You are on page 1of 46

Tefsir Usul

eviren: Cemal Gzel TEVHD YAYINLARI TEFSR USUL.. 3 BN TEYMYYE'NIN METODUNA TOPLU BR BAKI. 3 Tefsirdeki Yeri 3 Tefsire Dair Eserleri 5 Bu Risale. 6 Risale'nin Blmleri zerine Ksa Bir Gz At. 6 1. Blm... 6 II. Blm: 7 III. Blm: 7 IV. Blm: 7 V. Blm: 8 VI. Blm: 8 Bu Risalenin slam Lteratrndek Etkileri 8 (MUKADDME F USUL'T-TEFSR) TEFSR USULNE GR. 9 nsz. 9 I. BOLM... 9 RASULULLAH'IN (S.A.V.) KUR'AN'IN MANALARINIASHABINA AIKLAMASI VE TABLERDN ASHAB-I KRAM'DAN TEFSR RENMELER. 9 II. BOLUM... 10 SELEFN TEFSRDEK HTLAFLARININ MAHYET VE SEBEPLER. 10 1- simlerden Doan htilaflar 11 2- rnekleme Tefsir Tarzndan Doan htilaflar 12 3- Nzul Sebepleri ve nemi 12 4- Ayette Geen Lafzn Birden ok Manaya Gelmesinden Doan htilaflar 14 5- Ayetlerin Yakn Anlaml Kelimelerle Tefsir Edilmesinden Doan htilaflar 15 III. BOLUM... 16 TEFSRDE BR NAKL'E DER RE'YE DAYANAN K ET HTLAFIN OLDUU.. 16 Nakilden Doan htilaflar 17 Megazi Yazarlar: 17 Tefsirde Ekoller 18 Rivayetlerin Doruluunu Tesbitte nemli Baz ller ve Mrsel Haberlerin Deeri 19 Sahabenin Hadis Rivayetindeki Ciddiyet ve Adaleti 19 Hadis Rivayetinde Tabiiler'in Doruluk ve Adaleti 19 Hadislerde Yanllk htimali 20 Buhar ve Mslim Hadisleri ve Haber-i Vahidler 20 Hadis lminin nce Meseleleri ve lelu'l-Hadis. 21 eitli Guruplarn Hadisler Karsnda Takndklar Tavrlar 23

Tefsirde Mevzu (Uydurma) Hadisler 23 Baz Tefsirler zerine. 24 IV. BOLUM... 25 TEFSRDE RE'Y VE STDLALDEN DOAN HTLAFLAR.. 25 stidlal Ynnden Dlen ki eit Hata. 25 Birinciler ki Guruptur: 26 Tefsirde Ehl-i Snnet D Frka ve Ekoller 26 Tefsirde Zemaheri ve Mu'tezile. 27 Rafizilerin Tefsirlerinde Baz rnekler 27 Baz Yanl Tefsir rnekleri 28 bn Atyye'nin Tefsiri 29 Tefsirde Delil Cihetinden Dlen Hatalar 29 V. BOLUM... 30 TEFSRDE EN DORU YOL.. 30 Sahabenin Szleriyle Kur'an- Tefsir Etmek. 30 Tefsirde srailiyat 31 htilaflar Naklederken zlenmesi Gereken Yol: 32 VI. BOLUM... 33 TABUN SZLERYLE KR'AN'I TEFSR ETMEK.. 33 Re'y Tefsiri: 33

TEFSR USUL BN TEYMYYE'NIN METODUNA TOPLU BR BAKI Bu risalenin tahkikine balarken unu ifade etmek isterim: Adet olduu zere burada, eyhlislam bn Teymiy-ye'nin muhteem hayatndan, kitap ve risalelerinden ve bunlarn slam literatrne kazandrd kltr hazinelerinden szetmeye gerek grmyorum. nk eyhlisam'n hayat ve brakt eserlerle ilgili eski ve yeni pek ok ey yazlm, O'nun grleri, fikri ve sosyal slahatndaki metodu hakknda birok aratrmalar yaplm, hatta bu almalara sadece mslman yazarlar deil, birok msterik ve Avrupal yazarlar da katlm, neticede bn Teymiyye'nin hayat, grleri, olaylar karsnda taknd tutum ve davranlar tm aydnlarca bilinir hale gelmitir. Bu ksa ve seri takdimde, bn Teymiyye'nin dnce metoduna hakim olan temel zellie ve O'nun, tm davranlarnda, kitap ve risalelerinde ve verdii pekok fetvalarnda insan hayrete dren fikri bir dikkat, salamlk ve derin grllkle ortaya koyduu metoduna genel bir iarette bulunmay yeterli gryorum. O'nun bu metodu; bilimsel ve akademik bir yol olarak it-tiba yahut delil ve burhanlarla desteklenmi, alametleri ve esaslar ak bir da'vet olarak selefiyye diye zetlenebilecek olan metoddur. Ebu Bekir'in (r.a.): "Ben ancak ittiba eden biriyim; yoksa ibtida' eden (bid'at karan) deilim" eklindeki o esiz ve nl szyle ortaya koyduu andan itibaren bu metodu, slam tarihinde izleyen byk insanlar kmtr; fakat bunlar ierisinde bn Teymiyye'nin zekasna, neselelere btncl bakna, ilgin bilgi takdimine, ahsiye gcne, hak urundaki cesaretine, szkonusu metodu drt ba ma'mur bir ekilde ortaya koyma ve onu delillerle destekleme konumundaki stn kudretine sahip olanlar gerekten azdr. stelik bn Teymiyye'nin btn bu abalar, Kur'an'm, ilke ve erevesini belirledii yolun, Yunan dnce metodu ve baz alimlerce amaz bilgi yolu olarak grlen Aristo Mant ierisinde kaybolup gittii ve m slmanl ardan gizlendii bir dnemde cereyan etmitir. Gerekten slam dnyasnda, neticede Yunan aratrma metodlannn uygulamasna sebep olan dnce karmaas ve bilhassa bu metodlarn hayranlkla beenildii hicri 5. asr'm sona ermesinden sonra bu anarizme bal olarak ortaya kan tehlikeli birtakm sapmalar, evet btn bunlar, birok bilgin ve fukahamzn gznden kamam, onlar, Kur'an ve Snnet'in glgesinde yetimi olan vicdan ve hisleriyle, bu Yunan metodlarn slam dncesi zerindeki yabancln idrak etmilerdir. Ancak onlarn, bu metoda kar savarlarken, mant haram klan ve mantkla megul olmay yasaklayan fetvalar vermekten baka, ellerinde bireyleri yoktu! gittike ciddileiyor ve anari byyordu. Nihayet selef dnr bn Teymiyye geldi ve mantn metodik kritiinin ilkelerini koydu. Ancak Aristo mantn tam anlamyla kavradktan ve bu mantn slam'n ruhundan uzak fikri karakterine vakf olduktan sonra bu ii baard. O buna kendisi hakknda yaplan birok aratrmadan da anlalaca zere, slami aratrma metodunu mkemmel bir ekilde kavramas ve selef alimlerinin braktklar muhteem ilim ve kltr mirasna fevkalade vukufiyeti sayesinde muvaffak olmutur. Hattf bn Teymiyye, mantn sahih slami nakillere tersdtn sylemekle kalmam, onu sarih akla da aykr grm ve bu Yunani metodun kendi iinde de gelitiini ve onun, amaz delili zannedilen ak prensipleri ile de tenakuz tekil ettiini aklamtr. Dolaysyla bn Teymiyye'ye gre ittiba metodu, ierisinde za'fiyet, korku veya donukluk nveleri tayan reak-siyoner bir metod deil, aksine, kendi meselesini ortaya koyan msbet bir metoddur. bn Teymiyye, kendisiyle slam dncesi diye takdim edilen ve bu dncenin doruluuna delil gsterilen Yunani kalb' bir ara olarak reddederken, sanki u dnceyi ortaya koyuyordu; hem de ak bir ekilde: "Bir fikrin ifade tarz, onun bizzat parasdr ve konunun tabiat ile kalbn tabiat arasnda kopmaz bir ba vardr. Bu sebeple, slam dncesinin, Yunani ya da slami olmayan baka bir kalba dklmesi imkanszdr." bn Teymiyye'nin metodu, bu metodun slahat ynreri ve dayand esaslar zerinde durmak, uzun bir konudur. Kald ki, Allah rahmet eylesin, eyhlislam'n hayat, metodu ve eserlerinde izledii usul hakknda yaplacak aratrmalarda, aratrclarn dikkatlerini eken veya dikkatle zerinde durulmasn uygun grdkleri bariz noktalar, geni bir ekilde ele alnma imkanna

sahip bulunmaktadr.[1] Tefsirdeki Yeri bn Teymiyye'nin Kur'an tefsirindeki yeri, hadis, fkh, Arap dili, kelam ve slami ilimlerin dier dallarndaki yerinden geri deildir. Btn bu branlarda stnln isbat etmi ve ann alimlerini gemitir. Nitekim bu husus, alimlerin O'nun hakkndaki szlerinden, biyografi yazarlarnn ifadelerinden ve kendisinin bize brakt muazzam kltr mirasndan anlalmaktadr. Hatta yle gzkyor ki, bn Teymiyye, alarn snrlarn ap ve zicirlerini krp selefin ilim ve kltr mirasn toplamann yannda, bn Kesir, bn Hacer gibi nl alimlerin ortaya kmasna da yol amtr. mam Zehebi (748 h.) (Allah rahmet etsin) bn Teymiyye hakknda yle der: "Zekas ve sratli kavrayyla, bir harikayd. Kitap, Snnet ve ihtilaflar bilmede en ndeydi. Nakli ilimlerde ummand. limde, zhd ve takvada, ecaat ve cmertlikte, iyilii emr ve ktl nehy etmede ve yazd eserlerin okluu bakmndan devrinin yegane ahsiyetiydi. Okudu, tahsilini tamamlad; hadis ve fkhta emsalini geti. Daha on-yedi yadayken, ders okutma ve fetva verme ehliyetini kazand. Tefsirde, usulde, usul ve fruuyla, byk kk slami ilimlerin btn dallarnda ne geti." Yine Zehebi O'nun hakknda yle der: "Rical, onlarn cerh, ta'dil ve tabaka'lar, hadis ilimleri, ali ve nazil isnad, sahih ve zayf haberler hakknda tam bir ihtisas sahibi idi. Hadisler, kendilerine has (isnad) ve metinleriyle ezberindeydi. Dneminde hi kimse, ne O'nun rtbesine ulaabilmi, ne de yaklaabilmitir. Bilgiyi hatrlayp sunmada ve delil getirmede bir harikayd. Tefsir veya fkh veya usul veya felsefecilere reddiye konusunda her gn her gece, drt-be risale yazmak adetiydi. u ana kadar (eyhin vefatndan uzun bir sre nce) O'nun yazdklarnn beyiiz cilde ulatn zannediyorum." El-Vafi bi'1-Vefeyat'ta, eyh emsddin'in u sz nakledilmektedir: "Anlatmakta olduu meseleye delalet eden ayetleri O'nun kadar sr'atle hatrlayp sunan ve hadis metinlerini O'nun kadar kaynaklaryla birlikte annda takdim eden hi kimse grmedim. Sanki onlar gznn nnde ve dilinin ucunda hazr duruyor da, O, gzel bir ifade ve muhalifini susturan bir eda ile onlar sylyordu." bn Teymiyye'nin, sadece tefsir ilmindeki yerini anlatmak bile uzun bir itir. Bu konuda Alemddin Berzali (738h.) yle der: "Tefsir konusunda herkes O'nun zihnindeki bilginin okluuna, bunlar ifade ediindeki gzellie ve muhtelif grler arasndaki tercih ve tenkid yeteneine aard. Btn bunlarn yannda, O kendisini zhd ve ibadete vermi, Allah'a teslim olmu, dnyevi gayelerden uzak yaam ve insanlar Allah yolunda armtr. Her cum,a sabah oturup, insanlara Kur'an- Kerim'i tefsir ederdi. Onun meclislerinden, duasnn bereketinden, temiz nefesinden, halis niyetinden, i ve d temizliinden, sylediklerinin yaptklarna uygunluundan, pek ok kimse istifade etmitir." Dier baz alimlerle birlikte ibn Teymiyye'yi de Hibru'l-Kur'an (Kur'an dahisi) diye adlandran Hafz Ebu Abdillah ez-Zehebi, O'nun hakknda yle demektedir ki: "Tefsire gelince, bu konudaki otoritesi msellemdir. Aklad meseleye Kur'an ayetlerini delil getirmede ilgin bir gce sahipti. Tefsirdeki otorite ve vukufiyet derecesi sayesindedir ki, mfessirlerin grlerinde birok hata ve zayf ynleri ortaya koymutur." Elimizdeki bu risalede bn Teymiyye, tefsirde, istidlal ynnden ortaya kan ihtilaflar incelerken, antrparantez, selefin onbe kadar tefsirine iaret etmi ve bu tefsirlerin, szkonusu cihetten meydana gelen hatalardan uzak olduunu belirtmitir. Ben orada, bn Teymiyye'nin, selefin eserlerine olan geni vukufiyetini belirten dipnotlar dtm; sonra bn Ay bek es-Safedi (764 h.)'nin el-Vafi bi' Vefe-yat'nda, bir alimin, bn Teymiyye hakkndaki u szn grdm; "Tefsirde ve tefsire olan geni vukufiyeti konusunda, Allah'n ayetlerinden bir ayetti. Tek bir ayetin tefsirine bir-iki oturum devam ederdi." Yine orada, bn Teymiyye'nin, kendisinden duyanlarn naklettikleri u szn grdm:

"Yz yirmi adet tefsir okudum. Hepsi ierisinden sahih olan gr sunuyorum." Bylece, bn Teymiyye'nin bu tefsirlere ne derece vuku fiyetinin olduunu ve Kur'an tefsirinde ne byk bir yere sahip bulunduunu anladm. Tefsir ilmine olan bu vukufiyeti yannda O, grler arasnda tercihler yapma ve istidlal etme hususuna da zen gsterir ve tedkik ederdi. Byk stadmz Muhammed Ebu Zehra'nn dedii gibi: "Yn yn nakil ve rivayetlerin ierisinde, O'nun dnen ve muhakeme eden aklnn parldadn grrsn." Bizzat kendisi unlar syler: "Bazan bir ayet iin yz kadar tefsire baktm olurdu. Fakat neticede, Allah'n bana anlay ihsan etmesini niyaz eder ve yle yakarrdm: "Ey Adem ve brahim'e reten! Bana da ret!" bn Abdilhadi'inin, bn Teymiyye'nin en has talebesi ve O'nun szlerini en ok yazp toplayan rencisi olarak anlatt Ebu Afydillah bn Reik demektedir ki: "Allah rehmet eylesin eyh, delillerini zikretmeden (istidlalde bulunmakszn) tm Kur'an'la ilgili seleften gelen nakilleri evvela yazm, sonra da, batan byk bir ksmm istidlalli olarak kaleme almtr." Demek oluyor ki bn Teymiyye, tefsirine bir balang olmak zere, selefin Kur'an tefsiriyle ilgili szlerini toplam, sonra tefsirine balayarak, bu nakilleri kendi grlerine delil yapm ve selefin grlerinden dar kmamtr. Ancak bununla birlikte, ne kendisine ne de bakalarna, ayet-i celilelerin delalet ettikleri prensiplere ve kanunlara veya ayetlerden kan psikolojik ve sosyal bilimlere vukufiyeti yasak klmamitr. Nitekim kendisinin yazd baz surelerin tefsirlerinde (Nur, Beyyine, Kafinin vb.) ve el-ubudiyye adl eserinde ve daha baka yerlerde, bu durum kendisini gsterir. Btn bu ilmi kuatcl ve dikkati yannda, yle gzkyor ki O, alimlerce anlalmasnda mkilat ekilen veya kendisi yordamyla benzeri birok ayetin anlalmasna sebep tekil eden ayetlerin tefsirlerini kaleme almaya zen gstermi ve mfessirlerin Kur'an- Kerim'in dier ksmlar hakkndaki sylediklerini sr tekrardan ibaret olan bir almadan kanmtr. bn Reik der ki: "Hayatnn sonlarnda hapishanede iken kendisine, srasyla tm Kur'an surelerinin tefsirini yazmasn mektupla rica etmitim. Bana yazd cevab mektupta diyordu ki: "Kur'an'da bir ksm yerler var ki, anlamlan kendiliinden anlalr. Baz yerler de vardr ki, bunlar mfessir-ler, birok kitaplar yazarak aklamlardr. Ama baz ayetler var ki, bunlarn tefsirleri, birok alim iin problem olmutur. Bazan yle oluyor ki, insan bu tr ayetlerin tefsiri iin mteaddit kitaplara bakt halde, manalarn anlamyor! Ayrca ben, bir ayetin tefsiriyle ilgili bir eser kaleme alm-mdr; ama bu eserimle, o ayetin benzeri baka ayetler akla kavumaktadr. Bu tr ayetleri tefsir etmekteki kastm, birok Kur'an ayetinin anlalmasna delil olmas iindir. Binaenaleyh, bu tr ayetleri tefsir etmem, dier biroklarnkinden daha nemlidir. Zira, tek bir ayetin manas aklannca, benzeri dier ayetlerin de manalar aklanm olur." yle anlalyor ki, O hapishanede baz mevzularda, konulu tefsir diyebileceimiz bir eser yazmaa balam ve artk mrnn sonunda kendisine ar gelmeye balayan ve nihayet vefatyla sonulanan hapishane atmosferinde[2] Allah'n kendisine ltfettii Kur'ani yeni anlaylara ulamtr. O bu konuda yle der: "Bu kez Allah bana, Kur'an'n manalar ve ilmin usul hakknda ok eyler ltfetti. Ki birok alim, byle eyleri temenni edegelmitir. Vakitlerinin ounu, Kur'an'n manalar dnda zayi ettiime piman oldum." Allah eyh'e rahmet eylesin ve O'ndan raz olsun, halvet diye tanmlad hapishanede, gerekten vaktinin ounu, her alimin muttali olmay temenni ettii Kur'ani manalar bulmak iin Allah'n Kitabn aratrmaa, okumaa ve anlamaa ayrmt. Fakat bn Teymiyye'nin ektiklerini ekmeyen birinin, O'nun anlad Kur'an'i manalar ve ilmi metodolojiyi anlamas

nasl mmkn olur? bn Reikderki: "eyhlislam, hapiste yazdklarndan az bir eyi bize gnderdi; ynetim konusunda yazd birok ey, kitaplarn yanndan kardklar zaman, yneticiler'in ellerinde kalmtr. Vefat ettiinde, yneticilerin ellerinden bulunan ve ondrt torba kadar tutan bu eserler, hala yneticilerin ellerindedir." [3] Tefsire Dair Eserleri bn Teymiyye ile talebesi bn Reik arasnda geen yukarda naklettiimiz yazma, eyh'in, tm Kur'an' iine alan bir tefsir yazmadna delalet etmektedir. Her ne kadar bn Batuta bu konuda da zanna kaplarak bn Teymiyye'nin el-Bahru'1-Muhit adnda yirmi cildlik bir Kur'an tefsiri yazdn iddia etmise de, durum hi de yle deildir. Bugn elimizde bulunan gvenilir vesikalardan da, buna benzer bir zan hasl olabilir. Mesela bn Abdilhadi el-Makdisi eyhin eserlerinden szederken demektedir ki: "Kur'an- Kerim tefsirine ve eserlerini isnadl olarak yazan selef mfessirlerinin grlerine dair bir kitab daha vard ki, otuz ciltten fazladr." Ancak bu ifadeye, bn Reik'in yukarda geen szlerini eklediimiz zaman, burada geen otuz cildten maksadn, eyhlislam'n tefsiri deil de, yukarda da iaret ettiimiz gibi selefin tefsirle ilgili kaynak olarak benimsenen grleri olduu anlalr... bn Batuta'nn: "bn Teymiyye, el-Bahru'1-Muhit adn verdii tefsirini, birka yl kald hapishane hayatnda yazm, sonra Melik Nasr tarafndan salverilmitir" szne gelince, O'nun bu syledikleriyle, bn Reik'in, eyhlislam'dan, vefat ettii hapishane hayatnda batan sona bir Kur'an tefsiri yazmasn istemesi nasl te'lif edilebilir? Ayrca, bn teymiyye, ibn Reik'e verdii szkonusu cevab nasl vermi olabilir? Halbuki, eyhlislam'n elimizde bulunan tefsirleri, talebesi bn Reik'in, mfessirlerce manalar kavranamayan ve mkilat arzeden ayetler zerinde durduuna dair eyh'inden naklettii haberi te'yid etmektedir. Nitekim O, mesela Nemi Suresi Tefsiri'nde ele ald baz ayetlere balarken: "Bunlar, hibir tefsir kitabnda hatasz tefsiri bulunmayan ayetlerin tefsiridir" demektedir. Bu konuda daha birok deliller vardr; fakat buras yeri deildir. Ayet ve sure olarak bn Teymiyye'nin tefsire dair eserleri oktur. Bugn elimizde, bunlar drt cilde ulam bulunuyor.[4] Ksa baz surelerin tefsirleri yannda bn Teymiyye, bu eserlerini, bir ksm ayetlerin tefsirlerini ihtiva eden risaleler halinde yahutta bir veya birka ayet hakknda sorulan sorulara cevap olarak kaleme almtr. [5] Alt surenin (Ala, ems, Leyi, Alak, Tin, Kafirun) tefsirini ihtiva eden "Mecmuat Tefsiri eyhi'1slam" adndaki eserin nairi Abdssamed erefddin'e gre bunlar, Onun vefatyla sonulanan hapishane hayatnda yazd tefsirlerindendir. te yandan eyhlislam'm, baz tefsirleri tantan ve onlar deerlendirme ve tenkide tabi tutan eserleri yannda, Kraat ve Kur'an ilimlerine dair (rnein Emsal'I-Kur'an, Ak-sam'l-Kur'an vb.) baka risaleleri de vardr. [6] Bu Risale Elimizdeki bu risale (Mukaddimetn fi Usuli't-Tefsir) bn Teymiyye'nin tefsir ve tefsir usul'ndeki metodunu gstermesi bakamndan yazd en mhim eserlerinden saylr. Hatta bu risale, mutlak olarak bu alanda yazlanlarn en nemlisidir. Merhum bu risalesinde, Kur'an'm anlalmasna giden yolu aan, eitli gr ve rivayetler arasnda tecih ve deerlendirme yapma usuln tefsirciye gsteren ve bu konuda onu hatalardan koruyan temel esaslar ele almtr. yle gzkyor ki bn Teymiyye bu risaleyi, yukarda iaret ettiimiz tarzda cuma gnleri camide verdii tefsir derslerinden belli bir yol katettikten sonra yazmtr. O bu eseri, talebelerinden birinin, eyhlislam'dan, kendisim tefsirin metoduna muttali klmasn ve eitli batl grlerle hak arasn ayrdedebilecei bir usul ortaya koymasn rica etmesi zerine

yazmtr. Galiba bu renci, eyh'in, belli bal bir takm kural ve metodlara riayet ettiini, tefsir derslerinde bu prensiplerden hareket ettiini ve bunlar hibir zaman inemediini, bylelikle, eitli durumlar ve farkl zamanlarda serdettii grlerinde ve dayand te'vl tarzlarnda elikiye dmediini anlam ve stadndan bu risaleyi yazmasn istemi olmaldr. Merhum yle der: "Kardelerden biri benden, Kur'an'in anlalmas, tefsir ve manalarn kavranmasna yardm eden, tefsir sahasndaki akli ve nakli rnlerin hak olamyla olmayan birbirinden ayran, grler arasn kesin olarak belirleyici delili ta'yin eden bir mukaddime (giri) yazmam istedi..." eyhlislam bu risaleyi meydana getirirken, Tefsir ve Kur'an ilimleri konusunda kendisinden nce yazlm bulunan herhangi bir esere mracaat etmemitir. Bu konuda kendisi yle der: "Bu mukaddime'yi, Allah Teala'nin ltfettii kolaylk l-snce muhtasar (zet) olarak zihnimden yazdm. Doru yola hidayet eden Allah'tr." Bu ifadeler tbn Teymiyye'nin metoduyla ilgili olarak yukarda arzettiimiz hususlar bize ok seri bir ekilde yanstyor. Gerekten O'nun bu risalede belirttii usul ve kaideler, kendi kapsaml bir ekilde uygulad bu metoddan atlm yapmaktadr. Bu keyfiyeti, ana hatlaryla aada sunacamz bu risalenin seri bir etd ortaya koyacaktr. [7] Risale'nin Blmleri zerine Ksa Bir Gz At bn Teymiyye bu risalesini be blme ayrmtr: [8] 1. Blm Bu blmde unlar anlatmaktadr: Rasulullah (s.a.v.). "Biz sana zikr'i indirdik ki, insanlara ne indirildiini aklayasn." (Nahl: 16/44) ayetine uyarak ashab'na Kur'an'n manalarn, Kur'an'n lafzlarm beyan ettii gibi beyan etmitir. O bu grne, baz ayet ve haberleri delil gstermi ve: "Sahabenin Kur'an tef irindeki ihtilaflar ok azdr" szn de buna bina etmitir. Burada u hususa iaret etmek yerinde olacaktr: bn Teymiyye'nin: "Rasulullah (s.a.v.) ashabma Kur'an'n manalarn aklamtr" sz, kendisinden nce Taberi'nin: "Rasulullah (s.a.v.) Kur'an'dan, birka ayet hari hi tefsir yapmamtr" mealinde Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayet edilen haberle ilgili olarak yapt dakik yorumuyla uyumakta ve beraberlik arzetmektedir. nk Taberi szkonusu bu haberle ilgili olarak demektedir ki: "Bu rivayet, bizim: 'Rasulullah'm (s.a.v.) aklamas olmakszn, Kur'an'n baz ayetlerinin manalarnn bilinemeyecei' grmz dorulamaktadr. Rasulullah'n (s.a.v.) tefsiri, Kur'an ayetlerinde mcmel (kapal) olarak geen emir ve nehiylerin, helal ve haramlarn, hudud ve fera-izin ve Allah'n dier emirlerinin ayrntl olarak aklamasdr. Bunlar, Kur'an'n zahiri siyak ierisinde mcmel olarak bulunduklar iin, insanlarn, bunlarn aklamalarna ihtiyalar vardr. nsanlardan hi kimse, Rasulullah'n (s.a.v.) aklamas olmadan bunlar bilemez. Rasulullah ta (s.a.v.), Allah Teala'nn kendisine vahye-derek retmesi olmakszn bunlar bilemez. Bu ayetleri Rasulullah (s.a.v.), Cebrail'in kendisine retmesiyle ashabna tefsir ederdi. phesiz ki bu ayetler, nemli bir yekun tekil ediyordu. te, Allah'n insanlara aklanmasn Ra-sulullah'a (s.a.v.) emrettii mana budur. Allah Teala bu anlamda buyurmutur ki: "Biz sana zikri indirdik ki, insanlara ne indirildiini-aklayasn. (Nahl: 16/44) aktr ki, bn Teymiyye'nin ksaca iaret ettii mana da budur. Taberi ayn konuyla ilgili olarak der ki: "Rasulullah (s.a.v.) birka ayet hari, Kur'an'dan hi tefsir yapmamtr" eklinde Rasulullah'tan (s.a.v,) gelen haberi, ayet baz kaln kafallarn dedikleri gibi ok az sayda bir ksm ayet ve lafzlar dnda Rasulullah (s.a.v.) Kur'an' tefsir etmemitir' diye anlarsak bu u demek olur: "Kur'an Rasulullah'a (s.a.v.), insanlara ne indirildiini aklamak iin deil de, bu aklamalar insanlarn kendilerinin yapmalar iin indirilmitir!" [9] II. Blm: Bu blmde bn Teymiyye, (sadece sahabenin deil) selefin de tefsirde ihtilaflarnn olduunu anlatm, fakat bu ihtilaflarn ok olmadn ifade etmi, onlarn bu konudaki ihtilaflarnn sahih

olanlarnn ounun, eliki ihtilaf deil, eni ihtilaf olduunu izah etmi ve bunu, sahip bulunduu dil, usul ve mantk kltryle, dikkatli ve ak bir ekilde delilientjirmitir. Bu blmde nzul sebebi ve tefsir-ci asndan bunu bilmenin nemi zerinde de durmutur. [10] III. Blm: nc blmde, eitli ekol ve metod'lara sahip bir ilim haline gelmesinden sonra tefsirdeki ihtilafn asl sebebi ve bunun nereden kaynakland zerinde durmutur. Birok tefsir kitaplarnn bulunmasna ve bunlarn ounun, frkalarn etkisinde kalm olmasna ramen bn Teymiyye bu ihtilaflar ylece iki nevi'de toplamtr: a- Nakilden doan ve rivayete dayanan ihtilaflar, b- stidlal (rey) metodlanndan kaynaklanan ihtilaflar. O bu blmde, sadece birinci ksm zerinde durarak, istidlal metodlanndan doan ihtilaflar, bal bana drdnc blmde ele almtr. bn Teymiyye, nakil, haberler ve bunlarn mfessirlerin ihtilaf etmelerine etkileri mnasebetiyle, hadis ilmi ve stlahlarnn en nazik konularndan birini sunduu bu nc blmde, baz mfessirlerin, hibir faydas olmayan, doruluklar konusunda da hibir delil bulunmayan birtakm basit eylerin nasl peine dtklerini anlatm, ayn ekilde, israiliyyat konusuna seri bir ekilde deinmi, sonra da rivayet tefsiri'nin Mekke, Medine ve Kfe ekollerii ve bu ekollerin ileri gelen mfessirlerin i zikretmitir. Bir hadisin sahih olduunu gsteren belirtiler ve doruluuna delalet eden iaretlerden (birok nl alimleri de ele alarak) uzunca bahsettikten sonra, bir hadisin uydurma olduunu belirten delillerden sz etmi ve tefsire giren uydurma rivayetlerden bir ksmna deinmitir. bn Teymiyye'nin imek hzyla serdettii bu ksa rivayetler, bizi, bazlar hakknda geni dipnotlar koymaa mecbur brakmtr. Yine O, bylesi uydurma rivayetleri tervi eden bir ksm mfessir-leri de eletirmitir. [11] IV. Blm: Yukarda da iaret ettiimiz gibi, bu holm bn Teymiy-ye, tefsirdeki ihtilafn sebeplerinden ikincisini tekil eden istidlal ve rey'e dayanan ihtilaflara ayrmtr. O, bu konudaki hata ve sapmalarn, ancak sahabe, tabiun ve tebeu tabiin tefsirinden sonra meydana geldiini sylemitir. O'na gre, bu tr ihtilafn ine iki zmre dmtr. Birinciler, birtakm anlam ve dncelere peinen inanp, bunlar Kur'an lafzlarna yklemek istemiler, ikinciler de, Kur'an' indiren Allah Teala'ya, kendisine Kur'an inen zat'a (Rasulullah'a) ve Kur'an'a muhatap olan insanlara bakmakszn, Allah'n Kitab'n, srf arapa konuan insanlarn (Araplarn), konumalarnda kasdetmeleri caiz ve mmkn olan manalara dayanarak tefsir etmilerdir. eyhlislam, bu her iki zmrenin metodlar ve bu metod-larm ayrntlarn verirken, ylesine stn bir izah tarz ortaya koymutur ki, hangi eidi olursa olsun tefsir'le ve genel olarak slam kltr'yle ilgilenen hi kimse, O'nun bu aklamalarndan mstani kalamaz. O bu blmde, Mu'tezile'nin tefsirlerinden ve onlarn, tefsirlerini zerine bina ettikleri itikad esaslarndan bahseder. Onlarn kitaplar, bilhassa Zemaheri'nin Keaf hakkndaki grn syler. Sonra Kur'an- Kerim'i, hakikati dnda te'vil eden Rafziler'in, feylesoflarn ve Karmatiler'in sapklklarna ilierek, btn bu frkalarn sapmalarna yol amas konusunda Mutezile'nin byk sorumluluuna iaret eder. Yine bu blmde, her ne kadar o en kk geveklik ve erilie msamaha etmeyen metodunun eletirisinden kurtulamam! arsa da, snnet'e ve cemaat'e uygun grd baz tefsirlere iaret eder. eyhlislam, sufiler'in, vaizlerin ve benzeri ekollerin tefsirlerine temas ederek bu blme son verir. bn Teymiyye'nin metodunu ve O'nun muHtelif dncelere sahip bilginlerle frka mensuplar hakknda hem gnmzde hem de asrlar boyu geerli olagelen esasl hkmn ok ak ekilde belirten en kymetli blm, risalesinin bu blmsolsa gerektir. Belli fikirlere peinen saplanp ta, sonra bunlar Kur'an ayetlerine yklemee kalkan kimselere insan ayor! Kendi dncelerini Kur'an uydu-racaklar, tefsirin temel vastas ile (yani Kur'an'in ndii dil ile) ve tefsir konusunda selefin lleri ile Allah'n Kitabna eilecekleri yerde, nasl da Kur'an'i kendi dncele .1-ne ve nyarglarna uydurmaa alyorlar! Onlarn bu dncelerinin, bir ksm kimselerce din olarak benimsenmesi ve ayetlerin bu fikirlere uydurulmak iin rk te'villjr ve krdm mecazlarla ekilip sndrlmesi ise, daha da hayreti muciptir! Dorusu bn

