You are on page 1of 220

ÇEKİRDEK KİMYASI

1
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1. Çekirdeğin Yapısı ve Kararlılık
• 2. Yapay Çekirdek Reaksiyonları, Fisyon
ve Füzyon
• 3. Aktiflik, Radyoaktif Işınların Sayımı ve
Sağlığa Etkisi
• 4. Radyoaktif Maddelerin Kullanım Alanları

2
1. ÇEKİRDEĞİN YAPISI VE
KARARLILIK

3
Maddenin en küçük parçası olan cüz–ü
layetecezzada yoğun bir enerji vardır.
Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun
parçalanamayacağı söylenemez. O da
parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir
enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını
üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret
nişanıdır.
Cabir bin HAYYAN*
(721–805)
* Kimya ilminin babası, Türk bilim adamı, büyük dâhi,
Harran Üniversitesi rektörü.
4
Madde, sonsuz denecek ölçüde
parçalanabilir.
Nazzam*
(792–845)

* İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da yaşadı, hayatının


son devresini Bağdat’ta geçirdi.
5
RADYOAKTİFLİK
• Bazı atomların çekirdeklerindeki kararsız
yapıdan dolayı kararlı hâle gelebilmek için
atomların çekirdeklerinden enerji ve/veya
parçacık fırlatması veya dönüşümler
gerçekleştirmesine radyoaktiflik denir.
• n / p oranı 1,5’tan büyük veya eşit olan
tanecikler ile n / p oranı 1’den küçük
tanecikler radyoaktiftir.

6
• Atom numarası 83’ten büyük olan doğal
elementler arasında radyoaktif olmayan
element yoktur. 83Bi dâhil olmak üzere
hepsi radyoaktiftir.
• Atom numarası 83’ten küçük olan
elementler 82Pb dâhil olmak üzere
kararlıdır. Kararlı elementlerin sentetik
izotopları, kararsız (radyoaktif) olabilir.
• Radyoaktif taneciklerin çekirdeklerinden
enerji veya parçacık fırlatmaları olayına
ışıma denir.

7
IŞIMALAR (BOZUNMA,
YAYMA, YAYINIM)
• 1–Alfa ışıması: Atom çekirdeğinden 2
nötron ile 2 protonun beraber
fırlatılmasıdır. Alfa ışıması yapan atomun
atom numarası 2, kütle numarası 4 azalır.
• 2–Proton ışıması: Atom çekirdeğinden 1
protonun fırlatılmasıdır. Proton ışıması
yapan atomun atom numarası 1, kütle
numarası 1 azalır.

8
• 3–Nötron ışıması: Atom çekirdeğinden 1
nötronun fırlatılmasıdır. Nötron ışıması
yapan atomun atom numarası değişmez,
kütle numarası 1 azalır.
• 4–Beta ışıması: Atom çekirdeğindeki 1
nötronun; proton ve elektrona
dönüşmesidir. Beta ışıması yapan atomun
proton sayısı 1 artar, kütle numarası
değişmez.

9
• 5–Pozitron ışıması: Atom çekirdeğindeki
1 protonun; nötron ve pozitrona
dönüşmesidir. Pozitron ışıması yapan
atomun proton sayısı 1 azalır, kütle
numarası değişmez.
• Beta ve pozitron ışımaları beta sembolüyle
gösterilir. + işareti varsa pozitron, işaret
yoksa veya – işareti varsa betadır.

10
• 6–Gama ışıması: Atom çekirdeğinden
fazla enerjinin fırlatılmasıdır (enerji paketi).
Genelde diğer ışımalarla beraber veya
diğer ışımaların sonrasında gerçekleşir.
Gama ışıması yapan atomun atom ve
kütle numarası değişmez.
• BOMBARDIMAN: Kararlı çekirdeklerin
veya radyoaktif çekirdeklerin bazı
parçacıklarla (alfa, beta, nötron, elektron,
proton gibi) çarpıştırılmasıdır.
11
YAKALAMA (BOMBARDIMAN)
• Nötron yakalama: Atom çekirdeğinin 1
nötron yakalamasıdır. Nötron
bombardımanına maruz kalan atomun
atom numarası değişmez, kütle numarası
1 artar.

12
• Elektron yakalama: Bazı çekirdekler 1.
yörüngelerinden elektron yakalayabilir. Bu
yakalanan elektron, çekirdekteki bir
protonu nötrona dönüştürür. Elektron,
çekirdek tarafından yakalanınca, onun
boşalttığı yer, daha yüksek enerji
düzeyinden bir elektron tarafından
doldurulur. Pozitron ışıması ile elektron
yakalanmasında aynı olay gerçekleşir
(protonun nötrona dönüşmesi). Elektron
yakalamada çekirdekten fırlatılan bir
parçacık yoktur.
13
YARI ÖMÜR (YARILANMA
SÜRESİ)
• Radyoaktif bir maddenin başlangıç
kütlesinin yarısının ışımalarla bozunması
için geçen süreye yarı ömür veya
yarılanma süresi denir.

14
YARILANMA SÜRESİ
MADDENİN SONRADAN VAR
EDİLDİĞİNİ GÖSTERİR
• Radyoaktif maddeler yarılanma
sonucunda bitmediğine göre bir
başlangıçları var demektir. Şayet madde
ezelî olsaydı (maddenin başlangıcı
olmasaydı) radyoaktif maddeler çoktan
bitmiş olacaktı. Bitmediğine göre sonradan
var edilmiştir. Öyleyse madde ezelî
değildir.
15
YARI ÖMÜR VE MADDE–
ENERJİ İLİŞKİSİ
• Madde, kaç yarılanma geçirirse geçirsin
belirli bir miktarı kalır; örneğin uranyum
bozununca kripton, baryum, nötron ve
enerji meydana gelir. Çıkan ışının kütlesi
kadar madde enerjiye dönüşmüştür.

16
DOĞAL ATOMLARIN YARI
ÖMRÜ ÇOK YÜKSEKTİR
(RADYASYON TEDBİRLERİ)
• Potasyum–40 ve karbon–14 izotoplarının
yarı ömürleri, diğer atomlara göre çok
azdır.
• Bu azlığa rağmen, örneğin; potasyum–40
atomunun yarı ömrü, insana zarar
vermeyecek kadar uzundur. Potasyum–40
atomlarının yarısının bozunması için 1,3
milyar yılın geçmesi gerekmektedir.
17
• İnsan vücudunda en çok bulunan
radyoaktif izotoplar potasyum–40 ve
karbon–14 izotoplarıdır. Diğer radyoaktif
izotopların yarı ömrü de insana zarar
vermeyecek kadar uzundur.
• Potasyum–40 atomlarının yarı ömrünün
uzun olması sayesinde, bir hücre şayet
yaşasaydı 200 senede ancak 1 kez
potasyum–40 bozunmasıyla karşı karşıya
kalacaktı.
18
• Bir hücre bu kadar uzun yaşamadığına
göre, potasyum–40 bozunması ve
izotopun yarılanmasından dolayı
radyasyon yayılması söz konusu değildir.

19
KARARLILIK KUŞAĞI
• Kabaca n/p oranı 1,5’tan büyük veya 1,5’a
eşit olan tanecikler ile n/p oranı 1’den
küçük tanecikler kararsızdır. Bunun
dışında kalanlar kararlıdır.
• Kararlı elementler; atom numarası 1 ile 82
arasındaki 82 elementtir.
• 82Pb’den sonraki elementler kararsızdır.

20
BAĞLANMA ENERJİSİ
(NÜKLEER ENERJİ)
• Çekirdekteki nükleer enerjinin görevi,
birbirlerini iten pozitif yüklü protonların bir
arada durmalarını temin etmektir.
Bağlanma enerjisi denmesi, bu sebepledir.
• Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi
E=mc2 formülü ile açıklar. Formüldeki m
maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise
enerjidir.
21
• Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir
tartılan kütlesi bir de hesap edilen kütlesi
vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır. Bu azalan
miktar kadar madde, daha ilk oluşumda,
hidrojen hariç tüm atomların çekirdeğinde,
enerjiye dönüşmüştür. İşte bu enerji,
nükleer enerjidir.

22
ÇEKİRDEĞİNDE NÜKLEON
BAŞINA DÜŞEN BAĞLANMA
ENERJİSİNİN EN YÜKSEK
OLDUĞU ELEMENT: DEMİR
• Demirin bağlanma enerjisi en yüksektir.
• Bağlanma enerjisinin en yüksek oluşu,
ileride demir çekirdeği parçalanabilir
anlamına gelebilir.

23
• Yerkürenin çekirdeğinde demir vardır.
• Çekirdekte ağaca ait özelliklerin tamamı
bulunur.
• Günümüzde dünyada yaklaşık 90 doğal
element tespit edilmiştir. Element sayısı
114’tür.
• Demir dünyanın çekirdeği olduğuna göre
acaba demirde de dünyadaki doğal
elementlerin bütünü var mıdır?

24
• Magma tabakasındaki yüksek sıcaklığın,
demirin nükleer reaksiyonundan
kaynaklandığı bilinmektedir. Bu yüksek
sıcaklık, demiri eritmektedir.
• Demirde elementlerin çoğunun geçtiği
bugün keşfedilmiştir.
• İşte bunlardan dolayı ileride demir
çekirdeğinin parçalanarak çeşitli
elementlerin elde edilebileceğini
söyleyebiliriz.

25
RADYASYONU VÜCUTTAN
ATMAK İÇİN: KURŞUN
• Kurşun geniş bir kapta eritilip insanın
etrafında gezdirilir.
• Daha sonra suya dökülür.
• Suya döküldüğünde çıkan sesten sonra
kurşun dağılmadıysa, külçe hâlinde
kaldıysa radyasyon yoktur. Saçma tanesi
gibi dağıldıysa radyasyon var demektir.
• Aynı işleme, kurşun dağılmayıncaya kadar
devam edilir.
26
RADYASYONU VÜCUTTAN
ATMAK İÇİN GEREKLİ OLAN
BAŞLICA İKİ GIDA

• Kimyon
• Limon

27
RADYOAKTİVİTEYLE İLGİLİ
BAZI NOTLAR
• 1– Radyoaktif olaylarda kütle enerjiye
dönüşür.
• 2– Radyoaktif olaylarda toplam proton
sayısı ve toplam nötron sayısı değişebilir.
Ancak proton ve nötronların toplam sayısı
(toplam nükleon sayısı) asla değişmez.
• 3– Herhangi bir dış müdahale olmaksızın
kendiliğinden ışıma yapan tanecikler doğal
radyoaktiftir.
28
• 4– Radyoaktif özellikler (ışıma, yarı ömür,
fisyon vb.) sıcaklık, basınç, bileşik
oluşturma gibi fiziksel veya kimyasal
etkilerle değişmez.
• 5– Yarı ömür tüm atomlar için farklıdır.
• 6– Yarı ömür her bir atomun farklı
izotopları için de farklıdır.
• 7– Yarı ömrü uzun olan atomlar, yarı ömrü
kısa olanlara göre daha kararlıdır.

29
• 8– Yarılanma hızı birim zamanda bozulan
madde miktarıdır. Dolayısıyla hem madde
miktarına hem de kütleye bağlıdır.
• 9– Genelde fisyon, füzyon ve
bombardıman olayları çekirdek tepkimesi
olarak isimlendirilir. Işımalar ise bozunma
olarak isimlendirilir.

