You are on page 1of 166

ANKARA N VERS TES ILAHIYAT FAKLTESI YAYINLARI LXXXIII

ISLAMIC SURVEYS
ISLAMIC PHILOSOPHY and THEOLOGY

SLAMI TETK KLER islm Felsefesi ve Kelm


Yazan: W. MONTGOMERY WATT eviren: Dr. SLEYMAN ATE

ANKARA NIVERSITESI BASIMEVI . 1968

ANKARA NIVERSITESI ILAHIYAT FAKLTESI YAYINLARI LXXXIII

ISLAMIC SURVEYS
ISLAMIC PHILOSOPHY and THEOLOGY

SLAMI TETKKLER islm Felsefesi ve Kelm


Yazan: W. MONTGOMERY WATT eviren: Dr. SLEYMAN ATE

ANKARA

ON VERSiTES BASIMEVI 1968

NDEKiLER

MTERCIMIN NSZ NSZ KAYNAKLAR ZERINE NOT I Temel Kaynaklar a) Felsefe b) Teoloji (kelm) II IKINCI DERECEDE NEMLI OLAN KAYNAKLAR a) Frkalara Ait Eserler b) Biografi ve Tarih III MODERN ALI MALAR a) balanglar b) Teoloji c) Felsefe

VI VII 1

2 3 3 3 5 7 7 8 9

Fasl: 1 Fkracln Balangc Fasl: 2 Hariciler Fasl: 3 iiler Fasl: 4 Mrci'e ve Di er Mu'tediller

15 22 30 35

Blm: II ILK HELENIZM DALGASI (750-950) TARIHI GELI IM Fasl: 5 Mtercimler ve Ilk Filozoflar Fasl: 6 iiliin Yaylmas Fasl: 7 Mu'tezile Fasl: 8 Snniligin Glendirilmesi Fasl: 9 E'ari 45 48 55 61 71 79

III

Blm: III HELENIZMIN IKINCI DALGASI (950-1258) TARIHI GELI IM Fasl: 10 Felsefenin iek amas (Gelimesi) Fasl : 11 iilikte Igklplar Fasl: 12 Snni Teolojsinin Ilerlemesi Fasl: 13 Gazali Fasl: 14 1100-1250 Arasnda Snni Kelm Fasl: 15 Bat Islm Dnyasnda Kelm ve Felsefe 87 89 94 100 106 114 119

Blm: IV KARANLIK DEVIR TARIHI GELI IM Fasl: 16 Felsefi Kelm n Ksrlamas Fasl: 17 Hanbeli Mezhebinin Canlanmas Fasl: 18 iiliin ekil Deitirmesi 131 133 141 147

Blm: V YENI AFAK Fasl: 19 Teoloji in Beliren Yeni mitler INDEX O 155 161

IV

MTERCMiN NSZ slm felsefesi ve kelm hakknda yazlan bu eseri okuduktan sonra Trkeye evirme merak uyand bende. Eser, olduka a r bir ngilizce ile yaz lm bulunduu iin tercemede hayli glk ektim. Geri yoruldum ama eser de dilimize kazand rlm oldu. Ancak asl metinde cmleler uzun oldu u iin terceme pek ak c olmad. nk metne sadk kalmaa altm. Tercemeyi bast rmak iin eserin yazar Montgomery Watt'a bir mektup yaz p msaade istedim. Edinburgh niversitesi arkiyat Profesr olan say n yazar, nazik bir mektupla bu msaadeyi ltfetti. Kendisine te ekkr ederim. Yazar, slm felsefe ve kelm tarihlerini yle bir gzden geirmi, bunlarn bir zetini sunmu tur. Ayn zamanda Avrupa'da bu sahada yaplan almalar da zetlemitir. slm dini gelimesi zerine baz tezler ortaya atm tr. Bunlardan kimi isabetli kimi de hatldr. Bilhassa Hadis hakkndaki gr lerinde Goldziher'in tesirinde kald anlalan yazar, hatlra d mtr. Pek tabii bir hrstyandan yzde yz tarafs zlk beklemek doru deidir. Yazarn yanld noktalara notlarla i aret ettim. Tercemeyi gzden geirmek ltfunda bulunan say n Profesr Mehmet Taplamacolu'na kranlarm arz etme i bir vazife sayarm. Her hususta tevfik Allah'tand r. Dr. Sleyman ATE

NSZ
1939 da birok Asya milletlerini ku atan bir harp manzaras , ngiltere'de sorumlu mevkilerde bulunanlara, bizde, Asya dilleri ve kltr zerinde al an uzman saysnn ok az zayf ve olduunu anlatt. Kurulmu olan Scarbrough Comission'un raporu harbden sonra Britanya'da ark ve Afrika tetkiklerinin byk lde yay lmasna sebeboldu. 1939 u mteakip nc on y lda olaylar, geni okuyucu kitlesine Avrupal olmyan kltrler haknda sathi mal'mattan daha ok bir ey renmek ihtiyac n aka ortaya koydu. zellikle istiklla kavu an birok Afrika devletleri ki bunlarn biro u ekseriyetle mslmandr veya mslman bir devlet ba kanna sahiptir, Islam dnyasnn gelien siyasi nemini ve netice olarak insanl n bu byk parasn derinliine ve geniliine anlamann ve takdir etmenin nemini kuvvetlendirir. Mslmanlar iinde biro u iin tarihi kaytlar ve 632, yahut 656 da vukubulan olaylar hl canl bir mesele oldu undan dolay imdiki artlara gre gazeteci malmat derecesinde bir bilgi kfi deildir. Mazinin, hale nas l dkld hakknda biraz lmalmat da lz mdr. "Islam Tetkikleri" ba l altnda yaynlanacak olan bu eseriler, kltrl okuyucuya umumi popler kitaplarda bulunanlardan biraz daha derin bir bilgi vermek iindir. Her eser saban n zel bir ksmn inceliyecek ve bu noktadaki tetkikin imdiki merhalesini gsterecektir. Aka belli olan ksmlarda bu verilecektir. Fakat eksik, kapal kalan ve e itli grler olan yerlerde de bu hususlara i aret edilecektir. Talebesini daha ok ikna etmek istiyen kimselere gsterilmi bulunan bibliyografyalar k lavuzluk edecektir. Kayna n mahiyet ve deeri hakknda da bilgi verilecektir. Bu eserler, ilk nce kltrl kiilere gre yaz ldndan-konuya dair ncel bilgi pek az verilmekte veya hi verilmemektedir. Bu karakteriyle bu eserleri niversite rencileri veya meslek olarak bu konuya ilgi duyanlar iin deerli olabilir. Genel Nair W. Montgomery WATT

VII

KAYNAKLAR ZERINE NOT


I TEMEL KAYNAKLAR Bu tetkikte islam felsefesi ve Teolojisi tarihi bir at ierisinde beraber mtalaa edilmitir. Her ikisini de modern noktai nazardan anlamak bakmndan bu mutala laz mdr. Fakat bunun, geleneksel slam metoduna ayk r olduu bilinmelidir. Zira yaln z disiplinler ayr deil, fakat ilk as rlarda bu disiplinlerin temsilcileri de farkl usulde yetimi , her biri kendi okulunu temsil eden iki ayr grup idi. Filozoflarla ilahiyat lar arasnda kk ahsi temaslar vard ve iki disiplinin biribirine tesiri, daha ziyade felsefenin teolojiye tesiri genellikle polemik yoliyle oluyordu. Felsefe ayr bir disiplin olarak ortadan kalkt srada grlece i zere onun birok k smlar kelmla birle tirilmiti. ayan- dikkattir ki bu birletirmenin bata gelen sorumlu ilahiyat s (mtekellimi) Gazali ( i I), kendi felsefesini konferanslara devam etmek suretiyle deil, fakat zel olarak okumak suretiyle rendi. Kaynaklar n mutalaas srasnda bundan bahsetmekten maksat, iki ayr sahilin birbirine dalgalandklarn hatrda tutmaktr. Arapa yaz lm Islami kaynaklar hakk nda balca eser, Carl Brockelman' n, Geschicte der arabischen Literature adl eseridir. ki esas ciltti r. tab', Leicel, 1943, 1949) ve cilt de zeyli vard r (1937-1942). Bu kitap, matbu' eserieri oldu u kadar matbaann icadna dein bat alimlerince tannm btn yazma eserlerin listesini vermektedir Ayn zamanda modern kitap ve makalalere ba vurmak suretiyle melliflerin ksa biyografilerini vermektedir. Birinci blm, kronolojiye aittir. Her devrede mevzua gre tali blmler vardr. Fakat her, mellif, yaln z bir yerde grlmektedir. Bu demek de ildir ki ilahiyat sahasndaki btn eserler do matik bal altnda grlecektir. Zira en ok Kur'an ilimleri sahas nda tannnnm bir kimse o ba lk altna konduktan sonra ilahiyat (kelm) zerinde bir eser de yazm olabilir.

Bu deerli zl eser, genellikle Brockelman diye tan nr ve GAL, yahut GALS diye gsterilir. nk George GRAF' n yazd Geschichte der Christlichen arabischen Literature adl eser de buna eklenmitir. Bu eser (Roma Vatican g44-53) te bas lmtr. Buna GCAL diye atf yap lr. Bu da ayn konudan bahseder. Okumaa deer mukaddimeleri ve mellifleri zerine yaz lm faydal makaleleri ihtiva eder. a) Felsefe: Felsefe iin ilk kaynaklar, phesiz filozoflar n kendi eserleridir. Maalesef bu kaynaklarn ou, henz felsefe tarihilerinin kullanmasna elverili durumda deildir. Byk filozoflar n balca eserlerinin dikkatli bas lm modern metinleri yava yava elde edilebiliyor. Bilhassa Maurice Bouyges'in ne retti i Bibliotheca Arabica Scholasticorum (Catholic Press, Beirut) da kan metinler gzel bas lmtr. Fakat bunlarn aktel hale gelebilmesi iin daha birok al ma ister. Herhangi bir dildeki metin, mstensihler tarafndan istinsah edilirken urad kazalar yannda, Arapa'ya garip olan kelimelerin mevcudiyetini de hesaba katmak lz mdr. Normal Arap yaz snda sesli harfler olmad iin, yazdnn delilini aramyan kimsenin, kelimeleri ve cmlecikleri yanl yazm olmas ok mmkndr. Ve Arapann elstikiyyeti, bazan metne girmi yanl harfleri ve kelimeleri kefetmeyi gle tirir. Zira onlar, genellikle takribi bir mana ifade edecek ekilde kabul etme deti vard r. Materyalin di er memnuniyet vermiyen bir ehresi de mevcut yazmalarn ok sayda kk ve daha kk eserleri ihtiva etmeleridir. Bazan hi ba lk yoktur. Yahut ba lk, farkl yazmalarda de iir, ya da ayr eserler ayn balk altnda toplanr. Ekseriya yazmalarda gsterilen melliflerin, gerekten o eserin yazar olup olmadklar hakknda phe vard r. Yahut da eserler bir yazar n ismini tamazlar. Hele birok eserlerin hviyeti ve mellifi hakk ndaki engin meseleler bsbtn kar ktr ve bu, ancak ok geni sabr gerektiren ilmi bir alma sonucunda zlebilir. Materyalin bu ehrelerinin sonucu udur ki slm felsefesi ve filozoflar hakknda genel bir tarzda yaz yazan kimse byk bir tehliyeye atlyor demektir. Onun geni almasn yanltabilecek her ey olabilir. Kesin bir pasaj n metninin hatal olduu isbat edilebilir, yazarn mesele zerinde yeni bir eseri ke fedilebilir, yahut o yazara aid sanlan bir eser, bakasnn kabilir. Bylece slm Felsefesi hak2

knda imdi yazlan izahlarn ve tefsirlerin o una henz haz rlk safhas olarak baklmaldr. Islam Felsefesi zerinde yaz yazmak istiyen kimse, bir dilemma ierisindedir. E er ok dikkatli ise her konuda herhangibir ey sylemek iin teredddedecektir. Islm Felsefesi hakknda birazc k bilgiye sahibolmak dn.yevi bir arzuya kavu mak iin al maya ilgi duymu ise; o, syledi inin, nemi ikinci derecede kalan basklara dayandn ve ilgili btn paralar ihtiva etmediini bilerek kifayetsiz bir malmat verecektir. Tabiatiyle a ada Islm Felsefesi hakknda serdedilen mtalalar bu e it tenkide aktr. b) Theology: ilhiyatn materyali de felsefenin materyali gibi eksikliklerden uzak olmamakla beraber daha iyi artlar iindedir. I aret edilecek, dzeltilecek metinle ilgili hatalar vard r ama, balca ilhiyat larn (mtekellimlerin) eserlerinin o u hakknda daha byk gven mevcuttur. Ehl-i Snnet inanc na ait mevcut ilk ciddi eserler, E 'ari (935) nin eserleridir. Fakat ilk eserlerde kelmi doktrinler, fkh, Hadis ve Mistisizme dayand rlmtr. Bundan sonra ok say da muhtasar teolojik tipte eserler ve zel konulara ait k sa makaleler yaz lmtr. Avrupa dillerine tercme edilenler, ayr fasllarda zikredilecektir. Normal olarak Kur'an tefsirlerinin zel bir kelnd nokta-i nazar vardr ki bu gr baz yetlerin a klanmasna tesir eder, ve s k sk kelmi grlerin ifadelerini iine al r. lmihaller,, yahut sade akaid risaleleri de ok sayda mevcuttur ve bunlar n baz lar ilk teolojik eserlerden nce yaz lm tr. Bunlarn fonksiyonu, h ristiyan akaid kitapklarnnkinden farkldr. Zira bunlar, m'minlerden ana tabakan n resmi doktrinleri de ildir. Sadece zel mtekellimlerin veya okullar n fikirleridir. lk risaleler k sadr. Fakat sonrakilerden baz lar o kadar uzundur ki akaid ile kelmi risaleler aras nda belirli bir izgi tesbit etmek gtr. Arap edebiyat nn dier bran lar gibi onlarn da zerlerine yazlm geni erhleri vardr. Bazan bunlar, fkha dair etrafl eserler ierisine yerle tirilmitir. nk sa lam doktrinlere inanmak ve onlara malik olmak, eri bir mecburiyettir. II IKINCI DERECEDEKI KAYNAKLAR a) Frkalara Ait Eserler: Islam Teolojisine ait ilk eserler M. goo tarihinden nce yaz lmam olduklar iin ilk zamanlarn durumu hakknda kaynak bulmak maksadiyle ba ka bir yere mracaat etmek zorunday z. Bu kaynaklar3

dan nemli bir ksm, sapk frkalar ve mensuplar hakknda yaz lm eserlerdir ki genellikle buna "Heresiography: al-Firak" denir. F rkalara dair balca genel eserler, E a'ri (935), nin, Abdu'l-Kahir b. Tahir al-Ba&di (1037) nin, a- ahristani i53)nin ve bnu Hazm o64)in eserleridir. an-Nawbahti (91 o) ye atfedilen " i'a Frkalar" gibi zel frkalar iin yazlm kitaplar da vard r.' Teoloji ile, hatt tarihle mnasebeti olan birok eserler, frkalara ait blmleri ihtiva ederler. Ve bunlardan baz lar, genel mezhep kitaplarnda bulunmyan deerli malmat ihtiva etmektedirler. Geleneksel al-Firak kitaplar nn formasyonu zerine ok dikkatli bir alma, goo den nceki teolojik geli me hakkndaki bilgimizi artt rmak bakmndan mhimdir. Uzun zamandan beri mezhep tarihilerinin eserlerini, Muhammed mmetinin yetmi frkaya ayrlacaklarm ifade eden bir Hadise gre ayarlad klar bilinmektedir. 2 Onlar biribirinden hafif farkl olan halk gruplarn ayr ayr sayarak bu gayelerini tahakkuk ettirmek istemi lerdir. Fakat bu, yalnz eserlerin tanzimine tesir eder. Verilen haberin mahiyeti de ok yak ndan tetkik edilmee ihtiya gsterir. Yak n zamanlara kadar modern bilginler, tarihilerin eserlerini tabii bir gr noktasndan yazdklarn ve verdikleri haberlerin objektif oldu unu kabul etmek temaylnde idiler. Fakat ufak bir tefekkr, bu temayln tehlikesini gsterme e kfidir. E a'ri bazan kaynaklarn zikreder. Ve onun zikretttii baz kimselerin, ksa ve zel frka kitaplar ya,zm olmalar da mmkndr. uras muhakkak ki hem E'ari ve hem de onun kaynaklar, bilgilerini, eitli ahslarn grlerini zikredip sonra da onlar rten polemik eserlerden alm lardr. Dokuzuncu asr sonundan kalma byle bir eser mevcuttur. al-Hayyat' n Kitabu'lntisar. Bu eser H.S. Nyberg tarafndan Kahire'de bas lmtr. (1925). A. Nader bunu Franszcaya evirmitir (1957). Byle kitaplarm, insanlarn grlerini tam tarafs z bir ekilde aksettirmeleri beklenemez. Gerekten kitap tarafgir bir ifade ta maktadr. nk Ha:yyat bir rnu'tezilidir ve eserinin o u da m'tezile frkasndan dnen, bu firkann ilk mmessillerinin gr lerini kt gsteren muhalifini ittiham etmektedir. Halmut Ritter tarafndan derlenen ilk mezheplerin listesine bakacak olursak, bu noktan n ok ciddi olduunu anlarz. (Philologika III: Muhammedanische Hiiresiographen, Der slam XVIII, [1929],
1 Oriens, VII. 204 e bak. 2 Bak: I. Goldziher, Vorlesungen, 188, 352; ve Ritter, Der Islam, XVIII (1929) 46f.

34-35). iiler hakknda yazan baz muharrirler hari, bu rivayet kaynaklarnn melliflerinin o u muhezili yahut E 'ari'dirler. E arilik de aslen muhezili olan A 'ari tarafindan kurulmu bir okuldur. Dier tabirle ba lca al-Firak telifi gelene imiz muhezili ve E 'ari'dir. Ve bunlar tek bir gelene in iki kys durumundad r. Maamafih Henry Laoust tarafindan ba lanan Hanbeliler zerindeki tetkikler, E'ari geleneinden ayr olarak bir de Hanbell al-Firak" telifi gelenei olduunu ortaya koymu tur. Ayn zamanda ilkel bir Harici al-Firak gelene i de vardr ki Naples arkiyat Enstitsnde bunun zerinde al lmaktadr. Bu, balca ilk zamanlar gsterir. Tuhaf bir ayrlk udur: Hanbeli al-Firak'lerinde Cahmiyye diye mehur bir firka mu'tezile ve E 'ariyye kitaplar nda ok az zikredilir. Bunun u ekilde izah]. muhtemeldir: Hanbeliler iin bu ismin manas, muhezililerce al nan manadan daha geni tir, yani bu isim mu'tezileyi de iine almtr. u da hatrda tutulacak di er bir olaydr: Baz frka lakaplar, bir grupun muhalifleri tarafindan tak lm tr. Kendisine taklan bu ad muhalif grup kabul etmemi tir. Mesela ana al-Firak kitaplarnda Kaderiyye ismi, insan hrriyetine inanan kimseleri ifade eder. Fakat ilk zamanlarda bu mesele zerindeki mnaka alarda irade hrriyetini kabul eden kaderiyye, KADER YYE ismini, insan fiilleri dahil btn olaylar n zorunlu olduunu ifade deden Allah' n kaderine inanm muhaliflerine ba lamaa almlardr. Hi kimsenin kendine "kaderiyyeci" dedi i grlmemitir. Alelade kullanta bile bu isim, zel mtekellimler grupunun yesi olmaktan ziyade akidevi bir temayl gsterir. Bu bak mdan bu kelime bizim "fundadamentalist (orjodoks)", "Evengelical (protestan)", "high-church (katolik)", gibi modern terimlerimizle mukayese edilebilir.' b) Biografi ve Tarih: Arap Edebiyat nn bir zellii de hal tercemesine kar olan ilgisidir. Bu, belki de birtakm szlerin aynen nakledilmesi eklindeki arap gelene inden km tr. Bu nakilde ravilerin gvenilir kimseler olup olmadklarn bilmek iin onlarn hayatlar hakknda biraz malmat sahibi olmak nemlidir. Biografi zerinde byle s k durmann canl rnei, Hadis rivayetinde grlr. Hadis, (Muhammed (A.)'in syledii veya yapt eylerin hikayesidir ki bunlar bir ameli me ru' gstermek iin kullanlr. Bu teknik manada kelime byk harfle yaz lr.4
3 Bak: Montgomery Watt, Free Will and Predestination, 48f.; "Political attitudes" 4 Biyografiler hakk nda genel bilgi iin bak: H.A.R Gibb, "Islamic Biyografical Literature", Arabic, Persian and Turkish Historiography'de, London, 1962.

Muhaddislerin biografileri yan nda zel teolojik veya er'i okullara mensup zatlara temas eden ve genellikle tabakalara gre yaz lm zel biografik lgatlar de vard r. Mesel Safiilerin, Hanefilerin, Hanbelilerin, E'ari'lerin, Mu'tezilenin ve sufiyyenin tabakalar gibi. Biografik haberler daima bekledi imiz malrnat tamazlar. Onlar genellikle rical (raviler)in retmenlerini ve rencilerini havi olurlar. Yukarda iaret edildii gibi filozoflar ayr bir edebi gelene e baldrlar. Onlar hakk ndaki biografik malmat, daima astronomlar n, fizikilerin ve di er Yunan ilmi temailcilerinin haberlerini tayan lgatlerde bulunur. (Bunlar Aristo, Galen ve di er Yunanllar ve ayn listede ok ge olarak Islm limlerini ihtiva ederler.) Teologlarn (mtekellimlerin) ve filozoflar n baz lar balca edebi ahsiyetleriyle bnu Hallikan (1282) n biografik lgatinde zikredilir Bu eser, Baron MacGuckin de Slane taraf ndan Ingilizceye evrilmitir.' Biografik haberler ayn zamanda birok tarihi eserlerde de gemektedir. Bunlardan ismi zikredilecek biri, Frans zcaya evrilmi bulunan Mes'udi (956) nin The Golden Meadoows (Murucu'z-zeheb) adl eseridir.' Mtekellimler, politik olaylara kar m olduklarndan tabii olarak genel tarihlerde zikredilmi lerdir. Bunun sebebi me ru'iyetleri hakknda dini fetvalar n verildii ayaklanmalar veya ihtilllerdir. Haricllerin ve iilerin hareketlerinde oldu u gibi. lk filozoflar ve firkaclar hakknda faydal malmat, fevkalkle bir kitabolan bnu'nNedim' (988) in fihristi veya ind,eksine dercedilmi tir. Bu eser, bir kitap olmas muhtemel bulunan yazar n, tan d btn eserlerin geni bir listesidir. Eserlerle birlikte eserlerin yazarlar hakknda ksa malmat da verilmektedir. B BL OGRAFYA Sehristani iin bundan sonraki blme bak. al-Ba dadi, al-Fark bayna'l-Firak, ikinci k smn ngilizce tercmesi (Moslem Schisme and Sects), K sm II, eviren: Abraham S. Halkin, Telaviv, 1935. Do ru bir terceme oldu u gibi notlar da ok
5 Paris 1842-7, drt cilt, ba lk Wafayatu'l-A'yan yahut The Obituaries of Eminent Men 6 Murug adh-Dahab ("Les Prairies d'Or"), terceme eden ve yay nlyan: C. Barbier de Meynard ve Pavet de Courteille, Paris, 1861-77, dokuz cilt.

faydal malmat ihtiva etmektedir. Birinci yar snn Kate C. Seeley tarafindan yap lan tercmesi New York'ta '939 da bas lmtr. Fakat birok hatalar ndan dolay geri ekilmitir. III MODERN ALI MALAR a ) Balanglar: On ikinci Asrda slam Felsefesi hakknda bilgi, spanya yoliyle Avrupa'ya ula t ve Latin bni Rtl hareketine ve tepki yahut Thomisme sebeboldu. Bundan ba ka Avrupa'da slam Teolojisi yahut felsefesi hakknda 19 uncu asra kadar hibir dikkat gsterilmedi. Kur'an' n George Sale tarafndan 1734 de yaplm pek kymetli tercmesi olan "Preliminary Discours" dan da anla labilecei gibi Islmi doktrin gr leri gerekten baz tafsilt ile biliniyordu. Fakat bu bilgi, teolojik bir seviyeden ziyade popler malmattan ibaretti ve teolojik eserlere de il, balca Kur'an'a istinadettirilmi ti. zerinde durulabilecek ilk teolojik eser Onmanl Teologu Birgivi (1573)nin ilmihali olduu sanlmaktadr. Bu eser Trkeden .H.Garcin De Tassynin "Exposition de la foi musulmane (Paris, 1822) adl eserinde terceme edilmi tir. ehristanrnin al-Milal wa'n-Nihal'inin William Curreton tarafndan baslmasiyle (London, '842-46) Avrupa'da slam firkalarma dair maltmat byk lde artmtr. Bunun sonradan T. Haarbrcker tarafndan Almancaya evirisi yap lmtr (185051). Felsefe zerinde ilk dikkatli al ma, 1836 ve '842 de metinler ve bir makale yaynl yan August SCHMLDERS tarafindan yap lmt. Biraz sonra Salomon Munk'un M6anges de philosophie juive et arabe (Paris, 1859)1 ve teolojik alanda Alfred Von KREMER'in Geschichte der hersschenden Ideen des Islams (Leipzig, 1868)i geldi. Bunlarn her ikisi de fotografik metod bak mndan deerli bask saylabilir. Ayn ekilde Moritz Steinschneider'in, Die arabischen bersetzungen aus dem Griechischen (Graz, 196o) adl eseri de mevcuttur ki bu eser, 1889-1896 y llar arasnda kalan zamana ait haberlerinde orijinal hususlar ta r. Ve Islm Felsefesini anlamak iin zaruri olan materyali ihtiva eder. Bunlar n ve bunlara benzer limlerin, yazmalarn katalounu yapmalar onlarn muhteviyatndan genel bir fikir vermeleri ve ok nemli olanlar n' neretmeleri sayesindedir ki kurulularn temelleri at lm bulunmaktadr. 7

b ) Theology:
ig uncu asrn sonla-na do ru Msr'da ve dier yerlerde mslman alimleri de ortaa a ait kitaplar neretmee baladlar. slam teolojisi bundan fayda grd. Bu bask lar tenkidden geirilmiyordu ve umumiyyetle tek bir yazma nshaya istinadediyordu. Mamafih yine de Bat tetkiklileri aras nda slam teolojisine ait bilginin o almasn kolaylatryordu. arkiyat alannda en derin tetkike rnek Macar asll, Yahudi soyundan Budape te'de profesr gnaz Goldziher'dir. Onun tetkikindeki vs'at hayret vericidir.* Hassaten insan onun elinde pek az bas lm eserler bulundu unu, mikrofilmler olmad n , muhtacoldu u yazmalar tetkik edebilmek iin ktphaneleri dola mak zorunda kald n dncek olursa! Bu tetkiki sayesinde salam bir hkm terkibine ula t . Onun teolojik konular zerindeki birok makalesi, hemen hala en yksek nemini muhafaza etmektedir. phesiz o kendini srf teolojiye hasretmedi. slam dini, slam felsefesi ve slam hukuku zerinde de birok eserler yazd . Bu gzel sebepten dolaydr ki o, islami almalara ait modern alimane disiplinin kurucusu olarak hrmet edilir Onun teoloji ve buna ba l konulardaki olgun grleri slami sahada yazd u konferanslar nda mevcuttur: (Vorlesungen ber den Islam). Aslen 1908 de bas lm ve Heidelberg 1925 deki ikinci basks iin dzeltilmitir. Kur'an ilimlerine dair konferanslar (Die Richtungen der Islam schen Koranauslegung, Leiden, 192o) de ilgi grm tr.

Dier bir mte ebbis de Duncan Black Macdonald'd r. Iskoya'nn bat sahilinde domu, Hartford Seminary, Connecticut'ta profesrlk yapmtr. Goldziher kadar derin okumas olmamas na ramen hkmlerinde isabetli bir alimdi. slam Ansiklopedisinin birinci tab' nda (Leiden 913-42) birka teolojik makale yazd . Kendisi ayn zamanda ansiklopediyi basanlardand . Development of Muslim Theology, Jurisprudence and Constitutional Theory (New York, 19o3) adl kitabnn teoloji blm (s. 19-287, zeyli ile beraber 291-357) k smen imdi kymeti kalmam ise de hala Ingilizcede en gzel bir takdim raporudur. d'al-Hallaj, martyr mystiLouis Massignon'un La Passion qua de l'Islam (Paris, 1922) adl eserinin 12 inci blm (s. 535-771)
* Goldsiher Islm ilimlerine geni vukufu olan bir msteriktir ama di er msterikler gibi o da Islma kar kinine hakim olamamtr. Vor lesungen ber den Islam' n ba taraf kfrle doludur. Bunlar tarafs z olamamlardr. Binaenalehy eserlerini okurken bu hususu gz nnde tutmak zaruridir. Mtercim.

de Hallac' selefleri ve adalariyle mukayese ederek teolojik konulara temas eder. Bu eserin ba l, eserin slam teolojisindeki nemini gstermee kfi de ildir. Okuyucunun cesaretini k rabilecek kadar ok rivayet ihtiva eder. Maamafih ne bu kitap ve ne de ayn mellifin Essai sur les origines du Lexique technique de la mystique musulmane (ikinci bask . Paris, 1954) adl eseri, ciddi bir ara trc tarafndan, ihmal edilemez. Genellikle denebilir ki sufilik zerindeki al malarn ou, teolojinin kenarlarna temas eder. Fakat bu gibi eserler buraya alnnuyacaktr.' Zikredilmesi gereken di er bir eser de Felemenk limi Arent Jan Wencink'in The Muslim Creed (Cambridge, 1932) adl eseridir. Bu eser, ehl-i snnet dogmatizminin byk bir etdddr. Yazar n geni Hadis bilgisine dayanm tr. Biraz zayf olan taraf, snnilik iindeki eitli grleri bilhassa Hanefiler yahut Maturidilerle E 'ariler aras ndaki farklar tefrik etmekteki ba arszldr. Elde mevcut, baslm teolojik eserlerin geni srasn tetkik etmek ve btn teolojik gelimeleri gzden geirmek iin en ciddi bir te ebbs Louis Gardet ve M.M. Anawat (bu bir Arap Dominic'dir) n Introduction la th6ologie musulmane (Paris, 1948) adl eserleri ileri at lm bir adm saylr ve doktrinlere mufassalan temas edecek iki cildin telifi daha va'dedilmitir. Yaln z yaplabilecek bir tenkid udur: Melliflerin Thomistic nokta-i nazarlar kendilerini, konularn bu gre aina olmyan okuyuculara tuhaf gelecek bir tarzda yazma a sevketmitir. Yukarda mnaka as yaplan ve aada bibliyorafyada zikredilecek olan eserlerden ba ka g 4 den nce slm teolojisi zerine yazlm biraz kymeti haiz baz eserler de vardr.
c) Felsefe:

slam Felsefesi zerindeki al ma, teolojidekinden ok daha yava gitmitir. 19 uncu as r ortalarnda balam olmasna ramen hl Macdonald ve ve Goldziher'in nderliinde balanan teolojik tetkik seviyesine eri mitir denemez. Bunun en byk mili, metinlerin tatmin edici bir durumda olmay dr. slm bilginleri de son o-2o yla kadar felsefi metinleri basma a ok az ilgi gstermi lerdi. Zira onlarca filozoflar dinsiz tan nmtr. Bu sahada kaydedilen terakkilerde Bat
7 Arberry tarafndan yazlm Sufism, (London, 1950) faydal bir takdimdir. Ayni mellifin Introduction to the History of Sufism (London, 1943) inde gzel bir bibliografya vardr. Dier nemli bir eser de R.A. Nicholson'un The Idea of Personality in Sufism (Cambridge, 1923) adl eseridir.

alimleri tarafindan bilhassa Frederich DIETERICI (floruit 1865 189o) ve Maurice BOUYGES (floruit 192o-1945) Bu bir cizvit ve Bibliotheca Arabica Scholasticorum'un kurucusudur) taraf ndan ok zahmet ekilmek ve emek verilmek suretiyle bas lan metinlerdir. Paul KRAUS, 1945 te erken lmnden nce metinleri ke fetmekle ok ey baarlmtr. e itli Batl bilginler imdi bu sahada al maktadrlar. M sr'l Abdurrahman Badawi tarafndan baz faydal yardmlar da yap lmaktad r. Metinlerin kifayetsizli inin bir sonucu olarak slam felsefesi hakknda tam memnuniyet verici bir eser yoktur. Bu konuda en lls, Felemenk Tjitje DE BORE'un eseridir. Asl 9o1 de Almanca olarak baslm tr. Mteakiben u adla ingilizceye evrilmi tir: (The History of Philosophy in Islam, London, i 903) Baz aklamalar, son ke iflerin altnda ufak tefek tadilat isterse de temel olaylar gvenilir bir ekilde tam olarak kaydedilmi tir. Gereken tadil e idi, Richard Walzer tarafndan yaz lan "History of Philosophy", Eastern and Western adl eserin "Philosophy" adn tayan blmnde grlecektir. Bu eser, S.Radhakrishnan ma'rifetiyle (London, 1953) te bas lmtr. II. 12o-48 Daha az tatmin edici bir eser de Max HORTEN ve Goffredo QUADRI tarafndan hem talyanca hem de Frans z'ca olarak yaynlanan' slam felsefesinin genel bir etddr. HORTEN 9o5-2o yllar arasnda slam felsefesi ve felsefi teoloji zerinde ok al mtr. Fakat kendisi genellikle ayan itimad grlmemektedir. Maamafih kaynaklar zerinde al mak iin haz rlanm dikkatli bir ara trcnn, okuduu kaynaklar ile Horten'in yazd klar arasnda rab ta kurmas faydaldr. Quadri, ilk slam felsefesini bnu Rd iin haz rlk olarak grmek temaylndedir. Bylece btn geli meyi gayri memnun bir a dan grr. Avrupallarn slam Felsefesi zerindeki al malarn gsteren, Felemenk Pierre Jean DE MENASCE taraf ndan kaleme alnm Bibliographische Einfhrungen in das Studium der Philosophie: 6 Arabische Philosophie (Bern, 1948) tavsiyeye ayan bir eserdir. B BL OGRAFYA Gustav Pfannmller, Handbuch der Islam-Literatur (Berlin ve Leipzig, 1923) ; bu eser, Avrupa'da matbaa zaman na kadar yap lan islami al malarn kymetli bir bibliyografyas ve tasviridir.
8 Munich, 1923; Florence, 1939; Paris, 1947

10

J.D. Pearson, Index Islamicus, 906-55 (Cambridge, 1958); slmi konularla ilgili makalelerin tasnifi ve mufassal bir listesidir. Zeyllerin bunu gnmze getirmesi va'dedilmi tir. Bilhassa teoloji ve felsefe ile alkah blmler: II, IV, a,b dir. A.S. Trtton, Muslim Theology (London, 1948). lk devrin bir tetkikidir. Ba lca frka mensuplarna tahsis edilmitir. Her frka ayr bir risale halinde yaz lmtr. Genel okuyucu iin tafsilta pek girilmemitir. Fakat baz faydal kaynaklar vardr. W. Montgomery Watt, Free Will and Predestination in Early Islam (London, 1948); bu konuda 95o tarihine kadar olan yazarlar hakknda bilhassa mu'tezile ve E 'ariyye yazarlar hakknda tetkikler.

Islam and the Integration of Society (London, 1961) ; 7 ve 8 inci blmler konu ile ilgilidir.
W. Montgomery Watt, J. Wnrow Sweetman, Islam and Christian Theology (London, 1945,1947,1955, devam ediyor); bu eser geni bir alan kaplyan haber kolleksiyonudur. Fakat bu eksik durumunda herhangibir neticeye gtrmez. Dwight M. Donaldson, Studies in Islam Etichs (London, 1953); filozoflarm ve teologlarn ahlk zerinde blmler vard r. H..A.R. GIBB ve WALZER'in slm Ansiklopedisinde yazd klar ahlka dair makaleleri gzeldir. Sir Thomas Arnold ve Alfred Gullaume, The Legacy of Islam (Oxford, 1931), s. 239-83, "Philosophy and Theology (Gu llaume tarafndan); esas olarak slam ahlkn n Avrupa zerindeki tesirinden ve onun spanya'dan Avrupa'ya geisinden bahseder. De Lacy O'Leary, Arabic Thought and its Place in History, London, 1922; bu kitabn en iyi ksmlar, Yunan felsefi d ncesinin Suriye yoliyle Arapaya ve sonra da bazan branice vas tasiyle ltinceye geiini izah edenleridir. Sratle yerini almaktad r. Herman Steglecker, Die Glaubenslehren des Islam, (Munich, 1959, devam ediyor); islm inanc n mslmanlarn kabul ettii ekilde belirtme e alan bir te ebbstr. Fakat baz pheli pein hkmlere istinadetmekte ve tafsiltl kaynaklar vermemektedir.

The Encyclopedia of Islam : Birinci bask drt cilt ve zeyl, Leiden, 1913-42; ikinci bask cilt , Leiden ve London, 196o, devam ediyor. Birinci baskda dinle ilgili makaleler ekseriya biraz dzeltilmi olarak ayr bir kitapta bas lmtr: Hanwrterbuch des Islam (1941) ve A 11

Sohrter Encyclopedia of Islam (1953). Tabii makalelerin de eri eitlidir. Birinci bask daki makalelerden baz lar imdi tatminkr Maamafih o u arki kaynaklara istinadetti inden ve Bat dillerinde baka trl elde edilmesine imkn olmyan materyalleri ihtiva ettiinden dolay ok nemlidir. Ksaltmalar : El', E12, El (S).
A. J. Arberry, Revelation and Reason in Islam, London, 1957;

yaknda neredilmi metinlere mracaat suretiyle genel bir gr verir.

12

Blm I. EMEV DEVR

EMEV DEVRI FASIL I Frkacln Balangc MUHAMMED (A.S.), 622 tarihinde Medine'ye hicreti ile 632 de lm arasnda olduka kuvvetli bir devlet kurma a muvaffak olmutur. Bu devletin kuvveti uradan anlalr ki 63o yl sonlarna doru Suriye'ye kar tertibedilen seferde Muhammed'(A.)in arkas nda 30,00o adam vard . Arabistan'da gebe kabilelerinin pek o u, onunla ittifak halinde idiler. Bunun ba lca istisnalar, az ok Bizans' n tesir sahas nda kalanlar idi. Hemen 632 yi mteakip devirden 661 e kadar olan devir "Hulefa-i Ra idin" devri diye tannmaktadr. EbuBekir ((632-34) in zaman , Medine'nin siyasi sistemine kar ayaklanan kabilelerin isyan n bastrmakla geti. Birinci mer (634-644) devrinde olaanst bir yay lma ve genileme grld. Suriye ve M sr Bizans mparatorlu undan ve Irak ise Iran mparatorlu undan zaptedildi. Osman (644-56) in devrinde yay lma, Afrika'n n kuzeyine, Iran' n iine doru devam etti. Fakat 65o civar nda yava yava geriledi,. nk Askerler aras nda huzursuzluk belirmi ti. (Bu askerler sivil kurumlarla ehir halk ile ayn haklara sahip idiler.) 656 da Osman asiler tarafndan ldrld. Peygamberin yegeni ve damad olan Ali'ye Medine'de halife olarak bey'at edildi. Fakat am valisi Muaviye dierleri arasnda Ali'yi tan mak. ' reddetti. Ali ile Muaviye aras nda kan muharebede, Ali'nin ba ka bir gaye iin 661 de ldrlmesinden sonra Muaviye yava yava harbi kazan yordu. Ali'den sonra Muaviye'nin hilafeti genellikle her tarafta tan nd, ve Umeyye hanedan idareye hakim oldu. Bu ksa tarihi makmat, bizim teolojik konumuzla ilgisiz de ildir. Bilgi sosyolojisinin ifadesine gre btn teolojik ve felsefi mevzularn, siyasi yahut ictimal dayana mevcuttur. Bu tetkik, byle bir 15

adan ele alnmtr. Din ile siyasi olaylar aras ndaki irtibat bilhassa yakndr ve ortado uda ok aikar bir manzara arzeder. The Old Testament (Eski szle me : Ahdi-Atik) bununla doludur. lk yedinci asrda Suriye ve Msr hrstiyanlarnn Bizans imparatorlu una kar nefreti, Monophisite' ve Nasturi mezheplerinde mihrak n bulmutu. Bu yzdendir ki 1-3 nc fas llardaki gr lerden hangisinin siyasi, hangisinin teoloik olduunu sylemenin g oldu u, alacak ey deildir. Maamafih Ridde diye me hur, 632-634 y llar arasnda vukubulan irtidad isyanlarn - kkrtan "yalanc peygamber"lerden ba ka meyye Devrinin bana kadar islam Devleti ierisindeki siyasi ihtilaflarda dini bir unsur grlmemi ti. Bu, hibir mcadele ve gergin liin olmamasndan ileri gelmiyordu. Medine'nin iki ana kabilesi arasndaki rekabet, ta Muhammed' (A.)in lmne kadar devam etti. Bir halife seiminde Medine'lilerin Mekke'lilere kar kskanl aydnla kt. Ridde savalarnda baz gebe kabileler Medinelilere, Mekkelilere ve dier baz gebe kabilelere kar geliyorlard . Ali'ye biy'at olay, Mekkelilerden farkl grupun karlarn aa kard . lk olarak bir dini faktr, Ali taraftarlar arasnda yer alan baz mnakaalarda siyasetle temasa geldi. Bunlar gebe kabilelerden idiler. Halen de Irak'taki askeri ehir kamplarna yerle milerdi. Mnakaalar, Ali Basra yak nlarnda Mekke'li muhaliflerinden bir grupu yenip de ok ciddi rakibi Suriyeyi i gali altnda bulunduran bir ordunun kumandanln elinde tutan Muaviye'ye kar yeter derecede bir ordu toplamaa al rken meydana kt . Ali'nin komutas altnda bulunan askerlerden baz lar ona o derece ba lanmlard ki bunlar onun "dostu olann dostu, dman olann dman " olduklar eklinde gsterilebilir. Di er tabirle bu adamlar, Ali gibi bir lider yahut imam n, bir hata ve yanl i yapamyacana inanmlard . Bunlara kar olan grup ise yalnz Ali'nin hata yapabileceine inanmakla kalmyor, ayn zamanda Osman' n katlinden sorumlu olanlar aka destekledi i belli olmad iin onun bilfiil hata ierisinde oldu una kani bulunuyorlard. Bu ikinci grup, kendilerini, Osman' ldrenlerin manevi torunlar sayyorlard. Onlar Osman' kendi idaresinde bulunan hretli kimselerin cinayetlerini cezaland rmad iin gnahkar sayyorlar ve bu gnahndan dolay cemiyetin yesi olmak imtiyaz n kaybettiini, binaenaleyh onu azletmek, gnah olmad ktan baka onun ldrmenin de mslmanlar n bir vazifesi bulundu unu sylyorlard.
1 Monophisite: anlam : tek tabiatt r. Beinci ve altnc yzyllarda Hz. Isa'nn, hem insan ve hem tanr olan bir tabiat olduunu ileri sren h ristiyanlard r.

16

phesiz Ali ordusunda bu iki u aras nda mutedil bir durumda olan birok kimseler vard . Fakat mteakip dini geli melerde mfritler nemlidirler. Filhakika tasvir edilen iki grup ia ve harici diye adlandrlan iki byk frkann balangcdrlar. ia, isimlerini Ali'nin partisi olan kimselerle ayn olgunlukta bulunduklar sebebinden al rlar. Hariciler (Arapada genellikle Havaric, mfredi Harici)in bu ad almalarnn sebebi de onlarn, ilk defa Ali'den, sonra Muaviyeden ve Emevilerden ayr lp kmalardr. Bu ayrlklarn en iyi bilinen misalleri, Ali Suriye ordusuna kar haz rlanmakta iken meydana gelen iki ayrlmadr. Harura denen yere giden birinci k sm, Ali bunlarn baz ikayetlerini anlay la karlaynca geri dndler. Fakat ikinci k sm uzlamay reddettikleri iin hemen tamamen kltan geirildi. Bu olaylar n muhtemelen tekrar edildi i, Ali'ye kar daha be kk ayaklanman n olduu ve Muaviye'nin hkmdarl (661-68o) devrinde de yirmi kadar ayaklanman n vukubulduu unutulmamaldr. Emeviler devrinde muhtelif zamanlarda e itli ciddi harici ayaklanmalar oldu. Baz tarihiler bundan dolay "hanici"nin, basit olarak "asi" ifade etti ini sylerlerse de hareketin teolojik yndeki gelimeleri hakk nda ciddi bir al ma, bunun byle olmadn gsterecektir. Hem Ali, hem de Muaviye tarafndaki ayaklanmalar, bunlar n herhangibir adamn ahsi idaresinden memnun olmamalar nn bir gerei olmadn ispatlar. Fakat bu ayaklanmalar genel durumun bir sonucu olmal dr. Dnce bunun sebeplerini gsterir: Harici ayaklanmalar na katlan adamlar, Mekke veya Medine as ll deil, gebe kabilelerden idiler. Otuz y l nce bu adamlar ve bunlar n babalar ln serbest hayat n yayorlard . imdi bunlar Islam ordusunun geni tekilat ierisine kat lmlard . Savalar durunca bunlar le dnmediler. Irak ve M srdaki askeri kamplara geldiler. Bu ilk zamanda btn mslmanlar n askeri hizmette yer almalar beklenirdi Buna karlk bunlar devletten bir maa alrlard . Maan miktar, ailenin Islami kabul edi indeki ncelie gre de iirdi. Bu arada birok ekonomik meselelerin de burada yeri vard r. Kaytlarda byle bir ey grlmyorsa da yine de ayaklanman n balca sebebinin, hzl ve ni dei melerin getirdi i huzursuzluk ve gvensizlik olmas muhtemeldir. Zuhur etme e balyan ii hareketininde bu huzursuzluk ve gvensizli e farkl bir cevap olmas ihtimal dahilindedir. Bu hipotez, ia ile Havaricin soruna farkl cevap vermelerini gstirir ve bunlar aras ndaki iddetli d manl aklamaya yard m eder. Bu

17

deiikliin bir zamannda gvensiz ve huzursuz insanlar-yapt klarn uurlu olarak anlasnlar veya anlamas nlar- kurtulu u kendilerine esasl ve memnuniyet verici durumlar temin eden eski tecrbelerinde aradlar. Baz insanlarn, kurtuluun veya refahn yolu, insan st zelliklerle mcehhez bir liderin pe inde yrmektir eklindeki inanlar bu hareketlere sebebolmu grnmektedir. Bu zelliklerin tanr vergisi olduuna inanl r. Binaenaleyh bu vas flar, insanlarn tabii bir vasf deil ilahi bir mazhariyyet, bir ltuf olduklar dnlebilir. Burada sosyolojik terim olan "Charismata" tabirini kullanmak ve buna "charismatic" lider demek mnasiptir. Di er bir faktr de baz kimselerin kurtuluu bir liderde deil salam "charisma"ya malik olan bir toplumda aramalaryd. Bunlara gre insan byle bir cemiyetin yesi olarak (ve bu cemiyetin yeli ini kaybettirecek bir hareket yapm yarak) kurtulua erebilir. Bu inanc n negatif ekli: "extra ecclesia nulla salus Kurtulu yolu yaln z kilisededir. Onun izdii hattan baka selmet yolu yoktur." da ifadesini bulur. Positif ekli birok mslmann dncesine hakimdi. Onlar slam cemaatini "cennet ehli" diye d nyorlard. Bu d nce, slama giren herkesin, nihayet cennete girece ini ifade ediyordu. te byle kkl inanlarn mevcutiyeti, Ali'nin hilafeti devrinde Havaric ve ia hareketlerinin zuhurunu a klar. Bunlar n daldklar yeni hayatn gerginlik ve zorluklarnda insanlar biraz mstakar asayi ve gvenlie muhta idiler. Muhtemelen gayri uuri olarak derin tahrik ve te vikler onlar bu gvenlii aratrmaa sevketti. Bir ksm olaan st yetilere sahip bir liderin pe inde gitmek, dierleri mensubolduklar toplumun charismatic bir toplum olmas n salamaa uramak suretiyle bu huzuru arad lar. zel kabiliyetlerin baz ailelere verildiini kabul eden eski Arap inanc , birinci grupu etkilemiti. Bu inan, onlar n Ali'yi, hatt bu inanla g badaan siyasi kararlar nda dahi sekin bir lider olarak kabul etmelerini hakl gsterdi. kinci grupun yle bir avantaj vard : phesiz mslman cemaati, mu'cizevi vahye mazhar olan Peygamber taraf ndan kurulmutur. Bu cemaat, O'na vahyedilmi ilahi hayat yolunu izlemektedir. Bu toplumun ehl-i snnet olarak kalmas n salamak iin bu kurallara aykr gidenlerin cemiyet haricine at lmalar gerekir. te burada onlarn (haricilerin), byk gnah i liyen kimse bu yzden cemiyetten karlr, eklindeki zel prensipleri meydana kmtr. Bu suretle onlar mensup bulunduklar cemiyetin, fevkalade, yahut charismatic bir cemiyet oldu undan tamamen emin olmak istiyorlard . 18

Bu izgiler zerinde d nlrse havaric ve ia aras nda neden bu kadar ac dmanln bulunduunu anlamak kolay olur. Her iki grup da kurtulu u elde etmenin, yahut kendilerinin en yksek gayelerini gerekletirmenin aresini kendi istikametinde gryordu. nsan bunun bir lm kal m meselesi oldu unu syliyebilir. Bu durumda her grupun m'minleri di erlerinin inanlarn tekzibediyorlard. Bylece her grup, di erlerinin kurtulu a ermesini engelliyordu. Liderin yanlmazlna kani olmyan Hariciler, onun hata yapabilece ine ve bu yzden btn cemiyeti, cennet ehli olma vas flarn kaybettirebilecek bir yola gtrebilece ine inanyorlard . Dier taraftan iiler de u kanaatte idiler ki cemiyetin ilham alm yan normal mensuplar , kutsal kitaplarn kendileri yorumlyarak (ki ia bu yoruma yamlmaz olarak bakmamtr) ilham almakta olan lideri, onun yanl olduunu bildii bir yolu tutma a sevk etmi olurlar. Bu suretle her grupun grmekte oldu u kurtulu ans, dier grup tarafndan tehlikeye sokuluyordu. Binaenaleyh bunlar aras nda ac dmanln bulunmas bir srpriz tekil etmez.
Serdedilen bu mutalalar olduka iyi vazedilmi tir. Mesela niin baz insanlarn charismatic lidere, baz larnn charismatic cemiyete meylettikleri sorusuna gelince buna verilebilecek bir izah vard r, ama bir saniye iin buna daha derin yoklama a ihtiya gsteren bir hipotez olarak bak lmaldr. (Bilhassa di er kltrlerdeki paralel rneklerle mukayese ederek). Anla lyor ki ayn durumda olan iki reaksiyon, insan tabiatinde mevcud nihai ve esasl farklarn icab idi. Fakat bu, ciddi neticeleri olan mphem bir nazariyedir. Ve bu tercih edilebilir fakat irsi yahut evre faktrleri tarafndan farklar a klanrsa tercihe sayan bir nazariyedir. Bir a klama yapma a yardm edecek iki nirengi noktas vardr: lk nokta udur: Harici isyanlar nn kk gruplariyle gebe cemiyetin sava birlikleri arasnda benzerlikler vard r. Ali ve Muaviye devirlerindeki ayaklanmalarda biz, genel olarak ayaklanan kimselerin saysna dair haberler al yoruz. Bunlar otuz ile be yz arasnda deiir. Ortalama olarak iki yz ki idir. Bunlar tam anlamiyle le ekilmediler. Fakat Irak kasabalar ndan biraz tede daha emin yerlere ekildiler ve san ldna gre hayatlar n kylere baskn yapp apul ederek temin ettiler. Bir hkmet kuvveti kendilerini ortadan kaldrncaya kadar byle devam ederlerdi. Her kk zmre kendilerini, gerek mslmanlar n nderi sayyordu. Maamafih bu zmrenin dnda da gerek mslmanlarn bulunduunu inkr etmiyorlard .

