You are on page 1of 348

NDEKLER nsz ve Teekkr..............................................................................71 GR Eletirel Toplum Teorisi: Pratik Felsefe ve Toplum Bilimleri Arasnda...................................................77 BRNC KISIM Eletirinin Kkenleri...............................................................

37 BRNC BLM KN ELETRNN KKEN................................................................................39 1. Hegelci kken....................................................................47 2. Hegel'in doal hak teorilerine ynelik metodolojik ve normatif eletirisi.............................................53 3. Marks dnm: 1844 ncesi dnemde salt eletiriciliin eletirisi.......................................................55 KNC BLM FETSZLETRC ELETRNN KKEN................................................................................69 1. Hegelci kken: Fenomenolojik metot...................................71 2. Fenomenolojik metodun nvarsaymlar: Kurucu etkinlik olarak emek....................................................73 3. 1844 El Yazmalarnda fenomenolojik metodun antropolojik dnm............................................................................83 NC BLM BTNLETRC KRZ: OTONOM VE ETK YAAM...................101 1. Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisi................................102 a. Kant evrenselletirilebilirlik ilkesinin prosedre! eletirisi....104 b. Kant ahlk teorisinin kurumsal yetersizlii..........................109 c. Kant ahlk psikolojisinin eletirisi.....................................114 2. Davurucu eylem ve znelertesi zgrlk ideali.................118 3. Btnletirici kriz: Etik olann yaralarn sarma.....................132 DRDNC BLM Kriz Teorisi Olarak Eletiri: OTONOM VE KAPTALZM.....................................................139 1. Marx'n Kapitalindeki eletiri dzlemi..............................143 2. Fetiizm ve kurtulu.........................................................154 2

a. Kendine-effaf ve kendine-zde kolektiftik miti...................155 b. Toplumsal alann yeniden inas........................................156 c. Deer yasasnn aknl..................................................158 d. Deer yasasnn aklsallatrlmas......................................160 3. Sistemsel ve yaanan kriz: zlmeyen gerilim..................164 4. Birinci kma ynelik sonulandrc sistematik dnceler: Kendini-gerekletirme etkinlii ve zne felsefesi.....................177 KNC KISIM Eletirinin Dnm .191 BENC BLM Arasal Akln Eletirisi..........................................................193 1. Politik ekonominin eletirisinden arasal akln eletirisine gei..................................................................196 2. Arasal akln eletirisi ve amazlar.....................................213 Olumsuzlayc diyalektik olarak ikin eletiri.............................223 Kltr eletirisi olarak fetisizletirici eletiri............................227 topyac niyete sahip retrospektiftarih felsefesi olarak kriz tehisi..........................................................................229 EK Lukcs, Weber ve Frankfurt Okulu.....................................235 ALTINCI BLM Otonomi Olarak Mimetik Uzlam...........................................239 1. Otonomi ve kendini-koruma (selbsterhaltung)................... 243 2. Otonomi ve "teki"yle uzlam...........................................260 3. Sistematik dncelerin sonulandrm: Arasal akln eletirisi ve zne felsefesi...................................270 YEDNC BLM levselci Akln Eletirisi........................................................283 1. letiimsel eylem ve aklsallamann paradokslar..................288 2. letiimsel akl ve modernitenin btnl..........................322 a. Modernlerin bak asnn aknsal geerlilii........................325 b. Modernlerin bak asnn epistemolojik dnmsellii........326 c. Modernlerinin bak asnnvarolusal geridndrlemezlii...327 d. letiimsel aklsalln yar-aknsal stats...........................334 e. Dnmsellik ve iletiimsel aklsallk.................................342 f. letiimsel akln varolusal geri dndrlemezlii...................348 SEKZNC BLM LETMSEL ETK VE OTONOMYE DORU..............................353 1. letiimsel etik program...................................................357 2. Hegelci itiraz: ada bir yeniden formlasyon.....................376 a. letiimsel etikte evrenselletirilebilirlik ilkesinin stats........377 3

b. c. 3. 4.

letiimsel etiin kurumsal dayanaklar................................390 letiimsel etikte bili, gdlenim ve duygulanm..................398 letiimsel otonomi ve topya.............................................470 Sonulandrc dnmler: zne felsefesinin tesinde...........430

Kaynaka.............................................................................447 DZN..................................................................................459

nsz ve Teekkr Bu kitap bir soru ve bir kukuyla balyor. Eletirel toplum teorisinin "dilsel dn" son on ylda giderek artan bir ekilde ak hle geldiinden, kendime Jrgen Habermas'n eletirel teorinin normatif temellerini "iletiimsel etie" dayandrma abasnn baarl olup olmadn sordum. Sorduum bu tr sorularn tarihsel bir gemii bulunmakta ve Hegel'in Kant ve modern doal haklar teorilerine ynelik eletirisine bavurularak eletirel teori iin alternatif bir normatif temel salanp salanmayacana dair bir kukum var. Bu kuku pek salam temellere dayanmyor grnse de, eletirel toplum teorisi balamnda Hegel'in Kant etik eletirisinden ne renilebilir sorusu hl geerli olmay srdrmektedir. Bu kitap benim vardm sonucu belgeliyor. zmlemem, Birinci Ksm'da Hegel'in almalarndaki eletiri kavramnn ve bu Hegelci mirasn Marx tarafndan dntrlnn incelenmesiyle balyor. Hegel iin eletirinin amac otonom bireylerin bir etik cemaatte btnletirilmesiyken, Marx eletiriyi imdi'nin elikilerine iaret etmek ve yeni bir toplumu douran ihtiyalarn ortaya kn, etkileim rntlerini ve mcadeleyi desteklemek ilevine sahip bir kriz teorisi olarak grr. 11 "Eletirinin Dnm" balkl kinci Ksm'da, Hegel ve Marx'm kefettii eletiri boyutlarnn, Frankfurt Okulu'nun, zellikle Horkheimer ve Adorno'nun almasnda radikal biimde nasl bakalatn gsteriyorum. Bu ksm, Habermas'n ge kapitalist toplumlarda ilevselci akln eletirisi iin gelitirdii programa ilikin bir tartmayla sonulandryorum. Sunumun tarihsel tarzna ramen, bu almann niyetleri tarihsel deil sistematiktir. Eletirinin kkenlerini ve dnmn izlerken amacm, eletirel teorinin Hegel'den Haber-mas'a uzanan bir tarihini yazmak deildir. Bylesi bir tarih almasnn tek bir kitapta baaryla sunumunun mmkn olup olmamas bir yana, gerekli de deildir. Gnmzde, eletirel teori gelenei, ngilizce konuan dnyaya, en fazla dikkati ekenleri arasnda Martin Jay Thomas McCarthy ve David Held'i sayabileceimiz bir dizi yazar tarafndan iyi bir biimde sunulmutur. Bu kitapta, onlarn ve Habermas'm Frankfurt Okulu hakkndaki kapsayc grlerine dayanarak, sistematik bir gr asndan teoriler tarihinin yeniden ina edilii olarak nitelendirilebilecek bir yaklam izledim. Genelde, felsef bir kant anlamak ve onun inandrcln deerlendirmek 4

iin, o kantn yantlamaya soyunduu sorular ve bulmacalar bilmek gerekir. O sorular ve bulmacalar anlamak iin de, farkl teorilerin soruturma ufkunu oluturan toplumsal, tarihsel ve kavramsal balamlar yeniden ina etmek gerekir. Tarihsel yeniden inann bu genel kural, bir adan deerlendirilmelidir. Gadamer'in gsterdii gibi, gemi kantlarn ve teorilerin yeniden inas her zaman "ufuklarn bileimi"ni dourur. Kavrama, her zaman bizim iin bir anlam ifade eden bir ereveden hareketle kavramadr. Bu bakmdan, gemiin sorularndan renme, gemie imdi'deki kavramsal ilgilerimiz nda sorular sormay gerekli klar. Teoriler tari-hininin yeniden inas bir diyalogla yrtlr. Bu diyalogta kii bir soru sorar, bu sorunun tekine anlaml gelip gelmediini kavramaya alr, dinler ve tekinin yantn yeniden forml-letirir ve bu yantn nda balangtaki kendi bak asn 12 yeniden ifade eder. Eletirel teorinin normatif temelleri problemine ite bu ruhla yaklatm. Sistematik bir bak asndan hareketle bu alma u sorunun peine dyor: Eletirel teorinin normatif temellerini yeniden kurmak iin Hegel'in erken doal hak teorilerine ve Kant'a ynelik eletirisi ne denli verimli olabilir? Bu soruyu eitli teorilerce nvarsaylan insan eylemlilik ve otonomi modellerini aratrarak yantlyorum. Hegel'in Kant etik eletirisinin gerisinde, tarihsel sreci kendi "almas" araclyla kuran tarih znesi modeli yatar. "zne felsefesi" diye adlandrdm bu model, Marx'a bir kurtulu kavray salad gibi Horkheimer'in 1937 tarihli almasnda gizli normatif bir lt olarak da varln srdrr. zne felsefesi, tarih-ekillen-dirici etkinlik tarzna, yani "alma etkinlii modeline" ncelik tanr. Hegel'in eseri Tinin Grngbiimi'nden bu yana, eletirinin amac da, znenin otonomisini artrmak olarak belirlenir. Hegel ve Marx -bu noktada yaklamlar arasnda bir fark grmyorum-, otonomiyi almann yaratc ve dntrc momenti sayesinde tarihte eriilebilecek bir kendini-ger-ekletirme sreci olarak grrken, Horkheimer ve Adorno ise doayla tahakkmc olmayan bir iliki, yani iimizdeki ve dmzdaki tekiyle mimetik bir uzlam olarak tasavvur eder. Her iki gr de, zne felsefesinin geerliliini nvarsayarak alma etkinlii modelinin tarihsel ve epistemolojik nceliini kabul eder. Bu arka-plana ramen Jrgen Habermas'm katks, eletirel teoride alma etkinlii modelinden iletiimsel eyleme geii balatm olmaktr. Habermas'a gre otonomi, eylemlerimizin temellerini evrenselci bir bak asndan hareketle inceleme ve hakllatrma ediminde iletiimsel yeterlilik ve bu zemin zerinde eyleyebilme yetisini ifade eder. Bu iletiimsel otonomi modelini yukardaki dier ikisinden ayran ey ise, Habermas'm, toplumsal eylemin "nesneletirme", "dsallatrma", ya da "ele geirme" gibi farkl adlar verilen zne-nesne ilikisinin nda tanmlanamayacan ne sren varsaymdr. 13 Toplumsal eylemin kurucusu, dille dolaymlanm bir iletiim formu olarak anlayabileceimiz zne-zne ilikisidir. 5

lletiimsel eylem modeli ve otonomi, eletirel teoride almann nceliinden hakllatrlabilir bir uzaklamay balatr. Dolaysyla, bu kitabn balangcndaki soru son blmde yeniden formlletirilir: Hegel'in doal hak ve Kant eletirisi, ile-tiimsel etik programn ve otonomiyi daha da gelitirmek iin nasl verimli klnabilir? Bu almay sonucuna vardran aratrma, Alexander von Humboldt Foundation'n salad cmert bursla desteklenmitir. Bu vakfa amaz ltleri, eski-dnya ball ve insan bilimleri incelemelerine gsterdii licenaplk iin teekkr etmek isterim. Ayrca, Seed Research Faculty Travel Grant kapsam altnda 1981 yaznda verilen dl, ve ardndan Humboldt bursumu tamamlayabilmem iin yokluumu mazur grdkleri iin Boston niversitesi, Liberal Sanatlar Koleji'ne de teekkr ediyorum. Haziran 1979 - Aralk 1981 arasnda, Profesr Jrgen Habermps ve C. E von Weizsacker ynetimindeki Max-Planck Enstits'nde* Alexander von Humboldt bursiye-riydim. Profesr Jrgen Habermas'n ynetiminde yeni Max-Planck Toplum Bilimleri Enstits'nn kuruluu srasnda, Haziran Aralk 1981 arasndaki dnemi de bu enstitde yine Alexander von Humboldt bursiyeri olarak geirdim. Profesr Jrgen Habermas'a hem tm bu dnemde gsterdii konukseverlii, hem de srekli destei ve cesaretlendirii iin teekkr etmek istiyorum, Max-Planck Enstits'nn eski aratrma bursiyerlerine, zellikle Wolfgang Bonss, Rainer Dbert, Helmut Dubiel, Klaus Eder ve Gnter Frankenberg'e kiisel ve entelektel dostluklar iin, Inge Pethran'a ise bu dnemdeki ok deerli idar ve sekreteryal yardmlar iin teekkrlerimi sunuyorum. Bir dizi insan metnin hazrlannn farkl aamalarnda yazlanlarn eitli ksmlarn okumutur. Thomas McCarthy'e (*) Max-Planck nstitut zur Erforschung der Lebensbedingungen der wissenschfich-technischen Welt. 14 metnin tmn okuduu ve zellikle bu almann 2. ksmna yapt son derece deerli yorumlan iin minnet borluyum. Gsterdii destek ve dayanma tm sre boyunca hi eksilmemitir. Richard Bernstein, Marx Wartofsky, Gyrgy Markus, Paul Stern, Andrew Buchwalter ve Lorenzo Simp-son'n eitli blmlerin ilk taslaklar hakknda yaptklar yorum ve eletirilerinden ok faydalandm. Son ierikten yalnzca benim sorumlu olduumu sylemeye hi gerek yok. Atlantik'in her iki yakasnda, yllar boyunca kendileriyle yrttm sohbetlerle fikirlerimi ekillendiren felsefeci dostlara sahip olduum iin anslym. Albrecht Wellmer dncelerini benimle paylamak konusunda her zaman istekli olmutur; onun eletirel teori gelenei hakkndaki yazlarnda gsterdii kesinlik ve akl memnuniyetle kendime rnek aldm. Frankfurt

Okulu'nun tarihi hakknda Moishe Postone, Axel Honneth, Georg Lohmann ve Alfons Sllner ile yaptm teatiler ok faydal olmutur. Okyanusun bu yakasnda Dick Howard, Jean Cohen, Andrew Arato, Paul Breines ve Joel Whitebook, dncelerimde kendi almalarnn ve yaptmz konumalarn izlerini tanyacaklardr. Wolf Schfer'e, destei, efkati ve dostluu iin zel bir teekkr borluyum. Bu almann birok dzlemini, aamasn ve sralama deiikliklerini benimle sabr gstererek tartt ve eletirel teorinin topyac boyutunu deerlendirmem konusunda ynlendirdi. Son olarak, metnin daktilo edilmesinde ve oaltlmasnda titiz, dikkatli ve zenli gayreti iin Marx Colby'e, ilk aamalarndan beri bu almayla ilgilendii ve ortaya knda gsterdii editoryal yetenei iin Columbia University Press'ten Maureen MacGrogan'a teekkr ediyorum. Bu kitab, kitabn tamamlan srasnda kaybettiim babama ithaf ediyorum. 15 GR ELETREL TOPLUM TEORS: PRATK FELSEFE VE TOPLUM BLM ARASINDA Pratik felsefe diye adlandrlan geleneksel etik ve politika retisi, ondokuzuncu yzyln ikinci yansnda son buldu.1 Eski Yunan'daki balangcndan beri bu gelenek, birey iin iyi yaam nedir, ortak yaam iin en iyi toplumsal ve politik dzen nedir gibi sorularn ancak aklla yantlanabileceim savundu. Pratik felsefe, pozitivizm, tarihselcilik ve "deerlerden bamsz" toplum biliminin koldan gelen saldrlar karsnda, akl yrtme gerekelerini yitirdi. En iyimser yaklamla, bu felsefe bilimsel toplum incelemelerinin tarih ncesi ana ait olarak grld. Montesquieu'nun Yasalarn Ruhu* adl eseri zerine Emile Durkheim'm yapt doktora tezi, yeni toplum biliminin pratik felsefe geleneinden kopuuna yol aan rnektir. 1 Aristotelesi pratik felsefe kavramnn etik retisine (Yeni Kantlk), maddesel deerler retisine (Max Scheler) ve eitli praksis felsefelerine dnm Manfred Riedel ve Helmut Fahrenbach tarafndan incelenmitir; bkz. Manfred Riedel, nsz, ve H.Fahrenbach, "Ein programmatischer Aufriss der Problem-lage und systemmatischen Ansatzmglichkeiten der praktischen Philosophie", ed. M.Riedel, Rehabilitierung der praktischen Philosophic iinde, 1:15-17. Praksis kavramnn tarihi ile ilgili grler iin bkz. R.Bernstein, Praxis and Action ve N.Lobkowitz, Theory and Practice.. (*) Spirit of the Laws. 17 Durkheim'a gre, Aristoteles'ten Montesquieu'ye dek geleneksel etik ve politika retisi u sorunun yantn arad: En iyi toplumsal ve politik varolu doas gerei nedir?2 Bu gelenek, eitli toplumsal ve politik dzenleri, her zaman, insanlar iin doas gerei en iyiyi gerekletirmeye uygun olup olmadklar 7

bakmndan inceledi. "Doa" bu incelemede, hem verili olann tm olarak olgu, hem de olan deil olmas gereken olarak norm tanmlaryla anlald. Montesquieu, yasalarn "eylerin doasndan kaynaklandn" ne srdnde iki ey ifade etmi olabilirdi: Tpk etkinin onu yaratan nedenden kaynakland gibi yasalar da toplumlardan kaynaklanr ya da yasalar sadece toplum doasnn kendini gerekletirmek ve amalarna erimek iin gereksindii aralardr.3 Toplum, yasalarn niha ya da etkin nedeni olarak anlalabilirdi. "Montesquieu, bu ifadelerin ilkinin olabilirlii konusunda kukulanm gibi bile grnmemektedir"4 diye ikyet eden Durkheim, yasalar verili bir toplumun doasna en uygun ve o toplumun uruna mcadele etmesi gereken amalarn gerekletirmeyi abuklatran bir ilikiler dizisi diye tanmlar. Yeni toplum bi2 Emile Durkheim, "Montesquieu's Contribution to the Rise of Social Science", s. 4. lk kez 1892'de Bordeaux'da Latince yaymlanan bu metin, FAlengry'nin (Temmuz-Eyll 1937) Revue d'histoire politique constitutionelle adl evirisiyle yeniden ortaya kmtr. Durkheim'n sonraki geliimi bu tezindeki konumu hayli deitirmitir. zellikle Division oj Labour (1893), toplumsal olgularn zgn ltlerine dair radikal bir yeni yorumdur. Talcott Parsons'un gzlemledii gibi "Toplumsal olgular kavram, sonradan, aama dahilinde gelitirildi: birincisi, empirik varoluun verililii ya da dsall, fiziksel evre durumunda olduu gibi; ikincisi, meyyidelerin ilitirildii normatif bir yasann etkisi ya da kstlaycl; ve imdi son olarak, bireyi, uymad takdirde kendi vicdannda bir sululuk yaratarak zorlayan, Durkheim'n 'ahlki otorite' diye adlandrd isellemi deerler ve normlar." Talcott Parsons, "The Life and Work of Emile Durkheim", 4. cilt, Internationa! Encyclopedia of the Social Sciences, (yeniden basm) Emile Durkheim, Sociology and Philosophy iinde (New York: Free Press, 1974) p.liv. The Elementary Forms o/Religious Li/e (1912) adl almasnda Durkheim, entelektel kategorilerin toplumsal kuruluunu genel olarak aklarken, doxa ve episteme, gr ve toplumsal bilim arasndaki keskin tezat deitirmitir; bkz. The Elementary Forms oj the Religious Li/e iinde Giri, "The Subject of Our Study: Religious Sociology and the Theory of Knowledge", 6. bask (New York; Free Press, 1965), s. 13-33. 3 Durkheim, "Montesquieu's Contribution to the Rise of Social Science", s. 41. 4 A.g.e. 18 liminin grevi, eskisinin tersine, bilimsel olarak aklanabilecek, belirlenebilecek zelliklere sahip toplumsal olgular, "doadaki btn dier eyler gibi"5 aratrmaktr. Durkheim, yeni toplum bilimini pratik felsefe geleneinden ayrmak iin iki lt daha sunar. Birincisine gre, pratik felsefe toplumsal faillere doru, adil ve saduyulu eylemeleri iin kural koyar ve bu tr eylemi gerekletirmeleri iin onlara yol gsterir. Ancak eyleme ve eylemin gelecekte gerekletirilmesine ynelmi bir reti bilimsel olamaz. Eylem belli bir zaman ve meknla, burada ve imdi gereklemesi gerekenle ilgilenirken; bilim, 8

evrenseli, deimeyeni, zorunluluu, tm zamanlar ve tm meknlarda geerli olan anlamaldr.6 ikincisi, geleneksel etik ve politika retisi, yol gsterme ve aydnlatma amac nedeniyle kendini toplumsal yaamla grnenle, ortada olanla snrlar. Teorisyen, insann eylemine klavuzluk etmek ve yol gstermek iin, insan eylemin iinde gerekletii ve herkese paylalan kanlar ve grnler dnyasndan yola kmak zorundadr.7 Buna karn, bilim grnr olandan grnmeyene, doxa'dan* episteme'ye.,** insanlarn gnlk etkinliklerinden, inanlarndan, kamlarndan, tm bunlar yaratan nedenlere ykselir. 1930'larda Toplumsal Aratrmalar Enstits8 yeleri ve 5 A.g.e., s. 3. 6 A.g.e., s. 4-5. 7 A.ge., s. 6 ve sonras. (*) Gr, san, kan - .n. (**) Hakiki, doru bilgi - .n. 8 [Institut fr Sozialforschung]. Enstit'nn ba aktrleri Max Horkheimer, Theodor Adorno, Erich Fromm, Herbert Marcuse, Franz Neumann, Otto Kirchheimer, Leo Lowenthal idi, ekirdek kadronun uzanda Henryk Grossman ve Arkadij Gurland, "d evre"de ise Walter Benjamin yer alyordu. Bu kitapta, Lowenthal ve Pollock tarafndan da paylalan konumlara gnderme yapmak zere daha geni anlamda "Frankfurt Okulu" terimini kullanrken, yukarda ad geen filozoflar arasndan -zellikle Horkheimer, Adorno ve Marcuse zerinde yogunlatm; bkz. David Held, Introduction to Critical Theory, s. 14-15. Enstit'nn yayn organ Zeitschrijt fr Sozialforschung'a kan makalelere yaplan gndermeler metinde ZfS ksaltmasyla verilmitir. Tarihi izleyen ilk say bu yayndaki sayfa numaralarn gstermektedir; ardndan makalenin ngilizce evirisi varsa onun da sayfa numaras belirtilmitir. Uy19 balaklarmca formlletirilen eletirel toplum teorisi, gen Durkheim'in etik ve politika ile yeni toplum bilimi arasna izdii snr reddederek ie balar. Eletirel toplum teorisi, toplumu, "insanlarn glerini ve ihtiyalarn tatmin eden bir dnyaya" (ZfS 1973: 625/246) gtren toplumsal bir kurtulu dnm noktasndan inceledii iin, geleneksel etik ve politika retisinin bireylerin zgrl ve mutluluunu ve ortak yaamn adaletini akim yoluyla birletirme niyetlerini paylar. Eletirel toplum teorisi, toplumu, toplumsal bireylerin kendi varolularn yeniden ve yeniden retmesini salayan koullarn btn olarak ele ald iin, Durkheim'in bu btnl inceleme ve bilimsel bir biimde anlama niyetini de barndrr. Eletirel toplum teorisinin projesi, pratik felsefe ve toplum biliminin niyetlerini hem paylap, hem de radikal bir biimde yeniden tanmlayarak bu ikisi arasnda bir yere yerleir. Horkheimer'n bugn klasiklemi ifadesine gre, 9

Eletirel toplum teorisi ... insanlan kendi tarihsel yaam srelerinin yaratclar olarak bir btnlk iinde konu edinmitir. Bilimin balang noktasn tekil eden mevcut ilikiler, olaslk yasalarna gre soruturulacak ve ngrlecek basit birer veri diye deerlendirilmez. Her bir verili olan, yalnzca doaya deil, ayn zamanda insann bu verili olan zerindeki gcne de baldr. Nesneler, alglama tarz, sorulan sorular ve yantlarn anlam, insan etkinlie ve insan gcn derecesine tanklk eder. ... [Eletirel teori] insann srp giden yaamnda, kendi deerini gsteren basit bir aratrma hipotezi deildir; bu teori insanlarn tarihsel abas ve gc iin temel bir unsurdur. ... Ve amac da insann, onu kleletiren ilikilerden kurtulmasdr. (ZfS 1937: 625-26/244-46) Durkheim olgu olarak doa kavramn eski teleolojik* dnya grnn karsna koyarken, Horkheimer gen Marx'i hatrlatrcasna unu vurgular: "Her bir verili olan, yalnzca gun dtn grmsem bu evirileri deitirmiimdir. Bu dipnot iin, M.Horkheimer, "Traditional and Critical Theory", s. 188-214. (*) Erekli, erekbilimsel - .n. 20 doaya deil, ayn zamanda insann bu verili olan zerindeki gcne de baldr." Durkheim'in kuku duymadan kabul ettii modern mekanik doa kavram, Horkheimer tarafndan doann madd praksis araclyla toplumsal inasn gizledii gerekesiyle eletirilir (ZfS 1937: 255/200). Horkheimer'a gre asl mesele, teleolojik ya da mekanik doa kavraylarnn hangisinin seilecei deil, yeni toplum biliminin kendine mal ettii modern doa kavram yznden "bir btn olarak top-lumyapsal praksis araclyla olgusaln dolaymlanmas me-selesi"nin (ZfS 1937: 256/201) karanlkta brakldr. Eletirel teori, Durkheimc ikinci ayrm, yani nomolojik* toplumsal gerekliliin teorik anlay ile ahlk ve politik eylemin zgllndeki pratik yol gsterme arasna izilen ayrm da reddeder. Doal ve toplumsal olgusallk toplumsal praksi-sin bir sonucuysa -daha ayrntl dile getirmek gerekirse, bireylerin iinde yaad toplumsal ve doal koullar, bireylerin dsall dntrerek kendi varolularn yeniden yaratmalar araclyla madd bir srete kuruluyorsa- bu sreci benimseyen eletirel toplum teorisi "salt bir aratrma hipotezi" olamaz. Zira, bireysel insan yaamnn olumsal koullarnn toplumsal praksis araclyla kurulduunu temel ncl kabul eden bir teori, uyguland ya da iinde kullanld koullardan kendini tecrit edemez. Dahas, eletirel teorisyenler teorik etkinlii genel toplum yaamnda bir moment olarak deerlendirdiinden dolay kendilerine, teori toplumsal praksise hangi koullar altnda, nasl ve hangi amalarla katlr sorusunu yneltir. Eletirel teori, kendini "insann gcn ve ihtiyalarn tatmin eden bir dnya yaratmak iin srdrlen tarihsel mcadelede temel bir unsur" diye kavrar. Toplumsal gerekliliin bireylerin eylemlerinin bir rn olduunu gstermek isteyen bir teori, ayn bireyleri eylemlerinin nitelikleri ve gelecekteki dnmleri 10

hakknda aydnlatmay da ama edinir. Teorinin eylemle ilikisi ya da, Durkheim'in ifadesiyle sy(*) 1. Nomolojiye dair, 2. Mankd zorunlulua veya doa yasasna dair; Nomoloji: 1. Yasa ve yasa yapma bilimi, 2. Doal fenomenleri aklayan yasalarla uraan bilim dal - .n. 21 lenirse, bilimin sanatla ilikisi, eletirel teorinin kendini kavrayna dsal deil, iseldir. Sonu olarak, toplumsal faillerin grnr kamlarm toplum bilimcinin yakalad grnmeyen yaplardan ayran Durkhe-imc izgi, Horkheimer tarafndan yeniden formlletirilir. Horkheimer'a gre eletirel teori, toplumsal dnyann bireylere grnen gerekliini yok saymaz. Toplumsal yaamn grn tarz, bireylerin kendi toplumsal praksisine ne derece ya-banclatyla ilintili bir gstergedir. Eletirel teori ideolojilerin de bir eletirisidir, zira bireylerin ortak varolularnn tecrbesini yaamalan ve yorumlamalar kendi toplumsal mcadelelerinin vazgeilmez bir yndr. Bireyler, toplumsal yaamlarna doa, doast ya da gayriahsi glerin hkmettiini dnyorsa, bunun nedeni doay ele geirmelerini salayan madd praksisin yapsdr. deolojilerin eletirisi, yalnzca dncenin toplumsal varla balln deil, ayn zamanda bilincin madd praksise balln da aa vurur; bu ball gelecek iin mcadele asndan da eletirir. Aklc bir toplum rgtlenmesi fikri, va-rolusal durumlar kendilerini gelecekteki kurtulularna hazrlayan snf yelerine bile umutsuz ve ok uzak grnrken eletirel teori inatln srdrmeli ve daha iyi bir gelecek dncesine bal kalmaldr (ZfS 1937: 271/217). Eletirel teoriye gre bilin, hem ikin, hem de akndr: nsann madd varoluunun bir zellii olarak bilin, ikindir ve toplumun imdiki aamasna bamldr. imdi'nin snrlarnn tesini aydnlatan topyac bir hakikat ierii barndrdndan dolay bilin ayn zamanda akndr da. Eletirel teori, bu topyac boyutta srar edip felsef gelenein topyac ieriine sdk kalrken "Eski Yunan felsefesine, ancak geri ekiliin Hellenistik dneminden daha ziyade Aristoteles ve Platon'un altn ama benzer. ... Ancak yeni diyalektik felsefe, bireylerin zgr geliimini toplumun aklsal kuruluuna balayan kavraya tutunmutur. Mevcut koullar radikal bir biimde zmlerken, ekonominin eletirisine dnmtr" (ZfS 1937: 626/246). 22 Eletirel toplum teorisini pozitivist sosyolojiden ayran, onun empatik normatif boyutudur. Toplumsal dnyay bilimsel biimde incelemek kendinde bir ama deildir, bu dnyay "insanlarn gcn ve ihtiyalarn tatmin eden" baka bir dnyaya dntrme srecini aydnlatmak iin gerekli bir aamadr. Bu empatik normatif boyut sayesinde, eletirel teori, insan varoluun daha uygun bir formunu aklsal bir biimde ifade etmek ve insanlar bu amaca eriim yolunda aydnlatmak iin pratik felsefenin niyetlerini korur. Ancak pratik felsefenin niyetlerini korumak, ne bu felsefenin toplum bilimlerinden bamszca ileyen bir sorgulama metodu olarak geerliliini kabul etmek, ne de eletirel teorinin 11

normatif boyutunu pratik felsefenin yeni bir formu zerinde temellendirmek demektir. Horkheimer, eski pratik felsefenin niyetleri korunurken bile bilimsel toplum incelemelerinin bu eski felsefenin yerini geri dnlmez biimde almasn nerir. Horkheimer'in "Platon ve Aristoteles'in altn a"na gndermesi yanl anlamaya yol aabilir, zira eletirel teorinin normatif ltleri Platon ve Aristoteles'in paylat doa ontolojisini temel almaz. stelik eletirel teori, Kant otonomi retisi geleneinde ve pratik felsefenin Hegelci-Marksist tarihsel praksis felsefesine dnm iinde yer alr. Horkheimer iin belirleyici olan, ancak onun tarafndan fazla amlanmayan bu konuya, sz konusu gelimelerin tarihsel bir zetini vererek aklk getirebilirim. Aristotelesi pratik felsefe, insan praksisin koullarn ve zglln aratran, bileik bir etik ve politika retiiydi. "Praksis" kavramyla Aristoteles, gereklemesi ancak pohs'te, konuma ve eylemin edinilmekle kalmayp en iyi biimde icra edildii insan topluluunda mmkn olan en nemli insan etkinlii kasteder.9 Aristoteles, praksisi doa felsefesine ilitirilmi yaam felsefesinin bir yn olarak, ruh retisinin, baka bir deyile felsef antropolojinin geni kapsam iinde inceleyip tanmlar. te yandan Aristotelesi pratik felsef, iyi yaam iin gerekli koullan dzenleyen insan topluluu trleri9 Aristoteles, Nicomachean Ethics, 10. kitap, 7. blm, 1177al3 ve sonras; Politics, 1. kitap, 2. blm 1253 ve sonras; The Basic Works of Aristotle iinde. 23 ne dair bir incelemeyi de ierir. Politika adl bu almada, eitler zerinde eitler hukukunu uygulayan politik kralln yan sra despotes'in,* eini, ocuklarn, klelerini, babaya ait tek ynl yetki ve kiisel bir anlayla ynettii oifcos, hanehal-k, da incelenir. Aristotelesi retinin btnlk ve mimari yapsna ilk kez Hobbes ve modern doal hak teorisyenlerince kar kld.10 Modern teoriler, politikann temellerini otonom ve hak sahibi bireyler arasnda uzlamsal bir szleme olarak tanmlad ve ahlk ve yasal alanlar kesin bir biimde birbirinden ayrd. Hobbes'dan Kant'a dek politika, zkarlarna sahip bireylerin kendilerinin belirledii bu karlara kavuabilmek adna iradelerini bir kamu otoritesine terk etmeyi karlkl kabul ettii, ahlk deerlerden arndrlm, stratejik eylemler dnyas olarak grld. Doal haklar gelenei etik ve politika ayrmn balatp bu ayrm merulatrmken, Mandeville ve Adam Smith ekonomik etkinlii hem etikten, hem de politikadan ayrd. Bundan byle, ekonomik akl ve bu akln ahlk temelleri, Aristotelesi pratik felsefenin snrlar iinde incelenemeyecektir. Madd karlar ahlk tutkulardan11 arndnda ve gerekte ynetici tutkuya dntnde, bu gelimeyi hakl gsterecek Aristotelesi olmayan bir "ahlk duygu" teorisi gelitirilmeliydi. Modern piyasada "zel dknlkleri" "kamu 12

erdemleri"ne dntrebilecek sreleri destekleyecek yeni bir ahlk ve politika teorisine ihtiya vard. Pratik felsefe, Durkheim'in, geleneksel etik ve politika retisine kar at savatan daha nce, ondokuzuncu yzyl ortalarnda politika, (politik) ekonomi ve ahlk incelemelerinden ayrtrlmt. Bu balamda, Horkheimer'n eletirel toplum teorisini Platon ve Aristoteles'in altn andaki Eski Yunan felsefesine benzetme iddias cidden yanl bir ynlendirmedir. Zira, bu eski gelenekte pratik felsefenin temel meselesi, insanlarn an(*) Aile/hanehalk reisi - .n. 10 Thomas Hobbes, Leviathan, s. 225 ve sonras. 11 Albert Hirshman, The Passions and the Interests. 24 cak bir topluluk iinde mmkn olan doal bir ilevi ve amac gerekletirmesiydi. nsanlar neden bu ilevle yaamal ya da neden kendileri iin en yksek olan gerekletirmeli sorusu ontolojik bir sorudur: O, kendini mkemmelletirmeye eilimli her eyin doasndadr. nsan, ikin bir amac bilinli hedef kabul edip gerekletirmeye ynelerek bu telos'u* yerine getirmelidir. Modern teleolojik- olmayan doa biliminin gelimesiyle, kamusal egemenliin birbirinden bamsz politik ve ekonomik alanlara ayrmasyla, ahlk deerlerin zelleme-siyle, mahrem aile yaamnn ortaya kyla kadim gelenein toplumsal olduu kadar bilisel temelleri de paraland. Eski Yunan felsefesinin topyac niyetine bal kalmak isteyen eletirel bir toplum teorisi, daha fazla savunulamayacak ontolojik bir doa kavramna tutunamazd. Aslnda, Horkheimer eletirel teorinin normatif-topyac boyutunu hakllatrmak iin ikinci bir felsefe geleneine bavurur. Alman idealizminin ifadebiliminde [phraseology], yle yazar: "Eski zamanlarda felsefe tarafndan mutluluun en st derecesi addedilen akln kendini sezii, modern felsefede materyalist, zgr ve kendi kendini belirleyen toplum kavramna dnmtr" (ZfS 1937: 626/246). "Akln kendini sezif'ne bavurma, ne Platon ve Aristoteles'in paylat mutluluk tasavvuru idealiyle, ne de insan nous'unun** kutsal ve ebedi bir akl dzenine katld iddiasyla rtr. Buna mukabil Horkheimer, Alman idealizminin otonomi idealine bavurur; bu ideale gre akln kendini sezii bir zgrlk edimidir ve bu otonomi ideali sayesinde irade kendini aklsal ilkelere uygun olarak belirler. Materyalist, zgr, kendini belirleyen toplum kavray, pratik felsefenin Eski Yunan geleneinden deil, Kant otonomi retisinden feyz alr. Ancak, Horkheimer'a gre, materyalist "zgr, kendini belirleyen toplum" fikri yalnzca bir "olmas gereken" ya da pratik akln bir nkabul deil, bir olabilirliktir de -geri doal (*) Ama, erek, gaye, son - .n. (**) Akl, kavrama ya da anlama yetisi - .n. 25 13

olmayan, tarihsel bir olabilirlik. Bu ideal, retim glerinin geliiminde ve insann doa zerindeki efendiliine gml, ikin, tarihsel bir gizilgtr. Aristoteles'ten farkl olarak, Horkheimer'in doalcl ontolojik deil, tarihseldir; pratik felsefenin Hegelci-Marksist praksis felsefesine dnmn nvarsayar. Bu balamda "praksis", zellikle insann "adil ve asil eylemler" e giriebilme yetisi demek deildir artk, varoluun nesnel koullarn kuran madd eylemdir. Belirleyici soru, eletirel toplum teorisinin normatif boyutunu tarihselletiril-mi akl stne temellendirmeye alan Horkheimer'in, "olandan" "olmas gerekeni" karsamann doalc yanltsna, doal hukukun antik ontolojik geleneine kyasla daha az dp dmediidir. Jrgen Habermas'n gzlemledii gibi, Batan beri Marks toplum teorisinin normatif temeliyle ilgili bir mulaklk vard. Bu teori, ne klasik doal hukukun ontolojik iddialarn yenilemek, ne de nomolojik bilimlerin aklayc tezlerini savunmak durumundayd; gizli bir biimde deerlendirimci teorilerin doalc yanltsna dmedii lde "eletirel" bir toplum teorisi olmay ama edinmiti. Marx bu sorunu, bir coup de main* adn vermek gerekirse, Hegelci mantn aka materyalist biimde mal edilmesiyle zdne inand. Kukusuz, zellikle bu grevle uramak zorunda deildi; kendi pratik aratrma hedefleri iin, bunu ifade etmekten, hkim burjuvazinin modern doal hukuk ve politik ekonomi teorilerini ikin bir biimde eletirmekten memnuniyet duyabilirdi -stelik dnemin devrimci burjuva oluumlaryla birleen bir memnuniyet.12 Eletirel teorinin normatif temeliyle ilgili mulakl incelemek, bu kitabn temel amacdr. Bu mulaklk, herhangi bir kavramsal doruluun eksikliinden ya da analitik bir karklktan kaynaklanmamaktadr. Sz konusu mulaklk, "eletiri" diye anlan sorgulama metoduna zg bir hastalktr; empatik (*) Destekle, yardmla - .n. 12 J.Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 96. 26 normatif boyutuna ramen bu "eletiri" kendini, ideal bir etik ve politikay kural koyan deerlendirimci teorilerin normatif naifliini am olarak grr. Kuralkoyuculuun ve geleneksel pratik felsefenin reddi, Horkheimer'in eletirel toplum teorisine temel ald Marksist politik ekonomi eletirisine kalan Hegelci mirastr. Horkhe-imer, pratik felsefenin Hegelci-Marksist praksis felsefesine dnmne iki adan dayanr: lkin, Hegel yalnzca antik dnemin doal hukuk ontolojisini deil, ayn zamanda Kant ahlk felsefesinin kuralkoyuculuunu da reddeder. Deerlendirimci ve kuralkoyucu sorgulamalarn naifliine dmemek iin, Hegel ikin sergileme ve eletiri metodunu gelitirir. kincisi, byle bir eletirinin amac, toplumsal srelerin grnr nesnelliini bu srelerin bilen ve eyleyen znelerin prak-sisiyle kurulduunu gstererek aklamaktr. Eletirel giriimin birinci momentini ikin eletiri, ikincisini de jetisizletiri-ci eletiri diye adlandryorum. Eletirel toplum teorisinin 14

normatif temelleriyle ilgili mulakln, bu Hegelci mirasn zmlemesine balanarak anlalabileceini iddia ediyorum. Hegel, hem epistomolojide hem de ahlk ve politika felsefesinde yer alan ltbilimsel ve temelci sorgulamalarn tuzaklarna yakalanmamak amacyla ikin eletiri metodunu gelitirir. Fenomenolojik "seyretme" metodu diye adlandrlan alternatif bir epistemolojik sorguyu dile getiren Tinin Grngbili-mi'nden* daha nce,13 Doal Hukuk balkl makalesinde (1802-3) Hegel, benzer bir kant empirist ve formalist modern doal hak teorilerinin eletirmek iin kullanr. 1. Blmde ikin eletiri metodunun kkeni hakkndaki tartmama bu (*) Phenomenology of Spirit 13 G. W. E Hegel, Phnomenologie des Geistes. Phenomenology'nin Hoffmeister basks metinde PhG olarak belirtilmitir. Bunu izleyen say bu basknn sayfa referanslarn gsterir; ardndan ikinci bir say verilmise, bu da Miller evirisinin sayfa referanslardr. 14 G. W E Hegel, "ber die wissenschajtlichen Behandlungsarten des Naturrechts" [Natural Law], NR ksaltmasn izleyen ilk say Almanca basksnn, ikinci say ngilizce evirisinin sayfa referanslarn gsterir. Knox'un evirisine de bavurduysam da srekli ona bal kalmadm. 27 makaleyle balyorum. Uygulayclarna kartlarnn iddialarn, bu iddialarn ierdii elikileri ve tutarszlklar gstererek eletirme imkn tanyan, ltbilimsel olmayan bu sorgulama metodu, sz konusu makalede modern doal hukuk teorilerini reddetmek iin kullanlr. Marks politik ekonomi eletirisi, Hegel'in ikin eletirisine borludur, stelik Hegel'i izleyerek Marx da, Lockeu ve Kant modern doal hukuk teorilerini dogmatik ve kuralkoyucu olduklar gerekesiyle reddeder. 1802-3'de Hegel'in doa durumu metotlarna kar gelitirdii eletiri, Marx'm Robinsoncu modern politik ekonomiye kar yapaca nl atan habercisidir. Modern doal hak teorilerini metodolojik bakmdan eletirmek, geerli pek ok ey iermesine ramen, hem Hegel'i, hem de Marx'i bu teorilerin normatif ieriini hafife almaya yneltir. Modern politik felsefe, Hobbes'dan Kant'a dek, meru politik otoritenin temelinde aklsal rzann yattn savunur. Bu tezi burjuva sivil toplumunun ideolojisi diyerek atlayan Hegel ve Marx, moderniteye ve moderni tenin toplumsal yaam kamusal, zel ve mahrem alanlara ayrtrma karakteristiine ynelik derin bir ift ynllk iindedirler. Modern doal hukukun bu erken eletirisi, normatif birleik etik cemaat (Siulichkeit) idealini nvarsayar. 2. Blmde, Hegel'in emei, emee zg kurtulu momentini kefiyle "Eleusis'den geri ekilme"si ve moderniteyle uzlama yoluna girii gsterilecektir. Tinin Grngbilimi'ne odaklanarak, tarihin kolektif znenin "alma"s [work] olduunu, bireyin, kurucu ve kurulan znelliklerin zdeliine farkna vard 15

lde nesnel gereklikle uzlaabileceini ne sren tezi inceleyeceim. Toplumsal-tarihsel dnya, kolektif tekil znenin bir "alma"sdr; kurucu ve kurulan znellikler zdetir gibi nvarsaymlar "zne felsefesi" diye adlandrlr. 2. Blmn ikinci yarsnda hedefim, 1844 El Yazmalan'nda* Hegel'i materyalist adan eletiren Marx'in zne felsefesini reddetmediini, tersine sahiplendiini gstermektir. (*) 1844 Manuscripts. 28 kin ve fetisizletirici eletirinin normatif nvarsaymlarn irdeleyen bu ilk zmleme, almamn daha sistematik amalar iin bir aama kaydedecektir. Eletirel teorinin normatif temelleriyle ilgili probleme yaklarken amacm "alma etkinlii modeli" diye adlandrlan temel eylem modelini resmetmektir. Bu model, ilk kez Hegel'in Entusserung (dsalla-trma) incelemesinde gemi, daha sonra 1844 El Yazmala-n'nda Marx tarafndan materyalist bir yaklamla "retim"e evrilmi, ardndan Horkheimer'in 1937 "Geleneksel ve Eletirel Teori"* balkl makalesinde rtk normatif bir lt olarak yerini almtr. alma eylem modeli,** "zne felsefesi" diye tanmlanan grn ketadr. Marx'dan Horkheimer'a dek, dsallk reten bir sre iinde yetilerini aa karan, kendi yabanclam glerini kullanarak kurtuluuna kavumaya adeta yazgl bir demiurgos***-benzeri insanlk gr baskndr. zne felsefesi ve alma eylem modeli, kolektif tekillie oulluun zerinde bir ayrcalk tanr. Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisinde, Marx'in toplumsal ilikiler iindeki bireylere ve somut duyusal sonlulua vurgusunda, ayrca Adorno'nun zdelik felsefeleri eletirisinde ise daha zneler aras**** ynelimli, oulcu bir zne, toplum ve politika kavramnn izlerine rastlanr. Bu dank unsurlar ve anlaylar btnsel bir yapya kavuturabilmek iin, alma eylem modelinin ve zne felsefesinin eksiklikleri daha ak grlmelidir. (*) Traditional and Critical Theory (**) [Work model of action]. Eylemi alma olarak tanmlayan model. Bundan byle alma eylem modeli olarak geecektir - .n. (***) Platon felsefesinde dnyay yapan amil - .n. (****) "1. Genel olarak, toplumsal ilikilerin karlkl kurulabilmesi; insanlarn bilgi ya da yaama dnyalarnda deneyimledikleriyle ilgili olarak, mutlak bir nesnellik iddiasnda bulunamasalar bile, mutakabata eriebilmeleri durumu. En azndan iki zihin iin geerli olma, iki zihne hitap ya da ve nfuz edebilir olma durumu. Sz konusu anlam iinde zneleraraslk, zihinler arasnda belli bir iletiimin bulunmasn ve nihayet iletiim iinde olan her zihnin sadece varoluunu deil, fakat niyetini de bilmesini gerektirir. 2. Biraz daha zel olarak da, salt znel olmak, tek kiiye zg bulunmak yerine, ok sayda zneye ortak olma, birok zne tarafndan dorulanma durumu...", bkz. Ahmet Cevizci, Paradigma Felsefe Szl, Paradigma Yay. - .n. 29 alma eylem modeli ve zne felsefesine kar itirazm iki noktaya odaklanr. 16

lkin, bu modelin gerektirdii eylem, yorum ve otonomi kavramlar felsef biimde aklanr. Hegel'in insan etkileim dnyasndan yorumsal belirlenmemiligi dlama giriimini reddettiim gibi, Hegel ve Marx'in niyetlilii [intentionality] karakterize etmek iin kulland prelinguisk ve zihinsel dili de eletiriyorum. Bu zmleme 4. blm, 4. kesimde sunulmutur. Aydnlanmann Dryalefctifnde* Adorno ve Horkheimer, doann emek araclyla insanletirilme tarihinde bir kurtulu dinamii barndn yadsrlar, bu yolla on dokuzuncu yzyl Marksizminin temeli olan, kendi imgesine gre doay biimlendiren demiurgos biimindeki insanlk modelini rtrler. Ancak alma eylem modelinin terk ediliiyle doan boluk, edeerde anlaml baka bir insan ilikileri boyutuyla doldurulmaz. Poiesis'in** gzden dmesi praksis iin bir alan amaz, boluk poetics*** ile kapatlr. Bir zamanlar emek etkinliine elik eden kurtulu umutlar imdi estetik alana tanr. Keza, Adorno, tarihin kolektif, tekil znesi ve tarihsel sre mant mitini yok eder. Ne var ki, zde-olmayan aramak Adorno'yu bu sylemsel alandan btnyle uzaklatrr. ve d doayla tahakkm iermeyen yeni bir iliki tarz ngrmek amacyla tasarlanan mimesis**** kavramna odaklanarak, sanat iinin Adorno'nun bu kavramla aradna bir yant olamayacan gsteriyorum. Gerek tekiliin sahiciliini kuracak tek ey, bizim gibi ama bizden ayr olan, benzerliin yaknlnda ve tekiliin uzaklnda bizimle birlikte varolabi-lendir (bkz. 6. blm, 4. kesim). alma eylem modeli ve zne felsefesi eletirimde izlenen ikinci boyut, bunlarn toplum teorisi iin ne ifade ettiiyle (*) Dialectic of Enlightenment. (**) Belli bir telos iin eylem ya da yapmann tesinde bir yaratm ya da retim. Poiesis'de mkemmellie technl (sanat/yeti) ile ulalr, (.n) (***) Aristoteles'te temsili olsun ya da olmasn yaratc (sanatsal) etkinlik - .n. (****) Taklit ya da yknme; kavramn kkeni iin Aristoteles'in Poctifea'sna bkz -.n. 30 balantldr. Marx'in kapitalizm zmlemesi hakkndaki 4. blm, Frankfurt Okulu'nun devleti-kapitalist toplumlar tehisini inceleyen 6. blm ve Habermas'n ge kapitalist toplumlar teorisini irdeleyen 7. blm toplum teorisinin meseleleriyle ilgilenir. Bu noktada iki ayr toplumsal-epistemik perspektif gze arpar. Birincisi, "zneleraraslk" perspektifi, bireylerin toplumsal yaamn katlmclar olmalarna tekabl eder. ikincisi, "znelertesilik" [transsubjectivity] perspektifi ise, toplumsal ilikileri zmleyen, yarglayan gzlemcinin gr asn yanstr. Bu iki epistemik perspektif, iki toplumsal kriz kavramyla ilikilidir. "Yaanan kriz" toplumsal yap-n>n bireylerde yol at ihtiyalara, taleplere, duygulara ve tatminsizliklere gndermede bulunur. Bireyler, temel olarak gdlenim ve tavr dzeyinde kendilerini ifade eder. "Sistemsel kriz", tersine, gzlemcinin bakt 17

noktadan toplumsal sistemlerin, refah, iktidar ve dier unsurlar datan yapsal dzenlemelerinden kaynaklanan elikilerini, skntlarn ve kt ileyilerini dile getirir. Marx'in Kapital'inden bu yana, sz konusu iki perspektifin, bunlarla balantl kriz eilimlerinin kapitalist retim tarzna zg bir hastalk olduu gr yerlemitir. Ancak yaanan kriz boyutuyla btnleememek Marx'in sistem krizlerine ayrcalk tanmasna yol aar, bu arada sistem krizleri eiliminin nnn kesildiine giderek daha da kanaat getiren erken eletirel teorisyenler, zellikle kendileri iin topyac itkilerin mjdecisine dnen kltr ve gdlenim fenomenleri zerinde younlarlar. Ge kapitalist toplumlar aklama grevine uygun bir toplum teorisi oluturmann, iletiim modelini temel alan bir toplumsal eylem kavramn empirik ve metodolojik biimde gelitirmeyi gerekli kldn iddia ediyorum. Bu ise, eletirel teoride paradigmann retimden iletiimsel eyleme, zne felsefesi politikasndan radikal zneleraraslk politikasna geie izin verecek bir paradigma deiikliini gerektirir. Eletirel teorideki bu paradigma deiikliinin gerekliliklerini belirledikten sonra, kitabn son blmnde u soruya dnyorum: iletiimsel bir etik ve otonomi program gelitirme ba31 lamnda Hegel'in Kant eletirisinden ne renilebilir? Hegel'in evrenselletirebilirlik ilkesine itirazlarn, Kant etiin kurumsal temellerini ve ahlk duygulanmdan aynsn eletirmesini klavuzum kabul ederek, bu Hegelci eletirinin ada versiyonunu gelitiriyorum, lletiimsel etik projesi ahlk geliimin kanlmaz bir sonucu gibi sunulunca tekrar zne felsefesine dnlr; iletiimsel etiin yeni Kant etik teorilerinin -John Rawls'unki gibi- yeniden sylenii deil, bir eletirisi olduu noktalar mulaklatrlr. Rawls'un teorisiyle haklar ve yetkiler cemaati grn de paylaan iletiimsel etik, ihtiyalar ve dayanma cemaati ngrsyle ondan farkn ortaya koymaldr. Bu iki moment srasyla norm ve topyaya denk der. Norm ve topya kavramlar, "tamamlama politikas" ve "biim deitirme politikas" [transfigrasyon] diye adlandrdm iki politik gr asna tekabl eder. Tamamlama politikasnn ngrsne gre gelecein toplumu, bugnn toplumunun eksik braktn daha uygun bir tarzda gerekletirir. imdi'nin rtk mantnn zirvesine ulalr. Biim deitirme politikas ise, eskiyi krp iinden topyac gizilgc karan niteliksel bakmdan yeni ihtiyalarn, toplumsal ilikilerin ve birlik tarzlarnn beliriini vurgular. Eletirel bir toplum teorisinde normlarn dile getiriliiyle, burjuva devrimlerinin evrenselci vaadi -adalet, eitlik, sivil haklar, demokrasi ve kamusal-lk-; topyann dile getiriliiyle ise erken sosyalist, cemmati ve anarist hareketler gelenei -ihtiyalar ve dayanma toplumunun kuruluu, i ve d doayla ilikilerin niteliksel dnm- srdrlr. zetle, normlar, adalet ve insan deerlilik taleplerini dillendirirken; topyalar, dostluk, dayanma ve insan mutluluu 18

tarzlarn resmeder. Eletirel bir toplum teorisi, bugn bize hitap edebilme asndan, aralarndaki zsel gerilime ramen her iki momente de hak verdii lde zengindir. Eletirel teori paradigmasnn alma eylem modelinden iletiimsel eyleme geiinin nemi ve doas sunulurken, eylem teorisi, toplum teorisi ve metodoloji, pratik felsefe ve me-ta-etik gibi farkl alanlardan dnceler bir araya getirildi. 32 zellikle analitik felsefede farkl alanlarn temsilcisi olan bu ilgilerin btnletirilii, benim amdan bilerek yaplm olup; etik meselelerin politik meselelerden ayrlmazln kabul eden; u anki toplumun teorik bilgisiyle donatlmam normatif dnceleri nafile sayan; insan eylemlilii vurgulayan ancak eylem, yorum ve duygu hakkndaki grlerini aka dile getirmeyen bir gr hatal bulan inancm yanstr. Byle yaparak, felsefenin grevi kltr ve toplumun deien koullarnda aklsalln, otonominin ve dnmn anlamn yeniden gzden geirmektir ve bu grev iin felsefeyle toplum bilimleri arasnda verimli bir karlkl iliki bilhassa gereklidir diyen eletirel teorinin temel anlayn izlemi oluyorum. ada felsefede, byle bir yaklamn iddialarna ve amalarna kar olduka kukucu bir tavr sz konusudur. ada felsefe, bir kez daha bir yanda yeni Kantlk, te yanda yeni baglamclk arasnda kalr. Etikte ve epistemolojide temelcili-in eletirisi, balamcla, yaam tarzlarnn, dil oyunlarnn, kltrlerin, pratiklerin eitliliinin ve ltrlemezliinin vurgulanna yol amt. Hl geerli bilgi ve eylemin asgar ltn formlletirmeye alan, hl zgl dil oyunlarn aan normatif meruluk kavramlar gelitiren herhangi bir felsefe, Aydnlanmann yenik dm programn srdrmekle (Maclntyre), epistemolojiye stnlk tanmakla (Rorty) ya da ondokuzuncu yzyln kurgusal st-anlatlarn Q.-F. Lyotard) ilemekle sulanr.15 Bir tarafta Rawls ve Gewirth'in yeni Kant-l,16 dier tarafta Rorty'nin balamsal pragmatizmi ya da 15 Alasdair Maclntyre, After Virtue; Richard Rorty, Phihsphy and the Mirror of Nature; J.-E Lyotard, The Post-Modem Condition.. 16 Rawls'un konumu ve iletiimsel etik program arasndaki ilikiyle daha geni biimde ilgileneceim (8. blm, 2. kesim), ancak burada Gewirth'in projesine kar tartmalarn ne ynde gelitiim ksaca zetleyeyim. Gewirth tarafndan "diyalektik bakmdan gerekli metot" diye tanmlanan zmleme tarz, iletiimsel etikte "failin edimsel [performatif] bak as"na yaplan vurguyla iliki kurmasna ramen, arada temel farkllklar vardr. Gewirth, diyalektik bakmdan gerekli metodunu kurarken btnyle monolojik ya da (benci olmamasna ramen) benmerkezci bir gr asyla yola karken, iletiimsel etik diyalog noktasndan balar ve failleri dilsel ve toplumsal bir cemaatin yeleri konumuna yerletirir. kinci noktada Gewirth, etkileimi "organizma19

33 Lyotard'm post-modernizmi17 karsnda eletirel teori nc bir alternatif sunar. Eletirel teori, tarih ve toplum d, bedensizletirilmi ahlk ve epistemik Kant zneyi eletirirken, yeni balamchk ve post-modernizmle hemfikirdir. Bu eletiri anlay, Hegel'in Tinin Grngtibimi'nden bu yana, eletirel teorinin ketala-rndan biridir. Eletirel toplum teorisinin bu iki konumla paylat baka bir nokta ise, hem bilen, hem de eyleyen bireyi ekillendiren somut, materyalist pratiklere yaplan vurgudur. Bu vurgu, Marx'in materyalist Hegel eletirisinin de karmdr. Nihayetinde, eletirel teori de temel verili olanlar araym reddeder. Horkheimer'in 1937 tarihli almasnn ana ilkesi epistemolojide verili olana dair mitin rtldr.18 Ador-no'nun Husserl eletirisi, temelci epistemolojinin keskin bir zmlemesi olarak ada dncede yerini korur.19 Eletirel toplum teorisinin ada balamchk ve postmodernizmden c" bir perspektifle ele alrken, tm faillerin ortak alc ve her birinin dieriyle bir eylemlilik ilikisinde olduu bir dzlemde tm "etkileim"i Benler aras "ilemler" diye zmler. yle yazar: "Ancak, bir ya da daha fazla insann fail, dier insan ya da grubun alc olduu az ok istikrarl karlkl ilikiler hl mevcuttur." (bkz. Reason and Morality, s. 130). lletiimsel etiin bak asndan, etkileimin ilem iinde znm kesinlikle kabul edilemezdir, zira at arabaya ters balanmtr. lgili zmleme, bireylerin ortaklk ve karlkllk kurallarna gre etkilemeyi rendikten sonra ilemlere vakf olduunu ihmal etmitir. stelik ilem kavram, toplumsal bir eylem kavram iin son derece snrldr. Gewirth'in paradigmatik rnekleri buna kanttr: "Bu tr ilemlere rnek olmas iin u durumlar dnn; birinci durumda X dikkatli bir plandan sonra, parasn almak iin bir sopayla Ynin kafasna vurur; ikinci durumda ise X, Tden bor para ister. Y de bor verip vermeme kararn alr" (a.g.e.). kinci durum, ileride aklanaca gibi (4. blm, 4. kesim), "stratejik eylem" kategorisine girer. Birinci durum ise toplumsal etkileimin btnyle bozulduu ana bir rnektir. Eletirel toplum teorisinin projesinde toplumsal-teorik ilgilerin felsef ilgilerle btnletirilmesi, bu projeyle yeni Kantlk formlar arasndaki farka iaret eder. 17 Lyotard'n konumunun daha derin bir zmlemesi, yan sra Habermas, Lyotard ve Rorty arasndaki tartma iin bkz. Seyla Benhabib, "Epistemologies of Post-Modernism", New German Critique (Gz 1984), no. 33, s. 103-127. 18 "Verili" mitinin bir versiyonu olan epistemolojik temelcilie kar Horkheimer'in gelitirdii eletiri iin bkz. "Traditional and Critical Theory", ZfS 1937:253 ve sonras; ayrca "Zum Rationalismusstreit in der gegenwartigen Philosophic", ZfS 1934:33 ve sonras. 19 Bkz. Adorno, Zur Metakritik der Erfeenntnistheorie. 34 ayrld nokta, geerlilik ltlerinin temelci kart kantlarla dorulanarak 20

formlletirilebileceinde, kltre dnn toplumsal zmlemeyi darda brakmay gerektirmeyeceinde srar ediidir. ada felsefe ise, kltr dnyasn ya da "insanln konumas"n, bir kez daha, sadece toplumu grmezden gelmek pahasna yeniden kefetti. Eletirel toplum teorisinin program, yeni Kantln ve balamcln zayf ynlerini brakt, gl ynleriyle birletii lde ada felsefedeki kmaza bu ikisi arasnda alternatif bir yol aabilir. Yeni Kantlkla 'felsefe, aklsal znenin otonomisine ve onuruna bal kalmakszn ilerleyemez' ncln paylarken, bu znenin zaman iinde gelitiini, tarihsel ve toplumsal bir konuma sahip olduunu ileri sren eletirilerle de hemfikirdir. Balamchk ve post-modernizm, saf dncenin yanlsamalarn ykar ve bak amzn ufkunu izen kanlmaz olarak kltrel, tarihsel, hermentik ve ontolojik nvarsaymlar fark etmemizi salar. Eletirel teori bu karma katlr. Ne var ki, balamchk ve post-modernizm, geerlilik ve meruluk ltlerinin formlletirilebileceini reddederek felsefeyi edebi eletiriye, aforizmaya ya da iire dntrr; eletirel teori tam da bu noktada ayrlr. Eletirel toplum teorisi, kendini ada dnyadan kopmulua indirgenmi bulan hmanist bir entelijensiyanm fin de siecle* uyarlarn klavuz kabul etmektense, bugnde yaayabilme cesaretini daha iyi bir gelecek umudunda bulanlarn mcadelesiyle ittifak kurarak, tahrip edilmi ve eksik olsalar da toplumlarmzn ya-amdnyasnda sren otonomi ve aklsallk yaplarna yzn dndrr. (*) "Yzyl sonu"; 19. yzyln sonuna doru Bat kltrnn iinde dt yozlamay niteler - .n. 35 BRNC KISIM Eletirinin Kkenleri BRNC BLM KN ELETRNN KKENLER Reinhart Koselleck, mutlakiyeti devlet dnemine ait Aydnlanmann erken burjuva diyalektiini masaya yatran yetkin zmlemesinde, "kriz" ve "kritik" terimleriyle ilgili etimolojik ayrnty hatrlatr bize. Bu terimlerin her ikisinin de kkeni blmek, semek, yarglamak ve karar vermek anlamna gelen Eski Yunanca szck Kpcu'dir.1 Krisis, tartma ve ihtilafa ya da varlan bir karara, bir yargya atfta bulunur. "Critique", atmah ve ihtilafl bir srele -bir krizle- ilgili znel deerlendirme ya da karardr. Toplumsal ve doal bir rahatszlk sreci ile bu sre hakkndaki znel deerlendirme arasndaki balant, sz konusu terimlerin kullanm alannn tp terminolojisiyle snrland Ortaa'da daha da belirgindir.2 Bu balamda "kriz", hastann iyilemesini ya da daha ktlemesini salayacak kesin tehisin konulduu n, hastaln geliim aamasnn dnm noktasn iaret eder. "Kritik bir hastalk" ya da "hastann durumu kritik" gibi ifadeler, kkensel felsef balamn ingilizce dilinde hl korunduuna dair kantlardr. 1 R.Koselleck, Kritik und Krise, s. 196-197, 155. dipnot Kars. J. Habermas, 21

"Between Philosophy and Science: Marxism as Critique", Theory and Practice iinde, s. 199-253. 2 Koselleck, Kritik und Krise, s. 198. 39 "Kritik" [eletiri] ve "kritisizm" [eletiricilik] terimleri, hem Eski Yunan, hem de Ortaa dnemine ait kullanm karakteristiini, baka bir ifadeyle znel yarglama ve nesnel sre arasndaki balanty erken burjuva Aydnlanmasnda kaybeder. "Kritisizm", gnmzde verili bir temann sahiciliini, hakikiliini, geerliliini ya da gzelliini deerlendiren bir yarglama sanatdr.3 Bu uzman yarglama sanat, zellikle eski metinlerin yorumlanmas anlamna geldii gibi edebiyata ve sanata da uygulanabilir, ayrca insanlar deerlendirirken de kullanlabilir. Eletiri, iyi yargdr. Fransz Devrimi Aydnlanmas ncesinde, eski metinlerin yorumlan olarak ileyen iyi yarglama sanat Kilise'nin etkisinden kurtarlr; znenin, hakikati, sahicilii, gzellii ve geerlilii deerlendiren yargs, siyasi otoritenin sansrnden zgrleir. Gnmzdeyse eletiricilik, zel, apolitik bir etkinlik olarak grlmektedir. Erken burjuva Aydnlanmasnn diyalektiine gre: Onsekizinci yzyl boyunca "eletiricilik" ve "eletirinin" unutulmu eski etimolojisi yeniden canlandrlr. Zira eletiri sanat, zelin, kamusal olmayann deerlendirilmesiyle snrl kalmaz artk; kendini aarak devletin gerekelerinin de yarglanna uzanr. Eletiri, bir zamanlar kendi varln borlu olduu mutlakiyeti devletin meruluunun temelini rtrken, politik otorite krizi ak hle gelir. Fransz Devrimi arefesinde ise "eletiricilik", mutlakiyeti devlet krizinin nesnel ve tarihsel bir sre olduunu ortaya koyan aklsal bir deerlendirme yapmak anlamna gelir. "Eletiricilik, balangta zgrce ileyebilmek iin kendini devletten uzak tutarken, imdi kendi otoritesiyle, kendi izdii snrlarnn tesine gei-. yor."4 Koselleck, aadaki alntnn yer ald Kant'n Saf Akln Eletirisi'nin (1781) nszne gnderme yapyor: amz herkesin boyun emesi gereken eletiricilik adr. Din, kutsiyeti; yasama ise hameti sayesinde kendini eletiriden muaf tutmaya alabilir. Ancak bu durumda salt kuku 3 A.g.e.,s. 86. 4 Koselleck, Kritik und Krise, s. 101. 40 uyandrp akln yalnzca zgr ve kamusal sorguya katlanabilene tand drst saygy talep edemezler.5 "Eletiri" kavramnn Saf Akim Eletirisi'nden Marx'in "kapitalist retim tarznn eletirel zmlemesine"ne dek geirdii dilsel deil de felsef dnm aratrlacaksa Koselleck'in incelediine benzer bir diyalektik sunulmaldr. Kant felsefe, dnrn "znel yarg"snn tarih ve toplumun "nesnel srecinden" ayrlmasyla karakterize edilirken; Marx'in Kapal'i, toplumsal btnln kriz-youn ve elikili doasn sergileyen eletirel bir zmlemedir. Kant'tan Marx'a dek "eletiri" teriminin felsef anlamnda meydana 22

gelen bu nemli dnm, Kant'n ve Aydnlanmann uygulad biimiyle "saf eletiricilie" Hegel'in kar knn nda anlalabilir. Marksist toplum teorisindeki "eletiri" ve "kriz" arasndaki ilikiyi kavramak iin nce bu Hegelci dn incelemek gerekir. 1. Hegelci kken Kitabn ilk iki blm eletiri kavramnn bu dnmn Hegel ve Marx'in dncesindeki iki tarihsel aamaya odaklanarak izleyecektir. Bu blmde, Hegel'in modern doal hak teorileri erken eletirisi (1802-3) ve Marx'in Gen Hegelciler eletirisi (1844 ncesi) tartlacaktr. Hem gen Hegel, hem de gen Marx, ikin eletirinin bak asn hakl klmak amacyla ele aldklar teorilere ve burjuva sivil toplumuna ikin eletiri uygular. Bu eletiri, modern sivil toplumun ikiye ayrdn -Hegel iin ahlk ve yasallk, Marx iin burjuva ve yurtta- bir araya getiren birleik bir etik yaam grnden esinlenir. Eletiri kavramnn dnmndeki ikinci aama, 1805-6 dneminde Hegel'in toplumsal ve epistemolojik bir kategori olarak emei kefiyle balar ve Tinin Grngbilimi akl yrt-mesiyle zirveye ular. Hegel'in fenomenolojik metodu, benim "fetisizletirici eletiri" diye adlandrdm, daha ak syle5 1. Kant, Kritik der reinen Vemunft, s. 13 (A, xi, xii); tng. ev., Norman Kemp Smith, s. 9. Smith'in evirisini biraz deitirdim. 41 mek gerekirse, "verili" grnenin aslnda doal bir olgu deil, tarihsel ve toplumsal olarak biimlenmi bir gereklik olduunu gsteren metodun kkenidir. Marx'in 1844 El Yazmala-n'nda gelitirdii Hegel eletirisi bu kefin bir reddiyesi deil, tersine "materyalist" bir devamdr. Birazdan tartlacak olan Hegel'in 1802-3 Doal Hukuk makalesi bu kitapta incelenen eletirel teorinin normatif temellerine dair problem asndan zel bir nem tar. lgilendiim bu temel problem asndan makalenin nemi iki ynldr: Birincisi, Hegel bu makalesinde, normatif kantlamann belli prosedrlerine kar metodolojik bir eletiri gelitirir. Daha ayrntya girilecek olursa, olgu kart dnce deneylerinin, rnein "doa durumu" aygtlarnn kullanmna kar klabileceini savunur. Bu prosedrlerin kullanm her zaman petitio principii* ile sonulanr. Bu tr kantlamalar, kantlamaya altklar eyi nvarsayar ya da kesinlikle doru diye nitelendirirler. kincisi, Hegel'in modern doal hak teorilerini zmlemesi Marks** eletirel toplum teorisi zerinde son derece etkili olmutur. Olgu kart kantlamalara kar Marksist gelenekte yaygnlaan gvensizlik ve evrensel geerlilii iddiasndaki bylesi "Robinsonculuun" gerekte burjuva sivil toplumunu hakllatrmaya hizmet ettiine dair getirilen sulama Hegel'in Doal Hukuk adl makalesine geri dnlerek izlenebilir. John Rawls, Karl-Otto Apel ve Jrgen Habermas gibi ada dnrlerin almalarnda olgu kart kantlama metotlarnn yeniden dirilii, bu Hegelci kant yeniden gndeme getirmitir. Hegel'in eletirisinden ne elde edilebilir sorusu bu yzden (*) [lng., begging the question; vicious cycle] "Dngsel olan yanltl 23

uslamlama: Bu tr uslamlamalarda sonu, farknda olmadan ncl olarak kullanlr. Bu yanltl uslamlama biiminde ilgin olan zellik bunlarn geersiz olmamasdr. Tanm gerei bir uslamlama ancak ve ancak nclleri doru olup sonucu da yanl deeri alabiliyorsa geersizdir. Oysa petitio principii'de sonu ayn zamanda ncllerden biri olduu iin ncller doru kabul edilince sonu kanlmaz olarak doru olacaktr. nclleri arasnda ak ya da rtk olarak sonu ya da sonuca edeer bir sav bulunan karmlarda petitio principii yaplm demektir", bkz. Felse/e Szl, Bilim ve Sanat Yay - .n. (**) Yazar "Marxian" ve "Marxist" ayrm yaptndan dolay Marks ve Marksist terimleri ayr ayn kullanlacaktr - .n. 42 gncel bir sorudur. Bu blmde, yaplarnn petitio principii zerine temellendii gerekesiyle doal hak teorilerine kar Hegel'in getirdii sulayc iddia rtlemezken bu teorileri hedef alan kendi erken eletirisinin ise birleik bir Sittlichkeit' kabul eden normatif grten hareket ettiini iddia edeceim. Hegel, etik yaam idealinin altm izmekle modern sivil toplum karsnda derin bir ift ynllk sunarken; modern devletin meru zorlamasnn temelinde aklsal rzann yattn varsayan modern doal hak teorilerinin normatif ieriini de gzden karr. 2. Hegel'in doal hak teorilerine ynelik metodolojik ve normatif eletirisi Hegel'in Doal Hukuk balkl makalesinde szn ettii kavramsal problem, yine onun tarafndan Fichteci ve Shellingci Felsefe Sistemleri Arasndaki Fark6 (1801) ve nan ve Bigi'de7 (1802) ele alnan ilgilerle srer. Bu almalarda, empirist ve zellikle aknsal felsefeler, kavram ve sezgiyi, form ve ierii, birlik ve eitlilii, zdelik ve farkll, sonluluk ve sonsuzluu birbirinden radikal bir biimde kopard iin eletirilir. Hegel'e gre, felsefedeki bu dikotomilerin* varl kltr yaamndaki daha derin bir yarlmann ifadesidir. Hegel, felsefenin amacn bu yarlmay ortadan kaldrmak ve birlii yeniden ina etmek olarak dnr. Fichteci ve Shellingci Felsefe Sistemleri Arasndaki Fark'ta Hegel yle yazar: Felsefenin kabul ettii forma daha yakndan bakarsak, bir yandan Tinin canl zgnlnden ortaya ktn grrz... te yandan atallanmann [ErUzvveiung] varsayd ve sistemin kaynakland zel formdan ortaya kn grrz. atallanma felsefeye duyulan ihtiyacn kkenidir ve an klt6 G. W. E Hegel, "Differenz des Fichteschen und Schellingschen Systems der Philosophie". 7 G. W. E Hegel, "Glauben und Wissen". (*) kiye blme, ikiye blnmlk .n. 43 rel formasyonu [Bildung] gibi bu formun verili ve tutsak yndr... Kartlar, Tin ve madde, ruh ve beden, inan ve anlama, zgrlk ve zorunluluk vs. biiminde, bir zaman ... nemliyken ve bir zamanlar arlkl insan isteklerin nesne-siyken, kltrel formasyon srecinde akl ve duyarlk, zeka ve doa; ve 24

mutlak kavram asndan, mutlak znellik ve nesnellik kartlna dnmtr... bu sabitlenmi kartlklar amak [aufheben] akln tek isteidir.8 180l'de "Sistemler Arasndaki Farfe"ta, felsefeye duyulan ihtiyac ortaya kard sylenen "yaam" ve "yaanan koullarn btnl", ayrca felsefeyi gdledii sylenen "btnleme itki"si, modern dnyaya hkim olan "atallanma" (Entz-weiung) kltryle, blnmeyle ve atmayla romantik bir biimde yan yana konulur. Doal Hukuk makalesine gre, modern teorik felsefenin "zdelik ve farklln gerek birlii"ni (NR 438/58) dnebilme yetisinin eksiklii, etik olann (Das Sittliche) gerek birliinin, yani "tm insanlar harekete geirenin anlalamamasma neden olur (a.g.e.). Teorik felsefenin bir ilkesi olarak "zdelik ve farklln" birliini aramak ile pratik felsefe kapsamnda "etik olann gerek birligi"ni aramak ayn parann iki yz gibidir. Bu birlie ulamadaki baarszlklar asndan, empirizm ve formalizm rakip felsefe retileri deildir; ayn atallanma probleminin farkl ifadeleridir. Hegel, empirizm ve formalizm arasndaki kartln sahte olduunu ne srer. Herhangi iki gstermelik bamsz terim arasndaki kartlk gibi, grnte kartlk, ancak zde birliktir. Bu da, empirizm formalist kalrken, -Hegel'in burada akmsal felsefeyle e tuttuu- formalizmin empirizmin bir versiyonu olarak kalmas anlamna gelir. Her ikisi de bilgi ve ahlk teorilerinde btnyle geerli kabul ettikleri bir takm verili olanlardan yola kar. Bu sulama, doal hak teorilerinin metodolojik prosedrle8 Hegel, "Differenzschrift", s. 20, benim evirim; vurgu metinde. Aynca, Hegel'in dncesinde Entzvveiung probleminin zmlemesi iin bkz. H. Marcuse, He-geis Ontologie und die Theorie des Geschichtlichkeit, pp. 9-23. 44 rine zgn bir gnderme yaplarak resmedilir. Aralarna Hob-bes, Locke, Grotius ve Pufendorf'un dahil edildii empirist doal hak teorisyenleri ie "doa durumu" denilen bir soyutlamayla balar (NR, 425 ve sonras/63 ve sonras). Sz konusu soyutlamaya bir dnce deneyiyle varlr, zira bu teorisyenler tasvir ettikleri durum iinde insanlarn hibir zaman olmadn ve olmayacan aka kabul eder.9 Yine de, bir "kadim zaman" ve baz ilkel halklarn durumu, bir zamanlar byle bir doa durumunun mevcudiyetine ve dolaysyla insan asndan olabilirliine kant gsterilir. Doal hak teorisyenlerinin ou, doa durumunun hayal gcnn bir kurgusu ve icadndan daha fazla bir ey olduunu savunur, zira sz konusu te-orisyenlere gre bu durum insan doasna tekabl eden bir gerekliktir.10 Bu teorisyenler, insan doasn kurduunu dndkleri ynleri ve unsurlar, gelenein, grenein, detin ve szlemenin kkenine inmek iin insann cemaat yaamndan soyutlarlar, tesadfen olutuunu dndklerini ise bir kenara brakrlar. Bu soyutlama sreci, "empirik psikoloji araclyla insanlarda bulunan yetiler"in (NR 444/63) sralanmas hlini alr. Hegel, 25

olumsal ve tesadfen olutuunu dnd eyleri dogmatik bir yaklamn "hak durumunun kark imgesinden" (NR 445/64) ayklayarak gerekli olan iermesini mkemmel bir tutarllk diye deerlendirir. Bu soyutlama ve ayklamayla uyum iinde yrtlen varsaym, hibir zaman ifade edilmez. Aslnda, bu dnrler felsef ilkeden ziyade insan doasnn paras olan ya da olmayan ayrt etmeye alan nyarglaryla yn bulur. Yol gsteren empirik psikoloji deilse, o zaman gereklikte bulunan tanmak iin gerekenin doa durumunda bulunabileceine duyulan inantr. Bu nedenle Hegel, "apriori* iin yol gsteren ilke aposferiori'dir"** der (NR 445/64). Bu olgu kart teoriler varsayma yanl*** 9 Thomas Hobbes, Leviathan, s. 186. 10 A.g.e., 20. bl.; J. Locke, Firs( and Second Treatises of Civil Goverment, 8. bl. (*) Deneyden nce gelen - .n. (**) Deneyden sonra gelen - .n. (***) Bkz. yukarda petitio principii - .n. 45 yapar. Hakllatrmaya altklar normatif insanlk grn nvarsaym kabul eder. Bu adan, empirizm dogmatizmdir zira kendilerinden hareket ettii verili olanlar, aka izah edilmeyen bir lte uygun olarak vazedilir. Bu rtk lt incelenirse, baz unsurlarn dierlerinin aleyhine somutlat grlr. "nsanln doal durumu"nu gsteren resim, ada toplumdaki bireylerin durumundan soyutlanm bir imgeye dnr. Empirist doal hak teorilerinde "a priori iin yol gsteren ilke a posteriori'dir" (NR 445/64), zira bu teoriler toplumun u anki halini ebediletirip bylece bunun insanlk durumunu sergilediini dnr. Hobbes doa duru.nunu "tutkulardan elde edilen bir karm" diye tanmlayp insan doasn kefetmek isteyen her insana kendi iine bakmasn nerir.11 Locke ilkin, yol gstericisi akl olan insann ne olduunu ve ne olabileceini tasvir ederek doa durumunu bir nkabul diye sunar, ancak tm zmlemesi bir sava halinin ve bilebildii kadaryla mevcut insanlk durumunun balangtaki masumiyetten nasl doduunu aklamay ama edinir. Locke ikinci doa durumu tasvirine cretli emek, zel mlkiyet ve ticaret sermayesi gibi kurumlar eklemekte tereddt etmez.12 Hegel'in "doa durumu" teorilerine ynelik metodolojik kant yle konumlanabilir: Bir teori olgu kart soyutlamaya bavurarak balyorsa, teorisyen balang soyutlamasnda insanlk durumunun baz ynlerini ihmal eden, dierlerini ieren ltlere sahip olmaldr. Ancak sz konusu ltler ne olursa olsun normatiftir, zira bu ltler teorisyenin insan doasnn zsel ya da zsel olmayan ynlerine dair yapt ayrma bal olacaktr. Bu erken doal hak teorilerinde ileyen normatif ltler incelenirse, her a priori'nin aslnda bir a posteriori olduu grlr, baka bir deyile insanlarn doa durumunda ne olmu olabilecei ya da ne olmas gerektii belirlenirken yol gsterici lt insanlarn modern burjuva toplu26

11 Hobbes, Leviathan, s. 186. 12 Locke, Second Treatise of Civil Goverment, s. 144 ve sonras. 46 mundaki durumudur. Teorisyenin balang noktas kabul ettii olgu kart soyutlama, ne teorisyenin peinden kotuu gerekeyi, ne de insan doas kavramn hakllatrr; yalnzca resmeder. Hegel'in makalesindeki temel hedef, bu teorisyenlerin bavurduu soyutlamann gerek etik yaam kavramn yok ettiini gstermektir. Modern doal hak teorilerinde tasvir edilen insan doas, teorisyenin, kendisinden hareket etmesi gereken, dntrmeyi hayal bile edemeyecei bir verili olandr. Bireyler etik balarn dnda tamamlanm ve olgunlam doalar toplumdaki yaama eklenmi gibi dnld lde, birey ve btnlk arasndaki ilikiler tesadfi kalr. nsanlarn birliktelik ve etkileim srecinde ortaya kanlarn tm, "grenekler, tarih, kltrel formasyon [Bildung] ve devlef'e ait her ey, insan doasnn zsel olmayan ve tesadfi yn diye deerlendirilerek insan psikolojisinin zorunluluuna indirgenir (NR 445/63). insan doasna bu trden bir dn, insanlk durumunu deitirilemez bir gereklilikte dondurup, insan kendi doasnn diktas altnda kleletirir. Hegel, birey ve evren arasndaki ban, ekonomik zorunluluka yaratlan dsal uyumun saf gcyle deil, Bildung sayesinde kurulabileceini iddia eder. Ayrca, ahlk eitimi savunan kadim grn, insan doasnn deitirilemezliini savunan statik grn yerini almas gerektiini nvarsayar. Bu kadim ahlk eitim grne gre, politik etkinlik erdemli insan karakterinin eitimi ve gelitirilmesi demektir. Hegel Aristoteles'ten alntlar: "Olumlu olan, doaya uygundur ve olumsuz olana nseldir, ya da Aristoteles'in dedii gibi, halk [das Volk] doaya uygundur ve bireye nseldir" (NR 505/113). Hegel'in metodolojik Kant ve Fichte eletirileri benzer ekilde iki boyuttan yola kar: Formalizmin kavramsal yanllarn sergilemek Hegel'i bu teorilerce ierilen normatif kolektif yaam grn reddetmeye dek gtrr. Kant ve Fichteci felsefelerin en nemli ilkesi, dnen ve isteyen znenin ideal birliini, zbilin ya da iradeye atfedilen ierik eitliliine eklemektir (NR 455/71). Akmsal idealizmde teorik akl ilkesi 47 bylesi bir eitlilii birletiren [teke indirgeyen] akmsal bilin etkinliiyle tanmlandndan dolay teorik akl, idealdir. Akl, sezgi eitlilii iinde verili bulduu farkllk momentini tespit etmez. Pratik akl, tersine, gerek olmaldr; kendine verilen eitliliin kartln olumsuzlamak ve farkll kendi dnda bir gerek olarak ne srmek zorundadr. Kant ve Fichte, zgrl, kendini evrensel yasaya gre belirleyen iradenin [the will] nedensellii diye tanmlar; pratik akim grevi ahlk yasasyla uyum iinde bir ierik yaratmaktr. Hegel'in Kant13 ve Fichte14 eletirileri, aslnda byle olmadn, teorik akln gerek olduu kadar pratik akln da ideal olduunu gstermeyi hedefler. zgrlk yasasnn formalizmi ierik yaratamaz; kendine verili olan ierie dogmatike baldr. Bu noktada, 27

Hegel'in Kant eletirisinin ayrntl bir incelemesini ileri 13 Hegel'in "Naturrecht" adl yazsndaki Kant eletirisi acelecidir, ayrtrlamaz-dr ve kimi zaman sofistikedir. Kant'a kar sulama getirilir. Birincisi, saf birlik pratik akln zn oluturuyorsa "etik olann sistemi"nden bahsedilemez, zira bylesine saf bir birlikten yasalarn herhangi bir oulluu kanmla-namaz (NR 459/75). kincisi, zgrln ahlk yasas, maksimleri [maxim] yalnzca test edebilir, kendine ait maksimler yaratamaz (NR 460/75). ncs, ahlk yasasnn evrenselletirilebilirlik metodu eliki ilkesine dnr. Kant'n ahlk felsefesine kar Hegel eletirisinin daha ayrntl bir incelemesi iin bkz. 3. blm, 1. kesim. 14 Hegel'in Fichte eletirisi, evrenselletirilebilirlik ilkesinin boluu zerinde younlamayp ahlk ve yasallk ayrmnn etik yaamn ahlk temellerini etkisizletirmesini hedef alr. Fichte, evrensel saf zbilin ve bireysel zbilin arasndaki elikiden yasallk dnyas karmna vanr; bkz. J.G. Fichte, The Science of Right. Yasallk dnyasnda sonlu zbilin, birlikte varolduu tekiyle nedensellik banda hareket etmek, tekiyle ilikisini zgrln evrensel yasasyla uyumlu tutmak zorundadr. Yasal dnya, sonlu zbilin olarak Benin [the self] aklsal zbilin ilkesini ineyerek hareket edebilme elikisi zerine temellenmitir. Dolaysyla, yasal dnyada, zgrln evrensel yasas altnda, benim iradem her bir tekinin iradesiyle birlikte varolma ilkesine uyma zorunluluuyla kstlanr. Ancak sonlu bir zbilin olarak Ben -sonsuz zbilin olarak da- akl sahibi ve zgr bir varlksam, bu kstlama zgrlm ve aklsallm inememelidir. Yasallk dnyas iin bir yandan kstlayc bir iktidann varl nvarsayr, te yandan bu kstlayc iktidar keyfi olmamal ve zgrlk ilkesine uymaldr. Dolaysyla zgrlk yasasna uymas iin k-stlayclm da bir snr olmaldr. kinci durum iin de ayn ey sylenebilir: O da ayn ekilde kstlanmaldr ve byle ad infinitum. "imdi mesele: Bu yce irade, zorlama ve denetim araclyla evrensel irade kavramyla nasl uyumlu hale getirilebilir ve bu sistem nasl ikin ve aknsal kalabilir?" (NR 472/85-86). 48 bir noktaya (3. blme) erteleyip, Hegel'in metodolojik d-nmlerinin ardndaki toplumsal ve politik nvarsaymlara odaklanacam. Gen Hegel'e gre, doal hak teorilerinin asl konusu birey ve haklar deil, etik btnlkt (NR 509/116 ve sonras). Hobbes ve Locke'un doal hak retisinde ne srd iddiay ilkeletirdii gerekesiyle Kant' eletirir Hegel; sz konusu ilkeye gre ahlk bireyin kendi vicdanyla ilikisiyle ilgiliyken "doal haklar" bireyler arasnda varolan d ilikilerle snrl adalet ve yasallk alanlarnda uygulanr.15 Gen Hegel, etik yaamn ahlk ve yasallk alanlarna blnmesini bu yaamn zn diye deerlendirir. Yurtta, etik btnlk yaamyla sadece devletin resm grevlilerinin ahsnda karlarsa, btnn amac ona yabanclar. Vicdan ve eylem, yasa ve ahlk niyet, potansiyel olarak birbirine karttr. Modern doal hak teorilerinde bylesi bir atma, eitlerin atmas diye 28

tanmlanr: Yasallk ve ahlk birey zerinde eit iktidar ve hakka sahiptir. Yasal alann temsil ettii btnn hakk, bireyin hissettii vicdan ve ahlk yasasnn arsndan daha stn deildir. Bu iki alan birbirini snrlar; hibiri gerekten "olumlu" ya da etik deildir (NR 470/84). Hegel, modern doal hakla ortaya kan bu blnml eletirirken, erken yazlarnn baskn temalarndan birini tekrarlar. Modern dnyada, toplumsal yaam "olumlu"lamtr; birey kendine l bir kabuk gibi grnen kurumlarla karlar. Sadece yurttalarn ruhunda yaayabilen cemaat yasalarnn i yaam, bireyi kendine yabanc amalara zorlayan ilevsiz eklentilere dnmtr. Hegel, "olumluluu" nce Hristiyanlkla ilikilendirerek ortaya atar, ancak sonuta onu da aarak l bir tarihin kutsal emaneti olan tm kurumlara gnderme yapar.16 15 Bkz. 1. Kant, "Allgemeines Prinzip des Rechts", Die Metaphysik der Sitten, s. 387 ve sonras (A 33; B 33, 34); ngilizce ev., s. 33 ve sonras. 16 G. Lukcs, Derjunge Hegel, s. 52 ve sonras; E Rosenzweig, Hegel und der Sta-at, 2:30 ve sonras. 49 Bir eyin bugnde gerek ve yaayan bir zemini yoksa, bu zemin gemite aranmaldr. Zaman iinde, yasayla sabitlenmi belirlenim, imdi l, ancak gemite yaayan bir ethosken ve dier yasalarla uyum iindeyken ... l bir yaamda ve kaybolmu trelerde kendi zeminini gsterebilen yasaya ait bu tarihsel bilgi, imdi yaanan gnde bu yasann bir anlam ve anlay olmadn kesinlikle kantlar. (NR 526/130, vurgu bana ait) Olumluluk, yalnzca l bir gemiin bugnde srmesi anlamna gelmez: Ayrca, l bir arln bugnn toplumsal yaam iindeki ilevidir. Doal hak teorileri, kolektif yaam salt yasalla indirgeyerek ve bireycilik grleri araclyla, etik yaamda ortaya km olan gerek dnmleri ifade eder. Etik btnln kendi iinde, artk "fiziksel ihtiya ve haz" ilke edinen bir alan kurulur (NR 482/94). Sonuta, bu ilkenin yol gsterdii etkinlikler, "sonu olmayan birbiri iine gemiliklerinde bir btnlk oluturarak, tek bir zorunlulua boyun eer; fiziksel ihtiyalara, emee ve bunlar iin birikime atfta bulunan evrensel bir karlkl bamllk sistemi kurar. Ve bu sistem, bir bilim gibi, szde politik ekonomi sistemini biimler" (a.g.e.). Bu btnlk, olumsuz bir btnlktr zira yalnzca bireycilii destekler -olumsuzluk ilkesi; gerek etik yaamn birliini tehdit eder; bireyleri bir zorunlulua, ekonomik yasalarn kr zorunluluuna mahkm eder. Modern doal hak teorileri, ekonomik etkinlik alannn temellendirildii yasal ve ahlk ilkeleri gelitirir: Empirizmle sergilenen ara kamusal yaam fikri ve Fichte'nin yasalc gr bu durumun uygun ifadesidir. Sz konusu fikre gre, kamusal alan yar-Newtoncu etki-tepki glerinin karlkl hareketlerinden mteekkildir (NR 471 ve sonras/85 ve sonras). Modern doal hak teorileri metodolojik inalaryla, iinde "olumsuz mut-lak"n, yani "ekonomik bireycilik" alannn doup serpildii ve kendine kar blnm bir etik btnln durumunu yanstr ya da gsterir. Bu noktada, Hegel'in felsef metodolojisinin kkeninde yatan ve onun erken 29

politika felsefesine yol gsteren problemati50 e ulayoruz;17 yani kadimlerin ideali ve modernlerin olgusu; "olumsuz mutlak"n -mlkiyet, haz ve ihtiya tatmininden mteekkil ekonomik sisteminetik btnlk iinde ortaya k, ardndan etik yaamdaki yarlma ve atallanma, Entzweiung. Hegel'in tepki gsterdii tarihsel durumu ve kavramsal problemi tanmlamak iin "kken" terimini kullanyorum. He-gel'e gre, empirizm ve aknsal idealizm trndeki modern felsefeler gibi modern sivil toplum da18 Entzweiung ile karakte-rize edilir: Modern sivil toplum, evrenselin tam karsna bireyi, politikann karsna ekonomiyi, etik yaamn karsna ahlk karrken, modern an felsefesi bu tarihsel-toplumsal ierii, kavray karsnda duyular, irade karsnda eilim, zgrlk karsnda zorunluluk gibi kavramsal dikotomiler araclyla ifade eder. Hegel, her iki gelimeyi de Entzweiung formlar diye tehis ederek bu tehisin st kapal zmn de verir: Toplum ve dncede yaanan atallanmay yok etmek. Ne var ki, bu atallanma, kadimlerin idealini modernlerin olgusuyla yan yana getirerek deil, ancak modernitenin ve modern znelliin ikin eletirisi yaplarak yok edilebilir. Doal Hukuk makalesi, bu problemi herhangi bir zm sun-makszn ifade eder. zm yerine, Hegel, atallanmay aklamak iin "etik yaamda trajedi ve komedi" imgesine bavurur. Bu dnce biimi, etik olann tarihsel zlne ikin bir zm getirmekten ok daha telere srkler Hegel'i. Olumsuz mutlak -ekonomi- alan, etik olann kendini -iyiliksever bir Tanr gibi- kurban edii diye deerlendirilir. Kendini kendi tekisi olmaya brakarak, buntnla birlikte bu tekilikte kendini tanyarak, kendine dner ve kendiyle bir olur. Modern ekonomi etik olann komedisini temsil eder, ancak bu alam kuran 17 R. E Horstmann, "ber die Rolle der brgerlichen Gesellchaft in Hegels poli-tischen Philosophie", s. 276 ve sonras. 18 Hegel'in sivil toplum kavramyla ilgili genel dnceleri iin, 17. dipnotta belirtilen kaynaa ek olarak bkz. Joachim Ritter, Hegel and French Revolution; M. Riedel, "Hegels Begriff der 'brgerlichen Geselschafft' "; James Schmidt, "A Paideia for the 'Burger als Bourgeois' ", History of Political Thought, s. 469-93; ed. Z. A. Pelczynski, Hegel's Political Thought, Giri. 51 yabanclama sreci etik olann trajedisidir. Speklatif felsefenin bak as, etik yaamn komedisine ikin trajediyi anlamamz ve uzlamn zorunluluunu grmemizi salar.19 Artk varolmayan pos'in nostaljik imgesi Hegel'i, etik olann trajedi ve komedisini anlayan tarihsel akla Stoac bir uzlama yneltir. Dolaysyla, modern doal hak teorilerinin metodolojik dogmatizmini eletiren Hegel, dnya tarihi karsnda Stoac bir geri ekilmeye varr. Akln kendini kavraynda radikalliin eksik olduunu ne srerek gemite Kant'a getirdii sulama, akln kendine kar blnm bir btnln bir yan olduunu bilen geri ekilmeci bir bilgelik halini alr. kin eletiri, kutsal bir ikinlik srecine -etik olann 30

tanrlarna ait bir oyuna- doru geri ekilmeye dnr. Eletiriciliin eletirisi dogmatizm oluverir.20 Hegel, modern kltr ve toplumu Entzweiung formlar diye niteleyerek, etik birlie Aristotelesiden ziyade Platoncu vurgu yaparak, tarih akna geri ekilmeci yaklaarak modern doal hak teorilerinin normatif gcn hafifser. Kant ve Fich-te felsefelerince savunulan "haklarn ve devin zyle, dnen ve isteyen [willing] znenin z birdir ve ayndr" (NR 470/83) grn yceltmesine ramen, Doal Hukuk makalesinde gelitirdii zmlemeyle bu ilkenin ierdii hakikate kar adil davranmaz. Sava yerine barn, ekonomi yerine politikann vurgulanyla, insan etik btnlkten koparan bi19 Kars.; Hegel'in Doa! Hukuk makalesinin sonu blm: "Mutlak Idea kendinde mutlak bir sezgidir ... ve kesinlikle ... Mutlak Tin ve tamamlanm etik yaamdr, yukarda sunulduu gibi, olumsuz olanla kartrlmaya kar kendini korur ... kendinden kk bir paray kurban vermek suretiyle bilinli olarak olumsuz iddete ve tahakkme izin vererek, (olumsuz olandan) [ayrarak] kendi yaamn saflatrr" (NR, s. 530). 20 Bu makaleyi daha nce yorumlayan Rosenkranz, Th. Haering ve Glockner'e kar K. H. Ilting ve Manfred Riedel tarafndan gelitirilen zmleme son derece deerlidir. Sz konusu zmlemede Hegel'in kantlamasnn dayand metafizik temellerin Aristotelesi ve Spinozac doa kavramlaryla tutarsz bir kaynamna yasland gsterilmitir. [Bkz. K.H. Ilting, "Hegels Auseinandersetzung mit der Aristotelischen Politik"; M. Riedel, "Hegels Kritik des Naturrechts"; K. Rosenkranz, Hegels Leben (Berlin, 1844), s. 173 ve sonras; H. Glockner, Hege! (Stuttgart: Fromann, 1958), s. 302 ve sonras; Th. Haering, Hegel: Sein Wollen una Sein Werk, 2:389, 404 ve sonras.] 52 reyletirme kurumlar eletirilir; ancak etik kurumlarnn bireylerin iradesi ve zgrlyle dolaymlanmas aklanmaz. Aklsa! rza ilkesini bireyin politik ykmllnn temeli sayan doal hak teorilerinin normatif ierii, sadece modern ekonomik karlarn bencilce takibinin savunusuna indirgenir. Hegel'in doal hak teorilerine dair erken eletirisi, bu nedenle, derin bir ift ynllk tar: Sorgulanmam verili olanlar dnme tarzlanndaki imdi'yi aa vuran ikin eletiri metodu, bir dogmatizm eletirisi olduu lde, ve Hegel, bilenin, iinden bilginin ortaya kt koullarla eletirel olmayan ilikisine zg bu dogmatik momentlerini gsterdii srece, eletiri zgrletiricidir. Bilgi dogmatizminin, bir yaam tarznn dogmatizmi olduu gsterilir. Bu dogmatizm zerine dnmek, bu yaam tarznn, bu yaam tarzndaki uzlamaz kartlarn varl-nca yaratlan yabanclama ve atallanmann eletirisini gerektirir. Hegel'in eletirisi, insanlann kendilerini "l" bir btnlk yerine tekrar "canl" btnln bir paras olarak tanmalarn salayacak, akln kavrayabilecei "effaf bir yaam tarznn normatif imgesi zerinde temellenir. Ancak Hegel, speklatif bilginin bak asn, "zdelik ve farklln gerek zdelii"ni ey-letirmeye kalknca, 31

bu kez kendi kant dogmatikleir. Bu aamann dogmatizmi, dnrn igr ve kavrayla uzlam aramasna yol gsteren bir yaam tarznn dogmatizmini ve dingincilii [quietism] * yanstr. Bu eletiri tarznn normatif varsaym, znelertesi btnln kendini kurban olarak teslim ettii trende tekilik ve farklln kendi trajik rollerini kabullendii bir "kendini-dolaymlayan" btnlk topyasdr. "effaf" ve "kendini-dolaymlayan" etik btnlkler diye tasvir edilen bu iki konum, sadece Hegel'in almas boyunca deil, Marx'in yazlarnda da grlen dalist bir perspektife tekabl eder. Gerekte, bu iki bak as, Horkheimer'in bir yanda otonom bireyler dnyas, dier yanda sermaye dnyas biiminde inceledii iki ynl toplumsal yaam grne gtrr bizi. Birinci perspektif bireylerin yaanan tecrbelerini, (*) Dinde kemalin irade denetimi ve derin dnmeyle salanabileceini kabul eden bir Hristiyanlk mistisizmi - .n. 53 toplumsal dnyann bireyler iin anlamn vurgularken ikinci perspektif toplumsal yaamn anlamn, bir ncnn, bir gzlemci-dnrn perspektifine yerletirir. Hegel, -bundan sonra "znelertesilik" diye adlandracam- ikinci perspektifin modern dnyada toplumlarn urad dnmlerle yaratldn kefeder. Doal Hukuk makalesinde, yasalar ve ileyii ounlukla toplumsal aktrlerin niyetleri ve bilgisi dahilinde olmayan, bu aktrlerin ne yapp yapamayacan kstlayan, yaamlarn nasl yaayabileceklerini belirleyen bir ekonomik etkinlik alannn ortaya knn izini srer. Modern piyasa ekonomisinin mantn, bireylerin ounlukla kavranlmaz karlkl ilemlerinin tesinde, bu etkinliklerden doan ekonomik yasalar kefeden bir gzlemci-dnr kavrayabilir ancak. Durkheim tarafndan sosyolojik perspektif diye tanmlanan toplumsal yaamn bu ilevselci perspektifi, modern piyasa ekonomileri gerekliinin gerektirdii bir yaklamdr: Bireylerin kendilerine bilinmez gelen, ounlukla kendi iradeleri dndaki etkinlikleri, bir gzlemci-dnrn kavrayabildii yasa-gibi dzenlemeler dourur. Durkheim'e kyasla modern sivil toplumla daha az uzlaan Hegel, bu alan "olumsuz mutlak" diye adlandrr. Doal Hukuk makalesinde Hegel'in zmyle sunulan problemi grm olduk: Hegel, znelertesilii toplumsal aktrlerin yaayan perspektifine nasl yeniden geri gtrlebileceini zmlemek yerine, toplumsal aktrlere olumsuz mutlak ekonomi kadar uzak olan ve onun kadar nesnelci epistemolojik bir bak asna bavurur. Bu bak as ise, tarih iinde kendini kendine yabanclaman, ama bir zamanlar kendinden ayrlmasna izin verdiini sinesine yeniden alarak sonuta uzlama varan, Tann-benzeri, olumlu bir btnlk olarak bir etik yaam grdr. Doal Hukuk makalesinde etik yaamn "trajedisi ve komedi-si"yle ilgili pasajlarda iyice belirginleen bu zmden asla vazgeilmez, ileride 3. blmde 32

grebileceimiz gibi, bu zm modern sivil toplumun problemleri iin Hegel'in niha zmdr. kin eletirinin kkenleri hakkndaki bu tartmadan karlabilecek sonu udur: Olgu kart normatif teorilere kar 54 gelitirilen metodolojik eletirinin hak ettii deer ne olursa olsun, Hegel'in ikin eletiriyi balangtaki kullanm ift ynldr. Zira, bir yandan, modern doal hak teorilerinin dogmatizmini mevcut toplumsal ilikileri eyletirdii gerekesiyle eletirirken; te yandan bu mevcudiyette birleik etik yaam grn tutturacak bir moment olmadn kendi de kabul eder. Etik yaam ideali, gemie dnp bakmay gerekli kldndan dolay ikin deil, akn bir idealdir. Bu da, Hegel'in ikin eletirisine egemen olan normatif standartn, hafzadan ekip karlan retrospektif bir standart olduu anlamna gelir. Byleyse, o zaman Hegel'in doal hak teorileri eletirisi de btnyle ikin deildir, zira birleik bir Stlichkeit grnn, modern dnya gereklikleri karsnda insan doasn statik ve deimez bir varlk olarak ne sren doal hak teorileri varsaymna kyasla neden daha az dogmatik bir varsaym-m gibi deerlendirilmesi gerektii ak deildir. Bir sonraki kesimde, Marx'in 1844 ncesi dnemine ait yazlarn, hem bu yazlarn Hegel'in doal hak teorileri reddiyesinden nasl etkilendiini belirtmek, hem de Hegel metodunun karakteristik Marks dnmn gstermek amacyla inceleyeceim. Normatif dzeyde, Marx'in modern sivil toplumla ilikisi, Hegel rneinde belirlenene benzer bir ift ynllkle karakterize edilir. 3. Marks dnm: 1844 ncesi dnemde salt eletiriciliin eletirisi Karl Marx'in, yazd hemen her eye "kritik" alt baln att bilinen bir gerektir. Bu kesimde incelenecek Marx'in 1844 ncesi yazlarnn temelinde, byk lde, uygulad eletirinin zgl karakterinin dillendirilii ve salt "eletiricilik"ten farkllatrl yatar.21 Eletiricilik -Marx'dan nceki Fransz 21 K. Marx ve E Engels, Die Heilige Familie der Kritik der kritischen Kritik, s. 82 ve sonras; D. Howard, "On the Transformation of Marx's Critique into Dialectic", Dialectical Anthropology, s. 75 ve sonras; Jean Cohen, Class and Civil Society, s. 23-53. 55 materyalistlerinin, ardndan Gen Hegelciler, Bruno Bauer, Arnold Ruge ve Max Smer'in yapt gibi- eletirdii nesnenin dnda durup, olgulara kar normlar, dnyann akl dna kar akln diktasn savunurken; eletiri, nesnesinin dnda durmay reddededip nesnesinin ikin, normatif kendini-kavraym bu nesnenin madd gerekliiyle kar karya getirir. Eletiricilik, Arimeti bak asn, zgrlk ya da akl olsun, stn tutarak bu ideal paradigmayla kyaslad dnyann esaretini ve akl diiliini gstermek zere yola kar. Bu Arimeti hareket noktasn stn tutunca, eletiricilik 33

dogmatizm olur: Kendi hareket noktasn aklanmaz brakr ya da eletiricilik grevine balamadan nce kendi hareket noktasnn geerliliini kabul eder. Dolaysyla eletiricilik, nesnesine uygulad ltleri kendine uygulamaya hazr deildir. Salt eletiricilikte zdnm eksiktir, zira kendi normatif standartlarnn baka bir eletirel eletiri tarafndan olgularn karsna getirilip getirilemeyeceini, kendi aklnn edeerde akl diiliinin gsterilip gsterilemeyeceini kendine sormay keser. Salt eletiricilik sonsuz bir geri ekiliten kamamaz: Her bir ltne vis--vis* "hangi hakla?" diye sorulabilir. Marks eletiri ise tersine, libilimsel bir sorgulama tr deildir. Sorgulamasnda nvarsayd ltler, nesnenin ya da fenomenin kendini yarglarken kullandndan farkl deildir. Marks eletiri metodu, sorgulad nesnenin dnmc olduunu nvarsa-yar; sorgulanan, kendi zyorumuna sahip bir toplumsal gereklik diye kabul eder. Marx, 1843 Eyll'nde Arnold Ruge'ye yazd bir mektupta, birlikte editrln yrttkleri Deutsch-franzsischen Jahrbcher'in grevini programatik bir sylemle yle belirtir: Felsefe dnyevilemitir ve bunun en kesin kant da felsef bilincin mcadele eziyetine sah dsal deil, isel olarak da ekilmiliidir. Grevimiz tm zamanlar iin uygun ve hazr olmak, ya da gelecein inas deil sadece, daha kesin olan bir ey varsa o da u anda neyi baaracamzdr. Varolan her e(*) Kar karya - .n. 56 yin acmasz eletirisini kastediyorum, eletirinin mevcut iktidarla atmalardan korkmad kadar kendi sonularndan da korkmayaca lde bir acmaszlk.22 Marx'in aklamak zere yola kt "varolan her eyin acmasz eletirisi", erken komnistler (Weitling) ile topyac sosyalistlerin (Cabet, Fourier, Proudhon) yapt gibi, dogmatik bir bayrak, hatt bir komnizm bayra amak anlamna gelmez. Daha ziyade eletiri, bilincin mevcut formlarndan balamal, "bunlar Voyages to Icary* gibi baz hazr sistemlerle yanyana getirmemeli" (MEW 1: 344). Zira "akl her zaman varolmutu, ama her zaman aklsal formda deildi. Eletiren, bu nedenle, teorik ve pratik bilincin her bir formundan balayabilir, ve varolan fiil gerekliin formundan bu gerekliin 'olmas gerekeni' ve 'amac' olarak asl fiil gereklii gelitirebilir" (MEW 1: 345). Eletirenin grevi varolann karsna ideal ve ebedi bir lt getirmek deil, "varolann acmasz eletirisi" sayesinde, olann, "olmas gereken"i bir olabilirlik olarak ierdiini aa karmaktr. Marx, varolan (Das Bestehende) fiil olan ve mmkn olan arasndaki atma iinde zmeyi, mevcut koullar altnda akln varolduunu, ancak "aklsal bir formda" varolmadn gstermeyi savunur. Bu formlasyon, Hegel'in fiil ve aklsal olann birliine dair tezini Marx'in ne lde benimsediini ortaya koyar.23 Varolan, "olmas gereken"i ieren bir olabilirlik alan diye grmek varolan fiil gereklik (Wirklichkeit) diye grmek demektir. Olan, olmakta olan diye grlr. Olan, ancak onu olduran glerin altnda kavrandnda, dolaymsz olan, dolaym-l gibi 34

grldnde fiil gereklik ve olabilirliin birlii diye deerlendirilebilir. Zira fiil olan, sadece verili olan deildir. 22 K. Marx and E Engels, MEW 1: 344, vurgu bana ait. [Marx and Engels, Werfee'nin ksaltmas: MEW - .n.] (*) Fransz topyac yazar Etienne Cabet'nin (1788-1856) eserinin ad, "Voyages en Icarie" (karya'ya Sehayat) - .n. 23 Bkz. K. Bekker'in ok fazla bilinmeyen ama ok aydnlatc tartmas, Marx' philosophischc Entwicklung, s. 27-37; D. Heinrich, "Karl Marx ah Schler Kegels", s. 196 ve sonras. 57 Fiil gereklik, kendi zeminine dnm, yani dolaymlanm ve kendi kavramna tekabl eder ekilde vazedilmi bir varolan anlamna gelir.24 "Fiil olan aklsaldr" nermesi, verili olann aklsal olduu anlamna gelmez; ancak varolan, varolu sreci altnda deerlendirilip bir z [essence] tarafndan vazedilen bir farkllk momenti olarak incelenirse, kendindeki varolu ve zn birliini ortaya serer. Fiil gereklik bu birlii ortaya sererken ayrca u anda olmayp ancak olabilir olan da ortaya koyar. Marx'in szleriyle, "varolan fiil gereklikken gelecekteki fiil gereklik, varolann "olmas gereken"i ve amac olarak gelitirilebilir. Marx bu noktada Hegel'in empirizm ve formalizm eletirisini nvarsayar: Fiil olan aklsaldr tezi, Hegel'in verili olan reddedip tm olan (Sein), olmu olan (gevvesen Sein) ve olmakta olan (geworden Sein) iinde zmlemesini; "akl her zaman varolmutu, ancak her zaman aklsal formda deil" tezi ise, Hegel'in formalizm reddiyesini nvarsayar. Akl, salt bir dnce ilkesi deildir; dnyada kendini dsallatrmak ve ci-simletirmek zorunda olan dncedir. Akl dnyada ancak onun iinde cisimlenerek, bu cisimlenme akla, en uygun davurumunu salayamama ihtimali tamasna ramen varolabilir.25 Hegel'in metodolojik dnce deneylerini reddediiyle Marx'in topyacl olumsuzlay ayn temele baldr: Olmas gerekeni ileriye (Jenseits) erteleyen bu metotlar, olann akl24 Kars.; Hegel'in Logic adl eserinden u cmle: "Ve imdi varoluu ya da dola-ymszh, ve kendinde-varl, zemini ya da yanstlan btnyle momentler olarak kapsayan bu birlik, fiil gerekliktir" (Wissenschaft der Logik, 2:170; lng. evirisi, s. 542). zellikle Critique oj Hegel's Philosophy o/Right'da Marx, Hegel'in bu ilkeyi tutarl bir biimde uygulamadn iddia ederek kavramn vazettii ve fiil gereklik diye grnen momentlerin olduunu ama bu momentlerin aslnda dolaymszlk olduunu belirtir. Bu itirazn baka ekilde ifade edilii, varolu ve kavramn fiil gereklik olarak birliini gstermek yerine Hegel'in yalnzca varolan aklsallatrdn vurgulamaktr (MEW 1: 206); ve K. Marx, Kriticjue ofHegd's Philosophy o/Right, s. 8. 25 "te yandan, Idea 'salt bir Idea' yerine bir grle temsil edilen herhangi bir ey yerine geerse, felsefe byle bir gr reddeder ve Idea dnda hibir eyin fiil olmadn gsterir. Bir kez bu kabul edilince, geiciliin ve 35

sreliliin gsteriminde ikin tz ve varolan sonsuzluu kavramak muhteemdir" G. W. E Hegel, Hegel's Philosophy o/Right, s. 10. 58 dan yoksun olduunu ifade eder. Olan aklsal deilmi gibi deerlendirmek, onu sadece dolaymsz, salt bir olgu, bir verili olan gibi grmek demektir. Eletirinin grevi, verili olann salt bir olgu olmadn ve bu verili olan fiil gereklik diye anlamak iin de u anda olmayan ancak olabilir olan gsterme yoluyla onu eletirmek gerektiini gstermektir. Bu balamda, Marx, "ikin" topyay "akn" topyadan ayrr. "Dnyann zaten bir eyin hayaline sahip olduu, bu eye fiilen sahip olabilmesi iin nce bunun bilincine de sahip olmas gerektii gsterilecektir. Grevin gemi ve gelecek arasna bir izgi ekmek olmad, ancak gemiin dncesinin tamamlan olduu belirtilecektir. Nihayetinde, insanlarn yeni bir greve balamayaca, ancak bilinli olarak eski grevleri gerekletirecei gsterilecektir" (MEW 1: 346). Dnyann sahip olduu, ancak tam olarak ele geirmedii bu "hayal", ada dinsel ve politik bilin tarafndan ierilir. Marx, bu hayali adlandrmak iin Feuerbach'n "ters evirme" metodunu kullanr. Dinsel bilin, kutsal olana bilimler stlk, ebedilik, evrensellik, iyilik ve mkemmellik zelliklerini ykler. Tm bu yklemlerin znesi kutsal olan deildir, insanln kendisi asl znedir, zira tm bu yklemler insanlarn kendilerinin oluturduu, yanllkla tzselletirdikleri bir varla ykledikleri, aslnda kendilerinin sahip olduu teorik ve pratik ideallerden baka bir ey deildir.26 zne ve yklemin yer deitirmesi, yani kutsal olann zne yerine yklemde ifade edilmesi, gerek znenin insanlk olduunu, kutsalln da onun bir zellii olduunu ortaya koyar. Modern politik bilin tpk dinsel bilin gibi ayn "ters evirme" yanln yapar. "Evrensellik", "aklsallk" ve "zgrlk", devletin zellikleri diye dnlr. nsanlk kendini bir kez daha ayr bir alanda, politik devlette tasavvur ederek kendi yetilerini, gizilgcn ve yenilgilerini aldatc bir znenin gcne yanstr. Marx'in bu dneme ait yazlarnda Feuerbach ters evirme metoduyla Hegelci ikin eletirel metot yan yana dursa da as26 L. Feuerbach, The Essence of Christianity, s. 32-43. 59 lnda bunlar hi de birbiriyle uzlaabilir deillerdir. zne ve yklemin yer deitirme ilemi, bu yer deiimin neden ilk srada yer aldn ya da dinamiklerinin ne olduunu aklamaz. Yanl bir zneyi bir yklemin statsne indirgeyip yklem gibi grneni zne statsne ykseltmek, tm insan dsallatrmalarn kendi znelerine dnmesi ya da bu znelerce yeniden ele geirilmesi gerektiini gsteren tek boyutlu bir ilemdir. Bu prosedrde, dsallatrma ve iselletirme arasndaki, insan kltrel-politik rnler ve bunlarla ifade edilen insan ihtiyalar arasndaki dinamiklerin zmlenmesi gzden karlr. Feuerbach metot, insan ihtiyalarn neden bu yabanclam, ba aa form iinde ifade edilmesi gerektiini aklamaz. Hegelci ifadeyle, bu ters evirme

