You are on page 1of 141

TEDMURYE AKDES

] Trke [


[ ]

eyhu'l-islm bn-i Teymiyye

Tetkik: Muhammed ahin

Rabva Semti slm Dvet Brosu-Riyad


1429 - 2008

ALLAH'IN SM VE SIFATLARININ SBATI:

std, mm, lim, allme ve eyhlislm Takyyddn Eb'lAbbs Ahmed b. Abdilhalm b. Abdisselm b. Teymiyye el-Harrn -Allah O'ndan raz olsun ve O'nu honut eylesin- der ki: Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yardm ve mafiret dileriz. Nefislerimizin erlerinden ve amellerimizin ktlklerinden O'na snrz. Allah'n hidayette kldn saptracak, saptrdn da doru yola getirecek yoktur. Tek olan ve orta bulunmayan Allah'tan baka hakkyla kulluk edilecek ma'bd olmadna, Muhammed'in de O'nun kulu ve Resul olduuna ehadet ederim. -Allah O'na, ailesine ve ashabna rahmet eylesin-. mdi: Arzularn yerine getirmeyi grev bildiim baz kimseler,baz meclislerde benden dinledikleri:
- Tevhd ve Sfatlar,

- er' (din emir) ve Kader mevzularndaki konumalarn muhtevasn yazmam istediler. Zira bu iki meselenin tahkikine ihtiya ve bunlarda oka ihtilf vard. (Konularn nemi dolaysyla ve bu hususta birbirini tutmayan ok ey sylendii iin, onlara cevap vermek kanlmaz oldu.) Ayrca, herkesin buna ihtiyac olduu, -bu konulara ilikindorusunu yanlndan ayrt etmeye muhta olduklar bir takm fikir ve szlerin, tefekkr, irade, ilim ve ibadet ehlinin hatrna kanlmaz biimde geldii, zellikle de bu mevzua doru olarak bir, yanl biimde bin bir kiinin dald ve gnllere, bu mevzu ile ilgili onlar trl hatalara sevk eden pek ok phelerin arz olduu inkr edilemez bir gerektir. (zellikle bu konulara giren pek ok kimse hakla btl birbirine kartrm, kalblere eitli sapklklarn dourduu bir takm pheler arz olmusa bu konular zerinde durmak daha bir nem arzetmektedir.) (Hakikat u ki, "iman" ve "tevhid" in realite kazanabilmesi iin her ikisinde de sevginin kalbin ta derinliklerinden kaynakland gibi amelin de kalpten kaynaklanmas gerekir. te yandan dinin tamamen Allah'a has klnmas gerekir. Amelsiz bir din, din deildir. nk din kavram ibdet ve itaati ierir. Nitekim Cenb- Hak iki sreyi tamamen bu iki konuyla ilgili olarak indirmitir. (Bkz. eyh'l-slm bni Teymiye, Tefsr' Sret'lhls. Eser, Dar's-Selefiye yaynevi tarafndan baslmtr.) 1 - "Kulhvellah ehad" ve
2

2 - "Kuly eyyhelkfirun sreleri. Bu srelerden: - lki sz ve amelin tevhidini, - kincisi ise amel ve iradenin tevhidini anlatr. Sz edilen birinci srede yle buyurulmaktadr: "De ki: O Allah birdir" "Allah sameddir" "Kendisi dourmamtr ve bakas tarafndan dourulmamtr." "Hibir ey O'nun dengi olmamtr." (hls, 112 / 1-4) Cenb- Hak bu tevhidi sylemeyi emrettikten sonra ikinci hls sresinde de yle buyurmutur: "De ki: Ey kfirler!" "Ben sizin taptklarnza ibdet etmem" "Siz de benim ibdet ettiime, ibdet edenler deilsiniz." Ben kesinlikle sizin taptklarnza ibdet edecek deilim." "Siz de benim ibdet ettiime ibdet edecek deilsiniz." "Sizin dininiz size, benim dinim banadr." (Kfirn, 109/1-6) (Bkz. eyh'l-slm bni Teymiye, ktidau's Srat'l-Mustakim li Muhalefeti Eshab'l-Cahym / Tuhfetu'l-Irakyye/) (hls Sresi ve Kfirn Sresi bir arada hls Sreleri olarak da anlr. Bu sreler tevhidin bir nevi zeti olduu iin faziletli grlm, Hz. Peygamber'den, "hls Sresi'nin Kur'n'n te birine. Kfirun Sresi'nin ise drtte birine denk olduuna" dair hadsler rivayet olunmutur, bk. Buhr, "Fed'il'l-Kur'n", 13; "Tevhd", 1; Mslim, "Msfirn", 259; Tirmiz, "Sevb'l-Kur'n", 9, 10, 11; Nes', "iftith" 69; Drim, "Fed'il'l-Kur'n", 24; Muvatta', "Kur'n", 17, 19; Eb Dvd, "Vitr", 18; "Salt", 353; bn Mce, "Edeb", 52.) (Haber ve in, dil biliminde birbirinin kart olarak kullanlan iki ifade kategorisidir. Bir dilde bulunan ifadeler, bu ifadelerin dellet ettii eyle irtibatlar asndan iki ksma ayrlm, bunlardan birincisi, d dnyada mevcut olan veya mevcut olacak bir eye dellet edeni ifade etmek zere haber olarak isimlendirilmi, ikincisi "d dnyada mevcut olan herhangi bir eyi ifade etmeyip anlamn telffuzu ile oluturan ifadeler" mansnda in olarak adlandrlmtr. Bu sebeple bir dildeki btn ifadeler, dorulanp
3

dorulanamayaca kriterine bal olarak ihbr ve in olmak zere ikiye blnm, ihbr ifadeler, dorulanabilir - yalanlanabilir ifadeler kategorisini belirten teknik terim olurken in ifadeler, dorulanp - yalanlanamaz ifadeler kategorisini belirtmek iin kullanlmtr.)
Allah'n Sfatlar Konusunda Selefin Tutumu:

Birincisinde -yani sfatlar konusunda tevhdde- esas olan: Gerek nefiy gerekse isbat eklinde Allah'n kendisini ve ResI'nn O'nu vasflandrd sfatlarla Allah' tavsif etmek (vasflandrmak), O'nun kendisi hakknda isbat (kabul) ettii hususlar isbat, kendisinden nefyettii eyleri de O'ndan nefyetmek / reddedmektir. Bilinmektedir ki mmetin selefi ve imamlarnn yolu, keyfiyetlendirme (tekyif) benzetme (temsil), deitirme (tahrif) ve ilevsizletirme (ta'tl) olmakszn Allah'n kendisi hakknda isbat ettii sfatlar isbat etmek (kendisine isnad ettii sfatlar O'na isnad etmek) tir.
Tahrf: Tahrf dilde deitirmek demektir. Terim olarak tahrf,

nass (yet veya hadisi) lafz veya anlam olarak deitirmektir. Lafz deitirmeyle beraber anlam ya deiir ya da deimez.
Tahrf ksmdr: 1. Anlam Deien Lafz (Sz, Kelime) Tahrfi:

Bazlarnn srf konuan Ms Peygamber olsun diye: Ve Allah Ms ile konutu (Nis, 64) ayetinde Allah lafz- cellini stn okumalar gibi.
2. Anlam Deimeyen Lafz (Sz, Kelime) Tahrfi:

Hamd, lemlerin Rabbi Allaha mahsustur (Ftiha, 2) ayetinde dl harfini stn okumak gibi.Bu tr hata, genellikle cahilden kaynaklanan hata olup kastl olarak ard niyetle yaplan bir hata deildir.
3. Anlam Tahrfi:

Delilsiz olarak bir lafz (sz, kelimeyi) ak anlam dna karmaktr. Allaha izfe (nispet) edilen iki el in kuvvet, nimet ve benzeri szlerle anlamn deitirmek gibi.
Tatl: Dilde tatl, boaltmak (bir eyin veya kavramn iini

boaltmak) ve terk etmek demektir. Terim olarak ise, Allah-u Tel


4

iin gerekli olan isim ve sfatlarn tamamn veya bir ksmn inkar etmektir. Buna gre tatl iki ksmdr:
1. Tam (Kll) Tatl: Allahn sfatlarn inkar eden Cehmiyye gibi.

Bunlarn arlar, Allahn isimlerini de inkar ederler.


2. Ksm (Cz) Tatl: Allahn baz sfatlarn kabul edip bazlarn

inkar eden Eariyye gibi. Bu mmet iinde tatl fitnesi ile bilinen ilk kii el-Cad b. Dirhem dir.
Tekyf: Tekyf, bir sfatn niteliini (keyfiyetini) anlatmaktr.

Allahn elinin ya da dnya gne inmesinin nitelii yle yledir, demek gibi
Temsl ve Tebh: Temsl, bir eye rnek, tebh ise benzer

vermektir.
Temsl (iki ey arasnda) her bakmdan eitlik ve denklik

bulunmasn, tebih ise bir ok bakmdan eitlik ve denklik bulunmasn gerektirir. Bunlarn biri dieri yerinde de kullanlr. Bunlar ile (temsl ve tebh) tekyf arasnda iki bakmdan fark vardr:
Birincisi: Tekyf, bir eyin niteliini mutlak olarak veya bir

benzerle kaytlayarak anlatmaktr.Temsl ve tebh ise, rnek ve benzerle kaytlanm bir nitelii gsterir. Bu bakmdan tekyf daha geneldir. nk her mmessil (temsil yapan) ayn zamanda mkeyyif (tekyif yapan) dir, tersi olamaz.
kincisi: Tekyf sfatlara zgdr. Temsl ise deerde (adet),

sfatta ve ztta olabilir. Bu bakmdan yani temslin zt, sfat ve deerle olan ilgisi bakmndan temsl daha geneldir. Sonra insanlar iinde birok kimsenin saptmasna neden olmu tebh de iki ksma ayrlr:
Birincisi: Yaratlm yaradana benzetmek. kincisi: Yaradan yaratlma benzetmek. Yaratlm Yaradana Benzetmek:

Allaha zg fiiller, haklar ve sfatlardan herhangi birini yaratlma da vermek demektir. Birincinin yni Allahn fiillerinden herhangi birini yaratlma vermenin rnei: Allah ile beraber baka bir yaratc bulunduunu ileri sren kiinin Rubbiyyet Tevhidinde Allaha irk komas gibi.
5

kincinin yani Allahn haklarndan herhangi birini yaratlma vermenin rnei: Mriklerin, putlarnn ilahlk hakk olduunu ileri srerek onlara tapp kulluk etmeleri gibi. ncnn yni Allahn sfatlarndan herhangi birini yaratlma vermenin rnei: Peygamber -Sallallhu aleyhi ve sellem-i vme veya dier konularda arya kaanlarn yaptklar eyler gibi. rnein Abdullah b. Yahy el-Buhturyi ven Mtenebbnin: Ey benzeri olmayan kimse, dilediin gibi ol. Ve nasl istersen yle ol. Sana benzer bir kimse yaratlmamtr. sznde olduu gibi.

Yaradan Yaratlma Benzetmek:

Bu ise yaratlma ait olan baz zellikleri Allahn ztna ve sfatlarna vermektir. Allahn iki eli yaratklarn elleri gibidir, Allahn arna istiva etmesi yaratklarn tahtlarna oturup kurulmalar gibidir ve benzeri szler gibi. Bu eit szler sylemekle bilinen ilk kiinin, Rfz olan Him b. el-Hakem olduu sylenir. Allah en dorusunu bilir.
lhd: lhd, dilde eilim, terim olarak da inanlmas ya da

yaplmas gerekli olan eyden baka yana sapmak demektir. lhd iki ksmdr:
Birincisi: Allahn simlerinde lhd kincisi: Allahn yetlerinde lhd Allahn simlerinde lhd:

Bu isimler iin kanlmaz ve gerekli olan gerekten sapmaktr. Bunun da drt eidi vardr: 1 - Tatlcilerin yaptklar gibi isimlerden herhangi birini veya bunlarn gsterdii sfatlar inkar etmek. 2 - Tebhcilerin yaptklar gibi isimleri, Allah yaratklarna benzetmek iin bir kant (gsterge) olarak kullanmak. 3 - Allahn kendisine vermedii bir takm isimlerle Allah adlandrmak. nk Allahn isimleri tevkfdir yni delile dayaldr. Bu eide rnek, Hristiyanlarn Allah baba, filozoflarn da ille-i file=etkin g olarak isimlendirmeleri.
6

4 - Allahn isimlerinden putlara isimler tretmek gibi. el-lh isminden el-lt, el-azz isminden el-uzz adlar tretmek gibi.
Allahn yetlerinde lhd:

Bu, ya peygamberlerin getirdii hkmler ve haberlerden oluan er ayetlerde ya da Allahn gklerde ve yerde yaratt ve yaratmakta olduu varlklar olan kevn ayetlerde olur. er ayetlerdeki lhd, ya bu ayetleri tahrf etmek, yahut bunlarn bildirdii haberleri yalanlamak veya da hkmlerine kar kmaktr. Kevn ayetlerdeki ilhd ise, bu ayetleri, Allahtan bakasna nispet etmek veya bu ayetlerde bir orta ve yardmcs olduuna inanmaktr. ( bni Teymiyye el-Fetv el-Hameviyye erhi) Ayrca onlar, Allah'n kendisi hakknda isbat ettii sfatlar isbat etmenin yan sra, kendisinden nefyettii sfatlar da isim ve yetlerine dil uzatp, sapk te'viller yapmakszn (inkra sapmadan) O'ndan nefyederler. Zira Allah Tel isim ve yetlerine dil uzatanlar (isim ve yetleri hakknda kfre sapanlar) yermi ve yle buyurmutur: "En gzel isimler (el-esml-hsn) Allahndr. O halde Ona o gzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakknda eri yola (ilhda) sapanlar brakn. Onlar yapmakta olduklarnn (yni ilhdlarnn) cezasna arptrlacaklardr." (A'rf 7/180). Yine buyurmutur ki: "yetlerimiz hakknda doruluktan ayrlp erilie sapanlar bize gizli kalmaz. O halde, atein iine atlan m daha iyidir, yoksa kyamet gn gvenle gelen mi? Dilediinizi yapn! O yaptklarnz grmektedir" (Fussilet 41/40). u halde onlarn yolu, mahlkta benzemeyi nefyedip, isim ve sfatlar isbattan (kabul etmekten) ibarettir ki bu; tebhsiz bir isbat ve ilevsizletirmeksizin (ta'tili bulunmayan) tenzihtir. (isbat bil tebih, tenzih bil ta'tl). Nitekim Allah Tel: "O'nun benzeri hibir ey yoktur. O iitendir, grendir." (ra 42/11) buyurmaktadr. - "O'nun benzeri hibir ey yoktur" sznde tebih ve temsili,

- "O iitendir, grendir" sznde de ilhd ve ta'tli red sz konusudur. Allah Sbhneh ve Tel peygamberlerini mufassal (ayrntl) bir isbat ve mcmel (zet halinde) bir nefiy ile gndermitir. Bu nedenle onlar, Allah'n sfatlarn ayrntl biimde ortaya koymular ve O'na lyk olmayan tebih ve temsil gibi hususlar da nefyetmilerdir. Zira Allah Tel yle buyurmutur: "O'na kulluk et; O'na kulluk etmek iin sabrl ve metanetli ol. O'nun bir ada (benzeri) olduunu biliyor musun?" (Meryem 19/65). Dilciler: "O'nun bir ada (benzeri / semiyy) olduunu biliyor musun?", "O'nun ad gibisine (O'nun adyla anlmaya) lyk bir benzer biliyor musun" anlamna gelir demilerdir. (Bu ksma) "O'nunla boy lecek ..." anlamn verenler de olmutur. bn-i Abbs'tan rivayet edilen anlam ise udur: "O'na semiyy yani benzer ve misal olacak kimse biliyor musun?". Allah Tel buyurmutur ki: "O, dourmam ve domamtr. O'nun hibir dengi yoktur." (hls 112/3-4); "Bile bile Allah'a eler/irk komayn" (Bakara 2/22); "nsanlardan bazlar Allah'tan bakasn Allah'a denk ilahlar edinir de onlar Allah' sever gibi severler, iman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarnkinden) ok daha fazladr." (Bakara 2/165); "Cinleri Allah'a ortak kotular. Oysa ki onlar da Allah yaratmt. Bilgisizce O'na oullar ve kzlar yaktrdlar. H! O, onlarn ileri srd vasflardan uzak ve ycedir. O, gklerin ve yerin esiz yaratcsdr. O'nun ei olmad halde nasl ocuu olabilir! Her eyi O yaratmtr ve her eyi hakkyla bilen O'dur." (En'm 6/100-101); "lemlere uyarc olsun diye kulu Muhammed'e Furkn' indiren, gklerin ve yerin hkmranl kendisine ait olan, hi ocuk edinmeyen, mlknde orta bulunmayan ... Allah yceler ycesidir." (Furkn 25/1-2);
8

"Ey Muhammed! Putperestlere sor: Kzlar Rabbin'in de erkekler onlarn m? Yoksa biz melekleri onlarn gz nnde kz olarak m yarattk? Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup sylyorlar, "Allah dourdu" diyorlar. Onlar phesiz yalancdrlar. Allah, kzlar oullara tercih mi etmi! Ne oluyor size? Nasl hkmediyorsunuz? Hi dnmyor musunuz? Yoksa sizin ak bir deliliniz mi var? Doru szllerden iseniz kitabnz getirin! Allah ile cinler arasnda da bir soy birlii uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine gtrleceklerini bilirler. Allah, onlarn isnad edegeldiklerinden ycedir, mnezzehtir. Allah'n ihlsa erdirilmi kullar mstesnadr... Ey inkrclar! Ne siz ne de taptklarnz. Kimseyi Allah'a kar kandrp yoldan karamazsnz. Ancak cehenneme girecek olanlar kandrrsnz. Melekler: "Bizim iimizden herkesin belli makam vardr. " "phesiz biz sra sra duranlarz. " "Allah' tesbih edenleriz. " Putperestler yle diyorlard. Eer yanmzda evvelkilere gelen bir uyar kitab olsayd. Elbette biz Allah'n temiz kullar olurduk. Ancak o uyary inkr ettiler, yaknda inkrlarnn sonucunu bileceklerdir. Ey Muhammed! Bir sreye kadar onlardan yz evir. Onlara inecek azab gzetle, onlar da greceklerdir. Azabmza uramakta acle mi ediyorlar? Fakat o azap yurtlarna indii vakit uyarlm olanlarn hali ne kt olur!
9

Bir sreye kadar onlar kendi hallerine brak. Ve bekle de gr, onlar da greceklerdir. Senin izzet sahibi Rabbin, onlarn isnad etmekte olduklar vasflardan ycedir, mnezzehtir. Gnderilen btn peygamberlere selm olsun! lemlerin Rabbi olan Allah'a da hamdolsun!" (Sfft 37/149-182). (Bu yetlerde) Allah Tel kendisini mrik iftiraclarn ileri srd (yaktrdklar)sfatlardan tenzh etmitir. Dile getirdikleri irk ve iftiradan salim (uzak) olduu iin peygamberlerine salt selm etmi ve kendisine hamd etmitir. Zira O'na mahsus isimler, sfatlar ve yaratt esiz gzellikler sebebiyle hamde lyk olan yalnz kendisidir. Ayrntl isbat sadedinde, Allah Tel inzal ettii muhkem yetlerinde u isim ve sfatlarn zikretmitir: "Allah, O'ndan baka ibadete layk ilah olmayandr. O, Hayy ve Kayyum'dur. Kendisini uyuklama ve uyku tutmaz. Gklerde ve yerde olanlarn hepsi O' nundur. O'nun izni olmadan katnda kim efaat edebilir? Onlarn ilediklerini ve ileyeceklerini bilir. (Yarattklar) O'nun ilminden, kendisinin diledii dnda hibir eyi kavrayamaz. O'nun krss gkleri ve yeri kaplamtr. Onlarn gzetilmesi O'na ar gelmez. O Aliyy'dir, Azim'dir"(Bakara 2/255); "De ki: O Allah birdir" "Allah sameddir" "Kendisi dourmamtr ve bakas tarafndan dourulmamtr." "Hibir ey O'nun dengi olmamtr." (hls, 112 / 1-4) "O, Alm ve Hakim (ilim ve hikmet sahibi)'dir"; "O, Alm ve Kadir (ilim ve kudret sahibi)'dir"; "O, Semi' ve Basr (iitici ve grc)'dr"; "O, Aziz ve Hakmdir"; "O, afr ve Rahim (balayc ve merhametlidir)"; "O, Gafur ve Vedd (ok balayan ve ok seven) dir. erefli Ar'n sahibidir. Diledii eyleri mutlaka yapandr." (Brc 85/14-16);
10

"O ilk (Evvel)'dir, son (hir)dur, Zahirdir, Btndr. O her eyi bilendir. O, gkleri ve yeri alt gnde yaratan, sonra Ar zerine istiva edendir. Yere gireni ve ondan kan, gkten ineni ve oraya ykseleni bilir. Nerede olsanz, O sizinle beraberdir. Allah yaptklarnz grr." (Hadd 57/3-4); "Bunun sebebi, onlarn Allah' gazaplandran eylerin ardnca girmeleri ve O'nu raz edecek eylerden holanmamalardr. Bu yzden Allah onlarn ilerini boa karmtr." (Muhammed 47/28); "... Allah sevdii ve kendisini seven, m'minlere kar alakgnll, kfirlere kar onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir ... " (Mide 5/54); "... Allah onlardan raz olmu, onlar da Allah'tan honut olmulardr. Bu sylenenler hep Rabbin'den korkanlar iindir." (Beyyine 98/8); "Kim bir m'mini kasden ldrrse cezas, iinde ebediyen kalaca Cehennem'dir. Allah ona gazap etmi, onu lnetlemitir." (Nisa 4/93); "inkr edenlere yle seslenilir: Allah'n gazab, sizin kendinize olan ktlnzden elbette daha byktr. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat inkr ediyorsunuz." (fir 40/10); "Onlar, ille de buluttan glgeler iinde Allah'n ve meleklerinin gelmesini mi beklerler?..." (Bakara 2/210); "Sonra duman halinde olan ge yneldi, ona ve yerkreye: isteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. ikisi de 'steyerek geldik' dediler." (Fussilet 41/11); "... Ve Allah Musa ile gerekten konutu." (Nisa 4/164); "O'na Tr'un sa tarafndan seslendik ve O'nu fsldaan kimse kadar (kendimize) yaklatrdk." (Meryem 19/52); "O gn Allah onlar ararak: Benim ortaklarm olduklarn iddia ettikleriniz hani nerede? diyecektir." (Kasas 28/74); "Bir ey yaratmak istedii zaman O'nun yapt "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir." (Ysn 36/82); "O, yle Allah'tr ki, O'ndan baka ibadete layk ilah yoktur. Grlmeyeni ve grleni bilendir. O esirgeyen, ok acyan/balayandr. O yle Allah'tr ki O'ndan baka ibadete
11

layk ilah yoktur. Melik'tir, Mukaddes(ok kutsaldr)'tir. Selm (esenlik veren), Mmin (gvenlik veren), Mheymin (gzetip koruyan), Aziz (stn, galib), Cebbar (istediini zorla yaptran), Mtekebbir (ok ulu)'dir! Allah, (mriklerin) ortak kotuklar eylerden mnezzehtir. O, yaratan, var eden, (varla getirdiklerine) ekil veren Allah'tr. En gzel isimler (el-esmlhsn) O'nundur. Gklerde ye yerde olanlar O'nun nn yceltmektedir. O, azzdir (gliptir),hikmet sahibi/her eyi hikmeti uyarnca yapandr" (Har 59/23-24). Allah Tel'nn isim ve sfatlar hakknda buna benzer pek ok yet ve Hz. Peygamber'den (geldii) sabit hadsler (mevcuttur). te bunlarda Allah'n zt ve sfatlarnn tafsiltl/ayrntl bir biimde isbat ve temsili nefyederek birlii / vahdaniyetinin isbat sz konusudur. Allah bunlarla kullarna yolun dorusunu gstermitir (dosdoru yola byle yneltmitir) ve Resullerin yolu da budur. (Allah'n salt ve selm hepsinin zerine olsun) Onlarn (Resullerin) yolundan sapan ve ayrlan kfirler, mrikler ve ehl-i kitab ile bunlara dahil olan Sbi'ler, filozofluk taslayanlar, Cehmiyye, Btn Karmatler ve benzerlerine gelince, bu yolun aksindedirler. Onlar Allah' tafsiltl/ayrntl bir biimde selb (yokluk ifade eden) sfatlarla nitelendirirler. O'nun iin sadece (subti sfatlar asndan) "mutlak bir varlk" isbat ederler ki, sonu itibariyle bunun da hakikati yoktur.Oysa, ancak a'ynda (varlklar leminde) bulunmas imknsz olan hususlarda zihn varla mracaat edilir.
(Selb (yokluk ifade eden) sfatlar:

Allah Tel'y noksan sfatlardan mnezzeh klan ve O'nun ne olmadn bildiren sfatlara selb (veya tenzihi) sfatlar, varl zorunlu, Allah Tel'nn kendileriyle vasflanmas vcib olan sfatlara ise Sbt sfatlar ad verilir.)
Selb Sfatlar: Bu sfatlar, lyk olmayan nitelikleri Allah Tel'dan

nefyetmeleri nedeniyle verilmitir. Mesel, Kdem sfat Allah iin bir balangcn olmadn ifade eder. Bunlar Kdem, Beka, Muhalefetun lil-Havadis. Kyam bin-nefs ve Vahdniyet'tir.
Subti Sfatlar: Zti sfatlar da denilen Subt Sfatlar ezeldir ve

Allah'n ztndan ayrlmaz.Bunlar Hayat, Kudret, rade, lim, Sem', Basar, Kelm ve Tekvin'dir.) Binaenaleyh onlarn gr tam bir ta'tl ve temsli gerektirir; zira onlar Allah' varl imknsz (mmteni') ve yok (ma'dm) olan eylere ve (cmid) cansz varlklara benzetmekte ve isim ve sfatlar ztn da
12

yokluunu / nefyedilmesini gerektirecek ekilde muattal klmaktadrlar. Hlsa, onlarn ar olanlar (ult), birbirinin zdd olan hususlar Allah'tan kaldrmakta ve "O, ne var (mevcd) ne de yoktur (ma'dm); ne diri ne de ldr; ne lim ne de childir" demektedirler. Zira Allah iin bu sfatlarn varln kabul ettiklerinde O'nu var olan eylere, bu sfatlar O'ndan nefyettiklerinde de yok olanlara benzetmi olacaklar iddiasndadrlar; dolaysyla birbirine zt olan bu vasflarn her ikisini de O'ndan kaldrmaktadrlar. Bu ise akln zerinde fazla dnmeksizin aka hkmedecei zere imknsz bir eydir.

Bunlar Allah'n indirdii Kitab' ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in getirdiini (Snnet) tahrif etmi ve (erden kamaya altka ona batmladr.) yamurdan kaarken doluya tutulmulardr. nk Allah' imknsz olan eylere (mmteni') benzetmilerdir. Zira birbirinin zdd olan iki hususu da bir eyden kaldrmak bu iki zdd bir araya getirmek gibidir ve her ikisi de (mmteni') imknszdr.
Zorunlu olarak bilinir ki;

- Varlk iin, zt gerei zorunlu, - kendisi dnda bir eye muhta olmayan, - kadm (ncesiz) ve ezel olan, - kendisi hakknda sonradan varlk alanna kma (huds) ve - yokluun (adem) caiz olmad bir var edici gereklidir. Onlar ise bu (var ediciyi), zorunluluk (vcb), varlk (vcd) ve ncesizlik (kdem) bir yana, varl imknsz olan bir sfatla nitelemektedirler. Felsefecilerle onlara tbi olanlar da bunlarla paralel dnm ve sbt sfatlar bir yana brakp, Allah' selb ve izaf sfatlarla vasflandrmlardr. O'nu tlak suretiyle mutlak bir varlktan ibaret klmlardr. (tlak: Her trl kayt ve arttan uzak klmak.) Aklen ak biimde bilinir ki, bu (tr varlk) ancak zihinde bulunur, zihnin dnda var olan varlklar arasnda ise byle bir ey sz konusu deildir. Bunlar ayrca sfatla mevsfu (niteleneni) aynletirmiler, akln zarur ve apak hkmlerini grmezden gelerek ilimle limi bir ve
13

ayn saymlardr. Zarur bilgileri inkr ederek sfatlar da aynletirmiler ve -mesel- ilim, kudret ve irade/meiet arasnda bir ayrma gitmemilerdir. Yine Mu'tezile kelmclar ve onlara tbi olanlardan mteekkil bir grup da bunlara yaklam ve Allah hakknda yalnzca isimleri isbat/kabul ederek bunlarn tazammun / ihtiva ettii sfatlar darda brakmlardr. Bunlardan bir ksm, "alm, kadir, semi' ve basir" i ayn anlam ifade eden salt zel isimler olarak grmlerdir. Bazlar da ilimsiz alm, kudretsiz kadr, sem' ve basar olmakszn semi ve basr diyerek, bunlarn ifade ettii sfatlar almakszn yalnzca isimleri isbat yoluna gitmilerdir. Bunlarn grlerinin yanll ve sahh nakle uygunluk arz eden salim akln verileri ile elikili oluuna dair grler, bunun dndaki (eserlerimizde) dile getirilmitir. Bunlarn tamam, bir eyden kaarken onun benzerine, hatt daha ktsne yakalanmaktadrlar; srekli iinde bulunduklar tahrif ve ta'til / sfatlar inkr durumu da cabas. Halbuki daha dikkatli dnseler, akli delillerin gerektirdii zere, birbirinin benzeri olan eyler hakknda ayn hkmleri verir, farkl olanlar da birbirinden ayrrlard. Bylelikle, kendilerine ilim verilip de; Reslllah'a indirileni Rabbi'nin katndan bir hak / hakikat ve Azz ve Hamd (mutlak galip ve vgye lyk) olan Allah'n yoluna ulatran / hidyet ettiren bir rehber olarak grenlerden olurlard. (bn Teymiyye, bu ifadesiyle "Kendilerine bilgi verilenler, Rabbin'den sana indirilenin (Kur'n'n) gerek olduunu bilir; onun, Azz ve Hamd (mutlak galip ve vgye lyk) olan Allah'n yoluna ilettiini grrler." (Sebe' 34/6) yetine telmihte bulunmaktadr. yette sz geen "bilgi verilenler" in, sahbe-i kiram ve onlarn izinden giden m'minler veya Abdullah b. Selm ve arkadalar gibi ehl-i kitabn limleri olduu ifade edilmitir.) Fakat onlar, akl konularda safsataya, nakl meselelerde de Karmita gibi btl te'villere sapan, her varl akledilebilenlere benzeten gerek chillerdir. yle ki, ncesi olmayan ve kendisi dndaki eylere ihtiyac bulunmayan bir varln var olmas gerektii aklen zorunlu olarak bilinir. Zira hayvan, maden ve bitki gibi sonradan varlk sahasna kan eylerin meydana geliini mahede etmekteyiz. Sonradan
14

meydana gelen ey (hadis), zorunlu (vcib) veya imknsz (mmteni') deil, mmkndr. Yine zorunlu olarak bilinir ki, sonradan var olann (muhdes) bir muhdisi, mmkinin bir var edicisi olmaldr. Nitekim Allah Tel yle buyurmutur: "Acaba onlar herhangi bir yaratan olmadan m yaratldlar? Yoksa kendileri mi yaratcdrlar?" (Tur 52/35). ayet yaratcsz yaratlmamlarsa ve kendi kendilerinin yaratcs deilseler, onlar yaratan bir yaratcnn olduu kendiliinden ortaya kar.
1. smen Benzerlik Hakikatte (Ztta) Bir ve Ayn Olmay Gerektirmez 1.1. Yaratc ve Yaratlmlarn simde Benzerlii Meselesi

Varlk (mefhumu) iinde hem ncesi olmayan, bizatihi vcib olann, hem de muhdes ve varla da yoklua da elverili mmkin olann yer ald zorunlu olarak bilinince, bunlarn her ikisinin var olduu da bilinir. Bunlarn ikisine de varlk isminin verilmesi, birinin varlnn dierinin varlnn benzeri olmasn gerektirmez; bilkis her birinin varolu biimi kendisine zgdr. Bu ikisinin genel bir isim altnda birlemesi, izafet, takyd, tahsis ve benzeri bir ey yapldnda, birinin yekdieri gibi olmasn gerekli klmaz. (zafet: Bir isim veya sfatn bir baka isme belirlilik veya snrlama ifade edecek biimde nisbet edilmesi.) (Takyd: Itlkn aksine ifadenin anlamn belirleme ve kayda balama.) (Tahsis: Genel ve mull bir ifadeyi ya da lfz, beraberindeki bir delil veya iaretle belirli bir veya birka eye mahsus klmak.) Dolaysyla akl sahibi bir kimse kp da "Ar var olan (mevcd) bir eydir, sivrisinek de var olan bir eydir; her ikisine de "ey" ve "mevcd" isimleri verildiine gre, bu ikisi birbirinin ayndr" demez. Zira bu ikisinin, (ey ve mevcd olmalarndan baka) zihin dnda birletikleri bir baka husus daha yoktur. Ancak zihin, mutlak ismin ifade ettii anlam olan mterek ve kll bir man karr. Bu mevcuttur, bu da mevcuttur denildiinde, isim her biri iin (mecaz
15

deil) hakikat ifade ettii halde, bunlarn her birinin varl kendine zgdr ve bir dieri iin bu anlama ortak olma sz konusu deildir. te bu nedenle Allah Tel kendisine ve sfatlarna bir takm isimler vermitir ve bu isimler O'na zgdr / O'na hastr; O'na izafe edildiinde (Allah hakknda kullanldnda) bir bakas bu isme ortak olmaz. Yarattklarndan bazlarna da onlara izafe edilerek kullanlan, fakat herhangi bir kaytlama ve izafe olmadnda kendine ait isimlerle aynlk arz eden isimler vermitir. Bu isimler ve onlarn isim olarak kullanld eylerin, -herhangi bir kaytlama ve birisine izafe sz konusu olmakszn mutlak biimde sylendiinde- birbirine benzer olmas, her isim, sahibine (msemmsna) ait olarak kullanldnda da -bu msemmlarn bir ve ayn olmas bir yana- birbirlerine benzer ve mukabil olmalarn dah gerektirmez. Nitekim Allah Tel kendisini diri (hayy) olarak isimlendirmi ve buyurmutur ki: "Allah ki O'ndan baka ibadete layk ilah yoktur, daima diri (Hayy) ve yaratklarn koruyup ynetici (Kayym)dir" (Bakara 2/255) Yine baz kullarna da diri ismini vermi ve yle buyurmutur: "lden diriyi kim karyor; diriden ly kim karyor?" (Ynus 10/31). mdi, bu iki "diri" birbirinin ayn deildir. Zira birinci "hayy (diri)" lfz Allah'n kendisine mahsus ismi, "lden diriyi karyor" ibaresindeki "diri" ise yaratlm bir dirinin kendisine mahsus ismidir. Bu iki isim mutlak olarak kullanld ve birisine izafe edilmediinde (tahsis / zelletirmeden tecrid edilip, tlak / genelletirme zere sylendiklerinde) birbirine benzer.

Ancak mutlakn (mutlak biimde kullanlan ismin), harite (olgular leminde) bir msemms mevcut deildir. Maamfih akl, mutlaktan iki msemm iin ortak bir anlam karabilir; (isim) birisine izafe edildiinde ise, yaratcy yaratlmtan ayrt edecek biimde kaytlanm olur.
Allah'n tm isim ve sfatlar iin olmas gereken budur;

Zira bunlardan hem ismin mterek olarak dellet ettii man hem de Yaratc'nn kendisine zg niteliklerinden herhangi birisinde
16

yaratlmn O'na ortak olmasna engel tekil eden izafe (ismin kendisine izafe edilmesi) ile dellet ettii man anlalr. Ayn ekilde Allah kendisine "alm (her eyi bilen)" ve "halm (merhametli, affedici)" isimlerini vermi, baz kullarna da "alm (bilgin)" demi ve yle buyurmutur: "O'na bilgin (alm) bir olan ocuu mjdelediler." (Zriyt 51/28); burada kastedilen shk (a.s.)'dr. Bazs iin de "halm" ismini kullanarak: "te o zaman biz O'nu halm bir oul ile mjdeledik." (Sfft 37/101) buyurmutur; burada da smail'i (a.s.) kastetmektedir. Bu iki "alm (her eyi bilen)" ve "halm (merhametli, affedici)" birbirinin ayn deildir. Yine Allah Tel kendisi iin " semi' " ve "basr" isimlerini kullanm ve: "Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasnda hkmettiiniz zaman adaletle hkmetmenizi emreder. Allah size ne kadar gzel tler veriyor! phesiz Allah her eyi iitici (semi'), her eyi grcdr (basr)" (Nisa 4/58) buyurmutur. Baz kullarna da " sem' " ve "basr" ismini vererek: "Gerek u ki, biz insan katk bir nutfeden yarattk; onu imtihan edelim diye, kendisini iitir (semi) ve grr (basr) kldk." (nsn 76/2) buyurmutur. Buradaki iki "Sem" ve "Basr" de birbirinin ayn deildir. O, kendisine "Ra'f ve Rahm" diyerek: "Allah insanlara kar Ra'f (ok efkatli) ve Rahim (ok merhametlidir)" (Bakara 2/143) buyurduu gibi kullarndan bir ksmna da "Ra'f ve Rahm" ismini vererek: "Andolsun size kendinizden yle bir Peygamber gelmitir ki, sizin skntya uramanz O'na ok ar gelir. O size ok dkn, m'minlere kar ok efkatli (ra'f) ve ok merhametlidir (rahim)" (Tevbe 9/128) buyurmutur. Bu iki "Ra'f ve Rahm" de birbirinin ayn deildir. O, kendisine "Melik" ismini verip: "(O) Melik (Hkmrn, mlkn sahibi ) , Kudds (noksanl gerektiren hereyden pk ve mnezzeh)'tir." (Cuma 62/1)
17

"el-melik'l-kudds , eksiklikten mnezzeh)" buyurmu, kullarndan bazs iin de "melik" diyerek: "Onlarn arkasnda, her (salam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral (melik) vard" (Kehf 18/79) ve: "Kral (melik) dedi ki: O'nu bana getirin!" (Ysuf 12/50) buyurmutur. Bu iki "Melik" de birbirinin ayn deildir. Kendisine "M'min (selmet veren)" ve "Mheymin (gzetip koruyan)" demi, baz kullarna da "M'min" diyerek: "yle ya, m'min olan, fsk (yoldan km) kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar." (Secde 32/18) buyurmutur. Buradaki iki "M'min" ayn eyi ifade etmez. Kendisi iin "Aziz" ismini kullanarak: "O yle Allah'tr ki...... Aziz, Cebbar, Mtekebbir'dir" (Har 59/23) "el-azz'l-cebbru'l-mtekebbir" buyurmu, baz kullarna da "Aziz" diyerek: "Azizin kars da dedi ki..." (Ysuf 12/51) buyurmutur. Bu iki "Aziz" ayn anlama gelmez. Kendisine "el-Cebbru'l-Mtekebbir" dedii gibi yarattklarndan bazs iin de "cebbar" ve "mtekebbir" ismini kullanm: "Allah byklk taslayan, kibirli (mtekebbir) her zorbann (cebbar) kalbini ite byle mhrler." (fir 40/35) buyurmutur. Sz konusu "Cebbar" ve "Mtekebbir" ler de ayn deildir. Buna benzer rnekler pek oktur.
1.2. Yaratc ve Yaratlmlarn Sfatlar Asndan Benzerlii Meselesi:

Ayn ekilde Allah Tel kendi sfatlarna (iaret) iin kulland isimlerin benzerlerini kullarnn sfatlarna da vermitir. "O'nun bildirdiklerinin dnda insanlar O'nun ilminden hibir eyi tam olarak bilemezler" (Bakara 2/255); "Onu kendi ilmi ile indirdi" (Nisa 4/166); "phesiz rzk veren, g ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tr" (Zriyt 51/58);

18

"Onlar kendilerini yaratan Allah'n, onlardan daha kuvvetli olduunu grmediler mi?" (Fussilet 41/15) buyurduu gibi, yaratlmlarn sfatlarna da "ilim" ve "kudret" isimlerini vererek, "Size ancak az bir bilgi / ilim verilmitir" (sr 17/85); "Zira her ilim sahibinin stnde daha iyi bilen birisi vardr" (Ysuf 12/76); "Onlar kendilerinde bulunan bilgiye gvendiler" (fir40/83); "Sizi gsz yaratan, sonra gszln ardndan kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardndan gszlk ve ihtiyarlk veren Allah'tr" (Rm 30/54); "Kuvvetinize kuvvet katsn" (Hd 11/52); "G kendi ellerimizle (bieydin, yani kuvvetimizle) biz kurduk" (Zriyt 51/47); "Kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zt hatrla" (Sd 38/17) buyurmutur ki burada geen "ilim" ve "kuvvet" ler birbirinin ayn deildir. Yine u yetlerde Allah Tel hem kendisini hem de kulunu "meet (isteme, dileme)" ile vasflandrarak yle buyurmaktadr: "Sizden doru yola gitmek isteyenler iin bir ttr. lemlerin Rabbi Allah dilemedike siz dileyemezsiniz" (Tekvr 81/28-29); "phesiz ki bu bir ttr. Artk dileyen Rabbi'ne bir yol tutar. Sizler ancak Rabbiniz'in dilemesi sayesinde dileyebilirsiniz. phesiz Allah her eyi bilendir, hikmet sahibidir" (nsan 76/29-30) Ayn ekilde hem kendisine, hem de kuluna "irade" sfatn atfetmi ("irade sahibi" olmakla vasflandrm) ve: "Siz geici dnya maln istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin iin) ahireti istiyor. Allah gldr, hikmet sahibidir." (Enfl 8/67) buyurmutur. (Allah Tel) Kendisi ve kulu iin "mahabbet / sevmek" sfatn kullanarak / sevmekle vasflandrarak yle buyurmaktadr: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden irtidat ederse Allah, kendisinin onlar sevdii, onlarn da kendisini sevdii, mminlere kar alak gnll, kafirlere kar izzetli, Allah
19

yolunda cihad eden ve knayann knamasndan korkmayan bir kavim getirir. te bu, Allahn fazldr. Onu dilediine verir. Allah Vasidir, Alimdir." (Mide 5/54); "De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin." (l-i mrn 3/31); Allah Tel, kendisini ve kullarn "rza / raz olma" ile tavsif ederek (vasflandrarak) de: "Allah onlardan raz olmutur, onlar da Allahtan raz olmulardr." (Mide 5/119) buyurmutur. Allah Tel'nn; - meetinin kulun meeti (dilemesi), - iradesinin kulun iradesi, - mahabbetinin kulun mahabbeti, - rzasnn kulun rzas ile ayn olmad malmdur. Benzer ekilde Allah Tel kendisini kfirlere gazaplanmak (makt) ile vasflandrd gibi onlara da ayn sfat vermi ve: "Kfredenlere yle seslenilir: Allah'n gazab, sizin kendinize olan kzgnlktan / fkenizden elbette daha byktr. Zira siz imana davet ediliyorsunuz, fakat kfrediyordunuz. (kfr de srar ediyordunuz)" (fir 40/10) buyurmutur. Bu iki "makt (gazaplanmak / kzgnlk)" birbirinin ayn deildir. Bunlarn yan sra kulunu "mekr (tuzak kurmak)" ve "keyd (hile yapmak)"le vasflandrd gibi kendisine de bu sfatlar atfetmi (bu sfatlarla nitelemi) ve: "Onlar tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu." (Enfl 8/30); "Onlar hileli bir dzen kurarlar, ben de hileli bir dzen kurarm." (Trik 86/15-16) buyurmutur. Bu "tuzak" ve "hile" ler ayn anlamda deildir. (Bunlar Allah hakknda kullanldnda, "hile yapan ve tuzak kuranlara mnasip cezay vermek" anlamna gelir.) (Allah Tel) kendisini "amel / i yapmak" ile tavsif edip, niteleyerek:

20

"Grmyorlar m ki, biz kudretimizin eseri olmak zere onlar iin bir ok hayvan yarattk. Bu sayede onlar bunlara sahip olmulardr" (Ysn 36/81) buyurmaktadr. ve (Allah Tel) kulunu "amel" ile tavsif edip, niteleyerek: "Yaptklarna karlk olarak ..." (Secde 32/17) buyurmutur. Birincideki "amel / i yapmak" ikincideki gibi deildir. (Allah'n "ameli i yapmas", kulun "ameli i yapmas" gibi deildir.) (Allah Tel) kendisini "mndt (seslenme, sesli konuma)" ve "mnct (fsldama, gizli konuma)" ile vasflayarak, niteleyerek: "O'na Tr'un sa tarafndan seslendik ve O'nu, fsldaan kimse kadar (kendimize) yaklatrdk" (Meryem 19/52); "O gn Allah onlar ararak ..." (Kasas 28/62); "Rableri onlara ... diye nida etti" (A'rf 7/22) buyurmutur. Kullarn da "mndt (seslenme, sesli konuma)" ve "mnct (fsldama, gizli konuma)" la vasflayarak: "(Ey Muhammed!) Sana odalarn arka tarafndan baranlarn ou akl ermez kimselerdir" (Hucurt 49/4); "Peygamber'le gizli br ey konuacanz zaman ..." (Mcdele 58/12); "Aranzda gizli konuacanz zaman gnah, dmanl ve Resule kar gelmeyi fsldamayn" (Mcdele 58/9) buyurmutur. Ki bu iki grupta zikredilen "mnd (seslenme, sesli konuma)" ve "mnct (fsldama, gizli konuma)" lar birbirinden farkldr. Kendisini u szlerinde "teklim (konuma)" ile tavsif etmitir: "Ve Allah Musa ile gerekten konutu" (Nisa 4/164); "Musa tayin ettiimiz vakitte (Tr'a) gelip de Rabbi O'nunla konuunca ... " (A'rf 7/143); "O peygamberlerin bir ksmn dierlerinden stn kldk. Allah onlardan bir ksm ile konumu ..." (Bakara 2/253). u sznde de kuluna "teklim (konuma)" sfatn yklemitir: "Kral dedi ki: O'nu bana getirin, O'nu kendime zel danman edineyim. O'nunla konuunca (Ysuf'a): Bugn sen yanmzda yksek makam sahibi ve gvenilir birisin, dedi" (Ysuf12/54).
21

Ancak her iki "teklim (konuma)" birbirinin ayn deildir. (Allah Tel) Hem kendini hem de yarattklarndan bazlarn "tenbie (haber verme, bildirme)" ile vasflam ve: "Peygamber, elerinden birine gizlice bir sz sylemiti. Fakat ei, o sz bakalarna haber verip Allah da bunu Peygamberi'ne aklaynca, Peygamber bir ksmn bildirmi, bir ksmndan da vazgemiti. Peygamber bunu ona haber verince ei: Bunu sana kim bildirdi, dedi. Peygamber: Bilen, her eyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi" (Tahrm 66/3) buyurmutur. Bu iki haber verme birbirine benzemez. (Allah'n haber vermesiyle kulun haber vermesi biribirlerinden farkldr.) (Allah Tel) kendisini "ta'lm (retme)" ile tavsif etmi ve (bunun yannda kulunu da "ta'lm (retme)" ile niteleyerek) buyurmutur ki: "Rahman Kur'n' retti, insan yaratt. Ona beyn (aklamay) retti." (Rahman 55/1-4); "Allah'n size rettiinden retip..." (Mide 5/4); "Andolsun ki ilerinden, kendilerine Allah'n yetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti reten bir Peygamber gndermekle Allah, m'minlere byk bir ltufta bulunmutur" (l-i mrn 3/164). Buradaki "ta'lim (retme)" ler birbirinin ayn deildir. (Allah'n retmesi, kulun retmesi gibi deildir.) Benzer ekilde (Allah Tel) kendisini "gazap" la vasflayarak: "Allah onlara gazap etmi, lnetlemitir." (Fetih 48/6) buyurmu, kulu iin de u sznde "gazap" sfatn kullanmtr: "Musa, kzgn ve zgn bir halde kavmine dnnce ... " (A'rf 7/150). Bu "gazap" da dier "gazap" gibi deildir. (Allah'n gazaba, gelmesi, kulun gazaba gelmesi gibi deildir.)
1.3. Yaratc ve Yaratlmlarn Fiiller Asndan Benzerlii Meselesi:

Kendisini Ar zerine istiva etmek (oturma, kurulma, yerleme, karar klma) ile vasflandrm ve bunu Kitab'nn yedi yerinde zikretmitir. (A'rf 7/54; Ynus 10/3; Ra'd 13/2; Th 20/5; Furkn 25/59; Secde 32/4; Hadd 57/4.)
22

(Bunun yannda) Mesel u szlerinde de baz yarattklarn baka eyler zerine istiva etmek (oturma, kurulma, yerleme, karar klma) ile tavsif etmi / vasflandrmtr: "...bylece onlarn srtna binip zerlerine yerleince (istiva)..." (Zuhruf 43/13); "Sen, yanndakilerle birlikte gemiye yerletiinde (istiva)..." (M'minn 23/28); "(Gemi) Cd (Da'nn) zerine yerleti/oturdu. (istiva)" (Hd 11/44). Bu "istiva (oturma, kurulma, yerleme, karar klma)" dier istivann ayn deildir. (Allah'n "istiva (oturma, kurulma, yerleme, karar klma)s", yaratklarnn istivas gibi deildir.) (Allah Tel) Kendisi iin "eli ak, cmert olma (bastu'lyedeyn)" sfatn zikrederek: "Yahudiler, Allah'n eli baldr (skdr) dediler. Hay dedikleri yznden elleri balanas ve lanet olaslar! Bilkis, Allah'n elleri aktr, diledii gibi verir" (Mide 5/64) buyurmu; u sznde de baz kullar iin eli ak sfatn kullanmtr: "Elini skp boynuna balama (Eli sk cimri olma) onu bsbtn de ama (bsbtn eli ak da olma); sonra knanm ve eli bo kalrsn. (sr 17/29). Burada ne eller, ne de eli aklk birbirinin ayndr. (ne Allah'n eli, kulun eli gibidir, ne de el akl, kulun el akl gibidir.) "Bast" ile kastedilen "vermek" ve "cmertlik" olsa bile, Allah'n vermesi ve cmertlii yarattklarnnki gibi deildir. Bunun benzeri rnekler (Kur'an'da) oktur. Allah'n kendisi hakknda isbat ettii eylerin isbat (kabul edilmesi) ve O'nun, yarattklarna benzemesinin nefiy ve reddedilmesi gerekir. (O halde) Her kim: Allah'n ilmi, kudreti, rahmeti, kelm (konumas) yoktur; O sevmez, honut olmaz / rza gstermez, mnd (seslenme, sesli konuma) ve mnct (fsldama, gizli konuma) da bulunmaz, istiva etmez derse, sfatlar ilevsizletiren, Allah' ma'dmlara ve cemedata (canszlara) benzeten (muattile) bir mnkir/inkarc olur. Ve her kim, Allah'n benim ilmim gibi bir ilmi, benim kuvvetim gibi bir kuvveti, benimki gibi sevgisi ve rzas, benim ellerim gibi elleri
23

veya benimki gibi bir istivas sz konusudur derse, Allah' yarattklarna/canllara benzeten bir tebhi olur. Oysa, tebihe sapmayan bir isbat (kabul) ve ilevsizletirme olmakszn tenzih gereklidir. (tebhsiz bir isbat ve ilevsizletirmeksizin (ta'tili bulunmayan) tenzihtir. (isbat bil tebih, tenzih bil ta'tl). Bu mesele, iki mhim ve kymetli asl (kaide), iki misal ve bir de hepsini toplayan bir hatime (son ksm) ile daha iyi anlalr.
2. Allah'n sim ve Sfatlar Hususunda ki Kaide/ ki Temel Kural 2.1. Birinci Kaide: Sfatlarn Tamam Hakknda Ayn Hkmler Geerlidir

ki ana kaideden birisi yle ifade edilir: Sfatlarn bir ksm hakknda ileri srlen gr, dierleri iin de geerli olmaldr. Eer muhatap, Allah'n hayat ile hayy (diri), ilim ile alm, kudret ile kadir, sem' (iitme sfat) ile sem', basar (grme sfat) ile basr, kelm (konuma sfat) ile mtekellim, irade ile mrd olduunu sylyor ve bunlarn tamamnn (mecaz deil) hakikat olduunu kabul ediyorsa, fakat buna mukabil mahabbet, rza, gazap ve kerahet (istememe, holanmama) gibi sfatlarna itiraz edip bunlar mecaz olarak kabul ediyorsa ve ya irade ile ya da nimetler veya cezalar gibi bir takm yaratlm eylerle bunlar tefsir etme yoluna gidiyorsa, ona isbat ve inkr ettiin hususlar arasnda bir fark yoktur; bilkis, birisi iin ileri srlen gr dieri iin de geerlidir, denir. ayet: "Allah'n iradesi yaratlmlarn iradesi gibidir; mahabbeti, rzas ve gazab iin de ayn durum sz konusudur" dersen, bu bizatihi tebih ve temsil (Allah' yaratlmlara benzetmek) olur. "Allah'n kendisine uygun bir iradesi vardr; yaratlmn da kendisine gre bir iradesi vardr" dersen: "Ayn ekilde O'nun kendisine uygun mahabbeti, rzas ve gazab, yaratlmn da kendisine gre mahabbeti, rzas ve gazab sz konusudur," denir. Eer: "gazap intikam arzusuyla/hrsyla kalpteki kann galeyana gelmesidir" dersen:

24

"irade de nefsin bir menfaati celb (elde) etmeye veya bir zarar defetmeye, uzaklatrmaya ynelmesi/meyletmesidir", denir. "Bu (syledikleriniz) yaratlmn iradesidir (yaratlmlarn iradesiyle ilgili bir eydir.)" dersen: "teki de (Senin anlattn gazab da) yaratlmn gazabdr (yaratklarn gazabyla ilgili bir eydir)", denir. O'nun kelm (konumas), sem' (duymas,iitmesi), basar (grmesi), ilim ve kudret sfatlar iin de ayn gr balayc olur. Eer Allah hakknda gazap, mahabbet, rza ve yaratlmlara ait buna benzer sfatlar inkr edilirse, sem', basar, kelm ve dier btn sfatlar da O'ndan nefyedilmi olur. ayet bu sfatlarn yaratlmlara ait olanlar dndakiler hakik deildir, dolaysyla Allah'tan nefyedilmesi gerekir derse, ayn ey sem', basar, kelm, ilim ve kudret iin de sz konusudur, denir. te sfatlarn bir ksmn dierlerinden ayran bu kimseye, nefyettii hususlarda sylenecek sz, onun karsndaki kimseye isbat ettii hususlarda syledii szdr. Mu'tezile'den birisi: "O'nun kendisiyle kaim ne iradesi, ne kelm vardr, nk bu sfatlar ancak yaratlmlarda bulunur" derse, kendisine u aklama yaplr: Kadm (varlk) da bu sfatlarla muttasf olur ve bu sfatlar sonradan var olanlarn sfatlarna benzemez. Mahabbet, rza vb. dier sfatlar isbat edenler de ona ayn eyi sylerler. Eer: "Ben bu sfatlar aklla isbat ettim. nk meydana gelen fiil / i kudrete dellet eder; tahsis (seenekler arasnda tercihte bulunma) iradeyi, hkmler de ilmi gsterir. Bu sfatlar da hayat gerektirir. Diri olanda sem', basar ve kelm sfatlarnn veya bunlarn ztlarnn bulunmamas sz konusu deildir" derse, dier isbat taraftarlar (Allah'n btn sfatlarn kabul edenler) ona yle derler: Sana verilecek iki cevap vardr.
Birincisi: Belirli bir delilin yokluu, medluln (bu delilin iaret

ettii eyin) de var olmamasn gerektirmez. Farzet ki takip ettiin akl

25

delil bunu (n varln) isbat etmiyor olsun, fakat ayn zamanda nefiy de etmez. Bir eyi reddedenin tpk isbat eden gibi -eit derecede- bir delil getirmesi gerekir. Delil olmadan reddetmen mmkn deildir. Zira isbat eden iin olduu gibi reddedenin de delilinin olmas gerekir. Sem' (nakl delil) buna iaret etmi ve ne akl ne de sem' herhangi bir delil buna kar itiraz sergilemitir. u halde gl bir kar delilden salim olan (kurtulmu bulunan) delil ile isbat edilen hususun varln kabul etmek gerekli / kanlmazdr.
kincisi: Bu sfatlar da dierlerini isbat ettiin akl delillerin

benzerleriyle isbat etmek mmkndr. Nitekim denir ki: Kullara ihsanda bulunarak onlar menfaatlendirmek rahmete dellet eder. Ayn ekilde tahsis, meeti, itaatkrlara ikramda bulunmak da onlara duyulan mahabbeti/sevgiyi gsterir; kfirleri cezalandrmak ise onlara duyulan buza iarettir. Nitekim mahede ve haber yoluyla Allah'n sevdiklerine ikram, dmanlarn ise cezalandrmas sabit olmutur. Fiil ve emirlerindeki gzel hedefler -ki bunlar O'nun fiil ve emirlerinin vsl olduu gzel neticelerdir- O'nun sonsuz hikmetine dellet eder. Bu dellet, tahsisin meete delleti gibi, hatt -illet-i giyyenin kuvveti sebebiyle- ondan daha ak bir dellettir, ite bu nedenle, Kur'n- Kerm'de Allah'n kullarna olan nimet ve hikmetlerini beyan eden yetler, salt meete dellet eden yetlerden daha oktur. ayet muhatap "Allah hayydr, almdir, kadirdir" deyip de O'nun hayat, ilim ve kudretle muttasf olduunu inkr eden Mu'teziller gibi sfatlar inkr edip isimleri kabul eden kimselerden olursa, ona "isimleri isbat etmekle sfatlar isbat etmek arasnda bir fark yoktur" denir. Eer: "Hayat, ilim ve kudreti isbat etmek tebih veya tescmi (cisimletirmeyi) gerektirir, zira grnrler leminde cisim olan eyler dnda bu sfatlar tayan bir ey grmyoruz" dersen: "Grnrler leminde cisim olan eyler dnda hayy, alm, kadr isimlerini alan bir ey de grmyoruz; reddettiin eyleri grnrler leminde ancak cisimlerde grdn iin reddediyorsan, o zaman isimleri, hatt her eyi inkr et" denir. nk bunlar da grnrler leminde yalnzca cisimlerde bulabilirsin.
26

Binaenaleyh, sfatlar reddeden kimsenin ileri srd her delili, esm-i hsny reddeden kimse de ileri srebilir. Buna cevap olan her ey, sfatlar (n varln) kabul eden kimsenin de verecei cevap olur. Muhatap isim ve sfatlar inkr edip: "Ne O mevcuttur, ne de hayydr, alimdir, kadrdir diyorum. Bilkis bu isimler O'nun yarattklarna aittir, dolaysyla mecazdir; nk bunlar isbat etmek diri ve alim olan (yaratlm) varla benzetmeyi gerektirir" diyen arlardan (gulattan) ise: "Ayn ekilde, 'O ne mevcut, ne de hayy, alm ve kadirdir' dediinde, bu da var olmayanlara (ma'dmlar) benzetmek olur. Bu ise varlklara benzetmekten daha ktdr/irkindir." denir. "Nefyi (reddetmeyi) de isbat (kabul etmeyi) da reddediyorum" derse: "Birbirine zt olan iki hususun bir araya geldii imknszlara benzetmi olursun. Zira bir eyin "hem var hem yok" veya "ne var ne de yok" olmas imknsz olduu gibi, bu eyi, varlk ve yokluun, hayat ve lmn, ilim ve cehaletin bir arada bulunmas ile veya kendisinde ne varlk ne yokluk, ne hayat ne lm ve ne ilim ne de cehalet bulunmas ile tavsif etmek de mmkn deildir" denir. Eer: "Birbirine zt olan hususlar, ancak bunlar tamas mmkn olan eylerden nefyedilebilir; bu ikisi selb ve cb (olumlama ve olumsuzlama, varln kabul etme veya etmeme) kartlyla deil, adem ve meleke (yok olma veya var olma [sahip olma]) kartlyla birbirine mukabildir. Nitekim duvar iin "ne kr ne de grc" veya "ne diri ne de l" denemez, zira duvarn bu iki (sfat da) tamas mmkn deildir" dersen, sana unlar sylenir: 1 - Varlk (var olma) ve yokluk (yok olma) hususunda bu doru deildir. Akl sahiplerinin ittifak ettii zere bu ikisi selb ve cb (olumlama ve olumsuzlama, varln kabul etme veya etmeme) kartlyla birbirine mukabildir; dolaysyla birisi kaldrldnda dierinin var olmas gerekir. Hayat ve lm, ilim ve cehalet nev'inden sylediklerine gelince: bunlar Me filozof msveddelerinin kulland

27

(terimletirdii) stlahlardan ibarettir. Lfz stlahlar ise, akl hakikatler (in reddi) iin delil tekil etmez. Nitekim Allah Tel: "Allah' brakp da taptklar (putlar), hibir ey yaratamazlar. nk onlar kendileri yaratlmlardr. Onlar diriler deil, llerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler." (Nahl 16/20-21) buyurarak, cansz varlklar "l" olarak isimlendirmitir ki bu gerek Arap dilinde gerekse dier dillerde mehur bir kullanmdr. (Me filozoflar: Aristocu filozoflara verilen bir isim olup arkslm dnyasnda el-Kind, Farb, bn Sn gibi filozoflarla, Endls'te bn Bcce ve bn Rd tarafndan temsil edilmitir Metod olarak Aristoculuu setikleri iin baz mes'elelerin yorum ve tefsirinde Ehl-i Snnet itikadna aykr grler ileri srmlerdir. (S. Hayri Bolay, Felsef Doktrinler Szl, S. 182-183) 2 - Hayat ve lm, krlk ve grme vb. gibi birbirinin mukabili olan sfatlar tamaya elverili olan ey, bunlar tamaya elverili olmayandan daha kmildir. "Grme" ile vasflanmaya elverili olan kr, bunlarn her ikisini de kabul edemeyecek olan cansz varlktan daha kmildir. mdi, sen Allah' kemal sfatlarn tamaya elverili canllara benzetmekten katn fakat bu sfatlar tayamayacak olan cansz varlklarn vasflaryla tavsif ettin. Ayn ekilde, varlk ve yokluu kabul etmeyen ey, bu ikisini kabul eden eyden daha byk bir imknszlk ifade eder. Hatt varlk ve yokluun bir arada bulunmas ve ayn anda ikisinin de sz konusu olmamasndan bile daha imknszdr. Varlk ve yokluu kabul etmesini inkr ettiin ey de kendisi hakknda bizzat varlk ve yokluu reddettiin eyden daha ziyade imknszdr. Bu, akln sarahati ile imknsz (mmten) olduundan, daha byk bir imknszlk arz eder. Sen ise yokluu (ademi) kabul etmesi sz konusu olmayan vcib (zorunlu) varl imknszlarn (mmtenilerin) en by yaptn. Bu eliki ve arpk dnn son haddidir. (Btnlere gelince: Onlardan kimi her iki kartn da, yni var olmann da, yok olmann da bulunmadn sylerler. Oysa ki kartn bulunmadn iddia etmek, bir anda her ikisinin mevcut olduunu iddia etmek gibidir. Kimileri de, onlardan hibirini isbat etmiyorum der. Oysa birini isbat etmekten kanmas, aslnda ikisinden birinin gereklemesine engel deildir. Gerekte bu kimsenin tavr, cahilin
28

bilgisizlii ve hakk sylemekten kap susann sktu gibi bir tavrdr. Hem varl, hem de yokluu kabul edemeyen - varlk da, yokluk da kendisi hakknda nefyedilmekle birlikte- ikisini de kabul eden eyden daha imkn d olunca, hayat da sarl da; kudreti de aczi de; konumay da dilsizlii de; krl de grmeyi de kabul edemedii varsaylan ey, mmten ma'dma, -kendisi hakknda nefyedilmi olsalar bile- onlarn her ikisini kabul edenden daha yakndr. O halde, her ikisine elverili olmakla birlikte onlar nefyetmek, vcd ve imkna daha yakndr. Ayrca varl zorunlu (vacib'l-vcd) bir varln kabullenmeye elverili bulunduu ey, onun hakknda vcib olur. nk onun sfatlar bakasna verilemez. Netice olarak bir eyi kabullenmesi caiz oldu mu, artk o ey onun hakknda vcib olur. Bu konuyu baka bir yerde etraflca anlattk ve hibir ekilde eksiklii bulunmayan keml sfatlaryla Allah'n muttasf bulunduunun vcbiyetini orada akladk.) Yine ona denir ki: ki msemmnn baz isim ve sfatlarnn mterek olmas, akl ve nakl delillerin reddettii tebih ve temsil deildir. Bu delillerin reddettii, vcib, caiz veya muhal olarak Yaratc'ya mahsus olan bir hususta bakasnn O'na ortak olmasdr. Bu hususta hibir yaratlmn O'na ortak olmas caiz deildir ve hibir yaratlm da Allah'a mahsus olan sfatlarda O'na ortak deildir. Senin reddettiin ise din ve akl ile (hem naklen, hem de aklen) sabittir. Bunu tebih ve tecsm diye isimlendirmen, bu ismin kendisine takld her mannn nefyedilmesi (reddetmek) gerektiini zanneden chilleri aldatan bir sz oyunudur. Eer bu mmkn olsayd, her btl meslek sahibi; insanlarn akl ve nakille bilinen hakk', hakikati kabul etmemeleri iin ona onlarn nefret edecei isimler takverirdi. (Allah' kimi insanlarn sevmedii isimlerle isimlendirirdi.) Zaten bu yolla mlhidler bir ok kimsenin akl ve dinini ifsad etmi, onlar kfr ve cehaletin en byne, sapklk ve yanlmann en son haddine itmiler (srklemiler) dir. Eer sfatlar inkr edenler: "lim, kudret ve iradeyi isbat (kabul) etmek, sfatlarn birden fazla olmasn gerektirir; bu ise (Allah iin) imknsz olan bir terkiptir" derlerse, siz: "Allah zorunlu varlktr (varl kanlmaz mevcuddur), o akldr, kildir (akleden) ve ma'kldr (akledilen), dediinizde, bundan anlalan dierinden anlalan ey gibi deil midir?
29

Bunlar zihinde birden fazla ve birbirinden ayr manlar deil midir? Size gre bu bir terkiptir; bunu isbat ediyorsunuz ve buna tevhd diyorsunuz" denir. "Bu hakik tevhddir ve imknsz bir terkip deildir" derlerse: "Ztn kendisi iin zorunlu olan sfatlarla tavsif edilmesi (Allah'n ztnn lzim sfatlarla muttasf bulunmas) hakik tevhddir ve imknsz bir terkip deildir. Bu yaklam, ayn minval zere devam eden, tutarl bir bak asdr. (Ayrca akln apak kurallaryla bilinen bir gerektir ki, bir eyin lim oluunun anlam, kudretli olmas demek olmad gibi, ztnn kendisi lim ve kudretli olmasnn kendisi demek deildir. Bu sfatn mevsufun kendisi olduunu ngren, insanlarn en safsatacsdr. Ayrca o, eliki ierisindedir de. nk bunu caiz gryorsa, sfatn varl mevsufun varlnn kendisi demek olur. Bylece varlk, tr olarak deil, bizzat kendisi olarak tek olur. O zaman mmknn varl zorunlunun varlnn kendisi olursa, her yaratlmn varl, varlnn yok olmasyla yok olur ve yok olduktan sonra da, yokluu kabul etmeyen ezel ve ebed olan Allah'n varlnn kendisi olarak var olurdu. Bu durum kabul edilseydi, o zaman Allah, her tebih, tecsim ile, her eksiklik ve kusurla muttasf olurdu. Nitekim bu bozuk dnceyi kendilerine temel ilke seen Vahdeti Vcdular ak ak bunu sylemilerdir. Artk sfatlar reddedenlerin grleri her halkrda yanl oluyor.) Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem)'n bildirdii sfatlar reddedenlerin her biri, kendilerince bir mahzurdan kamak iin hangi sfat inkr etseler, katklarnn ei olmas lzm gelen bir sfat isbat etmek zorunda kalrlar. Sonu itibariyle de, zorunlu ve kadm, kendisini dierlerinden temyz eden sfatlarla muttasf ve bu sfatlarn hibirinde yarattklarna benzemeyen bir varl isbata mecbur olurlar" denir. Ve yine denir ki: Tm sfatlar iin sylenecek sz budur, isbat ettiiniz her bir isim ve sfatta, kanlmaz biimde birka msemmnn mterek olduu bir man bulunacaktr. Zaten byle olmasayd anlama mmkn olmazd. (Byle olmasayd, hitab (Allah'n isim ve sfatlaryla ilgili nasslar) da anlalmazd.) Maamfih (unu da kesin olarak) biliyoruz ki: Allah'a mahsus olan ve yarattklarndan ayrld (sfatlar), akla gelen veya tahayyl
30

edilebilenlerden ok daha ycedir. Bu da ikinci temel kaide ile anlalacaktr ki o da u ekildedir:


2.2. kinci Kaide: Zt Hakknda da Sfatlar in Sylenenler Geerlidir Zt hakknda sylenecek sz, sfatlar hakknda sylenenlerin aynsdr.

Allah'n ne ztnda, ne sfatlarnda ve ne de fiillerinde kendisine benzeyen bir ey sz konusudur. O'nun nasl dier ztlara benzemeyen hakik bir zt varsa, bu zt dier sfatlara benzemeyen hakik sfatlarla da muttasftr. ayet birisi "Allah Ar'a nasl istiva etti?" diye sorarsa ona yle denir: "Tpk Raba, Mlik ve dierlerinin (r.a.) dedikleri gibi: "stiva malmdur, bunun nasl olduu bilinemez (keyfiyeti mehuldr), ona iman etmek vaciptir, nasl olduunu sormak da bid'attir; zira bu insanlarn bilmedii ve cevap vermeleri de mmkn olmayan bir eyi sormaktr." (Mlik b. Enes (v. 179/795) ve Rabiat'r-Re'y adyla da bilinen hocas Raba b. Ferrh (v. 132/749 veya 143/760). bn Teymiyye ileride ismi Rabia b. Abdirrahmn olarak vermektedir.) Yine "Rabbimiz dnya semsna nasl iner?" diye sorulursa; ona: "O (O'nun zt) nasldr?" diye sorulur; "O'nun (O'nun ztnn) nasl olduunu bilmiyorum" derse: "Biz de O'nun iniinin nasl olduunu bilmiyoruz" denir. nk bir sfatn naslln bilmek, o sfat tayann keyfiyetini bilmeyi gerektirir. Sfatn keyfiyetini (naslln) bilmek dierinin fer'idir ve ona baldr. (Sfat, mevsufun ayrntsdr ve ona tbidir.) Sen O'nun ztnn nasl olduunu bilmeden, benim O'nun sem'i (duymas), basar (grmesi), teklimi (konumas), istivas (oturmas) ve nzulnn (iniinin) keyfiyetini bilmemi nasl istersin? Sen O'nun gerekten var olan ve hibir eye benzemeyen kemal sfatlarn gerektiren bir ztnn olduunu kabul ediyorsan, O'nun iitmesi, grmesi, konumas, inmesi ve istivas da gerekten vardr; O, yaratlmlarn iitmesine, grmesine, konumasna, inmesine ve istivasna benzemeyen kemal sfatlarna sahiptir. Bu sz onlar iin akl deliller hususunda da, nakl delillerin te'vilinde de balaycdr. Aklla bir eyi isbat edip bir bakasn reddeden kimse iin, Kitap ve Snnet'in isbat edip de kendisinin
31

reddettii hususlarda geerli olan hususun bir benzeri, onun isbat ettii hususlarda da geerlidir. Bu ikisi arasnda mahzur asndan ne fark olduunu gstermesi istense, bir fark bulamayacaktr. Dolaysyla, sfatlardan bir ksmn brakp dier bir ksmn reddeden ve reddettikleri hususta ya sorumluluu zerinden atan ya da lfzn gereine muhalif te'vile sapan kimseler iin genel geer bir kaide sz konusu deildir. (takip ettikleri tutarl bir metodlar yoktur.) "Her ikisi hakkndaki sual de bir olduu halde, niin birini kabul edip dierini te'vil yoluna gittiniz?" denirse; verecekleri bir cevap yoktur. te bu hem nefiy hem de isbat konusundaki elikileridir. nk nasslar kendi isbat ettikleri manlardan birisiyle te'vil eden kimseler, nass (lfzn) gerei olan mandan bir baka anlama ektiklerinde, uzaklalan ilk manda onlar balayan (husus veya hkm) nassn ekildii bu (ikinci) manda da balayc olur. (Burada kastedilen udur: Reddettiklerini hangi gerekeyle reddediyorlarsa, ayn gereke kabul ettikleri ey iin de geerlidir. Bunu tersine evirecek olursak: Kabul ettikleri iin ileri srdkleri gereke, reddettikleri iin de geerlidir, diyebiliriz.) Birisi kp da: "Muhabbeti (sevgisi), rzas, gazab ve hiddetinin te'vili, O'nun sevap verme veya cezalandrma iradesi eklindedir" derse: "irade" hususunda ona lzm gelen ne ise; "muhabbet, gazap, rza ve hiddet" iin de lzm gelen aynsdr. ayet bunlar O'nun fiilleri olarak -ki bunlar yaratt sevap ve cezadr- te'vil ederse, bunda da kendisine, kat eyin ayns lzm gelir. nk fiil her eyden nce bir fail ile kaim olmaldr; sevap ve ceza verme de sevap veren ve cezalandran ztn sevdii ve raz olduu ya da gazapland ve buz ettii eylerin ilenmesi zerine vuku bulur. (Verilen mkfat ve ceza da ancak mkfatlandran ve cezalandrann sevip rz gsterdii ve kzp buzettii eyi yapmasyla meydana gelir.) Eer onlar fiili grnrler leminde kul iin anlalan tarzda isbat ederlerse temsil yoluna gitmi olurlar; bunun aksi tarzda isbat ederlerse, ite sfatlar da byledir. (Bylece Allah'a, kul iin sz konusu olduu ekliyle bir fiil isnad edecek olsalar, yine Allah' yaratklara benzetmi olurlar. Ama Allah'n fiili, kullarn fiiline benzemez, diyeceklerse o zaman ayn durum sfatlar iin de sz konusudur deriz.)
32

2.3. sim ve Sfatlar Konusunda ki rnek

Verilen iki misale gelince:


a) Cennet:

Allah Tel Cennet'te yiyecek, giyecek, e ve meskenlerin ikram ve ihsan gibi yaratlm hususlar bize bildirmi, orada st, bal, arap, su, et, ipek, altn, gm, meyve, hr ve kkler bulunduunu haber vermitir. bn-i Abbs (r.a.) da: "Dnyada, Cennet'te olan eylerin ancak isimleri vardr" demitir. mdi, Allah'n bildirdii bu hakikatlerin isimleri dnyada mevcut hakikatlerin isimleri ile ayn, fakat kendileri dnyadakilere benzemez ise, bilkis aralarnda Allah'tan baka kimsenin bilmedii farkllklar bulunmaktaysa, Allah Tel iki yaratlm varln birbirinden farkl oluundan ok daha fazla derecede yaratlmlara benzemez, onlardan farkldr. O'nun yarattklarndan farkll, ahirette bulunanlarn dnyada bulunanlardan farkllndan ok daha byktr. Zira bir yaratlmn, isim bakmndan kendisine benzer olan bir baka yaratlma yaknl, Yaratcnn yaratlma olan yaknlndan daha fazladr. Bu ak ve aikrdr. Bu nedenle insanlar bu konuda gruba ayrlmlardr. 1 - Selef, imamlar ve onlara tbi olanlar; dnyada bulunanlarn ahirette bulunanlardan farkl olduunu ve Allah'n yarattklarndan farkllnn daha byk olduunu bilerek Allah Tel'nn kendisi ve ahiret gn hakknda bildirdiklerine iman etmilerdir. 2 - kinci grup; Allah'n ahiretteki sevap ve ceza gibi bildirdii hususlar kabul eden, fakat kendisi hakknda haber verdii sfatlarn pek ounu nefyedenlerdir. Kelmclardan bir ok grup gibi. 3 - nc grup; bunlarn her ikisini de reddetmitir. Allah'n kendisi ve ahiret gn hakknda bildirdii hususlarn gerekliini inkr eden Karmatler, Btnler, Meler'e tbi olan filozoflar gibi mlhidler bunlardandr. Sonra bunlarn ou emir ve yasaklar da ayn kapsama dahil etmekte, emredilen ve yasaklanan din kaideleri, Mslmanlar'n anladndan farkl Btn te'villere tbi klmaktadrlar. Nitekim be vakit namaz, Ramazan orucunu ve Hacc', "be vakit namaz, kendi srlarn bilmektir; Ramazan orucu, kendi srlarn gizlemektir; Hacc, eyhlerini ziyaret etmektir vb." gibi
33

yalan ve Peygamberler'e iftira olduu, Allah'n ve Resl'nn szlerini asl yer ve manlarndan saptrma nitelii tad ve Allah'n yetlerini inkr anlamna geldii zorunlu olarak bilinen bir takm te'villerle aklamlardr. Bazen de "eriatler (Din emirler) havss deil avam balar" diyerek, bir kimse onlarn arifleri, muhakkklar ve muvahhidlerinden ise ondan din vazifeleri kaldrr ve yasaklar mubah klarlar. Bu mezheplere bal olanlarn bazlar tasavvuf ve slk mensuplarnn arasna da girerler. Bu Btnler, Yahudiler ve Hristiyanlar'dan daha kfir olduklar hususunda Mslmanlar'n icm ettikleri mlhidlerdendir. man ve isbat ehlinin bu mlhidlere kar kulland tm delilleri, iman ve isbat ehlinden olan herkes, baz ilhad ve inkrlarnda bunlara itirak edenlere kar kullanabilir. Apak yetlerin dellet ettii zere Allah Tel kendisi iin sfatlar isbat etmi ve yaratlmlara benzemeyi kendisinden nefyetmitir. Nitekim akla ve nakle uygun olan hak, hakikat budur ve bu, sapknlklarla inkrn temellerini yerle bir eder. Allah Tel iin yarattklarna benzerlik ifade eden meseller verilemez. Zira O'nun benzeri yoktur, en yce kemal rnei de O'dur ("En yce sfat (mesel) O'nundur"). O ve yaratlmlarn ne kyas- temsilde ne de fertleri birbirine eit olan kyas- mulde ortak olmalar mmkndr. Ancak Allah hakknda en yce sfatlar (mesel) kullanlr. Bu ise u anlama gelir: Yaratc, yaratlmn vasfland her trl kemal sfatna daha lyktr; yaratlmn tenzih edildii her trl eksiklik vasfndan tenzih edilmesi de daha nceliklidir. Eer -isimleri bir olmasna ramenyaratlm bir baka yaratlma benzemekten mnezzeh ise, -isimler konusunda bir benzerlik olsa bile- Yaratcy yaratlma benzemekten tenzih etmek daha da ncelikli ve elzemdir, ikinci misalde de sylenecek ey ayndr. (Analoji (kyas- temsil): Mantkta bir akl yrtme yolu olarak, ki ey arasndaki benzerlie dayanp birisi hakknda verilen bir hkm dieri hakknda da vermektir. Zihnin zelden zele yrydr. Mesel: "Dnya'nn atmosferi vardr ve zerinde canllar yaar. Merih'te de atmosfer vardr. O halde Merih'te de canllarn bulunmas gerekir." Bu, slm Fkh'nda ok kullanlan bir akl yrtme yoludur.)

34

(Tmevarm (kyas- mul): Mantkta zihnin tikilden tmele (zelden genele) gidi yoludur. Bir btnn paralarna dayanarak btn hakknda hkm vermektir.)
b). Ruh

Bu (ikinci misal) bizdeki "ruhtur." Bunun, kendisiyle vasfland bir takm sbt (varlk ifade eden) ve selb (yokluk ifade eden) sfatlar sz konusudur. Nasslar onun bir semdan dierine ktn ve ykseldiini; (Me'ric70/4.) Hamurdan (tereyandan) kl eker gibi bedenden alnp syrldn bildirmitir. (Buhr, "Edeb", 91; "Megz", 34; Mslim, "Fed'il's-sahbe", 156,157; bn Mce, "Mukaddime", 7.) nsanlar ruh hakknda ihtilf halindedir. (biribirinden farkl eyler sylerler.) Kelmclardan baz gruplar onu bedenin bir cz' veya sfatlarndan biri olarak grmlerdir. Bazlarnn: "o, bedende gidip gelen nefes veya yeldir", dier bazlarnn da: "o, hayat veya mizatr ya da bedenin nefsidir" eklindeki grleri bu kabildendir. Baz filozof gruplar ise: ruhu, zorunlu varl (vcib'lvcd) tavsif ettikleri sfatlarla vasflandrmtr ki bunlarla ancak varl imknsz olan ey tavsf edilebilir. Demilerdir ki: O bedenin ne iinde, ne dndadr; ne bedenden ayr, ne de iredir; hareketli (mteharrik) de sakin (hareketsiz) de deildir; ne iner, ne kar; cisim de araz da deildir. Bazen de onun muayyen eyleri ve olgular leminde mevcut hakikatleri idrk edemeyeceini, yalnzca kll ve mutlak eyleri idrk edebileceini sylemilerdir. Bazen onun lemin ne iinde ne dnda, ne lemden ayr ne de ire olduunu ifade etmi, zaman zaman da cismi: "hiss iareti kabul etmeyen ey" olarak tefsir edip ruhu ise: "iaret edilmeye elverili olmayan" eklinde tavsif etmelerine ramen onun: "lemin cisimlerinin ne iinde ne de dnda olduunu" ileri srmlerdir ki, bu gibi selb sfatlar, ruhu var olmayan ve varl imknsz olan eyler arasna dahil eder. Onlara: "byle bir eyi isbat etmek, akl asndan zorunlu olarak imknszdr" denildiinde:
35

"Bilkis, kllilerin var fakat iaret edilemez olularnn da gsterdii gibi bu mmkndr" demiler, kllilerin klli olarak grnrler leminde deil ancak zihinde var olduklar gereini gzden karmlardr. Mebde' (yaratl, balang) ve med (ahiret) ile ilgili sylediklerinde de, btl olduunu chillerin byk ksmnn bile bildii bunun gibi bir hayale dayanmlardr. Ruhun varln inkr ve kabul edenlerin ihtilf (ettii noktalar da) oktur. Bunun sebebi, filozoflarn nefs-i natka adn verdii ruhun, bu beden veya basit unsurlar ve onlardan doan eyler cinsinden deil, bunlardan farkl bir baka cinsten olmasdr. Dolaysyla onlar ruhu ancak grlen cisimlerden farkll sz konusu olan selb (olumsuz) sfatlarla tanrlar. Dier bir grup ise: ruhu grlen cisimler cinsinden addeder. Bu her iki gr de yanltr. Ruha "cisimdir" veya "cisim deildir" diyebilmek, daha geni bir incelemeyi gerektirir. nsanlar, cisim lfzna lgat mansndan farkl pek ok stlahi anlamlar vermilerdir. Dilciler; cismin "ceset" ve "beden" olduunu sylemilerdir ki, buna gre ruh cisim deildir; dolaysyla Allah Tel'nn da: "Onlar grdn zaman kalplar (cism) houna gider, konuurlarsa szlerini dinlersin." (Mnfikn 63/4) ve "... ilimde ve bedende (cism) O'na stnlk verdi." (Bakara 2/247) buyurduu gibi: "ruh ve cisim (beden)" denir. Kelmclara gelince: onlar arasnda: "cisim var olandr", "cisim kendi bana var olandr (kendisiyle kaim)", "cevher-i ferdlerden mrekkeb olandr", "madde ve suretlerden mrekkeb olandr" diyenler vardr; bunlarn tamam: "cisim hiss iaret ile kendisine iaret olunabilendir" grndedir. Cisim iin: "bunlardan mrekkeb deildir, fakat kendisine iaret olunabilen eylerdendir",
36

"o urada ve buradadr" diyenler de sz konusudur. Buna gre eer ruh iaret edilebilen ve Hz. Peygamber'in: "Ruh knca basar (grme) da onu takip eder" (Mslim, "Ceniz", 7; bn Mce, "Ceniz", 6; Ahmed b. Hanbel, IV, 125; VI) "Ruh yakalanr ve ge karlr" (bn Mce, Zhd, 31; bn Hanbel, VI. 364.) buyurduu zere lnn grme duyusunun kendisini takip ettii bir ey ise kabzedilir ve semya karlr. Bu kullanma gre ruh cisimdir. Esas maksada gelince: Ruh mevcut, diri, bilen, g sahibi, iiten, gren, kan ve inen, gidip gelen vb. bir ey olduuna ve akl da onu tavsif edemeyeceine ve tanmlayamayacana gre -ki akl bunun bir benzerini grm deildir; bir eyin hakikati ise ancak onu veya bir benzerini grmekle idrk edilir-, yani ruh bu sfatlarla muttasf olup, grlen yaratlmlara da benzer olmaynca, Yaratc'nn kendisine lyk olan isim ve sfatlarla muttasf olup yaratlmlara benzememesi daha nceliklidir. Akl sahipleri de O'nu tanmlama ve tavsif etme noktasnda, ruhu tanmlama ve tavsif etme hususunda olduklarndan daha cizdirler. - Ruhun sfatlarn reddeden onu inkr ve iptal etmi olduuna, - Onu mahede ettii yaratlmlara benzeten de onu bilemediine ve kendi eklinden bakasna benzetmi olduuna gre: -ki ruh hakik isbat ile sabit olduu zere kendine ait sfatlara lyktr- : - Allah Tel'nn sfatlarn nefyeden kimse evleviyetle O'nu inkr etmi ve sfatsz brakm, - O'nu yarattklarna kyas eden kimse de O'nu bilmemi ve tebihe sapm olur. Halbuki Allah Tel'nn varl hakik isbat ile sabittir ve O, kendisine ait isim ve sfatlara lyktr.
3. sm ve Sfatlar Bahsine Hatime

Konuyu toparlayc netice ksmna gelince: burada da faydal esaslar mevcuttur: (Bu hatime kapsaml ve nemli yedi kural ihtiva etmektedir)
3.1. Allah Hem sbat Hem de Tenzih Yoluyla Tavsif Olunabilir Birinci Kural: Allah'n Sfatlarnn Kabul ve nkr

37

Birinci esas: Allah Tel hem isbat (kabul) hem de nefiy (red) yoluyla tavsif olunabilir. sbat (kabul) yolu: O'nun; "her eyi bilen, her eye gc

yeten, iiten ve gren vs." olduunu bildirmesi gibi hususlardr.


