You are on page 1of 199

Stephen King

RYALAR VE KARABASANLAR

ROMAN

eviren: Mehmet Harmanc

iindekiler GR (Efsane, nan, man ve ster nan ster nanma!) 1. Dolan'n Cadillac Arabas 2. Kk ocuklara Katlanmak Gtr 3. Gece Pilotu 4. Popsy 5. thaf 6. Benim Sevgili Taym 7. Maple Soka'ndaki Ev 8. Oynayan Parmak

Giri

EFSANE, NAN, MAN VE STER NAN STER NANMA! Ben ocukken sylenen her eye, okuduum her eye ve ar alan hayal gcmn gnderdii her mesaja inanrdm. Bu nedenle epey gecemi uykusuz geirirdim ama, yaadm dnya da huzurlu geen geceler karlnda takas edemeyeceim renkler ve dokularla dolu olurdu. Daha o zamandan dnyada hayal gleri ya uyumu ya da tmyle tkenmi insanlar olduunu ve bunlarn renkkrlne yakn bir durumda yaadklarn bilirdim. Onlara hep acrdm ve hayal gc olmayan bu tiplerden ounun, gerek mantksz korkularm, gerekse her eye inanmaya hazr olduumdan dolay bana ya acdklarn ya da beni kk grdklerini hayal bile edemezdim. Bazlarnn ki, annem bunlarn arasndayd yle demi olmalar muhtemeldir: "te sana Brooklyn Kprs'n bir kere deil de, birka kere st ste satn alacak bir ocuk." Bu o zaman iin bir dereceye kadar doruydu ve drst olmak gerekirse, imdi de bir doruluk pay vardr. Karm kocasnn ilk oyunu yirmi bir yanda Richard Nixon iin kullandn sylemekten hl zevk alr. Genellikle gzleri parldayarak, "Nixon bizi Vietnam'dan kartacak bir plan olduunu sylemiti ve Steve de buna inanmt!" der. Evet doru; Steve ona inanmt ve Steve'in krk be yllk yaamnda inandklar bu kadarla snrl kalmamtr. rnein, bizim mahallede o sokak balarndaki Noel Babalarn aslnda gerek Noel Baba olmadn kantladna karar veren son ocuk bendim. Okulda da her sylenene inanrdm. Bir ocuk bana raylarn stne bir on sentlik koyarsam ilk stnden geecek trenin raydan kacan sylemiti, ben de ona inanmtm. Connecticut Stratford'da Merkez lkokulunda ve Maine Durham'da Durham ilkkokulu'nda golf toplarndan (ortalar insan zehirlerdi), kara kedilere (eer nnden geersen hemen kem gz iareti yapmalydn, yoksa o geceye kalmadan lrdn) kadar ok eitli konularda inandm eyler vard. O gnlerde benim o harika gerekler hakkndaki balca kaynaklarm Ripley'in ster nan ster inanma kitaplaryd. Gerek devler olduunu (biri 2.5 metreden uzundu), gerek periler olduunu (bir kadn yirmi santim boyundayd) ve TARF EDLEMEYECEK KADAR KORKUN CANAVARLAR

olduunu (hepsini tarif eder, hem de resimlerini izerdi) hep Ripley'den renmitim. Benim iin o kitaplar, arka cebimde tayabileceim, beysbol oyunu olmad ve herkesin Monopol oynamaktan bkt yamurlu gnlerde dnyann en harika gsterisiydi. Ripley'in o garip yaratklar ve insan canavarlar gerek miydi? Bu balamda bunun hi nemi yoktur. Bana gerekmi gibi geliyorlard ve hayal gcnn gelitii alt ila on bir ya arasndaki bir ocuk iin ok gerektiler. Bir parayla treni raydan karacama inandm gibi onlara da inanrdm. Burada szn ettiimiz eyin inan olduunu unutmayn ve inan da efsanelerin beiidir. 'Gerek nedir?' diye soracaksnz. Dorusunu isterseniz umurumda bile deil. Ben, en azndan yazl eserlerimde, geree pek nem vermemiimdir. Sivri kazklar vampirler iin neyse, gerek de ounlukla hayal gc iin, odur. Bence efsane ve hayal gc birbirleriyle yer deitirebilen kavramlardr ve inan da her ikisinin kaynadr. Neye inan m? Dorusunu isterseniz bunun pek nemi yok. Bir Tanr'ya ya da daha ouna. Ya da bir on sentliin bir treni raydan karacana. Benim bu inanlarmn imanla bir ilgisi yoktu; bu konuda ak konualm. Ben Metodist olarak yetitirilmitim ve byle bir iddiann dine kfr olduunu bilecek kadar ocukluumun dinci retilerine sahibim. Bu garip eylere inanmamn nedeni, garip eylere inanmak zere yetimi olduumdu. Baz insanlar hzl koacak bir yapya sahip olduklarndan koucu ya da Tanr kendilerini iki metre boyunda yaratt iin basketbolcu olurlar. Bu kitaptaki her hikyenin fikri bir inan annda gelmi ve bu inan, mutluluk ve iyimserlik dalgas altnda yazlmtr. Bu pozitif duygularn kendi karanlk benzerleri vardr ve baarszlk korkusu bunlarn en ktsnden bile ok uzaktadr. En kts en azndan benim iin syleyeceim her eyi sylemi olduum ve imdi, sustuum zaman sessizliin ok korkun olmas nedeniyle sadece kendi sesimi dinlemekte olduum korkusudur. Hikye yazmak iin gerekli inan sray son birka yl iinde zellikle glemitir; bugnlerde her ey roman olmak istemektedir ve her roman da ortalama drt bin sayfa olmak istiyor. Bunu pek ok eletirmen, ounlukla olumlu bulmayarak dile getirmilerdir. The Stand'dan Needful Things'e kadar yazdm her uzun romann eletirilerinde, gereinden fazla yazm olmakla sulanmmdr. Bu eletiriler baz durumlarda haklysalar da, dierleri sadece son otuz yln edebiyat itahszln, bir tartma ve kar kma eksikliiyle kabullenmi olan insanlarn huysuz rpnlardr. Peki, eletirmenler tarafndan hakszla uramadn hissetmi bir yazar var mdr? Bu eletiri konusuna girmeden nce sylemek istediim uydu: Bir inan ann gerek nesneye dntren yani, insanlarn okumak

isteyecekleri bir ksa hikyeye inanc elde etmek son birka yldr benim iin epey glemitir. "yleyse yazma sen de," diyecektir biri. "Nasl olsa bunlarn getirecei paraya ihtiyacn yok artk." Bu dorudur. ocuklardan birinin iltihapl kulana penisilin alacak ya da kirann bir ksmn karlayacak, drt bin szcklk yaz karlnda alnan eklerin gn gemitir. Ama mantk yzeysel olmaktan da tedir; tehlikelidir. Benim romanlarn getirdii paraya da ihtiyacm yok nk. sadece para olsayd, yaammn sonuna kadar Karayipler'de bir adada gnbatmn seyreder, trnaklarmn uzamasn izlerdim. Ama renkli basn ne derse desin, bunun ne parayla ne de daha kstah eletirmenlerin inandklar gibi, kendini satmakla bir ilgisi var. Temel eylerin zamanla ilgisi yoktur ve benim iin hedef deimemitir ve bu da, sevgili okurum seni geceleri banyonun n ak brakmadan uyutmayacak kadar rktmektir. Bu hl, olanaksz ilk kez grmek ve sonra da sylemektir. Bu hl, hi olmazsa ksa bir sre, sizi benim inandm eye inandrmaktr. Bu konuda fazla konumam ama, ben hl hikyeleri byk bir ey, sadece yaamlar ycelten deil, onlar kurtaran bir ey olarak grmekteyim. Mecazi konuuyor deilim. yi yazmak iyi hikyeler hayal gcnn tetiidir ve bence hayal gcnn amac bizi, aksi takdirde katlanlmaz olacak olan durumlardan korumaktr. Ben sadece kendi deneyimlerime dayanarak konuuyorum kukusuz, ama beni ocukluumda uyank tutan ve dehete dren hayal gcnn beni yetikin olarak insan ldrtan o korkun dnemlerden sa salim geirdiine inanrm. Eer bu hayal gcnden kan hikyeler, onlar okuyan baz insanlarda da ayn eyi yapabilmise, o zaman ok mutlu ve tatmin olmuum demektir ve bu duygular, ok iyi bildiim gibi, ykl film anlamalar ya da milyonlarca dolarlk kitap szlemeleriyle satn alnamaz. Yine de, ksa hikye g ve meydan okuyucu bir edebi formdur; bu nedenle nc bir kitab dolduracak kadar hikyem olduunu fark edince ok ardm ve sevindim. Kitap ok hayrl bir zamanda gelmitir; ocukluumda emin olduum gereklerden biri (herhalde onu da Ripley'in ster nan ster nanma'sndan almmdr) insanlarn her yedi ylda bir tm hcreleri ve organlaryla kendilerini yeniledikleriydi. Ryalar ve Karabasanlar da 1992 yaznda bir araya getirirken son hikye kitabm olan Skeleton Crew'dan bu yana yedi yl getiini fark ettim. Ki o da ilk hikye kitabm olan Night Shiftten yedi yl sonra yazlmt. En nemli olan, bir fikri geree dntrmek iin gerekli inan sraynn, g de olsa (srama kaslar her gn biraz daha yalanyor, bilirsiniz) hl mmkn olduunu grmekti. Benim yapmaya altm ey eskileri, sandk dibinde kalm hikyeleri yeniden ortaya karmaktan uzak durmak olmutur. 1980'li

yllardan sonra baz eletirmenler 'amar listemi yaymlasam bile bir milyon satacam' sylemise de, bu kitap byk bir lde onlara bu arada ne yapmakta olduumu gsterecektir. Kitaplarm zevk iin okuyan insanlar onlar gibi dnmemektedir ve ben bu kitab eletirmenleri deil, okuyucular dnerek yazdm. Artk btn hikyelerim kitap biiminde toplanm ve ktleri halnn altna sprlmtr ve orada da kalacaklardr. Bir koleksiyon daha kacak olursa, bu henz yazlmam ve hatta dnlmemi hikyelerden oluacaktr. Onun da 2 ile balayan bir ylda kacan tahmin ediyorum. Bu kitaptaki hikyelerin hepsinde bir sre iin inandm eyler vardr ve bunlarn bazlarnn biraz rktc olacan biliyorum, ama yine de ie birlikte balarsak sa salim kacamza da inanmaktaym. Ama nce hep birlikte unlar tekrarlayalm: Bir on sentliin bir treni raydan karacana inanyorum. New York kanalizasyonunda timsahlar ve midilliler kadar byk fareler olduuna inanyorum. Bir elik ubukla bir insann glgesinin kopartlacana inanyorum. Bir Noel Baba olduuna ve Noel zamannda sokakta grdm o krmz elbiseli insanlarn onun yardmclar olduuna inanyorum. evremizde gzle grlmeyen bir dnya olduuna inanyorum. Golf toplarnn iinde zehirli gaz olduuna ve ikiye kestiiniz takdirde kan gazn insan ldreceine inanyorum. Her eyden ok da hayaletlere inanyorum. Tamam m? Hazr msnz? yi. te elim. imdi ieri giriyoruz. Ben yolu biliyorum. Sizin btn yapmanz gereken ey elimi skca tutmak ve inanmak olacaktr. Bangor, Maine 6 Kasm 1992

Dolan n Cadillac Arabas


ntikam souk yenmesi gereken br yemektir. spanyol atasz
Tam yedi yl bekledim ve gzetledim. Dolan'n gidi gelilerini grdm. Onun her seferinde kolunda ayr bir kadnla, arkasnda iki korumasyla hep frak giymi olarak lks lokantalara giriini seyrettim. Benimkiler bam kabak kalana kadar dklrken, onun salarnn demir grisinden moda olan gmiye dnn izledim. Onun Bat Kys'na gitmek zere Las Vegas'tan klarn ve dnlerini izledim. Birka kere de salaryla ayn renk olan Sedan DeVille arabasnn 71 no'lu karayolunda Los Angeles'a doru uar gibi giderken grdm. Sonra bir iki kere de, onun ayn Cadillac'la Hollywood Hills'teki evinden kp Las Vegas'a dndn grdm. Ben bir retmenim. retmenler ve yksek fiyatl ekyalar ayn hareket zgrlne sahip deildir; bu yaamn ekonomik bir gereidir. O benim kendisini gzetlediimi bilmiyordu. Bunu fark edecei kadar yaklamadm kendisine. Dikkatliydim. Dolan karm ldrm veya ldrtmt; sonuta ikisi de ayn ey. Ayrntlar m istiyorsunuz? Bunlar benden renemezsiniz. Eer ille de istiyorsanz, gazetelerin eski saylarna bakn. Karmn ad Elizabeth'ti. Benim hl retmenlik yaptm okulda retmendi o da. Birinci snf retmeniydi. ocuklar onu ok severdi ve sanrm imdi gen kzlk ana yaklam olmalarna ramen bazlar sevgilerini unutmamlardr. Ben onu severdim ve hl seviyorum. Gzel deildi, ama ho bir kadnd. Sakindi ama glmesini bilirdi. Onu ryalarmda grrm. Kestane rengi gzlerini. Benim iin baka kadn olmamtr ve olmayacaktr da. Dolan bir yanllk yapt. Bu kadarn bilmeniz yeter ve Elizabeth de yanl zamanda yanl yerdeydi ve onun yanln grd. Polise gitti, polis onu FBI'a gnderdi, o da "Evet, tanklk ederim," dedi. Onu korumaya sz verdiler, ama ya bir yanllk yaptlar ya da Dolan' kmsediler. Belki ikisi de. Her neyse, Elizabeth bir akam arabasna bindi ve kontak anahtarna balanm olan bomba beni dul braktrd. Beni o dul brakt, Dolan yani.

fade verecek tank olmad iin de salverildi. O kendi dnyasna dnd, ben kendi dnyama. Ona Vegas'taki lks at kat, bana bombo bir ev. Ona pullu gece elbiseli ve krkl kadnlar, bana sessizlik. Ona bu yllar boyunca drt gri Cadillac, bana yal bir Buick Riviera. Benim sam dklrken onunki krlat. Ama ben onu hep gzetledim. Dikkatliydim, ok dikkatli hem de. Onun ne olduunu, neler yapabileceini biliyordum. Eer beni grrse ya da kendisi iin ne olabileceimi hissederse bir bcek gibi ezerdi beni. Onun iin ok dikkatliydim. yl nceki yaz tatilimde onu (yeteri kadar uzaktan) sk sk gittii Los Angeles'a kadar izledim. Oradaki gzel evinde kald ve partiler verdi, ben de insanlarn radyolarn yksek sesle aldklar ve kardaki barn neon lambasnn nn penceresinden ieri girdii ucuz bir otelde kaldm. O geceler uyuduumda hep Elizabeth'in kestanerengi gzlerini grdm, yaananlarn yaanmam olduunu grdm ve zaman zaman yzmde kuruyan gzyalaryla uyandm. Umudumu kaybetmek zereydim. Adam korunuyordu, hem de ok iyi korunuyordu. Yannda silahl ki gorili olmadan bir yere gitmiyordu ve Cadillac da zrhlyd. O iri radyal lastikleri, o kk ve huzursuzluk dolu lkelerin diktatrlerinin pek sevdii delii kendi kendine kapanan trdendi. Sonra, o son seferde, iin nasl yaplabileceini grdm, ama ancak ok kt bir korku geirdikten sonra. Onu Las Vegas'a kadar izlerken aramzda en az bir mil, bazen de iki mil brakmaya dikkat etmitim. Douya doru l geerken arabas ufukta bir parltdan baka bir ey deildi ve ben Eiizai^th'i, gnein salarnda nasl parldadn dnyordun. Bu defa ok geride kalmtm. Hafta ortasyd ve 71 no'lu karayolunda trafik rahatt. Trafik rahat olunca izlemek g olur, bunu bir ilkokul retmeni bile bilir. Getiim bir turuncu yel iaretinde SERVS YOLU 5 ML yazdn grnce daha da yavaladm. l servis yollar trafii kaplumbaa hzna drrd ve ben, gri Cadillac arabann hemen arkasnda kalmak istemiyordum. Bundan sonraki yol iaretinde SERVS YOLU 3 ML yazyordu ve altnda da u yaz vard: LERDE DNAMTLEME BLGES TELSZLERNZ KAPATIN.

Birka yl nce grdm bir film geldi aklma. Filmde silahl soyguncular, sahte trafik aretleriyle zrhl bir arabay le yneltmilerdi. Src numaray yutup da ldeki toprak yola girince (lde iftlik yollar, koyun srleri iin patikalar, hibir yere gitmeyen eski devlet yollar gibi binlerce yol vardr) hrszlar iaretleri kaldrmlar, sonra muhafzlar arabadan inmeden zrhl arac kuatmlard. Sonra muhafzlar ldrmlerdi. Bunu hatrlyordum. Muhafzlar ldrmlerdi. Ben de servis yoluna girdim. Yol tahmin ettiim kadar berbatt; sktrlm toprak zemin, iki eritli ve delik deikti. Buick'in yeni amortisrlere ihtiyac vard, ancak amortisrler pahal nesneler olup, ocuu ve intikamdan baka hayali olmayan dul bir erkek olsa da, retmenlerin genelde geriye brakt bir eydir. Buick sallana sallana giderken aklma bir fikir geldi. Bir dahaki sefere Los Angeles'tan Vegas'a ya da Vegas'tan Los Angeles'a gitmek zere ayrldnda Dolan'in arabasn izleyecek yerde, onu geip nden gidecektim. Filmdeki gibi sahte bir yol iareti koyup, onu Las Vegas'n batsndaki dalarla evrili sszla ekecektim. Sonra yine filmdeki soyguncular gibi iaretleri kaldrp... Birden geree dnverdim. Dolan'n arabas tam nmde, yolun kenarna park etmiti. Kendi kendini onaran trden olsa da lastiklerinden biri inmiti. Hayr, inmi deildi. Patlam ve yars janttan dar frlamt. Yerdeki sivri bir kaya paras minyatr bir tank tuza oluvermiti. ki korumasndan biri arabann nne krikoyu takmaya alyordu. Dieri Dolan'n yanndayd. lde olsalar bile grevlerini savsaklamyorlard. Ak yakal gmlei, koyu renkli pantolonu ve l rzgrnda savrulan kr salaryla Dolan bir kenardayd. Sigara iiyor ve adamlarn sanki baka bir yerdeymi, bir lokanta ya da bir balo salonundaym gibi seyrediyordu. Arabamn n camnda gz gze geldik ama beni tanmad. Oysa yedi yl nce beni bir n durumada karmn yannda otururken grmt (ama o zaman sam vard). Cadillac'a yetimi olmann korkusunun yerini mthi bir fke ald. Yan cama doru eilip, "Beni nasl unutabilirsin ki? Beni aklndan nasl karrsn?" diye barmay dndm. Ama bunu ancak bir kak yapard. Beni unutmu olmas iyiydi, beni nemsememesi ok iyiydi. Duvarn ardnda telleri kemiren fare olmak daha iyiydi. Kirilerin arasnda an rmekte olan bir rmcek olmak daha iyiydi.

Krikoyla bouan adam benden yana el salladysa da, grmezden gelen sadece Dolan deildi. Kolunu sallayan adamn ilerisine gzlerimi dikerek bir kalp krizi geirmesini diledim. Yola devam ederken bam zonkluyordu ve bir an ufuktaki dalar iki kat, hatta kat oalm gibi geldi bana. Bir tabancam olsayd, diye dndm. Bir tabancam olsayd! Bir tabancam olsayd onun o kokumu, o sefil yaamn orada sona erdirebilirdim! Birka mil sonra mantk yine galip geldi. Bir tabancam olsayd, olacak tek ey benim ldrlmemdi. Tabancam olsayd arabay kenara eker ve krikolu adam bana el sallaynca inip evreye deli gibi kurun yadrr ve belki de birini yaralardm. Ama sonra ldrlp derin olmayan bir ukura gmlrdm ve Dolan gzel kadnlarla dolap gm rengi arabasyla Los Angeles ile Las Vegas arasnda gidip gelirdi. l hayvanlar ise souk mehtabn altnda cesedimi karr ve kemiklerim iin bouurlard. Elizabeth'in de intikam alnmam olurdu. Dolan'n yanndaki insanlar ldrmek zere eitilmilerdi. Ben ise nc snf rencilerine ders vermek zere. Yola dnp de NAAT ALANI SONU tabelasyla karlatmda, 'Bu film deil,' dedim kendi kendime. Gerei filmle kyaslama yanlln bir daha yaparsam, miyop ve kel kafal bir nc snf retmeninin kendi hayalleri dnda bir yerde Kirli Harry olabileceini dnrsem, intikam diye bir eyden asla sz edilemezdi. Peki intikamm alamayacak mydm? Sahte bir servis yolu yaratma fikrim, yal Buick arabamdan atlayp n de kurun yamuruna tutmak kadar uzakt gereki olmaktan. On alt yamdan bu yana elime tfek alm deildim ve bir kere olsun bile tabancayla ate etmemitim. Byle bir ey bir ete olmadan yaplamazd; grdm o film bile, btn romantikliine ramen, bunu aka belirtmiti. Filmde iki grup halinde sekiz kiiydiler ve birbirleriyle telsizlerle balant kurmulard. Hatta zrhl aracn blgede yalnz olduunu saptamak iin yolun zerinde bir helikopter bile umutu. Filmin senaryosunu herhalde yzme havuzunun kenarnda buzlu ikisiyle oturan bir yazar yazmt ve o bile fikrini gerekletirmek iin bir orduya ihtiya duymutu. Oysa ben tek bamaydm. Bu mmkn deildi. Yllardr aklmdan geen dierleri gibi bu da bir anlk sahte bir parltyd. O gne kadar aklma gelen fikirler arasnda Dolan'n havalandrma sistemine zehirli gaz vermek, Los Angeles'taki evine

bomba yerletirmek ya da bazuka gibi bir silahla arabasn ate topuna evirmek de vard. En iyisi unutmakt. Elizabeth adna iimde konuan ses, "Onu ln sszlna ynelt ve orada hepsini ldr," diyordu. Olmazd ama. Baka hibir gerei kabul etmesem de, Dolan kadar uzun sre sa kalmay becermi birinin gdleri ok keskin olmalyd. Servis yolu numarasn o da, adamlar da, grdkleri anda anlarlard herhalde. Elizabeth iin konuan ses, "Bugn yola girdiler ya," dedi. "Bir an bile duraksamadlar. Mary'nin kk kuzusu gibi daldlar yan yola." Ama ben Dolan gibi insandan ok kurda benzeyenlerin tehlike konusunda altnc bir duyu gelitirdiklerini biliyordum. Bir yol yapm antiyesinden servis yolu iaretleri alp gerekli yerlere yerletirir ve hatta o portakal renkli klahlardan bile bulabilirdim. Bunlarn hepsini yapardm ama, Dolan yine de bu nesnelerde benim elimin heyecanl ter kokusunu alrd. O kurun geirmez camlarnn tesinden hem de. Gzlerini kapatr ve beyni olan o ylan deliinin derinliklerinde Ezabeth'in adn duyard. Elizabeth'in adna konuan ses susunca, onun en azndan bugnlk pes ettiini dndm. Ama Vegas ln ucunda titreyen glgeler halinde belirdiinde yine konutu. "yleyse onu sahte bir servis yoluyla kandrmaya alma," dedi. "Onu gerek bir eyle kandr." Buick yolun kenarna doru savrulurken iki ayam frene basarak glkle durdurdum. Dikiz aynasnda kendi aknlmdan irilemi gzlerime baktm. Elizabeth adna konuan o ses glmeye balad. Bu bir lgnn kahkahasyd, ancak ok gemeden ben de onunla glmeye balamtm.

***

Dokuzuncu Sokak Salk Kulb ne yazldmda, teki retmenler glmt. Ben de onlarla gldm. nsanlar kendileriyle birlikte gldke benim gibi birinden asla kukulanmazlar. Neden glmeyecektim ki? Karm leli yedi yl olmam myd? Tabutunda birka tel sa ve bir kemik ynndan baka bir ey deildi artk. Neden glmeyecektim ki? Benim gibi biri glmeyi kesince insanlar bir aksaklk olup olmadn dnr.

O sonbahar ve k boyunca kaslarm hep ardysa da, ben de onlarla gldm. Hep a oldumsa da gldm onlarla; yemei ikinci kere almak, gece yars yemekleri, bira ve yemek ncesi aperitif yoktu artk. ok krmz et ve yeillik, hep yeillik yiyordum. Noel geldiinde tam bir makine olmutum. Dolan' daha seyrek gryordum; ben gbeimi eritmek, kollarm, bacaklarm ve gsm glendirmekle meguldm. Ancak kimi zaman devam edemeyecek gibi oluyor, gerek formuma asla eriemeyeceimi; pasta yemeden, kahveme eker koymadan yaamayacam sanyordum. O zaman Dolan'n gzde lokantalarndan birinin karsnda arabam park ediyor ya da onun gittii kulplerden birine gidip, onun bir yannda buz gibi bir sarn, teki yannda bir kzl salyla sis grisi Cadillac arabasndan inmesini bekliyordum. te benim Elizabeth'imi ldren bu Bijan gmlekli, altn Rolex saati gece kulplerinin nda parldayan adamd. Yorgun olduumda ya da cesaretimi kaybettiimde lde vaha arayan susuz bir insan gibi, ben de Dolan' arardm. Onun zehirli suyundan ier ve kendime gelirdim. ubatta her gn komaya baladm ve teki retmenler, ne kadar gne ya srsem de, kzarp derileri dklen plak krmz kafama gldler. Sanki iki kere baylacak gibi olmamm ve kou sonlarnda bacaklarmn kaslar dakikalarca krampla titremiyormu gibi ben de onlarla gldm. Yaz gelince Nevada Karayolu Dairesi'ndeki bir i iin bavurdum. Belediye istihdam brosu, doldurduum forma bir damga vurup, beni Harvey Blocker adndaki blge ustabasna gnderdi. Blocker, Nevada gneinden adeta kapkara olmu uzun boylu bir adamd. zerinde kot pantolon, kollan omuzlarndan kesilmi bir tirt, ayaklarnda izmeler vard. Tirtnn zerinde KT DAVRANILAR yazyordu. Derisinin altndaki iri et ynlaryd kaslar. Bavuru formuma bakt. Sonra bana bakp gld. O iri eli iinde bavuru formu ok kk kalmt. "Sen dalga geiyorsun galiba, dostum," dedi. "Biz burada l gneinden ve l scandan sz ediyoruz; o tkrldmlarn gittikleri solaryum palavrasndan deil. Sen gerek yaamnda nesin, ahbap? Muhasebeci mi?" "retmenim," dedim. "nc snf retmeni." "Vay vay!" diyerek bir kahkaha savurdu. "Ykl karmdan! Tamam m?" Byk bir demiryolunda alm olan bykbabamn babasndan kalma bir cep saatim vard. Aile arasnda sylendiine gre, demiryolunun son altn ivisini aktklarnda dedem oradaym. Saati kartp Blocker'in yzne doru salladm.

"Bunu gryor musun?" dedim. "Alt yedi yz dolar eder." "Bu rvet mi yani?" Blocker tekrar gld. nsanlarn eytanla anlamalar yaptn duymutum, ama cehenneme girmek iin rvet verenlerin ilkisin sen." Yzme acr gibi bakt. "Bana nasl bir dert sarmakta olduunu anladn sanyorsun muhtemelen, ama ben bu konuda hibir fikrin olmadn sylyorum ite. ndian Springs'in orada temmuz aynda scakln krk be dereceye ktn gzlerimle grmmdr. Gl insanlar alatacak kadar scak olur ve sen gl deilsin. Kemiklerinin stnde birka spor kulb kasndan baka bir ey olmadn grmek iin gmleini kartmana gerek yok." "ii baaramayacam anlarsam brakrm," dedim. "Saat de sende kalr." "Dalga geiyorsun." Adamn yzne baktm. Uzun bir sre gz gze durup bekledim. Blocker akn bir sesle, "Dalga gemiyorsun," dedi. "Gemiyorum." "Saati emaneten Tinker'e brak." Parmayla kenardaki buldozerin src koltuunda oturan ve bir McDonald's meyveli keki yiyip bizi dinleyen siyah adam gsterdi. "Gvenilir bir insan mdr?" "Elbette." "O zaman sen beni kovana ya da ben eyllde okula dnene kadar saat onda kalsn." "Peki, ben karlnda ne vereceim?" Elindeki bavuru kdn gsterdim. "mzala onu. Senin yapacan ey de o ite." "Sen ldrmsn." Dolan' ve Elizabeth'i dndm, bir ey sylemedim. "Pis ile balayacaksn," dedi Blocker. "Kamyonun ardndan ukurlara krekle scak asfalt boaltacaksn. Saatini istediimden deil, ilk balayanlarn yaptklar i bu olduundan." "Tamam."

"Anladysan bir sorun yok." "Anladm." "Hayr, anlamadn," dedi. "Ama anlayacaksn." Haklyd.

***

Bundan sonraki birka hafta hakknda hibir ey hatrlamyorum; tek hatrladm scak asfalt krek krek boaltmak, bastrmak ve bam yerde kamyonun ardndan bir sonraki ukura kadar yrmek. Kimi zaman Strip'in yaknlarnda alyorduk ve kumar makinelerinin zil seslerini duyuyordum. Kimi zaman zillerin kafamn iinde aldn sanrdm. Bam kaldrnca Harvey Blocker'in, yz yoldan ykselen scan arasnda titreyerek merhametle bana bakmakta olduunu grrdm. Kimi zaman da buldozerin stnde branda glgeliin altnda oturan Tinker'e bakardm. Tinker dedemin saatini zincirinin ucunda salladka, madenin zerinden gne parltlar yaylrd. nemli olan, ne olursa olsun baylmamak, bilincine sk sk yapmakt. Haziran boyunca ve sonra temmuzun ilk haftas direndim. Bir gn Blocker le saatinde sandviimi yerken yanma geldi. Sandvii tutan elim titriyordu. Kimi geceler saat ona kadar titrerdim. Scaktand bu. Ya titreyecektin ya da baylacaktn ve ben Dolan' dnerek her naslsa titremeye devam ediyordum. "Hl yeterince kuvvetli deilsin, ahbap," dedi. "Doru. Ama sen bir de beni balangta grseydin." "Her an arkama bakp seni yolun ortasnda baygn ya tarken greceimi sanyorum. Ama baylacaksn." "Hayr, baylmayacam," dedim. "Baylacaksn. Elinde krekle kamyonun ardnda yrmeye devam edersen baylacaksn." "Hayr." "Yazn en scak gnleri balamad daha." "Bana bir ey olmaz."

Blocker cebinden bir ey kartt. Dedemin saati. Kucama att. "Al bu lanet eyi, ben istemiyorum," dedi. "Ama bir anlama yapmtk." "Anlamadan vazgeiyorum." "Beni kovarsan seni ikyet ederim," dedim. "Bavuru formunu imzaladn. Sen..." "Seni kovmuyorum," dedi gzlerini kararak. "Tink sana kepe kullanmasn retecek." Ne diyeceimi bilemeyerek uzun uzun baktm yzne. Serin ve gzel nc snf dersliim ok uzaktayd artk ve Blocker gibi bir insann nasl dndn ya da syledii bir eyin ne anlama geldiini hl bilemiyordum. Onun bana ayn zamanda hem hayran olduunu, hem de beni kk grdn biliyordum. Bunlar neden hissettii hakknda hibir fikrim yoktu. Kafamn iinde birden Elizabeth'in sesini duydum: "Buna kafan takma, sevgilim. Senin iin Dolanla. Dolan' hatrla." Sonunda, "Bunu neden yapyorsun?" diye sordum. Yzme bakt, onun hem fkeli hem de alayc olduunu grdm; ama sanrm baskn duygu fkeydi. "Senin neyin var, ahbap? Sen beni ne sanyorsun?" "Ben..." "Lanet saatin iin seni ldreceimi mi sandn? Bunu mu sandn, ha?" "zr dilerim." Dedemin saatini cebime koydum. "Sen hi gl olmayacaksn, ahbap. Baz insanlar ve baz bitkiler gnete kk salar. Bazlar da kuruyup lr. Sen lyorsun. ldn biliyorsun ve hl glgeye girmek istemiyorsun. Neden? Neden kendini byle zora sokuyorsun?" "Benim de kendime gre nedenlerim var." "Bundan hi kukum yok ve yoluna kacak olann Tanr yardmcs olsun." Blocker kalkp gitti yanmdan. Ardndan Tinker srtarak yaklat.

"Kepe kullanmasn renebilecek misin, ha?" "Sanrm," dedim. "Bence de renirsin. Blocker senden holanyor, ama bunu nasl syleyeceini bilemiyor." "Farkna varmtm." Tinker gld. "Epey sertiz, deil mi?" "yle olduunu umarm," dedim. O yaz kepe kullanarak geirdim ve sonbaharda okula dndmde Tinker kadar siyahtm. teki retmenler bana glmyordu artk. Bazen ben getikten sonra gzlerinin ucuyla bana bakyorlard, ama glmyorlard. "Benim de nedenlerim var," demitim ona. Vard da. O yaz cehennemde geirmemin nedeni kapris deildi. Bir insana mezar kazmaya hazrlanmak bu kadar ar koullarda almay gerektirmez, ama benim aklmda bir insan yoktu. 0 lanet Cadillac arabay gmmeye niyetliydim.

***

Ertesi yl Eyalet Karayollar Komisyonu'nun posta listesine alnmtm ve her ay "Nevada Yol iaretleri" adl bir blten geliyordu. Ben brorn son bir iki sayfasyla ilgilenirdim. Takvim balkl bu blmde gelecek ayn yol yapm ve onarm almalarnn listesi yer alrd. Ben zellikle YENKAP ksaltmas altnda yazl yer ve tarihleri incelerdim. Bu yeni kaplama demekti ve Harvey Blocker'in ekibinde alrken, servis yolunda en ok ihtiya duyulan onarmlarn bunlar olduunu renmitim. Her zaman deil ama. Bir yolun bir ksmnn kapanmas ancak baka seenein olmamas durumunda bavurulacak bir yntemdi. Ama ben bu alt harfin erge Dolan'n sonu olacandan emindim. Sadece alt harf, ama bunlar ryamda grdm zamanlar da oluyordu. Bu kolay ya da yaknda olacak bir ey deildi; bunun iin yllar gerekebileceini ve bu arada Dolan' bir bakasnn temizleyebileceini biliyordum. Dolan kt bir insand ve kt insanlarn tehlikelerle dolu yaantlar vard. Drt ayr erinin bir noktada bulumas gerekiyordu: Dolan'n yolu, benim tatil zamanm, milli bir bayram ve gnlk bir hafta sonu.

Yllarca bekleyebilirdim. Ya da bu hi gereklemezdi. Ama iim sakindi; bunun mutlaka olacandan ve olduunda da hazrlkl bulunacamdan emindim. Sonunda oldu da. O yaz deil ama, hatta onu izleyen sonbaharda da deil. Geen yln haziran aynda "Nevada Yol laretleri"ni atmda Takvim'de u ilanla karlatm. 1 TEMMUZ 22 TEMMUZ (YENKAP)

Ellerim titreyerek masa takviminin temmuz ayn buldum. 4 Temmuz pazartesi gnne geliyordu. Bamszlk Bayram. Eh, erilerin gereklemiti; benim iin tatil, milli bir bayram ve gnlk hafta sonu. Bylesine geni kapl bir onarmda trafik mutlaka servis yolundan verilirdi. Ama Dolan? Drdnc eri ne olacakt? Onun 4 Temmuz haftas ki Las Vegas iin pek hareketli bir hafta olmazd Los Angeles'a kere gittiini hatrlyordum. kere de baka yerlere gitmiti bir kere New York'a, bir kere Miami'ye ve bir kere de ta Londra'ya ve yedi ylda sadece bir kere Vegas'ta kalmt. Eer giderse... Bunu renmemin bir yolu var myd? Bunu uzun uzun dndysem de, gzlerimin nnden iki sahne gitmek bilmiyordu. Birincisinde Dolan'n arabas 71 no'lu karayolu zerinde arkasnda uzun bir glge brakarak Los Angeles'a doru gidiyordu. Onun LERDE SERVS YOLU iaretlerini getiini gryordum. Cadillac terk edilmi yol aralarnn yanndan geiyordu. Aralar gnlk tatil iin orada ylece braklmt. kinci sahnede hemen hemen her ey aynyd, sadece yan yola sapma iaretleri yoktu. nk onlar kaldrmtm. Okulun son gn bunu nasl renebileceim aniden aklma geldi. Aklm okuldan da, Dolan'dan da ok uzaklardayken, birden daldm uyuukluktan kurtuldum ve krsnn kenarnda duran vazoyu devirdim (rencilerim bana okul sonu armaan olarak l ieklerinden bir demet getirmilerdi). Vazo yere dp paralannca, kendileri de uyuklayan rencilerim birden ayaa dikildi. Yzmde onlar korkutan bir ey grm olmallar ki, Timothy Urich adndaki kk olan alamaya balaynca kendisini avutmaya koyuldum.

Bir yandan da araflar, diye dnyordum. araflar, yastk klflar ve gm eya; hallar. Her eyin olduu gibi kalmas gerek. O her eyi yle isteyecektir. Elbette. Her eyi olduu gibi istemek Dolan'n, tpk Cadillac' gibi, bir parasyd. Glmsemeye baladm, Timmy Urich de bana bakp glmsedi, ama ben Timmy'ye glmsemiyordum. Benim glmsediim Elizabeth'ti.

*** Okul o yl 10 Haziran'da sona erdi. On iki gn sonra uakla Los Angeles'a gittim. Bir araba kiralayp her zaman kaldm otele yerletim. gn arka arkaya Hollywood Hills'e gidip Dolan'n evini gzetledim. Fark edebilirler endiesiyle srekli olarak gzetlemiyordum. Zenginler hrszlar seebilmeleri iin adam tutarlar. lk bata hibir ey yoktu. Ev kapatlmamt, imler bakmsz deildi ve havuzdaki su temizdi. Ama yine de evde bir boluk ve kullanlmamlk vard; yaz gneine kar perdeler ekilmiti, evin nndeki yolda arabalar yoktu, atkuyruu sal gen bir adamn iki gnde bir temizledii havuzu kullanan yoktu. 29 Haziran'da, bir yl daha gzetlemeye ve beklemeye hazrlanmken, LOS ANGELES GVENLK SERVS yazl mavi bir arabann Dolan'n evinin bahe kapsnda durduunu grdm. niformal bir adam arabadan inip cebinden kard bir anahtarla kapy at. Arabay ieri srp keyi dnd. Birka dakika sonra yayan olarak geri geldi, kapy kapatp kilitledi. Eh, hi olmazsa tekdzelii kran bir ey olmutu. imde hafif bir umut. Arabay srdm, oradan tam iki saat uzak kaldktan sonra bu defa sokan dier ucuna park ettim. On be dakika sonra evin nnde mavi bir kamyonet durdu. Kamyonetin yan tarafnda, BYK JOE TEMZLK SERVS yazyordu. Kalbim dar frlayacak gibi oldu. Dikiz aynasndan seyrediyordum; kiralk arabann direksiyonunu tutan ellerimin direksiyonu nasl sktn hl hatrlarm. Kamyonetten drt kadn kt; ikisi beyaz, biri siyah, biri inli. Garsonlar gibi beyaz giyinmilerdi; ama garson deil, temizlikiydiler. Biri kapnn zilini alnca gvenlik eleman gelip at. Bei birden konuup akalat. Gvenlik memuru kadnlardan birine parmak atmaya alt ve kadn glerek adamn eline vurdu.

Kadnlardan biri kamyonete binip baheye srd. Muhafz kapy kilitlerken dierleri konuarak eve doru yrdler. Yzmden aa terler boanyordu; ter deil de, yad sanki. Kalbim gmlyordu iimde. Dikiz aynasnda gr alanmdan kmlard. Bir kumar oynayp bam evirip baktm. Kamyonetin arka kaplarnn aldn grdm. Kadnlarn birinin elinde bir araf yn, dierinde havlular, ncsnde elektrikli sprge vard. Gvenlik memuru kadnlar eve ald. Ben neredeyse arabay sremeyecek kadar titreyerek uzaklatm oradan. Evi hazrlyorlard. Dolan gelecekti. Dolan Cadillac arabasn her yl, hatta iki ylda bir bile deitirmezdi; gri Sedan DeVille o haziranda neredeyse yan dolduracakt. Boyutlarn ezbere biliyordum. Bir aratrmac yazar olduumu syleyerek GM'ye mektup yazp renmitim. Bana o yln bir el kitabyla brorn gndermilerdi. Hatta zerine adresimi yazp pulladm zarf bile geri gndermilerdi. Byk irketler zararda olduklar zaman bile kibarlklarn koruyor anlalan. Arabann en geni, en yksek ve en uzun yerlerinin llerini alp Las Vegas Lisesi'nde matematik retmeni olan bir arkadama gtrmtm. Daha nce sylediim gibi, bu i iin hazrlanmtm ve hazrlm sadece bedensel deildi. Kesinlikle hem de. Problemi bir varsaym olarak ortaya koymutum. Bir bilimkurgu hikyesi yazyordum ve rakamlar kesin olmalyd. Hatta szde hazrladm hikyenin bir iki yerini bile anlatmtm ve bu yaratclm en ok da beni artmt. Arkadam bu uzay keif aracmn ne hzla gideceini sordu. Bu beklemediim bir soruydu. nemli olup olmadn sordum. "Elbette nemli," dedi. "Hem de ok nemli. Bu keif aracnn tuzana dmesini istiyorsan, tuzan kusursuz olmas gerek. Sen bana be metreye bir buuk metre dedin." Bunun tam l olmadn sylemek iin azm aarken elini kaldrp beni susturdu.

"Yaklak bir rakam. Yay hesaplamasn kolaylatrr." "Neyi?" "ini yayn," deyince sakinletim. intikam almaya yemin etmi bir insann k olabilecei bir deyimdi bu. Kapkara ve meum bir sesi vard. ni yay. Ben arabay alacak bir mezar kazmann yeterli olacan sanmtm. Oysa arkadam bana ukurun mezar deil bir tuzak olmas gerektiini gstermiti. "Biim ok nemli," dedi. Benim aklmdaki ukur ie yaramayabilirdi ve bu olaslk glyd. "Ara ukurun banda dmezse tm ieri girmeyebilir," dedi. "Bir sre kayar ve eik bir durumda kalrsa uzay yaratklar arka kapdan kabilir ve senin kahramanlarnn iini bitirirler." Bunun aresi giri ucunu geniletip ukura bir huni biimi vermekti. Sonra hz sorunu vard. Dolan'n arabas ok hzl gidiyorsa ve ukurun boyu ksa olursa, zerinden uacak ve ukurun teki tarafna arpacakt. O zaman araba ukura dmeden tepest yuvarlanacakt. Dier yandan, Cadillac ok yava gidiyorsa ve ukurun boyu ok uzunsa, o zaman dipte tekerleri stne deil de, burnu stne oturacakt; bu da ie yaramazd. Bagaj ve arka tamponu iki kar darda kalm bir arabay gmemezdin. "Bu aracn ne hzla gidecek, imdi syle bakalm?" Hemen bir hesap yaptm. Dolan'in srcs ak yolda altm altm be mil aras bir hz yapyordu. Benim iaret ettiim yere girince herhalde hzn azaltacakt. "Saatte elli mil kadar," dedim. "Aha!" Arkadam hemen hesap cetveliyle hesaba koyulduunda, ben de yannda oturup o gzelim deyimi, ini yayn dndm. Arkadam ban kaldrd. "Biliyor musun? 0 aracn boyutlarn deitirmeyi dnebilirsin," dedi. "yle mi? Neden?" "Bir keif arac iin ok byk. Bu neredeyse bir Lincoln Mark IV boyutlar." Gld sonra. Ben de gldm. Birlikte gldk. ***

Kadnlarn araflar ve havlularla ieri girdiini grnce hemen uaa atlayp Las Vegas'a dndm. Eve gittim, oturma odasna girip telefonu atm. Ellerim titriyordu. Dokuz yldr bir rmcek ya da bir fare gibi bekleyip gzetlemitim. Dolan'a Elizabeth'in kocasnn kendisiyle ilgilendii hakknda en kk bir ipucu bile vermi deildim. Vegas'a giderken lastii patlayan arabasn getiimde bana o bo nazarlarla bak, beni o zaman kzdrmsa da, hak ettiim dld. Ama imdi bir riski gze alacaktm. Ayn anda iki yerde olamayacam ve Dolan'm gelip gelmediini ve yol deiiklii iaretini ne zaman kaldrmam gerektiini bilmek iin bu riski gze almak zorundaydm. Uakla dnerken bir plan gelitirmitim. Onu iler duruma getirmeye alacaktm. Los Angeles telefon idaresinden Byk Joe Temizlik Servisi'nin numarasn alp aradm. "Ben Rennie kram Servisi'nden Bili," dedim. "Cumartesi gecesi Hollywood Hills'te, Aster Drive 1121 numarada bir parti verilecek. Acaba Bay Dolan'm mutfak dolabndakl pun ksesini kzlarnzdan biri kontrol edebilir mi diye soracaktm." Beklemem sylendi. Ama geen her saniye, adamn iin iinde bir gariplik sezip telefon idaresini teki hattan arad hakkndaki kukularm arttryordu. Sonunda telefona geldi. Kzm gibiydi, ama bu nemli deildi. yle olmasn yelemitim zaten. "Cumartesi gecesi mi?" "Evet. Bizde o kadar byk pun ksesi yok ve ben ondakinin yeterli olacan sanyorum. Ama emin olmak istemitim." "Bak Baym, benim nmdeki listede Bay Dolann evine pazar gn leden sonra saat ten nce dnmeyecei yazl. Kzlarm senin istediini yapar, ama nce bu ii halletmeliyim. Bay Dolan yle dalga geilecek biri deildir. Eer bir gn erken dnecekse, oraya hemen birka kii daha gndermem gerekecek." "zin verirseniz bir daha kontrol edeyim." Telefonun yanndaki nc snf ders kitabn grltyle kartrdm. "Vay canna!" dedim. "ok zr dilerim. Davetpazar gecesi iinmi. Gerekten zr dilerim. Benim byk pun ksem Glendale'de bir dnden pazar sabah gelecek zaten."

Telefonu kapatp planm kurmaya baladm. Los Angeles'a saat te varmak iin Vegas'tan pazar sabah onda kmas gerekirdi ve servis yolu blgesine on bir on be ila on bir otuz arasnda varrd ki, o saatlerde yol genellikle bombo olurdu. Hayal kurmaktan vazgeip eyleme geme zamannn geldiine karar verdim. Gazetedeki ilanlara bakp birka telefon ettim, sonra da benim mali imknlarm dahilinde olan kullanlm be arabaya bakmaya gittim. Sonunda fabrikadan Elizabeth'in ld yl km olan eski Ford kamyonette karar kldm. Paray nakit dedim. Banka hesabmda sadece iki yz elli yedi dolar kalmt, ama bundan hi sklmadm. Eve dnerken bir kiralama maazasndan portatif bir hava kompresr aldm. Cuma gn kamyoneti ykledim: Krekler, kazmalar, kompresr, bir alet antas, bir tekerlekli kriko, drbn, yine dn alnm bir Karayollar Dairesi basnl delgisi. Kum rengi byk bir drt ke branda paras, bir rulo branda ve yirmi bir tane ta. ln balangcndaki alveri merkezinden bir ift araba plakas alp kamyonetime taktm. Vegas'n yetmi alt mil dnda ilk turuncu levhay grdm: YOL YAPM ALANI. SOLLAMAK TEHLKELDR! Ondan bir mil sonra da... her ne kadar bilmiyorsam da, Elizabeth'in lmnden beri beklediim iareti grdm. SERVS YOLU 6 ML. Servis yolu iki tepe arasndayd. Karayolu Dairesi eski toprak yolu dzelmi ve geici trafik ykn alabilmesi iin geniletmiti. elik bir kutu iinde kilitli bir bataryadan enerji alan, yanp snen bir ok, yolu iaretliyordu. Servis yolunu geip de ikinci tepeye doru giderken yol iki sral konik engelle kapatlmt. Bunlarn gerisinde de (yanp snen birinci oku grmeyecek kadar kr insanlar olduu dnlerek) bir ilan tahtas kadar kocaman bir iaret levhas daha vard: YOL KAPALI. SERVS YOLUNU KULLANIN. Ancak servis yolunu gerektiren neden buradan grnmyordu ve bu da ok iyiydi. Dolan'n, dmeden nce tuza fark etmesini istemiyordum. abuk hareket ederek bu ii yaparken grlmek istemiyordum kamyonetten ktm ve konik iaretlerden sekiz on tanesini ekerek

kamyonetin geecei bir aralk atm. YOL KAPALI levhasn saa ektim, sonra kamyonete koup bindim ve atm aralktan getim. Arkamdan bir motor sesi duyuluyordu. Yol iaretlerini yerlerine yerletirmeye kotum, ikisi elimden dp yol kenarna yuvarland. Koarak arkalarndan gittim. Karanlkta bir taa arpp yzst dtm, kalktmda yzm toz toprak iindeydi, elim kanyordu. Araba biraz daha yaklamt, ok gemeden servis yolundan nceki tepenin banda grnecek ve srcs uzak farlarnn nda kot pantolonlu bir adamn yol iaretlerini yerletirmeye altn ve Nevada Eyalet Karayolu Dairesi aralarndan baka bir aracn bulunmamas gereken yerde bir kamyonet durduunu grecekti. Sonuncu iareti de diktikten sonra levhay eski yerine ektim. Arkamdaki aracn Nevada Eyalet Polisi'ne ait olduundan hi kukum yoktu. Kamyonete koup bir sonraki tepeye doru srerken arkamdaki tepede arabann klar belirdi. Farlarmn snk olmasna ramen beni grm myd? Sanmyordum. Koltua yaslanp gzlerimi kapatarak kalp atlarmn yavalamasn bekledim. Az sonra arkamdaki araba servis yoluna girdi ve sesi giderek uzaklat. Ben olduum yerde gvendeydim. Artk ie koyulma zaman gelmiti.

***

Tepenin tesinde yol bir initen sonra dmdz devam ediyordu. Bu dzln te ikisinden sonra yol diye bir ey kalmyor, yerini toprak ynlar ve uzun bir mcr eridi alyordu. Bunu grp dururlar myd? Geri mi dnerlerdi? Yoksa servis yolu iaretini grmedikleri iin yola devam m ederlerdi? Bunun iin kayglanmayacak kadar geti artk. Dzln balangcndan yirmi metre ilerde bir noktay setim. Kamyoneti yol kenarna ekip iindekileri boalttm. Sonra dinlenmek iin durunca bam kaldrp souk l yldzlarna baktm.

"e balyoruz, Elizabeth," diye fsldadm onlara. Souk bir elin ensemi okadn hisseder gibi oldum.

***

Kompresr ve delgi aleti mthi grlt karyordu, ama yapacak bir ey yoktu. Gece yarsna kadar iin ilk aamasn bitirmeyi umuyordum. Daha uzun srecek olursa kompresrn benzini kstl olduundan bam derde girecekti. Bo ver, diye dndm. Gece yars basnl delgiyi kullanann hangi aptal olduunu merak edeceklerini at kafandan. Dolan' dn. Gri Sedan DeVille'i dn. D yayn dn. Alet kutumdan metre ve tebeir alp matematiki arkadamn hesaplad lleri iaretledim. bitince ortaya bir buuk metre eninde, on drt metre uzunluunda bir dikdrtgen kt. Sonra bu kutunun iine enlemesine ve boylamasna izgiler izerek krk iki kare izdim. Gmleimin kollarn svadm, kompresr altrdm ve bir numaral karede ie baladm. umduumdan hzl gidiyordu. lk i kare biimindeki asfalt paralarn kartmakt. Ancak bu i gece yarsna kadar bitmedi ve sabaha kar te kompresrn benzini tkendi. Ama byle bir ey olacan dnerek kamyonetin deposundan benzin ekmek iin bir hortum getirmitim. Benzin kapan atm, benzin kokusu burnuma dolunca kapa kapattm ve kamyonetin arkasna srtst serildim. Bu gece daha fazla alamayacaktm. Giydiim kaln eldivenlere ramen ellerim su kabarcklaryla dolmu, hatta bazlar patlamt bile. Tm vcudum delgi aletinin sarsntsndan titriyor gibiydi. Bam aryordu. Dilerim aryordu. Belkemiimin ii krk cam paralaryla doldurulmu gibiydi.

Yirmi sekiz kareyi kaldrmtm. Yirmi sekiz. Geriye on drt tane kalmt. Hem bu sadece balangt. Asla, diye dndm. Olanaksz. Yaplamaz.

O souk el yine. "Evet, sevgilim. Evet." Kulaklarmdaki nlama imdi hafifliyordu; zaman zaman yaklaan bir arabann sesini duyuyordum. Yarn cumartesiydi... Bugn yani. Bugn cumartesiydi. Dolan pazar gn gelecekti. Vakit kalmamt. "Evet, sevgilim." Patlama onu parampara etmiti. Polise grdklerini anlatt iin, tehditlere boyun emedii iin, cesur olduu iin sevgilim para para olmutu ve Dolan hl Cadillac arabasyla geziyor, yirmi yllk viski iiyordu. "Deneyeceim," diye dndm ve sonra lmden farksz olan derin bir uykuya daldm. ***

Uyandmda saat sekiz olmasna ramen gne kavurucuydu. Dorulur dorulmaz bir lk atarak zonklayan ellerimi yzme kapattm. almak m? On drt para asfalt skmek mi? Ben yryemiyordum bile. Ama yrmeliydim ve yrdm de. Torpido gznden byle bir durum iin bulundurduun Empirin'i aldm. Kendimi formda sanmtm, deil mi? Gerekten bunu dnm mydm? ok komikti dorusu! Suyla drt tablet itim, midemde zlmesi iin on be dakika bekledikten sonra rek ve kuru meyveden oluan kahvaltm ettim. Kamyonetten benzin ekerken kokudan kusmamak iin kendimi g tuttum. Eer yol ekibi uzun hafta sonu iin evlerine girerken depolarndaki benzini boaltmlarsa ne olacak, diye dndm ve hemen ayn anda bu dnceyi kafamdan attm. Kontrolmde olmayan eyler iin kayglanmann bir anlam yoktu. Kendimi bir B52'den parat yerine elinde emsiyeyle atlam bir insan gibi hissediyordum. "Yapamayacam."

"Ltfen, sevgilim." En kts o ilk saatti; ondan sonra delgi aletinin tekdze sarsnts Empirin'le birlikte beni uyuturdu; ellerim, srtm, bam hep uyutu. Saat on birde son asfalt parasn da kestim. imdi sra, Tinker'in bana yol makinelerini dz kontakla altrma konusunda rettiklerini hatrlamaya gelmiti. Kamyonetime dnp yarm mil ilerdeki yol yapm yerine gittim. Aradm makineyi hemen grdm. Byk bir CaseJordan kepesi: 135.000 dolarlk malzeme. Blocker'in yanndayken bir Caterpillar srmtm, bu da onun ayns olmalyd. yle olacan umuyordum. Kepeye kp vites kolunun stndeki krokiye baktm. Cat'nkinin aynyd. Yerde bir uval vard. Kaldrp altnda anahtar aradm. Ama yoktu. Tink'in sesi kulaklarndayd: "Bir ocuk bile bunlar ksadevre yapp altrabilir. Hi nemli deil. Arabalarda hi olmazsa bir kilit vardr. una bak. Hayr, anahtar soka can yere deil. Anahtarn yok biliyorsun, onun deliini ne yapacaksn. uraya, altna bak. O sarkan telleri gryor musun?" Baknca sarkan telleri grdm. Tpk Tinker'in gsterdii gibi; krmz, mavi, sar ve yeil. Her birinin iki santim kadar stn kazyp arka cebimdeki bakr teli kardm. "Bak, evlat, krmz ile yeili birletireceksin. Bunu sakn unutma, olur mu? O ikisini birletirdin mi dz kontak yapm olursun." Elimdeki tellerin ucunu kepenin krmz ve yeil tellerindeki plak yere geirdim. Ensemden akan terler gmleimden ieri girip beni gdklyordu. "Mavi ile sary tut imdi. Onlar birletirmeyeceksin, sadece birbirlerine srteceksin ve bunu yaparken plak teli elinle tutmamaya dikkat edeceksin. Mavi ve sar konta altrr. Elencen bitince krmz ve yeili birbirinden ayrrsn. Sahip olmadn anahtar kontaktan karrm gibi." Mavi ve sar telleri birbirlerine dedirdim. Kocaman, sapsar bir kvlcm knca irkilip geriye ekildim, bam arkadaki demirlerden birine vurdum. Sonra eilip bir daha denedim. Motor ksrd, kocaman kepe aniden ileri frlad. Ben arkaya savruldum, bam direksiyon simidine arptm. Vitesi boa almay unuttuumdan az kalsn bir gzden olacaktm. Tink'in kahkahalarn duyar gibiydim.

Vitesi boa alp telleri yine birbirlerine dedirdim. Motor bir kere ksrd, havaya rzgrn annda savurduu koyu bir duman fkrd ve motor dnd. Telleri braktm ve jingleyi ektim. Motor muntazam alnca birinci vitese geirdim, koca arac evirdim ve yolun batya giden eridindeki kahverengi uzun dikdrtgene doru srdm. O gn grleyen bir motor ile kavurucu gneten baka bir ey yoktu. Kepenin srcs emsiyesini almay unutmamt. Saat ikiye geldiinde asfalt paralarn iterek yol kenarndaki hendee atmtm. Btn asfalt paralar bitince kepeyi yeniden yerine gtrdm. Benzinim azalyordu, hortumla ekme zaman gelmiti. Kamyonetin yannda durdum, hortumu aldm ve hipnotize olmu gibi byk su bidonuna baktm. Hortumu bir anlna brakp kamyonetin arkasna girdim. Bama, yzme, gsme su dkerken zevkten lklar atyordum. Suyu iersem kusacam biliyordum, ama imek zorundaydm. tim ve kustum. Hem de yerimden kalkmadan, bam yana evirerek. Sonra uyudum. Uyandmda hava kararmak zereydi ve bir yerlerde bir kurt mor gkyznde ykselen mehtaba uluyordu.

