You are on page 1of 73

Takva Risalesi

eviren: Kollektif TEVHD YAYINLARI TAKVA.. 2 GR. 2 Yusuf B. Esbat Ve Daha Bakalar Da yle Der: 4 bn- Abbas (r.a.) Da yle Der: 4 Rza, Sabr Ve Tevekkl 6 Allah Sbhanehu Buyurur Ki: 7 "Musibet Sahibi Sevabdan Mahrum Olandr". 18 Allah Sevgisi 19 Sevginin Hakikati 24 Kalp Hastalklar Ve Tedavisi 35 Kalp Hastal 35 yle Buyurur: 40 Hased. 42 lahi Ak. 48 Kalp Hastalklar Ve ifas 51

TAKVA GR Hamd yalnz Allah'a mahsustur. Saiat ve selam, kendisinden sonra bir daha peygamber gelmeyecek olan Rasulullah'a (s.a.v.) olsun. Btn hamd sena Allah iindir. O'ndan yardm isteriz ve O'ndan mafiret dileriz. Nefislerimizden gelecek serlerden ve ileyeceimiz kt amellerden Allah'a snrz. Allah'n hidayete erdirdiini, hi kimse ayrp da dalalete sevkedemez. Yine, dalalete sevkettiini de hi kimse ekip hidayete getiremez. ehadet ederiz ki, Allah'tan baka bir ilah yoktur. O, tekdir ve bir orta yoktur. Yine ehadet ederiz ki, Muhammed (s.a.v.), O'nun kulu ve Rasul'dr. Allah (c.c.) O'na ve aline salat selam etsin. Bundan sonra, u gelecekteki arzedeceim aklamalar, kalpler hakkndaki amellerle ilgili bir takm ksa ve zl szlerden ibarettir. Bu kalp amellerine makamlar ve haller de denilir. Bu ameller imann znden ve dinin temellerinden saylrlar. Bunlar, mesela; Allah ve Rasul'ne muhabbet, Allah'a tevekkl, O'nun iin dini ihlas, kr; hkm ve takdirine sabr; O'ndan her halkarda korkar olmak, hir hususta O'ndan mid duygusu tamak ve benzeri gibi. Allah'n iman sahiplerine olan hakkm onlara vacip gren baz alimler, u saylan esaslar da kullara vacip kabul etmilerdir. Ne var ki, hepimiz onlara kar umursamaz ve ihmalkarz. Ben derim ki: u amellerin hepsi, din byklerinin imamlarn ittifakyla, dinin asllaryla emredilmi btn insanlara (m'minlere) vacipdir. nsanlar ise bu amellerde-beden-le ilgili amellerde de olduu gibi- " derece" halinde bulunmaktadrlar: 1- Nefsine zulm ve hakszlk eden, 2- Mu'tedil hareket eden (muktesid), 3- Hayrlara koan (sabikun bi'1-hayrat). 1- Nefsine zulm ve hakszlk eden: Emirleri terketmek ve yasaklar ilemek suretiyle Allah'a asi durumunda olan kimsedir. 2- Mu'tedil hareket eden: Vacip (farz emirler)i yerine getirip haramlar ilemeyenlerdir. 3- Hayrlara koan: Gcnn yettii vacip (farz emirler) ve mstehab (snnet gibi, dier nafileler gibi gzel) fiillere ynelen, haram ve mekruh (dince naho) fiilleri de terke-den kimsedir. Fakat bununla beraber, "mu'tedil hareket eden" ve "hayrlara koan" diye isimlendirilen bu iki zmrenin gnahlar, ya tevbe ile yok edilir. Nitekim, ayet-i kerime'de "phesiz ki, Allah iledikleri ktlklere ok tevbe edenleri ve onlardan iyice temizlenenleri sever" (Bakara: 2/222) Ya o gnah mahvedici bir takm iyilik (hasenat) ile yok edilir; ya keffaret saylacak baz musibetlerle, ya da bunlara benzer eylerle yok edilir. Bu iki zmre yani, mu'tedil hareket edenlerle hayrlara koanlar, Allah'n Kitab'nda u tarzda zikrettii evliyadandrlar: "Haberiniz olsun ki, Allah dostlarna hibir korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir de" (Yunus: 10/62) Bu duruma gre, "Evliya"nn tarifi yaplacak olursa: M'min ve muttaki kimseler demek olmaktadr. Fakat onlar da u iki ksma ayrlr: 1- Avam ksm: Bunlar, mu'tedil hareket eden kimselerdir. 2- Havas ksm: Bunlar da hayra koanlardr. Ancak, hayra koanlar (sabikun), evvelkilerden daha stn dereceye sahipdirler. Bunlar, mesela: Peygamberler ve Sddklar gibi zatlardr. Rasulullah (s.a.v.), bu iki ksm, Buhari'nin "Sah'inde, Ebu Hreyre'den (r.a.) rivayet ettii u (kudsi) hadis'in-de zikretmektedir: "Allah azze ve celle buyuruyor ki: Benim bir veli kuluma dman olan Bana sava am demektir. Kulum kendisine farz kldm ibadetlerin edasndan daha stn bir eyle Bana

yaklaamaz. Kulum nafile ibadetlerle bana yaklamaya devam ettii takdirde ben onu severim; sevdim mi de, onun iiten kula olurum, gren gz olurum, tutan eli ve yryen aya olurum; benimle iitir, benimle grr, benimle tutar ve benimle yrr; benden isteyecek olursa, ona mutlaka veririm, bana snacak olursa onu mutlaka sndrrm. M'min kulumun ruhunu kabzetmekte gsterdiim tereddt kadar, mutlaka yapacak olduum hi bir eyde terddt gstermedim; nk o, lmn iddetinden dolay lmek istemiyor, ben de ona ktlk (lm annda eziyet) etmek istemiyorum, ama gene de o lm ona zaruri olur" man sahibinden nefsine zulm ve hakszlk edene gelince: Ona fisku fcuru derecesinde zdd da mevcut olur... Zira bir ahsda mkafat gerektiren iyilikler (hasenat) ile, cezay gerektiren ktlkler (seyyiat) bazan birleebilir. Bylece onun mkafat ve ceza grmesi mmkn olur. Bu gr Rasulullah'n (s.a.v.) btn ashabnn, slam bykleri ile ehl-i snnet ve cemaatin: Kalbinde zerre arlnca iman olan cehennemde ebedi kalmaz, diyenlerin kabul ettikleri grtr. Ebedi kalr, diyenler ise: Hariciler ile Mu'tezile'dir: Cehenneme giren Kble ehli bir kimse oradan bir daha kmaz. Byk gnahlar (kebair) hususunda, cehenneme giriten evvel ve sonra, ne Rasulullah'n (s.a.v.) ve ne de bir bakasnn efaati olamaz; (bunlara gre) bir ahsda mkafat ve ceza (sevap ve gnah) ile iyilikler ve ktlkler birleemez. Hatta, mkafat gren ceza grmez; ceza gren de mkafat grmez. Bu meseleye ilikin Kitap, Snnet ve mmet'in selefinin icmandan oka deliller vardr, fakat yeri buras deildir. Onlar kendi konularnda genie anlattk. Bu hususla alakal olarak bir ok mes'ele kurulur. Bundan dolay, kendisinde gerek iman bulunan kimsede iman derecesinde bu amellerden olmas lazmdr. Her ne kadar kendisinde, Buhari'nin "SahirTinde mer b. Hattab'tan (r.a.) rivayet ettii u hadis'deki gibi bir takm gnahlar olsa da: "Kendisine Hmar (merkeb) ad verilen bir adam var idi, Rasulullah' (s.a.v.) bazen gldrrd. Adam iki de ierdi ve Rasulullah (s.a.v.) kendisine dinen, tekdir edilen sopa cezas tatbik ederdi. Bir keresinde yine huzura getirildiinde, bir adam onun iin: Allah ona la'net etsin, ne de ok Rasulullah'a (s.a.v.) (ceza iin) getiriliyor! Dedi. Bunun zerine Rasulullah (s.a.v.) o adama u cevab verdi: "Ona lanette bulunma, nk o kesinlikle Allah ve Rasul'n sevmektedir" Bu hadise anlatmaktadr ki, iki ierek ya da baka bir eyle gnahkar olan bir kimse, bazan Allah ve Rasul'n sevebilmektedir. Allah ve Rasul sevgisi ise, iman kulplarnn en salamdr. Nitekim abid ve zahid olan bir kimse de kalbinde mevcut bir bid'at ve nifakdan dolay Allah ve Rasu-l katmda-bu esasa gre- bazan sevilmeyen biri olur. Yine mesela, "Shah"da ve daha baka hadis kitaplarnda yaygn bulunan, Emir'l-m'minin Ali b. Ebu Talib (r.a.) ile Ebu Said elHudri (r.a.) ve bakalarnn Rasulullah'tan (s.a.v.) naklettikleri u hadis de bu hususa delil tekil eder: Rasulullah (s.a.v.) Haricileri zikrederek buyurur ki: "Sizden biriniz kendi orucunu onlarn, orular yannda, kendi kraatini (Kur'an okuyuunu) da onlarn kraatleri yannda hakir ve hafif grr. Onlar Kur'an okurlar, ama Kur'an grtlaklarndan teye gemez. slam'dan, ok'un yaydan kt gibi karlar. Onlara nerede rastlarsanz ldrnz. nk onlar ldrme hususunda ldren iin Allah katnda ecir vardr. Ben onlara yetiirsem, Ad kavminin katli gibi onlar katlederim" Rasulullah'n (s.a.v.) ashab Emir'l-m'minin Ali b. Ebu Talib ile beraber, Rasulullah'n (s.a.v.) emri zerine onlarla mukatele etmilerdir. Zira Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutu: "Mslmanlarn ayrla dt srada Harici slam'dan kar. Onlar iki taifeden Hakka en yakn olan ldrr" Bundan dolay, Sfyan-i Sevri ve daha baka slam bykleri (imamlar) yle demilerdir: "Bid'at blis'e, ma'siyetten daha sevimlidir. nk bid'atn tevbesi olmaz, ma'siyetin ise tevbesi olur. Bid'at'n tevbesi olmaz sznn manas udur: Allah azze ve celle ile Rasul'nn vaz'etmedikleri bir din edinen bid'at ehline kt ameli ssl gsterilir, onu gzel olarak grmeye balar. Kt olan o amelini byle gzel devam ettii mddete de tevbe etmi olmaz.

Zira tevbenin evveli, iledii fiilin tevbe edecei kt fiil olduunu bilmesi yahut tevbe edecek ve onu yapacak vacib ya da mstehab mahiyyetindeki emredilen gzel bir ameli terkettiini bmesidir. Fakat o, gerekte kt olan bir fiilini gzel grmee devam ettii mddete, tevbe etmi olmaz. Ancak bid'at sahibinin tevbesi, hakkn ortaya kmas iin, Allah hidayete ve doruya sevketmesi suretiyle, mmkn ve gerek olan bir hususdur. Nitekim, Allah Sbhane-hu ve Teala kafirlerden, mnafklardan, bid'at ve dalalet sahibi gruplardan hidayete sevkettiini etmitir. Bu durum ise ancak, bildii hakka tabi olmakla gerekleir. Zira: "Bdiiyle amel edene Allah bimediini de retir" Nitekim Allah Teala da yle buyurur: "Doru yola bulanlarn ise Allah hidayetlerini artrm ve onlara takvalarn (Allah'tan sayg ile korkup fenalklardan skanma vasflarn) vermitir" (Muhammed: 47/17) "Eer kendilerine yaplan d yerine getirselerdi, her halde haklarnda daha hayrl (imanlarnn) sebat etmesi bakmndan daha salam ve shhatli olurdu. Ve o zaman biz de, kendi katmzdan onlara byk bir mkafat verir ve kendilerini elbette doru bir yola eritirirdik" (Nisa: 4/66-68) "Ey iman edenler! Allah'tan korkup, saknn; O'nun peygamberine inann ki size rahmetinden iki pay versin; size, aydnlnda yryeceiniz bir nur salasn ve sizi balasn. Allah, ok balayan ve ok merhamet edendir" (Hadid: 57/28) "Allah, iman edenlerin dost ve yardmcsdr; onlar karanlklardan aydnla ulatrr ve doru bir yola koyar" (Maide: 5/16) Bu mes'eleyi isbat edecek deliller Kitap ve Snnet'te oktur. Keyfine gre hareket ederek, bildii hakka tabi olmaktan yz eviren kimse de aynen byledir; bu amelsizlii ona cehalet ve sapklk kazandrr, apak olan hak'ka kar kalp gzn kr eder. Nitekim Allah Teala bu mevzuda da yle buyurur: "Ne vakit ki, onlar (hak'tan batla) meyledip saptlar, Allah da onlarn kalplerini (hakk kabul etmekten uzak tutup) eik haie getirdi. Allah, hakkn snrlarn ineyip bozan topluluu doru yola karmaz" (Saf: 61/5) "Onlarn kalplerinde hastalk vardr, Allah da hastalklarn arttrmtr (Bakara: 2/10) "Eer kendilerine (arzulan dorultusunda) bir mucize gelirse, herhalde ona inanacaklarna dair olanca yeminleriyle yemin ederler. De ki: Mucizeler ancak Allah katndadr farknda deilsiniz, onlara mucize gelse yine de inanmazlar. Onlarn gnllerini ve gzlerini ilk nce inanmadklar gibi ters eviririz ve kendilerini azgnlklar iinde brakrz da bocalayp dururlar" (En'am: 6/109) Son ayet-i kerime'de geen, bilir misiniz? manasndaki (Vema y'irukum) kelimesi, olumsuzluk ve red manasn ifade eden bir soru cmelesidir. Yani; Farknda deilsiniz, bilmiyorsunuz; onlara mucize gelse yine de iman etmezler. Biz onlarn gnllerini ve gzlerini ilk nce inanmadklar gibi ters eviririz demektir. Ayn ayet-i kerime'de geen (enneha) kelimesi, "Elifini esre okuyanlara gre kesinlik ifade eder ki, o zaman yine manas; Onlara mucize gelse yine de kesinlikle iman etmezler, onlarn kalplerini ve gzlerini ilk nce inanmadklar gibi ters eviririz, demek olur. Bundan dolay Seleften Said b. Cbeyr gibileri yle demitir: yiliin (hasenenin) mkafat ondan sonra iyiliktir. Ktln (seyyienin) cezas da, yine ondan sonra ktlktr. Buhari ve Mslim (Sahihayn) de, bn-i Mes'ud (r.a.) yoluyla Rasulullah'm (s.a.v.) yle buyurduu rivayeti mevcuttur: "Doru olunuz. Zira doruluk birr'e (iyilie) sevke-der. yilik ise Cennet'e gtrr. Kii doru

olmaya ve doruluu aramaya devam ettii takdirde, Allah katnda, sddk olarak yazlr. Yalandan da saknnz. Zira yalan fcur'a sevkeder. Fcur ise, Cehennem'e gtrr. Kii yalanc olmaya ve yalan aramaya devam ettii takdirde, Allah katnda, yalanc olarak yazlr" Burada, Rasulullah (s.a.v.) haber vermi oluyur ki; doruluk, iyilii (birri) gerektiren bir asldr. Yalan ise, fcur'u gerektiren bir vesiledir. Bu konu ile ilgili olarak Allah Teala yle buyurmutur: "yiler mutlaka nimet iindedirler. Ktler de mutlaka Cehennem'dedirier" (nfitar: 82/13-14) Bundan dolay baz. eyhler mridlerine tevbeyi emrettiklerinde, onlara nefret hissi vermemek ve kalplerini datmamak gayesiyle, doruluu (sdk) tavsiye ederdi. Onun iin din eyh ve imamlarnn byklerin szlerinde sdk ve ih-las kelimeleri ok geer. Hatta yle derler: Doru olmayana syle, bana tabi olmasn! Ve yine derler ki: Sdk, Allah'n yeryznde klcdr, neyin zerine konsa onu keser. Yusuf B. Esbat Ve Daha Bakalar Da yle Der: Kul, Allah'a ancak O'nun iin yapt iyilikle sdk sahibi olabilir. Anlatmak istediimiz mesele ile alakal bu gibi misaller daha oktur. Sdk (doruluk) ve hlasn (samimiyet) her ikisi de hakikatte, iman ve slam' gerekletirip salamlatrmak, manasmdadr. Zira slam'a girdiklerini aklayanlar iki ksma ayrlrlar: M'min ve mnafk... M'min ile mnafk'n arasm ayran ey ise sdk (doruluk)drr. nk nifak'n zerine kurulduu temel, yalandr. Bundan dolay Allah imann hakikatmdan bahsettii zaman onu sdk ile anlatr. Nitekim, u yce kavlinde buyurur: "Bedeviler, "iman ettik" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, belki slam'a girdik (zahirden teslimiyyet gsterdik), deyin. man, henz kalplerinize girmedi. Eer Allah'a ve Rasul'ne itaat ederseniz, amellerinizden hibir ey eksiltmez. phesiz ki Allah, ok balayan ve ok merhamet edendir. M'minler ancak o kimselerdir ki, Allah'a ve Rasul'ne iman etmiler, sonra da (imanlarmda) pheye dmemiler ve mallaryla, canlaryla Allah yolunda cihad etmilerdir. te onlar dorulardr" (Hucurat: 49/14-15) Yine bir yce kavlinde de yle buyurur: "Ganimet mal bir de fakir muhacirleredir ki, onlar yurtlarndan ve mallarndan karldlar; (onlar sadece) Alah'n geni ltuf, bol ihsann ve honutluunu ar-zulamaktalar; Allah'a ve Rasul'ne canlaryla ve mallaryla yarm ederler. te imanlarnda sadk olanlar da bunlardr" (Har: 59/8) Bu yce kavliyle Allah azze ve celle, man da'vasmda sadk olan kimselerin, iman edip de imanlar pheyi takip etmemi ve Allah yolunda mallaryla canlaryla cihad etmi kimseler olduunu bildirmektedir. Bu mes'ele de hem nceki mmetlerden ve hem de Rasulullah'n (s.a.v.) mmetinden gelenlerden alnan bir szdr. Nitekim yce Allah yle buyurur: "Allah Peygamberlerden yle kesin sz almt: And olsun ki, size kitap ve hikmet verdim, sonra sizinle beraber bulunan doru kabul eden bir Peygamber gelince, mutlaka ona inananasnz ve ona muhakkak yardm edesiniz; bunu ikrar ettiniz mi, bunun zerine ahdi kabul ettiniz mi? demiti. Onlar da; 'krar ettik!' diye kesin sz vermilerdi. yie ise ahid olun, ben de sizinle beraber ahidlerdenim buyurmutu. (Al-i mran: 3/81) bn- Abbas (r.a.) Da yle Der: "Allah hibir peygamber gndermemitir ki, ondan u mi-sak (sz) almasn: Rasulullah (s.a.v.) peygamber olarak gnderildiinde kendileri hayatta olurlarsa ona mutlaka iman edeceklerine ve yardmda bulunacaklarna, ayrca her peygamber, mmetinden, Muhammed peygamber olarak gnderildiinde hayatta olurlarsa mutlaka O'na iman edip yardmda bulunacaklarna dair sz almlardr" Allah Teala bir ayetinde yle buyurur: "And olsun ki, Biz peygamberimizi ak belgelerle gnderdik ve insanlar adaletle i grsnler diye onlarla beraber Kitab' ve Mizan' indirdik. Demiri de indirdik; onda iddet ve sertlik ile, insanlar iin faydalar vardr. Bu da Allah'n kimin O'na ve Peygamberine gyabnda yardm ettiini bilip tesbit etmesi iindir. phesiz ki Allah ok gldr; ok stndr" (Hadid: 57/25) Allah azze ve celle bu ayet-i kerime'de; Adaletle i grlsn ve ayrca hem kendine hem de

Rasul'ne yardm edeni bilip tesbit etsin diye Kitab', Mizan' ve demir'i indirdiini bildirmektedir. Bundan dolaydr ki, dinin ayakta durmas ve nizam'i, doruya sevkeden Kitab'a yardm eden kl sayesinde olmaktadr. "Doru yolu gsterici ve yardmc olarak Rabbin yeter"(Furkan: 25/31) Burada Kitap ve demir'in indirili itibariyle mtereken sylenmesi, onlardan birinin dieri indirilmeden indirilmi olmasn menetmez. Zira, Kitap Allah Teala tarafndan indirilmitir. Nitekim O bu hususta yle buyurur: "Bu Kitab'n indirilii, o ok gl ok stn hikmet sahibi Allah tarafndandr" (Zmer: 39/1) "Elif Lam Ra. Bu Kitap'dr ki, ayetleri hikmet sahibi, her eyden haberi olan (Allah) tarafndan salamlatrlm, sonra da bir bir aklanmtr" (Hud: 11/1) "phesiz ki sen (ey Muhammed!) Kur'an- O yegane hikmet sahibi (her eyi bilenden alyorsun)" (Nemi: 27/6) Kitap byle: demir ise, iinde yaratld dalardan indirilmitir. Yine Allah Teala, u yce kavlinde, dini toplayc mahiyetteki birr sahibi, da'vasmda sadk (doru) kimseleri u ekilde anlatmtr: "Yzlerinizi dou ve bat ynne evirmeniz (hakiki iman yanstan) birr deildir. Ama (gerek) birr; Allah'a, ahiret gnne, meleklere, kitab'a ve peygamberlere inananlarn; mal ona olan sevgisiyle beraber yaknlarna, yetimlere, yoksullara, yolda kalmlara, dilenenlere, kle ve esirleri kurtarmaya harcayanlarn; namaz klar ve zekat verenlerin; andlap, anlatklar zaman verdikleri sz yerine getirenlerin; zorda, darda ve savan kztnda sabredenlerin bu durumlar ve imanlardr. te bunlardr doru olanlar ve bunlardr muttakiler" (Bakara: 2/177) Allah Teala mnafklar da mteaddid ayet-i kerimelerde yalanclkla tavsif etmitir. Bunlarla ilgili olarak da u yce szlerinde unlar buyurur: "Kalplerinde hastalk vardr. Allah da onlarn hastaln arttrmtr. Yalan sylemelerine karlk onlara elem verici bir azab vardr" (Bakara: 2/10) "Mnafklar sana geldikleri zaman derler ki: Biz muhakkak senin Allah'n Peygamberi olduuna ehadet ediyoruz. Allah senin kendi peygamberi olduunu elbette bilir ve Allah, mnafklarn herhalde yalanc olduklarna ehadet eder" (Mnafikun: 63/1) "Allah'a kar verdikleri sz yerine getirmedikleri, vaadlerini tutmadklar ve yalan syledikleri iin Allah da kendisine kavuacaklar gne kadar, yaptklarn kendi kalplerinde nifaka eviriverdi" (Tevbe: 9/77) Mnafklarn durumlarn anlatan buna benzer deliller Kur'an- Kerim'de daha oktur. Bilinmesi gerekir ki, sdk ve tasdik (doruluk ve dorulamak) hem szlerde ve hem de amellerde olur. Buna misal olarak Rasulullah'n (s.a.v.) bir sahih hadisindeki u szleri verilebilir: "nsanolunun zina nasibi, (ezeli ve lahi bir kalemle) yazlarak zaptedilmitir... phesiz kii, bundan kaamaz ve nasibine mutlaka yetiecektir. (Bu itibarla vcudun uzuvlarnn ayn ayr zina hisseleri vardr): Gzler zina eder, onlarn zinas bakmaktr. Kulaklar zina eder, onlarn zinas dinlemektir. Eller zina eder, onlarn zinas tutup skmaktr. Ayaklar zina eder, onlarn zinas yryp gezmektir. Kalp ise arzu edip itah bulur. Fere (tenasl uzvu) da onu ya dorular ya da yalanlar." nsanlar arasnda sylenen szlerde de buna misaller vardr. Mesela; Onlar dmana doru olarak, gerekten saldrdlar, derler. Buna da savaanlarn savaa olan istekleri sabit ve kesin olduu zaman sylerler. Yine: Falan sevgisinde sadktr, denir. Bu szleriyle de: O, isteinde, kasdnda ve dileinde sadktr; iinde sadktr; haberinde ve sznde sadktr, manalarn kastederler. Mnafk ise sadk m'minin aksinedir; o, verdii haberde yalancdr, yahut amelinde mrai kimse gibi yalancdr. Bununla alakal olarak Allah Teala yle buyurur:

"Mnafklar Allah'a kar dzenbazlkta bulunmak isterler; Allah onlarn dzen ve oyununu boa karp balarna geirir. Onlar namaza kalknca enerek kalkarlar, insanlara gsteri yaparlar; Allah' pek az anarlar" (Nisa: 4/142) hlas'a gelince; O, slam'n hakikatidir. nk "slam" bakasna deil sadece Allah'a teslim olmak, balanmaktr. Nitekim Allah Teala bu manada yle buyurur: "Allah, birbirleriyle geinemeyen birka ortak kiinin klesi olan bir adam ile, yalnz bir kiiye bal (kle) olan bir adam misal veriyor; bunlar bir olur mu? Hamd Allah'a mahsustur. Ama onlarn ou bilmezler" (Zmer: 39/29) Ailah'a teslim (bal) olmayan kimse, byklenmi demektir. Allah'a ve bakasna teslim olup balanan ise, O'na irk komu (mrik) demektir. Byklenme (kibr) ile irkin herbiri slam'a zd eylerdir, slam da yine kibr le irkten herbirine zd bir mefhumdur. slam, kelimesi hem geisiz lazm ve hem de geili (m-teaddi), olarak kullanlr. Nitekim, Allah Teala bu manada yle buyurur: "Ve hani Rabbi ona teslimiyette devam et deyince; o da 'alemlerin Rabbine teslim olup (boyun edim)'demiti" (Bakara: 2/112) Bu gibi misaller Kur'an'da oktur. Bundan dolay, slam'n esas "Allah'tan baka bir lah olmadna ehadet etmek" olmutur ki, bu ifade, sadece Allah'a ibadet etmeyi ve O'ndan bakasna ibadeti terketme-yi, iine almaktadr. Bu da Allah'n gerek nceki mmetlerden ve gerekse sonrakilerden (Muhammed mmetinden), din olarak ondan bakasn kabul etmedii, umumi manada olan "slarrtdr. Nitekim, yine Allah Teala bu hususla alakal olarak yle buyurur: "Kim slam'dan baka bir din arzulayp ararsa, ondan asla kabul edilmeyecektir. Ahirette de o, zarara urayanlardandr" (Al-i mran: 3/85) "Allah, kendinden baka lah olmadna ahitlik etti. (O), azizdir, hakimdir. Allah katnda Din slam'dr..." (Al-i mran: 3/18-19) Buraya kadar anlattklarmz ifade etmektedir ki, hakikatte Din'in asl, ilim ve amellerle ilgili batini bir takm mes'delerdir. Zahiri ameller, batini ameller olmadan pek fayda salamaz. Nitekim, Rasulullah (s.a.v.), mam Ah-med'in "Msned"inde Enes'den (r.a.) rivayet edilen bir hadis'inde yle buyurur: "slam alenidir, iman ise kalpdedir. (Kalpte tealluke-der). Takva burada, takva burada!" Eli ile gsn-kalbini gsterdi. Bundan dolay Rasulullah (s.a.v.), Buhar ile Mslim'in ittifak edip Nu'man b. Beir yoluyla rivayet ettikleri bir hadis'inde yle buyurmutur: "Helal bellidir, haram da bellidir; ancak aralarnda pheli eyler vardr ki, insanlarn ou onlar bilemez. Kim pheli eylerden kanrsa hem rzn hem de dinini temize karm (korumu) olur. Kim de pheli eylere derse harama dm demektir. Tpk korunun veya yasak blgenin kenarnda srlerini otlatan ve neredeyse ieriye girecek durumda bulunan oban gibi. Dikkat edin! Her hkmdarn bir yasak blgesi vardr. Allah'n yeryzndeki korusu ve yasak blgesi ise haramlardr. Dikkat edin! Cesedde bir et paras vardr, eer o iyi ve salkl olursa, cesedin tm iyi ve salkl olur; eer o fena ve bozuk olursa, cesedin tm de fena ve bozuk olur, ite o, kalpdir!" Yine Rasulullah (s.a.v.), Ebu Hreyre'nin (r.a.) rivayet ettii bir hadisinde yle buyurur: "Kalp hkmdardr, uzuvlar ise onun askerleridir. Hkmdar iyi ve ho olursa, askerleri de iyi ve ho olur; hkmdar kt ve naho olursa, askerleri de kt ve naho olur"[1]

Rza, Sabr Ve Tevekkl Allah'a sevgi, ihlastftevekkl, O'ndan raz olmak gibi batini amellerin hepsi, havas ve avam her mii'min hakknda bir emirdir. Makam yksek de olsa, hibir m'minin onlar ter ketmesi caiz olmaz. zntye gelince: Onu, ne Allah ve ne de Rasul emretmemilerdir. Hatta, dini hususlarla alakal dahi olsa, Kur'an- Kerim'in bir ok ayetinde nehyedilmitir. Mesela yle bu-yurulur: "Gevemeyin, hzn duymayn, eer inanyorsanz, muhakkak stnsnzdr (Al-i mran: 3/139) "Onlarn (inkarda inad etmelerine) hznlenme; kurduklar hile ve tuzaktan dolay telalanp skntda kalma" (Nahl: 16/127) "... O, arkadana, "hzn duyma, Allah bizimle beraberdir" demiti" (Tevbe: 9/40) "Elinizden kana tasalanmamanz ve size verdiine fazla sevinmemeniz iin" Bu rnekler oaltlabilir. zntnn emredilmemesinin sebebi, bir fayda salamad gibi hi bir zarar da gidermedii iindir. zntnn hi bir faydas yoktur. Faydas olmayan bir eyi de Allah Teala emretmez. Evet, zlen kimse, musibetlere zlen gibi, zntsne bir haram eklemedii mddete gnahkar olmaz. Nitekim, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Allah Teala ne gz ya, ne de kalp zntsnden dolay muaheze (muhasebe) etmez. Lakin, undan dolay muaheze eder veya acmada bulunur" 'Rasulullah (s.a.v.) bunu sylerken dilini iaret etmekteydi'. Yine yle buyurur: "Gz yaarr, kalp zlr; biz ise, ancak Rab azze ve cellenin raz olaca eyi syleriz" Allah Teala, bu ayet-i kerime'de bu manada yle buyurur: "... Vah Yusuf'a! diyerek zld. Ve zntnden gzlerine ak indi" (Yusuf: 10/84) Bazan, sahibinin sevap grecei, vlecei eyler de zntyle beraber olabilir. Bu ise, znt bakmndan deil de iyilik ve sevab bakmndan gzel bir ey olur. Mesela: Dininde meydana gelen bir musibete, mslmanlann bana gelen umumi bir felakete zlen kimse gibi ki, byle kimse kalbindeki hayr sevgisinden, er nefretinden ve buna benzer eyden dolay sevaba nail olur. Fakat bunlara zlmek, sabr, cihad, bir faydann elde edilmesi ve bir zararn giderilmesiyle, alakal bir emrin terkine sebep olursa, yasaklanmtr. ayet byle bir durum yoksa, zlen kii muhasebe olunur, znt bakmndan olan gnah ise kaldrlr. Fakat znt, kalp zayflna, Allah ve Rasul'nn emirlerini yerine getirmeye engel olursa, bir baka bakmdan iyi olsa da, kt grlr. Allah sevgisi, O'na tevekkl, ihlas ve benzeri eylerin hepsi ise srf hayrdan ibarettir. Btn bunlar, her nebi, sddk, ehid ve salih zatlar hakknda gzel, iyi haller ve hasletlerdir. Kim bu makamlarn havas (sekin) zatlar iin deil de avam (halk) iin olduunu syleyecek olursa, ha-vass bu makamlardan karmakla hata etmi olur. nk hibir m'min bunlarn dnda kalmaz. Ancak kafir ve mnafklar harite kalr. Bazlar bu grte hata olduunu sylemilerse de bizim bu konumalarmz, o makamlar hakknda ksa bir aklamadan ibarettir. Buras bu konular genie anlatmann yeri deildir. Ancak, bu makamlarda insanlar Havas ve Avam diye ikiye ayrlrlar. Havas'n zel taraf vardr. Avam'n da genel taraf vardr. Bunlara rnek olarak, kar grte olanlarn u szleri verilebilir; derler ki: "Mtevekkil, nefsi, azk isteme durumunda korur. Havas kimse, nefsini korumaz. Mtevekkil, tevekkl ile herhangi bir eyi isteyebilir. Arif, her eye teferruatyla ahid olur, fakat ondan bir ey istemez" Bu hususta yle denir: Gerek tevekkl, dnya ileri hususundaki tevekklden daha geneldir. Mtevekkil, kalbinin, dininin iyi olmas, dilinin ve iradesinin korunmas hususunda Allah'a tevekklde bulunur. Bu da ona gre, en mhim mes'eledir. Bundan dolay, Rabbine her namazda u szyle yalvarta bulunur: "(Allah'm!) Yalnz sana ibadet eder ve ancak senden yardm dileriz" (Fatiha: 1/5)

Yine, yle buyurur: "Artk, O'na ibadet edin ve O'na gvenip dayann"(Hud: 11/123) Ben ancak, O'na dayanp gvenirim ve O'na ynelirim" (Hud: 11/88) "... De ki: O benim Rabbim'dir, O'ndan baka lah yoktur. Ancak O'na ynelip dayanrm, tevbem ve dnm de O'nadir" (Ra'd: 13/30) Allah azze ve celle Kur'an'in bir ok yerinde ibadetle tevekkl bir araya getirmitir. nk bu ikisi, dinin btnn olutumaktadr. Bundan dolay gemiteki byk zatlardan (seleften) biri unu sylemitir: Allah semavi kitaplarn btn ilmini Kur'an'da toplamtr. Kur'an'in ilmini mufassalda (Kur'an- kerim'in son yedide birinde, yani: Hucurat suresinden Nas suresine kadar olan surelerde toplamtr. Mufassaln ilmini, Fatiha'da toplamtr. Fatiha'nn ilmini de (yyake na'bd ve iyyake nestain) de toplamtr. Bu iki mbarek cmle (yyake na'bd ve iyyake nestain: Yalnz sana ibadet eder, ancak senden yardm isteriz), Rab ve abdi (kulu) kendinde toplayan cmlelerdir. Nitekim, "Mslim"in "sahih"inde Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettii Hadis-i erifde de Rasulullah (s.a.v.) ayn eyi buyurmutur: Allah Sbhanehu Buyurur Ki: "Namaz (Fatiha'y) Benimle kulum arasnda ikiye bldm. Yars, Benim iindir, yars da kulum iindir. Kulum iin istedii vardr (verilecektir)" Rasulullah (s.a.v.) buyurur: "Kul: Elhamd lillahi Rabbi'l-alemin: Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur, der. Allah azze ve celle: Kulum beni vd (hamdetti), buyurur. Kul: Er-Rah-man er-Rahim, (O) Rahman ve rahimdir, der, Allah: Kulum bana senada bulundu (vd), buyurur. Kul: Maliki yevmiddin: (O) ceza gnnn yegane sahibidir, der. Allah: Kulum beni ta'zimde bulundu, buyurur. Kul: Yalnz sana ibadet eder, ancak senden yardm dileriz, der. Allah: te, u ayet, benimle kulum arasnda ikiye ayrlmtr ve kulum iin istedii verilecektir, buyurur. Kul: hdinassratal mstakim, sratallezine en'amte aleyhim, ayri'l-madubi aleyhim veladdallin: Bizi doru yola ilet, ni'metne erdirdiin kimselerin yoluna, kendilerine gazab edilmi olanlarn ve sapmlarn yoluna deil (ya Rabbi!), der. Allah: Bunlar kulum iindir ve kuluma istedii verilecektir" Geen ayet-i kerime'deki ilk yarda yer alan sena ve hayr, Rab azze ve celle iindir. Dier yarda yer alan dua ve istek ise, kulundur. Bu iki cmle Rabba ait olanla, kula ait olan toplamaktadr. "Iyyake na'bd" Rab azze ve celle iindir, "Ve iyyake nes-tain" kul iindir" Buhari ve Mslim'in "sahih"lerinde, Muaz b. Cebel (r.a.) yle rivayet etmektedir: Bir merkeb zerinde Rasulullah'n (s.a.v.) terkisinde bulunuyordum, buyurdu ki: "Ey Muaz, biliyor musun, Allah'n kullar zerindeki hakk nedir?" Ben: "Allah ve Rasul daha iyi bilir dedim. Bunun zerine: "Allah'n kullar zerindeki hakk: komamalardir" Yine buyurdu: O'na ibadet etmeleri ve hi bir eyi O'na ortak

"Bunlar yerine getirdiklerinde, kullarn Allah zerindeki haklar nedir, bilir misin?" "Allah ve Rasul daha iyi bilir, dedim. Bunun zerine de yle buyurdu: "Kullarn Allah zerinde haklan: Allah'n, kendilerine azab etmemesidir" badet ise, Allah'n kullar bilhassa onun iin yaratt bir gayedir ki, bu da Allah'n bir emri, sevgisi ve honutluu bakmndan olmutur. Nitekim, Allah Teala bu hususta yle buyurur: "Ben, cinleri ve insanlar ancak Bana ibadet etsinler, diye yarttm" (Zariyat: 51/56) Allah Peygamberleri bu gayeyle gndermi, Kitaplar da bu gayeyle inzal buyurmutur. badet, Allah azze ve celleye en mkemmel ve nihai sevgiyi, en byk ve nihai itaati kendinde toplayan bir kavramdr. taatten uzak bir sevgi ile sevgiden uzak bir itaat ibadet olamaz. badet, bu her iki hususu ifade ve ihtiva eden bir kelimedir. Bundan doluy ibadet, ancak Allah iin yarar. Her ne kadar o ibadetin faydas kul iin olsa da. Zira Allah, btn alemlerden zengindir, hi bir varla ihtiyac yoktur. Ancak, Allah'n ibadeti kullarna emretmesi, onu arzulamas ve ondan honut olmas bakmndan gereklidir.Bu se-bebledir ki, Allah, zerinde

yiyip iecei bulunan devesini korkun ve ssz sahrada kaybedip de uyuyaca zaman ondan midini kesen, uyannca bulan kulunun tevbesinden ok honud olur. Devesiyle bu ekilde bir hale ma'ruz kalp da yce zatna ynelerek tevbede bulunan kulundan gayet raz olur. Bu anlattmz, konu nemli hususlar ihtiva eden bir mes'eledir ki, onu bu konuyu baka bir yerde genie akladk. Kulun tevekkl etmesi ve yardm dilmesi (istiane) ibadetten meydana gelen bir gaye ve maksadna kendisiyle nail olduu bir vesile ve yoldur. stiane, (Yardm dileme) dua ve istemek demektir. Taberani "Dua" kitabnda RasuluIIah'm (s.a.v.) yle buyurduunu rivayet eder: Allah azze ve celle buyuruyor ki: "Ey Ademolu! Drt ey vardr ki, onun biri Benim, biri de senindir. Biri, Benimle senin aranda, biri de seninle halkm arasndadr. Benim iin olan: Bana ibadette bulunup hi bir eyi irk komamandr. Senin iin olan: En muhta bir zamannda sana mkafatn vereceim amelindir. Benimle senin aranda olan: Senin dua etmen, Benim de kabul etmemdir. Seninle halkm arasnda olan ise: Sana geldiklerinde insanlara sevdiin eyi vermendir" Bunun Allah iin, unun kul iin olmas, balangta sevgi ve honutlukla ilgili olmas itibariyledir. Zira kul, bata sever ve grdn ona uygun olarak arzu eder. Allah Teala ise, rzasndaki gaye ve maksad sever ve honut olur, bunlara tabi olarak da vesileyi sever. Yoksa, btn emredilen eylerin faydas kula aittir, hepsini Allah sever ve honut olur. Bundan dolay, tevekkln umumi makamlardan olduunu sanan kimse zannetmitir ki, tevekklle sadece dnyaya ait haz ve nasibler istenir. Bu ise, bir hatadr. Bilakis tevekkl, dini hususlarda daha fazla caridir. Yine tevekkl, yaplmas lzumlu olan eylerle istee bal gzel eylerin (vacib ve mstahabbn) ancak kendisiyle tamamlad dini esaslardandr. Bunda zhd yoluna gidip terk eden Allah'n emrettiini sevdiini ve honut olduunu terkeden kimse demektir. "Dini zhd" ise, ahiret hayatna faydas olmayan eye rabet etmeyerek terketmektir. Bu da, Allah'a itatte kendisine ihtiya olmayan fazla mubahlardr. Nitekim, "Dini vera" da, ahiret yurduna zararl olan eylerin terkedilmesidir ki, onlar da: Haramlarn ve terkedilmesi, ilenmesi daha stn olann terkini gerektirmeyen pheli eylerin braklmasdr. Mesela: Vacibler (ilenmesi lzumlu ve zaruri eler) gibi. Fakat, ahirete bizzat faydal olan ya da ona faydal olana yardm eden eylerde zhd (terk), dinden deildir. Hatta dinin sahibi bu hususu u ayetde zikretmitir: "Ey inananlar! Allah'n size helal kld temiz ve faydal eyleri haram klmayn; ar da gitmeyin. phesiz ki Allah ar gidenleri sevmez" (Maide: 5/87) Nitekim, fazladan mubah eylerle megul olmak, dini zhd'n zdddr. ayet, kul o fazladan mubah eylerle megul olurken, vacib bir eyi ilemekten geri kalrsa, ya da harama riayeti ihmal ederse, asi olur. Bu duruma dmese bile fazladan mubah eylerle megul olduundan dolay, derecesi mukarrebin derecesinden itidal yolu takib eden (muk-tesid)lerin derecesine indirilir. Yine; tevekkl, Allah'n sevdii, honut olduu ve daima emrettii bir esastr. Allah'n sevdii, honut olduu ve daima emrettii ey ise, mukarrebin hari, itidal zere olanlarn fiilinden olamaz. te bu izahlar zd grte olanlarn "Mtevekkil, nasib ve nazlarn ister" szlerine nc cevaptr. "ler tamamlanmtr", eklindeki szlerine gelince, bu: "Duaya ihtiya yoktur. nk istenen ey mukadder ise, dua edip de dilemee ihtiya yoktur. Mukadder deilse, duann faydas da olmaz" diyenlerin szlerine benzemektedir ki, bunlar dinen ve aklen en sakat szlerdendir. Yine yle diyenler olmutur: Tevekkl ve dua ne bir fayda salar, ne de bir zarar uzaklatrr. nk, o srf ibadettir.

