You are on page 1of 714

ORTAÖĞRETİM KİMYA

12.SINIF 3.ÜNİTE: ORGANİK


BİLEŞİKLER

1
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1.BÖLÜM: HİDROKARBONLAR
• 2.BÖLÜM: FONKSİYONEL GRUPLAR
• 3.BÖLÜM: ALKOLLER
• 4.BÖLÜM: ETERLER
• 5.BÖLÜM: KARBONİL BİLEŞİKLERİ
• 6.BÖLÜM: KARBOKSİLİK ASİTLER
• 7.BÖLÜM: ESTERLER

2
1.BÖLÜM:
HİDROKARBONLAR

3
Hidrokarbonların
Sınıflandırılması

4
Yapısında pi bağı bulundurmayan hidrokarbonlara doymuş
hidrokarbon, yapısında pi bağı bulunduran hidrokarbonlara ise
doymamış hidrokarbon denir. Hidrokarbonların
sınıflandırılması aşağıda gösterilmiştir.

5
6
7
ALKANLAR (Parafinler)

8
• Yapısında sadece tekli bağ bulunduran
hidrokarbonlara alkan denir. Tepkimeye
girme istekleri az olduğundan alkanlara
Latince “etkinliği az” anlamında parafin de
(Görsel) denilmektedir. Alkanlar düz
zincirli, dallanmış ve halkalı yapıda olabilir.
Alkanların yapısındaki bütün bağlar sigma
bağıdır ve yapısındaki bütün karbon
atomları sp3 hibritleşmesi yapmıştır. Düz
zincirli alkanlarda hidrojen atomlarının
sayısı karbon atomlarının sayısının 2
katından 2 fazladır.
9
• Karbon sayısi “n” ile gösterilirse alkanların
genel formülleri CnH2n+2 olup bağ açısı
109,5 º’dir.
• VSEPR gösterimi AX4’tür ve düzgün dört
yüzlü geometriye sahiptir.
• Halkalı alkanlarda ise halkadan dolayı iki
tane hidrojen atomu eksilir ve genel formül
CnH2n şeklinde olur.
• Eşit karbon sayılı hidrokarbonlar içerisinde
hidrojen atom sayısı en fazla olan
hidrokarbonlar alkanlardır.
10
Parafinden yapılmış mumlar

11
ALKANLARIN
ADLANDIRILMASI
Alkanların adlandırılması iki farklı şekilde
olur:
• IUPAC Sistemine Göre Adlandırma
(Sistematik Adlandırma)
• Özel (Yaygın) Adlandırma

12
Alkanların IUPAC’a Göre
Adlandırılması
• Organik bileşiklerin adlandırılması
International Union of Pure and Applied
Chemistry (Uluslararası Kuramsal ve
Uygulamalı Kimya Birliği) kurallarına göre
yapılır (Sistematik adlandırma). Kısa adı
IUPAC olan bu kurumun organik
bileşiklerin adlandırılması için kabul ettiği
bazı sayıların ve bu sayıların Latince
okunuşlarının ezberlenmesi gerekir.
13
14
IUPAC
Uluslararası Temel ve Uygulamalı
Kimya Birliği
The International Union of Pure and
Applied Chemistry

15
IUPAC’ın Kabul Ettiği Bazı Sayılar ve Latince
Okunuşları

16
17
• Düz zincirli alkanların ilk 4 üyesinin adı
IUPAC tarafından özel olarak
belirlenmiştir. Bu alkanlar aşağıda
gösterilmiştir.
18
Düz Zincirli Alkanların İlk 4
Üyesinin Adı ve Formülleri

19
• İlk dört üyeden sonraki alkanların
adlandırılması IUPAC tarafından kabul
edilen eklere göre yapılır. Alkan kaç
karbonlu ise o karbon sayısını ifade eden
ön ekin sonuna alkan sözcüğündeki -an
eki getirilerek adlandırma yapılır. Örneğin
5 karbonlu alkan, 5 ekini ifade eden penta
ve alkan adından gelen -an eki
birleştirilerek pentan şeklinde adlandırılır.
5’ten 10’a kadar olan düz zincirli alkanların
molekül formülleri ve adları yandaki
tabloda gösterilmiştir (Tablo).
20
Karbon Sayısı 5’ten 10’a Kadar Olan Düz
Zincirli Alkanların Formülleri ve Adları

21
• Alkanlardan bir hidrojen eksilmesi ile
oluşan radikal gruplara alkil denir ve R–
şeklinde gösterilir. Alkiller türedikleri
alkana göre adlandırılır. Alkil hangi
alkandan türemişse o alkanın adının
sonundaki -an eki yerine -il eki getirilir.
Metan (CH4) bileşiğinden bir hidrojen
eksilmesiyle oluşan alkil grubu (–CH3),
metan adının sonundaki -an eki yerine -il
eki getirilerek metil şeklinde okunur. Düz
zincirli alkillerin ilk 5 üyesinin açık formül
ve adları aşağıda gösterilmiştir (Tablo).
22
Düz Zincirli Alkillerin İlk 5 Üyesi

23
İLK 10 ALKİLİN KAPALI
FORMÜLÜ VE ADI
• n=1 –CH3 (Metil)
• n=2 –C2H5 (Etil)
• n=3 –C3H7 (Propil)
• n=4 –C4H9 (Bütil)
• n=5 –C5H11 (Pentil)
• n=6 –C6H13 (Hekzil)
• n=7 –C7H15 (Heptil)
• n=8 –C8H17 (Oktil)
24
• n = 9 –C9H19 (Nonil)
• n = 10 –C10H21 (Dekil)

25
26
27
28
29
30
31
DALLANMANIN OLMADIĞI
DÜZ ZİNCİRLİ ALKANLARIN
ADLANDIRILMASI

32
Alkanların IUPAC Sistemine Göre
Adlandırılması (Sistematik
Adlandırma) Kuralları
• 1) Adlandırma C sayısına ve alkanın adına
göre olur. Alkandaki en uzun C zinciri
bulunarak dallanmanın yakın olduğu uçtan
itibaren C atomlarına numara verilir.
• 2) En uzun karbon zincirine bağlanan alkil,
atom ya da gruplar her iki uçtan eşit
uzaklıkta ise alfabetik sırada adının ilk
harfi önce gelen alkil, atom ya da grubun
yakın olduğu uçtan numaralandırılır.
33
• 3) En uzun karbon zincirine bağlanan alkil,
atom ya da grupların karbon numarası
yazılarak kısa çizgi (tire) konulur. Sonra
atom, grup ya da alkilin adı yazılır.
• 4) Aynı cins alkil, atom ya da grup; aynı
veya farklı C atomuna bağlanmışsa ilgili C
atomunun numarası (her bir bağlanan için
ayrı ayrı olmak kaydı ile) arasında virgül
olan rakamlar şeklinde yan yana yazılarak
belirtilir. Rakamdan sonra da tire konup
birden fazla olan bağlanan sayısı Grekçe
rakamla belirtilir (di, tri, tetra, penta vb.).
34
• 5) Alkil, atom ya da gruplar baş harflerine
göre alfabetik sırayla okunur.
• 6) En son en uzun C zincirindeki alkanın
adı okunur.
• 7) Adlandırma tek bir kelime olarak yazılır.
• 8) En uzun karbon zinciri birden fazla ise
dallanmanın en fazla olduğu en uzun
karbon zinciri seçilir.

35
• 9) İlk üç alkandan sonraki izomeri olan
alkanlar şayet dallanmamışlarsa, adının
başına “normal” ön eki getirilerek okunur.
“Normal”, n– kısaltmasıyla da yazılabilir.
• 10) Bağlı bulunan dallanmalar primer,
sekonder, tersiyer ön eklerini içeriyorsa bu
ön eklerin ilk harfi esas alınır.
• 11) Bağlı bulunan dallanmalar di, tri, tetra
ön eklerini içeriyorsa bu ön eklerin ilk harfi
esas alınmaz.

36
ADLANDIRMA SORUSU
• ÖRNEK: Verilen bir açık formül yanlış
olarak 4–sekonderbütil–2,3–dimetilheptan
şeklinde okunmuştur. Yanlış nerededir ve
doğru adlandırma ne olmalıdır?
• ÇÖZÜM: 4 dallanmanın olduğu 7 C’lu
zincir değil de, 3 dallanmanın olduğu 7
C’lu zincir seçilmiştir. Doğrusu 2,3,5–
trimetil–4–n–propilheptan olmalıydı.

37
ADLANDIRMADA ÖNEMLİ NOKTALAR
• 1) Ana zincire bağlı –R, –OR, –NO2 ve –X
içeren bileşiklerin adlandırılmasında
doğrudan alfabetik sıralamaya bakılır; grup
önceliğine bakılmaz; örneğin, alkil ile klor
arasında öncelik sırası yoktur, alfabetik
sıraya bakılır. Bu dördünden başka diğer
fonksiyonel grupları içeren bileşiklerin
adlandırılmasında ise; grupların öncelik
sırasına bakılır, bu nedenle grupların
öncelik sırasını ezberlemek gerekir
2.Bölümde verilecek).
38
• 2) Adlandırmanın en uzun zincirdeki en
küçük numara ile başlaması gerekir,
“numaraların toplamı küçük olmalı” diye bir
kural yoktur.
• 3) Aynı C zincir sayısı birden fazla olabilir;
örneğin, üç tane 7 C’lu zincir olduğunu
varsayalım; hem doğru zincir seçilmeli
hem doğru taraftan numaralamaya
başlanmalı hem de 7 C’lu zincirlerden en
fazla dallanmanın olduğu 7 C’lu zincir
seçilmelidir.

39
• 4) Adlandırılacak molekül farklı yazımlarla
karşımıza çıkabilir. Yazılmayan atom C,
eksik bağlar da H demektir.
• 5) Adlandırmanın C sayısına ve alkanın
adına göre olması meselesi tüm bileşikler
için geçerli olan bir kuraldır.
• 6) Türkçe alfabe ve Türkçe okuma esastır;
örneğin Cl atomunun ilk harfi c harfi değil,
k harfi kabul edilir.

40
HİDROKARBON ZİNCİRİNE –R
DIŞINDA HANGİ GRUPLAR BAĞLI
İSE BİLEŞİK HİDROKARBON GİBİ
ADLANDIRILIR
• -OR
• -NO2
• -X (-F, -Cl, -Br, -I)

41
• -OR, -NO2, -X grupları baskınlık sırasında
hidrokarbonların içerdiği -R grubundan
sonra gelir (-R > -OR, -NO2, -X). Bu
sebeple bu üç grubu içeren bileşiklerin
adlandırılması hidrokarbonların IUPAC
kurallarına göre olur.
• -OR grubu alkoksi grubudur. -OCH3
metoksi, -OC2H5 etoksidir. Alkoksi grubu
içeren bileşikler eter sınıfı bileşiklerdir.
Bileşik hidrokarbon gibi adlandırılır, bu
eterlerin IUPAC adlandırması olur.
42
• Adlandırmada -NO2 grubu nitro diye
okunur.
• -X halojeno anlamındadır. 4 çeşit -X
vardır. -F floro, -Cl kloro, -Br bromo, -I
iyodo diye okunur.
• Doğrusu belirtildiği gibidir, kloro yerine
klorür veya klor denilmemelidir.

43
HİDROKARBON ZİNCİRİNE -O-R
BAĞLIYSA BİLEŞİK HİDROKARBON GİBİ
ADLANDIRILIR

44
45
46
47
Alkanların Özel (Yaygın)
Adlandırılması

48
ALKANLARIN ÖZEL
ADLANDIRMA KURALINA GÖRE
ADLANDIRILMASI
• NORMAL: Düz zincirli alkanlarda normal
ön eki kullanılır.
• İZO: En uzun zincirdeki ikinci karbona bir
metil grubu bağlanmışsa izo ön eki
kullanılır.
• NEO: En uzun zincirdeki ikinci karbona iki
metil grubu bağlanmışsa neo ön eki
kullanılır.
49
50
51
52
53
Halkalı Alkanlar (Sikloalkanlar)

54
SİKLOALKANLAR
• Siklo ön eki aromatik hidrokarbonlar
dışındaki halkalı hidrokarbonlar için
kullanılır.
• Karbon zinciri halka şeklinde olan alkanlar
sikloalkanlardır.
• Bu hidrokarbonların kapalı formülleri
alkenlerin formüllerine benzer fakat
kimyasal özellikleri doymuş
hidrokarbonlarınkine benzer.
55
• Sikloalkanların isimlendirilmesinde düz
zincirli alkanların isimlendirilmesindeki
kurallar geçerlidir, farklı olarak alkanın
halkalı yapıda bulunduğunu ifade etmek
için siklo ön eki kullanılır.

56
SİKLOALKANLARIN
ADLANDIRILMASI
• Siklo ön eki aromatik hidrokarbonlar
dışındaki halkalı hidrokarbonlar için
kullanılır. Karbon zinciri halka şeklinde
olan alkanlar sikloalkanlardır.
• Sikloalkanların isimlendirilmesinde düz
zincirli alkanların isimlendirilmesindeki
kurallar geçerlidir, farklı olarak alkanın
halkalı yapıda bulunduğunu ifade etmek
için siklo ön eki kullanılır.
57
58
• Halkalı alkanların genel formülü CnH2n
şeklindedir. Karbonların halka
oluşturabilmesi için sayılarının en az 3
olması gerekir. Sikloalkanların ilk üyesi 3
karbonlu siklopropandır.

59
60
61
62
63
ALKAN İLE
SİKLOALKANLARIN
ADLANDIRILMASI VE
FORMÜLLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR
64
D 2014-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

65
C 2011-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

66
B 2017-YGS 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

67
A 2015-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

68
Alkanların Fiziksel Özellikleri

69
70
71
Alkanların Kullanım Alanları

72
• Günümüzde daha çok yakıt olarak
kullanılan alkanların ana kaynağı; petrol,
kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardır.
• Alkanlar çözücü olarak yaygın şekilde
kullanılır. Bir alkan bileşiği olan hekzan
çok iyi bir çözücüdür. Bu nedenle
laboratuvarlarda ve sanayide organik
maddelerin çözünmesinde ve boyaların
inceltilmesinde kullanılır.
• Alkanlar genellikle ham petrolün
rafinerilerde damıtılmasıyla elde edilir.
73
Petrolün Rafinerilerde Damıtılmasıyla Elde Edilen Ürünler

74
• Çakmak gazı bütan ya da izobütan
bileşiğidir.

75
ALKANLARIN GENEL
ÖZELLİKLERİ (ÖZET)
1)Doymuş hidrokarbonların ilk dört üyesi
gaz, 5–17 karbonlular sıvı, 18 ve daha çok
karbonlular katıdır.
2)Alkanlar suda çözünmezler. Organik
çözücülerde çözünürler.
3)Renksiz, tatsız ve kokusuz yapıdadırlar.
4)Homolog sıra oluştururlar. Hidrokarbonlar
arasında CH2 kadar fark olmasına
homologluk denir.
76
5)Molekülleri arasında Van der Waals
bağları vardır. Moleküldeki karbon sayısı
arttıkça molekülün kaynama noktası
yükselir. Aynı sayıda karbon içeren
alkanlarda dallanma arttıkça kaynama
noktası düşer.
6)Tüm hidrokarbonlar gibi alkanlar da
yakılınca CO2 ve H2O oluşur.
7)Doymuş hidrokarbonlar katılma tepkimesi
vermezler. Ancak güneş ışığında
halojenlerle yer değiştirme (sübstitüsyon)
tepkimesi verirler.
77
Alkanların Kimyasal Tepkimeleri
• Alkanlar, yapılarında sadece sigma bağı
bulundurduğundan kararlı bir yapıya
sahiptir.
• Yanma tepkimeleri ve yer değiştirme
(sübstitüsyon) tepkimeleri olmak üzere
iki çeşit tepkime verirler.

78
Yanma Tepkimeleri
• Alkanlar yandıklarında CO2, H2O oluşur. Genellikle yakıt
olarak kullanılan alkanların karbon sayıları artıkça yanma
sonucu açığa çıkan ısı miktarı artar.

79
Alkanların ana kaynakarından
olan kömürün yanması

80
Yer Değiştirme (Sübstitüsyon) Tepkimeleri

81
82
83
SİKLOALKANLAR KATILMA
TEPKİMESİ VERİR Mİ?
• Siklopropan en kararsız sikloalkandır, bu
nedenle katılma tepkimesi verir.
• Siklobütan zorla katılma tepkimesi verir.
• Diğer sikloalkanlar katılma tepkimesi
vermez.
• En kararlı sikloalkan siklohekzandır.

84
85
ALKANLARIN KİMYASAL
TEPKİMELERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

86
D 2014-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

87
Organik Bileşiklerde İzomerlik

88
İZOMERLİK ÇEŞİTLERİ
• 1. Yapısal izomerlik
• 2. Üç boyut izomerliği (Stereoizomerlik)
• a. Diastereoizomer
• b. Enantiomerler

89
YAPISAL İZOMERLİK
• 4 ÇEŞİTTİR:
• 1) Zincir-Dallanma İzomerliği
• 2) Zincir-Halka İzomerliği
• 3) Konum İzomerliği
• 4) Fonksiyonel Grup İzomerliği

90
STEREOİZOMERLİK
• 2 ÇEŞİTTİR:
• 1) Diastereoizomer
• 2) Enantiomer

91
DİASTEREOİZOMER
• Diastereoizomer, birbirinin ayna görüntüsü
olmayan stereoizomer bileşiklerdir.
• Geometrik izomer (cis-, trans-),
diastereoizomer çeşididir.
• Geometrik izomer yapısal izomer değildir.
• Geometrik izomer alken ve sikloalkan
olmak üzere iki tür bileşikte görülür.

92
GEOMETRİK İZOMER
• Cis-
• Trans-

93
ENANTİOMERLER
• Enantiomerler son yayınlanan Kimya
Öğretim Programında yer almıyor.
• Birbirinin ayna görüntüsü olan
stereoizomer bileşiklerdir.

94
95
96
97
98
99
ALKİL GRUPLARININ
YAPISAL İZOMERLERİ
• Alkil gruplarının da yapısal izomerlik
çeşitlerinden zincir-dallanma izomerisi
vardır.
• Propil alkilinde izopropil ve n–propil olmak
üzere 2 izomer vardır.
• Bütil alkilinde 4 izomer vardır.

100
Propil İzomerleri

101
Bütil İzomerleri

102
103
YAPISAL İZOMERLİK ÇEŞİDİ:
ZİNCİR-DALLANMA
İZOMERLİĞİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

104
A 2019-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

105
D 2015-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

106
YAPISAL İZOMERLİK ÇEŞİDİ:
KONUM İZOMERLİĞİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

107
C 2017-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

108
109
110
ALKENLER (Olefinler)

111
ALKENLERE GİRİŞ
• Alkenler doymamış hidrokarbonlardır.
Karbonlar arasında bir tane çift bağ
içerirler. İki tane çift bağ içerene alkadien,
üç tane içerenlere alkatrien denir. Mono
alkenlerin (alken) genel formülü CnH2n’dir.
Çift bağın olduğu karbonlar sp2
hibritleşmesi, tek bağın olduğu karbonlar
ise sp3 hibritleşmesi yapmıştır. Karbon
atomları arasındaki çift bağlardan biri
sigma, diğeri pi bağıdır.
112
113
Alkenlerin Adlandırılması

114
KAPALI FORMÜLÜ VERİLEN
ALKENLERİN ADLANDIRILMALARI
• Aynı sayıda karbon atomu içeren
alkanların sonundaki –an eki kaldırılarak
yerine –en ya da –ilen eki getirilir.
• C2H4 Eten (Etilen)
• C3H6 Propen (Propilen)
• C4H8 Büten (Bütilen)
• C5H10 Penten (Pentilen)
• C6H12 Hegzen (Hegzilen)
115
• C7H14 Hepten (Heptilen)
• C8H16 Okten (Oktilen)
• C9H18 Nonen (Nonilen)
• C10H20 Deken (Dekilen)

116
DALLANMIŞ ALKENLARIN IUPAC
ADLANDIRILMASI
(Sistematik Adlandırma)
• 1) Çift bağın yakın olduğu uçtan başlanarak ana
zincirde bulunan karbonlar numaralandırılır.
• 2) Ana zincire bağlı başka grupların ismi ve bağlı
bulunduğu karbon belirtilir.
• 3) Moleküldeki çift bağların başlangıç karbon
atomunun numarası belirtilir.
• 4) Molekülde bir çift bağ varsa –en, iki çift bağ
varsa –dien, üç çift bağ varsa –trien eki getirilir.
• 5) Çift bağ taşıyan en uzun karbon zincirine (ana
zincir) karşılık gelen alkenin ismi yazılır. 117
118
119
120
SİKLOALKENLERİN
ADLANDIRILMASI
• Sikloalkenlerin (halkalı alkenler) genel
formülleri CnH2n–2’dir.
• İsimlendirilmelerinde alkenin isminin
önüne siklo ön eki getirilir.
• Halkalı yapıya bağlı grup varsa önceliği
vardır bu nedenle bağlı grubun bulunduğu
karbon atomuna değil çift bağın olduğu
karbon atomuna 1 numara verilir ama
adlandırırken 1 denilmez, bundan sonra
genel kurallara göre adlandırma yapılır.
121
ALKEN VE
SİKLOALKENLERİN
ADLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

122
C 2010-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

123
C 2018-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

124
125
Alkenlerin Özellikleri

126
127
128
129
ALKENLERİN GENEL
ÖZELLİKLERİ (ÖZET)
• 1) Karbon sayısı arttıkça kaynama noktası
artar.
• 2) Homolog sıra oluştururlar.
• 3) Cis izomerlerin kaynama noktası trans
izomerlerinkinden büyüktür.
• 4) Yanma ürünleri CO2 ve H2O’dur.
• 5) Alkenler apolar moleküldür.

130
• 6) Katılma tepkimesi verirler.
• Halojen katılması
• Hidrojen katılması
• Halojenür asidi katılması (Markovnikov
kuralı)
• Su (H2O) katılması
• 7) Polimerleşebilirler.

131
KATILMA TEPKİMESİNDE
MARKOVNİKOV KURALI

• Simetrik olmayan alkene polar molekül


katılırken pozitif kısım, daha fazla sayıda
H atomu taşıyan çift bağ karbon atomuna
bağlanır.