19

Fakat teki mslmanlar n ounluu gerek mslman de ildi ve bu yzden ldrlmeleri gerekirdi. Onlar n ldrlmesinden kendilerine bir gnah terettbetmezdi. Bylece e itli yollardan ihtilalci zmreler, gebe bir kabilenin hayat ekline benziyen bir hayat ekli meydana getiriyorlard. Havaric gurupunun temeli din oldu u, akrabalk olmad iin bunlarn hayat, dorudan doruya l artlarna raci deildi. Bununla beraber havaricin, ilk zamanlardaki gebeler gibi iir ve hitabet hnerleriyle dikkati ekmi olmalar nemlidir. Islami inanlarna ramen, iirlerinde ifade edilen duygu, m rik gebelerin duygular na yakndr. Iaret edilecek ikinci nokta udur: Biri ilk iilerin ve Haricilerin hangi kabilelere mensubolduklarn sorarsa buna cevabolarak belirli bir fark bulunabilir. Fakat bu fark kati de ildir. nk her iki tarafta da birok byk kabileler zikredilir. Ama u ileri srlebilir: ) lk iilerin nemli bir ksm, Gney Arabistan kabilelerinden gelmi lerdi. Ve (2) Haricilerin aras nda doktrin sahibi fertler ve frkalar (btn Emevi devrinde) ba lca kuzeyli kabileden gelmi lerdi. Ama 622 den 656 ya kadar olan zamanda bu reaksiyon fark n akhyacak bir hadisenin oldu u grlmemektedir. Btn kuzeyli kabileler, mslmanlarn Irak ilerine yapt klar aknlara katlmakta bata gelirler. iiler aras nda bu ilk aknlarda pay olan yalnz bir kabile me hurdur. Ali, Muhammed (A.) tarafndan, zel grevlerin ifas iin Gney Arabistan'a gnderilmiti. Fakat onun, halk n hususi sevgisini kazandna dair bir rivayet yoktur. Bu kabileler mensuplar nn, Yahudilik, Monophisite, yahut Nasturi h rstiyanlnn derin tesiri altnda kalp kalmadklar meselesi de derinlemesine ara trlacak bir noktadr. Ama byle bir tesir isbat edilse bile bunun meseleyi tamamen aklamas pek mmkn grnmyor. leri srlecek hipotez udur: Bu tepki fark , asrlk eski geleneklerin icab dr. Gney Arabistan kabileleri bin y ldan fazla bir zaman o blgenin eski uygarlk ananesi iinde yeti milerdi. Bu medeniyette ilahi, yahut yar ilahi krallar vard. Yedinci asrdaki Arap kabile mensuplar, kendilerini krallarn emri altnda yaatmyorlar idiyse de gayr-i me'ur olarak bilhassa tehlikeli zamanlarda k ralln liderliine gvenme geleneinin tesiri altnda kalm olmaldrlar. Bundan dolay onlar buhranh zamanlarda bu tipte bir lider arad lar ve Ali'de bunun rneini bulduklarn sandlar. Fakat kuzeyli kabileler, ilahi k rallk inancnn tesir alannda yetimemilerdi. Aksine orada l kanununa gre btn erkeklere e it ekilde muamele edilir, e it deer verilirdi.

20

Bunda tarihten nceki "Irak demokratik cemiyeti"nin izleri vard . Bu eit muamele, mkemmeliyetin topluma, kabileye ve soya aidolduu inancna gtrd. Bylece birinin damarlar nda sadece kabilenin kannn bulunmas, ona dnyada bir eref mevkii vermee kfi idi. Muhammed'(A.) den biraz nce Araplar, bu inanca bu cihan mul yorumu verdiler. 656 sralarndaki buhranda kk gerek mslman cemiyeti fikrini ileri srenlerin, bu demokratik gelenekte ya am kimselerin uursuz olarak derin tesirinde kalm olmalar alacak bir ey deildir. B BL OGRAFYA Burada ifade edilen gr ler, benim nceki yaz larmda byk tafsiltla formle edilmi tir: " hi'isme under the Umayyads", Journal of the Royal Asiatic Society, 1960,158-72; "Kharijite Thought in the Umayyad Period", Der Islam, XXXVI (1961), 215-31; "The Conception of the Charismatic Comunity in Islam", Numen, VII, (196o), 77-9o; Islam an the Integration of Society, 94-14. Bunlar ayn zamanda gelecek iki blmle de ilgili olan yaz lardr.

M.G.S. Hodgson, makale: "Abdullah ibn Saha", Eh de.

21

FASIL

Hariciler Muaviye umumiyetle 66I-68o yllar arasnda halife olarak tan np hkm srm tr. Onun gc, Suriye yerlilerinden meydana gelen orduya dayan yordu. am' da bakent yapmt . Gebe Arap kabilelerinde det, efin yerine ailesi ierisinde en stn vas flar tayan ye geerdi. Ya l olmak ve hatt evltl k, zel bir imtiyaz vermezdi. Bu husus, hilfete aday olman n nizam hakknda kk bir fikir verir. Muaviye, lmnden nce o lu Yezid'in kendine halef bir oul olarak tannmasn istiyordu. Fakat Yezid'i kabul etmiyenler de vard . Muhalefet, Yezid'in, 683 te kk bir ocuk b rakarak l mesi zerine feci i harblere sebeboldu. Abdullah ibn Zbeyr (yahut sadece bn Zbeyr) ki Yezid'i Mekke'den karmt, imdi Mekke ve Medine'nin oldu u kadar Irak' n da byk bir k smnn kontroln elde etmiti. Geni lde karklklar vard . Hilfetin uzak baz lkeleri, ne Emevilerin, ne de bn Zbeyr'in kontrol altnda idi. Bu ailenin dier bir koluna mensup bir zat n liderliinde Emeviler tekrar savatlar. 691 de Irak' tekrar ele geirdiler ve 692 nin sonundan nce Mekkede'ki isyann son alevlerini de sndrdler. Muaviye zaman nda devam edip i harp yznden duran halifelik snrlarnn genilemesi, imdi tekrar eski durumuna ula mt. Douda mslmanlar, hkmranl klarn Orta Asya'ya ve Kuzey Bat Hindistan'a kadar uzatm lard . Kuzey Afrika'da ise bat ya, Morroco ierisine ula tlar ve 711 de bu kuvvet Ispanya'ya atlad . Kuzeye do ru da Bizanshlara kar sk sk savalar yap lrd. Fakat srekli arazi fethi mmkn olmuyordu. lkelerin geni lii, i gerginliklerin domasna sebeboldu. Boyuna gcrdayp inliyen keresteden yaplm acemi' bir idare mekanizmas hkm sryordu. 73o yahut 735 yllarndan itibaren ileri gr ller, imparatorlu un yava yava kmekte olduunu fark ettiler. Bu ileri gr llerden baz lar bir ihtilli basamak yaparak kar bir hkmet kurma a teebbs ettiler.
22

Fakat hibiri de muvaffak olamad ise de her halde 750 de Abbsi ordusunun doudan hareketle Emevi hkmranl na son verip yeni Abbasiler hkmdarln kurmalarna kadar Emevileri zay flatmakta ksmen rolleri oldu. bn-i Zbeyr'in i harbi s rasnda byk lde dini gelimei tevik etmi bulunan iki harici hareketi vard . Birincisi Ezarika idi ki isimlerini asl liderleri olan Nafi' ibn al-Azrak'tan alm lard. Basra Haricilerinden baz lar, Emevilere kar koyduu iin bn Zbeyr'e sevgi besliyorlard. Ve ona fi'll yardmda bulunmulard. Fakat onun, zamanla muvaffak oldu u takdirde kendi fikirlerine gre hareket etmiyeceini anladlar. Basra 684 de bn Zubeyr'in eline getii zaman Ezarika do udaki dalara ekildiler. Ertesi yl liderlerinin ldrlmesine ramen Ezarika kuvvetlerini artt rmaa ve muhafaza etmee devam ettiler. yle ki 691 civar nda Basra iin bir tehlike haline gelmilerdi. harbi mteakip meyye ordular , onlar imha etmee muktedir oldular. (Fakat sonraki tarihlerde halifeli in dou taraflarnda haricileri koruyan ve sakl yan gizli baz kaynaklar vard ). Ezarika teolojik d nceyi te vik etmilerdir. nk onlar, olduka mant ki bir l ile harici gr n mfrit noktaya gtrm lerdi. Temel prensip, sonradan Ali'ye kar kan baz Ali taraftarlar tarafndan Kur'an kelimeleriyle formle edilmi tir: "Allah'tan baka kimsenin hkm yoktur.", "Hkm yaln z Allah'ndr." Bununla hkmn, ancak Kur'an'a gre verilebilece i ifade edilmek isteniyordu. Bu dnce unu ima ediyordu: Byk bir gnah i liyen kimse cehennemliktir ve cehennem ehline dahildir. Zira harici: gr ne gre bu, Kur'an'da a k olarak ifade edilmitir. ilaveten Osman da Kur'an'da tasrih edilen bu cezan n haricinde akalacak bir gnah ilemi deildir. Ezrakiler imdi ii daha da ileri gtrerek yer yznde mevcut btn idarelerin gnahkar oldu una kani oldu ve mevcut idarelere kar savamakta kendilerine kat lmyanlarn da gnahkr olduklarn ileri srdler. Ancak kendi zmrelerine mensup kimseler gerek mslman idiler; sadece onlarn kamplar idi ki slmiyetin doru anlalp tatbik edildii "Daru'l- slam" idi. Evlerinde oturup da hicret ederek onlara kat lmyanlar da gnahkar ve kafir idiler. Islam cemaati d nda idiler. phesiz bu hicret, Muhammed'(A.)in 622 de Mekke'den Medine'ye hicretine e idi. Bylece hatt baz teferruat1 Arapa kelimeler yledir: "M hukma illa lillah. Kur'an, 6/57; keza Der Islam, XXXVI. 217.

23

ta dahi onlara i tirak etmiyen kimseleri slam hududu dna atmak suretiyle hariciler, bu gibi kimseleri ldrme i, bunlarn karlarn ve ocuklarn dahi ldrme i helal saydlar. Eski bir Arap ananesine gre kendi kabilesine yahut mttefik bir kabileye mensubolm yan ahsi ldrmek yanl bir hareket de ildi. Ancak maktuln kabilesi kuvvetli olduu takdirde bu hareket ak lszca bir i olurdu. Bu koyu taassuba brnm sert teoloji, onlarn gerek teorilerini mazur gstermek iindi. Ezrakiler geni katil:anlarndan tr ok korkulup karulan bir grup idiler. Rivayet edilir ki: Bir adam onlara gidip kendi kabilelerine kat lmak istediini syledii zaman ona ldrmesi iin bir mahkm teslim edilirdi. e er mahkm, adam n kendi kabilesinden ise bu ldrme, o ahsn, kabilesiyle olan ba larn koparr, Onu deimez bir ekilde Ezrakilere balard. phesiz bu baz zamanlar vukubulmu tur ama bunun devaml olarak yaplan bir i olduundan emin olamayz. Yine bu zamanda mehur olan tali bir harici kolu da Necedat, yahut Necdiyye'dir. Bu frka orta Arabistanda (Yemame denen blgede) zuhur etmitir. Bunlar Mekke'de bnu'z-Zubeyr'e yard m etmilerdi. Fakat sonradan kendi ana yurtlar na dndler. Ve muhtar bir idare kurdular. 686 dan 692 ye kadar liderleri, firkaya ad n veren Necde idi. Bunlar bir zaman iin Arabistan n geni topraklarn idare ettiler. Hatt bnu'z-Zubeyrinkinden de geni . Dou sahilindeki Bahreyn ve Umman, Gneyde ve. Gney bat da Yemen ve Hadramawt ksmlar bu lkeye dahildi. Liderlik hususunda birok mcadele oldu. Necde'nin 692 de lm zerine f rka paraland ve bu paralardan kimi dald . kimi de Umeyye generalleri tarafindan ortadan kaldrld. Aslnda Necdiler de Ezrakilerin gr lerinin ayn grlere sahip idiler. Fakat geni bir lkeyi idare mesuliyyeti, onlar n tefsirlerine daha az hain bir gr getirmiti. Oturup da kendilerine kat lmyanlar kafir saylmyor ve dolaysiyle slam cemaati d na atlmyorlar, fakat mnafk addediliyorlard. u da tesbit edilmitir ki onlar kendi mensuplarndan olup da harici idaresi alt nda yaamyan kimselerin asl fikirlerini gizlemelerine-ki buna takiyye denir- cevaz vermi lerdir. Bu gibi noktalar gsteriyor ki Necdiler Eezrakilerin yapt gibi kendileriyle dier mslmanlar aras na ayn kesin izgiyi izmemilerdi. Necdilerin gr lerinin ou hakknda verilen malmat, byk bir devlet idaresinde grlmesi tabii olan cinsten me ru grler olarak kabul edilir. Mesela Sava yneticileri tarafndan esir alnan kadnlara
24

yaplacak muamele hakk ndaki meseleler, h rsz ve cani hakknda tatbik edilecek ceza meseleleri gibi. Bu konularda Necdi gr lerinin tesbit edildi i eserlerde, haricilerin doru slam cemaati hususundaki temel prensiplerinde be er kusurlarndan dolay msamahalar gsterdiklerini gryoruz. Tahminen Necdilerin ayrld en iddetli harici gr : "Byk gnah iliyen bir adam cehennem ehlindendir". gr idi. Ezrakiler kampta ya adklar iin hrszlktan veya zinadan sulu bir adam kolaylkla kamptan ihracadedilebilirdi. Fakat Necdilerin hakim olduu geni lkelerden herhangi bir zani veya h rzs karp atmak kolay bir ey de ildi.Onlar bunun ho bir ey olmadn da dnebilirler. Bu, herhangibir moral gev ekliini gerektirmezdi. nk onlarn arap hakk nda sert olduklar sylenir. Kurulan bir toplumda hem iyi hem de ktnn bulunduunu bildikleri iin byle davran yorlard . Fakat pratik olarak iyi olan bu hareketi nazara ynden de makbul gsterecek bir mazeret bulmak laz md. Necdiler, bunu dinde asl olanla as l olmyan ayrmak suretiyle yapt lar. kinciler arasna, hakknda resmi bir karar (hkm) verilmemi olan orijinal er'i gr leri soktular. H rszlkta veya zinada srar etme e irk gzyle bakld . Yani cemiyetin mahiyyetini, hukukunu yahut yolunu bozacak olan hususlarda srar irk idi. Bu da as l prensiplerden olmal ve dier prensiplerdeki gibi bunda yap lan hatalar da cemiyetten atlmay ve cehennem halkna katlma gerektirmeliydi. Yanlarak hrszlk ve zinaya d mee esas gnahlarda srar gzyle baklmyordu. Umumi kanaat u idi: Hrszlar ve zaniler, cenenneme slah iin giderler. Ncdiler, Allah' n, istedii takdirde onlar cezalandrabileceine cevaz verdiler. Fakat unda srar ettiler ki: Allah byle yaparsa bu ceza cehennemde ebedi olm yacak nihayet onlar cennete kabul edecektir. Bylece cemiyete ye olmak, temel prensiplerde sa lam durmak kurtulu a yani cennete gtrrd. Ezrakiler, muhtar harici idaresinin problemleriyle kar larlarlarken Basra'da bir k sm mutedil Havaric de vard ki bunlar da daha ok harici olmyan kimselerin idaresinde ya amak meselesiyle kar karya idiler. Do rudan do ruya siyasetle az ilgileri olan bu zahit adamlar, Muaviye devri boyunca varl klarn muhafaza etmi grnmektedirler. Bunlardan baz lar bir zaman iin Mekke'de bnu'z-Zubeyr'e yard m ettiler. 684 den sonra bnu'z-Zubeyr'in Basradaki valisini kabul eden belki de fi'len destekliyen bu adamlar, zaman ge25

lince Emevi valisini de kabul ettiler. Maalesef bu adamlar hakk ndaki malmatmz ok azd r. Bu zamanda Basra'da teolojik faaliyetin kesif oldu u zannediliyor. yle ki sonraki islam teolojik kurumlar nn temeli bu zamanda at lmt . Fakat biz bu hususta ancak gzmze dokunup derhal kaybolan snk malmata sahibiz, ama bahis konusu edilen balca meseleler hakk nda bir ey sylemek mmkndr. Ana problem, havaricin, havaricten olm yan bir idareyi kabul etmelerinin nas l mazur gsterilece i meselesi idi. Daru'l-islam ile Daru'l-Harb aras nda bir ayrm yapmak, mslmanlarn vazifesi idi. Birincisi islami prensipler ile idare edilen bir yer idi. kincisi byle bir idarenin olmad ve elverdi i takdirde sava mak, mslmanlara farz olan yerdi. Bu tasvirlerden hibiri basradaki mutedil haricilerin durumuna uymazd . Bundan dolay baz lar kendilerinin ihtiyatl bir korku alannda bulunduklarn bu yzden kendi esas fikirlerini gizlemek zorunda kald klarn sylediler. Bu, onlarn, harici olmyanlarn kfir ve mrik olduklar grleri ile de birle mi idi. Zaman geince mrik kelimesini pek cz'i meselelerde kendi gr lerinden ayrlm bulunan Allah'tan korkan mslmanlara da vermek suretiyle tenakuza d tler. Bu yzden baz lar, Harici olmyanlarn monoteist (muvahhid) oldu unu ve kendilerinin de Daru't-Tawhid'de yaadklarn kabul ettiler. Di er bir ksm da darlarnn kark olduunu sylyorlard . nk hkmet ne zahiren m rik ne de doru mslmand . Tam bir hkm verilemez onun iin uzla mak, yahut belirsizlik ve karars zlk laz mdr. ok dikkat edilen bir mesele de mmin bir kad nn (ki haricidir), mmin olmyanlar (ki harici olmyanlardr) ile evlenmesi, yahutayn yola kan- inanm cariyelerin inanmam lara sat lmas meselesi idi. Bu mesele inanmlardan mteekkil kk cemiyetin, inanmam mslmanlardan mte ekkil daha byk cemiyetle olan mnasebeti problemini ciddi bir ekle sokuyordu. Kur'an'a gre mslman bir kadn, mslman bir erkekten ba kasiyle evlenemez. Di er tabirle onun evlenmesi cemiyet iinde olmal dr. Cariyeyi sat n almakla onunla cinsi mnasebet salhiyyetine de sahip bulunuldu undan dolay bir cariyeyi inanmam bir kimseye satmak da Kur'ani bir emri bozmak demek idi. brahim adl birinin yle bir hikayesi nakledilir: Bu adam bir cariye tarafndan hizmet edilmi ve kendisi de cariyeyi bedevilere satma va'detmiti. Frkasnn dier bir mensubu ona kar geldi. Ama ekseriyyet brahim'i tutma uygun grd. Bu demekti ki onlar art k kendilerini geni slam cemaatinin, farkl 26

gre sahip yeleri sayma a balamlard . Bu karar vermek suretiyle onlar, gnah i lemiyen, tamamen do ru gr lere uyan azizlerden mteekkil bir cemiyet olma hususundaki orijinal Harici gr n terk etme e doru gidiyor idiler. Bu Siyasi bakmdan pasif olan Basra haricileri, Vak filer diye anlan kk bir gruptur. (Vak fyya, vakfa) isimleri, "hkm tehir eden" manas na gelir. Kendileri nemli olmamakla beraber, Haricilerle, bu blmn mteakip bir fasl nda incelenecek olan Mrci'a arasnda bir gei tekil etmeleri bak mndan ilgilenmee deerler. Yukarda Haricilerin baz ahlaki telkkilerindeki ayr lklarna da iaret edilmi tir. nk onlardan bir k smna gre hrszla, yahut zinaya bir kere d mek, cemiyetten karlmay gerektirmez. Bu szleriyle onlar, bu crmleri i liyen kimse cehennemde cezaland rlmaz demee varyorlard. Ve bir manada onlar gayri ahlaki yahut cemiyet kurallarna kar davrann nemini azaltm oluyorlard . Bu onlarn ehl-i cennet ile ehl-i cehennem aras ndaki kati ay rmlarnn kanlmaz bir sonucu idi. Bu ay rm, Araplara gre tabii cemiyeti dnce yolunun ayrlmaz bir paras idi. nk islmdan nceki Araplara gre ferdin cesareti, ahsn yalnz kendinden deil, fakat ayn zamanda kendi kabilesinden geliyor idi. O sadece cesaretli bir kkten ne et ettiinden dolay cesur olabilirdi. Birinin kebilesinden, klnndan, yahut ailesinden gelmekten ibaret akrabal k zerine kurulu bulunan gebe Araplar n ahlaki teklkkilerine gre akrabaln yannda her eye cevaz verilirdi. Bu cemiyeti gr , baz bakmlardan ferdi ahlak n zararna olarak "Cennet ehli"nin yekvcut destekliyen Haricilerde ifadesini buluyordu. Bylece onlar Kur'an'dan a ka anlalan ferdi ahlka kar gidiyorlard . Zira Kur'an'a gre herkes bir ferdolmak hasebiyle hkm gnnde kendi gnahlarna cevap vermek zorundad r. Vakfann mmeyyiz vafs : Cariyelerin, mmin olmyanlara satlp satlmyaca gibi konularda hkm tehir etmek idi. Diyorlard ki: cennet ehliyle cehennem ehlini ay ran kesin bir hat izmek mmkn deildir. Bu gr , onlar , fas klarn cemiyetten atlma usulnden baka bir yolla cezalandrlmas grne gtrd. Zira be erin son kaderinin ne oldu unu kimse bilemiyecei iin bu husustaki hkmn kyamete b raklmas lazmd_ Bu suretle onlar su ve fskn ehemmiyetini en kk dereceye indirme temaylne girdiler. Bylece Vakfa ve ayn hat zerinde d nen di er hariciler, slam cemaatinin sonraki ehli snnet gr n haz rlyorlard. Bunlar baz eski 27

Arap itimai gr ve duyu unu muhafaza ediyorlard . Bunlar, bedevinin, kabilesine atfetti i btn ilkel deerleri islm cemaatine verdiler. Ayn zamanda bunlar byk bir medeni cemiyetin temadisi iin lzungelen hukuk ve dzeni korumak haz rln yaptlar. 69673o yllar arasnda Basra'da cereyan eden teolojik mbahese ve mnakaalarn nem derecesini kestirmek gtr. Btn sonraki islmi messeselerin temeli burada at lmt. Teoloji niin Suriye, M sr, hatt Medine'den daha ok Irak'ta, bilhassa Basra'da geli ti, sorusunun cevab aka belli deildir. Fakat bu bir gerektir. Ve zerinde ok dnlp ta nmaa deer. 695-96 yllarnda Irak' n kuzeyinde bir harici ayaklanmas olmutu. Emevi devrinin, geri kalan k smnda, bilhassa bu devrin sonuna do ru e itli harici ayaklanmalar oldu. Bunlar Muaviye'nin hilfeti zaman nda olanlardan ok daha byk idiler. Ve ok mutedil olan tali frkalardan birine ismen ba lanmlard. Bunlardan hibiri teolojik gelimee yardm etmemiti. Harici akideleri, Arap Yarmadasnn eitli blgelerinde, Kuzey Afrika'da ve di er yerlede de benimsenmiti. Bunlardan baz lar, bilhassa Umman ibadileri bugne kadar varl n muhafaza etti. Bylece hususi doktrine sahibolma sayesinde kk gruplarn, etraflarndaki dnyadan tam bir tecerrd ile kendi hayat ekillerini korumalar mmkn olmu tu. meyye devrinden sonra belki de daha nce haricilerin islm doktrininin gelimesine olan yard mlar durmutur. uras gerektir ki onlarn "Do ru islm Cemaati" telkkileri mcri'e ve di er firklar tarafndan alnm ve onlarn, gnahkarlarm cemiyetten at lmalar gerektii zerindeki srarlar ihmal edilmiti. 75o de ana teolojik ktle arasndaki mnakaalar, mslmanlar harici doktrinlerin ilgilenmedii konulara gtrd.

BBL OGRAFYA J. Wellhausen, Diereligis-politischen Oppositions-parteien im alten Islam, Gttingen, 190 i ; Emevilerin hkm alt nda yayan iiler ve Hariciler hakk nda tarihi kaynaklara dair tetkiklerdir. Ba lca ayaklanmalar da onun: "The Arap Kingdom and its Fall, Calcutta, 1927.'' adl eserinde tasvir edilmi tir. T. Lewck, "Ibactiya" El (S) de.
28

Yakn zamanda bir grup Italyan ara t rclar tarafndan Napoli'de harici kaynaklarna dair tetkikler yap lm ve gzel sonular al nmtr. Daha fazla kaynak iin bak: L. Veccia Vaglieri, makale: Ali b.Abi Talib, EP; ayn zamanda R.RUBNACCI, makale: "Azarika", Elde. Keza L.Veccia Vaglieri, "Le Vicende del Harigismo in epoca abbaside". Rivista delgi Studi Orientali, XXIV (1944), 31-44.
E.A. Salem, Political Theory and Institutions of the Khawarij, Bal-

timorc, 1956; elementer tetkik.

29

FASIL 3

ler
Emeviler devrinin o unda iilerle Hariciler birbirlerine z d idiler. Buna ba l olarak tarihleri de tamamen farkl idi. iiler arasnda, Basra'daki Harici evrelerinde hkm sren fikri mnaka alarn hibiri yer almamt. Btn iilik devrinin ou sknet iinde geti. Cereyan eden baz mnakaalar da yzeyin altnda cereyan ediyordu ki aniden bir lider knca bir patlama olurdu. Bu, belki de kuvvetini liderden alan bir hareketin, ka nlmaz bir neticesiydi. Ali'nin 661 de vefat zerine taraftarlar ndan bazlar, Ali'nin ve Muhammed'(A.)in k z Fatma'nn olu Hasan'n halifeliini desteklemek temaylnde idiler. Hasan' n politikaya kabiliyeti ve ihtiras yoktu. Muaviye tarafndan denecek bir miktar para mukabilinde hilafet hakk ndan vazgeiverdi. Fakat Muaviye'nin 68o de lmnden sonra kan karklklar zerine Hasan' n z karde i Hseyn, Irak'taki bir isyan idare etmee davet edilmiti. Ama ona va'dedilen yardm gelmedi. Sadece Hseyin ve onun kk cemaati kendi ba larna kuatmay yenemezlerdi. Ve 68o oca nda Kerbel'daki byk ordu tarafndan kltan geirildiler. Bu ac kl olaylar, hala iiler tarafndan bu orijinal dramn vukubuldu u Arabi ay olan Muharrem aynda bir eit ak dram halinde anlmaktadr. 684 de i harb kar klnda kendilerine NAD MUN (pimanlar) adn veren birtak m adamlar, 400o insandan mte ekkil bir ordu kurdular. Yaln z pimanlklarn gstermek iin de il, fakat ayn zamanda Hseyin'in intikamm almak iin bunlar bir meyye kuvveti zerine yrdkleri zaman tamamen yenilmi lerdi. Bylece ii hareketinin ba langc seri halinde birtakm siyasi baarszlklard. ii tarihinde bunu takibeden olay, bundan biraz daha ba arl ve ayrca ok nemlidir. Bu hadise, Muhtar' n 685-687 yllar arasnda Kfe'deki ayaklanmas dr. Bu zamana kadar btn iiler yahut 30

mehur iiler Arap idiler. Fakat Kfe'de Muhtar'a mevali de kat lm ve Araplarla mevali aras ndaki gerginlik, ikinciler lehine kuvvetlenmiti. Ayaklanma, bn Zbeyr'in generali tarafndan bastrlmasna ramen mevaliye e er do ru kullanlabilirse nemli derecede kuvvete sahip bulunduklar fikrini vermee kfi gelmiti. Bir adam eitli yollardan bir mevl olabilir. Fakat burada mevali kelimesiyle btn Arap olmyanlar kasdedilir. H rstiyan ya da Yahudi vs. cemaatlerinin mensuplarndan bir kimse mslman olmak suretiyle kendi cemaatini terk eder ve mevl olarak bir arap kabilesine al n r (Herhalde slm cemaatine Arap kabilelerinin bir federasyonu olarak bakld iin.) Fakat bu, baz bakmlardan tali derecede bir kurald . Maamafih baz bakmlardan ve Arap olm yanlarn slma girmesi sonucunda bu statye kar honutsuzluk artt, eitlik talebi o ald . lie meyleden mevalinin Irak halk ndan (ki Arami denilebilir), ve Iran as ll kimselerden mte ekkil olduu anlalmaktadr. Sasani soyu idaresinde bulunan Acem imparatorlu unda Irak, biraz iranilemiti. Nasl ki Arami kltr de Iran topra nda yaylmt . Irak'ta uzun zamandan beri lahi bir krallk ananesi vard . Bu yzden lacak ki bilhassa Aramiler iin charismatic liderli e dayanan Islami bir firkaya sar lmak tabii idi. Emeviler zaman nda iiler arasnda birok Iranl vard. Fakat iiliin ranllkla bugnk ba lants ve ayml ancak 16 nc asrdan itibaren meydana geldi i hatrda tutulmaldr. Muhtar' n ayaklanmas bir din olarak slmn gelimesinde nemli bir sahnedir. nk bundan itibaren iilik siyasi elemlerle ve Arap olmyanlarn itiyaklariyle halkaland . Muhtar' n 687 de lmnden sonraki elli yl iinde iiler arasnda aktan a a fi'li bir siyasi hdise olmad . phesiz iilik fikri yzeyin altndan yaylmasna devam etti. Muhtar' destekliyen kesif kaynaklar vard . Fakat bunlara Muhtariler de il de Keysaniler deniyordu. phesiz bu, onlarn Arap olmyan karakterini kuvvetlendirmek iin verilmi bir lkapt . nk Keysan me hur bir mevldr. Emevi devrinin yklma belirtilerinden olmak zere iann daha byk bir kuvvetle siyasi sahnede grnd ne ahidoluyoruz. Kfe'de iki lider idam edilmi ti. Biri 737 de, dieri de 742 de. Bunlar yer alt mukavemetini te kiltland rmaktan san kt. 74o da Muhamme'(A.)in byk torunu Zeyd'in idaresi alt nda ciddi bir ayaklanma olmu, fakat abuka bastrlmt. Emeviler iin ok daha ciddi olan bir ihtill de Muhammed'(A.)in ye eni Ca'fer'in byk torunu Abdullah ibn Muaviye'nin ayaklanmas idi. Bu, 744 ten 747 ye kadar srmt. Emevileri skp Abbasileri hakim k lan son hareket de 31

byk lde ii desteine malikti. Ve ilk bakta iamn bir zaferi olarak grlebilirdi. imdi geriye bu d olaylara refakat eden dini gelimelere bakmak kalyor. Iaret edilecek ilk nokta, kaynaklar n da iaret ettii gibi ia'run durumuna kar geni bir sevginin yaylmasna ramen, bu vaziyetin de ar derecede belirsiz bir vaziyet oldu idur. Bilhassa mamlar, yani daha sonra ianin kollar olan mamiyye ve smiliyye tarafn_ dan tannm bulunan Ali'nin o lu Hseyin'in torunlar olan imamlarn herhangibir hususi stat ve imtiyaza sahip bulunduklar hakknda umumi bir kanaat yoktu. Daha ziyade u kanaat yaygnd : mamet mevkii iin gerekli olan charismata (ma'sumluk), Muhammed'(A.)in Haimi kabilesinin btn yelerinde bilkuvve mevcuttur.. Bunlar ister Fatma yoliyle Muhammed'(A.)den gelsinler, ister gelmesinler. ( iilik davalarnda Muhammed'(A.)in torunu olmak meselesi, gerekte nemli de ildi. Fakat daha ok Ali'nin mevkii, bu meseleye ba l bulunduundan dolay tali derecede bir nemi haizdi.) Bu suretle Muhtar, Ali'nin Fatma'dan olmyan olu Muhammed ibn al-Hanafiyye'nin yan nda hareket etti ini iddia etti. Baz lar ondan sonra imarrun, onun o lu Ebu Haim olduunu sylediler. Kk bir grup, bir zaman iin imam olarak Hasan' n byk torunu olan ve an-Nafsuz-Zakiyya diye tan nan Muhammed'i imam kabul ettiler. Ca'fer'in (Muhammed' (A.)in ye eni ve Ali'nin karde i)byk torunu altndaki ayaklanmaya zaten temas edilmi idi. Nihayet Abbasiler ba tan imameti Muhammed ibn al-Hanafiyye ve Ebu Ha im'den tevars ettiklerini sylediler; fakat daha sonraki bir tarihte (resmen 78o den sonra) bunun yerine u iddiada bulundular: Muhammed'(A.)den sonra gerek imam, kendilerinin ceddi olan Muhammed'(A.)in amcas Abbas idi. Islm cemaatinin liderliine gerekli olan ilahi vas flara ve yeteneklere sahib olarak byle e itli adamlar kabul etmekten anla lmaktadr ki Hseyin'in torunlar n herhangi zel bir pozisyona sahibolarak tamyan nemli bir grup yoktu. Sonraki ii grne gre cemiyetin, Muhammed' (A.)den sonraki sahih imam Ali, Hasan ve Hseyin'dir. Drdnc imam, sonuncusunun o lu Ali Zeynelabidin'dir, ki 712 civarnda vefat etmitir. Beinci imam onun o lu Muhammed al-Bakr (731) dir. Alt nc imam onun olu Cafer as-Sad k (765) tir. Maamafih, imamiyye kaynaklar da drdnc, beinci altnc imamlarn aktif siyaset iinde olmad klarn aklamaktadrlar. O zaman n mslmanlar iin ayn zamanda siyasi olmyan dini bir hak iddia 32

etmek g bir eydir. Drdnc imama ait siyasi hibir ey kaydedilmemitir. Beinci imam iin, 737 ve 742 de K'fe'de as lan adamlarn, onun me'murlar olduklar kaydedilir Altnc imam olan Ca'fer-i Sadk'n, ii hareketin imknlar n gerekle tirdii ve gayet tedbirli ve ihtiyatl hareket ederek kendisini destekliyen bir grup te kil etmee al t sanlmaktad r. Fakat bu, daha ok Emevi devri sonundan nce vukubulmaldr.
,

Emevi devri iilii, bylece sonraki iilikten daha mphem ve belirsiz bir manzara arzediyordu. Ve aralar nda tam uygun bir nazariyye benzerlii yoktu. Bu ii hareketi gayri me 'ur bir ihtiyac n tezahr idi. Eer insanlar, takibedebilecekleri bir lider bulurlarsa daha mesut ve bahtiyar bir hayat srecekleri inanc ndan gelen bir duygu. iilerin hayal ettikleri imam n, charismatic lider anlam na geldii aktr. lk ia tarihi -ve hatt sonraki iilik tarihi de takibedecekleri ahslar iin uyulmaa layk imamn evsafn aratrmann ac rnekleriyle doludur. mam olrak kabul edilen ok kimseler, kendilerine beslenen mitleri yalana karm olduklarndan dolay, aratrma bylece devam edip gitmi tir. Bu aratrmaya devam, beslenen midin derinliini gsterir. Siyaset ihtiras olan ve lirerlik vas flarn haiz bulunan kimseler olup da Ha imilik masumluunun glgesinde olmyan adamlar, bir imam iin gerekli grlen bu yayg n kanaati kendi karlarna kullanmann bir yolunu buldular. Mesela. Muhtar, gerek mam Muhammed ibn al-Hanafiyye'nin memuru olarak hereket ettiini syledi. Muhtar bu iddiada Muhammed ibn al-Hanafiyye'nin rzasn alm olabilir.Fakat uras muhakkak ki ondan fi'll bir yardm almad. Sonradan da buna benzer e itli misaller olmu tur. Ve bu misallerin bazlarnda kendisine mracaat edilen imam, kendi memuru olmak iddias n reddetmitir. Bir ksm iiler de kendilerini istikbali gzetmede siyasi bir hareketsizli e brakmlar ve bu davran mazur gstermek iin de u dini gr bulmulardr: mam lmemitir; fakat gizlenmi tir ve uygun bir zamanda Mehdi yahut hidayete sevk edilmi (bir eit Mesih) gelecek ve btn ktlkleri dzeltip yer yzn adaletle dolduracakt r.
,

Bylece meyye devri lii fikir ve davran larn kanlmaz bir neticesi olmu tur. Bu nizamn bir balangc olarak tayin meselesi ortaya atlmt. Bu mesele, bir zamanda bir tek imam n mevcudolduu ve imamn kendi halefini tayin edece i- grn tazammun eder. Geri Emevi devrinde bu, ok messir de ildi. nk eitli gruplar ayr ayr imamlar tanmlard. 74o ta ayaklanan Zeyd'in taraftarlar 33

olan zeydiler farkl bir yol tuttullar Bunlar gizli imam fikrini hi benimsemediler. mam olma artlar ndan biri de imamet iddias nn ak ve umumi olarak yap lmasdr. (Ve pek tabii askeri ba ar tarafindan messir hale getirilmelidir). Zeyd'in ihtilli, Emevilere kar bir hldmet kurmak iin gerek bir te ebbs idi. Bunun iin o, sadece iilerin deil, ayn zamanda byk mslman o unluunun da deste ini kazanmaa alt . Bunu yapabilmek iin de u iddiyay ortaya att : Peygamber'den sonra gerek imam Ali olmas na ve onun Ebubekir ve mer'den stn bulunmas na ramen mafduln (daha a a derecede olan n) da imamati caizdir. Fakat bu itiraf ve fera et batan baa iilerin ou tarafndan terk edilmi tir ve Zeyd'in ba arszl na da bunun mil oldu u dnlebilir. Abbasi hareketi gerek dini duygu ile kurnaz siyasi hesab n bir karmn gstermektedir. ii sevgisinin ne kadar yayg n olduunu anlyarak, Abbasiler, Muhammed ibn Al-Hanafiyyenin tayiniyle gerek imameti tevars ettiklerini ileri srdler. Onlar bu iddian n za'fn bildikleri iin propagandalar nn ounda hareketin ba nda olan kimse iin sadece : "Peygamber ailesinin seilecek bir ahs " olduu iin onu desteklediklerini sylediler. Zamanla bunun kim oldu u umumiletii zaman onlar zaten kuvvetlenmi lerdi. Zeydileri kazanmak iin onlar, Zeyd'in kan nn intikamn almaa altklarn ileri srdler. Bir baka hedefleri de "zay f mdafa" idi, ki bu, gerekte mevali yahut Arap olmyanlar demekti. Fi'li olarak Abbasilerin en ok destei mevaliden ve onlarn sevkedici generali, bir mevali olan Ebu Mslim'den geliyordu. Mevalinin byle Abbasileri destekleme hareketi u manay tayordu: onlar (mevali) hilfetin kontroln ele geirdikleri zaman bilhassa ranllar ve ranllam Aramiler gerekli bir kuvvet ele geirmi olurlar ve Arap olm yanlarn ikinci plnda kal kaidesi ortadan kalkar. Nihayet 75o tarihindeki k smi ii hareketinde bunun ba ars, liin gelimesinde ayr bir sahnedir. Fakat grlecei gibi onun direkt tesirleri tesbit edilemez. B BL OGRAFYA J. Wellhausen, nceki bibliyografyada zikredilen eserler. D.M. Donaldson, The Shtite Religion, London, 1933; imamiyye kaynaklar ndan materyal verir, fakat zerinde mnaka a etmez. I. Friedlaender, "The Heterodoxies of The Shiites in the presentation of Ibn Hazm" , Journal of the American Oriental Society, XXVIII (1907), 1-8o; XXIV (199), 1-183. S. Moscat, "Per una storia dell' antica i' a" , Rivista degli Studi Orientali, XXX (1955), 251-67; kaynaklardan bahseder. 34

FASIL 4 Mrcie ve Dier Mu'tediller Bu noktaya kadar muhalif frkalarn mnakaas yaplmaktadr. Tabii olarak bu zamanda ortodoks fikir ta yan bir zmre olup olmad, eer varsa o hususta bir ey sylenip sylenemiyece i meselesi hat ra gelir. Fakat bu meselenin ekli, memnunluk verici de ildir. Ortodox terimi her eyden nce do u hrstiyanln ifade eder. Orda "ortodoxy" yahut "do ru iman" denebilecek hakim bir otorite vard . Fakat slmda byle hakim bir tabaka yoktu. e itli Okul veya firkalara hakim olan temel bir gr vard . Bunlar aras nda fikri alanda hrstiyanlkta olduu gibi dini kanaate daimi bask yoktu. (Ama bazan byle bask olmutur). Bu suretle slami ettlerde ortodox tabirini kullanmay p bunun yerine mu'tedil bir ana gr olup olmadn aratrmak daha iyi olur. Heresy (bir inanca muhalif olan) tabirine ayn itiraz yaplamaz. Arapa bid'at kelimesinin farkl bir manas da varsa da Ingilizceye uyar. Bid'at yenilik (innovation) anlam n ifade eder. Bu terim unu ifade iin kullanlrd : do ru akide ve amel, orijinal olan akide ve ameldir. Manevi mevzulara bid'at sokulamaz. Bu, Emevi slm devrinde ana d ncenin niin fazla i lenmedii ve bunu ara trmann neden g olduu meselesini aklamaya yardm eder. ounluu te kil eden merkezi mslmanlar, frkalarn ayr grlerini yazmaktan holanrlard . Fakat s ra kendi gr lerine gelince, kendilerinin Muhammed' (A.)in ve ashab nn grleriyle ayn olduklarn sylediler ve bundan dolay herhangibir deiiklii veya gelimeyi gizlemee veya zerinden hafife geme e meylettiler. I te bunun iindir ki bu ana zmrenin tetkiki iin direkt materyal mevcut de ildir. Fakat sadece boigrafik lgatlerde ve benzeri eserlerde bununla yar alkadar olan byk lde materyal ynlar vardr. Ve bunlar hl teknik ve keskin gr l bir mdekkik beklemektedir.'
1 C. Pellat' n Le Milleu basrien et la formation de Gahiz, Paris, 1952 adl eseriyle Ahmad Amin'in Arapa eserlerinden e itli neticeler karlabilir.

35

Mu'tedillerin tekil ettii merkezi bir zmrenin mevcudoldu unu aka gsterecek kfi delil vard r. Ali'nin hilfetinin ilk zamanlar nda Medine'de tarafs z bir siyaset gden birtak m kimseler vard. Liderleri, Halife mer'in o lu Abdullah ibn mer idi. Sonraki tarihlerde bat tetkikileri, "Medine'de planlar biraz puslu olan dindar, zahid bir muhalefetten" bahsetme e balamlardr. yle grnyor ki ana merkezlerde ve bilhassa Medine, am, Basra ve Kfe'de ok say da muhtemelen camilerde dini mnakaalar yapmak iin toplanan adamlar vard . En ok dikkatin slami manada hukuki konulara teksif edildii anlalmaktadr. slamda eriat, ibadetleri de iine al r. Baz kimseler bilhassa ruhi hayata ve zhde ilgi duymu ; dierleri de akide zerinde durmu tur. Emevi devrinde bu iki ilgi alannda sabit bir ayrm yoktu. Ve eitli sahalara ait gr ler, ayn ahsn gr olarak kaydedilmi olabilir. Maamafih, tedricen hukuk, akide ve ferdi zhd sahalar ayrlmaa ve ayr disiplinler haline gelme e balad . Bir adamn birok sahalarda umde olmas az grlen bir hal oldu. Ortaya kan drdnc disiplin de hassaten 75o tarihinden sonra byk nem kazanan Hadis ilmidir. Bu beyanlar biraz a lmaya ihtiya gsterir. slam limleri arasnda u gr hakimdi ki sahabiler (Muhammed'(A.)i grp onunla konuan mslmanlar) onun hakk ndaki menkibeleri kendi hayatlarnda grm ler, yaamlardr. Ve bu menkibeler gbekten gbe e aktarlmtr. Bu menkibe, teknik bakmndan (Hadis) olarak bilinir. (Burada kelime daima byk harfle yaz lmtr). Ve sahih Hadisler, dorudan doruya Muhammed'(A.)in syledi ini ve yaptn duyan sahabiye kadar kopuksuz varan tam bir isnad veya ravi zincirini ta r. Modern Avrupa aratrclar bu romantik fikri kabul etmemekte ve Emevi devrindeki hukuki mnaka alarn ounun, "yayan gelenee" veya her okulun -Medine, Kfe, vs.- kendi mahalli gr lerine dayandn iddia etmektedirler. Yalnz son zamanlarda belki Emevi devrinin sonlar na doru bir okul, er'i hususlardaki ta'limat mn, peygamberden gelen Hadise dayandn , bunun iin rakiplerinden stn oldu unu iddia etme e balad. Bu, 800 ylndan biraz daha ge bir zamana rastlar. Ve Fakih afii (82o) nin almasndan doar. Ki bu hareketi, hukuki btn prensipleri Hadisle hakl gstermek hususunda ameli bir dstr oldu. Bundan sonra mslman bilginleri, birok mevzu, hadisin varl n kabul ettiler. Hasatten ravi zinciri, kurulan iyi kaideye uymad takdirde. slam alimleri mevzu'u gere inden ayrdetmek gayesiyle 36

bir Hadis tendkidi vcuda getirdiler. Fakat onlar Avrupal aratrialarm mevzu, saydklar birok Hadisin mevsukiyetine kani idiler. Onlar hakikaten Hadislerin ameli sonular nn salamliyle ilgilen lerdi ama modern anlamda onlar n tarihi objektiflikleriyle ilgilen--mi memilerdi.