phesiz tevekkln hakikati, ii Allah'a smarlama durumudur. Bu sz meayih zmresinden birinin de olsa, dpedz hatadr. "Dua, srf ibadettir" sz de ayn ekilde hatadr. Bu ve buna benzer szlerin hepsinin asl birdir; o da udur: Bu gibi kimseler zannetmektedirler ki, ilerin olmas, hkme balanm mukadder bir mes'eledir ve kuldan, meydana gelen mukadder sebepler zerinde durmas menedilmi-tir. Halbuki, bilmiyorlar ki, Allah sbhanehu ileri, kullarn fiillerine bal kld bir takm sebeblere gre takdir edip hkme balar. Bundan dolaydr ki, onlarn szlerinin itibardan uzak tutulmas, ilerin tamamen aslszln gerektirir. phesiz, Rasululiah'a (s.a.v.) bu mes'elenin asl defalarca sorulmu, onlara ait cevab buyurmutur. Buhari ve Mslim'in "Sahih"lerinde rivayet ettikleri bir hadiste, m-ran b. Husayn (r.a.) yle nakleder: Rasululiah'a (s.a.v.) soruldu: Ya Rasulallah! Cennet ehli, Cehennem ehlinden farkedi-lir mi? Rasulullah (s.a.v.): "Evet" Cevabn verdi. Hangi amelle? dendiinde: "Herkes ne iin yaratlmsa ona muvaffak klnr" Buyurdu. Yine, "Sahihayn'n rivayetinde AH b. Ebu Ta-lib (r.a.) yle nakleder: "Rasulullah'n (s.a.v.) da hazr olduu bir cenazede bulunmakta idik. Rasulullah (s.a.v.) bir ara oturdu. Elinde (yannda) bir denek vard. Denekle yere vurmaa baladi, sonra ban kaldrp yle buyurdu: "Her canl nefsin yeri cennet midir, yoksa cehennem midir? yazlmtr. Ancak o, ya aki (kt) ya da said (iyi) olarak yazlmtr" Ali (r.a.) der ki: Topluluktan biri yle sordu: "Ey Allah'n Nebisi! O halde, alma ve ameli brakarak yazlm kaderimizi bekliyemez miyiz. Kim saadet ehli ise, ilahi kaza onu mutlaka o saadete sevkeder. Kim de ekavet ehli (kt) ise, ilahi kaza onu mutlaka o ekavete sevkeder" Bunun zerine Rasulullah (s.a.v.) yle buyurdu: "alnz (amelde bulununuz); zira, herkes ne iin yaratlmsa ona muvaffak klnr. Saadet ehli saadete muvaffak klnr, ekavet ehli ise ekavete muvaffak klnr" Bundan sonra, Rasulullah (s.a.v.) u ayet-i kerimeleri okudu: "Kim (Allah iin) verir ve (ktlklerden) saknr, en gzel olan dorularsa, biz onu kolayna kolaylatrarak muvaffak klarz. Kim de cimrilik edip kendini (Allah'a) muhta saymaz ve en gzel olan yalanlarsa, onu da gle muvaffak klarz" (Leyi: 92/5-10) Bu hadisi Sahihlerde, Snen'lerde ve Msned'lerde bir ok kii rivayet etmitir. Tirmizi rivayet eder: Rasululiah'a (s.a.v.) soruldu: "Ey Allah'n Rasul kendisiyle tedavi olacamz baz deva, hastalklar okuyarak iyiletireceimiz bir takm dua, ve kendisiyle haramlardan saknacamz bir ksm takva halleri bildirsen, Allah'n kaderinden bir eyi reddeder mi? Rasulullah (s.a.v.) cevaben yle buyurdu: "Bu tedbirler de Allah'n kaderindendir" Buradaki mana Rasulullah'n (s.a.v.) bir ok hadislerinde gemektedir. Rasulullah (s.a.v.) bu hadis-i eriflerinde unu anlatmak istemektedir: Br kimsenin iyi ya da kt olduuna dair lahi ilim ve kitap (takdir) gemi ise, bu durum onun iyi amellerle iyi (said), kt amellerle de kt (aki) olmasna aykr olamaz. nk Allah sbhanehu her eyi olduu gibi bilir, ylece onu yazar. O bilir ki, iyi, iyi amellerle iyi olur; kt de, kt amellerle kt olur. Kim iyi ise, iyi olmay gerektirecek gzel amellere muvaffak klnr. Her iki kul da ne iin yaratlmsa, ona muvaffak klnr. Bu da ona, Allah sbhanehu'nun Kitab'ndaki u kavlinde zikrettii varlkla ilgili umumi iradesinden meydana gelen bir durum olur: "...Onlar durmadan ihtilaf etmekteler. Ancak Rabb'nin merhamet ettii kimseler mstesna. Zaten Rabbn insanlar bunun iin (bu duygu ve dncede) yaratmtr" (Yusuf: 12/118-119) nsanlarn yaratldklar ey ise, lahi sevgi ve honutluktur ki, o da, gereini yerine getirmekle

emrolunduklar dini iradedir (arzudur); o irade ise, Allah'n u kavlinde zikredilmitir. "Ben, cinleri ve insanlar ancak Bana ibadet etsinler diye yarattm" (Zariyat: 51/56) Allah sbhanehu, Kitab- Kerim'inde: Emir, irade, izin, Kitab, hkm, kaza, tahrim gibi kelimelerin her birinde, Allah'n sevgisinde, honutluuna ve dini emrine uygun dini husus ile, varlk hakkndaki iradesine uygun varolu hususunu aklamtr. Bunlardan dini emir ile ilgili olan ayetlerden misaller: "bhesiz ki Allah, adaleti, iyilii, yaknlardan (ihtiya sahiplerine) vermeyi emreder" (Nahl: 16/90) "bhesiz, Allah, emanetleri ehline vermenizi, emreder" (Nisa: 4/58) Ve daha buna benzer ayet-i kerimeler. Var olu ile ilgili ayetlerden misaller: "O, bir eyi (var klmay) dileyince, O'nun emri sadece "ol!" demesidir, o ey hemen oluverir" (Yasin: 36/82) "Bir memleketi ykp yok etmek istediimiz zaman, orann lks ve konfor iinde yaayan mark varlkllarna (peygamber ve kitab'a uyarak doru yolda yrmelerini) emrederiz; buna ramen onlar itaatsizlik edip yanl yolda yrmeye devam ederler; o takdirde o memleket zerine (azab ile ilgili) hkm hak olur ve artk oray ykp yerle bir ederiz" (sra: 17/16) Bu ayette, Allah'n yce kavil (sz-emir-hkm)lerinden biri tecelli etmitir. Dini irade hakkndaki ayetlerden misaller: "Allah size kolaylk ister, zorluk istemez" (Bakara: 2/185) Allah size (dini hkmleri ve hkmlerin bal bulunduu ahlaki lleri) aklamak, sizden ncekilerin yollarn (rnekleriyle sergileyip) gstermek ve tevbenizi kabul etmek ister. Allah bilendir ve hikmet sahibidir" (Nisa: 4/26) "Allah size sknt vermek istemez, ama sizi tertemiz yapmak ve kredesiniz diye zerinize ni'metini tamamlamak ister.." (Maide: 5/6) Varolu ile ilgili lahi irade hakkndaki ayetlerden misaller: "Allah dileseydi birbirlerini ldrmezlerdi. Ne var ki Allah dilediini yapar" (Bakara: 2/253) "Allah kimi doru yola eritirmeyi dilerse, onun kalbini slam'a aar. Kimi de saptrmak isterse, ge yk-selyormu gibi gsn daraltp sktrr. (En'am: 6/125) Ayet-i kerimede nakledilen Nuh'un (a.s.) u sz de bu manadadr: "Eer Allah sizi azdrp yok etmek istese, ben size t vermek istesem de dm size bir yarar salamaz.." (Hud: 11/34) "O, bir eyi (var klmay) dileyince, O'nun emri sadece "ol! demesidir" (Yasin: 36/82) Dini izin hakknda ayet-i kerimelerden misal: "Ne kadar hurma aac kestiniz veya kkleri zerine ne kadar ayakta braktmzsa, (bu) Allah'n izniyle gereklemitir ve Allah'n ilahi snr aan sapklar rsvay etmesi iindir" (Har: 59/5) Yine var olu'a misal: "Allah'n izni olmadka onlar bir kimseye zarar verici olamazlar" (Bakara: 2/102) Dini kaza (emir) ile ilgili ayetlerden misaller: "Rabbn ancak kendisine kulluk etmeni... emretmitir" (sra: 17/23) Varolula ilgili: "Ve sonra onlar iki gn (iki devir) de yedi gk eklinde yerine getirip oluturdu" (Fussilet: 41/12) Dini hkm hakknda ayet-i kerimeler:

"hraml iken -avlanmay helal saymaksizm- size davarlarn (eti) helal klnmtr. Ancak (aada) size okunacak olanlar mstesna. phesiz ki, Allah dilediine hkmeder" (Maide: 5/1) "Bu, Allah'n hkmdr ki, araznda hkmeder..." (Mmtehine: 60/10) Varolula ilgili, (Yusuf'un (a.s.) lisanndan): "Babam (Yakub) bana izin vermedike veya Allah lehimde hkmetmedikce -ki O hkmedenlerin en ha-yrhsdr- yerimden kat'iyyen ayrlmayacam" "(Peygamber) dedi ki: Ey Rabbim! Aramzda hak ile hkmet. Rahman olan Rabbi'mz, sizin vasfedegeldii-niz eylere kar yardm iseteniiendir" (Enbiya: 21/112) Tahrim (haram klma) hakkndaki ayet-i kerimelere misal: "l (hayvan), kan, domuz eti, Allah'dan bakas adna boazlanan; -yetierek boazlanan mstesna- boulmu, (bir cisimle) vurularak ldrlm, ykseke bir yerden yuvarlanp lm, sslerek lm, canavar tarafndan paralanarak lm hayvan; dikili talar (putlar) zerine boazlanan ve bir de fal oklar, kumar zarlaryla ksmet aramanz size haram klnmtr" (Maide: 5/3) "Analarnz, kzlarnz, kzkardeleriniz, halalarnz, teyzeleriniz, karde kzlar... size haram klnmtr" (Nisa: 4/23) Varolula ilgili tahrim (haram)'a misal:O kutsal yer onlara krk yl haram klnmtr. (l) yerinde akn perian dolap duracaklar.." (Maide: 5/26) "Onlarn mallarnda, dilenen ve yoksul iin bir hak vardr" (Zariyat: 51/19) Dini kelimelere misal: "Rabbi bir zaman brahim'i bir takm kelimelerle denemi, o da onlar tamamlamt...." (Bakara: 2/124) Varolula ilgili misal: "Rabbin srailoullarna olan gzel sz, sabretmelerine karlk tam manasyla gerekletirdi. (A'raf: 7/137) Rasulullah (s.a.v.), sahih hadis kitaplarnda, snen'ler-de ve Msned'lerde birok bakmdan mehur olmu sz de bu kabildendir. Rasulullah istiaze (snma-korunma) da bulunduu zaman yle derdi: "Euzu bikelimatillahittammati'lleti la ycavizhnne berrun vela facirun: Allah'n ne iyi ne de gnahkarn tesir edemeyecei tam kelimelerine snrm" Aktr ki, bu, Allah'n dileme ve varetme fiilinden hibir eyin hari olmad varolula alakal bir durumdur. Dini kelimelere gelince, gnahkar kimseler iledii ma'siyet ile onlara muhalefette bulunmutur. Burada Rasulullah (s.a.v.) unu aklamtr. nsanlar, gerek iyilik, gerekse ktlk bakmndan yaratldklar akbetlere, oraya gtrecek amellerle kolaylatrlrlar (muvaffak klnrlar). Dier yaratklar da byledir. Allah sbhane-hu, insan yavrusunu (ve dier canllar) rahimlerde, ana babann nikahda birlemeleriyle ve rahimde iki suyun bir araya gelmesiyle, cereyan eden takdire gre yaratr. ayet bir insan: Ben tevekkl ediyorum, zevcemle birlemem; zira, benim iin bir ocuk takdir olunmu ise var olur, takdir olunmam ise var olmaz, byle olunca cinsi temasa ihtiya yok, demi olsa, o, ahmaktr. Ancak, cinsi temasda bulunup da erlik suyunu azilde bulunan byle deildir. nk erlik suyunu azil (dar aktmak), Allah isterse, ocuun rahimde varlk kazanmasna mani olmaz. nk, erlik suyu bazan gayr-i ihtiyari kaar. Bu sebebledir ki, Buhar ve Mslim'in "sahih"lerinde, Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettii bir hadis-i erif'de yle buyurulmutur: "Ebu Said el-Hudri anlatyor: "Rasulullah (s.a.v.) ile beraber Beni Mstakil savana kmtk. Bu esnada baz arap kadnlar esir aldk. Bekarlk bize ok dokunduundan kadnlara ok itahlanmtk. Azil yapmay (erlik suyunu ieri aktmadan onlarla mnasebette bulunmay) arzulamtk. Bu hareketimizin doru

olup olmayacan Rasulullah'a (s.a.v.) sorduumuzda, yle buyurdu: "Bunu yapmanzda bir saknca yoktur. Azil yapmamanz vacip klnmtr. nk, Allah kyamete kadar, varla kavuacak her canly takdir etmitir" Mslim'in rivayetinde de Cabir (r.a.) yle nakleder: "Rasulullah'a (s.a.v.) bir adam gelerek: "Benim bir cariyem var, hizmetimizdir, hurmalarmz sular. Etrafnda dolayorum (mnasebet yapmakta ileri gitmiyorum) ve hamile olmasn istemiyorum (ne buyurursunuz?), diye sorduunda, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurdu: "Arzu edersen, O'ndan azil yap (ieri aktmadan mnasebette bulun); zira, ona takdir edilen mutlaka gelecektir" Bununla beraber Allah sbhanehu, yaratma iini ana ve babasz olarak yapmaya da kadirdir. Nitekim, Adem'i (a.s.) sadece topraktan yaratmtr. Havva (a.s.) validemizi, onun ksa kaburga kemiinden yaratmtr. sa'y (a.s.) da sadece bir anadan (Meryem'den) yaratmtr. Lakin Allah azze ve cellenin bu ekildeki yaratmas, adet d bir takm sebeblerle cereyan etmitir. Byle iken, slam eriatn hareketsiz hale getirip terket-mi bir takm zndklar bu hakikati inkar yoluna saparlar. Bu durum, maalesef mes'elenin iinde olan birok me-ayihde dahi mevcuttur. Onlardan harhangi biri, Allah'n emrettikleriyle yasakladklarn iyice incelemeden, kaderi (ii) Allah'a havale ve tevekkl etmek, kaderin hakikatiyle beraber yrmek olarak kabul eder ve zanneder ki, "Kul, Allah huzurunda, ykayc nndeki l gibi olmaldr" diyenin bu sz, Allah'n emir ve nehiylerini tamamen terketme-yi; Allah'n emrettii, sevdii ve raz olduu eylerle yasaklad, sevmedii ve raz olmad eylerin arasn ayran Nur ve Furkan (eriat)n tesirinin zayflamasn kasdetmektedir. Bylece, o, Allah'n arasn ayrd eylerin arasn eit hale getirmi olur ki, bu mevzuda Allah yle buyurur: "Yoksa o ktlkleri ileyip duranlar; iman edip salih amellerde bulunanlar gibi mi yapacaz, hayatlarn, lmlerini bir mi tutacamz sanyorlar? Ne kt hkm veriyorlar!" (Casiye: 45/21) "Yoksa Biz, iman edip salih amellerde bulunanlar, yeryznde fesat karanlar gibi mi veya (Allah'dan) korkup (fitneden) saknanlar, yoldan km sapklar gibi mi tutacaz?" (Sad: 38/28) "Artk Biz, (Hakka) teslimiyyet gsterenleri, gnahkar sulular gibi mi tutarz? Ne oluyor size? Nasl hkmediyorsunuz?.. (Nur: 24/35-36) "De ki: Hi bitenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zmer: 39/9) "Grmeyenle gren bir deildir. Karanlklar ile aydnlk, glge ile scaklk da bir deildir. Dirilerle ller de bir deildir. phesiz Allah diledii kimselere iittirir. Sen ise, kabirlerde olanlara iittirecek deilsin" Ve bunlara benzer ayetler Allah'n bu konudaki hkmn aka ortaya koyar. Bunlar hatlarn, Kitap ve Snnet'in delalet ettii, ikisinin toplamndan meydana gelen lahi, dini bir hviyyeti haiz Peygamberi emirler ile; kafir ve mnafklarn ellerinde meydana gelen varlk dnyasna ait hallerin arasn ay-ramamaya kadar gtrrler. Her varln Allah'n kaderi, Rububiyeti, umumi iradesi ile olmas ve mlkne dahil bulunmas bakmndan onun genel durumunu grrler; Allah'n evliyas ile dmanlar, iyilerle ktler, m'minlerle kafirler, dini emirlerine itaat eden itaatkarlarla, o emirlere kar gelen isyankarlar arasn ayran eklini grmezler. Bu hususta da baz eyhlerden nakledilen zl bir takm konumalar (szleri) ya da bazlarnn hatal ifadelerini delil olarak getirirler... Bu mes'ele, lahi rzay isteme yoluna girmi tarikat ehli iin a'zami itinay gerektiren "Byk bir temel"dir. Zira onlar, bu yolda mrid olarak Allah'n rzasn, nurunu taleb etmektedirler. Bu kimseler yukarda anlatld gibi dndkleri takdirde, o temeli ihmal etmi olacandan kafirler, fasklar, asiler ve daha Allah'n ancak bildii bir takm yoldan kmlar zmresine girmi olur; bylece, yeryzne musallat olmu zalim ve zorba kimselerin zulm ve azgnlklarna yardmc olurlar. Yeryznde zorbalk ve fesadla megul olan kimselerin slam'a zararl hareketlerine kalpleriyle yardmc olurlar zannederler ki, bu hususta onlara uyan bir takm

halleri olursa, o sebeble, Allah'n veli kullarndan olurlar. -nk kalplere olan te'sir, bedenlere olan te'sirden daha byktr. Ancak, kalp iyi olursa, te'siri de iyi olur; ayet kalp kt olursa, te'siri kt olur. Haller ise, bazen Allah'a sevimli olur, bazen de sevimli olmaz. Fakihler, ksasn vacib (farz) olmas sebebiyle, bakasn batmen ldren kimseye de ksasn gereklilii zerinde sz sylemilerdir- Yine bu kimseler kalpleriyle ve batnlaryla, varolu hadisesine delil ararlar, bir te'sirle bir kimseye hariku'1-ade haller isnad ederler, bunu da Allah'tan bir keramet olarak kabul ederler. Bilmezler ki, o hakikatte bir ihanettir (horluk-tur). Keramet ise, istikameti gerektirir. Allah da kuluna sevdii ve honut olduu eyleri ihsan etmemitir. Allah az-ze ve cellenin sevdii ve honut olduu eyler de kendisine itaat, Rasul'ne ittiba, evliyasna dostluk, dmanlarna dmanlktr. Bunlar Allah'n evliya kullar olmaktadr ki, Allah onlar hakknda yle buyurmutur: "Haberiniz olsun ki, Allah dostlarna hibir korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir de" (Yunus: 10/62) Bu gibi kimseler Allah'n kendilerine vacib (farz) kld eylerde O'na muvafakat gsteriyorlarsa, "tidal yolu takib edenler (Muktesidler)den olurlar. ayet Allah'n vacib kld ve sevdii hususlarda muvafakat ediyorlarsa "lahi dostluk ve yaknla kabul edilmiler (Mukarreber) den olurlar. Bununla beraber, her vacib gzeldir, her gzel vacib deildir. Fakat, Allah'n kulunu, harikul'ade haller yahut baka eyler ihsan ederek ferahlk ile denemesi; veya sknt ile imtihan etmesi, ona bir kerametinden ya da horlamasndan deildir bu hususlarda itaat ettikleri zaman bir ksm insanlar said (iyi) olurlar, isyan ettikleri takdirde de bir ksm insanlar aki (kt) olurlar. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "nsanoluna gelince, Rabbi onu denedii zaman: kramda bulunup nimetlere garkettiinde, o, "Rabbim bana ikramda bulundu" der. Ama yine onu denemek iin rzkn daralttnda "Rabbim bana hakszlk etti"der" (Fecr: 89/15-16) Bundan dolay insanlar bu hususta ksma ayrlr: Birinci ksmda olanlar; Hariku'lade hallerine karlk Allah'a taatte bulunarak dereceleri ykselenlerdir. kinci ksmda olanlar: Ohalleri Allah'a ma'siyette kullanarak kendilerini O'nun azabna ma'ruz klanlardr. Bel'am ve bakalar gibi... nc ksmda olanlar: lahi haller haklarnda mubah menzilesinde olanlardr. Birinci ksm: Bunlar, hakikaten m'min ve insanln efendisi Rasulullah'a (s.a.v.) halisane tabi kimselerdir. Kerametleri de, Allah'n dinini ayakta tutmada bir hccet olmas iindir, yahut Allah'a taatte onunla yardm stemesi ihtiyacndan dolaydr. aret edilen bu ulvi temelde ok hatalar yapld iin, Rasulullah (s.a.v.), kula fayda veren emirlere bir hrs gayret gstermeksizin kadere yaslanmay yasaklamtr. Mslim'in "Sahih"inde, Ebu Hreyre (r.a.), Rasulul-lah'n (s.a.v.) yle buyurduunu rivayet eder: "Kuvvetli m'min, Allah'a zayf m'minden daha hayrldr. Bununla beraber hepsinde hayr vardr. Sana faydal olan eye kar hrsl ol! Yardm Allah'tan iste, acze dme. Bana bir ey gelirse 'Ah keke yle yapsaydm, byle yapsaydm' deme; yle de: Bu Allah'n kaderidir, dilediini yapar'. nk eer yle yapsaydm sz, eytann iini aar (ona kolaylk salar)" Ebu Davud'un "Snen"inde de yle rivayet edilir: "ki ahs Rasulullah'n (s.a.v.) huzurunda ekiip tarttlar. Rasulullah (s.a.v.) onlardan birinin aleyhinde karar verdi. Bunun zerine o ahs "Hasbinallahu ve ni'me'l-vekil" dediinde, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurdu: "Allah aczi ve beceriksizlii knar. Sen akll ve becerikli ol, bir i seni bunaltt zaman 'Hasbinallahu ve ni'mel-vekil' de" Burada Rasulullah (s.a.v.), m'minin her fayda vefen eye haris olmasn ve Allah'dan yardm dilemesini emretmi olmaktadr. Bu da Allah Teala'nn u yce szlerine uygundur: "(Allah'm!) Yalnz sana ibadet eder, ancak senden yardm dileriz" (Fatiha: 1/5)

"... Artk O'na ibadet edin ve O'na gvenip dayann" (Hud: 11/123) phesiz, hrs, Allah'a taat ve ibadet gibi kula faydal olan eylere kar olur. nk, kul iin faydal oln, Allah'a itaattir, onun iin ondan daha faydal ey yoktur. Taate kar yardm istenen ey de taattir, isterse mubah cinsinden olsun. Rasulullah (s.a.v.), bir hadis-i erifinde Sa'da'a (r.a.) yle buyurmutur: "Allah'n rzasn isteyerek zevcenin azna koyduun bir lokmaya varncaya kadar verdiin her nafaka, senin dereceni ve kadrini artrr" Bu hadisle Rasulullah (s.a.v.) haber veriyor ki; Allah aklllk ve becerikliliin zdd olan acizlii knar, ondan honut olmaz. Acizlik, ilenmesi emredilen eyde beceriksizlik ve geveklik gstermekdir. nk beceriksizlik ve geveklik her ne kadar emir ve ile birlikte olmas gereken kudrete aykr olup nehyin sebebi olan, geen kudrete aykr deilse de. phesiz k, i yapmay gerektiren g, ile beraber olur. G ise ancak i iin faydaldr. Allah aTeala da bu manada yle buyurmutur: Onlar (hakkn sesini) iitmeye g y et ir ememil erdi (Hud: 11/20) Kur'an- dinlemeye tahamml edemiyorlardi... (Kehf: 18/101) G'e gelince, emir ve nehiy buna baldr. Ancak, i bunda bazan bulunur bazan bulunmaz. Bunun misali de Allah Teala'nm u yce sznde mevcuttur: Yo! bulmaya g yetirebilenin Beyt'i haccetmesi, Allah'n insanlar zerinde bir hak ve vacibesidir" (AI-i mran: 3/97) Rasulullah'm (s.a.v.) mran b. Husayn'e olan u sz de bu hususta bir misaldir: "Ayakta namaz kl, g yetiremezsen oturarak kl, g yetiremezsen yan (zerine) yatarak kl" Bu noktada insanlar drt ksma ayrlr: Birinci ksm: Bu topluluk, ibadet etmekle emrolun-duklar Rab sbhanehunun lahlna ehadet ederek emir, nehiy, ibadet ve taat ynne dikkat ederler; Kaza, kader, tevekkl ve yardm isteme ynne bakmazlar. Bu son hal fa-kh ve abdlerde ok bulunan bir haldir; onlar, Allah azze ve cellenin haramlarna ve O'nun alametlerine gzel niyyet ve ta'zimlerine ramen kendilerine zaaf, aciz ve dknlk stn gelir. Halbuki, Allah'dan yardm dilemek, O'na tevekklde bulunmak, O'na snmak ve dua etmek kula kuvvet verip, ilerini kolaylatrr. Bundan dolay selefden biri yle demitir: "Kim, insanlarn en kuvvetlisi olmay arzularsa, Allah'a tevekkl etsin" Buhari ve Mslim'in Sahih'nde, Abdullah b.Amr yle rivayet etmitir: "phesiz, Rasulullah'm (s.a.v.) Tevratta geen sfat (zellii) udur: phesiz ki, Biz Seni ahid, mjdeci ve uyarc, gvenlik iinde olanlar iin bir snak olarak gnderdik. Sen kulum ve elimsin; Seni; insanlara kar kaba ve kat yrekli olmayan, sokaklarda barp durmayan, ktle ktlkle karlk vermeyen, bil'akis ktle iyilikle mukabele eden, afveden ve balayan olarak isimlendirdim... O kulum ve elimin ruhunu, kendisiyle eri yoldaki topluluu dorultuncaya; O'nun vastasyla kr gzleri, sar kulaklar ve kapal kalpleri ap "La ilahe illallah: Allah'dan baka bir lah yoktur" demelerini gerekletirinceye kadar kabzetmeyeceim" Bundan dolaydr ki, Ar'i tayan melekler (Hamelet'l-Ar), Ar'i (La havle vela kuvvete illa billahi'1-aliyyi'l-azim: Btn g ve kuvvet, ulviyyet ve azamet sahibi Allah'ndr). Mbarek sz ile tarlar. ki sahih hadis kitabnda: "O (yani, La havle vela kuvvete illa billah-aliyyi'1-a-zim), Cennet hazinelerinden bir hazinedir." hadisi mevcuttur. Allah Teala bu manada yle buyurur: Kim Allah'a gvenip dayanrsa, Allah ona yeter" (Talak: 65/3) "Onlar ki, kendilerine baz kimseler, 'dmannz olan insanlar size kar ordu toplayp

hazrladlar (aman) onlardan korkun!' demeleri, onlarn ancak imann artrd da, 'Allah bize yeter, O ne gzel vekildir!" dediler. Ve sonunda kendilerine bir ktlk dokunmadan Allah'n (selamet ve gnl yattrc) ni'metiyle ve fazlu keremiyle geri dndler; Allah'n rzas dorultusunda hareket edip O'na uydular. Allah ok byk fazlu kerem sahibidir. (Size o haberi getiren) ancak eytandr; kendi dostlarm (sava ve lmden) kokutur. M'min iseniz onlardan korkmayn, Benden korkun" (l-mran: 3/173-175) Buhari'nin "sahih"inde bn-i Abbas'n (r.a.) rivayeti de yledir: "Ve kalu hasbnallahu ve ni'mel vekil. (Allah bize yeter, O ne gzel Vekildir, dediler) szn brahim Halilullah (a.s.) atee atldnda sylemi; Rasulullah (s.a.v.) da, baz insanlarn dmannz olan insanlar size kar ordu toplayp hazrladlar, (aman) onlardan korkun!., demeleri zerine sylemitir" kinci ksm: Bunlar Hakkn Rab'lna ehadet ederler, O'na olan ihtiyalarn bildirirler ve O'ndan yardm dilerler. Lakin, Allah'n emrine, nehyine, rzasna, gazab ve sevgisine bakmadan heves ve zevklerine gre dileyip isterler. Bu hal ise, ekseri fukara ve tasavvuf ehli m'minin halidir. Bu sebeple de, sk sk tabii hayatlarnda yaptklar eyleri yaparlar, Rab azze ve cellenin raz olduu ve sevdii eyleri ilemezler. ok kere hata ilerler ve zannederler ki, O'na ma'siyet ilemek, raz olduu eydir; bu sebeple de lahi emir ve nehyi tatbik etmeyip ilemez hale getirirler; bunun adna da hakikat adn verirler. Ve yine zannederler ki, bu kaderle hakikat, d varlk ve i alem itibariyle Rab'bn rzasn, sevgisini, emrini ve nehyini iine alan dini emirler hakikatine riayet etmeksizin kendisine sadece gvenmeyi gerektirir. Bunlar ok defa hallerini deitirerek bir eit ma' siyet ve fska ynelirler; hatta ou slam'dan kp irtidat eder. nk, gzel akbet takvanndr. Allah'n emir ve yasaklar zerinde durmayanlar, takva sahiplerinden (Muttaki) olamazlar. Onlar mriklerin durumuna derek bazan bid'at', eriat (din) zannederler, bazan da mes'eleye (ilahi emre) kaderi delil olarak kullanrlar; Allah Teala ise, "En'am" ve "A'raf' surelerinde mrikleri knayp ktledii eyi zikrettii zaman, onlarn dinde meydana getirdikleri bid'atla-r ve o bid'atlar eriat olarak klmalarn da zikretmitir. Bu hususta yle buyurmutur: "Onlar (o eytann dost ve yandalar) bir ktlkte bulunduklarnda, "babalarmz bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretmitir" dediler. De ki: Allah ktl emretmez" (A'raf: 7/28) Allah Teala burada, mrikleri, kendisinin haram klmad eyleri haram klmalar, dinde bildirmedii eyleri var saymalar sebebiyle knam ve, bu arada kendilerine kaderi delil olarak kullandklarn da zikrederek yle buyurmutur: "Allah'a ortak koanlar diyecekler ki; Allah dilesey-di ne biz (putlara taparak) irk koardk, ne babalarmz... Ve ne de bir eyi haram klardk. (En'am: 6/148) Allah'a ortak koan (mrik)lann bu szlerinin benzeri Nahl, Yasin ve Zuhruf surelerinde de vardr. Btn bunlar onlarn ununla-bununla ilgili bir takm phelerinden ibarettir. nc ksm: Bunlar, Allah'n ibadetinden yz eviren ve O'ndan yardm istemekten uzaklaan kimselerdir ki, sz edilen ksmlarn en erlisidirler. Drdc ksm: Bu gzel ve makul ksm olup "Yalnz sana ibadet eder, ancak senden yardm dileriz" (Fatiha: 1/5) Ayetinin sr ve manasyla "Artk O'na ibadet et ve O'na gvenip dayan" (Hud: 11/123) Ayetinin ruhunu kendilerinde gerekletirenlerin halidir. Onlar Allah'a yaptklar ibadette O'ndan yardm dilerler ve ehadet ederler ki: Rab'Ieri, ancak kendisine ve Rasul'ne itaat edilecek bir Rab'dr; Yine O yle bir Rab'dr ki: "Onlara Rab'lerinden gayr ne sahip kan dostlar, ne de bir efaatileri vardr. (En'am: 6/51) "Allah insanlara rahmetinden neyi aarsa, onu tutacak yoktur; neyi de tutar salvermezse, Onu ondan sonra salverip gnderecek yoktur" (Fatr: 35/2) "Eer Allah sana br zarar bir sknt dokunduracak olursa, onu O'ndan baka giderecek yoktur. Eer sana bir iyilik dilerse, O'nun nimet ve ihsann reddedecek yoktur." (Yunus: 10/107)

"... De ki: Grdnz ya, Allah' brakp taptklarnz, Allah bana bir zarar ve sknt vermeyi dilerse, onlar o sknty kaldrabilirler mi? Veya sana bir rahmet (kaps amay) dilerse, onlar O'nun rahmetine engel olabilirler mi?" (Zmer: 39/38) O Rab, Sfatlarna sahip ve kendinden bakalarna meydan okuyan bir zattr. Bundan dolaydr ki, bir ksm alimler: Sebeblere ynelip nem vermek Allah'n birliine kar irktir; sebebleri sebepler olarak imha etmek akl iin noksanlk olduu gibi, sebeblerden tamamen yz evirmek de dine bir tecavz ve onu ktlemedir. Emredilen tevekkl ise: Kendinde tevhidin, akln ve dinin gereklerinin birletii eydir, demilerdir. Geen izahlardan anlald gibi, tevekkl tarikat ehlinin avamnn makamlarndan zanneden, Makamlarn illetleri "llel'I-Makamat" adl kitabn sahibi (eyhu'l-slam Herevi) gibi meayihin ileri gelenlerinden da olsa byk hata etmitir. Zira, bu zat meayihin en byklerindendir. Bu gr ondan "Mehasm'l-Mecalis"eserinin sahibi (Ahmed b. Muhammed es-Sanhaci) de almtr. Grld gibi, "tevekkl avam tarikat ehlinin makam-larndandr" diyenlerin delili, "Onunla maksad srf avamn hazzdr, zanlarndan ve "maksad elde etmede onun bir faidesi yoktur eklindeki dncelerinden dolay zayflamtr. Bu hal, duay tevekkl gibi kabul edenlerin halidir ki, bu kimse de, emredilen amelleri ayn ekilde kabul eden kimsenin mevkiindedir. Tpk, emredilen ibadet ve taatin gerekli sebeblerinden uzaklaarak tevekklle megul olan gibidir. Bu kimsenin hatas, Allah Teala'nm u kavline giren, emredilen sebebleri terketmesindedir: "Artk, O'na ibadet et ve O'na gvenip dayan" (Hud: 11/123) Birincinin hatas, ise Allah Teala'nm yukarda geen yce kelamna giren emredilen tevekkl terketmesinde bulunmaktadr. Lakin denir ki: Kimin Allah'a tevekkl ve duas mubah eyleri elde etmede olursa, o, avamdandr. ayet bu, ms-tahab ve vacibleri elde etmede olursa, o, havasdandr. Nitekim, br kimse haramlar elde etmede Allah'a dua ve tevekklde bulunursa, nefsinin zalimidir. Tevekklden yz eviren ise, Allah ve Rasul'ne asidir. Hatta, iman hakikatinden kmtr. O halde, bu makam havas iin nasl olur? Allah Teala bu manada yle buyurur: "Musa, 'Ey kavmim!' dedi. Eer siz Allah'a iman ettiyseniz ve teslimiyyet de gsterdiyseniz artk O'na gvenip dayann. (Yunus: 10/84) "Allah size yardm ederse, sizi yenecek yoktur. Sizi yardmsz brakrsa, artk ondan sonra size kimse yardm edebilir?" (AI-i mran: 3/160) "M'minler ancak Allah'a gvenip dayansnlar (Tevbe: 9/51) "... De ki: Grdnz ya, Allah' brakp taptklarnz, Allah bana bir zarar ve sknt vermeyi dilerse, onlar o sknty kaldrabilirler mi? Veya sana bir rahmet (kaps amay) dilerse, onlar O'nun rahmetine engel olabilirler mi?" "De ki Allah bana yeter, O'na gvenip dayananlar ancak gvenip dayansnlar" (Zmer: 39/38) Allah azze ve celle geen ayet-i kerime'deki (Hasbiyal-lahu: Allah bana kafidir) kelimesini bir; menfaat elde etmede zikretmi bir de zarar defetmede zikretmitir. Birincisi, Allah Teala'nn u sznde mevcuttur: "Eer onlar Alah ve Peygamberinin kendilerine verdiine raz olsalard ve Allah bize yeter; Allah ve Rasu-l bize kendi keremlerinden verceklerdir. Biz her halde Allah'a rabet edicileriz, deselerdi, (ne iyi olurdu!)" (Tevbe: 9/59) kincisi Allah Teala'nn u szlerinde mevcuttur: "Onlar ki, kendilerine baz kimselerin, "dmannz olan insanlar size kar ordu toplayp hazrladlar, (aman) onlardan korkun!" demeleri, onlarn ancak imann artrd da, "Allah bize yeter, O ne gzel vekildir!" dediler" (Al-i mran: 3/73) "Eer hile yapp seni aldatmak isterlerse, phesiz, ki Allah sana yeter; seni ve m'minleri yardmyla destekleyip glendiren O'dur. (Enfal: 8/62) Ve yukarda geen Tevbe suresinin 59. ayeti. Bu ayet-i kerimelerin hepsi rza ve tevekkl emrini ihtiva etmektedirler.

Rza ve tevekkln her ikisi, kaderi kuatrlar; tevekkl, kaderin meydana gelmesinden nce, rza da meydana gelmesinden sonra olur. Bundan dolay Rasulullah (s.a.v.) dua ettiklerinde yle buyururlard: "Allah'm!, gayb ilminle ve mahlukatm zerindeki kudretinle, hayat benim iin hayrl olduu mddete beni yaat; lm benim iin hayrl olunca da lm nasib et. Allah'm, senden gayb ve ehadet aleminde hayetini (senden korkmay) isterim, gazabl ve honut hallerde hak konumay dilerim; senden fakirlikte ve zenginlikte itidali isterim. Senden tkenmeyen ni'meti isterim. Senden arkas kesilmeyen gz aydnl niyaz ederim. Allah'm, senden kazadan sonra rzay taleb ederim. lmden sonra hayatmn iadesini isterim. Cemaline bakmann lezzetini dilerim. Zarar verici darlk (sknt) ve sapitc fitne olmakszn seninle bulumay isterim. Allah'm, bizi imann ssyle zinetlendir. bizi doru yol zerinde olan hidayet ehlinden kl'? Bu hadisi mam Ahmed ve Nesai Ammar b. Yasir'in ri-vayetinden nakletmilerdir. Fakat kazadan (hkmden) nceki ise, rzaya olan niyettir, hakikatine deil. Bundan dolay baz meayih, belann gelmesinden nce rzaya niyet ederler; bela gelince de, sabr ve benzeri eylerde olduu gibi niyetleri bozular. Bu hususta Allah Teala yle buyurur: "And olsun ki, lmle karlamadan nce onu temenni edip duruyordunuz. te onu gzlerinizle bakarak gryorsunuz" (Al-i mran: 3/143) "Ey iman edenler! Yapamyacamz eyi neden sylyorsunuz? Yapamyacamz eyi sylemeniz Allah katnda byk bir gazab saylr. Allah kendi yolunda birbirlerine kurunla kenetlenmi bir yap gibi saf halinde savaanlar elbette sever" (Saf: 61/2-4) Bu ayet-i kerime Ashab'dan (Abdullah b. Selam ve benzeri) bazlarnca "Hangi amelin Allah'a daha sevimli olduunu bilseydik, onu yapardk" eklindeki konumalar zerine inmitir. Bu hadise zerine Allah Teala cihad ayetini indirince de, ondan bazlar holanmamtr. Bundan dolay m'mine, adak ve vaad vb. gibi dinin gerekli (vacib) grmedii eyleri nefsine gerekli grerek kendini imtihana ma'ruz brakmas ho grlmemitir. Bir insann valilik (ve buna benzer bakanlk gibi eyler) istemesi ve iinde veba gibi bulac hastalk bulunan bir beldeye gitmesi de bu ho grlmeyenler cmle s indendir. Bu konuda Buhari ve Mslim'de, dorudan Rasulullah (s.a.v.) yoluyla olmakszn bir hadis mevcutur. Rasulullah (s.a.v.) bu hadisinde (meru olmayan) adak'i yasaklam ve yle buyurmutur: "Nezir (adak) bir hayr getirmez, ancak o nezir sebebiyle cimriden mal karm olur" Yine Buhari ve Mslim'deki bir hadisde Rasulullah (s.a.v.), Abdullah b. Semure'ye yle dde bulunmutur: "Ey Abdurrahman bni Semure! Sakn emir olmak isteme, (kimseden bakanlk isteinde bulunma). Eer sen isteyerek sana emirlik ve bakanlk verilirse, istediin ey ile (yalnz) braklrsn (Allah'n yardmna nail olmazsn). Eer emirlik ve bakanlk sen istemeden verilirse (Allah tarafndan) yardm olunursun, (gzel idare edersin)" Bir de, ey Abdurrahman! Sen bir eye yemin ettiinde bakasn ondan daha hayrl grrsen yeminine kefaret verip de o hayrl ii ile. Veba hakknda da Buhari ve Mslim'de yle bir hadis vardr: "Bir yerde veba olduunu ittiiniz zaman oraya girmeyiniz. Veba sizin bulunduunuz yerde olursa, oradan kaarak dar kmaymz" Yine "Sahih" iki hadis kitabnda Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Dmanla karlamay temenni etmeyiniz, Allah'dan afiyet (selamet) isteyiniz. Lakin onlarla karlatnzda da, sabrediniz ve biliniz ki, cennet kllarn glgeleri altndadr" Btn bu rneklerden u gerekli sonu kyor ki, m'min gerek vacib (farz) olan eylere gerekse haram olan eylere koarak gitmemelidir; zira onlar ifa edemiyebilir. Allah'a nice vaad ve ahidde bulunanlar vardr ki, ok kere o vaad-lerini bozmak durumunda kalmlardr. nsann bana bir bela geldii zaman sabretmeli, sebat ve tahamml gstermeli, vecibeleri yerine getiren yakn iman sahib kimselerden oluncaya kadar zaafa dmemeli ve metanetini muhafaza etmelidir. Btn bunlar iin de sabr lazmdr. Bundan dolay sabr, vacibleri eda ederken ve yasaklar terkederken btn slam byklerinin ittifakiyle vacib (gerekli) dir.