30
ENERJİSİ DÜŞÜK OLAN MI
YOKSA YÜKSEK OLAN MI
HIZLI DÖNER?
• 7 enerji düzeyi vardır. Çekirdeğe en yakın
olan 1. enerji düzeyi, en uzak olan da 7.
enerji düzeyidir. 1. enerji düzeyinden 7.
enerji düzeyine doğru enerji düzeylerinin
enerjisi fazlalaşır. 1. enerji düzeyinin
enerjisi en az; 7. enerji düzeyinin enerjisi
en çoktur.
31
• Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı,
çekirdeğe uzak elektronlar ise daha yavaş
dönerler.
• Herhangi bir atomun üst enerji düzeyindeki
elektronların enerjisi daha fazladır. Buna
rağmen diğerlerine göre daha yavaş
dönerler. Elektronun hızı ile enerji
düzeyinin enerjisi ters orantılıdır; bu iki
konu birbiriyle karıştırılmamalıdır.
• Kimyasal bağ, en üst düzeydeki
elektronların bir kısmı ile meydana getirilir.
32
ATOMUN YAPISINDAKİ
KANUNLAR

33
ATOMDAKİ KANUNLAR
• ÇEKİM (CAZİBE) KANUNU: Atomun
çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar,
etrafında ise negatif yüklü elektronlar
bulunmaktadır. Bu iki zıt değer birbirini
çekmektedir.
• MERKEZKAÇ KUVVETİ: Protonlar,
etrafındaki elektronları dağılmadan
çekebilmesi ve döndürebilmesi için,
çekirdek maddesinin çok büyük ve ağır
olması gerekmektedir.
34
Bu yüzden de protonlar, elektronlardan
yüzlerce kez daha büyüktür ve ağırdır;
çünkü etrafındaki elektronları dağılmadan
çekebilmesi ve döndürebilmesi için
protonun ağır olması gerekir. 1 elektronun
ağırlığı 1 birimdir. 1 proton ondan tam
1836 defa daha ağırdır; protonun ağırlığı
1836 birimdir.
Bu ağır cisim etrafında, hafif olan
elektronlar çok hızlı hareket etmektedirler.
Elektronlar, bu süratli dönüşleriyle
yörüngede kalmaktadırlar. Her elektronun
hızı farklı farklıdır.
35
Etrafta çok hızlı hareket etme, çekirdekte
ise ağır bir yük yüklenme vardır.
Dolayısıyla ağırlık, merkezdedir.
Çekirdeğin veya merkezi tutan ağırlığın
önemi büyüktür.
Çekirdeğe en yakın elektron en yüksek
hıza sahiptir. Çekirdekten uzaklaştıkça
elektronların hızı azalır.
Çekirdeğin etrafındaki elektronlar biraz
yavaş dönseydi, elektronlar dağılıp
gidecek ve çekirdek yok olacaktı. Bunu
koca dünya çekirdeğinin müthiş bir gürültü
ile infilak edip yok olması takip edecekti.
36
Elektronlar, dönmesi gerekenden biraz
daha hızlı dönseydi ve elektron çekirdeğe
yanaşsaydı, düzenlilik yine bozulacaktı. Bu
kanunun sosyal boyutuyla ilgili şunları
söyleyebiliriz: En iyisi konumumuzun
gereğini yerine getirmektir. Gerekli
donanımı olmadığı hâlde, olduğundan
fazla gözükerek kendilerini ülkesine hizmet
ediyor gibi gösterip çekirdeğe yanaşanlar,
bu yanaşmanın gereği olan samimi
çalışkanlığı, başka niyetleri olduğundan
dolayı sergilemediklerinden, kendilerine
zarar verirler.
37
Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı
döner. Bunların yakınlığı ise uzaklık
sebebi olmuştur.
Gerekli donanımı olduğu hâlde, kendinden
beklenen hızı göstermeyenlerin durumu
ise şöyledir: Çekirdeğin cazibesi devam
ettiği, çekirdek fırlatmadığı hâlde, onlar
kendiliklerinden dağılıp giderler,
çekirdekten uzaklaşırlar. Burada
çekirdeğin de yok olması söz konusudur ki
bu çok tehlikeli ve veballi bir durumdur;
çünkü insan, iradesi olan bir varlıktır.
38
Doğrusu elektron gibi insanın da kendi
makamında olmasıdır. Olduğundan fazla
ya da noksan görünmemelidir. Aşırı alçak
gönüllülük de gururdandır.
Çekirdek çok ağır yük taşır. Elektron ise
çok rahatlıkla akıp gider. Elektronların
çekirdekten uzaklıkları, 1 mm’nin milyonda
biri kadardır. Saniyedeki hızları ise 1000
km ile 15 000 km arasında değişir. Bu
hızdaki elektronlar, çekirdek etrafında
minicik yollarında saniyede milyarlarca
defa tur atarlar.
39
Elektronların dönüş hızı her atomda farklı
farklıdır. Hızlarını hiç kesmeden dönerler.
Merkezkaç kuvvet bu dönüşle oluşur.
• İTME (DAFİA) KUVVETİ: Aynı yükler
birbirini iter. Çekirdekte birden fazla proton
bulunursa bunlar, pozitif yüklü, yani aynı
yüklü oldukları için birbirlerini iterler.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde
birden fazla proton bulunur.
Elektronlar da, negatif yüklü, yani aynı
yüklü oldukları için birbirlerini iterler.
40
• ZIT SPİNDEN DOLAYI ORTAYA ÇIKAN,
ELEKTRONLARI BİR ARADA TUTMAKLA
GÖREVLİ KANUN: Hidrojen hariç, bütün
atomlarda birden fazla elektron vardır.
Elektronlar, negatif yüklü, yani aynı yüklü
oldukları için birbirlerini iterler. Bu durumda
her iki elektrondan birisinin saat yönünde,
diğerinin ise saat yönünün tersi istikamette
dönmesi; elektronların birbirlerini itmelerini
önleyerek bir arada kalmalarında rol
oynar. Zıt spin, farklı yönde dönüş
demektir.
41
NÜKLEER KUVVET
(BAĞLANMA ENERJİSİ)
Çekirdekteki nükleer enerjinin görevi,
birbirlerini iten pozitif yüklü protonların bir
arada durmalarını temin etmektir.
Bağlanma enerjisi denmesi, bu sebepledir.
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi
E=mc2 formülü ile açıklar. Formüldeki m
maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise
enerjidir.
42
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir
tartılan kütlesi bir de hesap edilen kütlesi
vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır. Bu azalan
miktar kadar madde, daha ilk oluşumda,
hidrojen hariç tüm atomların çekirdeğinde,
enerjiye dönüşmüştür. İşte bu enerji,
nükleer enerjidir.

43
Nükleer enerji, çekirdek reaksiyonları,
radyoaktivite, radyoaktif atom, radyasyon,
kararlılık kuşağı, kararsız atom gibi
tabirleri konuyu iyi anlamak için bilmek
gerekir.
Işın yayan atomlara radyoaktif atom, bu
konuya da radyoaktivite denir.
Atomun çekirdeğinde pozitif yüklü
protonlar bulunmaktadır.

44
Aynı yükler birbirini iter. Çekirdekte birden
fazla proton bulunursa bunlar, pozitif
yüklü, yani aynı yüklü oldukları için
birbirlerini iterler.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde
birden fazla proton bulunur.
Çekirdekteki nötronlar, protonların
birbirlerini itmelerini önleyerek bağlayıcı rol
oynar.

45
Bu da protonlar, nötronsuz bir arada
bulunamazlar demektir.
Bunun tersi de söz konusudur; nötronlar
da her zaman protonlara muhtaçtır. Çünkü
onlar da tek başlarına kaldıkları zaman 13
dakikada yarısı bozulmaya uğrayarak
proton ve elektron çıkartırlar.
Nötron = Proton + Elektron
Atom çekirdeği büyüdükçe proton ve
nötron sayısı eşit olarak değil, nötron
sayısı daha fazla olacak şekilde artar.

46
Tabii her şeye rağmen bu artışın yine de
bir sınırı ve ölçüsü vardır: Nötron sayısının
proton sayısına oranı en az 1, en çok da
1,5 olmalıdır. Şayet nötron sayısının
proton sayısına oranı bu ölçüyü geçmişse
atom çekirdeği kararsız bir durum arz
eder. Bu atomlara kararsız atom denir.
Kararsız bir çekirdek de kendi içinde
meydana gelen radyoaktivite ile kararlı
hâle kavuşur.

47
Çekirdeğinde 83 ve daha fazla proton
bulunan elementler ne kadar çok nötrona
sahip olurlarsa olsunlar kararsızdır. Bu
kadar çok pozitif yük, atom çekirdeğinde
devamlı tutulamaz. Çekirdek küçülerek
kararlı bir duruma düşer.
En istikrarlı atom hidrojen, en istikrarsız
atom ise uranyum atomudur.
Uranyum atomunun protonları,
bulundukları yerde sürekli gürültü ve
infilaklara sebebiyet verir.

48
Onun için atom bombasında da temel
unsurlardan biri olarak uranyum
kullanılmaktadır.
Uranyumun atom numarası 92’dir. Proton
sayısı da 92 olur. Nötron sayısı ise
238–92=146 olur.
Alfa ışıması yapmak, helyum çekirdeği
yaymak demektir.
Alfa ışıması yapan atomun atom numarası
2, kütle numarası 4 azalır.
49
238U (Uranyum–238) atomu, bir alfa
parçacığı neşrederek proton sayısını
92’den 90’a, nötron sayısını da 146’dan
144’e düşürür. 90 protona 144 nötron biraz
fazladır.
Uranyum bu defa bir beta parçacığı
neşreder.
Beta ışıması elektron yaymaktır. Beta
ışıması yapan atomun atom numarası 1
artar, kütle numarası ise değişmez.

50
Neşredilen beta ışını sonucunda uranyum
çekirdeği proton sayısını bir arttırır, nötron
sayısını değiştirmez. Böylece proton sayısı
91 olur, nötron sayısı 144’te kalır. Beta
bozunması sırasında çekirdekteki
nötronlardan biri, proton ve elektrona
parçalanmıştır.
Nötron → Proton + Elektron

51
Proton sayısının her değişmesinde farklı
bir element oluşur. Bir seri hâlinde bu iş
devam eder gider. Nihayet uranyum atomu
çekirdeği, 82 protonlu ve 124 nötronlu olan
kararlı kurşun atomu çekirdeğine dönüşür.
Radyoaktif bozunma, yalnız nötron–proton
dengesizliğinden (nötron sayısının proton
sayısına oranının yüksekliğinden)
kaynaklanmaz.

52
Bazen sadece proton sayısının yüksek
oluşu da buna sebep olabilir (pozitron
bozunması).
Pozitron, elektronun zıt ikizidir; kütlesi
elektronun kütlesine eşittir; her şeyi
elektronla aynı, sadece yükü farklıdır.
Elektronun yükü –1, pozitronun yükü ise
+1’dir. Pozitron bozunmasında; atom
numarası 1 azalırken, kütle numarası
değişmez.

53
Çekirdekteki nötronlar, elektrik bakımından
yüksüzdür. Yüksüz oldukları için bir madde
içinde uzun yol alabilirler. Bu ağır parçalar,
ağırlıklarına göre süratlenirler. Hızları, ışık
hızından saniyede birkaç km’ye kadar
değişir. Nötronların bazıları çok ağırdır; bu
ağırlıklarından dolayı öyle hız
kazanabilirler ki, en kesif maddelerin bile
bir tarafından girip öbür tarafından
çıkabilirler.

54
Nötronlar bu süratle, 30 cm kalınlığındaki
demir ve kurşundan bile geçebilir. Ancak
atom çekirdeğiyle çarpışmalarında
enerjilerini kaybederler.
Kuş havada ne kadar rahat uçuyor veya
balık denizde ne kadar rahat yüzüyorsa,
nötronlar da o hız sayesinde o kadar rahat
hareket ederler.