Nefiy (red) yoluna ise: "Kendisine ne uyku gelir ne de

uyuklama" (Bakara 2/255) sz rnek tekil eder. Bilinmesi gerekir ki, bir isbat (kabul) iermedike nefiyde (red) medih (vg) veya kemal ifadesi sz konusu deildir. Tek bana nefiy (red), mutlak yokluktan ibarettir; mutlak yokluk da bir ey deildir. Bir ey olmayan ise, ifade edildii gibi; "medih veya kemal olmak bir yana "hibir ey" dir". Nitekim mutlak nefiy (red) ile "var olmayan" ve "imknsz olan" (mmten) eyler tavsif edilir. Yok ve imknsz (olmayan ve mmten) olan ey de medih veya kemal (vg ve stnlkle) ile vasflanamaz. te bu nedenle, Allah'n nefiy yoluyla kendisini tavsif ettii eyler genellikle bir methin (vgnn, isbatn) varln da iinde barndrr. Mesel: "Allah, O'ndan baka ibadete layk ilah yoktur; O, hayydir, kayymdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama ... onlar koruyup gzetmek kendisine zor gelmez" sz gibi. Uyuklama ve uyumann nefyedilmesi (reddi) hayat ve kyam (diri ve ayakta tutma) sfatlarnn kemalini de zmnen ifade eder. Bu O'nun Hayy ve Kayym olma kemalini beyan etmektedir. Ayn ekilde "Onlar koruyup gzetmek kendisine zor gelmez", yani O'na g ve ar gelmez sz de kudretinin kemali ve tam oluunu gerektirir. Aksine g sahibi olan yaratlmn, bir tr zorluk (klfet) ve meakkatle bir eye g yetirmesi onun kudretinin kusuru ve eksikliindendir. Ayn ekilde: "Gklerde ve yerde zerre miktar bir ey bile O'ndan gizli kalmaz" (Sebe' 34/3) sznde "gizli kalma" nn nefyi, Allah'n gklerde ve yerdeki her zerreyi bilmesini gerektirir. (her zerreye ilminin ulatn gstermektedir.) "Andolsun biz, gkleri, yeri ve ikisi arasnda bulunanlar alt gnde yarattk. Bize hibir bitkinlik kmedi (hibir yorgunluk dokunmad)" (Kf 50/38) sznde -yorgunluk ve halsiz dme anlamna gelen- bitkinlik kmesinin reddi (nefyedilmesi),
38

kudretin tam ve kuvvetin had safhada oluuna (kudretinin kemline ve kuvvetinin sonsuzluuna) dellet eder. Yaratlma ise bunun aksine bir yorgunluk ve bitkinlik arz olur. (dima yorgunlukla kar karyadr.) "Gzler O'nu idrk edemez" (En'm 6/103) sz de bu kabildendir. Burada Allah Tel yalnzca grmeyi (mcerret r'yet) deil, limlerin ounluunun kanaatine gre "ihata etme" anlamna gelen "idrk"i reddetmitir. (nefyedilmitir). Zira yok olan da grlmez; onun grlmemesinde ise bir medih (vg) sz konusu deildir. ayet yle olsayd, yok olan (ma'dm), vlen bir ey olurdu. Medih (vg), O'nun grlse bile idrk edilememesi hususundadr. Ayn ekilde O bilinse bile ihata edilemez. Nasl ki bilinmesine ramen ilmen ihata edilemiyorsa, grlse bile gr O'nu ihata edemez. u halde idrkin nefyinde O'nun iin bir medih (vg) ve kemal sfat olan azametinin isbat sz konusudur. Bu ise O'nu grmenin (r'yetin) nefyi deil, isbat konusunda bir delil tekil eder. u kadar var ki, ihata olmakszn grmenin (r'yetin) isbat noktasnda delildir. mmetin selefi ve nde gelenlerinin zerinde ittifak ettii hakikat de bizatihi budur. (Bu anlattklarmz) iyice dnrsen grrsn ki: Bir isbat gerektirmeyen her nefiy, Allah'n kendisini tavsif etmedii bir eydir. Dolaysyla Allah' ancak selb sfatlarla (redlerle) tavsif edenler, aslnda vlen ve hatt var olan mevcud bir ilh isbat etmi olmamaktadr. Baz noktalarda bunlara itirak ederek mesel "Allah konumaz, grmez" veya: "O, lemin stnde deildir; Ar'a istiva etmemitir; lemin iinde de dnda da deildir; lemden ayn veya onun yannda deildir" diyenler de bunlara benzer. Zira yok olann (ma'dm'un) da bu sfatlarla vasflanmas mmkndr ve bunlar sbt bir sfat da zorunlu klan sfatlar deildir. te bu nedenle Mahmud b. Sebk Tegin Yaratc hakknda (yukardaki) sfatlar ileri sren bir kimseye: "sbat ettiin bu Rab'le yok olan (ma'dmu) birbirinden ayr (farkn bize anlat) bakalm" demitir.
39

(Mahmud b. Sebk Tegin; Eb'l-Ksm Yemn'd-devle ve emn'l-mille Kehf'l-slm Nizmddn Gz Mahmd b. Sebk Tegin (v. 421/1030). 998-1030 yllar arasnda hkm sren Gazneli hkmdardr. Alimlerle oturup tartmay severdi. Hatta dneminin fakhlerinden saylr.) Ayn ekilde "konumaz" veya "inmez" oluunda da bir medih (vg) veya kemal sfat sz konusu deildir; bilkis bu sfatlarda O'nun eksik ve yok olanlara (ma'dm eylere) benzetilmesi vardr. Bu sfatlardan bazlaryla yalnz yok (ma'dm) olanlar, bazlaryla da sadece canszlar (cemadt) ve eksik olanlar vasflanr. (Allah iin) "O ne lemden ayr ne de lemin iindedir" diyenler: "O ne kendi bana ne de baka bir eyle kaimdir; ne kadm ne de sonradan var olmutur; ne lemden nce ne de onunla birliktedir" diyenler gibidir. "O diri, iitici, grc ya da konuucu deildir" diyen kimseye gre O'nun (h) l, sar, kr ve dilsiz olmas gerekir. Eer: "krlk, grme sfatn tamaya elverili olan eyde bu sfatn bulunmamasdr; duvar gibi grme sfatn tamaya elverili olmayan eylere kr veya grc denmez" derse: "Bu sizin kullanm tarznzdr (yaktrdnz terimlerdir), yoksa hayat, iitme, grme ve konumann yokluuyla vasflanan ey, lm, krlk ve dilsizlikle tavsif edilebilir. Ayn ekilde her varlk da bu sfatlar ve bunlarn ztlar ile vasflanmaya elverilidir. Zira Allah Tel, Musa'nn asasn iplerle denekleri yutan bir ylana evirdii gibi cansz varlklar canlandrmaya kadirdir" denir. Ayrca, bu sfatlar tamaya elverili olmayan ey, bunlarn tersi sfatlarla vasflanmakla birlikte bu sfatlar tamaya elverili olan eyden daha eksiktir. Dolaysyla, ne grme ne krlk, ne konuma ne de dilsizlikle vasflanabilen cansz varlk (cemadt), kr ve dilsiz olan canldan daha eksiktir. Bari Tel'nn bunlarla vasflanmas imknszdr demekte, O'nun dilsizlik, krlk ve sarlkla tavsif edilmesinden daha byk bir eksiklik sz konusudur. Bununla birlikte, O'nun bu sfatlarn hibirini tamaya elverili olmamakla tavsif edilmesi, O'nu bu sfatlar tayamayan cansz varlklara (cemadta) benzetmek olur. Bu
40

canllara deil, canszlara benzetmektir. O'nu canlya benzetme iddiasyla bakalarna yukardaki itham ynelten kimsenin durumu nasldr?! te bu sfatlar isbat etmek kemal olduu gibi reddetmek (nefyetmek) de dorudan doruya eksikliktir. Sfat olarak verildii ey bir yana hayatn kendisi bizatihi bir kemal sfatdr. lim, kudret, sem', basar, kelm ve dierleri de byledir. (tpk hayat gibi, bizzat kendileri keml sfatlardr.) Allah Tel da kemal sfat olan eylerle vasflanmaya yaratlmlardan daha lyktr. ayet yaratlm varlk bu sfatlara sahip olup Allah bunlarla vasflanmasayd, yaratlan O'ndan daha kmil olurdu. (Bunlar keml sfatlar olduklar ve yaratlmn onlarla vasfland halde Allah'n onlarla vasflanmamas, yaratlmn, Allah'tan daha mkemmel olduu sonucunu dourur.) Bilinmelidir ki, saf Cehmiyye -Karmatler ve benzerleri gibiAllah'n birbirinin zdd olan hususlarn her biriyle vasflanmasn (sfatlanmasn) reddeder ve "O var olan (mevcut) deildir, var olmayan da (mevcut) deildir; diri olan deildir, diri olmayan da deildir" derler. Ancak iki zddn bir arada bulunmas gibi, birbirine zt olan iki hususu da tamamann imknsz olduu aklen apak biimde bilinmektedir. (Cehmiyye, Eb Muhriz Cehm b. Safvn es-Semerkand etTirmizi'nin (v. 128/745-46) itikad grlerinden oluan mezhebe ve bu mezhebi benimseyenlere verilen addr. Cehm b. Safvn dnda nemli bir sms tannmamakla birlikte, Bir b. Gys el-Merisi'nin (v. 218/833) Cehmiyye'nin grlerini savunanlardan birisi olduu bilinmektedir. Bununla birlikte Cehmiyye, kklemi bir itikad mezhep olmaktan ok hr bir aklclkla iman esaslarn yorumlama rn aan ve eitli ekollere tesir eden bir akmdr. Cehm b. Safvn, Allah'n yaratklara nisbet edilen alm, hayy, sem', basr gibi sfatlarla nitelenemeyeceini -zira O'nu bu sfatlarla tavsif etmenin tebih ve temsile yol aacan-, yaratklar iin kullanlmayan kadir, mcid, fail, hlk, muhy ve mmt gibi isimlerin Allah'a verilebileceini savunmutur.) (Karmatler (Kanhnita) ise, ar i smiliyye mezhebine mensup, Kfe'deki smil dsi Hamdan b. E'as b. Karmat'a (v. 293/906) nispetle ismini alan bir zmredir. Bunlarn din doktrini, genellikle Fatm smillii'nin ortaya kndan nceki Btniyye'nin din anlayyla paralellik arz eder. Bunlara gre Allah'n zt ulv bir nurdur. Allah'a hibir sfat nispet edilemez. Grld gibi Cehmiyye ile Karmatler birbirinden farkl ki akmdr ve bunlar arasnda bir
41

devamllk ilikisinden sz etmek mmkn deildir, bn Teymiyye, -yukarda bu ikisini ayr gruplar olarak zikretmekle beraber- burada, Cehmiyye'nin ksm ta'tl grn Karmatler'in Allah tasavvurlaryla benzer grmesi nedeniyle toptanc bir yaklam sergileyerek Karmatler'in saf Cehmiyye'nin bir kolu veya devam olduu izlenimini verecek bir ifade tarz kullanm grnmektedir.) Bir baka grup da Allah' yalnzca nefiy ile tavsif etmi ve "O diri, iiten veya gren deildir" demilerdir. Bunlar bir ynyle dierlerinden daha byk bir kfr iindedir. Bunlara "Bu (dediiniz) Allah'n bu sfatlarn lm, sarlk, dilsizlik gibi ztlaryla vasflanmasn gerektirir" denildiinde, "Eer bunlar tamaya elverili olsayd bu gerekirdi" derler ki bu zr beyan onlarn grlerini daha da hatal hale getirir. (Oysa ileri srdkleri bu mazeret onlar daha da tutarszla srklemektedir.) Bunlara benzeyenler de ayn ekildedir. Onlar: "O, lemin iinde de dnda da deildir" diyenlerdir. Bunlara: "O kadm de sonradan var olmu da deildir; vcib de mmkn de deildir; ne kendi kendine ne de bakasyla kaimdir denmesi gibi bu dediiniz de aklen zorunlu olarak imknszdr" denildiinde, "ayet bunlar tamaya elverili olsayd dediiniz gibi olurdu; bunlar tamak ancak yer kaplayan ey (mtehayyiz) iin mmkndr; yer kaplama (tehayyz) sz konusu olmaynca bu birbirine zt iki hususu kabul de sz konusu olmaz" cevabn verirler. (Kelmclara gre hayyiz, ya cisim gibi boyutlara sahip bir eyin ya da cevher-i ferd (atom) gibi boyutlar olmayan bir eyin doldurduu, itibari (varsaylan) boluktur. Felsefecilere gre ise, kapsayan eyin, kapsanann d yzeyine temas eden i yzeyidir. Bklln, hayyiz iin "kendisinde bir ey bulunan mekn veya mekn takdirinde olan" ifadesini kullanr.) nsanlarn, birbirine zt bu iki husustan da hli olma hakkndaki bilgisi, mutlak bir bilgidir; hibir varlk bundan mstesna deildir. Eer sz konusu "yer kaplama" ile mevcut meknlarn O'nu ihata etmesi kastediliyorsa, bu lemin iinde demektir. ayet yaratlmlardan uzak, onlardan ayr ve farkl olduu kastediliyorsa bu da darda olmak demektir.

42

"Yer kaplayan" ile bazen lemin iinde olan bazen de dnda olan ey kastedilir, imdi "yer kaplayan deildir" denince bu "lemin ne iinde ne de dndadr" anlamna gelir. Onlar, szlerinin asln (asl mansn) anlamayanlara bunun baka bir anlam olduunu vehmettirmek iin ibareyi deitirmektedirler ki bu, yanll aklen zorunlu olarak bilinen bir mandr. Onlar "O, l de diri de deildir; ne vardr ne yoktur; ne lim ne de childir" szleriyle de bunu yapmaktadrlar.
3.2. Anlamn Bilmeye Bal Olmakszn, Peygamber'in Allah Tel Hakknda Bildirdiklerine man Etmek Zorunludur kinci Kural: Nasslara Olduu Gibi nanmak Gerekir kinci esas:

Rasln Rabbi'nden haber verdiklerine, mansn bilsek de bilmesek de iman etmek gereklidir; zira O doru ve dorulanm olandr. Kitab ve Snnet'te varit olan hususlara, her m'minin mansn anlamasa da iman etmesi zorunludur. mmetin selefi ve nde gelenlerinin (mctehid imamlarn) ittifakyla sabit olan hususlar iin de ayn ey geerlidir ki zaten bunlarn byk blm Kitab ve snnette nassla sabittir ve selef arasnda ittifakla (gr birlii iinde) kabul edilmitir.
Sonraki (Mteahhirn limlerin) kabul (isbat) veya red (nefiy) ederek ihtilfa dtkleri hususlara gelince:

Hi kimse bu szlerle ne kastedildiini anlamadka (syleyenin neyi amalad aa kmadka) bunlar kabul veya reddederek onlara uyamaz. Eer doru bir ey (hakk) kastediliyorsa kabul eder, yanl bir ey kastediliyorsa da reddeder. ayet sylenen sz hem doru hem de yanl (hem hak, hem de btl) ihtiva ediyorsa, bunu ne mutlak olarak kabul eder ne de tamamen reddeder. Sz olduu gibi brakr ve many tefsir eder. (syledikleri teker teker ele alnarak incelenir ve ne demek istedii belirlenerek ayklanr.) nsanlarn cihet, yer kaplama vb. hususlarda ihtilf bu kabildendir. "Cihet" lafzyla bazen Allah'n dnda mevcut bir ey kastedilir ki bu durumda o yaratlmtr (mahlk). "Cihet" le bizzat Ar'n veya gklerin kastedilmesi buna rnektir. Bazen de Allah'n dnda mevcut olmayan bir ey kastedilir ki, lemin stnn (fevkinin) kastedilmesi de buna rnektir.

43

Bilinmektedir ki, nasslarda yce olma (ulvv), istiva, stnde olma (fevkiyyet) ve ykselmenin (urc) isbat edildii gibi "cihet"in isbat (kabul) veya red (nefiy) edilmesi sz konusu deildir. Yine bilinmektedir ki, Yaratan ve yaratlm olan dnda bir varlk da mevcut deildir. Yaratc, yarattklarndan farkl ve ycedir. Yarattklarnda O'nun ztndan bir ey bulunmad gibi, O'nun ztnda da yarattklarna ait bir ey yoktur. mdi, "cihet"i reddeden kimseye: "Cihetle, yaratlm bir varl m kastediyorsun? Eer yleyse, Allah yaratlmlara dahil deildir. Yoksa lemin tesini mi kastediyorsun? phesiz Allah lemin fevkindedir ve yaratlmlara benzemez" denir. Ayn ekilde "Allah bir cihettedir" diyen kimseye de: "Bununla Allah'n lemin fevkinde olduunu mu yoksa O'nun yaratlm bir eyin iinde olduunu mu kastediyorsun? Eer birincisi ise, bu dorudur. Yok eer ikinciyi kastettiysen bu da yanltr" denir. Benzer tarzda, "yer kaplama (tehayyz)" lafzyla, "yaratlmlarn Allah'a mekn tekil ettii" ni kastediyorsa, Allah byk ve ycedir, bundan mnezzehtir; bilkis O'nun krss gkleri ve yeri iine alr. Nitekim Allah Tel: Onlar, Allah'n kadrini hakkyla takdir edemediler. Oysa kyamet gn yer, btnyle O'nun avucundadr; gkler de sa eliyle drlp-bklmtr. O, onlarn irk komakta olduklarndan mnezzeh ve ycedir. (Zmer 39/67) buyurmutur. Sahih hads kitaplarnda da Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem)den naklen u hadsler varit olmutur: "Allah yeri avucuna alr (kavrar) ve sa eliyle gkleri drer, sonra yle buyurur: Hkmdar benim, hani o yeryznn hkmdarlar nerede?" (Buhr, "Rikk", 44; "Tevhd", 6; "Tefsru sre 39", 2; Mslim, "Mnfikn", 23; bn Mce, "Mukaddime", 13; Drim, "Rikk", 80; Ahmed b. Hanbel, II, 274.) Bir baka hadste: "(Allah) ocuklarn topu kavrad gibi yeri kavrar". bn-i Abbs'n bir hadsinde:
44

"Yedi gk ile yedi yer ve onlarda bulunanlarn Rahmn'n elindeki durumlar, sizden birinizin elinde bir hardal danesinin durumundan baka birey deildir". Eer (tehayyzle) "Allah'n yaratlmlardan ayr, yani onlardan farkl ve onlara hulul etmemi olduunu (onlarn iinde olmamasn)" kastediyorsa, Ehl-i Snnet imamlarnn da dedii gibi: Allah Tel gklerinin fevkinde, Ar'nn stnde ve yaratlmlardan ayrdr.
3.3. Zhir / Zhiri Anlam Nedir? nc Kural: Nassn Zahirine tibar Edilir mi? nc esas:

Birisi kalkp da "nasslarn zahiri kastedilir" veya "bunlarn zahiri kastedilmez" derse, ona denir ki: "Zahir" kelimesinde icmal (manya delletinde kapallk) ve itirak (birden fazla anlama gelme) sz konusudur. Eer bu sz syleyen kimse nasslarn zahirinin yaratlmlarn sfatlarna veya onlarn zelliklerinden birine benzetmeyi ifade ettiine inanyorsa, phesiz kastedilen bu deildir. Nitekim Selef ve imamlar buna nassn zahiri demez ve Kur'n ve hadsin zahirinin kfr ve btl olmasn ho karlamazlard. Allah Tel, kendisini tavsf ettii sz zahiren bizzat kfr ve sapknlk anlamna gelmeyecek biimde ilim ve hikmet sahibidir.
Nassn zahirini bu ekilde grenler iki ynden hataya dmektedirler:

Bazen yanl anlam nassn zahiri kabul edip (kelimenin zahirini bozuk bir mnya hamledip), bu mny zahire uymayan bir te'vile muhta hale getirmektedirler ki bu byle olmaz. (Oysa zahirine yaktrdklar mn doru deildir.) Bazen de lfzn zahiri olan doru many, yanl olduuna inandklar iin reddetmektedirler. Birinciye rnek unlardr: "Ey Kulum, acktm ama sen beni doyurmadn." (Mslim, "Birr", 43; Ahmed b. Hanbel, II, 404.); Bir baka hads: "Hacer-i Esved, Allah'n yeryzndeki sa elidir: her kim (onu tutar) onunla musafaha eder, ya da onu perse Allah'la musafaha etmi ve sa elini pm gibidir" (Heysem,
45

Mecma'u'z-zev'id, III, 242; Mttaki el-Hind, Kenz'l-'umml, XII, 215 - 217.); Bir dier hads: "Kullarn kalpleri, Rahman'n parmaklarndan ikisi arasndadr." (Mslim, "Kader", 17; bn Mce, "Du", 2; Ahmed b. Hanbel, II, 168; III, 112,255) Bunlar hakknda: "Kalbimizde Allah'n parmaklarnn olmad bilinmektedir." derler. Biz de deriz ki: Eer nasslara hakk olan delleti verseydiniz, onlarn yalnz geree dellet ettiini anlardnz. Hadslerden birisi udur: "Hacer-i Esved, Allah'n yeryzndeki sa elidir: her kim (onu tutar) onunla musafaha eder, ya da onu perse Allah'la musafaha etmi ve sa elini pm gibidir" Ak biimde anlalmaktadr ki: Hacer-i esved Allah'n bir sfat veya bizzat O'nun sa eli deildir; zira: "Allah'n yeryzndeki sa eli" ve "kim onu tutar musafaha eder veya perse, tpk Allah'n sa elini tutmu ve pm gibidir" demektedir. Benzeyen (mebbeh) ile benzetilenin (mebbehn bih) ayn ey olmad malmdur. Bizzat hadste de (Hacer-i esved'e) dokunan kimsenin Allah'n elini tutmu olmayacann (musafaha etmi olmad) ve onun biztih Allah'n sa eli olmadnn beyan sz konusudur. yleyse te'vile ihtiya gsterdii iin bu hadsin zahiri nasl kfr kabul edilebilir.? Kald ki hadsin bn Abbs'tan geldii bilinmektedir. Dier hadse gelince, Sahih'de ayrntl olarak yle gemektedir: Allah Tel buyurur ki: "Ey kulum, acktm fakat beni doyurmadn / yedirmedin?". Kul der ki: "Y Rabbi! Seni nasl doyuraym; sen lemlerin Rabbi'sin". O zaman Allah Tel: "Bilmiyor musun, filnca kulum a kald, eer onu doyursaydn (yaptn hayr) nezdimde bulurdun. Ey kulum, hastalandm, fakat sen beni ziyaret etmedin" buyurur. Kul der ki:
46

"Y Rabbi! Seni nasl ziyaret edeyim; sen lemlerin Rabbi'sin". Yine Allah Tel buyurur ki: "Bilmiyor musun, filnca kulum hastaland, eer onu ziyaret etseydin beni onun yannda bulurdun". (Mslim, Birr, 43.) mdi, Allah Tel'nn hastalanmad ve a kalmad aktr. Bilkis kulu hastalanm ve a kalmtr. Allah ise: "eer onu doyursaydn (yaptn) benim nezdimde bulurdun; onu ziyaret etseydin beni onun yannda bulurdun" eklinde aklayarak onun hastaln ve aln kendisinin gibi gstermitir. Bylelikle hadste te'vile gerek gsteren bir lfz kalmamtr. "Kullarn kalpleri, Rahman'n parmaklarndan ikisi arasndadr" sznn zahirinde kalbin parmaklara bitiik olduu, onlara temas ettii ya da parmaklarn kalbin iinde olduu gibi bir man yoktur. "Bu, iki elimin arasndadr (yani nmdedir)" diyen kimsenin bu ifadesinde de, sz konusu varln bu ahsn ellerine dokunuyor olmas gerekmez. Keza, "yer ile gk arasnda emre mde bulutlar" denildii zaman bulutlarn ge veya yere temas halinde olmas gerekli deildir. Buna benzer rnekler ok saydadr. Buna benzeyen bir gr de, lfz (aslnda) kendisine benzemeyen bir baka ibarenin benzeri gibi telkki etmektir. Mesel:

( )
"ki elimle yarattma secde etmekten seni men eden nedir?" (Sd 38/75) ibaresinin,

( )
"unu da grmediler mi: Biz onlar iin ellerimizin yaptklarndan kendileri iin nice hayvanlar yarattmz grmyorlar m? Bylece onlar, bunlara malik oluyorlar." (Ysn 36/71) ibaresinin benzeri olduunu sylemek bu kabildendir. Oysa bu ikisi (iki nass) birbirinin benzeri deildir. Zira birinde Allah Tel fiili ellere izafe etmi ve bylelikle ibare:
47

( )
"yapm olduklar sebebiyle " ibaresinin bir benzeri olmu, dierinde (dier yette) ise fiili kendisine izafe ederek "yarattm" buyurmu ve banda "ellerimle" ibaresini kullanmtr. Burada mukaddes ztn mfred (tekil) sygasyla zikretmi: "iki el" de ise: "bilkis O'nun elleri (iki eli) aktr." (Mide 5/64) ibaresinde olduu gibi tesniye (ikil) sygasn kullanmtr. yette "eller"i cem' (oul) sygasna nispet etmi ve bu, oul olarak: "gzlerimizin nnde akp giden" (Kamer 54/14) sznn, tekil olarak da: "mutlak hkmranlk elindedir." (Mlk 67/1) ve "Her trl iyilik senin elindedir." (l-i mrn 3/26) szlerinin benzeri olmutur. Allah Tel ztn bazen -ak olarak isimle ya da zamirlemfred sygasyla, bazen de: "Biz sana dorusu apak bir fetih ihsan ettik." (Fetih 48/1) sz ve benzerlerinde olduu gibi cem' sygasyla zikretmitir. Ztn asla tesniye sygasyla zikretmemitir. Zira cem' sygas O'na lyk olan (hak ettii) tazimin bir gereidir; bazen de isimlerinin anlamlarna dellet (iaret) eder. Tesniye sygas ise belirli bir sayya dellet eder; Allah ise bundan mnezzehtir: "iki elimle yarattma secde etmekten seni men eden nedir?" (Sd 38/75) deseydi:

( )
"ellerimizin yaptklarndan" (Ysn 36/71) sz gibi olmazd. Bu, "mutlak hkmranlk elindedir" ve "Her trl iyilik senin elindedir" szlerinin benzeridir. Mfred sygasyla "yarattm" deseydi, bu da ondan farkl olacakt. "ki elimle yarattm" deyince nasl farkl olmaz? (bunun farkll daha belirgindir.) Bu (anlattklarmzn byle olduuna) -yeri geldiinde geni biimde akland zere- Kur'n'n dellet ettii gibi mehur ve mtevatir hadsler ile selefin icm da dellet etmektedir. Hz. Peygamber'in:
48

"Hkm vermede, aileleri ve idarelerine verilen kimseler hakknda dil davranan adaletli kimseler, Allah katnda Rahmn'n sandaki nurdan minberler zerindedir. O'nun her iki eli de sadr" sz de buna rnek tekil eder. (Mslim, "mre", 18; Nes', "db'I-kudt", 1; Ahmed b. Hanbel, II, 159, 160, 203.) Eer bir kimse mans konusunda ihtilf edilen nasslarn zahirinin, mans zerinde ittifak edilen nasslarn zahiri cinsinden olduuna inanyorsa, bunlarn hepsinde kastedilen zahirdir. Allah Tel her eyi bildii ve her eye gc yettiini haber verdiinde ve Ehl-i Snnet ve Mslmanlarn nde gelenleri bunun zahiri zere olduu ve zahirin de kastedilen ey olduu konusunda ittifak ettiklerinde, zhiri anlamn "Allah'n ilminin bizim ilmimiz ve kudretinin kudretimiz gibi olduu" nu kastetmedikleri malmdur. Benzer ekilde, onlar Allah'n gerek anlamda diri, bilen ve g yetiren olduu konusunda ittifak ettiklerinde kastettikleri, "O'nun diri, bilen ve g yetiren yaratlm varln bir benzeri olduu" deildir. Ayn ekilde: "Allah onlar sever, onlar da O'nu severler" (Mide 5/54), "Allah onlardan raz olmutur, onlar da O'ndan raz olmulardr" ve "Sonra Ar'a istiva etti" (Furkn 25/59) yetlerinin zahiri zere olduunu sylediklerinde bu, (yetlerin) zahirinin "O'nun istivas, sevgisi ve rzasnn, yaratlmn istivas, sevgisi ve rzas gibi olduu" eklinde olmasn gerektirmez. Eer iiten kimse zahirin yaratlmlarn sfatlarna benzeyen sfatlar olduunu zannediyorsa, bu ifadelerin zahirinden (anlalan) hibir eyin kastedilmemi olmas gerekir. Zahirin, Yaratcya uygun ve O'na mahsus hususlar olduuna inanyorsa, bu zahir anlam ve kastedilenin de bu olduunu -inkra iaret eden bir delil bulunmad mddete- reddetmesi sz konusu deildir. Dier sfatlar da redde gtren (deliller) dnda ne akl ne de nakl bir (delil) mevcuttur. Dolaysyla bunlarn tamam hakknda sylenecek ey bir ve ayndr. (Bylece tm sfatlar hakknda sylenecek sz ayndr.)

Bunun aklamas udur:

Bizim sfatlarmzn bir ksm cevher ve cisim olanlardr ki bunlar yz ve el gibi paralarmzdr. Bir ksm da man ve araz kablindendir; bunlar bizimle var olurlar. itme, grme, konuma, bilme ve g yetirme gibi.
49

Malmdur ki, Rab Tel kendisini diri, bilen ve g yetiren olarak tavsif ettiinde Mslmanlar bunun zahirinin kastedilmediini sylememilerdir. Zira bunlardan Allah hakknda anlalan, bizim iin anlalann bir benzeridir. Ayn ekilde, kendisini "dem'i iki eliyle yaratmak" la tavsif ettiinde, "bundan Allah hakknda anlalan, bizim iin anlalan man gibidir" diye bunun zahirinin kastedilen man olmamas da gerekmez. Bilkis tavsif edilenin sfat kendisine uygundur.(sfat mevsfa uygun olmaldr). Allah'n mukaddes zt yaratlmlarn ztlarnn benzeri ve yine sfatlar da zt iin olduu gibi yaratlmlarn sfatlarnn benzeri deildir. Yaratlmn sfatnn kendisine nispeti, Yaratcnn sfatnn kendisine nispeti gibidir ve nispet edilen sfatlar da, kendisine sfat nispet edilen iki varlk da birbirinin ayn deildir. Nitekim Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem): "u gnei ve ay grdnz gibi Rabbiniz'i greceksiniz" buyurarak iki grmeyi birbirine benzetmi fakat grlenleri birbirine benzetmemitir. (Buhri, "Mevkt", 16, 26; "Ezan", 129; "Tefsru sre 50", 2; "Rikk", 52; "Tevhd", 24; Mslim, "mn", 81; "Zhd", 1; Eb Dvd, "Snnet", 19; Tirmiz, "Cennet", 15-17; Ahmed b. Hanbel, III, 16,17, 26, 27.) Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hadsinde grleni grlene deil, grmeyi grmeye benzetmitir. Bu ise, drdnc kaideyle daha iyi akla kavuur.
3.4. Nasslarn Tebih fade Ettiini ne Srenlerin Hatalar Drdnc Kural: Allah'n Sfatlar Kullarn Sfatlarna Benzemez

Drdnc esas; ile bu akla kavuur. yle ki: nsanlarn pek ou baz sfatlarn -veya ounun, ekseriyetinin ya da tamamnn- yaratlmlarn sfatlarna benzediini zanneder, sonra da bu anlayn nefyetmek ister ve drt tr yanla (sakncal duruma) der.
Birisi: Nasslardan anladn yaratlmlarn sfatlarna benzetmesi

ve nasslarn dellet ettii hususun tebih ve temsil olduunu zannetmesidir.


kincisi: kendi anladn nasslarn mans olarak telkki edip

bunlar nefyedince (sfatlar bu anlama alp ta'tile sapnca), nasslar, dellet etmekte olduklar Allah'a lyk olan sfatlarn isbat konusunda ilevsiz kalmaktadr. Bu kimse de, nasslara kar iledii suun (cinayetin) yansra, Allah ve Resl'nn szlerinden anlalann btl
50

bir temsil olduunu zannetmek ve onlarn szlerinde geen "Allah iin sfatlarn ve kendi yceliine uygun ilh manlarn isbat" n ilevsiz klmak (ta'til etmek) suretiyle Allah ve Resul hakknda kt zan beslemi olmaktadr.
ncs: bu kimse herhangi bir bilgisi olmakszn (bir ilme

dayanmakszn) bu sfatlar nefyetmekte ve Allah'a lyk olan hususlar ilevsiz klm olmaktadr. (ta'til etmektedir.)
Drdncs: Rabb' llerin ve canszlarn ya da var olmayan

(ma'dm) eylerin sfatlarn temsil etmekle vasflanmaktadr. Bu ekilde, Allah'a lyk olan kemal sfatlarn ilevsiz klm (ta'til etmi) ve O'nu eksik ve var olmayan eylere benzetmi olmaktadr. Nasslarn dellet ettii sfatlar ilevsiz klp, bunlarn delletini (Allah'n) yaratlmlara benzetilmesi olarak grmekle Allah'n kelmnda ta'tl (ilevsizletirme) ve temsili (benzetme) bir araya getirmekte ve dolaysyla Allah'n isimleri ve yetleri hususunda mlhid konumuna dmekte (ilhada (kfre) sapmakta) dir. Mesel, nasslarn tamam Allah'n ycelii, yaratlmlarn stnde oluu ve Ar'a istiva etmesi ile vasflanmasna dellet eder. O'nun yce ve yaratlmlardan ayr oluu nassa uygun olan akl ile bilinir. Ar'a istiva etmenin bilinmesinin yolu ise bizzat nasstr. Kitap veya Snnet'te, O'nun lemin iinde veya dnda, lemden ayr veya ire oluuyla vasflanmas sz konusu deildir. Vehme den kimse, Allah Ar'a istiva etmekle tavsif edildiinde O'nun istivasnn: "Ve size bineceiniz gemiler ve hayvanlar var etmitir." (Zuhruf 43/12-13) yetinde getii zere insann gemi veya hayvan zerine oturup yerlemesi gibi olduunu zanneder. Ona, Allah Ar'a istiva etmise, gemiye veya hayvana binen kimsenin bunlara muhta olduu gibi, Allah da Ar'a muhta imi gibi gelir. Nitekim gemi batarsa gemiye binen kimse de (denize) der; hayvann aya tkezlerse ona binen de yere kapaklanr. Buna kyasla ayet Ar yok olursa -h- Allah Tel da der, ite sz konusu kii zannna binaen bunu reddetmek ister ve "O'nun istivas oturmak veya yerlemek eklinde deildir" der. stiva denen ey iin sylenenlerin, oturma ve yerleme (istikrar bulma) iin de syleneceini bilmez. Eer ihtiya duyma sz konusu ise istiva ile oturma ve yerleme arasnda fark yoktur; bu manda O ne istiva eden, ne yerleen ne de oturandr. ayet bunlar iin yalnzca

51

istiva iin geerli olan hususlar geerliyse, birini isbat edip dierini reddetmek delilsiz ve yersiz bir hkmdr. stiv, yerleme ve oturma (istikrar bulma) arasnda genel kabul grm baz farklarn olduu bilinmektedir. Ancak burada gaye, bir eyi reddettii halde onun benzerini isbat eden kimsenin hatasnn bilinmesidir. Herhalde buradaki hata "Ar zerine istiva" mefhumu zerindeki hatasndan kaynaklanmaktadr; zira o bu istivann, insann hayvana veya gemiye binip yerlemesi (anlamndaki istiva) ile ayn olduunu zannetmitir. Oysa bu lfzda buna dellet eden bir ey yoktur; nk Allah tpk dier fiil ve sfatlar gibi istivay da kendi ztna izafe etmitir. Nitekim O, kendisinin "takdir edip yol gsterdiini", gkyzn elleriyle bina ettiini, Musa ve Harun ile birlikte iittiini ve grdn zikrettii gibi yarattn sonra da istiva ettiini buyurmutur. Dier sfatlarnda da olduu gibi, yaratlmlara da uyan mutlak bir istiva ya da yaratlm da iine alan genel bir istivadan bahsetmemitir. Ancak kendi yce ztna izafe ettii bir istivay zikretmitir. -Farz-i muhal kabilinden- Allah'n, yaratt varlklar gibi olduu dnlse idi -ki Allah bundan yce ve mnezzehtir- O'nun istivas yaratlmlarn istivasnn benzeri olurdu. Ancak, O'nun yarattklarna benzemedii ve bilkis O'nun yaratlmlardan mstani olduu, Ar'n ve sair eylerin Yaratcs olduu ve kendisinin dndaki her eyin O'na muhta bulunduu bilindiine gre Allah kendisi dndaki her eyden mstanidir. Ancak kendisine mahsus bir istivadan bahsetmi, bakasn da kapsamna alan veya bakasna uyan bir istivay zikretmemitir. Ayn ekilde ilmi, kudreti, grmesi, iitmesi ve yaratmasnda da ancak kendisine mahsus (sfatlardan) bahsetmitir. O halde, ayet Allah Ar'a istiva etmise ona muhta olaca ve Ar kerse zerinde bulunann da yere kapaklanaca nasl dnlebilir.? Btn eksiklerden arnm ve yce olan Allah zalimlerin ve mnkirlerin sylediklerinden mnezzehtir. (ok ok ycedir.) Bunlar, byle anlayan, byle vehmeden, lfzn zahiri ve dellet ettii hususun bu olduunu zanneden veya yaratlmlardan mstani olan lemlerin Rabbi iin bunlar caiz gren kimsenin salt cehalet ve sapknlndan baka bir ey deildir. Bir chilin byle anlad ve bunu vehmettii farz edilirse, ona bunun caiz olmad, Allah'n ztn vasflad dier sfatlarda buna benzer hususlara dellet etmedii
52

gibi burada da lfzn kesinlikle buna dellet (iaret) etmedii aklanr. Allah Tel: "G kendi ellerimizle biz kurduk,bina ettik" (Zriyt 51/47) buyurduunda, bu inann inaat malzemelerine (kovaya, kree, kerpice ve amurla almaya) ihtiya duyan insanolunun inas gibi olduu dnlebilir mi? Allah'n lemin baz ksmlarn dierlerinin stnde (tabaka tabaka) yaratt ve stte olan alttakine muhta klmad bilinmektedir. Mesel; Hava yerin stndedir ve yerin kendisini tamasna muhta deildir; bulut yerin stndedir ve onun kendisini tamasna muhta deildir; gkler yerin stndedir ve onun tarafndan tanmaya muhta deildirler. Ycelerin Ycesi her eyin Rabbi ve sahibi, hkimi olan Allah, yaratt her eyin stnde (yukarsnda) olunca bu, yarattklarna ve Ar'na muhta olmasn nasl gerekli klar? Ya da yarattklarndan yce olmas, yaratlmlar hakknda bile zorunlu olmad halde O'nun iin bu ihtiyac nasl zorunlu klar? Kald ki, yaratlmlar hakknda bile sz konusu olan "kendisi dndakilerden mstani olma" ya Allah daha lyktr ve O'nun iin bu daha nceliklidir. (uras bilinen bir gerektir ki bir yaratn baka birine muhta olmamasnn kesin olduu bir mes'elede, Allah'n hi de muhta olmayaca aklamaya bile ihtiya gstermeyen bir konudur.) Yine bunun gibi: "Gkte olann, sizi yere batrvermeyeceinden emin misiniz? O zaman yer sarsldka sarslr" (Mlk 67/16) yetine gre Allah'n gklerin iinde olmas gerektiini vehmeden kimse ittifakla chil ve sapkndr (sapktr). "Gne ve ay gktedir" demi olsaydk bunu gerektirirdi; zira " f (iinde)" edat ncesi ve sonrasna baldr ve izafe edildii eye gre deiir. Dolaysyla bir eyin bir meknda olmas, cismin bir hayyizde olmas, arazn cisimde olmas, yzn aynada olmas, szn ktta olmas birbirinden farkldr. Her ne kadar hepsinde " f=de/da" edat kullanlyorsa da bunlarn her birinin dierlerinden ayrld kendine has bir durum ve zellii vardr. Birisi "Ar gkte midir yerde mi?" diye sorsa, "Gktedir" denir; yine "Cennet gkte midir yerde mi?" dese, "Gktedir" cevab verilir ve bundan ne Ar'n ne de Cennet'in gn iinde
53

olmas gerekir. (bu cevap ne Ar'n, ne de cennetin gn iinde olmalarn gerektirmez.) Sahh hadste varit olduu zere Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmutur ki: "Allah'tan Cennet'i istediinizde Firdevs'i isteyiniz. nk O, Cennet'in en stndr. Cennet'in ortas ve tavan, ats Rahmn'n Ar'dr" (Buhr, "Cihd", 4; Tirmiz, "Cennet", 4; bn Mce, "Zhd", 39.) Tavan, ats Ar olan bu Cennet feleklerin stndedir; maamfih, feleklerin stnde de altnda da olsa "Cennet'in gkte olmasyla" O'nun yce olmas kastedilmektedir. Allah Tel: "... bir are bulup ge ykselsin... " (Hac 22/15) ve: "Gkten tertemiz su indirdik." (Furkn 25/48) buyurmutur. mdi, Allah'n Ycelerin Ycesi ve her eyin stnde olduu muhataplarn zihninde yerletiine gre, "Allah gktedir" sznden anlalan O'nun yceliklerde ve her eyin fevkinde (stnde) olduudur. Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Allah nerededir?" diye sorduunda: "Gktedir" diyen cariyenin ifadesi de buna benzer; O, zellikle yaratlm cisimlere ve bunlara hulul etmeye iarette bulunmakszn yalnzca yksekte oluu kastetmitir. (Mslim, "Mescid", 33; Eb Dvd, "Eymn", 16; Muvatta', "Itk", 8; Ahmed b. Hanbel, V, 447, 448, 449.) "Ykseklik" denince bu btn varlklarn fevkine amildir; btn bunlarn stnde olan da gktedir. (yaratlmlarn yukars gktedir.) Bu, orada O'nu iine alan bir varln bulunmasn gerektirmez. (Ayrca bu, Allah' evreleyen bir meknn bulunmasn gerektirmez.) Zira lemin fevkinde (stnde) Allah'tan baka bir varlk mevcut deildir. Ayn ekilde, "Ar gktedir" denildiinde bu da Ar'n mevcut ve yaratlm bir baka eyin iinde olmasn gerektirmez. Gkten kastedilenin felekler olduu farz edilse bile o zaman da kast "onun stnde" eklinde olur. Nitekim: "... sizi hurma dallarna asacam" (Th 20/71) "Yeryznde gezin dolan" (l-i mrn 3/137) ve
54