***

Gnn son klarnda asfaltta kestiim yer gerek bir mezara benziyordu, efsanevi bir canavarn mezarna. "Asla," dedim asfalttaki o uzun ukura. "Ltfen," diye Elizabeth mrldand. "Ltfen... Benim iin." Torpido gznden drt Empirin tableti daha alp yuttum." "Senin iin," dedim. ***

Case Jordan' benzin deposu bir buldozerinkinin yanna gelecek ekilde ekip, bir levyeyle depo kapaklarn atm. Yakt ektikten sonra bir sre hi dnmemeye alarak ayn ykselmesini bekledim. Sonra yolu kestiim yere dnp ie koyuldum. Ay nda kepeyi kullanmak, kavurucu l gnei altnda asfalt delmekten daha kolaysa da, aacam ukurun tam istediim eimde olmas

iin yava almak zorunda kalyordum. Bu nedenle sk sk inip getirdiim gnyeyle eimi lmekteydim. Her seferinde motoru durdur, aa in, l ve tekrar yukar k. Normalde byk bir sorun deildi, ama benim vcudum kaskat kesilmiti ve yaptm her hareket kemiklerimi ilerine kadar szlatyordu. En kts de srtmd; srtma hi de ho olmayan bir eyler yaptmdan emindim. Ama dier her ey gibi bunu da daha sonra dnecektim. Bir buuk metre eninde ve on drt metre boyunda bir ukur gerekseydi, bu gerekten olanaksz olurdu. Byle bir ukurdan karlacak toprak elli metrekpe yaknd. Matematiki dostum, "Kt yaratklarn iine ekecek bir huni biimi yaratmalsn," demiti. "Eik bir dzlem olmal." Ne demek istediini bir baka kda izmiti. "Galaksiler aras isyanclarn ya da her neyseler, hesaplanann yars kadar toprak kazacaklardr." Ktta bir hesap yapm ve, "ocuk oyunca, yirmi be metrekp kar dar, bir kii bile kazabilir," demiti. Bir zamanlar bunun ocuk oyunca olduuna ben de inanmtm, ama bu inancm uzun srmemiti. Eimi bir daha l. "Sandn kadar kt deil, deil mi, sevgilim? Hi olmazsa kayalk deil..." ukur derinletike uzunluu boyunca daha dikkatle hareket ediyorum. Artk ellerim kan iindeydi. "Kepe yere deene kadar levyeyi it. teki levyeyle kepeyi ileri sr. imdi kaldr... evir ve (bu arada, boynunun ve srtnn zonklamasn dnmemeye al) hendee, asfalt paralarnn zerine boalt." "Aldrma, sevgilim, i bitince ellerini sararsn. Onun iini bitirince."

***

Douda ilk solgun sezdiimde ukura inip gnyeyle bir kere daha ltm. Artk ukurun sonuna yaklayordum, ii bitirecek gibiydim. meldim ve o anda srtmda bir eyin koptuunu hissettim. Boazmdan bir lk koptu ve devrildim. Ellerimle belime skca bastrdm. ukurun iine yanlamasna

Sanc yava yava azalnca ayaa kalkabildim.

"Tamam," diye dndm. "Hepsi bu kadar ite. Bitti artk. Sen elinden geleni yaptn, ama bitti artk." "Ltfen sevgilim," diye fsldad Elizabeth. "Ltfen pes etme. Devam et ltfen." "Kazmaya m devam edeyim? Ben yryebileceimden bile emin deilim." "Ama o kadar az kald ki!" Bu artk Elizabeth'in adna konuan ses deildi; Elizabeth'in ta kendisiydi. "O kadar az kald ki, sevgilim!" Giderek artan kta kazdm yere baktm ve ar ar bam salladm. Haklyd. Kepeyle ukurun ucu arasnda bir buuk metre kadar kalmt; en fazla iki metre. "Bunu yapabilirsin, sevgilim, yapabileceinden eminim." Ama beni ie devama zorlayan aslnda onun sesi oldu. Bunu baaran, ben orada toz toprak iinde, ellerim parampara bir halde ukurda dururken Dolan'n lks evinde uyumakta olduu hayaliydi. Dolan zerinde ipekli pijamasnn altyla uyuyordu, yanndaki sarn da pijamann stn giymi. Aadaki garajn camla kapl zel blmesinde eyalar yklenmi olan Cadillac da yola kmaya hazr bekliyordu. "Pekl," dedim. Kepenin src koltuuna kp motora gaz verdim.

***

Saat dokuza kadar devam edip sonra braktm. Yapacak baka eyler vard ve bunlar iin zamanm kalmayacakt. Eik zeminli ukurum on metre kadard. Bu kadaryla yetinecektim. Kepeyi eski yerine gtrp park ettim. Ona tekrar ihtiyacm olacakt, bu da yeniden benzin ekmek demekti, ama bunu yapacak zamanm kalmamt. Empirin'e de ihtiyacm vard, ama iede ok az kalmt ve onlara daha sonra daha ok ihtiya duyacaktm. Evet, yarn... Pazartesi, ayn drd. Empirin yerine on be dakika dinlendim. Buna zamanm yoksa da, kendimi dinlenmeye zorladm. Kamyonetin arkasnda srtst yattm, kaslarm birbiri ardndan seyirirken Dolan' dndm.

u anda el antasna son birka eyasn koyuyor olmalyd; gzden geirecei baz ktlar, tra takm, belki bir kitap. imden kt bir ses, "Ya bu defa uakla giderse," diye fsldad. Elimde olmadan inledim. Daha nce Los Angeles'a hi uakla gitmemiti, hep Cadillac'la gitmiti. Uaktan holanmad fikrine kaplmtm. Ama bazen uaa bindii de olurdu. Bir keresinde ta Londra'ya kadar gitmiti ve bu dnce zonklayan bir yara gibi kafama takld durdu. *** Saat dokuz buukta branda rulosunu, talar ve ivileri kardm. Hava biraz bulutlu ve serindi. Tanr insana bazen Itufta bulunur. O ana kadar byk straplar arasnda plak kafam unutmutum, ama imdi parmamla dokununca canm acmt. Arabann dikiz aynasndan baknca kafatasmn kpkrmz olduunu grdm. Vegas'ta Dolan son dakika telefonlarn ediyor olmalyd. Srcs Cadillac' binann nne ekmek zereydi. Benimle araba arasnda sadece yetmi be mil vard ve Cadillac ok gemeden o mesafeyi saatte altm mil hzla azaltmaya balayacakt. Durup da yanm kafatasna acyacak zamanm yoktu. Yan basmdaki Elizabeth, "Gneten yanm kafana baylyorum, sevgilim," dedi. "Teekkr ederim, Beth," dedim ve talar ukura tadm.

***

daha nce yaptm kazya kyasla hafifti ve srtmdaki o katlanlmaz sanc yerini srekli bir zonklamaya brakmt. O imal ses, "Ya sonra?" diye sordu. "Ya sonra ne olacak?" Sonra ne olursa olacakt, hepsi o kadar ite. Tuzak zamannda hazr olacak gibiydi ve nemli olan buydu. talar iyice erimi olan asfalta bastrarak ukur boyunca yerletirdim. Hepsi tamam olunca ukur tebeirle izdiimdeki gibi olmutu. Ondan sonra branda rulosunu ukurun bana ektim ve ukuru rtecek biimde teki ucuna kadar ektim. imdi nmde 71 no'Iu karayolunun on drt metresi uzanyordu. Yakndan bakldnda grnt kusursuz deildi; tpk tiyatroda ilk sradan dekorlarn kusursuz grnmedii gibi. Ama birka metre teden

kesinlikle fark edilmiyordu. Bu uzun branday asfalta gmdm ahap talara iviledim. Ellerim almak istemiyordu, ama onlar glkle ikna edebilmitim. Branday yerletirdikten sonra kamyonete dndm, direksiyona geip yokuun bana ktm. Orada bir dakika kucamda duran yaral ellerime baktm. Sonra inip 71 no'Iu karayoluna yle bir srdm. Dikkatimi belirli bir yerde toplamak istemiyordum; tm grnty yle bir grmek istiyordum. Dolan'la adamlarnn yokuun tepesine vardklarnda grecekleri sahneyi. Grdm umduumdan ok daha iyiydi. Dzln teki ucundaki yol makineleri benim sazmdan kan toprak ynlarn hakl gsteriyordu. Asfalt paralar yol kenarndaki hendee gmlmt. Kamyonetin arkasnda getirdiim kompresr Karayollar Dairesi'ninkilerden farkszd. Buradan anlalmazd. branda yol kusursuz grnyordu; bir bakta

Cuma ve cumartesi gnleri trafik youn olmu, servis yoluna sapan aralarn grlts hi kesilmemiti. Bu sabah ise hi trafik yoktu. Kamyoneti yokuun hemen altna ekip on bire eyrek kalaya kadar yzst yattm. Sonra kamyoneti geri geri srdm, arka kaplar atm ve yol iaretlerini ieri doldurdum. Yanp snen oku skmek ise o kadar kolay olmad; ilk bata onu cereyana kaplmadan batarya kutusundan nasl ayracam kestiremedim. Ama sonra yan taraftaki lastik parann altndaki prizi grdm. Alet antamdan aldm ekicimle lastii kartp kabloyu ektim. Okun yanp snmesi kesildi. Batarya kutusunu da yol kenarndaki hendee atp stn toprakla doldurdum. Ok drt cvatayla elik bir ereveye monte edilmiti. Kulam kirite onlar da sktm ve oku da kamyonetin arkasna attm, elik ereveyi atnca okun iindeki lambalarn krldn duydum. Bu ii bitirince kamyoneti yine yokuun stne srp arkama baktm. Okla yol uyar iaretlerini kaldrmtm, imdi geriye sadece YOL KAPALI. SERVS YOLUNU KULLANIN turuncu levhas kalmt. Bir araba geliyordu. Dolan yola erken karsa btn abamn boa gidecei geldi aklma. Srcs yol levhasna bakp servis yoluna girecek ve ben de ln ortasnda ldracaktm. Gelen bir Chevrolet'ydi.

Yol kamuflaj yaptm yere dnp kamyoneti kenara park ettim. Arkadan krikoyu kartp kamyonetin altna srdm, arka tekerlein cvatalarn sktm. Sonra n taraftan drbnm aldm ve yryerek servis yolu kavana gittim, kava geip yokuu trmandm. Tepeye varnca drbnle dou ynne baktm. U millik bir gr alanm vard, onun dousunda da yolu iki mil boyunca yer yer grebiliyordum. Yolda uzun bir ipe dizili boncuklar gibi alt ara vard. Bataki yabancyd, bir Datsun ya da Subaru. Bir mil kadar uzakta. Onun ardndan bir kamyonet ve ondan sonra da bir Mustang geliyordu. Dierleri seilemiyordu. ilk araba yaklatnda bir Subaru'ydu kalkp parmamla otostop iaret yaptm. O klk kyafetimle kimsenin beni arabasna almasn beklemiyordum ve bunda yanlmadm da. Direksiyon banda pahal bir kuafrden kt belli olan kadn bana dehetle bakt ve yz bir yumruk gibi kapand. Hzla uzaklap servis yoluna girdi. Yarm dakika sonra kamyonetin srcs, "Git de ykan, ahbap!" diye seslendi. Mustang sandm araba Escort kt. Onun ardndan Plymouth, daha sonra da bir Winnebago geti. Dolan'dan eser yoktu. Saatime baktm. 11:25. Eer gelecekse artk grnmesi gerekirdi. Saatim ll:40' gsteriyordu ve Dolan hl ortalkta yoktu. Sadece bir Ford ve yamur bulutu kadar kara bir cenaze arabas. "Gelmeyecek. Eyaletleraras yoldan gitti. Ya da uakla." "Gelecek." "Gelmeyecek. Senin kokunu alacandan korkuyordun ve ald ite. O yzden normal dzenini deitirdi." Uzaklarda bir krom parlts. Bu defa gelen byk bir arabayd. Bir Cadillac olabilecek kadar byk. Yzst yattm, drbn gzlerime kaldrdm. Araba bir tepenin ardnda kayboldu, sonra yine ortaya kt ve viraj ald. Evet, Cadillac't, ama gri deildi, yeildi.

Bundan sonra yaammn en skntl otuz saniyesini geirdim; bana otuz yl gibi gelen bir otuz saniye. Bir yanm Dolan'n arabasn deitirdiine inanyordu. Bu ii daha nce de yapmt; hi yeil arabas olmamt ama, bu yasak deildi. Dier yanmla da Vegas ile Los Angeles arasndaki yollarda Cadillac arabalarn ok olduuna ve yeil Cadillac'n onunki olmas ihtimalinin yzde bir bile olmadna inanyordum. Terler gzlerime dolup da grm engelleyince drbn indirdim. Drbnn bir yarar olmayacakt. Yolcular grecek kadar yakna geldiinde i iten gemi olacakt nasl olsa. "ok ge artk! Hemen aa git ve servis yolu levhasn indir! Onu karacaksn!" "Eer o iareti imdi indirirsen tuzana yakalanacaklar syleyeyim mi? Los Angeles'a ocuklarn ziyaret edip, torunlarn Disneyland'a gtrmek iin giden iki zengin ihtiyar." "Yap artk! O ite! Baka ansn olmayacak!" "Doru. Tek ansn bu. Ama onu da yanl insanlar avlayarak harcama!" "Dolan bu!" "Deil!" "Yeter!" diye inleyerek bam iki elimin arasna aldm. "Yeter! Yeter!" Motor sesini duyabiliyordum artk. Dolan. htiyarlar. Kadn. Kaplan. Dolan. "Elizabeth, yardm et bana!" diye inledim. "Sevgilim, o herif yaam boyunca yeil bir Cadillac'a sahip olmad. Olmaz da. O deil elbette." Basmdaki sanc kayboldu. Ayaa kalkp parmam salladm.

Arabada ne ihtiyarlar vard, ne de Dolan. Sekiz on koro kz, grdm en byk kovboy apkasn giymi bir herifle birlikteydi. Koro kzlarndan biri bana yzn ekiterek bakarken araba servis yoluna sapt. Ben tmyle tkenmi bir halde drbn yine kaldrdm. Birden onu grdm. Yolun alt bandaki virajdan aniden kveren Cadillac yanlmay olanaksz klyordu, bamn stndeki gkyz gibi griydi. Dolan'd bu. O uzun kuku ve kararszlk anlarm ne kadar uzakta kalmt. Dolan'd bu ve onu tanmak iin gri Cadillac' grmeme gerek yoktu. Onun kokumu alp almadn bilmiyorum, ama ben onun kokusunu almtm.

***

Onun yolda olduunu grnce zonklayan ayaklarm toparlayp komam daha kolay oldu. Byk SERVS YOLU levhasna gidip yazs yere gelecek ekilde hendee devirdim. zerine toprak rengi bir branda atp levhay tutan direkleri de kumla rttm. Genel manzaras sahte yol kadar olmadysa da, idare ederdi. Sonra kamyoneti braktm ikinci tepeye kotum. Orada da tam istediim gibi bir grnt vard. Belki de yeni bir lastik almak ya da eskisini onartmak zere bir yere gitmi sahibinin geici olarak terk ettii bir ara. Sonra src koltuuna kp kalbim gmleyerek atarken uzandm. Zaman yine uzuyormu gibiydi. Orada motor sesine kulak vererek yatyordum, ama motor sesi gelmiyordu. "Servis yoluna saptlar. Son anda senin ne iler evirdiini fark etti... Kendisine ya da adamlarna doru gelmeyen bir ey vard ve yan yola saptlar." Srtm zonklayarak koltukta yatarken sanki daha iyi duymam salayacakm gibi gzlerimi smsk yummutum. Motor sesi miydi o?

Hayr sadece kamyonetin yan tarafna kumlar arptran rzgr. Hayr, sadece rzgr deildi. Bir motor sesiydi duyduum, giderek yaklayordu, birka saniye sonra bir ara hzla geti yanmdan. Hemen dorulup direksiyona sarldm bir eye tutunmak ihtiyacndaydm ve dilim dilerim arasnda skm, gzlerim yuvalarndan frlam bir halde n camdan baktm. Gri Cadillac tepeden aa elli mil kadar hzla dzle doru iniyordu. Fren lambalar yanmad bile. En sonda bile. Tuza hi gremediler. Olan uydu: Cadillac anszn yolun stnde deil de, iinde gidiyor gibiydi. Bu hayal o kadar inandrcyd ki, bunu yaratan ben olduum halde bir an ardm. Dolann Cadillac' jantlarna kadar 71 no'lu karayolunun iindeydi, sonra kaplarna kadar. GM lks denizalt yapt takdirde denizaltlarn aynen byle suya batacaklarn dndm. Branday tutan yrtldn duyuyordum. talarn koparken kard sesi, brandann

Hepsi sadece saniyede oldu bitti, ama o saniyeyi yaamm boyunca unutmayacam. Cadiilac'n imdi sadece tavan zerinde gittii izlenimine kapldm ve o anda bir gmbrt koptu, krlan camlarn ve paralanan karoserinin sesi geldi. Havaya ykselen toz bulutunu rzgr bir anda datt. Oraya gitmek istiyordum, ama nce servis yolu levhasn yerine koymalydm. imin kesintiye uramasn istemiyordum. Kamyonetten ktm, ieri braktm lastii alp janta taktm, cvatalar elimle sktrdm. Daha sonra gerekeni yapacaktm. imdi kamyoneti yan yolun ayrld kavaa gtrmem gerekiyordu. Krikoyu indirip kamyonetin nne doru kotum. Bir an bam yana eip dinledim. Rzgrn sesini duyuyordum. Dikdrtgen biimindeki delikten birinin barma sesi... Hatta, bir lk belki de. Srtarak kamyonete atladm. Hemen geri geri gittim, kamyonetin arkasndan yol iaretlerini kartp yerlerine dizdim. Bir yandan da kulam yaklaan trafik sesindeydi,

ancak rzgr artt iin bunun pek yarar yoktu. Sesini duyduum arabann yanmda bitivermesi anlk bir iti. Hendee girdim, tkezledim ve dibe kadar kaydm. Kum rengi branday ekip byk yol levhasn yukar karttm. Onu yerine diktikten sonra kamyonete gidip arka kaplar kapattm. Oku yeniden yerletirmeye hi niyetim yoktu. Bir sonraki tepeye ktm, yan yol kavan grmeyecek biimde arabay park ettim, bu kez bijon anahtaryla sktm cvatalar. Arabadan gelen barma sesi .kesilmiti; ancak lklar duymamak imknszd. Cvatalar sktrmakta acele etmedim. Dar kp da bana saldracaklarndan ya da le doru kaacaklarndan hi kayglanmyordum; dar kamazlard. Tuzak ilevini tam olarak grmt. Cadillac imdi ukurun ilerisindeki drt tekerlei zerindeydi ve her iki yanndaki mesafe on santimden azd. ierdeki adam kapy ayaklarn bile kartacak kadar aamazlard. Camlar otomatik kaldrlp indirildii ve ak de muhtemelen plastik ve maden yn haline geldiinden camlar da aamazlard. Src ile ndeki adam ezilmi olabilirlerdi, ama buna da aldrmyordum. Birinin ierde sa olduunu, Dolan'n hep arkada oturduunu ve iyi bir yurtta gibi emniyet kemerini baladn biliyordum. Cvatalar iyice sktrdktan sonra kamyoneti ukurun geni ve s tarafna srp dar ktm. talarn ou arabann altnda kalmt, ama birka tanesinin asfalta gml krk ularn grebiliyordum. Branda "yol", atlm bir ylan derisi gibi paralanm ve burumu halde arabann n tarafna skmt. Derin tarafa geince Dolan'n Cadillac'n grdm. Arabann burnu paralanm, kaput akordeon olmutu. Motor demir, lastik ve plastik karm halindeydi ve arpmadan sonra yaan kum ve toprakla rtlmt. Bir yerden bir sv aprts geliyordu. Havada antifrizin o dondurucu alkol kokusu vard. Ben n cam konusunda endielenmitim. Camn ieri doru patlama olasl vard, Dolan aradan szlp kacak kadar bir yer bulabilirdi. Ama o kadar fazla endieli deildim dorusu; Dolan'n arabas diktatrlerin ve despot askeri liderlerin aradklar niteliklere gre yaplmt. Camn krlmamas gerekirdi ve krlmamt. Arabann arka cam, yzlm daha kk olduu iin, daha da salamd. Dolan kendisine tanyacam sre iinde onu kramazd. Kurun gemez cama ate ederek krmaya almak da bir tr Rus ruleti saylrd. Kurun camn zerinde kk beyaz bir iz brakr ve geri sekerdi.

Dolan'n, yeteri kadar zaman tanndnda bir kar yol bulacandan emindim, ama ben oradaydm ve kendisine bu zaman vermeye hi niyetim yoktu. Ayamla arabann tepesine biraz toprak attm. Hemen karlk geldi. "Yardma ihtiyacmz var. Burada skp kaldk." Dolan'n sesi. Yaral gibi deildi ve ok sakindi. Ama bu tavrnn hemen altnda sk sk kontrol altnda tuttuu korkuyu hissediyordun. 0 anda mmkn olabildiince acma hissettim. Onun arabann arkasnda oturduunu grr gibiydim, adamlarndan biri yaralyl ve inliyordu, dieri ise ya baygnd, ya da l. "Kim var orada?" "Ben," dedim. "Ama senin aradn yardm benden gelmez, Dolan." Arabann tavanna biraz daha toprak savurdum. kinci toprak yamurundan sonra ndeki adam yine bard. "Bacaklarm! Jum, bacaklarm!" Dolan'n sesi birden deimiti. Dardaki adam, tepesindeki adam, adn biliyordu. Bu da ok byk bir tehlike iinde olduu anlamna geliyordu. "Jimmy, bacaklarmn kemiklerini grebiliyorum!" "Kes sesini," dedi Dolan. Seslerini duymak insann tylerini rpertiyordu. Cadillac'n bagaj stne inip arka camdan ieri bakabilirdim, ama bir ey gremeyecektim, camlar polarizeydi. Onu grmek istemiyordum. Neye benzediini biliyordum. Neden grmek isteyecektim ki? Rolex'ini takp takmadn anlamak iin mi? "Sen kimsin, ahbap?" diye seslendi. "Hi kimse," dedim. "Seni u anda bulunduun yere sokmak iin yeterli nedeni olan biri." Dolan insan rkten bir abuklukla, "Adn Robinson mu?" diye sordu. Mideme bir yumruk yemi gibi oldum. Yar yarya unutulmu adlar ve yzler arasnda hzla dolanp doru yant buluvermiti. Onu bir hayvann igdlerine sahip biri olarak m dnmtm? Onun aslnda neyi

andrdn anlayamamtm ve bylesi ok daha iyi olmutu. Aksi takdirde yaptm ii yapacak cesareti asla bulamazdm. "Adm nemli deil," dedim. "imdi ne olacak, biliyor sun deil mi?" teki adam lklara yeniden balad. "kar beni buradan, Jimmy! kart beni buradan! Tanr akna! Bacaklarm krlm!" "Kes sesini!" dedi Dolan. Sonra bana, "Herif yle baryor ki, sesini duyamyorum." Dizst ekip uzandm. "Dedim ki..." Arabann iinde drt el ate edildi. Dolan'n Cadillac'nn tavannda drt kara gz ald ve alnmn bir santim tesinden bir eyin hzla getiini hissettim. "Vurdum mu seni, bok herif?" diye sordu Dolan. "Hayr," dedim. teki adam alamaya balamt. n koltuktayd. Boulmu bir insannki kadar solgun olan elleriyle hafife cama ve yanndaki cesede vuruyordu. Jimmy'nin onu oradan karmas gerekirdi, acs katlanlacak gibi deildi, Tanr akna, gnahlarndan pimand, ama bu kadar da... ki el siah sesi duyuldu. n koltuktaki adamn lklar kesildi. Elleri camdan aa kayd. "Tamam ite," dedi Dolan. "Artk ars falan kalmad ve biz de rahat rahat konuabiliriz." Hibir ey sylemedim. akndm, gerek deildi sanki bu olanlar. Gzlerimin nnde bir adam ldrmt. Btn aldm nlemlere ramen onu kmsediim ve sa kalmamn bir talih olduu dnceleri geri geldi. "Sana bir teklif yapmak istiyorum," dedi Dolan. Susmaya devam ettim... "Dostum?" Sessizliimi korudum. "Hey! Sen!" Sesi hafife titriyordu. "Hl oradaysan, konu benimle! Bunun ne zarar olur ki?"

"Buradaym," dedim. "Alt el ate ettiini dnyordum. Birini kendine saklam olmay isteyeceksin az sonra. Ama belki de arjrnde sekiz mermi vardr, ya da yedek arjrn vardr." imdi susma sras ona gelmiti. Bir sre sonra, "Ne yapmay dnyorsun?" diye sordu. "Bunu tahmin ettiine eminim. Son otuz alt saati dnyann en uzun mezarn kazarak geirdim ve imdi seni o lanet Cadillac arabanla gmeceim." Sesindeki korku hl kontrollyd. O kontroln de kopmasn istiyordum. "nce benim teklifimi dinlemek ister misin?" "Dinleyeceim. Az sonra. nce gidip bir ey almam gerek." Kamyonete dnp kreimi aldm. Geri dndmde hatt kesik bir telefona konuuyormu gibi, "Robinson? Robinson?" deyip duruyordu. "Geldim," dedim. "Konuabilirsin. Dinleyeceim. Senin konuman bitince ben de bir teklifte bulunabilirim." Konumaya baladnda biraz daha neeli gibiydi. Kar tekliften sz ediyorsam, anlama olana var demekti ve anlama olacaksa yar yarya km saylrd. "Beni buradan karrsan sana bir milyon dolar veririm. Ama daha nemlisi..." Cadillac'n bagaj stne bir krek toprak attm. Kk talar arka cama arpp kenarlardan yana savruldu. "Ne yapyorsun?" Sesi korku doluydu. "Eli bo duran eytana alr," dedim. "Seni dinlerken bo durmamaya alyorum." Bir krek toprak daha attm. "Bir milyon dolar ve sana bir daha kimsenin el sremeyeceine dair benim kiisel garantim... Ne ben, ne adamlarm, ne de bakasnn adamlar." Ellerim artk armyordu. artc bir eydi bu. Birbiri ardndan toprak atmaya devam edince be dakika gemeden arabann arkas silme dolmutu. Topra elle atmak bile onlar karmaktan daha kolayd. Bir an kree yaslanp soluklandm. "Konumaya devam et." "lgnlk bu!" Artk sesinde paniin parltlarn hissediyordum. "lgnlk!"

"Bak imdi doru syledin" diyerek toprak atmaya devam ettim. Dolan konuarak, yalvararak, manta davet ederek ok kimseden daha fazla dayand. Ancak arka camn n toprakla dolduka sylediklerini tekrarlamaya, kekelemeye balamt. Bir ara kaps olabildiince alp toprak duvara arpt. Kll ve iaretparmanda krmz tal iri bir yzk olan bir el grdm. Akla hemen bir krek toprak attm. Kfrederek kapy tekrar kapatt. Bundan ksa bir sre sonra da ykld. Onu ykan ey, zerine yaan topran grlts oldu sanrm. Mutlaka yle olmutur. Ses arabann iinde ok daha fazla olmalyd. Tavana arpan ve pencerenin nnden aaya akan toprak ve talar. Sonunda, sekiz silindirli enjeksiyon motorlu bir tabutta oturmakta olduunu anlam olmalyd. "karn beni buradan!" diye haykrd. "Ltfen! Dayanamyorum artk! karn beni buradan!" "Kar teklife hazr msn?" diye sordum. "Evet! Evet! Tanr akna! Evet!" "Bar," dedim. "Kar teklifim bu. Bunu istiyorum. Baracaksn. Yeteri kadar yksek sesle barrsan, seni dar karrm." Ac bir lk ykseldi arabadan. "Bu iyiydi!" dedim. "Ama yeterli deil." Yeniden arabann tavanna krek krek toprak atmaya baladm. Topraklar n camdan aa kayp cam silecei boluunu doldurdu. Dolan daha yksek sesle bard. Bir insann kendi grtlan patlatacak kadar yksek sesle barp baramayacan merak ettim. Toprak atma ilemini hzlandrarak, "Hi de kt de!" dedim. Zonklayan srtma ramen glmsyordum. "Bunu baaracaksn galiba, Dolan." "Be milyon." Syledii tek anlalr ey buydu. "Sanmyorum," diyerek kree yaslanp toprakl elimle alnmdaki terleri sildim. Toprak, arabann tavann neredeyse bir yandan teki yana kadar rtmt artk. "Boazndan bir 1968 Chevrolet'nin kontak anahtarna balanm sekiz ubuk dinamit kadar yksek bir ses karrsan, o zaman sz veriyorum seni oradan karrm." Bunun zerine Dolan bard, ben de arabann stne toprak atmaya devam ettim. Bir sre gerekten ok yksek sesle bardysa da,

bunun bir 1968 Chevrolet'nin kontak anahtarna balanm iki dinamitten daha yksek olmadndan emindim. Ya da en fazla Arabann parlak yzeyi rtlnce bir sre dinlenip arabadaki o kefenli kabartya bakarken, ondan sadece bir dizi ksk ve homurtudan baka bir ey gelmiyordu.

ubuk ubuk. toprak kopuk

Saatime baktm. Biri birka dakika geiyordu. Ellerim yine kanamaya balamt, krein sap avularmdan kayyordu. Yzme bir toz bulutu arpnca irkildim. lde rzgrn hi de ho olmayan bir sesi vardr, hi dur durak bilmeden devam eden uzun ve srekli bir uultu. Aptal bir hayaletin sesi gibi. ukurun zerine eildim, "Dolan?" Yant yoktu. "Bar, Dolan." nce karlk almadm, arkadan bir dizi sert havlama. Tatmin edici!

***

Kamyonete dnp altrdm, bir mil kadar ilerdeki yol yapm yerine gittim. Yolda radyoyu atm. Barry Manilow, arklarn btn dnyann sylemesi iin yazdn anlatyordu. Ardndan hava raporu balad. Kuvvetli rzgrlar bekleniyordu; Vegas ile California snr arasndaki byk yollara uyan iaretleri konulmutu. Kum frtnalar nedeniyle gr mesafesi decekti. te Case Jordan kepem de buradayd; daha imdiden onu kendi malm gibi dnyordum. Barry Manilow'un melodisini mrldanarak mavi ve sar telleri birbirlerine srttm. Kepenin motoru teklemeden alt. Bu kez vitesi boa almay unutmamtm. Tink'in, "Hi fena deil, beyaz olan, reniyorsun," dediini duyar gibiydim. Evet, doruydu. Srekli reniyordum. Kepeyi vitese geirdim ve yeniden ukurun bana geldim. Orada durup bakarken, arabann olduu yerde adam boyunda bir delikle karlaacam sanyordum. Ama attm toprak olduu gibi duruyordu. "Dolan," diye seslendim neeli olduunu sandm bir sesle.

Yant yoktu. "Dolan!" Yine yant yok. Kendini ldrd, diye dndm ve byk bir d krkl hissettim. Ya kendini ldrd, ya da korkudan ld. "Dolan?" Toprak ynn altndan bir kahkaha ykseldi. Etimin ekildiini hissettim. Bu akln karm bir insann kahkahasyd. Dolan o ksk sesiyle uzun uzun gld. Sonra barmaya balad, ardndan yine gld. Daha sonra da hem gld hem bard. Bir sre ben de onunla gldm ya da bardm ve rzgr da ikimize birden glp bard. Sonra Case Jordan'a gittim, kepeyi indirdim ve onu bu sefer gerekten rtmeye baladm.

***

Drt dakika sonra Cadillac'n biimi bile kaybolmutu. Ortada sadece toprak dolu bir ukur vard. Bir eyler duyduumu sandm, ama rzgrn uultusu ve kepe motorunun grltsyle ne olduunu sylemek pek gt. Dizst ktm, sonra yere boylu boyuna uzanp bam delik olan yere dayadm. Topran altnda bir yerde Dolan hl glyordu. izgi romanlardaki glme sesleri gibi: He-he-he, ha-ha-ha. Bir iki szck sylyor da olabilirdi. Ama bunu kestirmek imknszd. Glmseyerek bam salladm. "Bar," diye fsldadm. "Cann istedii kadar bar." Ama o hafif kahkaha sesi topraktan zehirli bir duman gibi ykselmeye devam etti. Aniden kapkara bir korku sard iimi. Dolan arkamday-d! Evet, her naslsa Dolan arkama gemiti. Ben geri dne-meden beni ukura atacak ve... Ayaa frlayp dnerken ellerimi yumruk yapmaya altm. Rzgrn savurduu kumlar arpt yzme. Baka hibir ey yoktu.

Kirli mendilimle yzm sildim, kepeye binip iime devam ettim. Karanlk basmadan ukuru doldurmutum. Geride Ca-dillac'n kaplad yerden kan toprak kalmt ve rzgr onu da uuruyordu. Kepeyi geri gtrrken Dolan'n gml olduu yerin zerinden geirdim. Kepeyi ilk aldm yere braktktan sonra gmleimi kardm ve parmak izlerimi silmek iin src yerindeki btn madeni aksam sildim. Bunu neden yaptm bugn bile bilemiyorum, nk evrede pek ok iz brakm olmalydm. Sonra o frtnal alacakaranln koyu griliinde kamyonete dndm. Arka kaplardan birini atm, ierde Dolan'n melmi olduunu grdm ve bir lk atarak yzm korumak zere elimi kaldrdm. Kalbim gsmn iinde patlayacak gibiydi. Ama kamyonetin arkasndan hibir ey kmad. Kap, perili bir evin son pancuru gibi sallanp arpt. Yreim kt kt atarak yavaa yaklap ieri baktm. Orada braktm be para eya, krk ampull ok, kriko ve alet antamdan baka bir ey yoktu. "Kendine hkim olman gerek," diye sylendim. "Kendine hkim ol." Elizabeth'in, "Her ey dzelecek, sevgilim" falan gibi bir ey sylemesini bekledim... Ama sadece rzgrn uultusunu duydum. Kamyonete binip altrdm, kazdm yerin yarsna kadar gittim. Bundan ileri gidemiyordum. Sama olduunu biliyordum, ama Dolan'n kamyonetin arkasnda olduuna giderek daha ok inanyordum. Gzm hep dikiz aynasnda onun glgesini semeye alyordu. Giderek daha da iddetlenen rzgr kamyoneti amortisrleri stnde sarsmaya balamt. lden kalkan toz, farlarn nda duman andryordu. Sonunda arabay yol kenarna ektim, dar kp btn kaplar kilitledim. Bu havada darda uyumaya almakla lgnlk ettiimin farkndaydm, ama ierde uyuyamazdm. Uyku tulumumu alp kamyonetin altna girdim. Uyku uyumutum. tulumunun fermuarn ektikten be saniye sonra

***

Hatrlayamadm bir karabasandan uyandmda -sadece boazma sarlan eller vard- diri diri gmldm fark ettim. Burnum ve kulaklarm kumla dolmutu ve azma dolan kumlar beni bomak zereydi. evremi saran uyku tulumunun toprak olduunu sanp bararak dorulmaya altm. Ama kafam kamyonetin altna arpnca kendime geldim. Arabann altndan karanlk bir afaa doru szldm, uyku tulumum zerinden arlm kalkar kalkmaz bir al demeti gibi utu. ararak barp arkasndan koarken, on metre gitmeden bunun dnyann en kt yanl olacan anladm. Gr yirmi metreden bile azd. Yol yer yer kaybolmutu bile. Kamyonete baknca onun bir hayalet kasabann sepya fotoraf gibi belli belirsiz grndn fark ettim. Rzgrla bouarak kamyonete dndm, anahtarlarm bulup iine girdim. Hl kum tkryor ve kuru kuru ksryordum. Motoru altrp, geldiim yne gittim. Hava raporunu dinlemeye gerek yoktu: Nevada tarihinin en kt l frtnas. Btn yollar kapal. ok nemli bir iiniz yoksa dar kmayn, nemli iiniz varsa bile evinizde kaln. erde kal. Dar kmak lgnlk. Gzlerin kr olur. Kum kumar oynayacaktm. Bu, orasn sonsuza kadar kapatmak iin altn bir frsatt; en lgn hayallerimde bile byle bir ans bulacam dnemezdim. Ama imdi bu frsat gelmiti ve bunu karacak deildim. Yanmda drt tane battaniye gitirmitim. Birinden uzun ve enli bir para kesip bama sardm. lgn bir Bedeviye benziyordum, dar ktm. Sabah hendekten topladm asfalt paralarn tayp ukurun stne dizmekle geirdim. Duvar ren bir duvarc kadar temiz alyordum. Paralan bulup tamak o kadar yorucu deildi, ama her yirmi dakikada bir kamyonete dnmek ve yanan gzlerimi dinlendirmek zorunda kalyordum. e ukurun s yanndan sabah altda balam ve on ikiyi eyrek gee teki ucuna erimitim. 0 srada rzgr da hafiflemeye balamt ve arada srada bamn zerinde mavi gkyz paralar grebiliyordum. imdi Dolan'in olduunu tahmin ettiim yerin zerine gelmitim. lm myd acaba? Cadillac'n iinde ka metrekp hava vard? plak topraa eilip baktm. Rzgr Case-Jordan'n palet izlerinden geriye pek az ey brakmt Bu hafif izlerin altnda bir yerde Rolex kol saatli bir adam vard. "Dolan," dedim dosta bir sesle. "Fikrimi deitirdim ve seni dar karmaya karar verdim."

Hibir ey. Hi ses yok. lmt mutlaka. Gidip bir asfalt paras daha aldm. Onu yerletirip kalkarken topran altndan belli belirsiz bir kahkaha duydum. melip bam ne edim sam olsayd gzlerime derdi ve uzun bir sre ylece durup onun gln dinledim. Ses ok uzaktan geliyordu. Kahkahalar kesilince gidip bir asfalt paras daha getirdim. "Tanr akna!" diye baryordu. "Tanr akna, Robinson!" "Evet," diye glmsedim. "Tanr akna." Asfalt parasn tekinin yanma yerletirdim. Sonra ne kadar dinledimse de bir daha sesini duyamadm.

*** 0 gece evime saat on birde dndm. On alt saat uyudum, kalktm, kahve yapmak iin mutfaa gittim ve korkun bir srt arsyla yere devrildim. Bir elimle srtma bastrrken, dieriyle lklarm kesmek iin azm rtyordum. Bir sre sonra srklenerek banyoya gittim, muslua tutunarak doruldum ve ila dolabmdaki ikinci Empirin iesini aldm. tane inedikten sonra kveti doldurdum. Kvet dolarken yerde yatp beklemitim. Sonra glkle pijamalarm kartp suya girdim. Orada ounluunu uyukladm be saat geirdim. Banyodan ktmda yryebiliyordum.

Pek az. Bir doktora gittim. Doktor diskimin kaydn syledi. Sirklerde dev rolne kmaya kalkp kalkmadm sordu. Bahemde altm syledim. O da bana Kansas City'ye gitmem gerektiini syledi. Gittim. Ameliyat ettiler. Anestezist lastik maskeyi yzme geirirken iindeki karanlkta Dolan'n kahkahasn duydum ve leceimi anladm.

Kendime gelmem iin konulduum odann duvarlar ak yeil iniyle denmiti. "Yayor muyum?" dedim. Bir hastabakc gld. "Yayorsun." Eliyle bama dokundu. "Ne kadar yanmsn! Cann acd m, yoksa hl ilalarn etkisinde misin?" "lalarn etkisindeyim," dedim. "Uyurken konutum mu?" "Evet," dedi. Birden buz gibi kesildi her tarafm. Kemiklerimin iine kadar. "Ne dedim?" "Buras karanlk. kartn beni!" dedin. "Bir daha gld. "Ha," dedim.

***

Dolan' bulamadlar. Frtna yznden. Olanlar bildiimi sanyorum, ama gidip ok yakndan izlemediimi sylememi de anlayla karlarsnz sanrm. YENKAP yapyorlard, hatrladnz m? Yeniden asfalt kaplyorlard. Frtna 71 no'lu karayolunun kapal olan ksmn kumlar altna gmmt. almaya devam edince btn yeni kum tepelerini bir anda deil, sras geldike kaldrdlar. Trafik sz konusu olmadndan baka trl yapmalar gerekmiyordu. Kumu kaldrrken eski asfalt da skyorlard. Bir dozer operatr bir kesimde on drt metre uzunluunda bir kesimde asfaltn makinenin nnde geometrik paralar halinde kalktn belki grmtr, belki de grm ama bir ey sylemeyi dnmemitir. Belki kafay bulmutu. Belki o srada o gece sevgilisiyle yapaca eyleri dnyordu. Onun ardndan yeni mcr dken damperler ve dier dozerler geldi. Onlarn ardndan asfalt makineleri. Yeni asfalt kuruyunca da izgi makinesi gemitir. izgi makinesinin emsiye altnda oturan operatr arkasna sk sk bakarak izdii dz sar izginin, iinde kiinin olduu bir Cadillac arabann stnden getiini bilemezdi ve kim bilir, belki karanlkta krmz tal bir yzn parladn ve bir Rolex saatin hl ilemekte olduunu. O ar makinelerden biri sradan bir Cadillac arabay rahatlkla ezebilirdi; bir grlt olacak, bir ukur alacak ve insanlar olay yerini

kazacaklard. Ama Dolan'n arabas arabadan ok tank gibiydi ve Dolan'n bu dikkati bulunmasn nlemiti. Cadillac er ge bir ar tatn altnda ezilecek ve ondan sonra gelen ara yolun ktn grecektir. Karayollar Dairesi'ne haber verilecek ve yeni bir YENKAP yaplacaktr. Ancak k gren karayollar iileri olmazsa, onarm iin gelenler bu kmeye bir tuz havzasnn ya da ldeki bir depremin neden olduunu dneceklerdir. Bozuk yeri onaracaklar ve yaam devam edecektir.

***

Dolan'n kaybolduu bildirildi. Birka kii gzya dkt. Las Vegas Sun gazetesinde bir yazar onun Jimmy Hoffa ile bir yerlerde domino veya bilardo oynuyor olabileceini yazd. Belki de doruydu. Ben iyiyim. Srtm dzeldi. On be kilodan fazla arlk kaldrmamam istendi; bu yl rencilerim ok iyi ve bana yardmc oluyorlar. Yeni Acura arabamla o yerden birka kere getim. Hatta bir keresinde durdum, dar ktm (gelen giden olmadndan emin olmak iin iki yanma dikkatle baktktan sonra) tam yeri olduuna inandm yere iedim. Bbreklerim dolu olduu halde fazla ieyemedim ve yola knca hep dikiz aynama baktm. Onun bir mumya rengindeki teniyle, kum dolu salaryla, gzleri ve Rolex saati parldayarak arka koltukta dorulaca gibi garip bir fikre kaplmtm. 71 no'lu karayolundan bu son geiim oldu. imdi batya gitmem gerektiinde Interstate'ten gidiyorum. Elizabeth mi? Dolan gibi onun da sesi kesildi. Bunun beni bu kadar rahatlatacan tahmin edemezdim.

Kk ocuklara Katlanmak Gtr


Ad Bayan Sidley'di ve ii retmekti. imdi de yapt gibi, karatahtann stne erimek iin ayaklarnn ucuna basan ksa boylu bir kadnd. Arkasnda ocuklarn hibiri glp fsldamyor, ya da avular iinde sakl gizli ekerlerini yemiyorlard. Bayan Sidley'in o ldrc igdlerini ok iyi bilirlerdi. Bayan Sidley arkasnda kimin iklet inediini, kimin cebinde sapan olduunu, kimin iini grmek yerine beysbolcu kart deitokuu iin tuvalete gitmek istediini bilirdi. Tanr gibi o da her eyi bilir gibiydi. Kadnn salarna ak dmt, sakat srtn dik tutmak iin giydii korse, basma elbisesinin stnden grlyordu. Ufak tefekti, srekli aclar iindeydi ama ondan korkarlard. Kadnn keskin dili okulun efsanelerinden biriydi. Kkrdayan ya da fsldayan birine evrilen gzleri, en salam dizleri bile titretirdi. Kadn o gnn szck listesini karatahtaya yazarken, uzun retmenlik mesleinin baarsnn bu gnlk hareketiyle zetlenebilip kantlanabileceini dnyordu: Korkmadan srtn rencilerine dnebilirdi. Bayan Sidley szc yazarken"Tatil," diye okudu. "Edward, ltfen tatil szcn bir cmle iinde kullanabilir misin?" "Ben tatilde New York City'ye gittim." Edvvard sonra da Bayan Sidley'in rettii gibi szc heceledi. "Tatil." "ok iyi, Edvvard." Kadn bir sonraki szc yazmaya balad. Onun da kendisine gre kk hileleri vard kukusuz; baarnn byklerin yan sra kk eylere de bal olduuna inanrd. Bu ilkeyi snfta srekli uygulard ve baarsz olduu grlmemiti. "Jane." Gizlice kitap okumakta olan Jane sulu bir tavrla ban kaldrd.

"O kitab ltfen hemen kapat." Kitap kapatld; Jane solgun ve nefret dolu gzlerle Bayan Sidley'in srtna bakt. "Son zilden sonra on be dakika yerinde kalacaksn." Jane'in dudaklar titredi. "Peki, Bayan Sidley." Bayan Sidley'in kk hilelerinden biri gzln dikkatle kullanmakt. Kaln camlarn stnde snfntm yansrd ve rencilerin o kk yaramazlklarn yakalad zaman yzlerinde beliren korku ve sululuk ifadesine baylrd. imdi de n srada oturan Robert'in burnunu kvrdn gryordu. Ama Bayan Sidley konumad. Daha deil. Yeteri kadar zaman tannrsa Robert kendini ele verirdi. "Yarn," dedi. "Robert, ltfen yarn szcyle bir cmle kurar msn?" Robert kalarn atp dnd. Eyll sonu gnei altndaki snfta sessizlik vard. Kapnn stndeki elektrikli saat, dersin bitmesine daha otuz dakika olduunu gsteriyordu ve gen balarn uykuyla kitaplarnn stne dmelerini nleyen tek ey, Bayan Sidley'in srtnn oluturduu tehditti. "Bekliyorum, Robert." "Yarn kt bir ey olacak," dedi Robert. Szckler zararszd, ama btn sert disiplincilerin sahip olduklar yedinci duyguyu paylaan Bayan Sidley onlardan hi holanmamt. "Yarn," diye Robert yantn tamamlad. Elleri srann zerinde kavuturulmutu; yine burun kvrd. Ayn zamanda yarm azla glmsedi. Bayan Sidley bir anda Robert'in gzlk hilesini bildiinden emin oldu. "Pekl, yle olsun." Bayan Sidley Robert'e kurduu cmle iin bir ey. sylemeden, bir sonraki szc yazarken vcuduyla gereken mesaj verdi. Bir gzyle arkasn gzetliyordu. Robert ok gemeden dilini kartacak ya da hepsinin bildii o iren parmak jestini yapacakt (bunu bugnlerde kzlar bile biliyordu). Gerekten ne yaptn grp grmediini anlamak iin. O zaman cezalandrlacakt. Gzlk camndaki yansma kk ve arpkt. Bayan Sidley gznn ancak ucuyla bakyordu yazd szce. Robert deiti. Bayan Sidley bunu ancak bir an fark edebildi, Robert'in yz bir an iin... bir eye dnmt. Kadn yz bembeyaz kesilmi olarak arkasna dnerken, srtndaki sancy fark etmedi bile.

Robert sorgu dolu gzlerle bakyordu kendisine. Elleri srann stnde bititirilmiti. Korkuyor grnmyordu. "Bunu hayal ettim," diye dnd Bayan Sidley. "Bir ey olmasn bekliyordum ve beklediim olmaynca hayalim bir ey uydurdu. Ancak..." "Robert." Bayan Sidley otoriter olmak istemiti; sesinin getirilmeyen bir itiraf ars olmasn istemiti. Ama sesi yle kmad. dile

"Efendim, Bayan Sidley." Robert'in gzleri koyu kahverengiydi, ar akan bir derenin dibindeki amur renginde. "Bir ey yok." Kadn karatahtaya dnd. Snfta bir mrlt doland. "Susun!" Bayan Sidley yine snfa dnd. "Bir ses daha kacak olursa hepiniz dersten sonra Jane'le kalrsnz!" Btn snfa hitap etmiti, ama en ok Robert'e bakmt. Robert de ocuksu bir masumlukla retmene bakyordu: "Kim? Ben mi? Ben bir ey yapmadm, Bayan Sidley." Bayan Sidley karatahtaya dnp yazmaya balad, artk gzlk camlarnn kenarndan geriye bakmyordu. Son yarm saat epey uzun geti ve kadn dar karken Robert'in kendisine garip bir ekilde bakmakta olduunu sand. "Aramzda bir sr var, deil mi?" diyen bir bak. Bayan Sidley o bak unutamad. ki dii arasnda skm bir et paras gibi taklp kalmt o da kk bir eydi ama; insana sanki kocaman bir tulaym duygusunu veriyordu. Bayan Sidley saat bete tek bana yedii akam yemeine oturdu. Yalanmakta olduunu biliyor ve bu bilgiyi sakinlikle kabul ediyordu. Emeklilik ya geldiinde snflardan barp direnerek zorla alnan o evde kalm retmenlerden biri olmayacakt. Bunlar, kaybettikleri kumar masalarndan kalkmay reddeden kumarbazlara benzerdi ama kendisi kaybetmiyordu. Hep kazanmt. Bayan Sidley nndeki halanm yumurtalara bakt. "yle mi?" nc snftaki o tertemiz yzleri dnd ve Robert'in yznn dierleri arasnda daha belirgin olduunu fark etti. Kalkp bir k daha yakt.

Daha sonra, uykuya dalacakken, Robert'in yz gzlerinin nnde yzyor, gzkapaklarnm ardndaki karanlkta irkin bir ekilde glmsyordu. Yz deimeye balad... Ama Bayan Sidley onun ald yeni biimi gremeden karanla yenik dt.

*** Bayan Sidley huzursuz bir gece geirdii iin ertesi gn sinirli kalkmt. Snfta adeta birinin fsldamasn, glmesini ya da elden ele not geirmesini bekler gibiydi. Ama snf sessizdi, hem de ok sessiz. Hepsi yzne bakyordu ve Bayan Sidley onlarn gzlerinin arln zerinde karncalar dolayormu gibi hissetmekteydi. "Yeter artk!" diye sylendi kendi kendine. "retmen okulundan yeni km bir kz gibi davranyorsun!" O gn de uzadka uzad ve sonunda zil aldnda Bayan Sidley ocuklardan daha ok sevindiini hissetti. ocuklar kap nnde boylarna gre dizilip el ele tututular. "Gidebilirsiniz," dedi Bayan Sidley ve ocuklarn barp ararak koridordan geip parlak gnee atlmalarn yzn ekiterek dinledi. 'Onun deitiini fark ettiimde grdm ey neydi? Soan andran, parldayan bir ey. Bana dik dik bakan ve srtan ve ocuk olmayan bir ey. Yalyd, ktyd ve...' "Bayan Sidley." Kadnn ba havaya kalkt ve boazndan tutamad bir "Oh!" sesi ykseldi. Konuan Bay Hanning'di. Adam zr dilercesine gld. "Sizi rahatsz etmek istememitim." "nemli deil," dedi Bayan Sidley istemedii sert bir sesle. Ne dnyordu? Neyi vard byle? "Kzlar tuvaletindeki kt havlular kontrol edebilir misiniz acaba?" "Elbette." Bayan Sidley ellerini beline bastrarak ayaa kalkt. Bay Hanning anlayla bakt kadna. 'Kendine sakla,' diye dnd Bayan Sidley, evde kalm kadnn hi de houna gitmedi. lgilenmedi bile. Bay Hanning'in yanndan geip kzlar tuvaletine doru yrrken, beysbol sopalan tayan bir grup ocuk kendisini grnce hemen sustu ve

sulu tavrlarla kapdan dar szlp orada barmaya baladlar. Bayan Sidley onlarn arkasndan kalarn atm bakarken, kendi zamannda ocuklarn farkl olduklarn dnd. Daha kibar deillerdi ocuklarn buna zamanlar yoktu ve byklerine kar daha saygl da deillerdi; imdiki ocuklarda eskiden olmayan bir ikiyzllk vard. Byklerin yannda eskiden grlmeyen bir sakinlik, nsann sinirlerini bozan, huzurunu karan bir sessiz horgr. Sanki Maskeler altnda saklanyorlarm gibi... Bayan Sidley bu dnceyi kafasndan kararak tuvalete girdi. Buras kk, L eklinde bir odayd. L'nin uzun bacanda tuvaletler, ksa baca boyunca da musluklar sralanmt. Kt havlu kutularn kontrol ederken aynalardan birinde kendi aksini grnce dehete kapld. Grdnden holanmamt, hem de hi holanmamt. ki gn nce gzlerinde olmayan rkek bir bak vard imdi. Robert'in o solgun ve saygl yznn gzlndeki bulank grntsnn imdi iine girmi olduunu ve orada gelitiini dehetle fark etti. Kap ald, iki kz bir ey hakknda gizlice fsldaarak ieri girdi. Bayan Sidley keyi dnp yanlarndan gemek zereyken kendi adnn sylendiini iitti. Yeniden lavabolara dnp kt havlular bir daha kontrol etti. "Ondan sonra adam..." Hafif kkrdamalar. "Kadn biliyor, ama..." Erimi sabun kadar yumuak ve cvk cvk kkrdamalar. "Bayan Sidley..." "Kesin! Kesin grlty!" Bayan Sidley durduu yerden hafife uzannca onlarn glgelerini grebiliyordu. Birden aklna baka bir ey geldi. Kzlar kendisinin orada olduunu biliyordu. Evet. Evet, biliyorlard. Onlar sarsacakt. Dileri takrdayana, kkrdamalar inlemeye dnene kadar aacak, kafalarn duvara vurup kendisinin orada olduunu bildiklerini itiraf ettirecekti.

O anda glgeler birden deiti. Uzadlar, erimi muma dndler, garip ekiller aldlar. Bayan Sidley porselen lavabolara korkuyla yaslanrken kalbinin bydn hissetti. Ama kzlar kkrdamaya devam etti. Sesler de deimiti, artk kk kzlarn sesi deildi duyduu, imdi cinsiyetsiz ve ruhsuz, kt seslere dnmlerdi. Bayan Sidley kamburlam glgelere bakt ve birden barmaya balad. lk devam etti, kafasnn iinde gittike byyerek bir delinin lna dnt. Sonra da bayld. Cinlerin kahkahalarn andran kkrdama kendisini karanlkta da izledi.

***

Bayan Sidley onlara gerei syleyemedi. Gzn ap da Bay Hanning ile Bayan Crossen'in kaygl yzlerini grdnde bunu anlamt. Bayan Crossen spor salonunun ilkyardm kutusundan ald amonyak ruhunu burnuna tutuyordu. Bay Hanning merakla Bayan Sidley'e bakan iki kk kza artk evlerine gitmelerini syledi. Her ikisi de kendisine, 'Bir srrmz var,' der gibi glmseyerek gittiler. Pekl, onlarn srlarn saklayacakt. En azndan bir sre. nsanlarn kendisini akln karm sanmalarn istemezdi. Ya da bunama belirtilerinin ok erkenden geldiini dnmelerini. Onlarn oyununu oynayacakt. Ktlkleri ortaya karana kadar. "Dtm sanrm," diyerek srtndaki dayanlmaz arya aldrmadan doruldu. "Yerde bir slaklk vard." "ok korkun," dedi Bay Hanning. "Acaba..." "Emily, srtn m incittin?" diyerek Bayan Crossen onun szn kesti. Bay Hanning minnetle bakt kendisine. Bayan Sidley belinin arsndan kvranarak ayaa kalkt. "Hayr," dedi. "Aslnda dmek yarad galiba. Srtm yllardr bu kadar rahat deildi." "Bir doktor artabiliriz..." dedi Bay Hanning.

"Gerek yok." Bayan Sidley souk bir tavrla glmsedi adama. "Size bir taksi artaym." "Hi gerek yok," diyen Bayan Sidley kzlar tuvaletinin kapsn at. "Ben her zaman otobse binerim." Bay Hanning iini ekip Bayan Crossen'e bakt. Bayan Crossen bir ey sylemeden gzlerini yuvarlad. Bayan Sidley ertesi gn Robert'i dersten sonra okulda tuttu. ocuk cezay gerektiren bir ey yapmad iin, retmen kendisini sahte bir sulamayla tutmutu. Bunun iin vicdan azab ekmiyordu; ona gre Robert kk bir ocuk deil, bir canavard. Ona bunu itiraf ettirmeliydi. Bayan Sidley'in srt ok aryordu. Robert'in bunu bildiini, bunun kendisine yardmc olmasn beklediini biliyordu. Ama byle bir ey olmayacakt. Bayan Sidley'in kk avantajlarndan biri de buydu. Srt arlarn on iki yldr ekiyordu ve bu kadar, yani hemen hemen bu kadar strap ektii ok olmutu. Kapy kapatnca ikisi snfta yalnz kald. Bayan Sidley bir an durup Robert'e bakt. Olann baklarn karmasn bekliyordu. Ama Robert bunu yapmad. Kadnn gzlerinin iine bakyordu ve ok gemeden dudaklarnn kenarlarnda bir glmseme belirmiti. "Neden glmsyorsun, Robert?" "Bilmiyorum." Robert glmsemeye devam etti. "Ltfen syle bana." Robert hibir ey sylemedi. Glmsemeye devam etti. Darda oynayan ocuklarn sesi uzaktan, bir ryadaym gibi geliyordu. Sadece duvardaki saatin tkrtlar gerekti. Robert sanki havadan sz edermi gibi aniden, "Epey kalabalz," dedi. Sessiz kalma sras Bayan Sidley'e gelmiti. "Bu okulda on iki taneyiz." 'ok kt,' diye dnd Bayan Sidley. inanlmayacak kadar kt.'

"Yalan syleyen kk ocuklar Sidley. "Pek ok ana babann ocuklarna biliyorum, ama bunun gerek olduunu Yalan syleyen kk ocuklar cehenneme

cehenneme gider," dedi Bayan artk bu gerei sylemediklerini sana bildirmek isterim, Robert. gider. Kk kzlar da."