55
Bu özellikleri taşıyan nötronlar, çekirdek
içinde enerjilerini, protonları bir arada
tutmak için kullanırlar.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde,
mutlaka nükleer enerji bulunur. Hidrojen
atomunun çekirdeğinde proton 1 adet
olduğundan, hem nötrona hem de nükleer
enerjiye ihtiyaç yoktur.

56
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi
E=mc2 formülü ile açıklar. Formüldeki m
maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise
enerjidir. Nükleer reaksiyonlarda, atom
numarası ve kütle numarası
korunmaktadır; bu durum kütlenin
korunduğu anlamına gelmez. Nükleer
reaksiyonlarda kütle kaybı olur.
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir
tartılan kütlesi bir de hesap edilen kütlesi
vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır.
57
Bu azalan miktar kadar madde, daha ilk
oluşumda, hidrojen hariç tüm atomların
çekirdeğinde, enerjiye dönüşmüştür. İşte
bu enerji, nükleer enerjidir.
Olay, saatin kurulup bırakılması gibi de
değildir: Protonların birbirlerini itmemeleri
için başlangıçta maddenin enerjiye
dönüşmesiyle başlayan görevi, nötronlar
her an sürdürmektedirler. Ayrıca var etme
her an sürmektedir.

58
YALNIZ HİDROJEN
ATOMUNUN ÇEKİRDEĞİNDE
NÖTRON BULUNMAMASININ
SEBEBİ
• Nötronun görevi; birden fazla protonu
bulunan çekirdeklerde, protonların
birbirlerini itmesini önlemektir.
• Hidrojen atomunun çekirdeğinde 1 tane
proton bulunduğundan, böyle bir görev söz
konusu değildir. Bu nedenle de hidrojen
atomunun çekirdeğinde nötron yoktur.
59
PROTON VE NÖTRON SAYISI,
HANGİ ATOM
ÇEKİRDEKLERİNDE EŞİTTİR?

• Atom numarası çift ve 20’ye kadar olan


atomlarda, proton sayısı ile nötron sayısı
birbirine eşittir.

60
NÖTRON SAYISININ; PROTON
SAYISINA GÖRE DAHA FAZLA
OLACAK ŞEKİLDE
ARTMASININ, BELLİ BİR SINIR
VE ÖLÇÜSÜ VAR MIDIR?
• Atom numarası tek ve 20’ye kadar olan
atomlarda nötron sayısı, proton sayısından
bir fazladır. Atom numarası 20’den sonra,
nötron sayısı fazlalaşarak artar. Bu artışın
belli bir sınır ve ölçüsü vardır.
61
NÖTRON SAYISININ PROTON
SAYISINA BÖLÜMÜ 1,5’U
GEÇMİŞSE NASIL BİR DURUM
ORTAYA ÇIKAR?
• Atom numarası 20’nin üzerindeki atom
çekirdeklerinde; nötron sayısının, proton
sayısına göre gittikçe daha fazlalaşarak
artışı, belli bir sınır ve ölçüyü geçerse
kararsızlık başlar.

62
ÇEKİRDEK KARARLILIĞIYLA
ATOM KARARLILIĞI
KARIŞTIRILMAMALIDIR
• Çekirdek kararlılığı ile atom kararlılığı;
farklı hususlardır.
• Atom kararlılığındaki ölçü, soy gaza
benzemedir.
• Çekirdek kararlılığındaki ölçü ise, n / p
oranının 1,5’tan küçük olmasıdır. Doğal
elementlerde oran 1’den küçük olmaz.
63
ÇEKİRDEK KİMYASI
ÜNİTESİNDE KARARLI
ELEMENT NE DEMEKTİR VE
HANGİLERİDİR?
• Kararlı element; ışın yaymayan ve
bozunmayan elementtir. Nötron sayısının
proton sayısına bölümünün 1,5’a kadar
olduğu elementler kararlı elementlerdir.
Bunlar; atom numarası 1 ile 82 arasındaki
82 elementtir. 1H’den başlar, 83Bi’ta son
bulur. Sonuncu kararlı element 82Pb’dur.
64
KARARSIZ ELEMENTLER
• Kütle numarası 206 olan 82Pb’dan sonraki
elementler kararsızdır.
• n / p oranı arttıkça ve proton sayısı
yükseldikçe atom çekirdeğindeki
kararsızlığın arttığı görülür.
• Kararsız elementlerde n / p oranı 1,5’tan
büyüktür.

65
• Kararsız doğal elementler 83Bi (bizmut),
84Po (polonyum), 85At (astatin), 86Rn
(radon), 87Fr (fransiyum), 88Ra (radyum),
89Ac (aktinyum), 90Th (toryum), 91Pa
(protaktinyum) ve kütle numarası 238 olan
92U (uranyum)’dur.
• 92U’den sonraki elementler sentetiktir.

66
KARARSIZ ELEMENTLERE
KARŞI NASIL BİR ÖNLEM
ALINMIŞTIR?
• Kararsız 10 atom; hem çevrelerine ışın
yayar hem de çekirdeklerindeki enerjiyi
dışarı verir. Böylece kararlı duruma
geçerler (nükleer reaktörler). Bu
elementlere radyoaktif element, bu olaya
da radyoaktivite denir.

67
RADYOAKTİF BOZUNMA
SERİLERİ
• Uranyum, toryum ve aktinyum serisi olmak
üzere 3 seri vardır. Her 3 seride de atom
çekirdeği, bir seri değişim sonucunda 82
protonlu olan kararlı kurşun atomu
çekirdeğine dönüşür.
• Her bir değişimde atomlar enerjisini dışarı
verir. Enerjinin dışarı verilmesiyle atom
kararlı hâle geçer. Zaten kararlı
elementlerin sonuncusu kurşundur.
68
ATOM NUMARASI EN BÜYÜK
KARARLI ELEMENT: KURŞUN
Bazı kaynaklarda bizmut geçmektedir.
Bizmut şu yönlerden olamaz:
• Bizmutun n / p oranı 1,5’tan büyüktür.
• Kararsız atom çekirdekleri, bir seri değişim
sonucunda 82 protonlu olan kararlı kurşun
atomu çekirdeğine dönüşür. Bizmutta
karar kılınmaz, kurşunda karar kılınır.
• Kurşun radyoaktiviteyi alır, bizmut
radyasyon yayar.
69
KARARSIZ
ÇEKİRDEKLERDEKİ
DÖNÜŞÜM REAKSİYONLARI
• Nötron → Proton + Elektron
• Proton + Elektron → Nötron
• Proton → Pozitron + Nötron
• Pozitron + Nötron → Proton
• Pozitron + Elektron → Gama ışını
• Gama ışını → Pozitron + Elektron
70
• Denklemler formüllerle yazılırsa giren ve
ürünlerin, atom ve kütle numaralarının eşit
olduğu görülür.

71
NAZZAM’IN PARTİKÜL
TEORİSİ İLE İLGİLİ 12–13 ASIR
ÖNCEKİ KEŞFİ
• Atom teorisini ilk ortaya koyan Yunan
bilginleri maddenin en küçük parçasının
atom olduğunu söylerken bir İslam âlimi
olan Nazzam, maddenin sonsuz denecek
ölçüde parçalanabileceğini söylemiş ve
günümüzün ilim adamlarından biri gibi
konuşmuştur.
72
• Bugünün partikül teorisi perspektifinden
atom altı parçacıklar düşünülerek bu
meseleye bakıldığında Nazzam’ın 12–13
asır önce, çok derin şeyler söylemiş
olduğu iddia edilebilir.

73
NAZZAM “MADDE, SONSUZ
DENECEK ÖLÇÜDE
PARÇALANABİLİR.” DEMEKLE
NELERİ SÖYLEMİŞTİR?
• 1. Atomun parçalanabileceğini belirtmiştir.
• 2. Atom altı parçacıklara işarette
bulunmuştur.
• 3. Maddenin bir başlangıçtan itibaren var
olduğunu ifade etmiştir.
• 4. Yarı ömürden söz ettiği düşünülebilir.
74
ESİR VE ENERJİ
• Atomların yapı taşı birdir. Proton, nötron
ve elektronun farklı adetlerinin bir araya
gelmesiyle farklı atomlar ortaya çıkar.
Bunun gibi proton, nötron, elektron ve
diğer atom altı parçacıklar da aynı yapı
taşının farklı adetlerinin bir araya
gelmesiyle ortaya çıkar. Buz ile su
buharının birleşmesinden su oluşabilir.
Bunun gibi atom içinde de birleşme,
dönüşüm ve eşitlik gerektiğinde olur.
75
• Bu birleşme, dönüşüm ve eşitlikler
çekirdek tepkimesidir. Bu durum bize hem
esir maddesinin enerji ile ilgili olduğunu
ispat eder. Hem de atomdaki taneciklerin
yapı taşının aynı olduğu konusunda fikir
verir.
• Bu birleşme, dönüşüm ve eşitliklerden
bazıları şunlardır:
Proton + Elektron → Nötron
Nötron → Proton + Elektron
76
• Esirde tabir caiz ise büyük bir enerji
olduğu düşünülüyor.
• Kandiller bir zaman zeytinyağı ile yakılır.
Sonra petrol ve elektrik enerjisi devreye
girer. Petrolün devrinin bitmesi yakın
görünüyor. Yer ve gök hazinelerinin
üstündeki perdenin kalkacağı ve yeni
enerji kaynaklarının açılacağı bir dönem
beklenmektedir. O dönemin ulaşım
vasıtaları temiz enerjiyle veya enerjiye bile
lüzum görülmeden çalışacaktır.

77
KUARK ADIYLA BİLİNEN
ATOM ALTI PARÇACIKLAR VE
NÜKLEER KUVVET
• Kuarklar; proton ve nötronları oluştururlar.
• Kuark adı verilen partiküller de çiftler
hâlindedir: Yukarı kuark–aşağı kuark, üst
kuark–alt kuark, tuhaf (garip) kuark–tılsım
kuark.

78
• Kuarklar; hem elektromanyetik kuvvet,
zayıf kuvvet ve nükleer kuvvetin ortaya
çıkmasına sebeptir hem de bunların
etkilerini duyarlar.
• Kuarklar belki de esirdir.