"Yeryznde dolan" (Tevbe 9/2) yetlerinde de (" f " edatnn kullanm ile ilgili) ayn hususlar geerlidir. Nitekim kii en st noktasnda (en ykseinde) olsa bile "Filn kii dadadr" veya "damdadr (yzeydedir)" denilir. (ve bununla o ahsn, dan veya damn iinde olduu kastedilmez).
3.5. Allah'n Kendisini Tavsif Ettii Hususlarn Mans Bilinir Fakat Keyfiyeti Bilinmez Beinci Kural: Sfatlarla lgili Nasslar Mecaz m? Beinci esas:

Biz Allah'n bize haber verdiklerinin bir ynn bilip bir dier ynn bilemeyebiliriz. Nitekim Allah Tel: "Hl Kur'n zerinde gerei gibi dnmeyecekler mi? Eer O, Allah'tan bakas tarafndan gelmi olsayd O'nda bir ok tutarszlk bulurlard" (Nisa 4/82); "Onlar bu sz (Kur'n') hi dnmediler mi?" (M'minn 23/68); "Sana bu mbarek Kitab', yetlerini dnsnler ve akl olanlar t alsnlar diye indirdik" (Sd 38/29); "Onlar Kur'n' dnmyorlar m? Yoksa kalpleri kilitli mi?" (Muhammed 47/24) buyurarak btn Kitab' derinlemesine dnmeyi emretmitir. Ve yine: "Sana Kitab' indiren O'dur. O'nun (Kitab'n) baz yetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'n esasdr. Dierleri de mteabihtir. Kalplerinde zey (erilik) olanlar, fitne karmak (yaymak) ve O'nu te'vil etmek iin O'ndaki mteabih yetlerine uyar (peine der) ler. Halbuki O'nun te'vilini ancak Allah bilir (Allah'tan bakas bilmez), ilimde derinleenler (yksek payeye erienler) ise: O'na inandk; hepsi Rabbimiz tarafndandr, derler. (Bu incelii) ancak aklselim sahipleri dnp t alr." (l-i mrn 3/7) buyurmutur. mmetin selef ve halefinin ounluu: "O'nun te'vilini ancak Allah bilir. (Allah'tan bakas bilmez)" ibaresinde vakf (durak) olduu kanaatindedir. beyy b. Ka'b, bn Mes'd, bn Abbs ve dierlerinden rivayet edilen gr budur. bn-i Abbs'n:
55

"Tefsir drt ekilde olur: 1 - Araplar'n kendi dilleri sayesinde bildikleri tefsir; 2 - Kimsenin bilmemekte mazur grlemeyecei tefsir; 3 - Ancak limlerin bildii tefsir ve 4 - Allah'tan baka kimsenin bilmedii tefsir ki kim bunu bildiini iddia ederse, yalan sylemektedir" dedii rivayet olunur. Mcahidve bir grup limin de: "limde derinlemi (rsihn) olanlar (yksek payeye erienler) Kitab'n te'vilini bilirler" dedikleri rivayet edilir. (Mcahid b. Cebr (v. 103/721), tabilerdendir.) Nitekim Mcahid demitir ki: "Mushaf bandan sonuna kadar bn Abbs'a arz ettim (okudum). Her yette durup tefsirini soruyordum". yice dnldnde iki gr arasnda tezat (eliki) bulunmad grlr.
Te'vil'in Anlam

Zira "te'vil" kelimesi, ok sayda stlah olduu iin manda kullanlr olmutur.
1 Birincisi: Fkh ve fkh uslnde sz sahibi olan mteahhirnin

pek ounun grdr ki buna gre te'vil "bir delil sebebiyle, lfz rcih (tercihe yn) olan mandan merch (tercih edilmeyen zayf) manya ekmektir". Sfatlara ilikin nasslarn te'vili veya te'vilin terk edilmesi, bunun iyi mi kt m, hak m yoksa btl m olduu konusunda gr beyan eden mteahhirnin ounluu da te'vil ile bunu kasteder.
2 kincisi: tefsir anlamndaki te'vildir. bn Cerr ve tefsir

konusunda eser veren dierlerinin "te'vil limleri bu konuda ihtilf etmilerdir" derken kastettikleri, "tefsir" dir. (Eb Ca'fer Muhammed b. Cerr b. Yezd et-Taber (v. 310/922). slm tarihisi ve mfessir.) Kur'n' tefsir edenler ile mfessirlerin ncs olan Mcahid'in stlahlarna hkim olan man budur. Sevr: "Mcahid'den bir tefsir geldiinde, bu sana yeterlidir" demitir. (Eb Abdullah Sfyn b. Sa'd es-Sevr (v. 161 /778). Hicr II. asrn mehur kelm limi, muhaddis ve sfsidir.)
56

fi', Ahmed ve Buhari ve daha baka kimseler O'nun tefsirine itimat ederler. O'nun, mteabihin te'vilini bildii sylendiinde bununla kastedilen tefsirini bildiindir.
3 - Te'vilin nc anlam: Szn sonu itibariyle iaret ettii

(szn kendisine dnd) hakikattir. Nitekim Allah Tel: "Onun (Kitab) te'vilinden baka bir ey beklemiyorlar. Te'vili geldii (haber verdii eyler ortaya kt) gn, nceden onu unutmu olanlar derler ki: Dorusu Rabbimiz'in elileri gerei getirmiler." (A'rf 7/53) buyurmutur. Buna gre Kur'n'daki medla (hiretle) ilgili haberlerin te'vili, Allah'n medda olacan haber verdii kyamet, hesap, ceza, Cennet, Cehennem ve benzeri hususlardr. Nitekim Allah Tel: "Yusuf kssasnda, ebeveyni ve kardeleri O'na secde ettikleri zaman" (Hz. Yusuf'un) "Ey babacm! ite bu daha nce (grdm) ryann yorumudur." (Ysuf 12/100) dediini buyurmutur. Grlyor ki O, hakikatte vuku bulan eyi ryann yorumu olarak deerlendirmitir. (Yukarda geen) ikincisi szn tefsiridir ki bu, mansnn bilinmesi veya illeti ve delilinin anlalmas iin lfzn tefsir edildii ifadelerden ibarettir.
nc tr (stlah anlamyla) te'vil: Bizzat d dnyada (harite)

mevcut olan eydir. (Pratikleri vakadr). Hz. Aie'nin u sz bu kabildendir: "Reslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) rk ve secdesinde, "Ey Rabbimiz olan Allah! Seni tesbh ve sana hamdederiz. Allahm, bana mafiret et!" der ve bununla Kur'n' te'vil ederdi". (Buhari, "Ezan", 123,139; "Mez", 51; "Tefsru sre 110", 1; Mslim, "Salt", 2,6, 217, 223; "Msfirn", 187; Tirmiz, "Salt", 79; Nes', "ftith", 77; "Tat-bk", 9, 25, 63,86; bn Mce, "kmet", 20; Ahmed b. Hanbel, V, 283, 284, 289; VI, 35, 43, 94; Eb Dvd, "Salt", 147,148.) Hz. Aie'nin kastettii: "Rabbin'e hamdederek O'nu tesbh et ve O'ndan mafiret dile" (Nasr 110/3) yetidir.
57

Sfyn b. Uyeyne'nin sz de byledir: "Snnet, emir ve nehyin (yasan) te'vilidir". Zira emredilen fiilin kendisi, emrin te'vilidir; haber verilen varln kendisi, haberin te'vilidir. Sz ise ya haber ya da emirdir. Bu sebeple Eb Ubeyd ve dier bazlar, "es-samma" sarnmas (

")nn tefsiri konusunda ifade ettikleri gibi "fakhlerin

te'vili dilcilerden daha iyi bildiini" sylerler. Zira Hipokrat ve Sbeveyh'in tabileri bunlarn srf lgatle bilinemeyecek maksatlarn nasl biliyorlarsa, fakhler de Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in maksadn (ne demek istediini) bildikleri iin emir ve nehyedilen eylerin tefsirine vkftrlar. Ancak u da var ki, emir ve nehyin te'vilinde, haberin te'vilinin aksine (maksadn) bilinmesine ihtiya vardr. (Sfyn b. Uyeyne (v. 198/813). Etbu't-tbinden mfessir.) (Eb Ubeyd Al b. el-Hseyn b. Harb el-Kd el-Badd (v. 319/931). afi mctehididir.) (Pek ok hadiste, Hz. Peygamber'in samm' sarnmasn yasaklad ifade edilmektedir. rnein bk. Buhar, "Salt", 10; "Mevkt", 30; "Libs", 20; Tirmiz, "Libs", 24; "Edeb", 20; Nes', "Znet", 106,107; Ibn Mce, "Libs", 3; Drim, "Salt", 100; Ahmed b. Hanbel, II, 496,503, 510, 529; III, 6,13, 46, 66,95, 293, 297, 322, 331, 344, 349.) Samm', vcudun, el, kol kacak bir aralk braklmadan sarlmasdr. Kii gerektiinde elini kullanamayaca gibi, zarar ihtimalinin de sz konusu olmas sebebiyle bu tarz bir giyinme yasaklanmtr. Dilciler, samm' "vcudun, kollardan birini kaldramayacak ve elin de kmasna imkn tanyan bir delik bulunmayacak ekilde sarlmas" diye tarif etmilerdir. Bu tarz giyinmeye samm' denmesi, "btn menfezlerin kapanmas sebebiyle hibir atlan bulunmad kayaya benzemesi" ile aklanmtr. Zira samm'n kelime anlam "sert kaya"dr. Fakhler ise samm', "kiinin bir kumala sarndktan sonra bunun bir tarafn kaldrp omuzlarna koymas ve fercini ak brakmas" olarak tarif etmitir. Dilcilerin aklama tarzna gre kiinin ihtiya annda elini karmas mmkn olmayp zarara uramas muhtemel bulunduundan samm' mekruh olurken, fakhlerin aklama tarzna gre ise, avret yeri akta kalaca iin haramdr. Hadsin Buhr'de geen ekli, fakhlerin aklama tarznn
58

daha doru olduunu gstermektedir: "Reslullah, samm' sarnmasn ve kiinin avret yeri zerine baka bir rt almadan tek bir elbise iine ayaklarn toplayp oturmasn yasaklad".) mdi bu byle bilinince; Allah Tel'nn hakik isim ve sfatlarla muttasf mukaddes zt hakknda haber verdii hususlarn te'vili, hakik sfatlarla muttasf mukaddes zt iin sabit bir hakikattir. O'nun va'd ve va'd (cennetin nimetleriyle cehennem cezalar) hususunda haber verdii eylerin te'vili, bizzat vuk bulacak va'd ve va'id (mkfat ve cezann kendisi) dir. te bu sebeple, hadsin bildirdii hususlardan muhkem olanlarla amelde bulunur, mteabih olanlara da iman ederiz. nk Allah'n zt ve ahiret gn hakknda verdii haberlerde, anlam bizim dnyada bildiklerimize benzeyen mteabih lfzlar sz konusudur. Nitekim O, Cennet'te et, st, bal, arap vb. bulunduunu haber vermitir. Bunlar lfz ve man olarak dnyadakilere benzemektedir. Fakat onlar bunlar gibi deildir ve hakikatleri de bir deildir. (Cennetteki bu eyler dnyadakinin ayn olmadna gre) Allah Tel'nn isim ve sfatlar iin, bu daha ncelikli olarak geerlidir. Bunlarla kullarn isim ve sfatlar arasnda benzerlik olsa bile bu sebeple Yaratc yaratlmlara, bunlarn hakikatleri de birbirine benzemez. (ne Yaratan yaratlan gibidir, ne de O'nun hakikati, onlarn hakikati gibidir.) Gayb hakknda verilen haberler de, grnr lemdeki anlam bilinen isimlerle ifade edilmezse anlalmaz. Aralarndaki fark da gz nnde bulundurularak, grnr lemdekilere dair bilgi vastasyla gaybda olanlar bilinir. (Ama hibir zaman onlarn biribirlerinin ayn olduunu syleyemeyiz.) Yine bilinir ki, Allah'n gayb lemi hakknda haber verdii hususlar, grnr lemde bilinenlerden daha ycedir. (ok daha muazzamdr). Gayb leminde hibir gzn grmedii, hibir kulan duymad ve hibir insann aklna gelmeyen eyler vardr. Biz de Allah kendisine mahsus kld -Cennet ve Cehennem gibi- gayb hakknda bir eyi bize haber verdii zaman, bunun mansn biliriz, bu hitapla bizden anlamamz istenen eyi anlarz ve bunu tefsir ederiz. Henz vuku bulmam, fakat ancak kyamet gnnde meydana gelecek eyler gibi haber verilen hususun hakikatine gelince, bu yalnzca Allah'n bildii te'vil nev'indendir. (Onun hakikati ancak Allah'n bildii bir eydir). Bu yzden mam Mlik ve dier Selef limlerine Allah Tel'nn:
59

"Rahman Ar'a istiva etti." (Th 20/5) yeti hakknda soru sorulduunda onlar: "stiva malmdur (bilinen bir eydir), bunun nasl olduu bilinmez (keyfiyeti mehuldr), buna iman etmek vaciptir, bunun hakknda soru sormak ise bid'attir" cevabn vermilerdir. Ayn ekilde mam Mlik'in hocas Raba b. Abdurrahmn da daha nce: "stiva malmdur (bilinen bir eydir), bunun nasl olduu bilinmez (keyfiyeti mehuldr); bunu aklamak (beyn) Allah'a, bize bildirmek de Resl'e aittir. Bize ise iman etmek der" diyerek istivann bilindiini, nasllnn ise mehul olduunu (keyfiyetinin bilinemediini) ifade etmitir. Selef ve (mctehid) imamlarn szleri arasnda buna benzer pek ok ey bulunur. Onlar kullarn Allah'n sfatlarnn keyfiyetini bilmesini reddeder ve Allah'n keyfiyet ve mahiyetini ancak kendisinin bileceini ifade ederler. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ben seni sena edemem; sen kendini sena ettiin (vdn) gibisin" buyurmutur ki bu hads Mslim'in Sahh'i ve dier eserlerde gemektedir. (Mslim, "Salt", 222; Tirmiz, "Da'avt", 75, 112; Eb Dvd, "Salt", 148; "Vitr", 5; bn Mce, "Du", 3; "kmet", 117; Nes', 'Taharet", 119; "Tatbik", 47, 71; "Kym'l-leyl", 51; Ahmed b. Hanbel, I, 96,118,150; VI, 58, 201; Muvatta', "Mess'l-Kur'n", 31.) Yine bir baka hadste: "Allahm senden,kendini isimlendirdiin,Kitab'nda indirdiin, yarattklarndan herhangi birine rettiin veya gayb ilminde kendine seip ayrdn (bakasna bildirmediin) btn isimlerinle istiyorum." buyurmutur. (Ahmed b. Hanbel, I, 391, 452.) Bu hads de, bn Mes'd'dan naklen Eb Htim'in Msned'i ve Sahh'inde yer almaktadr. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hadste Allah'n gayb ilminde kendine ayrd isimlerinin bulunduunu ve bu isimlerin manlarn kendisinden baka kimsenin bilmediini haber vermektedir. Btn eksiklerden mnezzeh olan Allah Tel kendisinin alim, kadr, sem', basr, afr, rahim ... olduunu haber vermitir. Biz bunlarn mansn anlarz; ilimle kudreti, rahmetle sem' ve basar birbirinden ayrt ederiz. eitli manlara sahip olsalar da btn
60

isimlerin ittifakla Allah'n ztna dellet ettiini biliriz. Bunlar zt bakmndan mterek, sfatlar asndan ise birbirinden ayrdrlar. (Yni zt ynnden mttefik ve birdirler, sfat ynnden farkldrlar.) Ayn ekilde, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Muhammed, Ahmed, el-Mh, el-Hair, el-kb gibi isimleri, Kur'n'n Kur'n, el-Furkn, el-Hd, en-Nur, et-Tenzil, e-if vb. isimleri de byledir. (bn Teymiyye, Cbeyr b. Mut'im'den rivayet edilen u hadse atfta bulunmaktadr: "Benim be ismim vardr: Ben Muhammed'im ve Ahmed'im; ben Mh'yim, Allah benimle kfr yok edecektir; ben Hir'im, kyamet gn insanlar arkamdan gelerek harolacaklardr ve ben Akb'm". bk. Buhr, "Menkb", 17, "Tefsiru sre 61", 1; Mslim, "Fed'il", 124. Hadiste geen Akb kelimesi de, "kendisinden sonra peygamber gelmeyen kimse" eklinde aklanmtr.) nsanlar bu isimlerin -zt bir olduu iin- mteradif kabilinden (eanlaml) mi yoksa -sfatlar birden fazla olduu iin- birbirinden ayr m olduklar hususunda ihtilf etmilerdir. Nitekim, (klca) "seyf (" ,")srim ( ")ve "mhenned ( ")denilir. Fakat "srim" denilirken keskinlik (sarm,

), "mhenned"

denilirken de Hind lkesinde yaplm olma kastedilir. (Gerek u ki: bunlar zt asndan bir, ama sfat ynyle biribirlerinden farkldr.)
Muhkem Mtebih:

Bunu aklayan baka bir misal de udur: Allah Kur'n'n tamamn muhkem ve mteabih olarak vasflamtr. Baka bir yerde ise, Kur'n'n muhkem ve mteabih olan ksmlarnn bulunduunu bildirmitir. Bu durumda Kur'n'n tamamna amil olan ihkm ve teabh ile baz ksmlarna mahsus olan mezkr sfatlarn bilinmesi gerekir. Allah Tel, "Elif. Lm. R. (Bu sana indirilen) ... yetleri salamlatrlm / muhkem klnm, sonra da aklanm bir kitaptr" (Hd 11/1) buyurarak tm yetleri muhkem kldn haber verdii gibi, "Allah szn en gzelini, birbiriyle uyumlu (

) ve

bklmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi." (Zmer 39/23) buyurarak Kur'n'n tamamnn mteabih olduunu haber vermitir.
61

"Hkm": iki eyin arasn ayrmak demektir; "Hkim" de: iki hasm birbirinden ayran (iki hasm arasnda karar

veren) kimsedir. Mteabihleri ilim ve amel bakmndan birbirinden ayrmak, hak ve btl, doru ve yalan, yararl ve zararly birbirinden ayrmak da "hkmdr." Yararl olan yapp, zararl olan terk etmek de "hkm" kapsamndadr. Fiilde bulunmaktan men ettiin zaman (Sap savuran, dengesiz (sefih) kiiyi bu davranlarndan alkoyup onu kontrol altna aldn zaman):

( )
"Sefhe hkmettim" Yine hayvana gem vurduunda:

()
"hayvana hkmettim" denir. "hkm", "bir eyi mkemmel ve eksiksiz (salam) yapma" demektir. Szn muhkem olmas ise: haber sz konusu olduunda doruyu yalandan, emir sz konusu olduunda da isabetli olan yanltan ayrmas suretiyle salam ve mkemmel olmasdr. Kur'n'n tamam bu manda muhkemdir. Allah: "Elif. Lm. R. ite bunlar hikmet dolu Kitb'n yetleridir" (Ynus 10/1) yetinde Kur'n' "hakm" olarak isimlendirmitir. "Hakm", hkim anlamndadr. Benzer ekilde O'nu: "Dorusu bu Kur'n, srailoullar'na, hakknda ihtilf edegeldikleri eylerin pek ounu anlatmaktadr." (Neml 27/76) yetinde "anlatmak" la: "De ki, onlara ait hkm size Allah aklyor: Kitap'ta ... size okunan yetler (Allah'n hkmn apak ortaya koymaktadr)" (Nisa 4/127) yetinde de "hkm ortaya koymak (mft olmak)" la tavsif etmektedir. "phesiz ki bu Kur'n en doru yola iletir (hidyet ettirir) ; iyi davranlarda bulunan m'minlere, kendileri iin byk bir mkfat olduunu mjdeler" (sr 17/9) yetinde ise Kur'n'
62

"doru yola ileten (hidyet ettiren)" ve "mjdeci" olarak nitelemektedir. Kur'n'n tamamna amil olan teabhe (mtebih olduu mes'elesine) gelince bu: "Eer O (Kur'an), Allah'tan bakas tarafndan gelmi olsayd O'nda bir ok tutarszlk (biribirini tutmaz ok ey) bulurlard." (Nisa 4/82) yetinde reddedilen "tutarszln (biribirini tutmamann)" zdddr. Sz konusu olan, "Siz elikili (biribirini tutmayan) szler sylyorsunuz. Ondan ancak dndrlebilen dndrlr." (Zriyt 51/8-9) yetinde zikredilen "tutarszlk (biribirini tutmama)"tr. Burada teabh (benzeme), szn bir ksm dierlerini tasdik edecek (dorulayacak) biimde ahenkli ve birbirinin benzeri olmasdr. Dolaysyla, bir eyi emrettiinde bir baka yerde onun zddn emretmez, bilkis ayn hususu, benzerini veya bunun gerei bir baka hususu emreder. Bir eyi yasakladnda da baka bir yerde bunu emretmez, (Bireyi reddediyorsa baka bir yerde onu kabul etmez) aksine -nesih sz konusu olmad mddete- ayn hususu, benzerini veya buna bal dier hususlar yasaklar. Ayn ekilde bir eyin varln haber verdiinde, baka bir yerde bunun zddn haber vermez, ancak yine bunun veya bunun gerei olan sair eylerin varln haber verir. Bir eyi reddettiinde bunu isbat etmez, yine ayn hususu veya buna bal baka hususlar reddeder. Kendi kendini nakzeden tutarsz szde ise bunun aksi geerlidir; bir eyi bazen isbat bazen de reddeder ya da bir eyi ayn anda hem emreder hem de yasaklar; birbirinin benzeri olan iki hususu ayr tutup birini methederken dierini ktler. Burada bahsi geen tutarsz szler birbirinin zdd olanlar, mteabih szler ise birbirine uygunluk arz edenlerdir. Bu teabh, lfzlar farkl olsa bile manda cardir. ayet manlar birbirine uygunluk sergiliyor, birbirini destekliyor, birbiriyle tutarllk arz ediyor, birbirini tasdik ediyor ve birbirini gerektiriyorsa kendi iinde tezat gsteren tutarsz szn aksine sz mteabihtir. Bu genel teabh, genel muhkemlie ters deildir, bilkis onu destekler. Zira muhkem ve eksiksiz sz, paralar birbirini tasdik eden ve birbirini nakzetmeyen szdr. Bundan farkl olarak zel muhkemlik ise zel teabhn zdddr. zel teabh, bir eyin bir baka eye bir ynden benzeyip dier ynlerden farkl olmasdr. Baz insanlara bu ikisi aynym veya birbirinin benzeri imi gibi gelir ki aslnda byle
63

deildir. Muhkemlik, bu iki eyi, ikisi birbirine karmayacak biimde birbirinden ayrmaktr. Sz konusu teabh bazen iki eyi birbirinden ayracak bir husus var olmasna ramen baka bir noktada birbirine benzemeleriyle olur. nsanlardan bir ksm bu ayrm fark edemez ve bu ikisini birbirine kartrr. Bir ksm da bu ayrmn farkna varr. ki eyin ayrt edilemedii bu teabh bazen de nisb ve izaf olur ki baz kimseler iin (iki husus) benzerlik arz ederken bakalar iin byle deildir, ilim sahipleri bu benzemeyi izale edecek eyi bilirler. Mesel baz insanlara ahirette vaat edilen eyler dnyada grdklerinin benzeri gibi gelir ve onlarn bunlara benzediini zannederler. Oysa, baz ynlerden benzerlik sergileseler bile bu ikisinin birbirinin benzeri olmadn limler bilirler. Baz insanlar yanla dren pheler de yine bu kabildendir. Zira bu gibi hususlarda hak ile btl birbirine karmtr. Bu yzden de baz insanlar bunlar ayrt edemezler. Bu ikisi arasndaki ayrmn bilgisine sahip olanlar iin ise hak ile btl birbirine karmaz. Kyas- fasit de bu tr phelerdendir. Zira bu, bir eyin baz ynlerden, aslnda kendisine benzemeyen baka bir eye benzetilmesidir. ki ey arasndaki fark bilen kimse, bu benzerlik ve kyas- fasidi ortadan kaldran ayrm bulabilir. Bir hususta birleip bir baka hususta birbirinden ayrlan iki ey arasnda bir ynden benzerlik bir ynden de ayrlk vardr, iki ey arasndaki bu benzerlik insan iin yanltc olabilmektedir. Zaten kyas- fasit de salam ve dzgn bir kyas deildir. Nitekim mam Ahmed b. Hanbel demitir ki: "nsanlar en ok te'vil ve kyas asndan hataya derler. Te'vil nakl delillerde, kyas ise akl delillerde olur." Aslnda dedii dorudur. Hatal te'vil mteabih (benzeen) lfzlarda, hatal kyas ise mteabih manlarda sz konusu olur. nsanlar burada sz konusu olan yanllklara (hatal te'vil ve fasit kyas) dmlerdir. Hatt tahkik, tevhd ve irfan iddiasnda bulunan bazlarnn durumu yle bir noktaya varmtr ki, bunlar Rabb'in varln dier btn varlklarn varlyla kartrm ve ikisinin ayn olduunu zannetmiler, yaratlmlarn varln Yaratcnn varlyla bir ve ayn grmlerdir. Oysa, Yaratc'nn yaratlma benzemesi, o olmas, onunla birlemi veya ona hulul etmi olmas kadar imknsz bir ey yoktur.
64

Yaratcnn varlyla tm yaratlmlarn varln birbirine kartran -ve hatt onlarn varln Yaratcnn varl zannedenkimseler, insanlarn bu benzerlik ynnden en byk yanlla sapanlardr. (kartrma ynnden insanlarn en sapklardr.) Bunlar, varlklarn varlk ismini tamakta mterek olmalar sebebiyle varl bir zannetmiler ve biztih bir ve ayn olan (vhid bi'l-'ayn, zde) ile nevi bakmndan bir ve ayn olan (vhid bi'nnev', trde) birbirinden ayrmamlardr. Dier baz insanlar, "Varlklar mterek olarak varlk ismini tarlar" denildiinde, tebih ve terkb (Bir eyin bir bakasna katlp grn itibariyle bir ve ayn hale gelmeleri.) ortaya kaca vehmine kapldlar ve "varlk" lfznn bir mterek lfz (ki veya daha fazla birbirinden farkl hakiki (mecaz olmayan) manya dellet eden tek lfz.) olarak kullanldn syleyerek, -her ne kadar bir ksm kar ksa da- akl sahiplerinin ittifak ettii "Varln kadm ve hadis (sonradan olma) gibi ksmlara ayrld" hususuna muhalefet ettiler. Bir baka grup, varlklar mterek olarak "varlk" ismini aldnda, zihnin dndaki haric lemde mterek bir varlk bulunmas lzm geldiini zannetmiler ve zihinde bulunan klli mefhumlarn haric lemde de aynen var olacan, mesel "mutlak bir varlk", "mutlak bir hayvan", "mutlak bir cismin" var olacan iddia etmilerdir. Bu ekilde, hem duyulara, hem akla hem de nassa aykr dmlerdir. Zihinde var olan hususlar grlr lemde de (d dnyada, a'yanda) var kabul etmilerdir. Bunlarn tamam kafa karklna sebep olan eyler nev'indendir. (Btn bunlar bir nevi kartrma (itibah) dr.) Allah'n doruya ulatrd (hidyet bahettii) kimseler ise: her ne kadar baz ynlerden mterek olsalar da bu hususlar birbirinden ayrrlar ve ikisi arasndaki mtereklik ve ayrl, benzerlik ve farkll bilirler. Bunlar mteabih ifadelerle hataya da dmezler. nk onlar, mteabih ifadelerle, iki husus arasndaki farkllk ve ayrl aklayan muhkem ifadeleri bir arada mtala ederler. Mesel (biz anlamna gelen) "inn" ve "nahn" gibi oul sygalar hem yapt ite ortaklar olan tek kii tarafndan hem de her sfat bir dierinin yerine kaim olan sfatlara sahip yce zt tarafndan kullanlr; bunun ise ortaklan deil kendisine tbi olan yardmclar vardr. Bir Hristiyan, ilhlarn birden fazla olduu hususunda Allah Tel'nn:
65

"O Zikri (Kur'n') kesinlikle biz indirdik" (Hicr 15/9) szne dayandnda, ancak tek anlama ihtimali bulunan: "lhnz bir tek Allah'tr" (Bakara 2/163) gibi muhkem yetler buradaki mteabihlii ortadan kaldrr. Sz konusu oul sygas da, O'na lyk olan azamet, isim ve sfatlar ile melekler ve dier yaratlmlarn O'na itaatinin bir aklamas olur. Bunun dellet ettii isim ve sfatlar ile fiillerinde kulland yardmclarnn hakikatini ise ancak Allah'n kendisi bilir: "Rabbin'in ordularn / askerlerini ancak kendisi bilir." (Mddessir 74/31) Bu, te'vilini Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabihat nev'indendir. Bunun aksine, insan olan bir hkmdar "Sana bir ihsan (da bulunulmasn) emrettik" dediinde, onun ve ktibi, hcibi, hizmetkr gibi yardmclarnn emrettii bilinir. Bu fiilin ortaya kmasna sebep olan kanaatler, istekler vs. de bilinir. Allah Tel, haber verdii sfatlarnn ve ahiret gnne dair hususlarn hakikatini kullarna bildirmez; onlar da Allah'n bu yaratmas ve emriyle gzettii hikmetin ve bu fiilin ortaya kmasna sebep olan irade ve kudretin hakikatini bilmezler. Bylece ortaya kmaktadr ki, mteabihlik, ayn anlam tamayan mterek lfzlarda olabilecei gibi, mtevt' (ekil ve man bakmndan bir ve ayn olan) lfzlarda da olabilir. u kadar var ki, iki husustan birini dierinden ayran izafet veya ta'rf (marife klma) gibi bir eyle mteabihlik ortadan kalkmam olsun. Mesel: "inde sudan rmaklar vardr." (Muhammed 47/15) sznde Allah Tel bu suyu Cennet'e mahsus klm ve bununla dnyadaki su arasndaki fark ortaya kmtr. Ancak bu suyu dierinden ayran hususlarn hakikati bizim tarafmzdan bilinmez. Bu, Allah'n slih kullar iin hazrlad hibir gzn grmedii, hibir kulan duymad ve hi kimsenin aklna gelmeyen (hibir insann tahayyl edemedii) dier eylerle birlikte ancak Allah'n bildii te'vil kablindendir. Allah'n, kendisine mahsus ve hakikatini ancak O'nun bildii isim ve sfatlarnn dellet ettii anlam da bunun gibidir. Bu sebeple mam Ahmed b. Hanbel gibi imamlar, sz tahrif eden Cehmiyye ve dierlerinin, Kur'n'da kendilerine mteabih grnen hususlar yanl biimde te'villerini reddetmilerdir. Nitekim, Ahmed b. Hanbel, zndklar ve Cehmiyye'yi, Kur'n'n pheye dp yanl biimde te'vil ettikleri mteabih yetleri
66

hususunda red amacyla yazd (er-Red 'ale'z-zendka ve'lCehmiyye.) eserinde bunu dile getirmi ve onlar yanl tefsirler yapmakla eletirmitir. Bu eserde, bakalarna yle gelmese bile kendilerine mans mteabih grnen hususlar zikretmi, mutlak "te'vil" lfzn reddetmeyerek, onlar yanl tefsirlerde bulunmakla eletirmitir. Oysa daha nce getii zere "te'vil" lafzyla Allah'n maksadn aklayan tefsir kastedilir ki bu ayplanmaz, bilkis methedilir. Te'vil szyle ayrca, Allah'n bilgisini kendine saklad hakikat kastedilir ve bunu da O'ndan bakas bilmez. Bunu baka yerlerde genie ele aldk. "Te'vil btldr, lfzn zahiri zere braklmas gerekir" diyen ve te'vilin iptali iin: "Bunun te'vilini Allah'tan bakas bilmez. (te'vilini ancak Allah bilir)" (l-i Imrn 3/7) yetini delil getiren grup gibi bunu bilmeyen kimselerin szleri elikili olacaktr. Bu onlarn bir elikisidir; zira bu yet, Allah'tan baka kimsenin bilmedii bir te'vilin bulunmasn gerektirir. Onlar ise te'vili mutlak olarak reddetmektedirler.
in hataya dlen yn udur:

(Yanldklar husus, bunu mutlak olarak tm te'villere temil etmeleridir.) Allah'n, bilgisini kendine saklad te'vil, O'ndan baka kimsenin bilmedii hakikattir;
Yerilen ve btl olan te'vil ise; nass te'vil edilmesi gerekenden farkl

biimde tefsir eden tahrifi ve bid'atilerin yapt te'vildir. Bunlar, lfz -bunu gerektiren herhangi bir delil bulunmad halde- dellet ettii mandan dellet etmedii bir baka manya ekerler. Lfzn zahirinin, kendilerinin aklla isbat ettikleri hususta ortaya kan mahzura benzer bir saknca tekil ettiini iddia ederek, lfz Allah hakknda reddettikleri manlara benzeyen baka manlara ekerler. Bylelikle reddettikleri ey isbat ettikleri ey cinsinden olur ve dolaysyla ayet var olan husus gerek ve mmkin ise, reddedilen husus da bunun gibi olur; reddedilen husus btl ve imknsz ise var olan husus iin de ayn ey geerlidir. Te'vili mutlak olarak reddedip; "Onun te'vilini Allah'tan bakas bilmez (te'vilini ancak Allah bilir)" (l-i Imrn 3/7) yetini de buna delil getiren bu kimseler, Kur'n- Kerm'de hi kimsenin anlamad veya bir anlam olmayan ya da kendisinden hibir ey anlalmayan eylerle bize hitap olunduunu zannetmektedirler. Bu
67

-btl olmakla birlikte- kendi iinde de elikilidir. nk Kur'n'dan hibir ey anlamyorsak, (zahirin) doru bir mansnn bulunmas imkn dahilinde olduundan: "Bunun zahire uygun dmeyen ve ona muhalif olan bir te'vili vardr" dememiz caiz olmaz. Bu doru man bizce bilinen zahire muhalif deildir. Onlarn dediine gre bunun zahiri yoktur ve bu manya delleti de ne zahire muhalif bir dellet ne de te'vil olur. Bu durumda, bizim bilmediimiz bir takm manlara delleti de caiz olmaz. Onun dellet ettii bu manlar biz bilemeyiz, zira lfz ve bunun dellet ettii mefhumu anlamyorsak, lfzn dellet etmedii manlar haydi haydi anlayamayz. nk lfzn kendisiyle kastedilen eyi bildirme yn, kendisiyle kastedilmeyen bir hususu bildirme ynnden daha kuvvetlidir. Dolaysyla ayet lfzn herhangi bir many bildirmesi sz konusu deilse ve ondan hibir man anlalmyorsa, o halde kendisiyle kastedilen mefhumu bildirmiyor demektir ve kendisiyle kastedilmeyen bir many bildirmemesi ise daha kuvvetle muhtemeldir. Te'vil ile yaratlmlara verilen zahire muhalif olan eyin kastedilmesi hali dnda: "Bunun te'vilini Allah'tan bakas bilmez" demek bir yana, -tercihe yn olan mandan, tercih edilmeyen zayf manya ekildii anlamnda- "bu lfz te'vil edilmitir" demek bile caiz deildir. Zahir ile bunu kasteden kimsenin, zahirden farkl bir te'vilde bulunmasnn gereklilii phe gtrmez. Ancak bunlar: "bunun zahirden farkl bir te'vili yoktur" veya "bu zahiren ifade ettii man zere braklr" dediklerinde kendi ilerinde elikiye dm olurlar. ayet zahir ile herhangi bir aklamada bulunmakszn farkl balamlar iinde farkl manlar kastederlerse bu da bir aldatmaca olur. Eer zahir ile mans anlalmakszn grnen mcerred lfz kastederlerse, te'vili iptal veya isbat etmeleri bir eliki olur, zira te'vili isbat veya inkr eden kimse muhtemel manlardan birisini anlam demektir. Bu taksim ile sfatlar inkr veya isbat eden pek ok kimsenin tenakuzlar (elikileri) ortaya kmtr
3.6. Nefiy ve sbat Konusunda Allah Hakknda Caiz Olan ve Olmayan Hususlar Altnc Kural: Sfatlar Konusunda Tebihi Reddetmek Yeterli Deildir
68

Altnc esas:

Birisi yle diyebilir: Nefiy ve isbat konusunda Allah hakknda caiz olan ve olmayan eyleri bilmeye yarayan bir kural gereklidir. Zira bu konuda yalnzca tebihin reddine ya da tebih olmakszn mutlak isbata dayanmak yeterli deildir. nk her iki ey belli noktalarda birleir, belli noktalarda da ayrlrlar. Reddeden kimse reddettii hususlarda bunun tebih olduunu dayanak gsteriyorsa, ona yle denir: Eer (tebih ile) birinin dierine her ynyle benzer olduunu kastediyorsan, bu doru deildir (btldr). ayet belli ynlerden benzer olduklarn veya isimlerinin mterek olduunu kastediyorsan, isbat ettiin dier hususlarda da bu seni balayc olur. Birisi iin caiz olan eyin dieri iin de caiz, birisi iin imknsz olann dieri iin de imknsz ve birisi iin vcib olan eyin dieri iin de vcib olmas eklinde akladnz tebih ve benzerliin iptali konusunda deliller ortaya koydunuz. Bu ekilde aklanan bir tebihin ne dediini bilen akl sahibi bir kimsenin kanaati olmayaca malmdur. Bunun imknsz olduu aklen zorunlu olarak bilinir. Ancak bunun reddedilmesiyle, ekil ve man bakmndan birbirinin ayn olan isim ve sfatlarda olduu gibi, baz ynlerden birbirinin benzeri olmann da reddi gerekmez. Ancak insanlar arasnda tebihi farkl anlamlarda yorumlayanlar vardr. Kendi ileri srdkleri bu many isbat eden herkese "tebhi" derler; karlarndaki ise bu man tebih deildir, cevabn verir. Zaman zaman "tebih" ve "temsl" lfzlar birbirinden farkllk arz eder. Mu'tezile ve sfatlar inkr eden dierleri: "Allah iin kadm bir sfatn varln kabul eden herkes tebhi (mebbihe) ve temsilci (mmessile) dir" derler. Dolaysyla her kim: "Allah'n kadm bir ilmi ve kudreti vardr" derse onlarn gznde tebhi (mebbihe) ve temslci (mmessile) olur. Zira onlarn ounluuna gre "kadm" Allah'n en kendine has olan sfatdr. Buna binaen, Allah hakknda kadm bir sfatn varln kabul eden herkes, O'nun kadm bir denginin (misl) varlm kabul etmi olur ve bu sebeple onu "temslci (mmessil)" olarak isimlendirirler. Sfatlar isbat (kabul) edenler ise bu konuda onlarla hem fikir olmayp yle derler:
69

"Allah'n en kendine has sfat, kendisinden baka kimsenin vasflanmad 'lemlerin Rabbi olmas, her eyi bilen olmas, her eye g yetiren olmas, tek lh olmas' gibi vasflardr". Sfat ise bu mezkr vasflardan hibirisini tamaz. Sfatlarn varln kabul eden (sfatyye) bu kimseler arasnda da, sfatlarn kadm olduunu sylemeyen fakat: "Rabb Tel sfatlaryla kadmdir" diyen, "O ve sfatlar iki ayr kadmdir" demeyip "O kadmdir, sfat da kadmdir" diyen, "O ve sfatlar iki ayr kadmdir; ancak bu Allah'n sfatlarnn O'na herhangi bir zelliinde ortak olmasn gerektirmez" diyen kimseler mevcuttur, imdi kadm olmak, mcerred bir ztn zellii deil, Aksine, belli sfatlarla vasflanan bir ztn zelliidir. Zaten onlara gre "kadm" sfatn tek bana tamak bir yana, mcerred ztn varl bile sz konusu deildir. Onlar derler ki: Zt da sfatlar da kadm olmakla muttasftr, ancak sfatlar ilh veya rab deildirler; bu tpk nebnin de sfatlarnn da hadis olmas fakat sfatlarn neb olmamas gibidir. Dolaysyla ayet bu kimseler sfatlarn varln kabul edenlere tebhi (mebbihe) ve temslci (mmessile) isimlerini yaktryorlarsa bu, onlarla mcadele halinde olduklar inanlar sebebiyledir. Sonra bu (sfatlar kabul edenler) dierlerine der ki: Varsayalm ki, baz insanlarn stlahnda buna "tebih" denilsin. Yine de bu akl ve naklin reddettii bir husus deildir. Zarur olan ise, nakl (er') ve akl delillerin reddettii hususlarn reddidir. Kur'n- Kerm (Allah'a) benzer (misl), denk (kfv) ve e (nidd) gibi mefhumlar (msemmlar) reddetmitir. Ancak onlar (sfatlar reddedenler): "Sfat Arap dilinde mevsfun benzeri, dengi veya ei deildir, dolaysyla da nassta yer almaz" derler. Akla gelince, o da Mu'tezile'nin kulland tarzdaki tebih mefhumunu reddetmez. Yine (sfatlar reddedenler) derler ki:
70

"Sfatlar ancak yer kaplayan cisimlerle birlikte var olurlar, cisimler ise birbirinin benzeridir. ayet sfatlar Allah ile kaim olsayd, Allah'n dier cisimlere benzer olmas gerekirdi; (Eer Allah'la kim sfatlar varsa, sair cisimlerin mmasili olmas gerekir ki) bu da tebihin ta kendisidir". Sfatlarn varln kabul eden, fakat Allah'n Ar'a ykselmesini, ihtiyar fiillerin Allah'la kaim olmasn reddeden Sftiyye'ye mensup pek ok kimse de ayn gr dile getirir. Onlar: "Sfatlar cisim olmayan eylerde bulunabilirler, oysa lemin stnde ( Ar'n yukarsnda) olmak (ulvv) ancak cisim olan ey iin mmkndr. ayet Allah'n lemin stnde olduunu kabul edersek, O'nun cisim olmas gerekir. Cisimler birbirinin benzeri (mmasili) olduuna gre, bu durumda tebih kanlmaz olur" derler.