Teymiyye, bu ksa ve az szlerle, slam tarihinde frka ve heva ehli ierisindeki ihtilafn temel sebeplerinden en nde gelenine parmak basmtr. [12] V. Blm: Kur'an tefsirinde dlen hata, ihtilaf ve sapmalarn sebeplerini ortaya koyduktan sonra nihayet bn Teymiyye, tefsirde en doru ve en gzel yolu aklamaa geer ve bylelikle yapc msbet metodu'nun safhalarn sunmaya koyulur. Geri, nceki blmde serdettii tenkidi mtalaalar, okuyucuya, burada sunmaya balad metoduna giden yolun yansn katettirmitir! bn Teymiyye bir gerek olarak tefsirde en shhatli yolun, Kur'an'm yine Kur'an'la tefsiri olduunu syler. nk, bir yerde mcmel ve ksa olarak geen baz hususlar, bir baka yerde aklanmakta ve tafsilatyla anlatlmaktadr. u bir hakikattir ki, bir ayeti, bulunduu yerde kendi bana ve mstakil olarak ele alp, ilgili bulunduu konuyu, Kur'an'da getii dier yerlerden aratrmamak, hatta bazan ayeti siyak'mdan ve nazmndan kopararak ele almak, birok mfessir ve yorumcuyu nemli hatalara drmtr. bn Teymiyye, Kur'an'in Kur'an'Ia tefsirinden sonra en sahih yolun, Kur'an'm Siinnet'Ie tefsir edilmesi olduunu, nk snnetin Kur'an' erhettiini, snnetten sonra ashabn kavillerinin geldiini zira ashabn, Kur'an- Kerim'in iniine ahit olmalar, aynca mkemmel bir anlay ve shhatli bir bilgiye sahip bulunmalar sebebiyle Kur'an' daha iyi bildiklerini anlatr. bn Teymiyye bu blmn kalan ksmn, ashab- ki-ram'in zellikle bn Mes'ud ve bn Abbas'm Kur'an tefsi-rindeki yerlerinden bahse ayrr. Daha sonra, onlardan nakledilen israili rivayetlere geer ve bu mnasebetle, israili haberlerin ksmlarn ve bunlar karsnda red veya kabul cihetinden alnmas gereken tavr anlatr. [13] VI. Blm: Bir ayetin tefsirine Kur'an, Snnet ve Sahabe szlerinde rastlanmadnda bavurulan tabiun kavillerine gelince, bn Teymiyye, risalesinin son blmn bu hususa ayrm ve birok imamn, byle durumlarda tabiilerin mesela Mcahid b. Cebr -ki, O'nun tefsirdeki yerine genie temas etmitir-, Katade, Said b. Cbeyr, Hasan el-Basri, Said b. el-Mseyyib, krime, Ata b. Ebi Rebah vb. in grlerine mracaat ettiklerini anlatmtr. O'na gre, ihtilaflarnn ou eni (tenevvu') ihtilaf olan tabiilerin tefsirdeki szlerine bavurmak, onlarn icma ettikleri bir konuda kanlmazdr. bn Teymiyye bu blmnn, dolaysyla risalesinin sonunda salt rey ile Kur'an' tefsir etme konusunu ele alarak, bunun haram olduunu syler ve bu hususta seleften, Kur'an' rey ile tefsir etmeye iddetle kar kan birok szler nakleder; sonra bu nakillerle Kur'an' re'yi ile tefsir eden selefin tutumu arasnda herhangi bir elikinin olmadn izah eder. Mfessirlerin sultan Taberi'den nakledilen rivayet mnasebetiyle doabilecek yanl anlamalar gidermek amacyla, o ksma aklayc dipnotlar dtm. [14] Bu Risalenin slam Lteratrndek Etkileri bn Teymiyye'nin, yukarda anlattm gibi, ncelik ve orijinallii olan bu risalesi, tefsir ve Kur'an ilimleriyle megul olanlara byk apta tesir etmitir. eyhlislam'in talebesi Hafz bn Kesir, deerli rivayet tefsirinin giriine bu risalenin, "Tefsirde En Gzel Metodun Ne Olduunu" aklayan son iki blmn, harfi harfine almtr. mam Zerkei ile Suyuti de, kitaplarnda, bu risaleden-yararlanmiardr. Zerkei yer yer, bn Kesir'in yapt gibi veya Onunkine yakn tarzda alntlar yapm hatta Suyuti, "el-tkan fi Ulumi'l-Kur'an" adl eserinin 78. maddesi'ni tekil eden: "Ma'rifet uruti'l-Mufessir ve Adabuhu: Tef-sircide Bulunmas Gereken artlar ve Onun Uymas Gereken Kurallar" bahsinde, bn Teymiyye'nin risalesinin en nemli blmn zetlemitir. Suyuti (r.a.) szkonusu blm altnda ilenen bilgileri iine alan dier baz kitaplara bakma arzusu olmasayd, herhalde onu tamamen alntlamak istiyordu. O, zetleyerek yapt bu nakli, "bn Teymiyye'nin szleri burada bitti; gerekten nefistir" diyerek bitirir.[15] eyh Muhammed Ragb et-Tabbah (r.a.) in "es-Sekafe-t'1-slamiyye: slam Kltr" adl kitabnda (s. 100-108), bu risalenin baka bir nshasn gryoruz. Tabbah bu zeti verirken, "Tefsirdeki ihtilaflarn sebepleri ve tefsirde en gzel usul konusunda yazlanlarn en gzelidir" der. Merhum, unlar syler: "Biz, ihtilaflarn ser epleri ve tefsirde en gzel metodun ne olduu konusunda toplu bir bilgi verecek kadaryla ondan alntda balunuyot az. Bu hususta daha geni bilgi isteyenler, "Mukaddime"ye bavursunlar; yeterli bilgi orada vardr." Tabbah mfessirlerin tabakalar konusunda bilgi verirken de bn Teymiyye'nin risalesine dayanmtr.

Byk stad Muhammed Behce el-Beytar'n bu risale hakkudaki dncelerinden bir nebze olsun bahsetmeden geemeyeceim. Allah (c.c.) stadmz korusun, diyor ki: "bn Teymiyye'nin bu risalesi, O'nun ilim okyanusundan coan bir seldir. Kendisinin de dedii gibi, bu risaleyi zihnnden, kalbinin en kymetli incileri olarak yazmtr. O'nun bu risalesi selefimizin Kur'an' aratrma ve anlama hususunda bize braktklar klliyattan altn bir safha, tefsir ve tefsir terminolojisinin baz problemlerini zme kavuturan bir kaynak ve sana, mfessirlerin ve onlarn eserlerinin en doru olann gsteren ve pein birtakm inan ve usullere saplanarak Allah'n kelamn ve Rasul'nn snnetini bunlar nda yorumlayan tarafgirlere kar seni uyaran bir eserdir.[16] (MUKADDME F USUL'T-TEFSR) TEFSR USULNE GR nsz BismiIIahirrahmanirrahim. Rabbi yessir velatassir ve en birahmetik Hamd Allah'adr. Yardm O'ndan ister, mafireti O'ndan dileriz. Nefislerimizin errinden ve amellerimizin ktlnden Allah'a snrz. Allah'n hidayet verdiini kimse sap-tramaz ve Allah'n saptrdn da kimse hidayete getiremez. Yalnz ve ortaksz olan Allah'tan baka ilah olmadna ve Muhammed'in (s.a.v.), Allah'n Kulu ve Elisi olduuna tanklk ederim. mdi, kardelerden biri benden, Kur'an'm anlalmasna, tefsir ve manasnn kavranmasna yardm eden, bu konudaki akli ve nakli rnlerin hak olan ile olmayann birbirinden ayran, grler arasn kesin olarak belirleyici delil'i ta'yin eden bir mukaddime (giri) yazmam istedi. nk, tefsir konusunda yazlm olan kitaplar, doru-yanh bilgilerle doludur, ilim, ya ma'sum bir zat'tan gelen "dorulanm nakil"dir; yahutta bilmen bir delille sabit olan szdr. Bunun dndakiler, ya kalp ve sahte olduklar bilinen szlerdir; ya da doru mu yanl m olduklar bilinmeyen eylerdir. mmetin Kur'an'i anlamaa olan ihtiyac ise ok byktr. O Kur'an ki: "Allah'n kopmayan ipi, hikmet dolu t ve dosdoru yoludur. yle bir Kur'an ki, dnce ve arzular O'nun sayesinde erilmez. Diller O'nun sayesinde dolamaz. Ne kadar tekrar edilse eskimez. Harika gzellikleri bitmez tkenmez. Alimler O'na doymaz. Onunla sylenen doruyu syler. O'nunla amel eden mkafat alr. O'nunla hkmeden adil olur. O'na aran Srat- Mstakim'e ulatrlr. Hangi zorba O'nu terkederse, Allah onun belini krar. Hidayeti O'ndan bakasnda arayan Allah delalete drr.[17] Allah Teala buyurmutur ki: "Artk benden size bir hidayet geldii zaman, ona kim tabi olursa, o ne sapkla der, ne de bedbaht olur. Benim zikr'imden yz evirene ise, skntl bir hayat vardr. Onu kyamet gn kr olarak hasredeceiz. O vakit diyecek ki: 'Rabbim, ben grrdm, niin beni kr hasrettin?' O zaman Rabbi ona diyecek ki: 'te byle; sana ayetlerimiz gelmiti de, onlar unutmutun. Bugn de sen byle unutulacaksn." (Taha: 20/123-126) "Andolsun size Allah'tan bir nur ve apak bir kitap gelmitir. Allah, rzasna uyanlar onunla selamet yollarna eritirir. Onlar karanlklardan nura kendi izniyle karr ve doru yola iletir." (Maide: 5/15-16) "Bir kitap ki, rablerinin izniyle insanlar karanlklardan nura, Aziz ve Hamid'in yoluna karasm diye indirdik. (brahim: 14/1) "te byle sana biz, emrimizden bir ruh vahyettik ki, sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ama onu biz, kendisiyle, kullarmzdan dilediklerimizi hidayete ulatracamz bir nur kldk. Ve sen gerekten doru yola aryorsun. (ura: 42/52-53) Bu mukaddimeyi, Allah Teala'nn ltfettii kolaylk nisbetinde zet olarak zihnimden yazdm. Doru yola hidayet eden ancak Allah'tr. [18] I. BOLM RASULULLAH'IN (S.A.V.) KUR'AN'IN MANALARINIASHABINA AIKLAMASI VE TABLERDN ASHAB-I KRAM'DAN TEFSR RENMELER u bilinmeJedir ki, Rasulullah (s.a. v.) ashabna Kur'an 'm manalarm, onun lafzlarm nasl alcladysa yle aklamtr. nk Allah Teala'nn: "Biz sana zikr'i indirdik ki, insanlara ne indirildiini aklayann. (NahI: 16/44)

ayeti, hem lafzn, hem de manann aklanmasn iine alr. Ebu Abdirrahman es-Slemi demitir ki: "Osman b. Affan ve Abdullah b. Mes'ud gibi, bize Kur'an okutanlar bildirmilerdir ki, onlar Rasulullah'tan (s.a.v.), on ayet'i ilim ve amelce renmeden gemezlermi. Onlar bize dediler ki: "Bizler Kur'an' ilim ve amel birlikte rendik.[19] Bundan dolaydr ki, onlar, bir sureyi bellemek iin uzun bir sure o sure zerinde dururlard. Enes (r.a.) yle demitir: "Bizim zamanmzda birisi Bakara ve Al-imran surelerini okduu zaman gzmzde byrd. [20] Abdullah b. mer, Bakara suresini renmek hfzetmek iin birka yln- bir rivayete gre sekiz yln vermitir. Bunu mam Malik rivayet etmektedir.[21] Allah kendilerinden raz olsun, onlar Kur'an zerinde bu derece nemle duruyorlard. nk Allah Teala yle buyurmutur: "Bu mbarek bir kitaptr ki, ayetleri zerinde iyice dnsnler diye onu sana indirdik. (Sad: 37/29) "Kur'an zerinde iyice dnmyorlar m? (Nisa: 4/28) Bu ayetlerde szkonusu edilen iyi dnme (tedebbr)n herhangi bir sz zerinde olabilmesi, o szn manalarn anlamadan olmaz. Yine Allah Teala yle buyurmutur: "Onu Arapa bir Kur'an olarak indirdik ki, akl erdiresiniz. (Yusuf: 12/2) Bir sze akl erdirmek iin, onu anlamak icabeder. Malumdur ki, sylenilen her sz, manas anlalsn diye sylenir. Hele hele Kur'an bunun iin inmitir. Bir kavmin, tp, hesap gibi ilmin herhangi bir dalna ait bir kitab okuyup da onu anlamak istememeleri dnlemez! yleyse, insanlar hatalardan korumak, onlar dnya ve aherette mutlulua ulatrmak gayesiyle indirilen Allah'n sz, nasl olur da anlalmak iin okunmaz?! Rasulullah'n (s.a.v.) sahabeye Kur'an' aklamas sebebiyledir ki, onlarn Kur'an tefsirindeki ihtilaflar ok azdr. Tabiiler arasndaki tefsir ihtilaflar ise, sahabeninkinden ok olmakla beraber, kendilerinden sonra gelenlerinkin-den daha azdr. Herhangi bir a, ne kadar erefli ve faziletli olmusa, orada birlik-beraberlik, ilim ve beyan, dier asrlardan o kadar ok olmutur! Tabiiler ierisinde, tefsirin tamamn sahabe'den renenler olmutur. Nitekim Mcahid demitir ki: "Btn mushaf, her ayet zerinde soru sorarak ve durdurarak bn Abbas'tan okudum.[22] Bu sebepledir ki Sevri yle demitir: "Tefsir Mcahid'ten geldi mi sana kafidir! [23] Bu nedenle afii ve Buhari gibi ilim ehli, imam Ahmed gibi tefsir yazarlar, Mcahid'e itimad etmi ve ondan rivayette bulunmulardr, Mcahid'ten gelen bir rivayetin, eitli tarikleri vardr. Halbuki, tabiilerin dierlerine ait rivayetlerde bu kadar ok tekerrr eden snadlar yoktur. Demek oluyor ki, tabiiler, sahabeden, snnet ilmini aldklar gibi, tefsir ilmini de almlardr. Geri onlarn Kur'an tefsirinde, istinbat ve istidlal (rey ve dirayet) yoluyla fikir beyan ettikleri de olmutur. Nitekim, bir ksm snnetler hakknda da, istinbat ve istidlalce sz sylemilerdir. [24] II. BOLUM SELEFN TEFSRDEK HTLAFLARININ MAHYET VE SEBEPLER Selefin tefsirdeki ihtilaflar azdr. Onlarn ahkamdaki ihtilaflar, tefsirdeki ihtilaflarndan daha oktur. Ayrca onlardan sahih olarak gelen ihtilaflarn ou, neticede eliki (tezad) ihtilaf deil, eni (tenevv) ihtilafdr.[25] Selefin bu tr ihtilaflar, iki snfta toplanabilir. [26] 1- simlerden Doan htilaflar Onlardan herbiri maksadn, arkadann kulland ifadeden baka bir ifadeyle anlatmtr.

Msemma (zat, konu) ayn olmakla beraber, birisi onda bulunan bir manay, dieri de baka bir manay ifade etmitir. Tpk mteradiflerle mtebayinler arasnda yer alan mtekafi' isimlerde olduu gibi. Nitekim seyf (kl) iin hem sarim, hem de mhenned ismi kullanlmtr. Bu tpk, Allah Teala'nn esmay- hsna'syla, Rasuhllah'm (s.a.v.) ve Kur'an- Kerim'in isimlerindeki durum gibidir. yle ki, Allah'n btn isimleri tek bir msemma (zat) ya delalet eder. Dolaysyla O'na esma-i hsnasmdan birisiyle dua etmek, dier bir ismiyle O'na dua etmee zt dmez. Aksine: "De ki, ister Allah deyin, ister Rahman! Hangisiyle O'na dua ederseniz, en gzel isimler O'nundur." (sra: 17/110) ayetinde belirtildii zere, Allah Teala'ya gzel isimlerinden herhangi biriyle dua edilebilir ve O'nun isimlerinden herbiri, hem O'nun zatna, hem de o ismin ierdii sfata delalet eder. Mesela alim ismi gibi ki, bu hem Allah Teala'mn zatna, hem de O'nun bilme sfatna delalet eder. Kadir: Hem Allah'n zatna hem kudret sfatna, Rahim: Hem Allah'n zatna hem de O'nun rahmet sfatna delalet eder. Allah'n isimlerinin sfatlarna delaletini inkar eden bir ksm zahir iddiaclarn szleri, "Allah'a ne diridir denilebilir; ne de diri deildir denilebilir" diyen spk Batni Karma-tiler'in szleri kabilindendir ki bunlar (bilindii gibi) naki-zeyn'i Allah'tan nefyederler, Bu Batni Karmatiler, mesela zamirjer gibi salt alem (zel isim) haline gelmi olan isimleri inkar etmezler, fakat O'nun esma-i hsnas ierisinde bulunan isbat sfatlarn inkar ederler. Binanaleyh, onlarla ayn amata birleen ar zahircler, bu noktada sapk Batni'lerle birlemi oluyorlar. Maamafih bu konunun yeri buras deildir.[27] Demek oluyor ki, Allah'n isimlerinden herbiri, O'nun hem zatna, hem o isimde bulunan sfatna, hem de lzum tankyla dier bir ismindeki sfatna delalet eder. Muhamned, Ahmed, Mahi, Hair, Akb gibi Rasulullah'm (s.a.v.) isimlerinde de durum byledir. [28] Kur'an- Kerim'e ait Kr'an, Furkan, Hda, ifa, Beyan, Kitab vb. isimler de byledir. Bu durumda: a- Eer soru soran kimse msemma'nm tayinini istiyorsa ona1, hangisi olursa olsun msemma, bildii isimlerinden birisiyle iade edilir. Maamafih isim bazan alem (zel isim), bazan da sfat olabilir. Mesela biri sorsa: "Kim benim zikr'imden yzevirirse, ona skntl bir hayat vardr..." (Taha: 20/124) ayetinde geen Allah'n Zikr'inden maksat nedir? O kimseye cevap olarak (mesela) "Kur'an'dr" veya "ndirdii kitaplardr" denilir. nk zikr sz mastardr. Mastar bazan failine, bazan da mefulne muzaf olur. ayet burada Allah'n zikri ikinci manada (zikr'in mefulne muzaf olmas takdirinde) alnrsa, kul'un: "sbhanallah, elhamdlillah, lalilahe illallah, Allahuekber" demesi gibi, zikredilen ey olur. Birinci manada (zikr'in failine muzaf olmas takdirinde) alnrsa, o takdirde mana: "Allah'n kendi zikrettii (syledii ey) yani Allah'n sz" demek olur ki, bu ayette kastedilen anlam budur. nk, bundan nce: "Artk benden size bir hidayet geldii zaman, ona kim tabi olursa, ne sapkla der, ne de bedbaht olur." (Taha: 20/123) buyruluyor ki, orada geen hidayet, Allah'n indirdii zikr'dir. Devamnda da Duyuruluyor ki: "Benim zikrimden yzevirene ise, skntl bir hayat vardr. On kyamet gn kr olarak hasredeceiz. O vakit diyecek ki: 'Rabbim, ben grrdm; neden beni kr hasrettin?' O zaman: 'te' diyecek Rabbi, "sana ayetlerimiz gelmiti de, sen onlar unutmutun. Bugn de sen yle unutulacaksn. (Taha: 20/124-126) u demek oluyor ki, zikr'in, Allah'n indirdii sz veya kulun O'nu anmas olduu anlalyor. Bu nedenle, Allah'n zikrinden maksat: "Allah'n Kitabdr" veya "szdr" veya "hidayetidir" veya buna benzer eyler denilse farket-mez; nk msemma (konu, ey, zat) ayndr. b- ayet soran kimse, isimde mevcut olan ona ait sfat renmek istiyorsa, o takdirde,

msemmann belirtilmesine ilave olarak, yeteri kadar aklama yapmak dahi gerekir. Mesela: "O Kuddstr, Selam'dr, M'min'dir" ayetinde kastedilenin Allah Teala olduu malumdur. Ancak kii, Allah'n Kudds, Selam ve M'min olmasnn ne demek olduunu soruyorsa, bu isimlerin ifade ettii sfatlar ona aklamak lazm gelir. Bu husus bylece bilinince, demek oluyor ki, selef ou kez, herhangi bir msemmay, onun aynna delalet eden bir tabirle (her ne kadar bu tabirde msemmann dier isminde bulunmayan sfat ve manalar bulunsa da) ifade etmilerdir. Mesela seleften birinin: "Ahmed: Hair, Mahi ve Akb'tir" veya "Kuddus: Gafur ve Rahim'dir" demesi gibi, ki buralarda msemma tektir; yoksa, bu sfat teki sfatn ayn demek deildir! Bilinmelidir ki, bu tr farkl izahlar, bazlarnn sand gibi eliki (tezad) ihtilaf deildir. Buna, selefin Srat' Mstakim'i tefsir edilerini rnek gsterebiliriz. yle ki: Onlardan kimi: "Srat- Mstakim Kur'an'dr, yani ona tabi olmaktr" demilerdir; nk Tirmizi ve eitli tariklerle Ebu Nuaym, Al'den (r.a.) u hadisi rivayet etmilerdir: "O, Allah'n kopmayan ipidir. Hikmet dolu t ve srat- mstakimdir.[29] Kimileri de: "Srat- Mstakim slam'dr" demilerdir. nk, Tirmizi ve dierleri, Nevvas b. Sem'a'ndan, u hadisi rivayet etmilerdir: "Allah Teala yle bir misal vermitir: ki tarafnda iki duvar uzanan bir doru yol (srat- mstakim.) Her iki duvarda da, ak duran birtakm kaplar. Kaplarda perdeler ekilir. Bir da'veti, yolun yukarsndan, dieri de yolun bandan armakta. Burada doru yol (srat- mstakim.) slam, yolun iki kenarndaki duvarlar Allah'n snrlar (hu-dudullah), ak kaplar Allah'n yasaklar, yolun bandaki daveti Allah'n Kitab, yolun yukansndaki da'veti de, her m'minin kalbindeki Allah'n tsdr.[30] Bu her iki gr de birbirine uymaktadr. nk, slam Dini demek Kur'an'a uymak demektir. u kadar var ki, bu iki tefsirden herbiri, dierinde bulunmayan baka bir zellie dikkat ekmitir. Yine srat sz, bir nc zellie de iaret etmektedir[31] "Srat- Mstakim: Snnet ve cemaattir" veya "Kulluk yoludur" veya "Allah ve rasul'ne itaattir" vb. tefsirler de byledir. Hakikatte, hepsi tek bir zata iaret etmilerdir. u kadar var ki, herbiri on ayr bir sfatyla anlatmlardr. [32] 2- rnekleme Tefsir Tarzndan Doan htilaflar Selefin ihtilaflarnn ikinci ksmna gelince, bu da yledir: Onlardan herbiri amm (genel) bir ismin baz nevilerine, anlatlmak istenen eyin umumi ve hususi btn zelliklerini iine alacak tam bir tarif eklinde deil de, dinleyiciye tr hakknda fikir verecek bir misal eklinde iaret etmilerdir. Bu, hubz (ekmek) sznn ne anlama geldiini (hangi msemmaya delalet ettiini) soran Arapa bilmeyen birine bir ragif (rek) gstererek: "te budur" diye cevap vermee benzer ki, burada sadece ree deil, ekmein bir trne de iaret edilmi olur. "Sonra biz, kullarmzdan setiklerimizi Kitab'a varis kldk. Derken onlardan kimi kendine zulmeden (zalim), kimi orta giden (muktesid), kimi de hayrlarda nde giden (sabk) oldu. (Fatr: 35/32) ayetinin tefsiri hakknda gelen rivayetler, bu konuya misaldir. Malumdur ki, "kendine zulmedenzalim" sz, "farzlar yapmayan ve haramlar ileyen" anlamn ifade eder. "Orta giden muktesid" sz, "farzlar ileyen, haramlar terkeden" anlamn iine alr. "nde giden -sabk" sznn kapsamna ise, "hayrda herkesi geerek, farzlarla beraber haseneleri ilemek suretiyle Allah'a yaklaanlar" girer. Dolaysyla, muktesidler. Ashab'l-Yemin ve sabikun da Mukarrebn- Allah'a en yakn kullar'dr. Sonra selef, bunu taat trleri iin de sylemilerdir. Mesela onlardan biri yle demitir: Sabk: Namaz ilk vaktinde klan, Muktesid: Namaz vakti iinde klan, Zalim: kindi namazn, gnein kzarma zamanna kadar geciktiren." Bir dieri de yle demitir: "Sabk, Muktesid ve Zalim'i Allah Teala Bakara suresinin sonunda sz konusu etmitir. yle ki O, sadaka vermekle muhsin, faiz yemekle zalim ve alveriteki hakkaniyetiyle adil olan

kimseleri anlatmtr.[33] nsanlar mal konusunda ya muhsin yaadil ya da zalim olurlar. Byle olunca sabk: Hem farz olan zekatn, hem de mstahab olan dier sadakalar yerli yerince veren, zalim: Faiz yiyen veya zekatn vermeyen, muktesid: zerine farz olan zekat vermekle yetinen ve faizden kanan kimsedir." vb... mdi, konunun herhangi bir trne deinen her gr, ayetin kapsam ierisindedir ve bunlar, dinleyenlere, sz konusu meselelerin, ayetin mulne girdiini belirtmek ve benzeri dier konulara da dikkatleri ekmek iin sylenmitir. nk misal ile anlatm, tanm ile anlatmdan daha kolay anlalabilir.[34] Ve akl- selim, rek gsterilerek: "te ekmek budur" denildiinde nasl anlyorsa, misal ile anlatldnda tr byle kavrar. [35] 3- Nzul Sebepleri ve nemi Selefin: "Bu ayet u hususta inmitir" eklindeki szleri de birok kez bu kabilden rnekleme tefsir taznda olabilmektedir. Bilhassa, tefsirlerde kii adlan verilerek geen nzul sebepleriyle ilgili szler byledir. Mesela: "Zhar ayeti, Sabit b. Kays b. emmas'in hanm hakknda nazil olmutur. [36] Lian yeti, Uveymir el-Aclani veya Hilal b. meyye hakknda nazil olmutur.[37] Kelale ayeti Ca-bir b. Abdillah hakknda[38]nazil olmutur. "Onlarn arasnda Allah'n ndirdii ile hkmet." (Maide: 5/49) [39] ayeti, Beni Kureyza ve Beni Nadir Yahudileri hakknda nazil olmutur. "Kim o gn arkasn dnp savarsa..." (Enfal: 8/16) [40] ayeti, Bedr sava ile ilgilidir. "Ey iman edenler, birinize lm gelince, vasiyet srasnda iinizden iki adil kii aranzda ahitlik etsin. Ya da, yeryznde yolculuk ederken banza lm gelirse, sizden olmayan iki kii ahidlik etsin..." (Maide: 5/106-108)[41] Temim ed-Dari ile Adiy b. Bedda hakknda nazil olmutur. Yine: "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayn," ayeti, Ebu Eyyb'un anlatt zere, Ensar hakknda nazil olmutur. [42] Selefin buna benzer, "u ayet Mekke'de mriklerden falanca kavim hakknda veya Ehl-i Kitaptan falancalar hakknda nazil olmutur" eklinde birok szleri vardr. Fakat uras unutulmamaldr ki, bunlar syleyenler hibir zaman, bu ayetlerin sadece ilgili ahslara has olduunu ve bakalarn lgilendirmediini sylemek istememilerdir. nk, ne bir mslman, ne de akl sahibi herhangi bir kimse bunu sylemez. Her ne kadar alimler: "Hususi bir sebeple gelen umumi bir lafzn szkonusu sebebe has olup olmadnda" ihtilaf etmilerse de, hibir slam alimi, Kitap ve Snnetin umumi lafzlarnn muayyen bir ahsa has olduunu sylememilerdir. Bu konuda selefin sylediklerinden maksad udur: "Bu ayet veya hadis, bu ahs gibilere has olup, bu ahsn durumunda olanlara da amildir; (fakat) bunlarda lafz itibariyle bir umumluk yoktur." Dolaysyla, belli bir sebeple gelen bir ayet, eer bir emir veya nehiy ise, hem ilgili o ahs, hem de ayn durumdaki dier ahslar iine alr. Eer bir vme veya yerme ifade eden bir haber ise, yine hem ilgili.kiiyi, hem de ayn durumdaki kimseleri iine alr.[43] Nzul sebebini bilmek, ayeti anlamaa yardm eder. nk sebebi bilmek, msebbebi (sebebe bal olan eyi) bilmeyi sate'Bunuff iindir lr "Kiinin4iigi niyetle yemin ettii bilinmedii zaman, yemininin sebebine ve o yemini meydana getiren hadiseye baklr" eklindeki gr, bu konuda fukahaya ait iki grten en doru olandr. Selefin: "Bu ayet u hususta nazil olmutur" eklindeki szlerinden, bazan nzul sebebi kastedilir; bazen de nzul sebebi olmamakla beraber bu husus ayetin mulne girer ki bu, senin "Bu ayetle kastlunan udur" demen kabilindendir, Alimler: "Bu ayet u hususta nazil olmutur" eklinde sa-habi sznn, nzul sebebi bildiren sahabi sz gibi msned mi, yoksa sahibinin kendisine ait msned olmayan (mevkuf) bir tefsir mi olduu konusunda ihtilaf etmilerdir.[44]