79
MADDENİN ZIT EŞİ (ANTİ
MADDE) VE ENERJİ
• Bildiğimiz atoma karşılık olarak çekirdeği
negatif, elektronu pozitif (pozitron) olan
atomlar da vardır. Bu atomlardan oluşan
madde; maddenin zıt eşi veya anti madde
olarak adlandırılır.
• Sebepler dünyasında her şeyin çift
yaratılmış olmasını, anti madde ile evren
bazında da görmüş oluyoruz.
80
• Madde, enerjinin yoğunlaşmış şekli olarak
da tarif edilebilir ve tekrar enerjiye
dönüşebilir.
• Fisyon ve füzyon reaksiyonlarında,
kütlenin binde bir, on binde bir gibi çok
küçük bir kısmı enerjiye dönüşür. Geri
kalan kısmından ise başka element oluşur.
• Anti madde, kuantum mekaniğinin en sırlı
konularındandır.
• Dünyada anti madde yoktur.
81
• Anti maddenin varlığı CERN’de tanecik
hızlandırıcılarda ortaya konulmuştur. Atom
altı parçacıkların ışık hızına yakın hızda
parçalanmasıyla CERN’de çok küçük
miktarda bir görünüp bir kaybolan anti
madde ispatlanmıştır.
• Anti madde bazı yıldız sistemlerinde
bulunmaktadır.
• Evren var edildiğinde, eşit miktarda madde
ve anti maddenin yaratıldığı tahmin
edilmektedir.
82
ANTİ MADDE NİÇİN BİR
GÖRÜNÜP BİR KAYBOLUR?
(DÜNYADA ANTİ MADDE
NEDEN YOKTUR?)
• Beta bozunmasında, nötron protona
dönüşür ve dışarıya bir elektron ile bir anti
nötrino denilen tanecik neşrolunur.
Nötron → Proton + Elektron + Anti nötrino
• Bazı nadir izotoplarda ise çift beta
bozunması görülür.
83
• Çift beta bozunmasında, nötronların ikisi
birden aynı anda bozunur. İki protona
dönüşür. Bu esnada iki elektron ile iki anti
nötrino yayılır.
• Çift beta bozunmasının farklı bir
versiyonunda ise anti nötrino oluşmaz.
• Beta bozunmasında dışarıya bir anti
nötrino neşredilir. Çift beta bozunmasında
ise dışarıya iki anti nötrino neşredilir. Bu;
bir nötronda bir anti nötrino bulunduğu
anlamına gelir.
• 2Nötron → 2Proton + 2Elektron
84
• Çift beta bozunmasının farklı versiyonunda
oluşan anti nötrino çekirdekten dışarı
çıkamadan, çekirdekteki bir başka nötron
tarafından absorbe edilir. Bizim bunu
gözlemimiz, anti nötrinonun bir görünüp bir
kaybolması şeklinde olur. Buna, anti
nötrinonun gizlenmesi de diyebiliriz.
Dünyada anti maddenin olmayışı, anti
maddenin gizlenmesinden dolayı olabilir.
Şayet böyleyse; nötronun yapısında
gizlenmiş anti nötrino maddenin temel
parçacıkları arasında ayrı bir yer alacaktır.
85
• Anti madde, tanecikler arasında müstakil
olarak mevcut değildir.
• Anti madde, evrenin başlangıcında yüksek
sıcaklık şartlarında mevcuttu.

86
DÜNYADA NİÇİN ANTİ MADDE
YOKTUR?
• Anti madde ile madde birbirine temas
ettiğinde her ikisi de büyük bir enerji açığa
çıkararak ortadan kaybolurlar.
• Madde ile anti madde karşılaştığında;
maddenin %100’ü enerjiye dönüşür. Bu,
patlayan bir hidrojen bombasının
bıraktığının, 143 katı fazla enerji demektir.
• Şayet dünyada anti maddenin gizlenmesi
olmasaydı, dünya olmayacaktı.
87
ELEKTRON İLE POZİTRON
BİRBİRİNİN ANTİ MADDESİDİR
• Elektron ve pozitron arasındaki temas
neticesinde, 511000 elektron volt (eV) gibi
enerjiye sahip gama ışınları meydana
gelir.
• e elektron, V ise volt demektir. eV elektron
volt olarak okunur. Bazı kitaplarda elektro
volt olarak geçmektedir. Doğrusu elektron
volttur.
88
• Gama ışını, enerjisi en yüksek ışındır.
• Elektronun (madde) atom numarası –1,
kütle atom numarası 0’dır. Pozitronun (anti
madde) atom numarası +1, kütle atom
numarası 0’dır.
• İkisini topladığımızda atom numarası da
kütle atom numarası da 0 olan gama ışını
oluşur ve enerji açığa çıkar.

89
KARANLIK ENERJİ VE
KARANLIK MADDE
• Bir görüşe göre de bilinmeyen % 96’nın; %
70’i karanlık enerji, % 20’si ise karanlık
maddedir.
• Evrendeki maddenin sadece % 4’ünün ne
olduğu bilinmektedir.
• Varlığın gözlemlediğimiz kısmı; bütününe
göre çok azı, ufak bir parçasıdır.

90
FOTON (IŞIK PARÇACIĞI),
GÜNEŞTEKİ ENERJİYİ
DÜNYAYA TAŞIR
• Foton, evrenin en hızlı parçacığıdır.
Kütlesiz ve elektrikçe yüksüzdür. Saniyede
300 milyon km yol alır.
• Fotonun görevi, güneşteki enerjiyi
dünyaya taşımaktır.
• Elektromanyetizmanın taşıyıcısıdır.
• Elektrik yüklü parçacıklar üzerine etkir.
91
FOTON GÜNEŞİN
MERKEZİNDE VAR EDİLİR
• İlk var edildiği yer, güneşin merkezidir.
Güneşin merkezindeki sıcaklık 15 milyon
°C’tır.
• Güneşin merkezinde var edilen her bir
foton ilk başta yüksek enerjiye sahiptir.
• Fotonlar güneşin merkezindeki
çarpışmalar sonucunda soğur. Böylece
farklı özellikte, düşük enerjili birçok değişik
foton meydana gelir.
92
• Güneşten çıkan foton, yaklaşık 8,5
dakikada dünyaya ulaşır.
• Foton çeşitlerinden zararlı olanları,
dünyamıza ulaşamaz. Ozon tabakası,
bunları tutmakla görevlidir.
• Güneşte füzyon sonucu 4 adet hidrojen
çekirdeğinden, 1 adet helyum çekirdeği
oluşur ve 2 adet pozitron meydana gelir.
Böylece her saniye 564 milyon ton H
(hidrojen) elementi, He (helyum)
elementine dönüşmüş olur.
93
• Bu dönüşüm esnasında güneş, her saniye
kütlesinden E=mc2 formülüne göre 4
milyon ton kaybeder.
• Bu azalan kütle enerjiye dönüştürülür.
• Güneş enerjisi hâlinde dünyamıza gelir.
• Foton ve nötrinolar da böylece meydana
gelir.
• Foton adı verilen parçacıklara da atom altı
parçacık denebilir. Fotonlar çeşitlidir.

94
NÖTRİNO VE ENERJİ
• Nötrino atom altı parçacıklardandır.
• Nötrino da; fotonlar gibi, güneşte,
hidrojenin helyuma dönüşmesi anında,
maddenin enerji karşılığı olarak meydana
gelir.

95
ÇEKİRDEK KUVVETİ, GLUON
(GULON) TARAFINDAN
TAŞINIR
• Atomun yapısında gluon adı verilen
parçacık da belirlenmiştir.
• Şiddetli çekirdek kuvveti, gluon diye bilinen
sekiz parçacık tarafından taşınır.
• Kütlesiz ve elektrik yüksüzdür.
• Elektromanyetik kuvvet ve zayıf kuvvete
karşı duyarsızdır.
96
LEPTON
• Çekirdek kuvvetinden etkilenmez.
• Yalıtılmış bireyler olarak gözlemlenir.

97
MUON ADIYLA BİLİNEN ATOM
ALTI PARÇACIK
• Uzaydan dünyaya gelen muon adı verilen
parçacıklara da atom altı parçacık
denebilir.

98
TAKYON (TACHYON) VE
ENERJİ
• Takyon, Latincede “çok hızlı” demektir.
• Takyonlar ışıktan hızlı, kütlesi eksi,
boyutları sıfırdan küçük olan atom altı
parçacıklardır.
• Takyonların keşfi, enerjinin ışıktan hızlı
gidebileceğini göstermiştir.

99
MADDE NAKLİ OLMASI İÇİN
İZAFİYET
(RÖLATİVİTE=GÖRELİLİK)
TEORİSİNİNİN GEÇERLİLİĞİNİ
YİTİRMESİ Mİ GEREKİR?
• Cisimlerin hareket ettikleri yönde
boylarından kaybedeceklerini ve ışık
hızına erişince de yok olacaklarını
belirtmiştik.
100
• Einstein’ın izafiyet teorisine göre ise, ışık
hızına erişen bir cismin kütlesi sonsuz
oluyordu. Günümüzde böyle olmadığı
ortaya çıkmıştır. Işık hızının aşılmasıyla,
kütlenin sonsuz olmadığı ispat edilmiştir.

101
ATOMUN YAPISINDAKİ
ÇEKİMLER
• Atom yapısında, her şey zıddıyla
dengelenmiştir:
a) Protonların birbirini itmesi nükleer
kuvvetle (bağlanma enerjisi)
dengelenmiştir.
b) Elektronların birbirini itmesi zıt spinli
dönüşle dengelenmiştir.
c) Protonla elektronun birbirini çekmesi
merkezkaç kuvvetiyle dengelenmiştir.
102
• Atomun yapısında eşit sayıda proton (+)
ve elektron (–) olmasıyla denge
sağlanmıştır.
• Proton ile elektron birbirini çeker.
Elektrondaki merkezkaç kuvveti bu çekimi
zıt yönde dengeler.
• Elektronlar, atom çekirdeği etrafında
ikişerli dolanırlar. Biri saat yönünde, diğeri
ise saat yönünün tersi yönde döner.
Böylece elektronlar da, kendi aralarında
eşlenmiştir.

103
• Kainatın herhangi bir noktasında bir
partikül yaratılınca onunla birlikte zıt ikizi
de meydana gelir. Elektronun zıt ikizi
pozitron, protonun zıt ikizi anti proton,
nötronun zıt ikizi anti nötron, nötrinonun zıt
ikizi anti nötrinodur.
• Proton ve nötronun meydana geldiği kuark
adı verilen partiküller de çiftler hâlindedir:
Yukarı kuark–aşağı kuark, üst kuark–alt
kuark, tuhaf kuark–tılsım kuark.

104
• Bildiğimiz atomun yapısına karşılık olarak;
çekirdeği negatif, elektronu pozitif olan
atomlar da vardır. Bu atomlardan oluşan
madde; maddenin zıt eşi veya anti madde
olarak adlandırılır. Anti madde bazı yıldız
sistemlerinde bulunmaktadır.
• Elektriğin de pozitif ve negatif olmak üzere
iki cinsi vardır.

105
PROF. DR. PAUL DİRAC
(1902–1984) VE UCUZ ENERJİ
ÜRETİMİ
• Prof. Dr. Paul Dirac, fizik profesörüdür.
• Prof. Dr. Paul Dirac, esir maddesinin kabul
edilmesi sonucunda ilmî görüşlerde yeni
değişiklikler olacağını ve ucuz enerji
üretiminde faydalar elde edileceğini
belirtmiştir.

106
• Prof. Dr. Paul Dirac, her yanı kaplayan ve
hareket eden bir tanecik denizinden söz
etmiştir.
• Prof. Dr. Paul Dirac, 1933'te Schrödinger
ile beraber Nobel Fizik Ödülü almıştır.

107
DR. FRANK M. MENO (1934–
….) VE ENERJİ

• Pittsburgh Üniversitesi'nden Dr. Frank M.


Meno adlı bilim adamının esir maddesiyle
ilgili hipotezi vardır. Dr. Meno, esir
üzerindeki çalışmalarına 1961 yılında
başlamıştır. 1990 yılında Kanada'da
"Physics Essays" isimli uluslararası bir
dergide esirle ilgili yazısı yayımlanmıştır.
108
• Dr. Meno'nun teorisine göre; gyron
(jayron) denilen atom altı parçacık esir
maddesinin temelini teşkil eder. Gyron
küresel değildir. İki ucu sivri ve ortası dar
bir kalem şeklindedir. Kâinatta her şey bu
maddeden ve bu maddenin dinamiğinden
ibarettir. Bir adet atomda yaklaşık 1020
gyron vardır. Dolayısıyla evrenin en küçük
parçacığı gyrondur. Dr. Meno‘ya göre;
esirin uygulama alanları ileride; telepati,
düşünce akışı, iletişim, enerji kontrolü,
tıbbi tedavi gibi alanlar olacaktır.
109
ESİRLE İLGİLİ KEŞİF VE
BULUŞLAR, ENERJİ
PROBLEMİNİN
ÇÖZÜLMESİNDE YENİLİK
GETİRECEKTİR
• Kimyacılar ve fizikçiler esir maddesine
özel bir önem vermelidirler. Esirle ilgili
keşif ve buluşlar, enerji probleminin
çözülmesinde yenilik getirecektir.
110
• Yerlerin ve göklerin insanlık için bütün
hazinelerini açması belki de bu yolla
olacaktır...