te bu sebeple, bu kimselerin semi (duyduunu), basar (grdn), kelm (konutuunu) vb. hususlar kabul edenlere tebhi demezken (lemin) stnde olma (ulvv) gibi hususlar kabul eden kimselere tebhi ismini verdiklerini grrsn. rd'n mellifi ve benzerleri buna rnektir. (Sfatiyye; Tabin, mezhep imamlar ve byk fukah ile muhaddislerin oluturduu "Ehl-i Snnet-i hssa" veya "Selefiyye", Allah Tel'nn zat, fiil ve haberi sfatlarnn hepsini nasslarda varit olduu gibi, te'vile tbi tutmakszn aynen kabul ettii iin bunlara Sftiyye ad verilmitir. Daha sonra ortaya kan Ehl-i Snnet kelmclar da Sftiyye'den kabul edilmitir. Kanaatimizce bn Teymiyye'nin burada Sftiyye ile kastettii de bunlardr.) (rd'n mellifi; mm'l-Haremeyn Eb'l-Me'l Abdlmelik b. Abdullah el-Cveyn (v. 478/1085); eserin tam ad el-rd il kavat'i'l-editleti f usli'l-i'tikd'dr.) Cisimlerin birbirine benzedii (biribirlerinin mmasili) grnde, sfatlar ve (lemin) stnde olma vasfn "ulvvu" kabul edenlerden Kad Eb Ya'l ve dierleri de bunlara uyarlar. (Kad Eb Ya'l Muhammed b. el-Hseyn b. Muhammed b. Halef el-Ferr' (v. 458/1066). Tannm Hanbel hukukusu, kelm limi, muhaddis ve mfessirdir. Kelma dair eserleri arasnda Kitbil'rrivyeteyn ve'-vecheyn'in bir cz ile el-Emr bi'l-ma'rf ve'n-nehy 'ani'I-munker, Mes'il'l-mn ve Muhtasar'l-mu'temed f usli'd-dn saylabilir. lemin hudsu, Allah'n varl ve nbvvet konularnda
71

Selefin nass tutumundan uzaklap kelmclarn metodunu benimsemesi sebebiyle, burada da grld zere, bn Teymiyye kelm problemlerini tahlil ederken O'nu Bklln ve Cveyni gibi kelmclar arasnda zikretmitir.) u kadar var ki, Kad Eb Ya'l'nn ortaya koyduu iki grten ilkinde olduu gibi bunlar "(lemin) stnde olma" y haberi sfat olarak grrler. Dolaysyla bu konudaki ("ulvv" konusundaki) hkm, "vech" hakknda sylenenlerle ayn olur. Bazen de, kabul ettikleri hususlarn, dier sfatlar iin olduu gibi cisim olmaya aykr olmadn sylerler. Ancak akl sahibi kimse durup dndnde, kabul ve reddettikleri hususlar arasnda bir fark olmadn grr.
Sfatlar reddedenlerin tamamnn sylediklerinin z udur:

Sfatlar isbat etmek tecsmi (Allah'a cisim atfetmeyi, O'nu cisimletirmeyi) gerektirir; cisimler de birbirinin benzeridir. Sfatlar kabul edenler buna bazen birinci ncl, bazen ikincisini, bazen her ikisini reddederek, bazen de iki hususu birbirinden ayrarak cevap verirler. Cisimlerin birbirine benzedii eklindeki grlerinin yanl olduu phe gtrmez. Cismi ister burada iaret olunan ekilde, ister kendi kendine kaim olan, ister var olan ve isterse heyl ve suretten mrekkeb ey olarak aklasnlar, bu byledir. ayet cismi, -bunlarn birbirine benzer olmas sebebiyle- cevher-i ferdlerden mrekkeb olarak aklama yoluna giderlerse, bu da bu grn doru olmasna, cevher-i ferdin varlnn ve bunlarn birbirinin benzeri olduunun isbatna baldr. Akl sahiplerinin pek ou bu konuda onlardan farkl dnmektedir.
Bununla kastedilen udur:

Onlar cisimlerin birbirine benzemesine binaen (cisimlerin mtemsil olduundan hareketle) tecsm olduuna inandklar eye tebih adn vermektedirler. Sfatlar isbat (kabul) edenler ise onlarn bu inancna kar kmaktadr. (Onlarn bunu tecsim olarak deerlendirmeleri ve sonuta muhaliflerini tebih'le sulamalar Rafizlerin u deerlendirmelerine benzer) Rfzler Hz, Eb Bekir ve Hz. mer'i -Allah ikisinden de raz olsun- seven kimselerin Hz. Ali'yi (r.a.) sevmedii, O'nu sevmeyen kimsenin de "nsb" olduuna dayanarak, Hz. Eb Bekir ve Hz. mer'i dost bilen kimselere "nasb" adn vermilerdir.
72

Ehl-i Snnet ise onlarn birinci nclne kar kmaktadr. Bu sebeple (sfatlar inkr edenler) "Bu iki durum bir ynyle birbirine benzerken dier ynlerden farkldr" derler. Akl sahiplerinin byk ounluu ise aksi kanaattedir. Bu konuyu baka yerlerde geni biimde ele aldk; orada, cisimlerin birbirine benzediini (biribirlerinin mmasili olduunu) savunanlarla buna kar kanlarn delillerini ve benzediini savunanlarn grlerinin yanlln (grlerindeki tutarszl) akladk. Ayrca (belirtmek gerekir ki), tebihin reddi konusunda bunlar dayanak almak (tebihi reddetmek iin bu yola bavurmak) da yanltr. yle ki, ayet cisimlerin birbirine benzer olduu sabit olursa bunu ancak cismi de reddedecekleri bir delil ile reddedebilirler. Bunun cismi gerektirdii, cismin de (mmten) imknsz olduu ortaya karsa bu durum cisimlerin birbirine benzer oluunun reddi iin tek bana yeterli olur. Bunun reddi iin "tebih" denilen eyin reddi gerekmez. Ancak tecsmin reddi, bu tebihin reddine bal olur. Bu yle demek suretiyle olur: "Onun u u zelliklere sahip olduu sabit olursa, o cisimdir; cisimler de birbirinin benzeridir (biribirine mmasildir.)". Bu durumda her ikisi iin vcib, caiz ve mmteni' olan hususlar ayn olmaldr; bu ise imknszdr. Bu yolu takip eden kimse, tebihin reddi noktasnda tecsmin reddine dayanmtr ve dolaysyla bu reddin z de cismin reddi olur. Bu ise daha sonra zerinde duracamz bir baka grtr.
Bununla kastedilen udur:

Reddedilen eyi reddetmek iin sadece tebihin reddini dayanak olarak almak bir fayda salamaz. nk bu ikisi belli ynlerden birbirine benzedii gibi baka baz ynlerden de birbirlerinden farkldrlar. Allah Tel'nn mnezzeh olduu eksiklik, aypllk gibi hususlar dayanak alma durumu ise daha farkldr. Bu doru bir yoldur. Ayn ekilde, Allah iin kemal sfatlarn isbat (kabul) eder ve bu sfatlar asndan bakalarnn O'na benzemesi ihtimalini reddederse bu, Allah'n hakk olan hususlarda bakalarnn O'na benzemesinin reddi olur; bu ise hakik tevhddir.

73

"Tevhd" ise: herhangi bir eyin Allah'a mahsus olan hususlarda O'na ortak olmamasdr. (Allah'n hususiyetlerinden olan bir eyde herhangi bir eyi O'na ortak komamaktr.) Allah, baka hibir kimse bu hususta kendisine benzemeyecek (hi kimsenin denk olamyaca) ekilde tm kemal sfatlar ile muttasftr. te bu sebeple mmetin selefi ve imamlarnn yolu, Allah'n kendisini tavsif ettii (vasflandrd) sfatlar isbat (kabul etmek) ve O'nun yaratlmlardan herhangi birine benzemesini (mmseleti) reddetmektir. Eer: "Bir ey bir bakasna bir ynden benzer olduunda, bu ynyle birine caiz olan dierine de caiz, birisi iin vcib olan dieri iin de vcib, birisi iin mmteni' olan dieri iin de mmteni' olmaz m?" denirse, yle denir: Farz edelim ki byle olsun. Ancak ayet bu mterek man Allah Tel iin mmteni' olan bir hususun isbatn ve O'na lyk olan bir hususun reddini (nefyini) gerektirmiyorsa, bu durum imknsz (mmten') deildir. Nitekim Allah baz kullarn hayy, semi', alm, basr eklinde isimlendirmiken, O'nun da hayy, sem', alm, basr bir varlk olduu sylenmez mi? Bu mterek mannn getirdii durum Allah Tel hakknda mmteni' deildir; zira bu, hadis, mmkin, eksik olmay veya ulhiyyet sfatlarna aykr herhangi bir baka eyi gerektirmez. yle ki, mterek olan man, vcud veya mevcud, hayat veya hayy, ilim veya alm, sem' ve basar veya sem' ve basr, kudret veya kadr mefhumlardr. Mterek olan man, dierini darda brakacak biimde herhangi birine mahsus olmayan kll bir mutlaktr. Dolaysyla, ne mmkin ve hadis ne de vcib ve kadm olan varla mahsus olan bir manda ortaklk sz konusudur. Bunlardan birine mahsus olan herhangi bir manda ise mterek olmalar (mmtendir) imknszdr. Mterek olduklar man, vcud, hayat, ilim ve kudret gibi bir kemal sfat ise ve bunlarda yaratlmlara da Yaratc'ya da mahsus bir zellie dellet eden bir iaret yoksa, bunun isbat edilmesinde kesinlikle bir mahzur bulunmamaktadr. Hatt bunun isbat edilmesi varln gereklerindendir. Her iki varlk arasnda byle bir mtereklik olmaldr; bunu reddeden kimsenin tm varlklarn varln da iptal etmesi gerekir.
74

te bu sebeple imamlar, Cehmiyye'nin grnn znn bu olduunu grdklerinde onlara muattla (iptalciler) ismini vermilerdir. Cehm Allah'n "ey" olarak isimlendirilmesini reddetmekteydi. Cehmiyye muhtemelen "O eyler gibi olmayan bir eydir" de demektedir. Mterek many mutlak olarak reddettiklerinde genel bir iptal (ta'til) de ortaya kar. Rabb Tel'nn vasfland hayat, ilim, kudret ve hatt vcud, sbut ve hakikat gibi manlar kendilerine bal olan hususlar zorunlu klar. Zira bir eyin bal olduu hususun varl, kendisinin de varln gerektirir. Allah'n tenzih edilmesi zorunlu olan yaratlmlara mahsus sfatlar ise kesinlikle (Allah'n varlnn) gerei olan hususlar deildir. Bilkis bunlar yaratlma mahsus olan vcud, hayat, ilim vb.nn gerekleridir. Allah Sbhneh ise yaratlmlara mahsus olan sfatlardan ve bu sfatlar gerektiren hususlardan mnezzehtir. Kim bu durumu iyice anlar ve zerinde dikkatlice dnrse, tm pheleri zail olur (ortadan kalkar) ve pek ok akl sahibi kimsenin bu konudaki hatalarn grr. Bu pek ok yerde geni biimde ele alnm ve unlar aklanmtr: Kll olan mterek man ancak zihinde vardr. Zihnin dnda ise ancak (muayyen) belirlenmi ve kaytlanm (mukayyed) biimde varl sz konusudur. Varlklarn herhangi bir hususta mterek olmalarnn anlam, bu ynden birbirlerine benzer olmalardr. Bu genel man her ikisi iin de kullanlr, nk zihnin dndaki varlklarn biri bir dierine onun sahip olduu bir zellikte ortak olamaz. Aksine her varlk zt, sfatlar ve fiilleri ile dierlerinden ayrlr. Durum byle olunca, pek ok kimse bu konuda elikiye dm olur. Bazen bu mterek mannn isbatnn btl bir tebih ortaya kardn zanneder ve tebihe dmemek iin, reddedildiini dnd sfatlar konusunda bunu delil olarak alr. Bazen de bunun bir ekilde isbat edilmesi gerektiini anlar ve bununla isbat ettii sfatlar konusunda kendisine kar delil getiren retilere cevap verir. Bu konuda zihn karklk ok fazla olduu iin, Allah'n varlnn mahiyetinin ayn m yoksa mahiyetinin zerine zaid mi olduu; "varlk" lfznn mterek bir lfz (eklen ayn, fakat mans farkl) olarak m, mtevt' (ekil ve man itibariyle bir ve ayn) bir lfz
75

olarak m yoksa her ikisine de muhtemel biimde mi kullanld noktasnda pheler varit olmutur. Benzer ekilde, ahvlin isbat (kabul) ve reddi, "ma'dmun" "ey" olup olmad, varlklarn varlnn (mevcudatn vcdunun) mahiyetleri zerine zaid olup olmad konularnda da karmaa sz konusudur. (karklk ve pheler de ortaya kmtr.) (Mu'tezile kelmcs Eb Him el-Cbbi'nin (v. 321/933), Allah'n sfatlarnn hem zihinde hem de zihin dnda zt ve mhiyet olarak gerek bir varla sahip olduu eklindeki Sftiyye gr ile ilh sfatlan varlk mefhumu tamayan isimler olarak gren Mu'tezile ve felsefecilerin kanaatleri arasnda bir orta yol olarak grlebilecek teorisidir. Buna gre, cevherle araz, varlkla (vcd) yokluk (adem) arasnda nc bir kavram vardr ki bu da cevhere ok yakndan bal bulunan, ondan ayr olarak var olamayan, kendi bana bir gereklii bulunmayan ve cevherin var olu biimi demek olan ahvldir.) Mezhep imamlarnn bu konularda ihtilf ve elikileri oktur. Bazen birisi birbiriyle elikili iki gr dile getirir ve insanlarn grlerini nakleder. Bazen de phe ve tereddtte kalr. Bu konuda sz uzattk. Kelmc ve filozoflarn bu konuda iine dtkleri karmaa, hata ve tereddtleri anlatmaya bu zet ifadeler yetmez. Ancak dorunun u olduunu ifade ettik: Her eyin zihin dndaki varl, onun zihin dndaki mahiyetidir; zihindeki mahiyet ise zihin dnda var olan varlktan ayrdr. "Zt", "ey", "mahiyet" ve "hakikat" lfzlar birbirinin yerine kullanlan lfzlardr. "Manlar ayr olduu iin bunlar phelidir" denirse pheli lfz da birbiri yerine kullanlan lfzlarn bir trdr ki kullanldklar yerde man ister birbirinden ayr isterse ayn olsun bunlarda lfzn mterek manya delleti gzetilir. Yine ifade ettik ki, ma'dm bilgi asndan ve zihinde bir "ey" dir, zihnin dnda ise "ey" deildir. Sabit olma (sbt) ile var olma (vcud) arasnda fark yoktur; ancak (bir eyin) zihindeki varl (vcud-i ilm) ile hariteki reel varl (vcud-i ayn) arasnda fark vardr. Maamfih, ilimde olan (bilinen) ey var olan hakikat deildir, var olan eyle kaim olan bilgiye tbi ilimdir. Benzer ekilde, varlklarn birbirine benzedii veya birbirinden ayrld hallerin ancak zihinde varl sz konusudur. Grnr lemde (a'yn) ise sadece var olan aynlar ve bunlarn kendileriyle kaim olan belirli sfatlar vardr ki bu sfatlarla birbirine benzer veya birbirlerinden ayrlrlar.
76

(Ayn, kelm terminolojisinde "bolukta kendi bana yer tutan mmkin varlk veya cevher"i ifade eder. bn Teymiyye burada "ayn" "zihn (mcerred) varln mukabili olarak duyularla idrk edilen haric (mahhas) varlk" eklindeki felsef anlamnda kullanyor grnmektedir.) Bu zl ifadelerden maksat, anlayan kimsenin ne kadar faydal olduunu grecei, kendisine hidayet kapsnn alp, dallet kapsn kapatmaya muktedir olaca zl ve mull ifadelere dikkat ekmektir. Bunlar geni biimde ele almann ve aklamann yeri ise bakadr. Zira her makamda sylenecek sz farkldr. Szn z, pek ok mellifin yapt gibi, Allah Tel hakknda reddedilecek ve O'nun tenzih-edilecei hususlarda byle bir delili dayanak almak, dikkatlice dnen kimseler iin bir hatadr. Bu, hatal nefiy usllerinden biridir.
Allah' Tenzih Yollar:

Bundan daha kts, sfatlar reddedenlerin, Allah' tenzh edilmesi gereken hususlardan tenzih edeceiz derken, mesel O'nu hzn ve alamaktan tenzih ederken iine dtkleri "en byk kfrdr." Onlar: "Allah Tufan'a yle alad ki gzleri iti; O'nu melekler iyiletirdi" diyen Yahudler'i veya bir insann ilhln iddia edip onun Allah olduunu syleyen kimseleri reddetme arzusundadrlar. Pek ok kimse bunlara kar tecsm ve yer kaplamann (tehayyz) reddiyle delil getirerek, "ayet Allah bu eksiklikler ve fetlerle muttasf olsayd, cisim ve yer kaplayan bir varlk olurdu" derler. Bu ise imknszdr. Onlarn tuttuu bu yol sebebiyle isim ve sfatlar inkr eden mlhidler onlara stnlk salar. Bu yolla birka ynden maksat hsl olmaz:
1.Birincisi:Allah'n bu eksiklik ve fetlerle tavsif edilmesinin

(sfatlanmasnn) aklen ve dinen yanll, yer kaplama ve tecsmin reddinden ok daha aktr. Zira ikincisinde olan karklk, ihtilf ve kapallk birincisinde yoktur. Bu gre sahip olan (Allah hakknda bu tr eksik sfatlar kabul eden) kimsenin slm Dini'nden kt da zorunlu olarak bilinir. Delil, medlul (dellet ettii eyi) belirginletirici ve aklaycdr; daha ak ve net olan bir eye daha kapal olan delil getirmek uygun deildir. Nitekim tanmda da (tariflerde de) bu yaplmaz.
2. kincisi: Allah' bu sfatlarla tavsif edenlerin:
77

"Sfatlar isbat edip tecsmi reddedenler gibi biz de (Allah'n) cisim olduu ve yer kaplad kanaatinde deiliz" demesi mmkndr. Bu durumda, onlarn delili, kelm ve kemal sfatlarn isbat edenlerin delili gibi olur ve Allah' kemal sfatlaryla tavsif edenler (niteleyenler) ile eksiklik sfatlaryla tavsif edenlerin (niteleyenlerin) gr bir hale gelir. Sfatlar reddedenlerin bu iki gruba verdii cevap da ayn olur ki, bu son derece yanltr. (Yni, hem keml sfatlarn kabul edenler, hem de eksik sfatlar kabul edenler reddedilirken ayn yol takip edilmi olmaktadr ki, bunun geersizlii ortadadr.)
3. ncs: Bunlar kemal sfatlarn buna benzer bir yolla

reddetmektedir. Allah'n kemal sfatlaryla vasflanmas ise aklen ve dinen sabit ve vcibdir. Bu da bu yolun yanllnn bir delilidir. (te bu durum bile onlarn izledikleri yolun bozukluunun ak bir gstergesidir.)
4. Drdncs: Bu yolu tutanlar eliki iindedirler. yle ki,

bunlardan her kim bir eyi isbat (kabul) ederse, isbat ynnden buna uyan bir baka eyin de isbat, yine ayn ekilde her kim de bir eyi reddederse, ret ynnden buna uyan bir baka eyin de reddi gerekir. Mu'tezile gibi sfatlar inkr edenler, -hayat, ilim, kudret, kelm, sem' ve basar gibi- sfatlar isbat (kabul) edenlere: "Bu tecsmdir; nk mezkr sfatlar arazdr, araz da ancak bir cisimle birlikte var olur" veya "nk biz cisim dnda sfatlarla mevsuf olan bir ey bilmiyoruz" derlerse, onlar da (sfatlar kabul edenler) u cevab verirler: "Siz dediniz ki, Allah hayy, alm ve kadirdir ve O cisim deildir. Oysa siz cisim dnda hayy, lim ve kadir olan bir varlk bilmiyorsunuz. yleyse bildiinizin dnda bir eyi isbat ediyorsunuz. Biz de yleyiz". (Sizler de, Allah diridir, alm ve kadirdir, diyor ve bununla birlikte cisim olmadn sylyorsunuz. Oysa ayn ekilde mevcd, alm ve kadr olduu halde cisim olmayan birini gsteremiyorsunuz. O halde siz de tank olmadnz bir ekilde Allah' kabul ediyorsunuz. Sonuta aramzda bir fark kalmyor.) Yine derler ki: "Siz hayat, ilim ve kudreti olmayan bir hayy, lim ve kadir isbat ettiniz. Bu ise aklen zorunlu olarak bilinen bir elikidir".
78

Sfatlar isbat (kabul) eden bu kimseler, Allah'n honut olduu ve gazaplandn (fkelendiini), sevdii ve buz ettiini kabul edenlere veya Allah' istiva, nzul, mec ile ya da vech, yed vb. ile tavsif edenlere: "Bu tecsmi gerektirir; nk cisim olanlar dnda bunlarla muttasf bir ey bilmiyoruz" derlerse, bunlar (sfatlar kabul) isbat edenler onlara: "Siz Allah' hayat, ilim, kudret, sem' basar ve kelmla tavsif ettiniz (nitelendirdiniz); bu nitelendirmeler de dieri gibidir. ayet bizim sylediklerimizle sadece cisim muttasf oluyorsa, dierleri iin de ayn ey geerlidir. Eer bunlardan biriyle cisim olmayan eyin tavsif edilmesi mmknse dierleriyle tavsif edilmesi de mmkndr, ikisini birbirinden ayrmak, birbirine denk olan iki eyi birbirinden ayr tutmak demektir." Dolaysyla, Allah' eksikliklerle tavsif edenleri bu ekilde reddetmek yanl bir yol olduu iin, selef ve imamlardan hi kimse bu yolu takip etmemi, hibiri Allah hakknda -ne isbat ne de ret iincisim, cevher, tehayyz vb. tabirleri kullanmamtr. nk bunlar ne bir doruyu ortaya koyan ne de bir yanl bertaraf eden mcmel ifadelerdir. (bu tr szler bilinmez eyler olup ne bir hakk glendirir ve ne de bir yanl ortadan kaldrrlar.) Bu sebeple Allah Tel Kitab'nda Yahudler'i ve dier kfirleri reddederken bu trden lfzlar zikretmemitir. Bunlar, selef ve imamlarn reddettii bid'at ifadelerdir.
Allah'n Sfatlarn sbat Yollar Allah'n sfatlarn isbat yollarna gelince: isbat iin sadece tebihi

(benzetmeyi) reddetmenin yeterli olmad malmdur. ayet isbat iin sadece tebihi reddetmek yeterli olsayd, Allah Tel'nn -tebih reddedilmi olmakla birlikte- kendisi iin mmteni' olan saysz uzuv ve fiil ile ve kendisi hakknda caiz olmayan eksikliklerle tavsif edilmesi mmkn olurdu. Mesel Allah'a iftirada bulunan (mfteri) bir kimse tebihi reddedip, Allah' alama, hzn, alk ve susuzlukla tavsif etse ve: "Allah yer ama kullarn yedii gibi deil, ier ama kullarnki gibi deil, alar ve zlr ama kullarn alama ve zlmesi gibi deil, gler fakat onlarn glmesi gibi deil, sevinir ama onlarn sevinmesi gibi deil, konuur fakat kullarn konumas gibi deil" dese:
79

"O'nun kullarnki gibi olmayan pek ok uzvu vardr; Allah'n yz ve iki eli vardr ama kullarn yz ve elleri gibi deil" denmesi, hatt iin mide, barsaklar ve erkeklik organ gibi Allah'n mnezzeh olduu pek ok eye kadar vardrlmas mmkn olurdu. Allah, zalimlerin sylediklerinden son derece yce ve mnezzehtir. Haberi sfatlar ve dierlerini isbat (kabul) edip bunlar reddeden kimseye: "Tebihi reddedip, isbat konusunda sadece tebihin reddini yeterli grdne gre bunlarla senin isbat ettiklerin arasnda ne fark vardr?" diye sorulur. Aslnda bunlar arasnda bir farkn ortaya konulmas gerekir. (in temelinde bir farkn bulunduunu isbat etmek kanlmazdr.) Eer: "Bu ayrm noktasnda dayanak vahiydir (nakildir); vahiy neyi bildirmise bunlar isbat edip dierlerini etmedim" derse, ona ilk olarak u sylenir: Vahiy, doru olann (peygamber), hakikatte vki olan ey hakknda verdii haberdir. Peygamber, isbat (kabul) veya red eklinde neyi haber vermise o haktr, dorudur. Haber, haber verilen eye dellet eder. In'iks- edille sz konusu deildir. (In'iks- edille; Bir eyi isbat eden delil btl ve rk olursa, isbat ettii hususun (medlul, netice) da btl olaca dncesi.) Delil bulunmamas, dellet olunan (delil olduu) eyin de yok olmasn gerektirmez. Vahyin bildirmedii bir eyin -eer varln red de etmiyorsa- aslnda var olmas mmkndr. Vahyin bu hususlar zellikle isimlerini zikrederek reddetmedii de malmdur. Bunlar reddeden vahyin (naklin) zikredilmesi gereklidir; aksi takdirde bunlar var kabul etmek caiz olmad gibi var olduunu reddetmek de caiz deildir. Ayrca, Allah hakknda isbat (kabul) ve reddedilen eyler arasnda (zde) bir fark bulunmas gerekir. Caiz, zorunlu veya imknsz olma asndan birbirine denk olan eylerden birini brakp dierine cevaz, vcub veya imtina' hkmn vermek mmkn deildir. Reddedilen hususun, isbat (kabul) edilenden red gerekesiyle, isbat (kabul) edilenin de reddedilenden isbat (kabul) gerekesiyle ayrt edilmesi gerekir.
Bu, husus u ekilde de ifade edilebilir:

Allah hakknda reddedilmesi gereken eyin reddini, O'nun hakknda sabit olduu bilinen hususun da isbatn zorunlu klan bir
80

husus bulunmaldr. ayet vahiy (nakil) yeterli ise, hakikatte vki olan durumu haber vermektedir. Peki esasen bu ikisi arasndaki fark nedir? Denilir ki: Allah, kendisi hakknda sabit olan kemal sfatlarna aykr olan her eyden mnezzehtir; zira iki zt husustan birinin varl dierinin reddedilmesini gerekli klar, imdi, Allah'n, varl zt gerei zorunlu olan bir varlk olduu ve zorunlu olarak kadm olduu bilinince, O'nun hakknda yokluk ve hudsun (fena bulma ve sonradan meydana gelmenin) imknsz olduu ve kendisi dndaki her eyden mstani olduu (bakalarna muhta olmad) da malm olur. Zira zt iin ihtiya duyduu baz hususlarda kendisinden baka bir varla muhta olan ey zt gerei mevcut (ztyla kim bir varlk) olamaz, bilkis onun varl hem zt hem de ihtiya duyduu hususu ona salayan ey iledir; dolaysyla o olmadan var olamaz. Allah Tel kendisi dndaki her eyden mstanidir. (Kendinden baka hi kimseye muhta deildir.Bu sebeple O, bu ihtiyaszlyla elien hereyden mnezzehtir.) Kudret ve kuvvetine aykr olan her eyden de mnezzehtir. Allah hayy ve kayymdur; hayy ve kayym oluuna aykr olan her eyden mnezzehtir. zetle, vahiy (nakil), Allah Tel hakknda kendisinde varit olan esm-i hsny ve kemal sfatlarn isbat etmi, Allah'n benzeri (misl) ve dengi (kfv) bulunmasn reddetmesi rneinde olduu gibi bunlarla tezat tekil eden hususlar ise reddetmitir. Zira bir eyin isbat, onun zddnn ve bu zddn gerektirdii hususlarn reddi anlamna gelir. Akl, ztlarnn varln bildii gibi (bu eksiklik sfatlarnn da) reddedildiini bilir. Zira iki zt husustan birinin isbat, dierinin ve bunun gerektirdii eylerin reddi demektir. Rabb Tel'nn mnezzeh olduu eylerin reddini (tenzih edildii eyleri nefyetmeyi) bilme yollar, elikiye derek ve birbirine benzer olan hususlar birbirinden ayr tutarak bu ii eksik ve hatal yapanlarda olduu gibi sadece tebih ve tecsmin reddiyle snrl kalmaya ihtiya gstermeyecek kadar oktur. yle ki, herhangi bir eyi isbat (kabul) eden kimseye, bunu reddeden, yaptnn tebihi gerektirdii eklinde delil getirmektedir. Mesel Karmatler tm bu hususlarn reddi hususunda delil getirerek, hatt reddi bile reddederek demilerdir ki: "Allah ne mevcuttur, ne de mevcut deildir; O ne hayydr (diridir) ne de hayy (diri) deildir, denilemez. nk bu mevcuda veya ma'dma (yok olana) benzetmektir".
81

Bu durumda iki zt hususun da reddi gerekir ki bunun tutarszl, imknszl son derece aktr. stelik, Allah' ma'dmlara, imknsz (mmten) veya cansz olan eylere (cemadta) benzetmekle, kanmakta olduklar kemal sahibi dirilere benzetmekten daha kt bir ey onlar balamaktadr. Allah'n mnezzeh olduu hususlardan tenzih edilmesinin yollar, buna ihtiya brakmayacak kadar oktur. Allah'n kendisi hakknda reddettii eylerin reddinin, hem isbat hem de reddi iinde barndran bir red olduu daha nce gemiti. Zira salt redde ne bir medih (vg) ne de kemal sz konusudur. Nitekim ma'dm red ile (nefyedilmekle) tavsif olunur ve var olanlara benzemez, ancak bu onun iin bir medih (vme) deildir. Zira Allah'n herhangi bir sfat asndan yaratlmlara benzemesi, O'nun mnezzeh olduu tebih ve temsili ifade ettii gibi eksiklik sfatlar asndan eksik olan bir eye benzemek de mutlak eksikliktir. Eksiklik ise kemalin zdddr. (Rabb Tebreke ve Tel bunlarn hepsinden mnezzehtir.) Mesel, uyku ve uyuklama tam anlamyla hayat sahibi olmann zdddr, zira uyku lmn kardeidir. Ayn ekilde, bitkinlik kudret ve kuvvet asndan bir eksikliktir. Yeme, ime vb. eylerde kendisinden baka bir varla muhta olma sz konusudur. Keza, bakasndan yardm dilemek ve ondan destek almann zmnnda ona muhta olma vardr. Varl ve fiilleri konusunda kendisine destek olacak ve yardm edecek birine ihtiya duyan herkes ona muhtatr ve ondan mstani deildir; hal byleyken yiyip ien kimse nasl olsun? (Allah Tebreke ve Tel bu gibi eylerin hepsinden mnezzehtir.) Yiyip ienin ii botur, iinde boluk olmayan (samed) ise yiyip ienden daha tam ve eksiksizdir. Bu sebeple meleklerin ii bo deildir, yiyip imezler. Daha nce, Allah'n yaratlmlar hakknda sabit olan her kemal sfatna daha lyk olduu ve yaratlmlarn mnezzeh olduu her trl eksiklikten Yaratc'nn tenzih edilmesinin daha da ncelikli olduu da sylenmiti. Vahiy (nasslar) bunu "Allah Samed'dir" yetinde reddetmitir. "Samed", boluu olmayan, yiyip imeyen demektir. ("Samed"in bir anlam bu olmakla birlikte. Kur'n- Kerm'de yalnzca bir defa Allah'a sfat olarak geen bu kelimeye tefsirlerde u anlamlar da verilmitir: Kendisinden stn bir kimse bulunmayan, yaratlmlarn ihtiya ve isteklerinde kendisine yneldikleri seyyid,
82

ycelikte nihayet derecesinde olan, m fevki olmayan, kendisi olmadan hkm verilmeyen, yaratlmlardan sonra bak olan.) Bu sre Rahmn'n nesebi veya bu konunun zdr. (hls sresi bu konuda temeldir. Baka bir ifadeyle Allah'n kimlii mesabesindedir.) Allah Tel Hz. sa ve annesi hakknda: "Meryem olu Mesih ancak bir resuldr. O'ndan nce de (bir ok) resuller gelip gemitir. Anas da ok doru bir kadndr. Her ikisi de yemek yerlerdi." (Mide 5/75) buyurmu ve bunu O'nun lahlnn reddine bir delil olarak gstermitir. Bu, Allah'n daha ncelikli ve evl olarak bunlardan tenzih edilmesine dellet eder. Karacier, dalak ve benzeri organlar yeme ime ile ilgili uzuvlardr. Yeme imeden mstani ve mnezzeh olan kimse yeme ime uzuvlarndan da mnezzehtir. "El" iin ise durum farkldr; el fiil ve amelde bulunmak iindir, Allah Tel da fiil ve amel ile tavsif edilir; nk bunlar kemal sfatlarndandr. Fiilde bulunmaya gc olan kimse byle olmayandan daha tam ve eksiksizdir. (i yapabilen, yapamayandan daha mkemmeldir.) Allah Tel e ve ocuk sahibi olmaktan ve buna dair uzuvlardan mnezzehtir. Kemal sfatlarndan olan sevinme ve gazaplanmann aksine, Allah'n mnezzeh olduu zayflk ve aczin gerei olan hzn ve alama iin de ayn ey geerlidir. (Allah ise, zayf olmaktan da, ciz olmaktan da mnezzehtir.) Allah tpk kudret, ilim, hayat, iitme, grme ve konuma ile tavsif edilip (bunlarn zdd olan) aciz, cehalet, lm, sarlk, krlk ve dilsizlikle tavsif edilmedii gibi, sevinme ve glme ile tavsif edilir, fakat hzn ve alama ile tavsif edilmez. (vasflanmaz) Naklin isbat ettii, Allah'n dengi ve benzeri olmad hususu aklen de sabittir. O'nun benzeri olan hibir ey yoktur. O'nun hakikatinin yaratlmlardan birinin hakikati gibi veya sfatlarndan birinin hakikatinin yaratlmlarn sfatlarndan birinin hakikati gibi olmas mmkn deildir. O'nun yaratlmlar, melekler, semav varlklar, yldzlar, hava, su veya yeryz, insanolu, insan bedeni veya ruhu vs. trnden bir ey olmad kesin olarak bilinir. O'nun hakikatinin, yaratlmlardan birinin hakikatine benzemekten uzak olduu ve bunlardan birine benzemesinin bir yaratlmn hakikatinin bir baka yaratlmn hakikatine benzemesinden daha imknsz olduu da malmdur.
83

Zira iki hakikat birbirinin benzeri ise bunlardan biri iin caiz olan ey dieri iin de caiz, vcib olan ey dieri iin de vcib olur. Bu durumda, muhdes olan (sonradan meydana gelen) yaratlm varlk iin caiz olan yokluk ve ihtiya duyma gibi hususlarn zt gerei zorunlu ve kadm olan Yaratc hakknda da caiz olmas ve birisi iin sz konusu olan zorunluluk ve sonluluun dieri iin de sz konusu olmas gerekir. Bu durumda tek bir varlk hem zt gerei zorunlu hem de zt gerei zorunlu deil, hem var hem de yok olur. Bu ise iki zttn bir araya gelmesidir. Bu da "benim grmem gibi bir gr, benim elim gibi bir el vb." diyen Mebbihe'nin grnn yanlln ortaya koyan hususlardan biridir. Allah onlarn sylediklerinden kesinlikle yce ve mnezzehtir. (Mebbihe; Allah'n ztn insana veya sfatlarn insann sfatlarna benzeten (tebih) frkalara genel olarak Msebbibe ismi verilir. Birinci gruba dahil olanlar daha ziyade Sebeiyye, Beyniyye, Mugriyye, Mansriyye, Hattbiyye vb. gibi ar i (ult) frkalardr. Muktil b. Sleyman el-Belh (v. 150/767), Kehmes b. Hasen etTemm (v. 139/756) gibi tebhi hadsiler ile Eb Abdullah Muhammed b, Kerrm es-Sicistn'nin (v. 255/869) taraftarlar olan Kerrmiyye frkas ise ikinci gruba rnek tekil eder.) Burada amalanan, Allah hakknda sabit olan ya da O'nun mnezzeh olduu (tenzih edilmesi gereken) eyleri veya bunun yollarn etrafl biimde ortaya koymak deildir; nk baka yerlerde bunlar geni biimde aklanmtr. Burada maksat, genel olarak bu ve yollar hakknda bilgi vermektir. Vahyin isbat (kabul) veya red eklinde bir ifadede bulunmad, aklen de kendisini isbat (kabul) veya reddeden bir delilin olmad hususlarda skt ederiz; bunu ne isbat (kabul) ne de reddederiz. Varln bildiimiz hususlar isbat (kabul) eder, olmadn (nefyedildiini) bildiimiz hususlar reddeder, isbat veya reddi (nefyi) konusunda bilgimiz olmayan hususlarda ise susarz.
Allah hereyi daha iyi bilir. 3.7. Naklin Bildirdii Pek ok ey Aklla da Bilinir Yedinci Kural: Yedinci kaide: Naklin dellet ettii hususlarn pek ou aklla

bilinebilir; Kur'n da, akln istidlal yoluyla ulat hususlar


84

aklar(beyn eder), bunlara ynlendirir (rehberlik eder) ve dikkat eker. Allah Tel (Kitab'nda) pek ok yerde bu hususu ifade etmektedir. Nitekim O, kullar kendisini bulmaya sevk eden, O'nun zt, birlii, kudreti, ilmi vb.ne dair iaret(ayet)leri, ayrca peygamberlerin peygamber olular, hiret hayat ve bunun imkn dahilinde bulunduu hususundaki delilleri (Kitab'nda) serdetmitir. Btn bu hususlar iki adan din (nitelikte)dir:
Birincisi: Din vaz' edicisinin (ri'in) bunlar haber vermi

olmasdr.
kincisi: Bu hakikatlere kendileri vastasyla ulalan akl delilleri

dile getirmesidir. Baka yerlerde geni biimde akland zere Kur'n'da verilen misaller, akl mikyaslardr. (Sz konusu hususlar) aklla da bilinmesi ynnden ise akl (nitelikte)dir. Kelmclardan pek ou ancak aklla bilineceine inandklar iin bunlara "akl esaslar" adn verirler. Nakil, doru olann (peygamberin) haber vermesinden ibarettir. Doru olan peygamberin verdii haberin doru olduu ise ancak bu esaslarn aklla bilinmesinden sonra bilinebilir. (Kelmclar), peygamberliin isbatnn dayand esaslar konusunda ise ihtilfa dmlerdir. Bunlardan bir grup: akln gzel veya irkin grmesinin (tahsin ve takbih) bu esaslar arasnda olduunu, bu olmadan peygamberliin isbatnn mmkn olmadn ileri srer ve kaderin inkrn akln reddettii hususlardan biri olarak grr. Bir baka grubun iddias ise udur: lemin hudsu (sonradan yaratlm olmas) bu esaslardandr. Yaratc'nn (varln) bilmek ancak lemin sonradan yaratlmlnn isbat, onun hudsunun isbat cisimlerin hudsunun, cisimlerin hudsu da ya sfatlarn ya da cisimle kaim olan fiillerin yaratlmlnn isbat ile mmkndr. Bunlar, Allah'n fiilleri ve sfatlarnn reddini, peygamberliin isbatnn ancak kendisi vastasyla mmkn olduu esaslardan biri olarak deerlendirirler. Kitap ve Snnet'ten grlerinin aksi istikamette bir delil getirilmesini de kabul etmezler; zira onlara gre -asl durumunda olan- akl nakille eliki arz etmektedir ve naklin nne geirilmesi gerekir. Bu durumda nakil ise ya te'vil edilir ya da (nazar- itibara alnmakszn) olduu gibi braklr. Aslna baklrsa bu
85

kimseler, az nce zikredilen sebeple, Kitap ve Snnet'ten grlerine uygun deliller getirilmesini de kabul etmezler.
Bunlar, birka ynden sapktrlar, hataya dmektedirler:

a - Naklin yalnzca haber yoluyla (delil) olduunu zannetmeleri. Oysa durum byle deildir. Bilkis Kur'n -kendileri vastasyla din hususlarn bilindii- ve nde gelen kelmclarda benzerine rastlanmayan bir takm akl deliller ortaya koymaktadr. Binaenaleyh, bu hususlar (er') din-akl hususlar vasfn kazanmaktadr. b - Peygamberin doruluunun ancak kendi takip ettikleri usl ile (metodla) bilineceini dnmeleri. Peygamberin doruluunun tespitini kendi usllerine mahsus klmalar (sadece kendi metodlrn geerli sanmalar) ynyle kesinlikle hataldrlar; zira baka yerlerde geni biimde akland zere peygamberin doruluunu bilmenin pek ok yolu vardr. c - Takip ettikleri yolun doru olduunu zannetmeleri. Oysa bazen bu usl yanl (btl) olabilmektedir. d - Nakle itirazda bulunduklar eylerin aklla bilinen hususlar olduunu zannetmeleri ki bu hususta da hata iindedirler. Zira bu hususlar shhatli bir lye vurulduunda, bunlarn aklla bilinen meselelerden deil (gayba ait) bilinemez hususlardan olduu grlr. Bu konuda baka yerlerde geni aklama yaplmtr. Burada kastedilen ise udur: "Allah'n sfatlar" arasnda mesel O'nun alm (bilen), kadir (kudret sahibi), hayy (diri) olmasnn bilindii gibi aklla bilinebilecek olanlar vardr. Nitekim Allah Tel'nn: "Yaratan bilmez mi" (Mlk 67/14) ifadesi de buna iaret etmektedir. Sfatlar isbat (kabul) eden (bunlarn varln kabul eden) kelmclar, Allah'n hayy, alm, kadir, mrd olduunun, ayn zamanda sem', basar ve kelm ve hatt mahabbet, rza ve gazap (sfatlarnn) varlnn tahkik ehlince aklla bilinecei konusunda ittifak etmilerdir. Allah'n yaratlmlarn stnde ve onlardan ayr oluu da, Ahmed b. Hanbel, Abdll el-Mekk, Abdullah b. Sa'd b. Kllb ve dier baz imamlarn ortaya koyduu gibi aklla ispat edilebilir. (Abdll el-Mekk; Siyer ve tabakat kitaplarnda Abdll elMekk ismine rastlayamadk. Kanaatimizce sz edilen, Eb'l-Hasen
86