Robert'in glmsemesi yzne yapm, bir kurt glmsemesine benzemiti. "Benim deimemi grmek ister misiniz, Bayan Sidley? Bunu iyice grmek ister misiniz?" Bayan Sidley rperdiini hissetti. "Git buradan," dedi. "Hem yarn okula gelirken annen veya baban, ya da teyzeni getir. Bu ii bir zme kavuturalm." te. Yine ayaklar yere salam basmt. ocuun yznn bzlmesini, alamasn bekledi. Ama Robert'in glmsemesi dilerini ortaya karacak ekilde yzne daha da yaylmt. "teki Robert kafamn iinde saklanyor. Kimi zaman oradan oraya koar, kanr. Kendisini dar karmam ister." "Git buradan," dedi Bayan Sidley. Saatin tkrtlarnn sesi ykselmi gibiydi. Robert deiti. Yz erimi balmumuna dnt, gzler yayvanlat, bak batrlm yumurta sars gibi yayld, burnu geniledi, az yok oldu. Ba da uzamt, salar artk sa deil, hareket eden, bklen uzantlar olmutu. Robert ks ks glmeye balad. Ses burnu olan yerden geliyordu, ama burun da yznn alt yarsn yemekteydi, burun delikleri yaylyor, dev bir az gibi karanlk iinde kayboluyordu. Robert glerek ayaa kalknca, Bayan Sidley teki Robert'ten, bu yabanc eyin el koyduu gerek ocuktan kalan paralar grd. Bayan Sidley komaya balad. Koridorda uar gibi koarken gecikmi birka renci iri ve anlamayan gzlerle kendisine bakt. Bay Hanning kapsn aralayp ban uzatt srada, Bayan Sidley geni cam kaplarn ardndan parlak eyll g altnda bir korkuluu andrarak dar frlad. Bay Hanning, "Bayan Sidley! Bayan Sidley!" diye bararak kadnn ardndan kotu. Snftan kan Robert merakla olup bitenleri seyrediyordu.

Bayan Sidley ne gryor ne de duyuyordu. Merdivenlerden koarak indi, kendi lklar arkasndan gelirken kar kaldrma kotu. Grltl bir korna sesi duyuldu, nnde bir otobs belirdi, srcnn yz aldan bir korku maskesi gibiydi. Hava frenleri fkeli canavarlar gibi tslad. Bayan Sidley dt ve dev tekerlekler zayf ve korse destekli vcudundan sadece iki kar tede durdu. Bayan Sidley titreyerek yerde yatarken, evresinde bir kalabaln toplanmakta olduunu duydu. Dnd zaman ocuklarn kendisine baktklarn grd. Ak bir mezarn bandaki yal kiilermi gibi bir halka oluturmulard. Mezarn banda suratna ilk krek toprak atmak zere bekleyen Robert duruyordu. Uzaklardan otobs srcsnn heyecanl sesi duyuluyordu: "Deli mi ne? Tanrm, bir kar daha..." Bayan Sidley ocuklara bakt. Glgeleri zerini rtyordu. Yzleri ifadesizdi. Bazlar gizli glmsemelerle bakyordu. Bayan Sidley ok gemeden yeniden baracan biliyordu. O sra Bay Hanning ocuklar datp yollad ve Bayan Sidley de yorgun bir tavrla alamaya balad. *** Bayan Sidley bir ay boyunca nc snfa dnmedi. Bay Hanning'e kendini iyi hissetmediini syleyince, Bay Hanning nl bir hekime gidip sorununu ona amasn tavsiye etti. Bayan Sidley mantkl ve aklc yolun bu olduunu kabul etti. Okul ynetim kurulu isterse, kendisini ok kracan bilmesine ramen, istifasn da verebileceini syledi. Pek huzursuz grnen Bay Hanning bunun gerekli olacan sanmadn belirtti. Sonunda Bayan Sidley ekim sonlarnda okula dndnde oyununu oynamaya hazrd ve bu kez nasl oynayacan biliyordu. lk birka hafta her eyi oluruna brakt. Snf imdi kendisini kaamak ve dmanca gzlerle izliyordu. Robert n sradaki yerinden kendisine glmsyor ve Bayan Sidley onunla yzlemeye cesaret edemiyordu. Bayan Sidley bir gn bahede nbetiyken Robert glmseyerek yanna geldi. "Saymz artk inanamayacanz kadar ok," dedi. Kar tarafta salncakta sallanan bir kz, Bayan Sidley'in gzlerinin iine bakp glmsedi. Bayan Sidley de sakin bir tavrla Robert'e bakt. "Ne demek istediini anlayamadm, Robert," dedi. Robert oyununa dnerken sadece glmsyordu.

*** Bayan Sidley tabancay okula antasnda getirdi. Tabanca kardeinindi. Bulga Sava'ndan sonra l bir Alman'dan almt. Jim leli on yl olmutu. Bayan Sidley tabancann durduu kutuyu en az be yldr amamt. Atnda, onun donuk bir parltyla hl yerinde durduunu grmt. arjrler de oradayd ve kardeinin rettii gibi dikkatle doldurmutu silah. Bayan Sidley snfta herkese, zellikle de Robert'e bakp glmsyordu. Robert de ona glmsyor ve Bayan Sidley onun derisinin hemen altnda yzen o bulank yabancl, o pislii sezebiliyordu.. Robert'in derisi altnda yaayann ne olduu hakknda bir fikri yoktu ve umrunda bile deildi; imdi sadece gerek kk ocuun tmyle gitmi olduunu umuyordu. Katil olmak istemezdi. Gerek Robert'in ldn ya da ldrm olduunu ve imdi kendisine snfta glp sokaa kamasna neden olan eyin iinde yaadna karar verdi. Yani hl yayor olsa bile, onu bu skntdan kurtarmak bir merhamet eylemi olacakt. Bayan Sidley, "Bugn bir test yapacaz," dedi. Snf ne inledi, ne de huzursuzca kprdand; sadece ona baktlar. Bayan Sidley gzlerinin arln hissediyordu zerinde. "Bu ok zel bir test olacak. Sizleri teker teker teksir odasna aracam ve sorumu orada soracam. Sonra birer eker alp evinize erkenden gideceksiniz. ok ho olacak, deil mi?" ocuklar hibir ey sylemeden bo glmsemelerle bakt yzne. "Robert, nce sen gel." Robert yine glmseyerek kalkt. Burnunu kadnn yzne doru hafife kvrarak, "Peki, Bayan Sidley," dedi. Bayan Sidley antasn ald, birlikte bo koridora ktlar. Teksir odas, holn teki yannda, tuvaletlerden sonrayd. Makine ok grltl olduundan oda iki yl nce ses geirmez hale getirilmiti. Bayan Sidley kapy arkalarndan kapatp kilitledi. "Seni kimse duyamaz," dedi. Tabancay antasndan kard. "Ne seni, ne bunu." Robert yine masum bir tavrla glmsedi. "Ama bizim saymz pek oktur. Burada olduundan ok fazla." Kk elini teksir makinesinin tepsisine dayad. "Benim deimemi yeniden grmek ister misiniz?"

Bayan Sidley'in azn amasna frsat kalmadan Robert'in yz erimeye balad. Bayan Sidley onu vurdu. Bir kere. Kafasndan. ocuk kt raflarna savruldu, yere dt. Sa gznn stnde yuvarlak, kara bir delik olan l bir kk ocuk. ok dokunakl bir hali vard. Bayan Sidley ocuun yan banda duruyordu. Yanaklar solmutu. Yerdeki ekil kprdamad. nsand bu. Robert'ti. Hayr! 'Hepsi senin kafann iindeydi, Emily. Hepsi senin kafann iindeydi.' Hayr! Hayr, hayr, hayr! Bayan Sidley snfa dnd, hepsini birer birer aa indirdi. On iki ocuu ldrmt, eer Bayan Crossen bir paket kt almak iin gelmemi olsayd, daha da ldrecekti. Bayan Crossen'in gzleri irileti; bir eliyle azn tuttu. Sonra barmaya balad. Bayan Sidley elini omzuna koydu. "Bunun yaplmas gerekiyordu Margaret," dedi hl barmakta olan kadna. "Korkun bir ey, ama yaplmas gerekiyordu. Hepsi canavar bunlarn." Bayan Crossen teksir makinesinin evresinde yatan neeli, renkli giysili kk cesetlere bakt ve barmaya devam etti. Bayan Sidley'in elinden tuttuu kk kz da alamaya balamt. "Dei abuk," dedi Bayan Sidley. "Bayan Crossen grsn, dei hadi. Ona bunu yapmam gerektiini gster." Kz hibir ey anlamayarak alamaya devam etti. "Lanet olsun! Dei diyorum sana!" diye bard Bayan Sidley. "Dei! Lanet olsun, dei!" Tabancay kaldrd. Kk kz irkilerek geriledi; bayan Crossen kedi gibi atlad Bayan Sidley'in srtna.

***

Mahkeme yaplmad.

Gazeteler kadnn yarglanmas iin kyameti koparyorlard, yasl ana babalar Bayan Sidley'e kfrler yadryordu, kent uyumu bir dehet iinde bekliyordu; ancak sakin kafalar duruma hkim oldu ve yarglanma yaplmad. Eyalet Meclisi daha sk retmen snavlar istedi, Summer Soka lkokulu bir haftalk tatile girdi ve Bayan Sidley de Augusta'daki Juniper Hill Hastanesi'ne gnderildi. Orada analiz yapld, en modern ilalar verildi, gnlk i tedavisi seanslarna katld. Bir yl sonra ok sk kontrol altnda deneysel tedaviye alnd. *** Psikiyatrn ad Buddy Jenkins'ti. Jenkins tek ynl camn nnde oturmu, bir anaokulu gibi dzenlenmi odaya bakyordu. Kar duvarda bir inek, ayn zerinden atlyordu. Bayan Sidley tekerlekli iskemlesinde oturmutu, elinde bir masal kitab, evresinde bir grup geri zekl ocuk vard. ocuklar kadna glmsyor, salyalar enelerinden akyor, slak kk parmaklaryla kendisine dokunuyor, bakclar da aynal camn arkasndan mdahale etmek zere ilk saldrgan hareketi bekliyorlard. Buddy kadnn iyi tepki gsterdiini dnd. Yksek sesle okuyor, bir kzn ban okuyor, den bir olan kaldryordu. Kadn birden kendisini rahatsz eden bir ey grr gibi oldu; kalar atld, ban ocuklardan baka yana evirdi. Kendi kendine konuur gibi, "Ltfen buradan karn beni," dedi. Bylece kadn alp gtrdler. Buddy Jenkins onu giderken izleyen ocuklara bakt. Gzleri iri ve bombotu. Biri glmsemiti. Bir dieri parman azna sokmutu. ki kz birbirlerini kucaklam, glyordu. Bayan Sidley o gece boazn krk bir aynayla kesti ve ondan sonra Buddy Jenkins ocuklar daha ok izlemeye balad. Sonunda gzlerini onlardan ayramaz oldu.

Gece Pilotu 1
Dees, pilot ruhsat olmasna ramen Maryland Havaalanndaki cinayetlerle l says e, sonra drde kana kadar pek ilgilenmemiti. Ondan sonra, inside View okurlarnn beklemeye altklar o zel kan kokusunu ald. Bunun gibi esasl bir esrarengiz durumla birleince, tiraj art bekleyebilirdin ve boyal basnda da tiraj artndan daha nemli bir ey olamazd. Ancak Dees iin iyi haberin yan sra kt haberler de vard, iyi haber, hikyeleri srnn geri kalanlarndan nce ele geirmi olmasyd; hl yenilgisizdi, hl ampiyondu. Kt haber ise olayn aslnda Morrison'a ait olduuydu, en azndan imdiye kadar. Yeni editr olan Morrison, emektar muhabir Dees'in ortada dumandan ve yankdan baka bir ey olmadn sylemesine ramen olay kurcalamaya devam etmiti. Dees ilk kan kokusunu Morrison'un alm olmasndan memnun deildi hatta, bundan nefret ediyorduve iinde adam atlatmak iin anlalabilir bir istek vard. Bunu nasl yapacan da biliyordu. "Duffrey, Maryland, yle mi?" Morrison ban sallad. "Namuslu basnda bunu bulan olmad m?" diye Dees sordu ve Morrison'un hemen fkelendiini grerek sevindi. "Yani baka birisinin seri cinayetten sz edip etmediini soruyorsan, yant hayr," dedi sert bir sesle. 'Ama uzun zaman yle kalmayacak.' diye dnd Dees. "Ama uzun zaman bu ekilde kalamaz," dedi Morrison. "Bir cinayet ilenirse..."

Dees, Morrison'un insan rktecek kadar dzenli masas stndeki ten rengi dosyay iaret ederek, "Dosyay bana ver," dedi. Salar dklmeye yz tutmu olan editr dosyann zerine elini koyunca Dees iki ey anlad: Morrison onu kendisine verecekti, ancak ilk bataki inanmazl ve bu konuda verdii emek iin bir bedel dettikten sonra. Eh, belki bunda da haklyd. Kendi yerini bilmesi iin en tepedekilerin bile zaman zaman uyarlmaya ihtiyalar vard. Morrison, "Senin Doa Tarihi Mzesi'nde o penguenciyle konutuunu sanyordum," dedi. Dudaklarnn kenarlarnda kk ama kesinlikle kt bir glmseme belirdi. "Hani penguenlerin insanlardan ve yunuslardan daha akll olduklarna inanan o adamla." Dees, Morrison'un masas stnde dosya ile kars ve ocuunun fotoraf dndaki tek eyi gsterdi: zerinde EKMEK TEKNES yazan kocaman bir tel sepet. Sepette u anda Dees'in zel krmz renkli atalarndan biriyle birbirine tutturulmu sekiz on sayfa ile zerinde FOTORAF BKMEYN yazl bir zarf vard. Morrison elini dosyadan kaldrd. (Dees kprdad anda hemen yine oraya koyacak gibi grnyordu), zarf at, her biri pul boyunda fotoraflarla kapl iki sayfa kard. Fotoraflarn her birinde dizi dizi penguenler kameraya bakyordu. Morrison ban sallayp fotoraflar zarfa yerletirdi. Dees ilke olarak btn editrlerden nefret ederdi, ama bunun da insann hakkn teslim ettiini kabul etmeliydi. Bu pek seyrek rastlanan bir zellikti ve Dees byle bir eyin insann daha sonraki yaamnda pek ok tbbi soruna yol aacana inanrd. Belki de sorunlar balamt bile. te karsnda oturan adam daha otuz be yana varmamt, ama kafasnn yzde yetmii daha imdiden plakt. "Fena deil," dedi Morrison. "Kim ekti?" "Ben ektim. Hikyelerimin fotoraflarn hep ben ekerim. Sen hi fotoraf altlarna bakmaz msn?" "Genellikle bakmam." Morrison Dees'in haberine verdii bala bakt. Bilgisayardaki Libby Grannit daha renkli bir manet bulacaksa da bu, ne de olsa onun iiydi Dees'in gdleri doru yoldayd. KUZEY KUTBU'NDA UZAY STHBARATI diye balk atmt yazsna. Penguenler uzayl deildi kukusuz ve Morrison onlarn aslnda Gney Kutbu'nda yaadklarn sanyordu, ancak Uzayllar'a hem de stihbarat'a baylrd (belki ounluu kendilerini Uzayllar gibi hissettiklerinden ve yine ilerinde bir istihbarat eksiklii olduunu dndklerinden) ve nemli olan da buydu. "Manet biraz zayf ama..." "O da Libby'nin grevi," diye Dees editrn szn tamamlad. "Onun iin..."

"Onun iin ne?" diye sordu Morrison. Altn ereveli gzlnn ardndaki gzleri iri, mavi ve masumdu. Elini yine dosyann zerine koydu, Dees'e bakp glmsedi ve bekledi. "Onun iin ne dememi istiyorsun? Yanldm m?" Morrison'un glmsemesi bir iki milimetre daha geniledi. "Yanlm olabileceini. Bu kadar yeter." Dees buna memnun olmutu; biraz alalmay kabul ederdi, hi holanmad karn stnde srnmekti. Morrison sa eli dosyann zerinde yzne bakt. "Haklsn, yanlm olabilirim." "Bunu kabul etmek bykln gsteriyorsun," dedi Morrison ve zarf uzatt. Dees dosyay kapt gibi pencerenin yanndaki iskemleye gitti. Bu kez okuduklar ki, bunlar da haber servislerinden derlenmi bilgiler ve bir iki kk haftalk kasaba gazetelerinin kuprleriydi akln attrmt. 'Bunu daha nce grmemitim,' diye dnd; ve ondan sonra da, 'Bunu neden daha nce grmedim?' diye dnd. Bilmiyordu, ama bildii bir ey vard, o da eer bu tr hikyeleri birka kere daha karacak olursa, resimli basnn stlerindeki yerini koruyamazd. Bir ey daha biliyordu: Morrison'la kendisi birbirlerinin yerlerinde olsalard (ve Dees inside Viewun editrlk makamn son yedi ylda iki kere reddetmiti), dosyay vermeden nce Morrison'u bir srngen gibi yerlerde srndrrd. 'Hatta onu kap dar etmitim bile,' diye dnd. Giderek snmekte olduu dncesi de gemiyor deildi kafasndan. Bu ite eskiyip yok olma orannn yksekliini bilirdi. Bir insan Brezilya kylerini toptan gtren uan daireleri, hesap yapan kpekleri ve ocuklarn odun gibi kesen isiz babalar belirli bir sre yazabilirdi. Sonra bir gn tak diye kopuverirdin. Tpk evine gidip de bana bir naylon torba geirip banyo yapan Dottie Walsh gibi. Dees kendi kendine "Aptallama," diye sylendi, ama yine de huzursuzdu. Hikye karsnda duruyordu ite, yaam kadar kocaman ve iki kere daha irkin. Onu nasl oldu da gzden karabilmiti. Koltuunun arkasna yaslanp ellerini gbeinde kavuturmu olarak kendisini seyreden Morrison'a dnd. "Eee?" dedi Morrison.

"Bu esasl bir ey olabilir. 0 kadar da deil. Gerek olabilir." "Gerek olup olmamas umrumda bile deil," dedi Morrison. "Gazeteyi sattrsn da. Hem tiraj ok artracak, deil mi, Richard?" "Evet." Dees ayaa kalkp dosyay koltuunun altna sktrd. "Maine'deki ilk cinayetten balayarak bunu izlemek istiyorum." Sorular ve kendisine kar olan kukular bir anda bir yana braklmt. Burnuna yine o eski kan kokusu gelmiti ve u anda onu sonuna kadar izlemekten baka bir ey istemiyordu. Son bir hafta sonra geldi, ama Maine'de ya da Maryland'da deil de, daha gneyde, Kuzey Carolina'da.

2
Mevsimlerden yazd, yani yaam rahat olmalyd ve o uzun gnn sonuna yaklarken Richard Dees iin hibir ey kolay deildi. Balca sorunu en azndan o ana kadar sadece bir byk havayolu irketine, bir iki yerel uak servisine ve pek ok zel uaa hizmet veren kk Wilmington Havaalan'na gidememesiydi. Blgede iddetli frtnalar vard ve Dees havaalanndan doksan mil uzakta havada dolanp duruyor, gn nn son saatinin hzla akp gitmesine kfrler yadryordu. ni izni verildiinde saat 19:45'ti, resmi gnbatmndan krk dakika nce yani. Gece Pilotu'nun geleneksel kurallara uyup uymadn bilmiyordu, ama uyuyorsa ancak ucu ucuna olacakt. Pilot'un burada olduuna emindi. Doru yeri, doru Cessna Skymaster uan bulmutu. Kovalad adam Virginia Beach'i, Charlotte'u, Birmingham' ya da daha gneyde bir noktay seebilirdi, ama sememiti. Dees onun Maryland'da Duffrey ile buras arasnda nerede saklandn bilmiyordu ve buna aldrd da yoktu. Sezgilerinin doru olduunu bilmek yeterliydi. Dees geen haftann byk bir blmnde Duffrey'in gneyinde olan ve Pilot'un operasyon ekli iin uygun grnen havaalanlarn aramakla geirmiti. Days Inn Moteli'nde telefonun tularna basan parmaklar onun bu srarna isyan etmiti sonunda. Ama srar, ou zaman olduu gibi, kendini hakl karmt. Havaalanlarna zel uaklar inmiti ve hepsinde de Cessna Skymaster 337'Ier vard. Havacln Toyota'lar sayldklar iin bunda aacak bir ey yoktu. Ancak dn gece VVilmington'a inen Cessna 337'nin kendi arad uak olduu kukusuzdu. Herifin ensesindeydi artk. "N471B, pist 34," dedi kulaklarndaki ses. "160 ynnde u. Alal ve 3.000'i koru."

"160'a gidiyorum. 6'dan 3.000'e gideceim, anlald." "Bir de burada havann berbat olduunu aklndan karma." "Anlald." Dees aada Hava Trafik Kontrolr diye kabul edilen ifti John'un bunu kendisine sylemekle iyilik yapm saylmayacan dnd. Blgede havann kt olduunu biliyordu; altndaki bulutlarda dev hava fiekleri gibi arka arkaya akan imekleri gryordu ve son krk dakikasn ift motorlu bir Beechcraft'ta deil de, mikser iindeki bir insan gibi geirmiti. Otomatik pilottan kp kontrol ele alan Dees, uan burnunu Wilmington'a evirdi ve alalmaya balad. Mikrofonu alp aadaki adama oralarda tyler rperten bir eyler olup olmadn sormay dnd (inside View okurlarnn sevdikleri tipten karanlk ve frtnal gece olaylarn). Ama sonra mikrofonu yine yerine takt. Gnbatmna daha bir sre vard; Washington National Havaalanndan kmadan resmi Wilmington saatini renmiti. Hayr hayr, sorularn bir sre daha kendine saklayacakt. Dees Gece Pilotu'nun vampir olduuna, ocukluunda yastnn altna o eyrekleri koyann Di Perisi olduuna inand kadar inanyordu; ama herif kendisinin vampir olduuna inanyorsa ki, onun buna gerekten inandna emindi Dees o zaman herhalde kurallara uyacakt. Ne de olsa, yaam sanat taklit ederdi. zel pilot ruhsatl bir Kont Drakula. 'Ama bunun insan soyunu alt etmeye alan katil penguenlerden daha iyi bir haber olduunu kabul etmelisin,' diye dnd. Olayn bir de baka yan vard. Bu yasal olabilirdi. 'Bak, bir zamanlar byle bir szck aklna bile gelmezdi,' diye dnd. 'Senin iin bitik galiba, dostum.' Yine de iri manetler dolayordu gzlerinin nnde. NSDE VIEWILGIN GECE PLOTU'NU YAKALADI. KAN C GECE PLOTU'NUN YAKALANMASININ HKYES. DRAKULA, "ONA HTYACIM VARDI," DYOR. Dees sonunda mikrofonu ald ve dmeye bast. Kan kardeinin aada olduunu biliyordu; ve bundan kesinlikle emin olmadan rahat edemeyeceini de.

"Wilmington, N471B konuuyor. Maryland'dan Skymaster 337 hl pistte mi?" Parazitler arasndan bir ses: konuamam. Trafik ok youn." "yle grnyor, ahbap. imdi

"Kenarnda krmz izgiler var m?" diye srar etti. Dess. Bir an yant alamayacan sand. "Evet, krmz izgiler," dedi ses. "Brak peimi N471B, yoksa bir FCC cezas yersin. Bu akam balm ok ve zgaram yeteri kadar byk deil." "Teekkrler, Wilmington," dedi Dees en kibar sesiyle. Mikrofonu kapatt. Krmz izgili Skymaster; gelecek yl alaca crete bahse girerdi ki, eer kuledeki o kyl o kadar megul olmasayd, kuyruk numarasnn da N101BL olduunu dorulard. Bir hafta, Tanrm, sadece bir hafta. Hepsi bu kadar srmt. Gece Pilotu'nu bulmutu, hava henz kararmamt ve ne kadar olanaksz grnse de, sahnede polis yoktu. Polis olmu olsayd, Cessna ile ilgilenmi olsalard, ifti John bunu havann ktlne ve trafiin younluuna aldrmadan mutlaka sylerdi. Baz eylerin dedikodusu yaplmadan durulmaz. 'Senin fotorafn istiyorum, orospu ocuu,' diye dnd Dees. imdi alacakaranlkta beyaz beyaz parldayan ini klarn grebiliyordu. 'Hikyeni zaman gelince alacam, ama nce bir fotoraf. Bir tane yeter bana.' nk, olay gerek yapan ey fotoraft. yle bulank bir karalt, ya da "sanat gryle" falan deil, siyah beyaz gerek bir fotoraf. Dees uan burnunu yere evirdiinde yz solgun ve gergindi. Dudaklar hafife gerilmi, kk ve parlak beyaz dileri ortaya kmt. Kararan havann ve gsterge tablosunun altnda Richard Dees'in kendisi de biraz vampiri andrmyor deildi.

3
nside Vietfun olmad pek ok ey vard edebi deildi bir kere, sonra ahlak ve doruluk gibi nemsiz konularla pek ilgili deildi ama bir ey kesindi; dehet sahnelerine baylrd. Merton Morrison hyarn biriydi (ancak Dees'in onu ilk kez o aptal piposunu tttrrken grp de sand kadar deil), ama Dees bir yerde hakkn teslim etmek zorundayd, inside Viev'u baarl yapan eyleri hatrlamt; kovalar dolusu kan.

Evet, plak kadnlarn fotoraflar, psiik kehanetler ve bira, ikolata ve cips ieren salk reeteleri hl varsa da, Morrison zamann gidiini hissetmi ve gazetenin hangi yne ilerleyecei konusunda kendisinin yarglarn bir kere bile sorgulamamt. Dees piposuna ve Londra'nn bilmem hangi maazasndan alnm tvit ceketlerine ramen, Morrison'un bu kadar sre dayanm olmasnn nedenini gvene balyordu. Morrison altmlarn iek ocuklarnn, doksanlarn yamyamlarna dntklerini biliyordu. Sradan insanlar hl seri cinayetlerle, yldzlarn gemilerindeki skandallarla ve Magic Johnson'un ADS'i nereden kaptyla ilgilenmekteydi. Dees'in artk bir tr sezgi dehas olarak grd Merton Morrison, piposuyla birlikte kedeki odasna yerlemesinden bir hafta sonra yaymlad bir bildiriyle grlerini aka dile getirmiti. "inize gelirken istediiniz kadar durup gl koklayabilirsiniz," demiti, "Ama bir kere ie geldikten sonra kan kokusu almaya aln." Kan kokusu almak zere yaratlm olan Dees buna ok sevinmiti. imdi Wilmington'a uuyor olmasnn nedeni burnuydu. Aada bir canavar vard, kendini vampir sanan bir adam. Dees ona bir ad takmt; bu imdi, tpk deerli bir parann bir insann cebini aydnlatt gibi kafasnn iinde yanyordu. Az sonra paray kartp harcayacakt. Bunu yapt zaman o ad Amerika'nn btn spermarketlerinin renkli basn kelerinde atm puntoluk manetlerle herkesi ekecekti. 'Bakn bayanlar ve sansasyon dknleri,' diye dnd Dees. 'Henz bilmiyorsunuz ama, size doru gelen biri var u anda. Onun gerek adn renip unutacaksnz, nemli deil bu. Onun yerine benim ona taktm ad hatrlayacaksnz; Karmdeen Jack, Cleveland Katili ve Kara iek gibilerle ayn dzeye konulaca ad. Yaknda spermarketinize gelecek Gece Pilotu'nu hatrlayacaksnz. zel mlakat, zel haber... Ama u anda benim en ok istediim zel bir fotoraf.' Dees saatine bir kez daha bakp biraz rahatlad. Karanlk basmasna daha yarm saat vard ve kendisi on be dakikaya kalmadan krmz izgili (ve kuyruunda ayn krmzyla N101BL yazan) Skymaster'in yanna park etmi olacakt. Pilot imdi kasaba yolunda bir motelde uyuyor muydu? Hi sanmyordu. Skymaster 337'nin nispeten dk olan fiyatnn yan sra, poplerliinin bir nedeni de o boydaki uaklarn kabininin byk olmasyd. Evet, bir eski VW kaplumbaann iinden byk deildi ama, byk veya be kk valiz alrd ve profesyonel basketi olmayan bir insan da rahata barndrabilirdi. Gece Pilotu imdi Cessna'nn bagaj blmnde (a) enesini dizlerine ekmi uyuyor olabilirdi, (b) kendini gerek vampir sanyor olacak kadar kak olabilirdi, ya da (c) her iki k da geerli olabilirdi. Dees (c) kkna iddiaya girmiti.

Altmetresi imdi drt bin fitten bine doru inerken Dees, 'Hayr dostum, sen motele gitmezsin,' diye dnyordu. 'Ne dnyorum biliyor musun? Bence o uan bagaj blm alnca ilk greceim ey ne olacak biliyor musun? nce biraz mezar topra dklecek (yle deilse bile, azdilerine bahse girebilirsin ki, gazete yle yazacak), sonra bir smokin pantolonu greceim, deil mi? Bence ldrmeye hazr olarak giyinmi olacaksn ve benim fotoraf makinem de hazr olacak ve o pelerinin rzgrda dalgalandn grdmde...' Ama dnceleri tam o noktada kesilmiti; nk, altndaki ini klar o saniyede aniden snd.

4
Merton Morrison'a, "Maine'de ilk bildiimizle balayp bu herifin gemiini aratrmak istiyorum," demiti. Drt saat sonra Cumberland le Havaalan'nda Ezra Hannon adnda bir teknisyenle konuuyordu. Bay Hannon az nce bir cin iesinden km gibiydi ve Dees onu uann bir kilometre yaknna yaklatrmadysa da, kendisine yine de saygl davrand. Buna zorunluydu; Ezra Hannon, Dees'in ok nem verdii zincirin ilk halkasyd. Cumberland le Havaalan kulaa nemli gelen adna ramen iki pist ile iki barakadan olumaktayd. Bu pistlerden biri asfaltlyd da. Dees toprak piste hi inmedii iin asfalta inmek istediini bildirmiti. Ancak zaten boazna kadar borlu olduu Beech 55'in nasl sarsldn grnce kalkta toprak pisti istemeye karar vermi ve kalkn yaparken de onun bir gen kz memesi kadar dzgn ve sk olduunu grnce de ok sevinmiti. Alann bir de rzgr orab vard ve bu da hi kukusuz yal bir dedenin uzun donu kadar yamalyd. Cumberland ilesi, Maine'in en kalabalk ilesi olmasna ramen, bunu o havaalanna ya da teknisyen Ezra'ya bakarak anlamak olanakszd. Herif gld zaman aznda son kalan alt dii de gsterirken, James Dickey'in Deliverance filmindeki figranlara benziyordu. Havaalan, ounlukla zengin yazlklarn verdikleri ini parasyla yaayan Falmouth kasabasnn hemen dndayd. Gece Pilotu'nun ilk kurban olan Claire Bowie, Cumberland le Havaalan'nn gece trafik kontrolryd ve havaalannn eyreine sahipti. Havaalannn dier elemanlar iki teknisyen ve ikinci bir yer kontrolryd. Yer kontrolrleri ayn zamanda cips, sigara ve kola satard ve Dees ldrlen adamn ok iyi kfte yaptn da renmiti.

Teknisyenler ve kontrolrler ayn zamanda benzin pompalarnda almakta ve bekilik de yapmaktaydlar. Bir kontrolrn helay temizlemekten kp ini izni vermesi hi de olaanst bir durum deildi. Claire Bowie, Dees'in ziyaretinden yaklak bir ay nce ldrlmt. Dees, Morrison'un ince dosyasndan ve Cin Kafal Teknisyen Ezra'nn daha renkli anlatmndan elde ettii bilgilere sahipti. Dees, bu ilk elden kaynann hikyesini gerektii gibi tra ettikten sonra bile temmuz balarnda bu kck havaalannda ok garip bir eyin olduundan emindi. N101BL kuyruk numaral Cessna 337, 9 Temmuz sabah afak skmeden az nce ini izni istemiti. 1954'ten beri havaalannda gece vardiyasnda alan Claire Bowie istei 4:32'de kaydetmiti. Sonra iniin 4:49'da tamamlandn, pilotun adnn Dwight Renfield, uan kalk yerinin de Maine'de Bangor olduunu not etmiti. Saatler doruydu. Gerisi palavrayd. Dees Bangor'a sormu ve NlOBL'den haberleri olmadn renince hi armamt. Ancak Bovvie bunun palavra olduunu anlam olsa bile pek fark etmeyecekti; havaalannda hava gevekti ve ini paras nemliydi. Pilotun verdii ad tam bir akayd. Dwight, Dwight Frye adndaki bir aktrn ilk adyd ve Dvvight Frye son oyununda Renfield adndaki bir deliyi oynamaktayd ve Renfield'in tapt kahraman da btn zamanlarn en nl vampiriydi. Dees, Kont Drakula adna ini izni istemenin byle uykulu bir yerde bile kuku uyandracandan emindi. Kuku uyandrabilirdi; Dees fazla kesin konuamazd. Ne de olsa, ini creti ini cretiydi ve "Dvvight Renfield" kendisininkini ve yakt parasn nakit olarak demiti. Ertesi gn kasada parayla Bovvie'nin kestii makbuzun kopyasn bulmulard. Dees 1950'li ve 1960'h yllarda zel hava trafiinin kk havaalanlarnda ne kadar batan savma kontrol edildiini bilirdi ama, Gece Pilotu'na gsterilen kaytszla amaktan kendini alamamt. Artk ellili, altml yllarda deillerdi; imdi uyuturucu paranoyas ayd ve uyuturucunun kk havaalanlarna kk uaklarla tand bilinirdi. Tpk "Dvvight Renfield"in Cessna Skymaster'i gibi uaklarla, ini creti tamamd ama, Bovvie'nin Bangor'a, kendisini korumak iin bile olsa, uu plan eksikliini bildirmesi gerekirdi. Ama bunu yapmamt. Dees o anda bir rvet olayn dnmse de, cin bulutlar iinde dolaan muhbiri Claire Bovvie'nin drst olduunu iddia etmi, Dees'in daha sonra konutuu iki Falmouth polisi de kendisini dorulamt. hmalkrlk demek daha doru olabilirdi, ama sonuta bunun fazla nemi yoktu; inside View okurlar, olaylarn nedeni ya da nasl olduu gibi konularla ilgilenmezdi. Okurlar ne olduunu, olayn ne kadar srdn ve olay srasnda kiinin barmaya zaman olup olmadn renerek mutlu

olurlard. Bir de fotoraflar. Mutlaka fotoraf isterlerdi. Byk siyah beyaz fotoraflar. Teknisyen Ezra, Dees'in Renfield'in indikten sonra nereye gittiini sormasna armt. "Bilmem," dedi. "Motele gitmitir herhalde. Taksiye binmi olmal." "Sen kata geldiini sylemitin? O sabah yedide mi? Dokuz temmuz sabah yani." "Evet. Claire eve gitmeden az nce." "Cessna Skymaster o srada park edilmi ve botu, deil mi?" "Evet. Senin uan olduu yerde duruyordu." Ezra yeri iaret ederken Dees hafife geriledi. Adam cine yatrlm ok eski rokfor peyniri kokuyordu. "Claire pilot iin taksi ardn syledi mi? Motele gtrmesi iin yani? Ortalkta yryerek gidilebilecek bir yer grnmyor." "Yoktur," dedi Ezra. "En yakn Deniz Rzgr'dr, o da iki mil uzaktadr." enesini kad. "Claire'in adam iin taksi ardna dair bir ey sylediini hatrlamyorum." Dees blgedeki taksi irketlerini aramas gerektiini zihnine not etti. O sralarda mantkl bir varsaym kabul ediyordu: Herifin hemen hemen herkes gibi uyayacak bir yatak aradn. "Ya limuzin?" diye sordu. "Hayr. Claire limuzin hakknda da bir ey sylemedi, stelik yle bir ey olsa mutlaka sylerdi." Dees ban sallarken yaknndaki limuzin irketlerini aratrmaya karar verdi. Havaalan kadrosunun dier elemanlarn da sorguya ekecekti, ama onlardan bir ey renebileceini hi tahmin etmiyordu. Ezra, Claire gitmeden nce onunla bir kahve imiti, sonra akam nbete geldiinde bir kahve daha imilerdi. Gece Pilotu dnda Claire Bowie'yi sa olarak gren son kiinin Ezra olduu anlalyordu. Ezra uzaklara bakt, enesini biraz daha kad, sonra kan anana dnm gzlerini Dees'ten yana evirdi. "Claire taksi veya limuzin hakknda bir ey sylemedi, ama baka bir ey syledi." "yle mi?"

"Evet." Ezra zerindeki ya lekeli tulumun cep fermuarn at, bir paket Chesterfields kartp bir sigara yakt ve yal insanlar gibi ksrd. Dees'e dumanlar arasndan kurnaz bir ifadeyle bakt. "nemli olmayabilir, ama olabilir de. Claire'in garibine gitmiti. yle olmu olmal, nk Claire pek konukan bir insan deildir." "Ne demiti?" "Pek hatrlamyorum. Biliyor musun, kim zaman baz eyleri unuttuumda Alexander Hamilton'un resmini grmek belleimi tazeler." "Abe Lincoln'un resmine ne dersin?" diye kupkuru bir sesle sordu Dees. Hannon ok ksa bir an dndkten sonra baz zamanlar Lincoln'un da yardmc olduunu syledi ve Lincoln resimli banknot Dees'in czdanndan Ezra'nn hafife titreyen eline geti. Dees George Washington'un resminin bile yeterli olabileceini dndyse de, adamn tmyle kendisinden yana olmasn istiyordu... stelik hepsi masrafa yazlyordu nasl olsa. "Anlat bakalm." "Claire adamn maskeli baloya gidiyormu gibi giyindiini syledi." "Yaa? Neden?" dnyordu. Dees, Washington'u verse daha iyi olacan

"Adamn frak, ipek kravat falanla balodan km gibi olduunu syledi." Ezra duraklad. "Hatta srtnda kocaman bir pelerin de varm. i itfaiye arabas kadar krmz, d karga kadar kara. Arkasnda dalgalanrken yarasa kanadna benzediini syledi."

Dees'in kafasnda birden kocaman bir neon yand. 'Belki farknda deilsin ama, seni mehur edecek szckleri syledin dostum,' diye dnd. "Claire hakknda bu kadar soru sryorsun, ama bir kere bile benim garip bir ey grp grmediimi sormadn." "Grdn m?" "Dorusunu istersen, grdm." "Neydi o grdn, ahbap?"

Ezra uzun sar trnaklaryla enesini kad, kan ana gzlerinin kenarlarndan bilmie Dees'e bakt, sonra sigarasndan bir nefes daha ekti. "Tamam, al bir tane," diyerek Dees bir Lincoln daha uzatt. Yzndeki ifadeyi koruyup sesinin dosta kmasna dikkat ediyordu. Btn igdleri artk uyanmt ve adam yeteri kadar konuturmadn sylyordu. "Sana sylediklerim karlnda bu hi de yeter grnmedi," dedi Ezra. "Senin gibi zengin bir kentlinin on dolardan fazlasn vermesi gerek." Dees saatine bakt. "Eyvah! Ne kadar da ge olmu! Daha Falmouth polisiyle konumadm!" Ama daha yerinden kalkmadan belik, parmaklar arasndan yok olup Hannon'un tulumundaki kardeinin yanna gitmiti. "Pekl, syleyecein varsa, syle haydi," dedi Dees. Sesinde artk dostluktan eser yoktu. "Benim de iim var." Teknisyen dnd, enesini kad, evresine peynir kokular yayd. Sonra hemen hemen istemeyerek, "O Skymaster'in altnda kocaman bir pislik yn grdm," dedi. "Bagaj blmesinin hemen altnda." "Oyle mi?" "Evet. Tekmeledim de." Dees bekledi. "Pis eylerdi. Kurt doluydu." Dees bekledi. yi, yararl syleyecekleri daha bitmemiti. eyler duyuyordu, ama adamn

"Kurtlar," dedi Ezra. "Sanki l bir ey varm gibi." Dees o gece Deniz Rzgr Moteli'nde kald ve ertesi sabah sekizde, uayla Alderton'a doru yola kt.

5
Dees'in avnn hareketleri arasnda en anlamad ey, Pilot'un bu kadar rahat olabilmesiydi. Maine'de ve Maryland'da cinayet ilemeden

oyalanmt. Bir gece kald tek yer, Claire Bowie'yi ldrdkten iki hafta sonra ziyaret ettii Alderton olmutu. Alderton'daki Lakeview Havaalan Cumberland'dan bile daha kkt: Asfalt kaplanmam bir pist ve yeni boyanm bir baraka. Dees'in houna gien bir ey de, pistin Maine'deki kadar dz olmasyd. Alderton'da bakanlarn ya da bakanlarn arkadalarnn resimlerini isteyen kmad. Bin kiilik nfusuyla Alderton, Lakeview Havaalan'n neredeyse yardm olarak ileten (havaalannn zararda olduu kesindi) Buck Kendall'n ldrlmesinin oku iindeydi. Konuacak kimse yoktu, hatta Ezra Hannon dzeyinde biri bile. Eskilerden biri Dees'e, "Katil ok csseli biri olmal," dedi. "Bizim Buck yzyz on kilo gelirdi, ama sakin bir insand. Fakat kendisini kzdrrsanz piman olurdunuz. ki yl nce karnavalla gelen bir boksr yere serdiini gzlerimle grdm. Bu tr dvler yasal deildir kukusuz, ama Buck o Piper uann borcunu deyemediinden para iin ringe kmt. ki yz dolar ald da icraclar gelmeden iki gn nce paray yatrabildi." Adam gerekten zntyle ban iki yana sallaynca, Dees fotoraf makinesini karm olmay istedi, inside View okurlar o uzun, izgili ve yasl yze baylrd. Dees, Buck Kendall'n bir kpei olup olmadn da renmeliydi, inside View okurlar l bir insann kpeinin fotoraflarna da ok dknd. Kpei, len adamn evinin kaps nne koyar ve altna da BUFFY'NN UZUN BEKLEY BALIYOR falan gibi bir ey yazardn. "ok yazk," dedi Dees. Adam iini ekerek ban edi. "Herif ona arkadan saldrm olmal. Bence baka trls mmkn deil." Dees, Gerard "Buck" Kenda'a ne taraftan saldrldn bilmiyordu, ama bu defa kurbann boaz paralanmamt. Ama boaznda baz delikler vard, "Dvvight Renfield"in kurbannn kann itii tahmin edilebilirdi. Ancak adli tp doktorunun raporuna gre boynun her iki yannda delikler vard. Ve bunlar eski filmlerin kk srklar ya da di izleri deildi. Raporda santimetrelerden sz ediliyordu, ki Libby Grannit doktorun kuru diliyle ortaya koyduu eyi daha geni olarak aklamt: Katilin ya ok iri dileri vard ya da Kendall'n boynundaki delikleri bir eki ve iviyle amt. KATL GECE PLOTU KURBANLARINI VLEDKTEN SONRA KANLARINI T manetini iki adam ayn gnde iki ayr yerde dnmt. Gece Pilotu 23 Temmuz gecesi 22:30'da Lakeview Havaalan'na inme izni istemiti. Kendall izni vermi ve kuyruk numarasn kaydetmiti: N101BL. Kendall pilotun ismini Dvvight Renfield, uak tipi hanesine de Ceessna Skymaster 337 yazmt. Krmz izgilerden ve ii itfaiye arabas

krmzs, d karga karas pelerinden sz etmemise de, Dees her ikisinin de varlndan emindi. Gece Pilotu saat on buukta Alderton'un Lakeview Havaalam'na inmi, o iri yapl Buck Kendall' ldrm, kann imi ve ayn yirmi drd sabah saat bete Jenna Kendall'n kocasna kahve getirip de kan ekilmi cesedini bulmasndan nce Cessna'sna atlayp oradan uzaklamt. Dees, Lakeview hangar kulesinin yan banda dururken, kan verdiin takdirde karlnda bir teekkrle bir bardak portakal suyu aldn dnd. Ama kan alr, hatta emersen, manetlere geiyordun. Fincanndaki kt kahveyi yere boaltp Maryland'a umak zere uana doru yrrken, szde yaratc imparatorluk aheserini tamamlama aamasnda Tanr'nn elinin biraz titrediini dnyordu.

6
Washington Ulusal'dan ayrldktan iki saat sonra iler aniden ters gitmeye balamt. Dees yalnz pist klarnn deil, WiImington'un yarsnn ve Wrightsville Beach'in k.. larnn da snm olduunu fark etti. Havaalan hl nndeydi, ama Dees mikrofona, "Ne oldu? VVilmington, konu benimle!" diye bardnda, parazit arasnda belli belirsiz sesler dnda bir karlk alamad. Mikrofonu fkeyle yerine itti, ama yuvasn tutturamad. Mikrofon ucunda kvrk kordonuyla yere dt ve Dees onu bir anda unuttu. Mikrofonu kapp seslenmek, sadece bir pilot tepkisiydi. Ne olduunu biliyordu. Havaalan yaknlarndaki ara enerji istasyonlarndan birine yldrm dm olmalyd. imdi inmemeye karar vermesi gerekiyordu. inden bir ses, "ini izni almtn," dedi. Ama dier bir ses hemen (ve hakl olarak) atlp bunun mantksz olduunu syledi. Daha bir pilot aday iken bu gibi durumlarda ne yaplmas gerektiini renirdin. Kitaplar ve mantk sana hemen alternatif havaalanna doru yola kman ve kontrolrle ilikiye girmeye alman sylerdi. Bu koullar altnda inmeye almak hem kural ihlaliydi, hem de ar cezas vard. Dier yandan, hemen imdi inmedii takdirde Gece Pilotu'nu karacakt. Bu da can kaybna (ya da kayplarna) neden olabilirse de, Dees'in denkleminde buna fazla bir yer yoktu... Birden aklna bir eygeldi ve bu aklna gelen btn eyler gibi iri puntolu manet halindeydi: KAHRAMAN MUHABR ILGIN GECE PLOTU'NUN ELNDEN (buraya mmkn olduu kadar yksek ama insanlarn inanabilecekleri bir say gelecekti)... K KURTARDI. Dees 34 numaral piste inie geti.

Aada pist klar sanki kararn onaylarm gibi birden yanm, ama bir an gemeden yine snmt. Telsizden gelen parazitlerde o an silinmi ve ifti John'un l duyulmutu: "N471B iskele tarafna ge; Piedmont, sancak tarafna: Tanrm, havada arp..." Dees'in kendini koruma igds ormanda kan kokusu alanlarnki kadar keskindi. Piedmont Havayollar'nn 727'sinin klarn grmedi bile. ifti John'un azndan ikinci szck kar kmaz uan iskele ynne evirmeye balamt bile. Bann sadece bir kar yukarsmdaki dev glgeyi grr gibi oldu ve Beech 55 bundan nceki kt hava koullarn mumla aratacak bir ekilde sarsld. Dees'in gs cebindeki sigara paketi havaya utu, sigaralar drt bir yana dald. Yar karanlk Wilmington ufku birden ters dner gibi oldu. Midesi kalbini yukar itip azndan karmaya urat. Haritalar kular gibi uuyordu kabinin iinde. Darda doal gkgrltsne ek olarak bir jet gkgrlts vard imdi. Drt kiilik uan camlarndan biri patlad, ieri dolan rzgr arkada bal olmayan her eyi anafora tutulmu gibi evirmeye balad uan iinde. ifti John, "N471B, eski yksekliine ge!" diye baryordu. Dees iki yz dolarlk pantolununu ieyerek berbat ettiini fark etti. Dees cebindeki aky kartt, gmleini sol dirseinin hemen stnden keserek kan aktt. Sonra sol gznn hemen altn da izip kanatt. aky kapatp pilot kapsnn stndeki harita cebine soktu. 'Sonra temizlemeliyim,' diye dnd. 'Unutursam hap yutarm.' Ama unutmayacan biliyordu. Pist klan snmemek zere yand, ancak clzlndan jeneratrn alt belli oluyordu. Dees ua yine 34 numaral piste doru alaltt. Sol yanandan szan kan azna kadar iniyordu. Kann birazn emdi, sonra stne tkrd. 'Hibir numaray eksik yapmayacaksn,' diye dnyordu. 'gdlerini izlemeye devam et, sonuca ulaacaksn.' Saatine bakt. Gnbatmna sdece on drt dakika kalmt. "ekil oradan, Beech! Sar msn be adam?" diye bard ifti John. Dees gzn pist klarndan ayrmadan mikrofonun kordonuna uzand, kordonu ekip mikrofonu eline ald. Dmesine bast. "Bana bak, d bokuna karm herif! Jeneratrn zamannda devreye girmedii iin az kalsn 727 beni ilek reeline evirecekti. Uakta ka kiinin reele dneceini bilmiyorum ama, bunu senin de, kokpit mrettebatnn da bildiinden kukum yok. O heriflerin u anda yayor olmalarnn tek nedeni o uan kaptannn saa, benim de sola dnecek kadar aklmzn banda olmas. Ama ben hem yapsal hem fiziksel hasar grdm. Bana u anda ini izni vermezsen de ineceim. Eer izin almadan

inersem, seni Hava Gvenlii Soruturma Kurulu'na vereceim. Anladn m?" Uzun ve parazitli b, sessizlik oldu. Sonra ifti John'un eski neeli sesine hi benzemeyen ok ksk bir ses, "N471B, 34 numaral piste inebilirsin," dedi.

Dees glmseyerek inie geti. Mikrofon dmesine bast. "Az nce kendimi kaybedip bardm. zr dilerim. Ama lmle kar karya kalnca hep byle olurum." Aadan ses gelmedi.

7
Dees 8 Austos'ta Duffrey'e vardnda, Gece Pilotu'nun bir hafta gerisindeydi. Duffrey'de olanlar anlamaya balaynca hikyeye kendisi de inand... Bu da hikyenin bu ksmnn asla baslmayaca anlamna geliyordu ve bunun nedeni kiisel deildi. Bu durum Dees'in ok kesin olan tek kuralnn ihlaliydi: Yaynladn eye asla inanma ve inandn eyi asla yaynlama. Yllar boyunca bu kural sayesinde evresindekiler akllarn karrken o kendisininkine hkim olabilmiti. Dees, Washington Ulusal Havaalan'na inmi ve bir araba kiralayp altm mil tedeki Duffrey'e gitmiti. Buna mecbur kalmt, nk Ray Sarch ile kars Ellen olmaynca Duffrey Havaalan da olmazd. Ellen'in kz kardei Raylene ile bu ikisi tm havaalan kadrosunu oluturmulard. Ya dkl (hem toz kalkmas, hem ot bitmesine engel olmak iin) toprak bir pist ve Sarch iftinin yaad karavann yanndaki, dolap boyundaki kontrol barakas havaalan oluyordu. Sarch'larn ikisi de emekli pilottu, ikisinin de ivi gibi sert olduklar ve elli yldr evli olmalarna ramen hl birbirlerine deli gibi k olduklar syleniyordu. Dees ayrca Sarch'larn havaalanna gidip gelen trafii yakndan izlediklerini renmiti; uyuturucuyla kiisel bir savalar vard. Tek oullar, alnt bir Beech 18'le, bir ton uyuturucuyla suya inmeye almt. Su bir tek ktk dnda ayna gibiydi. Beech 18 o kte arpp bir takla atarak patlamt. Doug Sarch vcudundan alevler kararak havaya frlamt. Delikanly timsahlar yemi ve uyuturucuyla mcadele ekipleri bir hafta sonra paralanm iskeletini, yanm Calvin Klein blucinin paralarn ve New York'ta Paul Stuart'tan alnma bir spor ceket bulmulard. Ceketin ceplerinden birinde yirmi bin dolar nakit para, baka bir cebinde de yaklak yirmi gram kokain bulunmutu.

Ray Sarch, "Benim evladm uyuturucu ve uyuturucu ekyas ldrd," demiti. Kars da ayn fikirdeydi. Sarch'lar oullarnn lmnden sonra gzlerini uyuturucu tayabilecek herkese kar drt amlard. Maryland eyalet polisini drt kere bo yere havaalanna getirtmilerse de, polis buna pek kzm deildi. Sarch'lar kk ve iki ok byk taycnn yakalanmasn salamlard. Bunlardan sonuncusunda on be kilo saf Bolivya kokaini yakalanmt. nsan terfi ettiren bu tr tutuklamalar bir iki yanl ary balatrd. 30 Temmuz gecesi ok ge bir saatte, artk Amerika'nn her havaalanna ve Duffrey'e bildirilmi olan numaralara ve tanma sahip Cessna Skymaster Duffrey'e gelmiti. Pilot adnn Dwight Renfield olduunu ve Delavvare'de Bayshore Havaalanndan kalktn sylemiti. Bayshore'da ne bu adda bir pilot ne de N101BL kuyruk numaral bir Cessna tanyorlard. Bu, katil olduu artk kesin olan adamn uayd. Bayshore kontrolrlerinden biri Dees'e telefonda, "Buraya gelmi olsayd imdi delikteydi," demiti, ama dorusu Dees bundan hi emin deildi. Gece Pilotu Duffrey'e saat 23:27'de inmi ve Dvvight Renfield, Sarch'larn defterini imzalad gibi, Ray Sarch'n, (karavana gelip bir bira ierek televizyonda Gunsmoke filmini seyretme) davetini de kabul etmiti. Ellen Sarch bunlar ertesi gn Duffrey Gzellik Salonu'nun sahibine anlatmt. Gzellik salonunun sahibi Selida McCammon kendisini Dees'e, Ellen Sarch'n en yakn arkadalarndan biri olarak tantmt. Dees, Ellen'in nasl grndn sorunca Selida bir an durakladktan sonra, "Hayalde gibiydi," dedi. "Yaklak yetmi yanda olmasna ramen k bir renci gibiydi. Rengi ylesine krmzyd ki, permanant yapmaya balayana kadar makyaj sanmtm. Sonra onun ey... Bilirsiniz ya... ey yani..." Selida McCammon omuzlarn silkti. Ne demek istediini biliyordu, ama sylemeyi beceremiyordu. "Kzm myd?" diye sordu Dees. Selida McCammon bir kahkaha atp ellerini rpt. "Kzm! Tamam! Siz gerekten yazarsnz!" "Eh, biraz yazarm." Dees scak ve neeli olduunu umduu bir glmsemeyle bakt kadnn yzne. Bu yz ifadesini, evim dedii New York'taki dairesinin yatak odas aynasnda ve gerekten evi olan otel ve motellerin aynalarnda srekli olarak alrd. imdi bu ifade ie yaramsa da, Dees gerekte yaam boyunca kendini scak ve neeli hissetmemiti. ocukluunda bu duygularn hi var olmadna, hepsinin bir maske, sosyal bir gereklilik olduuna inanmt. Daha sonralar yanldn ve "Readers's Digest duygular" adn verdii bu eylerin ounun, en azndan baz insanlar iin gerek olduunu anlamt. Belki ak bile gerekti. Kendisinin

bu duygular hissedememesi kukusuz ok ktyd, ama dnyann sonu deildi. nemli olan yz kaslarn arada srada doru ynde germekti, o zaman senden iyisi yoktu. Bu hem insan rahatsz etmezdi, hem de kolayd; edikten sonra fermuarn ekmeyi unutmazsan, senden beklenen scak bak ve glmsemeyi de unutmazdn. Dees yllar boyunca bir ey renmiti: Dnyann en iyi mlakat arac anlayl bir glmsemeydi. Kimi zaman iinde bir ses kendi i grnn ne olduunu sorard, ama Dees i gr falan istemiyordu. O sadece yazmak ve fotoraf ekmek istiyordu. Yazda daha iyiydi, hep yle olmutu ve olacakt, ama fotoraflar da severdi. Onlara dokunmaktan holanrd. nsanlarn gerek yzlerinin tm dnyann grebilmesi iin yle donup kalmas ok ho bir eydi. Eer fazla zorlanrsa fotoraflarn ihtiyac olan btn i gr saladn sylerdi; ayrca, bu konunun burada bir nemi yoktu. Burada nemli olan, Gece Pilotu ve onun bir hafta kadar nce Ray ve Ellen Sarch'n yaamlarna nasl girdiiydi. Pilot uandan inmi ve duvarnda kenar krmz izgili bir federal havaclk blteni olan bir odaya girmiti. Bildiride kuyruk numaras N101BL olan Cessna Skymaster 337 tipi uakta, iki kiiyi ldrm olmas ihtimali bulunan tehlikeli bir insann olabilecei bildirilmekteydi. Bildiriye gre bu adam adn Dwight Renfield olarak vermi olabilirdi. Skymaster inmiti ve Dvvight Renfield defteri imzalamt. Ertesi gnn tmn uann bagaj blmesinde geirmi olabilirdi. Peki o keskin gzl Sarch'lara ne olmutu? Sarch'lar hibir ey sylememi, hibir ey yapmamlard. Ancak Dees hibir ey yapmadklarnn doru olmadn kefetmiti. Ray Sarch bir ey yapmt; Gece Pilotu'nu Gunsmoke dizisinin eski bir blmn izlemeye ve karsyla bir bira imeye davet etmiti. Ona eski bir dostlarym gibi davranmlard. Ellen Sarch ertesi gn gzellik salonunu ziyaret edince Selida McCammon armt; Ellen'in ziyaretleri hi amazd ve Selida kendisini en az iki hafta sonra bekliyordu. stedikleri de kendisinden beklenmeyecek kadar kesindi; salarn her zamanki gibi kestirmek istememi, permanant yaplmasn ve biraz da boya katmasn sylemiti. Selida McCammon Dees'e, "Daha gen grnmek istiyordu," diyerek yanandan szlen bir tek ya parmayla sildi. Ancak Ellen'in davran kocasnn davran yannda sfr kalrd. Ray Sarch, Washington National'de Havaclk Dairesi'ni aram ve bir NOTA yaymlayarak Duffrey'i, en azndan bir sre iin, alan havaalanlar listesinden karmalarn istemiti. Dier bir deyile, kepengi indirip dkkn kapatyordu.

Evine dnerken Duffrey Texaco'da benzin almak iin durmu, istasyon sahibi Norm Wilson'a grip olmaya baladn sylemiti. Norm da onun solgun yznn aniden ktn grerek herhalde hakl olduunu dnmt. O gece ldrlmlerdi. Ray Sarch kk kontrol odasnda bulunduunda kafas gvdesinden ayrlmt ve uzak kede gdk boynu zerinde durmu, sanki grecek bir ey varm gibi, ak ve donuk gzlerle ak kapya bakyordu. Kars karavann yatak odasnda bulunmutu. Yatandayd. zerinde o gece ilk kez giyilmi denilebilecek kadar yeni bir gecelik vard. Bir erif yardmcs Dees'e kadnn yal olmasna ramen, sevimek isteyip istemediini bir bakta anlayabileceini sylemiti. Kadnn boynunun iki tarafnda iviyle alma benzer delikler vard. Yz sakindi, gzleri kapal, elleri gsnn zerindeydi. Vcudunda hemen hemen tek damla kan kalmamasna ramen, bann altndaki yastkta sadece bir iki damla kan vard. Bir iki damla da karn zerinde ak duran Anne Ricen "Vampir" adl kitabnn zerine sramt. Ya Gece Pilotu? 31 Temmuz gece yarsndan ya hemen nce ya da 1 Austos sabah gece yarsn birka dakika gece uup gitmiti. Bir ku gibi. Ya da bir yarasa.