111
SENTETİK RADYOAKTİF
İZOTOPLARIN KULLANIMI
• Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir
dozajı geçerse, kansere sebep olur.
• Radyoaktif olan Co sentetik izotopu,
60

ambalajlı gıdaların ışınlanmasında


kullanılır. Işınlamadaki radyoaktif madde
belirli bir limiti geçerse, alet otomatik
olarak durur. Bu amaçla eskiden 60Cs de
kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan
artık kullanılmamaktadır.
112
• Radyoaktif olan 14C sentetik izotopu
eskiden, ağaçların ve fosillerin yaşının
tayininde kullanılırdı. Bulunan sonuçların
yanlış olduğu belirlendiğinden günümüzde
terk edilmiştir. Güvenilir bir metot olmadığı
açığa çıkmıştır.
• 99Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik
izotopları da radyoaktiftir ve sintigrafi
çekimlerinde kullanılır.
• 131I ve 60Co sentetik izotopları da
radyoaktiftir, kanser tedavisinde kullanılır.
113
• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve
hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim
adamları çoktur.
• “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu
kanserden değil, kanser ilaçlarının yan
etkisinden ölmektedir.
• Sentetik izotop vb. ilaçlarla son derece
riskli olan kanser tedavi yolları
denenmektedir. Gelecekte bir kısım
antikorların üretilmesiyle kanser
tedavisinde daha başarılı olunacaktır.
114
• Radyoaktif sentetik izotopların ve
radyoaktif ışınların kansere karşı kullanımı
önümüzdeki günlerde terk edilecektir.
Böylece hastalar günümüzün kanser
ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan
etkisinden kurtulacak ve zarar
görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı,
insanlığın korkulu rüyası olmaktan
çıkacaktır.

115
2. YAPAY ÇEKİRDEK
REAKSİYONLARI, FİSYON VE
FÜZYON

116
FİSYON (BÖLÜNME)
• Büyük kütleli çekirdeklerin; genelde
birbirine yakın kütledeki iki çekirdeğe
ayrışmasıdır. Bu olayda çok büyük enerji
açığa çıkar. Nükleer santrallerde bu
reaksiyonlarla enerji üretilir. Atom
bombasında açığa çıkan enerji de,
kontrolsüz fisyon sonucundadır.

117
FÜZYON (BİRLEŞME)
• Küçük kütleli çekirdeklerin birleşerek
büyük kütlede çekirdeğe dönüşmesidir. Bu
olayda fisyondan çok daha büyük enerji
açığa çıkar. Güneş’teki enerji, füzyon ile
ortaya çıkar. Hidrojen bombasında açığa
çıkan enerji de, kontrolsüz füzyon
reaksiyonu neticesindedir.

118
FİSYON VE FÜZYON
OLAYLARINDA KULLANILAN
MADDENİN NE KADARI
ENERJİYE DÖNÜŞÜR?
• Fisyon ve füzyon reaksiyonları, kütlenin
binde bir, on binde bir gibi çok küçük
kesirlerinin enerjiye dönüşmesi demektir.
Geri kalan kısmı başka elemente dönüşür.

119
FÜZYON NİÇİN
GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ?
• Füzyon, güneşte 15 milyon °C’ta
gerçekleşir.
• Füzyon için dünyada 100 milyon °C’lık
sıcaklık gerekir. Çünkü, dünyadaki basınç
güneştekinden daha düşüktür.
• Bu sıcaklığa erişilebilmesi mümkün
değildir.
120
ATOM BOMBASININ
BULUNDUĞU ÜLKELER
• PAKİSTAN
• HİNDİSTAN
• ÇİN
• TÜRKİYE
• AMERİKA
• İSRAİL
• KAZAKİSTAN
• FRANSA
121
• İNGİLTERE
• LİBYA*
• KUZEY KORE**
• GÜNEY AFRİKA***

* 1993 yılında nükleer silah programına son


verdiğini açıkladı.
** Şubat 2005’te atom bombasının olduğunu
açıkladı. Haziran 2008’de de atom bombası
kulelerini yıktığını dünya kamuoyuna televizyon
ekranlarından gösterdi.
*** 1990’da nükleer silah reaktörünü söktüğünü
açıkladı, İsrail ile beraberdi.

122
GÜNEŞTE HER SANİYE 4
MİLYON TON MADDE
NÜKLEER ENERJİYE
DÖNÜŞÜR
• Güneşte her saniye 564 milyon ton H
(hidrojen) elementi, He (helyum)
elementine dönüşür.
• Bu esnada güneş, her saniye kütlesinden
E=mc2 formülüne göre 4 milyon ton
kaybeder.
123
• Madde, nükleer enerjiye dönüşmüş olur.
Güneş enerjisi hâlinde dünyamıza gelir.
• Bu nükleer enerji, güneşteki füzyondur.
Çekirdek birleşmesi veya çekirdek
kaynaşması da denir.
• Belli bir zaman sonra güneşteki hidrojenin
tamamı helyum hâline dönüşecektir.
Güneş soğuyarak ölecektir. Bu da
dünyadaki hayatın sonu olacaktır.
• Her an güneşte yeni bir keyfiyet meydana
gelmektedir. Var etmenin her an olduğu
güneşte apaçık görülmektedir.
124
URANYUM ELEMENTİNDEN
AÇIĞA ÇIKAN NÜKLEER
ENERJİ MİKTARININ
HESAPLANMASI (İLİMLERİN
ORTAYA ÇIKIŞI)
• Uranyumun yakıt olarak kullanıldığı bir
fisyon olayında cereyan eden kanunlardan
örnek verelim: Şayet bu kanunlar
konulmasaydı ilimler meydana
gelemeyecekti.
125
• Çok küçük bir zaman diliminde ne kadar
zincirleme reaksiyon olacağı ve ne kadar
enerji açığa çıkacağı bellidir. Böyle bir
prensip olmasaydı ne atom bombasından
ne de nükleer santrallerden söz edilebilirdi.
İşte bu ve benzeri sabit kanunlar
sayesindedir ki fiziğin, kimyanın,
astronominin sabit birer hakikat
olduğundan bahsedilebilmekte ve onlarla
sabit sonuçlara varılabilmektedir.

126
• Her konu gibi bu da icraata perde
olmuştur. Zamana tabi olmadan kısa bir
zamanda da olabilirdi. Ancak sebepler
dairesinde şu kadar güce sahip olan ve şu
kadar bir kuvvetle merkez tarafından
çekilen ve şu kadar merkezkaç durumu
olan, şu kadar hidrojen atomu, şu kadar
helyuma dönecektir şeklinde bazı
prensipler hayatın devamı ve ilimlerin
ortaya çıkması için konmuştur.
127
ÇEKİRDEĞİNDE NÜKLEER
ENERJİ BULUNMAYAN TEK
ELEMENT OLMASINA
RAĞMEN EN BÜYÜK ENERJİ
KAYNAĞI: HİDROJEN (H2)

128
PERİYODİK CETVELİN
İLK ELEMENTİ OLAN
HİDROJENE BENZEMEK
(KENDİNİ SIFIRLAMAK)
• Atomlardan yalnız hidrojen atomunun
çekirdeğinde nükleer enerji (bağlanma
enerjisi) yoktur. Buna rağmen bütün
enerjilerin kaynağı olmuştur.

129
• Hidrojen hariç diğer bütün atomların
çekirdeklerinde nükleer enerji vardır.
• Bu enerji, nükleer isminden de
anlaşılacağı gibi çok büyük bir enerjidir.
Maddenin enerji karşılığıdır, çekirdekte
saklıdır.
• Atom bombası veya nükleer santrallerde
açığa çıkan enerji, çekirdekte saklı olan bu
enerjinin dışarı çıkmasıdır.

130
• Hidrojen atomunun çekirdeğinde yalnız bir
adet proton olduğundan, protonların
birbirini itmesi diye bir şey söz konusu
olmadığından, böyle saklı bir nükleer
enerjinin çekirdekte bulunması gereksiz bir
iş olacaktı.
• Zaten abes ve hikmetsizliğin çekirdeğin
içine girmesi düşünülemezdi.
• Bu nedenle de hidrojen atomunun
çekirdeğinde nükleer enerji yoktur.

131
• SORU: O hâlde güneşte hidrojenin
helyuma dönüşmesinde açığa çıkan enerji,
çekirdekte enerji bulunmadığına göre
nereden çıkmaktadır?
• CEVAP: Bu enerji, maddenin enerjiye her
an dönüştürülmesiyle anında açığa çıkan
enerjidir.
• Biz de hidrojen atomunu örnek alıp,
kendimizi sıfırlayıp, etrafımıza enerji
kaynağı olmalıyız.
• Yok yoksa var olur.
132
EN KÜÇÜK ATOM: Hidrojen
EN BÜYÜK ATOM: Uranyum
HİDROJENİN ENERJİSİ (FÜZYON),
URANYUMUN ENERJİSİNDEN (FİSYON)
DAHA FAZLADIR.
FÜZYON GÜNEŞTEDİR, FİSYON İSE
NÜKLEER SANTRAL, NÜKLEER
LABORATUVAR VEYA ATOM
BOMBASINDADIR.
133
EN İSTİKRARLI (KARARLI) ATOM:
Hidrojen

EN İSTİKRARSIZ (KARARSIZ)
ATOM: Uranyum

134
3. AKTİFLİK, RADYOAKTİF
IŞINLARIN SAYIMI VE
SAĞLIĞA ETKİSİ

135
DOĞAL RADYOAKTİF
ELEMENTLERİN ZARARI VAR
MIDIR?
• Her elementin izotoplarının yüzde oranları
bellidir. Bu oran, dünyanın her yerindeki
her bir parça aynı element için değişmez.
• Doğada bulunan bu elementlerin radyoaktif
izotoplarının etrafı radyoaktif olmayan
izotoplarla sarılıdır. Bu sebeple insana
zarar vermezler.
• 238U atomları, 235U ile sarılıdır.
136
FEN VE TEKNİK, İNSANLIĞI
DÜŞÜNME İLE KALP VE
VİCDAN DUYARLILIĞINI DA
BERABERİNDE GETİRMELİDİR
• Einstein, atom çekirdeğindeki saklı nükleer
enerjiyi enerji ihtiyacını karşılamada
kullanmayı düşünürken, atomu bir
canavara kaptırdığını ancak Hiroşima ve
Nagazaki’nin yerle bir olmasından sonra
anlayabilmiştir.
137
• Ağlayarak Japonyalı bilgin dostundan özür
dilemiştir. Bu özür çok geç kalmış ve iş
işten geçtikten sonraki bir özürdür.
• Nükleer enerjinin, enerji ihtiyacımızın
giderilmesi, aydınlatma, ısıtma, çeşitli
araçların ve fabrikaların çalıştırılması vb.
yerlerde kullanılınca yararlı olacağı
malumdur; sorumsuz ve acımasız bir
kısım Batılı elinde akıl ve vicdanın
kontrolünden çıkınca, insanlığın yararına
olmamış, zararına olmuştur.
138
• 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki’ye
atılan atom bombası, büyük bir alanı
senelerce yaşanmaz hâle getirmiştir.
Japonya’da dev şehirlerin yerle bir
olmasına, 80 000’i anında olmak üzere
300 000’den fazla insanın ölümüne sebep
olmuştur. Atom bombasının zararlı
radyoaktif etkileri hâlâ devam etmektedir.
• Günümüzde de tehdit unsuru ve tedbir
unsuru olarak değişik ellerde
tutulmaktadır.