Sz edilen sabr, musibetler karsnda sabrszla sabretmek, Allah'n yasak ettii eylerde nefsin arzularna tabi olmaya sabretmeyi de ihtiva etmektedir. Allah Teala Kitab- kerim'inde sabin doksandan fazla yerde zikretmitir. Aadaki iki ayette ise sabr namazla beraber zikretmitir. "Sabr ve namaz ile (Allah'dan) yardm isteyin. Geri bu, Allah'a kavuacaklarna ve ancak O'na dneceklerine kesin bilgi (ve inan) edinen saygl kimselerden bakasna ar ve skcdr"(Bakara: 2/45) "Ey iman edenler! Sabr ve namaz ile (Haktan) yardm isteyin. phesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara: 2/153) Yine yle buyurmutur: "Hem gndzn iki ucunda ve gecenin ilk saatlerinde namaz kl. nk iyilikler ktlkleri giderir. Bu, iyi dnenlere bir t, bir hatrlatmadr. Ve sabret; phesiz ki, Allah iyilii huy edinenlerin mkafatn zayi etmez" (Hud: 11/114-115) "Onlarn dediklerine kar sabret. Gnein domasndan ve batmasndan nce Rabbini hamd ile tebih et; gece saatlerinde, gndzn etrafnda da O'nu tesbit et ki, lahi honutlua eresin" (Taha: 20/130) "(Ey Peygamber!) Sabret; Allah'n va'di haktr (mutlaka yerine gelecektir). Gnahnn balanmasn dile ve akam sabah Rabbini hamd ile tebih et" (M'min: 40/55) "Dinde imamhk nderlik" sabr ve yaknn bir miras ve sonucu klnmtr. Bu u ayet-i kerimede belirtilmitir: "Onlardan bir ksmn sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandklar iin emrimizle doru yola irad eden nderler yaptk." (Secde: 32/24) Dinin tamam hakk bilmek ve onunla amel etmekten ibarettir. Hak ile amel etmekte de sabr zaruridir. Hatta, hakkn ilmini elde etmek de sabra muhtatr. Muaz b. Cebel (r.a.) bu mevzuda yle demitir: "lim reniniz. nk ilmi Allah iin renmek ibadettir. lmi elde etmek Allah iin bir hayet (korku)dur. lmi aratrmak, Allah iin bir cihaddr. Bilmeyene ilim retmek sadakadr; mzakeresi ise tesbihdir. lim sayesinde Allah az-ze ve celle bilinir ve O'na ibadet edilir. limle Allah'a tazim olunur. O ilim vastasyla Allah bir takm milletleri ykseltir ve insanlara, hidayete erdikleri grlerine bavurduklar nderler ve balar yapar. lim elde etmek cihad kabul edildiine gre, cihad iin de sabr lazmdr. Bundan dolay Allah Teala yle buyurmutur: "Asra yemin olsun, nsan muhakkak zarardadr. Ancak iman edip salih amelde bulunanlar, birbirine hakk tavsiye edenler, birbirlerine sabr tavsiye edenler mstesna" (Asr: 103/1-3) "Kudretli ve basiretli kullarmz brahim, shak ve Yakub'u an."(Sad: 38/45) Faydal ilim hidayetin asldr. Hak ile amel etmek read (doru yolda olmak)tr. Hidayetin zdd dalalettir. Doru yolda olmann zdd aztma ve saptmadr. Dalalet, ilimsiz ameldir. Aztp saptma ise heva ve heveslere uymaktr. Bu hususta Allah Teala yle buyurur: "Batt zaman yldza andolsun ki, Arkadanz (Muhammed) ne saptt, ne de aztt" (Necm: 53/1-2) Hidayete ilimle ulalr, reada ise, sabrla varlr. Onun iindir ki, Ali (r.a.) yle demitir: Ayk olun ki, imana gre sabr, cesede gre ba mevkiindedir. -Ba kesilince, cesed ayrlr. Sonra sesini ykselterek yle sylemitir. Haberiniz olsun ki, sabr olmayann iman da yoktur. Rzaya gelince: Kazaya rza hususunda mam Ahmed'in arkadalarndan ve daha bakalarndan baz ulema ve meayih arasnda vacib midir yoksa mstahab mdr? eklinde tartma meydana gelmitir. Bylece bu hususta iki gr ortaya kmtr: Vacip diyenlere gre kazaya rza, i'tidal yolu takibeden muktesitlerin amellerindendir. Mstehabtr diyenlere gre, o, Hakka yaklatrlan (mukarreb)lann amellerindendir. mer b. Abdlaziz de demitir ki:

"Rza azizdir, fakat sabr, ihtiya vastasdr." Rasulullah'n (s.a.v.), bn-i Abbas'a yle dedii rivayet olunmutur: "Allah'a yakn halinde rza ile amel edebilirsen et. Edemezsen, sabrda, holanmadn eye kar ok hayr vardr" Onun iin Kur'an'da rza vacib eklinde deil de sadece rza sahiplerini ver ekilde gelmitir. Rzadaki bu vlme, Rab azze ve cellenin kuluna hastalk, fakirlik, felaket sarsnts gibi musibetler vermesiyle olur. Bu konuda ayet-i kerime'de Allah Teala yle buyurur: Zorda, darda ve savan kztnda sabredenler (ite bunlar gerek iyiler) dir (Bakara: 2/177) Yoksa siz kendinizden nce gelenlerin benzer durumu banza gelmeden cennete gireceinizi mi sandnz? Onlara yle ezici, zc sknt ve zorluklar gelip dokundu da sarsldka sarsldlar!" (Bakara: 2/214) Ayet-i kerime'lerde geen zorluk ve darlk, mallarda olur. Sknt, bedenlerde olur. Felaket sarsnts ise, kalplerde meydana gelir. Ancak, "Allah'n emrettii eylere rza'nn asl vacibdir ki, bu imann ashndandr. Sahih bir Hadis-i erif de bu manda yle buyurulmutur: "Allah' Rab olarak, slam' din olarak ve Rasulullah' (s.a.v.) peygamber olarak kabul etmekten raz olan, imann tadn almtr" Emirlere rza hali ise, sevginin tabilerindendir. Bunu ileride anlatacaz, iaallahu Teala. Konuyla ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: "Hayr, hayr! Rabbine and olsun ki, aralarnda tartp ekitikleri eylerde seni hakem kabul edip, sonra da verdiin hkmden dolay ilerinde bir sknt duymakszn tam bir balanla balanmadka iman etmi olmazlar" (Nisa: 4/65) "Eer onlar Allah ve Peygamberinin kendilerine verdiine raz olsalard ve "Allah bize yeter; Allah ve rasu-l bize kendi fazlu keremlerinden verceklerdir. Biz her halde Allah'a rabet edicileriz',' deselerdi, (ne iyi olurdu!)" (Tevbe: 9/59) "Bu byledir. nk onlar, Allah'n gazabna sebep olan eylere uydular. O'nu raz edecek elerden holanmadlar. Bu yzden amelleri boa kmtr" (Muhammed: 47/28) "Harcadklarnn kendilerinden kabul edilmesini ancak, Allah' ve Peygamberi inkar etmeleri, enerek namaza gelmeleri ve br de istemeyerek (mallan sarfetme-leri) engellemitir" (Tevbe: 9/54) mam Ahmed, Tirmizi ve dierlerinin, Sa'd'dan (r.a.) rivayetle nakletikleri u hadis-i erif birinci duruma rnek olmaktadr. "Ademolunun Allah'tan hayr dilemesi ve O'nun kendisine ksmet olarak verdiinden raz olmas iyiliindendir. Yine Ademolu'nun Allah'tan hayr dilemeyi terketmesi ve kendisi iin ksmet olarak ayrdna hiddetlenmesi ktlndendir" "lahi yasaklara kar rza"ya gelince: Bu, kfr, faklk ve isyan alametidir. Ekseri alimler bu hususta yle derler: Yasaklar (haramlar sevmek meru olmad gibi) onlara rza duymak da meru deildir (dinde msaade edilmemitir). nk, Allah Teala her na kadar onlar tekdir edip hkmde bulunmusa da sevmez ve raz olmaz. Nitekim, yle buyurur: Allah fesad asla sevmez" (Bakara: 2/205) O kullarnn kfrne (inkar ve nankrlne) raz olmaz" (Zmer: 39/7) "Halbuki, Allah'n raz olmayaca sz geceleyin kurup dzerlerken O, onlarla beraberdir" (Nisa: 4/108) "Bu byledir; nk onlar Allah'n gazabna sebep olan eylere uydular. O'nu raz edecek eyden holanmadlar. Bu yzden amelleri boa kmtr" (Muhammed: 47/28) O, yasaklara rza gstermek deil, bilhassa gazablanr. Nitekim bu hususta buyurur:

"Bu byledir; nk onlar Allah'n gazabna sebep olan eylere uydular. O'nu raz edecek eyden holanmadlar. Bu yzden amelleri boa kmtr" (Muhammed: 47/28) Bir topluluk da yle demitir: Haramlara, yaradla Allah'a nisbet edilmesi bakmndan rza duyulur; yapma ve kazanma olur durumundan kula nisbet edilmesi bakmndan da kzlr. B gr bir nceki gre aykr deildir ve onu reddetmez. Hatta her iki gr de ayn asla dner, ayn kaynaa dklr. O asl ve kaynak da udur: Allah sb-hanehu, eyay bir hikmete bal olarak takdir etmitir. O eya, mevcut hikmetten dolay sevilir. Bazan da o eyann kendisinde holanlmayacak ve kzlacak bir zellik olur. nk bir eyde iki zt zellik birletiinde, onlardan biri sevilir, br sevilmez. Sahih bir Hadis-i erifde yle buyurulur: "M'min kulumun ruhunu kabzetmekte gsterdiim tereddd kadar, mutlaka yapacak olduum hi bir eyde tereddd gstermedim. nk O, lmn iddetinden dolay lmek istemiyor. Ben de ona ktlk (lm annda eziyt) istemiyorum ama gene de o lm ona zaruri olur" Allah'n kazasnn (hkmnn) ve fiilinin eserinden deil de, O'nun fiili ve vasf olan kazasna rzadan bahsedenin szne gelince, bu, u andaki konumuzun amacnn dndadr. nk, konumamz, Allah Teala'nn zat ile mevcut olan sfat ve fiillerine rza hakknda deil, O'nun fiillerinin eserlerine olan rza ile ilgili konuma ve aklamay bir baka konuda etraflca yaptk. Rza, kalp amellerinden ise de, onun olgunluu hamd (vg) iledir. Hatta baz alimler, hamd' rza ile aklamlardr. Bundan dolay Kitap ve Snnet'te her hal ve her vesile ile hamd zikredilmitir. nk hamd, Allah'n kazasna rzay (honutluu) iine alr. Hadis-i erifde bu konu ile alakal olarak yle buyurulur: "Cennet'e ilk sevkedecek olanlar, AHah'a ok hamd edenlerdir. Onlar yle kimselerdir ki, Allah'a rahatlkta ve skntda hamdederler" Yine, Rasulullah (s.a.v.) hakknda yle rivayet olunmutur: "Rasulullah'in (s.a.v.) bana sevindirici bir i geldiinde: Eihamdlillahillezi bini'metihi temimm's-salihat; yi ve faydal eyler ni'metiyle tamam olan Allah'a hamdol-sun. derdi. Bana zc bir ey geldiinde de: Elhamdlillah! ala klli hal; Her hali karda Allah'a hamdolsun derdi" mam Ahmed'in "Msned"inde, Ebu Musa el-Elari'nin (r.a.) rivayetinde de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurur: "Bir kulun ocuunun ruhu alnnca Allah Teala Me-laikesine: "Kulumun ocuunun ruhunu aldnz m?" Diye buyurur. Melaike: "Evet, aldk, diye cevab verirler. Sana hamdettiler ve: Biz, Allah iiniz O'na dncleriz, dediler, cevabn verirler. Bunun zerine Allah Teala, Meleklerine: "O kuluma cennette bir ev yapnz ve adm da (Hamd evi) veriniz" Buyurur. Rasulullah (s.a.v.), Hamd sancann sahibidir. mmeti de, rahatlkda ve skntda Allah'a hamdeden Hammadun (ok hamdeden) drlar. Skntl hallerde hamdetmek iki delili gerektirir: Birincisi: Kulun, Allah sbhanehuyu hamde gerekli grmesi, O'nu zatna mstahak bilmesidir. nk O, her eyi gzel yaratm ve'salam yapmtr. O, her eyi bilen (al-im)dr. Her eyi yerli yerince yapan (Hakm)dir. Her eyden haberdar olan (Habir)dr, her varla acyan (Rahimdir. kincisi: Allah'n, m'min kuluna seip uygun grdnn, kulun kendine seip uygun grdnden daha hayrl olduunu bilip inanmasdr. Nitekim, Mslim "Sahih"inde ve daha bakalar eserlerinde, Rasulullah'tan (s.a.v.) u rivayet yapmlardr: "Nefsim kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah m'min kuluna ancak hayrl olan hkmedip takdir eder. Bu durum sadece m'min iindir. M'min, kendisine bir rahat eritiinde krederse, kendisi iin hayrl olur. Bir sknt eritiinde de sabrederse, kendisi iin hayrl olur" Geen Hadis-i eriflerinde Rasulullah (s.a.v.) haber vermilerdir ki, Allah'n, belaya sabreden ve

rahatla da kreden m'min kuluna olan hkm ve kazas, ona hayrdr. Allah teala bu konuyla alakal olarak yle buyurur: phesiz ki, bunda, oka sabreden ve oka kreden herkes iin ibretler tler vardr" (brahim: 14/5) Allah Teala sabr ve kr kelimelerini bu ekilde yan-yana olarak, Kitab- kerim'inin drt yerinde zikretmitir. Fakat, belaya sabretmeyen, genilie kretmeyen kimseye kaza ve hkmn hayr olmas gerekmez. Bu dnceyi isyankar bir m'minin aleyhine bir hkm olarak ileri srenlere, iki ekilde cevap verilir. Birinci cevap: Allah'n hayr hkm ve kazas, kulun kendi ilediine deil de, kendine isabet edene aittir. Allah Teala yle buyurur: "Sana dokunan herhangi bir iyilik Allah'dandr. Sana isabet eden herhangi bir ktlk de senin nefsindendir" (Nisa: 4/79) "... Onlar iyilik ve dzene dnerler diye, bir takm iyilikler ve ktlklerle (ferahlklar ve skntlarla) denedik." (A'raf: 7/168) "... Sizi imtihan olsun diye hayr ve erre mbtela klarz..." (Enbiya: 21/35) "Size bir iyilik dokunsa onlar tasalandrr. Size bir ktlk isabet etse onunla sevinirler..." (Al-mran: 3/120) Bu ayette, yukardaki ayetlerde de olduu gibi, iyilik ve ktlklerden maksad, skntlar ve rahatlklardr; bununla da kastedilen taatler ve isyanlardr. kinci cevap: Allah'n hayr hkm ve kazas, sabreden ve kreden m'min hakkndadr. Gnahlar ise iman nok-sanlatrp zayflatr. ayet kul tevbe ederse, Allah onu sever ve bazan tevbe ile derecesi de ykselir. Gemi byk zatlardan (seleften) biri yle demitir: "Tevbeden sonraki Davud, tevbeden ncekinden daha hayrl oldu. Kendisine tevbe ile hkmolunan kimse, Said b. Cbeyr'in u syledii gibi olur: Kul iyilik iler o iyilikle cehenneme girer ve yine kul ktlk iler onunla da cennete girer. Bu yle olur: O iyilik ilediinde, onu gznn nne getirip beenir; ktlk ilediinde, gznn nne getirip ondan Allah'a istifarda ve tevbede bulunur" Bir sahih hadiste de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Ameller, sonulara gre deerlenir" M'min bir ktlk iledii zaman, cezas ondan u on eyle uzak olur: 1- lediine tevbe etmesi, Allah'n da tevbesini kabul etmesiyle. nk, gnaha tevbe eden, gnah olmayan gibi olur. 2- Allah'a istifarda bulunmas, Allah'n da onu mafiret etmesiyle. 3- O gnah silici iyilikler ilemesiyle. Zira, iyilikler ktlkleri giderir. 4- Gerek hayatta iken ve gerekse ldkten sonra m'min kardelerinin dua ve istifarda bulunmasyla 5- Allah'n kendisine fayda verecei amellerinin sevab-larmi ona balamalanyla. 6- Rasulullah'm (s.a.v.) onun hakknda efaatte bulunmasyla. 7- Allah'n onu dnyada gnahlarna keffaret olacak musibetlere mbtela klmasyla. 8- Kyametin arasat sahnesinde keffaret olacak korkularina duar klmasyla. 9- Kabir hayatnn, keffaret olacak dehetli sayha ve azabna maruz klmasyla.

10- Ya da, Erhammrrahimin olan Allah'n merhamet edip balamasyla. Yukarda belirtilen u on vesilenin kendisine isabet etmedii kimse ise, ancak nefsini ktlesin. Nitekim, Allah Teala, RasulullarTu (s.a.v.) naklettikleri bir hadis-i kudside yle buyurur: "Ey kullarm, ilediiniz u amellerinizi sizin iin teker teker zaptetmekteyim. Sonra Kyamet gn onlarn karln size deyeceim. Yaptklarnn karln hayr bulan, Allah'a hamdetsin. Ceza olarak bulan, sadece kendi nefsine levmetsin (sebebini kendi nefsinde) arasn" M'min, Allah'n kaza ve hkmnn kendisi iin hayrl olduunu bilip de sabrl ve kredici olursa, yahut Al-lah'dan hayr diler de, insann iyilii (saadeti)nin Allah'dan hayr dilemede ve O'nun kendisi iin nasib olarak ayrdna rza gstermede olduunu bilirse, kendisi iin hayrl olana raz olmu olur. Sahih hadisde, Ali'nin (r.a.) rivayetiyle yle Duyurulmutur: "Allah kaza ve hkmn icra eder, o kaza ve hkme raz olan iin lahi rza vardr; fkelenen iin lahi gazab vardr" Bu Hadis-i erifde rza ve hayr dileme kavramlar gemektedir. Rza, kaza ve hkmden sonra olur. Hayr dileme de kaza ve hkmden nce olur. Bu, sknt ve ona sabrdan daha mkemmeldir. Bundan dolay, birinde rza, brnde sabr zikredilmitir. Ayrca kaza, sabrla beraber hayrl olursa, rza ile nasl olmaz? Onun iin hadisde yle denmitir: [2] "Musibet Sahibi Sevabdan Mahrum Olandr" afii'nin "Msned"inde rivayet ettii eser (hadis) de de yle nakledilir: "Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiinde, bir sesin yle sylediini iittiler: Ey Allah'n Rasul'nn Ali Beyti! Allah'da her musibete bir sabr ve teselli vardr. Her helak olana bir yenisi vardr. Her elden kaana bir yetime (telafi) vardr. O halde Allah'a gvenip dayannz, O'na dnp geliniz. phesiz musibete uram olan, sevabdan mahrum kimsedir" Grld gibi burada, rzaya aykr znt asla elmre-dilmemitir. nk onda faide yoktur, bazan da zarar bulunur, fakat kendisinde Allah'n holanmad ey bulunmad mddete afvolunur. Ancak, lye (sessiz bir ekilde) acyarak alamak ms-tehab olan gzel bir harekettir. Bu da rzaya aykr deildir. Ancak, o lden nasb ve alakasnn gitmesinden dolay alamak, bunun aksinedir. Bu esasla, Rasulullah'n (s.a.v.), lye aladnda syledii u sznn manas anlalmaktadr: "lye alama, Allah'n kullarnn kalplerine koyduu bir rahmettir (merhamettir). Muhakkak Allah, merhametli olan kullarna merhamet eder" Ancak, u alay, ne nasb ve alakasndan dolay alayann alay gibidir, ne de lye merhametten dolay alayann alay gibidir ki, mesela, Fudayl b. Iyaz olu Ali vefat ettiinde, glm ve ardndan yle demiti: "Allah'n ona kaza ve hkmettiini grnce, O'nun kaza ve hkmne rza gstermeyi arzuladm" Bunun hali, sabrszlara nisbetle gzel bir haldir. Ama, kazaya rza ile beraber, lye merhamet ve Allah Teala'ya hamd hali, Rasulullah'n (s.a.v.) hali gibidir ki, bu, daha m-, kemmeldir. Allah Teala da yle buyurmutur: "Sonra da birbirlerine sabr ve merhamet tavsiye eden m'minlerden olmaktr" (Beled: 90/17) Allah sbhanehu burada, m'minlerin birbirlerine olan sabr ve merhamet tavsiyelerini zikretmitir. insanlar (m'minler) zellik itibariyle drt ksmdr: Birinci ksm: Kendilerinde sertlikle beraber sabr bulunan kimselerdir. kinci ksm: Kendilerinde hem sertlik hem de sabrszlk bulunan kimselerdir. nc ksm: Kendilerinde hem sertlik hem de sabrszlk bulunan kimselerdir. Drdnc ksm: Kendilerine gelen musibete sabredip insanlara da acyan gzel huylu

m'minlerdir. Bir takm mellifler, bu konuda Aliah'dan gelene rza gstermenin, O'na sevginin tabilerinden (ksmlarndan) olduunu zannetmilerdir. Bu, "birinci esas"a aittir ki o da, kul nasibine bakmakszn Aliah'dan, bizzat rzaya mstehak olduu iin raz olmasdr. Ama, "ikinci esas" bunun aksinedir ki, o, kaza ve hkmolunan eyin kendisi iin hayrl olduunu bildiinden dolay raz olmasdr. Sonra, sevgi buna baldr, rza da O'nun hkmne baldr. Fakat, bu mellif ve benzerlerinin u anlattklar hakknda baz grler ileri srlebilir. phesiz, Allah'a sevgi iki eittir: Birincisi: O'nun zatna sevgidir. kincisi: Nimet ve ihsanlarndan dolay sevgidir. Allah'a hamd da iki eittir: Birincisi: Allah'a bizzat mstehak olduundan dolay hamddr. kincisi: Kuluna in'am ve ihsandan dolay yaplan hamddr. Bu anlarda sevgi de iki eiddir, bu iki eit de rza iindir. Allah Teala'ya, dinine ve Rasul'ne kar rza duymak, hepsinden honud olmak sevginin Onun iin, Rasulullah (s.a.v.), sevgi hakknda imann tadnn varln zikrettii gibi, imann tadn tatmay da zikretmitir. Bu iki sahih hadis, bid'atla ilgili sapkla ait olan deil de dini imana ait sevgi ve zevk zikredildiinde, asldrlar. Mslim'in "Sahih"inde, Rasulullah'n yle buyurduu rivayet edilmitir: "Allah' Rab olarak, slam' din olarak, Muhammed'i de Peygamber olarak kabul etmekten raz olan, imann tadn tatmtr" "u ey kimde bulunursa imann tadn tadar. 1- Allah ve Rasul bir kimseye onlarn haricindeki her eyden daha sevgili olursa. 2- Sevdii kimseyi Allah iin severse. 3- Cehenneme atlmay sevmedii gibi, Allah kendisini kfrden kurtardktan sonra bir daha oraya dnmekten holanmazsa"[3] Allah Sevgisi Allah sevgisi; Allah ve Rasul'ne iman vecibelerinin, iman asl ve esaslarnn en nemlilerine! endir. Hatta, denebilir ki, o, iman ve din amellerine ait her amelin asldr. Nitekim, Allah' tasdik etmek de, iman ve din'e ilikin szlere ait her szn asldr. nk, varlkda olan her hareket, sevgiden yani ya gzel bir sevgiden, ya da kt bir sevgiden kaynaklanr. Nitekim, bu konuyu temel konulardan "Sevginin esas" blmnde genie anlattk. Dini, imani amellerin tm gzel sevgiden meydana gelir. Gzel sevginin asl, Allah sbhanehu veTeala'nn sevgisidir. nk, kt sevgiden meydana gelen amel, Allah katnda iyi amel olmaz. B'akis, dini imani amellerin tm, Allah sevgisinden kaynaklanr. Zira, Allah Teala, ancak kendi rzas istenerek ilenen ameli kabul eder. Nitekim, sahih hadisle Rasulullah'tan (s.a.v.) yle rivayet olunmutur: "Allah Teala buyuruyor ki: Ben, ortaklarn ortaklktan (irkten) en uzak olanym. Kim bir amel yapar da ona Ben'den bakasn ortak ederse, Ben ondan beriyim. Yapt amelin hepsi, ortak (irk) kotuu kimsenindir" Yine Sahih hadisde, cehennemin ilk defa yakaca kiinin zikri de mevcuttur ki, o kii de unlardr: "Riyakar okuyucu, riyakar mcahid ve riyakar sadaka vererT' Hatta, Allah iin dinin gelen peygamberlere sahiplerinin imamlar Kur'an nurunun akt halisi olan, Allah'n ondan bakasn kabul etmedii, nce gelen ve sonra gnderdii, kendisiyle btn kitaplar gnderdii dindir. Bunda, iman gr birliine varmlardr. Bu din, peygamberlik da'vetinin zdr, bir kaynaktr. Bu konuda Allah Teala yle buyurmutur:

"Bu kitabn indirilii, o ok gl, ok stn hikmet sahibi Allah'tandr. phesiz, Biz sana bu Kitab- hak ile indirdik. O halde dini (ve dindarl) Allah'a halis klp samimiyetle, ibadete devam et. (Zmer: 39/1-2) Bu sure-i erifinin tamam bu manadadr. u ayeti kerimeler de bu suredendir:

"De ki: Ben her halde dini Allah'a halis klarak O'na ibadetle enrolundum. Ve Hakka teslim olan mslman-larm ilki olmamla da emrolundum" (Zmer: 39/11-12) "De ki: Dinimi (dindarlm) Allah'a halis klarak O'na ibadet ederim" (Zmer: 39/14) "Ailah kuluna kafi deil midir? Seni (ey Peygamber!) Allah'dan bakasyla korkutmaya alyorlar. (Zmer: 39/36) "De ki: Grdnz ya, Allah' brakarak taptklarnz, Allah bana bir zarar ve sknt vermeyi dilerse, onlar o sknty kaldrabilirler mi? Veya bana bir rahmet (kaps amay) dilerse, onlar onun rahmetine engel olabilirler mi?" (Zmer: 39/38) "Yoksa Allah' brakp da efaatiler mi edindiler? De ki: Ya onlar hibir eye sahip deillerse ve akl da erdiremiyorlarsa? De ki: efaatin tamam Allah'a aittir (O'nun izinine baldr). Gklerin ve yerin mlk (ve tasarrufu) O'nundur. Sonra O'na dneceksiniz. Ne zaman Allah bir olarak anlrsa, ahirete inanmayanlarn kalpleri nefretle tiksinir. Allah'dan baka ilahlar anldnda iin iin sevinip yzleri gler..." (Zmer: 39/44-45) "De ki: Ey cahiller! Siz bana Allah'dan bakasna ibadet etmemi mi emrediyorsunuz?" (Zmer: 39/64) "Hayr, ancak Allah'a kulluk ve kredenlerden ol" (Zmer: 39/66) Yine, Allah Teala, Adem (a.s.) ve blis ile ilgili olaylar anlatan ayet-i kerimelerde unlar buyurur: "blis, Senin izzetin hakk iin onlarn hepsini saptracam; ancak iyi niyyet, samimi, gsteriten uzak m'min kullarn mstesna, dedi"(Sad: 38/82-83) "phesiz ki, kullarmn zerinde senin hibir sultan yoktur; ancak akn azgnlardan senin peine taklanlar mstesna" (Hicr: 15/42) "phesiz ki, eytann, iman edip, Rab'lerine gvenerek dayananlar zerinde sultas yoktur. Onun sultas ancak, onu kendine dost ve yar edinenler ve bir de Allah'a ortak koanlar zerindedir" (Nahl: 16/99-100) Allah azze ve celle aklamaktadr ki, eytann sultas ve saptrma gce ancak ihlasl olmayanlar zerinde tesirini gsterebilir. Bundan dolay, Yusuf (a.s.) kssasnda yle buyurmutur: te biz bylece ondan ktl ve hayaszl eviririz; nk o bizim gsteriten uzak ciddiyet ve samimiyete ermi kullanmzdand" (Yusuf: 12/24) eytann tabi ve taraftarlar da cehnnemliklerdir. Bu hususta Allah Teala yle buyurur: "anma and olsun ki, cehnnemi mutlaka seninle ve sana uyanlarla, hepinizle dolduracam. (Sad: 38/84-85) Yine Allah Teala yle buyurur: "phesiz ki, Allah kendisine ortak koulmasn balamaz; bundan baka (gnah v& kusurlar) diledii kimse iin balar" (Nisa: 4/116) Bu ayet irk koup da tevbe etmeyenler hakkndadr. Onun iin, Allah, balanmay irke tahsis etmi, irk koann dnda olanlar da, irade ve dilemesine bal kldn aklamtr. Bu duruma gre haber vermektedir ki: yce Allah, irk koup da tevbe etmeyeni balamayacak, bunu dndaki istediini balayacaktr. Allah Teala'nn: "De ki: Ey nefislerine kar hakszlk edip, ly aan kllarm! Allah'n rahmetinden midinizi kesmeyin. nk Allah muhakkak btn gnahlar balar ve muhakkak O, balayan, ok merhamet edendir" (Zmer: 39/53) Ayetindeki szne gelince, bu, tevbe edenler hakkndadr. Bu sebeple genel ve mutlak olarak zikredildi. Ayetin geli slubu, nzul sebebiyle beraber bunu aklamaktadr. Allah sbhanehu haber vermektedir ki: Gelip gemi, nceki ve sonraki milletlerin hepsi topluca bu dosdoru din (ve tevhid) ile emrolunmulardr. Bunu, Allah Teala'nn beyy'e zellikle bildirip iittirmesi iin okumay Rasulullah'a (s.a.v.) emrettiinde okuduu srede ve

daha baka yerde bildirmitir. Bununla ilgili olarak yle buyurmutur: "Kitap (Tevrat ve ncil) verilenler ise, kendilerine ancak bu ak-kesin delil geldikten sonra blnp ayrldlar. Halbuki onlar ancak dini O'na (Allah'a) has klmak, batldan uzak Hakka ynelerek Allah'a kulluk etmekle, namaz dosdoru klmakla, zekat vermekle emrolunmulard" (Beyyine: 98/4-5) Bu anlatlann hakikati 'La ilahe llallah'dr. Btn peygamberler bununla, bunu gerekletirmek iin gnderilmilerdir. Bu konuda Allah Teala yle buyurur: "Sizden nce gnderdiimiz, istisnasz her peygambere yle vahyettik: phesiz ki, Ben'den baka lah yoktur; artk Bana ibadet edin. (Enbiya: 21/25) "Senden nce eli olarak gnderdiimiz peygamberlerimize sor: Rahman'dan baka taplacak ilahlar meydana getirdik mi?" (Zuhruf: 43/45) "And olsun ki, her mmet'e, Allah'a kulluk edip tapn, Taut'dan kann diyerek (uyarda bulunan) bir peygamber gndermiizdir. (Nahl: 16/36) Btn Peygamberler da'vetini, insanla olan arlarn bu esasla am ve balatmlardr. Nuh (a.s.) da ayn eyi sylemiti: "Ey kavmim! Allah'a ibadet edin. Sizin O'ndan baka ilahnz yoktur.. (A'raf: 7/59) Yine, Hud, Salih, uayb (a.s.) ve dierleri hep ayn e-klde yle hitabediyorlardi: "Allah'a ibadet edin. Ondan baka sizin iin (hakiki) hi bir ilah yoktur.. (M'minun: 23/32) Bilhassa, Allah'n dier peygamberlerden stn kld ve kendisine her ikisini de dost (halil) olarak setii brahim (a.s.) ve peygamberimiz Rasulullah (s.a.v.) bu esaslar kavimlerine en mkemmel ekilde anlatmlar ve onlar, en ciddi bir gayretle davette bulunmulard. Bu esas Allah sb-hanehu o ikisine aklayp bildirmi, o hususta kendilerini yardmyla kuvvetlendirmi ve o esas onlar vastasyla ihya edip yaymtr. mam (nder) olan brahim (a.s.) hakknda Allah Teala yle demitir: "Seni insanlara imam (rehber, bir nder) yapacam" (Bakara: 2/123) Allah, brahim'in (a.s.) soyu hakknda peygamberlik messesesi takdir etmi, onlara kitap ve peygamber gndermitir. Bu nbvvet ve risalet (peygamberlik) messesesinin sahibi, ailesinden Allah'n kendilerini mbarek kld kimselerdir. Bu konuda Allah Teala yle buyurur: "Hani bir vakit brahim, babasna ve milletine dedi ki: Hakikat ben, sizin taptklarnzdan uzam, onlarla bir iliiim yoktur. Ancak beni yoktan rneksiz yaratan (Rabbim) mstesna (sadece O'na taparm). Herhalde O beni doru yola eritirecektir. brahim bunu, (Hak'ka) dnerler diye soyu arasnda baki kalacak bir (kelime) sz olarak brakt" (Zuhruf: 43/26-28) Ayet-i kerime'de bildirilen sz (kelime), Allah in ih-las szdr ki, bizi yoktan yaratan Halik mstesna, btn tapnlan eylerden uzak olmaktr. Bu noktay Allah azze ve celle Yasin suresi'nde yle belirtmitir: "Beni yoktan yaratp varlk alanna getiren Allah'a ne diye tapmayaym? Hepiniz ancak O'na dndrleceksiniz. Artk ben O'ndan baka ilahlar edinirmiyim? Eer Rahman bana bir zarar vermeyi dilese, onlarn efaati bana hibir fayda salamaz ve beni kurtaramazlar da. O takdirde ben mutlaka ak bir sapklk iinde olurum" (Yasin: 36/22-24) Allah Teala brahim'in (a.s.) kssasnda, baz yldzlar AUah'dan baka Rab edinerek ona tapan kimselerin sapln anlattktan sonra yle buyurmutur: "Gne batnca, brahim (a.s.), Ey kavmim! phesiz ki, sizin ortak kotuklarnzdan beriyim. Hem ben phesiz ki, yzm, batldan uzak, Hakka tamamen ynelmi bir halde gkleri ve yeri yaratana evirdim ve ben ortak koanlardan deilim. Kavmi, brahim'le tartmaya kalkt. O da dedi ki: Beni doru yola eritirmi-ken Allah hakknda tartyor musunuz? O'na ortak kotuklarnzdan korkmam; meer ki, Rabbim bir eyi dilerse (Onun dilei yerine gelir). Rabbim ilim bakmndan her eyi kuatp kapsamtr. Artk dnp t almaz msnz? Ortak kotuunuz eylerden nasl korkarm ki? zerinize hakknda hibir delil ve belge indirmedii eyleri O'na ortak komaktan korkmuyor musunuz?. (En'am: 6/78-81)

brahim (a.s.) da yle demitir: Sizin ve nceki atalarnzn nelere taptklarn (zerinde dnp onlarn neler olduklarm iyice) grp anladnz m? pheniz olmasn ki, o taptklarnz benim dmammdr; ancak alemlerin Rabbi mstesna, (O benim yegane dostumdur). O, beni yaratm ve beni doru yola iletmitir. O, beni yedirir ve iirir. Hastalandm zaman O bana ifa verir. O, beni ldrr, sonra (uara: 26/75-82) Ve Allah Teala yle buyurdu: "Gerekten brahim'de ve O'nunla beraber olanlarda sizin iin gzel bir rnek vardr. Hani onlar, kendi mi-letlerine: phesiz ki, sizlerden ve Allah'tan baka taptklarnzdan uzaz, sizi tanmyoruz. Siz, Bir olan Allah'a ibadet edinceye kadar aramzda dmanlk ve fke srekli olarak belirmitir demilerdi..."(Mmtahine: 60/4) Rasulullah (s.a.v.) yle bir kimsedir ki, Allah, O'nun vastasyla tevhid dini olan halis dini gerekletirmi, O'nun vastasyla aslnda irk iinde olan mrikleri ve Ehl-i Kitap kafirlerini perian etmitir. mam Ahmed ve bakalarnn rivayet ettii bir hadis-i erifde Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Ben kyamete yakn, klla gnderildim ki yalnz orta olmayan, tek olan Allah'a ibadet edilsin diye. Rzkm da mzramn glgesi altnda klnd. Emrime muhalefet edene de zillet ve aalk damgas vuruldu. Kim de kendini zene bezene bir kavme benzetirse, ite o, onlardandr" Allah Teala'nn indirdii ve tevhidi ine alan baz ayetler daha nce yer yer gemiti, yine bununla ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: "And olsun saf saf dizilenlere; srkleyip gtrenlere, vazgeip alkoyanlara, Muhakkak sizin ilahnz birdir" (Saffat: 37/1-4) "nk onlara: Allahdan baka lah yoktur denildii zaman byklk taslarlar, ve derlerdi ki: Deli bir air iin hi Hanlarmz brakr myz? Hayr, (O, deli deildir). O hak ile gelmi ve peygamberleri tasdik etmitir. Ve sizler elbette elem verici azab tadacaksnz. Ve ancak siz yaptklarnzla cezalandrlacaksnz. Ancak AIlal in iyi niyetli, gsteriten uzak, samimi kullar mstesna... te bunlar iin bilinen, belirlenen bir rzik vardr..." (Saffat: 37/41) Allah Teala bu mes'eleyi, peygamberlerin Allah iin tevhid ve din ihlas hususundaki kssalarn, btn bir sure boyu, u ayete kadar zikreder: "Allah, onlarn iddia ve isnad ettikleri sfatlardan ycedir, mnezzehtir. Ancak Allah'n iyi niyyetli, samimi, gsteriten uzak (m'min) kullar mstesna" (Saffat: 37/159-160) Allah Teala baka bir ayet-i kerime'de yine yle buyurur: "phesiz ki mnafklar cehennemin en aa tabaka-sndadrlar, onlara herhalde bir yardmc da bulamazsn. Ancak tevbe edip durumlarn (dnce ve davranlarn) Allah iin katksz ve saf tutanlar mstesna... te bunlar m'minlerle beraberdirler; m'minlere ise Allah byk mkafak verecektir" (Nisa: 4/145-146) Hasl, bu esas En'am, A'raf, Nur, Tasin-Mim'ler, Hamim'ler, Elif Lam Ra'lar, Mufassal sureler ve daha baka Mekki sureler ile Medeni surelerin bazlarnda oka grlr. Zira, bu, asllarn asl ve dinin kaidesidir. Hatta bu esas (Tevhid esas), iki hlas suresi olan (Kul ya eyyhe'l-kafirun) ile (Kul hvellahu ehad) da bile mevcuttur. Bu iki sure-i erfeyi Rasulullah (s.a.v.) iki rek'at Tavaf namaz ve Sabahn snneti gibi nafile (snnet) namazlarda okurlard. Zira bu ikisi tevhid esasn iine almaktadr. (Kul ya eyyhe'l-kafirun) suresi, istee bal ameli tevhidi ihtiva eder ki, o da kasden ve istekle Allah iin dinin ih-lasdr. (Halis klnmasdr). Bu sz tasavvuf eyhlerinin konutuu bir szdr, (Kul hvellahu ehad) suresi, amele ait szl tevhidi ihtiva eder. Nitekim, bununla ilgili olarak Buhari ve Mslim'in "Sahih"lerinde Aie'nin (r.a.) rivayetiyle u hadis nakledilir: "Bir adam namaznda: 'Kul hvallahu ehad'i okumaktayd. Bunu gren Rasulullah (s.a.v.): "Sorunuz ona bunu niin yapmaktadr?" Buyurdu. Sorduklarnda u cevab verdi: "nk, Kul hvallahu Ehad, Rahman'n sfatdr, ben O'nu okumay seviyorum"

Bu cevap zerine Rasulullah (s.a.v,) yle buyurdu: "Ona bildiriniz, Allah da onu sevmektedir" te bu zellikleriyle hlas suresi, Allah Sbhanehu'nun, Muattile ve Mmessile frkasna ait grn rten ve reddeden vasfn iine almaktadr. Baka yerde etraflca anlattmz gibi, bu surede zikredilen, zati ve esas mes'eleler hakknda mesned saylan asllardr. Szn ettiimiz yerde yine Rasulullah'n (s.a.v.) sahabenin, tabiinin ve bu husustaki delillerin (EIEhads-samed) tefsirine ait mahtevas ile birlikte imamlarn o asla istinatlarn zikrettik. Lakin burada tevhid mes'elesinde kastedilen, her ne kadar yukarda geen dier tevhid eidiyle birbirine bal ise de, Allah'a dini halis yapmak demek olan "Amel'e ait tevhid"dir. Sz edilen Muattile (cehmiyye) frkasyla Mmessile (meebbihe) frkalarnn herbirinde ameli irk mevcuttur. nk onlarn szlerinin aslnda Allah ile mahluku arasnda bir ortaklk ve eitlik vardr, yahut Allah ile yoklar arasnda bir eitlik mevcuttur; aynen Muattile'nin, ne lme-yi ve ne de kemalin varln gerektirmeyen selbi (olumsuz) sfatlarda Allah ile yoklar arasn eit yapmas gibi. Yine bu iki frka, Allah ile noksan varlklar arasn noksan sfatlarda eit yaparlar. Aynen bunlar ve bunlara benzeyen Mmessile frkas Allah'a ait ifalar var kabul ettiklerinde, Allah ile hakikatleri itibariyle mahlukat arasn eit yaparak bu ekilde O'na ibadet bile ederler. Rablerine ortak koarlar. O'na e klarlar ve bylece mahlukati Rabblalemine eit yaparlar. Nasara (Hristiyanlar) da ayn ekilde mahluka Halk'a layk olan ve yaraan eyleri caiz grrler. "Mnezzeh ve yce olan Allah, onlarn dediklerinden hem ok yce, hem de ok byktr" (sra: 17/43) Allah sbhanehu ve Teala bize kendisinden, gazabna uram ve dalalette kalm olanlarn deil de, nebilerin, sd-dklarm, ehidlerin ve salihlerin yoluna (srat- mstakime) yneltmesini istememizi emretmitir. Rasulullah (s.a.v.) da buna dair yle buyurmutur: "Yahudiler, Allah'n gazabna uram kimselerdir; hristiyanlar, dalalette (sapklkta) olan kimselerdir" Bu mmette de hem yahudilere, hem de hristiyanlara banzeyenler olacana dair Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Muhakkak sizler sizden ncekilerin yoluna, ku yeleinin oka gre llp kesilmesi gibi (aynen) uyacaksnz, hem ylesine ki onlardan biri kertenkele deliine girerse siz de (oraya) gireceksiniz" Dediler: "Ya Rasulallah: Onlar yahudi ve nasara (hristiyanlar) mdr?" Rasulullah (s.a.v.): "Ya kim olacak?" Buyurdu. Bu hadis, Buhari ve Mslim'in "Sahih"lerinde mevcuttur. Dini amelin asl, yalnzca Allah' istemek demek olan dini Allah iin halis klmak olunca, kendisi iin istenen ey zat iin sevimli olur. Bu da sevginin olgunluk derecesidir. Lakin, istenen ve arzu edilen eyin ekserisi ibadet diye isimlendirilir. Bununla ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: "Ben cinleri ve insanlar ancak Bana ibadet etsinler diye yarattm" (Zariyat: 51/56) "Ey insanlar! Sizi de, sizden ncekileri de yaratan Rabbmza ibadet ediniz ki korunup saknanlardan olasnz" (Bakara: 2/21) Ve bunlara benzer daha bir ok ayetler vardr. badet tam ve nihai sevgiyi ihtiva eder, tam ve nihai itaat (zillet)'i iine alr. Zira tazim ve sayg duyulduu halde sevilmeyen yine ma'bud olamaz. Bu manada Allah Teala yle buyurmutur: "nsanlardan bir ksm, Allah'dan bakasn (O'na) denk ve ortak edinirler de Allah' sever gibi onlar severler- man edenlerin ise Allah' sevmesi ok daha kkl ve devamldr" (Bakara: 2/165) Allah sbhanehu burada haber vermektedir ki, Allah'dan bakasn O'na denk ve ortak edinen Raberine kar irk sahibi kimseler, her ne kadar o e kotuklar eyleri Allah' sever gibi sevmekte iseler de, Allah'a iman sahibi kimseler Allah', onlarn Allah' ve putlarm sevmesinden daha fazla severler; nk m'minler Allah'a kar daha bilgilidirler, sevgi ise bilgiye tabidir.