8
Dees, VVilmington'a gnein batmasndan birka dakika nce indi. Gznn altndan akan kan emerek aznn kenarndan tkrrken, aniden gzlerini kr edecek kadar parlak bir imek akt. Ardndan da o gne kadar duyduu en byk gk grlts. Uan salam kalan camlarndan biri bir patlamayla ieri gt. Parltda 34 numaral pistin yanndaki alak binaya yldrm dtn grd. Bina parlak bir kla alev alp havaya utu. 'Nkleer bombalarla bir dinamit ubuunu patlatmak gibi' diye dnd Dees. Sonra birden akl bana geldi; isabet alan o baraka jeneratr olmalyd.

Iklar hepsi, pistin iki yann gsteren beyaz ve sonunu belirleyen krmz klar bir anda, sanki gl bir rzgrn frd mum alevleriymi gibi snd. Dees imdi saatte seksen mille karanla doru uuyordu. Havaalannn ana jeneratrn patlatan yldrmn gc Beech'e de bir yumruk gibi arpmt. Uak yere indiini fark edemeden sancak tarafna yatt, ykseldi ve sonra yine dp ileri frlarken sa tekerlei bir eylere arpmaya balad. Dees birden bunlarn pistin ini klar olduunu fark etti. 'skeleye kr,' diye baryordu beyni. 'skeleye kr inek herif!' Dees tam iskeleye kracakken birden kendine hkim oldu. Bu hzla giderken ua evirmeye kalkarsa takla atard. Depolar hemen hemen bo olduu iin patlama olmazd. Ama uak iki paraya ayrlabilirdi. Tam o anda jeneratrn yedek depolar da patlad ve rzgr ua pist klarnn berisine att. Beech imdi iskele tekerlei 34 no'lu pist stnde, dier tekerlei pist ile pistin sanda grd hendein zerinde ileri doru kayyordu. Uan sarsntsndan lambalara taklan lastiin patlam olduunu anlad. nemli olan yavalam olmasyd, uak artk bir kara arac olduunu anlam gibiydi. Dees tam sakinleecekti ki, birden tam karsnda 5 numaral piste girmek zere beklemekte olan bir Learjet grd. Dees uaa doru ilerlerken kl pencerelerin ardnda, bir tmarhanede sihirbaz numaralarn azlar ak delilere benzeyen insanlarn kendisine bakmakta olduklarn grd. Sa levyeyi olanca hzyla itip Beech'i pistin dna yol kenarna itti ve Lear'in be on santim yanndan geti. "Takla atyorum!" diye bard kendi kendine ve Beech gerekten takla atmaya alt; iskele kanad terminale yakn pistten kvlcmlar karrken, kanadn ucu gerekten koptu ve ilerdeki nemli otlar tututurdu. Beech birden durdu; artk sadece telsizden gelen parazit, arka tarafta krlan ielerden yere dklen kolalarn prts ve Dees'in kalbinin gmlemesi vard. Dees koltuunu serbest brakan dmeye bast ve henz sa olup olmadn anlamadan kalkp kapya doru yrd. Daha sonra olanlar ok iyi hatrlyordu, ancak Beech'in apronda bir yana yatm olarak Lear'in arkasnda durmasndan, terminalden gelen ilk lklar duymasna kadar geen srede kesin olarak hatrlad tek ey, fotoraf makinesini almak iin geri dnmesiydi. Uaktan fotoraf makinesini almadan inemezdi. Dees iin makinesi bir e kadar yaknd. On yedi yandayken Toledo'da bir rehinciden satn alm ve o gnden sonra da yanndan ayrmamt. Objektifler eklemise de, makinenin asl deimemiti. Nikon koltuun arkasndaki cepteydi. Dees makineyi ald, salam olduundan emin olmak iin bakt, sonra boynuna asp uaktan atlad.

Dees yere ayak bast anda bir daha gk grledi, ama bu kere ses uzaktan gelmiti ve tehdit edici deildi. Yzn okayan bir el gibi hafif bir rzgr geti zerinden. Ardndan Genel Havaclk Terminali'nden bir dehet ve strap l ykseldi. Biri yzne bir tokat atm gibi olmutu. Dees hemen kendini toplad. Saatine bakt. Durmutu. arpmadan ya krlmt ya da durmutu. O eski biim kurulma saatlerdendi, en son ne zaman kurduunu hatrlamyordu. Gne batm myd? Dars karanlkt, ancak havaalan evresindeki karabulutlarla zaman doru kestirmenin olana yoktu. Bir lk daha iitildi, ardndan krlan bir cam sesi. Dees gnein batp batmadnn fazla nemi kalmadn anlad. Jeneratrn yedek depolarnn hl yanmakta olduunu ve havadaki benzin kokusunu belli belirsiz fark ederek kotu. Hzn artrmaya alt, ama imento iinde kouyor gibiydi. Terminal ok hzl olmasa bile giderek yaklayordu. Ama yeteri kadar hzl deil. "Hayr! Ltfen, hayr! Ltfen! Hayr!" Dne dne ykselen lk aniden insanlk d korkun bir ulumayla kesildi. Ama seste yine de insanca bir ey vard ve belki de en korkun yan buydu. Dees, terminalin kelerine yerletirilmi kara bir glgenin terminalin park alanna bakan tmyle cam yzeyini paralayarak dar utuunu grd. Glge yere arptktan sonra yuvarlanrken Dees bunun bir adam olduunu fark etti. Frtna uzaklayorsa da, imekler hl akmaktayd ve Dees park yerine girerken sonunda Gece Pilotu'nun kuyruunda N101BL yazan uan grd. Rakamlar ve harfler bu kta siyah grnyorlard, ama o krmz olduklarn biliyordu. Fotoraf makinesinde hzl siyah beyaz film ve (k filmin hzna gre ok dk olduunda alan) bir fla vard. Skymaster'in karn bir cesedin az gibi akt. Altnda, iinde garip eylerin kvranp doland bir yn vard. Dees bunu grnce aniden kayarak durdu. Kalbinde imdi sadece korku deil, lgn bir mutluluk da vard. Her eyin byle bir araya gelmesi ne kadar iyiydi. 'Evet, ama buna sakn talih deme,' diye dnd. 'Sakn buna cesaret diyeyim deme.' Doru. Kendisini o berbat motel odasnda oturtup saatlerce kk havaalanlarn aratan ve Gece Pilotu'nun kuyruk numarasn verdiren talih deildi. Bu sadece bir muhabir igdsyd ve imdi de bunun karln almaya balamt. Ancak karsndaki artk amorti deil, byk ikramiyeydi.

Dees ak bagaj kapann nnde durdu, fotoraf makinesini kaldrp dorulttu. Terminalden bir lk daha geldi. Bir kadn ya da bir ocuk l. Dees duymad bile. Cessna'nn ak bagajn ve kuyruk numarasn almaya dikkat ederek poz fotorafn ekti. Dees kotu. Yine cam angrts duyuldu. Bir ceset daha yere (ii koyu ksrp urubu dolu bez bebek gibi) frlatld. Dees bakt, bir hareket grd, pelerin olabilecek bir dalgalanma seti... Ama hl ok uzaktayd. Dnp uan iki poz fotorafn daha ekti. Sonra yine dnp terminale kotu. Elinde silah olarak sadece bir Nikon fotoraf makinesi olduu aklna bile gelmemiti. On metre kala durdu. Yerde biri kadn biri erkek iki yetikin veya ufak tefek bir kadn ya da on yalarnda bir kza ait ceset vard. Kzn ba kesildii iin bunu sylemek pek kolay deildi. Dees makineyi dorultup alt poz ekti. Her seferinde fla yanma otomatik mekanizma bir dnme sesiyle filmi sarmt. Dees aklndan ektii pozlar sayyordu. Otuz alt pozluk film koymutu. On bir tane ekmiti, geriye yirmi be poz kalmt. Pantolonun cebinde yedek filmi de vard... Eer deitirecek zaman bulabilirse. Ama bundan emin olamazd; bu gibi durumlarda frsatlar karmamalydn. Dees terminale varmt, uzanp kapy at.

9
Dees yeryznde grlecek her eyi grm olduunu sanyordu ama byle bir manzaray asla grm deildi. Asla. 'Ka kii?' diye aklndan geiyordu. 'Ka kii ldrdn? Alt m? Sekiz mi? Bir dzine mi?' Bunu sylemek olanakszd. Gece Pilotu kk zel terminali bir kasap dkknna evirmiti. Her tarafta ceset ve ceset paralar vard. Siyah Converse spor ayakkabs iinde bir ayak grd; hemen deklanre bast. Paralanm bir gvde; onu da ekti. Yal bir teknisyen tulumu iinde bir adam. Yz alnndan enesine kadar yarlmt. Burnu iki parayd ve her nedense Dees'e yarlm ve ekmek arasna konulmaya hazr kzarm sosisi hatrlatmt. Dees onu da ekti.

Ancak aniden iinden bir ses 'Yeter!' diye haykrd. Savsaklanmas imknsz bir ses. 'Yeter, dur artk, tamam!' Duvarda TUVALETLERE GDER diye bir yaz grd ve fotoraf makinesi boynunda sallanarak okun gsterdii ynde komaya balad. lk karsnda kan erkekler tuvaleti oldu, ancak uzayllar odas bile olsa aldracak durumda deildi. Dees hkrarak alyordu. Bu seslerin kendisinden geldiine inanamyordu. Alamayal yllar olmutu. En son aladnda ocuktu. Kapy arparak kapatt, kontroln kaybeden bir kayak gibi kayd ve sradaki ikinci musluun kenarn yakalad. Eildii zaman iindeki her ey bir anda boald, bir ksm kenarlara arpp yzne savruldu. Motel odasnda telefon banda yedii tavuun kokusunu ald ve yeniden kusmaya balad. 'Tanrm, bu bir insan olamaz,' diye dnyordu. Tam o anda sesi duydu. Bu daha nce bin kere duyduu bir sesti, herhangi bir Amerikalnn yaamnda ok olaan olan bir ses... Ama imdi ayn ses kendisinde hi bilmedii ve inanamad bir korku yaratyordu. Pisuvara ieyen bir insann kard ses. Ama kusmuuyla lekelenmi aynadan tuvaletin pisularn da gryordu ve hibirinin banda herhangi biri yoktu. Vampirlerin glgesi olmaz... 0 srada ortadaki pisuvara arpan kzlms svy, svnn kenarlardan akp ortadaki geometrik biimli deliklerde dnerek toplandn grd. Havada herhangi bir ey grnmyordu, sadece porselene arpnca beliren bir sv. Dees olduu yerde dondu. Ellerini musluun kenarna dayad, az burnu, sinsleri tavuun kokusuyla dolu olarak durdu ve hemen arkasnda yer alan bu inanlmaz eye bakt. 'Bir vampirin iediini gryorum,' diye dnd.

'Ben artk ldm saylr,' diye dnd. Aynada pisuvarn su kolunun kendiliinden aa dndn grd. Su grltyle boald. Dees arkasnda duyduu hrtnn bir pelerin olduunu anlad. Olduu yerde bekledi. Hemen arkasnda biri konutu. Sesin sahibi o kadar yaknndayd ki, Dees ensesinde onun souk soluunu hissediyordu. "Beni izledin," dedi ses. Dees inledi. "Evet," dedi ses sanki Dees inkr etmi gibi. "Seni biliyorum. Her eyini biliyorum. Benim merakl dostum, beni iyi dinle, nk bunu sadece bir kere syleyeceim: Beni izlemekten vazge." Dees kpek gibi br ses karp bir daha inlerken pantolonunu slatt. "Fotoraf makineni a," dedi ses. "Filmim!" diye Dees'in iinden bir ses kt. "Filmim! Sahip olduum her ey! Fotoraflarm!" Pelerinin havaland duyuldu yine. Yarasa gibi. Dees hibir ey gremedii halde Gece Pilotu'nun daha da yaklatn hissetti. "imdi." Sahip olduu tek ey deildi film. Yaam da vard. "Sen gereksin," diye fsldad. "Sen de yle." Dees imdi grnmeyen adamn soluundaki eski mezarlarn kokusunu duyabiliyordu. "En azndan imdilik. Bu senin son ansn benim merakl biyografyacm. A makineyi... Yoksa ben aarm."

Dees tmyle uyumu parmaklaryla Nikon'unu at. Donmu yznn evresinden bir hava dolat, hareket eden usturalar gibi. Bir an iin kanl uzun beyaz bir el, pislik dolu trnaklar grd. Sonra filmi fotoraf makinesinden kt.

Bir kanat rpma sesi daha duyuldu. Pis kokan bir soluk. Dees Gece Pilotu'nun kendisini her eye ramen ldreceini dnd. Ama aynada tuvaletin kapsnn kendi kendine aldn grd. 'Bana ihtiyac yok,' diye dnd. 'Bu akam karnn doyurmu olmal.' Yine kusmaya balad ve bu kere doruca aynadaki hayaline doru. Kap kendi kendine kapand. Dees dakika kadar orada durdu; yaklaan siren sesleri bann stne gelene kadar; bir uak motorunun ksrmesini ve uultusunu duyana kadar. Hi kukusuz, Cessna Skymaster 337'nin motoru. Sonra tuvaletten kt, koridordan geti, terminale yrd. Aya bir kan gl iinde kayarken az daha dyordu. "Dur bakalm!" diye arkasndan bir polis bard. "Kprdama! Bir hareket yaptn anda kendini lm bil!" Dees geri bile dnmedi. "Basn, hyar herif!" diyerek bir eliyle fotoraf makinesini, tekiyle basn kartn kaldrp gsterdi. Makineden sarkan filmiyle birlikte krlan camlardan birinin nne yryp Cessna'nn 5 numaral pistte hz kazanmasn seyretti. Uak bir an jeneratrn alevleri nda kara bir glgeydi. Yarasaya benzeyen bir glge. Sonra birden havaland. Polis Dees'i arkadan duvara yasladnda burnu arpt ve kanamaya balad. Ama Dees aldrmad bile, artk hibir eye aldrmyordu ve hkrklar gsn paralarcasna ykselirken gzlerini kapatt ve yine Gece Pilotu'nun porselene arpnca beliren iini grd. Onu mrnn sonuna kadar greceinden emindi.

4 Dopsy
Sheridan, alveri merkezi boyunca yrrken COUSINT0WN yazl kl tabelann altndaki ana giri kapsnda beliren kk ocuu grd. Bu yalarnda, iri bir oland. Sheridan onun yzndeki ifadeye taklmt. ocuk alamamak iin kendini tutuyorsa da, az sonra alayacakt. Sheridan o alkn olduu kendinden irenme duygusunu hissederek duraklad... Ama artk bir ocuk ald zamanlar giderek daha az hissediyordu bu duyguyu. lk seferinde bir hafta uyumamt. Kendine Bay Sihirbaz diyen o iriyar Trk' dnyor ve adamn ocuklar ne yaptn merak ediyordu. Trk, "Onlar gemiyle gezintiye kyor, Bay Sheridan," demi ve glmsemiti. O glmseme, 'Eer iyiliini istiyorsan bir daha bunu sormazsn,' der gibiydi. Sheridan bir daha sormamsa da, bu merak etmedii anlamna gelmiyordu. zellikle de sonralar. kincisi de en az birincisi kadar berbat olmutu... ncsnde bu duygu hafiflemiti... Drdncsnde ise gemi gezintisini ve ocuklar neyin beklediini artk hemen hemen merak etmez olmutu. Sheridan kamyonetini alveri merkezinin nndeki zrl park yerlerinden birine ekti. Kamyonetin plakas eyaletin sakatlara verdii zel plakalardan biriydi. Plaka altn deerindeydi; hem alveri merkezi gvenlik memurlar bir eyden kukulanmazlard, hem de park yerleri genelde bo olurdu. 'Her zaman aramasan da bir iki gn ncesinde mutlaka bir sakat plakas alarsn.' Bunlar nemli deildi imdi; ba dertteydi ve oradaki ocuk baz byk sorunlarn zebilirdi. Sheridan arabadan inip, evresine giderek artan bir panikle bakmakta olan ocua doru yrd. 'Evet, be yanda var,' diye dnd, 'Hatta alt bile olabilir, ok zayf sadece.' Caml kaplardan gelen sert floresan k altnda ocuun yz kt gibi beyazd, belki sadece korkuyor deil, hastayd da. Ancak Sheridan bunun sadece byk bir korku olduunu anlyordu. Sheridan bu bak grdnde hemen anlard, nk son bir buuk yl iinde kendi aynasnda pek olfkere bu byk korkuyu grmt.

"ocuk yanndan geenlere, alveri etmek iin maazaya girenlere, elleri paketlerle dolu olarak kanlara umutla bakyordu. zerinde Tuffskin blucini, Pittsburgh Penguins tirt olan ocuk yardm aryordu, kendisine bakp da bir aksilik olduunu anlayp ona yardm edecek birini bekliyordu. "Baban m kaybettin, evlat?" gibi rnein. Bir dost aryordu yani. 'te ben gejdim,' diye dnd Sheridan. 'te ben geldim, evlat, ben senin dostun olurum.' ocuun tam yanma yaklayordu ki, ierden kaplara doru bir gvenlik grevlisinin gelmekte olduunu grd. Adam ceplerinde bir ey, belki bir paket sigara aranyordu. Dar kp ocuu grrse Sheridan'n ii kesinlikle suya decekti. 'Lanet olsun,' diye dnd. Ama hi olmazsa ocukla konutuu grlmeyecekti. Bu daha da beter olurdu. Sheridan bir adm geri ekilip, sanki anahtarlarnn yerinde olduundan emin olmak istercesine ceplerini yoklad. Bir ocua, bir gvenlik grevlisine bakyordu. Olan alamaya balamt. yle avaz avaz deil henz, ama krmz COUSINTOWN iaretini yanstan iri damlalar szlyordu yanaklarndan aa. Enformasyon blmesindeki kz gvenlik grevlisine el edip bir ey syledi. Kz yirmi be yalarnda, kara sal ve gzeldi; adam ise bykl ve san sal. Adam dirsekleri zerine dayanp kza glmseyerek baknca, Sheridan onlarn dergilerin arka kapaklarndaki sigara reklamlarna benzediklerini dnd. Salem Spirit. Light My Lucky. Kendisi burada lp lp dinliyordu, onlar ise orada havadan sudan sz ediyorlard. 'ten sonra ne yapyorsun, yeni alan yerde bir iki ielim mi?' Falan filan. Kz erkee gzlerini krptryordu. Ne kadar da ho. Sheridan birden frsattan yararlanmaya karar verdi. Olann gs inip kalkyordu ve hkrarak alamaya baladnda biri kendisini mutlaka fark ederdi. Sheridan gvenlik grevlisi elli metre ilerdeyken hamle yapmaktan pek holanmyordu, ama yirmi drt saat iinde Bay Reggie'nin kumarhanesine olan borlarn demezse, iki iriyar adam kendisini ziyaret edip kollarn krard. Sheridan ocua doru yrd; sradan bir Van Heusen gmlei ve haki pantolon giymi, ilk bakta sevecen bir ifadesi olan geni, sradan yzl iri bir adam. Ellerini dizlerine dayayp olana doru eilince ocuk solgun ve rkek yzn kaldrd. Gzlerinin zmrt yeili, yanstan gzyalaryla daha da belirginlemiti. "Baban m kaybettin, evlat?" diye sordu Sheridan.

"Popsy'yi," dedi olan gzlerini silerken. "Popsy'yi bulamyorum..." ocuk hkrmaya balad ve ieri girmek zere olan bir kadn kaygl baklarla kendilerine bakt. "nemli deil," dedi Sheridan. Kadn yoluna devam etti. Sheridan olann omuzlarna elini atp onu hafife evirdi... Kamyonete doru. Sonra kaplardan ieri bakt. Gvenlik grevlisi yzn enformasyon blmesindeki kzn yzne iyice yaklatrmt imdi. O gece aralarnda bir ey olacak gibiydi. Sheridan rahatlad. u anda alveri merkezi soyulabilirdi ve adam bunun farknda bile olmazd. "Popsy'yi istiyorum!" diye szland olan. "Elbette istiyorsun ve biz de onu bulacaz, imdi. Sen sakn endielenme." Olan biraz daha saa ekti. ocuk aniden umuda kaplm gibi bakt yzne. "Onu bulabilir misiniz, Baym?" "Elbette!" Sheridan gven verircesine glmsedi. "Kayp Popsy'leri bulmak... benim isimdir diyebiliriz." "Sahi mi?" Gzlerinden hl ya akmasna ramen olan glmsedi. "Elbette." Sheridan artk iyice gremedii (ki, bu durumda o da Sheridan'la ocuu gremezdi) bekinin hl kza dalm olup olmadn kontrol etti. Adam meguld. "Popsy'nin zerinde nasl bir elbise vard, evlat?" diye sordu. "Elbisesi vard. Her zaman onu giyer. Onu kot giyerken sadece bir kere grdm." ocuk Sheridan'n Popsy'si hakknda bunlar bilmesi gerekirmi gibi konuuyordu. "Herhalde siyah elbiseliydi." Olann gzleri parlad. "Onu grdnz m? Nerede?" ocuk gzyalarn unutup kapya doru dnnce, Sheridan soluk yzl pii hemen orada yakalayvermek iin zor tuttu kendini. Bu doru olmazd. Olay karmamalyd. nsanlarn sonradan hatrlayacaklar hibir ey yapamazd.

Onu ne olursa olsun kamyonete atmas gerekiyordu. Kamyonetin n cam hari evresi hep koyu renk camlyd. Burnunu cama yaptrmadn takdirde ierisini gremezdin. Onu nce kamyonete atmalyd. ocuun koluna dokundu. "O ierde deildi, evlat, u tarafta grdm." Sheridan sonsuz araba dizisiyle byk otopark gsterdi. Otoparkn teki ucunda bir girii, onun da tesinde McDonaid's'n sar ifte kemerleri vard. Sheridan ya da Popsy ya da her ikisi birden akllarn karm gibi, "Popsy'nin orada ne ii var?" diye sordu ocuk. "Bilmiyorum," dedi Sheridan. Sheridan'n kafas imdi ekspres tren gibi alyordu. Bu noktada artk yanl yapamazd. Popsy. Baba deil. Popsy belki de bykbaba demekti. "Onun olduuna eminim," dedi. "Siyah elbiseli yalca bir adam. Beyaz sal, yeil kravatl..." "Popsy mavi kravatn takmt. En ok onu sevdiimi bilir." "Evet, mavi de olabilir. Bu k altnda kolay seilmiyor kukusuz. Haydi, gel kamyonete atla da senioraya gtreyim." "Popsy olduundan emin misiniz?" diye sordu ocuk. "Onun oraya gideceini hi sanmyorum..." Sheridan omuzlarn silkti. "Bak evlat, onun bykbaban olduuna inanmyorsan, git kendin ara. Belki bulursun." Sheridan kamyonete doru yrmeye balad. ocuk bunu yutmamt. Sheridan geri dnmeyi dnd, ama bu ile yeterince uramt. evreden grlebilecek ilikiyi ya ok ksa tutardn ya da Hammerton Bay'de yirmi yl gze alrdn. Baka bir alveri merkezine gidebilirdi. Scoterville'e belki, ya da... "Bir dakika, Baym," diye ocuk korku dolu bir sesle arkasndan bard: "Bekle! Ona susadm sylemitim, belki de iecek bir ey almak iin oraya gitmitir. Bekle!" Sheridan glmseyerek geri dnd. "Zaten seni brakacak deildim, evlat." ocuu mavi boyal kamyonete gtrd. Kapy ap glmsedi. ocuk o soluk yz ve iri gzleriyle kukuyla bakt kendisine.

"Salonuma buyur bakalm, kk dostum," diyen Sheridan tmyle doal bir glmsemeyle bakt ocua. Bu ite bu kadar ustalam olmas gerekten tyler rperticiydi. ocuk bilmiyordu ama, kap kapand anda artk Briggs Sheridan'n malyd.

***

Sheridan'n yaamnda bir tek sorunu vard. Bir etein hrtsndan ya da ipekli oraba dokunmaktan herhangi bir erkek kadar zevk alsa da, bu ne kadnd ne de akamlar birka kadeh almasna karlk, iki. Sheridan'n sorunu hatta buna byk kusuru da diyebilirdiniz kumard. Bu yzden iini kaybetmiti, kredi kartlarn, annesinden kalan evi kaybetmiti. imdiye kadar cezaevine dm deildi, ama Bay Reggie ile bann belaya girdii o ilk seferde, ona kyasla cezaevinin bir dinlenme yeri olacan dnmt. 0 gece biraz ldrr gibi olmutu. nsann yava yava deil de bir anda kaybetmesinin ok daha iyi olduunu renmiti. O zaman umudun krlr, evine gider, biraz televizyon seyreder ve yatp uyurdun. Ama ilk bata biraz kazandn m, ktlar elinden brakmak istemezdin. Sheridan da o gece sona erdiinde on yedi bin dolar kaybetmiti. Buna kendisi bile inanamamt, kaybnn bykl ile adeta ba dnm bir halde gitmiti evine. Arabada eve giderken, kendi kendine Bay Reggie'ye olan borcunun yedi yz deil, yedi bin deil, tam on yedi bin dolar olduunu tekrarlayp durmutu. Bunu her dndnde kkrdamaya balam ve radyonun sesini biraz daha amt. Ama ertesi gece iki goril eer borcunu demezse kollarn yeni ve ilgin ekillerde kracak olan o iki herif onu Bay Reggie'nin brosuna soktuklarnda hi kkrdamyordu. "deyeceim," demiti Sheridan. "Dinleyin, sorun deil, iki gn tanyn bana, en ok bir hafta, iki hafta tanyn..." "Canm skyorsun, Sheridan," dedi Bay Reggie. "Ben..." "Kes sesini. Sana bir hafta verirsem ne yapacan bilmiyor muyum sanyorsun? Eer yanma yanaacan bir arkadan kalmsa gidip iki yz dolar bor almaya alacaksn. Arkada bulamazsan bir iki dkkn soyarsn, eer cesaretin varsa. Cesaretin olduunu sanmyorum, ama her ey mmkn." Bay Reggie ne eilip enesini ellerine dayad, glmsedi. Ted Lapidus kolonyas kokuyordu. "Hem iki yz dolar bulursan ne yapacaksn?"

"Size vereceim," dedi Sheridan. Artk alamaklyd. "Hemen size vereceim!" "Hayr vermeyeceksin," dedi Bay Reggie. "At yarma gidip paran artrmaya alacaksn. Bana verecein sadece bir dizi boktan mazeret olacak. Bu kez kendi apn ok atn, dostum." Sheridan gzyalarn tutamad. Bay Reggie, "Bu arkadalar seni uzun sreliine hastanelik eder," dedi. "Kollarnda ve burnunda bir tple yatarsn o zaman." Sheridan daha yksek sesle alamaya balad. "Sana yardm edeceim," diyen Bay Reggie masasnn zerinden Sheridan'a katl bir kt uzatt. "Bu adamla geinebilirsin. Ad Bay Sihirbaz, ama kendisi senden farksz bir bok uvaldr. imdi def ol buradan. Seni bir hafta sonra buraya getirteceim ve masann stnde senetlerin olacak. Ya onlar satn alrsn ya da arkadalar senin zerinde biraz alr. unu da syleyeyim, bir kere ie baladlar m, tatmin olana kadar durmazlar." Trk'n gerek ad katlanm ktta yazlyd. Sheridan onu grmeye gitti ve ocuklarla gemi gezintilerinden sz etti. Bay Sihirbaz ayn zamanda Bay Reggie'nin elindeki senetlerden epey yksek bir rakam da dile getirmiti. te Sheridan ondan sonra alveri merkezlerinde dolamaya balad.

*** Sheridan kamyoneti Cousintown Alveri Merkezi otoparkndan kard, yan yoldan geip McDonald's'n giri yoluna soktu. Yanndaki koltukta oturan ocuk gzlerini dikmi dikkatle n camdan dar bakyordu. Sheridan binaya doru srd, gelen trafikten kanmak iin geni bir yay izip yoluna devam etti. "Neden arkaya gidiyorsun?" diye sordu ocuk. "teki kapya gitmek gerek. Sakin ol, ocuk. Onu orada grdm galiba." "Grdn m? Gerekten grdn m?" "Gerekten grdm." ocuun yz rahatlarken Sheridan bir an iin ona acd. Lanet olsun, kendisi bir canavar ya da manyak deildi ya. Ama borlar giderek artmt ve Bay Reggie canna okumakta kararlyd. Bu defa on yedi bin deildi borcu, yirmi, hatta yirmi be bin de deildi. Bu defa otuz be bin

dolar bulmas gerekiyordu, krlmasn istemiyorsa.

haftaya

cumartesiye

kadar,

kemiklerinin

Sheridan kamyoneti p ezme makinesinin yanma ekti. Sheridan sol elini yan kapdaki cebe daldrd ve bir ift mavi elikten kelepe kard. Kelepeler akt. "Burada neden durduk, Baym?" diye sordu ocuk. Sesinde yine korku vard, ama nitelii deimiti; kalabalk alveri merkezinde Popsy'sini kaybetmenin bana gelecek felaketlerin en kts olmadn anlam gibiydi. "Durduumuz falan yok," dedi. Sheridan bu ii ikinci yapnda alt yandaki bir ocuu bile kmsememesi gerektiini renmiti. kinci olan bacak arasna bir tekme sallayp az daha kayordu. "Arabay srmeye baladmda gzlm takmam olduumu hatrladm," dedi. "Ehliyetimi elimden alabilirler. Gzlm u yerdeki kutuda. Senin tarafna kaym, onu bana verir misin?" ocuk bo olan gzlk kutusunu almak iin eildi. Sheridan uzanp kelepelerden birini ocuun bileine geirdi ve o anda bana bela aldn anlad. Alt yandakileri kmsemenin ok kt bir hata olduunu daha biraz nce dnmemi miydi? Pi kurusu bir kurt yavrusu gibi bouuyor, Sheridann tahmin edemeyecei bir gce sahip olduunu gsteriyordu. Saa sola dnp soluk solua, ku gibi sesler kararak kapya doru atld. Kap kolunu tuttu. Kap ald ama i lamba yanmad. Sheridan o ikinci seferden sonra lambay skmt. Sheridan olan tirtnn yakasndan tutup ieri ekti. Kelepenin dier halkasn koltuun kenarndaki zel demire geirmeye almt ama baaramad. ocuk elini iki kere srp kan kard. Tanrm, dileri ustura gibiydi. Derinlere kadar dalan sanc kolu boyunca elik gibi bir iz brakt. ocuun azna bir yumruk indirdi. Olan akn bir halde koltua devrildi. Sheridan kelepenin halkasn demire geirip kapatt, sonra koltuunun arkasna yaslanp sa elinin stn emmeye koyuldu. Acs gerekten bykt. Elini azndan ekip n tablonun soluk nda bakt. Parmak boumlarndan bileine kadar beer santimlik iki derin iz. Hafife kanyor. Ama yine de ocua bir daha vurmay istemedi, bu isteksizliinin Trk'n malna zarar vermemekle bir ilgisi yoktu; Trk her ne kadar mala zarar verirsen deeri der, diye kendini uyarmsa da. Hayr, olan kar koyduu iin sulamyordu. kendisi de ayn eyi yapard. Ama yaray bir an nce temizlemeliydi, hatta a yaptrtmak zorunda bile kalabilirdi; bir yerde insan srnn ok kt olduunu okumutu. Yine de, olann cesaretine hayranlk duymamak elde deildi. Sheridan kamyoneti hareket ettirdi, hamburgercinin nnden geti, tekrar arka yola kp sola dnd. Trk'n Taluda Heights'ta byk bir

iftlik evi vard. Sheridan ii salama balamak iin oraya ara yollardan krk dakikada gidecekti. Otuz mil. Krk be dakika, bilemedin bir saatte orada olurdu. Kamyonet GZEL COUSNTOVVN ALIVER MERKEZ'NE GELDNZ N TEEKKR EDERZ levhasnn yanndan geip sola dnd ve hz limiti olan krk mili amamak zere hzland. Arka cebindeki mendilini kartp sa elini sardktan sonra, farlarnn klarn izleyerek Trk'n bir olan ocuu karlnda verecei krk bin dolar dnmeye koyuldu. *** "Piman olacaksn," dedi ocuk. Sheridan, yirmi el arka arkaya kazand oyundan sonra Bay Reggie'nin bu defa kendi ayaklar dibinde yalvard hayal leminden syrlarak, sabrszlkla evresine baknd. Olan yine alyordu; alveri merkezinin parlak klarndan ok uzak olmalarna ramen gzyalarnda hl o garip pembelik vard. Sheridan ocuun bulac bir hastal olup olmadn dnd. Ama bu gibi eyler zerinde kayglanmak iin artk ok ge olduundan, bu dnceyi kafasndan uzaklatrd. "Popsy seni bulunca piman olacaksn," dedi ocuk. "yle." Sheridan bir sigara yakt. 28 no'lu eyalet yolundan kp iki eritli bir asfalta girdi. Solunda bataklk bir arazi, sanda gz alabildiince bir orman uzanyordu. ocuk kelepeleri ekitirerek hkrd. "Kes," dedi Sheridan. "Bunun bir yarar olmaz." Ama ocuk tekrar asld kelepelere. Bu defa Sheridan'n hi houna gitmeyen bir ses kt. Yana dnp baknca kendi elleriyle kaynak yapt demirin bklm olduunu grerek ard. 'Th! diye dnd. 'Ustura gibi dileri var ve kz kadar gl. Hastayken byleyse, salam bir gnnde karmaya kalkmadm iin Tanr'ya kretmek lazm.' Kamyoneti yolun kenarna ekti. "Kes dedim sana!" "Hayr!" ocuk kelepelere bir daha asld. Sheridan maden parasnn biraz daha bkldn grd. Bunu bir ocuk nasl yapabilirdi ki? 'Panik bu,' dedi kendi kendine. 'Paniin verdii g bu.'

Torpido gzn ap rngay kard. Bunu Trk vermi, zorunlu kalmadka kullanmamas iin de uyarmt. Trk, uyuturucu mal bozabilir demiti. "Bunu gryor musun?" ocuk gznn ucuyla rngaya bakp ban sallad. "Bunu kullanmam ister misin?" ocuk hemen ban sallad. Gl olsa da, her ocuk gibi ineden korkuyor olmasna Sheridan sevinmiti. "Aklllk ettin. Yoksa ne olduunu anlamazdn." Sheridan duraklad. Sylemek istemezdi aslnda. Aslnda zor durumda kalmad zamanlar iyi bir insand. "Seni ldrebilir de." ocuk yanaklar korkudan bembeyaz kesilmi, dudaklar titreyerek bakt adama. "Kelepeyi ekitirmezsen ineyi kaldrrm. Tamam m?" "Tamam," diye fsldad ocuk. "Sz veriyor musun?" "Evet." ocuk dudan kaldrnca beyaz dileri grnd. Diinin birinde Sheridan'n kan vard. "Annenin zerine yemin eder misin?" "Benim hi annem olmad." "Th!" diye sylenen Sheridan kamyoneti hareket ettirdi. Artk anayoldan kt iin hzl gidiyordu. ocuktan rkmt. Bir an nce parasn alp ortadan yok olmak istiyordu. "Benim Popsy'im gerekten gldr, Baym." "yle mi?" "Beni bulacaktr." "Ya." "Benim kokumu alr." Sheridan buna inanmt. O da ocuun kokusunu alyordu. Daha nceki seferlerde rendii gibi korkunun da bir kokusu vard, ama bu gerekd bir eydi; ocuk ter, amur ve ar ar kaynayan ak asidi

kokuyordu. Sheridan ocukta bir gariplik olduunu her an biraz daha ok hissediyordu... Ama bu az sonra Bay Sihirbaz'n sorunu olacakt, onun deil. Sheridan camn aralad. Solda bataklk devam ediyor, durgun sularda ay krk krk yansyordu. "Popsy uabilir." "Deme. Bir iki kadeh ekti mi kartal gibi utuundan hi kukum yok." "Popsy..." "Yeter bu Popsy palavras ocuk, tamam m?" ocuk sustu.

***

Drt mil sonra soldaki bataklk geni ve bo bir havuza dnt. Sheridan havuzun kuzeyinden geen yola girdi. Be mil sonra 41 no'lu karayoluna girecek ve oradan dosdoru Taluda Heights'a varacakt. Havuza doru bakt... Ay nda dmdz gm bir parlt... Ama ay birden yok oldu. rtlmt. Bir ipe asl amarlarn rzgrda savrulmasn andran bir ses vard bann zerinde. "Popsy!" diye bard ocuk. "Kes sesini. O bir kutu." Ancak Sheridan birden korkmutu, hem de ok korkmutu. ocua bakt. Dudaklar geriye ekilmi, dileri ortaya kmt. Dileri ok beyaz ve iriydi. Hayr... ri deil. ri doru szck deildi. Uzun demesi gerekirdi. zellikle sttekiler. Ne denirdi onlara? Azdileri. Sanki uyuturucu alm gibi akl umaya balad. "Ona susadm syledim. Beni bulacak. Benim kokumu alr.

Popsy uabilir." Kamyonetin stne iri bir ey kondu. "Popsy!" diye bard ocuk sevinle. Sheridan'n n birden kapanmt. Damarlar grnen kocaman bir kanat n cam boylu boyunca kapatmt. 'Popsy uabilir.' Sheridan bir lk atp zerindeki eyden kurtulmay " umarak frene bast. Yine gerilen madenin gcrtsn duydu, ama bu sefer ardndan bir kopma sesi geldi. ocuun parmaklar bir an sonra yzne gmlm, yanan paralyordu. "Beni ald, Popsy!" diye, ku gibi bir sesle kamyonetin stne doru bard. "Beni ald, kt adam beni ald!" 'Anlamyorsun ocuk," diye dnd Sheridan. El yordamyla rngay buldu. 'Ben kt bir insan deilim. Sadece bam belada.' Sonra elden ok peneye benzeyen bir ey yan cam paralad ve Sheridan'n elinden rngay kapt. Ayn anda iki parman da kopartmt. Popsy bir an sonra src kapsn erevesinden kopartp frlatt. Sheridan d siyah, ii krmz ipekli bir pelerin ile yaratn kravatn grd... ocuun dedii gibi maviydi. Popsy penelerini ceketinin zerinden omuzlarnn etine batrarak Sheridan' arabadan dar ekti. Popsy'nin yeil gzleri birden kan glleri kadar krmzya dnmt. "Torunum bir iki tane Ninja Turtle oyunca istedii iin oraya gitmitik," dedi Popsy. Soluu rk et kokuyordu. "Televizyonda gsterdiklerinden. Btn ocuklar onlardan istiyor. Onu rahat brakacaktn. Bizi rahat brakacaktn." Sheridan bez bir bebek gibi salland. Popsy'nin ocua su isteyip istemediini sorduunu duydu. ocuk ok susadn, kt adamn kendisini korkuttuunu, boaznn kuruduunu syledi. Sheridan Popsy'nin trnan grd bir an; trnak enesinin altna gmlmeden hemen nce. Ne olduunu anlamadan o testere gibi trnak boazn kesmiti ve kendini kaybetmeden nce son grd de, ocuun, tpk kendisinin ocukluundaki scak yaz gnlerinde bahe emesi nnde yapt gibi, avularn bititirip akan kana tuttuu ve Popsy'nin de bir bykbaba sevgisiyle ocuun salarn okamakta olduuydu.

thaf
NEW York'un en eski ve en byk otellerinden biri olan Le Palais'nin, dner kaplar, limuzinleri ve taksilerinin tesinde, kenin hemen teki yannda kk, iaretsiz ve ounlukla dikkat edilmeyen bir kaps daha vardr. Bir sabah saat yediye eyrek kala elinde mavi kumatan antas ve yznde glmsemesiyle Martha Rosewall ite bu kapya yaklamaktayd. antasn tamas olaan bir eyse de, glmsemesi hi de olaan deildi. Martha iinde mutsuz deildi. Le Palais'te on ila on ikinci katlarn babakcs olmak bazlar iin nemsiz bir i gibi grnse de, Alabama Babylon'da geen ocukluk gnlerinde pirin ve buday uvallarndan yaplma elbiseler giymi bir kadn iin bu hem ok nemliydi, hem de bir dl gibi grnyordu. Ancak i ne olursa olsun, film yldz da olsa, ii de olsa bir insan sradan bir gnde iine geldiinde, yznde 'Ben hl uyuyorum' diyen bir ifadeyle gelirdi. Ama Martha Rosewall iin bu sradan bir sabah deildi. Bir gn nce iten eve dnp de olunun Ohio'dan gnderdii paketi bulunca iler sradan olmaktan kvermiti. Uzun zamandr beklenen sonunda olmutu. Martha bir gece nce pek az uyumu, sk sk kalkp olunun gnderdii eyin gerek olup olmadna bakmt. Sonunda onu alp yastnn altna sokmu ve ancak yle uyuyabilmiti. Martha otelin ana giri kapsnn teki kesinde olan kk kapy kendi anahtaryla at, kat aa, yeile boyal ve bir yannda dizi dizi Dandu amar arabalarnn sralanm olduu uzun koridora indi. Koridorun o temiz kokusunu, Martha hep taze pimi ekmek kokusuna benzetirdi. Lobiden hafif bir mzik sesi oraya kadar geliyorsa da, Martha o gnlerde servis asansrlerinin takrtsn ve mutfaktan gelen tabak anak akrtlarn duymad gibi, onu da duymuyordu. Koridorun ortalarnda, zerinde Bakm Personeli efleri yazl bir kap vard. Martha odaya girip mantosunu kard, on bir tane efin kahve molalarnda topland, sonu gelmeyen krtasiye ileriyle uratklar byk odadan geti. Kocaman masas, duvardaki ilan tahtas ve srekli izmarit dolu kllkleriyle bu odann tesinde bir soyunma odas vard. Burada da oturma sralar, dolaplar vard.

Soyunma odasnn teki ucundaki kap, dularn olduu blme alrd. Kap o srada ald ve bol tyl bir Le Palais bornozuna sarnm Darcy Sagamore, evresine buharlar saarak kt. Kadn Martha'nn sevinli yzn grnce kollarn ap glerek yanna kotu. "Geldi, deil mi? Evet, geldi! Yznden okunuyor geldii!" Martha, gzlerinden yalar boanana kadar alayacan bilmiyordu. Darcy'yi kucaklad, yzn kadnn slak siyah salarna dayad. "Ala, ekerim," dedi Darcy. "Brak kendini." "Onunla gurur duyuyorum, Darcy. Gurur duyuyorum." "Elbette duyacaksn. O yzden alyorsun ve bu da iyi bir ey... Alamay brak da gster bakalm. Ama sen tut. Onu slatrsam eminim gzm karrsn." Martha Rosewall kutsal bir ey kartyormu gibi mavi bez antasndan olunun ilk romann kard. Kitab ince ambalaj kdna sarp kahverengi nlnn altna yerletirmiti. Darcy'nin hazineyi grmesi iin kd at. Kapanda deniz piyadesi olan kapaa dikkatle bakt Darcy; askerlerden birinin ba sarglyd ve ate ederek bir tepeye doru kouyorlard. Kitabn kzl, turuncu harflerle yazl ad Blaze of Glory idi. Resmin altnda da, Peter Rosewall diye yazyordu. "ok gzel! imdi tekini gster abuk!" Darcy sadece ilgin olan ap, dorudan doruya sorunun zne girmek isteyen biri gibi konuuyordu. Martha ban sallayarak ithaf sayfasn at: "Bu kitab annem Martha Rosewall'a ithaf ediyorum. Anne, sen olmasaydn baaramazdm." Bunun altnda da ince bir el yazsyla yle yazyordu: "Bu yalan deil. Seni seviyorum, Anne! Pete." "Ne kadar ho!" diyen Darcy elinin tersiyle gzlerini kurulad. "Hotan da te," dedi Martha. Kitab yine kda sard. "Gerek bu." Darcy Sagamore arkadann glmsemesinde sevgiden de te bir ey grd. Grd zaferdi.

***

Martha ile Darcy saat te iten ktktan sonra ounlukla otelin pastanesi olan La Ptisserie'ye urarlard. Kimin zaman da daha sert bir ey

imek iin lobinin hemen yanndaki Le Cinq'e girerlerdi. Bugn Le Cinq'lik bir olayd dorusu. Darcy arkadan blmelerden birine oturttuktan sonra, o leden sonra bara bakan Ray'le konutu. Martha Darcy'ye glmseyerek bakp sa elinin ba ve iaretparmaklaryla bir daire yaptn grd. Darcy kendinden honut bir tavrla blmeye dnd. Martha arkadana kukuyla bakt. "Ne oluyor?" "Az sonra grrsn." Ray be dakika sonra gm bir buz kovasyla geldi. Kovada bir ie PerrierJoluet ampanya ile iki soutulmu kadeh vard. Martha yar korkmu yan sevinli bir sesle, "Bu da ne?" diye sordu. "Sus," dedi Darcy. Ray ienin mantarn kartp Darcy'nin yanna brakt, kadehine bir parmak kadar iki koydu. Darcy elini sallayarak Ray'e gz krpt. "Keyfinize bakn, Hanmlar," diyen Ray Martha'ya eliyle bir pck gnderdi. "Olunu tarafmdan kutla." Hl sersemlemi olan Martha azn aamadan yanlarndan uzaklat. Darcy iki kadehe de ampanya koyup kendisininkini kaldrd. Martha da bir an sonra onu taklit etti. Kadehleri tokuturdular. "Olunun meslek yaantsnn balamas erefine," dedi Darcy. ampanyalarn itiler. Darcy kadehinin kenarn tekrar Martha'nnkine dedirdi. "Oluna," dedi. Bir daha itiler. Martha kadehini brakamadan Darcy nc kez ayn hareketi tekrarlad. "Bir de ana sevgisine." "Amin, ekerim," dedi Martha. Dudanda glmseme varsa da, gzleri glmsemiyordu. lk iki sefer ampanyasndan birer yudum almt. Bu sefer kadehi bitirdi. Darcy ampanyay en iyi arkadayla Peter Rosewall'n baarsn kutlamak iin smarlamsa da, tek neden bu deildi. Martha'nn syledii bir eyi merak etmiti, hotan da te, gerek. Bu zafer ifadesi ne demek oluyordu? Martha'nn nc kadehi de imesini bekledikten sonra, "ithaf konusunda ne demek istemitin, Martha?" diye sordu. "Ne?" "Yalnzca ho deil, ayn zamanda gerek olduunu sylemitin."

Martha Darcy'ye yant vermeden yle uzun bir sre bakt ki, Darcy sorusunun karln alamayacana inanmaya balamt. Martha ondan sonra en azndan Darcy iin ok ac gelen bir kahkaha att. Neeli Martha Rosewall'n, geirdii o etin yaama karn, bu kadar acyla dolu olduunu bilemezdi. Ancak zafer ifadesi de oradayd. "Onun kitab oksatar olacak ve eletirmenler hep iyi eyler yazacak," dedi Martha. "Buna inanyorum, ama Peter syledii iin deil. Onun bana gelenler yznden inanyorum buna." "Kimin?" "Peter'in babasnn." Martha ellerini masann zerine koyup sakin bir bakla Darcy'ye bakt. "Ama..." Darcy sze balayacakken sustu. Johnny Rosewall kitap yazm deildi kukusuz. Onun stili daha ok bor senetleri ve duvarlara 'anan...' diye balayan yazlar yazmakt. Martha sanki... 'Fantezileri bir yana brak,' diye dnd Darcy. 'Onun ne demek istediini ok iyi biliyorsun: Pete'den hamileyken Johnny ile evlenmi olabilir, ama ocuun babas ondan daha entellektel biriydi.' Ama yine de her ey yerli yerine oturmuyordu. Darcy Johnny'yle hi tanmamsa da, Martha'nn albmlerinde fotoraflarn grmt; ve Pete'i ok iyi tanmt. Hatta lisedeki son iki yl ile kolejdeki ilk iki yl arasnda o kadar iyi tanmt ki, onu ksmen kendisinin olarak bile dnmt. Mutfanda onca zaman geiren ocuk ile albmlerdeki adam arasndaki fiziki benzerlik... "Johnny Pete'in biyolojik babasyd," dedi Martha sanki arkadann aklndan geenleri okumu gibi. "Burnuna ve gzlerine bakmak bunu anlamak iin yeter. Ama doal babas deildi... ampanya kald m daha? O kadar gzel iimi var ki." Ba dnmeye balaynca Martha'nn sesindeki Gneylilik sakland yerden szlen bir ocuk gibi ortaya kmt. Darcy kalan ampanyann ounu Martha'nn kadehine doldurdu. Martha kadehi sapndan tutup, svnn iinden Le Cinq'in klarnn altna dnn seyretti. Sonra bir yudum iti, kadehi brakp o ac kahkahayla gld bir daha. "Neden sz ettiim hakknda hibir fikrin yok, deil mi?" dedi. "Hayr." "Anlatacam," dedi Martha. "Bu kadar yl sonra birine sylemem gerek artk. Hele kitabn yaymlam ve onca yllk hazrl artk amken. Tanr bilir ya, bunlar ona anlatamam. Talihli evlatlar annelerinin kendilerini

ne kadar sevdiklerini ya da bulunduklarn bilmez, deil mi?"

kendileri

iin

ne

kadar

fedakrlkta

"Herhalde," dedi Darcy. "Martha ekerim, bana syleyecein bir ey varsa, eer istersen sylemeden nce dn biraz..." "Hayr, ellerinde hibir ipucu yok." Darcy arkadann sylediklerinin bir tekini bile duymadn anlad. Martha Rosewall kendi dnyasna gmlmt. Baklar Darcy'ye dnnce dudaklarnn kenarnda Darcy'nin pek holanmad bir glmseme belirdi. "Bir tek ipucu bile yok," diye tekrarlad. "O ithaf szcnn ne anlama geldiini renmek istiyorsan, sanrm bunu bir anaya sorman gerekir. Ne dersin, ha, Darcy?" Ama Darcy syleyecek bir sz bulamad ve ancak ban sallayabildi. Martha sanki kendisiyle ayn fikirde olduunu sylemi gibi konumaya balad. Temel gerekleri tekrarlamasna gerek yoktu. ki kadn Le Palais'te on bir yldr birlikte alyorlard ve bu srenin byk bir ksmnda yakn arkada olmulard. Darcy bu temel gereklerin en temelinin Martha'nn pek bir ie yaramayan, evlendii kadndan ok iki ve uyuturucuyla ilgili bir adamla evlenmi olduunu syleyebilirdi. Martha adamla New York'a geldiinin ikinci aynda tanmt. Daha ok acemiydi ve evlendii zaman da iki aylk hamileydi. Darcy'ye, hamile olsa da Johnny ile evlenmeye raz olmadan nce inceden inceye dndn anlatmt. Erkein kendisinden ayrlmak istememesine minnettard (pek ok erkein kadnn azndan 'hamileyim' szc ktktan be dakika sonra ortalktan yok olacan bilmeyecek kadar toy deildi) ama onun eksikliklerini fark etmemi deildi. Martha ilk ocuunu, aylk hamileyken dnmt. Be ay kadar sonra evliliinin bilanosunu karm ve zarar hanesinin dolu olduunu grmt. Johnny geceleri ge geliyor, tutarsz mazeretlar ileri sryor, gzleri morarm dolayordu. Martha eyalarn toplamaya vakit bulamadan yine hamile kalmt. Johnny'nin tepkisi bu kez ani ve dmanca olmutu: ocuu drmesi iin Martha'nn karnna sprge sopasyla vurmutu. ki gece sonra birka arkadayla birlikte onlar da Johnny'nin alacal elbiseler ve ift renkli ayakkablara olan zevklerini paylayordu 116. Sokak'ta bir iki maazasn soymaya kalkmlard. Dkkn sahibinin tezgh altnda bir tfei vard. Onu karmt. Johnny Rosewall'n da nereden bulduu bilinmeyen nikel kapl bir 32'lii vard. Tabancay adama dorultup tetii ekmiti. Tabanca birden patlam, namlunun kopan paralarndan biri sa gznden beynine girmi, Johnny'yi annda ldrmt.

Martha hamileliin yedinci ayna kadar almt (bunlar Darcy Sagamore'la arkadalndan ok nce oluyordu kukusuz) sonra da Bayan Proulx, ocuunu onuncu kat koridorunda ya da amar asansrnde dourmadan evine gitmesini sylemiti. Roberta Proubc, "Sen iyi bir iisin ve istersen daha sonra iine dnebilirsin, ama bu halinle gzm grmesin! seni," demiti. Martha gitmi ve iki ay sonra buuk kiloluk bir erkek evlat dourmutu. ocua Peter adn vermi, Peter de zaman gelince onu n ve servete ulatraca dnlen Blaze of Glory adl roman yazmt. Darcy btn bunlar daha nce de duymutu. Gerisini o insann inanas gelmeyen, gerisini Le Cinq'te nlerinde ampanya kadehleri ve Martha Rosewalln ayann dibindeki antada Pete'in roman olduu halde o leden sonra ve gece dinlemiti. *** Martha ampanya kadehini parmaklar arasnda evirerek, "Biz o zaman stasyon Park civarnda, Stanton Soka'nda oturuyorduk," dedi. "Stanton Soka'nn stasyon Park ucunda bir kocakar yaard. Kadna DelorVe Ana derler ve ou onun byc olduuna yemin ederdi. Ben yle eylere inanmazdm ama; hatta bir keresinde bizimle ayn binada oturan Octavia Kinsolving'e, uzayda uydular dolar ve yeryzndeki tm hastalklara bir deva bulunmuken insanlarn byle sama sapan eylere nasl inandklarn sormutum. Octavia kltrl bir kadnd Juiliard'a gitmiti ve 100. Sokak'ta oturmasnn tek nedeni, annesiyle kk kardeine bakmak zorunda olmasyd. Onun benimle ayn fikirde olacan sanmtm, ama o sadece kahkahalarla glp ban sallad." "Yani sen bana byclere inandn m sylemek istiyorsun?" "Hayr," dedi. "Byclere inanmaz, ama Delorme Ana'ya inanrm. 0 farkldr. Byc diye geinen bin, hatta on bin, bir milyon kadn iinde gerekten byc olan sadece bir tanesidir. Ben gldm. Bycye ihtiyac olmayanlar hep gler Tpk duaya ihtiyac olmayanlarn dua edenlere gldkleri gibi. lk evlendiim gnlerden sz ediyorum; o gnlerde Johnny'yi doru yola sokabileceime inanyordum. Anlyorsun ya?" Darcy ban sallad. Sonra dk yaptm. O zaman her ne kadar kendi kendime itiraf etmediysem de, dn balca nedeni Johnny'ydi. Srekli iiyor ve eline geen frsatta beni dvyordu. Ona verdiim parann dnda antamdan da para alrd. Ona antamdan para armaktan vazgemesini syleyince hemen alnma numaralar yapar, byle bir ey yapmadn iddia ederdi; eer ayksa. Sarhosa sadece gler geerdi.

Anneme yazdm. Dorusu o mektubu yazmak beni ok incitmiti, ok utanmtm ve yazarken alamtm. Ama onun ne dndn bilmek zorundaydm. Bana yazd yantta hastanelik olmadan bu ii bitirmemi syledi. Ablam Cassandra (biz ona hep Kissy derdik) ondan da ileri gitti. Bana bir otobs bileti gnderdi. Zarfn stne de pembe rujla HAYD diye yazmt. Martha ampanyasndan bir yudum daha ald. "Ama ben onlarn szn dinlemedim. Kendimi ok onurlu gryordum. imdi dnyorum da, onur falan deil, dpedz aptalca gururdu benimki. Her neyse, evde kaldm ite. Bebei drdkten sonra tekrar hamile kaldm. Ama bunu ilk bata fark etmedim. Bende sabahlar bulant falan olmazd... Birincisinde de olmamt zaten." "Bu Delorme Ana'ya hamile olduun iin mi gittin yoksa?" diye sordu Darcy. lk aklna gelen ey Martha'nn ocuunu drmek iin bycden bir ila ald olmutu. "Hayr, Octavia bana Johnny'nin ceketinin cebinde bulduum eyin ne olduunu ancak Delorme Ana'nn bilebileceini syledii iin gitmitim. Kk bir cam iede beyaz bir toz." "Ooo!" dedi Darcy. Martha neesizce gld. "lerin ne kadar ktye gittiini bilmek ister misin? stemezsin herhalde, ama ben yine de syleyeceim. Erkein iiyorsa ve isizse ktdr. tii ve ii olmad ve seni dvd zaman gerekten ktdr. Daha da kts, ceketinin cebinde belki de bir dolar bulurum umuduyla elini soktuunda yannda kayla kk bir ie bulmaktr. En kts de nedir biliyor musun? O ieye bakmak ve iindekinin eroin deil de kokain olduunu ummaktr." "Demek ieyi Delorme Ana'ya gtrdn?" Martha arkadana acrm gibi gld. "ieyi mi? Ne mnasebet! Yaamaktan pek zevk aldm yoktu, ama lmek de istemezdim. Eve gelip de iki gramlk iesini bulamaynca beni silindir gibi ezer geerdi. Ben sadece bir tutam alp bir sigara paketinin selofan iine doldurdum. Sonra Octavia'ya gittim, o da Delorme Ana'ya gitmemi syledi ve ben de Delorme Ana'ya gittim." "Nasl biriydi?" Martha arkadana Delorme Ana'nn nasl biri olduunu, bir apartmann nc katndaki dairesinde yarm saatini nasl geirdiini ya da oradan kta kadnn peinden kotuunu sanp nasl katn

anlatmayarak, sadece ban sallad. Daire lo ve kokuluydu; mum kokusu, eski duvar kd kokusu, tarn ve ekimi lavanta kokusu. Bir duvarda sa'nn, dierindeyse Nostradamus'un resimleri aslyd. Sonunda, "Korkuntu," dedi. "Ka yanda olduu hakknda hibir fikrim yok, ama yetmi, doksan ya da yz on yanda olabilirdi. Burnunun kenarndan alnna, salarnn dibine kadar uzanan pembe bir yara izi vard. Yank izine benziyordu. Yara yznden sa gz srekli gz krpyormu gibi grnrd. Sallanan koltukta oturuyordu ve kucanda bir yn ii vard. Ben ieri girince, 'Sana syleyecek eyim var. Birincisi, bana inanmyorsun. kincisi, kocann cebinde bulduun iede Beyaz Melek eroini var. ncs de, haftalk hamilesin ve oluna babasnn adn vereceksin,' dedi."