Buhari bunu msned'lere dahil ederken, bakalar dahil etmemilerdir. [45] Msned hadis mecmualarnn ou mesela man Ahmed ve dierlerinin kitaplar, bu stlaha gredir.[46] Halbuki, ardndan bir ayetin nazil olduu bir sebebi ifade eden sahabi sz byle olmayp, btn alimlerce bunlar msned kabul edilmitir. Hal byle olunca, onlardan birinin: "Bu ayet u hususta nazil oldu" eklindeki sz, bir dierinin "bu hususta nazil oldu" demesine aykr deildir; tabii ki szkonusu ayetin lafz her ikisini de iine alyorsa. Nitekim yukarda, rnekleme tefsir tarz konusunda bunu sylemitik. Onlardan biri, ayetin bir sebeple, dieri ise baka bir sebeple indiini sylese, ikisinin de doru olmas mmkndr. nk ayet, btn bu sebeplerin hepsinin ardndan inmi de olabilir: Bir kez bu sebeple, bir kez de u sebeple olmak zere iki kez nazil olmu da olabilir. [47] te, tefsir tr olarak anlattmz bu iki ksm, yani isim vesfatlardan doan eitlilikle, msemmann baz nevilerini misal olarak vermekten doan eitlilik, selefin tefsirinde byk bir ksm oluturmakta ve aslnda ihtilaf olmad halde ihtilaf zannedilmektedir. [48] 4- Ayette Geen Lafzn Birden ok Manaya Gelmesinden Doan htilaflar Seleften gelen bir baka ihtilaf eidi daha vardr ki[49] bu lafzn iki manaya ihtimalinden domaktadr. Bu da iki ekilde olabilir. a- Ya kelimenin dilde mterek bir lafz olmasndandr. Mesela kasvera kelimesi gibi ki, hem atc-avc, hem de arslan, manasna gelir.[50]Yine, hem gecenin gelmekte olduunu, hem de gitmekte olduunu ifade eden as'ase lafz da byledir. [51] b-Ya da lafz aslnda mtevat' (muvat) [52] olmakla beraber, onunla, iki tr veya ahstan birinin kastedilmesindendir. Mesela; "Sonra yaklat ve sarkt. Onunla arasndaki mesafe, iki yay kadar yahut daha az kald. (Necm: 53/9)[53] ayetindeki zamirler ve "el-Fecr", "ve'-ef'i ve'1-Vetr", "ve Leyalin ar"[54] lafzlar ve bunlara benzer daha baka kelimeler byledir. Bu gibi durumlarda selefin verdii manalarn hepsinin birden kastedilmi olmas bazan caiz olabilir; bazan da caiz olmayabilir. Her iki manann da caiz ve mmkn olmasl u hallerdedir: 1- Ayet iki kere nazil olmu, dolaysyla birincide bir mana, ikincide de dier mana murad edilmi olabilir. 2- Lafz mterek olur ve her iki mana da caiz ve murad edilmi olabilir. nk, mterek lafzlarda bu durum Maliki, afii ve Hanbeli fukahasmin ou ve kelamclann ekserisi caiz grmlerdir. [55] 3- Lafz mtevat' olur; dolaysla anm'dr ve tahsisini gerektiren bir karine de bulunmad iin amm olarak kalr. Bu tr bir lafzda, lafzn muhtemel bulunduu iki gr de sahih olursa, o takdirde lafz, ikinci ktan olur. [56] 5- Ayetlerin Yakn Anlaml Kelimelerle Tefsir Edilmesinden Doan htilaflar Seleften gelen ve bazlarnca ihtilaf zannedilen bir tr daha vardr ki[57] o da, selefin mteradif (e anlaml) deil de, mtekarib (yakn anlaml) lafzlarla, ayet-i kerimelerin manalarn ifade etmeleridir. u bir gerektir ki, mteradif lafzlar dilde azdr; Kur'an- Kerim'de ise ya nadiren vardr ya da hi yoktur. Bir lafzn yerine, onun btn manalarn karlayacak mteradif baka bir lafzm kullanld azdr. Gerekte bu iki lafz, manaca birbirinin ayn (mteradifi) deil, fakat mtekaribi (yakn anlaml s) dr. ite bu durum, Kur'an'daki i'cazn sebeplerindendir. Mesela: "Yevmete-muru's-semau mevran: "Gk o gn br alkalan alkalanr ki!" ayetinde mevr: "Hareket etmek demektir" denildiinde, bu mana yaklak (takribi) bir manadr. nk mevr, ok hzl ve hafif hareket demektir.[58] Yine vahy bildirmek (i'lam) demektir, veya "vhayna ileyke: Sana vah-yettik" demek, "Enzelna ileyke: Sana indirdik" demektir veya "Ve kadayna ile beni sraile[59] demek, "srail oullarna bildirdik (a'lemna)" demektir; gibi tefsirler de byledir. Yani, bunlar hep yaklak (takribi) manalardr; yoksa hakiki (tam) manalar deildir. nk vahy: Ani ve gizli bildirmedir. "Ve kadayna ile beni sraile" derken, kada'nm i'lam (bildirme)dan daha zel ve deiik bir manas vardr. nk bunda, "onlara inzal ve vahyetme" anlamlar mevcuttur. Araplar bir fiile baka bir fiilin anlamm yklerler ve onu o fiil tarznda geili (mteaddi) yaparlar. Bu durumu, bir har(i cerr)in yerini baka bir harfin tuttuu eklinde deirlendirenler, bundan dolaydr ki yanlmlardr. Mesela: "Le kad zalemeke bi suali na'cetike ila niacihi: "Davud dedi ki: Andolsun, o senin koyununu kendi koyununa katmay istemekle sana

hakszlk etmitir." (Sad: /24) ve: Men ensari llallah: "Allah'a giden yolda kim benim yardmclarm?" (Al-imran:3/52) ayet-i celilelerindeki "ila'(e, a, ye, ya) harf-i cerri yerine "mea" edatn geirerek, "Mea niacihi" ve "Meallahi" gibi anlam verenler (tefsir edenler) yanlmlardr. Gerekte ise buralarda, Basral dilcilerin dedikleri gibi tazmin[60] vard. Yani "Koyun isteme: Sal'n-Na'ce; Onu alp kendi koyunlar iinde katma (cem 'uha ve dammuha iJa niacihi)" anlamm tazammun etmektedir. Yine: "Ve in Kadu le yeftinneke anillezi evhayna iley-ke: "Az kalsn onlar seni, sana vahyettiimizden ayrarak, ondan bakasn bize isnad etmen iin yanltyorlard." (sra: 17/73) ayetinde yeftinneke; seni yanltyorlard" lafzna" "Yez-uneke ve yesudduneke: Seni yamultup uzaklatnyorlard" anlam tazmin edilmi (yklenmi)tir. "Ve nasarnahu mine'l-kavmillezine kezzebu bi ayetina: "O'na, ayetlerimizi yalanlayanlara kar yardm ettik ve onu onlarn ellerinden kurtardk." (Enbiya: 21/77) ayetinde nasarnahu: yklenmitir. Yerabu bihaibadullahi: "Allah'n kullar onu ier ve kanarlar." (nsan: 76/6) ayetinde de, "Yerabu biha: Onu ierler" fiiline, "Yervi biha: Onunla kanarlar", manas tazmin edilmitir. Bunun benzerleri oktur. Mesela: 1- Kim ki: "La raybe: La ekke (phe yoktur) anlamndadr" demise, bu, lafzn tam karl deil, takribi manasdr. nk rayb'de, zdrab (titreme) ve hareket manas vardr. Nitekim: "Da'ma yuribuke ila ma la yuribuke: Seni pheye dren (iini trmalayan ve rahatsz eden) eyi brak, phe vermeyen eye bak (ynel)[61] buyrulmutur. Hadis-i erifte: ennehu merra bi zaybin hakfin, fekale: 'La yuribuhu ehadun': Rasulullah (s.a.v.) (ve beraberindekiler) bir geyie rastladlar; hayvan ban ayaklarnn arasna koymu uyuyordu. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kimse onu devindirmesin (kaldrmasn ve rahatsz etmesin.) [62] Hasl yakin: Sknet ve gnl rahatl anlamn ifade eder; rayb de bunun zdddr. Her ne kadar ekk lafz da iltizam (gereklilik) yoluyla bu anlam ifade eder" denilmi-se de, ekk kelimesi lafz itibariyle buna delalet etmez. 2- "Zalike'l-Kitabu: Haze'l-Kur'anu" demektir, denildiinde de anlam yine yaklak olup tam deildir. nk burada kendisine iaret edilen Kur'an kelimesi her ne kadar tek (mfred) ise de haza (bu) kelimesiyle iaret, mevcuda ve hazradr. Halbuki zalike, uzak ve gaip olana iaret iindir. Sonra el-Kitab lafz, "okunan, aklanan, zahir olan" anlamndaki el-Kur'an lafzn ihtiva etmedii" yazlp biraraya getirilmi ve toplanm" anlamn ihtiva etmektedir. Bu tr eyler Kur' an- Kerim' de mevcuttur. 3- Onlardan biri: ve zekkir bini en tubsele nesn bima kesebet: "Sen Kur'an'Ia (onlara) unu hatrlat ki, bir kimsenin yakas, yapt iin eline teslim edilmeye grsn, artk onun, Allah'tan baka ne bir dostu, ne de bir efaatisi kalmaz." (En 'am: 6/70) ayetindeki "tbsele'yi "thbese: hapsedilmek", bir dieri "turnene: rehin braklmak, teslim edilmek" diye tefsir ettiinde, aradaki farkllk eliki (tezad) ihtilaf saylmaz. Her ne kadar, her mahpus her zaman rehin olmasa da. Bu gibi tefsir ve izahlar, yukarlarda ifade ettiimiz gibi, takribi (yaklak) yorumlardr. Selefin bu tr aklamalarn bir araya getirmek, gerekten mhim ve yararl bir itir. nk onlarn ibarelerinin tm, kastedilen anlam onlarn bir veya ikisinin ibaresinden daha ak ifade Ona yardm ettik" fiiline, "Neccey-nahu ve hallasnahu" anlam

eder. Bununla beraber onlarn, ahkamda olduu gibi tefsir de de az da olsa gerekten birtakm ihtilaflarnn olduu muhakkaktr. Nitekim, umumiyetle insanlarn (alimlerin) ihtilaf etmek zorunda kaldklar birtakm umumi meselelerin olduunu biliyoruz. Hatta bu kabil ihtilaflar, hem halk hem de alimlerce tevatr derecesinde bilinen eylerdir. Mesela namazlarn [63]saylar, rekatlarn miktar, namaz vakitleri, zekatn hisse ve taisab, Ramazan aynn tayini, tavaf, vakfe, eytan talama, mikatlar ve dier konulardaki ihtilaflar, bu konuda birer rnektir. Sonra, sahabenin, len kimsenin dedesiyle beraber bulunan kardeleri hakknda, mtereke meselesinde ve benzeri dier hususlarda ihtilaf etmi olmalan, braknz insanlarn muhta olduklar (temel) feraiz konularn, feraiz meselelerinin genelinde (ayrntlarnda) bile phe meydana getirmez. (Bilindii gibi) feraiz ilminin temel konular: lenin baba ve oullarndan ibaret nesep amudu (usl ve ftir), kelale'nin erkek ve kz kardeleri, bir de lenin kadn varisleri, mesela zevceleri'dir. nk Ce-nab- Hak feraiz konusunda tafsilatl ayet indirmitir, birincisinde usl ve fr'un, ikincisinde -kar, koca ve anabir kardeler gibi- ashab- feraiz olarak varis olanlarn, ncsnde de asabe olarak varis olan ana-baba bir ve baba bir kardelerin hisselerini aklamtr.[64]Dede ile kardeler'in miras olarak birarada bulunmalar, nadir bir olay olduu iin, slam'da ancak Rasulullah'n (s.a.v.) vefatndan sonra vuku bulmutur. Maamafih Selef, delilin gizlilii nedeniyle gzden kamas, onu iitmemi olmalar, nass anlamada yanllk yapmalar ve daha kuvvetli muhalif bir delilin varl kanaatine sahip bulunmalar gibi sebeplerden dolay da gerek anlamda ihtilaf etmilerdir. Fakat bizim burada amacmz, ayrntya girmeden meseleye ksaca deinmektir. [65] III. BOLUM TEFSRDE BR NAKL'E DER RE'YE DAYANAN K ET HTLAFIN OLDUU Tefsirde iki eit ihtilaf vardr. Biri nakil'den doan, dieri de naklin dnda meydana gelen ihtilafn1. nk, ilim, ya doruluu meydana km sahih bir nakil, veya hakiki bir akl yrtme (istidlal)dir. Nakil de, ya ma'sum'dan ya da ma'sum olmayandan gelir. [66] Nakilden Doan htilaflar unu ifade edelim ki, nakil ister ma'sum'dan gelsin, isterse ma'sum olmayandan gelsin-ki burada bizi ilgilendiren birincisidir- bunlar ierisinde sahih ve zayf olanlarn tanmak imkanna sahip olduklarmz vardr; tanmamza imkan bulunmayanlar vardr. Kesin olarak hangisinin doru olduunu bilme imkanna sahip bulunmadmz ikinci tr ihtilaflarn ou, herhangi bir faydas olmayan eylerdir; dolaysyla bunlar zerinde durmak faydaszdr. Allah Teala, mslmanlarn tanmak mecburiyetinde olduklar rivayetlerin doru olanlarn gsteren deliller ortaya koymutur. Herhangi bir faydas olmayan ve ilerinden hangilerinin doru olduuna dair bir delil de bulunmayan ihtilaf trne unlar misal verebiliriz: Ashab- Ktehf in kpeinin rengi, Musa (a.s.) zamannda kimin tarafndan ldrld bilinmeyen maktule, kesilen srn hangi uzvunun vurulduu, Nuh'un (a.s.) gemisinin byklnn ne kadar olduu ve hangi aatan yapld, Hzr'n ldrd olan ocuunun adnn ne olduu vb.[67] Bu gibi hususlar, naklin dnda bir yolla bilmek mmkn deildir. Bunlar ierisinde, Rasulullah'tan (s.a.v.) sahih olarak nakledilenler de vardr. Mesela, Musa'nn (a.s.) beraber olduu kimsenin adnn Hzr olduu. Dolaysyla bu kabilden olanlar bilinir. Bir de, byle olmayan, stelik Kitap Ehli'nden nakledilen rivayetler vardr. Mesela Ka'bu'l-ahbar, Vehb b. Mneb-bih, Muhammed b. shak gibi[68] Ehl-i Kitap'tan nakil yapan kimselerden gelen rivayetler byledir ki, herhangi bir baka hccet olmakszn bu tr haberleri tasdik veya tekzip mmkn deildi. Nitekim Rasulullah'tan (s.a.v.) sahih olarak rivayet edilen hadiste buyrulmutur ki: "Size Ehl-i Kitap birey sylediinde, ne dorulayn, ne yalanlayn. Zira, olabilir ki, size hakk sylerler de onu yalanlarsnz yahut batl sylerler de onu dorularsnz![69] Kendileri her ne kadar Kitap Ehlinden aldklarn sylememi iseler de, baz tabijler'den yaplan rivayetler de byledir. Tabiilerin bir meselede ihtilaflar varsa, onlarn grlerinden biri dierine kar hccet olamaz. Gnl bu konuda, Sahabeden gelen sahih bir nakle, Tabiun'dan gelen na-

kilden daha fazla yatar. nk sahabi'nin onu Rasulul-lah'tan (s.a.v.) iiten birinden duymu olmas ihtimali ok kuvvetlidir ve nk sahabe'nin Kitap Ehli'nden nakil yapmas, Tabiiler'inkinden daha azdr. stelik, ehl-i Kitab tesdik etmekten nehyedilmilerken, bir. sahabinin kesin olarak syledii bir sz hakknda nasl olur da; "O bunu Ehl-i Kitap'tan almtr" denilebilir? Hasl, ilerinden hangisinin sahih olduu bilinmeyen ve o konuda birtakm grler nakletmenin bir fayda vermedii ihtilafl bir mesele, doruluuna dair delil bulunmayan hadis ve rivayetleri tanmak kabilindendir. Sahih olanlarn bilme imkan bulunan birinci ksm rivayetlere gelince, (dinde) ihtiya duyulan hususlarda bunlar Allah'a kr ki mevcuttur. Tefsir, hadis ve megazi konusunda, Rasulullah (s.a.v.) ve dier peygamberlerden Allah'n salat ve selam onlara olsun- nakledilen birok rivayetler vardr. Ki sahih nakiller bunlar te'yid etmektedir. Hatta bu, nakle dayal olan ve naklin dnda dier yollarla bilinen konularda da mevcuttur. unu demek istiyoruz ki, Allah Teala, dinde kendilerine ihtiya duyulan nakillerin sahih olanlarn ve olmayanlarn gsteren deliller ortaya koymutur. [70] Megazi Yazarlar: Malumdur ki, tefsirle ilgili olarak naklediler. rivayetlerin ou, megazi[71] ve melahim[72] konusundaki rivayetler gibidir. Nitekim mam Ahmed yle demitir: " ey vardr ki, bunlarn isnadlan mevcut deildir: Tefsir, melehim ve megazi." Bu nn asl yoktur" diye de rivayet vardr ki, "snad yoktur" anlamndadr. [73] nk bu konuda rivayet edilenlerin ou mrsel haberlerdir. Mesela Urve b. Zbeyr,[74] a'bi[75] Zhri[76] Musa b. Ukbe[77] ve bn shak'n[78] ve bunlardan sonra gelen Yahya b. Said el-Emevi[79] Velid b. Mslim[80] Vakdi[81] ve dier megazi yazarlarnn rivayetleri byledir. Meazi'yi en yi bilenler Medineler, sonra amllar, daha sonra da Irakllardr. Medinelilerin megaziyi en iyi bilmelerinin sebebi, btn bu olaylarn onlarn yannda cereyan etmi olmasndandr. amllar se, cihad ve sava insanlar olmalar sebebiyle, cihad ve siyer konusunda, bakalarnn bilmediklerini bilirler. Bundan dolaydr ki, Ebu shak el-Fizari'nin[82] bu konuda yazm olduu kitabnm herkese byk bir deeri vardr ve el-Evzai[83] bu konuda dier memleketler bilginlerinden daha alim telakki edilmitir. [84] Tefsirde Ekoller Tefsire gelince, bunu en iyi bilenler Mekkelilerdir. Zira onlar bn Abbas'n talebeleridir. Mesela Mcahid, Ata b. Ebi Rebah, bn Abbas'n azadls krime, Tavus, Ebu'-a'sa, Sa-id b. Cbeyr ve dierleri... [85] Abdullah b. Mes'ud'un talebeleri olan Kufeliler de byledir.[86]Onlarn tefsirde, re'y ve ic-tihad bakmndan, bakalarna stnlkleri vardr. Yine Medineli alimler de tefsiri iyi bilirler. Mesela Zeyd b. Elem bunlardandr ki, kendisinden, olu Abdurrahman b. Zeyd, irham Malik ve Abdullah b. Vehb, [87] tefsir renmilerdir. [88] Rivayetlerin Doruluunu Tesbitte nemli Baz ller ve Mrsel Haberlerin Deeri Tarikleri birden ok olduu ve bu tarikler kasdi bir anlama veya tesadfi bir ittifaktan hali bulunduu zaman mrsel'ler[89] kesinlikle ahindir. nk bir nakil, ya habere uygun bir doru'dur, ya sahibi tarafndan uydurulmu bir yalandr, yahut ta sahibinin hata ettii bir yanlg'dr. Dolaysyla nakil, kasdi bir yalandan ve bir de hatadan salim olunca, phesiz ki sahihtir. Hadis, iki veya daha fazla cihetten geldii zaman baklr; ayet haberi verenlerin bunu uydurmada ittifak etmedikleri (anlamadklar) ve byle bir ittifakn tesadf olarak da meydana gelmedii bilinirse, bu hadis sahihtir. Mesela bir kimse gelerek, bir olay hakknda ayrntl birtakm sz ve ilerden bahseder, sonra da, bu kimseyle anlamad bilinen bir bakas da gelerek o kimsenin anlatt sz ve ilere benzer ayrntlardan bahsederse, kesin olarak bilinir ki, bu olay ana izgileriyle dorudur. Bu iki ahstan herbiri, bile bile yahut yanllkla uydurmu olamaz. nk, birbirleriyle anlamakszn nakletmelerine adeten (normalde) imkan olmayan bir tafsilat, iki ayr kimse tarafndan ortaya konulamaz. Gerekte bir kimsenin, bir beyitlik iir yazmas (nazmetmesi), bir bakasnn da tesadfen ayn beyti ina etmesi veya bir kimsenin bir yalan uydurup, bakasnn da tesadfen ayn yalan dzmesi ba-zan mmkndr. Fakat bir kimsenin yazd, eitli konular ve sanatlarla dolu ve belli bir kafiye ile yazd uzun bir kasidenin, btn uzunluuyla ve

ayn lafz ve manalarla bir bakas tarafndan da yazlmas, adeten mmkn deildir; olsa olsa, bu ahs kasideyi dierinden almtr. Bunun gibi, bir kimse, ierisinde eitli konular bulunan uzunca bir sz (hadis) nakletse, ayn hadisi bir bakas da nakletse, bu durumda, ya ikisi bu hadisi anlap uydurmulardr, yahut biri dierinden almtr veya bu hadis sahihtir. Mrsellii veya ravisinin zayfl sebebiyle tek bana yeterli olmasa da bir naklin, genel izgileriyle doru olduu, eitli tariklerden gelmesiyle ite bu usull -.linir. Ancak, rivayetlerdeki lafz ve'incelik'ler tesbiti, bu metodla olmaz. Bylesi bir konuda, lafz ve incelikleri tes-bit eden (baka) bir usule ihtiya vardr. Nitekim, Bedir gazvesinin vukuu ve uhud savandan nce olduu, tevatr'le sabittir. Hatta Hamza, Ali ve Ubeyde b. Haris'in Utbe, eybe ve Velid'e kar teke tek kp Ali'nin Velid'i, Hamza'nr da rakibini ldrd kat'iyetle sabittir. Fakat Hamza'nr: ldrd kimsenin Utbe mi, yoksa eybe mi olduunda phe vardr.[90] Szkonusu ettiimiz bu ilke/metod'un bilinmesi gerekir. nk bu, hadis, tefsir ve megazi konusunda gelen nakillerin ve insanlardan nakledilen sz ve fiillerin ve benzeri dier rivayetlerin birounun kesinlie kavumasnda yararl bir prensiptir. [91] Sahabenin Hadis Rivayetindeki Ciddiyet ve Adaleti Bunun iindir ki, birbirlerinden almadklar sabit olan iki kimse vastasyla Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayet edilen bir hadis, kesin olarak dorudur. Hele hele nakledenler, bile bile yalan sylemeyen kimselerden iseler... Byle bir durumda ancak, ilerinden birinin unutma veya yanlma ihtimalinden endie edilebilir. nk sahabeden bn Mes'ud, bey b. Ka'b, bn mer, Cabir, Ebu Said, Ebu Hureyre ve dierlerini tanyan bir kimse yakinen bilir ki, -braknz daha st derecede olanlarn- bunlardan hibiri, kasden Rasulullah'a (s.a.v.) yalan isnadnda bulunmaz. Bu husus, bir kimsenin uzun sre tecrbe ederek ve iini-dn renerek, bir kiinin hrsz, yol kesici, yalanc ahid Vs. olmadn tesbit etmesine benzer. [92] Hadis Rivayetinde Tabiiler'in Doruluk ve Adaleti Medine, Mekke ve Basra'da yaayan tabiiler iin de durum ayndr. Ebu Salih es-Semman, elA'rec, Sleyman b. Yesar, Zeyd b. Elem[93] ve benzerlerini tanyan bir insan, braknz Muhammed b. irin, Kasim b. Muhammed, Said b. el-Mseyyib, Ebu Ubeyde es-Selmani, Alkame, el-Esved[94] gibi st derecede bulunanlarn bu kimselerin bile bile yalan hadis uydurmayan kiiler olduklarn kesin olarak bilir. Bunlardan herhangi birinin, ancak yanlma ve unutmasndan endie edilebilir. nk yanlma ve unutma, insanoluna oka arz olabilir. Ancak insanlarn, bu gibi arzalardan fevkalade uzak bildikleri hadis hafzlar da vardr. Mesela a'bi, Zuhri, Urve, Katade, Sevri[95]ve emsallerinin, hele hele alarnda Zhri'nin [96]yanld grlmemitir. [97] Hadislerde Yanllk htimali Hasl, herhangi bir ittifak ve anlama szkonusu olmakszn deiik iki kaynaktan rivayet edilen uzun bir hadisin yalan olmas nasl ki mmkn deilse, yanl (galat) olmas da mkn deildir. nk, ierisinde eitli bilgiler bulunan uzun bir anlatmda galat olmaz; ancak bir ksmnda olabilir. nk, uzun ve eitli hususlar ieren bir kssay bir kimse rivayet ettiinde, onun aynn birbakasi da rivayet etmise ve ortada herhangi bir anlama da yoksa, bu rivayetin tmn bir galat (yanllk)n olmas mmkn deildir; tpk herhangi bir anlama szkonusu olmadan rivayet edilen hadisin tamamnn yalan olmayaca gibi. Bundan dolaydr ki, bylesi hadislerde ancak, kssada geen olayn bir ksmnda galat olabilir. Mesela Rasulullah'n (s.a.v.), Cabir'den deve satn almas olayn anlatan hadis byledir. Bir kimse bu hadisin tarikleri zerinde iyi dnrse unu kesin olarak anlar ki, hadis sahihtir; her ne kadar devenin fiatnm ne kadar olduunda raviler ihtilaf etmiseler de... Geri Buhari, Sahih'inde (fiat konusunu da) aklamtr. [98] Buhar ve Mslim Hadisleri ve Haber-i Vahidler Buhari ve Mslim'deki hadislerin geneli, Rasulullah'a (s.a.v.) ait olduklar kesin olan szlerdir; nk bu rivayetlerin ounluu bu kabil (kesin) hadislerdir. Ve nk, bunlar ilim ehli kabul ve tasdik ederek benimsemi ve almtr. mmetin ise hata zerinde birlemesi mmkn deildir.[99] Bundan dolaydr ki, her kesimden ilim ehlinin cumhuruna gre, mmetin tasdik ve amel ederek kabul ettii ha-beri vahid, ameli gerektirir. (Vacip klar). Ebu Hanife, Malik, afii ve Ahmed'in ashabndan olan fkh usul yazarlarnn syledikleri budur. Sadece mteahhirun'dan

kk bir zmre, bun inkar eden bir grup kelamcya uymutur. Fakat kelamclann ou bu konuda fukaha, hadisiler ve selefe uymulardr.[100] Ebu shak ve bn Fureki gibi E'arlerin ounun gr de budur. Fakat ibn'I-Bakllani bunu reddetmi ve Ebu'l-Meali, Ebu Hamid, bn Akil, bnu'l-Cevzi, bn'l-Hatib, Amidi ve benzerleri de O'na tabi olmulardr. lk gr zikredenler, afiilerden eyh Ebu Hamid, ebu't-Tayyib ve Ebu shak gibi imamlar, Malikilerden Kad Abdlvehhab gibi alimler, Hanefilerden emsddin esSerahsi ve benzerleri ve Hanbelileden de Ebu Ya'la, Ebu'l, Hattab, Ebu'l-Hasen b. ez-Zauni ve benzeri bilginlerdir. Bir haberin tasdikinde icma etmek onun kesinliini gerektirir derken, hadis bilginlerinin icman kastediyoruz; nk bu konuda onlarn icma muteberdir. Nitekim, ahkam (fkh) konusunda da, emirleri, yasaklan ve mubahlar bilginlerin (fukahann) icma muteberdir. [101] Hadis lminin nce Meseleleri ve lelu'l-Hadis unu anlatmak istiyoruz ki, adeten (normalde) herhangi bir danma ve anlama olmadan bir hadisin birden fazla tarikten gelmesi, rivayetteki ierie ilmilik kazandrr. u kadar var ki, bu tr rivayetlerden, daha ok ravilerin durumlar hakknda ihtisas olanlar faydalanabilirler. Mehul ve hafzas kt ravilerin rivayetlerinden, mrsel vb. hadislerden, bu gibi durumlarda istifade edilir. Bundan dolaydr ki, ilim ehli, bylesi hadisleri yazarlar ve "baka eye elverili olmayan, evahid ve i'tibar'a elverili olur" derler.[102] mam Ahmed: "Ben bazan, bir ravinin rivayetini itibar iin yazarm" demi ve buna, Msr kads Abdullah b. Lehia'y[103] rnek gstermitir. yle ki, tbn Lehia insanlarn en hayrls ve en ok hadise sahip olan iken, kitaplarnn yanmas yznden son rivayet ettii hadislerinde yanllklar yapm, bu sebepten de, bu hadisleri i'tibar ve istihad'ta kullanlr olmutur. ou kez O ve Leys b. Sa'd birbirlerine yakndrlar. Leys de hadiste salam bir hccet ve imamdr. [104] Yine onlar, hafzas iyi olmayann hadisiyle istihad ve itibar ederler. Ayn ekilde onlar, gvenilir (sika), doru (saduk) ve zapt iyi olan ravilerin hadisleri ierisinden, kendilerince yanllklar sabit olan bazlarn, bir ksm nokta-i nazarlar delil gstererek zayf kabul ederler ve buna ilm lel'i-1 Hadis adn verirler ki, bu ilim, onlarn en deer verdikleri bir ilim daldr.[105] Mesela gvenilir ve zapt iyi bir ravi, rivayet ettii hadiste yanllk yapar; onun bu yanll, bazan ak nedenlerle belli olur. Nitekim bn Abbas'm: "Rasulullah (s.a.y.) Meymune ile ihramli iken izdiva etti" ve "Rasulullah (s.a.v.) Ka'be'ye girdi, dua etti ama namaz klmad" eklindeki rivayetlerinde yapt yanll tesbit etmilerdir. nk onlar, Rasulullah'n (s.a.v.) Meymune ile izdiva ettiinde ihraml olmadn ve Beyt-i Haram'da iki rekat namaz kldn biliyorlard. [106] Ayn ekilde hadisiler, Rasulullah'n (s.a.v.) drt umre yaptn bildikleri iin, bn mer'in: "Rasulullah (s.a.v.) Receb aynda umre yapmtr" eklindeki rivayetinde yanldn tesbit etmilerdir.[107] Yine Rasulullah'n (s.a.v.) veda haccnda gvenlik ierisinde temett yaptm[108]bdiklerinden, Osman'n (r.a.) Ali'ye syledii: "O gn korku iindeydik" sznde yanldn tesbit emilerdir. Buhari'deki tariklerden birinde yer alan u hadiste de galat vardr: "Cehennem dolmak bilmez; nihayet Allah Teala onun iin yeni yaratklar hal-keder, (bylece) Cehennem dolar.[109] Bu tr rnekler oktur. [110] eitli Guruplarn Hadisler Karsnda Takndklar Tavrlar lim adamlar, hadisler karsnda iki gruptur. Bir grup, kelamcilarla onlar gibi dnenlerdir ki, bunlar hadis ilminden ve rical bilgisindenuzak kimselerdir. Hadislerin sahih olanlaryla zayf olanlarn birbirinden ayrmazlar. lim eh-lince shhat ve katiyetlerinde phe olmayan, sahih ve doruluklar kesin olan hadislerden phe ederler. Bir de, hadislere uyan ve onlarla amel edenler diye bilinen bir grup daha vardr ki, onlar, ne zaman gvenilir bir ravi tarafndan rivayet edilmi olan bir sz bulurlar ve grnte sahih isnad olan bir hadis grrlerse, onu ilim ehlinin kesin olarak sahih kabul ettikleri trden sayarlar. Hatta, mehur ve sahih bir habere ters dtn grdklerinde, rk te'villere giriirler veya onu kendileri iin ilmi meseleler iin delil kabul ederler. Halbuki, hadis ilminin mtehasslan bilmektedirler ki, bylesi haberler galat (yanl) tr. [111] Tefsirde Mevzu (Uydurma) Hadisler Nasl ki bir hadisin zerinde bazan onun kesin olarak sahih olduunu gsteren birtakm deliller

bulunursa, ayn ekilde bir hadis zerinde onun kesin olarak mevzu olduunu gsteren deliller de bulunur. Mesela, bid'at ve ifrat dkn olan hadis uyduruc larn, fezail konusunda[112] rivayet ettikleri hadislerin uydurma olduunun kesin bilinmesi byledir. Aura gn hakknda ve daha baka konulardaki hadisler birer rnektir. Mesela bu hadislerden birinde: "Kim iki rekat namaz klarsa, u kadar peygamber ecri alr.[113]denilmektedir. Tefsirde bu kabil mevzu hadisler byk bir yekun tutar. Mesela Sa'lebi, Vahidi ve Zemaheri'nin, Kur'an'n herbir suresinin faziletiyle ilgili rivayet ettikleri hadis de byledir ki, szkonusu bu hadis, ilim ehlinin ittifakyla mevzudur.[114] Baz Tefsirler zerine Sa'Iebi, ahsiyet olarak dindar ve salih bir insan olmakla beraber, sanki geceleyin odun toplayan biridir; tefsirlerde doru-yanh ne bulduysa kitabna almtr. Talebesi Vahidi'ye gelince, Arap dilini Sa'lebi'den daha iyi bilmekle beraber, salamlk ve selefe ittibaca, daha geri ve uzaktadr. El-Baavi, tefsirini Sa'ebi'den grlerden korumutur. [115] zetlemitir; ancak eserini mevzu hadisler ve bid'at (cehren)

Tefsir kitaplarnda uydurma haberler oktur. Namazda besmele'nin okunacan sarahaten ifade eden birok hadisin durumu byledir.[116]

aktan

Namaz esnasnda yzn karp tasadduk ettiini ifade eden hayli uzun Ali (r.a.) hadisi de byledir. Bu haber de, ilim ehlinin ittifakyla mevzudur.[117] Yine: "Her kavmin bir hidayet edicisi vardr." (Rad: /7) ayetindeki "hidayet edicinin Ali (r.a.) olduunu ifade eden [118]ve "O t, anlayl kulaklar anlar." (Hakka: 69/12) ayetindeki szkonusu edilen kulan Ali'nin (r.a.) kula olduunu bildiren (uydurma) hadisler de byledir.[119] IV. BOLUM TEFSRDE RE'Y VE STDLALDEN DOAN HTLAFLAR Tefsirde meydana gelen ikinci tr ihtilaflar, istidlal'in sebep olduu ihtilaflardr. Ashab, Tabiun ve Tebeu Tabiin'in tefsirlerinden sonra, bu konuda iki sebepten meydana gelen hatalarn ou, bu kabil istidlal hatalardr. nk, sadece ashab, tabiun ve tebeu tabiin'in szlerini iine alan tefsirlerde, bu iki ynden dlen hatalardan hibir eser yok gibidir. Mesela Abdrrazzak, Veki, Abd b. Humeyd ve Abdurrah-man b. Duhaym'n tefsirleri byledir.[120] Yine mam Ahmed, shak b. Rayuhe, Baky b. Mahled, Ebubekr ibnu'l-Munzir, Sfyan b. Uyeyne, Sneyd, ibn Cerir, bn Ebi Hatim, Ebu Said el-Eec, Ebu Abdillah b. Ma-ce ve bn Merduye'nin tefsirleri de byledir. [121] stidlal Ynnden Dlen ki eit Hata 1-Bir grup, peinen birtakm inan ve kanaatlere sahip olmu, sonra da Kur'an lafzlarm bu inan ve kanaatlerine gre tefsire kalkmtr. 2-Bir grup da, Kur'an' syleyene (Allah'a), kendisine vahiy inene (Rasulullah'a) ve Kur'an- Kerim'e muhatap olanlara bakmakszn, srf Arap dilini konuanlarn, kendi szlerinde kasdetmeleri caiz (ve mmkn) olan manalar esas alarak Allah'n Kitab'm tefsir etmilerdir. Birinciler, Kur'an lafzlarnn hakk olan delalet ve manalara bakmadan, kendi ngrdkleri manalar esas aldlar. kinciler de Allah'n muradna[122] ve sz siyakna (ilenen konuya) uygun olup olmadna bakmakszn, yalnzca lafz ve Arabm ondan kasdetmesi caiz (ve mmkn) olan manay gznnde bulundurdular. Sonra bunlar lafzn dil bakmndan bu manaya ihtimali konusunda birok yanllara derken, birinciler de ayn konuda bu hatalara dtler. Yine birinciler, Kur'an ayetlerine ykledikleri manann doruluu konusunda ok hatalara derlerken, dierleri de ayn hatalar yaptlar. Geri birinciler ncelikle kendi kafalarndaki manaya bakyorlar, ikinciler de nce lafz nazar- itibara alyorlard.[123] Birinciler ki Guruptur: a- Br ksm, Kur'an lafzlarndan, bu lafzlarn delalet ettikleri manalar ve bu lafzlardan murad olunan mefhumlar soyup alm ve reddetmilerdir.