36

metodu, grnn neden zn bir momenti ya da tekiliin neden kendineyabanclam btnln bir momenti olduunu aklayamaz. D-nmler -burada insan kltrel, politik rnler ve kurumlar anlamna gelir- Hegelci mnda kendi zeminlerini yanstmazlar. Nereden kaynaklandklar, kendilerini baka bir formda deil de neden bu formda gsterdikleriyle ilgili zorunluluk aklanmaz. Ruge'ye yazlan mektuptan ksa bir sre sonra kaleme alman "Yahudi Meselesi zerine"* balkl yaz, Marx'in bu iki metodu uzlatrma giriimine en iyi rnektir. Bruno Bauer'in politik kurtulu amal Yahudi taleplerine yaklamna kar Marx'in bu yazda sunduu polemik, yine doru eletirel metot hakknda bir nermedir. Hristiyan bir devlette Yahudilerin politik kurtulu taleplerinin yanlsatc olduunu, zira modern devletin tm dinlerden kendini zgrletirmesi gerektiini savunan Bauer'e kar27 Marx, Fransz Devrimi sonrasnda devletin, dinin tamamen ortadan kaldrlmasn deil, zelletirilmesini kabul ettiini ne srer. Kamusal yurttalk ve zel dindalk arasndaki, yurtta insan ve (*) On the Jewish Question 27 Bu tartmada Bauer ve Marx'in Yahudilik anlaylarnn inandrclndan sz etmeyeceim. Yahudilii bir kltr ve din diye tanmlamalarnn yahudiliin fiil gerekliiyle pek ilgisi olmad J. Carlebach'n Kar! Marx and the Radical Critique of Judaism adl eserinde tartlmtr, s. 125-87. 60 burjuva insan arasndaki fark, modern devletin zne aittir. Bauer, mevcut durumun salt "eletirel eletiren"idir, zira fiil gereklikle yan yana getirdii normun -politikann dinden z-grletirilmesinin- bizzat fiil gereklikle elitiini gremez. Modern devlet kendini dinden zgrletirmez; tersine, dini zel dnyaya hapseder. Bu nedenle politik kurtulu amal Yahudi talepleri modern politik devletin i mantyla mkemmel biimde rtr (MEW 1: 349). Modern politik devlet dinsel bilinci ortadan kaldramaz, "zira dinin varoluu bir eksikliin varoluudur ve bu eksiklik devletin kendi znde aratrlabilir. Din bizim iin artk bir zemin deil, sadece dnyevi snrllk fenomenidir! Dolaysyla zgr yurttan dinsel eilimini onun dnyevi eilimiyle aklayabiliriz. Bu yurttalarn dnyevi zincirlerini yok etmek iin dinsel zincirlerinden kurtulmalar gerektiini iddia etmiyoruz. Dnyevi zincirlerini yok ettikleri zaman dinsel zincirlerinden de kurtulacaklarn ne sryoruz" (MEW 1: 352). Marx, modern dinsel bilin zmlemesinde Hegel'in eletiri metoduna dner. Dinsel bilin, kendine yabanclam bir z tarafndan vazedilen bir fenomendir. Dinsel bilin, dnyevi varoluu ilh varolutan, insann kralln Tanr'nn krallndan ayrr. Bu ayrm ve atallanma, bizzat modern devletin yapsnda mevcuttur. Keza, modern devlet evrensellik alann bireysellik alanndan, ortak, aklsal kar alann, bireyci bencillik ve snrllk alanndan ayrr (MEW 1: 356). 37

Dinsel bilincin bu zmlemesinin indirgemeci olmadn belirtmek gerekir. Daha sonraki yazlarnn tersine, Marx burada dini ve dine duyulan ihtiyac belli toplumsal gruplarn dierleri zerindeki tahakkm karlarna indirgemez.28 Tersine, modern Hristiyanln -zellikle Protestanln- ve modern devletin, evrensellik ve tikellik, genel ve somut, ortaklk [commonality] ve bencillik arasna bir ayrm getirdiini tartr. Her ikisi de somut insan varolutan soyutladklar baz insan niteliklerini ayr bir alana yerletirir. Din bu ihtiyacn ev28 K. Marx ve E Engels, The German Ideology, s. 39. 61 rensellik iin olduunu ifade ettii lde, dnyevi varoluun snrllnn bir sonucu olan gerek bir ihtiyaca tekabl eder. Bu gerek ihtiya yanl bir tarzda giderilir; zira dinsel inan sistemi, soyut evrensellie duyulan ihtiyac douran gerek yaam koullarn yok etmez, yeniden retir. Modern devlet, kart olan burjuva sivil toplumuna hem onu olumsuzlamak, hem de onun tarafndan olumsuzlanmak iin nasl gereksinim duyuyorsa; modern dinsel bilin de olumsuzlad ve ayn zamanda teyit ettii dnyann sefaletine ihtiya duyar. Politik alan, toplumsal-ekonomik alan zerinde; dinsel bilin de dnyevi bilin zerinde soyut bir tahakkm kurar. Marx burada iki kartln -dinsel ve dnyevi bilin, evrensellik ve tikellik-, yaam koullarnn btnlndeki blnme, atallanma yznden yan yana getirildiini gstermek iin Hegel'in ikin dnme metoduna bavurmakla birlikte, grnteki bu elikinin zdeki bir btnle tekabl ettiini varsaymaz. Burjuva sivil toplumundaki atallanma, etik btnn bir kendini kurban etme edimi olarak sunduu olumsuz btnln momenti eklinde deerlendirilmez. Hegel'in Hukuk Felsefesinin Elefirisi'nde* Marx, Hegel'in prosedryle kendi prosedr arasndaki metodolojik fark yle ortaya koyar: "Hegel'in temel yanl grnteki elikiyi zdeki, yani leadaki birlik diye kavramasdr, aslnda bu kesinlikle onun znde daha derinde yatan, yani zsel bir elikidir" (MEW 1: 295-96, vurgu metinde). Marx'in Kapita'inin mantn anlamak iin de ok nemli29 olan bu metodolojik fark, Marx'in burjuva sivil toplumuna ikin antagonizmaya dair erken tehisi ile Hegel'in Entzweiung tehisi arasnda aka bir koutluk bulunduunu gizlememelidir. zsel birlik ilkesi metodolojik olarak inkr edilir, ancak Marx'in savunduu ikin topyaya gre fiil gerekliin, evril-mesi gereken rtk bir "olmas gereken" i iermesi nedeniyle (*) Critique of Hegel's Philosophy of Right 29 H. E Fulda, "These zur Dialektik als Darstellungsmethode im 'Kapital' von Marx" Hegel Jahrbuch (1974), s. 204-10; Michael Theunissen, Sein una. Schein, s. 13 ve sonras. 62 bu ilke normatif dzlemde yeniden ne srlr. Bir sonraki admda, Marx'in eletirisindeki normatif nvarsaymlar inceleyeceim. Eletirenin grevi "teorik ve pratik bilincin her bir formuyla balamak" ve "varolan fiil gerekliin formundan bu gerekliin 'olmas gerekeni' ve 'amac' 38

olarak asl fiil gereklii" (MEW 1: 345) gelitirmek ise, o zaman modern politik ve dinsel bilincin evrilmesi gereken asl fiil gereklik nedir? Dnyann sahip olduu ancak tam ele geirmedii hayal nedir? "Yahudi Meselesi zerine" balkl yazsnda bu "olmas gereken" ve bu hayal tanmlanr: evrensellik ve tikellik, devlet ve sivil toplum, "yurtta" ve "burjuva" arasndaki antagonizmann bertaraf edilii.30 Bu hayal, insanln kendine yabanclatrd glerin ve imknlarn yeniden ele geiriliidir. Marx, bu yeniden ele geiri srecinin alabilecei iki form arasndaki ayrm aka ortaya koymadan her ikisinden de sz eder. Birinciyi "politik olann evrenselletirilmesi", ikinciyi de "evrensel olann toplumsallatrlmas" diye adlandracam. Birinci durumda Marx, politik alann yalnzca burjuvazinin karlarna hizmet etmek zere arasallatrlmasn eletirir. Yurtta haklar, salt insan haklarn -mlkiyet, gvenlik, eitlik- korumaya hizmet edince aralar ve amalar ters evrilmi oldu. Bu mevcut durum, politik kurtarclar tarafndan devletin btn yurttalar, politik gvde, szde insan haklarnn salt aralarna indirgendiini; yurttan bencil insann ua iln edildiini; insann evrensel bir varlk olarak davrand alann, bireysel bir varlk olarak davrand alandan daha alt dzeye indirildiini; nihayetinde yurtta insan yerine burjuva insann 30 J. J. Rousseau, Emile, ou de l'education, s. 9. "On the Jewish Question"da Marx, Rousseaucu "genel irade" kavramyla Feuerbach "insan/tr z" nosyonunu kaynatrr (Karl Marx: Early Writings, s. 212-43). Her iki kavram da, bireyin ve evrensel karlarn birlii mmkndr varsaym zerinde temellenir; bu birliin hangi dolaymlamayla gerekletirilebilecei aklanmaz. E.M. Lange'nin Marx'in dncesinde dolaymlamanm eksiklii problemi zerine aydnlatc tartmas iin bkz. Das Prinzip Arbeit, s. 73-96. 63 sahici ve gerek insan olduu dncesine varldn grdmzde daha da esrarengizleecektir. (MEW 1: 366) Marx burada, yurtta haklarnn, insan haklarndan daha aa bir dzeye indirilmesiyle devrimin sadece burjuvazinin karlar iin arasallatrdm gren radikal demokratn azndan konuur. Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eletirisi'nde Marx bunu u nermeyle ifade eder: "Demokrasi hem form, hem de ieriktir" (MEW 1: 231). Dolaysyla, formel haklar temin etmek iin yalnzca politik bir demokrasiye deil, bu grev iin ayrca toplumyapsal bir demokrasiye ihtiya duyulduunu anlatr. Bunun anlam ise ortak iyinin zel karlarla, politik alann toplumsal ve ekonomik alanla kar yan yanalnn ancak toplumsal ve ekonomik alann ortak iyiye hizmet edecek ekilde yeniden yaplanmasyla alabileceidir. Bu alanlar arasndaki antagonizmann bertaraf edilii, her ikisinin de yeniden yaplan ve bamsz mevcudiyeti ya da bu bamsz alanlarn tamamen yok edilii anlamna gelebilir. Marx ikinci alternatifi u cmlesiyle aklyor: 39

"Gerek bir demokraside politik devlet ortadan kaybolur" (MEW 1: 232). "Evrensel olann toplumsallatrmas" diye adlandrdm bu alternatife gre toplumsal yaamn kendisi, evrensel ve kamusal karlarn gerek ifadesi olacaktr ve bu evrensel karn temsilini bamsz politik bir alana teslim etmeyecektir. Ne var ki, toplumsal yaamn bu trden bir yeniden yaplandrmas, yasal ve politik ilikiler alannn btnyle yok oluu anlamna gelir. Burjuva toplumunun cemaatletirilii (Vergemein-schaftung) anlamna gelir. "Yahudi Meselesi zerine" adl yazsnda Marx bunu u ifadelerle aklar. "lkin, somut bireysel insan, soyut yurttala birletii noktada, empirik yaamnda, bireysel almasnda, bireysel ilikilerinde bireysel insan olarak bir tr-varla* dnrse, insan forces propres'unu** tanr, rgtler ve politik g biiminde kendinden ayr tutmazsa artk, ite o zaman insann kurtuluu tamamlanr" (MEW 1: (*) Nev'i beer, insan - .n. (**) Kendine zg gleri - .n. 64 370). Somut bireyler yalanc yaplara teslim ettikleri kendi glerini fiil, gnlk ilikilerinde yeniden ele geirince insanlk kurtulur, insanln kurtuluunu temsil eden bu toplumsallk tarz tesis edildiinde ilikiler, hukuk insan haklar ka-tegorileriyle dolaymlanmaz, bireyler antagonist atomlar gibi etkileimde bulunmaz, tam tersine gnlk ilikilerinde ortak insanl ve evrensellii yeniden olumlarlar. "Politik olann evrenselletirilmesi" ideali burjuva devrim-lerince gelitirilen demokratik normlarn sivil toplumdaki dier alanlara uzanm temsil ederken, "evrensel olann top-lumsallatrlmas" ideali bu normlarn radikal dnmne, insan ilikilerinin cemaati ve komnal anlamda yeniden ya-plan srecinde bamsz politik-hukuk alann yok ediliine iaret eder. Birinci durumda fiil gereklikle kar karya gelen "olmas gereken", fiil gereklie ikin bir normun tamamlandr -"Demokrasi hem form, hem de ieriktir"-; ikinci durumda ise, fiil gereklikle kar karya gelen "olmas gereken", radikal olumsuzlamay gerektirir -"Gerek bir demokraside politik devlet ortadan kaybolur"-. Ama fiil gerekliin bu radikal olumsuzlan fiil gerekliin almas deil midir? Marx kendi teziyle, yani "insanlar yeni bir greve balamayacak, ancak bilinli olarak eski grevleri gerekletirecektir" teziyle (MEW 1: 346) elimiyor mu? Zira, ikinci yoruma gre burjuva demokratik devrimine ait normlarn radikal dnm bunlarn tamamlan deil, biim deitirmesidir. Kendi kendini-kavraynda ve deerlendiriminde Marx'in, projesinin gerektirdii topya momentini, radikal tekilik momentini reddedii tesadfi deildir. topyac dnme salt arzulanan bir tenin yaratlyla tanmland ve Hegel'in Kant "olmas gereken"i reddediiyle ayn zeminde inkr edildii zere, Marx varolann belirlenmi olumsuzlanmn beraberinde getirdii radikal tekilii kabul etmez. Varolann belirlenmi olumsuzlan, bu projenin her 40

zaman olageldii gibi yeni bir greve balay deil, eski grevlerin bilinlice gerekletirilii diye gsterilir. Bu noktada iaret ettiim zorluk, Marx'in 65 yalnzca erken yazlaryla snrl deildir. Grundrisse ve Kapi-tal'de de, varolann belirlenmi olumsuzlan eski bir grevin devam ya da tamamlan anlamna gelmez, tersine niteliksel bakmdan farkl bir greve balaytr. stelik, Marx'in kendisi kapitalist sistem iinde varolan dzeni radikallik lsnde aan talep ve ihtiyalarn yaratln tehis ederek, bu yeni grevin eskinin kllerinden doacan gsterir. Burjuva devrimlerinin "tamamlan" ve "biim deitirmesi" olarak tasvir edilen alternatifler, yukarda belirtilen He-gel'in etik yaam grndekine benzer bir ifte ynll Marx'in dncesinde de ortaya karr. Biim deitirme perspektifi -evrensel olann toplumsallatrlmas-, insanlarn yabanclam glerini yeniden ele geirmesini ifade eden effaf bir btnlk olarak bir toplumsal yaam grne tekabl eder. Tamamlan perspektifi, tersine, modern sivil toplumun politik, ekonomik ve toplumsal alanlar arasnda ayrtrlna kar daha az antagonisttir; ve birinci perspektifin ima ediyormu gibi grnd eyi, yasal ve politik kurumlarn tamamen ortadan kaldrlm gerektirmez. Bu ideal, Hegel'in "ken-dini-dolaymlayan btnlk" olarak etik yaam grne tekabl eder. Bu alma boyunca, kurtuluun iki farkl projesine gnderme yapmak zere "Biim deitirme" ve "tamamlan" terimlerini kullanacam. "Tamamlan" terimiyle, kurtuluu bugn ulalm sonular daha iyi ve daha uygun biimde kendi hedefine tamak olarak tanmlayan toplumsal dnm grn kastediyorum. Kurtulu, bugnn kat ama hedefine ulaamam gizilgcn yaama geirmektir. Buna mukabil "biim deitirme", kurtuluun bugne ait belli alanlardan radikal ve niteliksel bir kopua iaret ettiini kasteder. Gelecein toplumu bugnn zirveye ulamas deil, belli temel ynlerden radikal bir biimde olumsuzlan diye alglanr. kin eletiri metodunun kkenlerine dair bu ilk inceleme boyunca ulalan sonular zetleyeyim. kin eletiri, her eyden nce bir dogmatizm ve formalizm eletirisidir, yani srasyla verili olan mitini ve verili olanla yine onun uymas ge66 reken formel bir ilkenin yan yana getiriliini eletirir. Hem ierik, hem de form, verili olan ve "olmas gereken", kendi zeminlerine yanstlp, bunlarn blnm, atallanm ve yabanclam bir yaam tarzna gml bir bilin formunun rnleri olduu gsterilir. Teorik eletiri, teoriler tarafndan ifade ya da tasavvur edilen bir yaam tarznn da eletirisidir. Hegel, Doal Hukuk adl makalesinde, retrospektif topya bak asyla, doal hak teorilerince ortaya konan modern toplumun atallanm eletirir. Marx iin atallanmann eletirisi retrospektif deil, tersine prospektif bir grevdir: Evrenselliin ve 41

tikelliin birleimi, modern devletin rtk hayalidir. Bu noktada Marx, burjuva karsna yurtta karan, burjuva devrimlerinin radikal cumhuriyeti geleneiyle ittifak kurar. Ancak evrenselliin ve tikelliin birleimi ideali, burjuva devlet normlarnn btnyle biim deitirmesine yol aar -modern devletin ve tm politik-hukuk ilikilerin kaybolduu bir yaam tarz imgesini tasavvur eder-. Hegel'in "effaf etik yaam" modeli retrospektif bir topyayken, Marx'in "evrensel olann toplumsallatrlmas" modeli prospektif bir topyadr. Buna karn, her iki durumda da, modern sivil toplum ve doal hak teorileri bir "birlik" ideali adna eletirilir. Hegel'e yol gsteren kadim polis imgesidir, Marx ise modern toplumlarn ekonomi, politika, ahlk ve aile gibi antagonist alanlar arasnda ayrtrlmasn gl karr. Hegel'in durumunda birlie, Marx'mkinde btnletirmeye yaplan vurgu, modern normatif felsefelerin metodolojik eletirilerinin bu aamada modern sivil topluma muhalif bir etik ve politik yaam grnden bamsz olamadn gsterir. Eletiri kavramnn Kant'tan Marx'a dek dnmn zmlerken bir sonraki admm, emek kavramnn kefi zerine odaklanmak olacaktr. Bu keif, Hegel'in modern toplumun normatif gizilgcne dair zmlemesini aceleyle yeniden formlletirmesine yol aacaktr. Bu yeni formlasyonun ayrntlarna girmeyip, emek kategorisi kefinin zne felsefesiyle nasl kar karya getirildiini gstermeye alacam. kin 67 eletiri metodunun temelini birleik bir etik ve politik yaam ideali oluturuyorsa, fetisizletirici eletirinin ardnda da varoluunun koullarn kolektif bir biimde dntrdkten sonra dsallatrdn yeniden ele geiren birleik bir insanlk hayali yatar. 68 KNC BLM FETSZLETRC ELETRNN KKENLER I Doal Hukuk balkl makalesinin yaynlanndan sonra, Jena dneminde Kant ve Fichte'yi yeniden okuyan, Schelling'in zdelik felsefesini reddeden, en nemlisi, emek ve tanma diyalektii sayesinde modern burjuva toplumunda kurtulu momentlerini kefeden Hegel, modern felsefenin ve toplumun yeniden deerlendirilmesine yol aar. 1805-6 yazlarnda grlen bu yeni deerlendirme Hegel'in telala "Eleusis'ten geri e-kilme"sine1 ve moderniteyle uzlamasna neden olur. Modern zbilincin ikin eletirisi, (1805-6) Gerek Felsefe'de* insann zneleraras yapsnn kefiyle mmkn olabilir. Hegel, etik bir mutlan hukukunun artk modern bireyciliin tezleriyle yan yana bulunmadn, tersine modern bireyciliin, kendisini douran balam, yani insan zbilincin kavramsal ve genetik yapta olan Ben [the self] ve tekinin etkileimini inkr ettiini gsterir.2 Modern znellii eletiren bu yeni eletirel 1 Hegel'in bu dneme ait geliimiyle ilgili genel grler iin bkz. G. A. Kelly, Hegel's Retreat from Eleusis; ve Raymond Plant, Hegel. James Schmidt, "Recent Hegel Literature" balkl makalesinde Hegel'in geliimi zerine yakn tarihli literatr genel olarak gzden geirmitir. "Recent Hegel Literature", 42

I. Ksm, Telos, no. 46, s. 113-48; 11. Ksm, Telos, no. 48, s. 114-41. (*) Realphilosophie 2 Bkz. J. Habermas, "Labor and Interaction: Remarks on Hegel's Jena Philosophy 69 slbu en ak biimde gelitiren ve Kant'tan Marx'a eletiri kavramnn dnmnde ikinci aamay iaret eden bu alma, (1807) Tinin Griingbimi'dir. "Eletiri" kavramnn Kant'tan Marx'a dnmn He-gel'in Kant eletirisi araclyla izlerken her eyden nce He-gel'in Kant'a ne denli borlu olduunu hatrlamak gerekir. Saf Akln Eletirisi'nde Kant, akln kullanmnda dogmatizmin kanlmaz olarak kukuculua yol aacan belirtir. Tanr, lmszlk ve dnya gibi tecrbenin tesinde kalanlar hakknda bilgi edinme iddiasyla kendi snrlarn aan akl, setii bu yolda kukucu itirazlann engellemeleriyle karlar. Metafizik kibrin uygulamalarna kar kukucu, tecrbe ve duyularn snrlarn aanlarla ilgili iddialar ne sren akim bu iddialarnn nasl ve hangi zeminde kesin kantm gibi kabul edilebileceini hakl olarak sorar.3 Kukucu, metafizik dogmatizmin iddialarn yenilgiye uratmak iin eletiricilii bir silah gibi kullanr. Kant ise kukucunun saf akln salt eletirisine kar saf akl "eletirme"yi stlenir: "Akln grevlerinin en zorunu, yani zbilginin grevini yeniden stlenmek; akla, hakl iddialarn sunma imkn tanyan, ancak temelsiz iddialarn baskc buyruklarla deil, yine akim sonsuz ve deimez yasalarna uygun biimde darda brakan bir mahkeme kurmak. Bu mahkeme saf akln eletirisinden baka bir ey deildir".4 Saf akln eletirisi bir zbilgi etkinliidir, zira yarg ve sank tek ve ayndr. Akl, kendi kurduu mahkemeye kendi iddiasn sunarak, salt eletiricilik an ap kendi ana varr. Hegel akln zdnmn, aralarnda eletirme eylemi ve yetisi olmak zere kendi nvarsaymlar temelinde anlamlandrmak iin, akln "zbilgi"sini Kant'a kyasla daha radikal bir ekilde yorumlar. Akim radikal zdnm, yalnzca tecrbenin nesnelliini kuran nvarsaymlarn zmleniiyle snrlandrlamaz. Bu zdnm, bilginin znesi yannda z0/ Mind", Theory and Practice iinde, s. 142-70; M. Riedel, "Objektiver Geist und praktische Philosophie", 3 I. Kant, Kritih der reinen Vemunft, s. 12 (A x); Critique oJPure Reason, s. 8. 4 Kant, Critique of Pure Reason, s. 9 (A xii). 70 nelliin kuruluuna da temel olan nvarsaymlara dek uzanmaldr. Kant'n balatt "Koperniki dn", bilgi srecinin merkezine bilen znenin etkinliini ald iin Hegel znelliin ve nesnelliin kuruluunu zmlerken zneye dnmekten kendini alkoyamaz. Hegel, bilginin ya da znel momentin radikal eletirisinin ister istemez znellik ile nesnelliin birliini ve bunlarn karlkl ilikisini anlayan [gz nne seren] bir zmlemeye 43

gtreceini gstermelidir. Tinin G-rangbiHmi'nin amac kesinlikle budur. 1. Hegelci kken: Fenomenolojik metot Tinin Grngbilimi ile, bu eserin niyetleri ve Hegelci sistemdeki yeri ile ilgili yzyl kadar eski bir tartma gnmzde de srp gitmektedir.5 Grngbilim, sisteme bir n "hazrlk" ve bir "giri" mi yoksa sistemin "ilk blm" ve dolaysyla "ilk felsefe bilimi" midir? kincisi doruysa bu, Grngbilimn Mantk ya da belki Ansiklopedi tarafndan kapsand anlamna m gelir? Birinci durumda ise bilime "giri", Tinin kaotik ve zengin manifestolarn "bu zorunlulua uyan bilimsel dzen" iinde ortaya karan bir bilim olarak zaten nvarsaylmam mdr? O zaman bu durum, Grngbilim'm Giriinde yer alan ve epistemolojik teorilerin dngselliini hedef alan Hegel'in kendi eletirisiyle elimez mi? Bu blmn amac bu elikiyi zmlemek deildir. Bana kalrsa, Hegel'in Grngbilim'iyle ilgili mulaklk, yani bu almann gemi bilgi teorilerinin bir eletirisi mi yoksa "grnen bilginin bilimsel" bir sergilemesi mi olduu konusundaki kararszlk, daha nce Doal Hukuk makalesini zmlerken karlatmz Kritik ve Darstellung'un, eletirme ve sergilemenin birliine iaret eder. Hegel, Doal Hukuk makalesinde 5 Bkz. O. Pggeler, "Qu'est-ce que la phenomenologie de l'esprit?"; ed. H. E Ful-da ve D. Heinrich, Materiahn zu Hegels "Phnomenologie des Geistes"; JeanPierre Labarriere, Structures et mouvement dialectique dans la phenominologie de l'esprit de Hegel; Merold Westphal, History and Truth in Hegel's Phenomenology; K. L. Dove, "Hegel's Phenomenological Method." 71 empirizm ve formalizmin elikilerir i ikin bir biimde inceleyip her ikisinin de dogmatik okh.gunu gsterirken kendi metodu bir eletiriydi; sz konusu ikir zmleme ayn zamanda "zdelik ve farklln zdelii"ni temel alan speklatif ilkenin sergileniine dntke Hegel'in metodu giderek dogmatikleir, zira inceledii nesne ile, onun kendini-kavray-m aan bir ilkeyi yan yana getirir. Bu iki ynl metot Grn-gbilim'de de i bandadr: Hegel, bir yandan modern epistemolojiyi, dogmatizmi ve dngsellii yznden eletirir. Bu eletirinin metodu fenomenolojiktir. te yandan, bir bilin formundan dierine gei, bilin formlar dizilerinin seimi ve dzenlenii ve bu duruma ikin olduu sylenen "zorunluluk", fenomenolojik kantn snrlar alarak ve Hegel'in speklatif felsefesinden tretilen ncllere dayanarak hakllatr-lan sergileme metodunun nvarsaymlarma iaret eder.6 Hegel'in kantlamasnn fenomenolojik ilk ynnn herme-ntik anlam onun felsef eletiriyi yazar-dnr ile okurlar arasnda geen bir iletiim sreci, bir diyalog eklinde tasavvur ediinde yakalanr. Metnin okurlar bu metnin ana konusudur, bilin bak asndan okurlara hitap edilir ve bu konumlar onlara hissettirilir. Metnin okurlar ayn zamanda metnin znesidir de, zira kendilerine "biz" diye hitap edilir, "sahne ynergeleri" hakknda 44

bilgilendirilerek, daha akas, bilin tarafndan harekete geirilerek metnin inasna ve douuna katlmaya zorlanr. Grngbtlim'in tecrbesini bir metin olarak yneten diyalojik modelin yerine metinsel akl yrtmenin geliim srecinde monolojik modelin gemesiyle bu metot dogmatikleir. Bilin tecrbesinin anlan znelerte-si bir znenin dsallatrma etkinlii diye anlalr, bu zne bir zamanlar kendinin olan "yeniden ele geirir" ve "mlkiyetine alr". Formasyon, sahiplenme ve ele geirme etkinlikleri, diyalog modelinin yerine geer. Doal Hukuk makalesi incelenirken karlalan canl zne-leraraslk ve znelertesilik perspektifleri, Tinin Grngbili6 Bkz. H. E Fulda, "Zur Logik der Phnomenologie", Materialen zm Hegcls "Phdnomenologie des Geistes", s. 391 ve sonras. 72 mi'nde yeniden ortaya kar. Birincisi bilincin bak asn ka-rakterize ederken, ikincisi gzlemci-dnrn bakna tekabl eder -"Biz", "Ben"e dnr-. Sonunda galip gelen ve genelde Hegel'in felsefe perspektifi anlayn derinden besleyen ite bu ikinci perspektif, znelertesiliktir. Bu blmn temel iddias, Hegel'in bilin etkinliini emek zerine modelledii ve ilkin u tezi gelitirdiidir: Tarih, kendini dsallatran ve ardndan dsallatrdm "yeniden ele geiren" tekil bir znenin etkinlii olarak yorumlanabilir. Bu konumu zne felsefesi diye tanmlayacam (2. kesim). zne felsefesi, fetisizletirici eletirinin temelini kuran normatif modeldir: Fetisizletirici eletiriyle, verili olann doal bir olgu deil, toplumsal ve tarihsel alanda kurulan, dolaysyla deitirilebilir bir gereklik olduunu gsteren zmleme prosedr kastedilmektedir. Bu blmn ikinci yarsnda, Hegel ve Marx'i birlikte sergilemeye devam ederek, Marx'm Hegel eletirisinin zne felsefesine ait nclleri reddetmediini, tersine, srdrdn gstermek zere 1844 El Yazmalari'na. dneceim (3. kesim). 2. Fenomenolojik metodun nvarsaymlar: Kurucu emek olarak etkinlik Grngbilim'in nsz'nde Hegel yle yazar: "Bu gemi varolu, bireyin tzn ve bireye dsal grnen cansz doasn kuran evrensel Tin'in zaten edinilmi mlkiyetidir. Birey asndan dnlrse, eitimin temeli burada yatar; birey zaten elde bulunan ele geirir, cansz doasn tketir ve onu kendi mlkiyetine alr" (PhG, 27/16). Hegel'in eitimi, bireyin "evrensel Tinin zaten edinilmi mlkiyeti"nde olan mlkiyetine almas ve "yeniden ele geir-me"si diye tanmlamas bir tesadf deildir. Zira felsef bilimin bak asna gre dsallk, doal bilincin eitim srecinde "verili" karakterini giderek kaybeder ve doal bilin tarafndan kendi "alma"s ve "rn" diye anlalr. Doal bilin bak asnn nasl alt edildiini gsteren epistemolojik 73 kant, ekillendirici emek etkinliini nvarsayar; bu etkinlik boyunca Tin dsal doay ekillendirip, sahiplenerek bir ikinci, "evrensel Tinin" 45

tarihselletirilmi "mlkiyeti"ne dntrr.7 Tarih Felsefesi zerine Derslerinde* "Tin", der Hegel "esas olarak eyler, kendini kendinde olana dntrr; bu eylem onun kendi almasdr; bylece kendi kendinin nesnesi olur; bylece kendinden nce kendi varoluuna sahip olur".8 Bilincin eitimi, bu hakikatin tannmasna yol aar. Emek, sahiplenme ve mlkiyet kategorileri, (IVA) "zbilincin Bamszlk ve Bamll; Efendilik ve Klelik" ve (V-C) "Kendisini Kendinde ve Kendi iin Olgusal Bilen Bireysellik" ile ilgili blmlerde zerinde durulan bilin tecrbelerinin sadece zgn formlar deildir. Bunlar, Tinin zsel etkinliini ve dn-ya-ekillendirici srecini, yani bilin eitimini tanmlayan st-kategorilerdir. Hegel, bilin etkinliine hem yapmay, hem yaratmay, prak-sis'i ve poiesis'i batan dahil eder, ancak her ikisini de emek diye kavrar; emek, znenin kendine verili olan insanletirerek, onu yalnzca insann amalarna hizmet eden bir nesneye deil, bunun yan sra salt bir insan znesiyle iliki iinde anlalabilir ve kavranabilir "tinselletirilmi bir nesne"ye dntrerek kendini dsallatrd bir etkinliktir. Kullanm nesnesi ve "tinselletirilmi nesne", yani kullanm iin gerekli olmayan ancak insan anlam ve nem tayan nesne arasndaki bu fark genellikle gzden karlmtr. Hegel Grngbilim'in dinle ilgili blmnde gsterdii gibi, emek etkinliini salt kullanm nesneleri retmek -hatrlanaca zere bu, Aydnlanmann bir baarsdr (PhG, s. 411)diye tasavvur etmemi, ayn zamanda doay ve dsallg insanletiren ve tinselletiren bir yaratc etkinlik diye kavramtr. Doann bu ekilde tinselletiril-mesi Tinin doalatrlmasyla balar, tpk primitif dinlerin do7 H. Schndelbach, "Zum Verhltnis von Logik und Gesellschaftstheori bei Hegel", s. 65 ve sonras. (*) Lectures on Philosophy of History 8 G. W E Hegel, Die Vemunft in der Geschichte [Trkesi: Tarihte Akl], s. 67 ve sonras. 74 gay bir kullanm nesnesi deil, insanln kendine benzerliinde onun kutsalln tasavvur etmesini salayan bir anlam ve deer kayna olarak grmesi gibi. Tinin emei, kendini doal formundan kurtaran ilerlemeci bir zgrleme ya da doann bysnn bozulmasdr.9 Tin doaya benzerliinde kendi kutsalln daha fazla kavrayamaz olunca, doaya benzerliin yerini insanla benzerlik alnca, doa artk anlam ve deer kayna olmay srdremez. Paradoks da burada balar: Bys btnyle bozulmu doa ayn zamanda en tinsel olandr, yani, anlam ve deeri tmyle insanlarn ona atfettii eyden kaynaklanr. Doa bir olguya dnr - bir Sache [ey] olur (PhG, 523 ve sonras/455 ve sonras). Bir kez daha Hegel'in nermesine dnecek olursak, "bu gemi, evrensel Tinin zaten edinilmi mlkiyetidir. ... Eitim bundan ibarettir: [Birey] elde zaten 46

bulunan ele geirir" (PhG, s. 27), Hegel'in gelitirdii Tinin etkinlii kavramnn temelinde aslnda servetin birikmesini salayan kaynan, yani emek modelinin yattn iddia ediyorum.10 Emek, belirlenmi bir olumsuzlama etkinlii kapsamnda iki ynden dnlebilir: lkin, Kapitalin birinci cildinin "Emek Sreci" blmnde Marx'in tartt gibi emek, bir amaca sahip ve faydal etkinlik diye anlalabilir. Bu srete, emeki "Doa'nn rnlerini kendi isteklerine uygun bir formda ele geirebilmek iin ... kendini Doa'nn glerinden 9 Hegel'in bu sreci tanmlayn Weberci terimlere evirme giriimim Weber'in dnya dinleri hakkndaki u iddiasn temel alr: Weber'e gre dnya dinlerinin geliimi kutsaln "doalc" ve dolaymsz unsurlardan arndrlmas srecine baldr. Weber'in dnya dinlerinin aklsallamasyla ilgili tanmna dair pek ok unsuru Hegel ngrmtr. Bkz. M. Weber, The Religion oj China, s. 266 ve sonras; "Science as a Vocation", s. 155. 10 Bu iddia, Hegel tarafndan tartlan ihtiras, tanma, ahlk ve dinsel eylemler ve bunlarn ikilemleri, sanat vs. bilin tecrbelerinin eitlemeleriyle elikili grnebilir. Hegel'in fenomenolojik kantnn stdzeyinde servet-yaratan emek zerinde modellenen dsallatrma (Entusserung) kategorisinin statsn, ayn kategorinin bilin etkinliinin somut bir formu olan statsnden ayryorum. Benim eletirim, Hegel'in Tinin etkinliini karakterize etmek amacyla kulland bu kategorinin st-statsyle ilgilidir. Bkz. T. W. Adorno, Negative Dialektih, s. 279 ve sonras; J. Habermas, "Labor and Interaction", s. 142 ve sonras; G. Lukcs, The Young Hegel, s. 537-69. 75 biri olarak onun karsna koyar."11 Bu etkinlik boyunca, doal malzemenin formu dntrlr, ama madde kalr, ancak imdi insann amalarna hizmet etmek zere ekillendirilmitir. Emek srecinde insan gruplar gemi kuaklarn rn olan emek malzemesini ve aletlerini nceden verili bulur; insanlarn imdiki etkinlii gemiin belirlenmi olumsuzlanyla ilerleyebilir. Tekrarlanan emek sreci gemiten elde kalanla, zaten vazedilmi verili olanlarla balayabilir. Gemite vazedilenler, emein etkinlii araclyla yeniden vazedilir, zira insann imdiki amalarna hizmet etmek zere dntrlmtr; ancak bu dntrme, zerinde eyleyecei bir nesneyi, bir verili olan her zaman nvarsayar. Bu verili olan, daha nceden dntrlm ve insanletirilmi bir nesne olduu iin imdiki formunun olumsuzlanmas ikinci bir olumsuzla-madr, olumsuzlamann olumsuzlandr. Dolaysyla gemite vazedilenlerin yeniden vazedildii dngsel emek sreci, bugnn bireylerinin gemii yeniden ele geirerek ve dntrerek gelecee ald birikimsel bir sretir. Bu modelde emek, gemi kuaklarn birikmi rnlerini bugn kullanm nesneleri olarak yeniden ina etmek zere her zaman yine bu rnlerden yola kan somut bir insan etkinlik ynyle dnlr. 47

Emein bu yn, tarihin snrlarn aar zira kullanm deerlerinin yaratmna ynlendirilmi tm somut insan etkinliklerin sabit bir zelliidir. Ve ana hatlar Aristoteles tarafndan, poisesis, yapma zerine dncelerin arasnda tartlmtr.12 Ancak bir ikinci emek modeli daha var ki bu modele gre emek yine belirlenmi olumsuzlama etkinliidir ama bu sefer kullanm nesneleri yaratmay deil, deer yaratmay temel edinir. Birinci modelde emek, belirlenmi olumsuzlamadr, zira bu modele gre emek, maddeyi korurken verili olann formunu srekli deitirir; ikinci modeldeyse emek, yine belirlenmi 11 Karl Marx, Capital, 1:117. Metinde bundan sonra geecek tm gndermeler, baka trl belirtilmemise bu cilde ve basmadr. 12 Aristoteles, Ethics, 1140a ve sonras; ve Metaphysics, 1032al3 ve sonras, The Basic Works of Aristotle; ayrca bkz. Carol Gould, Marx's Social Ontology. 76 olumsuzlama etkinliidir, zira kendi hallerine braklsa doa glerinin etkisi altnda paralanacak olan gemiin rnlerine srekli yeniden deer kazandrr. Canl emek, "bu eyleri yakalamal ve onlar lm uykularndan uyandrmah" (Capital, s. 183), onlar retim ve tketim dngsne yeniden katmaldr.13 Birinci modelde emek, doal bir etkinlik, doann bir gc gibi hareket eden insann etkinlii olarak grlrken; ikinci modele gre, kendi haline brakldnda sessiz ve l kalacak bir doaya anlam ve deer kazandran bir etkinliktir. l maddeyi bir insan nesneye, insanlar iin anlam ve deeri olan bir nesneye dntrr. Belirlenmi olumsuzlama bu modelde, gemiin ezici yknn srekli bir insanletiriliini ve deerli klnn iaret eder. Dngsel emek sreci, gemite vazedilenleri tekiler iin anlaml ve deer tayan nesneler haline getirerek onlar yeniden vazeder. Bu sre, dsalln birikimsel olarak insaniletirilmesi ve insanlar-iin-kendinde olana dntrlmesidir.14 Bu iki emek modelinin Hegel'in Grngbiim'indeki akl yrtmesi asndan nemini anlayabilmek iin, nce epistemolo-jik kant hatrlamal, sonra emek modellerinin bu kant tarafn13 Yaayan emek bu ilevini ancak gemite vazedilenleri bugnn kullanml nesnelerine dntren somut bir emek olursa yerine getirebilir. Dolaysyla, "soyut" ve "somut" emek arasndaki aynm -belli bir toplumsal yap tarafndan gereksinen- dncede bir ayrmdr, fiil gereklikte deil. Bkz. bir sonraki not. 14 Marx'in Capital'de sunduu emek kavram zmlemesinin z, emein sadece kapitalist toplumda sembolik-normatif zelliklerinden btnyle syrlp insan gcnn fizyolojik-doalc bir ifadesine indirgendiine iaret eder. Kapitalizm, emek etkinliini yaln unsurlarna indirger. Bu, ayn zamanda Marx'in mehur nermesinin ne anlama geldiini belirtir: "insan anatomisi maymun anatomisine ynelik anahtar bilgiyi ierir" (Grundrisse, s. 105). Marx yle yazar: "zgl bir emee ynelik kaytsz kalma hali, gerek emek eitlerinin son derece gelimi btnln nvarsayar, aralarndan hibiri stn deildir.... zgl 48

emee ynelik kaytszlk, bireylerin bir emekten dierine kolayca gei yapabilecei bir toplum tarzna tekabl eder" (Grundrisse, s. 104). Marx bu ifadeyi yalnzca evrimci bir anlamda sylemi ya da bu evrimin eletirisini yapm olabilir; bununla birlikte kapitalist toplumda emein saf formuna indirgenii tartmal bir konudur. C. Castoriadis, Marx'in yorumlarnn eletiri boyutunu gz ard edip, bunlarn doalc evrimcilik yanyla ilgilenmitir. Bkz. "From Marx to Aristotle, from Aristotle to Us", Social Research, no. 44, s. 3-24. 77 dan nasl nvarsayldn grmeliyiz. Bilin tecrbesinin ak, hakikati kesinlikle; neyi [the what] bilginin nesiyle [that of knowledge]; ya da Hegel'in szleriyle sylenirse kendinde olan [the in-itself] bilin-iin [forconsciousness] olanla karlatrarak ortaya kar. Bu ikisi birbirine tekabl etmezse -ve bilin tecrbesi bu tekabl eksikliini yakalarsa- o zaman bilin, bilgi iddiasn deitirmek zorundadr. Bilin daha nce bunu geerli bir bilgi iddias diye yorumlamt, zira bu iddia kendi nesnesinin hakikatine tekabl etmiti. [Ne var ki] bu tekabl eksiklii gerekleince, bilin bu iddiay yenisiyle deitirir, ama bu srete bilginin nesnesini de deitirir. Bilin bata nesneyi "byle" bilmiti, ancak tecrbe sreci gsterdi ki nesne "byle" deil. Nesnesinin bilgisi imdi, nesneyi atan birinci tanm, yan sra birincinin yanl olduunu gerektiren ikinci tanm da kapsar. "imdi bilincin iki nesnesi olduunu grrz, birincisi ilk kendinde, ikincisi de buhendindenin-kendi-iin-varl [being-for-itself-of-this-in-itself]... Bu yeni nesne ilkinin geersizliini ierir ve ilk nesnenin tecrbesidir" (PhG, s. 73). Bilincin ilk nesnesinden ikincisine gei yle ina edilmitir ki ilk nesnenin bilgisi ya da "ilk kendinde-olann bilin-iin-varl" [the being-forconsciousness of the first in-itself] (PhG, s. 73), tecrbenin ikinci nesnesini oluturur. "Bu gzlem" diye yazar Hegel, "bizim eklememizdir" - unsere Zutat (PhG, s. 74). Genellikle tecrbeyle kastedilen, eski olandan yeni ve farkl bir ierie doru harekettir. Ancak bu tanm, eski ierii salt olumsuzlanan diye yorumlayan basit bir kavraytr ve bizi sadece kukuculua ve "umutsuzluk yolu"na gtrebilir. Fenomenolojik eletiriyi salt kukuculuktan ayran, tecrbenin yanlln bir renme sreci olarak grmesidir; bu srete gemi tecrbelerin yetersizliinin bilgisi ardl tecrbelerin bir paras olur ve onlarla btnleir. Bu zorunluluk ya da yeni nesnenin ortaya fet, bilincin bana ne geldiini bilmeden meydana gelendir. Bizim iinse bu, bilincin arkasnda meydana gelir. Dolaysyla, bu deviniminde, kendini tecrbenin iinde kavrayan bilince grnmeyen 78 bir kendindelik [in-itselfness] ya da bizim-iin-varlk [being-for-us] momenti mevcuttur. Bizim iin ortaya kann ierii onun iindir [for it] ve biz yalnzca formu ya da onun saf ortaya kn kavrarz. Bilin iin, bu ortaya kan sadece bir nesnedir; bizim iin ise ayn zamanda hem bir devinim, hem de 49

bir olutur. Bu zorunluluk srecinde, bilime doru bu yolun kendisi zaten bilimdir ve ierii asndan bilin tecrbesinin bilimidir. (PhG, s. 74) Bilin tecrbesinin her aamasnda nesne, kendinde olan, bir birdieri-iinkendinde-varln [being-in-itself-for-another] tecrbesini ierir. Tecrbenin ikinci nesnesi, ilk nesnenin bir-dieri-iin-kendinde-varldr; nc nesneyse, ikinci nesneye ait birdieri-iin-kendinde-varlk, dolaysyla, ilk nesnenin birdieri-iin-kendinde-varldr; vs.15 Hegel bylece bilin tecrbesinin ieriinin ardl/silsileli btnletiriliini sunar. Bu silsilede bilincin her Gestalt'* kendinden ncekilerin momentlerini kendi iine masseder. Bilin tecrbesinin bu btnletirilii, her eyden nce, tecrbenin kendini bir silsilen btnletirme iinde sunabildii temeline dayanarak, tecrbenin tm ierikleri boyunca ldayan bir paralanamaz btnlk [unitary] ilkesinin mevcudiyetini nvarsayar. Hege'e gre, bu paralanmaz btnlk ilkesi, hem Tz, hem de znedir. Tzdr, zira bilincin birikimsel tecrbesi, "evrensel Tin"in, dsall, dnyay kendi mlkiyeti olarak sahiplendii bir srece tekabl eden madd bir birikimdir. Bu birikim, Erinnerung, yani hatrlama ve iselletirme srecine tekabl ettii lde Tz zneleir. Bilin tecrbesi madd birikimi ifade ediyorsa; bu tecrbenin birlii insanlarn ele geirdii ve 15 Bilincin yeni nesnesinin bir nceki tecrbenin sonucu olarak ortaya k PhG'nin Hegel'ce "kendi-iine-yansma" [reflection-into-self] diye tanmlanan prosedrle ilgili fenomenolojik-olmayan varsaymlar gerekli klan yapsal bir zelliidir. Bilincin her ardl nesnesi, bir nceki nesnenin "kendi-iine-yansmas" ve "zeminine geri dn"dr. Hem Fulda ("Zur Logik der Phnomenologie"), hem de Labarriere (Structures et mouvement) Hegel'in kantnn btnyle fenomenolojik olup olmadn incelerken, Hegel prosedrnn bu ynne vurgu yapar. (*) ekil, biim - .n. 79 dntrd dnya eylerinde cisimleen madd birikimse, "biz" tecrbesi tinsel birikimdir ve bu tecrbenin birlii, bilin hikyesini anlaml ve deerli bulanlarn hafzasnda cisimleir. Bu nedenden tr, dntrc ve deer kazandrc etkinlik olmak zere emein iki ayr modeli srasyla bilin ve "biz" tecrbeleriyle ilgilidir. Dsall dntrmedeki bilin etkinlii, gemi formlarnn belirlenmi bir olumsuzlamas yoluyla kullanm nesneleri yaratan madd bir etkinlie tekabl eder. Tinin gemii "yeniden ele geirme"sini salayan Erinnerung'un dn-ya-tarihsel sreci ise, gemiin l birikiminden anlam ve deer yaratan soyut bir emek etkinliine karlk gelir.16 16 Bu iddiay aklamak gerekiyor: zellikle, Hegel iin Erinnerung'un neden bir Wideraneignung (yeniden ele geirme) sreci olduunu izah etmek istiyorum. Phenomenology boyunca Hegel, "Erinnerung" szcnn iki anlamyla oynar -hatrlama ve iselletirme. Szc nek ve kkne ayrdmzda, "Er/innerung", youn ve bileik bir iselletirme etkinlii anlamna varrz. 50

Erinnerung, dsallam olan yeniden ieriye almak; Bene dsallam olan yeniden ieriletirmek, yeniden massetmektir. (ngilizce "re/membrance" ya da "re/colleetion" szckleri de benzer bir arm yapar. Re/membering bir srece ait paralar, unsurlar yeniden bir araya getirme demektir.) Hegel'e gre, hatrlama [remembrance] zaman iinde Tin olma durumundan kendinedntr (PhG, s. 563). Tarih, zaman iinde varolan Tin'dir, "zaman Tinin kaderi ve zorunluluudur, kendinde tamamlanmam olandr" (PhG, s. 558). Hafzann bu dsall ve zorunluluu alt edebilmesi iin tarih Tinin oluuyla zde saylr. Bu igr, zorunluluun karsna uzlam getirir; bunun anlam Tinin, kendi-tekiliinde-kendi-sayesinde [by-itself-in-its-otherness] olduunu bilmek demektir. Dsallatrma, kendine-dn ve yeniden ele geiri modeli, Hegel iin tarih ve hafza ilikisidir. Tarih hatrlanabilir [remembered] -paralar bir araya getirilebilir-, zira tarih, kendine kendinden kp, [zamann iine] gitmeye izin vermi ve kendi dndaki formu kabullenmi olan Tinin almas ve kendini-gerekletirmesidir. Dolaysyla, Hegel'e gre hafza gemiin bugn yorumlan, "hatrlan/yeniden arl" [recalling] deildir. Gemii "yemden ararak" [re/calling], gemii kendimize bugn yaparz. Unutulmu olan adlandrr ve bylece bize grnmesi iin onu arrz. Gemii anonimliinden syrp, bir kez daha tanrz. Yeniden arma; adlandrma, yeniden adlandrma, yorumlama ve yeniden yorumlamadr; adlandrmay unuttuumuz iin ounlukla hatrlayamadmz [remember] ve benzer biimde yorumlamadmz iin artk muhalif olduumuzla ilgili bir etkinliktir. Hegel iin, tersine, hafza Tinin etkinliiyle bir zamanlar yaratlm ya da kurulmu olan yeniden ele geirme, sahiplenme ve hatrlamadr [remember]. Bu srete ihtilafa, yorumlar atmasna ya da yeniden adlandrmaya yer yoktur. Bir sonraki blmde gstereceim gibi, hafzay yeniden ele geiri eklinde yorumlamak Hegel'in "eylemin yorumsal belirlenmemilii"ni reddediine uygun der. 80 Bu kesimin banda verdiimiz nerme imdi tm anlamn kazand: "Bu gemi, evrensel Tinin zaten edinilmi mlkiyetidir.. Eitimin [Bildung] temeli budur: [Birey] zaten elde bulunan ele geirir" (PhG, s. 27). Emein dnya-tarihsel etkinlii dsall insanletirip dntrmesi ve doadan tarih yaratmas bakmndan, gemi, evrensel Tinin "mlkiyeti"dir. Bu ise, emek etkinliinin dntrc srecine tekabl eder. imdi birey sz konusu miras kendinin klarak, kendine dsal, bir verili olan gibi grnenin aslnda kendi almas olduunu, ancak kendi etkinlii balamnda anlam ve nem kazandn hatrlamaldr. Dsal zneyle ilikiye sokan bu hatrlama srecinde emek, bir deer kazandrma etkinlii diye nvarsaylr. Ve byle bir perspektif ancak, bilin evrensel Tinin bak asn benimsediinde ya da kendini "fenomenolo-jik 51

biz"le zde kldnda mmkndr. Eitim, bilincin bak asn alt etmek, bu srecin hem Tz, hem de znesi olmay grmek demektir. Bilin ve "biz"in, bireysel ve evrensel Tinin niha uzlam bir dizi indirgemeye dayanr. Burada yalnzca sz konusu indirgemelerin neler olduunu belirteceim. Bu indirgemeleri mmkn klan temel etkinlik modelinin zmlenii ilk kez bir sonraki blmde ele alnacaktr. Hegel, Grngbilim'de, bilin tecrbesinin insan etkinlik karakteristiinin farkl tarzlarn tek bir dsallatrma paradigmasna, Entuserrung'a indirger, bu paradigmada emek balca rnektir. nsan oulluunun tecrbesi, "Tin" denilen znelertesi bir znenin hafzasna indirgenir; tarih -insan topluluklarnn kendilerine dair anlatageldii elikili, tamamlanmam ve ounlukla atma-l hikyeleriinde bir sper-znenin kendini bilegeldigi biri-kimsel ve yegne anlam olan bir andr. stelik, felsef bilgelie giden yol, kurucu ve kurulan znelliklerin zdeliini ig-ryle kavramaktan geer. Bilin, verili olann kendinden baka bir ey olmayan bir zne, yani Tin, tarafndan kurulmu olduunu bilerek verili olan alt eder. Bilin, kendi znelliinin snrlarnn, hakikat ve kesinlik, kendinde olan ve bilin-iin olan arasndaki ayrmn stesinden gelinebileceini bilir, zira 81 bu snrlarn kendi oluunun tarihinden baka bir ey olmayan gemi bir tarih boyunca vazedildiini kabul eder. (a) Etkinliin paralanamaz btnlk modeli, (b) zneler-tesi zne modeli, (c) znelertesiliin hikyesi olarak tarih, ve (d) kurucu ve kurulan znelliklerin zdelii diye sralanan bu drt nvarsaymn hepsine birden "zne felsefesi" adn vereceim. Bu kitabn temel iddias, (1937) Horkheimer'in eletirel teori kavrayna dayanak olan toplumyapsal ve insan kurtulu modelinin, "zne felsefesi"ni birlikte kuran bu drt nvarsaymca ekillendiini ne srmektir. lk bakta bu artc bir iddia gibi grnebilir zira eletirel gelenek, "Tin" denilen soyut, speklatif bir zneyi vazettii ve tarihi Tinin oluumu diye dnd iin Hegel'i hep eletirmitir. Ama, ilk kez Marx tarafndan 1844 El Yazmalar ile balatlan antropolojik Hegel eletirisinde, "Tin"in yerine "insanlk" ya da "in-san-tr" konulmutur. Bu yer deitirme, "zne felsefesi"nin temellerini deitirmez, zira tarih yine kolektif bir znenin yetilerinin iinde anland paralanamaz bir btnlk diye grlrken toplumsal kurtulu da hl bu mirasn zgl bir toplumsal snf tarafndan yeniden ele geirilii diye anlalr. Bu snfn tikel talepleri, kendi tarihinin znesi olacak insanln evrensel talepleriyle yekvcut olur. Kurtulu talepleri eletirel teorisyen iin bu vaadi gerekletirir grnen bir toplumsal snf ortada yokken bile, tikellii evrensel insanlk adna eyleme gemek olan devrimci bir zne arayndan vazgeilmez. Aada tartlaca gibi, eletirel teori 1937-1947 tarihleri arasnda devrimci zneyi terk eder, ancak byle bir devrimci zne arayndan vazgemez (bkz. 5. blm),. Her eyden nce, zne felsefesi eletirimin znesiz felsefe arayna kan 52

gnmzn moda akmlar yapsalclk ya da post-yapsalclktan esinlenmediini belirtmeliyim.17 Benim il17 ada felsefenin "zne" kavramna saldrlarnn eitli kaynaklar vardr. lk gelenein kkeni, toplumsal aklamann tinselletirilen niyetini eletiren ve ieriin niyetinin karsna bir form mant getiren Fransz yapsalclna dayanr. Althusser (Reading Capital, s. 119-45), P. Bourdieu ve J. C. Passeron ("Sociology and Philosophy in France since 1945", Social Research, s. 162-212), bu hareketin -ayn srayla- Marksizm, sosyoloji ve psikoloji iin dour82 gim, znelerin yerine ikame yaplar, formlar ve ikili kartlklar bulmak deildir. Daha ziyade, radikal zneleraraslk ve oulluk perspektifinin ardna dmek; bulunduumuz yerin ve cisimlemiliimizin uzanda kalan -MerlauPonty'nin deyiiyle- karakteristik "felsefe uuu"na kar kmak istiyorum. Bu perspektif, eletirel Marksizm geleneine yabanc deildir: Balangc, Marx'in 1844 El Yazmalar'nda gelitirdii duyusal sonluluk zmlemesine dek uzanr ama ardndan gelen eletirel teori geleneinde hatt bu metinde bile baskn olan zne felsefesidir. Aadaki 1844 El Yazmalar zmlemesinin amac, Marx'm Hegel eletirisinin zne felsefesi nvarsaymlarndan ayr dmeyip tersine onlar gereksindiini, nesneletirici etkinlik modeli Marx'in antropolojik eletirisince nerilen duyusal sonluluk perspektifini, dillendirmeye uygun dmediinden tr, bu perspektifin stnn bir kez daha rtld-n gstermektir. 3. 7844 El Yazmalar'nda fenomenolojik metodun antropolojik dnm 1844 El Yazmalan'mn "Hegel Diyalektii ve Felsefisinin Eletirisi" balkl ksmnda Marx, nesneletirmeyi (Vergegenstnd-lichung) yabanclamayla (Entfremdung) kartrd gerekesiyle Hegel'i eletirir.18 Ancak bu eletiri, Marksist nesneletir-me kavramnn Hegel'in dsallatrma kavram zerine modu u sonular hakknda grler sunar. Bu iddiann psikoanalitik teoriye uzan iin Lacan'n "The Subversion of the Subject"i mek gsterilebilir. Yorumun ikinci hatt, modern Kartezyen felsefenin tzsel varlk ontolojisine ve hypofeeimenon'a* kar Heidegger'in eletirisinde izlenebilir. Bkz. Martin Heidegger, What Is a Thing? s. 24 ve sonras ve Being and Time; Rainer Schrmann, "Anti-Humanism", Man and World,, 12. cilt, no. 2. (*) Aristoteles'te dayanak ya da tayc - .n. 18 Karl Marx, Texte zur Methode und Praxis, II, Pariser Manuskripte, 1844, s. 119. Bu metnin ngilizce iki evirisi vardr, biri Dirk J. Struik, The Economic and Philosophic Manuscripts of 1844, dieri R. Livingstone ve G. Benton, Economic and Philosophical Manuscripts, Karl Marx: Early Writings iinde. Hibirini uygun bulmadm. 83 dellendiini gizler. Nesneletirme, Marx'a gre de iin dlat- [outer] ve dsallat bir etkinliktir. Bu etkinliin amac, bireyin gizilgcne uygun bir davurum ve cisimleme kazandrmaktr. Nesneletirme kendini53

dsallatrmadr, her zaman mmkn deilse bile kendini-gerekletirme (Selbstver-wirklichung) olmaldr. Eylem sreciyle, Hegelci "Ben" dnyada edimini cisimletirip tekiler iin bir olgu haline getirir; keza Marx'a gre "Ben", nesneletirme sreciyle gizilgcn ve yetilerini nesnede cisimletirerek tekiler iin bir nesne olur (M. s. 116). Somut cisman insan, dsallatrma (Entusserung) sreciyle zsel [essential] glerini -bu durumda yabanc nesneler olarak- vazeder. Nesneletirme, bireyin zsel glerinin dsalla-trldr. Marx'a gre, yaamn kendisi bir dsallatrma etkinliidir, canl olmak demek ihtiya nesnelerinin kendi dnda olmas ve tekiler iin bir nesne olmak demektir. Belirleyici soru, etkinliin bu antropolojik evrensel tarznn bir kendini-d-avurma ve kendinigerekletirme formu olup olmaddr. Nesneletirme, kendini-teyit mi, yoksa kendini-inkr mdr? Marx, Benin glerini ve yetilerini inkr ve iptal eden nesnele-tirici etkinlii "yabanclam" etkinlik diye adlandrr. Marx 1844 El Yazmalar'nn ilk yarsnda, kendini-teyit ve kendini-oaltma etkinlii olarak nesneletirmenin bu normatif kavramn, zel-mlkiyet ekonomisinde yabanclam emein durumuyla yan yana getirir. Marx'm yabanclam emek eletirisi, emein kendini-teyit eden bir dsallatrma tarz olduu, zel mlkiyetin tahakkkm altnda ise bunun tam tersine dnt varsaylarak kavranabilir. Emein z [essence] bireylerin nesneler yaratarak kendini-gerekletirmesidir, ancak emein varoluu btnyle kendi znn inkrdr. Marx yle yazar: "Emek, yaam etkinlii, retici yaam, bireylere bir ihtiyac tatminin, yani, fiziksel varoluu srdrmenin bir arac gibi grnr yalnzca. Ama retici yaam trn yaamdr. Yaam yaratan yaamdr. Trn btn karakteri ya-am-etkinliinde mevcuttur ve zgr bilinli etkinlik insann trsel karakteridir" (M, s. 57). Bu akl yrtme, Marx'in He84 gel'in zne felsefesine ne denli sdk kaldn ortaya koyar: Nesneletirme, dsallatrma srecinde bir kendini-davurma diye anlalmakla kalmam ayrca bu etkinliin znesi iin bir kolektif tekil, trn kendisi zikredilmitir.19 Aslnda, 'nesneletirme kendini-davurmadr' nermesi bu kolektif tekil zneyi nvarsayar zira nesneletirme ve emek, ancak bireyler empirik yaam koullarnda trn zn karakterize eden evrensel zelliklere yaklat zaman somut bireyler iin kendini-gerekletirme formlar olabilir. Ne var ki, empirik tarih zel mlkiyetin douuna ve yabanclam emein ortaya kma tank olduu iin bireylerin etkinlikleri tr etkinliinin bu normatif modeline tekabl etmezAncak Marx'a gre tarih, bu amaca dnmektir de. Tarih, insann kendiniretmesidir, doum yeridir, tr yetilerinin iinde anland alandr (M. s. 76 ve sonras). Bir yandan tarih, "in-san"m, kolektif tekil znenin dnm ve kendini-retmesidir, te yandan empirik tarih somut bireylerin zsel tr 54

zelliklerine yabanclamasdr. Kolektif tekilin konumundan bakldnda tarih, nesneletirme ve kendini-davurmadr; bireyin konumundan ise kendiniolumsuzlama ve yabanclam nesne-letirmedir. Asl mesele, tarihin, ikisi birden -Rousseau'nun Second Discourse 'da20 [kinci Sylev] evrimi adlandrd gibi, iki yan keskin kl gibi-; hem bir takm gizilglerin anlan, hem de bunlarn hsrana uray olamamas deildir. Asl mesele, birlii kolektif tekil znenin mevcudiyetine, eitlilii empirik bireylerin yaam koullarna atfedildii zaman tarihin 19 Buna temelden kar klacaksa bile -bu metnin btnnde benim yaptm gibi- Hegel ve Marx arasndaki ilikinin bu ekilde yorumlan zerinde Lukcs'n etkisi kabul edilmelidir; Bkz. Georg Lukacs, History and Class Consciousness, s. 110 ve sonras. Arato ve Breines, metinde eletirdiim znelliin bu modeline ilikin zorluklar aka ortaya serer: "Her iki durumda da zmleme, (etkileim, alma alannda zneleraraslk, gnlk yaam ve kurumsal varoluu darda brakan) znelliin egolojik ('ben', 'biz', 'btnlk teorisi') modeli yznden gcn kaybeder. Bu model, klasik Alman felsefesinden miras kalan tamamlayc kavramsal mitlerden ve tm toplumsal alanlara yaylan eyletirme mantnn uzlamazcasma btnletirilmesinden kaynaklanr" (Andrew Arato and Paul Breines, The Young Lukacs, s. 136). 20 J. J. Rousseau, Discours sur Vinegalitt parmi les hommes. 85 bylece hem amaca dnme, hem de bu amaca ulama ihtiyac eklinde grnebileceidir. Bu kolektif tekil, hem tz, hem de znedir: Tarih bu kolektif tekilin iinde dnt, yetilerinin anland bir sretir, ayrca insanlarn gelecekte olmas gereken eydir. Empirik bireyler, kolektif yaam koullarnda tr olmann idealletirilmi zelliklerini yeniden ele geirdii takdirde tarihsel srecin znesi olabilir. Hegel'in GritngbiHm'iyle koutluk ortadadr: Bilincin eitimi, kolektif tinin "mlkiyet" inin somut birey tarafndan "yeniden ele geirilii" olarak tanmlanmt. "Gerek komnizm, insann kendine yabanclamas olan zel mlkiyetin 'olumlu' yolla almas ve bylece insan znn insanlar tarafndan ve insanlar iin ele geirilmesidir; dolaysyla, bugne dek toplumsal olarak yaratlm tm zenginliin snrlar dahilinde insanlarn kendilerine tamamen bilinli dndr, yani insan-letirilmi insanlara dnmdr" (M. s. 75, vurgu metinde). Kurucu ve kurulan znelliklerin zdelii yukardaki nermede aklanr. Komnizm, kurulmu znelerin kendi gizilgle-rini ve fiil zenginliklerini tarihin kurucu zneleri olarak yeniden ele geirmesidir. Marx'in bu sreci anlatmak iin kulland terimler Hegel'in "Mutlak Bilgi" hakknda yazd blmn bir parodisi gibi okunabilir: Ele geirme, kendine-dn, "z ve varolu; nesneletirme ve kendini teyit etme, zgrlk ve zorunluluk, birey ve tr arasndaki atmann gerek uzla-m" (M. s. 76).21 Hegel'in Grngbilim'ini antropolojik adan eletiren Marx, Hegelci "Tin, tarih iinde kendi dsallatrma-s zerine dnm sayesinde kendini bilmeye balar ve 55

kendine dnr" formln bir dier Hegelcilikle, "nsan-tr tarih iinde emek etkinlii sayesinde kendini yaratma [Selbsterzeugung] srecinde kendini bilmeye balar ve kendine dnr" formlyle yer deitirir. Ancak "insan-tr" ve "trn z" zneleri, "Tin" znesinden daha somut deildir. Tarih insann kendini-retmesidir tezi, tarih Tinin zgrlnn amlandr tezinden daha az problematik deildir. nsan et21 Bu denklemin gerisindeki toplumsal indirgemecilii derinlemesine kavrayan bir eletiri iin bkz. E. M. Lange, Das Prinzip Arbeit, s. 86 ve sonras. 86 Cinliinin eitliliini yakalamak iin ortaya atlan Marksist Vergegenstandlichung kategorisi, Hegelci Entusserrung kategorisinden daha uygun deildir. Marx'in antropolojik eletirisinin nerdii ikinci perspektif, duyusal sonluluk perspektifi u forml yardmyla zetlenebilir: nsann doa ve dsallatrmayla ilikisi ayn zamanda insanlar aras toplumsal bir ilikidir. Nesneletirme, yalnzca nesnelerin ele geirilmesi deil ayn zamanda teki znelerle etkileim srecidir ki tekiler iin bu dsallk tpk bir nesne gibidir. Marx burada, Hegel'in Grngbilim'inin antropolojik kabulyle belirtilenden olduka farkl bir insan etkinlik modelinden yola kar. Bu ikinci modelde, doayla olan iliki, iki adan bireyler aras toplumsal bir badr. lkin, nesne olarak doa teki insanlar iin de bir nesnedir; "nesnelik", bir zneler oulluu iin varolmay belirtir. kincisi, kendi dlarmdaki nesneye sahip bu zneler ayn zamanda tekiler iin nesnedir; her birey tekiler tarafndan dsal bir biimde varolan bir insan olarak ilikilendirilebilir. Nesnelerle ve nesne olarak insanlarla iliki kurma tarz yalnzca bir ele geirme deildir. Bu tarzn iinde duyumsamak, alglamak, arzulamak ve sevmek vardr. Birey, kendi sonluluunu gd, ihtiya, his ve tutkularla znel olarak tecrbe eder. Bu duygusal tecrbeler, temelinde teki-ynelimli-dir. Bunlar, bireyi dnyaya atlmhk durumuna soktuu gibi kendi sonluluunun ve oulluunun temelden farkna varmasn da salar. Duyusal sonluluk tecrbesi, radikal yetmezliin farkna vartr. Etkileyebirlik ve etkilenebilirliin farkna vartr ki bu da dnyaya ve tekilere balanmaktr: "nsan nesnel, duyusal, bu nedenle ac eken bir varlktr ve bu acy tecrbe ettii iin tutkulu bir varlktr da" (M, s. 118). Sonlulua, ac ekmeye ve muhtala yaplan bu vurgu, Marksist "gerek komnizm" projesine farkl bir nem kazandrr.22 zne felsefesi, gerek komnizmi dnyay kendi rn olarak ekillendiren, dntren, yeniden ele geiren, bir de22 Bu farkl iki gr arasndaki gerilimin berrak bir zmlemesi G. Markus tarafndan verilmitir, "Practical-Social Rationality in Marx: A Dialectical Critique, I. Ksm, Dialectical Anthropology, s. 255-88. 87 miurgos gibi tasavvur edilen insanln zaferi olarak sunar. kinci perspektife 56

gre gerek komnizm, toplumun mevcut formu alarak giderilebilecek yeni ihtiyalarn radikal bir formasyonudur, ihtiya tatmini nesnelerin ele geirilii diye grlemez artk. Bir ihtiyac karlamak iin, bu ihtiyacn nesnesine sahip olmak gerekmez: "zel mlkiyet bir nesnenin nce bizim olduuna dair bizi aptallatrm ve tek-ynl hle getirmitir -biz ona sahipken, bizim iin sermaye olarak varolduunda ya da biz ona dolayszca sahip olabilirken, onu yerken, ierken, giyerken, onun iinde barnrken, ksacas biz onu kullanabilirken..." (M, s. 79). zel mlkiyeti amak, kullanma ve sahip olmayla snrl ihtiya gideriminin zgl tarzn amak demektir. Marx bu yeni tarzn, estetik haz, oyun, teorik temaann neesi ya da mimesis olup olmayacan belirtmez.23 Komnizm projesi "insan duyularnn ve zelliklerinin toptan kurtuluu" diye deerlendirilir (M, s. 80). Varolan tarzlarn tamamlan deil, varolan tatmin ve haz formlarnn radikal tekiliidir. htiya tatminin bu yeni tarz, ihtiya nesnesinin de dnmn gerektirir. "Duyular" diye yazar Marx, "kendileri hatrna nesnelerle [Sache] ilikilidir, ama nesnenin kendisi, kendiyle ve insanlarla nesnel insan ilikisidir, bunun tersi de dorudur. htiya ve haz bu yzden kendi bencil doasn kaybetmitir ve doa salt kullanmlln kaybetmi, bu kullanmda insan kullanma dnmtr" (M., s. 80). imdi, ihtiya nes-nesiyle iliki, bir insan ban teyit edilmesi diye deerlendirilir; haz, zel ve bencil karakterini kaybedip insanln ortakl23 Daha nce baslm bir eserinde Agnes Heller, Marx'in 1844 Manuscripts'de ne srd kurtulu projesindeki temel ift ynll gsteren bir kant gelitirdi ("Towards a Marxist Theory of Value", Kinesis). Heller'in iddiasna gore "Temel deer kavramna (bolluk) ve temel deer aksiyomlarna sahip olmasna ramen Marx evrensel bir deer kavram zerinde almad" (s. 22). Bolluk burada trn zsel glerinin ok ynl anlam anlamna gelir. Bu kategori, kelime anlamyla artan servet, retici kapasite, bilimsel ve teknolojik baarlarn younluu vs. eklinde yorumlanabilir. Bununla birlikte, yeni ihtiyalarn, etkileim tarzlarnn, znellik formlarnn ve tekilerle ilikilerin ortaya k eklinde niteliksel olarak da yorumlanabilir. "Towards a Marxist Theory of Value" adl eserinde Heller bu ayrm, iki kurtulu projesi arasna getirmez. Ancak, Heller'in The Theory oj Need in Marx adl almasnda ise burada "duyusal sonluluk" diye tanmladm gr daha ayrntl gelitirilir. 88 n teyit eder. htiya nesnesi, zel tketimi deil birliktelii destekler. htiya nesnesi, dolaysyla bir nesne deil, teki insandr ve tekinin nesne araclyla yansyan, da vurulan nitelikleri ve yetileridir. zne felsefesi ve duyusal sonluluk perspektifleriyle bunlarn gerektirdii insanln kurtulu idealleri, "Yahudi Meselesi zerine" zmlemesinde karlatmz dalizmin benzeri bir meta-teorik dzeye gtrr bizi. Orada 57

tartlan iki kurtulu modeli, "politik olann evrenselletirilmesi" ve "evrensel olann toplumsallatrlmas" diye adlandrlmt. Birincisiyle, burjuva devriminin gemi edinimlerinin gelecekte tamamlan kastedilirken, ikincisiyle bu edinimlerin biim deitirmesi, yeni bir birlik ve toplum hayatndan holanma tarz yaratma kastedilmiti. Benzer ekilde zne felsefesi, insan etkinliin emek paradigmasnn evrenselletirilmesidir; retici insan etkinliin ilahlatrlmas ilk kez burjuva politik ekonomisiyle balamt, ancak radikal ihtiyalar perspektifi etkinliin emek paradigmasnn biim deitirmesini gereksinir. zne felsefesi, insanl, kendi imgesini yanstmak iin doay ekillendiren ve yarattnda kendini seyreden bir demiurgos gibi grr. Bu gr bir biim deitirmeyi deil, modern burjuva toplumunun tamamlann gerektirir; zira mantksal sonucu, kapitalizm mantnn dayand byme ve verimliliin ilahlatrl-masdr. Duyusal sonluluk perspektifi, tersine, biim deitir-meci kurtulu grne tekabl eder, zira bu gre gre kurtulu, radikal yeni ihtiyalara ve yeni bir znellie gtrr. Bu iki perspektifin mevcudiyetine ramen, 1844 El Yazmalar'nda nihai anlamda baskn olan zne felsefesidir. Bu gr asnda, "duyusal sonluluk" kategorisince nerilen alternatif insan kurtuluu gr uygun bir ekilde adlandrlamaz bile. Neden byle olduunu incelemeden nce, bu ifte perspektifin neden hermentik meraktan te bir eye tekabl ettiini, Marks eletiri projesinde nasl bir ift ynllk yansttn amlamaya alaym. Marks eletiri Hegelci mirasndan tr gelecein tasarsn bugnle yan yana koymaz. Marx'a gre eletirel felsefe, 89 "alarn, ierdikleri mcadele ve isteklere ilikin bir zam-lamadr" (MEW 1: 346). Verili bir toplumu, ierdii mcadeleleri ve arzularyla ak klmaya alan bir eletiri, mevcut koullarca yaratlan bu mcadelelerin ve arzularn radikal dnm de haber verdiini gstermelidir. zamlama, hem bugnn hayallerini anlamak, hem de bu hayallerin bugn gerekleemeyeceini gstermek demektir. Eletirel felsefe bugnn felsefesidir, ancak bugn radikal bir gelecek olarak tasavvur eden felsefedir. Bugn, kendisinin radikal bir biimde olumsuzlanm kendi iinden yaratmaldr. Radikal bir gelecek olarak bugnde srar edi, mecburen sreklilik ve krlma perspektifleri arasnda, eskinin tamamlan ve biim deitirmesi arasnda gidip gelir. Gelecein bugnn srmesi ve tamamlanmas olarak grlmesi, radikal gelecein bugnn grevi olmas gerektiinden dolaydr. Bugn, bu radikal gelecei kendi iinde tad iin, kendi kendisinin biim deitirii ve bir kopu olarak grnr. Gemiin uzants ve yeninin mjdecisi olarak bugne ilikin bu ifte perspektifin yansra, Marx'in duyusal sonluluk perspektifince nerilen alternatif insanln kurtulu modeline niye bir ad bile veremediinin bir nedeni daha var. Marx'a gre "nesneletirme" kategorisi insan etkinliin sadece zgl bir eidini tanmlamaz. Bu kategori insanlk tarihini btnyle kapsamas nedeniyle st-teorik bir neme sahiptir. Marx, tarihi, daha kesin sylemek gerekirse tarih iinde trn insanle-mesini, dinamii nesneletirmeyle 58

salanan evrimsel bir sre olarak grr.24 Tarih boyunca trn dnm aklanrken 24 Bu noktay zellikle Jrgen Habermas Knowledge and Human Interests'de (s. 2543) tartmtr; ayrca bkz. Albrecht Wellmer, Critical Theory of Society, s. 67-121. Orijinal "praksis" kavramn emek ve etkileim olmak zere ikiye ayrmak isteyen Habermas'n Marx'i yorumlay hakkndaki bitmez tkenmez eletiriler bu eletiriciliin ardnda yatan amac gzden karmtr. Habermas, Marks praksis kavramnn emek ve etkileimin her ikisini de gerektirdiini inkr etmedi; tarihsel materyalizm ayn zamanda toplumsal formasyonlarn bir geliim ve evrim teorisiyse, dil kazanm, toplumsallama ve kimlik formasyonu, kltrleme ve gelenein sembolik yeniden retimi gibi sreler hakknda grler sunmas gerektiini belirtti. Praksis kavram, bu srelerin gelitirici dinamiklerini ve bunlarn toplumyapsal zneler tarafndan nasl ka90 nesneletirme kategorisine tannan stnlk, demiurgos insanlk modelinin, duyusal sonluluk gr karssnda normatif bir stnle sahip olmasna yol aar. Baka bir deyile, nesneletirme insan trnn oluumunu aklayan bir kategori olduu iin, kurtulu ancak bu nesneletirme nosyonu erevesinde anlalabilir. Marx'a gre, tarih ayn trn gizil glerinin anlan olarak grlebilir, zira nesnelerin sonraki kuaklar tarafndan yeniden ve yeniden ele geiriliinde ve bu nesnelerin biimlendi-rilmesinin madd ortamnda birikimsel bir mantk vardr. Hatrlayalm: Nesneletirme bir takm yetilerin, yeteneklerin ve tekniklerin bir nesnede cisimletirilmesi ya da maddeletiril-mesi demekti. Nesnelerin retimi, eldeki maddenin doasna ilikin kurallar bilgisini gerektirip, ayrca bu maddeyi ekillendirmeye yarayan insan yetimizi yanstr. Bu kurallar hakknda az ya da ok bilgi sahibi olabiliriz; bu kurallar uygulamada az ya da ok yetenekli olabiliriz. Zaman iinde herhangi bir noktada, insan tr gemi kuaklarn nesneletirilmi rn olan bir dnyayla karlar. nsanlar kendilerini yeniden retmek iin, her eyden nce verili olan, hem bilgi kurallarn, hem de uygulama (know-how) kurallarn yeniden ele geirmeyi renmek zorundadr. Emein madd ortam sayesinde trn yeniden retimi bir renme srecini gerekli klar. Aletlerin arasal kullanm ve yeniden retimin madd dzeyinde bir srekliliin, bir renme srecinin varolduu iddia edilebilir. Ancak, nesneletirme toplumsal bireylerin etkinliidir ve retim de toplumsal yeniden retimdir. Toplumyapsal bireylerin formasyonu, yalnzca nesne retimi araclyla deil, zellikle dil, kltr ve toplumsal etkileim gibi bir dizi baka arazanldm aklamaya yaryorsa kullanlmaya devam edebilir. Ancak dikkatli bir Marx okuyucusunun Marx'in aslnda sadece tek bir etkinlik tarznn, yani nesneletirmenin daha dar anlamda retimin mantn, yapsn ve dinamiini gelitirdiini nasl fark etmediini grmek pek kolay deildir. Bu problemle 59

ilgili daha fazla bilgi iin bkz. 4. blm; Habermas'n yakn tarihli emek/etkileim ayrm zmlemesi iin bkz. "A Reply to My Critics", ed. Thompson and Held, Habermas: Critical Debates iinde, s. 225 ve sonras. Kars. Axel Honneth, "Arbeit und instrumentales Handeln." 91 la salanr.25 Peki bu alanlardaki madd birikim ve renme srecini oluturan nedir? Nesnelerin iletimine ait bilgi ve bu bilgiyi uygulamaya sokma kurallaryla, dil, kltr ve toplumsal etkileim kurallar ayn deildir. Birinci durumda kurallar, dsallk iinde ve dsal olan zerinde eyleyebilen varlklar olarak doa bilgimizle ilgilidir. kinci durumda ise kurallar, toplumsal, sembolik ve kltrel varlklar olarak kendimiz hakknda bildiimize tekabl eder. Nesneler dnyasna ait birinci durumda kurallar hakkndaki bilgimizi uygulayarak ortaya koyarz. kinci duruma ait bilgiyi ise eyleyerek, konuarak, bu kurallara uygun ya da uyumlu davranarak aa karabiliriz. Baz yaltlm ifadeler kullanyor olsak da, -kimi Latince ifadelerin bu dili bilmeyen doktorlar tarafndan kullanlmas gibi- doal bir dili bir btn olarak "uygulayanlayz". Kltrn kurallarn "uygulayabiliriz", rnein yle olmadmz halde, ngiliz, Fransz, inli ya da Alman -m gibi yapabiliriz. Bu durumda kendimizi, -m gibi yaptmz, taklit ettiimiz kiiden ayrrz. Sanki bir bakasym gibi davranrz, o kltrn kurallarna dair bilgimiz ilk nce davranmzla, tam da sz konusu kltrn herhangi bir yesinin davran gibi, ortaya serilir. Bizi sembolik ve kltrel kurallar ya da dil kurallarndan uzaklatran eylemlerde bile, ilgili kltrn yesi olan birinci ve ikinci kiinin perspektifini kabul edebilmeliyiz. Dier kltrn yesi olan kiinin nasl davranacan, belli koullar altnda kiinin ya da dier yelerin ne sylemesi gerektiini, bunlarn tekiler tarafndan nasl alglanacan, anlalacan ya da yorumlanacan bilmemiz gerekir. Sembolik, etkileimsel ya da dilsel kurallara dair bilgi, bu kurallarn anlamn, kullanldklar balam kavramak demektir. Dolaysyla, yaptmz ve sylediimizin yan sra, tekilerin bunlar nasl algladn da anlama ve yorumlama yetisi gereklidir.26 25 Bkz. J. Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures" and "Towards a Reconstruction of Historical Materialism", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 95-178. 26 H. G. Gadamer'in etkileim ve anlama diyalektiine dair son derece ustalkl incelemesi iin bkz. Truth and Method, s. 321-25. 92 Marks nesneletirme kategorisi, insann bu renme ve gelime boyutunu aklamak iin uygun deildir. Kltrel, toplumsal ve dil kullanan varlklar olarak konuur ve davranrken kendimizi "nesneletirmeyiz"; tersine, nce zne, yani eyleyen ve etkileime giren, anlaml szler syleyebilen; kendini, niyetlerini, amalarn, taleplerini, duygularn ve iinde bulunduu haletiruhiyeyi ortaya serebilen varlklar oluruz. Elbette, szcklerin, edimlerin ve jestlerin tekiler tarafndan grlebilen, alglanabilen ve 60

gzlemlenebilen nesnelere dnt ne srlebilir, ancak bunun fazlaca bir nemi yoktur. Szcklerin, edimlerin, jestlerin ve davranlarn bizzat birer nesne gibi alglan, btn bunlarn znn tahrip edilmesine, iletiim ve anlama srecinde bir kayba tekabl eder. Anlamadmz bir dilin szckleri bize "grlt" gibi gelir. Algladmz davran ve jestlerin anlamlarn nesneler gibi tanyamayz. Bunlar grrz ama anlamayz. Marx, iki ayr insan etkinlii, bu etkinliklerin her birine ait kazanm ve renme kurallarn nesneletirme kategorisiyle birletirir. Bu birletirme, aadaki pasajda olduu kadar baka hibir metinde aka ortaya konmamtr. Sz konusu pasaj uzun olmasna ramen (ayrca 1844 El Yazmalardm standart ingilizce evirisinde yer almad iin) buraya btnyle alnmay hakediyor.27 Varsayalm, insanlar olarak rettik: Her birimiz retimimiz boyunca kendini ve tekini gerekledi. 1) retimimle bireyselliimi ve biricikliimi nesneletirdim ve bylece etkinliim srasnda bireysel bir yaam-davurumunun zevkini tattm ve yine nesnenin nazarnda bireysel bir sevin yaadm, zira kiiliimi nesnel olarak duyularla alglanabilir biimde ve tm kukularn tesinde bildim. 2) rnm kullanman ve ondan zevk alman, almam sayesinde bir insan tatmin etmi, insan zn nesneletirmi ve baka bir insann ihtiyacn gideren bir nesne yaratm olmamn; 3) seninle insan tr arasnda senin iin dolaymlayc olmamn, senin tarafndan z27 Bu pasaj, Pariser Manuskripte'nin eki Notebooks iinde yer alan ve Marx'in James Mili hakknda yazd zet yorumdan alnmtr, s. 180 ve sonras. 93 n tamamlayan ve gerekli bir paran diye bilinmemin ve senin bunu tecrbe etmenin bilincini ve hazzn bana dolaym-szca salad. Bylece, dncende olduu kadar sevginde de gereklendiimi bildim. Kendi yaam-davurumum sayesinde senin yaam-davurumunu da yaratm olduumu bildim. Bylece, gerek zmn, insan, ortak zmn bireysel etkinliimde dolaymszca ierildiini ve gerekletiini bildim. retimimiz, zmz karlkl yanstan bir sr ayna oldu. James Mili hakkndaki notlarndan alnan bu pasajda Marx, yabanclamam bir retim tarzn karlkllk ve ortaklk normlanyla yrtlen bir etkileim yaps olarak zmlemeye giriir. retim ke\dini-teyit etme etkinliine dnr, zira imdi "Ben"in teki iin gereklenmesiyle ilgilidir. retimin nesnesi kendinde bir ama deildir, insanlar arasnda dolaymlayc olarak hizmet eder. Yabanclamam bir retim tarznda nesneler bundan byle gizemliletirilmi deer tayclar olmayacak, doal ilevlerini yerine getirecek, yani ina ihtiyalar karlayacaktr. Nesne, insan ihtiyalar ve yetileri dolaymlayacaktr. retim, kullanm ve haz kategorilerinin altnda karlkll ve ortakl yorumlama giriimi ne denli makuldr? Her eyden nce, Marx iin kullanm amal retim ile estetik retim arasndaki izgi ortadan kalkm grnyor. Sayesinde bireyselliimi "gerekleyebileceim ve davurabileceim" bir retim tarz, mekanik, otomatik ve standart bir retim tarz deildir. 61