132
ALKENLERE BROM
KATILMASI
• Brom (Br2), sıvı bir maddedir.
• Deneylerde saf bromdan kaçınmak
lazımdır.
• Deneylerde bromun karbon tetra
klorürdeki çözeltisini kullanmak gerekir.

133
ALKENLERDE
POLİMERLEŞME TEPKİMESİ
• Küçük moleküllü alkenler; kendi
aralarında, ikili bağın açılması ve art arda
dizilme sonucunda birleşerek büyük
molekülleri oluşturur. Bu oluşan bileşiklere
polimer bileşik, etkileşmeye de
polimerleşme denir. Polietilen,
polipropilen, teflon ve polivinilklorür
polimerlere örnek olarak gösterilebilir.

134
• Alkenler ve alkinler polimerleşebilirler.
• Polietilen (PE) bileşiğinde monomer,
polimer ve mer aşağıdaki gibidir:

135
136
ALKENLERİN ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

137
A 2013-YGS/KİMYA

138
ALKENLERDE İZOMERLİK

139
• Alkenlerde konum izomerliği ve cis-trans
izomerliği (geometrik izomerlik) olmak
üzere 2 tür izomerlik vardır:
• Konum izomerliği çift bağın yerinin
farklılığından kaynaklanan izomeridir. 1–
penten, 2–penten.
• Cis-trans izomeri çift bağlı karbon
atomuna bağlı atom veya atom gruplarının
konumlarından kaynaklanan izomeridir.
Çift bağla bağlanmış karbonlarda
belirlenen gruplar aynı taraftaysa cis (sis)
farklı taraftaysa trans olarak isimlendirilir.
140
SİKLOALKAN İLE ALKEN
ARASINDA YAPISAL
İZOMERLİK ÇEŞİTLERİNDEN
ZİNCİR-HALKA İZOMERLİĞİ
VARDIR
• Karbon zinciri halka şeklinde olan alkanlar
sikloalkanlardır. Bu hidrokarbonların kapalı
formülleri alkenlerin formüllerine benzer
fakat kimyasal özellikleri doymuş
hidrokarbonlarınkine benzer.
141
• Sikloalkanların isimlendirilmesinde düz
zincirli alkanların isimlendirilmesindeki
kurallar geçerlidir, farklı olarak alkanın
halkalı yapıda bulunduğunu ifade etmek
için siklo ön eki kullanılır.

142
Alkenlerde Cis-Trans İzomerliği

(NOT: Sikloalkanlarda da cis-trans izomerliği


görülebilir.)

143
144
145
146
147
148
Cis İzomerlerin Erime ve Kaynama Noktaları
Trans İzomerlerden Daha Yüksektir

149
150
ALKENLERDE
CİS-TRANS İZOMERLİK

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

151
D 2019-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

152
E 2016-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

153
E 2011-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

154
Alkenlerin Kullanım Alanları

155
156
ALKİNLER (Asetilen Sınıfı
Bileşikler)

157
ALKİNLERE GİRİŞ
• Genel formülleri CnH2n–2’dir.
• Alkinler doymamış hidrokarbonlardır.
Karbon zincirinde 1 tane üçlü bağ taşıyan
alkinler mono alkin veya alkin olarak
isimlendirilir ve CnH2n–2 genel formülüne
uyarlar. Üçlü bağın olduğu karbonlar sp
hibritleşmesi yapmışlardır. Üçlü bağdan bir
tanesi sigma bağı, diğerleri pi bağlarıdır.

158
159
Alkinlerin Adlandırılması

160
KAPALI FORMÜLÜ VERİLEN
ALKİNLERİN ADLANDIRILMASI
• Aynı sayıda C taşıyan alkanların
sonundaki –an eki kaldırılarak yerine –in
eki getirilir. Alkinlerde karbonlar
numaralanırken üçlü bağın yakın olduğu
uçtan itibaren numaralamaya başlanır.
• C2H2 Etin (Asetilen)
• C3H4 Propin
• C4H6 Bütin
161
• C5H8 Pentin
• C6H10 Hekzin
• C7H12 Heptin
• C8H14 Oktin
• C9H16 Nonin
• C10H18 Dekin

162
163
164
165
HEM İKİLİ VE HEM DE ÜÇLÜ
BAĞ İÇEREN BİLEŞİKLERDE
ADLANDIRMA
• Hem ikili hem de üçlü bağ içeren en uzun
karbon zinciri seçilir.
• Bileşik her iki yönden de aynı numara ikili
ve üçlü bağ içeriyorsa öncelik ikili bağındır.
• CH2=CH―CH2―CH2―CΞCH
(Numaralama soldan sağa doğru yapılır,
bileşiğin adı 1-hekzen-5-in olur.)
166
• Hangi bağ uca yakınsa o taraftan
numaralamaya başlanır. İkili bağ uca daha
yakınsa ikili bağın olduğu taraftan, üçlü
bağ uca daha yakınsa üçlü bağın olduğu
taraftan numaralamaya başlanır.
• CH3―CΞC―CH2―CH=CH2 (Numaralama
ikili bağın olduğu taraftan sağdan sola
doğru yapılır, bileşiğin adı 1-hekzen-4-in
olur.)
• Adlandırmada alkenin alkine göre daha
baskın olmasına da dikkat etmek gerekir.
Bir sonraki alıştırma buna örnektir:
167
• CH3―CH=CH―CH2―CΞCH
(Numaralama sağdan sola doğru yapılır,
bileşiğin adı 4-hekzen-1-in olur. Bu bileşiğin
adı 1-hekzin-4-en olmamalıdır). Sebebi
şöyle açıklanır: Fonksiyonel grup
önceliğinde hangi grup önde geliyorsa daha
baskınsa, bileşik IUPAC’a göre o tür bir
bileşik gibi adlandırılır. Hidrokarbonların
kendi sıralaması -R (Alken > Alkin > Alkan
sırasına göredir, bu sebeple adlandırmada
önce alken adı önce yazılmıştır.
168
169
Alkinlerin Özel Adlandırılması

170
171
Alkinlerin Özellikleri

172
ALKİNLERİN ÖZELLİKLERİ
• 1) Homolog sıra oluştururlar.
• 2) Yanma reaksiyonu verirler. Yanma
ürünleri CO2 ve H2O’dur.
• 3) Erime ve kaynama noktaları aynı sayıda
karbon taşıyan alkan ve alkenlere göre
genelde yüksektir.
• 4) Katılma tepkimesi verirler.
Br2 katılması: Bromlu suyun rengini
giderirler.
H2 katılması
173
Su (H2O) katılması
HBr katılması
• 5) Üçlü bağ taşıyan karbonlardan birinde
veya ikisinde de H atomu bulunduruyorsa
alkin, NH3’lı ortamda AgNO3 çözeltisi veya
NH3’lı ortamda CuNO3 çözeltisi ile çökelek
verir. (Bu tepkimeler alkinlerin ayıracıdır.)
Asetilenürler patlayıcı maddelerdir. Yere
atılıp üstüne basılınca veya bir yere
sürtülünce çat pat diye ses çıkaran kırmızı
renkli çocuk eğlence maddesi NH3’lı
ortamda CuNO3 çözeltisi ile oluşanıdır.
174
• 6) Polimerleşme tepkimesi verirler.

175
Asetilenin Elde Edilme Yolları

176
Asetilenin Özellikleri ve
Kullanım Alanları
• Asetilen, petrolün çok yüksek sıcaklıklarda
parçalanmasıyla (kraking) da elde
edilebilir.
• Alkinlerin ilk üyesi olan asetilen oda
koşullarında gaz hâlindedir. Çok çabuk
alev alabilen asetilen gazı oksijen ile çok
yüksek derecede ısı vererek yanar.
Metallerin kesilmesinde ve kaynak
işleminde kullanılır.
177
• Asetilen gazı çok kararsız bir yapıya
sahiptir. Yüksek basınca maruz kaldığında
patlar. Bu nedenle saf asetilen gazının
yüksek basınç ile sıvılaştırılması
tehlikelidir.

Oksiasetilen ile metalin kesilmesi


178
Asetilenin Kimyasal
Reaksiyonları

179
180
181
182
183
184
185
ALKİNLERİN KİMYASAL
REAKSİYONLARI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

186
A 2015-LYS2 (12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

187
C 2011-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

188
HİDROKARBONLARIN
ADLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

189
C 2017-YGS 12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE

190
B 2014-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

191
HİDROKARBON
SINIFLARININ
KARŞILAŞTIRMALI
ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR
192
A 2015-YGS 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

193
D 2013-YGS/KİMYA

194
A 2009-ÖSS/FEN-2 12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE

195
AROMATİK BİLEŞİKLER
(Arenler)

196
AROMATİK BİLEŞİKLER
• Aroma sözcüğü Latince’de hoş koku
demektir. Aromatik terimi buradan
gelmektedir. Aslında aromatik bileşiklerin
hepsi hoş kokulu değildir. Aromatik
bileşiklerin temel çıkış maddesi benzendir
(C6H6).
• Aromatik bileşik denince; benzen ve
türevleri anlaşılır. Halkalı yapıdaki organik
madde şayet benzen halkası içeriyorsa
aromatik bileşiktir.

197
• Aromatik maddelerin özellikleri şöyle
sıralanabilir:
• Benzen halkasında 6 tane karbon atomu
birbirlerine halka şeklinde bağlanmıştır,
karbon atomları arasında bir atlayarak bir
tek bir çift bağ vardır. Her bir karbon
atomuna bir hidrojen atomu bağlanmıştır.
• Benzen, yer değiştirme reaksiyonları verir,
katılma tepkimesi vermez.

198
• Benzen halkasına farklı gruplar
bağlanabilir.
• Benzen halkasına birden fazla aynı grup
bağlandığında adlandırma numaralamayla
da yapılabilir.
• Benzen halkasına bağlı olan atom ya da
grupların öncelik sırası vardır. Benzen
halkasına birbirinden farklı grup
bağlandığında, önceliği olan atom ya da
grubun bağlı olduğu karbon atomuna 1
numara verilir.
199
BENZEN BİLEŞİĞİNDE REZONANS
• Rezonans, birleşim demektir.
• Benzenin yapısında bulunan karbon
atomları arasında 3 tane tekli, 3 tane ikili
bağ vardır. Sinyallerde buna dair bir sinyal
alınmadığından, şu bağ tekli bağ şu bağ
ikili bağ diye bir sinyal yakalanmadığından
“Benzen bağları tekli ve ikili bağın
birleşimidir.” diye düşünülmektedir.
Karbonlar arasındaki her bir bağ hem tekli
hem de çiftli bağ sayılır (rezonans yapı).
200
• Deneysel olarak bağ uzunlukları tespit
edilebilmektedir. C–C ve C=C uzunlukları
bellidir ve farklı uzunluktadırlar. Benzende
ise sinyallerde görülen bağ uzunlukları
eşittir. 3 adet tekli, 3 adet ikili bağın hepsi
özdeştir. Bundan dolayı benzenin açık
formülünün iki farklı gösterimi vardır.
«Benzen bu ikisinin birleşimidir.» diye
düşünülmektedir.
• Rezonans, maddelerin karakteristik
özelliğidir.
201
202
203
204
205
Diğer Önemli Aromatik Bileşikler

206
207
208
209
210
AROMATİK BİLEŞİKLER

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

211
E 2021-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

212
B 2013-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

213
D 2010-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

214
HİDROKARBONLARLA İLGİLİ
PROBLEMLER

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

215
A 2017-YGS 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

216
217
C 2016-LYS2/12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

218
E 2007-ÖSS/FEN-1 (12.SINIF
KİMYA 3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

219
OKUMA PARÇASI
KEKULE (1829–1896)’NİN RÜYASI
VE BENZEN HALKASININ KEŞFİ
• Kekule’nin rüyasındaki gibi sadık rüyalarla
ortaya çıkan bilimsel buluş ve keşifler,
hem ruhun hem de kaderin varlığına delil
teşkil eder. Birçok keşif ve buluşun
temelinde sadık rüyada verilen mesajlar
vardır. Friedrich August Kekule, Alman
kimyacıdır. Şöyle bir rüya gördüğünü
anlatıyor:
220
• “Sandalyemi ateşe doğru çevirip
uyuklamaya başladım. Atomlar gözümün
önünde zıplayıp duruyordu. Küçük atomlar
mütevazı bir tavırla arka plana
çekilmişlerdi. Küçük atomlardan başka
daha büyük şekiller de görüyordum. Yılana
benzer hareketlerle eğilip bükülen uzun
zincirler vardı. Birden yılanlardan biri kendi
kuyruğunu ağzına aldı ve bu halka, alay
edercesine gözlerimin önünde döndü.
Yıldırım hızıyla uyandım.”

221
• Kekule’nin rüyası, Bilim ve Teknik
Dergisi’nin Ağustos 1972 sayısının 8.
sayfasında “Rüya Görerek Başarıya
Ulaşın” yazısında yayımlanmıştır.

222
OKUMA PARÇASI
KEKULE’NİN RÜYASINDA
BENZEN HALKASINI
KEŞFETMESİ BİR ANDA
ULAŞILAN BİR BAŞARIDIR
• İlmî çalışmalarda başarıya ulaşmada iki
yol vardır:
• Birincisi; düşünmek, ezberlemek, fikri
çalıştırmaktır. Bu; zamanla olanıdır.
223
• İkincisi; sezgi adını verdiğimiz bir anda
ulaşılan başarıdır. Bu da iki kısımdır: Birisi
kesbî ilhamla olanı, diğeri o branşta
çalışmadan ilhamla olanıdır.
• Kesbî ilhamla olanı; çalışmakla, tecrübeyle
ama çalışmanın sonucunda değil de farklı
bir zamanda elde edilenidir. Rüyada
Kekule’nin benzen halkasını keşfetmesi,
Bohr’un atom modelini bulması buna
örnektir.
224
• Bir anda ulaşılan başarının ikincisi, o
branşta çalışmadan gelen ilhamdır.
Herkes potansiyel olarak buna açık var
edilmiştir. Bu yolda; peygamberler,
doğruluktan şaşmayan akıl sahipleri ve
temiz duygu, temiz düşünce taşıyan kalp
sahipleri vardır. Bu başarı; mevhibeiilahiye
olarak verilir.

225
OKUMA PARÇASI
PETROL
• Petrolün içeriği büyük ölçüde alkandır.
• Petrolün günümüzde önemi büyüktür.
İnsanlığa faydası çok büyük olan ve siyah
altın olarak da adlandırılan petrol, zaman
zaman insanoğluna korkulu rüyalar
yaşatmıştır. Dileğimiz onun,
sorumluluğunu bilen, hırsını yenen ve
insanlığı ön planda tutan kimselerin elinde
olmasıdır.
226
OKUMA PARÇASI
PETROLÜN OLUŞUMUNDA İKİ
KURAM
• Geçmiş jeolojik çağlarda deniz olan
yerlerdeki bitkilerden ve hayvanlardan
oluşur. Bu petrol, günümüzde karalardan
çıkarılan petroldür.
• Geçmiş jeolojik çağlarda da günümüzde
de deniz olan yerlerdeki canlılardan oluşan
petrol ise denizden çıkarılan petroldür.
227
OKUMA PARÇASI
PETROL RAFİNERİLERİNİN
BULUNDUĞU YERLER
• BATMAN
• KIRIKKALE
• İZMİR ALİAĞA
• İZMİT

228
OKUMA PARÇASI
PETROLÜN GELMESİNDE ÜÇ
YOL
• PETROL BORU HATTIYLA
• GEMİLERLE
• DEMİR YOLU İLE

229
OKUMA PARÇASI
GEMİLERLE ALINAN PETROL
VE DOĞAL GAZ
• Petrol genelde doymuş hidrokarbondur.
• Petrol gemilerle İskenderun, İzmir ve
İzmit’e gelir. Brezilya, Venezuela vb. petrol
çıkan her ülkeden alınabilir.
• Boru hattı ile gelen doğal gaz mevcudun
% 95’idir. Doğal gazın % 5’i ise gemilerle
Cezayir, Tunus vb. ülkelerden spot
piyasadan boş gemi varsa alınır.
230
OKUMA PARÇASI
METAN GAZI PATLAMASI
• İstanbul’da 28 Nisan 1993 tarihinde
Ümraniye Hekimbaşı çöplüğünde
meydana gelen metan gazı patlaması
neticesinde çöp yığınları çığ gibi kayarak
yakınındaki evlerin üstünü kaplamıştır.
Yangın meydana gelmiştir. 39 kişi
ölmüştür.

231
OKUMA PARÇASI
METAN GAZI HANGİ
GAZLARDA BULUNUR?
• Aşağıdaki gaz karışımlarının hepsi
doğaldır ve % 90 ila % 99 arasında metan
gazı içerirler:
• Doğal gaz
• Çöplük gazı
• Bataklık gazı
• Biyogaz
232
OKUMA PARÇASI
BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ
• Deniz dibinde biriken fosiller ve çeşitli
atıklardan zamanla çıkan metan gazı,
deniz suyunun kimyasal karışımını
etkileyerek deniz suyunun yoğunluğunu
düşürmektedir. Yoğunluğu sıfıra
yaklaşan suda gemi, yüzebilme
özelliğini yitirmektedir. Bunun
sonucunda da gemi metan gazının
bulunduğu ve metan kuyusu adı verilen
bölgeye doğru çekilmektedir. 233
• Kuyuya girer girmez de batmaktadır.
• Bermuda Şeytan Üçgeni gibi gaz
akımlarının şiddetli olduğu bölgelerde
seyreden uçaklar da büyük tehlike sınırı
içinde bulunmaktadır; çünkü su yüzeyine
ulaşan metan gazı kabarcıkları atmosfere
karışarak yukarıya doğru şiddetli bir
metan gazı tüneli oluşturmaktadır. Bu
tünele giren uçak da kontrolden çıkarak
denize çakılmaktadır.

234
OKUMA PARÇASI
RAZİ (864–925)
• Petrolün ilk defa damıtılması ve
günümüzdeki adı olan nafta ismiyle
kullanılmaya başlanması Razi’nin
buluşudur.

235
OKUMA PARÇASI
ASFALTİT
• Petrolün katısıdır. Petrol ile kömür arası bir
maddedir. Halk arasında katı petrol olarak
bilinir. Şırnak’ta bulunur. Senelerce kömür
diye satılmıştır.

236
2.BÖLÜM: FONKSİYONEL
GRUPLAR

237
• Organik bileşiklerin yapısında karbon ve
hidrojen dışında halojenler; O, S, N, P gibi
atomlar da bulunabilir. Bu atomların farklı
sayılarda bir araya gelmesiyle birçok
organik bileşik oluşur.
• Organik bileşikler, yapısında bulunan atom
ya da atom gruplarına göre sınıflandırılır.
• Günlük hayatta duyduğunuz alkol, yağ,
protein, karbonhidratlar gibi birçok madde
organik bileşiklerin sınıflarıdır. Bu bölümde
organik bileşiklerin sınıfları hakkında bilgi
verilecektir.
238
Fonksiyonel Grupların
Sınıflandırılması

239
240
Radikal Gruplara Fonksiyonel
Grupların Bağlanması

241
242
243
244
245
246
Bazı Organik Bileşiklerin Sınıfları ve Formülleri

247
248
249
250
FONKSİYONEL GRUPLAR

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

251
D 2018-AYT (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

252
A 2013-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

253
254
C 2012 LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

255
ORGANİK KİMYANIN
SINIFLANDIRILMASI
• Organik bileşikler hidrokarbonlar ve
fonksiyonel gruplar olarak iki kısımda
incelenir.
• 1) HİDROKARBONLAR
• 2) FONKSİYONEL GRUPLAR

256
ALKOLLERDE FONKSİYONEL
GRUP
• – OH grubu fonksiyonel gruptur.
• C atomunda bir tane OH grubu olmalıdır.
Bir karbon atomuna birden fazla OH grubu
bağlı olan maddeler kararsızdır. Bunlara
alkol denmez.

257
ALKOLLERİN FONKSİYONEL
GRUP SAYISINA GÖRE
SINIFLANDIRILMASI
a) Mono alkoller: Yapısında 1 tane – OH
grubu içeren alkollerdir.
b) Poli alkoller: Farklı karbonlarda 1’den
fazla – OH grubu içeren alkollerdir. 2 tane
– OH grubu içeren alkollere diol denir. 3
tane – OH grubu içeren alkoller ise triol
olarak adlandırılır.
258
ETERLERDE FONKSİYONEL
GRUP
• Suyun hidrojenlerinin ikisinin de yerine
alkil gruplarının gelmesiyle eterler oluşur.
Fonksiyonel gruba bağlı alkile göre eterler
ikiye ayrılır.
1. BASİT ETERLER (SİMETRİK
ETERLER): Alkil grupları aynıdır.
2. KARIŞIK ETERLER (ASİMETRİK
ETERLER): Alkil grupları farklıdır.