Bu demektir ki ilk zamanlardaki birtak m zahid kimselerin Hadisleri raviyleriyle birlikte nakletmeleri hususu hayalidir*. Muhakkak ki Zahid adamlar birbirleriyle bulu up konumulard . Konumalar aras nda Muhammed'(A.)e ait sz ve fkralar da naklettiler. Fakat belki de tam ravi zincirini zikretmeden. Onlar ekseriya do ru olduuna kani olduklar ve Kur'an' n prensiplerine uyan veya o prensiplerden doan neticeler zerinde mbahese etmi lerdir. 800 tarihinden sonradr ki tam raviler zincirini vermek det oldu. bnu shak tarafndan yaz lan: Muhammed'(A.)in hayat 'nda (ki bn shak 767 veya 768 yllarnda vefat etmitir) sk sk tekrar edilen tam ravi zincirleri nisbeten azd r. Biz belki 75o den itibaren Hadisilerden ve bir Hadis cereyan ndan bahsetmekte hakl olabiliriz. Fakat 75o den nce "Umemi dini cereyandan" bahsetmek yerinde olur. er'iat, zhdi ve domatik ynleriyle bu genel dini cereyan, bilhassa eri meselelerde akl kullanmak (kyas) temaylnde geli mitir. Kyas btn eski ekollerde mevcuttu. Ama bilhassa Ebu Hanife (767-768) ve onun Irak'taki muakkipleri bunun temsilcisi olmu tur. Bu harekete bir tepki olarak Hadisi temayl geli mitir. Bir grup kimseler, Peygamberden gelen bir Hadisin, er'i mevzularda amel hususunda birtakm akl terkiplerden ve ahsi gr ve kanaatlerden daha sa lam olduuna inandlar. te Emevilerin idaresinde e itli safhalariyle bu genel dini hareket mevcu tu. Basra'da siyasi bak mdan faal olmyan Haricilerin ve dierlerinin cemiyetin mahiyeti hakk ndaki mnakaalar da bunun bir paras idi. Bu meselelerden ayr olarak (ki tekrar bunlara dneceiz) balca mnakaa mevzularndan biri de irade-i cz'iyye (ihtiyar) ve cebir meselesi idi. Bazan bunun h rstiyan tesirine ba l olduu dncesi uyanyor. Bir bakmdan bu doru ise de bu, dary taklid manasna gelmez. 70o den itibaren h rstiyanlktan ihtida etmi mslmanlar vard ki bunlar biraz eski h rstiyanlk dncelerinin tesi-

* Mslmanlar ta Hz. Peygamber devrinden beri Hadis zerinde durmu lardr. Sahabe arasnda hadis ezberlemek yle dursun yazp muhafaza edenler de olmu tur. Ve bunlar vas tasiyle Hadisler nakledilmi, sonradan Hadis ilmi domutur. Mellif in bu gr isabetli deildir. 1 Guillaume tarafndan tercme edilmi tir, London, 1955

37

rinde idiler. Zaman geince bunlar ve daha ba kalar tarafindan bu dncelerin btn islam cemaatini ilgilendiren meselelere kat ld grlmektedir. Aslnda bunlar slmiyette de vard ama daha az kuvveti haizdi. Belki hr irade hakk ndaki mnakaalarn balang c yle domutur: Baz kimseler, Allah her eyi hareketlerinde mecbur yaratm olduuna gre insanlar gnahlardan al koymak mmkn olmaz, kanaatini ileri srm ve bu suretle yap lan hareketten ruhen memnun olmaa almlardr. Bu dncenin siyasi ynde anlam u idi: Emevi rejimi Allah tarafndan irade edilmitir. Gnahlar ve sairesi hep O'nun iradesi neticesidir. Binaenaleyh mslmanlar tarafndan muhalefet edilmemelidir. Bu iddialar, insanlar n sorumlulu una inannan kimselerin tepkisini tahrik edecek mahiyyette idi. slamda irade-i cz'iyye inanc nn kk u kanaate dayan r: Allah adildir, O, adaletinden dolay insanlar, muhtar olmad klar hareketlerinden dolay cezalandramaz. Baz Harici frkalar bu dncenin ilk mmessilleri arasndadr. Ve bu, Emevilere kar olan dmanca davran siyasetlerinin bir sonucudur. Bundan dolay Emeviler ve onlar n memurlar gnahlarndan ve kt hareketlerinden mesuldrler ve bu hareketlerinden tr onlar son derece ktdrler. F rsat bulunca onlara kar koymak me ru'dur. Bu irade-i cz'iyye akidesini kabul eden insanlara Kaderiyye denir. nk onlar kader hakk nda konumulardr. Veya kader hakknda acaip fikirlere sahibolmu lardr. Kader, mecburiyyet ifade eder. Ve daha ok Allah' n, hadiselerin zorunlu olmalar zerindeki tesirini gsterir. imdi bahis mevzuu edilecek olan Zahid Hasan al-Basri u iddiay ileri srd: ""Allah' n cebri", Allah' n iyi eyleri yapma, kt eylerden saknma hususundaki "emri" demektir. "Kaderiyye" terimi, fi'len az kullan lan, her tarafn, muhalifine mal etmek istedi i bir lakapfir. Biri bu ismin, Allah' n kadir-i mutlak oluuna ve O'nun kaderine inananlara uygun d eceini syliyebilir. Fakat galip kullan , insan mesuliyyetine ve iradesine inanan kimseler hakknda olmu tur. Kaderiyye yaln z bir frkadan ibaret de ildir. eitli dallara ayrlr. Baz firka mellifleri bu terimi kullan rlar ama bu ismi kendisi iin kabul eden hibir (kaderi firka) mevcud de ildir. "Genel dini harekette" ok nemli simalardan biri de Hasan Basri'dir (728). O, br dnyada cezadan kurtulmalar iin insanlar nefse hakim olma a ve dorulua aran saf bir zahid idi. Akide meseleleriyle zel olarak ilgilenmemi ti. Fakat son hkm gnne ha38

zrlanmak iin ard meselelerde akide mevzular da zaten mevcud idi. Onun nefs hakimiyetine a rmas, insann hareketlerinden tr sorumlu olaca anlamn tard. O kendini cebre verip gnl huzuruna erme e iddetle kar koymutu. Cebir inanc yle ifade ediliyor: "Ben gnah i lememin nne geemem; nk nas l yaratld isem yleyim." Bu mesele kar snda o, Kaderiyye gr ne meyletmi ve muhakkak ki Kaderiyyecilerle s k temas halinde bulunmu idi. Hatt onun, Kaderiyyenin kk oldu u sylenir ise de bu, pek mmkn grlmemektedir. Kaderiyyecilik, Emevilere muhalefet etmek belki de fi'len kar koymak temayln ihtiva eder. Halbuki Hasan byle bir ey yapmamtr. Ayn zamanda o, ilerinde Kaderiyye grleri erken bir zamanda mevcudolan mu'tedil Haricilerin grlerini de paylamamtr. O, onlarn byk gnah sahiplerini cemiyetten d ar atan gr lerini deil, fakat mnafk olduklar veya sadece ismen mslman olduklar ve cehenneme gitme tehlikesi iinde bulunduklar ve yollarn dorultmalar iin tevik ve kendilerine yardm edilmeleri lz mgeldii eklindeki grlerini benimsemi ti. Basra'da ve di er yerlerde cemiyetin mahiyeti ve cemiyete ye olma atlar zerindeki mnaka alarn dnda tedricen yeni bir frka dodu, Mrci'e firkas. Bu frkann mmeyyiz vasf u idi: Bunlar eklen ve aka cemiyetin yelii hakkndaki hkm tehir eden mu'tedil Haricilerin atm olduklar adm izlediler. Byk gnah i liyenlerin cennet ehlinden mi cehennem ehlinden mi olduklar sorusunun, insanlar tarafndan cevapland rlamyacan .iddia ediyorlar ve bu meselenin Kyamet gnnde Allah' n hkmne braklmasn istiyorlard . Bunun ameli tesiri u idi: Alelde mcrimlere cemiyetten kovulmakszn tayin edilen ceza verilmelidir. Bu, siyasi bak mdan u demekti: Bir Emevi idarecisi, baz mslmanlarn gnah sandklar eyleri yaptndan dolay cemiyetin yesi olmaktan kmaz. Byle cezas tayin edilmi olan crmler, a k crm Binaenaleyh Emevilere kar yaplan isyan me ru deildir. Bu suretle Mrci'e dini sahada Emevileri destekliyen ilk f rka idi. Buna ramen onlar Emevilere fazla d kn olmyabilirlerdi. Onlar sadece hukuk ve nizamn nemini tan m bulunuyorlard. Mrci'e genellikle Emevileri desteklemi olmalarna ramen devrin sonuna do ru baz mrciiler Emevilere kar koymann lzumunu hissettiler. Nihayet am'da bir Mrci'l olduu sylenen aylan ad-Dmaki Halife Hiam (724-43) tarafndan aslmtr. Aslma sebebi, Kaderiyye gr lerini benimseme olarak gsterilir ve bu belki de aylan'a aktif siyasi inkilb hareketinde hizmet grdrld n

39

hatra getirir. Baz artlarda bu ihtilli destekleme hareketi, phesiz Mrci'enin byk gnah sahiplerinin cemiyetten kovulm yaca eklindeki kanaatleriyle tenakuz halindedir. Kt olan kaytlarda dahi Mrci'e hakk nda bize bundan daha ok malmat gelmektedir. Onlar Haricilerin gr lerini basite reddetmemilerdi. Onlar msbet ynden cemiyetin yesi olan bir adam meydana getirecek olan bir "iman" Kanaatini geli tirdiler. Ve buna istinaden yaamakta bulunduklar blgeden "iman blgesi" diye bahsettiler. Onlar n talimatnda "iman' ile islm" yahut cemiyete girme arasnda bir ay rm yaplmamt . Sonraki Hadis hareketinde "imann", " slmdan" daha ok mana ifade etti i ileri srlmesine ramen.' Mrci'enin iman gr ok dikkatle haz rlanm dereceleri iine alrd. Belirli tariflerden biri Ebu Hanife'ninkidir: man Allah' icmalen bilmek ve Resuln (Muhammed (A.) )i tan mak ve O'na vahyedileni kabul etmekten ibarettir. Bunu h ristiyan iman gr ile mukayese etmek gtr. Bunlar insan n Allah ile olan mnasebetini gsterir. Fakat mslim teologlar iin iman, bir adam "m'minler cemiyetinin" ferdi yapacak eydir. Kelime "M'minun" kipinde kullanlr. Arapadaki iman kknden kar. Burada Kuvvet zihni bir inana verilmi ve ameller hazfedilmi tir. Zira hedef, gnahkrl ndan dolay bir insan cemiyetin d na atmamaktar. Bu, Bizansl larn ortodokslu una benzemez de il ise de onun ayn da deildir. nsann bilmesi ve tan mas lzmgelen ey, yalnz Allah' ve O'na aidolan bilmek deil, ayn zamanda Muhammed (A.)e vahyedileni de bilmektir. Bu, btn slami hayat yoludur. Islam dini gelimesinin Emevi devrinde en byk baars , bylece cemiyet fikrinin aydnlanmasdr. Haricilerin azizler cemaati, pratikte tatbik edilebilir de ildi. Bu gr, Mrci'e tarafndan: cemiyet, Allah'a inanmak ve kurulmu olan lahi hayat yolunu kabul etmek esas zerine temellendirilmek suretiyle biraz glkle yerle tirilmitir. Mrci'enin bu gr , Ehl-i Snnetin ana k smnn, hatt btn mslman ounluunun asl grlerine uygundur. Tek fark udur: Dier mslmanlar genellikle Allah hakk ndaki imanlara daha az kuvvet vermiler, iman ve amel hususunu eriatn bir ksm yahut vahyedilmi hayatn birer paras addetmilerdir.
1 Wensinck, Mslim Creed, 22-4, 33, 37, v.s.

40

BBL YOGRAFYA Goldziher, Die Zahiriten, Leipzig, 1884, 3-20; hukukta rasyonel metodun Hadise ba l hukukla, alkas m mnakaa eder. Goldziher'in Muhammedanische Studien, II (Halle, 89o) adl eserinde Hadisi hareket etrafl ca incelenmi tir. Joseph Schacht, The Origins of Muhammadan Jurisprudence, Oxford, 195o; bilhassa afii fkh zerinde duran ok nemli bir eserdir. Fakat ilk zamanlar zerinde durur. Yazar n kanaatleri u eserlerinde ok ksa ifade edilmitir: Esquisse d'une histoire du droit musulman, Paris, 1953, ve Law in the Middle East, M. Khadduri ve H. J. Liebesny tarafindan bas lmtr. Washington, 1955, I. 28-84. H.H. Schaeder, Hasan al-Basri,..., Der Islam, XIV, 1925, 1-75; H. RITTER, Studien zur Geschichte der islamischen Frmmigkeit: I.Hasan al-Basri, Der Islam, XXI, 1933, 1-83. lk ksm politik mnasebetlerle ikinci k sm retim ile alkaldard r. J. Obermann, Political Theology in Early Islam : Hasan al-Basr' nin kader zerindeki risalesijournal of The American Oriental Society, IV (1935), 38-62; Ritter tarafindan ne redilmi dkmanlar erhetmektedir.

41

Blm II.

LK HELENZM DALGASI

ILK HELENZM DALGASI


75o 95o TARIHI GELI IM Abbasi hanedan na hilafet iktidarn kazand ran millerden biri de ran'l mevalinin destei idi. Bu sebepten dolay dr ki Abbasi hilafeti kurulduktan sonra da birok yer alt tekilatnn ve fili kuvvetin ran'llarn veya ran'llam Aramilerin elinde bulunmas , hayreti mucip deildir. Bunun en canl misali, Iranl aileden gelen Bermek'in kuvvetidir. Bermekiler ailesinin ba 768 den 803 e kadar vezir idi Badad'n 763 te kuruluundan sonra Hilafet merkezinin am'dan Badad'a de imesi, i kuvvetin da lmasna sebeboldu. Neticede idarenin nemli ileri "ktipler" s nfnn, yahut sivil hizmetilerin eline geti. Bunlar Islamn fethinden hemen nce de bir s nf olarak mevcudiyetlerini muhafaza etmi lerdi. Sasanilerin idaresindeki ran imparatorlu unun teknik ilerinin ounu bunlar grmekte idiler. Bu adamlar ran veya ran'llam Irak kltrn ta yorlard . Bunlarn bir ksm hrstiyan, dieri Zerdti idi. Fakat Zerd tilik Iran'da resmi bir din olduu ve daima hkmetin bir kurumu bulundu u iin din olarak inhitatta idi. Bu suretle katipler, nemli Helenistik unsurlar ihtiva eden iftihar ettikleri bir kltre sahib idiler. Yaln z hrstiyanlardan ayr olarak onlar az hayati olan bir dine salik idiler. Mesleklerine ait nemli memuriyetlerin mslmanlara geti ini grnce birou Islam kabul ettiler. Bununla beraber Abbasiler ayn zamanda "Genel dini hareket" iindeki frkalarn, bilhassa er'I meselelere alka gsteren mezheplerin deste ine de malik idiler. Zahiren onlar, bunlar n grlerine hrmet ettiler ve kad lar bunlarn safndan semee mde grndler.. Ayn zamanda onlar, kendilerini istemiyenleri yenmek ve m terek bir safha meydana getirebilmek iin hukukulara bask da yapm,

45

lardr. Bunun delillerinden biri Halife Mansur (754-75) a ktip bnu'lMukaffa (759) tarafndan yaz lan bir mektupta verilen bir ttr. Bu zat tesadfen Arap nesir yarat clarndan biri olmutur'. Ayn zamanda bu adam Islam teolojik geli mesiyle sk skya ilgili bir ihtilafn rneini tekil eder. Bu ihtilaf, "genel dini hareket" iinde ekillenen eski ktip snf ile imdiki mnevver dini snf arasnda cereyan eden ihtilaf idi ki bu dini s nfa ulema snf veyahut hukuk aratrclar (fukaha) s mfi denebilir. Ana mcadelenin, Abbasi idaresindeki iktidar mevkileri iin yap lm olduunu sylerken bunun bilhassa fikri alanda cereyan etti ine de iaret etmek laz mdr. bnu'lMukaffa Kur'an'a hcum eden bir yazard . Tabii Kur'an, rakip snfn dnce temeli idi. Onun iyi bilinen eseri Kelile ve Dirrne'nin Arapaya tercmesi idi'. Bu eser, e itli dillerde muhtelif ekiller gsterir. Hind ve di er dou felsefesinin bir hazinesidir. Belki de onun hedefi, bunu Kur'an'a bir nazire olarak ileri srmek idi. bnu'l-Mukaffa Manicheist denebilecek bir hareket tarz benimsemiti. Bir zaman iin baz ktipler ihtimal ki Manicheismi galip ulema snfina, yahut gerekte kendilerinin mslman patronlar na kar koymak iin faydal bir temel bulmulard. 779 civarndan 786 ya kadar z ndklara veya iki Wall kabul eden kfirlere kar hkmetin basks vard. Bu bask, dorudan doruya bu tip mani eizme kar yneltilmiti. Bundan sonra biz, ktipler aras nda manieizmin adm ok az i itiyoruz. Durumlar n idare etmek iin sonradan di er yollar bulunmutur. Bunlardan biri u'ubiyye hareketi idi ki bu, her hususta Araplar kymetten drme hedefini gdmekte idi. Fakat bu edebi bir r idi. Dini bir hareket de ildi. Burada fazla bahsedilmee deer daha nemli olan ey, ktip snfnn felsefeye alka duymas idi. Onlarn bazlar belki felsefede daima yetki sahibi olacak ekilde yetitirilrniti.Felsefe, Helenistik Edebiyat sistemine aidolup, Sasanilerin idaresi altndaki Irak'a gemi ve mslmanlarn hakimiyeti altnda devam ettirilmiti. Bu eit retimin ana konusu tb idi. Fakat bunun yannda felsefe ve di er Yunan ilimleri de retilmekte idi. Bu retim, balca hrstiyanlarn elinde idi. En iyi bilinen okul, Cundi apur okulu idi. (Takriben Basra'n n roo mil kuzey dousundadr). Sonradan Badad'da bir hastane kuruldu u vakit orada t p retimiyle
1 Bak: SCHACHT, Origine of Muhammadan Jurisprudence, 95,102. Keza GALS, I. 236 2 Mevcut deildir. Bir mslman tarafndan bunun intihal edilmi ekli, M. Guidi tarafndan Italyanca'ya evrilmitir: La lotta tra l'Islame il manicheismo (Rome, 1927). H.S. Nyberg Orientalische Lteratur-Zeitung, XXXII (1929) da bunun tahlil ve tenkidini yapmtr, s. 425-441. nemlidir. Bak: Mongtgomery Watt, Integration, 120f.

46

mnasebeti olan felsefi konferanslar verilirdi. Bu Helenistik retim sistemi bylece kendi kendine tamamlanm ve birok okullara yay lm ididslm retimi, "genel dini hareket"in d na. ykseldii (genilemee balad) zaman felsefeden tamamen ayr idi. Ve oo tarihinden sonraya kadar Islm retimi, Helenistik sistem disiplinlerinden hibirini iine almyordu. Emevi devrinin son dzensiz 20 y ln mteakiben Abbasi idaresinin yerlemesi, bu hizmetin yan nda ekonomik bir gelime ve yaygn bir ferahlk getirdi. Maamafih tedricen, halife ve merkezi idare iin vilyetler zerinde sabit bir hkmranl k devam ettirmek ok, pek ok gleti. Filvaki spanya hemen onlarn tasarrufundan ayr lp Emevi ailesinden bir dal n idaresine geti. Bir zaman sonra di er yerlerde de valiler, kendilerini kayd-i hayat artiyle vali grme e, lmlerinden sonra da oullarm vali tayin etmee baladlar. Bunun ilk misallerinden biri Horasan' gerek bir muhtariyetle 82o den 872 ye kadar idare eden Tahin ailesi idi. Fakat bunlar ismen halifenin vassallar (memurlar) idiler. Bunlar ba ka bir hanedan, Saffariler hanedan tarafindan ordu kuvvetiyle ortadan kald rldlar. Bu sonuncusunun idaresi do uya doru daha uzaa yaylmt . Bunlar da nihayet Samanilere teslim olmak zorunda kald lar. Samaniler ran' n da ounu kendi hakimiyyetlerine almazdan nce Mavera'nnehir'in hakirnleri olmulard. Onlarn messir idarelerinin 874 den 999 a kadar srd kabul edilir. Ayn eyler Kuzey Afrika'da ve di er yerlerde de vukubulmakta idi. Daha ciddi olan bir ey de merkezi k smda da kuvvetin azalmas idi. Bu, vilyetler tarafndan muhtariyetin kazan lmasna paralel olarak vukubuldu. Nihayet 936 da zaman n halifesi, bnu'r-Raik'i "prensler prensi" ve Ba dad'n gerek idarecisi olarak tan maa mecbur kalmt. Bu adam, 945 tarihinde hilfetin merkezi blgelerinin o unun kontroln elinde tutabilen Iranl aileden Bveyhiler veya Buyiler tarafndan ortadan kald rld . Fakat bunlarn da hkm-anlklar o55 den sonra zayflamt.

47

FASIL 5
Tercmeciler ve lk Filozoflar

Abbasi hilfetinin kurulu undan ksa bir zaman sonra Yunan ilimleri ve felsefi eserleri Arapaya tercme edilme e baland . lkin eserlerin seimi muhtemelen ara trcnn kendisine veya onun hamisine bal bir eydi. Fakat Halife el-Me'mun (813-833) yahut onun danmanlar Yunan ilimlerinin btn imparatorluk iin nemini takdir etti ve geni lde tercme iini tekiltlandrd. Kurulan bir enstitnn ad (Dar'l-Hikma = hikmet evi) idi. Burada kitaplar tercme edilir ve istinsah edilirdi. Ve burada mracaat edilecek bir ktphane tesis edilmi ti. Bir iki as rlk bir zaman tercmeler yap lmaa devam etti ve eski tercmeler dzeltildi. En byk isim, Hunayn ibn shak (8139-73) dr. Bu zat, Hire'li bir h rstiyand. Badad'da tb retmeni ve Halife Mtevekkil'in (847-61) saray hekimi oldu. Onun, tercme iin broya benzer bir eysi, birka da iyi kalitede meslekta vard . Sryanca'dan tercme etmi olan btn ilk mtercimlerden -hemen btn Irak h rstiyanlar- farkl olarak Hunayn ibn shak Yunan'cay rendi ve tercmelerini yapmazdan nce eserin birok yazmalar n mukayese etmek detinde idi. Bu, teknik ve dil bakmndan mtercimler tarafndan ulalm en yksek seviye idi. Maamafih sonradan Arapada mstakil felsef d ncenin gelimesiyle mnakaalar daha ak, ince ve doru ifade edebilmek iin tercmeler gzden geirilip dzeltilmi idi. Fakat bu, umumiyetle Sryanca tercmelerden yap lmt . Yunan asllarndan deil. Geni tercme faaliyetin.in izi derindir. Hem hl mevcut tercmeler ve hem de byk say da yalnz unvanlar bilinen eserler, Moritz Steinschneider tarafndan yazlan Die arabischen bersetzungen aus den Griechischen adl eserde, Yunan yazarlar na gre sralanmtr. lk bakta sanki btn Yunan ilim ve felsefesi Arapaya evrilmi gibi grnrse de gerekte byle de ildir. Yakn almalar gster48

mitir ki Yunan ilmi ve felsefi eserlerinden yaln z son Helenistik okullarda de erini muhafaza eden k sm tercme edilmitir.. Bu ,siyaset hari, Aristo rnda olan btn eserleri iine al r. Hatt Poetic'ler dahi tercme edilmi tir. nsan, drama a ina olnuyan bu adamlar tarafindan bunun nas l anlaldn merak eder. Sokrat'tan ncekiler ihmal edilmitir. Fakat baz yazarlar, modern Avrupa metodundan daha kuvvetli davranmlard. Filhakika hl Yunancada bulunm yan Galen'in eserleri Arapada saklanm tr. Bylece Yunan eserlerinin tercmeleri, sadece Arapadaki felsefenin orijinallerine k tutmakla kalmaz, ayn zamanda muahhar Yunan ilim tarihini ve Helenistik zamanlardaki felsefeyi de ayd nlatr. Btn bu tercme al mas, bilhassa felsefi sahada; yaln z felsefenin ya yan bir tre ile temas olan yerde mmkndr. Felsefe ile ilgili olanlar ancak bu tercmeleri yapabilirler. Byk din limi Gazali, zamannn felsefesini tek ba na kitaplardan rendiini syler. phesiz bu, dorudur ve islam retiminin "yabanc ilimler" denen eylerden tamamen ayr olduunu gstermektedir. Fakat Gazali, felsefeye biraz benzer olan kelmi ilimlerde olduka iyi yeti mi idi. Felsefede de biraz elementer retim grm olabilir. Bu suretle o, yayan bir tre ile bsbtn temas haricinde de ildi. lk Abbasi devrinde islam dnyasna tesir eden rn iki ana istikameti vard . (Buhtunnasr) ailesi olan. Iran Nasturileri, bu merkezden halifelerin saray doktorlarn temin ettiler. Ayni zamandabu doktorlar, Ba dad Daru' -ifasndaki retimi de idare ederlerdi. Burda t bbi tedavi yannda biraz felsefi al ma da yaplmakta idi. kincisi Iskenderiye istikameti idi. Araplarn buray fetihlerinden nce Sryancan n, Yunancamn yerini almaa yz tutmas , Yunancann iyi bir durumda olmadm gsterir. -Belki de K ptilerin nasyonalizminin domas yznden, yahut kendilerinin metafizik olmyan gr lerinden. Sebep ne olursa olsun.- Ve bu, M sr'da islam fikir hayatnn zayfliyle de balanabilir. 719 civarnda okul Antakya'ya nakledildi. Burada bir asrdan fazla kald . Fakat 85o civar nda douya, Harran'a do ru hicret etti. Yol boyunca Musul'a, mteakiben yar m asr kadar bir zaman sonra ba ehir Badad'a ekilmi oldu. Okulun bu hicreti, retmenlerin hicreti idi. Ayn zamanda geni ktphanenin bir ksm da retmenlerle beraber gidiyordu. Ba dad'da onlar paytaht n fikir hayatnda nemli pay alan, yahut felsefeye ilgi duyan bir tabaka olmu grnmektedirler. Felsefi rn dier hatlar da vard . Ama onlar hakk nda kfi maltmata sahip de iliz. Harran'daki iskenderiye okuluna paralel 49

olan bu okul, hristiyan direktifi alt nda idi. Sabiiler denebilen firkaya ait bir paan (m rik) merkezi de vard . Bunlarn dinleri yldza ibadeti ihtiva ederdi. Fakat Yunan felsefesine dayanan bir temeli de vard . Bunun neticesinde onlar, Helenizm fikir cereyan nn Araplamasnda nemli yardmlar yaptlar. 872 de bilginlerinin lideri Sabit ibn Kurra' (go ) ki nce Badad'da okumutu, mezhebin di er yeleriyle mcadele etti, ve Harran' terk edip Badad'a geldi. Burada halifenin deste iyle kendini tercmeye ve bilhassa t p ve matematikte orijinal eser telifine vakfetti.. Ayn zamanda etrafna baz gen sabiileri de toplamt . Fakat felsefe yaln z Badad'da ilenmiyordu. Baz lider filozoflarn hal tercmeleri gsteriyor ki hilfetin do u ksmnda da felsefeye, zikre ayan bir ilgi vard . Ama bunun hakknda belirli bir ey sylemek mmkn deildir. Bylece tercmelerin ve felsefeye olan ilginin vs'atine i aret ettikten sonra mslmanlar bu kadar kuvvetle felsefeye eken ey ne idi sorusu, zerinde durulma a deer bir meseledir. Halifeler kendi salklar ve etrafnda bulunan insanlar n salklariyle yak ndan ilgileniyorlard . Yunan tp ilmiyle uraanlarn, kendilerine bu hususta yardm edebileceklerine inanm lard. uras da hatrlanmaldr ki incelemekte olduumuz bu blgede astronomiden ayr lmam olan Astrolojiye byk de er atfedilmiti. Astrolojik-Astronomik eserler, tercme program nda nemli bir yer igal etmekte idi. Bu ilimde salhiyetli olanlar, zel olarak sarayda al konurdu. Felsefe bu ilimlerle yakndan ilgili olduu iin tabiatiyle ona da bu itina gsterilecekti. Bununla beraber Me'mun'dan ve tercme faaliyetlerinin te kilinden ok nce, "genel dini hareket"te mslmanlar n ok mtefekkir tutumlar, dier dinlerin salikleriyle yap lacak mnakaalarda mantild usullerin ve btn olarak felsefenin nemini takdir etme e balamt. Bu cinsten mnakaalar yaplm olmaldr. aml Saint John (75o) nn eserleri aras nda "Bir hristiyan ile bir mslman aras nda mnakaa" vardr, ki hrstiyanlarn karlamalar muhtemel olan mnakaalar ve onlara verilmesi gereken cevaplar n mmkn izgilerini gstermek maksadiyle kaleme al nmtr. Nasturi patri i Timothy tarafndan 781 de halifenin huzurunda yap lm genel bir munakaay zapteden bir kayt muhafaza edilmektedir. Bu a ka gsteriyor ki mslmanlar ok erken tarihlerden beri kendilerinin baz dini inanlar reddeden ve tenkideden yksek kltre sahip bir halk aras nda yaamakta olduklarn biliyorlard . Hrstiyanlardan ve Irak'ta bulunan dier din mensuplar ndan baka mslmanlar Budistlerle ve Hind mezhepleri salikleriyle temas halinde idiler. Bylece polemik 50

ve mdafaa ihtiyalar felsefe tahsili iin kuvvetli bir sebep te kil etti. Buna ilaveten ktipler s nf ile yeni ulema s nf arasnda gerginlik de felsefe tahsilinde rol oynam t . Ama tercmeden, do rudan doruya orijinal eserler telif etme e nasl geildii meslesi tamamen vaz h deildir. Maamafih orijinal bir eser yazmak gayesiyle tercmeye hizmet etmi baz alimler iin, ya Yunan eserlerine bir para bir eyler ilave etmek, yahut da Yunan ilimlerine ina olmyanlar iin basit bir takdim yaz s eklemekle bu ii yapmak tabii olabilirdi. Ayn zamanda felsefi d nceleri slam doktrinleri izgisi iine ekmek laz md. Bu gei ve bu motifler, Ebu Yusuf Yakub ibn shak al-Kindi (800-70) de rne ini bulur. O, genellikle el-Kindi olarak ve islam filiozoflar arasnda ilk dikkate ayan bir zat olarak tan nr. Ayn zamanda Arap as ll tek ahs olarak bilinir. Ona "Araplarn filozofu" denir. (Feylesufu'l-Arab). Orijinal felsefi eser yazmak iin son sebep, belki en nemli sebepti. Onun iin Kindi'nin eseri "mslmanlar iin Yunan felsefesi"' diye tasvir edilmektedir. El-Kindi ailesi, hilfetin Arap k smlarndan birok resmi mevkileri tutmutu. Bunlar n ba Kfe valisi olmutu. Kendisi de bizzat halife sarayna intisabetmi ve al-Mu'tas m'n hkmdarl srasnda (833-42), onun o lunun mrebbisi (zel retmeni) olmutu. Bu, mu'tezile nfuzunun hakim oldu u zamanda idi. El-Kindi, do matik meselelerde mu'tezilenin gr lerini benimsemi grnmektedir. Bu adan o, ana slam teolojisi d ncesine dier filizoflarn oundan daha yak ndr. Mutevekkil (847-61)in ilk devirlerinde hkmetin siyasi grnde bir de iiklik oldu ve mu'tezile gzden d t. Bu olay, El-Kindiye arz olan ansszlk tercbesine yard m etmi olabilir. ki sarayl rakibinin entrikalar ile ktphanesi kendisinden alnp bir zaman iin Basra'ya nakledilmi ti. Fakat sonunda tekrar ktphanesine kavu tu. Bu olaydan biz, El-Kindi'nin, zamannda byk bir ktphaneye sahiboldu unu anlyoruz. O, zamannn byk bir ksmn tetabbu' ile geirmi ve hemen btn Yunan ilimlerinde bilgi sahibi bir k if olmal idi. Onun ok mandud saydaki ksa eserleri onun, bu ilimlerin, mslmanlar aras nda yaylmasnda messir bir rol oynad fikrini vermektedir. Benimsedi i felsefi gr , slam filozoflarmn ounda olduu gibi byk lde Yeni Elftuncu gr idi. Bu balca mslmanlarn felsefe ile temasa geldikleri zaman, son Yunan felsefi 1 R. Walzer, Islam c Philosophy, s. 133

51

rnn bu alanda oldu u neticesinden ileri gelmitir. Aristo iyi tetkik edilmekle beraber Yeni Efltuncu gzlerle grlmekte idi. Kar kl arttran bir sebep de mslmanlar aras nda "Aristo Teolojisi" adiyle revata olan yayg n bir eserdi ki imdi Yeni Efltuncu filozof Proclus'un extract (zet) lerinden ibaret oldu u bilinmektedir. Bu eser, Arapa tercmesinde nemli bir ra bete sahiptir. Onun Yeni Efltuncu Allah d ncesi, Kur'an' n tek tanrclna kfi derecede yakn grnmektedir. Herhalde El-Kindi Yeni Efltunculu u kendisine kk de iikliklerle grnm olmas lazmgelen ekliyle kabul etmiti. O u iddiay ileri srebileceini hissetti: Peygamberlere vahyedilen gerekler, metafizik bilgilerdi. Felsefe ile vahiy aras nda atma yoktu' Tahminen o, unu ifade etmek istemi ti.Felsefe yle bir yolda geli tirebilir ki hem kendi tabiatine uygun d er, hem de vahiyle atmaz. O, di erlerinin gr lerini basite almad . Fakat sudur nazariyesi iine bir "Yoktan Yaratma" ilave etti. Sanki ikisini (dinle felsefeyi) ba datrmakta hi glk yokmu gibi. Eer sonra El-Kindi'nin eseri, Yunan ilimlerinin mslmanlar iin bir tercmesini verme te ebbs olarak vasflandrlabilirse bunun sebebi, onun mu'tezile ile olan te rik-i mesaisinde ve onun ilk olgunluunda bulunabilir. Sonradan grlece i zere 833 den 849 a kadar mu'tezile frkas teologlar hkmet iiyle yakndan ilgilenmilerdi. Onlar "genel dini hareket"e mensup kimselerdi. Fakat belki de katip snfyle barma temin edecek bir ey ypmaa urayorlar& 849 civarnda hkmet politikas nda bir deime oldu ve hkmet destei "genel dini hareket"in hadisi kanad nda geliti. Hadisiler felsefenin ana d man idiler. Ve mteakip iki asr ierisinde felsefenin srf ktip s nfi ile Hadisilerin ve teologlarm di er rakipleri tarafndan ilendiine almamaldr. El-Kindi tarafindan nclk yap lan Yeni Efltuncu rda iki byk isim, Farabi (950) ve bni Sina (1637) dr. Bunlardan, gelecek fas llarda daha mnas p bir ekilde bahsedilecektir. Bu meyanda Abbasi devrinde iaret edilmesi gereken di er nemli bir isim de ar-Razi -(Rey'li bir eyh) dir. Avrupa'da Rhazes diye bilinir. Tam ismi: Ebubekir Muhammed ibn Zekeriyya ar-Razi'dir. 865 de do up 923 veya 932 de ld sylenir. Hayatrun ilk ksm doum yeri olan Rey ( imdiki Tahran' n yaknnda) de gemiti. Ancak doumunun otuzuncu ylndan sonra Ba dad'da tahsil etmee balad. Bir tabib olarak al t, hem Rey'de, hem de Ba dad'da ders
2 Rasailu'l-Kindi al-Falsafiyya, Kahire, 1950,104-261.

52

verdi. Hilfetin do u blgelerindeki kk saraylarda da ksa zamanlar iin al m ve ders vermi ti. Onun balca davas , bir doktor olarak hret yapmakt . Tbbi eserleri Avrupa'da uzun zaman okutulmu ve kymet verilmitir. Bu zamann birok doktorlar gibi o da bir para filozof idi. Filvaki felsefe nderinin yerini ald sylenebirlir. Tpk ok hayran kald ve takibetmek istedi i Plato'da olduu gibi. O, felsefe vas tasiyle ve sebep kullanarak insan hayat nn dzeltilebilece ine inanm t . Bu gr , ahlak ve ya ama sanat zerine basit yaz lm "Spiritual physick: Ruhi fizik" unvan altnda ingilizceye evrilmi tir. Mtercim, onun davrann "Kltrl nan Efendisinin gr n ok karakteristik olarak aksettiren" " ntellectual hedonism" den biri olarak gstermektedir. O, gerek slam ve gerekse ba ka din olsun, dinde az fayda grd. phesiz o, ok iyi tand Iranl ktip s mfinn grn ksmen benimsemi ti. Fakat mani dinine sevgisi olduu sylenmesine ramen, yaz larnda bunun a k delili yoktur. Keza onun, Harran Sabii felsefi okulu ile rab talar olduu da sylenir. Ama onun felsefesi, sabiiler gibi Yeni pitagorcu yahut Yeni Efltuncu olmaktan ziyade Pltoniktir. Bu felsefenin sarih kayna da bir para s rdr. O, dier islam filozoflarndan ayr kalr. Onun hayat ideali, kendini fikri i lere vakfetmi biri olmakt ve onun felsefesi bunun bir paras idi. Bu ideal niversal yap lamaz. Fakat felsefe onun kendi kabiliyetlerini, slam kltrnn seviyesini ykseltme e yardm etmekte kullanmas n hakl gsterdi. Her ne kadar hakikatte ba arm olduu eyin, memnuniyeti mucip bir miktarda oldu una dair bir malmat yoksa da.

B BL YOGRAFYA Mtercimler iin bak: GAL, I. 219-29; GALS, I. 362-71; Graf, GCAL, II. tog-14, 122-32, vs. Steinschneider, (p. XVII) tercmeleri, mtercim yazarlara gre tertibeder. Max Meyerhof, Von Alexandrien nach Bagdad ein Beitrag sur Geschichte des philosophischen und medizinischen Unterrichts bei den Arabern, Zitzungsberichte der preussischen Akademie der Wissenschaften, Berlin, g3o, Phil. hst. Kl., 389-492. 53

J. Schacht and M. Meyerhof, The Medico-Philosophical Controversy between Ibn Butlan of Bagdad and Ibn Ridwan of Cairo, Cairo, 1937

B. Spuler, Hellenistisches Denken im Islam, Speculum, v. 1954. '79-93. R. Walzer, Greek into Arabic, London, 1961; nemli makaleler.
Ar-Razi, The Spiritual Physick, tercme: A.J. ARBERRY tarafndan yaplmt r, London (Wisdom of the East Series), 195o.

54

FASIL 6 iiliin Yaylmas Abbasi devrinin ilk iki asr ilii iyi tetkik edilmemitir. Bu, ksmen de konunun byk gl nn icabdr. Birok hdiseler yer altnda cereyan etmi tir. Halk arasnda yaylan mteaddid biribirini tutmaz hikyelerin hibiri do ru deildir. Snni anlatmalar, ii anlatmalar var. Snni ifadeleri, her eyi kt bir k altna koymak ister. Fakat ii ifadeleri de belki modern tarihe daha az yard m eder mahiyettedir. Islmda ba ka yerlerde de mevcudolmakla beraber bilhassa iiler aras nda gerekte a da politik olaylardan bahsederken sanki gemi tarihi anlatyormu gibi grnmek temayl vard r. (ann olaylarn tarih diye gsterir.) 632 de Muhammed (A.)in lm zerine yahut 656 da Ali halife oldu u zaman vukubulan hdise zerine ayr ayr nihayetsiz mnaka alar var. Fakat, mnaka alarn temel alkalar dokuzuncu as r ortalarnda takibedilecek siyasi prensiplerdir. Tahmin edilebilen bir tak m sebebler dolaysiyle Abbasiler devrindeki siyasi konu malar bu ekle sokulmutu. Meseleleri kartracak dier bir ey de gnlk hdiselerin mezhep tarihileri taraf ndan alnp, imamlarn yahut liderlerin ahslarnda merkezleen tarihi bir ekle uydurulmu olmasdr. Bu, eitli noktalarda muhtelif kollara ayr lan bir tek ii cereyan olduu intiban verir. Halbuki gerek udur ki mezhepiler bu hareketleri birbirine ekleyinceye kadar birbirleriyle hi ilgisi olm yan pek ok ayr ii gruplar vard . Bu suretle byk teferruat y nn halletmek iin bu metoda bavurulmu olduu anlalabilir. Zikredilen vechelerden baz larnn en nemli misali, iiliin, on iki imam kabul eden mamiyye kolunun imamlara saygsndadr. ii yazarlar hatt snni mezhep tarihileri tarafndan verilen intiba, imamlarn hayatta iken geni bir mrit toplulu u tarafndan tannm, izlenmi olduklar merkezindedir. iiliin imamlara ait kaynaklar nn iyi tetkiki, unu a a karmaktad r ki imamlarn ou pasif bir si55

yaset iinde idiler. Ve herkes tarafndan tannm deillerdi. Ca'fer-i Sadk (765) Emevilerin dmesinden nce birazc k siyasetle uram ve idari bir mevki kazanmak midini gdm olabilir. phesiz o, siyasi ba olmann, stn aile (Ehl-i Beyt) nin bir yesi olmakla mmkn olaca n biliyordu. Fakat Abbasilerin, hkmranl klarn yerle tirmelerinden sonra siyasi faaliyetin tehlikelerini a kre grd ve bundan ka nd . Olu Musa da ayn yolu takibetti. Fakat di er olu Ismail ileri atld ve e itli yer alt ihtill hareketlerini haz rlamak, tevik etmek usulne ba vurdu.
Musa (799) ve onun aile dal , siyasi bak mdan sknet iinde passif kald . Ta ki 817 de Halife Me'mun k zn Musa'nn olu Ali Rza ile evlendirdi ve hilfete varis ilan etti. Bu, iilie nail olanlarn daha fazla deste ini kazanmak gayesine matuf olan siyasetin bir blm idi. Maalesef Ali 818 de ld. Onun gen o lu Muhammed, Me'mun'un saraynda mu'tena bir vaziyette kald ama 835 te Me'munun lmnden biraz sonra ld. Onun o lu Ali Naki 849 civarnda hkmet siyasetinde meydana gelen byk de iiklik neticesinde hapsedildi. 868 de lnceye kadar hepiste kald . Onun olu Hasanal-Askeri de babas nn lmnden sonra bir zaman iin hapsedilmi , fakat sonradan serbest b raklmt. Bunun 874 de lmnden hemen sonra on ikinci imam olan o lu Muhammed ya ld veya ortadan kayboldu. Fakat iilerin ounluu onun nihayet bir gn mehdi (hidayete ermi ) bir kimse olarak t pk Yahudi Mesih gibi dnece ine inandlar. mamiyye kaynaklarna dayanan bu k sa te rihten sonra grlmektedir ki Ehl-i Beytin bu dal na mensub bir kimseyi, bu adamlar hayatta iken imam kabul eden te kilth bir cereyan yoktu. Di er taraftan hkmetin phesi de bsbtn yersiz ve kt de ildi. Ve pek kaba, sert olm yan hapis suretiyle gz alt nda bulundurma gayesine matuf idi. Bunu takiben dokuzuncu as rda ta 874 de kadar ianin ana ksm -byle bir ana k smn mevcudiyeti farz edilirse- imam diye adlandrlm olan zevat tanyan bir zmre de ildi. Bu toplulu un iinde lm veya yayan imamlar veya ailenin dier mensuplar n takibetmeyi meslek edinen kk gruplar ihmal edilebilir. Bunlardan ayr olarak kendilerine ii adn veren sayg gren din bilginleri vard . (Fakat muhalifleri tarafndan umumiyetle bunlara, rafiziler veya "terk edenler" denilirdi.) ki bunlar siyasi pheden zade grnerek Badad' n fikri hayat nda nemli yer i gal etmi idiler. Bunlarn en 56

mehuru Hiam ibn al-Hakem idi ki sekizinci as r sonundan 825 veya daha sonralara kadar faaliyette idi. Rafiziler ve onlar n halefleri olan mamiyye yahut sna Aeriyye, tarafndan benimsenen ana akide, Ali'nin Muhammed tarafndan aka kendine halef olarak cemiyetin lideri seilmi olmas idi. Bu demekti ki ne geirilerek imaml a tayin de halef olmak iin kafi idi. mam hatadan masum kabul edildi i iin ii akidesi ok otokratik bir hkmet ekline cesaret veriyordu. mam kelimesi bylece neticede "halife", yahut "ra id halife" manas n ifade eder. Fakat bunu benimsiyen iilere gre bu mesele daha ziyade Allah vergisi bir meziyetle ilgilidir. Bu ana doktorinin bir neticesi u idi: Muhammed (A.) in sahabilerinin o u, ki slamda hususi bir eref mevkiini haizdirler, onun lmnden sonra Ali'yi halife olarak tan madklarndan dolay si olmulardr. Bunun neticesi de u idi: Onlar, Peygamberin Hadislerini yayma a uygun ahslar deillerdi. Bu yolda rafiziler itina edilmekte olan Hadis yap sna, eriatin yahut Islam hukukunun temeline ve dolaysiyle ulema snfnn (muhaddisler ve fakihler) byyen kuvvet ve nfuzuna torpil koyuyorlard . Bylece dokuzuncu as r balarnn mu'tedil iiliine, parti denebilecek derecede te kiltlanm bulunan yaygn bir zihniyet ve fikri manzarann ifadesi olarak bak labilir. Belki biri buna ahslar dorudan doruya bilinemiyen bir otokratik blok diyebilir. Dini bak mdan bu zmre, kurtulu ve emniyeti karizmatik liderde ar yan ve politikalar bu grn tesirinde kalan kimseleri iine al rd. Ayn zamanda ok iddetli siyasi temayllerle hareket eden gruplar da, ktipler s nfin ve Iran asll olup da imdi idari ilerde bulundurulan kimseleri ve daha baka insanlar da iine alabilirdi. Muhafazakr grup diye kabul edilecek ve ulema s nfn ve kuvvet ve nfuzu Islami ilimlerin geli mesine bal olan kimseleri iine alan bir cemaat bu zmrenin kar snda idi. Bunlar "muhafazakarlar" idiler. yle ki halifenin ve onun nam na hareket edenlerin otokratik kudreti, eriatin mevcudiyyetiyle azalt ld . Dini taraftan hissedilen ihtiya, karizmatik liderden ziyade karizmatik cemiyete idi. lk iilik tarihinin birok noktalar nda Orta Do udaki birok mahalli messianic ( ) fikirler, kendilerini baz kk gruplar tarafndan imam olarak tan nan birok ahslardan birine veya tekine ekmiti. 874 den sonra otokratik grupun ba lca siyasi liderleri iin yayan bir imam yerine, bulundu u yer ve dnecei belli olmyan bir imam kabul etmek, daha faydal grnd. Bu imam n ne za57

man gelece i belli olmyacakt. Bu inan, insanlarn dini itiyaklarm tatmin ettii gibi siyasilere de bir serbestlik verdi. On iki imam tanma temeli zerine rafzilie meyyal birok ayr gruplar partiye benzer bir potada eritildiler. Bu zamandan itibaren partiye, yahut firkaya mamiyye denildi. Bu te kiltlanmada me hur bir ksm, Ebu Sehl smail an-Nawbahti (923) tarafindan idare edilmi ti. Dokuzuncu asrn sonu, bylece mamiyye iiliinin belirli bir ekil ald zamandr. Bu zamamn ertesinde derhal baz muvaffakiyetler olmu tu. E'ari, 920 civarnda yazd eserinde Morroco'nun drisi Devletinde, Kum ve Kfe'nin kasabalar nda iliin hakim oldu unu syler' Biraz sonra ii Bveyhilerin Ba dad'da hakiki hakimiyeti kazand klar srada, Suriye'deki Hamdani devletinde de iilik hakim olmutu. Bu hdiselerin arkas nda neyin yatt m sylemek gtr. Fakat iiliin ok otokratik bir hkmet kurma emeliyle yak ndan ilgili olduunu sylemek hakikatten uzak say lmaz. Arapa yazan byk filozoflardan birinin d ncesi, fikri hayatta iliin yaylmasna grnmez bir ekilde yard m etmitir. Bu filozof, hayat mn son birka yln Halep emiri Seyfu'd-Dawle'nin himayesi alt nda geirmiti. Bu zat, "Muallim-i sani" diye tannan al-Farabi (875-950) idi. (Birinci muallim Aristo'dur). Trkistan'da do masna ramen felsefeyi ve Yunan ilimlerini Ba dad'da tahsil etti. Onun geimini nas l kazand belli deildir. Zahid bir hayat yaad iin phesiz ihtiyalar azd. Onun felsefesi Aristotalizrnin ve Yeni Efltuni metafizigin terkibi olarak tasvir edilebilir. O buna, "Eflatun'un Cumhiruyeti ve Hukuklar" grne dayanan siyasi bir nazariye ilave etti. Son nazariye kendisinin orijinal gr dr. Fakat ilk ikisinde El-Kindi'-nin dnce istikametinde ilerlemektedir. Metafizi inin merkezinde ilk varlk, veya "Mutlak Bir" vard r ki bu, slam akidesindeki Allah dncesiyle ayn anlamda d nlmtr. Ondan tabaka tabaka btn dier mevcudat sudur etmi tir. Ayn ekilde devlette bir ba , bir reis vardr ki devletteki btn yetki kendisinden, zel mevkilere tayin ettii kimselere sudur eder. (Bu, biraz Abbasilerin idaresine benzer. Abbasi halifesi, sarayda ve idarede e itli noktalara adamlar tayin etmiti). Rtbeler, emir veren ve itaat eden, yahut kontrol eden ve kontrol edilen olarak tasvir edilir. Tepede reis vard r. Reis dierlerini kontrol eder fakat kendisi kontrol edilmez. Ayakta, en a a tabaka1 Bak: L. Massignon, Passion, I. 140-51. 2 Maqlt, I. 64.

58

da kontrol edilen fakat kendileri hi kontrol edemiyen kimselerin te kil ettii halk tabakas vardr. Bu arada kalan orta tabakalar hem kendileri kontrol edilirler, hem de derece derece di erlerini kontrol ederler. Farabi umumi terimler kullan r. ( mam, yahut halife yerine reis gibi), ki slm imparatorlu una tatbik edildii gibi sln olmyan devletlere de tatbik edilebilirdi. Fakat o ilk nce slam dnyasn dnyordu. Onun ideal devletinde "ilk ba" ayn zamanda do ru filozofun en iyi vasflarna da sahibolacak olan "ikinci ba " tarafindan takibedilir " kinci ba" hakknda sylenen, bir imamiyye imam hakknda sylenen ile aa yukar ayn manada anla labilir. Binaenaleyh Farabinin felsefesine mamiyye lii iin bir temel haz rlyan felsefe gzyle baklabilir. te bu felsefe, Farabi'yi Halep devletinde de ayan- hrmet yapmt. Bununla beraber bunun, kendisinin hakim kanaati olup olmad aka bilinmiyor. nk diyor ki: Eer " kinci ba" iin lzumlu vas flar bir adamda bulunmazsa idare, bu kaliteleri payla an kimseler aras nda blnr. Bylece otoriteyi paylaan kimseler arasnda yle insanlar vard r ki bunlar onuncu asr muhaddisleri ve ulemas nn karakterlerini gsterirler. Belki de Farabi, 5iilik ile snnilik arasndaki ihtilf kaldrmak ve rakib temayllerin uzayp giden mcadelelerine son vermek istiyordu. Hilfetteki artlar slah etmek iin felsefeden ok istifade edilmesi lzumuna kani idi. Bu devirde belirli bir ekil alm olan yalnz ianin mamiyye kolu deildi. Ca'fer-i Sad k'la olu smail aras ndaki kzgnlktan sonra (muhtemelen 76o civar) sonuncusu, olu Muhammed ve dier yardmclar ile beraber hilfetin e itli mntkalarnda idareden memnun olmyan ahslarn meydana getirdikleri mteaddid gruplar aras nda bir Sil ihtilli meydana getirme e koyuldular. Tabii hareket yer altnda cereyan ediyordu. Byle olmas , hareketin tarihinde birok karanl klara (anla lmyan hususlara) sebeb olmu tur. ismaililerin bir seri gizli imamlar vard. Fakat mamiyye ile mukayese edilince bunlarn imamlar nihayet mevcut idiler. Ve imamlariyle temas neticesinde bunlar, imam n murakebesi altnda propaganda almasn yapyorlard . Bu hareket Irak'a, Suriye'ye, Yemen'e ve Kuzey Afrika'ya uzanm grnmektedir. Galiba ilk ba ar, Kuzey Afrika'da elde edildi. Bilinen ey, Fatnal Devletinin, gog da Tunus'ta Ismail'in torunu oldu unu iddia eden bir adamn hkm altnda kurulduudur. Bu devlet, g6g da M sr' zaptetti ve yeni paytaht Kahire yapld (ina edildi). Bu meyanda bununla yak ndan ilgili bir ha59

reket vard r: Karamita (Karmatiler), Arabistan' n dou kys Bahreyn'de yar mstakil bir prenslik kurdular. 95o tarihinden biraz sonraya kadar olan smaili akidesi hakknda az ey bilindiinden bu, sonraki bir fasla b raklabilir. B BL YOGRAFYA
Bernard Lewis, The Origins of Ismailism, Cambridge, 194o; birok karanl k meseleleri ayd nlatr ve genellikle kabule ayandr. W. Ivanow, The Rise of the Fatimids, London, 1942; Lewis'ten farkl olarak metinleri ve tercmeleri verir. W. Montgomery Watt, The R4fidites : ncel bir tetkik, (Oriens, 1962).