Mekanik, konveyr bantl retimde zdavurum diye bir ey sz konusu olamaz. retim sreci retence denetlenen ve otomatik glere bal kalnmakszn yaratlan bir sanat eseri ya da zanaat rn, zdavurucu olabilir. kinci olarak, Marx'in gzden kardn yle dile getirebiliriz: Nesne, znenin kendini davurmasna ne denli yatknsa, yani ne denli zdavurucuysa, o denli nesneletirme kategorisinin aklayc kapsam dnda kalr. te can alc nokta da budur: "Ben"i davuran nesne, bireysel kiinin, kimliini ortaya koymasn salar. Bu boyutu etiko-moral bir ifadeyle anlatabiliriz. rnein, bir resimdeki fra darbeleri "sabrsz", "yumuak", 94 "hain" ya da "kzgn" olabilir. Bir resim karamsar, mutlu, alayc ya da neeli bir hali yanstabilir. Ressam sefaleti tasvir edebilir, asaleti nemsizletirmeye alabilir, merakl ya da kaytsz olabilir. zdavurucu nesneyi karakterize eden btn bu ifadeler, eylemlerin, duygusal hallerin, duygularn ve edimlerin beyandr. Bunlar, etkileim alanndan treyip, nesneleri olduklar halden karp yaratclar ve onlarn bireyselliine doru ynlendirecek ekilde nesnelere uygulanr. Ahlk-etkileimli sylem kategorileriyle retim alanndan treyen kategorilerin birletirilmesi, Marx'in yukarda alntlanan iddias zerine tekrar dnrsek daha ak seik grlebilir. Bu iddiaya gre, rettiim bir eyi kullanman ve ondan haz alman benim "dncende olduu kadar sevginde de ger-eklenmemi" salayacaktr. rettiin bir nesne araclyla ihtiyacm karlam olmam, seni "varlm tamamlayan" olarak tanmama, dncemde ve sevgimde teyit etmeme ne diye yol asn? Bu yaklamn mbadeleye dayal, gayriahsi bir piyasa ekonomisi iin sama bir kavray olduunu bir yana brakrsak, bylesi bir tavr aramzda nceden bir etkileim balamnn mevcudiyetine iarettir. ylesine umutsuzca muhta-cmdr ki seni "varlm' tamamlayan" ve velinimetim diye kavrarm. Senin bir armaann ya da bir eylemin olan nesneyi kazanmam sana minnetarlk duymam salyorsa, seni dncemde ve sevgimde gereklerim. Bu ilk durumda, ilikimiz artk karlkllk temelinde deildir, onun yerini bamllk almtr ve eylemin mtekabiliyet snrlarn ap, lzumsuzlap gereinden fazlasn yerine getirmitir. imdi de armaan dei tokuunu ele alalm: Armaandan haz alrken, seni gerekten de dnrm ve sevgimi gereklerim ama bunun nedeni nesnenin verdii hazin bana yle yapmam gerektirmesi deildir; bu duygulara batan sahip olduum iin byle yaparm. Keza, nesne sana kiiliimi ve niteliklerimi yanstabilir; ite o zaman nesne ihtiyac tatmin etmenin tesine geer, zel bir insan ban sembolne dnr. Nesne, bu ba ifade etmez. Sz konusu ba yaratan nesne deil, etiko-moral ilikiler balamdr, nesne ise bu balamdan ortaya kar ve srete kazanlr. 95 zgerekleyici ve zdavurucu etkinlikler, yapm, kullanm ve haz 62

kategorileriyle kavramsallatrlamaz.28 zdavurucu retken etkinliin ne olduunu somutlamaya alrken aklmza estetik etkinlik, dostluk, sevgi ve sembolik mbadele ilikileri gelmelidir. zdavurucu ihtiyalar, kendimizi dier insanlara gstermeye, amaya ve onlarn gznde onaylanmaya almaya sevkeder. Ortak insanlmzn gerekleniine ynelik bu ihtiyalar, Marx'm duyusal sonluluk ve bu sonluluktan zgrleme grne klavuzluk eder. Ancak nesneletirme paradigmas insan etkinliklerin tm formlarna uyguland iin, davurucu ihtiyalar ve etkileimli yeni yaplar, mal edici ihtiyalara ve nesneletirme etkinliinin formlarna indirgenir. Hegel'in Griingbilim'inde "dsallatrma" birincil insan etkinlik modeline dnrken, 1844 El Yazmalar'ndaysa farkl insan etkinlik formlarnn "nesneletirme" paradigmasna benzer bir indirgenii sz konusudur. Dahas, hem "dsallatrma" hem de "nesneletirme", Benin kendi kimliini da-vurduu ve gizilgcn kulland "kendini-gerekletirme" etkinlii olarak kabul edilir. Ancak unu da belirtmek gerekir: Nesneletirme ve dsallatrmanm kendinigerekletirmeye hizmet edebilmesi iin, Benin bir anlamda kendi doasn ya da zn sergileyebildii ya da davurabildii bu tr etkinliklerin nvarsaylmas gerekir. Bunu varsayabilmek iinse u ncllere ihtiya vardr: Birincisi, Tin ya da insan tr, tarih iinde oluur; bu onun doas ya da zdr. kincisi, tarih bir olu sreci olarak grlebilir; zira tarih, kolektif tekil bir znenin yetilerinin anlandr. ncs, bu anlan, dsallatrma ya da nesneletirme sayesinde ve yabanclam olann yeniden ele geirilii srasnda ortaya kar. Dsallatrma ve nesneletirme etkinliklerine girimek, doas ve z kendi etkinliinde kendini yaratmak olan zne iin bir kendinigerekletirme tarzdr. stelik btn bunlar ancak, kolektif tekil zne perspektifi, el altndan reten ve alan, sonlu, empirik 28 Charles Taylor, bu etkinlik modelinin Alman idealistlerinin dncelerinde baskn olduunu belirten grler sunmutur, Hegel, s. 3 ve sonras. Gelecek iki blmde "davurucu" etkinlik modelini daha da gelitireceim. 96 birey perspektifiyle zdeletirilirse varsaylabilir. "Kendini-gerekletirme" kategorisi, normatif kurucu Benin empirik olanla bu kartrlmas zerinde temellenmitir. Empirik Ben, verdii emekte kendini gerekletirir; bu etkinlii sayesinde normatif, kurucu kolektif Bene "dnr". Bu dnmn anlam ise ak deildir: Hegel'e gre, anamnesis* ya da hatrlama etkinliiyle ilgilidir, Marx iinse emek etkinlii ve politik mcadelenin her ikisini birden gerektirir. Empirik benler, politik mcadeleyle tarihi yeniden ele geirerek tarihin normatif-kurucu znelerine dnr. Gelecek iki blmde, normatif dsallatrma ve yeniden ele geirmeyle kendinigerekletirme modelinin Hegel ve Marx tarafndan kapitalist burjuva toplumunu incelemek zere eletirel bir l birimi gibi kullanldn gstermeye alacam. Hegel'e gre kendini-gerekletirmeye, speklatif dnce srecinin 63

sonunda varlr; Marx iin, bu gerekletirme dntrc mcadeleyi gerektirir. Ancak teori ve pratik arasndaki bu ayrmn yan sra Marx'in politik praksis adna Hegelci teoriyi eletirmesi, Hegel'in dsallatrma, Marx'in da nesneletirme kategorisi sayesinde ulatklar noktann Aristotelesi pratein** kavramnn ters evriliinden baka bir ey olmadn grmemizi engellemesin. Praksis artk etik ve ahlk bir etkinlik, sylev ya da "adil ve asil ameller yapmak" deildir; bunlarn yerine, kendisi sayesinde dsalln ekillendirilip insan amalar iin sahiplenildii bir dntrc etkinlik tarzn ifade eder.29 Bu zmlemeyle birlikte ikin ve fetisizletirici eletirinin kkenine dair inceleme tamamlanm bulunmaktadr. Byle bir (*) Anmsama (ng., Recollection); Platon epistemolojisinin ekirdek kavram -.n. (**) Eski Yunanca'da Praksis szcnn fiil hali - .n. 29 Marx'in praksis kavramyla ilgili genel grler R. J. Bernstein ve Sholomo Avineri tarafndan srasyla Praxis and Action ve The Social and Political thought o/ Kar! Marx adl eserlerinde verilmitir. Son eser iin bkz. s. 65-150; L.Kolakowski'nin "Karl Marx and the Classical Definition of Truth" adl kitab hl en ustalkl almalardan biridir. Benim zmle'mem ise, Hannah Arendt'in The Human Condition adl eserine ok ey borludur. 97 incelemeye u nedenle gerek duyulduu hatrlanacaktr: Marks eletirel teori, empatik ve normatif boyutuna ramen pratik felsefeyle ift ynl bir iliki kurar. Bir yandan bir toplum bilimi adna pratik felsefeyi reddeder, te yandan empatik, normatif idealler adna pozitivist toplum bilimini eletirir -Horkheimer'in "Platon ve Aristoteles'in liderliindeki altn a" benzetmesini hatrlayn (bkz. Giri). ift ynl olduunu ne srdm bu ilikiyi kavramak iin, ncelikle Hegel'in kural-koyucu normatif teoriler hakkndaki eletirisi, ardndan Aristo-telesi pratik felsefenin yine Hegel tarafndan praksis felsefesine dntrl de incelenmelidir. Hegel'in erken doal hak teorileri eletirisi, bu teorilerin burjuva toplumunun "Robin-sonculuu"na hizmet ettiini ne sren Marks sulamaya temel tekil ederken, Hegel'in emei bir kurucu etkinlik olarak kefi ise Marx'in ne srd, tarih ekillendirici, dntrc etkinlik diye tanmlad praksis kavramnn kkenidir. Sistematik bir bak asndan, zmlemem birok tezin altn izmi bulunuyor. nce, "zneleraraslk" ve "znelerte-silik" diye adlandrdm iki ayr formun Hegelci sylemdeki varln ortaya koydum. Hegel'de felsef sylem, ikinci perspektifle anlamr. Daha sonra, Marks kurtulu kavramnn "tamamlan" ve "biim deitirme" grleri arasnda yaad tereddt benzer ekilde belirttim. imdiye dek, bu kavramlarn ne iddiamn genel boyutu iindeki rol ne de birbiriyle ilikisi akland. Aada sadece bir giri niteliinde bunlar aklanmaya allacaktr. znelerarasl ve znelertesilii ieren ilk kavram kmesinin toplumsal ve

64

epistemolojik, toplumsal dnyay zmleme ve anlama tarzlarna tekabl ederken farkl kurtulu kavraylarna atfta bulunan "tamamlan" ve "biim deitirme" terimlerininse tzsel ve normatif olduuna iaret ederek balayalm. Marks toplum teorisinin temel baars, Hegel'in de ngrd gibi, zneleraras ve znelertesi bak alarnn modern kapitalist toplumun bilekeleri olduunu kefetmektir. Toplumsal faillerle tasarlanmam, onlarn bilmedii ve yalnzca bir gzlemcinin znelertesi bak asndan zm98 lenebilen yasalara gre ileyen bir etkinlik alan ilk kez bu toplumda kurumsallasn Eletirel toplum teorisinin temel amac bu alann bireyler zerindeki iktidarnn srrn aa vurmak, eylemleri ve etkileimleri zerindeki denetimi bireylerin kendilerine geri vermektir. nsanlar amelleriyle ortaya kan "yeniden ele geirme"lidir. Bu "yeniden ele geiri" iki farkl biim alabilir: Tamamlayarak imdi'nin rtk gizilgc-n ortaya karmak ya da bu imdi'yi yeni adna dntrmek. Asl zorluk bu iki kurtulu kavram ya da bunlara elik eden ift ynllkte deil, "yeniden ele geiri" kavramnda, bu kavramn imledii epistemoloji ve politikalarda yatar. "Yeniden ele geiri" kavramyla, Marks sylem bir kez daha zne felsefesine dnerek zneleraras bak asn inkr eder. Gelecek iki blmn amac zneleraras ve znelertesi perspektiflerini daha ayrntl ele alp, Hegel'in sivil toplum, Marx'in kapitalizm zmlemesinde bu perspektiflerin oynadklar rol aklamak olacaktr. Her ikisinin de bavurduu birincil insan etkinlik modelinin, son zmlemede, etkileim deil alma olduunu, bu nedenle znelertesi sylemin baskmlatm ne sryorum. Elbette ki Hegel de Marx da, Lockeu bir doa durumundan balamadklar iin almann, tecrit edilmi bir bireyin etkinlii olduunu varsaymazlar. almann, insan cemaati balamnda yer aldn her ikisi de kabul eder. Ne var ki, alma etkinlii modelinin telos'u etkileim ya da iletiim deil, ya dsaln ekillendirilii ya da bu ekillendirme sreci sayesinde Benin z ya da doasnn tekilere ilan ediliidir. Ancak, Benin tekilere ilan edilme ya da kendini-gerekletirme momenti sadece alma modeliyle snrlanm terimlerle kavranamaz; bu kavray iin etkileim kategorilerinin de ierilmesi gerekir. Hlbuki, nce Hegel, ardndan Marx, iletiimde bulunan Benlerin zneleraras oulluunu yanstan bir bak asna deil, kolektif tekil znenin znelertesi perspektifine bavururlar. Bu kolektif tekil zne kavram, doal hak geleneinin bireyciliinden kanmalarn salar ama hibir biimde insan oulluun anlamyla rtmez. 99 nmzdeki iki blm, sistematik balamda, bu almann ilk ksmnn en nemli parasn tekil eder: Bu blmler, znelertesilik karsnda zneleraraslk, tamamlan ve biim deitirme, zne felsefesi karsnda duyusal sonluluk gibi 65

farkl temalarn "alma etkinlii modeli" diye adlandrdm modelle ilikilerini gsterecektir. alma etkinlii modeli, ileride daha ak ve kesin ortaya konacak baz nedenlerden tr eletirel Marksizmin eletirmeden kabul ettii epistemoloji ve politikalarn temelidir. Bir sonraki blm, sz konusu etkinlik modelinin Hegelciliin Marksist gelenee brakt baka eyler yannda ana miras oluu nedeniyle, Hegel'in Kant etik eletirisiyle balayacak. Byle yapmaktaki amacm alma etkinlii ve zne felsefesi modellerinin toptan kabul ediliine bal olmadn dndm geerli igr momentlerini Hegel'in eletirisinden ekip karmaktr. 100 NC BLM BTNLETRC KRZ: OTONOM VE ETK YAAM Bu almann nsznde, eletirel teorinin normatif temellerini iletiimsel etik araclyla formlletirmeye girien Ha-bermas' incelerken, Hegel'in Kant ve doal hak teorileri eletirisinin, evrenselci formalist etik teorisini onaran yap hakknda kuku yaratmak zere belli itirazlar ierip iermediini kendime sorduumu aklamtm. Gemi iki blm, Hegel'in doal hak teorileri eletirisinin metodolojik ve normatif ynne gz atm, moderniteye ynelik daha uzlamc yaklamnda ortaya kan aamal evrimin izini srmt. Hegel'in "doa durumu" soyutlamalarna ilikin keskin gzlemleri, birleik bir Stlichke dncesine anti-modernist ball yznden bozulmutur. Bir nceki blmde, bu yaklamn giderek, kendini zamanda dsallatran ve bir zamanlar kendinden gitmesine izin verdiini yeniden ele geiren tarihin kolektif tekil znesinin normatif modeline yerini nasl brakt gsterilmiti. Yukardaki zmlemeyle, Hegel'in doal hak teorilerine kar normatif eletirisinin verimliliiyle ilgili ilk soruma bir n yant salam oldum. Tekrar etmek gerekirse sz konusu yant udur: Olgu kart kantlarn yetersizliini ve doasn ortaya seren Hegel'in keskin metodolojik gzlemleri kukulu 101 normatif varsaymlara dayanr. Bu blmde, meselenin ikinci yarsn, Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisini yorumlamaya balayacam. Daha nce olduu gibi amacm sapla saman birbirinden ayrmak; Hegel'in Kant'a kar hakl eletirisini, yine onun alma eylem modeline ayn lde haksz ballndan ayrtrmak olacaktr. Bu model, iddia ediyorum, ahlaksal failin hereket noktasn dile getirmek iin hi de uygun deildir, hatt onu aklamakla ilgilenmez bile. Daha da nemlisi, Hegel'in kendi igrsn bile btnyle sarp sar-malayamaz. Hegel'in Kant etik eletirisi, eletirel toplum teorisi geleneinin politika ve etik hakkndaki dnceleri zerine byk bir glge drmtr. Sz edilen Kant eletirisi, doal hak teorilerinin ve kukulu metodolojilerinin reddedili-inden daha da fazlasn yaparak sadece Marx'in "tasarl" topyac dnceyi azlediini deil, ayn zamanda Ador-no'nun olumlu topyalara duyduu nefreti de ekillendirmitir. lkin, Hegel'in kendi Kant 66

eletirisinde otonomi normunu reddetmediini, ancak bu normun evrensel ahlk yasas formlyle zglletirilmesine kar ktn gsteriyorum (1. kesim). Hegel'in zgrl modern devlette kaim klma abasn inceledikten sonra, zgrln Hegel iin znelertesi bir ideale dnt sonucuna varyorum (2. kesim). Hegel'in Kant ve Aydnlanma eletirisine genelde hkim olan eletiri ve dogmatizm gerilimi burada yine karmza kar. Hegel'in, 'Kant, otonominin toplumsal ve tarihsel oluumunu zmleyemedii srece Kant pratik akl dogmatik kalr' iddias, onu 'zgrlk, politik katlm dlayan ve btnlemeyi ycelten modern bir devlette gerekletirilir' eklindeki dogmatik bir sonuca gtrr (3. kesim). 1. Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisi Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisi mr boyunca sren bir uradr. Erken yazlarnda Kant dev etiiyle Hristiyan sevgi etiini uzlatrma giriiminden balayarak, Grngbi-Hm'de ahlk dnya-gr (die moralische Weltanschauung) 102 eletirisine; Hukuk Fese/esi'nde* hanehalk reisinin kars, ocuklar ve hizmetileri zerindeki zel haklarna dair Kant'n karmyla ilgili yorumlarna, nihayet Mantk\a "olmas gerekenin varln aratrma giriimine dek, Hegel klliyatnda hep Kant ahlk felsefesiyle karlalr.1 Tek bana bu olgu bile Hegel'in konumunda formel, evrenselci ve kuralkoyucu ahlk teorilerine kar kesin bir kant grenler iin bir uyar nitelii tamaldr. Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisini ciddi deerlendirebilmek iin bir dizi paradoksu gzden karmamak gerekir: Kant etii formalist olduu nedeniyle inkr eden Hegel, tzsel ya da madd bir etik teorisi ortaya koymaz. Hukuk Fese/esi'nde yer alan ahlk incelemesi, bir erdem retisi dourmaz; olsa olsa, ahlk eylem paradokslarnn Kant etik kadar formalist kalan bir zmlemesiyle sonulanr. Ev-renselletirilebilirlik prosedrlerini en iyi anlamda bo bulan, en kt anlamdaysa dogmatiklii ve keyfilii gerekesiyle reddeden Hegel, evrenselcilii ise normatif bir ilke olarak kabul eder. Hegel'in soyut insan haklar yorumu, modern devleti meru klan bu temele sayg duyuu, Kant'n Ahlk Metafiziinin Temellendirmesi** adl almasnn gerisine dmez; hatt mlkiyet haklan ve ailenin hukuk temelini incelemesi balamnda bir ilerleme kaydeder.2 Hegel, ahlk teorisindeki kural(*) Philosophy of Right; ksaltmas: PhR - .n. 1 Hegel'in erken Kant eletirisi iin bkz. Early Theological Writings iinde "The Spirit of Christianity and Its Fate" ve "Love"; ayrca, ngtraud Grland, Die Kantkritih desjungen Hegel. Kars.; Hegel, Phenomenology of Spirit, 6. bl, C kesimi, "Spirit That is Certain of Itself, Morality" ; Hegel's Philosophy oj Right, #40 Addition, s. 39 ve sonras; Wissenschajt der Logik, 1. cilt, "Die Schranke und das Sollen: Anmerkung", s. 119 ve sonras (lng. ev., s. 133 ve sonras). (**) Metaphysical Elements of Justice 2 Kant, The Metaphysical Elements o/Jusfice'da "zel hak" bal altnda 67

"ey-benzeri doann kiisel haklar"n (.auf dingliche Art persnliche Rechte) sayar. Bu haklar trde sralanr: Adam karsn ve onun zerindeki haklarn kazanr (ervvirbt); evli ift, ocuklann ve onlar zerindeki haklarn kazanr; birim olarak aile hizmetilerini ve onlar zerindeki haklarn kazanr. Bu haklar, ne bir insana kars, ne de tkenir bir nesne zerinde mlkiyet haklardr ama sahiplik haklan gibidir (Die Metaphysik der Sitten, s. 106 ve sonras; The Metaphysical Elements of Justice, s. 54-55). Hegel, Kant', haklan jus ad personam ve jus ad rem diye ayran Roma hukukunun temelindeki gele103 koyuculuu reddederken, failin aklsal igrsn norm geerliinin temeli klan otonomi ilkesini reddetmez. Hegelci eletiri, kurtulu ve dogmatizm arasndaki tereddtne ramen, ahlk felsefesini otonomiden heteronomiye* (otonomolmamaya) geri gtrmez. Hegel'in eitli yazlarna serpitirilmi" Kant ahlk felsefesi eletirisi,3 ana noktada toplanabilir: (a) Kant evrenselle-tirilebilirlik ilkesinin prosedrel eletirisi; (b) Kant ahlk felsefesinin kurumsal yetersizliinin eletirisi; ve (c) Kant ahlk psikolojisinin eletirisi ve ahlk gdlenimin zmlenii. o. Kant evrenselletirilebilirlik ilkesinin prosedrel eletirisi Hegel, Grngbilim'in "Yasa Koyan Akl" ve "Yasa Test Eden Akl" balkl iki kesiminde, kiinin eylem maksiminin herkes iin ahlk yasas olup olamayacan evrenselletirilebilirlik ltne gre belirlemeyi art koan Kant ilkenin prosedrel bir eletirisini gelitirir. Evrenselletirilebilirlik, ahlk maksimleri yaratan ya da mevcut maksimleri test eden bir prosedr diye yorumlanabilir. Hegel'e gre, evrenselletirilebilirlik lt maksim yaratan prosedr ynyle faydaszdr. Hegel bu konu iin iki rnek neksel karkl, bunlara bir de jura realiter personalia kategorisini ekleyerek daha da genilettii gerekesiyle eletirir. Kant, "aile ve politik yaam gibi somut balar nvarsayan haklarla soyut kiilik haklan"n da birbirine kartrmtr (PhR, #40A, s. 39). Hegel, hanehalkmn erkek reisinin kars, ocuklar ve hizmetileri zerindeki geleneksel haklarna itiraz eder. Ataerkilli-in stnl Hegel tarafndan artk yasal deil, erkein szde "stnl" ve cinsler aras doutan gelen farkllklar temelinde antropolojik ve psikolojik bakmdan hakllatrlr; bkz. PhR, #165, #166 ve Ek. Bu nedenle, Hegel'in "ilerlemesi", ataerkilliin hakhlatrlm ge feodal formdan burjuva formuna kaydrm olmasdr. [Jus ad persona: kiilik hakk; Jus ad rem: mlkiyet/nvan hakk; jura realiter personalia: aile ilikileri/gerek kiiler hukuku - .n.] (*) Otonomi kart, derklik- .n. 3 Bu temayla ilgili yakn tarihli ve kkrtc iki ayr deerlendirme iin bkz., Andreas Wildt, Autonomic und Anerkennung; Paul Stern, Practical Philosphy and the Concept of Freedom. 104 68

sunar ancak bunlardan hibiri prima facie* Kant eletirisini desteklemez. Ben yalnzca birinciyi inceleyeceim. "Herkes gerei sylemeli" (PhG, s. 303) ahlk yasasn ele alalm. Bu yasa ancak herkes gerei bildii zaman anlamldr. O zaman ikinci bir formlasyona varyoruz: "Herkes bildii kadaryla ve itikadnca her zaman gerei sylemeli" (a.g.e.). Bu formlasyona gre gerei sylemem, gerei bilmemi ve bildiimin gerek olduuna inanmam mmkn klan olumsal koullara baldr. "Bu ieriin olumsall, ancak ierii ifade eden nerme formunda bir evrensellie sahiptir; hlbuki etik nerme olarak evrensel ve zorunlu bir ierik nerir ve olumsallk nedeniyle kendiyle eliir" (a.g.e.; vurgu metinde). Hegel'in bu ilkeye itiraz nedir aslnda? Hegel, aralarndaki fark tam olarak aklamadan iki mesele ne srer. Birincisi, olmas gereken, olabilir'i imler ilkesiyle ilgilidir. Gerei syleyebilmem ya da syleyememem, gerein ne olduunu bilip bilmeme baldr; oysa gerei sylememi gerektiren ahlk ykmllk sylediimin gerek olmasna bal deildir. Makul surette bilebildiim kadaryla ve gerek olduuna iyi niyetle inanarak sylediim gerektir demek yeterlidir. Hegel'in itiraz ikna edici deildir. Hegel'in eletirisince yneltilen ikinci soru, ahlk ilkelerini balamsallatrma problemiyle ilgidir. Ahlk fail, gerei sylemesini gerekli klan ilkeye ikna olmusa da doru biimde eylemek iin ilkeyi balamsallatrma grevini yerine getirmelidir. Kant etikteki mehur devler ihtilf problemini ihmal etsek de; bir ahlk ilkesi, tek bir eylem maksimi yaratmaz, eylemin maksimi farkl edimlerde boyut kazanabilir. Varsayalm nc Dnya lkelerinin birinde hkmet yetkililerinin bir katliama kartn renen bir gazeteciyim. Bir insan ve gazeteci olarak devim, bu gerei kamuya duyurmaktr. Bu durumda etkili gnlk bir gazeteye gidip bu haberi orada m ya-ynlatmalym ya da konuyla ilgili olarak Uluslararas Af rg(*) lk bakta; "ilk bakta doruymu gibi grnen bir eye dayal olan bir dier eyi ya da dnceyi nitelemek iin kullanlr", bkz. Felsefe Szl, Bilim ve Sanat Yay-.n. 105 t'ne mi bilgi vermeliyim, yoksa her eyden nce kendi hkmetimin yelerini bilgilendirip bu haberin diplomatik sonularn m aratrmalym? Her de makul eylemdir; ancak eylem tercihimin yalnzca gerei syleme ilkesine bal olmad aka ortadadr. Bu ilkeye gre hareket etmeyi kabul ederim; ancak birinci tercihi uygularsam o zaman eylemimin maksimi, yalnzca gerei sylemekle deil ayrca meydana gelen olaylara dikkat ekmek zere gerei en geni kamuya ulatrarak sylemem gerektiine dair inancmla ilintilidir. kinci tercihe gre davranmamn nedeni kurbanlarn ve ailelerinin kiisel yazglaryla ilgilenerek Uluslararas Af rgt'ne bavurmamn bu olaylardan etkilenen insanlarn karlarn korumann en iyi yolu olduuna ynelik inanandr. nc tercihe gre hareket edersem, lkemle bu lke arasnda mevcut gerilim nedeniyle, 69

haberi yaymam sonucu diplomatik ilikilerin daha da zedelenebilecei, asker gerilimin artabilecei vs. hakknda endieleniyorum demektir. Grnen o ki gerei sylemek gibi genel bir ahlk ilkesiyle, bu ilkenin zgl bir eylemde somutlamas arasnda bir ayrm vardr. Yukarda verilen rnekte, ilkenin yalnzca kendisi eylemimin maksimini belirlemeye yeterli deildir; kurbanlara yardm etme, dnya barna katkda bulunma, dnya kamuoyunu aydnlatma gibi bir dizi baka ahlk ilkesi yan belirleyicidir. Bu rnein de gsterdii gibi ahlk ilkelerini balamsal-latvrma problemi gerekten mevcuttur; ancak ayn rnek, ev-renselletirilebilirlik prosedrnn, balamsallatrlmas ounlukla ek deerlendirmeler gerektiren genel ahlk ilkeleri yaratmak iin yetersiz olduunu gstermez. Hegel'in bu noktada kendi Kant eletirisini desteklemek iin kulland kantlar zellikle inandrc deilse de Kant'n ev-renselletirilebilirlik prosedrnn stats ve doru yorumuyla ilgili sorular hl ortadadr.4 Hegel'in genel gr bu prosedrn ierikli ahlk maksimleri yaratamayaca eklindedir, zira "yasa koymaktan geriye kalan evrenselliin saffor4 John E. Silber, "Procedural Formalism in Kant's Ethics", Review of Metaphysics, s. 197-236; J. L. Mackie, Ethics: Inventing Right and Wrong. 106 mudur ya da aslnda kendini ierikle yanyana koyan bilincin totolojisidir ve ne olandan ne de fiil ieriklerden elde edilen bilgidir, ama bilincin zne ya da kendine- eitliine dairdir" (PhG, s. 305). Hegel, evrenselletirilebilirlii bir elikisizlik ilkesi ya da bilincin kendine-eitlii (Ben=Ben) diye yorumlar. "yle bir biimde eyle ki eyleminin maksimi tm akl sahibi varlklar iin evrensel bir yasa olsun" forml Hegel tarafndan "yle bir biimde eyle ki eyleminin maksimi kendiyle elimesin" diye okunur. Hegel eletirisinin "Yasay Test Eden Akl" balkl ikinci yars, bu elikisizlik formlnn ayn zamanda mnsz olduunu da gstermeye alr. Evrenselletirilebilirlik mevcut ahlk maksimlerini test etmek iin kullanlan bir lt olarak ele alnrsa, Kant ahlk teorisi balang noktasnda mevcut maksimleri ve kurumlar verili kabul ettii gerekesiyle dogmatiklikle sulanabilir. Kant ahlk teorisi dogmatizmden kanmak iin ierik yaratmaldr, ancak yaratamadndan dolay -en azndan Hegel'e gre- yalnzca mevcut normatif ierii test eden bir prosedre dnr; ancak mevcut iki normatif ierik arasnda bile uygun bir hakemlik yapamadndan dolay ii boalr. "Akln kendinde sahip olduu yasa lt her eyle edeerde uyumludur ve bu nedenle aslnda bir lt deildir" (PhG, s. 308). Hegel bu sonuca mlkiyet hakknn gerekliliini neren ilkeyi irdeleyerek varr. Hatrlanaca zere; Kant, Ahlk Metafiziinin Temellendiril-mesi'nde kiiden alnan borlarn geri denmesi gerektiini, geri denmedii takdirde taahht kurumunun ve mlkiyet hakknn ortadan kalkacan gstermeye alr.5 Herkes, tasarruf hakkna baklmakszn elindekini koruyabilir. Hegel bu rnein hibir eyi kantlamadn, zira mlkiyet kurumunun nmevcutluunun, eylerin 70

sahipsizliini (herrenlose Dinge) ya da mlkiyet ortakln gerektiren ilkeden daha eliik olmadn dnr. Mlkiyet kurumunun mevcudiyetine ya da nmevcutluuna, mevcut olacaksa hangi formda olmas gerekti5 lmmanuel Kant, Groundwork of the Metaphysics of Morals, s. 89 ve sonras. 107 ine karar vermemizi salayansa insan ihtiyalar ve datc adaletle ilgili ek deerlendirmelerdir. nsan ihtiyalar ilkesinin dahil edilii, Kant prosedre bata yneltilen formalist ve ieriksiz olduuna dair sulamayla eliir. Kant tm madd ahlk ilkelerinin heteronomiyle sonulanacan dnd iin, ahlk yasas da insan ihtiyalar en faydal biimde gidermek gibi bir ierie sahip ilkeyi nvarsayamaz, zira insan ihtiyalarn en faydal biimde gideriliinin birincil ilke olarak kabul edilmesinin gerekliliine tek bana evrensel form karar vermelidir.6 Hegel'in hem maksim-yaratan, hem de maksim-test eden bir prosedr olarak evrenselletirilebilirlik eletirisi, form ve ierik diyalektiine iaret eder: Evrenselletirilebilirlik prosedrnde eliki yoktur gibi bir yoruma ulalrsa, sadece bu yoruma dayanarak farkl normatif ierikler arasndan birine karar veremeyiz. Kant'n zel mlkiyet hakkn savunurken yapt gibi, byle bir karara varlrsa, bu durum ancak evrenselletirilebilirlik prosedrnn gerekli formalizmine aykr den baz ek ilkeler ierildiinde mmkn olabilir. Birinci durumda teori, ilgi kurulamayacak kadar bo; ikinci durumdaysa ierikli ancak kendiyle eliik ve dogmatiktir. Evrenselletirilebilirlik prosedrn, zellikle Ahlak Metaji-Zi'nde Kant'n pek ok rnekle gstermeye alt gibi, bir elikisizlik ilkesi diye yorumlamaya gerek olmadn belirtmeliyim. Evrenselletirilebilirlik, John Rawls'un yapt gibi7 "cehalet peesi"nin koullar altnda kolektif bir pazarlk oyunu, John Silber'in ileri srd gibi8 her bir dierinin bak 6 Kant'n evrenselletirilebilirlik forml zerine Hegel'in yorumu bilindii gibi pek cmert deildir. Paton gibi yorumcular, daha ok teleoloji)! bir okuma kazandrma maksadyla elikisizlik ilkesi olarak gsterilen evrenselletirilebilirlik ilkesinin byle zmleniinden uzaklar. Paton'a gre mesele, belli bir ynde eylemde bulunduumda irademin maksiminin kendiyle eliip elimemesi deil; eylemim evrensel bir yasaya dnecekse, eylemimle imlenen bylesi bir evrenin varolmas gerektiini akl sahibi bir varlk olarak benim, tutarl bir biimde isteme (irade) gcne sahip olup olmadmdr. Bkz. H. J. Paton, The Categorical Imperative, s. 149 ve sonras ve s. 157-64. 7 John Rawls, A Theory ojJustice, s. 17 ve sonras. 8 Silber, "Procedural Formalism in Kant's Ethics", s. 201 ve sonras. 108 asn dikkate alma ilkesiyle tamamlanan aamal prosed-rel bir formalizm ya da Jrgen Habermas'n yapmaya giritii gibi9 mutabakat amalayan zel bir tartma/muhakeme durumu olarak yeniden formlletirilebilir. Hegel'in eletirisi Kant etik teorisindeki form ve ierik diyalektiine iaret eder ama Hegel'in sadece bu problemi belirleme ekli, daha inandrc 71

evrenselletirilebilirlik prosedrleri gelitirmeye ynelik ada giriimleri eletirmek iin yeterli deildir. Yine de, Rawls ve Habermas'n teori yaplarnda benzer bir form ve ierik diyalektiinin mevcudiyetini ve bu problemden kanmak iin evrenselci ahlk teorilerinin tezlerinde nemli deiikliklere ihtiya duyulduunu 8. blmde gstereceim. b. Kant ahlk teorisinin kurumsal yetersizlii Kant ahlk teorisinin kurumsal bakmdan yetersiz kaldn dnen Hegel'in ilgili grnn yansmas yukarda tartlan mlkiyet hakk rneinde grlebilir. Hegel, toplumsal kurumlar ve pratikleri verili bir toplumsal yap ve yaam tarzndaki birbirine bamllklarndan yaltlm halde grd gerekesiyle Kant eilimi eletirir. Bu kurum ve pratikler sadece ahlk yasasna uyumluluklar ya da ilgili yasayla olan tutarszlklarna gnderme yaplarak deerlendirilemez. Bunlar, her eyden nce, ilevsel olarak birbirine baml iliki ve pratiklerin tekil ettii btnln bir paras olarak grlmelidir. Hegel'in etik teorisinin kurumsal gerekilii, kadim politika retisine yneliminden tremitir; bu retiye gre yalnzca polis deil ayn zamanda oikos* ve koinonia'larn** farkl formlar da etik yaam tarznn tzn oluturur.10 Kadim oikos ve fcoinonia'nn retisi Hegel'in nesnel Tin teorisiyle bir9 J.Habermas, "Moral Development and Ego Identity", Communication and the Evolution oj Society iinde, s. 69 ve sonras. (*) Hanehalk (**) Aristoteles'te "bir arada olma" kavram - .n. 10 Manfred Riedel, "Objektiver Geist und praktische Philosophie", s. 32 ve sonras. 109 lemitir. "Nesnel Tin", zaman ve meknda varolan, madd olarak gmlm ve nesnelemi insan pratiklere iaret eder. Bu kurum ve pratikler yalnzca herkes iin varolduklarndan dolay deil, ayn zamanda birbirleriyle ilikileri ve ilevsellik tarzlar gzlemci-dnre kavranabilir bir zorunluluk olarak grnd iin nesneldir. "Nesnel Tin" ve "etik yaam" kavramlar ilk planda betimle-yicidirler. Hegel etik yaama ounlukla "etik tz", kalc ve madd olarak gml bir gereklik biiminde bakar.11 Doru biimde betimlemek iin bu nesnel gerekliin her eyden nce anlalmas ve aklanmas gerekir. Hegel'in toplumsal gerekliin somut anlamasna ve aklamasna ynelii, Hristiyanln Tini zerine erken makalelerinden bu yana felsef zmlemesi boyunca etkindir. Ne var ki, "Nesnel Tin" yalnzca etik tz deil ayn zamanda "etik yaam"dr.12 Etik yaam, betimleyici deil, deerlendirici bir kategoridir. Hegel bu nedenle, toplumsal kurum ve insan pratiklerin nesnel gerekliinin bir de normatif yn olduuna iaret eder ki bunun iki anlam vardr: Birincisi, normatif kural ve ltler kurumsal ve toplumsal pratiklerin kurucusudur. Aile yaamnda karlkl ilgi ve destek normlar nvarsaylr, tpk "ihtiyalar sistemi"nde 72

11 PhR, #146: "Etik tz, yasalar ve iktidaryla bir yandan, zneye kar ve onun stnde bir nesnedir ve bu adan baknca, bunlar en st dzeyde kendindemevcut varlklardr." Mantfc'ta tz, "her eyin btnl" ve bu btnlk iinde tesadfen birleen olarak tanmlanr (Wissenscdhft der Logifc, 1:186; Hegel's Science o/ Logic, s. 556) Tzn tm tesadfleri bu btne aittir ve onun "iktidar"na (Machi) binaen bir btnlk olarak bir arada tutulur (Almanca, s. 187; ngilizce, s. 557). Tz nesnel ve etkindir. Etik tz, her eyden nce nesnel btnlk olarak bir tzdr. Etik tzn tesadfleri, bireyler, salt "iktidar" tarafndan deil ama ncelikle anlay, irade/istek, itikat ve treyle bir arada tutulur. Etik tz, ancak kendi bir "etik yaam" olduu zaman, bireyler eylemlerinde bilinle ve isteyerek nesnel dzene uyduklar mddete "iktidara"a sahip olabilir. Bununla birlikte, etik kurumlarn btnln izmek iin "tz" kategorisinin kullanm Hegel'in zmlemesinin snrlarn ve pre-modernist nyargsn gsterir. Bireyler etik kurumlara salt birer eklenti deildir; etik kurumlar, bireyler bu kurumlan canl tutacak biimde eyledii mddete ilemeye devam edebilir. 12 "Etik yaam zgrlk Idea'sdr, bir yandan iyinin canlandr ... te yandan zbilin, etik krallkta mutlak temeline ve gcn harekete geiren amaca sahiptir" (PhR, #142, s. 105). 110 bireylerin szlemeli ykmllkler altna serbeste girme hakknn nvarsayld gibi. kincisi, bu kurucu kural ve ltler, kurum ve pratiklerin bunlara uymas ya da uymamasn deerlendirmek bakmndan dzenleyici bir boyuta daha sahiptir: Aileler, birleebilir ya da paralanabilir; ibirlii iinde ya da yok edici olabilir; szlemeler geerlidir ya da deildir, aldatc ya da dorudur. Bu kurucu ltler dzenleyicilik grevini yerine getirmezse kurumlar yok olur. Varolmaya devam etseler bile anlamszlarlar. Hegel erken yazlarnda Napolyon ncesi Almanya'da politik formasyonlarn barok eitliliinin ve devrimci Avrupa'da Kilise'nin bu duruma rnek tekil ettiini dile getirir. Normatif ilkeler, ihtiya hisettikleri pratiklere girien bireyler iin inandrc ve canl bir gereklik olmay srdrmezse toplumsal yaam zerine "kesinlik" [positivity] ker. Byle bir durum bireyler sz konusu ilkeleri bilisel olarak yetersiz ya da gdsel olarak makul inanlmas g bulunduu noktada ortaya kabilir. Herhangi biri dine ya da tekeli sevgiye inanmay oktan brakt hlde, inan ve muhabbet gdsnden yoksunken bile kiliseye gitmeye ya da aile yesi olmaya devam edebilir. Hegel'in normatif perspektifinin kurumsal gerekilii Kant ahlk teorisi iin bir dizi ilgin problem ne srer. Bunlardan birincisi normlarn oulluu hakkndadr. Kant ahlk teorisi, bize insan eylemin ilgili tm normlarn yarglayacak bir prosedr ya da perspektif salar m? Evrenselletiri-lebilirlik prosedr tm insan eylemleri ve etkileim formlarn deerlendirmek iin bir metot diye yorumlanabilir mi? Ya da, Hegel'in tartt gibi, Kant ahlk teorisi ayrcalkl bir nesne alanna, adn vermek gerekirse hukuk ve yar73

hukuk bir alana m sahiptir, peki bu kategorinin dnda kalanlara -dostluk, profesyonel devler, yurttalk ya da politik partizanlk gibi- kar kr mdr? 13 Problemlerden ikincisi, toplumsal kimlik ve ahlk kiilik meselesidir. Bunlar nasl dola-ymlanr? Bir aile yesi, ekonomik ve yasal bir fail ya da bir 13 Andreas Wildt, zellikle Hegel'in dostluk kavramn vurgular; bkz. Autonomic und Anerkennung, III. ksm. 111 yurtta olarak kimliimi oluturan bu normatif kurallar ve beklentiler karsnda doru ahlk gr nedir? Yzyl dnmnde ngiliz ahlk felsefecileri, etiin Hegel iin "toplumsal mevkimi ve balantl devlerimi" deerlendirmekten ibaret olduunu dnmt (Bradley).14 Gnmzde "toplumsal etik" diye szn ettiimiz kavramn ilk kez ve aka Hegel tarafndan beyan edildii doru olmakla birlikte, zgr kiilik hakk perspektifini oluturan ahlk gr yerini kolayca etik yaama brakmaz; znellik ve vicdan hakkn temsil ederek bu yaamn iinde varolabilir (PhR, #132). Modern birey, "ahlk anlay"nm testine tbi kurum, pratik ve insan ilikileri talep etme hakkn hazanmtr (PhR, #107, #132 ve #123A). Toplumsal gereklik, bilisel olarak doru ya da yanl, geerli ya da geersiz bulunma balamnda, bireysel vicdann gdsel testinden geerek sorgulanabilir. Kurumsal gerekiliine ramen Hegel, "ahlk gr"n reddetmez ama bu grn yaanan ilikiler ve kurumlar balamnda ortaya ktn, bunlara ters debileceini gsterir. Hegel'in toplumsal etik kavramnn Bradley tarafndan vurgulan bu nedenle yanl deildir ama yanl anlamaya yol aabilir. Zira, ahlktan etik yaama geile ncekinin bak asnn ortadan kalkt gibi ounluun katld bir gr ortaya koyar. Hegel'in almalarnda yer alan geilerin metodolojisinden bakldnda, etik yaama geile ahlk grne artk gerek kalmadm ileri sren iddia savunulamazdr. Etik yaam, birbirini yok etmeden yan yana durabilen iki momentin birleimini temsil eder. Bu momentler, ahlk grnn birbirinden ayrd nesnellik ve znelliktir. Ahlk fail, mant, kurallar ve dzenlemeleriyle birlikte nesnel bir dnyayla kar karya kalp bu dnyada ortaya koyduu eylemi sayesinde kendi amacn davurmaya ve tekiler tarafndan tannabilir bir amel ile kendi irade ve bilincini cisimletirmeye alr. Ancak, ahlk gr asndan, nesnel bir biimde verili olan ve olmas gereken arasnda bir ayrm vardr; eylemde bulunan ahlk failler, 14 Bradley, "My Station and Its Duties"; W. H. Walsh, Hegelian Ethics, s. 69-77. 112 dnya yasalarna olduklar gibi boyun eerek amalarnn engellenme riskini tar; eylemleri nceden belirlenmemi sonular douracak, niyetleri yanl anlalacak ya da yorumlanacaktr. Etik yaam, ahlk eylem diyalektiini, ancak o zneler arasnda paylalan kurumsal eylem balamnda olduunda zebilir; 74

bireyin eylem ve amalar ancak toplumca paylalan kurallar ve anlam rntleri erevesinde tekiler tarafndan tannabilir. Ne zaman ki insan, paylalan bu toplumsal dnyay bilisel bakmdan geerli ya da gdsel adan anlaml bulmaktan vazgeer, ite o zaman dnya yeniden olgusalla, olan'a indirgenir, olmas gereken'e deil. Ahlk gr, etik yaamn iinde dahi srekli bir imkn olarak bulunur; onun tarafndan ierilir, bertaraf edilmez. Bu nokta, pek ok nedenden tr nemli bir sonutur, ilkin, Hegelci etik Aristotelesi gelenee borlu olmasna ramen bireyin, rzasn talep eden norm ve kurumlar sorgulama ve yarglama hakkn kabul etmesi nedeniyle modernisttir. kincisi, ahlk ve etik yaam arasndaki etkileimin nasl yorumlandna bal olarak ya zneleraras ya da znelertesi perspektif baskn gelir. Modern bireyin etik kurumlan bilisel olarak anlalk ve gdsel makul bulma hakk vurgulanrsa, yaanan tecrbe perspektifi desteklenmi olur. Ancak tersine, bu dzenlemelerin bilisel bakmdan kavranabilir, gdsel adan anlamdrlabilir olduunu gsteren sadece organize kurumsal varoluun mevcudiyeti ise kurumsal yaam ahlki vicdann taleplerini anlamsz klar gr vurgulanrsa, yarglayan, ancak toplumsal yaama katlmayan gzlemci-dnrn bak yceltilmi olur. Dolaysyla, Hegelci etiin kurumsal gerekilii kark bir kutsama ierir: Toplumsal yaama katlm perspektifini ve z-nelerarasl vurgulamaya yneldii gibi, bu yaama katlmakszn yaam yalnzca gzlemleyen kiinin nesnelletirici sylemini de merulatrr. Hegel'in Kant etik eletirisi her iki perspektifi de ierir; Hegel'in modern topluma dair niha zmlemesinde baskn olan znelertesi bak asdr ve bu durum yine onun konumundaki radikal imalar gizler. Sittlichkeit 113 (etik yaam) ve Sinnlichkeit (duyarlk) arasndaki atmann bo olduunu gsteren Hegel'in Kant ahlk psikolojisinin eletirisi, bu noktay kantlayan iyi bir rnektir. Hegel'deki radikal imalar gizli kalmtr; iin ilgin yan, Adorno ile Horkhe-imer'n gelitirdii ilk psikoanalitik Kant eletirisi Hegel'in kantnn imalar hakknda bize aydnlatc bir gr sunacaktr. c. Kant ahlk psikolojisinin eletirisi "Sevgi" hakkndaki ilk almasndan balayarak Hegel'in temel eletirilerinden biri, Kant'm ahlk psikolojisinin katln ve akl almazlm hedef alr. Kant, eylemin tm madd maksimlerinin "zsevgi" denilen tek bir gdden kaynaklandna hkmeder.15 Bu adan baklacak olursa Kant, Hobbes ve daha sonraki faydaclarla ayn ncl paylar; tm iradi eylemlerimizin amac, bizler iin iyi olan eydir. Kant'n ahlk psikolojisine gre, insanlar bencildir ve bu durumdan ancak devin formel maksimlerine uygun biimde eyleyerek kanabilirler. Ancak Kant'n "insanolu i st emmitir"16 kanaati kendisi iin ylesine nemlidir ki insanlarn kendi zkarla-ryla eliik ahlk yasasndan bir kar salayp salayamayaca meselesi zmsz braklp

75

transandantal akl olgusuna (Foktum der Vemunjt) dntlrr. ayet Kant, sonlu doal varlklarn, insanlarn kendilerini sadece zsevgi gerekletirmeye doru ynelten gdsel yasalara tbi olduunu varsay-masayd, ahlk yasasna uygun eylemeleri iin insanlann gdlenmesi meselesi de transandantal bir temaya dnmezdi. Kant ahlk psikolojisini eletirisinde Hegel, ahlkn duyarlkla (Sinnlichkeit) ve dolaysyla bireyin mutluluk arzusuyla yan yana getirilebileceini reddeder (PhG, s. 426). Hegel, 'Kant insan doasn yanl yarglamtr' nclnden yola k15 Kant, Kritik der prahtischen Vemunjt, s. 128; ngilizce ev., s. 133: "Tm maddesel ilkeler, bylece, bir ve ayn olup, zsevgi ya da bireyin kendi mutluluu [Glchseligfceit] genel ilkesine aittir." 16 Kant, "Ideen zu einer allgemeinen Geschichte in weltburgerlicher Absicht", s. 41; ngilizce ev., s. 17-18. 114 maz ama ona gre Kant, akl ve dnmn eitici ve formatif roln gzden karmtr. Hegel'e gre akl, bireyin, zorunluluu ve evrensellii kavrayabilmesini salayan bilisel yetiyi byle bir kavray temeli zerinde eyleyebilmek iin duyarl ve duygusal yetenei ve bireyin ikna olduu aklsallk ilkelerine dayanan bir eylem ak formlletirebilmesi iin pratik yetenei tayik eder. Akl, zdnmsel bir yetidir; sadece biliin nesnesini deil, ayn zamanda zne ve nesne arasndaki etkileimi de kavramay salar. Akl, pratik aklsall olduu kadar bilisel aklsall da salar.17 Hegel, Kant felsefenin byk baars altnda bu dnmsellik momenti kefinin, bilen znenin katksnn farkna varmann yattn kabul etmekle birlikte, Kant' zdnm hakknda yeterince radikal bir gr sunmad gerekesiyle eletirir. zdnm yalnzca Benin ya da znenin verili bilisel bir ierikten kendine dnmesi anlamna gelmemektedir, o ayn zamanda verili olann yeniden vazedilmesi demektir. ManfJe'taki sylemde zdnm, yeniden vazedilmi bir nvarsaymdan kendine dntr.18 Bu soyut dnce yle somutlatnlabilir. nsan bireysellii alannda, zdnm devinimi u formu alr: Akl, her eyden nce, somut, sonlu, cismani bireyin -mantk dilinde tikelin- verili ierikten soyutlama yapabilme, kendini ondan uzaklatra-bilme ve onun zerine dnmleme yetiidir. Hegel bunu evrensellik momenti diye adlandrr (PhR, #5). Bu soyutlama ve dnmleme devinimi verili ierii olduu gibi kendi haline brakmaz; bu devinim srecinde, belirlenmi ierik devinimin kendi kurallaryla uyumlu bir ekilde ele geirilir ve yeniden vazedilir -ki bu da bireysellik momentini oluturur (PhR, #7A). Arzularmz, eilimlerimiz ve ihtiyalarmzn verili ieriini, onlar zerine dnmleyerek ve aklsal ilkelere uygun eyleme yetimizi gelitirerek ekillendirir, dntrr ve yeniden ele ge76

17 "Teorik ve pratik zihin birbirini karlkl btnler. ... Her iki zihin tarz da Akln formlardr: Teorik ve pratik akln her ikisi iinde retilen ne ise, ... znellik ve nesnelliin birliini, Akl kurar." Hegel, Hegel's Philosophy of Mind, #443A, s. 185 ve sonras; ayrca bkz. #443. 18 Bkz. Hegel'in Wissenschafi der Logik, 2:15 ve sonras; Hegel's Science of Logic, s. 401 ve sonras. 115 irirken birey oluruz. Bireyin akl yrtmek iin gerekli bilisel yetisi ile, zdnmsel eylemde bulunmasn salayan pratik yetenei birdir. Hegel yle yazar: "Dnmeyi tek bir zel yetenek gibi grp, baka bir zel yetenek diye deerlendirilen iradeden ayr tutan ve hatt dnmenin iradeye, zellikle iyi iradeye zarar verdiini iddia edenler iradenin doas hakknda tm cehaletlerini ortaya sermi olur" (PhR, #5A). Akl eilimle, ahlk duyarlkla yan yana getiren Kant ahlk psikolojisi, akl-salln verili ierii sadece soyutlayabilme deil, yan sra verili olan dntrme ve yeniden ekillendirme iin gerekli bilisel yeti olduunu kabul eden gre geit vermez. Hegel, bu durumu Kant felsefenin "evrensel ya da kendine-zde olana ikin olumsuzluk"u kavrayamay olarak aklar (PhR, #6A). Bu "olumsuzluk", bilisel ve duygusal ierikleri yeniden ekillendirip dntrmek iin gerekli akl ve dnm yetiidir. Tm bu irdelemelerin yla srpriz bir sonuca ularz: Kant ahlk psikolojisi aklsal dnmsel yeteneimiz sayesinde i doay dntrme ihtimalini dlad iin bilisel kartyken, Hegelci ahlk psikolojisi insann dnmsel ve aklsal geliimini, bu geliime bal olarak i doann yeniden eitilmesi ve dntrlmesi olarak deerlendirdii iin biliseldir. Hegel'e gre aklsal arzu mevcuttur Kant iin btn arzular aklddr.19 Ancak arzu aklsal ise, o zaman Kant'm mutluluk drtsn ahlk devinin arsyla yan yana getirmesi anlamszdr. Zira ahlk devinin gereklemesine aklsal arzu elik eder, ahlk bilincin niyetlerini eylemler somutlat-rr ve birey ahlk deerinin tekiler tarafndan gereklendii-ni bu eylemler sayesinde grr. "Bireyin znel tatmini (kazand onur ve hretle tannmas dahil) mutlak deerin edinimlerinin bir paras ve ksmdr. Dolaysyla byle bir amacn sanki istenilmi ve ulalm diye grnmesini talep etmek, nesnel ve znel amalarn irade kapsamnda birbirini dladn iddia eden gr gibi, soyut Anlama Yetisinin bo dogmatizmidir" (PhR, #124). Hegel bu ksm yle bitirir "znenin 19 Bkz. G. H. Mead'in "Fragments on Ethics" bal altndaki aydnlatc Kant tartmas, Mind, Self, and Society, s. 379 ve sonras. 116 olduu ey, onun eylemler dizisidir" (a.g.e.). Doru eylemde bulunmak iin ahlk niyet ve dnyevi zekay birbirinden ayrmak mutlak olamaz. Kant'n aklad ahlk gr, gdlenim ve eylem arasndaki ba ylesine koparr ki bireyin eylemlerinin ahlk deerinin tekiler tarafndan gereklen-mesi ve tannmasna ynelik meru arzusu btnyle sktu hayale urar ve teye 77

(Jensdts) ertelenir (PhG, 435/375). i doann bastrlmasna kar Hegel, bireye refah ve mutluluk hakknn tannmas gerektiini savunur (PhR, #124A). Mutluluk ne sama bir arzudur, ne de basite iyiyle yan yana getirilebilir. Hegel mutluluu "zel refah hakk" diye adlandrr (PhR, 3126). Bu hak, bireyin tm zel karlarn, ihtiyalarn ve arzularn tek bir varolu btnlnde birletiren bir yaam plann hakedii demektir (PhR, #127). Bu gr kapsamnda mutluluk, zihinsel ya da duygusal bir durum deil, tikel bir yaam projeksiyonuna dnm, Aristoteles'in dnd gibi bir etkinlik formudur. Ancak bu yaam tarznn ierikleri zellikle belirsiz braklmtr. Zira ahlk deeri tanmlayan, yaam tarznn niha amac ya da ierii deil, modern bireyin farkl amalan, arzulan ve eilimleri birleik bir yaam hikyesinde dnmsel olarak btnletirebilme yetiidir. Hegel, yaam projelerinin oulluunun ve bu projeleri gerekletirme tarzlarnn esnekliinde antikite ve modernite arasndaki ayrm grmtr (PhR, #124A). Bu bakmdan Hegelci etik ne bir devler etii, ne de bir vicdan ya da sonu etiidir. Aklsal olarak btnlemi bir kiilik idealinin yol gsterdii toplumsal zgrlk etiidir. Hegel, Kant ahlk felsefesi eletirisiyle, zellikle mutluluk aray ve ahlkn birbirini dlamad noktasnda srar ediiyle, yaanan znelerarasla ait bak asnn kendi normatif ilgileri zerinde devam eden etkisini aa vurur. Erken Doal Yasa makalesinde bireylerin etik kurumlar iinde kendilerini tanma ve yeniden kefetme hakkna sahip olduunu srarla belirttii gibi, Hukuk Felsefesi'nde de ahlk yaam ve kendinigerekletirmenin birbirini dlamamas gerektiini zellikle vurgular. Mutluluk yaam etkinliine bal olduu iin ve bu yaam etkinlii bireyin kendini tekilere ilan etmesini gerektir117 dii iin, tekiler tarafndan toplumsal olarak tannma ve ahlk asndan gereklenme Benin oluumu iin vazgeilmezdir. Hegel, yukardaki dnceler erevesinde, Charles Taylor' izleyerek benim de "davurucu" diye adlandrmak istediim bir eylem modeline doru ekilir.20 Davurucu eylem modeli, geen blmde tartlan dsallatrma paradigmasyla balantldr. Her ikisi de ortak zelliklere sahiptir: Birincisi, her iki durumda da eylem, iin dlatrl* diye deerlendirilir; ikincisi, bu dlatrma sreci faildeki gizilgcn davuruluu ve amiandr; ve ncs iten da olan bu hareket gcl-lkten fiil gereklie doru bir k diye anlalr. alma modelinin, ahlk eyleme kyasla, davuruculuun ardnda yatan temel fikri ok daha uygun biimde yakaladm belirtmek isterim. Bu aamada Hegel, znelerarasktan tekrar zneler-tesi zgrlk idealine ynelir. 2. Davurucu eylem ve znelertesi zgrlk ideali Hegel, ahlk niyet ve ahlk eylem arasndaki Kant dalizmi reddeder zira Hegel'in temel felsef kefine gre madd olarak gml, zneleraras toplumsal dnya, insan eylemlerin iinde anland ve gerekletii bir mecradr (die 78

Mitte). Pratik akl ve ahlk, yalnzca bir temiz kalplilik meselesi olmayp, phrone-sis** erdemiyle, tercih edebilme ve doru eyleyebilme yetisiyle 20 C. Taylor, Hegel, s. 15 ve sonras. (*) [Exteriorizing]; lng.-lng szlklerde "exteriorize" szc birebir "externalize" [dsallatrmak] ile aklanmtr (bkz. Grolier Int.Diet., 1984); ancak yazarn her ikisini de kullanmasndan tr ve iki farkl szce tek Trke karlk vermekten kanmak amacyla "dlatrma" szcne de bavurulmutur. "Exteriorisation", Franszca'da davurma, davurum, dile getirme anlamnda kullanlmaktadr (bkz. Tahsin Sara, Byk Fr.-Tr. Sz! k,1999). Her ne kadar ng.-Fr. arasnda ortak kimi szckler bu iki dilde farkl anlamlarla kullanlyor olsa da -bir "faux amis" durumu-, ilgili szcn sz konusu balamda bu nitelii tamad dnlmektedir. Bu adan baknca Franszca zerinden giderek, (lng.) "exteriorization"u karlamas iin "davurum" szcn deerlendirme olana varm gibi grnse de "davurum"un (lng.) "expression"a karlk olarak kullanlmas nedeniyle mevcut dzenlemeye gereksinim duyulmutur - .n. (**) Pratik bilgelik; teorik bilgiden ayr olan - .n. 118 ilgilidir. Kim olduumuzu ve bak amzn ne olduunu, sadece ne yapacamza dair niyetimiz deil bu yeti de ortaya koyar. Ahlk niyetin datnh ve tekilere ilan edilii konusundaki srar, Hegel'in 'eylem, bizim tekilere kim olduumuzu ve niyetlerimizin ne olabileceini davurma tarzdr' gryle ilikilidir. Noumenal* zgrlk dnyas ve fenomenal nedensellik dnyasn birbirinden ayran Kant'a kar Hegel, Geist diye adlandrd mecrann yapsn gstermeye alr. Hegel'in Davurucu eylem modelini kabul etmesinden tr Tinin znelertesi -daha kesin sylemek gerekirse, etkileimsel- temelini gsteremediini bir tez olarak savunmak isterim. Bu yorumu desteklemek iin, u tartma noktas zerine dneceim: birincisi, Grngbilim'de eylem (Handeln) ve yapmann (Tun) zmlenii; ikincisi, eylem ve sonu diyalektii, son olarak Hukuk Fese/esi'ndeki hak kavram karm. Grngbiim'in son blmnde Hegel yle yazar: Ancak Tin kendinin, ne zbilincin saf iednklne geri ekilii, ne de zbilincin salt Tze bat ve ayrmndan dolay yokluk olduunu bize gstermitir. Tin, [kendinin] kendini kendinden dsallatran ve kendi tzne batan kendinin bu devinimi [olduunu gstermitir], ancak ayn zamanda bu tzden kendine dnen zne olarak, bu tz nesneletirir ve ierikletirir, bylece nesnelik ve ierik arasndaki ayrm ortadan kaldrr. ... Tinin gc daha ziyade, kendini dsallatr-masnda kendine zde kalmaktr; kendinde ve kendiiin olarak, kendinde-olan momenti kadar kendi-iinlii de vazetmektir. (PhG 561/490) Hegel'in Tin etkinlii karakterizasyonu, bu pasajda verildii gibi, bilekede incelenebilir: (a) kendinde olann dsalla-tmlmas, (b) Bu dsallatrma 79

kendini kendi-iin olana dntrmektir (dsallatrma iselligin davurumudur); (c) bu iki moment birlik ve devinim olarak kavrandnda, bu durum tz ve zne arasndaki ayrm aan bir sonu dourur. Zira tz (*) [Noumenon]: Duyularla alglanan fenomenin (phainomenon) kart, aklla kavranabilen; [Noumenal]: Fenomenal kart - .n. 119 imdi znenin davurumudur ya da kendinde olann kendi-iinliine dnmdr. Tz ve znenin bu birliinin gereklemesi iin, tz yle bir biimde dnmelidir ki iselliin davurumu olmal ve kendinde olan Tine tekabl etmelidir. Bu sre doal olarak, dsalln ekillendirilii, ele geirilii ve dntrln; ksacas, emei nvarsayar. Zira bu devinim nesnelliin verili formunu inkr eder,* ancak alkoyduu nesnellii Tini davuran bir gereklie dntrr. Hegel, bu genel Tin etkinlii modelini bireysel eylem (Han-delri) ve yapma (Tun) zmlemesine de uygular. Aralarndaki fark yle belirtilebilir: Eylem, mevcut durumla, bir aktrn dnyaya getirmeye niyet ettii bir rn ya da sonula ilgiliyken yapma bu niyetin icra srecidir.21 Eylem sreci aadaki bilekelere ayrtrlabilir: lkin, yapma (Tun) bilincin nesnesidir. Bir amatr (Zvvecfc). kincisi, ama "devinim"i ya da "amacn btnyle formel gereklikle ilikisi olarak ... ya da ara olarak gerekletirme"dir (Mitteln) (PhG, s. 286). ncs, failin nesnesi, "yapann, kendine ait olduunun dolaymszca bilincine vard bir ama deildir artk; onun dna kt gibi, teki olarak onun iindir de" (a.g.e.) Hegel, daha sonra eylem momentini birbirinden ayrr: lk bata, amalar, niyetler ve gdler, "kendinde" olana, yani bilincin ieriklerine gnderme yapar; ikinci srada, eylemi gerekletirecek aracn seilmesiyle, kendinde olan kendi-iin olana dnr; sonuncusu, amacn gereklemesi ayn zamanda onun dsallatnlmasdr, teki-iin olana dnm bir kendinde olandr. Bu zmleme, bir failin yaratmaya niyet ettii bir durum ya da bir ey retmesi anlamna gelen arasal eyleme olduu (*) [to sublate]: (Diyalektik bir srete bir unsuru) inkr etmek ancak sentez iin ksmi bir unsur olarak alkoymak - .n. 21 Eylem (Handeln) ve yapma (Tun) yukarda belirtilenden ok daha geni anlamlara sahiptir. Daha geni anlamda "eylem" tamamlanm bir performans, niyet ve onun icras demekken, "yapma" hem sre, hem de sonu ya da yaplan ey anlamna gelir (PhG, s. 292). Bu tartmann amac gerei, bu iki eylem kavram arasndaki fark kefetmeye almayacam. Hegel'in eylem teorisindeki bu zel terimler literatrde cok fazla ilgi uyandrmamtr; bir istisna hari, H.Derbolav, "Hegels Theorie der Handlung". 120 kadar eyleyen failin niyet ve gdlerini tekilere davurmas-n, ilan etmesini 80

ve sergilemesini salayan davurum eyleme de uygulanabilir. Kendimi tekilerin gznde davurmam, tekilerin niyetlerimi ve gdlerimi karlkl bir anlama ve yorumlama srecinde doru kavramalarn gerektirir. Hegel'in davurucu eylemi ontolojik form bakmndan yetersiz bulmasnn nedeni eylemin sz konusu yorumsal yndr. Hegel'e gre, eylem ve yapmann diyalektii, hatt kaderi yle tanmlanabilir: ten da, amatan gerekletirmeye doru bu devinimde Ben kendini davurmay beceremeyebilir. Gerekletirme niyete tekabl edemeyebilir; ama gereklik tarafndan engellenebilir. Bu kanlmazdr, zira "kendinde olan kendi-iin olabilmek iin, bilin eylemek zorundadr ya da eylem Tinin bilin hline geliidir. Kendinde olann ne olduu, yalnzca onun fiil gerekliiyle bilinir" (PhG, s. 287, vurgu metinde). "Eylem, Tinin bilince dnmesidir" tmcesi zerinde biraz duralm. Bunun anlam bilincin karakteristii olan, hakikat ve kesinlik arasndaki, icra edilen amel ve niyet arasndaki ayrm almamtr demektir. Hegel unu iddia eder: "Bilin iin, almasndaki yapma ve olma arasndaki tezat bylece yeniden belirir" (PhG, s. 292). imdi, Hegel'in gerekletirilen eyleme bilincin "alma"s dedii ortadadr. Eylem, iselin dsallatrl diye anlalyorsa -dahas, "kendindeyken kendi-iin olabilmek iin bilin eylemeliyse"- o zaman eylem Benin amacn davuran ya da cisimletiren bir alma gibi grlmelidir. Bene tekilerin tanyabilecei, kendine ait uygun bir davurum salamaldr. Ama, gereklik Benin kendini gerekletirebilecei ekilde ele geirilemiyorsa, eylem diyalektii, ama-amel ya da niyet-icra uyumazl ortaya kar. "Eylem, Tinin bilince dnmesidir" nermesi kendi doru anlamn varsayar. nsan eylemi bilincin karakteristik zellii olan ayrmn yk altnda hl ezildii iin, Tinin anlann-da bu eylem yanltc bir formdur. Tinin eylemi kendi "al-ma"s olmaldr; buna ulamak iin, gereklik yle bir ele geirilmelidir ki eylem diyalektii, ama ve amel arasndaki uyumazlk yok olsun. Hegel'in tartmasnn can alc noktas, a121 lmann -failin niyetlerini kuku gtrmezcesine cisimleti-ren nesnenin-, eylemin telos'u olarak grlmesidir.22 Bu ise son derece nemli bir sonu olup, baka eyler yannda, nceki blmde sunulan u tezi de destekler: Tinin Grn-gbihmt'nde emek ve alma yannda dier etkinlik tarzlar tartlmsa da Tinin ve filozofun syleminin bak asndan her ey Tinin "ahma"s olarak grnr. Hlbuki insan eylem, niyet ve sonu arasndaki uyumazln asla yok edilemedii bir diyalektie sonsuza dek hapsolmutur. Bu uyumazlk dnyann amalarmz gerekletirmemizi engelleyiinden kaynaklanyor deyip geemeyiz. Nedenlerinden biri belki de budur. Ancak daha nemlisi, eylem ve sonu arasndaki bu uyumazlk eylemlerimizin tekiler tarafndan yanl anlalp, yanl yorumlanp, yanl kavranmas yznden ortaya kar. Eyleyen bir fail olmak, failin ameliyle ilgili kendi anlaynn teki anlaylar arasndan sadece bir tanesine, bir yorumsal

81

ereveye tekabl etmesine sahne olan bylesine yoruma ak bir dnyada yaamak demektir. Bu bakmdan failin bak as, kendi yaptna ilikin kendi yorumu, ilgi kurulabilecek tek eymicesine, "yanl yorumlama" dan bahsetmek bile yanla gtrr.23 Ne yaptmz, tekilerin eylemlerimizi nasl anla22 Bu balamda "alma"yla retim ya da rn kastedilmedii vurgulanmaldr. Hegel, kendi alma kavramna geleneksel Aristotelesi praxis ve poiesis ayrmn dahil eder. Phenomenology'de gelitirilen Entusserung ve Wiederaneignung [yeniden ele geirme] kategorileri hem konuma ve eylem, hem de yapmayla ilgilidir. Bana gre eylemek ve yapmay kaynatrmak, ancak zneler-tesi bak asyla, yani kendi almas olan tarih iinde kendi zerine derin dnen kolektif tekil zne konumunda anlamldr. zneleraras bak asndan eylemek ve yapmak arasndaki ayrm ihmal edilemez zira eylem ancak tekilerle iliki dzeyinde kavramlatrlabilir. znelertes znenin herhangi bir orta, bir Gegenspieler'i [rakibi] yoktur; Dnyay ancak kendi imgesinden sonra ekillendirebilir. Bu konuda Hegel ve Aristoteles ilikisi iin bkz. Manfred Riedel, Theorie und Praxis im Denken Hegels, s. 46-73 ve s. 179-204. 23 Bu noktada Hannah Arendt'i izliyorum: "'kim[lik]'in [who] konuma ile ifa edilii ve eylem araclyla yeni bir balangcn kurulumu, her zaman, yine bunlann dolaymsz sonularnn hissedilebilecei zaten mevcut bir am iine doar. ... Eylemin neredeyse hibir zaman amacna ulaamamasna saysz, elikili irade ve niyetleri kapsayan bu insan ilikileri a neden olur; ayn zamanda, fabrikasyonun eyleri rettii kadar doal bir biimde bilerek ya da bilmeden hikyeler 'reten' eylemi gerek klan da yine bu mecradr [adr]. 122 dma, yorumladna, bu eylemlere hangi tepkileri verdiine gre reniriz ounlukla. nsan eylemleri, nesne ve eylere benzemedii iin, faillerin ya da "almalarnn mlkiyetinde deildir. Eylemler, tek bir anlam ya da ama cisimletirip da-vurmazlar. Byle bir anlam ya da ama ancak yorumsal bir ekilde belirlenebilir; bu bakmdan insan eylem, kkeninde belirlenmemitir. Hegel, ahlk bilincin atklarn gstermek amacyla eylemin bu belirlenmemiliini eletirir. Ancak nes-neletiren felsef sylem adna ortaya serdii, yaanan znele-rarasln ontolojik anlamda radikal reddediliidir. Hukuk Felsefesinde, tartlan ahlk eylemin sonulanmaz diyalektii iki zellie sahiptir: Niyet-sonu uyumazl ve nesnel dnyann artk bir paras olan amelin belirlenmemili-i.24 lk noktay dikkatle inceleyelim: Fail eylerken amacn dnyada cisimletirmeye alr, ancak bu amac cisimletiren eylem dier eylemler zincirine bir halka gibi balanp kendi yaamna sahip olur. Eylemlerimizin sonular sudaki dalgalar gibidir. Bir ta suya atldnda, tan dt noktadan kan dalgalar evreye yaylr, kyya ulatndaysa krlr; hlbuki insan ilikilerinde kyya ulaan eylemlerimiz bumerang gibi frlatld noktaya artan bir kuvvetle geri dner. Eski Yunan tragedyalarndan esinlenerek eylem ve sonu diyalektiine "kader" diyen Hegel, 82

"niyet hakk"n nkabul sayarak kaderin gcn snrlamaya alr. Niyet hakknn koyduu arta gre, insanlara ancak anlayabildiimiz kadaryla niyetlerini ve makul beklentimiz lsnde bilebildiklerini ykleyebiliriz. Kiinin eyleme gemeden nce eyleminin neye dair olduunu bilmesini gerektiren devle niyet hakk arasnda bir bant vardr. Modern hukukun bu yn, faili, bir dilenciyi ldrp bu kiinin kendi babas ya da bir kadnla evlenip bu kadnn kendi annesi olduunu kefetmek gibi trajedilerden korur. Herkes eylem ve konuma sayesinde insan dnyasna katlarak yaama balar ama hi kimse kendi yaam hikyesinin yazan ya da yaratcs deildir" {The Human Condition, s. 184). 24 "Ancak ayn zamanda eylem, d dnyada vazedilmi ama olarak, ona aslnda olduundan bambaka eyler ykleyen, onu yabanc ve farkl sonulara srkleyen d glerce avlanr" (PhR #118 ve Ek). 123 Modern hukuk, kaderi etkisizletirip, failin anlay ve yetileri dahilinde makul ve tahmin edilebilir olaylar zincirine indirgeyerek bireyi trajedilerden korur (PhR, #117A). kinci olarak, insan eylemler baka bir adan daha mukadderdir ve bu tr bir mukaderrata kar Hegel herhangi bir huku- 1 k teminat ne sremez. Suya atlan bir tatan yaylan dalgalar j imgesi, eylem ve sonu diyalektiini btnyle kavramak iin ] uygun deildir, zira bir ta az ok etkisiz bir durum tasviriyle ta- j nmlanabilirken, eylem tasvirleri insan eylemlerin kurucusu- ]'; durlar ve bu eylemleri doru bir ekilde tanmlamak iin vazgej ilmezdirler. Failin amac ve niyeti, failin neyi niye yaptn d- i nmesi, bu tanmlamann temel unsurudur ama tek unsuru deildir. Eylem ve niyet, tekiler tarafndan da yorumlanr; bu durum ounlukla, amel ve niyetin yanl yorumlan yznden failin amacnn hsrana uramasna yol aar. lgintir, Hegel eylemin yorumsal belirlenmemiliini, "dnyadaki ... dsal ilikiler zinciri" (PhR, #119A) ile bir balant hline gelmesinin aikr bir zellii olarak tanmlamaz. Dsal ilikiler Hegel'e gre yorumsal deil, nedenseldir. Ama eylem, toplumsal dnyada yaanan bir olay olma ynyle, eylem ve sonularnn yaratt karmaay dzenlemek zere varolan doal ve toplumsal yasalarn zorunluluundan etkilendii kadar insan eylemi ve iletiimi dzenleyen yorumsal kurallarn olumsallndan da etkilenir.25 Her iki adan da eylem, birey ve amacnn btnyle dsalla-trlmasndan daha az bir nitelie sahip olabilir. Eylem znenin "alma"s deil, kiinin amalarn kuku gtrmeksizin ci-simletiren, yanl yorumlanma ya da yanl anlalma korkusu olmakszn kiinin kendini tanmasn salayan nesnel bir varlktr. nsan eylemi risk tar; davurucu paradigmann bak asndan, yaplm bir maddenin ardndaki nedeni aklamak, eylemin ardndaki temel fikri aklamaktan daha kolaydr. Hegel, zdavurucu eylemin ayn zamanda nasl etkileime 83

dnebileceini, yanl yorum ve alglamalara ramen zneyi nasl 25 Eylem, yorumlama ve anlat arasndaki iliki iin bkz. Charles Taylor, "Interpretation and the Sciences of Man", s. 3-51; Alasdair Maclntyre, Ajter Virtue, s. 190-203; Paul Ricoeur, Hermeneutics and the Social Sciences. 124 davurabileceini aklayamaz. Bu, Mantfe'ta nesnellikten kavrama, Ansiklopedide nesnel Tinden mutlak Tine geite eylem paradigmasnn yerini alma paradigmasnn, yani dnce ve kavram btnyle ve tek bir anlamla davuran dsalln almasnn nedenidir.25 Ontolojik adan, alma eyleme kyasla daha st bir varolu tarzdr. Davurucu modele gre her eylemi, failin gcllk dnyasndaki cisimletirme ve dlatrma olarak yorumlayan Hegel, sonuta insan eylemin Tin etkinliinin eksik bir tarz olduunu ileri srer. Davurucu paradigma, almann eyleme kyasla ontolojik nceliini temel alan nclle birlikte, Hegel'in zneleraraslk kefini bastrmasna ve onun yerine znelertesilii geirmesine yol aar. Bu almada yaptm gibi, aralarndaki fark yeniden sylemek gerekirse:27 zneleraraslktan hareket edildiinde, etkileimin geerlilii ve anlamn kuran faillerin bak asdr; znelertesilikten hareket edildiinde ise, bu geerlilik ve anlam toplumsal faillerin paylat perspektifler dndaki bir kaynakta, gzlemci-dnrn bak asnda bulu26 Kavram (der Begriff) ve mutlak Tinin her ikisi birden bireyselliin, yani evrensellii tekil eden tikel varln mantksal yapsna sahiptir. Bireyselliin yaps, nesnel Tin alannn doasnda bulunan zneleraraslkla uzlatrlamaz. Kavramn mantksal yaps eylemden almaya geii gerektirir. Bu nokta, verili maddeyi bireysel bir ekle ve forma sokan sanatn, zellikle plastik sanatlarn mutlak Tinin ilk aamas olduunu ksmen aklayabilir; bkz. PhG, s. 556. 27 imdiye dek resmedilen zneleraraslk ve znelertesilik ayrm toplum bilimlerindeki metodoloji ve kavram oluturma problemlerini belirtmedi. Bir ksm sosyo-metodolojik perspektiflerin, her ikisiyle de uyuabileceini vurgulamak isterim; rnein, zneleraras gr, Schutz'un fenomenolojik toplum zmlemesi, Garfinkel ve Cicourel'un ne srd etnometodolojik alma ya da Ha-bermas'n savunduu yeniden ina edici bilim tarafndan ierilmi olabilir. Ayn ekilde, znelertesilik Althusserci yapsalcla, Parsons'da ilevselcilie ya da Luhmann'n nerdii tarzda bir sistem zmlemesine tekabl edebilir. Temel iddiamn amalan kapsamnda bu farkl konumlarn metodolojik zayflklar ya da gl yanlan zerine tartmak ya da ayrntya girmeyi gerekli grmyorum. Bir sonraki blmde daha ak anlalaca gibi, zneleraraslk ve znelertesilik arasndaki farkn nemi, krizi kavramn yaanan kriz ve sistemsel kriz olmak zere ikili bir kavramsallatrmaya tamakta ve eletirel bir toplum teorisinin her iki perspektifi de kucaklamas yan sra bunlarn dolaymlann gstermesi gerektiini savunmakta yatar; bkz. 84

4. blm, aynca 7. blm, 1. kesim. Richard Bernstein, The Retructuring of Social and Political Theory adl almasnda toplum bilim meseleleri hakknda genel ve faydal bir tanma sunar. 125 nur. znelertesiligin hareket noktas, toplumsal pratikleri kuran insan perspektiflerinin oulluunu ve eitliliini inkr etmez ama bu geerlilik ve anlamn katlmclarn birinci -ve ikinci- kii perspektifiyle karmlanamayacan savunur; bunun yerine, nc kiinin gzlemci perspektifini gerektirir. Son admda, Hegel'in znelertesi zgrlk anlayn aklayabilmek iin "hak" kavram karmn irdelemek istiyorum. Hukuk Felse/esi'nde Hegel, hakk "zgr iradeyi cisimleti-ren her tr varlk" diye tanmlar, "...Hak bu nedenle, tanm gerei, Idea olarak zgrlktr" (PhR, #29). Bu olduka dar tanm amak iin, her eyden nce Hegel'in iki hak kavramn birbirinden ayrdn belirtmek gerekir: Bireylerin yasal adan tannm eylem taleplerini ieren formel-hukuk "hak" ve genel anlamda normatif geerli olan imleyen daha geni ierikli "hak". Birinci anlamyla "hak", "soyut hak"ka tekabl ederken; ikinci kavram, hem ahlaksal bakmdan geerli olana hem de kurumsalk d insan ilikileri ve toplumsal kurumlar bakmndan geerli olana iaret eder. Hegel, formel-hukuk hakk, kapsayc genel haktan ayrarak erken doal hak gelenei eletirilerinden birine ynelir. Sz konusu gelenek, insan ilikilerini normatif bakmdan yalnzca yasal modele balayarak, toplumu yasal balarla bir arada tutulan antagonist bireyler yn gibi grr; oysa uygun bir normatif perspektif, normatif geerlilik alann salt yasallkla snrlamaz. Hegel, bu tanm araclyla normatif geerliliin temelinde zgrlk olduunu da gsterir. "Hak, Idea olan zgrlktr"28 ifadesi, zgrlk kavram ve gerekliinin hak Ideasmda birlemesi anlamna gelir. "Kavram" -Hegelci mndadnyada kendini gerekletirerek ve cisimletirerek Ideaya dnr. zgrlkle zdeletirilen irade "evrensellie, ya da sonsuz bir formda kendine sahiptir, nesnesi, ierii ve amac iin, irade yalnzca kendinde deil ayrca kendi-iin de zgrdr" (PhR, #21, vurgu metinde). zgrlk, iradenin, evrensellii 28 "Dies, dass cin Dasein berhaupt Dasein desjreien Willens ist, ist des Recht - es ist somit berhaupt, die Freiheit als Idee." Hegel, Grundlinien der Philosophic des Rechts, s. 80; vurgu metinde. 126 kendi ierii ve amac klabilme yetiidir, yani kiinin "evrensellie" uygun olarak eylemlerinin ieriini belirleyebilme yetisi. "Evrensellik", "sonsuz form"daki iradedir. Bu balamda "sonsuzluk", 'kendi'yle tam bir iliki demektir ve verili bir balamdan soyutlama yapabilme, onu dnmleme, akln ilkelerine uyarak onu yeniden vazedebilme insan yetiidir. zgr irade, kendi ieriini yaratabilmek iin bu formel d-nmsel yetiyi temel alan iradedir. Buraya kadar aktarlan Hegelci irade tanmnda, Kant zgrlk dncesini zetleyen tekrarlar grnmektedir. Kant'n iddiasna gre zgrlk, insann 85

kendini akl sahibi varlk olarak kavrayndan treyen ilkelere ya da otonom ilkelere uygun eyleyebilme yetiidir. Ancak Kant, evrensel yasa forml araclyla ne tr ilkeler belirlenebilecegine dair bir prosedr salarken, Hegel her trl evrenselletirilebilirlik prosedrn reddeder. Sonu olarak, Hegel'in zgrlk tanm Kant'nkine kyasla ok daha soyut ve formalisttir,.paradoksal biimde daha zengin ve ieriklidir de. Dikkatle irdeleyelim. 1. kesimde incelenen tikellik, bireysellik, ve evrensellik diyalektii, iradenin kendinde zaten mevcut bir ierie her zaman sahip olduuna iaret eder.29 Bu ierik, somut sonlu birey ve eilimlerinin, ihtiyalarnn, arzularnn, taleplerinin tikel kuruluu olabilir. zgrlk, ieriin yok edilii ya da bastrl- deil onun yeniden ekillendirilii, ele geirilii ve vazedili-idir. Bireyin doal eilimleri, aklsal bir biimde btnlemi bir yaam planyla ulalmaya allan meru karlar olarak bilinle belirlendii ve dnmlendii zaman, rnein, zel refah ve mutlulua ait ahlk zgrl ifade edebilir. Hegel, Kant' form ve ierik diyalektii yaratmakla sulayabilir, zira Hegel'e gre form, zaten verili bir ieriin formasyonudur her zaman, verili olann yeniden vazediliidir, yaratl deil. 29 "Dnm itkiler zerine dtnde bunlar yanstlr, deerleri anlalr hale gelir ve hem birbiriyle, tatmin aralaryla, sonularyla vs.yle hem de tatminlerin toplamyla (yani mutlulukla) kyaslanr. Bylece dnm, bu materyali mutlak evrensellikle kuatr ve bu dsal tarzla onu hamlndan ve barbarlndan arndrr. Dncenin bu byyen evrensellii, eitimdeki mutlak deerdir" (PhR, #20, s. 29; ayrca bkz. #24 ve #25). 127 Hakkn "Idea olarak zgrlk" tanmna bir kez daha bakacak olursak, bu aklamalar nda hak, iradenin kendini zgr kavray ile bu zgrl dnyada gerekletirii arasndaki mtekabiliyet ilikisinde yatar. Aslnda bunlar ayn admdr; zira salt kendinde deil ayrca kendi-iin olan zgr bir irade, dsall fiil gereklie dntrmek zere onu yeniden ele geirmi, yeniden ekillendirmi ve dntrm bir iradedir. Kavramdan fiil gereklie doru bu devinim geici deil mantksaldr; zira kavram, cisimlemesi srasnda uygun bir davurum bulamayabilmi olmasna ramen dnyada her zaman zaten cisimlemitir. Hegel'in bu dehet verecek kadar soyut tanmn kavrayabil-memizi, daireler izerek dolanyormuuz duygusundan kurtulmamz salayacak bir yol var m? Hegel'in hak kavram t-retimini aadaki gibi yeniden yaplandrlabileceini nermek isterim: Hukuk Fese/esi'nin Giri blm Hegel'in "akl-sal eylemlilik" kavramyla ne demek istediini belirtir. Hegel bireylere ilkeler temelinde eyleyebilme ve hesap verebirlik yetisi atfeder; birincisi failin dnmleyerek ve akl yrterek geerliliine ikna olduu genel kurallar; ikincisi, kiinin eylem tercihlerinin nedenlerini gsterebilmekle ilgilidir. Bu "aklsal eylemlilik" kavram aslnda Ansiklopedinin birinci ksmna, znel Tin mantna aittir. Bu nedenle, okurlarna aklsal eylemliliin ne olduunu gstermek iin

86

yapt gndermede Hegel, iradenin zelde Ansiklopedi'de, genelde tm sisteminde zgr olduunu belirtir (PhR, #4). "Hak, zgr iradeyi cisim-letiren her tr varlktr" nermesi, dnyada aklsal eylemlilik yetimizi gerekletirmemizi salayacak koullar belirten bir forml olarak yorumlanabilir artk. Bu yetinin gerekletirilmesi, hem nesneler dnyasn, hem de zneler dnyasndaki eylem tarzn dntrme anlamna gelir. "Hak sistemi, gerekletirilen zgrlktr, kendini kendinden ikinci bir doa gibi ortaya kartan zihin dnyasdr" (PhR, #4). Ancak nerme byle yeniden yaplandnlrsa bir normatif geerlilik salayamaz. En fazla, aklsal eylemlilik iin gerekli koullar neyin oluturduunu zmlemekle kalr. Aklsal eylemli128 lik yetisini aa karmak iin belli koullarn gereklilii kabul edilse de bu koullarn normatif bakmdan geerli olduu iddia edilemez. Metafiziksel bir zgr irade zmlemesi, iradenin hareketi ve gereklemesi iin gerekli koullarn neden geerli ve balayc olduuna dair aklayc bir yant vermez. Akla uygun eyleyen fail olarak baz d eylere sahip olmam gerektiini belirten nerme, tekiler tarafndan meru tannma balamnda, bunlara sahip olma hakkm dourmaz. "Aklsal eylemliini gerekletirmen iin gerekli olan neden sana hak diye tanmalym?" sorusunun yant "Aklsal eylemliliimi gerekletirmem iin hak olan ey, haktr" olamaz. Bu yant, 'yapabilirlik, -dnyada yapabilme gcmn kapsamna giren her ey- haktr' nermesidir. Hegel'in nermesinde "hak" ve "yapabilirlii" birbirinden ayrmay salayabilecek gizli bir ncl olsa gerek. Hegel'in nermesi aadaki gibi yeniden formlletirilmeli: 1) Aklsal eylemliliimi gerekletirmek iin gerekli olan her neyse, o haktr; 2) birinciyi tanmay reddediyorsanz, o zaman zgrlm inkr ediyorsunuz, zira zgrlm, kendimi bir ahlk bir fail olarak kavrayma uygun biimde eyleme yetime baldr; 3) zgrlm inkr ediyorsanz o zaman meru ve normatif balaycln ne srdnz hibir kural kabul etmek zorunda deilim; 4) Zira iradem zerinde ancak, zgr bir fail olarak aklsal biimde raz olduum kurallar balaycdr. Yukardaki formlasyona gre, nermenin gizli ncl drdncsdr. Aslnda, Zira iradem zerinde ancak zgr bir fail olarak aklsal biimde raz olduum kurallar balaycdr nclnden balayp nc ncle, normatif bakmdan geerli talepler belirlenecekse zgrlm inkr edilmemelidir eklindeki iddiaya geebiliriz; ve ikinciye, dolaysyla kendimi aklsal bir fail olarak kavrayma uygun biimde eyleme yetimi inkr etmemelisiniz; ve birinciye, dolaysyla aklsal eylemliliimi harekete geirmem iin bana ne gerekiyorsa onu geerli saymalsnz nclne geebiliriz. 87

Bu nermede gizli bir ncl daha vardr: Sen ve ben birbirimizi, aklsal biimde raz olduumuz kurallarn balaycln 129 kabul etmeyi eite hak eden varlklar olarak karlkl tanrz. Aklsal rzann eite hak ediliinin karlkl tanmas nvarsa-ylmazsa, nerme, normatif geerlilii yine salayamaz. Seni aklsal rzay hak etmi bir varlk diye tanma mecburiyetim, ancak sen de beni ayn biimde tanrsan mmkn olabilir. Ortada byle bir durum yoksa ikimiz arasnda bir mecburiyet ilikisinden sz edilemez, yalnzca iddet, bask ve iktidar ilikisi srebilir. Seni tanmam iin bana bask yapabilirsin ama beni mecbur tutamazsn. Sana fiilen boyun eebilirim, ancak bu boyun eie mecbur olduumu inkr ederim. Bir frsat kar kmaz da bu ilikiyi tersine evirmek ve seni benim irademe tbi klmak iin harekete geerim. Aslnda, Hukuk Felsefesi "tanma mcadelesinin zmlenii"nden yola kar. Karlkl tanma Hegel'in hak kavram karmnn bastrlm ikinci ncldr. Gerekte, aklsal rza ilkesini (4. ncl) gerektiren yalnzca bu ncldr. Sen ve ben bu yeti erevesinde eit, akl sahibi varlklar olarak birbirimizi tanrsak, sadece her ikimizin de zgrce raz olduu eylem kurallarn hak sayarz. Hegel'in karlkl tanma ncln gizlemedii, hak tanmna zaten dahil ettii ne srlerek bu zmlemeye itiraz edilebilir. Karlkl tanma iin mcadele, Ansifelopedi'nin "Tinin Grngbilimi" adl kesiminde bireysel zbilinten evrensel zbilince geerken tartlr.30 Bu nedenle, Mutlak Hak konusunu ileyen kesimde balang noktas olarak ele alnan iradenin "evrensellik" momenti, akl sahibi tm varlklarn eitliini tanmann ilkelendiriliini kapsayabilir. Bu itiraz desteksiz deilse de birka noktay gzden karmaktadr. Birincisi, zgr irade ve hak kavramlar karm, talep eden bireyin bak asna sistematik bir gnderme yapmaz. Hegel, Rousse-au'dan bu yana hakka popler yaklam eletirir: "Mutlak ya da aklsal irade deil, bir insann kendi zel ziradesi, temel, tzsel ve birincil kabul edilmitir ve zihin de kendi hakikatine kendinde sahip olan olarak deil, tikel bireyin zihni olarak dnlmtr" (PhR, #29). kincisi, Hegel'in hakk "zgr ira30 Hegel, Hegel's Philosophy o/Mind, #430-35. 130 jeyi cisimletiren her tr varlk" diye tanmlamas znelerara-sl bak asn daha balangta geri plana iten kategorik bir yanltr- "Hak", geni anlamyla normatif geerli diye yorumlansa bile, Hegel'in kabul ettii gibi bir "varlk" deil; tekilere meru bir ekilde eylemenin ve yapmann belli kurallarn tanmalar gerektiini bildiren bir taleptir. Hegel'in "hak"k "varlk" diye yorumlamas tesadfi deildir. Bu yorumu, insan etkinlii alma olarak grme eilimini bir kez daha aa serer. Tinin kendi almas sayesinde zgrln tarihte ortaya koyusu gibi, insan ilikileri alannda Idea olan zgrln de cisimletirilii bir "varlk" tr. Ancak "hak" teriminin asl mantna gre hak, normatif bakmdan neyin geerli ve deerli saylmas gerektiini belirleyen bir z-neleraras taleptir. znelerarasln geri plana itilmesi ve insan etkinlie ilikin "alma" paradigmas, madalyonun iki yz gibidir. znelertesiliin hareket noktasnda, geerliliin 88

zneleraras aktr perspektifiyle tanmlanmasna gerek yoktur. Hegel'in hak kavram karm bu koulu btnyle yerine getirir. Bu bakmdan normatiflik, zgr iradenin gereklemesi iin gerekli koullar zmleyen ve sz konusu koullarn bireyin "soyut hak"kn oluturduu sonucuna varan gzlemcidnrn bak asyla tesis edilir. Bu prosedrde, eyleyen faillerin neyle gdlenebilecei ya da neyi balayc ve geerli sayabileceine dair bir vurguya gerek duyulmaz. Bu, Hegel tarafndan Hukuk Fese/esi'nin al ksmlarnda tartlr: radenin "kendinden baka hibir eyle ba yoktur, bylece baka bir eye bamllktan tmyle kurtulmu haldedir" (PhR, #23), "zira nesnesi kendidir ve bu nedenle kendi gznde 'teki' ya da bir engel deildir; tersine, bu irade, nesnesinde sadece kendine geri dnmtr" (PhR, #22). Hegel'in zgrlk diye tanmlad, 'kendi'yle kurulan bu eksiksiz iliki zneleraras deil znelertesi bir idealdir.31 zneleraras bakmdan kurucu olan, "tekilik"tir. Elbette, insan "dolaymsz teki-lii" aabilir ve tekinin iradesini bir engel ya da kendininkine 12 Micheal Theunissen'in zmlemesine ok ey borluyum; "Die verdrngte Intersubjektivitt in Hegels Phiopohie des Rechts" iinde. 131 izilmi bir snr diye grmez, ancak "kendinden baka" hibir eye ba olmamak ve "baka bir eye bamllktan kurtulmu" olmak somut insanlar iin duyumsanabilir bir ideal deildir. Nesne diye yalnzca kendine sahip bir insan iradesi solipsisttir.* ncnn, gzlemcinin konumundaki Hegel, birinci ve ikinci kiilerin perspektiflerini kuran "tekilii" inkr etmeye ynelir. 3. Btnletirici kriz: Etik olann yaralarn sarma Hukuk Felse/esi'nde hak kavram karmndan bu yana He-gel'in znelerarasl geri plana itii, bir noktada sistematik bir anlama ular. Bu nokta, "ihtiyalar sistemi" (System der Bedrfnisse) tartmasnda ortaya kar. htiyalar sistemi etik yaamda (Sittlichkeit) bir "grn" momenti sunar; ve bu alan etik yaam birliini yok edip, her biri kendi amac ve zel kar peinde koan, birbirinden tecrit edilmi, kendiyle ilgili bireyler yanlsamas yaratr (PhR, #189). Bu bir yanlsamadr (Schein),** zira "kendi hesabna kazanan, reten ve haz alan her insan dier herkesin haz alabilmesi iin eo ipso*** retir ve kazanr" (#199). htiyalar ve almann toplumsal kuruluunu zmlerken Hegel, ihtiyalar sistemindeki bireyciliin aslnda evrensellikle, toplumsal bamllk sistemiyle dolaym-landm gstermeyi dener. Ne var ki, yanlsama (Schein), bir kuruntu (Tuschung) deildir; zn kendisinin grnd bir benzeyitir.32 Aslnda sivil toplum bireycilii, evrenselliin yalnzca grnn sunar. Bireyciliin evrensellikle dolaymlan-mas "diyalektik bir ilerleme" boyunca ortaya kar (#199); bireylerin iradeleri dnda ve anlalmaz biimde onlarn arkasnda beliren bir "zorlama"dr. "Her birinin btne karmak (*) Tekbencilik (Lat. "solus ipse"; "yalnz kendim"): Sadece bireysel benin 89

varln tanyan ar idealizm. Ksaca "yalnzca ben varm benim dmdaki her ey yine benim tasarmmdr" eklinde ifade bulur. Ayrnt iin bkz. Felsefe Szl, Bilim ve Sanat Yay - .n. (**) Grn, grnm - .n. (***) (Lat.) "Tam da bu yzden", ayrca bkz. ipso factum - .n. 32 "Yanlsatc olann [der Schein] kendisi, olann belirlilii dahilinde zdr" (Hegel, Hegel's Science of Logic, s. 398). 132 kesimlilii", bu etkinliklerle megul bireylerin bakndan grnr deildir. Bu durum yalnzca, bireylerin etkinliklerinin ardndaki mantk ve btn gren gzlemcinin gzne yansr. "htiyalar sistemi"nde toplumsal pratiklerin kurucusu, gzlemcinin nc-kii perspektifidir. Adam Smith'in "grnmeyen eli" gibi, toplumsal btnn duruu toplumsal bireylere deil, gzlemci-dnre grnr. Hegel'in znelertesi zgrlk idealinin kkeni, modern toplumlarn bu kurucu olgusunda yatar. "htiyalar sistemi", tasarlanmam sonularn diyalektik ilerleyii boyunca, bireylerden habersiz gelien etkinlikler koordinasyonunu barndran eylem balamlarnn ortaya kdr.33 Bu alan iinde bireyler, ne etkinliklerinin sistematik biimde birbirine bamllnn ne de bu etkinliklerin gml olduu toplumsal balamn farkndadr. Politik ekonomi yasalan, tpk astronomi yasalar gibi, plak gzle grlmez.34 Bu yasalar, grnn grnmeyen yasalardr. htiyalar sistemi kesinlikle bu yzden bir "sistem" kurar: Bireyin etkinlikleri, anlam birey iin gizli kalan yasalarca dzenlenir; bu sreci zmleyen gzlemcinin bak asndan, btn bunlar bir zorunluluk ve mantk sunar. htiyalar sistemi, Doal Hukuk makalesinden bu yana He-gel'i kederlendiren atallanmay (Entzweiung) etik yaamn tam merkezinde kurumsallatrr. Ekonomik zgrlk bireyin hakkyla rtrken bile, Hegelci mnda bir zgrlk temsil etmez. Modern ekonomik ilemlerde failin etkinliinin amac kendi ihtiyalarn tatmin etmek ve karn korumak olmakla beraber bu etkinlik formu fail tarafndan talep edilmemi yasalara tbidir, irade, "kendi ierik ve amac gibi sonsuz bir form olarak" kendine sahip deildir. Ekonomik etkinlik, bireycili33 Sosyolojik eylem kavramnn tasarlanmam sonular diyalektiiyle ilikisi hakknda bkz. Talcott Parsons, The Structure of Social Action iinde, 1:87 ve sonras. 34 "Burada [politik ekonomide] en ok dikkat eken nokta, kiilerin karlkl kilitlenmiligidir, bu beklenilir deildir zira ilk bakta her ey bireyin keyfiyetine braklm grnr ve bu durumla, yasalar belirlenebilir olmasna ramen sadece dzensiz hareketleri gze grnen gne sistemi arasnda bir koutluk vardr" (PhR, #189'a not, s. 268). 133 gin tikelcilik denizinde batm bir iradeyi simgeler; evrensellik ne isteyerek, 90

ne de bilerek ama edinilmitir ama yine de "diyalektik ilerleyi" in sonucu olarak ortaya kar. zgrlk kaybna anlam kayb elik eder. Bireylerin etkinliklerine ykledikleri anlamla -kendi ihtiyalarn karlamak-yaptklarnn toplumsal anlam -tekilerin ihtiyalarn karlamak- arasnda bir ayrm vardr. Hegel'in ihtiyalar sistemine atfettii eitim ve uygarlatrc etki momentine ramen, evrensellik bu alanda talep edilen bir anlay deil, "soyutla-ma"nn bir sonucudur. htiyalar, rafineletike ve bireyi tekilerin almasna daha fazla muhta braktka giderek so-yutlar. Fazlasyla paralanp, ayrntlara blnm bir alma, bireyi grevini tamamlayabilmek iin tekilere baml hle getirir ve soyutlar. htiyalar sisteminde evrensellik, soyutlamay temsil eder. Hegel'in Hukuk Felse/esi'ndeki temel uras, "ihtiyalar sistemi" tartmasnn ardndan, toplumsal bamll daha grnr klmaktr. Adalet, yasann kamusal organlarnca yrtlrken, korporasyonlar ekonomik yasalarn kr vurularna kar yelerinin refahn koruma grevini stlenir. yelerinin refahn salamay varolu ilkesi olarak benimseyen korporas-yon, ihtiyalar sisteminde "ailevi" momenti temsil eder: Sahip olduunu, soyut evrenselin fkesine kar korur; bireyi kendi-ninkiyle beraber tekilerin refahn da dnmesi iin gdler. Korporasyonun grevi, soyut evrenseli biraz daha somuta indirgemektir. Evrensel olann somutlatrlmas, ihtiyalar sistemini karakterize eden zgrlk kaybnn, bireyin somut evrenseli -kamu yarar- ama edinen etkinlik alanlarna ba-lanyla hafifletilmesi anlamna gelir. Evrensel olann somutlatrlmas, bu srete eylemlerini talep edilen bir evrensele doru daha da fazla ynelten birey tarafndan anlamn yeniden kazanl da demektir. Somut evrensel, devlette cisimleir. Sol Hegelciler dneminden gnmze dek tartlan Hegel'in devlet teorisindeki ironiyi atlamamak gerek. Bu teoriye gre somut evrensel de, devletin yurttalarnca talep edilmemi, ancak onlar adna bir "evrensel snf tarafndan idare 134 mitir. Hegel'in brokrasi ve sivil hizmet teorisindeki alglamalarn deeri -ki bunlarn says oktur- ne olursa olsun, yurttalar yalnzca zmreler erevesinde "temsiliyet" momentinde kaybolup giderken, bu srada "evrensel"in idare edildii gzden kamaz. Somut evrenseli talep etmek Hegel iin devrim anlamna gelir, hlbuki evrensel olann idaresiyle, evrensel olann aklsall, "ayaktakm"nn (der Pbel) saf grne ve sama arzularna kar bak profesyonel uzmanlk alanna teslim edilir. Hegel'in devlet teorisinin mehur otoritarizmi, bu nedenle, sadece politik bir tercih meselesi deildir. zneleraras-lg dlayan bu teori, bireylerin etkinliklerinin anlam ve geerliliine, gzlemleyen ve anlayan bir "nc"nn anlayn ykleyen znelertesi zgrlk idealiyle tamamen uyuur. Filozof, brokratn ta kendisidir; kitlelerce ifade edilen karmakark grleri zmleyen, kavrayan ve aklsal bir dile dntrendir. Toplumsal failler, brokratn ve filozofun 91

paylat bu aklsal sylemin znesi deil, nesnesidir. Bu sylem, kavram ve fiil gereklik arasndaki ayrm boyunca amlanr. Kavram ve gerein yaps arasnda her zaman bir eliki vardr.35 Hegel'in sergilemesini ilerleten ve Ide-aya tam ve uygun bir davurum salayan gerein bu yenilgi-sidir. Gerek ve kavram arasndaki bu ayrm, modern devlette evrenselliin asla bireylerin yaptklarndan olumadn, stelik onlarn haberi olmadan gelitiini ortaya koyar. Evrensellik momentini temsil eden kavram, bireylerin kendi akl ve iradeleri sayesinde uygun bir cisimlemeyi asla bulamaz. Hukuk Felsefesi'ndeki geilerin yaps bu noktay iyice aa serer: Soyut haktan ahlka geilir zira su ve yanl, hukuk ilikilere zg bir hastalktr; ahlktan etik yaama gei meydana gelir, zira bireyin, ahlk evrensellii kendi eylemleri araclyla gerekletirme giriimi hsrana urar; ailenin birlii ihtiyalar sisteminin bireyciliinde dalr zira aile yeleri kendi geimleri iin piyasaya bamldr; ihtiyalar sistemi, "evrensellii" yalnzca diyalektik ilerleyile gerekletirebilir. 35 Bkz. Benim "The Logic of Civil Society", Philosophy and Social Criticism s 149-67. 135 Her noktada kavram ve gerek arasndaki ayrma, yaanan 1 tecrbe ve onun sistematik anlam arasndaki ayrmay temsil 1 eder. Bireylerin tecrbe ettii yaanan krizler -yanl ya da ceza, ahlk vicdann atklar, aile ve sivil toplumun ya da sivil toplum ve devletin atan talepleri- ortadadr. Bu yaanan krizler yalnzca dnr iin sistematik bir anlam tar: Bunlar btnn elikilerini aa karp, sergilemeyi ilerletir. Sergilemenin mant, kavram ve fiil gerekliin tmyle birbirine tekabl ettii, krizlerin sistemde tamamyla btnletii bir noktaya ulamay gerektirir. Krizlerin ortadan kaldrl onlar yaratan koullarn dntrlmesidir; hlbuki krizlerin btnletirilmesi toplumsal sistemin, bu krizlerin btne muhtemelen zarar veren etkilerini hi yoksa dengeleyecek kadar ilemesini gerekli klar. Su yok edilemiyorsa en azndan ceza doru biimde verilmelidir. Ahlk vicdann strab dindirile- | miyorsa, kurumlar en azndan "olan" ve "olmas gereken" ara- \ sndaki ayrm etkisizletirmelidir. Yoksulluk ortadan kaldrlamyorsa, kamusal refah sistemi ve kurulular yoksulluun | feci sonularn hafifletmelidir; sivil toplumun snf ayrmlar zmreleri kutuplatryorsa, bu kutuplamay denetim altna almak brokrasinin grevidir. Ksacas, krizler ynetilmeli, etik olann yaralar sarlmaldr. Etik yaam bir daha asla effaf klnamayacaksa bile yeniden btnletirilmelidir. Doal Hukuk makalesinden bu yana Hegel'in modern doal hak gelenei eletirisine yol gsteren birleik etik yaam ideali, Hukuk Felsejesi'ndt kriz ynetimi ve btnletirme modeline dnmtr. Otonomi ve etik yaamn modern devlette uzlam kriz ynetimine ihtiya duyar, bu grevde filozofa den pay btnn elikilerini brokrasiye -"evrensel snfa- grnr ve kavranabilir bir ekilde sunmaktr. Kant bak asna kar gelitirilen Hegelci eletirinin ift 92

ynl miras zerinde srarla durmalyz. Felsef sergileme btnn elikilerini aa vurduka, krizlerin ortaya kn aklama ve bunlarn zorunluluunu tehis etme imkn da sunar. Ancak felsef sergileme, btnn bak asna yaanan krizler tecrbesi zerinde bir ayrcalk tanrsa, stelik krizlerle ifade edilen 136 bugn amay salayacak aklsal gizilgc kabul etmeyi reddederse, o zaman iednk ve uzlamc olur. Modern toplumlarn karakteristii olan atallanmaya kar, ihtiyalar sisteminin etik btnlkte belirmesiyle ortaya kan evrensellik kaybna kar Hegel'in getirdii zm, ironiktir. Krizleri btnletirme ve ynetme modeli, yurttalarn zgrl kaybetmesinin sonularn hafifletmez, tersine, ikinci bir toplumsal ilikiler alannn ortaya kna yardm eder. Piyasa yasalar nasl burjuvazinin karsndaysa, bu ilikiler de yurttalarn karsnda, her yerdedir. Bu ikinci alan brokratik adalet ve idare sistemidir. Sistem tam olarak ileyebilmek iin sivil toplumun tikelci karlarnn mdahalesinden uzak durmaldr. Modern yasal ve idar sistemler, formel aklsallk ilkelerine uyar.36 Bu devlet memurlarnn hak ve ayrcalklar, vacip yasal sre araclyla kamusal alan taahht altnda brakan genel yasal normlarla tanmlanr. Yasal srecin formel doruluu ile yasal ilemlerin kamusall, kiilerin znel zgrlk hakkn temin eder. Bu hak kapsamnda kiiler ancak herkese bilinen ve herkese eit uygulanan yasalara uymaya mecbur tutulabilir. Ancak Hegel, kamusallk durumunu kamusal katlm sisteminin formasyonu olarak grmez. Yurttalarn, hesabn vermeleri gereken eyi bilmeleri yeterlidir, onlarn bu eyin formlasyonuna katlmalarna gerek duyulmaz. Form-lasyon, idareci ve brokratn grevidir. Yurtta zmreleri, sonradan devlet memurlarnca bilgi ve vukufa dntrlecek gr ve enformasyonu yayan salt birer kanaldrlar. Olgun Hegel, kendi erken modernite eletirisine yol gsteren effaf toplumsal ilikiler modelinden iki ekilde ayrlr: zel (mahrem), ekonomik ve yasalpolitik alanlar arasndaki ayrm kurumsallatrlr; ama ekonomik ve yasal-idar alanlarn kamusal kurallarla zel ahlk ilkelerini uzlatrmasna dair 36 "Pozitif hukukun, hakllna binaen mecburi gce sahip olmasnn tek nedeni bu rtk ve vazedilmi karakterlerinin zdeliidir. Hak, pozitif hukuk iinde vazedilerek belirlenmi bir varolua sahip olur" (PhR, #212, s. 136; ayrca bkz #211). Hegel'in hak kavramnn formel aklsallk yaplarna yaknlamasn, "Obligation, Contract, and Exchange" adl almamda daha ayrntl iledim. 137 talepten vazgeilir. Modern toplumlarn karakteristii kurumsal ayrmaya kar gelitirilen gr ift ynllk ierir; hem zgrlk kaybna neden olur, hem de modern bireyin ahlk ve ekonomik alanlardaki zbelirlenim hakkna sahip kar. Hegel, etik yaamdaki bu kurumsal ayrmaya dair gzleminde, btn ift ynllne ramen, kukusuz hakldr. Ancak znelertesi zgrlk ideali 93