Yine m'minler, btn sevgilerini Allah'a hasrettikleri halde, onlar Allah'dan bakasna hasretmiler, sevgiye Allah ile irk kotuklar eyleri ortak etmilerdir. Ma'lumdur ki, m'minlerin sevgileri daha mkemmeldir. Allah Teala bu manada buyurur: "Allah, birbirleriyle geinemiyen bir ka ortak kiinin klesi olan bir adam ile, tek bir kiinin esenlik iinde klesi olan adam misal veriyor; bunlar bir olur mu? Ama onlarn ou bilmezler" (Zmer: 39/29) Yukarda arzedilen sevgi (muhabbet), mutlak ve umumidir; nk, o sevgi Allah'a ait olup Allah'dan bakasna layk olmayan bir sevgi ise de, m'min o sevgiyle Allah' sevdii gibi peygamberlerini ve m'min kullarn da sever. Bundan dolay Allah sevgisi, O'nun ibadete, kendine tevbe ile dnmeye, ynelmeye ve benzerine tahsis ettii eylerde zikredilmi olarak gelmitir. Btn bu ibadet, tevbe ederek dnme (inabe) ve ynelme (tebettl) gibi isimler Allah sbhanehu ve Teala'ya sevgi manasm iine almaktadr. Geen ksmlarda, Allah'a olan sevginin dinin asl olduu akland gibi, dinin kemalinin o sevginin kemaliyle, noksanlnn da onun noksanlyla olduu aklanmtr. Zira, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "in (dinin) ba, slam'dr. Onun direi, namazdr. En st ksm (zirvesi) ise Allah yolunda cihaddr" Grld gibi, hadis-i nebevide cihad, amelin en st ksm, en yksi ve en ereflisi olarak haber verilmitir. Allah Teala da yle buyurur: "Siz haclara su vermeyi ve Mescid-i Ha ram- bayndr hale getirmeyi, Allah'a ve ahiret gnne iman edip Allah yolunda cihad edenin (iman ve ameli) gibi mi tuttunuz? Bunlar Allah yannda edeerde deildirler. Hem Allah zalim bir topluluu doru yola eritirmez. Onlar ki, iman edip (yurtlarn brakp Allah yolunda) hicret ettiler ve Allah yolunda mallaryla ve canlaryla savatlar, derece bakmndan Allah yannda ok daha stndrler ve ite kurtulua erenler bunlardr. Rableri, onlar kendinden bir rahmet, rdvan (ebedi honutluk) ve kendilerini, iinde sonsuz ve devaml ni'met bulunan cennetlerle mjdeler. Onlar orada devaml kalcdrlar. phesiz ki, en byk mkafat Allah kalndadr. (Tevbe: 9/19-22) Cihadn stnl ve mcahidin deeri hakknda bundan baka daha ok delil ve haber vardr. Hadis-i erif den anlalmaktadr ki, m'minin nafile olarak iledii en faziletli ibadet, cihaddr. Cihad, Allah'a kar tam sevginin delilidir. Allah Teala bu hususta da yle buyurur: "De ki: Eer, babalarnz, oullarnz, kardeleriniz, eleriniz, bal bulunduunuz oymak ve kabile; kazandnz mallar, srmszlnden korktuunuz ticaret ve holandnz konaklar size Allah ve peygamberinden ve Allah yolundaki cihaddan daha sevgili ve sevimli ise; Allah'n emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fask bir topluluu doru yola eritirmez" (Tevbe: 9/24) Allah' seven ve Allah tarafndan da sevilen kimselerin zellikleri hakknda da yle buyumlur: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dnerse, Allah onun yerine ileride yle bir mllet getirir ki, Allah onlar sever, onlar da Allah' severler; m'minlere kar boyunlar bkk ve alak gnlldrler; kafirlere kar balar dik, vakarl ve gldrler; Allah yolunda cihad ederler, knayp ayplayanlarn ayplamasndan endie etmezler" (Maide: 5/84) Anlald gibi, geen ayette Allah Teala, kendisini seven ve kendisinin de sevdii kullarn, m'minlere kar alak gnll, kafirlere kar da vakarl ve gl, Allah yolunda cihad eden, bu uurda knayanlarn knamasndan korkmayan kimseler olarak vasiflandrmtr. Zira, sevgi, o uurda cihad (sava ve mcadeleyi) gerektirir. Seven de sevgilisinin sevdiini sever, sevgilisinin sevmediini sevmez; onun dost olduuna dost olur, dman olduuna dman olur; nzas sebebiyle raz olur, gazab sebebiyle gazab eder; emrettiini emreder, nehyettiini nehyeder. Btn bu hususlarda ona uyum gsterir. Bunlar yle kimselerdir ki, Allah onlarn raz olduklarna raz olur, gazab ettiklerine de gazab eder. nk onlar da O'nun raz olduuna raz olmular, gazab ettiine de gazab etmilerdir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.), Suheyb (r.a.) ve Bilal1 in (r.a.) de bulunduu bir toplulukta, Ebu Bekir'e (r.a.) hitaben yle buyurmutur: "Belki, onlar fkelendirdin fkelendirmisindir" (gazablandrdm), eer onlar fkelendirmisen, Rabbn da

Bunun zerine, Ebu Bekir (r.a,): "Ey kardelerim! Sizleri fkelendirdim mi?" diye sorduunda, oradakiler: "Hayr, Allah Seni mafiret buyursun ey Ebu Bekir"dediler, Ebu Sfyan b. Harb'in, (slam' kabulden sonra) Mslmanlarn bulunduu toplulua urad bir srada mslmanlar ona: "Kllar Allah dmanndan alacan almad" dedikleri zaman, Ebu Bekir (r.a.) onlara yle dedi: "Bunu, Kurey'in ulu'suna m sylyorsunuz?" Ebu Bekir (r.a.), bundan sonra meseleyi Rasulullah'a (s.a.v.) anlattnda yle buyurdu: "Onun bir gemii vardr; onlar ona bu sz, Allah ve Rasul'ne olan tam dostluklarndan, o ikisinin dmanlarna da tam dmanlklarndan meydana gelen bir hassasiyetle sylemilerdir" Bundan dolay, buyurmutur: Rasulullah (s.a.v.) Rabbndan rivayet ettii bir sahih hadisde yle

"Kulum nafile ibadetlerle bana yaklamaya devam ettii takdirde Ben onu severim; sevdim mi de onun iiten kula olurum, gren gz olurum, tutan eli ve yryen aya olurum; Benimle iitir, Benimle tutar ve Benimle yrr. Benden isteyecek olursa ona mutlaka veririm, Bana snacak olursa onu mutlaka sndrrm. M'min kulumun ruhunu almakta gsterdiim tereddd kadar, mutlaka yapacak olduum hi bir eyde tereddd gstermedim; nk, o, lmn iddetinden dolay lmek istemiyor. Ben de ona ktlk (lm annda eziyet) istemiyorum, ama gene de o lm ona zaruri olur" Bu hadis-i erifde Allah sbhanehu tereddd ettiini bildirmektedir, terddd ise iki istein kar karya gelmesidir. Halbuki, Sbhanehu ve Teala kulunun sevdiini sever, sevmediini sevmez; kul lm sevmediine gre, Allah da lm onun iin sevmemektedir. Nitekim yle buyurmutur: Ben de ona ktlk (lm annda eziyet) istemiyorum... Ne var ki, Sbhanehu ve Teala lm de takdir etmi ve onun lmesini murad etmektedir... te, bundan dolay bu durumu tereddd olarak simlendirmi, sonra da: O lm mutlaka meydana gelecektir, diye bildirmitir. Bu durum sevilen holanlan ve emredilen ile kzlan, holanlmayan ve yasaklanana dair ittifak ve birlemedir. Ba-zan, iki zatn birlemesi olmad halde vasf ve nevi ile ilgili birlemedir, denir. nk, iki zatn birlemesi imkanszdr. Byle bir eyi syleyen, kafirdir. ise, hristiyanlar, rafza'nn galiye frkas ile celaciyye gibi inzivay meslek edinmiler benzerlerinin kapldklar sapk bir inantr, ki asl: Bir eyde aynyla "Kaytl birleme"dir. bir bir Bu ve

Fakat "Mutlak birleme" ise, Vahdet-i Vcud'cularn sz ve grdr ki onlar mahlukun varl Halk'n varlnn ayndr, derler. Bu ise, Sani' (Halk), Yaratclk vasflarndan uzaklatrp O'nu inkar etmektir ki, byle bi kanaat btn irk eitlerini kendinde toplar. Nitekim, "Bir-lemeBirlik" iki eit olduu gibi "Hulul-Girme"de iki eittir. Hululculann bir ksm, Allah'n kaytl olarak baz ahslara girdiini sylerken, bazlar da Allah'n her eye girdiini ileri srerler (Haa!) ki bunlar: Allah'n zat her yerde vardr, diyen "Cehmiyye" topluluudur. Fena ehlinin sevgide varlndan kopmu olanlarnn bazsna yle olur ki; Sevgilisiyle, kendinden ve sevgisinden kaybolur, zikrettii ile zikrinden yok olur; bilinenle bilgisinden, var klmanla varlndan kaybolur, o hale gelir ki, sevgilisinden bakasn grmez olur; idrak kabiliyyeti gittiinde, akl noksanlatnda ve kendini kaybetmi hale geldiinde kendini sevgilisi sanar. Tpk yle dendii gibi: Sevgili denize dt, seven kendini onun arkasndan atnca, sevgili ona: Ben dtm, seni ne drd? dedi. O da cevaben: Seninle kendimden kayboldum, sandm ki sen ben'im... phesiz bu hata ve sapklktr. Lakin bu hal lahi sevgi ve zikirden dolay olur da sakncal bir sebep olmakszn akl giderse, aklnn gitmesinden dolay ma'zur olur; sakncal bir sebeb olmadan aklnn gittii bu hal ierisindeki konumalarndan dolay da muhasebe olunmaz. Aynen, mecnun (meczub)larn akllan hakknda yle dendii gibi: Onlar yle topluluktur ki, Allah onlara akl ve hal vermitir; akllarn alp hallerini brakmitr,

akllar alndndan dolay da farz emirler dmtr. Fakat, eer akln gitmesine sebeb olan ey sakncal olursa, o kendini kaybedi ma'zur saylmaz; iki grten en salamna gre hkmde mehur olarak tartma mevcut ise de boanma meydana gelmedii gibi kfrne de hkmolun-maz. Bu hususta ve hali esenlik iinde olanla-geen kaideye gre- esenlik iinde olmayan hakknda etraflca konutuk. Her halkarda, sahibi mkellef olmasa da onu byle sakncal bir hale getiren fena, noksan bir haldir. Onun iin-her ne kadar bunlarla Musa'nn (a.s.) dp baylmas arasnda bir eit alaka varsa da byle bir hal, ne bu mmetin en faziletlileri olan sahabe-i kiramdan, ne de peygamberlerin en stn olan Rasulullah'tan (s.a.v.) meydana gelmitir. Ancak, lahi ilham ve tuluat esnasnda akln gitmesi, baz tabiin ve ondan sonrakilerde meydana gelmitir. Tam sevgi, sevgiliye sevdiinde ve sevmediinde, dost olduunda ve dman olduunda ona uymak olduuna gre, malumdur ki, Allah' vacib bir sevgiyle seven kimsenin O'nun dmanlarna dmanlk beslemesi, cihadlarndan dolay sevdiklerini de sevmesi lazmdr. Tpk Allah Teala u ayet-i kerme'de buyurduu gibi: "Allah kendi yolunda birbirilerine kurunla kenetlenmi br yap gibi saf halinde savaanlar elbette'sever" (Saf: 61/4) Tam bir sevgiyle seven kimseye ktleyenin ktlemesi ve knayann knamas asla tesir etmez; bilakis, ou airin bu konuda dedii gibi, onun sevgiliye olan ballk ve alakasn arttrr O tam seven kimseler, vlen ve knanan kimselerdir; dmanlaryla cihad etmelerinden dolay Allah'n kendilerini sevmesi ve raz olmasna kar knayanlardan korkmazlar, nk bu hususta knama ok olur. Ancak, Allah'n holanmad bir eyi ilemeye ve sevdii bir eyi terketmeye kar knama ise, gerek bir knamadr. Byle bur knamaya sabretmek gzel deildir; bilakis hakka ynelmek, batlda devam edip gitmekten daha hayrldr. Bundan dolay Allah ve Rasul'nn sevdii eyleri ileyerek bu hususta knayann knamasndan korkmayan "Mela-miyye" ile, Allah ve Rasul'nn kzd eyleri ileyerek bu hususta knamaya sabreden "Melamiyye" arasnda ak br farkllk meydana gelir. [4] Sevginin Hakikati lahi sevgi her dini amelin asl olunca, korku, mit ve benzeri duygular da sevgiyi gerektirir ve o sevgiye ynelip dner. nk, arzu sahibi mit edici, sevmediine deil, sevdiine arzu duyar. Korkan ise, sevdiine erimek iin korkudan kaar. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "te onlarn yalvarp durduklar (putlar)ndan Rabb-lerine hangisi daha yaknsa onunla (yaklamak iin) vesile ararlar; onun rahmetini umarlar, azabndan korkarlar. nk Rabb'nn azab korkulup sakmlmaya elverir (korkuntur)" (sra: 17/57) Ayet-i kerime'de geen "Rahmet" kelimesi, har hayr iine alr, "Azab" kelimesi de her erri iine alr. Halis rahmetin evi, cennettir. Halis azabn evi de cehennemdir. Dnya ise, kark bir yurddur. mit, cennete girmeye taalluk ederse de, cennet her trl nimeti kendinde toplayan bir isimdir ve onun en yksek mertebesi Allah azze ve celle'nin cemaline bakmadr. Nitekim, Mslim'in "Sahih"inde, Abdur-rahman b. Ebu Leyla'nn Suheyb'den naklettii bir Hadis-i erif de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurur: "Cennet ehli cennete girince, bir mnadi (seslenici) yle seslenir:" "Ey cennet ehli, Allah katnda size ait verilmi bir sz var, onu size yerine getirmeyi murad etmektedir" Cennet ehli bunun zerine yle der: "Nedir ki o? Rabbimiz, bizim yzlerimizi ak etmedi mi? Mizanlarmz arlattrmad m? Bizi cennete koyup, cehennemden kurtarmad m?" Rasuullah (s.a.v.) buyurdu: "Bunun zerine perde aralanr, Allah azze ve cellenin cemaline bakarlar ki, Allah onlara O'na bakmaktan daha gzel bir ey vermemitir" Yukardaki delilden:

"Ya Rabbi, sana ne cennetini arzuladmdan, ne de cehenneminden korktuumdan ibadet ettim; sadece, Seni (cemalini) grme arzumdan ibadet ve taatte bulundum" diyenin bu szne dair phe ortadan kalkm olur. Zira, bu sz syleyen ve ona uyanlar zannetmektedirler ki, cennet ad altnda: Allah' (cemalini) grmeyi inkar eden Cehmiyye frkas ve ona yakn olanlarn da kabullendikleri, yeme, ime, giyme, evlenme, alg ve buna benzer mahlukatn faydaland eyler girmektedir. Yine zannetmektedirler ki, bir ksm fakihlerin de dedii gibi, Allah' bizzat grerek faydalanma yoktur. Zira o baz fakihler, cennet ve ahiret denince onda sadece yaratlm bir takm eylerden faydalanmaktan baka bir ey yoktur kanaatindedirler. Bundan dolay, baz hata eden Meayih, Aah Sbhanehunun: "... Kiminiz dnyay, kiminiz ahireti ister..." (Al-imran: 3/152) Yce szn iitince: Allah' isteyen nerede? derler. "phesiz ki Allah, kendilerine cennet verilmek zere mzminlerden canlarn ve mallarn satn almtr" (Tevbe: 9/111) Ayetini iitince de: Cennet'te nefisler ve mallar olunca, Allah'a bakma nerede? derler. Btn bunlar onlarn cennet nimetine Allah' grme dahil deildir, zanlarndan ileri gelmektedir. Gerek u ki, cennet, her nimeti iine alan ve en yksek mertebesi de Allah'n cemaline bakmak olan bir yurttur. Dini delillerin haberine gre, Allah' grmek, cennetliklerin nail olacaklar nimetlerdendir. Cehennem ehli ise, cehenneme girecekler iin Rablerini grme imkanndan mahrumdurlar. Yukarda naklettiimiz ve zerinde durduumuz sz syleyen kimse ne dediini biliyorsa, muhakkak onun kast: "Ya Rabbi, sen cehennemi yaratmasaydn, yahut cenneti yaratmasaydn sana ibadet edilmesi, yaklalmas ve nazar edilmesi (baklmas) gerekirdi" Demek olur ki, burada cennetle kast da, mahlukun kendisinden faydaland eydir. Hayat sahibi birinin, kat'iyyen sevmeden ve istemeden amelde bulunmas gerektiini syleyen baz zahitler byle bir eyi hayal ediyorlarsa da, mmkn deildir. Sz edilen zahitler zannederler ki, kulun olgunluu, Allah'a kar hibir iradesinin kalmamasdr. Bunlar syledikleri u sz, fena halinde ve fanilikte- sevgilisiyle megul iken- irade ve sevgi duygusu ierisinde konumulardr, fakat onu bilmezler. Zira, sevginin varl bir eydir^ irade bir eydir, bunlarn bilincinde olmak da baka bir eydir. Onlar bunlar bilmediklerinden, farknda olamadklarndan, uzak ve yok olduklarn sanmlardr ki, bu, hatadr. nk bir kulun ancak sevgi, nefret ve istek altnda hareket ettii dnlebilir. Bundan dolay Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "simlerin en dorusu, Haris (alan) ve Hemman (gayret eden)dir" nk her insann bir harsi vardr ki, o da almadr. Bir de hemmi olur ki, onun da manas istek demektir. Fakat bazan kul bu hal ierisinde kalbiyle, lahi sevgiden dolay O'nun davet ettii taati yerine getirir, iclalinden ve O'ndan hayadan dolay da ma'siyetinden menettii eyi yapar. Aynen mer'in (r.a.): "Suheyb ne gzel kuldur; eer Allah'dan korkmasayd, yine O'na masiyette bulunmazd", dedii gibi. Yani: O, korkmad halde Allah'a masiyette bulunmaynca, ya O'ndan korktuu zaman ne olurdu? demektir. nk, onun Allah' iclal (ta'zim) ve ikram (hrmet)'i, O'nu masiyette bulunmaktan men'eder. mit eden ve korkan kimsenin bu mit ve korkusu, Rabb azze ve cellenin kendisinden tecelli etmesi sebebiyle nimetlenmeye bal olursa, malumdur ki, bu, Allah'a sevgisinin tabilerindendir (kismlarndandr). Bu sevgi, O'nun tecelli (grnme) sevgisini ve perdelenme korkusunu gerektiren bir sevgidir. ayet onun korkusu ve midi bir mahluk ile azab grmek ve nimetlenmekle alakal olursa, bunu ancak, Allah'a sevgiyi gerektiren ibadetle gerekletirebilir. Sonra, Allah sevgisinin tadn ald zaman, o sevgiyi her sevgiden daha tatl bulur. te bundan dolay, aadaki hadisde de getii gibi, cennet ehlinin sevgi ile meguliyeti her eyden daha oktur: "Cennet ehli, nefese ilham olunduklar gibi tebihe (tahmid ve tekbire) de ilham olunurlar (bu hususlarda onlara konuma g ve kuvveti verilir.)" Bu hadis-i erif cennetliklerin Allah'n zikri ve sevgisiyle nimetlenmelerinin gayesini ve

neticesini bildirmektedir. Mahluk ile azablanmaktan korkmak ve onunla mitlenmek kulu, asl olan Allah'n sevgisine gtrr. Btn bunlar 'Asl sevgi" zerine kurulur ve: Kitab ve Snnet m'min abidlerin sevgisinden bahsetmitir, denilir; Kitab'dan da unlar delil olarak getirilir: "...man edenlerin ise Allah' sevmesi ok daha kkl ve devamldr. (Bakara: 2/165) "Allah onlar sever, onlar da Allah' severler. (Maide: 5/54) "... size Allah ve peygamberinden ve Allah yolundaki cihaddan daha sevgili ve sevimli ise. (Tevbe: 9/24) Buhari ve Mslim'in "Sahih" lerinde geen bir hadisde de peygamberimiz yle buyurur: "u ey kimde bulunursa imann tadn alr." 1- Allah ve Rasul bir kimseye onlarn haricindeki her eyden daha sevgili olursa, 2- Sevdii kimseyi Allah iin severse, 3- Cehenneme atlmay sevmedii gibi, Allah kendisini kfrden kurtardktan sonra, bir daha oraya dnmekten holanmazsa," Hatta, Rasulullah'a (s.a.v.) olan sevgi, Allah sevgisi iin gereklidir. Nitekim, ayet-i kerimede de bu husus grlmektedir: "...Allah ve Rasulnn sevgisinden daha stnse. (Tevbe: 9/24) Buhari ve Mslim'in "Sahih" lerinde Rasulullah (s.a.v.) yle buyurduu nakledilir. "Hi biriniz, ben kendisine, ocuundan, babasndan ve btn insanlardan daha sevimli oluncaya kadar, tam iman etmi saylmaz." Buhari'nin "Sahih"inde de mer b. Hattab'n (r.a.) ri-vayetiyle yine yle buyurulur: mer b. Hattab: "Vallahi, ya Rasulallah! phesiz, sen bana, nefsim hari her eyden daha sevgilisin." Rasulullah (s.a.v.): "Hayr, ya mer! Ben sana nefsinden de daha sevgili oluncaya kadar (hakikaten iman etmi olmazsn.)" mer b. Hattab (r.a.): "Vallahi, Ya Rasulallah! Sen bana nefsimden de daha sevgilisin" Rasulullah (s.a.v.): "imdi oldu, ya mer" te, O'nun sahabesinin ve yaknlarnn sevgisi byleydi. Nitekim bu husus O'nun Buhari'nin "sahih"inde geen u hadislerinden de anlalmaktadr: "Ensar'i (Medine'nin yerli mslmanlarm) sevmek, imann alametidir! Ensar'dan nefret etmek ise, mnafklk belirtisidir" "Allah'a ve ahiret gnne inanan insan Ensar'a kin beslemez" Ali (r.a.) yle der: "Nebiyy'1-mmi (s.a.v.), beni ancak m'minin seveceine, ancak da mnafkn nefret edeceine dair bana ahitte bulundu" "Snen" de Abbas'a (r.a.) da yle buyurmutur: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizi Allah iin ve benim akrabalmdan dolay (insanlar) sevinceye kadar cennete giremezler" Rasulullah (s.a.v.) burada Haimoullarn kastetmektedir. bn-i Abbas'dan (r.a.) merfu olarak rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Nimetleriyle sizi yedirip beslediinden dolay Allah' seviniz. O'nun sevgisinden dolay beni seviniz. Benden dolay da Ehl-i Beytimi seviniz" Allah sbhanehu'nun kuluna oan sevgisine gelince: Bu hususta yle buyurur:

"Allah brahim'i hali) (yakn dost) edinmitir..." (Nisa: 4/126) "Allah onlar sever, onlar da Allah' severler. (Maide; 5/54) "... yilikte bulunun; nk Allah phesiz ki iyilikte bulunanlar, iyi i yapanlar sever (Bakara: 2/195) "...Hep adil davrann. phesiz ki Allah, adil davrananlar sever" (Hucurat: 49/9) "... Onlarla olan anlama hkmlerine, sresinin sonuna kadar tamamen bal kaln. phesiz ki Allah (dneklikten) saknanlar sever" (Tevbe: 9/4) "... Onlar size doru davrandka siz de (mevcut anlama hkmlerine uyarak) kendilerine kar doru davrann. phesiz ki Allah (szleme ve anlamalara bal kalp hyanet ve dneklikte bulunmaktan) saknanlar sever" (Tevbe: 9/7) "Allah kendi yolunda birbirlerine kurunla kenetlenmi bir yap gibi saf halinde savaanlar elbette sever" (Saff: 61/4) "Hayr, kim szn yerine getirir ve (gnahtan) korunursa, phesiz Allah da korunanlar sever"(Al-mran:3/76) Allah sbhanehu'nun sevdii, d ve i varla ait vacib ve mstehab amellere gelince, bunlar oktur ve bilinen eylerdir. Allah azze ve celle'nn sevgisi de amelleri ileyenlere aittir. Bu kimseler, Allah'n veli ve muttaki m'min kullardr. Allah'n bu sevgisi, Kitap ile Snnet'in bahsettii ve mmetin selef ve imamlarnn ittifak ettii gibi; snnet ve hadis ehlinin, dinin uyulan btn meayihinin ve tasavvuf byklerinin gr birlii ettii gibi, gerek bir sevgidir. Allah sbhanehu, zat gerek bir ekilde sevilen bir varlktr. Hatta O'nun sevgisi, sevginin en mkemmelidir. nk, bunu Allah sbhanehu'nun kendisi buyurmutur: "... man edenlerin Allah' sevmesi ok daha kkl ve devamldr. (Bakara: 2/165) Allah azze ve celle de m'min kullarn ayn ekilde gerek sevgi ile sever. Cehmiyye frkas, iki taraftan, (Allah ve kul tarafndan) olan sevginin hakikatini inkar ederek: Sevgi iki taraf arasndaki bir mnasebet (uygunluk)dan dolay olabilir; kadim olan Allah ile, sonradan olan (muhdes) kul arasnda sevgiyi gerektirecek bir mnasebet mevcut deildir, zannnda bulunurlar. Bu bid'at slam'da ilk defa ileyen, Hicri ikinci yzyln banda Ca'd b. Dirhem'dir. Onu Irak ve ark Emiri Haid b. Abdullah el-Kasri Vast'da (Kurbanda) katletti. Kurban bayram gn katletmeden nce insanlara bir konuma yaparak yle dedi: "Ey insanlar! Kurban kesiniz, Allah kurbanlarnz kabul etsin. Ben ise, Ca'd b. Dirhem'i kurban edeceim; zira o, Allah'n brahim'i (a.s.) Halil (dost) edenmediini ve Musa (a.s.) ile konumadn iddia etmektedir. Bunu konutuktan sonra, indi ve Ca'd b. Dirhem'i boazlayarak kaletti. Bu sapk gr ondan o zaman Cehm b. Saf-van alp ortaya karm ve onunla tartmt. Cehmiyye'nin gr, ite bu adama snad edilir. Bunu da Horasan Emiri Selm b. Ahver katletti. Sonra bu gr, Amr b. Ubeyd'in tabileri olan Mu'tezile frkasna geti. Bunlarn grleri Me'munun hilafeti zamannda ortaya kt. Hatta, slam imamlarn imtihan ederek o hususta kendilerine uymaya ardlar... Bunlarn grlerinin asl mriklerden, Berahime frkasnn Sabie taifesinden, Felsefecilerden ve Ehl-i Kitab'm, Rabbn sbuti sfat asla yoktur, diyen bid'atlar-dan alnmadr. Bu frkalar brahim Halilullah'n (a.s.) dmandrlar, yldzlara taparlar, akl sahibi varlklar, ydzlar ve daha baka varlklar adna heykeller yaparlar. Hakikatte, brahim'in (s.a.v.) "HalDost" olduunu, Musa'nn (a.s.) da "Kelim-Allah ile konuan" olduunu inkar ederler. nk dostluk, seveni kuatan sevginin olgun halidir. Bu manada aadaki beyt ne gzel sylenmitir: "Ruhumun yolunu hilallayp (aralayp) girdim, Bu sebeple Halil, halil (dost) olarak isimlendi" Bu konuya, Buhari'nin "SahnY'inde bulunan Ebu Said'in Rasulullah'dan (s.a.v.) rivayet ettii u hadis ahiddir: "Yeryz halkndan bir dost (halil) edinecek olsaydm, mutlaka Ebu Bekir'i (r.a.) dost edinirdim. Lakin sahibiniz (Ben), Allah'n haliliyim" Bir dier rivayette de: "Ben her halil'in dostluundan uzam; ayet yeryz halkndan dost edinecek olsaydm, Ebu Bekir'i (r.a.) dost edinirdim"

Baka bir hadis- erifde: "Allah, brahim'i (a.s.) dost edindii gibi beni de dost edindi" Geen hadislerde Rasulullah (s.a.v.), mahluklardan dost edinmesinin kendisi iin doru olmayacan ve-ayet dost edinmesi mmkn olayd, ona en layk olann Ebu Bekir'in (r.a.) olacan bildirmektedir. Bununla beraber, Rasulullah (s.a.v.) kendisini, baz ahslar vasflandrmtr. Bu cmleden olarak Muaz'a (r.a.) yle buyurmutur: "Vallahi, ben seni sevmekteyim" Ayn sz Ensar'a da sylemitir. Zeyd b. Harise, olu same ve benzerleri Rasulullah'm sevdii kimselerdi. Amr b. el-As O'na bir gn yle sordu: "Ya Rasulallah! nsanlarn hangisi sana daha sevgilidir?" u cevab verdi: "Aie..." Muaz (r.a.) tekrar: "Ya erkeklerden kim?" Rasulullah (s.a.v.): "Aie'nin babas" Kz Fatma'ya (r.a.) dedi ki: "Benim sevdiimi sevmiyor musun?" Fatma (r.a.): "Tabii, seviyorum!" Rasulullah (s.a.v.): "O halde Aie'yi sev" Hasan (r.a.) iin de yle dedi: "Allah'm, ben onu seviyorum, sen de onu ve onu seveni sev" Bunun gibi misaller daha oktur. Hasl, Rasulullah (s.a.v.) kendini baz ahslan sevmekle nitelendirerek: "Ben, her dostun dostluundan uzam; ayet, yeryz halkndan dost edinecek olsaydm, Ebu Bekir'i (r.a.) dost edinirdim" buyurmutur. Bundan anlalyor ki, dostluk mulak sevgiden daha zeldir; nk, dostluk sevginin olgun ve tam eklidir, ve seven, sevilenin baka bir eye deil de zatna sevgili olmas iin o sevginin varlnda bulunur. Zira, bakasnn sevgilisi, sevgide o bakasndan geridedir. Dostluk, sevginin kemali olduundan dolay, ortakl ve pazarl kabul etmez. nk onda seven bulunmaktadr. O halde, dostlukla tevhid ve sevginin en olgun ve tamam ekli mevcuttur. Dostluk, kalabal ve bakasnn bulunmasn kabul etmez. nk, o, sevgilinin bakasnn onda kalabahkl olmayacak bir sevgiyle zatma sevgili olmasn ister. Bu ise ancak, Allah'a yaraan bir sevgidir ve zatnn hak ettii sevgiye bakasnn ortak klnmasndan holanmaz. Zira o, sevgi sahibi zatna ait sevgilidir. Her bakasn seven-gerek sevgili olursa- muhakkak O'nun iin sever; bakas iin sevenin sevgisi geersizdir. Dnya mel'undur (makbul deildir), iindekiler de mel'undur. Ancak Allah Teala iin olanlar mstesna. Dostluk byle olunca, malumdur ki, Allah'n zat iin sevgili olmasm kabul etmeyen kimse, O'nun dostluunu da kabul etmez. Ayn ekilde, kullarndan biri iin sevgisini kabul etmeyen, O'nun, kullarn faydasna en mkemmel olacak ekildeki-Rabbn kulunu kulun da Rabbn sevmesi suretiyle olan,- kulu dost (halil) edinmesini de kabul etmez. Bunu gibi, yukarda belirtilen sapk frka Allah'n her hangi bir sfatla yahut herhangi bir fiil ile mevcut olmasn inkar ettikleri iin Musa'ya (a,s.) olan konumasn da kabul etmemilerdir. nk onlar Allah'n hayat, ilim, kudret, istiva ve gelme gibi sfatlarn kabul etmedikleri gibi konumasn ve konuturmasn da kabul etmemektedirler. u ayet-i kerimede buyurulan onlarn szlerinin gerek eklini anlatr: "Bunlardan ncekiler de tpk bunlarn dedikleri gibi demilerdi. Kalpleri ne kadar birbirine seven kimse olarak

benzemi!" (Bakara: 2/118) Lakin, slam ortaya kp Kur'an, slam'a girmi olanlar iin, inkar mmkn olmayacak ekilde okunmaya balaynca, o kimseler Allah Teala'nm isimlerini inkar etmeye, kelimeleri konulduklar yerlerinden deitirmeye kalktlar, srf Allah'n taatine sevgi ve O'na yaknlama sevgisiyle, kullarn Allah'a sevgisini te'vil ettiler (baka manaya ekip deitirdiler). Bu ise, byk bir cehalettir. nk, yaklaann, kendisine yaklalana sevgisi O'nun sevgisine tabiidir ye onun zerine kurulu bir ksmdr. Bir eyi sevmeyenin, ona yaklamay sevmesi, arzulamas mmkn deildir. Zira, yaklama vesiledir; vesilenin sevgisi ise, kastedilen sevginin balsdr. Bu durum, sevilen eye vesilenin, vesile ile kastedilen ey olmadan sevgili olmas imkanszdr. badet ve itaat edilen (ma'bud ve muta') zat hakknda: Muhakkak O, kendisine taat ve ibadet edilmesini sever; dendii zaman "ibadet ve taaf'de byledir. nk kulun bunlara sevgisi, O'nun sevgisine tabidir. Yoksa, sevmeyen, O'na taat ve ibadeti de sevmez. Bakas.iin amel etmeyen, bunu, ya eriecei bir karlk iin ya da def edecei bir eza iin yapar. nk, o, onun iin bir karlk veren ya da kurtulma gayesiyle kendini feda eden kimse olur ki, O'nu seven biri olamaz, ve bu onu seviyor, denemez; O'na yapaca taat ve itaatin sevgisi ancak bunu aklar. nk, kastedilenin sevgisi, vesile sevgisini ya da vesilenin sevgisinden bakasn gerektirse de, onun iki kelime ile anlatlmasn icabettirir: Amel sevgisinden doan menfaat sevgisi ile selamette olma sevgisi... Allah sevgisinin ise, sadece menfaat sevgisi ile alakas yoktur. Bilmez misin; bir kimse, cret ile ii tutsa, tuttuu o ii onu srf o menfattan dolay seviyor, denemez. Aksine, insan bazan hi sevmedii hatta nef-ret ettii kimseyi de cretli olarak tutabilir. Ayn ekilde, bir kimse kendini ackl bir azabdan kurtaracak bir ie feda etse, ona, o ii seviyor, denemez; bilakis nefret etmesi ve kzmas bile mmkndr. Bu aklamalardan anlald ki, Allah'n, m'min kullarn kendisini sevenler olarak vasflandrmasnn manas, Rabb'lerini hi sevmeden fani bir takm gayelere ermeyi salayan amel sevgisi deildir. "badet" kelimesi de, daha nce getii gibi itaat ile beraber sevgi manasn iine alr. Bundan dolay insan iin kalp sevgisi bir takm derecelere ayrlr. Birinci derece: Kalbin sevgiliye balanmas demek olan "Alaka", kinci derece: Kalbin sevgiliye akp dklmesi demek olan "Sahabe", nc derece: Gerekli sevgi olan "Garam", Drdnc mertebe: Ak, Beinci mertebe: Teteyym'dr ki, bu en son mertebedir ve sevgiliye ibadet, kulluk manasn ifade eder. Mteyyem, ma'bud (ibadet edilen) demektir. Teymu'llah; Abdullah (Allah'n kulu)dur. nk seven sevgilisine zelil (muti), ibadet ve zikreden olarak kalr. nabe (Allah'a ynelme) ismi de, yine, sevgi manasn tar. Evvelce getii gibi buna benzer dier isimler de byle sevgi manasn ifade ederler. Yine, onlarn yukarda geen ayeti iaret ederek, Allah'n dost edinmesinin mecazi olduuna dair szleri gerek olsayd, onda yoketme ve gizleme anlamnda bulunmazd; zira mecaz, ancak maksad aklayan bir karineyle sylenir, Malumdur ki, Allah'n kitabnda ve Rasul'nn snnetinde, Allah'n sevgili olmasn reddeden bir ey yoktur. Ne bitiik delalette ve ne de ayr delalette hatta ne de aklda evvelce getii gibi sevgilinin ancak ameller anlamna geldiini reddeden bir durum mevcut deildir. Yine, reddin salam olarak zikredilmesi de mecazn alametlerindendir. Bu duruma gre, bu zmrenin mamlar Ca'd b. Dirhem'in (Allah, brahim'i (r.a.) dost edinmemitir, Musa'ya (a.s.) da konu-mamtr) szleri gibi, Allah sevmez ve sevilmez, sz nasl doru kabul edilebilir? Malumdur ki, bu slam alimlerinin icma ile mmkn deildir. cmam bu husustaki delili ise, mecazi olmayp, bil'akis hakikat olduu zerindedir. Yine Allah azze ve celle: "Size Allah ve Rasul'nden daha sevgiii ise,.." Ayetinde kendi sevgisi ile Rasul'nn sevgisinin arasn ayrd gibi: "Allah ve Rasul'nden ve Allah yolundaki cihaddan daha sevgili ise..." Ayetinde de, kendi sevgisi ile kendisine olan amel sevgisinin arasn ayrmtr. Allah Sbhanehu'nun, sevgisinden murad ayet amel sevgisi olayd, sevgi kelimesi tekrar olurdu