60

FASIL 7 Mu'tezile On dokuzuncu asrn son yarsnda Avrupal aratrclar, Mu'tezilenin baz grlerine hayran kalm lar ve Mu'tezileyi byk sempati ile tetkik etmi lerdi. Onlar hakk nda malmat veren Zrih'li Heinrich Steiner, 1865 de bas lm bir eserinde Mu'tezileden "Islm n hr dnrleri" diye bahsetmi tir. Bu zamanda Avrupa'da sonradan hakim olan felsefi teolojiye de er verilmezdi. Mu'tezile irade hrriyeti ve insan mesuliyetinin mmessilleri oldular. Di er taraftan onlar fikren ondokuzuncu asr n hr davranlarn tatbik etmilerdi. Eer Mu'tezile olmasayd , E'ari ve benzerleri gibi k l krk yaran kuru limlerin elinde islmn, Avrupa'lya ok monoton gelece i zannedilmiti. Elde edilen daha derin malmat neticesinde anla ld ki Mu'tezileye ait bu fikir tamamen gayr sarihtir. Onlar sadece belirli bir doktrini temsil eden mslmanlar idiler. Hr d nrler deillerdi. Eer baz noktalarda msamahakr olup gr lerinde hr dnceli kimseler olsalard dokuzuncu as r balarndaki ac mihna olaylarna amil olmaz, bundan uzak kal rlard . Ayn zamanda onlarn, dier din mensuplar na kar islmn mdafi'leri olduklar da malmdur. Onlar zamanlar nn siyasi olaylar na da kar trlmlard. Fakat onlarn davran larnn ne olduu henz bilinmemektedir. slam akaidini Yunan felsefi fikirlerine dayanarak mnaka a eden, felsefeyi, dine ilk sokanlar Mu'teziledir. Onlar u noktada filozoflardan ayr lrlar ki grn te El-Kindi de bunlara yak n bir kanaate sahiptir. Islam do masn tafsiltiyle kabul ederler. Asl nda Mu'tezile olduka geni tutulmutu ve btn domatik meseleleri felsefi ynden mnakaa eden kimseleri iine alm grnmektedir. Fakat goo civarnda bu isim, felsefi metotlar kullanma yan nda Mu'tezile'nin be domatik prensibini kabul edenlere inhisar etti. Bu suretle Drar ibn Amr'a (ki 790 veya daha erken tarihten 8 o tarihine kadar faaliyette idi), bazan Mu'tezile denilmi tir. Onun Ebu'l-Huzeyl61

den nce Basra'da felsefi teolojinin ba mmessili olduu sylenir. Aristo'nun cevher ve araz teorisine tenkid yazacak kadar Yunanl lar hakknda malinnata sahipti.' Mu'tezilenin "insan irade hrriyeti" genel doktrinini kabul etmediinden dolay nihayet dokuzuncu asr n sonundan nce Mu'tezile tarafndan reddedilmi ti. Belki bu kovulutan ve sonraki teologlardan hibiri onun gr lerini benimsemediinden dolay hayat ve doktrinleri hakk nda ok az malmat kaydedilmitir. (Baz bakmlardan o, E'ari'nin selefi say lr.) Mu'tezile dini gr nn esas kurucular drt kiidir: Basra'da Muammer (yahut Ma'mer), Ebu'l-Huzeyl, Nazzam, Ba dad'da Bir ibn al-Mu'temir. Bunlar n lm tarihleri 83o, 841 (yahut daha ge), 846 ve 825 olarak verilir. Fakat bunlar n balca faaliyet zamanlar n gsterme hususunda bu tarihlere pek itimadedilmez. Ebu'l-Huzeyl, Mes'udi tarafndan tasvir edilen a k zerine sylenen szler kolleksiyonunda mevcudoldu u iin 803 den nce kfi derecede biliniyordu. Bir'in ise ii sempatizan olduu iin Harun ar-Ra id devri (7868o9) nde hapsedildi i sylenir. Keza onun, Ma'mer'in talebesi oldu u da sylenir. Bundan dolay Mu'tezile mnaka alar 800 den nce balam grnyor. nemli geli me ancak Me'mun'un hkmdarl k devrinin son sralarnda vukubulmutur. uras hatrda tutulmaldr ki Me'munun Badad'da halife olarak bulundu u 8og dan, 819 a kadar olan devir, ok s kntl bir devirdi. Buna ra men biz, teolojinin kt bir ekilde mteessir oldu unu syliyemeyiz. Mu'tezilenin bu kurucu babalar nn mufassal gr leri hakknda herhangi bir ey sylemeden nce bu teolojinin fkrmasna tekaddm eden olaya bir atf nazar etmek iyi olacakt r. "Mu'tezile" isminin mene'ine dair s k sk tekrar edilen hikaye, onu al-Hasan al-Basri'nin halkasnda geen bir mnakaaya balar. Bir defa byk gnah i liyenin m'min olduunu syliyen Mrcie ile byk gnah iliyenin kfir oldu unu iddia eden Hawaricin o unluu arasndaki mnakaa zerinde Hasan Basri'nin gr sorulmutu. Daha Hasan cevap vermezden nce bir adam onun szn keserek byk gnah i liyenin "orta bir noktada" oldu unu iddia etti. Bu adam yani Vas l ibn Ata, sonra halkadan ekildi ve Hasan: "O bizden ayr ld" dedi. Bundan sonra ona ve grupuna Mu'tezile denildi. Maalesef bu, Mu'tezilenin meneine ait verilen tek bilgi de ildir. Ayn hikaye Hasan' n talebesi Katde ve di er bir adam Amr ibn Ubeyd iin de sylenir.
1 Bak: Montgemery Watt, Free Will and Predestination, 104-6; Fihrist iin bak: Ze itschrift der deutschen morgenlandischen Gesellschaft, XC (1936, 315, 317 (Fck) and I. R.A. Miscellany, I (1948), London, 1949, 33 (Arberry); L. Massignon, Essai 2, 167

62

Bu sonuncu adam ekseriya Mu'tezilenin kurucusu olarak tercih edilir. Kelimenin baka manalar da vardr. Kaad'leri ve sava tan uzak kalan dier tarafs zlar ifade etmek iin de kullan lr. Fakat hibir durumda Vas l yahut Amr'in, byk Mu'tezililerin ayrdedici vechesi olan Yunan felsefi gr lerine herhangi bir alkalar olduuna dair gsterilecek hibir delil yoktur. Onlar en ok "al-manzila beyna'l-manzilatayn" ve benzeri gr lerin ncleri olabilirler. Mu'tezilenin siyasi tutumu hakknda svire'li ara trc H.S. Nyberg tarafndan ileri srlen bir fikir, ne o kadar ayan- kabul ve ne de hemen reddedilecek mahiyettedir 2. O fikir udur: Emevi devri sonunda Vas l ve taraftarlar bilfiil Abbasilerin hakimiyeti iin alyorlar& Ve gerekten Vas l'n teolojisi ve Mu'tezile'nin esas Abbasilerin resmi teolojisi idi. Genel mahiyetteki ba lca faraziyelerden ayr olarak bu hipotezin balca kayna , zel memurlar taraya gnderme hakk nda baz esrarengiz iirlerden ibaret bulunmaktadr. Bu hipoteze kar delil de, hipotezin, Bi r ibn al-Mu'temir'in hapsi ve Vasl teolojisinin Abbasilerin askeri lideri Ebu Mslim'le olan affikas nn ne olduu gibi mevzular aklamadaki baarszldr. Maamafih en ciddi tenkid udur. Bu hipotez d grne gre Mu'tezilenin kklerine, men e'lerine dair bilgileri kabul etmek ister. Halbuki bu hususta sylenenlerin, sonradan uydurulmu olduunu dndrecek deliller vard r.' Mu'tezilenin mene'lerine dair mevsuk olmyan umumi mal6mat temeli zerine a adaki gibi baz grler de ileri srlebilir. Mu'tezilenin slm naslarn Yunan felsefi fikirlerine mezceden zel gr leri, dokuzuncu asr n sonlarna doru Basra'daki mnakaalarda mevcud idi. Tabii kar t fikirler de vard . Yunan felsefesini kullanma a uraan kimseleri sul yan szler aras nda onlarn, Cahm denen bir adam takibeden kimseler olduklar sylenirdi. Cahmin, neden bu kadar kt bir nam sahibi oldu u belli deil. Belli olan udur ki snnilerin son nemli mezhebi Hanbeliyye, "Cahmi" terimini teolojide rasyonel (aklc) metoda bavurmak suretiyle geni anlamda Mu'tezili saylanlar iin kullanrd. Be prensibi kabul edenler, bu thmetten uzak kalmak iin ced diye ileri srebilecekleri daha hretli birini arad lar. Kendisine atfedilen ve daima mevsuk olan iirlerden rendiimize gre Bir ibn al-Mu'temir, Amr ibn Ubeyd'in muakkibi oldu unu iddia etmi ti. Dierleri Vasl ibn Ata'y tercih
2 El' de ve di er yerlerde kan makale: Mutazila. 3 Montgomery Watt, Political Attitudes.

63

ettiler. Bu fark Mu'tezile aras nda bulunan baz doktrin ayrlklarn gsterir. Siyasi davran bakmndan dokuzuncu as r Mu'tezilesinin Amr ve Vasl'a yakn olduklar dorudur. Nihayet Vas l'n, iyi bir ba figr olduu zannedildii, yahut da Mu'tezililerin o unluu onun grlerini benimsedikleri iin Vas l, Mu'tezilili in asl kurucusu kabul edilmitir. Bu politik davran hakknda bir ey sylenebilir mi? E er meyye devri bir yana braklrsa grleri hakknda az ok bir eyler bilinen Ebu'l-Huzeyl ve a dalar zerinde dikkat toplanabilir. Me'mun devrinin sonlarna doru, ba kadlk veya ba hakimlik dahil olmak zere idarede nemli mevkilerin Mu'tezile taraftarlar na verilmi olduu da bilinmektedir. Yine bu zamanda her vilyette bulunan ba lca memurlardan, Kur'an' n mahlk olduu akidesini umumi bir inan haline getirmeleri talebedilmi , bu konuda mihna (ikence) veya istintak (kovuturma) ba lamtr. -Bu doktrin, bir Mutezile doktrinidir. Tabii bu, sadece dini bir mesele de ildi; hkmet mu'tedil iilerin tevecchn kazanarak siyasi i lerine daha geni bir destek bulmaa urayordu. 849 da al-Mtevekkil'in emriyle btn bu siyasi hareket istikametinin terk edilmesi, belki de bidayette hkmetin, umduu lde bir destek bulamad n gsterir. Bundan sonra Mu'tezile artk siyasi nemini kaybetti. Onlarn nfuzlarnn en geerli oldu u sralardaki siyasi davranlar ; kart alakalar, gr leri uzlatrp denkletirmek suretiyle mevcut rejimin desteini geniletmei istihdaf ettii eklinde tasvir edilebilir. Onlarn halifelerle olan ittifaklar da bunu gsterir. Zira byle bir slam mparatorluunu idare edenin, daima byle bi-L/ hedefi olmas lzmgelir. Zd hrstiyan partileri aras ndaki gerginlikleri teolojik bir uzla trma ile kaldrmak isteyen Bizans imparatorlar nn teebbsleri de buna ahiddir. Snnilerle iiler yahut muhafazakrlar ve otokratlar aras ndaki ihtilf srasnda Mu'tezilenin al-Manzila Bayna'l-Mazilatayan esas doktrini biraz uzla trma siyaseti olarak ileri srlmtr. Onlarn iki taraf da memnun edecek gr leri vard : Kur'an' n mahlk olduu grleri iileri memnun etmek ve k smen ulema snfnn mevkiini temelinden rtmek iin ve Alryi sadece mu'tedil bir (halife) olarak tan ma gr leri de snnileri memnun etmek iin ileri srlmt. Tpk Bizansllar arasnaki benzeri uzla trmalar gibi, bu da hemen fiyasko verdi. iiler reddettiler, nk Ali'nin hilfete saraheten varis oldu u kabul edilmemi ti. Snniler de bundan memnun olmad lar, nk Kur'an' n mahlk olduu 64

akidesi, cemiyetin slami ve ilahi cemiyet olma karakterinden ayr lmaa doru ilk adm grlmt. Mu'tezilenin be prensibinden ilki "Birlik", yahut "Birli i ikrar (tawhid)" idi. nk Arapada tevhid kelimesi dil bak mndan bir yapmak manasn ifade eder. Bu kelime, onlar iin sadece Allah' n bir olduu iddiasndan ve birok ilhlar olmad n ileri srmekten daha ok ey ifade ediyordu. Mslmanlar "Allah' n doksan dokuz gzel ismi" oldu unu sylerlerdi. Bu isimlerin o u Kur'an'da zikredilir Bunlardan yedisi teologlar tarafndan zel itina grd: lim (yahut Omniscient), kudret (yahut Almighty), irade, hayat, Sem', basar, kelm. Baz kelamclar Allah' n bu isimlere gre baz sfatlar olduunu benimsediler. lim, kudret, irade vs. Bu fikir, Mu'tezileye, ilahi birliin mahiyetine yahut Zat-i lahiyyeye reme unsuru sokmak gibi geldi. Onlar "Bilrikte" srar ederek unu ileri sryorlard ki bu sfatlarn mstakil yahut hypostatic (zati) bir varl yoktur. Fakat bunlar Allah' n birliinde birlemilerdir. Bylece Allah bildi derken kendisinden ayr bir bilgi ile bilmi deil demektir. Sfailara ait bu mnaka ann, Kur'an hakk ndaki mnakaalarn dnda gelitii anlalmaktadr. Bunlar 75o den nce ba lam olabilir. Fakat ok muhtemeldir ki Kur'an yaln z o asrn sonlarna doru meydana gelen gen bir mnaka a mevzuu oldu. Btn mslmanlar daima hem Kur'an' n Allah kelm olduuna hem de onun zamanda muayyen bir noktada zuhur etmi olduuna yani Muhammed (A.) e vahyedildi i zamanda zuhur etti ine inanmlardr. Neden birinin kalkp da Kur'an' n yaratld, yahut yaratlmad hakknda srar etmek istedi i belli deildir. phesiz mesele yine Kur'an' n Allah kelm olup olmad hakkndaki statsne vard iin ameli ynden daha baka meseleleri de iine al yordu. Bunlar zaten Me'mun tarafindan ba latlan "kovuturma" hakknda sylenmi olan szlerde gsterilmektedir. Kur'an statsn azaltmak iin yap lan bu hkmet teebbs, "O Allah kelmdr, binaenaleyh ezelidir eklindeki srarla karlanm" olmaldr. Buna karlk "O, zamanda bir noktada grndnden dolay yaratlmtr" cevab verilebilir. Her iki taraf zerinde yap lan mnakaalar byk incelikle geli ti. Ve mnakaaya karan mevzularn dizisi daima geniledi. Yaplan mnakaalarn baz misalleri aydnlatc olacaktr. Bir Kur'an ayetinde (43.3 /2) Biz onu Arapa Kur'an yapt k (Ca'alnahu)" sz yle mnaka a edilmiti: Yapma yaratma manas n ihtiva eder. Alnan dier ayetler Kur'an' n baka bir eyden sonra gnde65

rilmi olduunu gstermek iindi. Mesela "Biz sana nce geenlerin haberlerini syliyece iz." (2o/99) yetinde haberler Kur'an' n bir paras saylmtr. Dier taraftan ok hnerli mnaka alardan biri, Cenab Hakkn Musa'ya hitab n ifade eden paradan al nmtr. Orada Musa'ya yle hitabedilmiti: "Ben senin rabb nm.". Bu yle mnakaa edildi: "Eer bu konu ma yaratlm olsa, Musa'ya yaratlm bir ey "Ben senin rabb nm." demi olacaktr. Musa bu yaratlm eyi kendi rabb olarak kabul etti i iin irkten dolay sulu duruma decektir. Ekseriya sz oyunlarna dayanan bu e it mnaka alarda mnakaa daha derin meselelere gtrrd. Mu'tezile, "Kur'an' n lafz" tabiri zerinde soru sormak suretiyle Kur'an' n, Allah' n gayri mahlk kelm olduuna inanan muhaliflerini artmaa altlar. Bir mslman Kur'an' ezberden okursa tabii onun ezberden okumas yaratlmam deildir. Elbette bu artma, konumann mahiyetine gredir. Gerekten btn mnaka ann, kelmn mtekellimle olan alakas ile, bir eyin yapcs yahut yaratcs ile olan anlasi aras ndaki fark etrafnda cereyan etmi olduu sylenebilir. Kelam yaplm bir eyin, yapmann karakterini ifade etmesinden daha ziyade mtekellimin karakterinin ifadesidir. Gerekten kelm, mtekellimle beraber (ondan ayrlmaz) bir eydir. Halbuki yap lm ey, yapcsndan ayrdr. Daha derin bir seviyede mnaka ann; ezdi olan kelarnn, zamanda nasl grnd etrafnda cereyan etti i sylenebilir. Bu mesele Avrupal aratrclara Islam teolojisinin h ristiyan tesiri altnda gelimi olduu fikrini veren eitli noktalardan biridir.' Bu durumda Allah' n ezdi' kelimesi olmas bakmndan Isa ile aikar bir mukayese vardr. Maamafih, paralel, zannedilcli i kadar birbirine yakn deildir. Kur'an'da geen Arapa kelime "Kelm"d r ki tam "konuma" karldr. Kur'an'da bir yet (3.45) Isa'y Allah'tan bir kelime olarak ifade eder. Benzerlik bundan daha yak n olsayd dahi, direkt bir tesirin olduunu gsterecek lzumlu bir delil say lmazd. Islam teolojisi, imdi daha isel gerginlikler neticesinde do mu grnyor. Bylece grlyor ki Islam teologlar nn, hristiyan fikirlerini oldu u gibi kopye ettikleri fikri kabul edilemez. Yaln z bu iddiann mmkn grlen taraf udur: Mslmanlar baz hristiyan d ncelerine
4 Notably C. H. Becker, Christliche Polemik und islamische Dogmenbilding,Zeitschrift fr Assyriologie, XXXVI (1911), 175-95, ikinci bask : Islamstudien, Leipzig, 1924, I. 432-49 de. Ayn zamanda ngilizce bir tercme de vard r. Bak: H.A. Wolfson, The Muslim Attributes and the Chirstian Trinity, Harvard Theological Review, XIIX (1949), 1-18; ayn zamanda JAOS, IXXIX (1959), 73-80

66

nuttali olunca bunlar aras nda Islam rakiplerine kar kendi mevki'erini muhafaza etmekte, kendi gr lerini savunmakta faydal birtakm maddeler buldular. Bu itt la iki yoldan olabilir: Birok mslman olmu hristiyan vard ki bunlar henz tamamen h ristiyan fikirlerini unutmamlard . Bunlardan baz lar kelmc olabilir. Yahut sadece kelmc larla konu mu olabilir. Ayn zamanda mslmanlarla hristiyanlar aras nda birok dini mnaka alarn cereyan etti i de bilinmektedir. te ancak bu indirekt yoldan uygun malzeme, yahut mnaka a istikametleri temin etmek suretiyle h ristiyanlk ve yahut da dier yabanc bir dnce Islam teolojisine tesir etmi olabilir. Fakat ilk defa insanlar mnakaaya sevk eden mil, sadece Islam n kendi iinden do mu tur. Allah' n kelm hakkndaki mnakaalardan, Allah' n sfatlar hakkndaki mnakaalara kolay geilir. Kur'an kadimdir diyenlerin szleri, muhaliflerine gre sanki iki kadim (Allah ve Kur'an) vard r demek eklinde anlald . Bu neticeden kamak iin onlar n yrdkleri yollardan biri u idi.: Kur'an Allah' n bilgisi, yahut bilgisinin bir paras dr. Muhaliflerine yle de diyorlard : "Peki Allah mevcudolup da bilgisinin namevcudolmas mmkn mdr? E er O'nun bilgisinin ezeli oldu u teslim edilmi olursa Kur'an' n da ezeli oldu u teslim edilmi olur." Mu'tezile, kendilerinin ana doktrinlerinden birinin inkar olan bu iddiay u prensiple reddettiler: "Allah, kendinden ayr , mstakil bir bilgiye sahip de ildir." Daha sonra Mu'tezile bu gr dier s fatlara da tatbik ettiler. Mu'tezilenin kabul etti i be prensipten ikincisi "Adl" prensibi idi. Onlar kendilerine "Ahlu't-Tawhid Wa'l-Adl" derne i sevdiler. Adalette srarlarna nazaran Mu'tezileye, Havaricin varisleri olarak baklabilir. Fi'liyatta bu demektir ki onlar insan n, fiillerinden dolay mesuliyetine veya insan iradesinin hrriyetine inanan ve muhalifleri tarafndan Kaderiyye denen "Genel dini hareket" f rkasnn da varisleri olan kiilerdi. Umumi manada irade hrriyeti d ncesi Mu'tezile tarafndan kabul edilmi ti ve mnakala ar tali meselelere yneltilmiti. Bu alanda merkezi mesele, Allah' n, insanlarn akibetleriyle olan mnasebetidir: -Cennet yahut cehennem- nsan irade hrriyetini ve mesuliyetini ileri srerek Mutezile, insan n kibetini kendine ba l klm tr. Bu hususta onlar n temel gr u idi: Allah, vahiy ile insana cennete girmek iin ne yapmak mecbutiyetinde oldu unu gstermi ve sonra o ii yapp yapmamakta insan serbest b rakmtr. 67

Mkfat olarak itaatkra cenneti, siye de ceza olarak cehennemi vermitir. Bu, bir nevi Allah' n mkfat veya mcazat verme e mecbur olduu demektir. Maamafih bu gr te kaulklar gze arpar. ocuklar ne olacak? E er gnah i lemilerse cennete gitmiyecekler mi? Fakat cennete girerlerse onu itaatleriyle kaz anmad klarndan dolay bu, dierlerine zulm olmaz m ? Bu hususta karde in hikyesine mracaat etmek yanl olmaz. Geri E 'arinin Mu'tezileden ayr lmasn aklamak iin hikaye olarak sylenirse de bu, daha ziyade Ba dad Mu'tezilesinin, Basra Mu'tezilileri tarafndan nas l tenkidedildiini gsterir. karde vard ; biri iyi, biri kt ve biri de ocuk iken lm idi. Birincisi cennette idi, ikincisi cehennemde, ncs Berzah (Limbo) de. ncs itaatiyle cenneti kazanmasna frsat verilmeden erken ld nden tr ikayet eder eklinde tasvir edilmiti. -Zira islam n emir ve nehiyleri r d yandan aa olan ocuklara terettbetmezdi. Binaenaleyh bu ocuk ne itaatkr olabilir, ne de asi olabilirdi.- Buna yle cevap verilmi ti: Allah onu daha erken ldrd, zira nceden biliyordu ki e er byrse tamamen kt olacakt r. Bunun zerine ikinci karde sordu ki neden o da kendisini cehenneme gtren gnahlar ilemeden nce gen iken ldrlmedi. Tabii buna cevap yoktu. Btn hikaye, Allah insanlar iin iyi olan yapmaa mecburdur gr n tutan ba lca Mu'tezililerin bir tenkididir. Mevzuun daha fili taraflar da vardr. -ocuklarn ve hayvanlarn layk ve mstahak olmad klar zdraplan. Sonuncusu belki de Hindu brahmanlarla temas n bir neticesi olarak ne srlm tr. Be prensinbin geri kalan de Mu'tezile gr ne balanm ise de kelmi mnaka alarda bunlar pek az grnr. Makaltu'l-A ari'nin birinci cildinin ikinci yar snda Mu'tezilenin ilk gr lerine ait eitli fikirlerini tesbit iin yetmi iki sahife tahsis edilmi tir. kinci grlerine bal fikirleri tesbit iin otuz dokuz sahife aynlm tr. Geri kalan gr lerine sadece on sahife ayr lmtr. nc prensipleri "alwa'd Wal-Waid", yahut cennet ve cehennemdir. Mnakaa edilen kelmi konular Mrci'e ile Havaric aras nda geen mnaka alar hatt ndadr. man nedir? Byk gnah ile kk gnah aras ndaki fark ve nihayet iyi ile kt aras ndaki fark nedir? Hangi e it adamlardan Hadisler kabul edilebilir? Drdnc prensip "al-Manzila Bayna'l-Manzilatayn" siyasi gr dr. Beincisi "yi ile emir, ktden nehiy." al-Amru Bi'l-Ma'ruf wa'n-Nahyu Anil-Munkar"dir. Bu, aikar olarak eriate riayeti muhafaza etmek iindir. Esasen bu siyasidir, hatta ayaklanma da bu prensiple hakl gsterilebilir. 68

Mu'tezili nderlerinin kendilerine has gr lerini kfi derecede anlamak iin, onlar n mnferid gr lerini incelemek lz mdr.. Fakat buna te ebbs etmek iin imdiki tetkikin d na kmak lzmdr. Aka anlalyor ki mu'tezilenin genel gr n vaz'etmek iin en ok alan Ebu'l-Huzeyl olmutur. Bu zat al-Allaf diye de me hurdur ki Basra'daki Mu'tezile kelm nn kurucusu say lr. Aristo'nun cevher ve Araz nazariyesini hayli i leyip kullanmtr. Belki de bunu D rar'dan almt . Fakat slam kelmna hakim olma a balyan Atom teorisine gre o, arazlara yaln z bir tek (atomic) an iin varolan eyler nazariyle bakt . Ebu'l-Huzeyl'in Ayn zamanda Basra'da bir muakkibi de vard : Nazzam. Fakat herhalde ok gen de ildi; bu zat, Yunan ilimlerinin slami mevzulara tatbikinde n ayak olmay ok arzu etti. Buna ramen at rlar pek takibedilmemi ti 5 Belki biraz daha erken gelen Muammer (yahut Ma'mer) biraz daha nfuzlu idi. Fakat o da esrarengiz kal r. Badad Mu'tezilesi, kurucular olarak Bir ibn al-Mu'temir'i grrler. Ona atfedilen doktrinler aras nda "tevellud" meselesi vardr ki bir insann hareketlerinden ne derece mes'ul oldu u meselesini dourmutur. Bu mes'ele ki E 'arileri, "kesb: acquisition" doktrinini kabule sevketmitir. 6 Biraz sonra Ba dad'da ayan- dikkat salhiyetli kiilik bir grup meydana geldi: al- skfi (854) ve iki Ca'fer: Ca'fer ibn Harb (85o) ve Ca'fer ibn al-Muba ir (848). Bunlar n faaliyeti srasnda Badad'da Allah' n iyi olan yapmak mecburiyetinde olduu akidesi yaygn hale geldi. te yukarda geen ocu un hikyesi bu doktrini tenkid iin ileri srlm t. Bu tenkid Basra okulu ierisinde yaylmt ki bu okulun ba dokuzuncu asrda yayan, E'ari'nin hocas al-Cubbi (850-915) idi. Cubbi'nin yerine o lu Ebu Haim (933) geti. Bu zat n Allah' n insanlarla olan mnasebetlerinde tefaddul gr n biraz daha anla lr hale getirmekte rol olduu gibi ahval doktrini denen ilhi s fatlar doktrininin ince izah nda da sorumlulu u vardr.? Mu'tezile bundan sonra bir zaman devam etti. Fakat halk arasnda takibedeni olmyarak sadece akademik bir teoloji okulu olarak devam etmitir. Hatt kelmc olarak da kendi mevzular nn gelimesine nemli bir katk da bulunmu grnmyorlar. Mu'tezile kelmclar arasnda son nemli isim ba kad Abd al-Cebbar ( o65) dir. Fakat filolog ve Kur'an mfessiri olan az-Zamah ari (1144) uzak
5 Bak: R.Paret, An-Nazam als Experimentator, Dre Islam, XXV (1937), 228-33 ( Bak: Es'ari Fasl .

69

Harizm blgesinde (Aral Denizinin gneyi) bulunan bir grupla mnasebeti dolay siyle Mu'tezili temayllere sahipti. Bu inhitat n yegne sebebi, Mu'tezilenin ana gr nn a da hayatla ilgisinin kesilmesi ve cemiyetin topyekn buna kar koymaa karar vermesi olmutur. Maamafih bu inhitat, ilmi, yahut felsefi disiplinin ba kurucular olmalar hasabiyle Mu'tezilenin slam fikri hayatna yapt byk yard m inkra sebebolamaz. B BL YOGRAFYA H.S. Nyberg, makaleler: Mu'tazila, al-Nazzam, El (S); ayn zamanda Hayyat' n Kitabu'l- ntisar, Kahire, 1925 in Arapa bir takdimle bask s . (A.N. Nader tarafndan Frans zcaya evrilmi tir. Beirut, 1957). Bu eser nemli bir ana kaynakt r. Albert N. Nader, Le System philosophique des Mu'tazila, Beirut, 1956 (Arapas da var); tarihi geli imini hesaba katmadan Mu'tazile teolojisini bir sistem olarak inceler. W. Montgomery Watt, The Political Attidudes of the Mu'tazilah, Journal of the Royal Asiatic Society, 1962, Yine Free Will and Predestination, 1962, keza Early Discussions about the Qur'an, Muslim Wolrd, XI (195o), 27-4o, 96-1o5.

70

FASIL 8 Snniliin Glendirilmesi slamda snni gr nn glendirilmesi meselesi, geri s rf islam teoloji tarihine ait bir ey deilse de yine teoloji de bu hususta nemli bir temel tekil eder. tImeyye devrinin ikinci yar snda "genel dini hareket" denen ey ekillenmiti. Bu hareket, ba lca asl ilgileri teoloji, yahut tasavvuf ve zhd olan kimseleri iine al yordu. Fakat ilginin mihrak noktas hukuk idi. Bu bak mdan dini olan bu harekete, hukukun "eski okullar " denilebilir. Ganel dini hareketin byk firkalan Abbasi hakimiyetini destekliyorlard . Abbasiler iktidara gelince kendilerine hukuk sistemi olarak Islam hukuk disiplinini seip riayet etme i uygun buldular. Ayn zamanda onlar, her biri kendi yolunu tutup furuatta di erlerini beenmiyen eitli okullarn ferdi grlerini bertaraf etmek istediler. Bu yzden Abbasi hlcimeti okullara muayyen bir birlik ve beenme ls ta malar hususunda bask yapt . Bu bask neticelerinden biri Peygamberden nakledilen Hadislere zel statler vermek istiyen harekete cesaret vermek oldu. imdiye kadar insanlarn: "Bizim okulumuzun talimi dir" demeleri normaldi. Yahut onlar, okulun, mazideki sekin bir yesi taraf ndan sylenen bir fikre iaret ederek okullarmn stnln desteklerlerdi. Bundan sonra yava yava baz okullar kendi talimat n, Muhammed' (A.)in syledii veya yapt eyler hakknda nakledilen bir fkraya (Hadise) dayanarak hakl gstermee altlar. af (767-82o) nin hukuki prensipleri bylece hakl karma hususundaki metodolojik eseri genellikle mehur oldu ve btn hukukular kendi talimatlar nn Kur'an ve Hadise dayand n iddia etmee baladlar* (Muhammed (A.) hakk ndaki menkibelerin teknik anlam olan) Hadislere ilginin artmas , tamamen hukuki ihtiyalar n bir icab
* Ta Hz. Peygamber (S.A.V.) den beri her mctehid ictihad n Kur'an ve Hadise dayandrmtr. Mellifin sand gibi hukukular bunu sonradan de il bidayetten itibaren yapmlardr Mtercim.

71

deildi. Bunun gerek biografik bir yn vard uras da aktr ki hukuki bir gr meydana getirmek iin Muhammed'(A.)in szleri hafife de itiriliyordu. nk Hristiyan Papal nn mehur bir rivayeti de dahil, Orta Do unun mevrus hikmeti (ananesi) byledir. Bunun farknda olan slam alimleri sahtekarl n nne gemek iin tedbirler alma a baladlar. Temel usul olarak her Hadisin bir "isnd", yahut sikalar zinciri tarafindan desteklenmesi, istendi. Bylece Hadis ravisi diyecekti ki: "Ben bunu A dan duydum. O da B den duydu unu syledi. O da C den duydu unu syledi. O da Muhammed (S.A.) bu Hadisi iradederken yannda bulunduunu syledi." bu usul bilginleri sikaler zincirini havi kuvvetli bir hal tercmesi bilgisine ve biografiye olan genel ilgiye sevk etmi ve bu ilgi, byk sayda biografik llgatlerin meydana gelmesine sebebolmu tur. O tarihlerin, her raviye, fkray selefinden iitmesini ve ilk ravinin de bunu iittii Muhammede (S.A.)i grmesini ve tanmasn (ve bylece bunun teknik bak mdan bir sahabi olduunu) bilmek nemlidir. Ayn zamanda zincirde bulunan btn halkalarn salam grl olup olmadn da yoklamaldr. Muhalif frkalara mensup veya onlar n muhibbi kimseler ravi olarak kabule ayan deillerdir. Bir zincirde onlar n bulunmas, Hadisin kymetini d rr. Dikkatsizli iyle tannm ve dolaysiyle metodlarnda da dikkatsiz olaca muhtemel olan bir kimsenin mevcudiyeti de bir Hadisi zayflatr. Maalesef byk ifahi bir kltrde bir kere yay lan bir hikayeyi kaldrmak gtr. Sadece onu tadil etmek, tevil etmek, yahut daha geni bir deste e sahibolan daha stn kar t bir hikyeyi ileri srmek mmkn olabilir. Bundan dolay Hadisleri ve ravileri e itli derecelere ayrmak adet olmu tur. Hadisler zayf yahut deersiz olarak tasvir edilebilirdi ama do rudan doruya sahte olduklar sylenmezdi* phesiz en nemli Hadisler "Sahih" Hadislerdi. Dokuzuncu asr n ortasnda fkhi gayelerle, bu e it kolleksiyonlar meydana getirildi. En mhim mecmua Buhari (870) ve Mslim (870) inkilerdir. Dierleri biraz farkl planlarla tertibedilmi lerdir. Baz ilave ve fikralar vermi olduklar gibi bazan farkl isnadlarla ayn fkray vermilerdir.
1 Montgomery Watt, The Condemnation of the Jews of Ban Qurayzah, Muslim World XIII (1952), 160-71; "The Materials used by Ibn Ishaq", Arabic, Persian and Turkish Historiography'de, London, 1962. * Bu fikir tamamen yanl tr, Islm Ulemas Hadislerin sahtelerini ay klamlar ve bunlar sahte Hadis kitaplar nda toplamlardr.

72

Tedricen (muhtemelen krk yl iinde yap lm olan) iki mezk'r eser ve zikredilmeyen dier drt kitap, mi'yar olarak tan nmaa baland. Avrupa'l ve Amerika'l aratrclarn ortaa mslman Hadis mnekkidleri, tarihi bak mdan sahih olmyan Hadisleri sahih kabul etmilerdir eklindeki iddia ve srarlar dokuZuncu asr hadisilerinin msbet baarsna glge d rmtr. Bu ba ar, Snnilii takviye baarsiydi. Bu zamana kadar Muhammed (S.A.) in gerek szlerini tayir etmek yahut yenilerini icadetmek ve yaymak mmknd. Belirli bir kaideye gre Hadis kabul usulnn geli mesiyle ayn vs'atte Hadis yaym artk mmkn olmad. Filvaki Hadisler icadedilebilirdi fakat onlarn kabule ayan olmas ve cemiyet hayatnda yaplacak tebdilt hakl gstermek iin kullan lmas artk kolay deildi. Bylece Hadis usulnn te ekklnden hemen nceki zaman, Islamn klasik a oldu. artlar deitike sonraki nesillerin dnp kendilerini uydurduklar rnek a. Zira mslmanlar kendilerini o aa uydurmakla grn te Muhammed (A.) in rne ini izliyorlardi. Gerekte ise dokuzuncu as r balarnn, Muhammed (A.) in ahsiyyeti hakkndaki kanaatlerini ve dolaysiyle dokuzuncu as r balarnn deerlerini takibediyorlard . Sahih Hadis lsn yerletirmee dier perspektiflerden de baklmaldr Evvela bu meselede iilik ile snnilik arasndaki mcadele var. Snniliin, dini ve siyasi davran , imdi bu birbirini desekliyen kuvvetli doktrinle de takviye edilmi ve rakibine kar kuvvetlenmiti. al-Mutevekkil (847-61) in ilk zamanlar ndaki snniliin kuvvetlenmesiyle s k skya balyd. Belki de Mtevekkil, bu deiikliin ne sIadece bir sebebi ve ne de bir neticesi 'de ildi, fakat bununla ok daha kar k bir ilgisi vard: Kanunun formasyonu (tekili), hilafetteki snni ulema s nfnn nfuzu tarihine aittir. Belirli bir konunun ilminin varl , ihtisas kuvvetlendirdi. Bu suretle kimin bu disiplinde salabiyetli, kimin yetersiz oldu unu sylemek kolaylat. Bu kuraln mevcudiyeti, ulemann, belki de hkmetten gelen yersiz baskya mukavemet etmesini kolayla trd. Kur'an' n halk meselesi yznden uleman n nfuzu zayflamt . Burada zikredilen iki gre cemiyetin btn iin kazan nazariyle bak labilir. Fakat bilhassa deien ahvale uydurulma imkanmn azl dolaysiyle boluklarla doludur. Sahih Hadis usul, Hadisi cereyan n kuvvetlenmesinin bir i aretidir. Muhaddisler zel olarak Hadis derleme, nakletme ve rivayet iiyle uraan ilk ve en nde giden mtehass slard. Hadis tetkiki 73

gittike daha artarak hukuk tetkikinin yan nda ilmi bir disiplin haline geldi. Hadisiler aras nda da e itli grlerde olanlar vard . Fakat 85o den nceki ekil devrinde Hadisiler Hadis sahas nda pek o kadar mtehasss ahslar olarak gerek bir doktrin a sndan alan kimseler de illerdi* "Gmeyye devrinin "genel dini hareketinde" byyen Hadisi hareketin d nda birok farkl grler benimsenmiti. Irade hrriyetini benimsiyenler oldu u gibi Mrci'enin (ki byk gnah iliyen yine cemiyette kal r tezinde idi) gr n benimsiyenler de vard. Hadisiler aras nda birka da bu gre meyletmilerdi. Maamafih tedricen Hadisi cereyan irade hrriyeti (kaderiye) ve mrci'e grlerinin mfrit taraflar n red ile snnili in byk doktrinini tekile yneldi. lk zamanlarda Hadisiler aras nda filie meyledenler vard . Fakat dokuzuncu as rda iilerin Ali'nin Muhammed (A.) tarafndan kendi yerine tayin edilmi olduunda srar etmeleri, onlar sahabenin ounu ravi olarak ayan itimad kabul etmiyen ve otorite zincirinde ekseriya ii imamlarndan birini ihtiva eden kendi Hadis doktrinlerini kurma a zorlad . Bu suretle Hadisi hareketler, yalnz sahih Hadis usuln meydana karmakla kalmam, fakat Snni domasnn geni hatlarn da meydana getirmi tir. Hakknda ok ey iitilmi olan bir do ma, Kur'an' n mahlk olmayp ezdi oldu u inancdr. Bu hususta Mu'tezile hakk nda malmat verirken kfi derecede izahat verilmi ti. burada yalnz bunun Hadisi cereyanla olan mnasebetine bakmak kal yor. Me'mun devri (813-33) nin snnuna do ru "Sorgu" ba lad ve memurlarn aleni olarak Kur'an' n yaratlm olduunu benimsediklerini iln etmeleri talebedildii zaman Muhaddislerin o u celbedilip bunu kabul etmee davet edilmi lerdi. Bunu reddedenler aras nda Ahmed ibn Hanbel (78o-855) vard . Bu yzden 833 den 835 e kadar iki y l hapsedildi ; sonra serbest b rakld . 842 den sonra va'zetmesine konan yasa n kaldrld grlmektedir. Fakat bir te ebbs hari, konferans vermekten kanmtr. Belki de hayat nn tehlikede oldu unu bildii iin bundan vazgemi tir. al-Mutevekkil zaman nda snnilik tekrar rabet bulunca art k o herhangi faal bir harekette bulunam yacak kadar ihtiyard . Ahmed ibn Hanbel tarafindan Kur'an' n yaratlma* Mellif yamlmaktad r. nk Hadisin s hhati ta sahabe devrinden itibaren ele alnm bir meseledir. Hadis zerinde tenkidler Hz. mer gibi ileri gr l bilgin sahabiler tarafndan yap lm ve baz sahabiler bizzat Hadisi yaz ile tesbit etmi lerdir. Nitekim Ebu Hreyre'nin Hemmam ibn Mnebbih tarafndan yaz lan sahifesi, Ilhiyat Fakltesi tarafndan baslmtr. Gerek Goldziher gerekse Montgomery Watt Hadis hakk ndaki bu fikirlerinde tamamen isabetsiz hkm vermi oluyorlar. Mtercim.

74

m olduu hususunda ileri srlen nokta-i nazar n, hkmet siyasetinin deimesinde bir rol oldu unu ileri srmek iin bir sebep yoktur. Bu, deiiklik daha ziyade Badad'da halk oyunun hakimiyetini gsterebilir. Bununla beraber bn Hanbel'in gr , Hadisi cereyan ierisinde bu konudaki itinan n odan tekil eder. yle ki Hadisi hareketin muhafazakr kanad denebilecek nemli mezhep, Hanbeli adiyle bilinmee balad . "Muhafazakr" tabiri burada, dini hareket ierisinde onlarca yl devam eden ve as rlarca ba ka ekillerde srp giden korkun mnakaann taraflarndan birini ifade etmek iin kullan lmtr. Bu, metot hakk nda bir mnaka a idi ve hem hukuka hem de kelma raci idi. Ebu Hanife'nin fkhi mezhebinin salikleri olan Hanefiler, "ak l veyahut m terek his" denebilecek eyi kullanmak ve analoji yoliyle bu durumdan az farkl olan baka bir duruma gemek (k yas) hususunu kullanma a taraftar olmakla dikkati ekmi lerdi. Ayn zamanda baz Hanefiler Mu'tezileye muvazi olarak akidevi mevzularda da akl yrtme metodunu kullanma a meyletmilerdi. Bu hususta mehur olan bir adam Bir ibn iyas al-Marisi (833) dir. Fakat kyas meselesinden ayr olarak o, snnilerin o unluu tarafindan reddedilmi olan baz domatik gr leri de (Kur'an' n halk gibi) benimsemiti. Bundan dolay Hanefiler aras nda bunun ok az taraftar vard. Maamafih btn Hanefilerin teolojide rasyonel bir usul benimsedikleri d nlmemelidir. Di er snnilerle ayn yolda giden mer kezi bir zmre vard ki bunlar snni domatik gr n iliyorlard. Bu gelimenin eitli sahneleri, Wensinck'in The Muslim Creeds adl eserinde mellif tarafndan tercme edilen "Hanefi akidelerinde" tasvir edilir Onun bu akideleri a klamas, bunlarn Hadislerle nasl ilgili olduklarn gstermektedir. "Onun F kh- Ekber I" dedii basittir ve Ebu Hanife (767) nin kendi eseri olmal dr. "Ebu Hanifenin testamen (Vasiyyetnames)i" Kur'an' n gayri mahlk olduu inancn ve dier Mu'tezileye kar akideleri ihtiva eder. Bundan dolay 82o-849 civarnda yaz lm olmas lzmgelir. "Fkh- Ekber II" Allah' n sfatlarndan bahseden bir makaleyi ihtiva etmektedir. Ve 900-95o civarnda meydana getirilmi e benzemektedir. Tahavi'nin akaidi (850-933) (vasiyetname) den daha muhafazakrd r ve 89o9 o tarihleri aras nda yazlm olmaldr. Teolojik mnakaalara kart olan bir makalesi vard r. Dier taraftan "F kh- Ekber II" de sylenenler, onu, nce geen baz mnakaalara benzer yapmaktad r. 75

Btn bunlar, Hanefiler aras nda iki metodun geerli olduuna delildir. Birisi nass n incelenmesidir ve esas snni do matik grnn nemli ksm bu metodla incelenmi tir. Dikkat edilmelidir ki bu Hanefi inanlar ierisinde benzerler oldu u gibi aralar nda ok az farklar da vard r. Mesela E 'ari'nin inanc yle tasvir edilmektedir: E'ari, imann artp eksileceine kanidir. Hanefiler ise bunu reddederler. Bu farklar, E 'arinin ok kelmi olan formlleriyle Matridi okullar arasndaki farklara benzemez de ildir. kinci metod ise, mnakaada rasyonel metodun kullan lmasn temil metodudur. Fakat bunun ne hakknda varidoldu u konusunda tafsilat bilinmemektedir. E 'ari'ye paralel olarak Hanefi akaid imam da 944 de Semerkand'de vefat eden Matridi'dir. nemine ve ismini ta yan bir okulun mevcudiyetine ra men bu zatn kendisi yahut hemen selefleri hakk nda fazla bir ey bilinmemektedir. Kalan kitaplar n unvanlar, onun muasr Mu'tezileye hcum etti ini gstermektedir. Ayn zamanda Hanefiler aras nda Mu'tezileye ve dierlerine kar snni grn mdafaaya kendini hasreden ba ka teologlar grubu da gelmitir. Bunlarn kurucusu bnu Kerram (869) idi. Taraftarlar , Horasan snnileri aras nda ayr bir frka veya grup olarak iki as r devam ettiler. Kerramileri saran e itli olaylar, tarihiler tarafndan kaydedilmitir. Ama teolojik eserleri muhafaza edilmedi i iin firka yazarlarnn eserlerinde bulunan malmat n yannda onlarn teolojik gr leri hakknda ok az ey bilinmektedir. Baz Kerramiler sufi olarak gsterilmi tir. Ama belki de mistik eserlerle alakal tarihi materyelleri iyi yoklamak, daha derin bir anlay a gtrecektir. Bu grupun mevcudiyeti, felsefi kelma do ru olan hareketin yaygn olduunu gsterir. Fkhi mezheplerle teolojik (kelm) okullar arasndaki mnasebet fark edilebilir. Drt byk snni mezhep Hanefi, Maliki, Safii ve Hanbeli mezhepleridir ki bunlar baz kk mes'elelerde biribirinden farkl grlere sahibolmalarna ramen hepsi de ayni derecede sahih ve salamdrlar. Mezhep (rite) tabiri, okul (school) tabirine tercih edilir Zira sadece fikri de il, ameli mevzular da iine alr. Her snni, drt mezhepten birine mensuptur. Mahkemelerde men2 Massignon, Essai2 260-72, 318 f. Keza C.E.Bosworth, The Rise of the Karramiya in Khurasan, Muslim World, (1960), 5-14. Bir Hanafi, Muhammed ibn al-Yaman as-Samarkandi, belki de Maturidi ile gr mtr. Bu zat Kerramilere bir reddiye yazm tr al-Cawahirul-Mudia, II. 144, vs.). ismin Karm veya Kiram oldu u hakknda biraz mnakaa vard r.

76

subolduu mezhebe gre hkmedilir Neden bir mezhebin salikleri itikadi bir mezhebi kabul etmelidirler meselesinin mantiki bir sebebi yoktur. Abbasi devrinde Hanefilerin Maturidi olmak; Maliki ve afillerin E'ari olmak temayl vard. Kerramiler gibi baz istisnalar haris. Hanbelilere gre fkhi mezheple kelmi okul arasnda tam bir aynlk vardr. Belki de bu, onlarn kelmda rasyonel metodu reddetmelerinden ileri gelmektedir. Muhakkak ki bu meselede muhafazakr gr benimsiyen en me hur kimse Ahmed ibn Hanbel idi. Fakat onun akidevi mevzularda rasyonel ve felsefi mnaka ay reddedii, sadece karart c (taassub eseri) de ildi, yahut Mu'tezilenin fikir seviyesine ykselmemekten ileri gelmiyordu. Birka as r sonra sekin bir Hanbeli olan bnu Teymiyye "Sistematik mant klara reddiye" yazd ki bu konudaki tam meharetini gsterdi. Bu, Hanbeli gr nn bu alanda Kur'an ve Hadislerin konkre ve zahiri diline mbrem ihtiyacn olduu anlayiyle ilgili olarak bu konuda en ufak akli millerden dahi teyakkuz halinde bulunmak lz mgeldii esas zerine kurulmu bulunduunu grterir. Akl, muntazam bir sistem ister. Ahmed ibn Hanbel dnd ki dini gerek bu suretle sistemle tirilemez. Hadisiler arasnda baz antropon-lorfistler vard . Ahmed ibn Hanbel Mu'tezileye kar koyduu gibi bunlara da kar koydu. O israr etti ki Kur'an'n antropomorfich (insana benzeten) ifadeleri "Onlar n manalar keyfiyetlerinin saraheten ifadesi s nda (bilkeyf) edebi olarak (Nasl olduu bilinmeden)" anlalmaldr 3 bnu Hanbel'in bu konudaki dncesinin kuvvetlilii, onun Mu'tezileye kendi mnakaa metodlariyle cevap verme e teebbs eden bir taraftan (mensubu) ile mnasebetlerini kesmesiyle llebilir. Dokuzuncu asrn sonu ve onuncu asrn ba, sufiliin yahut tasavvufun ilerleme zaman dr ve bu, kelma kar baz tepkileri havidir. Sufilerin do matik bir gr e malik olduklar ve eitli noktalarda genel kelm okullar ndan birini yahut dierini tercih ettikleri muhakkaktr. Louis Massignon'un Sufi al-Hallac (922)a dair eserinde uzun bir blm, onun domatik grlerine ayrlmtr. Burada da a ka grlmektedir ki ana kelm okullar n cevap verme e sevkedecek derecede snni kelm na aykr bir tasavvufi kelm d ncesi yoktur. Massigon, (i o i 3) nin zaman ndan itibaren balyan Mu'tezileyi mdafaa mnaka asnn, al-Hallac' n iddialar zerine ortaya atldn ileri srer. Domatik kelm okulu olma a en yakn gelen
3 Buna benzer bir ey, daha nce Malik ibn Enes (795) taraf ndan da ileri srlm t. Bak: a -ahrastani, Milal, 65, (1. 125); vs.

77

sufi grupu Slimiyye'dir ki bunlar goo den ksa bir zaman nce vcut bulmutur. Ve iki yz elli seneye yakn bir zaman devam etmi tir. Goldziher ve Massignon'un bunlar zerindeki al malarna ramen, bunlar yine de bir para karanl kta kalmlardr. Bilinmiyen taraflarndan biri, bunlarn yalnz Hanbeliler aras nda tenkidedilmi olduklardr. 4 BIBLIYOGRAFYA (Ayrl zamanda drdnc blmn bibliyografyas na bak) W.M. Patton, Ahmed ibn Hanbel and the Mihna, Leidne, 1897; Margaret SMITH, An Early Mystic of Baghdad, London, 1935; J. VAN Ess, Die Gedankenwelt des Harit-al-Muhasibi, Bonn, 1961. Her ikisi de Ahmed ibn Hanbel'in bir arkada na ve tasavvufa amen olarak meyleden ilk ahsa temas eder. James Robson, An Introduction to the Science of Tradition..., London, 1953; Mslman aratrclar tarafndan takibedilen tenkid usulleri hakknda bir fikir veren Arapa bir eserin terciimesi.

16 Bak: I. Goldziher, Die Dogmatische Partei der Slimijja, Zeitschrift der deutschen morgenladischen Gesellschaft, IXI (1907), 73-80; L. Massignon, makale (Salimiya, El' ve Essai2, 294-300

78

FASIL 9
E'ari

Snni grlerini rasyonel (akli) metodla mdafaaya do ru olan cereyan-Matridi hakk nda kafi mallmat olmadndan - al-E'ari Ebu'l-Hasan Ali ibn Ismail'in snnilie gemesiyle dnm noktas na varr. Es'ari Basra'da 873 de do du. Orada Mu'tezilenin reisi alCubbai'de okudu. Sekin bir talebe olan E 'ari, bazan hocas mn yerine bakard , Hocas nn halefi olaca sylenirdi. Dier taraftan Cubbarnin ok zeki bir o lu, Ebu Haim vard. Ebu Haim CubbaTnin yerine geti. te bununla E'ari aras ndaki rekabet E 'arrnin, hocasnn lm (915) nden ksa bir zaman nce 912 de Mu'tezileden ayrlna yardm eden bir sebep idi. Bu ihtidamn msbet taraf, snni domunun Hanbeli ekliyle kabul idi. E 'ari, hayatnn geri kalan ksmnda kendisini bu grn savunmasna hasretti. 935 de ld.