b- Bir ksm da, lafza delalet etmedii ve ondan murad edilmeyen manalar ona yklemilerdir. Her iki durumda da, red veya kabul ettikleri mana ya batl (yanl) olmutur; bu durumda hatalar hem delil hem de medll'de olmutur. Yahut ta, Kur'an lafzlarna ykledikleri mana doru olmutur; bu durumda da (lafzdan kastedilen mana o olmad iin) hatalar medll'de deil delil'de olmutur. Bu tr hatalar Kur'an tefsirinde olduu gibi, hadislerin yorumlarnda da vuku bulmutur. Bid'at ehli frkalarnn yaptklar gibi hem delil hem de medll'de hata edenler, delalet zere birlemeyen vasat mmet'in mesela selefin ve imamlarn zerinde bulunduklar hak gre muhalif tarzlarda Kur'an' ele almlar ve Allah'n Kitabn bazan kendi grlerine gre te'vil ederek, ayetleri hi delaletleri yokken kendi mezheplerine dayanak yapmlar, bazan da kendi grlerine uymayan ayetleri, fahi tahriflerle te'vile tabi tutmulardr.[124] Tefsirde Ehl-i Snnet D Frka ve Ekoller Hariciler, Rafziler, Cehmiyye, Mutezile, Kaderiyye ve Mrcie ve benzeri frkalar bunlardandr. Kelam ve cedel (mnazara) ilminde, insanlar ierisinde en ileri noktada bulunan Mu'tezile, kendi mezhep ilkelerine gre birtakm tefsirler yazmlardr. Mesela mam afii ile mnazara yapan mehur brahim b. smail b. Uleyye'nin hocas Abdurrahman b. Keysan el-Esamm'in tefsiri, Ebu Ali el-Cbbai'nin Kitab, Kadi Abdlcebbar b. Ahmed el-Hemedani nin "et-Tef-siru'lKebir"i,. sa er-Rummani'nin "el-Cami'Ii lmi'i-Kur'an"i ve Ebu Kaasim ez-Zemaheri'nin elKeaf bunlarn baltcalandr.[125] Bu ve benzeri yazarlar, Mu'tezilenin grlerine inanm kimselerdir. Mu'tezile'nin temel grleri be'tir. Onlar, bu temel grlerini u isimlerle sralarlar: 1- Tevhid, 2. Adi, 3. EI-Menzilet Beyne'I-Menzile-teyn, 4. nfaz'I-Vaid, 5. Emr birMa'ruf Nehy an'il-Mn-ker. Onlarn tevhid anlaylar, Allah'n sfatlarn kabul etmee dayanan Cehmiyye'nin tevhid anlaydr. Derler ki: "Allah, ahirette grlmez. Kur'an mahluk (yaratlm)r. Allah Teala alemin zerinde deildir. Allah'n ilim, kudret, hayat, sem' (iitmek), basar (grmek), kelam (konumak), meiet (dilemek) gibi, zatyla kaim herhangi bir sfat yoktur.[126] Adi anlaylar ise yledir: "Allah, her var olan dilememi, onlarn hepsini yaratmam ve var olan hereye kadir olmamtr. Hayr olsun er olsun kullarn fiillerini O yaratmamtr. Ancak eriata uygun olarak emrettiklerini dilemitir. Bunun dndakiler ise, O'mn dilemesi olmadan meydana gelmektedir. [127] eyh Mfid ve Ebu Ca'fer et-Tusi gibi mteahhirun (sonraki) ii alimleri de," bu konuda Mu'tezile'ye uymulardr. Ebu Cafer et-Tusi'nin, bu metod zere yazd bir de tefsiri vardr. Ancak O buna mamiyye mezhebinin grlerini de ilave etmitir. nk Mu'tezile ierisinde, ne O'nun bu rnde olan, ne de Ebubekr, mer, Osman ve Ali'nin (r.a.) hilafetlerini inkar eden herhangi bir kimse yoktur![128] Gnahkarlarn cezalarnn ahirette (mutlaka) infaz edilecei, Allah'n byk gnah ileyenler hakknda efaat kabul etmeyecei ve onlardan hikimseyi cehennemden karmayaca gibi grlerde, Mu'tezile ve Havaric mttefiktirler. phesiz ki, bunlara Mrcie, Kerramiye, Kllabiye[129] ve onlara uyanlar tarafndan cevaplar verilmitir. Bunlar, Mu'tezileye kar bazan doru ve gzel, bazan da yersiz ve yanl cevaplar vermiler ve birbirlerine kar zt kutuplar haline gelmilerdir. Nitekim bu konuyu biz, baka yerlere geni olarak akladk. Ksacas, btn bu kimseler ve frkalar, peinen bir fikre saplanmlar, sonra bu fikirleri dorultusunda Kur'an lafzlarn ekip srdrmlerdir. Ne sahabe ve onlara hakkyla tabi olan tabiilerden, ne de mslmanlarn imamlarndan, onlar gibi dnen ve yoruma giden hibir selef bilgini yoktur. Bylelerinin yapt bir tefsirle karlaldnda, bu tefsirin batl olduu birok ynden belli olur. Bu da iki ekilde mmkndr: 1- Ya grlerinin bozuk olduu bilinmekle, 2-Ya da, Kur'an' tefsir ettikleri fikrin bozuk olduu bilinmekle. Bu da, ya kendi grlerine delil getirirlerken, ya da muarzlar tarafndan kendilerine cevap verilirken ortaya kar.[130] Tefsirde Zemaheri ve Mu'tezile Bunlar ierisinde, ok gzel ve fasih ifadesi olup, bozuk fikirlerini, szlerinin arasna gizleyenleri vardr ki, ok kimse bunu bilmez. Keaf sahibi Zemaheri ve benzerleri buna rnektir. Hatta,

tefsirde bunlar gibi batl dnceleri olmayan nice kimse nezdinde, bylelerinin batl tefsir ve aklamalarndan Allah bilir ne kadar reva bulmutur.[131] Hatta tefsircilerden ve dier alimlerden bazlarn frdm ki, bunlarn metodlarm bildikleri, bozukluklarna inandklar kendileri yle dnmedikleri halde, bu gibi eyleri kitaplarnda ve konumalarnda nakletmektedirler. Bunlarn tefsirde atklar batl te'vil kapsn, bilahare (ia'dan) Rafzi mamiler, felsefeciler, Karamita ve daha bakalar, ok kt bir ekilde kullanmlardr. Felsefeciler, Karamita ve Rafiziler, ii daha da ileri gtrerek, Kur'an' ylesine batl yorumlara tabi tutmulardr ki, bir alimin bundan dehete kaplmamas mmkn deildir! [132] Rafizilerin Tefsirlerinde Baz rnekler 1- "Ebu Leheb'in iki eli kurusun" (Leheb: H/1) ki el'den maksat, Ebubekir ile mer'dir. 2- "Eer irk koarsan amelin boa gider." (Zmer: 39/65) Yani, Ali'nin hilafetine Ebubekir'le mer'i ortak edesen amelin boa gider. 3- "(Ey srailoullar) Allah size bir sr kurban etmenizi emrediyor." (Bakara: 2/67) O sr Aie'dir. 4- "Kfrn ncleriyle savan!" (Tevbe: 9/12) Yani, Tatha ve Zbeyr'le. 5- "(Suyu ac ve tatl) iki denizi, (Allah) birbirine kavumak zere salvermitir. (Rahman: 55/19) Yani, Ali ile Fatma'y. 6- "O iki denizden inci ve mercan kar." (Rahman: 55/2) Yani, Hasan ile Hseyin. 7- "Hereyi, apak bir kitapta yazp saymzdr." (Yasin: 36/12) Yani, Ebu Talib olu Ali'de. 8- "Onlar birbirlerine neyi soruturuyorlar? Hakknda ihtilaf etmekte olduklar o byk haberi mi?" (Nebe: il-'l) Yani Ali'yi. 9- "Sizin veliniz ancak Allah'tr, O'nun Peygambe-ri'dir. Allah'n emirlerine boyun eici olarak namaz dosdoru klan, zekat veren o m'minlerdir." (Maide: 5/133) Burada kastedilen Ali'dir derler ve Ali'nin (r.a.) namaz klarken rkuda yzn sadaka verdiine dair, ilim ehlinin icmayla uydurma olduu sabit olan hadisi zikrederler,[133] Baz Yanl Tefsir rnekleri Baz ayetler hakknda birok mfessir tarafndan anlatlan eyler de, baz ynlerden yukardakilere yaknlk arze-derler. Mesela: 1- "Sabredenler, (imanlarnda) sadk olanlar, (Allah'a) itaatle boyun eenler, infak edenler, seherlerde Allah'tan balanma isteyenler..." (Al-i mran: 3/17) Burada sabredenlerden maksat Rasulullah (s.a.v.), sadklardan maksat Ebubekr, Allah'a boyun eenlerden maksat mer, infak edenlerden maksat Osman ve seherlerde balanma isteyenlerden maksat da Ali'dir. 2-"Muhammed Allah'n Rasul'dr. Onun beraberindekiler de, kafirlere kar etin, kendi aralarnda ise merhametlidirler. Onlar rku ve secde ediciler olarak grrsn." (Fetih: 48/29) Beraberindekilerden: Ebubekr, kafirlere kar etin olanlardan: mer, kendi aralarnda merhametlilerden: Osman, rku ve secde edenlerden de Ali kastedilmektedir. 3- "Hatta daha tuhaf tefsir rneklerine rastlanr. Mesela: "Andolsun incire, zeytine. Sina dana ve u emin belde'ye." (Tin: 95/1-3)

Emin belde ile de Ali kastolunmutur" eklindeki teafsir, bunun bir rneidir. Grld gibi bu nevi aslsz eylerle, kah ayetteki lafzlar hibir ekilde delalet etmedikleri manalarla tesir edilmekte, kah mutlak ve umumi bir lafz, belli bir kiiye ait klnmaktadr. Halbuki: "O'nun beraberindekiler, kafirlere kar etin, kendi aralarnda ise merhametlidirler. Onlar, rku ve secde ediciler olarak grrsn." (Fetih: 48/29) ayetinde anlatlan zelliklerin hepsi, Rasulullah'in (s.a.v.) beraberindeki kimselerin zellikleridir. Bunlar, nahivcilerin "Haberden sonra haber (haberin teaddd)" dedikleri eydir. Yani, bunlarn hepsi, tek ahsn zellikleridir; o ahslar da Rasulullah'n (s.a.v.) beraberindeki kimselerdir. Dolaysyla, bunlardan her biriyle, belli tek bir ahsn kastedilmi olmas mmkn (ve caiz) deildir. Ayn ekilde: 1- "Sdk getiren ve onu tasdik edenlere gelince, ite onlar takvaya erenlerin ta kendileridir." (Zmer: 39/33) 2- "Sizden, fetih'ten nce in fak edip savaanlar, (byle olmayan dierleriyle) bir deildir." (Hadid: 57/10) ayetlerinde geen kimse ile kastedilen, yalnzca Ebube-kir'dir' tarzndaki tefsir de, batl bir tefsirdir.[134] bn Atyye'nin Tefsiri tbn Atyye'nin[135] tefsiri ve (O'nunkine benzer dier tefsir kitaplar, Snnet'e ve Cemaat'e daha ok uymular ve Ze-maheri'nin tefsirindeki bid'atlerinden daha uzak durmulardr. ayet bn Atyye, selefin tefsir kitaplarnda mevcut bulunan grlerini olduu gibi zikretseydi, daha gzel olurdu. Geri, O, rivayet tefsirlerinin en deerli ve muhteemi olan Taberi tefsirinden birok nakiller yapmtr; fakat bn Cerir'in seleften naklettikleri eyleri brakr, bunlar hibir ekilde nakletmeyip, kendi zannnca muhakkikler dedii kimselerin grlerine de yer verir. O bununla, bir grup kelamcy kasteder ki, bunlar, bir nevi, Mu'tezile'nin kendi mezhep esaslarn ortaya koyduklar kurallarla metod-larn ortaya koymu olan kimselerdir. Geri bunlar, Snnet'e, Mu'tezile'den daha yakndrlar; herkesin hakkn herkese vermek gerekir. Ancak bilinmelidir ki, bu tr tefsirler, mezhep esasna gre yaplm olan tefsirler cmlesinden-dir. nk ayet sahabe, tabiun ve imamlarn bir ayet hakknda bir tefsirleri varsa ve onlardan sonra gelen bir topluluk, kendi gr ve mezheplerine uyduu iin bir baka fikre kail olmularsa ve bu fikir de sahabe ve onlara gzelce tabi olanlarn grlerine uymuyorsa, bu sonrakiler, yaptklar bu tefsirleriyle Mu'tezile ve benzeri bid'at ehli kimselerin o konudaki grlerine itirak etmi olurlar. zetleyecek olursak, kim sahabe ve Tabiun'un tefsirlerini brakr, onlara muhalif grleri benimserse, bu konuda hataya, hatta bid'ate dm olur. Tabii ki eer mcte-hid ise hatas balanr. Kasdmz, ilmin yollarm, delillerini ve dorunun hangi yol'olduunu aklamaktr. Biz biliyoruz ki, Kur'an' Sahabe, tabiun ve onlan izleyenler okudular; O'nun teafsir ve anlamn daha iyi biliyorlard. Allah'n, Rasulullah'la (s.a.v.) gnderdii hakk' en iyi bilenler onlard. Binaenaleyh, kim onlarn tefsir ve anlaylarna ters bir ekilde Kur'an' yo-rumlarsa, hem delil hem de medlul bakmndan hataya der. Malumdur ki, kim onlarn grlerine muhalefet ederse, onun ya akli bir phesi vardr ya da nakli, ki bylelikle onu dile getirmektedir. Nitekim bu hususu, ilgili yerinde genie aklamzdr. Burada amacmz, tefsirdeki ihtilaflarn sebeplerine dikkat ekmek ve bu sebeplerin ierisinde en bynn, batl bid'atler olduuna iaret etmektir. Ki bu bid'atlerin mn-tesipleri, insanlar Kur'an'm alamn tahrife armlar, Allah ve Rasul'nn szlerini, murad edilmeyen tarzlarda tefsir ve te'vile tabi tutmulardr. nsan bunun farkna, u temel eleri bilmekle varr: 1- Selefin, muhalefet edilen doru grn bilmek. 2- Selefin grnn olarnkine muhalif olduunu bilmek. 3- Onlarn tefsir ve yorumlarnn, sonradan kma birer bid'at olduunu bilmek, 4- Nihayet insan, Allah Teala'mn, hakikati aklamak zere gsterdii deliller yordamyla, onlarn tefsirlerinin bozukluunu ayrntlaryla tanr hale gelir. Tefsirde dlen bu tr hatalara, hadislere erh yazan m-teahhirun (sonraki dnem) alimleri de dmlerdir. [136]

Tefsirde Delil Cihetinden Dlen Hatalar MedlTde deil de delil'de hataya denlere gelince, birok mutasavvf, vaiz, fakh ve benzeri kimselerin tefsirlerini buna rnek gsterebiliriz. Bunlar, Kur'an ayetlerini, aslnda doru olan birtakm manalarla tefsir ederler. Fakat, szkonusu ayetlerin bu anlamlara delaletleri yoktur. Mesela, Ebu Abdirrahman es-Slemi'nin[137] Hakaiku't-Tefsir'inde zikrettii yorumlarn birou byledir! Bu kimselerin zikrettikleri teafsirler eer aslnda batl manalarsa, o takdirde bunlar birinci ksma yani hem delil hem medlul'de hataya girer. nk yneldikleri mana bozuk ve yanltr. [138] V. BOLUM TEFSRDE EN DORU YOL Eer, "tefsirde en doru metod nedir?" denilirse, bunun cevab udur: nce Kur'an' yine Kur'an'la tefsir etmektir. nk, Kur'an'da mcmel (kapal) olarak anlatlan bir husus, baka bir yerde mfesser (aklamal) olarak, bir yerde ksa olarak geen bir husus, bir baka yerde geni olarak geer. Eer bu mmkn olmazsa, Snnet'le mracaat et. nk Snnet, Kur'an'n erh ve izahdr. Hatta mam afii demitir ki: "Allah'n Rasul'nn verdii her hkm O'nun Kur'an'dan anladdr." Ve Allah Teala yle buyurmutur: "Biz sana Kitab', insanlar arasnda Allah'n sana gsterdiiyle hkmedesin diye, hak ile indirdik. Hainlerin savunucusu olma." (Nisa: 4/105) "Biz sana Zikr'i, insanlara ne indirildiini aklaya-sn diye indirdik, ta ki dnsnler. (Nahl: 16/44) "Biz sana Kitab, ancak zerinde ihtilafa dtkleri hususlarda onlara aklayasn diye, iman eden bir kavme hidayet ve rahmet olarak indirdik. (Nahl: 16/64) Bundan dolaydr ki, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Dikkat edin! Bana Kur'an ve beraberinde bir o kadar verildi.[139] Ki bu, snnet'tir. Dorusu, Snnet de Kur'an'n indii gibi vahiy olarak inerdi. u kadar var ki, Kur'an gibi tilavet edilmezdi." mam afii ve dier imamlar bu konuda birok deliller getirmilerdir, buras yeri deildir.[140] Yani, Kur'an'n tefsirini yine Kur'an'da ararsn; onda bu-lumazsan Snnet'te ararsn. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gnderirken, aralarnda u konuma gemiti: "Ne ile hkmedeceksin?" "Allah'n Kitabyla." "Onda bulamazsan?" "Allah'n Rasul'nn snnetiyle." "Onda da bulamazsan?" "ctihad ederim." Bunun zerine Rasulullah (s.a.v.) Muaz'in srtn svazlayarak yle demitir: "Allah'n Rasul'nn elisini, Onun honut olaca eye muvaffak klan Allah'a hamd ederim." Bu hadis, iyi bir snadla Msned ve Snenlerde rivayet edilmitir. [141] Sahabenin Szleriyle Kur'an- Tefsir Etmek ayet, bir ayetin tefsirini ne Kur'an'da, ne de Snnet'te bu-lamazsan, o takdirde Ashabn szlerine mracaat edersin. nk onlar, bunu en iyi bilenlerdir. Zira Kur'an'n iniine a-hid olmular, Kur'an'la ilgili olaylarn iinde yaamlardr. stelik.onlar -Bilhassa drt Halife ve Abdullah b. Mes'ud gibi alim ve ileri gelenlerikuvvetli bir anlay ve salam bir bilgiye sahip idiler. mam Ebu Cafer b. Cerir et-Taberi: Ebu Kureyb, Cabir b. Nuh, el-A'me, Ebu'd-Duha ve Mesruk ta-rikyla Abdullah Mes'ud'un, yle dediini rivayet etmitir: "Kendisinden baka tanr bulunmayan Allah'a yemin ederim ki, Allah'n kitabndan inen her ayetin, kim hakknda ve nerede indiini muhakkak bilirim. ayet Allah'n Kitabn benden daha iyi bilen birinin olduunu bilsem ve o kimseye binitlerle ulalacak olsa, vallahi kalkar giderim.

[142] A'me. de Ebu Va'den, bn Mes'ud'un u szn nakleder: "Bizden birisi on ayet rendiinde, bunlarn manalarn renip gereiyle amel etmedike, baka ayetlere gemezdi." Byk bilgin, Rasulullah'n (s,a.v.) amcasnn olu, Rasulullah'n (s.a.v.): "Allah'm! O'nu dinde fakih kl ve O'na te'vili ret." eklindeki duasnn bereketiyle Kur'an'n tercman olan Abdullah b. Abbas da, tefsirde n yapm sahabilerdendir.[143] bn Cerir, Muhammed b. Bear, Veki' Sfyan, A'me ve Mslim tarikiyle, bn Mesud'un u szn nakleder: "bn Abbas ne gzel Kur'an tercmandr. [144] bn Cerir daha sonra bu rivayeti yine bn Mes'ud'tan, Yahya b. Davud, shak el-Ezrak, Sfyan, el-A'me, Mslim b. Sahih Ebi'd-Duha ve Mesruk tarikyla zikreder. Sonra Bndar, Ca'fer b. Avn ve el-A'me tankyla ayn rivayeti nakleder. [145] bn Mes'ud'un, bn Abbas hakkndaki bu sz, kendisinden, sahih senedle nakledilmitir.[146] bn Mes'ud, sahih olan gre gre H. 33'te vefat etmitir. bn Abbas ise, O'nun vefatndan sonra 36 sene yaamtr. Dolays ile, O'nun bn Mes'ud'tan sonra kazanm olduu ilim az bir ey midir! El-A'me, Ebu'l-Vairden unu nakleder: "Ali (r.a.), Abdullah b. Abbas' hac mevsimi iin emir olarak grevlendirmiti. bn Abbas, hutbesinde, Bakara suresini -bir rivayete gre Nur suresini okumu ve yle bir tefsir etmiti ki, ayet Bizansllar, Trkler (Moollar) ve Deylemliler dinleselerdi, mutlaka slam'a girerlerdi!" [147] Tefsirde srailiyat Bu nedenledir ki, smail b. Abdirrahman es-Suddi el-Ke-bir, tefsirinde daha ok bu iki sahabiden rivayette bulunmutur. Ancak O, yer yer, Kitap Ehli'nin Rasulullah (s.a.v.) tarafndan izin verilen szlerinden anlattklarn onlardan (sa-habilerden) nakleder. Ki Ehl-i Kitabn bu kabil szlerinin nakledilmesini Rasulullah (s.a.v.) u szleriyle mubah klmtr: "Benden, bir ayet olsun bakalarna ulatrn. srailo-ullarmdan da nakil yapmanzda bir saknca yoktur, ama kim bana bile bile yalan isnad ederse, ateteki yerini hazrlasn." Bu hadisi Buhari, Abdullah b. Amr'dan rivayet etmitir.Is Bu sebeptendir ki, Abdullah b. Amr, Yermuk savanda, Kitap ehli ile ilgili iki deve yk kitap ele geirmiti. O, sz-konusu hadisten, buna izin verildii anlamna kararak, ele geirdii kitaplardan rivayetlerde bulunmutur.[148] Fakat bu sraili haberler, ancak istihad iin zikredilirler; yoksa itikatta delil olmazlar. Bu tr haberler ksmdr: 1- Elimizde doru olduklarna dair slami belgeler bulunan haberler. Bunlar, sahih haberler trndedir. 2- Yalan olduklarn, elimizdeki kart delillerle bildiklerimiz. 3- Hangi trden olduklarna dair bilgimiz bulunmayan s-raili haberler. Bunlara ne inanrz, ne de yalanlarz! Yukarda getii zere, bylesi rivayetleri nakletmek caizdir. Bu tr sraili rivayetlerin ou, dini bir meseleyle ilgili bir faydas olmayan eylerdir. Bu nedenlerdir ki, bu gibi haberler hakknda Kitap Ehli alimleri (de) ihtilaf etmiler, bu yzden de mfessirler bu tr haberleri farkl ekillerde nakletmilerdir. Nitekim Ashab- Kehf in isimleri, kpeklerinin rengi, saylan, Musa'nn (a.s.) asasnn hangi aatan olduu, Allah Teala'nn brahim (a.s.) iin dirilttii kularn hangi kular olduu, sra-iloullar ierisinde ldrlen kimseye, dirilmesi iin kesilen srn hangi uzvunun vurulduu, Allah'n sesinin Musa'ya (a.s.) hangi aatan geldii gibi, Cenab- Hakk'm Kur'an- Kerim'de aklayp kapal brakt ve aklanmasnda mkellefler iin ne dini ne dnyevi hibir fayda bulunmayan hususlar, bu konuda birer rnektir. Ancak, bu konudaki ihtilaflar onlardan aktarmak caizdir, tpk, Allah Teala'mn u ayetinde olduu gibi:

"(Ashab- Kehf hakknda) diyeceklerdir ki: Onlar kii idiler; drdncleri kpekleriydi. (Yahut) be kiiydiler, altnclar kpekleriydi diyecekler. Gaybi talamak kabilinden byle diyeceklerdir. (Yahut) diyeceklerdir ki: Onlar yedi kiiydiler; sekizincileri kpekleriydi. De ki: 'En iyi Rabbim bilir.' ok az kimse hari, onlar kimse bilmez. yleyse onlarla ak ve gerek bir tartmadan baka bir ekilde tartma. Onlarla ilgili hibirine fetva da sorma." (Kehf: 18/22) Bu ayet-i kerime, bu konudaki metodu ve bylesi durumlarda izlenmesi gereken yolu bildirmektedir. nk Hak Teala, Ehl-i Kitaptan gr nakletmekte ve bunlarn ilk ikisini rtp ncs hakknda bir ey sylememektedir. Bylece, nc grn doruluuna delalet etmektedir. nk, ayet bu nc gr de yanl olsayd, ncekileri reddettii gibi, bunu da reddederdi. Sonra Allah Teala, As-hab- Kehf'in ka kii olduklarn bilmenin herhangi bir yararnn olmadna iaret ediyor. Bu nevi konularda: "Onlarn saysn en iyi Allah bilir" denilmesini tlyor. nk Allah'n bilgi sahibi kld ok az kimse hari bunu kimse bilmez. Bundan dolay da buyurmutur ki: "Onlarla bu konuda, ak ve gerek olann dnda tartma yapma." Yani: "Faydas olmayan konularda kendini yorma ve bunu onlara da sorma. nk onlar, bu konuda gayb talamann tesinde bir bilgiye sahip deillerdir" buyurmutur.[149] htilaflar Naklederken zlenmesi Gereken Yol: Byle bir durumda en iyisi, btn grleri aktarp, doru ve yanl olanlarna dikkat ekmek ve bu ihtilaftan fayda ve semerenin ne olduunu belirtmek, dolaysyla, hibir faydas olmayan ihtilaflarn uzayp gitmesini ve bunlarla oyalanlarak nemli meselelerin bir kenara itilmesini nlemektir. Fakat, bir meseledeki ihtilafalarn tamamn deil de, bir ksmn nakletmek yanltr. nk doru olan gr, nekledilmeyenler iin de olabilir. Uluorta btn ihtilaflar nakledip brakvermek ve doruyu belirtmemek de hataldr. Eer .sahih olmayan bile bile doruymu gibi gstermise, bilerek yalana yeltenmitir. Bilmeyerek byle yapmsa, hata etmitir. Hi faydas olmayan bir konuda ihtilaflar ortaya koymas veya sonu itibariyle tek yada iki anlama gelebilecek bir meselede birok farkl lafzlar nakletmesi de yanl bir eydir. nk bu, zaman ldrmek ve asl-astar olmayan bir eyle varlk gsterip bbrlenmektir. Bir kimse, "kendisinin olmayan elbiseleri giyip gsteri yapan sahtekar" gibidir.[150] Doruya muvaffak klan ancak Allah'tr.[151] VI. BOLUM TABUN SZLERYLE KR'AN'I TEFSR ETMEK Tefsir edilmek istenen ayetin aklamas Kur'an'da, Snnette ve Sahabenin szlerinde bulunmadnda, imamlardan birou, tabiilerin szlerine bavurmutur. Mesela Mcahid b. Cebr, tefsirde grne bavurulan tabiilerdendir. O, tefsirde harikadr. Nitekim Muhammed b. shak, Eban b. Salih tankyla, yle dediini rivayet etmitir; "Her ayet zerinde durdurarak ve soru sorarak, batan sona btn mushaf' kez bn Abbas'a arzettim.[152] Tirmizi de Hseyn b. Mehdi el-Basri, Abdrrezzak ve Ma'mer tarikiyla, Katade'nin u szn nakleder: "Kur'an'dan herhangi bir ayet yoktur ki, onunla ilgili bir bilgim olmasn! [153] Yine Tirmizi, bn Ebi mer, Sfyan b. Uyeyne ve A'me tankyla, Mcahid'in yle dediini rivayet eder: "ayet bn Mes'ud'un kraatini (daha nce) okumu olsaydm, bn Abbas'a Kur'an'la ilgili birok eyi sorma ihtiyac duymazdm. [154] bn Cerir et-Taberi: Ebu Kreyb, Talk b. Gnam ve Osman el-Mekki tankyla bn Ebi Mleyke'den unu rivayet eder: "Mcahid'i, elinde levha (fi)larla birlikte, bn Abbas'a Kur'an tefsiri sorarken grdm. bn Abbas O'na 'yaz' diyordu. Nihayet byle byle tm tefsiri O'na sordu.[155] Bundan dolaydr ki, Sfyan es-Sevri yle derdi: "Tefsir sana Mcahid'ten geldi mi tamamdr! [156]

Yine Said b. Cbeyr, bn Abbas'n azadhs krime, Ata b. Ebi Rebah, Hasan el-Basri, Mesruk b. el-Ecda', Said b. el-Mseyyib, Ebu'l-Aliye, Rebi bv Enes, Katade b. Mzahim ve benzeri Tabiun, Tebeu Tabiin ve onlar takip edenler de byledir. [157] Onlarn bir ayet hakkndaki szlerine bakldnda, ifadelerinde farkllklar grlr. Bilmeyen kimse bunlar muhtelif grler zannederek nakleder. Halbuki durum yle deildir. nk, onlardan kimi, bir meseleyi lazm' veya na-zir'i ile, kimi aynyla ifade etmitir. Aslnda bunlarn hepsi birok yerde ayn manayadr. Bu sebepten, akll kii bu hususa dikkat etmelidir. Doruya yalnz Allah ulatm. u'be b. el-Haccac ve bakalar[158] "Tabiilerin grleri fn' (fkh meseleler) da hccet deilken, nasl olur da tef-sir'de hccet olur?" derken, "kendilerinden ayr grte olan emsallerine kar hccet deildir" anlamn kasdet-milerdir. Ki dorudur. Fakat bir meselede hepsinin dedii ayn noktada birleiyorsa, o zaman bunun hccet olduunda phe yoktur. ayet ihtilaf etmilerse, ilerinden herhangi birinin gr, ne kendisini gibi tabiundan bir dierine ne de onlardan sonra gelen herhangi bir kimseye kar hccet olmaz. Byle bir durumda, Kur'an veya Snnet'in lgatine (dil, slup ve kullanlna) veya Arap dilininin umumi yapsna veyahut Sahabilerin grlerine baklr.[159] Re'y Tefsiri: Kur'an' salt re'y ile .tefsir etmek haramdr. Memmil, Sfyan , Abd'1-A'la, Said b. Cbeyr ve b-ni Abbas tarikiyla, Peygamber'den rivayet edilmitir: "Kim bilgisi olmadan Kur'an hakknda konuursa, ateteki yerini hazrlasn." Veki', Abd'1-A'la es-Salebi, Said b. Cbeyr ve bni Abbas tarikyla, ayn hadis Peygamber'den rivayet edilmitir. [160] Tirmizi: Abd b. Humeyd Habban b. Hilal, Sheyl Ebu Hazm el-Kutai, Ebu mran el-Cveni, Cndb tankyla, Peygamber'in yle buyurduunu rivayet etmitir: "Kim Kur'an hakknda re'yi ile konuursa, isabet etse de hata etmitir." Tirmizi, hadis hakknda unu sylemitir: "Bu hadis garip'tir. Bazhadisiler, senedteki Sheyl b. Hazm' eletirmilerdir.[161] Ayn ekilde, Peygamber'in (s.a.v.) ashabndan ve sonrakilerden baz ilim, sahibi kimselerin, ilimsiz olarak Kur'an'n tefsir edilmesine iddetle kar ktklar rivayet edilmitir. Mcahid, Katade ve dier bilginlerin Kur'an' tefsir etmi olmalarna gelince, zannedilmesin ki onlar, bilgileri olmakszn yanud kendi kafalannca Kur'an hakknda sz sylediler ve O'nu tefsir ettiler!" Onlar, kendi kafalarna gre ve bilgileri olmakszn Kur'an hakknda herhangi bir ey sylememilerdir.[162] eklindeki rivayetler, bizim bu grmze delalet etmektedir. Dolaysyla, Kur'an hakknda keyfince konuan kimse, bilgisi olmad bir hususta kendisini ykml kilmt ve em-rolunmadi bir yola koyulmutur. Bizatihi doru olan manay tuttursa bile hata etmitir; nk konuya usul ve kuralna uyarak yaklamamtr. Tpk, insanlar arasnda, bilmedii halde hkm (ve fetva) veren kimsenin cehennemlik olduu gibi. Bu kimsenin verdii hkm isabetli olsa da byledir. Allahu a'lem. ahid getirmeden iffetli kimselere (zina) isnadnda bulunanlar (kazif yapanlar), Allah Teala, Kur'an- Kerim'de "yalanclar" olarak isimlendirmitir: "ahitleri getirmediklerinde, (bilin ki) onlar Allah yannda yalanclarn ta kendisidir. (Nur: 24/13) Kazif te (birine zina isnadnda) bulunan kimse, yalancdr, bunu, bizatihi zina etmi olan bir kimse hakknda yapsa da byledir; nk, ihbar etmesi kendisine helal olmayan bir eyi ihbar etmi ve bizzat bilgisi bulunmad bir meseleyle kendisini mkellef klmtr. Allah'u a'lem. Bundan dolaydr ki, seleften bir cemaat, bilmedikleri ayetleri tefsir etmekten kanmlardr. Nitekim u'be, Sleyman, Abdullah b. Mrre ve Ebu Ma'mer tarikyla, Ebu-Bekr'in yle dedii rivayete dilmitir: "Allah'n Kitab hakknda, bilmediim bir eyi syleyecek olursam, hangi yer beni zerinde tar ve hangi gk beni altnda glgelendirir.[163]