Hegel'in, zbelirlenim hakkn politik alana doru geniletip modernitenin ift ynl kazanmalarn yakndan incelemesine izin vermez. Hegel klasiklere ball yznden, modern toplumlarda birlikte varolular tekiler tarafndan idare edilmesi gereken, patlamaya hazr antagonist kar gruplarndan baka bir ey gremez. Hegel'in politik katlmn yerine etik btnlemeyi koymasna, her ey bir yana, anti-modernist olmasna yol aan kesinlikle bu nyargl birlik araydr. Doa! Hukuk makalesinden bu yana mevcut Platoncu birlik ideali, Hukuk Felse/esi'nde de baskndr; ne var ki, bireysel ve evrenselin birliine, Doal Hukuk makalesinde olduu gibi kamusal ilevin kast-benzeri dzeni ve bireysel ehliyet sayesinde deil, bu kez filozofun tedavi edici abalar sonucunda ulalr. Filozofun tedavi edici abalar, dnre ve dnmc gzlemciye btnn ardndaki zorunluluu sergiler. Zorunluluk anlay, yurttalarn istiaresiyle oluturulmaz; tersine, tepeden inme onlara verilir. Ancak yurttalarn kolektif istiaresiyle anlalmam bu zorunluluk, normatif meruluun temeli aklsal rza hakkna sahip olanlar iin balayc deildir. Sz konusu zorunluluk anlay, idareci koltuunda oturanlar iin btn "ynetme" ve krizleri btnletirmenin kullanm klavuzuna dnr. Hegel'in Kant otonomi kavramn znelertesi zgrlk idealine dntrmesinin anlam imdi akla kavuur: Yurttalarn politik meruluu iletiimsel yollardan bizzat deerlendirmesine snr koyarak, moderniteyi kendi devrimci klarna kar korumak. 138 DRDNC BLM KrIz TeorS Olarak EletIrI: otonomi ve kapitalizm nceki blmde Hegel'in Kant ahlk felsefesi eletirisi ve otonomi kavramn nasl znelertesi zgrlk idealine dntrd de incelenmiti. Bu zgrlk idealinin "davuru-cu" eylem kavramna uygun den tek ideal olmas nedeniyle Hegel'in znelertesi zgrlk kavramna doru yneliinin kanlmazln tartmtm. Hatrlanaca zere davurucu eylem kavramnda eylemin yorumsal belirlenmemiliine yer verilmediini, insan eyleme failin rtk zn ya da doasn davurma, ilan etme, anlama ve aa karma rol biildiini de ne srmtm. Eylemin zn, dier eyleyen ve yorumlayan faillerle paylalan bir dnyada yer al deil, rtk olan yani failin zn fiil gereklie karma yetisi tekil eder. Davurucu eylem modeline gre eylem, kendini-gerekletirme srecidir. Ancak, bu srecin baarya ulaabilmesi iin, eyleme failin amaladndan ounlukla farkl ya da bu anlamla eliik anlamlar veren ya da ykleyen yorumsal belir-lenmemilik modeli dlanmaldr. Ben, kendini gerekletirebilmek iin tekiler tarafndan hsrana uratlmamal, yanl anlalmamal ya da yanl yorumlanmamaldr. nsan eylemine byle bir yorumsal belirlenmemilik hkimse, eylem, anlam ve geerlilii, yoruma ak ierikten tecrit edilip gzlemci139 94

dnrn nezaretine brakld takdirde kendini-gerekle-tirme olarak deerlendirilebilir. Baka bir deyile, davurucu eylem paradigmas, failin ilan ettii ya da aa vurduu "gizil-g", "z" ya da "doa"y kavrayan nc kiinin znelertesi perspektifini gerektirir. Bundan nceki blmde yer alan son iddiamn ne srd gibi Hegel, davurucu eylem modeli ve bu modelin dayana znelertesi perspektifle birlikte, modern toplumun problemine katlmc deil btnletirici bir zm nermeye ynelir. Neden byle olduu aktr. Toplumsal failler, kendi eylemlerinin anlam ve geerliliini bu eylemleri kavraylarnda yakalyorlarsa, kolektif yaama ait sorunlar ancak problemi tanmlama ve zm nerme srelerine katldklar lde zebilirler. Ancak batan toplumsal eylemlerin anlam ve geerliliinin nc kiinin perspektifinde yakalanabileceini varsaydmz durumda, toplumsal faillerin uygun sorular sorma ya da bu sorulara yant arama srecine bizzat katlmasna artk gerek kalmaz. Durkheim ve Hegel'in paylat znelertesi bak as, toplum terapistinin perspektifi, daha az methetmeden sylemek gerekirse, toplum mhendisinin ve sistem te-orisyeninin perpsektifidir ama toplumsal aktrlerin kendilerine ait bir perspektif asla deildir. Bu blmn 1. ve 3. kesimlerinin erken bir versiyonu, "The Marxian Method of Critique: Normative Presuppositions" balyla yaymlanmtr, Praxis International (Ekim 1984), 4(3): 284-299 Bu blmn amac, Marks eletiri metodunun Hegel gibi krizi btnletirmeye soyunmadn, daha ziyade bir kriz tehisi amalayarak gelecek dnm hedeflediini gstermektir. Marx'in eletirel kapitalizm teorisinin temel baars saylan grler yle sralanabilir; birincisi, kapitalist toplum zneleraras ve znelertesi olmak zere her iki perpsektifle birlikte kurulur; ikincisi, teorisyenin grevi, somut bireylerin kendilerine ait olan nasl "yeniden ele geireceini" gstermektir. Eletiriciliin grevi, znelertesiliin nasl znelera-raslk olabileceini sergilemektir. Kapital boyunca, iki zmleme hatt izlenir: Birincinin 140 k noktas, retim etkinlii toplumsal yeniden retim etkinlii de olan toplumsal-ilikiler-iindeki-bireylerin kiiler aras perspektifidir; ikinci zmleme hatt ise, sermaye hareketini, nc kiinin, gzlemci-dnrn perspektifinden, kendi kendini-deerletirici deer olarak betimler. Marx'in kapitalizmin znelertesi mantn sergilemesini salayan bu ikinci sylem olumlayc deil, eletireldir. Marx, Hegel'in tersine, znelertesiliin mantn eyletirmez, bu mantn sermayenin deerlemesi yasasmca hkmedilen bir yaam tarznn sonucu olduunu gsterir. Eletiriye yol gsteren kurtulu modeline gre, bireyler karlarnda u anda sermayenin deer yasas olarak duran yeniden ele geirmeli ve kendi amalan iin kullanmaldrlar. Kapitalizm altnda toplumsal servet, kendini sermaye serveti ve meta birikimi olarak sunar. Gelecein grevi, bu toplumsal serveti insan amalar iin yeniden ele geirmektir. Benim tezime gre, kendilerine ait 95

yabanclam toplumsal servetin insanlarca "yeniden ele geirilmesini" vurgulayan bu kurtulu modeli, bir kez daha zne felsefesiyle toplumsalilikiler-iin-deki-bireyler perspektifi arasnda tereddt eder. Nihayetinde, yeniden ele geirme modeliyle imlenen politika, toplumsal-ilikiler-iindekibireyler perspektifine uygun dmez, zira bir kurtulu normu olarak yeniden ele geirme (Wiederaneignung) kavram, kendini tarihte gerekletiren bir kolektif tekil znenin varln varsayarsak anlam kazanr. Normatif dzeyde Marx, Hegel'i izleyerek, davurucu eylem modeline bavurur, toplumsal eylemi kuran oulluk ve belirlenmemilik boyutlarn inkr eder. Bu grn sonular, Hegel'de olduu gibi, modern toplumun problemlerine btnletirici bir zm getirmek deil, kapitalizmin eksik braktn, yani ekonomik byme ve teknolojik ilerlemeyi sadece daha mkemmel biimde tamamlayacak, brokratik ve anti-demokratik bir sosyalizm grdr. Bu gr Marx'in zmlemesinden elde edilen tek gr olmamakla birlikte yeniden ele geirme modelindeki ift ynll en iyi ifade eden grtr. Bu blmdeki amacm, tm Marx okumalarn, yeniden okumalar ve yan141 l okumalar yarglayan bir yorum sunmak deil, Marx'in dncesinde baskn olan alma etkinlii modelinin, sosyalizm idealinde yaplan eitli tahrifat pratikte nasl hakllatrdn gstermektir.1 1 Son yllarda Jean Baudrillard'dan (The Mirror of Production) Leszek Kolakowski'ye (Main Currents of Marxism) dek bir grup dnr, Marksizmin felsef yaplarn "prodktivizm" [retimcilik] politikas ve ideolojisinin altnda incelemeye ald. Baudrillard, kalknma dzeyleri birbirinden farkl toplumlarn bir arada yer ald bir dnya iin bu "prodktivist" ideolojinin ie yaramaz sonularn vurgularken (s. 22-25); Kolakowski Marks projenin doasnda bulunan "insanln kendini ilhlatrmas" yolunun Stanilizme varmad noktada otoritarizme varacana iaret eder (3:530). Marx Wartofsky, Kolakows-ki'nin Marx okumalarn incelerken bir uyarda bulunur. Kolakowski'nin tezini normatif bulan Wartofsky unu savunur: "Stalinizm, Marx'in kendi eserlerinden, kaynaklardan bizatihi elde edilen meru bir Marksizm yorumudur... Ko-walowski bu durumu ortaya koyabilmek iin, Marx'in kendi formlasyonlarnda totalitarizmin kaynaklarnn varln, ahlki tercih yerine szde tarihsel zorunluluun, ii snf yerine partinin, bireysellik yerine kolektivizmin, kiinin eylem sorumluluu yerine otomatizmin, sosyalist yasallk yerine terrn ne karldn iddia etmek zorundadr... Kolakowski, Stalinizmi 'Marx'in adndan medet ummay hak eden' dier muhtemel yorumlar kadar "meru" muhtemel bir yorum gibi gstermek istiyorsa Stalinizm kaynaklarnn Marx'da (ve Engels'de) tesadfi deil... tersine, sistematik ve merkez biimde yer aldn 96

ortaya koymak zorundadr (Marx Wartofsky, "The Unhappy Consciousness", Praxis Internationa!, s. 289). Benim grme gre, Wartofsky, Marx'in kendi felsefe tezleri balamnda, Stanilist bir Marx okumasnn edeerde meruluunun zor ispat edilebilir bir ey olduunu gstermekte baarldr. Stalinizm, Marksizm ile ancak klasik Marksizmi tannmaz hale getirme pahasna rtebilir. Wartofsky'nin konumunu makul buluyorum zira Marx'a felsef adan adil yaklayor, ayrca hibir teori -Marksizm bile-, tarihsel aktrlerin teori adna yaptklarndan sorumlu tutulamaz. Terrn, Beyaz Rusya ovenizminin ve barbarlnn krallnda Marx'dan Lenin'e ve Stalinizm'e inen hibir tmdengemri mantk yoktur. Ayrca, tarihin saklad beklenmedik olaylan've olumsall da dnmek gerekir. Dolaysyla, bu blmn giri paragraflarnn altnda yatan dnceyi aklamalym. "Sosyalizm idealindeki tahrifat"n Stanilizmi iaret ettiini kantlamakla ilgilenmiyorum; yalnzca -Warfosky'den aldm blm de budurMarx'in dncesinde, kurtulu projesinin zellikle temelinde yle mulaklklar vardr ki dikkatli bir felsef okumann Marksizme atfedemeyecei baz konumlar hakllatrmak iin bunlarn nasl kullanlabileceini gzden karmamalyz. Bu mulaklklardan bir tanesi, bu blmde gstermeye alacam gibi, "yeniden ele geirme" kavram ile bu kavramla tahayyl ettiimiz politika ve etkileim modellerini evreler. Yeniden ele geirme politikas, alma eylem modeli ve zne felsefesinden tmdengelerek otoriter politikaya varlmaz ama btn bunlar politika hakknda otoriter bir dnme tarzna izin verir. Marx'in dncesinin byle bir otoritarizm ile uyumayan ynleri de olduuna inanmakla beraber bu ynlerin daha ak ifade edilmesi gerektiini belirtiyorum. 142 Bu kitabn btnne hkim iddia balamnda, bu blmn birok amac bulunmakta. Birincisi, nceki blmlerde zmlediim Hegel'in almalarna dayanan eitli eletiri tarzlarnn, Marx'in eletirel kapitalizm zmlemesinde somut olarak nasl bir araya geldiini gstermektir. Bundan sonraki blmde eletirel metodun boyutunun Frankfurt Oku-lu'nun elinde nasl dnt izlenecektir. kincisi, znelera-raslk ve znelertesilik diye tanmlanan iki epistemik perspektifle, Marx'in KapitaVde. kulland sistemsel ve yaanan olmak zere ifte kriz kavram arasnda nasl bir bant olduunu gstermektir. Bu iki perspektifin eletirel bir toplum teorisinde birbirini dlamadn, tersine tamamladn ne srmek isterim. Marx'in prosedrne getirdiim eletiri her iki gr de kullanm olmasndan tr deildir; ancak eletirdiim nokta, bunlar tutarl bir toplum teorisinde btnletire-memi oluu ve bunu yapmak yerine normatif yorumlarla birlikte znelertesi bak asna ve zne felsefesine dndr. Marx'in Kapitol'indeki eletirisinin dzlemini ana hatlaryla ortaya koyarak balyorum ve burjuva meruluk paradigmasn hedef alan normatif eletirinin neden politik ekonomi eletirisi sayesinde gelitirilebildiini soruyorum (1. kesim). 2. kesimde, Marx'in metalarn fetiizmi zerine mehur blmde ne 97

srd kant, normatif yeniden ele geirme modelindeki ift ynll gstermek zere inceliyorum. Ardndan, bu ift ynlln, birinci boyutu kapitalizmin ilevsel-sistemsel krizini, ikinci boyutu yaanan krizi aydnlatan Marx'in ikili kriz teorisinde nasl i banda olduuna dikkat ekiyorum (3. kesim). Bu blm kendini-gerekletirici etkinlik modeli ve zne felsefesi zerine sistematik dncelerle sonulandryorum (4. kesim). 1. Marx'in Kapitafindeki eletiri dzlemi Marx'in Kapital'i ilk dzlemde kapitalizmin ikin eletirisini anlar. kin eletirinin iki yn vardr. Birincisini kategoryal, ikincisini normatif eletiri diye adlandracam. lkin, kategoryal ynn izah edeyim. Politik ekonominin kabul edilmi ta143 nm ve anlamlarndan yola kan Marx, Kapitalde bu tanm ve anlamlarn nasl kartlarna dntn gsterir. rnein, politik ekonomi emek ve mlkiyet birliini nkabul olarak alr ve mlkiyet hakkn emein saladn ne srer. Ne var ki, kapitalist retim tarz, emek gc mlkiyetiyle retim aralar mlkiyeti arasndaki radikal ayrma dayanr. Emein, emek rnleri zerinde hibir mlkiyet hakk yoktur. Kendi emek gcn satma sonucunda emekinin kazand tek mlkiyet, emeinin nakit edeeri -yani emek gcnn cretidir.2 Bu prosedrde Marx, politik ekonominin sylemi yanma kendi kategoryal sylemini getirmekle kalmaz ayn zamanda klasik politik ekonominin mevcut sonulann isel bir metod-la sergileyerek, ileyerek ve derinletirerek bu kavramlarn kendiyle eliik olduunu da gsterir. Bu kendiyle-eliik olma hli mantksal bir i tutarszla tekabl etmez. Klasik politik ekonomiye ait kategoriler, mantksal ierimi sonucuyla birlikte dnldnde ancak kendiyle eliir zira aklamak istedii fenomeni, yani kapitalist retim tarzn aklayamaz. Baka bir rnek vermek gerekirse: Sermaye kendini-artran bir deerse ve sermaye deerindeki artn nedeni metalarn mbadele alannda aranlacak olursa, meta mbadelesi, ede-erlik ilkesine aykr der ya da sermaye deerinin kendiniartr akl alr bir ey deildir. Edeerlik ilkesine aykr dmek, piyasadaki bir metann her zaman kendi deerinden daha az ya da daha ok deer getirmesi anlamna gelir. Bu sama bir iddiadr, zira mbadele deeri kesinlikle bir metann deerinin dier metalara kyasla lm demektir. Mbadele deerinin klasik tanm kabul edilirse, sermaye deerindeki art aklanamaz. Aslnda, Marx bu tanm kabul ettikten sonra sermaye deerindeki artn salt mbadele srecinin altnda zmlenemeyeceini gsterir; meta retim sreci yannda 2 Daha kesin sylemek gerekirse cretler, emek gcnn mbadele deerinin nakit karldr; emek gc kullanm, emek saatiyle llen somut emek etkinliidir. Artk-deerin yaratl, bir yanda somut emek etkinliince 98

yaratlan deer, te yanda emek gcnn mbadele deeri arasndaki ayrmdan kaynaklanr. Marx, Capital, 1:177 ve sonras; Grundrisse, s. 307, s. 460 ve sonras. 144 mbadele ve retim birliinin de sermayenin kendini-gerek-letirme momentleri olduu dnlmelidir.3 Politik ekonominin edinimlerini dsal ltlerle deerlendirmeyip, bu bilimin tezlerini yine bilimin kendi kategori ve varsaymlarnn dnlm sonularyla karlatran Marx, prosedrnn bu ynyle politik ekonominin ikin bir eletirisini sunar. Politik ekonomi kategorileri, kendi nesnel ierikleriyle deerlendirilir. Bu kategorilerin kendi kartlarna nasl dntn aa karan ise kategoriler ile kategorilerin nesneleri ya da kavramlar ile fiil ierikleri arasndaki ayrlk ve uyumazlktr. Marx'in prosedrnn ikinci bir boyutu daha var. kin eletiri sadece kategoryal deil ayrca normatif eletiridir. Kapitalde meta mbadelesinden emek srecine geite Marx yle yazar: "Snrlar iinde emek gcnn alm satmnn dnd ve imdi terk ettiimiz bu alan, aslnda insann doal haklarnn gerek bir Cennetidir. zgrlk, Eitlik, Mlkiyet ve Bentham* yalnz orada hkm srer. ... Bu basit tedavl ya da metalarn mbadele alann terk ederken, ... gemiin para babas, bugnn kapitalisti nde iinerek gezinir; emek gcnn sahibi, onun emekisi olarak pei sra gider".4 Burjuva toplumunun normatif idealleri -herkese zgrlk, eitlik ve mlkiyet hakk-, kendine ait olandan gnll vazgemeyi ieren soyut hak balamnda birbirine eit, mlk sahibi bireyler arasndaki toplumsal mbadele ilikileriyle ifade edilir. Toplumsal mbadele ilikileri, eitlik, zgrlk ve mlkiyet normlarn piyasada gerekletirir. Marx, mbadeleden retim srecine geerek, perspektifi kapitalist toplumun yzeysel grnlerinden onun derinde ya3 Marx, Capital, 1. cilt, 24. bl., "Conversion of Surplus Value Into Capital" ["Art-Deerin Sermayeye Dnmesi"]; Grundrisse, s. 304-18. (*) Jeremy Bentham (1748-1832), ngiliz hukuku ve filozof; Benthamizm ahlk grnn ve faydacln kurucusu. Ksaca, Benthamizm, insann niha amacnn "en ok sayda insana en byk mutluluk " salamak olmas gerektiini iddia eder. Kapital'in "Art-Deerin Sermayeye Dnmesi" adl 24. blmnde, 69. dipnotta Marx, Bentham'a "burjuva budalalnn dehas" sfatn lyk grr. Bkz. Kapital, 1. cilt, ev. Alaattin Bilgili, Sol Yay, 1986 - .n. 4 Marx, Capital, 1:176. 145 tan yapsna kaydrr. Bu perspektif kaysyla normatif eletiriye varlr. Metalarn mbadele alannda, meta sahipleri arasnda cereyan eden toplumsal ilikilerin nereden doduu sorusu yantsz braklr. Bireyleri meta sahibi yapan sre ya da meta retim sreci gz nne alndnda, eitlik, zgrlk ve mlkiyet normlarnn toplumsal-varolusal anlam deiime urar. Bu aamada zgrlk, bazlar iin kendi emek glerini mtemadiyen satmaktan baka bir yol 99

brakmayan toplumsal bir zorunluluk anlamna gelir; eitlik, bir snfn dier snfn yelerine toplumsal bamll demektir ve son olarak, mlkiyet hakk kimilerinin tekilerin emek rnlerine sahip olma hakkna dnr. Burjuva toplumunun normlar, toplumsal ilikileri cisimletiren fiil gereklikle kyaslandnda idealle gerekliin ayrm grnrleir. Normla fiil gerekliin yan yana getirilii, Marx'in eletiri metodunun ikinci yndr. Marx, aralarndaki tezat gstermek amacyla burjuva toplumunun normatif kendini-kavrayn ayn toplumda cereyan eden fiil toplumsal ilikilerle kyaslarken, bu topluma ikin normlardan baka bir norm dizisi kullanmaz. kinci dzleminde politik ekonomi eletirisi, hem teorik ve toplumsal bilincin zgl bir tarznn, hem de teorik ifadesini politik ekonomi formunda bulan zgl bir toplumsal gerekliin eletirisidir. Kapital, politik ekonomi sylemiyle ifade edilen toplumsal gerekliin eletirisi olduu kadar bizzat bu sylemin eletirisidir de. Marx'in prosedrnn bu boyutu fe-tisizletirici eletiri diye adlandrlacaktr. Politik ekonomi syleminde yer alan kapitalist toplumsal ilikilerin teorik ifadesi Marx'in "fetiizm" adn verdii zgl bir kavramsal formda ekillenir. Bu form yle karakterize edilir: nsanlar arasndaki toplumsal ilikiler, eyler arasndaki ilikiler olarak grnr. "nsanlar arasndaki belli bir toplumsal iliki, onlara eyler arasndaki fantastik bir iliki formunda grnr."5 Politik ekonomi kategorileri, zellikle deer kategorisi, ekonomik gereklii sanki nesnel, yasaca yrtlen, eitli soyut nicelik 5 Marx, Capital, s. 72. 146 varl ihtiva eden bir gerekmi gibi sunar. Bu sunuda, ne irnn arkasnda yatan toplumsal retim sreci, ne de insanlarn gznde nesnel, gizemli bir nitelie sahip toplumsal ilikiler zmlenir. Politik ekonomi, toplumsal, szde doal verili olanlardan yola kar; kendi nesne alannn toplumsal kuruluu zerindeki rty kaldrp altndakini gsteremez. Fetisizletirici eletiri metodu sayesinde, teorik ve gndelik bilin formlarnn tarihsel geliimi ve toplumsal kuruluu gelecekteki fiil gereklie gnderme yaplarak zmlenir. Bu gelecek, kriz momentlerinde kendini gsterir. Kapitalist retim tarz, kendini ilelebet yeniden retemez: Bu retim tarznn toplumsal olduu kadar sistemsel snrlar da vardr. Marx, kapitalizmin sistemsel snrlarn, retim tarznn toplumsallamas ile sermayenin sregelen zel mlkiyeti arasnda, retim srecinde emein azalan nemi ile toplumsal bakmdan gerekli emek-zamam deer ls alan yasa arasnda mevcut bir dizi elikiyle zmler. Kapitalizmin toplumsal snrlar, sermayenin toplumsal hegemonyasna kar yrtlen snf mcadeleleriyle, snf atmalar ve antagonizmalaryla resmedilir. Marx, Kapitalin tarihsel blmlerinde, ocuk emei, retimin younlatrlmas ve i gnnn uzatlmasna kar srdrlen mcadeleleri zmler. Sermayenin sistemsel snrlar, ekonomik alandaki ilevsizlemelere -kr oranlarnn dmesine, isizlik ve iflslara- yol aarken, sermayenin toplumsal snrlan, kapitalist ilikiler hegemonyasna kar savaan toplumsal snf ve gruplarn atmalar, mcadeleleri ve 100

antagonizmalaryla kendini ifade eder. Bu kriz momentlerinde, sistemin akl diilii ile birlikte geicilii de ortaya serilir. Sistemin akl diilii, toplumun gi^i servetiyle bireylerin fiil sefaleti arasndaki tezat eklinde aa karken, geicilii ise sistemi dntrmek iin mcadele veren bireyler iin grnr hle gelir.6 Krizin farkna varmay, dorudan politik praksisle ilikilendiren bu karmda belli bir tela vardr. Kriz fenomeni kolektif bir mcadeleyle sonulanmayabilir; geri ekilme, baka aralarla telfi etme, kaytszlk hli ve siniklik, krizle ba etmek iin bavurulabilecek dier mekanizmalar olabilir. Kriz ve ge kapitalist toplumlarda protesto imknlaryla ilgili tartma iin bkz. 7. blm. 147 Marx'in prosedrnn nc yn eletiri ve kriz teorisinin birliini sergiler. Sistemin eliik i yapsn aydnlatan kapitalizm eletirisinin amac bu i eliikliin sistemin mevcut durumuyla karlanamayan muhalif talep ve mcadelelere nasl ve neden yol atn aklamaktr. Eletirinin ilevi, Hegel'in yaklamna benzer ekilde etik olann yaralarn sarmak ya da tedavi etmek deil, gelecekteki toplumsal dnm ngrp destekleyen bir "kriz tehisi" dir. Marx'in prosedrnn fetisizletici yn bir sonraki kesimde ayrntsyla zmlenecektir. imdilik, eletirinin kategoryal ve normatif boyutlar zerinde duracam. Marx'in kategoryal politik ekonomi eletirisi, z kavray bu syleme yanstlan toplumsal bir retim tarznn da eletiri-sidir. Politik ekonomiye metodolojik ilkesini, burjuva politika felsefesine ise olgu kart meruluk prosedrn salayan dnce motifi, genellikle "doa durumu"dur. Grundrisse'nin Gi-ri'inde Marx yle yazar: "Smith ve Ricardo'nun ie baladklar birey, tek bana bir avc ve balk, ar sofistikasyona kar salt bir tepkiyi, kltr tarihilerinin hayalinde olabilecek trden yanl anlalm bir doal yaama ynelimi ifade eden on sekizinci yzyl Robinsonculuunun tahayyl edilemez tuhaf dnclerine aittir."7 Marx, "doa durumu" soyutlamalarm retrospektif topyalar deil, "sivil toplumun" nceden tasavvur edilen merulatrlmalar olarak deerlendirir. Bu idealler, gemi yaam tarzlarna duyulan nostaljiyi ifade etmeyip, mevcut bir imdi'yi grntler. "Bu serbest rekabet toplumunda birey, tarihin erken dneminde onu belli ve snrl bir kmelenmenin aksesuar haline getiren doal balardan vs.den kurtulmu gibi grnr."8 Politik bir ortak birlik kurmak amacyla kendi rzalaryla bir araya gelen zgr ve otonom bireyler yanlsamas, doal hak teorisyenlerinin bir kuruntusu olmayp sivil toplum hakkndaki bir hakikati lykiyle dile getirir. Sivil toplum, tarihteki meruluunu ahnsal 7 Marx, Grundrisse, s. 83 8 A.g.e. 148 normlar yerine ikin normlardan alan ilk toplumsal formasyondur. Hlbuki, kapitalizmden nceki toplumsal formasyonlar, ierdii tm yaam alan 101

etkinliklerinin, -doa, kozmoloji ya da metafizik temelli- akn bir normla anlam kazand hiye-rarik btnlkleri ifade ederdi. Bu toplumlarn kurumsal erevesi, retim ve tahakkm ilikileri, mitsel, dinsel ya da metafizik yorumlarla salanan sorgulanamaz bir meruluk yapsna dayanrd. Bu cemaatler kendi kimlik ve birliklerini, retim ve tahakkm ilikileri rgtlenmesini meru klan, kendi z-kavraylaryla balantl akn bir norm vazederek gvence altna alrlard. retim ve tahakkm arasnda, ekonomik ve politik alanlar arasnda net bir snr yoktu.9 Daha nemlisi, btn bu toplumsal formasyonlarda "Bireyin kendi komnyle ... emein koullar ve birlikte alt tekilerle, dost-kabile insanlaryla vs. ile ... nvarsayan ilikilerinin yeniden retimi ... gelimenin temelidir."10 Bu aklamada toplumsal yaamn amac, meta retimi deil, toplumsal tahakkm ilikilerinin yeniden retimidir. Genellikle, bu tr toplumlarda servet kendinde bir ama deil, tersine cemaatin iyi yaamasn daim klacak bir ara gibi deerlendirilir. "Bu nedenle mill, dinsel ve politik karakterinin snrlarna ramen insan retimin amac gren eski gr, insanln amacn retim, retimin amacn da servet diye gren modern dnyayla kyaslandnda ok daha ycedir."11 Kapitalist gelime bu tr toplumsal formasyonlar ortadan kaldrr. Bunlarn paralan, akn grn sahneden siliniine de iaret eder. Kapitalizm, emekinin organik olmayan geim aralaryla, dnyayla komnal ilikisini yok eder. Emeki, kendi retim aralarnn mlkiyetinden ayrlrken ayn zaman9 Bkz. M. Godelier, "Fetishism, Religion and Marx's General Theories Concerning Ideology"; J. Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures", Communication and the Evolution of Society iinde s. 95-130; Marshall Sahlins, Culture and Practical Reason. 10 Marx, Grundrisse, s. 487. 11 A.g.e., s. 488; ayrca bkz. ed. Karl Polanyi ve C. M. Arensberg, Trade and Market in Early Empires. 149 da bireylerin kendilerinin de retimin nesnel koullarndan biri olarak grndkleri klelik ya da serflik gibi ilikilerden de arndrlr. zgr, bamsz birey aslnda, insan cemaati ve toprakla olan organik ilikiden koparlp zgrletirilmi bireydir. Bu birey ancak bir soyutlamayla dnlebilir ama bu soyutlama gerek tarihsel bir srece tekabl eder. zgr, otonom birey, tarihsel soyutlamann gerekleen srecinin rndr.12 Akn meruluktan ikin merulua kay Hobbes'dan Kant'a dek doal hukuk ve szleme teorileriyle temalatrlr. Sivil toplumun kuruluu, zgr ve bamsz bireyler arasnda mutabakatla salanan bir birlik szlemesiyle sunulur; bu birlik, insan doasnn ya da insan aklnn zorunluluuna tekabl ettii gerekesiyle hakllatrlr. Bu yeni toplumsal formasyonu, insan aklnn kavrayamad buyruklar gnderen akn bir kaynak deil, kurtarlm bir znelliin aydnlanm zkar, ihtiyalar ve arzulan merulatrr. Adil mbadele ideolojisi, tekilerin de aynsn yapabilme hakkyla atmad 102

srece bireye kendi faydasnn peinde koma hakk kazandran ilkeyi kurumsallatrr. Politik otorite, tm znelerin adil mbadele ilikilerine katlma hakkn temin etmelidir. Bireylerin -szleme teorisyenlerinin sralad gibi- yaama, serbestlik, mlkiyet ya da mutluluk elde etme gibi doal haklarna sayg, politik otoritenin meruluu iin gereklidir. Politik tahakkm, tepedeki akn bir norma deil, sivil toplum yelerinin etkinliklerine gnderme yaplarak "tabandan" meru klnr. Kapitalist sivil toplum, akn grn iini bitirdii, bu sivil toplumun eitlik, serbestlik ve mlkiyet gibi meruluk 12 Grundrisse'den alnan bu pasajlar, Marx'in modernite ve kapitalizmin ortaya kyla ilgili zmlemesinin snrlarm da gsterir. Marx, -ahlk, hukuk ve politika- gibi normatif yaplarn geliimi ve retimin maddesel aralarnn geliimini, verili olann ya da "vazedilen"in yeniden vazedildii ya da dntrld benzer sreler diye deerlendirir. Max Weber'den bu yana, zgr, otonom birey idealinin ortaya kma tekabl eden kltrel aklclk sreci ile toplumyapsal aklsallama -hukuk, ekonomi ve piyasann geliimi- srecinin bir potada eritilmemesi gerektiini biliyoruz, zira bu sreler farkl rntlere sahip olup farkl bir mantk izler. Daha fazla ayrnt iin bkz. W. Schluchter, "Die Paradoxic der Rationalisierung"; J. Habermas, The Theory of Communicative Action, 1:143-273. 150 salayan normlar mbadele etkinlikleri iinde cisimletii iin, politik ekonomi eletirisi bu toplumun normatif z kav-raynn eletirisine dnr. Marx, politik ekonomiyi eletirirken bu ekonominin normatif meruluk gcn de eletirir. Kapitalist sivil toplumun normatif z kavrayn eletiren Marx, ikin gr, akn olanla deitirmez. Daha ziyade sz konusu toplumun "en gelimi toplumsal ilikiler" i ifade edecek gereklememi bir gizilg barndrdn gstermeyi amalar. Bu gereklememi gizilg, kapitalist retim koullar altnda sefalet ve servet, smr ve birikim, bireysel yoksullama ve toplumsal varsllama gibi kartlklar araclyla grnr. Marx, serveti bireysel ve kolektif geliimin niha amac olarak grmeyip bir ara gibi deerlendiren kadimlerin yce grn yorumlarken unlar yazar: Ancak, snrl burjuva formu kendi rtsnden syrldnda, servet, evrensel mbadele araclyla yaratlm bireysel ihtiyalarn, yetilerin ve nazlarn, retim glerinin evrenselliinden baka nedir ki aslnda? nsann doa gleri zerindeki, szde doa kadar insanln kendi doas zerindeki efendiliinin tamamen gelimesi deil mi? Bu geliimin btnln, yani nceden belirlenmi bir l birimiyle llmemi, kendinde ama olan tm insan glerin geliimini salayan ey, gemi tarihsel geliimden baka hibir nvarsayma dayanmakszn insann yarac gizilglerinden karlan mutlaktr.13 Kapitalist sivil toplum, bireysel ihtiya, yeti ve nazlarn "evrenselliini" 103

gelitirmek, insann efendiliini doa zerinde olduu kadar insanln kendi doas zerinde de tam anlama-y salamak ve bir btn birey yaratmak iin gerekli gizilgce sahiptir. Bu sre, nceden belirlenmi bir l birimiyle deil, "kendinde ama olan tm insan glerin geliimiyle" llmelidir. Kapitalist sivil topluma ikin gizilg, insan yeti ve glerin anlanna dayanan kendini-gerekletirmenin n13 Marx, Grundrisse, s. 488. 151 n amaldr. Dolaysyla, kendini-gerekletirme kendinde bir ama, tek meruluu kendi amlan olan bir sretir: "nceden belirlenmi bir l birimiyle llmemi ... kendi yaratc gizil gcnden karlan mutlak", diye yazar Marx (vurgu eklendi). Yukardaki pasaj Marx'm kapitalizm eletirisinin altnda yatan normatif idealin bir zetini ifade eder. Marx, doay dntrme srecinde kendi gizilgcn aa karan mteebbis, etkin, dinamik bir insanlk ngrr. Tarihte meruluunu dzen ve istikrar yerine deiim ve byme ideolojisinden alan ilk toplumsal snf, burjuvazi, Marx'in grnde reddedilmez ama alkonarak alr (aufgehoben). Zira burjuva toplumunda "bireysel ihtiya, yeti ve hazlarn hakiki evrensellii" snrl bir formla, yani salt madd nesnelerin birikimi anlamna gelen servetle tanmlanr. Gelecein toplumunda istenen, bu serveti bir amaca deil, hakiki insan servetinin geliimi iin, baka bir deyile hakiki evrensellik ve bireysellik iin bir nkoula dntrmektir. Marshall Berman bu noktay aada verilen ekliyle doru gzlemlemi: Marx, Platon ve Kilise Babalar'ndan* bu yana kendini kurban etmeyi kutsayan, bireysellie tiksinti ve kukuyla yaklaan komnizmin geleneksel temsilcilerine kyasla burjuva ve liberal dmanlarndan bazlarna daha yaknd ve yine de tm mcadele ve gayretlerin bir sonuca ulaaca o noktay zleyip durdu. Yine Marx'i, burjuvazinin kendi ye ve taraftarlarna kyasla burjuva toplumunda olup bitenlere kar daha ilgili buluyoruz. Marx, kapitalist gelimenin -tek tek bireylerin ve btn olarak toplumun gelimesi- dinamiinde iyi yaamn yeni bir imgesini gryordu: Eksiksiz kutsal bir yaam ya da buyurulmu statik zlerin cisimlemesi deil, srekli, kesintisiz, ucu ak, engellenmemi bir byme s 14 reci. (*) (The Church Fathers]: Hristiyanln ilk alt yzylmdaki din yazarlan; amzda da rnekleri mevcut .n. 14 Marshall Berman, All That Is Solid Melts Into Air, s. 98. 152 Elbette, sz konusu pasajn, aydnlanmann demiurgos ben-zeri insanlk idealini vurgulamayan, tersine bireysel ihtiya, veti ve hazlarn "hakiki evrensellik"inin anlamna younlaan ikinci bir okumas da mmkndr. Byle bir evrensellik, niceliksel bolluktan ziyade ihtiya ve hazlarn niteliksel dnm ve yetilerimizin yeniden eitimi anlamna gelebilir. Bu niteliksel dnm ve yeniden eitim Faustu insan imgesini daim klmayabilir; duyarlmzn "estetik 104

eitimi" daha yakn bir anlama sahip olabilir. Byle bir yeniden eitim ve dnm sreci sayesinde, ihtiya ve haz nesneleri yeniden tanmlanr. Muhta olunan, haz veren ey ve gelitirilmek zere seilen yeti tmden deiir. Deiim... Ancak hangi normun altnda, hangi lte gre? Kendisi ifade etmese de, Hegel'in ikin eletirisine sdk kalan Marx, tarihsel srecin kendi eletirel standartlarn yaratacan iddia eder. Eletirinin grevi, in-santrnn eitimi iin gereklii topyac tasarlarla birlikte sunmak deildir. Ancak bu tarihsel srece ilgi anlamszdr zira, dier eylerin tesinde, bu ilgi, Marx'in tarih kavramn birlikte oluturan, ancak farkl politika ve farkl normatif standartlar gerektiren biim deitirme ve tamamlan ngrleri arasnda hakemlik yapmamza yardmc olmaz. Tarihsel geliimin tamamlan modeline "ilerlemecilik" [Progressivism], biim de-gitirmeci kavraya da "topyaclk" [Utopianism] adn verebilirim. Daha nce vurguland gibi, birinci modele gre kurtulu, imdi'nin rtk gizilgcn tamamlamak ve btnlemekten mteekkildir. Biim deitirmeci ya da topyac kavray ise, buna kart olarak, imdi ve gelecek arasndaki srete radikal bir kopuu tahayyl eder ve gelecei yeni bir insan birliktelii ve znellik ilkesinin balangc diye dnr. Marx'in eletiri metodunun temelinde ilerlemecilik ve top-yacln i ie bulunduunu, ayrca soyalizm projesindeki i uyumsuzluun kkeninde "yeniden ele geirme" kavramna ikin bir anlamlln yattn gstermek zere Marx'in "meta-larn fetiizmi" zmlemesini ele alacam. Teknik-bilimsel ilerleme balamnda Aydnlanma kavray ile tarihin srekliliinde bir kopuu temsil eden kurtulu gr bu nl pasajda 153 yan yana durur; yirminci yzyln eletirel Marksizmi bu pasaj yorumlayarak balar. 2. Fetiizm ve kurtulu Marx'in "fetiizm" diye tasvir ettii fenomen, teorik bilin kadar gndelik bilincin de yapsn tayin eder ve u nermeyle zetlenir: "nsanlar arasndaki belli bir toplumsal iliki, onlarn gzne eyler arasndaki fantastik bir iliki formunda grnr" (Capital, s. 72). Bu fenomen, bir dizi ters evirme ya da kategorik hatayla karakterize edilir. Birincisi, toplumsal ilikiler eylerin doal zellikleri olarak grnr; ikincisi, insan emeinin toplumsal ierii emek rnlerinin formel bir yn olarak grnr; ncs, ilikilerin zelliklerle, toplumsal ieriinse formla kartrlmas sonucu dolay imli olan, dolaym-szm gibi grnr, ve drdncs, toplumsal-tarihsel dzenleme kendini sanki eylerin doal dzeniymi gibi gsterir.15 15 Marx bu ters evirmelerin neden ortaya ktn aklamak iin bir soyutlamaya bavurur. Fetiizm, bamsz meta sahipleri ve retenler olarak kendi rnlerini mbadele etmek zere piyasada bir araya gelen toplumsal aktrlerin perspektifine uygun bir bilin durumunu karakterize eder. Marx yle 105

yazar: "retenler rnlerini mbadele edinceye dek birbiriyle toplumsal bir temasa girmediinden dolay, retici emein zgl toplumsal karakteri mbadele eylemi dnda baka bir yerde grnmez" (Capital, s. 73). Marx bu noktada, meta sahiplerinin bizzat bamsz reten olduunu, metalarn retimi gibi mbadelesinin de ayn bireyler tarafndan yrtldn neren olgu kart bir varsaymdan yola kar. Gelimi kapitalist bir toplum asndan bakldnda, sz konusu varsaym aka yanltr. Kapitalist retim tarznn karakteristiine gre dolaymszca reten kitleler -emekiler - kendi rnlerine deil, sadece cret olarak karln aldklar kendi emek glerinin deerine sahiptir. cretli emek retimde kurumsallatndan, meta mbadelesi ayn kii tarafndan yrtlmediinden dolay iiler, piyasada bamsz birer reten olamaz. O zaman Marx bu soyutlamaya niin bavuruyor? Bu soyutlama, mbadele ilikilerine ikin toplumsal perspektife tekabl eder. Klasik politik ekonomiye gre mbadele ilikileri, hukuk adan birbirine eit mlk sahipleri arasnda gerekleen szlemeyle dzenlenmi serbest ilemlerdir. Bireyleri meta sahipleri olarak deerlendiren bu soyutlama kapitalist toplumun kurucusudur, zira gerekte piyasa, hukuken serbest sahiplerin birbiriyle rnlerini mbadele etmesini salayan bir alan kurumsallatrr. Piyasada meralarn alm satm arz-talep yasalaryla dzenlenir ve metalar arasndaki bu hareket meta sahiplerine sanki kendi emekleri tarafndan ve kendilerince belirleniyormu gibi grnr; aslnda herkes piyasa yasalarna boyun 154 Marx'in metalarn fetiizmi konulu eletirisinin muhtemel drt okumasn ana hatlaryla vereceim. Bu okumalarn her biri belli bir lde hermentik bakmdan makuldr. Aralarndan bir tanesini tercih etmeye girimeyeceim, zira amacm Marx'in konumunu deerlendiren bu farkl yorumlarn tmnn, kendilerine yabanclam servetlerin birleik retenleri tarafndan yeniden ele geirii olarak tanmlanan normatif idealle badatn gstermekten ibarettir. a. Kendine-effafve kendine-zde kolektiftik miti Marx'in fetiizm eletirisinin, kendine-effaf ve kendine-zde kolektiflik miti zerinde ykseldii iddia edilebilir.16 Toplumsal ilikileri eylerin zelliklerine, piyasay da doal, tarih d bir dzene indirgeyen kategori hatalann reddetsek bile, piyasa yasalarnn nesnelliini yok sayamaz ya da bireylerin mbadele ilikilerine girmesini nleyemeyiz. Parasal mbadelenin kurumsallat her alanda bireyler, emein meta retim alannda kalan niteliinden soyutlanacak ve metalan formel, deer-ta-yan zelliinden dolay alp satmaya alacaktr. Parasal mbadele kurumu arz-talep yasalarna uyuyorsa, kurumun bu durumu oluturmay brakmasn istemek anlamszdr. Bu yasalar nesnel bir manta sahiptir, btnyle bilinli planlama kararlarna asla btnyle tbi olamaz. Elbette, piyasann hakszl ve verimsizlii reformlarla baz politik nlemler alnarak bertaraf edilebilir, ama piyasa yasalarn tamamen iptal etmek daha beter bir verimsizlie ve brokratik kbusa 106

yol aabilir. Marx, fetiizm eletirisinde bir mit, insan etkinliklerin memek zorundadr. Serbest piyasa perspektifinden yola klirsa ve kapitalist toplumun yzeydeki fenomeni -bamsz mlk sahipleri arasnda gerekleen meta mbadelesi- gzlemlenirse, Marx tarafndan soyutlama eklinde tasvir edilen fetiizm bu alann kurucusu olur. 16 Bu kesimde yeniden ina edilen kantlama, en ok, E. M. Lange'nin gelitirdii yoruma tekabl eder. Bkz. "Wertformanalyse, Geldkritik und die Konstrukti-on des Fetischismus bei Marx", Neue Hefte jr Philosophic, s. 224 ve 33 ve sonras. Lange, Marx'in fetiizm eletirisinin ardnda Rousseau'nun cemaat ve bireyler arasnda dolaysz ilikiler neren modelinden esinlenmi "dolaymlamann yasaklann (Mediatisierungsverbo grr. 155 badele ilikileri ve piyasayla dolaymlanmad kendine-efaf ve kendine-zde bir kolektivizm miti vazeder. Byle bir kolektivizm yalnzca, kendine tamamen yeten kk bir topik komnde dnlebilir. Geni insan toplumlarndan herhangi birisi, amzdaki dzeyine ulam retim ve teknik bilgisiyle ilerken ar derecede uzmanlama, i blm ve mbadele ilikilerini gerektirecektir. Byle bir toplum, kanlmaz biimde nesnel, her biri kendi yasasna sahip mbadele, retim ve uzmanlk alanlar yaratacaktr. Karmak bir toplumda insan etkinliklerinin tm sonularnn tamamen effaf klnabileceini dnmek mmkn deildir.17 Elbette, bu alanlarn doal yasalarla yrdn dnmyoruz, ama bunlarn toplumsal faillerin niyetlerine btnyle indirgenemeyecek bir nesnel manta sahip olduunu inkr edemeyiz. Fetiizm eletirisi, klasik politik ekonomi mitlerini gizemsizletirmek iin faydal bir metot olabilir ama bizzat, kendine-effaf ve kendine-zde bir kolektivizm miti zerinde ykselir. b. Toplumsal alann yeniden inas Marks fetiizm eletirisini mitsel, kendine-effaf bir topyaya zlem boyutuna indirgeyen yukardaki yoruma, kapitalist mbadele ilikilerinin zgl doasn ihmal etmi olduu gerekesiyle itiraz edilebilir. Marx, mbadele ilikilerine toptan itiraz etmez, onun itiraz daha ziyade bamsz bireyler arasndaki anlaml tek toplumsal ban parasal mbadele ilikilerin-ce kurulmasna neden olan yaam tarznadr. Marx'in eletirisi, toplumlama (Vergesdlschaftung) alannn mbadele ilikilerine indirgenmesine, toplumsal karlkl balanmln para-sallkla dolaymlanan ilemlerle tanmlanna yneliktir. Aslnda, kapitalizm etik olann ve tm sabit kiisel bamllk 17 N. Luhmann, bu ilevselci perpektifi, normatif politika felsefesine kar "sistem aklsall" bal altnda gelitirdii itirazn keta yapmtr, bkz. Luhmann, "Moderne Systemstheorie als Form gesamtgesellschaftlicher Analyse", Habermas ve Luhmann, Theorie der Gesellschaft der Sozialtechnlogie, s. 9 ve sonras. 156 107

ilikilerinin zlmesine iaret eder. Hegel'in ngrd gibi, bir "ihtiyalar sistemi", evrensel bir nesnel bamllklar sistemi kurulur.18 Her birey, almas piyasada belli bir deer getirebildii lde nafakasn kazanabilir. Her birey, bir miktar evrensel mbadele aracna, paraya sahip olduu lde ihtiyalarn karlayabilir. Kapitalizm ncesi ekonomik formasyonlar ve etik olan karakterize eden kiisel bamllk ilikilerinin tersine, kapitalizm, gayriahsi ve nesnel (sachlich)* bir bamllk alann kurumsallatrr. Bu alann yasalar altnda yaayan bireyler birbirlerine ilgisiz olmakla beraber birbirlerine bamldr. Aralarndaki tek toplumsal ba mbadele deeridir. Her birey genel bir rn -mbadele deeri- retmeli ve mbadele deeri haketmek iin paraya sahip olmaldr. "Birey, toplumla olan balarn da, toplumsal glerini de cebinde tar."19 Kapitalist toplumda, Marx'in yazd gibi: "hem etkinliin toplumsal karakteri, hem de rnn toplumsal formu ve bireylerin retimdeki paylam ... bireylerin, birbiriyle olan ilikileri eklinde deil, kendilerinden bamsz mevcut ilikilere tbi olarak karlat ve karlkl baml bireylerin gizemli birlikteliinden ortaya kan yabanc ve nesnel bir ey gibi grnr."20 Fetiizm, iinde etkinliin toplumsal ieriinin ve toplumsal ilikilerin btnyle "eyleti-rildii", cisimletirildii, soyut, mbadele edilir, kaytsz kalan birimler olarak grnd toplumsal bir yaam tarznn ifadesidir. Fetiizm eletirisinin hedefi, toplumsal retim tarznn "bireylerin kaderi gibi onlarn dnda varolan"dan baka bir tarza dntrlmesi sayesinde toplumsal yaamn yeniden yapland-rldr. Ama, "orijinal bir tam-la dn" olmayp, "toplumsal ilikileri, yani kendi cemaat [gemeinschaftliche]** ilikileri bylece kendi cemaat denetimine tbi, evrensel olarak gelimi bireyler"den21 kurulan gelecein toplumunu gelitirmektir. 18 Hegel, Hegel's Philosophy of Right, #199. (*) eyimsi, ey gibi - .n. 19 Marx, Grundrisse, s. 157. 20 Marx, Grundrisse. (**) Cemaate ait - .n. 21 A.g.e.,s. 162. 157 c. Deer yasasnn aknl Toplumsal ilikiler zerindeki denetimin bireylere dnmesiyle yeniden yaplandrlan toplumsal alann, deer yasasnn almas sayesinde mmkn olabilecei iddia edilebilir.22 Manc'n iaret ettii gibi, meta fetiizminin kkeninde metay reten emein zgl toplumsal karakteri yatar.23 Tm metalarn birbiriyle mbadele edilebilirlii iin, her retenin zel, faydal emeinin tm tekilerle eit olduu nvarsaylr. Byle bir eitlenme ancak tm somut insan emei formlarnn bir ortak paydaya, yani soyut anlamda insan emek gcnn harcanmasna indirgenii ya da soyutlan sonucunda mmkndr. Bu soyutlama gerekletiinde, farkl bireylerin emek gcnn birbiriyle llmesini salayacak tek ortak l, bunlarn birim zamanda harcandr. Soyut insan emei zamanla llr. Bylece, bireyler farknda olmasa da, mbadele srasnda farkl rnleri deer olarak eitlerken, ayn zamanda ve dolaysyla farkl 108

insan emei formlarn da birbiriyle eitler. "Bunun farknda deiliz, ama yine de yaparz" (Capital, s. 74). "rnler arasndaki tesadfi ve srekli dalgalanan mbadele ilikileri ortasnda, bunlarn retimi iin gerekli toplumsal emek-zaman, ezici bir Doa yasas gibi... kendini dayatr" (s. 75). Meta retimiyle genileyen toplumsal olarak zorunlu alma zaman tarafndan deerin belirlenii, bireylerin karsnda duran "nesnel", doa benzeri bir zorunluktur. Tm insan etkinlik ve rnler, llebilirlii cisimlemi deer birimi olmalarndan ibaret olan soyut, trde zaman birimlerine indirgenir. Ancak deer yasas, kapitalist retim tarznn geneline hkim olduu iin, bu alandaki etkinlikleri de etkiler. Sermaye, kendini-artran deerdir; deer yaratan deerdir. Sermayenin art, meta retiminde gerekli olan toplumsal emek-zama22 Bu noktay formle ederken Moishe Postone'nun "Labor, Time and Necessity" adl almasna ok ey borluyum, bkz. Social Research, s. 739-89. Postone, datm ilikilerini yeniden ina eden ancak retim ilikilerini yine deer yasasnn tahakkmne brakan soyalizm teorisine "geleneksel Marksizm" adn verir (s. 739). 23 Marx, Grundrisse, s. 157. 158 nln srekli azalna ya da yaayan emein kendini yeniden retmesi iin gerekli emek-zamann azalyla nispi art-dee-rjj ykselmesine ihtiya duyar. Nispi art-deerdeki ya da emein verimliliindeki art, retenlerin, yaam tarzlaryla birlikte ivmelenen retim uranlna tbi olmalarn da artrr. O halde, bir yandan kapitalizm nispi art-degeri artrmak iin yaayan emei giderek daha az kullanmaya urarken; te yandan retim iin gerekli toplumsal emek-zaman, insan etkinliklerin ve rnlerin deer ls olmaya devam ettike bireyler yaamlarn srdrebilmek iin gerekli arac elde etmek amacyla gederek daha etkin almak zorunda kalacaktr. Kapitalizmin kendisi emek-zaman asgarye indirmek iin bir yandan bask yapan, te yandan servetin tek arac olarak emei vazeden hareketli bir elikidir... Bir taraftan, servetin yaratmn kullanlan emekten (nispeten) bamsz klmak iin toplumsal birleim ve toplumsal etkileimin, doa ve bilimin tm glerini yaama geirmeye urar. Dier taraftan, emek-zaman, onunla yaratlm devasa toplumsal gler iin bir lm birimi olarak kullanmak ister."24 Sermaye bylece harcanabilir zaman artrr ve emek-zaman toplumsal bakmdan asgariye indirir; ancak emek-zaman deer ls olmaya devam ettii zere harcanabilir zaman, serbest zaman deil artk-emek ve toplumsal bakmdan telfi edilmeyen isizlik olarak grnr. "O halde servet arac bundan byle emekzaman olmayp harcanabilir zamandr. Deer ls olarak emek-zaman, serveti, artemek-zamanm anti-tezi iinde ve ondan dolay var olan var yoksulluk ve harcanabilir zaman zerinde temellendirilmi olarak kendisini servet olarak vazeder; bu, bireyin btn zamannn emek-zaman olarak vazedilii ve bylece 109

bireyin salt iiye, emek kategorisine indirgeniidir."25 Fetiizm mantnn almas iin toplumsal bakmdan gerekli emek-zamann harcannn bundan byle deer ls, 24 Marx, Grundrisse, s. 706. 25 A.g.e., s. 708, vurgu metinde. 159 deerin de toplumsal servet birimi olmad yeni bir retim tarzna ihtiya vardr. Marx unu ekler: "Fourier'nin isteyecei gibi emek, oyuna dnmese de ... datmn deil, ama retim tarznn kendisinin bastrlmasnn daha st bir formda ifade ediliine niha nesne olarak kendi byk katksn salamaya devam eder."26 d. Deer yasasnn aklsallatrlmas Marx'in Grundrisse'de anahatlarm verdii topyac gr, sosyalizme geii deer yasasnn kaldrlmas ve toplumsal olarak gerekli emek-zamanm asgarye indirilmesiyle herkes iin serbest zaman yaratma eklinde tahayyl eder. Toplumsal bakmdan gerekli emek-zaman deer ls olmaktan ktnda zorunluluk alan geride kalp, zgrlk alan balayacaktr. KapitaVin "Metalarn Fetiizmi" balkl kesiminde, Marx, fetiist bilincin neden olduu tahrifatla kyaslad ikinci bir kurtulu modeli daha gelitirir. Bu modele gre, deer yasas iptal edilmez, ama btnyle ahlsallatnlr.21 "Tm farkl bireylerin emek gcn bilinli bir ekilde cemaatin birleik emek gc klarak kendi ilerini ortak retim aralaryla yrten zgr bireylerden olumu bir cemaat ... resmedelim" (Capital, s. 78). Byle bir cemaatte, toplumsal rn toplamnn bir ksm yeni retim aralar olarak hizmet grr, bir ksmyla da yeni geim aralarna yeniden yatrm yaplr. Yeni yatrm ve tketim arasndaki datm kurallar deimesine ramen, her reten bireyin geimlik aralar iindeki pay harcad emek-zamana gre belirlenecektir. "Emek-zaman, bu durumda ifte rol oynar. Emek-zamann belli bir plan dahilinde taksimi, yaplmas gereken farkl trde iler ve cemaatin eitli ihtiyalar arasnda uygun bir orant kurar. 26 A.g.e.,s. 712. 27 Bu yorum, G. Markus tarafndan "Four Forms of Critical Theory" adl almasnda gelitirilmitir; Thesis Eleven, s. 90 ve sonras; Kars. Bu makale ha-knda benim yorumlarm, "The Hermeneutics of Critique", Thesis Eleven, s. 189-98. 160 Qic yandan, her bireyin bireysel tketimi iin ayrlm toplam rndeki paynn ve salad ortak emein ls olmaya hizmet eder" (Capital, s. 79). Emekzaman, bireysel etkinlikleri bireylerden habersiz tanmlamaz artk, batan beri toplumsal olarak dnlen bireysel emek eitli retim sektrleri arasnda datlr. Deer yasas, belirli bir "toplumsal plan"a gre btnyle effaf klnr. Aslnda bu model, aklsallatrl-rru, planl bir ekonominin effafln nvarsayar. Fetiizm alt edilmitir, zira bireyler artk doa benzeri, nesnel bir zorunluluk alanyla kar karya deildir; onun yerine 110

kolektif planlamann "effaf mantyla karlarlar. Toplumsal olarak gerekli emek-zamann bykln, yeniden yatrma ve tketime ayrlacak paylan ve cret dzeylerini belirleyecek brokratik bir elite ihtiya duyulur. cretler yine, kolektif bakmdan gerekli toplumsal emek-zamana bireyin katk olarak sunduu gerekli emek-zamanla llr. Kapitalizmdeki deer yasas, emek gcne talep dahil olmak zere arz-talep yasas olarak kendini dayatrken, bu brokratik sosyalizm modelinde piyasa yasalar askya alnr, deer yasas da bilinli, aklsallatrlm planlamann nesnesine dnr. Ancak toplumsal olarak gerekli emek-zaman hl deer ls, deer de servet birimi olarak kalr. Grundrisse'de, "deer ls olarak emek-zaman, serveti sefalet zerine kurarak vazeder"28 diye iddia edilmiti. KapitaVin birinci cildinde nerilen "effaf toplumsal ilikiler modeli, bu "sefalet zerine kurulan servet"i sosyalist planlamann temeli yapar. Marx'in fetiizm eletirisinin yukarda sunulan drt okumas imdi daha ak tanmlanabilir. Birincisi, Marx'in eletirisinin liberal yaklamla rtln sunarken ikinci ve ncs, gelecekteki sosyalist toplumun topyac tasvirleridir; drdncsyse "reel sosyalizmin" ve brokratik merkez planlamann merulatrldr. Daha yukarda Marx'in erken yazlar ve 1844 El Yazmalaryla balantl zmlemede ortaya konan, kapitalist toplumun gizilgcnn aa karlarak 28 Marx, Grundrisse, s. 708; ayrca bkz. Postone, "Labor, Time and Necessity". 161 ilerlemeci ynden tamamlan ile bu gizilgcn yeni ama henz tarihsel olarak bilinmeyen bir forma topyac ynden biim deitirmesi arasndaki gerilim, bu noktada yine karmza kar. Bir yandan, fetiizmin almas, merkez bir plana gre piyasa yasalarnn aklsallatrlmas demektir. Toplumsal olarak gerekli emek-zaman, igcnn eitli retim sektrleri arasnda datm iin bir standart olarak kullanlacaktr; dahas, bireyin toplumsal servet iindeki pay toplumsal olarak gerekli emek-zaman havuzuna katks orannda belirlenecektir. Sosyalizm, piyasann karmak ve ou zaman akl almaz ileyii yerine aklsal ve ngrlebilir bir plan sunacaktr. te yandan, Marx, fetiizmin almasn topyac bak asndan, insan toplumlamann (Vergesellschajtung) yeni bir formu olarak grr. Bu bak asnn vurgulad toplumsallk ve birliktelik, mbadele ilikilerine ve bu ilikilerde cisimleen normlara dayanmaz. Grundrisse''den alntlanan yukardaki pasajda Marx, "toplumsal ilikileri, ayn zamanda kendi cemaatsel (ge-meinschaftlich) ilikileri bylece kendi cemaatlerinin denetimine tbi bulunan evrensel olarak gelimi bireyler" in toplumundan sz eder (bkz. s. 162; vurgu bana ait). Bu balamda "gemeinschaftlich" teriminin kullanlmas rastgele deildir. Marx, mbadele ilikileri ve hukuk normlarla bir arada tutulan brgerliche Gesellschaffm* artk karakteristii olmayan dayanma ve birliktelik imgelerini artrmak ister. Gemeinschaft [cemaat] ve Geselhchaft [toplum] kartln vurgulamakla, Marx'in 111

Ferdinand Tnnies ve ondan sonra gelenler gibi bir geleneki olduunu iddia etmiyorum.29 Kukusuz, Marx gelecek iin tahayyl ettii trden bir "cemaatilie" ancak kapitalist geliimin varm olduu aamaya dayanarak ulalabileceini vurgulamaktan asla vazgememitir. Marx bu gr, yalnzca kapitalizmin inkr edilemez bir olgu olmas nedeniyle deil, kapitalizmin aslnda tm gelecek sosyalist toplumsallklara temel olacak normatif bir gizilgcn balan(*) Burjuva toplumu - .n. 29 E Tnnies, Community and Society (Gemeinschaft und Geselhchaft), ev. ve ed. Charles R Loomis, (East Lansing: University of Michigan Press, 1957). 162 gc saylmasndan tr de savunmutur. Marx bu normatif jZilgc u pasajda ifade eder: Kapitalizm altnda, "insan ieriin btn bu dsal almas, tam bir boaltm olarak; bu evrensel nesneletirme, tam bir yabanclama ve snrlarn yklmas olarak, tek tarafl amalar, kendinde-ama insann btnyle dsal bir amaca kurban edilii olarak grnr."30 "nsan ieriinin btn bu dsal almas", insan gclln tarihte btnyle anlandr, retici insan glerin geliimidir ama ayn zamanda kapitalist lks ve servet araclyla ihtiya ve arzularn eitimi ve rafinelemesidir de. Bu sre dardan bir lyle llemez; srecin kendisi kendi deerlendirimci standardn yaratr. Kapitalizm, insan servetinin yularn brakr ama toplumsal olarak gerekli emek-zaman standardna gre servet lmeye devam eder. Kapitalizmin asl biim deitirmesi, gerekli emek-zamann servet lm oluunun reddedi-liiyle balar. nsan servetinin gerek lm, harcanabilir zamandr. Marx'in nerdii topya, Hannah Arendt'in kkrtc formlasyonundaki gibi "emekten bo zaman"a geiin gerekletii bir bolluk toplumudur.31 Marks topyann yeni bir toplumsallk ya da emekten bo zamana gei formunu iddia ettii ya da 'sosyalizm, insan gizilgcn kapitalizm tarafndan akl d bir ekilde israf ediliini aklsallatrmaldr' iddiasn vurgulad dnlyorsa, metinlerin her okumayla da badatrlabilecei aktr. Ne var ki, emekten bo zamana geiin topyac kavram ile, deer yasasnn aklsalatrlmasnn ilerlemeci nosyonu ortak bir unsur ierir. Gelecein toplumu, her iki durumda da emek etkinliinin doas ve yeniden yaplandrlyla tanmlanr. Ancak Marx'in Grundrisse'de vurgulad yeni toplumsalla gre gelecein toplumunun ekseni etkileimli insan ilikileridir. Yeni toplumsallk, yeni zneleraraslk kavrayna Marx'in almalarnn btnnde rastlansa da bu kavram asla aka gelitirilmemitir. Bu noktada mesele, yeni toplumsallk tarz 30 Marx, Grundrisse, s. 488 31 H.Arendt, "Tradition and Modern Age", s. 20. 163 projesi iin yeni bir emek grne ihtiya olup olmayaca deildir. Ayrca bu 112

iki grevin birbirini dlamadn, tersine tamamladn dnyorum. Asl mesele, yeni toplumsallk alternatifinin nvarsayd insan eylem ve politika anlaynn, son zmlemede, Marks erevede bir yeri olmamasdr. Bu durumun, zne felsefesine ynelmesi nedeniyle Marx'm Kapi-(al'i iin de geerli olduunu iddia ediyorum. zne felsefesinden bakldnda, etkileim ve birlikteliin yeni formlarn yeniden kavramsallatrmak iin bir alan yoktur, zira, aada izah edeceim gibi, bu konum sz konusu alternatifi dlayan iki nvarsaym zerine kurulur. Bunlar, kolektif tekil zne miti ve kendinigerekletirme olarak eylem modelidir. Sonraki kesimde Marx'in kriz youn toplumsal bir sistem olarak kapitalizm zmlemesindeki zneleraraslk ve zne-lertesilik sentezini ayrntlaryla ileyeceim; ardndan, Marx'in, bu iki perspektifi uzlatrmaya alrken, artk prole-teryann ahsnda vcut bulacak olan zne felsefesine nasl geri dndn gstereceim. 3. Sistemsel ve yaanan kriz: zlmeyen gerilim Kapital boyunca iki ayr toplumsal epistomolojiye tekabl eden iki zmleme hatt izlenir: Birincisi, toplumsal-ilikiler-iindeki-insanlarn kiiler aras perspektifidir, ikincisiyse nc kiinin, gzlemci-dnrn perspektifiyle sermaye hareketinin tasviridir. Bu iki farkl zmleme tarz, iki tip kriz teorisine tekabl eder. Birinci kriz teorisine gre krizler, yaanan yabanclama, smr ve hakszlk fenomenleridir, ikincisine gre krizler, gzlemci-dnrn perspektifinden sistemin ilevsel mantndaki baarszlk olarak grnr. Yaanan krizler ve sistemsel-ilevsel krizler, Marx'in kapitalizmin i elikilerini gzlemlemesini salayan iki ayr grtr. Marx, metalam emek gcnn ift karakteri zerinde durarak bu iki perspektifi uzlatrabileceini dnmt. imdi Marx'in giritii bu uzlatrma almasn ele alp, bu sentezi neden daha fazla kabul edemeyeceimizi gstermek istiyorum. 164 Marx'a gre, kapitalist toplumsal ilikiler, emek gcnn piyasada alnr satlr bir metaya dnmesiyle balar. Bununla birlikte, emek gc ynyle dier metalardan ayrlr. Birincisi, emek gc kendi sahibinden ayrlabilen, ayr bir ey deildir. Emeki olmadan, emek gc olamaz. cretli-emek szlemesiyle ii belli bir sre iin emee somut form kazandrma yetisini retim aralar sahibine teslim devreder. kincisi, emek gc kendi sahibinden ayrlamad iin istenildiinde yeniden retilebilen bir ey deildir. Emek gcnn yeniden retilmesi, emek glerini meta olarak satan bireylerin yeniden retilmesiyle zdetir. ncs, makineye benzemeyi-iyle, emek gc ancak kendi sahibi almaya raz olursa, yani birey ilgili etkinlii gerekletirmeyi kabul ederse harekete geirilebilir. Emek gc, kullanm emekinin znel iradesine bal znel bir yetidir. Bu durumda kapitalist toplumsal ilikilerin ideolojik ekirdei, gemi toplumlarda dolaymsz retenler ile onlarn artk-rnlerine ya da emeine el koyanlar arasnda dorudan bir tahakkm ilikisi olarak ortaya kann, 113

kapitalizmde eyler arasndaki nesnel (sachlich) ilikiler olarak grndr: Emek gc bir metadr, ayn ekilde deeri de, yani parasal cretler de yle. Tm insan toplumlarnda toplumsal servetin datm bir dizi iktidar ilikisini gerektirirken, kapitalizmde toplumsal servetin datmnda gizli iktidar ilikileri, piyasa yasalaryla ya da otomatik belirlenen bir srecin sonular olarak grnr. Emek gcnn byle tamamen nesneletirilmesi ya da "eyletirilmesi" mmkn olmaz ya da olamaz. Zira emek gcnn alm satm, kapitalizmin i mant bu olgunun inkrna dayanmasna ramen, baka hibir metanmkine benzemez. Emek gcnn alm satm toplumsal bir mcadele, atma-l bir toplumsal iliki gerektirir. KapitaVdt konu dna sapan tarihsel tartmalarda (10., 15., 25. ve 26.-31. blmler) Marx, kapitalizmin gelimesini bu gelimenin iinde yaayanlarn ve sonularndan ac ekenlerin gznden anlatr. ilerin i gnnn uzatlmasna ve ocuk emeine kar mcadeleleri; makinelere duyduklan fke sonucu galeyana gelileri ve yarattk165 lan infialler; grevleri; ve cretli-emek szlemesini zel/bireysel eylemden pazarl kolektife yaplabilen bir iktidar ilikisine dntren kolektif bilincin giderek belirii anlatlr.32 Bu mcadeleler, kapitalizmin ileyiine nesnel snrlar getirir: Mutlak art-deere i gnnn uzatlmasyla ulalamaz, zira politik mcadele bunu engeller. Emek verimlilii artyla nispi artdeerin genilemesinin, retimin aklsallamas ve bilimselle-mesinin de bir snn vardr, -makinelere hcumdan tutun da devamszla, retime ynelik sabotajlara ya da i yavalatmaya dek- eitli ii direnileri bu genilemeyi nler. KapitaPdeki ana konudan sapan bu tarihsel gzlemlerin metodolojik nemi zerine uzun boylu bir tartma sz konusudur.33 Ana zmleme "belli bir kapitalist retim tarz" diye ad32 Boston Philosophy of Science Colloquium'da (18 Ocak 1983) sunulan bu blmn erken versiyonunun aydnlatc bir eletirisini sunan Joshua Cohen'e gre bu tarihsel blmler "kapitalizm hareket yasalarnn resmediliidir; yani kapitalist mlkiyet ilikilerinin zgl yapsn ifade eden gelimenin eilimleridir. Bu blmlerde anlatlanlar, mcadeleler, kriz dnemleri, hele kriz dnemlerine ait mcadeleler hakknda deildir. Beenin ya da beenmeyin, Marx'in tarihi -15., 25. ve 26.-31. blmler- yukardan bir tarih olup, sermayenin geliimini ifade eden st metnin altndan tremi bir toplumsal tarih alt metni deildir" (yazara yazl ileti) Bu nemli eletiriye yant olarak unu ne srebilirim: Bu blmlerle verilen tarihsel malzemeyle kapitalist mlkiyet ilikilerinin geliiminin ii snf zerindeki etkisinin resmedilii hakknda bir soru yoktur. Asl soru; kimin perspektifinden? Hl iddia ediyorum; bu blmlerde hem iinin sesi -yaad

114

tecrbeler- hem de toplumsal hasmnn (fabrika yneticisi; kapitalist; yasa koyucu) sesi duyulur ya da anlatlr. Metin boyunca "yaanan kriz" terimini kullanmamn nedeni, fiil mcadelenin yannda sefalet, zulm ve smr duygularn da yanstmaktr. yle rneklendirebilirim. 15. blm, makine ve modern endstri hakknda genel bir tartmayla balar; 3. kesim, "bu devrimin ii zerindeki genel etkilerini" incelemeye geer (Capital, s. 394), 5. kesim "ii ile sermaye arasndaki ekimeyi" anlatr. Keza, 25. blm "sermaye artnn ii snfnn kaderi zerindeki etkisini" ele alr. Bu blmn bandaki soyut tartma, endstrinin yedekler ordusu formasyonu ve ardndan erken ii snf kurumlarnn rgtlenme giriimleri zmlemesine yol aar (s. 640). Bu pasajlar, 26.-31. blmlere gnderme yaplarak oaltlabilir. zerinde durduum nokta udur; Marx kapitalist yasalarn genel geliimini incelerken bile somut, yaayan bireylerin, iilerin tecrbelerine tekrar tekrar bavurur. 33 Capital'in tarihsel materyalist "bilim" olarak anlam ve nemi hakknda yrtlen bu tartmaya yaplan erken katklar arasnda Georg Lukcs'n "The Marxism of Rosa Luxembourg" (1921), History and Class Consciousness iin166 landnlan sistematik bir soyutlamadan yola karken, ana konudan sapan bu tarihsel gzlemler aslen ngiltere rnei ve ngiliz jcH snfnn geliimi zerinde durur. Ana konudan uzaklaan bu tarihsel gzlemler sistematik zmlemenin resmedilii midir yoksa zmleme bizzat tarihsel bakmdan zgl olup, kapitalizmin geliimini tek bir zel rnekle mi ifade eder? ddiamn amac gerei, bu tartmaya girmeye gerek duymuyorum. Kapi-taVdt bir yandan tarihsel anlat, te yandan sistematik zmleme boyunca ileyen ikili perspektif, metalaan emek gcnn ikili niteliine tekabl eder. Tarihsel pasajlardaki zneler, somut emek gcnn sahipleri olan iilerdir ancak sistematik zmlemedeki zne, sermayedir; sermaye asndan emek gc, sadece creti denendir, yani deiken sermayedir. Metnin bu ikili perspektifi, zneler olarak emekiler ve onlan nesneletiren sermaye arasndaki zme ulamam mcadeleyi yanstr. Bu ileyen dal perspektifi resmetmek iin Kapital'in 10. blmnde yer alan Marx'in " Gn" tartmasn rnek vereyim. Marx yle yazar: "Ancak sermayenin tek bir yaam itkisi vardr, o da deer ve artk-deer yaratma, retim aralarn sabit faktr haline getirerek mmkn olabilecek en byk miktarda art-emei emme eilimi ... bylece kapitalist, meta mbadele yasasndaki yerini alr. Dier alclar gibi, metasnn kullanm deerinden mmkn olabilecek en byk fayday almaya alr" (Capital, s. 233). Bu pasaj, kapitalistin eylemin-deki aklsall, srekli artan servetin, sermayenin sistemsel perspektifine gre amlar. Marx, art-degeri artrmak adna bu sistemsel kapitalist yasann ii snf iin dourduu sonular sunarken 115

zmleme dilinden vazgeip, iilerin kendi adna de, s. 27-46; ve Karl Korsch'un "Marxism and Philosophy" (1923) saylabilir. Bu dnemin tartmas, ekonomik belirlenimcilik karsnda tarihte znel/devrimci faktr meselesi etrafnda dnmtr. Lukcs, Luxembourg ve Korsch, kinci Enternasyonal'in ekonomik belirlenimciliine kar eletirilerinde ve Marx'in gelitirdii tarihsel materyalizm "bilim"i ile devrimci praksisin uyumluluu konusuna yaptklar vurguda birletiler. Yakn tarihte, bu tartmann gncellenmi bir versiyonu bir yanda Althusser ve Balibar (bkz. Reading Capital) , onlarn izinden giden ngiliz Barry Hindness ve Paul Q.Hirst, Pre-Capita-Ust Modes of Production (Londra: Routledge & Kegan Paul, 1975), te yanda E.PThompson, The poverty oj Theory, arasnda geer. 167 konumasna yer verir. Perpsektifteki kay, metinde en bariz ekilde anlat sesindeki kayla, toplumsal zmleyicininkin-den katlmcnn sesine geile gzlenir. Birden, iinin retim srecinin stresi ve iddeti altnda bastrlm sesi ykselir: Sana sattm meta, kullanm bir deer, kendininkinden byk bir deer yaratt iin dier metalarm kalabalnda farkllar. te bu yzden satm aldn ... benim gnlk emek gcmn kullanm bylece senin olur. Ancak, onun iin her gn dediin fiyat araclyla ben onu her gn yeniden retebilmeli ve yeniden satabilmeliyim. Yalanma vs. nedeniyle doal tkeni haricinde, bugn olduu gibi yarn da ayn normal g, salk ve tazelikle alabilmeliyim ... Her gn onun yalnzca normal sresine ve salkl geliimini salamaya uygun decek kadarn harcayacak, harekete geirecek ve eyleme koyacam. gnn snrsz uzatarak, benim gnde yenileyebileceimden daha fazla miktarda emek gcn sen bir gnde tketebilirsin. Senin emekten kazandn ben cevherden kaybediyorum. (Capital, s. 234) Marx tarafndan en canl ekliyle farkl anlat sesleriyle resmedilen bu iki perspektif farkl kriz mefhumlarna tekabl eder:34 Tarihsel blmlerde aktarlan kapitalizmin geliimi, gerek tarihsel aktrlere yaanan krizler yaratan ynyle gsterilir. Bu balamda "yaanan krizler"le, alma, yaam ve ev koullarna dair radikal dnmleri kastediyorum: Smr duygularnn ortaya k, hakszlk, fke, huzursuzluk ve benzeri. Bu pasajlarda, iilerin gaddarlamas ve basknla-mas kadar smrye ve tahakkme kar direni ve mcadeleleri de anlatlr. Buna karlk metnin genel nermesi, kapitalizmin ilevsel ve sistemsel krizlerini sergiler: Kr orannn dme eilimi; sermayenin younlamas; sermayenin gereklemesi ya da dolam srasndaki tkanklklar ve isizlik tartlr. Sosyolojik bakmdan, yaanan krizler toplumsal eylemler iine rl norm, deer ve anlam yaplarnn kn 34 Georg Lohmann'n kavrayl zmlemesine ok ey borluyum. Bkz. "Gesellschaftskritik und normativer Massstab", s. 270 ve sonras. 168 116

haber verir, ilevsel krizler ise ilikilerin nesnel balamlarn-daki "kt ileyii" haber verir. rnein, "stagflasyon"* ge-kapitalist ekonomilerde ilevsel bir krizdir, ama kazan salayc i eksiklii ve enflasyon yznden bireylerin madd ya-am-temeli yok edildiinde -r. Yallar-, toplum deer ve normlarna duyulan inan sarsldnda, yn duygusunu yitirme, anomi, ve anlamszlk ortaya ktnda -r. Getto genlii- bireyler iin artk yaanan bir krizdir. Marx'in zmlemesinde gzden kaybedilen ey, bu iki gr arasndaki dolaymdr. Metin neyle ilgili olduuna dair ak bir yol gsterici olmakszn her ikisine de girip karak dalgalanr. Bu iki gr arasndaki dolaymlama eksiklii, teorik bakmdan olduu kadar normatif adan da nemli sonular dourur. nce teorik problemi aklayaym. sel, toplumsal aktrlere ait yaanan tecrbeler ve dsal, gzlemci-dnre ait nesnelemi gr olmak zere bu iki farkl gr, modern toplum teorisinin iki temel kategorisine tekabl eder. Modern toplum teorisi, sistem btnlemesi ile toplumsal btnlemeyi birbirinden ayrr.35 Sistem btnle(*) Enflasyonla beraber durgunluk - .n. 35 Bkz. David Lockwood, "Social Integration and System Integration". Bu yazsnda Lockwood bu balamdaki Marx'in baarsnn garantisini benim nerdiime kyasla daha olumlu bir grle ele alr. yle yazar: "Yine de sistem btnlemesini ve toplumsal btnlemeyi aka ayrtran kesinlikle Marx'tir. Snf antagonizmasna doru eilim (toplumsal btnleme yn), genellikle retim ilikileri karakteristiinin bir ilevidir (r, smf-ii tanmlama ve iletiim imknlar). Ancak snf antagonizmasnn dinamikleri, ekonomik sistemin ilerlemecilikle byyen 'elikisine' baldr. Marksist teoride deiim iin saptayc olan 'atma'nn, retim sisteminin ilikilerinden doan bir iktidar atmas deil, 'mlkiyet kurumlar' ile 'retim gleri' arasndaki 'elikiden' doan bir sistem atmas olduu ileri srlebilir" (s. 250). Bu ilgin bir pasaj, zira toplumsal ve sistem btnlemeleri arasnda bir ayrma gidilmesini nerdikten sonra Lockwood aka Ortodoks Marksist teori-letirme tarzna yneliyor ve "smf antagonizmasnn dinamikleri"ni ekonomik siteminin ilerlemecilikle byyen "elikisi"yle ilikilendiriyor. Buna mukabil, toplumsal ve sistem btnlemelerini birbirinden ayrmann ana nedeninin, ekonomik ve idar dzlemlerde ortaya kan sistem problemlerinin dorudan toplumsal iktidar mcadelelerine ve snf antagonizmalanna dnmeyeceini gstermek olduunu dnmtm. Lockwood bir yandan bu olguyu kabul ederken, te yandan inkr eder. N. Mouzelis'in "Social and System Integration" adl almasnda Lockwo169 mesi, toplumsal eylemlerin sonular arasnda karlkl kurulan ilevsel balantlarla meydana gelir. Adam Smith'in "grnmez el" nosyonundan, Hegel'in "ihtiyalar sistemi" kavramna dek, Durkheim'in organik i blm nosyonundan Par-sons'n "genelletirilmi medya" nosyonuna dek, modern toplum teorisi, modern toplumlarda toplumsal yaamn geni alanlarnn kimse tarafndan 117

istenmeksizin, arzulanmakszn, hatt bilinmeksizin birbirine ilevsel bakmdan baml olduunu vurgular. Toplumsal btnleme, tersine, eylem ynelimlerinin ahengi sayesinde kurulan toplumsal eylemlerin koordinasyonuna atfta bulunur. Bireyler, eylemlerini birbirine yneltir, zira sz konusu anlamlar, toplumsal kurallar ve deerleri anlarlar. Sistem btnlemesi, dile getirilen niyet ve sonu arasndaki uyumazla ramen gerekleirken toplumsal btnleme kapsamndaki toplumsal eylem koordinasyonu, toplumsal aktrlerin kendi toplumsal yaamlarn yneten kural ve anlamlara doru ynelmeleri sayesinde meydana gelir. Eylem sistemleri, nc kiinin, gzlemcinin perspektifiyle zmlenebilirken, toplumsal btnleme birinci ve ikinci kiinin ise perspektifiyle zmlenmeyi gereksinir. Bu iki perspektifi yorumlayan Claus Offe'nin gzlemine gre: "Tm toplumsal sistemler, bir yandan kendi yelerinin normatif olarak dzenlenmi ve anlaml eylemleri, te yandan nesnel ilevsel balamlarn etkililii boyunca kendini yeniden retir. 'Toplumsal btnleme' ve 'sistem btnlemesi' ile uyulan kurallar ve zneleri aarak kendilerini dayatan kural benzeri dzenlemeler arasndaki ayrma, sosyolojik gelenein od'un dncesi hakknda yapt yorumlar bu bakmdan aklaycdr. Mo-uzelis, toplumsal btnlemeyi kolektif grup ya da yar-gruplarn eylemleri erevesinde tanmlayarak toplumsal ve sistem btnlemeleri arasndaki di-kotomiyi daha ak ortaya koyar; toplumsal ve sistem btnlemeleri arasndaki balantnn eylemteorik ve sistem-teorik yaklamlarn baaryla uzlat-rlmasma dayandn gsterir (s. 396 ve s. 402 ve sonras). Bana yle geliyor ki Marx'in bu perspektifler arasnda kurmaya alt ban lsn Mouze-lis de abartyor; bkz. Mouzelis'in nermesi: "Marx, kurumsal uyumsuzluklar kolektif aktrlerle, onlarn status juo'yu koruyan ve deitiren stratejileriyle sistematik ekilde balamtr" (s. 402). 7. blmde bu ayrmn iki kriz kavram iin fayda salayacak ekilde nasl izilebildiini gstereceim. 170 temelidir."36 Elbette, Marx'i bu iki perspektifi btnletirecek toplumsalteorik zmleme aracn gelitirmedii iin sulayamayz ama bir toplum teorisi olarak Marksizmin -ilevsel kriz momentini vurgulayan- ekonomist nesnelcilik ve -yaanan kriz momentine tekabl eden- kltrel ya da psikolojik yabanclama perspektifi arasnda gidip gelii de bir tesadf deildir. Marx'in incelemesinde zmsz braklan teorik problem, yaanan krizleri douran eylem balamlar ile eylem sonularnn sistemin kt ilemesine neden olan nesnel-i-levsel karlkl i bantlar arasndaki ilikidir. Bu blmde sz konusu problemin Marks toplum teorisi iin yaratt sonular daha fazla incelemeyeceim.37 Frankfurt Okulu'nun psikoanaliz, aile ve kltr sosyolojisini Marks politik ekonomiyle btnletirmek zere gsterdii gayretten beri eletirel toplum teorisi, niha bir zm getirmek iin bu teorik problemi ele almaya balad. ada kapitalist toplum Marx'in tartt modelden giderek uzaklat iin, bu toplumdaki protesto hareketleri "cretli 118

emek-sermaye" atmas diye tehis edilen nitelikten daha farkl bir nitelik kazandka, sistemsel ve yaanan krizleri ayrmak ayrca bir zorunlulua dnt. Bu konular gelecek blmlerde ayrntsyla ilenecektir (5. ve 7. blmler). zmsz braklan bu teorik problem, bir takm normatif sonular da dourur. Kapitalde ana metnin ak kesilerek verilen bu tarihsel gzlemleri okuyan kii, pasajlarda yanstlan iilerin, mcadelenin zneleri olmayp kapitalizm tarafndan zneletirildikleri lde, yani yaadklar sefalet kolektifi eip, yaam koullar aynlatka tekil, birleik bir snfn yelerine dnerek zne rolne girdiklerine dair bir izlenime kaplr. Marx'in, iilerin "snf altnda birleme srecini deerlendirmesi olumludur.38 Snf bilincinin formasyonu, gerek zneler 36 Claus Offe, "Unregierbarkeit", s. 313. 37 Bu probleme 7. blm, 1. kesimde Habermas'n eletirel toplum teorisine metodolojik katksn ele alrken tekrar dneceim. 38 Marx'in erken ii hareketiyle ilikisini yeniden kuran ve gizemsizletiren mkemmel bir alma iin bkz. W Schfer, "Collective Thinking From Below" iinde. Dialectical Anthropology, s. 193-214. 171 hline girme yolunda otonomiye doru atlm bir adm olarak anlalr. Ancak, mcadeleleri bir "snf kavram altnda toplanmam kolektif aktrler henz zne deildir. Bununla birlikte, "snf kavram, Marx'in bizzat belirttii gibi, tabakalamaya atfta bulunarak aklanamayan; toplumsal hak ve ayrcalklarn bundan byle doum, ya, kan ba ve meslek zellikleriyle belirlenmedii; ve toplumsal btnlemeye her eyden nce cretli-emein serbest piyasasyla ulalabilen toplumsal sistemleri zmlemek iin anlaml bir toplumsal kategoridir.39 Snf formasyonlar, bu tr toplumsal sistemlerde znel deil, gzlemci-dnrn geni halk kitlelerinin yaam koullarn, eylemlerini ve dnce rntlerini karakterize edecek ilevsel dzenlemeleri ve istatistik nitelikleri belirlemesini salayacak nesnel tanmlama aracdr. znel dzeyde, snf yelerini birbirine "balad" varsaylan, onlarn "nesnel kardr", yani yelerin retim sistemi iindeki madd ve iktidar statlerinin korunmasdr. Snf karlar kelimenin tam anlamyla "atfedilmi" (zugerechnei) karlardr, zira snfn karlarna neyin dahil edilip edilmeyecei ancak toplumsal sistemin "nesnel" zmlemesiyle belirlenebilir. Ne var ki, btnyle "nesnel" bylesi bir zmleme yoktur; szde "snf karlarfn belirlemek iin toplumsal ilikilerde neyi smr ya da tahakkm, hakl ya da haksz grdmz belirtmemiz gerekir. Snf kar kavram geni insan grubu davranlarnn istatistik bakmdan dzenleniinden daha fazla anlam ifade edecek, gerek gruplarn nasl davranmas gerektiini belirleyecek normatif bir l olarak kullanlacaksa, o zaman normatif standartlar "nesnel" snf zmlemesinin ardndan deil, bu zmlemeden nce tehis edil39 Karl Marx ve Frederick Engels, The German Ideology, s. 75 ve sonras. The 119

German Ideology iindeki bu pasajlar Marx ve Engels'in bireylerin "snf" kategorisi altnda toplanmasna eletirel adan yaklatn ancak ift olumsuzla-mann gcne inanlarnn tam olduunu gsteriyor. yle yazarlar: "Bireylerin ynetici snfa kar artk herhangi bir zel snf kar dayatmakszn belli snflar altnda toplan, snf eklini almay tamamlayana kadar ortadan kaldrlamaz" (s. 76) Snf altnda toplann olumsuzlanmas, snfn olumsuzla-yc snf tarafndan formasyonu yoluyla gerekleecektir. 172 melidir.40 Toplumsal snflar, kolektif aktrlerin zgl tarihsel formlardr. Ancak bunlardan baka formlar da vardr. Mcadeleci kolektiflik, snf karlar yannda baka normatif ilgiler evresinde de ekillenebilir; smr ve tahakkm ilikileri cinsiyet, rk, etnik ve dilsel kimlik, hatt ya gibi zellikler zerine de kurulabilir. Marx, gemi kolektif belirleme tarzlarnn kapitalist toplumca btnyle etkisiz klndn tehis etmekte hakldr ama kapitalizmin yaratt tek kolektif belirleme tarzna normatif bir stat yklemekte hataldr. Snf kavramna bylesi bir normatif stat ykleyerek Marx, mcadele eden toplumsal aktrlerin temeli olan kolektiflik ve oulluk gibi toplumsal tecrbeleri ihmal edip yalnzca gzlemci-dnrn grn uygular. Bu kesimdeki son adm olarak snf kavramnn neden zne felsefesine dayandn ileyeceim. "zne felsefesi" diye adlandrdm konumun drt nvarsa-ym yle sralanabilir: birincisi, "nesneletirme" ya da "retim" olarak tanmlanabilecek olan insan etkinliin birleik btncl bir modeli olduu; ikincisi, tarihin tek bir znenin -insanln ya da insan-trnn- etkinlikleriyle kurulduu; ncs, insanlk tarihinin bu tek znenin yetilerinin anla-nn sergiledii; ve drdncs, kurtuluun, tarihin kuruculuunu stlenmi ve stlenecek znelerin -gemi ve gelecek znenin- bir ve ayn olduunu ieren bilginin farkna vararak dnmemiz ve bu bilgiye uygun eylememiz anlamna geldii nvarsaym. Bugn, gemiteki "alma"s bizim bugnmz olan bu zneyle zdeliimizi grebildiimiz lde, bizim yaptmz olduunu bildiimiz nesnellikle uzlaabilir (Hegel) ya da kendi etkinliimizin rnleri olduunu bildiimiz gemiin glerini ve edinimlerini yeniden ele geirerek kurtulua ulaabiliriz (Marx). Marx, Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eletirisi* (1841) balkl almasnn Giri'inde kurtulu ngrsn u szlerle zetler: "Burjuva toplumuna ait bir snfn, ki bu snf bu topluma ait deil, kknden zincirli bir snW Bkz. Jean Cohen, "The Subversion of Emancipation", Socio] Research, s. 789844. (*) Critique of Hegel's Philosophy of Right. 173 fin; tm zmrelerin znml olan bir zmrenin; hibir zel hakszlk talep etmedii iin hibir zel hak talep etmeyen ve evrensel zdrabmdan dolay evrensel bir karaktere sahip bir alann ... tek kelimeyle insanlarn tm kayplarndan mteekkil ve dolaysyla ancak insanl btnyle yeniden kazanyla kendini kazanabilen... bir alann... formasyonu".41 Marx'in 120

Kapitalde daha sonra zne felsefesine dnecek bu erken grnn normatif sonularn yorumlayaym. Marx'in teorisinde proleterya, tarihin tekil kolektif znesi adna eyleme giritii iin evrensel kar temsil eder. Proleter-yann kurtuluu, insanln kurtuluuna ykselir, zira bu snfn zgl karlar, insanln evrensel karlarna tekabl eder. Ancak dikkat edelim; proleteryann ve insanln karlarn eitlemek, hesab verilmemi iki varsaym zerine dayanr: Birincisi, tarihin, "evrensel" kar ykleyebileceimiz gerek bir zneye sahip olduunu varsaymak; ikincisi, bir toplumsal grup ya da snfn, bu evrensel kar temsil edebilmesi gerektiini iddia etmek. Her iki varsaym da kusurludur. Bir kar ykleyebileceimiz tarih znesinin varln ileri sren iddia, empirik ve normatif kategorilerin birbirine kartrlmasna dayanr. Marx'a gre insanlk, tarihin insan etkinliklerin bir sonucu eklinde gelimesi balamnda empirik adan tarih znesidir. Ama insanlk bir soyutlamadr, zira tarihsel sreci, zgl bireylerin belli zaman ve mekndaki somut etkinlikleri iter. Tarih zneleri, tarih failleri anlamyla, tekil hldeki insanlk deil, oul haldeki insan varlklardr. kinci noktada, Marx'in oulluktan kolektif tekillie, insanlardan insanla kayn salayan ise insanl normatif kategori olarak grmesine yol aan varsaymdr. Tarih, bir zneye dnme ihtimalinin var olduu bir durumdur, ancak bu znelik/a olmak deil bir ama ve telos anlamna gelir. Bu bakmdan, tarihin kendisine yneldii ey olarak insanlk, tarihin amac olarak grnr. Klasik Alman idealizmi ve onun tarih felsefesinden miras kalan, empirik zne ve normatif ama eklindeki ikili insanlk 41 Karl Marx, "Zur Kritik der Hegelschen Rechtsphilosophie, Einleitung", s. 390; ng. ev., s. 142. ngilizce eviri zerinde deiiklik yaptm. 174 perspektifinden42 dolay Marx, ounlukla bu iki ilkeyi kaynatrarak tarihte dzenleyici bir idealin -insanlk idealinin- tarihte sanki bir fail -empirik zne olarak insanlk- gibi de ileyebileceini yazar. Marx'i, zneye "kar" ykleyen edeerde kukulu varsayma ynelten, empirik ve normatif perspektiflerin bu kaynamadr. Ancak, insanlk salt normatif bir kategoriyse insanln karlar nceden belirlenemez ve mcadelenin ak srasnda tanmlanmaldr, zira insanlk sadece bir mcadele te-los'u olabilir ve nceden var olan bir zneye iaret edemez. nsan karlarnn kurucusu, teorisyenin insan kar diye ne srd deil, mcadele eden toplumsal aktrlerin kendi ortak ama ve arzulan olarak kavraddr. nsan karlar teorik bakmdan a priori tanmlanamazsa, sonuta tek bir toplumsal snfn bu evrensel kar temsil etmesini beklemek bir anlam ifade etmez. Marx'in almasnda, aklamaya giritiim teorik kaynatrmadan yola klarak proleteryaya normatif bir rol yklenir. Jean Cohen'in Snf ve SiviZ Toplum: Marks Eletirel Teorinin Snran'nda zekice gzlemledii gibi, Evrensel snf kavram ve tarihsel olarak retilmi, empirik olarak varolan bir 121

grubun evrensellii tadn belirlemek, tarihi olumlu ve aklsal klmak adna Hegel'den tretilmi problematik bir giriime dayanr. Marx'in dncesindeki evrensel snf, tarihin znesi/nesnesi, olumsuzlamann olumsuz-lanmas gibi kavramlar, Geist'm yerine ilkin tr, sonra trn yerine toplumun genel temsilcisi olarak snfn gemesiyle Hegel'in Mutlak'na dn imler. Evrensel snf kavram, tarihsel praksisin olumsalln ve muhtemel aktrlerin oulluunu, "akln" taleplerine -kendi ilemlerini insan praksis dzeyinde kefetmeye alan bir mantn taleplerine- kar boyun edirir.43 Elbette, Marx Kapitalde Hegel'in Geist kavramnn empirik versiyonunu, tr zn daha fazla ilemez. Ancak, yukarda 42 Bkz. Immanuel Kant, "Anthropologic in pragmatischer Hinsicht", s. 399-400, burada dual insanlk kavram zmlemesi gelitirir. +3 Jean Cohen, Class and Civil Society, s. 78. 175 vurguladm gibi, retenlerin insanlk tarihi aknda ve kapitalizm altnda yabanclam olan yeniden ele geirmesini mu-tulayan kavray, Marx'in eserinde izlenen normatif modeldir. Marx, "snf kavramnn ayrcalkl normatif statsyle, "birleen retenlerin kendi yabanclam servetlerini yeniden ele geirmesi" formlnn alaca toplumsal ve politik formu daha ak belirlemekten kanabilmitir. nsanlk tarihine ait servetin kolektif tekil zne tarafndan retildii kabul edildiinde, bu yeniden ele geirmenin hangi somut toplumsal ve politik ifadeye brneceini belirtmeye gerek kalmaz. Kolektif tekil zne, birlikte hareket etmeye karar vermi bir kolektiftik hlinde deil meru bakmdan kendinin olan yeniden ele geiren bir tekillik hlinde davranr. Dolaysyla, Marks toplum teorisi bir ikilemle kar karyadr: Proleterya, dier toplumsal aktrler arasndan eitli etik ve politik zeminlere dayanarak mcadelesini desteklemeyi tercih ettiimiz herhangi bir tanesidir ya da mcadelesi sistematik-teorik zeminlere dayanarak desteklenmesi gereken ayrcalkl belli bir toplumsal aktrdr. Birinci seenek kabul edilirse, gelecein kurtulu teorisi olarak Marksizm proleteryaya ykledii ayrlackl staty hakllatramaz. kincisi seilirse proleteryann zel rol stn tutulmu olur, ancak ona ait karlarn insan karlarna neden eitlenebilecei, zne felsefesine dayanan bir dizi denklem ve indirgemeye bavurulmadan aklanamaz. Marks toplum teorisinin normatif temellerini aydnlatmak iin snf ve yeniden ele geirme kavramlar yannda "zne felsefesi" diye adlandrdm konuma tannan ayrcalkl staty sorgulamak gerektiini neriyorum. Buna istinaden, Marx'in kapitalizm eletirisinde, normatif grnde yine ilevsel olan smr, eitlik, hakkaniyet ve kendini belirleme gibi baka kavramlara rastlanmayacan sylemiyorum. Ancak alternatif bir etik ve politika kavray gelitirirken, insan oulluu kolektif tekillie indirgeyi ve kendini-gerekletirme etkinlik modeli diye belirlediim varsaymlardan vazgemek gerektiini dnyorum. 176 122

4. Birinci Ksm'a ynelik sonulandrc sistematik dnceler: Kendinigerekletirme etkinlii ve zne felsefesi Hegel, erken yazlarnda modern doal hak teorilerini reddedip eletirirken nostaljik birleik bir etik yaam idealini nvarsayar. Empirist ve formalist doal hak teorilerine kar Hegel, yasall-gn karsna ahlk, politikann karsna ekonomi, toplumsalln karsna bireysellik, eilimlerin karsna akl ve iradenin getiriliini modern toplumun tam kalbindeki atallanmay yansttn iddia eder. Bu atallanmay alt etmek, eletirel akln ve modernitenin ikiye paraladn bir klmak, felsefenin ve speklatif bilginin grevidir. Hegel, Grngbilirride kurucu emek etkinliini kefederek moderniteyle uzlamaya ynelir, ayn zamanda toplumsal-tarihsel dnyann salt bir verili olma zel anlamyla yalnzca olumlu olmadn, ayrca Tin denilen znele-rtesi bir znenin almas olma anlamyla vazedildiini de gsterebilen eletirel bir metod salar. Tinin tarihteki etkinlii kendini-dsallatrma etkinlii olarak tanmlanr; Tin tarihte kendini-dsallatrmayla kendini gerekletirir. 1844 El Yazmalarinda Marx'in antropolojik Hegel eletirisi Tinin yerine "insantr" ya da "insanl" koyar. Bu yerini alma ilemi zne felsefesinin temellerini deitirmez, zira tarih hl kolektif bir znenin yetilerinin anlan olarak dnlr, toplumsal kurtulu da hl bu mirasn zgl bir snf tarafndan yeniden ele geirilii olarak anlalr. Bu snfn tikel talepleri insanln evrensel talepleriyle yekvcut olurken snf kendi tarihinin efendiliini ele geirir, insanln yabanclam, imdi "sermaye" maskesine brnm servetinin yeniden ele geirilii olarak tanmlanan normatif model, Marx'in kapitalist retim tarznn eletirel zmlemesinde yine i bandadr. Elbette, erken yazlarndaki felsef antropoloji ile Kapi-tal'dt yola kt toplumsal-ilikiler-iindeki-bireyler modeli arasnda temel farkllklar bulunur. El Yazmalarndan Kapi-taVt gelinceye dek toplum teorisi ve zmlemenin temellerinde yaanan bu deiim, normatif modelde bir deiiklik ya177 ratmaz. Yaanan krizler yannda sistemsel krizleri de ieren bu ikili perspektifin gsterdii gibi, Marx'in normatif kurtulu modeli hl, bu sreteki gizemli znenin -sermayenin-rnlerinin, gerek znelerce, adna proleteryann hareket ettii somut bireylerce yeniden ele geirilmesini savunan modeldir. Dsallatrlm toplumsal zn byle yeniden ele geirilmesi, kapitalizmin topyaclkla almas ya da kapitalizmin eksik aklsallnn btnlenii ve ilerlemecilikle tamamlan diye yorumlanabilir. Bu normatif nvarsaymn hem topyac, hem de ilerlemeci okumas mmkndr; ancak bu iki okumann hibiri yeniden ele geirme modelinin temellerini ve bu modelin altnda yatan zne felsefesini sorgulamaz. Peki, bu modeli ve zne felsefesini sorgulamak niin gerekli olsun? Bu soruyu yantlamak iin, ilkin kendinigerekletirme etkinlik modelinin eksik ynlerini irdelemeliyim. 123