139
• İnsanın bir görevi de; maddeye
hükmetmektir, atom çekirdeğindeki
nükleer enerjinin ne için var edildiğini idrak
etmektir.
• İnsanın keşfettiği nükleer enerji; atom
çekirdeğinde saklı bulunan ve var olan bir
nükleer enerjidir.
• Çernobil faciasının; bizi nükleer enerjiden
vazgeçirmek için bir tertip olduğu, kasten
meydana getirildiği, suikast olması ihtimali
vardır. Bu yüzden, uyanık olmalıdır.
140
• Şayia, aldatmaca ve maksatlı olan nükleer
kaza riski ile atom bombasından korkup,
nükleer enerjiden vazgeçmemelidir.
• Korkulacak konu; uyuşukluk ve tembellik
yapıp nükleer santral ve nükleer
laboratuvar kurmamaktır.
• Atılan atom bombasının tahribatı ve
Çernobil’deki nükleer kaza gibi nükleer
enerjinin bir kısım zararları, bizi nükleer
enerjiden vazgeçirmemelidir.

141
• Çernobil, dışa sızandır. Duyurulmayan
başka sızmalar da olmuştur.
• Fayda–zarar analizi yapıldığında işin
doğrusu; insanın, nükleer enerjiyi genel
olarak ele alması ve ortaya çıkan olumsuz
durumlardan başta kendini, sonra da atom
çekirdeğinde saklı bulunan nükleer enerjiyi
suiistimal edenleri kınamasıdır.
• Bu nedenle, bilimsel çalışmalarımızı
hızlandırarak bir an önce ve zamanı
gelince toryum reaktörünü kurmalıyız.

142
• Bu bakımdan insan unsurunun iyi
eğitilmesi gerekir.
• Akıl ve düşünce prensipleri üzerine
oturtulan fen ve teknik, insanlığı düşünme
ile kalp ve vicdan duyarlılığını da
beraberinde getirebilmelidir.

143
1 MART 1954 GÜNÜ BİKİNİ
ATALÜ ÜZERİNDE
PATLATILAN HİDROJEN
BOMBASI
• 1 döteryum atomu çekirdeği ile 1 trityum
atomu çekirdeği birleştirilmiştir; 1 helyum
atomu çekirdeği ile 1 nötron meydana
gelmiş ve enerji açığa çıkmıştır. Birleşme
için gerekli olan 15 milyon °C’lık sıcaklık
235U izotopunun fisyonundan sağlanmıştır.

144
ATOM HARBİNİN MORFİNLE
ÖNLENMESİ
• Morfin, atom şokundan olan ölümü önler.
• Amerika, Türkiye’deki alkaloit fabrikalarını
senelerce bloke etmiş ve morfin
stoklamıştır.

145
NÜKLEER SANTRAL ATIKLARI
• Yanmış yakıt, 10 sene yüksek sıcaklık ve
basınca dayanıklı havuzda muhafaza
edilir. Bu suretle radyoaktivitenin % 99’u
ölmüş olur.
• Kalan % 1’i plütonyumdur. Plütonyumun
yarı ömrü 24 000 yıldır. Yenilse bile zararı
olmaz. Plütonyum çeşitli şekillerde
değerlendirilebilir veya depolanabilir.
• Plütonyum atığı, tekrar yakıt olarak
kullanılabiliyor; yapay elementtir.
146
SOĞUTMA SUYU NEDENİYLE
NÜKLEER ENERJİYE KARŞI
ÇIKMAK DOĞRU MUDUR?
• Entropi kanunu öğretisi; açığa çıkan
enerjiyi değerlendirmeyi, en faydalı hâlde
muhafaza etmeyi ve israf etmemeyi gerekli
kılmaktadır. Bu doğrudur.
• İtiraz edenler; su buharının, suya
dönüştürülmesi esnasında kaybolan
enerjiye itiraz etmektedirler.
147
• Bu ise (soğutma suyu nedeniyle kaybolan
enerji) ihmal edilebilir boyuttadır.
• Bu nedenle, bu konuyu bahane ederek
nükleer enerjiye karşı çıkmak yersizdir.
• Temennimiz ileride bu israfın da önüne
geçilmesidir.

148
NÜKLEER SANTRALİN
ÇEVREYE ZARARI YOKTUR
• Evde veya iş yerinde otururken bile bir
nükleer santralin çevreye yaydığı
radyasyondan 460–470 misli daha fazla
radyasyona maruz kalınır. Reaktörün yanı
başına oturulsa dahi bu kadar radyasyon
olmaz.
• Dünyanın her tarafında uranyum vardır.

149
• Uranyum zamanla bozunup radona
dönüşür veya başka bir element uranyuma
dönüşür. Radon gazı her yerden geçer.
Sürekli etki hâlindeyiz. Bunlar doğal ve
faydalı olaylardır.
• Kozmik ışınlarla gelen radyasyon, nükleer
reaktörle gelenden 120 kat daha fazladır.
• Nükleer santraller, kaza durumunda
ısınınca kendi kendini kapatıp zincirleme
reaksiyonu kapatacak şekilde
tasarlanmıştır.

150
• Soğutma suyu nedeniyle kaybolan enerji
ve dünyanın ısı dengesinin bozulması
abartıdır ve ihmal edilebilir boyuttadır.
• Nükleer kaza riski ve çevreye zarar
konusu ve iddiaları ya kasıtlıdır ya da
cahilliğe bağlı abartılardır.
• Bu konuları bahane ederek nükleer
enerjiye karşı çıkmak bu nedenlerle
yersizdir.

151
NÜKLEER ENERJİYE KİMLER
KARŞI ÇIKIYOR?
• Nükleer enerjiye karşı olanlar ya nükleer
enerji sorunsalını bilmeyenlerdir ya da
ajanlardır.
• Çoğunluğu iyi niyetli, dürüst ve idealist
insanlardan oluşan bazı kişiler çevreye
zarar zannıyla nükleer enerjiye karşıdırlar.
Bunlar nükleer enerjiyi araştırdıklarında,
cahilliklerinden karşı çıkmış olduklarını
anlarlar.
152
• Nükleer enerjiye karşı çıkanların içlerinde
azınlık da olsa dünyayı yöneten petrol
lobisinin içimizdeki ajanları ile Türkiye’nin
birinci sınıf devlet olmasını istemeyen
çevrelerin ajanları vardır.
• Nükleer enerjiye karşı çıkma işi genelde
çevre koruması adı altında
gerçekleştirilmektedir. Çevre koruma
kuruluşlarının içlerine de az da olsa ajanlar
girmiştir.
153
Uluslararası Atom Enerji Ajansı
(UAEA)
• İngilizcesi “International Atomic Energy
Agency” olup “IAEA” kısaltmasıyla
gösterilmektedir.
• Nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla
kullanılmasını ve planlanmasını sağlamak,
nükleer güvenlik için gerekli standartları
hazırlamak amacıyla 1957 yılında
kurulmuştur.
154
• 2005 Nobel Barış Ödülü, Uluslararası
Atom Enerji Ajansı (UAEA)’nın Mısırlı
başkanı Muhammed El Baradey'e
verilmiştir.
• Merkezi Avusturya’nın başkenti
Viyana’dadır.
• Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet
göstermektedir.

155
TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ
KURUMU (TAEK)
• Türkiye'de nükleer ve radyasyon
güvenliğinden sorumludur.
• 1956 yılında Ankara’da nükleer faaliyetler
yapma yetkisiyle kurulmuştur.
• Doğrudan Başbakan’a bağlı olan bir devlet
kuruluşudur.
• Nükleer enerjiyle ilgili araştırma,
düzenleme, denetleme ve çalışma yapar.
156
• Çekmece nükleer araştırma ve eğitim
merkezi, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na
bağlı olarak İstanbul'da Küçükçekmece
gölü kıyısında kurulan nükleer araştırma
merkezidir. Kısaca ÇNAEM olarak
adlandırılan bu merkez 1962 yılında
kurulmuştur.
• Çekmece’de bulunan nükleer yakıt pilot
tesisi ve iki adet araştırma reaktörü
günümüzde atıl durumdadır.

157
• Geçmiş yıllarda Çekmece’de tıp ve
endüstride kullanılmak üzere radyoaktif
sentetik izotop üretilmiştir. Ayrıca uranyum
yakıtı ile ilgili test mahiyetinde araştırma
çalışmaları yapılmıştır.
• TAEK Başkanı, Okay Çakıroğlu’dur.
• Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun geçmiş
yıllardaki Başkanı Ahmet Yüksel Özemre
(1935–2008) nükleer enerji konusunda
dünya çapında önemli bir isimdir.
158
• Profesör Doktor Ahmet Yüksel Özemre’nin
“Çernobil Komplosu” adlı kitabı
meşhurdur.
• ABD’nin Küresel Nükleer Enerji Ortaklığı
(Global Nuclear Energy Partnership –
GNEP) projesi kapsamında ABD ve
Türkiye beraber çalışmaktadır.

159
NÜKLEER ENERJİ
POLİTİKAMIZ
• Türkiye’deki uranyum ve toryum
rezervlerinin uluslararası tröstlerce ele
geçirilmeye çalışılabileceği
unutulmamalıdır. Nükleer santral inşa
etmeye talipmiş gibi gözüken yerli
firmalardan bazılarının da yabancıların
taşeronu olabileceği göz ardı
edilmemelidir. Yakın geçmişimizde, bor
madeninde bu tür durumlar yaşanmıştır.
160
• Belki de bu tür ayak oyunlarından dolayı
nükleer reaktör inşası gecikiyordur.
• Uranyum ve toryum devlet tarafından
çıkartılmalıdır ve işlenmelidir. Nükleer
santrali devlet inşa etmelidir. Yerli
sermayeye dayalı toryum veya uranyum
santrali kurmalıyız. Nükleer santral, özel
sektöre işlettirilmemelidir; devlet
işletmelidir. Nükleer santral devletin işidir,
özel sektörün işi değildir.
161
• Devletin patron olduğu güvenilir özel
sektör, kontrollü kabul edilebilir.
• Uranyum ve toryum Türkiye için stratejik
öneme sahiptir. Ülkemizi ilerilere
götürecek kaynaklardandır.

162
4. RADYOAKTİF MADDELERİN
KULLANIM ALANLARI

163
ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ
URANYUM
• Uranyumun 235U ve 238U olmak üzere iki
izotopu vardır. Uranyum bileşiklerinde
doğal olarak 235U izotopu % 0,7 oranında
bulunur. 238U izotopu ise % 99,3 oranında
bulunur. Nükleer enerji elde edilmesinde
uranyum bileşikleri yakıt olarak kullanılır.
• Önce zenginleştirme işlemi yapılmalıdır.
• Nükleer enerji 235U’ten elde edilir.
164
• Zenginleştirme; uranyum bileşiklerindeki %
0,7 olan 235U izotopu oranının
arttırılmasıdır.
• Uranyumun nükleer santrallerde yakıt
olarak kullanılabilmesi için, zenginleştirme
oranı; % 2 – % 5 arasında olmalıdır.
• Nükleer araştırma laboratuvarlarında % 80
oranında zenginleştirme olmalıdır.
• Atom bombasında zenginleştirme % 90
oranında olur.
165
DOĞAL URANYUM
BİLEŞİKLERİ
• U3O8 (UO2+2U3O8)
• UCl4
• UF6
• UCl6
• KUF5
• UO2
• UO3
• UF5
166
NÜKLEER ENERJİ
SANTRALİNİN KISIMLARI
Nükleer reaktörlerde başlıca dört büyük
bölüm vardır.
• Fisyon reaktörü
• Su kazanı
• Buhar türbini
• Jeneratör

167
FİSYON (BÖLÜNME,
PARÇALANMA)
• Bir atom çekirdeğine bir nötron taneciğinin
çarpmasıyla kararsız iki atom çekirdeği
oluşur. Bu arada üç tane nötron ve enerji
açığa çıkar. Açığa çıkan nötronlardan her
biri başka bir çekirdeğe çarparak yeni
kararsız çekirdeklerin oluşmasına ve yeni
nötronlarla enerjinin açığa çıkmasına
sebep olur.