Ebu Ubeyd Kasm b. Sellam: Muhammed b. Yezid, el-Av-vam b. Heb, brahim et-Teymi tarikyla unu rivayet eder: 'TEbubekr'e: "ve fakiheten ve ebben" (Abese: 80/31) ayeti sorulmutu. Dedi ki: "Allah'In Kitab hakknda bilmedii bir ey syleyecek olursam, hangi gk beni barndrr ve hangi yer beni ta-r!" Bu haber munkat'dr. [164] Yine Ebu Ubeyd: Yezid, Humeyd, Enes tarikyla unu rivr: Hattab olu mer, minberde "Ve fakiheten ve ebben" ayetini okuyorak: "u fakihe'yi bildik (meyvedir), Peki "ebben" ne demektir?" demi, sonra da kenisine dnerek: "Bu, mkellef olmadmz bir eye kendimizi zorlamak ve ykml tutmaktr Ey mer!" demitir. [165] Abd b. Hmeyd de: Sleyman b. Harb, Hammad b. Zeyd, Sabit ve Enes tarikyla unu rivayet etmitir: "Srtnda drt tane yamas olan gmleiyle Hattab Olu mer'in yannda bulunuyorduk. "Ve fakiheten ve ebben' ayetini okudu ve: "Ebb ne demektir? diye sylendi, sonra da: "Bu gereksiz bir klfet yklenmedir. Bilmemisin ne kar?!" dedi.[166] Btn bu rivayetlerde anlatlmak istenen, Allah kendilerinden raz olsun Ebubekr'le mer'in, ebb'in mahiyet ve knhnn renmek istemeleridir. Yoksa ebb'in yeryzn-debiten bir ot olduu, bilinen bir eydir. nk bu husus, u ayetin zahirinden anlalmaktadr: "Orada biz taneler bitirdik. zmler, yoncalar, zeytinlik ve hurmalklar, sk ve gr aal baheler, meyveler ve mera (ebb)lar bitirdik. [167] bn Cerir: Ya'kub b. brahim, bn Uleyye ve Eyyub tarikiyla bn Ebi Mleyke'den yle rivayet etmitir: "bn Abbas'a bir ayet hakknda soru sordular. Bu yle bir soruydu ki, eer sizden birine sorulsayd cevap verirdiniz. Ama bni Abbas, o ayet hakknda koumaktan kand. [168] Bu haberin isnad sahihtir. Ebu Ubeyd: smail b. brahim ve Eyyub tankyla, bn Ebi Mleyke'den yle rivayet etmitir: "Bir adam, bni Abbas'a Kur'an'da geen ellibin dnya yl miktarudaki ahiret gnn sormutu. (Fakat bn Abbas aldrmad.) Adam dedi ki: "Bana anlatsn diye sana sordum." Bunun zerine bni Abbas: "Bunlar, Allah'n kitabnda zikrettii iki gndr.[169]Ne olduunu ancak O bilir."dedi ve Allah'n kitab hakknda, bilmedii bir eyi sylemeyi uygun grmedi. [170] bn Cerir: Ya'kub b. brahim[171] bn Uleyye, Mehdi b. Meymun, el-Velid b. Mslim tankyla unu rivayet eder: "Talk b. Habib, Cndb b. Abdullah'a gelerek, Kur'an'dan bir ayet hakknda soru sordu. Cndp O'na dedi ki: "Eer mslmansan, bir daha byle eyleri bana sorma; seni menediyorum.[172] imam Malik, Yahya b. Said'ten, Said b. el-Mseyyib'e, Kur'an'da bir ayetin tefsiri sorulduunda O'nun: "Biz Kur'an hakknda hibir ey demeyiz" dediini rivayet eder. Leys, Yahya b. Said'ten, Said b. el-Msey-yib'in, Kur'an'dan, ancak ma'lum olan eyler hakknda konutuunu rivayet eder. [173] u'be'de, Amr b. Mrre'den unu rivayete der: Bir adam, Said b. el-Mseyyib'e, Kur'an'dan bir ayet hakknda soru sormutu. Said b. el-Mseyyib, adama u cevab verdi: "Bana Kur'an hakknda sorma! Git, Kur'an'la ilgili, bilmedii hibir ey olmadn syleyen kimseye sor." Bununla krime'yi kastediyordu. [174] bni evzeb, Yezid b. Ebi Yezid'ten unu rivayet etmir tir; "Said b. el-Mseyyib'ten, helal ve haram konularn sorardk. O (bunlar) insanlarn en iyi bileniydi. Kur'an'm bir ayetinin tefsirini sorduumuzda ise, duymazdan gelir, susard. [175] bni Cerir: Ahmet b. Abde ed-Dabi, Hammad b. Zeyd tarikyla, Ubeydullah b. mer'den unu nakleder:

"Dorusu ben, Medine Fukaha'sna yetimi biriyim. Onlar, Kur'an tefsiri hakknda konumay, byk (bir i) telakki ederlerdi. Mesela Salim b. Abdillah, el-Kasim b. Muhammed, Said b. el-Mseyyib ve Nafi' bunlardand.[176] Ebu Ubeyd: Abdullah b. Salih ve Leys tankyla, Hiam b. Urve'nin yle dediini rivayet eder." Babamn, Allah'n kitabndan herhangi bir ayeti te'vil (tefsir) ettiini hi duymadm. [177] Eyyub, bn Avn ve Hiam ed-Dstvai, Muhammed b. Sirin'in yle dedini rivayet etmilerdir." Abide es-Selmani'ye Kur'an'dan bir ayetin tefsirini sormutum. Bana yle dedi: "Kur'an ayetlerinin hangi hususlarda indiini bilenler gittiler. yleyse Allah'tan kork ve dorudan ayrlma! [178] Ebu Ubeyd: Muaz, bn Avn, Ubeydullah b. Mslim b. Yesar tankyla unu rivayet eder: Ubeydullah b. Mslim'e babas demi ki: "Allah Teala'dan nakil yapacan (Kur'an' tefsir edecein) zaman dur ve nn-sonunu dn." Yine Ebu Ubeyd, Heym ve Muire tarikyla, brahim'in yle dediini rivayet etmitir: "Bizim ashabmz (alimlerimiz), tefsir yapmaktan saknr ve korkarlard. [179] u'be: Abdullah b. Ebi's-Sefer'den, abi'nin yle dediini rivayet etmitir: "Allah'a yemin ederim ki, sormadm hibir ayet kalmamtr. Fakat bunlar, Allah Teala'dan rivayettir.[180] Ebu Ubeyd: Heym, mer b. Ebi Zaide ve a'bi tankyla, Mesruk'un yle dediini nakleder: "Tefsir yapmaktan saknn. nk tefsir, Allah'tan rivayet etmektir." mdi, btn bu sahih haberler ve seleften nakledilen bu tr rivayetlerin anlam udur: Onlar, bilmedikleri eylerle Kur'an' tefsir etmekten kanmlardr. Yoksa, dil ynnden olsun, er'i adan olsun, bilerek (ve iin ehli olarak) tefsir yapan kimse iin herhangi bir yasak szkonusu deildir. [181] Nitekim onlardan ve bakalarndan, tefsirle ilgili birtakm grler rivayet edilmitir. Binaenaleyh, ortada herhangi bir elikili durum yoktur. nk onlar, bildiklerini sylemiler, bilmediklerinde ise susmulardr. Bu, herkes iin gerekli bir husustur. nk, insann, bilmedii eylerde susmas nasl vacip ise, bildikleri sorulduunda sylemesi de vaciptir. nk Allah Teala yle buyurmutur: "Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu derhal insanlara aklayp anlatacaksnz ve gizlemeyeceksiniz" diye sz almt." (Al-i mran: 3/X87) Birtakm tariklerden rivayet edilen bir hadiste de Peygamber buyurmutur ki: "Kim kendisine bir ilim sorulur da onu gizlerse, o kimseye kyamet gn ateten bir gem vurulur.[182] bn Cerir et-Taberi: Muhammed b. Bear, Memmel, Sfyan ve Ebu'z-Zinad tankyla bn Abbas'n yle dediini rivayet etmitir: Tefsir drt eittir: 1- Arabin kendi dili sayesinde anlad tefsir, 2- Hi kimsenin bilmemekte mazur olmad tefsir, 3- Alimlerin bildikleri tefsir, 4- Allah Tealadan baka kimsenin bilmedii tefsir. [183] Allah en iyisini bilendir.[184]

[1] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 3-5. [2] bn Teymiyye, am hapishanesine 6 a'ban 726'da girmi ve 20 Zlka'de 728 ylnda pazartesi gecesi hapishanede vefat etmitir. [3] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 6-10. [4] Mecmuu Fetava eyh'l-slam, Riyad 1382- 14-17. cildler (Ab-durrahman b, Muhammed b. Kasim el-Asm en-Necdi el-Hanbeli neri).

[5] bn Kayyim'in, "Esma Mellefati bn Teymiyye" adl risalesine baknz. [6] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 11-12. [7] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 13-14. [8] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 15. [9] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 15-16. [10] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 16. [11] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 17. [12] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 18-19. [13] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 19-20. [14] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 20-21. [15] Bkz. el-tkan II, 298-303; el-Burhan II, 175. [16] Muhammed Behce el-Biytar, Hayat eyhi'1-slam, s. 178. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 22-23. [17] Tirmizi ve Darimi'nin (Hiiscyn el-Ca'fi, Hamze ez-Zeyyat, ebu'l-Muhtar et-Tai, Ebu'l-Haris el-A'ver, Haris) tankyla Ali'den rivayet ettikleri merfu hadisten, Kur'an'n tanm hakknda farkl tertipte yaplan bir alntdr. Tirmizi der ki: "Bu hadisi ancak bu vecihten biliyoruz; isnad mehuldr. Haris, eletirilmi bir ravidir. "Senedinden sarf- nazar edersek bu sz, gzel ve anlam dorudur. Bkz. Darimi II, 435; Tirmizi (Hrns bsk.) VIII, 112-113. [18] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 24-25. [19] Taberi Tefsiri'ne (1,80) ve eyh Ahmed akir'in bu hadisle ilgili oradaki aklamasna baknz ve Kurtubi (1-39) ile karlatrnz. bn Teymiyye'nin bu hadisi delil getirii, daha baka bir adandr. Bkz. "Mecmuatii'r-Rtjsaili'l-Kbrall, 31" Haberde ad geen Ebu Abdirrahman es-Siilemi (Ebu Abdillah b. Habib el-Kufi el-Mukri') tabiilerin byklerinden gvenilir ve salam bir ravidir. Babas sahabidir. Bkz. bn Hacer, Takrib'I-Tehzib, I, 408. [20] mam Ahmed (Yezid b. Harun, Abdullah b. Ebibekr es-Sehmi, Hu-meyd) tankyla Enes'ten rivayet etmitir. Bu rivayetlerde: "Cedde fina: aramzda byk bir deer ve itibara sahip olurdu" ve "Udde fina: Aramzda saygn bir yer igal ederdi" szleri yer almaktadr. te bu hadis, hakknda eletiri ve uzun aklamalar yaplm olan bir kssada geen bir cmledir. Bkz. Slasyyat Msnedi'l-mam Ahmed II, 276. [21] Bkz. El~Muvatta (M.R Abdlbaki'nin tahkkli neri) I, 205; Kurtubi I, 39-40. [22] TaberiHiunu, Mcahid'e varan senediyle, Ebu Kreyb'ten yle rivayet etmitir. "Mushaf batan sona kez bn Abbas'tan okudum,.." Taberi I, 90. [23] Taberi, Sfyan es-Sevri'ye varan senediyle, ayn rivayeti Abdullah b. Yusuf e-Cebiri'den rivayet etmitir. 1, 91 [24] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 26-28. [25] bn Teymiyye'ye gre daha baka ihtilaf eitleri hakknda geni bilgi iin, O'nun "ktiza's-Srati'l-Mstakim s. 34 vd." adl eserine baknz. [26] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 29. [27] bn Teymiyye'nin, Batni Karmatilerle mnakaas ve Allah'n isimleri hakknda: "Bu isimler 'nun zat konusunda mterradif (birbirinin ayn), sfatlan konusunda mtebayin (birbirinden farkli)dir" eklindeki ince deirlendirmesi iin Bkz. er-Risalet't-Tedmuriyye s. 9 vd., 63, Bu kymetli risalenin byk bir ksm Allah'n isim ve sfatlan hakkndadr. [28] Rasulullah'n (s.a.v.) bu isimleri Buhar, Mslim ve mam Ma-lik'in, Muhammed b. Cbeyr b. Mut'im'den rivayet ettikleri u hadiste gemektedir: Benim be ismim vardr. Ben Muhammed'im, ben Ah-med'im, ben MaTi'y'm: Allah kfr benimle mahv ve imha edecek. Ben Har'im: Benden sonra kyamet kopacak ve insanlar benim izim ve ri-saletim zere harolacaklar ve ben Akb'im: Benden sonra peygamber gnderilmeyecek "Bkz. Muvatta, 1004; bn Hacer, Fethu'1-Bari VI, 433; Nevevi, Mslim erhi XV, 104; Kastallani, el-Mavahib'1-Lednniyye, I, 181. [29] Daha nce geti. Yine Bkz. Taberi 1,171-173'de Ahmet akir'in tahriri. [30] Benzeri Tirmizi, baka lafz ve farkl bir tertipte rivayet etmitir. (Hims bsk. VIII, 71). mam Ahmed Msned'inde (IV, 182-183) Nevvas'tan iki tarikle rivayet etmitir. Yine bkz. Taberi I, 176-177. [31] Ebu'I-AIiye ve bakalarndan, srat'n tefsiri hakknda "O Ra-sulullah ve Ondan sonra Ebu Bekir ile mer'dir" diye rivayet edilmitir. Bkz. Taberi I, 175. [32] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 29-33. [33] Bkz, Bakara 270 vd. [34] bn Teymiyye'nin tamm'la ilgili grleri iin "er-Redd Ale'l-Mantkyyin" adl kymetli kitabnn ba tarafna (s. 7 vd.) ve bilhassa 19-21 ve 32-37 sayfalarna, yine "Nakzu'l-Mantik" adl kitabnn 183-200. sayfalarna baknz. [35] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 33-35. [36] Tefsir kitaplarndan anlalan odur ki, zhar ayeti (Mcadele: 58/2), Evs b. Samit'in hanm Havle (yahut Huveyle) b.

Sa'Iebe hakknda nazil olmutur. Mehur olan budur. Bkz. Taberi XXVIII, 2; Kurtubi XVII, 270; bn Kesir IV, 320; evkani V, 177. Tefsir kitaplarnda Sabk b. Kays, Hucurat suresinin 2-3. ayetleri hakknda szkonusu edilmektedir. Buhari, Mslim ve dierlerinin Enes'ten rivayetlerine gre: "Ey iman edenler, sesinizi Peygamberin sesinden fazla ykseltmeyin..." ayeti inince, yksek sesli bj" kimse olan Sabit b. Kays b. emmas: Peygamberin sesine kar sesimi ykselten, ameli boa giden ve cehennemlik olan benim!" diyerek, 'ahzur bir ekilde evine kapanmt. Rasulullah (s.a.v.) onu soruturmu ve baz kimseler Sabit b. Kays'a giderek: "Allah'n Rasul seni soruyor, nen var" deyince, u cevab vermiti: "Peygamberin sesini bastrarak ve bararak konuan benim. Amelim boa gitmitir. Ben cehennemliim!" Durumu Rasulullah'a (s.a.v.) anlattklarnda: "Hayr, O cennettliktir." cevabn vermitir. Nitekim Sabit b, Kays Yemame savanda ehit dmtr. bn Merdye, bn Mes'ud'tan yle rivayet etmitir: "Sesinizi Peygamberin sesi zerine ykseltmeyin..." (Hucu-rat 2-3) Ayeti, Sabit b. Kays b. ernmas hakknda nazil olmutur. Yine bn Merdye Ebu Hureyre'den yle rivayet etmitir: "Allah'n Rasul'nn huzurunda seslerini ksanlar var ya, ite onlarn kalplerini Allah, takva mtihanndan geirmitir. Mafiret ve byk ecir onlarndr." (Hucurat: 49/4) ayetinde sz geenler hakknda Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Sabit b. Kays b. emrnas onlardandr." Bkz. evkani Fethu'l-kadir V, 59. [37] Bkz. Nur 6-9; Taberi XVIII, 821; bn Kesir Ul, 265. Her iki rivayet de Buhari'de vardr. Ayetlerin nzul sebebi hakkndaki bu iki rivayetin tahlil ve tenkidine dair alimlerin grlerini bn Hacer nakletmitir. yle an-hlyor ki, ayet Hilal b. meyye hakknda nazil olmutur ve Umeyr el-Ac-lani, Hilal'in durumundan habersiz olarak geldiinde, Rasulullah (s.a.v.) kendisine hkm bildirmitir. Bkz. Fethu'1-Bari VIII, 362-364. [38] Kelale ayeti, Nisa suresinin 176. ayetidir. Taberi'nin tahric ettii baz rivayetlerde getii zere, Cabir b. Abdillah hakknda nazil olmutur. Bkz. Taberi (stad Mahmud akir'in tahkikli neri) IX, 431-433. Bulari der ki "Kelale, kendi' ine babas veya olu tarafndan miras olunmayan kimsedir." Bkz. Feihu'I-Bari VIII, 215; Taberi VIII, 53-61. [39] Maide k; Bkz. Taberi X, 392; bn Kesir II, 67; evkani II, 46. [40] Enfal J 6; Ayetin tamamn bir nceki ayetle birlikte gzden geirini;. Bedr savanoak; durumla ilgili nazil olmutur. Bu iki ayetin iaret ettii hkmn. Bedr ehline has olduuna dair, baz rivayetler vardr. Bkz. bn Kesirli, 294; evkani II, 281. [41] Maide: 5/106-108, Mslmanlardan birinin, yolculuu srasnda yapt vasiyetten bir ksmn inkar eden Temim ve Adi hakknda nazil olmutur. Bu kisi o vakit Ehl-i Kitap idiler. Baz muh:ddislerce, rivayette garabet vardr, tbn Kesir'e gre, hadislerin asl sahih olup, selefe mehurdur. bn Kesir II, 112. [42] Muhacirlerden bir zat, Kostantiniyye (stanbul) surlar nndeki savata, dmana kar saldrarak dman saflarn yarmt. Orduda Ebu Eyyp de bulunuyordu. Bunu gren Mslmanlar: "Adam kendini elleriyle tehlikeye att" dediler. Ebu Eyyb onlara ylededi: "Bu ayeti biz (Ensar) daha iyi biliriz; nk bizim hakkmzda inmitir. yle ki, bizler Rasulullah'm (s.a.v.) yanndan hi ayrlmazdk. O'nunla savalara katldk ve O'na yardm ettik. Derken, slam yayld, stn geldi. Bunun zerine bizler, ensar olarak bir araya gelip yle bir hasbihalde bulunduk: "Allah Teala, O'nun Peygamberiyle birlikte olmamza karlk, bize ikramda bulundu ve Peygamberine yardm etti. Nihayet slam yayld ve mslmanlarn saylan oald. Biz Rasulullah' (s.a.v.) kendi ehlimize, oluk, ocuumuza ve mallarmza tercih ettik. Artk ehl- iya-limizin ve mallarmzn bana dnsek de onlarla megul olsak." Bunun zerine, bizim hakkmzda: "Allah yolunda infak edin ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayn." (Bakara: 2/195) ayeti indi. Yani, tehlike: ehl- iyal ve mal inde eleip cihad terketmektir." Ebu Davud, Tirmzi, Nesai, bn Ebi Hatim ve daha biroklanrica rivayet edilmitir. Bkz. Fethu'1-Bari VIII, 149 (bn Cerir'den); bn Kesir I, 328; evkani, Fethu'l-Kadir I, 170. [43] Muayyen bir sebep zerine gelen umumi lafz hakknda cumhurun gr udur: "tibar, sebebin hususiliine deil, lafzn umumi!ii-nedir." Burada bn Teymiye'nin anlatmak istedii udur: "Sebebin hususiliine tibar edilir" diyenler bunu, 'ayetin hkm kimin hakknda indiy-se ona hastr, bakalarn ilgilendirmez' anlamnda sylememilerdir. Grld kadaryla O bu szyle una iaret etmektedir: Ayetin hkm hem onlara, hem cumhura gre, nzule sebep tekil etmeyen ferdlere de amildir. u ka^ar var ki, Cumhur: 'Ayetin bizat kendisi onlan da iine alr' derken, berikiler: Nzule sebep tekil etmeyen ferdler ayetin hkmne kyas veya baka bir nas ile girer' demektedirler. (Geni bilgi iin bkz. Zerkani, Menahil'l-Irfan S. 118 vd,; Suyuti, el-tkan I, 50; Usul'l-Fikh 168.) [44] Yani Zerkei'nin de dedii gibi bu, hkme, ayetten delil gstermek kabilinden olup, vuku bulan olay nakletmek cinsinden deildir. Bkz. el-Burhanl, 32. [45] Burada msned szyle kastolunan, sahabiye dayanan mevkuf haberin kart olarak kullanlan merfu hadislerdir. Bundan dolay bazlar buna, msned-merfu demilerdir. Yani, sahabenin bu tr szlerinin bazlar Rasulullah'a (s.a.v.) varan merfu hadisler kabilinden, bazlar da salt sahabi sz ve yorumu olarak kabul edilmitir. Hakim en-Neysabu-ri demitir ki: "Vahye ve Kur'an'm nzulne ^hid olan sahabinin 'bu ayet u hususta inmitir' eklindeki haberi, msned hadistir." bnus Salah ve bazlar da bu grtedir. yle gzkyor ki bu konuda hakikat, Hafz bn Hacer'in iaret ettii gibidir ki O'na gre: "Sahabinin, itihada imkan olmayan ve arap dilinden nakledilmeyen konularda syledikleri merfu, dierleri mevkuftur." bn Teymiyye'nin: "Halbuki, ardndan bir ayetin nazil olduu bir sebebi ifade eden sahabi sz byle olmayp, bunlar btn alimferce msned olarak kabul edilmitir" sz de buna iaret etse gerektir. nk,bu, hakknda gr belirtme imkan bulunmayan salt nakil cinsindendir. Bkz. el-tkan I, 52; Lbab'n-Nukul 3-4; el-Hakim, Ma'rifet Ulmi'l-Hadis 20; Suyuti, Tedribu'r-Ravi 116; San'ani,Tavzihu'l-EfkarI, 280. [46] bn Teymiyye, "msned hadis mecmualarnn ou bu stlah zeredir" derken u kastediyor: "Hadis mecmualarn ou, byle bir rivayeti, mam ahmed'in Msned'inde ve Mslim'in Sahih'inde yaptklar gibi merfu'ya dahil etmemilerdir." Ancak bn Teymiyye, sanki, stlah manasyla msned hadis mecmualar tarznda yazlm olan eserlerde bu farkn aka grldne iaret ediyor gibidir. Mesela, bu tr haberleri, sa-habiden nakledilen msned hadisler iine dahil etmeyen man Ahmed'in Msned'igibi. [47] Bu iki ihfcmalin vukuu hakknda -delilleriyle birlikte- geni bilgi iin bkz. Suyuti, el-tkan 153-155 Lbabii'n-Nkul girii, s.5.

[48] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 35-40. [49] Bu, selefin, tefsirdeki ihtilaflarnn ncsn tekil etmekle beraber, baz itibarlarla bn Teymiyye bunu ikinci gruba dahil etmitir. [50] bn Kuteybe'nin de dedii gibi kasvera sz, kahr manasna gelen kasr'dan gelse gerektir ki, arslan, yrtc ve vahi hayvanlar kahr ve ram eder. Bazlarna gre bu, nebi (ok, asalet ve eref sahibi kii) anlamna da gelir. Bkz. Taberi XXIX, 168; bn Kuteybe, Garibu'l-Kur'an (s-tad Ahmed Sakr'm tahkikli neri), s. 498. [51] Bkz. Taberi XXX, 78; bn Kuteybe, Garibu'l-Kur'an (Ahmed Sakr'm dipnotu), 517. [52] Muvataa: Ayn ey zerinde birlemek, ittifak etmek demektir. Yani lafzn aslnda tek eye delalet etmesi, mterek veya baka bir durumda olmamasdr. Bkz. bn Manzur, Lisanu'1-Arap I, 200. [53] Necm: 53/9 Baz mfessirler. "Smme dena fe tedella" ayeti hakknda: "Sonra Cebrail Muhammed'e yaklat" demilerdir. Taberi der ki: "Ayette takdim-te'hir vardr; dolaysyla, 'tedella'nn 'sarkt' anlam nce vuku bulmu olup, 'smme tedella fe dena: sonra sarkt ve yaklat' demektir. Dnuv (yaklama) tedelli (sarkma) ye, tedelli de dnuvv'e delalet ettii iin byle bir takdim-tehir gzel dmtr. Tpk: "Zara-ni fulanun fe ahsene: falanca beni ziyaret etti ve (bana) ihsanda bulundu' cmlesinin, 'ahsene ileyye fe zarani: Bana ihsanda bulundu ve beni ziyaret etti' eklinde kullanlmas gibi. Dier mfessirler ise ayete: "Sonra Rab Teala Muhammed'e yaklat" anlamn vermilerdir. Taberi, birinci manay tercih etmitir. Bkz. XXVII, 44. [54] Fecr suresinin ilk ayetlerine baknz. Bazlar: "fecr gndz demektir, bazlar da: "Bununla sabah namaz kastedilmitir" demilerdir. Sonraki iki ayeiin lefsiri iin bkz. Taberi, XXX, 168 vd. [55] mam afii, Ebubekr el-BakIlani, Mutezile'den bazlar ve Safi-ilerin cumhuruna gre, mterek: Btn manalarn cem'i mmknse ve bel? li bir manann murad edildiine dair de bir karine yoksa, btn manalarna birden hamledilir. Hanefiler, Kaderiyye ve baz afiiler ise derler ki; Mterek, tek kullanlta btn manalarna hamledilmez." Bkz. mam Zen-cani, Tahricu'1-Fru' ale'l-Usul (Muhammed Edb Salihin tahkikli neri) S. 165 vd. eyh Ali Hasbullah, usul't-Teriilslami, s. 218-220. [56] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 40-42. [57] Selefin ihtilaflarnn drdnc ksm. [58] Tur: 52/ 9. bn Teymiyye'nin verdii bu mana, bazlarna gredir. Kamus yle der: "Mevr, alkalanmak ve titremektir." II, 136, Bkz. Taberi XXXII, 20. [59] sra: 16/4'n tefsiri ve Taberi'nin tercihi iin bkz. XV, 21. [60] ibn Hiam der ki: "Arap, bir lafza baka bir anlam ve hkm verir ve buna tazmin der. Bunun faydas, iki lafzn ifade edecei manay, tek bir lafzla ifaHe etmektir. Bu, Basral dilcilerin grdr. Kufelile-re gre ise, kelimeler birbirlerinin yerini (utarlar. bn Hiam, tazmine birok misaller ve Kur'an'dan ahitler getirmitir. Bkz. el-Mugn 0,685; bn KuteybeTe'vlu MkiJ'I-Kur'an s. 426 vd. [61] Tirmizi, Nesai, Ahmed, ibn Hibban ve Hakim'in, Hasan b. Ali'den rivayet ettikleri hadistir. Buhar der ki: "Tabiim dneminin abid-lerinden Hassan b. Ebu Sinan el-Basri yle demitir. Vera (takva) dan daha kolay birey yoktur. Seni pheye dren- iini trmalayan eyi brak, phe vermeyene ynel. "Buhari bunu reP (Rasulullah'a (s.a.v.) is-nad) etmemitir. bn Hacer rayb kelimesini "ek ve tereddd" olarak aklamtr. Bkz. Fethu'1-Bari IV, 234. [62] mam Malik ve Nesai bu hadisi, "Babu ma yecz li'l-muhrimi ekluhu mineVSayd' babnda, Zeyd b. Ka'b es-Selemi elBehzi'den rivayet etmitir. Hakf: Ban iki aya zerine koymu duran" anlamndadr. Ebu Ubeyd der ki: "Yani, kvrlp yatm uyuyan" demektir... Ona ilimek ve rktmek yasaklanmaktadr. Zira ihramlmn av hayvanlarm kovalamas ve rktmesi caiz deildir." Bkz. Nesai.V, 183; Muvat-ta I, 351; Muvatta Zrkani erhi, II, 78. [63] Ebubekr ve O'nun fikrini kabul eden bn Abbas, bn Zbeyr, ibn mer, Huzeyfe b. Yeman, Ebu Said el-Hudri, Aie gibi sahabeye gre, lenin kardeleri, lenin dedesiyle beraber bulunduklar zaman varis olamazlar. Tpk, babasyla beraber bulunduklarnda varis olamadklar gibi. nk onlar l'ye ulatran vasta dede'dir. Ebu Hanife de bu grtedir. Sahabeden Ali (r.a.), bn Mes'ud, Zeyd b. Sabit ve dierlerine gre ise, bu durumda kardeler varis olurlar; mam Malik ve afii de bu grtedir. Merreke yahut mtereke meselesine gelince, feraiz ilminin mehur meselelerindendir (ki, lenin ana baba bir kardelerinin, ana-bir kardeleriyle beraber bulunduklar zamanki durumudur.) mer (r.a.), bir defasnda onlar mirastan mahrum etmi, bir defasnda da, ana-bir kardelerle beraber tebire ortak etmitir. (Bu iki konu iin bkz. erhu's-Siraciye 144; Prof. Dr. Mustafa Sibai, el-Ahval'-ahsiy-ye, niversite bsk. 1959, II, 67, 71, 203.) [64] Bkz. Nisa 11, 12,176 [65] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 42-47. [66] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 48. [67] ibnTeymiyye'nin "herhangi bir faydas olmayan ve sahih olduuna dair delil de bulunmayan" dedii bu lr eitli rivayetler, tefsir kitaplarnn birok sayfasn karalamtr. Ubey b. Ka'b'm rivayet ettii bu hadis Buhari'de vardr. Bkz. Fethu'1-Bari 1,137. [68] Bu sima, srailiyat'n temel direkleridir. Ka'bu'l-Ahbar diye bilinen Ebu shak Ka'b b. Mati' el-Himyeri, Yemen asll bir Yahudi iken, mer (r.a.) dneminde slam'a girerek am'a yerlemi ve H. 32 senesinde Humu'ta lmtr. Mslim, Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai O'ndan rivayet etmilerdir. Vehb b. Mnebbh, tabiun alimlerinden Ebu Abdil-lah elYemani'dir. O'nun, kardei Hemmam'dan rivayet ettii hadisleri, Buhari ve Mslim tahric etmilerdir. Gvenilir, drst ve (fakat) s-raili kaynaklardan oka rivayet eden biridir. Muhammed b. shak b. Ye-sar ise, Medineli azadllardan Ebubekr el-Mahremi'dr. Bazlarna gre gvenilir, bazlarna gre ise deildir. bn Teymiyye bu nllerden sz ederken, onlarn gvenilirlikleri veya rivayetlerinin reddedilecei hususuna temas etmemi, ancak onlarn naklettikleri sraili haberlerde