Marks "nesneletirme" kategorisinin iletiimsel etkinlikleri karakterize etmek bakmndan yetersiz kal (bkz. 2. blm, 3. kesim) ve Hegelci dsallatrma paradigmasnn insan eylemin yorumsal belirlenmemiliini aklayamay (3. blm, 2. kesim) daha nce tartlmt. "Nesneletirme" ve "dsallatrma"nm her ikisi birden insan eylemin niyetli-tele-olojik modeli zerinde ykselir. nsann dnyada kendi niyetine tekabl eden bir rn ya da durum yaratmaya alan bir varlk olduu kabul edilir. Marx'm Kapitalde belirttii gibi, en kt mimar en yetenekli andan ayran, birincinin dnyada kurmak istediini nceden zihninde tasarlay, arnn etkinli-ininse igdsel oluudur.44 nsan eylemi yalnzca teleolojik deil, niyetlidir; ya da insan eylemin teleolojisini kuran niyetli olma hlidir. Elbette, bu eylem modeli yanl deildir. ada dille yorumlandnda ierdii doru yle belirtilebilir: nsansal faillerin znel niyet ve amalarna gnderme gerektirmeyen tm 44 "rmcek, sanki bir dokumac gibi ilerini yrtr, an ise yapt petekle bir mimar ok utandnr. Ne var ki en kt mimar arlarn en iyisinden ayran, mimarn, yapsn gereklikte dikmeden nce zihninde ykseltiidir" (Capital, 1:178). 178 eylem tasvirleri edeerde belirleyicidir.* Eylem aklamas, tarUmlayc ve aklayc dier teorik modellerden ayrca hangisinin kullanlm olmasna baklmakszn, failin niyetli, bi-rinci-kii perspektifinin bu aklamann kurucu unsuru olmasn gerektirir. Ancak, bu eylem modeli monolojiktir. zne-nesne ilikisine ayrcalk tanrken, zne-zne ilikileri boyutundan ve eylemin toplumsal balamndan uzaklar. lkin: Amalanan ya da niyetlenilen etkinlik, prelinguistik** bir dil yardmyla tasvir edilir. Kendi ama ve niyetlerini formlletiren, dnmleyen bir bilinten yola klr. Hegel bu dnm etkinliini "bilincin ieriinin yeniden vazedilmesi" eklinde tasvir ederken Marx, "mimarn kendi zihninin gzlerinin nndeki imge"45 metaforuna bavurur. Hedef, niyet ve ama, bilincin "ierii", "imgeler", "zihnin gzlerinin nndeki" olarak zihinsel dille tasvir edilir. Bir nerme formu sayesinde bu hedef, niyet ve amalarn dilsel dolaymlanmasmdan soyutlanlr. Ancak, "ne yapmak niyetindesin, arzusundasn, istersin?" sorusunun ya(*) Edeerde belirlenim [underdetermination] tezi: Duhem tezi olarak da bilinir. Birbirinden "farkl" hipotez ya da teorinin, "ayn" veri, kant ya da apaklk bakmndan edeerde tutarl ve itibar edilebilir olduunu ne sren tez. lk kez Fransz fiziki ve bilim felsefecisi Piere-Maurica-Marie Duhem (1861-1916) tarafndan ne srlmtr. zellikle bilimde bilimadamnn tmevarm srecinde yaad problem, edeerde belirlenim teziyle aklanr. Ayn verinin destekledii farkl hipotezlerin varl, hangi hipotezin kabul edilmesi gerektii konusunda bilimadam iin problematik bir durum yaratr. Bilimde bu farkl teorilerin varlna ilikin eitli yaklamlar yle rneklendirilebilir: In dalga ve parack teorileri, gereki iin bir atma 124

arz ederken, ara iin birbirini tamamlaycdr. Ayrca bkz. Duhem-Quine tezi (Quine, 1953), ltrlemezlik [incommensurability], [Ladenness-theory] (Rudolf Camap, N.R.Hanson, T.Kuhn, E Feyerabend), Grecilik. Kaynak: The Cambridge Dictionary of Philosophy (Cambridge Univerity Press), A Dictionary of Philosophy (Macmillan Publishers), Felsefe szl (Bilim ve Sanat Yay.) - .n. (**) Dil ncesi, zihinsel - .n. 45 Marx gibi Hegel' de kimi zaman dilin roln vurgulamtr. Aslnda, Hegel'in dncesinin en muammal taraf Jenaer Realphilosophie (s. 182 ve sonra-s)'de bireysel zbilin formasyonunda ad koymaya geni yer ayrlmken bireysel ve kolektif bilin formasyonu zerine sistematik dnmde dille ilgilenilmemi oluudur. Marx'in dncesinde bu konu daha da karmaktr; bkz. Aadaki dipnot. 179 nt "bilincimin X ieriini ya da Y imgesini gerekletirmek isterim" olmayp, "Eitim almaya niyetim var", "Ona yardm etmek arzusundaym", "Bauhaus stilinde bir ev ya da kpr yapmak isterim" vs. eklinde bir karlktr. Bilincin ierikleri ya da imgeleri, dille dolaymlanan nerme ifadeleridir. Bu ise bilincin tm ierikleri -bunlar ac, iddetli arzu, tat ve duyumlar olsun ya da olmasn- dille dolaymlanr demek deildir ama incelediimiz anlamda bir amal etkinlik ou zaman kesinlikle dille dolaymlanabilir. Bu durumu gstermek iin basit bir soru sorulur: "Ne yapmak istersin?". Teleolojik-amal etkinlik tanm gerei, failin "ne yapmak istersin/niyetindesin/ar-zusundasm?" sorusuna verdii yantta zikrettii neden icab gerekletirdiini varsaydmz etkinliktir. Nesneletirme ve dsallatrma kategorileri, bilincin zel, prelinguistik ieriklerinin -"zihnin gzlerinin nndeki imge"- ilk kez kamusallamasn ve paylalmasn kiinin "ieriden", "darya", "gcl-lkten", "fiil gereklie" doru haraketiyle imlemek zere yaplandrlmtr. Bu bakmdan sz konusu model, zne-nesne ilikisine ayrcalk tanr ve dille dolaymlanan bir toplumsallama sayesinde kimlik kazanan kiiler olarak insanlarn paylatn, toplumsal dnyay dlar.46 zellikle Hegel, insanln zneleraras yapsn kefetmesine ramen bu fenomeni prelinguistik, zihinsel terimlerle tasvir etmeye devam eder. Niyetlere sanki onlar bilincimizin deposunda bekleyen eya-larm gibi yaklaan prelinguistik, zihinsel bir eylem modeline 46 Marx'm eserlerinde dilin bir toplumsal ilikiler modeli olduu ya da bireyleri bir araya getiren toplumsal ba iaret ettiine dair pek ok pasaj bulunmasna ramen, bu notlar Marx'm onsekizinci yzylda popler olan ad verme ya da gsterge atama vs. eklinde zel bir dil teorisine sahip olduu sonucuna g-trmemelidir (r., "Toplum dnda tek bana bir bireyin retimi .'.. birlikte yaayan ve birbiriyle konuan bireyler olmakszn bir dil gelitirmek kadar samadr" [Grundrisse, s. 84]). Klasik Marksist toplum teorisinin dilsel etkileime dayanan toplumsallama konusunu ihmal ettiini ileri sren iddia, 125

yukarda "toplumsal btnleme" diye adlandrlan boyutun, yani kolektif aktrlerin kendi toplumlarnn kltrel, sembolik ve normatif mirasyla ilikilerinin Marx tarafndan -gzden karlmad noktada- gelitirilmediini ne sren tezimin daha genel balamnda dnlmelidir. Bu noktay burada kantlaya-masam da, Marx'in eserlerindeki dil modelinin, Ferdinand deSaussure'n ayn-myla, "parole"den (konuma/sz) ziyade "langue" (dil) olduunu sanyorum. 180 vaplan bu vurgu, eylemin yorumsal belirlenmemiliinin de grmezden gelinmesine yol aar. "Eylemin yorumsal belirlen-memilii" ile kastettiim insan eylemlerin ve bunlara gml niyetlerin ancak paylalan dnyada toplumsal yorum ve iletiim sreciyle belirlenebileceidir. Eylemin "neliini", failin "kimliini" belirlemek, temelinde yorum ekimelerine, yanl anlam vermelere, yanl belirlemelere sahne olan toplumsal ve iletiimsel bir sretir. Ne yapld ve bunu kimin yapt, byle mecburen ekien yorumsal pratiklerden, Ben ve teki(ler) arasndaki iletiimsel al-ve-ver'in bir sonucu olarak ortaya kar, insan eyleminin dille dolaymlanmas iki ynl bir anlama sahiptir: Birincisi, failler olarak bizlerin dnyada kendi ama ve isteklerimiz diye dndmz, dille formle edilmekle kalmaz ayrca tekiler de ne yaptmz ve kim olduumuzu, eylemlerimizi bir hikyeyle, bir anlatyla yeniden anlatldklar lde anlarlar. Eylem, "yorumlar anda" amlanr.47 Hegelci ontolojinin bak asnndan, eylemin bu yorumsal belirlenmemilii ikincil bir statye sahiptir. Eylem, "kt sonsuzluun" sonu gelmeyen diyalektiine tbidir. "tekilikte-kendi-sayesinde-varlk" momenti, kendiniyeniden kazanma sknu ve Tinin erinci asla insan alanda elde edilemez. Tinin niha amac olan bu uzlama ancak eylemi bir "alma", d-sall biimlendirme ve yapma olarak dndmzde daha uygun biimde eriilebilir. Tin, iinde bir zamanlar gcll-n, yetilerini ve zn cisimletirdii dsall ya da nesneyi yeniden ele geirerek kendine dner. Kendini d dnyaya boaltan ve sonra yeniden ieri eken ya da bir zamanlar gitmesine izin verdiini yeniden kendine alan isellik modeli, yorumsal belirlenmemilik boyutundan kaabilme giriimidir, ite bundan dolaydr ki, Marx ve Hegel, ister insanln ister Tinin kendini-gerekletirmesinin anlamn aklamak amacyla alma eylem modeline bavurur. Failin bir eylem araclyla kendini gerekletirdiini iddia etmek, failin gizilgcnn, znn, yetilerinin benzersiz bir ekilde kendi yaptyla aa Arendt, The Human Condition, s. 181 ve sonras. 181 vurulduunu iddia etmektir. Bu model, eylemin yukarda tartlan iki ynl dilselliini inkr etme eilimindedir. lkin, ken-dini-gerekletirme modeli, kendini "gerekletirecek" olan belirleyecek kukusuz bilgiye sahip, epistomolojik bakmdan effaf bir Ben varsaymyla iler. kincisi, bu failin 126

yaparak gerekletirdii eyin, tekilerin onun ne yaptn dnmesinden ya da sanmasndan btnyle bamsz olduu varsaylr. Bu bakmdan, iletiim, kendini-gerekletirme srecinin vazgeilmez bir zellii olarak deerlendirilmez. Kendine-effaf birey zn almada aa serer, gsterir. Bu etkinlik, ou zaman dsalln "cisirnletirilmesi", "dntrlmesi" ya da "ele geirilmesi" terimleriyle tasvir edilir. Bir nesne ya da dsallk, failin amacn belki "cisimletirebilir" ya da cisimletiremezken -madde diren gsterebilir, maddeyi nasl yeniden ekillendirebileceimizi bilemeyebiliriz, kurallan uygulamakta yeterince yetenekli olmayabiliriz- teki zneler bu amac asla "cisimletiremez". tekiler, bizim ama, niyet ve arzularmzla uyum iinde eyler ya da eylemeyi reddeder. Onlar, irademizin "cisimlemeleri", nesnelemeleri ya da dsalla-malar deil, ama ve niyetlerimizi hakllarmamz sunmamz ve iletiim kurmamz gereken teki znelerdir. Kendini-gerekletirme etkinlii insan eylemin bu boyutunu kapsamaz. Habermas' izleyerek,48 insan eylemi drt tipe ayrmak istiyorum. Bunlar tablo 4.1'de grlebilir. Bu tablo, her eylem tipinin ilgili unsurlarnn bir zmlemesini sunmaktadr. Bu eylem tiplerini baka teorik aralarla zmlemek elbette mmkndr. Her eyden nce bu eylem tiplerinin bir anlamda "ideal tipler" olduunu belirtmek gerekir. Somut toplumsal eylemler ya da toplumsal eylem dizisi bu eylem tiplerinden bir ya da daha fazlasyla rtebilir: Fabrika almas, rnein, arasal ve stratejik tarzlar birletirebilir, tpk sylemin ileti-imsel ya da davurucu eylem tiplerini gerektirmesi gibi. Ama bir eylem hem iletiimsel ya da davurucu hem de stratejik olamaz. Bu tarzlar birbirini dlar. 48 J. Habcrmas, Theorie des kommunikativen Handelns, 1:384 ve sonras; lng. ev., 1:285 ve sonras. 182 TABLO 4.1 Eylem tipiAmaKipBen/Oteki ilikisinin Yaps ArasalBir durum meydana getirmek; yaratmakzne-nesne ilikisi Teknik Ustalk letiimselletiimsel anlamaoklu, ama temelinde zne-zne ilikisi Simetri Karlkllk Anlama DavurucuKendini-gerekletirme zne-znezne-nesne zne-zneTanma Teyit etme Kendini-glendirme StratejikKomutazne-zneSimetrik-olmayan Karlkl-olmayan Arasallam insan ilikileri Bir eylem tipi "kip"inden, her biri iin karakteristik zne-nesne ilikisini anlyorum. Kip, "dnya referans" formu olarak da dnlebilir. Her bir durum iin hangi gereklik alannn birincil neme sahip olduunu, yani her eylem tipine elik eden nermeci davurumun hangi alana gnderme yaptn gsterir: Arasal eylem tipi - rnein, bira kutusunu amak, bisiklete binmek ya da bir nkleer santral kurmak- temel referans olarak bir eyin ya da durumun 127

yaratld nesnel, d dnyay alr. letiimsel eylem kipi -konuma ve sylemtoplumsal dnya ve zne-zne ilikisidir; ama iletiimsel eylem ayn zaman da st-eylemdir. letiim, arasal, stratejik ya da davurucu eylem tarzlarna ayrtnda ve bu eylem tiplerinin referans tezlerine ynelik dnmsel bir durum kabul edildiinde, karlkl anlama aray iinde olan kii iletiimsel' eyleme giriir.49 Bu bakmdan, iletiimsel eylemin 49 Dil ve iletiim, dier eylem formlar -arasal, stratejik ya da davurucuiin de bir ara olduundan dolay iletiimsel eylem bir "st-eylem"dir. Bu bakmdan, iletiimsel eylem hem "anlamaya ulamaya ynelmi" saf eylem tipi, hem de dile dayanan tm dier eylem tiplerinde imlenen bir st-eylemdir. Ay183 dnya referans okludur; nesne dnyasyla, teki Benlerin dnyasyla ya da Benin kendi i dnyasyla ilgili olabilir. Davurucu eylem iki kipe sahip olabilir: durumumuz, duygularmz ve hislerimizin tekilere iletimi ya da yetilerimizin sadece kendileri iin davurumu -keman almak, resim yapmak, dans ya da drama gibi. Stratejik eylem, iletiimsel eylem gibi temelinde zneynelimlidir. Ancak bu eylemin amac, karlkl anlaya ulamak olmayp, tekilerin sadece b'zim ama ya da hedeflerimizi gerekletirmek zere eylemesini ya da konumasn salamaktr. Stratejik eylemin rnekleri olarak menkul kymetler borsasndaki iler reklmclk, asker planlama, vergilendirme ve siyasi propaganda saylabilir. "Ben-teki" ilikilerinin yapsyla, toplumsal etkileim norm ve kurallarnn eitleri kastedilir. Arasal eylem durumunda bunlar, d dnya ve onun ileyii hakkndaki bilgimize tekabl eden teknik ve ustala dair kurallardr.50 iletiimsel eylem durumunda, -empirik sz tarafndan her zaman olgu kartsal olarak ngrlen- norm ve kurallar katlmclar arasnda bir simetri ve karlkllk yaratacak ekildedir. A faili, konuma ve tartmann belli haklarn kendine tand lde B failine de tanr; B failinin haklarn inkr eden A, kendi haklarn da inkr etmi demektir. Zira A ile B, paralarn birlikte oluturduklar sylemsel tartmann tm hak ve ayrcalklarna edeerde sahiptir. Davurucu eylemin norm ve kurallar, Benin biricikliinin ve yeteneklerinin tekilerce tannmas ve gereknca, eylem koordinasyonu paralanp da toplumsal aktrlerin etkinlikleri anlaml bir ekilde birbirine ynelmedii zaman, toplumsal etkinliin devamn ancak iletiim salayabilir, elbette zora, baskya ya da iddete bavurulmaya-caksa. Bu kavramn daha ayrntl bir irdelemesi iin bkz. 7. blm. 50 "Arasallk" ve "iletiimsellik" ayrm, teknolojinin ve teknolojik ilikilerinin toplumsal bir ierii olmad anlamna gelmemelidir. Teknoloji, bisiklet ya da bulak makinesi tamir etmek gibi bir eylem tipi deil karmak bir toplumsal kurumdur. Bu adan, tamir etmeyi "arasal" bir eylem tipi diye deerlendirirken, teknoloji kurumunu ister fabrikada ya da ofiste, ister orduda olsun btnyle arasal bir eyleme indirgemeyiz. ktidar ilikileri, toplumsal bir kurum olan teknolojinin ieriini yan-tammlar. Bu noktada bkz. Herbert Marcuse'nin eski ama hl retici almas, "Some Social implications of Modern Technology". 128

184 inmesi ya da dans, mzik ve ark syleme gibi edimsel-da-vucuru eylemlerde Benin kendini oaltmasyla karakterize edilir- Stratejik eylemin norm ve kurallar, karlkll ve ortakl dlar. Sen ve Ben eit ansa, frsata, kaynaa ve bilgiye sahip olmazsak siyasi propagandayla seni ikna edebilir, reklamlarla beynini ykayabilir ve asker planlamayla niyetlerini engelleyebilirim. Bu eylem tiplerinin nda, daha nce tartlm olan alma etkinlii modelinin davurucu eyleme tekabl ettiini ileri srmek isterim. Tablodan da anlalaca zere, davurucu eylem hem zne, hem de nesneyle ilgilidir. Bu eylem tipinin ikili dnya-referans, Marx ve Hegel'in arasal ve stratejik eylem tiplerini eletirmesini salamtr. Marx'in kapitalist sivil topluma ynelttii temel eletiri, bu toplumda emein arasal etkinlie, insan ilikilerinin de eyletirilip karlkll ve ortakl dlayan salt stratejik ilikilere indirgeniidir. cretli endstriyel emek, iiyi kendi yaam etkinliini, kendini-oaltan ve kendini-gerekleyen bir etkinlik olarak dnme yetisinden mahrum brakrken, parasal mbadele ilikileri stratejik toplumsal eylemi kurumsallatrr. Hegel'in modern toplumlarn karakteristii atallanmay, bireysellii, ya-salclg ve formalizmi eletirmesi benzer ekilde etik ilikilerin stratejik ilikilere indirgeniinin eletirisidir. "Etik yaam" kavram her ne kadar iletiimsel eylem tipini imlese de, zgrlk, Hegel'in znelertesi grne gre, karlkl, ortak bir eylem tarzna deil, kendiniteyit ve kendini-oaltma formuna dnr. Bu almann ilk yarsnda, alma etkinlii modeli ve bu modelin dayana davurucu paradigmann, zne-leraras politikalardan yz evirip, kolektif tekillik politikalarna yneldiini iddia etmitim. Bunun sonucu olarak, davurucu modelin de niyet ettii alternatif insan ilikileri ngrs asla aydnlatlmamtr. "zne felsefesi" olarak tanmladm bak asnn temel ncl, alma etkinlii modelidir. Ancak bu ncle iki varsaym elik eder. Hatrlanaca zere bu iki varsaymdan birincisi, etkinliiyle tarihi anlayan, insanlk ya da insan-tr di185 ye adlandrlan kolektif tekil znenin varln; ikincisi ise, insanlk mirasnn "yeniden ele geirilerek" kurtulua varlabileceini kabul eder. Bu blmde, alma etkinlii modeliyle Marksizmin "yeniden ele geirme" politikalar arasndaki ilikiyi, Gtist yerine insanl, insanlk yerine de ii snfn koyduunu gstererek aklamaya altm. alma etkinlii modeli Hegel'i znelertesi bak asna, Marx'i snf politikasna ve kolektif tekil bir varl temsil eden znenin politikasna yneltir. Her iki durumda da varlan sonu, insan oulluun inkrdr. oullukla, zaman ve meknda birbirinden ayr varlklar oluumuzu deil, tecessm eden kimliimizin ve benliimizi kuran anlatsal tarihin herbirimize farkl bir dnya perspektifi kazandrmasn kastediyorum. Ortaklk ve cemaat, yalnzca benzer yaam koullarna srgn edilmiliimizden deil, ortak bir 129

perspektif ve dnyaya bakmz salayan bir grn alann birlikte yaratmamzdan kaynaklanp geliir. oulluk, kendine benzeyen tekiler sayesinde varolan cisimlemi varlklarn durumudur.51 "Ben" olmak tecrbesi, tekilerin perspektifinden kendininkini ayrmay renme tecrbesidir ve bu da dnyann tekinin gznden nasl grndn grmeyi renmeyi gerektirir. oulluk ad verilen bu durum, kiinin kendi perspektifine ancak dnyadaki dier perspektiflerin mevcudiyetini tanmay reten bir sre sonunda ulaabileceini vazeder. Aristoteles'in belirttii gibi, kendi perspektifini oluturmak iin tekilerin perspektifine ihtiya duymayan, sadece bir tanr ya da bir hayvandr.52 Marx'in snf kavram, oulluk durumunu inkr etmeye meyillidir. Snf, insanlarn yaad nesnel toplumsal koullarn benzerliinin oluturduunu kabul eder; ama kendinde-s-mf ve kendi-iin-snf ayrm, eylemin nesnel belirleyicilerinin kolektif eylemin paylalan anlamn yaratmak iin yeterli olmadna dair kavray ele verir. Marx ve Engels'in daha do51 Arendt, The Human Condition, s. 175 ve sonras. 52 Aristoteles, Politics, 1. Kitap, 2. Bl., 1253a28-30, s. 1130, The Basic Works oj Aristotle iinde. 186 nidan politik bilimsel eserlerine53 konu olan kolektif bilincin formasyon srecine, kapitalist krizler tarihi incelemelerinde baskn bir yer verilmez. "oulluk" diye adlandrdm durumun, znelertesi bak asna ve imledii toplumsal epistemolojiye uymad ok aktr. Ancak bu yle bir sorun yaratr. Toplumsal hakikat ve bilginin kayna olarak sadece toplumsal aktrlerin canl perspektifi mi kabul edilir? Bu kabul, gndelik bilincin eitli ynlerini ideolojik bakmdan eletiren eletirel toplum teorisiyle rtebilir mi? Aslnda, her eyi dlayarak sadece znelerara-slk ve oulluu vurgulamak, toplumsal dnyay tek bir bak asndan kurma istei riskini de tar. Toplumsal aktrlerin yaanan tecrbesini bilerek gzden karan sosyolojik ilevselciliin salkl panzehirine, canl tecrbeye tek-tarafl vurgu ayn lde tahrif edici olabilir. Eletirel bir toplum teorisi, bnyesinde her iki perspektifi de tamaldr. Bu bakmdan, Marx'in Kapital'dt sunduu ikili kriz kavray buna bir rnek olutururken, Marx'in bu ikili perspektifi benimsemesini deil, sermayenin ilevselci mant ile proleteryanm yaad sefalet ve zdrap ile direni ve mcadele tecrbesi arasnda bir dolaym kuru biimini -daha dorusu kuramay biimini- eletiriyorum. Toplumsal eletiri, krizlerin sadece nesnel zorunlu deil, ayn zamanda tecrbeyle de ilgili olduunu gstermelidir. Son zmlemede, ilevsel kriz dilini, zdrap eken, aalanan, ezilen, mcadele eden ve direnen tecrbenin diline evirme baarsn yakalayan bir teori "eletirel teori" adn almay hakeder. Bu almann ikinci yarsnda eletirel teorinin bu iki boyutuna, eletirinin "aklayc-tehis edici" ve "ngrc-topyac" momentlerine deineceim. Eletirel teorinin aklayc-tehis edici ilevi bir ncnn, gzlemcinin 130

(mnhasran olmasa bile) epistemik grne tekabl eder. Bu gre gre toplumsal sistem, i elikileri, snrlar ve krizleriyle birlikte vardr. Eletirinin ngrc-topyac boyutu, toplumsal 53 Bu konuda iki usta zmleme rnei; Karl Marx, The Eighteenth Brumaire oj Louis Bonaparte ve The Civil War. 187 faillerin yaad ihtiya ve tecrbeleri yorumlamak ve bunlar normatif gelecek idealinin altnda anlaml klmak amacyla bu ihtiya ve tecrbelerden sz eder. Aklayc boyutu olmayan eletirel bir teori, salt normatif bir felsefeye dnr; eletirinin ngrc-topyac boyutunu dlayan bir teori ise toplumsal dnyann bilgisine deerlerden-bamsz bir ekilde ulamaya alan dier yaygn toplum teorilerinden ayrt edilemez. Bu aklamadan sonra, tarihin kolektif tekil bir znenin almas, kurtuluun da bu mirasn "yeniden ele geirilii" olduunu kabul eden zne felsefesinin varsaymlarna dnyorum. alma etkinlii modelinin, aslnda belli bir temel insan etkinlik olmayp dier etkinliklerden herhangi biri olduu gsterildiinde, tarihi herhangi bir znenin "almas"olarak kabul eden varsaym doruyu yanstmaz. Keza, daha nce incelediimiz gibi, insanlk kavramnn empirik ve normatif ifte anlamlln -fail ve ama olarak insanlk- nedeniyle, bu tarih kavram daha fazla savunulamaz. Ancak, yirminci yzyl Marksizminin her iki nvarsaym-dan da isteyerek vazgetiini dnmek yanl bir ynlendirme olur. Gerekliin praksis araclyla toplumsal-tarihsel olarak kuruluu tezi Marksist teorinin btnnde temel bir tez olduu iin, tarihin znesi kavram ounlua kukulu grnse de, bu tezden tmyle vazgeilmeyip Marksizmin normatif boyutlar biraz deiiklie uram versiyonuyla yeniden yaplandrlmaya alld. Bu giriim, Horkheimer'in 1937 tarihli "Geleneksel ve Eletirel Teori" balkl makalesinde izdii stratejidir. Bir gelenee kendi adn veren bu makaledesinde Horkheimer, tarihin znesinin empirik ve normatif anlamlar arasndaki gerilimi olduka ak biimde ortaya koyar ama bu iki anlam uzlatrma giriimini sergilerken pek ikna edici deildir. Aslnda ilgili makale, klasik Marksist eletiri paradigmasnn ve onun ikin, fetisizletirici, teorik-kriz boyutlarnn yirminci yzyl kapitalizm gerekliiyle uramak iin bundan byle uygun olmadn gstermek amacyla Frankfurt Oku-lu'nda gelitirilecek teori tarznn balangcdr. 188 zellikle Adorno, Horkheimer ve Marcuse'nin almalar zne felsefesinin ne denli zayf dtn gsteren en iyi rneklerdir. Yine de bu felsefeden asla btnyle vazgemezler; tarihsel sre devrimci zneye balanan btn umudu yok et-rti grndnde bile, ihtiya ve karlaryla insanln ihtiya ve karlarn temsil edebilecek bir zne aray devam eder. Toplumsal gerekliin sreksiz, inat ve krk doasn vurgulayyla, devrimci zne mitini ierden

131

paralamaya en ok yaklaan, bana kalrsa, Adorno'dur. Ancak bu igr Adorno'yu radikal zneleraraslk ve oulluk bak asna yneltmez; alma etkinlii modelinin yerine mimesis koyulur. Poiesis, "poetics"e dnr. Bu kitabn ikinci yars, eletiri kavramnn dnmn Horkheimer'dan Habermas'a dek izleyecektir. almann ilk yarsnda olduu gibi amacm, bu teorik kaymann tarihini sistematik bir gr asndan bakarak yeniden kurmaktr. Bu sefer ilgim, belli bir etkinlik modeli ve zne(ler) kavray arasndaki sistematik ilikiyi amlamak, Horkheimer ile Ador-no'nun dncelerinde zne felsefesinin basknln bir kez daha gstermektir. 7. ve 8. blmlerde, eletirel teorinin normatif temelleri meselesine Habermas'n sunduu katky inceleyerek iddiamn en st noktasna varacam. Kendisine borlu olduum Habermas, alma etkinlii modelinden iletiim-sel etkileime kaymasna ramen zne felsefesini tmyle terk etmez. Habermas'n bu konumunu onun etkileimsel etik programna zgl bir gndermede bulunarak gstermeye alacam. 189 KNC KISIM Eletirinin Dnm BENC BLM Arasal Aklin EletIrIsI Marx'in yazlarnn btnnde akp giden ift ynll, bir yanda kapitalizmin "tamamlan", te yanda "biim deitirmesi" arasndaki gerilim oluturur. Marx, Gen Hegelciler ile ilgili erken eletirisinden bu yana, toplumun kurtulu projesini hem radikal demokrasinin kuruluuyla burjuva devrimleri mirasnn tamamlan, hem de devlet ve sivil toplum ayrmnn ortadan kaldrlyla bu mirasn biim deitirmesi olarak tahayyl eder. Bu iki alternatif, gemi blmlerde srasyla "politik olann evrenselletirilmesi" ve "evrensel olann top-lumsallatrlmas" olarak adlandrlmt. Benzer bir gerilim, 1844 El Yazmaan'nda "zne felsefesi" ve "duyusal sonluluk" eklinde tanmlanan iki konum arasnda da ortaya konulmutu. Son olarak, Marx'in Kapitalinde "sistematik" ve "yaanan" krizlere ait perspektifler incelenmiti. Bu kavram kmelerine ait ilk terimler, kurtuluu mevcut dzene ikin elikilerin zmlenii olarak ileri sren perspektifi; ikinci terimler ise, radikal yeniyi ve radikal tekiyi ngren perspektifi simgeler. Marksizmin topyac boyutunu romantik ve anarist topya-clktan ayran, birincinin radikal yeni ve radikal tekiye varolann salt "soyutlanarak" deil "belirlenerek" olumsuzlanmas yoluyla ulalaca konusundaki srardr. topya, Eski Yunan193 ca'da "hibir yer" anlamna gelir. Eletirel Marksizm iin topyann anlam meknla deil zamanla ilgilidir: "Henz de"i "olabilen ama imdi olmayan" imler. Toplumsal Aratrmalar Enstits yeleri ve evresindekiler, Max Horkheimer, Theodor Adorno, Herbert Marcuse, Leo L-wenthal, Friedrich Pollock ve Walter 132

Benjamin varolan "belirleyerek olumsuzlama"nm ve kapitalizmi tamamlamann ancak, varolan sefalete, zdraba ve yaanan gnn cinnetine yol amak anlamna gelebildii bir zamanda teorilerini gelitirdi.1 Sovyetler Birlii'ndeki ilk sosyalizm tecrbesi, zellikle Avrupa'da yaanan faizm ve Avrupal Yahudilerin kymyla birlikte gzler nndeki perde kalkarken, varolan "belirleyerek olumsuzlama" metodunda srar etmek ahlkszlk bir yana, nafile grnd. Eletirel teori, "radikal yeni" ve "radikal te-ki"yi dnme greviyle kar karya kald. Martin Jay'in Diyalektik mgelem (1971) adl almasna nsz'nde Horkheimer yle yazar: "Bu dnya yerine btnyle tekiye [tin garz Anderes] ynelmenin temelinde top-lumsal-psikolojik bir itici g vardr... Son sz yeryzndeki terrn sylememesini umut etmek, kesinlikle bilim d bir arzudur."2 yle grnyor ki Horkheimer, bu son derece ksa ama z formlasyonda felsef ve bilimsel hakikat arasna bir izgi ekerek filozofa "btnyle teki"yi dnme grevini ykler. Zeitschrift fr Sozialjorschun'da Horkheimer'in "Geleneksel ve Eletirel Teori" adl makalesinin 1937'de yaymlan-yla balayan tartmaya yantnda Marcuse bu noktay daha da keskin bir ekilde formle eder: Hakikat, mevcut toplumsal dzende gerekletirilemiyorsa, sonras iin btnyle topya karakterini tar... Byle bir a-knlk, hakikate kar deil, ondan yana konuur. topya unsuru uzun zamandr felsefedeki tek ilerici etkendir: En iyi devlet, en youn haz, tam mutluluk ve sonsuz barn kurulu1 Max Horkheimer, nsz, Martin Jay, The Dialectical Imagination iinde, s. xii. 2 A.g.e. 194 u gibi... Eletirel teoride, inatlk felsef dncenin asl nitelii olarak korunacaktr.3 Bu formlasyonlardan hibiri, Frankfurt Okulu yelerince 1930'lu yllarda gelitirilen ve "eletirel teori" diye bilinen felsef dnm ve toplumsalbilimsel aratrmann benzersiz karmn uygun biimde yanstmaz. Ad anlan teorisyenler, "tarihsel materyalizmi kendine" uygulayarak (Korsch) Marks politik ekonomi imknnn tarihsel koullarn zmlemenin ardndan, serbest piyasa kapitalizminden "devlet kapitalizmi" diye mulak biimde tanmladklar yeni bir toplumsal formasyona "geiin eletirel teorisi"ni ifade etme greviyle karlat. Bu blmn amac, ne bu katknn boyutlarn aratrmak, ne de Frankfurt Okulu'nun entelektel geliim tarihinin izini srmektir; benzeri geni apl zmlemeler Martin Jay ve David Held4 gibi dier aratrmaclar tarafndan yaplmtr. Amacm, Frankfurt Okulu almas araclyla "eletiri" projesinin dnmn aratrmaktr. Horkheimer, Adorno ve Marcuse'nin almalaryla bu sorgulama tarznn nasl dntn, ikin fetisizletirici eletiri yannda kriz tehisi olarak eletiri kavramn da kullanarak zmlemek istiyorum. Politik ekonomi eletirisinden arasal akln eletirisine geiin niteliklerini belirleyerek balayacam (1. kesim). Horkheimer, Adorno ve Marcuse, "arasal akln eletirisi" olarak bili133

3 ZfS 1937:637; benim evirim. Max Horkheimer'in "Traditional and Critical Theory" adl makalesinin standart ingilizce evirisine, Marcuse ile birlikte yazdklar "Philosophie und kritische Theorie" adl kesim alnmamtr. 4 Jay, The Dialectical Imagination; David Held, Introduction to Critical Theory; ed. Andrew Arato ve Eike Gebhardt, The Essential Frankfurt School Reader. Held ve Arato'yla birlikte Gebhardt, Frankfurt Okulu'na ait ve onun hakknda yaplan almalardan oluan faydal bir kaynaka incelemesi sunmutur. Yakn zamanda, Frankfurt Okulu'nun bu lkede kazand saygnl zedelemek isteyen, politik drtlerle harekete geen bir dizi alma ortaya kt. Bunlar arasnda Zokan Zar, The Franhjurt School; George Freedman, The Political Philosophy oj the Franhjurt School; ve Perry Anderson, Considerations on Western Marxism gibi eserler yanl anlamalaryla ne kan rneklerdir. Douglas Kellner ve Rick Roderick, "Recent Literature on Critical Theory" adl makalelerinde bu yeni literatr gzden geirerek ufuk ac bir deerlendirme gelitirir, bkz. New German Critique, s. 141-71. Yakn tarihli Almanca literatr iin bkz. 5. dipnot. 195 nen teoriyi, Max Weber'in Bat'da aklsallama ve bynn bozuluuna dair ne srd grten elde ettikleri kategorilerle gelitirir. Weber'in almasn almlamalar, fazlasyla ift ynl bir karakter tar: Bir yandan aklsallama srelerinin kendini yok eden dinamikleri hakknda Weber'le rtrlerken, te yandan arasal olmayan bir akl dnmenin olabilirliinde srar ederler. Arasal aklla topyac akl yan yana getirirken, Weber'in Bat'ya dair toplumyapsal ve kltrel tehisini kabul ederler. Projelerinin aporetik doas 2. kesimde incelenecektir. 1. Politik ekonominin eletirisinden arasal akln eletirisine gei Horkheimer'in 1937'de kaleme ald "Geleneksel ve Eletirel Teori" adl makalenin Frankfurt Okulu'nca gelitirilen toplumsal ve felsef sorgulama tarznn paradigmasn oluturduunu dnmek dettendir. Ancak bu makale, Toplumsal Aratrmalar Enstits'nn erken dnemine ait aratrma programn aslnda yeniden formle eder. H. Dubiel, W. Bonss ve A. Slnner'in yakn tarihli almasnn gsterdii gibi, Ens-tit'nn aratrma program ayr evrimsel aamaya blnebilir: 1932-1937 "Disiplinler aras Materyalizm" aamas, 19371940 "Eletirel Teori" yaklam ve 1940-1945 aras dnemi karakterize eden "Arasal Akln Eletirisi".5 Bu geilerin her biri frtnal bir dneme ait tarihsel tecrbelerin ardndan meydana gelir: Weimar Cumhuriyeti'nde ii snf hareketinin grn, Sovyetler Birlii'nin toplumsal yapsn deerlendirme ve faizm zmlemesi teoride temel kaymalara neden olur. Sz konusu gelimeler, eletirel teorinin zkavraynn yeniden formle edilmesine yol aar: Teori ve pratik, zneler ve teorinin muhataplar arasndaki iliki yeniden tanmlanr ve felsefe ve bilimin, eletirel teori ve Marksizmin birbirine bal-

134

5 Helmut Dubiel, Wissenscha/tsorgamzation und potische Er/ahnug; Alfons Sllner, Geschichte und Herrscha/t; Wolfgang Bonss, Die Einbung des Tatsachenblicks. 196 jjjH yeniden kavramsallatrlr. lkin, teori-pratik ilikisinin "materyalizm" ve "eletirel teori" aamalar arasnda deien doasn genel hatlaryla ortaya koyacam. "Geleneksel ve Eletirel Teori" balkl makale, Alman ii snf ve destekilerinin faizm tarafndan yenilgiye uratl-nn kesinletii, Stalinist ak terrn, ardndan Sovyet iktidar aygtnda gerekleen "temizliin", sosyalizmin bu ilk tecrbesiyle ilgili tm yanlsamalar yok ettii bir dnemde kaleme alnd. Sz konusu tecrbeler, teori-pratik ilikisinin yeniden formlasyonunu etkiledii gibi, teori muhataplarnn radikal anlamda yeniden tanmlanna da yanstld. 1937'den nceki dnemde hakikat, "doru praksisin bir momenti"6 ancak dolaymsz politik baardan ayrt edilmesi gereken ey olarak tanmlanrken, "Geleneksel ve Eletirel Te-ori"de teorik hakikat ile zgl toplumsal gruplarn politik praksisi arasndaki ilikinin kopmak zere zayflamaya balad grlr. 1934'de Horkhemier hl yle yazabiliyordu: Bir teorinin deeri, belli tarihsel momentlerde en ilerici toplumsal glerin stlendii [in Angriff genommen] grevlerle olan ilikisince belirlenir. Ve bu deer tm insanlk iin dolaymsz bir geerlilik tamaz ama her eyden nce bu grevle ilgilenen grup iin anlamldr. ou zaman dnce, mcadele eden insanln meselelerinden kendini uzak tutmu, baka eylerin yan sra entelektellere kar gvensizlii de hakl-latrmtr... Dolaysyla, bir ball olmad [unbedingte] aka grlen entelijansiyaya kar bu sulama ... dnce6 ZfS 1935:345; Max Horkheimer, "Zum Problem der Wahrheit", ng. evirisi: "The Problem of Truth", Arato ve Gebhardt, The Essential Frankfurt School Reader iinde, s. 429. Bu eviride "Die Wahrheit ist ein Moment der richtigen Praxis" cmlesi "Truth is an impetus [?] to correct praxis" eklinde evrilmitir. [Orijinal Aim. cmle: "Hakikat, doru praksisin bir momentidir"; ng. evirideki cmle ise "hakikat, doru praksisi hzlandran bir gtr" ya da daha az bir ihtimalle "hakikat, praksisi dzeltmek zere hzlandrc bir gtr" anlamnda. Yazar, ng. ev.'deki "truth is an impetus [?] to correct praxis" cmlesini reddederek, Aim. cmleyi "a moment of correct praxis" eklinde birebir olarak kendi evirmitir - .n.] 197 nin bu serbest-kaymas [Beziehungslosigkeit]* yarglama zgrl deil de kendi gdleri bakmndan dnme zerinde bir denetim eksiklii anlamna geldii lde dorudur. ("Zum Rationalismusstreit in der gegenwartigen Philosop-hie", 135

ZfS 1934: 26-27) Hlbuki, "Geleneksel ve Eletirel Teori"de, Horkheimer amalarn ortakln deil, "snfn ileri kesimleri ve bu kesimlerle ilgili hakikati aklayan bireyler arasndaki atma, ayrca teorisyenleriyle birlikte en ileri kesimler ve snfn geri kalan arasndaki" muhtemel atmay vurgular (ZfS 1937: 269; 215). Toplumsal glerin zgrleme vaadeden birlii atma ierir. Horkheimer, teorinin "deer"ini teoriyle ilikili grevleriyle belirleyen toplumun ilerici gleriyle ittifak yerine, bu toplumsal glerle balants muhtemel bir atma ve saldrgan bir eletiriye dnen eletirel dnr tavrnn deerine vurgu yapar. "Bu hakikat, teorisyenin ahsnda apak bir hl alr: Teorisyen, statkonun bilinli savunucularnn ve kendi cephesindeki konformist, topyac, akl elici eilimlere de kar kan saldrgan bir eletiri uygular" (a.g.e.). Kurtuluu ama edinen toplum teorisiyle, kurtulu dnmnn failleri olacak toplumsal snf ya da grubun empirik bilincinin herhangi bir noktada akmasna artk gerek kalmamtr. Horkheimer'in makalesiyle balayan tartmay yantlayan "Felsefe ve Eletirel Teori" balkl yazda Marcuse, entelekteli tecrit eden ve "kendine dnmeye" zorlayan varolusal durumu ifade eder: "Teorinin belirledii gelimeler meydana gelmezse, dnmn ban ekmesi gereken gler geri pskrtlr ya da yenilirse ne olacak? Teorinin hakikati o noktada ok az eliiktir, yeniden yeni bir kla doar ve nesnesinin yeni ynlerini ve taraflarn aydnlatr... Yeni durumda teorinin bu deien ilevi, "eletirel teorinin" karakterini daha da keskin sunar" (ZfS 1937: 636-37, benim evirim). "Teorinin deien ilevi", Marksizmin eletirel hakikatiyle proleteryann empirik bilincinin birbirinden giderek uzaklatna iarettir; bu(*) likisizlik, bamtszlk - .n. 198 nunla birlikte teori, gelecekte toplumsal dnmn nesnel pir faili olmak sfatyla gsterme ilevine devam eder. "Geleneksel ve Eletirel Teori" balkl makale, Enstit'nn erken dnemindeki materyalizm programn iki yeni adan batan formle eder. Felsefenin uzmanlam bilimlerle ilikisi yannda Marksizmin "eletirel" hakikat ierii imdi yeniden tanmlanr. Horkheimer'in "Materyalizm ve Metafizik" (1933) balkl almasndaki iddiaya gre "materyalizm, felsefe ve bilimin birlemesini gerektirir. Elbette, felsefenin daha genel grevleri ile zel bilimlerin grevleri arasnda alma teknii asndan bir fark olduunu kabul ettii gibi bu ikisinin aratrma metodu ve aratrmann sunumu asndan da ayrld noktalar kavrar. Ama bilim ve felsefenin genelde birbirinden farkl olduuna itibar etmez" (ZfS 1933: 23, 34). Felsefe ve bilimin birleimi, ne uzmanlk sonularnn, ne de bilimlerin baskn kendini-kavraylarnn eletirilmeden kabul edilii anlamna gelir. Bunlar, materyalist bilimin tarihsel btnlk perspektifine gre yeniden btnletirilmelidir. Materyalist toplum teorisi, toplumyapsal sreci evrilen dinamik bir btn resmiyle gsterebilmek amacyla uzmanlam bilimlerinin edinimlerini btnletirir. 136

Byle bir teori, kendinin bu btnln bir momenti olduunu bilir, tm dncelerin "koullu" karakterini kavrar.7 Ne var ki, Horkheimer, "Geleneksel ve Eletirel Teori" adl 7 Horkheimer'in bu dnemdeki temel felsef abas, bir yandan bilgi sosyolojisinin greciliine, te yandan "z felsefeleri"nin tarihi dlayan mutlaklna kar dncenin "koullu" karakterini ne sren materyalist tezi savunmaktr ("Zur Rationalismusstreit in der gegenwartigen Philosophic", ZfS 1934:40). Bilgi sosyolojisi karsnda Horkheimer, dncenin "koullu" ve "duruma-bal" karakterinin grecilie yol amamas gerektiini, zira bamsz hakikat momentini kuran tarihsel srecin nesnel bir mant olduunu iddia eder. Bu mantk toplumsal praksiste tezahr eder; hakikat ise doru praksisin bir momenti olarak tanmlanmaldr (a.g.e.). Horkheimer, -aralarna felsef antropoloji, yaam ve varolu felsefeleri ve zellikle Martin Heidegger'in varoluu ontolojisinin dahil edildii- tarihi dlayan z felsefelerinin mutlaklyla yzy-ze, zaman dndaki sonsuz bir znenin ve gerekliin resminin btnyle i-zilemeyeceini savunur (ZfS 1934:25). lnsan-trnn kendine ve doaya dair bilgisinin yan sra kendi ve doa zerindeki denetiminin dzeyiyle tanmlanan zne-nesne ilikisi, evrilen bir ilikidir. 199 makalesinde bilim ve felsefenin btnlemesini savunmaktan vazgeerek bilimlerin epistomolojik temellerine kar felsef bir eletiri gelitirir.8 Felsefenin, uzmanlam bilimlerin zerinde ykseldii temellerin bir eletirisini yapmadan, bu bilimlerin bulgularyla btnleemeyeceini iddia eder. Uzmanlam bilimleri ve bunlarn edinimlerini tek geerli bilgi modeli olarak yorumlayan felsef teoriler, epistemolojik bir yanlsamay daim klarlar: Bilme yetisinin nesnesi, hazr, tarih d bir gereklik; bilen zneyle bu nesnenin ilikisi ise edilgen bir bili ve snrl bir tecrbe olarak sunulur. Horkheimer, bu konumu "geleneksel teori"nin bak as olarak adlandrr. Geleneksel teoriler, ne kendi nesnelerinin tarihsel oluumunu, ne de rettikleri bilginin toplumda hangi amaca hizmet ettiini sorgular. Horkheimer, tm dncelerin yaam sreleriyle koullandn ileri sren genel tezle daha fazla yetinemez; bilgi nesnesiyle girilen dnsel iliki sonucu ortaya kan nesnelci yanlsamann, geleneksel dnce tarznn bizzat yapsyla nasl kurulduunu gstermek zere geleneksel bilim teorilerinin kategoryal yapsn zmler. Horkheimer, bilim ve teorinin "dsala" eletirisinden, "iselci" eletirisine doru hareket eder: Saldrsnn temel hedefi, bilim ve teorinin toplumdaki kullanm alanlar deil, geleneksel teori kavramlarnn, yaplarnn ve bilimsel ilemlerinin toplumsal gerekliin 8 Bu nokta, Frankfurt Okulu'nun geliimini genelde ak ve inandrc bir ekilde anlatan Dubiel tarafndan ihmal edilir. Geleneksel teoriye kar Horkheimer'in 1937 tarihli makalesiyle gelitirdii epistemolojik eletiri aslnda eletiri proga-mnn "yeniden felsefletirilmesini" nvarsaym alr. Ancak bu yeniden felsef-letirme, Dubiel'in ileri srd gibi bir gerileme 137

deildir. Tam tersine, disiplinler aras materyalist bir aratrma programna, uzmanlam hibir bilimin kazandramayaca dnmsel meruluu ancak toplum teorisi olarak yrtlen bir epistemoloji salayabilir (bkz. Dubiel, Wissenschaftsorganization und politische Er/ahrung, s. 113-14). Disiplinler aras materyalist aratrmann erken program epistemolojik adan naiftir. Zira toplumsal yaama dair materyalist bir teori, kendi dou koullarn, bizzat aratrd srecin bir yn olarak aklarsa epistemolojik bir dou ve geerlilik, modem terimlerle sylersek, "keif balam" ve "hakllatrma balam" problemine yol aar. Uzmanlam bilimlerin metoduyla zlemeyen bu problem, insan bilgisinin gelitirilmesini ve hakllatrlmasm ieren bir stteori nvarsayar ki bu da felsefi bir grevdir. 200 arpk bir resmini yeniden retme tarzdr.9 Mesele bundan byle, ne felsefe ve bilimin birletirilmesidir ne de eletirel teorinin uzmanlam bilimlerin bulgularndan sadece faydalandr. Felsefe, kendi "eletiri" yetisiyle bilimlere kar hakkn iddia eder. Horkheimer, eletirel toplum teorisinin ekonomiyi eletirmeye giritiinde bile bir felsef disiplin olarak yaamaya devam ettiini ifade ederek (ZfS 1937: 627/247), politik ekonomi eletirisinin "felsef momenti"ni kuran yn adlandrr: Birincisi, politik ekonomi eletirisi "ekonomideki baskn kavramlarn kendi kartlarna dnm"n (a.g.e.) gsterir. kincisi, eletiri kendi nesnesine zde deildir. Politik ekonomi eletirisi, ekonomiyi eyletirmez. Bu eletiri "idealizmden miras kalan, insanlarn kendilerini statkoya ya da iktidar ve kr birikimine teslim etmekten baka seeneklerinin de olduunu ne sren inanc koruyarak zgr ve kendini belirleyen materyalist toplum kavramn" (ZfS 1937: 628/248) savunur. ncs, politik ekonomi eletirisi toplumun eilimlerini bir btn iinde grp, "kendi sonuna yaklaan dnemin tarihsel hareketi"ni (ZfS 1937: 627/247) tasvir eder. Horkheimer btn bunlar, politik ekonomi eletirisinin "felsef momentleri" diye tanmlar, zira ilgili kavramsal prosedrlerin her biri, toplumun verili yasa ve yaplarnn empirik olarak kavra-nmdan daha fazlasn ama edinir, toplumun aklsal kuruluu sayesinde "bireylerin zgr geliimini gerekletirmek" eklinde amlanabilecek bu amac normatif bir standart eliinde deerlendirir ve zmler. Horkheimer'e gre felsefenin yasalln kuran ey, verili olann topyac-normatif bir standart adna eletiriliidir. Horkheimer'in tanmlad birinci yn, Marx'in prosedrnde belirlemi olduum "ikin eleti-ri"ye tekabl eder; ikincisi, "fetisizletirici eletiri"ye; Horkheimer'in vurgulad nc yn ise kriz tehisiyle rtr (bkz. 4. blm, 3. kesim). Aada her bir yn ayrntlandr-yorum. 9 "selci" ve "dsala" bilim eletirisi ayrm iin bkz Wolf Schfer, "Finalization in Perspective", Social Science Information, s. 915-43. 201 1. Horkheimer, politik ekonomi eletirisinin "ekonomideki baskn kavramlarn kendi kartlarna dnm" n gsterdiini ileri sren iddiasyla Marx'in 138

prosedrnn u ynne dikkat eker: Politik ekonominin kulland kategorilerin kabul grm tanmlaryla yola kan Marx bunlarn kartlarna nasl dntn gsterir. Marx kendi standartlarn, politik ekonominin standartlaryla yan yana getirmeyip, politik ekonominin elde hazr bulunan sonularn daha da derinletirerek ve isel bir yolla sergileyerek bu kavramlarn kendiyle- eliik olduunu gsterir. Bunun anlam, mantksal ierimleri sonularyla birlikte dnldnde sz konusu kategoriler kapitalist retim tarzn aklayamaz demektir. Politik ekonomi kategorileri, kendi ierikleriyle, yani aklamaya altklar fenomenlerle llr ve bylece bunlarn uygun olmad gsterilir. Marx'in prosedrnn bu ynne ikin "kategoryal eletiri" adn vermitim. Horkheimer, ikinci iddiasyla, "eletiri kendi nesnesine zde deildir" diyerek fetisizletirici eletiri boyutunu vurgular. 2. Fetisizletirici eletirinin amac, kapitalist toplumsal gerekliin doas gerei bireylere gizemli grndn ortaya sermektir. Klasik politik ekonomi sylemi gibi gndelik, kendiliinden bilin de toplumsal gerekliin nesnel, yasaca-y-rtlen, doa-benzeri bir alan varsaylmdan yola kar. Bu doabenzeri nesnellik grnne neden olan toplumsal iliki ve insan etkinliklerden hibiri dikkate alnmaz. Horkhe-imer'm vurgulad "zgr, kendini belirleyen materyalist toplum kavram" (ZfS 1937: 628/248) ancak insanlarn kend toplumsal dnyalarnn hurucu zneleri olduu varsayldn da mmkndr. "Kendilerini statkoda kaybetmek" yerine b~ toplumsal gereklii yeniden ele geirip, insan potansiyellerine gre ekillendirebilirler. "nsanlarn bu imkna sahip olduuna dair idealist inan", Horkheimer'e gre, Marx'in fetisizletirici eletiri prosedr ile ispatlanr. Bu bakmdan, eletiri, kendi nesne alanyla -politik ekonomiyle- zde deildir. Sz konusu nesne alannn toplumsal kuruluunu ve tarihsel geiciliini zmleyerek, bu alann almasn mutuluyan yine 202 bu alann eliik isel eilimlerini de aydnlatm olur. Politik ekonomi eletirisi, ekonominin tahakkmnden kurtulmu bir toplumsal varolu tarzn ama edinir. 3. Marks kapitalizm eletirisi, sisteme ait i elikilerin ve dzensiz ilevselliin, mevcut durumla karlanamayan muhalif talep ve mcadelelere nasl ve niin yol atn gstermek zere bu elikileri ve ileyii sergiler. Eletirel teori, gelecek toplumsal dnm mmkn klmak ve desteklemek iin toplumsal krizleri tehis eder. Horkheimer'in formle ettii gibi "artk kendi sonuna yaklaan bu dnemin tarihsel hareketi olarak deimeksizin kalan, merkez bir neme sahip deildir" (ZfS 1937: 647/247). unu ekler: "Sefaletin birincil nedeni ekonomidir; teorik ve pratik eletiri her eyden nce ekonomiyi hedef almaldr" (ZfS 1937: 628/249). Yine de "tarihsel deiim, kltr alanlar arasndaki ilikilere dokunmadan geemez... Bu nedenle, insan cemaatinin [Gemeinscahft] lm iin ekonomik veri tek bana bir standart 139

oluturmayacaktr" (ZfS 1937: 629/249). Bu son iki cmlede ierilen nitelendirme iki ey ifade eder: lki, Horkheimer ve "Geleneksel ve Eletirel Teori" makalesi iin yazlan epilogun ortak yazar Marcuse, "ekonomiyi sefaletin birincil nedeni" olarak alglamalarna ramen iki dnya sava arasndaki dnemin elikilerini zmlemek iin ekonomik kriz teorisinin artk tek bana yeterli olmadnn iyice farkndadrlar; ikincisi, tarihsel dnm bir kltr boyutuna sahip olduu lde, kriz fenomenleri bundan byle yalnzca ekonomik ilevsellikteki dzensizlik deil, ayrca yaanan krizler olarak tecrbe edilecektir. Grld gibi, nceki blmde "sistemsel" ve "yaanan" krizler ad altnda incelenen kriz tehisinin iki boyutu, Horkheimer ve Marcuse tarafndan ekonomi ve kltr arasndaki iliki erevesinde yeniden formle edilir. Kltrel- ve psikolojik ilikiler, ekonominin yaratt krizler altnda bireylerin yaad alanlar olarak ne karlr. Ekonominin neden olduu bu fenomenlerin doas ekonomik deildir. Horkheimer ve arkadalarnn Enstit'nn aratrma programn Erich Fromm'un psikoanalitik almalaryla 203 ilk btnletirme abalar, karlatklar tarihsel olaylarla uramak iin yeni bir toplumsal-bilimsel kriz teorisine ihtiya duyduklarnn bilincinde olduklarn gsterir.10 Horkheimer'in 1937 tarihli makalesi ve Marcuse'nin ilgili makaleye yant olarak yazd "Felsefe ve Eletirel Teori" adl epilogun bu zet incelemesi bile u formlasyonlarda zmsz gerilimi aa karr: Bir yandan, teorisyenle ii snf hareketlerinin konumlar arasnda hibir akma olmad, hatt tersine bu ikisinin arasnda srekli-artan bir mesafe olduu kabul edilir. Eletirel teori, ii snfnn belli kesimlerini kendine "muhatap" almasna ramen, bu snf pek de empirik toplumsal bir grup olarak deerlendirmez; giderek, bir "eletirel anlam" paylaan tm bireyler teorinin muhataplar klnr. te yandan, Horkheimer, politik ekonomi eletirisini aratrma paradigmas olarak elinde tutup bu eletiri trne ikin kurtulu ilgilerinde srar eder. Toplumsal dnya -aslnda, bu sfatla nesnellik-, reten bireylerin "toplumsal praksis"iyle kurulur. Horkheimer'in "toplumsal praksis"ten ilk anlad ey, d doay dntrrek kendi varln yeniden reten trn emek srecidir. kinci anlamnda "toplumsal praksis" ise, toplumu "planlanarak kararlatrlm ve aklla belirlenmi amalarn muhtemel nesnesi"11 olarak deerlendiren dnrn dnmsel-ahlk tavrna tekabl eden "eletirel insan etkinlik" tir. "Toplumsal praksis"e hem nesnellik-kurucu emek, hem de eletirel-politik etkinlik anlamlarn ykleyen Horkheimer bylece zne felsefesine ne denli sadk kaldn gsterir. Her eyden nce, iki farkl etkinlik tr tek bir kavramla bir araya getirilir; hlbuki dsall dntren emek etkinliiyle, iletiim, yorumlama, tartma ve rgtlenme gerektiren eletirel10 Bkz. W Bonss ve Norbert Schindler, "Kritische Theorie als interdisziplinrer Materialismus" (ngilizce evirisi Max Horkheimer: A Retrospective iinde, S. 140

Benhabib ve W. Bonss tarafndan yayna hazrlanyor); W. Bonss, "Kritische Theorie und empirische Sozialforschung", s. 7 ve sonras. 11 ZfS 1937:262/207. Bu iki praksis kavramnn Horkheimer tarafndan kaynatrlmasnm sosyolojik ierimi ve yetkin bir eletirisi iin bkz. Axel Honneth, "Horkheimers ursprngliche Idee", s. 2 ve sonras. 204 politik etkinliin ayn ey olmad bellidir. Daha nce belirtildii gibi (2. ve 4. blmler), emek etkinliinin hem kurallar hem de geliim dinamikleri, kiiler aras iletiiminkinden farkldr. Birinde bu kurallar doa ve doa gleri hakkndaki bilgimizle ilgilidirler ve doa zerindeki efendilik tarzlar, rnlerin madd birikimi ve yetenekler araclyla geliirler; iletiimle ilgili kurallar ise bireylerin zkimliginin kurucusudur, in res* olarak birikmez, yalnzca dilsel ve kltrel bir cemaatte toplumsallaarak belli kiilere dnen bireylerin uzmanlklar olarak geliirler. Aristoteteles iin "asil ve gzel ameller yapma" anlamna gelen "praksis" terimi, Horkheimer tarafndan sz konusu makalede, hem bu eski ifadeye gnderme yaplarak politik ahlk eylem anlamyla, hem de Hegel'in 1805-6 Jena yazlarnda emein kurtulu momentini kefinden (bkz. 2. blm) sonra kazand yeni anlamyla kullanlmtr. Praksis kavramndaki bu kaynatrmann temelinde sz konusu etkinliklerin ayn zneye ait olduunu belirten bir sonraki varsaym yatar; insanln fail haliyle empirik, ama haliyle normatif anlamlar bu noktada bir kez daha birbirine karr. Tarihsel srecin kurulmu znesi olan insan, dsal gereklii ekillendirenin ve ona form verenin kendi emei, kendi dn-ya-dntrc etkinlii olduunu anlad lde tarihin kurucu znesine dnr. Bu kurucu zne ideali, Horkheimer'in bilimlerin "nesnellii" eletirisinin temelidir. Horkheimer, Kant kavram Marks retiye dntrr. Birincisi, tecrbelerimizin nesnesinin epistemik etkinlik sayesinde kuruluudur; ikincisi, paylatmz toplumsal dnyann emek etkinlii sayesinde tarihsel kuruluudur. nsanlar kendini tarihi yapan, yani tarihin faili olarak grdnde, tarihin amac olmaya, yani tarihin gelecekteki akn yrtmesi gereken ama ve hedefleri zbilinle belirlemeye doru normatif bir adm atabilir. roniktir, George Lukcs'n Tarih ve Snf Bilinci adl almasndan sonra, Horkheimer zne felsefesinin en belirgin sergilemelerinden birini sunar, hem de toplumsal ve tarihsel zm(*) (Lat.) Madde, ey - .n. 205 lemeleriyle, ii snfnn bilinciyle onun adna hareket eden eletirel bireylerin bilinci arasnda bir zdelik deil, tersine artan bir mesafe olduunu gsterdii srada. reten bireylerin bilinciyle eletirel entelektellerin bilinci arasndaki mesafenin arttn belirten bu gr dikkate alndnda, toplumsal praksisin zneleri artk zde kabul edilemez 141

-tabii gerekten zdeseydiler. Bu duruma ksmen itibar eden Horkheimer'e gre teorinin hakikati, yalnzca ii snfn deil, herkesi gemi tarihin kendi eserleri olduu hakknda bir "eletirel far-kndalk" bilincine erdirmektir. Bugn kendi kimliklerini gemiin bu kolektif, kurgusal znesiyle kavrayan bireyler daha iyi bir gelecek adna kendi tarihlerini bir kez daha yeniden ele geirebilir. Bu formlasyonlarda, reten znenin yerini yavaa eletiren zne alr, ama bugnn znesi yine de gemiin kolektif znesi adna eyler. Horkheimer'n "Geleneksel ve Eletirel Teori" balkl makalesinde zekice kurduu bu hassas denge tarihsel gelimeler sonucu altst olur. kinci Dnya Sava gereklii gz nne alndnda, Marks eletirel politik ekonomi paradigmas btnyle kukulu bir hl alr. "Eletirel teoriden", "arasal akln eletirine" doru paradigmatik kay, teori ve pratik arasnda, zneler ve teorinin muhtemel muhataplar arasnda giderek alan bu yarn, politik ekonomi eletirisinin bizzat temelinden sorgulanmasna yol at bir dneme rastlar. ki dnya sava arasnda liberal kapitalizmin doasnn dnm ve bunun Marks politik ekonomi eletirisi iin dourduu sonular, Enstit'nn yayn yaamna Studies in Philosophy and Social Science adyla devam eden dergisinin son saysnda yaynlanan Friedrich Pollock'un makalesinde irdelenmitir. Pollock, "Devlet Kapitalizmi: mknlar ve Snrlar" adl makalesinde, Birinci Dnya Sava'nn sonundan bu yana Bat toplumlarnda ortaya kan politik ekonomi yapsndaki dnmleri "zel kapitalizmi devlet kapitalizmine dntren gei sreleri" olarak nitelendirir (ZfS 1941: 200). Pollock unu da ekler: "kincisinin totaliter formuna en ok yaklaan Nasyonal Sosyalist Almanya olmutur. Teorik bakmdan, mev206 cut dnm formunun mmkn tek sonucu totaliter devlet kapitalizmi deildir. Ancak, totaliter bir model kurmak, tecrbeye dayal pek fazla ipucu sunmayan demokratik devlet kapitalizmi modeline kyasla daha kolaydr" (a.g.e.). "Devlet kapitalizmi" terimi, bu formasyonun "zel kapitalizmin yerini ald, zel kapitalistin nemli ilevlerini devletin stlendii, ancak kr karlarnn hl byk rol oynad ve sosyalizm olmayan" bir durumu ifade eder (ZfS 1941: 201). Devlet kapitalizmi, piyasann ilevlerini kkten dntrr. Piyasa, retim ve datmn koordinatr roln artk oynamaz. Bu ilev, dorudan denetim sistemiyle yerine getirilir, "iletme, emek ve ticaret serbestisi, uygulamadan kaldrlacak lde devlet mdahalesine maruz kalr. Otonom piyasayla birlikte szde ekonomik yasalar ortadan kalkar" (a.g.e.). Serbest ticaret, iletme ve kendi emek gcn satma serbestisi -ksaca mbadele piyasas- gemite kalan bir unsura dnmse, ortaya kan yeni toplumsal ve politik dzenin eletirisi artk politik ekonomi eletirisinin formunu alamaz. Zira bu yeni toplumsal dzenin kurumsal yaps, bundan byle piyasa yasalaryla ve yasa dzeninin devlet tarafndan gayriahsi idaresiyle ilikili olarak tanmlanamaz. Toplumun byk oranda devletlemesi ve devletin yeni ncelik haklan, sosyolojik bakmdan 142

politik ekonomi kategorileri yannda baka kategoriler de gerektiren kurumsal yaplar yaratr.12 ikinci nedeni; "otonom piya-sa"yla birlikte szde ekonomik yasalar da ortadan kalkarsa, yeni toplumsal dzenin dinamikleri ve kriz ihtimalleri, yalnzca ekonominin ileyiine ikin elikiler eklinde aklanamaz.13 Ekonomik krizler, devlet kapitalizmi koullar altnda ya askya alnr ya da dntrlr. ncs; mbadele serbestisi, libe12 G. Marramao, "Zum Verhltnis von politischer konomie und kritischer Theorie", Asthetik und Kommunikation: Beitrge zur politischen Erziehung 4(ll):7993; A. Arato, "Political Sociology and Critique of Politics", The Essential Frankfurt School Reader iinde, ed. Arato ve Gebhardt, s. 3-25. 13 Moishe Postone ve Barbara Brick, "Kritische Theorie und die Grenzen des traditionellen Marxismus"; bu makalenin ksaltlm hali u balkla yaynland: "Critical Pessimism and the Limits of Traditional Marxism", Theory and Society, (1982), no: 11, s. 617-58. 207 rai burjuva toplumuna ait normatif idealleri -bireycilik, zgrlk ve eitlikpiyasada gerekletiriyorsa, piyasann dorudan denetim sistemi iinde kayboluuyla birlikte liberalizmin normatif idealleri de kaybolur. Politik ekonomi eletirisi, bu yeni toplumsal dzenin kriz ihtimallerini, normatif ideolojisini ve kurumsal yapsn artk tek bana aklayamaz olur. Drdnc Blm'de Marks politik ekonomi eletirisinin ayn zamanda kapitalist toplumsal formasyonun btnsel bir eletirisi de olduu vurgulanmt. Liberal kapitalizm dneminde, bu toplumsal formasyon eletirisinin politik ekonomi eletirisi hlinde sunulmasnn iki nedeni olabilir: Birincisi, Marx'a gre toplumsal retim ilikileri, servet, iktidar ve otoritenin toplumsal datmnn belli bir modelini meru klarak liberal kapitalizmin kurumsal omurgasn tayin eder. Ekonomi, kapitalizm altnda, toplumsal ve politik alann snrlar dna karlm, ayrca bu "yerinden sklm ekonomi", toplumsal iktidar ve ayrcalklarn yeniden datm iin bir mekanizma salamtr. kincisi, kapitalist piyasada gerekleen mbadele ilikileri, toplumsal iktidar ve ayrcal datan aygtlarn serbeste szleme yapan bireylerin kendi etkinliklerinin bir sonucu olarak sonradan ortaya k biiminde deerlendirilmesi lsnde, bu toplumun normatif meruluk kazanmasna yol amtr. "Otonom piyasa", bu toplumsal dzenin meruluunu salayan zgrlk, rza ve bireycilik ideallerinin somutlamasn salamtr. Pollock'un hipotezletirdii gibi, "otonom piyasann kayboluuyla birlikte", politik ekonomi eletirisi yeni toplumsal formasyonun eletirisi iin bundan byle bir temel oluturmaz. Baka bir deyile, devlet kapitalizmine kar eletirel bir toplum teorisi, devlet kapitalizminin politik ekonomisine kar bir eletiri olamaz. ki nedenden tr: Her eyden nce, otonom piyasann dorudan devlet denetimi iinde kayboluuyla birlikte, servet, iktidar ve otoritenin toplumsal datm "politik-lemi"tir. Bu datm, piyasa yasalarnn deil, artk politik 143

talimatlarn bir sonucudur. Devlet kapitalizminin toplumsal yapsn zmleyebilmek iin, politik ekonomiye deil, politika 208 sosyolojisine ihtiya vardr. kinci nedene gre, bir zamanlar otonom olan piyasann imdi "politikleme"siyle birlikte liberal kapitalizmin ideolojik temelleri ve normatif idealleri de dnr. Devlet kapitalizminin meruluk formlarn yeniden zmlemeye artk gerek kalmaz: Otonom piyasann sahneden ekiliiyle, "yasa dzeni" de der; liberalizm, politik otoritar-yanizme ve sonunda totalitarizme dnr.14 1960'lardan bu yana ngilizce konuan dnyada "Frankfurt Okulu'nun eletirel toplum teorisi" olarak bilinegelenin esas, ondokuzuncu yzyl liberal kapitalizminin bir yanda kitle demokrasileri, te yanda nasyonal sosyalizm biiminde totaliter formasyonlara dnmnn zmleniidir. 1939 ve 1947 yllan arasnda, Frankfurt Okulu yeleri kendilerini bu kaymann ekonomik, politik, psikolojik ve felsef sonularn incelemeye adad. Pollock'un almas politik ekonomiyi merkeze alrken, Franz Neumann15 ve Otto Kirchheimer16 politika sos14 "Die Juden und Europa" balkl ihtilafl makalesinde Horkheimer, Avrupa'da ekonomik liberalizmin dn zmler ve halk tabakalarnn serbest teebbs sistemine kar hsranlarn Yahudileri bu teebbs alannn temsilcisi olarak tanmlayarak ifade edilerinde anti-Semitizmin roln inceler (ZfS 1939/40:11537). Bu makale Horkheimer'in liberalizmden faizme geii kav-rayndaki baz kr noktalar ortaya koyar. Serbest piyasa ve serbest giriim sistemi ile temsilci hkmet, gler ayrl, anayasallk, hukuk dzeni vs. gibi politik ilkeleri birbirinden ayramaz. Politik liberalizmin rolne kara alma, Ortodoks Marksizm geleneinin Frankfurt Okulu'nca hl srdrlen bir yndr; politik olan ekonomik yaplarla kaynatrlr, dahas ekonomik yaplara indirgenir. Bu balamda Franz Neumann'mn almas bir istisnadr. Neumann'in politik liberalizmin i elikilerini ve ierdii ift ynll zmlemesi, zellikle "hukuk dzeni" ve "egemenlik" arasndaki elikileri sergilemesi liberal politik dnce tarihine dair en incelikli tespitlerden biridir.; bkz. E Neumann, Die Hetrschaft des Ge-setzes ilkin Harold Laski'nin nezaretinde "The Governance of the Rule of Law" bal altnda London School of Economics'e doktora tezi olarak sunulmutur (1936). Ayrca bkz. Neumann toplu yazlar, Wirtscahjt, Staat und De-mokratie (Frankfurt: Suhrkamp, 1977). 15 Bir nceki dipnotta belirtilen almalara ek olarak bkz. Neumann, Behemoth ve Democratic and Authoritarian State. 16 Otto Kirchheimer, Amerika'ya g ettikten sonra 1965'e dek Columbia niversitesi'nde siyaset bilimi profesr olarak almtr. En nemli yaymlar Punishment and Social Structure, G. Rush ile birlikte (New York: Columbia University Press, 1939); Political Justice; Politik und Verfassung; Funktionen des Staates und der Verfassung. 144

209 yolojisi ve politika teorisi zerine younlat; Horkheimer, Adorno ve Marcuse bu dnmn sosyolojik, psikolojik ve felsef sonularn gelitirmeye odakland. Bu blmde, son teorisyenin sz konusu zmlemeleri zerinde duracam, zira politik ekonomi eletirisinden arasal akln eletirisine doru kayma en keskin ekliyle onlann almalarnda ilenmitir. Adorno, Horkheimer ve Marcuse, 1937-1947 arasnda kaleme aldklar yazlarnda hem nasyonal sosyalizmde, hem de endstriyel kitle demokrasilerinde politik ekonomi yapsndaki deiimin "politik-idar devlet aygtnn ekonomi zerindeki ncelif'ne17 yol atn iddia ederler. Her iki toplumsal formasyonun kurumsal rgtlenii, politik aygtn, ekonomi, toplum ve aile zerindeki nceliiyle karakterize edilir. Hork-hemier, aadaki pasajda toplumsal rgtlenme ve ekonominin dnmyle bireyin ruhsal yapsndaki dnmlerin bantsn ortaya koyar: Bugn bireysel ego, totaliter planlamann sahte-egosunca yu-tulmutur. Totaliter plan yapanlar bile, idare ettikleri devasa kitle ve sermaye yznden ve ona ramen, denetimleri altnda olanlardan fazla bir otonomiye sahip deildir. Denetlenenler her eit grup hlinde rgtlenir ve bu gruplarda birey kendinde hibir nem tamayan bir unsurdan baka bir ey 17 Adorno ve Horkheimer'in Dialektik der Au/hlrung'daki (1947) zmlemelerine gnderme yapyorum; burada 1980 ylna ait basks kullanld; John Cumming'in ngilizce evirisi Dialectic oj Enlightenment' gvenilir bulmadm iin metinde ona gndermede bulunmayacam, [Trkesi: Aydnlanmann Diyalektii Felsefi Fragmanlar MI, ev. Ouz zgl, Kabala Yay.,]; ayrca M.Horkheimer'in The Eclipse oj Reason (1947) adl eseri de dikkate alnd; Almanca evirisi A. Schmidt tarafndan Kritik der Instrumenteen Vernun/t adyla sunulmutur (metinde KiV ksaltmasyla geiyor), [Trkesi: Ahi! Tutulmas, ev. Orhan Koak, Metis Yay.]. Horkheimer'in bu tartmaya eklenen "Die Ju-den und Europa" (1939) ve "Autoritrer Staat" (1940) balkl makalelerin ngilizce evirileri The Essential Frankfurt School Reader iinde, ed. Arato ve Gebhardt, s. 95-118; yeniden basmlar VVrtscha/t, Recht und Staat im Nati-onalsozialismus (Frankfurt: EVA, 1981) iinde, ed. H. Dublel ve A. Sllner, ; "The End of Reason", ZfS 1941:366-88 (bu makale The Essential Frankfurt School Reader iinde de yer alr, ed. Arato ve Gebhardt, s. 26-49). Bu genel tartmaya Marcuse'nin "Some Social Implications of Modern Technology" (ZfS 1941:414-39) adl makalesini de aldm. 210 deildir. Birey kendini korumak istiyorsa bir ekibin paras olarak endstride, tarmda ya da sporda her eye amade bir hlde ve yeteneiyle almak zorundadr. Fiziksel varoluunu, alma, yemek ve uyuma alann her grupta sille tokatla savunmak zorundayken en sk disipline boyun emelidir. Kendi ve ailesi iin uzun vadeli bir plan yapmann sorumluluu, iinde bulunduu nn 145

mekanik grevlerine kendini uydurmak iin gerekli yetenee yol aar. Birey kendini sktrr. (ZfS 1941: 377) Bu dnemde Nasyonal Sosyalizmin18 uygun bir politik-eko-nomik tanmn yapmak bakmndan bir yanda Horkheimer ve Adorno, te yanda Marcuse arasnda bir takm farkllklar olmasna ramen aadaki zmn sosyolojik modelden de faydalanr: - Liberal kapitalizm ve serbest piyasa rekabeti; liberal devlet, ataerkil burjuva ailesi, isyankr kiilik tipi -ya da gl sper-ego- ile bantldr. - Devlet kapitalizmi (Adorno ve Horkheimer) ya da tekelci kapitalizm (Marcuse); faist devlet, otoriter aile ve otoriter kiilik tipiyle bantldr. - ya da ayn ekonomik fenomenler; kitle demokrasileri, burjuva ailenin yok oluu, boyun een kiilik tipi ve sper egonun "otomatlama"syla ile bantldr. retim glerinin rgtlenme dzeyi, toplumun kurumsal yaps ve kiilik formasyonlar arasnda ilevsel ilikiler kuran bu sosyolojik model erevesinde "aklsallama" ve "arasal akl" kavramlar, toplumsal formasyonun rgtlenme ilkelerini, kiiliin deer ynelimlerini ve kltrn anlam yaplarm tasvir etmek iin kullanlr. 18 Neumann, Gurland ve Kirchheimer, Nasyonal Sosyalizmin politik ve ekonomik dzeninin tekelci kapitalizmle birlikte devam ettiini savunurken, Horkheimer ve Adorno ile birlikte Pollock, Nasyonal Sosyalizmin yeni bir toplumsal dzen yaratt zerinde srar etmitir. Marcuse, "Some Social Implications of Modern Technology" balkl makalesinde bir yandan Neumann ve Gur-land'n sreklilik teziyle rtrken, te yandan Nasyonal Sosyalizm altnda ortaya kan yeni tahakkm formunu karakterize etmek iin yeni bir "teknik" ya da "teknolojik" aklsallk kavram ne srer; bkz. s. 416 ve sonras. 211 Adorno, Horkheimer ve Marcuse'nin "toplumsal aklsalla-ma" kavramyla aklad fenomenler unlardr: dari aygt ve politik tahakkm, toplumsal yaamn her alanna uzanr. Tahakkmn bu uzan, fabrika, ordu, brokrasi, okul ve kltr endstrisi gibi kurumlarca gelitirilen, her zamankinden daha etkin ve ngrlebilir rgtlenme teknikleri sayesinde baar-lr. Bu yeni rgtlenme tekniklerinin etkinlii ve ngrlebilirlii, bilim ve teknolojinin yalnzca d doa zerinde tahakkm kurmak iin deil, ayrca kiiler aras ilikilerin denetimiyle birlikte i doann maniplasyonu iin de uygulanyla mmkn klnr. Bilimsel ve teknolojik bilgiyle beslenen denetim aygt, alma ve retimi btnyle trde birimlere paralayarak iler; bu paralana, rgtsel birimin iinde ve dndaki toplumsal atomlama elik eder. Bireylerin rgtler iindeki ibirlii, aygtn kural ve dzenlemelerine tbidir; rgtsel birimin dnda, ailenin ekonomik, eitimsel ve psikolojik ilevinin yklyla birlikte birey, kitle toplumunun gayri-ahsi glerinin eline teslim edilir. Birey, yaamn srdrebilmek iin aygta uyum salamak zorundadr. 146

"Aklsallama" ve "arasal akl" kategorilerinin, toplumyap-sal sreler, kiilik formasyonunun dinamikleri ve kltrel anlam yaplarna gndermede bulunmak zere iftanlaml uzan gsteriyor ki Marcuse, Adorno ve Horkheimer, Weber'in toplumyapsal ve kltrel olmak zere ayrtrmaya alt aklsallamann bu iki srecini birbiri zerine katlamaktadrlar.19 Ancak bu kaynatrma onlar asndan byk bir proble19 "Toplumyapsal aklsallama" sreleri iki dzeyde zmlenebilir: Bu sreler bir yandan kurumsal adan bir ayrma sreci balatr; ekonomi ve idare birbirinden bamsz alanlar olarak ayrr: Bir tarafta piyasa ve retim, dier taraftaysa idar ve hukuk! brokrasisiyle devlet (Bkz. Max Weber, Economy and Society, 1:375 ve sonras). Toplumsal eylem ynelimleri dzeyindeyse, Weber "toplumyapsal aklsallama"y ekonomi, devlet idaresi ve hukuk alanlarnda tzsel aklsallktan formel aklsalla geile zmler, (bkz. Economy and Society, 1:85, 107, 178-80 ve 217-26; 2:666 ve sonras, ve 875-89). Adorno, Horkheimer ve Marcuse'nin 1940'larda devlet kapitalizmi tehisleriyle btnletirdikleri, Weber'in zmlemesinin bu yndr. Brokratik idareyle yrtlen politik tahakkmn kapitalizmle birbirine bamll, faizmi ve 1945 ertesindeki sava-sonras endstriyel kitle demokrasilerini zmlemek iin fazlasyla yeterli bir model sunar. 212 me yol aar: Bat'daki toplumyapsal aklsallamann dinamiklerine dair Weber'in tehisini kabul ederken, te yandan bu sreci arasal olmayan akl paradigmasnn bak asndan eletirirler.20 Ancak, bu arasal olmayan akl, fiil gereklie artk ikince tutunamaz, byk lde topyac bir karakter kazanr. Bu admla birlikte, "eletiri" kavramnn bizzat temeli deiir. Teorinin "arasal akln eletirisi" olarak bilinen bu para-digmasyla birlikte, eletirel teorinin nc ilevi -kriz tehisi- zaten kaybolurken, eletirinin ikin ve fetisizletirici prosedrleri kkten bakalar. 2. Arasal akln eletirisi ve amazlar Bu yeni eletirel teoriyi en belirgin biimde gelitiren ve Frankfurt Okulu'nun kinci Dnya Sava'ndan sonraki teorik konumunu in nce* ieren metin, Aydnlanmann Diyalekti-i'dir. Sklkla belirtildii gibi Aydnlanmann Diyalektii kolay anlalr bir metin deildir:21 Byk bir blm Adorno ile Horkheimer'in tartmalar srasnda Gretel Adorno'nun tuttuu notlann bir araya getiriliiyle oluturulmutur. 1944'te taWeber'in "kltrel aklsallama"yla kastettii, her eyden nce, eitli dn-yagrlerinin sistematikletirilmesidir ("The Social Psychology of World Religions", s. 293). Bu sreci, u talepten tremi olarak tasvir eder: "Dnya dzeni kendi btnl iinde bir ekilde anlaml bir 'kozmos' olabilir ve olmaldr" (a.g.e., s. 281). Sistematikletirme abalar, kimi zaman monoteizmle, kimi zaman gizemci dalizmle ya da gizemciliin baka ekilleriyle sonulanarak tm dnya dinlerinde mevcuttur. kincisi, yzyllar boyunca sren bu sistematikletirme abalarnn ortak yan bynn rolnde bir dtr 147

(Entza-uberun) (a.g.e., s. 290 ve sonras). Grnd kadaryla Weber, bu kltrel aklsallama srelerini nemli bir ayrmn, adn koymak gerekirse dnyadan feragat eden bir etie ynelen ya da dnyay olumlayan dnyagrleri arasndaki ayrmn nda zmler. Bkz. Weber, "Religious Rejections of the World and Their Directions", From Max Weber, ed. ve ev. H. H. Gerth ve C. W. Mills, s. 233 ve sonras; orijinali "Zwischenbetrachtung", Gesammelte AuJ-stze zur Religionssoziohgie (1920); W. Schluchter, "Die Paradoxic der Rationalisierung", s. 19 ve sonras. 20 Bkz. 5. blme ek, "Lukcs, Weber ve Frankfurt Okulu". (*) z, zet-.n. 21 Bkz. J. Habermas'n yakn tarihli almas, "The Entwinement of Myth and Enlightenment", New German Critique, s. 13 ve sonras. 213 marnlanm, yl sonra Amsterdam'da baslm ve 1969'da Almanya'da yeniden baslmtr. Metnin yandan fazlas, biri Adorno tarafndan "Odysscia"* hakknda, dieri Horkheimer tarafndan Aydnlanma ve Ahlk hakknda yazlan iki Arasz araclyla Aydnlanma kavramnn sergileniine ayrlmtr.22 Her ne kadar, Adorno ve Horkheimer, 1969 tarihli nsz'de "dardan hi kimse, her bir cmledeki ortak sorumluluumuzun lsn kolay kolay tahmin edemez" (DA, s. ix) diye yazmsa da dikkatli bir okur iki Arasz arasnda badamazlk deilse bile bir gerilim olduunu ortaya koyabilir. Odysseia hakkndaki Arasz'de tahakkm ve yceltmenin yapsn Bat aklnn kurduu iddia edilirken; Aydnlanma ve Diyalektik hakkndaki Arasz'de ileri srlen daha iddiasz teze gre otonomiyle badamayan Bat akl deil, bu akim, kendini-koru-ma amacna hizmet ederken tad zgl arasal formdur. Adorno'ya gre akl, bir zdelik mantyla, benzemeyenleri benzer klma drtsyle alr; Horkheimer ise bireyin kendi-nikorumasna hizmet eden ve aklsal olarak hakllatnlmam amalara ulamak iin arasallatrlan akl eletirir, ancak "akl kavramnn zorluklar... yani akim taycs olan znelerin ve ayn akln gerek eliki iinde duruu, Bat Aydnlanmasnda akln yarglarnn grnr aklnn arkasnda gizlenir" (DA, s. 76). Baka bir deyile, Horkheimer, akl kavram iinde akim bencil amalarn hizmetine giren bir hesaplama aracna indir-geniiyle badamayan standart ve normlar grr. Yine de, metnin bu iki tez -akl bizzat doasnda tahakkm arac olarak gren Adorno ve akln sahip olduu kurtuluu gleri mevcut koullarda kaybetmi olduunu kabul eden Horkheimer- arasndaki sahmmn, Adorno ve Horkheimer arasnda aslnda varolan23 teorik farkllklar nda deerlendirmektense, "Aydnlanmann diyalektii" ad verilen projenin aporetik doasnn aa k olarak zmlemek daha makuldr. (*) Homeros'un epik destan - .n. 22 E Grenz, Adomos Phosophie in Grundbegrijfe, s. 275, 26. not, J. Schmucker tarafndan alnulanmtr, Adorno - Logik des Zerfalls, s. 17. 23 Martin Jay, "Positive und negative Totalitt", s. 67-87. 148

214 Aydnlanmann Diyalektiinde Adorno ve Horkheimer, We-ber'e gre kltrel aklsallama mirasn oluturan iki momentin, yani otonom kiiliin deeri ve kltrn doadan kkten ayrlnn -dalist ontoloji- kendilerine gre badamadn ileri srerler. Aydnlanmann vaadi, insan kendini-hedef alan kendi vesayetinden kurtarma amac, salt bir kendini-koruma arac olan akl sayesinde gerekleemez. "Tm dnyay kaplayan, doa zerindeki tahakkm, dnen znenin kendisine kar dner; zneden geriye hibir ey kalmaz, bir tek bu sonsuz biimde kendine-zde 'dnyorum', tm temsillerime elik etmelidir" (DA, s. 27). Kltrel aklsallamann bu iki yn sadece badamaz deil ayn zamanda antagonisttir. Aralarndaki antagonizma kltr diyalektii ve kiilik diyalektii olarak anlanr ki, niha sonucu akln kendini-yokedii ve otonom kiiliin kayboluudur. Bu tezi bir zemine oturtabilmek iin Adorno ve Horkheimer, Benin ruhsal arkeolojisini aratrr. Onlara gre Odysse-us'un* hikyesi, Bat znelliinin kuruluundaki karanlk noktaya k tutar: Benin -doayla zdeletirdikleri"te-ki"ne duyduu korku, uygarlk ak iinde teki zerinde tahakkm kurmayla alt edilir. Ancak, teki btnyle yabanc olmad iin, ayrca doa olarak Ben kendine de teki olduu iin, doa zerinde tahakkm tmyle kendi zerinde tahakkm imler. Doann karanlk glerini uygarlktan ayran Homerik Ben, insanln orijinal korkusunu tekilikte massedilmek eklinde ifade eder. Doann ok-katlln bastrarak kendi zdeliini kuran kahramanla ilgili mit, bu hikyenin br yzn de anlatr. nsanlk, tekine olan korkusunu yenmenin bedelini kurban iselletirerek der. Odysseus, Sirenlerin** arksndan onlarn ikence edici ekiciliine kendini (*) Homeros'un epik destan Odysseia'nm ba kahraman, zeksyla tannan kral -.n. (**) Byleyici arklaryla denizcileri tehlikeye dren yan ku, yar kadn yaratklar. Odysseus, gemisiyle Sirenlerin yaad yerden geerken, byc Kirke'nin dn tutarak tayfalarnn kulaklarna balmumu tkatr. Kendiy-se mzii duyabilirken gemiyi rotasndan saptrmamak iin kendini seren direine balar, bkz. Odysseia Destan - .n. 215 gnll teslim ederek kurtulur. nsanlar, tekrarlanan kurban etme eyleminde doann karanlk gleriyle zdeleir, bylece insanl kendi iindeki doadan temizler. (DA, s. 51, 167). Ancak, Nasyonal Sosyalizm sonucu kltrden barbarla gerilemenin gsterdii gibi, Bat Akh'nn kkeni olan Odysseus'un zeks (List),* insanln tekine duyduu orijinal korkusunu yenemez. Yahudi tekidir, yabancdr; insan ve alt-insan olandr. Odysseus'un zeks, mimetik** eylem sayesinde tekine benzeyerek -Odysseus, Cyclops'a*** imesi iin insan kan sunar, Kirke**** ile birlikte uyur ve Sirenleri dinler- tekiligi bastrmaya giriirken; faizm, izdm araclyla tekini kendine benzetir. 149

"Mimesis, kendini evresindeki dnyaya benzetiyorsa; yanl izdm, evresindeki dnyay kendine benzetir. Birincisi iin dta olan ite olann kendini yaklatrmas [sich anschmiegen]***** gereken bir modele, yabanc olan alldk olana dnyorsa; ikincisi, dsalla doru kopup gitmeye hazr olan gerginlii dntrr ve en alldk olana bile dman yaftasn yaptrr" Bat akl, tekiligi ona benzeyerek alt eden mimetik eylemden doar, lm teknolojisiyle tekiligi yok edebilen izdm eylemiyle zirveye ular. "Mimesisi bastran 'Akl' sadece kendi kart deildir; bizzat -lme varanmimesistir" (DA, s. 53). Metne eklenen notlardan birinde, "Bedenin llgisi"nde Ador-no ve Horkheimer yle yazar: "Avrupa'nn bilinen tarihi altnda grnmeyen bir tarih daha akar. Bu tarih, uygarlk tarafndan bastrlm ve tahrif edilmi insan igd ve tutkularn kaderidir. Gizli olann gn na kt mevcut faizmde grnr tarih, ulus devlete dair resm efsanede ve onun ilerici eletirisinde bile dlanan karanlk yzyle birlikte meydana kar" (DA, s. 207). Bat uygarlnn grnmeyen tarihine duyulan bu ilgi, kesinlikle metnin ana izleinde amlanan Bat (*) (Poetik) Dinlemek - .n. (**) yknmeci - .n. (***) Odysseus'un kr ettii canavar yaratk, Tepegz, bkz. A.g.e - .n. (****) Aiaie Adas'nda yaayan byc, bkz. A.g.e - .n. (*****) Sinesine girmek, yapmak - .n. 216 aklnn grnmeyen tarihine yn veren metodolojik ilkedir. Odysseus ve Holocaust'un* hikyesi, Aydnlanma miti ve mitolojiye dnen Aydnlanma, Bat tarihinin kilometre talardr: Uygarln douu ve barbarla dnmesi. Adorno ve Horkheimer'in kat ktmserliini, "burjuvazinin koyu yazarlar"na -Hobbes, Machiavelli ve Mandeville- ve nihilist eletirilere -Nietzsche ve de Sade- duyduklar sempati, malm dnemdeki insanlk tarihinin karanlyla yeterince aklanamaz. 1969 tarihli nsz'de kabul ettikleri gibi, "Artk bu kitapta sylenen her eyi deimez bir hakikatm gibi kabul etmiyoruz. Tersi bir tutum, hakikati tarihin devinimi karsnda sabit bir konuma getirmeyip ona zamansal bir ekirdek atfeden bir teoriyle badamazd" (DA, s. ix). Bununla birlikte, Aydnlanmann pozitivizme, "olgular mitolojisine" dnt zerinde srar ederler, dncelerinde ise akl btnyle tine kar dmanlkla bir tutma eilimi hl baskndr. "Bu kitapta kabul edilen toptan btnlemeye doru gelime kesintiye uramtr ama sona ermemitir" sonucuna varrlar (a.g.e.). "Toptan btnleme" kavram Adorno'nun "btnyle idare edilen toplum" tehisini ve Marcuse'nin "tek-bo-yutluluk" tezini yanstr.24 Aydnlanma eletirisi, eletirmeye alt yanl btnlk kadar btnleyici bir hl alr. Aydnlanmann bu "btnleyici eletirisi", eletirel teorinin 1937'deki anlayndan radikal bir kopuu balatan bir dizi ncle dayanr. yle 150

aklayabilirim: nsanln doayla ilikisinin tarihi, Marx'in bizi inandrd gibi bir kurtulu dinamii anlamaz. retim glerinin geliimine, insanln doa zerindeki artan hkimiyetine, kiiler aras tahakkmn azal elik etmez; tersine, doa zerindeki tahakkm ne denli aklsallarsa toplumyapsal tahakkm de o denli sofistike ve bilinmez bir hl alr. retici etkinlik, bir doa gc olarak eyleyen insann doay kendi amalar iin kullan (Marx) aslnda insan zeksnn bir rneidir. Ancak, Odysseus yorumu(*) Kurban yakma; ayrca Yahudi soykrm - .n. 24 Theodor W. Adorno, Minima Moralia, s. 50; Herbert Marcuse, One-Dimensional Man. 217 nun aktard gibi, doaya benzeyerek doann efendisi olma gayretinin bedeli kendini kurban etmenin iselletirilmesidir. Emek arzunun yceltiliidir aslnda; arzuyu bir rne dntren nesneletirme eylemi kendinigerekletirme deil, kendi iindeki doaya hkim olmaya sevkeden korkudan tremi bir eylemdir. Nesneletirme, kendini-gerekletirme olmayp kendini-olumlama klna brnm kendini-inkrdr. Bu iki tez -emein doa zerindeki tahakkm ve kendini inkr edii- birlikte, toplumsal emek sayesinde trn insane-eceini ne sren Marks grn reddedilmesi gerektii anlamna gelir. Horkheimer'in daha 1937'de bir kurtulu momenti ve aklsalln ekirdei olarak koruduu toplumsal emek, artk bunlardan hibirinin nirengi noktas deildir. Kurtulu ve akl, baka bir noktada aranmaldr. Aydnlanmann DryaleJetigi'nin btnleyici tehisi ise bize bu noktann neresi olduunu sylemez. Emek etkinliinin kendini-gerekletirme etkinliinden yceltme ve bastrmaya dnm, eletirel teorinin mantnda bir boalmaya yol aar. Trn evrimsel aknda insanlemesine katkda bulunacak etkinliin, varsa, hangisi olduu ve stelik eletirinin, varsa, hangi etkinlik adna konutuu belli deildir. zne felsefesinde gizli devrimci iyimserlii dengelemek adna sanki Adorno ve Horkheimer'in olduka kart bir uca, emein kurtuluu gizilgcn tmyle inkr etmeye doru savrulmas gerekiyormu gibi bir durum mevcuttur. Bat znellii tarihinin "yapskm" iin Aydnlanmann Diyalekrti'nde psikoanalize byle fazlasyla bavurulmas, emek sayesinde insanlemeyle ilgili geleneksel Marksist varsaymn maruz kald, ancak bir fark gzetmeyen polemii de gsterir. Aydnlanmann DiyaleJetigi'nde Adorno ve Horkheimer, uygarln dinamiklerini zmlemek adna Freudu psikoanali-tik teoriyi eletirel teoriyle btnletirir. Bu durum, daha sosyolojik zgl bir sorgulama balamnda Enstit'nn psikoanalize gsterdii erken ilgiyle bir kartlk yaratr.25 Aydnan25 Bkz. W. Bonss, "Psychoanalyse als Wissenschaft und Kritik", s. 367 ve sonras. 218 151

mann Diyalektii'nde bastrma, izdm ve yceltme gibi kategoriler tarihsel zglln kaybedip, bizzat kuruluunu nvarsaydklar bir Benin douunu aklamak iin kullanlr. Baka bir deyile, Odysseus'un yorumlan, kendini tekilikte kaybetmekten korkan bir Beni, kendi iindeki iddetli gd-lerce ekillenen kendine zdeliinin tehlikelerinin farknda olan bir Beni nvarsayar.26 Ancak bu Benin kendine zdelik formasyonu, snrlarn bulanklna kar patolojik bir direni aa karr. Odysseus birlemekten korkar ve otonomi arar, otonomiye ise ancak kendini-bastrma pahasna ular. nsanln doaya duyduu orijinal korku, Horkheimer ve Adorno tarafndan birleme korkusu ve tekilie kar patolojik bir direni olarak deerlendirilir. nsan znelliinin kendi tarihsel geliimine ait olduunu tehis ettikleri patolojilerin balang noktasn aydnlatmaya giriirler, zira tekilik korkusu, egosunun snrlarn iddetle kabul ettirmesi gereken kat otoriter kiilik durumunda patolojiklesin Sanki Odysseus, otoriter kiilii nceden temsil ediyormu gibi bir durum vardr. Psiko-analitik kategorilerin Bat uygarlnn balangcna dek uzan, sonuta modern Benin bu soyktgnn makul saylma lsn byk oranda azaltan koyu bir tarih-d yaklama gtrr. Adorno ve Horkheimer'e gre, kltrn grevi, tekilik gz nne alnarak Benin kendine zdeliini kurmaktr, bunu gerekletirecek ara da akldr (DA, s. 6263). Akl, ratio, ad-koyan Benin zeksdr. Dil, nesneyi kendi kavramndan, Beni tekinden, egoyu dnyadan ayrr. Dil dsalla hkmeder, ama emek gibi onu insanlar iin almaya dntrerek deil, bir zde alt-benlie indirgeyerek. Byde ad ve adlandrlan eyin "amal olmayan, bir akrabalk"* ilikisi sunmas gibi (DA, s. 13); Bat kltr mecrasnda by sembolnn yerini alan kavram, "varln ok-katl yaknl"n anlam-kuran zne ve anlamsz nesne ilikisine indirger (DA, s. 13). Dnyann 26 J. Benjamin, "The End of Internalization", Telos, s. 50 ve sonras. (*) [Kinship]; Aynca, (ling.) ayn kkten gelen szcklerin benzerlik ilikisi -.n. 219 bysnn bozulmas, bynn kaybolmas pre-modemite-den moderniteye geiin bir sonucu deildir. Sembolden kavrama gei hlihazrda bynn bozulmas anlamna gelir. Ratio, soyutlar; kavramlar ve adlar sayesinde kavramaya alr. Somutu ancak zdelie indirgedii lde yakalayan soyutlama, tekinin tekiliini de tasfiye eder. Adorno ve Horkhe-imer kat bir retorikle, kltr aklclnn akl dlna dair kkenin, yani Bat aklnn derin yapsn oluturan zdelik mantnn peine der.27 Aacn artk sadece kendi olmad, bakasnn tankl da olduu aklannca, mana'nn* kabuu konuulunca, dil, bir eyin kendi olmann yannda baka bir ey daha olmasnn, kendine zde olma ve olmamann elikisini ifade eder... inde 152

toplanann birliini karakterize eden olarak tanmlanmak istenen kavram, bundan daha fazlasdr, balangcndan bu yana diyalektik dncenin rndr; iinde kendi olmayann kendine dnt kendi olandr. (DA, s. 17-18) Adorno ve Horkheimer tarafndan kavranld ekliyle eletirel toplum teorisinin aporetik yaps bu noktada aa kavuur. Aydnlanmann ve kltrel aklsallamann feci hli akl kuran zdelik mantnn zirveye ulamasn ortaya koyuyorsa, yalnzca ayn akln aralaryla yrtlen Aydnlanmann Diyalektii teorisi, mahkm ettii tahakkmn kendi yapsn daim klar. Aydnlanma eletirisi, Aydnlanmay lanetleyen suun aynsyla lanetlenir. Adorno ve Horkheimer'in bizzat kabul ettii (DA, s. 3) bu kmaz, bir zme kavuturulmaz ama topyac, zdelik kurmayan mantk ilkesinin Aydnlanma eletirisince artrlabilecei umuduyla ne srlr; eletiri, 27 Bat aklnn temeli olan zdelik mantn eletirmek, "Actuality of Philosophy" zerine ders notlarndan (1931) bu yana Adorno'nun temel ilgisi olmutur. Adorno ve Horkheimer arasnda ne gibi bir fark olursa olsun, zdelik kurmayan, sylemsel olmayan bir mantk aray, ister esoterik dil felsefesinde, ister sembolik erevede ya da insan trnn kolektif bilinsizliinde olsun, hem Aydnlanmann Diyalefetigi'ni, hem de Ah Tululmasfn karakterize eder. (*) Okyanusya yerli inanna gre tanrlar ve kutsal nesnelere ikin insanst, doast g - .n. 220 bu ilkeyi sylemsel bir ekilde ifade eder etmez inkr etmelidir. Aydnlanmann sonu, "insanln doal gnahkrlnn sonu, sylemsel bir ekilde ne srlemez. Aydnlanma, zdelik mantnn zirvesiyse Aydnlanmann yenilgiye ugratl-, ancak zde olmayana, bastrlm olana, hkmedilene, var olma hakknn geri verilmesiyle mmkndr. Dil bile, 'teki'ni adlandrarak bastran kavramn laneti altnda kald iin (DA, s. 16-17; EoR, s. 181; Kiy s. 156) tekini arabilir ama ad-landramayz. Yahudi geleneinde Tanr'nn adlandrlmamas ama antrlmas gibi, akl tarihinin topyac bir ilkeyle almas adlandrlamaz ama insanlarn hafzasnda yeniden ar trlabilir. zdelik kurmayan, sylemsel olmayan bir akl aray eletirel teorinin bilimlerle ilikisini de bakalatrr. 1932-1937 dneminde disiplinler aras materyalizm program ve 1937'de ilan edilen bilimcilik eletirisinin tersine, Adorno ve Horkheimer uzmanlam bilimlerin edinim ve karmlarn felsef bir programla birletirme gayretinden tmyle vazgeer. Eletirinin ikin bir bilimler zmlemesiyle bilimlerin ierdii akl ekirdeini aa karabileceine dair umuttan vazgeilerek estetik alana ynelinir. zellikle Adorno'nun estetik teorisi, sylemsel olmayan hakikat momentinin sanat tarafndan hl ierildiini aklamak zere formle edilir.28 Estetie yneli, Aydnlanmann Diyalektiinde nceden haber verilir. Sanatn asl grevi, zde olmayan kurtarmaktr: "Sanat almasn gerekliin tesine geiren moment... ulalan ahenkten, form ve ieriin, i ve dn, birey ve toplumun kukulu birliinden ziyade, zdelie ynelmi tutkulu abay gereince darmadan eden ve farkll gsteren admlardan oluur."29 153