Deiikliin teolojik sebebi, baz kaynaklarda yukarda getii zre ocuun hikyesi tarznda ileri srlr. Bu konunun en do ru manas, insanlarn kaderleri zerinde e itli akli grler yrtme teebbslerinin Basra mu'tezilileri aras nda memnuniyetsizlii arttrd eklinde anlalmaldr. Hocas run dnce istikametinde biraz daha ilerliyen E'ari u neticeye varmti ki vahiy, insana rehber ololmakta akldan stndr ve kendisini, vahyi bu ekilde anlayp bu manay yerletirmee alanlara katt . Bu almalarda o, kendini Ahmed ibn Hanbel'in muakkibi grr.
Teolojik sebebin yan sra E'ari, Mu'tezile gr nn ada durumla alakas kalmad iin de Mu'tezile gr nden holanmamt. Yukarda Mu'tezilenin, esasen ii ile snni aras ndaki ekimeyi bartrmak iin bir uzlatrma teebbs olduuna iaret edilmiti. Hkmet, dokuzuncu asr n ortalarnda byle bir uzla trma temelinden ayrld ve belirli bir ekilde snnilerden yana oldu. Mte79

akip yarm asrda snniliin takviyesi baarld . Ayn zamanda raliziliin mphemlii, illiin daha ziyade belirli olan mamiyye ekline inklabetti. Bylece g 2 de hem snnilik ve hem de iilikte bir sertle me oldu. Akll mdekkiklerce ak olarak bilinmelidir ki Mu'tezilenin uzlatrma yoliyle herhangibir eyin baarlmas mitleri sratla inhitat ediyordu. Filhakika Mu'tezile, zamanlar n bask ve gerginliklerinden uzak bir fil dii kulesine ekilmi akademik mtekellimler grupu oldu. Bunu baka tabirle syliyecek olursak onlar n uratklar Yunan fikirlari filozoflar iin kafi derecede Yunani de ildi. Hatta bazan ktleler tarafindan makbul dini anlay tan ok uzak kalmt. Snniliin kuvvetlenmesi unu ifade eder: Byk bir halk ktlesi, olduka belirli birtak m domalar kabul etmiti. Artk Mu'tezile doktrinleri gibi bu do malardan hayli uzak olan doktrinlerin geni bir kabul grmesine mid yoktu. Bu vaziyetin, E 'ari'nin ihtidasnda rol oynad muhakkaktr. Ama o kendisi bu ekilde dnm deildir. Bunlar ona uur altndan tesir etmi tir. Onun ihtidas mn gerek sebebini psikolojik durum larda aramak laz mdr. Onun snni akidesine olan meylinin uur altndan geldii anlalmaktadr. Mahfuz kaytlar, onun bir seri ru'yalarndan bahsederler. Baz Varyantlar bertaraf edilecek olursa onlarn sahih olmamalar iin bir sebebp yoktur. Bunlar modern psikolojinin altnda tetkik edilince E 'ari'nin, uur altiyle olan mnasebeti meydana kar. Ramazan aynda vukubulan bu ru'yalarda Peygamber Muhammed (A.) E 'arrye defa grnm t. lk seferinde mtekellime, kendisinden gelen eyleri yani Hadisleri desteklemesini emretti. E'ari, Mu'tezilenin akli metodlar ndan hznutsuzluk duydu, bundan sonra Hadislere dnd. Fakat onlar n manalarn Mu'tezile metoduna gre anlama a kendini kaptrmt. Peygamber birka gn sonra tekrar grnd zaman kendisinden gelen kesin emre nas l olduu gibi itaat edilmesi gerekti ini emretti. Hikyenin baka bir fkrasnda E'arrnin ilk defa Muhammed (A.) i ru'yada grmek, efaat ve Cennette Allah' grmek hakkndaki Hadislere alt ifade edilir Zira tecrbesinin gerekli inden phe etmiti. Ayn zamanda E'arl'nin Muhammed (A.) e kendisinin Allah' gzlerle grmekten phe ettiini, nk bunun akla ayk r olduunu syledii eve "Hadislerin phe tamad ancak akli mnaka alarda phenin bulunaca " cevab n ald da kaydedilmektedir. Btn rivayetlerde kayddedildi ine gre ikinci ru'yadan sonra o, rasyonel metodu tamamen terk etti ve kendini tamamen Hadis ve tefsir zerinde tetkiklere verdi. Birka gn sonra Peygamber (A.) ona 80

nc defa grnd ve tekrar kendi emirlerinin nas l takibedildiini sordu. Ald cevaptan pek memnun kalmamt ki yle dedi: "Ben sana akli mnakaalar brakmam sylemedim, fakat sahih Hadisleri desteklemei syledim." Bu kanaat temeli zerine E 'ari, vahyin aklla desteklenmesi eklinde ifade edilebilecek olan yeni teolojik grn meydana getirdi. phesiz bu, fevkalade bir ak l ister. Byle bir davran, Basra Mu'tezilesi aras nda rasyonel fikirlerin yetersizliini gittike anlyan baz kimselerin davran istikametine uygundu. alma mevzuu olarak seilen Hadisler, bu gr le ilgili konulara dokunur. Peygamberin gnalkarlara efaati, mutlak adaletin bir cilvesiydi. Ahiret gnnde Allah' gzlerle grmek de dnyada Allah' kavramaktan aciz kalan akli yetilerimizin tamamlay csyd. E'arrnin eserlerinin tercmelerine bakan okuyucu onlarda ilk vehlede herhangibir rasyonel metodun izlerine rastliyanuyacakt r. Onlar, en ok Kur'an ayetlerinden ve Hadislerden kan bahislerden ibarettir. Koyu Hanbeli olan yazarlar n eserleri bile gstermektedir ki E 'ari hakikaten bu konular byk bir vukufla mnakaa etmitir. Mahede yahut genel bilgi gr leri, ya da mslmanlar n icma' vaki olan hususlar zerine yapt inandrc beyanlar da ba ka. Zahiren akl metoda kar tepki duymu olmasna ramen E'ari, yine de rasyonel deliller ileri srd ve bu kk maya, abucak Islam teolojisine yayld . E'arrnin Mu'tezileden farkl olan grleri drt balk altnda toplanabilir. Bu, ayn zamanda onun, Ahmed ibn Hanbel'e olan yak nln da gsterecektir. Bir defa o, Kur'an gayri mahlktur ve Allah' n kelmdr, Allah'n dier sfatlar gibi ezelidir ve bir bakma da zatndan ayrdr, der. Onun bu konuda Ahmed ibn Hanbel'in doktrinine herhangi ayan dikkat bir ey ilave ettii grnmyor. Buna ramen izahlarnda byk bir incelik vard r. Ikinci gr olan Kur'an'daki antropomorfik ifadeler iin de ayn ey sylenebilir. Mu'tezile mesela benimsemi ti ki Kur'an nerede Allah' n elinden bahsederse bunun manas , onun ltuf ve merhameti demektir. Bu, Arapada el kelimesinin mecazi manalar tarafndan da desteklenebilir. Ingilizcede "lend a hand" szyle mukayese edilebilir. Byle noktalarda E'arli Mu'tezileye kar koydu ve byle Kur'an cmlelerinin "Nasl olduunu aratrmadan" dorudan doruya oldu u gibi kabul edilmesi gerektiinde srar etti. nk gr , E'arrnin oldu u gibi alnmas ve mecazi olarak yorumlanmamas icabettiinde srar ettii eschatological (uhrevI) konulara aittir. En ok mnaka a, Cennette 81

M'minin Allah' grmesi meselesine hasredilmi ti. Mu'tezilenin temayl, bunun Allah' kalblerinde bilecekleri manas na geldii idi. (Kalb bilgi merkezi olarak al nmtr). Fakat E'ari kuvvetle iddia etti ki: "Rablarna bakarak" ibaresi, yaln z normal manadaki grmei ifade eder. phesiz o, bu grmei "mahiyyeti bilinmez" eklinde anlad ve Allah'a mmasele, m areke bulunan herhangibir s fat atfetme i reddetti. Drdnc gr olan Mu'tezilenin irade hrriyetini red meselesi, daha mufassal yaz labilir. nsana aidolan esrarl (acquisition kesb, iktisab) gr vardr. u forml yaygnd : Allah insann amellerini yaratr ve insan onlar "kazanr". E'ari'nin kesb meselesine davet ettii sylenir. yle ki muakkibleri tarafndan bu mesele o kadar kat bir hale gelmitir ki "E'arrnin kesbinden daha mu lak" sz mesel olmu tur. Maamafih bunun E 'ari'den bir as r nce Basra'da Ebu'l-Huzeyl'in selefi olan D rar ibn 'Amr tarafndan kullanld anlalmaktadr. Filhakika E 'ari "Kesb" terimleri alt nda eitli mevzular mnakaa etmi olmasna ramen bu fikre zel bir ilgi gstermie benzemiyor. Allah' n her eye kadir oldu u ciddiyetle kabul edilen yerde kesb, insann ameliyle olan mnasebetini gsteren uygun bir isim olarak iyi anla lr. Bu, insan gerekten amelinden mes'ul tutma a yetecek kadar bir mnasebettir. Ingilizcede appropriation (almak, mal etmek) kelimesi daha iyi anla labilir ama acquisition kelimesi Arapa olan kesb kelimesinin normal anlam na daha yakndr. Eer modern okuyucu ,yaratma i ine tesir eden btn faktrleri nazar itibare alrsa "Allah tarafndan yaratma ve insan tarafndan kazanma" formln daha iyi anlar. Bu faktrler, fizik ve kimya kanunlarna tabi olarak failin vcuduna ait eyleri ihtiva eder. Bir oku atmak, insann ayakta durma, yahut diz kme kebiliyetini ve kolunun adalelerini germe kabiliyetini iine ald gibi ok, hava ve hedefmaddelerinin normal durumunu da kapsar. Yer ekimi ve k da bunda rol oynal. Mslmanlar n gzlerinde btn bunlar yarat c Allah'n yetki ve kudretine dahildir. Amelde insan n pay yahut kesbi geri kalan eydir. Hatt modern ilim nokta-i nazar ndan da insan kendini kuatan objelerden yahut kuvvetlerden hibirini var edemez. Fakat gnlk hayatta bunlar kendine bah edilni bulur. Btn bun1 Bak: Motgomery Watt, The Origin of the Islam c Doctrin of Acquisition, Journal of the Royal Asiatic Society, 1943, 234-47; Earlyy Islam (XXII. sayfa) de E 'ari hakknda kan Free Will and Predestination unvanl makalenin bir blmnde E'arrnin yukar daki izah, ilenmitir.

82

lar insann hareketinde insana aidoirmyarak bir tarafa b rak rsa insan iin geri kalan isel karar cidden az bir eydir. E'ari'nin zamannda mnakaa sahas geniledi ve imdi ne srlen konulardan biri de insan n bir fi'li i leme kuvvet veya kapasitesi oldu. Baz s insann fiziki kuvvetini d nd. Fakat ekseriyet, krtik meselenin irade (ihtiyar) hakk nda olduunu syledi. Irade, fi'le balama kuvveti.Mu'tezile, bir fi'li isteme kuvveti, o fi'li yahut onun z ddn yapma isteme kuvvetidir (yani bir emre uymak, yahut uynamak) ve bu isteme kuvveti (kendi atomcu fikirlerine gre) hareketten nceki anda mevcuttur, kanaatinde idi. E 'ari bunu reddet ti. Bunun bir alternatifini ileri srd. Fi'le istitaa (kudret), yaln z bir fi'li yapma kudretidir, kar tn deil. Ve bu yaln z ileme srasnda mevcudolur. Ne nce, ne de sonra (yine atomcu fikirlere gre). lveten fiil Allah tarafindan yarat lmtr. Bu, insana ok az bir hareket sahas verir. yle ki art k insann fi'li balatt zor sylenebilir. nk o, kendi iini yapmaktan ziyade Allah onun vas tasiyle onun yaptn yapmaktad r. Sayan' hayrettir ki E 'ariliin Maturidiler gibi Snni tenkitileri bile buna "Cebir Doktrini" demi lerdir. Fakat E'ari insana kyamet gnnde mkfat veya mcazat grebilecek kadar mesuliyet verdi ini sanmtr. nsan, Btn ikiz fiilleri yapmak isterken o, kendinde yap lm olan (takdir edilmi olan) ileri ve kendi faaliyetini tali bir dereceye b rakr. Gariptir ki E 'ari doktrini ilk bakta Pauline'in fikrinden ok uzak de ildir: "Kendi kurtulu un iin korku ve rperti ile al ; zira hem isteme (irade) yi hem de yapmay sende yapan Allah't r." (Philipians, 2. i2 f). Hem isteme (irade), hem de istediini yapma, Allah' n yapt (yaratt) eylerdir. E'ari'nin ilk ilgi duydu u ey, Allah'n her eye kadir oldu u inancn muhafaza etmektir. Kendisine gre bu, yeni olan bir eydir ve eski Arap gr nden pek ayrdr. Bu mesele Allah' n Kaz ve Kaderine aittir. Allah' n kty yaratma meselesinin glklerine kar E 'ari'nin verdi i cevaplarda baz derin manalar ve incelikler vardr. Allah her eye kadir oldu u iin btn kt olanlar n da yaratcsdr. Fakat E'ari unda srar etti ki yaratma fi'linin Allah ile mnasebeti, bu fi'lin Allah'a bir s fat olmas manasnda anla lmamaldr. Binaenaleyh Allah kt ile vas flanp zalim olmaz. Bu, Allah' n mahltikatndan birinde hareketi yaratmas mn ayrldn Allah zalim deildir, nk bu hareketi yaratma hareket olarak tasvir edilir Ayn zamanda E 'ari, insann istiyerek yapt baz kt iler veya sonunda ktye dnen i lerden dolay yine de zalim diye vais flanmad haller oldu unu syler ve bunlardan rnekler verir. Mesel: 83

Kur'an' n Yusuf kssasnda, Yusuf efendisinin han mn n dileklerini tekrar tekrar reddetti i zaman kadn onu zindanla tehdidetti. Yusuf yle dua etti: "Rabbim, zindan bunlarn ard eye tercih ederim." Allah'a ibadette ve gnahtan ka nmakta bu derece cehdetmek suretiyle Yusuf, bir bak ma kendi mahkmiyetini istemi oldu. Halbuki bu mahlduniyet adaletsiz ve bundan dolay da kt idi. Bylece o, kt olan birtakm vaziyetlere dikar oldu. Ama bu yzden gnahkr olmad . Gerek netice udur ki insan iradesinin mnasebeti fiziki zmlerle anla lamaz. E'ari tabii onu byle formle etmez fakat onun szleri u neticeyi ihtiva eder ki Allah iin kt veya ahmak olmadan kty yaratmak veya ahmakl irade etmek mmkndr. Bunlar, E'ari'nin gr ve mnaka alarndan baz lardr. Onun eseri, Helenizmin ilk dalgas nn geri ekilmesini i aretler. Yunan dncesi, byk bir ihtirasla ok kltrl kk bir mslman firkas tarafndan devam ettirildi. Hasseten snniligin olu umundan nefret eden kimseler, kendilerini tamamen Yunan felsefesinde anla lan ve islam dinine ok cz'i bir grev b rakan akln rehberli ine verdiler. Mu'tezile ve dierleri tarafndan yaplan daha nemli bir teebbs de islm nassiyle Yunan fikir akn= mezcetme hareketi idi. Ilk heyecanlar, Yunan d ncesinin geli mesine byk yard mlar etmise de Yunan d ncesi de mslmanlar aras ndaki fikir seviyesini ykseltmitir. E'arrnin hizmeti, Islam snni do malarrun biriyle uzlamadan temel unsurlarndan ounu Yunan dncesinden alan cereyam ayrmakt. Bylece islam, kendini tan tmaa balyan Helenizmin ilk dalgasndan kurtuldu. Fakat baz deiikliklere urad . Bu deiiklikler yalnz sathi mi idi, yoksa nveye tesir edecek derecede nihai noktaya gelmi miydi? Bu mesele belki cevapland rlamaz ama aklda tutmaa deer. B BL YOGRAFYA R.C. McCarthy, The Theology of al-Ash'ar, Beirut, 1953. Baz nemli eserlerin tercmesi, notlarla ve nemli metinlerle birlikte. Walter C. Klein, s Al-Ibnah, New Haven, 1940; takdim ve notlarla beraber bir eserin tercmesidir, Yukar dakinden daha az nemlidir. William Thomson tarafindan The Muslim World'da gzden geirilmitir. XXXII (1942), 242-60. Joseph Schacht, Studia Islamica, I. 23-42 de kan "New Sources for the History of Muhammedan Theology" adl makale, Maturidi'den de bahseder. W. Montgomery, Watt, The Origin of the Islamic Doctrine of Acquisition, Journal of the Royal Asiatic Society, 1943, 234-47. Keza Free Will and Predestination, 135-64. 84

Blm III. HELENZMN KINCI DALGASI

HELENZMN IKINCI DALGASI 95o 1258


TARIHI GELI IM Siyasi bakmdan 95o den 1258 e kadar olan zaman kar klk ve paralanma devirlerinden biridir. Abbasi halifeleri, kuvvetlerinin ounu kaybetmiler ve birbirleriyle geinmiyen birtak m eyaletlerin sadece resmi ba lar olmak durumuna gelmi lerdi. Hatt halifenin ismi otoritesi dahi her zaman tan nm deildi. 969 da Fatmi hanedan Msr'da kendi paytaht olan yeni ehir Kahire'de hkmranl n kurdu. Islam dnyasmn Asya ksmlarna ismaili ilii tavsiye eden (va'zeden) ve mevcut rejimleri y kmay hedef tutan dailer gnderilmiti. 945 den itibaren Ba dad ve halifenin bizzat kendisi ii olan Bveyhi sultanlar nn kontrolne geti. iilik resmen nfuzda grnmesine ramen snnilik, umum halk aras nda daha derin kkle miti. Hkmetlerin yapma a muktedir olduklar bu gibi basklarn halk zerinde pek az tesiri vard r. On ikinci asr, snniliin siyasi bir canlanmas na sahne oldu. Gazneli Mahmud (998-1 o3o) tarafindan nemli bir devlet kuruldu ve onun halefleri ilkin Iran'da, sonra Transoxiana (Maverannehir), Ortaasya ve Kuzey bat Hindistan'da bu devleti devam ettirdiler. Trk asll olan Mahmud kendisini snnili in bir ampiyonu ve halifenin bir meyyidi yerine koydu. Biraz zaman sonra bir ba ka Trk hanedan, Gaznelilerin kuzey ve bat hakimiyetlerini ykt. Takriben o55 de Badad' zaptederek bir zaman iin hkmranl ok zayflam olan Bveyhileri ortadan kaldrd . Bu hanedan Seluklular idi. Bunlarn hkm aa yukar bir asr hesabedilebilir. Bu devrin son yarsnda onlar, ilk yar sndan ok daha zayf idiler. Onlar da halifeyi te'yid ve snnili in takviyesi iin ok al tlar. 87

te bu srada idi ki Avrupa'dan gelen Hal lar I o98 de Antak 7 zaptederek togg da Kuds'te grndler. Hal lar bir buuk ya' asra yakn bir zaman Suriye ve Filistin'de bir s elde tutmalar na ra men, bu, mslmanlara gre bir tesadf eserinden ba ka bir ey deildi. slam dnyas nn bu ksmndaki kuvvetlerin paralanm olmas, onlarn byle muvaffak olmalarna imkn vermi ti. Hallar, btn slam kuvvetlerinin ancak alt da biri kadard . Hallarla olan mcadele d nda Msr'da Fahmi sllesinin k rlmas ve onlarn yerine Salahu'd-Din riyasetinde Eyyubilerin hakimiyeti geldi. Salahu'dDin (116g-1193) de devrin Snni olan nemli bir ba ka soyundan idi. Devrin sonuna do ru Mool aknlar hereyi bombardmanndan (ykmasndan) daha az korkun olmyan bir seri hadiseler getirdi. Bunlar hakimiyetini geni bir blgeye yayan Cengiz Han ( 77-1227) n kumandasnda Asya bozk rlarndan geldiler. 1258 de Mo ol kumandan Hlg ortado uda Badad' zaptetti. Abbasi halifelerinin sonuncusunu ldrd. Mo ollar burada bir devlet kurmad lar, fakat Memlklerin idaresinde olan M sr hari, arkalar nda birok karklk brakarak hemen Ortaasya'ya ekildiler.

88

FASIL io

Felsefenin iek Amas Felsefe, onuncu asrda kk gruplar aras nda ilenmee devam etti. Mevzuun mslman tetkikileri, islm n mteassp mensuplar olmaktan uzak idiler. Felsefi mnaka alarda ve hatt retim iinde mslman ve h rstiyanlarn ayn terimler zerinde m tereken altklar mahede edilmektedir. Tabii felsefenin t bba balanmas temayl vard . Onuncu asrn sonuna doru Ba'dad'da bir coterie) (dostlar grubu)yi i itiyoruz ki Ebu Sleyman al-Mant ki (mantk) as-Sicistani (l. iboi den sonra) n n evinde cereyan etmi tir. Birok filozoflardan ayr olarak Ebu Sleyman, Bveyhi saray nda elde tutulmu olmasna ramen resmi bir mevki tutmad anlalmaktadr. Onun evinde geen baz mnakaalar, gen arkada Ebu Hayyan at-Tawhidi tarafndan zaptedilmi tir. Ebu hayyan at-Tawhidi (l. ro i o dan sonra) nin edebiyatta nemli bir yeri vard r. Hayatn Badad'da ve dier illerde vezirlere veya di er devlet ricaline ktiplik yaparak kazan rd .
Zikredilmee layk dier bir zat da Miskeveyh (l. ro3o) dir. Kendisi ranldr. Ve ktibolarak Bveyhilerin hakim ailesine ve onlarn vezirlerine hizmet etmi tir. O, umumi bir tarihiyle iyi tannmtr. Bu kitabn netice k sm The Eclipse of the Abbaside Calipnate 2 adiyle Ingilizceye evrilmi tir. Kendisinin mevcut eserleri aras nda din felsefesine ait bir kitab , lhiyete, ruha ve peygamberlik meselesine dokunur. Bu, slam fikir tarihinde nemli bir kitap de ildir. Fakat bu eser, her eyden nce filozof olan d nrlerin buna ra men nasl islm dncelerinden mte ekkil bir aty kabul ettiklerini
1 Coterielerin (felsefe mtehass lar grubunun), Bveyhi prensi Adudu'd-Dawla'nin Mart 983 te lm zerine yapt klar mnakaa hakknda malmat, Abu Hayyan'dan al nm ve H.F. Amedroz ve D.S. Margoliouth tarafndan tercme edilmitir. The Eclipse of the Abbsid Caliphate (Oxford, 1920 ve di er), XI. 76-8 2 st. nota bak.

89

gsterir. Mesela bu kitab n sonunda ruha aid felsefi bilgi terimleri iinde peygamberliin nasl mmkn olduunu izah eder.' phesiz felsefi bak mdan onun en kuvvetli eseri, Correction of Morals (Ahlaki gzelle tirme) adl eseridir ki balca platonik temele dayanan tam bir ahlak sisteminin izah dr. Bu kitap, Gazali ve di er muahher yazarlar tarafndan kullanlmtr. Felsefe, slam dnyas nda mteaddit merkezlerde i lenmitir. yi bir ans eseri olarak Hazer Denizinin gney k ysna yakn bir kasabada felsefi ilimlerde iyi yeti mi kimseler duymaktayz. Yine buradan bir zat, felsefede ilk dersi, sonradan, Arapa yazan btn filozoflarn en by olacak olan bir ocu a verdi. Bu, Avicenna, yahut Abu Ali ibn Sin (98o 037) idi. Esasen Iranl soydan grnmekle beraber Trk kan da tayordu. Buhara'da yeti ti, fkh tahsilinden nce Kur'an' ve Arap edebiyatn ezberleme e balad . Mezk'r seyyah alim kendisini Aristo mant ile tantrd zaman o, sadece on drt ya nda idi. Bu zat, bu ocu u, konuyu hocas ndan daha iyi kavrar grnce hayret etmi ti. Bilgiye kar byk bir ihtiras susuzluu duyan bni Sina sonra ele geirebildi i btn ilmi ve felsefi kitaplar yuttu. Tbb, grne gre kendi kendine rendi. Teorik olarak o derece mevzuu kavrad ki ameli olarak al an tabibler tbbi kitaplarn onun rehberlii altnda okumaa baladlar. Bu mal0mat ald mz bizzat mellif tarafndan yaz lm hal tercmesi parasndan rendiimize gre btn bunlar, henz kendisi on yedi yana girmden nce vukubulmutu. Ayn zamanda tecrbe de yapt ve hastalar tedavi ederek t bbi bilgisini artrd. Bu tetkik yolunda kendisine s knt veren tek mevzu metafizik idi. O, Aristo metafizi ini krk defa okudu unu ve metni kafaya aldn (ezberledi ini) bu kitaptan hayrete d t srada Farabi tarafndan yaz lm ve kendisine btn izahat veren kk bir kitaba tesadf etmek ansna ulaarak meseleyi kavrad n syler. Bu fkra unu gsteriyor ki en byk slam filozofunun direkt tesiridir ki onu felsefede o derecede genel gr derin bir nfuzla kavrama imkan na sevketmi tir. Ertesi yl yahut bundan sonra o, Buhara sultan na ait Yunan eserleriyle dolu mhim bir ktphaneye girdi ve zaman nn en faydal devrini burada geirdi, On sekiz ya ndan nce o, artk
3 Al-Fawz al-Asghar. J.W. Sweetman tarafndan Islm and Christian Theology'de tercme edilmi tir (London, 1945), I/I, 93-185. 4 Tandhibu'l-Akhlq: Bir Ingilizce tercmesi va'dedilmi tir. Bu ve di er eserleri hakk nda tafsilt iin bak: D.M. Donaldson, A Study of Muslim Ethics, London, 1953

90

btn ilim ve felsefede o derece salhiyet sahibi olmu tu ki bundan sonra renim deposuna yeni bir ey katmad , fakat anlayn derinletirdi diye haber vermi tir. Belki de onun, frsat elde iken byle geni okumu olmas iyi olmutu. nk 998 civar nda onu kuatan artlar de iti. Babasnn lmnde yaamasn temin edebilmek iin resmi bir hizmet aramak zorunda kald . Blgenin siyasi artlar da ktye gitti. Kk hanedanlar n ve idarelerin inip kmas demek idi ki o, devaml olarak bir yerden di er yere hareket etmek zorunda idi. o 5den 1022 ye kadar Hemedan'da idi. Bu zaman n bir ksmnda Bveyhi Prensliinin g ve tehlikeli ba vezirlik makam nda bulundu, o23 ten lmne kadar Isfahan'da mahalli prensli in himayesi altnda kald. Bir filozof olan bni Sina'mn u ciheti de hat rlanmaldr ki onun Kanunu't-Tbb', tbbi ilimlerde sekin bir yer i gal eder. Onun dier ilimlere dair yazd eserler de tesirli idi. Felsefesi ba lca iki kitaba, ifa ve Necat'a s drlmtr ki bunlardan birincisi di er n/Ileri olduu kadar felsefeyi de iine alan byk bir zettir. kincisi ise uzun eserlerin felsefi k smlarnn muhtasar bir tercmesidir. Bu ikinci kitap blme ayrlmtr: Bir ksm mantka temas eder. Bir k smda teolojiye aittir (Kozmolojiyi de iine al r.) genel gr Yeni Eflatuncudur. Tek olan Allah Vacibu'l-Vvut'tur. Her ey kendisinden sudur eder. O'nun alt nda saf ak llar ve kreler (felekler) vard r. nsan ruhu gr , esas olarak Aristo'nundur. Fakat Pltonik Yunan filozoflarnun mnaka a ve yorumlarna gre tadil edilmitir. Birok slam filozoflar gibi o da peygamberli in mmkn olduunu izah eder; fakat Farabi, peygamberli i hayalin en yksek ekline balam iken bni Sina bunu ruhun, akl n en stn k smna balar. unu da iaret etmek gerekir ki Farabiye ayk r olarak bni Sina'da iilik izi yoktur. Bu, faal idarenin, ilahi hikmetten, normalin stnde bir nasibi oldu unu gsterecek bir te ebbs yok demektir. O, bilhassa ilk planda bir peygamberin eriati vastasiyle ilahi hikmete dayanan bir devletin nas l kurulabilece ini izah etmekle alkadar oldu. Bu destek de imesi ve iilikten aikar olarak ekinme belki de bu zamanda Fatmi dailerinin slam dnyas nn dou taraflarnda faaliyette bulunmalar nn bir gereidir. bni Sina bizzat kendisi daha bir ocuk iken dailerin Buhara'ya nas l geldiklerini ve onlarn talimleri zerinde k zm mnakaalar tesadfen nasl dinlediini hatrlad . Olgunluunda, hatt liin imamiyye kolu idarecilerinin dahi, bu propagandann kendi otoritelerine nas l bir tehdit tekil ettiini bildiklerine ahidoldu. Bunu andran her eyden bunun iin phe-

91

lenilebilirdi. Bununla ilgili dier bir husus da bni Sina'nn, arzu ettii kadar siyasi kuvvete sahibolup hibir suretle snni uleman n rekabetini duymam bulunmasdr. Bylece onu felsefenin ehemmiyetini mbala etmee sevkedecek bir ey yoktu. Bu bakmdan onun durumu, siyasi nfuzlar srasndaki Mu'tezilenin durumunun ayndr. O da onlar gibi felsefi a dan slami kavraynn, en doru kavray olduu gr n savundu. islami do ru anladklar hviyetiyle ortaya kanlar aras nda mutasavvflar da vard . bni Sinanin mistik bir taraf da vardr. bni Sina'ya teallk eden di er meseleler, onun felsefesinin, tasavvufi ve dini gr ile olan mnasebetidir. Sonuncusu ile ba lamak icabederse o iyi bir mslman olarak yeti tirilmiti. Kur'an' ezberlemi ve eriate, yahut vahyedilmi hukuka al mt . Kendi hal tercemesinde bize camie gitti ini zihni meseleleri iin namaz klp dua etti ini syler ve grlerinde uurlu olarak bir de ime olduundan hi bahsetmez. Belki de o d nmtr ki Yunan ilim ve felsefesi Islam inanc ndan ayr bir sahaya aittir ve bunlar aras nda temelli zddiyet yoktur. Bu felsefede o, kendisini Islam merkezi doktrininin ne olmas n tasarlad eyin takviyecisi ve reticisi addetmi grnmektedir. Ona gre slam doktrini: Btn varkl klarn kayna olan Allah'n mevcudiyeti ve insanlarn peygamber olmalar nn ve vahiy almalarnn imkan. bni Sina'nn peygamberlik hakkndaki dncesi ve ruhun Allah'a seyahati (kavu mas) fikri birbiriyle ve kendi felsefesiyle s k skya baldr. On dokuzuncu as r Avrupa tetkikileri, onun tasavvufunun, felsefesinden ayr bir ey oldu unu zannetmi lerdi. Fakat onun eserleriyle daha s k bir temas, bunun byle olmad n aka gstermektedir. Onun tasavvufu ve felsefesi, btnle mi tek bir sistemdir. Tasavvufi eserlerinin oklu u, tasavvufi hayatn onun iin ok ey ifade etti ini gsterir. Tahminen tasavvuf onun fikri enerjisinin kayna idi. Bu ahsi dini davran dolaysiyle bni Sina, modern aratrclar tarafndan dier filozoflardan daha ok, Efltun'a yak n kabul edilir. nk onun Uslbu Aristo'dan ziyade Efltuni'dir. "O, Eflatun d ncesinin temeli olan eyi anlamt . Bu yzden olmal ki Eflatun nas l her zaman halk dini gere e almaa sevketmi idiyse o da mslmanlar dine sevketti." 5
,

B BLIYOGRAFYA

G.M. Wckens, Avicenna : Seintist and Philosopher, London, 1952, bininci ylnda verilmi alt konferans. Birisi A.J.Arbery tarafndan
5 R.Walzer, Philosophies'de kan yazs, Eastern and Western, II, 143.

92

hayatna dairdir. S. van den Bergh tarafndan Bulletin of the School of Oriental and African Studies, XVI (1954), 400-4 de kritik edilmi tir. A.M. Goichon, La Philosophie d'Avicenne et son influence Europe m6di6ale, Paris, 1944. bni Sina= sf felsefi gr leri zerinde konferans. Keza La Distinction de l'essence et de l'existence d'apre Ibn Sina, Paris, 1937. Felsefi mnaka a. Keza: Livre des directives et remarques, Beirut and Paris, 1951. Sisteminin genel bir a klanmasna dair bir tercme. Louis Gardet, La Pensee religiques d'Avicenne, Paris, 1951. Onun snni teolojisi ve tasavvufu ile olan mnasebetine ait dikkatli gzel bir tetkiktir. Henry Corbn, Avicenna and the Visionary Recital, London, 1961. Onun tasavvufi ve teolojik d ncesinin bir izah,. Muahhar imamiyye iiliinin onunla mnasebeti sayfa 243-57 aras nda mnakaa edilmektedir.

F(azlur) Rahman, Avicenna's Psychology, London, 1952. Kitabu'nNecat blmnn notlarla tercmesi. Keza: Prophecy in Islam, London, 1958, peygamberli in felsefi ynne temas eder.
Soheil M. Afnan, Avicenna, his life and works, London, 1955. Dikkatli bir tasvir. Onun do u esrar zerindeki tesirini gsterir.

93

FASIL

II

iilikte nklplar Onbirinci imamn lm ve onikinci imamn. 874 de ortadan kaybolmas zerine imamiyye Siili inin belirli bir ekil almaa ve tekilatlanmaa balad', bu kitabn altnc faslnda grlmt. ii Bveyhilerin 945 de Ba dad'da idareyi ele almalarmdan sonra imamiyye fkh bir miktar resmi bir tan nma kazand. mamiyye fkhnun ana ksm gelimee balad. Bunun yannda mamiyyenin teolojik gr leri de ekillenmee devam etti. Bu mevzua dair a - ayhu's-Saduk (l. gg I) tarafndan yazlm Tract on the Bliefs of the Imamites "Ima miyye inanlar zerinde Risale" adl bir tefsir halen Ingilizcede mevcuttur.' mamiyyenin grleri, baz noktalarda Mu'tezilenin gr lerinden uzak de ildir. Mesela Kur'an' n yaratlm olduunu sylerler. Ama bu tesirin sarahati ve hangi yoldan oldu u belli deildir. Sonraki kaynaklar gsteriyor ki onlar da felsefi-teolojik fikirleri kullanmlar ve E'ari'leri tenkid etmi lerdir'. Bylece mamiyye bir bakma slam teolojisinin ana mecras nda idiler. Dier taraftan muasr veya yakn zaman muhaliflerinin gr leri nadiren tenkidedilir Bu unu gsterir ki ok az mamiyye teologu aktuel polemiklere (mbaheselere) sokulmu tur. Daha derin bir al ma yaplncaya kadar bundan fazla bir ey sylemek ok gtr. Siiliin Zeydiyye kolu da, baz kk siyasi muvaffakiyetleri hakknda bir ey bilinmesine ra men teolojik bakmdan karanlkta kalr. 87o den 126 ya kadar Hazer Denizi gneyinde e itli blgelerde kk bir devlet vard . goo tarihinden nce Yemen'de kurulmu olan bir devlet de bu zamana kadar San'a Zeydi imamlarm n altnda u veya bu ekilde idare edilmektedir. Bu, Zeydi fkhnn gelimesini intacetmitir. Fakat bu fkh, bilinen drt mezhebe ok yak ndr.
1 Bak: GALS, I. 320-23, 704-14; vs. 2 A Shi'ite Creed, A.A.A. Fyzee tarafndan tercme edilmi tir, London, 1942. 3 Bak: Fasl 18

94

Onlarla beraber be inci bir mezhebolarak kabul edilebilir. Zeydiler, Mu'tezileyle mamiyyeden daha yakndan ilgilidirler. Zeydiyyeden Mu'tezileye dnen kimselere dair kaynaklar bulunmas na ramen baz grlerde Zeydiyye ile Mu'tezile aras nda tam bir ayn lk vardr. Bu muammalar n cevabn, belki de dokuzuncu asr balarnda Badad'da bir Zeydi olmann manasn daha iyi anlamak suretiyle bulmak mmkndr'. Tabii Zeydi devletleri uzak da lk blgelerde idiler. Zaman zaman iyi alimlere sahibolmalar na ramen slam teolojisinin umumi gelimesinde bir rol oynamak bunlardan beklenemezdi. liin Ismaili dal hakknda daha ok ey sylenebilir. uras hatrda tutulmal dr ki ismaililik Msr'da Fatmi soyu ile birlemi olmasna ra men bir doktrin olarak Fat milerden ayr bir hayata sahipti. Mesela Arabistan 'n dousunda bulunan Karmatiler bazan Fat milerin otoritesini kabul etmi ler ve bazan de onlara kar savamlard. Baz snni yazarlar smallii, islamdan nceki dinlerin bir nks olarak a klamaa almlardr. lk Avrupal aratrclar da smaililik ierisinde bir Iran milliyetili i yahut orijinal bir hareket grmek istemilerdir. Sonuncu teklif tamamen yanl tr. Zira birok Iranl olmyan kimseler ismaili olduklar gibi asl Iran idareci zmresi de umumiyetle snni olmu lardr. Bundan dolay yakn tetkik dncesi, smallilii ii, sanatkr (esnaf) ve di er alt tabaka arasndaki bir seri ihtilal hareketlerinin kk olarak anlamak gr ne varmtr. Mevcut darede i lerden memnuniyetsizlik birok merkezlerde durumu ihtilal derecesine kadar srklemi ti Liderlerinin tekiltlanma dehas, birok dank blgelere yay lm gruplar bir araya getirerek bir ekil verecek ve belirli olm yan bir metotla yer alt ihtilal tekil:atm kuracakt. Bunun yannda stn birinden gelen emrin, imam- ma'sumdan geldi i inancn koydular. te bunlar, Ismaililiin yaylmasna sebeboluyordu. Bu cereyan birka tabakaya ayr larak te kilatlanmtr denir. Her tabakaya, alt ndaki tabakaya nisbeten daha ok ders (s r) verilmiti. En aa seviyede ise kuatt klar halkn grne ve imdiye kadar olan dini inanlara uygun eyler sylenirdi. Yava yava daha stn merhalede yeler, a ka retiliyorlard ki msbet dinlerdeki gerek daima biribiriyle akrabad r. Onlarn her birinde bulunan gerek, Ismaililie aktarlmt. Mslmanlarla temasta onlar, zahir ve
4 R.Strothmann, makale: "al-Zaidiya", El' ve di er eserler. M. Guidi, La lotta tra l'Islame il manicheismo, Roma, 1927 (Bir Zeydi Mu'tezili metninin tercmesi); keza Gli scrittori zayditi e l'esegesi coranice mu'tazilita Roma, 1925

95

batn arasnda bir ayrm yapmlard. unu iddia ediyorlard ki: Kur'an' n zahiri yahut belli manas yannda batn, yahut gizli manas da vardr. Ve bu gizli mana sadece imamdan renilebilir. Talimlerinin bu noktas ndan dolay onlara baz zamanlar Batmiler de denmi tir. smaililer u fikri benimsemilerdir: mam ismall'den sonra (isimlerini kendisinden aldklar Ca'fer-i sad k'n olu) mteaddid gizli imamlar vard r. Nihayet bunlardan birinin o lu 909 da Fatm devletini kurmutur. Fatmiler, genel doktrinleri dolay siyle, slam topluluunun gerek halifeleri olduklarn iddia ettiler. Ve Abbsileri SUZERANS (stn lider) kabul etmediler. Onlar M sr' zaptettikten sonra bu iddiay neticelendirme hususunda byk mide kap ldlar. Ve bu iddialar, Abbasileri tanyan blgelerde daha da iddetlendirdiler. Seluklular Ba dad'da henz yerle meden nceki kar klkta bir an iin bir trk generali Fat milere ballk izhar ederek ehri igal etti ve hemen hemen bir seneye yak n bir zaman Cuma hutbelerinde Abbsiler yerine bunlar n ismi okundu. Fakat bundan sonra denizin meddi geri ekildi ve iyice anla ld ki Fatmiler, douya doru bir zaman zaptetmi bulunduklar Suriye'den tesini ele geirme e istekli deillerdi. u fikir ileri srlmektedir ki devletlerini kurduktan sonra Fatmiler, propagandalar ndaki ihtill unsurunu kaldrp hilfete kendilerinin daha layk olduklar davasna kuvvet vermee baladlar. uras da muhakkaktr ki i oo tarihinden nce M sr'da normal hkmet sorumlular iin Asya ihtillcilerinin arzu ve i tiyaklarn tatmin etmek mmkn de ildi. Fatmi hareketinin ilk merhalelerinde bu harekete ba l gruplar arasnda dokuzuncu asr n sonuna doru Basra'da yayan birtakm felsefeciler ve tabii ilimlerle u raan limler bulunmu tur. Bunlar kendilerine Saf karde leri yahut Samimi Kardeler (ihwanu's-Saf) ad n vermiler ve kendilerinden sonraya elli veya elli bir risale kolleksiyonu brakmlard. Ondokuzuncu as r Avrupal aratrclar bu risalelerden ok etkilenmi ler ve bunlara o gnn bir e it ansiklopedisi gziyle bakmlard. Bununla beraber tedricen anla lmaktadr ki onlarn zahiri renimleri, talimleri biraz sathidir. Yak n bir yazar onlar : "filmle maskeli ihtillci" diye karakterize etmi tir 5 Onlar yeni pitagorcu tasavvufa meyyal derleyiciler (eclectics) idiler. Birok Ismailler gibi slam dahil, btn msbet dinlere sadece biribirine ba l (akraba) gere i tayan messeseler olarak bak yorlard .

96

A Creed of the Fat mids (Fatmilerin akaidi) unvam altnda, smaili doktrininin bir zeti neredilmitir. Mellif, 1215 de yani Fatmi soyunun 7 de dmesinden takriben yarm asr sonra lm olmasna ramen, eser, Fatmi idaresinde benimsenmi olan (meselelerin) bir izah' kabul edilebilir 6. Eser kar t grlere sahibolanlara kar herhangibir mnaka a izhar etmeden sadece Fat mi itikadlarn anlatr. Fakat slmn bu ekli en doru ekil gsterilir ve nellif iddialarn o derece ileri gtrr ki snni ve di er smaili olmyan doktrinleri aka reddeder. Snni felsefi teolojisifikirleriyle baz inalklar varsa da (iki okul aras nda) karlkl mnakaa, mbahese yaplmamtr. ismaililerin temel prensiplerinden biri udur: nsan akl ksadr ve tam gere e ulaamaz. Bu gerek ancak Peygamberden veya imamlardan birinden al nabilir. Byle bir temel zerine felsefi teoloji tutmaz. Halen tetkik bekliyen birok smaili eserler bulunmasna ramen bunlar akidenin tekmlne yar yan tafsilt vermekten teye gemezler. Ismaililer di er mslmanlarla teolojik mnaka alara itirak etmemelerine ra men genel teolojik geli mee nemli tesirler yapmlardr. Zira snnilik, uzun bir zaman, fikren smaililie kar mdafaa edilmek mecburiyetinde kalm t . Fahmi soyunun son batndan uzun zaman nce iamaili hareketi iinde ciddi bir ayr lma ba gsterdi. Belki de idarede mes'ul bulunan kimselerle gayri mes'ul ihtillciler aras ndaki fikir ayrlklar bu neticeyi do urdu. Islam dnyasnn Asya blmnde ihtillcilerden ok kimse vard . Fahmi hklneti Asya'ya bir tecavz hareketi yapmaktan kamdka ve buna kabiliyetsizlik gsterdike ihtillcilerin sabri tkendi ve bir isyan meydana kt. Bu, Alamut'un ve di er dalk blgelerdeki kalelerin zapt nda muvaffak olmutu. Fakat nemli bir ehir kazanmak, yahut Seluklular tardetmek iin yapt klar teebbslerde tamamen yenildi. Teolojik ynden mhim olan o35 den beri hakim olan Fatmi imam' al-Mustansr-n i og4 de lm zerine vukubulan hclise idi. Msr' n gerek idarecisi olan vezir Velihd Nizar tahta karld. Ama dier oul al-Musta'li tarafndan indirildi. Iranl ve
5 Avicenna hakknda A. J. Argerry tarafndan yazlan Scientist and `Philosopher (ed. G.Wickens), 12. Kitabu Cami'il-Hikmatain hakk nda farkl bir tasvir verilmi tir ("Harmonie de la philosophie grecque et de la theosophie ismaelienne" Bu kitap Nas r- Husraw tarafndan telif edilmitir. 1069 da yaz lm ve H. Corbin ve M.Mo'in tarafndan Tahran'da 1953 de baslmt r. Arberry'nin Reason and Revelation in Islam, London, 1957, 72-82 deki aklamaya bak. (Bu eser, yak n baslm metinler iin dier kaynaklara sahiptir.) 6 W. Ivanow taraf ndan neredilmitir, Bombay, 1936. Akaid: Tj al-Aqid by Ibn (GALS, II. 715).

97

Suriye'li ihtillciler bu olay frsat sayarak Nizar' izliyecekleri iddiasiyle Msr'la olan balarn kopardlar. Enteresan olan u ki Nizar' n ortadan kaybolmas na belki de ldrlmesine ra men Asya liderleri onun gizlenmi bulundu unu ve kendilerinin onunla temas halinde olduklarn ileri srdler. Filhakika 1164 de Alamut'un yeni lideri ondan iki mektup aldn ve bunlara binaen bu f rkann hayatnda garip bir devir a ldn iddia etti. "K yamet devri: The era of the Resurraction." ' ismaililerin daha sonraki tarihleri, baz teolojik eserler mevcud olmasna ramen balca siyasidir. Nizar' n muakkipleri ldrme siyasetleriyle dikkati ekmi ve bunlara Assasins ad verilmi tir. Bir ok Avrupal dilcilere gre bu kelime Arapa bir kelimeden km tr. (Belki Ha h in kelimesi eklinde). Hahin, Haha kullananlar ifade eder. Fakat onlara neden bu ad n verildii iyi bilinmiyor. Onlar ve al-Musta'li'nin taraftarlar her biri iki grupa ayr lmlar ve her biri nihayet yava yava Hindistan'a gitmi lerdir. Bu kadar mfrit olan baz frkalar n mevcudiyetini zikrederken bunlarn islmdan saylp saylamyaca konusu da gz nnde tutulmas gereken bir noktad r. En ok Lbnan da larnda Hayran ve am havalisinde ya yan Drzilerin dini, Fahmi halifesi al-Hakim (996-1o2 t)i lhiyyetin son tecessm etti i kimse olarak kabul etmek suretiyle ismaililikten ayrlmtr. Inanlar byk lde ismaililikten tremi olan dier bir frka da Nusayriler yahut Aleviler (Franszca Alaouites) dir ki bunlar Suriye'nin e itli blgelerinde ya arlar ve Ortadounun eitli mntkalarna yaylan kk gruplar vard r. Ayrdedici inanlar ndan biri, Ali'yi ulhiyyetin bir mcessem ekli olarak Muhammed (A.) den stn tutmalar dr. Bunlarn ad, dier ortadoudaki frkalarn isimleri gibi hakaret manas na kullanlr ve bu isimlerle adland rlan kimselerin, gerekten bu f rkarun mensubu olduklarndan emin olmak gtr. Son olarak Yezidiler, yahut eytana tapanlar vard r ki bunlarn hemen hepsi krttr. Isimleri islmi olmasna ramen, dinlerinin islmdan m , yoksa baka bir dinden mi ne'et etti i ayrdedilemiyor. 8 Btn bu frkalar, kk bir tak m mahalli cemiyetler te kil etmilerdir ki bunlarn Islam dnyas nn genel fikri ve kltrel hayatiyle alkalar bsbtn kesilmi tir.
7 Bak: Helenizmin ilk Dalgas : Es'ari Fasl . 8 Daha fazla bilgi iin bak: El (S), makaleler, "Druses", "Nusayri", "Mutawli", "Yazidi", vs.

98

BBL YOGRAFYA
M.G.S. Hodgson, The Order of Assasins's-Gravengage, 1955; Esas olarak hareketin zahiri tarihine temas eder ama baz teolojik materyeli de vardr. Wilfred Madelung, "Das Imamat in der frhen ismailitischen Leh-

re", Der Islam, XXXVII (1961), 43-135. imdiye kadar kullan lmam btn kaynaklar inceler.
F. Deterc, Die Philosophie der Araber in X. Jahrhundert, Leipzig,

1876-1879. hwan as-Saf Risalelerinin k smen tercmeleri.


Adel Awa, L'Esprit critique des "fr&es de la Puret6", Beirut, 1948. Bir Paris doktra tezi.

99

FASIL

12

Snni Teolojisi in ilerlemesi


95o den sonra yaz lan birok aktel teolojik eserler hl mevcuttur. Fakat baz noktalarda bu, al may daha da gle tirir. Kitaplarn ou yazmadr. Ve baslan baz lar da uzundurlar. Gemi alarn mufassal mnakaalarmn, bize ;daha yakn olan muharrirlerin nemli meselelerine (yani yaz'arlann gnndeki nemli meselelere) nasl balandklar bizim iin belirlilikten uzakt r. Bu suretle bu zamandaki Islam teolojisi al mas ok skc olabilir ve daha erken formative period ( ekilci devir) den daha az dikkati eker. E'ari'nin kendisi hakk nda bir bilgi vermek mmkn ise de E'ari okulunun asllar (mene'leri) karanlktr. E'ari'nin kelmda rasyonel metodu kullananlardan sadece biri oldu u fakat ans eseri olarak bir nder (figurehead) al nm bulunduu ileri srlmektedir. Bu, muhakkak ki ok uzaklara gider. phesiz onun, Drar'dan, Mu'tezile metodlarnn kabul srasnda onlara kar koyan al-Muhasbi'ye kadar birtakm selefleri vard . Fakat E 'ari kitaplar , kendisinin, snni dncesinin ana k smnca ayan kabul olan usulde Mu'tezile matodlarn ilk defa kullanan kimse oldu u grn kabul iin her sebebi verir. Sonraki nesillerin, faydal bilgi elde ettikleri eserler, onun eserleridir. Fakat devrin baz isimsiz kimselerinin de messir oldu unu dnmemek iin bir sebep yoktur. u da kabul edilmelidir ki birka isim hari, ondan sonra onun ard ndan gidenler hakk nda pek bilgimiz yoktur. Ve E'arryi hemen takibeden nesil iin. E 'ari okulunun bir nemi olamazd . Zira kendini hadis yahut fkh almasna veren bir okulda teolojinin ok kk bir yeri vard r. Hakknda ok ey sylemek mmkn olan ilk teolog, al-Bakillni (Kad Ebubekir Muhammed ibn Tayyib) dir. Bunun hakk ndaki biografik tafsilt da azd r. Basra'da do mutu. Hayatnn ounu Badad'da geirmi e benziyor. iraz' ziyaret etti i, ayn zamanda 100

Bveyht sultan' tarafndan Bizans saray na eli gnderildii sylenir. Bir Malik': fakihi olarak yeti tirilmiti. E'arl'nin iki talebesinin tedrisi altnda kelma da al t. 1013 de ld. bni Haldun (1406) a gre o, E 'ari teolojisine atomculu u getirdi. Fakat en son al malar bunun, hata olduunu aka gsteriyor. Zira atomculuk fikirleri bizzat E 'arrnin kendi eserlerinde vardr. Onun seleflerinde ,de vard . al-l3akillni tarafindan yazlan iki kitap, bu zamanda teologlar n dikkatini zerine eken yeni meseleleri gsterir. Bunlardan biri Kur'an' n i'caz, yahut mu'cizevi karakteri, dieri de mu'cize ile (Mu'cize peygamberin iddias nn doruluunu gsterir) benzeri olay-bu olay, bir iddias olmyan kutsal kimselerle alakah kerametler, yahut hile ve sihir olabilir i - aras ndaki fark idi. Bunlar biribirine s k skya bal idiler. Bu mesele- er-ge Islam teologlar tarafindan rasyonel metod kullanlarak izah edilmesi zaruri olan bir mesele idi. Hatta Muhammed (A.) in hayatnda bile mslmanlara yle denilmiti: "Muhammed (A.) in, Allah'tan haber getiren gerek peygamber oldu undan nasl emin olabilirsiniz?" Medine Yahudileri bunu daha kuvvetlice ifade etmilerdi: "Muhammed (A.), Kitab- Mukaddesin ifadesine gre kendisinin peygamber olduunu ileri sryor. Halbuki onun baz vahiy diye ileri srdkleri, Kitab- Mukaddesi tekzibediyor. Bylece o peygamber olamaz."* Irak, Suriye ve M sr' n zaptndan sonra mslmanlar hrstiyanlarla da daima omuz omuza ya amak durumuna geldiler. Muhammed (A.) in peygamberli ini inkr eden insanlarla yaama renmek zorunda kal yorlard . Popler teoloji, Muhammed (A.) iin mu'cizeler kefetmek yahut icadetmek yolunu tuttu.**. Fa,
14 Massignon, Essai2, 260-72, 318. Keza C.E. Bosworth, "The Rise of the Karmiyyah in Khurasan", Muslim World, (1960), 5-14. Bir Hanefi olan belki de Maturidi ile grm bulunan Muhammed ibn al-Yaman as-Samargandi Kerramilere bir reddiye yazm tr (Al-Jawahir al-Mucl 'a, II. 144, vs). Ismin Karam yahut Kiram oldu u zerinde de mnakaa vardr. * Hz. Peygamber kendisinin Tevrat ve ncil'de haber verilmi bulunduunu sylyordu. Ayn zamanda bunlar n tahrif edildi ini de syledi. Gerekten bunlar tahrif edilmilerdi ama Tevrat ve ncil'in asllarndan da baz paralar kalmt. te o paralarda Hz. Peygamber'e iaretler vard fakat peygamberimizin bunlar sylerken onlar gidip ona iaret eden ayetleri de imha etme e almlard . Bunu te'yideden vakalar tarih kitaplar nda vardr. ** Mslmanlar peygamberimize m'cize uydurmam lardr. Peygamberimizin en byk Mu'cizesi Kur'an- Kerimdir. Fakat ondan birok mu'cizeler de zuhur etmi tir ki bunlarn bir ksm tevatre varan bir o unluk tarafndan grlm ve rivayet edilmitir. Bu arada baz zayf rivayetli hatta uydurma mu'cizeler de Hz. Peygamber'e atfedilmi tir. Sahih kritik bunlar ayklamtr. Mtercim.