yahut zelin, genel zerine atf durumu meydana gelirdi. Bu her iki durum da, dn kendisine ancak maksad bildiren bir delaletle caiz olan szn d yzne aykrdr. Nitekim, Allah'n sevgisinin srf Rasul'nn sevgisiyle aklanmas doru olmad gibi srf kendisi iin olan amelin sevgisini gerektirmekte ise de, durum byledir. Yine, bir eyin sevgisini kendi sevgisiyle deil de, srf taatinin sevgisiyle aklamak yle bir eydir ki, lgatte ne hakikaten, ne de mecazen bilinmez. Sz bu ekilde kullanmak, srf ibadettir. Byk kaideler sadedinde anlattk ki: Allah'dan bakasnn zatyla var olmas mmkn olmad gibi, yine Allah'dan bakasnn, zat iin, sevgili ve istenir olmas da doru deildir; bu, Rabb'e ait bir durumdur. Allah'dan baka zatiyla mevcut olmad gibi, Allah'dan baka Rab da yoktur ve O, tam bir sevgi ve ta'zimle zat iin sevilmeye, zat iin ta'zim edilmeye mstahak, kendisinden baka ilah olmayan ma'buddur. Her ocuk (slam'i) ftrat zere doar. nk Allah Sb-hanehu kalpleri sevdii ve arzulad kimselerde Allah'dan bakasna ball ve meyli olmayacak ekilde yaratmtr. Mesela: Sevgilinin nefsi yeme, giyme, grme iitme ve dokunma gibi sevdii eyleri ister; kalbi ise bunlarn dnda bir baka ey ister, O baka eyi arzular ve sever; O'na kulluk eder, O'na ynelir, O'na balanr ve O'nu dnp, O'nunla megul olur. Bundan dolay Allah Sbhanehu yce Kitab'nda yle buyurmutur: "Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah' anmakla yatp huzur bulur" (Ra'd: 13/28) Sahih Hadisde, Iyaz b. Hammad (Hmar) dan rivayetle, O da Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayetle Allah Teala yle buyurmutur: "phesiz Ben kullarm, hanif (duyular gnahlardan tertemiz, slam ftratnda) olarak yarattm. Fakat eytanlar onlar doru yoldan evirdiler. zerlerine helal klnan eyleri onlara haram kldlar. Hakknda hibir delil indirmediim halde Bana ortak (irk) komay onlara emrettiler." Buhari ve Mslim'in "SahY'inde Ebu Hreyre (r.a.)'n rivayet ettii bir hadisde de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Her doan ocuk muhakkak slam ftrat zere doar. Sonra anasyla babas onu. yahudi yahut nasrani (hristiyan), yahut Mecusi yaparlar. Nasl ki her hayvan yavrusu tam azal olarak doar, hi o yavrunun burnunda, kulanda eksik ve kesik bir ey grlr m?" Sonra Ebu Hreyre (r.a.) "Allah'n yaratma kanununa (uygun olan dine) ki, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas deitirilemez... (Rum: 30) ayetini okuyunuz, demitir." Yine, Allah, kemal sfatlaryla kendi sevgisi zere yaratt her kalbin sevgisine, tam bir ekilde layk ve mstehaktr. Bakas hakknda olan her sevgi, Allah Sbhanehu'dandr. O, gerek ve tam bir ekilde sevilmeye mstehaktr. Kulun, Rabb iin sevgisini kabul etmemek, hakikatte O'nun ibadet edilen bir ilah olmasn kabul etmemektedir. Yine, Allah'n kulu iin olan sevgisini red, Onun dileme sfatnn reddini gerektirir ki, o da Allah'n halik bir Rab olmasn reddetme sonucunu dourur. Bunun inkar da, O'nun alemlerin Rabb ve ilah olmasnn inkarn icabettirir. Bu ise, evvelce anlatlan Muattla frkas ile inkarclar zmresinin szleridir. Bundan dolay bizden nceki iki mmet (yahudiler ve hristiyanlar) Hz. Musa ve sa'ya ait yanlarndaki szler ve hikmet (hkm) zerinde ittifak etmilerdir. Hi phesiz, vasiyyetlerinle sevmendir. Bu ise, Tevrat'n, ncil'in dosdoru hakikatidir. Bu hakikati inkar edip kabul etmemek cereyan ise, brahim aleyhisselam'n dmanlar olan mrikler, Sabiiler ve bu hususta onlara uyan ve onlardan felsefeciler, mtekellimler, baz fakih kiiler ve bid'atlar dan alnmadr. Yukarda geen batl (aslsz) szler, nce smailiyye frkasmn Batniyye kolunun Karamita zmresinde ortaya kmtr. Bundan dolay Allah'n Halili (dostu) ve Hanif'Ierin imam brahim Aleyhisselam, ayet-i kerimeni lisannda yle buyuruyor: "brahim sizin ve nceki atalarnzn nelere taptklarn grp anladnz m? pheniz olmasn ki,

o taptklarnz benim d man im d ir; ancak alemlerin Rabbi mstesna' (O benim yegane dostumdur.)" (uara: 26/76) Yine yle dedi: "... (brahim): Ben batanlar sevmem. (Enam: 6/78) Allah Teala da yle buyurur: "ylegn ki, mal ve evlad fayda vermez. Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler mstesna. (uara: 26/88-89) Selim kalpden maksat, irkten arnm bir kalbdir. Yukarda geen zmrenin: "Muhdes (sonradan yatlm) varlk arasnda, Onu sevecek ve O'nda bakmakla faydalanlacak bir mnasebet yoktur..." szlerine gelince: Bu sz, ksa ve manas pek ak olmayan bir szdr. Onlarn bu mnasebet szlerinden maksatlar, birbirinden oalmalarnn olmas ise, bu dorudur. Yok, aralarnda birinin seven ve ibadet (kulluk) edilen, dierinin sevilen ve ibadet edilen eklindeki bir mnasebetin olmamas ise, ite esas mesele budur. Bunu delil olarak ileri srmek, istediini zorla elde etmeye almak demektir. Bu bir cmle, onlar red in kafidir. Sonra yle denir: Aralarnda tam sevgiyi gerektirecek bir mnasebet yoktur; sadece, mahluk ile kendisinden baka lah olmayan, semann da yerin de lah olan, gklerde ve yerde en yce misaller ve en bedii sfatlar kendisinin olan Halik arasndaki mnasebet vardr. Onlarn bu szlerinin hakikati, aslnda Allah'n ma'bud (ibadet edilen bir Allah) olmasn inkardr. Bundan dolay, bu mes'elede kendilerine; Hakikatte Allah'n kullarn, mahlukatn seven bir zat olmasn inkar eden kelamc su-filerden bir zmre de tabi olmulardr. Tabi olan bu zmre, hakikatte Allah'n seven bir zat olmasn inkar ederken, sevilen biri olmasn da kabul etmilerdir. nk onlar, ke-lamclarm szlerinden benimsedikleriyle sufiyyeden olma gayretini gstermiler, bylece sufilerin lah sevgi hakkndaki grlerini, bazen, onlar bozma pahasna da olsa almlardr. Onlarn bu nkarlarnn asl, Fakat, bunun yannda onlar Rabbn kulunu sevmesini iddetle inkar etmeleridir. Bunu inkar edenler de iki ksmdr: Birinci ksm: Bunlar da, lahi sevgiyi, kulun sevdii fiillerin kendisiyle te'vil ederek (deitirerek), O'nun sevgisini halknn kendisi olarak kabul ederler. ikinci ksm: Bunlar da, lahi sevgiyi, kullar tarafndan sevilen o fiiller iin Allah"n bizatihi istemesi olarak kabul e-derler. Bu mes'ele hakknda "sfatlarn ve kaderin kaideleri" blmnde yeteri kadar sz ettik. Bellidir ki, Allah'n vacib ve mstehab olarak ilenmesini emrettii eyi sevdiine dair Kitab ve Snnet'ten delil olduu gibi, mmetin selefinin de ittifak vardr: Bu manada Allah Teala yle buyurur: "Allah bozgunculuu (fesad) asla sevmez." (Bakara: 2/205) O, kullarnn inkar ve nankrlne raz olmaz. (Zmer: 39/7) Burada kasdedilen, kullarn "ilah"larna dair olan sevgisinin anlatlmasdr. Geen delillerden anlalmtr ki, kullarn Rabblerine sevgisi, iman amellerinin asldr. Bu hususta, bu mmetin selefleri olan gerek Ashab- kiram ve gerekse onlara gzellikle uyan Tabbin-i izamn hi birinden bir muhalefet olmamtr. Onlar, Allah'n iman bilme ve Kur'an dinleme bir dini ibadet nevileriyle hareket getirilmesini emrettii bu sevgiyi tevik ve tahrik etmekteydiler. Bununla ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: Sen, kitab nedir, iman nedir, bilmezdin. Ama biz O'nu kullarmzdan dilediimizi doru yola iletmek iin bir Nur kldk ve sen mutlaka dosdoru yolu, Gklerde ne varsa, yerde ne varsa, Kendisine ait olan Allah'n yolunu gsterirsin. Haberiniz olsun ki, iler (eninde sonunda) Allah'a dner. (ura: 42/52-53) Sonradan, uzun zaman geince, Mu'tezile kelamclar ve dier bir takm frka arasnda bu sevgiyi reddedenler ortaya kt. Baz sufiler arasnda telvin ve tayir (hal deitirme) gibi maksatlar yaptklar sema' hareketleriyle sevgiyi harekete getirmeyi isteyenler oldu. Bunlar, iinde sevgi bulunan her kalbi harekete getiren tahrik edici iir ve szleri dinliyorlard. nk o szler putperest ve haperestlerle karde, vatan, erkek ve kadn sempatizanlar iin de elverili idi. Lakin orada hazr bulunan eyh'ler onlara mekan, imkan ve

dostlar art kouyorlard. ok kere de kendilerini eytandan koruyacak bir eyhi art olarak ileri sryorlard. Sonra burada bakalar da oalmaya balad; hatta orada ma'siyetler, fsku fcurlar retilir oldu; aka kfre giden kimseler yetiti; yle ki, bunlar en byk fesad nevilerinden olan kfr ve dinden dnme gibi eylere ait iirlere kar ak alameti gsteriyorlard. Tabii ki, bu da onlara derecelerine gre haller meydana getiriyordu. Nitekim, mriklere ve Ehl-i kitaba da, ibadetlerinde durumlarna gre bir takm haller salyordu. Bu mes'eleye dair meayihin muhakkikleri Cneyd'in (r.a.) u syledikleri gibi dnrler Cneyd (r,a.) yle der: "Kendini sema'a zorlayan fitneye der; sema'a rastlad kimse, isteyerek dinlemez" Cneyd'in (r.a.) bu sznn manas, sonradan ortaya kma bu sema ile yaplan zikir toplants meru deildir (dinde yoktur), onunla emredihnemitir, dinden kabul edilmemitir, lahi bir yaknlk (kurbiyyet) alameti saylmamtr, demektir. nk, lahi yaknlk ve ibadet, ancak peygamberlerden alnr. Nitekim, haram ancak Allah'n haram ettiidir. Din de ancak, Allah'n din olarak gnderdiidir. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "Yoksa Allah'n izin vermedii din, onlara meru klp ortaya koyan ortaklar m vardr?" (ura: 42/21) Bu sebeble de yle buyurmutur: "De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah sizi sevsin ve gnahlarnz balasn.. (Ali mran: 3/31) Bu ayet-i kerime'de Allah Teala kullarn Allah iin olan sevgilerini, Rasul'ne uymann bir gerei; Rasul'ne uymay da Allah'n kendilerine sevgisinin gerei klmtr. beyy b. Ka'b'da (r.a.) der ki: "Rasulullah'n (s.a.v.) yoluna ve snnetine sarlnz. Bir kul peygamberin yoluna ve snnetine sarlr da Allah' zikreder ve beden Allah korkusundan rperrse, kuru yapraklarn aatan dkld gibi hatalar kendisinden dklr. Bur kul peygamberin yolu ve snneti zerinde olur da yalnzken Allah' zikreder ve Allah korkusundan gzleri ya dkerse cehennem atei asla ona dokunmaz" Rasulullah'n (s.a.v.) yol ve snnetinde itidalli olmak, o yol ve snnet'e aykr olarak baka amelde ok aba gstermekten hayrldr; yleyse, amellerinizin peygamberlerin yol ve snnetinde itidalli ve gayret zere olmasna olanca abay gsteriniz. Bu mevzu baka bir yerde genie anlatlmtr. Bu sazl szl sema yoluyla lahi muhabbeti kazanmak, dinde emredilen, mstehab (gzel) ve sevgili ma'bud (Allah) iin kalplerin dzelmesine elverili olsayd, hakknda dini deliller olurdu. Malumdur ki, Rasulullah'n (s.a.v.) "Asrlarn (zamanlarn) en hayrls, benim peygamber olarak gnderildiim asrdr; sonra onlar takib edenlerin, sonra da onlar takib edenlerin asrdr" buyurduu, stn asrda ne Hicaz'da, ne am'da, ne Yemen'de, ne Irak'da, ne Msr'da ve ne de Horasan'da hibir hayrl ve dindar kiinin kalplerin iyilii in bid'at olan sema' yapmak zere toplandklar olmamtr. Bundan dolay, mam Ahmed ve dier imamlar bu adeti ho grmemilerdir. Hatta, mam afii onu:" Badat'da, benden sonra zndklarn uydurduklar, adna tayir, (hal elde etme, deime) dedikleri ve insanlar onunla Kur'an'dan evirdikleri bir ey braktm" Szleriyle, zndklarn uydurduklar adetlerden saymtr. Fakat, insan byle bir eyi dinlemeye niyyet ve teebbs etmedii mddete ona, btn byk imamlarn gr birliiyle, ne bir men, ne de bir muhasebe gerekmez. Bundan dolay, azar ve medih, sema'a (iitmeye) deil, isteyerek dinleyene sevab verilir, bir niyyet ve istek olmadan iitene, o hususta bir sevab verilmez. nk, ameller niyetlere gredir. Dinlemesi yasak edilen elence yerleri de byledir. iten kimse onu kasden dinlemese, bu kendisine bir zarar getirmez. Bir kimse, hali kendine uygun olan bir evi dinler de orada oturan kendini gzel hale hareket ettirir, sevilen eye yneltirse, yahut bunlara benzer bir duruma sevkederse, bu, kendisine yasak edilen eylerden deildir. Zira, gzel ve sevilen ey, kalbinin, Allah ve Rasul'nn sevdikleri sevgiye hareketidir ki o sevgi Allah'n sevdii eyi ilemeyi, sevmedii eyi de terketmeyi iine alr. Tpk, getii bir evde:

"Her gn hal deitiriyorsun, bunun gayrisi sana daha gzeldir." Diyen birini iitse, bundan haline uygun bir iaret olsa, bu da sakncaszdr. nk iaretler l, ibret ve darb- mesel kabilindendir. Sema' ok yaygn olan bir mes'eledir. Onun hakknda baka bir yerde izahat verdik. Burada sema ile kastedilen, mridler iin arzu edilen gayelerdir ki, o gayeler Peygamberlerin, alimlerin, ariflerin ve m'minlerin semai olan er'i, dini, peygamberi, Kur'an'i ve imani bir sema' (onlar dinlemek) ile meydana gelirler. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "te bunlar Allah'n kendilerine ni'metler sunduu peygamberler; Adem'in soyundan, Nuh ile beraber tadklarmzdan; brahim ve smail'in neslinden ne doru yola erdirdiimizden, seip beendiklerimiz-dendiler. Rahman'n ayetleri onlara okunduu zaman alayarak secdeye kapanrlard. (Meryem: 19/58) Ondan nce kendilerine ilim verilenlere kar Kur'an okununca eneleri zerine secdeye kapanrlar. Rabbmz tenzih ederiz; Rabbmzm va'di mutlaka yerine gelmi bulunuyor derler. Yine eneleri zerine yere kapanp alarlar ve bu onlarn sayg dolu korkusunu artrr" (Kehf: 18/107-109) "Peygamber'e indirileni iitince, Hakka olan ainalklarndan dolay gzlerinde ya dolup boaldn grrsn..." (Maide: 5/83) "Gerek m'minler o kimselerdir ki, Allah anld zaman kalpleri rperir; karlarnda ayetleri okununca bu onlarn imann artrr ve onlar Rab'lerine gvenip dayanrlar. (Enfal: 8/2) "Allah, szn en gzelini indirdi; birbirine benzer uyumlu ahenkli ikier ikier (tekrar ede ede) bir Kitap. Rabbndan sayg ile korkanlarn ondan derileri rperir, sonra da hem derileri, hem kalpleri Allah'n zikrine yumuar..." (Zmer: 39/23) Allah Teala, iitme ve dinlemeyi gzel grp vd gibi, ondan yz evirenleri de knayp ktlemitir. Buna, u ayetlerde misaller vardr: "nsanlardan bir ksm bilgisizce Allah yolundan saptrmak ve onu elence edinmek iin szn alayl (gldrc) olann edinir. te onlar iin aalayp rsvay edici bir azab vardr. Ona (alaycya) ayetlerimiz okunduu zaman sanki hi iitmiyormu, kulaklarnda bir arlk varm gibi byklk taslayarak arkasn evirir. te onu elem verici bir azab ile mjdele" (Lokman: 31/6-8) "Onlar ki, Rabb'lerinin ayetleri kendilerine hatrlatlnca stne sarlar, krler gibi kapanp kalmazlar..." (Furkan: 25/73) "Onlara ne oluyor ki, tten yz eviyorlar? Ars-landan kaan yabani eekler gibi"(Mddesir: 74/49-51) "phesiz ki, (yeryznde) yryp hareket eden hayvanlarn Allah yannda en kts, akletmeyen o sar ve dilsiz olanlardr. Allah onlarda (gerei, doruyu akledip kabullenecek) bir hayr grseydi, her halde onlara (gerei) duyururdu. Duyurmu olsa bile yz evirirlerdi" (Enfal: 8/22-23) "O kfredenler dediler ki: Bu Kur'an- dinlemeyin; okunurken grlt patrt yapn, belki stnlk salar da onu bastrrsnz" (Fussilet: 41/26) Kur'an'da bunlarn rnei oktur. te, Sahabe, Tabiin ve onlardan sonrakiler gibi mmetin selefnin,byk meayihinin ve imamlarnn sema'lan (Allah'a olan sevgilerinden dolay dinlemeleri) byleydi; brahim b. Edhem, Fudayl b. Iyaz, Ebu Sleyman ed-Darani, Ma'ruf'l-Kerhi, Yusuf b. Esbat ve Huzeyfat'l-Mera'i ve benzeri zatlar bunlardand... mer (r.a.), Ebu Musa'l-E'ari'ye (r.a.): Ey Ebu Musa, bize Rabbrmz hatrlat, der; Ebu Musa. Kur'an okur, onlar da dinlerler ve alarlard. Rasulullah'n (s.a.v.) muhterem Ashab bir araya geldikleri zaman, ilerinden birine Kur'an

okumasn sylerler, dierleri de onun okuduunu dinlerlerdi. Sahih bir hadisde yle geer: Rasulullah (s.a.v.), Kur'an okurken Ebu Musa el-E'ari'nin yanma urad ve okuyuunu dinlemee balad. Sonra yle buyurdu: "Muhakkak buna Davud'un (a.s.) namelerinden bir name (bir ada ahengi) verilmitir." Bundan sonra, Ebu Musa'ya: "Dn sana uradmda sen Kur'an okumaktaydn. Okuyuunu (okuduunu) dinlemeye baladm" Buyurunca, Ebu Musa da cevaben: "Senin dinlediini bilseydim, onu senin iin bir eit daha gzelletirirdim." Ve sonra, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurdu: "Seslerinizi Kur'an okumakla ssleyin" Yine buyurdu: "Allah, gzel sesli Kur'an okuyan dinlemesinden daha fazla dinler" Ayet-i kerime'de de yle buyurulur: "... Rabbnn buyruuna kulak verip (dinleyip) boyun edii zaman. (nikak: 84/2) Rasulullah (s.a.v.) yine yle buyurmutur: "Allah, Kur'an- dinlememitir." Yine buyurur: "Kur'an- terennm ederek okumayan bizden deildir" Bundan dolay, sema (dinlenme), byk sevgilerden ve stn zevklerdendir; hi bir kitabn ihtiva edemiyecei, hibir konumann kapsayamayaca yce ma'rifet ve hallerin artdr. Nitekim, Kur'an- dnmede ve anlamada da ifade edilemeyecek kadar ilim ve iman art meydana gelir. Allah Sbhanehu'nun u ayet-i kerimesi, zerinde dnlmesi gereken yce szlerdendir: "De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin. (Al-i mran: 3/31) Selefden bir ksm zat demitir ki: "Rasulullah (s.a.v.) zamannda, bur takm insanlar, Allah' sevdiklerini iddia edince, u yukarda geen ayet-i kerime indi. Bu ayet-i kerimede Allah sbhanehu, kendi sevgisinin Peygamberine tabi olmay gerektireceini, Peygamberine tabi olmann da Allah'n kuluna sevgisini gerektireceini bildirmektedir. Bu yle bir sevgidir ki, Allah onunla, Allah sevgisi iddiasnda bulunanlar imtihan etmitir. nk bu konuda iddialar ve pheli (kark) haller olduka fazladr. Bundan dolay, Znnun-Msri'nin (r.a.) yannda sevgi mes'elesinden konutuklar srada, yle dedii rivayet edilir: "Bu mes'eleyi konumay kesiniz; bit takm insanlar iitip de onu iddia edebilirler" Bir zat da yle demitir: "Allah'a yalnzca sevgiyle ibadet eden zndktr. Yalnzca korkuyla ibadet eden Haruridir. Yalnzca mitle ibadet eden, Muvahhid m'mindir" Zira, srf sevgi nefsilerin fenalk ve sevinlerini artrp keyf ve hevesini azdrr; onlar datamayacak olursa, Allah korkusuna mani olur, (Allah korusun!) yahudi ve hiris-tiyanlarn u dediini der: "... Biz Allah'n oullar ve sevgilileriyiz. (Maide: 5/18) Bylece, sevgi iddiasnda bulunanlarda, korku sahibi kimselerde olmayan er'i (dini) muhalefet bulunmaktadr. Bundan dolaydr ki, Allah Teala'nn yce sznde korku sevgiyle birlikte gelmitir: aktan okuyan gzel sesli Peygamberini dinledii gibi hi bir eyi kimseyi, carye sahibinin cariyesinin namelerini

"te bu, size va'dolunandr Allah'a ynelip gnl veren, (lahi snrlan) koruyan, gyabnda Rahman'dan sayg ile korkan ve Allah'a ynelen bir kalp ile gelen (her insana sz verilen Cennettir). Oraya selametle girin. te bu, sonsuzluk gndr" (Kaaf: 50/32-33) Dini mes'elelerden akaid'e ait kitap yazan zatlar, ok sevgi iddia edip de ilahi korku olmad halde o sevgi iine dalanlarn itikata, uzaklklarm anlatmaktadrlar. nk bu kuru kuruya sevgi iddia etmede sufi topluluunun iine dt fesad mevcuttur. Yine, onda bu topluluu mutesavvife yolunun asln tamamen inkara gtren itikat ve amel bozukluu vardr ki, hakikatten sapan bu zmre iki snfa ayrlmaktadrlar: Bir snf, sevginin gerek ve batl olduunu kabul ederler. Bir snf da, bir takm kelamci ve fakihlerin grlerine gre o sevginin gerek ve batl olduunu inkar ederler. Doru olan, bir sevgiyi ve gayrn Kitap ve Snnet'e uygunluuna gre kabul etmek; yine bu sevgiyi ve onun gayrn Kitap ve Snnet'e aykrlna gre de kabul etmemektir. Allah Teala yle buyurmutur: "De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn. (Al-i mran: 3/31) Rasul'nn snnetine ve ariatna zahiren ve batnen tabi olmak, Allah'n sevgisini gerektirir. Nitekim, Allah yolunda cihad, dostlarna dost olmak ve dmanlarna dman olmak da o sevginin (lahi sevginin) hakikatidir. Hadisde de yle geer: "man tutanaklarnn en salam, Allah iin sevgi ve Allah iin nefrettir" Yine, bir hadisde yle geer: "Allah iin seven, Allah iin nefret eden, Allah iin veren ve Allah in reddeden, imann kemale erdirmi olur." Allah'a sevgi iddia edenlerin ou, bunun dnda olarak snnet'e tabi olmak, iyilii emredip ktlkten sakndrmak ve Allah yolunda cihadda bulunmak gibi emirleri yerine getirmekten uzaktrlar. Bununla beraber, iinde bulunduu halin Allah sevgisi yolu iin bakasndan daha mkemmel ve uygun olduunu iddia eder; zira o zanneder ki, Allah iin olan sevginin yolunda dini gayret yoktur, Allah iin nefret de yoktur. Bu durum ise, Kitap ve Snnet'in bildirdii delillere aykrdr. Onun iin, her devirde shhatini muhafaza eden (me'sur) bir kudsi hadisde yle buyurulur: "Allah Teala kyamet gn: Nerede celalim urunda sevienler? Onlar, kendi glgemden baka bir glgenin olmad bu gnde (rahmet) glgemde glgelendireceim" Buyurur. Allah'n celali urunda birbirilerini sevenler nerede? Sz, kalplerindeki karlkl sevgiyle beraber Allah'n byk ve yceliini ikrar hakknda bir uyardr. Bu sebeb-le, onlar, kalplerindeki zayf imandan dolay Allah'n esaslarn korumayanlar yannda, o esaslar korumaya devam ederler. te bunlar, haklarnda u Hadis'in geldii kimselerdir: "Sevgim benim iin sevienlere vacib olmutur, sevgim benim iin birlikte oturanlara vacib olmutur, sevgim benim iin birbirlerini ziyaret edenlere vacib olmutur, sevgim benim iin birbirlerine bol bol verenlere vacib olmutur." Allah urunda, Allah iin birbirleriyle seviener hakknda ok hadis mevcuttur. Buhari ile Mslim'in "SahY'inde, Ebu Hreyre'nin ri-vayetiyle Rasuullah'tan (s.a.v.) yle nakledilmitir: "Yedi kimse vardr ki, Allah onlar kendi glgesinden baka glgenin olmad gnde (rahmet) glgesinde glgelendirir; onlar: Adil bir imam (hkmdar), Allah'a ibadette yetien bir gen, kalbi mescide, oradan ktktan sonra dnnceye kadar bal olan adam, Allah iin seviip bir araya gelen ve yine O'nun iin ayrlan iki adam, Allah iin sadaka verip sa elinin verdiini bilemeyecei kadar gizleyen adam, yalnz iken alayp da gzleri ya aktan adam, mevki ve gzellik sahibi bir kadn da'vet ettii halde: Ben, alemlerin Rabb olan Allah'dan korkarm, diyen adamdr."

lahi sevginin asl, lahi marifettir ve onun da iki asl vardr: Birinci asl: Buna, Allah'n kullarna ihsanndan dolay avamn sevgisi denilir. Bu sevginin asl budur ve onu hi kimse reddetmez. nk kalpler kendisine iyilik yapan sevme ve ktlk edenden de nefret etme tabiatnda yaratlmlardr. Allah Sbhanehu ise, kuluna gerekten nimet veren ve ihsan edendir; btn nimetleri vastasyla meydana gelse de, ltfeden O'dur; zira nimetler iin vastalar O kolaylatrr, (muvaffak klar) sebebleri O yaratr. Fakat bu sevgi, kalbi gerekte, Allah'n bizzat sevgisine gtrmedii zaman, kul hakikatte ancak kendini sevmi olur. Aynen, br eyi kendine iyiliinden dolay seven kimse, hakikatte kendini sevmi demektir ki, bu da kt bir ey deil, bil'akis iyidir. aret edilen bu sevgi, Rasulullah'n (s.a.v,) szlerinde ifadesini bulur: "Allah', kendi ni'metleriyle sizi besledii iin seviniz! Beni de Allah'a olan sevginizden dolay seviniz! Ehl-i Beytimi ise, bana olan sevginiz sebebiyle seviniz." Bu sevgiyle yetinen avam (halk) tabakas (ihsanndan dolay sevmesini gerektirecek eyi Allah tarafndan bilemez. Bu husus, u sylenen gibidir: Allah iin hamd, iki ksmdr: 1- kr olan hamd'dr ki, bu, ancak Allah'n nimetlerinden dolay olur. 2- Medh sena ve O'na sevgi mahiyetindeki hamd'dr ki, bu, Allah Sbhanehu'nun zatndan dolay hakettii bir hamd'dr. Sevgi de byledir. kinci asl: Kulun Allah'a, buna ehil olduu iin gsterdii sevgidir. Bu sevgi zatna hak ettii sevgiyi Allah tarafndan bilen kimsenin sevgisidir. O bilir ki: Allah, isim ve sfatlarnn kendi zatn bildirmeye yardm ettii her eyden dolay-btn fiil ve tecellilerine varncaya kadar hepsi iin- tam bir sevgiyi hak eder. nk O'nun her nimeti bir fazl, her cezas bir adalettir. Bundan dolay her hal karda vlmeyi (hamdedilmeyi) haketmitir. Genilikte ve darlkta hamdedilmeye layk olmutur. te bu, en stn ve en tam bir sevgidir ki, havas (sekin) zatlara ait olur. Bu zatlar yle kimselerdir ki, Allah'n kerim olan zatnn nurunun (cemalini) grmenin tadn isterler. O'nu zikretmekten ve O'na yalvarta bulunmaktan haz duyarlar. Bu durum onlar iin, bala, suyun neminden daha fazla bir nem arzeder. Hatta, tad aldklar bu hallerinden ayrlacak olsalar, dayanamayacaklar bir acya derler. Onlar sabikun (hayr ilemekte ve cennete ermekte nde olanlar)dr. Mslim'in "SahY'inde Ebu Hreyre (r.a.) yle rivayet etmitir: "Rasulullah (s.a.v.), Cmdan denilen bir daa uradnda yle dedi: "Yrynz, u Cmdandr, mferridler geti" Bunun zerine: Ey Allah'n, Rasul Mferridler kimlerdir? dediklerinde: "Allah' tenhada oka zikreden erkekler ve kadnlardr" cevabn verdi" Baka bir rivayette de yle buyurmutur: "Mferridler, Allah' zikre ok dkn olanlardr ki, zikir onlarn gnah arlklarn omuzlarndan indirir de Kyamet gn Allah'a hafiflik iinde gelirler." Harun b. Antere'nini babasndan; onun da bn-i Ab-bas'dan (r.a.) rivayet ettii hadisde yle denir: Musa (a.s.) dedi ki: "Ya Rabbi, hangi kulun sana dierlerinden daha ok sevgilidir?" Allah Teala yle buyurdu: "Beni hatrlayarak zikredip de unutmayan kimse" Musa (a.s.) dedi ki: "Kullarnn hangisi dierlerinden daha bilgilidir?" Allah Teala yle buyurdu: "Kendisini hidayete sevkedecek, helake gitmekten evirecek bir sz bulmas iin, kendi bilgisinin yannda insanlarn bilgisini de isteyendir" Musa (a.s.) yle dedi: "Kullarnn hangisi hkm ve hikmet sahibidir?" Allah Teala yle buyurdu:

"Bakasna hkm verdii gibi kendi nefsine hkm veren, kendi nefsine verdii gibi de bakasna hkm verendir" Bu hadisde, grld gibi sevgi, ilim ve adalet bir arada zikredilmitir. Bunlar, btn hayrlar kendinde toplamaktadr. u husus iyi anlalmaktadr ki: Allah Teala'nn sevgisi, hakknda, O'nun gayr hakknda dnlen eyin dnlmesi" doru deildir. Mesela: O'nun sevgisinin dndaki sevgi hakknda dnlen su isnad, ayrlk ve sebebsiz yere ilgiyi kesme gibi ki, bu noktada bir ok hata etmektedir; hatta, Allah Teala'nn sevgisi hakknda, yz eviren, susuz yere ilgi kesen yahut kendisine yaklaandan uzaklaan kimsenin segisinde grndkleri ekilde grnmektedirler. Bu mevcuda melliflerin bazlar eserlerinde, Allah'a delil getirmek iin gereken hatay ilemilerse de, en kesin ve stn delil Allah'ndr. Buhari ve Mslim'in "Sahih"lerinde, Ebu Hreyre'nin (r.a.) rivayetiyle, Rasulullah'n (s.a.v.) yle buyurduu kaydedilir: "Allah Teala buyuruyor: Beni kendi nefsinde anan Ben de kendi nefsimde anarm; Beni bir toplulukta anan Ben de ondan daha hayrl bir toplulukta (Melaike topluluunda) anarm; Bana bir kar yaklaana Ben bir Arn yaklarm; Bana bir Arn yaklaana Ben bir kula yaklarm; Bana yryerek gelene Ben koarak gelirim" Bir "Kudsi" hadis'de Allah Teala yle buyurur: "Benim zikir ehlim, Benim ibadat taatimde benimle birlikte oturanlardr; Benim kr ehlim, Beni evlerinde ziyaret edenlerdir; Benim taat ehlim, Benim ikram ve izzetime nail olanlardr; Benim ma'siyet ehlim, rahmetimden mit kestirmediklerimdir; ayet Bana tevbe ederlerse, onlarn seven dostu olurum. -nk Allah, tevbe edenleri sever-Eer tevbe etmezlerse onlarn tabibleri olurum, kendilerini ayplardan temizleyinceye kadar musibetlere dr eder (musibetlerledener )i m." Allah Teala ayet-i kerimede de yle buyurmutur: "M'min iken salih amellerde bulunan kimse ne hakszla uramaktan, ne de (sevabnn) eksilmesinden korkar" (Taha: 20/112) "Onlar bize zulmetmemilerdi, ama kendilerine zulmetmilerdi" (Bakara: 2/57) Ebu Zer'in (s.a.v.) rivayet ettii sahih Hadis'de Rasul-ullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Allah Teala yle buyurur: Ey kullarm! Ben, zulm nefsime haram ettim, onu sizin aranzda da haram kldm; birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarm! Benim kendisini doru yola (hidayete) kavuturduumdan baka hepiniz yanl yoldasnz; yleyse Benden doru yolu isteyin ki, sizi doru yola sevkedeyim. Ey kullarm! Benim kendisini doyurduumdan baka hepiniz asnz, yedirmemi (doyurmam) isteyin ki, size yedireyim. Ey kullarm, Benim kendisini giydirdiimden baka hepiniz (elbise ve iyi ahlaktan) plaksnz, benden giyinmeyi isteyiniz ki, sizi giydireyim. Ey kullarm! Siz gece gndz gnah ilemektesiniz. Ben ise gnahlar balamaktaym ve onlarn hibirine nem de vermemekteyim; o halde balamam dileyin ki, sizi balayaym. Ey kullarm! Bana zarar vermeye g yetiremezsinz ki, zarar veresiniz, yine Bana fayda vermeye kadir olamazsnz ki, fayda veresiniz, yine Bana fayda vermeye kadir olamazsnz ki, fayda veresiniz. Ey kullarm! Gemi ve gelecekleriniz, insan ve cinlerinizin, hepsi sizin en temiz kalpli bir insannz gibi olsalar bile, Benim mlk ve saltanatma bir ey ilave edemezler. Ey kullarm! Gemi ve gelecekleriniz ins ve cinlerinizin hepsi bir araya gelip her birine istedikleri eitli ihtiyalarn versem bile Benim mlkmn hazinelerinden bir ey eksiltmezler. Ancak onlarn aldklar, denize batrlp karlan bir inenin getirdii su kadardr. Ey kullarm! ilediiniz amellerinizi teker teker saydrmakta ve zaptetmekteyim... Onlarn karln kyamette olduu gibi vereceim. Yaptklarnn karln iyi olarak bulan bir kimse, Allah'a hamdetsin. Ceza olarak bulan bir kimse ise, bunun sebebini bakalarnda deil, kendisinde arasn, (kendi nefsini yersin)" Bundan dolay, Buhari'nin "Sahih"inde rivayet ettii Hadis'de, eddad b. Evs yle der: "Rasulullah (s.a.v.) yle buyurdu: "Seyyid'l-stifar, kulun yle demesidir: Allahmme ente Rabbi La lahe illa ente halakteni ve ene abdke ve ene ala ahdike ve va'dike ma'steta't, euzbike min erri ma sana't abuleke bini'metike aleyye, ve ebu bizenbi fafirli, feinnehu la yafiru'z-znube illa ente: Ey Allah'm!