28 Thomas Baumeister ve Jens Kulenkampff, "Geschichtsphilosophie und philosophische Asthetik", Neue Hejtefr Phosophie, s. 74 ve sonras. 29 Adorno ve Horkheimer, DA, s. 117. Pre-modem metafizik ve kozmolojik dnya kavraylarnda somutlanan "nesnel akln" kanlmaz yok ediciliinin izini sren The Echpse of Reason, modernlerin "znel", faydac ve kukucu aklyla, zde-olmayann topyac momentine ynelmi bu kurtarc ilgiden farkl bir sonuca ulamaz. Horkheimer, akln modernite iinde uzlamaz deer alanlarna ayrmasnn "Tzsel Akl" felsefesiyle altedilebileceini iddia etmez (Kiy 221 "Aydnlanmann Diyalektii" denilen projenin vard zirve, bizzat eletiri kavramnn dnmdr. "Aydnlanmann diyalektii" nden, Aydnlanmann "eletirisi" anlalmaldr. Ancak, otonom akl, salt kendini-korumaya hizmet eden arasal akl olarak ne srldnde "akln kendi olabilirlik koullar zerine zdnm" anlamn tayan Kant eletiri projesi kkten bakalar. Baumeister ve Kulenkampff'in doru gzlemledii gibi: Klasik aklc felsefe, dogmatik varsaymlara ve akln sahte ieriklerine kar eletirisini kendi saf kavram zerine dnm formunda uygulad. Ancak, felsef dncenin bu formu, akln hakiki zn ve temellerinde gizli kalm yanlgy gremedi. Dolaysyla, akln bu iddiasna sadk kalan eletirel teori, transandantal dnm formunu kabul edemez, geleneksel felsefenin mevcut formlarna daha fazla gvenemezdi. Eletiri, baskn akl kavramnn bileenlerini ve hepsinin stnde, akl ve doa arasnda sabitlenmi evrensel kartl sorgulayan bir bak asyla mmkndr. Eletirel akl kavram, akln kendini-korumasn deil, doadan ortaya kn inceleyen daha derine inmi bir boyutta elde edilebilir.30 Kendi olabilirliinin koullar zerine akln zdnm, imdi akim soyktn aydnlatmak, akl ve kendini-koruma, doa zerindeki tahakkm ve otonomi arasndaki ilikinin grnmeyen tarihini aklamak olarak anlalr. Ancak soykt- karmak, salt tarihsel bilgi altrmas deil bizatihi eletiridir, dolaysyla ayn soruyla karlalr: Eletirel teorinin, patolojik tarihini aydnlatmak istedii aklla ayn akl zerine s. 63; Eclipse o/Reason, s. 58 ve sonras). Felsefe, btnleyemez; birlemi bir toplum ve dnya kavramyla otonom kiiliin deerini yeniden birleik klamaz. tekinin, zde-olmayann olma hakkn ifade etme balamnda sanat almasnn amacn da paylar. Bu grevi ancak kavram ykn reddettii ve dnyann unutulmu, bastrlm anlam ve birliklerine dnd lde yerine getirebilir. (KiV, s. 158; Eclipse o/Reason, s. 167). Felsefe, "dilin sessiz tanklna" sesini geri verir (KiV, s. 155; Eclipse ojReason, s. 165). 30 Baumeister ve Kulenkampff, "Geschichtsphilosophie und philosophische st-hetik", s. 80; benim evirim. 222 soyktksel bir dnme girimesini salayan hareket noktas nedir?31 154

Nihayetinde, politik ekonomi eletirisinin arasal akln eletirisine dnm, yukarda incelendii gibi, yalnzca eletiri nesnesinde deil, daha da nemlisi eletiri mantnda bir kaymann iaretidir. Daha nce eletirinin, ikin eletiri, fetisiz-letirici eletiri ve kriz tehisi olarak aklanan ynlerinin hepsi ayr ayr sorgulanr. "Arasal akln eletirisi" olarak adlandrlan konumun, Frankfurt Okulu'nun yalnzca ikinci Dnya Sava dnemindeki deil sava sonras dnemindeki almalarn da temsil etttiini vurgulamak gerekir. Eletiri mantnn bu dnmn yle anlatacam: kin eletiri olum-suzlayc diyalektie dnr; fetisizletirici eletiri kltr eletirisine dnr; kriz tehisi ise topyac bir maksada sahip retrospektif tarih felsefesi hlini alr. Olumsuzlayc diyalektik olarak ikin eletiri Adorno'ya gre ikin eletirinin grevi, "bir bakma, dardan getirdii kavramlar, kendi bana braklm nesnenin olmaya alt eye dntrmek ve bunu nesnenin olduu ey ile karlatrmaktr. kin eletiri, zamanda ve uzayda sabit klnm nesnenin katln, mmkn ile gerek arasndaki gerilim alannda zlme uratmak durumundadr".32 Daha nce Hegel'in z ve grn diyalektiinde zmledii gibi, 31 Habermas bu balamda, Adorno ve Horkheimer'in yapt gibi "geleneksel ideoloji eletirisi"ni "btnleyici eletiri"den ayrr. "deoloji eletirisi, soruturma altndaki bir teorinin geerliliinin kendi dou balamndan kendini zgr klmadn gstermek ister. Bu teorinin arkasnda kabul edilmez bir g ve geerlilik gerilimi sakl olduunu ve tannmasn fazlasyla bu gerilime borlu olduunu gstermek ister" ("The Entwinement of Myth and Enlightenment", s. 20). Tersine btnleyici eletiriye gre akl, "bir kez arasallatrldnda gle benzeir ve bylece kendi eletirel gcnden vazgeer" (a.g.e.). "Adorno'nun tamamen farkna vard edimsel eliki-Aydnlanmann kendi aracyla totaliter geliimi"ni reddetmek zorunludur (a.g.e.). 32 T W. Adorno, "Sociology and Empirical Research", The Positive Dispute in German Sociology iinde, ev. Glyn Adey ve David Frisby, (Londra: Heine-mann, 1969), s. 69. 223 olan, salt yanlsama (Schein) deil, zn grne kmasdr (Erschrinung).33 Grn, zn bir ve ayn zamanda hem gsterir, hem de gizler. z gizlemeseydi salt yanlsama olurdu ve gstermeseydi grn olmazd. Bu nedenle z, salt bir te deildir. z, dnyada grn araclyla cisimleir. z, "olann henz varolmayan fiil gerekliidir". Sabit nesnenin donmuluunu mmkn olan ile gerek olan arasndaki gerilim iinde zmek, z ve grnn birliini fiil gereklik olarak kavramaktr. z, olann olabilirlik alann tanmlar. Grnn gereklii zn altnda, yani zn bilkuvve olabilirlik balamnda anlaldnda, gereklik fiil gereklie dnr. z, artk salt olan deildir; olabilirliin fiilen gereklemesine dnmtr ve onun fiil 155

gereklii, gereklememi bir olabilirliin her zaman fiil gereklie dntrebilecei olgusunda yatar.34 Kukusuz, politik ekonominin ikin eletirisi de politik ekonominin dardan getirdii kavramlar, "kendi bana brakldnda nesnenin olmaya alaca eye" dntrmeyi amalad. Marx da politik ekonomi kategorilerinin kendilerini kendi kartlarna nasl dntrdn aklayarak, varolan "mmkn olan ile gerek olan arasndaki gerilim"nde ele ald. Hegelci terimlerle sylemek gerekirse, ikin eletiri her zaman hem nesnenin, hem de nesnenin kavramnn eletirisidir. Nesneyi fiil gereklik olarak yakalamak, nesnenin ne olduunu gstermektir, yanltr. Onun gereklii, verili olgusall dier olabilirlikler kmesiyle tanmlanm, henz olmam olan salt bir olabilirliktir. Olann olgusalln olumsuzlamak, "das Be-kannte berhaupt ist darum, weil es bekannt ist, nicht er-kannt"* - "lyi-bilinen, bilindii iin deil, iyi-bilindii iin byledir"35 olarak kabul etmek demektir. Olan tzletiren bil33 Hegel, Wissenscha/t der Logik, 2:11-12, 101-2; Hegel's Science of Logic, s. 396-97, 479-80. 34 Hegel, Wissenschaft der Logik, 2:180-84; Hegel's Science of Logic, s. 55053. (*) [Bekannt]: "tannan", "bilinen"; [erkennen]: "tanmak", "bilmek"; [erkennen] geili fiil olarak kullanldnda "grmek" anlamn da verir dolaysyla [nicht erkanntj'n "grlmeyen", "farkna varlmayan" anlam da olabilir - .n. 35 Hegel, PhG, s. 28; Hegei's Phenomenology of Spirit, s. 18. 224 me tarznn asl bilgi olmad ifade edilir. Asl speklatif bilgi, kavramn bak as, z ve grnn birliini yakalamak ve fiil olann mmkn olduu iin ayn zamanda zorunlu ve zorunlu olduu iin de ayn zamanda olabilirlik olduunu kavramaktr. Adorno, Hegel'in nkabul olarak sunduu kavram ve nesnenin, z ve grnn, olabilirlik ve zorunluluun speklatif zdeliinin altn oymak iin ikin eletiriyi olumsuzlayc diyalektie dntrr.36 Olumsuzlayc diyalektik, kavramlann kartlarna; olann, henz olmam olan ama olabilir olana sonu gelmez bir dnmdr. Olabilir'i aklamak, olabilir'in olmas gerektiini n varsaymak anlamna gelmez. Tam tersine bir sylemle olumsuzlayc diyalektik, uzlama, olabilirliin zorunluluuna dair igrnn bir sonu olmadn gstermek iin urar. Aslnda Adorno'nun grevi, olann ar belirsizliini ortaya koymak; nesnenin kendi kavramna kar koyduunu ve z arayan kavramn yenilmeye mahkm olduunu gstermektir. Adorno uygulad ikin eletirinin bizzat kavramsal nvarsaymlarnn altn oyar. Olumsuzlayc diyalektik, salt olumsuzluun ve fiil olann ebed bir meydan okumasnn diyalektiine dnr. Olumsuzluk sylemi, Marx'in hl nvarsayabildigi eyi kesin bir ekilde reddeder. Reddettii bu nvarsayma gre, olann zorunluluunu kavramak, olabilir'i anlamaya ve bu olabilir'in mcadele etmeye deer bir ey olduunu 156

kabul etmeye gtrr. Hlbuki olumsuzluk diyalektii, fiil olana ikin bir kurtulu mantnn varln inkr eder.37 zdeliin peine den dncedeki tutkuyu gizem-sizletirme, zdelik kartl ve olumsuzluk, zgrletirici hibir sonu temin etmez. Ya da, Adorno'nun deyiiyle, tam da bu giriimler zgrletirici sonular temin edecektir, zira bunlar her eyi nceden gvence altna almay reddederler, ikin eletiriyi koruyan Adorno, ikinlik mantn reddeder. kin eletiri metodu, kavram ve gereklik arasnda giderek ar36 T. W Adorno, Negative Dialektik, zel. s. 32-42. 37 A.g.e., s. 295-354. 225 tan bir effaflk ve uyuma doru gelien bir ikin mantk n-varsayd srece eletiri, kanlmaz olarak dnce ve varln zdeliine inanan bir mitolojiye, diyalektie dnr. Adorno dnce ve varln zdeliini reddederken yine de bu ikisi arasndaki dolaymlamada srar eder. "Btnlk, dola-ymsz tahakkm ya da boyun ei deil, bir dolaymlama kategorisidir... Toplumyapsal btnlk, birletiren ve ardndan onu oluturan, dolaysyla onu aan bir yaama yol amaz. Bu btnlk, kendini kendi tekil momentleriyle yeniden ve yeniden retir".38 Olumsuzlayc diyalektiin grevi, tm dolaymlanmamln dolaymlanmas gerektiine dair yanlsamaya yakalanmakszn, dolaymlanmamln dolaymlanm doasn ortaya koymaktr. Bu durum ancak, btnlk totaliter hle geldiinde, zdelik kartl, tekilik ve bireysellik momentleri btn tarafndan massedildiinde gerekleir. Marx'in ikin eletiri metodunun ikinci yn yukarda -burjuva toplumun kendinikavrayn bu toplumdaki toplumsal ilikiler gereklii ile, normu fiil gereklik ile yan yana getiren- "normatif eletiri" olarak incelenmiti. Liberal piyasa ekonomisinin rgtl kapitalizme dnmyle birlikte burjuva bireyciliinin ekonomik temeli de yok olur. Piyasada mbadele ilikilerinde kendi gayreti ve etkinliiyle zgrln ve eitliini gerekletiren birey, artk tarihsel bir anakronizmdir. Burjuva ideolojisine kar normatif eletiri bundan byle politik ekonominin eletirisi eklinde yrtlemez. Burjuva toplumunun geliimi kendi ideallerini yok etmitir, ideoloji eletirisi, verili normlar fiil gereklikle yan yana koyamaz artk; imdi yapmas gereken, bir zamanlar kendi meruluuna temel oluturan normlar ortadan kaldrma srecindeki fiil gerekliin bysn bozmaktr. Norm eletirisi, kltr gizemsizletirmek ve kltrdeki bilkuvve topyac gizilgc aa karmak iin kltr eletirisine dnmelidir.39 38 Adorno, "On the Logic of the Social Sciences", The Positivist Dispute in German Sociology, s. 107. 39 Adorno, "Kultur und Verwaltung", Soziologische Schri/ten iinde, 1:131. 226 Kltr eletirisi olarak fetisizletirici eletiri Marx'in meta fetiizmi zmlemesi, kltr eletirisi iin bir model oluturmaya 157

devam etse de, bu paradigma Adorno ve Horkheimer'in almasnda ciddi bir revizyona uramtr. Hatrlanaca zere, meta fetiizmi zmlemesinin merkezindeki metafor, toplumsal ve tarihsel olann "doal" olan gibi eyletirilmesidir. Meta mbadelesi meta retim srecini gizlediinden, piyasa yasalar da yasa-benzerlii kuruluunu somut insan etkinlikler ve ilikilerle gizlediinden dolay, fetisizletirici sylem, retimi mbadeleyle, kullanm deerini mbadele deeriyle, insanlarn kurucu etkinliini ise kltrdeki grnlerle yan yana koyar. Otonom mbadele ilikileri alannn kayboluu, Marx'in retime tand onto-lojik ncelii dntrr. retim ve dolam alanlar arasndaki iliki, z ve grn arasndaki gibi deildir. retim alannn giderek aklsallamasnn yan sra retim ve mbadelenin giderek btnlemesi sonucunda tekelci kapitalizm, tm kartlklarn iinde kaybolduu ve varolan durum iin alternatiflerin gelitirilmesine imkn vermeyen toplumsal bir gereklie dnmeye balar. Horkheimer toplumsal gerekliin bu dnmnn kltr diline yansmasn daha 1941'de "dilin iaretler sistemine semantik dnm" (ZfS 1941: 377) olarak ifade eder. Horkheimer'e gre "tarihi ve hayalleri olmayan" birey "her zaman tetikte ve hazrdr, dorudan pratik bir hedef peindedir... sylenen sz enformasyon, ynelim ve komuta arac olarak alr" (a.g.e.). "insan ilikileri, egonun ve onun dnmleyen aklnn dyle birlikte, tm kiisel ilikiler zerinde ekonomiyi hkim klan, yaamn btnl zerinde metann evrensel denetimini kuran ak ve yeni bir komutaitaat formuna evrilir" (ZfS 1941: 379). Tahakkmn bu btnsellii, insan dilinin kaybolmasna yol aan iaretler sisteminin btnsellii kendi tarihselliini inkr eden yar-doallk alan olarak grnmez artk. Daha ziyade, kltr ve doa arasndaki, ikinci ve birinci doa arasn227 daki tezat kaybolmaya balar.40 Tahakkmn btnsellii, bizzat doann artan maniplasyonu anlamna gelir. Doa ve kltr arasndaki antagonizma doann kltrden intikam almasna dnr. Marx, tarihsel olann doallamasn gizemsiz-letirmiken, eletirel teorisyenler doal olann tarihselleme-sini gizemsizletirmeye alr. Bastrlm doa faizmce mani-ple edilen tahakkm btnlne kar bakaldnr, ve kitle endstrisinin seks, haz ve sahte mutluluk imgeleriyle yeniden dolama soktuu ey, bu bastrlm doann isyandr. ve d doann bastrl yle grlmemi bir raddeye varmtr ki, bu bastrmaya kar isyann kendisi yeni smr ve mani-plasyonlarn nesnesi hline gelir. Bu koullar altnda meta "fetiizmi", tarihi doaya dntrerek bozmaz ama iimizdeki ve dmzdaki doann toplumsal olarak smrln gizemli klmak iin bastrlm doann bakaldrsndan faydalanr. Adorno'nun sylemiyle, mbadele deeri bundan byle kullanm deerlerinin retimini gizlemez, tam tersine, metalar imdi kendilerini kullanm deeri dolaymszlamasmda sunmak, ayrca el emei, el dememi doa, basitlik ve yapaylk-d nostaljisini gerekletirmek iin birbiriyle yarr. Liberal kapitalizmde kullanm deeri mbadele deerinin taycsy-ken, rgtl 158

kapitalizmde mbadele deeri, reklam endstrisinin batan karyla zevkini srdmz "kendiliinden" niteliklere sahip dolaymlanmam kullanm deerinin taycs olduu lde piyasaya srlebilir. Muhafazakr kltr eletiriciliiyle ifade edilen doann faizm altnda vahiletirilmesi-nin, kitle iletiim aralar ve kltr endstrisiyle doann batan karc smrlnn ve doal ve organik olana duyulan nostaljinin ortak yn udur: Bunlar, bastrlm doann ba kaldrn boyun eme, unutma ve sahte-mutlulua dntrmek zere maniple ederler.41 40 "Bugnn kltr her eyi benzerlikle damgalyor" (Adorno ve Horkheimer, DA, s. 108). 41 "Ebed bir rgtl zorlayclk formundaki toplum, doay tehdit etmeye devam eder; bu zorlayclk bireylerde srekli kendini-koruma olarak kendini yeniden retir ve bylece doa zerinde kurduu toplumsal tahakkm suretinde doaya saldrr" (a.g.e., s. 162). 228 topyac niyete sahip retrospektif tarih felsefesi olarak kriz tehisi rgtl kapitalizm otonom piyasay bertaraf edince, bireysel sermayeler rekabetinin akl diiliinin yerini tekelci devlet denetim sistemi alnca, sz konusu toplumlardaki ekonomik kriz eilimleri ve ihtimalleri neye dnr? Pollock'un 1941 tarihli makalesindeki iddiasna gre sistemin krizleri ynetme ve denetim altna alma yetenei tahmin edilemeyecek lde byktr.42 Eletirel teorisyenler sava sonras dnemde, rgtl kapitalizmin sistemsel akl diilii bertaraf etmeksizin kriz ihtimallerini bertaraf ettiini vurgular. Kapitalizmin sistematik akl diilii bundan byle toplumsal krizler olarak dillendirilmez. Akl diilik fenomeninin sorumlusu yalnzca ekonomi deil ayn zamanda kltrdeki dnmdr. Eros ve Uygarlk'ta Marcuse, endstriyel-teknolojik uygarlk koullarnda toplumsal krizlerin ihtimal diiliini yle formle eder: Endstriyelteknolojik uygarl alt etmeyi mmkn klacak objektif koullar ayn zamanda bizzat bu dnmn ortaya kmas iin gerekli znel koullan da engeller.43 Bynn bozulmasn salayan koullar altndaki bireylerin, zgrlk kaybn tam da tersine evirebilecek koullar alglayamamas aklsallama paradoksunu yaratr. Endstriyel-teknolojik bir uygarlkta zgrlk kayb, bilim ve teknolojinin retim glerine dnmesiyle ve ardndan alma srecindeki dolaymsz emein bertaraf ediliiyle son bulabilir. Emek, birey tarafndan belli bir grevi tamamlamak iin gerekli organik enerjinin ac veren harcan olarak tecrbe edilmez artk. Emek sreci, gayriahsleip, byk lde kolektif insan abannn rgtlenii ve egdmleniine baml hle gelir. Marx'in daha nce Grundrisse'de zmledii dolaymsz emein alma srecindeki neminin azal, 42 Pollock, "State Capitalism: Its Possibilities and Limitations", ZfS 1941:217-21. 43 Marcuse, Eros and Civilization, s. 84. Bu cilt aslnda Marcuse'nin 159

Gesammelte Schri/ten'in nc cildi olduundan dolay, bunu sonraki tartma iin ana metin olarak kullandm. 229 birey zerindeki toplumsal-kltrel denetimin azalyla sonulanmaz. Tam tersine, otorite ilikilerinin gayriahslemesi ve aklsal-lamas, bireysel kimlik/zdelik formasyonunun dinamiklerinde mtekabil bir dnme neden olur (TuG, s. 80-81). Aile iinde baba rolnn ortadan kalkyla otoriteye kar mcadele odak noktasn kaybeder: Ben bireyleemez, karsnda mcadele edecei kiisel figrler bulamadndan tr birey-leen kimlik formasyonunun son derece kiisel ve kendine zg srelerini daha fazla tecrbe edemez. Bir insan figrne kar dipal mcadeleye boaltlamayan saldrganlk sonuta iselletirilir ve sululuk duygusu yaratr (TuG, s. 88-89). Otonom kiilik kaybnn zirveletii noktada, "birey ve kltr arasndaki canl balar" zayflar (TuG, s. 93). Etik tz kaybolur. Endstriyel-teknolojik uygarlkta etik tzn kayboluu, gemi isyanlarn hatras adna bugne dek yrtlm, grup bakaldrsnn kltr kaynaklarn kurutur. Kolektif hatrann hazinesi olan kltrn kayboluu, uygarln kendi dinamiini tehdit eder: Bakaldrma, bastrma ve yeniden bakaldrma. Kltr yaanan bir gereklik olmaktan ktnda, yerine getirilmemi ve ihanete uram vaatler hatras -ki bastrlm olann bakaldrs onun adna yrtlr-, bugn tarihsel bir olabilirlik olmaktan kar. Modern endstriyel-teknolojik uygarln biim deitirmesi, gemi bakaldrlara duyulan byk zlemi ve topyac umutlar, unutulmu, bastrlm, inkr edilmi anlamlar z-grletirecek bir Erinnerung, hatrlama eylemiyle balayabilir. Marcuse, Bat'ya ait ontoloji ve zdelik mantnn eletirisi yerine, Bat ontolojisinin fiile kmam topyac boyutunu yeniden kurmay stlenir. Logos ve Eros, zamann sonsuzlua ak ve tm zamann tesine geme istei, varolann (die Se-ienden) kt sonsuzluu ve varln tam-l (die Vollkommen-he des Seins) gibi kutuplamalar Bat ontolojisini amlayan ikili yaplar olarak aklayan Marcuse, hafzann kurtarc ilevini yceltir (TuG, s. 198-99). Ama bu kurtarc hafza, tarihin srekliliinde yeniden et230 kinletirilemez, zira tarih imdi kendi gemiini, kendi tarihini inkr ederek anlamr. Endstriyel-teknolojik dnyaca yaratlan tek-boyutlu toplum, iinde gelitii ve anland on-tolojik ufku siler atar. Dolaysyla, kurtulu teorisi adna konuan eletirel toplum teorisi de bizzat tarihsel srekliliin dnda durarak zaman tahakkmn olumsuzlamak amacyla, zamann dnda bir noktadan tm zaman sona erdirmek isteyen hafzaya ynelir.44 Marcuse, Eros ve Logos arasndaki, Narcissus ve Orpheus arasndaki balang kutuplamasn yeniden canlandrarak kurtarlan duyarln (Sinnlichkeit) devrimci gizilgcn 160

gstermeye alr. Narcissus, yeni bir ontolojik ilkenin habercisi olarak ortaya kar (TuG, s. 146-147). Bu yeni duyarln yeni bir etie (Sittlichkeii) dnmesi iin, bu yeni duyarln altst edici gizilgc tarih dokularna yeniden daldrlmaldr; ancak tek-boyutluluk tezine gre, sz konusu srecin hibir kolektif tarihsel yrtcs olamaz. Teoriyle artrlan kurtarc hafzann altst edici gizilgc tarihsel srekliliin dnda kalrsa, o zaman eletirel teori temel bir aporia'y, yani kendi imknszlnn koullarn kabul etmi saylmaz m? Eletirel teori, mevcut toplumu toplumun temel yapsnn dntrlebilirligi noktasndan zmler, beliren ihtiyalar ve atmalar da bu ngrc dnmn altnda yorumlar. Ancak, eletirinin kesinlikle reddetmesi gereken ey tarihin srekliliiyse, bu durumda ifade ettii kurtulu toplumu gr, ayrcalkl bir gizeme brnerek tarihsel srecin srekliliinden kaynaklanan ihtiya ve atmalarn ikin kendini-kavrayyla ilikilendirilemez. Eletirel teori, ya tek-boyutluluk tezini gzden geirmeli ya da kendi olabilirliini sorgulamaldr. Bu durum, Claus Offe tarafndan 1968 ylnda anlald: Eletirel teori "her eyi-iine alan maniplasyonla ilgili iddiay snrlandrp bastnc aklsallk sistemindeki yapsal boluklarn varln kabul etmeli ya da 44 "Kendim bilince iten Eros hafza tarafndan harekete geirilir; hafza ile, mahrumiyet dzeninin aleyhine dner; zamann hkim olduu bir dnyada zaman alt etmek iin hafzay kendi gcyle birletirir" (TuG, s. 198). 231 kendi olabilirliinin koullarn aklayabilme iddiasndan vazgemeli".45 Bu eletiri, yalnzca Marcuse'nin zmlemesine deil, "arasal akim eletirisi" olarak tanmlanan teorik paradigmann geneline de yneliktir. Toplumyapsal aklsallamayla toplum yapsndaki kriz ve atma eilimlerinin bertaraf edildii, kltrel aklsallamann da otonom kiilik tipini yok ettii kabul edilirse, eletirel teori artk gelecek dnmn prospektif ufkuna doru ilerleyemeyip gemi umudun ve hatrann ret-rospektif perspektife geri ekilmelidir. Eletirel teori, bu tarihsel srecin btnl hakknda eletirel dnrn retros-pektif monologuna dnr, zira yaanan imdi'yi gelecekteki mmkn dnm perspektifinden deil, gemiin bak asndan grr. "Arasal akln eletirisi" bal altnda gelitirilen zmleme tarzna ikin aporia'nm nedeni, Weber'in toplumyapsal aklsallama tehisini kabul eden Adorno, Horkheimer ve Marcuse'nin toplumun eliik bir btnlk olduunu artk gsteremeyiidir. Adna konutuklar topyac akl kavram daha fazla imdi'ye tutunamaz. Bu sonu iki ekilde yorumlanabilir: Birincisi, eletiri Marx'in erken yazlarnda alay ettii salt eletiricilie dnmtr; eletirel toplum teorisi dsal normatif balantlarn hakllatrmak zorundadr. kincisi, eletirel teori salt eletiricilie dnmemitir zira hl ge kapitalist toplumlarn kendini-kavraylarna ikin norm ve deerlere bavurur, ancak bavurduu normlarn ierii dnmtr. Bu yorumlarn her ikisini de ksaca 161

irdeleyeceim. lk yoruma gre, eletiri u nedenlerle salt eletiricilie dnmtr: Ge kapitalist toplumlarda kriz ve atma ihtimalleri bertaraf edilmise; ayrca bu toplumsal yap, politik ekonomi eletirisinin rtk biimde bavurduu aklsallk, zgrlk ve eitlik normlarn yok etmise; dahas tarih ve doa, kltr ve insan-d doa arasndaki snrlar belirsizlemise; eletirel teorinin bavurabilecei normatif standartlar nedir ve 45 Claus Offe, "Technik und Eindimensionalitt", s. 87. 232 nasl hakllatrlabilir? Eletirel teorisyen yalnz kendinin ulaabilecei topyac gelecek grs adna konumal ya da kendi gemiini yok etmi bir kltrde bilin ve hafza roln stlenmelidir. Ne topyac gr, ne de retrospektif hatrlama, sz konusu kltr ve toplumsal yapnn kendinikavrayn-dan tremi norm ve deerlere dayanr. Eletirinin bak as imdi'yi aar, olmas gerekeni ya da gemie ihanet edilmeseydi ne olabileceini, varolanla yan yana getirir. O zaman eletiri, bizzat dsal ltbilimsel bir sorgulama tarzna dnr. Marx'in salt eletiricilik hakkndaki yorumu imdi Frankfurt Okulu'nun kendi konumuna uygulanabilir: "Gerek zgr bir yaam ve tarihsel gelecei bir ilgi formunda kendine ayrm olduuna inanan eletirel znenin dnm her kertede ve her kerteye ramen kendini hakl kartr; Bauer kardelerin durumunda bu ayrcal gren Marx bu nedenle 'kutsal ai-le'den ironiyle sz eder".46 Frankfurt Okulu'nun konumunu "kutsal aile"ye indirgeyen bu yoruma kar, Frankfurt Okulu politik ekonomi eletirisini artk paradigma olarak kabul etmemesine ramen, ge kapitalist toplumlarn kltrne ikin norm ve deerlerin hl bir kurtulu ieriine sahip olduu ileri srlebilir. Ne var ki, bu norm ve deerler, Marx'in liberal-kapitalist toplumlarn kurumlarnda eyletiini varsayd aklc doal hukuk teorileriyle temin edilemez artk. Eletiri bundan byle, hukuk dzenini uygulayan burjuva kamusal alan, liberal piyasa ve liberal devlet normlaryla ilgilenemez. Politik tahakkmn aklsal idareye dnmyle birlikte doal hukuk geleneinin aklsal ve kur-tuluu ierii boalr. Kurtulu normlar, bundan byle kamusal ve kurumsal yaplara ikin deildir. Bu normlar artk felsefe, sanat ve kltrn kurtarlmam topyac vaadinde (Adorno) ya da ezici bir toplumun talep ettii feragata kar bakaldran insan znellii yapsnn derinliklerinde (Marcuse) aranmaldr. Mutlak Tinin kurtarlmam topyac gizilgcnde srar eden Adorno, bylece Negatif Diyalektik'e u cmleyle balaya46 Rdiger Bubner, "Was ist kritische Theorie?", s. 179. 233 bilir: "Altedildii sanlan felsefe hl ayaktadr, zira onun gerekleme momenti gzden karlmtr".47 Felsefe, aklsal fiil gereklik olma (Hegel) ya da akl gerekletirme durumundaki kitlelerin madd bir silah olma (Marx) vaadini yerine getiremedii iin, imdi acmaszca zeletiriye girimelidir. Felsefenin zeletiricilii, kendi kesintisiz varoluunu borlu olduu yanlsamay -felsefenin fiil gereklie dnmesiyle ilgili yanlsamay162

yeniden etkinletirmelidir. te yandan, dnce olmayan, kendi teki'sini, dnceyi gerekletirecek salt bir ara konumuna indirgeyen kavramsal dncenin kibrini ele veren bu yanlsama gizemsizletirmelidir. Dnce ve fiil gereklik birliine doru gayret her ne kadar felsefe iin raison d'etre* olutursa da fiil gereklik dncenin kendini iine boaltaca bir ara deildir. Bu aporia iptal edilmemeli, tersine kesintisiz uygulanmal ve olumsuzlayc diyalektik sayesinde diri tutulmaldr. Adorno, eletirisine "ahenksizlik" adn verir. Dnce ve fiil gereklik, kavram ve nesne, zdelik ve zdelik-kartl arasndaki bu ahenksizlik aa serilmelidir.48 Eletirinin grevi, yarklardan baka bir yaamn prltlarn szdran ve btnn sahteciliini grnrletiren uyumsuzluk ve ayrlama momentlerini, btnlk iindeki atlaklar, toplumsal adaki yrtklar resmetmektir. Bylece Adorno, ge kapitalist toplumlarda toplumsal atmann olabilirlii zerine bir makalesinde, toplumsal atma gizilgcnn kolektif rgtlenmi protesto ve mcadeleler yerine glme gibi gndelik jestlerde aranmas gerektii gibi, baka adan bakldnda artc gelebilecek bir iddia ne srebilir: "Tm kolektif glme, g-nahkeisi bir zihniyetten, saldrganl serbest brakmann verdii haz ve bu hazz engelleyen sansr denetim mekanizmas arasndaki uzlamdan doup geliti".49 Toplumsal atmalarn 47 Adorno, Negative Dialefctih, s. 15. (*) Varlk sebebi, hikmet-i vcut - .n. 48 Adorno, "Sptkapitalismus der ndustriegesellschaft", Soziologische Schriften iinde, 1:369. 49 Adorno, "Anmerkung zum sozialen Konflikt heute", Soziologische Schriften iinde, 1:193. 234 sosyolojik kesin bir tanm istenirse, yakalanamayan ama "nanslarnda olas kurtuluun ifrelerini, keza iddetin izlerini ieren" (a.g.e.) bu tr tecrbelere ulamann n tkanm olur. Kurtuluu ahenksizlik metoduyla Adorno, idare edilen dnyaya meydan okuyan insan gizilgc davuran rtk direni ve strap momentlerini aklamaya alan bir ileri uygarlklar etnolojistine dnr. Ancak, Adorno'nun olas mmkn kurtulu "ifreler"inin eletirel teorinin normatif bak asn hakllatrabildii konusu ak deildir. Ayrcalkl "kutsal aile" sylemini kulland gerekesiyle arasal akln eletirisine kar yneltilen sulama hl yantszdr. Sonu olarak, politik ekonomi eletirisinden arasal akln eletirisine gei, bu blmde incelendii gibi, sadece eletirilen ierii deil, bizzat eletiri metodunu da bakalatrr. Bu dnm sreciyle, eletiri bak asnn geerlilii sorgulanr. EK Lukcs, Weber ve Frankfurt Okulu Adorno, Horkheimer ve Marcuse'nin Weber'in almasn almlamalar, zellikle Lukcs'n Tarih ve Snf Bilinci (s. 83-110) adl eserinde Weberci "aklsallama" kategorisiyle Marks- "eyletirme" kategorisini birletirmesinden etkilenmitir. Bat'nn modernleme ve endstrileme sreleri sonucunda formel-aklsal ynelimin yaamn her alannda basknlnn arttn 163

ne sren Weber'in tezine bal kalan Lukcs, meta formu basknlnn bylesi bir ynelimi gerekli kldn belirtir. Weber'e gre "formel aklsallk", gereklie doru pratik olduu kadar bilisel bir ynelimi de ifade eder. Bilisel tavr olarak formel aklsallk, "kesinlii ve soyutluu artan kavramlar" ("Dnya Dinlerinin Sosyal Psikolojisi", s. 293)* sayesinde (*) Giri, Din Sosyolojisi zerine Toplu Yazlar [Gesammelte Aujsze zur Religions-soziologie] (1920); From Max Weber: Essays in Sociology iinde, ev. ve ed. H. H. Gerth ve C. W. Mills; Trkesi, "Max Weber Sosyoloji Yazlar", ev. Taha Parla, letiim Yay., 1996 - .n. 235 fenomenleri arasal denetim ve dzenlemeyle nceden grlebilir hle getirerek gereklii kavramaya girimek demektir. Bu bilisel tavra elik eden pratikarasal tavra gre toplumsal eylem, giderek "evrensel olarak uygulanan yasalar, kurallar ya da dzenlemeler"50 temel alnarak ve "uygun aralarn daha kesin hesaplan"yla verili hedeflere ulamaya ynelir. Weber, bu eylem tarznn niteliini "amal-aklsal" (Zweckrational) olarak tasvir eder. Arasal eylem, hem d doa zerindeki teknik, hem de dier insanlar zerindeki stratejik denetimi, gayriahsi, n grlebilir, trde ve hesaplanabilir kurallara tbi klar. Lukcs, Marks meta formunu, Weber'in aksallama sreleri zmlemesinin bu ynyle birletirir. Meta, Lukcs'a gre, kapitalist toplumsal ilikilerin "hc-re"sidir: alma alannn rgtlenmesinden hukuka, brokratik idareye ve hatt kltr rnlerine kadar yaamn tm alanlarnda yeniden retilen bir yapy ortaya koyar.51 Meta formunun srr, soyut edeerliin kurulmasdr: Her eit mal meta olmalarna binaen sadece eitlenmek ve mbadele edilmekle kalmaz, ayrca insan etkinlikler ve ilikiler de metalar, yani soyut edeerlie indirgenir. Niteliksel ynden farkl eyler arasnda ve insan etkinlikler arasnda edeerlik kurulmas, birini dierinden ayran tzsel, somut nitelikleri kesinlikle soyutlamay gerekli klar. Bu soyutlama sreci, toplumyapisal bir sretir: Bireylerce icra edilen zihinsel bir edim olmayp gerek bir toplumsal srece tekabl eder. Para araclyla dzenlenen mbadele ilikileri modern piyasann ykseliiyle yayldka, kapitalist toplumsal ilikiler emek gcnn bir meta gibi alnp satlmasyla tesis edildike, soyut edeerlik toplumsal olarak kurumsallasn Birbirinden farkl somut nesne ve etkinlikler bir ncye -parayaedeerlikleri araclyla eitlenir. Neyin edeer klnabilicegi yine bu edeerlik erevesinde llebilir; Deer bakmndan birbirine zde olduu 50 Stephen Kahlberg, "Max Weber's Types of Rationality: Cornerstone for the Analysis of Rationalization Processes in History", American Journal of Sociology (1980), 85(5): 1158. 51 Lukcs, History and Class Consciousness, s. 83. 236 kabul edilen trde birimler lsyle nicelik kazandrlr. Kapitalist bir ekonominin deer ls, toplumsal olarak gerekli emek-zaman bykldr. nsan 164

emek gc belli bir emek-zaman miktar olarak piyasada alnp satlrken, metalar emek-zamann dondurulmu formlar olarak dnlr. Lukcs'a gre, formel-arasal aklsallgn yayl ve meta formu, parann iki yz gibidir. ndeyilenebilir ve hesaplanabilir kurallarca yrtlen, formel bakmdan doru, teknik ve stratejik bir dnya ynelimi, toplumsal gerekliin blnebilir, soyut, trde ve eitlenebilir birimlere indirgeniini gerekli klar. Kapitalizmde toplumsal gerekliin byle "ontolojik olarak indirgenii",52 kapitalist retimin srrn tayan meta formu mantyla gerekleir. Dolaysyla Lukcs, formel aklsallgn Weber'ce ortaya konan ynyle ancak tamamen kapitalist bir ekonomide, hukuk, toplumsal rgtlenme ve devlet brokrasisi alanlarna yaylabileceini iddia eder. Meta formu, formel aklsall toplumsal dnyada reten ve yeniden reten bir mekanizmadr. 1920'lerde Max Weber Kreis'nm* bir yesi olan Lukcs'm bu zmlemesi Weber'in almasna gnderme yaplarak desteklenebilir. Weber'in kendisi de "srekli, aklsal i rgtlenmesi iinde kr peine den" kapitalizmin "[formel olarak] serbest emein aklsal-kapitalist rgtlenmesini"53 gerekli kldn kabul eder. Ne parasal mbadele ilikilerinin yaylmas, ne de aklsal muhasabe, kr gdsnn toplumda uzun vadeli kurumsallamas iin yeterlidir. Bu kurumsallamaya ancak, piyasada bir meta gibi satlan serbest emek, modern fabrikada cretli "endstriyel" emek olarak rgtlendiinde ulalabilir. Weber ayrca, hukuk ve devlet idaresinde formel aklsal tarzl bir brokratik rgtlenmenin uzun vadede ancak cretli emee dayanan kapitalist bir ekonomi tutunursa mmkn olabilece52 Herbert Marcuse, "Industrialization and Capitalism in the Work of Max Weber", Negations (Boston: Beacon Press, 1969), s. 240 ve sonras. (*) evresi - .n. 53 Max Weber, Giri, The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism, s. 21. [Trk-esi: Protestan Ahlak ve Kapitalizmin Ruhu, ev. Zeynep Grata, Ayra Yay.] 237 ini kabul eder. Lukcs'n ustalkl Weber sentezi, Weber'in kendi almasnca desteklenmez grnmemesine ramen, Weber'in Eserinin asl amacndan yine de sapar. Meta formunu, yaamn tm alanlarnda yeniden retilen bir "hcre" olarak alan Lukcs'n fenomenolojik toplum zmlemesi Weber'in metodolojik nominalizmiyle uyumaz. Merleau-Ponty'nin Bat'da aklsallama srelerinin douunu inceleyen karmak zmlemesinde belirledii gibi Weber, ne baz unsurlara dierleri zerinde nedensel bir ayrcalk tanr, ne de yolunu yaamn farkl alanlarna doru izmeye alan tek bir aklsallama mantna iaret eder: "Bu unsurlann her biri tarihsel anlamn, dier unsurlarla bulutuu noktada kazanr. Tarih ou zaman birini dierlerinden tecrit edilmi haliyle retmi olabilir (Roma'da hukuk, Hindistan'da hesaplama unsurlar)... Ama bunlarn bulumas her birinin 165

ierdii akl-sallk rntsn glendirir... Ancak, bir gn btnleebilecek dank unsurlar bir araya getiren balangta her eye kadir dnce deil, bir tr tarihsel hayal gcdr'".54 Lukcs'n metodolojik ynelimi, MerleauPonty'nin Weber'in yazlarnda bulduu "tarihsel hayal gc"yle pek rtmez, bununla birlikte Frankfurt Okulu'nun Weber'in almasn almlamalan iin belirleyici olur: Frankfurt Okulu, Weber'in zmledii aklsallama srelerinin sreksiz, eliik ve kimi zaman sonulanmayan ynlerinin arkasnda ister meta formu, ister zdelik mantnn basknl, isterse arasal akl olsun, tek bir aklama mant arar. 54 Maurice Merleau-Ponty, Les adventures t la dialeaique (Paris: Gallimard, 1955), s. 29; lng. ev, Adventures of the Dialectic (Evanston, 111.: Northwestern University Press, 1973); vurgu orijinalinde. 238 ALTINCI BOLUM MMETK UZLAIM OLARAK OTONOM Kitabn ilk yarsnda, saf akln Kant eletirisinden politik ekonominin eletirisini gelitiren Marx'in nvarsaydn iddia ettiim Hegelci katk udur: Hegel, saf akln eletirisinde yeterince radikal olmad, znenin, bilen ve dnen Benin douunu ve oluumunu incelemedii gerekesiyle Kant' eletirir. Hegel'e gre, akim kendi meru kullanmna ait koullar zerine zdnm, bizzat eletiri znesinin douu ve kuruluu zerine bir zdnm iermelidir. Yine Hegel'e gre eletirel tavr, kendine kar blnm bir toplum ve kltrn rn olup bu blnmlk iinde birey cemaatle, ahlk yasallkla, istek ise devle yan yana getirilir. Eletirinin iinden kt toplumsal btnl yakalamak, akln gereklemesini im-di'de kavrayarak eletiriyi amak anlamna gelir. Akl, toplumsal ilikilerin btnlnde konumlandrlmahdr. Hegel, otonomiyi artk bireysel bir kendi kendine yasa koyma etkinlii olarak dnmez, kolektif znenin kendini-gerekletirme sreci olarak yorumlar. Yine de, eletiri ve otonomi, akln zdnm ve zgrln gereklemesi arasndaki ba korunur. Marx, otonomi vaadinin salt bir "olmas gereken" deil, tarihsel gereklikte gereklemesi gereken olduunu kabul ederek Hegel'in Kant eletirisine sadk kalr. Otonomi, kapitalist 239 toplumun ne kard ancak kendinde gerekletiremedii bir idealdir. Bireyin otonomisi, kapitalist retim tarznn zorunlu yanlsamasdr zira bu sistem insanlar kendi varolu koullar zerindeki kolektif denetimlerinden yoksun brakmak zere geliir. Sermaye birikiminin zorunluluklar altnda, bu toplumdaki rtk gerek insan serveti, salt madd servet birikimine indirgenir. Kapitalizm, bir yandan gerek insan serveti, sistemi aan ihtiya ve eilimler yaratrken; te yandan serveti insan mnda deil ama srekli younlaan meta retimiyle tanmlayarak bunlar snrlar ve etkisiz klar. Otonomi ancak, insanlar kendi etkinliklerinin toplumsal zn, imdi karlarna kapitalist gelime yasas olarak kan bu z ele geirdikleri takdirde gerekleebilir. Dolaysyla, Marx iin "kapitalist retim tarznn eletirisi, otonomiyi bir 166

ideal olarak vazeden ancak uygulamada olumsuzlayan bir sistemin i elikilerini bireylerin bilincine kard lde kolektif otonominin gereklemesine hizmet edebilir. Eletiri metoduyla otonomi idealinin ilikisi, Frankfurt Okulu'nun almasnda bir dnme urar. ayet tahakkm, Aydnlanmann Diyalektiinde belirtildii gibi, gizilgc kapitalizmce snmlendirilen aklsalln salt sonucu deilse; ayet akl bizzat bir tahakkm aracysa, kendine-yasa koyan akl ideali ayn zamanda bir tahakkm idealidir: Otonomi kendini-gerekletirme deil kendinibastrmadr, iimizde ve dmzdaki doann bastrldr. Kant'a gre zgr ve eit zneler arasnda gerekleecek bir "Amalar Krall" iin nihayetinde gerekli olan otonomi, aslnda kendini ve tekini bastrma pahasna kendi amalar peinde koan bir zne idealidir. Tahakkm ilikileri, akim doa tarihinin, akim tre-zg bir yeti olarak ortaya knn bir parasysa, arasal akim eletirisi salt zdnmn tesine gemelidir. Dnmle-nen ierik -akln doa tarihi- ile dnm yetenei arasnda bir yansma olmayp bir gerilim ve mcadele vardr. Aydnlanmann eletirisi, Aydnlanmann "diyalektii" olarak ancak ierik ve prosedr, eletirilen nesne ve eletiren zne arasndaki bu gerilim aa serilirse yazlabilir. 240 Aydnlanmann diyalektii akln fenomenolojisini deil arkeolojisini sunar.1 Hegel'den renildiine gre akl, zbilgiye, kendini tm kertelerinde yeniden bir araya getirdiinde ya da hatrladnda ulaamaz; akl tarihi unutma ve bastrma zerinde temellenir. Bilin, kendi doumunu bilmez; dahas gemite ne olduunu unuttuu takdirde kendi tecrbesini gelitirir. Keza Ben, arasal akim zne konumuna gemek ve geleneksel mnda otonom olabilmek iin, baka bir olu tarzn, tekilikle uzlam tebli eden itki ve ihtiyalan unutup baarmaldr. Aydnlanmann diyalektii, "psikoanalitik dnm" bakmndan kritiktir: Unutulmu olan istenildiinde hatrlana-maz; tm unutular bir travmayla balar. Unutulmu olan, ancak travmay canlandrma ve gemiin bugn zerindeki bysn bozma gayretiyle yeniden hatrlanabilir ve sunulabilir. Arzu ve istekleri bastrmak zorunda kald iin artk hafzas acyla dolu olan, travmatik ierie ularken bu arzu ve isteklere de yaklar. Bylece Aydnlanmann diyalektii, akim kendi travmatik ieriiyle yzleip, unuttuunu hatrlamasn -mmkn bir tekilik tarz, zne iindeki doann hatrlan ve tekilikle uzlam- gerekli klar. Otonominin gerek mnsna ancak byle bir psikoanalitik dnm sreciyle ulalabilir. Geleneksel otonomi ideali, akln kendini-inkr tarihiyle yzlemedii iin kendini bilmeyen bir akl idealidir yalnzca. Nietzsche'nin yazd gibi, "Biz kendimizi bilmeyenleriz".2 Adorno ve Horkheimer, otonomi kavramn psikoanalitik adan yeniden formle ederken, ironik bir biimde Hegel'in Kant ahlk eletirisine (bkz. 3. blm), yani devle eilim, ahlk yasasyla bireyin duyarl-duygusal oluumu arasndaki elikiye dner. Onlara gre bu dev ve eilim elikisi, otonomi ile kendini167

bastrma arasndaki, akl cemaati ideali ile bireylerin bencil davranlar arasndaki gizli ba meydana karr. Erdem ve mutluluun birbirinden ayrlmas, bu ikisinin uzlamnn Amalar Krallg'na ertelenii, bir kez daha 1 Bu aynm iin bkz. Paul Ricoeur, Freud and Philosophy. 2 Friedrich Nietzsche, The Genealogy of Morals, nsz, The Birth of Tragedy and The Genealogy of Morals iinde, s. 149. 241 Kant'n derin drstln ve krln gsterir. Gerekte, Kant'n da grd gibi, erdem ile mutluluk, tahakkm ve bastrma koullarnda uzlaamaz; ancak bu uzlam eksiklii, Kant'n dndnn tersine, pratik akln saf yaplarndan kaynaklanmayp kimi zgl tarihsel ve madd dzenlemeden trer. zellikle 1937 ncesi yazlarnda Horkheimer, Kant ahlk felsefesinin atklarn burjuva toplumunun atklar altnda zmler. Horkheimer'in sz konusu erken makalelerinde ikin eletiri metodu uygulanr ve bu durum Aydnlanmann Diyaektii'ndeki psikoanalitik vurguyla kartrlmamaldr. Daha sonra bylesine gl bir psikoanalitik eletiriye hedef olacak dev ve eilim meselesine bu erken yazlarda da merkez bir yer verilmi olmas ilgintir. Bu blmn amac, yirminci yzyl kapitalist toplum ve kltrn eletiren Adorno ve Horkheimer'in arasal akl eletirisine de temel oluturan alternatif insan etkinliin ve znelliin normatif modelini aklamak zere onlarn yazlarndaki otonomi kavramn incelemektir. Hegel ve onun ardndan Marx, otonomiyi kendini-gerekletirme ve kendini-da-vurma etkinlii olarak deerlendirir. Adorno ve Horkheimer iin otonomi, mimesis^ dnr. Mimetik etkinlik modeli, bu almann ilk yarsnda tartlan alma etkinlii modelinin tersiyse de gerek bir olumsuzlan deildir. nce Horkheimer'in Kant erken eletirisini inceleyeceim (1. kesim). Ardndan, Adorno'nun Negatif Diyalektik iinde yer alan Kant ahlk felsefesi zmlemesine gz atacam. Son olarak, otonomi anlaylarna temel oluturan zne felsefesinin nvarsaymlarn tartacam (2. kesim). nceki blmde sorulmu olan eletirel teorinin normatif temelleriyle ilgili sorunun yantsz brakld sonucuna varyorum. Balamadan nce, Marcuse'nin otonomi kavramnn bu tartmaya neden dahil edilmediine bir aklk getireyim. Mar-cuse, psikoanalitik teorinin rol hakknda Adorno ve Horkhe-imer'la teorik adan btnyle rtmesine ve zformasyonla ilgili ailenin deien rol ve gelimelerin empirik dzeyi konusunda ikisiyle de hemfikir olmasna ramen, otonomiyi es242 tetik alana deil, bir ihtiyalar teorisi zeminine oturtur. Bu bakmdan, Adorno ve Horkheimer'in her birine kyasla felsef antropoloji projesine daha yakn durarak, "btnyle tekf'ne duyulan zleme daha ikin ve znel bir temel kazandrr. "Doann dirilii" ve "tekiyle uzlam" dnceleri Marcuse'nin almasnda daha az bir neme sahip olmamakla birlikte, bireyce yaanan ve hissedilen hakikate yaplan bu vurgu onun projesini mimetik uzlam projesinden ayrr. Marcuse'ye gre, byle bir uzlamn kkeni mutlulua duyulan bireysel 168

zlemde yatar. Marcuse'nin kavramyla ilgili zorluk, onun zne felsefesine olan ballndan deil, ihtiya yorumlarn ieren monolojik modelinden kaynaklanr. 1. Otonomi ve kendini-koruma (selbsterhaltung) Erken burjuva felsef antropolojisinin ahlk grn -Mac-hiavelli, Hobbes, Locke ve Mandeville teorileri- nitelendirirken Horkheimer'in kulland temel kavram "kendini-koruma" kavramdr. "Kendini-koruma" kavram, hem empirik, hem de normatif bir boyuta sahiptir: Empirik boyut asndan, amac Beni "korumak" ya da daim klmak olan bir etkinlik tarzn tarif eder. Erken burjuva felsef antropolojisi kapsamnda bu kavrama zel bir g kazandran, Benin kendini "korumak" zere eylemesinin -ahlk bakmdan- "hakl" ve "akla uygun" olduunu kabul eden normatif varsaymdr. Horkheimer, 1933 ylna ait "Materyalizm ve Ahlk"3 ve 1936 ylna ait "Bencillik ve Kurtulu Hareketi: Burjuva Dnemi Antropolojisi zerine"* adl iki nemli n-eletirel-teori makalesinde, burjuva felsef antropolojisinin ve ahlk teorisinin atklarn kendini-koruma kavramyla zmlemeye alr. Horkheimer, burjuva felsef antropolojisinin ahlk grlerini nitelemek zere kendini-koruma kavramn seerek bu te3 [Materialismus und Moral] lngilizceye eviren John Torpey, "Materialism and Morality", Telos (Gz 1986), No. 69, s. 85-119. (*) "Egoismus und Freiheitsbewegung: Zur Anthropologie des brgerlichen Zeitalters." 243 orilerin temelinde yatan ift ynlle dikkat eker. Bu ift ynlln kk, kavramn iki ynllnde, empirik ve normatif yan anlamlarnda; akas, kavramn betimleyici kullanmndan deerlendirimci kullanmna geite, yani kavrama bu teorilerde ahlk bir stat kazandran srete yatar. Kendini-koruma kavram, lka ve Ortaa dncesinde uzun bir gemie sahiptir.4 "Kendinikoruma", Aristotelesi ve Stoac geleneklere gre, esas olarak trn korunmas ve tre-zg etkinlikler sayesinde bireyin muhafaza edilii anlamna gelirdi. Kavramn bu erken kullanmnn karakteristii, kendini-koruma etkinliinin doal trler teorisi balamnda tanm-lanabilmesine imkn veren varsaymdr: Trezg etkinlikler, kendini-korumay ykselten etkinliklerdir. Herkese kabul edilebilecei gibi, hatt Aristoteles'in de teslim ettii zere, tre-zg davran tarzlarn basite kataloglamak kendini-koruma amacn belirlemeye yetmeyecekti. Bununla birlikte, prak-sis tre-zg ve sayesinde insanlarn kendilerini gerekletirdii bir tarz olduu lde, kendini-koruma teleolojisiyle etik-politik praksis etkinlii arasnda herhangi bir temel uyumazlk yoktu. Gelenee gre, kendini-koruma teleolojik bir kavramd.5 Terimin her iki bileeni -koruma etkinlii ve Ben-, insanlarn kendi

169

yaamlarnda doru doa dzenini gerekletirmesine yardm etmekle grevli akln teleolojisiyle mkemmel bir biimde tanmlanabilirdi. Bu kavramn modern kullanmnn geleneksel kullanmla gergin ilikisi Hobbes'un Leviathan'ndan baka hibir metinde daha ak grlemez.6 Hobbes bir yandan, modern ncesi, zellikle Stoac gelenei tekrarlayarak doal hukukun akim dzeni olduunu ve unu buyurduunu yazar: "Her insan, Ba4 Bkz. Hans Ebeling tarafndan dzenlenen makaleler sekisi, Subjefetivitf und Selbsterhaltung ve bu sekide yer alan Hans Blumenberg'in almas, "Selbster-haltung und Beharrung: Zur Konstitution der neuzeitlichen Raonalitt", s. 144-207. 5 R. Spaemann, "Brgerliche Ethik und nichtteleologische Ontologie, Sbjektiviten und Selbst-Erhaltung, s. 76-97. 6 Hobbes'un dncesinde kadim politikadan modern politika teorisine geiin zmlemesi iin bkz. Leo Strauss, The Political Philosophy oj Thomas Hobbes. 244 r elde etmeye dair umudu olduu lde Bar yapmaldr ve bunu elde edemedii zaman, savan tm imkn ve avantajlarn arayabilir ve bulduunda kullanabilir".7 te yandan, kendini-korumaya dair temel doal hak, her bireyin kendini korumak iin her tr arac kullanma hakkna sahip olduu anlamna gelir ve bu, "herkesin herkese kar hakk"na8 indirgenir. "Kendini-koruma hakk" ve "doal hukuk" artk uyum iinde deildir. Bireysel kendini-koruma amac, bara deil herkesin herkesle evrensel sava hline yol aar. Hobbes'un belirttii gibi "jus" (hak) ve "lex" (yasa) kart kavramlardr: Biri serbestlii, dieri bu serbestlik zerindeki kstlamalar gsterir.9 Bireysel kendini-koruma amac ve doal hukuka buyuru-lan bara ulamann birbiriyle elimesinin anlam udur: Doal trler teorisine gnderme yaplarak ne Ben, ne de bu Benin kendini koruma amal etkinlii tam olarak tanmlanabilir. Koruma arayndaki Hobbesu Ben, kazanma, ihtiras, onur ve saknma amalaryla gdlenir. Her biri iyiyi Bene haz verdii ekliyle tanmlar. Akln grevi, kendini-korumay salayabilmek iin rekabet, atma ve mlkiyet ilikilerini szlemeyle dzenleyen bir sivil dzene nasl ihtiya duyulduuna iaret ederek doa durumunu kesinlikle alt etmektir. Kendinikoruma, Hobbesu bireyler iin bir amatr: Baka trl eyleyemezler, ancak eylemlerinin bu teleolojisi artk doal dzenin altnda tanmlanamaz. Akl, doaya, esasen insan doasna hkmetmek ve onu denetim altna almak iin gereklidir. Hobbes'un zmlemesi, Horkheimer'in erken felsef antropolojiyi yeniden ina etmek iin nemli bulduu unsurlarn ounu ierir: ahlk ynelimli bir gr olarak doal trlerin teleolojik kavraynn ykl; insanlarn kendi aralarnda eliki yaratan drt ve ilgilerle gdlendii varsaym; sivil top7 Thomas Hobbes, Leviathan, s. 190. 8 A.g.e., s. 189-190. 170

9 A.g.e., s. 189. Erken modern dncede "jus" kavramnn geliimi hakknda olduka ilgin bir deerlendirme iin bkz. R. Tuck, Natural Right Theories (Cambridge: Cambridge University Press, 1979), zel. s. 119-43. 245 lumun, grevi insan doasn denetim altna almak ve onun dizginlerinden boanm geliiminin ykc sonularn etkisiz klmak olan akl zerinde temellendiini ne sren tez. "Bencillik ve Kurtulu Hareketi"'nde Horkheimer, bu teorilerin baka bir ynne daha dikkat eker: nsan doasna ait niteliklerin salt "olgusal cisimlere" indirgenii. nsan doasna dair szde "empirik", "nesnel" bir gr sunduu gerekesiyle gen Hegel tarafndan eletirilen doal hak teorilerinin "gerekilii" , Horkheimer'in eletirisine de hedef olur. nsanlarn ne olduu artk vahiy tefsiriyle ya da dier otoritelere bavurularak deil, son kertede dolaysz eriilebilir olgusal cisimlerle ilgi kurularak gsterilecektir. nsanlk bilgisi, doa bilimleri iin zel bir mesele haline gelir. (ZfS 1936: 162) Kendini-koruma teorilerine gre, insan doas verili bir olgu olarak alnmal, akl ise kendi kar peinde komann dizginlenmeyen ykc sonularndan insanlar koruyacak bir ara olarak grlmelidir. Horkheimer, bu kavray belirtmek iin kulland "znel akl" terimini, insan yaamnn ama ve normlarn genel bir dnya kavraynda somutlatran geleneksel "nesnel ak"la kar karya getirir. Daha sonra yazd "Akl Kavram zerine" (1951) adl bir makalesinde, "nesnel", modern ncesi akldan, "znel", modern akla geii yle tarif eder: "Sonraki -znel akl kavram-, geleneksel anlamda bir Aydnlanma momenti kurar; Max Weber'in de tasvir ettii bu sre dnyann mitten anndnlmm ve bysnn bozuluunun [Entzauberung] felsef ifadesidir".10 Horkheimer'e gre, bu arka-plan zerinde dnlecek olursa Kant ahlk felsefesi, yalnzca insann byden arnm bir evrende normatif standartlar arayyla deil, ayrca kendini-korumaya hizmet eden znel akln taleplerine sadk kalan derin formlasyonlarla ortaya kar. nsan akl ve doas arasndaki kartlk, Kant tarafndan fenomenal ve noumenal alanlarn metafizik bir dalizmine dntrlr. Gnll ey10 Max Horkheimer, "Zum Begriff der Vernunft", s. 49. 246 lemlerimizin amacnn "kendimiz iin iyi" olmasn buyuran insan doas yasalaryla, iinde hibir eyin bir ara deil ama her eyin her zaman bir ama olduu bir dnya talep eden akim buyruklar arasnda skan Kant ahlk felsefesi idealizmin derin atklarn ortaya serer. Bu atklarn nedeni, mevcut dzeni olumsuzlamaya gtren idealist akl kavraynn, znel aklca kefedilen insan doasnn szde "olgularna" yine de sadk kaldr. Bu adan bakldnda, Kant ahlk teorisinin gsterdii hakikate gre ekonomik zavantaj hukukunun hkim olduu insan eylemler de aklsal deildir. Kant teoride varolan fenomenal ve noumenal alanlar arasndaki metafizik dalizm, Horkheimer tarafndan burjuva toplumuna ikin toplumsal d-alizmi yanstmas bakmndan deerlendirilir: Bir yanda bireylerin zkarla ve kr 171

arayyla gdleniine sahne olan bir ekonomik etkinlik alam bulunurken, te yanda ortak karlarn kamusal, aklsal alan vazedilir. Horkheimer Kant ahlk felsefesinin gcn kabul eder; zira Kant, faydac ahlk teoris-yenlerinin tersine, ahlk zkar ilkesinden tretmeye kalkmaz, zkarn gdmndeki eylemlerle ahlk yasasna uymayan eylemler arasndaki antagonizma zerinde durur. Ne var ki, bu elikiyi sonsuza tayarak ve metafizik bir temele oturtarak Kant, kendi ahlk teorisinin iinden kt gerek tarihsel durumu gizler. Horkheimer, Marx'm kapitalizm altndaki mbadele sreleri zmlemesini izleyerek (Bkz. 4. blm), mlkiyet ve kr peinde koan bireylerce retilmi toplumsal yaam koullar altnda, bireysel etkinlik ve ortak kar, ayrca bireysel ve evrensel olan arasndaki dolaymlamann anlalmaz grndn ileri srer (ZfS 1933: 167). Bu dnemde ekonomik avantaj, bireysel yaamn uymas gereken doal hukuktur. Kant ahlk teorisinde dev ve eilim, arzu ve akl arasndaki eliki psikoloji yerine rtk bir sosyoloji zerinde temellenir. Horkheimer bu elikiyi Hegel'in yapt gibi "aklsal arzu" reti-siyle zmeye almak yerine bir dikotomiyle karlamay ve onun kkenini aramay yeler. Horkheimer'in sorusu: Bireyle247 rin tmyle ve bencilce kanmak istedii bir "buyruu", bir "olmas gereken"i ahlk yasas olarak tecrbe etmesini zorunlu klan toplumsal koullar nedir? Ahlk buyruun denetimi altna girmesi gereken insan ruhu hangi toplumsal glerce ekillendirilir? Bu balamda, Horkheimer, kendi otonomi kavramnn anlalmas iin ok nemli bir fark ortaya srer: Bireylerin kendi ihtiya ve eilimlerine uzak adan bakabilme ve bunlar zerine eletirel dnmleme yetisi, yani ahlk dnmsellik ile byle bir dnmselliin, ancak bireyler kendi eylemlerinin maksimi olarak bir "evrensel yasa"y benimsedii takdirde gerekleebileceini ne sren Kant varsaym arasndaki fark.11 "Materyalizm ve Ahlaksallk" adl makalesinin balangcnda Horkheimer, modern dnemle balayan ahlk dnmsellii btnyle olumlu bir k altnda deerlendirir: "nsanlarn kendi eylemlerinin iyi ya da kt olup olmadna karar vermeye almalar, apaktr ki, tarihsel bakmdan ge bir geliimdir.... gd-benzeri tepkileri ahlk eletirellie tbi klma ve bunlar bireysel mtalaya dayanarak deitirebilme yetisi, ancak toplumlarn artan oranda farkllamasyla mmkn olabilirdi" (ZfS 1933: 162; ayrca 1934: 190). Ne var ki, ahlk dnmsellikteki art, otoriter ahlk buyruklar modeliyle kartrlmamaldr. Bireysel kar ve kendini-koru-ma mcadelesi ile ortak iyi arasndaki atma zlmedike ahlk dnmsellie gerek anlamda varlamaz. Zira mlkiyet ve kra dayanan rekabeti bir toplumda toplumsal zorunluluk, bireylerin karar alma glerini engellemeye devam edecektir. Burjuva toplumunun balatt zdnm sreci gerekten otonom bir tarzda gerekleecekse, o zaman bireyleri sanki kr doal haklar idaresi altndaym gibi davranmaya iten toplumsal koullar deimelidir. Otonomi, 172

ahlk d-nmsellii nvarsayar; ama bu yeti tam anlamyla geliebilmek iin belli toplumsal nkoullara gereksinim duyar. 11 E. Tugendhat, Kant ahlk yasasnn bu eletirisini "Zur Entwicklung von moralischen Begrndungsstrukturen in modernen Recht" adl almasnda formle eder. Archivfr Rechtsund Sozicdphilosophie iinde, s. 1 ve sonras. 248 Son kertede Horkheimer, ahlk dnmsellik konusunu Marks politik ekonomi kategorileri altnda zmlemi olsa da otonomi etii iin elzem bir meseleye deinmeden geemez. Kant ahlk teorisinde znelerin genel ahlk ilkeleri temelinde dnmsel anlamda eyleyebilme yetenei, sadece koulsuz buyruk temelinde eyleyebilme yeteneiyle bir tutulmutur. Kant, ahlk dnmsellik yetisinin tam anlamyla ancak ahlk yasasna uygun eylenerek aa karlabileceini varsayar. Hlbuki, Kant zne ahlk yasas zerine dnmlemez; daha ziyade, byle bir faili zorlayabilecek tek ieriin ahlk yasas tarafndan a priori sunulduu kabul edilir. Kant etikte ahlk dnm, ahlk ilkelerinin yarathyla deil, sadece uygulan-yla ilgilidir. Kant, ahlk teorisinde tmdengelim yoluyla ahlk zneleri, otonomi ilkesiyle uyumluluk gsteren tek ey olduunu iddia ettii bir koulsuz buyrukla birlikte sunar. Ama Kant'n formle ettii gibi, ahlk yasasnn a priori ieriiyle otonomi ilkesinin bir tutulmas gerekli midir? Dolaysyla meseleyi Horkheimer'in izlediinden farkl bir yne doru geniletiyor olsam da, bu yorum sayesinde, sz konusu makalede Horkheimer'in yalnzca ima ettiini -yani, otonomi normu ve ahlk dnmsellik idealinin Kant ahlk teorisinin geleneksel for-mlasyonlannm tesinde bir ierie sahip olabileceini- daha ak bir ekilde anlamamza yardm edeceini dnyorum. Horkheimer'in Kant eletirisiyle ortaya atlan ikinci konu udur: Otonomi yasasnn, kendini-yasalatrma yasasnn, ou kez "doal hukuk"la analoji kurularak oluturulmas ou Kant okurunu artr. "yle bir biimde eyle ki eyleminin iar iraden yoluyla evrensel bir doa yasasna dnebilsin" cmlesi, Groundwork'ta yer alan koulsuz buyruk formlas-yonlarndan birine gre kurulmutur. Kant, bu formlasyonla ahlk yasasnn, tpk doa yasalar gibi, tm istisnalar yok sayarak her yerde ve her zaman geerli olduunu ifade etmek istemi olabilir.13 Horkheimer'in zmlemesi, toplumsal kke12 I. Kant, Grundlegung der Metaphysik der Sitten, s. 51; ingilizce ev., s. 89. 13 E. Tugendlvt, "Zur Entwicklung von moralischen Begrndungsstrukturen im modernen Recht", s. 5. 249 ninin izini srd bu formlasyondaki rtk keskinlii ve zorlayalg aydnlatr. Toplumyapsal gr bireysel grle kar karya getirerek aklayan ve akl temsil eden ahlk yasas sanki bir doa yasasym gibi sunulur. Horkheimer'e gre Kant, toplumsal bak asn ya da evrensellii 173

doa-benzeri bir zorlayclkla zdeletirmitir. Bu zdeletirme ise toplumu ekonomik mbadele ilikilerine, "ihtiyalar sistemf'ne indirgeyen bir toplumsal dzen gryle tamamen tutarldr. Toplumsal btndeki aklsal rgtlenmenin eksiklii yznden, ... birey, kendini, btnle gerek ilikisi iinde tanyamaz; bu btn iinde zkarn gzeten eylemleriyle birlikte ne anlamda ve ne lde etkin olduunun farkna varmakszn yine de btnle ilgili bir birey olarak bilir. (ZfS 1933: 167) Toplumsal btn kuran tekilerin perspektifini gerektiren ahlk gr,14 kendi toplumsal birlikteliklerinin temeli tpk bir "ihtiyalar sistemi" durumunda olduu gibi, bireyler iin, gizemli kald mddete gerekletirilemez. Tersine, iinde bulunduklar toplumsal ilikilerin balam bireylere ne denli mphem grnrse bu bireylerin ahlk grn gerekletirebilme ihtimalinin o denli dk olduu ne srlr. Makalenin sonuna doru Horkheimer, Enstit'nn ileride ortaya koyaca faizm zmlemesinin keta olacak temay dillendirir: Dnya bir felakate doru srkleniyor, hatt kendini bu felaket iinde bulmak zere grnyor. ... Bireyin kaderinin anlamszl, gemi evrelerde akldan yoksunlukla, retim srecinin salt doa-benzerliiyle belirlenmi olup bu dnemde varoluun en nemli zelliine dnt.... Her birey, kr talihin bir kurbandr. Varolu srecinin, bireyin kendi i imknlaryla hibir ilikisi yoktur, bireyin mevcut toplumdaki rol ise onun gerekletirebileceiyle hi de ilgili deildir ou durumda. (ZfS 1933: 183) 14 Bkz. Kurt Baier, The Moral Point oj View, s. 110-38; ayrca Anglo-Amerikan ve Alman evrenselci-etik teorilerinin genel bir tartmas iin bkz. R. Wimmer, Universalisierung in der Ethih. 250 Otonomi ideali, bu toplumsal koullar altnda tarihsel bir hayalete dnme tehdidi altndadr. Horkheimer yle devam eder: "nsanlar kendi kaderlerinin zneleri deil, kr bir doal srecin nesneleri olarak grrz artk ve bu durum karsnda ahlk hislerin tepkisi merhamettir [Mitleid]" (ZfS 1933: 183-84). ki dnya sava aras dnemde, bireyci liberal kapitalizmin tekel ve kartel gibi birey-st ekonomik birimlerin rekabetine dnmesi, bireyler aras ahlk hislerin temelini de bakala-trr.15 Kant iin baskn ahlk his saygyd -ahlk yasaya sayg ve ahlk yetenee sahip aklsal varlklar olan tekilere sayg. Horkheimer'in iddiasna gre byle bir sayg mmknd, zira bireyin etkinlikleri ile toplumsal kaderi arasnda bir k-yaslanabilirlik vard ya da en azndan bu durum mlk sahibi orta snflar iin geerliydi. Ancak sz konusu dnemde dnyay saran ekonomik krizler srdke otonom bireylere ait toplumsal edinimlerin madd temeli paralanr. Bireyler, ekonomik basklar ve gayrahsi ekonomik rgtler karsnda umutsuz bir duruma dtke kendilerine ve tekilere duyduklar saygnn dayanan kaybederler. Bu koullar altnda, saygnn yerini merhamet hissi alr. Horkheimer'e gre, ahlk hislerimizin toplumsal bir tarihi vardr. Ahlk hisler toplumsal gereklike ekillenir ve 174

ne kar: Karlklln toplumsal temeli paralandnda, toplumsal edinim ve bireysel abann birbiriyle ilikisi kalmadnda, ahlk sayg hissi -yok olmasa bile- zayflar. Bu deerlendirmeler altnda Horkheimer'in dncesine gre ahlk grnn gerekten de bir evrensellik, ama metafizik deil toplumsal bir evrensellik gerektirdii iddia edilebilir. Kant ahlk felsefesinde, tam tersine, empirik bakmdan farkl bireylerin ahlk Benler sayesinde zde olduu varsaylr. Pratik akln ieriini ifade eden ahlk yasas, bir kii iin geerli olmasndan dolay herkes iin geerlidir. Ahlk ya15 Ahlk hislerin benzer bir sosyolojik zmlemesi iin bkz. Agnes Heller, A Theory oj Feelings, ayrca benim makalem Telos (Yaz 1980) iinde, no. 40, s. 211-21. 251 sasnn bak asndan, "Ben" bir "Biz"dir ve "Biz" de bir "Ben". Ahlk Benlerin bu totolojik zdelii, Benlerin empirik oulluu ve toplumyapsal antagonizmasyla eliir. Dolaysyla, Kant ahlk teorisi asl deil zahirdir. Horkheimer, ahlk grnn gerektirdii evrenselliin, toplumsal olarak deerlendirilmesi gerektiini ne srer. Bu noktada yaplmas gereken, "Ben" ve "Biz"in totolojik zdeliini kurmak deil, "Ben" ve "Biz"in bak asn toplumsal bakmdan uzlatra-rak asli evrensellii ortaya koymaktr. Ahlk dnm meselesiyle birlikte Horkheimer'in kategorilerini kendi snrlarnn tesine tayp politik ekonomiye doru genilettiimizde bu kategoriler Kant ahlk teorisinin ok daha derin ve temelden bir eletirisi iin iddialar sunar. Ne var ki, son kertede Horke-himer'in iddialar, bu iddialar rten bir dizi varsaymla kuatlmtr. Bunu aaym. Marcuse'nin sonradan gelitirecei "gerekli-" ve "artk-bas-trma"16 ile ilgili formlasyonlar nceleyen Horkheimer'in adalet tartmas kendi zmlemesindeki temel bir snrlandrmaya iaret eder. Horkheimer'in iddiasna gre adil bir dzende "bireylerin yaam-koullarndaki eitsizlik, verili bir geliim aamasnda toplumyapsal ekonomik srelerin ilemesi iin gerekli dzeyden fazla olmamaldr" (ZfS 1933: 187). retim glerinin geliim aamasyla birlikte toplumun maruz kald gerekli snrlandrmalardan kaynaklanmayan, ama toplumsal tahakkm ilikilerinden doan toplumsal eitsizlik tarzlarnn hibiri adil deildir. "Bu, adalet kavramnn evrensel ieriidir" (ZfS 1933: 188). Horkheimer, retim glerinin verili bir geliim aamasnda hangi toplumsal eitsizlik tarzlarnn gerekli, hangisinin "ar tahakknY'n rn olduunun belirlenebileceine inanr. Bu adan, Marx'i hatrlatrcas-na, adalet meselesini son kertede teknik bir mesele olarak varsayar: retim aralarnn mlkiyeti el deitirdiinde, toplum iinde hangi eitsizlik tarznn nesnel bakmdan gerekli olduu retim glerinin geliimi deerlendirilerek hesap edilebilir. 16 Herbert Marcuse, Eros and Civilisation, lng. bas., s. 32 ve sonras. 252 Adalet -Horkheimer'in bu tartmada hissettirdii gibi- toplumsal servet ve 175

belli temel mallarn datmna dair bir mesele olarak grld takdirde, toplumun madd geliim dze-yince yaratlan toplumsal-yapsal snrlandrmalarn hesaba katlmak zorunda olduu kesinlikle dorudur.17 Ancak Horkheimer, retim tarznn toplumsallamasyla birlikte, adaletle ilgili kararlarn btnyle teknik ve idar unsurlara dnebileceini varsayar.18 Hlbuki, datc adalet meselesinin teknik enformasyon gerektirmesine ramen teknik bir mesele olmad basit bir irdelemeyle anlalabilir: Kt kaynaklarn bir problem olmad kabul edilse bile -akl almaz ve byk bir varsaym-, datc adalet, toplumsal gruplarn belli trde "temel mallar" retme, kullanma ve faydalanma hakkn dzenleyen bir toplumsal rgtlenme modeli gerektirir. imdi, toplumsal gruplarn kendi tasarruf taleplerini ekillendirirken kulland "temel mallar", kar ve ihtiyalar tanm teknik deil, normatif deerlendirmelerle ilgilidir. Toplumda neyin "temel mal" saylp saylmayaca, verili bir toplumun deer sistemlerine ve kltrel koullarna, ayrca rgtlenmenin ilevsel snrlarna baldr. rnein, datm toplumsal olarak dzenlenmesi gereken "eitim"in temel mal gibi ele alnp alnmayaca bir deer meselesidir; bu meselenin zm, farkl toplumsal gruplarn bireysel geliim iin neyi gerekli grdn, toplum sorumluluundan ne anladn vs.yi ieren bir tartmaya baldr. Eitim, ayn zamanda toplumsal-yapsal bir meseledir, zira her toplum dzgn biimde ileyebilmek iin bireylerine belli dzeyde maharet, bilgi ve enformasyon kazandrmaldr. Byle bir mesele sadece teknik enformasyonla zlemez. Benzer irdelemeler, toplumsal "ihtiyalar" ve "karlar" tanmna da uygulanr. Toplumsal gruplar, hakl ve meru talepleri olarak deerlendirdiklerine ve toplumda neyin mmkn ya da uygulanabilir olduunu alglamalarna dayanarak kendi ihti17 John Rawls, A Theory of Justice, s. 265 ve sonras. 18 Marks adalet teorisinin yakn zamanl bir eletirisi iin bkz. A. Buchanan, Marx and Justice. 253 ya ve karlarn tanmlarlar. Horkheimer, retim tarznn toplumsallamasyla birlikte tm ihtiya ve kar atmalarnn bertaraf edileceini varsayar. Bu adan, snfsal ilikilerden deil de cinsiyet, rk, etnik kken ve hatt ya ayrmndan kaynaklanan atma ihtimallerini darda brakarak toplumsal kar atmalarn btnyle snf atmalarna indirgeyen Marx'i izler.19 Adalet tartmasnda baskn olan geleneksel Marksist varsaymlar Horkheimer'in ahlk zerine dncelerinin bir ksmn da etkiler. Bir noktada Horkheimer, birey ve toplum arasndaki atmay nvarsayan ahlkn sadece burjuva toplumundan kaynaklandn, bu toplumsal dzenin aslmasyla birlikte ortadan kaybolacan ne srer. Bununla birlikte, doal varlklar olarak insanlarn ektii ac ve zdrap hafifletilse bile sona ermeyeceinden tr ahlk deerlendirmelerin devam edebileceini de kabul eder. yle yazar: 176

Ahlk, insan ilikilerince burjuva dzeninin ekonomik rgtleniine dayanarak varsaylan belli bir forma aittir. Bu ilikiler akla gre dzenlenip dntnde ahlk geri plana itileceklerdir. Bundan sonra insanlar zdrap ve hastalklarna kar hep birlikte savaabileceklerdir... ama doada ve bu sefer sefalet ve lmn egemenliine kar. nsan dayanmas, ne var ki, tm canl dayanmasnn bir yndr. Birinciyi gerekletirmede katedeceimiz mesafe ikinci iin duyarlmz da glendirecektir. Hayvanlarn insanlara ihyac var. (ZfS 1933: 184) Yukarda verilen not, gnmzde ekolojik etik gelitirme abalar iin anlam tayan dnceler ierir.20 Ancak bu alntnn asl vurucu ynyle ortaya koyulan gerek udur: Hork-heimer'e gre, kapitalizmden sosyalizme geile birlikte ahlk, insan etkileim ve ilikiler alanndan karak, bizi zd19 Bkz. Claus Offe, "Sptkapitalismus -Versuch einer Begriffsbestimmung", Strukturprobleme des kapitaUstischen Staates iinde, s. 17 ve sonras. 20 "Canllarn dayanmas" kavram iin bkz. Peter Singer, Animal Liberation: A New Ethics for Our Treatment of Animals (New York: Avon Books, 1975), s. 192223. 254 rap ve lme mahkm eden doa alannda devam eder. Yzeyde bu ylesine anlalmaz bir varsaymdr ki Horkheimer'i bylesine bir iddiada bulunmaya iten eyin ne olduunu sormak gerekir. Zira, ahlk gelecein sosyalist toplumunda dev ve eilim arasndaki, bireysel ve evrensel arasndaki atmayla karakterize edilmeyeceini sylemek bir eydir, gelecek toplum ahlknn yalnzca, canl varlklar olan bizleri doann glerine maruz brakan bir alanda devam edeceini ne srmek baka bir eydir. Horkheimer'in bu iddiasnn onun insan etkinliin alma paradigmasna duyduu sadakatin nda anlalabileceini ileri sryorum. Temel insan ilikisi, Horkheimer iin de insanlar ve doa arasndaki ilikidir. Bu etkinlik akla gre dzenlendii takdirde ahlk, bizim asla hkmedemeyeceimiz ve hep bir paras gibi tbi olduumuz doa alannda devam eder yalnzca. Horkheimer, insan yaamnn edeerde gerekli bir boyutu olan etkileim ve iletiimsel eylem hakknda uygun bir kavrama sahip deildir. Ahlk ve ahlk ihtilaf-doru, iyi, talep edilebilir ve adil olan hakkndaki ekime- iletiimsel eylemin kurucu bir yndr. Ahlkn toplumsal ierii her ne kadar tarihsel bakmdan olumsalsa ve her ne kadar ahlk ekimelerin tanm, bunlarn zm yollaryla birlikte tarihsel ve toplumsal deiime ugramaktaysa da, sosyalist ya da kapitalist insan toplumlarnn doru, adil, iyi ve talep edilebilir olan hakknda bir iletiim, syleme ve ekime yaamadan kendini yeniden retebileceini varsaymak, toplumsal etkileim ilikileri nesneletirme ilikilerine indirgendii takdirde akla uygundur. Aydnlanmann Di-yaleki'nin ardndan eletirel teorinin gidiat gstermitir ki, alma ve nesneletirme modeline bal Marks iyimserlik ve retim glerinin geliimine duyulan inan reddedilmekle birlikte 177

insan etkinliin ve zne felsefesinin alma modeline ait temel ncller alkonulmutur (bkz. 3. kesim). Horkheimer'in erken yazlarnda yer alan "kendini-koruma" ve "otonomi" tartmasnn sonulann artk zetleyebilirim. Birincisi; "kendini-koruma" kavram, Benin verili itki, ihtiya ve arzularn tarih-d ve sabit olarak deerlendiren bir 255 kendiyle-iliki tarzn belirtir. Ben eyler ve aslnda itki, ihtiya ve arzulan tatmin etmekten baka bir ekilde de eyleyemez. dealist ahlk felsefesi, zellikle Kant felsefe, bir yandan ken-dini-koruma gerekliini kabul ederken, te yandan bunu ahlk buyruk formunda bir "akl yasas" ile yan yana getirir. Eilim ve dev, kendini-koruma amac ve akim ahlk birbiriyle eliiktir. kincisi; otonomi, Horkheimer iin tpk kendini-koruma, gibi, bir kendiyleiliki tarzn belirtir. Ancak Ben, verili bir varlk gibi deil, ruhsal durumu tarihsel bakmdan evrilen toplumsal ve tarihsel bir birey olarak grlr. Otonomi, ahlk dnmsel tavr iin, birey kendi itkilerinin yan sra, otoritenin emirlerini ilkelere gre yarglayabilmelidir. Bu ilkeler, koulsuz buyruktan tremeyen toplumsal adalet ve eitlik ilkeleridir. Otonomi sadece ahlk bir durum deil, ayn zamanda uruna aba harcanan gelecee dair bir toplumsal amatr. Ahlk gr, evrensellik perspektifi, ancak toplumsal olarak gerekletirilebilir. ncs; "materyalizmi" idealist ahlk felsefesinden ayran, bireysel zgrln deerlendiriliidir. dealizm, akl ve irade edimiyle norm ve deerleri ekillendiren otonom zne nclnden yola karken, "materyalizm, zneyi etkileyen kar ve amalarn izini znenin yaratc bamsz etkinliinde, zgr iradesinde bulmakla kalmaz, bu ama ve karlar znel ve nesnel momentlerin birlikte yer ald bir geliimin sonucu olarak yorumlar" (ZfS 1933: 194). Drdncs; znenin idealist adan kavramlatrlm eletirmek Horkheimer'in Kant etii formalist ve bo olarak eletirmesine yol amaz. Horkheimer, aslnda Kant formalizmi Max Scheler* tarafndan gelitirilen "madd deer etii"ne kar savunur. Horkheimer, felsef antropoloji ve fenomenolo-jinin bu ve benzeri ge teorilerini "bireyin dnyevi yaamna mevcut haliyle anlam kazandracak bir norm arama" giriimleri olarak yorumlar (ZfS 1935: 5). Bu abalar az ok zgl ola(*) Max Ferdinand Scheler, Der Formaltsmus in der Ethik und die materidle V/ertet-hih ["Etikte Formalizm ve Maddesel Deer Etigi"], (1921) - .n. 256 bilir -anlam-yaratan bir deere sahip somut idealler adlandrabilir ya da insanlarn olmas gereken halleriyle sadece en genel resmini yanstmakla yetinebilir. Yine de teorik prosedrleri ne olursa olsun, bu felsefeler iki tarafl bir hataya der: Bir ynyle, bilisel ynelim ve gdsel anlam yaratmas gereken bir Weltanschauung ya da bir forml, kesinlik aray, belli bir dogmatizm sergilerler. Bu dogmatizmin dier yn belli bir empirizmdir. Ahlk mutlaklar aranrken bireyleri toplumda var eden gerek somut koullar ihmal edildiinden dolay, verili olan ya ihmal eden ya da hakllatran bir 178

tavr almak durumunda kalnr. Cennete dikilen gzler, dnyevi varolutaki ahlk bozukluu gremeyebilir. Anlamn metafizik kaynaklarn aray ve dnyevi bencillii hakllatrma el ele gider (ZfS 1935: 10). Beincisi; Horkheimer sz konusu erken yazlarnda bile, Weber'in zmledii kltrel farkllama srecini geri dnlemez bir sre olarak deerlendirir. Baka trl anlamsz gelen bir evren olarak alglanana anlam kazandrmaya alan felsef giriimler hem dogmatik, hem de empirik bulunur. Bunlarn imdi'yi ama giriimleri, imdi'yi eyletirmeyle sonulanr.21 Otonominin hizmetindeki akl tzsel deil, eletireldir. Akln grevi, bireyler iin yeni mutlaklar yaratmak olmayp, bireylerde iinde yaadklar toplumsal dnyann gerek doas hakkndaki dnm srelerini harekete geirmektir. Bu bakmdan eletirel teorisyen, teorisyene gre daha az igrl olduunu dnd bireylere aktarmaya alt anlam ve igr zerinde ayrcalkl bir tekel hakkna sahip deildir. Teorisyenin bir anlam-verici olarak eylemesini nleyen bireylerin otonomisine duyulan saygdr.22 21 "Ancak nesnel akldan znel akla gei tesadfi deildi, ayrca fikirlerin geliim sreci verili herhangi bir momentte keyfyen tersine dndrlemez. Aydnlanma formuna sahip znel akl, Bat kltrnn vazgeilmez paras olan inanlarn felsef temelini paralamsa, bunu baarmasnn nedeni sz konusu temelin ok zayf oluudur. Dolaysyla, inanlarn yeniden canlan btnyle yapaydr: Bu canlan, bir boluu doldurma amacna hizmet eder" (Max Horkheimer, The Eclipse of Reason, s. 62). 22 Horkheimer, "Zum Begrifjder Vemunft", s. 56. 257 1937'den sonra "arasal akln eletirisi"ne dn yukardaki resmi btnyle deitirir. "znel" ve "nesnel" akl arasndaki elikinin nedenleri bundan byle sadece toplumsal sreler iinde bulunmaz, giderek burjuva znelliinin soykt-nde ve akln doal tarihinde aranr. zellikle Adorno'nun Kant eletirisi, Kant felsefesinin ierdii ve Horkheimer tarafndan daha nce vlen olumlu unsurlarn ounu altst eder. Horkheimer'in 1936 tarihli "Bencillik ve Kurtulu Hareketi" balkl makalesi, Adorno'nun sonradan gelitirecei Kant eletirisini karakterize edecek psikoanalitik teoriye girii iln eder. Bu makalede Horkheimer, burjuva ahlk felsefesinde mevcut dev ve eilim, zgrlk ve mutluluk atmalarn artk yalnzca politik ekonomi kategorileriyle deil, psikoanalitik balamda inceler. Bencilliin, kendinikoruma igdsnn eletirisi, zellikle on drdnc yzyln talyan ehir devletlerinden Fransz Devrimi'ne dek "erdem" ve "feragat" ahlkn salt kendini-koruma karyla yan yana getiren burjuva kahramanlarnn sz ve amellerinde gze arpar. Horkheimer, burjuva toplumunun dayand bencilliin toplumsal gereklii ve bunun ideolojik olarak ifas arasndaki elikiyi bir isel-letirme teorisinin altnda zmler (ZfS 1936: 169). Bencillik ve erdem, piyasa ve kamu alannn ayrmasn yanstmakla kalmaz, yan sra 179

tamamlayc bir ileve sahiptir. Erdem srar ve erdemin ileci yorumlan, kendini-koruma drtsnn priten alma etiiyle uyum salayacak ekilde bireylerce dizginlemesine imkn tanr. Dizginlenmemi bencillik hedonizme, denetimden km bir bireysel mutluluk arayna yol aabilir, bu durum ise gerekletiremeyecei bir mutluluk vaadeden toplumsal dzenin temelini tehlikeye atabilir. Burjuva ahlknn gerek ilevi, yceltmeyi ideolojik bakmdan hakllatrabilmektir. Burjuva liderin gdmndeki kitlelerin bencillii tatmin edilemeyecei iin, kitlelerin talepleri isel arnmayla [Ldute-rung], boyun emeyle, teslimiyetle ve kurban edilmeye hazr 258 olmayla geriye itileceine gre bireylerin sevgi ve tanmas lidere... ykselen sembollere ve byk kavramlara ynelecei iin, birey kendi talepleriyle birlikte hie indirgenir -idealist ahlk buna hizmet eder- bu yabanc birey bir hi olarak yaar ve byle bir birey hazz ve mutluluu ile birlikte hor grlr ve inkr edilir. (ZfS 1936: 217) Bencillik ve dev, erdem ve eilim ayrmlarnn gerek anlam, bastrmann iselletirilmesini hakllatrmaktr. Erken dneminde Horkheimer, bu ayrmda ahlk grnn bireyin salt eilimlerini amas gerektiini grmken, imdiki noktada bu aknl yceltme olarak yorumlar. Ne var ki, bencillik dayatmas, meru mutluluk arayndan muhtemelen farkldr, zira bizzat Horkheimer de bireysel hazz inkr eden srelerin tmnn bastna olmadn kabul eder. yle yazar: "Yalnzca tekniin misli grlmemi ekilde mkemmel-lemesi, emek srecinin basitlemesi, zetle insann doa zerindeki iktidarnn art deil, ayrca insann daha st dzeyde bir toplum formu iin nvarsaymlar da tinselletirme ve iselletirme sreleri olmadan pek tasavvur edilemez" (ZfS 1936: 190). Bu tinselletirme ve iselletirme sreleri yine toplumsal olarak gerekliyse, "gayrimeru yceltme" ile "toplumsal olarak gerekli iselletirme"yi birbirinden nasl ayrt edeceiz? Horkheimer gerekli ve ar bastrma arasndaki fark emek srecinin ilevsel mantna dayanarak aklar. yle yazar: "zgrln toplumsal ilikilerce deil de zerinde tahakkm kurulmam bir d doaca kstland bir rgtlenme durumunda, bu doann tanmlad snrlar bireyi dsal arzu ve ihtiyalarnn bir ksmn iselletirmeye zorlar ve enerjilerin dnmne katk salar" (ZfS 1936: 219). Horkheimer'in adalet kavramn incelerken de gsterdiim nedenlerden tr bu lt, toplumsal olarak gerekli ve ar yceltme arasndaki fark belirleyebilmemize yardmc olmaz. Nasl olur da "doal zorunluluk" tek bana, bastrmann hangi dzeyinin toplumsal olarak gerekli, hangisinin gayrimeru olduunu belirlememizi salar? Horkheimer, bir kez daha, kapita259 list snf ilikilerinin yok oluuyla birlikte, toplumsal rgtlenmeyi, 180

toplumsal tahakkm yerine doal zorunluluk mantyla kstlayan bir topluma adm atacamz varsayar. Bu arka-plana istinaden, Adorno'nun katks yle zetlenebilir: Adorno, arasal akln eletirisini yle bir radikal noktaya tar ki -bu dnemde Horkheimer'in hl ilgi duyduu-Marks kurtulu paradigmasnn rtk ilevselcilii saydamlar. Adorno iin, "toplumsal olarak gerekli" ve "ar" tahakkm arasndaki fark kaybolur. Bireylerdeki yceltmenin nedeni, yalnzca her toplumdaki snfazg denetimler deil, toplumun kendini kurmak iin doa zerindeki, hem i, hem de d doa zerindeki tahakkmn srdrmek zorunda oluudur. Marksizm, doa zerindeki tahakkm hakllatrdn-dan tr bir zm sunamaz. Horkheimer ar bastrmay toplumsal olarak gerekli bastrmadan ayrt etmek iin psikoanalitik teoriyi kullanrken, Adorno doa zerindeki tahakkm devam ettii mddete toplumsal bastrmann sona ermeyeceini ne srer. Adorno'nun tedavisi, tutarlndan tr hayranlk uyandrcdr, ancak bastrmann douunu ylesine geride kalm bir balang dzeyine tar ki, zmlemesinden eletirel toplum kategorileri artk tretilemez olur. Horkheimer'in skntlar, srdrd Marksist ilevselcilikten kaynaklanyorsa, Adorno'nun skntlar da tehisindeki radikallikten doar. 2. Otonomi ve "teki"yle uzlam Aadaki alnt, Adorno'nun Negatif Diyalektimde seksen sayfay bulan Kant eletirisinin zn yanstr: Ben (ego) ... dolaymsz deildir, dolaymlanmtr; psikoana-litik ifadeyle, ortaya kandr, libidonun yaylan enerjisinden kopandr. Olgusal varolua bal ahlk yasasnn sadece zgl bir ierii olmakla kalmaz, ayrca yasann muhtemelen saf, buyurucu formudur. Bu buyurucu form, kendine-benzer kalan Ben, sabit bir kerteye dnt noktada, bastrmann i260 selletirilmesini nvarsayar; Kant bu Beni etik yaamn zorunlu bir koulu olarak mutlaklatrr.23 Horkheimer, "Bencillik ve Kurtulu Hareketi" balkl 1936 tarihli makalesinde Kant ahlkn bastna ynlerini ahlk yasasnn otoriter karakterinde bulurken; Adorno, ahlk yasasnn "kendine-benzer kalan Benin sabit kertesi"ni ifade ettiini dnr".24 Bastrmann nedeni daha derinde yatmaktadr: Bunun nedeni, Adorno'nun psikoanalitik bir ifadeyle "libidonun kopmu enerjisi" olarak yorumlad kendine-zdelie zorlamada yatar.25 Adorno bir bakmdan, ahlk yasasnn kkenini "bo" bir zdelik olarak nitelendirdii "Ben=Ben" formlnde bulan erken dnemindeki Hegel'in Kant eletirisini tekrarlar. Hem erken dneminde Hegel, hem de Adorno, koulsuz buyrukta zorlayc bir kendine-zdelik arayyla karlar. "yle eyle ki eylemlerinin maksimi her zaman evrensel bir yasa da olabilsin" forml, onlar 181

tarafndan "yle eyle ki sen -ahlk zne-kendi iradenle asla elimeyesin" diye okunur. elimezlik ilkesiyle tanmlanan bu "evrenselletirilebilirlik" kukulu ve akl almazdr. Hegel eletiriciliinin -ahlk buyruu maksim yaratan yn ve maksim test eden ynyle ele alan- hibir ksm, koulsuz buyruun btnyle bir totoloji ilkesi olduunu gsterememitir (3. blm). Buna karn, Adorno'nun ilgisi farkldr. Adorno, erken dnemindeki Hegel'in sulamasn tekrarlar, ama onun yapt gibi etik yaam iindeki normlarn verili oulluyla yan yana getirilen bir ahlk bilincin nafile iddialaryla alay ederek deil; ahlk, "Ben"i kendine-benzerlie zorlamakla zdeletiren znenin patolojisini aklayarak. Adorno'nun tezi bu bakmdan, iki farkl iddiay birbirinden ayrt edemeyeceimiz denli radikaldir: Adorno, byle bir "Ben"in, egonun, -libidonun kopmu enerjilerinin ycelterek gelitiinden tr- bastrmann bir kertesi olduunu mu an23 Adorno, Negative Dialektik, s. 268, benim evirim. 24 A.g.e. 25 A.g.e. 261 latmaya almaktadr? Yoksa Kant ahlk teorisince imlenen ego zdelii modelinin -bu modelde bilisel bir kendine-ben-zerlik araynn ahlk bir erdem olarak grlmesinden tr- bastna olduunu mu dnmektedir? Devam eden amlama bu konuda karar vermemize yardmc olamamakta: "Yasa en dsal soyutlanyla bile olmu olandr; soyutlanmn en ac veren yn tortulam ieriktir, normal formuyla zdelii bir araya getiren tahakkmdr".26 Adorno, aaal dnemindeki Freudcu okulu "Bene yabanc gelen bir yn olarak heteronom kalan speregoyu hedef alan kstlanmam eletiricili-i"nden27 tr ver. "Ego"yu "sperego"dan btnyle ayrmak isteyen "revizyonist" psikoanalize saldrr. "Akln, yani Benin, id [Es] zerindeki dnmlenmemi tahakkm, eletirisinin Benin gereklik ilkesinden hareketle boa kartlan psikoanalizin idi bilin d dzeylere [Walten] teledii ilkeyle, bastna ilkeyle zdetir".28 "Ben" ve "sperego"nun kkenleri "baba figrnn iselletirilmesi"nde29 yatar ve ahlk yasasnda "kar konulamaz" bir buyruk gren Kant, superego denetimlerini "salkl" ve "salksz" diye ayrmaya alan revizyonist psikoanalistlere kyasla daha tutarldr. Adorno'ya gre "superego", "akln yani Benin id [Esi zerindeki dnmlenmemi tahakkm"n temsil eder. Bu tartmann ilk okumasnda mesele, sz konusu ego zdelii ve bastrcolmayan ego ideali arasndaki farkn ortaya konulusu gibi grnebilir; ama imdi ego ve speregonun genelde ayrmna dair bir meseleyle karlalr. Bu iki mesele birbiriyle balantldr, zira Adorno bastrc-olmayan bir ego idealinin 182

speregoya zaten hi yer vermeyeceini ima eder. Freud'un erken rencisi Ferenczi'ye ynelik eletirisinin temeli de bu noktadr.30 Peki, "ego" ve "sperego"nun her ikisi 26 A.g.e. 27 A.g.e. Russel Jacoby, psikoanalizde yaanan revizyonizm hakkndaki tartmay Social Amnesia adl eserinde incelemitir, s. 73-101. 28 Bkz. Adorno, Negative Dialefetih, s. 269. 29 A.g.e. 30 Adorno, Negative Dialefetife, s. 270 ve sonras; Adorno, "Sociology and Psychology" (1955) ve "Die Revidierte Psychoanalyse." 262 birlikte "baba figr"nn iselletirilmesiyle gelimise ve bunlar libidonun kopmu enerjilerinin yceltilmesiyse, bastrc-olmayan ve speregoya balanmam bir ego zdelii mmkn mdr? Ya da, "Ben", "kendi", haddizatnda "zne" bastrmayla m doar? Byleyse, Adorno'nun modeli znesiz bir znellik, kendine-benzemeyen bir kendi, "saf tamalgs tm temsillerimize elik etmeye ihtiya duymayan" bir "Ben" modeli midir?31 Bununla birlikte Benin znm Adorno'ya gre sadece geriye ynelik olabilir. "lsz basknn arl altnda ezilen izofren zne, tarihsel znenin kendinden yoksun brakt bir duruma, bir paralanma ve arada kalma durumuna derse, znenin znm, olas bir znenin mahkm edilmi ve ksa mrl imgesine eittir. Gemite znenin zgrl bu mitin son bulmasn talep ettiyse, o zaman imdi zne kendini kendinden, son mitten kurtarr".32 Kuruluunda kurtuluun mitten arndrld tarihsel zne, geriye-ynelikolmayan ego idealini gerekletiremez. Mevcut toplumsal ve tarihsel koullar altnda norm, bastrc-olmayan ego ideali deildir, "ego zayfl"dr, "znenin pasif ve atomik, refleks-benzeri davrana geii"dir.33 Doann sregelen ele geirilii, kendi-ni-koruma drts, uygarl yle bir noktaya getirir ki kendi-ne-zde ego, bu uygarlk kahraman, bir dizi refleks-benzeri davranta yok olur. Kant Ben kendinde, uygarln ak iinde "refleks"e dnen bir dnm gizilgc ierir. Erdemi boyun eii olan imdi'nin zayf egosuyla kyaslandnda Kant Ben, bastna olsa bile belli bir g icap ettiren bir bamszlk momentini temsil eder. Ancak, otonom Benin znm, bizzat otonom Ben idealinde gizlidir. Zira, bu otonomi doann baarlsn nvarsa-yar; bu bastrma ne denli geliirse, Ben o denli doa-benzerine dnr ve otonom olmaktan kar. "Bu diyalektikte, akl 31 Bu "zne" eletirisi, Adorno'nun post-modernite felsefelerini ndeleyen bir baka yndr; bkz. 2. blm, 17. dipnot,. 32 Adorno, Negative Diahktik, s. 277. 33 A.g.e., s. 273; Herbert Marcuse, "Das Veralten der Psychoanalyse". 263 kendini doann mutlak kart olarak ne denli vicdanszca kurarsa ve bunu 183

kendinde ne denli unutursa, vahileen ken-dini-koruma da o denli doaya doru geriler".34 Doa zerinde sregelen tahakkm, zneyi doa-benzerine dntrr. Uygarlam yceltmenin bedeli, gerilemenin arkaik olana doru olmas tehdididir. Adorno, dnmleyebilen Karit ahlk Beni bugnn sadece refleksbenzeri davrana muktedir, "pasif ve atomik" bireyiyle yan yana getirir; te yandan, otonom Kant egonun, dnmsel gc doa zerindeki tahakkme dayand iin, kendini yok etmenin tohumlarn yine kendinde barndrd belirtilir. Uygarln ak iinde doa zerinde tahakkm ne denli artarsa, doaya doru gerileme tehdidi de o denli byr. Bu paradoksal dncelerin tam merkezinde Jessica Benjamin tarafndan aka zmlenen bir atk bulunur: Adorno ve Horkheimer'e gre, tahakkme kar direnme yetisini ieren bilin boyutlar -eletirel akl, bireyleme, btn-lemilik ve son olarak direnme yetisi- otoritenin iselletiril-me srelerinden koparlamaz. Bu nedenle, otoriteden kurtulmak ancak onun tannmasndan sonra mmkndr, zira tahakkmn znel boyutlar, yani tahakkme boyun eme, otoritenin nasl iselletirildiiyle llr, ama genel olarak direni ihtimalinin koulu da yine bu sre iinde yer alr.35 Bu zmleme Negatif Diyalektimden ziyade Aydnlanmann Diyalektii'ne gnderme yapar, ama bu noktada iki metin arasnda temel bir uyumazlk gremiyorum. Otonomi paradoksu -yani yceltme anlamna gelen otoritenin iselletirilmesi srecinin ayn zamanda otoritenin altst edilme imknn da iermesi- her iki zmlemenin ortak yandr. Daha teye tanabilecek bir tez ise erken liberal kapitalizmin otonom ego-zdelii karakteristiinin ortadan kaldnlyla bu direni kaynaklarnn kuruyacadr. Aile ve ekonomi iinde baba ro34 Adorno, Negative Dialektih, s. 285. 35 J. Benjamin, "Die Annoraien des patriarchalischen Denkens", s. 426-27. 264 lnn ortadan kalkyla, babacl superego denetimlerinin yerini aygtn gahriahs mekanizmalarnn almas sonucu, zayf, edilgen ve atomize bir Ben doar.36 Olumlayc topyalar gelitirme giriimi yerine rnein "otonomi" gibi olumlu kavramlarn atksal ve kendiyle-eli-ik karakterini sergilemek Negatif Diyalektik programyla btnyle tutarllk gsterse de byle bir olumsuzlayc diyalektiin ne tr bir tekilik, ya da farkl bir varolu tarz tebli ettiini sormakta haklyz. Adorno da Hokhemer gibi, "dnm" kendi Kant eletirisinde otonom egonun olumlu bir momenti olarak deerlendirip "refleks-benzeri" gerilemenin kart eklinde sunar. Aydnlanmann Diyalektii zmlemesinden rendiimiz gibi "refleks-benzeri" davran, kkensel mimesis ediminin izlerini tar; korku dolu Ben bu edim sayesinde doaya benzeyerek doann efendisi olmaya alr. Uygarlk koullar altnda mimesis, Benin doayla olan 184

yaknln ortaya koymaz; Benin geriledii doal koul bizzat uygarlk tarafndan yozlatrhr.37 Ama durum byleyse, dnm herhangi bir tedavi vaadinde, tekilik vaadinde bulunabilir mi? Bu noktada Adorno Horkheimer'e kyasla daha insafszdr. Horkheimer, Kant otoriter ahlk yasas modelinin yerine bir "toplumsal dnm" sreci getirmeye kalkrken -Horkhe36 Babann ailedeki rolnn deimesiyle zayf, edilgen ve atomize bir Ben yaratacan iddia eden gr, feminist dnrlerce Frankfurt Okulu'nun "ataerkil ekirdei" olarak eletirilmitir. Yukarda alnt yaplan makalede Benjamin, Adorno ve Horkehimer'i, arasal akln annecil sevgi ve zenin yan sra, alg ve bilin formasyonunun zneleraras ilkeleriyle ters dtn alglayamadklar gerekesiyle eletirir (a.g.e., s. 430). Benjamin, bu iddiay psikoanalizdeki "nesne ilikileri teorisi"nin sonularndan faydalanarak destekler (Sullivan, Fairba-irn ve Kohut). C. Lasch'n Haven in a Heartless World adl kitabnn balatt tartmayla birlikte feminist yazarlar, babann ailedeki rolnn azalmas sonucu zayf bir Ben gelieceini ne sren varsaymlara (Stephanie Engel, "Femininity as Tradegy") kar yeniden hcuma geer. "Ortodoks" ve "revizyonist" psi-koanaliz arasndaki ekime, Jacoby'nin Social Amnesia adl eserinde izdii varsaymlarn tersine, toplumsal dncenin "kurtuluu" ve "reformist" kanatlar arasndaki keskin dikotomilerin eklini almaz. Feminist psikoanaliz ile "nesne ilikileri" teorisi arasndaki bu "seimli yaknlk" henz zmlenmemitir; ayrca kar. Dorothy Dinnerstein, The Mermaid and the Minotaur: Sexual Arrangements and Human Malaise (New York: Harper Colophon Books, 1977). 37 Adorno ve Horkheimer, DA [Aydnlanmann Diyalektii], s. 162. 265 imer iin ahlk evrensel olan, toplumsal olandr- Adorno, zdelik mantna dayanan dnm eletirir, bununla birlikte zdelik dnmeyi nvarsaymayan baka bir dnm tarznn olabilirlii konusunu mulak brakr. Bat felsefesi, hibiri ie yaramayan iki dnm modeli nerir. Bunlardan birincisi, Hegel'in "dsal dnm"38 olarak adlandrd ve empirist felsefenin "idealar ilikisi"39 bal altnda gelitirdii modeldir. Bu modele gre, bilen zne kendine sunulan verili ierikten belli unsurlar soyutlar ve dolaysyla somut rnekleri ayn kategori altnda toplar. Empirist felsefe, kavramlarn -genelde soyut idealarn- bu srete yaratldn varsayar. Bu modele gre zihin etkinlii, soyut zdelik ve edeerlik ilkelerinin kuruluundan mteekkildir. kinci dnm modelinde, ki idealist gelenekte yaygndr, zihin kendi zerine dnr, bilen kendini bilir. Bu modelde dnm, soyutlama deil, bir kendiyleiliki edimidir. Kant iin, "zdnm" ve "zbilgi" ayrdr zira bilgi verili bir nesnenin kavramlar altna tanmasn imler.40 Fichte iin, her iki edim bir-leir: Ben kendi zerine dnmeden nce yoktur; Ben zdnm edimiyle ortaya kar.41 Adorno'nun perspektifinde ise znenin zdnm ve zgrlkteki ilgisi 185