259
ALDEHİTLERİN VE
KETONLARIN FONKSİYONEL
GRUBU
• Aldehitlerin fonksiyonel grubu formildir.
• Formil grubu, karbonil grubu da içerir.
• Karbonil grubuna bir tane hidrojen atomu
bağlanmışsa formil grubu olur.
• Aldehit ve ketonlar yapılarında karbonil
grubu bulunduran bileşiklerdir.
• Ketonların fonksiyonel grubu karbonildir.
260
KARBOKSİLİK ASİTLERDE
FONKSİYONEL GRUP
• Yapılarındaki fonksiyonel grup; karboksil
grubudur (–COOH).
• R – COOH yapısındadırlar (R yerine
hidrojen atomu da gelebilir).
• Genel formülleri CnH2nO2’dir.
• Karboksilli asitler; yapılarındaki
fonksiyonel grup sayısına göre, mono
karboksilli asitler ve poli karboksilli asitler
olarak sınıflandırılabilir.
261
ESTERLERİN FONKSİYONEL
GRUBU
• Karboksilli asidin karboksilindeki H’in
yerine alkil grubu gelmesiyle oluşurlar.
• Esterlerin fonksiyonel grubu: (–COOR)

262
FONKSİYONEL GRUP İÇEREN
BİLEŞİKLERİN
ADLANDIRILMASINDA DİKKAT
EDİLECEK NOKTALAR

263
GENEL BİLGİ
• Tüm organik bileşiklerde adlandırma, C
sayısına ve alkan adına göre yapılır.

264
ADLANDIRMADA
KARIŞTIRILAN NOKTALAR
• 1) Ana zincire bağlı –R, –OR, –NO2 ve –X
içeren bileşiklerin adlandırılmasında
doğrudan alfabetik sıralamaya bakılır; grup
önceliğine bakılmaz; örneğin, alkil ile klor
arasında öncelik sırası yoktur, alfabetik
sıraya bakılır. Bu dördünden başka diğer
fonksiyonel grupları içeren bileşiklerin
adlandırılmasında ise; grupların öncelik
sırasına bakılır, bu nedenle grupların
öncelik sırasını ezberlemek gerekir.
265
• 2) Adlandırmanın en uzun zincirdeki en
küçük numara ile başlaması gerekir,
“numaraların toplamı küçük olmalı” diye bir
kural yoktur.
• 3) Aynı C zincir sayısı birden fazla olabilir;
örneğin, üç tane 7 C’lu zincir olduğunu
varsayalım; hem doğru zincir seçilmeli
hem doğru taraftan numaralamaya
başlanmalı hem de 7 C’lu zincirlerden en
fazla dallanmanın olduğu 7 C’lu zincir
seçilmelidir.

266
• 4) Adlandırılacak molekül farklı yazımlarla
karşımıza çıkabilir. Yazılmayan atom C,
eksik bağlar da H demektir.
• 5) Adlandırmanın C sayısına ve alkanın
adına göre olması meselesi tüm bileşikler
için geçerli olan bir kuraldır.
• 6) Türkçe alfabe ve Türkçe okuma esastır;
örneğin Cl atomunun ilk harfi c harfi değil,
k harfi kabul edilir.

267
FONKSİYONEL GRUP
ÖNCELİĞİ
• -COOH > -SO3H > -CN > -CHO > -C=O >
-OH > -NH2 > -R (Alken > Alkin > Alkan) >
-O-R > -NO2 > -X
• Öncelik sırasında hangi grup önde
geliyorsa bileşik ona göre okunmalıdır;
örneğin her -OH içeren bileşik alkol
değildir, daha baskın fonksiyonel grup
içerebilir.
268
ORGANİK BİLEŞİKLERİN
İÇERDİĞİ FONKSİYONEL
GRUPLAR
• -COOH Karboksilik asit fonksiyonel grubu
(karboksil)
• -CHO Aldehit fonksiyonel grubu (formil)
• -C=O Keton fonksiyonel grubu (karbonil)
• -OH Alkol fonksiyonel grubu (hidroksi)
• -NH2 Amin fonksiyonel grubu (amino)
• -R (Alken > Alkin > Alkan)
269
• -C6H5 (fenil)
• -O-R Eter fonksiyonel grubu (alkoksi)
• -NO2 (nitro)
• -X (halojeno veya halo)
• =O: Okso

270
ANA ZİNCİRE BAĞLI ATOM VE
GRUPLARIN OKUNUŞU
• -X: Halojen
• -F: Flor (IUPAC’a göre floro denilmesi
gerekir. Türkçe okunuşta “o” harfi
söylenmiyor; aslında sondaki “o” harfini
atmaya gerek yoktur.
• -Cl: Klor (Kloro)
• -Br: Brom (Bromo)

271
• -I: İyot (İyodo)
• -NO2: Nitro
• -NH2: Amino
• =O: Okso
• -OH: Hidroksi (Oksi)
• -COOH: Karboksi
• -C6H5: Fenil
• -OR: Alkoksi

272
FONKSİYONEL GRUP İÇEREN
ORGANİK BİLEŞİKLERİN
ADLANDIRILMASI

273
ALKOLLERİN
ADLANDIRILMALARI
• Aynı sayıda C taşıyan alkanların adının
sonuna –ol eki getirilir ya da alkilin sonuna
"alkol" sözcüğü getirilir.
• CH3OH Metanol ya da metil alkol
• C2H5OH Etanol (Etil alkol)
• C3H7OH Propanol (Propil alkol)
• C4H9OH Bütanol (Bütil alkol)
• C5H11OH Pentanol (Pentil alkol)
274
• IUPAC sistemine göre –OH grubu içeren
en uzun karbon zinciri seçilir ve zincir –OH
grubunun yakın olduğu uçtan başlayarak
numaralandırılır.

275
ETERLERİN
ADLANDIRILMALARI
• ÖZEL ADLANDIRMA: Alkil grupları
okunduktan sonra eter kelimesi getirilir
(“Dialkil eter” veya “alkil alkil eter”).
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: “Alkoksi
alkan” kalıbına göre adlandırılır.

276
ALDEHİTLERİN
ADLANDIRILMALARI
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: Aynı C sayılı
alkanların sistematik adının sonuna –al eki
getirilerek adlandırılırlar.
• ÖZEL ADLANDIRMA: Kendilerinden
türeyen aynı C sayılı organik asitlerin özel
adının veya IUPAC adının sonundaki ik
asit sözcüğü yerine aldehit kelimesi
getirilerek adlandırılır.
277
KETONLARIN
ADLANDIRILMALARI
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: Aynı sayıda
karbon taşıyan alkanların sistematik adının
sonuna –on eki getirilir.
• ÖZEL ADLANDIRMA: Alkil grupları
okunduktan sonra sonuna keton kelimesi
getirilir (“Dialkil keton” veya “alkil alkil
keton”).

278
KETONLARIN
ADLANDIRILMASINDA FARKLI
HUSUSLAR
• CH3COCH2CH2CH3 bileşiğinin adı
kitaplarda 2-pentanon olarak geçmektedir.
IUPAC adını pentan-2-on olarak
değiştirmiştir.
• CH3COCH2CH3 bileşiği bütanon olarak
geçmektedir; IUPAC adını (bütan-2-on)
olarak değiştirmiştir.
279
KARBOKSİLLİ ASİTLERİN
ADLANDIRILMALARI
SİSTEMATİK ADLANDIRMA (IUPAC
SİSTEMİNE GÖRE ADLANDIRMA)
• Aynı sayıda karbon taşıyan alkanların
adının sonuna "– oik asit" eki getirilir.
• –COOH grubundaki karbon her zaman
birinci karbon olarak alınır. Karbon
zincirine herhangi bir grup bağlanmışsa
karbonlar numaralanarak bağlı gruplar
belirtilir, son olarak da asidin IUPAC ismi
söylenir.
280
ÖZEL ADLANDIRMA
• Bu adlandırmada her bir asidin özel ismi
vardır, bu isimler ezberlenmelidir.
• Karbon zincirine herhangi bir grup
bağlanmışsa –COOH grubundan sonraki
karbonlara sırasıyla alfa, beta, gama
karbonları denir. Bağlı gruplar hangi
karbonda ise alfa, beta, gama şeklinde
belirtilerek okunur; son olarak da asidin
özel ismi söylenir.
281
PİYASA ADI
• Bazı asitlerin özel adları vardır.

282
ESTERLERİN
ADLANDIRILMALARI
• 1) Asit adı, alkolden gelen alkil adı ve
“esteri” son sözcüğü okunarak
adlandırılırlar (Asetik asidin metil esteri).
Bu tür adlandırmaya tanımlama da
denebilir.
• 2) Alkolden gelen alkil kökünden sonra
türediği asidin özel adının kökü okunur,
son olarak da –at eki eklenir (Metil asetat).
283
• 3) Alkolden gelen alkil kökünden sonra
türediği asidin IUPAC adının kökü okunur,
son olarak da –at eki eklenir (Metil
etanoat).

284
3.BÖLÜM: ALKOLLER

285
GİRİŞ
• Alkanlardan bir hidrojen çıkarılıp – OH
grubu getirilmesiyle elde edilirler ya da
suyun hidrojenlerinden birinin yerine alkil
grupları getirilerek alkoller oluşturulur.
• R – OH ile gösterilirler.
• C atomunda bir tane – OH grubu olmalıdır.
Bir karbon atomuna birden fazla – OH
grubu bağlı olan maddeler kararsızdır.
Bunlara alkol denilmez.
286
• Alkoller günlük hayatta pek çok kullanım
alanına sahip organik bileşiklerdir.
• Parfüm sanayisinde çözücü, araçlarda
antifiriz (etilen glikol), tıpta antibakteriyel
(izopropil alkol) olarak kullanılmaktadır.
• Alkol sınıfı bileşiklerin en küçük üyesi olan
metanol çok zehirli bir maddedir ve az
miktarının bile içilmesi körlüğe hatta ölüme
sebep olabilmektedir.
• Alkollerin en yaygın kullanım alanına sahip
üyesi etanoldür.
287
• Etanol birçok meyvenin yapısında bulunan
şekerin fermantasyonundan elde
edilmektedir.
• Bitkisel alkol olarak bilinen etanol,
biyoyakıt üretiminde de kullanılmaktadır.
• Bağımlılık yapan madde kullanımı
günümüzde birçok bireysel ve toplumsal
soruna neden olmaktadır. Genellikle
arkadaş çevresinin etkisiyle ve merak
duygusuyla başlayan bağımlılık öyküleri,
kötü bir sonla noktalanmaktadır.
288
• Bu tür ortamlardan uzak durmak, bu yönde
eğilimi olan arkadaşlarınızı uyarmak insani
bir görevdir.
• Bu bölümde alkollerin sınıflandırılmasını,
adlandırılmasını, genel özelliklerini ve
kullanım alanlarını öğreneceksiniz.

289
ALKOLLERDE FONKSİYONEL
GRUP
• – OH grubu fonksiyonel gruptur.
• C atomunda bir tane – OH grubu olmalıdır.
Bir karbon atomuna birden fazla – OH
grubu bağlı olan maddeler kararsızdır.
Bunlara alkol denilmez.

290
ETERLERDE FONKSİYONEL
GRUP
• Suyun hidrojenlerinin ikisinin de yerine
alkil gruplarının gelmesiyle eterler oluşur.

291
ALKOLLERİN ORAN
FORMÜLÜ
• Alkollerin genel formülü (oran formülü);
CnH2n+2O’dur.

292
ETERLERİN ORAN FORMÜLÜ
• Eterlerin genel formülü (oran formülü);
CnH2n+2O’dur.

293
ALKOL İLE ETER, YAPISAL
İZOMERİNİN DÖRT ÇEŞİDİNDEN
BİRİ OLAN FONKSİYONEL GRUP
İZOMERLİĞİ GÖSTERİRLER
• Aynı sayıda karbon içeren alkol ve eter
birbirinin izomeridir. En küçük eter iki
karbonlu olduğundan metil alkolün izomeri
olan bir eter yoktur.
• Birbirinin izomeri olanlarda oran formülü
aynı olur.
294
Alkollerin Genel Özellikleri ve
Sınıflandırılması

295
296
• Alkollerin yapısında birden fazla hidroksil grubu
bulunabilir. Yapısında bir tane –OH grubu
bulunan alkollere monoalkol, birden fazla –OH
grubu bulunan alkollere ise polialkol denir.
• Alkollerin sınıflandırılması aşağıda gösterilmiştir.
297
298
ALKOLLERİN
SINIFLANDIRILMASI
• 1) – OH GRUBUNUN SAYISINA GÖRE
a) Mono alkoller: Yapısında 1 tane – OH
grubu içeren alkollerdir.
b) Poli alkoller: Farklı karbonlarda 1’den
fazla – OH grubu içeren alkollerdir. 2 tane
– OH grubu içeren alkollere diol denir. 3
tane – OH grubu içeren alkoller ise triol
olarak adlandırılır.

299
• 2) – OH GRUBUNUN BAĞLI OLDUĞU
YERE GÖRE
a) Primer alkol (Birincil alkol): – OH
grubunun bağlı bulunduğu karbon
atomunda en az 2 tane – H atomu (1 tane
alkil grubu) olan alkollerdir.
b) Sekonder alkol (İkincil alkol): – OH
grubunun bağlı olduğu karbon atomunda 1
tane – H atomu (2 tane alkil grubu) olan
alkollerdir.

300
• c) Tersiyer alkol (Üçüncül alkol): – OH
grubunun bağlı olduğu karbon atomunda
hiç – H olmayan veya – OH grubunun
bağlı olduğu karbon atomunun üç tane
alkil grubuyla bağ yaptığı alkollerdir.
Tersiyer alkoller en az dört karbonludur.

301
302
303
304
305
ALKOLLERİN
SINIFLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

306
C 2021-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

307
Alkollerin Adlandırılması

308
MOLEKÜL FORMÜLÜ
VERİLEN ALKOLLERİN
ADLANDIRILMASI
• Aynı sayıda C taşıyan alkanların adının
sonuna –ol eki getirilir ya da alkilin sonuna
"alkol" sözcüğü getirilir.
• CH3OH Metanol ya da metil alkol
• C2H5OH Etanol (Etil alkol)
• C3H7OH Propanol (Propil alkol)

309
• C4H9OH Bütanol (Bütil alkol)
• C5H11OH Pentanol (Pentil alkol)
• IUPAC sistemine göre – OH grubu içeren
en uzun karbon zinciri seçilir, zincir – OH
grubunun yakın olduğu uçtan başlayarak
numaralandırılır.

310
AÇIK FORMÜLÜ VERİLEN
ALKOLÜN ADLANDIRILMASI
• Alkollerin adlandırılması IUPAC ve özel
olmak üzere 2 farklı şekilde olur.
• Tüm organik bileşiklerde adlandırma, C
sayısına ve alkan adına göre yapılır.
• Alkollerin yapısında –R grubu olduğundan
doğru adlandırma için alkil köklerinin
yazılışının ve isimlerinin bilinmesi gerekir.

311
IUPAC
Uluslararası Temel ve Uygulamalı
Kimya Birliği
The International Union of Pure and
Applied Chemistry

312
İLK 10 ALKANIN KAPALI
FORMÜLÜ
• n=1 CH4 (Metan)
• n=2 C2H6 (Etan)
• n=3 C3H8 (Propan)
• n=4 C4H10 (Bütan)
• n=5 C5H12 (Pentan)
• n=6 C6H14 (Hekzan)
• n=7 C7H16 (Heptan)
313
• n = 8 C8H18 (Oktan)
• n = 9 C9H20 (Nonan)
• n = 10 C10H22 (Dekan)

314
ALKİL
• Alkanlardan bir hidrojen çıktıktan sonra
kalan gruba alkil denir. –R harfiyle
gösterilir.
• Alkillerin genel formülü –CnH2n+1’dir.
• Alkanlardan –an eki kaldırılarak yerine –il
eki getirilir.

315
ALKİLLERİN KAPALI
YAZIMININ FORMÜL VE
ADLARI
• n=1 –CH3 (Metil)
• n=2 –C2H5 (Etil)
• n=3 –C3H7 (Propil)
• n=4 –C4H9 (Bütil)
• n=5 –C5H11 (Pentil)
• n=6 –C6H13 (Hekzil)
316
• n = 7 –C7H15 (Heptil)
• n = 8 –C8H17 (Oktil)
• n = 9 –C9H19 (Nonil)
• n = 10 –C10H21 (Dekil)

317
318
SİSTEMETİK ADLANDIRMA ÖRNEKLERİ

319
ÖZEL (YAYGIN) ADLANDIRMA
ÖRNEKLERİ

320
ALKOLLERİN
ADLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

321
A 2017-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

322
Alkollerin Fiziksel Özellikleri

323
• Alkollerin yapısında hidroksil (–OH) grubu
bulunur. Hidroksil grubu hidrofil özellik
gösterdiğinden alkoller polar moleküllerdir.
Alkoller polar moleküller olduğundan kısmi
artı (δ+) ve kısmi eksi (δ-) kutuplar içerir.

324
325
• Yoğun fazda alkol molekülleri arasında
bulunan hidrojen bağları polar moleküllerin
hepsinde bulunan dipol-dipol
etkileşimlerinden ve apolar moleküller
arasındaki London kuvvetlerinden daha
güçlüdür. Moleküller arasında bulunan
etkileşimlerin kuvveti arttıkça bileşiklerin
kaynama noktaları yükselir. Aşağıda
verilen tabloda bileşiklerin kaynama
noktaları incelendiğinde metanolün
kaynama noktasının en yüksek olduğu
görülür (Tablo).
326
• Bunun nedeni metil alkol molekülleri
arasında hidrojen bağlarının, metil klorür
molekülleri arasında dipol-dipol
etkileşimlerinin, metan molekülleri
arasında ise London kuvvetlerinin etkin
olmasıdır.

327
• Alkol molekülleri arasında hidrojen bağı
bulunduğundan alkollerin kaynama
noktaları aynı karbon sayılı
hidrokarbonlardan daha yüksektir.

328
329
330
331
ALKOLLERİN GENEL
ÖZELLİKLERİ
• 1) Alkollerde moleküller arasında hidrojen
bağları vardır. Bundan dolayı hidrojen bağı
taşımayan izomerlerine (eterler) göre daha
yüksek sıcaklıkta kaynarlar. Karbon sayısı
arttıkça alkollerin kaynama noktası
yükselir. Dallanma arttıkça kaynama
noktası düşer. Alkoller suda
iyonlaşmadıklarından elektrolit değildirler
ve baz özelliği de göstermezler.
332
• 2) Homolog sıra oluştururlar.
• 3) 10 karbonluya kadar olan alkoller sıvı,
10’dan fazla karbon taşıyan alkoller katı
hâlde bulunurlar.
• 4) Alkoller Mg, Zn, Ca gibi metallerle
tepkime vermezler. Na, K gibi aktif
metallerle H2 gazı açığa çıkarırlar. Açığa
çıkan H2’in mol sayısı alkolün içerdiği –OH
grubu sayısına göre değişir. Tepkime
sonunda oluşan diğer ürün alkolat veya
alkoksit olarak adlandırılır.
333
• 5) 2 mol mono alkolden 1 mol su
çekilmesiyle eter oluşur.
• 6) 1 mol mono alkolden 1 mol su
çekilmesiyle alken oluşur.
• 7) Primer alkoller 1 derece yükseltgenerek
aldehitleri oluştururken 2 derece
yükseltgendiklerinde ise karboksilli asitleri
oluştururlar. Sekonder alkoller yalnız 1
derece yükseltgenebilirler ve
yükseltgendiklerinde ketonları oluştururlar.
Tersiyer alkoller ise yükseltgenmezler
(alkollerin oksitlenmesi).
334
• 8) Organik asitlerle tepkime verirler.
• 9) Mono alkoller aynı sayıda karbon içeren
eterlerle izomerdirler.
• 10) Yanma ürünleri CO2 ve H2O’dur.
• 11) Alkoller asidik ortamda baz, bazik
ortamda asidik gibi davranan bileşiklerdir.

335
ALKOLLERİN ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

336
C 2017-LYS2/KİMYA

337
D 2010-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

338
Önemli Alkoller

339
Metanol

340
Etanol (Etil Alkol)

341
• Etanol, endüstri için de önemli bir
kimyasaldır. Endüstriyel amaçlı kullanılan
etanolün büyük bir kısmı eten bileşiğinin
asidik ortamda su ile tepkimesinden elde
edilir.

• Etanol; tahıl, darı ve şeker kamışı gibi


bitkilerin fermantasyonuyla üretilebildiği
için aynı zamanda yenilenebilir bir enerji
kaynağıdır.
342
• Etanol elde edildikten sonra benzinle
çeşitli oranlarda karıştırılarak kullanılabilir.
Ancak etanol, benzine göre daha düşük
enerjiye sahiptir.
• Etanol, sağlık alanında lokal antiseptik
olarak kullanılmaktadır. Etanol cilt
üzerindeki bakterileri %90’a kadar
azaltabildiği için cildin bakterilerden
arındırılmasında kullanılır. İyi bir çözücü
olan etanol ilaç yapımında, parfüm ve
kolonya üretiminde kullanılmaktadır.
343
ALKOLLERLE İLGİLİ
PROBLEM

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

344
A 2012-LYS2/12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

345
OKUMA PARÇASI

ALKOLLER BÖLÜMÜ İLE


İLGİLİ KİMYA PROGRAMINDA
YER ALMAYAN İLAVE
BİLGİLER

346
İÇKİLERDEKİ ETANOL (ETİL
ALKOL) YÜZDELERİ
Bira %6
Şarap % 16
Rakı % 40 – % 50
Votka % 65 – % 70
Viski % 65 – % 70

347
ETANOL YÜZDESİ YÜKSEK
OLAN İÇECEKLER
Kımız: Dişi at (kısrak) %2
sütünün fermantasyonu ile
elde edilir.
Boza: Mısırın (darı) % 0,3 (Mevzuat limiti
fermantasyonu ile elde en çok % 2’dir.)
edilir.
Kefir: İnek, koyun veya keçi % 0,5
sütünün fermantasyonu ile
elde edilir.
348
MEYVE SULARINDA ETİL
ALKOL YOKTUR
• % 100 doğal meyve sularında etil alkol
yoktur. Meyve suyu nadiren de olsa
bozunabilir. Meyve suyu bozununca, 1 mol
maltozun (meyve şekeri veya malt şekeri)
hidrolizi sonucu 2 mol galaktoz oluşur.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Meyve şekeri Galaktoz Galaktoz
(Malt şekeri)

349
• Galaktozun fermantasyonuyla da etil alkol
meydana gelir ve CO2 gazı açığa çıkar.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
• Bozunan kâğıt ambalajlı meyve sularında
açığa çıkan CO2 gazından dolayı kâğıt
ambalajın şişmesi, etil alkolün oluştuğunun
göstergesidir.

350
• Doğala özdeş meyve aroması içeren
meyve sularında etil alkol vardır. Bu etil
alkol çözücü amaçlı ilave edilen etil
alkoldür. Bu tür meyve sularının tadı ve
kokusu doğal değildir. Hoş olmayan
kokusu vardır. Boğazı yakar, genizde gıcık
yapar.