101

kat daha ciddi teologlar, inanlar n Kur'an' n mu'cizevi karakteri zerine ina etmei tercih ettiler. Keza onun okuyup yazmad na dair yetleri de Muhammed (A.) in mu'cizesini ykseltmede kullandlar; okuyup yazmas olmad halde bu kitab getirmesini onun mu'cizesine hamlettiler. Sufi al-Hallac (922), sa lam mu'cizevi vakalar n, kendisinin ruhi tecrbelerinin gerek olduklar n gsterdiini ileri srd zaman kelma yeni bir unsur girdi. Bu, mnaka ay geni bir sahaya yayd ve birou bu vakalarn hile yahut by icab olduklarn ileri srd. Bakillni ile beraber teoloji u gr benimser: mu'cize, yaln z Allah' n yapabilecei bir ey olmaldr. Ve bir peygamber kendisinin peygamberliini ishat iin Allah' n mu'cize yarataca n syledikten sonra vukubulmal dr. Mu'cize ve keramet, hokkabazl n dnda geen eylerdir. Ruhi sahtekarl klar yapan kimsenin hilesini nlemek iin Bakillni: mu'cize hadiselerin normal seyrini bozmal dr. yle ki ancak Allah' n kudreti bunu yapacak ekilde olmaldr tezinde srar eder. Tabii hilenin fark na varmak iin bir kimsenin, akl n kullanmas lzumlu idi. al-Bakillni ve birok Snni alimler tarafndan ulalan netice, Kur'an' n bizzat Muhammed (A.) in peygamberli ini gsteren bir mu'cize oldu u idi. Onun i'caz , fesahetinde ve yksek edebi vas flarndayd .* Kur'an'da Muhammed (A.) e Arap ediplerini Kur'an'a bir benzer yapmalar iin davet etmesi sylenir (11/93). Fakat bu tahaddiye cevap verme e hi kimse muktedir olamad . Onlara gre Araplarn bu ferman okuma a kar koymamalar , Allah' n onlar bundan nlemesinin gere iydi. Yalnz Allah' n yapabilece i bir ey olmas , Kur'an' n mu'cizeli ini daha ok gsterir. Avrupal nokta-i nazarndan bu, kuvvetli bir mnaka a konusudur. Avrupal ondan kabilecek neticeleri psikolojik terimler iinde ifade etmek ister. Muhammed' (A.) in hayat nn sonuna do ru ve onun vefat ndan hemen sonra Arabistan' n eitli ksmlarnda birka erkek ve bir kadn kp peygamber olduklar n iddia ettiler. Burada, ortado uda umumiyetle adet oldu u vechile din, siyasi olaylara yak ndan ba * Kur'an yaln z fesahati ve edebi vas flariyle mucize de il, ayn zamanda ma'nasiyle mu'cizedir. Onun olaca n haber verdi i olaylar on sene yirmi sene, yz sene sonra aynen olmutur. Onun kinat hakk nda syledii szler bugnk ilimle aynen isbat edilmi bulunmaktad r. 1400 sene nce hibir ilmi tecrbeden haberi ohn yan bir Nebiyy-i Ummrnin azndan kan bu szlerin hibirinin ilimle atmamas , ilmin onun sylediklerini teyidetmesi onun en byk bir mu'cize oldu unu gsterir. Bu konuda slama 'tirazlar ve Kur'an- Kerim'den Cevaplar adl eserimize mracaat etmek faydal dr. Mtercim.

102

lanm idi. Sadece yenili e ve gelien slam devletine kar koymak amaciyle bu adamlar Kur'an'a nazire yapma a altlar. Bu adamlardan biri tarafndan Kur'an stiline gre birka ayet de uyduruldu. "Fakat uras inkr olunamaz bir gerektir ki ne Muhammde' (A.) in muasrlar, ne de sonraki yazarlar tarafndan Kur' an' la mukayese edilebilecek bir ey yap lamamstr ." almalarmzn bugnk durumunda E'ariliin gelimesinde al-Bakillni'nin yerini a ka takdir etmek gtr. Sonradan Gaznede Kerramilerin bir muhalifi oldu u grlen bni Frak (115) ve Neysabur'da kendisi iin yap lm bir medresede kelm okutan Abu shak al- sfara'ini ( o27) gibi devrin mukayeseli gr sahipleri olan E'ariler tarafindan yaz lm eserler az muhafaza edilmi tir. al-Bakillni'nin (peygamberli i gsteren ilmi mu'cize) mstesna, orijinal olduu hususlar azd. Fakat o, E'arl ta'liminin alelade s radaki eskimi unsurlarn bir araya getirip btn E 'ari sistemini kurmu tur ve bunu fi'len in a etmitir. Bu zamandan itibaren itikatta E 'ari olan birok sekin alimler bilinmektedir. Burada yaln z ikisi zikredilecektir. Bunlar n her ikisi de hayatlar nn ounu Neysabur'da geirmilerdi. Ilki basite al-Ba dadi diye bilinir. Tam ismi Ebu Mansur abdu'l-Kahir ibn Tahir'dir o37 de vefat etmitir. lk frkalar zerine verdi i malmat ile iyi tatannmtr. Her frkarun hatalanm a ka gstermi tir. Ana noktalarn vaz h bir beyann veren ve dier firkalarla olan ana farklar belirten mcmel bir E'ari itikad da yazmtr. kincisi Islam tasavvufu zerine yazanlarn byklerinden biri olan Ku eyri (172) dir. Onun E'ariler aras nda bulunmas -teoloji zerine eser yazm ve herhalde konferans da vermitir- bize unu hatrlatr ki teoloji ile tasavvuf arasndaki ayrlk mbalga edilmemelidir. Zira hibir zaman kesin bir ayrlk olmamt . Seluklularn o55 de Badad'a girmeleri ve halifenin ismi hakimiyetini kabul etmeleri zerine, bunlar snni olduklar iin E'arilerin rahat edecekleri d nlebilir. Fakat aksine bir zaman gadre uradlar. Bunun sebepleri ak deildir. Fakat bu i Seluk Sultarunn veziri al-KundurVnin marifeti oldu. Bu zata sap klara kar tedbirler almas emredilmiti. Bu sapklar iller idi. Fakat Kunduri bunlara E'arileri de katt . Kendisinin Hanefi oldu u, afillere iddetli bir ekilde kar koyduu da sylenir. Bir zaman iin camilerde Cuma hutbelerinde E'arilere alenen lanet edildi, ders vermeleri, yahut va'zetmeleri menedildi. Ku eyri ve Cuwayni dahil mteaddit alimler, 103

kaplann yahut gizlenmenin daha emniyetli oldu una kanaat getirdiler. Cuwayni mrnn drt y ln Hicaz'da geirdi. Bundan dolay Imamu'l-Harameyn (iki tap nan: Mekke ve Medine'nin imam ) diye bilinme e balad. Bu, o59 la o63 arras nda cereyan etti. Birinci Seluk sultannn lm ve tahta Alpaslan' n gemesi, E'arilere tam tersine, bir ans getirdi. Yeni sultan n kuvvetli ve kabiliyetli bir veiziri vard : Nizamu'l-Mlk. Bu zat, al-Kundurrnin rakibi idi. Ayn zamanda afiiler ve E 'arilerle de te riki mesaisi vard . Fatmi propagandasnn tehlikesinden mteyakk z idi. Ve bunun tenkil tedbirleriyle nlenemiyece ini anlamt . Bu sebepten o, snni hegemonyasm fikren mdafaa iin geni sahalara yaylan bir siyaset takibetmei dnd. Bu konuda en byk vazife E 'arilere verilmi ti. Cuma gnleri onlara yap lan lanet durdurulmu ve o65 in sonuna doru Badad'da yeni bir medresenin, Nizamiyyenin inasna balanmt . Bu medresenin o67 de a lndan sonra medresenin E 'ari karakterinin stnl nden dar lm olan Badad Hanbelileri, kargaalklar douran baz huzursuzluklara mil oldular. E 'arileri desteklemekten geri kalm yan Nizamu'l-Mlk, gerginlikleri zazaltan baz msaadeler verdi. Ayn zamanda hilfetin di er nemli ehirlerinde de benzeri medreseler yapma a devam etti. Bunlardan, messir olan biri, al-Cuwaynrnin mderris ve Gazalinin talebe oldu u Neysabur'daki Nizamiyye medresesi idi. mam'l-Haremeyn al-Cuwayni, bilgin bir ileden gelmi ti. Babas o 6 civarnda bir e it fkh ve ilgili konular okulu amt . Babasnn o46 da lm zerine gen al-Cuwayni (ki Abu'l-Mall de denir), Yirmi yahut daha kk bir ya ta, henz baz konulara kendisi alrken (talebe iken) okulun idaresini eline ald . Badad'da en yksek kuvvete sahibolduktan birka y l nce Neysabur'un idaresini ele geiren Seluk hkmetinden gelen bask , onun, Neysabur'u terk edip kendini Badad'a atmas na sebeboldu. Bu, muhtemelen o54 civarnda olmutu. phesiz bu, daha nce zikredildi i vehile sap klara kar bir hareketti. Ba dad' n da seluklarn eline gemesinden sonra Cuwayni Mekke ve Mediye'ye ekildi. 1063 civar nda Neysabur'a dnebildi. Buras , Nizam'l-Mlk'n, bir Nizamiye medresesi kurduu ehirlerden biri idi. Al-Cuwayni, I o85 de vefat na kadar medresenin reisi oldu. Cuwaynrnin teolojik gr , irad yahut do ruluk rehberi2 mull bir eserin Frans zcadaki tercmesinden elveri li birden
2 Klopfer tarafndan tercme edilen rruhtasar bir akaid eseri Das Dogma des Imm al-Haramayn al-Djuwaini und ein Werk al-'Aqidat an-Nizmiyah, Cairo/Wiesbaden, 1958.

104

ekilde renilebilir. Umumiyetle onun gr, Bakillni'nin gr ne ok benzer. u kadar ki bunda mnaka alar daha dikkatli ve daha ince ele alnmtr. Ilgi duyulan gr ler ayn dr. Fakat epistemolojik balanglara daha belirli bir ilgi vard r. Bundan ba ka iaret edilecek en nemli husus da E'ari grnden Mu'tezili gr ne doru kaymadr. Bunun belirtilerinden biri, Mu'tezili Ebu Ha im'e balanan Ahval doktrininin kabuldr. Daha nemlisi de Allah'a ait harfi harfine manas n vermek mmkn olmyan antromorfik terimleri "mecazi olarak anlamak (Tevill"dir. Bylece E 'ari "El" kelimesinin Allah' n eli eklinde "Fakat mahiyeti mechul" olarak anla lmak gegerektiini ileri srd halde al-Cuwayni, cismani manamn mmkn olmadn ve kudret manas nda anlalmas lzmgeldiini iddia etti. Biografi yazanlar unu da ifade ederler ki al-Cuwayni felsefeye almt. Eserlerinde bunun izi yoksa da yle grnyor ki byk talebesi al-Gazali'yi, felsefeye al mann nemini anlamaa o sevketmiti. Maamafih sert teologlarm reddettikleri kitaplarda dahi durmadan gerei aratrmasndan sonra hayat nn sonuna doru nihayet ocuk imanna benzer bir iman kanaatine vard . Ve hayat nn btn tecrbelerinden elde etti i u neticelere davet etti: "Ya l kadnlarn dinine sarl", BBL YOGRAFYA J. Bouman, Le Confilt autour du Coran et la solution d'al-Bakillni, Amsterdam, 1959. Dikkatli bir mnaka a. W. Montgomery Watt, "Some Muslim Discussions of Anthropomorphism", Transactions of the Glasgow University Oriental Society, XIV (1953), o. R. Paret, "Der Standqunkt s in der Lehre von Koran", Studi orientalistic in onore di G. Levi cella Vida, Rome, 1956, II. 2 94 ff Imam El Haramein (Jowayni), El-Irchad, bas ve Franszcaya tercme. Yapan: J.D. Luciani, Paris, 1938 G. Vojda taraf ndan Journal Asiatic'de baz dzeltmelerle. 1938, 149-53 A.J. Arberry, The Doctrine of the Stifis, Cambridge, 935. alKalbdhi (995) nin Kitabu't-Ta'arruf'unun tercmesi. s. 1 4-74 Hanefi istikametindeki do matik grlere temas eder. 105

FASIL 13

Gazali
Gazali hem mslmanlar, hem de Avrupal ilimler tarafndan Muhammed (A.) den sonra en byk mslman olarak ileri srlm tr. Bu hkmn gerekten do ru olup olmad bilhassa Avrupal ilimler iin zerinde durulacak g bir meseledir. Zira onlar n ou iin Gazali mslman yazarlar nn en sevimlisi ve en cana yak ndr. Belki de sylenecek en emin sz, tesirinin ne kadar srd n grmek iin onun lmnden sonraki iki yz y llk sre iindeki btn dini olay dikkatlice takibedilmedike bu soruya tam uygun bir cevap verilmiyece idir O umumiyetle Gazali yahut al-Gazel diye bilinir. Fakat ta kendi zamanndan beri kelimenin Gazali mi yoksa Gazzili mi eklinde teliffuz edilece i mnakaa edilmektedir. Kat'i olmamakla beraber ilki daha ayan tercihtir. kincisini tercih edenler, babas nn fakir bir yn eirip satcs olduunu ileri srerler. (Gazzil). Fakat bunun do ruluu gtr. Zira byk teologun bir amcas yahut byk amcas da var ki o da sekin bir ilimdi. Ona da Gazali denirdi. Ekseriya Arap yazarlar tarafndan knyesiyle gsterilir. "Enu Hamid (Hamid'in Babas)" Kendi ismi Muhammed idi. Ahmed adl bir karde i vard ki bu zat mistik olarak gsterilir ve Farsa eserler yazm tr. Teolog io58 de Tus'ta (Iran'da imdiki Mehed'e yakn) dodu. lk renimini orada yapt. Tahsilinin ileri merhaleleri iin adet oldu u zre seyahate kt . lkin Hazer Denizinin Gney do u kesinde bulunan Crcan'a gitti. Sonra tahminen 077 de, yakn olan Neysabur'a hareket etti. Burada fkhi almalar yannda Cuwayni tarafndan teoloji ve felsefeye de i ina klnd. al-Cuwaynrnin io85 de lm zerine Nizaml'l-Mlk'n yan na gitti ve orda bulunan birok ilimler ara1 Bak: Margaret Smith, Al-Ghazli the Mystic, ch. 13

106

snda mehur bir mevkie sahiboldu. yle ki 1091 de henz ok gen iken Badad'daki Nizamiye medresesine profesr tayin edildi. Drt yl iin o, burada yz renci dinleyicisine ders verdi. Ayn zamanda Farabi, bni Sina felsefesini tam bir vukufla tetkik ediyordu. Bu, imdiye kadar teologlar n yapmad bir eydi. lkin filozoflarn grlerinin uzunca objektif bir zetini yazd . (Bu eser ortaa larda ltinceye evrilmi ti. Vuzuhundan dolay messir oldu). Daha sonra onlar n grlerini rten bir tenkid yazd . "Tehafut'ulFelasife" Yine bu zamanda di er birka eser de verdi. Bu a ikar baarsna ramen o, kalben hastaland . Cehennem ate i tehlikesinin kaygusuna dt. og5 Temmuzunda bu ruhi s kntlar konumasna, kendini va'zlarndan nliyen fiziki bir hal getirdi. Bu dahili ztraptan birka ay sonra o95 Kasmnda Badad' terk etti, Haccetmek maksadiyle Mekke'ye gidecekti fakat bir hukuku, kelmc ve niversite profesrl kariyerinden ayrlp bir sufi olarak tam Allah'a hizmet etmek amaciyle gidecekti. Onun bu de iiklii soruturulmakta ve onun bu byk de imesine eitli maddi sebepler ileri srlmektedir. Ama bunlarn hibiri yeter sebep grnmyor. Fakat o95 ubatnda Badad'da tannm olan yeni Seluk Hkmdar Barkiyarug ile fena mnasebetleri, onun karar nda bir mil olabilir. Daha derin bir sebeb de ulema aras ndaki meslektalarnn ounun (fakihler ve di er alimler) ihtiraslarndan nefret edi i idi. Belki de kariyerini terk edi inin ba amili, hissettii manevi bir hayat ya amasnn, bu haset ierisinde imkansz oluu idi. Nisbeten kasaba merkezinden ba ehrin bu sofistik muhitine gelen hakiki dindar bir adam iin bu, tabii bir reaksiyon olabilir. Badad'dan ilkin am'a gitti. Onun bir a klamasn yanl anlama, hem eski, hem yeni alimleri onun, mteakip on yln Suriye ile Hicaz aras nda geirdiini dnmee sevketmitir. Halbuki btn muteber kaynaklar daha dikkatli bir tetkik, bunun byle olmad n ve onun dnyadan ekilme y llar olan on ylnn daha ziyade aada gsterildii vehile sarfedildi ini aka gstermektedir.' Ba dad'dan ayrlr ayrlmaz hemen Hac'ca gitti. Ertesi y ln yani og6 nn Kasm ve Aralna rasthyan Hac mevsimine kadar bekledi. Mekke'yi ziyaretinden ya nce veya sonra Kuds ve Hebron'u ziyaret etti. Fakat hazan sylendii gibi hibir zaman Msr'a gitmedi. Hac'dan hemen snora
2 Bak: F. Jabre, "La Biographie et l'oeuvre de Ghazali reconsiderees..."Wangel,s de l'Institut Domicicain d'Etudes Orientales du Caire, 1954, 73-102, M.Bouyges, Essais de chronologie des oeuvres de al-Ghazali, Beirut, 1959.

107

Irak'a dnd. nk 1097 Haziran nda Badad'da grlm t. Burada bir mddet kald ktan sonra birka ay, yahut belki de bir y l geince kendi do um yeri olan Tus'a dnd. Orada bir zhd ve tasavvuf hayat yaad. Etrafnda bir talebe cemiyeti topland . Bunlar onun amellerini taklidettiler ve kendisinden ders ald lar. o4 yl sonunda Seluk hkmdarl nda baka bir deiiklik oldu. Vezirlik makam Nizam'l-Mlk'n bir o lunun eline geti ki bu zat, Gazali'ye Neysabur'daki ilmi konferansa, muhtemelen Nizamiye medresesine dnmesi iin bask yapt . Onun hakkndaki mlhazalardan biri, Muhammed (A.)in her as r banda kendi dininin bir mceddidi gelecei yolundaki bir Hadisi idi. imdi mslmanlar, beinci slam asrmn aylarna yaklamakta idiler ve birok arkada lar onun, mteakip asrn tayin edilmi mceddidi olduunu ileri srdler. Bylece o, o6 Temmuzunda Neysabur'a gitti (499 H.) ve orada nihayet yl kalabildi. Sonunda hastal ndan, yahut bilmedi imiz baka bir sebebpten dolay Tus'a dnd ve de orada vefat etti. Gazali'nin hayat hakknda maltmatmzn ou, daha ziyade onun bize brakt al-Munkizu mina'd-Daral (Sap klktan kurtar c) diye tercme edilebilecek olan kendi hal tercmesine istinadeder. Bu, evvel emirde fikri bir mdafaa eseridir. Bu yzden hayat tarihi sradan ziyade ematik olarak yaz lmtr. O gere i aramaa kt. Ve kendi gnnde gere i aryanlarn drt zmresini: kelmc lan, filozoflan, smailileri ve sufileri yoklad . te tarihi s ra bakmndan pheli olan da bu safhadr. Maamafih zamannn dnce sistemine yardm eder dncesiyle (s rada bir deiiklikle beraber) bunun takibedilmesi uygundur. Gazali'nin felsefe al mas, sonradan yazm olduu btn eserlere tesir etmi tir. Ve Hakikaten slam teolojisi yolunda ondan sonra gelenlerin hepsine etkisi olmu tur. Nasl ki al-E 'ari Mu'tezile ve Hanbeliye gslerini mezcederek ilk Yunan tesir dalgas n nledi ise, felsefe ve teolojiyi mezcetmek suretiyle Gazali de bni Sina'da zirveye ulaan felsefi cereyan n ikinci dalgasn yendi. Maamafih onun davran basite menfi (bir davran ) olmaktan uzakt . Bir yandan Tehafutu'l-Felasifesinde Yeni Efltunculu a kuvvetle kar koydu ve bundan sonra artk slam dnyasnda ayan dikkat hibir filozof kmad ( bni Sina o37 de lm olmakla beraber felsefe belki de Gazali'nin o95 de eserini yazmas ndan nce baka sebeblerden do108

lay inhitata yz tutmu tu). 3 Aristo mantna hayranl dolaysiyle bu sahada ok derinlere varm ve bu konuda mteaddit eserler yazarak onu dier mtekellim ve fakihlere tan tmt. yle fakihler ki onlara gre filozoflar n kitaplar anlalamaz idiler, yahut teknik bak mndan g idiler. Tpk E'ari'nin ana snni akidesini Mu'tezile metodlariyle savunduu gibi Gazali de bu akideleri Efltuncu (Aristoyu da iine alan) stn metotla ve bni Sina ve dierlerinden rendii fikirlerle savundu. Bu de iiklik dolaysyledir ki bni Haldun onu, "Modernlerin usulne" gre yazan ilk teolog (mtekellim) olarak gsterir. Gazali'nin teolojiye yard m , felsefi metodlar getirmenin dnda nemli deildir. The Golden Mean in Blief ( amanda altun Ma'na) adl bir eser vermi tir. Bu eser k sa olmas na ramen al-Cuwayni'nin al-irad- ayarndadr. Kyasn mahiyet ve ehemmiyetine temas eden bir mukaddime vard r. Dier mnakaalar da kyas eklinde verilir. Dier taraftan bununla el-Cuwayni'nin eseri aras ndaki farklar, alCuwayni ile al-Bakillni aras ndaki farklara gre azd r. Gazali sufilie yneldikten sonra teolojiyi ihmal etmemi olsayd, kelma daha byk yardmlar yapm olurdu. nk onun tasavvufa meylettikten sonra kelmdan tamamiyle ayr lm olduu sylenir. Gerek udur ki o kelmn kusurlar n biliyordu. Biliyordu ki cennete giren kimse kelm yoliyle de il, srf ahlki hidayetin tasavvufi hayat m yaamak ve Allah'a yakla mak suretiyle gider. Kelm da yine iman iin lzumlu bir korunma vas tas olarak kald . Golden Mean'in tasavvufa dnnden sonraya kadar tamamlanmad mmknd. Onun byk eseri The Revival of the Religious Sciences ( hyau Din), bellenmesi lz mgelen akideyi ve genel snni akidesinin bir beyann ihtiva eder. hya'nn The Forty (al-Arba'un) diye me hur bir zetinde o, The Golden Mean'in, ayn cinsten eserlerin en iyisi olduunu syler. Nihayet 1959 dan beri limlerce bilinmektedir ki o, lmnden biraz nce The Restraining of the Commonalty from the Science of Theology ( lcamu'l-Awam an ilmil-Kelm) adl makalesini bitirdi. Bu makaledeki kelm gr de yine E'ari'dir. Bylece o, hibir zaman bir E 'ari mtekellimi olmaktan geri durmam 3 Mmkn bir istisna Abhari (1265) dir. Fakat hakk nda ok az ey bilinir. Bak: El' GAL, I, 608; GALS, I, 839. Bu zat felsefe zerine kitaplar yazm tr. Bunlar ok erh edildii iin nemli metinlerdir. Bu gsterir ki bu eserler orijinal eserler olmaktan ziyade baka eserlerden yap lm zetlerdir ve mtekellimlerin ihtiyalar na gre adapte edilmi lerdir.

109

tr. Kelmn ilkin dndnden daha az nemi olduu kanaatine varm olmasna ramen. Onun smaililie almas, belki de felsefe ve kelm al masndan tamamen farkl idi. Ondan ok ey renmek isteyip istemedi i phelidir. Maamafih Fahmi propagandas nn tehdidi asndan baklacak olursa Abbasi halifesi tarafndan (ki bunun durumu Seluk sultanlarnnkinden daha ok tehdidedilmi ti) kendisine bu propagandann fikri yahut kelmi bir tenkidini yazmas rica edilmiti. Gazali bunu o94 ubatnda yapm olmaldr. Onun Badad'dan ayrl o95 de olmutu.Ayn zamanda O, (ismaililerin) zel gr leri zerinde de bir iki kk kitap yazd . Bunlarn ne derece tesirli oldu unu sylemek gtr. Ama smaililii yenmek iin yard m ettiklerinde phe yoktur. ogo da dalk blgelerde ba ar ile balyan ihtill, ehir ve kasaba elde edemedi. Bu arada o94 deki ba kaldrmalar, Fatmi hkmetiyle olan ba lar krd. (Gazali umumiyetle smailileri Ta'limiyye ve Batniyye gibi isimlerle gsterir.) Gazali hayati inkiafinda felsefeyi ve smaililii inceledikten sonra tasavvufi al malarna baladn sylerse de ok daha erken bir adan beri tasavvufla temas halinde idi. Babas nn lm zerine o ve kardei, babasnn arkada olan sufi bir zat n muhafazasna tevdi edildiler. Neysabur'daki talebelik gnleri s rasnda bir profesr (muhtemelen fikh mderrisi) olan Farmedi ( o84)nin tesiri altnda kalmt. Bu zat, oradaki sufilerin lideri idi. O s rada kendisi tasavvufla hem nazarl, hem de ameli ynden biraz a inalk kesbetmi grnmektedir. Fakat sonradan tasavvuftan kelm ve felsefeye dnm tr. i 095 deki ruhi sarsnt zerine tekrar tasavvufa dnd fakat abucak anlad ki tasavvufu yalnz nazari renmek kfi de ildi. Tatbik etmek lz md. te bu d nce iledir ki Ba dad'daki makamru terk etti ve servetini de datt. z bir eser olan Bidayetu'l-Hidaye'den esas hayat hakknda ksa bir fikir edinilebilir. Bu hayat bir nevi manast r hayat idi. Tus'ta etrafna toplad talebe kua ile bir manast r cemiyeti te kil etmiti. Amel zerine temellendirdi i mes'ud hayat gr , " hyau Ulmi'd-Din" The Revival of the Religious Science" eserinde tasvir edilir Bu eser, Arapada drt byk cilt tutan k rk "kitap" tan mteekkil bir eserdir. Bunun birok kitaplar Avrupa dillerine tercme edilmektedir. Gazalinin olgunluu, tasavvufi ameline (prati ine) bal bulunduundan dolay, onun slm dncesinin gelimesindeki yerini aratrrken bu hususun takdirine almak mhimdir. Gazali'den
110

nce ulema ile sufiler aras nda bir uurumun bulundu u sylenemez. Baz sufiler amelsiz idiler, ama hepsi de il. al-Ku eyri ileri gelen bir sufi olduu gibi ulemadan bir zat idi de. Hanbeliler aras nda da sufiler vard. Ulemadan baz lar amelsizliinden (zndklndan) dolay 922 de idam edilen mutasavvf al-Hallc' muhafazakr olarak yani ehl-i Snnetten kabule yana yorlard . Bu gsteriyor ki sufi cereyan ile ana snni ksm birbirine yaknd . Bununla beraber Gazali'nin baars yksek derecede bir terkip yapmas idi. Onun seleflerinden ou iin tasavvuf, er'i amellerin kalkt yerde balar. Gazali'nin eserinin o u herkese farz olan eri amellerin deruni manalar n gstermee matuftur (ki bu deruni manaya "sufistik" denilebilir). Gerek tasavvufi hayat, btn bu vazifelere sadakat ve imanla riayet etmekti. Sadece bu esas zerinde yryen bir kimse sufili e mahsus saha olan daha yksek tasavvufi derecelere ykselebilirdi. ahsi tecrbesi sayesinde yazabilmi ti. Bu, aka gsterdi ki bu deruni szler z ndklk getirmez, bunlar eriate sadakatle riayetle terkibedilebilir. Bu bakmlardan Gazali kelma do rudan doruya bir yardm yapmyordu. Seri vazifelerle, Kelmi formllerle ifade dilen inanc n insanla olan mnasebetinin, sadece bir d mnasebetten ibaret olmayp onun hayatnn derinliklerine kadar nfuz edebilen bir mnasebet olduunu gsterdi. Muhakkak ki bu, kelm soldurmadan, dinin gerek hayati vehesine yard m etti. Gazali ayn zamanda mistik tecrbelerin mahiyeti hakk nda ve bunlarn, Peygabmberin vahiy tecrbesiyle olan mnasebeti hakk ndaki nazariye zerinde de fikir yrtt. -Mesela Mikatul-Anwar adl eserinde. Fakat onun nazariyeleri sonraki mtekellimler tarafindan izlenmedi ve hibir suretle messir olmu grnmyor. Bu tetkikte Gazali hakk nda ileri srlen maltimat, zerinde ihtilaf edilen bir gr n doruluunu kabule gtrmektedir. Yak n almalar, lcamu'l-Awam an lmi'-lKelm' n salhiyetli ne ri gsteriyor ki alimlerin fikri bu gr kabule doru geliiyor. glklerin mihrak udur: Gazalrye atfedilen birok eserler var. Bunlar n mevsukiyeti aratrlmaktadr. Bir ikisinin, Gazaalrnin asnndan sonra yazld aikardr. Birkagnn mevsukiyeti hakk nda da gnaz Goldziher, Duncan Black Macdonald, Miguel Asin Palacios ve di erleri tarafindan pheler izhar edilmitir. Bu eserlerin o u, snni kellmma pek aykr olan mistik nazariyeler ihtiva eder. Bunlardan birinde yahut ikisinde Yeni Efltuncu doktrinlerin kabul vard r ki Gazali bunu Tehafutu'l-Felasifesinde sarahaten reddetmi ti. Bu eserlerin

s hhatini kabul edenler bu yzden onun hayat nda kendini tasavvufun mfrit ekillerine kapt rp hem erI amellerden, hem de snni domas ndan tamamen ayr lan bir devir grrler. Bununla beraber genel teolojik gr bakmndan tamamen snni olan lcamu'l-Awam an ilmi'l-lKelm' n tam hatas z olarak tarihini tesbit etmek suretiyle sonraki mfrit tasavvufi devir geirdi i gr mdafaa edilemez olmaktad r. Yaz labilmi olan pheli eserlere bakarak onun hayat hakknda baka bir nokta bulmak g oldu undan dolay, bu eserlerin pheli karakterlerini kabul etmek kuvvetli bir gr haline gelmektedir. slm dnyas nda ya bir adam lekelemek, yahut ekseriya sap k doktrinleri kendisinden phe edilmiyen bir otoriteye atfetmek sretiyle onlara reva kazand rmak halleri ok grlm tr. B BL YOGRAFYA Margaret Smith, Al-Ghazl, the Mystic, London, 1944.. Gazalinin hayat hakknda, Ingilizcede ba ka yerde bulunm yan materyeller ihtiva eder. A. J. Wensinck, La pensee de Ghazzl,, Paris, 1940, esas olarak bir materyal kolleksiyonudur. Bu ve nceki eser, mavsukiyeti pheli olan eserleri kullanma a msaade eder. W. Montgomery Watt, Muslim Intellectual the Strugle and Achievement of al-Ghazl, (bas lacak). Onun hayat ve d ncesiyle kendi annki arasnda mnasebet kurma te ebbsleri. Maurice Bouyges, Essai de chronologie des ceuvres de al-Ghazl,, M. Allard tarafndan tab' yaplm ve bugnk dilimize adapte edilmitir. Beirut, 1959 Bir y n bibliografik ma'ltmat ihtiva etti i gibi mnakaalar ve mevsukiyet meselelerini de iine al r. Bu son eser Montgomery Watt' n makalalerinde mnaka a edilir. (A. Forgery in al-Ghazali's Mishkat (Gazali'nin Miktnda bir kalpazanl k). Journal of the Royal Asiatic Society, 1949, 5-22; 1922; 1952, 24-45 J. Obermann, Der philosophische und religise Subjektivismus Ghazalls, Vienna, 1921. Balca hya'ya dayanan faydal tetkiklerdir. Fakat neticelerde a r derecede felsefi ncel fikirlere istinadeder. F. Jabre, La Notion de Certitude selon Ghazali, Paris, 1958; La Notion de la Marifa chez Ghazali, Beirut, 1958. Bu da faydal tetkiklerden ibarettir ama yine pheli ya da hatal pein fikirler var.

112

G.H. Bousquet, etc. Ihya 'Oulotim ed-Din ou Vivification des sciences de la foi, Paris, 1955. hyau Ulmi'd-Din'in Frans zca tahlili. K rk kitaptan biro u imdi Avrupa dillerine tercme edilmektedir. W. Montgomery Watt, The Faith and Practice of al-Ghazali, Hidaye'sinin tercmeleri. S.A. Karaal, Al-Ghazall's Tahafut al-Falasifah (filosoflarn birbirini tumyan bo szleri), Lahore, 1958. Gzel bir tercme. Bu eserin byk bir ksm S.van den Bergh tarafindan da tercme edilmi tir. Bu tercme, bnu Rd tarafindan yap lan Reddiyesi iindedir. (Bak: Bibliografya, fas l 15) M. Asn Palacios, El justo medio en la creenica, Madrid, 1929. The Golden Mean in Blief (imanda Altun Mana)in spanyolca tercmesi. I. Goldziher, Streitschrift des Gazal gegen die Bt nijja-Sekte, Leiden, 1916. Mukaddime ve ismaililere kar bir eserin zeti ve k saltlm tab' . W.H.T. Gairdner, Mishkt al-Anwr ("The Niche for Lights"), London, 1924. Bir mukaddime ile beraber tercme.

113

FASIL i4 oo - 125o Arasnda Snni Kelm


al-Gazali'yi hemen takibeden devirde parl yan gne ndan koyu karanla doru bir gei zaman vardr. Abbsi hilfetinin hkm srd blgede sonraki devrilerde bni Teymiyye (1328) nin ve Muhammed Abduh (195) in tetkikleri d nda bir mtefekkir mahsul olan mufassal bir eser yaz lmamtr. Brockelmann' n kitabnda binlerce eserin ismi mevcuttur. Fakat bat l bilginler, bunlarn ancak bir avu kadar n iliyebilmilerdir O da gelii gzel. Fakat yayan mslman meellifler bu kadarn da yapmamlardr. Bu yzden a adakiler ondokuzuncu as r bandaki Afrika haritas na benzer. Bal bana teoloji tarihine aidolmamakla beraber on ikinci asrda yahut on nc as r balarnda yeni bir dini geli menin olduuna burada dikkati ekmek de yerindedir. Bu, umumiyetle dervi tarikatleri, yahut dervi karde likleri (ihvan) denen eydir. Bu tamamen yeni bir ey deildi. 800 tarihinden sonra bir kurala gre m terek bir hayat ya yan insanlar n izleri var bunda. Gazali'ye tesir eden Farmedi (1084)) nin baz tarikat evfsafn tayan sufiler grupunnun ba olduu sanlmaktadr. Gazali'nin kendisi de yukar da iaret edildii vehile manast r okuluna benzer bir okul kurmu tu. Onnc asrda daha nceleri Farmedi ile kurulan ve sonra Ahmed al-Gazali tarafndan idare edilen tarikat, nceki sufi gruplar nn hepsinden daha belirli, daha byk ve daha srekli olma a balamt. Dier tarikatler de bunlar takibetti. Nihayet tarikatler slam dini hayatnda nemli bir safha ald . On dokuzuncu asra yak n bir zamana kadar birok yerlerde byk sayda toplu halk tarikatlere ba lanmt . Fakat sadk ye olmaktan ziyade birlikler olarak bunlar benimsediler. Tarikat n yini ki zikir denilir, onlar iin eriatin ekli namaz ndan daha ok ey ifade

114

etmiti. goo den itibaren tarikatlerin tesiri baz memleketlerde azalmaa balad . Bu, ksmen onlarn tufeyliliinden, ksmen de ba ka sebeblerden ileri geliyordu. Bir tarikatin inhitat devrine ait bir tasvir, Taha Hseyin'in An Egyptian Childhood (Bir M srl'nn ocukluu) unda bulunabilir. Din tarihileri iin bu hadise, birok nemli meseleler ortaya karr. Gazali bu yeni gelimee herhangi direkt bir yard m yapt m, yoksa o, ayn istikametteki temayllerin ak mnda giden sadece bir p m idi? Tarikatlerin ekli namaza kar asl davranlar ne idi? Halk ne zaman namazlara zikirden daha az itibar etme e balad ? Bu deiikliin nemli bir sebebi var miydi? Bu son soru ayn zamanda kelmla da ilgilidir. Zira grlece i zere kelma geni deiiklikler gelmitir. Kelmdaki bu de iikliklerin iraret edilenlerle ilgili olup olmadklar ve eer byle ise ilgili ba larn neler oldu u mhimdir. Bylece kelam tarihi derinle tike unu ifade eder ki ilk tarikatler ana snni akidesini muhafaza etmelerine ra men muahher olanlardan baz lar sapk akideler benimsemitir. Maamafih bu noktalar zentili bir kelmda gsterilmi deildir. Ve tarikatler mtekellimlerle ciddi bir mnaka aya girmemi, yahut herhangi bir suretle fikri sahada onlarn yerini elde etme e gayret sarfetmemi tir. Tekrar E'ari teolojisine dneresek, Gazali'nin felsefi tetkiklerinin neticesi hemen belli olur. Bir buuk as r esnas nda yalnz iki nemli ahsn ismi var: Bunlarn her ikisi de istekli olarak felsefeye dalan mhim ahsiyetlerdir. Birincisi Sehristani ki ismini Iran' n dou ksmnda kk bir kasabadan al r. Orada do mutu. (1076 da yahut o86 da.) renimini Neysabur'da ve blgenin di er yerlerinde yapmt. i 116 da Mekke'ye Hacca gitti. Seyahati sayesinde Ba dad'daki Nizamiye medresesinde mrnn y ln va'z ve nasihat vererek geirmek firsat n buldu. Fakat hayat nn geri kalan ksmn 1153 de lmne kadar do um yerinde geirdi. Kendisi hem ismaililik hayranl ve hem de filozoflar tutmakla ittiham edilmi ti. Onun felsefeye olan byk ilgisi eserlerinden bellidir. Belki de ismaililik thmeti, onun btn eserlerinin, Tirmiz'deki bir efendi ad na, Nakibu'l-E ref yahut alevilerin ba kan adna yazlm olmasndan ileri gelmi tir. Sehristani al-Firak yazarlar nn en nemlisi olarak zikredilir. Fakat o ayn zamanda bir felsefi-kelmc dr. ki eseri elde edilebilir. Basan ve zetle Ingilizceye tercme eden Alfred Guillaume tarafindan isimlendirilen Summa Philosopiae (zet 1 Ritter, Der Islam, XVIII (1929), 48-50.
115

felsefe) si ve e itli noktalarda bni Sinay tenkideden kk bir eseri. Birincisi felsefenin kelm nasl istil etti ine ak bir delildir. Mevzularn tertibi hemen hemen al-Cuwayn.i ve Gazali'nin ayn mahiyetteki eserleriyle ayn dr. Fakat yaz l metodu de itirilmitir. Eski islm kelmclar aras nda fikirleri tenkidedilip reddedilenler, ya genellikle filozoflar veya bizzat bni Sina'd r. Mnakaalar da yeni felsefi gr ler ve mant ki metotlar iinde takdim edilir. Gerekten eski yazarlarn grleri, yeni kanaatlerin stlhlar iinde o derece reforme edilmilerdir ki yazarlar n kendileri mevcudolsalard kendi fikir mahsullerini tahmin etmekte glk ekerlerdi. Dier zat da Fahru'd-Din ar-Razi (1149-1209), Rey ( imdiki Tahran' n yannda) de bir fakihin ve vaizin o lu idi. Bir afii teolo u olarak yeti tirilmiti. Ayn zamanda felsefeye ve Yunan ilimlerine de geni vukufu vard . htisas nn ilk zamanlarnda Aral denizinin hemen gneyinde Ortaasya blgesi Harizm'e gitti. Maksad bu kk kede hl hkm sren Mu'tezile kelm na kar koymak (onunla mcadele etmek) idi. Fakat hemen Buhara ve Semerkand'e ekilmek zorunda kald . Daha sonra Gazne ve Pencap'ta bulunmu tur. Sonunda Herat ( imdiki Afganistan) da yerle ti. Burada kendisi iin bir medrese yahut bir kollej ina edildi. Hayatnn bu son devrinde Ghorid sultan nn himayesi ve ayaklanan Harizm ahlar soyunun himayesi alt nda idi. Buna ra men onun Kerrmi d manlar taraf ndan zehirlenerek ldrld sylenir. nsan onun mull kelmi eseri Muhassal'a bakt zaman, kelma temel olarak felsefenin geli en nemiyle kar lar.Eser hemen hemen eit derecede drt k sma blnmtr. Bunlardan birincisi mantki ve epistemologic (bilgi nazariyesi) mukaddimelere temas eder. kincisi bilginin objelerinin mahiyetine dokunur. (Varlk, vcup, imkn, vs.) Ancak kitab n ortalarna doru nc ksmda Allah doktrinine gelir. Drdnc k sm, peygamberlie, eschatology (hiret hayatiyle u raan ilim) e ve benzeri konulara tahsis edilmi tir. Bu, onun ilgi duydu u eylerin dengesini gsterir. Geri bu, onun tamamen bir filozof oldu u anlamna gelmez. Onun Mu'tezileye kar mnakaalar da unutulmamal dr. Bunlarn yannda o, Harizm'de Kur'an zerine byk bir tefsir yazd ki bir taraftan metnin tefsiri iinde felsefi fikirlerini ileri srerken di er taraftan birok yetlerin Zamah ri (1144) tefsirinde oldu u gibi Mu'tezilenin keyfi tevillerini rtmee al t. Filhakika do matik filozof olmas na ramen Razi domatik konularda Gazali'den daha ortodoks (muhafazakr) 116

ve serbest fikre daha az taraftard r. Mesela kelmc lar tarafndan ok mnakaa edilen bir Hadis vard r ki onda Muhammed (A.) : "Allah Adem'i kendi suretinde yaratt ." demitir. Baz mtekellimler kendi zamirinin Allah' gstermesine engel olmak iin ustal klara bavurmulardr. Hanbeliler ekseriya bunu "mahiyeti mechul, nas l olduu bilinmeksizin" eklinde kabul ettiler. Gazali bunu kabule ve aklamaa koyuldu. Fakat Razi "his : kendi" zamirinin Allah'a raci olmayp tamamen Adern'e raci oldu unu gsterdi. z Bu, felsefe ile muhafazakarl bada trmann almetidir.

Bu devir esnas nda teolojik faaliyetin Habneliler ve Matridiler arasnda da devam etti i anlalmaktad r. Fakat kelam s rf bir akaidden ayr olarak mtalaa edilmemi tir. te sonradan me hur olup sk sk zerinde bu zamana kadar yorum yap lan Necmu'd-Din mer enNesefi (1068-1142) nin iman makaleleri bu devrin mahsuldr. 3 nn byk k smn Semerkand iinde ve dolaylar ndaMelif,hayt geirdi. Buna ra men Mekke'ye gidip Hac da etti. Kendisi sadece bir mtekelli n olarak de il, fakat bir fakih ve muhaddis olarak da itibar grm tr. Yine bu zaman civar nda Fergana'da al-U i ( 73) diye tannan bir alim yaad . Bu zat, altm alt satrdan ibaret manzum bir akaid kitab telif etmekle yadedilir. Bu kitap da sonradan ok erhedilmitir. Bylece biz, art k, E'ari'ninkilerle mukayese edilebilecek kelmi bir eser gremiyoruz. Sadece kelmi geli menin dier yzn gsteren bu akaid kitaplar n gryoruz.
Keza dier kelam okullar n n da (kaliteli eser verdikleri) pek bilinmemektedir. Hanbeliler Ba dad'da kuvvetli ve faal idiler. Fakat Gazali, gnnde onlar nisbeten zay f gsterir. Bylece di er bir yerde pek Hanbelilerin bulunmad tahmini kuvvetlenir. Onlar hakk nda yeni bir bilgi kayna elde edilebilmitir. Burada onlar n baz dahili ihtilaflar etraflca tetkik edilmektedir. Parlak gen adamlar ndan biri olan bni Akil (i i 19) bir zaman Mu'tezile gr ne kaptrlmt . Bu yzden arkada larndan birounun nefretine maruz kald . Hanbeliler aras nda di er enteresan olay da udur: Onlardan biri olan Abdulkadir al-Cilni yahut al-Cili (i 167) tasavvufa alka duy2 Bu Hadisin manalar Montgomery Watt tarafndan "Created in his Image" adl makalede mnakaa edilmi tir, Transactions of the Glasgow University Oriental Society, XVIII (1962), 38-49. 3 D.B. Macdonald tarafndan tercme edilmi tir, Development, 308-15. 4 George Makdisi, "Nouveaux Details sur l'affaire d'ibn 'Aqi1", M6anges Louis Massignon, am, 1957, 91-126. Bak: Bulletin of the School of Oriental and African Studies, XVIII (1956), 9-41, 239-60; XIX (1957), 13-48, 281-303, 426-43.

117

du ve ilk tarikatlerden biri olan Kadiriyye tarikatinin ba kurucusu


oldu. Kerrmiyye ve Mu'tezilenin Fahru'd-Din ar-Razi ile mnasebette olduklar zikredilmektedir. Razrnin Afganistan'da birok Kerramryi hidayete sevketti i de sylenir. Belki de Gaznevi hanedan mn dmesiyle mahalli vaziyette nemli bir de iiklik olmutur. Bu devrin Mu'tezilesi de esrarengiz kalmaktad r. Onlar Harizm'de bilinmiyen birtakm sebeplerden dolay mehur olmulardr. (Harizm ayn zamanda Mu'tezili Kur'an mfessiri Zemah errnin de memleketidir). Ciylnrnin, Ba dad'da bir Mu'teziliyi ziyaret etti i sylenir. Akide bakmndan ayplanmalarna ramen imdi onlara ana snni akidesini biraz mihveri dnda anlayp benimsiyenler nazariyle baklabilir. Onlarn E'arilerle olan ayr lklar, Matridilerle olanuakin.den biraz daha fazlad r. Bu, Zemah errnin tefsirinin, her trl fikre mensup eitli alimler arasnda hemen nasl geni bir kabul grd n aklamaa hizmet eder. Onun filolojik meziyetleri, sap k fikirleri gibi tehlikeli grlmemi tir. B BL YOGRAFYA A. Guillaume, The Summa Philosophiae of al-Shahrastad, Kitb Nihayatu'l-Iqdm, bas ve tercme. London, '934 Paul Kraus, "The Controversies of Fakhral-din Rzi, Islamic Culture, XII (1938), 131-53 (Keza Frans zca olarak Bulletin de l'Institut d'Egypte, XIX (1937), 187-214). I. Goldziher, "Aus der Theologie des Fachr al-Din Rzi", Der Islam, III (1912) 213-47. Onun Hadisler zerindeki gr ne ve peygamberliin masumiyetini desteklemesine temas eder. Harizm Mu'tezilesi hakk nda tafsilt verir.