-hadiste emredildii gibi- tevakkuf etmemiz zaruretine iaret etmekle yetinmitir. Alimlerimizin belirttikleri ve ileriki sayfalarda bizzat eyhlislam'in da aklayaca gibi bu tavakuf; bizim eriatmzca herhangi bir aklama yaplmayan ve batl olduuna dair de bir delil bulunmayan sraili rivayetlerdedir. Szkonusu tevkkufta, onlann rivayetlerinin doruluunu eletirmek deil, fakat, baz artlan tamamalar halinde bunlarn muhtevalarn tenkid vardr. Halbuki baz aratrmaclar, yle gzkyor ki, bn Teymiyye'nin bu sz zerine, vmi$ baz hkmler kurmulardr. Bkz. Tehzib't-Tehzib VIII, 438; M.:m'l-'tidal IV, 352; III, 468, Tefsiru'l-MenarI,9,Zehebi, et-Tefs: v'i-Mfessirunl, 191. [69] mam Ahmed ve Ebu Davud, Ebu Nemle el-Ensari'den Rasulul-lah'n (s.a.v.) u hadisini rivayet ederler: "Kitap Ehli'nin size anlattk' lann tasdik etmeyin, tekzip de etmeyin! Allah'a, kitaplarna ve peygamberlerine iman ettik deyin o kadar. Bylece, onlarn size anlattklar hak ise yalanlamam, batl ise dorulamam olursunuz." Buhari'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettii hadiste ise Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: ('EhI-i Kitab ne tasdik eden, ne tekzip. Biz Allah'a ve bize indirilene inandk deyin." Abdullah b. Mes'ud demitir ki: "Kitap Ehline birey sormayn. nk onlar, kendilerini saptrdlar; sizi hibir zaman daruya ulatrmazlar. Yoksa size ya doruyu sylerler, onlan yalanlarsnz; ya da batl sylerler, onlar dorularsnz." Bunu Hafz el-Heysemi tahric etmi ve yle demitir: "Bunu Taberani el-Mu'ce-mi'1Kebiri'nde rivayet etmi olup ravileri gvenilir kimselerdir." Bkz. MsnedlV, 136; es-Snen III-433; Fethu'1-Bari V, 323, VIII, 138,442; VI, 388; Mecmeu'z-Zevaid I, 192. [70] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 48-51. [71] Rasulullah'n (s.a.v.) savalar. [72] Destanlar, Kahramanlk olaylar, fitne ve kargaalar. [73] Biroklannca nakledilen bu rivayetteki asi kelimesi, bazlarnca, eyh'l-slam'n ilk naklettii rivayette geen isnad anlamnda anh-lrken, bazlarnca, man Ahmed'in bu sz bizzat tefsir, melahim ve megazi kitaplarna ynelik telakki edilmitir. Hatib el-Badadi yle der: "mam Ahmed'in sz, bizzat bu konuda yazlm kitaplar hedef almaktadr ki, nakledinlerinin adelet sahibi olmamalar ve kssaclar tarafndan birok ilavelerin yaplm bulunmas sebebi ile, bu kitaplara iti-mad edilemez. Nitekim mam Ahmed, Kelbi'nin tefsiri hakknda: 'bandan sonuna kadar yalandr, bakmak haramdr' demitir. Suyuti'nin dediine gre, mam Ahmed'in ashabndan muhakkik alimler demilerdir ki: "O, bunlarn ounun muttasl sahih senedlerinin olmadn kasdet-mitir." amzda baz aratrmaclar, mam Ahmed'in bu szn yanl anlamaktadr. Bkz. el-tkan II, 304; Ftteni, Tezkirat'l-Mevzuat 82; bn'd-Deyyiba', Temyz't-Tayyib mine'lHabis 198; Ahmed Emin, Du-iia'I-slam II, 141. [74] Ebu Abdillah Urve b. Zbeyr b. Avvm el-esedi. Annesi Es-ma'dr. Rasulullah'm (s.a.v.) hayat hakknda ilk eser yazanlardandr. Muhtemelen, ilk siyer yazan O'dur. Hilyetii'l-Evliya II, 176, Vefeyatii'l-A'yanl, 316. [75] Ebu Amir b. urahbil e-a'bi el-Himyeri (. 103). Kuvvetli ha-fzasyla n yapm bir ravidir. Tabiun'dandr. Bkz. bn Hacer, Tehzib't-TehzibV,56. [76] Ebubekr Muhammed b. Mslim b. Abdillah b. ihab ez-Zhri (. 124). Tabiilerin byklerinden olup, ilk hadis tedvin edenlerdendir. Ve-feyat'l-A'yan I, 451, Tehzib't-Tehzib IX, 455. [77] Musa b. Ukbe, Zbeyr ailesinin azadllanndandr. el-Megazi adl bir kitab vardr. mam Ahmed: "bn Ukbe'nin meazi'sine iyi sahip olun. nk O govenilir'dir" demitir. Bkz. Tehzib't-Tehzib X, 360. [78] Ebubekr e-Mahremi Muhammed b. shak b. Yesar (. 150). Me-dinelilerin azadllarmdan olup, en eski tarihi ve siyer yazarlarndandr. ii ve kaderi fikirlere sahip olmakla itham edilmitir. Sahih olan gre gre gvenilir bir ravidir. Bkz. Takrib't-Tehzib II, 144; Mizan'1-'ti-dal II, 468. [79] Hicri 194'te vefat etmitir. yi bir hadis rivayet edicisidir. A'me ve Hiam b. Urve'den rivayet etmitir. Kendisinden, olu Said ve mam Ahmed rivayet etmilerdir. Yahya b. Main ve daha bakalarnca gvenilir kabul edilmitir. Bkz. Mizan'l-'tidal, IV, 380; Takrib't-Tehzib II, 348. [80] Eb'l-Abbas ed-Dimeki (. 195). meyye oullarnn azadh-lanndandr. es-Snen ve el-Meazi'si, tarih ve hadise dair yazm olduu birok eserleri arasndadr, imam Ahmed: "amllar ierisinde O 'nun kadar aklh.birii grmedim" demitir. Bunun gibi, birok alim kendisini vmtr. Bkz. Tehzib't-Tehzib XI, 151; Mizan'l-'tidal, IV, 347. [81] Ebu Abdillah Muhammed b. mer b. Vakid el-Eslami (. 207). Geni ilmine ramen rivayetine itibar edilmeyen biri olduu sylenmitir. Megazi, siyer ve fetihler konusunu, hadis ve fkhta alimlerin eitli grlerini bilen bir alimdi. Bkz. el-Fihrist 144; Takrib't-Tehzib II, 194. [82] Ebu tshak brahim b. Muhammed el-Haris el-Fizari (. 188). Ev-zai'nin ashabndan ve adalarndandr. Hudud boylarndaki mcahid-leri eiten ve onlara Snneti reten bir alimdir. Kitab's-Siyer fi'l-Ah-bar ve'I-Ahdas, O'hun eserlerindendir. Bkz. bn'n-Nedim, el-Fihrist 135; Tehzib't-Tehzibl, 153. [83] Ebu Amr Abdurrahman b. Amr b. Yahmud el-Evzai (. 157). amllarn imamdr. Zhri ve Ata'dan dinlemi, Sevri kendisinden rivayet etmi, Abdullah b. Mbarek ve biroklar kendisinden ilim almlardr. Hayat ve menkbeleri iin bkz. Mehasinu'l-Mesai fi M5nakb'-Ev-zai, Emir ekib Arslan neri 25 vd. Rahmetli Emir ekib Arslan'n ya-zann tesbit edemedii bu eserin yazan, Ahmed b. Muhammed b. Ahmed Zeyd el-Hanbeli ed-Dmeki (. 87O)tir. [84] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 51-53. [85] bn Abbas (68), Mcahid b. Cebr el-Mekki (104), Ata b. Ebi Ra-bah el-Mekki el-Kure; (114), Mekkelilerin azadhlanndandr; Ebu Ab-dillah krime el-Berbei cl-Medeni (104), Ebu Abdirrahman Tavus b. Key-san el-Yemani el-Him; eri (06), Ebu'-a'sa Cabir b. Zeyd el-Ezdi el-Cufi (93), Ebu Muhamited Said b. Cteyr (49 yanda Haccac tarafndan 95 h. de lme mahkum edilmitir.) [86] Ebu Abdirrahman Abdullah b. Mes'ud el-Hzeli, ilk msl-manlardandr. Rasulullah'tan (s.a.v.) hi ayrlmamtr. Kendisiyle birlikte olan en mehur tabiiler unlardr Alkame b. Kays (61), Mesruk b. Abdirrahman (63)-el-Esved b. Yezid en-Nehai (64), Hicri 32 senesinde vefat etmitir. [87] Tefsirde Medine ekolnn direi, bey b. Ka'b el-Ensari el-Haz-reci 'dir. mer'in (r.a.) hilafeti zamannda vefat

etmitir. Medine tefsir ekolnn en nl tabiileri, mer'in (r.a.) azadls Ebu Abdillah Zeyd b. Elem el-Adevi (136) ile Ebu'l-Aliye Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'dir. Zeyd b. Elem, bey b. Ka'b'm Ebu'l-Aliye'den daha mehur talebesi olsa gerektir. Zeyd b. Eslem'in, bazlarnca zayf kabul edilen olu Abdurrahman'in vefat H. 182'dir. Gvenilir bir ravi olan Abdullah b. Vehbel-Kurei, Kurey'in azadhs olup 197'de vefat etmitir. Hicret yurdunun imam olan mam Malik b. jnes ise, 179'da vefat etmitir. [88] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 53-54. [89] Mrsel hadisin mehur tarifi udur: Tabiunun, bakasndan iittii halde, RasuluHah'a (s.a.v.) izafe ederek naklettii hadistir. Baka bir deyile, senedinden sahem nin dt hadistir. Mesela, Nafi'in: "Rasu-lullah (s a.v.) buyurdu ki..." eklinde rivayet ettii hadisler byledir. Mrsel hadisin hccet kabul edilip edilmeyecei konusunda, alimlerin eitli grleri vardr, kz. San'ani, Tavzihu'l-Efkar I, 283; Kasimi, Ka-vaid't-Tahris, 133-136. [90] bn shak'a gre, Utbe b. Rabia b. Abdiems'i ldren, Ubeyde b. Haris el-Muttalib'dir. ibn Hiam ise, Utbe'yi. Ubeyde, Hamza ve Ali'nin birlikte ldrdklerini syler. bn shak, eybe b. Rabia'y Ham-zab. Abdil Muttalib'in, Velid b. Utbe b. Rabia'y Ali b. Ebi Talib'in ldrdn yazar. Bkz. bn Hiam, es-Sira II, 357 (M. Abdlharad'in tah-kikli neri). [91] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 54-56. [92] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 56. [93] Ebu Salih es-Semman ez-Zeyyat el-Medeni Zekvan b. Abdillah (203/207), salam ve gvenilir bir ravi olup, Irakllar kendisinden rivayet etmilerdir. Ebu Hazim Abdurrahman b. Hmz el-A'rec (117), geni ilmi olan gvenilir bir alimdir. Sleyman b. Yesar el-Hilali el-Mede-ni (107), bol hadis bilgisine sahip, fakih, fazl ve sika'dr. [94] Muhammed b. irin el-Ensari el-Basri Ebu Bekr b. Ebi Umre (110), salam, gvenilir, abid, kymeti byk, mana ile hadis rivayetini kabul etmeyen bir tabiidir. Kasim b. Muhammed b. Ebibekr es-Sddk et-Teymi (106), hakknda Eyyub'un: "Ondan daha stnn grmedim" dedii, Medine fukarasndan gvenilir bir alimdir. Ebu Muhammed Said b. el-Mseyyib el-Mahzumi el-Kurei (94), ta-biiler'in ulusu, byk fukahadan, hccet kabul edilen alimlerdendir. Rivayet ettii mrseller'in, en sahih mrseller olduunda alimler ittifak etmilerdir. Ubeyde b. Amr esSelmani (72), Allah Rasul'nn vefatndan iki sene nce Yemen'de mslman olmu. Fakat O'nu grememitir. Fakih, muhaddis ve kaza (yarg) da ok mahirdi. Alkame b. Kaysb. Abdillah en-Nehai el-Kufi (62), sika ve hccet bir fakih ve abid'tir. Yezid b. Kays el-Esved en-Nehai (75), anda Kufe'nin alimi olup, hccet ve hafzdr. [95] Urve, a'bi ve Zhri iin 84, 85,86, dipnotlara baknz. Ebu'1-Hat-tab Katade b. Diame es-Sedusi el-Basri (118), mfessir, muhaddis ve dilcidir. Anadan doma grmez'di. mam Ahmed demitir ki: "Basra'nn en byk hadis hafz Katade'dir." Ebu Abdillah Sfyan b. Said b. Mesruk es-Sev-ri (163), hadiste m'minlerin imam, ilim ve takvada zamannn ulusu id. [96] mam Zhri, hadisteki yeri, kuvvetli hafzas ve geni bilgisi hakknda derin ve geni bir aratrma iin bkz. Pro. Dr. Mustafa Sibai, es-Sn-nel ve Mekanetha fi'-Terii' slami, 386 vd. [97] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 56-58. [98] Buhari, Cabir b. Abdillah'tan unu rivayet eder. "Yolculuk yapmakta olduum deve ok yorgun ve arcanl idi. Derken yanma Allah'n Rasulii gelerek devem iin dua etti ve ok iyi yrmee balad. Rasulul-lah (s.a.v.): "Bunu bana bir ukiyye altna sat" buyurdu. Ben: 'Olmaz' dedim. O tekrar etti; ben de,zerindeki yk Medine'ye evime kadar gtrme artyla sattm. Parasn dedi ve ben ayrldm. Giderken arkamdan deveyi yollayarak: 'Deveni de al; o da senin olsun' buyurdu. Bu hadis, Buhari ve dier kaynaklarda eitli birok tariklerle rivayet edilmitir. Ayrntlara dair baz farkllklar ve yukarda eyhlislam'in da iaret ettii fiat farklln Buhari, szkonusu rivayetin sonunda aklamtr. (Bkz. Kitab'-rut). bn Hacer hadisle ilgili birok deerli gr ve nakiller serdetmitir. bn Hacer, fiatm miktar konusunda Buhari'nin de tercih ettii, ekseriyetin rivayeti olan bir ukyye'yi tercih etmitir. el-s-maili der ki: "Ravlerin, semen'in miktarndaki ihtilaflarnn, hadise bir zarar yoktur. nk hadisin ele ald ana mesele, Rasulullah'n (s.a.v.) cmertlii, tevazuu, ashabnaefkati, duasnn bereketi vb. konulardr. Ra-verden bazlarnn, semenin miktar konusundaki vehim (yamlma)lerin-den, hadisin aslnn zayf saylmas lazm gelemez!" Szkonusu rivayetlerle ilgili olarak Kadi Iyad'n tahkiki de udur ki: "Fidda (gm) ifadesi, akdin vukuunda esas alnan para birimini bildirir; yahutta aksidir." Bkz. Fethu'1-Bari I, 346; bn Hiam, es-Sira III, 217. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 58. [99] mam Gazzali yle der: "mmetin hata zerinde birlemeyece-ini ifade eden, birbirini destekler tarzdaki bu rivayetler, eitli lafzlarla Rasulullah'tan (s.a.v.) gelmitir. mer (r.a.), bn Mes'ud, Ebu Said el-Hud-ri, Enes, bn mer, Ebu Hureyre, Huzeyfe b. Yeman ve daha nice gvenilir ve muteber sahabilerin dilinden, Rasulullah'n (s.a.v.) u szlerine benzer hadisler mehur olmutur. "mmetim delalet zere birlemez." "Allah mmetimi delalet zerinde birletirmez" "Allah Teala'dan mmetimi delalet zere birletirmemesini istedim; bana bunu ltfetti*' gibi... El Mustasfa I, III. Muhakkik Ahmed akir Merhum der ki: "Muhakkik hadis alimleri ve onlara basiretle tabi olan alimlere gre, phe gtrmez bir hakikattir ki, Buhari ve Mslim'deki btn hadisler sahihtir. Bu hadislerden hibirinde zayflk ve rklk yoktur. Darakutni ve dier baz hadis hafzlarnn elitirdikleri bir ksm hadislere gelince, onlar bu hadislerin Buhari ve Mslim'in kitaplarnda benimsedikleri en yksek shhat derecesine ulamadn ifade etmek istemilerdir." (bn Kesir'in ihtisara ulumi'l-Hadis adl kitabna dt dipnottan; s. 22.) [100] Tevatr derecesine ulamayan bir habere- mesela be veya alt-kii tarafndan rivayet edilse dahi- haber-i vahid (tek kiinin haberi) denilir. Buna gre Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayet edilen hadislerin ou haber-i vahid'tir. HaberVahid'in ameli vacip kldnda ve Allah Te-ala'nn bizi, haber-i vahidin kesin ilim ifade edip etmediinde ihtilaf etmilerdir. Hanefi ve afii mezhebiyle Malikilerin cumhuru, Mutezile ve Haricilerin tamam, haber-i vahidin kesin ilim ifade etmeyecei grndedirler. Selef, hadis ehli, Hanbelilerin cumhuru, Zahiriler ve mam Malik'e gre ise, haber-i vahid

kesinlik ifade eder ve kafi bilgi ortaya kor. mam ibn Hazm der ki: "Adil bir kiinin yine kendisi gibi adil kiiler vastasyla Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayet ettii haber, hem ilim hem haber gerektirir." konuyla ilgili birok delilleri olan Zahiriler demektedirler ki: "Allah Teala, bilmediimiz bir eyi kendi zatna nisbet etmemizi bize yasaklam ve tek kiinin haberiyle (Rasulullah'n tebliiyle) bizi mkellef klmtr. Bu durum, tek kiinin haberinin zan deil ilim ifade ettiine delildir?" Hafz bn Kesir, Buhar ve Mslim'deki hadislerin doruluk ve kesinlii konusunda bir ksm alimlerin grlerine de temas ederek bilgi verirken, bizzat kendisinin de ifade ettii gibi-stad bn Tey-miyye'nin burada sylediklerini ierik olarak nakletmitir. Bylece ibn Kesir, yle gzkyor ki, "Haber-i Vahidin ilim ifade etmesi, kendisiyle amel ediliyor olmas yannda, mmet tarafndan tasdik edilerek benimsenmi olmasna da baldr" grndedir. O'na gre, Buhar ve Mslim'deki btn hadisler, hem ilim, hem amel ifade eder. Fakat bn Tey-miyye'nin ibaresi, grnd kadaryla, mam bn Hazm'n grne iaret etmektedir. eyh Ahmed akir yle der: "Sahih delillerin tercih ettii gerek, ibmHazm ve O'nun gibi dnenlerin u grdr: Sahih hadis, ister Buhari ve Mslim'de olsun, ister baka bir kitapta olsun, kesin ilim ifade eder. Bu yakini (kesin) ilim, burhani-nazari (burhan tekil eden akli ve istidlali) bilgidir. Bkz. ebu'l-Huseyn elBasri, el-Mu'temed 566-570; Gazzali, el-Mustasfa I, 93-95; ibn Hazm, el-hkam an Usuli'-Ahkam I 107 vd; bn Kesir, htiam ulumi'l-Hadis, Ahmed akir'in Tahkikli neri 23-25; eyh Ali Hasbullah, usuI't-Terii'I-sIami, 40-45. [101] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 59-61. [102] tibar, bir ravinin hadisinin, baka bir ravi tarafndan ayn eyh'ten rivayet edilip edilmediini aratrmaktr. Aratrmada, hadisin baka bir ravi tarafndan rivayet edildii tesbit edilmezse, o zaman mtabaat'n olup olmadna baklr. Yani, isnad zincirinin sonuna kadar gidilmek suretiyle bu hadisin, ravinin eyhinin eyhinin... eyhinden rivayet edilip edilmedii aratrlr. Buna mtabaat denilir. ayet hadisin bu ekilde baka bir ravi tarafndan rivayet edildii de tesbit edilmezse, bu defa o manada baka bir hadisin var olup olmadna baklr. Buna ahid denir. Bu da bulunmazsa, o zaman hadis ferd hadistir. Bkz. Suyu-ti, Tedrbu'r-Ravi 153-154. Hafz ibn Kesir demitir ki, evahid ve Mtabaai konusunda, orta zayflktaki raverden geien rivayete msamaha edilir. Ancak usulde bu mesamahaya gidilmez. Nitekim, Sahihayn ve dier hadis kitaplarnda byle olmutur. Bundan dolaydr ki, Darakut-ni, baz zayf raviler hakknda: "tibara elverilidir" ve "tibara elverili deildir" gibi szler syler. bn Kesir, htisara Ulumi'l-Hadis, 52. [103] bn Lehia'mn hem tenkidihem de takdiri konusunda birok szler mevcuttur. Zehebi O'nu: "Msr'n kads ve alimi" olarak anlatmtr. yle gzkyor ki, bn Lehia hakknda fbn Teymiyye'nin yukarda iaret ettii ve mam Ahmed'in sahip olduu kanaati kabul etmek gerekecektir. mam Ahmed O'nun hakknda yle demitir: "bn Lehia'mn hadisi hccet olmaz. Ben, O'nun hadislerinden birounu itibar iin yazarm; onlar birbirini takviye ederler." eyh Ahmed akir Merhum: "Mehur sika ve hafzlarca rivayet edildii zaman biz bn Lehia'nm hadislerini kabul ederiz" derken, yle gzkyor ki, bn Mehdi ve bn Hib-ban'n grndedir. bn Mehdi yle demitir: "Onun hadislerini Abdullah b. Mbarek ve benzerleri rivayet etmise muteber sayarm." bn Hibban'da: "Alimlerimiz yle derlerdi: "Kitaplar yanmazdan nce O'ndan Abdullah b. Vehb, Abdullah b. Mbarek, Abdillah b. Yezid el-Mukri ve Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebi gibilerin duyduklar hadisler sahihtir." bn Lehia'mn kitaplar H. I70'te yanm, kendisi de 174'te vefat etmitir. Dopn 66'dr. Bkz. Zehebi, Mizan'l-'tidal II, 475-483; bn Kesir, htisaru Ulum'l-Hadis; mam Ahmed'in Msnedi (eyh akir'in tahkikli neri), I 87. [104] Ebu'l-Haris el-Leys b. Sa'd el-Fehmi, zamannda Msrllarn imam idi. Zehebi O'nun hakknda: "Mehur hadis imamlarndan olup sika ve hccet olduunda hi tartma yoktur" demitir. H. 175'te vefat etmitir. Bkz. Mizan'l-'tidal III, 423; Tehzib't-Tehzib, VIII, 459. [105] El-Hakim der ki: "Bir hadis, cerhe konu olmayan ve cerhin girmedii birtakm alardan ta'lile tabi tutulur; nk cerhedilen ravinin hadisi sakt ve vahi (rk) olduu halde hadisin illeti, sika olan ravilerin hadislerinde oka bulunur; salam (sika) raviler bazen illeti olan bir hadis rivayet ederler; fakat illetin farkna varamazlar. Bylece hadis, ma'lul olmu olur. lel'l-hadis konusunda hfz, fehm (anlama) ve ma'rifet hccet olur; baka eyler d eil." Bu ilim dalnn bylesine nazik oluundan dolaydr ki, birok hadis alimi iin hadislerdeki illet gizli kalm, ona ancak fevkalade mtahasss olan tenkidler yol bulabilmilerdir. O kadar ki, bu ilmin mtahasss baz hafzlar demilerdir ki: "Bizlerin hadislerdeki illetlerin farkna varmamz, cahillere gre kehanettir." Hakim, hadislerdeki illet eitlerini on madde halinde saymtr. Bkz. Ma'rifet ulu-mi'1-Hadis, 112-119; El-Bais'1-Hasis (Ahmed akir'in tahkikli ne-ri)58-70. [106] Rasulullah'n (s.a.v.) izdivacyla ilgili olarak bn Teymiyye'nin iaret ettii bu olayda bilinen husus, O'nun Meymune ile evlendiinden ihraml olmad ve ibn Abbas'm: "Rasulullah (s.a.v.), Meymune ile evlendiinden ihraml idi" rivayetinde vehmettii (yanld) yine: "Rasulullah (s.a.v.) Beyt-i Haram'a girdi, dua etti fakat namaz klmad" tarzndaki rivayetinde de galat (yanllk) yaptdr. mam Ahmed ve Ktb-i Sitte sahiplerinin bn Abbas'tan rivayet ettikleri udur: "Rasulullah (s.a.v.) Meymune ile hraml iken izdiva etti" Buhari'nin rivayeti yledir: "Rasulullah (s.a.v.) Meymune ile ihram-l ilfen evlendi; ihramdan ktktan sonra zifafa girdi. Meymune, erif denilen yerde vefat etti" Yezid b. El-Eslem, Meymune ile ilgili unu rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.) Meymune ile ihramszken evlendi ve ihram-szken zifafa girdi ve Meymune erifte vefat etti; zifafa girdikleri at altnda O'nu defnettik." Bunu mam Ahmed ve Tirmizi rivayet etmilerdir. Mslim ve bn Mace'nin lafzlar: "Onunla ihramszken evlendi" eklindedir. Ravi Yezid b. el-Eslem demitir ki: "Meymune, benim ve bn abbas'n teyzesidir." Bu Ebu Davud'un rivayetidir. Ebu Davud'un lafz yledir: "Meymune demitir ki: "Rasulullah (s.a.v.) benimle erifte izdiva etti; O ve ben hramszdk." Ebu Raf'den: "Rasulullah (s.a.v.) Meymune ile ihramszken izdiva etti ve ihramszken zifafa girdi." Yine ondan: "Ben aralarnda eli idim" mam Ahmed ve Tirmizi rivayet etmilerdir. Hadiseye tank ve olayda eli olan ahstan gelen bu son iki rivayet en dorusudur. k bu konuyu en iyi bilen odur. El Esrem der ki: "mam Ahmed'e sordum: ebu Sevr, 'sahih olmasna ramen bn Abbas'n hadisi neden reddediliyor?' diyor. mam Ahmed dedi ki: "Yardm Allah'tan; b-n'1-Mseyyib yle diyor: "Bizzat Meymune, Rasulullah (s.a.v.) beni ihramszken ald" deyip dururken, bn Abbas'n ki vehimdir." bn Abdil-ber de yle demitir: "Bu hususta rivayetler muhteliftir, fakat Rasulul-Iah'm (s.a.v.), Meymune'yle ihramszken evlendii, eitli tariklerle rivayet edilmitir, ibn Abbas hadisi sahih olmakla beraber, O'nun tek kii olarak yanlmas, bir cemaatn yanlmasndan daha olasdr..." bn Abbas'n rivayetinin te'vili ile ilgili ok eyler sylenmitir. Bkz. Fethu'l-BariIX, 135; Zrkani, Muvatta erhi II, 272, evkani, Neyl'l-Evtar V, 15. Buhari bn mer'den yle rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.) same b. Zeyd, Bilal ve Osman b. Talha ile birlikte

Ka'be'ye girdi, kapy kapatt. Bir mddet ieride kald. knca Bilal'e sordum: Rasulullah (s.a.v.) ne jiapt?' Bilal dedi ki: "Soluna bir direk, sama dier bir direk ve arkasna da direk gelecek ekilde durdu. (O tarihte Beyt'in alt direi vard) sonra namaz kld." Mslim: Haclarn ve hac olmayanlarn Ka'be'ye girmelerinin mstahab olduu bab'mda, Bilal'den sened-leriyle unu rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.) Ka'beye girdive orada namaz kld" Yine Mslim, same ve bn Abbas'tan, senediyle yle rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.) Ka'benin muhtelif kelerinde dua etti; fakat namaz klmad." Nevevi: "Hadis ehli, Bilal'in rivayetini kabulde icma etmilerdir; zira o rivayet bir husus isbat edicidir ve daha fazla bilgi ihtiva etmektedir. Dolaysyla tercihi gerekir" demi ve: "Rasulullah'tan (s.a.v.) uzak ve megul bulunmas ve Rasulullah'n (s.a.v.) kld namaz, ksa olmas sebebiyle farketmemi olmas" gibi gerekelerle, same'nin rivayetini kabul etmeyerek, "same'nin, kendi kanaatiyle amel etmi olmas mmkndr" demitir, ibn Abbas ise zaten Rasulullah (s.a.v.) ile beraber Ka'benin iindedeildi. Bkz. Fethu'1-Bari 1,458; Nevevi, Mslim erhi IX, 82; Zrkani, Muvatta erhi II, 352. [107] Buhari ve Mslim, Enes'den (r.a.) yle rivayet etmilerdir: "Rasulullah (s.a.v.) umrelerini, veda haccmdaki hari hep Zilkade aylarnda yapmtr. Bunlar: Hudeybiye yl, mteakip sene, Huneyn ganimetlerini taksim ettii Ci'rane'de bulunduu sene ve Veda Haccryla beraber yapt umrelerdir." ibn Mace, sahih bir isnadla Aie'den (r.a.) unu rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.) ancak Zilkade'de umre yapt." ki hadisin birbirine uygunluu ortadadr. nk bu son hadiste Aie (r.a.) Rasulullah'n (s.a.v.) veda hacc yl Zilhicce aynda yapt umresini saymamtr. Buhari de mezkurdur ki, Aie (r.a.) bn mer'in: "Rasulullah {s.a.v.) biri Recep aynda olmak zere drt umre yapt" dediini duyunca: "Allah O'nun iyiliini versin; btn umrelerinde Allah'n Rasul'yle beraber bulunduu halde nasl byle syler! Rasulullah'n (s.a.v.) Recep aynda hi umresi yoktur. ayet Recep'te de umre yapmsa, o takdirde bu say bee kar. Umrelerinin bazsnn Recep'te, bazsnn Zilkade'de olduu ihtimali zerinde durulacak olsa, bu da vaki deildir. Vaki olan, Enes, bn Abbas ve Aie'nin (r.a.) dedikleri gibi, Rasulullah'n (s.a.v.), umrelerini Zilkade'de yaptdr. Bkz. Fethu'1-Bari II, 473; Nevevi, Mslim erhi VIII, 234; ibn Mace, S. 999, evkani, Neyl'l-Evtar IV, 314. [108] Temett': Hac aylarnda, umre yaptktan sonra ihramdan kmak ve bilahare ayn yl hac iin ihrama girmektir. Selef stlahnda se temett, hac ve umre iin birlikte ihrama girmek demek olan kran iin kullanlr. Rasulullah'n (s.a.v.) haccinn, temett mu, kran m, yoksa ifrad m olduunda ihtilaf edilmitir. Bu konuda muhtelif hadisler vardr. Bunlar bn'l-Mnzir, bn Hazm ve eyhlislam, hassas bir ekilde te'lif etmilerdir. Buhar, Mervan b. Hakem'in yle dediini rivayet etmitir: "Hacda Osman ve Ali'ye ahid oldum. Osman, temettu'dan ve hac ile umrenin birletirilmesinden nehy ederdi. Ali'yi: 'Lebbeyk bi haccin ve umretin' diyerek hac ve umre iin ihrama girdiini grnce: "Rasulullah'n (s.a.v.) snnetini, bir kimsenin szyle brakacak deilim" demitir. Mslim 'de ise, Abdullah b. akik'in u sz rivayet edilmitir: "Osman mlit'a (hacc- temettu)dan nehyeder, Ali ise emrederdi. Osman Ali'ye bir sz sylemi, Ali de yle demiti: "Ben Raslullah (s.a.v.) ile beraber temett yaptmz biliyorum" Osman ise: "Evet ama, o vakit emniyette deildik" demitir." Nevevi yle der: "Galiba Osman (r.a.) emniyet iinde deildik" szyle, Mekke fethinden nce hicri yedinci yldaki um-ret'l-kaza'y kasdetmi olsa gerekir. Halbuki o yl, hakikatte temett olmayp, yalnzca umre yaplmtr..." Hafz Ibn Hacer demitir ki: Bu, az bir rivayettir. Hadisi Mervan b. Hakem ve Said b. Mseyyib rivayet etmilerdir; bu ikisi Abdullah b. akik'tcn daha alimdirler. Onlar byle bir ey dememilerdir. Temett ancak veda haccnda olmutur. bn Mes'ud, Sahihayn'da sabit olduu zere yle demitir: "nsanlarn eriebilecekleri gvene sahiptik". Osman'n Ali'ye syledii szn izahyla ilgiii daha bir takm grler vardr. Bkz. Fethu'lBariIII, 331, Nevevi, Mslim erhi VIII, 202, evkani, Neyl'l-Evtar IV, 325. [109] bn Teymiyye'nin iaretle bulunduu Ebu Hureyre'den rivayet edilen: enetle Cehennemin tartmasyla ilgili rivayetin tariki udur: Ubeydullah b. Sa d, Ya'kub, Babas, Salih b. Keysan, A'rec, Ebu Hurey-re. Bu tarikin rivayetinde yle denilmektedir: "Allah Teala Cennet'e: "Sen benim rahmet imsin" Cehenneme de: 'Sen benim azabmsn; dilediime seninle azab ederim. Her ikinize de dolacaklar var' der. Cen-net'e gelince, Allah Teala yarattklarnda hikimseye hakszlk etmez. Allah dilediklerini de Cehennemlik olarak halkeder; onlar da oraya girer ler. Cehennem ogn der ki: 'Daha var m?' Bunu kez tekrarlar. Nihayet Allah oraya ayam koyunca Cehennem dolar ve bzlr, 'artk yeter, yeter!' der." Buhari de, yine Ebu Hureyre'den baka bir tarikle unu rivayet eder: "Cehennem doymak bilmez. Nihayet Rahman ayan koyunca, 'yeter, yeter" der. O vakit dolar ve bzlr. Allah, yaratklarndan hi kimseye zulmetmez. Allah Teala Cennet iin yeniden yaratklar hal-keder." Ve bu anlamda daha baka tarikler vardr ki yukardaki rivayetin anlamndan farkldr. Ebu'lHasen el-Kabisi der ki: "Bu hususta bilinen ey, Allah'n Cennet iin yeniden kullar halkedecei ve Cehenneme de ayan koyacadr. Yukardaki rivayet hari, bu konuda, Allah'n cehennem iin yemden yaratklar halkedeceine dair hibir hadis bilmiyorum." Hafz bn Hacer unu kaydeder: Hadis imamlarndan bir cemaat yle sylemilerdir: "Hadisin bu ksm maklub'tur" tbn Kayym, bu rivayetin kesinlikle galat olduunu syler. O, hocas tbn Teymiyye'nin buradaki aklamasn grm veya bunu Ondan bizzat duymu olsa gerektir. C, Allah Teala'nm, Cehennemin blis ve ona tabi olanlarca doldurulacan haber vermesini delil gsterir. bn Haccr: "ayn ekilde eyhimiz B tilkini de bu rivayeti reddetmi ve "Rabbn kimseye zulmetmez* ayetini delil gstermitir" der. Rivayetlerde geen ayak(kadem) szne gelince, selefin bu ve benzeri konulardaki metodlar malumdur, tbn Hacer'in de dedii gibi: "Olduu gibi kabul edilir, te'vegidilmez. Bunun, Allah Teala hakknda bir eksiklik tekil etmeyeceine inanrz." Buna: "Tefviz meat'tenzih: Hem Allah' anna layk olmayan sfatlardan tenzih, hem de bu kabil eyleri olduu gibi kabul edip mahiyetlerini Allah'a havale etme prensibi denir. yle te'vil edenler olmutur: "Maksat, Cehennemin aalanmasdr, nk o ileri gidip daha fazla gnahkar isteyince, Allah Onu aalam ve ayann altna almtr. Yani kasdedilen, gerekten ayak deildir. Arap, uzuv isimlerini darb- mesel olarak kullanr ama bunlarla bizzat o uzuvlar kasdetmez. Mesela: "Rame enfuhu: Burnu srtlsn (zelil ve perian olsun) ve "Sukta fi yedihi: Piman oldu" gibi. bn Hibban Sahih'inde yle demitir: "Bu temsil-i mcaveret eklinde sylenmi haberlerdendir ki, kyamet gn Cehenneme, asim-metler ve iinde niha; et Rab Teala, oraya szkonusu yerleri atnca dolacak. Arap, Kadem (ayk) kelimesini mevd' (yer) anlamnda kullanr. Mesela: "nne lehimi ,'ademe sdkin" ayetinde olduu gibi ki, "nne lehum mevdia sdkn: Onlar iin (Rableri katnda) sidk makam vardr." (Yunus: 10/2) anlamndadr. "Bkz. Cethu'l-Bari VIII, 442; XIII, 372; XI, 350. [110] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 61-67.