351
MEŞRUBATLAR-İÇECEKLER
VE ETİL ALKOL
• Meşrubatlardaki alkol; doğala özdeş
meyve aromasından kaynaklanmaktadır.
• Gazozlarda tat ve koku verici esanslar
kullanılmaktadır. Bu esanslar suda
çözünmez, etil alkolde çözünür. Etil
alkolden başka çözücüler de kullanılabilir,
ancak maliyet artar. Meşrubatlarda
genelde bu nedenle etil alkol vardır.
352
• Gazozlardaki alkol oranı % 0,05 ile % 0,15
arasındadır. Sarı içeceklerde ve kolalarda
ise en fazla % 0,01 alkol vardır.
• Meşrubatlardaki etil alkol, ilave edilmiş etil
alkoldür.
• Boza, kefir, kımız gibi içeceklerdeki etil
alkol ise fermantasyon sonucu ortamda
oluşan etil alkoldür.
• Zamanı geçmiş koruk ekşisinde de
fermantasyon ile ortamda etil alkol oluşur.
353
• İlave edilmiş etil alkol içeren gazoz, sarı
içecek ve kola gibi meşrubatlar ne kadar
içilirse içilsin zaten sarhoşluk vermez.
• Oluşmuş etil alkol içeren boza, kefir, kımız
ve koruk gibi içecekler ise belli bir
dereceye kadar içilirse yine sarhoşluk
vermez.
• Bundan dolayı gazoz, sarı içecek ve kola
gibi meşrubat veya boza, kefir, kımız ve
koruk gibi içecek içmek içkiden ayrı
tutulmuştur.
354
• Şarap hangi maddeden yapılıyorsa, o
maddeden elde edilen içkiye içki
denilmiştir.
• Diğer maddelerden yapılan içecekler
(boza, kefir, kımız veya koruk) ise
sarhoşluk verdiği zaman ve sarhoşluk
verecek kadarı sakıncalı sayılmıştır.
Dolayısıyla kimilerine göre o türlü
içeceklerin birkaç bardağı mahzurlu
olmayabilir; bunun belli bir dayanağının
olduğu da söylenilebilir.
355
• Eğer Osmanlı’da bazıları, denildiği gibi bu
işi yapmışlarsa ihtimal böyle bir içecek
(boza, kefir, kımız veya koruk) içmeleri söz
konusudur.
• II.Selim, Sarı Selim, Kanuni’nin Oğlu,
Hürrem’in Oğlu, Yıldırım için de bu
böyledir.
• Bir menkıbede şöyle anlatılır: Yıldırım Han
Bursa’daki camiyi yaptırırken Emir Sultan
Hazretleri diyor ki: “Caminin bir eksiği var.
4 köşesinde 4 tane de meyhane lazımdı.”
356
• Yıldırım Han’ın bu cümleyi garipsemesi
üzerine, ondan sonra da Emir Sultan
Hazretleri “Senin yaptığın binanın dört
köşesinde dört meyhane olmuş ne
mahzuru var ki; sen asıl Beytullah olan
kendi mahiyetini, kendi kalbini
kirletiyorsun.” demiştir.
• Yıldırım Han ile Emir Sultan arasında olan
bu muhaverenin bir benzeri de farklı
zamanlarda yaşamış olsalar da İbni Sina
ile İmam Gazali arasında nakledilir.
357
• İmam Gazali, İbni Sina’ya “Fazlası zararlı
olanın azı da mahzurludur. Alkolü tedavide
kullanma işini nereden çıkardın.” der.

358
BAZI MEYVELERDE ETİL
ALKOL VAR MIDIR?
• Yediğimiz doğal hiçbir besin maddesinde
etil alkol yoktur. Bu konu; halk arasında
yanlış bilinen bir mevzudur.
• Alkoller, bir konu başlığıdır. Başka bir
ifadeyle, alkol denince yüzlerce alkol
anlaşılır.
• İçkilerde bulunan alkol, etil alkol (etanol)
adıyla bilinen alkoldür.

359
• Etil alkol ise yüzlerce alkolden sadece
birisidir.
• İnsanları şaşırtan husus; meyvelerde etil
alkolden başka bazı faydalı alkollerin
bulunmasıdır.
• Örneğin; karbonhidratlar, polihidroksi
alkoldür.
• Bazı alkoller de faydalı olmamalarının yanı
sıra çok zararlıdırlar. Örneğin; metil alkol,
sarhoşluk vermez ama gözleri kör eder,
insanı öldürür.
360
ŞARAP ELDE EDİLMESİ
Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan
suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır.
Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi
gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı
girerse sirke olur. Karbon dioksit gazının
çıkması için tıpa sıkı kapatılmamalıdır. 3–
5 ay sonra şarap elde edilir.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

361
FERMANTASYON
(MAYALANMAK)
(EKŞİMEK)
(TAHAMMÜR ETMEK)
• Glikozdan etil alkolün oluşması
fermantasyon reaksiyonudur.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

362
HANGİ ÜLKEDE HANGİ İÇKİ
EN ZARARLI OLMUŞTUR?
• Votka Rusya’da
• Bira Almanya’da
• Şarap İngiltere’de
• Rakı Türkiye’de
en zararlı olmuştur.

363
SAHTE İÇKİ
• İçkilerde yalnız etil alkol vardır.
• Metil alkol etil alkolden daha ucuzdur.
Metil alkollü içkiler sahte içkidir.
• Metil alkol gözü kör eder, insanı öldürür.
• 2004 yılının Yeşilay haftasında sahte içki
imal ederek piyasaya süren içkili restoran
sahibi iki kişi sahte içkiden ölmüştür.

364
• 2005 yılının Yeşilay haftasında ülke
genelinde 5 milyon rakı toplanmıştır
(Yeşilay haftası 1–7 Mart tarihleri
arasındadır).

365
EKMEKTE ETİL ALKOL
YOKTUR
• Hazır mayalarda % 1,5 etil alkol vardır.
• Ekmek pişerken etil alkol uçar.
• Ekşi mayalarda etil alkol yoktur.
• Ekşi mayayla yapılan ekmekler daha
lezzetlidir. Hazır mayayla yapılan ekmeğin
tadı yarı yarıya azalır.
366
• 1 gün beklemiş hamur ekşi mayadır ve
doğaldır.
• Hazır maya yaş ve kuru olmak üzere ikiye
ayrılır. Kuru maya bira mayasıdır, yaş
maya ise pak maya adıyla yaygın olan
mayadır.
• Hazır mayayla yapılan ekmekte etil alkol
yoktur. Etil alkol, ekmek pişerken
buharlaşır. Etil alkolün kaynama noktası
76 °C’tır; bu nedenle 76 °C’tan sonraki
sıcaklıklarda, etil alkolün zerresi kalmaz.
367
FERMANTASYONA
UĞRAMAYAN TEK ŞEKER:
LAKTOZ
• Sütün fermente olması için kefir bitkisi
gereklidir. Süt şekeri (laktoz) özel şartlarda
ve çok zor fermente olur. Bu bize sütün
önemini gösterir.
• Örneğin; sütten yapılan ve etil alkol içeren
kefirin yapımı ile ilgili şu bilgiler bize bu
zorluğu gösterir.
368
KEFİR
• Kefir kuru iken kirli beyaz renkli, kıkırdak
görünüşündedir. Taze hâldeyken ise
parlak beyaz renkli, nohut büyüklüğünde
küremsi tanelerdir.
• Kefir yumrusu içinde birçok
mikroorganizma bulunur.
• Sütün fermente olması için kefir
yumrusuna ihtiyaç vardır. Laktoz dışındaki
fermente olan şekerlerde hiçbir dış etkene
gerek olmaksızın doğal olarak maya
oluşur.
369
DİSAKKARİTLERDEN KEFİR
VE KIMIZ İMALİ
Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt
şekeri adı verilen laktoz fermente olarak
etil alkole dönüşür.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz Glikoz Galaktoz
(Süt şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

370
DÜNYA SAĞLIK
TEŞKİLATININ ARAŞTIRMASI
• Cinayetlerin % 85’inin
• Şiddet olaylarının % 50’sinin
• Trafik kazalarının % 60’ının
• Eşlerin maruz kaldığı şiddetin % 70’inin
• Akıl hastalıklarının % 40’ının
sebebinin etil alkol olduğu bu araştırma ile
gösterilmiştir.

371
ETİL ALKOLÜN TEDAVİDE
KULLANILMASI
• Dezenfekte edici olarak kullanılır.
• İlaçlardaki etken maddeyi çözmek için
kullanılır.
• Yüzlerce ilaçta yardımcı madde olarak
bulunur.
• İlaçlarda adı; etanol, ethanol, etil alkol
veya alkol olarak geçer. Sadece “alkol”
denildiğinde etil alkol kastedilmiştir.
372
• İlaçlarda bulunan izopropil alkol, dikloro
benzil alkol, setil alkol gibi çözücüler
sarhoşluk veren alkol değildir. Etil alkol
dışındaki alkoller için yalnızca “alkol” ismi
kullanılmaz.
• Alkol en çok; şurup, ağız gargarası, sprey,
buğu, enjektabl preparat, losyon ve
damlalarda bulunur.

373
ETİL ALKOL KOMASINDAN
ÖLÜM
• Alkol koması, alkol yüzdesi % 40 – % 50
olan içkileri bir kerede fazla miktarda
içenlerde görülür.
• Etil alkol doğal olarak en fazla % 16’lık
olur. Bundan fazla yüzdelerde maya bile
ölür, fermantasyon sona erer.

374
• % 16’dan daha fazla etil alkol içeren
içkiler, dıştan doğal veya sentetik etil alkol
ilave edilerek üretilmişlerdir. Etil alkol oranı
% 16’dan fazla olan içkileri içenler alkolik
olmasalar dahi, alkol koması sonucu ani
ölüm riski ile karşı karşıyadırlar.

375
MUTLAK ETİL ALKOL
• Etil alkol su çekici olduğundan % 100’lük
elde edilemez. Ancak % 95,5 saflıkta
olabilir. Buna mutlak etil alkol denir.
• Etil alkolde, havadan nem kaparak kendini
seyreltme eğilimi vardır.
• Mutlak etil alkol, doğal yolla elde edileni ve
yapay yolla elde edileni olmak üzere iki
çeşittir.

376
DOĞAL MUTLAK ETİL
ALKOLÜN ELDE EDİLMESİ
• Doğal mutlak etil alkol elde edilmesinde;
etil alkol % 16’lık olunca maya öldüğünden
dolayı bu yüzdeye gelmeden önce etil
alkol ortamdan destilasyonla çekilir. Kalan
kısımda fermantasyon devam eder. Bu
işlem sürekli tekrar edilir. Böylece % 95,5
etil alkol içeren mutlak etil alkol elde
edilmiş olur.
377
• Doğal mutlak etil alkol şeker pancarı,
üzüm ve polisakkaritlerden elde edilir.

378
ETİL ALKOL ORANI YÜKSEK
İÇKİLERDEKİ DOĞAL ETİL
ALKOL NASIL ELDE EDİLİR?
(SUMA FABRİKASI)
• Etil alkol oranı % 16’nın üzerinde olan
içkiler rakı, votka, viski, cin, kanyak ve
likördür.
• Bu içkilerde bulunan belirli yüzdelerdeki
doğal etil alkol, sumadır.
379
• Rakı imalatında genelde doğal etil alkol
kullanılır. Etil alkol oranı yüksek diğer
içkilerde sentetik etil alkol olabilir. Bu
nedenle suma kelimesi rakıyla
özdeşleşmiştir.
• Rakı üretiminde içine anason konulmamış
ve damıtılarak elde edilen % 40 ila % 50’lik
etil alkole suma adı verilir.
• Suma da mutlak etil alkolün elde
edilmesinde olduğu gibi damıtmayla elde
edilir. Suma, ilk damıtılandır ve etil alkol
yüzdesi daha düşüktür.
380
• Suma kelimesi “gizli riyakârlık” anlamını da
taşır. Bu belki de, düşünülmesi gereken bir
denk geliştir.
• İçkilerdeki etil alkol genelde üzümden elde
edilir. Bildiğimiz etil alkol, bu fabrikalarda,
fermantasyon ve damıtma yoluyla üretildiği
hâlde adına, etil alkol fabrikası
denilmemiştir. Özellikle Anadolu’da suma
fabrikası denilmiştir!..
• Suma fabrikası, rakının esas maddesini
elde etmek için açılır.
381
• Tıpta kullanılan doğal etil alkolün elde
edildiği fabrikaya etil alkol fabrikası denir,
suma fabrikası denilmez.
• Zaten 2005 Baskı TDK Türkçe Sözlük’te
de, suma kelimesinin karşılığında “İlk
damıtılan ve içinde anason bulunmayan
rakı.” denilmektedir. Dolayısıyla “Rakı
fabrikası açıyoruz.” denilmelidir. Halk işin
doğrusunu bilmektedir.

382
DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
Şeker pancarından etanol elde edilir.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Sukroz veya sakkaroz Glikoz Fruktoz
(Çay şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

383
ÜZÜMDEN ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMİ

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2


Glikoz

384
POLİSAKKARİTLERDEN
MUTLAK ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
Nişasta Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

385
ARPADAN BİRA ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
Arpa nişastası Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

386
ALKOLLER BÖLÜMÜNDE
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
• Primer: 1. Birinci sırada olan veya önemde
ilk yeri alan. 2. Ana, temel, esas, asıl.
• Sekonder: Sırada veya önemde ikinci
derecede olan.
• Tersiyer: Sırada veya önemde üçüncü.
387
MONOSAKKARİTLERİN
FERMANTASYONU
(MAYALANMA)
(EKŞİME)
(TAHAMMÜR ETME)
• Glikoz, galaktoz veya fruktozdan etil
alkolün oluşması fermantasyon
reaksiyonudur.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
388
ARPADAN BİRA ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + (n-1) H2O → nC6H12O6
Arpa nişastası Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

389
ÜZÜMDEN ŞARAP ELDE
EDİLMESİ VE REAKSİYON
DENKLEMİ
Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan
suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır.
Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi
gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı
girerse sirke olur. Karbon dioksit gazının
çıkması için tıpa sıkı kapatılmamalıdır. 3–
5 ay sonra şarap elde edilir.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
390
EKMEKTE ETİL ALKOL
YOKTUR
• Ekmek polisakkarittir.
• Maya da polisakkarittir.
• Hazır yaş mayalarda (pak maya) % 1,5 etil
alkol vardır. Ekşi mayalarda etil alkol
yoktur.
• Ekşi mayayla yapılan ekmekler bu nedenle
daha lezzetlidir. Hazır mayayla yapılan
ekmeğin tadı yarı yarıya azalır.

391
• 1 gün beklemiş hamur ekşi mayadır ve
doğaldır.
• Hazır maya yaş ve kuru olmak üzere ikiye
ayrılır. Kuru maya bira mayasıdır, yaş
maya ise pak maya adıyla yaygın olan
mayadır.
• Hazır mayayla yapılan ekmekte etil alkol
yoktur. Etil alkol, ekmek pişerken
buharlaşır. Etil alkolün kaynama noktası
76 °C’tır; bu nedenle 76 °C’tan sonraki
sıcaklıklarda, etil alkolün zerresi kalmaz.
392
FERMANTASYONA
UĞRAMAYAN TEK ŞEKER:
LAKTOZ
• Sütün fermente olması için kefir bitkisi
gereklidir. Süt şekeri (laktoz) özel
şartlarda ve çok zor fermente olur. Bu bize
sütün önemini gösterir.
• Örneğin; sütten yapılan ve etil alkol içeren
kefirin yapımı ile ilgili şu bilgiler bize bu
zorluğu gösterir.

393
• Kefir kuru iken kirli beyaz renkli, kıkırdak
görünüşündedir. Taze hâldeyken ise
parlak beyaz renkli, nohut büyüklüğünde
küremsi tanelerdir.
• Kefir yumrusu içinde birçok
mikroorganizma bulunur.
• Sütün fermente olması için kefir
yumrusuna ihtiyaç vardır. Laktoz dışındaki
fermente olan şekerlerde hiçbir dış etkene
gerek olmaksızın doğal olarak maya
oluşur.
394
DİSAKKARİTLERDEN KEFİR
VE KIMIZ İMALİ
Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt
şekeri adı verilen laktoz, dış etkenlerle
fermente olarak etil alkole dönüşür. Dış
etken olmazsa süt tahammür etmez.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz Glikoz Galaktoz
(Süt şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
395
KARBONHİDRATLARDAN
DOĞAL MUTLAK ETİL
ALKOLÜN ELDE EDİLMESİ
• Şeker pancarından, şeker kamışından,
üzümden ve polisakkaritlerden mutlak etil
alkol elde edilir.
• Anadolu’da üzümden etil alkolün elde
edildiği fabrikalara, suma fabrikası adı
verilir.
• Suma, fikrini açığa vurmamak demektir.
396
• Mutlak etil alkolün başlıca kullanıldığı yer
tıp alanıdır.
• Doğal mutlak etil alkol elde edilmesinde;
alkol % 16’lık olunca maya öldüğünden
dolayı bu yüzdeye gelmeden önce etil
alkol ortamdan destilasyonla çekilir,
fermantasyon devam eder. Bu işlem
sürekli tekrar edilir.
• Mutlak etil alkol % 95,5 saflıktaki etil
alkoldür.

397
DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
Şeker pancarından mutlak etanol elde
edilir.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Sukroz veya sakkaroz Glikoz Fruktoz
(Çay şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
398
ÜZÜMDEN MUTLAK ETİL
ALKOL ELDE EDİLMESİNE AİT
REAKSİYON DENKLEMİ

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2


Glikoz

399
POLİSAKKARİTLERDEN
MUTLAK ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + (n-1) H2O → nC6H12O6
Nişasta Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

400
BENZETMEDE HATA
OLMASIN

• ÜZÜM CUMHURİYETÇİ,
• PEKMEZ DEMOKRAT,
• SİRKE MİLLİYETÇİ,
• ŞARAP İSE KOMÜNİST VEYA
İRTİCACIDIR.

401
• Üzümden pekmez, sirke ve şarap olmak
üzere üç madde elde edilir; şarap
yasaklanmıştır. Bunun gibi cumhuriyet de
başta demokrasi ve Atatürk milliyetçiliği
olmak üzere Anayasa’da belirtilen güzel
her niteliği içerir. Laiklik sayesinde de irtica
ve komünizme engel olunur.
• Şarap üzümün mayalanmasıyla elde
edilmektedir ki aslında mayalama
(fermantasyon) işi bir yönüyle bozunma,
mahiyet değişikliği, kokuşma, doğallıktan
uzaklaşma demektir.
402
• Sirke mayasına izin vardır, şarap
mayasına izin yoktur.
• Cumhuriyet rejimimizi değiştirmek
isteyenler Marksist ve Leninistler ile
irticacılardır.
• Genel Kurmay Başkanımız İlker Başbuğ
Kara Kuvvetleri Komutanı iken 11 Nisan
2008’de Kıbrıs’ta yaptığı konuşmada
“Cumhuriyet rejimimizin mayası
bozulmaya çalışılmaktadır.” diyerek bu
konuyu dile getirmiştir.

403
• Pekmez, üzümün niteliğini taşır; şarap
taşımaz. Üzümün mahiyeti değiştirilerek
şarap elde edilir.
• Cumhuriyet ve demokrasi rejimimizi
değiştirmek isteyenler de komunist ve
irticacılardır.
• İç kargaşa çıkarmaya çalışanlar Marksist
düşüncede olanlardır.
• Devleti ele geçirmek için işgal mantığıyla
hareket edenler ise radikallerdir.

404
• Türkiye Cumhuriyeti’nin mayası bellidir. O
maya onun kendindendir ve Atatürk
milliyetçiliğine bağlılıktır. Atatürk
milliyetçiliği, tüm ırkları kucaklayan ve her
soframızda bulunması gereken zenginlik
kaynağımızdır. “Ne mutlu Türk’üm diyene”
özdeyişinin birleştiriciliği ile ülkesini
dâhildeki her türlü tehlikeden korumaktır.
• “Keskin sirke küpüne zarar verir.” Bu
yüzden dengeyi iyi ayarlamak lazımdır.
405
4.BÖLÜM: ETERLER

406
• Eter sözcüğü çoğu kimseye göre, çok
bilinen bir bayıltıcının diğer adıdır. Eter
aynı zamanda araba motorlarının ilk
ateşlemesi için kullanılan sıvının bir katkı
maddesidir. Benzin katkı maddesi MTBE
(metil ter-bütil eter) ve etilen oksit (antifiriz
olarak kullanılan ve poliester sentezinin
ham maddesi etilen glikolün endüstriyel
çıkış maddesi) sentetik eterlerdir.
Günümüzde eter ya da alkol fonksiyonel
grubunu içeren moleküllerin yüzlercesi
bilinmektedir.
407
• Bu bileşiklerin fiziksel ve kimyasal
özelliklerinin bilinmesi farklı ürünler
oluşturulmasında faydalı olacaktır. Hatta
bu bilgiler kullanılarak önemli özelliklere
sahip yeni ürünler üretilebilir.
• Bu bölümde eterlerin adlandırılmasını,
özelliklerini, kullanım alanlarını ve eterlerin
alkollerle yapısal izomerliğini
öğreneceksiniz.

408
Eterlerin Genel Özellikleri ve
Sınıflandırılması

409
• Eter denildiğinde genellikle tıpta anestezik
olarak kullanılan dietileter akla gelir. Oysa
dietileter, eterler diye bilinen organik
bileşikler grubunun üyelerinden sadece
biridir. Genel formülleri CnH2n+2O olan
eterler, bir oksijen molekülüne iki radikal
grubun (R–) bağlı olduğu bileşiklerdir.
Eterler, su molekülündeki 2 hidrojen
atomunun aynı ya da farklı iki radikal
grupla yer değiştirmesi sonucu oluşan
bileşiklerdir.

410
• Bu bileşikler bir kez alkillenmiş alkol veya
iki kez alkillenmiş su olarak da
düşünülebilir.

411
• Alifatik, aromatik ya da her iki yapıda
olabilen eterler, genel olarak R–O–R ya da
R–O–Rꞌ şeklinde gösterilebilir.
• Eterler, R ile Rꞌ aynı ise simetrik (basit)
eter; R ve Rꞌ birbirinden farklı ise asimetrik
(karışık) eterler olarak adlandırılır.
• Eterlerin sınıflandırılması aşağıda
gösterilmiştir.