"narsizm"e, patolojik zsevgiye tekabl eder. Dnya ve tekilik kaybolur, bunlar Fichte'nin iddia ettii gibi ego tarafndan vazedilir; geriye kalansa kendinezde egodur. Dnmdeki bu narsist ilgi karsnda Adorno zdelik kurmayan bir mantn tedavi edici etkilerine doru ekilir. Kant modele gre, zneler kendilerinin farknda, kendileriyle zde olduklar lde zgrdr; "ve bu zdelik iinde 38 Hegel, Wissenschajt der Logife, 2:17 ve sonras; Hegel's Science of Logic, s. 403 ve sonras. 39 John Locke, An Essay Concerning Human Understanding, ed. A.D. Woozley, New York: Meridian Books, 1964, s. 200 ve sonras; ve David Hume, A Treatise of Human Nature, ed. A. Selby-Bigge (New York: Oxford University Press, 1978), 2. cilt, I. kitap. 40 1. Kant, Critique of Pure Reason, "The Paralogisms of Pure Reason", s. 329. 41 J. G. Fichte, Grundlage der gesammten Wissenscha/tslehre, s. 289. 266 zorlamasna maruz kaldklar bu zdelii tecrbe ettiklerinden tr yine de zgr deiller. zgr deiller, tpk zde-olmayan gibi, doann yaylml gibi, ve ylesine zgrler, zira kendilerini alt eden uyarmlar iinde -[ki] znenin kendine zde olmay [bundan] baka bir ey deildir- zdeliin zorlayc karakterini de alt edecekler.42 Otonomi, znenin kendini brakp gidebilme, kendini kendi olmadna teslim edebilme, "tekilikte kendi" kalabilme yetiidir. Adorno Hegel'le tereddtl ilikisini bir daha sergiler. Empirist ve idealist dnm modelleri eletirisi, yan sra "kendiyle-iliki" modeli aray bandan beri Hegel'in felsefesine yol gsterendir. Ancak Adorno'ya gre, Hegel'in zgrl "tekilikte-kendiolma" olarak tanmlamas, Dnya Tini, tekilii kendini gerekletirebilecei salt bir araca indirgedii iin uygun deildir.43 "tekilik" Hegel iin Dnya Tininin kendini iinde temaa ettii narsist bir aynadr. Ancak, asli tekilikte-kendi-olan ne olabilir? Ben, tekilikte kendini kaybetmeden onda kendini nasl bulabilir? Gen Hegel iin bu iliki sevgidir.44 Hegel sevgiyi tanmaktan kesinlikle ayrr, zira sevgi evrenselletirilemez ve tikellie, u deil ama bu tekinin iaret edilmiliine zlmez bir bala baldr. Adalet ve zgrln dayand karlkl tanma ilikileri tekinin iaret edilmiliinden soyutlanm olarak Ben ve teki arasndaki soyut zdeliin kabullenilii zerinde temellenir. Adorno ise, ne sevgiyi ne de adaleti tercih eder. Aslnda, kendini tekiliktekendi-olma formunda sunabilecek bir insan birliktelii modelinin Adorno tarafndan tartlmamas artcdr. Kukusuz, Adorno'nun bal olduu Ortodoks Freudu arzu gr bu noktada bir rol oynamakta. Bu eit arzu, sevgi deil 42 Adorno, Negative Dialektik, s. 295 ve sonras. 43 Adorno'nun Hegel eletirisi ile zne felsefesini reddediim arasnda yine birok ortak nokta var. Bu bakmdan Negative Dialektik'deki tartmas bana ok 186

yol gsterici oldu; s. 295-353. Ancak Adorno, Hegel'in dncesinin yine onun Weitgeist'a yapt gizemli vurguyla uyumayan ynlerini ve unsurlarn ihmal etmeyi semitir. 44 G. W E Hegel, "Love", s. 302-9. 267 tekine duyulan bir arzu, libidinal enerjinin serbest kalmaya alan bir kr paracdr ve bunun sevgi nesnesi zerinde sabit-lenii tesadfidir. Bu perspektiften baknca, Hegel'in sevgiye dair erken tanm bir romantik rapsodi gibi grnebilir.45 "topya" diye yazar Adorno, "znenin kurban edilmez z-de-olmaydr" ("Utopie ware die opferlose Nichtidentitt des Subjekts").46 Adorno iin bu kurbanedilmez zdelik-olmayan, toplumsal deil estetik bir idealdir. znenin tekilik-te-kendi olabilme yetenei, znenin kendini "Naturschne" -"doalgzel"in-47 estetik tecrbesinde unu tabiime yeteneine tekabl eder. "Doalgzel", uzlamn "alegorf'sidir, bir "ifre"sidir, bir "iaret"idir (Zeichen). Bu, zorunlu kategoriler kapsamnda, ebediyen verili ve gzelliin sabit bir alttabakas olarak dnlmemelidir. "Doal-gzel" antitezdir, toplumun antitezi,48 ve belirlenmemiliinden dolay belirlenimin antitezidir.49 nsanlar ve doa arasnda, zne ve nesne arasnda bir dolaymlamann dnlebilecei bir tarzdr. Bir durum, bir 45 Adorno'nun toplumsal ilikiler ve insan ilikileri alannda zdelik-olmayan momenti kurmak istemeyiini aklayabilecek nedenin daha derinde yattn dnyorum. Toplumsal olan Adorno iin bir dolaymlama kategorisidir. Meta formundan daha eski olan mbadele eylemi, toplumsallk temelinin zdeolmayanla edeerligini zaten kurmutur. Odysseus, tanrlara kurban verme yoluyla bavurur; ama kurban verme mant zaten mbadele mantdr. "Mbadele kurbann dnyevilemesiyse, kurban verme aklsal mbadelenin byl emas olarak zaten grnr; tannlara hkim olmak iin insanlann arzdr" (DA, s. 47). Mbadele dolaymlamadr; dolaymlama zde-olmayanm zdeliidir. Uygarln genilemesi mbadelenin de genilemesidir. Her eyin srekli kendinden baka bir eye indirgenii, yani parann ve sonra meta formunun srr, tarih aknda kurumsallasn Toplumsal ilikilerin art, insanln toplumsallamasnn anlam, edeerlik edimlerinden oluan bu soyut an, dolaymsz, yani dolaymlanmam olann kaybolduu bir noktaya doru genilemesi anlamna gelir. Dolaysyla, Adorno'nun tekilerle ilikiler alann zdelik mantnn zorlaycln krabilecek bir imkn alan olarak deer-lendirmeyiinin nedeni, toplumsallk dncesini mbadeleyle, dolaymla-mayla ve zdeliki mantn kuruluuyla bir tutmasdr. Ayrca bkz. Susan Buck-Morss, The Origin ojNegative 187

Dialectics, s. 82-96. 46 Adorno, Negative Dialeltifc, s. 277 ve sonras. 47 Adorno, sthetische Theorie, Gesammelte Schriften iinde, ed. Rolf Tiedemann (Frankfurt: Suhrkamp, 1970, 7:111 ve sonras. 48 A.g.e.,s. 101-3. 49 A.g.e.,s. 113. 268 son durum olmayp her zaman yeni kalacak mevcut bir nermedir. Sreen bir uzlam durumunun imgesi bile yanltr. "teki", ancak "alegori" ve "ifre" olarak nerilebilecek zde-olmayana duyulan topyac zlem eklinde dnlmelidir.50 Kavramsal dnce asndan, "doal-gzel" yetersizdir, "ama diyalektik akl ve onun arac sylemsel dil iin, bu yetersizlik hakikatin kaynadr ki radikal Aydnlanmann doal-gzele olan ilgisini hakllatrr".51 Sanat bu yetersizlii telfi etmeye ve amaya alr, ama hakikati, onu alt etme gayretinde bile doal-gzeli yeniden yaratmaktr. znenin kurban-edilmez zde-olmaylna dair topya, znenin kendini unutmaya ve uzlam momentinin parlayp snn yakalamaya sevke-den zorlama-olmayan bir ilikiyle ima edilir. Estetie bu ilgiyi, romantik bir doaya ka teorisinden ayrt eden ise kesinlikle doa kavramnn ift ynlldr. Doa, Adorno iin, verili bir varlk, durum ya da ara olmayp, "tekilii", toplumun, uygarln ve akln "tekiliini" simgeler. Bu tekiliin semantik ierii tarihsel olarak deiir ve, yeniden ve yeniden yaratlmaldr. ounlukla yaplageldii gibi, Adorno'yu eletirel teoriyi estetie indirgedii iin eletirmek nemsizdir. Sorulmas gereken temel soru: "znenin kurbanedilmez zde-olmayn", toplumsal, kiiler aras bir durum olarak tasavvur etmek neden mmkn olmasn? Bastna ve geriye-ynelik olmayan bir otonomi neden ahlk ya da politik deil ama estetiktir?52 Marksist felsefenin dayand zne felsefesinin gn ve yetersizliini dier eletirel teorisyenlere kyasla muhtemelen en tutarl biimde saptam olan Adorno yine de bu felsefeye bir alternatif sunamaz. Bu sonucu, Hegelci-Marksist "kendini-gerekletirme" olarak otonomi kavramnn altnda yattn 50 "Doal-gzel, eylerin evrensel zdeliinin akna saldran zdeolmayanm ifresidir [Spur]" {a.g.e., s. 114). Susan Buck-Moss bu "ifreler" arayyla Walter Benjamin'in konstelasyon kurma metodu arasndaki ilikiyi aratrmtr; bkz. The Origin oj Negative Dialectics, s. 96 ve sonras. 51 Baumeister ve Kulankampff, "Geschichtsphosophie und phosophische sthetife", s. 87. 52 Adorno, Negative Dialektik, s. 184 ve sonras. 269 ileri srdm zne felsefesi ncllerine yeniden gz atarak daha da gelitirebilirim. 188

3. Sistematik dncelerin sonulandrl: Arasal akln eletirisi ve zne felsefesi "zne felsefesi" olarak tarif edilen konumun drt nvarsaym unlard: (a) "dsallatrma" ya da "nesneletirme" olarak tanmlanan insan etkinlie ilikin btnsel birlik modeli; (b) znelertesi bir zne; (c) znelertesiliin hikyesi olarak tarih yorumu; ve (d) kurucu ve kurulan znelliin zdelii. Aydnlanmann Diyalefctii'yle balayarak Adorno ve Horkheimer, gizilglerini bir tekinde "dsallatrarak" ya da "nesneleti-rerek" gelitiren znelertesi bir znenin -Tin ya da nsanlk-, insann doa zerindeki efendilii sayesinde insanleeceini ne sren iddiay reddederler. Gemie bakldnda insann doa zerindeki efendilii, yalnzca insanleme deil ayrca insanlktan kma; trn gizilglerinin anlan deil yok oluu ya da yceltilii olarak tezahr eder. Yine de ne tarihi znelertesiliin hikyesi olarak ileri sren tez, ne de hikyesi tarih olarak anlatlan bir kolektif tekil znenin varl Aydnlanmann Diyalektii'nde reddedilir. Bu modele bir zamanlar balanan devrimci umutlar byk oranda insafsz bir ktmserlie dnmtr. Kurtulu momenti, toplumsal ve tarihsel bireylerin somut etkinlikleri yerine, mutlak Tin alanna -sanat ve felsefe- ya da Marcuse rneinde olduu gibi znel Tin alanna -isyan eden ruh- oturtulur. Negatif Diyalektik'tz Adorno bir adm daha teye gider. zne felsefesini ve znelertesilik ncln, zde dnmenin kerteleri olarak eletirir. Bunlara kar getirilen ise, alternatif bir zneleraras model ya da gemii kavramann baka bir tarz deil, Adorno'nun "nesnel olann stnl" olarak adlandrd eydir.53 "Nesnel olann ayrcal", Adorno'ya gre, btnyle kendini belirleyen bir znenin yanlsamalarna kar ta53 Adorno, Negative Dialektife, s. 184-89. 270 rihsel olarak biriken durumlara ayrcalk tanmas lsnde materyalist bir kategoridir. "Nesnel olann stnl"54 her eyden nce, tarihsel olaylarn olumsal ama yine de mecbur akn ve bu akn ounlukla sergiledii "kaderin nedenselli-i"ni ifade eder; ikinci olarak, doay nvarsayan tm znellie kar doann stnln; ncs, znenin kendi bilinsiz tarihinin birikmi tortusu yznden zdrap ekiini ve son olarak epistemolojik adan, mutlak bilgi iddiasnn imknszln imler. Bu kategorinin ilevi, dnen zdeliin snrlarn, tekilii zdelikle yan yana getirerek gstermektir. Bu kategoryal kayma, zne felsefesine gerek bir alternatif salamaz; devrimci iyimser dnmenin ve Dnya Tini gibi kavramlarn snrlarn gsterir. Dncenin dnce-olma-yanla, znenin zne-olmayanla, zorunluluun olumsallkla belirlenmi kaldn gsterir. Olumsuzlayc diyalektik, zne felsefesinin nasl alabileceini gstermeksizin onun soyut bir olumsuzlamas olarak kalr. Ancak, zne felsefesiyle gerekte dlanan bu olumsuzlama araclyla temalatramayz: Her ey bir yana, oulluk ve kendim-gibi-bir-tekiylebirlikte-ol-ma anlamnda tekiyle-birlikte-olma. Adorno, Negatif Diyalektiksin bir yerinde uygunsuz bir retorik kullanarak ve 189

kmseyici bir tavrla, znelerarasla dnle Kant insan kavramnnn tesine gemek isteyen felsefeleri dlar. yle yazar: "Ben-Sen ilikisi benzeri insan kavram ve eitlemeleri, inancn iinde kaybolduu bir teolojinin heyecanl tonunu varsaymtr".55 Bu konumun sadece hsn-kuruntulu bir teoloji olmadn gstermek iin, zneleraras ilikiler tartmasnn olumsuzlayc diyalektik projelerindeki ve arasal akln eletirisindeki asli bir bolua iaret ettiini belirlemek gerekir. Bunu belirlemek iinse kendini-koruma kavramna dnmeliyim. Aydnlanmann Diyalektii perspektifinden baklrsa, "kendini-koruma" ve "kendini-gerekletirme" kavramlar arasndaki 54 Bkz. J. Habermas, "Urgeschichte der Subjektivitt und verwilderte Selbst-Behauptung". 55 Adorno, Negative Dialefetife, s. 273. 271 yaknlk yle tarif edilebilir. Her iki kavram da geisiz* bir iliki imler:56 Gerekletirilecek Ben ve korunacak Ben, nceden belirlenmi ama ve deerlerden kurulu bir sistemi yaama geirmek iin hibir etkide bulunmaz. Her iki etkinlik tarznn ama ve deerleri, dnen ve emek harcayan znenin arzu ve isteklerine ikindir. "Kendini-gerekletirme" kavramn faydac "kendini-koruma" kavramndan ayran, nesnele-tirme etkinlii srecinde dolaymsz empirik bireyin kendini amasn salayan zsel bir dinamiin varln iddia eden varsaymdr. Hegel tarafndan "Bildung", Marx tarafndan "insan-leme" olarak adlandrlan bu dinamik, dnm ve otonomi yetisini gelitiren bir eitim srecine iaret eder. Tarihsel sre, yalnzca insann madd glerinin artn ve birikimini tayan bir sre deil, ayrca bir kendini-eitim ve kendini-dntrme sreci olarak varsaylr. Bu kavramn normatif ierii, baka iki varsaymla daha doldurulur. Birinci varsayma gre, reten bireylerin empirik etkinlii iinde, altnda ya da ardnda insanln "z" bulunur. Bu z, Aristotelesi mnda bir ama deildir, zira bireylerin empirik etkinliine dsal olmayp ikindir; ama bir bakmdan amatr zira bireyler yaptklarnn ve eylemlerinin altnda yatan ikin mantn her zaman az ok farkndadr. Bu konum, "felsef antropoloji" olarak adlandrlabilir. Empirik Ben ve zsel Benin nasl dolaymlanaca ve kendi aralarnda nasl bir uyum kurubilecei bir yana braklp, byle bir ayrmn bilisel bakmdan anlaml olduu varsaylr. "Kendini-gerekletirme" kavramn anlaml klabilecek olan ikinci bir teori, tarih felsefesidir. Felsef antropoloji ve tarih felsefesi birbirini dlamaz. nsanln "z"nn "madd gereklik" ya da tarihin "ikin anlam" sayesinde anland varsayldnda felsef antropoloji tarih felsefesine dnr. O zaman kendini-gerekletirme amacnn tarihsel srecin biri(*) [intransitive]: Nesnesi olmayan ya da nesnesi kendinden baka bir ey 190

olmayan; dilbilgisindeki "geisiz" fiiller gibi - .n. 56 H. Blumenberg, "Selbst-Erhaltung und Beharrung", Subjehtivitt und Selbsterhaltung iinde, ed. H. Ebelling, s. 147 ve sonras. 272 dmsel mantnda rtk olarak bulunduu sylenebilir. Ancak, ne bireylerin empirik etkinlii ne de zamann belli bir n tarihin bu sakl gizilgcn btnyle ortaya karamayacandan dolay kendini-gerekletirme amac, yapt empirik bireylerce sadece bulank bir k altnda farkna varlabilen znelertesi zne tarafndan yaama geirilebilir. Horkheimer'in 1930'lardaki felsef antropoloji eletirisi ve Adorno'nun daha sonra gelitirdii tarih felsefesi eletirisi, otonomi kavramnn normatif ieriinin, bu iki teorisyence, yukarda felsef antropoloji ya da tarih felsefesi olarak muhtemel iki adan yorumland ekliyle "kendinigerekletirme" kategorisiyle yakalanamadn gsterir. Dahas, kadimlerin "nesnel akh"nn yok edilii geri dndrlemez. Platoncu ya da Aristotelesi ontoloji trleri yeniden kurulamaz. O zaman, "otonomi" ve "kendini-koruma" birbirinden nasl ayrt edilebilir? Peki, mevcut tahakkm ve bask ilikilerini eletirmemizi salayacak geisiz bir kendiyle-ilikinin normatif ierii ne olabilir? Aslnda, sorgulanan mesele iki ynldr: lki, kendini-ko-rumay aacak bir otonomi kavramna uygun bir ierik kazandrma problemidir; ikincisi ve daha nemlisi, akl ve zd-nm arasndaki iliki tamamen ters evrilmise, akln doal tarihi kurtulu yerine tahakkmn tarihiyse, zdnm ve otonomi arasndaki ba nasl btnyle hahllatmlabir? Adorno ve Horkheimer, akln bir ara olduunu iddia ederken te yandan aklsal dnmn tedavi edici srecine doru ekilmeyi srdrr. Her iki problemin de zm, otonomi ve zdnm arasndaki ilikiyi Adorno ve Horkheimer'in bilerek grmezden geldii bir mecraya, dille dolaymlanan iletiime dayandrmak ve otonomi kavramna insan etkileimi zmlemesi temelinde bir ierik kazandrmaktr. Bu yolda ilk adm, Alman idealizmi mirasndan, her ey bir yana, idealist zne kavramndan radikal bir kopu gerektiren bir dizi varsaymla atlabilir. imdi byle bir admn neden gerekli olduunu aklayaym. Yukarda tartld gibi (3. ve 4. blmler) Hegel ve Marx, dil ncesi bir bilin gryle hareket edip bu bilincin ierik273 lerini zihinsel adan gsterir, 'zihnin gzlerinin ardnda', 'Tin tarafndan vazedilen' vs. gibi. Dnm ve zdnm, dnen bir egonun bilincin bu dil ncesi ierikleri arasnda balantlar kurmasn salayan etkinlikler olarak anlalr. Marx, ona gre, znenin kendini bilme yetisi bu bilgiyi madd bir ortamda nesneletirme yetisini gerektirdii iin, bu dnm modelini geniletir. Beden ve zihnin somut Bendeki birliinden balayarak Marx, nesnel varln nce kendini nesneletir-mesini, sonra bilisel yetilerini yaam ortamnda gelitirmesini vurgular. En nemlisi, bu varlk yle eylemelidir ki, 191

kendi varoluunun madd koullarn ele geirsin. lk kez Feuerbach'm balatt idealizmden felsef antropolojiye gei, idealist dnen zne modeli yerine eyleyen, yaayan ve reten zne modelinin geirilmesini salar.57 Bu da Horkheimer'in 1937 tarihli "Geleneksel ve Eletirel Teori" adl makalesinde dnm olduu idealizm eletirisidir. Horkheimer, nesnelliin zbilinli egonun edimi araclyla kurulacan ileri sren Kant tezin materyaliste yorumlanmas gerektiini gsterir. Kurma, epis-temolojik deil toplumsal ve tarihsel bir etkinliktir. Adorno ve Horkheimer'in daha sonraki akl eletiricilii bu perspektifi srdrr. Akln bir zdnm etkinliinden gelimedii; daha ziyade trn doayla ilikisinin madd srecinden doup byd gsterilir. Ne var ki, idealist dnen ve hilen zne modelinden yapan ve reten zne modeline gei, Aydnlanmann Diyalektii ve Negatif Diyalektik'te. birbirinden koparlan dnm ve otonomi arasndaki ilikiyi kurmak iin uygun deildir. ayet, Adorno ve Horkheimer'in gsterdii gibi, yapmak zneyi onun kendi yapt eye benzer kmaksa, bir mutlak tinin yanlsamalarn gizemsizletirmeye hizmet etmi geleneksel Marks eletiricilik yeterince ileri gtrlemez. Benin, zdnm edimiyle kendini tm olumsallktan ve durumsallktan kurtarabileceini belirten idealist iddiay rtmek iin Marx, "gerek madd yaam-koullar" srecine ekilmi olabilir. Marx'a 57 Ludwig Feuerbach, "Principles of the Philosophy of the Future", s. 175-247; Marx Wartofsky, Feuerbach. 274 gre, ne byle bir mutlak zdnm etkinlii, ne de olumsallk ve durumsalln btnyle almas mmkndr. Mutlak zdnm hedef alan Marks eletiri idealizmin yanlsamalarn gizemsizletirmekle kalmaz, ayrca insan kurtuluunun temelinin madd retim alannda aranmas gerektiini bildirir. Ama, Adorno ve Horkheimer'in varsayd gibi, retim bundan byle bir kurtulu momenti iermezse, idealizmin materyalist eletirisi bizi arasal akl eletirisinin kukularnn dna tamaz. Akln madd balamda, daha ayrntl sylemek gerekirse insann d doa zerindeki efendiliinin serpilmesi balamnda gelitiine iaret etmek artk yeterli deildir. Zira bu olgunun farkna varmak, akln doa tarihine gml bir kurtulu umudunu karmak anlamna gelmez. Bu bakmdan, materyalist zne kavram Adorno ve Horkheimer'in dncesinde Marx'takine benzer bir rol oynamaz. Ancak Adorno ve Horkheimer znelliin yaratln amlarken yine Marks zne kavramn izleyerek tahakkmn aracna ve doann ele geiriliine odaklanr. Adorno ve Horkheimer, Benin douunu Benin doayla etkileim tarihinde arayarak kendiyle-ilikili yceltmenin ve toplumsal tahakkm ilikilerinin douunu aklayabileceklerini varsayarlar. Varsaymlarn temellendirdikleri ncle gre

192

doa zerindeki tahakkm, kanlmaz olarak tekiler ve Ben zerindeki tahakkme yol aar. Bu noktada ne tr bir nedensel ya da farkl nitelikli balant kurulduu ak deildir: Toplumsal ilikilerin ikincil, retim ilikisinin birincil olduunu ve toplumsal olann retim alannda ortaya ktn gstermemiz gerektiini mi ima ediyorlar? Yoksa d doa zerindeki tahakkm ile zneleraras tahakkm ve kii-ii yceltme arasnda bir analoji, hatt daha gl bir ifadeyle zorunlu bir ba olduunu mu anlatmaya alyorlar? Her iki varsaymn da ilevsel olduuna inanyorum. nceki blmde gsterildii gibi, "arasal akl" kategorisi, belli bir teknik-bilimsel retim tarzna, gayriahs brokratik rgtlenme modeline ve belli trde anlam ve deer sistemlerine gnderme yapar. Toplum, kltr ve kiilik alanlar arasndaki balantlar uygun biimde 275 akla kavuturulmaz. Bu alanlarn, doa zerindeki tahakkm yoluyla kendini yeniden reten bir sistemin ilevsel mantna tbi olduu varsaylr. Freudu iselletirme teorisi, ekonomi ve kltrn ilevleri arasndaki kayp ba kurar: Ekonomik buyruklar, sonradan Ben iin superego denetimlerini kuracak olan Benin isel yaptrmlarna dntrmek. Ancak, bu model sosyolojik bakmdan yetersizdir, zira -toplum, kltr ve kiilik gibi- eitli alanlarn kendine zg dinamiklerini aklamaz. Ya da yle sylemeli, doa zerinde tahakkm, toplumsal tahakkm ve kiilik formasyonu dinamikleri arasnda bir homoloji olduu ya da bu dinamiklerin birbirine"ilevsel olarak uyduu" iddia edilir. Hlbuki, toplumsal tahakkm ve kiilik formasyonu dinamikleri byle bir uyumla aklanamaz. Bence bu durum, bu dzlemi ortadan kesen tek szck -tahakkm (Herrschajt)-* zerine odaklandmzda daha ak grlr. Bu kavram, zora hatt belki de iddete yaklaan gayrimeru bir iktidar uygulamasn ifade eder. Adorno ve Horkheimer doa zerindeki tahakkm, aklayan, toplumsal tahakkm de aklanan olarak kullanr; hlbuki doa zerindeki tahakkmnn ne anlama gelebileceini gsteren bir kavram gelitirmek iin bile gayrimeru iktidar uygulamas, eitsizlik ve insan zneleri arasnda karlklln eksiklii zerine dnmemiz gerekir. Burada insann doayla ilikisinin toplumsal etkileimi nasl etkilediine ya da belirlediine iaret eden sosyolojik bir meseleden bahsetmiyorum, daha ziyade kavramsal bir meseleyi tartyorum: nsanlar arasnda varolabilecek olan karlkl, simetrik ve eit ilikilerin kartna iaret eden bir ifade olarak kullanmazsak "doa zerindeki tahakkm" sz ne anlama gelir? "Mimesis" kavram ylesine belirsiz ki, tahakkm ilikilerine gerek bir alternatif nermez. Adorno, "mimesis" ve "taklitilik" arasna; tekilii kabul ederek tekiyle iliki ve kabul etmeden sadece taklit ederek tekiyle iliki arasna bir ayrm 193

getirir.58 Birini taklit et(*) Hegel'de "efendilik" - .n. 58 Adorno ve Horkheimer, DA, s. 167 ve sonras. 276 menin ne demek olduunu biliyoruz; ama doayla mimetik bir iliki gelitirme ve doay taklit etme arasndaki kartln anlam nedir? Bunun anlaml olabilmesi iin, nce "tahakkm" kavramnn kiiler aras ilikiler balamnda belirlenmesi gerektiini neriyorum. Adorno ve Horkheimer'in yapt gibi aklama dzenini tersine evirmek sadece meseleyi kartrr, zira kiiler aras ilikilerden kaynaklanan bir terimin izdm, daha sonra toplumsal ilikileri aklamak zere nce doayla ilikimiz zerine drlmtr.59 "Tahakkm" kategorisinin kkeni ve doru adresi, burada ifade edildii gibi, kiiler aras ilikiler alanysa, Adorno ve Horkheimer'in arzulad "otonomi" modeli yine bu alan iinde aranmaldr. Bu blmdeki tartmamn gstermeye alt gibi, olumlu bir otonomi kavram belirlemek zellikle Adorno iin zor olsa da, hem Adorno, hem de Horkheimer iin otonomi, ahlk zne asndan bir dnmsellik formu gerektirir; stelik her ikisi de znenin otonomisinin doa zerindeki tahakkme uymayp tekilikle, Benin iindeki ve dndaki tekilikle bir uzlam formunu gerektirdiini iddia eder. Negatif Diyalektik'tt dnm kavram mimesisle en st noktasna ularken, Horkheimer'in erken yazlarnda "toplumsal" bir model olarak adlandrabildiimiz bir baka dnm modeli zaten mevcuttur. Ancak, Horkheimer bu modelin 59 The Domination oj Nature adl zenli ve dikkatli incelemesinde William Leiss, "doa tahakkm" terimin ne anlama geldiini ve bunun nasl savunulabildi-ini aklamaya alr, "insann 'doay fethi' ya da 'insann doa zerindeki tahakkm'ne bavurmak samadr; bu giriimin varsaylan bir znesi yoktur, insan', bu mnda kullanldnda, insanlar arasndaki fiil iddet mcadelelerinde teknolojik aralarn roln gizleyen bir soyutlamadr" (s. 120). Elbette zerine dndkleri bu meselede Adorno ve Horkheimer'in toplumsal atmay gzard ettiini iddia etmek samadr. Ancak "tahakkm" kavramn o denli genel anlamda kullanmlardr ki, (mitolojik bir vaztetme olduunu bildiimiz) soyut dnce birimi olarak kavram eklindeki ilk adlandrma edimi bile, tahakkm edici akln tohumunu tamaktadr. Tahakkm kavramnn doayla bilisel ilikimize uygulandnda anlamsz kald, yalnzca doann teknolojik olarak smrlne uyguland zaman anlam kazand konusunda Leiss ile hemfikirim (s. 193). Leiss'in gsterdii gibi, doann teknolojik smrden kurtarl kltrel ve bilisel bir grev olmas gerekmeyip, toplumsal ve politik bir grev olarak anlalabilir (a.g.e.). 277 olumlu ieriklerini ne Benleraras ilikiler iin, ne de kendiy-le-iliki iin gelitirebilir, zira Marx'i izleyerek o da snf ilikilerinin sona ermesiyle birlikte tahakkmn yerini "idare"nin alacan ve etik-politik ilikilerin "idar" ilikilere dnce-ini belirtir. Gelecein snfsz toplumunda "insanlar zerindeki iktidar"m yerini "eylerin idaresi" alacaktr. 1941'den sonra "eylerin idaresinin" bile "tekiler zerindeki tahakkm" imledii 194

belirtilir. tekinin imgelerini, kurtarlm bir etkileim tarzn ima eden tek alan, estetik alan olur. Adorno ve Horkheimer, zdelik mantnn, i ve d doa zerindeki tahakkmnn alternatifini estetik alanda ararken bile etkinliin nesneletirme paradigmasna sadk kalr. alma ve nesneletirmenin kurtuluu anlamn reddetmek bu dnrleri alternatif bir toplumsal eylem modeli gelitirmeye gtrmez. Poiesis, onlarn yorumlarnda praxis yerine poeticse dnr. Bu eylemlere davuruculuu atfetmi (4. blm) ve davurucu eylemin ikili dnyailikisinin -zne-zne ve z-ne-nesne referans- Hegel ve Marx'a, bu paradigmay hem emein salt arasal etkinlie indirgeniini, hem de iletiimsel eylemin stratejik davrana indirgeniini eletirirken kullanmalarna yol atn belirtmitim. Bu davurucu eylem modeli, Adorno ve Horkheimer iin de hem dsallkla yeni bir iliki -mimetik uzlam-, hem de yeni bir kendiyle-iliki tarz - bas-trc-olmayan ego zdelii- ifade eder. "Doa" kavramnn hem madd dsallk, hem de bireylerin i, ruhsal kuruluuna gndermede bulunmak suretiyle kullanm, doa zerindeki tahakkme alternatifin davurucu eylem olmas gerektiini bildiren nermeyi kolaylatrr. Davuruma bu ynelim, Benin iindeki ve dndaki tekiyle birlikte olmasnn yeni bir tarzn imler. zne kendini tekine vererek sahici bir kendiyle-iliki karr: Kendini-teyit etme ve oalma, kaybolma ve kendini tekinde bulma etkinliiyle birlikte gelir. zellikle Adorno'nun felsefesindeki estetie bu dnte a- ,; rtc olan, estetik alann zdelik mantnn gerek bir olumsuzlamasm sunmaydr. Adorno'nun "topya" olarak ; tasvir ettii znenin "kurban-edilmez zdeolmay", kendini \ 278 tekinde seyretmekle bir tutulur. Peki bu kendini tekine vermek narsist bir edimden nasl ayrt edilir? Bu seyredici kendini tekine verme ediminin Ben asndan Benin memnuniyetle sahiplenecei baka vasflar zerine salt bir izdm olmadn nasl belirleyebiliriz? Sanat almas neden kendini-seyretmenin narsist bir aynas olamaz? Sanat almasnda, Beni snrsz kendinetapnmadan ekip tekini kabul etmeye yneltecek rtk kstlamalar m var?60 Mimesis neden bir narsizm formu deildir? zdelik mantnn asl olumsuzlan, Ben'e her noktada Benin salt bir izdm ya da Benin uzants olmayp, bamsz bir varlk, baka bir Ben olduunu hatrlatabilecek bir "te-ki"yle ilikiyi belirtmelidir. zdelie zorlamann snrlar, zdelemenin nesnesi, zdelik ve farkllk, Ben ve teki arasnda bir ayrm yapabilecek ekilde davranabildiinde ortaya kar. zdelik mant snr ve hudutlar bulandrma giriimiy-se, bu snrlar tekinin narsist kendini-yaymasn reddeden teki Benin davranyla yeniden ayarlanabilir. zdelik mantnn asl olumsuzlan, nesne kendi farkll ve btnln yakalamak iin Benin bilisel kategorilerini uygun bulmad srece -nesneninayn kategoriler altna alnamayacan ileri sren epistemolojik bir ilikidir. zdelik mant ancak, farkllk ve farkllatrma, epistemolojik zne ve

195

nesnenin kendiyle-zdelemesine dahil edildiinde sona erer ve nesnemiz sadece bu durumda bir baka zne ya da Ben olur. Estetikle ilikimizi nceleyen ilikilerin nbilgisine sahibiz. Bir dili doru kullanabilme yetimiz, dili her konuann bir "Ben" ve bir noktada bize benzeyen ama bizden ayr bir "Sen" 60 Adorno'nun estetik teorisini geni lde incelemi olmamakla birlikte, Adorno'nun estetik alan kavramnn beni en ok "n-yorumbilgisel" olmas asndan arttn ifade etmeye cret edeceim. Demek istediim Adorno estetik tecrbeyi yorum cemaati ve geleneinin dolayml ilikisinden soyutlar grnr, bu konumu Gadamer aklkla ortaya koymutur. Adorno sanat almasyla, dolaymsz bir iliki kurulabileceine znenin sanat almas gereini "ald"na neredeyse inanm gibidir. Mimesis tecrbesi byle bir epifanik tecrbeyi fazlasyla imler. Ama estetik tecrbe dolaymldr ve esasen sanat almas almnn tarihince dolaymlanarak kurulur. Bkz., Gadamer, Truth and Method, s. 91-146. 279 olduunu bilmek byle bir nbilgiye dayanr. Dilsel olarak do-laymlanan iletiim alannda, teki bizim epistemik kategorle-rimiz altna btnyle alnamaz; ortak Ben- ve teki-yorumla-rn ieren bir ufuk geliir. tekini anlamamz her zaman tekinin itirazna neden olur; keza, kendimizi kavraymz nbilgimize ve tekinin bizim hakkmzda sahip olduu bilgiye itirazmza dayanr. nceki blmlerde bu tr anlay atmalarn ve bilgi itiraflarn "eylemin yorumsal belirlenmemilii" olarak vurgulamtm. Bu yorumsal belirlenmemilik hsl olur, zira ilgili alanda aktrlerinki gibi eylemlerin de zdelii ancak aralarndaki iletiimsel mbadele zerinden kurulur. Bylesi bir zdelik, farkll vazgeilmez bir yn olarak gerektirir. zdelik mantna yaplan zorlama bu iletiim alannda bertaraf edilir. Bu alann epistemolojik mant, cansz bir nesnenin genel kategoriler altna alnn dlar. Ortak anlay ve iletiimin epistemolojisi anlatsal ve yorumsaldr, snflandrn deil. Kategorilerimiz, ayn zamanda kendini-yorum-lama ve kendini-kavray kategorileri olduu ve anlalabilirlik, uygunluk ve sahicilik bakmndan taraflar arasnda ekimeye konu olabildikleri lde anlamldr. "tekinin kurban-edilmez zde-olmay"na dair topya, zdeliin ancak farkllkla kurulabildii, Ben ve teki arasndaki hudutlarn srekli yeniden tanmlanyla korunabildii bu alanda aranmaldr. Bu adm ise eletirel teorideki "epitemolojik kopu"tan -alma etkinlii modeline ait ncllerden kopu ve iletiimsel z-nelerarasla yneliten- baka bir ey deildir. Bu ve bundan nceki blmde incelenmi olan Horkheimer ve Adorno'nun eletirel teorisinin geliimi can alc bir soruyu yantsz brakr: Eletirel teorinin normatif bak as nedir? Zira, ne Alman idealizminin zdnmc znesi ne de Mark-sizmin retimci znesi uygulanan eletiri adna akl ve kurtulu, dnm 196

ve zgrlk arasndaki o ba kuramyorsa, eletirel teori kendi topyac akl ideali iin ikin bir temel bulamaz. nceki blmde Adorno'nun nasl bir gelimi uygarlklar etnolojistine dntn ve bu sfatla kurtuluu tekiligin izlerinde ve momentlerinde, idare altndaki dnyann btnl280 gn sarmalayan d kabuktaki atlaklarda arayn incelemitim. Negatif Diyalektik, tekilik, zdelik-kurmayan bir mantk araynn nasl estetik alana gtrdn gsterir. Ancak estetie bu dn, eletirel toplum zmlemesinin temelini pek koruyamaz. Daha farkl bir kanaldan, Horkheimer'in Kant erken eletirisi ve otonomi idealine daha toplumsal bir ierik kazandrma giriimi dnm ve zgrlk ilikisine dair alternatif bir yeni formlasyon nerir. Ne var ki, bu nermeler nihayetinde meyve vermez, zira alma etkinlii paradigmasnn hkimiyeti altndaki Horkheimer gelecein sosyalist toplumuna geildiinde ahlk etkileimin yalnzca doayla ilikimiz boyutunda devam edecei sonucuna varr. Jrgen Habermas'n eletirel teorisinin amac, eletirel toplum teorisinin normatif temellerine ilikin problemi ikinci Dnya Sava sonras dnemde toplum bilimleri ve felsefe ilikisinin deien koullar altnda yeniden dnmek ve eletirel teorinin paradigmasn alma etkinlii modelinden iletiimsel etkileim modeline doru kaydrmay balatmak olmutur. 1969 tarihli, "Theodor Adorno: znelliin Tarih ncesi ve Vahileen Kendini-Olumlama" balkl makalesinde Habermas Adorno'dan u alnty yapar: "Uzlaml durum, yabancy felsef bir emperyalizmle ilhak etmeyecek ama mutluluunu yabancnn heterojen ya da kendi olmasnn tesinde, korunmu yaknlk iinde ayr ve uzak kal olgusunda bulacakt".6' Habermas yorumluyor: Bu iddia zerinde dnceye dalan kim olursa olsun, henz ortaya kmam ancak tasvir edilmi bu durumun bize hl nasl da yakn ve alldk geldiinin farkna varacaktr. [Bu durum] Zorlamadan uzak iletiimle birlikte yaamn yapsna sahiptir. Hakikat hakknda konumak istediimiz her an, byle bir gereklii, en azndan formel olarak, ngrrz. Sylenen ilk cmlede oktan gizli hakikat dncesi ancak tahakkmden uzak iletiim iin amalanm ideal bir mutaba61 Habermas, "Urgeschichte der Subjektivitt und verwilderte Selbst-Behauptung , lng. ev., s. 106-7. K 281 kat modeliyle ekillenebilir. nermeler hakikati gerek bir yaam srdrmek niyetine baldr. ... Adorno bu vargy tasdik etmemi ve uzlam metaforunun sylenebilecek tek ey olduunda srar etmi olabilir ve bunun nedeni sadece Tan-r'nn suretlerini izme yasana [Bilderverbot] uymak deildir, bizzat onu iptal etmektir. Bir btn olarak teki, bilinemez; ancak belirlenmi olumsuzlamayla gsterilebilir.62 Yukardaki alnt, eletirel teoride Habermas'n balatt alma eylem modelinden iletiimsel etkileim modeline, top-yac akldan iletiimsel akla 197

geii olduka ak bir ekilde ifade eder. almann son iki blm, bu paradigma deiikliinin zmleniine ayrlmtr. 62 A.g.e., s. 107. "Bilderverbot" [resimyasagl Yahudilikte Tanr'nn suretlerini yapmaya ve hatt O'nu temsil etmeye kalkmaya kar getirilen yasa ifade eder; bu yasak zellikle Hasidik harekette gizemli bir yorum kazanmtr. Adorno, bu kavram kullanarak Walter Benjamin'in de benzer ekilde ilgisini ekmi olan gizemli ve mesihi tecrbe kaynaklanm kasteder. Yahudi teolojisinin eletirel teorisyenler iin anlam hakknda bkz. Micha Brumlik, "Der re-volutionre Messianismus der Frankfurter Schule", Merkr, s. 228-31. [ng. Hassidim, Chassidim; br., Hasdhm; 1750'lerde dnemin resm Yahudilik inancna ve ibadetine kar Polonya'da kurulmu bir Yahudi tarikat - .n.l 282 YEDNC BLM LEVSELC AKLIN ELETRS "Klasik Politika retisi ve retinin Toplum Psikolojisiyle ilikisi", "Doal Hak ve Devrim" ve "Hegel'in Fransz Devrimi Eletirisi"1 balkl makalelerinden bu yana Jrgen Haber-mas'n balca ilgilerinden biri, tahakkmden kurtuluun tek-nik-bilimsel bir uygarlkta ve ge kapitalist toplumlarda ne ifade ettiini belirlemek amacyla etik ve politikann normatif geleneini yeniden canlandrmak olmutur. Bu erken dneminde Hans-Georg Gadamer ve Hannah Arendt gibi yeni Aristoteles-ilerin almalarna ynelen Habermas, Aristotetelesi praksis kavramndan Marks praksis felsefesine geile birlikte normatif problemlerin zglln gzden kardmza iaret eder. Frankfurt Okulu'nun "arasal akl" eletirisi aporetik bir projedir, zira doa zerinde giderek artan teknik efendiliin kurtulula zdeletirilmesi reddedilince insan aklsallm estetik akla doru ekiliminden baka bir durum yakalanamaz. Habermas ise arasal akl eletirisinin doayla topyac anlamda bir uzlama doru ekilmeyi gerektirmediini iddia eder,2 1 Bu yazlarn tm, Habermas'm Theorie und Praxis adl eserinde yer almaktadr. ngilizce evirisi Theory and Practice, ev. John VierteL 2 Bu problemi ayrntsyla irdeleyen bir deerlendirme iin bkz. Joel Whitebook, "The Problem of Nature in Habermas". Adorno ve Horkheimer'in doayla mi~ 283 arasal akhn asl olumsuzlan, topyac deil iletiimsel akldr.3 Bu ve bundan sonraki blmde ileyeceim konu, Haber-mas projesinin bu yndr. Daha ak ifade etmek gerekirse, eletirinin normatif temellerinin iletiimsel eylem ve iletiimsel etik teorisi olarak yeniden formle ediliini zmlemekle ilgileneceim. Sergileme metodumun, zaman iinde son ortaya metik uzlam umutlarn reddeden Habermas'm ilgili iddiasna gre d doayla ilikimizde "teorik olarak retken tek bir tavr vardr, o da doabilimci, deneyci gzlemcinin nesnelletirici tavr". (Habermas, "Reply to My Critics", 198

Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 243-44). Habermas, "d doaya kar edimsel bir tavr alnabileceini, onunla iletiimsel ilikiye girilebileceini, ona ynelik ahlk benzeri estetik tecrbe ve hislere sahip oluna-bilecei"ni inkr etmez (a.g.e.). ve d doayla olan ilikimizi kurtulu imknnn tek oda olarak grmeyerek, mimesis kavramnn bize benzeyen tekiyle kurulan ilikiler alannda tam anlamyla gerekletirilebileceine inansam da, Habermas'm temsil ettii gl nesneletirici biliiliin yanl ynlendirildiine inanyorum. Dorudur, laboratuvarda kimyasallar ya da mikroskop altnda kayalar incelerken, ksacas doay "nesneletirirken" onun zerinde tahakkm kurmuyoruz; ama ne zaman ki doal yaam ve canllar zehirli atklarla yok ediyor; balklarn kanser olmasna, ormanlarn lmesine ve dier canllarn soyunun tkenmesine neden oluyoruz, ite o zaman doa zerinde tahakkm kuruyoruz. Eylemlerimizin hisseden dier varlklara ac ektirme ya da onlarn yaam koullarn ortadan kaldrma gc varsa, ahlk sorumluluktan sz etmek iin de prima Jacie bir durum sz konusudur. (Elbette, aalara "ac" ektirmenin ne anlama gelebileceini dnmek kolay olmayabilir; sz edilen tek tek aalar deil, korunmas ya da yok edilmesi bizim elimizde olan doal yaam alannn btnldr.) Ancak doaya ynelik ahlk bir ykmllkten ya da yaam korumaktan anlaml bir ekilde sz edilebileceine dikkat ekmek, Habermas'm iaret ettii noktay, yani doaya ynelik retken bilisel tavrn ancak teorik-nesneletirici bir tavrn varln tartmak iin yeterli deildir. Bu noktada, biyoloji ve yaam bilimlerinde doaya kar daha btncl, da-vurucu, edimsel bir yaklamn teorik retkenliini gsteren gl kantlarn Habermas tarafndan ihmal edildiine inanyorum. Bu duruma rnek tekil edecek yakn zamanl ve artc bir alma Nobel dll bitki genetikisi Barbara McClintock'a aittir. Yaam hikyesini yazan Evelyn Fox Keller'e gre McClintock, kelimenin tam anlamyla msr hcrelerinin iine girip, yrye-bilecekmi gibi davranmtr; bkz. Keller, A Feeling/or Organism. 3 Bkz. Habermas, Theorie des feommunifeativen Handelns, 1:489; The Theory oj Communicative Action, s. 366 ve sonras [Trkesi: iletiimsel Eylem Kuram, Kabala Yay.]. Bu ve sonraki blmde birinci cilde yaplacak gndermelerin tm baka trl gsterilmemise ngilizce eviriyedir; lng. ev., metinde ThCA ksaltmasyla belirtilmitir. kinci ciltten yaplan alntlarn ou evirisi, McCarthy'nin ThCA'ya kendi Giri'inde verdikleri hari bana aittir. 284 kann ayrca en gelimi ve en uygun olduunu benimseyen Hegelci bir mantk uygulad gibi bir izlenim uyandrmasn istemem. Tersine: Bu alma, nszde tartld gibi, Bilgi ve nsan Ilgi'lerle iln edilen Hegel'den Kant'a dnn rk bir temeli olabileceine dair kukudan dodu. Kitabn ilk yarsnda, Hegel'in dnmnde bugn eletirinin normatif temellerini 199

gelitirmek zere kullanlabilir geerli bir ynn varln belirleyebilmek amacyla Hegel'in modern doal hak teorilerini ve Kant etik eletirisini incelemitim. 3. Blmde iddia ettiim gibi, bu balamda Hegel'den ne tr bir igr elde edersek edelim Hegel'in znelertesi zgrlk ve davuru-culuk modeli bizim iin artk tatmin edici deildir. imdi yantlanmas gereken soru: Hegelci eletiri, iletiimsel eylem ve aklsallk modeli erevesinde nasl retken klnabilir? Yukardaki soruyu iki admda tartmak niyetindeyim: Bu blmde, Habermas'm eletirel ge kapitalizm teorisiyle birlikte yaam-dnyas patolojilerine dair tehisini genel hatlaryla ortaya koyacam. Normatif kavramlarn ayrntsn gelecek blmde ele alacam. Habermas'm normatif teorisine ulamak iin yine onun eletirel toplum teorisinden yola kmamn nedenleri yle sralanabilir: Habermas, Marksist gelenekteki normatif problemleri canlandrmaya girimesine ramen, Marx, Durkheim ve Weber tarafndan balatlm olan, politikann kadim retisinden toplum bilime geie sdk kalr. 1930'larda Horkheimer felsef antropolojiyi ve yaam felsefelerini ne denli yanlsatc bulmusa, btnyle normatif bir etik ve politika teorisi de Habermas tarafndan o denli yanlsatc kabul edilir. Toplumsal aktrlerin uruna mcadele ettii normatif ideallerin tarihsel ilerlemeyle teminat altna alnabileceinden bile emin deilken, "olmas gereken"in ve "olan"n nasl dolaymlanacan gsteremeyen normatif bir teori, eletirel bak as iin bir fayda salamaz. Eletirel toplum teorisinin grevi, Kant buyruklar gelitirmek deil, imdi'de gizli aklsallk ve kurtulu imknn gstermektir.4 Habermas'm "olma4 u nermeyle kar.: "Ancak, burjuva idealler sahneden ekildiinde (bu durum durgunluk zamanlarnda daha belirginleecei zere), ikin eletirinin 285 s gereken"i ve "olan" dolaymlamada ne lde baarl olduuna ve kendi eletirel toplum teorisinin niyetlerinin yine kendi normatif erevesiyle ne lde rttne dair kukularm var. zellikle bu nedenle, nce toplumsaleletirel teorisini irdelemek nemlidir. Eletirel teorinin yukardaki paragrafta "toplumsal-eletirel" ve "normatif olmak zere ifade edilen iki boyutu arasndaki ilikiyi daha ayrntl aklayaym. Eletirel bir toplum teorisinin iki boyutu vardr:5 Ahlayatehis edici ilk boyutunda, toplum bilim metotlar ve bulgular imdi'deki kriz ihtimali zerine empirik bakmdan retken bir zmleme gelitirecek ekilde toplanr. 4. ve 5. blmlerde teorinin "kriz tehisi" olarak adlandrlan bu boyutunun amac imdi'nin elikilerini ve ilevsizliklerini zmlemek, bunlarn halkta yol at protesto ve patolojileri -durum bu olabiliryorumlamaktr. Eletirel teorinin ngrc-topyac olan ikinci boyutu, eletirinin normatif ynn daha doru kurar. Eletirel bir toplum teorisi imdi'nin ilevsizliklerini her zaman daha iyi bir gelecek ve daha insan bir toplum adna amlamaldr. Eletirel teorinin amac kriz ynetimi olmayp gelecek dnm destekleyecek trde bir kriz tehisidir. Eletirel bir toplum teorisi imdi'ye 200

radikal bir yapsal dnm perspektifinden bakarak kar kar ve yaanan fiil krizleri ngrlen bir gelecein altnda yorumlar. ngrc-topyac yetisi sayesinde eletirel teori, toplumsal aktrler tarafndan imdi'de dile getirilen ihtiya ve taleplerden sz ederek bu aktrlerin daha iyi ve insan bir topluma ulaacak gizilgcn yorumlar. Eletirel toplum teorisinin bu iki ynll, 4. blmde tantlan ifte kriz kavramnn nemini daha kesin kavramamz salar. Eletirel teori, aklayctehis edici kapasitesinden dolay sistemsel kriz nosyonunu kullanr. Bu toplum teorisi, immutabakat [beklentisiyle] ynelebilecei hibir norm ve deer kalmaz, te yandan, sosyalist etih melodileri sonu vermeyecek ekilde terennm edilmektedir" (Habermas, "Historical Materializm and the Development of Normative Structures), Communication and the Evolution oj Society iinde, s. 97, vurgu eklendi). 5 Bu ayrmn biraz farkl terimlerle izilii iin bkz. Gyrgy Markus, "Practical-Social Rationality in Marx", 11. Ksm, Dialectical Anthropology, s. 12. 286 di'nin problemlerini ekonominin makro-sosyolojik kstlamalar, politik-idar sistem ve benzeri iinde tespit etmelidir. Ancak, sistemsel kriz kavram yaanan kriz kavramyla tamamlanmaldr. Zira, eletirel bir toplum teorisi ilevselci kart ynnn tersine, toplumsal faillerden habersiz ileyen gayriahs glerle ilgilenmekle kalmaz bu glerin nasl olup da bir takm zdrap, horlanma, saldrganlk ve hakszlk tecrbeleri yarattn ve sonuta direni, protesto ve rgtl mcadeleye yol aabileceini gstermekle de ilgilenir. Sistemsel zmleme imdi'deki krizin kkenine inerken, yaanan kriz tecrbelerine odaklanmak ve bunlar deerlendirmekse ngrc-topyac eletirinin grevidir. Bu aklamann yardmyla, nceki eletirel teorinin apori-asn deerlendirmek zere imdi daha iyi bir konumdayz. Frankfurt Okulu'nun eletirel teorisi, Aydnlanmann Diyalektii ertesinde aklayc-tehis edici boyutunu kaybeder. Dnemin elikilerini artk zmleyemez hle gelir. Ancak unu hakkyla teslim etmek gerekir ki, Souk Sava'n gereklii, Stalinizmin yayd ahlk ve politik dehet, kinci Dnya Sava felaketi ardndan baz Bat demokrasilerinde ortaya kan muhafazakr-restorasyoncu eilimler umuda yer brakmamt.6 Aklayc-tehis edici boyutunun kapanmasyla birlikte, eletirel teori sadece ngrc-topyac eletiri olarak devam eder. Adorno ve Horkheimer'in benimsedii topyac akl ideali ne imdi'ye tutunabilir, ne de imdi'yle dolaymlanabilir, sonuta onlarn eletirel teorileri giderek aporetik bir projeye dnr. Bu bakmdan, Habermas'n eletirel toplum teorisinin hakettii en byk vglerden biri, felsefe ve toplum bilimleri arasnda gerek bir iliki momentini yeniden kurmas ve ge kapitalist toplumlar zerine empirik bakmdan retken, aklayc-tehis edici bir teori gelitirmi olmasdr. 6 Elbette bu notlar, altml yllarn banda ykselen renci hareketi srasnda Adorno ve Horkheimer'in taknd tavr aklamak iin pek yeterli deildir. Bonss ve Honneth, eletirel teoriye yneltilen eitli tepkileri 201

politik gelimeleri de dikkate alarak ilgin bir adan deerlendiriyor; bkz. Giri blm, "Ein-leitung: Zur Reaktualisierung der kritischen Theorie", Sozial/orschung als Kritik iinde, s. 7 ve sonras. 287 1. Kesimde gstereceim gibi, Habermas alma eylemi paradigmasnn felsef eletirisini balatmakla kalmam, edeerde nemli baka bir noktay, iletiimsel eylem modelinin toplumsal-bilimsel bak asndan daha retken olduunu gstermitir. Bu nokta ise, retim glerinin rgtlenmesi, kiilik yaplar ve kltrel anlam rntleri arasnda farkllamam bantlar kurma araynda olan erken eletirel teorinin Marksist ilevselciliini reddetmeyi gerektirir. Bu irdelemeler, almamn gemi blmlerine yeni bir k tutmakta. Hegel, Marx, Adorno ve Horkheimer'in teorilerini zmleyip yeniden ina ederken, nvarsaydklar toplumsal eylem modellerini gstermeye ve bu modellerle farkl otonomi grleri arasndaki ba belirginletirmeye almtm. 4. blmn 4. kesiminde ise iletiimsel eylemden sz edilmi ama bu kavram btnyle akla kavuturulmamt; dille dola-ymlanan insan etkileim alannn, nesnel etirme, kendini-gerekletirme ya da nceki blmde gsterildii zere mimesisin altnda aklanamad tespit edilmiti. imdiki blm, iletiimsel eylem kavramn felsef ve toplumsal-teorik bir balama oturtarak bu tespitin ieriini btnyle doldurmak amacndadr. Bu bakmdan Habermas' izleyerek, ilk nce, bu kitabn da merkez ilgisini oluturan onun eletirel teoride paradigmay deitiren ynn ele alacam. Haber-mas'm teorisinin ikin eletirisine ise bu blmn 2. kesiminde balayacam. 1. letiimsel eylem ve aklsallamann paradokslar Habermas'n ge kapitalizmdeki kriz ihtimallerini zmleme-siyle Frankfurt Okulu'nun zmlemesi arasndaki fark felsef bir analojiyle ifade etmek gerekirse, u sylenebilir: Marcu-se, Horkheimer ve Adorno, gen Hegel ile ayn noktada buluup moderniteyi "etik yaamn trajedisi ve komedisi" olarak grrken; Habermas, etik tzn bir yanda ihtiyalar sistemi, te yanda etik yaam olarak Entzweiung'a dnmesinde geri alnamaz zgrlk ve otonomi kazanmalarn gren yal He288 gel'in arballn paylar.7 Elbette bu, analojiden te bir eydir. Kamusalhn Yapsal Dnm (Strukturwandel der f-fentlichke) ve modern doal hak teorilerinin tamamlanmam topyac ierii zerine erken makalelerinden8 bu yana Habermas, erken burjuva politik geleneinin topyac ekirdei -hakkaniyetli bir dzen iin herkesin mutabakat- ve bu topyac vaadi, rk, snf, stat ve cinsiyet farkllklarna dayal smr ilikileriyle mtemadiyen ihll eden kapitalizmin kurumsal elikileri arasndaki tutarszla odaklanr. Ancak ynelimdeki bu farkllk, Meruluk Krizi'ne gelinceye dek, Habermas'n 202

Marcuse ve Adorno tarafndan da paylalan bu tek-boyutluluk tezini yenilemesine yol amayacaktr. Yine de, Habermas "'deoloji' Olarak Teknik ve Bilim" adl almasnda, ileride Max Weber'in toplumyapsal aklsallama tehisine ve Frankfurt Okulu'nun bu tehise dayanarak gelitirdii ge kapitalist toplumlar teorisinin radikal bir revizyonuna dnecek baz ayrmlar ortaya koyar. Amal-aklsal eylem sistemlerinin genilemesini toplumsal aklsallama olarak deerlendiren Weber'in tersine Habermas, sz konusu makalesinde, iletiimsel eylemin aklsallamasn amal-aklsal ve stratejik eylemin aklsallamasndan ayrt etmek gerektiini iddia eder.9 ikincinin aklsallamas retim glerinin geliimi ve doann yannda belli toplumsal sreleri de tbiyeti altna 7 Manfred Riedel'in gsterdii gibi, moderniteyi Weberci gelenekten farkl bir ekilde zmleyen ve yeni Aristotelesilikten treyip ngiliz politik ekonomisine ve Hegel'e varan bir zmleme gelenei daha vardr ("Hegels Begriff der 'brgerlichen Gesellschaft' ", s. 247 ve sonras). Bu gelenek iin modernitenin en can alc yn, oikos ve polis ayrmas ya da kurumsal karsnda kltrel farkllamadr. StrukturwandeJ der ffentlichkeit'da [Kamusalhn Yapsal D-mm'nde] Habermas, kltrel farkllamadan ziyade kurumsal farkllama problemiyle ilgilenmitir (bkz. s. 13-101). Her iki yaklam birletiren bir Hegel okumas iin, bkz. Habermas, "Knnen komplexe Gesellschaften eine ver-nnftige Identitt ausbilden?", Zur Rekonstruktion des historischen Materhas-mus iinde, s. 92-129. 8 Habermas dncesinin bu aamas zerine bir zmleme iin bkz. Jean Cohen, "Why more Political Theory?", Telos, s. 86 ve sonras. 9 Habermas, Technik und Wissenschafi als "Ideologic", s. 98 ve sonras; ng. ev., "Technology and Science as 'Ideology' ", Toward a Rational Society iinde, s. 119 ve sonras. 289 alan teknik efendiliin art anlamna gelirken, iletiimsel eylemin aklsallamas, bastrma ve katln azalan dzeyini, rol mesafesinin artn ve normlarn esnek uygulann; ksacas baskc olmayan bir toplumsallamay gerektirir. Bu yeni toplumsallama tarz, eylem-ynelimli norm ve ilkelerin kamusal ve snrsz tartma srelerinde yaratlmasn salayacak kurumsal dzeyde yeni bir toplumsal rgtlenme ilkesine tekabl eder. Yeni toplumsal rgtlenme ilkesi, tahakkmden uzak iletiim sayesinde oluan sylemsel iradeye baldr. Ne var ki, toplumsal aklsallamann yeni toplumsallama ve toplumsal rgtlenme tarzlarna yol aacan iddia etmek, herhangi bir somut toplumsal geliime tam tekabl etmeyen varsaymsal bir iddiadr.10 Habermas, amal-aklsal eylemin tek tarafl aklsallamasyla ortaya kan tahrifatlar, z-grletirici aklsallk 203

ynne doru geri sardracak bir diyalektik sunamaz. Eletiri ve kriz, Habermas'n toplum teorisinde de birbirinden ayr durur. Habermas, aklsallama srelerine ikin kriz eilimlerini ilk kez Meruluk Krizi'nde ortaya serer. Bu sergileme, daha sonra yaynlanan iletiimsel Eylem Kuram'nn temel tezlerinden birini kuracaktr. Hatrlayalm, hem Weber, hem de Frankfurt Okulu iin toplumyapsal aklsallama, artan eylem ve etkileim alanlarnn, formel, soyut, tektip ve ngrlebilir kural ve dzenlemelere tbi oluu anlamna gelmekteydi. Toplumsal eylemin bu kurallara tbiyeti, zellikle, boyun emek zere eitilmi memurlar ve uzmanlarla doldurulan hiyerarik ve brokratik bir yapnn rgtlenme modeliyle tamamlanr. 10 Bu iddiaya itiraz eden Thomas McCarthy, demokratik kurumlar sz konusu ideallere tekabl ettii lde bu ideallerin Habermas dncesinin bu aamasnda bile ikin bir temelden tamamen yoksun olmadn dile getirir. Gelecek blmde tespit edeceim gibi; tahakkmden uzak bir sylemin ve ideal konuma durumunun ilk nce demokratik toplumlarn ikilemleri balamnda formle edilmi olduu doruysa da, bu erken makalelerin bir ksmnn savunduu, bilimadamlan, yurttalar ve politikaclardan oluan eitimli kamu fikri, demokratik toplumlarda halkn teknokrasi ve bilimciliin politik ieriine kafa tutmasna yol aacak eilimler olduunu gstermeye yetmez (bkz. Habermas, "The Scientization of Politics and Public Opinion", Toward a Rational Society, s. 6281). 290 Horkheimer, Adorno ve Marcuse'ye gre, bylesi bir aklsallama epistemik bir, yanlsama yaratr, idar denetim ne denli verimli, planl, bilimsel ve dorudansa o denli genel, gayriahs ve anonimdir. Tahakkm ne denli dorudansa o denli tahakkmden uzak grnr. Weber'le u konuda mutabktrlar: Bireylerin emir ve dzenlemelere kar gelmelerini ve kendileri iin doru ve anlaml bir eylem ak tanmlamalarn salayan bilisel ve pratik yetilerinin giderek azalmasyla birlikte toplumyapsal aklsallama geri dndrlemez bir "zgrlk kay-b"na neden olmutur.11 Toplumyapsal aklsallamann Weber ve Frankfurt Okulu'nun varsayd trden paralanamaz bir a olmadn gsterebilmek iin Habermas, bu zmlemeyi metodolojik ve empirik dzlemde yeniden canlandrr, iletiimsel Eylem Kuram'ndaki kantlamann daha ayrntl bir zmlemesine gemeden nce aada Meruluk Kri^i'nin bu iki konuda salad katklar zetleyeceim. Habermas, metodolojik dzlemde Frankfurt Okulu'nun rtk ilevselci modelini reddeder. Aklsallama sreci bu modele gre, retim gleri, toplumyapsal kurumlar, kltrel anlam rntleri ve kiilik yaplarn srekli-artan paralanma, atomlama, verimlilik ve formalizm mantna tbi klan her eyikuatan bir sretir. Habermas'n sunduu daha farkllam sosyolojik modelde ise ilk kertede "toplumsal" ve "sistemsel" btnlemeler birbirinden ayrlarak, 204

bir yanda ekonomi, te yanda kltr ve kiilik arasnda "ilevsel bir uyum"un var olduu reddedilir.12 zetle amlamak gerekirse, "sistem" btnlemesi ve "toplumsal" btnleme arasndaki ayrm udur: Birincisi, eylem sonularnn birbiriyle ilevsel balants sayesinde toplumsal eylemi koordine etme tarz anlamna gelirken, "toplumsal" btnlemeyle ise eylem ynelimlerinin 11 Bkz. 5. blmn Weber, Lukcs ve Frankfurt Okulu balkl eki. 12 Bu ayrm kuran toplum bilim metodolojisine ilikin baz konularn daha detayl bir deerlendirmesi iin bkz. Thomas McCarthy, The Critical Theory of Jiirgen Habermas, 3. blm ve s. 379 ve sonras. Ayrca bkz. Habermas, Legitimationsprobleme im Sptkapitalismus; ng. ev, Legitimation Crisis, s. 3 ve sonras. Metindeki tm gndermeler ingilizce basksna yaplmtr. 291 ahengi sayesinde ortaya kan eylem koordinasyonu kastedilir. Modern toplumlardaki idar yap, ekonomi ve aile gibi kurumsal farkllamann anlam, toplumsal eylem koordinasyonunun zellikle iki alanda -ekonomi ve devlet idaresinde- ilevselle-mi olmasyd. Piyasada parasal mbadeleyle dolaymlanan kapitalist ekonomi ve hem hukuk iktidarn, hem de parann dolaymlayclna dayanan modern devlet, beklenmeyen sonular birbirini etkileyen bir dizi toplumsal eylem yaratr. Bireylerin niyet etmedii ve kendilerinden habersiz gelien eylemleri baka eylemlere ve kar eylemlere yol aar, bylece szdekendi kendini dzenleyen bir mekanizma alan ortaya kar. Ancak sistem btnlemesi, Habermas iin, modern toplumca bireylerin eylemlerinin dzenlenmesini salayan tarzlardan yalnzca birini ifade eder. Sistem perspektifi, toplumsal btnleme perspektifiyle tamamlanmaldr. Toplumsal btnleme, bireylerin, sz konusu toplumsal eylem kurallarn bilisel bakmdan kavradklarndan dolay, eylemlerini birbirine yneltmeleri anlamna gelir. rnein, bayram gnlerinde akrabalar iin iyi dilekte bulunmak ya da belli bir politikann elverililii konusunda tartmak en az iki kiinin uygun eylem balamn bildii ve kendini ona doru ynelttii takdirde vuku bulacak trden toplumsal bir etkileimdir. Sistem btnlemesi, niyet ve sonu arasnda bir kartlk varken bile gerekleebilirken; toplumsal btnleme, eylem sonular toplumsal aktrlerin niyetleriyle uyumlu olmad takdirde vuku bulmaz. Eylem sistemleri, aslnda yalnzca bir ncnn dsal perspektifiyle kavranlabilir ve zmlenebilirken; toplumsal btnleme, katlmclarn, Habermas'n letiimsel Eylem Kuram'nda adlandrd ekliyle Ben (ego) ve tekinin (alter)13 isel perspektifiyle zmlenmelidir. Birinci durumda toplumsal eylem sonular "bireylerden habersiz" geliirken; toplumsal eylemin ikinci durumda ortaya k toplumsal aktrlerce kavranan eylem anlamnn yeniden kuruluuyla aklanabilir. 13 Bu terimler Georg Herbert Mead'i izleyerek sunulmutur, bkz. Habermas, Theorte des kommunihativen Handdns, 2:27 ve sonras. 292 Sistem ve toplum btnlemeleri ayrmna iki ynl kriz kavram elik eder. Ekonomi, dnya piyasas ve idar mekanizmalar, ilevselliklerinde dzensizlik 205

ba gsterdiinde krize giren zdzenleyici sistemler olarak dnlebilir. Dnya ticaretinde tkanmalar, dnyay saran enflasyon, uluslararas borlarn denmemesi, idar verimsizlik vs., bu sistemlerin ilevselli-indeki dzensizlie rnektir. Toplumsal btnleme alanndan treyip, bireylerde ve toplumlarda bir kimlik krizine yol aan ilevsel dzensizlikler ancak empatik anlamda kriz olarak adlandrlabilir. "Dolaysyla, toplum bireyleri, varolu srelerinde kritik bir durum yaratan yapsal deiiklikler yaadklarnda, toplumsal kimliklerini tehdit altnda hisettikleri zaman krizlerden sz edebiliriz... Kriz durumunda toplumsal kurumlarn zlmesi sz konusudur" (LC, s. 3). Bireyler ve toplumlar, kimliklerini, sosyokltrel bir sistem tanmlayan deer, norm ve anlam yapsyla ilikili olarak kurar ve yeniden retirler. Bireysel ve toplumsal kimlik krizleri, kltrde yeni gd ve deerler yaratldnda ortaya kar; sonuta verili toplumun kurulu erevesinde yeni ihtiyalar tatmin edilemez, etkileim rntleri ileyemez hle gelir. Sistemsel ve yaanan krizler arasndaki ayrm daha nce 4. blmde tartlmt. Marx'in Kapilaf'inin kimi ynlerinin isel bir zmlemesi temelinde byle bir ayrm gelitirmi olduum iin o iddialar burada tekrarlamayacam. Ama iki nemli noktay belirtmekte fayda var. Birincisi, Habermas'a gre kimlik krizi ya da yaanan kriz kavram, yle bir nvarsa-ym zerine kurulur: Bireyler, eylemlerini gdleyen ihtiya, arzu ve isteklerini kendi kltrlerinde mevcut deer ve normlarn altnda yorumlar. Bireyin ihtiya ve arzusu ne lde zel ya da kendine zg olursa olsun, bunlar ancak sosyokltrel bakmdan da yorumland zaman bir anlam kazanr.14 14 "htiyalar" kavramnn Habermas'm almasndaki merkez rol ou zaman ihmal edilir, hlbuki Thomas McCarthy'nin empatiyle belirledii gibi "Habermas iin sosyoloji ayn zamanda toplum psikolojisiydi " (The Critical Theorty ofjrgen Habermas, s. 334). Habermas'tan alnts: "Kurumlar sistemi, ihtiyalar bastrmann zorla benimsetilii olarak ve muhtemel bireyleme iin bir saha suretinde kavranmahdr, tpk kiilik yaplarn, kurumsal ereve ve rol ni293 Habermas, toplumsal ve ekonomik teorilerin zellikle faydac yaklamn tersine, bireyin ihtiya ve arzularn verili kabul etmek, deimez insan doasnn sabit ynleri olarak benimsemek yerine, i doay insan yavrusunun dilsel bakmdan toplumsallamasnn bir rn olarak grr. Bu konuda sembolik etkileimin yan sra bilisel geliimci teoriler ve psikoanalizle de rtr.15 Toplumlama olmadan bireyleme olmaz. Bizler, toplumdan nce birey deiliz, ancak toplum iinde birey oluruz. Bu noktay hatrlamak, Habermas'n gdlenim krizini neden toplumla ilgili bir fenomen olarak deerlendirdiini anlamak ve ihtiya yorumunun (8. blmde tartlacak) etik teorisinde oynad rol kavramak asndan olduka nemlidir. Yaanan kriz nosyonuyla ilgili ikinci nemli noktaya gelince, hatrlanaca zere 4. blmde sistematik dnceleri sonulandrrken yle bir soru yneltmitim: Yaanan kriz kavramna yaptm vurgu, bireylerin bilincini ve kendini-kavra-ylarn belli alardan ideolojik 206

olmakla eletiren Marks toplum teorisiyle rttrlebilir mi? Uygun kriz teorisinin her iki momenti de iermesi gerektiini belirtmitim: Sistemsel kriz ve yaanan kriz fenomenleri zmlemesi bunlar bir araya getirmelidir. Meruluk Kri?:i'nde Habermas, yaanan kimlik krizi nosyonuna yaplan tek tarafl vurguda gizli "idealizm" tehlikesine iaret eder ve nerisini yle ortaya koyar: Kriz vakalar, nesnelliklerini, zlmemi yn-verici problemlerden kaynaklanmalarna borludur. zneler genelde bu yn-verici problemlerin bilincinde olmasa da bu problemler bilinci zgn bir ekilde etkileyen ikincil problemler yaratr -zellikle toplumsal btnlemeyi tehdit edecek ekilde... Top-lumsal-bilimsel bakmdan uygun kriz kavram sistem btnlemesiyle toplumsal btnleme arasndaki balanty yakalamaldr. (LC, s. 4) teliklerini belirleyerek kavramak gerektii gibi (Habermas ve Luhnmann, Theorie der Gesellschaft der Sozialtechnologie, s. 217-18) 15 Bkz. Habermas, LC, s. 95; ayrca, ed. R. Dbert, J. Habermas ve G. Nunner-Winkler, Entwicfelung des Ichs, ed.'n Giri'i, s. 18 ve sonras. 294 Habermas, bu metodolojik uyary ge kapitalist toplumlara ve zellikle devletin toplumsal-refah politikalarna uygulayarak empirik dzlemde u hipotezi ne srer:16 Kapitalist devlet, sermayenin srekli zel mlkiyetini himaye etmek iin kitlenin sadakatini temin edebilecek daha fazla ilev yklenmelidir. Devletin bu ilevleri, toplumsal varoluun belli alanlarnda yle mdahalelere yol aabilir ki devlet-mdahaleci ve dzenleyici politikalarn sonular halkn kapitalist sisteme balln srekli temin edemeyebilir: Tam tersine, devletin eylemleri, eyledii adna iktidar ilikilerini gizemli klabilir, bylece meruluk ve politik katlmclk taleplerinin artna neden olabilir. Habermas'n kantlamas ayrntsyla tartacam ncl zerinde dner. lki, ge kapitalist toplum dinamiklerinin drt katl bir kriz teorisiyle zmlenebileceini iddia eder; bu katlar ekonomik kriz, idar kriz, meruluk ve gdlenim krizleri olarak saptar. Toplumsal refah devletinin kurulu rnts, ekonomik sistemin ilevselliindeki dzensizlikleri idar tedbir ve reformlar araclyla massetmektir. Devlet hem kapitalizme finansal destek salar, -rnein, gerekli altyap inaatlaryla ya da ekonomik bakmdan nemli bilim ve teknoloji aratrmalarna yatrm yoluyla-, hem de piyasann baarsz olduu alanlarda onun yerini alr -rn., salk politikalar, konut, eitim, ulam gibi alanlarda-. Devlet, kapitalist ekonomiyi desteklemeye ve istikrara kavuturmaya alrken baz yaam alanlarn artan bir oranda dzenlemeye tbi tutmak zorunda kalr. kincisi, devletin rol arttka istenmeyen sonular doabilir. Devlet, gerek zel sermaye mlkiyetinin daim klnmasn desteklerken, gerekse piyasann yerine geerken idar-brok-ratik aygtn aile, eitim yaam, salk sistemi, kentleme ve komuluun iine kadar yayar.17 Devletin bu alanlara girme16 ngilizce makalelerin erken tepkileri bu almann nemini kavramaktan uzaktr. Bkz. David Held ve Larry Simson'un zmlemesi, "Habermas' Theory of Crisis in Late Capitalism", Radical Philosophers' News Journal, s. 1-19. 207

17 Yklendii ilevler bakmndan toplumsal-refah devletinin bir lde benzersiz olduu inkr edilemese de, devletin deien rolnn tarihsel dkm kartabildii takdirde bu deien rol etrafnda daha gl bir tez oluturulabi295 siyle iki sonu ortaya kar: Birincisi, yeni konular artk kamu politikasnn ve tartmalarnn iine ekilir -rnek olarak yallara yardm politikas ya da aznlklara eitimde frsat eitlii salayacak reformlar yaplabilir. Bylece, toplumsal iliki alanlarnn tm politikleip, taleplerin ekimesi eklinde kamusal bilince kar. kincisi, belli alanlarda kamusal ekime ve ihtilafn anlam, gelenein rolne ve yine bu alanlarda gelenein anlamna kar bir meydan okuma demektir. rnein, yal yurttalara salk ve yallk yardm temin etme konusunda devletin rol nedir? Yoksa yallar aile yelerinin vicdanna ve eylemine mi braklmaldr? Her iki durum da bir meruluk kriziyle, yani devlet eyleminin yurttalarn gznde kamusal olarak hakllamas iin artan bir taleple sonulanabilir. nc ncle gre, sz konusu ilikilerin devlet-mdaha-leci ve reformist tedbirlerle yeniden politikletirilmesi devletin meruluk krizini iddetlendirebilecek fazladan bir dinamik dourabilir. Devlet belli toplumsal ve ekonomik hizmetler ile mallan datarak sadece kitlesel sadakat kazanmakla yetinmemeli, ayn zamanda - alma etii, aile kurma ve aileye duyulan inan gibi her ikisi de kapitalizmin kltrel ufkunun devam iin gerekli- baz gdlenim rntlerinin18 srekliliini temin etmelidir. Ancak manipulatif anlam retimi, onun retim tarz grnr hle geldiinde yok olur. "Anlamn idar retimi diye bir ey yoktur" (LC, s. 70). Deer ve anlamlar dikbal bir manta sahiptir, bir kltrde istenildii an ne lir. Zira farkl lkelerin farkl devlet gelenekleri olduu aikrdr, stelik devlet baz lkelerde bu alanlarn bir ksmnda son yzylda bile aktif bir rol oynamtr; bkz. Anthony Giddens, "Capitalism: Integration, Surveillance and Class Power" ve "The Nation-State, Nationalism and Capitalist Development", her ikisi de A Contemporary Critique of Historical Materialism iinde, s. 157-203. 18 Ulam, salk, konut ve bo zaman gibi kamusal sektrlerde piyasa mekanizmasnn yerini devletin almas zellikle nemlidir. Bu sre, alma iin yeni bir ynelim, somut kullanm deerlerine doru bir ynelim dourmaktadr. Bu yeni ynelim, sonuta, toplumsal hizmetlerde alanlar, doktorlar, retmenler ve her trden kamu alan arasnda profesyonel zellemeciliin yerini etkin profesyonelciliin almasn aklamak bakmndan nemlidir; Ha-bermas, LC, s. 66. 296 kanlamaz. Bu deer ve anlamlar, bireylere ihtiya ve gd aklamas iin akla uygun rntler ve ortak beklentiler ufku salar. dar bir mantkla yeniden retilemezler. Dolaysyla, Meruluk Kri^i'nde Habermas refah devletinin bir ikilem tuzana yakaland sonucuna ular. Devlet, ekonominin srekli kapitalist denetiminden 208

kaynaklanan yn-ve-rici problemleri bertaraf etmek iin gittike daha etkin bir rol oynar. Ne var ki, devletin etkin rol, meruluk talebinin artna yol aabilir; bylece devlete ve vekillerine ait eylemlerin nedenlerini ve aklsalln kamusal anlamda hakllatracak basklar devlet ve vekilleri zerinde oalr; bu sreler, sermayenin iktidarn gizemli klmayla sonulanabilir. Devlet, kltr alannda kapitalizme srekli ball temin edecek lde deerler ve anlam rntleri yaratamazsa byle bir meruluk krizinin ortaya kma ihtimali ok daha yksektir. Son kertede, meruluk krizinin ortaya k, ge kapitalist kltrnn de paras olan sivil, dinsel ve ailevi zellemecilii bertaraf etmek zere harekete geecek olan kltrel ve deerlen-dirimci rntlerin mevcudiyetine baldr.19 Sz konusu zellemecilik, katlmc taleplerin belirmesini nleyebilir, tatminsizlii mahreme ekilme araclyla telfi edebilir. Dolaysyla meruluk krizi, bir gdlenim krizine, ancak imdi'nin aslmasyla tatmin edilebilecek ihtiya ve gdlerin ortaya kna baldr. Yukarda incelenen nclden sonuncusu dierlerine kyasla daha az tatmin edicidir. "Anlamn idar retimi diye bir ey olamaz" cmlesinin ne ifade ettii pek anlalmaz, ayrca deerlerin ve anlam rntlerinin bu tr bir maniplasyona direnecek geri dndrlemez bir "geliimin isel mant"na 19 zellemeciliin andn ileri sren Habermas'n bu iddiasnn ne lde makul olduunu bu ksmn sonunda ele alacam. McCarthy'nin de iaret ettii gibi, "stelik, normatif yaplarn ve gdlenim rntlerinin radikal bir deiime uradn kabul etsek bile, bu deiimin bizi nereye gtrd sorusu hl ortadadr. rnein bu deiim, formel bir demokrasiye sahip refah toplumunda da bir ilevsellik ifade eden edilgenlik, zellemecilik ve tketimciligin bakalam biraradal olarak ortaya kmaz m?" (The Critical Theory ojjr-gen Habermas, s. 374). 297 neden sahip olduu belli deildir (LC, s. 84). Bu kantlamann ne birinci, ne de ikinci ncl ihtilafldr. Claus Offe'den Christopher Lasch ve Daniel Bell'e dek ge kapitalizmin dier eletirmenleri de refah devletinin elikilerine ve meruluk yetersizliine iaret etmitir. Habermas'n zmlemesi gdlenim krizini resmin iine alyla Offe'ninkinden ayrlr.20 Daniel Bell'in tersine Habermas, toplumlarmzdaki problemlerin zmn yeni bir narsisizm kltr ve "yetki" ethosunu harekete geirecek aknsal bir deerler sisteminde grmez.21 Bunun yerine, ge kapitalizmin geliiminin bir yandan belli deerlerin yok ediliinin ardnda yatan gerek nedenleri insanlarn bilincinde bulanklatrrken, te yandan kendi dayana olan alma etii gibi geleneksel deer sistemlerininin altn nasl oyduunu gstermeye alr. Habermas'n iki ciltten oluan lletiimsel Eylem Kuram adl almas, ilk kez Meruluk Kritfnde ne srlen dinamik ge kapitalizm teorisini deitirmeden geniletir. Ge kapitalizmin ekonomik ve idar sistemler btnlemesi yannda retim ilikilerinin yeniden politiklemesini de gereksindiini ortaya koyan tez 209

korunur.22 Bu almann aklamakta baarl olduu nokta, ekonomik ve idar eylem sistemleriyle Habermas'n daha nce "toplumsal btnleme" kategorisi olarak sunduu toplumsal yaam alanlar arasndaki etkileimdir. Habermas bu almasnda, sistem btnlemesini toplumlarn kendilerini kltrel ve sembolik olarak kurulmu toplumsal kimlikle20 Bkz. Claus Offe, "Sptkapitalismus -Versuch einer Begriffsbestimmung" ve "Tauschverhltnis und politische Steuerung. Zur Aktualitt des Legitimationsprobleraen", her ikisi de Strukturprobleme es hapitalistischen Staates iinde, s. 7-77; "Some Contradictions of the Modern Welfare State", Praxis International, s. 219-30. 21 Daniel Bell, The Cultural Contradictions 0/Capitalism. 22 ThdkH'nin 2. cildinde, "Marx and the Thesis of Inner Colonization" (Marx ve Kolonizayon Tezi) balkl kesimde Habermas, sistem ve yaam-dnyas ayrm erevesinde Marks eyletirme kategorisini yeniden yorumlar. Bu zmlemenin merkez noktasna gre, sermayenin byme ve birikim eilimlerine dair Marks tez toplumsal-kurumsal dzeyde alkonmaldr; ge kapitalizm atmalar yaratr, ancak bunlar sm/a-zg deildir, yine de geni halk kesimlerini iine alr ve ok eitli belirtiler gsterir (s. 489 ve sonras). 298 riyle muhafaza etmek iin edinmeleri gereken ilevle karlatrr. Bunlar, toplumsal btnleme, kltrel yeniden retim ve toplumsallama ilevleridir. Ekonomik-idar sistemlerin kapitalist bymenin buyruklar altnda tek tarafl aklsallamas, bu ilevin yrtlmesini tek bana salayacak yaam-dnyasnn aklsallnn altn oyacak bir dinamik yaratr. Toplumyapsal aklsallama srecini batan eliik gsteren bir perspektifi ancak iletiimsel eylemin kavramsal erevesiyle edinebiliriz. eliki, anlamaya varmann asli ve yeri doldurulamaz arac olarak grlen dili de ieren yaam-dn-yasnn zneleraras yapsna bal gnlk iletiimin aklsallamasyla, eylemlerin para ve iktidar gibi yn-verici aralarla koordine edilmesini salayan amal-aklsal eylem alt-sistem-lerinin artan karmakl arasnda ortaya kar. ... O zaman Weber'in szn ettii aklsallama paradoksundan soyut bir ekilde u anlalabilir: Yaam-dnyasnn aklsallamas, btnletirici anlamaya ulamann btnletirici ilkesiyle rekabete giren ve belli koullar altnda yaam-dnyas zerinde ayrtrn bir etkiye sahip olan bir tr sistemsel btnlemeyi mmkn klar. (ThCA 1: 34). Yukardaki alnt, lletiimsel Eylem Kuram tezinin zetlenmi haliyle ta kendisidir: Aklsallama sreleri paradoksaldr, zira bu sreler toplumyapsal aklsallamay ilk kez mmkn klan yaam-dnyas aklsallnn altn oyar. Modernitenin balatt yaam-dnyas aklsallamas kurtulu imknn barndrr, ancak bu imkn kapitalist bymeyle harekete geirilen toplumyapsal aklsallama dinamiklerinin tehditi altndadr. Bu zengin ve karmak almann yalnzca iki yn zerinde duracam.23 ilkin, daha nceki Meruluk Krizi zmleme-siyle birlikte, Habermas'n kulland 210

toplumsal zmleme23 ngilizce kaleme alnan genel tartmalar iin bkz. McCarthy, Giri, Habermas, The Theory of Communicative Action iinde; David Rasmussen, "Communicative Action and Philosophy", Psilosophy and Social Criticism iinde, s. 1-29; Dieter Misgeld, "Communication and Societal Rationalization"; ve Anthony Giddens, "Reason Without Revolution?", Praxis International. 299 nin karmak erevesini akla kavuturan metodolojik ekleri vurgulayacam. Bu vurgu, Frankfurt Okulu'nun Marksist ilevselciliinden kopuu daha ak ortaya koyacaktr. kinci srada, bu karmak erevenin, ge kapitalist toplumlara uygulan balamnda, toplumlarmzdaki krizlerin kendini rgtl snf mcadeleleri suretinde deil de, ok eitli yeni toplumsal hareketin tepkisiyle karlaan "yaam-dnyasnn patolojileri" olarak gsterdiini belirten bir tehise nasl dntn tartacam. Meruluk Kri^fnde belirlenen "sistem btnlemesi" ve "toplumsal btnleme" arasndaki aynm, lletiimsel Eylem Kura-m'nda ortaya konan sistem ve yaamdnyas arasndaki ayrm (bkz. ThdkH 2: 348-49) nceden haber verir. Habermas, Meruluk Krig'nde olduu gibi yeni almasnda da, sistemin, toplumsal eylemin niyetlenmemi sonularnn ilevsel bamllklar retmek zere bir araya geldii yar-amal bir btn olarak grlebileceini ne srer. Birbirine ilevsel dzeyde baml eylem sistemleri, kendini dzenleyebilir, evreye uydurabilir, problem zme yetisi tayabilir vs. Habermas'm iddiasna gre, hemen hep bir ncnn, gzlemcinin grnden gelitirilen sistemsel toplum perspektifi toplumsal aktrlerin isel pers-pektifleriyle tamamlanmaldr. Yaam-dnyas, ancak alter ve egonun "edimsel" perspektifiyle kavranabilmesine karn, sistem olarak toplum sadece gzlemcinin grnden kavranabilir.24 Bununla birlikte, lletiimsel Eylem Kuram'nn asl metodo24 Bu gr balamnda "sistem" ve "yaam-dnyas" ayrm pek ok ynden belirsiz kalr. Yalnzca iki tanesini belirteceim. lkin, Habermas'm nerdii gibi toplumu, hem sistem, hem de yaam-dnyas olarak tahayyl edersek kltrn yeniden retimini, toplumsal btnlemeyi ve toplumsallamay zmlerken gzlemcinin perspektifini uygulayabilir miyiz ya da rnein modern fabrika ve brokratik rgtlerdeki gnlk yaam zmlerken katlmcnn perspektifini uygulayamaz myz? Bu perspektifler istenildii an birbirinin yerine kullanlabilir mi? Yoksa nesne alannn kstlar, bir toplumsal zmleme tarzn dieri karsnda ayrcalkl m klar? kincisi, bu kategoriler kurumsal alanlara m tekabl eder yoksa alanlarn btnne mi yaylr? rnein, aile yalnzca yaam-dnyasna aitken fabrika, sistemin kapsamnda mdr? Baz eletiriler, bu dalist erevenin toplumsal sorgulama tarzlarn keyf bir ekilde blmlendirdiini belirtir (r. Johannes Berger, "Die Versprachlic-hung des Sakralen und die Entsprachlichung der konomie" Zeitschri/t Jr 300 lojik katks, yaam-dnyas kavramn iletiimsel eylem kavramyla bant 211

kuracak ekilde sunmann yannda toplumsal btnleme, kltrel yeniden retim ve toplumsallama ilevlerinin iletiimsel eylemce nasl yrtldn aklamaktr. nce yaam-dnyas kavramyla balyorum. Yaam-dnyas kavram, felsefe ve toplum teorisine ilk kez Husserl ve fenomenolojik geleneke kazandrlmsa da bu kavramn Habermas tarafndan yeniden tasarlan ilgili erken amlamalardan olduka farkldr. Yaamdnyasnn, temalatnlma-m, sezgisel ve "her zaman zaten" varsaylm beklentiler, tanmlar ve ynelim tarzlarndan oluan bir ufugu temsil ettii konusunda Habermas ve fenomenolojik gelenek hemfikirdir.25 Toplumsal eylem, her zaman byle bir ufuk ieren bir arka-plan nnde tezahr eder; her bir rnekolayda ilgili eylem durumunun iine ekilen, yaam-dnyasnn snrl ve zgl bir alt-kesi-tidir. Bu yaam-dnyasnn unsur ve paralar ancak eldeki eylem durumuyla ilgili olduklar takdirde temalatrlabilir. Yaam-dnyas, toplumsal aktrler iin hem bir referans balam, hem de sezgisel bilgi ve know-how'm yeniden vazedilii demektir. Fenomenolojik amlamadaki temel saknca, kavramn bilin ve alg felsefesine dayanmldr. Husserl, "zneleraras-l" amlarken, aknsal ego ile "alter"in perspektifini uzla-trrken bir takm zorluklarla karlar.26 "Yaam-dnyas", Soziologie, s. 353-65). Bana kalrsa, Habermas her iki metodolojik perspektifin birbirini dlamadan her iki alan iin de geerli olduunu ifade etmitir. rnein, ekonomiye modern iinin perpektifinden yaklalmas gerektiini ne srmek, aile kurumunun ilevsel adan ancak bu kurumun modern ekonomi zerindeki istikrara kavuturucu ya da istikrarszlatrc etkisini temel alan bir perspektifle incelenebileceini iddia etmek kadar keyfdir. Modern toplum teorisinin asl grevi, sistem ve yaam-dnyasnn arasndaki etkileimi ve dolaymlamay amlamaktr. Ancak, yeniden retimi, sistem btnlemesini ve toplumsallamay salt nesnelci bir yaklamla aklamak mmkn deildir, zira iletiimsel eylem ancak ego ve alter'in, birinci ve ikinci kiinin perspektiflerini benimseyebildiimiz takdirde anlalabilir. 25 Bkz. Edmund Husserl, The Crisis of European Sciences and Transcendental Phenomenology, II. ksm, 33. kesim ve sonras; Alfred Schultz, "The Problem of the 'Life-World' ", zellikle III. ksm, "Symbol, Reality and Society". 26 Bkz. Micheal Theunissen, The Other, I. ksm; David Carr, "The Fifth Mediation and Husserl's Cartesianism". 301 her ne kadar paylalan toplumsal bir ufka gnderme yapsa da, dnyann ego araclyla aknsal olarak kuruluu tezi kabul edildii takdirde nasl olup da zneleraras formlara eriilebilecei ak deildir. Sonraki hermentik yeni kavramla-trmalarda ise yaam-dnyas, anlam rntlerinin kltrle iletilerek ve dille dzenlenerek yeniden vazediliidir.27 Yaam-dnyasn szn ve kltrn

212

kurduu dnlr. Habermas, bu yeni formlasyonu kabul etmesine ramen (ThdkH 2: 190 ve sonras), yaam-dnyasn yalnzca kltrel mnda ele alan fazlasyla hermentik anlam-yorumlayc (sinnverstehen-de) sosyolojinin indirgemeciliine kar uyarr. Bu formlas-yon, yaam-dnyasnn kltrle balamayan ve kurumsal ereveye hangi kltrn uygun olduunu belirleyen yapsal zelliklerinin ihmal edilmesine yol aar. Yaam-dnyasmm "kltrel kestirmedencilik"le ele aln, grup kimlikleri formasyonunun yapsal koullarn ve bireysel ehliyetlerin geliimini ihmal eder. Sinnverstehende sosyoloji idealizmi, yalnzca kltrel yeniden retime odaklanp, norm ve deerler sayesinde kurulan toplumsal btnleme ve gd formasyonuyla yaratlan toplumsallama boyutlarn ihmal eder. Yaam-dnyas ufku, Habermas'n yeniden tanmlaynda, yalnzca Winch ve Gadamer'de28 olduu gibi kltrel anlam rntle-rinden meydana gelmeyip, znel tecrbeleri ve normlar, pratikleri ve bireysel becerileri ierir. "Yaamdnyasmn temel bilekeleri yalnzca kltr deil, ayrca kurumsal dzenler ve kiilik yaplardr".29 Yaam-dnyasmn -boyutluluuna ancak iletiimsel eylem erevesi hakkaniyetle yaklar. Habermas yle tanmlar: letiimsel eylem, anlamaya varmann ilevsel yn kapsamnda, kltrel bilginin iletimine ve yenileniine hizmet 27 Hans-Georg Gadamer, "Herraeneutics and Social Sciences"; Paul Ricoeur, Hermeneuttcs and the Human Sciences. 28 Peter Winch, The Idea oj a Social Science and Its Relation to Philosophy (Londra: Routledge & Kegan Paul, 1958). 29 McCarthy, Giri, Habermas, The Theory o/ Communicative Action iinde, l.xxiv. 302 eder; eylem koordinasyonu yn kapsamnda, toplumsal btnlemeye ve grup dayanmasnn kuruluuna hizmet eder; toplumsallama yn kapsamnda, kiisel kimliklerin formasyonuna hizmet eder. Yaam-dnyasnn sembolik yaplar kendilerini geerli bilginin srekliliinde, grup dayanmasnn istikrarnda ve sorumlu aktrlerin formasyonunda yeniden retir. (ThdkH 2: 208). Bu alnt her eyden nce, yaam-dnyasnn, kltrel yeniden retim, toplumsal btnleme ve toplumsallama alan olduunu ifade eder. kincisi, yaamdnyas aknsal olarak kurulmaz, bu alann yaplar deiir ve zaman iinde yeniden retilir. Fenomenolojik zmlemenin zaman-dlna kar Habermas "sembolik yeniden retimin" dinamik ve zamansal bir sre olarak anlalmas gerektiinde srar eder. Her iki tez, bir ncnn zerine oturur: Dille dolaymlanan iletiimsel eylem, sembolik yeniden retimin ilevini de yerine getirebilir. 213

letiimsel eylem, kltrel bilginin, eylem koordinasyonunun ve kimlik formasyonunun iletimine hizmet eder.30 "Yaam-dnyas" kavram, iletiimsel eylem kavramnn tamamla-ycsdr. Yaam-dnyas yalnzca iletiimsel eylem sayesinde yeniden retilebilir, iletiimsel eylemin iinde anland temalatrlmam varsaymlar, rtk beklentiler ve bireysel know-how'm arka-plan ufku, yaam-dnyasdr. "Kurulu" terimi, aknsal egonun bir edinimi deil de sembolik bir yeniden retimi olarak yorumland takdirde, yaam-dnyasnn bu balamda hem iletiimsel eylemi kurduu, hem de iletiimsel eylem tarafndan kurulduu sylenebilir. iletiimsel eylem, anlamsal bakmdan yorumlanan bir toplumsal yaamdnyasnn bu arka-planna kar kendisini aa vurur. Her halkarda, dilin biriciklii, onun kendi d30 Habermas, yeniden retim srecinin (kltrel yeniden retim, toplumsal btnleme ve toplumsallama), sz edimlerinin (nermeci, ifade edici, davurucu) yapsal bilekelerine dayanan iletiimsel eylemin farkl ynleri (anlama, koordinasyon, toplumlama) zerine temellendiini ne srmek ister. Formel pragmatiin sosyolojik eylem kavramyla ilikisi zerine tartma, iletiimsel eylem teorisinin hl en programatik ynlerinden biridir. Bkz. ThCA 1:328 ve sonras. 303 nmsel aracn kurabilmesinden gelir. Konuma esnasnda, kabul ettiimiz geerlilik iddialarnn herhangi birine meydan okunabilir. Bu arka-plan mutabakat bozulduunda, ancak zel tartma prosedrleriyle yeniden kurulabilir. Anlamaya varmak (Verstndigung) ancak eletirilebilir iddialarn geerliliini yeniden kuracak nedenlerin ortaya koyuluuyla mmkndr. Bu nedenlere, d gerekliin ilk kez modernitede birbirinden farkllaan alanna gnderme yaplarak bavurulabilir: Bu alanlar, nesnel, toplumsal ve znel dnyalardr.31 Konuma esnasnda, iinde eylem planlarmzn yrtld bir arena olarak kavradmz evremizdeki dnyaya; byle deil de yle eylememiz ynnde bizi kstlayan norm ve kurallara, toplumsal dnyaya; son olarak his, arzu ve niyetlerimizden meydana gelen kendi znel dnyamza gndermede bulunuruz, lletiimsel eylem, katl bir dnya-referansna sahiptir. "Dnya", "toplum" ve "Ben" olarak adlandrlan bu referans ereveleri sz edimlerimizin pragmatik nvarsaymlardr. Ya-am-dnyas, referans erevesini de ierir: Bilisel bakmdan yorumlanan bir d gereklik, normatif adan yorumlanan bir toplumsal gereklik ve bireysel anlamda yorumlanan znel alan. Bu alanlarn her birinde mutabakat, ayet bozulmusa, tartma prosedrleriyle yeniden kurulabilir. D dnyaya gndermede bulunan nermelerin hakikatini, yani bu nermelerin artrd normlarn hakll ya da doruluunu temalatrabildiimiz gibi, konumacnn kendi i dnyasna dair referansnn sahiciliini ya da samimiyetini belirleyen geerlilik iddialarn da temalatrabiliriz. Dil, eylem koordinasyonunun arac olarak kullanlabilir, zira sekteye urayan 214