168
• Bu olay zincirleme devam eder. Fisyonla
açığa çıkan bu enerji, nükleer reaktörlerin
ve atom bombasının temelini oluşturur.

169
FİSYON REAKTÖRÜNÜN
KISIMLARI
Fisyon reaktörü, başlıca dört kısımdan
meydana gelir.
• Reaktörün kalbi
• Nötron yavaşlatıcı
• Soğutucu
• Kontrol çubukları

170
ATOM BOMBASINDAKİ
FÜSYON İLE NÜKLEER
REAKTÖRDEKİ FİSYONUN
FARKI
• Atom bombasında fisyon maddeleri küçük
bir hacim içinde toplanmıştır ve fisyon
tepkimesi aniden, patlamayla, yıkım gücü
yüksek ve kontrolsüz olarak gerçekleşir.
• Nükleer reaktörde ise fisyon tepkimesinin
hızı yavaşlatılmıştır. Böylece kontrollü bir
şekilde nükleer enerji elde edilmiş olur.
171
NÜKLEER REAKTÖRÜN
ÇALIŞMA PRENSİBİ
• Yavaşlatılmış ve kontrollü fisyon
tepkimesiyle ısı açığa çıkar.
• Açığa çıkan ısı, suyu buharlaştırır.
• Su buharı, buhar türbinini çevirir.
• Buhar türbini, jeneratörü çalıştırır.
• Jeneratörde de, elektrik enerjisi üretilir.

172
NÜKLEER SANTRAL
• 31 ülkede 449 nükleer santral işletiliyor. 28
nükleer santral hâlen inşa edilmektedir.
• Amerika’da 104, Fransa’da 59,
Japonya’da 55 reaktör vardır.
• Dünya elektrik talebinin % 16’sı nükleer
santrallerden karşılanıyor.
• Nükleer santrallerin % 95’i gelişmiş
ülkelerdedir.
173
TORYUM VE REAKTÖRÜ
• Günümüzdeki nükleer santrallerin tamamı
uranyum yakıtıyla çalışmaktadır.
• Önümüzdeki yıllarda nükleer reaktörlerin
yakıtının toryum olması için çalışmalar
sürmektedir. Bu konuda sona
yaklaşılmıştır.
• Toryum madeni Türkiye için stratejik
öneme sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek
bir kaynaktır.
174
• Dünyada bulunan 1 071 000 ton toryumun
789 000 tonu Türkiye’dedir. Bu miktar,
dünya rezervinin yaklaşık % 80’ine karşılık
gelmektedir.
• Toryumun nükleer yakıt olarak kullanıldığı
nükleer santral, henüz dünyada yoktur.
Toryuma dayalı nükleer santrallerin
kurulma çalışmaları, deneme
safhasındadır. Dünyada deneyler devam
etmektedir.
175
• ABD, Fransa ve Japonya’da devam eden
bu çalışmalarda Türk mühendisler de
bulunmaktadır.
• Toryumun nükleer yakıt olarak
kullanılması, CERN’deki atom hızlandırma
çalışmalarıyla da ilgilidir. 2007 yılında
Isparta’daki uçak kazasında vefat eden
rahmetli Engin Arık’ın CERN’deki atom
hızlandırma çalışmalarına katılmasının
sebebi toryumun nükleer yakıt olarak
kullanılması içindi.
176
• Toryum kaynaklı yeni nesil santral
kurulması çalışmaları Türkiye’de ekip
hâlinde hızla sürdürülmektedir.
Isparta’daki uçak kazasında 6 ekip
üyesinin vefat etmesine rağmen çalışmalar
durmamış, ilerlemiştir. Isparta’daki toryum
toplantısına giderken uçak kazasında vefat
eden öğretim üyeleri, Boğaziçi ve Doğuş
Üniversitesi’ndeki toryum çalışması yapan
öğretim üyeleriydi.

177
• Ülkemizdeki toryum madeni kaynakları
Eskişehir–Sivrihisar–Beylikahır–
Kızılcaören köyünde ve Malatya’da
Hekimhan–Kulancak’tadır.
• Toryumun, ileride uranyumun yerini
alacağına kesin bir gözle bakılmaktadır.
• Toryuma, kısaca tor da denmektedir.
• Kasten meydana getirilen patlama anında
bile, reaktörün fişi çekilecek, her türlü
işlem duracak; bu suretle de hiçbir tehlike
yaşanmayacaktır.
178
• Toryum, yerli ham madde olduğundan çok
önemlidir. Nükleer santral kurulduğunda,
dışa bağımlılık olmayacaktır. Elimizdeki
toryumun kıymetini bilmeliyiz. Gerçek
değerinden düşük fiyata ve zamanından
önce satmamalıyız. Toryumla çalışan
reaktörler devreye girdiğinde değerinin
artacağını unutmamalıyız.
• Toryum santralleri işletilmeğe başlanırsa,
Çernobil’in benzeri kasıtlı patlatma
tehlikesi de olmayacaktır.
179
NÜKLEER REAKTÖRLERİN
BULUNDUĞU ÜLKELER VE
REAKTÖR SAYILARI
• ABD 104
• ALMANYA 18
• ARJANTİN 2
• BELÇİKA 7
• BREZİLYA 2
• BULGARİSTAN 4
180
• ÇEK CUMHURİYETİ 6
• ÇİN 10
• ERMENİSTAN 1
• FİNLANDİYA 4
• FRANSA 59
• GÜNEY AFRİKA 2
• GÜNEY KORE 20
• HİNDİSTAN 16
• HOLLANDA 1
181
• İNGİLTERE 23
• İSPANYA 9
• İSVEÇ 11
• İSVİÇRE 5
• JAPONYA 55
• KANADA 18
• LİTVANYA 1
• MACARİSTAN 4
• MEKSİKA 2
182
• PAKİSTAN 2
• ROMANYA 2
• RUSYA 31
• SLOVAKYA 6
• SLOVENYA 1
• TAYVAN 6
• UKRAYNA 15

183
TÜRKİYE’DE NÜKLEER
SANTRAL İNŞA EDİLECEK
• Türkiye’de ilk nükleer santralin Mersin
Akkuyu’da inşası planlanmıştır. 2015
yılında elektrik üretecektir. Ancak bazı
problemler yaşanmaktadır.
• İkinci nükleer santralin inşası da Sinop
İnceburun’da planlanmıştır.

184
NÜKLEER SANTRALLER
NEREDE İNŞA EDİLMELİDİR?
• Nükleer santraller inşa edilirken “soğutma
suyu” ihtiyacı yüzünden deniz kenarı, göl
kenarı veya nehir kenarına kurulma
mecburiyeti vardır.

185
Geiger (Gayger) Sayacı,
Elektroskop
• Radyoaktif maddeler geiger (gayger)
sayacı ile tespit edilir.
• Radyoaktif maddelerin aktivitesi
elektroskop ile ölçülür.

186
TÜRK MİLLETİ URANYUM
ELEMENTİ GİBİDİR
• Uranyum, elementlerin sonuncusudur.
Türk milleti de dünyada kıyamete kadar
insanlığa hizmet edecek milletlerin
sonuncusudur. Sonuncusu olduğuna göre
eskideki durumunu tekrar kazanacak, belki
de geçecektir.
• Uranyum doğalların sonuncusudur. Türk
milleti de uranyum gibi doğaldır; samimidir,
yapmacık değildir, suniliği sevmez.
187
• Elementler içinde uranyumun, milletler
içinde de Türk milletinin şanı yücedir.
• Uranyum gibi, Türk milleti de enerjisini
etrafına verir.
• Uranyum, bağlanma enerjisi en yüksek
olan elementlerdendir. Türk milletinin de
fertler arasındaki irtibatı ve diyaloğu
kuvvetlidir. Ancak demir kadar değildir.
Zaten bağın kuvvetliliği, biraz da
zayıflıktan kaynaklanır.

188
• Uranyum çekirdeğinin verdiği enerjinin
nükleer reaktör veya nükleer
laboratuvardaki enerji olması için kontrol
edilmesi şartı vardır. Nötronun çekirdeğe
çarpması ve çekirdeğin kontrollü
dağılmasıyla enerji verir. Kontrolsüz olanı
atom bombasındaki enerjidir. Türk milleti
de dış etkiyle parçalanır. Parçalanması
aynı anda enerji vermek demektir.
Parçalanması zincirleme devam eder. Bu
nedenle kontrolün iyi yapılması gerekir.
Türk milleti asker millettir.
189
• Türk milleti akıllı ve zekidir. Kalplerinden
hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve
zekâları onları, dehşetli ve acımasız hâle
getirir ve idareleri mümkün olmaz.
• Türk milleti, Müslümanlar içinde en çok
nüfusa sahip üstün bir ırktır. Dünyanın her
tarafında olan Türkler, Müslüman’dır.
Diğer ırklar gibi Müslüman olan ve
olmayan olarak iki kısma ayrılmamıştır.
Nerede Türk topluluğu varsa
Müslüman’dır.

190
• Bir şeyin en iyisi bozulunca en kötüsü olur;
bunun gibi Müslümanlıktan çıkan veya
Müslüman olmayan Türkler, Türklükten
dahi çıkmışlardır (Macarlar gibi). Hâlbuki
küçük ırklarda bile, hem Müslüman hem
de gayrimüslim vardır. Bu nedenle biz
Türkler, atom bombası olma riskimiz
olduğundan, özellikle çok dikkat etmeliyiz.
• Bazı Türk kabileleri eski zamanda
yanlarına bir kısım başka kabileleri
beraber alarak kaç defa Avrupa’yı
hercümerç etmişlerdir.
191
• Fransız ihtilali ile gelişen hürriyetin
arkasından sosyalistlik doğdu. Sosyalistlik
komünistliğe inkılap etti. Komünistlik;
insani ve ahlaki kuralları dinlemediğinden,
anarşistlik meyvesini verdi. Anarşistlik
fikrinin tam yeri ise dünyanın yedi
harikasından birisi olan Çin seddinin
yapılmasına sebep olan bir kısım Moğol ve
Kırgız Türk kabileleridir.
• Bu bilgiler ışığında, Türk milletini
karalamaya girmemelidir.
192
• Hercümerce neden olan topluluklar aslen
Türk değildirler.
• Özellikle Moğollar, Türkler ile
irtibatlandırılmıştır.
• Anadolu, memerriakdamdır; daha önceleri
çok farklı toplulukların gelip geçtiği yaşam
yeridir.
• Türk milleti, izole edilmediği takdirde;
gökten gelen şualarla, her zaman infilak
eder ve dünyanın değişik yerlerinde
kendini hissettirir.
193
• Türk milletini izole eden unsurlar; ondaki
hak, hukuk, adalet, temkin, başkalarını
rahatsız etmeme, hürmet, merhamet,
birleşen su damlaları gibi olma vb. üstün
hasletlerdir. Uranyumun, 235U ve 238U
olmak üzere iki izotopu vardır. Nükleer
enerji 235U’ten elde edilir. Uranyum
bileşiğinde % 0,7 235U izotopu, % 99,3
oranında ise 238U izotopu bulunur. Tüm
uranyum bileşiklerinde 235U izotopunun
etrafı, 238U izotopu ile izole edilmiştir.