412
Eterlerin Sınıflandırılması

413
ETERLERİN TANIMI VE
SINIFLANDIRILMASI
• Suyun hidrojenlerinin ikisinin de yerine
alkil gruplarının gelmesiyle eterler oluşur.
• Eterler ikiye ayrılır.
1. BASİT ETERLER (SİMETRİK
ETERLER): Alkil grupları aynıdır.
2. KARIŞIK ETERLER (ASİMETRİK
ETERLER): Alkil grupları farklıdır.
414
Simetrik ve asimetrik eterlere
aşağıdaki örnekler verilebilir:

415
ETERLERİN AÇIK FORMÜLÜ
VE KAPALI FORMÜLÜ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

416
A 2015-LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

417
Eterlerin Adlandırılması

418
ETERLERİN
ADLANDIRILMALARI
• ÖZEL ADLANDIRMA: Alkil grupları
okunduktan sonra eter kelimesi getirilir
(“Dialkil eter” veya “alkil alkil eter”).
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: “Alkoksi
alkan” kalıbına göre adlandırılır.

419
420
421
422
Eterlerin Fiziksel Özellikleri

423
• Eterler, yapısındaki oksijen atomunun iki
farklı karbon atomuna bağlı olmasından
dolayı alkollerden farklı özellikler gösterir.
Eterlerin bazı fiziksel özellikleri şunlardır:
• Eterlerin molekül geometrileri su ve alkol
bileşikleri gibi açısaldır.
• Eterler renksizdir ve kendilerine özgü
kokuları vardır.
• Polar yapılı bileşiklerdir.
• Yoğunlukları genellikle suyun
yoğunluğundan küçüktür.
424
• Eter molekülleri arasında hidrojen bağı
yoktur. Ancak eter molekülündeki oksijen
atomunun ortaklanmamış elektron çiftiyle
su molekülündeki hidrojen atomu arasında
moleküller arası hidrojen bağı oluşur. Bu
nedenle suda çözünür.

Hidrojen bağı

425
• Eterlerin yapısındaki oksijen atomuna
bağlı bir hidrojen atomu olmadığından eter
molekülleri arasında hidrojen bağı
oluşmaz. Bu nedenle eterlerin kaynama
noktaları, aynı sayıda karbon atomu içeren
alkollerden daha düşüktür. Örneğin etil
alkolün kaynama noktası 78,3 ºC, mol
kütlesi daha fazla olan dietil eterin
kaynama noktası 34,6 ºC’dir. Alkol ve eter
her ikisi de polar molekül olduğundan
alkoller ve eterler birbiri içerisinde çözünür.
426
• Dimetil eter gibi düşük mol kütleli eterler
suda daha fazla çözünürken karbon sayısı
fazla olan dietil eter suda az çözünür.
• Bazı alkol ve eterlerin fiziksel özellikleri
aşağıda verilmiştir:

Bazı Alkol ve Eterlerin Fiziksel Özelliklerinin Karşılaştırılması


427
• Eterlerde de karbon sayısı arttıkça
kaynama noktası artar.
• Homolog sıra oluştururlar.

428
Eterlerin Çözücü Özellikleri
• Eterler; seyreltik asitler, bazlar ve sık
kullanılan yükseltgen ve indirgenlerle
genellikle tepkime vermez. Çünkü
yapısında bulunan C–O bağı kolay
kopmaz. Bu nedenle eterler kimyasal
tepkimelere karşı oldukça ilgisiz (inert)
bileşiklerdir. Organik reaksiyonlarda
çözücünün reaksiyona katılmaması
önemlidir. Polarlığının az olması nedeniyle
organik maddeler için iyi bir çözücüdür.
429
• Eterler, organik bileşiklerin
özütlenmesinde de kullanılır. Özellikle
dietil eter bu işlem için çok elverişlidir.
Düşük kaynama noktasına sahip oluşu,
özütten kolaylıkla uzaklaştırılabilmesini ve
damıtılarak kolaylıkla geri elde edilmesini
sağlar.
• Bununla birlikte eterler, yanıcılığı yüksek
olan bileşiklerdir. Bu nedenle
laboratuvarda eterle çalışılıyorsa
yakınında bek alevi olmamalıdır.
430
• Ayrıca eterler laboratuvarlarda açıkta
bırakılmamalıdır. Çünkü bazı eterler
havadaki oksijenle etkileşerek patlayıcı
özelliğe sahip peroksitleri oluşturur. Bu
nedenle laboratuvarda eterle çalışılacaksa
oluşan peroksit, ortamdan mutlaka
uzaklaştırılmalıdır.

431
Eterlerin Kullanım Alanları

432
• Eterler çoğunlukla analitik kimya ve tıp
alanında kullanılır.
• Dietil eterin (lokman ruhu) kaslar üzerinde
gevşetici etkisi vardır. Bu nedenle eskiden
anestezik madde olarak kullanılmıştır.
Ancak dietil eter; nabzı, solunumu ve kan
basıncını etkiler, solunum yollarını tahriş
eder, mide bulantısı yaparak kusmaya
sebep olur. Bu yan etkilerinden dolayı
eterlerin anestezide kullanımı
azalmaktadır.
433
• Asimetrik bir eter olan metil ter-bütil eter,
sanayide MTBE diye adlandırılır ve
benzinin oktan sayısını arttırmak için
kullanılır. Depolanması ve taşınması
esnasında çevre kirliliğine sebep olma
ihtimalinden dolayı son zamanlarda
kullanımından vazgeçilmiştir.

434
Alkol-Eter İzomerliği

435
436
ALKOLLER İLE ETERLER
ARASINDA YAPISAL
İZOMERLİK ÇEŞİTLERİNDEN
FONKSİYONEL GRUP
İZOMERLİĞİ VARDIR
• Aynı sayıda karbon içeren monoalkol ve
eter birbirinin izomeridir. En küçük eter iki
karbonlu olduğundan metil alkolün izomeri
olan bir eter yoktur.
437
• Birbirinin izomeri olanlarda oran formülü
aynı olur.

438
ALKOLLERİN ORAN
FORMÜLÜ
• Alkollerin genel formülü (oran formülü);
CnH2n+2O’dur.

439
ETERLERİN ORAN FORMÜLÜ
• Eterlerin genel formülü (oran formülü);
CnH2n+2O’dur.

440
441
ETERLERİN SENTEZİ
• Eterler, 2 mol alkolden asit
katalizörlüğünde ısıtılarak 1 mol suyun
çekilmesiyle elde edilir.

442
5.BÖLÜM: KARBONİL
BİLEŞİKLERİ

443
• Aldehit ve keton içeren bazı maddeleri
tatmış veya koklamışsınızdır. Örneğin
badem kokusu benzaldehitten, tarçın
sinnamaldehitten ve nane R–karvondan
gelmektedir. Ayrıca diğer bazı koku ve
tatlar aldehit ve ketonlardan
kaynaklanmaktadır.
• Bu bölümde karbonil bileşiklerin
sınıflandırılmasını, adlarını, formüllerini,
özelliklerini ve kullanım alanlarını
öğreneceksiniz.
444
ALDEHİTLERİN ORAN
FORMÜLÜ
• Aldehitlerin genel formülü (oran formülü);
CnH2nO’dur.

445
KETONLARIN ORAN
FORMÜLÜ
• Ketonların genel formülü (oran formülü);
CnH2nO’dur.

446
ALDEHİTLERİN VE
KETONLARIN FONKSİYONEL
GRUBU
• Aldehit fonksiyonel grubu formil (-CHO)
grubudur.
• Keton fonksiyonel grubu karbonil (-C=O)
grubudur.
• Formil grubu, karbonil grubu da içerir.
• Karbonil grubuna bir tane daha hidrojen
atomu bağlanmışsa formil grubu olur.
447
YAPISAL İZOMERLİK
• Yapısal izomerlikte aynı C sayılı maddeler
aynı molekül formülüne sahiptirler; bağ
şekilleri farklıdır.
• Kapalı formülleri aynı açık formülleri farklı
maddeler birbirinin izomeridir.
• Yapısal izomerlik 4 çeşittir. Aldehit ve
ketonlardaki fonksiyonel grup izomerisidir.
• İzomerlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri
birbirinden farklıdır.
448
KETONLAR İLE ALDEHİTLER
YAPISAL İZOMERDİR
• Aynı sayıda karbon taşıyan ketonlar
aldehitlerle izomerdir. En küçük keton 3
karbonlu olduğundan metanal ve etanal
izomeri olan keton yoktur.

449
Karbonil Bileşiklerinin
Sınıflandırılması ve Özellikleri

450
KETONLARIN
SINIFLANDIRILMALARI
• Aynı alkil grubu içeren ketonlar simetrik
(basit), farklı alkil grubu içeren ketonlar
asimetrik (karışık) olarak adlandırılır.

451
452
453
Açil grubuna farklı gruplar
bağlanarak aşağıda gösterilen
karbonil bileşikleri elde edilebilir:

454
Aldehit ve Ketonlar

455
456
457
• Keton ve aldehitlerin yapı formülleri farklı
olsa da genel formülleri CnH2nO
şeklindedir. Aldehitler bir karbonlu
olabilirken ketonlar en az üç karbonludur.
Aşağıda bazı aldehit ve ketonların molekül
ve yapı formülleri gösterilmiştir (Tablo).

458
Bazı Aldehit ve Ketonların Molekül ve Yapı Formülleri

459
460
ALDEHİTLERİN AÇIK VE
KAPALI FORMÜLÜ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

461
A 2016-LYS2/12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

462
Aldehit ve Ketonların
Adlandırılması

463
ALDEHİTLERİN
ADLANDIRILMALARI
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: Aynı C sayılı
alkanların sistematik adının sonuna –al eki
getirilerek adlandırılırlar.
• ÖZEL ADLANDIRMA: Kendilerinden
türeyen aynı C sayılı organik asitlerin özel
adının sonundaki ik asit sözcüğü yerine
aldehit kelimesi getirilerek adlandırılır.

464
465
466
Bazı Aldehitlerin IUPAC ve
Yaygın Adları

467
KETONLARIN
ADLANDIRILMALARI
• SİSTEMATİK ADLANDIRMA: Aynı sayıda
karbon taşıyan alkanların sistematik adının
sonuna –on eki getirilir.
• ÖZEL ADLANDIRMA: Alkil grupları
okunduktan sonra sonuna keton kelimesi
getirilir (“Dialkil keton” veya “alkil alkil
keton”).

468
469
470
KETONLARIN
ADLANDIRILMASINDA FARKLI
HUSUSLAR
• CH3COCH2CH2CH3 bileşiğinin adı
kitaplarda 2-pentanon olarak geçmektedir.
IUPAC adını pentan-2-on olarak
değiştirmiştir.
• CH3COCH2CH3 bileşiği bütanon olarak
geçmektedir; IUPAC adını 2- bütanon
(bütan-2-on) olarak değiştirmiştir.
471
Aldehit ve Ketonların Fiziksel
Özellikleri

472
ALDEHİTLERİN FİZİKSEL
ÖZELLİKLERİ
• 1) Küçük moleküllü üyeleri sıvıdır.
• 2) Hidrojen bağı içermediklerinden, aynı
sayıda karbon taşıyan alkollerden ve
karboksilli asitlerden daha düşük sıcaklıkta
kaynarlar.
• 3) Dört karbonluya kadar olanlar dışında
suda çözünmezler.
473
• 4) Küçük moleküllü olanların keskin ve
tahriş edici kokuları vardır. Büyük
moleküllü olanlar güzel kokuludur.
• 5) Karbonil grubunun özelliğinden dolayı
polar yapılı maddelerdir.

474
Aldehit ve Ketonların Kimyasal
Özellikleri

475
476
477
Gümüş aynası

478
479
480
ALDEHİTLERİN KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ (ÖZET)
• 1) Fehling çözeltisinden Cu+2’yi Cu+1’e
indirgerler, karboksilli asitlere
yükseltgenirler. Bu tepkime aldehitlerin
ayıracıdır.
• 2) NH3’lü AgNO3 çözeltisinden (Tollens
ayıracı) Ag+1’i metalik Ag’ye indirgerler,
karboksilli asitlere yükseltgenirler (Gümüş
aynası deneyi). Bu tepkime aldehitlerin
ayıracıdır.
481
• 3) Aldehitler bir derece yükseltgenerek
karboksilli asitleri oluşturur. Yükseltgenme
O2 ile tepkimeye girmek demektir.
Laboratuvarda yapılan deneylerde
yükseltgen madde olarak sülfürik asitli
ortamda KMnO4 (potasyum permanganat)
veya K2Cr2O7 (potasyum dikromat)
çözeltileri kullanılır.
• 4) Yanma olayı da bozularak
yükseltgenmedir. Yanma ürünleri CO2 ve
H2O’dur.
482
• 5) Aldehitler bir derece indirgenerek primer
alkolleri oluşturur. İndirgenme H2 ile belli
bir sıcaklıkta tepkimeye girmek demektir,
katalizör olarak ya Pd (palladyum) ya da
NaBH4 (sodyum bor hidrür) veya LiAlH4
(lityum alüminyum hidrür) kullanılır.

483
KETONLARIN FİZİKSEL
ÖZELLİKLERİ
• 1) Polar yapıda olduklarından küçük
moleküllüleri suda çok çözünür. Molekül
büyüdükçe polarlık azalacağından
çözünürlük azalır.
• 2) Hidrojen bağı içermediklerinden
kaynama noktaları, aynı sayıda karbon
içeren alkol ve karboksilli asitlerden
düşüktür.

484
KETONLARIN KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ
• 1) Ketonlar yükseltgenmez, bundan dolayı
Fehling ve Tollens tepkimelerini vermezler.
• 2) Ketonların yanma ürünleri; CO2 ve H2O
bileşikleridir.
• 3) Ketonlar bir derece indirgenirse
sekonder alkol meydana gelir. İndirgenme
H2 ile belli bir sıcaklıkta tepkimeye girmek
demektir, katalizör olarak ya Pd ya da
NaBH4 veya LiAlH4 kullanılır.
485
486
ALDEHİT VE KETON
BİLEŞİKLERİYLE İLGİLİ
PROBLEM

AYT
ÇIKMIŞ SORU

487
D 2022-AYT 12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE

488
ALDEHİT VE KETONLARIN
KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

489
C 2016-LYS2/12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE

490
491
D 2012-LYS (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 5.BÖLÜM)

492
E 2010-LYS (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 5.BÖLÜM)

493
Aldehit ve Ketonların Kullanım
Alanları

494
495
Tarçında sinnamalaldehit , vanilyada vanilin aldehidi
bulunur.

496
• Aseton: Ketonların ilk üyesi olan aseton;
renksiz, kendine has kokusu olan, suyla
homojen karışım oluşturan ve oda
koşullarında sıvı hâlde olan, uçuculuğu
yüksek bir maddedir (Görsel). Kanda eser
miktarda, diyabet hastalarının idrarında ise
fazla miktarda bulunur. İyi bir çözücü olan
aseton halk arasında oje çözücü olarak
bilinir. Ayrıca yağ, mum, reçine, kauçuk,
plastik, lak, vernik vb. maddeler için de
çözücü olarak kullanılır.
497
Asetonun top çubuk modeli

498
FORMALDEHİDİN
KULLANILDIĞI YERLER
• Kimya laboratuvarlarında deneylerde
kullanılır.
• Biyoloji laboratuvarlarında ölü hayvanların
muhafazasında % 40’lık çözeltisi kullanılır.
Bu çözelti formol ya da formalin adıyla
bilinir. Formaldehit dezenfektandır.

499
• Bakalit; formaldehit ve fenolün
kondenzasyon ürünüdür.
nFormaldehit+(n+1)Fenol→Bakalit+nH2O
• Yapay reçine çözeltisi, formaldehit içerir.
Yapay reçine çözeltisinin kullanıldığı
başlıca yer laminant imalidir.
• Laminant, yapay reçine çözeltisi emdirilmiş
kâğıtların sıcak presle basınç altında
sıkıştırılmasıyla elde edilir.

500
• Formaldehit, etken maddesi hekza metilen
tetramin olan ürotropin adındaki böbrek
ilacının elde edilmesinde ham madde
olarak kullanılır. Ürotropin, idrar yolları
enfeksiyonlarında kullanılan bir idrar yolları
antiseptiğidir. Ayrıca diüretik (idrar
söktürücü) etkisi de vardır.
• Formaldehit bebe şampuanlarının, birçok
kişisel bakım ürününün, banyo
köpüklerinin ve bazı aşıların terkibine
girer.
501
FORMALDEHİDİN ZARARLARI
• Kanserojen bir sıvıdır.
• Kaynama noktası düşüktür. Bu nedenle
daha çok solunum aracılığıyla zararını
gösterir.
• Formaldehide kısa süreli ve düşük dozda
maruz kalınınca göz, burun ve boğazda
yanma, solunum güçlüğü, nefes darlığı,
öksürük, gözde sulanma ve tahriş
oluşabilir.
502
• Hassas kişilerde yorgunluk, uyuklama, baş
ağrısı ve baş dönmesine sebep olabilir.
• Formaldehide uzun süreli ve düşük dozda
maruz kalma ise astım, deri döküntüsü,
çeşitli alerjik reaksiyonlar, egzama gibi
hastalıklara yol açabilir.
• Sahte rakıda etil alkol yerine metil alkol
kullanılır. Metil alkol karaciğerde
formaldehide yükseltgenir. Sahte rakı
içince insanda körlüğe sebep olan, hatta
insanı öldüren madde formaldehittir.
503
• Sigaranın yapısında bulunur.
• Formaldehidin yüksek etkilinim riski altında
bulunan başlıca gruplar; laminant
üretiminde veya yapay reçine imalatında
çalışan işçiler ile bazı sağlık elemanı,
eğitim görevlisi ve öğrencilerdir.
• Tutkal olarak doğal çam reçinesi
kullanılabilir. Doğal çam reçinesinde
formaldehit bulunmaz.

504
6.BÖLÜM: KARBOKSİLİK
ASİTLER

505
KARBOKSİLİK ASİTLERE
GİRİŞ
• Yapılarında karboksil grubu bulunan
bileşiklerdir. R – COOH yapısındadırlar (R
yerine hidrojen atomu da gelebilir).
• Genel formülleri CnH2nO2’dir.
• Karboksilik asitler; yapılarındaki karboksil
grubu (–COOH) sayısına göre, mono
karboksilik asitler ve poli karboksilik asitler
olarak sınıflandırılabilir.
506
• Sirkenin tadı, karınca ısırığının acısı,
bozulmuş tereyağının kokusu, aspirinin
iyileştirme etkisi organik kimyanın önemli
bir ailesini oluşturan karboksilik asitlerden
ileri gelir.
• Polyester ve naylon dokumaların esnekliği,
ipeğin yumuşaklığı, insanların hücre
zarlarının sağlamlığı karboksilik asit
türevlerinin özelliklerinden dolayıdır.
• Karboksilik asitler doğada yaygın olarak
bulunur.
507
• Yeşil yapraklı sebzeler oksalik asit
bakımından, turunçgiller sitrik asit
bakımından zengindir.
• Bu bölümde karboksilik asitlerin
sınıflandırılmalarını, formüllerini, adlarını
ve kullanım alanlarını öğreneceksiniz.

508
Karboksilik Asitler ve
Sınıflandırılması

509
510
• Karboksil grubuna (–COOH) bir hidrojen
atomu bağlanarak en küçük karboksilik
asit (H–COOH) oluşurken diğer karboksilik
asitlerde bir radikal grup, karboksil
grubuna bağlıdır. Karboksilik asitler,
karboksil sayısına ve yapısındaki
fonksiyonel gruplara göre aşağıdaki gibi
sınıflandırılır (Şekil).

511
Karboksilik Asitlerin
Sınıflandırılması

512
513
514
515
MOLEKÜL FORMÜLÜ
VERİLEN KARBOKSİLİK
ASİDİN ADLANDIRILMASI
SİSTEMATİK ADLANDIRMA (IUPAC
SİSTEMİNE GÖRE ADLANDIRMA)

• Aynı sayıda karbon taşıyan alkanların


adının sonuna "– oik asit" eki getirilir.

516
• Karbon zincirine herhangi bir grup
bağlanmışsa –COOH grubundaki karbon
birinci karbon olarak alınır, karbonlar
numaralanarak bağlı gruplar belirtilir, son
olarak da asidin IUPAC ismi söylenir.

ÖZEL ADLANDIRMA
• Bu adlandırmada her bir asidin özel ismi
vardır, bu isimler ezberlenmelidir.

517
• Karbon zincirine herhangi bir grup
bağlanmışsa –COOH grubundan sonraki
karbonlara sırasıyla alfa, beta, gama
karbonları denir. Bağlı gruplar hangi
karbonda ise alfa, beta, gama şeklinde
belirtilerek okunur; son olarak da asidin
özel ismi söylenir.

PİYASA ADI
• Bazı asitlerin özel adları vardır.
518
Karboksilik Asitlerin
Adlandırılması

519
520
521
522
523
Karboksilik Asitlerin IUPAC ve Özel Adları

524
KARBOKSİLİK ASİTLERİN
FORMÜLÜ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

525
B 2011-LYS (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 6.BÖLÜM)

526
527
528
529
530
531
532
533
Bazı Yağ Asitlerinin Adları ve
Formülleri

534
535
536
KARBOKSİLİK ASİTLERİN
GENEL ÖZELLİKLERİ
FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
• Aynı sayıda karbon taşıyan alkollere göre
daha yüksek kaynama noktasına
sahiptirler; çünkü iki karboksilik asit
molekülü arasında 2 hidrojen bağı vardır
(DİMERLEŞME).
• 4 karbonluya kadar olan küçük moleküllü
karboksilik asitler suda çözünür.

537
• Monokarboksilik asitlerde karbon atomu
sayısı arttıkça kaynama noktası yükselir.
• Monokarboksilik asitlerde karbon atomu
sayısı arttıkça asitlik kuvveti azalır.
• Aynı karbon sayılı dikarboksilik asitlerin
kaynama noktası, monokarboksilik asitlere
göre daha yüksektir; çünkü iki molekül
arasında daha fazla hidrojen bağı içerirler.