118

FASIL

slam Bat Dnyasnda Kelm ve Felsefe


slam Bat Dnyas, slam spanyas ve Kuzey Afrikas n gstermek bakmndan Arap Maribi terimine muvazi olan elveri li bir terimdir. Btn bu blge, eski eriki olan spanya ile bir birlik meynana getirmee alt.. Sekizinci asr banda fethinden beri bu blge, am Emevi halifeli inin hkm altnda idi. 75o de Emevilerin d mesi zerine Abbasiler henz kendi hkmranl klarn Ispanya'da yerle tirme e firsat bulamadan bir gen Emevi prensi, orada iktidar ele geirme e muvaffak oldu. Bu yeni mstakil devlet t000 tarihine kadar srd ve zaman zaman Kuzey Afrika zerinde de bir miktar kontrol sahibi oldu. Paralanmas zerine e itli blgelerde yine mslman ellerde mahalli soylar kuruldu. Sonra o85 ve ogo aras Kuzey Afrika'dan Berberi soyu olan Murab tlar btn slam spanya'y kendi kontrolleri alt na aldlar. 1147 de onlar da buras n bir baka Berberi soyu olan Muvahhidlere verdiler ki bunlar n idaresi 1225 e kadar srd. Bundan sonra h rstiyan devletler tarafndan tekrar geri alma sr'atli bir seyir takibetti. spanya Islam kltrnn Bat ya tesirinde nemli bir yer tuttuundan. ve Afrika slam spanyas , spanya Tarihinin bir paras olduundan dolay Avrupal aratrclar en ok dikkatlerini slam tetkiklerinin bu sahas na hasretmilerdir. Fakat dikkatlerinden o u siyasi tarihe, bunun kaynaklar nn kolleksiyonuna ve bunlarn tenkidine hasredilmitir. Eer yazarlar yahut d nrleri tetkik etselerdi onlar, btn kltrel evrelerinden nisbeten ayr olarak mtalaa edilmi olurdu. Bylece cevaptan uzak birok meseleler kalmaktad r. slam spanyas kltr, birok bak mlardan slam dnyas kltrnn bir devamdr. Siyasi ayrla ramen spanya alimleri iin, Islamn ana fikir merkezlerine, ta Ba dad'a kadar seyahat etmek mmknd. Birok-

119

lan da byle yaptlar. Bazan da do udan alimler gelip Ispanya'da yerletiler. slam Hmanistik ve dini tetkiklerinin ilerlemesinde yardmlamalar yaplmt . Parlak devirlerinde spanya slam kltr, Badadnki gibi bir hrete sahipti. Hatt onun lay k grleri birok hrstiyanlar-ki Mozarablar diye bilinirler- kendine cezbetti. Ve Arapa lehine ltinceden ayr lma& onlar ikna etti. Nisbeten vahi bir hayat yayan Avrupadan seyahat edenler iin buras nn ok medeni olduu muhakkak idi. Gerek bir ruhi hayatiyet var miydi, yahut Islam dini sadece layik hayat yolunun bir iskeleti miydi? slam umumi kltr ekillerini spanya mslmanlannn zel durumuna uydurma teebbs var miydi? Arap olmyan mslmanlarn -gerek iberi, gerek Berber olsun- Islam kltrnn geleneksel ekilleri zerinde baz tesirleri oldu mu? Bunlar ve bunlara benzer sorular cevaplandrlmad mddete slam spanyas' nn fikri hayatnda kelam ve felsefenin yeri hakk nda kesin bir mal0mat verme e imkn yoktur. Ve bu yzden aadakiler de ilkel bir ynelmeden ba ka bir ey olamaz. spanya balangta eriat ve dier dini konularda am' takibetti. Fakat zamanla Maliki mezhebi hakim olma a balad. Maliki mezhebinin hakim olmas bir tesadf eseri mi yoksa Maliki mezhebinin Endls halknn tabiatine uyan baz cazip taraflar var da onun iin mi oraya hakim oldu u hususu a ka bilinmiyor. (Endls, btn mslman Ispanya'nn Arapa addr). Douda Maliki fikh ile E'ari kelm arasnda baz mnasebetler bulunmas na ramen, batda Muvahhidlerin gelmesinden nce E 'ariliin izi ok azdr. span'ya'nn ilk dikkate deer mtekellimi bni Hazm (993-164) idi ki bu zat, orta a larda Abenhazam diye tannmtr. O, eski bir spanyol ailesinden gelmi tir. Babas Emevilerin veziri idi. Kendisi de on birinci asrm firtmali ilk eyre inde mahalli idarelerin alt nda eitli idari ve askeri mevkiler i gal etti. Fakat yava yava siyasi hayattan ekilip kendini tamamen ilmi tetkike verdi. Maliki hocalar n murakebesi alt nda yetitirilmiti. Ama bu mezhebi tatminkr bulmad . Bir zaman iin afii mezhebini taklidettikten sonra kendi ruh evini kk zahiri mezhebi iinde buldu. Zahiriyye mezhebinin esas prensibi u idi: Kur'an ve Hadisin manalar lafizlarnda aranmaladr. Zahir (d yahut edebi) mana batna (ie) muhaliftir. Bu gr n zel mmessileri bunu sadece er'i meselelere tatbik etmi ler, Kelmda e itli farkl grler benimsemilerdi. Fakat bni Hazm imdi Zahiriyye prensibini akide ko120

nular na da tatbik etmek ve bylece fik h ile kelm bir tek fikri at altnda birletirmek istedi. Roger Arnaldez tarafindan bni Hazm zerinde yakn zamanlarda yap lan dikkatli bir aratrmada da gsterildii vehile gramer de bu muhtevaya dahildi. Bunun ba lca gayesi, btn insan hayatm sadece objektif ilahi vahye dayand rmak ve sbjektif olan her eyi darda brakmak olduu sylenebilir. Bu mslman hayatnda derin kkler salan dini bir sezginin zentili tetkiki idi. Sezgi ki geleneksel gr te yle ifadesini bulmu tur. Kur'an'a Muhammed (A.) in ahsi tesiri hi olmamtr. Kur'an ona bir melek vastasiyle Allah'tan gelmi tir. Bu hads (yani kesin ilim) ve bni hazm'n btn davran mslman ibadetinin bir dnm noktas olan harekete ok yak ndr. Namazlarda insan n Allah' n kudreti kar snda aczini ifade eden secde hareketi, yahut aln yere koymak. Bundan dolaydr ki Muakkipleri olmad halde bni Hazm' n Bat islam dnyasnda nemli tesirinin olmas alacak ey deildir. Onun teolojik fikirleri Zahiriyye fakihleri tarafndan adapte edilmedi i iin fikhi mezhep snd. Yine de mahallin sonraki yazarlar nda onun grlerinden bir eyler bulunur. Genel gr leri onunkisinden ok farkl olmakla beraber. bni Hazm teolojik gr lerini etrafl bir risalede vermedi, Fakat "Kitabul'l-Fisal" diye tamnan dini fikirlerin tenkidli bir tarihinde verdi. Bu, bir nevi slam mezhepleri tarihidir ki anlatt sapk fikirleri reddetmek iin btn sebepleri gsterir. Fakat di er dinlere, bilhassa hrstiyanla da ayni metodla temas eder. Ispanya slamc Miquel Asin Palacios'unu "ilk din tarihisi" olarak anma a sevk eden bu safha, belki de slam spanyasndaki din ierisinde bulunan ihtilaflarn bir icab dr. bni Hazm bilhassa E 'arilere ve onlarn Ilahi sfatlar hakk ndaki doktrinlerine hcmlarnda ok ac bir dil kullanr. Onlarn bu hususta tahlili akl kullanmalarna sbjektif bir unsur olarak bakm tr. Baz hususlarda Mu'tezileye kar daha az hain davranr. Kur'an' n "yed: el" gibi terimlerinde hem antropomorfizm hem de metaphorical (mecazi) manalar reddetmek istedii iin cidden ok etin bir duruma d mtr. Modern bilgin, onun bu yolda kmaza girdiine hkmetmek zorunda kalr. Fakat bu zafiyet, onun baarsnn deerini drmez. Bat slam dnyasnda ayan dikat dier bir mtekellim de almuvahhid hareketinin kurucusu bni Tmart o8o 30) dr. Kuzey Afrika'da do mutu. Fakat 07 civarnda Cardova'ya gitti. Sonra 121

Mekke'ye Hacca gittikten sonra Ba dad'a geti. Gazali ile bulutuuna dair hikayeler mevcudolmas na ramen bizzat Gazali ile gr medii muhakkaktr. Fakat onun tesirinde kald . spanya'da bulundu u srada da bni Hazm'n tesirinde kald . Onun, E'ari'nin bat da yaygn fikirlerini benimsedii, sylenir. Fakat o, mfrit bir E 'ari'ci Hatt kendisi hasseten antropomorfizme hcumiyle me hurdur. Onun Allah hakkndaki kanaati, vahiyden ziyade felsefeye ba l grnMektedir. Bu gr le beraber onun, Allah' n sfatlarn red hususunda bni Hazm'i tutmas meraka deer bir eydir. Douyu ziyaretinin, kendisine baty slah iin bir plan ilham ettii sylenir. Bylece o, seyahatinden dn nde kaykta va'z ve nasihate balad. (kendisine kar ) muhalefet geli tike merkezden merkeze hareket etmek zorunda kald . Yava yava Masmuda berberleri ve dier kabileler aras nda birtakm destekleyiciler buldu. ( I 21) civarnda bir yandan mehdi oldu unu iddia ederken bir yandan da Murabtlara kar bir isyan hazrlamaa balad . 1123 de yenilmesine ramen (muhtemelen 3o da) lmnden nce bu hareket biraz daha mdafaa kazand ve onun halefi Abdulm'min, 1147 de Kuzey Afrika'da al-Murab t kuvvetini ykmaa muyaffak oldu. Bundan sonra bunun neticesi olarak Islam Ispanya's m kontrol altna geirdi. ve hatta baz lkeleri hrstiyanlardan geri ald. Mehdi yahut (hidayet edilmi kimse) iddias , umumiyetle bir ii iddiasdr ve bunun ii Islam tarafindan ileri srld phe gtrmez bir hakikattir ama onun burada kabul edilii ve al-Muwahhid cereyan ndaki nemi, Berberlerin ilahi ilhama, yahut di er tabirle insan st bir lidere fitri ihtiyalar olduu gerei zerine. mebnidir. Nitekim Murab tlarn yahut (mukaddes kimselerin) popler klt (ibadeti) de buna delildir. bni Tmart berber dilinde muakkibleri iin emir (ders, talimat) kitaplar telif etti ki namaza davet yani ezan da bu dilde yaz lmtr. al-Murabtlardan antropomorfist diye bahsetti. Ve onlara kar savamann cihad, yahut kutsal harb oldu unu belirtti. Bylece hareket, siyasi olmasna ramen belirli bir dini temele sahipti. al-Muwahhidlerin spanya'da hkmran olduklar srada (11471225) idi ki felsefenin byk geli mesi meydana geldi. Bu, al-Muwahhid rejiminin byk lde filozoflar tevik etmesi, yahut onlara msamahakr davranl= bir icab idi. Hareketin kurucusunun doktrinleri, kendisi bir mtekellim olup bir filozof olmamas na ramen baz noktalarda felsefeden uzak kalmam t . Ayn zamanda spanya'da felsefenin bir iki sekin mmessili de vard . Doudan gelen 122

bir muhacirin o lu bulunan Abenmasarra ( bni Masarra) tarafndan temsil ediliyordu. Bunun d ncesinde Empedokles felsefesine ait unsurlar vardr. Fakihlerden muhalefet grm tr. Felfsefesini umuma yayamad, sadece mnvezi bir hayat ya ad , mandut kimselere retti ve 931 de vefat etti. Ondan sonra iki yz y l kadar zikre ayan bir filozof gelmemi tir. Avempace yahut bni Bacce (1138) de felsefe, maddeci (materyalist) gr e ve gnn stn snflarnn dnyevili ine kar ahlki bir protesto olmaktadr. Hakim olma davran ma-1 hamakatini ve yanlln' gren adam, kendini bundan uzakta tutar, d ncesinde bu kanaati ya atr. Bu gr ten dolay, o, en nemli eserine The Rule of the Solitary ( nziva kural) adn verir. Kitab yazmasnda en byk mil bu ruhi hal olmas na ramen, neticeler insan zeks ve insan dncesi tahlillerinin terimleri iinde meydana getirilmi ve bu tahlil daha sonraki filozoflar n byk ilgi ve takdirini kazanm tr. bni Bacce'nin gen hayram, biograflar n ifadesine gre belki de fi'len talebesi olmyan bni Tufeyl o5-1185) di. Bu zat, ortaalarda knye yahut babal k ismiyle Abubaker olarak tan nr. Grnata'nn kuzey dousuna den kk Guadix kasabas nda dodu. eitli resmi memuriyetlerde hizmet grd. Nihayet al-Muwahhid prensi Abu Ya'kub Yusuf (1163-84) n saray tabibi ve veziri oldu. Onun en nemli eseri Hayy ibn Yakzan (Uyan n olu Hayy) adl romandr. Belki de Arapadaki felsefi eserlerin en sevimlisidir ve baz bakmlardan Eflatun'u hat rlatr. Hayy'in hikyesi, bir sandk ierisinde sulara b raklm ve sularla srklenmi (Yahut babas tarafndan getirilmi ) bir bebein hikyesidir. Bu ocuk insansz bir adada bir gazel (Ceyln) taraf ndan beslenir ve kendi akl n kullanarak kendisi iin mkemmel felsefi bir din meydana getirir. Bu din tasavvufi vecdle talanm tr. Nihayet Hayy'in adas na komu adadan Asal denilen gen bir adam gelir ki bu, geleneksel din ierisinde yeti tirilmitir. Fakat mecazi tevile s rri ve ruhi ifadelere yneltilmi tir. Bu, Allah'a ibadet iin kendisini tamamen inzivaya vakfetmek istemektedir. Bununla Hayy kar latklar zaman unu renirler ki Asal' n geleneksel dininin ruhile tirilmi ekliyle Hayy'in felsefi dini tamamen birdir. Asal, Hayy'e geldi i adadan bahseder. Orada zahiri manay takibeden ve mecazi te'vilden meneden arkada Sleyman hakimdir. kisi birlikte insanlarn yaad bu adaya giderler. Hayy, alelde insanlara (avama) kendi felsefi dinini anlatmaa alr, fakat onlar n zeklar n bunu kavramaktan 123

ciz bulunca mitsizli e der. Sonunda Hayy ve Asal, btn mrlerini ibadette geirmek iin insans z adaya dnerler. Bu, al-Muwahhid devleti ierisinde felsefi gr n aka mdafaasdr. Hayy, saf felsefyi, Asal felsefi teolojiyi belki de bni Ttmart felsefi teolojisini, Sleyman ise Avam n ve muhtemelen Maliki fakihlerinin dini anlay larn temsil ederler. Burada enteresan olan taraf, Farabi gibi devletin uygun bir ekilde idare edilmesi iin felsefenin lzumuna inanan ilk filozoflarn bu grlerinden ayrlmadr. Zira bni Tufeyl'in felsefesi, bir devlet insanlar nn hayatlar n tanzime kabiliyetsiz grnmektedir. O, biraz sekin fertleri daha yksek bir sadete grtrebilir. Fakat buna ula mak iin onlar faal hayattan ekilmelidirler. Di er bir tabirle filozofun en yksek sadeti, TASAVVUF VECD olmaktad r. bni Tufeyl'in bu hareketini onun gen arkada Averos yahut bni Rd (1126) nk ile kar latrmak enteresand r. kincisi bir fakihler soyundan gelmitir. Bilhassa dedesi ok me hurdur. Kendisi de fikhi bir retim grd. Ve hayat nn ounu Sevilla ve Cordova'da kad olarak geirdi. Yunan ilimlerinde iyi yeti tirilmiti. Ksa bir zaman iin al-Muwahhid saray nda tabibolan arkada bni Tufeyl'i takibetti. bni Tufeyl tarafndan onun, al-Muwahhid prensi Abu Ya'kub Yusuf'a muhtemelen 153 te (henz Abu Yakub tahta kmadan nce) nasl takdim edildii hikayesi mufassal olarak anlakmadan nce) nasl takdim edildii hikyesi mufassal olarak anlat lmtr. Prens kendisine, filozoflara gre gklerin zaman iinde mi yaratldn, yoksa ezeli mi olduklarn sordu. Fakat korku saikiyle bni Rd zr diledi ve felsefeye al tn inkar etti. Prens sonra (kendinden) ya l adama dnd ve Eflatun, Aristo ve di er filozoflarn grlerinden ve mtekellimler tarafndan onlarn rtldnden bahsetti. Bunun zerine bni Rd cesaret alarak onunla serbeste konutu ve 085 de prensin lmne kadar onun dostlu unu ve deste ini kazand. bni Rd'n korkusu tamamiyle yersiz de ildi. nk daha sonraki hkmdar, h rstiyan spanyollara kar yaplan harb kendisi aleyhine cereyan etmekte oldu u ve bu dadaal zamanda fukahann desteine muhta bulundu u iin Marrake 'teki saraynda bir mevki vermesine ra men bni R d'e kar biraz bask lleri kullanmaa mecbur kalmt . bni Rd'e gre felsefe de vahiy de do rudur. O, hayatta her ikisini telif etmitir. Zira kendisi bir kad idi. Cordova'da ba kadla ykseldi. Bir filozof oldu u kadar bir Maliki fkh mellifi idi. Bilhas124

sa felsefi eserlerinde bu ikisini uzla firmak iin ok itina gstermi tir. Faslu'l-Makal denilen makalesi ok nemlidir. Makaleye u unvan verilebilir: (Dinle felsefe aras ndaki ban mahiyetini belirten sarih risale). Fakat Ingilizcede en son tercmeye uyarak biz ona "The Harmony of Religion and Philosophy: Din ve felsefenin hengi" diyoruz. bni Rd bu makalede mnaka ay u prensipler zerine temellendirmektedir: Felsefe do rudur, vahyedilmi kitaplar da do rudur. Bu yzden onlar aras nda bir ahenksizlik yoktur. Bundan sonra makalenin ou, ayr ayr ztlklarn nasl uzlatrlacaklarn gstermek zerinde durur. Felsefe genel vehesiyle do rudur ve deimez. Fakat teferruatta hatalar, yahut yanl anlamalar olabilir. Her iki bnyeyi uygun, tevil ve tefsirlerle uzla trmak gerekir. The nconsistency of the nconsistency (tehafut't-tehafut) adl eserinin son blm felsefe ile dinin mnasebeti zerindeki gr lerinin muhtasar bir ifadesini verir. O, filozofun faal hayattan yahut halk dininden ka nmas gerektiine in,anmamakta, fakat filozof "devrinin en iyi dinini semelidir" d ncesine inanmaktad r. Bunun kendisinin iinde yetitii din, yani, ksaca Islam olduu ileri srlmektedir. (Lkin bu, a ka ifade edilmiyor.) Din devletin hayat iin nemli olduundan dolay filozof; onun formllerini kabul etmeli ve onlar aklamaldr. bni Rd dnr ki felsefi olarak anlald takdirde vahyedilmi din, saf akl dininden stndr. Btn bunlar gsterir ki o, dinin cemiyetteki ve siyasetteki yerini hatt filozofun dahi ilk yeti mesindeki yerini tamamen anlam tr. unu da anlamtr ki dini mnevver snf, ancak halk tabakasiyle temasta kald klar takdirde vazifelerini uygun bir ekilde yerine getirebilirler. Bilginlerin vazifelerinden biri de ada cemiyM murakaba ve tenkidetmekti. O, bunu Efltun'un cumhuriyeti zerine yapt ehri vastasiyle gayet keskin bir tarzda yapar. imdi hemen sylenmesi gereken ey, Ispanya'da slam dncesinin gelimesinde bni Rd'n yerini gstermek olacakt r. Fakat bu, onun genel felsefe tarihindeki nemine temas etmez. Burada onun bykl, Aristo'nun yegane ve ilk mfessiri olarak kalmas ndadr. Aristo dncesi zerinde ok derin bir bilgisi vard . Birok eserler zerine yazd erhler de o zamana kadar Arapada geerli olan birok Yeni Efltuncu yorumlar ayklamaa mu\vaffak oldu. Onun stn meziyetleri, sonradan Ispanya'da h ristiyan ve yahudi alimleri tarafindan takdir edildi ve erhleri braniceye ve ltinceye tercme edildi. Bu, Aristo'nun Avrupa'ya ilk tam trlmas idi. Ve bu, Tho,

125

mism'de ortaa felsefesinin iek amas na sevkeden bir tohum idi. Thomism bni Rd talimatnn Ltin bni Rdler tarafindan double truth (ift gerek) teorisi ekline sokulmasna kar ksmen bir reaksiyon olarak do sa dahi. Daha byk olan di er bir eser de The nconsistincy of the nconsistincy (Tehafutu't-Tehafut) adl eserdir. O, bu eserinde Gazali'nin Tehafutu'l-Felsifesinde felsefe hakk nda sylediklerini cerhetmee alm . Bu kitap, -ki imdi mkemmel bir ngilizce tercmesine sahibiz- bni Rd'n, dnyann deruni sralarn bilmek iin akln kapasitesinin yapaca teebbsteki baarya olan inancmn bir ifadesidir. Ancak baz alardan akl baarszd . bni R d'n, Islam dnyasna, Avrupa'ya yapt tesirlerle mukayese edilebilecek bir tesiri yoktur. Bu, sadece Ispanya'da slam idaresMin, onun lmnden hemen sonra y klmas ve onun tehaft'nn daha sonra do uda bilinmesinden ileri gelmiyordu. Fakat bundan daha mhimmi belki de onun spanya ve Kuzey Arrika'daki ilim tabakasn dinin yannda felsefenin de yeri oldu unu ikna edememi olmasndan ileri geliyordu. Gazali'ye kar ok eyler yazm olmasna ramen hibir zaman do rudan doruya nl bir E 'ari ile kar karya gelmedi. Bylece onun mnaka alar, bir E'arryi ikna etmi e benzemiyor. E 'ariler do uda felsefeye en ok sempati duyan kimseler idiler. On ikinci asrn sonu ile beraber spanya zerindeki al-Muwahhid hakimiyeti kayboluyor ve Navas de Tolosa'n n 1212 de ciddi yenilgisinden sonra i sava lar bu soyun 1225 civarnda spanyadan ayrlmasn intacediyordu. Bu buhrana ve h ristiyan ilerlemesine ra men ilmi almalar devam etti. ok iyi bilinen bir isim, Muhyi'dDin ibn Arabi'dir ( 165-124o). Felsefesine s k sk atflar varsa da (felsefeden bahsedilirse de) onun felsefesi daha ziyade bir teozofidir. Zira o, vandet-i vcut temaylleri olan bir mutasavv f idi. 121 de Haccetmek zere do uya gitti ve hayatnn geri kalan ksmn orada geirdi. Yine bir mutasavvf olarak bilinen ve filozof unvan na lykiyle hakk olan bir zat da bni Seb'in'dir. Kendisi 1200 den nce do mu olmaldr. nk onun asl hocas 1214 de lm tr. Hayatnn byk ksmn spanya, yahut Kuzey Afrikada geirdi. Fakat 127o de Mekkede ld. Imparator Federick II tarafndan Ceuta'da slam limlerine sorulmu olan sorulara yazd cevaplar "Answers to Sicilian Ques-

126

tions" adl eser zerinde durulmu tur ama bu sorular n mevsukiyeti phelidir. slam Bat dnyasnn ihtiamnn son alevi bni Haldun (132214o6) un eserindedir. Bu, ertesi 9.sla aidolmakla beraber burada da zikredilebilir. imdi burada onun zerinde durulacak en nemli taraf sosyolojideki ncel almalardr. Fakat o, ayn zamanda byk bir tarihidir. Mukaddime yahut umumi tarihine yazd n szndeki teoloji fasl , Avrupa limlerince eserin ondokuzuncu as rda bas lp tercme edilmesinden beri bilinmektedir. u da muhakkak ki o, mantk zerine de bir kitap yazm tr. Daha yak n zamanda onun kelm zerinde bir kitab baslmtr ki bu eser, onun E 'ari kelmiyle olan alkas n gsterir. Eser, esas olarak Fahru'd-Din Rzi'nin Muhassal' nn zetidir. Burada u da kayda de er ki tpk bni Rd gibi bni Haldun da fakat daha byk lde yksek idari mevkilerde ahsi tecrbe sahibi idi. phesiz ki resmi mesuliyet, bni Rd'e dinin devletteki rol grn verdi. Bir bak ma bni Haldun'un sosyolojik gr bni Rd'n eserinin bir devamdr. B BL YOGRAFYA Ignaz Goldziher, Die Zhiriten, ihr Lehrsystem und ihre Geschichte, Leipzig 1884, s. 1 16-70. Bir teolog olarak bni Hazm'a temas eder. Roger Arnaldez, Grammaire et th6ologie chez Ibn Hazm de Cordue : Essai sur la structure et les conditions de la pens6e musulmane, Paris, 1956. Metodolojik prensiplerin muln teyideden mufassal bir tetkik. Ignaz Goldziher, ""Materialien zur Kenntniss der Almohadenbewegun", Zeitschrift der deutschen morgenindischen Gesellschaft, XII (1887), 30-140. Keza Le Livre de Mohammed ibn Toumert, Algirs, 1903 (Luciani tarafindan bas lan metne Goldziher tarafindan nsz yaz lmtr). Keza makaleler: " bni Tmart", El (S) de Yazan: R. Basset; Abd al-Mu'rnin, (El 2de. Yazan: E. Levy-Provenal); Robert Brunschwig," Sur la doctrine du Mandi Ibn Tmart, Ignaz Goldziher Memorial Volume (basan: S. Lwinger), II. 1-13 bn-Massarra iin bak: GALS, I. 378 f Avempace, El 1- gimen del Solitario, bas ve spanyolcaya tercme: Miguel As n Palacios tarafndan yap lmtr. Madrid, 1946. Birinci lm D.M. Dunlop tarafindan Ingilizceye tercme edilmi tir: (Journal of the Royal Asiatic Society, 1945, 61-81) 127

Hayy ibn Yakzan' n ngilizce tercmeleri: ) The Improvement of Human Reason, S Ockley tarafndan yap lmtr. London, 7o8; A.S. Fulton tarafindan dzeltilmi tir, London, 1929; 2) The Awakening of the Soul, P. Brnnle tarafndan yaplmtr. London (Wisdom of the East Series), 1904. Keza L. Gautheer tarafindan bas ve Franszca tercme, Beirut, 1936. L. Gautier, Ibn Rochd (Averros), Paris, 1948; keza Traite decisif (Fas1 al-MaqaPin tercme ve tab' .), Algier, 1942, vs. G. bni Rd'n aklcln teyide meyleder. George F. Hourani, Fasl al-Magar in basks, Leiden, 1959. ngilizce tercme: bn Rushd (Averrose) on the Harmony of Religion and Philosophy, London, 1962. Simon Van Den Bergh, Averroes' Tahafut al-Tahafut (The Incoherence of the Incoherence), iki cilt, London, 1954. (Gibb Memorial Series). R. Arnaldez, "La Pensee religiuse d' Averroes", Studia slamica, VII, VIII, X; Gauthier'in gr lerini benimser. Ibn Sab'in iin bak: Bibliyogrraphy of P.J. de Menasce, s. 44. E.I.J. Rosenthal, Averroes' Commentary on Plato's Republic, Cambridge, 1957; branice ve ngilizce tercmesinin metni. Ayn yazarn Political Thought in Medieval Islam, Camoridge, 1958, bu tetkikte temas edilen birok d nrler hakk nda blmleri vardr. Fakat Yunan felsefesinin geli imiyle ilgilenir ve bunun islm tarihiyle olan rab tasn ihmal eder.

128

Blm IV. KARANLIK DEVIR

KARANLIK DEVIR
125o goo TARIHI GELI IM 25o den goo e kadar olan zaman 5oo civarnda ikiye blnmtr. lk ksmda Msr'da Memlklerin hkm altnda kuvvetli bir devlet vard . Bu devlet Suriye'yi de kontrol alt nda tutuyordu. Douda Moollar Maveraunnehr'i idare etme e devam ettiler ve Timurlenk yahut Tamerlane ( 136g-1404) in emri alt nda batya doru yayldlar. Iran da hakimiyetleri alt na girmiti. Irak ve Suriyeye de aknlar vard. Suriye -Msr ve Maverannehir aras nda e itli daha kk soylar, kk yahut byk blgeler zerinde bir dereceye kadar sulh getirdiler. Bunlrr n en nemlileri Iran'da Mo ol ilhanlarfnnki idi. Badad halifesiz ba ehir olmutu. Irak ran' n bir vilayeti haline gelmiti.Buna ra men eski kltrel hayat ndan baz eyler, fi'len tahribe u rad Timur aknlarna kadar devam etti. nceki fas llara dikkat edilecek olursa grlece i zre Islam talimat nn birka merkezi Iran'da, Ortaasyada, Afganistanda ve Hindistanda geli miti Geni siyasi in.klaplar fikri ve ictimai hayatta beklenenden daha az sarsnt meydana getirdi. Gerekten byk de iiklikler vard. Fakat hayrete ayan ki bu frtnadan sonra yine ok ey hayatta kalabildi. 50o den goo e kadar olan drt asr n seyri daha muntazamd r. Bu devirde imparatorluk meydana gelmi tir., Osmanl Trklerinin kurduu imparatorluk 1453 ten itibaren ba ehri stanbul (Costantinople) ile tedricen hakimiyetini Suriye, M sr, Irak' n biro u ve Kuzey Afrika'nn ekseriyetine yayd ve birinci cihan sava na kadar devam etti. Iran, Safevi soyu ( ah smail: 1502-24) tarafndan birletirilniti. Ve zaman zaman Irak da ran'a kat lmt . Badad, imdi bu iki imparatorluk arasnda bir tampon ehri idi. Ve birka defa el de itirdi. nc imparatorluk Mo ollarm Hindistan'da 131

kurduu imparatorluk idi ki bunun gerek kurucusu Ekber (1556 6o5) idi. Bu imparatorluk, di er ikisinden daha az mrl oldu. 7oo civarnda dier Hindistan devletlerinden nce inhitata ba lad ve sonra ( ngiliz dou kampanyas) ilerledike geri ekildi, nihayet 1857 de sndrld. Bu imparatorluk slam dnyasna bir para d bir denge sa lad. u da hatrda tutulmaldr ki 16-18 inci fasillan kaplyan zaman zarfnda slam dini, hilafet merkezi olmu bulunan am, Badad ve stanbul gibi yerlerin ok tesinde yay lmt. Douda ve Bat Afrika'da, Malaya ve Endonezya'da tedricen mslman cemiyetleri te ekkl ediyordu. Islam hukuku ve teoloji al malar iin mesela -Timbuctool ve Kano'da 2 medreseler a ld ve btn kltr Islamla trma hareketi ba lad. Bununla beraber islamla trmann ortas nda iken bu lkeler Avrupallarn vuruuna arp ldlar. uras muhakkaktr ki slam onlarn kltrlerine hakim olsa bile ortado udaki ekliyle olmamtr. Ondokuzuncu asrn sonuna do ru bu kenar blgeler, yeni kelmi bir grn ortaya kmasna yard m etmediler ise de kelmi tetkikatn genilemesine yard m ettiler.

1 Timbucto Frans z Sudan' nda bir blgenin ba ehri (Encyclopedia Britanica) 2 Kuzey Nigeria'da ngiliz Bat Afrikasnda bir ehrin ad dr.

132

FASIL 16 Felsefi Kelmn Ksrlamas Bu asrlar boyunca Teolojik ve felsefi d nce ne mahiyette idi? Belki hacmen artt ama kalite bakmndan dmee devam etti. Bu inhitatn delillerinden biri, orijinalite yoklu udur. Mtekellimler Cuwayni ve Fahr ad-Din Raz1 gibi yeni eserler verecekleri yerde ilk eserler zerinde tefsirler, erh ve haiyeler vermek yoluna gittiler. Bunun ayan dikkat bir misali, The Articles of Blief of an -Nasfi (an- NasatTnin man makaleleri) dir. Brockelmann bunun bir dzine kadar erhi, otuz kadar ha iyesi (Taftazani tarafindan yap lan erh zerine) ve bunlardan biri zerine yap lm yirmi kadar ha iyenin ha iyesi listesini verir. Bunlar sadece Arapada olanlar n balcalardr. slam dini edebiyat, ayn zamanda Trke, Farsa ve di er dillerde de yaz lyordu. Bu arada Telif edilmi birka orijinal eser de vard. Ama bunlar daha ziyade e itli uzunluktaki akaid kitaplar nn bir zeti idi. Belki de erhlere konu olmak iin yaz lmlard. erh yazanlar, bir metni konferanslar iin temel kullanman n normal bir hareket oldu u dncesinden cesaret alm lard. Fakat byle bir hareket orijinaliteyi bozmaz. Filozof manuel Kant da o devirde Almanya'da det oldu u vehile konferanslar nda bu yolu takibetmi ti. Fakat bu, onun yksek bir orijinal eser vermesine mani olmad . Sonra erh ekli kullanma dnda orijinalite eksiliyordu. Gardet ve Anawati buna "sertle me, taassup" diyorlar. Hemen takbih edilen bu sertle meden nce bunun nemli bir ictimai fonksiyonu olup olmad hususunu kefetmek iin bir teebbs yap lmal idi. Nihayet hrstiyan inanlar da hrstiyanln balamasnda ancak be asr sonra biraz sabitlik arzetmi ti. slmda da bununla mukayese edilebilecek bir sabitlik grn nn zuhura gelmesi iin ayn zamann gemesi kfi bir sebebolabilir.* Maamafih
* Yazarn bu mukayesesi isabetli deildir. islm inanlar bandan beri sabitlik arzeder. Ehli snnet akidesi ba ndan beri olduu gibi hibir deiiklie uramandan zaman mza kadar gelmitir Halbuki hristiyanl k ok alkant geirmi tir. Hl da hristiyan ortodokslar, protestanlar ve katolikler aras nda uurumlar vard r. Mtercim

133

belirli bir inanca sahibolmakla inan makalelerinin yorumundald sertle me arasnda bir ayrma yaplabilir. Mesele udur: inancn sabitlik kazanmas fikrinden ayr olarak byle kelmi bir sertle menin hakl bir sebebi var mdr, yok mudur? Siyasi devrin huzursuz vaziyetleri karsnda teolojide sertle menin itimai bnyeye bir muvazene vermee yardm ettii fikri aklen Uygun grlmektedir. Belki de bu, nazari birliin dahi yokluunu telafi etme e yardm etmitir. Kald ki sertlemenin, bize olduundan daha byk grnmesi de mmkndr. Zira kendisinin, kymetini takdir etmedi i hemen ayn mnakaalarn tekrarndan sklan modern bilginin, kendi skntsn mevzuun bir karakteristi i olarak gstermesi mmkndr. phesiz elimizdeki tetkikte bu gr hakknda son bir ey sylemenin imkam yoktur. Zira bu, daha derin bir tetkik ister. Bilhassa 50o den sonraki devir sadece teolojik taassup bak mndan deil, fakat genel kltr bak mndan da inhitat ve gerileme farz edildiine gre bu hkmlerin temellendi i hadiseye dair malmat sahibi olmak iin birtakm nazariyeler ileri srlebilir. Gr lerden biri udur: Sertle me sebebi, Mool aknlarnda ve bunlarn sebebolduu tahribatta aranmal dr. Bunun ,baz merkezlerdeki ve blgelerdeki ilgili kltrel inhitata ok tesiri olmu tur. Mesela Ba dad. Fakat dier taraftan Msr Moollar tarafindan hi istil edilmedi. Bundan dolay kltrel inhitat n tek sebebi Mo ollar olamaz. leri srlen dier bir sebep de Osmanl hakimiyetidir. Belli sebeplerden tr bu gr, Arap milliyetili i yazarlarnn zel gr haline gelmee balamtr. Arapa konu an dnyann, fi'len Osmanllarn hkm altna gemesi dolay siyle baz bakmlardan bunda bir hakikat pay varsa da btn blgede yegane sebebin bu oldu u phelidir. nk Iran ve do u islam lkeleri bidayette yksek bir kltre sahip bulunuyorlard ve hi Osmanl idaresine gememi idiler. rme tohumlar,

islm dininin kendiinde ta balangtan beri mevcuttu, tarz ndaki (gerekten) uzak iddia, slma kar olan pein hkmn bir ifadesi grnmektedir. Ciddi addetmee demez.
Btn konuyu aklyamamasna ramen biraz nemi bulunan di er bir mil de uleman n hkmetlere ba lanm olmasdr'. 833 ten 849 a kadar olan zaman iindeki soru turma olay gsterir ki ulema s nf son derece hkmet kuvveti iinde idiler. Mihne olay na bir son veren, sadece Ahmed ibn Hanbel'in cesur tahamml kalmam t ulemada. Ulema kendilerine yak mayan birtakm iler yapyorlard . Ama
1 Montgomery Watt, Integration, 238-51.

134

ulema bu durumdan memunu degildi. Uleman n davranna yakmyan hareketlerin, birtak m sebepleri vard . Ulemann faydasna olan birtakm ihtisas memuriyetleri e itli idarecilerin elinde idi. Ulemann ou da dini prensipler u runa iyi bir maa terkedemiyecek kadar dnyaya haris idiler. Gazali ve bni Teymiyye gibi mstesnalar da vard , fakat genel olarak idarecilere kar tutum bu merkezde idi. Dier taraftan uras da bilinmelidir ki idarecilerin el atmak istedikleri ve buna uleman n kar mukavemet etti i saha da bykt. Hem fikh, hem de teolojide sertle me (taassup) nin grevlerinden biri de baz hkmet bask larna kar koymay benimsiyen ferdi kimseleri kuvvetlendirmek ve hkmetin te viklerine tahamml edemiyen birtakm fertler tarafndan ulema s nf= gr ne hiyanet edilmesini nlemek maksad na matuf idi. Sert bir fikri bnye olan yerde ferdi yetkiler azal r ve phesiz bundan bir fayda elde edilir Bu artlar alt nda takibedilen bu yolun en iyi yol olup olmad meselesi, zerinde ok ara trma yapmaks zn halledilemez. Fakat uras aktr ki taassubun baz zamanlarda msbet bir rol olsa da zararlar da vardr. Bilhassa bu hareket, uleman n, son asrlarn ihtiyalarn karlayacak bir fkh ve teoloji gr benimsemelerine engel olmu tur. Ulemann idarecilere bu ekilde bal bulunmas hususuyla ilgili olan bir ey de onlarla halk aras nda ayrln belirmesidir. Halk kendi dini ihtiyalarnn dervi tarikatlerinin yinleri vas tasiyle karlandn grnce, uleman n bakanl altndaki resmi din ba arsz kald . Bununla beraber burada halledilmemi birok problem var. Tariktalerin ayini ile eriatinki aras nda ne kadar fark vard ? kincisini tutunduran bu ayrlk miydi yoksa tarikat, ariatin tamamlay cs miydi? Hanbeli mtekellimleri ile felsefi mtekellimlerin, halkla olan mnasebeti farkl miydi? Felsefi mtekellimler (kendilerine E 'ari desin veya demesinler) felsefeye olan ilgileri ve metinler zerine erh metodlariy; le, gerek ruhi hayat n sramalarndan byk lde ayr lm ve fikir kanal ierisine tandidedilmi grnmektedirler. Hanbelilerin daha iyi bir durumda olup olmad klar , mteakip blmde ele al nacaktr. Felsefi mtekellimler, zay flklarma ra men kendi inanlar ynnden asla unutulam yacak msbet bir ba arya sahibolmulardr. Onlar zahiri hareket ile fikri do may yle bir at ierisinde birletirmiler ki o at ierisinde insanlar ruhi do ruluk ve dini ibadet zre ya yabilirlerdi. 135

Bu devre ait imdiki tarihi aratrmalarn kifayetsizlii zerinde bu zamann ana temayllerini tetkik pek ameli grnmyor. Yap labilecek en iyi ey, iyi bilinen mtekellimler zerine k sa notlar ileri srmek ve okuyucuyu, Islam tarihine al an hi kimsenin bakmad geni kaynak bilgisinin mevcudolduu hususunda ikaz etmektir. ) al-Baydawi (l. 1286) Iran'da iraz yaknnda dodu. ve balca zamann orada kad olarak geirdi. Zhd ve takva bak mndan hreti vard. Onun balca zellii, nceki limlerin eserleri aras nda en iyi olann semek ve onu gzel bir ekilde zetlemek idi. Onun en byk eseri, Kur'an tefsiridir ki ba lca Zemah eri'nin tefsirine istinadetmektedir. Kendisi ayn zamanda bir mtekellim olarak da gsterilmitir. Grleri Gazali'nin Golden Mean'i ile ayn lde olan Arapa bir eserde toplanm tr. Eser hemen hemen Fahru'd - Din Razrnin Muhassal' ndaki mevzularn dzenini takibeder. Fakat biraz daha felsefidir. F khta Safii idi'. 2) Hafzu'd-Din Abu'l-Barakt an-Nasafi (l. 13o1 veya 131o). Buhara yak nnda dodu ve 1244 de vefat eden bir hocamn tedrisinde okuduu anlalmaktadr. Kendisi de Iran krfezinde bir ehir olan Kirman'da bilhassa Hanefi mezhebine gre f kh hocas oldu. Badad' bir ziyaretten dnerken ld sanlmaktadr ki bu zamanda Ba dad, birinci Mool saldrsndan geri alnmt). Onun eserleri aras nda zerinde yaz lm erhle beraber bulunan mann temeli (The Pillar of the Creed) i vard r. Eserdeki doktrinler, Necmu'd-Din an-Nesefi tarafndan yaz lan man Makaleleri (The Articles of Blief) in doktr,inlerine ok benzer. Fakat ondan drt misli daha uzundur. Sayan' dikkattir ki eser, epistemoloji (bilgi nazariyesi) hakk nda kendisinden daha ksa olan man Makalesinden daha az ey sylemektedir. Ama mellif akidede felsefi mnaka alarn yeri olmadm dnm olabilir.' 3) al-Ici, eref unvaniyle Adudu'd-Din (128o) den sonra Siraz yaknnda dodu ve orada Beydwi'nin bir talebesinin talebesinde yetiti. Bu, Safii ve E 'ari tahminin Siraz'da devam etti ine dair delildir. Hayatnn ounun lhanllarn yeni baehri Sultaniyede kad olarak getii sylenmektedir. Fakat son y llarnda yine Siraz civarnda idi. Maalesef yar mstakil bir mevki kazanan mahalli bir vali tarafndan hrpaland ve 1355 te hapisanede ld. Kelmda iki ese2 El', makale "al-Baydawi"; Gardet ve Anawati, 164f. 3 El (S) makale. "al-Nasafi 9". Felsefe ile ilgilenmitir. Zira Mi'yaru'n-Nazar adl bir eser yazmtr. Tahminen epistemology ile ilgilenmi tir.

136

riyle hret yapm tr. Biri Mavakif'tir ki hemen hemen Razrnin Muhassal' tarz nda dzenlenmi , fakat felsefi mukaddimelere daha fazla yer verilmi -yarma kar te iki nisbetinde- mull bir eserdir. Dier eser genellikle Adudiyye diye bilinen, ok k sa ve Mawakif'in felsefi ksmndaki (mutalalara) hi de inmiyen bir eserdir. 4 4) al-Taftzni (l. 1322-1389 yahut 139o), Horasan'da do mutur. al-krnin talebesi oldu u sylenir Biz onun Herat'ta bulunduunu, ayn zamanda kk Mo ol saraylarndan birinde bulunduunu da duyrnaktay z. Btn bu blge Timurlenk'in hkm alt na getii zaman, Taftazani bir zaman iin Horasan' n merkezi olan Serahs'te ikamet ettirildi. Ve sonra Semarkand'deki saray na hareket etti. Kendisi drt as r kadar kelmn balca ders kitaplarndan biri olan Necmu'd-Din en-Nesefrnin: man Makaleleri (The Articles of Blief) zerine yazd erhiyle me hurdur. Bu hususta merak edilecek taraf udur: Akide kitab Muturicil yolunda oldu u halde Taftaznt umumiyetle E'ari kabul edilir. Belki de bunun sebebi onu, Maturldi grlerinin hakim olduu bir blgede retmi olmasdr. Kendini dikkatli idare eder, fakat birok gr noktalar vardr ki onun, erhettii metinden memnun olmadn aka gsterir.' 5) al-Curcani: as-Seyyid a -arif olarak bilinir (134o-1413). Hazer Denizinin Gney do u kesinde bulunan Curcan'da do du. Herat'ta, Kirman'da (Iran krfezi k ysnda) ve Msr'da okudu. Bu arada Istanbul'u ziyaret etti. Taftazanrnin arkada idi. Ve onun vastasiyle 1377 civarnda Siraz'da bir prof6rlk elde etti. Siraz' n zaptndan sonra Timurlenk'in Semerkand'deki saray na gitti. Ve mehur bir mnaka ada kendisinin Taftazain'ye stnl n gsterdi. Timur'un 1405 te lmnden sonra Siraz'a dnd. e itli sahalarda birka eser vermi tir. Kelm ynnden al-krnin Mewakif'i zerine yazd erhi en mhimdir. Bu eserde onun felsefi meselelere olan ilgisi geni yer tutar. 6) as-Susi (l. 1486 veya 149o). 63 yl yaamtr. Cezayir'in batsnda bulunan Tlemsen'de dodu. Hayatnn ounu orada geirdi. Hocalar arasnda son olarak bir zat vard r ki Grnata'da tahsil etmi ve orada okutmutu. Orada mslmanlar iin art k btn mitlerin kararmas zerine oray terk etmi idi. Kelmda E'ari oldu u kaydedilir. Ayn zamanda bir sufi idi. Fakat her eyden nce o, bir filozof4 El', makale. "al-Taftzni"; Gardet ve Anawati, 165-9 5 Bak: E.E. Elder'in A Commentary on the Creed of Islam, New York, 1950 tercmesinin mukaddimesi.

137

tur. ok itina etti i eser, ekseriya Senussiyye denilen ve oradaki mslmanlar aras nda popler olan ve Franszca ve Almancaya da tercme edilmi bulunan ksa bir akaid kitab dr. Eser al-ici'nin akaidinden daha ok felsefidir ve mesel her m'min Allah'a gerekli olan (sbuti) yirmi s fat ve onun iin mmkn olmyan (selbi) yirmi s fat bilmelidir, iddias n ileri srerek ba lar. nk der, Allah' n yirmi sbuti (necessary) s fat aras nda yedi ekil sfatlar "attributes of forms" vard r ki ok benzeri olan yedi ekillere aid s fatlardan "attributes pertaining to forms" ay rdedilmelidir. Aka grlyor ki orta bir m'minin filozof olmas istenmitir. 6 (Bu mtekellim, Senusiyye tarikatinin kurucusu ve Libya hkmdarl k soyunun ceddi olan 1859 da vefat etmi Sidi Muhammed ibn Ali as-Sanusi'den ay rdedilmelidir). 7) ad-Dawwni yahut ad-Dawni (1427-1501). iraz' n elli mil kadar batsnda bulunan bir blgeden geldi, ve orada ( iraz'da) kald ve mderris oldu. al-ianin ve al-Curcani'nin eserleri gibi yukarda zikredilen baz eserler zerinde yazd erhler dahil felsefi, kelmi ve tasavvufi konularda birok eseri mevcuttur. O bu eserleri tetkike devam ederken iraz'da mahalli bir sufilik hkm sryordu. ad-Dawwni hakknda merak edilecek ey udur: Onun bir imamiyye iisi olduu sylenmektedir. Fakat muhakkak olan nokta onun bir E'ari olarak ba lam olmasdr. al-Ianin akaidi zerine yazd erh (article on the imamate of Abu Bakr: Abubekr'in imameti zerine makale) buna delildir. Nasiru'd-Din at-Tusi'nin onun taraf ndan erh edilen eseri felsefidir ve ii domatiklerine ait bir ey ihtiva etmez. 8) Birgivi yahut Birgili (1522-73). Anadolu'nun kuzeybat snda bir Trk limi idi. Tahsilini Istanbul'da tamamlad ve Smyrna (Izmir) ehrinin kk Birgi kasabas nda bir medresede ders verdi. eriatin sert ve sad k muhafazakrl nn bir mmessili oldu ve mesel Kur'an' para ile retmei haram sayd . Onun amaz drstl ve va'z nn poplerlii, avam aras nda kendisine birok taraftar kazandrd. Dinin prensiplerini a klyan Trke bir akaid kitab yahut ilmihal geni bir reva buldu ve zerine erhler yaz ld' Fakat kendisi birok Trkler gibi filozof de ildi. 9) al-Lakani (l. 1631). Kahire'de Ezher medresesinde profesrd ve Maliki mezhebine mensuptu. The Jewel diye Ingilizceye
6 Bak: El (S). makale. "al-Sanusi, Ab Abdallah..." 7 Garcin de Tassy tarafndan Exposition de la foi musulmane, Paris, 1822 de Frans zcaya evrilmi tir

138

tercme edilebilecek olan al-Cawhara adl eseri me hurdur ki bu kitap baz mehur erhlere konu olmu tur. Bunlardan biri yine Ezher'de profesr olan kendi o lu Abdu's-Selm al-Lakani (1668) tarafndan yazlmtr. al-Cawhara, Sanusi'nin k sa akaid kitab nn bir benzeridir. 8 o) as-Siyalkti (1657). Siyalk't'lu bir adamd r. Mool Imparatoru ah Cihan (1628-58)'m saray nda bir nash (gt) idi. Iran ve Msr'da muntazaman okunan baz kelmi eserler zerine erhler ve haiyeler yazd ve kendi yaz lar o derece yksek d nceleri haiz idiler ki bunlar da bizzat ders kitab olarak kullanlmaa balad . ) al-Fadali (yahut Fudali veya Faddali). Delta'da do mu ve Kahire'de Ezher'de profesr olmu idi. 1821 de ld. Islam akaidinin orta uzunlukta bir izah n yazd ki bu eser D.B. Macdonald tarafndan Ingilizceye evrilmi tir. Macdonald' n Development (geli me) - adl eserine bir zeyl olarak. 12) al-Bcuri (1783-186o) al-Beycuri de denir. Ezher'de profesr ve sonunda rektr oldu. al-Fadali gibi ki Fadala kendisinin retmenlerinden biri idi, F khta afildir. Gnnde umde idi fakat almas, balca erhlere ve ha iyelere inlisar etmi tir. as-Sanusi'nin kk akaid kitab zerine erhler ve al-FadaWnin biraz nce zikredilen akaidi zerine erhler buna dahil oldu u gibi, al-Lakanrnin alCawahara'si zerine yaz lan erh zerine yapt haiyesi de dahildir.' Bu ksa notlar, o devrin bir kelm tarihi olmaktan uzakt r. Ama imdilik neler getii hususunda baz klar verir Alimler, 1258 den nceki eserlere nazaran daha yava yrmelerine ramen disiplinin milletleraras karakteri nemlidir. Bilginler daha az seyahat etmelerire ramen snni dnyasnda nemli eserler meydana geldii gibi bir dereceye kadar iiler aras nda da baz eserler telif edilmi tir. BIBLIYOGRAFYA R. Brunschvig ve G.E. Von Grunebaum, Classicisme et dedin cultural dans l'hsitoire de l'Islam, Paris, 1957. 1956 da Bordeaux'da yaplan bir symposium (ayn mevzu zerine e itli ahslarn konuma8 La Djaouhara, J, D. Luciani taraf ndan aklamalarla beraber bas ve tercme, Algier (Cezayir), 1907 9 El' de al-Badjuri adl makale.

139

s) da yaplan konumalarn zabtlar. En ilgili olanlar : Louis Gardet, H.S. Nyberg, H. Ritter, G.H. Bousquet, Fr. Meier, R.Arnaldez tarafndan yaplanlardr. W.F. Thompson, Practical of the Mohammedan People, London, 1839. Dawwni'nin Ahlk- Celn'sinin tercmesi. Sir H.R. Gibb ve H. Bowen, Islamic Society and the West, cilt , ksm 2, London, 1957. Bu blmle ilgili birok konularn, Osmanl mparatorlu u ile rabtasna temas eder.

140

FASIL 17 Hanbeli Mezhebinin Canlanmas Onbirinci asrda Badad'da Hanbeliler aras nda biraz taassuba brnm de olsa bir kuvvet ve gayret grld. Bu zamanda Ba dad, onlarn balca merkezi grnmektedir. Maamafih asr n sonundan nce Kudste, am'da Hanbeli okullar vard. Hanbeli fakihleri, 1099 da Kuds' zapteden Hal larn nnden kamak zorunda kaldklar zaman am'da bir yere toplanma a baladlar. am Hanbelileri, Moollarn batya doru Irak' n ierisine girmeleri zerine yeni mltecilerin gelmesiyle daha da kuvvetlendiler. mlteciler arasnda Harran'dan gelen, birka alim yeti tirmi bir aile de vard . Bunlardan biri, 1263 Ocak aynda domu, babasiyle beraber am'a gelmi ve orada tamamen Hanbeli okullar nda tahsilini yapm t. Bu, bni Teymiyye idi. Tam ad : Takiyyu'd-Din Ahmed ibn Teymiyye'dir. Bu zat, slam dininin en byk liderlerinden biri olmu tur. Onun dncesi ve ba ars konusuna Henri. Laoust ve arkada lar tarafndan yaplan almalarla birok klar tutulmu tur. Etraftaki karanla ramen o, n ortasnda durmaktadr . zerinde durdu u esas meselenin, Gazali'nin durdu u gibi ulema yahut dini mnevver zmrenin yiyicili i olduu bilinirse, bni Teymiyye'nin kariyeri daha iyi anlalr. Bir ulema s nf olarak onlar, hemen tamamen dnyevi terfi'lerini d nyorlard. Terfi' de idari ellerde olduu iin idarecilere hizmeti idiler. bni Teymiyye, bni Hanbel'in yolunu takibederek do ruluuna inand eyde dosdoru durdu, yapt hareketin kendisine getirebilece i ztraba aldr etmeksizin. Fikri cesareti dolaysiyle kendisinin, onyedinci asrn dini grlerine ekil veren bir mevkide bulundu u sylenmektedir. Islami hesaba gre kendisi yirmi yedi ya civarnda iken (Ocak 1298) de
1 Laoust, Essai sur bni Taimiya'de syledikleri yannda, keza Laoust ana Hanbeli doktorlar hakknda da yazmtr: "Le Hanbalisme sous le califat de Ba dat", Revue des Etudes Islamque, 1959, 67-128.