[111] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 68. [112] Hadis alimleri, mevzu hadisleri anlatrlarken, zndklar, heva ehli vb. hadis uydrucularnr, ksmlarn beyan etmiler, tergib (sevaba tevik) ve Udib (azaltan ku;kutma)e dair hadis uydurmann caiz olduu grnde olan Kerramiye gibi bazlarnca yaplan bir tr zel uydurma eidinden bahsetmiler ve bunlar iinde en zararllar olarak: "Kendi zan-lannca /.lah rzas iin hadis uyduran zahid zmreyi' saymlardr. Fezail konusunda mfrid zmreler-mesela Rafziler- saylamayacak kadar ok hadis uydurmulardr. O kadar ki, ravinin Rafzi (Mfrit ii) ve hadisin de Ehl-i Beyt'in faziletlerine dair olmas, muhaddislerc uydurma hadis alametlerinden saylmtr. bn Hacer, "zayf ve mevzu hadisler vadisi" diye adlandrd fezail konusunda unlar syler: "Rafzilerin Ehl-i Beytin faziletleriyle ilgili uydurduktan hadislerin haddi hesab yoktur. Bunlara kar Ehl-i Snnet'in cahilleri de, Muaviye ve eyheyn (Ebu Bekr ve mer'in) faziletlerine dair hadis uydurmulardr. Halbuki Ebubekr ve mer'i Allah, bylesi rivayetlerden mstani ve mertebelerini bu kabul uydurma faziletlerden stn klmtr." Bkz. Tedrib'r-Ravi, 78-187; bn Kesir, htisaru Ulumi'l-Hadis, 88 vd; bn Hacer, Lisan'l-Mizan, 1-13. Bid'at ehlinin rivayetleri konusunda alimlerin grleri iin bkz.Tedribu'r-Ravi, 216. [113] Aura gn ve namazyla ilgili birok uydurma hadis vardr. Hepsi de rpertici lszlklerle doludur. Bkz. bn'lKayyim, el-Menar, 17; el-Kinani, Tenzihu'-eria II, 89; Suyuti, el-Lealiu'i-Masnua 11,54. Yine Aura gn veya gnlerindeki iki veya daha ok rekat namaz klnmas hakknda da mevzu ok hadis vardr. Bkz. elLealiu'1-Masnua II, 53 vd. Tenzihu'-eria II, 95 vd. bn'l-Kayyim yle der: "Mevzu hadisler zerinde bir bulanklk, tutukluk ve rpertici lszlkler hakimdir ki, uydurma olduklarn ve Ra-sulullah'a (s.a.v.) isnad edildiklerini ilan ederler. Mesela, "Kim u kadar kuluk namaz klarsa, o kimseye yetmi peygamber sevab verilir" sznde grld gibi! Bunu uyduran pis yalanc, sanki, peygamber olmayan birinin, Nuh'un (a.s.) mr kadar namaz klsa dahi tek bir nebi se vabna ulaamayacan bilmiyor!" El-Menar, 19. [114] Bu hadis, bey b. Ka'b'tan merfu olarak rivayet edilmitir! Ne-vevi der ki: "bey b. Ka'b'tan, sure sure Kur'an'n faziletleri hakknda rivayet edilen hadis de mevzudur. Kitaplarna bu hadisi alan mfessirler hata etmilerdir. bn'IMbarek, bu hadis hakknda: "Sanrm bunu zndklar uydurmulardr." Bkz. Tedribu'r-Ravi, 188; el-Leal'1-Masnua I, 227; el-tkan II, 263. Bununla birlikte, genel olarak Kur'an'n faziletleri ve belli baz sure ve ayetlerin faziletleri hakkndaki hadisler, sahih hadis mecmualarnda vardr. Uydurma oian birinci ksmla ilgili olarak, birok alim mstakil eserler yazm, yine mfessirlerin ou kitaplarnda ikinci trden birok (sahih) hadis nakletmilerdir. bn Teymiyye'nin syledii, phesiz bizzai (uydurma olan) szkonusu hadisle alakaldr. Bkz. tkan II, 256-263; bn'I-Kayyim, el-Menar, 42. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 68-69. [115] Ebu shak Ahmed b. Muhammed en-Neysaburi es-Sa'lebi, 427'de vefat etmitir. Ali b. Ahmed en-Neysaburi el-Vahidi, tefsirde Sa'lebi'nin talebesidir. Esbab'n-Nzul adl eserin ve el-Basit, el-Veciz ve elVasit adnda tefsirin yazardr. Edebiyat alannda da birtakm eserler yazmtr. Vefat H. 468'dir. El-Hseyn b. Mes'ud b. Muhammed el-Ferra el-Baavi, fakih, mu-haddis ve mfessirdir. Vefat 510'dur. Mealim't-Tenzil adndaki tefsiri mehurdur vebaslmtr. Vahidi'nin tefsirlerinden sadece el-Veciz'i baslmtr. Sa'lebi'nin el-Kefu ve'1-Bayan adndaki tefsirinin ise, Kahire'de Daru'l-Kutubi'l-Msriyye ve el-Mektebet'1-Ezheriyye'de yazma birok nshalar vardr. Bkz. Daru'l-Ktubi'l-Msriyye, Tefsir Ksm, numara: 797. Ezher Yazmalar, Tefsir Ksm; no: 2056. bn Teymiyye, bu tefsir hakknda burada sylediklerine benzer szleri, "Minhac's-Snne" adl kitabnn eitli yerlerinde dile getirmitir. Bunlara, eyh Abdlfettah Ebu Gudde, mam Leknevi'nin "el-Ecvibet'l-Fadla"sma dt dipnotlarnda (et-Ta'likat'l Halife) aret etmitir. El-Vahidi, eyhi Sa'lebi'nin tefsiri hakknda: "eitli grlere sahip tm alimler ittifakla, bu tefsir gibisinin yazlmadn syleyerek, stadn stnln kabul etmilerdir." demitir. Bu sze ne denirse densin, u bir gerektir ki, Sa'lebi'nin gece odun toplayan biri olduu tartma gtrr bir husustur. nk O, rivayetleri naklederken, senedlerini vermeyi ihmal etmiyor. Biz bu hususu, kitabm mtalaamz srasnda grdk. Bu keyfiyet-Iraki'nin de dedii gibi- "O'nun lehine ciddi bir mazerettir. nk, senedleri deerlendirme iini okuyucuya brakmtr..." Bkz. bn Teymiyye, Minhac's-Snne, IV, 4; Leknevi, el-Ecvibet'1-Fadila, 101-103; Tedrib'r-Ravi, 189, Eserin Daru'l-Ktubi'l-Msriyye'de mevcut yazma nshas (Tefsir Ksm, no: 53, varak, 5.) [116] bn Teymiyye bu gr benimsemi, savunmu ve besmele'nin gizli okunaca hakkndaki hadisleri serdederken ve dier hadisleri tartrken, bu grnn doruluuna dair deliller getirmitir. Demitir ki: "Hadis bilginleri, besmele'nin aktan okunacan sarih (ak) olarak bildiren bir hadisin bulunmadnda ittifak etmilerdir; mehur Snen sahipleri byle bir ey rivayet etmemilerdir. Besmele'nin cehren okunacan sarih olarak bildiren ancak mevzu olan hadisler vardr. Bunlar Sa'le-bi, Maverdi ve benzeri mfessirler, tefsirlerinde veya haberlerin uydurma olanlarn salam olanlarndan ayrmayan baz fukaha fkh kitaplarnda rivayet etmilerdir. Besmele'nin aktan okunacana dair hadislerin tmn Darakutni'ye: "Bunlar iinde sahih bir hadis var mdr?" diye sorduklarnda: "Rasulullah'tan (s.a.v.) soruyorsanz yoktur; fakat sahabeden gelenler ierisinde sahih olanlar da vardr, zayf olanlar da" diye cevap vermitir. Ebubekr elHatibe sorduklarnda ise, O iki hadis sylemitir ki, ibn Teymiyye bunlarn hccet olamayacam aklamtr, bn Teymiyye der ki: "Besmelenin cehri konusunda fazla hadis uydurulmasnn sebebi ia'nn bu grte olmasndandr. nk onlar, insanlarn en yalanclardr; bu konuda da birok hadis uydurarak, ahalinin dinini karma kark etmilerdir. Burada gz nnde bulundurulmas gereken husus udur: bn Teymiy-ye "Cehren okunacan sarahaten ifade eden hadisler'den sz etmektedir; yoksa O'nun bu sznden, cehren okunacana ta'rizen veya iare-ten delalet eden baz hadslerin bulunmadna hkolunmamaldr. O'na gre bu hadisler, besmelenin gizli okunacana delalet eden dier hadislerin derecesinde deildir; yoksa O bu szleriyle: "Bunlarn hepsi uydurmadr" demiyor. Bu konuda ok eyler

sylenmitir. Bkz. Fetava bn Tey-miyye 1,74-84; El-Mnteka min Ahbari'l-Mustafa I, 372; Neyl'I-Evtar H, 205; Nevevi, Mslim erhi IV, 110; Razi Tefsiri I, 203; bn Kesir Tefsiri 1,16; evkani, Fethu'l-Kadir 1,7; Tirmizi, Ahmed akr Merhum'un dipnotull, 12. [117] Bu hadis, birka tarikten rivayet edilmitir ki, bunlar Taberi ve bakalar: "Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Peygamberi ve Allah'n emirlerine boyun eici olarak namaz dosdoru klan, zekat veren m'mirilerdir." Maide- ayetinin tefsirinde zikretmilerdir. erii yledir: "Ali Efendimiz rukuda iken bir fakir gelip Ondan bireyler ister. O da yzn karp fakire verir. Bunun zerine ayet iner." bn Kesir, bu rivayetler hakknda der ki: "Bunlarn ierisinde tmyle sahih olan hibir rivayet yoktur. nk senedlerinde zayflk ve ravilerinde mechuli-yet vardr." Taberi'nin tahric ettii bu haberlerle ilgili olarak Ahmed a-kir merhum u notu dmtr. "Bu haberlerin hibirinde dinen hccet olabilecek bir taraf yoktur." Taberi X, 425; tbn Kesir II, 71. [118] bn Cerir et-Taberi, ibn Merduye, Ebu Nuaym ve dierleri, bn Abbas'tan unu rivayet ederler: "Sen ancak bir uyarcsn ve her kavmin bir hidayet edicisi vardr. Rad: 13/ 7" ayeti inince, Rasulullah (s.a.v.) elini gsne koyarak: "Uyarc benim" dedi ve eliyle Ali 'nin omzunu tutarak" sen dfe hidayet edicisin ya Ali, Benden sonra hidayete erenler seninle ereceklerdir" dedi. Hafz bn Kesir "Bu ok mnker bir hadistir" demitir. Herey bir tarafa, ayetten kastedilen manann bu olmas, ok uzak bir ihtimaldir. Ayetin siyak, hidayet edicinin Rasulullah (s.a.v.) olduuna iaret etmektedir. Anlatlmak istenen: "Hibir mmet yoktur ki, ilerinde kendilerini uyaran biri bulunmam olsun." (Fa-tir: 35/24) ayetinin anlamdr. Mcahid, Katade, Abdurrahman b. Zeyd ve dierleri de byle demilerdir. Nitekim, bu ayetin tefsirleriyle ilgili bn Abbas'tan nakledilen de, szkonusu rivayetin aksini bildirmektedir. Bu tefsiri uyduran kii, Rasulullah'm (s.a.v.) vefatndan sonra insanlarn hidayetini Ali'ye (r.a.) balarken, her ne kadar baz hususlar hesap etmise de, ayetin ifade ettii dier manalar hesap edememitir! Bkz. II, 501; evkani, Fethu'l-Kadir III, 66. [119] "Biz phesiz ki, su azp kabarnca sizi gemide tadk ki o gemiyi sizin iin bir t yapalm. O t, anlayan kulak anlar." (Hakka: 69/11-12) Rivayete gre bu ayet nazil olunca, Rasulullah (s.a.v.): "Rabbimden o kulan Ali'nin (r.a.) kula olmasn stedim" demitir. Baka bir rivayette: "Rasulullah (s.a.v.) Ali'yi (r.a.) kendisine yakn etmek ve Ali'nin anlamasn temin etmek ile emrolunmu ve ayet nazil olmutur." tbn Kesr'n de ifade ettii gibi, her iki hadis de sahih deildir. Bkz. Ibn Kesir IV, 413; evkani, Fethu'l-Kadir V, 274. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 70-73. [120] Hicri 211 'de vefat eden Abdrrazzak b. Hemmam es-San'ani hakknda et-Takrib sahibi yle der: "Gvenilir (sika) hafz ve musanniftir." 197'de vefat eden Ebu Sfyan Veki' b. el-Cerrah, anda Irak'n mu-haddisi idi. O'nun hakknda imam Ahmed: "Veki'den daha belleyili ve hafz birini grmedim" demitir. Abd b. Humeyd 249'da vefat etmitir. Sika ve hafzdr. Tefsirinden baka iki de Msned'i vardr, ibn Hibban O'nun isminin, Abd'l-Humeyd olduunu kesin bir ifade ile sylemektedir. Duhaym lakabyla anlan Abdurrahman b. brahim ed-Dimeki (245) ise sika, hafz ve mutkn, (kolay kolay hata yapmaz) bir hadisidir. Asrnda am'n muhaddisi idi. [121] Umarm, .bu ve ileride gelecek olan dier tefsir kitaplanndan, bu risale'nin aklamal yeni basksnda yeniden sz eder ve haklarnda bn Teymyye ve dier alimlerin grlerine yer veririm. imdilik u kadarna iaret etmekle yetinelim ki, asl itibariyle rivayet ve me'surat'a dayanan bu tefsirlerin bazlarn mam Taberi, o byk eserinde nakletmi-tir. te yandan, yazma nshasna defalarca mracaat ettiimiz, sonra Daru'1-Ktubi'l-Msriyye'de byk bir ksmm istinsah ettiimiz Abdrrez-zak'n Tefsiri zerindeki incelemelerimizden anlalmtr ki, bu rivayetlerin bir blmnn, bunlar rivayet eden Abdrrezzak'a deil de sahi-bi'ne nisbet edilmesi daha uygun olacaktr. yle ki, Abdrrezzak'a onu, Ma'mer tankyla Katade'den rivayet etmitir. Ma'lum olduu zere Taberi'nin kitabnda, Katade'nin tefsirinin baka tarikleri de vardr. Ab-drrezzak'n adm duyuran en nl eseri "el-Musannef' adndaki deerli kitabdr. Beyrut'ta el-Mekteb'I-tslami, Allame Muhaddis eyh Ha-biburrahman el-A'zami'nin dipnotlanyla bu eseri yaynlamaa balamtr. mam Ebu Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel'in vefat 241 'dir. ada Ebu Muhammed shak b. ibrahim b. Rahuye el-Mervezi (238), dneminde Horasan'n bilginiydi. Hadis ve fkh, takva ve zhd kendisinde toplam biriydi. Ebu Abdirrahman Baky b. Mahled el-Endelsi el-Kurtubi ise, 276'da vefat etmitir. bn Bekuval'e gre, slamda O'nun tefsiri gibisi yazlmamtr. Ebubekr Muhammed b. brahim bnu'l-Munzir en-Neysaburi (198), hafz ve mctehid'tir. Ebu Ali Sneyd el-Hseyn b. Davud el-Masisi (226), hafz ve muh-tesibtir, Mfessir ve Tarihilerin Piri (eyhi) Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi(310) mtehid bir imamdr. Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Hatim et-Temimi er-Razi (327), "lel't-Hadis" adl kitabn melHfidir. Ebu Said el-Eec Abdullah b. Said b. Husayn el-Kindi el-Kufi (257), sika ve fazldr. Kufe'nin mhaddisidir. nl es-Snen kitabnn musannifi Ebu Abdillah Muhammed b, Yezid b. Mace el-Kazvini(273), Hadiste imamdr ve hadis ilimlerinde ariftir. Ebubekir Ahmet b. Musa b.i Merduye (Merveyeh) el-Esbahani (410)ye gelince, hafz, tarihi ve mfessirdir. Yukarda iaret ettiklerimize unu da ilave edelim: Gryoruz ki, eyhlislam, teracim (biyografi) kitaplarnda anlatlan ve birksm bize kadar ulam, birksm kaybolmu olan onbe kadar tefsirden rnekler sunmaktadr. Grlyor ki, bni Teymiyye'nin selefi metoduna atlm noktas edindii hadislere, snnet ve eserlere ve ncekilerin sylediklerine olan vukufiyet derecesi, alar boyu tm nesillerce takdir grecek bir noktadr. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 74.

[122] u kastedilmektedir ki, Allah'n szn tefsir ederken, Cenab-i Hak iin caiz olan ve olmayan hususlarn bilinmesi zorunludur. Mesela, Allah Sbhanehu ve Teala'nn fk emretmesi mmkn olmadna gre, "Bir beldeyi helak etmek istediimizde, orada bulunan nimet azgn kimselere emrederiz ve orada fsk ilerler. Artk oraya azabmz hak olmu vej)iz oray ykp yummuuzdur!" (sra: 17/16) ayetinin tefsirinde emf kelimesinin yalnzca Arap dilindeki manalarna baklmakla yetinilmez; bilakis buna ek olarak, Allah Teala iin mmkn ve doru olan ve olmayan hususlar gznnde bulundurulur. Bazan, szn siyak (ilgili bulunduu konu) manay belirler ve tehdit eder. te bn Tey-miyye (r.a.) bu noktaya dikkat ekmektedir. [123] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 76. [124] Bkz. Nisa: 46; Maide: 13. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 77. [125] Bu kitaplardan Zemaheri'nin el-Keaf mehurdur. Eser defalarca baslm, bn'l-MUneyyr el-Maliki ve daha bakalar tarafndan, kitaptaki hatalar veya delil ve medlul bakmndan dlen yanllklar eletirilmitir. Eser, Zemaheri'nin ifrat ve zorlama te'villeri ile doludur. Se-dec tefsir (te'vil) asndan deil, ayn zamanda dil ve belagat asndan da mevcut olan bu arlklarn bir ksmn ve bunlarn kiisel (psikolojik) sebeplerini "el-Hakim ci-Cemi" hakkndaki akademik aratrmamzda ortaya koyduk. Bu konuya, baka bir almamzda, ayrntl bir ekilde tekrar dnmeyi mit ediyorum. Ebu'l-Kasm Carullah Mahmud b. mer ez-Zemaheri, 538'de vefat etmitir. Ebubekr cI-Esam, mu'tezile alimlerinin altnc tabakasnda yer alr. Sylenildiine gre tefsiri fevkalade gzeldir. Ebu Ali Muhammed b. Abdvehhab el-Cbbai ise, 2O3'te lmtr. Tefsiri, oara enok tesir eden eserlerdendir. Kadi Abdlcebbar'in 1969'da yaynladmz "Mteabih'l-Kur'an" isimli eserinin bu sunu yazsnda bundan bahsettik. Yine orada, Abdlcebbar (415)'n tefsirinden de bahsetmitik. Ibn'l-Arabi'nin; "Abdlcebbar, tefsirini, E'ari'nin 'el-Hazin' adndaki tefsirinden almtr" eklindeki sznn tartmasn yapmtk. Ebu'l Hasep er-Rummani (384) nin tefsiri ise, bn Kadi ehbe'nin deyiiyle "ok faydal bilgileri ieren byk bir eserdir.1' Mu'tezile'nin Kur'an Tefsirindeki metodu hakknda, baskya verdiimiz aratrmamzda, bu ve benzeri daha birok tefsirler ve bunlardan bize ulaanlar, bunlarn stn yanlan ve bu metodun arpk taraflar hakknda deerlendirme ve incelemeler vardr. [126] Cehmiyye, mezhepler tarihi kitaplarnda zikredildiine gre, salt cehr'e inanan ve Allah'n sfatlarn kabul etmeyen Cenin b. Safvan es-Semerkandi (128) ye nisbet edilen frkadr. Mu'tezile, Allah'n sfatlar hakkndaki grlerini Cehmiye' den almtr; ancak, bakalar tarafndan onlara nisbet edildii gibi bu, sfatlarn mutlak red ve inkar deildir. nk onlara gre: "Allah'n zatnn bu sfatlara sahip olmas, bunlarn zdd olan sfatlara sahip olmamas demektir; yoksa bu sfatlar, Zat- Bari'ye ek bir anlam vermez, kazandrmaz." Bu szden gerekten anlalan mana, bn Teymiyye'nn de syledii gibi, onlara umumiyetle nisbet edilegelen flahi sfatlar reddettikleri ise-ak adan bunun bir gerekesi ayet varsa- bu Basra Mu'tezililerinin deil, yalnzca Badat ekolnn grdr. unu da gzard etmemeliyiz ki, Mu'tezleyi bu gre iten etken, onlarn Allah Teala'y tenzihteki arlklardr. Bkz. E-E'ari, el-Lma' 26-31; Abdlcebbar, erhu usuli'l-Hamse, 182 vd; el-Cemi, et-Tehzb fi't-Tefsir (yazma), uara Suresi tefsiri, varak 21, [127] Mu'tezile adi ile unu kasteder: "Allah Teala'mn btn fiilleri gzeldir. O, insann anlad manada irkin'i ve zatna vacip olan ihlal edecek eyi yapmaz." Bundan dolaydr ki btn Mu'tezile, kullarn fiillerinin kullar tarafndan meydana getirildii, Allah Teala'mn, kendilerine sevap verecei iin kullarnn fayda ve menfaatine emirler koyduu, glerinin yetmeyecei eyleri onlara emretmedii, itaat edene sevap, isyan edene ceza verecei konularnda icma etmilerdir. Bkz. Kadi Abdlcebbar, erhu Usuli'l-Hamse 131; Murtaza, el-Emali I, 344. [128] eyh Ebu Abdillah Muhammed b. Muhammed el-Ukberi el-Mfid bn'l-Muallim diye tannr. Zamannda ia'nn ilim riyaseti kendisine dayanr. 413'te vefat etmitir. Ebu Ca'fer Muhammed b. el-Hasen et-Tusi, ia fakih ve yazandr. O'na "ia taifesinin eyhi" derler. ok eserleri vardr. Necef ve Beyrut-ta baslm olan tefsirinin ad, "et-Tibyan el-Cami'li Ulumi'l-Kur'an"dr. Yemen'li baz tarihiler, Zeydiler'in, bu tefsire zel nem verdiklerini kaydederler. [129] Yukarda bn Teymiyye'nin, Kur'an' nevalarna gre te'vil eden frkalar snflandrd sayfada Mrcie'ye iaret etmitik. Burada, iki eit irca'm olduunu belirtmekte fayda vardr, a- ok irkin ve bid'at olan irca: Bu manadaki mrcie'ye gre, nasl ki kfrle birlikte taat fayda vermezse, gnah da, iman olduktan sonra zarar vermez, b- Snnet'in ngrd irca' ki, Mu'tezile ve Hariciler, byk gnah ileyenin m'min olmaktan kp cehennemde ebedi kalacan sylemek suretiyle bu ircaa muhalefet ederler. Byle kimselerin durumunu: "Dilerse onlara azap eder, dilerse affeder" diyerek Allah'a havale etmeye bu manada irca' denir. Bu anlamdaki Mrie, Mu'tezile'ye kar karak, bn Teymiye'nin de iaret ettii gibi, gzel ve baarl cevaplar vermi olsalar gerektir. Bkz. sferayini, et-Tebsir fi'd-Din, 90. Bu hassas konuyla ilgili bkz. Lekne-vi, er-Raf u ve't-Tekmil fil-Cerhi ve'-Ta'dil 149 vd. Kerramiye'ye gelince, bunlar H. 255'te vefat etmi olan Haevi' ve tebihe kail olan Muhammed b. Kerram es-Sicistani'ye bal olan frkadr. Taraftarlar, "Horasan Mcessimesi" diye tannr. Baz alimler, bunlarn kfrne hkmetmilerdir. Bkz. el-Badadi, el-Fark Beyne'l-Firak 215; el-sferayini, dedii gibi Mu'tezile'ye kar cephe alm br dier sapk frkadr. Kllabiye ise, 240'lardan sonra vefat eden Ehl-i Snnet kelamcla-rndan Ebu Muhammed Abdullah b. Said b. Muhammed'in mntesiple-ridir. Sonralar mam Ebu'l-Hasen el-E'ari O'nun fikirlerini dile getirmitir. Bkz. bn'n-Nedim, el-Fihrist 255; Sbki, Tabakat'-afiiyye II, 299. Kelam (sz)m: "zat ile kaim kelam- Nefsi" ve "okunup yazlan kelam" diye iki ekilde ele aln, doru olan gre gre, O'nun ayrmdr. Bkz. bn Hacer, Fethu'1-Bari XIII, 388. [130] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 77-81. [131] Zemaheri'nin tefsirindeki bid'atlann, Ahmed b. Muhammed bn'l-Mneyyir es-Sikenderi (683)nin ele alp eletirdiini ^yukarda belirtmitik. Yani bn'l-Mneyyir, Zemaheri'den bir buuk asr kadar sonra bu ii gerekletirmi oluyordu. Keafn en yaygn basklan, b-n'1-Mneyyir'jn "el-nsa min'el-Keaf" adl haiyesiyle yaplanlardr.

[132] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 81-82. [133] Yukarda geen 119 numaral dipnota baknz. Hadisi uyduran kiinin Arapaya vakf olmad anlalyor. nk: "Ve hum rakiun" cmlesinin "Ve yu'tune'z-zekate" cmlesinden hal olduunu zannederek ayete: "Rukda iken zekat verirler" anlamm vermitir, ibn Kesir der ki: "ayet yle olsayd, rku halindeyken zekat vermek, baka ekillerde zekat vermekten daha efdal olurdu. yle ya, bu vldne gre byle olmas gerekirdi! Halbuki, alimlerden hibirine gre byle birey szkonusu deildir." Ve hum rakiun sznden, Onlar Rablerine boyun eenlerdir; Ona itaat ederek ve O'nun emirlerini yerine getirerek huzu- jrda eilirler" anlam kasdolunduu' (rku anlamna gelmedii) aktr. Yani burada, rku sznn lgat anlam kasdolunmaktadr. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 82-83. [134] Bu gibi yorumlarda hataya dlen nokta, eyhiisiam'n da dedii gibi, ayetin anlamnn tek bir ahsa inhisar ettirilmesidir. Yoksa, Efendimiz Ebubekr Fetih'ten nce infak ve sadakat (slama ballk) rnei gsteren ahsiyetlerin banda gelir. Ancak, yukardaki her ki ayet de, hem Ebubekr, hem bakalar hakknda umumi'dir. bn Cerir'in tercihine gre, birinci ayette kasdedilenler: "Allah' tevhid, Rasuin tasdik ve Allah'n Elisinin getirdiklerini tatbike aran herkestir." Dolaysyla, sdk'tan kast Kur'an- Kerim ve Allah'tan baka ilah olmadna tanklk etmektir. Bunu tasdik edenlerden kast ta, Kur'an'a inanan m'min-lerdir. Bunu tasdik edenden muradn Ebubekr olduuna dair rivayet, Kelbi ve Ebu'l-Aliye'den rivayet edilmitir. yle gzkyor ki, Kelbi ve Ebu'l-Aliye'yi bu kanaate sevkeden amil, Ebubekr efendimizin Sddk adyla tannm olmasdr. Sdk' getirenden ama ise, bu iki alime ve biroklarna gre, Rasulullah'dr (s.a.v.). Bkz. Taberi XXIV, 4; tbn Kesir IV, 53, Hazin VI, 76; Kenarndaki Baavi tefsirine de baknz. kinci ayetteki fetih'ten murad, Ebu Ca'fer'in tercih ettii gibi, Hu-deybiye fethidir. Yahut da Meke fethidir, ayetin manas: "Bunlarla, bunlar gibi yapmayanlar msavi deillerdir." Malumdur ki, Ebubekr (r.a.) Allah yolunda maln harcam ve mriklerle savamt. mer (r.a.) ve dier sahabiler de O'nunla birlikte canlaryla ve mallaryla Allah yolunda savamlard. Ayette kasdolunan'm, yalnzca Ebubekr olduuna veya ayetin sadece O'nun hakkr.da indiine dair gr, yine Kelbi'den nakledilmitir! Bkz. Taberi XX 'II, 221; bn Kesir IV, 306; Hazin Baavi VII, 32. Yukarda szkonus; ettiimiz: "lafzn umumuna itibar edilir" eklindeki usul kaidesini g.nnde bulundurmakla birlikte, mfessirler, "Maln, arnmak iin veren ok saknan (muttaki) kii, ateten uzak tutulacaktr." (Leyi: 92/17) ayetinde geen ok saknan szyle, yalnzca Ebubekr'in kastedildii ve bu ayette umumilik bulunmad hususunda mttefikler. Konuyu tahkik iin bkz. Syuti el-Havi li'I-Fetva I, 504-515, el-tkan I, 51. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 84-85. [135] Ebu Muhammed Abdlhak b. Galib b. Abdirrahman b. Atyye el-Muharibi, Grnatahdr. Endls kadlarndan ve en gze arpan alimlerindendir. Evi ilim, fazilet, cmertlik ve asalet ocayd. Ebu'l-Ha-sen en-Niibahi der ki: "Allah rahmet eylesin fakihii; bilge bir insand. Fkh, hadis ve tefsirde mtahassst. yi bir edebiyat ve air, gl bir dilciydi. Murabtlar ordusunda sk sk savalara katlrd." "El'Muharraru'l-Veciz fi Tefsiri Kitabillahi'1-aziz" adl tefsiri, O'nun, Arap dili ve dier alanlardaki imamlna en doru delildir. Henz yazma halindeki bu eserle ilgili b?. inceleme ve aratrmalar yaplmtr. Kanaatimizce bu eser, Kurtubi Tefsirinde esasn tekil eder; yaptmz uzun karlatrmalarc a bunu mahade ettik. Bu husuta * Haldun, Kurtubi tefsirinin Dou'da n yapnr-.^i-ia karlk, bn Atyye Tefsiri'nin Bat {Ma-rib)'da n kazandn sylemekle yetinir. Bkz. Tarihu Kudati'l-Endels, - 109, Nefhu't-Tiyb I, 679; Bugyet'1-Vuat II, 73. [136] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 86-88. [137] Ebu Abdirrahman Muhammed b. el-Huseyn b. Musa el-Ezdi es-Sulemi en-Neysaburi, 412'de vefat etmitir. Sika (gvenilir) olup olmadnda ihtilaf vardr. "Hakaiku't-Tefsir" adl kitabna "Ebatilu't-Tefsir" demek gerekir. Zehebi hakl olarak yle demitir: "Bir tahrif ve Karma-tilik'tir!" yle ki, Sbki, kitaptaki tahrifleri bildii halde Zehebi'nin bu szn garipser ve Slemi'yi gklere karr. Biz de, Sbki'nin u szlerini garipsiyoruz: "O, sufilerin eyhi ve onlarn Horasandaki bilginlerindendir. Tasavvufta yed-i tula ve byk ilim sahibidir. Selefin yolunda yrmtr." Kitabndaki bunca karmati te'villerden sonra hangi byk ilim ve hangi selefin yolu, garip dorusu! O'nun tasavvufunun, Snnetle ve slam eriatyla bir ilgisi yoktur! Aksine Onun tasavvufunun, slam alemini helak eden batini hareketlerin etkisinde gelimi ve hicri drt ve beinci yzyllarda hakim olmu felsefe ile ilgisi vardr. mam Ebu'l-Hasen el-Vahidi yle der: "Slemi eer Hakaiku't-Tefsir'indeki grleri tefsir diye yazdy-sa, kfre dmtr!" Biz pek ok yazma nshas bulunan bu tefsirin, Kahire Daru'l-Kutubi'l-Msriyye'deki iki nshasna baktk. Bkz. Sbki, Ta-bakat'-afiiyye IV, 143; Syuti, el-tkan II. 313. [138] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 88. [139] Ebu Davud'un Mikdam b. Ma'd Yekrub el-Kindi'den Merfu olarak rivayet ettii hadisten alntdr. Hadisi Tirmizi ve bn Mace'de rivayet etmiler, Tirmizi: "Hadis bu vecihten hasen arip'tir" demitir. Bkz. Hattabi Muhtasaru Ebi Davud ve Mealim's-Snne VII, 7 (Snen IV, 279) bn Mace I, 6. [140] Bu delillerle ilgili olarak bkz. afii, er-Risale 73 vd. Ebu Zehra, e-afii 211 vd. mam afii bu konuda yle demitir: "Snnet, Ra-sulullah'n kalbine vahyedilenlerdendir. Allah'n kitabnda geen hikmet ite budur. Dieri de Kur'an'dr. Her ikisi de, O'na Allah'n murad ettii tarzda gelen nimetlerindendir." Bkz. er-Risale 103. Daha nceki sayfalarda afii, Kitap ve Hikmet'in birlikte getii birok ayet getirmi ve unlar sylemitir: "Allah Kitab' zikretmitir ki, bu Kur'an'dr. Hikme-ti'de zikretmitir ki, ben Kur'an'i bilen ilim adamlarndan, beendiim kimselerden, hikmet'in, Rasulullah'n {s.a.v.) Snnet'i olduunu iittim." Er-Risale, 76-78. [141] Hadisi Tirmizi, Ebu Davud ve Darimi, u tarikle rivayet etmilerdir: Mugire b. ube'nin yeeni Haris b. Amr'dan, O Muaz'n ashabnda olan Hmsl kimselerden, Onlar da Muaz'dan. Tirmizi der ki: "Bu hadisi ancak bu vecihten biliyoruz. Bendeki senedi muttasl deildir." Bu-hari "el-Evsat" ve "el-Kebir" adl tarih kitaplarnda: "Haris, ancak bu hadisle biliniyor, sahih deildir" der. imam Ebu Muhammed b. Hazm da unlar syler: "Senedindeki dklkten dolay, Muaz hadisinin delil gs termek helal deildir. nk Haris b. Amr tankndan baka hibir ekilde rivayet edilmemitir. Bu zat, hi kimse tarafndan tannmayan mehul bir ravidir. Sonra O, kim olduklar bilinmeyen Hms'h kimselerden rivayet ediliyor.