538
KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
O–H BAĞININ KOPTUĞU TEPKİMELER
• 1) Alkoller, Na ve K gibi 1A grubundaki
aktif metallerle H2 gazı açığa çıkarırken
karboksilik asitler hem aktif metallerle hem
de Mg, Zn ve Ca gibi metallerle H2 gazı
açığa çıkarır.
• 2) Karboksilik asit, bazlarla tuz ve su
oluşturur.
• 3) Karboksilik asitler yapısında bikarbonat
iyonu içeren tuzlarla tepkime verir.
539
• 4) Karboksilik asitlerde asit hidrojeni,
karboksil (– COOH) grubundaki
hidrojendir.
• 5) Suda iyonlaşırlar. Sudaki iyonlaşma
miktarı molekülde karbon sayısı arttıkça
azalır. Buna göre en iyi iyonlaşan ve en
kuvvetli karboksilik asit formik asittir.
Asitler suda iyonlaştıklarında – COOH
(karboksil) grubundaki H+ iyonunu suya
verirler. Sudaki çözeltileri zayıf elektrolittir.
540
C–O BAĞININ KOPTUĞU TEPKİMELER
• 6) Karboksilik asitlerin karboksil
grubundaki –OH grubunun çıkarılmasıyla
elde edilen gruba açil grubu denir.
• 7) 2 mol asitten 1 mol su çıkarılmasıyla
asit anhidritler elde edilir.
• 8) Karboksilik asitler PCl3 ve PCl5 ile
tepkimeye sokulursa asit klorürler oluşur.

541
• 9) Karboksilik asitlerin alkollerle
tepkimelerinden esterler oluşur. Bu
tepkimelerde asit – OH grubunu, alkol ise
H+ iyonunu verir. Asit, asit özelliğiyle
davranmamıştır. Bu nedenle esterleşme
tepkimeleri olarak adlandırılır.
• 10) İndirgenebilirler. Bir derece
indirgenmelerinden aldehit, iki derece
indirgenmelerinden ise primer alkol oluşur.

542
DİĞER KİMYASAL ÖZELLİKLER
• 11) Homolog sıra oluştururlar.
• 12) Mavi turnusolu kırmızıya çevirirler.
• 13) Aynı sayıda karbon içeren karboksilik
asitler ve esterler birbirinin izomeridir. En
küçük ester iki karbonlu olduğundan formik
asidin izomeri olan bir ester yoktur.

543
KARBOKSİLİK ASİTLERİN
ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

544
B 2010-LYS (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 6.BÖLÜM)

545
OKUMA PARÇASI

KARBOKSİLİK ASİTLER
BÖLÜMÜ İLE İLGİLİ İLAVE
BİLGİLER

546
YAŞAMIMIZDAKİ YAPAY
KARBOKSİLİK ASİTLER
ORGANİK KULLANILDIĞI
ASİDİN ADI BAŞLICA YER
Asetik asit Yapay sirkede
Salisilik asit Nasır ilacı
Askorbik asit C vitamini
Asetil salisilik Aspirin
asit
Sitrik asit Koruyucu katkı
(Limon tuzu) maddesi 547
YAŞAMIMIZDAKİ DOĞAL
KARBOKSİLİK ASİTLER
• Bütirik asit (Tereyağı asidi): Tereyağında
bulunur.
• Katı yağ asitleri (Palmitik asit, stearik asit):
Katı yağlarda bulunur.
• Sıvı yağ asitleri (Oleik asit, linoleik asit,
linolenik asit): Sıvı yağlarda bulunur.
• Sitrik asit (Limon asidi): Limonda bulunur.
• Malik asit (Elma asidi): Elmada bulunur.
548
• Asetik asit (Sirke asidi): Sirkede bulunur.
• Okzalik asit: Kuzukulağında bulunur.
• Laktik asit (Süt asidi): Yoğurtta, ekşimiş
sütte ve yorulunca kaslarda bulunur.
• Formik asit (Karınca asidi): Karınca
salgısında ve ısırgan otunda bulunur.
• Askorbik asit (C vitamini): Kuşburnu,
limon, portakal vb. meyvelerde bulunur.
• 21 çeşit aminoasit: Proteinlerin yapı
taşıdır.
549
• Aspirin (Asetil salisilik asit): Söğüt
yaprağında ve söğüdün dallarında
bulunur. Salkım söğüdün yaprağı veya dalı
kül edilirse aspirin elde edilir.

550
SİRKENİN ELDE EDİLMESİ
Sıkılıp suyu alınan üzümün kalan
posasına cibre denir. Cibrenin üzerine
ılık su dökülür. 1 hafta beklenir. Daha
sonra cibrenin üzerindeki seyreltik üzüm
suyu diyebileceğimiz kısım üzümün
posasından ayrılarak küplere aktarılır.
Hava ile teması kesilmeyecek şekilde
küpün ağız kısmı ince bir tülbentle
örtülür. Yaklaşık 1 sene sonra sirke olur.
551
YAPAY SİRKE
(MARKETLERDEKİ SİRKE
SENTETİKTİR VEYA DOĞAL
BİLE OLSA KATKI MADDESİ
İÇERİR)
• Sentetik sirke: Sanayide yapay yolla elde
edilen anhidr asetik asidin % 5’lik
çözeltisidir. Ayrıca katkı maddesi ilave
edilmiştir.
552
• Marketlerden alınan sirke, ya sentetik
sirkedir ya da doğal yollardan elde edilmiş
olsa bile koruyucu madde içeren sirkedir.

553
ASETİK ASİT
• Asetik asit yapay maddedir. Piyasada
sirke ruhu veya susuz asetik asit adıyla
bilinir. % 100 asetik asit içerir.
• Günümüzde yapay etanolun 2 basamak
oksidasyonu ile veya asetilene su
katılmasıyla oluşan asetaldehitin 1
basamak yükseltgenmesiyle elde
edilmektedir. Bu nedenle yapay diyoruz.
• Eskiden şaraptan elde edilirdi.
554
DOĞAL SİRKE (SİRKE)
• Doğal sirkedeki % 5 asetik asit,
doğaldır.
• Ayrıca içinde yüzlerce az veya eser
miktarda çeşitli maddeler vardır.
Bunların başlıcaları; mineral maddeler,
vitaminler ve faydalı
mikroorganizmalardır.
• Doğal sirke ancak ev ortamında
yapılabilir. Marketlerde katkısız doğal
sirke bulmak mümkün değildir.
555
• Doğal sirkede katkı maddesi yoktur.
• Doğal sirkenin kendine has çok güzel tadı,
kokusu ve aroması vardır.
• Doğal sirkede son kullanma tarihi olmaz.

556
SİRKENİN FAYDALARI
• Sirke doğal asetik asidin seyreltik hâlidir.
Yemeklerimizde kullandığımız aynı
zamanda sıhhatimize de faydalı olan bazı
maddeler vardır ki çoğunun farkında
değilizdir. Sirke bunlardan biridir.
Salatamıza sirke koyarken sirkenin bize
sağlayacağı faydaları hiç düşünmeyiz.
Hele sirkenin yenmekten başka haricen de
kullanılabileceği çoğumuzun aklına bile
gelmez.
557
• Karbonhidratların ağızda sindirimi,
salyanın içindeki pityalin enzimi ile başlar.
Sirke, tükürük salgılanmasını arttıran en
mühim yiyeceklerdendir.
• Sirke ile çocuklardaki pişik önlenebilir.
Yıkanan çamaşırların son durulama
suyuna bir miktar sirke katılması çocukta
pişik meydana gelmemesine yardım eder.
• Sirke uygun şekilde sulandırılarak
arpacıkta da kullanılabilir.
558
• Antibiyotiklerin hakkından gelemediği
başlıca mikroplar pseudomonas ve
proteustur. Sirke bunların hakkından
gelebilir. Sirke kuvvetli bir mikrop
öldürücüdür.
• Orta kulak enfeksiyonlarında kaynamış
sirkenin kullanılması ile başarılı neticeler
alınmıştır. Sirkenin damlatılmasıyla
müzminleşmiş kulak iltihaplarının önüne
geçilip akıntı kurutulabilir.
559
• Cildiyecilerin önemli tedavi usullerinden
biri banyo tedavisidir. Bu tedaviyi
antiseptik (mikrop öldürücü) amaçlı veya
kaşıntıya karşı olarak kullanırlar.
• Alkali zehirlenmelerinde en mühim tedavi
edici maddenin, sulandırılmış sirke olduğu
eskiden beri bilinmektedir.
• Sirke, ateşli hastalarda ateşi düşürmek için
de kullanılmaktadır.

560
• Bitli hastalarda %10’luk sirke tedavi
edicidir. Bit tedavisinde Kwell losyonu
kullanılır. Fakat bu ilaç bitin sirkesine ait
kitin tabakasını eritemez. % 10’luk sirke
solüsyonu bu tabakayı eritir.
• Sirke derideki lipit mantoyu eritmek
suretiyle kepeklenmeyi de
önleyebilmektedir.
• Sirke güneş ışınlarına karşı deriyi
koruyucu hususiyete sahiptir.
561
• Yemekten önce bir kaşık kolesterole iyi
gelir.
• Vitamin ve mineral dengesinin
korunmasına yardımcı olur.
• Hazmı kolaylaştırır.
• Kan dolaşımını düzenler.
• Damarlardaki kalınlaşmaya engel olur.
• Kilo kontrolüne yardımcıdır.
• Vücudu osteoporoza karşı korur.
562
• Ekleme yerleşen zehirli artıkları temizler.
• Eklem romatizmasına engel olur.
• Diş ve diş eti sağlığı için çok faydalıdır.
• Zenginlik kaynağıdır. Sirke olmayan ev
fakirdir.
• Özelliğini kaybeden mıknatıs, sirkede şarj
olur.

563
EN ZARARLI YAPAY
KARBOKSİLİK ASİTLER
• SİTRİK ASİT (LİMON TUZU)
En tehlikeli kanserojen etki maddesi olup
ne yazık ki bir çok hazır gıdada
bulunmaktadır. Başlıca bulunduğu hazır
gıdalar; gofretler, bazı meyve suları, bazı
çorbalar, turşular, reçeller ve bazı
şekerlemelerdir. Evlerde yapılan turşu ve
reçellerin çoğuna da sitrik asit (limon tuzu)
konulmaktadır.
564
• ASKORBİK ASİT (C VİTAMİNİ)
Kanserojen etki maddesidir. Bazı
içeceklerde bulunur.

565
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
• Polar görüş ve polarize bakış:
Çevresinde olup bitenleri iyi algılamama,
değerlendirmeme, sabit fikirli olma
hâlidir. Atgözlülükten farkı; atgözlülüğün
gayriiradi, polar görüşün ise iradi
olmasıdır.

566
7.BÖLÜM: ESTERLER

567
ESTERLERİN FONKSİYONEL
GRUBU
• Karboksilli asidin karboksilindeki H’in
yerine alkil grubu gelmesiyle oluşurlar.
• Esterlerin fonksiyonel grubu: (–COOR)

568
KARBOKSİLİK ASİTLERİN
ORAN FORMÜLÜ
• Ketonların genel formülü (oran formülü);
CnH2nO2’dir.

569
ESTERLERİN ORAN
FORMÜLÜ
• Ketonların genel formülü (oran formülü);
CnH2nO2’dir.

570
KARBOKSİLİK ASİTLER İLE
ESTERLER BİRBİRİNİN
YAPISAL İZOMERİDİR
(Fonksiyonel Grup İzomerliği)
• Aynı sayıda karbon içeren karboksilli
asitler ve esterler birbirinin izomeridir. En
küçük ester iki karbonlu olduğundan formik
asidin izomeri olan bir ester yoktur.
• Birbirinin izomeri olanlarda oran formülü
aynı olur.
571
ESTERLERE GİRİŞ
• Esterlerin genel formülleri CnH2nO2
şeklindedir.
• Karboksilik asidin karboksilindeki H’in
yerine alkil grubu gelmesiyle oluşurlar.
• Karboksilik asidin alkollerle tepkimesinden
esterler oluşur ve su açığa çıkar.
• Karboksilli asit + Alkol → Ester + Su
Bu tepkimeye esterleşme tepkimesi denir.
Ters yöndeki olaya ise hidroliz adı verilir.
572
• Esterlerin çoğu hoş kokulu bileşiklerdir.
• Birçok çiçek ve meyvenin güzel kokusu,
yapılarındaki esterlerden ileri gelmektedir.
• Muzda bulunan izopentil asetat,
portakalda bulunan oktil asetat, ananasta
bulunan etil bütirat ve kayısıda bulunan etil
heptanoat en çok bilinen esterlerdir.
• Doğal kokuların yapısı oldukça karışıktır.
Örneğin armuda koku veren ester
sayısının 53’ten fazla olduğu bilinmektedir.
573
• Ester karışımları parfümeride ve yapay
lezzet verici maddelerin elde edilmesinde
kullanılmaktadır.
• Bu bölümde esterlerin adlandırılmasını,
formüllerini ve kullanım alanlarını
öğreneceksiniz.

574
Esterler ve Özellikleri

575
576
ESTERLERİN DİĞER
ÖZELLİKLERİ
• 1) Esterler aynı sayıdaki mono karboksilli
asitlerle izomerdir. Yalnız tek karbonlu
olan formik asidin izomeri olan bir ester
yoktur.
• 2) Hidrolize uğrarlar.
• 3) Esterler bazlarla sabun ve alkol
oluşturur. Bu olaya sabunlaşma denir.

577
ESTERLERİN
ADLANDIRILMASI
• IUPAC (sistematik) ve özel (yaygın)
adlandırma olmak üzere iki farklı
adlandırma vardır.
• Tüm organik bileşiklerde olduğu gibi
adlandırma, C sayısı ve alkan adına göre
yapılır.
• Esterlerin yapısında –R grubu olduğundan
doğru adlandırma için alkan adının ve alkil
köklerinin isimlerinin bilinmesi gerekir.
578
• 1) IUPAC (SİSTEMATİK) ADI: Alkolden
gelen alkil adından sonra türediği asidin
IUPAC adının sonundaki –oik eki ve asit
sözcüğü yerine –at eki eklenir.

579
• 2) ÖZEL (YAYGIN) ADI: İki farklı şekilde
ifade edilir.
• a) Asit adı, alkolden gelen alkil adı ve
“esteri” son sözcüğü okunarak adlandırılır
(Asetik asidin metil esteri).

580
• b) Özel (yaygın) ad, alkolden gelen alkil
adından sonra türediği asidin özel (yaygın)
adının sonundaki –ik eki ve asit sözcüğü
yerine –at eki eklenmesiyle de olur.

581
• Aşağıda bazı bileşiklerin sistematik ve özel
adı verilmiştir:

582
583
ESTERLERİN
ADLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

584
C 2022-AYT 12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE

585
ESTERLERİN KULLANILDIĞI YER
VE DOĞADA BULUNUŞU
• Esterler endüstride sabun, bal mumu,
sentetik dokuma lifi, kozmetik ürün,
parfüm, ilaç, boya ve plastik için çözücü,
yapay gıda tatlandırıcıları ve plastikler gibi
birçok maddede kullanılır. Meyvelerin
kokusu yapısındaki esterden kaynaklanır.
Bazı meyveler ve bu meyvelere özgü
kokunun kaynağı olan esterler aşağıda
verilmiştir (Tablo).
586
Bazı Meyvelere Kokusunu Veren Esterler

587
• Yağlar ester yapısında bileşiktir.
• Yağ, yağ asidinin gliserinle oluşturduğu
esterdir.
• Yağa trigliserit de denir.
• Hoş kokulu madde olan esterler bitkilerden
izole edilir. Bunlara doğal aroma denir.
• Esterler sentetik olarak da elde edilir.
Sentetik yolla elde edilenler etil alkolde
çözünür. Bunlara da doğala özdeş aroma
denir.

588
• Sabun, yağın (ester), NaOH, KOH ya da
Ca(OH)2 ile ısıtarak tepkimesinden elde
edilir. Elde edilen doğal sabun yağ
asitlerinin Na, K veya Ca tuzudur. Na tuzu
beyaz sabun, K tuzu arap sabunu Ca tuzu
ise terzi sabunudur.

589
590
591
592
593
Esterlerin ve Karboksilik Asitlerin
Fonksiyonel Grup İzomerliği

594
KARBOKSİLİK ASİT İLE
ESTER ARASINDA YAPISAL
İZOMERLİK ÇEŞİTLERİNDEN
FONKSİYONEL GRUP
İZOMERLİĞİ VARDIR
• Aynı sayıda karbon içeren karboksilli
asitler ve esterler birbirinin izomeridir. En
küçük ester iki karbonlu olduğundan formik
asidin izomeri olan bir ester yoktur.
595
596
ESTERLERİN ÖZELLİKLERİ

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR

597
C 2016 LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 7.BÖLÜM)

598
D 2012 LYS2 (12.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 7.BÖLÜM)

599
FARKLI FONKSİYONEL GRUP
İÇEREN ORGANİK
BİLEŞİKLERİN
ADLANDIRILMASI

AYT
ÇIKMIŞ SORULAR
600
C 2012 LYS2 (12.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE 7.BÖLÜM)

601
OKUMA PARÇASI

ESTERLER BÖLÜMÜ İLE


İLGİLİ İLAVE BİLGİLER

602
ESTERLER VE KORUYUCU
HEKİMLİK
• Yağ olarak tereyağı ve sızma zeytinyağı
kullanılmalıdır.
• Zeytin ağacı; zeytinin ve zeytinyağının çok
sayıdaki faydalarından, hem gıda hem de
ilaç olma gibi özelliklerinden dolayı verimli,
bereketli, kutlu ve kutsal bir ağaç
sayılmıştır.
• Siyah zeytinin katkısız ve boyasızı, yeşil
zeytinin de kostiksiz ve limon tuzsuzu
tercih edilmelidir.
603
• Zeytinyağı olarak sızma zeytinyağı
yenmelidir. Sağlık için en iyisi sızma
zeytinyağıdır. Zeytin ağacının meyve ve
çekirdeğinin yağı, temel gıda maddesidir.
Zeytinyağının içinde diğer yağlarda
bulunmayan ve her biri farklı bir fayda
sağlayan çok sayıda bileşik bulunur. Bu
yararlardan bazıları tansiyonu
dengelemeleri, sindirimi kolaylaştırmaları,
antibiyotik özellikleri, damar açıcı ve kan
yapıcı olmaları, böbreği korumaları ve
kansere karşı koruyucu olmalarıdır.
604
• Sızma zeytinyağı yemeğe piştikten sonra
konmalıdır.
• Kalan sızma zeytinyağlı yemekler tekrar
ısıtılmamalıdır.
• Tereyağı vücut hücrelerinin
yenilenmesinde rol oynar. Vücudun temel
yapı elemanıdır. Faydalı diye aşırı
yenmemelidir. Kolesterol dengesini sağlar.
Vücuda kuvvet verir. Akciğer, karaciğer,
böbrek ve boğaz sağlığı için özellikle
faydalıdır.
605
• Beyin ve kalp–damar sağlığı için tereyağı,
ceviz ve yumurtanın yeri önemlidir.
• Kuyruk yağı ihmal edilmemelidir. Hiç
yemeyenlerde kireçlenme görülür. Kuyruk
yağı kireçlenmeyi önler. Varis ve varikosel
de damar içindeki kireçlenme sonucu
meydana gelen hastalıklardır.
• Kuru yemişler kabuklu satın alınmalı ve
yenecek kadarı kırılıp mümkünse
kavrulmadan, kavrulacaksa yiyeceğimiz
kadarını kavurarak yenmelidir.
606
• Sert kabuklu kuru yemişler, kalbe
faydalıdır.
• Ayçiçeği yağı, mısır özü yağı, fındık yağı,
rivyera zeytinyağı gibi yağlar katkı
maddesi içerdiğinden sağlığa zararlıdır.
Ayçiçeği yağı ve mısır özü yağının aslında
yenmelerinde mahzur yoktur. Fakat
içlerine bozulmayı önleyici olarak katılan
kimyasal maddeler damar tıkanıklığı
yapar. Bu sebeple yenmesi tavsiye
edilmez.

607
• Margarin genelde kalitesiz sıvı yağlardan
kimyasal yolla elde edilir. Sıvı yağlar
hidrojen ile doyurulur. Sıvı yağın
karbonları arasındaki çift bağlar açılarak
hidrojen bağlanır. İç yapı değişime
uğradığından sağlık açısından son derece
tehlikelidir. Hücreleri etkileyerek kansere
yol açar. Margarinin zemin hazırladığı
kanser en çok mide ve bağırsaktadır.
Vücudun sıcaklığı normalde 36,5 °C’tır.
Margarinin erime sıcaklığı bu derecenin
çok üzerindedir.
608
• Yapay olduğundan hidrojene bitkisel yağ
da yenmemelidir. Margarin ve margarinli
gıdalara karşı sürekli perhizde olmalıdır.
Yapay olduğundan eskiden beri
yenmemesi tavsiye edilir. En önemli zararı
kandaki kolesterol oranını yükseltmesidir.
Yüksek kolesterol damarların iç çeperinde
birikerek kan akışını zorlaştırır; damarların
tıkanmasıyla kalp krizi, felç başta olmak
üzere birçok hastalığa zemin hazırlar.

609
• Ceviz içinin görünümü, beyne benzer.
Gıdaların şekliyle organların şekli arasında
ilişki vardır. Ceviz, tatlıyla beraber yenirse
müthiş hafıza kuvvetlendirir ve zekâyı
açar.
• Zayıf düşünce kuş sütüne devam
edilmelidir. Kuş sütü, yumurtadır. Yumurta
rafadan veya çılbır şeklinde yenmelidir.
Sarısının tamamı sıvı, beyazının tamamı
ise katı olmalıdır. Beyazı katılaşmazsa
alerji yapar; sarısı katılaşırsa hazımsızlık
olur.
610
• Badem, yumurta ve üzüm çekirdeği yağı
iyi kolesterolü (HDL) kanda arttırır.
Tereyağı, kaymak ve kaymak yağı iyi
kolesterolü arttırmakla beraber bu yağlar
fazla yenirse kanda trigliserit de yükselir.
• Kötü kolesterolü düşürmek için ot
çaylarından kafa süpürgesi otu, rezene,
kekik, mısır püskülü, mersin yaprağı ve çin
nanesi karışımı her gün sıcak veya soğuk
1 litre içilmelidir.
611
• Kötü kolesterolü (LDL) ve total
kolesterolü elma, badem, fındık, antep
fıstığı, yer fıstığı, ceviz, şalgam suyu,
keten tohumu, üzüm çekirdeği yağı,
çörek otu yağı, susam yağı, çemen yağı,
haşhaş yağı, kabak çekirdeği, kekik
suyu, posalı gıdalar, kepekli ekmek, tam
buğday ekmeği ve çavdar ekmeği
düşürür.
• Kötü kolesterolü düşürmede sabah
kahvaltısının rolü büyüktür.