Sen benim Rabbimsin, senden baka Allah yoktur, beni yaratan sensin, ben senin kulunum, senin emrine ve va'din zerine gcm yettii kadar yaptm gnahlar itiraf ediyorum. nk gnahlarm ancak sen af edersin... Beni af eyle! Bu duay samimi bir yrekle okuduu gnn gecesinde len bir kimse cennetliklerdendir" phesiz ki, kul Allah'n daima kr gerektiren ni'met-leri ile kendisine istifar (Allah'dan balanma dilemeyi) gerektirecek gnahlar arasnda bulunmaktadr. Kul iin kr ile tevbe ve istifarn her ikisi daima gereklidir. nk kul, daima Allah'n nimetleri ve ihsanlar arasnda dnp dolat gibi, tevbe ve istifara da daima muhta durumda bulunmaktadr. Bundan dolaydr k, insanln efendisi ve mttakilerin nderi Rasulullah (s.a.v.), her hal karda daima istifar ederdi, Allah'dan mafiret edilmesini dilerdi. Nitekim, Buhari'nin rivayet ettii sahih hadisde yle buyurmutur: "Ey insanlar! Rabbmza tevbe ediniz, zira ben, Allah'a gnde yetmiden fazla tevbe ve istifarda bulunmaktaym Mslim'in "SahY'inde de yle buyurur: "Kalbim sk sk lahi heybet ve azamet ile kaplanr. Bundan dolay ben, gnde yz kere Allah'dan tevbe ve istifar ederim" Abdullah b. mer (r.a.) yle demitir: "Rasulullah'n (s.a.v.) bir mecliste yz kere: "Rabbifir li ve tb aleyye inneke entettevvabrrahim: Rabbim, beni mafiret eyle, tevbemi kabul buyur, phesiz sen tevbeleri ok kabul edensin, ok mafiret edensin" dediini sayardk. Bundan dolay, stifar amellerin sonlarnda meru olmu (emredilmi)tir. Alah Teala yle buyurur: Seher vakitlerinde istifar edenler. (Al-i mran: 3/17) Bir zat demitir ki: "Geceyi namaz klmakla ihya ediniz, seher vakti olunca da istifar ile geiriniz" Sahih bir hadiste yle geer: Rasulullah (s.a.v.) namazn bitirip de ayrlnca kere istifar eder ve sonra da yle derdi: "Allahmme entesselamu ve minkesselamu tebarekte ya ze'1-celali ve'1-ikram" Allah Teala bu konuda yle buyurur: Arafat'tan akp geldiinizde Me'ar-i Haram yannda Allah' ann. O sizi doruya eritirdiyse siz de o dorultuda O'nu ann; her ne kadar bundan nce sapk kimselerden idinizse de (imdi doru yola eritirildiniz)" (Bakara: 2/198) Allah'dart mafiret dileyin. phesiz ki, Allah, ok balayan, ok merhamet edendir" (Mzzemmil: 73/20) Allah azze ve celle, Rasulullah'a (s.a.v.) peygamberlii bildirdikten sonra, Allah yolunda gerei ekilde cihad et, diye de emirde bulunduu, o, Allah'n emrini kendisinde baka hi kimsenin yapamyaca ekilde yerine getirmiti, de bunun zerine Allah Teala yle buyurmutur: "Allah'n yardm ve fetih gn geldii, nsanlarn Allah'n (son) dinine blk blk akn ederek geldiini grdn zaman, Rabbn hamd ile tebih et, balanman dile. nk O, gerekten tevbeleri oka kabul edendir" (Nasr: 110/1-3) Bundan dolay, dinin nizam tevhid ve istifar zerine kurulmutur. Bu konuda Allah Teala yle buyurur: "Elif-Lam-Ra. Bu bir kitabdir ki, ayetleri salam esaslara, kuvvetli delillere oturtulmutur. Sonra da bir bir aklanmtr. Bu, yegane hikmet sahibi ve her eyden haberli (yce kudret) kutludandr. yle ki, Allah'dan bakasna ibadet etmeyesiniz. Ben de her halde O'ndan (taraf gnderilen) bir uyarc ve mjdeciyim. Ve Rab-binizden balanma isteyesiniz, sonra da O'na tevbe edesiniz; ta ki, belli bir sreye kadar sizi gzel bir geimle geindirsin ve her fazilet sahibine faziletini versin. Eer yz evirirseniz, dorusu ben sizin iin byk bir gnn azabndan korkarm" (Hud: 11/1-3)

"O halde hep O'na dorulun ve O'ndan balanma dileyin. (Fussilet: 41/6) "Bil ki, baka hi bir ilah yok ancak Allah var. Hem kendi kusurlarndan hem de m'min erkeklerin ve m'min kadnlarn kusur ve gnahlarndan dolay balanma dile. Allah, dnp dolaacanz, varp kalacanz yeri bilir" (Muhammed: 47/19) Onun iin hadis-i erifde yle gelmitir: "eytan der ki: Ben insanlar gnahlarla helak ettim, onlar da beni 'La lahe lallah ve istifar' ile helak ettiler." Yunus (a.s.) da yle demiti: Senden baka ilah yoktur, seni tenzih ederim, dorusu ben kendine hakszlk edenlerdenim." Rasulullah (s.a.v.) bineine bindii zaman, Allah'a hamdeder El-hamd lillah', der sonra kere tekbir getirir 'AHahu ekber\ der, bundan sonra da : "La ilahe ente sbhaneke zalemt nefsi, fafirli: Senden baka ilah yoktur, seni tenzih ederim; nefsime hakszlk ettim, beni bala" derdi. Biten bir oturumu gnahdan artc (keffaret) dua da udur: "Sbhanekellahmme ve bihamdik, ehed en la ilahe illa ente estafiruke ve etub ileyk: Allah'm, sana hamdederek seni tebih ve takdisde bulunurum. Senden baka bir ilah olmadna ehadet ederim, Senden mafiret diler, sana tevbe ederim." [5] Kalp Hastalklar Ve Tedavisi Allah Teala mnafklar hakknda yle buyurdu: Kalplerinde hastalk vardr, Allah da onlarn hastaln arttrmtr. (Bakara: 2/10) Bu da, ayiann att vesveseyi, kalplerinde hastalk bulunanlara ve kalpleri katlaanlara bir imtihan klmas iindir. (Hacc: 22/53) "Mnafklar kalplerinde (fitne ve fesat gibi) hastalk bulunanlar ve Medine'de olmadk fena haberleri yayanlar, eer bu huylarndan vazgemezlerse, herhalde seni zerlerine caydrc olarak gndeririz, sonra da, Medine'de senin komuluunda pek az bir sre kalabilirler" (Ahzab: 33/60) "... Kendilerine kitap verilenlerle m'minler pheye dmesin; kalplerinde (inkar ve inad) hastal bulunanlarla kafirler de "Allah bundan misal olarak neyi mu-rad etmitir?" desin iin. (Mddesir: 74/31) "Ey insanlar! Size gerekten Rabbinizden bir t, gnllerdeki (manevi hastalklara) bir ifa ve m'min-lere doru yolu gsteren (bir belge) ve rahmet gelmitir" (Yunus: 10/57) "Kur'an'dan m'minlere ifa ve rahmet olan (paralar, blmler) indiririz. Zalimlerin ise ancak ziyann arttrr" (sra: 17/82) "Beden Hastal"na gelince, bu, bedenin shhat ve dzeninin aksine olan bir durumdur. Hastalk olan bedende idrak ve tabii hareket de bozulur. drakin bozulmas, ya grme ve iitmeyi gidermek suretiyle olur; ya da eyay olduunun aksine olarak idrak ettirir; o zaman acy tatl anlamaya balar, eyann dta hi bir varlnn olmadn hayal eder. Tabii hareketin bozukluu ise, mesela: Hazm kuvvetinin zayflamas yahut, ihtiyac olan gdalardan holanmamas ve zarar veren eylerden holanmasdr ki, bu durumdan dolay kendisine aclar arz olur; fakat bununla beraber, lmez ve helak olmaz. Hatta, onda istee bal hareketi toptan anlama hususunda bir eit kuvvet olur. Bu durumdan da, bedence ya miktar ya da nitelik sebebiyle ac ve zdiraplar meydana gelir: Birincisi olan "Miktar"; ya madde noksan lgndandr, o zaman gda almaya mahtatr, ya da maddenin fazlaln-dandr ki, o zaman fazlal karmaya muhtatr. ikincisi olan "Nitelik" ise; normalin haricindeki s ve soukluk kuvvetidir ki, bu tedavi olunur. [6] Kalp Hastal Kalp hastal da, tasavvur ve iradenin bozulmasna sebep olan bir bozukluk ve arzadr. Tasavvur, hakikati gremiyecek yahut olduundan baka grecek ekilde bir takm phelere

urar. rade ise, faydal olan hakdan holanmayacak, zararl olan batldan holanacak bir hale gelir. Bundan dolay, "...Onlarn kalblerinde hastalk vardr...." ayet-i kelimesindeki, hastalk, Mcahid (r.a.) ve baz mfes-sirlerce bazan, "phe ve tereddd " ile aklanp manalandrlr. Bazen de, Kalbinde (ehvetten arz) hastalk bulunan kimsede arzu uyanabilir. (Ahzab: 33/32) ayet-i kerimesi'nin de aklad gibi, zina ehvetiyle tefsir edilir. Bu sebebledir ki, Haraifi, kalp hastalklarn anlatan "Kitabu i'tilali'l-kulub" adl kitabnda, kalbin hastaln ehvet hastal olarak belirtmi; kalp hastasn da, shhatli insana zarar vermeyen eyin zarar verdii kimse olarak ifade etmitir; Zira ona scaklk, soukluk, alma ve benzeri hastaln, verdii takatsizikden dolay g yetiremedii bir takm eylerin tesiri zarar verir. Ksaca, hastalk hastay zayflatp gten drr, kuvvetlinin g yetirdii eye g yetiremez hale getirir. Shhat ise, shhatin misliyle korunur; zddyla bozulur. Hastalk, sebebinin misliyle kuvvetlenir; zddyla yok olur. Hastaya, hastalnn sebebinin misli arz olduu zaman, hastal artar; kuvvetsizlii ilerler, lme kadar gtrr. ayet hastaya kuvvetini artracak ve hastaln giderecek ey meydana gelecek olursa iyileip shhatine kavumaya balar. Kalb hastal, kalbde fke gibi manen istilac bir dman tarafndan meydana getirilen elem ve zdraptr. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "...nanan bir topluluun yreklerini ferahlatp ifa versin, kalblerindeki fkeyi gidersin..." (Tevbe: 9/14-15) Kaiblerinde fke gibi bir dman bulunan kimselerin ifas ise, kalblerinde mevcut elem ve zdrablarn yok olmasyla meydana gelir. Mesela: Falan adam fkeden yrei soudu, denilir ki, bu, onun fke eleminden kurtulup ifaya kavutuunu belirtir. Yine, ksas, ldrlen kimsenin yaknlarnn bir nevi ifa istemesi ki, bu, zntden, zdraptan ve kinden kurtulmak iin olan bir ifadr. phe ve cehalet de byledir; kalbi eleme sevkeder. B hususuta Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Bilmediklerinde sorsalard ya; zira cahiliin ifas sormaktr." Bir ey hakknda phe, orada meydana gelen bir bilgi zayfl ve tereddddr ki, bu hal bilgi ve tam kanaat gelinceye kadar kalbe elem verir. Nitekim, gerei aklayan cevabndan dolay bir alim iin: Beni, verdii cevabla ifaya kavuturdu (tatmin etti) denir. Hastalk, lm deildir. Kalb ise, mutlak cehaletle lr; cehalet ksmlarndan biriyle de hastalanr. Bu bakmdan onun bir lm bir de hastal olur. Bir hayat, bir ifas olur. Onun hayat ve lm hastal ve ifas; bedenin hayat ve lmnden, hastalk ve ifasndan daha beterdir. Bundan dolay, kalb hastalna phe yahut ehvet arz olduu zaman, hastal arttrr; hikmet, t gibi syler yapld zaman, onun dzelmesine ve ifa bulmasna sebeb olur. Nitekim Allah Teala yle buyurmutur: "...Bu da, eytann att vesveseyi, kalblerinde hastalk bulunanlara ve kalbleri katlaanlara bir imtihan klmas iindir." (Hacc: 22/53) nk Allah Teala eytann vesvesesini, kalbleri hasta ve kat olanlara, hasta olan o kalberini perian etmesi iin bir phe olarak meydana getirmitir. Zira onlarn kalbleri hastayd, onun iin de eytann att vesvese kendilerine bir fitne, bir imtihan oldu. Yine Allah Teala yle buyurur: "Mnafklar kalblerinde (fitne ve fesat gibi) hastalk bulunanlar ve ehirde olmadk fena haberi yayanlar, eer huylarndan vazgemezlerse. (Ahzab: 33/60) Kalplerinde (inkar ve inad) hastal bulunanlarla kafirler de "Allah bununla misal olarak neyi murad etmitir?" desin diye. (Mddesir: 74/31) Kalplerinde hastalk bulunan kimselerin kalpleri, kafir ve mnafklarn kalpleri gibi lmemekle beraber, m'minlerin kalpleri gibi diri ve salam da deildir. Bil'akis, orada phe ve nefsani arzu bulunur. Yine, "... Kalbinde (ehvetten arz) hastalk bulunan kimsede arzu uyanabilir.. (Ahzab: 33/32)

te bu ehvet hastaldr. Hi hesiz, kalbi shhatli bir kimseye gzel bir kadn sunulduunda asla dnp bakmayaca halde, kalbi hasta olan kimse bunun tam aksine olarak, kendisine takdim edilen o kadna hemen meyil gsterir; nk onun kalbi kuvvetli bir hastala yakalanarak zayflamtr. Kadn krtarak ve cilve yaparak konutuu zaman, kalbinde hastalk olan kimsede arzu uyanr. Kur'an gnllerdeki manevi hastalklara bir ifa, kalplerdeki phe ve nefsani arzulara da bir devadr. nk onda hakk batldan ayran aklamalar vardr. lmi, tasavvuru ve idraki bozan phe ve ehvet hastalklarn, eyay ve olaylar geree uygun olarak grebilecek ekilde, yok eder. Onda, insan kalbini okayacak hikmetler, cennete tevik edici ve cehennemden korkutucu gzel szler, kalbin slah olmasna sebeb olacak ibretli kssalar vardr; o bu zellikleriyle kalbi, kendisine fayda verecek eye meyi eder, zarar verecek eyden de uzaklatrr; bylece kalp, evvelce tam tersi iken, hakk ve hidayeti seven, batl ve sapkl sevmeyen bir varlk haline gelir. Kur'an, ftrat bozan ve iradeyi zaafa uratan, hastaiidar giderip, kalbi dzeltir. nsann istek ve arzularn olumlu hale getirir; Bu durumda beden tabii haline dnd gibi, kalp de yaratltaki ilk temiz haline kavuur; beden O'nun emirleri dorultusunda geliip kuvvet kazand gibi, kalp de yine O'nun temiz ve olgun hale getirici nuruyla gerekli iman gdasn alr. nk kalbin temizlii ile, bedenin gelimesi birbirine benzeyen ki olgudur. Zekat'm szlk anlam, dorulukta, dzgnlkte artma ve gelime, manasnadr. Bu manay anlatmak iin (arab-a'da): Zeke'-ey', denir. nsann bedeni nasl gelimek iin faydal gdalara muhta ise, kalbi de olgunlamak ve slah olmak iin, geliip yetimeye, bymeye muhtatr. Gerek bedenin gerekse kalbin bu hale gelebilmesi iin, her ikisine de zarar verecek eylerden uzak olmalar gerekir. Zira, beden kendisine faydal eyleri vermek, zararl eylerden uzak kalmakla gelitii gibi, kalp de ayn ekilde faydal eylerin alnmas ve zararl eylerin atlmas ile geliip byr ve dzelir. Nitekim, tarm da bu ekilde verimli hale gelir. Sadaka, suyun atei dndrd gibi, hatalar sndrdnden, kalp o sadaka sebebiyle stn bir temizlik elde e-der. Kalbin manen geliip bymesi, gnahlardan temizlenmesi ve armmasyla mmkn olur. Nitekim, bu konuda Allah Teala yle buyurur: "Onlarn mallarndan zekat al ki, onunla kendilerini temizler ve (gnahlarn-kusurlarm) paklarsn.(Tevbe: 9/103) Kalp, gizli kapal ktlklerin terkedilmesiyle de temizlik ve safvete sevkeder. Zira, kalbe gre masiyetler, bedene gre mikroplar mesabesindedir. Bu gnahlar, bitkilerdeki zararl otlar gibidir. Beden, fazla kan gibi, iteki karmlar karp att zaman, tabii kuvvet bulur, skntdan kurtularak rahata erer. Kalp de yledir; gnahlara tevbe ettii zaman, varlndaki bu kt karmlar dar att iin rahatlar. Kalp gnahlara tevbe ettii zaman, kalp kurtulua ererek iyi amelleri ister ve inde bulunduu bozuk hallerden uzaklaarak huzura kavuur. Kalbin temizlii, manen, geliip olgunlamasyladir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Allah'n sizin zerine bol rahmeti ve ltf olmasayd, sizden hi biriniz ebediyyen (gnah ve felnalktan) temize kamazd." (Nur: 24/21) "... Size, 'geri dnn' denilirse, geri dnn. Bu, sizin iin daha temiz (bir hareket)dir. (Nur: 24/28) "M'min erkeklere syle: Gzlerini harama bakmaktan saknsnlar, rzlarn korusunlar. Bu (hareket) onlar iin daha temiz (ve yararl)dr. phesiz Allah, onlarn her yaptklarn haber almaktadr" (Nur: 24/30) "Dorusu mutlulua ermitir (inkar, inad ve ktlklerden) arnan ve Rabbi'nin adn anp namaz klan..." (A'la: 87/14-15) "Nefsini temizleyen iflah olmu, O'nu kirletip rten, ziyana uramtr" (ems: 91/9-10) "Ne bilirsin belki o temizlenecek ve t alacakt. (Abese: 80/3) "O'na de ki: (Nasl), arnmak ister misin? Sana Rab-bi'ne giden doru yolu gstereyim de derin bir saygyla korkup eilesin" (Naziat: 79/18-19) Temizlik (tezkiye)'in asl her ne kadar geliip byme, bereket ve hayr art ise de o, ancak erri gidermekle meydana gelir. Bundan dolay temizlenme (arnma), unu bunun iine alr. Yine Allah Teala yle buyuruyor: "Vay haline o ortak koanlarn! Onlar ki zekat vermezler;

onlar, evet onlar, ahireti de tanmazlar. (Fussilet: 41/6-7) Buradaki zekat, (temizlik), kalbin arnaca tevhid ve imandr. nk, iman ve tevhid, kalben Allah'n dndaki btn sahte ilahlarn reddini, orada yalnz gerek lah olan Allah'n varlnn hakim olmas demektir. Kalbe bu yce varla yer vermede "La lahe llallah," cmlesinin yerlemesidir tevhid. Bu ise, kendisiyle kalbin arnd, temizlendii eyin asldr. Temizleme (artma), bir eyi (ar), katksz hale getirmedir: Bu temizleme ii o eyin ya zatnda olur, ya da inan ve haberde olur. Mesela: Kendinde yahut insanlarn inancnda bir dzeltme, temizleme (tadilat) yapldnda, (araba ifadeyle) "Addelth" denir. Bu hususta Allah Teala yle buyurur: "...Artk kendinizi temize karmaya kalkmayn. (Necm: 53/32) Yani, nefsinizin temiz olduunu bildirmeyin, demektir. u da baka bir yce szdr: "Nefsini temizleyen, kurtulua ermitir. (ems: 91/9) Onun iin de buyurmutur: yukarda geen (Necm: 53/32) ayet-i keri-mesi'nin devamnda yle

"O korkup saknanlar daha iyi bilir" (Necm: 53/32) Rasulullah'n (s.a.v.) zamannda bir hanm sahabenin ismi, Berre (iyi, temiz, itaatkar) idi. nsanlar da onu byle, nefsini temizlemi, manasyla aryorlard. Bunun zerine, Rasulullah iyi, temiz manasna gelen bu ismi kaldrarak ona: Zeyneb, adn verdi ve yie buyurdu: "Nefislerinizi temize karp, kendinize iyi demeyiniz; sizin iyi olannz Allah daha iyi bilir." Allah Teala'nn: "Grmedin mi, u kendini temize karanlar!? Ama Allah dilediini temize karr. (Nisa: 4/49) Yce szne gelince, ayetten de anlald gibi Allah bir nefsi isterse temiz klarsa ve onun temizliini de haber verir, manas kasdedilmektedir. Tpk tezkiyede bulunan kimsenin, ahidleri temize karp, adil olduklarn bildirdii gibi. Adalet, itidal demektir. tidal ise, kalb dzgnldr. Nitekim, zulm de, kalbin bozukluu demektir. Bundan dolaydr ki, kii iledii btn gnahlarla nefsine kar zalim durumundadr. Zulm, adaletin zdddr; zalim olan kimse nefsine kar adilane deil, bilakis zalimane davranr. Kalbin ise, dzgnl, iyilii adalette; bozukluu, ktl de zulmdedir. Yine bir kimse nefsine zulmettii zaman, hem zalimdir, hem de zulme uramtr; nefsine adil davrand zaman da hem adil, hem de adalete urayandr. nk, ii yapan odur, iin hayr ve er, karl da kendine gelir. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "Herkesin kazand iyilik kendi yararna, ktlk de kendi zararnadr. (Bakara: 2/289) Hi phesiz, bir amel da tesirini yanstmadan, iyi veya kt olan etkisini kalbde gsterir. Onun iyilii, kendisi iin zulmdr. Bundan dolay Allah Teala yle buyurmutur: "Kim iyi bir ii yaparsa faydas kendisinedir ve kim ktlk yaparsa zarar kendisinedir" (Fussilet: 41/46) "yilik ederseniz, kendinize iyilik etmi olursunuz. Ktlk ederseniz, o da kendi aieyhinizedir" (sra: 17/7) Gemi salih .zatlardan biri yle demitir: "yilik (hasene) kalbe nur, bedene kuvvet, yze aydnlk, rzka genilik ve halkn kalbine iyilik, sahibi iin sevgi verir. Ktlk (seyyie) kalbe zulmet, bedene zayflk, yze siyahlk, rzka darlk ve halkn kalbine sahibi iin nefret verir." Nefsin iledikleriyle ilgili olarak yine yle buyurulur: "Herkes kendi kazandna rehindir (baldr)" (Tur: 52/21) "Herkes elde ettiine karlk rehindir. (Mddessir: 74/38) "Ve Kur'an ile unu hatrla ki, bir kimse kendi kazan-dyla kendini mahvetmeye grsn, (o takdirde) onun iin Allah'tan baka ne bir yakn dost ne de bir efaati vardr. Her trl fidyeyi

(kurtulu akesi) de verse, kendinden alnmaz. Kazandklarna karlk mal volanlar bunlardr!" (Enam: 6/70) Beden hastalndan iyiletii zaman, tabiat (mizac) normale dnd, denilir. Hastalk ancak tabiatn, i karmlardan kurtulmu halis itidalle beraber, derece derece, iyiye doru ilerleyerek iten karlmasyla yok olur. te, kalbin shhati itidali ve dzelmesi de, byle olur; haktan sapmas, zulm ve temiz yaradl halini deitirmesi de bu ekilde meydana gelir. Srf itidal her eyde, ilim ve amel ynnden gtr; ancak bu itidal, derece derece mesafe elde ederek olabilir. Onun iin, misal olarak: "rnek olmas gereken ve itidalli olandr, ifadesi kullanlr. Selefin yolu da: "rnek alnmas gereken en adaletli yol, diye ifade edilir. Allah Teala bu manada yle buyurur: "Kadnlar arasnda ne kadar adil davranmak isteseniz de elbette (buna) g yetiremezsiniz." (Nisa: 4/129) "...l ve tarty tam adaletle yapn. Biz kiiye gcnn yettiinden daha fazlasn teklif etmeyiz..." (En'am: 6/152) Hi phesiz, Allah Teala peygamberleri ve Kitaplar insanlara adaleti salamalar iin gndermitir. En byk adalet, Tek ve eriki olmayan Allah'a ibadette bulunmaktr. Sonra, insanlarn haklarnda adalet gstermektir. Sonra da, nefse kar adil davranmaktr. Zulm, eittir: Her eidi de kalp hastalklarn-dandr. Bu hastalklarn iyilemesi ise, adaletle olur. Ahmed b. Hanbel bir ahsa yle demitir: "Eer shhatli isen, kimseden korkma" Yani: Eer insanlardan, Allah'n yarattklarndan kor-kuyorsan bu, kalbttfe mevcut irk ve gnah gibi ktlklerin verdii hastalktan ileri gelmektedir. Kalbin dzelmesi asl itibariyle mana ve hayat kazanp nurlanmasdir. Nitekim, Allah Teala yle buyurur: "l iken dirilttiimiz, insanlar arasnda yrmesi iin kendisine bir nur sunduumuz kimse, karanlklar iinde kalp bir trl kamayan kimse gibi midir?" (En'am: 6/122) Bu neminden dolaydr ki, Allah Sbhanehu kalbin hayatiyyetini, nurunu, lmn ve zulmetini baka yerde yle bildirmitir: "Diriyi uyarmak ve kafirler zerine (azabla ilgili) szn hak olmas iindir (bu Kur'an)" (Yasin: 36/70) "Ey iman edenler! Allah ve Peygamber'i sizi hayat veren eye ardnda, icabet edin. Bilin ki Allah kii ile kalbi arasna girer ve sonunda (dirilip) hepiniz O'nun huzurunda biraraya getirilip toplanacaksnz" (Enfal:8/24) "O, diriyi lden karr; ly de diriden karr" (Rum: 30/19) Allah Sbhanehu diriyi lden, ly de diriden kard gibi, m'mni kafirden, kafiri de m'minden karr. Bu manada Sahih bir Hadis'de yle buyurulur: "Allah'n adnn anld evle, Allah'n adnn anl-mad ev, diri ile l gibidir" Yine bir sahih Hadisde yle geer: "Baz namazlarnz evlerinizde kln; ve evlerinizi (namaz klnmayan) kabirler yapmayn" Yine, Allah Teaia yle buyurmutur: "Ayetlerimizi yalanlayanlar ise, karanlklar iinde bir sr sarlar ve dilsizlerdir... (En'am: 6/39) Nurdan ve zulmetten bahseden ayetleri de zikredip yle buyurmutur: "Allah, gklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, iinde kandil bulunan ie ak bir pencere gibidir. Kandil cam iindedir; cam, prl prl k veren bir yldza benzer; ne yalnz dounun, ne de yalnz bat'nn rn olan mbarek zeytin aacndan yaklr. Onun ya ate dokunmasa bile, neredeyse k verir; nur stne nurdur.. (Nur: 24/35) te bu anlatlanlar,

m'minlerin kalplerindeki iman nuruna benzer. Bundan sonra, ayn surede yle buyurmutur: "Kfre sapanlardan amelleri, alabildiine dz bir ldeki serab gibidir; susayan kimse onu su sanr, sonunda ona gelince bir ey bulamaz; orada Allah' bulur: O da onun hesabn noksansz grr. Allah hesab arabuk grendir. Veya (kfre sapanlarn ileri), engin denizdeki karanlklara benzer; stste dalgalar ve onun stnde birbiri stne karanlk bulutlar km vaziyettedir; elini kardnda neredeyse, onu bile gremez. Allah kime nur vermemise, onun iin nur yoktur. (Nur: 24/40-41) Geen ayet-i kerime'nin birinci ksmnda anlatlan: Bozuk inanlar ve o inanlara tabi olan, onlar nda yaylan ameller gibidir ki, sahibi olan kimse o amelleri faydal olarak kabul eder, amellerini yakn olarak grdnde ise hi de faydal olmadn anlar. Allah da onun hesabn o amellere gre der. kinci ksmnda anlatlan: Basit cehalet, iman ve ilimsiz-lik gibidir ki, sahibi zulmet ynlar arasnda bulunur, i gz hibir ey gremez olur. nk i gz (basiret), iman ve ilim nuruyla grr. Allah Teala yle buyurur: "Allah'dan korkanlar, kendilerine eytan'dan gelen bir vesvese dokunduu zaman (Allah'n emir ve yasaklarn) hatrlarlar, hemen (gerei) grrler" (A'raf: 7/201) "And olsun ki, kadn niyetini bozup onu kastetmiti, eer Rab hin'den bir burhan (ak bir delil) grmemi olsayd o da kadna (ynelmeye) niyetlenmiti" (Yusuf: 12/24) Yusuf'un (a.s.) grd bildirilen burhan, (apak bir delil) O'nun kalbinde meydana gelen iman burhan ve delilidir ki, Allah, o imann klavuzluu ile her ikisini (Yusuf ile Zeliha'y) bulunduklar tehlikeli durumdan evirdi; Yusuf'a (a.s.) niyetinden dolay gnah yazmad. Ancak niyetini icra etmedii iin hayr yazd. Allah Teala yine buyurur: Bu Kitab, Rabb'lerinin izniyle, insanlar karanlklardan aydnla, yegane stn ve vlmeye layk olann yoluna karman iin sana indirdik" (brahim: 14/1) "Allah, iman edenlerin dost ve yardmcsdr; onlar karanlklardan aydnla karr. nkar edenlerin dost ve yardmclar, tabutlardr. Onlar aydnlk (hk dinin nurumdan karanlklara karrlar" (Bakara: 2/257) "Ey iman edenler! Allah'tan korkup saknn; O'nun peygamberine inann ki, size rahmetinden iki pay versin; size, aydnlnda yryeceiniz bir nur salasn ve sizi balasn. (Hadid: 57/28) Btn bu sebeblerden dolaydr ki, Allah Teala iman iin iki "misal" getirdi. Birinci misal, hayatn kendisiyle olduu ve kpkle beraber bulunan su'dur. kinci misal, nurun (n) kendisiyle olduu ve kendisinde yaklarak elde edilen kpk (posa)nn bulunduu atedir. Bu hususta yle buyurmutur: "(O) gkten su indirdi de dereler kendi lsnde dolup tat. Sel, ste kan kp yklenip gtrd. Ss eyas veya yararlanlacak (baka) bir ey elde etmek amacyla atete stp erittikleri eylerden de bunu gibi kpk (posa) meydana gelir. te Allah hak ile batla byle misal getirir. Kpe gelince, uup gider; insanlara yarar salayan eylere gelince, yerde (dipte) kalr. te Allah bylece misaller getirir" (Ra'd: 13/17) Allah Teala nifak'a da byle iki misal getirmi ve mnafklar hakknda yle buyurmutur: "Onlarn hali o kimselere benzer ki, bir ate yakmak isteyip (yaklan) ate evrelerini aydnlatnca Allah klarn tutup alm da onlar zifiri karanlklar iinde brakmtr. (Bylece onlar) gremez olmulardr. (Onlar) sardrlar, dilsizdirler, krdrler. Artk (doru yola) dnmezler. Ya da gkten (saanak halinde) boanan, iinde karanlklar, bir grleme, bir imek bulunan iddetli yamura (tutulmu akn kimsenin perian haline) benzerler k, yldrmn (dehetinden) lm korkusuyla parmaklarn kulaklarna tkarlar. Allah (in kudreti, ilmi ve hkmral) kafirleri (her tarafndan) kuatmtr. akan imek neredeyse onlarn gzlerini kapp alr. nlerini aydnlatnca da onun nda yrrler. zerlerine karanlk kt zaman ise (olduklar yerde) dikilip kalrlar. Allah dileseydi onlarn iitmelerini de grmelerini de

alverirdi. phesiz ki Allah'n her eye gc yeter." (Bakara: 2/17-20) Bu ayet-i kerime'de Allah Sbhanehu mnafklar iin, bir ate yakp da ate etraflarn aydnlatnca Allah'n onu sndrd kimselerin halini misal olarak getirmitir: Bir de ayrca, karanlklar iinde, yldrm ve imekler altnda, gkten inen yamura tutulmu perian durumdaki kimselerin halini misal olarak vermitir. Bu misallerle ilgili olarak baka yerde daha geni aklama yaplmtr. Getirilen misallerle varlmak istenen sonu, kalplerin ihya edilerek nurlandnlmasdr. Nitekim Rasulullah'a (s.a.v.) ait makbul bir duada yle zikredilmektedir: "Allah'm, Kur'an- kalplerimizin bahar yamuru ve gnllerimizin nuru kl" Bahar yamuru diye manalandrlan (Rabi) kelimesi, bitkileri canlandrp yeerten feyizli ve bereketli bir yamurdur, ki Rasulullah (s.a.v.) baka bir hadis-i erifinde de yle buyurmutur: "Baharn bitirdii otlardan (zehirli) bir ksm vardr ki, o (yiyeni) ldrr, yahut lme yaklatrr" lk yamur mevsimine araplar "Rabi" adn verirler ki, ilk bahar demektir. nk, topra ve bitkileri yeerten yamur damlalar bu zamanda der. Bakalar ise, k takib eden mevsime "Rabi" adn verirler ki, ikinci bahar demektir. lk baharda otlar bitip etraf yeermeye balar, kinci baharda ise, meyveleri dolduracak iekler kmaya, aalar zerinde yapraklar amaya balar. Hayat sahibi kalp, nurludur; nur olduu iin de iitir, grr ve dnr. l kalp ise, nursuz olduu iin iitmez, grmez ve dnemez. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "nkara saplanp kalanlarn durumu, barp armaktan baka bir ey iitmeyen (ve tpk davarlara seslenen oban) gibidir. Sardrlar, dilsizdirler, krdrler; bu yzden akledip anlayamazlar. (Bakara: 2/171) "lerinden sana kulak verenler eksik deildir. Sen sarlara-hele bir de akllar ermiyorsa iittirebilirmisin? lerinden bir ksm da sana bakar; sen krlere-hele bir de gremiyorlarsa- yol gsterebilir misin?" (Yunus: 10/42-43) "Onlardan bir ksm da sana kulak verip dinlerler, (inandklar iin dinlemezler, kusur bulmak iin kulak verirler). Biz, anlamamalar iin kalplerinin zerine kat kat rt gerdik; kulaklarna da bir arlk koyduk; artk onlar her belge ve mucizeyi de grseler yine inanmazlar. O kadar ki, sana geldiklerinde seninle tartp ekiirler; kfredenler, bu eskilerin masallarndan baka bir ey deildir, derler" (En'am: 6/24-25) Allah Teala, geen ayet-i kerime'de anlatt kimselerin, kalplerinin hibir ey hissetmedii, kulaklarnn iitmediini ve grdkleri eyi de kat'iyyen anlamadklarn bildirmektedir. Onlarn bu durumlar ayet-i kerime'de yle ifade edilmektedir. "Bizi ardn eye kar kalplerimiz klfldr; kulaklarmzda ise arlk vardr ve bizimle senin, aramzda gerili bir perde bulunmaktadr. (Fussilet: 41/5) Onlar, kalplerinin hakk anlamasna, kulaklarnn iitmesine ve gzlerinin grmesine engel olan eyi kendileri anlatmaktadrlar. Bedenleri hayat sahibidir, sesleri iitmektedirler, ahslan grmektedirler ama kalpleri hayatiyyeti-ni kaybettii iin; hayvanlara benzer bir hale dmlerdir. Grp iittikleri, yiyip itikleri ve reme faaliyetleri yaptklar halde, onlar gibi kalp hassasiyetinden yoksundurlar. Onun iin Allah Teala bu gibiler hakknda yle buyurmutur: "nkara saplanp kalanlarn durumu, barp armaktan baka bir ey iitmeyen (ve tpk davarlara enlenen oban) gibidir" (Bakara: 2/171) Allah Teala onlar sadece obann barp armasndan anlayan davarlara benzetmektedir, ki baka bir ayet-i kerime'de de yle buyurmutur: "anma andolsun ki, cin ve insandan bir ounu cehennem iin yarattk; kalpleri vardr, onunla (hakikati) grmezler; kulaklar vardr, onunla doruyu iitmezler. te bunlar (bu uursuzlar) hayvanlar gibidir, belki daha da sapk ve akndrlar. ('raf: 7/179) "Yoksa sen onlarn ounun iittiini, dndn m sanrsn? Onlar ancak, davarlar

gibidirler, hayr onlar hayvanlardan daha da sapktrlar" (Furkan: 25/44) Baz tefsirciler, Allah Teala'nn: "nsana bir dert ve sknt dokunduu zaman gerek yan st uzanrken, gerek otururken, gerek ayakta dururken bize dua eder. Kendisinden dert ve sknty kaldrdmzda ise, kendisine dokunan dert ve skntdan (kurtulmak iin) bize (hi) dua etmemi gibi (eski haline) geip gider. (Yunus: 10/12) Gibi ayet-i kerime'lerde ayplanp knad insanlarla kafirlerin kastedildiini, ayetlerin onlar hakknda olduunu bildirmiler ve demilerdir ki: Bu ayet-i kerime'leri dinleyenler, Allah Teala'nn yapt bu ayplama ve knamalarda, slam'a girdiini aklam kimselerin bir nasibi olmadn zannediyorlar. Hatta zihinleri Arab'n, mrik olduklarn bildirenleriyle, tandklar yahudi ve hristiyan kafirlerine, Trk ve Hind mrikleri gibi topluluklarna gidiyorlar... Bu bakmdan Allah Teala'nn indirdii bu ayetlerinden, hidayetle alakal kimselerin bir istifadesi mevcut deildir. Bu hususta, yle denebilir: Evvela, slam'a girdiklerini aklayanlar iinde m'min de vardr. Mnafk da vardr. Mnafklar her devirde mevcuttur ve onlar Cehennemin en alt noktasnda olacaklardr. kinci olarak, insann imam da olsa, kendisinde nifak ve kfrden bir ey bulunabilir. Mesela, bu konuyla ilgili olarak Rasulullah (s.a.v.) ittifak ediler bir sahih Hadis'de[7] yle Buyurur: "Drt huy, her kimde bulunursa (halis) mnafk olur. Yahut kendisinde u drt huydan bir huy bulunursa, onu birakncaya kadar, kendisinde mnafklktan bir haslet mevcut olur: Sz sylerken yalan sylemek, va'det-tiinde sznden dnmek, ahdettiinde ahdini tutmamak, bir ekime ve tartmada haktan ayrlmaktr" Grld gibi, Rasulullah (s.a.v.) anlatlan bu drt zellikten biri kendisinde bulunanlarn mnafklktan bir huy tadklarn bidirmitir. Yine, Sahih bir Hadis'de Rasulullah (s.a.v.) Ebu Zer'e (r.a.) hitaben: "Sen demek ki, kendisinde, henz cahiliyyet ahlak kalm bir kimse imisin..." Buyurmutu. Halbuki, Ebu Zer (r.a.), sahabe-i kiram ierisinde en kuvvetli imana sahip zatlardan biriydi. Bir Sahih Hadi s de de yle buyurulmutur: "mmetimde cahiliyyet devrinden kalma drt ey vardr: 1- Soy sopla vnmek, 2- Soy sopa svmek, 3- Yldzlardan yamur ummak, 4- lye alamak..." Baka bir Sahih hadisde yine yle buyurulmutur: "Muhakkak sizler sizden ncekilerin yoluna ku yeleinin oka gre llp biilmesi gibi (aynen) uyacaksnz, hem ylesine ki, onlardan biri kertenkele deliine girerse siz de (oraya) gireceksiniz" Dediler, Ya Rasulallah, O'nlar: yahudi ve nasara (hris-tiyanlar) mdr? Rasulullah (s.a.v.): "Ya kimler olacak?" Buyurdu. Baka bir sahih hadisde de yle buyurulur: "Muhakkak mmetim kendilerinden nceki mmetlerin aldklarn (adetlerini) kar kar, kula kula alacaktr" Dediler: "Ya Rasulallah Onlar: Faris ve Rumlar mdr? Rasulu-lah (s.a.v.): "nsanlarn ancak o zmresidir" buyurdu. Ebu Mleyke (r.a ) yle der: Rasulullah'm (s.a.v.) korkmaktaydlar. otuz kadar ashabna yetitim, hepsi de kendileri iin nifaktan

Ali (r.a.) ya da Huzeyfe'den (r.a.) yle rivayet edilir:

"Kalpler ksmdr: 1- Haset ve kin gibi huylardan ar, iman nuruyla aydn bir kalp; bu, m'minin kalbidir. 2- Hakk iitmekten ve kabullenmekten perdeli bir kalp; bu, kafirin kalbidir. 3- Ba aa olmu, tersine evrilmi (alt st belli olmayan) bir kalp; bu da mnafksn kalbidir. Bu kalp, br taraftan imann, bir taraftan da nifak'n uzand kalpdir. Bu kalp sahibleri, iyi amellerine kt amellerini de kartrm kimselerdir." Bu duruma gre, anlalmaktadr ki, her kul Allah'n iman konusunda zikrettii iman ksmlarnn vlmesinden ve kfr ksmlarnn knanmasndan faydalanabilir. Yine bazlar, "Bizi doru yola ilet" (Fatiha: 1/6) ayeti ile ilgili olarak derler ki, "M'min, doru yola iletilmitir, hidayeti istemekte ne fayda vardr?!" Sonra buna bazs u cevab verir: (Bizi doru yola ilet) den maksat (Bizi hidayette sabit kl) demektir. Nitekim Arab'lar, uyuyan kimseye: Ben sana gelinceye kadar uyu derler. Bazs da yle der: Onun manas (kalplerimizi hidayete icbar et demektir, icbar edilecek olan kalp, kaldrlacak zikredilmemitir. Baka bir ksm alimler de yle der: Onun manas (bizim hidayetimizi artr) demektir. Bunlarn bu sorular ortaya koymalarnn sebebi, kulun iletilmesini istedii doru yolun ne olduunu dnmediklerindendir. Zira, doru yoldan maksat, her konuda Allah'n emrettiklerini yapmak, yasakladklarn da yapmamaktr. Malumdur ki, insan her ne kadar, ksaca Muhammed (s.av.) Allah'n Rasul'dr, Kur'an Allah'n hak kitabdr, dese, yine de, kendisinin vakf olmad faydal ve zararl dini emir ve yasaklar, etraflca bilmek ihtiyacndadr. Byle kimse ayrca, bildiinin ekserisinde bilgisiyle amel etmemektedir. nsan, btn emirler ve yasaklar kendisine Kur'an ve Snnet'te bildirilmitir diye dnecek olsa dahi, phesiz Kur'an ve Snnet'te zikredilenler, klli ve genel mese'elelerdir, herkesin anlayaca bir zellikte zikredilmi mes'eleler deildir. Bundan dolay, insan, bu gibi konularda doru yola iletilmeyi (hidayeti) istemekle emredilmitir. Doru yola sevkedilmeyi istemek, doru yolun kapsad her eyi iine alr. Rasulullah'm (s.a.v.) getirdii eyleri btn ayrntlaryla kapsar; klli emirlere giren eylere, ilimle yaplmas gereken balca vazifelere amil olur. nk sadece hakk bilmekle, ilimle amel edilmedii' takdirde, hidayet gereklemez. Bundan dolay Allah Teala, Rasul'ne Hudeybiye sulhnden sonra yle buyurdu: "Biz sana apak bir fetih verdik. Ta ki Allah, senin gnahndan gemi ve gelecek olan balasn (btn tasalarn gidersin), sana olan nimetini tamamlasn ve seni doru bir yola iletsin" (Fetih: 48/1-2) Musa (a.s.) ve Harun hakknda da yle buyurdu: "O ikisine ak ifadeli Kitab verdik. Ve onlar doru yola ilettik" (Saffat: 37/117-118) Mslmanlar Rasulullah'm (s.a.v.) gerekten peygamber olduunu, Kur'ari'n gerekten Allah'n Kitab olduuna ittifak etmekle birlikte, Allah'n inan ve amelle ilgili ilim ve haber mes'elelerine dair dilemesi hakknda ihtilafa d m iardr. Onlarn herbiri ihtilafa dtkleri eylerde doru yola iletilmi olsalard, hi ayrla dmezlerdi. Sonra, Allah'n emrettiklerini bilenlerin ekserisi O'na isyan etmekte, yoluna uymamaktadr. ayet bu amellerde doru yola sevkedilmi olsalard, emredileni ilerler, yasaklanan terkederlerdi. Allah'n bu mmetten hidayete (doruya) sevkettikleri ise, O'nun muttaki evliyasndan (dostlarndan) oldular. Onlarn bu hale ermelerinin en byk sebebi de, doru yola sevkedilmeleri hususunda daima Allah'a muhta olduklarn bilmeleriyle birlikte, her namazda Allah'a (hdinassratal mstakim: Bizi doru yola ilet) diye duada bulunmalardr. Onlar devaml olarak yaptklar bu (Fatihada sylenen) dua ve Allah'a ihtiya arz ile muttaki evliya zmresinden olma erefine ermilerdir. Sehl b. Abdullah el-Tsteri bu manada yle demitir: Kul ile Rabbi arasnda, kulun O'na ihtiya arzetmesin-den daha yakn bir yol yoktur. Zira, gemite hakknda hidayet meydana gelen kimse, gelecekte de hakknda hidayetin

gelmesine muhtatr. te bu, "Bizi hidayette sabit kl ve onda icbar et" diyenlerin szlerinin gerek manasdr. "Ya Rabbi, bizim hidayetimizi artr" diyen kimsenin bu sz ise, gemie amil olur. Fakat btn bu istenen, doru yol iin gelecekle ilgili bir hidayettir. nk gelecek iin i-limle amel etmek, henz meydana gelmi, deildir ve kul gelecek hususunda ilimle amel edinceye kadar hidayete (doru yola) ermi olmaz. Ayrca, gelecee dair ilim gereklemeyebilir, hatta kalpden silinebilir. ayet kalpden silin-mezse bile o zaman belki, ilim gereklemez. nsanlar ise, tamamen bu duaya (hidayet isteine) muhtatrlar. Bundan dolaydr ki, Allah Teala o duay her namazda farz klmtr. nsanlar bu duaya olduu kadar hi bir eye muhta deillerdir. Doru yola hidayet meydana gelince de, Allah'n yardm nzk ve nefsin mutluluk bakmndan istedii dier eyler de gerekleir. Bu mes'eleleri en doru bilen Allah Mr. u bilinmelidir ki, kalp ve onun dndakilerin hayatiyeti, srf iradeye bal his ve hareket, srf ilim ve kudret deildir. Ancak, Ebu'l-Huseyn el-Basri gibi, Allah'n ilim ve kudretini dnen bir ksm kimseler byle dnerek unlar sylerler: Kalbin hayat, bilmesi ve kudretli olmas iledir. nk hayat, sfatlananla var olan bir sfattr. O sfat ise ilimde, iradede ve ihtiyari fiillere olan kudrette arttr. Bu da yukarda getii gibi hayata lazmdr. Her hayat sahibinin uuru, radesi ve kudretle ihtiyari almas vardr; her ilmi, iradesi ve ihtiyari ameli olan se, hayat sahibidir. Haya da hayattan tremedir; hayatiyeti olan kalbin sahibinin, kendisini kt eylerden men eden hayas vardr. nk kalbin hayas, kalbi bozan ktlklere engel olur. Bundan dolay, Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Haya, imandandr" "Haya ve skut, imann bir ubesidir; hayaszlk ve konuma serbestlii, nifakn bir ubesidir" Hayat sahibi, kendisine eziyet edecek eyi defeder; hayat sahibi olmayan l ise, byle deildir, ona kat ve donuk yzl denir ki, bu, hayat sahibinin yumuaklnn tersidir. Hayat sahibi olmayan kat, kuru, donuk yzl olunca kalbinde hayay (utanmay) gerektirecek hayat olamaz; tpk baslnca stnde iz meydana gelmeyen sert toprak gibi, irkinlikten kanmaya sevkedecek bir canllk bulunamaz. Ama, yeillik ve yumuak bir toprak ise bunun gibi deildir, onda iz hemen belirir. Bu bakmdan, hayat sahibi bir kalpde irkinliin eseri grld gibi onu irkin eyi ilemekten menedecek irade de mevcuttur. Fakat, l ve sert bir bir kalpde, bu irkinliklerden menedecek bir iman ve haya bulunmaz. Kalp ha-yat sahibi iken, insan ruhu bedeninden ayrlmak suretiyle lmesi, onun hayatnn bizzat gitmesi, yok olmas manasyla lmesi demek deildir. Bu bakmdan Allah Teala yle buyurur: "Allah yolunda ldrlenlere "ller" demeyin; hayr, onlar dirilerdir, ama siz farknda olmazsnz" (Bakara: 2/154) "Allah yolunda ldrlenleri "ller" sanma; hayr, (onlar) diridirler, Rabb'leri katnda rizklanmaktadrlar" (Al-imran: 3/169) Bununla beraber onlar, Allah Teala'nn u yce szlerinde bildirdii anlamyla, ldrler: "Her nefis lm tadacaktr..." (Al-i mran: 3/185) "(Ey Peygamber!) Sen de mutlaka leceksin, onlar da lecekler" (Zmer: 39/30) O'dur, sizi dirilten; sonra sizi ldrecek, sonra yine diriltecek de O'dur. (Hacc: 22/66) Msbet lm, menfi lmden ayrdr. Msbet lm, ruhun bedenden ayrlmasdr. Menfi lm ise, btn hayatn ruh ve bedenden ayrlp yok olmasdr. Bu konu, uyku lmn kardeidir, szn andrr; her iki halde de hayat mevcut olduu halde ona hem vefat denir, hem de lm denir. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "Allah, lm annda canlar alr. lmeyenlerin de uykuda (bedenlerinden alp kendilerinden geirerek canlarn alr); sonra lmne hkmettiini alkor, dierlerini ise belli bir sreye kadar (bedenlerine) gnderir" (Zmer: 39/42) Nitekim Rasulullah (s.a.v.) uykularndan uyandklarnda yle buyururlard: "Elhamd lillahillezi ahyana ba'de ma ematena ve ileyhinnur: Bizi uyuduktan sonra uyandran Allah'a hamdosun. ldkten sonra ise O'nun huzurunda ha-rolunacaz"