***

Martha yaknlarndaki masalarda kimsenin oturmadndan emin olmak iin evresine baknd, yalnz olduklarn grnce kendisine sessiz bir hayranlkla bakmakta olan Darcy'ye doru eildi. "Daha sonralar, aklm bama topladmda ilk iki eyi iyi bir sahne sihirbaznn da bileceini dndm. Octavia Kinsolving kadna geleceimi haber vermise nedenini de sylemi olabilirdi. O zaman ne kadar basit olurdu, deil mi? Delorme Ana gibi biri iin bu kk bilgiler ok nemliydi, nk byc olarak tannmak istiyorsan, byc gibi davranmak zorundasndr." "Doru," dedi Darcy. "Hamileliime gelince, atm ve tutturmu olabilirdi. Ya da... Eh, baz kadnlar onu da bilir." Darcy ban sallad. "Bir kadnn hamile olduunu bir bakta anlayan bir teyzem vard. Hamile kadndan nce bilirdi bunu. nsanlarn kokularnn deitiini sylerdi ve bu koku kadn hamile kaldktan hemen sonra deiirmi." "Bunu ben de duydum," dedi Martha. "Ama benim iin geerli deildi bu. Kadn biliyordu ve ben bunun sadece gz boyama olduunu dnyorsam da, onun bildiini biliyorum. Onunla birlikte olmak onun bysne inanmak demekti ve bu duygu bir insan uykudan uyannca ryasnn uup gittii gibi kaybolmuyordu." "Sen ne yaptn?"

Talihim varm ki, kapnn yannda eski bir hasr iskemle vard. Kadn bunlar syleyince dnyam birden karard ve dizlerim tutmaz oldu. Orada iskemle olmasayd yere ylacaktm. Kadn benim kendime gelmemi beklerken rg rmeye devam etti. Ayn eyi yzlerce kez grm gibiydi. Grmt de herhalde. Kalp atlarm yavalaynca azm atm ve 'kocam terk edeceim' dedim. 'Hayr, o seni terk edecek,' dedi. 'Sen, onun seni terk ettiini greceksin. Bekle, kadn. Biraz paran olacak. Bebee zarar verdiini dneceksin, ama bir ey olmayacak.' 'Nasl?' dedim, ama tek sylediim buydu. Taklan eski bir plak gibi, 'Naslnaslnasl?' diye tekrarlyordum. imdi aradan yirmi alt yl gemi olmasna karn, o mumlarn kokusunu, kuru duvar ktlarnn bayat peynire benzeyen kokusunu hl duyarm. Onu bir zamanlar beyaz olan, ama zamanla eski gazetelerin rengine dnm puanl elbisesi iinde grr gibi olurum. O kadar ufak tefekti, ama ylesine youn bir gllk fkryordu ki!" Martha kalkt, bara gidip Ray'e bir ey syledi, byk bir bardak suyla geri dnd. Suyun ounu bir dikite iti. "imdi daha iyi misin?" diye sordu Darcy. "Evet, biraz." Martha omuzlarn silkerek glmsedi. Anlatmak pek kolay olmuyor. Orada olsaydn bunu sen de hissederdin. O kadnn varln hissederdin. Delorme Ana bana, 'Benim neler yapabildiim ya da senin o cieri be para etmez herifle neden evlendiin artk nemli deil,' dedi. 'imdi nemli olan, ocuunun doal babasn bulmak,' dedi. Onu duyan biri benim btn gn kocam aldattm sylediini sanrd, ama ona kzmak aklmn ucundan bile gememiti. Kzamayacak kadar armtm. 'Ne demek istiyorsun? ocuun babas Johnny,' dedim. Delorme Ana sanki, 'Haydi oradan!' dermi gibi elini sallad. 'O herifin doal bir yan yok,' dedi. Sonra bana doru eilince korkmaya baladm. yle bilmi bir hali vard ki, bildiklerinin ounun iyi eyler olmadn hissediyordum. 'Bir kadnn ocuu erkein penisinden kar, bunu biliyorsun, deil mi?' dedi.

Tp kitaplarnda pek yle yazdn sanmyorsam da, sanki uzanm ve gzle grlmeyen elleriyle kafam tutup sallamt. 'Evet, Tanr byle planlamtr,' dedi. 'Tpk tahterevalli gibi. Bir erkek ocuklar penisinden kard iin ocuklar ounlukla onundur. Ama ocuu karnnda tayan, douran ve byten kadn olduu iin, ocuklar daha ok kadnn saylrlar. Bu dnyann kuraldr; ama her kuraln bir istisnas vardr; kural kantlayan bir istisna ve bu da onlardan biri ite. Seni hamile brakan}adam o ocuun doal babas olmayacak; hani, orada olsa bile doal baba olmayacakt. ocuktan nefret edecek, onu'bir yana basmadan dverek ldrecekti, nk onun kendisinden olmadn bilecekti. Bir erkek bunun kokusunu her zaman alamaz ve gremez; ama ocuk farklysa bunu grecektir ve bu ocuk da o cahil Johnny Rosewall'dan gndzn geceden farkl olduu kadar farkl olacaktr. Onun iin syle bana, bu ocuun doal babas kim?' te bunlar syleyerek bana doru eildi. Ben sadece bam sallayp ne demek istediini anlamadm syledim. Ama iimde bir ey hani, insan zihninin ancak rya grrken dnme frsat bulan o paras kadnn ne dediini biliyordu. Daha sonra olanlar bildiim iin bunlar imdi de uydurabilirim, ama yle olduunu sanmyorum. Bildiim tek ey, o anda onun adnn aklmdan getiiydi. 'Ne sylememi beklediini bilmiyorum,' dedim. 'Doal ya da doal olmayan babalar hakknda bir bilgim yok benim. Aslnda hamile olup olmadm da bilmiyorum, ama hamile kaldysam, bu ancak Johnny'den olabilir, nk ondan baka bir erkekle yatm deilim,' dedim. Kadn bir an arkasna yaslanp bana bakt, sonra glmsedi. Gne gibiydi glmsemesi, biraz rahatlamtm. 'Seni korkutmak istememitim,' dedi. 'Byle bir ey aklmdan bile gemedi. Bazen ok gl iaretler alrm. Birer fincan ay ielim, biraz sakinleirsin. aym beeneceksin, ok zeldir,' dedi. Ona ay falan istemediimi sylemek istedim, ama syleyemedim. Azm amak bal bana bir iti sanki ve dizlerim yine tutmaz olmutu. Bir maara kadar karanlk kk bir mutfa vard. Ben kapnn yanndaki iskemleden onun atlak bir aydanla ay koyduunu, su kaynatmak iin gm ocaa srdn grdm. Orada otururken ne ona zel olan bir eyi, ne de o ya tutmu mutfaktan kacak herhangi bir eyi istemediimi dnyordum. Kibarlk olsun diye iki yudum alacak, sonra da oradan kp bir daha asla geri dnmeyecektim. Ama kadn kar kadar temiz iki fincan, bir tepsi zerinde eker, st ve taze sandvilerle geldi. ay boaltrken ok gzel kokuyordu. Birden canlanr gibi oldum ve farknda olmadan iki fincan ay iip sandvilerden birini yedim.

Kadn ayn ierken daha normal eylerden sz etmeye baladk; sokaktaki tandklarmzdan, Alabama'nn neresinden geldiimden, nerede alveri ettiimden falan. Saatime baknca bir buuk saatin gemi olduunu grdm. Ayaa kalkmak iin davranrken bam dner gibi oldu, tekrar oturdum." Darcy irilemi gzlerle bakyordu arkadana. 'Bana ila verdin,' dedim. Korkuyordum, ama korkan yerim ta iimde bir yerlerdeydi. 'Sana yardm etmek istiyorum, kzm,' dedi. 'Ama sen benim bilmek istediimi sylemek istemiyorsun ve onu sylesen bile ne yapman gerektiini bilmediini ok iyi biliyorum. Onun iin imdi biraz uyuyacaksn, ama uyumadan nce bebeinin doal babasnn adn syleyeceksin,' dedi. O hasr iskemlede oturup da dardan gelen sokak grltlerini dinlerken, onu imdi seni grdm kadar ak seik grdm, Darcy. Ad Peter Jefferies'ti. Ben siyahtm, o beyazd; ben ksa boyluydum o uzun boylu; ve ben cahildim, o kltrlyd. Birbirimizden tmyle farklydk, ama ortak bir yanmz vard: kimiz de Alabamalydk. Ben Florida snrndaki Babylon'dan, o Birmingham'dan. O benim varlmn bile farknda deildi; ben yalnzca her zaman kald otelin on birinci katndaki dairenin temizliini yapan kadndm. Bana gelince, onun duyduum kadaryla konumalarndan nasl bir insan olduunu anladmdan ondan hep uzak durur, yoluna kmamaya alrdm. Onun kendisinden nce bir siyahn itii barda ykanmadan kullanmadn bilirdim. Ama buna aldrdm yoktu; bunu artk kzmayacak kadar ok grmtm. Ancak, o adamn karakterinde belli bir noktay atn m, artk gerisinin beyazlk ya da karalkla ilgisi yoktu. O orospu ocuklarndan biriydi ve bu tr insanlar siyahlarda da vard, beyazlarda da. Bak ne diyeceim. O da pek ok bakmdan Johnny'ye benzerdi; Johnny de akll olup okusayd ve Tanr Johnny'ye yalnzca uyuturucu ve kadn dnecei yerde baka eyler yapabilecek bir yetenek verseydi, birbirlerinden farksz olurlard. Senin anlayacan, ondan uzak durmaya alyordum. Ama Delorme Ana zerime vcudundan yaylan tarn kokusundan boulacakmm gibi yaklanca, azmdan onun ad kt. 'Peter Jefferies,' dedim. 'Alabama'da kitaplarn yazmad zamanlar 1163 numarada kalan Peter Jefferies. Doal baba. Ama o bir beyaz!' dedim. Kadn daha yaknma gelip, 'Hayr, deil,' dedi. 'Hibir erkek beyaz deildir. leri hep karadr onlarn. Buna inanmazsn, ama gerek bu ite. leri gece kadar karadr. Ama bir erkek geceyi aydnlatabilir, o yzden erkekten ocuk yapmak iin kan ey beyazdr. Doal olmann renkle bir ilgisi yoktur. imdi gzlerini kapat yavrum, ok yoruldun artk. Haydi! imdi! Kar koyma! Delorme Ana sana bir ey yapmayacak, korkma. Yalnzca eline

bir ey vereceim. Hayr hayr, sen bakma, elini kapat imdi.' Onun dediini yaptm ve avucumun iinde drt ke, plastik ya da cam gibi bir ey hissettim. 'Zaman gelince her eyi hatrlayacaksn. Uyu imdi... Uyu...' dedi. "Ben de uyudum," diye devam etti Martha. "Ondan sonra hatrladm tek ey o merdivenlerden aa arkamdan eytan kovalyormu gibi kotuum. Neden katm hatrlamyordum, ama bunun hibir nemi yoktu. Oraya tekrar gittim, ama kadn gremedim." Martha duraklaynca iki kadn ortak bir ryadan uyanm gibi evrelerine baknd. Le Cinq dolmaya balamt. Saat bee yaklamt ve bro yneticileri akam ikileri iin geliyorlard. Hibiri sylemediyse de, o anda baka bir yerde olmak istediler. zerlerinde nlkleri yoktu, ama bu elleri antal, hisseler ve bonolardan sz eden bu insanlar arasnda yerleri olmadna inanyorlard. Martha birden utanarak, "Evde trl gveci ve alt ie bira var," dedi. "Birini stp tekini souturum.. Eer devamn dinlemek istersen yani." "Devamn dinlemem gerek," diyerek glmsedi Darcy. "Benim de anlatmam glmsememiti bile. gerek." Ama o glmemiti, hatta

"Kocama telefon edip ge geleceimi syleyeyim." "Syle bakalm," dedi Martha. Darcy telefon ederken, o da deerli kitabn yerinde durduundan emin olmak iin antasna bir kere daha bakt.

***

Trly yediler ve birer ie bira itiler. Martha Darcy'ye hikyesinin devamn dinlemek isteyip istemediini bir kere daha sordu. Darcy istediini syledi. "Baz yerleri pek ho deildir," dedi Martha. "Sana batan syleyeyim de. Hatta baz yerleri bekr erkeklerin otelden ayrlrken arkalarnda braktklar dergilerden de ktdr." Darcy onun hangi dergilerden sz ettiini biliyordu, ama bu derli toplu, temiz arkadann o dergilerdeki fotoraflarla bir ilgisi olacan dnemiyordu. Birer bira daha atlar ve Martha hikyesine devam etti.

***

"Kendime gelemeden eve varmtm ve Delorme Ana'nn evinde olanlar pek hatrlamadmdan yaplacak en iyi ve en gvenli ey btn bunlarn bir rya olduuna inanmakt Ancak Johnny'nin iesinden aldm toz rya deildi; toz hl sigara paketinin selefonna sarl olarak cebimde duruyordu. 0 srada istediim tek ey ondan kurtulmakt. ' Ama cebimde bulduum tek ey o deildi; bir ey daha vard. kartp baknca kadn gerekten grdm anladm, ama yine de aramzda geenleri pek hatrlayamamtm. Elimde kk bir plastik kutu vard, effaft. Kutunun iinde de kurumu bir mantar. Otu tozla birlikte tuvalete atmaya karar verdim, ama sra ona geldiinde bunu yapamadm. Sanki kadn odadaym da bana yapmamam sylyormu gibiydi. Onu arkamda grrm korkusuyla aynaya bakmaya bile ekiniyordum. Sonunda tozun bir ksmn mutfak lavabosuna boalttm, kk plastik kutuyu da musluun zerindeki dolabn arkasna ittim ve orada unuttum sonra." *** Martha bir an durdu, sinirli bir hareketle parmaklarn masaya vurdu. "Sana biraz da Peter Jefferies'ten sz etmeliyim. Benim Pete'imin roman Vietnam ve ordu hakknda. Peter Jefferies'in kitaplar iki Byk adn verdii sarholuk ve arkadalaryla dzenledii elenceler hakkndayd. Birincisini askerken yazmt. 1946'da yaynlanan kitabn ad Blaze of Heaven'di." Darcy uzun uzun, konumadan bakt arkadana. Sonra, "yle mi?" dedi. "Evet. Belki imdi nereye varmak istediimi anlamsmdr. Doal babayla ne kasttettiimi biraz daha anlamsmdr sanrm. Blaze ofHeaven, Blaze of Ghry." "Ama Pete, Bay Peter Jefferies'in kitabn okumusa..." "Elbette o olaslk da var, ama yle bir ey olmad. Seni buna inandrmak iin dil dkecek deilim. Szm bittiinde inanp inanmamak sana kalm. Ben yalnzca adam anlatmak istiyorum." "Anlat," dedi Darcy. "La Palais'te almaya baladm 1957'den, kalbinden ve karacierinden rahatszland 1968'e kadar onu ok sk grmtm. Hastalklarnn bundan nce kmamasna amak gerekir dorusu. 1969'da yalnzca be alt kere gelmiti; ne berbat bir durumda olduunu hl

hatrlarm. O kadar zayflamt ki, bo bir uvala benziyordu. Ama renginin sarlna falan aldrmadan imeye devam ediyordu. Onun banyoda ksrp kustuunu, hatta kimi zaman ektii sancdan aladn duyar, 'Eh, bu i burada biter; kendine ne yaptn grr ve artk brakr,' diye dnrdm. Ama bunu asla yapmad. 1970'de yalnzca iki kere geldi. Yannda ilerine bakan bir adam vard. Hl iiyordu. En son 1971 ubat'nda geldi. Bu defa yannda baka biri vard. Artk tekerlekli sandalyede oturuyordu. Bir zamanlar yakklyd, ama o gnler artk ok eskilerde kalmt. Son birka kere grdmde bitmiti artk. Bilmem anlatabildim mi?" Darcy ban sallad. nsan zaman zaman sokakta bylelerini grrd. "Hep 1163 numarada, Chryles Binas'na bakan ke odada kalrd ve odasn hep ben temizlerdim. Bir sre sonra artk beni admla armaya balamt, ama bunun bir nemi yoktu, gsmde adm yazlyd nk. Beni bir kere bile grdne inanmyorum. 1960'a kadar otelden her ayrlnda televizyonun stnde iki dolar brakrd. Sonra 1964 sonuna kadar dolar brakt. Ondan sonra da be dolar. Bunlar o gnler iin ok iyi bahilerdi, ama o aslnda bir gelenei srdryordu, bana bahi brakyor deildi. Onun gibi insanlar iin gelenek nemlidir. Bir hanm geerken kapy nasl ayorsa bahii de yle brakyordu. Buraya yayncsyla ve bazen de film sektrnden ya da televizyondan birileriyle grmeye gelirdi. Kimi zaman arkadalarn arr onlarn da bir ksm yayncyd, aralarnda yazarlar da vard ve parti yaparlard. Hep parti olurdu. ounu ertesi gn temizlik yaparken renirdim. Jack Daniels ieleri, milyonlarca izmarit, orada burada braklm yemek artklar falan. Bir keresinde kocaman bir tabak karidesin tuvalete boaltldn grdm. Bu partilerden bazlar ben sabah saat on buukta temizlie geldiimde devam ediyor olurdu. Partilerde hi kadn olmazd ve tek yaptklar i imek ve sava hakknda konumakt. Askere nasl gittiler? Savata kimleri tandlar? Nereye gittiler? Kim ldrld? Savata karlarna anlatamayacaklar neler grdler? (Siyah bir oda hizmetisinin bunlara kimi zaman kulak misafiri olmasnn bir sakncas yoktu.) ok sk olmamakla birlikte byk paralarla poker oynarlar, ama oynayp blf yaparken bile savatan sz ederlerdi. Yzleri ancak ok ien beyazlarnki gibi kzarr, cam masann evresinde kravatlarn gevetmi, yakalarn am olarak otururlarken masann stnde benim gibi bir kadnn tm yaam boyunca kazanamayaca kadar para olurdu. Nasl da sz ederlerdi savatan! Gen kadnlarn klarndan sz ettikleri gibi sz ederlerdi!" Darcy, otel ynetiminin Jefferies'i otelden kovmamalarna atn syledi. stedii kadar nl bir yazar olsun, artk bu tr eylere gz yummuyorlard ve duyduu kadaryla eskiden daha sert olmalar gerekirdi.

"Hayr hayr," diye glmsedi Martha. "Sen adamla arkadalarnn otel odalarn parampara edip eyalar sokaa frlatan o rock gruplaryla kartrdn galiba. Jefferies sradan bir insan deildi; West Point'ten mezun olmu, savaa temen olarak katlp binba olarak ayrlmt. Evleri eski tablolarla dolu olan, herkesin at bindii ve soylu grnd o eski Gneyli ailelerden birinden geliyordu. Kravatn drt ayr ekilde balayabilir, bir hanmn elini perken nasl eileceini bilirdi. Esasl adamd diyorum sana. Arkadalaryla biraz grlt yaparlard belki, ama ok seyrek olarak arya kaarlard. Komu odadan ikyet gelecek olsa zaten ke dairede olduundan sadece bir komusu vard otel ynetiminden biri Bay Jefferies'in odasn arayp biraz daha az grlt etmelerini rica edince hemen buna uyarlard. Bilmem anlatabildim mi?" "Anladm." "Hepsi bu kadar da deil. Kaliteli bir otel, Bay Jefferies gibi bir insana yardmc olabilir. Onlar koruyabilir. O tr insanlar elenmeye, ikilerini keyifle imeye, oyunlarn oynamaya, hatta uyuturucu imeye rahat rahat devam edebilirlerdi." "Uyuturucu alr myd?" "Bilmem. Sonunda ok ald, ama onlar hep zerlerinde eczane etiketi olan ilalard. Ben kaliteli insanlarn Gneyli beylerin kaliteden anlad eyden sz ediyorum kaliteli insanlar ektiklerini anlatyorum. Le Palais'e uzun zamandr geliyordu; sen imdi onun byk ve nl bir yazar olmasnn otel ynetimi iin nemli olduunu dnebilirsin, ama bunun nedeni Le Palais'te benim kadar bulunmadndr. Onun nl olmas nemliydi, ama bu yalnzca pastann stndeki krema gibiydi. Bundan daha nemli olan ey, Porterville'de byk topraklar olan babasnn da Bay Jefferies'den nce o otele gelmesiydi. O zamanlar oteli iletenler geleneklere bal insanlard. imdi geleneklere inandklarn syleyenler var, bunlar belki de ilerine geldii iin yle sylyorlardr, ama o gnlerde gerekten inanrlard. Bay Jefferies'in New York'a gelecei haber alnnca, otel silme dolu deilse, ke dairenin yanndaki oda hemen boaltlrd. 0 bo odann parasn ondan almazlard bile. Btn istedikleri, biraz daha az grlt yapmalarn sylemek skntsndan kurtulmakt." Darcy ban ar ar sallad. "nanlmaz bir ey bu." "nanmyor musun yani?" "nanyorum, ama yine de ok artc." Martha Rosewall'n yznde o ac glmseme yeniden belirdi. "Kaliteli insan iin hibir ey ok deildi. Onun kaliteli olduunu ben bile anlamtm. yle pencerelerden sarkp baracak ya da arkadalarna zenci fkralar anlatacak insanlardan deildi. Ama yine de siyahlardan nefret ederdi, ha! Sakn aklna baka bir ey gelmesin. nefrete gelince Peter

Jefferies onu da iyi bilirdi. John Kennedy ldnde kentteydi ve hemen arkadalarna bir parti vermiti. Ben de oradaydm ve bu konumalara nasl dayandma hl aarm. Hatta biri kp Kennedy'nin kardeini de vurana kadar ilerin dzelmeyeceini sylemiti. Durum o kadar ktyd ki, az daha azm ap cyak cyak baracaktm. Ama sakin olup iimi yapmam ve odadan bir an nce kmam syleyip durdum kendime. Adamn Pete'imin doal babas olduunu, Pete'in daha yanda olduunu ve enemi tutamazsam iimi kaybedeceimi dndm. Sonra biri kalkp 'Boby'den sonra kk kardeini de temizleyelim,' dedi. Bay Jefferies de, 'Sonuncusunu da temizledikten sonra yle byk bir parti veririz ki, size Madison Square Garden Salonu'nu kiralarm,' dedi. Daha fazla duramadm orada. enemi tutmaya almaktan bam arm, mideme kramplar girmiti. Odann temizliini yarm braktm, ki ne o gne kadar ne de ondan sonra byle bir ey yaptm. Ama siyah olmann da baz avantajlar vardr; o benim orada olduumun farknda deildi, ileri yarm brakp gittiimin de." Marth'nn dudaklar yine o alayc glmsemeyle kvrld.

***

Darcy, "yle bir insana, aka bile olsa, nasl kaliteli dediini anlamyorum dorusu," dedi. "Ya da, durum ne olursa olsun, henz domam ocuunun doal babas demeni. Bana bir hayvanm gibi geldi." "Hayr!" dedi Martha sert bir sesle. "Hayvan deildi. Bir insand. Bir bakma kt bir insand, ama yine de insand. Yzndeki o srtkan bak olmadan 'kaliteli' diyecein bir insand, bu her ne kadar yalnzca yazd eylerden ortaya kmsa bile." Darcy, "Hah!" diyerek, Martha'ya atlm kmseyerek bakt. "Kitaplarn okudun mu?" kalar altndan

"Hepsini okudum. O beyaz tozla 1959'da Delorme Ana'ya gittiimde, henz kitab yaymlanmt ve ikisini okumutum. Benim okumamdan daha yava yazd iin zamanla ona yetitim de." Martha glmsedi. "Ben de ok yava okurum," dorusu. Darcy, Martha'nn kitaplna kukuyla bakt. Alice Walker ve Rita Mae Brovvn'dan kitaplar, Gloira Naylor'un Linden Hills'ini falan gryordu ama, raflarn nde daha ok ak romanlar ve Agatha Christie'nin eserleri vard.

"Martha, sen yle sava romanlar okuyacak biri deilsin ama," dedi. "Biliyorum." Martha kalkp birer bira daha getirdi. "Sana garip bir ey syleyeyim, Dacry. Bay Jefferies iyi bir insan olsayd, herhalde kitaplarndan birini bile okumazdm. Hatta, daha da garibi, iyi bir insan olsayd kitaplar o kadar iyi olmazd." "Sen ne diyorsun, be kadn?" "Ne demek istediimi ben de pek bilmiyorum. Sen sadece dinle, tamam m?" "Tamam." "Kennedy'nin ldrlmesine kadar onun nasl biri olduunu zaten anlamtm. Bunu 1958 yaznda biliyordum. O zamana kadar onun insanlar konusunda ne kadar kt dndn biliyordum; ama arkadalar iin deil, onlar iin cann verebilirdi. Herkes para peinde derdi. Poker oynarken masann stne da gibi ymalar dnda, onun ve arkadalarnn parayla ilikileri yoktu sanki. O Gneyli beyefendi kimlii altnda pek ok irkinlik vard. yilik yapan ya da dnyay dzeltmeye alan insanlar byk bir aka olarak grr, siyahlar ve Yahudilerden nefret eder, Ruslara hidrojen bombas atlmas gerektiini savunurdu. Onlar bize atmadan biz onlara atmalymz. 'Neden olmasn?' derdi. Ona gre Ruslar 'insanln alt snfndand.' Bu snfa Yahudiler, siyahlar, talyanlar ya da yazlar Outer Banks'a gitmeyen herkes girerdi. Onun azndan dklen bu pislik ve cahillii dinledike, onun nasl nl bir yazar olduunu merak etmeye baladm. Eletirmenlerin onda ne grdklerini renmek istiyordum. Ama daha ok benim gibi sradan insanlarn, kitaplarn kt anda alp onu oksatan bir yazar yapan insanlarn onda ne bulduklarn merak ediyordum. Sonunda bunu renmeye karar verdim. Halk Ktphanesi'ne gidip ilk kitab olan Blaze of Heaven' aldm. Onun 'mparatorun Yeni Elbiseleri' gibi bir ey olacan bekliyordum, ama hi de yle deildi. Kitap savataki be adam ile onlarn memleketteki karlarnn ve sevgililerinin hikayesiydi. Kitabn kapann da sava hakknda olduunu grnce, kendi kendime bunun da o birbirlerine anlattklar skc hikyelerden biri olduunu sanmtm." "yle deil miydi?" "lk on sayfay falan okuyunca, 'Bunda pek i yok. Dndm kadar kt deilse bile, herhangi bir olay falan yok,' diye dndm.' Sonra bir otuz sayfa kadar daha okudum ve kitaba gmldm. Bam kaldrdmda saat gece yarsna geliyordu ve iki yz sayfa okumutum.

'Artk yatmalsn, Martha, hemen yat, yoksa bir de bakarsn saat be buuk olmu' diye dndm. Ama gzlerimin armasna karn bir krk sayfa daha okudum. Dilerimi fralamaya kalktmda saat bire eyrek vard. Martha susup pencerenin dnda millerce uzanan karanla bakt. Gzleri hatrlamayla bulanm, dudaklar hafife bzlmt. Ban sallad. "Konuurken ok skc olan bir insann, yazdklarnn nasl bu kadar srkleyici olduunu dndm. Hem kitab elimden brakamyordum, hem de bitsin istiyordum. Onun gibi souk kalpli bir insann karakterlerini, ldklerinde insan alatacak kadar gereki klabilmesine akl sr erdiremiyordum. Blaze of Heaven'n sonuna doru, savan sona ermesinden bir ay sonra bir taksinin arpmasyla Noah lnce kendimi tutamayp aladm da. Jefferies gibi aksi ve alayc bir insann, bir insan gerek olmayan eylerle byle duygulandrabilmesini anlyamyordum. Bunlarn hepsini kendi kafasndan uydurmutu oysa. Sonra kitapta bir ey daha vard... Bir tr gne . Ac ve ktlkle doluydu, ama tatl bir taraf da vard; sevgi..." Martha aniden bir kahkaha atnca Darcy irkildi. "O srada otelde Billy Beck adnda bir gen vard. Fordham niversitesi'nde ngilizce doktorasn hazrlarken otel kapcl yapyordu. Onunla ara sra konuurduk..." "Siyah myd o da?" "Ne mnasebet!" Martha yine gld. "Le Palais'te 1965'ten nce siyah kapc yoktu. Siyah hamallar, belboylar ve otopark grevlileri vard, ama siyah kapclar yoktu. Bunun doru bir ey olmayacana inanlrd. Bay Jefferies gibi kaliteli insanlar bundan holanmazd. Her neyse, Billy'ye bir insan bu kadar ktyken kitaplarnn nasl byle iyi olabildiini sordum, Billy bana ince sesli iman dj'in hikyesini bilip bilmediimi sordu, ben de neden sz ettiini anlamadm syledim. Sonra sorumun yantn bilmediini syleyip, bir retmeninin Thomas Wolfe hakknda sylediklerini anlatt. Bu profesr baz yazarlarn ki Wolfe da bunlardan biriymi masa bana geip de kalemi ele alana kadar pek yle ahm ahm eyler olmadklarn sylemi. Billy, Thomas NVolfe'un rzgr ngrana benzediinden bahsetti. Rzgr ngrann kendi bana bir hi olduunu, ama rzgr esince ho sesler kardn syledi. Bence Peter Jefferies byleydi ite. Kaliteliydi, bu ekilde yetitirilmiti, ama iindeki kalite kendisinin eseri deildi. Sanki bunu onun iine Tanr yerletirmiti ve o da harcyordu. Sana inanmayacan bir ey syleyeceim: Kitaplarndan ikisini okuduktan sonra adama acmaya balamtm." "Acmak m?"

"Evet. nk kitaplar gzeldi ve onlar yazan adam gnah kadar irkindi. Aslnda benim Johnnyne benziyordu, ama Johnny'nin ondan talihli olduu sylenebilirdi. nk Johnny, Bay Jefferies gibi daha iyi bir yaamn hayalini kurmazd. Onun hayalleri kitaplaryd ve kitaplarnda gld ve alay ettii dnyaya inanrd." Martha Darcy'ye bir bira daha isteyip istemediini sordu. Darcy istemediini syledi. "Eh, fikrini deitirirsen syle," dedi Martha. "imdi anlatacaklarm biraz kark olduu iin fikrini deitirirsin sanrm." *** Martha, "Adam hakknda bir ey daha syleyebilirim," diye devam etti. "Seksi bir erkek deildi. En azndan bir erkei seksi olarak dnecein ekilde deildi." "Yani..." "Hayr, ecinsel deildi. Erkekler iin seksi deildi, ama kadnlar iin de seksi olmad sylenebilirdi. Oday temizlerken rujlu izmaritler grdm ya da yastklarda parfm kokusu aldm onca ylda ancak bir iki kereydi. Bir keresinde de banyoda bir ka kalemi grmtm, kalem kapnn altna, keye yuvarlanmt. Gelen kadnlarn telekz olduunu sanyorum (yastklarda namuslu kadnlarn kullanmayacaklar parfmlerin kokusu vard nk) ama o kadar ylda iki kere fazla deildir, deil mi?" "Elbette deildir," dedi Darcy. Aklna yataklarn altndan kard donlar, tuvaletlerdeki prezervatifler, yastklarn altnda bulduu takma kirpikler gelmiti. "Delorme Ana'ya gittiimden bir iki hafta sonrayd ki, hamile olduuma artk iyice inanmtm. Midem bulanyor, kusuyor falan deildim, ama yle bir duygu vard. Hayr, bu senin sandn yerlerden gelen bir ey deildir. Daha ok dietlerinin, ayak trnaklarnn ve burnunun neler olup bittiini dier organlarndan nce haber almas gibi bir eydir. rnein leden sonra saat te cann bir orba falan eker de, kendi kendine, 'Haydi, dur bakalm bu da neyin nesi?' dersin. yle ite. Ama Johnny'ye bir ey sylemedim. nnde sonunda syleyecektim nasl olsa, ama korkuyordum." "Seni sulayamam," dedi Darcy. "Bir sabah Jefferies'in dairesinin yatak odasndaydm ve ortal toparlarken bunu Johhny'yc nasl syleyeceimi dnyordum. Jefferies bir yere gitmiti, belki de yaynclar toplantsna falan, iki kiilik yatan iki

taraf da altst olmutu; ama bu herhangi bir ey demek deildi, uykusunda huzursuzdu nk. Kimi sabahlar geldiimde araf yerde bulurdum. Her neyse, nevresimi ve iki battaniyeyi ekip de araf karrken hemen grdm. arafta ou kurumu bir bek sperm vard. Orada ylece uzun uzun durup baktm. Sanki hipnotize olmu gibiydim. Arkadalar gittikten sonra onu orada yatar vaziyette hayal ettim. ylece srtst yatyor; baparmak ana ve drt kzyla sevimeye balyordu. Bunu imdi seni grdm kadar net grdm, Darcy. Gremediim tek ey kafasnn iinden neler getiiydi... Ama onun nasl konutuu ve kitap yazmad zamanlar neler yapt aklma gelince, o sahneleri grmediime sevinmitim." Darcy hibir ey sylemeden, donmu gibi bakyordu. "Sonra birden bir hal geldi stme." Martha duraksad, sonra ban ar ar sallad. "Bir zorunluluk sanki. Bir tat duygusu. A ermek gibi bir ey. leden sonra te orba ya da sabahn ikisinde turu istemek gibi bir hal geldi... Sen ne istemitin, Darcy?" "Jambon," dedi dudaklar hissini kaybedecek kadar uyumu olan Darcy. "Kocam gidip almt da, ben bir rpda hepsini bitirmitim." Martha ban sallayp konumaya devam etti. Darcy otuz saniye sonra koa koa banyoya gitti, biraz rd ve sonra itii birann tmn kustu. 'Her ie iyi yanndan bakmak gerek,' diye dnd sonra. 'Hi olmazsa sonradan ba ars ekmeyeceim. Peki ama Marthann yzne nasl bakacam imdi?' Ama bu da bir sorun olmad. Darcy dndnde Martha banyonun kapsnda durmu, kaygyla kendisine bakyordu. "yi misin?" "Evet." Darcy glmsemeye alt ve dudaklarndakinin gerek bir glmseme olduunu fark edince sevindi. "Ben... ben..." "Biliyorum," dedi Martha. "nan bana, biliyorum. Bitireyim mi, yoksa yeter mi?" "Bitir," dedi Darcy. Arkadann kolundan tuttu. "Ama oturma odasnda." "Peki."

Az sonra oturma odasndaki eski ama rahat kanepenin iki ucuna oturmulard. "Emin misin?" Darcy ban sallad. "Peki yleyse." Martha bir sre kucanda kavuturduu ellerine bakt, bir denizalt komutannn periskopundan dman sularna bak gibi gemii gzlerinin nnden geirdi. Sonunda ban kaldrd, Darcy'ye dnd ve hikyesine devam etti. ***

"O gn bir dalgnlk iinde bitirdim. Hipnotize olmu gibiydim, insanlar benimle konuuyor, ben de onlara yantlar veriyordum, ama yine de aramzda camdan bir duvar varm gibiydi. 'Hipnotize edildim,' diye dndm hatrlyorum. O yal kadn beni hipnotize etti. Tpk sahnede bir hipnotizmacnn bir insan uyutup da, 'Biri sana iklet deyince drt ayak stne kp havlayacaksn,' dedii ve ondan sonra o kiinin her iklet szc duyduunda bunu yapmas gibi, o kadn da benim aklma bir ey soktu. aya ila kartrd ve sonra beni hipnotize edip o eyi yapmam syledi. O pis eyi. Bunu yapmasnn nedenini de biliyordum; onun gibi akl fikri doal babalarla dolu olan biri bir bakasn hipnotize etti mi, ancak benim yaptm o eyi yaptrtmay telkin ederdi. nk buna inanyordu ve ben de adamn adn vermitim ona, deil mi? Bay Jefferies'in odasnda o eyi yapana kadar Delorme Ana'ya gittiimi hatrlamadm dndm. Bunu ancak o gece hatrladm. Neyse, sonunda gn bitmiti. yle barp aladm falan sanma. Kz kardeim Kissy bir akamzeri kuyudan su ekerken bir yarasa gelip de salar arasna girdiinde ok daha fazla grlt koparmt. Ben cam bir duvar ardnda gibiydim ve hepsi buysa dayanabileceimi dndm. Eve gidince ok susadm hissettim. Yaamm boyunca bu kadar susam deildim, boazmda kum frtnalar var gibiydi ve su imeye baladm. Ne kadar isem yetmeyecek gibiydi. Sonra da tkrmeye baladm. Ardndan mide bulants geldi. Banyoya kotum, kapy kilitledim, aynaya bakp dilimi kardm. Yaptm eyin izini grebilir miyim diye bakyordum, ama byle bir ey olamazd kukusuz. 'te grdn! imdi daha iyi mi hissediyorsun kendini?' diye dndm. Ama daha iyi hissetmiyordum. Tuvaletin zerine eilip senin az nce yaptn yaptm. Ama ok daha fazlasn, Darcy. Baylacam hissedinceye kadar kustum. Bir yandan da alyor, Tanr'ya beni balamas iin

yalvaryor, bebeimi kusarak kaybedeceimden korkuyordum. Sonra onun yatak odasnda parmaklarm azma soktuumu grr gibi oldum; sanki ayn hareketi bir daha tekrarlam gibi oldum, kendimi bir filmde oynarken seyrediyormu gibi. Sonra tekrar kustum. Bayan Parker beni duyup kapya geldi ve hasta olup olmadm sordu. Bunun zerine kendimi biraz topladm; o gece Johnny geldiinde o kt halim gemiti. Ama Johnny sarhotu ve kavga etmek iin frsat kolluyordu. Ben bu frsat vermeyince gzme bir yumruk indirdi ve yine dar kt. Bana vurduuna sevinmitim diyebilirim, bylece dnecek baka bir ey kmt nk. Ertesi gn Bay Jefferies'in dairesine gittiimde, zerinde pijamas, salonda oturmu yaz yazyordu. Her zaman evresine krmz lastik geirilmi kocaman bir kt tomaryla dolard. La Palais'e son kez geldiinde kt tomarn grmeyince onun lmeye karar verdiini anlamtm ve buna da hi zlmemitim dorusu." Martha iinde merhamet ya da balama olmayan bir ifadeyle pencereye bakt. Bu, kalpsizlii gsteren souk bir bakt. "Onun gitmemi olduunu grnce sevindim, nk temizlii erteleyebilecektim. alrken evresinde temizlikilerin bulunmasn istemezdi; ben de, 'Yvonne saat te gelince odalar temizler' diye dndm. 'Daha sonra gelirim, Bay Jefferies,' dedim. 'Sen iini yap, sessiz ol yeter,' dedi. 'Benim mthi bir baarm ve ok esasl bir fikrim var. Bu birleim beni ldryor,' dedi. Sana yemin ederim ki, baka bir gn olsayd mutlaka daha sonra gelmemi isterdi. 0 kara bycnn kahkahalarn iitiyor gibiydim. Banyoya girip ortal topladm, kirli havlular alp yerlerine yenilerini braktm, sabunu deitirdim falan. Bu arada bir tek ey dnyordum. Hipnotize olmak istemeyen bir kimseyi hipnotize edemezsin, moruk kar. O gn ne yapmam sylediinin ok iyi farkndaym ve istediini yapmayacam ite. Yatak odasna gidip yataa baktm. Bir dolap, cden korkan bir ocua nasl grnrse, o yatan da bana yle grneceini sanyordum. Ama baktmda sadece bir yatak grdm. Bir ey yapmayacam biliyordum. Yata anca o henz kurumam yap yap lekelerden birini daha grdm. Sanki bir saat nce ehvet duygusuyla uyanm ve kendi iini kendisi grm gibi. Lekeye baktm ve bir eyler hissedecek miyim diye bekledim. Ama hissetmedim. Elindeki mektubu atacak posta kutusu bulamayan bir adamn

geride kalan kalntlaryd bu, ikimiz de bunu yzlerce kere grmzdr. O yal moruk benden daha fazla byc deildi. Hamile olabilirdim, ama karnmdaki Johnny'nin ocuuydu. Yattm tek erkek Johnny'ydi ve beyaz bir adamn arafnda bulduum eyler bunu deitiremezdi. Hava bulutluydu o gn, ama ben bunu dndm anda Tanr sanki konu zerinde son szn sylemi gibi gne kt. Hi bylesine bir rahatlama hissettiimi hatrlamyorum. Orada durmu her ey yolunda gittii iin krediyordum ve krederken, bir yandan da araftaki o slakl elimle toplayp azma dolduruyordum. Sanki kendimi dardan seyrediyor gibiydim ve bir yanmla da yle diyordum: 'Adam yandaki odadayken byle bir ey yaptn iin ldrm olmalsn. Bu kaln tyl hallar varken geldiini duymazsn bile. Bu da senin Le Palais'teki iinin sonu olur. Bunun yars kadar namuslu bir otelde bile bir daha i bulamazsn. Senin yaptn yaparken yakalanan bir kz bu kentte hibir otelde temizliki olarak alamaz.' Ama bunu dnmek bir ie yaramamt. imdeki ey tatmin olana kadar devam ettim. Sonra bir an ylece durup arafa baktm. teki odadan hi ses gelmiyordu. Birden onun hemen arkamda, kap nnde duruyor olduu aklma geldi. Yznde nasl bir ifade olacan da biliyordum. Ben gen bir kzken Babylon'a gezici sirkler gelirdi. Bunlarda adrn iindeki ukurda oturan bir adam olurdu, en azndan ben onu insan sanrdm. Biri kalkar, maymunla insan arasndaki zincirin kayp halkasndan falan sz eder ve ukura canl bir tavuk atard. Canavar da tavuun kafasn srp kopartrd. Aabeyim Bradford ki daha sonra trafik kazasnda lmtr canavar grmek istediini syledi. Babam bunu duyunca ok zld, ama Brad on dokuz yanda olduu iin aka kar kmad. Kissy ile ben geri dndnde ona ne grdn soracaktk, ama yzndeki ifadeyi grnce vazgetik. te dndm zaman kapnn nndeki Jefferies'in yznde ayn ifadeyi greceimi sanyordum. Ne demek istediimi anlatabildim mi?" Darcy ban sallad. "Onun orada olduunu biliyordum, buna emindim. Sonunda cesaretimi topladm ve ona kat efine sylememesi iin dizlerimin stnde kp yalvarmaya hazr olarak arkam dndm. Ama Jefferies orada deildi. Kapya yryp baknca onun hl salonda yazmakta olduunu grdm. Bunun zerine gidip araf deitirdim, oday topladm; cam duvarn arkasndaymm duygusu geri gelmiti. Kirli araflar ve havlular yatak odas kapsndan koridora kardm. Otelde almaya baladmda ilk rendiim ey, kirli araflan dairenin oturma odasndan geirerek karmamakt. Sonra onun oturduu yere dndm. Ona salonu daha sonra, onun ii bittii zaman temizleyeceimi syleyecektim. Ama onu grnce yle ardm ki, kapnn nnde taklp kaldm.

Bay Jefferies odann iinde yle hzl yryordu ki, sar ipekli pijamas bacaklar evresinde dalgalanyordu. Ellerini salar arasna sokmutu. Eski Saturday Evening Post karikatrlerindeki matematikilere benziyordu. ok geirmi gibi gzleri frlamt. Aklma ilk gelen, onun benim yaptm eyi grd ve renmekten akln kard oldu. Ama bu halinin benimle bir ilgisi olmad ortaya kt... En azndan o byle dnyordu. Benden bir yastk ya da kt falan getirmemi istemesi dnda, o gn ilk kez konutu benimle. Konumak zorundayd nk. Ona bir ey, byk bir ey olmu olmalyd; ya biriyle konuacak ya da ldracakt herhalde. 'Bam atlyor,' dedi. 'ok zldm, Bay Jefferies. Size bir aspirin getireyim...' dedim. 'Hayr, yle bir ar deil,' dedi. 'Bu fikirden oldu. Sanki lfer avlamaya gitmiim de, oltama klbal taklm gibi. Ben geimimi kitap yazarak salarm,' dedi. 'Evet, Bay Jefferies, biliyorum, iki tanesini okudum ve dorusu ok beendim,' dedim. Bana aklm karmm gibi bakp, 'Okudun mu?' dedi. 'ok naziksin,' dedi sonra. 'Bu sabah uyandmda aklma bir ey geldi,' diye ekledi. Geldi elbette, diyordum kendi kendime. Hem yle bir fikir geldi ki, hepsini tutamayp arafna bulatrdn. Ama zlme, artk orada deil. Neredeyse kahkahalarla glecektim. Ama sylyorum, Darcy, glseydim bile bunu fark edecek durumda deildi. 'Kahvalt smarlamtm,' diye kapnn yannda duran kahvalt arabasn gsterdi. 'Yerken aklma bu fikir geldi. Bundan bir ksa hikye karacam dndm. The New Yorker diye bir dergi vardr... Neyse bo ver.' The New Yorker dergisini benim gibi bir zenciye anlatacak deildi." Darcy gld. 'Ama kahvaltm bitirdiimde bu hikyeden ok, ksa bir roman olacak gibi geldi,' diye devam etti. 'Sonra bir iki ey zerinde alrken... On yldr bu kadar esasl bir fikir gelmi deildi, hatta hi. Sence ikiz kardelerin II. Dnya Sava srasnda kar cephelerde olmas mmkn m?' diye sordu. 'Eh, belki Pasifik'te deil,' dedim. Baka zaman olsayd onunla konuacak cesareti bulamayacamdan emindim, Darcy. yle durup azm ak bir halde yzne bakardm. Ama kendimi yine cam duvarlarn ardnda

hissediyordum. Ya da dii uyuturucu ine yapm da, etkisi henz kaybolmam gibi. Bu duyduu en komik eymi gibi kahkahalarla glerek, 'Elbette orada olamaz, ama Avrupa'da olabilir ve Bulge Muharebesi'nde kar karya gelirler,' dedi. Ben, 'Eh, belki...' diye sze baladm, ama o yine odann iinde yrmeye, parmaklarn aralarna soktuu salarn kabartmaya balamt. 'Bunun kulaa Under Two Flags ya da Armadale gibi sama geldiini biliyorum,' dedi. 'Ama ikizler kavram, bu mantkla aklanabilir... Grebiliyorum...' Bana dnd. 'Bunun dramatik bir etkisi olur mu?' 'Olur elbette,' dedim. 'Birbirlerini tanmayan kardeler hakkndaki hikyeleri herkes sever.' 'Severler tabii,' dedi. 'Sana bir ey syleyeyim mi...' Birden sustu ve yznde ok garip bir ifade belirdi. Garipti, ama ben bunu pekl okuyabiliyordum. Sanki sama bir ey yaptn fark eden bir insan gibiydi. Yzne tra kp skm da, sonra makineyle tra olmak zere olduunu fark etmi gibi. Bir zenci oda temizlikisiyle yaam boyunca aklna gelen en iyi fikri konuuyordu. Benim kitaplarndan ikisini okuduumu sylediimi unutmutu..." "Ya da senin daha yklce bir bahi koparmak iin dalkavukluk yaptn dnmtr," dedi Darcy. "Evet, bu onun tabiatna bir eldiven gibi uyar. Her neyse, yzndeki ifadeden kiminle konutuu belli oluyordu. 'Otelde bir sre daha kalacam,' dedi. 'Bunu aa bildirir misin?' Sonra dnp tekrar odann iinde yrmeye balad ve ayan kahvalt arabasna arpt. 'Bu lanet eyi de buradan kaldr,' dedi. 'Daha sonra gelmemi ister misiniz?' dedim ben. 'Evet, evet, daha sonra gel, ne istersen yap, ama imdi bir iyilik et ve buradan k git,' dedi. Ben de dediini yaptm. Kap arkamdan kapandnda duyduum rahatl o gne kadar duymu deildim. Kahvalt arabasn koridorun kenarna braktm. Meyve suyu, yumurta ve jambon yemiti. Tam yrmeye balamtm ki, tabann kenarnda, yumurta ve jambondan kalannn arasnda bir mantar grdm. Tabaa baknca kafamda bir k akar gibi oldu. Delorme Ana'nn bana kk plastik kutuda verdii mantar hatrlamtm. Verdii gnden sonra ilk kez hatrlyordum onu. Onu cebimde bulduumu ve sonra nereye koyduumu hatrladm. Adamn tabandaki de tpk ona benziyordu, tpk onun gibi kurumu ve buruuktu.

Martha Darcy'nin yzne dikkatle bakt. "Yarsndan fazlasn yemiti."

***

O gn resepsiyonda Bay Buckley vard. Ona gidip Bay Jefferies'in otelde kalmak istediini syledim. Bay Buckley onun o leden sonra kacan bildirmi olmasna karn, bunun bir sorun olacan sanmadn syledi. Sonra oda servisi mutfana inip Bedelia Aaronson'la konutum Bedelia'y hatrlarsn ve ona o sabah ortalkta olaand birini grp grmediini sordum. Bedelia ne demek istediimi sorunca, bunu benim de bilmediimi syledim. 'Neden soruyorsun, Martha?' dedi. Nedeninden bahsetmek istemediimi syledim. Bedelia da o gn kimsenin, hatta yeni kz tavlamaya alan ikram garsonunun bile gelmediini syledi. Ben tam gidecekken, 'Yani yal zenci kadndan bahsediyorsan, o baka,' dedi. Geri dnp hangi yal zenci kadndan sz ettiini sordum. 'Sokaktan geldi, tuvaleti aryordu,' dedi Bedelia. 'Gnde bir iki kere olur. Zenciler, iyi giyimli olsala bile, oteldekilerin kendilerini kovacaklarndan korktuklar iin yolu sormazlar bile... Her neyse, bu zavall kadncaz ieri girdi ve...' Birden szn kesip yzme bakt. 'yi misin, Martha? Birden baylacak gibi oldun da,' dedi. 'Baylacam falan yok,' dedim. 'Kadnn ne ii vard burada?' 'Sanki nerede olduunun farknda deilmi gibi ortalkta dolanp kahvalt arabalarna bakyordu,' dedi Bedelia. 'Zavall kadncaz! En azndan seksen yanda vard. Gl bir rzgrda uurtma gibi havalanacak sanrdn... Martha, gel de otur biraz. O filmdeki Dorian Gray'in fotorafna benziyorsun.' 'Bana kadn anlat! Nasl biriydi?' Syledim ya, yal bir kadn. Bana hepsi birbirinin eiymi gibi gelir ya. Ama bunun fark yzndeki yara iziydi. Ta sama kadar...' Ama gerisi duymadm, nk o anda gerekten baylmtm.

Beni eve erken gnderdiler. Yine tkrme istei vard iimde, yine susuzluktan yanyordum ve herhalde yine kusacaktm. Ama bir sre pencere nnde oturdum, sokaa bakarken kendi kendimle konutum. Kadnn beni sadece hipnotize etmekle kalmad muhakkakt; bunu biliyordum artk. Bu hipnotizmadan daha gl bir eydi. Hl byye inanp inanmadm bilemiyordum ama, bana bir ey yapt belliydi. Her ne yapmsa katlanmak zorundaydm. Be para etmeyen bir kocam ve belki de yolda olan bir ocuum varken ii brakamazdm. Hatta baka bir kata verilmemi bile isteyemezdim. Bir iki yl nce bunu yapabilirdim, ama imdi on ile on ikinci katlar bakm efi yardmcs yapacaklard beni ve bu da aylmn artaca anlamna geliyordu. Daha da tesi, ocuumu dourduktan sonra yine ie alacaklar demekti. Annemin bir sz vard: aresi olmayan eye katlanlr. O byc kadna gidip byy kaldrmasn istemeyi dndm, ama her naslsa bunu yapmayacan biliyordum. O benim iin en iyisi olacan sand eyi yapmt. Sana u kadarn syleyeyim, Darcy, biri sana iyilik etmeyi kafasna sokmusa, onu bu fikrinden vazgeirmen olanakszdr. Orada ylece sokaktan gelip geenlere bakarak uyuklamm. Bu on be dakikadan fazla srm olamaz, uyandmda bir eyi daha biliyordum. O byc kadn, iki kere yaptm o eyi yapmaya devam etmemi istiyordu ve Peter Jefferies Birmingham'a dnerse bunu yapamazdm. Kadn oda servisi mutfana girmi ve tabana o mantar koymutu, Jefferies de mantar yiyince aklna o mthi fikir gelmiti. Sonunda Boys in the Mist adyla ok esasl bir kitap oldu ya. Kitap bana o gn anlatt gibiydi, biri Amerikan biri Alman askeri olan ikiz karde Bulge Muharebesi'nde karlayorlar falan filan. En ok satan kitab o oldu." Martha bir an durakladktan sonra, "lmnden sonra hakknda yazlan yazda okumutum," dedi.

***

"Otelde bir hafta daha kald. Dairesine her girdiimde, salondaki masa banda zerinde pijamasyla yazyor olurdu. Ona her gn daha sonra gelmemi isteyip istemediini sorardm, o da gidip yatak odasn toplamam, ama grlt yapmamam sylerdi. Her gn ieri girerken bu defa yapmayacam sylerdim kendi kendime, ama her girdiimde araf taze lekelenmi olurdu ve ben de verdiim btn o szlere karn ayn eyi tekrarlardm. Bu iinden gelen bir zorlamaya kar k deildi; daha ok bir anlk kendini kaybetme ve sonra ne yaptn fark etmeydi. Her gn odaya girdiimde ban tutuyor olurdu. Ne ifttik ama! 0 benim sabah bulantlarm ekiyordu, ben onun gece terlemelerini!" "Ne demek istiyorsun?" diye sordu Darcy.

"Ben yaptm eyi ancak geceleri dnr, tkrr, su ier, hatta bir iki kere kusardm. Bayan Parker artk iyice telalanmt ve ben de sonunda ona hamile olduumu sandm, ama emin olana kadar kocamn bunu bilmesini istemediimi sylemitim." Johnny Rosewall bencil orospu ocuunun biriydi, ama kendi ileriyle megul olmasayd, o bile derdimi fark edecekti sanrm. O srada arkadalaryla bir soygun planlamakta olduundan bana dikkat edecek zaman yoktu. Ho, ben bunu her ne kadar bilmiyorsam da, benden uzak durmas yaamm az da olsa rahatlatyordu. Bir sabah 1163 numaraya girdiimde Bay Jefferies'in gitmi olduunu grdm. Eyalarn toplayp, kitab zerine dnmek zere Alabama'ya dnmt. Darcy, sana ne kadar mutlu olduumu anlatamam. 0 sabah her eyin yoluna girecei umudu belirdi iimde. Johnny'ye bebei syleyince uyuturucudan vazgeecek, dzenli bir ie girecekti. Bana iyi bir koca, oluna iyi bir baba olacakt. ocuun erkek olacana emindim. Bay Jeiferies'in yatak odasna girince rtlerin, battaniyelerin yine karp top haline gelmi olduunu grdm. Oraya doru sanki ryadaym gibi yryp rty ektim. 'Eer oradaysa bu son olacak,' diye dnyordum. Ama son daha nce gelmiti. arafta adamn izi bile yoktu. O kadnn bize yapt by bitmiti artk. 'Eh kurtulduk,' diye dndm. 'Bebeimi douracam, o da kitabn yazacak, bylece ikimiz de byden kurtulduk.' Johnny douracam ocua iyi bir baba olsun da, doal baba falan umrumda bile deil.'" Martha, "Ayn gece Johnny'ye hamile olduumu syledim," dedi. "Ama tahmin edebilecein gibi, bu fikirden pek holanmad." Darcy ban sallad. "O sprge sopasyla be kere vurdu bana, sonra da, 'Sen deli misin? ocuk falan istemiyorum ben!' diye bard. Ardndan da ekip gitti. Ben bir sre dtm yerde kaldm ve ilk dm hatrladm, sanclarn her an gelmesini korkuyla bekledim. Annemin beni hastanelik etmeden Johnny'den ayrlmam salk veren mektubunu, Kissy'nin gnderdii bileti hatrladm. Bebei drmeyeceimi anlaynca, Johnny dnmeden bir iki para eya alp evi terk etmeye karar verdim. Ama daha dolabn kapan amadan, aklma Johnny'yi terk edeceimi sylediimde Delorme Anann syledikleri geldi: 'Hayr, o seni terk edecek,' dedi. 'Sen onun seni terk ettiini greceksin. Bekle, kadn. Biraz paran olacak. Bebee zarar verdi sanacaksn, ama bir ey olmayacak.'

Sanki kadn oradayd da bana ne yapmam gerektiini sylyordu. Dolab atm ve Johnny'nin eyalarn kartrmaya baladm. Elime o eroin iesini bulduum ceketi gelmiti. En sevdii ceketi buydu, onu grnce Johnny Rosewall'n nasl biri olduunu anlardn. Parlak satenden, ucuz grnl bir ceketti. Bu defa bir ustura ile ucuz bir kk tabanca buldum. Tabancay alp bakarken Bay Jefferies'in yatak odasndaki o hal geldi stme. Sanki derin bir uykudan uyanmm gibi. Tabanca elimde mutfaa gittim, dolab ap elimi arka taraftaki ay ve baharat kavanozlarnn arasna soktum. Kadnn verdii eyi bulamaynca korkun bir panie kapldm, tpk ryalarda olduu gibi. Sonra o plastik kutuyu bulup aldm. Kutudan mantar kardm. ren bir eydi, boyuna gre ard ve lkt. Sanki elimde henz lmemi bir para et tutuyormuum gibi. Bay Jefferies'in odasnda yaptm o ey var ya? te o mantar bir daha elime almak yerine, onu iki yz kere yapmay tercih ederim. Sa elimde o ey, sol elimde tabanca vard. Sa elimi olanca gcmle sknca mantarn elimde ezildiini hissettim ve buna inanmas hi kolay deil, biliyorum... Sanki bir lk atm gibi geldi bana. Byle bir eyin olabileceine inanr msn?" Darcy ban ar ar sallad. Aslnda inanp inanmadn bilemiyordu, ama emin olduu bir ey vard; inanmak istemiyordu. Ben de inanmyorum, ama duymutum. nanmayacan bir ey daha oldu: Mantar kanamaya balad. Avcumun iinden kan szdn ve tabancaya damladn grdm. Ama kan namluya deer demez kayboluyordu. Bir sre sonra kanama durdu. Kan iinde olmasn bekleyerek avucumu atm, ama avucumda sadece parmaklarmn izinin zerine kt mantar vard. Ne elimde, ne mantarda ne de tabancada kan vard. Tam ayakta rya grdm sanmaya baladm ki, o lanetli ey elimde kprdad. Baknca sanki mantar deil de, hl canl olan kk bir penis grmtm. Mantar avucumda skarken kadnn szleri aklma gelmiti: 'Bir kadnn douraca ocuk erkein penisinden kar.' Mantar yine kprdaynca korkuyla haykrp p tenekesine attm. Tam o srada Johnny'nin merdivenden gelen ayak seslerini iittim. Tabancay kaptm gibi yatak odasna gittim, ceketinin cebine soktum. Sonra zerimde elbiselerim, hatta ayamda ayakkablarmla yataa girdim ve battaniyeyi eneme kadar ektim, ieri girdiinde bama bir eyler geleceini anlamtm. Elinde hal dvecei vard. Onu nereden bulduunu bilmiyor, ama ne yapmak istediini ok iyi biliyordum. Bebek falan olmayacak,' dedi. 'Buraya gel abuk.' 'Hayr,' dedim. 'Bebek olmayacak. O elindekine de gerek yok. Sen yapacan yaptn, bok herif.'