Abdlazz b. Yahya b. Abdlaziz b. Mslim b. Meymn el-Kinn elMekk (v. 240/854) olmaldr. Esasen fakh olan bu zat mam fi''nin (v. 204/820) rencisi, Mihne dneminde Ahmed b. Hanbel'in (v. 241/855) yakn destekisi ve bn Kllb'n (v. 240/854) adadr. Mu'tezile'ye kar mcadele vermitir. Halife Me'mn'un saraynda Bir b. ys el-Mers ile bir mnazarada bulunmu ve O'nun halku'IKur'n konusundaki grlerini red sadedinde el-Hayde ve'I-i'tizr fi'rredd 'al men kale bi halk'l-Kur'n isimli eseri yazmtr.) Ayn ekilde Allah'n grlmesinin (r'yetin) mmkn oluu da aklla ispat edilebilir. (Yni o da aklla bilinen mes'elelerdendir.) Ancak bazlar, var olan her eyin grlmesinin mmkn oluundan hareketle bunu ispat ederken, dier bazlar da kendi bana kaim olan her eyin grlebileceini temel alarak ispat yoluna gider, ki bu yol dierine gre daha salkl grnmektedir. Allah'n grlmesinin (ru'yetullah) mmkn oluu, bu iki yol dnda (varln) kabul ve reddi eklindeki ayrmla da ispat edilebilir. Nitekim denir ki: Grlmek (r'yet) esas itibariyle var olmaya bal bir husustur. Temelde var olmaya bal olan bir hususta da, vcib ve kadm olan varlk, mmkin ve muhdes olan varlktan daha nceliklidir. Bu meseleler zerinde baka yerlerde geni biimde durulmutur. Burada ise anlatmak istediimiz udur: mamlar ve onlar takip eden Ehl-i Snnet kelmclarnn bu konuda izledii metodlardan birisi udur: ayet Allah Tel birbirinin zdd olan iki sfattan biri ile muttasf deilse, dier sfat tamas gerekir. Binaenaleyh "hayat" ile muttasf deilse (vasflanmad takdirde) "lm" sfatn tamal, "kudret" ile tavsif edilmiyorsa "acz" ile nitelenmelidir. "Sem', basar ve kelm" sfatlarna sahip deilse, sarlk, krlk ve dilsizlikle vasflanmaldr. Ayn ekilde, lemden ayr olmakla vasflanmyorsa, onun iinde olur. Birbirine zt olan iki sfattan birinin Allah'ta bulunmamas, dierinin varln (isbatn) gerekli klar. Bu (isbat edilen kart sfat), yaratlm varlklar arasnda kmil olanlarn bile mnezzeh olduu bir eksiklik sfatdr. O halde Yaratc'nn bundan tenzih edilmesi ok daha nceliklidir. Bu yol, "bunlar yaratlm (varln) kendisiyle vasfland kemal sfatlardr, Yaratc ise bunlarla vasflanmaya daha lyktr" grmzden farkldr. Zira bizzat kemal sfatlarn isbat
87

etme yolu, bunlarn ztlarn reddetmek (nefyetmek) suretiyle isbat yolundan farkldr. Sfatlar inkr (red) edenlerden bir grup, bu (isbat) yoluna mehur bir itirazda bulunmu ve insanlarn zihninde karkla sebep olmulardr. yle ki, sfatlar isbat edenlerden pek ou bunun doru olduunu zanneder hale gelmi ve kelmclardan bir ksmnda grld gibi (sfatlar) isbat gayreti zayflamtr. Halbuki bu, Btn Karmatler ve onlarn Cehmiyye gibi benzerlerinin grdr. Onlar demilerdir ki: Allah'n, diri olmakla birlikte, sem', basar, kelm gibi sfatlarla muttasf olmadn sylemek, bunlarn mukabili olan sfatlar tad anlamna gelir. Bu meselenin anlalmas, birbirine mukabil olan eylerin aslnn ve ksmlarnn aklanmasna baldr. Binaenaleyh deriz ki: Birbirine mukabil olan iki ey, bir eyde ayn ynden bir araya gelemez. Mesel birbirine mukabil iki (ifadenin) ayn anda ikisinin de doru veya ikisinin de yalan olmas mmkn deildir; (bir hkm) ancak birbirine mukabil iki taraftan biri iin geerlidir. nk bunlar selb ve cb (olumlama ve olumsuzlama) kartlyla birbirinin mukabilidir; bu ise bir ztlk mtekabiliyetidir. Ztlk ise, iki nermenin, durumun z gerei her ikisi de doru veya her ikisi de yalan olamayacak biimde, selb-cb suretiyle birbirinden farkl olmasdr. "Zeyd hayvandr" ve "Zeyd hayvan deildir" nermeleri gibi. Birbirine mukabil olan iki hususun, ayn anda her ikisinin de doru veya yalan olmasnn imknszlnn bir zellii de, bu iki taraf arasnda bir ba bulunmamas ve iki taraftan herhangi biri bir ynyle deiip de bu suretle her iki tarafn ayn anda doru veya yalan hale gelmesinin imknsz oluudur. Zira bir varln bizatihi vcib veya bizatihi mmkin olmas (zellii) bir arada bulunmaz ve bu iki zelliin birden ayn anda varlkta bulunmamas da sz konusu olamaz. mdi, "ikisi bir arada bulunmayan ve ayn anda ikisinin birden yokluu sz konusu olmayan iki zt husus" ayrm esas alnrsa, -bu iki husus, bir arada bulunamayan ve ayn anda ikisinin de yokluu sz konusu olmayan hususlar olduu ve aralarndaki kartlk bir selb ve cb (red ve kabul) kartl olmad iin- mezkr iki husustan birini brakp dieri hakknda kabul veya red hkm verilemez. Bu durumda da, bir arada bulunamayan ama ayn anda ikisinin birden yokluu da sz konusu olmayan iki vasf veya hususun
88

varl kabul edilmi olur. Buna gre bu, drt ksmn dnda kalan bir eydir. Mesel, lme varlk anlam veren bir kimse, "bir ey ya diri ya da ldr" derse, bu sz bu kabildendir, ilim ve bilgisizlik, sarlk, dilsizlik vb. hususlar da bunun gibidir. kinci vecih: byle bir ayrmn ksmlarnn birbirinin iine girdiinin sylenmesidir. Zira adem ve meleke (yok olma ve var olma), selb ve icbn (red ve kabuln) kapsamna girmektedir ve sonuta onun bir tr demektir. Mtezyif iki husus da birbirine zt olan eyler kapsamndadr ve (sonu itibariyle) bir nevi ztl ifade eder. (Mtezyif, birbiriyle karlkl ilintisi bulunan ve bu ilinti her birinin konumu / vasf iin sebep tekil eden kartlar anlamna gelmektedir. Babalk-oulluk gibi.) ayet, (muhatap) "ben selb ve cb (red ve kabul) kastediyorum; bunlar da adem ve meleke kapsamna girmez. Bu, herhangi bir ey hakknda, tamaya elverili olmad bir hususu reddetmektir" der ve taraflardan herhangi birisinin deiime uramasnn imknszln bunun zelliklerinden birisi olarak deerlendirirse, ona yle denir:
Sana verilecek iki cevap vardr:

1 - Sylediin ey, sonu olarak reddin (selbin) iki tr olduu anlamna gelir.
Birincisi: Bir eyin vasflanmas mmkn olan hususun (sfatnn)

reddedilmesi,
kincisi ise: Bir eyin vasflanmas mmkn olmayan bir hususun

(sfatn) reddedilmesidir. Bu durumda denir ki:


Birincisi: Bir eyin vasflanmas mmkn olan, fakat vcib

olmayan hususun reddedilmesi,


kincisi ise: bir eyin vasflanmas vcib olan hususun isbat

(varlnn kabul) edilmesidir. Dolaysyla bununla kastedilen, mmteni' (imknsz) olan hususun red ve vcib olan hususun isbat demektir. Mesel "Zeyd canldr" sz vcib olan hususun isbat, "Zeyd ta deildir" sz de mmteni' olan hususun reddidir. Buna gre varlk veya yokluk vasfn tamaya elverili mmkinler -"gen ya vardr ya yoktur" sz gibi- adem ve meleke (yok veya var olma)
89

kapsamna girer ki durum byle deildir. Zira bu ksmda, tek bir vasflanan varlk, birbirinin mukabili olan iki vasf da tamamaktadr; oysa mmkin olan bir ey ya var ya da yok olmaldr. Yine buna gre -Allah'n tm sfatlar vcib olmakla birlikte- "O ya hayy, alm, semi', basr ve mtekellimdir ya da deildir" denildiinde bu, "O ya mevcuttur ya da deildir" sz gibi olur. Bunlar selb ve cb suretiyle birbirinin kartdr; dierleri de buna benzer hale gelir ki bununla da maksat hsl olur. ayet "bu sfatlar tamasnn mmkn olduu bilinmeden bu doru olmaz" denilirse, (denir ki): Bu ikisi yalnzca "canl" kelimesi gibi var olmas da var olmamas da mmkn olan hususlarda mterektirler. Allah Tel'ya gelince, O'nun sfatlarnn var olduu kabul edildii takdirde, bunlar zorunlu olarak vcib sfatlardr. Dolaysyla, akl sahiplerinin ittifak ettii zere, Allah Tel'nn, bu sfatlarn hem var olmas hem de yok olmasyla vasflanmas mmkn deildir. nk bu, Allah'n bazen diri bazen l, bazen sar bazen iitici olmasn gerektirir ki bu da O'nun eksikliklerle vasflanmasn gerekli klar. (Allah'n) eksikliklerle vasflanmas ise kesinlikle reddedilir. Bu sfatlar reddeden ve Allah'n bu eksiklik sfatlarn tamasnn mmkn olmadn zannederek, sfatlarn reddinin bir eksiklik tekil etmediini syleyen kimse asndan ise durum farkldr. Sfatlara inanan kimsenin, Allah'n bu sfatlar tamas mmkn olmakla birlikte bunlar reddetmenin bir eksiklik olmadn ileri srmesi muhaldir. (mmkn deildir.) Zira bunun yanll zorunlu olarak bilinmektedir. Yine bu kimseye denilir ki: Selb ve cb kartl olmas iin iki tarafn da (varl ve yokluunun) mmkn olduunun bilinmesini art koarsan: "vcib'l-vcd (varl zorunlu olan) ya vardr ya yoktur; mmteni'u'l-vcd (varl imknsz olan) ya vardr ya yoktur" diyemezsin. nk burada iki taraftan birinin var olduu, dierinin ise var olmasnn imknszl bilinmektedir. Bir tarafn (varl ve yokluunun) mmkn olduunun bilinmesini art koarsan, o takdirde: "(Allah) diridir veya deildir; O iitici ve grcdr veya deildir" demen mmkn olur. Zira ancak nefiy mmkn ise taksim doru olur; nefiy imknsz (mmten) ise isbat (vcib) zorunlu demektir ki bu durumda maksat hsl olmaktadr.
90

ayet "bu (sylenenler), bu te'vilin selb ve cba mukabil olduu anlamna gelmektedir ki biz de itirazda sz getii zere bunu kabul ediyoruz. Fakat bununla kastedilen, 'Allah ya sem'dir veya deildir, ya basrdir veya deildir; kar taraf nefyi tercih etmektedir" denirse, cevaben denir ki: Bu takdirde isbat edilen husus vcib, reddedilen ise mmteni'dir. Bu sfatlar Allah iin ya vcib ya da mmteni'dir. Mmteni' olduunu sylemek imknszdr, nk buna dair herhangi bir delil mevcut deildir. Bilkis denilebilir ki: Mmteni' oluun imknszln zorunlu olarak biliyoruz. Bunun mmteni' oluuna, ancak sfatlarn aslnn iptali konusunda dayanak gsterilen ey delil getirilebilir. Bunun yanll ise bilinmektedir. O halde bu sfatlarn Allah iin vcib olduunu sylemek zorunludur. Bilinmelidir ki: Burada zikredilenler, Allah'n kemal sfatlarnn isbat konusunda bal bana bir metod olarak grlebilir. yle ki, bu sfatlar Allah hakknda ya vcib ya da mmteni'dir; ikinci ihtimal btl olduuna gre birincinin doru olduu ortaya kar. Zira Allah'n, bu sfatlar tamaya kabil iken bunlarla muttasf olmamas, O'nun mmkin bir (varlk) olmasn gerektirir; Allah'n mmkin olmas ise imkn ve ihtimal ddr. Bu zikrettiklerimiz, bu yolu takip eden kelmclar nezdinde mehur bir (isbat) yoludur.
2 - kinci cevap ise udur:

Buna gre: "Zeyd ya aklldr ya deildir; ya limdir ya deildir; ya diridir ya deildir; ya konuandr ya deildir vs." szlerinde olduu gibi kendisini tamaya kabil olan bir eyden bir sfatn nefyedilmesi, selb ve cb kartl kapsamnda deildir. Bunun, zorunlu olarak bilinen hususlara, akl sahiplerinin zerinde ittifak ettii hakikatlere ve mantk ilminde zikredilen (ilkelere) aykr olduu da bilinmektedir. Ayrca bu gibi hkmlerin, birisinin doru olmas dierinin yanl olmasn gerekli klacak tarzda selb ve cb asndan bir tenakuz tekil ettikleri de malmdur. Dolaysyla ikisi ayn anda doru veya yanl olamazlar, ite bu eliki (tenakuz) artlar bu hususlarda mevcuttur. (Sylediklerinin) farkl olduu hususunda niha olarak unu diyebilirler:

91

"O ya grendir ya deildir' dediimizde bu, cb ve selb (kabul ve red) olur; 'O ya grendir ya krdr' dediimizde ise bu, meleke ve adem (sz konusu sfatlarn varl ve yokluu) olur." Bu syledikleri bir kelime oyunundan ibarettir (lfz bir safsata olmaktan teye gemez). Zira her ikisinde de kan man ayndr. Bu ekilde bunun bir tr selb ve cb kartl olduu anlalr. Bu ise, onlarn selb ve cb kartln tanmlarken kullandklar "iki taraftan birinin dierine dnmesinin imknszl" ifadesini rtmektedir. Zira, mesel "krlk" lfznn kullanmnda grld gibi burada dnme mmkndr.
nc vecih:

Alternatifi olmayan taksim iin, birbirinin mukabili olan iki ey selb ve cb ynnden ya birbirinden farkl olurlar ya da olmazlar ki bu durumda her ikisi de cb veya selb ifade eder, denilmesidir. Bunlarn birincisi, birbirinin zdd olan, birbiriyle elien iki hususu (nakizn) ifade eder. kincisi ise, bir mahallin her iki husustan da hl olmasnn mmkn olmas ya da olmamasdr. Bunlarn da ilki siyah ve beyaz gibi birbirine zt iki husustur. kincisi ise, vcb ve imkn, huds ve kdem, kendi bana (kyam binefsih) veya baka bir eyle kaim olma (kyam bigayrih), ayrlk veya bir aradalk vs. gibi her ikisi de varlk ifade etseler bile birbirine zt (eliik) iki durumu (nakizn) ifade eder. Hayat, lm, sarlk, dilsizlik ve iitme gibi sfatlarn, mevsfta (birbirine zt olan sz konusu iki sfattan hibiri bulunmadnda), -siyah veya beyaz olmayan eyin krmz olabildii gibi- (mevsfun) bu ikisi arasnda nc bir sfata sahip olabilecei vasflardan olmad bilinmektedir. Dolaysyla mevsf sz konusu sfatlardan birini muhakkak tamaldr; birisi yok ise dierinin varl sabit olur.
Drdnc vecih:

Hayat, ilim, kudret, kelm vb. ile vasflanmaya elverili olmayan varlk, bu sfatlan tamas mmkn olup da kendisinde bunlarn herhangi biri bulunmayan varlktan daha eksiklidir. Bu sebeple ta ve benzeri eyler, kr olan canl varlktan daha eksiklidir. u halde, Allah Tel bu sfatlar tamaya elverili iken kendisinden bu sfatlarn nefyedilmesinden mnezzeh ise, bu sfatlar tamasnn imknsz oluunun reddedilmesi ok daha elzem ve nceliklidir. Zira, O'nun bu sfatlar tamaya elverili olduunun
92

kabul halinde, birbirinin mukabili olan hususlarn O'ndan nefyedilmesi imknszdr. Allah'n eksiklik sfatlaryla vasflanmas da mmkn deildir. Buna binaen O'nun kemal sfatlaryla vasflanmas vcib olur. Allah'n bu sfatlar tamaya elverili olmadnn kabul halinde ise, O ne kemal sfatlaryla ne de eksiklik sfatlaryla vasflanabilir. Bu ise dierinden daha ziyade imknszlk ifade eder. Dolaysyla Allah'n bu sfatlarla vasflanmasnn mmkn olduu ve bu sfatlarn O'nun iin vcib olduu hususu kesinlik kazanr. Zaten anlatlmak istenen de budur ve bu gayet isabetli bir hkmdr.
Beinci vecih yle denilmesidir:

Siz adem ve meleke kartln, "var olmak" la vasflanmas mmkn olan hususlarla ilgili grdnz. Mmkn olma ile grnr lemdeki imkn (imkn- haric) -ki bu, bir eyin grnr lemde var oluunun bilinmesi demektir- kastediyorsanz, bu iki ynden yanltr:
Birincisi: bu takdirde cansz varlklarn "ne diri ne de l", "ne

konuan ne de konumayan" olmakla vasflanmas gerekir ki, sizin grnz budur. -Maamfih bu tamamen dil ile alkal bir husustur.Eer yle deilse, bu cansz varlklar lm ve konumamakla nitelemi olursunuz ki Kur'n da bunu ifade etmektedir. Allah Tel yle buyurmaktadr: "Allah' brakp da taptklar (putlar), hibir ey yaratamazlar. nk onlar kendileri yaratlmlardr. Onlar diriler deil llerdir. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler." (Nahl 16/20-21). Bu yetler "putlar" hakkndadr. Bunlar ise cansz varlklardandr (cemadttandrlar ) ve l olmakla nitelenmilerdir. Nitekim Araplar da: yeryzn ller ve diriler olmak zere iki ksma ayrrlar. Dilciler, lmn, diri olmann zdd olduunu sylemilerdir. Nitekim denir ki: "lleri satn al, fakat dirileri satn alma"; yani tarlalar ve evleri al, fakat kle ve hayvanlar alma. Yine demilerdir ki:

()
ller, can olmayan eylerdir".
93

ayet, topran ihya ve imar edilmesi anlamndaki "hayat" a bal olarak bunlara "l" denmitir, denirse u cevap verilir: Bu, hayatn, canl varlklarn hayatndan daha geni bir anlam olmasn ve ekilip biilmeye ve imar edilmeye elverili olmas halinde cansz varlklarn da hayat ile vasflanmasn gerektirir. Dilsizlik de konumann zdddr. Araplar, " kapta ses karmayan katlam, kesilmi st" anlamnda

()
"dilsiz st", "gk grlemesi, imek akmas olmayan" anlamnda

( )
"dilsiz bulut", "gnderde sesi sedas duyulmayan sancak" anlamnda

( )
"dilsiz bayrak" derler. Ayn ekilde

()
"dilsiz blk" denir ve Eb Ubeyde'nin belirttii gibi, bununla zrhlarnn okluu sebebiyle sesi duyulmayan ordu kastedilir. (Eb Ubeyde Ma'mer b. Msenn et-Teym (110-208 veya 210 / 728-823 veya 825); Yahudi bir aileye mensup, Teym kabilesinin azadllarndan br dil ve nahiv limidir. Hricler'in Sufriyye frkasna mensuptur. Chz, O'nun tm ilimlere hakkyla vkf olduunu ifade eder.) Sessizlik ve skt ise dilsiz olmaktan farkldr. Konuma yetisine sahip kimse konumad zaman sessizlik ve skt ile vasflanr. Bundan farkl olarak dilsizlik ise konumaktan ciz olmaktr. Maamfih Araplar:

( )
"Onun ne susan (smit), ne konuan (ntk) vardr" derler. "Susan", altn ve gm, "konuan" ise deve ve koyun anlamndadr. Nitekim st iin "smit" denildiinde kesilmi st
94

kastedilir. (Kelime olarak "konumayan, sessiz" anlamna gelen) "samt" ise sesi duyulmayan zrh demektir. Konumayan ve tabiat gerei konumas imkn dahilinde bulunmayan hayvana:

()
"dilsiz hayvan " denir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in: "Hayvan(n sebep olduu maduriyet) hederdir." sz de bu kabildendir. (Sahibi tarafndan balanan veya bir yere kapatlan hayvann, kurtulup bir zarara, yaralanma veya lme sebebiyet vermesi halinde hayvan sahibinin diyetle ykml olmadn ifade eden hadsin tam metni u ekildedir: "Hayvan (n sebep olduu maduriyet) hederdir. Maden (in sebep olduu maduriyet) hederdir. Defineye humus (bete bir nispetinde zekt) vardr." Bk. Buhr, "Zekt", 66; "irb", 3, "Diyt", 28, 39; Mslim, "Hudd", 45; Muvatta', "Zekt", 9; Tirmiz, "Zekt", 16; "Ahkm", 37; Eb Dvd, "imaret", 40; Nes'i, "Zekt", 28; bn Mce, "Diyt", 27.) "Krlk" iin de benzer kullanmlar sz konusudur. Araplar, dalga tad er p ve crufu kenara att zaman:

()
"dalga kreldi" derler.

( )
"iki kr" ise sel ve kudurmu deve anlamna gelir. (Szlklerde, sel ve kudurmu deve ya da sel ve yangn iin "iki kr" tabiri kullanlmaktadr. Bunlarn, kontrol edilemez ve ne yapacaklar kestirilemez olmalar ynyle nereye gittiini bilmeyen kre benzetildii ifade edilmektedir.) Bir durum karmak, anlalmaz hale geldiinde "vaziyet krleti" denir. Allah Tel'nn:

(( ))

95

"te o gn onlara btn haberler krlemitir (delilleri tkenmi, syleyecek szleri kalmamtr); onlar birbirlerine de soramayacaklardr." (Kasas 28/66) kavli de bu kabildendir. Bu rneklerden bir ksm iin, -mesel ses gibi- varln tamas mmkn olan bir sfatn yokluunu ifade ettii sylenebilir; ama (bunlar arasnda) "putlarn l olmas" gibi varln vasflanmas sz konusu olmayan sfatlar da vardr.
kincisi: Canszlarn (Cemadtn) da bu sfatlarla vasflanmas

mmkndr. Nitekim Allah Tel, Hz. Musa'nn asasn, ipleri ve asalar yutan bir ylan haline getirmesinde olduu gibi, cansz varlklarda canllk yaratmaya kadirdir. Adetullah asndan bu mmkn olduuna gre, tevatr yoluyla da bilinen hususlardan biri haline gelir. Siz de pek ok yerde bunu kabul etmektesiniz. Cansz varlklarn (Cemadtn) hayat ve hayata bal hususlarla vasflanmas mmkn ise, tm varlklarn da bunlarla vasflanmasnn mmkn olduu ortaya kar. u halde, mmkn olma ile zihn imkn -yani imknsz oluuna dair bir bilginin bulunmamasn- kastetseniz bile, Yaratc hakknda bu evleviyetle mmkndr. Allah Tel hakknda bu geerlidir, nk O'nun sem', basar ve kelm ile vasflanmasnn imknsz oluu hakknda bir bilgi sz konusu deildir.

Altnc vecih yle denilmesidir:

Diyelim ki d lemdeki imknn (imkn- haric) bilinmesi gereklidir. Bir eyin bir vasf tamasnn mmkn olmas, bazen bu vasfn o eyde bulunmas, bazen o eyin bir benzerinde bulunmas, bazen de kendisinin bu vasf tamas ondan daha ncelikli olan bir baka eyde bulunmasyla bilinir. Hayat, ilim, kudret, sem', basar ve kelmn, yaratlm varlklarda bulunduu ve bunlar iin mmkn olduu da bilinmektedir. Allah'n bu vasflar tamasnn mmkn olmas ise daha elzem ve nceliklidir, zira bunlar kemal sfatlardr. Allah bu sfatlarla vasflanmaya elverilidir. Bunlarn ztlaryla vasflanmas sebebiyle bu sfatlar tamasa bile, bu sfatlar Allah hakknda mmkn sfatlar konumundadr. (Ayrca bu sfatlar Allah hakknda mmkn olduklarna gre onlarla muttasf deilse, ztlaryla muttasf olur.)
Yedinci vecih yle denilmesidir:
96

ster kr, sar ve dilsiz olarak isimlendirilsin ve ister isimlendirilmesin, yalnzca bu sfatlar nefyetmek (selbetmek) Allah'n zt iin bir eksikliktir. Bu zorunlu olarak bilinen bir husustur. Zira birisi iiten, gren, konuan, dieri ise byle olmayan iki varlk farz ettiimizde, bunlarn birincisi ikincisinden daha kmil ve eksiksiz olacaktr. Bu sebeple Allah Tel bu sfatlara sahip olmayan eylere tapanlar knam ve brahim'in (a.s.) dilinden buyurmutur ki: "Duymayan, grmeyen ve sana hibir fayda salamayan bir eye niin taparsn?" (Meryem 19/42). Yine brahim -aleyhisselm- kssasnda: "Hadi onlara sorun; eer konuuyorlarsa! dedi" (Enbiy 21/63); "brahim: Peki, dedi, yalvardnzda onlar sizi iitiyorlar m? Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar m? yle cevap verdiler: Hayr, ama biz babalarmz byle yapar bulduk. brahim dedi ki: yi ama, ister sizin, ister nceki atalarnzn, neye taptnz (biraz olsun) dndnz m? iyi bilin ki onlar benim dmanmdr; ancak lemlerin Rabbi (benim dostumdur)" (uar 26/72-77) buyurmutur. Musa -aleyhisselm- kssasnda buza hakknda da yle buyurmaktadr: "Grmediler mi ki o, onlarla ne konuuyor ne de onlara yol gsteriyor. Onu (ilah olarak) benimsediler ve zalimler oldular." (A'rf 7/148). Yine Allah Tel: "Allah, u iki kiiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hibir ey beceremez ve efendisinin stne bir yktr. Onu nereye gnderse bir hayr getiremez. imdi, bu adamla, doru yolda yryerek adaleti emreden kimse eit olur mu?" (Nahl 16/76) Buyurarak, dilsiz ve ciz olan kimse ile; adaleti emreden ve doru yolda yryen kimseyi birbiriyle mukayese etmektedir. (karlatrma yapmaktadr.)
ERAT -ER'- VE KADERE MAN BAHS BADETLERDE TEVHD badetlerde Tevhid Giri
97

kinci esasa gelince -ki bu, er' (dini emir) ve kadere toptan iman da iine alan ibadetlerde tevhddir- bu konuda unlar syleriz:
Allah'n yaratma ve emrine iman etmek gereklidir.

Binaenaleyh, Allah'n her eyin yaratcs, Rabbi ve Meliki (hakimi) olduuna, her eye kadir olduuna, O'nun diledii her eyin olup dilemediklerinin ise olmayacana, kuvvet ve kudretin ancak O'na ait olduuna, olacak eyleri vukuundan nce bildiine, her eyi kader olarak takdir edip, diledii ekilde yazdna iman etmek vaciptir. Nitekim Allah Tel yle buyurmaktadr: "Bilmez misin ki, Allah, yerde ve gkte ne varsa bilir. Bu, bir kitapta (levh-i mahfuzda) mevcuttur. Bu (eya ve olaylarn bilgisine sahip olmak) Allah iin ok kolaydr." (Hacc 22/70), Bir sahh hadste de Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: ''Allah, yaratlmlarn kaderini gkleri ve yeri yaratmadan elli bin yl nce, Ar su stnde iken takdir eylemitir." buyurmulardr. (Mslim, "Kader", 16; Tirmiz, "Kader", 18; Ahmed b. Hanbel, II, 169.) Allah'n Ne ncekilerden, Ne Sonrakilerden Din Olarak Bakasn Kabul Etmeyecei Din slm Dinidir Allah'n, ortak koulmakszn yalnzca kendisine ibadet edilmesini emrettiine de iman etmek gerekir. Nitekim O, cinleri ve insanlar kendisine ibadet etmeleri iin yaratm, bu sebeple peygamberler gnderip (onlar vastasyla) kitaplar indirmitir. (unu da bilelim ki:) O'na ibadet etmek, O'na tam mansyla boyun eme ve O'nu (tam mansyla) sevmeyi de zmnnda (ierisinde) barndrr; bu ise O'na (Hz. Peygamber'e) tam olarak itaati iine alr. (en mkemmel ekilde itaat etmeyi gerektirir.) Nitekim Allah Tel buyurmutur ki: "Kim Resl'e itaat ederse Allah'a itaat etmi olur " (Nisa 4/80); "Biz her peygamberi -Allah'n izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi iin gnderdik " (Nisa 4/68); "De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn" (l-i mrn 3/31);
98

"Senden nce gnderdiimiz elilerimize (mmetlerine) sor! Rahmn'dan baka taplacak (kulluk yapp, ibadet edilecek) ilahlar (edinin diye) emretmi miyiz? " (Zuhruf 43/45); "Senden nce hibir resul gndermedik ki ona: 'Benden baka ibadete layk ilh yoktur; u halde bana kulluk edin diye vahyetmi olmayalm" (Enbiy 21/25); "Dini ayakta tutun ve onda ayrla dmeyin, diye Nuh'a tavsiye ettiini, sana vahyettiimizi, brahim'e, Musa'ya ve isa'ya tavsiye ettiimizi Allah size de din / teri (kanun) kld. Fakat kendilerini ardn bu (din), Allah'a ortak/irk koanlara (mriklere) ar geldi." (ra 42/13); "Ey Rasuller! Temiz olan eylerden yeyin; gzel iler yapn. Ben sizin yaptklarnz hakkyla bilmekteyim. phesiz bu (insanlar) bir tek mmet olarak sizin mmetinizdir; ben de sizin Rabbiniz'im. yle ise benden saknn (denildi)" (M'minn 23/51-52). Yce Allah yette resullere, dini ayakta tutmalarn ve onda ayrla / tefrikaya dmemelerini emrediyor. te bu sebebledir ki Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih rivayetle nakledilen hadste yle buyuruyor: "Biz peygamberler topluluunun dini birdir. Nebiler baba bir analar ayr kardelerdir. Meryem'in oluna insanlarn en yakn benim; zira benimle O'nun arasnda baka peygamber yoktur." (Buhri", "Enbiy", 48; Ahmed b. Hanbel, II, 406, 437.) Bu din, Allah'n ne ncekilerden ne de sonrakilerden, din olarak bakasn kabul etmedii slm Dini'dir. Zira tm peygamberler slm Dini zeredir. Allah Tel, Nuh -aleyhisselm- hakknda yle buyurmaktadr: "Onlara Nuh'un haberini oku: Hani O kavmine demiti ki: 'Ey kavmim! Eer benim (aranzda) durmam ve Allah'n yetlerini hatrlatmam size ar geldi ise, ben yalnz Allah'a dayanp gvenirim. Siz de ortaklarnzla beraber toplanp yapacanz kararlatrn. Sonra iiniz banza dert olmasn. Bundan sonra (vereceiniz) hkm, bana uygulayn ve bana mhlet de vermeyin. Eer yz eviriyorsanz, zaten ben sizden bir cret istemedim. Benim ecrim Allah'tan bakasna ait deildir ve bana Mslmanlar'dan olmam emrolundu. " (Ynus 10/71-72);
99

brahim -aleyhisselm- hakknda da yle buyurmaktadr: "Nefsini kk drenden bakas brahim'in milletinden (dininden) yzevirmez. Andolsun ki gerekte biz onu (brahim'i) dnyada (resul olarak) setik. O ahiret gnnde de salihlerden (kazananlardan) olacaktr. Hani Rabbi ona (brahim'e): "teslim ol (kalb ve amellerinle bana boyun e)" deyince o: "Ben Alemlerin Rabbine teslim oldum (kalb ve hareketlerimle boyun edim)" demiti. brahim oullarna da (slam' defalarca) tavsiye etmiti. Yakub da (oullarna defalarca tavsiye etmiti). (Onlara yle vasiyet etmilerdi): "Ey oullarm! Allah size (kendisine balanp uymanz iin) tek bir din seti. (Bu sebeple) sizler ancak mslmanlar olarak lnz." (Bakara 2/130-132); Musa -aleyhisselm- hakknda yle buyurmaktadr: "Musa dedi ki: Ey kavmim! Eer Allah'a inandysanz ve O'na teslim olduysanz sadece O'na gvenip dayann" (Ynus 10/84); sa'nn havarileri hakknda yle buyurmaktadr: "Hani havarilere: 'Bana ve rasulme iman edin' diye ilham etmitim. Onlar (da) 'man ettik, bizim Allah'a teslim olmu kimseler (Mslmanlar) olduumuza sen de ahit ol' demilerdi." (Mide 5/111); Daha nce gemi peygamberler hakknda: Teslim (Mslman) olmu peygamberler, yahudilere onunla -Tevrat'la- hkmederlerdi. (Mide 5/44) buyurmu ve Belks'n da: "Rabbim! Ben gerekten kendime yazk etmiim. Sleyman'la beraber lemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml 27/44) dediini belirtmitir. Mslman olmann zmnnda, yalnzca Allah'a teslim olmak vardr. (slm dini sadece Allah'a teslim olmay ierir.) Hem Allah'a hem de O'ndan bir bakasna teslim olan kimse mriktir. O'na teslim olmayan kimse ise O'na ibadet hususunda tekebbr gstermi (kibirlenip ibadetten yz evirmi) tir. O'na ortak/irk koan ve ibadeti hususunda tekebbr gsteren (kibirlenip ibadetten yz eviren) kimse kfirdir.
10 0

Yalnzca O'na teslim olmak, yalnzca O'na ibadet ve itaat etmeyi de iinde barndrr. te Allah'n baka bir dini kabul etmedii slm Dini budur. Teslim olup mslman olma, Allah'n emrettii her eyi emrettii zaman zarfnda / diliminde yapmak suretiyle (emrettii ekilde) itaat etmekle gerekleir.

Dolaysyla Allah nceleri Mescid-i Aks'y kble edinmeyi emretmise, (Mescid-i Aks ynelmek), daha sonra ise Kabe'yi kble edinmemizi buyurmusa, (Kabe'ye ynelmek slm'dr.) Bu her (iki emir de) iki fiil de Allah'n emrettii zaman zarfnda (dnemde) slm'a dahildir. Binaenaleyh din; her iki fiilde de Allah'a itaat ve ibadet etmektir. fiilin / davrann ekl bir unsuru farkl olsa da -ki bu namaz klnan yndr- (yni namaz klann yn deimitir.) Ayn ekilde, peygamberlerin eriat, yol, yn ve ibadet ekilleri deise de bu, dinin tek olmasna engel deildir (btn peygamberlerin dini birdir). Kald ki, bu (deiiklik) tek bir peygamberin eriati iinde de mmkndr. (ama peygamberin dini ayn din olarak devam etmektedir.) Allah Tel, peygamberlerin ilkinin sonuncusunu mjdelemesini ve ona iman etmesini, sonuncusunun da ilkini tasdik edip ona iman etmesini onlarn dininin bir paras klmtr. Allah Tel, buyurmutur ki: "Allah nebilerden yle bir misak (yeminle destekleyerek verdikleri sz) almt: "Size, ne kadar kitap ve hikmet versem de, ardnzdan size verdiimi tasdik edici bir rasul geldii zaman ona iman edin ve yardmnzla destekleyin. (Allah) dedi ki: "Bunu ikrar edip kabul ettiniz mi?" (Nebiler) dediler ki: "krar (kabul) ettik." (Allah) dedi ki: "(Kabul ettiinize dair birbirinize) ahit olun. Ben de sizinle beraber ahid olanlardanm." (Al-i mrn 3/81). bn-i Abbs (r.a.) da: "Allah hibir peygamber gndermemitir ki, ondan, o hayatta iken Hz. Muhammed'i gnderirse O'na iman edip yardmda bulunacana dair sz alm olmasn." demitir. (Mslim, "mn", 80; Nesa', "Bey'at", 32; Tirmizi, "Zhd", 39.)
10 1

Allah, bu peygambere, kendileri hayatta iken Hz. Muhammed'i gnderirse O'na iman edip yardmda bulunacaklarna dair mmetinden sz almasn da emretmitir. Allah Tel: "Sana da kitab (Kur'n'), daha nce gelen kitab dorulayc ve ona ahit olarak hakla indirdik. Onlarn arasnda Allahn indirdiiyle hkmet! Sana hak geldikten sonra onlarn hevalarna/arzularna uyma! (Ey mmetler!) Sizden her birinize bir eriat ve bir yol kldk." (Mide 5/48) buyurarak bu peygamberlere iman birbirine bal klmtr. Bunlarn birine iman edip dierini inkr ettiini syleyen kimse kfir olur. Zira Allah Tel buyurmutur ki: "Allah' ve peygamberlerini inkr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayrmak isteyip 'Bir ksmna iman ederiz ama bir ksmna inanmayz' diyenler ve bunlar (iman ile kfr) arasnda bir yol tutmak isteyenler yok mu, ite gerekten kfirler bunlardr." (Nisa 4/150-151); "... Yoksa siz Kitab'n bir ksmna inanp bir ksmn inkr m ediyorsunuz? Sizden yle davrananlarn cezas dnya hayatnda ancak rsvaylk, kyamet gnnde ise en iddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarnzdan asla gafil deildir." (Bakara 2/85). (Grld gibi yette Yce Allah, iman bir btn olarak ele alm ve Kur'an'n bir ksmna inanp bir ksmna inanmayan kfir saymtr.) Bize hitaben: "Biz Allah'a ve bize indirilene; brahim, smail, shak, Yakub ve esbta indirilene, Musa ve sa'ya verilenlerle Rableri tarafndan dier peygamberlere verilenlere, onlardan hibiri arasnda fark gzetmeksizin inandk ve biz sadece Allah'a teslim olduk, deyin. Eer onlar da sizin inandnz gibi inanrlarsa doru yolu bulmu olurlar; dnerlerse mutlaka anlamazlk iine dm olurlar. Onlara kar Allah sana yeter. O iitendir, bilendir" (Bakara 2/136-137) buyurarak; "Bunlarn tamamna iman ettik ve onlara teslim olduk" dememizi emretmitir.
Her Dinin Mensubuna "Mslman" Denir mi?