Baka bir hadisde de yle buyurur: "El hamd lillahillezi redde aleyye ruhi ve afani fi cesedi ve ezine li bizikrihi ve faddalani ala kesirin mimmen halleka tafdilen: Ruhumu bana tekrar veren, cesedimi shhate kavuturan, kendisini anmay bana msaade eden ve beni yarttklarnn bir ouna stn klan Allah'a hamdosun" Rasulullah (s.a.v.) yatana girince de: "Allah'm! Nefsimi sen yarattn ve sen vefat ettireceksin. Onun lm de hayat da senindir; onu vefat ettirerek yannda alkorsan, merhamet buyur; tekrar hayata gndereceksen, iyi kullarm koruduun eylerle onu koru" "Allahumme bi'smike emut ve ahya: Allah'm, senin isminle (ismini anarak) uyur ve (senin isminle) uyanrm"[8] Hased Kalp hastalklarndan Haseci, bazlarnn tanmlad gibi, varlkl kimselerin gzel hallerini bilme sebebine dayanan bir eziyettir ki, erdemli kimsenin hasedci olmas mmkn olmaz. nk erdemli kimse, bulunduu gzel duruma gre hareket eder. Baz kimselere gre de hased, hased edilen kimsenin elindeki ni'metin (varhm) benzeri hased edene istenmese de- yok olmasn temenni etmektedir. Gbta ise byle deildir, o, bir nimetin, gbta edilenden yok olmasn istememekle beraber benzerini temenni etmektir. Gerek olan u ki, hased; hased edilen kimsenin sahip olduu gzel halden honut olmayarak kt duygu beslemektir. Bu da iki eittir: Birincisi: Hased edilen kimsenin elindeki nimetten (varlktan) mutlak bir ekilde honut olmamaktr. Bu, sevilmeyen, kt kabul edilen kimsenin hasedidir. Varlkl kimsenin elindekine ierledii zaman bir ac ve eza duyarak kalbi hastalanr; o varln yok olmasyla eline bir fayda gemese de, kaybyla sevinir. Fakat, bu kaybn bir faydas olur, ekemedii nimetin yok olmasyla ahsn iindeki ac bir an iin son bulur. Ancak, buna ramen o ac kendisinden temelli yokolmaz, iinde devam eder; verilen bir ilala acs dindirildii halde hastal iyilemeyen bir hasta gibidir; nk, Allah'n bir ni'metinin bir kimsenin elinde olmasndan dolay rahatsz olan, hasta demektir. Bazan kaybolan bir nimet, hased edilen kimseye daha ok olarak geri dner; bazan da o nimetin benzeri, hased edilen kimsenin benzeri olan bir bakas iin meydana gelir. Hasedcinin belli bir gayesi yoktur; lakin ii kendi gibi bir insana verilen bir eit nimetten honut olmaz. Bu itibarla biri yle demitir: "Hasedci, nimetin yok olmasn ister. nk, bir bakasnn elindeki nimetten honut olmayan, kalbinden, onun yok olmasn temenni eder" ikincisi: Varlk sahibi olan o ahsn kendinden stn olmasndan holanmamaktr. Ya kendisine eit, ya da ondan stn olmasn arzulamaktr. Bu, gpta denilen bir hased ei-tidir. Bu hased eidi ile ilgili olarak Rasulullah (s.a.v.), bn-i Mes'ud ile bn-i mer'in (r.a.) rivayet ettikleri ittifakla nakledilen bir hadis-i erifde yle buyurur: "Gbta ancak iki zellik sahibine olur: Bunlar da, kendisine hikmet (ilim) verilip de onunla amel edip reten kimse ile, Allah tarafndan kendisine mal verilip de onu Hak yolunda harcamaya nail klnan kimsedir" Bu konuda bn Mes'ud yoluyla gelen rivayet byledir. bn-i mer yoluyla gelen rivayet ise aadaki ekildedir: Allah'n, kendisine Kur'an okumay nasib edip de onu gecenin kutlu saatleriyle gndzn belli zamanlarnda okuyan kimse ile, Allah'n kendisine mal ihsan edip de o mal Hak yolunda harcayan kimse..." Buhari'nin, Ebu Hreyre'den rivayet ettii lafzn ekli de yle: "Hased (gbta) ancak iki zellik sahibi iin caizdir: Allah'n kendisine Kur'an okumay nasib edip de onu gecenin kutlu saatlanyla gndzn belli zamanlarnda okurken komusu iitip "Keke komum falan'a verilen Kur'an nimeti bana da verilseydi ve onun gereiyle amel ettii gibi ben de amel etseydim" dedii kimse ile, Allah'n kendisine mal ihsan edip de onu Hak yolunda

harcamaya nail olurken birinin "Keke u hayr seven kiiye verilen mal gibi bana da verilse idi de onun hayr iledii gibi ben de ilemi olsaydm" diye imrendii kimsedir." Hasl, burada Rasulullah' (s.a.v.) yasaklayp da ancak iki yerde caiz grd hased, gbta durumunda olan bir hased cinsidir ki, o, bakasnn elindeki bir nimetin benzerinin kendinde olmasn istemek olduu gibi, o kiide hasletin kendinde bulunandan fazla olmasndan da honutsuzluk, duymamaktr. Biri burada; Madem ki, gbtadr da, niin hased olarak ifade edilmitir? Zira, o kimse, Allah'n kendisine ihsan etmesini arzu etmektedir, diyecek olursa, deriz ki: Bu arzunun, esas, o kimsenin, Allah'n bakasna verdii bir nimet'e bakp bakasnn kendisine stnlnden holanmamasdr. ayet o kimse bulunmasayd, o bunu arzu etmezdi. Gbtann esas, bakasnn kendisine stnlnden holanmamak olunca, hased olmu olur; zira o, arzu ve sevginin tabi olduu bir honutsuzluktur. Fakat, bakasnn durumlarna tama etmeden Allah'n kendisine nimette bulunmasn arzu-larsa, bunda haed denen bir ey mevcut deildir. Byle olduu iindir ki, genellikle insanlar birbirleriyle yarma demek olan bu ikinci kma dkndrler; makbul ve gzel olan bir eyde iki kii ulamak maksadyla aralarnda yar, (rekabet) ederler. Her ikisi de onu elde etmeyi arzular. Bu da herbirinin, dierinin kendine stn olmasn istememesindendir. Aynen, yaran iki kimseden herbirinin, dierinin kendisini gememesini istemesi gibi. Byle bir yarma, mutlak olarak kt deildir. Bil'akis, hayrda olan bir yarma olursa, gzel ve makbuldr. Bu konu ile ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: "phesiz ki iyiler nimet iindedirler. Tahtlar zerinde (evreyi) seyredecekler. Yzerinde nimetin iinde bulunmann prltsn tanrsn. Az mhrl safarab-dan iirilirler ki, sonu misk (gibi)dir. te yaranlar bunun iin yarsnlar" (Mutaffifin: 83/22-26) te grld gibi, Allah Teala yaranlarn, dnyann geici nimetleri urunda deil de, ahiretin bu gibi nimetleri urunda yarmalarm emretmitir. Bu, Rasulullah'm (s.a.v.) hadislerinde buyurduklanyla da uygunluk arzeder ki, o, gbtay ancak kendisine.ilim verilip de onunla amel edip bakasna da reten ile, mal verilip de onu Hak urunda harcayan kimseler hakknda msaade etmiti. Ancak, ilim verilip de amel etmeyen ve bakasna da retmeyen ile, mal veilip de onu Hak urunda harcamayan kimseler'e gbta edilmez ve onun durumu gibi bir durum istenmez. nk o rabet edilecek bir hayr iinde deildir; bil'akis, o, azaba evrilidir. Kim bir idarecilik (valilik-hakimlik-amirlik vs.) mevkiine getirilir de, ilim ve adaletle yrtr, emanetleri ehline verir; insanlar arasnda Kitap ve Snnet'e gre hkmederse, bunun derecesi byktr; hatta byk bir cihad iinde bulunmaktadr ki, Allah yolunda cihad eden (mc-ahid) de byledir. Rasulullah (s.a.v.) hadislerinde, nefisler byk meakkatlere gpta etmediinden, Allah yolunda cihad eden kimse, maln Allah yolunda harcayan kimseden daha stn olmasna ramen, ondan bahsetmemitir. nk onun aksine, maln Allah yolunda harcayanda ve ilmini retende adet olduu zere, d bir dman mevcut deildir. Her ne kadar bu ikisi iin de bir mcadele unsuru (dman; eytan ve nefis gibi) takdir edilebilirse de, Allah yolunda cihad eden (mcahid)in derecesi bunlardan daha stn ve ileri bun-larnkinden daha etindir. Bundan dolay, Rasulullah (s.a.v.) hadisinde namaz klan, oru tutan ve haccedeni zikretmemitir. nk bu amellerden, insanlar byltecek, retmek ve yardm etmek suretiyle onlara stnlk payesi verecek bir fayda, bilindii gibi, meydana gelmez. Aslnda hased, bakasnda bulunan bir stnlk ve mevkiden dolay meydana gelir. Amel sahibi bir kimse ise, adet olduu gibi, yeme, ime ve evlenme ilerine benzer nimeti (refah) bakasndan ok da olsa, hased edilmez. Ancak, yukarda geen ki snfa ok gbta edilir. Onun iin, kendilerinde bir hased (gbta) duygusu bulunan ilim sahipleri arasnda, yle olmayan kimseler arasnda bulunmayan eyler bulunur. Ayn ekilde, kendisinde maln Allah yolunda hacamas sebebiyle Hr hased duygusu bulunan kimsede, yle olmayan kimsede bulunmayan ey bulunur. Biri, insanlara kalp azyla faydal olur, br de beden aziyla faydal olur. nsanlarn hepsi kendilerine fayda verecek hem birinci aza, hem de ikincisine muhtatr. Bu sebeledir ki, Allah Sbhanehu iki misal getirerek, geen snflarn her biriyle ilgili olarak yle buyurmutur: "Allah hi bir eye gc yetmeyen ve bakasnn mal olan br kle ile; kendine gzel nztk verdiimiz, o rzk-tan gizli ve ak harcayan kimseyi misal olarak anlatt. Hi bunlar bir olurlar m? Hamd Allah'a mahsusutur, fakat oklar bilmezler. Ve Allah u iki

adam da misal olarak anlatt: Birisi, dilsizdir, hi bir ey yapamaz, efendisinin zerine bir yktr. (Efendisi) onu nereye gnderse bir hayr getirmez (bir i beceremez). imdi bu (adam), doru yolda giderek adaleti emreden kimse gibi olur mu?" (Nahl: 16/75-76) Grld gibi, Allah Sbhanehu kendi kutsal zat iin ve kendisinden baka kulluk yaplanlar iin ak misaller vermitir. nk putlar, ne faydal bir ie ne de faydal bir konumaya g yetiremezler. Birinci misal: Diyelim ki, bir tarafda hibir eye gc yetmeyen, bakasnn mal bir kle; dier tarafda da, Allah'n kendisine gzel rzk verip de o rzktan insanlara gizli ve ak olarak harcayan bir ahs. imdi, hi bir eye gc yetmeyen, ihsan yapmaktan aciz bir kle O'na nasl benzetilip de ortak (irk) koulur? te bu, Allah'n kendisine mal verip de ondan gece ve gndz harcayan kimseye ait bir misaldir. kinci misale gelince: ki ahs farzedelim, bunlardan biri dilsiz, dnemeyan, konuamayan ve hibir eye gc yetmeyen; bununla beraber efendisine yk olan, onu ne tarafa gnderse bir yapamayan, kendisinde hi bir fayda olmayan hatta daha ziyade iini zerine ald kimseye klfet olan kimse kabul edilir; bir de alim, adil, adaletle emreden, adaletle i yapan ve doru yolda bulunan kimse kabul edilirse, bu, Allah'n kendisine hikmet (ilim) verip de hem kendisi amel eden hem de bakasna reten kimsenin bir benzeridir. te, Allah Teala bu son kiiyi kendi zatna misal olarak getirmitir; zira O, Sbhanehu ve Teala alimdir, adildir, kadirdir, adaletle emreder ve doru yolda adalet llerini ayakta tutar. Nitekim, bu konuyla ilgili olarak yle buyurmutur: "Allah, kendinden baka ilah olmadna s e had ette bulundu. Melekler de ehadette bulundu... lim sahipleri de adalet llerini ayakta tutarak (O'nun varlna) ahitlik ettiler. (O), azizdir, hakimdir" (AI-i mran: 3/18) Nuh (a.s.) da yle demiti: "... Dorusu ben, benim de Rabbim, sizin de Rab-biniz olan Allah'a gvenip dayandm. (Hud: 11/56) Bu sebepledir ki, insanlar Abbas'n (r.a.) evine sayg gsteriyorlar, olu Abdullah onlara lim retiyor, kardei de yemek yediriyordu; bu yzden ta'zimde bulunuyorlard... Muaviyye, insanlarn bn-i mer'e (r.a.) Hac ibadet leriyle ilgili sorular sorup onu da fetva mahiyyetinde cevaplar verirken grdnde: "Bu durum vallahi bir erefdir..." Mealinde szler sylemiti. Bunun gibi, mer b. Hattab (r.a.) da, Allah yolunda mal harcama hususunda Ebu Bekir (r.a.) ile yara girmiti. Sahih bir faadtsde mer b. Hattab (r.a.) yle anlatr: "Rasulullah (s.a.v,) bize Allah iin sadakada bulunmamz emretti. Yanmda da o hususta verecek uygun bir mal vard. Bu gn, eer geebilirsem, bir gn olsun Ebu Bekir'i geeceim, dedim, malmn yarsn Rasulullah'a (s.a.v.) getirdim. Rasulullah (s.a.v.) bana: "Ailene ne braktn?" Buyurdu. Ben de: "Onun kadarn braktm" cevabn verdim. Ebu Bekir ise, bu arada, btn maln getirdi. Rasulullah (s.a.v.) ona da: "Ailene ne braktn?" Buyurduunda, Ebu Bekir cevaben: "Onlara Allah ve Rasul'n braktm" dedi. Bunun zerine ben: "Sen hibir eyde kat'iyyen geemem, dedim?" mer'in (r.a.) buradaki yapt, hayr hususunda olan bir yar ve mubah olan bir gbtadr. Fakat, Ebu Bekir Sd-dk'n hali, mutlak olarak bir yartan ve bakasnn haline bakmaktan uzak olduu iin, ondan daha stndr. Mi'rac konumasnda Musa'nn (a.s.) da durumu byleidi: Rasulullah (s.a.v.) baz hususlarda kendisinden teye getii iin, ona bir rekabet ve gbta hissi domutu, da alamt. Seni alatan nedir? diye sorduklarnda da: "Alyorum; nk bir gen benden sonra Peygamber olduu halde, onun mmetinden cennete

girecek olanlar, benim mmetimden girecek onlanlardan daha oktur" cevabn vermiti. Bu hadis'i Buhari ve Mslim "SahTlerinde rivayet etmilerdir. "SahilTin haricindeki baz lafzlarda da yle rivayet edilir: "Mira'da, sesini ykselterek yle diyen bir adama uradk" "Onu izzetli ve daha stn kldn..." Bunun zerine kendisine vardk; selam yerdik, selammza karlk verdi ve: "Senin yanndaki kimdir, ey Cibril?" dedi. Cibril: "O, mran olu Musa'dr, dedi: Ben: "Kime kar byle sitemli konuuyor?" dedim. Cibril: "Rabbna kar senin hakknda sitem ediyor" dedi. Ben: "Rabb huzurunda sesini ykseltiyor, dediimde, Cibril: "Allah azze ve celle onun doruluunu bilmektedir, cevabn verdi" mer'in (r.a.) hali Musa'nn (a,s.) haline benzemektedir. Rasulullah?n (s.a.v.) hali de, Musa'nn (r.a.) halinden stndr. nk, onda, Musa'da (r.a.) olan halde yoktu. Yine, Ashab- Kiram arasnda Ebu Ubeyde b. Cerrah gibileri geen hallerin tmnden uzaktlar; her ne kadar mubah ise de, kendisinde rekabet ve gbta hali bulunandan derece itibariyle daha stndler. Bu sebepledir ki, Ebu Ubeyde Rasulullah (s.a.v.) tarafndan "Bu mmetin emini" medhiyyesine nail olmutur. Zira, gvenilen kimsede emanet edilen eye kar iten bir zorlama olmad zaman emanete, iten zorlanmas olduu hususunda endie edilenden daha fazla layk olur. Bundan dolay hadm kimseler kadnlara ve ocuklara kar koruyucu (emin) olarak braklrlar; kk vilayete, byk vilayete kar bir hrs olmad bilinen kimse emin olarak grevlendirilir; mala, ondan birey alacana dair bir niyyeti olmad bilinen kimse emaneti braklr. inde bir hainlik bulunan kimseye bir ey teslim edildiinde bu, koyunun kurt'a teslim edilmesine benzer ki, onun iinde emanet edilen koyuna kar bir istek bulunduundan onu salam olarak teslim edemez. mam Ahmed'in Msned'inde rivayet edilen bir hadisde Enes (r.a.) yle der: "Bir gn Rasulullah'n (s.a.v.) huzurunda oturuyorduk. Bu arada Rasuluilah (s.a.v.) yle buyurdu: "u anda size u vadiden doru cennet ehlinden biri kageleek" (Enes): "Bu esnada Ensar'dan bir adam ayakkablar sol elinde asl olduu vaziyette sakalndan abdest suyu damlayarak ikageldi ve selam verdi. Ertesi gn olunca, Rasuluilah (s.a.v.) ayn eyi gene syledi; o adam ayn haliye ayn ekilde kageldi. nc gn olunca Rasuluilah (s.a.v.) szn yine tekrarlad: Bir mddet sonra Rasuluilah (s.a.v.) kalknca, Abdullah b. Amr b. el-As (r.a.) o adam takib etti ve yle dedi: "Ben babamla mnakaa ettim, gn onun yanna varmayacama dair yeminde bulundum; gn geinceye kadar beni barndracan bilirsem, yle yapacam. Adam: "Evet, olur!" dedi. Enes (r.a.): Abdullah anlatp diyor ki: gece o adamn yannda kaldm, bu mddet zarfnda onun gece ibadetine dair bir eyi ifa ettiini grmedim. Ancak, gece uyandmda yatanda evrili vaziyette, sabah namazna kadar Allah azze ve cel-le'yi zikreder ve tekbir getirir. (Abdullah): Yine onun sadece hayr sylediini iittim. gn tamam ettiimizde, neredeyse onun amelini basit grecektim, dedim ki: "Ey Abdullah (Ey Allah'n kulu!) Benimle babam arasnda bir krgnlk ve ayrlk yoktu, lakin Rasuluilah'tan (s.a.v.) kere "Size cennet ehlinden biri kageleek" diye iitip, ondan sonra da sen kagelince, istedim ki, sende kalaym ve ne amel yaptn greyim de ona uyaym; fakat seni ok amel yapar olarak grmedim, Rasulullah'n (s.a.v.)

sylediine seni ulatran nedir? O ise yle dedi: Sadece grdn; ancak ben hibir mslmana, kendisine Allah'n ihsan ettiine kar iimden bir haset ve hyanet de duymam. Abdullah b. Amr da bunun zerine dedi ki: "Rasulullah'n (s.a.v.) sylediine (cennete) seni ulatran bu eylere ise biz g yetiremeyiz" Abdullah b. Amr buradaki, Rasulullah'n (s.a.v.) sylediine seni ulatran bu eylere ise biz g yetiremeyiz szyle: Onun btn hased eitlerinden ari ve uzak olduuna iaret etmektedir. Onun iin Allah Teala Ensar' (r.a.) verek yle buyurmutur: "Onlara verilen eylerden dolay kalplerinde bir ihtiya (eilimi) duymazlar; ihtiyalar olsa bile onlar kendilerine tercih ederler. (Har: 59/9) Ayette, kendilerine verilenlerle kastedilenler, Ensar'n kardeleri olan Muhacir (Mekke'den Medine'ye g eden)lerdir. Mfessirler, kalplerinde-gslernde bir ihtiya eilimi duymamalarndan maksat da, muhacir kardelerine verilenleri gbta ve hased etmemeleridir, demilerdir. Kimisi, bundan maksat, ganimettir, dedii gibi; kimisi de, stnlk ve nde olmadr, demitir. Hasl, Ensar, (Medineli yerli mslmanar), kardeleri olan Muhacirlere verilen mal da mevkii de gbta etme ihtiyacm duymazlar, anlam kmaktadr ki, zaten haset de bundan dolay meydana gelir. Evs ve Hazre kabileleri arasnda, Allah'n dinine kar gayret hususunda bir yar olurdu; bunlardan bir gurup Allah ve Rasul katnda stnlk kazandrc bir amel yaptklar zaman, dier gurup da onun benzerini lemeyi arzulard. Bu ise, Allah'a yaklatracak bir amel hususunda yaplan yarmadan ibarettir ki, bununla ilgili olarak Allah Teala yle buyurur: "te yaranlar bunun iin yarsnlar" (Mutafifin: 83/26) Kt grlen hased'e gelince: Allah Teala bununla ilgili olarak yahudiler hakknda yle buyurmutur: "Kitap ehlinden ou, hak kendilerine apak belli olduktan sonra srf ilerindeki hasetten dolay sizi imannzdan sonra kfre dndrmeyi ok arzu ederler. (Bakara: 2/109) Yahudiler, kendileri hak dinde olmamalarna ramen, hak dinde olanlar kskanarak onlarn dinden dnmelerini arzu-luyorlard. nk onlar mslmanlara olan nimetleri ve kendilerinin de onun benzerinden mahrumiyetlerini grnce mslmanlar Kased etmeye balamlardr. Bunu baka bir ayet-i kerime yle anlatr: "Yoksa! Allah'tn, insanlara cmerte sunduu ni'met ve ihsanna kar hased mi ediyorlar? Oysa biz brahim soyuna da Kitap ve hikmet vermi ve onlara byk bir mlk balamtk. Bu sebeble onlardan kimi iman etti, kimi de yz evirdi; ylesine de lgn alevli cehennem yetti (Nisa: 4/54-55) Yine, yle buyurur: "De ki: nsanlarn Rabbna, insanlarn (yegane) hkmdarna, insanlarn ilahna; cinlerden ve insanlardan, insanlarn kalplerine vesvese verip (Allah anlnca da) sinsice geri ekilen vesvesecinin errinden snrm." (Nas: 114/1-6) Baz mfessirlere gre bu sure, yahudilerin Rasulullah' (s.a.v.) kskanmalar zerine inmitir. Hatta, muhterem zatna, yahudi Lebid b. A'sam vastasyla sihir bile yapmlard. Halbuki, Allah'n bir kimseye verdii ni'metten dolay kzgnlk ve kskanlk besleyen kimse, zalim ve tecavzkar kimsedir. Ayrca, Allah'n sevdiini stn klmasn, kendisine benzediinden dolay holanmayan da bu gibi hasletten menedilmitir; ancak bu, onu Allah'a yaklatran eyde olursa, mstesnadr; ayet, Allah'a yaklatran eyle ilgili, verilen zelliin benzerinin verilmesini arzu ederse, bir skmcas yoktur. Kalbinin, bakasnn haline bakmamas itibariyle bundan yz evirmesi ise, daha stndr. Sonra eer, u hasedin sahibi, hasedin gereiyle amel edecek olursa, tevbe etmemesi halinde cezay hak edecek zalim ve tecavzkar bir kimse olur. Hased edilen kimse de, sabr ve takva emredilen mazlum bir kimse olmas sebebiyle, hased edenin eziyyetine sabredecek olursa, Allah tarafndan affedilip balanr. Bu gerei Allah Teala yle buyurmutur: "Kitap ehlinden ou, hak kendilerine apak belli olduktan sonra srf ilerindeki hasedden

dolay sizi imannzdan kfre dndrmeyi ok arzu ederler. Allah'n (bu husustaki) emir gelinceye kadar balayp vazgein. (Bakara: 2/109) Yusuf (a.s.) da, kardelerinin hasedine uramt da hakknda yle demilerdi: "Yusuf ve (z) kardei (Bnyamin), babamza bizden daha sevgilidir. Oysa biz cemaatiz. Babamz ak bir yanllk iindedir!" (Yusuf: 12/8) Yusuf ve Bnyamin'i, babalarnn daha stn tutmasndan dolay kardeleri kskanlk iinde olduklarndan Ya'kub (a.s.), Yusuf'a (a.s.) yle demiti: "Yavrum, ryan kardelerine anlatma sonra sana bir tuzak kurarlar. nk eytan, insana apak bir dmandr! (Yusuf: 12/5) Sonra kardeleri ona, ldrlmesini, kuyuya atlmasn, kafir lkesine gtreceklere kle olarak satlmasn dnmek suretiyle de zulmettiler; yle de oldu, sattlar, bylece bir kafir topluluuna kle oldu. Sonra, baka zulme de duar oldu: Biri onu kendine arzulayarak zina'ya da'vet etti, o ise iffet gsterip kanarak, ktl ilemeye kar zindan tercih etti. Allah'n gazabna kar dnya azabn seti. Bylece, kendisini nefsani arzularna ve bozuk niyyet-lerine alet etmek isteyen kimse (kadn) tarafndan mazlum durumuna drd. te bu sevgi, sevgilisinin isteine bal olarak ve her ikisinin ifasnn da kendisinin ona uymasyla gerekleebilecei bir sevgiydi. Dier taraftan ona kzanlar ise, onu, istei olmadan kuyuya attracak ve esir bir kle yaptracak kadar kat bir duyguyla kzmlar, mutlak bir hrriyetten, istei dnda olarak, anlamsz bir klelie itmilerdi. Yine, Allah sevgisi onu kendi isteiyle bir zindan mahkumu olmay kabule sevketmiti, ki bu mihnetlerin en by idi... Onun btn bunlardaki sabr, takva'ya bal ve kendi istei dahilinde olan bir sabr mahiyetindeydi. Ancak, kardelerinin, sadece iyilerin sabredecei, sabretmeyenlerin ise nsan d mahluklar gibi bir rahatla kavuaca musibet cinsinden olan zulumlarma sabr ise byle deildir. te takva'ya (Allah korkusuna) bal olan ikinci sabr, u geen dier sabrdan daha stndr. Onun iin Allah Teala yle buyurmutur: "Dorusu, kim (Allah'dan) korkup saknr ve sabrederse, hesiz Allah iyilerin ecrini zayi etmez" (Yusuf: 12/90) te bunun gibi, bir m'min imanndan dolay eziyet grr, kfr, fk ve isyan kabullenmesi kandisinden istenir, yapmad takdirde eza ve cefa yaplr da, o eza ve cefa'yi dininden ayrlmaya tercih ederse, onun iin hapis ve hicret vardr. Mekke'li mslman muhacirler de aynen vatanlarndan ayrlmay dinlerinden ayrlmaya tercih etmilerdi ki, dinlerinden ayrlmay kabul etmedikleri iin slam dmanlar tarafndan kendilerine eitli ikence ve azab reva grlmt. Rasulullah ta (s.a.v.) mrikler tarafndan trl eziyetler grdnde kendisine yaplanlara kar isteiyle sabretmekteydi. nk o, isteyerek yapt eyi brakmas, yapmamas iin eziyyet grmekteydi. Bu ise, Yusuf'un (s.a.v.) sabrndan daha bykt. nk, Yusuf dan (a.s.) nefsani ktl kabullenmesi istenmi, kabul etmeyince de, hapis ile cezalandrlmt. Rasulullah (s.a.v.) ve Ashab'mdan da kfr kabullenmeleri istendiinde, kabullenmedikleri iin, lmden baka bir eyle cezalandrmak istememilerdi. Hapis ise, cezalarn en hafifidir, nk mrikler onlar ve Beni Haim'i "i'b" mahallesinde bir mddet mahsur brakmlard, sonra Ebu Talib lnce, dmanlklarn daha da katlardlar. Ensar'n Rasulullah'a (s.a.v.) herhal karda itaat ve yardmda bulunacaklarn ifade eden "Biaf'lann rendikleri zaman da Hicretlerini bile engellemek istemiler, mer b. Hattab ve benzeri baz kiiler mstesna olmak zere herkes bu yzden gizlice kp gitmilerdi. z yurtlarn terketmekten baka bir arelerinin kalmad bu srada, mrikler yine onlardan bazlarn hicretten engelleyip hapsetmilerdi. Mslman'larn balarna gelen eza ve musibetler, srf Allah'a ve Rasul'ne itaat sebebiyle stee bal olarak meydana gelmekteydi. Dolaysyla Yusuf'un (a.s.) bana gelen cinsten, kula istemeden gelen semavi eza ve musibetlerden deildi. Yine, Yusuf (a.s.) ile babas arasndaki ayrla benzer cinsten bir musibet deildi. Rasulullah'n (s.a.v.) ve Ashab'mn balarna gelenler, iki sabr cinsinin en ereflisi, en by idi; o sabr sahipleri olan zatlar da derece itibariyle daha stn kiilerdi. -Her ne kadar bu musibet sahipleri sabrlarndan, rzal hallerinden dolay mkafat grecekler ve o musibetler de gnahlar iin bir keffaret olacak ise de- nk Allah ve Rasul'ne itaati tercih ettii iin musibete urayp, eza grene, musibetin kendisinden dolay mkafat verilir, ayrca o sebeple bir iyi amel yazlr. Bu manada Allah Teala yle

buyurur: "... Bu byledir; nk onlara Allah yolunda bir susuzluk, veya bir yorgunluk ya da bir alk sknts; kafirlerin fkesini kabartacak bir yere ayak basmalar ve dmana kar bir baarya nail olmalar karlnda mutlaka kendilerine iyi-yararl bir amel yazlr. phesiz ki, Allah iyilerin mkafatn zayi etmez" (Tevbe: 9/120) Ancak, kulun istei ve iradesi dnda gelen hastalk, g lm ve maln alnmas gibi musibetler byle deildir; nk onlara sabrdan dolay sevap ve mkafat verilir, onlardan meydana gelen eyin kendisine verilmez. Zira musi-, betler sebebiyle gnahlar keffarete (afva) urar, sevap ise isteyerek yaplan ve ondan meydana gelen amellerde olur. manlar urunda, Allah ve Rasul'ne taatleri urunda, eza grp de o sebeple balarna sknt, hastalk, hapis, yurdundan ayrlk, mal ve ailesinin kayb; dvme, svme, mevki ve makam kaybetme gibi musibetler gelenler bu halleriyle Rasulullah'n (s.a.v.) ve onlarn taberininilk muhacir zatlar gibi- yolunda bulunmaktadrlar, grdkleri eza'dan dolay kendilerine sevap verilir ve bir iyi amel yazlr; aynen mcahidin alk, susuzluk, yorgunluk ve kafirlere olan kzglndan dolay sevap grd gibi; zira bunlar her ne kadar bizzat ilenmi amellerin eserleri deilse de, istekle yaplan hareketin sebebidir ki, adna "Netice: stekle yaplan hareketlerden doan durum" denir. slam alimleri bu mevzuda ihtilafa derek: Bu neticeye, sebebin ileyicisinin bir fiili denebilir mi? Yoksa o Allah'n mdr? Veya ileyicisi yokmudur? eklinde bir takm grler zerinde durmulardr. Doru olan, o neticenin sebebin ileyicisiyle, dier sebepler arasnda ortak olduudur. Bu bakmdan, kula o sebeple bir iyi amel yazlr. Hased ok az insann ondan kurtlabildii, nefsin nemli hastalklarndan biridir. Onun iin yle denmitir: "Hi bir cesed uzak deildir hasedden, Onu aklayan kt, iyi de gizlenen..." Hasan-i Basri'ye: "M'min hased eder mi? dendiinde u cevab vermitir: "Yusuf Peygamber'in kardelerini nasl unutuyorsun, babasz kalas! Lakin o senin gsnde gizli ekilde bulunmaktadr, onu eline ve diline karmadn mddete sana zarar vermez" inde bir bakasna kar hased olan kimse, bu duygusunun yannda takva ve sabrla hareket ederse, onu iinden ho grmez. ou insanlar, hased edilen kimseye hakszlkta bulunmadklar gibi ona zulmedene yardm da etmezler. Fakat, ayn ekilde, onun hakk olan eyi de yerine getirmezler; hatta, bir kimse onu ktlese ona katlmadklar gibi iyiliinden de bahsetmezler; biri onu vecek olursa da susarlar. te bunlar o kimse hakknda emredileni terkettiklerinden; ar gidip hakszlk etmemekle beraber onu ihmal ettiklerinden, ceza greceklerdir. Ceza olarak onlara haklar eksik olarak verilir, baz yerlerde kendilerine adaletle muamele edilmez, kendilerine zulmedene kar, aynen kendilerinin hased ettiklerine yardm etmedikleri gib, yardm edilmezler. Fakat, haset ettiine szle ya da filen hakszlk eden evvelkisinden deiik ekilde ceza grr. Kim Allah'dan korkar (takva sahibi olur) da sabrederek zalimler zmresine girmez ise, Allah onu takva's sebebiyle mkafatlandrr. Nitekim, byle bir durum Rasulullah'n (s.a.v.) temiz zevcelerinden, Zeyneb (r.a.) binti Cah iin mevcuttur. O, Aie (r.a.) ile zikredilen hususta yar yapard. Kadnlarn birbirlerine olan kskanlklar gayet ska meydana gelen bir olaydr. Bilhassa byle bir durum, bir erkein nikahnda olan bir ka kadn arasnda ok olur. nk kadn kocasn, onda nasibi olduu iin kskanr; halbuki kendisine bir ortak olacak olursa o nasibinin elinden kaacan dnr. te hased, ok kere bir bakanlk vs. gibi mevkide, bir mal ve mlkte ortak olan kimselerde meydana gelir; onlardan biri hisse alacak olsa dieri kaybeder. Yine, Yusuf'un (a.s.) kardelerinin hasedi gibi, Adem'in (a.s.) oullarnn dier kardeini hasedi gibi, eit ve ayn durumda olanlar arasnda, birinin dierinden stn olmas istenmedii iin olur. nk Adem'in (r.a.) oullarndan Kabil kardei Ha-bil'i, Allah'n onun kurbann kabul edip kendisininkini kabul etmedii, onu kendisine iman ve takva'ca stn kld iin hased etmiti.-Yahudilerin mslamanlar hased ettikleri gibi- Bu sebeple kardei Habil'i ldrmt. Onun iin denir ki: Allah'a kendileriyle isyan edilen ilk gnah tr: Hrs, kibir ve hased.. Hrs, Adem'den (a.s.); Kibir, blis'den; hased de, kardei Habil'i ldrd iin Kabil'den meydana gelmitir.