Ona byle kfr etmemin riskli olduunu biliyordum. Byle konuarak onu inandracam dnmtm. Johnny beni dvecek yerde srtmaya balad. Daha nce ondan bu kadar ok nefret etmemitim. 'Dt m?' diye sordu. 'Dt,' dedim. 'kan pislik nerede?' diye sordu. 'Nerede olacak, u an denize doru gidiyordur,' dedim. Sonra yanma gelip beni pmeye kalkt. Dn hele! Beni pecekti! Bam evirdim. 'Ben her eyin dorusunu bilirim,' dedi. 'ocuk iin ilerde daha ok zamanmz olacak.' Sonra yine kt gitti. ki gece sonra soygun yaparlarken tabancas elinde patlad ve orada ld." "Tabancaya by yaptn sanyorsun, deil mi?" diye sordu Darcy. "Hayr," dedi Martha sakin bir sesle. "Byy o kadn yapt. Benim aresiz olduumu grnce bana yardm etti." "Sence tabanca byl myd?" "Sanmyorum." Darcy mutfaa gidip bir bardak su iti. Az birden kupkuru kesilmiti. Darcy geri dnnce Martha, "Johnny ld ve ben de Pete'i dourdum," dedi. "Hamileliim almama engel olacak kadar ilerleyince ne ok dostum olduunu fark ettim. Bunu daha nce bilseydim Johnny'yi terk ederdim. Ama dnyann ilerine kimse akl erdiremez, ne dnp sylesek hep bo." "Ama hepsi bu kadar deil herhalde?" dedi Darcy. "Eh, bir iki ey daha var. Kk eyler." 'Ama hi de kk eylermi gibi grnmyor,' diye dnd Darcy. "Pete doduktan drt ay sonra Delorme Ana'ya gittim. Bunu yapmak istemiyordum ama yaptm ite. Bir zarfa yirmi dolar koymutum. O kadar paray harcayacak durumda deilsem de, bunun onun hakk olduuna inanyordum. Bina karanlkt. Basamaklar eskisinden daha dar grnyordu ve yukar ktka onun mum, kurumu duvar kd ve tarnl ay kokularn duyuyordum. O ryadaymm, cam bir duvarn ardndaymm duygusuna kaplmtm son kez. Zili aldm ama kap almad. Bir daha aldm, yine almad. Bunun zerine zarf kapnn altndan atmak iin meldim. Sanki o da melmi gibi kapnn arkasndan bir ses geldi. Kapnn altndaki aralktan o sesi duyduumda ne kadar korktuumu anlatamam. Bu, mezarlkta bir ses duymak gibi bir eydi.

'Esasl bir olan olacak,' dedi Delorme Ana'nn sesi. 'Babas gibi olacak. Doal babas gibi.' 'Sana bir ey getirdim,' dedim. Kendi sesimi duyamayacak kadar alak sesle konuuyordum. 'Kapnn altndan itiver,' dedi. Zarf biraz iteledim, o da teki yandan tutup ekti. Zarf yrttn duyup bekledim. 'Yeter,' diye mrldand sonra. 'Haydi, imdi git ve bir daha Delorme Ana'ya gelme. Duydun mu?' Doruldum ve arkama bakmadan katm oradan."

*** Martha kitapla gidip bir kitap getirdi. Darcy, Peter Rosewall'n kitabnn kapa stndeki resimle olan benzerlie amt. Martha'nn elindeki kitap Peter Jefferies'in Blaze of Heavenryd ve kapakta iki asker bir sipere saldryordu. Birinin elinde el bombas vard, dieri Ml tfeiyle ate ediyordu. Martha mavi antasndan olunun kitabn kartp Jefferies'in kitabnn yanna koydu. Blaze of Heaven, Blaze of Glory. Kitaplar yan yana durunca benzerlikleri artmt. "teki ey de bu ite," dedi Martha. "Evet, birbirlerine benziyorlar. Peki ya hikyeler? Onlar da..." Darcy susup Martha'ya bakt. Arkadann glmsemesi iini rahatlatmt. "Olumun o herifin kitabn kopya edip etmediini mi soruyorsun?" "Hayr!" "Her ikisinin de konusunun sava olmas dnda bir benzerlik yok. Siyah ve beyaz kadar farkllar birbirlerinden. Ama insanda ayn duyguyu uyandran yerleri var... Hemen hemen satr aralarnda okunan bir ey. Sana szn ettiim o gne , dnyann grndnden daha iyi olduu duygusu." "u halde olun Peter Jefferies'den esinlenmi olamaz m? Belki kolejdeyken onu okumutur ve..."

"Elbette. Peter'im Jefferies'in kitaplarn okumu olabilir. Ama baka bir ey daha var, aklamas epey g bir ey." Martha Jefferies'in kitabn alp, bir an dnceli bir halde baktktan sonra Darcy'ye dnd. "Bu kitab olumun doumundan bir yl sonra aldm. O zaman hl piyasadayd. Bay Jefferies otele geldiinde cesaretimi toplayp kitab imzalamasn istedim. Bana kzacan sanmtm, ama aslnda memnun olmu gibiydi. Bak." Martha, Blaze of Heaven'in ithaf sayfasn at. Darcy orada yazl olanlar rpererek okudu: "Bu kitab tandm en mkemmel kadn olan annem ALTHEA DIXMONT JEFFERIES'e ithaf ediyorum." Jefferies bunun altna artk solmaya balam siyah mrekkeple, "Benim danklm toparlayan ve bundan hi yaknmayan Martha Rosewall'a." Onun altna da imzasn atm ve Austos 61 yazmt. Darcy aklna gelenleri dnmeye frsat bulamadan, Martha olunun Blaze of Glory kitabnn ithaf sayfasn ap dierinin yanma brakt. Darcy yazy bir kere daha okudu: "Bu kitab annem Martha Rosewall'a ithaf ediyorum. Anne, sen olmasan baaramazdm." Bunun altnda da ince bir el yazsyla yle yazyordu: "Ve bu yalan deil. Seni seviyorum, anne! Pete." Ama Darcy yazy okumuyor, sadece bir o kitaba bir dierine bakyordu. Bir 1961'in Austos'unda yazlm ithafa, bir 1985'in Nisan'nda yazlm olana. "Grdn m?" dedi Martha. Darcy ban sallad. Grmt. Her iki kitaptaki el yazs aynyd ve imzalar da. 'Sadece yazlanlar farkl,' diye dnd Darcy ve bu fark siyahla beyaz arasndaki fark kadar belirgindi.

Benim Sevimli taym

Yal adam samanln kapsnda, elma kokular arasnda sallanan koltuunda otururken can sigara ekiyor, doktor yznden deil de, artk kalbi srekli tkezlediinden iemiyordu. Osgood'un ban aaca yaslayp hzla sayn ve sonra dnp Clivey'i sobeleyip gldn grd. Olan glerken azn anca, yal adam oturduu yerden onun dilerindeki rkleri grd ve soluunun nasl korktuunu dnd. Tpk nemli bir bodrum gibi. ocuk on on bir yandayd daha. Yal adam Osgood'un o kinemeye benzeyen glmesini seyretti. Olan o kadar ok gld ki, sonunda eilip ellerini dizlerine dayamak zorunda kald. teki ocuklar da saklandklar yerlerden kt, neye gldne bakp sonra onlar da glmeye balad. Hepsi de sabah gnei altnda durarak torununa bakp glerken yal adam sigaray unuttu. imdi merak ettii ey Clivey'in alayp alamayacayd. Son birka aydr dikkatini bu kadar eken baka bir ey olmadn hatrlad sonra; bunlar arasnda yaklaan lm de vard. ocuklar, "Yakaland! Yakaland!" diye bart. Clivey bir tarladaki kaya paras kadar hareketsiz duruyor ve oyunun devam etmesini bekliyordu. Bir sre sonra oyun balad. Sonra le oldu ve dier olanlar gitti. Yal adam Clivey'nin ne kadar yiyeceine bakt. Ama ocuk ok bir ey yemedi. Clivey patateslerini ataln ucuyla yle bir drtkledi, msrla bezelyenin tabaktaki yerlerini deitirdi ve et paralarn masann altndaki kpeine verdi. Yal adam btn bunlar dikkatle izliyor, kendisine bir soru sorulduunda yant veriyor, ama tekilerin konumalarna pek aldr etmiyordu. Akl olandayd. Yemek bitince yal adamn can yine sigara ekti ve iemeyecei iin yatmaya gitti. Yukar karken merdivenin yarsnda durmak zorunda kald. Kalbi vantilatrn kanatlarna taklm bir iskambil kd gibi arpyordu. Ban eip ylece durarak bunun sonuncu olup olmayacan anlamak iin bekledi (daha nce iki kriz geirmiti), ama bir ey olmaynca ar ar yukar kt, donu dnda stndeki her eyi kard ve kolal beyaz rtnn zerine uzand. Zayf gs zerinde drt ke bir gne paras pencerenin

kirileriyle e blnmt. Ellerini ensesinde kavuturdu, gzlerini kapatarak darya kulak verdi. Bir sre sonra olann koridorun ucundaki odasnda aladn duyar gibi oldu. 'Bunu halletmeliyim,' diye dnd. Yal adam bir saat kadar uyuduktan sonra kalktnda, kars zerinde kombinezonuyla yannda yatm uyuyordu. Yal adam onu uyandrmamak iin elbiselerini alp koridorda giyindikten sonra aa indi. Clivey evin nnde basamaklarn stne oturmu kpee bir dal paras frlatyor, hayvan da dal olann attndan daha bir canllkla geri getiriyordu. Kpek (ad yoktu, sadece kpekti) arm gibiydi. Yal adam olan ard ve kendisiyle birlikte meyve bahesine kadar yrmesini syledi. ***

Yal adamn ad George Banning'di. Olann bykbabasyd. Clive Banning yaamda gzel bir tay olmasnn nemini ondan rendi. Taylara kar alerjiniz olsa da birine sahip olmalydnz. nk gzel bir tay olmadan, evinin her odasnda alt tane ya da her iki kolunda arlktan kaldramayaca kadar saat olsa bile, insan saatin ka olduunu bilemezdi... George Banning tlerini Clive'in saklamba oyununda Alden Osgood budalas tarafndan sobelendii gn vermiti. O sralarda Clive'in bykbabas Tann'dan bile yal olmalyd ki, bu da yetmi iki yanda falan olduunu gsterirdi. Banning'lerin New York'ta Troy kasabasndaki iftlik evindeydi ve 1961'te Troy taral olmamay renme yolundayd.

***

Bykbabas rzgrda ceketsizdi, zerinde tulumu ve bir zamanlar yeil olan, ama yzlerce kez ykanmaktan artk solmu gmlei ve gmlein altnda da pamuklu, kapal yakal fanilas vard. Fanilas temizdi, ama eski beyazln yerini imdi fildii rengi almt; bunun nedeni de babaannesinin dilinden hi drmedii o nl szyd: "Kullan, kullan ama hi kaybetme! Sonuna kadar giy! Temiz tut ya da hi kullanma!" Bykbabasnn hl yars siyah olan salarnda elma iekleri vard ve ocuk onun aalarn altnda ok gzel grndn dnyordu. O gn oyun oynarlarken bykbabasnn kendisini izlediini grmt. Bykbabas samanln kaps nndeki sallanan koltuunda oturuyordu. Orada sallanrken yer tahtalarndan biri gacrdyordu. Bykbabas kitabn dizleri stne brakp ellerini zerinde kavuturmu, elma ve saman kokular arasnda sallanyordu. Bykbabasnn Clive'e zaman, zamann uup gidicilii ve insann ona sahip olmak iin nasl srekli

mcadele vermek zorunda olduunu sylemesine neden ite bu oyun olmutu. Tay gzeldi, ama kt bir kalbi vard. O gzel taydan gzlerini ayrdn takdirde itin te yanna atlar ve kaybolurdu. Sen de yular alp ardndan gitmek zorunda kalrdn ve bu yol ksa da olsa insan ok yorard. Bykbaba tlerine Alden Osgood'un hile yaptn syleyerek balad. O aaca gzleri kapal yaslanp altma kadar saymas ve bunu bir dakikada tamamlamas gerekirdi. Bu da Clivey'e (bykbabas kendisini hep byle arrd; o aldrmazd, ama kendisine hl bu ekilde seslenen kk byk herkesle kavga etmeyi dnyordu) ve dierlerine saklanacak zaman tanmak iin yeterliydi. Ciivey daha nereye saklanacana karar vermemiti ki, Alden Osgood altma gelmi, arkasn dnm ve livey samanln yannda dizili duran elma sandklarnn arkasna saklanmaya alrken sobelenmiti. "Bu hakszlkt," dedi bykbaba. "Sen mzmzlanmadm ve bu da ok doruydu, nk bir erkek asla mzmzlanmaz. Bu hakszlkt ve bunu sen o zaman sylemediin iin ben imdi sylyorum te." Clivey yal adama Alden'in kurallara uyarak altma kadar saydn ve bykbabasnn kendisini aramak zorunda bile kalmadan ylece sobeleyerek kk dren ocua neden itiraz etmesi gerektiini anlamadn syledi. fkeye kapld zamanlar bir kz gibi insan tokatlayan Alden sadece olduu yerde dnm, Clive'i grm ve elini aaca dedirerek, "Grdm! Sobe!" diye barmt. Clivey belki de bykbabasnn salar arasndaki elma ieklerini biraz daha grebilmek iin Alden'in tarafn tutmutu. "Sayd elbette!" dedi yal adam. "Altma kadar sayd. imdi una bak, Clivey ve bir daha da hi unutma." Bykbabann tulumunda be tane gerek cep ve arka ceplerin yannda da cebe benzer eyler vard. Bunlar elini sokup pantolonuna erimesini salayan yarklard (o gnlerde tulumun altna pantolon giymemek skandal deilse de glnecek bir eydi; byle yapanlarn kafadan kontak olduu dnlrd). Bykbabasnn da kot pantolonu vard. Bykbaba elini tulumun yanndaki yarktan ieri soktu, kot pantolonun sa cebinde uzun uzun bir eyler arand ve sonunda gm bir cep saati kartp olann avucuna brakt. Saatin bu ani arl yle fazla, madeni derisi altndaki takrts yle canlyd ki, Clivey az kalsn elinden drecekti. Kahverengi gzlerini iri iri ap bykbabasna bakt. "Dnmezsin," dedi yal adam. "Drsen de bir ey olmaz. Daha nce de ok dmtr, hatta Utica'da bir meyhanede biri zerine bile

basmt. Bugne kadar hi durmad. Ama bundan sonra durursa kaybeden sen olacaksn, nk saat artk senin." "Ne?" Clivey hibir ey anlamadn syleyecekti, ama vazgeti. "Saati sana veriyorum. Bunu oktandr yapmak istiyordum, ama vasiyetnameme yazmak istemedim, yoksa miras vergisi saatin deerinden ok tutard." "Bykbaba... Ama ben... Aman Tanrm!" Bykbaba glmekten ksrmeye balamt. ki bklm olup kahkahalarla glerken yz birden erik moruna dnt. Clive'in sevinci kaygs arasnda kaybolmu gibiydi. Annesinin oraya gelirken birka kere bykbabasn yormamas gerektiini, nk adamn ok hasta olduunu sylediini hatrlyordu. Clive iki gn nce hastalnn ne olduunu sorduunda, George Banning bir tek esrarl szck sylemiti. Meyve bahesinde konutuklarnn gecesi, saati avucunda scack yatanda uykuya dalarken, Clive bykbabasnn syledii "takrt" szcyle kalbinden sz ettiini anlamt. Doktor adama sigaray yasaklam ve kar kremek ya da bahede almak gibi yorucu bir ey yapt takdirde arp alacan sylemiti. Clivey bunun ne demek olduunu ok iyi bilirdi. Bykbaba, "Drmezsin ve drsen bile durmaz," demiti. Ama ocuk saatin bir gn duracan bilecek yatayd; insanlar ve saatler gnn birinde aniden duruverirdi. Bykbabasnn da orada durup durmayacan grmeyi beklemi, ama ksrk ve glme nbeti gemi ve adam dorulup burnundan akan smkleri elinin tersiyle yle bir frlatmt. "ok komik ocuksun, Clivey. On alt torunum var ve bunlardan yalnzca ikisi bir boka yarayacak ve sen onlarn arasnda deilsin. Ama yine de listenin st sralarndasn. lerinde beni gldren bir tek sen varsn. Eer iini rahatlatacaksa zinciri bir iki kere bileine dola. in rahat ederse belki de szlerime daha ok dikkat edersin." Clivey bykbabasnn dediini yapt ve gerekten ii rahatlad. Mekanizmasnn canll, kristalinin gnee benzeyen parlts ve saniye gstergesinin kendi dairesi iinde dnnden bylenmi gibi elindeki saate bakt. Ama saat hl bykbabasnn saatiydi; bundan hi kukusu yoktu. Tam bunu dnd srada rzgrn savurduu bir elma iei camn stne dp kayd. Bu bir saniyeden az bir zamanda olmutu, ama her eyi deitirmiti. iekten sonra gerekti artk. Saat kendisinindi, sonsuza kadar... Ya da ikisinden biri durup da bir yana frlatlana kadar. "Pekl," dedi bykbaba. "Saniye gstergesinin kendi bana dndn gryor musun?"

"Evet." "Gzel. Gzn ondan ayrma. Gsterge tam yukardayken bana, 'Tamam!' diye seslen. Anladn m?" Clivey ban sallad. "Tamam. Oraya gelince sesleneceksin." Clive byk bir denklemin sonuna yaklaan bir matematiki ciddiyetiyle saate bakt. Bykbabasnn kendisine gstermek istedii eyi anlamt ve kantn ancak bir formalite olduunu bilecek kadar da akllyd... Ama yine de bunun gsterilmesi gerekirdi. Bu bir trendi sanki, tpk kilisede karatahtada yazl btn ilahiler okunup vaazn sona ermesinden sonra bile rahip kutsamadan kiliseden klamayaca gibi. Saniye gstergesi kendi kk dairesi iinde (benim, diye aknlkla dnd. Benim saatimin benim saniye gstergesi) on ikiyi gsterince olanca sesiyle, "Tamam!" diye bard ve bykbabas kukulu mallan elinden karmaya kararl bir mezatnn o yal hzyla saymaya balad. "Birikidrtbealt..." diye baran bykbabann heyecanndan yanaklar pembelemi, burnunun stndeki kaln mor damarlar imeye balamt. Sonunda ksk bir sesle, "Elli dokuz, altm!" diye saymay bitirdi. Bunu sylerken saniye gstergesi de yedinci izgiyi aarak otuz be saniyeyi gsteriyordu. Bykbaba elini gsne bastrarak soluk solua, "Ne kadar?" diye sordu. Clive yal adama saklamaya gerek duymad bir hayranlkla bakarak syledi. "Ama ok hzl saydn, bykbaba," dedi. Bykbaba gsne bastran eliyle bir 'Haydi sen de' iareti yapt. "O Osgood pii kadar hzl saymadm," dedi. "Namussuzun yirmi yediyi dediini duydum, sesini bir daha duyduumda krk bire gelmiti." Bykbabas koyu mavi gzleriyle Clive'in Akdeniz kahverengisi gzlerinin iine bakt. Damarl ellerinden birini olann omzuna dayad. Eli romatizmadan bzlp kalmt, ama ocuk onun iinde, sanki kapatlm bir makinenin iindeki tellerde var olan o canl gc hisseder gibiydi. "Bir eyi hi unutma, Clive. Zamann, ne kadar hzl saydnla bir ilgisi yoktur." Clive ban ar ar sallad. Tam olarak anlamyordu, ama bir ayrn stnden ar ar geen bir bulutun glgesi gibi, bir anlam glgesinin getiini hissediyor gibiydi. Bykbabas tulumun cebinden bir paket filtresiz Kool sigaras kard. Anlalan sigaray brakmamt. Ancak ocua yine de sigaray azaltm gibi geldi; Kool paketinin ok kullanlm bir hali vard nk.

Kahvaltdan hemen sonra alan ve saat te avu iinde buruturulup atlan paketlerin akbetine uramamt. Yal adam paketi kadar bklm bir sigara kard, aznn kenarna yerletirdi, paketi yine cebine koyup kartt kibriti usta bir hareketle yakt. Clive, bo elinden bir paket iskambil kd karan sihirbaz seyreden bir ocuun hayranlyla bakyordu bykbabasna. Tepeden esen rzgra karn bykbaba acelesi olmayan bir insann rahatlyla kk alevi avular arasna ald. Sigarasn yaktktan sonra sanki yalnzca iradesiyle rzgr yok etmi gibi kibriti sallayarak sndrd. Clive sigaraya dikkatle baknca parldayan ucun kenarlarndaki beyaz ktta siyah izler grmedi. Gzleri kendisini aldatmamt; bykbabas kapal bir odadaki mumun alevi gibi titremeyen bir alevle yakmt sigarasn. Bu sihirbazlkt. Bykbaba sigarasn dudaklar arasndan ekip, ba ve iaretparmaklarn azna soktu. Bir an iin slkla kpeini ya da taksi aran bir insan gibi grnd. Sonra parmaklarn azndan kartp kibritin ban skt. ocuun bir aklamaya ihtiyac yoktu; bykbaba ve arkadalar buralarda ani dondan ok, yangnlardan korkard. Bykbaba kibriti yere atp ayakkabsnn kesiyle ezdi. Ban kaldrp da ocuun kendisine bakmakta olduunu grnce, bu hayranln yanl yorumlad. "Bunu yapmamam gerektiini biliyorum," dedi. "Senden yalan sylemeni isteyecek deilim. Babaannen sana 'Bykbaban orada sigara m iti?' diye sorarsa itiimi sylersin. Bir ocuun benim iin yalan sylemesini istemem." Glmsemiyordu, ama kurnaz ve hafife ekik gzleri Clive'de dosta ve gnahsz gibi gelen bir komploda su orta olduu duygusunu uyandrmt. "Ama babaannen bana senin, sana saati verdiimde 'Tanr'nn adn bo yere azna alp almadn' sorarsa, ben de onun gzlerinin iine bakp, 'Hayr. Bana yalnzca teekkr etti, hepsi o kadar,' derim." imdi glme sras Clive'e gelmiti; yal adam kalan birka diini gstererek srtt. "Tabii, ikimize de bir ey sormazsa, biz de durduk yere bir ey syleyecek deiliz... Tamam m, Clivey? Sence bu adil mi, ha?" "Evet," dedi Clive. Yakkl bir ocuk deildi ve asla kadnlara yakkl grnecek bir erkek olmayacakt, ama yal adamn kurnazlna glmserken en azndan o an iin gzeldi. Bykbaba torununun salarn okad. "Sen iyi bir ocuksun, Clivey." "Teekkr ederim, bykbaba." Bykbaba dnceli bir tavrla dururken Kool sigaras da doal olmayan bir hzla yanyordu (ttn kuruydu ve sigaradan fazla bir nefes ekmemesine karn, azgzl rzgr onu hzla iip tketmekteydi). Clive yal adamn syleyeceklerini bitirmi olduunu dnd. Buna zlmt. Bykbabasn dinlemeyi ok severdi. Syledii her ey anlaml olduu iin, her zaman aknlkla dinlerdi. Annesi, babas, babaannesi, Don Amcas hep kulana kpe olmas gereken eyler sylerdi ama, szleri hi de anlaml olmazd. Clive'in ablas Patty kendisinden alt ya bykt. Onun dediklerini

anlard, ama ounlukla aptalca eyler sylediinden kulak amazd bile. Ablas szlerinin geri kalann da kardeini imdikleyerek iletirdi. Bunlardan en kts de 'Pipi imdikleri'ydi. Ablas eer Pipi imdikleri'ni birine anlatrsa onu ldreceini sylerdi. Patty srekli ldrecei insanlar sayard. nsann glmesi gelirdi onu dinlerken; o zayf ve ask yzne iyice bakana kadar. O yzde olanlar grnce glme istei kaybolurdu. En azndan Clive'in glmesi geerdi. nk ona kar ok dikkatli olmak gerekirdi; aptal aptal konuuyormu gibi grnrd, ama hi de aptal deildi. Ablas bir sre nce sofrada otururken, "Ben erkek arkada istemiyorum," demiti. Oysa o sralarda olanlar kzlar ya bahar dansna ya da lisedeki baloya falan davet ederdi. "Hi erkek arkadam olmasa da umrumda deil," demiti Patty. Et ve sebze dolu tabann dumanlar zerinden meydan okurcasna bakmt kardeine. Clive yemein buharlar ardndaki o kprtsz ve biraz da korku veren yze bakarken iki ay kadar nce, karlar daha yerden kalkmamken geen bir olay hatrlamt. Kendisi plak ayakla st kata ktndan, ablas ayak seslerini duymamt. Clive de banyo kaps aralk olduundan ieri bakmt. Patty'nin orada olabilecei aklna bile gelmemiti. Grd ey karsnda donup kalmt. Ablas ban hafife yana evirmi olsayd onu grecekti. Ama Patty ban evirmemiti. Kendisini incelemekle megul olduundan dnyay grecek hali yoktu. Ablas banyo havlusu ayaklarnn dibinde, rlplak duruyordu. Tpk Foxy Brannigan'n sayfalan evrilmekten eskimi plak Gzeller dergisindeki bebekler gibiydi. Ama Patty'nin o kadnlara benzer yeri yoktu, bunu Clive de biliyordu, gzyalarna baklrsa Patty de. Ablas alyordu ama hi sesi kmyordu. Clive sonunda parmaklarnn ucuna basarak oradan uzaklam ve bu konuda hi kimseye, hatta Patty'ye bile bir ey sylememiti. Kk kardeinin kendisini rlplak grd iin kzp kzmayacan bilmiyordu, ama alarken grrse ne yapacan ok iyi biliyordu; Clive'i ldrrd herhalde. O bahar akam sofrada, "Bence olanlar aptal ve ou da bayatlam ky peyniri gibi kokuyor," demiti. Rostosundan bir atal alarak, "Bir olan benden bir randevu isterse yzne bakp kahkahay basarm," demiti. Babas, "Bu konuda fikrin deiecek ama," dedi gzlerini tabann yanndaki kitaptan ayrmadan. Annesi onu sofrada kitap okuma huyundan vazgeilememiti. "Asla!" dedi Patty. Clive onun erkek arkada olmayacan biliyordu. Patty sylediini ounlukla yapard. Clive'in anlad, ama annesiyle babasnn anlamad eylerden biri de buydu. Clive ablasnn Pipi imdikleri'ni syledii takdirde kendisini ldreceinden pek emin deildi, ama bou bouna tehlikeye atlmasnn anlam da yoktu. ldrmese bile

sinsi bir ktlk yapacandan hi kukusu yoktu. stelik Pipi imdikleri de aslnda imdik deil, Patty'nin kpekleri Brandy'ye yapt gibi okamalard. Clive ablasnn bunu ceza niyetine yaptn biliyordu, ama ona kesinlikle sylemeyecei bir srr vard: Aslnda okamalar olan Pipi imdikleri'nden garip bir zevk alyordu. Bykbabas azm aarken Clive onun eve dnme zaman geldi diyeceini sand. Ama yal adam, "Eer dinlemek istersen sana bir ey anlatacam," dedi. "Fazla uzun srmez. Dinlemek istiyor musun, Clivey?" "Evet, bykbaba." "Bunu gerekten istiyor musun?" dedi yal adam. "Evet, bykbaba." "Kimi zaman seni ailenden alp hep yanmda tutmak istiyorum. Sanki sen yanmda olursan, kalbime falan aldr etmeden sonsuza kadar yaayacakmm gibi." Adam sigaray azndan alp yere att, kesi altnda iyice ezdikten sonra, sanki emin olmak istermi gibi zerini toprakla rtt. Ban kaldrp torununa baktnda gzleri parlyordu. "Ben ok uzun zaman nce t vermeyi brakmtm," dedi. "Otuz yl oldu sanrm. d verenlerin de, dinleyenlerin de aptal olduklarn anlaynca vazgemitim. Ama yine de akll bir insann zaman zaman syleyecei ve akll bir insann ya da bir olann dinleyecei eyler vardr." Clive konumadan dikkatle bykbabasnn yzne bakt. " eit zaman vardr," dedi bykbabas. "Bunlarn hepsi gerekse de, ilerinden yalnzca biri tam anlamyla gerektir. Bunlarn hepsini bilmeli ve birbirlerinden ayrabilmelisin. Bunu anlyor musun?" "Hayr, efendim." Bykbaba ban sallad. patakladktan sonra eve gtrrdm." "Evet deseydin seni bir temiz

Clive bykbabasnn sigarasnn izlerine bakarken yznn gururla kzardn hissetti. "Bir insan senin gibi kkken zaman uzundur. Mays dn. Okulun hi sona ermeyeceini, haziran ortalarnn hi gelmeyeceini dnrsn. yle deil mi?" Clive okulun o uykulu ve tebeir kokulu son gnlerinin arln dnerek ban sallad.

"Sonra haziran ortas gelir ve retmen eline karneni tututurup brakr. 0 zaman da okul bir daha hi balamayacak gibidir. Bu da doru deil mi?" Clive o sonsuz gnleri dnerek ban ensesi 'kt' diye ses karana kadar sallad. Ah o gnler! Haziran ve temmuzun ovalarndan austosun hayal edilemeyen ufuklarna kadar uzanan o gnler. O kadar gn, o kadar afak, o kadar hardall ve kylm soanl sosisli sandvi, ksack salarnn ter iinde kald o tkenmek bilmeyen leden sonralar, leden sonra glgenin uzamaya baladn ilk fark ettiinde duyduun o aknlk, televizyonlu kadife akamlar, babasnn birbiri ardnda okuduu kitabn sayfalarn evirirken kan hrt, annesinin arada srada kalkp mutfaa gidii ve ablasnn merakla ardndan baklar, annesinin sabah on birden sonra hi bo brakmad arap kadehinin yenilenmesi, penceredeki telin dnda uuan ve gne battktan sonra artar gibi olan sivrisinek vzltlar, btn tartmalarn balamadan kaybedildii o haksz ve kanlmaz yatak saati, babasnn ttn, annesinin kekremsi arap kokan pckleri, ablasnn annesine babas kedeki meyhaneye iki kadeh bira imeye ve gre man seyretmeye gitmesinden sonra artk yatmasn sylemesi, annesinin Patty'ye kendi iine bakmasn sylemesi, karanlkta parldayan atebcekleri, uykunun uzun ve karanlk tneline girerken uzaklardan gelen korna sesleri. Yaz. te bu, yazd. Yalnzca uzun grnmekle kalmyordu, gerekten uzundu da. ocuu dikkatle gzetleylen bykbaba, btn bunlar o kahverengi gzlerin iinde okuyor, ocuun asla anlatmay bilemeyecei eyler iin, gereken szckleri, az kalbinin sesini dile getiremeyecei iin, iinden kaamayacak eyleri biliyordu. Bykbaba sanki bu fikri onaylamak istercesine ban sallad ve Clive onun yumuak, yattrc ve anlamsz bir ey syleyerek her eyi bozmasndan korktu. Herhalde, "Elbette Clivey bunlar biliyorum, ne de olsa ben de zamannda ocuktum," diyecekti. Ama adam bunu sylemedi ve Clive bu olaslktan bir anlna da olsa korktuu iin aptallk ettiini anlad. Daha da kts, inanszlk! nk bu bykbabasyd ve bykbaba teki bykler gibi sama sapan eyler sylemezdi. Yal adam yumuak ve yattrc bir sesle konumak yerine, ar bir su iin ar bir ceza veren bir yargcn o kuru kesinliiyle konutu. "Btn bunlar deiir," dedi. Clive bu fikirden biraz korkarak, ama rzgrn yal adamn salarn kartrmasndan ok holanarak yzne bakt. Bykbabasnn kilisede vaizin tahmin etmek yerine, Tanr gereini bilmi olmas durumunda grnecei gibi grndn dnd. "Zaman da deiir mi? Bundan emin misiniz?" dedi.

"Evet. Belirli bir yaa gelince bu on drt falandr insan soyunun iki yars birbirlerini kefettikleri yanlgsna dtnde zaman gerek zaman olmaya balar. Gerekten gerek saat yani. Zaman ne eskisi gibi uzundur ne de daha sonra olaca gibi ksa. nsann yaamnn ounda gerek saat vardr. Bunun ne olduunu biliyor musun, Clivey?" "Hayr, efendim." "0 zaman iyi dinle: Gerekten gerek zaman senin sevimli tayndr. Syle bakaym: Benim sevimli taym." Clive, bykbabasnn herhangi bir nedenden dolay kendisinden intikam alp almadn merak eden o ocuk, istenileni syledi. Bykbabasnn, "Bu kez seni kandrdm ite," deyip glmesini bekliyordu. Ama yal adam yalnzca ban sallayarak durumun tm samaln alp gtrd. "Benim sevimli taym. Sandm kadar akllysan bu szc hi unutmazsn. Benim sevimli taym. te zamann gerei budur." Bykbaba cebinden ypranm sigara paketini kard, bir an baktktan sonra yine cebine soktu. "On drdnden, aa yukar altmna kadar zaman ounlukla benim sevimli taym zamandr. Bir ara zaman sanki ocukluunda olduu gnlere dner, ama bunlar artk iyi zamanlar deildir. 0 zaman biraz benim sevimli taym zaman iin ruhunu satmaya raz olursun. Sana anlatacaklarm babaannene sylersen, iki hafta boyunca scak su torbam vermez sonra. Bunu babaannenin ok deer verdii rahip Chadband'a sylemeye kalksam, bize Tanr'nn yollarnn esrarengiz olduunu syler. Sana ne dndm syleyeceim, Clive. Bence Tanr bir yetikine yalnzca, rnein kaburgalar krlm falan gibi ar yaral olduunda uzun zaman verdii iin, ok kt bir namussuz olmaldr. Byle bir Tanr sineklere ine saplayan bir ocuu, kularn o ok sevdikleri ve gelip bana konduklar o azizden farksz grr. Bama saman makinesi kazas geldikten sonraki o uzun haftalar dnyorum da, Tanr'nn yaayan ve dnen yaratklar neden yaratmak istediine bir trl akl erdiremiyorum. Eer stne ieyecek bir eye ihtiyac varsa neden allklar yaratp bu ii orada brakmam ki? Bir de geen yl kemik vereminden yava yava len zavall Johnny Brinkmayer'i neden yaratm ki?" Clive o srada pek kartamadysa da, arabayla kente dnerlerken Johnny Brinkmayer'in bakkal olduunu ve baz akamlar bykbabasn grmeye gelen tek kii olduunu hatrlamt. Kente o uzun dn yolunda Clive yalnzca alnndaki kocaman etbeniyle hatrlad Johnny Brinkmayer'in, bykbabasnn tek gerek arkada olduunu dnd.

Babaannesinin Brinkmayer'in ad getiinde burun kvrmas ve sk sk adamn korktuunu sylemesi de bu fikrini glendiriyordu. Ancak o anda Tanr'nn, kfrettii iin bykbabasn ldrmesini beklediinden, bunlar dnemezdi. Kimse Tanr'ya namussuz diyemezdi. Ya da sineklere ine batran bir nc snf rencisinden daha iyi olmadn sylemezdi. Clive artk bir paratonere dnm olan adamdan bir iki adm geriledi. Masmavi gkyznden her an bir yldrm inip bykbabasn yakar ve adamn cehenneme gittiini gstermek iin elma aalarn mealelere evirirdi. Havada uuan elma iekleri, aniden arka bahelerindeki frnda, babasnn pazar leden sonralar haftann birikmi gazetelerini yakarken bacadan ykselen yank kmr paralarna dnrd. Ama hibir ey olmad. Clive biraz daha bekledikten sonra (sanki bykbabas yalnzca elinin kr falan demi gibi) yaknlarda ten bir kuun cvltsn duyarken yldrm falan dmeyeceini anlad. Bunu anlad anda da Clive Banning'in yaamnda kk ama temelden bir deiim meydana geldi. Bykbabasnn cezalandrlmayan bu svgs, onu sulu veya kt ocuk ya da (o zamanlar yeni yeni ortaya kan) "sorunlu ocuk" yapmayacakt. "Yaralandn ya da hasta olduunda, zaman hi sona ermeyecek gibidir," diye bykbaba szne devam ediyordu. "nan bana, Clivey, bir hafta bile yaral kalmak ocukluunun en iyi yaz tatilini sana hafta sonuymu gibi gsterir. Hatta yalnzca bir cumartesi sabahym gibi. Johnny'nin iindeki o eyle yedi ay yattn dnyorum da... Ama bir ocukla byle konumamam gerek. Babaannen hakl. Bende ku kadar beyin yok." Bykbaba bir an ayakkablarna bakt. Sonra baklarn kaldrp neredeyse neeli bir bo vermilikle ban sallad. "Ama bunun hi nemi yok. Sana t vereceimi sylemitim, oysa burada durmu, keder kpei gibi szlanp duruyorum. Keder i.peinin ne olduunu bilir misin, Clivey?" ocuk ban sallad. "Bo ver, o da baka bir gne kalsn." Ama baka bir gn olmamt, nk bykbabasn tekrar grdnde adam tabutun iinde yatyordu. "Yallar tren istasyonundaki eski vagonlar gibidir, Clivey; ok fazla ray vardr. O yzden aradklarn bulana kadar be on kere dolap dururlar." "Zarar yok, bykbaba."

"Demek istediim, tam aradm yere geldiimde baka bir yola sapyorum." "Biliyorum, ama o baka yerler de ok ilgin oluyor." Yal adam gld. "Sen ok esasl bir palavracsn, Clivey." Clive de glmseyerek adama baktnda, Johnny Brinkmayer'in karanlk ans bykbabann zerinden kalkm gibiydi. Konumaya baladnda sesi normale dnmt. "Her neyse, bo ver imdi. Istrap ektiinde zamann uzamas Tanr'nn fazladan verdii bir eydir." Zamann insann yallnda hzl gidiyor olmas, ocuun duygularnn ve kavramnn tesindeydi; ancak bu kavram kabul edecek kadar da akllyd. Tahterevallinin bir ucu kalkarsa teki ucu inerdi. Bykbabas da ayn eyi sylyor olmalyd. Clive'in babas olsa, "Bu da bir gr as," derdi. Bykbaba Kool paketinden dikkatle bir sigara kard. Paketteki son sigara olmasnn dnda, ocuun da kendisini sigara ierken son gr olacakt. Yal adam paketi avucunda buruturup tekrar cebine koydu. Son sigarasn da dieri gibi zahmetsizce yakt. "Bu ne zaman olur, bykbaba?" "Bunu tam olarak syleyemem, ama bir anda da olmaz. Bir sincabn ardndan giden kedi gibi sinsice gelir. En sonunda da fark edersin. Fark ettiinde de tpk o Osgood'un sayarken yapt gibi hakszlktr artk." "Peki, sonra ne olur? Bunu nasl fark edersin?" Bykbaba sigarasn dudaklar arasndan karmadan parmayla kln drd. Sigaraya vururken kan o sesi ocuk bir daha hi unutmad. "Bence ilk fark edildii an herkes iin deiik olmal," dedi yal adam. "Benim iin krk yalarnda falan balad. Ka yamda olduumu hatrlamyorum ama, nerede olduumu ok iyi hatrlyorum... Davis Drug'da. Orasn biliyor musun?" Clive ban sallad. Babas bykbabasn ziyarete geldiklerinde ablasyla kendisini dondurma yemek iin hep oraya gtrrd. Siparileri hi deimedii iin babas kendilerine Dondurma zleri adn takmt; babas vanilyal, Patty ikolotal, Clive de ilekli yerdi. Babas her seferinde aralarna oturur ve kitabn okurdu. Patty babas kitap okurken her eyi yapabileceklerini sylemekte haklyd, ama kitabn brakp da evresine baknnca doru drst oturmak zorundaydnz, yoksa tokad yerdiniz.

Bykbaba bahar gnde hzla geen ve boru alan bir askeri andran bir buluta bakarak, "Ben oraya babaannenin romatizmas iin bir ila almaya gitmitim," diye devam etti. "Bir haftadr yaan yamur arlarn azdrmt. Birden vitrinde yeni dekorasyon yapldn fark ettim. Zaten grmemek olanakszd. Karakedi ve sprgeyle uan cad maskeleri falan vard. Sonra eskiden sattklar o karton balkabaklar vard. ocuklar bu balkabaklarn boyamakla urarken anneleri rahat ederlerdi. Boyama bitince ss olsun diye kapna asardn. Ya da ocuun ailesi bir maske alamayacak kadar yoksul veya evdeki teberiden bir kostm yapamayacak kadar aptalsa, o karton kabaa bir lastik takp kafasna geirebilirdi. Cadlar Bayram'nda sokaklarda o maskelerden takm pek ok ocuk grrdn. Her neyse, Davis o gece evet, o zaman da sahibinin ad Davis'ti, dkkn 1910'larda aan onun babasyd ocuklara bedava dataca ekerleri koskoca bir tezghn stne yaymt. Ben adamn akln oynattn sandm. Daha yaz bitmeden ne diye bedava eker datacakt ki? Tam gidip bunu ona syleyecektim ki, birden iimde bir ses, 'Dur bakalm George, kafasnda bir iki tahtas eksik olan sensin galiba,' dedi. Ses haklyd, Clivey. nk yaz oktan gemiti. te anlaman istediim bu, Clivey. Sanki ben kasabada elma toplaycs aramaya balamam mydm? Snrn tesinde Kanada'da toplayc aramak iin be yz el ilan bastrmam mydm? Sonra Schenectady'den almaya gelen Tim VVarburton'u gzme kestirmemi miydim? Tim'im drst bir grn vard, onun elma toplama zamannda iyi bir ef olacan dnyordum. Ertesi gn ona neride bulunmayacak mydm? Kendi kendime, 'George bunamak iin daha ok gensin,' dedim. Belki Davis, Cadlar Bayram ekerini biraz erken karm olabilir, ama yaz mevsimi? O oktan geti ahbap. Ama Clivey, bir an gerekten yazda olduumuzu sanmtm ya da yaza benzedii iin yle gelmiti bana. Bilmem anlatabildim mi? Eylde olduumuzu anlamam g olmad, bunu yapana kadar da, bilmem nasl desem, sanki..." Yal adam kalarn atarak dnd ve sonra baka bir iftiyle olsayd kulland iin ukalalkla sulanaca szc azndan kard. "D krkl hissettim. Bunu ancak byle ifade edebilirim. D krkl. te ilki buydu."

Yal adam ocua bakt. ocuk onun szlerine ylesine dalmt ki, ban sallamadan bykbabasna bakyordu. Bykbaba her ikisi iin ban sallad, sonra parmann kenaryla vurarak sigarasnn kln silkti yine. ocuk bykbabasnn dncelere dalp gittiini ve bu kez rzgrn sigarann tmn ieceini dnd. "Banyoya sakaln tra etmek iin girip de bandaki ilk beyaz sa grmek gibi bir eydi bu. Anlayabildin mi, Clivey?" "Evet."

"Tamam. O ilk seferden sonra ayn ey btn tatillerde olmaya balad. Mallar sanki ok erkenden vitrine dolduruyorlarm gibi. Kimi zaman bunu bir bakasna da sylersin, ama sanki esnafn agzl olduklarn sandn iin sylemi gibi yaparsn. Sanki kusur sende deil de onlardaym gibi. Anladn m?" "Evet." "nk agzl bir esnaf insann anlayabilecei, hatta baz insanlarn hayran olacaklar bir eydir. Onun iin, 'Gelecek yl daha samanlar ambara girmeden Noel sslerini karacaklar,' falan gibi bir ey sylersin. Sonra bunu sylediin kii de bunun gerek olduunu syler. Ama oturup dnce bunun gerek olmadn ve esnafn o eyleri her yl zamannda kardklarn bilirsin. Sonra baka bir ey daha oldu. Be ya da yedi yl sonra falan. Elli yanda falan olmalydm. Her neyse, beni mahkemeye jri yesi olmaya ardlar. Skntl bir iti ama gittim. Mahkeme ktibi bana yemin ettirip Tanr adna grevimi yapp yapmayacam sordu, ben de sanki btn yaammca u ya da bu konuda grevimi yapmm gibi evet dedim. Adam ondan sonra kalemini kartp adresimi sordu. Ben syledim, o yazd. Sonra yam sordu, ben de otuz yedi demek iin azm atm." Bykbaba ban geriye att ve askere benzeyen buluta bir kahkaha savurdu. Borazan ksm imdi bir trombon gibi uzam olan bulut, bir ufuktan dierine kadar yaylmt. "Neden ama, bykbaba?" Clive oraya kadar her eyi anladn sanmt, ama bu sonuncusu biraz kark gelmiti. "nk aklma ilk gelen ey o olmutu! Ama bunun yanl olduunu bildiim iin bir an durakladm. Ktibin ya da salondakilerin bir ey fark ettiklerini sanmyorum, zaten ou uyuklamaktayd ya. Ama uyank bile olsalar, kimsenin bir ey dnecei yoktu. Bir boksrn hileli bir yumruk atmadan nce bir iki yalandan vuru yapmas gibi. Bir adama yan sormak yle kolay ey deildir, ha. Tam bir aptal gibi hissettim kendimi. Bir saniye kadar, otuz yedi yanda deilsem ka yamda olduumu dndm. O bir saniye iinde on yedi de diyebilirdim, yetmi yedi de. Sonra aklm bama geldi ve elli bir dedim. Ama bir an iin bile olsa yan unutmak..." Bykbaba sigarasn yere att ve ldrp gmme trenine balad. Ama bu yalnzca balangt, Clivey," dedi. "En kts mevsim deiiklikleriydi. Farkl mevsimler artk farkl olmazlar. Yaz gelecek derken bakarsn bir gn traktrn amura saplanr ve sonbaharn geldiini anlarsn. Sonra da belleindeki eyler gitmeye balar. ok deil ama yolun altndaki bunak Hayden gibi deil yine de unutmaya balarsn ite. Sonra bu unutmak gibi deildir; unutmak olsa kolay. Olaylar hatrlarsn ama hep yanl hatrlarsn. Kolumu 1958'de olumuz Billy o araba kazasnda

ldkten sonra kldm hatrladm gibi. O da berbat bir eydi. Billy saatte yirmi mille bir mcr kamyonunun ardndan gidiyordu. Birden kamyonun ardndan sana verdiim o saat kadar bir ta paras yola dt, srad ve bizim Ford'un n camn paralad. Cam paralan Billy'nin gzne girdi. Doktor yaam olsayd gzlerinden birinin, hatta belki ikisinin birden kr olacan sylemiti. Ama yasamad, araba yoldan kp elektrik direine arpt. Teller arabann stne dt ve Billy Sing Sing'deki lgn katiller gibi ld. Kendisinin yaam boyunca yapt en kt ey, belki de bahede almamak iin hasta numaras yapmasyd. Ama ben sana kolumu krmaktan sz ediyordum. Billy'nin cenazesine kolum askda gittiime yemin ediyordum. Sarah sonunda bana nce doum ve lm tarihlerinin yazl olduu aile ncil'ini, sonra da kolum iin sigortadan aldmz tazminatn makbuzunu gsterdi. Kolum kazadan iki ay nce krlmt ve Billy'yi gmdmzde ask oktan kmt. Bana 'Bunak' dedi Sarah, yle kzmtm ki, elimin tersiyle akacaktm bir tane. Ama fkemin kendime olduunu bildiimden, elimi kaldrmadm. O sadece Bill'i dnmekten holanmad iin kzmt. ocuklar iinde en sevdii oydu." "Vay canna!" dedi ocuk. "Bu bunama deildir; daha ok New York'ta ke balarnda ktlarn numaralar gibi bir eydir. Elleri o kadar abuktur ki, papazn hangisi olduunu bir trl gremezsin. Ktlar kartrrken papaz izlediini sanrsn, ama her seferinde bunu o kadar abuk yaparlar ki, sonuta hep kaybedersin." Yal adam iini ekerek sanki nerede olduklarn anlamak istercesine evresine baknd. Yznde ocuu korkuttuu kadar irendiren bir aresizlik vard. ocuk byle bir ey hissetmek istemiyordu, ama elinde deildi. Sanki bykbabas irkin bir yarasn rten sarglar am da, altndakini gstermi gibiydi. O sarglarn altnda czam gibi bir ey vard. Yal adam, "Bahar daha dn balam gibiydi," dedi. "Ama bu rzgr devam ederse btn baharlar uup gidecek. Her ey bu kadar hzl giderken insann dncelerini izleyebilmesi ok g dorusu, insan, 'Benim yal atm, biraz dur da aklm toplayaym' diyemez ite. Bunu syleyecein kimse yoktur. Arabacs olmayan bir arabada gibisindir. Eh, sen ne dersin Clivey?" "Bir konuda haklsn, bykbaba. Btn bunlar yapan dorusu bir tr aptal olmal." Clive komiklik etmek istememiti, ama bykbabas yz yine insann dn patlatan bir morlua dnene kadar gld. Bu defa ellerini dizlerine dayamas da yetmemi, dmemek iin kolunu olann omzuna dolamt. Needen imi yznden az daha kan fkracakt ki, glmesi geti ve ikisi de yere yuvarlanmaktan kurtuldu.

"Mthisin!" diyen yal adam doruldu. "Bykbaba, iyi misin? Belki de..." "Hayr, iyi deilim. Son iki ylda bir iki kalp krizi geirdim ve daha iki yl yaarsam buna en ok ben aracam. Ama lm insanoluna yeni bir haber deil, evlat. Ben sana bu kadar laf bir ey sylemek iin anlatmtm: Gen de olsan yal da, hzl zamanda da yava zamanda da yaasan; o tay hatrladnda dz bir izgide gidebilirsin, nk say sayarken her saynn arasnda 'Benim sevimli taym' dersen, zaman, zamandan baka bir ey olamaz. Bunu dersen tay ahra soktun demektir. Ama hep sayamazsn, Tann'nn plan bu deildir. Zamana sahip olmadn hatrlamalsn; aksine zaman sana sahiptir. Yan banda gnn her saniyesi ayn hzla gider. Sonra sen onun umrunda bile deilsindir. Ama sevimli tayn atn olursa, onu yakalamsndr ve dnyann btn Alden Osgood'larna bo verebilirsin." Bykbaba olana doru eildi. "Bunu anladn m?" "Hayr, efendim." "Anlamadn biliyorum. Hatrlayabilecek misin?" "Evet, efendim." Bykbabas torununa yle uzun uzun bakt ki, ocuk huzursuzlanp kprdamaya balad. Adam sonunda ban sallad. "Evet, buna inanyorum," dedi. ocuk bulamyordu. bir karlk vermedi. Dorusu syleyecek bir ey de

"Dersi aldn," dedi bykbaba. "Eer anlamadysam dersi de almammdr!" diye bard Clive. fkesi o kadar gerekti ki, yal adam ard. "Anlamay bo ver," dedi. Kolunu olann omzuna atp yanna ekti. Bir ay sonra kars kendisini yatanda l bulacandan, son kezdi bu. Kadn sabah uyanm ve bykbabann taynn bykbabann itlerini ykp dnyann btn tepelerine doru kotuunu anlamt. "Anlama ve ders akrabadr," dedi bykbaba. "Peki ders nedir o halde?" "Hatrlama," dedi yal adam. "O tay hatrlayabilecek misin?"

"Evet, efendim." "Ad nedir herhalde," dedi. "Gzel. Ne renktir?"

peki?"

ocuk

duraklad.

"Zaman

ocuk bu defa daha uzun dnd. Zihnini karanlkta bir gzbebei gibi bytt. "Bilmiyorum," dedi. "Ben de. Hem rengi olduunu da, bunun nemli olduunu da sanmyorum. nemli olan u: Onu tanyabilecek misin?" "Evet, efendim." "Nasl?" "Gzel olacaktr," dedi Clive mutlak bir kesinlikle. Bykbaba glmsedi. "Tamam!" dedi. "Clivey dersini alm ve imdi daha akll oldu. Bir para eftalili pasta ister miydin, evlat?" "sterim, efendim." "Burada ne iimiz var? Gidip yiyelim yleyse." Gidip pastay yediler. Sonra Clive Banning; ad zaman olan, rengi olmayan ve ne gzel ne irkin olup yalnzca sevimli olan eyi hi unutmad. Bir de bykbabasnn u szlerini: Binecek bir tay olmak, hi tay olmamaktan iyidir.

Maple Soka'ndaki Ev
Bradbury ocuklarnn en k olan Melissa, henz be yanda olmasna ramen gzleri ok keskindi. Bu yzden Bradbury ailesi ngiltere'de yazlktayken, Maple Soka'ndaki eve garip bir ey olduunu ilk grenin o olmas hi de artc bir ey deildi. Melissa koup aabeyi Brian' bularak nc katta bir gariplik olduunu syledi. Bunu ona gsterirdi, ama Brian nce kzn bulduu eyi kimseye sylemeyeceine yemin etmeliydi. Brian, Lissa'nn vey babalarndan korktuunu bildii iin kzn istediini yerine getirdi. Lew Baba Bradbury ocuklarnn "yaramazlklarndan" hi holanmaz ve elebann Melissa olduuna inanrd. Kr olmad kadar aptal da olmayan Lissa, Lew'un nyarglarnn farkndayd ve bunlara kar tetikte olmay renmiti. Aslna baklrsa, Bradbury ocuklarnn hepsi annelerinin ikinci kocas karsnda tetikteydi. Muhtemelen nemli bir ey deildi, ama Brian eve dndkleri iin sevindiinden kk kardeinin (Brian ondan iki ya bykt) suyuna gitmeye karar vererek hi sylenmeden arkasndan yrd. Lew'un alma odasnn nnden ayak ularna basarak getiler. Lew ierde defterleri ve kitaplarn yerletiriyor ve aksi aksi syleniyordu. Brian ise o akam televizyonda ne olduunu dnyordu. ay BBC'yi seyrettikten sonra Amerika'nn kablolu televizyonunu ok zlemiti. O srada koridorun sonuna varmlard. Brian kk kardeinin iaret ettii tarafa baknca televizyon uup gitti aklndan. "Bir daha yemin et," diye Lissa fsldad. "Kimseye, ne Lew Baba'ya ne de baka birine syleyeceksin." "Yemin ediyorum," dedi Brian. Srr odasnda bavullarn boaltan ablas Laurie'ye sylemek iin ancak yarm saat sabredebildi. Laurie'nin odas on bir yandaki bir kzn odas nasl olabilirse yleydi ve giyinik olmasna karn kapy vurmadan girdi diye kardeini bir gzel paylad.

"zr dilerim," dedi Brian. "Ama sana bir ey gstermek istiyorum. ok garip bir ey." "Nerede?" Kz umursamam gibi elbiselerini dolaba yerletirmeye devam etti. Sanki yedi yandaki aptal ocuun kendisine syleyecek bir eyi olamazm gibi davranyordu, ama Brian aptal deildi. Ablasnn gzlerinden meraklandn okuyabiliyordu. "Yukarda. nc katta. Lew Baba'nn odasnn ilersinde." Kz, Brian ve Lissa her Lew Baba dedikleri zaman olduu gibi burnunu kvrd. Kendisi ve Trent gerek balalarn hatrlyordu ve yerine gelen adamdan hi honut deillerdi. Bu yzden ona yalnzca Lew diyorlard. Lewis Evans'n bundan holanmamas hatta bunu terbiyesizlik olarak grmesi Laurie ile Trent'in annelerinin son gnlerde yatt bu adama ancak yle hitap edebileceklerine olan inanlarn artryordu. "Ben yukar kmak istemiyorum," dedi Laurie. "dndmzden beri aksilii stnde zaten. Trent onun okul balayana kadar dzelmeyeceini sylyor." "Kaps kapal. Ses karmayz. Lissa'yla kp baktk, olduumuzu duymad bile. Kendi kendine konuuyor ierde." orada

"Bundan nefret ediyorum," dedi Laurie. "Gerek babamz hi kendi kendine konumazd. Kendini odaya da kilitIemezdi." "Onun kapy kilitlediini sanmyorum. Ama gerekten korkuyorsan bo bir bavul al. Eer dar karsa, bavulu dolaba koymaya gelmiiz gibi yaparz." Laurie ellerini beline dayayarak, "Bu ey de neymi bir bakalm," dedi. "Gstereceim, ama kimseye sylemeyeceine annemin zerine yemin etmelisin. Hele Lissa'ya sylemek yok, nk ona bunu kimseye sylemeyeceime yemin ettim." Laurie artk dikkat kesilmiti. Herhalde nemli bir ey deildi, ama eyalarn kaldrmaktan da bkmt artk. "Tamam, yemin ederim," dedi. Ellerine birer bo bavul aldlarsa da, vey babalar odasndan kmad. Bylesi daha iyiydi, nk ierden gelen seslere baklrsa iyiden iyiye kzmt. ocuklar onun odann iinde dolatn, sylendiini, ekmeceleri ap kapadn dnyordu. Kapnn altndan hafif bir koku geliyordu. Laurie bunu kirli orap kokusuna benzetirdi; Lew pipo iiyordu.