141

umumi skntlar balad . Hama halkndan, Allah' n sfatlar ve bunlarn Allah'n zatiyle olan mnasebetleri hususundaki sorulan soruyu izah ederek kendilerine ders vermesine dair bni Teymiyye'ye vaki talep zerine kendi grn aklayan bir beyan kaleme ald . Bu aklama, "Hama'mn byk Akaidi adiyle tan nr: Large Creed of Hama". Dmanlar, onun Astrolojiye hcumundan rahats z oldular. Ve onun am valisinin sarayndaki mevkiini kskanarak antropomorfizme sapt bahanesiyle bu akaid kitab n bni Teymiyye'ye hcum iin bir basamak yaptlar. afii kads grlm (fikri alnm) t . Dmanlar bununla da yetinmemi ler, kasabay onun aleyhine kald rmak iin bir delll tutuklar zaman ii daha da ileri gtrm lerdi. Vali, nizam korumak iin araya girdi. Akaidi dikkatle incelemek iin fakihler grevlendirilmi ler ve bunlar itiraz edilebilecek bir eyin bulunmadn rapor etmek zorunda kalm lard . Bylece hdise kapanmt. Ertesi yllar am' n genel hayatnda o, bir pay ald, diplomatik misyonlarn bir yesi idi. Ayaklanm Nusayri z ndklarna kar bir savaa katld . Nusayrilerin lkelerinin zapt zerine sultan tarafndan bunlarn slahna memur edildi. Fakat 305 in sonuna do ru o, bir zaman kendini tekrar s knt iinde buldu. Kendisi eriate aykr olan e itli amelleri yaptklar iin Ahmedi tarikatine a ka atmt. Bu zamanda am, baehri Kahire olan Memlk devletinin bir paras idi ve Ahmedilerin oradaki ba kan, birok nfuzlu kimselerle dosta mnasebet kurmu tu. o36 mn balannda bni Teymiyye, Kahire'ye arld. pheli ksa bir muhakemeden sonra hapsedildi. 307 Eyllne kadar hapiste kald . Tahliyesi zerine profesr oldu ve konferanslar verdi. Fakat birok sufilerin inand klar panteizme hcumlar, kendini tekrar hapisaneye gtrd. lkin Kahire'de, sonra skenderiye'de. nk skenderiye'de ziyaretler kabul etmesi hrriyeti daha tehlikesiz olabilirdi. Hkmet de iiklii zerine Mart 1310 da hrriyete kavu tu. Fakat orada kendisinin o kadar d man vard ki Kahire'de takriben iki y l kaldktan sonra am'a dnd. Hayatnn geri kalan ksmn am'da geirdi. Birok talebesi ve dier taraflariyle genellikle hrmet ve itibar grd. Art k umumi hdislere az kar trlmt . Fakat velilerin durumuna hcum etmesi kendisini 1326 da ehir kalesinde mahlanniyete gtrd, taraftarlarna zulmedildi. Ve 1328 Eyllnde lmne kadar mahkm kald . Laoust, bni Teymiyye'nin dncesinin "Siyasi Sosyolojinin" dnm noktasnda bulunduunu tasavvur eder. Fakat bu gr , teolojik bir dnceye dayan r. O, bu gr n merkezi noktasn, teden 142

beri slam dncesinin, Allah ile insann kesin olarak birbirine benzemediklerine kani olduu gereinde buluyor. Bu bakmdan bni Teymiyye, ne felsefenin, ne de teolojik felsefenin akli metodlariyle Allah hakk nda bilgi sahibi olman n mmkn olmad neticesine vard gibi, tasavvufun hedefi olan Allah ile birlemenin de imkanszl kansna varmt . Bu, sadece bir taassup de ildi. Zira bni Teymiyye Gazali ve Fahru'd-Din Razi gibi mtekellimleri oldu u kadar balca Arap filozoflar n da dikkatli bir ekilde incelemiti. Onun filozoflar tenkidi, son derece zekice ve ince kurulmu tur. Hassaten "Refuation of the Logicians: Mantt klara Reddiye" adl eserinde. Razi'ye iddetle kar koymutu. nk Razi kelma felsefeden ve dier kaynaklardan o kadar ok yabanc unsurlar getirmi tiki. Fakat dncesinin umumi istikametinde Razrnin tesiri alt nda kalmt. Bu tesir, sadece tepki eklinde tezahr etse dahi. Ama Gazali'ye kar daha sempatikti. Ondan ok ey renmie benzemektedir. Tasavvufa kar tutumu karktr. O, insan hayatnn en yksek hedefiolarak Allah ile ittihad prensibini ima eden her eyi reddeder. Vahid'in yahut en yksek yi'nin iine geip fani olmak d ncesinin, eriate aykr olaca kanaatinde idi. Ona gre en yksek hedef, Allah'a ibadetti. Onun hedefi eriatin emirlerini korumakt . Kendi amelinde de biraz tasavvuf vard . Bu kulluk nokta-i nazarndan o, birok terimlere sufilerin kulland klar manalar vermee kadar ileri gitti: -Allah korkusu, Allah'a tevekkl, tevazu, Allah iin sevme, eriatin emirlerini tam ifa etmede o, sufilerin kulland klar fena ile e deerli bir mana bulmutur. Onun veliye tap nma (saint-warship) ya hcumlar orijinal slam ekillerine ballkta srar etmesiyle ilgili oldi u gibi, felsefi kanaatlere hcumlar da yananc unsurlar reddetmesiyle ilgilidir. Btn bunlar u tahmini gelitirir: Kur'an' n konkre iir dili, insanlar felsefi dncenin mcerret nazariyelerinden daha ziyade canl dini hayatn derin cokunluuna yakn tutmutur. Hayatnn erken zamanlarndan itibaren o, kendisine bir yol tutma ve hocalar na ve ders kitapkarna kar tenkidli bir davran takibetmeyi benimsetecek birtakm g ruhi tecrbelere giri mi olmaldr. O hi phesiz hayatn ve kuvvetin kayna n slam akidesini ve onun Kur'an'daki ince ifadesini oldu u gibi kabul etmekte bulmu tu. Bu sabit dnceye, hayatn inanlarna gre ayarlama gayreti de yard m etti. Bu d nce ve hareketten bir para da muakkiplerine a lamaa muvaffak oldu. Bununla beraber onlarla felsefi kelmc lar aras nda o kadar 143

byk farklar yoktur. Bundan dolay dr ki sadece kelm n felsefe ile karmas, kelm inhitata gtren tek sebebolmam tr. Belki de iskolastik metot, taassubu ve otoritelere (sultaya) dayanmasiyle -ki Hanbelflerin de bunda pay vardr- bunda mil olmu tur. Her ne kadar bni Teymiyye kendisinin mstakil fikirlerini paylam mmtaz talebeler yeti tirmemi ise de kendisi slmdaki kelmi dnce yolunda iddetli tesir ve de iiklik yapmtr ve onun tesiri hl istikbale gebedir. Kendisi, Ba dad yerine Kahire'nin slm kltr mihrak olmaa balad bir zamanda gelmi olmak avantaj na sahibti. Kahire, Mool aknlarndan kam Memlklerin nisbeten mstakar devletlerinin ba ehri idi. Hibir kuyveti olmamasna ramen ismen slam snni halifesi olan zat da Kahire'de oturuyordu. am da Memlklerin ikinci merkezi olarak nemle geli iyordu. bni Teymiyye'nin hreti ve onun birok talebelerinin mevcudiyeti slam d ncesinin bu yeni veliesine Hanbeilli in byk nemi oldu unu ifade etti. Hanbelilik burada mteakip as rlara tesir edebilecek bir temel -yahut bir ba ky diyebilir miyiz- kazand. Bir ok tannm Hanbeli, mteakip as rlar boyunca yaln z am'a deil, fakat ayn zamanda Badad, Kuds ve Kahire'ye da ld . Bunlar ya bni Teymiyye'nin aka mensuplar, ya da hayranlar veyahut da bir para onun tesiri alt nda kalm kimseler idiler. Burada zikredilmesi gereken birisi bni Kayyim al-Cawziyye (1299135o) dir ki ismi -belki de Cawziyye medresesinin kk bir memuru- olan Kayyim'in o lu anlamn tar. Bu zat, hocas = 1312 de Msr'dan dnnden sonra ok yak n bir mensubu oldu. bni Teymiyye ile ayn zamanda fakat ondan ayr olarak ehir kalesine hapsedildii kuvvetle muhtemeldir. Kendisi hocas nn gr lerini paylat . Yalnz bunun biraz mutasavv f bir yn vardr. Baz zamanlar kendisinin, bni Teymiyye'nin son eserlerini yaln z lisanca deil fakat manaca da de itirdii dnlmtr. -Kendisi bir edebiyat idiMaamafih, hem hocas nn eserlerini yaymak, hem de onun fikirlerini kendi eserlerinde hatas z bir slpla neretmek suretiyle o, phesiz bni Teymiyye'nin tesirinin yaylp devam etmesinde byk hizmet etmitir. bni Teymiyye tarafindan Hanbelili e getirilen canl lk, onsekizinci Asrdaki Vehhabi hareketinde kendini gsterdi. Bu hareketin kurucusu olan Muhammed ibn Abdilvahhab ( 703-92), da di er birok mtekellimler gibi, birok limler yeti tiren ve yetitirdii bu limler, Necid'de ya da Orta Arabistandaki kk kasabalarda 144

mevki sahibi olmu bir aileden gelmiti. Babasnn emri altnda Mekke'de ilk tahsilini yapt ktan sonra bir zaman da talebe olarak Medine'de kald. Bilgi talebiyle Basra'ya da gitti. Gen ya ndan itibaren Arabistan'da halk dininin gerilemee gittiinin ve etrafl bir reforma ihtiya olduunun farknda idi. Arabistan'a dndkten sonra yapt reform teebbs muhalefetle kar lat. Fakat 744 de kk Dar'iyya kasabasnn Suud ailesine mensup emin ile anla maa muvaffak oldu. Suud soyu, h zla byyp Arabistan' n ounun idarecileri haline geldikleri ondokuzuncu asr n fetih yllarnda Mekke ve Medine'yi de i gal ettiler. Fakat mukaddes ehirlerin Vehhabiler tarafndan zapt, snn ileri rahatsz etti. Ve Osmanl Padiahmn emri zerine bir M sr ordusu Arabistan' istil etti ( 8 3-18) ve bir zaman iin Suudi prensli ine son verdi. Bu soyun tekrar 193o da Saudi yahut Suudi k ralln kurma firsat m elde etmesi zerine Vehhabilikle olan birlik kald . Ve krallk hl bir Vehhabi devletidir. Vehhabilerin teolojisi hakknda Laoust, "Hanbeli doktrinlerinin ve geleneksel imann ihtiyatl agnostisizmi"nin taze bir tab' " diye tavsif ediyor (s.5 14). Ona gre Bunun bni Teymiyye'ye en a k ballk tarafi, velilere tap nmaya hcumu ve islmn aslna dnmesi hususunda srardr. Laouust'un eserinin byk k sm d eylerle islm dini dncesiyle ilgilenir. Fakat bni Teymiyye'nin, iskolastik metodlarn sertliinden kamak ve slami gere i mevcut artlara uydurmak maksadna matuf olan metodolojisine hi ilgi gstermez. Bu sylenenlerin ou, Hindistan Vehhabileri iin de dorudur. Bunlar ondokuzuncu asr balarnda Seyyid Ahmed ( 786-1831) ba kanl altnda Skh'lere ve ngilizlere kar bir ordu hareketine te vik edilmilerdi. Aslnda hareket, Hindistan' n dahil sebeplerine dayanyordu. Fakat 1823 de Seyyid Ahmed Mekke'ye Hacca gitti i zaman Vehhabilerin tesiri alt na girdi. Hl Deoband'da teolojik tetkikte bir para Vehhabi ruhu vard r. Bylece bni Teymiyye'nin ahsnda grlen Hanbelilikteki canllk, zaman mza doru alalarak devam eder. Ilk islmi asla yahut sadeli e dnmekteki srar, bugnn Islm dnrlerine i aret eder. Gerek mesleki teologlar olsun, gerek olmasn bu dnrler, meselelerine bir zm ekli bulmann en emin yolunu slmn kkne dnmekte gryorlar. Msr modernistleri arasnda bu r en ok M. Reid Rda (935) tarafndan realize ediliyordu ki bu zat, bni Teymiyye'nin ve bilhassa onun metodolojisinin bir hayran idi. 145

B BL YOGRAFYA
Henri Laoust, Essai sur les doctrines sociales et politiques de Ta/d-dDin Ahmad b. Taimiya, Cairo, 1939. Bu asrda islm teolojisi zerinde baslan en nemli eserlerden biridir. nk bakire bir sahay ap izah eder. Kitap sonraki Hanbeliler taraf ndan onun doktrinlerinin yazlmas hakknda Muhammed ibn Abdi'l-Wahhab ve Vehhabl teokrasisi zerine ve Muhammed Abduh ve Re id Rda nderliindeki Msr reform hareketleri zerine yaz lan blmler ihtiva eder. D.S. Margoliouth, makale "Wahhbiya", El' de.

116

FASIL 8 iiliin ekil Deitirmesi 1258 ile goo arasndaki zamanda iiliin iki ana ekli, mamiyye ve ismaililik tam bir de iiklie uradlar. Bu de iiklik onlarn domatik grlerinde deil, fakat onlar n, btn olarak slm cemaatindeki vazifeleri cihetinde idi. mamiyye'nin durumundaki deiiklik, 5o2 civarnda aniden zuhur etti. O zamana kadar mamiler Snni olan slm cemaati ierisinde basit bir teolojik frka idiler. mamiyyenin hakim olduu kasabalar ve onlar n ok az bulundu u dier yerler vard ama umumiyetle imamilerle snnilerin yan yana ya adklarn sylemek gere e uygundur. uras da gzden kamam tr ki nihayet onlar n mtekellimlerinden bazlar, slam dncesinin ana kanal nda idiler. Ondan mteessir olmu lar, hatt belki de ona tesir etmi lerdi. Bundan dolaydr ki mamiyye kelmnn, snni kelmnn birok vehelerini gsterdiini sylemek bir srpriz te kil etmez. Kk akaid kitaplar nn telifi, bunlar zerine uzun erhlerin yaz lmas ve birok felsefi dncelerin kelma sokulmas gibi. Onnc as r mamiyye mtefekkirlerinin en nemlisi Nasiru'd-Din at-Tusi (1201-1274) dir. Bunun ismaililikle de biraz ilgisi vardr. nk 1256 ya tekaddm eden zamanlarda o, birka y l iin Khistan ismain idaresinin hizmetinde bir memurdu (Khistan, ran' n dousunda Horasan' n gney batsnda bir blgedir). Sonra ismalli baehri olan (Tahran' n kuzeyindeki) Alamut kalesine ekildi. Onun ismaililikle olan mnasebeti, a k deildir. Onlarn gr lerine biraz sempati duymu olabilir. Dier taraftan son y llarnda Alamut'un, islmi gr n tetkikte onun hreti vardr. Kendisi 1256 da smaill lidere, Alamut'u Mo ollara teslim etmesini tlemesiyle ittiham edilir. -Teslim, liderin idam ve taraflar nn 147

kltan geirilmesiyle neticelenir. Fakat bu, onun Mo ol generali Hlg'ya 258 de Abbasi halifesini ldrmesini tleledii yolundaki hikye gibi muhaliflerinin bir iftiras olabilir. Muhakkak olan udur ki o, 1258 den nce Hlg'nun sevgisini kazanmt. Ve hayatnn geri kalan ksmnda o, Mool idaresinin eitli yksek memuriyetlerinde bulundu. Bu, k smen onun, mahir bir astrolog (mneccim) olmasmn bir icab idi. Zira nemli firsatlar iin u urlu tarihleri bulmak hakk nda Moollarn onunla istiare ettikleri anla lmaktadr. Nasiru'd-Din at-Tusi, bir mtekellim olmaktan ziyade bir filozof idi. Filhakika Yunan ilimlerinde bilhassa matematik ve astronomide gayet iyi yeti tirilmiti. Tabii onun felsefesi bni Sina'nnki gibi sadece felsefe de ildi fakat grn te kelma bir giri , bir haz rlk idi. Kendisi Fahru'd-Din ar-Razi (12o9) nin d nce alemine ok benzer bir dnce dnyas nda yaad. Onun Muhassal'na bir erh yazd, geni lde msbet ve a k fakat be enmedii noktalar gsteren (bir erh). Bu ve di er eserleri snni mtekellimlerinin fikirleriyle karm felsefi bir dnce ile hr bir ekilde ilenmiti. 50o e doru zikre ayan tek imami bilgin, Nasiru'd-Din at-Tusrnin bir rencisi olup bnu'l-Mutahhar al-Hilli (1250-1325) adiyle anlan zattr. Hille, Ba dad' n altm mil gneyinde, Imamiyyenin asrlarca nemli bir merkezi olan ve birok nemli limler yeti tirmi bulunan bir. yerdir. bnu'l-Mutahhar, muhtemelen gnn en sekin bir mamiyye limi idi. Fkh usul zerinde yazd bir eseri, am'da bni Teymiyye'nin eline geti ve onu nemli bir ekilde etkiledi. bni Teymiyye ksmen buna kar kt ise de onun, ictihad n mmkn olduu grnn tesiri alt nda kalm ve bu kanaatin biraz kendi dncesine uydu unu kabul etmi grnmektedir.' ibnu'l-Mutahhar,kelmn felsefi taraflar na fazla ilgi gstermemi grnmekle beraber baz felsefi fikirlerden istifade etmi tir Onun kk akaid kitab -uzun bir eserin onbirinci blm- onbe inci asrda al-Babu'l-Hadi a ar unvanl bir erhi ile beraber Ingilizceye evrilmi tir. mamiyye iiliindeki tebeddl, ah Ismail'in 15432 de Tebriz'de Iran kral olarak ta giymesiyle ba lad . ah Ismail imami iliini lkesinin resmi dini yapma a karar verdi. Henz ran' n ounu zaptetmek zorunda idi ama sratle muvaffak oldu. Siyasi muvaffakiyetinden do an ilhamla mamiye inanc sadece devletin dini olmakla kalmad, fakat tek msamaha edilen serbest din oldu. Bunun sebepleri
1 Bak: Laoust, Essai sur Ibn Tairniya, 36 f.

148

arasnda bata din hocalarnn kt olduu hakknda kaytlar vard r. nk liin bu zamanda ran'a hakim olmas nn bir manas yoktur. Mesel Tebriz'de o zaman nfusun te ikisinin snni oldu u kabul edilir. nceki sylenenlerden de anla laca zere mamiyye talimi ve mamiyye ulemas, hem hukuk hem kelm sahas nda salhiyetli idiler. Fakat nisbeten baz eksiklikleri de olabilir. Zira birka imami merkezi Iran' n dnda idi. Mesel Hille'de, Bahreyn'de ve Amila danda (Lbnan). mamiyye ile snni hukuku arasndaki ana farklardan biri udur: mamiyyenin salhiyyetli fakihleri, gerekti inde Kur'an'a ve Hadis'e dayanarak kendi itihadlariyle hkm verirlerdi. Halbuki bu zamanda snniler aras nda en bilgin bir fakih dahi kendi hkmlerini nceki fakihlerin itihadlar na dayandrnak zorunda idi. Mstakil kararlar vermee itihad denilir. Bunu yapan yetkili limlere de mctehid ad verilir. Snni gr u ekilde ifade ediliyordu: " ctihad kap s kapanmtr". Ictihadn devam etmesi inanc, er'i sistemi yeni durumun ihtiyalarna uydurmak iin lzumlu grlyordu. Fakat Iran mamiyyesinin fikri gelimesi iyi bir ekilde tetkik edilmemitir. Kaydedilen tek ey, imamiler iinde itihad mevzuunda ayr lklarn olduudur. Muhammed Emin al-Esterbdi (1624) mctehidlere ve itihada insanlara hcum eden ve Ahbariler "Hadisiler" 2 diye bilinen mamiyyenin kurucusu olan bir lider olarak al nr. Onlarn grleri u idi: er'i gr ler yalnz Hadislere dayand rlmaldr. Akil bir tahlil veya dier bir yol ile genel prensiplerden (usul) karlmamaldr. Bu tali frka, Hanbeliliin ii bir ekline benzer. nsan bunun acaba Hanbeli sempatizan olan kimselerin kerhen imami devleti ierisinde birlemi olup olmadn merak eder. Daha umumi olarak imami grn benimsiyen kimseler usulcler ve nctehidiler diye tan nmaa baladlar. Hadisiler ksa bir faaliyetten sonra yava yava ortadan kalkma benzemektedirler. Muhalif istikamette olan di er bir grup da eyhiler idi. Bunlar eyh Ahmed al-Ahs'i ( 744 827) 3 nin mensuplar idiler. Bunun grleri ,geni lde felsefe ile karmt . Fakat ognki artlar ierisinde neyi kasdettikleri a k deildir. Bu zat, tasavvufa alka duyan ve 166o civarnda len daha nceki bir filozof Mulla Sadra'n n tesiri altnda kalmt. eyhilerdeki theosophical (zel bir ilham ve sezgi
2 GALS, II. 577, 590 3 E.G. BROWNE, Literary History of Persia, IV. 410 ve di erleri; GALS, II. 844; Cl. Huart, makale, "Shaikhi", El' de. Bu devirde mamiyyenin bni Sina'y'la ilgisi, H. Corbin tarafndan mnakaa edilmitir: "Avicenna and the Visionary Recital, 243-57.

149

ile Allah hakknda tasavvufi yoldan bir bilgi sahibi olmay iddia eden felsefi r) inan, ondokuzuncu as r ortalarna doru Babilik ekline gemi ti. Bu firka Islm cemaati ierisinde bir frka olarak belirmi ise de sonradan ayr din haline gelmitir. Bundan dolay bu tetkikin d nda kalr.'

liin ismaili dalna daha ksa temas edilebilir. Alamut'un 1256 da Moollar eline d mesini katl-i mlar takibetti. Fakat birka ismali kurtuldu. Ve son imamn olu, gizlice muhafaza edilmi ti. Bundan sonraki tarih kar ktr. Yalnz ana hatlar bilinir. Fakat teolojik olmaktan ok siyasi oldu u iin burada tafsilta gitme e lzum yoktur. al-MustaTi taraftarlariyle Nizar' n taraftarlar arasndaki erkenden balyan ayrlk devam etmi tir. Ve her dal da daha tali frkalara ayr lmtr. Buna ramen tab'i frkalarn birka imdi az nemi haizdir. Mus'taliler M srda ortadan kalkm lar ve kendi ana prensiplerini nce Yemen'de sonra Gcerat'ta kurmak istemi lerdir. Nizarilere gelince kendilerini yava yava Suriye ve Iran'da yerle tirmelerine ra men Hindistan'da da kuvvetlenme e baladlar. Burada ismaili propagandas dokuzuncu as rda balamt . Nizarilerin ana ksm, balar A a Han olan cemiyettir. Bu, Hindistan'da do u Afrikada vs. kuvvetlidir. Belki de bu hususta en ilgin ey, ilkin dal isyanclarn inand bu yolun, tccarlar n ve dier endstriyel i leri yapan insanlarn meydana getirdi i mamur bir cemiyetin yolu olmasdr ki bu, dier mslmanlara, islm inanc nn, modern dnyadaki faaliyette oynad etkili roln, tetkike de er bir rne ini verir.
B BL YOGRAFYA R. Strothmann, makale "Shi'a", El (S) de. Keza Die ZwlferSchPa, Leipzig, 1926. E.G. Browne, A Literary History of Persia, Cambridge, 1924, vd. IV. 353-41i ; Ba langcndan itibaren ii teolojisine temas eder. Cl. Huart, makale. "Shaikhi" El' de. W. Ivanow, makale. "smailiya", El (S) de. Keza True Meaning of Religion'nun bas ve tercmesi. yapan: Shihb-ad-Din Shah (Nizarilerin 47. imamnn olu), Bombay, 1933. M. Horten, Die Gottesbeweise bei Schirazi, Bonn, 1912; Das Philosophische System von Schirazi, Strasburg, 1913; "Die Philosophis4 Daha fazla malmat iin bak: A. Bausani, El', "Babis", "Baha' -Allah" "Baha'is"

150

chen und theologischen Ansicthen von Lahigi (e. 167o)", Der Islam, III ( 9 2), 91-131. Bu eserler ran'daki gelimeler hakknda bir fikir verebilir. Bilhassa ncnn mukaddimesi ve indeksi. kinci eserin faydal bir lgatesi vard r. "Schirazi" fas lda Mull Sadr diye gsterilen zatt r. Henry Corbin, "Pour une morphologie de la Spiritualite Shiite", Eranosjahrbuch, XXIX (196o), 57-107; Seyhilik zerine bir blm vardr (s. 71-81) ve umumiyetle ok ilgi ekicidir. John Kingsley Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London, 1937. Silliin nasl pantaizme meyletti ine dair bir izah olarak verilebilir.

151

Blm V. YENI AFAK

YEM AFAK FASIL 19 Teoloji in Beliren Yeni C nidler

Son fas l i goo e kadar Islam d ncesi hakknda tam bir malmat ihtiva etmez. Zira 19. Asr n sonundan itibaren beliren "Yeni Safak" n iaretleri zikredilmemi tir. Burada bu cmlecik, Avrupa sadmesi tarafndan vcuda getirilen meydan okumas m Islam dncesinin ve bilhassa kelmn ne ekilde karlayp, ayakta durabilmek iin ne yaptklarn gstermek iin kullanlmtr. Maamafih bu yeni afan btn fikirlerinin ayrntlarna girilmiyecektir. nk bu serilerde bu konuya bir cilt daha tahsis ecdilecektir. Bu k sa netice faslnn hedefi, imdi Islam kelm muvacehesindeki problemlerin genel bir tasvirini vermektir. Felsefeden ayr ca bahsedilmesine ihtiya yoktur. nk imdi felsefenin mtekellimlerden (teologlardan) ayr , kendine z adamlar vardr. Nasl ki modern Avrupa kltr, Yunan ruhunun bir ifadesi ise Avrupann Islam dnyasna arpmas na da "Helenizmin nc dalgas" denilebilir. Maamafih byle bir kanaat, imdiki vaziyet ile ilk iki dalgaya aidolanlar aras ndaki nemli farklar karatrma niyetine de gidebilir. nceki durumlarda sadme umumiyetle fikri idi. Yabanc kltr ta yanlar, hilfetin mslim sakinleriyle kartrlmlard . Avrupann bu sadmesi, fikri olmaktan ok maddi sebeplere dayan yordu. Bu, Vasco da Gama tarafndan 1498 de Hindistan yolunun kefinden sonra Avrupa'nn Islam dnyas nn dou blgelerinde ticaret etmek niyetleriyle ba lad. Yava yava ticari gaye, siyasi mcadeleye ve nihayet siyasi hakimiyete gtrd. 1798 de Napolyon'un Msr sava ile Osmanl ve Iran mparatorluklar Avrupa'nn sadmesini daha kuvvetli hissetme e baladlar. Ticari ve 155

siyasi nfuz, mali ilemlerle desteklendi. Islam dnyas nn eitli memleketlerindeki yeni e itilmi (mnevver) s nflar modern dnya daki mevkilerini anlama a baladklar zaman artk onlar milletleraras maliyenin. rmcek a na dnm sklemez yuma iinde bulunuyorlard . Talebeler tarafndan geni Avrupa seyahatleri, Avrupa kitaplar= tercmeleri, Amerika ve Avrupa filimleri, Islam dnyas n yabanc sosyal bnye ve ya ay tarziyle yak ndan temasa getirdi. Bunun neticelerinden biri, kad nlarn durumunu dzeltme hareketidir. Ayn zamanda fikri sadmenin sarih ekline dikkati ekmek de nemlidir. Mstakil Islam memleketlerinde Avrupa kltrne istek, umumiyetle idareciler tarafndan o memleketlerin geri kalm askeri kalknmasn gerekle tirmek arzusuna ba l idi. Avrupa tipinde bir orduya malik olmak iin subaylar na muayyen bir nisbette Avrupa tahsili yapt rmak zorunda kald lar. Bu eit balanglardan sonra ilk okullardan niversiteye kadar tamamen Avrupa sistemi bir tahsil usul geliti. Lyik sahada bunlar olurken dini liderler yeni terbiye sistemiyle hi alkadar olmaldlar. Yeninin yannda eski sistem de kylerde Kur'an okullariyle, Kahire'deki Ezher gibi geleneksel tipteki niversiteleriyle devam etti. Yan yana iki terbiye sisteminin mevcudiyeti, iki mnevver zmre meydana getirdi. Ulema, yahut eski modas gemi dini mnevverler ve yeni bat kltrl mnevverler. Bunlarn her ikisi de halkla ilgilerini kesmilerdi. Ulema ar felsefeleri ve deien artlara uymay reddetmekteki sert tutumlar ndan, modernistler ise gr lerinde tamamen Avrupal olmak temayllerinden dolay . Pratik sahada hayatta kalmak iin ulemamn bir reforma ihtiyac vardr. Onlar Islam memleketlerinin hukuki i lemlerini genel dnya gr hatt ierisine getirmek hususunda e itli ayr metodlara sahiptirler. Fikri sahada ok yava trlar. kinci dnya sava na kadar mesela Msr'da uleman n pek az Avrupa dilinde yazlm kitaplar okuyabilirdi: Bylece onlar n, modern dnya hakk ndaki fikirleri, kk saydaki tercmelerinden, yahut Avrupa gelene ine gre yetimi layik eserler yazan Arap yazarlar nn eserlerinden karlyordu. Avrupa'da ilim tahsil etmi ve ilmi Hmanist eserler okuyan gen mslmanlarn fikri problemleriyle temasta, ulemamn btn sermayesi, kltrleri bundan ibaretti. H rstiyanlin geleneksel phecilii, mslmanlar aras nda bu gen rencileri, Humanist ve ladini Avrupa'l mellifleri tercihe sevk etmekle meseleyi daha da kt 156

bir hale soktu. Bu m kil durumda biz, ulemann ounluun bni Sina ve bni Rd gibi amelsiz Arap filozoflar na dndklerini gryoruz. Fakat bu, mitsiz bir gayrettir. Bu vaziyete ka nlmaz bir ekilde ba l bulunan bugnn mslmannn fikri bir yenilenme aramak zorunda oldu u yer neresidir? Ihtiya duyulan ey, hem geleneksel teolojik fikirlerin geli mesi, hem de muasr meselelerle ilgili hususlar halledecek bir fikir kurmakt r. Bu mnasebet (yani teoloji ile a da problemlerin mnasebeti), fikri yenilenme ile sosyal reformun el ele vermesini gerektirir. Bu fikir sistemi nerede bulunacak? Ulema bunu yapaca a benzemiyor. nk onlar Avrupai fikirlere a ina deiller ve bu yzden aktuel kudreti ellerinde tutan modern d nceli politikac larla kolay kolay uzla arnazlar. Modern mnevverler de uygun bir fikir sistemi kuramazlar. Onlar Avrupai kanaatleri (Marxist dahil) d nmek isterler ve bunlar politikaclarla konumak imkan na sahibolmalar na ramen, slam dncesinin geleneksel tabakalariyle irtibat temin edemezler. Ve bylece dini liderleri ve onlarla beraber olan ktleleri arkalar ndan gtremezler. Tabii e itli memleketlerde durum de iir. Trkiye, slam dncesinden dnp resmen bir bat politik gr kabul etmekte slam memleketlerinin en a rs gelir. Trkiye'de islam teolojisini ihya etme e alan te ebbsler muvaffak olursa neticeler ok daha mhim olacakt r. Pakistan Avrupa'n n uzun zaman yak ndan tesiri altnda kalmtr. Bu yzden Onun tepkileri daha olgun olmaya yz tutmu tur. Ayn zamanda Tunus'ta, M sr'da, Suriye'de ve Irak'ta da ilgi ekici durumlar vard r. Fikri yenilenmenin meydana gelmesi, bu memleketlerden beklenir. Yoksa ilkel ve geri kalm muhitlerden ran'daki durum da dierlerine benzer. Fakat onun, tekilerine ok yard m dokunmas gtr, nk Iran resmen iidir ve bu yzden birok yollardan onlarla alakas kesilmitir. Tabii probleme yahut hi de ilse bir ksrmna eitli alardan temas eden bir ok te ebbsler yap lmaktad r. Bunlarn en dikkate deer olan, sahalar teoloji olmayp edebiyat olan kimseler tarafndan yaplandr. Bunlarn en yallarndan biri (ve kolayca elde edilebilenlerden biri )Seyyid Emir Ali tarafindan yaz lan The Spirit of slam (Islam' n Ruhu) dur. Dzeltilmi bask , London, (1922). Ayrca teolojik sahada en nemli yard m Msr% Muhammed Abduh (1849-19o5) tarafndan yap landr. Teolojinin ilk modern stilde eserini vermek yan mda bu zat, Ezher niversitesini reforme etmek
,

157

iin uzun mcadelesi ile de me hurdur. Her iki hususta da biraz muvaffak olmu grnebilir. Fakat nemli olan ey, cereyan n baka bir istikameti takibetme e balamas idi. Yukarda ihtiya hissedilen fikirleri kurma a matuf fikri mahsul Bay Muhammed Ikbal (1876'938) in iirlerinde ve onun Reconstruction of Religious Thought in Islam ( slamda dini dncenin yeniden ihyas ) adl eserinde bulunur. (Bu eser, ilk defa '928 de verilen konferanslard r). kbale Islamn ruhi kurucusu nazariyle bak lr. Daha ok kbalin tesirinin bir gerei olarak bu eser, gelenek ile modern d ncenin bir dengesi olabilir. Btn bu mayann dnda da bir ey gelebilir. Hemen mitsizlikten bahsetmek yersizdir. Gere i gibi yetimi, hepsinin stnde de cesaret ve akl ltuflarma mazhar bir adam, btn manzaray deitirebilir. uras muhakkaktr ki o, meslektalarnn korkun tenkitlerine maruz kalacak ama yine de hareketinde sebat etmek zorunda olacaktr. Muhalifleri kuvvete de ba vurabilirler. Bundan dolay ktlelerin, bir para da sekin tabakan n desteini kazanabilmesi iin onun, kfi derecede ahsi cazibe sahibi olmas da icabeder. Byle bir adam nerede bulunur? Hibir Islami evrenin byle bir zat yetitirecek durumda olmad n gsteren sebepler ileri srlebilir. Fakat bununla beraber o zat yine de zuhur edebilir. Avrupa'nn Islam dnyasna fikren vurmas ve zellikle Avrupa ilmi ve layk dncesi konular zerinde birok mnaka alar yaplmaktadr. Meselenin kk olmas na ramen ayr bir taraf da Islam memleketlerindeki h ristiyan misyoner hareketidir. H ristiyan propagandasna cevaplar verilmekte ve h ristiyan faaliyetlerinin -belki de sadece gnlk muvakkat nemi olan faaliyetlerinin- tenkidi yap lmaktad r. Bununla beraber yak n senelerde mslman bilginleri tarafndan hristiyan konular nn baz mnakaalar yaplmtr. -Bilhassa Kamil Hseyin tarafndan yazlan City of Wrong (yanl n ehri), Kenneth Cragg tarafndan terceme edilmi tir. (London, Amsterdam 196o)- Belki de bunlar Islam teolojisinde yeni n ayak olanlar n ve yeni rlarn yolunu haz rlyabilirler. Fikri sadme tarafindan meydana getirilen problemlerden pek ayr bir mesele de bazan "inter religious: din ii" denen meseledir. Bu, mnakale ve muhaberenin modern imkanlar tarafndan meydana getirilmi bir meseledir: Herkesin sr'atle seyahati, ne riyatn btn dnyaya ulamas, byk din cemiyetlerinin her biri- ve buna Marxizmin dine kar cephe alan felsefesi dahil olabilir- di er byk dinlerle 158

eskiden olduundan daha ok yakndan temas halindedirler. Byk dinlerin mensuplar , bugn, eskisinden daha fazla di erlerinin inanlariyle yan yana nas l yaanacam renmee itilmektedirler. Netice olarak insanlar birleik bir dnya dinine doru iten kuvvetler, tazyikler vardr. u ideal gdlmektedir: e itli 'dinlerde de erli olan eyler bir din ierisine mezcedilmelidir. Fakat insanl k bu idealin ok aasnda kalabilir ve bu yolda ok de er kaybedilmi olabilir. slam teologlarnn yeni problemi, (h ristiyanlk dahil) btn dinler iin olduu gibi, kendi dinlerinde kymetli grdkleri eyi, dierleri tarafindan zmsenecek bir ekle getirmektir. Bu tetkik, slmda ok kymet vardr noktai nazar ndan yaz lmtr. Eer kymetli olan bir ey, (yeni ekle ) tahvil edilmez ve yceltilmezse btn dnya iin bir kayp olabilir. Ve ancak byle yap lmak suretiyle btn dnyan n birleik dinine uygun bir ithal yap labilir. Nasl, slm teologlar bu arya cevap verebilecekler mi ? * BBL YOGRAFYA Charles C. Adams, Islam and Modernism in Egypt, London, 1933. Muhammed Abduh'un eserini esas alan nemli bir tetkiktir. Wilfred C. Smith, Modern Islam in India, London, 1946, vd. Ana ilgi siyasidir, fakat teolojiye de biraz dikkat sarfedilmi tir. Sir Hamilton Gibb, Modern Trends in Islam, Chicago, 1947. Kltrel gerilemelere kar yaplan sosyal ve fikri hareketlerin salhiyetli bir izah'.

* Byle birleik bir dine lzum yoktur. nk zaten btn dinlerin z is)n cia birlemi ve kemale ermi tir. Bir yette Cenab Hak: "kim islmdan baka bir din ararsa o, ondan kabul edilmiyecektir. Ve o, hirette kaybedenlerden olacakt r." buyurmutur. Mtercim

159

INDEKS
A Abbs: 32 Abbasi: 23 Abdullah ibn Muviye: 31 Abdullah ibn mer: 36 Abdullah ibn Seba : 21 Abdullah ibn Zbeyr: 22, 23, 24, 25, 31, Abdu'l-Cebbr: 69 Abdu'l-Kadir el-Cilni: 117, 118 Abdu'l-Kahir el-Ba ddi: 103 Abdu'l-M'min: 122, 127 Abdurrahman Badawi: 10 Abdu's-Selm el-Lakani: 138, 139 Abhari: 109 Abraham S. Halkin: 6 Abu shak el- sferaini: 103 Abu Ya'kub Yusuf: 123, 124 'Adem: 117 Adudu'd-Dawla: 89 Ahmed Amin: 35 Ahmed al-Ahsai: 149 Ahmed (al-Gazali) 106, 114 Ahmed ibn Hanbel: 74, 75, 77, 78, 79, 81, 134, 141 Aa Han: 150 Allf: Bak: Ebu'l-Huzeyl Allard, M: 112 Hz. Ali: 15, 17, 18, 19, 20, 23, 29, 30, 32, 34, 36, 55, 57, 64, 74 Ali Naki: 56 Ali R za: 56 Ali Zeyne'l,kbidin: 32 Alpaslan: 104 Amedroz: 89 Amr ibn Ubeyd: 62, 63, 64. Anawati, M. M.: 9, 133, 136. Arberry: 9, 12, 54, 92, 97, 105, Aristo: 6, 49, 52, 58, 62, 69, 90, 91, 92, 109, 124, 125. Arnaldez, R.: 127, 128, 140. Asal: 123, 124, Asin Palacios: 111, 113, 121, 127, August schmlders: 7 Awa Adel: 99

B
Bcuri: 139 Bkllni: 77, 100, 102, 103, 105, 109. Barbier de Meynard: 6 Barkiyrug: 107 Basset, R.: 127 Bausoni A.: 150 Baydawi: 136 Becker, C. H.: 66 Bernard Lewis: 60 Bermek: 45 Birgivi: 7, 138 Bir ibn Giyas el-Marisi: 75 Bir ibn el-Mu'temir: 62, 63, 69 Bosworth, C. E.: 76 Bouman, J.: 105 Bouyges, M.: 2, 10, 107, 112 Bousquet: 113, 140 Bowen, H.: 140 Brockelmann: I, 2, 114, 133. Browne, E. G.: 149, 150 Brnnle, P.: 128 Brunschwig: 127, 139 Buhari: 72 Buhtu'n-Nas r: 49 Bveyhiler: 47 C Ca'fer ibn Harb: 69 Ca'fer ibn el-Mube ir: 69

161

Ca'fer-i Sad k: 31, 32, 33, 56, 59, 96 Cehmiyye: 5 Cehm: 63 Cengiz Han: 88 Charls C. Adams: 159 Corbin, H.: 97, 149 Cubb'i: 69, 79 Cundiapur: 46 Curcani: 137, 138 Cuwayni: 103, 104, 105, 106, 109, 116, 133 D Dawwni: 138 Dietrc, F.: 10, 99 Drr ibn Amr: 61, 69, 82, 100 Donaldson, M.: 11, 34, 90 Dunlop, D. M.: 127 E Ebubekir (halife): 34, 145 Ebu Hanife: 37, 40, 75 Ebu Haim: 32, 69, 79, 105, Ebu Hayyan at-Tawhidi: 89 Ebu'l-Huzeyl: 61, 62, 64, 69, 82 Ebu Hreyre: 74 Ebu Mslim: 34, 63 Ebu Sleyman el-Mantki es-Sicistni: 89 Efltun: 92, 109, 123, 124, 125 Elder, E. E.: 137 Ekber: 132 Emir Ali (Seyyid): 157 Empedokles: 123 E'ari: 4, 5, 58, 61, 62, 69, 76, 77, 79, 80, 81, 82, 83, 100, 101, 103, 105, 108, 109, 115, 117, 122, 126, 127, 136 F Fadali: 139 Fahru'd-Din Rzi: 116, 117, 118, 127, 133, 136, 143, 148. Frbi: 52, 58, 59, 90, 91, 107, 124. Farmedi: 110, 114 Fatma: 30, 32 Frederick II: 126 Friedlaender, I.: 34 Fulton, A. S.: 128 Fyzee, A. A. A.: 94

G Gairdner: 113 Galen: 6, 49 Gardet, Louis: 9, 93, 133, 136 Gautheer, L.: 128 Gaylan ad-D maki: 39 Gazli: I, 49, 104, 105, 106, 108, 109, 110, 111, 112, 114, 115, 116, 117, 122, 126, 135, 136, 141, 143 George Graf: 2 George Makdisi: 117 George Sale: 7 Gibb: 5, 11, 140, 159 Goichon, A. M.: 93 Goldziher, I.: 4, 8, 9, 41, 74, 78, 111, 113, 118, 127 Gorcin De Tassy: 7, 138 Guidi, M.: 46, 96 Guillaume, A.: 11, 115, 118 Gustav Pfanmller: 10

Haarbrcker: 7 Hallc: 8, 9, 77, 102, 111 Hakim: 98 Hris el-Muhasibi: 78, 100 Harun ar-Ra id: 62 Hz. Hasan: 30, 32, Hasan al-Askeri: 56 Hasan el-Basri: 38, 39, 41, 62 Hayyt: 4, 70 Hayy ibn Yakzan: 123, 124, 128 Heirrich Steiner: 61 Hemmam ibn Mnebbih: 74 Henry Corb n: 93, 151 Henry Laoust: 5, 141, 142, 145, 146, 148 Herman Stieglecker: 11 Hiam: 39 Hiam ibn el-Hakem: 56 Hodgson, M. G. S.: 21, 99 Horten, M.: 10, 150 Hourani, G. F.: 128 Huneyn ibn shak: 48 Huort, Cl.: 150 Hlg: 88, 148 Hz. Hseyin: 30, 32

162

bni Akil: 117 bni Bcce: 123 bni Frak: 103 bni shak: 37 bni Haldun: 101, 109, 127 bni Hallikan: 6 L bni Hazm: 120, 121, 122, 127 Levy-Provenal, E.: 127 bni Kayyim al-Cawziyye: 144 Lewicki, T.: 28 bni Kerrm: 76 Liebesny, H. J.: 41 bni Masarra: 123, 127 Lwinger. S.: 127 Ibnu'l-Mukaff: 46 Luciani, J. D.: 105, 127, 139 bnu'l-Mutahhar: 148 M bnu'n-Nedim: 6 bnu'r-Rik: 47 Macdonald, D. B.: 8, 9, 14, 117, 139 bni Rd: 10, 113, 124, 125, 126, 127, MacGuckin de Slane: 6 157 Mahmut (Gazneli): 87 bni Seb'in: 126, 128 Malik ibn Enes: 77 Ibni Sin: 52, 90, 91, 92, 93, 107, 108, Mansur: 46 109, 116, 148, 149, 157 Margaret Smith: 78, 106, 112 Ibni Teymiyye: 77, 114, 135, 141, 142, Massignon: 8, 58, 76, 77, 78, 101, 117 143, 144, 145, 148 Matridi: 76, 77, 79, 84, 137, bni Tufeyl: 123, 124 Mc Corthy, R. C.: 84 Ibni Tmart: 121, 122, 124, 127 Mehdi: 33 brahim: 26 Meier, Fr.: 140 ci (Adudu'd-Din): 136, 137, 138 Me'mun: 48, 50, 56, 62, 64, 65, 74 Hz. Isa: 11 Menasce, P. J.: 10 Iskfi: 69 Mes'udi: 6, 62 mam smi!: 56, 59, 96 Meyerhof, M.: 53, 54 Ismail en-Nawbahti: 58 Miskeveyh: 89 Iwanow, W.: 60, 97, 150 Moin: 97 Montgomery Watt: 5, 11, 46, 60, 61, 63, 70, 74, 82, 84, 105, 112, 113, 117, Jabre, F.: 107, 112 134, James Robson: 78 Morgoliouth, D. S.: 89, 146 John Kingsley: 151 Moscat , S.: 34 Mu'ammer (Ma'mer): 62, 69 K Muviye: 16, 17, 19, 22, 25, 28, 30 Hz. Muhammed (A.): 4, 5, 15, 16, 20, Kelbzi: 105 21, 23, 30, 31, 32, 35, 36, 37, 40, Kamali, S. A.: 113 55, 65, 71, 73, 74, 80, 102, 103, 106, Kimi! Hseyin: 158 108, 117, 121 Kant: 133 Muhammed Abduh: 114, 146, 157, 159 Katde: 62 Muhammed Emin el-Esterbdi: 149 Kate C. Seeley: 6 Muhammed Ikbal: 158 Kenneth Cragg: 158 Muhammed ibn Abdil-Wahhb: 144, Keysan: 31 146 Khadduri, M.: 41 Muhammed ibn Ali R za: 56 Kindi: 51, 52, 58, 61

Klein, W. C.: 84 Klopfer: 104 Kremer: 7 Kunduri: 103, 104 Kueyri: 103, 111 Kraus, Paul: 10, 118

163

Muhammed Bakr: 22 Muhammed ibn Hasan el-Askeri: 56 Muhammed ibn Hanefiyye: 32, 33, 34 Muhammed ibn smail: 59 Muhammed ibn Yaman: 76, 101 Muhammed Rasid Rza: 145, 146 Muhtar : 30, 31, 32, 33 Muhyrd-Din ibn Arabi: 126 Mulla Sadra : 149, 151 Musa Kz m: 56 Mustagi : 98... 150 Mustansr : 97 Mu'tasm: 51 Mslim: 72 Mtevekkil: 48, 51, 64, 73, 74 N Nader, A: 4, 70 Nadimun: 30 Nafi ibnu'l-Azrak; 23 Nasiru'd, Din at-Tusi : 138, 141, 148 Nasr Husrev : 97 Napolyon: 155 Navas de Tolosa: 126 Nazzm: 62, 69 Necde: 23, 25 Necmu'd-Din mer en-Nesefi: 117, 133, 136, 137 an-Nefsu'z-Zekiyye: 32 Nicholson: 9 Nizamlmlk: 104, 106, 108 Nizr: 97, 98, 150 Nyberg, H. S.: 4, 46, 63, 70, 140 O Obermann, J.: 41, 112 Ockley, S.: 128 O'leary : 11 Hz. Osman: 15, 23

Pearson J. O.: 11 Pellat, C.: 35 Plto: 53 Proclus: 52

Q
Quadr : 10 R Radhakrishnan, S.: 10 Rzi: 52, 54, 137 Ritter, H.: 4, 41, 115, 140 Roger Arnaldez : 121 Rosenthal, E. I. J.: 128 Rubinacc , R: 29 S Sabit ibn Kurra : 50 Saffriler : 47 Saint John: 50 Salahu'd-Din: 88 Salem, E. A.: 29 Slimiyye: 78 Salomon Munk : 7 Smaniler: 47 Sanusi: 138, 139 Schaeder, H. H.: 41 Schact, J.: 41, 46, 54, 84 Seyyid Ahmed: 145 Seyfu'd-Dawla : 58 Siyalkti : 139 Smith, W.: 159 Soheil M. Afnan: 93 Sokrat: 49 Spuler, B: 54 Steinschneider M.: 7, 48, 53 Strothmann, R.: 96, 150 Susi: 137 Sleyman: 123, 124 Sweetman, J. W.: 90

Hz. mer: 15, 34, 36, 74 P Paret, R. 105 Patton, W. M.: 78 Pauline: 83 Pavet de Courteile: 6

afii: 36, 71, 136 ah Cihan: 139 ah smail: 131, 148 ehristni: 6, 7, 77, 115 eyhi Saduk: 94 Shihb ad-Din Shah: 150

164

T Taftazani: 133, 137 Taha Huseyn: 115 Tahvi: 75 Tahiri: 47 Thomas Arnold: 11 Thompson, W. F.: 140 Timurlenk: 131, 137 Timothy: 50 Tjitje De Bore: 10 Tritton, A. S.: 11 U Usi: 117 V Valufiler: 27 Vasl ibn At: 62, 63, 64 Veccia Vaglieri, L.: 29 Vojda G.: 105 Von den Bergh: 93, 128

Von Ess: 78 Von Grunebaum: 139 Vasco de Gama: 155

Walzer, R.: 10, 11, 51, 54, 92 Wellhausen, J.: 28, 34 Wencinck: 9, 75, 112 Wilfred Madelung: 99 William Thomson: 84 Winrow Sweetman: 11 Wiskens, G. M.: 92 Wolfson, H. A.: 66

Y
Yezid: 22 Yusuf: 84 Z Zemahseri: 69, 116, 118, 136 Zeyd: 31, 33, 34

165

Fiyat : 12 TL.

You might also like