Hadis'de (bn-i Ebu'd-dnya, Ebu Hreyre'den rivayetle) yle buyurulur: " ey vardr ki, ondan hi kimse kurtulamaz: Hased, kt zan ve uursuzluk sayma. Bunlardan nasl klacan size anlatacam: Hased ettiin zaman, nefret besleme; kt zanda bulunduun zaman, gerekletirme; uursuzluk grdn zaman, durmayp ge." Ahmed b. Hanbel'in Snen'inde ve dierlerinde de yle buyurulur: "Size sizden ncekilerin u hastalklar sirayet etti: Hased ve kin. Kin tra edicidir; sa tra edicisi deil, din tra (helak) edicisdir." Rasulullah'n (s.a.v.) hased'i burada, cimrilii "Cimrilikten daha byk hastalk hangisidir?" sznde hastalk olarak buyurduu gibi-bir hastalk eklinde nitelendirmesinden anlalmaktadr ki, hased hakikaten bir hastalktr. Baka bir hadis'de de yle geer: "Allah'm, irkin huylardan, kt ve ihlassz amellerden, zararl heveslerden ve kt hastalklardan sana snrm" Grld gibi Rasulullah (s.a.v.) asl (Da') olan hastalklar kt huylara ve zararl heveslere atfederek onlarla bir saymtr. phesiz huy (ahlak) nefsin, adeti ve seciyyesi deildir. Allah Teala yle buyurur: "Ve sen byk bir ahlak zeresin" (Kalem: 68/4) bn-i Abbas, bn-i Uyeyne ve Ahmed b. Hanbel (r.a.), ayet-i kerimede geen (byk ahlak) ifadesini, "byk bir din" olarak tefsir etmilerdir. bn-i Abbas'n tefsirindeki ifadesi, "slam Dini" eklindedir. Aie (r.a.) validemiz de: "Rasulullah'm ahlak Kur'an'd", demitir. Hasan- Basri ise: "Kur'an edebi, byk bir ahlaktr", demitir. Heves (Heva)ya gelince: Bu, arizi ekilde bazan olur. Hastalk (Da') ise, bir hastalktr. O hastalk, kalbin elemi ve fesad'dr. Geen bir evvelki hadisde hased kinle yanyana zikredilmitir. nk hased eden kimse evvela, Allah'n bakasna olan Iutuf ve ihsann ho grmez, sonra da o kimseye kin duymaya balar. Zira, gerekli olana kin, gerekli grlen'e kin'i gerektirir; Allah'n nimeti gerekli olduu zaman hased eden onun yok olmasn isterse, o nimet ancak nimet sahibi kimsenin ortadan kalkmasyla yok olur; zira hased eden ona kin besler ve yok olmasn ister... Hased, tecavz ve hakszl gerektirir Allah Teala bizden nceki mmetlerin halinden haber vererek yle buyurmutur: "Kendilerine ilim geldikten sonra srf aralarndaki ihtiras (ekememezlik) yznden aralarnda ayrla dtler. (Al-i mram 3/19) htilaflar ilimsizliklerinden dolay deildi, aksine hakk bilmekteydiler, fakat birbirlerine ihtirasla hakszlk yapmlard. Aynen hased eden'in hesed edilene kskanlkla hakszlkta bulunduu gibi... Buhari ve Mslim'in, Enes bn-i Malik'den (r.a.) rivayet ettii hadis-i erifde Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Ashabm! Birbirinize kindar olmaynz, birbirinize hased etmeyiniz, birbirinize srt evirmeyiniz, birbiriniz-le ilginizi kesmeyiniz. Ey, Allah'n kullar! Birbirinizle karde olunuz. Bir mslman'n din kardeini gnden fazla ks brakmas helal deildir. yle bir kslk ki, iki m'm in birbirlerine kavutuklar zaman birisi yzn u tarafa evirir, brs de te tarafa evirir. Halbuki iki m'minin hayrls, u nce selam vermeye balayandr" Shhatinde ittifak edilen bir hadis-i erifde Enes bn-i Malik Rasulullah'n yle buyurduunu rivayet eder: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizin biriniz kendisi iin sevdiini m'min kardei iin de sevinceye kadar tam m'min olamaz" Allah Teala da yle buyurur: "inizden bir ksm var ki, pek ar davranr. Eer size bir felaket eriirse; "Allah bana ltfetti de onlarla beraber bulunmadm" der" "Eer AHah'dan size bir ni'met eriirse, sizinle kendisi arasnda hi sevgi yokmu gibi "Keke ben de onlarla beraber olsaydm da byk bir baar kazansaydm!" der" (Nisa: 4/72-73) Ayet-i kerimede geen, ar davrananlar: M'min kardelerini kendi nefislerini sevdikleri gibi

sevmeyip bil'akis bir musibet zellikle onlara eritii zaman da zlen, hatta o nimetten kendilerinin de pay olmasn arzulayan kimselerdir. Onlar ancak dnyann ni'metini kendilerine gelmesi ve dnyann errinin de kendilerinden gitmesiyle sevinirler. Halbuki, onlar Allah', Rasul'n ve ahireti sevmedikleri zaman o ekilde olsalar dahi kardelerini severler, onlara erien bir nimet'ten honud olurlar, erien bir musibetten de ac duyarlar; nk m'minlerin sevinmesiyle sevinmeyen, zlmesiyle de zlmeyen onlardan deildir. Buhari ve Mslim'in Sahihlerinde Amir, Nu'man b. Beif'i yle hitab edip konuurken iittim der: "Rasulullah (s.a.v.) yle buyururken iittim: "Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamet etmekte, birbirlerine efkat gstermekte m'minler, tpk tek azas rahatszlandnda, tm uyumayan ve ac iinde kvranan cesed gibidir" Yine "Sahihayn" de Ebu Musa e-E'ari, Rasulullah'n (s.a.v.) yle buyurduunu rivayet etmitir: "(slam camiasnda) m'minin m'mine ball, paralar birbirine balayp kuvvetlendiren yekpare bina gibidir" Buyurdu. Bu ball gstermek iin iki elinin parmaklarn birbirine geirdi. Lzumsuz tutumluluk bir hastalktr, cimrilik bir hastalktr, kskanlk (hased) de cimriliin kt ynlerinden biridir. Nitekim, Ebu Davud'un Rasulullah'tan (s.a.v.) rivayet ettii bir hadis'de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurur: "Hased, iyilikleri atein odunu yiyip tkettii gibi yiyip tketir; sadaka da ktlkleri, suyun atei sndrd gibi sndrr." Bunun sebebi ise, cimrinin nefsini dnmesi ve korumas, kskancn da Allah'n kullan zerindeki ni'metinden holanmamasdr. Fakat, insanda bazan menfaatleri hususunda kendisine yardm eden iin ve e durumda olanlara kskanlk icab bir iyilik yapma hali olabilir; bazan da bakasna kskanlk duymadan bir cimrilik bulunabilir ki, hadisde "uh" ile ifade buyuruian tutumluluk ite budur. Allah Teala bu "uh" la ifade edilen cimrilik hakknda yle buyurur: "Kim nefsinin cimriliinden korunursa, ite onlar umduklarna erenlerdir. (Har: 59/9) Buhar ve Mslim'in "Sahih"inde rivayet edilen bir hadis'de de Rasulullah (s.a.v.) yle buyurur: "Cimrilikten uzak durun; sizden ncekiler bu yzden helak oldular. (eytan) onlara cimrilii emretti, cimrilik ettiler; akrabadan ilgilerini kesmelerini emretti, akrabadan ilgiyi kestiler; onlara facirlii (zinay) tavsiye etti, fs-ku fcur (zina)da bulundular" Abdurrahman b. Avf (r.a.) tavaf esnasnda u ekildeki bir duay ok yapard: "Allah'm Beni nefsimin cimriliinden koru" Bir ara ona adamn biri: "Bu duay ne de ok yapyorsun!" dediinde u cevab vermitir: "Nefsimin cimriliinden korunursam, cimrilikten, zulmden ve akraba ile ilgiyi kesmekten de korunmu olurum" Aynen bunun gibi hased de, normal sonucu zulme ulaan bir duygudur. [9] lahi Ak Cimrilik ve kskanlk (hased), nefsin kendisine fayda verecek eydan nefret etmesi, zarar verecek eyi de sevme-sidir. Bundan dolaydr ki, kskanlk kin ve fkeyle birlikte zikredilmitir. ehvet ve ak hastal ise, nefsin kendisine zarar verecek eyi sevmesidir. Bazan bununla birlikte kendisine fayda verecek eye nefret de meydana gelebilir. Ak ise, nefse ait bir hastalktr, bedende tesiri kuvvetlendii zaman bedeni bir hastalk halini alr. Bu ya dima hastalklarndan kara sevda (kuruntu-Melankoli) hastal olur; bundan dolay onda, melankoli hali vardr, denilir. Ya da beden hastalklarndan zayflk, gszlk, halsizlik ve benzeri sonular dourur. Burada kastedilen "Kalp hastah"dr. Bunun asl, nefsin kendisine zarar verecek eye sevgi

duymasdr. Bu aynen, kendisine zarar verecek eyi arzulayp da yedirilmeyin-ce szlanan, yedirilince de hastal iddetlenip artan bir bedeni hastal bulunan kiinin haline benzer. Ak da byledir; sevdiini grmek, ona dokunmak ve onu dinlemek suretiyle birlikte olmas ona zarar verir. Hatta arzu duyarak onu dnmesi ve hayallemesi dahi zarar verir. Sevdii verilmedii zaman ac duyup azap eker, verildii zaman da hastal iddetlenir, zdrabnm artmasna sebep olur. Hadis-i erifde yle geer: "Allah, m'min kulunu dnyadan, sizden birinizin hastasn yemek ve imekten koruduu gibi korur" mam Ahmed'in "Kitab'z-zhd"nde Vehb'den nakledilen, Hz. Musa'ya ait mnacatta yle geer: "(Hadis-i Kudsi'de) Allah Teala buyuruyor ki: "Ben veli (dost) kullarm dnyann nimetlerinden ve refahndan, efkatli bir obann develerini tehlikeli yerlerden koruduu gibi korurum. Onlar dnyaya yerleme ve orada gzel yaama duygusundan, efkatli bir obann develerini gaflet yerlerinden uzaklatrd gibi uzaklatrrm. Bunu byle yapm onlarn benim nazarmda hakir ve nemsiz olmalarndan deil, ancak benim ikram ve ihsanmdan nasiblerini salim bir ekilde, bolca, dnya o nasibi zedeleyip heves sndrmeden tam olarak almalar iindir" phesiz ki, hastann ifas hastaln yok olmasyla hatta o kt sevginin kalbinden gitmesiyledir. lim adamlar ak hususunda iki gre sahiptirler; Bazlar, akn irade (istekler) ksmndan olduu grndedirler ki, mehur olan bu grtr. Bazlar da, tasavvur (dnceler) kstnndandr, derler. Bu gre gre o, sevilen (ma'uk)in bulunduu duruma nis-betie dnlmesi bakmndan hayalde meydana gelen bir bozukluktur. Bunlara gre; ite bu sebepten dolay Allah Teala'ya ak tabiri isnad edilmez; ma'uk da denmez, ak da; O bunlarn hepsinden uzaktr ve O'nun hakknda byle dncede bulunan kimse de vlmez. Birinci gr sahiplerinin; Allah ak tabiri ile zikredilebilir, zira ak tam bir sevgidir ve Allah hem sever, hem de sevilir. Abdlvahid b. Zeyd'in rivayet ettii bir eser (hadisle, Allah Teala yle buyurmutur: "Kulum bana yaklamaya devam edince o bana ak olur, ben ona ak olurum" szlerine gelince: Evvela, bu hadis olarak nakledilen sz, Sufilerin szdr. Ayrca: slam alimlerinin byk ounluu ak kelimesini Allah iin sylemezler. nk, ak gereken lnn stnde fazla, an bir sevgidir. Allah Teala'nm sevgisinin ise, sonu yoktur, amay gerektirmeyen bir snra varmaz. Bunlar demilerdir ki: Ak ne Halik hakknda ne de mahluk hakknda gzel grlmeyecek mutlak olarak kt bir eydir. nk o, makbul bir sinirin tesinde ar bir sevgidir. Yine, ak kelimesi gelenekte bir kadn ya da ocuk sevgisi iin kullanlr; aile, mal, vatan, hret sevgisi; peygamberler ve salih zatlar sevgisi gibi sevgiler iin kullanlmaz. Bu kelime daha ziyade haram bir ile ilgili olarak kullanlr; o da yalanc bir kadn sevgisi yahut ocuk sevgisi gibidir. Hasl haram bir bak, haram bir dokunma ve buna benzer haram fiiller bu kelimeyle birlikte kastedilir. Bir-kimsenin karsna ya da cariyesine olan ar sevgisi ise ok defa olduu gibi, helal olmayan bir eyi ilemesi ve vacib olan bir eyi de terketmesi bakmndan adaletten ayrr. Hatta, yenisine sevgisinden dolay eski karsnn ocuuna zulmeder, o karsnn meru olmayan istekleri sebebiyle dinne ve dnyasna zarar veren eyleri iler, mesela; O'na hak etmedii miras verir, yahut velayet ve Al-lah'm hududunu aacak derecede mal balar, yahut 0,'nu dinine ve dnyasna zararl olacak bir takm eylere sahip klar... Btn bu dinen haram eyler, temasta bulunmas mubah ve caiz olan bir kimsenin ak urunda ilenir. Bu byle olunca, ya yabanc (mahrem olmayan) kadn ve erkeklerin namna duyulan aklar nasl olurki?!! Bunda ise ancak Allah'n bilebilecei ok fesat ve fitne vardr; ak sahibinin dinini ve iffetini harab edecek, akln ve vcudunu rtecek nice hastalklar meydana gelir. Bu

manada Alah Teala yle buyurur: "... Sz yumuak (tatl bir eda ile) sylemeyin ki, kalbinde hastalk bulunan kimsede tama (arzu) uyanabilir..." (Ahzab: 33/32) Kalbinde ehvet ve eklen istek hastal olan kimseye arzu ettii, boyun eidiinde tam duymaya balar; tama da arzuyu ve o husustaki hastal artrr. Ama o hasta kalpli kimse arzu ettiinden mitsiz olduu zaman byle olmaz; nk mitsizlik tama' giderir, istek zayflar, ardndan da sevgi zayflar. Zira insan mitsiz olduu eyi istemekle megul olmaz ve istemekle de amel (i) asla meydana gelmez, bil'akis nefis konuur. Ancak onun beraberinde bir konuma, bir bak ve benzeri ey bulunur ki, bununla da o kimse gnahkar olur. Fakat aka tutulur da iffetini muhafaza eder ve bu uurda gnaha girmeyerek sabrda bulunursa, Allah azze ve celleye olan korku ve saygsndan dolay sevap elde eder. Bu konuda hadis'de de yle gemitir: "Ak olup da iffetini koruyan, ayn zamanda gizleyip sabreden ve sonra (o hal zere) len kimse, ehid olmutur" Bu, Yahya el-Katad'n Mcahid'den onun da bn-i Ab-bas'dan merfu olarak zikrettii mehur bir hadisdir. Bunda ihtilaf vardr ve bu hususta delil getirilemez. Ancak, er'i delillerden anlalmaktadr ki, ak olan kimse gzle, szle ve hareketle haramlardan iffetini muhafaza ederse, onu kimseye amaz ve harama kaacak ekilde konumazsa; ya insanlar dert yanmak, ya irkin ve ar bir hareket yapmak, ya sevdiini istemek nev'in'den bir eyde bulunmazsa; Allah'a itaat etmede sabr ve sebat gsterirse, isyandan kanrsa, bir felakete urayann o felaketin acsna sabretmesi gibi kendisi de kalbindeki sevgi ve akn izdrabma sabrederse, byle kimse Allah'dan korkup da sabredenlerden olur ki, Allah Teala yle buyurur: "... Kim (Allah'dan) korkar ve sabrederse, phesiz Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez" (Yusuf: 12/90) te hased hastal ve onun benzeri nefis hastalklar da byledir; ayet nefis Allah'n buzettii bir eyi ister de kii Allah'dan korkarak onu reddederse, Allah Teala'nn u yce szne giren kimselerden olur: "Ama kim Rabb'nm makamndan, (O'nun huzurunda duraca demden) korkar ve nefsini kt heveslerden menederse, (Onun iin) gidilecek yer cennettir" (Naziat: 79/40-41) Nefis bir eyi sevdii zaman var gcyle onu gerekletirmeye alr, hatta o gaye urunda bir ok eyler peine der. Bu durumda kim kt bir sevgi benimser yahut kt bir nefret besler de onlar ilerse, gnahkar olur. Mesela, bir kimseye hasedinden dolay kzar da, onunla ilgili olarak-hak-lanm vermemek, veya dmanlk beslemek gibi eylerden dolay- eziyette bulunursa, yahut, nefsani bir isteinden dolay onu sever de o yzden haram bir eyi ilerse nefsani arzusu iin yaparsa, bunlar ve benzeri davranlarn tm, nsan nefsinde hastalklarn varlnn iaretidir... insan bazan bir eye kzar sadece o kzgnl sebebiyle vehim ve hayal eseri olarak hakszlkla daha birok eye de kzar. Aynen, bazan bir eyi de sevince o yzden srf vehim ve hayalin tesiri altnda daha baka eyi de sevdii gibi. air de bu konuda yle demi: "Onun sevgisinin tesiriyle siyahileri seviyorum. Hatta o sevgi sebebiyle siyah kpekleri bile seviyorum" Evet, siyah birini sevmi yahut kara sevdaya tutulmu, o yzden her kara eyi hatta kara kpei bile sever olmu... Btn bunlar kalpdeki dnce ve istekle ilgili bir hastalktr. Allah Teala'dan her hastalk hakknda kalplerimize ifa vermesini dileriz. irkin huylardan, kt ve ihlassz amellerden, zararl heveslerden ve hastalklardan Allah'a snrz. u insan kalbi ve Allah'n kullarm ona gre yaratt ftrat "Allah sevgisi" iin yaratlmtr. Bu hakikati Rasulul-lah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Her doan ocuk muhakkak slam ftrat zere doar. Sonra anasyla babas onu yahudi, yahut hiris-tiyan, yahut mecusi yaparlar. Nasl ki, her hayvann yavrusu tam azali olarak doar, ki o yavrunun burnunda, kulanda eksik ve kesik bir ey grlr m?"

Sonra Ebu Hreyre (r.a.) isterseniz. "Allah'n yaratma knununa (uygun olan dine dn) ki, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas daitiremez..." (Rum: 30) ayetini okuyunuz, demitir. Hadis-i erifden ds anlalmaktadr ki, AUah Sbhanehu kullarn srf kend' sevgisi ve sadece kendisine ibadet iin yaratmtr. Ftrat, bozulmadan korunduu zaman kalp sadece Allah' ilir ve srf O'na ibadet eder. Fakat doan ocuu anne babasnn yahudi veya hristiyan ya da mecusi yapmas gibi bir hastalktan dolay asl, yaratl demek olan ftrat bozulur.. Btn bunlar Allah'n kaza ve kaderiyle de olsa-burun, kulak ve dudak gibi azann kesilmesi nasl bedenin grnn deitiriyorsa- kalbin, zerine yaratld ftrat deitirip bozar. Ancak sonra Allah Teala, o ftrata dnme gayreti gsterenleri dnmeye muvaffak klar ve o kimse de asli ftrat haline dner. Rasulullah (s.a.v.) bu ftrat insanlara anlatmak ve tamamlamak iin gnderilmilerdir, onu deitirip bozmak iin gelmemilerdir. Kalp sadece Allah' sever ve dini O'nun iin halis klarsa, kendini asla bakasnn sevgisine kaptrmad gibi sz edilen ak'a da tutulmaz. Ak'a tutulmas itibariyle de onun sevgisinin srf Allah iin olduunu syleriz. te, Yusuf (a.s.) Allah' sevdii ve dini O'na halis kld iin kendine ktl teklif edenle ilgilenmemiti. Hatta, Allah Teala O'nun hakknda yle buyurmutur: Bylece biz ktl ve fuhuu ondan evirmek istedik; nk o, ihlas'a erdirilmi (sekin) kullarmz dandr. (Yusuf: 12/24) Vezir'in kars ise, o ve kavmi Allah'a irk koanlardand. Onun iin ak'a tutulmutu. Ak'a mbtela olan birine ise tevhid ehli oluunu ve imann hatrlatrz. Aksi halde, Allah'a ynelik ve O'ndan korkan bir kalpde onu aktan evirici iki etken vardr: Birincisi: O'nun Allah'a ynelmesi, Allah' sevmesidir. nk bu, her eydan daha tatl, daha hotur. Bu durumda onda Allah sevgisi ile beraber hibir mahlukun zorlayc sevgisi olmaz. ikincisi: Allah'dan korkmasdr. nk ak'a zd olan korku onu engelleyip evirir. Bir eyi ak'la ya da ak'sz seven kimse ise, ondan daha sevgili bir eyin sevgisi ile-O'nu zorlad zaman- o sevgiden evrilir; o sevgiyi terketmek-ten daha kt bir zararn meydana gelmesi korkusuyla o sevgiden dner. Allah bir kula her eyden daha sevgili, nazarnda korkmaya en layk biri olduu zaman kendisinde ne ak ve ne de bununla ilgili bir gaflet ya da baz vacibleri terk ve baz haramlar ilemek- bu sevgi ve korkunun zayflamas halinin dnda duygusu olmaz. phesiz iman, Allah'a taatlerle kuvvetlenir, masiyetler-le zayflar. Kul taatleri Allah' sevdii ve O'ndan korktuu iin iler ve yine masiyetleri de O'nu sevdii ve O'ndan korktuu iin terkederse, O'na sevgisi ve korkusu kuvvetlenir; kalbindeki bakasna ait sevgi ve korku yok olur. Beden hastalklar da byledir. Salk benzeriyle korunur, hastalk da zddyla yok olur. Kalbin iman shhati de aynen benzeriyle korunur ki o da, kalbin faydal ilimden ve gzel amelden salad eylerdir; bunlar onun gdalardr. Rasulullah ta (s.a.v.), bn-i Me'ud'un merfu' ve mevkuf olarak rivayet ettii bir hadisinde yle buyurur: "Ziyafet veren (deerli) her kii, davet ettii kimselerin ziyafetine gelmesini elbette ister. Allah'n ziyafeti ise, Kur'an- Kerim (in okunup dinlenmesi) dir. O halde O'nu terketmeyiniz" Allah'n kuluna ziyafet verdii zamanlar: Gecenin son ksm, ezan ve ikamet sralar, secde halleri, namaz sonralar ve istifar durumlardr. Allah'a istifar edip (mafiret dileyip), tevbede bulunan Allah belirli bir sreye kadar gzel bir ekilde yaatr. Kul Allah'n af ve mafiret sofrasndan istifade etmek iin gndzleri ve uyukuya yatma vakitlerinde baz zikirleri yapmay adet haline getirmelidir. Ayrca bana gelen hadiselere ve nne kan engellere sabretmelidir. O zaman ok gemeden Allah onu manevi yardm ile destekler ve kalbine iman nakeder. Yine, be vakit farz namazlar d ve i artlarna riayet ederek tam bir ekilde yerine getirmelidir, nk onlar dinin direkleridir. La havle vela kuvvete illa billah' da okumay adet edinmelidir. nk onunla manevi arlklara tahamml edilir, tehlikelere gs gerilir ve stn hallere erilir. Allah'a dua ve O'ndan istemekden de usanmamaldr. nk kul acele etmedii takdirde duas kabul olunur. Halbuki, kul; dua ettim, ettim de kabul olunmad, der; bilmelidir ki, Allah'n

yardm sabrladr, ferahl zorlukladr, kolayl da glkledir. Hi kimse hibir eyin hayrl sonucuna sabrdan baka bir eyle varmamtr. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsusutur. slam ve din yolundan dolay, grnrdeki ve grnmeyen nimetlerine kar gelecek ekilde btn hamd ve nimet Allah'ndr. Yine, cemalinin keremine ve celalinin izzetine layk ekilde har trl sena O'na aittir. Allah Rasulullah'a, aline, ashabna, m'minlerin anneleri olan zevcelerine ve geen o zatlara gzel bir ekilde tabi olan tm m'minlere (tabilere) oka salat ve selam etsin. [10] Kalp Hastalklar Ve ifas Daha nceki blmlerde; insann halinin dzelmesi adaletten, bozulmas da zulmdendir, demitik. nk Allah Sbhanehu yaratrken ona dzen vermi, ll bir biime getirmitir. Bedenin shhat ve afiyeti de i organlarn, azasnn itidal (biim) li hale gelmesi ve salam halden vazgeme hastalndan dnmesi ve dzgnle ula-masiyladir. Beden gibi kalbin de doru olmas, biimli hal almas, salamlk ve olgunlua kavumas gerekir. Kalp hastalklar ve ifasiyla ilgili olarak Allah Teala yce Kitab'nin bir ok yerinde bahsettii gibi, Rasulullah'n (s.a.v.) da br ok hadislerinden zikredilmitir. Bu konuda Allah Teala yle buyurur: "Kalplerinde hastalk vardr, Allah da onlarn hastaln arttrmtr. (Bakara: 2/10) "Kalplerinde hastalk bulunanlarn onlarn arasna kotuklarn grrsn. (Maide: 5/52) nanan bir topluluun yreklerini ferahlatp ifa versin, kalplerindeki fkeyi gidersin..."(Tevbe: 9/14-15) "Ey insanlar! Size gerekten Rabbiniz'den bir t, gnllerdeki (manevi hastalklara) ifa ve m'minlere doru yolu gsteren (bir belge) ve rahmet gelmitir" (Yunus: 10/57) "De ki: "O, inananlar iin doru yolu gsteren bir klavuz ve (gslerindeki hastalklara) ifadr. (Fussilet: 41/44) Kalbinde (ehvetten arz) hastalk bulunan kimsede arzu uyanabilir. (Ahzab: 33/32) "Mnafklar kalplerinde (fitne ve fesat gibi) hastalk bulunanlar ve Medine'de olmadk fena haberleri yayanlar, eer bu huylarndan vazgemezlerse, herhalde seni zerlerine caydrc olarak gndeririz, sonra da Medine'de senin komuluunda pek az bir sre kalabilirler" (Ahzab: 33/60) "Mnafklar ve kalplerinde hastalk bulunan kimseler: "Allah ve Rasul, bize sadece bo vaidlerde bulundu" diyorlard" (Ahzab: 33/12) Rasulullah (s.a.v.) da yle buyurmulardr: "Bilmediklerinde sorsalard ya; zira cahilliin ifas sormaktr" Abbasi Halifesi Harunrreid, mam Maik'e, bir meseleden dolay: "te imdi bana ifa verdin, ey Malik!" demiti. Buhari'nin "Sahih"inde geen bir Hadis-i erif de de, b-ni Mes'ud (r.a.), Rasulullah'n (s.a.v.) yle buyurduunu rivayet eder: "Bir kimse, Allah'dan korktuu (takva zere olduu)' mddete, daima hayrdadr. Bir eyin manasnda pheye der de bir adama sorarsa, ona ifa verir" Allah Sbhanehu'nun burada kalp hastalklar ve ifasna dair zikrettikleri onun lm, hayat iitmesi, grmesi, dnmesi, sarl, dilsizlii ve krlne dair zikredilenler mesabesindedir. Fakat burada kastedilen, kalbin hastaln bilmektir. Bu hastalk da iki eittir: 1- Duyunun bozukluu, 2- Tabii hareket ve ona bal iradi hareketin bozukluudur. Bu iki eyin kaybolmasyla elem ve zdrap meydana gelir. Nitekim duyunun salaml ve tabii, iradi hareketin salamlyla, ferahlk ve nimet meydana geldii gibi, bozuk olmasyla da elem ve zdrap oluur. Bundan

dolay ni'met naim kelimesinden tremitir. Manas, Allah'n kullarna ihsan ettii kendisinde lezzet bulunan ey demektir. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "Sonra o gn (size verilen) nimetten sorulacaksnz" (Tekasr: 102/8) Yani: Size verilen o nimetlerin krn yerine getirip getirmediinizden sorulacak, hesab vereceksiniz, demektir. Lezzetin sebebi, ferahlatc ve uygun hissin duyurmasdr; elemin sebebi ise, rahatsz edici ve uygun olmayan bir duygunun hissedilmesidir. Lezzet ve elem hissetme ve idrakin kendisi deildir; ancak neticesi, semeresi ve amacdr. Her hastaln, her ne kadar bazan onu giderici bir eyden dolay salim olursa da, mutlaka elemi vardr. O elemin gerei de en kk bir sesle heyecanlandracak bir amilin bulunuudur. Hastalkta da bir elem sebebinin bulunmas gerekir; nk elem kendisinden stn ve kendisine zt bir eyin varlyla yok olur. Kalbin lezzet ve elemi, cismin lezzet ve eleminden daha byktr. Kalbin lezzet ve elemiyle burada, nefsani duygular ve lezzeti kastetmekteyiz. Her ne kadar onda bazan cismani hastalk sebebiyle bedenin dier yerlerinde oluan cinsden bir elem meydana gelirse de o baka bir eydir. Bu sebepledir ki, kalbin hastal ve ifas, bedenin hastalk ve ifasndan daha nemlidir. Bazan bu hastalk, u ayet-i kerimede anlatld gibi, ehvet eklinde belirir. Kalbinde (ehvetten arz) hastalk bulunan kimsede arzu uyanabilir.. (Ahzab: 33/32) Nitekim bu konuda Harati "Kitabu i'tilali'l Kulub bi'l-ehva" adl bir kitap da yazmtr. Mnafklarn kalplerinde ise hem yukarda beirtilen ynden, hem de, itikat ve irade ynnden hastalk vardr. Mazlum (zulm grm), kalbinde bakasnn zulm sebebiyle elem hastal bulunan kimsedir. Hakkn tam olarak ald zaman kalbi ifa bulur. Bu manada Allah Teala yle buyurur: "nanan bir topluluun yreklerini ferahlatp ifa versin, kalplerindeki fkeyi gidersin..."(Tevbe: 9/14-15) nk kalbin fkesi, kendisinden eziyyet ve elemi uzaklatrmak iindir. Eziyyet kendisinden yok olup da hakkn tam olarak alnca, fkesi gider. Nitekim, insan kulaklaryla iitmedii, gzleriyle grmedii, diliyle konumad zaman bu, kendisi iin bir takm faydalara ulamasn engelleyen ve hatta onu zararlara uratan elem verici bir hastalk olursa; i dnyasndan iitmedii, grmedii, kalbiyle hakk ve batl bilmedii, hayr ile erri ayrdetmedii, dorulukla sapkl farkedemedii zaman da, bu durum o insan iin kalp hastalklarnn ve elemlerinin en iddetlisini oluturur. Yine, ar derecede ve kendisine zarar verebilecek eyleri yemek konusundaki arzu ve srar da elem verici bir hastalkla sonulanr. Bu ar yeme zevkinden vazgeinceye kadar o insann zdrabi dinmez. yle ki, yeyince de elem duyar, yemeyince de elem duyar. Yine, gerek eklen, gerek bakanlk, gerekse mal gibi eyden dolay olsun ak ve benzeri kendisine fayda vermeyen bir sevgiye tutulunca da byledir. ayet o sevdii ve arzulad gereklemedii durumda elemli ve sakim bir hastadr; sevdii gerekleirse de gayet sakim ve elemli bir hastadr. Bu durum muhta olduu yiyecek ve iicee nefret duyunca kederlenen, elem duyan bir hastann hali gibidir. Bu durumun devam hastann eleminin artmasna sebep olur. Hatta Allah ifa vermezse onu lme gtrr. Hasedci kimsenin hased edilene Allah'n zerindeki nimetinden dolay kzmas, bir hastann shhatlilerin yiyip itiklerine, onlar grmeyi arzu etmeyecek kadar kzmas gibidir. Yine hased edilenin hakkn yerine getirmekten nefret etmesi ise, hastann kendine yarayl yiyecek ve iecekten nefret etmesi gibidir. Nefsin itidal ve shhatinin dndaki sevgi ve kzma, cismin itidal ve shhatinin dndaki arzu ve nefret gibidir. Kalbin hakikatleri grme ve faydasna dilsizlii, bedenin belirli bir takm eyleri grme ve faydasna olanla, zararna olanlar syleyebilme konusunda kr ve dilsiz oluu gibidir. Gzden mahrum bir kimse, grme imkanna kavuup rahat, afiyet ve sevincin byk bir nimet olduunu anlaynca, kalp de grmeye balar. Kalp ile normal gz arasndaki hakikatleri anlama ilikisi, saysn ancak Allah'n bilecei nisbette eitlidir. Burada anlatlandan maksat ise, iki hastalktan birini dierine benzetmedir, zira dinlere ait tp, bedenlerle ilgili tbba benzer. Sleyman b. Abdlmelik, Eb'd-Derda (r.a.) ya bir yaz gndererek:

"Sonra, bana haber eriti ki, sen tabib olarak bulunuyor-musun; ldrlmeden sakn, halbuki Allah Kitabn kalplere ifa olarak gndermitir" Bu manada Allah Teala yle buyurmutur: "Biz Kur'an'dan, m'minlere ifa ve rahmet olan eyler indiriyoruz. Zalimlere ise ziyan artrmaktan baka katkda bulunmaz. (sra: 17/82) Kastedilen bu ifa ise ancak deva isteyen kimseler iin meydana gelir, ki onlar da Kur'an- kalplerinin hastalklarna deva olarak tatbik eden m'minlerdir. Bedenin hastal tabii arzu ve nefretin itidalden kmasyla meydana gelir ki o da; ya eriilemeyen bir arzudur; veya faydal arzuyu kaybedip, onunla yarayl olandan nefret eden, zarar verene de nefri kaybeden bir idrak ve hareket zayfldr. Kalbin hastal da byle itidalden (lden) kan sevgi ve nefretten meydana gelir. Ve Allah o hastalk hakknda u hkm vermektedir. "Allah'tan bir yol gsterici olmadan, yalnz kendi nevasna uyandan daha sapk kim olabilir?" (Kasas: 28/50) "Hayr, zulmedenler bilgisizce nevalarna uydular. (Rum: 30/29) Yine, insan, nasl vcudun istediim doktorun gr olmadan verdiinde itidalden karsa, Kur'an'a ynelmeyen kalbin idraki ve kuvveti de kendisine faydal ve yarayl olan bilemeyecek kadar zayflar. Nitekim cahil hastalar canlarnn ektiklerini alrlar, kt ilalar bnyesinde acil bir rahatlk ve tat verdiinden dolay sabredemiyerek hi nem vermeden kullanrlar. Lakin bunlar kullanmalar onlar byk bir zdraba gtrr yahut lmlerini abuk-larr. Nefislerine zulmeden cahil kimseler de ite byledir. Biri, tadn almakta ve nefsinin kendisine elverili olmayan eylerden holanmadn terketmekte acele eder, sonra da onu elemler, zdraplar takib eder; kendisine ya dnyada ya da ahirette byk apta azab ve ceza getirir. Takva, kiinin faydal bir ile zarar veren eyden korunmasdr. nk zarar veren eydan korunma, faydal eyle amel etmeyi gerektirir. Fakat, faydal bir eyi yaparken birlikte zararl olan yaplrsa, o kii takva sahibi olamaz. Ancak, faydal ve zararl olan eyi beraberce terketmek de olmaz. nk bir kimse normal gda almaktan aciz olunca yanndaki zararl maddeleri alarak lme gider. Bundan dolay gzel akibet takva sahibi kimselerindir, muttaki-lerindir. Zira onlar, sadece kendilerine zarar veren eylerden korunurlar, onun iin de akibetleri slam ve izzettir. Her ne kadar kendilerini manen iyiletirmek iin kt amellerden korunurken balangta ac ekerlerse de gzel bir sona, izzet ve ikbale nail olurlar. Bu hususta Allah Teala yle buyurur: "Geri hounuza gitmez ama, size sava yazld (farz klnd) Bazan hounuza gitmeyen bir ey, hakknzda iyi olabilir ve hounuza giden bir ey de hakknzda kt olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara: 2/217) Arzu ve istek duyulan faydasz bir ok. ameller hakknda da Allah Teala yle buyurur: "Ama kim Rabbinin makamndan, (O'nun huzurunda duraca demden) korkar ve nefsi, kt heveslerden men'ederse, (O'nun iin) gidilecek yer cennettir."(Naziat: 40-41) "... Siz ise, kuvvetsiz olann sizin olmasn istiyor (ona galip gelmek diliyordunuz.. (Enfal: 8/7) Daha nce nemli bir kaide olarak yle demitik; iyilikler (hasenat) ktlkler (seyyiat)den daha faydaldr, nasl ki gda almak, almamaktan daha yararl ise. Yine, izah etmitik ki, bundan kendi nefsi kastedilir, brnden de, bakasyla birletiinden dolay bakas kastedilir. Yine, gerekli olan korunma hastaln meydana gelmesinden nce yaplmaldr. Meydana geldikten sonra ise, onu gidermek gerekir. Kalp hastalklarnda da balangta shhatin ko-runmasnahastala tutulmas sebebiyle- shhatinin daima iadesine ihtiya duyulur. Bilindii gibi, shhat misliyle korunur, hastalk zddyla yok olur. Kalbin shhati, kendisinde ftri duygularn varlyla korunur; yahut, ilmin ve imann zikir, tefekkr ve ibadet gibi meru emirleriyle kuvvetlenmesi suretiyle korunur ve zddyla da yok olur. Nitekim, pheler, deliller (ahitler) le giderilir, faydasz sevgi de ona nefret besleme ve yerine Hakk sevme ile yok edilir. Bu bakmdan, Yahya b. Ammar yle demitir: "lim be ksmdr:

1- Tevhid ilmi olan dnya hayat ilmidir. 2- Kur'an ve Hadis'in manalarn dnme ilmi olan, dini gda ilmidir. 3- Fetva ilmi olan dini deva ilmidir. Zira insann bana bir iddet hali ve sknt geldii zaman derdine derman olacak, mkllerini halledecek birine ihtiya duyar. bn-i Mes'ud (r.a.) da bu mevzuda ayn eyi sylemitir: 4- Uydurma konumay iine alan dini hastalk ilmidir. 5- Sihir ve benzeri eylerin ilmi olan dini helak ilmidir. Evet, tabii vcud hastalnda olduu gibi dini nefsani kalp hastalnda da shhat misliyle korunur; hastalk zddyla yok olur Rasulullah (s.a.v.) bu konuda yle buyurmutur: "Her doan ocuk muhakkak slam ftrat zere doar. Sonra anasyla babas onu yahudi yahut Hristiyan, yahut mecusi yaparlar. Nasl ki, her hayvann yavrusu tam azal olarak doar, hi o yavrunun burnunda, kulanda eksik ve kesik bir ey grlr m?" Sonra Ebu Hreyre (r.a.), "sterseniz Allah'n yaratma kanununa (uygun olan dine dn) ki, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas deitirilemez..." (Rum, 39) ayetini okuyunuz, demitir. Bu hadisi Buhari ve Mslim "Sahih"lerinde zikretmilerdir. Allah Teala da yle buyurur: "Gklerde ve yerde bulunan (her ey) O'nundur. Hepsi O'na itaat etmektedirler. Mahlukat nce yaratp sonra (kyamette) onu diriltecek olan O'dur ki bu O'na daha kolaydr. Gklerde ve yerde en yce misaller, en ebedi sfatlar O'nundur. O, ok gldr, ok stndr ve hikmet sahibidir. Size kendinizden bir misal verdi: (Bakn) size verdiimiz rzklarda; sizin ellerinizin altnda biriniz(in hakkna dokunmak)dan ekindiiniz ortaklar var m? (ki tutup kendi mlkmzde, saltanatmzda bize ortaklar atfediyorsunuz, kendi kullarmz, yarattklarmz bize e kouyorsunuz)? te biz, akln kullanan bir toplum iin ayetleri byle aklyoruz. Hayr, zulmedenler, bilgisizce keyiflerine uydular. Allah'n saptrdn, (Allah'n gnderdii hidayete uymad iin dt sapklnda terkettii kimseyi) kim yola getirebilir? Onlarn hibir yardmclar yoktur. Sen yzn, Allah' birleyici olarak doruca dine evir: Allah'n yaratma kanununa (uygun olan dine dn)ki, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas deitirilemez. te doru din odur. Fakat insanlarn ou bilmezler" (Rum: 30/26-30) Allah Teala geen yce szlerinde bildirmektedir ki: O, kullarn, ynlerini (yzlerini) doru dine evirmeleri iin yaratmtr. O dorudan da maksat, sadece hi bir orta olmayan Allah'a ibadet etmektir. Bu ibadet (kulluk) kalp iin mu'tedil, dosdoru, tabii ve ftri bir harekettir. Onu terketmek byk bir zulmdr, terkeden ilimsiz olarak heva ve keyfine uymu demektir. Bu ftrat ve yaradl iin-ki o yaradln shhatidir- kendisinde mevcut ilim ve amelce zerine yaratld bir benzeriyle yardm edecei bir azk ve gda gereklidir. Onun iin dinin tamaml, lahi eriatn idaresinde olgunlua ermi ftratla olur. O da, Rasulul-lah'n (s.a.v.), bn-i Mes'ud'dan (r.a.) rivayet ettii hadis-de buyurduu gibi, Allah'n ziyafetidir: "Ziyafet veren (deerli) her kii, da'vet ettii kimselerin ziyafetine gelmesini elbette ister. Allah'n ziyafeti ise, Kur'an- kerim (in okunup dinlenmesi) dir. O halde onu terketmeyiniz" Bu aynen, Kitap ve snnette rnek verilen, Allah'n gkten indirdii su gibidir. lahi ftrat hastalkl hale getiren insanlardr, Allah Teala da Kitabn bu nsanlarn kalplerine ifa vermesi iin indirmitir. Bu dnyada m'minin bana gelen musibetler, vcuda isabet eden ve onu shhatli hale getirip fasit i karmlar gideren elem mesabesindedir. Bununla ilgili olarak Rasulullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "M'mine erien fenalk, hastalk, keder, hzn, eza ve i sknts, hatta vcuduna batrlan bir diken sebebiyle Allah Teala onun sularn ve gnahlarn rtp mafiret eder" Bu hakikat u lahi kelamda da ifadesini bulur: Kim bir ktlk ilerse onunla cezalanr. (Nisa: 4/123)

Bu hastalklardan dnyada temizlenemeyen kimse, gerek ekilde tevbe eder; aksi takdirde onlardan ahirette temizlenmeye mecbur kalr ve Allah kendisine azab eder. Bu kimse aynen, i karmlar kendinde toplanp da onu hafifletmek iin ila kullanmayarak o yzden lme giden kimse gibidir Onun iin hadisde yle denmitir: "Hastaya: Allah'm, ona ac! dendii zaman, Allah Teala: "Zaten acdm bir eyden dolay ona nasl acyaym buyurur" Rasulullah (s.a.v.) da yle buyurur: "Hastalk yle bir haslettir ki, sahibinin hatalarn kuru aacn yapraklarn dkt gibi dker" Beden hastalklarnn bazsnda len kimse ehid olur. Mesela: Veba, kam ars, suda boulma, yanma, enkaz altnda kalma, ateli hastalklar, cier hastalklar, ba arlar v.s. gibi. Nefsani hastalklara tutulup da, Allah'dan korkarak sabreden ve ardndan len kimse ehid olur. Mesela, korkak bir kimse harbde Allah'a saygsndan ve takvasndan dolay sabrederek savar ve lrse... nk cimrilik ve korkaklk nefisle ilgili hastalklardandr. ayet bir kimse onlara itaat ederse, elemlenir; isyan ederse, nefis beden hastalklarndaki gibi elem duyar. Ak da byledir. Nitekim bu hususta hadisde yle gelmitir: "Ak olup da iffetini koruyan, ayn zamanda gizleyip sabreden ve sonra (o hal zere) len kimse, ehid olmutur" nk ak da nefsani bir hastalktr ve hastay kendisine zarar veren eye ard gibi, nefse zarar veren eyi arr. ayet hevasna uyarsa, cezas dnyada ve ahirette byk olur. Yok, iffetini koruyup onu gizlerse, nefsinde elem ve hastalk meydana gelir, eer o hastalktan lrse ehid olur. Bu hastalklarla beraber insanda iman ve takva bulunacak olursa, Rasulullah'n (s.a.v.) u buyurduu hadisine hayrolur. "Allah'n m'mine takdir ettii hkm onun iin hayrdr; genilik isabet eder de krederse kendisine hayr olur, darlk isabet eder de sabrederse yine kendisine hayrolur" Hamd, alemlerin Rabbi Allah'adr. Allah, Rasulullah'a (s.a.v.) aline ve btn ashabna salat ve selam etsin. [11]

[1] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 3-16. [2] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 17-55. [3] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 55-57. [4] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 58-74. [5] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 75-109.. [6] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 110-111. [7] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 112-126. [8] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 126-133. [9] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 134-154. [10] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 155-162. [11] mam bn Teymiyye, Takva Risalesi, Tevhid Yaynlar: 163-173.

You might also like