Bir an sonra Lissa'nn Brian'a gsterdii yere varmlard ve Brian'n o gece televizyonda seyredebilecekleri programlar unuttuu gibi, Laurie de Lew'u unuttu. "Nedir bu?" diye fsldad. "Ne demek oluyor bu?" "Bilmiyorum, ama annemin zerine yemin ettiini unutma, Laurie." "Unutmam." nsan biricik annesinin zerine yemin ettiinde szn tutaca iin, Laurie kendini ancak bir saat tutup Trent'e o eyi gsterdi. Laurie de Trent'e yemin ettirmiti ve Trent en bykleri olduundan, onun srr syleyecek kimsesi yoktu. Byklerden baka. Ama anneleri migreni tuttuu iin yatmt ve evde yalnzca Lew vard, ki bu da syleyecek kimsenin olmamas demekti. ki ocuk yukar karken bo bavul gtrmek zorunda kalmamlard; vey babalar aada bir ngiliz'in, Normanlar ve Saksonlar konusunda verdii bir konferansn kasetini seyrediyordu. Yannda da en sevdii leden sonra kahvalts vard; bir bardak st ve ketapl bir sandvi. Trent koridorun ucunda durmu kendisinden nce ocuklarn bakt eye bakyordu. Orada uzun bir sre kald. "Nedir bu?" diye Laurie sordu. Trent'in bilemeyecei aklnn ucundan bile gememiti. Trent her eyi bilirdi. Onun ban salladn grnce gzlerine inanamad. "Bilmiyorum," dedi yarktan bakan Trent. "Bir maden paras galiba. Keke fenerimi getirseydim." Yarktan parman uzatp vurdu. "Evet, madeni bir ey." "Onun orada olmas m gerek? Yani eskiden de orada myd?" "Hayr. Sva yapld zaman hatrlyorum. Annem evlendikten hemen sonrayd. Orada talardan baka bir ey yoktu." "ta nedir?" "Dar tahtalar. Evin d duvar ile svann arasna koyarlar." Trent uzanp yarktan elini soktu, maden parasna bir kere daha dokundu. Yark on santim uzunluunda ve en geni yerinde bir santim enindeydi. "Sonra da yaltm malzemesi koymulard." Trent kalarn atarak ellerini kotunun arka ceplerine soktu. "ok iyi hatrlyorum, Pamuk ekerine benzeyen pembe bir maddeydi." "Ama ben pembe bir ey gremiyorum." onunla

"Ben de. Ama koyduklarn biliyorum. Duvardaki bu maden yeni bir ey. Acaba bunun boyu ne kadardr? Yalnz nc katta m, yoksa?..." "Yoksa ne?" Laurie korkudan irilemi gzlerle aabeyine bakt. "Yoksa evin her yannda m?" diye szn tamamlad Trent. Ertesi gn okuldan sonra Trent kardelerini toplantya ard. Toplant biraz tartmal balad, Lissa, Brian' yeminini tutmad iin suluyor, Brian da Laurie'nin olay Trent'e syleyerek annesini tehlikeye att iin syleniyordu. Ruhun ne olduunu pek iyi bilmemesine karn, Laurie'nin annesini cehennemlik ettiine inanyordu. Laurie, "Suun biraz da senin," dedi. "Brian, annemin adn anan sendin. Lew'un adna yemin ettirecektin. O cehenneme gidebilir." Kimsenin cehenneme gitmesini istemeyecek kadar gen ve iyi yrekli olan Lissa, konumann seyrinden korkup alamaya balad. "Hepiniz susun," dedi Trent. Lissa'y yattrmak iun kucaklad. "Olan oldu artk ve bence de iyi oldu." "Sahi mi?" dedi Brian. Trent bir eye iyi dediyse Brian onu savunmak iin lebilirdi, ama Laurie annelerinin zerine yemin etmiti. "Byle garip bir eyin aratrlmas gerekir; kimin yeminini bozduu zerinde tartrsak, bunu asla baaramayz." Trent toplandklar kendi odasnn duvarndaki saate bakt. yirmi geiyordu. Syleyecek baka bir eyi yoktu. Anneleri o sabah Lew'a kahvaltsn vermek iin kalkm, ama sonra gidip yatmt ve hl yatamdayd. Korkun ba arlar eker, ar bir geldi mi drt gn devam eder, kadn yatana mhlard. Anneleri nc katta onlar grp ne yaptklarn merak edemezdi, ama "Lew Baba" bakayd. alma odas yara yakn olduu iin aratrmalarn o evde yokken yapmalydlar; Trent saate bu nedenle anlaml bir ekilde bakmt. Aile Lew'un niversitedeki dersleri balamadan on gn nce dnmse de, Lew niversitenin on mil yaknndayken dersleri asamazd. leden nce antasna ngiltere'nin eitli tarihi yerlerinden toplad ktlar doldurup evden kmt. Onlar dosyalayacan sylemise de, Trent onun hepsini bir ekmeceye tkp tarih blm retmenler odasna gideceini bilirdi. Orada kahvesini iip arkadalaryla sohbet ederdi. Trent insann kolej retmeni olduu zaman arkada edinemeyeceini renmiti, arkadalara o zaman meslekta denilirdi. Evet, Lew yoktu ama saat bee kadar her an gelebilirdi. Ama yine de biraz zamanlar vard ve Trent bu zaman kimin kim zerine yemin ettii tartmalaryla geirecek deildi.

"Beni dinleyin," dedi. ocuklar Trent'in, Lissa'nn bulduu eyi aklayamamas nedeniyle de meraklanmalard. Her de, en azndan bir dereceye kadar, Briann Trent'e olan inancn paylamaktayd. Eer Trent'in anlamad bir ey sz konusuysa hepsi bunu ilgin bulurdu. "Trent, ne yapmamz istediini syle de yapalm," diyerek, Lavvie hepsinin dncelerini dile getirdi. "Birka eye ihtiyacmz olacak," dedi Trent. Sonra derin bir soluk alp neye ihtiyalar olduunu anlatmaya balad.

***

nc kat koridorunun ucundaki yarn banda toplandklarnda Trent Lissa'y kucana ald, Lissa da feneri yarn iine tuttu. imdi madeni hepsi grebiliyrodu. I yanstacak kadar parlak deilse de, yine madeni bir parlt vermekteydi. Trent bunun elik ya da bir alam olduunu dnd. "Alam nedir?" diye sordu Brian. Trent ban sallad. 0 da bunu tam olarak bilemiyordu. Lauri'ye dnp matkab istedi. Laurie matkab verirken Brian ile Lissa huzursuzlukla birbirlerine bakt. Matkab bodrumdaki atlyeden almlard ve bodrum gerek babalarndan kalan tek yerdi. Lew Baba, Catherine Bradbury ile evlendikten sonra oraya be alt kereden fazla girmemiti. Bunu Trent ve Laurie kadar kk ocuklar da biliyordu. Lew Baba'nn matkabn kullanldn anlamasndan korkmuyorlard. Korktuklar, onun alma odasnn dndaki duvara aacaklar deliklerdi. Bunu hibiri yksek sesle sylemediyse de, Trent korkularn yzlerinden okuyabiliyordu. Trent matkabn ucunu havaya kaldrarak, "Bakn ne kadar kk," dedi. "Resimlerin arkasn deleceimiz iin kimsenin kayglanmasna gerek yok." nc kat koridoru duvarnda sekiz on tane ereveli resim vard ve bunlarn yars alma odasnn kapsyla bavullarn durduu dolabn arasndayd ve ou yaadklar yer olan Titusville'in ok eski (ve ounlukla da ilgin olmayan) resimleriydi. Laurie, "O deil arkalarna, resimlere bile bakmaz," dedi. Brian parmann ucuyla matkaba dokunup ban sallad. Lissa da onu aynen taklit etti. Laurie bir eyin zararsz olduunu syledi mi ona inanrd; Trent'in syledii her ey kesinlikle doru olurdu; ama ikisi de ayn fikirdeyse, sorgusuzca kabul edebilirdi.

Laurie duvardaki atlaa en yakn resmi kartp Brian'a verdi. Trent matkab duvara yaslayp delii at. Matkabn ucu duvara kolayca girmi ve ortaya gerekten kk bir delikkmt. Resim karldnda arkasndaki duvar kdnn kararml da Titusville Halk Ktphanesi resminin ok uzun zamandr yerinden karlmadn gsteriyordu. Matkap sekiz on kere dndkten sonra, Trent durup ucunu tersine evirerek delikten kartt. "Neden kardn?" diye sordu Brian. "Sert bir eye rastladm." "Maden mi?" diye sordu Lissa. "Sanrm. Tahta deildi. Bakalm." Trent feneri delie tutup ban bir o yana bir bu yana evirdikten sonra, "Bam ok byk, gremiyorum, Lissa'y kaldralm," dedi. Laurie ile Trent kk kz kaldrd, Brian da feneri eline verdi. Lissa bir sre baktktan sonra, "Bulduum yarktakinin ayns," dedi. "Tamam," dedi Trent. "imdi teki resmin altna geelim." kinci ve nc resimlerin altnda madene rastladlar. Drdnc delikte artk Lew'un alma odasna ok yaklamlard matkap ucu sonuna kadar girdi. Lissa bu defa "o pembe eyleri" grd. Trent, "Evet, ite sylediim yaltm malzemesi," dedi. "imdi teki duvara bakalm." Koridorun dou tarafnda tahta ve yaltm malzemesine ancak drdnc delikte rastladlar. Son resmi de yerine asarken Lew'un yal Porche'sinin sesini duydular. Parmaklarnn ucuna basarak resmi asmaya alan Brian ereveyi elinden drd. Laurie uzanp resim yere dmeden yakalad. Bir an sonra da yle bir titremeye balad ki, o da drmemek iin resmi Trent'e uzatt. "Sen as," dedi. Kent Park'taki atl arabalar gsteren resim hafife eriydi. Trent dzeltmek iin uzand, ama parmaklar ereveye demeden elini geri ekti. Kardeleri kendisini bir ilah gibi grrlerdi; oysa Trent, henz bir ocuk olduunu bilecek kadar akllyd. ocuktu ama iler bir kere ters gitmeye balad m, olay orada brakmak gerektiini bilirdi. Eer bir daha elini srerse resmin dp camnn krlacan biliyordu. "Hemen aa, televizyon odasna gidin," diye fsldad.

Aada arka kap arplarak kapand. Lew gelmiti. "Ama resim dz durmuyor," dedi Lissa. "Trent..." "Aldrma," dedi Laurie. "Trent'in dediini yap." Trent ile Laurie irilemi gzlerle birbirlerine bakt. Lew mutfaa bir eyler tknmaya gitmise iler yolundayd. Mutfaa girmemise, Lissa ve Brent'le merdivende karlaacak ve yzlerine baktnda bir eyler olduunu anlayacakt. ki ocuk enelerini tutmay bilirdi, ama yzlerini kontrol edemezlerdi. Brian ile Lissa acele admlarla yrd. Trent ile Laurie onlarn arkalarndan kulaklarn kabartarak yryorlard. Birden Lew'un mutfaktan gelen sesi duyuldu: "Grlt yapmayn! Anneniz uyuyor!" Laurie, 'Eh senin sesinle uyanmadysa hi uyanmaz,' diye dnd. O gece Trent tam uykuya dalacakken Laurie gelip yatan kenarna oturdu. "Ondan holanmyorsun, ama hepsi bu kadar deil," dedi. "Ne? Ne dedin?" "Lew dedi kz. "Ne demek istediimi biliyorsun, Trent." "Evet. Haklsn. Ondan holanmyorum." "Ayn zamanda ondan korkuyorsun da, deil mi?" Trent upuzun bir beklemeden sonra, "Evet. Biraz," dedi. "Yalnzca biraz m?" "Belki birazdan daha fazla." "Neden? Bize bir zarar verir mi sence?" Lew hepsine barrd, ama bir kere olsun tokat atm deildi. Laurie birden, 'Hayr, bu doru deil,' diye dnd. Brian bir defa kapy vurmadan odasna girince Lew ocuu dvmt. Brian alamamaya alm, ama sonunda kendini tutamamt. Annesi de alam, ancak daya nlemeye kalkmamt. Ama sonradan bir ey sylemi olmalyd, nk Laurie Lew'un annesine bardn duymutu.

Trent'in sorusunu yantlamadn grnce olan drtkledi. "Dilini mi yuttun?" "Dnyordum. Kolay bir soru deil." "Biliyorum." Laurie aabeyinin dnmesine frsat verdi. Trent ellerini ensesinde kavuturarak, "Hayr," dedi. "Sanmyorum. Bir ey yapacana inanmyorum, ama yapabilir de." Trent dirsei zerinde dorulup kardeinin yzne bakt. "Ama anneme ac ektiriyor galiba ve bu her gn biraz daha artyor." "Annem piman oldu, deil mi?" Laurie birden alamak istedi. Bykler ocuklarn bir bakta grdkleri eyler konusunda neden kimi zaman bu kadar aptal olurlard? insann iinden onlar tekmelemek geerdi. "Annem ngiltere'ye gitmek istememiti... Sonra zaman zaman ona barmas..." "Ba arlarn unutma," dedi Trent. "Evet, bence de piman olmutur." "Acaba onu... ey..." "Boar m demek istiyorsun?" "Evet," diyen Laurie rahat bir soluk ald. O szc kendisinin syleyebileceinden pek emin deildi. Ama annesine ne kadar benzediini bilseydi sorusunu kendisi yantlayabilirdi. "Hayr. Annem onu boamaz," dedi Trent. "O zaman yapacamz bir ey yok," diye kz iini ekti. Trent duyulmayacak kadar hafif bir sesle, "yle mi?" dedi.

***

Bundan sonraki on gn iinde evin eitli yerlerine delikler atlar: Odalardaki resimlerin arkasna, mutfaktaki buzdolabnn arkasna, aa kattaki dolaplara. Trent merdiven yardmyla yemek odasnn hep glgeli kalan kesinin duvarnn st ksmna kp deliini amt. Ama hibirinde madene rastlamadlar. ocuklar maden konusunu bir sre unuttu.

Bir ay kadar sonra Lew artk sabahtan akama kadar okuldayd. Brian Trent'e nc katta yeni bir yark aldn ve ardnda madeni grdn syledi. Trent ile Lissa hemen kotu. Laurie okul bandosu almas olduu iin henz eve dnmemiti. lk atlakta olduu gibi anneleri yine ba arsyla yatmaktayd. Lew yeniden derslere balaynca aksilii gemiti (Trent ile Laurie bunun byle olacan biliyordu zaten) ama bir gece nce tarih blmnden arkadalar iin vermek istedii parti nedeniyle aralarnda byk bir tartma yaanmt. Annelerinin en sevmedii ey, retmen arkadalara verilen bu partilerdi. imdi anneleri odasnda gzlerinin stnde slak bir bezle yatarken, Lew herhalde retmenler odasnda arkadalarnn srtlarn svazlayp eve davet etmekteydi. Yeni atlak koridorun bat yannda, alma odasnn kaps ile merdiven arasndayd. "Maden grdne emin misin?" diye sordu Trent. "Bu taraf kontrol etmitik ya." "Bir de sen bak." Bu defa fenere gerek yoktu; bu yark daha geniti ve ardnda maden olduu muhakkakt. Trent yara uzun uzun baktktan sonra kardelerine hemen nalbura gitmesi gerektiini syledi. "Neden?" diye sordu Lissa. "Biraz kire alacam. Onun bu atla grmesini istemiyorum. zellikle de iindeki madeni." Lissa kalarn att. "Neden?" Trent nedenini bilmiyordu. En azndan, o srada. Yeniden delik amaya baladklarnda bu defa nc katn btn duvarlarnda, hatta Lew'un odasnda bile madeni paralar buldular. Anneleri son gnlerde ok szlmt, yz solgundu, ama ocuklar nesi olduunu sorduklarnda glmseyerek bir eyi olmadn sylyordu. Szn hi saknmayan Laurie, onun ok zayf grndn syledi. Ama annesi aksine ngiltere'deki o kahvaltlar yznden imanladn syledi. imdi eski haline dnyordu. Laurie bunun byle olmadn biliyordu, ama annesine yalanc diyecek kadar da akszl deildi, ok baka eyler duyabilirlerdi. Ama Trent bile bunu yapmay dnememiti.

Lew'un diplomalarndan biri masasnn arkasndaki duvarda aslyd. teki ocuklar darda neredeyse korkudan kusacaklarken Trent ereveli diplomay indirdi, tam arkasndaki yerin ortasna bir delik at. Matkabn ucu be santim kadar girdikten sonra madene arpt. Trent ereveyi yerine asarken eri olmamasna dikkat etti, sonra dar kt. Sonra merdiven boyunca ikinci kata kadar delikler atlar ve onlarn ardnda da madene rastladlar. Maden evin n tarafna doru uzanan ikinci kat koridoruna kadar devam ediyordu. Brian'n odasnn duvarlarnn hepsinin ve Laurie'nin odasnn bir duvar ardnda maden vard. Laurie, "Henz buraya kadar uzanmam," dedi. Trent aknlkla kzn yzne bakt. "Ne dedin?" Laurie yant veremeden Brian'n aklna bir ey geldi. "Bir de demeyi dene, Trent," dedi. "Bakalm orada da var m?" Trent bir an dndkten sonra omuzlarn silkerek Laurie'nin odasnn demesini deldi. Matkap hibir direnmeyle karlamadan sapna kadar girdi. Ama kendi yatann kenarndaki haly kaldrp deneyince o somut elie, ya da her neyse ona rastlad. Sonra Lissa'nn srar zerine bir iskemleye kp tavan deldi. Bir an sonra, "Buras da maden," dedi. "Haydi, bugnlk bu kadar yeter." Trent'in ne kadar dnceli olduunu yalnzca Laurie fark etmiti.

*** O gece klar sndkten sonra Laurie'nin odasna gelen Trent oldu ve Laurie bu kez uyuma numaras yapmad. Gerek u ki, ikisi de son haftalarda iyi uyuyamyordu. Trent yatan kenarna oturdu. "Ne demek istedin?" "Ne hakknda?" Laurie dirsei zerinde doruldu. "Senin odanda, uzamas bitmemi dedin. Ne demek istiyordun?" "Haydi, Trent, sen aptal deilsin." "Deilim. Ama belki de bunu senin azndan duymak istiyorum."

"O ey evin her tarafna yaylyor." Kz duraklad. "Hayr, doru deil bu. Evin altnda byyor." "Bu da doru deil." Laurie bir an dndkten sonra iini ekti. "Peki. Evin iinde byyor. Evi alyor. Oldu mu, Bay Akll?" "Evi alyor..." Trent uzun uzun dnp ban sallad. "Evet... Bu daha iyi." "Ad ne olursa olsun, canlym gibi davranyor." Trent ban sallad. Bunu o da dnmt. Bir madenin nasl canl olacan bilemiyordu, ama u anda bunun aksine bir ey syleyemezdi. "Ama en kts bu deil." "Ne peki?" "Sinsice ilerliyor." Kzn gzleri korkudan irilemiti. "Holanmadm yan bu. Bunu neyin balattn ya da ne anlama geldiini bilmiyorum. Ama sinsice yaklayor." Laurie parmaklarn salarnn arasna sokup geriye itti. Bu bilinsiz yaplan jest Trent'e babasn hatrlatt; onun da salar ayn renkti. "Bir ey olacakm gibi bir duygu var iimde, Trent, ama bunun ne olduunu bilemiyorum. Tpk bir k yolu bulamadn bir karabasan gibi. Sen de bunu hissediyor musun?" "Biraz. Ama ben bir ey olacan biliyorum. Hatta ne olacan da bilebilirim." Kz yatan iinde oturup aabeyinin ellerini tuttu. "Biliyor musun? Ne?" "Emin deilim." Trent ayaa kalkt. "Bildiimi sanyorum, ama henz dndm sylemeye hazr deilim. Biraz daha aramam gerek." "Biraz daha delik delersek ev bamza ker." "Ben delik aalm demedim, aramam gerek dedim.'' "Ne arayacaksn?" "Henz burada olmayan, daha bymemi bir ey. Ama o ey geldiinde saklanabileceini sanmyorum."

"Anlat bana, Trent!" "imdi olmaz." Trent kz kardeinin yanan pt. "Ayrca, merak hi de iyi bir huy deildir." "Senden nefret ediyorum!" diye baran kz yatp rty bann stne ekti. Ancak Trent'le konutuu iin biraz rahatlamt ve bir haftadr olmad kadar iyi uyudu. Trent aradn byk partiden iki gn nce buldu. ocuklarn en by olarak annesinin giderek salksz grndn, derisinin gerildiini, yznn elektrik nda irkin bir sar renk aldn grmesi gerekirdi. Onun bir haftadr ba ars ekmediini sylemesine karn akaklarn ne kadar sk ovuturduunu fark etmeliydi. Ama Trent aramakla ok megul olduundan bunlarn hibirine dikkat etmedi. Laurie'yle o konutuu geceden sonraki drt be gn iinde evdeki btn dolaplar er kere, Lew'un alma odasnn stndeki geni bodrumu be alt kere aratrd. Aradn sonunda bodrumda buldu. Bu, baka yerlerde garip eyler bulmad anlamna gelmiyordu; oralarda da ok ey bulmutu. kinci kattaki bir dolabn tavanndan sarkan paslanmaz elikten bir kap kolu bulmutu. nc kattaki bavul dolabnn yanndan eik bir madeni armatr paras uzamt. Bu mat griydi, dokunana kadar. Elini srd anda pembe bir renk alm, duvarn iinden gl bir vnlama sesi duymutu. Armatr paras sanki scakm gibi elini ekmiti. Elini ektii anda madeni nesne yine gri rengine dnm, vnlama da sona ermiti. Bir gn nce tavan arasnda, karanlk bir kede birbiri iine gemi ince tellerden bir rmcek ann bydn grmt. Trent dizleri stnde km emeklerken birden bu artc olguyla karlamt. nce teller sanki havadan kyormu gibi birbirleriyle sk skya birleiyor, sonra kk toz bulutlar kaldrarak tahtay delip kendilerine bir yuva hazrlyorlard. Sanki evi ok ser darbelere hazrlayacak gl bir kafes oluturuyorlarm gibi. Ne darbesi? Ama Trent bunu bildiini dnd. nanmas gt ama bildiini sanyordu. Bodrumun kuzey ucunda, atlye ve kazan dairesinin tesinde kk bir dolap vard. Gerek babalan buraya arap mahzeni adn takm ve kendi yapt raflara iki dzine arap iesi yerletirmiti. ieler hl orada duruyordu.

Lew buraya atlyeye girdiinden bile az girerdi. arap imezdi. Anneleri babalaryla arada srada bir kadeh ierse de, imdi o da brakmt. Trent bir defasnda Brian'n neden artk minenin nnde bir kadeh arap imediini sorduunda, annesinin yznde beliren o zntl ifadeyi hatrlyordu. "Lew imemi ho karlamyor, bunun bir koltuk denei olduunu sylyor," demiti. arap mahzeninin kapsnn stnde bir asma kilit vard, ama bu, kapnn alp da kazann scaklnn ieri dolmamas iin yaplmt. Anahtar kapnn yannda aslysa da, Trent'in buna ihtiyac yoktu. lk aratrmasndan sonra asma kilidi yerine takm, ama kapatmamt ve o gnden sonra da kimse gelip kapatm deildi. Bildii kadaryla bodrumun o ucuna artk kimse gelmiyordu. Trent kapya yaklarken yzne arpan arap kokusuyla irkildi; bu kendisiyle Laurie'nin artk bildikleri eyin bir kantyd, deiiklikler evin her yannda sessizce hazrlanyordu. Kapy anca grdnden korktuysa da, gerekte pek armamt. Mahzenin duvarlarndan ikisinin iinden kan maden paralar arap raflarn paralam ve ieleri yere devirmiti. Krk Bollinger, Mondavi ve Battiglia ieleri yerdeydi. Tavan arasnda olduu gibi burada da oluan ya da Laurie'nin dedii gibi byyen ey henz tamamlanmamt. Burada teller falan yoktu. Babasnn unutulmu arap mahzeninde byyen ey daha ok dolaplara, konsollara ve gsterge tablolarna benziyordu. Trent'in baklar altnda madenin iinden heyecanl ylan balarna benzeyen eyler uzayp beliriyor, dnerek, birbirleriyle birleerek gstergeler, kollar ve levyelere dnyordu. Birka parlak k da vard. Bunlardan bir ksm yanp snmeye balamt. Bu oluuma i ekmesi gibi bir ses elik etmekteydi. Trent bir adm daha att. Gzne ok parlak bir krmz k dizisi ilimiti. Makineler ve konsollar beton zeminin stnde hareket ederken havaya tozlar kalkt iin aksrd. Dikkatini eken klar rakamlard. Bunlar konsolun iinde bymekte olan madeni kntnn zerindeki bir camn altndayd. Bu yeni oluum bir koltuu andryordu, ama zerinde oturann pek rahat edecei sylenemezdi. 'En azndan insan biimli birinin,' diye dnen Trent rperdi. Cam bu arpk koltuun eer koltuksa kollarndan birinin zerindeydi. Gzne arpmasnn nedeni belki de hareket etmeleriydi:

72:34:18 az sonra 72:34:17 ve 72:34:16 olmutu. Trent saniye gstergesi olan saatine baknca gzlerinin grd eyin dorulandn anlad. Koltuk koltuk olmayabilirdi, ama camn altndaki rakamlar dijital bir saatti. Geriye doru alyordu. Peki, o rakamlar. 00:00:01 den bugnden gn sonra 00:00:00'a dnnce ne olacakt? Ne olacan bildiine emindi. Geri geri ileyen bir saatin sonunda bir dizi sfra geldiinde neler olduunu btn Amerikan ocuklar bilirdi; ya bir patlama ya da havaya frlama. Trent ortalkta bir patlama olamayacak kadar ok ara gere olduunu dnd. Onlar ngiltere'deyken eve bir ey girmi olmalyd. Milyonlarca yl uzayda utuktan sonra yerekimine kaplp dnyaya gelen ve bacadan ieri giren bir tohum. Bacasndan girdii yer de Indiana Titusville'deki Bradbury'lerin eviydi. Bu baka bir ey olabilirdi, ama Trent'e tohum fikri daha uygun geliyordu. stelik bunun bir nemi yoktu. nemli olan, byle bir eyin gereklemi olmasyd. Bir de bundan sonra neler olaca. Trent arap mahzeninden karken kilidi kapatmakla kalmayp, anahtarn da yanna ald. Lew'un partisinde korkun bir ey oldu. lk konuklar geldikten krk be dakika sonra, saat dokuza eyrek kala. Trent ile Laurie daha sonra Lew'un annelerine bardn duydu. Lew, annelerine kendisine gsterdii sayg samalklarna konuklarn ellisi de gelmeden balad iin baryordu.

"Senin neyin var byle?" diye barrken Trent Laurie'nin elinin kk bir san gibi avucunun iine girdiini hissetti. "nsanlar ne diyecekler, bilmiyor musun?" diye baryordu Lew. "Blmdekilerin ne kadar dedikoducu olduklarn bilmiyor musun?" Annelerinin yant hafife hkrmak olmutu. Trent bir an iin annesine kar mthi bir nefret hissetti. Lew ile neden evlenmiti sanki? Yapt bu aptallk yznden bunlarn hepsini hak etmemi miydi? Trent kendinden utanarak bu dnceyi kafasndan att ve Laurie'ye dnd. Kzm yanaklarndan aa szlen yalar ve gzlerindeki o dilsiz ac, bak gibi sapland kalbine. "Asasl parti, deil mi?" diye fsldad Laurie. "yle." Trent kzn kimse duymadan rahata alaybilmesi iin kucaklayp ban omzuna ekti.

*** Tekrar Catherine Bradbury olmay hi bu kadar istememi olan Catherine Evans'n herkese yalan syledii anlalyordu. O ldrtc migreni balayal iki gn deil, tam iki hafta olmutu. Bu sre iinde hemen hemen hibir ey yememi ve on kilo kaybetmiti. Tarih blm bakan Stephen Krutchmer'in il karsna kanepe servisi yaparken birden gzleri kararm, dnya kendisinden uzaklar gibi olmutu. Hibir yeri tutmuyormu gibi ne devrilmi ve elindeki bir tepsi dolusu yiyecei Bayan Krutchmer'in o gece iin ald pahal Norma Kamal elbisesinin stne boaltmt. Brian ile Lissa grlty duyunca, pijamalar zerlerinde aaya inmilerdi. Aslnda Lew Baba ocuklarn drdnn de parti baladktan sonra aa inmelerini yasaklamt. O leden sonra aksi bir sesle, "niversite retmenleri partilerinde ocuk grmekten holanmaz," demiti. ocuklar annelerini diz km retmenlerin arasnda grnce, vey babalarnn kesin emirlerini unutup heyecanla salona koumulard. Lissa Asya Aratrmalar bakannn sol bbreine bir tekme indirmi, ondan iki ya byk ve on be kilo ar olan Brian da sonbahar dneminin konut okutman kadn minenin iine itivermiti. Kadn orada kller arasnda akn akn evresine bakmyordu. "Anne! Anne!" diyerek Brian annesini sarst. "Anne! Uyan!" Bayan Evans hafife kprdayarak inledi. "ikiniz de hemen yukar kn!" diye bard Lew.

ocuklar kendisini dinlemeyince, Lew elini Lissa'nn omzuna koydu ve kz acdan barana kadar skt. "Ben hallederim, siz abuk yukar..." "ek elini kzn stnden, orospu ocuu," dedi Trent herkesin duyabilecei bir sesle. Lew ve bu elenceyi grecek kadar erken gelmi dierleri, salonu holden ayran kemere dnd. Trent ile Laurie yan yana duruyordu. Trent vey babas kadar solgundu, ama yz sakin ve kararlyd. Partiye gelenlerden birka Catherine Evans'n ilk kocasn tanyordu; bunlar daha sonra baba ile oulun benzerliklerinin olaanst olduunu syleyebileceklerdi. Sanki Bili Bradbury, yerini alan bu aksi huylu adama meydan okumak iin mezarndan kalkm gibi. Lew, "Drdnzn de hemen yukar kmasn istiyorum," dedi. "Burada sizi ilgilendiren bir ey yok." Bayan Krutchmer, Norma Kamali elbisesinin n slak ama lekeleri temizlenmi olarak odaya dnmt. "Lissa'dan elini ek," dedi Trent. "Annemizin yanndan da ekil," dedi Laurie. Bayan Evans imdi dorulmu, elleriyle ban tutarak akn bir halde evresine bakmyordu. Ba ars bir balon gibi patlam, son iki haftadr ektii ac sona ermiti. Korkun bir ey yaptn, Lew'u utandrdn, hatta belki de kk drdn dnyor, ama ba arsnn gemi olmasnn rahatlyla buna aldrmyordu. Utan duygusu daha sonra gelecekti. imdi yalnzca ar ar yukar kp yatmak istiyordu. Lew salonun mutlak sessizliinde drt vey evladna bakarak, "Bunun cezasn ekeceksiniz," dedi. ocuklarn hepsine birden deil, sanki sularnn derecesini lermi gibi yzlerine teker teker bakyordu. Sra Lissa'ya gelince kz alamaya balad. Lew odaya, "Bu davranlar iin zr dilerim," dedi. "Karm kendilerine kar biraz gevek davranyor sanrm. Bunlar iyi bir ngiliz dadya..." "Eeklie gerek yok, Lew," dedi Bayan Krutchmer. Sesi ok yksek ve irkindi; biraz da anran bir eei andrmyor deildi. Brian korkuyla havaya srad, ablasna tutunarak alamaya balad. "Karn bayld. ocuklar da telaland." "Hakllar da," dedi minenin iinden koca gvdesini karmaya alan okutman. Pembe elbisesi grilemi, yz is karas olmutu." ocuklarn anneleri iin kayglanmalar normaldir. Kocalarn da karlar iin."

Bunu sylerken Lew'a anlaml bir bakla bakmt; ancak Lew onun bu bakn grmedi. Trent ile Laurie'nin annelerini yukar kartmalarn izliyordu. Lissa ile Brian da eref ktas gibi arkalarndan gidiyordu. Parti devam etti. Bu tr partilerde ho olmayan olaylar hemen rtlrd. Kocas parti verme niyetini akladndan bu yana sadece saat uyumu olan Bayan Evans, ba yasta deer demez dalmt. ocuklar Lew'un aadan gelen neeli kahkahalarn duyuyordu. Hatta Trent, onun fareyi andran telal ve rkek kars ortalkta olmad iin biraz rahatlam olacan dnd. Lew bir kere bile gelip karsnn nasl olduuna bakmad. Parti sona erene kadar. Son konuk da uurlandktan sonra adam yukar kp karsn uyandrd. Kadn rahibin nnde Lew'u kocala kabul edip etmedii sorulduundan beri her eye evet dediinden, bu istei de hemen yerine getirdi. Lew ban Trent'in odasndan ieri uzatt. "Hepinizi burada bulacam biliyordum," dedi. "Komplo kuruyorsunuz. Cezanz ekeceksiniz. Evet. Hem de yarn. Hemen yataklarnza gidip bunu dnmenizi istiyorum. imdi odalarnza gidin. Bir daha da ortalkta dolatnz duymayaym." Lissa ile Brian'n "ortalkta dolaacak" gleri kalmamt zaten. Yorgunluktan bitkin bir halde yataklarna yatar yatmaz uyudular. Ama Laurie Trent'in odasna geldi ve iki ocuk, vey babalarnn annelerine onun verdii partide baylmaya cesaret ettii iin barmasn dinlediler. Laurie yzn Trent'in omzuna gmerek, "Trent, ne yapacaz?" dedi. Trent'in yznde olaanst bir beyazlk vard. "Yapmak m? Hibir ey yapmayacaz elbette," dedi. "Ama bir ey yapmamz gerek, Trent! Anneme yardm etmeliyiz." "Hayr, buna gerek yok." Trent'in yznde hafif ama her naslsa korkun bir glmseme belirmiti. Bunu bizim iin ev yapacak," dedi. Saatine bakt. "Yarn leden sonra otuz drtte ev gereken her eyi yapacak." Sabah ceza sz konusu deildi; Lew Evans saat sekizdeki Norman Fethi'nin Sonulan dersiyle meguld. Ne Trent ne de Laurie buna atysa da, ikisi de memnundu. Lew onlar o akam alma odasna birer birer alp "biraz okayacan" sylemi, sonra da antasn alp kmt. Porsche'yi

altrdnda anneleri daha uyanmamt. Kollarn birbirlerine dayam mutfakta duran iki karde, Laurie'ye bir Grimm masalnn resmini hatrlatt. Lissa alyordu. Brian kendini tutabilmiti, ama yz ok solgundu ve gzlerinin altnda mor iler grnyordu. Brian Trent'e, "Bizi dvecek," dedi. "Eli de ok ardr." "Hayr." ki ocuk umutlu ama kukuyla baktlar aabeylerine. Lew dveceini sylemiti ve bundan Trent bile kurtulamazd. "Ama, Trent..." "Beni dinleyin imdi." Trent masann nne bir iskemle ekip ata biner gibi iki kn karsna oturdu. "Szlerimi can kulayla dinleyin. Bu ok nemli, hibirimiz en kk bir yanllk bile yapmamalyz." ri gzlerle sessizce aabeylerine baktlar. "Okuldan sonra hemen eve gelmenizi istiyorum... Ama keye kadar. Maple ve Walnut caddeleri kesine kadar. Tamam m?" "Evet, ama neden?" dedi Lissa. "Nedenini brak imdi." Gzleri parldyordu, ama Laurie bunun neeli bir parlt olmadn dnd. Hatta tehlikeli bir parlt bile denebilirdi. "Orada olun. Posta kutusunun yannda. Saat te, en ge eyrek gee orada olmalsnz. Anladnz m?" "Evet," dedi ikisi adna konuan Brian. "Anladk." "Laurie ile ben de orada olacaz, ya da sizden hemen sonra geleceiz." "Bunu nasl yapacaz, Trent?" diye sordu Laurie. "Ben okuldan saat te kyorum, sonra da bando almas var, otobs okuldan eve..." "Biz bugn okula gitmeyeceiz." "Gitmeyecek miyiz?" Lissa armt. "Trent, okuldan kaamazsn!" dedi. "Siz kendi iinize bakn. Unutmayn, saat te ya da en ge eyrek gee kede buluuyoruz. Biz gelmemisek orada bekleyeceksiniz, ama sakn bu eve girmeyin. Sakn!" Kkler gidince Laurie Trent'i yakalayp neler olduunu sordu.

"Bunun evde byyen o eyle bir ilgisi olduunu anladm,'" dedi. "Benim de okuldan kap sana yardm etmemi istiyorsan, neler olup bittiini bana da anlatmalsn, Brent." "Anlatacam, sakin ol. Annemi uyandrman istemiyorum. 0 bizi okula gnderir ve bu durumda planmz gerekletiremeyiz." "Peki, anlat!" "Aa gel, sana bir ey gstermek istiyorum."

***

Trent Laurie'nin aklna gelen eyi yapacandan emin deildi, ama kz her eyi kabul etti. Eer sz konusu Lew Baha'dan bir dayak olsayd yapmazd, ama annesinin salonda yle hareketsiz yatn grmek kz ok etkilemiti. "Evet, sanrm bunu yapmak zorundayz," dedi. Laurie koltuun kolundaki rakamlara bakyordu: 07:49:21 arap mahzeni artk bir arap mahzeni deildi. arap kokuyordu, yerde krk camlar vard ama mahzen imdi uzay gemisi Atlgann kumanda merkezine dnmt. Trent karsndaki bu makinelere baknca kuku ve huzursuzluktan az kalsn midesi bulanacakt. Laurie fsltyla, "Eer bir ey yapmazsak annemizi ldrecek," dedi. "Ne?" Trent ban hzla evirdi, ama Laurie kendisine bakmyordu. Krmz rakamlara bakyordu. Adeta hipnotize olmu gibi. Trent'in orada olduunun bile farknda deildi belki de. "steyerek deil," dedi Laurie. "Hatta ardndan zlebilir bile. En azndan bir sre. nk annemi kendince sevdiini sanyorum, annem de onu seviyor. Ama annemi daha beter hasta edecek ve bir gn..." Kz susup aabeyine bakt. Yzndeki bir ey Trent'i evlerindeki o garip eyden bile daha ok korkutmutu. Laurie aabeyinin kolunu tuttu. Eli buz gibiydi. "Bana bu ii nasl yapacamz anlat," dedi.

***

Lew'un alma odasna birlikte gittiler. Trent gerekirse aradn bulmak iin oday altst etmeye hazrd; ama anahtar st ekmecede, zerinde ALIMA ODASI yazan bir zarfn iinde buldu. Trent anahtar cebine att. ikinci kattaki duun sesi duyulduunda aa indiler; anneleri kalkmt. ki ocuk pn parkta geirdi. Hibiri bahsetmemi olsa da, bugne kadar yaadklar en uzun gnd. Devriye gezen polisi grp park tuvaletinde saklandlar. Bugn yakalanp okula gnderilecek gn deildi. Trent saat iki buukta Laurie'ye bir jeton verip parkn teki tarafndaki telefon kulbesine gtrd. "Bunu ille de yapmam m gerek?" diye sordu Laurie. "Dn geceden sonra onu korkutmak hi houma gitmiyor." "Olacaklar her neyse olduu zaman, annemin evde olmasn m istiyorsun?" Laurie daha fazla itiraz etmeden telefonu at. Telefon o kadar ok ald ki, annesinin evden ktn sand. Bu iyi de olabilirdi, kt de. Ama kayglanacak bir durumdu. Eer dardaysa, o saatten nce dnebilirdi ve..." "Trent, galiba evde..." "Alo?" dedi annesi uykulu bir sesle. "Anne, seni evde yok sanmtm." "Siz gittikten sonra tekrar yattm," dedi annesi. "Birden uykuya doyamaz oldum. Herhalde uyursam dn geceki o korkun..." "Anne, bir insan isteyerek baylmaz..." "Laurie, neden aradn? Bir aksilik mi var?" "Hayr, anne... ey..." Trent kz serte drtkledi. ine kyor gibi olan Laurie birden doruldu. "Beden dersinde yaralandm. Hafif bir ey..." "Yoksa hastaneden mi aryorsun?" "Hayr hayr. Bileimi incittim. Bayan Kitt gelip beni erkenden alman syledi. Ayamn stne basabilir miyim bilemiyorum. ok acyor."

"Hemen geliyorum. Ayan kprdatmamaya al, yavrum. Orada hemire var m?" "u anda yok. Ama merak etme, anne, dikkatli olacam." "Hemire odasnda m olacaksn?" "Evet." Laurie'nin yz kpkrmz kesilmiti. "Hemen geliyorum." "Teekkr ederim, anne. Gle gle." Trent kz kardeini kucaklad. "Aferin. Benim yapacamdan ok iyisini yaptn. Bana inanmazd." "Acaba bir daha benim szme inanacak m bakalm?" "nanacaktr. Yr haydi." Parkn VValnut Soka'na bakan tarafna getiler. Hava souktu. Gkte frtna bulutlar belirmi, dondurucu bir rzgr kmt. Be dakika bekledikten sonra annelerinin Subaru arabas nlerinden geip okul ynne sapt. Laurie aabeyinin elini tutup telefon kulbesine ekti. "Haydi, imdi de sen de Lew'u ara bakalm." Trent bir jeton alp tarih blmnn numarasn evirdi. Bir gece nce gz krpmamt; ama iler artk yoluna girmiti; sakin ve soukkanlyd. Saatine bakt. e eyrek vard. Bir saatten az kalmt. Uzaktan gk grlts homurtular geliyordu. "Tarih blm," dedi bir kadn sesi. "Ben Trent Bradbury'yim. vey babam Lewis Evans'Ia konumak istiyorum, ltfen." "Profesr Evans derste, ama saat..." "Biliyorum, saat buua kadar modern ngiliz tarihi var. arn ltfen, durum acil. Kars hakknda." Trent bir an bilerek duraklad. "Annem." Uzun bir sessizlik oldu, Trent kaygland. armayabilirdi, plannda byle bir olaslk yoktu. Kadn Lew'u

Kadn sonunda, "Hemen yandaki snfta," dedi. "Dersi biter bitmez arrm..."

"Ama benim beklemem gerek." "Fakat..." "Ltfen beni oyalamay brakp kendisini arr msnz?" "Pekl," dedi sekreter. "Eer bana ne iin..." "Hayr," dedi Trent. Kadn alnm gibi burnunu ekti, sonra Trent'i beklemeye ald. "Ne oldu?" diye sordu Laurie. Tuvalete gitmesi gereken biri gibi arln bir ayandan tekine aktaryordu. "Bekliyorum. armaya gitti." "Ya gelmezse?" Trent omuzlarn silkti. "O zaman mahvolduk demektir. Ama gelecektir. Bekle de gr." Trent sesinin daha gvenli kmasn isterdi; ama yine de planlarnn baarl olacana inanyordu. Baarl olmalyd. "Bu ii ok ge saate braktk." Trent ban sallad. Ge kalmlard ve Laurie bunun nedenini biliyordu. alma odasnn kaps meeydi ve epey salamd, ama ikisi de kilidi hakknda bir ey bilmiyordu. Trent Lew'un kilidi deneyecek zaman olmasn istemiyordu. "Ya gelirken kede Brian ile Lissa'y grrse?" "Tahmin ettiim kadar fkelenirse gz hibir ey grmeyecektir." "Ya telefona gelmezse?" "Gelecektir." Lew, "Alo?" dedi. "Ben Trent, Lew. Annem senin alma odanda. Ba ars balam olmal ki, yine bayld. Onu kendine getirtemiyorum. Hemen gelmelisin." Trent vey babasnn kaygland ilk eye amamt aslnda bu plannn nemli bir parasyd ama yine de fkesinden telefonu tutan parmaklar bembeyaz kesildi. "alma odam m? Orada ne ii vard?"

Trent fkesine karn sakin bir sesle konuabildi. "Temizlik yapyordu galiba." Sonra iini karsndan deerli tutan bir insan iin en son yemini sallad. "Yerler kt dolu." "Hemen geliyorum. Eer odada ak cam varsa kapatn. Frtna kacak." Hibir ey sylemeden telefonu kapatt. Tren de telefonu kapatnca Laurie, "Ee?" diye sordu. "Geliyor." Trent ac ac gld. "O kadar telaland ki, bana neden okulda olmadm sormad bile." ki ocuk Maple ve Walnut sokaklar kesine kotu. Gkyz artk iyice kararmt ve durmadan grlyordu. Kedeki posta kutusuna yaklarlarken Maple Soka klar ikier ikier yanmaya balad. Lissa ile Brian henz gelmemiti. Laurie, "Ben de seninle gelmek istiyorum," dedi, ama yznden yalan syledii belliydi. Bembeyaz kesilmiti, iri gzleri yalyd. "Olmaz. Sen burada Brian ile Lissa'y bekleyeceksin." Laurie YVelnut Soka'na baknca ocuklarn gelmekte olduklarn grd. Ama daha ok uzaktaydlar. Trent, "Gzel," dedi. "Siz nz Bayan Redlandn itinin arkasna saklanp Lew'un gemesini bekleyin. Sonra sokaa kabilirsiniz. Ama sakn eve girmeyin. Beni darda bekleyin." "Korkuyorum Trent." Gzalar yanaklarndan aa dklmeye balamt. "Ben de." Trent kardeini alnndan pt. "Ama az sonra hepsi bitmi olacak." Kz azn amadan Trent Maple Soka'ndaki evlerine doru komaya balad. Saat on iki geiyordu. Evin iinde durgun ve scak bir hava vard. Sanki her keye barut dklmt ve gremedii insanlar onlar patlatmak iin bekliyorlard. Bodrumdaki saatin 00:19:06'y gsterdiini grr gibi oldu. Lew gecikirse ne olacakt? Ama bunun iin kayglanacak zaman yoktu.

Trent nc kata koarken evin canlanmakta olduunu hissediyordu. Kendi kendine 'btn bunlarn hayal olduunu sylyordu, ama bir yanyla da gerek olduunu biliyordu. Lew'un odasna girdi, birka ekmeceyi a;p bulduu ktlar yere sat. Bu i ancak birka dakika srmse de, iini bitirdii anda Porsche'nin sesini duydu. Trent odadan kp imdi yzyl nceymi gibi gelen ilk delikleri atklar koridorun glgeleri arasna snd. Elini cebine sokup anahtar buldu. Sonra koridorun ucundaki bavul dolabnn kaplarn ap ieri girdi. Lew karsna var gcyle seslenerek yukar kouyordu. Trent kap aralndan onun kravat bir yana savrulmu, alnnda boncuk boncuk terlerle kotuunu grd. "Catherine!" diye bararak odasna doru kotu. Lew daha ieri girmeden Trent sakland yerden kp komaya balamt. Bir tek ans olacakt. Eer ilk denemede anahtar kilide sokamazsa... 'O zaman onunla boumak zorunda kalacam,' diye dnd. Onu yalnz gnderemezsem, ikimiz birlikte gideceiz. Trent kapy serte kapatrken bir an Lew'un akn yzn grd. Anahtar delie girdi. Lew kapya eriemeden evirip kilitledi. "Hey, ulan pi, ne yapyorsun? Catherine nerede? kar beni buradan!" Kap kolu bouna dnyordu. Sonra durdu, Lew ierden kapy yumruklamaya balad. "Beni buradan hemen kart, Trent! Yoksa lmne bir dayak yiyeceksin!" Trent yava yava geriledi. Omuzlar birden duvara arpnca soluu tutulur gibi oldu. Farknda olmadan kilitten kard anahtar yere dt. Sanki suyun altndaym gibi dnya dalgalanyordu gzlerinin nnde. Baylmamak iin rpnyordu. imdi Lew ierde kstrlm, annesi evden uzaklam ve kardeleri dardayken plannn baarl olacana inanmadn fark etti. Kap kolu saa sola dnyordu. "kar beni buradan!" "Saat drde eyrek kala kartacam, Lew." Trent'in sesi titriyordu. "Eer drde eyrek kala hl oradaysan." Aadan bir ses geldi. "Trent? yi misin, Trent?"

"Laurie!" "yi misin, Trent?" "Lissa?" "Hey, Trent, iyi misin?" "Ya Brian?" Trent saatine bakp da 3:31 olduunu grnce dehete kapld. Ya saati geriyse? "kn dar!" diye bararak merdivene kotu. "Hemen evden kn!" nc kat koridoru nnde uzuyor gibiydi. Ne kadar koarsa kosun sonu gelmiyordu. Lew kapy yumruklayp kfrler ediyor, dardaysa gk grlyordu; evin derinliklerinden canlanan makinelerin gmbrts geliyordu. Trent basamaklar er er atlayarak inmeye balad. Kardeleri aada kendisini bekliyordu. "Dar!" diye baran Trent ocuklar ak kapdan dardaki frtnaya iteledi. "abuk olun!" "Trent, ne oluyor?" diye sordu Brian. "Eve ne oluyor? Sallanyor sanki!" "Evet." Bodrumdan balayan yuvalarnda oynamaya balamt. bir sarsntyla Trent'in gzleri

Trent Brian' kucaklad. Laurie de Lissa'y yakalayp dar frlad. Trent evin altnda bir deprem olduunu hissediyordu. Brian'la kapdan dar koarken elektrik mavisi bir n dar bodrum pencerelerinden fkrdn grd. Camlarn krldn duydu. Kapdan karken evin ayaklar altnda ykseldiini hissetti. ocuklar frtna nedeniyle gece kadar karanlk olan sokaa knca dnp arkalarna baktlar. Maple Soka'ndaki ev kendini toparlar gibiydi. Artk dz ve somut bir hali yoktu. Altndaki atlaklar evredeki araziye de yaylmt. Toprak sanki evin umasna engel olmak iin ykseliyor gibiydi. Trent Lew'un odasnn nn hl yandn nc kat penceresine bakt. Oradan gelen cam sesini duyduunu sand ama sonra

'Hayal bu,' dedi; o grltde cam angrtsn nasl duyabilirdi ki? Laurie bir yl sonra kendisine vey babalarnn ln duyduunu syleyecekti. Evin temelleri atrdad. Altndan gz kamatrc mavi bir alev frlad. ocuklar gzlerini rterek geriye kat. Makinelerin uultusu duyuldu. Toprak son bir abayla eve sarldktan sonra birden evi brakt. Ev yerden bir kar ykseldi ve parlak mavi bir alevin stnde durdu. Ev nce ar ar ykseldi, sonra hz kazand ve kapkara bulutlarn arasnda kayboldu. "Evimiz utu, Trent," dedi Brian. "Evet." "Belki de gittii yerde Normanlar ve Saksonlar merak eden insanlar vardr," dedi Lissa. Trent ile Laurie birbirlerini kucaklayp glmeye balad. Tam o anda yamur balad. Kar komular Bay Slattery yanlarna gelmiti. Adamn fazla bir sa yoktu, olanlar da kafasna yapmt. Gk grltsn bastrmaya alarak, "Ne oldu?" diye bard. "Burada ne oldu?" Trent kz kardeini brakp Bay Slattery'ye bakt. "Gerek Uzay Servenleri," dedi. ocuklar hep birden glmeye balad. Bay Slattery bo temel ukuruna bakt, sonra cesareti bir yana brakp evine dnd. Yamurun bardaktan boanrcasna yamasna karn ocuklar evine armamt. Ama bu ocuklarn umurlarnda deildi. Kaldrm kenarna oturdular. Laurie Trent'in kulana, "zgrz artk," diye fsldad. "Daha da iyisi, annem zgr artk." Trent kolunu iki yannda oturan kardelerinin omuzlarna att ve akr akr yaan yamurun altnda annelerini beklemeye koyuldular.

8 Oynayan Parmak
Takrt baladnda Howard Mitla karsyla yaad Queens'teki dairesinde yalnzd. Howard New York'un pek tannmayan yeminli muhasebecilerinden biriydi. New York'un yine pek tannmayan dii yardmclarndan Violet Mitla, kedeki dondurmacya gitmek iin haberlerin bitmesini beklemiti. Haberlerden sonra Riziko vard ve Violet o yarmadan pek holanmazd. Bunun nedeninin sunucu Alex Trabek'in sahtekr bir din adamna benzemesi olduunu sylese de, Howard gerei bilirdi: Riziko, Violet'in kendini aptal hissetmesine yol amaktayd. Takrt sesi yatak odasna giden ksa koridordaki banyodan geliyordu. Howard sesi duyar duymaz birden irkildi. ki yl nce parasn kendi cebinden deyip pencereye taktrd kaln tel rgden ieri bir hrsz ya da esrarke girmi olamazd. Bu daha ok banyo kvetine girmi bir farenin grltsne benziyordu. Howard seslerin kendiliinden kesileceini umarak bir sre bekledi. Ama reklamlar balaynca istemeye istemeye kalkp banyoya yrd. Banyo kaps aralk olduundan takrt sesini daha iyi iitebiliyordu. Mutlaka bir fare olmalyd. Kk peneleriyle porselen yzeyi kazmaya alyordu. "Lanet olsun!" diye sylenerek mutfaa girdi. Gaz oca ile buzdolabnn arasnda bir iki temizlik malzemesi duruyordu: Bir yer bezi, bir kova, bir sprge ve fara. Howard bir eline frasna yakn yerden tuttuu sprge sopasn, bir eline fara ald ve silahlanm olarak kk oturma odasndan geip banyo kapsna doru yrd. Ban ileri uzatm dinliyordu. Takrt devam ediyordu. ok hafif bir sesti. Belki fare bile deildi, ama yine de... Televizyondaki Alex Trebek, "Bu deli Rus ayn gecede bakland, bouldu ve kendisine ate edildi..." diyordu. "Lenin kimdi?" diye yarmaclardan biri sordu.

"Rasputin kimdi, ku beyinli?" diye mrldand. Howard Mitla. Fara sprgeyi tutan eline aktard, bo elini kap aralndan sokup at. Sonra ieri girip hzl adamlarla tel rg kapl pencerenin altndaki kvete doru yrd. Farelerden, ayak altnda kouan (ve kimi zaman da sran) btn kk ve tyl eylerden nefret ederdi. Ancak Helis Kitchen'da yetimi bir ocuk olarak, onlardan birini ortadan kaldrmak istediin takdirde, bunu bir an nce yapmak gerektiini bilirdi. Koltuunda oturup da sesi duymazdan gelmenin bir yarar yoktu. Vi haberler srasnda iki bira imiti ve dondurmacdan gelince ilk ii tuvalete gitmek olacakt. Eer kvette bir fare varsa kyameti koparacak ve kendisinden erkeklik grevini yapp onun iini bitirmesini isteyecekti. Hem de ok acele. Banyo kvetinde el duundan baka bir ey yoktu. Duun borusu da l bir ylan gibi yatyordu. Takrt da ya yaktnda ya da ieri girdiinde kesilmi, ama imdi tekrar balamt. Arkasnda. Howard dnp muslua doru adm atarken sprgenin sapn kaldrd. Sopay tutan eli gz hizasna kadar ykseldi ve birden dondu. Olduu yerde kald. enesi a'd Eer evyenin stndeki di macunu lekeli aynaya bakm olsayd, bir rmcek a inceliindeki parlak tkrk ipliinin, dili ile dama arasnda belirdiini grecekti. Musluun deliinden bir parmak ykseliyordu. Bir insan parma. Parmak sanki kefedildiini anlam gibi bir an durdu. Sonra pembe porseleni dokunarak tanyacakm gibi yine hareket etmeye balad. Beyaz lastik kapaa eriti, zerinden doland, sonra yine porselene indi. Takrt sesini karan, bir sann kck peneleri deildi. Dnp durduka porselene dokunan parman ucundaki trnakt. Howard aknlkla bir lk att, sprgeyi elinden att gibi kapya kotu. Ama kapdan kacak yerde omzunu duvara arpt, gerileyip bir daha denedi. Bu defa dar kmay baard, kapy ardndan kapatt, soluk solua kalm bir halde srtn kapya dayayp durdu. Kalp atlar, boynundaki mors iaretleriydi sanki. Orada uzun zaman kalm olamazd tekrar dnebildiinde, Alex Trebek hl o geceki yarmaclara Riziko sorularn sormaktayd ama bu sre iinde ne zamann getiini hissetmi, ne de nerede ve hatta kim olduunu fark etmiti. Kendisini dalgnlndan kurtaran, ifte puan iaret eden elektronik zil sesi oldu. Alex, "Uzay ve havaclk kategorisi," diyordu. "Mildred, yedi yz dolarn var, ka para koymak istiyorsun?" Mildred yant olarak anlalmaz bireyler mrldand.

Howard kapdan uzaklap oturma odasna dnd. Fara hl elindeydi. Bir an ona bakt, sonra halnn stne drd. Howard Mitla titrek bir sesle, "Onu grmedim," diye mrldanarak koltuuna kt. "Pekl, Midred, ite be yz dolarlk sorun: Bu hava kuvvetleri deneme alannn zgn ad Miroc Deneme Alan'yd." Howard televizyona bakyordu. Saatli radyo kadar iri bir kulakl kulana takm olan ufak tefek kadn dnyordu. "Onu grmedim," dedi Howard. "Vandenberg Hava ss nedir?" diye sordu Mildred. "Edwards Hava ss nedir, ku beyinli?" dedi Howard. Ve Alew Trebek, Howard'n bildiini onaylarken, Howard, "Grmedim," diye tekrarlad. Ama Violet az sonra dnecekti ve sprgeyi banyoda brakmt. *** Alex Trebek yarmaclara ve izleyicilere oyunun henz bitmediini ve ikinci blmnde durumun deiebileceini syleyerek bir ara verdi. Ekrana gelen bir politikac kendisinin neden yeniden seilmesi gerektiini aklamaya balad. Howard istemeye istemeye ayaa kalkt. Dizleri yeniden tutmaya balamt, ama yine de banyoya dnmek istemiyordu. "Bak, bu ok basit, "dedi kendi kendine. "Bu gibi eyler hep basittir. Bir anlk bir hayal grdn, byle eyler herkesin bana gelir. Bunlar duymamann nedeni, insanlarn byle eylerden sz etmekten holanmamalardr... Hayal grmek insan utandran bir eydir. Vi gelip de sprgeyi grnce sana neler evirdiini sorarsa..." Televizyondaki politikac sr sylermi gibi bir sesle, "Konunun aslna indiinizde," diyordu. "Nassau le Nfus Dairesi'nin banda namuslu ve yetenekli bir insan m grmek istiyorsunuz, yoksa bu ilerden haberi olmayan baka birinin merkezden gnderilmesini mi?" "Kesinlikle borulardaki havayd," dedi Howard, kendisini banyoya gitmeye zorlayan sesin hi de hava sesine benzemediini bilerek. Ama kendi sesini duymak, daha kararl bir ekilde yrmesini salamt. Ayrca Vi az sonra dnecekti. Kapnn dnda durup ieriye kulak verdi.