10 2

Kime, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in mesaj (risaleti) ulat halde onun getirdiklerine inanmazsa, o ne mslman ne de mmin olur. Aksine mslman veya mmin olduunu zannetse bile kfirdir. Nitekim rivayet edilir ki, Allah Tel: "Kim, slm'dan baka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (byle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktr." (Al-i mrn 3/85) yetini indirdiinde Yahudi ve Hristiyanlar: "yleyse biz mslmanz" demiler, bunun zerine Allah: "Yoluna gc yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'n insanlar zerinde bir hakkdr." (l-i imrn 3/97) yetini inzal etmitir. Bunun zerine onlar (Yahudilerle Hristiyanlar): "Biz haccetmeyiz" deyince Allah Tel (bu tutumlarna kar): "Kim inkr ederse, (bilsin ki) dorusu Allah alemlerden mstanidir." (l-i imrn 3/97) buyurmutur. Bylece Allah'a teslimiyet, O'nun kullar zerindeki hakk olan Kabe'ye hacc (gibi emirlerini) kabul etmeden gereklemi olmaz. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de: "slm be husus zerine bina edilmitir: - "L ilhe llallah Muhammedu'r Raslullah'a" -Allah'tan baka ibadete layk hibir ilh olmadna, Muhammed'in Allah'n Rasul olduuna- ehadet etmek, - Namaz klmak, - Zekt vermek, - Ramazan orucunu tutmak ve - Kabe'yi / Beyt'i haccetmek" buyurmutur. (Buhr, "mn", 1, 2; "Tefsru sre 2", 30; Mslim, "mn", 19, 22; Tirmizf, "mn", 3; Nes', "mn", 13.) Buna binaen, Hz. Peygamber Arafat'ta vakfeye durduu srada Allah Tel: "Bugn sizin dininizi kemale erdirdim ve zerinizdeki nimetimi tamamladm. Size din olarak slamdan raz oldum." (Mide 5/3) yetini inzal etmitir. nsanlar, Hz. Musa ve Hz. sa'nn mmetlerine mensup gemi kimselerin durumu hakknda ihtilf etmilerdir:
10 3

Onlar mslman mdr, yoksa deil midir? Bu lfz bir ihtilftr. Zira, Allah Tel'nn kendisiyle Hz. Muhammed'i (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamber olarak gnderdii ve Kur'n eriatini tezammun eden (ieren) "zel" slm'a sadece Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) mmeti mensuptur. Gnmzde slm (kayda tbi tutulmadan) mutlak olarak kullanldnda bunu iine alr. ("slm" denildiinde bu slm anlalr.) Allah'n peygamber gnderdii her eriat kapsamna alan "genel" slm'a gelince, bu, peygamberlerden herhangi birine tbi olan her mmetin teslimiyetine amildir. (her mmetin slm'n ihtiva eder.)
Btn Nebilerin, Rasullerin Kendisiyle Gnderildii Esas Mutlak olarak (Hi phesiz) slm'n ba unsuru / temeli:

"Allah'tan baka ibadete layk ilh bulunmadna" ehadet etmektir."; ve tm peygamberler bununla, bu esas zere gnderilmitir. Nitekim Allah Tel yle buyurmaktadr: "Andolsun ki biz, 'Allah'a kulluk/ibadet edin ve Tut'tan saknn' diye (emretmeleri iin) her mmete bir rasul gnderdik." (Nahl 16/36); "Senden nce hibir resul gndermedik ki ona: 'Benden baka ibadete layk ilh yoktur; u halde bana kulluk edin' diye vahyetmi olmayalm." (Enbiy 21/25); brahim -aleyhisselm- hakknda: "Hani brahim babasna ve kendi kavmine demiti ki: Hi tartmasz ben, sizin tapmakta olduklarnzdan (ibadet ettiklerinizden) uzam." "(Ancak) Beni yaratan baka. te O beni hidayete (doru yola) yneltip-iletecektir." "Ve bunu (bu tevhid inancn) onun ardnda (kendi soyunda) kalc bir kelime olarak klp brakt ki belki (Allah'a) dnerler diye." (Zuhruf 43/26-28); Yine O'nun azndan: "yi ama, ister sizin, ister nceki atalarnzn; neye taptnz (biraz olsun) dndnz m? iyi bilin ki onlar benim
10 4

dmanmdr; ancak lemlerin Rabbi (benim dostumdur)" (uar 26/75-77); "brahim'de ve O'nunla beraber olanlarda, sizin iin gerekten gzel bir rnek vardr. Onlar kavimlerine: "Biz sizden ve sizin Allah'tan baka taptklarnzdan (ibadet ettiklerinizden) uzaz (beriyiz). Sizi inkar ediyoruz. Yalnz Allah'a iman edinceye kadar bizimle, sizin aranzda ebed dmanlk ve fke belirmitir. Yalnz brahim babasna: "Andolsun ki senin iin balanma dileyeceim. Ancak, Allah'tan sana gelecek -herhangi- bir-eyi nleme gcne malik deilim" demesi (bundan) mstesnayd.. (brahim ve beraberinde olanlar): Rabbimiz, sana gvendik, sana yneldik ve sanadr dn." (Mmtehine 60/4) ve "Senden nce gnderdiimiz elilerimize (mmetlerine) sor! Rahmn'dan baka taplacak (kulluk yapp, ibadet edilecek) ilahlar (edinin diye) emretmi miyiz?" (Zuhruf 43/45) buyurmutur. Yine Allah Tel Nuh, Hud, Salih ve dier resullerinin kavimlerine: "Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan baka kulluk edilmeye layk bir ilahnz yoktur" dediklerini ifade etmitir. ( A'rf 7/59, 65, 73, 85; Hd 11/50, 61, 84) Ashab- kehf hakknda: "... hakikaten onlar, Rableri'ne inanm genlerdi. Biz de onlarn hidayetini arttrdk. Onlarn kalplerini metn kldk. O yiitler (o yerin hkmdar karsnda) ayaa kalkarak dediler ki: Bizim Rabbimiz, gklerin ve yerin Rabbi'dir. Biz, O'ndan bakasna ilah demeyiz. Yoksa sama sapan konumu oluruz. u bizim kavmimiz Allah'tan baka ilahlar edindiler. Bari bu ilahlar konusunda ak bir delil getirseler. (Ne mmkn!) yle ise Allah hakknda yalan uydurandan daha zalimi var m?" (Kehf 18/13-15) buyurmutur.
irk'in Asl ve eitleri:

Allah Tel: "Allah kendisine ortak koulmasn asla balamaz; bundan bakasn (gnahlar) diledii kimse iin balar." (Nisa 4/48) buyurarak, bunu Kitab'nda iki ayr yerde zikretmitir. Allah Tel Kitab'nda (Kur'an'da), melekleri O'na ortak komay, peygamberleri ortak komay, yldzlar ortak komay, putlar ortak
10 5

komay anlatarak - ki irkin asl, eytan Allah'a ortak komaktr-, Hristiyanlar hakknda yle buyurmutur: "(Yahudiler) Allah' brakp bilginlerini (hahamlarn); (Hristiyanlar da) rahiplerini ve Meryem olu Mesih'i (sa) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilha kulluk/ibadet etmeleri emrolundu. O'ndan baka ibadete layk ilah yoktur. O, bunlarn ortak kotuklar eylerden mnezzehtir/uzaktr." (Tevbe 9/31); "Hani Allah: "Ey Meryem olu sa! Sen mi insanlara, "Allah brakp beni ve anam iki ilah edinin" diye syledin?" dediinde o dedi ki: "Seni tenzih ederim. Hakkm olmayan bireyi sylemek bana yakmaz. Eer byle sylemisem, sen onu bilirsin. Sen, benim nefsimde olanlar bilirsin. Ben ise senin nefsindekileri bilemem. Muhakkak ki sen, gaybleri en iyi bilensin." "Ben onlara, senin bana emrettiinden baka birey sylemedim. (Sadece unu dedim) : "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk/ibadet edin!." Ve ben, onlarn arasnda bulunduum mddete onlara ahid idim. Fakat sen beni vefat ettirince, onlar zerine sen gzetleyici oldun. Sen, hereye ahidsin." (Mide 5/116-117); "Allah'n kendisine kitap, hkm ve nbvvet verdii insanolunun: "Allah' brakp da bana kul olun" demesi dnlemez. Fakat kitab rettiinize ve okuduunuza gre: "Rabbaniler (Rabb'e hlis kullar) olun" der. (Hibir rasul) melekleri ve nebileri rabler edinmenizi size emretmez. Sizler mslman olduktan sonra, kafir olmanz m emredecek(ler)?" (l-i mrn 3/79-80) Bu suretle (grld gibi) Allah Tel, (hahamlar, rahipleri) melekleri ve nebileri / peygamberleri rabb edinmenin kfr olduunu beyan etmitir. uras bilinen bir vakadr ki: Yaratlmlardan hibiri, peygamberlerin, limlerin / hahamlarn, rahiplerin ve Meryem'in olu sa'nn, gklerin ve yerin yaratlmas konusunda Allah'a ortak olduunu iddia etmemitir; hatt hi kimse, lemin, sfatlar ve fiilleri bakmndan birbirine denk iki yaratcs olduu iddiasnda bulunmamtr. Yine hibir demolu, tm sfatlaryla Allah'a eit olan bir ilhn varln isbat etmemitir.
10 6

Allah'a irk koanlarn/mriklerin tamam; Allah'n ortann kendisine denk olmadn, hatt ister hkmdar, ister neb, ister yldz ve isterse put olsun, bu ortan Allah'n hkm altnda olduunu kabul etmilerdir. Nitekim mrik Araplar telbiyelerinde: "Buyur, senin kendi hkmn altnda olandan baka ortan yoktur; ona ve onun sahip olduklarna sen hkmedersin" demekteydiler. Reslullah ise tevhidi seslendirerek: "lebbeyk Allhmme lebbeyk, lebbeyk l erike leke lebbeyk, inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mlke l erike leke" = "Buyur Allahm, emret; senin ortan yoktur; buyur; hamd, nimet ve hkmranlk sana mahsustur; senin ortan yoktur" buyurmutur. (Telbiye, kelime anlam itibariyle "(arya, istee, davete) karlk verme, boyun eme, itaat etme" demektir. Istlahta ise "hacda, "lebbeyk Allhmme lebbeyk, lebbeyk l erike leke lebbeyk, inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mlke l erike leke" diyerek ilh arya icabette bulunmak" anlamnda kullanlr.) Mezhepler tarihi (din ve mezheblerle felsefi ekollerin grlerini ieren "Makalt" isimli eserlerin) mellifleri, gelmi gemi din cemaat, inan, gr ve din mensuplarnn grlerini zikretmiler; Fakat hi kimsenin (mrikin), tm yaratklarn yaratlnda Allah'a ortaklk eden bir ortan, veya tm sfatlarnda O'na benzer/denk olan bir varln varln isbat ettiini nakletmemi (mevcudiyetinden bahsetmemiler) dir. Bu konuda naklettikleri en ar gr, "nur" ve "zulmet" eklinde iki asln varln ne sren ve nurun iyilii, zulmetin ise ktl yarattn syleyen Seneviyye'nin (dalistler) grdr. Bunlarn zulmet/karanlk hakknda iki farkl gre sahip olduklarn sylemilerdir: - Birincisi, zulmetin muhdes (yaratlm) olduudur ki bu durumda o, Allah'n yaratt varlklardan olur. - kincisi, onun kadm olduu, fakat sadece ktl iledii grdr. Bu durumda da, zt, sfatlar ve fiilleri bakmndan nurdan eksik olur.
10 7

Nitekim Allah Tel,mriklerin,kendisinin Kitab'nda beyan ettii yaratklarn yaratcs olduunu kabul/ikrar ettiklerini haber vermitir. Buyurmutur ki: "Andolsun ki onlara: Gkleri ve yeri kim yaratt? diye sorsan, elbette 'Allah'tr' derler. De ki: yleyse bana syler misiniz. Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah' brakp da taptklarnz, O'nun verdii zarar giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun bu rahmetini nleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkl edenler, ancak O'na gvenip dayanrlar." (Zmer 39/38); "(Resulm!) de ki: Eer biliyorsanz (syleyin bakalm), bu dnya ve onda bulunanlar kime aittir? 'Allah'a aittir' diyecekler. yle ise siz hi dnp tanmaz msnz, de. Yedi kat gklerin Rabbi, azametli Ar'n Rabbi kimdir, diye sor. '(Bunlar da) Allah'ndr' diyecekler. u halde siz Allah'tan korkmaz msnz, de. Eer biliyorsanz (syleyin), her eyin melektu (mlkiyeti ve ynetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her eyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhta olmayan) kimdir, diye sor. '(Bunlarn hepsi) Allah'ndr' diyecekler. yle ise nasl olup da byye kaplyorsunuz, de. Dorusu biz onlara gerei getirdik; onlar ise hakikaten yalanclardr. Allah evlt edinmemitir; O'nunla beraber ibadete layk hibir ilah da yoktur. Aksi takdirde her ilah kendi yarattn sevk ve idare eder ve mutlaka onlardan biri dierine galebe alard. Allah, onlarn (mriklerin) yaktrdklar eylerden mnezzehtir." (M'minn 23/84-91); "Onlarn ou, ancak ortak koarak Allah'a iman ederler" (Ysuf 12/106). te bu ve benzeri yetlerle (rneklerle), "tevhd" in mans / amac hususunda ortaya kan yanllklar (dlen hatalar) grlr.
Tevhidin Mans ve Amac Konusunda Ortaya kan Yanllklar ve Dlen Hatalar:

Kelm ve felsefe, nazar kitaplarnda tevhdden bahseden kelmclarn tamamnn gayesi, tevhidi ksma ayrmaktr. Buna binaen derler ki:
10 8

1 - Allah zt itibariyle birdir / tektir, ksmlar yoktur (blnme kabul etmez.); 2 - Sfatlar itibariyle birdir / tektir, benzeri yoktur; 3 - Fiilleri itibariyle birdir / tektir, orta yoktur. Bu ksmdan, onlar nezdinde en mehur olan ncs, yani fiilde tevhd (Rububiyyet Tevhidi) dir. Bu da lemin yaratcsnn tek olmas anlamna gelir. Onlar bu konuda temnu' delili ve benzeri deliller getirirler. ("Eer yerde ve gkte Allah'tan baka ilahlar bulunsayd, yer ve gk (bunlarn nizam) kesinlikle bozulup gitmiti." (Enbiy 21/22) yetinden hareketle ortaya konulan Allah'n birliine dair delildir. Delil ksaca u ekilde ifade edilir: Alemde iki yaratc bulunmas durumunda, birbirine zt hususlar irade ettiklerinde bunlar arasnda bir irade atmas ortaya kar. Her ikisinin de irade ettii hususun ayn anda gereklemesi, -birbirine zt olan hususlar bir arada bulunamayaca iin- imknszdr. Birisinin dierine boyun emesi onun ciz olduu veya iradesinin bakasna tbi olduu anlamna gelir. Yaratc iin byle bir durum dnlemeyeceinden, Yaratc'nn bir ve tek olduu sabit olur.)

Arzulanan tevhidin bu olduunu zannederler ve "l ilhe illallah (Allah'tan baka ibadete layk ilh yoktur)" sznn de bu anlama geldiini zannederek "ilhln / uluhiyyetin" anlamn "yaratma kudreti (yoktan yaratmaya g yetirme)" olarak grrler. Oysa, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in peygamber olarak kendilerine gnderildii mrik Araplar'n bu konuda O'na muhalefet etmedikleri, bilkis Allah'n her eyin yaratcs olduunu, hatt kaderi kabul ettikleri, ancak buna (bu hususta onlardan farkl dnmemelerine) ramen mrik olduklar bilinmektedir. Dnyada bu irkin hakikati/asl konusunda kimsenin ihtilf/muhalefet etmedii ortaya kmtr. Ancak son sz olarak denilebilir ki: nsanlar arasnda Kaderiyye ve benzerleri gibi, varlklarn bazlarn Allah'tan bakasnn yaratt grnde olanlar vardr. Maamfih bunlar, insanlarn kendi fiillerinin yaratcs olduunu syleseler de, Allah'n, kullarn ve onlarn kudretlerinin yaratcs olduunu kabul ederler.

10 9

Benzer ekilde, felsefeciler, naturalistler / tabiatlar ve mneccimler / ncm ehli, baz yaratlmlar baz eylerin yaratcs sayarlar. Bunlar, Yaratc'nn varln kabul etmekle, sz konusu failleri yaratlm ve var edilmi (sonradan meydana getirilmi) olarak grrler, "Bunlar Yaratc'dan mstanidir; yaratma konusunda O'na ortaktr" demezler. Firavun'un ortaya koyduu gr gibi, Yaratcy inkr eden ise, Yaratc'y yok sayan kfirin ta kendisidir. (O, mnkirdir ve yaratcy ta'til etmektedir.) Allah'a ortak koan, fakat O'nun varln kabul eden mrikler hakknda sylenecek sz ise udur: Onlarn (kelmclarn) ortaya koyduu (yaratmaya hasrettikleri) bu tevhide bu mrikler kar kmaz; bilkis kabul ederler. Bununla birlikte, Kitap (Kur'an) Snnet ve icm' ile sabit olduu ve slm Dini iin zorunlu olarak bilindii zere bunlar gene de mriktir. (mrik olduklar sabittir.)
kinci ksm (tevhd), yani "O'nun (Allah'n) sfatlar hususunda

bir benzeri yoktur" szleri iin de ayn ey geerlidir. Zira, hibir mmette, istiva konusunda O'nun benzeri olan bir kadm varl isbat edip, "Bu varlk istiva konusunda Allah'a ortaktr" veya "O'nun fiili yoktur" diyen birisi kmamtr. Yarattklarndan birini Allah'a benzeten kimse, baz hususlarda onu Allah'a benzetmektedir. Allah'n, yaratklar arasnda, kendisi hakknda vcib, caiz veya mmteni' olan herhangi bir hususta O'na ortak olan bir denginin bulunmasnn imknsz olduu aklen bilinir. Zira bu, daha nce zikri getii zere, birbirine zt iki hususun bir arada bulunmasn gerektirir. Kendi bana kaim olan iki varln, ikisi iin de "varln" ayn anlam ifade etmesi, kendi balarna kaim olmalar, (kyam binefsihi) ztlar vb. gibi ortak bir zelliklerinin (mterek bir lnn) bulunmas gerektii, (Byle bir uyuma olmad takdirde tam anlamyla ta'til sz konusu olur.) bunu reddetmenin ise bu varlklarn mutlak inkrn gerektirdii ve ilhla / uluhiyyete mahsus sfatlarn isbatnn gerekli olduu da akl yoluyla bilinir. Bu konudan da daha nce bahsedilmitir. Mu'tezile'den Cehmiyye ve dier bazlar, sfatlarn reddini/nefyini bu kapsama (tevhid muhtevasnn kapsamna) sokmular ve "Allah'n ilmi ve kudreti vardr; O grlr veya Kur'n Allah'n yaratlmam kelmdr" diyen kimsenin tevhdci / muvahhid deil tebhi / mebbihe olduunu sylemilerdir.
11 0

Ar giden felsefeciler ile Karmatler daha ileri gitmi ve Allah'n esm-i hsnsn inkr etmilerdir. "Allah alm, kadr, azz ve hakimdir" diyen kimse tevhdci / muvahhid deil tebhi / mebbihe dir, demilerdir. Ar Karmatler ise "Allah ne nefiy ne de isbat ile tavsf olunabilir; nk bunlarn her birinde tebih sz konusudur" diyerek ii iyice ileri gtrmlerdir. Bunlarn (bu grublarn) tamam, kandklarndan daha kt bir tebihin iine dmlerdir.Zira, Allah' -kendi iddialarna greyaayan varlklara benzetmekten kanmak iin, O'nu mmten (varl imknsz), ma'dm (yok) veya cemadta / cansz olan varlklara benzetmilerdir. Bilinmektedir ki, bu sfatlar Allah hakknda, kesinlikle yaratlm bir varlk iin isbat edildii tarzda (yaratlmlarn sfatlaryla eit ve benzer) isbat edilmez. Ne zt, ne sfatlar ne de fiilleri hususunda Allah Tel'nn benzeri olan bir ey sz konusudur. Ztn isbat ile sfatlarn isbat arasnda bir fark yoktur. Ztn isbatnda, baka ztlarn O'nun ztna benzerliinin isbat sz konusu deilse, sfatlarn isbatnda da, sfatlar konusunda O'na benzeyen bir varln isbat sz konusu deildir. Oysa sfatlar iptal eden Cehmiyye (muattile), bu (yaptklarn) tevhd, bunun tersini ise tebh / mebbihe olarak grmekte ve kendilerini tevhdciler / muvahhid olarak isimlendirmektedir.
nc ksm (tevhd), yani "O tektir, O'nun ztnn ksm,

cz', paras yoktur" szleri de bunun benzeridir. Bu mcmel (kapal) bir ifadedir. Allah Tel, bir ve sameddir, dourmam ve domamtr; O'nun hibir dengi yoktur. O'nun ksmlara ayrlmas (mmteni'dir), yer kaplamas veya paralarn birlemesiyle (czlerden terkib edilmesiyle) olumas muhaldir. Ancak onlar bu ifade ile Allah'n Ar'nn zerinde olmas, yarattklarndan ayr ve farkl olmas gibi nefyi gereken manlarn reddini kastederek bunu tevhidin bir paras olarak grmektedirler. Onlarn "tevhd" dedikleri eyde hem doru hem de yanl hususlar olduu ortaya kmtr. Velev ki tamam doru olsun. Mrikler bunlarn tamamn (Rububiyyet Tevhidini) kabul etmelerine ramen,
11 1

Allah'n Kur'n'da kendilerini tavsif ettii /niteledii irkten / mrik olmaktan kamamlardr ve buna dayanarak Reslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onlarla savamtr. Onlarn mriklikten kurtulmalar iin, Allah'tan baka ibadete layk ilh bulunmadna (Ulhiyyet Tevhidine) iman etmeleri gereklidir. lh'n Anlam nde gelen kelmclarn zannettii gibi, "ilh" ile kastedilen yaratma kudretine sahip olan varlk deildir. Onlar, ilhln / ulhiyyetin "yaratma kudreti (yoktan yaratmaya g yetirme)" olduunu, dolaysyla "yalnzca Allah'n yaratma (yoktan var etmeye) kudretine sahip bulunduunu" kabul / ikrar eden kimsenin, "Allah'tan baka ibadete layk ilh olmadna" ehadet ettiini zannetmilerdir. Oysa mrikler, daha nce akland gibi, mrik olmalarna ramen bunu (Allah'n yaratma kudretini) kabul etmekteydiler. Oysa gerek "ilh", taplmaya / kendisine kulluk edilmeye lyk olandr / badeti hak edendir. Dolaysyla O, "yaratc ilh (lih)" deil, "ma'bd (me'lh)" anlamnda ilhtr. (O ilhlk eden anlamnda deil, ilh edinilen anlamnda ilhtr. (badet ettirten deil, ibadet edilendir.) Tevhd; (bakasn O'na) ortak komakszn yalnzca Allah'a kulluk / ibadet etmektir. irk / ortak koma ise; Allah ile birlikte bir baka ilh ortaya koymaktr / baka bir ilh kabul etmektir. Mriklerin Kabul Ettii Tevhidin Anlam Kaderi isbat eden Ehl-i Snnet'e mensup bu dnrlerin (kelmclarn kendilerine izdikleri niha snr) ortaya koyduklar grn varaca son nokta, "tevhd-i rubbiyyet (Rububiyyet Tevhidi)" ve Allah'n her eyin Rabbi olduudur. Bununla birlikte, mrikler de mrik olmalarna ramen bunu (rubbiyyet tevhidini) kabul / ikrar etmekteydiler. Benzer ekilde, mutasavvflardan bazlar ile marifet, tahkk ve tevhd yolunu tutanlara gre tevhidin son noktas hd tevhd, Allah'n her eyin Rabbi, Meliki (hkimi) ve yaratcs olduunu grmektir. zellikle arif bulduu ey ile varlktan (mevcuduna dalarak kendi vcudundan), grd ey ile grmesinden (mehuduna dalarak
11 2

kendi hdundan) ve bildii ey ile bilmesinden (mar'funa dalarak kendi ma'rifetinden) "gaib olup", -aslnda var olmayan ey fena bulacak ve ezel olan varlk da bak kalacak biimde- tevhd-i rubbiyyette (Rububiyyet Tevhidinde) "fena" bulduunda, onlara gre bu, daha tesi olmayan, varlacak son noktadr. Mriklerin kabul ettii tevhidin anlamnn da bu olduu bilinmektedir. Kii, salt bu tevhd (Rububiyyet Tevhidi) ile Allah'n velsi veya evliyann nde gelenlerinden olmak bir yana, Mslman bile olmaz / olamaz. Tasavvuf ve marifet ehlinden baz gruplar, sfatlar da isbat ederek bu tr tevhidi ortaya koyarlar ve bylelikle lemin, yarattklarndan ayr bir Yaratc'snn varln isbat etmekle birlikte "Rububiyyet Tevhidinde" fena bulurlar. Baka bir grup ise buna sfatlarn inkrn da eklerler ve sfatlar iptal edenlerden olurlar (sfatlar nefyederek ta'tile saparlar). Bu (bunlarn durumu) ise, mriklerin pek ounun durumundan daha ktdr. (Rubbiyyet Tevhdi: Tevhidin bu tr, Allah' fiillerinde birlemektir. Yce Allah'n Rabb olmas, yaratmas, yetitirmesi ve imkan vermesi bakmndan tekliidir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dnemindeki mrikler tevhidin bu trn kabul ediyorlar, bunu inkara kalkmyorlard. Fakat tevhidin bu eidini kabul etmeleri, onlarn slam'a girmeleri iin yeterli deildi. te bu yzden Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), dneminin mrikleriyle savam, onlarn canlarn ve mallarn helal kabul etmitir.) Baz Frkalarn man ve Kader Hakkndaki Grleri Cehm b. Safvn, sfatlar inkr ediyor ve cebr grn ileri sryordu. Cehm'in grnn z budur. Ancak emir ve nehyin, sevap (mkfat) ve cezann varln kabul etmekle O, mriklerden ayrlmtr. u da var ki, Cehm ve O'na tbi olanlar irca (manla birlikte insana ma'siyetin zarar yoktur) grn benimsiyordu ve onlar nezdinde emir ve nehyin, sevap (mkfat) ve cezann nemi azalyordu. Neccriyye, Drriyye ve dierleri, sfatlarn inkr konusunda O'na yaklatklar gibi, kader ve imana dair meselelerde de Cehm'e yaknlk arz ederler. (Cehm, b. Safvn ,(128/745): Cehmiye mezhebinin kurucusudur. Sapk grlerinden dolay ldrlmtr. (ez-Zirikli, elA'lm, 2/138)
11 3

(Neccriyye: Eb Abdullah Hseyn b. Muhammed en-Neccr'n (v. 220/835) kurucusu olduu mezhep. Kendi iinde Bergsiyye, Za'ferniyye ve Mstedrike kollarna ayrlr, sfatlar nefyederler.) (Drriyye: Basra Mu'tezilesi'nin ilk limlerinden Eb Amr Drr b. Amr el-Gatafn el-Kf'nin (v. 200/815 [?]) grlerini benimseyenlere verilen ad.) Kllbiyye ve E'ariyye ise sfatlar konusunda bunlardan daha iyidir; zira onlar Allah'n fiil sfatlarnn varln kabul ederler. Bunlarn imamlar, baka bir yerde grlerini ayrntl biimde anlattm gibi, haberi sfatlar da isbat ederler. Kader ve isim ve hkmlere dair bahislerde ise grleri birbirine yakndr. (man ve kfr ile ilgili konularda kiiye iman durumuna gre verilecek isim ve hakknda verilecek hkmler.) Kllbiyye, E'ar'nin de izinden gittii Eb Muhammed Abdillh b. Sa'd b. Kllb'a tbi olanlardr. bn Kllb'n, Haris el-Muhsib ve Eb'l-Abbs el-Kalnis gibi taraftarlar ise sz geen meselelerde E'ariyye'den daha iyidir. (Eb Abdullah el-Hris b. Esed el-Muhsib (v. 243/858) ve Eb'l-Abbs Ahmed b. brahim b. Abdillh el-Kalnis (v. IV./X. yy. balar [?]), Mu'tezile karsnda zayf kalan Selef akaidini kelm delillerle teyit etmeye balayan ilk Snn kelmc olarak bilinen Eb Muhammed Abdullah b. Sa'd b. Kllb el-Kattn el-Basr (v. 240/854 [?]) ile birlikte Selef anlay ile Ehl-i Snnet kelm arasnda gei dnemini temsil eden ahsiyetlerdir.) Kii, selef ve imamlara ne kadar yakn olursa, gr de o kadar stn ve efdal olur. Kerrmiyye'nin iman konusundaki gr ise, herkesi geride brakacak tarzda bir inkarc (mnker) grtr. Onlar iman, kalbin tasdiki bulunmasa bile dilin ikrar etmesi olarak grmlerdir. Dolaysyla mnafn m'min olduu fakat ebed olarak Cehennem'de kalaca grndedirler. Bu ekilde, hkm hususunda deil, fakat sadece isim hususunda Cemaat'ten ayrlmlardr. Sfatlar, kader ve va'd konularnda ise, grleri itibariyle Snnet'e muhalif / aykr den pek ok kelmc grubuna benzerler. Mu'tezile'ye gelince, onlar sfatlar inkr/nefy ederek Cehm'in grne yaklarlar. Ancak (Cehm'in aksine) kaderi de inkr ederler. Bunlar -emr bi'l-ma'rf ve nehy ani'l-mnker ile va'd ve va'd konularna fazla nem verip ar gitmekle birlikte- kaderi yalanlarlar; dolaysyla bu konuda onlarda bir tr irk sz konusudur.
11 4

Hemen unu da belirtelim ki: Kaderi inkr edip emr bi'l-ma'rf ve nehy ani'l-mnker ile va'd ve va'di kabul etmek, bunlar inkr edip kaderi kabul etmekten daha iyidir. Bu sebeple sahabe ve tabin zamannda emr bi'l-ma'rf ve nehy ani'l-mnker ile va'd ve va'di inkr eden kimse kmamtr. Ancak bunlarn zamannda Haricler (Harriyye) gibi Kaderiyye de ortaya kmtr. Bid'atlerin ilk ortaya kan en gizli olandr. (nce, bid'atlerin daha gizli olanlar ortaya kar) Nbvvet nuruna dayanan kimseler zayfladka bid'at glenir. Kevn hakikati grp emir ve nehye srt eviren mezkr mutasavvflar, kaderi inkr eden Mu'tezile ve benzerlerinden daha ktdr. Bunlar (Mu'tezile) Mecsler'e, onlar (mutasavvflar) da: "ayet Allah dileseydi, biz ve babalarmz / atalarmz irk komazdk ve hibir eyi de haram klmazdk." (En'm 6/148) diyen mriklere benzerler. Mrikler ise Mecsler'den daha ktdr. slm'n Temeli / Asl te bu, Mslman'n bilmesi gereken nemli bir esastr. Bu, iman ehli m'minlerin kfr ehli kfirlerden ayrld slm'n zdr / temelidir. Bu (iki esas): 1 - "Tevhid / Allah'n birliine" ve 2 - "Risalete" imandr. Yani: 1 - "La ilahe illallah" "Allah'tan baka ibadete layk ilh bulunmadna" 2 - "Muhammedun Rasulullah" ve Muhammed'in Allah'n Resul olduuna ehadet etmektir. (ehadetini artlaryla / gerekleriyle yerine getirmektir.)" Pek ok insan, bu iki esasn / asln veya birisinin gerek anlamn saptrma (hatasna) dm, fakat yine de tahkik, tevhd, ilim ve marifetin son noktasnda olduunu zannetmitir. (ama bu iki temelin / asln veya birinin hakikatini zedeleyen tavrlar ierisindeler.) Mrikin, Allah'n her eyin Rabbi, Meliki (Hkimi) ve yaratcs olduunu ikrar etmesi, onu Allah'n azabndan kurtarmaz.
11 5

Kurtulmas iin: 1 - Allah'tan baka ibadete layk ilhn bulunmadn, O'ndan baka kimsenin kulluk / ibadet etmeye lyk olmadn, 2 - Hz. Muhammed'in O'nun Resul olduunu ve haber verdii hususlarda O'nu tasdik edip, emrettii hususlarda da O'na itaat etmenin mecbur olduunu kabul / ikrar etmesi gerekiyor. Dolaysyla, (neminden dolay) bu iki esas / temel hakknda bir eyler sylemek gerekir. Kelime-i ehdet Birinci temel / esas: Ulhiyyet Tevhdidir. (Tevhd-i irad, Tevhd-i amel, Tevhd-i ma'bdiyyet isimleriyle de anlan Ulhiyyet Tevhdi: Kullarn yaptklar fiillerde yce Allah' tek olarak tanma, bilme ve inanmalar anlamndaki tevhiddir. Allah' ibadete layk yegane ilah olarak tanrken, bakasn asla ona ortak komamaktr. ) Daha nce getii zere, Allah Tel mriklerin, kendisinin izni olmakszn, O'nunla kendileri arasnda, dua ettikleri ve efaati edindikleri bir takm araclarn varln kabul ettiklerini haber vermitir. Allah Tel buyurur ki: "Onlar; Allah' brakp kendilerine ne zarar ne de yarar veremeyen eylere ibadet ediyorlar ve: 'Bunlar Allah katnda bizim efaatilerimizdir' diyorlar. De ki: 'Allah'n gklerde ve yerde bilmedii bir eyi mi Allah'a haber veriyorsunuz?' O, onlarn kotuklar ortaklardan uzak/mnezzeh ve ycedir." (Ynus 10/18) ; Allah Tel bu yette onlar efaati edinen bu kimselerin mrik olduklarn haber vermektedir. Yce Allah,Ysn sresinde sz edilen m'min kiiden nakille yle buyurmaktadr: "Bana ne olmu ki, beni yaratana ibadet etmeyecekmiim! Halbuki, hepiniz O'na dndrleceksiniz. O'ndan baka ilahlar m edineyim? O ok esirgeyici Allah, eer bana bir zarar dilerse onlarn (putlarn) efaati bana hibir fayda vermez, beni kurtaramazlar. te o zaman ben apak
11 6

bir sapkln iine gmlm olurum. phesiz ben, Rabbiniz'e inandm, beni dinleyin." (Ysn 36/22-25); Yine yle buyurmaktadr: "Elbette ki sizi ilk defa yarattmz gibi teker teker bize geldiniz ve (dnyada iken) size verdiklerimizi arkanzda braktnz. Ve iinizde gerekten ortaklar olduklarn iddia ettiiniz efaatilerinizi de (imdi) beraberinizde gremiyoruz. Bylece (onlarla) aranz alm ve iddia etmi olduklarnz sizden ayrlmlardr" (En;m 6/94); Allah Tel, bu yetlerde onlarn efaatlarnn kendileri hakknda ortaklar olduunu sandklarn haber vermektedir. Allah Tel yine yle buyuruyor: "Yoksa onlar Allah'tan bakasn efaatiler mi edindiler? De ki: Onlar hibir eye g yetiremezler ve akl erdiremezlerse de mi (efaati edineceksiniz)? De ki: Btn efaat Allah'ndr. Gklerin ve yerin hkmranl O'nundur. Sonra O'na dndrleceksiniz." (Zmer 39/43-44); "... O'ndan baka ne bir dost ne de bir efaatiniz vardr." (Secde 32/4); "Rableri'nin huzurunda toplanacaklarndan korkanlar O'nunla (Kur'n ile) uyar. Onlar iin Rableri'nden baka ne bir dost ne de bir arac vardr." (En'm 6/51); "... zni olmadan O'nun katnda kim efaat edebilir?" (Bakara 2/255); "Rahman (olan Allah, melekleri) evlt edindi, dediler. H! O, bundan mnezzehtir. Bilkis (melekler), ltuf ve ihsana mazhar olmu kullardr. O'ndan (emir almazdan) nce konumazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler. Allah, onlarn nlerindekini de, arkalarndakini de (yaptklarn da, yapacaklarn da) bilir. Allah rzasna ulam olanlardan bakasna efaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler!" (Enbiy 21/26-28); "(Mriklere) de ki: Allah'tan baka ilah saydnz eyleri arn! Onlar ne gklerde ne de yerde zerre arlnca bir eye sahiptirler. Onlarn buralarda hibir ortakl yoktur, Allah'n onlardan bir yardmcs da yoktu. Allah'n huzurunda, kendisinin izin verdii kimselerden bakasnn efaati fayda vermez." (Sebe' 34/22-23);
11 7

"(Resulm!) De ki: Allah' brakp da (ilh olduunu) ileri srdklerinize yalvarn. Ne var ki onlar, sizin skntnz ne uzaklatrabilir, ne de deitirebilirler. Onlarn yalvardklar bu varlklar Rableri'ne -hangisi daha yakn olacak diye- vesile ararlar; O'nun rahmetini umarlar ve azabndan korkarlar. nk Rabbin'in azab, saknlacak bir azaptr." (sr 17/56-57). Seleften bir grup der ki: Bunlar Uzeyr'e, Mesih'e ve meleklere dua eden bir kavimdi. (Bunlarn bu tavrlar zerine) Allah Tel da bu yeti indirdi. Bu yette, meleklerin ve peygamberlerin kendilerinin, Allah'a yakn olmaya altklarn, O'nun rahmetini umup, azabndan korktuklarn beyan etti. unun bilinmesi de (gerek) tevhidin hakikatinden, gereklerindendir: Allah Tel, kendisi iin, baka hibir yaratlmn bunlarda kendisine ortak olmad; ibadet, tevekkl, havf ve takva gibi bir takm haklarn varln (isbat etmi) bildirmitir. Nitekim Allah Tel buyurmutur ki: "Allah ile beraber baka bir ilh edinme, yoksa knanm ve yalnz bana braklm olarak oturup kalrsn." (sr 17/22); "(Resulm!) phesiz ki Kitab' sana hak olarak indirdik. yle ise sen de dini Allah'a has klarak yalnz O'na kulluk et" (Zmer 39/2); "De ki: Bana, dini yalnz Allah'a hlis klarak O'na kulluk/ibadet etmem emredildi" (Zmer 39/11) "De ki: Ey chiller! Bana Allah'tan bakasna kulluk etmemi mi emrediyorsunuz? (Resulm!) phesiz sana da senden ncekilere de yle vahyolunmutur ki: Andolsun (bilfarz) Allah'a ortak koarsan, ilerin mutlaka boa gider ve hsranda kalanlardan olursun! Hayr! Yalnz Allah'a kulluk et ve kredenlerden ol." (Zmer 39/64-66). Nitekim Peygamberlerin her biri de kendi kavmine yle duyurdu: "Sadece Allaha ibadet edin Ondan baka ibadete layk ilahnz yoktur." (Mesel bk: A'rf 7/59, 65, 73, 85) Allah Tel tevekkl hakknda yle buyurmaktadr:

11 8

"... Eer m'minler iseniz ancak Allah'a gvenin." (Mide 5/23); "... M'minler ancak Allah'a tevekkl etsinler." (brahim 14/11); "... De ki: Bana Allah yeter. Tevekkl edenler, ancak O'na gvenip dayanrlar." (Zmer 39/38) ve "Eer onlar Allah ve Resl'nn kendilerine verdiine raz olup, 'Allah bize yeter (hasbnallh), yaknda bize Allah da ltfundan verecek, Resul de. Biz yalnz Allah'a rabet edenleriz' deselerdi (daha iyi olurdu)" (Tevbe 9/59) Allah Tel bu son yette: Verme hususunda: "Allah ve Resl'nn kendilerine verdiine" ifadesini kullanrken / buyururken, Tevekkl iin: "Allah bize yeter" buyurmu, "Allah ve Resul (bize yeter)" dememitir. nk verme, er' olarak (eriatn tand) vermektir. Bu ise Reslllah'n tebli ettii mubah veya hell klnan hususlar da iine alr. "Hell", Reslllah'n hell kld, "Haram", O'nun haram kld, "Din" de O'nun teri kld/ eriat olarak ortaya koyduu eydir. Allah Tel buyurur ki: "Resul size ne verdiyse onu aln, size ne yasakladysa ondan da saknn." (Har 59/7). yette (Tevbe 9/59): " "

(hasbnallh)" buyurulmaktadr.

Hasb", yeterli olan demektedir. Kul iin yalnz bana

yeterli olan sadece Allah'tr. Nitekim O, yle buyurmaktadr: "Bir ksm insanlar, m'minlere: 'Dmanlarnz olan insanlar, size kar asker/ordu topladlar; aman saknn onlardan!' dediklerinde bu, onlarn imanlarn bir kat daha arttrd ve 'Allah bize yeter; O ne gzel vekildir' dediler." (l-i mrn 3/173) Yani tek bana Allah, onlara yeter.
11 9

Yine buyurmutur ki:


"Ey Peygamber! Sana ve sana tbi olan/uyan m'minlere Allah yeter" (Enfl 7/64). Yani sana ve sana tbi olan/uyan m'minlere yeten, Allah'tr; O sizin hepinize yeter. Kastedilen, hataya den baz kimselerin zannettii gibi: "Allah ve m'minler sana yeter" eklinde deildir; Zira O, peygamberine tek bana yeter. O'nun yannda, O'nunla beraber Peygamber'e yetecek kimse yoktur. (kendisiyle birlikte bakasna bir ihtiya yoktur.) yetin bu kullan Arab dilinde yaygndr. Dilde bu, airin: "Sana ve ed-Dahhk'a Hint klc yeter (


Araplar da der ki:

)" ifadesinde olduu ekilde kullanlr.

"Sana ve Zeyd'e bir dirhem yeter ( Zeyd'le sana, ikinize bir dirhem kfidir.

)"; yani

Allah Tel, "havf, hayet ve takva" hakknda: "Her kim Allah'a ve Resl'ne itaat eder, Allah'a sayg duyar (hayet) ve O'ndan saknrsa (takva), ite asl bunlar mutlulua/kurtulua erenlerdir." (Nr 24/52) buyurarak; "taatin" kendisi ve Resl'ne, "hayet" ve "takvann" ise yalnz kendisine ynelik olduunu bildirmitir. Nuh (a.s.) da: "Ey kavmim! pheniz olmasn ki, ben sizi 'Allah'a kulluk/ibadet edin; O'na kar gelmekten saknn ve bana itaat edin ki,...' diyerek apak uyaran bir kimseyim." (Nuh 71/2-3) Diyerek kulluk/ibadet ve takvay yalnzca Allah'a, itaati ise kendisine (Resl'e) ynelik olarak gstermitir.(ait klmtr) Zira Resl'e itaat eden, Allah'a itaat etmi olur. Yine Allah Tel buyurmutur ki: "... u halde insanlardan korkmayn, benden korkun" (Mide 5/44); "... u halde, eer iman etmi kimseler iseniz onlardan korkmayn, benden korkun" (l-i mrn 3/175).
12 0

Hz. brahim (a.s.) : "Hem siz Allah'n, ilh olduklar hakknda hi bir delil indirmemi olduu eyleri O'na ortak komaktan korkmuyorsunuz da ben sizin O'na ortak kotuunuz eylerden nasl olur da korkarm? imdi biliyorsanz, syleyin bakalm, Allah'a iman edenler mi, yoksa O'na ortak koanlar m, gven iinde olmaya daha lyktrlar? (En'm 6/81) demitir. Yine Allah Tel: "Hi phesiz iman edenler ve imanlarna her hangi bir zulmle glgelememi olanlar (imanlarna zulm kartrmayanlar) yok mu? te asl gven iinde olanlar onlardr ve hidayete ermiler de onlardr." (En'm 6/82) buyurmutur. Sahhayn'da (Buhri ve Mslim'de) bn Mes'd'un yle dedii rivayet edilir: Bu yet indiinde, Reslllah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabna ar geldi ve: "Hangimiz kendi nefsine zulm (hakszlk) etmez ki?" dediler. Bunun zerine Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sz edilen zulmden maksat irktir. Siz slih kulun: "Dorusu irk, byk bir zulmdr" (Lokman 31/13) szn ve Allah Tel'nn: "...Yalnzca benden korkun" (Bakara 2/40) ve "... Yalnz benden saknn" (Bakara 2/41) buyruklarn iitmediniz mi?" buyurdu. (Buhr, "mn", 23; "Tefsru sre 6", 3.) Bununla ilgili olarak (u da sylenebilir ki): Reslllah -sallallahu aleyhi ve sellem-, hutbesinde: ''Kim Allah'a ve Resl'ne itaat ederse doru yolu bulmu olur; her kim de onlara kar karsa, bunun zarar ancak kendisine dokunur; Allah'a hibir zarar gelmez" (Mslim, "Cum'a", 48; Eb Dvd, "Salt", 223; "Nikh", 32; Ahmed b. Hanbel, IV, 256, 379.); "Allah ve Muhammed diledi de (bu i oldu) demeyin; (nce) Allah, sonra da Muhammed ne diledi deyin" buyurmutur. (Drim, "sti'zn", 63; bn Mce, "Keffrt", 13; Ahmed b. Hanbel, V, 72, 393.)

12 1

Bu ekilde, itaat konusunda Peygamber'in ismini Allah'n ismine "ve (

)" harfi / edat ile balam; irade / dileme (meet)

konusunda ise bunun "sonra ( emretmitir.


Bunun sebebi udur:

) " ifadesiyle yaplmasn

Peygamber'e itaat etmek, Allah'a itaat etmektir; her kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmi olur. rade/dileme (meet) konusunun aksine,Allah'a itaat etmek de Peygamber'e itaat etmek demektir. Zira kullardan hibirinin iradesi / dilemesi, Allah'n iradesi / dilemesi deildir ve Allah'n iradesi / dilemesi de kullarn iradesi / dilemesine bal olan bir ey deildir. Bilkis, Allah neyi dilerse -insanlar bunu istemese bile- olur ve kullar neyi dilerse dilesin, Allah dilemeyince olmaz.
Peygamberlerin zerimizdeki Hakk Peygamberlerin zerimizdeki hakk: (kinci temel / esas: )

Bizim zerimize den: Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e: - man ve itaat etmek, - O'na tbi olmak - O'ndan raz olmak, - O'nu sevmek, - O'nun verdii hkmlere teslim olmak ve benzeri hususlardr. Allah Tel buyurmutur ki: "Kim Resl'e itaat ederse Allah'a itaat etmi olur" (Nisa 4/80); "... Eer m'min iseler Allah' ve Resl'n raz etmeleri daha uygundur." (Tevbe 9/62); "De ki: Eer babalarnz, oullarnz, kardeleriniz, eleriniz, hsm akrabanz, kazandnz mallar, kesada uramasndan korktuunuz ticaret, holandnz meskenler size Allah'tan, Resl'nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artk Allah emrini getirinceye kadar bekleyin." (Tevbe 9/24);

12 2

"Hayr, Rabbin'e andolsun ki aralarnda kan anlamazlk hususunda seni hakem klp sonra da verdiin hkmden ilerinde hibir sknt duymakszn (onu) tam mansyla kabullenmedike iman etmi olmazlar." (Nisa 4/65); "(Resulm!) De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin" (l-i mrn 3/31). Bunlar anlaldna gre (anlattklarmz kabul edildikten sonra), artk, Allah'n yaratma ve emrine, kaza ve eriatine iman etmenin vacip olduu malmdur.
Allah'n Emir ve Nehyine ve Kadere man Etme Konusunda Dallet Ehli

Kader konusuna dncesizce dalan dallet ehli, kendi iinde ksma ayrlr: 1 - Mecsiyye, 2 - Mrikiyye ve 3 - blsiyye.
1. Mecsiyye: Allah'n emir ve nehyine iman etseler de kaderi

inkr edenlerdir. Bunlarn arlar, ilim ve kitab (levh-i mahfuz) inkr eder. Ilml olanlar ise Allah'n iradesi / dilemesini (meietini), yaratmas ve kudretinin kapsamlln inkr ederler ki bunlar Mu'tezile ve onlara uyanlardr.
2. kinci grup (Mrikiyye): Kaza ve kaderi kabul edip, emir ve

nehyi inkr eden mriklerdir. Allah Tel: "Mrikler diyecekler ki: Allah isteseydi/dileseydi ne biz ne de babalarmz/atalarmz ortak koardk, ne de bir eyi de haram yapmazdk/klmazdk." (En'm 6/148) buyurmutur. Binaenaleyh, emir ve nehyin iptali noktasnda kaderi delil getiren kimse bunlardandr. Bu durum, hakikat iddiasnda bulunan mutasavvflarda oka grlr.
3. nc grup (blsiyye): emir ve nehyi (kader ve er' emirlerini)

kabul etmekle birlikte, -bunlarn ncs olan bls hakknda mezhepler tarihi melliflerinin ve Ehl-i Kitab'n naklettii zere- bunu Allah Tel'nn bir elikisi olarak gren ve O'nun hikmet ve adaletine dil uzatan blsiyye'dir.
Kastedilen udur:

Bunlar, dallet ehlinin (emir ve nehiyle kader hakknda) safsatalardr.