194
• Günümüzde uranyumun kötüye
kullanılmasına karşı, tüm insanlığın tepkisi
vardır; bu başka meseledir. Türk milleti,
uranyum elementi gibi olduğunu
bildiğinden ötürü, başka bir deyimle
kendini tanıdığından dolayı, kuru gürültüye
pabuç bırakmamaktadır. Kalbin gayesi,
müşahededir. Müşahede; feraset, basiret,
sezgi, sezi, altıncı his, kalp gözü açıklığı,
ilhama mazhar olma gibi meziyetlerle
kendini belli eder.

195
• Bu üstün meziyetlerin %90’ı Türk milletine
verilmiştir; %10’u ise diğer ırklara
dağıtılmıştır. Aslında herkes potansiyel
olarak buna açık var edilmiştir. Bu yolda;
peygamberler, doğruluktan şaşmayan akıl,
kusursuz kalp ve temiz duygu/düşünce
taşıyan kalp sahipleri başta olmak üzere
Türkler vardır. Bu başarı, mevhibeiilahiye
olarak verilen bir başarıdır; kendimizden
bilmemeliyiz.

196
• Bütün dünya Türk milletinin vatanıdır. Türk
milleti, gittiği her yeri vatanı bilir. Hem
sahip olduğu güzellikleri oralara götürür
hem de gittiği yerlerden alacağını alır.
Bununla beraber ana vatan başkadır.
Vatan, çok önemlidir. Vatan sevgisi
imandandır. Vatanı olmayanın, tüm dünya
vatanı olamaz. Bu nedenle; kırmızıçizgiler,
mutlak anlamda hiçbir zaman kalkmaz.

197
• Bizim milliyetimiz, dinimizle et ile kemik
gibi birleşmiştir; ayrılmaları mümkün
değildir. Ayırırsak mahvoluruz.
• Türk milleti, tarihte mefahiri çok bir millettir.
Türk milletinin İslamiyet’ten önceki
övünülecek her şeyi İslamiyet defterine
geçmiştir.
• Türk milleti, büyük insaniyetin
bayraktarıdır. Dünyada en mukaddes ve
en muhterem bir mevkii kazanmışlardır.
198
• Türk milleti fen ve sanatı, mana ile
yoğurarak ileri gittiği gibi ileride de
gidecektir. Hakiki medeniyete sarılarak
insanlığa rehber yine olacaktır. Türk
milleti, tarihinin şahadetiyle cihana bütün
güzellikleri neşretmiştir. Eski çağlarda
cihangir Asya’da kahraman Türk askerleri
ve Türk milleti 1000 sene insanlığa hizmet
etmiştir. 500 senedir yatıyoruz;
uyanmalıyız; gaflet ve uykuyu
bırakmalıyız. Ancak böylece hakiki
medeniyet inkişaf edecektir.
199
• Vahşet ve gaflete düşmemek için birleşen
su damlaları gibi olmalıyız. Dünyayı
kirlerden temizlemeliyiz.

200
Albert Einstein
(Elbırt Aynsstayn)’ın Hayatı
(1879–1955)
• 1905 yılında izafiyet (rölativite=görelilik)
teorisini ortaya koydu.
• 1921’de Nobel ödülü aldı.
• Yapay einsteinium elementine Albert
Einstein ismine izafeten bu ad verilmiştir.
• Einsteinium elementinin atom numarası
99’dur ve Es sembolüyle gösterilir.
201
• Einstein atomu bir canavara kaptırdığını
ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin yerle bir
olmasından sonra anlayabilmiştir. Nükleer
enerji, Batılıların elinde akıl ve vicdanın
kontrolünden çıktığı için Japonya’da dev
şehirlerin yerle bir olmasına, binlerce
insanın ölmesine sebep olmuştur.
• Günümüzde de atom bombası, tehdit ve
tedbir unsuru olarak değişik ellerde
tutulmaktadır.

202
• Bu bakımdan insan unsurunun iyi
eğitilmesi gerekir. Akıl ve düşünce
prensipleri üzerine oturtulan fen ve teknik;
beraberinde, insanlığı düşünme ile kalp ve
vicdan duyarlılığını da getirebilmelidir.
• Maddenin dalga özelliği ile ilgili “süper
sicim teorisi” veya uluslar arası ismiyle
“superstring teorisi” 1915 yılında Einstein
tarafından keşfedilen bir teoridir.

203
Albert Einstein (Elbırt
Aynsstayn)’ın Meşhur Olmuş
Sözleri
• “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır.”
(“İlimsiz din topal, dinsiz ilim ise kördür.”)

Albert Einstein
(Elbırt Aynsstayn)

204
• “Allah zar atmıyor. Buna ikna oldum.“
Albert Einstein

• “Kâinatın yaratıcısına olan inanç, ilmi


araştırmanın en kuvvetli ve en asil
muharrik (tahrik eden, harekete geçiren)
gücüdür."
Albert Einstein
205
FİSYON KONUSUNDA
DOĞRU BİLGİLERİ
İLK ORTAYA KOYAN
TÜRK BİLGİN
CABİR BİN HAYYAN’IN
HAYATI
206
Kimyanın babası Cabir bin
Hayyan’dır.
Britannica Ansiklopedisi

207
CABİR BİN HAYYAN (721–805)
Horasan’da doğdu. Kufe’de vefat etti.
Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim
adamıdır. Büyük dâhidir. Dönemin en
büyük ilim merkezlerinden Harran
Üniversitesi’nin rektörüdür. Adı Latince’ye
Geber diye geçmiştir.
Cabir bin Hayyan’ın başta kimya olmak
üzere tıp, fizik, astronomi, matematik,
felsefe ve eğitim alanlarında çok hizmetleri
olmuştur.
208
Bunların içinde şüphe yok ki en önemlisi
atomla ilgili buluşudur. Yunanlı bilginler
maddenin en küçük parçasına,
bölünemeyen en küçük parçacık anlamına
gelen atom demişlerdi. İslam bilginleri, bu
kelimeyi o zamanın bilim dili olan
Arapçaya çevirirken cüz–ü layetecezza
dediler. Cüz–ü layetecezzanın diğer adı
cüz–ü ferttir. Hem atom hem de molekül
yerine kullanılabilir.

209
Cabir bin Hayyan ise Yunanlıların atomun
parçalanamayacağı yolundaki teorilerine
karşı çıktı. Bu konuda gerçek mahiyeti
asırlar sonra anlaşılabilecek farklı görüşü
ortaya koydu.
Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk
çalışmaların İngiliz kimyager John Dalton
(1766–1844) tarafından yapıldığı,
uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği
fikrinin de 1944 Nobel Kimya Ödülü sahibi
Alman kimyacı Otto Hahn (1879–1968)
tarafından ortaya atıldığı fikri yaygındır.
210
Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış
olan Müslüman kimyacı Cabir Bin
Hayyan’ın aşağıdaki sözleri asrımızın ilim
adamlarını dahi hayrete düşürecek
mahiyettedir: “Maddenin en küçük parçası
olan cüz–ü layetecezzada yoğun bir enerji
vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi
bunun parçalanamayacağı söylenemez. O
da parçalanabilir. Parçalanınca da
öylesine bir enerji meydana gelir ki
Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu,
Allah’ın bir kudret nişanıdır.
211
Cabir de simyacılar gibi kalay, kurşun,
demir ve bakırdan altın elde edilebileceğini
düşünüyordu. Ancak bunun yolunun
atomların kontrol altında parçalanıp
değerlerinin değiştirilmesiyle olacağını
belirtmekteydi.
Günümüzde nükleer laboratuvarlarda
kontrollü çekirdek reaksiyonlarıyla yeni
yapay elementler veya mevcut
elementlerin yapay izotopu elde
edilmektedir.

212
İleride altın da elde edilebilir. Simyacılar,
fiziksel veya kimyasal yolla elementleri
altına çevirmek istedikleri için boşuna
uğraşıyorlardı. Yine kontrolsüz çekirdek
reaksiyonlarının atom bombası olduğu da
bilinmektedir. Cabir, çok eski yıllarda
bütün bunlardan söz etmişti.
Cabir, Lavoisier’den önce Lavoisier
kanununu (kütlenin korunumu kanunu)
ifade etmiştir.

213
Cabir bin Hayyan, Lavoisier’den önce
Lavoisier kanununu (kütlenin korunumu
kanunu) ifade etmiştir. Newton’dan önce
Newton kanununu (yer çekimi kanunu)
açıklamıştır. Gay Lussac’dan önce Gay
Lussac kanunundan (gazlarda basınç–
sıcaklık ilişkisi kanunu) bahsetmiştir.
Güneş enerjisinden faydalanma çığırını
açmıştır.
Kimya ilminin hem teorik hem de pratik
alanda büyük gelişimine sebep olmuştur.
Cabir’in en bariz vasfı deneyciliğidir.
214
Modern kimya laboratuvarını ilk kuran
kişidir. Cabir’in kimyadaki diğer
hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz:
HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi
(tuz ruhu) elde etmiştir.
HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi
(kezzap) elde etmiştir.
1 hacim derişik HCl ile 3 hacim derişik
HNO3 karışımından oluşan kral suyunu
keşfetmiştir. Günümüzde de bütün
dünyada kuyumculukta kullanılmaktadır.
215
Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal
reaksiyona girer; başka hiçbir elementle
reaksiyona girmez. Kral suyu, hem altının
saf olup olmadığının anlaşılmasında hem
de altın alaşımlarındaki altının yüzde
bileşim miktarının bulunmasında kullanılır.
Altının saflığının belirlenmesi ve
sahteciliğin önlenmesinde bugün de
kullanılan en yaygın yoldur.

216
Üretilen asitler sayesinde, hem Cabir bin
Hayyan hem de günümüze kadar bütün
kimyacılar bazı metal bileşiklerini elde
edebildiler.
George Sarton (Corc Sörtın), “Fen Bilimleri
Tarihine Giriş” adlı önemli çalışmasında
750 ile 800 yılları arasındaki dönemin en
önemli ilim adamı olarak Cabir bin
Hayyan’ın adını vermiştir.

217
Cabir’in elde ettiği bazı bileşikler şunlardır:
Şap (KAlSO4), nişadır (NH4Cl), gümüş
nitrat (AgNO3) vb.
Cabir kristalizasyon, süzme, eritme,
buharlaştırma, süblimleştirme, damıtma,
çözme vb. metotları geliştirdi veya kimya
ilmine kazandırdı.
Bir kısım tabirler vardır ki Cabir ve diğer
kimyacılar sayesinde Batı dillerine
geçmiştir. Bunlardan bir kısmı şunlardır:

218
• Alcohol (Arapça aslı el kuhl)
• Alkali ( Arapça aslı el kali)
• Kimya (Arapça aslı kimie)
• Alembic (Arapça aslı el imbik)
Görülüyor ki Cabir, günümüzün modern
ilminin dayanmış olduğu gözlem ve deney
metotlarını, asırlarca önce kullanmıştır.

219
ÇEKİRDEK KİMYASI
ÜNİTESİYLE İLGİLİ SOSYAL
ALANDA KULLANILAN KİMYA
KELİME VE DEYİMLERİ
• Radyoaktif etki: İkinci dereceden etki.
• Alfa, beta, gama etki: Alfa etki en kuvvetli
etki, beta etki daha zayıf etki, gama etki
ise en zayıf etkidir.

220

You might also like