612
• Esansların bir kısmı esterdir. Doğala
özdeş esans içeren ürünler
tüketilmemelidir.

613
ETLER ARASINDA BULUNAN
YAĞ, KARIN KISMINDAKİ İÇ
YAĞI VE HÜCREDEKİ GOLGİ
AYGITI ESTERDİR
• Alınan bazı besin maddeleri, bir dizi
kimyasal reaksiyon sonucu yağa
dönüştürülür. Şahm (etler arasında
bulunan yağ) ve mideye yakın yerlerdeki iç
yağı suretinde depolanır. Depolanan bu
şahm ve iç yağı, ihtiyaç anında sarf edilir.
614
• Aynı tasarruf ve depolama, bütün
hücrelerde de golgi aygıtı suretinde vardır.
• Görüldüğü gibi canlıların bedenine
gönderilen rızkın bir kısmı ihtiyat için şahm
ve iç yağı suretinde depolanmaktadır.
Hatta her bir beden hücresine gönderilen
rızkın bir kısmı, yine o hücrenin bir
köşesinde bulunan golgi aygıtında
tutulmaktadır. İleride, dışarıdan herhangi
bir besin maddesi gelmediği zaman sarf
edilmek üzere bir ihtiyat zahiresi (tedbirlilik
azığı) hükmünde saklanmaktadır.
615
İLİM ATÖLYESİ

616
PROTEİNLER

617
PROTEİN OLUŞUMU
• Hücrede protein molekülünün meydana
gelmesinde amino asidin sayısı ve
istenilen şekilde dizilmesi önem taşır.
• Bir tane protein molekülü 100 adet amino
asitten meydana gelmişse, bir zincir
üzerine dizilmiş 100 amino asit kabul
etmek lazım gelir ve bu zincir üzerinde
amino asitler sırayla dizilmişlerdir.

618
• Mesela; 1. olarak glisin amino asidi, 2.
olarak serin, 3. olarak yine serin, 4. sırada
triptofan, …….10. sırada valin,…….50.
sırada aspartik asit,…….100. sırada tirozin
yerleşmiş olsun. Bu sıranın değişmemiş
olması lazımdır. 1. sıradaki glisin yerine
başka bir amino asit gelirse başka bir
protein meydana gelmiş olur.
• Canlı organizmada her saniye binlerce
protein molekülü sentezi olmaktadır.
619
• Buradan çıkarılacak sonuç şudur: 100
tane amino asitten meydana gelecek bir
protein molekülünde amino asitlerin doğru
yerleştirilme ihtimali 21100’ de 1’dir; çünkü
21 çeşit amino asit vardır. Amino asitlerin
değişik sıralarda yerleştirilmesiyle farklı
protein meydana geleceğinden trilyonlarca
çeşit protein meydana gelebilir.
• Cansız olan bir tek protein molekülünün
rastlantı sonucu oluşması için, dünyanın
yaşını kat kat aşan seneler gerektiği
hesaplanmaktadır.
620
“Dünyanın en mükemmel kimya
laboratuvarlarında dahi
elementlerden canlı hücre yapmak
mümkün değildir.”
Alexander Ivanovich Oparin (1894-1980)*

*Rusya'da mükemmel bir kimya laboratuvarında


canlı hücre meydana getirmek için 20 yıl süreyle
çalışma yapan ve sonunda canlılıkta maddi
sebep olmadığını belirten Rus bilim insanı,
biyokimya profesörü.
621
PROTEİN VE AMİNO ASİTLERİN
DİZİLİŞİ
"Bir tane protein molekülü ortalama, 40000
tane atomdan meydana geliyor.
Dolayısıyla bir protein molekülü, ancak 10
üstü 60 rakamıyla ifade edilen korkunç
ihtimalden ancak bir ihtimalle kendi
kendine oluşabilir.“
Charles Eugenie Guye (1866-1942)*

* İsveçli meşhur ilim adamı.

622
• Canlı varlıklarda bir tek protein molekülü
yoktur. Sonsuza yakın tane
diyebileceğimiz protein molekülü söz
konusudur. Protein molekülleri de kendi
arlarında bir dizi protein molekülü
oluştururlar. Bir dizi protein molekülünün
tesadüfen meydana gelmesi olasılık
hesapları açısından imkânsızdır. Bunu
Sorbonne (Sorbon) Üniversitesi’nden bir
bilim adamlarından şöyle açıklar:

623
"10 üstü 243 rakamıyla ifade
edilecek korkunç bir rakamdan
ancak bir ihtimalle bir protein dizisi
tesadüfen meydana gelebilir."
Dr. Pierre Lecomte du Noüy (1883-1947)*

*Fransız bilim adamıdır. Paris’te doğmuş ve


yaşamıştır. Fen bilimleri ve fizyoloji dalında
çalışmaları ile meşhurdur.
624
• İnsan bir protein dizisi veya bir hücre
değildir. İnsan, 60 trilyon hücreden
meydana gelmiştir. Bazen bu hücrelerden
bir tanesinin sisteminin bozulmasıyla bile
insan ölebilir. Tüm atomlar birbirleriyle
mükemmel bir ilişki içindedirler. İnsan
hayatı, bu hassas ilişki ve işbirliği içinde
devam etmektedir.
• Bir canlının oluşumunda proteinlerden
önce amino asitlerin varlığı söz konusudur.
Amino asit moleküllerinin uygun
dizilmesiyle de bir protein molekülü
meydana gelir.
625
• Yanlış anlaşılmasın; meydana gelen
protein molekülü canlı değildir.
Proteinlerden canlı bir hücrenin meydana
gelebilmesi için de daha başka birçok şeye
ihtiyaç vardır. Bu sebepler, ayrı bir bilin
dalı olarak incelenmektedir.
• Her bir canlı, belli bir plan dâhilinde
organize edilmiş bir atomlar ve moleküller
sistemidir. Bu atomlar ve moleküller, hem
oluşumlarında hem de oluştuktan sonra
varlıklarını devam ettirebilmek için hem
enerjiye hem de beslenmeye muhtaçtırlar.
626
• Evrimci biyoloji, ilk canlının bu enerjiyi
güneş, şimşeklerden ve mor ötesi
ışınlardan aldığını iddia eder. Canlılar,
hem meydana gelirken hem de meydana
geldikten sonra varlıklarını devam
ettirebilmek için düzenli ve kesintisiz
olarak enerjiye gereksinim duyarlar.
• Güneş ışınları ise, bulut gibi bir engele
takılmazsa ancak gündüz ortaya çıkar,
Gece ise güneş gözükmez. Ayrıca senenin
bir kısmı kıştır. Kış mevsiminde güneş
enerjisi hiçbir zaman düzenli şekilde ve
aynı miktarda gelmez.
627
• Şimşek, hiçbir zaman düzenli değildir.
Şimşeğin ne zaman çakacağı belli olmaz.
Zaten şimşek çakması bazen yakıcı ve
yıkıcı etki ortaya çıkarır.
• Bu iddialara doğruluk payı verilse bile
şimşek, güneş ve mor ötesi ışınların
meydana gelmesi ile canlı varlıkların var
olması arasında var olduğu iddia edilen
ilişkinin düzenli oluşunun da açıklanması
gerekecektir.

628
• İhtimal hesapları içinde bir protein
molekülünün bırakın canlı olmasını, cansız
bir protein molekülünün bile oluşması
imkânsızdır.
• Bir adet amino asit veya bir adet protein
molekülünün bile tesadüfen meydana
gelmesi için ihtimal hesapları yetmezken,
evrendeki bu muazzam cansız sistemlerin
ve yeryüzündeki canlı sistemlerin
kurulması, oluşması, gelişmesi nasıl
tesadüflere verilebilir? Bazıları böyle bir
skandala bilim adını takmaktadırlar!..
629
KARBONHİDRATLAR

630
FOTOSENTEZ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi ve klorofil→
C6H12O6 + 6O2
• Bitkiler güneş ışığında CO2 alıp O2
vermekte, insanlar ise gece–gündüz O2
alıp CO2 vermektedir.
• Havadaki % 21 O2 oranı sabittir. Oran
azalmaya meyledince fotosentez
hızlanmakta, oran artınca da fotosentez
yavaşlamaktadır.
631
• Havadaki % 21 O2 canlılar için en uygun
yüzdedir, oran sabit tutulmaktadır.
• % 50 olsaydı her taraf benzin dökülmüş
gibi olacaktı. Yukarıdan gelen
radyasyonlarla her an yangın çıkabilirdi.
Bu durumda bir kibrit çakınca hava aniden
yanacaktı.
• Oksijen oranı % 50 olmadığı gibi % 10 da
değildir. Oran % 10 olsaydı solunum
güçlüğünden yine ölecektik.
632
• % 0,03 olan CO2 oranı da fotosentez için
gerekli olan orandır. Karbon dioksit bu
oranda olmalı, daha fazla olmamalıdır.
Havadaki fazlalığı solunumda önemli
problemlere yol açar.
• Sonuç olarak havadaki gazların oranları
insanlar ve diğer canlılar için en idealdir.
• Fotosentez olayı yapraklarda cereyan
eder.

633
• CO2 ve H2O gibi maddelerden çiçek,
meyve ve sebzeler meydana gelmekte,
havamız temizlenerek rahat nefes
almamız sağlanmaktadır.
• H2O, fotosentezde meyve ve sebzelerin
meydana gelmesine sebep olduğu gibi,
meyve ve sebzelerle yapışık ve karışık
olduğundan da onların tazeliğini korumaya
vesiledir.

634
• Fotosentez, gıdayı meydana getiren
kimyasal reaksiyonlardan biridir.
Fotosentez reaksiyonunda enzimler görev
almaktadır.
• Hayat çeşitlerinin en aşağısı, bitki
hayatıdır. Bitki hayatının en birinci
derecesi, çekirdekteki hayat ukdesinin,
hayat düğümünün uyanmasıdır. Uyanıp
açılarak hayata gelme, canlılık kazanma
gözümüz önünde apaçık ve çoklukla
cereyan etmektedir.

635
• Hayatın sırrı ilk insandan beri kimya,
biyoloji, botanik vb. bilim dalları
nazarında gizli kalmıştır. Hakikati, hakiki
olarak insan aklı ile keşfedilmemiştir.
Zaten keşfedilmesi de düşünülemezdi;
çünkü canlılık ve hayatta, maddi hiçbir
sebep yoktur.
• Aslında canlılık ve hayatta var gibi
görünen sebepler, perde olması için
zahirde sebeptir. Biraz düşünülse
bunların sebep olmadığı anlaşılacaktır.
636
• Hayat denilen sırlı durum, bir anda
belirtileriyle ortaya çıkmaktadır. Bu hâl,
hayatın hakikatinin açıklamasını, fenlerin
ve felsefenin dışında aramaya, bizi
mecbur bırakmaktadır.
• Hayat ve hayata ait fonksiyonlar maddenin
özelliğinden kaynaklanamaz; çünkü
madde, sürekli olarak insan bedeninde
değişmesine rağmen, hayatımız ve
benliğimiz hiçbir değişikliğe uğramadan
devam eder.
637
• Bu durum, maddenin canlı bünyelerdeki
ağırlığının derecesinin düşüklüğünün
göstergesidir.

638
KARBONHİDRATLAR VE
KORUYUCU HEKİMLİK

• Tıbbın büyük bir bölümünü koruyucu


hekimlik oluşturmaktadır; çünkü esas olan,
kişiyi hasta olmaktan korumaktır. Bu,
oldukça da kolaydır.
• Kişi hasta olduktan sonra tedavi, daha zor
ve pahalıdır.

639
SAĞLIĞIMIZ İÇİN FAYDALI
OLAN KARBONHİDRAT
İÇEREN GIDALAR VE DİKKAT
EDİLECEK HUSUSLAR
• Çay şekeri yerine hurma, üzüm, incir, bal
vb. gıdalar tercih edilmelidir.
• Yoğurt doğal antibiyotiklerdendir.
• Her sabah aç karna çekirdekli siyah kuru
üzüm yenilmelidir.
640
• Damar sağlığı için gerekli başlıca
karbonhidratlar; sarımsak, kavun, karpuz,
yeşil yapraklı sebzeler, bal, incir, hurma ve
elmadır.
• İskelet sistemi sağlığı için başlıca gıdalar;
süt, salep, balık ve yumurtadır.
• Beyin sağlığını korumak için başlıca
karbonhidratlar; ekmek, kuru dut, kuru
üzüm, hurma, bal ve pekmezdir.

641
• Tedavide alternatif tıp ilaçları tercih
edilmelidir.
• Mart ve nisan aylarında acı günevik, acı
marul, fincan otu, karamık, yemlik,
madımak, dede sakalı vb. kır otları mart
ayında bolca yenmelidir. Atalarımız “mart
ayı dert ayı” demişlerdir. Bu otlar, insanı yıl
boyunca hastalıklardan korumaya
vesiledir.
• Baharda yeşile bakmak göze iyi gelir.
642
KARBONHİDRAT İÇEREN
BAZI GIDALARIN NASIL
TÜKETİLMESİ GEREKTİĞİ

• Meyveler posalı yenmelidir. Selüloz içeren


posa bağırsak sağlığı için önemlidir.
• Ceviz, tatlısız yenirse baş ağrısı yapar.
• Süt, gece veya sabah aç karna şekersiz
içilmelidir.
643
• Antep fıstığı tatlısız yenirse kanser riski
vardır.
• Yaz mevsiminde yaz sebze ve meyvesi,
kış mevsiminde de kış sebze ve meyvesi
yenmelidir.
• Meyve ve sebze aç karna yenmelidir.
• Kavun yemeklerden evvel yenmelidir.
• Karpuz aç karna, tok karna veya yemekle
beraber yenebilir.

644
TÜKETİLMESİ UYGUN
OLMAYAN GIDALAR
• Bisküvi, çikolata, kola vb. sentetik ve katkı
maddeli gıdalardan kaçınmalıdır.
• Hormonlu meyve ve sebze mümkünse
yenmemelidir.
• Geni değiştirilmiş yiyeceklerden uzak
durulmalıdır.
• Yapay tatlandırıcı içeren gıda ve
içeceklerden kaçınılmalıdır.
645
• Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına
rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu
soyularak yenmelidir; çünkü elma ağaçları
CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla
yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı
verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş
gösterebilir.
• Yapay gübre ve tarım ilacı kullanılmadan
yetiştirilmiş organik sebze ve meyve
tüketilmelidir.

646
• Yapay gübre ve tarım ilacı kullanılmadan
yetiştirilmiş organik sebze ve meyve
tüketilmelidir.
• Gemilerle gelen pirinç vb. ithal gıdalar
radyasyon içerdiğinden bunlardan
kaçınılmalıdır.
• Tedavide sentetik ilaçlardan mümkün
olduğu kadar kaçınılmalıdır.
• Ispanak ve patates bir öğünlük
pişirilmelidir. Beklemiş ıspanak ve patates
yemekleri tüketilmemelidir.
647
• Meyve ile beraber su içilmemelidir.
İçilecekse önce içilmelidir.
• Ham toplanarak kimyasallarla
olgunlaştırılmış meyve yenmemelidir;
turfanda meyve fazla paraya satıldığından,
narenciye hile amacıyla erken toplanmakta
ya karpit ile muamele edilerek ya da etilen
gazı odalarında bekletilerek olgunlaşmış
gibi gösterilmektedir.

648
KANDAKİ YÜKSEK GLİKOZ
DÜZEYİNİ NE DÜŞÜRÜR?
• Kandaki yüksek glikoz düzeyini kekik
suyu, kantaron yağı, böğürtlen kökü ve
papatya çayı düşürür.
• Bol su içmek ve yemekten yaklaşık 2 saat
sonra yürüyüş yapmak da yüksek glikoz
düzeyinin düşmesinde yardımcı olur.

649
TATLI KÖMÜR
• Vücudumuzun enerji gereksinimi büyük
ölçüde karbonhidratlardan sağlanır.
• Yeşil bitkiler, meyve ve sebzeler en önemli
karbonhidratlardandır.
• Bu yönüyle yeşillikler, en güzel güneş
enerjisi; meyve ve sebzeler de tatlı
kömürdür.
• Doğal gaz, odun, kömür dışarıda yanar;
karbonhidratlar ise vücutta yanar.
650
SÜT
• Sütün bileşiminde sodyum, potasyum,
kalsiyum, magnezyum, fosfat, bakır, sülfat,
bikarbonat ve klorür gibi iyonlar başta
olmak üzere az veya eser miktarda onlarca
diğer mineral maddeler (madensel tuzlar)
ile beraber protein, karbonhidrat ve yağ gibi
temel besin maddeleri ve vitaminler vardır.
İhtiva ettiği unsurlar açısından çok
zengindir.
651
• İnsan dünyaya gelir gelmez sütle
beslenmeye başlar.
• Sütteki laktoz fermente olmaz.
Karbonhidrat olup da fermente olmayan
tek şeker laktozdur.
• Mahalle aralarında satılan sütte, su ve
sütün kesilmemesi için çeşitli kimyasal
katkılar da olabilir.
• Pastörizasyon düşük sıcaklıkta, UHT daha
yüksek sıcaklıkta olur.
652
• Süt en temel ve doğal gıda maddesidir.
• Yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı
ve susuzluğu gideren, sütten başka bir
gıda yoktur.
• Sütün kan, irin, dışkı ve işkembe
arasından çıkıp yararlı bir içecek hâlini
alması başlı başına mucizevi ve ibretle
bakılması gereken bir olaydır.
• İnsanların yanı sıra çoğu hayvanlar için de
besin kaynağıdır.

653
• Fermantasyon; mayalanma, bozunma,
mahiyet değişikliği, kokuşma, doğallığın
bozulması demektir. Laktoz ise saflığını,
duruluğunu her şartta korur.
• Kemik erimesi ve boy kısalmasının en
önemli nedenlerinden birisi, az süt
içilmesidir. Kemik erimesi ilaçları, kemik
erimesini daha da arttırır. Zamanında
yeterli süt içilmesi, kemik erimesine karşı
koruyucudur. Kadınlar erkeklere göre daha
çok süt içmelidir.
654
• Süt, UHT yöntemi sayesinde her zaman
herkesin elinin altında olabilir. UHT, “Ultra
Heat Treatment” kelimelerinin baş
harfleridir; “yüksek ısıda işlem” demektir.
UHT’de hiçbir katkı maddesi yoktur.
• UHT yönteminde süt yüksek sıcaklıktaki
ince boruların içerisinden geçirilir. Aylarca
bozulmadan taze süt gibi içilir. Bu yüzden,
yazın bile buzdolabına koymaya gerek
yoktur. UHT ile bozulmadan saklanabilirlik,
sadece süte verilen bir özelliktir. Bu
yüzden UHT müthiş bir yöntemdir.
655
• Pastörize süt, sağıldıktan sonra 72 °C ile
76 °C arasındaki sıcaklıkta 12 saniye ile
20 saniye arasında tutulan süte denir.
• Uzun ömürlü süt olan UHT yöntemindeki
sütte ise sağılmış süt, 135 °C ile 150 °C
arasındaki sıcaklıkta 1 saniye ile 5 saniye
arasında tutulur.
• Patojen (hastalık sebebi olan)
mikroorganizmalar 70 °C’ın üzerinde
yaşayamaz. Bu yüzden, pastörize
olmamış sütü 70 °C’a kadar ısıtmak
yeterlidir, kaynatmak gereksizdir. Bu konu
genelde yanlış bilinir.
656
• Homojenizasyon; süt içerisinde bulunan
yağ globüllerinin, fiziksel yöntemler ile
çaplarının küçültülerek kolloidal fazdan
homojen faza geçmesi için uygulanılan
işlemdir.
• İnek, koyun, keçi gibi hayvanlar bir süt
çeşmesidir. En güzel, en hoş, en temiz, en
pak sanki abıhayat (ölümsüzlük sağlayan
su) gibi bir besini bizlere sunarlar.
• Canlılar içinde ömür boyu süt içen tek
varlık insandır.

657
• Süt, hem yaşamsal bir beslenme kaynağı
hem de birçok hastalık için şifa vesilesidir.
• İnsanoğlunun ilk gıdasının süt olduğu da
belirtilmektedir.

658
KURU ÜZÜM İLAÇ GİBİ
• Kara üzüm, sarı üzüme göre daha
faydalıdır.
• Kara üzümde bulunan resveratrol maddesi
kalp damarlarındaki pıhtılaşmayı ve damar
sertliğini önleyerek kalp krizi riskini azaltır,
beyin damarlarını açar.
• Aminoasit, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum,
magnezyum ve demir açısından zengin
olan kara üzüm bağışıklık sistemini
güçlendirir.
659
• Böbrek ve karaciğerin çalışmasını
hızlandırdığından yağları eritir.
• Cildin bakımlı bir görünüm almasını sağlar.
• Kuru üzüm sabah kalkınca hayat boyu
alınırsa zekâyı arttırır.
• Uyuşturucu ve sigaraya karşı tiksinti
uyarır.
• Yenirse şarap fabrikalarına engel olur.
• Kuru üzüm çok iyi bir gıdadır, yemeğe
devam etmek gerekir.
• Balgam söktürücüdür.
660
• Ağız kokusunu güzelleştirir.
• Kara üzüm düzenli yenirse yapısında
bulunan flavonoit kansere iyi gelir.
Resveratrol ise kanser hücrelerinin
oluşumuna engel olur.

661
TOKSİK MADDELERİN
ÜREDİĞİ KÜSPE HAYVAN
YEMİ OLARAK
KULLANILMAMALIDIR
• Yaş şeker pancarı posasına küspe denir.
• Küspe üst üste yığıldığından hiçbir zaman
kurumaz; ilk 1 ay çok iyi bir hayvan
yemidir.