'Tak, tak, tak.' Dnyann en ksa boylu kr, bastonuyla porselene vuruyor; evresini anlamaya alyormu gibi. "Borulardaki hava!" dedi Howard gl bir sesle. Banyo kapsn at. Eildi, sprgenin sapn kapt ve dar ekti. Hava deliinde kaln tel rgs ve yerdeki eski muambasyla kk odaya iki admdan fazla girmemi, musluun iine ise hi bakmamt. Darda durup kulak verdi yine. Tak, tak, tak.' Howard sprge ile fara gaz oca ile buzdolab arasndaki darack bolua yerletirdikten sonra oturma odasna dnd. Bir an durup banyo kapsna bakt. Kap aralkt ve sar k kck koridora dmt. "I sndrsen iyi edersin. Vi'nin byle eylere nasl kzdm bilirsin. Hem ieri girmen gerekmez. Elini kap aralndan uzatp dmeyi evirmen yeter." Ama dmeye uzanrken ya bir ey eline dokunursa? Ya parmana bir baka parmak deerse? Buna ne dersin, ha? Sesi hl duyuyordu. Acmasz bir ey vard seste. ldrtn bir ey. 'Tak. Tak. Tak.' Ekranda Alex Trebek ifte riziko kategorilerini okuyordu. Howard gidip sesi biraz ykseltti. Sonra yine koltuuna oturdu, kendi kendine banyodan hibir ses gelmediini syledi. Borulardaki havadan baka. Vi Mitla ok nadir grnecek kadar zarif hareketleri olan kadnlardand... Ama Howard yirmi bir yllk karsnn yle pek de narin olmadn bilirdi. Yemek yemesi, imesi, almas, dans etmesi ve sevimesi hep ok canlyd. imdi de eve kk bir frtna gibi girmiti. Gsnn sol tarafna bastrd kahverengi bir kt torba vard elinde. Paketi hi duraklamadan mutfaa gtrd. Howard kdn atrtsn, sonra da buzdolab kapsnn alp kapandn duydu. Vi odaya dnnce mantosunu kocasna doru frlatt. "unu assana. Benim iim geldi!" "Olur, Vi." Howard kolunda Vi'nin lacivert mantosu kalakald. Baklar koridordan geip banyoya giren karsnn zerindeydi.

"Elektrik irketi klar ak brakmana ok sevinecek, Howie," diye seslendi kars. "Bilerek ak braktm. Dndnde ilk iinin oraya girmek olacan biliyordum." Vi gld. Howard onun elbiselerinin hrtsn duydu. "Beni ok iyi tanyorsun. nsanlar birbirimize k olduumuzu syleyecek." 'Ona sylemelisin, onu uyarmalsn,' diye dnd Howard. Ve byle bir ey yapamayacan anlad. Ne diyebilirdi ki? 'Dikkat et, Vi, musluktan bir parmak uzanyor, eer musluu aacak olursan parman sahibinin parman gzne sokmamasna dikkat et e mi?" Borulardaki hava ile kendisinin fare korkusunun yaratt bir hayaldi bu. Aradan geen dakikalarda buna inanmaya balamt bile. Ama yine de, Vi'nin mantosu kucanda orada durup karsnn barp barmayacan bekledi. Sonsuz gibi gelen on on be saniye sonra karsnn l duyuldu. "Aman Tanrm! Howard!" Howard mantoyu gsne bastrarak havaya srad. I Normale dnmeye balam olan kalp atlar yeniden Mors alfabesi hznda atmaya balad. Konumak istedi, ama boaz dmlenmiti sanki. "Ne?" diyebildi sonunda. "Ne oldu, Vi?" "Havlular! Yars yere ylm! Ne oldu burada?" "Bilmiyorum," diye seslendi Howard. Kalbi yerinden kopacakm gibi atyordu. Midesindeki o bulantnn rahatlamam, yoksa korku mu olduunu kestiremiyordu. Banyodan kmak iin ilk davrandnda havlular devirmi olmalyd. "Hayaletler olmal," dedi Vi. "ikyet etmek istemiyorum, ama klozet kapan indirmemisin yine." "zr dilerim." "Hep zr dilersin zaten. Kimi zaman helaya dp boulmam istiyorsun diye dnmyorum deil hani." Vi klozet kapan indirdi. Howard mantoyu gsne bastrm olarak bekledi. Alex Trebek, "Bir oyunda en ok gol atma rekoru kimde?" diye soruyu okudu. "Tom Seaver kimdi?" dedi Mildred.

"Sersem, Roger Clemens," dedi Howard. Fo! Sifon ekilmiti. Bekledii an (Howard bunun ancak imdi farkna varmt) gelmiti. Duraklama sonsuz bir zaman dilimiydi sanki. Sonra musluun alrken kard gcrty duydu (o contay da bir trl deitirememiti), ardndan su boald ve Vi ellerini ykad. lk atmamt. Elbette, nk parmak diye bir ey yoktu. Howard, "Borulardaki hava," dedi daha bir gvenle ve karsnn mantosunu asmaya gitti. Vi eteini dzelterek dar kt. "Dondurma aldm," dedi. "stediin gibi vineli ve vanilyal. Ama ondan nce benimle bir bira ier misin? American Grain aldm. Daha nce adn hi duymamtm ama, alt kutuluk bir paket aldm. Denemeden bilemezsin, deil mi?" Vi'nin akacl kendisini ilk tandnda pek houna gitmise de, yllar getike epey bayatlamt. Ama imdi korkusu getiine gre bir bira iyi giderdi. Vi yeni biradan bir bardak getirmek iin mutfaa girerken, Howard korkusunun gememi olduunu fark etti. Musluun deliinden evresini yoklayarak kan gerek bir parmak grmektense, hayal grm olmak daha iyiyse de; bu bile keyifli bir akam geirilmesini engellemeye yeterdi. Howard tekrar koltuuna oturdu. Alex Trebek Son Riziko kategorisini ki, bu altml yollar olacakt aklarken Howard hayal gren bir karakterin bulunduu televizyon programlarn hatrlamaya alt. Bu insanlarn ya saralar olurdu ya da beyin tmrleri. Vi iki bardak birayla odaya girerken, "O marketi Vietnamllardan hi holanmyorum," dedi. "Kaypak insanlar." ileten

"Kaypaklk yaparken yakaladn m?" diye sordu Howard. Kendisi Lah'lar olaanst insanlar olarak grrd, ama o gece buna pek aldrd yoktu. "Hayr," dedi Vi. "Hibir ey grmedim. Bu da beni daha ok kukulandryor ya. Babam, 'Glmseyen bir insana asla gvenme,' derdi. Ayrca derdi ki... Howard, sen iyi misin?" Howard normal grnmeye alarak, "yle mi dedi, " ha?" diye sordu. "Aman ne ho. Rengin bembeyaz. Hasta falan m oluyorsun yoksa?"

Hayr, demek isterdi Howard. 'Hasta talan olmuyorum, bu ok hafif kalr aslnda. Ya sara oluyorum, ya da beynimde tmr var. Buna ne dersin, Vi?' "ok almaktandr herhalde," dedi. "Sana yeni mteriden sz etmi miydim. St. Anne Hastanesi." "Ne olmu?" "Bir fare yuvas." Bunu syler sylemez aklna yine banyo geldi. "Rahibelere muhasebecilik yaptrtmamah. Biri bunu salama balamak iin ncil'e koydurtmal." "Bay Lathrop'un seni kle gibi kullanmasna ses karmyorsun," dedi Vi. "Eer kendini savunmazsan bu byle gidecek. Kalp krizi mi geirmek istiyorsun?" 'Sara veya beyin tmr de istemiyorum. Tanrm, ne olur bu gelip geici bir ey olsun. Tamam m? Bir kere yaanan ve bir daha hi tekrarlamayan bir beyin bozukluu. Tamam m? Ltfen.' "Elbette istemezsin. Daha geen gn Arlene Katz; 'Elli yan altndaki erkekler kalp krizi geirdikleri takdirde muhtemelen bir daha hastaneden kmazarm,' dedi. Sen krk bir yandasn. Direnmeyi bilmelisin. Her eye evet demelisin." "Haklsn sanrm." Alex Trebek son Riziko yantn verdi: "Bu hippi grubu Birleik Devletler'i bir otobsle bir utan teki uca getiklerinde, yanlarnda yazar Ken Kesey vard." Son Riziko mzii almaya balad. ki erkek yarmac yantlarn yazd. Mildred arm grnyordu. Son anda o da bir ey yazd. Halinden yazma heveslisi olmad belli oluyordu. Vi birasndan bir yudum ald. "Hey! Hi de kt deilmi! Hem de altlk paketi iki dolar altm yediye!" Howard da iti. Birann pek zellii yoktu ama, slakt ve hi olmazsa souktu. Sakinletiriciydi... Erkek yarmaclarn hibiri yanta yaklaamamt. Mildred de yanlmt, ama hi olmazsa fazla uzak deildi. "Merry Men kimdir?" diye yazmt. "Merry Pranksters, budala," dedi Howard. Vi hayran hayran kocasna bakt. "Btn yantlar biliyorsun sen, Howard."

"Keke bilseydim," diye iini ekti Howard. Howard biraya fazla dkn deildi, ama yine de o gece Vi'nin bu yeni kefinden kutu iti. Vi espri frsatn karmayarak, "Bu kadar holanacan bilseydim eczaneye urayp rnga alrdm," dedi. Howard glmser gibi yapt. Aslnda birann uyumasn kolaylatracan umuyordu.Yardm almad takdirde uyuyamayacandan ve banyonun musluu iinde grdn sand eyi dneceinden korkuyordu. Ancak Vi'nin sk sk syledii gibi, birada bol miktarda P vitamini vard ve saat sekiz buukta kars geceliini giymeye gittiinde, Howard da istemeye istemeye kalkp iini yapmaya gitti. nce musluun iine bakt. Herhangi bir ey yoktu. Bu rahatlatcyd ite (sonuta beyin tmr olasl da olsa, hayal grmek gerek bir parmaktan iyiydi), ama yine de borunun iine bakmaktan holanmyordu. Deliin banda sa tellerini ve den firketeleri tutmak iin kullanlan madeni delikli para yllar nce kaybolduundan, geriye sadece parlak elik bir halka iinde, karanlk bir delik kalmt, insana bakan bir gz ukurunu andryordu. Howard lastik tpay alp delii tkad. Bu daha iyiydi ite. Howard musluktan uzaklat, klozet kapan kaldrd (ii bittikten sonra indirmedii zamanlar Vi ok kzard ama, kendisi ii bitirdiinde bir kere bile kaldrdn grmemiti). Howard ihtiyac acil olduunda hemen iemeye balayan (ve kalabalk genel tuvaletlerde, arkasnda bekleyen insanlar dndke hi ieyemeyen) insanlardan biriydi. imdi de, penisini dorultmakla hedefe iemeye balama arasndaki bir iki saniyede, her zaman yapt gibi asal saylar saymaya balad. Tam on e gelmi ve iemeye balamak zereydi ki, birden arkasnda 'plok' diye bir ses duydu. drar kesesi lastik tapann borudan ekildiini, beyninden bile nce fark edip birden (ve ac vererek) kapand. Bir an sonra o ses merakl parmak dnerken porselene srtnen trnan sesi yine balad. Howard'n teni birden buz gibi oldu ve altndaki eti kaplayamayacakm gibi bzld. Bir tek damla i tuvalete derken penisi elinin iinde, kabuunun gvenliini arayan bir kaplumbaa gibi gerileyerek bzld. Howard biraz sendeleyerek de olsa muslua gidip bakt. Parmak geri gelmiti. ok uzun olmas dnda normal bir parmakt bu. Howard anormal derecede uzun olmayan trna ve ilk iki boumu

grebiliyordu. Parmak aratrmaya devam etti.

onun

gzleri

nnde

vurmaya

ve

evresini

Howard eilip musluun altna bakt. Yerden kan borunun ap be alt santimden fazla deildi. Bir kolun saca genilikte deildi yani. Ayrca lavaboya girmeden sert bir dn yapyordu. Peki yleyse parmak nereye balyd? Nereye bal olabilirdi? Howard yine doruldu ve bir an iin bann boynundan kopup havalanacan sand. Gzlerinin nnde kara benekler belirdi. 'Baylacam,' diye dnd. Tpk korkan bir yolcunun trende imdat kolunu ekmesi gibi, sa kulakmemesini tutup skca ekti. Ba dnmesi geti, ama parmak hl oradayd. Bu bir hayal deildi. Nasl olabilirdi ki? Trnan zerinde bir damla su ve onun altnda incecik bir beyazlk gryordu, sabun olmalyd bu. Vi tuvaletten kmadan nce ellerini ykamt. 'Hayal de olabilir ama. Elbette olabilir. zerinde sabun ve su grdm diye bunun hayal olmadn syleyemezsin ki. Ve dinle, Howard, eer hayal etmiyorsan, o zaman onun orada ii ne? Oraya nasl girdi ki? Ve nasl oldu da Vi onu grmedi?' 'ar onu,' diyordu beyni ve hemen ayn anda emri geri alyordu. 'Hayr!' arma! Eer sen grmeye devam edersen ve o grmezse...' Howard gzlerini kapatt ve bir an sadece kzl k parltlar ve kendi lgn kalp atlar olan bir dnyada yaad. Gzlerini atnda parmak hl oradayd. Gergin dudaklar arasndan, "Nesin sen?" diye fsldad. "Nesin sen ve burada ne iin var?" Parmak o kr krne aratrmasn aniden durdurdu. Bir kere dnd, sonra Howard'a doruldu. Howard geriledi, boazna kadar ykselen l bastrmak iin ellerini azna gtrd. Gzlerini ondan ayrmak, arkasna bakmadan banyodan kamak (Vi ne dnrse dnsn) istiyordu ama, o an fel olmu gibi, imdi organik bir periskopu andran o pembe, beyaz parmaktan ayramyordu gzlerini. Parmak birden ikinci boumundan kvrld, ucu aaya indi, porselene dokundu ve tklayarak aratrmasna devam etti. "Howie, helaya m dtn?" diye seslendi Vi. "imdi geliyorum," diye lgncasna neeli bir sesle bard Howard.

Tuvalete dm olan bir damla iin zerine sifonu ekti, sonra musluktan uzak durmaya alarak kapya doru yrd. Ancak aynada kendini grmt; gzleri irilemiti, rengi bembeyazd. Dar kmadan yanaklarn serte imdikledi ve sonra bu ksack zaman iinde yaamnda ziyaret ettii en korkun ve en inanlmaz yer olan banyodan uzaklat.

***

Vi kocasnn neden bu kadar oyalandn anlamak iin mutfaa girdiinde, Howard' buzdolabna bakarken grd. "Ne aryorsun?" dedi. "Bir Pepsi. Lah'a gidip alaym bari." " bira ve koca bir tabak vineli, vanilyal dondurma zerine mi? Patlayacaksn, Harold!" "Patlamam." Ama bbreklerini boaltamazsa patlayabilirdi. "yi olduundan emin misin?" Vi kocasna eletirir gibi bakyorsa da, sesi daha yumuak ve kayglyd. "Korkun grnyorsun." "Eh, broda gribe yakalanm birka insan vard, belki de..." "Gerekten ihtiyacn varsa ben gider alrm." "Hayr, gidemezsin," dedi Howard. "Geceliini giymisin bak... Ben ceketimi giyerim." "Howard, sen en son ne zaman kontrolden getin, ha? Uzun zaman oldu, ben unuttum bile." "Yarn bakarm." Howard paltolarnn asl olduu kk blmeye girdi. "Sigorta dosyalarndan birinde olacak." "Bir an nce yaptrsan iyi olur. Ve ille de lgnlk edip dar kacaksan, atkm al." "Tamam." Howard paltosunu giydi, karsnn ellerinin titrediini grmemesi iin srtn dnerek dmelerini ilikledi. Dndnde Vi banyoya giriyordu. Howard bir sre sessizce durup karsnn ln beklerken, musluktan akan suyun sesini duydu. Ardndan Vi gayet normal bir ekilde dilerini fralamaya balad. Howard biraz daha bekledi; birden aklndan, durumunu aka belirten iki szck geti: 'Aklm kaybediyorum.'

Olabilirdi, ama bir de gerek vard: Eer bir an nce iemezse ok utanaca bir kazaya urayacakt. Ama hi olmazsa bu zebilecei bir sorundu ve bundan dolay da belirli bir rahatlama hissediyordu. Kapy at, dar admn atarken durup Vi'nin atksn askdan ald. 'Howard Mitla, yaamndaki bu ilgin gelimeyi karna ne zaman syleyeceksin?' diye bir soru belirdi aklnda. Howard bu dnceyi kafasndan kovup atknn ularn paltosunun yakalar iine soktu.

***

Mitla'larn dairesi Hawking Soka'ndaki dokuz katl apartmann drdnc katndayd. Sa tarafta ve yarm blok tede, Havvking ve Queens bulvarlarnn birletii kede Lah'n yirmi drt saat ak olan marketi vard. Howard sola dnp binann sonuna kadar yrd. Burada, apartmann arkasna giden dar bir sokak vard. Sokan iki tarafnda p bidonlar sralanmt. Bunlarn arasnda da evsiz yurtsuzlarn gazeteleri serip dek yaptklar yerler bulunuyordu. O akam sokakta kimsenin olmamas Howard' ok sevindirmiti. Howard birinci ve ikinci bidonlar arasna girdi, fermuarn zd ve iemeye balad. lk bata duyduu rahatlama ylesine bykt ki, akamn skntlarna karn her eyi unutmu gibiydi, ancak ak azalnca durumu yine aklna geldi ve kayg sinsice beynine bir daha sokuldu. Durumunun savunulacak bir yan yoktu. inde scak ve gvenli bir dairenin bulunduu apartmann duvarna iiyor ve bir gren olur korkusuyla sk sk ban evirip bakyordu. Bylesine savunmasz bir durumda bir soyguncunun ya da esrarkein gelmesi ok kt olurdu, ama ondan da kts, tand birilerinin rnein 2C'de oturan Fenster'lerin ya da 3F'den Dattlebaum'larngelmesiydi. Onlara ne diyebilirdi? Ve o aznda bakla slanmayan Alicia Fenster kim bilir Vi'ye neler anlatrd? Howard iini bitirdi, fermuarn ekti, sokan bana yrd. Her iki yanna baktktan sonra Lah'a gidip zeytin tenli, glmseyen Bayan Lah'tan bir kutu Pepsi ald. Hep glmseyen kadn "Bu akam renginiz ok solgun, Bay Mitla." dedi. yi misiniz?" Musluktan mikrop kaptm galiba," dedi Howard. Ama kadn glmsemesi arasnda kalarm atnca ne sylediini fark etti. "Broda yani,'' dedi.

' Aman sk giyinin,' dedi kadn. "Radyo souk hava dalgasnn geldiini syledi." "Teekkr ederim." Howard kt. Eve dnerken Pepsi'yi ap kaldrma boaltt. Banyosunun dman topra olduu gz nne alndnda, o gece baka bir ey imemesi akllca olurdu. Eve girdiinde Vi'nin yatak odasndan gelen horlamasn duydu. bira karsn hemen yere serivermiti. Bo kola kutusunu mutfak tezghnn zerine brakt, sonra gidip banyo kaps nnde durdu. Bir an sonra da ban kapya dayad. 'Tak... tak... tak...' "Seni namussuz," diye fsldad. Howard o gece, on iki yanda kampa gittiinde annesinin di frasn eyalar arasna koymay unuttuunu anlad gnden bu yana ilk kez dilerini fralamad.

***

Howard Vi'nin yanna uzanm dinliyordu. Banyoda parman bir an bile ara vermeden evresini kefe altn duyuyordu. Aslnda her iki kap kapal olduu iin duymadn biliyordu, ama duyduunu hayal ediyordu, ki bu da ayn derecede ktyd. 'Hayr deil, 'diye dnd. 'Hi olmazsa hayal ettiini biliyorsun. Ama parman varl konusunda o kadar emin deilsin.' Ancak bu fazla rahatlatc bir ey deildi. Uyuyamyordu ve yine sorununu zmeye yanamamt. Ama yaamnn geri kalannda dar kmak iin, mazeret uydurup sokak kelerine ieyemeyeceini biliyordu. Bunu krk sekiz saat bile srdremezdi. Ya byk tuvaletini yapmas gerektiinde ne olacakt? Son Riziko'da hi rastlamad bir soruydu bu ve yantnn ne olduu konusunda hibir fikri yoktu. Ama en azndan sokakta yapamayacandan emindi. Kafasnn iindeki ses, 'Belki de o lanet eye alrsn,' dedi. Hayr. lgnca bir fikirdi bu. Vi ile yirmi bir yldr evli olmasna ramen, o banyodayken tuvalete giremezdi. Btn devreleri bir anda kapanrd. Oysa kendisi tra olurken, kars tuvaletin stnde oturup hem iini grr hem de gnn anlatabilirdi. Ama Howard bunu yapamazd. Byle bir adam deildi.

'O parmak kendi kendine yok olup gitmezse, yapn deitirmeye bak sen de,' dedi iindeki ses. Howard ban evirip komodinin stndeki saate bakt. Sabahn ikisiydi ve ii gelmiti. Howard kalkp sessizce dar kt, 'Tak tak,' seslerinin gelmekte olduu banyonun kapal kaps nnden geti, mutfaa girdi. Kk tabureyi mutfak lavabosunun nne ekti, stne kt ve kula Vi'nin kalkmasna kar kirite olarak delie nian ald. Sonunda baarmt, ama asal saylar listesinde yz krk yediye kadar saydktan sonra. Tabureyi yerine koydu, yatana dnd. 'Bu byle devam edemez, uzun sremez. Yapamam,'diye dnyordu. Ertesi sabah saat alt buukta alnca Howard yataktan kalkt, ayaklarn sryerek banyoya yrd, ieri girdi. Lavabo botu. "Tanr'ya krler olsun," diye titrek bir sesle sylendi. inde byk bir rahatlama oldu. "Tanrm, sana..." Parmak birden delikten frlayverdi, sanki kendisine seslenilmi gibi. kere hzla dnd, sonra bkld ve kendisine yneldi. Howard geriledi. Parman ucu inip kalkyordu... Sanki kendisine el sallarm gibi. 'Gnaydn Howard, naslsn bakalm?' "Lanet olsun!" diye mrldand Howard. Tuvalete dnd. Israrla iemeye alt ama baaramad. Birden fkelendi... Dnp lavabodaki o lanet eyi yakalad gibi maarasndan ekip yere frlatmak,.plak ayaklaryla zerinde tepinmek istedi. "Howard?" diye uykulu bir sesle seslendi Vi. Kapya vurdu. "kyor musun?" "Evet," dedi Howard normal olmaya alan bir sesle. Sifonu ekti. Vi'nin sesinin normal olup olmadna aldrd ya da umursamad aka belliydi, hatta kocasnn nasl grndne de bakmad. Akamdan kalmayd. "Bam berbat," diyerek Howard'n yanndan geti, geceliini kaldrd ve iini pat diye yapt. Bir eliyle de alnn tutuyordu. "Bir daha American Grain falan istemem," dedi. " ie birayla ba ars! Hah! Eh, ucuz etin yahnisi bu kadar olur! Hele mal satan o lanet Lah'larsa! Howie, bana uradan bir Aspirin versene."

"Elbette," diyen Howard lavaboya dikkatle yaklat. Parmak yine kaybolmutu. Vi yine korkutmutu o nesneyi. la dolabndaki ieden iki Aspirin ald. ieyi yerine koymak iin uzanrken, parman ucunun bir anlna delikten ktn grd. Bir santim kadar km, o minicik el sallama hareketini yapp yine kaybolmutu. 'Ben senden kurtulmasn bilirim dostum,' diye dnd Howard. Dncesine elik eden duygu fkeydi saf ve basit fke ve bu da Howardn ok houna gitmiti. Duygu; o hrpalanm, akn zihnine buz ynlar arasnda giden o dev Sovyet buzkranlar gibi girmiti. 'Seni alt edeceim, nasl olacak bilmiyorum, ama bunu yapacam.' Viye Aspirin'i verdi. "Dur da bir bardak su getireyim." "Zahmet etme.'' Vi tabletleri azna atp inedi. "Byle daha abuk etki eder." "Ama iini de berbat eder." Vi yannda bulunmaktan rahatszlk duymadn fark etti. olduka banyoda

"Umrumda deil," dedi Vi. Sifonu ekti. "Bu sabah naslsn?" "ok iyi deil." "Senin de ban aryor mu?" "Hayr. Sana szn ettiim grip mikrobu olacak. Boazm aryor ve parmam kt sanrm." "Ne?" "Ateim demek istedim." "Eh, o zaman evde kal." Vi lavaboya gitti, frasn alp gl hareketlerle dilerini fralad. "Sen de kalsan iyi olur," dedi Howard. Ancak onun evde kalmasn istemiyordu; Doktor Stone r doldururken yannda olmas daha iyiydi, ama bir ey sylememek de duygusuzluk olurdu. Vi aynada kocasna bakt. Yanaklarna renk gelmeye balam, gzleri parlyordu. "Ben ikiden bam ard diye ie gitmezlik edeceim gn ikiyi brakrm," dedi. "stelik doktorun bana ihtiyac var. Bir hastann stdilerinin tmn ekeceiz. Pis i, ama birinin yapmas gerek." Vi deliin iine tkrd. Howard, bir daha dar ktnda, 'stnde di macunu olacak,' diye dnd.

"Sen evde kal, kendini scak tut ve bol bol sv al," dedi Vi. imdi bahemire sesiyle konuuyordu: 'Eer beni dinlemezsen, bann aresine bakarsn. Biraz kitap oku. Ve o Lathrop'a ie gelmediin zaman nelerin aksadn gster." "Bak bu fena fikir deil," dedi Howard. Vi banyodan karken kocasn perek gz krpt. "Senin Violet'inin de bildii baz eyler vardr," dedi. Yarm saat sonra otobsne doru giderken ark sylyordu, ba arsn unutmutu. Vi'nin gidiinden sonra Howard'n yapt ilk i mutfak lavabosunun nne tabureyi ekip iemek oldu. Vi yokken bunu yapmak daha kolayd; dokuzuncu asal say olan yirmi e geldiinde i tamamd. Bu sorun en az birka saat iin zmlendikten sonra, yeniden koridora dnp ban banyo kapsndan ieri uzatt. Parma ilk bakta grmt, ki bu hi de olacak ey deildi. Kendisi ok uzakta olduundan lavabonun grn kesmesi gerekirdi. Ama bu olmamt, bunun anlam... "Ne yapyorsun orada, seni namussuz?" diye bard Howard. Rzgr yoklarcasna saa sola dnen parmak, birden kendisine doruldu. zerinde di macunu vard. Yine kendisine doru bkld. Ama imdi yerden bklmt. Bu olanakszd; nk herhangi bir parman nc boumu el demekti. 'Uzuyor. Bu nasl olur bilemiyorum, ama buradan bakp da lavabonun zerinden grebiliyorsam, en az sekiz santim uzam demektir... Belki daha da fazla!' Howard banyo kapsn yavaa kapatp sendeleyerek oturma odasna dnd. Dizleri tutmuyordu. Zihinsel buz krcs gitmi, dev bir panik ve aknln beyaz arl altnda yamyass olmutu. Bu buzda deil, koskoca bir buzuldu. Howard Mitla koltuuna oturup gzlerini kapatt. Kendini bu kadar yalnz ya da bu kadar gsz hissetmi deildi. Bir sre ylece oturdu, sonunda kolaklarn stnde duran parmaklar gevemeye balad. Bir gece nce hi uyumamt. imdi banyosundaki parmak dne dne, evresini yoklaya yoklaya uzarken uykuya dald.

***

Howard ryasnda Riziko'da ama yeni byk paralda deil de, eski gndz programnda yarmac olarak grd kendini. Bilgisayar ekranlar yerine oyun tahtasnn arkasndaki biri kartlar tutup eviriyordu. Alex Trebek'in yerini o briyantinli salaryla Art Fleming almt. Ortadaki

yarmac yine Mildred'di, kulanda hl o anak anten gibi kulaklk varsa da, salar Jacqueline Kennedy gibi kabartlmt ve tel ereveli gzlnn yerine kedigz erevesi takmt. Ve kendisi de aralarnda olmak zere her ey siyah beyazd. Art, "Haydi bakalm, Howard," diye parman kendisine uzatt, taretparma bir kar boyunda, irkin bir eydi. Trnanda kurumu di macunu vard. "Seme sras sende." Howard tahtaya bakt. srngenleri istiyorum, Art." "Yz dolar karlnda bcekler ve

zerinde 100 dolar yazan kare kaldrld, Art altndaki yant okudu: "Lavabo borularndaki o belal parmaklar gidermenin en iyi yolu." Howard tam konuacakken birden sustu. Siyah beyaz stdyo izleyicileri kendisine bakyordu. Siyah beyaz bir kamera, ter iindeki siyah beyaz yzn ekmek iin yaklat. "Haydi Howard, zamann doluyor." Art Fleming uzam parman Howard'a doru salladysa da, Howard'da yant yoktu. Zaman dolacak, yz dolar indirilince eskiye geecek, yarmay kaybedecekti. Herhalde kendisine o boktan ansiklopedi takmn bile vermezlerdi... Sokakta bir kamyonun egzozu patlar gibi bir ses kard. Howard koltuundan frlayacakm gibi aniden doruldu. "Sv lavabo ac nedir?" diye bard. Doru yantt bu. Doru yant. Howard glmeye balad. Be dakika sonra paltosunu giyip kapdan karken hl glyordu.

***

Howard Queens Bulvar'ndaki dkknn krdan ineyen tezghtarnn nne koyduu plastik ieyi ald. ienin etiketinde nlkl bir kadn resmi vard. Kadn bir elini beline koymu, dier eliyle lavabo acsn bir eye boaltmaktayd. ienin zerinde 'Dier btn markalarn iki kat gl! Banyo lavabolarn, tkanm borular ve giderleri dakikasnda aar, sa ve organik maddeleri eritir,' diye yazyordu. "Organik madde nedir?" diye sordu Howard.

Alnnda bir sr etbeni olan plak kafal tezghtar omuz silkti. Krdan aznn bir yanndan dier tarafa yuvarland. "Yiyecek herhalde. Ama yerinizde olsam ieyi sv savunun yannda tutmazdm." "nsann elini de deler mi?" diye sordu Howard, dehete kaplm havas vermeye alarak. Adam yine omuz silkti. "Kezzap gibi gl deildir sanrm, ama kezzabn sat da yasak artk. stn gryorsunuz, deil mi?" Bir kenardaki kurukafay ve ZEHlR yazsn ksa, gdk parmayla gsterdi. Howard adamn parmana dikkatle bakt. Oraya gelene kadar yolda pek ok parmaa dikkat ettiini fark etmiti. "Gryorum," dedi. "Eh, onu oraya ss olsun diye koymadlar herhalde. Eer ocuun varsa, uzak tutarsn. Ve sakn bununla gargara yapaym deme." Adam kahkahayla glerken krdan da altdudanda inip kalkt. "Yapmam," dedi Howard. ieyi evirip kk yazlar okudu: 'Sodyum hidroksit ve potasyum hidroksit ihtiva eder. Deriye deince yakar.' Eh, fena saylmazd. Yeterli olup olmadn bilmiyordu, ama bunu renmenin bir yolu vard, deil mi? Kafasnn iindeki ses kukuluydu. "Ya onu sadece kzdrrsan, Howard? O zaman ne olacak?" Ne olacakt yani? Borunun iinde deil miydi? Evet ama uzuyor gibi. Baka bir seenei var myd? Ses bu konuda suskundu. Tezghtar, "Bu kadar nemli bir alverite sizi sktrmak istemem," dedi. "Ama bu sabah yalnzm ve incelemek zorunda olduum baz faturalar var..." "Tamam, alyorum." Howard czdanna uzanrken gz aniden baka bir eye iliti: 'SONBAHAR UCUZLUU.' "unlar nedir?" diye sordu. "Onlar m? Elektrikli it makas. Haziranda iki dzine almtk, ama satamadk ite." "Bir tane alaym," dedi Howard Mitla. Glmsemeye balad. Tezghtar daha sonra polise o glmsemeden hi holanmadn syleyecekti. Howard eve dnnce aldklarn mutfak tezghna brakt. Elektrikli makas bir kenara iterken, ona gerek kalmamasn umuyordu. Herhalde kalmazd. Sonra ienin stndeki talimat dikkatle okudu.

'Svnn 1/4'n boaltn... On be dakika bekleyin. Gerekirse tekrarlayn.' Ama ona da gerek kalmayacakt herhalde. Yoksa kalacak myd? Howard ii garantiye almak iin ienin yarsn boaltacakt. Hatta yardan da fazlasn. Howard ienin kapan at, sonra ieyi elinde biraz ilerde tutarak yznde ciddi bir ifadeyle her an siperden kma emri bekleyen bir asker gibi koridora yrd. Tam kapy amak iin elini uzatrken kafasnn iindeki sesi duydu yine: 'Dur hele! lgnlk bu yaptn! Sana lavabo ac deil, bir ruh doktoru gerek! Bir yerde bir divana yatp birine grdn hayalleri evet, gerek szck bu, HAYAL banyodaki lavaboda byyen bir parmak olduu hayalini anlatmalsn!' "Hayr!" Howard ban serte iki yana sallad. "Hayr." Kendini bu hikyeyi bir ruh doktoruna anlatrken hayal edemiyordu... Ho, kimseye de sylenmezdi ya. Ya Bay Lathrop haber alrsa? Vi'nin babas araclyla duyabilirdi. Bili DeHorne, Dean, Green ve Lathrop irketinin otuz yllk yeminli muhasebecisiydi. Howard'a Bay Lathrop'dan ilk randevuyu o alm, kendisine parlak bir tavsiye mektubu vermiti. Bay DeHorne imdi emekliydi, ama John Lathrop'la hl sk sk grrlerdi. Vi sevgili Hovvie'sinin psikiyatra gittiini duyarsa (Howard byle bir eyi ondan nasl saklard?) bunu annesine sylerdi, Vi her eyi annesine sylerdi. Bayan DeHorne da doal olarak kocasna syleyecekti. Ve Bay DeHorne da... Howard kaynpederiyle patronunu bir kulpte yksek arkalkl koltuklara oturmu olarak hayal etti. iki adam 'sherry' iiyor, kristal srahi Bay Lathrop'un sa elinin yannda duruyordu. (Howard ikisini de 'sherry' ierken grmemiti ama, bu hayali bunu gerektiriyordu.) imdi yetmili yan sren ve enesini hi tutamayan Bay DeHorne'un bir sr syieyecekmi gibi eildiini grebiliyordu: 'Damadm Howardn ne yaptn asla bilemezsin, John. Bir psikiyatra gidecekmi! Banyo lavabosunun iinde bir parmak olduunu sanyormu. Sence uyuturucu falan m alyordur, ha?" Howard aslnda bunlarn olacan sanmyordu. Byle bir olaslk vard ama. Ayrca olmasa ne kard? Kendini bir psikiyatra giderken hayal edemiyordu, iinde bir ey herhalde arkasnda bekleyenler varsa genel tuvalette ieyemememin bir yakn komusu byle bir fikri asla kabul edemiyordu. O divanlardan birine yatp da, 'Banyomun lavabosundan bir parmak kyor,' diyerek kei sakall bir doktorun kendisini soru yamuruna tutmasna katlanamazd. Yine kap koluna uzand.

lindeki ses umutsuzca rpnyordu: 'yleyse bir tesisat ar. Hi olmazsa bu kadarn yap! Ona ne grdn sylemek zorunda deilsin. Boru tkand de. Ya da karnn nian yzn drdn syle. Cann ne isterse onu syle!" Ama bu fikir de psikiyatra gitme fikri kadar ktyd. Buras New York'tu, Des Moines deil. Lavabonun deliinden Kak Elmas'n drsen bile tesisatnn gelmesini bir hafta beklerdin. nndeki yedi gn Queens'te dolap, Howard Mitla'ya barsaklarn boaltma ayrcal iin be dolarn kabul edecek bir benzin istasyonu pompacs aramakla geiremezdi. 'O zaman acele et,' diye pes etti iindeki ses. 'Hi olmazsa bir an nce yap bitir.' te bu konuda Howardn iki zihni ayn eyi dnyordu. Hzl hareket etmedii takdirde hibir ey yapamayacandan korkuyordu. 'Ve mmknse, onu gafil avla. Ayakkablarn kart.' Howard bunun ok yararl bir fikir olduunu dnd. Hemen mokasenlerini ayandan kard. Bir ara herhangi beklenmedik bir duruma karlk lastik eldiven giyip giymemeyi dnd. Acaba Vi'nin mutfak lavabosu altndaki eldivenleri yerinde duruyor muydu? 'Bo ver,' dedi sonra. Eldiven almaya giderse cesaretini kaybedebilirdi... Belki geici olarak, belki de srekli. Banyo kapsn aralayp ieri szld. Mitla'larn banyosu yie neeli denilebilecek yerlerden deildi, ama le saatinde hi olmazsa aydnlkt. Gr bir sorun olmayacakt ve parmaktan eser yoktu. En azndan imdilik. Howard elinde lavabo acyla parmaklarnn ucuna basarak yrd. Lavabonun nnde eilip pembe porselenin ortasndaki yuvarlak kara delie bakt. Ama delik kara deildi. O karanlkta bir ey dar boru iinde hzla ykseliyor, iyi dostu Howard Mitla'y karlamaya hazrlanyordu. "Al bakalm!" diye bard Howard ve ieyi lavaboya boca etti. Yeilimsi mavi sv parmak kt anda boruya doldu. Sonu ani ve rktc oldu. Sv trna ve parman ucunu rtt. Parmak darack borunun iinde lgnlar gibi dnmeye balad, svy drt bir yana frlatt. Baz damlalar Howardn ak mavi gmleine gelmi ve kumata hemen delikler belirmiti. Ancak gmlek kendisine bol geldii iin gsne ve karnna bir ey olmamt. Birka damla da sa bileine ve avu iine geldiyse de, Howard onlarn acsn daha sonra ekecekti. Parmak imdi boum boum ykseliyordu. Dumanlar kmaya balamt ve scak zgarada atrdayan bir lastik ayakkab gibi kokuyordu. "Al bakalm! Buyur yemeini ye!" diye baran Howard, parmak delikten bir Hint fakirinin ylan gibi bir kar kadar karken svy

boaltmaya devam etti. Parmak tam plastik ieye eriecekti ki, birden duraklad, titrer gibi oldu ve sonra yolunu deitirip delikten ieri girdi. Howard parma grmek iin eildi ve karanlk boru iinde uzaklaan bir beyazlk grd. Havaya dumanlar ykseliyordu. Howard derin bir soluk ald, ki bu yapmamas gereken bir eydi. Lavabo acnn buharn solumutu. Birden midesi buland ve nce lavaboya kustu, sonra re re tuvalete kotu. "Baardm!" diye baryordu bir yandan. Kimyasal sv ve yank et kokusundan ba dnyordu. Ama sevinliydi. Dmanyla karlam ve onu yenmiti! Safras kabard yine. Sa elinde ieyle tuvaletin nnde diz kt ve Vi'nin sabah iini bitirdikten sonra klozet kapan kaldrmadn ok ge fark etti. Pembe klozet kapann zerine kustu ve sonra baygn bir halde kusmuklar arasna devrildi. Howard uzun sre baygn yatm olamazd; banyoya gn yaz ortasnda bile ancak yarm saatten az girer, sonra yksek binalarn glgesiyle yine karanla gmlrd. Howard ban ar ar kaldrrken salarndan enesine kadar yap yap kusmukla kapl olduunu fark etti. Fark ettii bir ey daha vard. Bir srtnme sesi. Ses arkasndan geliyor ve giderek yaklayordu. Howard ar doldurulmu bir kum torbas gibi hissettii ban yavaa sola evirdi. Gzleri ar ar irileti. Soluunu tutup barmak istedi, ama boaz tkanmt. Parmak kendisine doru geliyordu. imdi en azndan iki metre boyundayd ve uzamaya devam ediyordu. Lavabonun iinde, belki de on boumlu olarak kat bir yay eklinde inmi ve sonra tam aksi tarafa bir yay daha izmiti. imdi de yere vura vura kendisine doru geliyordu. Utaki on be yirmi santim kadarnn rengi deimiti, zerinden dumanlar ykseliyordu. Trnak yeilimsi bir siyaha dnmt. Howard ilk boumun altndaki beyaz kemii grebiliyordu. Parmak yanm, ama erimemiti. "Git buradan!" diye fsldad Howard. Garip ey bir an durdu. Sonra kendisine doru szlmeye devam etti. Yar..n dzine boumun son yars esnekleti ve parmak Howard Mitla'nn ayak bileine doland. Sodyum ve potasyum ikizleri naylon orabn delip derisini yakarken, "Hayr!" diye bard Howard. Ayan ekti. Parmak bir an aya kavrad ok glyd sonra brakt. Howard kusmuktan katlam salar yzne dm olarak kapya doru emeklemeye balad. Emeklerken geri baktysa

da, salar arasndan hibir ey gremedi. Bu arada gsnn skmas getiinden, rktc lklar atyordu. Parma geici olarak gremiyorsa da, onun hemen arkasndan geldiini duyuyordu. Hl omzu zerinden bakmaya alrken kapnn solundaki duvara arpt. Havlular yine yere sald. Howard derken parmak teki bileini kapp evresine doland. imdi de kendisini lavaboya ekmeye alyor hatta ekiyordu bile. Howard, o kibar yeminli muhasebeci, ses tellerinden hi kmam olan ilkel bir lkla bard. Sa eliyle kapy yakalayp kendini ekti. Gmlei gerilmi, sa kolunun dikii sklmt. Ama orabnn sadece yarsn kaybetmi olarak kendini kurtard. Ayaa kalkp arkasna baknca parman hl zerine gelmekte olduunu grd. Ucundaki trnak imdi yarlm, kanyordu. Sana bir manikrc gerek, dostum,' diye dnen Howardn azndan ac bir kahkaha boand. Sonra da mutfaa kotu.

***

Biri kapy yumrukluyordu. "Mitla! Hey, Mitla! Neler oluyor orada?" Kar daireden Feeney. triyar, sarho rlandal. Howard mutfaa girerken, "nemli deil, dostum!" diye bard. Yine bir kahkaha koyverip san geriye att. Ama yapkan bir tutam sa yine gzlerinin stne dt. "Beni neden ardn?" dedi Feeney. "Kes sesini! im var!" "Ya susarsn ya da polis arrm!" "Def ol bamdan!" diye bard Howard. Salarn yine geri att. Ama peremi tekrar gzlerine dmt. Howard elini kusmuk iindeki salar arasndan geirip ileri sallad. Vfnin beyaz mutfak dolaplarna slak damlalar serpitirildi. Howard bunun farknda bile olmad. O korkun parmak, ayak bileklerini birer kere kavramt ve bileklerine sanki scak halkalar geirilmi gibi olmutu. Howard ona da aldrmad. Elektrikli makasn bulunduu kutuyu ald.

Kutunun stnde aznda piposuyla glmseyen bir baba, bir konak boyundaki evinin nnde taflanlar buduyordu. Feeney dardan, "Yoksa orada uyuturucu partisi mi veriyorsun?" diye sordu. "Buradan ek git, yoksa seni bir arkadamla tantrrm," diye bard Howard. Bu szn ok komik bulmutu. Ban geriye atarak mutfak tavanna doru uludu. "Tamam," dedi Feeney. "Polis aryorum." Howard adam duymad bile. Dennis Feeney beklemek zorundayd; kendisinin daha nemli ileri vard. Elektrikli makas kutudan kard, pil blmesini grp at. "Hah! te bu gzel! Sorun deil!" dedi. Lavabonun solundaki ekmecelerden birini yle serte at ki, ekmece yerinden frlad, gaz ocana arpp ters yz olarak yere devrildi. atallar, baklar arasnda piller vard. Howard hl glerek artk glmesine engel olamyordu dizst kp aratrmaya balad. Bu arada pilleri bulana kadar sebze soyma baklarndan biriyle sa avu iini kesmiti. Ama bunu da hissetmedi. Feeney, o anran rlanda eei azn artk kapatt iin, "Tak tak" seslerini duyabiliyordu. Ama ses artk lavabodan deil, belki banyo kapsndan ya da koridordan geliyordu. Howard kapy kapatmay unuttuunu hatrlad. "Kimin umrunda?" dedi. Pilleri yerine takt, denemek iin dmeye bast. Ama alet almad. "Lanet olsun!" Howard pillerden birini kard, ters evirip tekrar takt. Makas alt. Howard mutfak kapsna doru giderken makasn dmesine basp kapatt ve yine tezgha dnd. Pil blmesi kapan yerine takarak zaman kaybetmek istemiyordu; ancak beyninin dnebilen yan kendisine baka seenei olmadn sylyordu. e baladnda eli kayacak olursa piller debilirdi. O zaman ne olacakt, ha? Howard kapa yerine takmaya alt, beceremeyince bir kfr savurup tersinden denedi. Omzu zerinden, "Bekle!" diye bard. "Geliyorum! Seninle iim daha bitmedi!" Pil kapan sonunda yerine taknca makas bir silah gibi tutarak oturma odasna dnd. Salar hl bir punk tra yaptrm gibi dimdikti. Kolunun alt sklm ve yer yer yanm gmlei, karn zerinde savrulup

duruyordu. plak ayaklaryla basyordu muambaya. Naylon oraplarnn kalan ksmlar bilekleri evresinden sallanyordu. Feeney dardan, "Polisi ardm ite, ku beyinli!" diye seslendi. "Duydun mu? Polisi ardm ve umarm gelenlerin hepsi de benim gibi rlandal olurlar!" Howard'n Feeney'e aldr ettii yoktu. Dennis Feeney baka bir evrendeydi. Howard bir televizyon filmindeki polis gibi banyo kapsnn yannda duruyordu... Ama biri eline 38'lik yerine bir makas sktrmt. Baparman makasn st ksmndaki dmeye bastrd. Derin bir soluk ald... Saduyunun artk ok kslm olan sesi son bir fikir iletti. 'Yaamn ucuzluktan satn aldn bir elektrik!: makasa emanet etmek istediinden emin misin?' "Baka seeneim yok," diye mrldanan Howard ieri dald.

***

Parmak hl oradayd ve lavabodan o sert kvrmla uzanyordu. Howard ylba elencelerindeki, fleyince osuruk sesi kararak uzayan o oyuncaklar hatrlad. Parmak, mokasenlerinden birini ele geirmiti. Ayakkaby yakalyor ve cezalandrrcasna tekrar tekrar yere vuruyordu. evreye yaylan havlular gren Howard, parman ayakkabsndan nce onlar ldrmeye alm olduunu anlad. Howard birden garip bir sevince kapld, sanki aryan ba birden yeil bir kla doldurulmu gibi olmutu. "Buradaym ite, budala! Gel de yakala bakalm!" diye bard. Parmak ayakkabnn iinden frlad, boumlarn titreterek doruldu (Howard boumlarn atrdadn gerekten duymutu) ve havada kendisine doru utu. Howard makas altrd. Parman yanm ucu yznn nndeydi, krlm olan trnak ileri geri sallanyordu. Parmak sola dalar gibi yapp sol kulana yapt. Howard ani bir sanc duydu. Parmak kulan kopartmaya alrken bir yrtlma sesi hissetti. Birden ileri frlad, parma sol eliyle yakalad ve kesti. Baklar kemie gelince motor zorland, sesi deiti, ancak kk ve sert dallar kesmek iin yapldndan, bu bir sorun deildi. kinci blmd bu, ifte Riziko, puanlar burada gerekten deiebilirdi ve Howard Mitla ykn tutmutu. Kan fkrd ve parman kalan ksm geri ekildi. Howard onun

ardndan koarken kulandan sarkan yirmi be santimlik bir ksm yere dt. Parmak yeni bir saldrya geti. Howard eilince parmak bann stnden geti. Krd kukusuz. Bu da Howard'n avantajyd. Kulan kavramas ancak talihli bir rastlantyd. Howard eskrim yapyormu gibi makas ileri uzatt ve parman elli santimlik bir ksmn daha kesti. Kopan para yere dt ve orada titreyerek kald. Geri kalan deliine girmeye alyordu. "Yama yok!" dedi Howard. "Kaamazsn!" Lavaboya doru koarken yerdeki kanlar yznden az kalsn aya kayyordu, ama sonra dengesini buldu. Parmak tnele giren bir yk treni gibi boum boum delikten ieri giriyordu. Howard parma yakalad, tutmaya alt ama baaramad, parmak yal bir amar ipi gibi avucunun iini yakarak kurtuldu. Howard bir hamle daha yapt ve parman avucunun iinden kurtulmaya alan son bir metresini daha kesti. Soluunu tutarak tekrar lavabonun iine eildi ve deliin karanlna bakt. Hzla uzaklaan beyazl tekrar grmt. "Cann istedii zaman yine gel!" diye bard. "Ne zaman istersen! Ben burada seni bekliyor olacam!" Sonra dnp tuttuu soluunu bir kerede boaltt. Banyo hl lavabo acs kokuyordu. Scak su musluunun ardnda ambalajl bir kalp sabun vard. Howard sabunu ald gibi cama frlatt. Cam paraland, sabun tel rgye arpp geri frlad. Howard o teli oraya taktn hatrlyordu, ne kadar da gurur duymutu kendisiyle. Howard evresine baknd. Ortalk berbat olmutu. Yerde kan birikintileri ve iki para parmak vard. Bir para da lavabonun iindeydi. Duvarlara ve aynaya kan damlalar sramt. Lavabonun ii kan lekeleriyle doluydu. "Pekl, haydi bakalm temizlie!" diye sylendi. Elektrikli makas altrp parmaklar tuvaletin iine atacak boyda kesmeye balad.

*** Gelen polis hem genti, hem de rlandal. O'Bannion, Mitla'lann kapal kaps ne geldiinde, dier kiraclar arkasnda birikmiti. Gayet fkeli bir tavr taknm Dennis Feeney dnda hepsinin yzleri kayglyd. O'Bannion kapy tklatt, sonra yumruklad.

Bayan Javier, "Krsanz iyi olacak," dedi. "Sesini ta yedinci kattan duydum." "Herif delirmi," dedi Feeney. "Herhr.lde karsn ldrmtr." "Hayr," dedi Bayan Dattlebaum. "Karsn bu sabah giderken grdm." "Geri gelmi olamaz m?" dedi Feeney gaddar bir sesle. Bayan Dattlebaum sustu. "Bay Mitter!" diye seslendi O'Bannion. "Ad Mitla'dr," dedi Bayan Dattlebaum. O'Bannion kapya bir omuz indirdi. Kap ald, polis arkasnda Bay Feeney'le ieri dald. O'Bannion, "Baym, siz burada kaim," dedi. "Yok canm!" Feeney mutfaktan ieri ban uzatnca yerdeki mutfak aletleri ile dolaplardaki kusmuk izlerini grd. Kk gzlerinde merakl bir ifade vard. "Herif benim komum," dedi. "Sizi aran da bendim." "Beni ilgilendirmez," dedi O'Bannion. "Hemen buradan k, yoksa bu Mittle ile sen de karakola gidersin." "Mitla," dedi Feeney. stemeye istemeye mutfaktan kt. O'Bannion'un adam gnderme nedeni, Feeney'in kendisinin ne kadar sinirli olduunu grmesini istememesiydi. Mutfan durumu baka eydi, evin iindeki koku baka. Bir labaratuvar kokusu ve altnda baka bir koku. Alttaki kokunun kan olmasndan korkuyordu. Polis Feeney'in dar ktndan emin olmak iin arkasna baktktan sonra oturma odasna yrd. Kap nnde birikenlerin gremeyecekleri bir yere gelince tabancasn ekti. Mutfaa girip baknd. Bo, Karmakark, ama bo. Ve dolaplara sram o ey neydi? Emin deildi, ama kokuya baklrsa... Ardndan duyulan bir ayak sesiyle kendine gelip tabancasn kaldrd. "Bay Mitla?" Yant yoktu, ama ayak sesi hl duyuluyordu. Sesler ya banyodan geliyordu ya da yatak odasndan. Memur O'Bannion tabancasn kaldrp namlusunu tavana dorultarak o yana yrd. Tabancay, Howard'n elektrikli makas tad gibi tayordu.

Banyonun kaps aralkt. O'Bannion sesin oradan geldiine emindi. Ayrca kt kokularn kayna da orasyd. meldi, tabancasnn namlusuyla kapy at. "Tanrm!" diye sylendi. Banyo bir mezbahadan farkszd. Duvarlar ve tavan kana bulanmt. Yerde kan birikintileri vard, lavabonun iinde de. Krk bir cam, lavabo temizleyici olduu anlalan bir ie (ierdeki o pis kokunun nedeni o olmalyd) ve birbirinden uzakta duran bir ift erkek mokaseni. Ayakkablardan biri epey hrpalanmt. Kap biraz daha alnca adamn kendisini de grd. Howard Mitla banyo kveti ile duvar arasna snmt iini bitirince. Elektrikli makas kucandayd, ama pilleri bitmiti; kemik, aa dalndan biraz daha sert olmalyd. Salar hl dimdikti. Yanaklar ve alnnda parlak kan izleri vard. rilemi gzlerindeki hemen hemen tmyle bo bak, polis O'Bannion'un uyuturucu alanlarda ve kafadan kontaklarda grd bir ifadeydi. 'Aman Tanrm' diye dnd. 'Herif haklym! Karsn ldrm olmal. En azndan birini ldrm. Peki ceset nerede?' Banyo kvetinin iinde yoktu. Olmas gereken yer orasyd, ama odadaki tek temiz ve kana bulanmam yer de orasyd. "Bay Mitla?" dedi. Tabancay adamn zerine dorultmamt, ama namlu yine de ok yaknlanndayd. "Evet, adm Howard Mitla. Yeminli muhasebeciyim. Tuvaleti kullanmaya m gelmitiniz? Buyrun. Artk sizi rahatsz edecek bir ey kalmad. O sorunun stesinden gelindi sanrm. En azndan imdilik." "O, o silah elinizden brakr msnz, efendim?"

"Silah m?" Howard bo gzlerle bakt polisin yzne. Sonra anlar gibi oldu. "Bunu mu?" Elektrikli makas kaldrrken, O'Bannion'un tabancas da ilk kez Howard'a evrildi. "Evet, efendim." "Elbette." Howard makas banyo kvetinin iine att. Pil blmesi ald. "nemli deil. Piller bitti zaten. Tuvaleti kullanmayacak msnz? Ho, daha ciddi dnnce bunu tavsiye etmem ya." "yle mi?" Adam artk silahszd, ama O'Bannion ne yapmas gerektiini bilemiyordu. Ortalkta bir kurban olsayd ii epey kolaylaacakt.

En iyisi herifi kelepeleyip yardm istemekti. O anda tek istedii, bu pis kokulu banyodan kmakt. "Evet," dedi Howard. "unu dnn bir kere, Memur Bey. Bir elde be parmak vardr... Sadece bir elde ve bir banyoda yeralt dnyasna inen ka delik olduunu hi dndnz m? Musluklarn deliklerini de sayarsanz? Ben yedi tane saydm. Yedi asal saydr, yani sadece bire ve kendisine blnr." "Ellerinizi uzatr msnz, efendim?" diyen O'Bannion kelepeleri kard. "Vi benim btn yantlar bildiimi sylyor," dedi Howard. "Ama Vi yanlyor." Ellerini uzatt. O'Bannion adamn nnde melip sa bileine kelepeyi takt. "Vi kim?" "Karm." Howard'n parlak ve bo gzleri memur O'Bannion'un gzlerine evrildi. "Onun bakas ierdeyken tuvalete gitme sknts yoktur. Siz ierdeyken bile girebilir." O'Bannion'un aklna korkun ama inanlmaz olmayan bir fikir gelmiti: Bu garip ve ufak tefek adam karsn bahe makasyla ldrm, sonra cesedini lavabo acsyla eritmiti. teki kelepeyi takt. "Bay Mitla, siz karnz m ldrdnz?" Howard bir an arm grnd. Sonra yine o garip duygusuzlua brnd. "Hayr," dedi. "Vi Doktor Stone'un yannda. stdileri ekiyorlar. Vi bunun pis bir i olduunu, ama birinin yapmas gerektiini sylyor. Vi'yi neden ldreyim ki?" O'Bannion kelepeleri taknca rahatlamt. Duruma hkimdi artk. "Ama birini temizlemisiniz sanrm." "Bir parmak," dedi Howard. Ellerini hl ileride tutuyordu. Kelepelerin arasndaki zincirden sv gm gibi k akyordu. "Ama bir elde birden ok parmak vardr. Veya elin sahibi?" Howard artk iyice kararm olan banyoda evresine baknd. "Cannn istedii zaman gelmesini syledim ona," diye fsldad. "Ama... Ama bu ii yapamayacam anladm. Byyor nk. Havayla temas ettike byyordu." Kapa kapal klozetin iinden bir aprt duyuldu. Howard'n baklar o yana kayd. Memur O'Bannion'unkiler de. aprt tekrar duyuldu. Sanki tuvaletin iinde bir balk vard.

"Yerinizde olsam tuvaleti kesinlikle kullanmam," dedi Howard. "Yerinizde olsam iimi tutardm, Memur Bey. Olabildiince tutar, sonra binann yanndaki dar sokaa yapardm." O'Bannion rperdi. "Kendine hkim ol, olum," diye dnd. "Kendine hkim ol, yoksa bu herif gibi karrsn keileri." Tuvaleti kontrol etmek iin o tarafa yrd. "Kt bir fikir," dedi Howard. "Bay Mitla, burada neler oldu? Ve tuvalette ne saklyorsunuz?" "Ne mi oldu? Sanki... Sanki..." Howard susup glmeye balad. Rahat bir glmsemesi vard... Ama gzleri hep klozetin kapal kapana kayyordu. "Tpk Riziko programndaki gibi," dedi. "Hatta Son Riziko sanki. Aklanamayanlar kategorisi. Son Riziko yant 'nk yapabilirler'dir. Son Riziko sorusunun ne olduunu biliyor musunuz, Memur Bey?" O'Bannion gzlerini Howard'dan ayrmadan ban sallad. Howard barmaktan kslan bir sesle, "Son Riziko sorusu udur: En korkun eyler neden iyi insanlarn bana gelir? te Son Riziko sorusu bu. Bunu iyice dnmek gerekir. Ama benim zamanm bol. Deliklerden uzak durduum srece..." aprt yine duyuldu. Bu defa daha glyd ses. Kusmuk lekeli tuvalet kapa sarsld. O'Bannion kalkt, tuvalete doru yrd, meldi. Howard ilgiyle bakyordu adama. "Son Riziko, Memur Bey," dedi. "Ka para koymak istiyorsunuz?" O'Bannion bir an dnd... Sonra klozet kapan tuttu ve btn parasn bahse girdi.

SON

You might also like