12 3

Allah'n Emir ve Nehyine ve Kadere man Etme Konusunda Hidayet ve Kurtulua Erenler

Hidayet ve kurtulua erenler ise; bunlarn tamamna (Allah'n emir ve nehyine inandklar gibi kadere de) iman ederler. Allah'n her eyin yaratcs, Rabbi ve Meliki olduuna, O'nun diledii eyin olup, dilemediinin olmayacana, her eye kadir (gc yeter) olduuna, ilminin her eyi kuattna ve O'nun her eyi apak bir kitapta (levh-i mahfuzda) sayp yazdna inanrlar. Bu esas, imann temel kaidelerinden olan; Allah'n ilmi'nin, kudretinin, iradesinin (meietinin), birlii ve Rablnn, her eyin yaratcs, Rabbi ve Meliki olduunun isbatn da iinde barndrr. Bununla birlikte, kendileriyle sonularn ortaya kt, Allah'n yaratt sebepleri de inkr etmezler. (Bu sebebler vastasyla msebbebt (bir sebeple olan) yarattn bilirler.) Nitekim Allah Tel: "Rzgrlar rahmetinin nnde mjde olarak gnderen O'dur. Sonunda onlar (o rzgrlar), ar bulutlar yklenince onu l bir memlekete sevk ederiz. Orada suyu indirir ve onunla trl trl meyveler karrz." (A'rf 7/57); "Allah, rzasna uyanlar onunla selamet yollarna iletir, kendi izniyle onlar karanlklardan aydnla karr ve onlar dosdoru yola sevkeder" (Mide 5/16); "Allah onunla bir oklarn saptrr, bir oklarn da doru yola iletir." (Bakara 2/26) buyurmu ve sebepler vastasyla fiilde bulunduunu haber vermitir. "Allah bu sebepler vastasyla deil, bunlarla ezamanl olarak fiilde bulunur. (sebebleri yaratt esnada msebbebt (bir sebeple olan) yaratyor)" diyen kimse, Kur'n'n getirdiine muhalefet etmi ve Allah'n yaratt kuvvet ve tabiatlar inkr etmi olur. Bu, Allah'n canlda yaratt ve canlnn kendisiyle fiilde bulunduu, mesel insann kudreti gibi kuvvetlerin (g yetirmenin) inkrna benzer. Bu kuvvetleri, sz konusu fiillerin yaratcs olarak gren kimse de Allah'a irk komu ve O'nun fiilini O'ndan baka birine izafe etmitir.
Bunun aklamas udur:

Hibir sebep yoktur ki, sonucunun meydana gelmesi iin bir baka sebebe muhta olmasn. Ayrca, ayet Allah engellememi ise,
12 4

sonucun ortaya kmasn engelleyecek bir maniin de olmamas gerekir. Zira, Allah haricinde, istedii eyi yapabilecek bir "tek varlk" sz konusu deildir. (Varlkta yalnz bana ve her eyden bamsz olarak bir ey yapan bir varlk yoktur. Ancak Allah'tr dilediini yapabilen ve yaptn bamsz olarak yapan.) Allah Tel: "Her eyden de ift ift yarattk ki, dnp t alasnz." (Zriyt 51/49), yani: "iftlerin yaratcsnn tek olduunu bilesiniz" buyurmutur. Binaenaleyh, Allah'tan ancak tek olan ey sdr olur -zira tek olandan ancak tek kar- diyen kimse childir. Varlk leminde, yerin bitirdiklerinden, insanlarn kendilerinden ve henz mahiyetini bilmedikleri eylerden btn iftleri yaratan Allah dnda, tek bana kendisinden tek ya da ift herhangi bir eyin sdr olduu bir tek varlk sz konusu deildir. Allah'n scaklk (zellii) verdii atein yakmas, bu scaklk ve yanmaya elverili bir malzeme olmakszn gereklemez. Dolaysyla semender (Atei sndren bir madde salglayan ve bu nedenle atete yanmad iddia edilen kk srngen.), yakut vb. eylere temas ettiinde bunlar yakmaz. Cisimler, yanmasna engel olan bir eyle de kaplanabilir. Inlarn geldii (Ik saan) gne iin, bu nlarn yansmasna elverili bir cismin bulunmas gerekir. Bulut ya da at gibi bir engel bulunduunda, bunlarn altnda k olmaz. (k, onu ap arkasna yansmaz.) Baka yerlerde bu konu geni biimde anlatlmtr.
Burada esas gaye udur:

Kadere iman etmek gerekir. Zira kadere iman; bn-i Abbs'n: "O, (kader ) tevhidin nizamdr" dedii gibi, tevhidin tamamlaycsdr. Her kim Allah'n birliine inanr ve kadere iman ederse, tevhidi tam olur. (Tevhidini tamamlamtr.) Ve her kim Allah'n birliine inanr fakat kaderi inkr ederse, tevhidi eksik olur. (tevhidini bozmu; onunla elikiye dmtr.)
eriate de man Etmek Gereklidir:

eriate de iman etmek gereklidir / kanlmazdr. eriata iman etmekten maksat:


12 5

"Allah'n kendisi sebebiyle resullerini gnderip kitaplar indirdii emir ve nehye, va'd (mkfat) ve va'de (cezaya) iman etmektir." nsan dnya hayatnda bir eriate (hayatn dzenleyen kurallara) muhtatr. Zira onun menfaat elde edecei ve zararlar kendisinden uzaklatraca hareketlerde bulunmas gerekir. te eriat; kendisi iin yararl ve zararl olan davranlar ayrt eden eydir. O, Allah'n yarattklar zerindeki adaleti ve kullar arasndaki nurudur. nsanoullarnn, kendisiyle yapacaklar ve terk edecekleri hususlar birbirinden ayracaklar bir eriat olmakszn yaamalar mmkn deildir. eriatle kastedilen yalnzca insanlarn kendi aralarndaki ilikilerinde /muamelelerinde adalet deildir.Ferd/birey olarak insann da yapmas ve terk etmesi gerekenler sz konusudur.nk insan irade edip kesbedendir. Nitekim Raslullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de: "simlerin en dorusu, Haris (ift sren) ve Hemmam (gayret eden) isimleridir" buyurmutur. (Eb Dvd (5/237), Nes (7/252) "radelerle hareket eden" sznn anlam budur. nsann iradesi varsa, buna gre hareket eder. Ayrca ne istediini; istedii eyin de kendisine faydal m yoksa zararl m olduunu, kendisini iyiye mi gtreceini yoksa yozlatracan m bilmesi gerekir. nsan, yeme imenin kendisine faydal olduunu ve zorunlu bilgi kabilinden eyleri bilmesi gibi bir takm eyleri yaratl (ftrat) gerei bilir. Bazlar ise bunlar akl yoluyla ulatklar istidlal vastasyla bilirler. Baz kimseler ise, ancak peygamberlerin bildirmesi, aklamas ve onlara doruyu gstermesi ile bilebilirler.
Hsn ve Kubh (Gzel ve irkin):

nsanlar bu meyanda, fiillerin gzel ve irkin (hasen ve kabh) olanlarnn aklla bilinip bilinmeyecei konusunda gr beyan etmilerdir (tartma konusu yapmlardr.) Baka yerlerde bu mes'ele

12 6

geni biimde ele alnd ve bu konuda ortaya kan kafa karkln (nereden kaynaklandn orada) akladk. Onlar, fiilin / iin , fiili ileyen kimseye uygun veya ters oluunun aklla bilinecei hususunda ittifak etmilerdir. Bu, fiilin, fiili ileyen kimsenin sevdii ve haz / lezzet ald ya da sevmedii (nefret ettii) ve kendisine rahatszlk / eziyet veren bir eye sebep olmas durumudur ki, bazen akl, bazen eriat vastasyla, bazen de her ikisiyle bilinir. Ancak bunun ayrntl / tafsiltl biimde bilinmesi ve fiillerin sonucu olan akbetin -ahirette mutlu ya da kt durumda olmannbilinmesi ancak eriat / din ile mmkndr. nsanlar, -bu konularda genel hatlaryla bilgi sahibi olsalar dapeygamberlerin, Allah'n isim ve sfatlarnn tafsiltna ilikin bildirdikleri gibi, ahiret gnnn ayrntlar hakknda haber verdikleri ve eriatlerin / dinin ayrnt noktalar olarak emrettikleri eyleri de akllaryla bilemezler. mann kendisiyle gerekletii ve Kitab'n (Kur'an'n) getirdii bu ayrntlar, Allah Tel'nn u szlerinin iaret / dellet ettii hususlardr: "te sana da byle emrimizden bir ruh (kalblere can veren bir Kitab) vahyettik. Sen Kitab nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu (vahyettiimiz o Kitab') bir nr yaptk. Kullarmzdan dilediimizi onunla hidyete / doru yola iletiyoruz." (ra 42/52); "De ki: Eer (haktan) saparsam, kendi aleyhime sapm olurum. Eer doru yolu bulursam, bu da Rabbim'in bana vahyettii (Kur'n) sayesindedir. phesiz O, iitendir, yakndr." (Sebe' 34/50); "De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi ikaz ediyorum." (Enbiy 21/45). Maamfih, bir grup, gzellik ve irkinliin (hsn ve kubh) bundan baka bir anlam olduunu vehmetmitir. eriatin bildirdii hsn ve kubhun bunun dnda olduunu zanneden bir baka grup ise bunlara kar durmutur. Akl veya er' hsn ve kubhu kabul eden ve bunun burada bahis konusu edilenden farkl gren her iki grup da hataya dmtr. Allah Tel'nn, ilh nasslarn bildirdii ve akl delillerin de destekledii, muhabbet / sevgi, rza, kzgnlk ve sevin gibi eylerle
12 7

tavsif edilmesini / vasflanmasn reddeden bu her iki grup, Allah'n irkin (kabh) olan fiilleri ilemeyecei konusunda ittifak ettikten sonra, bunun, Allah'n kabhe g yetirmesinin dnlemeyecei ve O (kabhi ilemekten) mnezzeh olduu iin Allah'n zt gerei mi imknsz olduu, yoksa sadece kendilerinin ortaya koyduu akl kubh sebebiyle mi Allah'n bunu ilemeyecei eklinde iki farkl gre ayrlmlardr. Her iki gr de btll asndan daha nce geen iki gr gibidir. Bunlar, Allah'n, hidayet ve dalleti, itaat ve isyan, iyileri ve gnahkrlar, cennetlik ve cehennemlikleri, rahmet ve azab yaratmas ile bunlar emretmesi arasnda ayrma gitmemiler, Allah' verdii azap veya terk ettii zulm, vermedii ihsan ve nimet ya da terk ettii cezalandrmadan dolay vgye lyk grmemilerdir. Dierleri ise ortaya koyduklar akl kubha -ki bunun asl yokturdayanarak, Allah' bunlardan tenzih etmiler ve gzel ve irkin olan hususlar asndan O'nu yarattklaryla ayn seviyeye getirmilerdir; emrettii veya yasaklad hususlar asndan Allah' kullarna benzetmilerdir. Yalnzca kaderi dnen ve rubbiyyet tevhidinde fena bulmay fazla nemseyen, ar giden ve kevn hakikatin snrnda (kevn hakikatler hususunda geri) duran kimse: ilim ile cehaleti, doru ile yalan, iyilikle gnahkrl, adaletle zulm, itaatle isyan, hidayet ile dalleti, doru yolda olmak ile sapml, Allah'a dost ve dman olanlar, cennetlik ve cehennemlikleri birbirinden ayramaz. Bu kimseler, -Allah'n Kitab'na, dinine ve koyduu hkmlere apak biimde muhalif olduklar gibi- duyu ve idrkin, akl ve kyasn zorunlu olarak ortaya koyduu hususlara da muhalefet etmektedirler. yle ki: Bunlardan bir kimsenin, herhangi bir eyden haz almas/ lezzet duymas ve herhangi bir eyden de ac duymas/eziyet grmesi, yeyip itii ve yemeyip imedii eyler arasnda, scak ve souktan hangisinin kendisini rahatsz edip hangisinin etmedii arasnda bir ayrm yapmas (temyiz etmesi) gerekir. te faydal ve zararl olan eyler arasndaki bu ayrm, er' ve din hakikatin ta kendisidir. nsann, bu iki farkl durumun (haz almas/ lezzet duymas ve ac duymas/eziyet grmesinin) daim biimde birbirine eit olduu bir noktaya ulaacan zanneden kimse, aslsz bir ey uydurmu ve duyularn/hislerin zarur olarak bildirdii hususlara aykr dmtr.
12 8

Maamfih insana, bazen baz eyleri hissetmesine mni olacak sarholuk ve baygnlk gibi bir hal arz olabilir. Hayatta olmasna ramen duyularnn tamamen ortadan kalkmas ise imknszdr. Zira uyuyan kimse bile kendini hissetme kabiliyetini kaybetmez, bilkis uykusunda zaman zaman kendisini zen (sknt veren) zaman zaman da sevindiren eyleri grr. Fena, sekr, istilm vb. terimlerle ifade edilen haller ise baz eyleri hissedip bazlarn hissetmemekten kaynaklanr. Bunlar, -ayrt etme gcnn zayfl sebebiyle- bunlar yaayann eksikli olmasna ramen, temyz / ayrdetme gcnn tamamen ortadan kalkaca bir noktaya ulamaz. Bu makamda temyizi (ayrdetme gcn) tamamen reddeden ve bu makam ycelten kimse, kader ve din asndan kevn ve din hakikatler hususunda ve ayrca Allah'n yaratmas ve emri hususunda hataya dmtr. Zira bu halin var ve kendisinin yok olduunu, bu halin vlen bir durum olduunu zannetmitir. Temyz (ayrdetme) gcnn olmamas, akl ve bilginin bulunmamasnda vlecek bir durum yoktur. Bazen sflerin: "istememeyi istiyorum", "arif iin haz sz konusu deildir" veya "ben l ykaycnn nndeki meyyit gibiyim" dediklerini duyarsn. Bu kimseler bu suretle, emre muhatap olduklar iradelerinin kendilerinden sakt olmasyla ve istemeleri emrolunmayan "haz almamak"la, dolaysyla kendilerinden istemeleri emrolunmayan eyi istemek ve uzaklamalar emrolunmayan eyden uzaklamay terk etmek sebebiyle l gibi olmakla vnmektedirler. Bunu irade eden kimse iradesini tamamen ortadan kaldrr, hibir haz ve acy (lezzet ve elemi), faydal veya zararl hibir eyi hissetmez. Bu kii, duyu ve akln zarur verilerine (zorunlu kldna) kar kibirli bir muhaliftir. Bunu (byle bir durumu) ven kimse de dinin ve akln gereklerine (zorunlu kldna) muhalif dmtr.

12 9

Fena ve Fena Makamlar Fena ile ey kastedilir: 1. Birincisi: peygamberlerin getirdii ve kitaplarda varit olan din

ve er' olan fenadr ki bu: - Allah'n emrettii eyleri yapmakla emretmedii eylerden fn olmak (yni onlardan uzak durmak), - Allah'a kulluk / ibadet etmekle bakasna kulluktan / ibadetten fn olmak, - Allah'a ve Resl'ne itaat etmekle Allah'tan bakasna itaatten fn olmak, - Allah'a tevekkl etmek suretiyle bakasna tevekklden fn olmak, - Allah' ve Resl'n sevmekle Allah'tan bakasn sevmekten fn olmak ve - Allah'tan korkarak bakasndan korkmaktan fn olmaktr. Bu ekilde kul, Allah'n hidayetini (gsterdii yolu) brakp kendi isteklerine / hevasna uymaz / tbi olmaz. ve Allah ile Resul ona dier her eyden daha sevgili olur. (Allah ve Resulnn sevgisini her sevginin stnde tutar. ) Nitekim Allah Tel: "De ki: Eer babalarnz, oullarnz, kardeleriniz, eleriniz, hsm akrabanz, kazandnz mallar, kesada uramasndan korktuunuz ticaret, holandnz meskenler size Allah'tan, Resl'nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artk Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. (banza gelecekleri greceksiniz)" (Tevbe 9/24) buyurmutur. Btn bunlar, Allah ve Resl'nn emrettii hususlardr.
2. Baz sflerin iaret ettii ikinci tr fena: Allah dndaki eyleri

grmekten (mahede, etmekten) fn olmak, yani kiinin ma'bdu / ibadet ettii ey ile ibadetinden, zikrettii ey ile zikrinden, ma'rfu / bildii ey ile bilmesinden / marifetinden fn olmas ve dolaysyla, nefsin Allah dndaki eyleri grmekten uzaklamasdr. (yle ki, msiv olduundan dolay kendini bile mhade etmez.) Bu, tasavvufa intisab eden baz kimselere rz olan bir eksiklik halidir. Allah'a ulama yolunun vazgeilmez bir unsuru deildir. Bu sebeple, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) veya selef
13 0

hakknda byle bir ey bilinmemektedir. (byle bir hl sz konusu olmamtr) Bunu tasavvuf yolundakilerin varaca son nokta olarak gren kimse ak bir sapknlk iindedir. Yine bunu Allah'a ulama yolunun vazgeilmez unsuru addeden kimse de byk bir hataya dmtr. Bilkis bu, Allah'a ulama yolunda baz kimselere rz olan bir haldir ve tasavvuf yolunu tutan herkeste ortaya kan zorunlu bir durum deildir.
3. nc tr fena ise: Allah dndaki her eyin varlndan fn

olmak ve yaratlmn varlnn Yaratc'nn varlnn ayns ve bu iki varoluun biztih bir ve ayn (vhid bi'l-ayn) olduunu sylemektir. Bu, insanlarn en sapkn olan kfr ve ittihad ehlinin (vahdet-i vcd taraftarlar) grdr. Bu kimselerin akl ve kyasn zorunlu verilerine aykr dmeleri hususuna gelince: Bunlarn herhangi birinin grnn tutarl olmas mmkn deildir. ayet bu kimse, emredilen ve yasaklanan hususlar arasnda bir ayrma gitmeksizin kaderi mahede etmekte ise, ona bunun gerektirdii ekilde byk ac ve rahatszlklarla snanacak biimde dvlmek ya da a braklmak gibi eylerle muamelede bulunulur. Eer kendisine bunlarn yaplmasn knar ve ayplarsa, kendi gryle elimi ve tuttuu yolun znden sapm olur. Ona: "Onun sana yapt bu eyler kaza ve kaderin sonucudur. Allah'n yaratmas, takdiri ve iradesi senin iin de onun iin de geerlidir, ikinize de amildir. Dolaysyla kader senin iin bir delil tekil ediyorsa, bunun iin de delildir; aksi takdirde ne senin iin ne de onun iin delil tekil eder" denir.
Emredileni Yapma, Nehyedilenden Saknma ve Sabr:

Kaderi nazar- itibara alp emir ve nehyi darda brakan kimsenin grnn yanll; M'minin emredilen eyi yapmak ve yasaklanan eyden saknmakla ve kendisi hakknda takdir edilene sabr gstermekle emrolunduu; aklen zarur olarak ortaya kmtr. Nitekim Allah Tel yle buyurmutur; "ayet sabreder ve (Allah'tan) saknrsanz onlarn hilesi size hibir zarar veremez" (l-i mrn 3/120);

13 1

"nk kim (Allah'tan) korkar (takva) ve sabrederse, phesiz Allah gzel davrananlarn mkfatn zayi etmez " (Ysuf 12/90).
Takva; Allah'n emrettiklerini yapmak ve yasakladklarn da

saknmak, terk etmektir. te bu sebeple Allah Tel: "(Resulm!) imdi sen sabret. nk Allah'n vaadi gerektir. Gnahnn balanmasn iste. Akam-sabah Rabbin'i hamd ile tesbh et." (fir 40/55) Buyurarak Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) -istifarn yan sra- sabretmesini emretmitir. Zira gelmi gemi (tm) insanlarn gnahlarnn balanmasn dilemesi gerekir. (mafiret dilemeleri kanlmazdr.) Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sahih hadste yle buyurmutur: "Ey insanlar! Rabbiniz'e tevbe ediniz. Nefsim elinde olana andolsun ki, gnde yetmiten fazla kere Allah'tan gnahlarmn balanmasn diliyor ve O'na tevbe ediyorum". (Buhr, "Da'avt", 3; Mslim, "Zikr", 42; Eb Dvd, "Diyt", 3; bn Mce, "Edeb", 57; Ahmed b. Hanbel, IV, 211,260, 261, 410; V, 411.) "phesiz benim de kalbime arzular gelir; ben gnde yz kere Allah'tan gnahlarmn balanmasn diler ve O'na tevbe ederim". (Mslim, "Zikr", 41; Eb Dvd, "Vitr", 26.) Yine Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) yle derdi: "Allahm, hatam ve cehaletimi / bilgisizliimi, haddi / snr amlklarm, benim hakkmda benden iyi bildiin eyleri bala. Allahm, hatayla veya kasten (bilerek ve bilmeyerek), akayla veya cidden yaptklarm bala. Bunlarn hepsi bana aittir. Allahm, yaptklarm ve yapmadklarm, gizlediklerimi ve aa vurduklarm (alen olarak yaptm), benim hakkmda benden daha iyi bildiklerini bala. Mukaddim ve muahhir (lk ve son) olan sensin".
13 2

(Buhr, "Da'avt", 60, 61; 'Teheccd", 1; "Tevhid", 8, 24, 35; Mslim, "Zikr", 70; "Msfirn", 199, 200; Eb Dvd, "Salt", 119; "Vitr", 25; Tirmiz, "Da'avt", 29; Nes', "Tatbik", 66; bn Mce, "kmet", 180; Drim, "Salt", 169; Muvatta', "Kur'n", 34; Ahmed b. Hanbel, 1,95,103,298, 308,358,366; II, 173, 291, 514, 526; IV, 217, 391, 408, 417,438, 444; VI, 147.) nsanln atas Hz. dem'in, Rabbi'nden gnahlarnn balanmasn dileyip O'na tevbe ettii, Rabbi'nin de O'nu seip tevbesini kabul ettii ve hidayete erdirdii, cinlerin atas olan bls'in Allah lanet etsin - ise kader konusunda srarc olduu, Allah'n da onu lanetleyip kendisinden uzaklatrd zikrolunur. Kim gnah ileyip, sonra da tevbe eder ve piman olursa, atasna (Hz. dem'e) benzer; atasna benzeyen kimse de zulmetmemitir. Allah Tel buyurur ki: "Biz emaneti, gklere, yere ve dalara teklif ettik de onlar bunu yklenmekten ekindiler, (sorumluluundan) korktular. Onu insan yklendi. Dorusu o ok zalim, ok childir. (Allah bu emaneti insana vermek suretiyle), mnafk erkeklere ve mnafk kadnlara, mrik erkeklere ve mrik kadnlara azap edecek, m'min erkeklerin ve m'min kadnlarn da tevbesini kabul buyuracaktr. Allah balayandr, merhamet edendir " (Ahzb 33/72-73). Bu sebeple Allah Tel baka yetlerde (mteaddit) tevhd ve gnahlarn balanmasn (mafiret) dilemeyi bir arada zikrederek yle buyurmutur: "Bil ki, Allah'tan baka ibadete layk ilh yoktur. Hem kendinin, hem de m'min erkeklerin ve m'min kadnlarn gnahlarnn balanmasn dile! " (Muhammed 47/19); "Bana ilhnzn bir tek ilh olduu vahyolunuyor. Artk O'na ynelin, O'ndan mafiret dileyin" (Fussilet 41/6); "Elif. Lm. R. (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her eyden haberdar olan (Allah) tarafndan yetleri salamlatrlm, sonra da aklanm bir kitaptr. (De ki: Bu Kitap) Allah'tan bakasna ibadet etmemeniz iin (indirildi). phesiz ki ben, O'nun tarafndan size (gnderilmi) bir uyarc ve mjdeleyiciyim. Ve Rabbiniz'den mafiret dilemeniz, sonra da O'na tevbe etmeniz iin (indirildi. Eer bu emrolunanlar yaparsanz), Allah sizi, tayin edilmi bir sreye kadar gzel bir ekilde yaatr." (Hd 11/1-3).
13 3

bn-i Eb Asm ve dierlerinin rivayet ettii bir hadste yle buyurulur: "eytan der ki: Ben insanlar gnahlarla helake srkledim. Onlar da "L ilahe illallah" diyerek ve gnahlarnn balanmasn dileyerek beni helak ettiler. Bunu grnce onlarn arasnda nefsan arzular yaydm (hevlarn harekete geirdim). Onlar gnah ilerler ve tevbe etmezler. nk gzel bir ey yaptklarn zannederler". (Ayn ifadelerle olmamakla birlikte, eytann insanlar arasnda nefsan arzular yaydna dair bir hadis iin bk. Drim, "Mukaddime", 30.) (bn-i Eb Asm; Eb Bekr Ahmed b. Amr b. ed-Dahhk b. Mahled e-eybn (v. 287/900). Selefi anlaya sahip muhaddis ve fakhtir. zellikle Kitb's-snne isimli eseri itikad konularla ilgili rivayetlerden meydana gelmitir.) Allah Tel da Znnn (Ynus) hakknda yle buyurmutur: "Nihayet karanlklar iinde: "Senden baka ibadete layk hibir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerekten ben zalimlerden oldum" diye niyaz etti. Bunun zerine O'nun duasn kabul ettik ve O'nu kederden kurtardk. te biz m'minleri byle kurtarrz." (Enbiy 21/87-88). Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de: "Kardeim Ynus'un / Znnn'un duasn eden hibir kederli (sknt sahibi) kimse yoktur ki, Allah onun kederini (skntsn) datmasn." (Tirmiz, "Da'avt", 81.) buyurmutur.

zetle, emir hususunda da, kader hususunda da iki ey gereklidir:

(Sonu olarak kii iin emir konusunda da, kader konusunda da iki temel husus vardr) - "Emir" hususunda: (kiinin) ilim ve amel olarak bu emre uymaya gayret gstermesi gerekir. Ki, Allah'n emrettii eyleri bilmeye (renmeye) ve bunlar yerine getirmeye (onunla amel etmeye ) gayret etmektedir.

13 4

Sonra da bu emirleri terk etmesi ve snrlar amasndan dolay balanmasn dileyip tevbe etmesi gerekir. Bu sebeple her ii istifar ile bitirmek dinen gereklidir. Nitekim Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), namaz kldnda kere istifar ederdi. Allah Tel: "(Bu nimetler) ... seher vaktinde Allah'tan ba dileyenler" (l-i Imrn 3/17) Gece namaza kalkanlar ve sonunda istifar edenler (iindir) buyurmutur. Bir baka sre de Allah Tel'nn u kavlidir: "Allah'n yardm ve zaferi (fetih) gelip de insanlarn blk blk Allah'n dinine girmekte olduklarn grdn vakit Rabbin'e hamdederek O'nu tesbh et ve O'ndan mafiret dile. nk O, tevbeleri ok kabul edendir" (Nasr 110/1-3). Hz. Aie'den rivayet edilen bir sahh hadste de: "Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- rk ve secdelerinde, Kur'n' te'vil ederek sklkla "Rabbimiz olan Allahm! Seni tesbh ve sana hamdederim; Allahm beni bala, derdi" buyurulmutur. - "Kader" hususunda ise: Emrolunduu eyi yapmak iin Allah'n yardmn dilemesi, O'na tevekkl ve dua edip, O'ndan istemesi, korunmak iin O'na snmas, hayr isteme (iyilii yapma) ve erden uzaklamada (ktlkten saknmada) O'na muhta olmas gerekir. (O'na muhta olduunu hissetmelidir.) Yine takdir olunana sabretmesi, bana gelen eyin onu hataya drmek iin, hataya dren eyin de bana bir ey gelmesi iin olmadn (bana gelenin bana gelmemesinin mmkn olmadn, bana gelmeyenin ise, bana gelmesinin / mmkn olmadn) bilmesi gereklidir. nsanlar ona eziyet ettiinde, bunun onun kaderine yazlm olduunu bilir. (insanlardan kendisine gelen zararn takdir edilen bir zarar olduunu bilmelidir.) dem -aleyhisselm- ve Musa -aleyhisselm-'n tartmas bu kabildendir. Musa: "Ey dem, sen insanln atassn. Allah seni eliyle yaratt, ve sana ruhundan fledi; meleklerini sana secde ettirdi. Niin bizi ve kendini Cennet'ten karttrdn?" dediinde dem:
13 5

"Sen, Allah'n kendisiyle konumakla sekin kld Musa'sn. Ben sizin nezdinizde benim iin nceden "dem Rabbi'ne s olup yolunu ard." (Th 20/121) yazlm bulmadm m? te byle" demi ve Musa'y susturmutur. (Buhr, "Tevhd", 37; "Enbiy", 3; "Tefsiru sre 17", 5; Mslim, "mn", 327; Tirmiz, "Kyamet", 10; Ahmed b. Hanbel, 1,4.) mdi, Musa'nn dem'i knamas gnah ilemesi sebebiyle deil -zira Hz. dem bu gnahndan tevbe etmiti ve gnahndan tevbe eden kimse de gnah olmayan kimse gibidir-, bundan (Hz. dem'in yaptndan) dolay balarna gelen musibet sebebiyle idi. Onlar, balarna gelen musibetlerde kaderi teemml etmek (iyice, etraflca dnmek) ve kusurlarnn balanmasn dilemekle emrolunmulardr. Nitekim Allah Tel: "imdi sen sabret. nk Allah'n vaadi gerektir. Gnahnn balanmasn iste" (fir 40/55) buyurmutur. Emri ve kaderi gzeten kimse; Allah'n nimetler ihsan ettii / verdii peygamberler, sddklar, ehitler ve slih kimselerle birlikte, Allah'a ibadet ve itaat eden, O'ndan yardm isteyen, O'na tevekkl eden bir kul olur. Bunlar da ne gzel dostlardr. Allah Tel baka yerlerde bu iki hususu bir arada zikretmi ve buyurmutur ki: "(Rabbimiz!) Sadece sana kulluk / ibadet ederiz ve yalnz senden medet umarz / yardm dileriz. " (Fatiha 1/5); "yle ise O'na kulluk / ibadet et ve O'na tevekkl et!" (Hd 11/123); "O'na tevekkl eder ve O'na ynelirim" (ra 42/10); "Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir k yolu ihsan eder. Ve ona beklemedii yerden rzk verir. Kim Allah'a tevekkl ederse (gvenirse) O, ona yeter. phesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her ey iin bir l koymutur" (Talk 65/2-3). badet yalnz Allah'a mahsustur ve ancak O'na snlr, O'ndan yardm dilenilir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- kurban keserken: "Allahm, sendendir ve sanadr" derdi. Allah'n olmasn istemedii (Allah ile olmayan) hibir ey olmaz.
13 6

G ve kuvvet ancak O'ndandr. Allah iin olmayan ilerde ise yarar ve devamllk yoktur. (Allah iin olmayan ey fayda vermez ve srekli olmaz.)
badette ki Temel:

badet hususunda (kiiye) iki ey gerekir. (badetlerde iki temel zelliin bulunmas mutlaka gereklidir.)
Birincisi: Dinde ihlsl olmak, (badeti srf Allah iin yapmak) kincisi ise; Allah'n peygamberleri ile gnderdii emrine uygun

olmaktr. (badeti Allah'n emrettii ekilde yapmak) Bu sebeple mer b. Hattb (r.a.) duasnda: "Allahm, tm amellerimi slih kl; senin ztn (srf senin rzan) iin samim davranlar kl ; amelimde baka hi kimseye ynelik bir ey klma (bakasnn onda bir pay olmasn)" derdi. Fudayl b. Iyz da: "O hanginizin daha gzel i / amel yapacanz denemek iin lm ve hayat yaratt" (Mlk 67/2) yeti hakknda: "Amelin en ihlsls ve en dorusu" demitir. Bunun zerine dediler ki: "Ey Eb Ali! En ihlsl ve en doru olan amel nedir?" O da: "Amel ihlsl olup da doru olmazsa kabul olunmaz; doru olup ihlsl olmaynca da kabul olunmaz. Yaplacak amelin kabul olunmas/edilmesi iin hem ihlsl ve hem de doru yaplm olmas gerekir." - Amelin ihlsla yaplmas, srf Allah iin olmas (yaplmas) dr. - Doru olmas ise, snnete (eriata) uygun yaplmasdr". cevabn verdi. Bu nedenle Allah Tel Kur'n'da mrikleri, ortaklarnn, Allah'tan bakasna kulluk/ibadet etmek ve kendisinin din olarak vaz' etmedii biimde kendisine kulluk etmek eklinde ortaya koyduklar Allah'n izin vermedii bir dine uymalar sebebiyle knam ve: "Yoksa onlarn birtakm ortaklar m var ki, Allah'n izin vermedii eyleri, dinden kendilerine ter' ettiler (bir yasa ve eriat kldlar) ? Eer o fasl kelimesi olmasayd, elbette aralarnda hkm (karar) verilirdi. Gerekten zalimler iin ackl bir azap vardr." (ra 42/21) buyurmutur.
13 7

Ayn ekilde, Allah'n haram klmad eyleri haram klmalar sebebiyle de onlar knamtr. Gerek / Hak din, Allah'n haram kldndan baka haram ve O'nun vaz' ettiinden baka din olmamasdr. nsanlar, Allah'a Kulluk Etme ve O'ndan Yardm Dileme Noktasnda Drt Ksma/Gruba Ayrlr
1. Birinci grup:Takva sahibi / Mttak m'minler, O'na ynelir ve

O'nun yanndadrlar; yalnzca O'na ibadet eder ve O'ndan yardm dilerler.


2. kinci grup: Allah'tan yardm dilemeden ve sabr gstermeden

O'na ibadet eder. Bunlardan olan kimsenin, (Allah'a ibadet) itaat, takva ve Snnet'in gerekleri (snnete tbi olma) hususunda dikkatli olduunu grrsn. Fakat bunlarda Allah'a tevekkl, Allah'tan yardm dileme ve sabr deil, bilkis zayflk ve sabrszlk (acz ve szlan) sz konusudur.
3. nc grup: Emre tam mutabakat ve Snnet'i takip etme

(snnete tbi olma) olmasa da, Allah'tan yardm dileme, tevekkl ve sabr vardr. Bunlardan birine imkn bahedilip ite veya zahirde bir hal sahibi olabilir. Birinci gruba verilmeyen bir mkefe ve etki verilir. Ancak bunun sonu yoktur; zira o takva sahibi / mttaklerden deildir. Akbet ancak takva iledir. (takvanndr.) Bunlarn birincisinin (kinci grubun) dini zayftr, fakat kii zayflk ve sabrszlkla (szlan ve acz sebebiyle) dinini ifsad etmezse dini srekli ve kalcdr. Bunlardan (nc grubtan) olan kimsede bir hal ve kuvvet sz konusudur, ancak bu durum sadece emre uygun olduu ve Snnet'i takip ettii mddete srer.
4. Drdnc grup: Bu gruplar iinde en kts olan; Allah'a

kulluk / ibadet etmeyen ve O'ndan yardm dilemeyenlerdir. Bunlar, fiillerinin Allah'a ait veya O'nunla olduunu kabul etmez. Dolaysyla, kaderi inkr eden Kaderiyye'den Mu'tezile ve dierleri, emir ve nehyi, va'd ve va'di nemseme noktasnda eriat, emir ve nehiyden yz eviren bu Kaderi Cebriyye'den iyidir. Sfler ise kader ve rubbiyyet tevhidini mahede asndan Mu'tezile'den iyidir. Ancak bunlarn arasnda, baz emir ve nehiylerden va'd ve va'dden yz evirmek gibi bir bid'ati ortaya koyan, hatt hedeflenen amac rubbiyyet tevhidini mahede etmek ve bunda fena bulmak
13 8

olarak gren kimseler mevcuttur. Bunlar da Mslman (slm) cemaatinden ve bunlarn takip ettii yoldan i'tizl etmi (ayrlm) olurlar. Dolaysyla bu adan mu'tezildirler. Bu ekilde onlarn iine dt bid'at, dier Mu'tezile'ninkinden daha kt olur. Bu her iki grup da Basra'da ortaya kmtr. Allah'n dini, O'nun peygamberleriyle gnderip, Kitaplar'da indirdii (din) dir; doru yol / srt- mstakmdir. Bu da, nesillerin en hayrls, mmetlerin en faziletlisi ve Allah katnda peygamberlerden sonra yaratlmlarn en ereflisi olan, Reslullah'n ashabnn yoludur. Allah Tel: "(slm Dini'ne girme hususunda) ne geen ilk muhacirler ve ensar ile onlara gzellikle tbi olanlar var ya, ite Allah onlardan raz olmutur, onlar da Allah'tan raz olmulardr." (Tevbe 9/100) Buyurmu ve ne geen ilk muhacirler ve ensardan mutlak olarak, onlara tbi olanlardan ise onlar gzellikle takip etmeleri sebebiyle raz olmutur. Reslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sahh hadslerde: "Nesillerin en hayrls, benim ilerinde gnderildiim nesil, sonra bunlarn ardndan gelenler, sonra da onlarn ardndan gelenlerdir" buyurmutur. (Mslim, "Fed'il's-sahbe", 21, 211, 212, 214, 215; Eb Dvd, "Snnet", 9; Ahmed b. Hanbel, II, 328; V, 327; VI, 156.) Abdullah b. Mes'd da: "Sizden her kim bir yol tutmak (rnek edinmek) isterse, vefat etmi olanlarn yolunu tutsun. Zira hayatta olann fitnesinden emin olunmaz. (fitneye sapmayaca konusunda gvence yoktur.) Bunlar (vefat etmi olanlar), bu mmetin en temiz kalplileri, en derin ilme sahip olanlar, en samimleri olan, Reslullah'n ashabdr. Onlar, Allah'n, Reslune yolda olmak ve dinini tesis etmek iin setii topluluktur. Onlarn hakkn teslim edin (gzetin) ve onlarn gsterdii yola drt elle sarln. (onlarn yolundan gidin.) Zira onlar en doru yol zereydiler" derdi. (Ahmed b. Hanbel, III, 134.) Huzeyfe b. Yemn (r.a.) da: "Ey (Kur'n) okuyanlar topluluu! Dosdoru olunuz ve sizden ncekilerin yolunu tutunuz (yolunu takip ediniz). Allah'a andolsun ki, ayet onlara tbi olursanz, nde gidenlerden olursunuz (byk bir

13 9

baar elde edersiniz.); Ama eer saa sola saparsanz, byk bir sapknla dersiniz" demitir. (Huzeyfe b. Yemn; Eb Abdillh Huzeyfe b. Huseyl b. Cbir elAbs (v. 36/656). Reslllah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in srda olan sahbdir.) Yine Abdullah b. Mes'd (r.a.) yle demitir: Reslullah bize bir izgi izdi, sonra onun sana ve soluna izgiler ekti/izdi ve buyurdu ki: "Bu (ilk izdiim izgi) Allah'n yoludur, Bunlar da ayr yollar olup her birinin zerinde bir eytan durmakta ve ona davet etmektedir." Sonra: "phesiz bu, benim dosdoru yolumdur. Buna uyun. (Baka) yollara uymayn. Zira o yollar sizi Allah'n yolundan ayrr." (En'm 6/153) yetini okudu. (Drim, "Mukaddime", 23; Ahmed b. Hanbel, I, 435, 465.) Allah Tel bize namazlarmzda: "Bize doru yolu gster. Kendilerine nimet verdiin (ltuf ve ikramda bulunduun) kimselerin yolunu; gazaba uramlarn ve sapmlarn yolunu deil!" (Fatiha 1/5-7) dememizi emretmitir. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de: "Yahudiler gazaba uramlar, Hristiyanlar ise sapmlardr" buyurmutur. (Tirmiz, "Tefsru sre 1", 2,40; Ahmed b. Hanbel, IV, 378.) Zira: - Yahudiler hakikati bilmelerine ramen buna uymamlar, (hakka tbi olmamlar.) - Hristiyanlar ise bilgisizce (bir bilgiye dayanmakszn) Allah'a kulluk / ibadet etmilerdir. te bu sebeple: "Gnahkr/Fcir lim ile ibadet eden/bid childen Allah'a snn; zira bunlarn aldatmas her aldanan iin bir fitnedir" denilir. Allah Tel: "Artk benden size hidayet geldiinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Ama kim beni
14 0

anmaktan yz evirirse, onun iin de dar bir geim vardr." (Th 20/123) buyurmutur. bn-i Abbs (r.a.): "Allah Tel Kur'n' okuyan ve iindekilerle amel eden kimsenin dnyada sapmayacan ve ahirette bedbaht olmayacan garanti etmitir" diyerek bu yeti (Th 20/123) okumutur. Yine Allah Tel: "Elif. Lm. Mm. O kitap (Kur'n); onda asla phe yoktur. O, mttakler (saknanlar ve arnmak isteyenler) iin bir yol gstericidir. Onlar gayba inanrlar, namaz klarlar, kendilerine verdiimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden nce indirilene iman ederler; ahiret gnne de kesinkes inanrlar, te onlar, Rableri'nden gelen bir hidayet zeredirler ve kurtulua erenler de ancak onlardr " (Bakara 2/1-5) yetlerinde de bu kimselerin hidayet zere olanlar ve kurtulua erenler olduunu haber vermitir. Bu da gazaba uramlar ve sapmlarn zdddr. Allah'tan bizi ve kardelerimizi, doru yoluna, kendilerine nimet verdii peygamberler, sddklar, ehitler ve slih kimselerin yoluna erdirmesini niyaz ederiz. Bunlar en gzel dostlardr. Allah bize yeter; o ne gzel vekildir. Hamd, lemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah, Efendimiz Hz. Muhammed'e, O'nun ailesi ve ashabna salt selm eylesin.

14 1

You might also like