662
• 1 aydan sonra yaş küspede toksinler ürer.
Çok kötü kokar. Bu nedenle ilk ay yaş
olarak tüketilmelidir.
• Kokan küspeyi hayvana yedirmemelidir;
aksi hâlde ineğin hem eti ve hem de sütü
kokar.
• Küspe inek yemi olarak kullanılır.
• Kokan küspe çevre kirliliğine neden olur.

663
• Açıkta bekletilen küspenin üstten 10 cm’lik
kısmı çürüdüğünden atılmaktadır.
• Son birkaç senedir pancar küspesi,
paketlerde vakumlanarak saklanmaktadır.
Özel sektör tarafından yapılan bu
uygulamanın kanunda düzenleme yapılıp
zorunlu hâle getirilmesi gereklidir. Böylece
küspenin kokuşması ve israfı önlenecek,
doğanın kirlenmesine mani olunacak ve
hayvanlar taze küspe yiyecektir.

664
DİŞİ DANA VE DİŞİ KUZU,
SÜTÜ İÇİN BESLENMELİDİR
• Türkiye şöyle bir problemle karşı
karşıyadır: Türkiye’de kasıtlı olarak dişi
dana ve dişi kuzu kesilmek sureti ile
hayvancılığın kaynağı kurutulmaya
çalışılmaktadır. Bu nedenle dişi dana ve
dişi kuzu, sütü için beslenmelidir. İleride
sütü sağılacak dişi danalar ve dişi kuzular,
et için kesilmemelidir. Dişi dana ve dişi
kuzu kesilirse süt azalır.
665
• İlk defa doğuran genç ineğe düve denir.
Düve, inek ve koyun zaten kesilmez;
çünkü sütleri sağılmaktadır. İneğin ve
koyunun sütten kesilmişi kesilebilir.
• Bu problemin giderilmesi için hem insanlar
uyarılmalı hem çok süt içmeye teşvik
edilmeli hem de ilgili kanunda gerekli
düzenleme yapılmalıdır.

666
UYUMAMAK GEREKTİĞİNDE
GLİKOZ İÇEREN BESİNLER
YENMELİDİR
• Glikoz içeren başlıca besinler; üzüm, incir,
dut, hurma ve baldır.
• Uyku gelince glikoz uykuyu dağıtır.
• Senelerce az uykuyla idare edilebilir.
• Bunun için en iyisi bir çay kaşığı bal
yemek veya bir tatlı kaşığı pekmez
içmektir.
667
SAĞLIK İÇİN DOĞAL TAM
BUĞDAY EKMEĞİ
(SOFRALARIN PADİŞAHI:
BUĞDAY EKMEĞİ VE ÖNEMİ)
• Sağlıklı yaşam için doğal ekmek
tüketilmesi gerekir. Beyaz ekmek
alışkanlığından vazgeçmeliyiz. Tam
buğday, tam buğday–çavdar ya da tam
buğday–yulaftan yapılmış ekmek üretimine
geçmeliyiz.
668
• Beyaz ekmekte vitaminli ve lifli kısımlar
ayrılıp hayvan yemi olarak kullanılıyor.
Oysa burası buğdayın özüdür ve çok
önemlidir.
• Beyaz ekmek yediğimizde buğdaydaki D
vitamininin ancak % 10’unu alabiliyoruz. D
vitamini % 90 kayba uğruyor.
• Beyaz ekmekte, buğdayın % 80’i heba
olur.
• Beyaz ekmek kan şekerini hızla yükseltip
düşürdüğü için diyabetin sebeplerindendir.

669
• Obezite, şişmanlık ve damar sertliğinin
kontrol altına alınması için beyaz ekmeğin
değiştirilmesi gerekir.
• Birçok Avrupa ülkesi beyaz ekmekten
vazgeçmiştir.
• Tam buğday, tam buğday–çavdar ve tam
buğday–yulaftan yapılmış ekmekler
bağırsakların çalışmasına yardımcı olur.
Bu ekmekler zayıflamayı kolaylaştırır.

670
• Çavdarda bulunan bazı maddeler,
kolesterol sentezinde rol alacak bazı
moleküllerin ince bağırsaktan kana
geçmesini yavaşlatır. Bir nevi kolesterolün
kontrol altında tutulmasına yardımcı olur.
• Yetişkinlerde görülen diyabetin
nedenlerinden biri olan obezite,
çocuklarda görülen diyabetin nedenleri
arasında bulunmaz.
• Buğday ekmeği, insanı munis, cana yakın,
uysal yapar.
671
• Kepekli ekmek, rafine edilmiş beyaz una
kepek eklenmesiyle elde edilir.
• Tam buğday ekmeği ise terkibinde doğal
olarak kepek bulunan ekmektir.
• Tam buğday unundan yapılan ekmeğin
vitamin ve mineral miktarı, beyaz undan
yapılmış ekmeğe göre daha yüksektir.
• Ekmeğe hürmet edilmesi gerekir. Aksi
takdirde toplumların kıtlıkla imtihanı söz
konusudur.

672
• Kepeğin undan ayrılmaması gerekir.
Elenmiş undan ekmek pişirmemelidir.
• Elenerek undan ayrılan kepeğin tekrar una
katılması uygun olur.
• Kepek noksanlığı; kabızlığa, bağırsak iç
duvarında keseciklerin oluşmasına, kalın
bağırsak hastalıklarına, basura sebep olur.
Safra taşı, diş çürümesi, zararlı kolesterol
(LDL) ve şeker hastalığının ortaya çıkışını
hızlandırır.
673
• Esas yapısı selüloz, hemiselüloz ve lignin
olan posayı enzimler sindiremez. Bundan
dolayı da posa belli bir hacim meydana
getirerek bağırsak hareketini sağlar.
Böylece artık maddeler, zararlı maddelere
dönüşmeden vücuttan atılmış olur.
• Buğdayla ilgili en önemli husus, buğday
kabuğunun insanın zihinsel ve fiziksel
performansına olan etkisidir.

674
• Kalitesiz unlara beyaz bir görünüm
kazandırmak için ağartıcı maddeler
kullanılır. Bunların başında benzoil
peroksit gelir.
• Ekmeğin iyi kabarmasını sağlamak için de
una değişik kimyasal maddeler katılır. Bu
kimyasallardan en çok kullanılanı
potasyum bromattır.
• Bu maddelerin kanserojen olduğu şüphesi
vardır.
675
UZAK DOĞUDA GÖRÜLEN
BERİBERİ HASTALIĞI EKMEK
YERİNE PİRİNÇ
YENİLDİĞİNDEN OLUR
• B1 vitamininin (Tiamin) en önemli kaynağı
buğdaydır.
• Buğday ekmeği yerine sadece pirinç yiyen
ülkelerde beriberi hastalığı görülür.

676
• Hastalığın karakteristik belirtisi sinirsel
bozukluktur. Kas zayıflığı ve dermansızlık
da ortaya çıkar.
• Ülkemizde buğday tüketimi fazla
olduğundan beriberi hastalığına
rastlanmaz.

677
BUĞDAY EKMEĞİ YERİNE
SADECE MISIR EKMEĞİ
YENİRSE PELLEGRA
HASTALIĞI OLUR
• Karadeniz bölgesinde senelerce yalnız
mısır ekmeği yenmişti; buğday ekmeği
yenmemişti. Sofraların padişahı olan
ekmek yerine mısır konmuştu. Adnan
Menderes bu yanlışlığı ortadan
kaldırmıştır.
678
• Karadeniz’de buğday ekmeği yenmeye
başladıktan sonra cinayetler azaldı;
zamanla silah imalatı da durduruldu.
• Uzun süren ekmeksiz diyetin sonucunda
kafa çalışmaz, kalıcı zekâ problemi ortaya
çıkar.
• Ekmek cinayeti durdurur. Sicilya ve
Mısır’da buğday ekmeği yerine mısır yenir.
Bundan dolayı o ülkelerde kiralık katil ve
ajan çok çıkar. İngiliz ajanları Mısır’da
meşhurdur.
679
• PP vitamini (Niasin) en çok ekşi mayalı
ekmekte bulunur. Buğday ekmeği yerine
mısır ekmeğiyle beslenen insanlarda
niasin yetersizliğinden dolayı pellegra
hastalığı ortaya çıkar; çünkü mısır, niasini
az olan bir yiyecektir.
• Bu hastalıkta sinir sistemi bozukluğu,
sindirim sistemi bozukluğu, deride kuruma
ve sertleşme görülür.

680
BUĞDAY EKMEĞİ YERİNE
BAKLA (FUL) YENİRSE
ERİTROSİTLER
(ALYUVARLAR) ERİR
• Mısır’da ekmek yerine bakla yenmesi
yaygındır.
• Baklanın fazlası eritrositleri eritir ve O2
noksanlığı olur.

681
• Eritrositler, hücrelere O2 taşımakla görevli
tanecik olduklarından erimeleri sonucu
beyne O2 az gittiğinden kafa küçük kalır ve
çalışmaz.
• Eritrositlerin erimesi sonucunda O2
azalmasının telafisi için akciğerlerin daha
çok çalışıp büyümesi sonucunda göğüs
kafesi genişler. Göğüs kafesi büyük
olduğundan zurna çalmaya uygun hâle
gelir. İyi zurna çalanların Mısır’da yaşadığı
bilinmektedir.
682
• Kafanın küçük kalması ve çalışmaması
sonucunda ajan yetişmiştir; firavunun da
Mısır’da çıktığı malumdur.
• Yine buna bağlı olarak Mısır’da bazı ırktan
olanların çok adam öldürdüğü
bilinmektedir; bu ırktan bazı insanlar
ekmek yemediğinden cani olmuşlardır.

683
GLİKOZUN YANMASI
• Glikozun yanması ekzotermik bir
reaksiyondur. Ekzotermik reaksiyonlar
kendiliğinden gerçekleşir. Organizmada
enerjiye ihtiyaç olmadığı zamanlarda
glikoz yanmaz, depo edilir. Bu durum
gösteriyor ki, ihtiyaç olmadığı hâllerde
şartlar hazır olsa bile reaksiyon
gerçekleşmez.
C6H12O6 + 6O2 → 6CO2+ 6H2O + enerji

684
ŞEKER PANCARININ ESAS
MADDESİ OLAN
SAKKAROZUN BİTKİDE
OLUŞUMUNA AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil
→ C6H12O6 + 6O2
C6H12O6 + C6H12O6 → C12H22O11 + H2O
Glikoz Fruktoz Sakkaroz
685
DİSAKKARİTLERİN
SİNDİRİMİNİN REAKSİYON
DENKLEMLERİ
C12H22O11 + H2O + Sakkaraz → C6H12O6 + C6H12O6
Sakkaroz Glikoz Fruktoz
C12H22O11 + H2O + Maltaz → C6H12O6 + C6H12O6
Maltoz Glikoz Glikoz
C12H22O11 + H2O + Laktaz → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz Glikoz Galaktoz

686
POLİSAKKARİTLERİN
(NİŞASTA, SELÜLOZ VE
GLİKOJEN) OLUŞUMUNA AİT
REAKSİYON DENKLEMLERİ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil
→ C6H12O6 + 6O2

nC6H12O6 → (C6H10O5)n + (n–1)H2O


Polisakkarit

687
MONOSAKKARİTLERİN
FERMANTASYONU
(MAYALANMA)
(EKŞİME)
(TAHAMMÜR ETME)
• Glikoz, galaktoz veya fruktozdan etil
alkolün oluşması fermantasyon
reaksiyonudur.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
688
ARPADAN BİRA ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + (n-1) H2O → nC6H12O6
Arpa nişastası Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

689
ÜZÜMDEN ŞARAP ELDE
EDİLMESİ VE REAKSİYON
DENKLEMİ
Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan
suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır.
Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi
gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı
girerse sirke olur. Karbon dioksit gazının
çıkması için tıpa sıkı kapatılmamalıdır. 3–
5 ay sonra şarap elde edilir.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
690
EKMEKTE ETİL ALKOL
YOKTUR
• Ekmek polisakkarittir.
• Maya da polisakkarittir.
• Hazır yaş mayalarda (pak maya) % 1,5 etil
alkol vardır. Ekşi mayalarda etil alkol
yoktur.
• Ekşi mayayla yapılan ekmekler bu nedenle
daha lezzetlidir. Hazır mayayla yapılan
ekmeğin tadı yarı yarıya azalır.

691
• 1 gün beklemiş hamur ekşi mayadır ve
doğaldır.
• Hazır maya yaş ve kuru olmak üzere ikiye
ayrılır. Kuru maya bira mayasıdır, yaş
maya ise pak maya adıyla yaygın olan
mayadır.
• Hazır mayayla yapılan ekmekte etil alkol
yoktur. Etil alkol, ekmek pişerken
buharlaşır. Etil alkolün kaynama noktası
76 °C’tır; bu nedenle 76 °C’tan sonraki
sıcaklıklarda, etil alkolün zerresi kalmaz.
692
FERMANTASYONA
UĞRAMAYAN TEK ŞEKER:
LAKTOZ
• Sütün fermente olması için kefir bitkisi
gereklidir. Süt şekeri (laktoz) özel
şartlarda ve çok zor fermente olur. Bu bize
sütün önemini gösterir.
• Örneğin; sütten yapılan ve etil alkol içeren
kefirin yapımı ile ilgili şu bilgiler bize bu
zorluğu gösterir.

693
• Kefir kuru iken kirli beyaz renkli, kıkırdak
görünüşündedir. Taze hâldeyken ise
parlak beyaz renkli, nohut büyüklüğünde
küremsi tanelerdir.
• Kefir yumrusu içinde birçok
mikroorganizma bulunur.
• Sütün fermente olması için kefir
yumrusuna ihtiyaç vardır. Laktoz dışındaki
fermente olan şekerlerde hiçbir dış etkene
gerek olmaksızın doğal olarak maya
oluşur.
694
DİSAKKARİTLERDEN KEFİR
VE KIMIZ İMALİ
Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt
şekeri adı verilen laktoz, dış etkenlerle
fermente olarak etil alkole dönüşür. Dış
etken olmazsa süt tahammür etmez.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz Glikoz Galaktoz
(Süt şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
695
KARBONHİDRATLARDAN
DOĞAL MUTLAK ETİL
ALKOLÜN ELDE EDİLMESİ
• Şeker pancarından, şeker kamışından,
üzümden ve polisakkaritlerden mutlak etil
alkol elde edilir.
• Anadolu’da üzümden etil alkolün elde
edildiği fabrikalara, suma fabrikası adı
verilir.
• Suma, fikrini açığa vurmamak demektir.
696
• Mutlak etil alkolün başlıca kullanıldığı yer
tıp alanıdır.
• Doğal mutlak etil alkol elde edilmesinde;
alkol % 16’lık olunca maya öldüğünden
dolayı bu yüzdeye gelmeden önce etil
alkol ortamdan destilasyonla çekilir,
fermantasyon devam eder. Bu işlem
sürekli tekrar edilir.
• Mutlak etil alkol % 95,5 saflıktaki etil
alkoldür.

697
DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
Şeker pancarından mutlak etanol elde
edilir.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Sukroz veya sakkaroz Glikoz Fruktoz
(Çay şekeri)
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
698
ÜZÜMDEN MUTLAK ETİL
ALKOL ELDE EDİLMESİNE AİT
REAKSİYON DENKLEMİ

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2


Glikoz

699
POLİSAKKARİTLERDEN
MUTLAK ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT REAKSİYON
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + (n-1) H2O → nC6H12O6
Nişasta Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

700
İNVERT ŞEKER (BAL ŞEKERİ)
• Baldaki şekerin bir kısmı invert şekerdir.
Glikoz ile fruktozun belli orandaki
karışımına invert şeker denir. İnvert
şekerde glikoz ve fruktoz birbirinden
ayrıdır.

701
BENZETMEDE HATA
OLMASIN

• ÜZÜM CUMHURİYETÇİ,
• PEKMEZ DEMOKRAT,
• SİRKE MİLLİYETÇİ,
• ŞARAP İSE KOMÜNİST VEYA
İRTİCACIDIR.

702
• Üzümden pekmez, sirke ve şarap olmak
üzere üç madde elde edilir; şarap
yasaklanmıştır. Bunun gibi cumhuriyet de
başta demokrasi ve Atatürk milliyetçiliği
olmak üzere Anayasa’da belirtilen güzel
her niteliği içerir. Laiklik sayesinde de irtica
ve komünizme engel olunur.
• Şarap üzümün mayalanmasıyla elde
edilmektedir ki aslında mayalama
(fermantasyon) işi bir yönüyle bozunma,
mahiyet değişikliği, kokuşma, doğallıktan
uzaklaşma demektir.
703
• Sirke mayasına izin vardır, şarap
mayasına izin yoktur.
• Cumhuriyet rejimimizi değiştirmek
isteyenler Marksist ve Leninistler ile
irticacılardır.
• Genel Kurmay Başkanımız İlker Başbuğ
Kara Kuvvetleri Komutanı iken 11 Nisan
2008’de Kıbrıs’ta yaptığı konuşmada
“Cumhuriyet rejimimizin mayası
bozulmaya çalışılmaktadır.” diyerek bu
konuyu dile getirmiştir.

704
• Pekmez, üzümün niteliğini taşır; şarap
taşımaz. Üzümün mahiyeti değiştirilerek
şarap elde edilir.
• Cumhuriyet ve demokrasi rejimimizi
değiştirmek isteyenler de komunist ve
irticacılardır.
• İç kargaşa çıkarmaya çalışanlar Marksist
düşüncede olanlardır.
• Devleti ele geçirmek için işgal mantığıyla
hareket edenler ise radikallerdir.

705
• Türkiye Cumhuriyeti’nin mayası bellidir. O
maya onun kendindendir ve Atatürk
milliyetçiliğine bağlılıktır. Atatürk
milliyetçiliği, tüm ırkları kucaklayan ve her
soframızda bulunması gereken zenginlik
kaynağımızdır. “Ne mutlu Türk’üm diyene”
özdeyişinin birleştiriciliği ile ülkesini
dâhildeki her türlü tehlikeden korumaktır.
• “Keskin sirke küpüne zarar verir.” Bu
yüzden dengeyi iyi ayarlamak lazımdır.
706
BÖLÜMLE İLGİLİ SOSYAL
ALANDA KULLANILAN KİMYA
KELİME VE DEYİMLERİ
• Bal gibi insan: Bal, yıllarca bozunmayan bir şifa
kaynağıdır. Her türlü bitkiden bitki özlerinin toplanması
ile yapılmıştır. İnsan da bal gibi olunca evren kitabını
okuyarak her şeyden anlam çıkarır. Etrafına bu
gerçekleri sunar. İnsanlığını bir ömür boyu korur. Şifa
vesilesi olur.
• Süt gibi, süt gibi dupduru, süt gibi bembeyaz, süt gibi
berrak: “Temiz duygu ve temiz düşünce” karşılığı
olarak söylenen deyimlerdir.
707
TALİDOMİD ADLI İLAÇTAN
DOLAYI ÇOCUKLAR SAKAT
DOĞDU
• Bu hususa dikkat edilmediğinden ötürü
Amerika’da “talidomid” adlı sentetik ilaç R
ve S farkından dolayı inaktif ve toksik etki
yapmıştır ve çocukların sakat doğumuna
neden olmuştur. Aynı enantiomer olsa bile,
sentezlenen yapay maddenin doğalına
olan benzerliği (optikçe saflığı) % 100
olmalıdır.
708
• Talidomid eskiden kullanılmış olan ve
zararlı etkileriyle tarihe geçen bir ilaçtır. Bu
ilaç birçok memlekette zararlı tesirleri
öğrenilinceye kadar geniş bir şekilde
kullanılmıştır. 1960’lı yıllarda Hindistan’da
ve bazı üçüncü dünya ülkelerinde
piyasaya sürülmüştür, özellikle
hamilelerde bulantı ve kusmayı önleyici
özelliğinden dolayı kullanılmaya
başlanmıştır.

709
• Gebe kadınlarda, bilhassa gebeliğin
üçüncü ayında, bu ilaca bağlı olarak
binlerce kolsuz, bacaksız çocuk, eksik
organlı bebekler, omuzundan eli çıkmış
zavallılar ve bir sürü ucubeler dünyaya
gelmeye başladı.
• Kobaylar ve diğer hayvanlar üzerinde
denenmeden ve yan tesirleri ölçülmeden
kâr düşüncesiyle bunu piyasaya
sürmüşlerdi.

710
• Araştırmalar, bu ilacın sebep olduğunu
tespit etti.
• Derhal yasaklandı ve eczanelerden
toplatıldı. Açılan tazminat davaları neticesi
bu ilacı üretip satan firmaya çok ağır para
cezaları geldi.
• Bu hadise talidomid faciası olarak tıp
tarihine geçmiştir. Talidomid, bugün
sadece tarihî bir önemi haiz olup
kullanılmamaktadır.
711
• Hamile kadınların aşyerme dönemlerindeki
kusmalarının ve bazı yiyeceklerden
tiksinme ve iğrenmelerinin sebebi
araştırılınca görüldü ki, bazı yiyeceklerde
normal insanlar için faydası bulunan bazı
maddeler var ki, bu maddeler anne
karnında henüz organları yeterli hâle
gelmemiş ceninler için zehir hükmünde ve
çok zararlı bir madde oluyor. İşte Hikmet
Sahibi Yaratıcı, annelere geçici bir dönem
için böyle bir durum nasip ediyor.
712
• Anne, aşerme ile çocuğa çok lüzumlu
yiyecekleri şiddetle arzularken aşyerme ile
verilen tiksinti hissi ve kusmalarla da
zararlı yiyeceklerden hatta kokularından
bile nefret duyup iğreniyor.
• Tiksinti hissi ile doğacak bebeğe zararlı
olacak besinlere karşı tiksinti duyuyor, bu
hisse rağmen o yemeği yerse de kusuyor.

713
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
• Polar görüş ve polarize bakış: Çevresinde
olup itenleri iyi algılamama,
değerlendirmeme, sabit fikirli olma hâlidir.
Atgözlülükten farkı; atgözlülüğün
gayriiradi, polar görüşün ise iradi
olmasıdır.

714

You might also like