Sahabe devrinde bu olay bilinmeyen ve sahabeden kimse byle bir olay zikretmiyor. Sonra, tabiim dneminde de hi kimse hibir ekilde bunu bilmiyor. Nihayet, sadece Ebu Avn- hadisi Haris b. Amr'dan rivayet eden Muhammed b. Ubeydullah es-Sekefi-, kim olduu bilinmeyen bu haberi alyor!" Haris'in ismi, Darimi'de Amr b. el-Haris eklinde maklub olarak gemektedir. Bkz. Hattabi, Muhtasara Sneni Ebi Davud ve Mealim's-Snen V, 212; Darimi I, 60 bn Hazm, elhkam fi Usuli el-Ahkam 773. bn Teymiye'nin zerinde durduu mesele, Kur'an'da bulunmad zaman snnete mracaat meselesidir ki, bu hadis sahih olsun olmasn, meselede hibir ihtilaf yoktur. Hem ne kadar bn Teymiyye'nin, hadisinin isnadyla ilgili "iyidir" eklinde an ifadesi, meselenin daha da aratrlmasn inta etse de... bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 89-90. [142] Taberi Tefsiri, I 80. Buhari bu sz: "Develerle gidilecek olsa kalkar giderim" eklinde rivayet eder. Fethu'1-Bari IX, 40. Buhari de ve yine Taberi de el-A'me'ten sonraki ravi, Mslim olarak geer, ki, bu zat, Kufe'li Ebu'd-Duha'dr. Bkz. Buhari, Babu menakbi Abdillah b. Mes'ud (Fethu'1-Bari VII, 81.) [143] bn Abbas hicretten sene nce domu, hicri 68 ylnda Taif te vefat etmitir. Sahabenin alimlerindendi. O kadar ki, mer yal ve ileri gelen sahabilerle birlikte, ok gen yataki bni Abbas'i (ura yesi olarak) huzuruna alrd. bni Hacer; "Allah'm onu dinde fakih kl ve te'vili O'na ret" hadisi ylesine dillerde mehur oldu ki, bazlar bunu Buhari ve Mslim hadislerinden gsterdiler; fakat doru deildir. Hadisi bu lafzlarla, bn Heysem ve Said b. Cbeyir tarikiyle bni Abbas'tan, Ahmed b. Hanbel rivayet etmitir. Taberani'de, farkl iki ekilde geer, Buhari'de ise sadece: "Allah'm onu dinde fakih kl" ksm rivayet edilmitir. Bezzar ve Taberani: "Allah'm ona Kur'an'n tevilini ret" eklinde rivayet edilmitir. Bkz, Fethu'1-Bari VII, 80; Mecmau'z-zevaid IX, 276 [144] Taberi I>90 [145] Taberi 190. Bu rivayeti Taberi, tefsirinde bu strayla zikretmitir. nc rivayetinin senedi udur: Muhammed b. Bear, Ca'fer b. Avn, el-A'me, Ebu'd-Duha, Mesruk, Abdullah. Muhammed b. Bear, hafz ve sika olan Basral Bndar'dir. Btn sahih hadis kitaplarnn sahipleri, O'nu hccet kabul etmilerdir. Hicri 252 de vefat etmitir. [146] bn Hacer der ki: "Yakub b. Sfyan, Tarih'inde, sahih isnadla, ibn Mes'ud'un, 'bn Abbas ne gzel Kur'an tercmandr!' dediini nakleder. bn Mes'ud'un bu szn, baka bir tarzda, bn Sa'd da rivayet etmitir." Fethu'1-Bari VII, 80. Yine bkz, Hafz el-Heysemi, Mec-mau'z-Zevaid IX, 276-285. [147] Her iki rivayet iin bkz. Taberi I, 85-86. ki rivayetin de isnad sahihtir. Bkz. Fethu'1-Bari VII, 80. bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 91-93. [148] Fethu'1-Bari VI, 388. Hadisi Abdullah b. Amr b. As'tan, Ms-nedinde (IV, 250) mam Ahmed, Tirmizi (VII, 314, Hms bas.) ve Dari-mi (1,132) rivayet etmiler. Tirmizi hadi iin "hasen-sahih" demitir. Bkz. Suyuti, el-FasIu'l-Evvel min Tahziri'l-Havas 4-21. "Kim bana bilerek yalan isnad ederse..." hadisi tevatr derecesine ulamtr. Bkz. Fethu'1-Ba-ri 1,161-165; Tirmizi VII, 307. Mecmau'z-Zevaid 1,142; Syuti, el-ez-haru'l-Mtenasira fi'1-Ehadisi'l-Mtevatira 3; Tahziru'l-Havas 4-21. (116) Yani, Abdullah b. Amr, Rasulullah'tan rivayet ettii yukardaki hadisten, yalan olduu bilinmeyen hususlar srailoullanndan rivayet etmenin caiz olduu hkmn anlamtr. Nitekim bu hususu ibn Teymiy-ye, aada gelecek olan srailiyat konusunda anlatacaktr. bn Teymiy-ye'nin burada kurmu olduu salam ilgi, yerinde ve nettir. Nitekim mam afii yle demitir: Malumdur ki, Rasulullah (s.a.v.) yalan nakline izin vermemitir. Dolaysyla hadisin anlam udur: "srail oullarndan, yalan olduunu bilmediiniz eyleri nakledebilirsiniz. Caiz grdklerinizi onlardan aktarmanzda br saknca yoktur." Ancak aratrc, Abdullah b. Amr'n Sryanca ibareler okuduu ve Ka'bu'l-Ahbar'dan birtakm eyler sorup rendiine ilikin teracim (biyografi) kitaplar ve raviler tarafndan nakledilen haberleri grnce, szkonusu iki deve yk kitap haberinin srali rivayetleri batac etmek ve bu tr haberlere kar gven salamak iin gelmi bir rivayet olmasndan, dolaysyla bu haberin de bu konuda sylenen dier aslsz rivayetler gibi bir ey olmasndan endie etmektir! Mesela O'ndan rivayet edilen u haber bu cmledendir: "Ryamda bir elim yada, bir elim balda idi ve ben ikisinden yalyordum. Bunu Rasulullah'a (s.a.v.) anlattmda buyurdular ki: "Sen iki kitap: Tevrat ve Kur'an okuyorsun." Ravi yle diyor: Abdullah b. Amr, Tevrat ve Kur'an okurdu." Halbuki mer'in (r.a.), Kitap Ehli birinden ald bir kitab veya bir rivayete gre Tevrattan baz paralar Rasulullah'a (s.a.v.) okumas zerine Rasulullah'n (s.a.v.): "Bunlara m kaplyor sunuz! Varlm elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, eer Musa hayatta olsayd, ancak bana tabi olurdu" dedii bilinmektedir! Bu hadiseyi, Cabir'den Ahmed b. Hanbel rivayet etmitir. Sonra Abdullah b. Amr'n Rasulullah'tan (s.a.v.) duyduklarn yazmak iin izin stedii ve Rasulullah'n (s.a.v.) da izin verdii sabittir. O yazm olduu bu hadis evrakna, "Es-Sahifetu's-Sadka: Doru Sahife" adn vermitir. Mcahid demitir ki: "Sahife'yi Abdullah b. Amr'n elinde grdm ve bu nedir? diye sordum. Dedi ki: "Sadkadr; erisinde Rasulullah (s.a.v.) ile babaa olduumuz zamanlarda kendisinden duyduum hadisler vardr." Buhari, Ebu Hureyre'nin yle dediini rivayet etmitir: "Rasulullah'n (s.a.v.) hadislerine, ashab iinde Abdullah b. Amr hari benden daha ok sahip olan yoktur. nk O yazard; ben ise yazmazdm." mdi, btn bunlardan sonra Sahife-i Sadka sahibinin, Kitap Ehlinden ald iki deve yk kitaptan nakilde bulunmas dnlebilir mi? Vaka biz bunu, eyhlislam'in iaret ettii tefsire kar ileri sryor deiliz, ancak o gn Ehl-i Kitab'n kltr neydi ki Yermuk harbinde Abdullah b. Amr, iki deve yk halinde bunu ele geirmiti. Bu nokta zerinde durmak sz uzatr. Sonra baz kimseler, bu iki deve yk kitabn, bakasnn eline deil de, Sahife-i Sadka sahibinin eline gemesine amaktadrlar. Bu sylediklerimize, Abdullah b. Amr'n kendisini, hanmndan ve yaknlarndan alkoyacak, hatta onlara hakszlk edecek kadar ibadet ve zhde verdiini ve yukarda da dediimiz gibi Rasulullah'tan (s.a.v.) ok hadis rivayet ettiini ilave edersek, i bu iki deve yk kitap haberi ve Onun, ahaliye bundan nakiller yapt rivayeti zerinde yeniden

dnmemiz gerektii ortaya kar. Bir de u vardr ki, okuyucunun nnde bulunan bu israili haberlerden hangileri bizatihi sahih, hangilerinin Abdullah b. Amr'la ilgili gerektir! Bkz. bn Hanbel IX, 233, X, 20; bn Sa'd, Taba-kat II, 373, IV, 261-268; bn Hacer, Fethu'1-Bari I, 167, VI, 388; Muhtasara ve erhu ve Tehzibu Sneni Ebi Davud V, 636, Mecmau'z-Zeva-id 1,173; tbn Hacer, el-sabe II, 343; bn Abdi'1-Ber, el-stiab (sabe kenarnda) II, 338. [149] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 93-97. [150] Hadiste getii zere bir kadn RasuluHah'a (s.a.v.) gelerek: "Benim bir kumam var. Kocamn bana ait olmayarak getirdikleriyle giyinip kuansam ve ok malm varm giib davransam, acaba gnah lemi olur muyum?' diye sordu. RasuluJah (s.a.v.) u cevab verdi: "Kendisinin olmayan eylerle okluk gsterisinde bulunan kimse, sahte elbise giyen kimse gibidir." Hadisi Buhari ve Mslim rivayet etmitir. Hadiste geen mteebbi' lafznn: "Yannda bulunan eyleri kendisininmi gibi gsterek, insanlara kar mal okluuyla vnen ve batlla sslenen kimse" anlamna geldiini alimler sylemilerdir. Byle kimse, iki sebepten tr zemmedilmitir: Bir: Sahip olmad bir eyi-kendisininmi gilji gstererek nefsini kandrm, bir de: Bakas tarafndan kendisine verilmemi bir nesneyi, verilmi gibi gstererek bakalarn kandrmtr. Cevamiu'l-Kelim'den saylan bu hadis daha sonralar, Ibn Teymy-ye'nin de kulland gibi, bu duruma den kimseleri anlatmak zere darb- mee! haline gelmitir. Bkz, Ibn Hacer, Fethu'1-Bari IX, 260; Nevevi, Mslim erhi XIV, 110, [151] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 97-98. [152] Taberi I, 90. [153] Tirmizi VIII 42 (Hms bas). Katade'den nakledilen bu sz, Mcahid'in szne karl\ (alternatif) olarak varid olmutur! [154] Tirmizi VIII, '48.Bkz. Tehzib't-TehzibX, 43. Grld kadaryla bu szler: "ibn Mes'ud mushafm nisbet edilen az kraatler, aslnda tefsiri kraatlerdir. Bunlar bn Mes'ud'un yapt tefsirler olup, Kur'an kraatleri deildir" diyen gr desteklemektedir. [155] Taberi I, 9. [156] Taberi bu haberi senediyle tahric etmitir. I, 90. Zehebi, Mca-hid b. Cebr el-Mekki el-Mahzumi'yi anlatrken: "Kraat imam, mfes-sir ve gvenilir nl raviierdendir" der. Ve Yahya el-Kattan'n u szn nakleder: "mmet, Mcahid'in imaml ve hccetlii zerinde icma etmitir." Mcahid hicri 104'te vefat etmitir. Bkz. Zehebi, Mizan'1-'tidal III, 439. [157] Hicri 110'da vefat eden Ebu Said el-Hasen b. Yesar el-Basri, takvasyla tannm tabiun byklerinden ve Medine tefsir ekolnn n-llerindendir. Mesruk b. el-Ecda' (b. Abdrrahman), gvenilir bir ravi, fa-kih ve abid idi. Hicri 63'te vefat etti. Vefat ettiinde 63 yandayd. Ebu'l-Aliye Refi' b. Mihran er-Ryahi de, tabiilerin leri gelenlerin-dendir. Hicri 90'da vefat etmitir. Hicri 139'da vefat eden F.abi' b. Enes, her ne kadar bunlarn tabakasndan saylsa da, bu nl tabiileri takip eder. Dahhak b. Mzahim el-Bel-hi ise, Said b. Cbeyr den tefsir almtr. Vefat 105'tir. Dier nl simalarn ha', tercemelerine, yukanki sayfalarda iaret etmitik. D; tha fazla bilgi iin bkz. Suyuti, el-tkan 11321 -324. Derli toplu zet bit bilgi iin, Merhum Muhammed Ragb et-Tabbah'n deerli kitab: "es-Sdcafetu'l-slamiyye" (s. 113)ye bk. [158] u'be b. el-Haccac b. el-Verd el-Atek, sika hafz, mutkn'dir. azadllardandr. Sfyan es-Sevri yle derdi: "u'be hadiste m'minle-rin emindir. Irak'ta ilk kez rical aratrmas yapan ve Snnet'i mdafaa edendir. Abid bir kimse idi. 162'de vefat etti. Er-Risalet'1-Mstatrafe'm'n 170 olarak yapt tesbit yanltr. Bkz. Takrbu't-Tehzib I, 351; er-Risalet'l-Mstatrafe, 113. [159] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 99-101. [160] Bu iki hadisi ve dierlerini Taberi, yaklak olarak ayn lafzlarla tahric etmitir. Hepsinin senedinde de, Abd'1-A'la b. Amir es-Sa'lebi vardr. Hadisiler tarafndan eletirilmitir. Nitekim, bu hususu Ahmed akr nakletmi ve bu hadislerle ilgili tahkikler yapmtr. Konuyla ilgili baka hadisler de vardr. Tirmizi bn Abbas hadsiyle ilgili ten-kidte bulunmutur ve O'nu bir baka tarikten tahric ederek: "Bu, hasen sahihtir" demitir. Bkz. Taberi I, 77-78; Tirmizi VIII, 146 (Hims bas); ,mh. erh. E. Davud V, 249. [161] Tirmizi VIII, 146; Taberi I, 79. Sheyl b. Ebi Hazm, kardei Hazm el-Kutai ile tannrd. nk kardei kendisinden daha sika ve mehurdu, imam Ahmed, Buhari, Nesai ve daha bakalar Sheyl'i tenkid etmilerdir. Bu hadisi, Nesai ile Ebu Davud da rivayet etmilerdir. Bkz. Muhtasam ve erhu Ebi Davud V, 249. mam Beyhaki bu hadis hakknda unlar sylemitir: "ayet sahih ise Allah'u a'lem murad edilen, hakknda herhangi bir delil olmayarak galebe alan re'ydir. Yoksa, burhan'n destekledii re'y ile Kur'an' tefsir etmek caizdir" baka bir yerde de yle der: "Bu hadise dikkat edilmeli. ayet sahihse, 'hata etmitir' szyle Allah'u a'lem u kastedilmitir: 'Metodu ve yolu yanltr." nk, Kur'an lafzlarn tefsir etmede nasl ki dilciler'e mracaat ediliyorsa nasih-mensuh, nzul sebebi gibi hususlarn bilinmesinde de Kur'an'm iniine ahid olan ve Allah'n Kitabn aklamak zere varid olan snnetler'i bize ulatran Sa-habe'nn haberlerine bavurulur. Nitekim Allah Teala: "Biz sana zikri indirdik ki, insanlara ne indirildiini aklayasm. Ola ki dnrler" (NahI: 16/44) buyurmutur. mdi, eriat (hkm) koyann aklamasnn bulunduu bir konuda, o aklamaya ramen fikir ileri srlemez. Hakknda ar'i' tarafndan aklanmam olan hususlar aklamak zere ilim ehlinin dnme ve istidlalde bulunmalar gerekir. Hadisle u kastedilmi de olabilir: "Kim ilmin usul (prensip) ve fruunu (meselelerini) bilmedii halde, Kur'an' kendi grfine gre tefsir ederse ve kazara isabet etse, konuyu bilmedii iin bu iyi bir ey deildir." Bu manaya bn Teymiyye az ileride iaret edecektir. Bkz. Suyuti, el-tkan II, 305; Hadisin bu manasna daha nceden mam Ebu Ca'fer et-Taberi deinmi ve bnu'1-Enba-ri'nin, Kur'an'n

mkil ayetlerine has olarak kabul ettii bn Abbas'tan mervi birinci hadisin anlamn, o hassas ve ince beyan slubuyla bu anlama hamletmitir. Bkz. Taberi 1,78-79; Syuti, el-tkan II, 306. Veya hadisle kastedilmek istenen udur: "Kim gerein baka trl olduunu bilerek Kur'an'la ilgili bir tefsirde bulunursa..." Buna gre, ey-h'1-islam'n: "Kur'an' salt re'yle tefsir etmek haramdr" sz, mutlak manada deildir. Nitekim bu husus, dier eserlerinde sylediklerinden ve buradaki mcerred (salt) lafzndan da anlalmaktadr. Dolaysyla, "ne snneti, ne de dilin ehadet etmedii salt bir rey le tefsir haramdr" anlamndadr, ibn Kuteybe demitir ki: "Kur'an' rey ile tefsir etme yasandan: a- Ya nakil ve rivayetin dna kmayp, tamamen istinbat te-ketmek anlam kar; b- Ya da baka bir mana kar. Rivayetlerin dna kmamak ve istinbat terketmek anlamnn murad edilmi olmas batldr. nk sahabe Kur'an' tefsir etmiler ve aralarnda ihtilaflar olmutur. Onlarn tefsirde syledikleri herey, Rasulullah'tan (s.a.v.) iittikleri eyler deildir." bn Kuteybe'ye gre bu yasa u iki ekilde anlamak lazmdr: a- Kiinin, bir konuda belli bir gr vardr. Tabiat ve hevas ona meyillidir. Bu grn dorulatmak iin, Kur'an', kendi keyif ve dncesine uygun olarak te'vil eder. Aslnda, kendisinin o ekilde pein bir gr olmasayd, szkonusu o manay Kur'an'dan anlamayacakt. Bu durumda, Kur'an' re'yi ile tefsir etmesinin anlam, grnn kendisini byle bir tefsire itmesidir. bn Kuteybe'nin konuyla lgili olarak syledii dier szlerinden aka anlald zere, tefsirdeki bu tr hata alanna, hem delil hem de medlul'de hata edenler veya sadece delil'de hata edenler dahildirler. Nitekim bunlar bn Teymyye anlatmt. b- Tefsirde dlen dier bir hata da, Kur'an'daki garib kelimeler, kapal braklm ve ibdal olunmu lafzlar, ksaltmalar, zamirler, takdim te'hirler'e ilgili rivayet ve nakilleri gznnde bulundurmadan, srf arap dilinin zahirinden hareketle tefsire kalkmaktr. Tefsirin zahir'ini l ve hakem olarak almadan, salt arap dili'riin ifade ettii mefhumlarla anlamlar karmaa kalkan kimse, ok yanlr ve Kur'an' re'yiyle tefsire yeltenenler zmresine girer. bn Kuteybe devamla unlar syler: "Hereyden nce, hatadan korunmak iin, tefsirin zahirinde nakil-ve rivayet kanlmazdr. Bundan sonradr ki, Kur'an lafzlarn anlama ve hkm istinbat etme ii geniler. Kur'an'da, ancak rivayet yoluyla anlalabilecek garib lafzlar oktur; zahiri tefsiri hakem olarak ortaya koymadan, bunlarn hakikatlerini anlama imkan yoktur. Bkz. Kurtubi Tefsiri I, 33; Camiu'1-Usul II, 4. [162] Bu sz Tirmizi'ye aittir. Bkz. Tirmizi VIII, 17. [163] Taberi'de (1,78) bu ifade: "Kur'an hakknda kendi reyimle konuacak olursam" eklindedir. [164] Bu rivayeti ayn isnadla Hafz bn Kesir (tefsirinde) zikretmi ve demitir ki: "Haberde brahim et-Teymi ile Sddik arasnda inkta vardr." Bkz. bn Kesir Tefsiri IV, 473. [165] Bu haberi, Ebu Ubeyde'nin isnad gibi sahih bir isnadla mer'den (r.a.) birok kimse rivayet etmitir. Taberi'nin isnad yledir. bn Bear, bn Ebi Adi, Humeyd, Enes, Bkz. ibn Kesir IV, 374; Tabe-ri, XXX59. yle grlyor ki, bn Teymiyye, bu ve dier rivayetleri, Ebu Ubey-din "Fedail'l-Kur'an' adl kitabndan nakletmitir. Deerli stad Muhakkik Seyyid Ahmed Sakr'n, tahkkli olarak yaynlad bu Kitabn Kahire yazmasn inceleme frsat bulmutuk. [166] mer (r.a.), minberde bu ayetle ilgili olarak syledii bu mehur szn, ibn Sa'd-Said b. Mansur, Abd b. Humeyd ki ibn Teymiyye burada O'ndan rivayet etmitir. bn Cerir ibnu'l Munzir, el-Hakim (rivayetin sahih olduunu da sylemitir), e-uab'nda Beyhaki ve el-Hatib rivayet etmitir. Hepsinin rivayeti de Enes'tendir. Bu kaynaklarda, bu sz syledikten sonra mer'in yle dedii de rivayet edilmitir: "Bu kitaptan sizlere ak gelen hususlara uyun ve onlarla amel edin. Bilmediklerinizi ise Rabbinize havale edin." evkani, Fethu'l Kadir V, 376, Taberi XXX, 61. mer (r.a.) bu tavrndaki anlam iin, mtefekkir stad Malik Bingebi'riin kymetli risalesi "ntacu'l-Msterikin ve Eseruhu fi'1-Fkri'lislami el-Hadis'ine baknz. [167] Abese 27-32. bn Kesir yle der: "Bununla mer (r.a.) cinsi ve ekliyle bu bitkiyi bizzat tanmak istemitir. Yoksa O da^ bu ayeti okuyan herkes de bilir ki, ebb, yerde biten bir tr ottur." Bkz. IV, 473. [168] Bkz. Taberi I, 86. [169] aret edilen szkonusu ki gn, u ayetlerde zikredilen gnlerdir. 1. "O, gkten yere kadar her ii idare eder. Sonra (o i), sizin sayabildiiniz bin sene miktarndaki bir gnde O'na ykselir." (Secde: 32/5) 2. "Melekler de, Ruh (Cibril) de, oraya, miktar ellibin yl olan bir gnde ykselip kar." (Mearic: 70/4) Bkz. Taberi XXIX, 71. Bu iki gn hakknda bn Abbas'n tercihe ayan grnn ne olduu ve O'nun bu konuda tefsir yapmay uygun grmemesinin szkonusu olmad hakknda bkz. bn Hacer, Fethu/1-Bari VIII, 451-453. [170] Taberi bunu, her ikisi de Eyyub ve bn Ebi Muleyke'den olmak zere bir baka iki tarikten rivayet etmitir, yle gzkyor ki, bizim buradaki rivayette, mstensih hatasndan doan bir eksiklik vardr. yle ki, Taberi'nn rivayetine gre o zat tbn Abbas'a ellibin yl olan gn ne ola ki?" demi, bunun zerine o zat: "Bana anlatasn diye bunu ben sana sordum!" deyince, bn Abbas u cevab vermitir: "Bunlar, Allah Teala'nn, kitabnda zikrettii iki gndr; ne olduklarm yine ancak kendisi bilir." Dolaysyla Allah'n Kitab hakknda, bilmedii birey sylemeyi doru bulmamtr. Bkz. Taberi XXIX, 72. Yine Taberi, miktar ellibin yl olan gnle ilgili olarak, bn Abbas'tan senediyle, yle bir yorum nakletmi-tir. "O kyamet gndr ki, Allah onu kafirler iin bu miktarda klmtr." Taberi devamla: "bn Abbas'tan bu konuda, burada zikrettiimiz bu grnden baka gr de rivayet edilmitir" diyerek, yukanda geen rivayeti nakletmitir. [171] Bu zat, Ebu Yusuf Ya'kub b. brahim el-Kadi ed-Duraki olup, ann Irak muhaddislerindendir. 252'de vefat etmitir. [172] Taberi I, 86. [173] Taberi I, 86. stad Ahmed akir, Ebu Ubeyd'in "Fedail'I-Kur'an'nm yazmasnda bu ifadenin: Tefsirden, ancak ma'lum eyler hakknda konuurdu" eklinde olduuna iaret etmitir ki, birbirine yakn ifadelerdir. [174] Taberi I, 87. yle grlyor ki, tefsir hakknda gr belirtmekten kanan bn'l-Mseyyib, bu rivayette, krime'nn kendisiyle olan metod farkllna iaret etmi oluyor! [175] Haberi, ayn tarikla Taberi de rivayet etmitir. (I, 87).

[176] Taberi I, 85. Ebu Abdillah Nafi, bn mer'in azadlsdr. ibn Hacer O'nun hakknda: "Salam bir ravidir. Fakihtr. 117 senesinde veya daha sonra vefat etmitir. Takrib't-Tehzib II, 296. Salim b. Abdillah, bn mer'in oludur. Vefat 106'dr. Fakih, sika, abid ve fazl bir zat di. El-Kasim b. Muhammed de, Ebubekr'in olu Muhammed'in olu olup, O da 106'da vefat etmitir. Btn bunlara yetien Ubeydullah b. mer ise, mer'in ahfadndan olup, hic. 140'lardan sonra vefat etmitir. [177] Hiam b. Urve'nin vefat h. 146, babas Ebu Abdillah Urve b. Zbeyr b. Avvam'n vefat ise 93'tr. [178] Bkz. Taberi I, 86. Ubeyde es-Selmani, Muhadramun ve Tabi-un'dan ulu bir zattr. Sikadr, salamdr. [179] Bu ve bundan nceki rivayet, Kasim b. Sellam'dandr. Ebu Abdillah Mslim b. Yesar el-Basri, Mehur bir abid ve fakihtir. Mekke'de mcavir olarak bulunmutur. H. 100'de vefat etmitir. Ebu mran brahim b. Yezid en-Nehai: Irak fakihi, mctehid ve mamdr. H. 96'da vefat etmitir. [180] TaeiI,86 [181] mam Taberi, szkonusu bu rivayetleri, u manidar balk altnda serdetmitir. "Kur'an' Te'vil Etmenin Caiz Olmadn leri Srenlerin Yanl, deerlendirdikleri Haberler" bn Teymiyye yukarda: "Bu yzdendir ki, Seleften br cemaat, bilmedikleri konularda tefsir yapmaktan kanmlardr" dedikten sonra bu rivayetlere gemitir. Burada da bir bakma, szkonusu rivayetlerin bir blmn naklettikten sonra bu tev-cuh ve deerlendirmesini derinletirip geniletmitir. Ancak, Taberi'ye yukarda iaret ettiimiz blme muttali olan bir kimse, bu rivayetlerin hangi manada alnacaklar konusunda, yerinde ve gzel bir baka deerlendirmeyi ilave eder. Taberi der ki: "Tabiilerden bazlarnn, Kur'an' tefsir ve te'vil etmekten kanmalarna gelince, onlarn bu durumu, ortaya kan olaylar karsnda fetva vermekten kanan (fakih)lerin durumuna benzer ki, aslnda onlar, Allah Teala'nn, ancak dini, tamamladktan sonra Rasulullah' (s.a.v.) vefat ettirdii ve Cenab- Hakkn, vuku bulan her olayla ilgili ak ya da delalet yollu bir hkmnn bulunduu inancnda idiler. Onlarn gr belirtmekten kanmalar, Allah Teala'nn, bu "konular hakknda kullar arasnda hkmnn bulunduunu kabul etmemekten ileri gelmiyordu. Fakat kendilerini, Allah Teala'nn ictihad'la mkellef kld bilginler seviyesinde grmeme endielerinden ileri geliyordu. Selef ulemasnn Kur'an' tefsir ve te'vilden kanmalarnn sebebi de ite budur. Onlarn bu ekimserlikleri ancak, kendilerini tefsirde isabetli gr belirtebilecek seviyede grmemelerindendir. Yoksa, bu ayetlerin tefsir ve te'villerinin mmetin alimleri tarafndan yaplamayaca ve byle insanlarn mmet ierisinde bulunmad anlamnda deildir." [182] Hadisi bu lafzla Taberani "el-Kebir" ve "el-Evsat'mda Abdullah b. Amr'dan rivayet etmitir. Ravileri sika'dr. Trmizi ve Ebu Davud, Hasen bir isnadla Ebu Hureyre'den, u lafzla rivayet etmilerdir: "Kyamet gn Allah ona ateten bir gem vurur." Bunu bn Mace de rivayet etmitir. Hadis baka bir tanktan, yakn lafzlarla bu ekilde Ebu Hureyre'den de rivayet edilmitir. Ayrca, Abdullah b. Mes'ud, bn Ab-bas, bn mer ve Ebu Said el-Hudri'den eletiriye uram birtakm tariklerle de rivayet edilmitir. Bkz. Muhtasaru ve erhu Sneni Ebi Davud V, 251,253; Mecmeu'z.Zevaid I, 163. [183] Taberi I, 75.1. Arabn anlad birinci tr tefsir, onlarn diline bavurularak bilinen tefsirdir ki, bu Zerkei'nin de dedii gibi, dil ve 'rab'la yaplan tefsir trdr. 2. Bu ikinci ksmla kastolunan, bilinmesi zaruri olan helal ve haramlardr. (Nitekim, bu hususta ibn Ab-bas'tan merfu bir rivayet mervidir; ancak, senedinin shhati tartlmtr) yoksa bunu tefsir'in ksmlarndan biri olduu mrad edilmemitir. Ebu Ca'fer demitir ki: "bn Abbas'n, 'hi kimsenin bilmemekte ma'zur olmad tefsir diye adlandrd bu drdncs, Kur'an tefsir ve te'vilinin ksmlarndan birini ifade etmez; fakat Kur'an te'vilinden, hi kimsenin bilmemesi caiz olmayan bir hususu bildirir." Grld zere Taberi, tefsirin bu tr hakknda, "drdncs" ta'birini kullanmtr. nk O, Kur'an te'vilinin tamamnn ksmda mtalaa edilebileceini syledikten sonra bn Abbas'n szn nakletmi ve bn Abbas'a gre ikinci sray tekil eden szkonusu eidin tefsir eitlerinden birini oluturmadn ifade etmitir. Taberi'nin tefsir eitlerini tasnifi ise yledir: Birincisi: Buna hi kimsenin erimesi mmkn deildir. Allah Teala bunun ilmini kendisine tahsis etmi ve onu bilmeyi, tm yaratklarndan gizlemitir. Bu Allah'n kitabnda, vuku bulacan bildirdii hadiselerin ece ve zamanlaryla ilgili hususlardr. Mesela, kyametin kopma, Meryem olu sa'nn inme, gnein batdan doma, surun frlme zamanlan ve bunlara benzer olaylarn vuku vakitleri gibi. kincisi: Allah Teala'nn, te'vilini, insanlar ierisinden yalnzca RasululIIah'a (s.a.v.) bildirdii eyler. Kullar bunlar bilme ihtiyacndadr-lar. Ancak, onlarn bu eyleri bilmeleri, Rasulullah'in (s.a.v.) bu hususlarn te'vilini onlara aklamasyla mmkndr. ncs: Kur'an'n indii dil'in sahiplerinin bildikleri te'vil, bu Kur'an'm Arapa ve i'rab cihetinden te'vilini bilmektir ki, bu bilgiye ancak onlar tarafndan ulalabilir." bn Cerir Merhum te'vilin bu nevilerini aiklaken, okuyucularnn da aina olduklar stn bir aklama ortaya koymutur. Buraya O'nun, tefsirinin nc ksmyia ilgili aklamasn nakletmeden geemeyeceim, Allah kendisinden raz olsun diyor ki: "...Kur'an'n iiklii dili bilen herkesin bildii hususlar da, Kur'an te'vilinin ksmlanndandr. Bu te'vil tr, Kur'an'n i'rabn yerli yerince yapmak, msemmalar mterek olanlarndan ayrdedecek onlara has isimleriyle ve mevsuflan dierlerinden temyiz ederek onlara zg sfatlaryla tanma eklinde olur ki, bunlar bu dilin sahibi olan hi kimsein bilmemesi szkonusu deildir. Mesela bu kimselerden biri: "Onlara, 'yeryznde fesad karmayn' denildiinde, yle derler. 'Biz ancak slah edicileriz. 'Dikkat edin, onlar mfsidlerin ta kendileridir, fakat farknda deiller!" (Bakara: 2/11-12) ayetlerini iitse, hemen anlar ki ifsad: Zararl olduu iin terkedilmesi gereken, slah da: Faydal olduu iin yaplmas gereken eydir. Her ne kadar bu kimse, Allah'n, hangi ey-

leri ifsad ve hangi eyleri slah'tan saydn bilmese de, Kur'an'n indii dile sahip olan kimselerin, Kur'an'm te'vilinden bilebildikleri, fade ettiim gibi, msemmalar' mtereklerinden ayrdederek, kendilerine has isimleriyle ve mevsufian da yine kendilerine ait sfatlaryla bilmektir; yoksa Allah'n bilinmesini sadece Rasulullah'a (s.a.v.) tahsis etii, bunlarla ilgili vacip hkm, zellik ve durumlar bilmek deil. nk, bu kabil eyler, Rasulullah'n (s.a.v.) aklamas olmakszn kimse tarafndan bilinmez. Tabii ki, Allah Teala'mn, yaratklarndan gizleyerek kendi ilmine ayrd hususlar bunun dndadr." Taberi 1,73-76-92-93; Zerkei, el-Burhan II, 164; Syuti, el-tkan II, 309. [184] bni Teymiyye, Tefsir Usl, tevhid yaynlar: 101-111.

You might also like