31 Habermas, bu dnyay maddesel deil, formel olarak tanmlamaya alr. Bu dnyalar birbirinden ayran bunlarn ierii ya da nesnesi olmayp, verili bir alana ynelik temel tavrlardr. Mevcut durumlar dnyasna ynelik tavr, nesnelletiricidir; zneleraras dnyaya norm-uyumlatmc, znel dnyaya ise davurum tavr alnr. McCarthy, konular byle formle etmenin zorluklarna dikkat eker: "Habermas'm dnyas birbirinden farkl bu temel tavrla iliki kapsamnda /orme olarak tanmlanmsa, tek ve ayn (tavrsal olarak belirlenmi) dnyaya ynelik farkl tavrlar nasl benimsenebilir?" ("Reflections on Rationalization in The Theory ojCommunicative Action", Praxis International, s. 182). 304 arka-plan mutabakatn tartma sayesinde yeniden kurup kal-j yerden devam ettirmemize imkn tanr.32 Habermas'n "anlamaya varma" (Verstndigung) nosyonunun anahtar, eletirilebilir geerlilik iddialarnn zneleraras adan tannmasn salamak iin nedenler ve temeller kullanabilme imkndr. Aslnda Habermas'n iddias daha da gldr: Yalnzca anlamaya varma (Verstndigung) deil, bizzat anlama (Verstehen) da, ancak, bir takm ifadelere geerlilik yklemenin ne anlama geldiini varsaymsal olarak bildiimiz takdirde gerekleebilir.33 Dolaysyla, yorumcu, bir ifadenin semantik ieriini, katlmclarn ifadeye "evet", "hayr" ya da geri ekilme tepkisi vermesine sahne olan eylem balamlarndan bamsz kavra-yamaz. Ve katlmclar evet/hayr konumlarn almaya iten rtk nedenleri kendi iin akla kavuturmadan bu konumlar anlayamaz... Nedenler, bir nc kii tavryla yaklaldnda aklanamaz... Nedenler, ancak niin salam olduklar ya da olmadklar anlald lde anlalabilirdir. (ThCA, 1: 115-16) 32 "Ortaya kan uyumazlk gnlk rutinlerle bertaraf edilememekle beraber stratejik ya da dorudan g kullanmyla dindirilme aamasna henz ulamad hallerde, gnlk yaamn iletiimsel pratiine ikin aklsallk, tartma pratiine, iletiimsel eylemi baka aralarla srdrebilecek bir st mahkeme olarak belirler". (Habermas, ThCA, 1:17-18) 33 Bu iddiann semantik ve pragmatik ynlerini birbirine kartrmamak nemlidir. Habermas, bir anlam teorisi nermez. Habermas'a gre, bir cmlenin ierdii szcklerin anlamn kavramak, biri tarafndan sylenen o cmlenin, hangi niyetle sylendiini anlamak bakmndan ne ifade ettiini anlamak iin yeterli deildir. rnek verelim: Varsayalm "Ay k tanrasdr" dendi. Bu szcklerin anlamn bilmek, konumacnn ne yaptn ya da ne tr bir sz ediminde bulunduunu kavramaya yardmc olmaz; evrenin doasndan m bahsediyor ya da dolunay grdmde dizlerimin stne kmediim iin toplumsal bir treyi inedii mi ima ediyor, ya da dolunay olduunda baz tarikatlarn neden daa 215

ktn m aklyor? Birbirimizle anlamamz iin "ay k tanrasdr" cmlesine muhalif olmann ne anlama geldiini bilmemiz gerekir. Bu cmle, sonuta teorik, normatif ya da psikolojik bir mnakaaya m yol aacaktr? Ayn sosyokltrel dnya ve ortamn yeleri bu tr bir bilgiyi genellikle gerek diye kabul eder, hlbuki toplumsal yaam-dnyamz zaman iinde eylemlerimizi koordine ederek, kltrmz yeniden yorumlayarak ve kendi zel dnyamza ait tecrbelere anlam kazandrarak yeniden retiriz. 305 Bu iddia, Habermas'm eylem kavramnn "biliseli" ya rja "aklc" nvesi olarak adlandrlmasn dorulayan bir ierie sahiptir.34 Zira Habermas, sradan toplumsal aktrlerin dilsel baars iin iletiimsel bir ehliyet nvesinin nvarsaylmas gerektiini ne srer; sekteye uram bir mutabakat, nedenlerin ileri srlp, mzakere edilip, deerlendirilmesini salayan tartmac srelerle yeniden kurup devam ettirme yetenei de bu ehliyetin en nemli zelliidir. stelik bu iletiimsel ehliyet, toplumsal eylem koordinasyonunun, kltrel anlamlarn yeniden retiminin ve bireysel toplumsallamann vazgeilmez aracdr. Btn bunlardan karlacak sonuca gre, toplumsal bireyler bu ilevi de gerekletirebilir, zira kendilerine kar ileri srlen nedenler temelinde iddialarn geerliliini bilisel bakmdan muhakeme edebilme gcne sahiptirler.35 Habermas, teki kltr "anlamak" demek o kltrdeki faillerin belli iddialar hakllatrmak zere "iyi" ya da "uygun" bulduklar nedenlere ilikin bir bak as alabilmeyi gerektirir diyerek Winch ve Gadamer gibi hermentikilerin altndaki zemini kaydrmtr. Gzlemci, anlamak iin katlmclarn tartmac sylem evrenine katlmaldr.36 34 Schndelbach, Habermas'm aklsallk ile "bilgi" ve hakikat arasndaki ilikiyi ok snrl tuttuunu ortaya koyarak bunun yerine yle bir iddia ne srer: "Yanl nvarsaymlara dayanan ifade ve eylemleri bile aklsal diye smfland-rabiliriz". Schndelbach, "Transformation der Kritischen Theorie", s. 167. Bu iddia ile bizzat katlmclar iin "iyi zeminler"i tahminen anlayarak ve onlar yarglamaktan saknarak zayf bir hermentik aklsallk kavramn savunur. Habermas ise geerlilii yarglama (Geltungsansprche zu bewerten) ile anlamann (Verstehen) birbirinden aynlmaz olduunu gstermeye alr; bkz. bu meseleyle ilgili 36. dipnot. 35 R. Mnch, geerlilik iddialarnn bakalarnca tannmas iin ne srlne odaklanan iletiimsel eylemin tm bunlar sosyolojik adan gerekletirebilecei konusundaki kukusunu dile getirir. Mnch'n iddiasna gre Habermas toplumsal eylemin ritel ya da sembolik boyutunu ihmal etmitir ("Von der Rationalisierung zur Verdinglichung der Lebenswelt", Soziologische Revue 11982], 5:390-97). Mnch'n itirazn Schndelbach'n eletirisine kyasla daha az inandrc buluyorum. Mnch, Weber'in "duygusal eylem" kavramn sosyolojik temelde neredeyse canlandrmak ister grnr (bkz. s. 394). Mnch'n "kutsal bir karakter ieren, duygusal ve komnal bir ekilde tutunan dzenli riteller" (a.g.e.) diye adlandrd boyutun modern toplumda ne gibi bir gce 216

sahip olabilecei ak deildir. 36 McCarthy, "Reflections and Rationalization in The Theory oj Communicative 306 Habermas'm bu gl iddias pek ok adan nemlidir: Birincisi, dnmc kantlama prosedrlerinin geliimi ona gre gnlk dil pratikleriyle birlikte devam eder ve bizi bir dilin ehil konumaclar yapan iletiimsel ehliyetin bir paras olarak grlmelidir. Dil, kendi kendinin dnm aracdr. Bu tez, Habermas'm etii iletiim zerinde temellendirme almas balamnda olduka nemlidir ve 8. blmde incelenecektir. ikincisi, gelecek blmde Habermas'm iletiimsel eylem kavramnn "biliseli" ve "aklc" tarafgirliinin, mutabakat yaratacak tartmaya ya da nedenlerin kullanmna atfettii role dayanmadn ne sreceim; bu aklc tarafgirliin temelinde, sz konusu tartma prosedrlerinin gd-ekillendirici ve ey-lembelirleyici bir nitelie sahip olduuna dair varsaym yatar. Habermas, tartma prosedrlerine ikin aklsall, eylem ve yaam mecras aklsallna dntrmekte aceleci davranr. ncs, letiimsel Eylem Kuram* balamnda, iletiim, tartma ve anlamaya varma sreleri arasndaki kavramsal ilikinin nedenler zerinden amlan, Habermas'm moder-nite iindeki yaam-dnyas aklsalln empirik olarak amlamasna hizmet eder. Yaam-dnyasnn aklsallamasyla, eylem koordinasyonundan, kltr geleneinin yeniden retiminden ve toplumsallama alanlarna ait gncel dnyada tarAction" iinde, Habermas teorisinin bu ynyle ifade edilen ok nemli bir iddiay ele alr. Bu iddiaya gre, anlam, kavranabilirlik ve anlama, son zmlemede geerlilik, aklsallk ve deerlendirmeden ayrlmazdr. "Ama bir ifadeyi anlamak iin yorumcunun," diye yazar Habermas "kendi ifadesinin geerliliini uygun koullar altnda savunmak zorunda kalan konumacnn ne srebilecei nedenleri dnmesi gerekirse, bu yorumcu geerlilik iddialarn deerlendirme sreci iine ekilir. Zira, nedenler nc kiinin tavryla akla-namayacak bir doaya sahiptir" (ThCA 1:115-16). McCarthy hakl bir ekilde -sembolik ifade, edim ya da szcelerin, "bunlara ynelik bir konum alnmadka" (ThCA 1:116) anlalamaz olduunu belirten- bu karmn, iddiann temin ettiinden daha gl olduunu belirtir (s. 184). Gelecek blmde Habermas'm iletiimsel etik teorisiyle ilgili benzer bir problemi gstermeye alacam. Bu teorisinde Habermas, tartmaya girime yetisini etik bir ballkla tanmlar. Her iki problem de, "normatif' ve deerlendirimci ballklar "her zaman zaten yaplm olduklarm" gstererek "doallatran" ve teorisine ikin gl bir eiliminden kaynaklanr. (*) The Theory of Communicative Action. 307 tma pratiklerinin artndan baka bir ey ifade edilmez. Ha-bermas'n ne srd tezin empirik ynlerini kefetmeden nce, iletiimsel eylem kavramn daha nceki blmlerde tartlan kendini-gerekletirme ve mimesis eylem modelleriyle birlikte ele almak zere bir ara veriyorum. 217

Habermas, iletiimsel eylem modelini gelitirirken nihayetinde "bilin felsefesi" paradigmasndan kopmak niyetindedir.37 Descartes'tan Husserl'e, Feuerbach'tan Adorno'ya dek felsef gelenek iki Ben modeli sunar: Dnen, bilen Ben ya da doay dntrp ele geiren, eyleyen Ben. Bir nesne zerine dnen yalnz bir Ben ya da dnyay ekillendiren eyleyen Ben. Modern gelenekteki almalar, en azndan Hegel'in Aristoteles'i canlandrndan bu yana, znelerarasl ve Benler arasndaki ilikiyi anlamaya giriti. Bununla birlikte, bilin zerinde younlamakla kalnd, kullanmdaki-dil ise darda brakld. Hegel'in ne srd gibi "bir bilin baka bir bilinle karlar".38 Ancak Habermas'n iddiasna gre toplumsal etkileimin btnln, ne etkileimi bilinler-aras bir forma indirgeyen kta felsefesi, ne de analitik felsefede hkm sren "teki zihinler" tartmas yakalayabilir. Her iki yaklam da benim zihnimden senin zihnine, benim bilincimden senin bilincine dorultusundan yola kar. G. H. Mead'in igrsn-den hareketle Habermas, Benin, birey-olu bakmndan teki Benlerle etkileerek bir Bene dneceini iddia eder.39 Bilin felsefesi at arabaya ters balar: Toplumlamay (Vergesellschaf-tung) bireyleme zerine kurmaya alr, hlbuki bireyleme yalnzca toplumlama koullar altnda ortaya kar.40 37 "Bilin felsefesi" ve "zne felsefesi" kavramlar edeer deildir. Bu almada tanmladm gibi, zne felsefesinin iki anlam vardr. Tarih, tarihsel srete kendini dsallatrarak oluan kolektif tekil bir znenin almas olarak grlr; ve kurtulu, bu znenin mirasn yeniden ele geirmemizi gerektirir. 38 Hegel, Hegel's Phenomenology of Spirit, s. 111. 39 Habermas'n Theorie des kommunikativen Handelns'in 2. cildi iinde sunduu Mead zmlemesi bu almann belki de en baarl ve etkileyici yeniden inalarndan biridir; bkz. s. 18 ve sonras. 40 Habermas, iletiimsel eylemin paradigmatik nemini alternatif toplumsal eylem modellerini deerlendirerek savunur. Toplum teorisi eylem modeli 308 W^ letiimsel eylem kavram ve tamamlaycs yaam-dnyas, Hegel, Marx ve eletirel teorisyenlerin dayand nceki eylem modellerinin yetersizliini grmemizi salar. Hegel, insan eylemi "almann" eksik bir tarz olarak yorumlar. Aktrn, dsall deitirerek ele geirmesini ereveleyen alma modeli Hegel iin vazgeilmezdir, zira "kendini-gerekletirme" anlamn yakalamak iin etkileime kyasla daha uygundur. Fail, eyleyerek ikin gizilgcn davurur, ortaya karr, amlar ve zenginletirir. alma nesnesi, zellikle sanat almasnn nesnesi, bu nedenle failin gizilgcnn "cisimlemesi" olarak kolayca deerlendirilebilir. Ancak ahlk ve politik ya da insan etkileim alanlarnda durum hi de bu denli kolay deildir. Bu alana ilikin eylemlerimiz "yorumsal belirlenme-milie" tbidir. Yaptklarmz asla 218

gizilgcmzn "cisimle-mesi"ne tekabl etmez, zira eylemlerimizin tanm ve gdlerimizin belirlenimi tekilerin yorumlarna baldr. Hegel bu probleme "eylem ve son ucun diyalektii" tehisini koyar ve insan eylemin "bozuk sonsuzlua", sonsuza kadar devam eden yorumlar ve olumsallklar dizisine rnek tekil ettiini iddia eder (bkz. 3. blm, 2. kesim). Dolaysyla, toplumsal yaam-dnyamzn ne kan temel zelliklerinden birine hakszlk yapar. nsan eylemi, yaptklarnn ieriini ve ilgili niyetini dilsel terimlerle formle eden hem aktr, hem de tekiler iin dille dolaymlanr. Bu formulasyonlar eyann tabiat gerei ego ve alter'in ekimesine tbidir. Toplumsal eylemin yorumsal belirlenmemilii ontolojik bir yetersizlik deil, tam tersine eylemin kurucu bir zelliidir, iletiimsel eylem modeli de, toplumsal eylemin dilsel iletiim gerektirdiini ve yosaglar: Teleolojik eylem, nceden tanmlanm bir eylemin sorumlu bir zne tarafndan yrtlmesi anlamna gelir. Normatif eylem modeline gre, iki toplumsal aktr verili toplumsal normlar iselletirerek eylemlerini koordine eder; nc model dramaturjih eylemi tanmlar (ThCA 1:85 ve sonras). Son modele gre toplumsal eylem, "kendini-temsil etme" tarz olarak ortaya kar; durum tanmlan ve eylem koordinasyonu, Benin tekiler karsnda kendini teatral temsil edii sayesinde belirlenir. lk modele gre toplumsallk, zkar peindeki aktrlerin koordinasyonuna indirgenirken ikinci modele gre toplum tek bana bir norm sistemi olarak yorumlanr ve son olarak, nc model, toplumsal balamlar kuran kendini-temsilden yola kar. 309 rumsal belirlenmemiliin toplumsal eylemin kurucu bir zellii olduunu vurgular. alma eylem modeli ve kendini-gerekletirmeye yaplan vurgu, insan oulluk boyutunu hafife aldndan dolay yetersizdir. Bu problem, en ak suretiyle Marx'in Hegelci modele duyduu ballkta gzlemlenebilir. Daha nce belirttiim gibi, Marx'in Hegel eletirisinin ana noktalarndan bir tanesi ikincinin "Tin" adn verdii sper-zneyi mitolojik kldr. Marx insan oulluk boyutuna asla hakszlk yapmaz. "Nesneletir-me"nin insan cemaati balamnda ortaya kan bir etkinlik, doayla ilk ilikinin ise teki insanlarla cinsel iliki olduunu st ste vurgular. Ancak, hibir zaman zmlemedii insan oulluk tecrbesini, eylemin toplumsal balam koullarndan birine indirgemekle yetinir. Bu indirgeme sosyalizmin yabanclam insan glerin "yeniden ele geirilii"ni balatacan ve insan gizilgcn bizzat insanlara dnd zaman ortaya kacan belirttii pasajlarda zellikle gze arpar. Bu pasajlarda, bir zamanlar dsallatrdm yeniden ele geiren bir sper-z-ne sahneye kar. oulluk, znelertesilie dnr. lletiimsel eylem modeli, insan oulluk tecrbesinin de hakkn teslim eder. Zira iletiim, oulluun iinde amland bir mecradr. Konuurken ve 219

eylerken kim olduumuzu ve tekilerden farkmz ortaya koyarz. Eylemlerimizin ifadelerimiz, ifadelerimizin de eylemlerimizin altnda yorumlan ve sorulduunda bunlar aklama yetimiz tekilerle aramzdaki ayrm kurar. Hlbuki, alma eylemi modelinde bu oulluk tecrbesi sadece eylem "balam" suretiyle deerlendirilir, iletiimsel eylem teorisinde ise bu tecrbe ta bandan eylemin kurucusudur. Velhasl, kendini-gerekletirme modeli, toplumsal btnlemeyi ya da aktrlerin birbiriyle ilikisini, toplumsal dnyaya hkmeden normlar olarak temalatrmaz. Bu konu Adorno ve Horkheimer zmlememde zellikle vurgulanmt. Ken-dinigerekletirmeyi mimesis suretinde yeniden yorumlamalar, eletirmeye altklar insanlar arasndaki tahakkm ilikilerini ve gelitirmeye giritikleri yeni otonomi kavramn in310 san-doa ilikisi zerine modellemelerinden dolay yetersiz kalmtr. Kurtulu, tekiyle "uzlam" olarak anlalmtr. Bu uzlamn toplumsal-etkileim bakmndan ne anlama gelebilecei ya da gelmesi gerektii konusu aslnda mphem braklmtr. Adorno'nun "znelerarasln nmayili teolojisf'ne dair eletirisi ise, kendi "mimesis" kavramnn mphemliini ortadan kaldrmak iin pek fazla yardmc olmamtr. lletiimsel eylem modeli, toplumsal btnlemeyi normun yorumlanm ve revizyonunu ieren iletiimsel bir sre eklinde grmemizi salayarak erken eletirel teorinin yukarda belirtilen yetersizliini aar. Bu modelden tretilen iletiimsel otonomi kavramn henz zmlemi deilsem de, en azndan u nokta akla kavumu olmal, lletiimsel eylemin bak asnda "teki", toplumsal tekidir ve bu tekiyle uzlam ancak revizyona ve yeniden yorumlamaya her zaman ak bir karlkl anlamayla (Verstndigung) salanabilir. Ego ve alter, kendi eylemlerini, kltrel gelenekleri, toplumsal normlar ve de znel tecrbeleri lsnde anlamaya vararak ynlendirebilir. Tm bu metodolojik ve kavramsal aklamalarn altnda Habermas'n iletiimsel eylem teorisinin empirik ynlerini daha uygun bir tarzda ele alabilmek iin artk hazrz. Sistem ve yaam-dnyas arasna bir ayrm getirip, tamamlayc iletiimsel eylem kavramn gelitirirken Habermas'n amac, "'deoloji' Olarak Bilim ve Teknik" balkl erken makalesinde sz edilen Weber'in yetkin bir eletirisini sunmasn salayacak zmleyici aralar kurmaktr. Yukarda incelenen bu eletiriye gre, amah-aklsal ve stratejik eylem sistemlerinin aklsallamasnn, iletiimsel eylemin aklsallamasndan, yeni almann terminolojisine gre de yaam-dnyasnn aklsallamasndan ayrt edilmesi gerekir. Habermas, Weber'in ve onun ardndan Frankfurt Okulu'nun bu iki tip aklsalla-may kaynatrmasn hatal bulur. Arasal akl kavram, bilen ve eyleyen zneler aklsallmn daha stteki bir dzenin amal aklsallna doru geniletilmesini ifade eder. Kendileriyle btnleenlerin bilincinin te220

311 sine buyruklaryla geen zdzenleyici sistemlerin aklsalh bylece tamlatrlm bir arasal aklsallk olarak grnr. Sistem ve eylem aklsallnn bu kaynatrm Horkheimer ve Adorno'yu, tabii daha nce Weber'i, yapsal olarak farkllam bir yaam-dnyasndaki eylem ynelimlerinin aklsallamas-m, farkllam toplumyapsal alanlarn yn-verici yetisindeki arttan yeterince ayrt etmekten alkoyar. (ThdkH, 2.491) Eylem sistemlerinin aklsallamas, yaam-dnyasnn akl-sallamasmdan kesinlikle farkllatrlmaldr. Birincisinin anlam udur: Artan karmaklk, kendine-yn-verme yetisinin geliimi ve krizlere uyum salayabilirlik.41 Modern toplumlarn geliiminde bu eylem sistemleri, giderek karmaklar, bamszlar, toplumsal bireylerin arzu ve isteklerine kr bakan, kendi i mantnn hkmettii gayriahs bir "demir kafes"e dnr. Yaam-dnyasndan bylesine ayrlm, yar-otonom bir alann douu aklsallama paradokslarndan biridir. Zira modern ekonomiye ve idar-brokratik dzenee hkmeden bu eylem sistemleri, yaam-dnyasnn aklsallamas sayesinde ortaya kan deer ve gdlerin dnmyle kendilerini mmkn klarlar. Yaam-dnyasnn aklsallamas birbiriyle balantl sre araclyla meydana gelir: lkin, modern dnya-grnn tekmerkezlikten k ve dalist ontolojinin belirmesi, doay kltrden, dsal toplumsal dnyadan ayrr. kinci srada, dnyagrnn tekmerkezlikten kna, gemite birleik olan bilim, ahlk, din, hukuk ve estetik deer alanlarnn giderek farkllamas ve bu alanlarn i mantn iletmeyi hedefleyen sylemlerin kurumsallamas elik eder. Son olarak, yaam-dnyasnn aklsallamas dnmsel-likte bir artla sonulanr. Habermas, ilk iki sreci tasvir etmek iin Weber'in "Dnya Dinlerinin Sosyal Psikolojisi"42 adl almasnda ayrntlarn verdii zmlemesini eletirerek 41 Habermas, ThdkH, 2:29 ve sonras; Kars. Habermas, "Luhmanns Beitrag zu einer Theorie der gesellschaftlichen Evolution", Habermas ve Luhmann, The-orie der Gesettschaft der Sozicdtechnologie iinde, s. 27 ve sonras. 42 Max Weber, "The Social Psychology of World Religions", bkz..burada, 5. blm 19. dipnot. 312 alkoyar, yaam-dnyasndaki dnmselliin artn amlamak iin de Durkheim'in kutsaln dnm zmlemesine bavurur. Max Weber, kltrel modernitenin, dalist bir ontoloji, otonom kiilik deerine vurgu, ayrca bilim, din, etik ve estetik gibi deer alanlarnn birbirinden farkllamas anlamna geldiini grmekte haklyd. Habermas kltrel modernitenin ilk iki ynne "merkezsizlemi dnya grnn unsurlar" adn verirken, ncs iin "kltrel farkllama" terimini kullanr.43 Modernitede, modern doa bilimlerinin ykseliiyle evren mekanik bir zaman-mekn sekansna indirgendiinde; modern doal hak teorileri araclyla, toplumsal dzenin normatif temeli kozmolojik bir dnya-grnden koptuunda; otonom edebiyat ve estetik kltr modern bireyin znelliini toplumyapsal kstlamalardan 221

kurtardnda dnya-grnn "tekmerkezlikten k" hsl olur. Weber gibi Habermas da dnya-grndeki bu dnmlerin, sonuta eylem ynelimlerini modern ekonomi ve hukukun gereksinimlerine uyarlayan ahlk- ve gdseldeiimlere nasl yol atn zmlemekle ilgilenir. Habermas, Parsons'n kavramlarna dayanarak "gd" ve "deer"in genelleme srelerini vurgular.44 Gd genellemesi, nedenlerin eylem iin kendini-yarat-mas sayesinde bireylerin yeni ortamlara uyabilmesini salayan dnmsel yetilerindeki art imler; deer genellemesi ise anlam yaratma rntlerindeki dnmsel arta tekabl eder. Younlamla kart yaylmla, somuta kart soyuta dnen bu genellemelerin kabul grmesi artan bir oranda tartma srelerine tbidir. Bireyler, modern ekonomi ve hukukun gerektirdii eylem ynelimlerini gelitirebilmek iin gd ve deer genellemesine ihtiya duyar.45 43 Habermas, ThCA 1:69 ve sonras, 157 ve sonras, 186 ve sonras. 44 Habermas, 2:267 ve sonras. 45 Parasal mbadele ilikileri, bireyler aras duyarl ilikilerden soyutlanr ve bireylerin yalnzca zkar ilkesiyle gdleniini gerektirir. Bu ilikiler, ilikiye katlan kiilerin kimlii, megul olduklar nesnelerin eitleri, eylemlerinin nitelii ve bunlara hkim normlarn doasyla ilgili gerek bir soyutlama sre313 Bilisel, gdsel ve deerlendirimci dnmleri balatan kltrel aklsallama sreleri karakteristie sahiptir: Bu sreler, merkezsizlemi bir dnyagr yaratr, dnm-sellikte bir arta ve deer alanlarnn farkllamasna yol aar. Kltrel modernitenin bu karakteristii, "yaam-dnyas-nn aklsallamas"na ne gibi bir katk salar? Durkheim'in mekanik dayanmadan organik dayanmaya geii yeniden ina etmesini temel alan Habermas, teolojik, metafizik ve dinsel dnya-grlerince iktidarn merulatrl-masn ortadan kaldran modernitenin kltrel kazanmlar-nn, ayn zamanda "kutsaln dilselletirilmesi" (die VersprachIichung des Sakralen) srecini de balattn ifade eder (ThdkH, 2: 118 ve sonras). Kutsaln toplumsal dayanma iindeki iktidarnn azal, giderek "geerlilie ynelik eletirilebilir iddialarn aklsal olarak balayc gc"ne (die binda-de Kraft kritisierbarer Geltungsansprche) dnr. Kltrel gelenein yeniden retimi, toplumsal btnlemenin kuruluu ve bireysel kimlik formasyonu imdi artan bir oranda dilsel iletiim mecrasndan etkilenir. Gelenek, srekli sorgulanmaya tbidir; normlarn yorumu ve aklsal adan hakllatrl zerine mnakaalar artar; giderek daha fazla farkllaan bireysel zhikyeler, kendi yaam anlatlarn tutarl bir btn iinde dzenlemeye alan bireylerin yine kendi gayretlerince desteklenir. Yaamdnyasnn "aklsallamas"yla birlikte, sosyokltrel evrenin ierikleriyle boumann dnmc, tartmac tarzlarnda bir art gzlemlenir ve yaamdnyas kaynaklar dnmsellikle yeniden ele geirilir. Eylem sistemleri aklsallamasyla yaam-dnyas aklsalla-mas arasna getirilen bu ayrm sayesinde, modernitenin "demir kafesi" nin bata grnd 222

kadar dayanakl olmad ve ge kapitalist toplumlarn pek ok eliki ierdii anlalabilir. Habermas, Meruluk Krizi'nde vurgulad gibi, letiimsel Eylem Kuram'nda da toplumsal-refah devletinin bir ikilemle karc balatr. Modern mbadele ilikileri, tikel eylemler yerine eylem (iplerine, belli bireyler yerine politik bir gvdenin organlar suretindeki bireylere uygulanan formelyasal normlarca yrtlr. 314 karya bulunduunun altn izer. Kapitalist bymenin ilevsel dzensizliklerini bertaraf etmek zere kurumsallatr-lan reformlar, bizzat korumaya altklar yaam-dnyas balamlarnn ayrmasna neden olur (ThdkH, 2: 531 ve sonras). Fakat Habermas nceki almasnda devlet etkinliinin paradoksal sonularn ortaya koymu olmasna karn, imdi devlete alnan bu tedbirlerin yaam-dnyas zerindeki ayr-trc etkisini vurgular.46 Ge kapitalist devlet, politik talepler ve somut ekonomik problemler sonucunda, eitim, konut, ulam, salk, istihdam, aile planlamas vs.yi dzenlemeye alr. lgili reformlar, formel-idar dzenlemelerle yrtr. Bu dzen'emeler, bireylerin yaam hikyelerine olduu kadar, hikyelerin iine iledii toplumsal ilikiler ana da belli kstlamalar getirir. Sz konusu iyi-niyetli reformlar sonuta yaam-dnyas balamn daha da ayrtrarak, uzmanlarn denetiminde zayflamasna yol aar. Habermas okumasndan, devlet dzenlemesinin toplumsal yaam-dnyamza da ikin hakszlklar telfi etmedii gibi bir anlam karmak yanl olurdu.47 Ama Habermas'n asl vurgulad, kapitalizmin ilevselliindeki yapsal dzensizlikleri ve eitsizlikleri telfi etmek amacyla politik reformizme girimek durumunda kalan devletin baz paradokslarla karlatdr. Bu paradoksal mantk, iki tip btnleme -sistemler ve toplumsal- arasndaki ekimenin younlamasna tekabl eder. Parasal-brokratik kompleks, kendi meruluunu temin edecek gd ve anlam rntleri -alma etii, ekirdek ailenin korunumu, madd feragat ve telenmi memnuniyet- yaratmak ve yaamdnyasn dzenlemek amacyla yaam-dnyas-na mdahale eder. Dzenleme ve mdahale sreleri yznden, yaam-dnyas balam parasal ve yasal tedbirlere maruz kalr. Ancak, yaam-dnyasnn iletiimsel yaplar, bireyler bizzat tartmac sreler araclyla eylem iin gd ve neden46 Bu vurgu deiiklii, Habermas'n Stichworte zur "Geisten Situation der Zeit" iin yazd Giri'de bilhassa fark edilir. 47 Refah-devleti reform srelerine ikin ift ynlle dair zmleme iin bkz. Richard Cloward ve Frances Fox Piven, Regulating the Poor. 315 ler yaratabildiinde, kltrel yeniden retim, toplumsal btnleme ve toplumsallama ilevlerini gerekletirebilir. "Anlamn idar retimi" diye bir ey sz konusu olamaz, zira anlam ve gdler ancak katlmclarn bizzat tecrbe 223

ettii kanaat iktidar sayesinde yeniden yaratlabilir. Kltrel gelenekler (yeni muhafazakrlarn zlemle bekledii gibi)48 istenildii an canlandrlmaz, bireyler bu geleneklerin yaamlar zerinde hl ynlendirici bir gc olduuna ikna edilmelidir; stelik ancak nedenler araclyla ikna edilebilirler. Benzer ekilde, gdler hem bilisel bakmdan anlaml, hem de kiisel bakmdan akla yatkn olmaldr. Bu anlam ve gdleri yaratma giriiminde, parasal-idar kompleksin vekilleri, yaam-dnyas iinde amlanan tartmalarn i mantna ekilmekten kurtulamaz. Bu durum ise belli bir tehlikeye iaret eder. Sre iinde hem politik otorite, hem de ekonomik iktidar katln kaybedebilir. Meruluk yaratma metotlar ve mekanizmalar giderek daha ok tartma ve mzakereye tbi tutulur. Tahakkm yalnzca eyletirme demek deildir; tahakkm kurma sreleri kendi gizemini aa kavuturacak paradoksal durumlara debilir. Bu srecin, iktidarn gizemsizletirilmesiyle mi yoksa geri ekilme ve tepkiyle mi sonulanaca a priori olarak belirlenemez. Yaam-dnyasnn patolojileri alanda tezahr eder: Kltrel yeniden retim alannda ortaya kan sonu, anlamn kayboluudur; toplumsal btnleme alannda anomi belirir; kiilik alannda ise psikopatolojilerle karlarz.49 Bu alanlardan her biri 48 Sanki bu anlam balamlar istee bal ve amal olarak yeniden diriltilebilir-mi gibi, kutsala dne ve akn anlamn canlandnlna aran Daniel Bell'in bu tuhaf davetiyesi iin bkz. Daniel Bell, The Cultural Contradictions oj Capitalism (s. 146-71). Bilisel testleri geemeyen deer ieriklerine bylesi bir yneli, bu ieriklerin "ilevselletirilme"siyle sonulanr; sz konusu ierikler, kendi bilisel pratiklerinde kutsaln ve akn deerlerin canlandrmnn kesinlikle tesinde duran entelektllerin, ii bilim ve dnm olmayan sokaktaki adama byk bir tabakla servis yapt inan sistemleri olarak grlr. 49 "Kriz" yerine "patoloji" szcnn kullanlmas sorun yaratr. Bu balamda ok kesin olmamakla birlikte Habermas, yeni fenomenlerin temelde toplumsal iktidar ilikilerinin ekimesiyle deil, yaam formlar btnlnn korunumuyla ilgili olduunu vurgular gibidir. Yine de Habermas'n bu szc kullanm, toplumlarn "sal" ya da "hastal"na yapt vurgu, Durkheimci ilevsel-ciliin tekrarlandn akla getirebilir. "Genelde en ok gzlemlenen toplumsal 316 dier ikisinin yeniden retimine katk salad zere, krizler fenomeni sanldndan daha karmaktr: Kltrel alanda anlam kayb toplumsal btnleme alannda meruluktan vazgeilmesine ve kiide bir eitim ve ynelim krizine yol aabilir. Anomi, kolektif kimliklerde yksek oranda bir istikrarszlk ve birey iin artan yabanclamay ifade eder. Psikopatolojiler, beraberinde geleneklerden kopuu ve toplumsal alanda gdlenimin zayflayn getirir (ThdkH 2: 215 ve sonras). Yaam-dnyasnn muhtemel patolojilerini bu ekilde tehis etmekle Habermas 224

erken eletirel teorinin temel igrlerinden birinin hakkn teslim eder kinci Dnya Sava'ndan bu yana toplumumuzda yaanan krizler giderek daha kltrel ve psikolojik bir karakter kazanmtr.50 Snf mcadelelerinin snmlenmesiyle birlikte, sahneye bir dizi yeni toplumsal aktr kmtr. evreci hareketten "bymeye snr" hareketine, kadn hareketinden ecinsellere zgrlk hareketine, tketiciyi koruma gruplarndan yurttalk komitelerine ve nkleer kart harekete varncaya dek, mcadele veren aktrlerin toplumsal kimliinde, onlar harekete geiren meselelerde ve mcadele rnt-lerinde bir deiim yaanmtr. Habermas, bu protesto hareketlerinin yeni mantn "datm paradigmasndan" "yaam formlarnn dilbilgisi"ne cmlesiyle yakalamaya alr.51 Bu hareketlerin sistem ve yaam-dnyasnn tam da balant noktasnda ortaya ktn ve "yaam-dnyasnn kolonizasyonu"na koullar 'normal' dierlerini 'maraz' ya da 'patolojik' olarak adlandrmalyz... Bir fenomenin patolojik niteliinin ancak verili bir tipe bal olarak tespit edilebilecei aktr. Salk ve hastalk durumlar, in abstracto ve mutlak bir tarzda tanmlanamaz... Dolaysyla, [bir] toplumsal olgu, verili toplumsal bir tr iin, ancak bu trn geliimine ait edeerde zgl bir aamayla kyaslanarak 'normal' diye adlandrlabilir" (Durkheim, Rules oj Sociological Method, s. 103). 50 Bunu en ak ekilde dile getiren H. Marcuse'dir. Eros and Civilization's yazd nsz'de: "Bu almada psikolojik kategoriler kullanlmtr zira bunlar politik kategorilere dnm durumdadr. amzn insanlk durumu psikoloji ile toplum-politika felsefesi arasndaki geleneksel snrlar ortadan kaldrmtr... Bu nedenle psikolojik problemler, politik problemlere dnmtr: zel bozukluk, btnn bozukluunu gemite hibir zaman bugn olduu kadar dorudan yanstmamtr." (ingilizce bas., s. xvii). 51 Bkz. Habermas, "Dialectics of Rationalization"; ThdkH, 2:575 ve sonras. 317 kar toplumsal aktrlerin direniini temsil ettiini ne srer. Sz konusu hareketler, kendilerini parasal-brokratik denetimle birlemekten alkoymaya alr ve yaam-dnyas iinde komnler, salk topluluklar, evreci yaklamla rgtlenmi cemaatler, komuluk birlikleri, alternatif okullar, kitabevleri, restoranlar, kltr ve genlik merkezlerinden oluan bir a retir. "Yaam-dnyasmn kolonizasyonu" teorisi, bu fenomenleri u anda mevcut dier alternatif tehislere kyasla daha retken biimde aklayabilme ve bunlarn ift ynl gizilgcn deerlendirmemizi salayabilme iddiasndadr.52 Elbette, pek ok soru hl ortada duruyor: lkin, daha nce sorulmu olduu gibi,53 Habermas toplumsal krizlerin ve ekimenin merkezini "sistem"den "sistem" ve "yaam-dnyas" arasndaki snra kaydrmakla sistem-ilevselci teorilere fazlasyla hak vermi olmuyor mu diye sorulabilir. Ekonomik ve idar sistemler, bu teoriler ve onlarn ardndan Habermas'n da belirttii kadar, uyum salayabilir ve zdzenleyici midirler? Yeni dnya-ekonomik krizi birok ynden 225

bunun tam tersini kantlamyor mu? kincisi, refah-devleti, yaam-dnyas balamlarna gerekten byle bir tehdit yneltiyor mu? Devlet mdahalesi hukuk aralarla yaam-dnyasn ne olarak zayflatyor ve ardndan, ayrtrd bu yaam-dnyasna neden yardm ediyor olsun?54 ncs, bu teori yeni toplumsal ha52 Gelecek blmn "lletiimsel Otonomi ve topya" balkl nc kesiminde ve sonulandrmada tartacam gibi, yeni toplumsal haraketlerin talepleri ve gizilgc hakknda Habermas kategorilerinin ne lde ikin bir eletiri salayaca konusunda kukuluyum. 53 Johannes Berger, "Die Versprachlichung des Sakralen", s. 361. 54 "Hukukletirme"ye ynelik eilim, Habermas'n yaam-dnyasnn kolonizasyonu teorisinde zel bir rol oynar. Aada aklad gibi: "Yaam-dnyasnn sembolik yeniden retimi, patolojik yan etkiler yaratmakszn sistem btnlemesinin temellerine uyum salayamyorsa ve tam bu eilim baarl bir ekilde rgtlenen toplumsal devletin kltrel yeniden retim, toplumsal btnleme ve toplumsallama alanlarnda beliren kanlmaz bir yan etkisiyse, formel olarak rgtlenmi eylem alanlarna bir benzeyi [Angleichung] ortaya kacaktr. Kendilerini nce modem hukuk formunda kuran bu toplumsal ilikileri formel olarak rgtlenmi diye tanmlarz. Dolaysyla, toplumsal btnlemenin sistem btnlemesine uymasnn, hukukle-tirme srecinin formunu almas gerektii beklenir" (ThdkH, 2:524 ve sonras). 318 reketlerin kn gerekten aklayabilir mi? Zira olduka garip bir biimde, yeni toplumsal hareketlerin savunucular ounlukla, parasal-brokratik kompleksin ilerleyiine tbi olan -yoksullar, yallar, isizler, aznlk gruplar gibi- toplumsal gruplardan daha farkl bir sosyoekonomik yapdan gelmekte. Claus Offe'nin "st-Politik Meydan Okuyu olarak Yeni Toplumsal Hareketler" adl bildiride belirttii gibi " 'Yeni politika' paradigmasnn taycsna, yeni toplumsal hareketlerin yapsal bileimine dair bilgimiz, bu politikann yeni orta snfn nemli alt-kesitlerinde kklendiiyle snrldr. ... Eylemci ve taraftarlarn iinden kt yeni orta snf ekirdeine ait yapsal zellikler yle sralanabilir: Yksek renim stats, grece ekonomik gvence ve meslek olarak kiisel hizmette istihdam".55 Offe'ye gre, ayrca bu grupla evkadnlar, renciler, emekliler, ve marjinal isiz genlik gibi "evre" ya da "metala-trlmam" grup yeleri arasnda bir yndeme vardr. Ama henz iinde bulunduumuz aamada, yeni toplumsal hareketler iindeki bu ittifak, refah devletinin kriz kurbanlanyla toplumsal deiimi harekete geirenlerin ayn olmamasna dair paradoksu aklamak zere yeterince incelenmemitir. Bu teori, yukardaki ayrm gerekten tespit edip refah devleti kurbanlarnn -yoksullar, yallar ve isizler- devletin restorasyonu iin arprken, devletten kanmalarn salayacak toplumsal kaynaklara ou adan sahip olanlarn -yeni orta snf yelerinin- neden onu 226

amaya altn aklayabilir mi? Son nokta olarak; Habermas modernitenin ilerleyiini sistemin yaam-dnyasnn iine kadar sokuluu suretinde gsterirken, kapitalizmin en erken aamasnda ortaya kan sistem ve yaam-dnyasnn birbirini tamamlayn ihmal etmi saylmaz m? Bu soru, ailenin rol sz konusu olduunda zellikle hassas bir hl alr.56 Habermas aileyi yaam-dnyas altna tar; bu bakmdan Frankfurt Okulu'nun ve onu izleyen Christopher Lasch'n ailenin deien doasyla ilgili fazlasyla mu55 Clauss Offe, "New Social Movements as a Meta-Political Challenge", s. 3031. 56 Bkz. Eli Zaretsky, Capitalism, the Family and Personal Life (New York: Harper & Row, 1976). 319 hafazakr tehislerinden bir ksmn tekrarlar. Bu tehisler, monogamik ekirdek ailenin tarihsel bakmdan kadnlarn ezildii bir arena olduu gereine kar ilgisizdir.57 stelik, devlet ve aile etkileimi, bu teorisyenlerden bir ksmnn bizi inandrmaya alt kadar yakn zamanl deildir: Ondoku-zuncu yzyln balarnda fakirler iin yasa karlmasndan ve ocuk emeinin yasalamasndan, fahielii lanetleyen Viktor-ya ana, ardndan son yzylda kadnlarn ruhsal ve dourganla ilikin salna doktor ve salk uzmanlarnca gsterilen ilginin artna dek, aile, gerek piyasa gleri eklindeki gerekse devlet, salk ve eitim grevlileri ahsndaki eylem sistemleriyle her zaman etkileim iinde olmutur.58 Haber-mas'n lletiimsel Eylem Kuram'nda ortaya koyduu iddia, balangc aslnda geen yzyla dayanan bu gelimeyi sanki yalnzca toplumsal-refah devletine zg bir durummu gibi gsterir. stelik, modern ailenin yaam-dnyasmn kadnlar iin "gaddar dnyada bir cennet" olmad hatrlandnda, akla yle bir soru gelebilir: lletiimsel eylem teorisi, gnmzn en nemli toplumsal hareketlerinden biri olan kadn hareketinin ortaya kn gerekten aklayabilir mi? lletiimsel eylem teorisinin tm bu sorulara yant veremediine dair karm ona kar deil, onun yannda olan bir kantlamadr. yle aklayabilirim. 1940'larda "arasal akln eleti-risf'ne ynelile, eletirel toplum teorisinin toplum psikolojisi, politika sosyolojisi ve kltr teorisi alanlarnda olduka retken empirik aratrmalar gelitirmi olan bir nceki aamas son buldu. "Eletirel teori" olarak bilinen felsef dnm ve toplumsal-bilimsel aratrmann esiz karm kuruyup gitti. Toplumyapsal krizler tehisi ile bu krizlere dair felsef deerlendirme birbirinden fazlasyla uzaklat. Eletirel teori, toplumsal kriz ve mcadeleler balamndan soyutlannca kendi raison d'etre'ni kaybederek, bir "kutsal aile"nin sylemine dnt. 57 Christopher Lasch, Heaven in a Heartless World ve burada 6. blm, 37. dipnot. 58 Barbara Ehrenreich ve D. English, Complaints and Disorders: The Sexual Politics oj Sickness (Old Westbury, N.Y.; Feminist Press, 1973). 320 227

Meruluk Krui'nden bu yana Habermas, "eletiri" ve "kriz" arasnda Aydnlanmann Diyalektii'nin koparm olduu ba yeniden kurmaya alt. Hem bu erken almas, hem de sonraki eseri, eletirel teoriye aklayc-tehis edici boyutu yeniden kazandrd. Dolaysyla, byle bir teorinin kendine yneltilen sorularn tmne yant veremeyii ona kar bir kant olarak getirilmez. Asl soru: Teori, gelecekte rtllebilir olsa da retken aratrma hipotezlerini yaratmada baarl olmu mudur? inde bulunduumuz aamada bu sorunun yant bana evet olmal gibi geliyor. Bununla birlikte, Habermas'n lletiimsel Eylem Kuram altnda toplad tezlerini deerlendirmeyi empirik aratrmann gelecekteki kaderine brakmak uygun olmayacaktr. Zira ne kavram seimleri ne de aklayc paradigmalar deerler asndan tarafsz olabilir ve bu durum, toplumsal dnyay bu dnyann gelecekteki kurtuluunu ieren gizilg erevesinde zmleyegelen eletirel bir toplum teorisi rneinde zellikle byledir. Eletirel teori, pratik niyete sahip bir toplum bilimidir. Bu pratik niyet, insanlan kendi eylemlerinin otonom zneleri klmaya ballktr. "levselci akl" eletirisi, toplumsal sreler ve onlar savunan teorilerin sahte-nesnelliini, bu nesnelliin bir doa yasas deil toplumsal bireylerin anlalmayan ve denetlenmeyen eyleminin bir sonucu olduunu gstererek yok etmeye alr. Marx'in fetiizm eletirisi, toplumsal zneleri kendi yaam srelerinin efendisi klmak amacyla kapitalizm yasalarn nasl gizemsizletiriyorsa, iletiimsel eylem teorisinin amac da ge kapitalist toplumlarn ilevselci kafesini gizemsizletirmektir. Bu nedenle, eletirel bir toplum teorisi toplumsal krizleri yalnzca tehis etmekle kalmaz, im-di'yi yine onun gelecek kurtuluunu barndran kendi gizilg-c altnda deerlendirir. Sonraki kesimde, lletiimsel Eylem Kuram'ndaki kendi sunumunun imdi'nin problemlerini empirik bakmdan retken bir zmleme yolu olmakla kalmayp, ayn zamanda kurtu-luu niyete sahip eletirel bir teorinin eilimleriyle de rttn ne sren Habermas'n bu iddiasn tartacam. Bu 321 nedenle ncelikle iletiimsel akln bu teorideki roln anlamak gerekir. 2. letiimsel akl ve modemitenin btnl Teori ve Pratik zerine yazlarndan bu yana Habermas'm temel ilgisi, modernite projesinin, temelinde teknik bir akln edinimleriyle tketilemeyecek nitelikte ahlk ve politik bir gi-zilgce sahip olduunu gstermek olmutur. Adorno, Horkhe-imer ve Marcuse'nin nkabul olan, i ve d doann uzla-mm ieren topyac projeden koparak Habermas, modemitenin pratik mirasna ynelir. Eylem sistemlerinin aklsallamas ile yaam-dnyas aklsallamas arasna izilen ayrmn arkasndaki itki, normatif gizilgcn henz tketmediimiz sre ve kazammlarn yaam-dnyasnn aklsallamas tarafndan ierildiini ifade 228

etmektir. Habermas'm sorusu yle zetlenebilir: Sistemlerin yaam-dnyasnm iine kadar sokulmas sonucunda ortaya kan "zgrlk kayb", -modemitenin bir sonucu olan"anlam kayb"nn koullar altnda, hem de yaam-dnyasnn aklsal-lamasyla imlenen bilisel kazanmlardan vazgemeksizin nasl geriye dndrlebilir? Kurtuluu toplum projesinin bu soruya verdii yant, modernlerin kltr mirasn reddetmek deil, onu tamamlamak eklinde olmaldr. Kapitalizm altnda ekonomi ve idarenin tek tarafl aklsallamasnn neden olduu tahrifat, yaamdnyasnn aklsallamasndan ayrt edilmelidir. Tersine dndrlmesi gereken kapitalizmin tahrif edici dinamikleridir, yaam-dnyasnn aklsallamas deil. Modernite kltrn kuran yaplar -merkezsizleme, deer alanlarnn farkllamas ve dnmsellik-, aklsalln balayc ltleridir. Kurtuluu toplum projesi, iletiimsel aklsalln biim deitirmesini deil, tamamlann imler.59 Bu, elbette, aklsallamanm yalnzca eyleme imlemediini belirten tezden ok daha gl bir iddiadr. kincisi belki ka59 Bu formlasyon iin Albrecht Wellmer'e minettarm; bkz. "Thesen ber Vernunft, Emanzipation undUtopie", s. 3. 322 bul edilebilirken, birincisi de mi kabul edilmelidir? Bylesine gl bir iddia nasl oluturulur ve savunulabilir? ki itiraz kendiliinden ne srlr: Birincisi, Habermas tarafndan "yaam-dnyasnn aklsallamas" olarak tasvir edilen sre pekl baka ekilde de tasvir edilebilir. Habermas iin modernite, dnmselliin artn imlerken, rnein Michel Fouca-ult iin tahakkm edici iktidarn glenii anlamna gelir;60 dnya-grnn merkezsizlemesi Habermas'a gre, ahlk aklsalln gelimesi iin vazgeilmezken, Alasdair Mclntyre iin durum tam tersi grnr. Koperniki evren ahlk aklsalln altn oyar.61 kinci olarak Habermas'm moderniteyi aklsallama olarak zmlemesi bu ltlerin geerlilii konusunda bir ksr dngye* girer. Bu ltler bizim aklsallam yaam-dnyamzn zelliklerini kurduundan dolay, ilkin bunlarn geerliliini nvarsayarz, ardndan nceki geliimi bunlarn ortaya kna yol aacak ekilde yeniden ina ederiz. Bu deerlendirmeden elde ettiimiz kt, deerlendirmeye verdiimiz girdidir. Marx'in ifade ettii gibi,62 insan anatomisini maymun anatomisi iin bir anahtar saymak, insan anotomisinin maymunun-kine tercih edilmesi gerektiini kantlamaz. Son aamasnda dnyamzn kavramsal yaplarnn aklsalln kurucular olarak iinde anszn beliriverdii evrensel tarihin pathosuna dmeden, bu sreci olumsal bir sre saymamak niye? letiimsel Eylem Kuram'nda "modemitenin ruhu"63 zerinde yrtlen bu ada mcadeleden oluan bir arka-plan grmeksizin, eserin felsef anlamn kavramamz pek mmkn deildir. 229

Yukardaki meselelere yaklamak iin Max Weber'e dnmek istiyorum; zira Weber de, sklkla belirtilen kararvermecilii60 Michel Foucault, Discipline and Punish; Foucault'nun nvarsaymlarna dair dikkatli bir zmleme iin bkz. Nancy Fraser, "Foucault on Modern Power" ve "Is Michel Foucault a Young Conservative?" (MS, 1984) 61 Alasdair Maclntyre, After Virtue, s. 35 ve sonras. (*) Petitio principii .n. 62 Marx, Grundrisse, s. 105. 63 Yakn tarihli incelemeler iin bkz M. Berman, All That Is Solid Melts Into Air ve Hans Blumenberg, The Legitimacy oj the Modem Age. 323 ne* ve kltrel perspektivizmine ramen, modernitenin kltr mirasnn olumsal deil balayc olduunu kabul ettirmeye almtr. Protestan Ahlk ve Kapitalizmin Ruhu'nun nl Giri'i aadaki soruyla balar: Modern Avrupa kltr dnyasnn [Kulturwelt] ocuu, evrensel tarihin problemlerini kanlmaz ve hakl olarak u sorunun perspektifinden bakarak inceler: Kltr fenomenlerinin, evrensel anlam [Bedeutung] ve geerlilie [Gltigkeit] sahip -ya da en azndan byle dnmek istediimiz- bir gelime hattnda durmalarna ramen, tam Bat'da ve yalnzca Ba-t'da grnmesine hangi koullar silsilesi yol amtr?64 Weber'in soruyu yneltme tarzndaki ift ynllk gzden karlacak gibi deildir: Bir yandan, bu sorgunun "kanlmaz ve hakl" doasn, "biz", Avrupa Kultunvelt'inin ocuklar, bu gelimelerin evrensel anlam ve geerlilii olduunu "dnmek isteriz" eklinde parantez kabilinden bir szle dile getirir. Bylece bu sorgunun kendi perspektifimizden kaynaklandn, yani bizi bu soruyu sormaya itenin yalnzca bizim "kltrel ilgimiz" olduunu belirtir. te yandan, bu perspektivizm ile metnin ana gvdesinde ifade edilen evrenselcilik bir kartlk oluturur: Evrensel tarihin problemlerini bu k altnda incele(*) Decisionism: "Ahlk ya da siyaset gibi alanlarda, neyin doru neyin yanl olduunu belirlemek iin elimizde nesnel temeller bulunmadn, bu trden konularda bir karara varmak iin genelgeer ltlerden yoksun olduumuzu savunan gr", bkz. Felsefe Szl, Bilim ve Sanat Yay - .n. 64 Max Weber'in The Protestant Ethic and the Spirit 0/ Capitalism adl eserinden alntlanan bu pasajn (s. 13) Talcot Parsons tarafndan yaplan evirisi olduka yanl ynlendiricidir. Parsons, "Kulturwelt"i "uygarlk", "der Okzident"i ise "Bat uygarl" diye aktarr. Her ey bir yana, "unvermeidlich und berech-tigterweise" [kanlmaz ve hakl olarak] gibi nitelendirici sfatlar iptal eder ve "Gltigkeit"i "deer" diye aktararak teorik geerlilik problemini skalar. Orijinal Almanca metin iin bkz "Die Protestantische Ethik und der Geistdes Kapitalismus", s. 1. Yeni Kant epistemolojik bak as iin geerlilik meselesinin ok zgl bir anlam vardr: Bunun hakllatrlabilir bir perspektif olduunu iddia etmek iin akla uygun bir biimde hangi teorik ya 230

da ahlk temelleri ne srebiliriz? Bu bakmdan, rnein bizim iin deerli olan, "gltig" [geerli] olmayabilir. Parsons'm aktarm, Weber'in meseleyi empatik ve srarc bir tonla sunuunu gzden karmakta ve dzletirmektedir. 324 mek "kanlmaz ve hakldr". Bu sorunun ele verdii perspek-tivist ve evrenselci konumlar arasndaki gerilim, Weber'in mo-dernite ve aklsallama zerine olan dncelerinin btn boyunca ilerler. Weber bunlar Bat'nn kaderi saysa da bu kaderin tm insanl etkilediinde srar eder. Kltrel aklsallama sonucunda ortaya kan kltr fenomenlerinin evrensel geerlilii olduuna dair bu iddiay Weber hakllatrm mdr sorusunun yant hayrdr. Dalist ontoloji, deer otonomisi ilkesi ve birbiriyle rekabet eden deer alanlarnn oulluunu bu kltr mirasnn temel edinimleri sayarak, Weber'in Batl kltr mirasnn evrensel anlam ve geerliliiyle ilgili yazlarnda bulunan muhtemel kant yeniden kurmak niyetindeyim. Bu tartma noktalarndan hibiri evrensel geerlilik iddiasn karlayamaz ama Habermas'n Weber'inkiyle tezat oluturan niyetlerini daha iyi anlamak iin bunlardan yine de faydalanacaz. a. Modernlerin bak asnn aknsal geerlilii Dalist ontoloji ve deer otonomisi ilkesi Weber iin "aknsal" bir statye sahiptir, zira bu unsurlar toplumsal ve kltrel dnyay anlayabilme imknnn koullarn olutururlar. Her kltrel bilimin aknsal nvarsaym belli bir kltr ya da genelde herhangi bir "kltr" deerli buluumuzdan deil, ihsan edilmi yetimiz ve irademizle dnyaya kar dnsel bir tavr alabilen ve ona anlam verebilen kltrel varlklar oluumuzdan kaynaklanr.65 Ancak kltr bir anlam alan olarak varsayp doann kkten anlamszlatn kabul edersek; ancak kltrn anlamllnn "bireylerin doaya kar bir duru almalarn ve ona anlam kazandrmalarn salayan yeti ve iradeleri"yle kurulduunu nvarsayarsak, yorumlayc (verstehende) bir sosyoloji bilimi doabilir. Sz konusu bilimin nesne alannn -anlamn (Sinn)- ve anlam somutlatran insan eylemlerin doa olayla65 Max Weber, "Objectivity in Social Science and Social Policy", s. 81, vurgu ori-jinalindedir. 325 rina indirgenemez oluundan tr, bu bilimi doa bilimlerinden ayracak trden bamsz bir metodoloji ve kavramsal aygt gereklidir ve merudur.66 Temelinde epistemolojik olan bu kant aknsal bir iddia oluturmak iin yeterli deildir, zira teorik bir sorgulamann her nvarsaym "aknsal" olarak nitelendirilemez. Aknsal bir kantta, belli bilisel ilkelerin zorunluluu ve bunlarn baka trl olamayaca ileri srlr.67 Bu durumu hakllatrmak iin, bu nvarsaymlarn insan zbilincin kanlmaz derin yaplarn, trn evrensel antropolojik verilerini ya da iletiim cemaatinin a priori koullarn kurduunu gstermek gerekir. Bu dar anlamda Weber, dualist bir ontoloji ve deer otonomisi 231

ilkesinin ne zorunluluunu ne de kanlmazln hakllat-rabilir; genel anlamdaysa modernite mirasnn etkili bir ekilde hakllatrma konusuyla ilgilenmez bile. b. Modernlerin bak asnn epistemolojik dnmsellii Weber'in yazlarndan yeniden kurulabilecek ve modern dnya-grnn evrensel geerliliini tartan ikinci kant, dnmsellikle ilgilidir. Premodern dnyagrleriyle kyaslandnda, kltrel aklcln sonucu olarak ortaya kan gr "zdnmsel"dir. Bu modern dnya-gr, ballklarnn temelini sorgular, geerliliini eletirel bir gzle inceler, bir dnya-gr olarak kendinin farkndadr. Kltrn kaynan doada bulan grn yan sra, iyi, gzel ve dorunun ortak bir kkeni olduuna dair inan, modern perspektife gre birer yanlsamadr. Modern perspektif, yanlsamadan kurtulur, zira kendi ballklarn ve bunlarn aklsallm sorgular. Weber'e gre, her tektanrclgn bir oktanrclk olduunu ve bizler iin mmkn tek dinin kendi tanrlarmz seiimiz ol66 Weber'in metodolojik yazlarn daha geni bir ekilde "Rationality and Social Action" [Aklsallk ve Toplumsal Eylem] iinde ele aldm. 67 Aknsal kantlarn imkn zerine bkz. ed. Peter Bieri ve R. E Hortsmann, Transcendental Arguments and Science. 326 duunu ancak moderniteye elik eden by bozuluuyla kavrayabiliriz. Gzmzn nndeki perde kalkar: nanmay semek zorunda olduumuzu biliriz, hlbuki gemi devirlerde btnyle inanmak zorundaydlar. Weber yle yazar: "Pek ok eski tanr mezarndan kyor; byleri bozulmu, dolaysyla gayriahs gler hlini alyorlar. Yaammz zerinde iktidar kurmaya alyor ve birbirleriyle ezeli mcadelelerine kaldklar yerden devam ediyorlar."68 Bu adan Weber, dnmsellii, bilisel ve deer ballklarnn artk nesnel yaplar zerine temellendirilemeyip bizzat bireyler tarafndan seilmesi gerektiinin farknda olmakla zdeletirir. Weber iin, modernlerin bak asndaki dnmselliin art, ncelikle, bamsz deer alanlarna ait aksiyomlarn uzmanlarca zmlenmesinin bir sonucudur. Tek tek deer alanlarnn temel nvarsaymlar aydnla kavutuunda, bunlarn oulluu ve badamazl aka grlebilir. Weber iin, deerlerin "bilimsellemesi" sonucunda dnmselliin bu art kesin bir kazanm deildir, zira deer bilimsellemesi, bilimin kendi deeri ile ilgili soruyu yantlayamaz.69 Modern bak asnn artan dnmselliinin tam kalbinde dogmatizm durur: Bu, bir konum alma mecburiyetinin gerektirdii dogmatizmdir. Modernite, deer zmlemesi balamnda artan sofistikasyonuna ramen bireyin karlat niha bir seim dogmas ve ykn bertaraf edemez. c. Modernlerin bak asnn varolusal geri dndrlemezlii Son kant, ikincinin doal sonucu olarak deerlendirilebilir. Bu kanta gre 232

dnmsellik, modern bak asnn stesinden gelmek iin hibir frsat karmayaca epistemolojik bir 68 Weber, "Science as a Vocation", s. 149. 69 A.g.e., s. 152 ve sonras. Weber, deerlerin bilimsellemesinin belli bir aksiyo-matik akla ve zdnmde arta katk saladn kabul etse de anlam problemini zmeden brakr. Kars. Weber, "The Meaning of Ethical Neutrality in 'Sociology' and 'Economics' ", s. 10 ve sonras. 327 paradoks yaratr. By bir kez bozulunca; dnya anlamsz olgular zincirine indirgenince; iyilik, doruluk ve gzelliin birleik bir balangc kalmaynca dnyay yeniden bylemek amacnda olan tm giriimler u paradoksla karlar: Derin bir anlamszla brnm alanlar, znel karar ya da irade edi-miyle yeniden anlaml klnmaldr. Ancak, inan sistemleri kendilerini sorgulayabilir ve kendilerinden kukulanabilir duruma getike, bu boyutu bertaraf edecek tm gayretler kanlmaz bir znellikle damgalanr. Dnya, karar ve irade edimi araclyla yeniden bylenmelidir; bylenen ve yeniden-b-ylenen evrenler arasndaki fark, ikincinin anlamllk ve geerliliinin nesnellikten -bizzat olgulardan- deil, nesnellie anlam kazandran znellikten treyiidir.70 Sonuta, kltrel aklsallamann evrensel anlam ve deerini bu kant da ortaya koyamaz. Tm inan ve deer sistemleri kanlmaz znelliin damgasn tasa bile, bu yalnzca bizim iin -Bat'nn ocuklar iin- bir anlam ifade edecektir; ama bizim iin anlaml olann teki kltrler iin de ayn anlam ve deeri tamas beklenemez. Yine de, yukarda incelenen kantlardan sonuncusunun, bu gzlemler sayesinde Weber'e inkr edilemez anlamn kltrel eilimini gz nne serme imknn en ok salayan kant olduunu dnyorum. Weber bu mesele hakkndaki yorumlarnda, dnyay "yeniden byleme" giriimlerinde sakl tehlikeyi de sergiler. Doa ve kltrn, olgular ve deerlerin bilisel birlii yok edildiinden dolay, bu birlik akl sayesinde yeniden kurulamaz; ama imdi bir irade edimiyle yaratlacaktr. Nietzsche'nin de aka grd gibi, irade kendini sorguladnda; akl, kuku ve kukuculuk, iradenin boyun emesi gereken temel deerler olduunda, modernlerin "hastal" belirir. Bu gre gre, "yaam iradesi"nin kendini sorgulamasna izin verilmemelidir; yaamla olumlayc bir iliki ancak Kartezyen ruh yenilgiye uratlrsa mmkn olabilir; irade, kendini istemeyi ve kendi davurumuyla ayaklar stnde 70 Karl Mannheim, Ideology and Utopia, 4. bl. 328 durmay renmelidir.71 Sorgulama, kuku ve dnmsellik, varoluun olumlanna gtrmez; ve Zerdt'n gzellik ve doruluun, z ve grnn birliini bir kez daha kefedebilin esine kucak aan yeniden bylenmi evreni yaratlamaz. Bu irade ve varolu felsefeleri, Nietzsche'den Heidegger'e, Sartre'a dek, tanrlar tarafndan terk edilmi, sessiz bir evrende anlam yaratmaya alan modern ruhun umutsuz giriimleridir. Byle bir anlam nceden-bulunmu

233

olmad iin ve bu anlamn bireyler tarafndan yeniden yaratlmas gerektiinden dolay, sz konusu felsefe ve manzaralar, iradenin keyfiyetini sergileme tehditinde bulunan aklsal sorguya gs geremez. Akln bldn irade birletirmelidir; bu grevi baarmak iinse irade, akl susturmaldr. radenin, modernitenin "demir kafesini" akn ya da umutsuz ama yine de cretkr bir edimle krp kaca n aka ngren Max Weber'dir.72 Yine kendi modern karizma zmlemesinde irade politikalarnn otoriter eitleniine kar uyaran da o olmutur.73 Ne var ki, son kertede Weber'in cretkr irade edimlerine ynelik belli bir sempati duyup duymad; modern faydac varoluun hilekrlna kyasla bu umutsuzluun tutkuyla patlaylarna daha fazla sayg gsterip gsterme71 E Nietzsche, The Genealogy of Morals, s. 217 ve sonras, s. 258. 72 Kars. "Nietzsche'nin 'mutluluu icat eden' o 'son adamlar'a kar tarumar edici eletirisinden sonra, bilimin mutlulua giden yol olarak kutlanndaki naif iyimserlii btnyle bir yana brakabilirim... -niversite krslerindeki ya da yaz ileri ofisindeki birka byk ocuk hari- buna kim inanr?" (Weber, "Science as a Vocation", s. 143) 73 Pre-modem meruluk sistemlerinde, bir kiinin karizmasn hakllatran olaanst niteliklerin izi metafizik, kozmolojik, dinsel ve bysel inan sistemlerine dek srlebilir. (Weber, Economy and Society, 2. cilt, 14. bl., s. 1111 ve sonras). Dnya-grlerinin bysnn bozulmasnn ardndan karizmatik otoriteye duyulan inan artk ayn tarzda hakllatrlamaz. Dnya-grleri indirgenemez ekilde znelleir. Liderin olaanst niteliklerinin metafizik bir yan kalmaz. Mommsen, plebisit liderlerin niteliklerini yle karakterize eder: "Kitlelerin, arzulanan amacn deeri hakkndaki kendi nesnel kanaatlerine deil de lider politikacnn ahsna balan, Weber'e gre, 'plebisit liderdemokrasileri'nin benzersiz bir zelliidir. Seim soularm, amalarn ierikleri deil liderin kiisel-karizmatik nitelikleri belirler" (Max Weber, Gesellsc-hajt. Politik und Geschichte, s. 137). 329 dii belli deildir. Bu bakmdan, Leo Strauss, her ne kadar usta bir Weber okuru deilse de, Tanr ve eytan arasnda bir seim yapmak zorunda kalan modern ruhtan bahseden Weber'in dic-tum'undaki derin nihilizmi tespit etmekte haksz saylmaz.74 lletiimsel eylem ve aklsallk teorisini gelitirirken Haber-mas'm temel ilgisi, modernlerin mirasyla ilikide sakl bu ift ynllkten doabilecek nihilizme kar uyarda bulunmaktr. ift ynllk yalnzca Weber'de grlmez: Eletirel teori geleneinde de modern akl mirasnn arasal aklsalla indirgenii, tereddtl kalmaya yol amtr. Aydnlanmann Diyalekti-gi'nde, Aydnlanmann aklsalhna ikin tutarszlklar Adorno ve Horkheimer'i tehlikeli bir biimde Aydnlanmann mirasn nihiliste reddetme noktasna getirmitir. Habermas, bu mirasn zerimizdeki balaycln, yukarda verilen kant biraz deiiklie uram ekliyle kullanarak iddia etmek ister. 234

Karkla mahal vermemek iin, nce modernitenin kltr mirasna dair Weber ve Habermas'n gelitirdii nitelemeler arasndaki farklar belirteyim. Habermas'n lletiimsel Eylem Kuram'ndaki ana tezlerinden bir tanesi, Weber'in bir aklsallama sreci olarak yorumlad modernite zmlemesinin iki madde ile snrland eklindedir, ilkin, Weber, modern dnya-grnn ortaya kyla ilgili zmlemesinde, zellikle dnya dinlerinin evriminin altnda, bu dnya dinlerinin ve gelimeler manzarasnn bilimse-bilisel ve estetik-pra-tik alanlar iindeki etik dnmne odaklanr (ThCA 1: 214-15). Habermas, dnyagrnn modernite iinde merkez -sizlemesinin, yalnzca normatife dzenlenmi bir toplumsal yaam -deerler alann-, anlamsz bir nesnellikle -olgular alanyla- yan yana getiren dalist ontolojiyle deil, ayn zamanda alann birbirinden farkllatrlmasyla da sonulandn kuvvetle vurgular. Bu alan, dnya, toplum ve Bendir. Bu kategoriler ontolojik deil, bavuru kayna olmak bakmndan dayanaksaldrlar: Nesnel bir olgular alanna, normatif olarak dzenlenmi zneleraras bir alana ve Benin i tecrbe74 Leo Strauss, Natural Right Theory and History, 1. bl. 330 lerini ieren znel bir alana gndermede bulunurlar. Merkez-sizlemi byle bir dnya-gr, bilen ve eyleyen znenin ayn dnyaya ynelik farkl tavrlar [Grundeinstellungen] benimsemesini mmkn klar. Bu farkllatrlm alanlar, bilme yetisi ve eylem iin farkl tarzlarda eriilebilir hle dnr: Alanlarn birbirinden ayrl, bilen ve eyleyen Benin bu dnyalara, dnyalar niteliinde, gndergesel olarak ayr alanlar niteliinde yneltecei tavrlar da akkan klar. Bu temel tavrlar Habermas tarafndan "nesneletirici", "normuyumlatrc" ve "davurucu" olarak adlandrlr.75 Dnya dinlerinin snmleniminde ierilen aklsallama gizilgcnn tm ynleri, ancak bu temel tavr bilisel imknlara dntnde nmze serilir. ikinci olarak, Weber bu bilisel gizilgcn toplumsal yaama nasl tutunduunu zmlerken, resmi yine snrlar; dnya dinlerinin aklsallamasmdan kaynaklanan etik ynelim ile zellikle ekonomik alana gml amah-aklsal eylem kompleksleri arasndaki seimli yaknl aydnlatmaya alr. Hlbuki daha kapsayc bir toplumyapsal aklsallama kavram, kltrel eylem sistemleri iindeki bilisel, normatif ve estetik fikirleri incelemelidir (ThCA 1: 234 ve sonras). Modernitede farkllaan bilim, etik ve estetik, ayn zamanda niversitelerde, aratrma akademilerinde, hukuk ve yasal mesleklerde, sanat retimi ve eletirisinin otonom dnyasnda kurumsallar. Bu kurumsallama srasnda, bilisel, toplumsal ve znel deerler edinme tarzlar dnmselleir, yani artan bir oranda sylem geerliliine ve tartmaya tbi kalr. nanlar yaratan tartmac tarzlar ve bu inanlar test eden prosedrler kurumsallatka, sz konusu srelerin aklsall tzsel ieriinden ziyade prosedrel karakteristiinde grnmeye balar. nan sistemlerinin aklsall, her eyden nce, bu sistemlerin yaratlmasn, canlandrlmasn ya da rtlmesini salayan prosedrlere atfedilir. 235

Modernitenin kltr mirasn, merkezsizlemi dnya-grnn ve bu grn nn at temel tavrn nda ye75 Habermas, "Reply to My Critics", ed. Thompson ve Held, Habermas: Critical Debates iinde, s. 244-45. 331 niden ina eden, dnmn kurumsallamasn vurgulayan Habermas, modern kltrdeki gerilimleri Weber'den farkl bir ekilde tehis eder. Weber, deer alanlannn artan farkllamas ve badamazl iinde, her eye ramen bu paralanm evrende anlam yaratmak zorunda olan modern birey zerine ar bir ruhsal yk brakan, zmlenemez trden bir deer mcadelesi grmken,76 Habermas, akl birliinin ykln genel bir aklsallk kayb olarak dnmemek gerektiini vurgular. deolojilerin ve dnya-grlerinin tzsel ierii bakmndan anlam kayb geri dndrlemezse de, akl birlii, geerlilik iddialarnn herkese tannan bir hak olarak ne srlmesini salayan iletiim sreleriyle korunabilir. Aklsallm bu yeni paradigmas, tzsel deil sylemseldir, hakikat, doruluk ve hakikilie* dair geerlilik iddialarn yerletirecek gerekli tartma prosedrlerinin ieriini deil, formunu temalatrr. Tartma srelerine gml iletiimsel aklsallm perspektifine gre, modern kltrdeki anlam kayb, akl kaybyla eitlenemez. Son iddia, iki ynl bir tarzda okunmaldr: Birincisi, Haber-mas'n iddiasna gre - bilisel-arasal, ahlk-pratik, estetik-d-avurucu- alandaki aklsallm, birikimli renme srecinin art olgusaldr. Bununla birlikte Habermas, normatif adan bakldnda modern kltrdeki anlam kaybnn aklsal gizil-g kayb olarak grlmemesi gerektiini de iddia eder. Anlam kayb ounlukla, bilim ve sanat edinimlerini yaam-dnyasna aktaramayan bir uzmanlar kltrnn ortaya kyla, yaam-dnyasnm kltrel adan zayflatlna atfedilebilir.77 76 "Zira insanlarn i ve d olmak zere eitli deer alanlaryla kurduu ilikinin aklsallamas ve bilinli yceltilii sonuta, tikel alanlara ait i ve hukuki otonominin bilince karlmasna ynelik bir bask yaratmtr; bylece insanlar d dnyayla balangta daha naif ekilde kurulan ilikide olmayan gerilimlere srklenmitir. Bunun nedeni, genellikle, i ve d dnya deerlerinin aklsalla doru, bilgiyle ulalan bilinli gayret ve yceltmeye doru geliimidir". Weber, "Religious Rejections of the World and Their Directions", From Max Weber iinde, ev. ve ed. H. H. Gerth ve C. W. Mills, [orijinali, "Zwischenbetrach-tung", Gesammelte Aufsatze zur Religionssoziologie iinde], s. 328. (*) Habermas'ta srasyla [wahrheit], [richtigkeit], [wahrhaftigkeit] -.n. 77 Yaam-dnyasnm zayflatl temas ve kltrel sekinlerin ortaya k hakknda bkz. Habermas, ThdkH, 2: 479 ve sonras; "Reply to My Critics", s. 250; 332 Habermas'n modernlerin kltrne ait aklsal gizilgc inceleyen tezi 236

fazlasyla sert ve ihtilafldr: Gnmzde kltrel moderniteye dair saylar giderek artan rakip tezlerle ekimek durumunda kalmak bir yana -burada yalnzca Foucault, Ma-clntyre ve Lyotard'n tezlerini hatrlatmakla yetmeyim-,78 Habermas'n tezlerinin ou fiil tarihsel bir deerlendirmeden ziyade tarih teorilerinin yeniden inasyla kurulduundan dolay, okurun bu alandaki aklsallm birikimsel olarak arttn ileri sren iddialar toptan kabul etmesi u aamada zordur.79 Kavramsal zorluklar da bir o kadar nemlidir: Sz konusu zorluklar, prosedrel aklsallk kavramnn felsef adan yaayabilmesiyle ilgili mesele, estetik-pratik "akln" anlam ve moderni-tedeki bilgi birikiminin yalnzca bu alanda gerekleebileceine dair iddia olmak zere geni bir yelpazede yer alr.80 ve "Modernity vs. Post-Modernity". Habermas, ayrm deer alanlarnn bilisel olarak yeniden btnlemesi ihtimalini inkr edip, sekinlerin tekelin-deki kltrel deerleri yeniden iine emecek gnlk yaamn btncl mantna balanr. 78 Jean-Franois Lyotard, The Post-Modem Condition; bkz. 2. blm, 17. dipnot. 79 Bu problemi felsefe tarihinden bir rnekle ekillendirmeye alaym. Felsefe tarihini Aquinas'tan Kant'a dek, varsayalm, ortak meselelere farkl aralar ve kavramsal aygtlarla yaklaan bir gelenek iinde gelien renme sreci diye yazmak, prima facie olduka makuldr. Hegel dahi, felsefe tarihi derslerinde, birikimsel bir gelime olduunu kabul ettii bu gelenein zirvesinde durduunu gstermitir. Ancak, Richard Rorty'nin yakn zamanda belirttii gibi, He-gel'den aa kalmayan Kant da kendi yeniliklerine yer amak maksadyla felsefe tarihini yeniden yazmak zorunda kalmtr (Rorty, Philosophy and the Mirror of Nature, s. 131 ve sonras). Ne var ki, zellikle Kant ve Hegel'den sonra, "felsefe tarihini" Nietzsche'ye, Kierkegaard'a, Feuerbach'a ya da Mach ve Po-incare'ye hakkn teslim edecek ekilde yazmak artk mmkn olmamtr. Felsefenin zkavray, Hegelci sentezle ortaya kan knlm noktasndan sonra artk tek bir felsefe tarihinin bundan byle belli bir felsefe tarihi olamayacan gsteren radikal bir deiime urar. Bylece yazar belirledii felsef tercihleriyle, felsefeye kart olarak deerlendirdii "felsefe-olmayan" ihmal etmek zorunda kalr. Bertrand Russel'n A History of Western Philosophy [Bat Felsefesi Tarihi] (Londra: George Allen & Unwin, 1946) bu duruma iyi bir rnektir. Sz konusu incelemede, Varoluuluk, Marksizm ve Fenomenolojinin varolup olmad belli deildir. Modern kltrn tam da olgunlama anda kltrn kendi geleneiyle olan ilikisinin paralandn ve tek bir renme srecinden artk sz edilemeyeceini iddia etmeye kalkabilirim. Bundan byle, izlenebilecek farkl yollarda birbirinden eitli mevkilere rastlanabilir ancak. 80 Bu meseleye keskin bir yaklam iin bkz. McCarthy, "Reflections on Rationalization in The Theory of Communicative Action". 333 Tm bu meselelere hakkaniyetle yaklaabileceimi sanmyorum; dolaysyla almann kalan ksmnda Habermas'n iletiimsel akl kavramnn bu kitabn da 237

merkez problemi olan bir yn, yani eletirel toplum teorisi iin bir temel oluturmak amacyla gelitirmeye alt iletiimsel etik kavram zerinde duracam. Bu mesele zerinde durarak, Habermas'n izmeye alt ayrmlarn, zellikle ahlk ve estetik aklsallk alanlar arasndaki ayrmn yeniden incelenmesi gerektiini ve her eyden nemlisi, iletiimsel etie ilikin Habermas'n bu sert hakllatrma programnn baarl olamayacan gstermeyi umuyorum. Bu eletiriye gemeden nce, mevcut tartmay Habermas'n modernlerin bilisel mirasyla ilgili grlerini irdeleyerek sonulandrmak faydal olacaktr. Bunu yapmak iin, modernlerin bak asnn geerlilii zerine Weber'in dncelerine kout kantlama hatt tesis edeceim. Habermas, Weber'e kyasla ok daha gl bir tarzla, merkezsizlemi dnya-grnn ve deer alanlarnn d-nmsel adan farkllamasnn iletiimsel aklsall kurduunu; aklsallm byle kuruluunun ve bilekelerinin bizim iin yarakmsal, geri dndrlemez ve balayc olduunu iddia etme isteindedir. d. letiimsel aklsallm yar-aknsal stats ok iyi bilinir, Habermas, Bilgi ve Hgi'nin* ertesinde "zd-nm" szcnn daha nceki almasnda birletirdii iki anlamn birbirinden ayrmtr: lk anlamna gre zdnm, birey ve gruplarn somut yaam srelerinin belirleyicilerine dair eletirel bir zmleme demektir; ikinci anlam ise anonim kural-sistemlerinin aksal olarak yeniden ina ediliine tekabl eder.81 Bu "yeniden ina edici bilimlerin" amac, bireylerin r(*) Knowledge and Human Interests 81 "zdnm, bir formasyon srecinin mevcut bir eylem praksisini ve bir dnya-grn ideolojik anlamda belirleyen /nlerini bilince karr... Hlbuki aklsal yeniden inalar, her tr znenin, uygun kural-ehliyetini edinmi olmak lsnde uyabilecei anonim kural-sistemlerini ierir... Ozbilginin bu meru formlar, felsef gelenekte dnm bal altnda ayrdedilmemi halde durur. 334 tk bir know-how olarak "her zaman zaten" pratikte kulland kural ehliyetinin farkna varmasn salamaktr. Yeniden ina, bireylerin zaten bildiinin farkna varmasn salayarak z-dnme hizmet eder. Yeniden ina, aknsal felsefenin grevini deiiklie uram bir arala gerekletirir: Aknsal felsefe nasl bireylerin bilme edimlerinde ileyen gerekli nvarsa-ymlann farkna varmasn salamaya alyorsa, yeniden ina teorileri de bireylerin etkinliklerinde ileyen bilme yetisinin ve eylemin derin yaplarn zmler. Ancak aknsal felsefenin tersine, yeniden ina teorileri bu derin yaplarn tarih-d, evrilmeyen ereveler olduunu kabul etmez. Habermas, sz konusu yaplan, bireyin ve insan trnn tarihinde evrilen kural ehliyetinin rntleri olarak yorumlar. Habermas'n aklamasnda, yeniden ina edici bilimler bugn Hegel'in Kant eletirisini yerletirmeye alarak aknsal felsefenin yerine geer. Bu bilimler, birey-olu ve tr-olula gelien uzmanlamann izini srerek "zihnin 238

empirik fenomenolojisini" retir. letiimsel Eylem Kuram'nda modernlemenin aklsallama olarak sunumu yeniden ina edici bilim kavramna dayanr. Habermas, "iselci" ve "dsala" perspektifleri toplum teorisinde birletirmek zere geliimsel mantk ve renme sreleri kavramlarndan faydalanr. Habermas'a gre toplumsal deiim, yalnzca gzlemcinin durduu yerden incelenmez. Toplumsal evrim, geliimsel bir mantn sekanslar olarak anlalmas gereken ve isel olarak yeniden ina edilebilen, yani "katlmclarn perspektifiyle igrsel olarak rneinin tekrarlanabildii"* ynlere sahiptir.82 Toplumsal geliim, toplumsal Hlbuki, bunlar ayrt etmek iin elde somut bir lt bulunmakta. zdnm, imdiye dek bilinsiz olann pratikle bilinli klnmas sayesinde bir ig-r salayabilir. Baarl bir yeniden ina sreci, bilin-d ileyen kurallar sistemini belli bir ekilde bilince karabilir: Kural ehliyetleriyle birlikte gelen know-how formundaki sezgisel bilgiye aklk getirir" (Habermas, Theorie und Praxis'in 1978 tarihli basks iin yazlan yeni Giri, s. 29; benim evirim). (*) Bir canlnn, ait olduu trn evrimsel aamalarn kendi embriyonik geliiminde tekrarlamas - .n. 82 ThCA 1:67; bu noktayla ilgili tartma iin bkz. McCarthy, Giri, ThCA l:xv ve sonras. 335 renme)'i nvarsayar: Verili herhangi bir aamada, toplumsal faillerin anlaml yollarla tepki verdikleri problemleri belirlemek mmkn olmaldr; bu tepkiler sonradan kurumsallaa-bilir. Toplumsal yenilik, yaam-dnyalarma ait srekliyenile-nen problemlere toplumsal faillerin verdii yantlar araclyla ortaya kar.83 Kurumsallama sayesinde zgl bir yant kmesi yaratan tecrbeler, toplumun madd ve kltrel tarihinin paras olur. Bu nceki yantlar, toplumsal faillere gemiten miras kalr; failler zaten mevcut yantlarn zetini tekrarlayarak, te yandan yenilerini arayp bularak kendi yaam-dnya-larn yeniden retir. Dolaysyla, yaam-dnyasmn yeniden retiminin kavramlatrlmas, bizzat katlmclara anlaml gelen ve isel olarak yeniden ina edilebilen bir sekans suretindeki "renme sreci" nosyonunu nvarsayar. Habermas'n iddiasna gre, iletiimsel aklsallk ltleri anlaml olarak yeniden ina edilebilen renme srelerinin bir sonucuysa, bu ltlerin "yaraknsal" stats ileri srlebilir. Bylece sz konusu ltler, bilisel ve etkileimsel insan ehliyetlerin temelini tekil eden derin yaplar olarak tantlabilir. Bu ehliyetler, aslnda deiime urayp evrilir ama evrimleri isel olarak zorlayc bir sekans temsil eder. Haber-mas, modernite boyunca "kutsaln dilselletirilmesi"ni ve yaam-dnyasmn aklsallamasm yeniden ina ederek tam olarak byle bir aklama sunmak niyetindedir. Yukandakinin fazlasyla zayf bir aknsal iddia olduu aikrdr. Kant'tan bu yana, aknsal kantlarn amac, belli kavramsal nvarsaymlarn (rnein, saf 239

anlama kavramlar) ve yapsal koullarn (rnein, zbilincin zorunlu sentetik birlii) zorunluluunu ve biricikliini kurmak olagelmitir. Bu tr bir 83 Habermas'n toplumsal evrim ve renme teorisiyle ilgili problemler zerine bir tarma iin bkz. Micheal Schmid, "Habermas's Theory of Social Evolution". Schmid'in grn rtlemez buluyorum. yle yazmtr: "Aka varolan gelimenin birey-olu bakmndan muhtemel aamalarnn -ki insan organizmas empirik olarak gzlemlenebilen bu sekansn aracysa-, ayn sekans dzeni iinde dnya-grlerine gerekten dnt sylenemez, hem de ortada bu dnyagrslerini tayacak empirik olarak grnen bir sistem yokken" (s. 179, vurgu metinde). 336 zorunluluk, doa iin mantksal ya da "yan-empirik" olabilir. rnein, znel tecrbeleri zneler arasnda paylalan ortak tecrbelerden ayrt etmeksizin, bir srekli Ben'e atfedilebilecek hibir insan zbilin mmkn deildir. Mantksal zorunlulukla ilgili kantlar dorudan gelitirilebilse de, aknsal felsefelerin karlat, dolaysyla da sorgulayc pek ok eletiriye maruz brakan en byk zorluk, byle bir "yan-empirik" zorunluluun olabileceine dair iddiadr. Analitik-sentetik ayrmna kar Quine'nin getirdii eletiri, tecrbeye dayanan ama tecrbeyle rtlemeyen sentetik nermelerin btnyle anlaml olduuna dair iddiay rtmek zere tasarlanmtr.84 Aknsal kantlarn ikinci yn bu koullarn salt zorunlu deil, ayrca biricik olduunu ileri sren iddiadr. R. P. Wolff'un gzlemledii gibi aknsal kantlar bir "s" sonucundan yola kp bu sonucu mmkn klan koullara doru geriye dnk ilerlemez, zira geerli bir kantlamada, "s"yi trete-bilen herhangi sayda bir dizi ncl yer alabilir. Aknsal bir kantlama, kendisinden "s"nin, "s'nin ancak ve ancak p" olaca bir ekilde karsayabilecei bir ilk ncl, "p"yi tesis etmelidir.85 Yeniden ina, Habermas'n nerdii ekliyle aknsal kantlarn kesin bir biimde gerektirdiini hibir ekilde karlayamaz. lkin, eylem ve sz ehliyetinin yeniden inas, genetik epistemoloji, bilisel psikoloji ve yaratc linguistik gibi bilimlerin sonular sentezlenerek gelitirilir, bu bilimler aknsal olmaktan ziyade empiriktir. Mary Hesse'in iaret ettii gibi, yeniden inann statsn cidden bir bilim olarak kabul etseydik, o zaman dier bilimlere uyguladmz yeniden yanlla-nabilme ve yeniden gzden geirme ltlerini ona da tamamz gerekirdi.86 Ve bu durumda iddia, empirik gereklii belirlerken empirik olmayan bir zorunluluu kefedebilmeye indirgenmi olurdu. Hesse ikinci bir itiraz daha yneltir. 84 W V. Quine, "Two Dogmas of Empiricism", From a Logical Point of View iinde, 2. rev. ed. (Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1980), s. 20-47. 85 Robert Paul Wolff, Kant's Theory oj Mental Activity, s. 53 ve sonras. 86 Mary Hesse, "Science and Objectivity", s. Ill ve sonras. 337 Habermas'n yeniden ina edici bilim tanmyla ilgili ... zorluun nedeni bu 240

bilimin, dilsel ehliyet, mantk, insan eylem ve hatt etik ve bilim teorisine dair tek bir doru amlamann varln nvarsaymasndan kaynaklanr. Bu nvarsaym, yeniden ina edici bilimlerin deerler asndan tarafsz ve karlardan uzak olduunu iddia etmekle balantldr. Ancak grdk ki empirik bilimler btnyle kardan uzak olsa bile (ki bunu birazdan reddedeceim) bu durum onlann teorik erevelerinin biricikliini ispat etmez. Bu bakmdan, yeniden ina edici bilimlerin biricikliini tasavvur etmek zordur. stelik, bunun olabilirlii olgular tarafndan temin edilemez -mantk teorisine bile ideolojik tercihler nfuz etmitir. Chomsky'nin yapsal dilbilim versiyonu ya da Piaget'nin geliimci psikolojisi evrensel bir kabul grmemitir; insan eylem terminolojisini ya da etik teorisini sistemletirmeye ynelik eitli giriimler de az ok ayn durumdadr.87 Sonuta, yeniden ina edici bilimlerde yorumlama ve aklama erevelerini yartrma imkn ciddiye alnd takdirde, akmsal kantlarla ilgili biriciklik iddiasndan da vazgeilmi olacaktr. Yeniden ina edici kantlar, ne zorunluluk koulunu ne de akmsal kantlarla ilgili biriciklik koulunu yerine getirebilirler, bu durumda statleri empirik adan retken bilimsel aklamalar olarak kalrlar. Sz konusu itirazlar doruysa, ki yle dnyorum, "yeniden ina edici" aklamalar "hermentik-anlatsal" olanlardan ayran hat bata grndnden daha belirsiz olabilir. Zira, yeniden ina edici aklamalar zorunluluklarn etkili bir biimde iddia edemiyorsa bunlar dier anlatsal aklamalardan ayrt eden ve ayrcalkl klan nedir? Birikimli renme sreci olarak tanmlanan modern aklsallk yaplarnn geliimine dair yeniden ina edici aklama, ayn sreci unutma olarak deerlendiren bir dierine neden tercih edilsin? Habermas'n ilerlemeci modern aklsallm geliimine dair aklamas, ayn sreci unutma, bastrma ve yceltme olarak deerlendiren Ni87 A.g.e., s. 112-13, vurgu eklendi. 338 etzsche, Adorno ve Foucault'nun aklamalarndan daha m zorlaycdr? almamn snrlar dna kmadan bu sorular uygun biimde ele alamayacamdan dolay, imdilik, yapskmc aklamalara kar aklsal yeniden ina edici aklamasnnn daha inandrc olduunu savunmak zere Habermas'n sunabilecei muhtemel yant dile getireyim. lkin, son yllarda Habermas yeniden ina edici kantlarn aknsaldan ziyade empirik olduunu bizzat kabul etmitir. yle yazar: lk Felsefe'nin niyetlerini tayabilecek niha temelleri kefetme abas snp gitti. Bu durumda izlenmesi gereken yol, felsefe ve bilimleri bir araya getirecek yeni bir iliki kurmaktr. Tarih ve bilim felsefesi rneinde grlebilecei gibi, aklsallk koullarnn formel amlamas, aklsallk yaplarnn tarihsel geliimini ve somutlamm ortaya koyan empirik zmlemeyle zel bir ekilde birbirine rlr. Modern empirik bilim teorileri ... ontolojik

241

ya da aknsal-felsef doann temel varsaymlarnca bundan byle desteklenmeyen normatif ve ayn zamanda evrenselci bir iddia ne srer. Bu iddia, yalnzca kart-rneklerin apaklyla test edilebilir; ve yeniden ina edici teorinin, bilim tarihinin isel ynlerini damtabilecei, dkm anlatsal, fiil bilim tarihini toplumsal gelime balamnda stelik empirik zmlemeye bal kalarak sistematik bir ekilde aklayabilecei ispatlanabilirse ancak ayakta durabilir. (ThCA 1: 2-3) Yukandaki pasaj, bilim tarihindeki gelimeleri "iten gdlenen" renme sekanslar olarak sunmaya alan "anlatsal dokmantasyon" metodolojisini tanmlar. Habermas belli kavramsal srelerin, biz onlar bizzat katlmclar asndan renim sreleri olarak grdmz takdirde en iyi ekilde aklanabileceini varsayar. Habermas, ikinci kantlama hatt olarak, kltrel moderni-teye dair yapskmc aklamalarn form ve ierii birbirine kartrdn ileri srecektir. Aklsal yeniden ina, verili bir 339 kltrn anlam yaplarnn semantik dzeyinde bir ilerleme olduunu iddia etmek yerine insann bilme yetisinin yalnzca formel dzeyde belli bir mantk izleyerek gelitiini savunur. Baka bir deyile, renme, belli formel ilem ve ayrmlara hkim olabilme dzeyinde ortaya kar. rnein, dnya-gr-nn merkezsizlemesiyle birlikte nesnel, zneleraras ve znel alanlarn birbirinden formel olarak ayrl, insanolunca grlen dnya resminin merkezsizlemesine kouttur. Benzer bir formel sekans ise, ahlk akl yrtmenin uzlamdan uzlam sonras tarzlara geiidir. Uzlamsal dzeyde ahlk ilkelerinin geerlilii tikel bir toplumsal kolektivitenin bak asyla zdeletirilmiken -ahlk geerlilik ve toplumsal kabul kaynamtr-, uzlam sonras dzeyde ahlk deer ve ilkelerinin geerlilii tikel bir toplumsal grubun otoritesinden bamsz olarak incelenir. Toplumsal tikellikten evrenselcilie doru bu adm, aktrlerin hesap verebilirliinin ufkunu geniletir ama zorunlu bir normatif ierik ifade etmez. Baka bir deyile, uzlam sonras aamada bile eitli tikelcilik ve kabilecilik akmlar kendilerini yeniden dayatr; ancak imdi bunlar, sz konusu tikel aamaya ait formel yaplarn gerektirdii normatif bir dzeyde hakllatnlmaldr.88 Sonu olarak, Habermas aklsal yeniden inay savunmak adna empirik toplumsal aratrmaya dair eitli hatlarn hem artzamanl, hem de ezamanl tarzlarda kurulmas gerektiine iaret eder. Ezamanl dzeyde, yani ayn geliim aamasndaki insanlarca paylalan ehliyetlerin yeniden inas dzeyinde, iletiimin genel yaplaryla ilgili almalar yrtlebilir ve iletiimin patolojik ya da arptlm rntlerini aratrabilir ve iletiimsel ehliyet erevesindeki birey-oluumuna formel pragmatigin nasl uygulanabilecei incelenebilir. Bu yeniden inann niha ispat, ehil aktrlerin sahip olduu sezgisel 242

88 Rainer Dbert, bu ayrmn onbeinci ve onaltmc yzyllarda Avrupa'daki cad avna uygulannn ilgin bir rneini sunar. Dbert, bir dzeydeki renmenin -r. teolojik argmantasyonla ilgili- baka bir dzeydeki renmeye -r. ispat iin ikencenin kullanm- otomatik olarak aktanlamayacam baaryla gsterir; bkz. "The Role of Stage-Models Within a Theory of Social Evolution". 340 "know-how"n bir "bunu-bil"e [know-that] ne denli iyi aktarlabileceine baldr. Artzamanl dzeyde bu almalar, dn-ya-grleri, normatif yaplar ve benzerinin tarih boyunca geliimi incelenerek tamamlanabilir. Habermas'a gre, ocuun birey-olu geliimi zmlenirken aydnla kavuturulan geliimsel sekanslar tr tarihinin yeniden ina edili srecine bir lde akla yatkn biimde uygulanabilirse, modernitenin ak iinde kolektif bir renme srecinin ortaya ktn ne sren tez glendirilmi olur.89 Bu kantlama hatt -birincisine gre, aklsal yeniden ina aknsaldan ziyade empiriktir; ikincisi, form/ierik ayrmn vurgular; sonuncusu ise artzamanl ve ezamanl tarzlarda yeniden ina edici almalarn empirik retkenliine iaret eder- kltrel modernite mirasnn etkili bir hakllatrlmas-nn mmkn olmadn beyan eder; aslnda bizzat "yar-a-knsal" kavram bile yanl adlandrlm olabilir. Aklsal yeniden inalar hermentik ve yapskmc aklamalardan ayran ey, onlarn zel felsef statler olmalar deildir, tersine daha fazla aratrma yaratmadaki empirik zenginlikleri, bir dizi alanda model olarak kullanlabilme imkn vermeleri ve karmak fenomenleri kavranabilir anlatlar dahilinde aklayabilme ve dzenleyebilme yetenekleridir. Bu inceleme, modernlerin kltrel btnlemiliinin geerlilii ve anlam balamndaki arpmann henz bitmediini ama felsef ve a priori kantlamann modas gemi geleneksel tarzn aan bir dizi yeni ltn Habermas tarafndan tartmaya dahil edildiini gstermektedir. Ancak daha empirik olan bu yaklam sz konusu tartmann ardnda yatan felsef meselelerden ayr dnlemez, ayrca aada iddia edeceim gibi bizzat Habermas yeniden ina edici kantlama iin beslemeye devam ettii felsef umutlar asndan da pek tutarl deildir. 89 Bkz. Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures", Communication and the Evolution ojSociety iinde, s. 95 ve sonras. Bu trden herhangi bir giriim, yukarda M. Schmid tarafndan ileri srlen itirazla ba etmek durumunda kalacaktr, bkz. 83.dipnot. 341 e. Dnmsellik ve iletiimsel aklsallk Modernlerin epistemolojik bak as hakkndaki yorumlarnda Weber'in, modernist dnya-grnn dnmsellii-ni belirlemi olduunu grmtk. "Dnmselliin" Haber-mas'a gre de modern inan sistemlerinin genel karakteristiini temsil ettiini, onaltnc ve onyedinci yzyllardan bu yana bilimin, hukuk felsefesinin ve estetiin uzmanlam sylemlerinde kurumsallatm belirtmitim Modernlerin kltr geleneinin dnmselliiyle ilgili herhangi bir iddia ve onun balaycl balangta bir yanl anlamaya yol aabilir. Byle bir iddiann, ilerleme ve otonominin teodisesiyle* zdeletirilmesi kuvvetle 243

muhtemeldir. Bu tr momentlerden uzak kalmasa da Habermas, dnmselliin modernitedeki geliimini ahlk-pratik ilerlemeyle arabuk bir tutmay en azndan ak bir niyet eklinde ortaya koymaz. nan sistemlerinin artan sofistikasyonunun bir bedeli vardr ve bu bedel her zamankinden daha incelikli bir tahakkm ve denetim uygulamasdr. O hlde Foucault hakldr. Ayrca Adorno ve Horkheimer de, ahlkn, bastrmann iselleti-rilmesini hakllatrmak zere, mutlulua ulama imkn kapsamndaki ve iktidar dalmndaki eitsizlikleri verili kabul eden modern ncesi ahlk teorilerine kyasla Aydnlanma'da daha gl bir ara olarak kullanldn tespit etmitir. Modern ideolojiler verili olandan vazgeip de giderek daha fazla yaam alann tartmac geerlilie tbi kldka, halkn artan taleplerine kar koymak iin bastrma dzeyinin ykseltilmesi gerekti. Habermas, modernlerin demesi gereken bu bedeli kabul eder: Bu ilerlemeye ramen, siyasal snfl toplumlarda zorunlu olarak uygulanan smr ve zulm, akrabalk sisteminin yol at daha nemsiz toplumsal eitsizliklerle kyaslandnda bir gerileme olarak dnlmelidir. Bu nedenle, snfl toplum (*) [lng. Theodicy]: "Eski Yunanca'da 'tanr' anlamna gelen theos ile 'adalet', 'doruluk', 'haktanrlk' demeye gelen difce'den tretilmi felsefe terimi: 'tanr-savunubilgisi' ". bkz. Felse/e Szl, Bilim ve Sanat Yay - .n. 342 bizzat yaratt meruluk ihtiyacn yapsal bakmdan karlayamaz. ... Bu ilerleme diyalektii nasl aklanabilir?.. Evrimsel adan nemli yenilikler, yalnzca yeni bir renme dzeyi deil, bununla birlikte yeni bir problem durumu yani, yeni toplumsal formasyona elik eden yeni bir yk kategorisi anlamna gelir. lerleme diyalektii, problem-zme yeteneinin kazanlmasyla birlikte yeni problem durumlarnn bilince kdr... Gelimenin her aamasnda toplumsal-evrimsel renme sreci, yeni ktlk boyutlar ve dolaysyla tarihsel yeni ihtiyalar anlamna gelen yeni kaynaklar yaratr. (Communication and the Evolution of Society, s. 163-65) Kltrdeki dnmselliin artyla ilgili iddialarla balantl olan otomatik ilerleme ve ahlk gelimenin yananlamlann-dan vazgetiimiz takdirde, Habermas'n tezi, renmenin her yeni srecinin beraberinde yeni problemler yannda yeni zmler gerektiren bu problemlerin yeni bir bilinle alglan, dolaysyla yeni bastrma formasyonlan getirdii eklinde okunabilir. Habermas kendi yeniden ina edici teorisi erevesinde bu "Aydnlanmann diyalektiinin" nasl ileyebileceine dair bir zmleme sunmamsa da, sz konusu giriim, dnmselliin artna yaplan vurguyla ilkesel olarak badamaz deildir. Zira bu dnmsellik artan bastrmayla da sonulanabilir. Kendini-sorgulama, kendi bak asn ilkeletirmi akl yrtme araclyla hakllatrabilme yetisi, kendi bak asnn gizli ya da ak nvarsaymlann zmleme, Sokratik di-yaloglardaki balangcndan bu yana Bat ogos'unun* ideallerini kurmutur. Daha nce toplumun kltr alanndaki sekinleri -felsef 244

sekinler, Kilise Babalan, Ortaa renim kurumlarnn yeleri- dnda kalanlara kapal olan etkinlikler, byk halk kitlelerinin bilincine ilk kez modernitede dnya-g(*) "Eski Yunanca'da 'aklla kavrama'y bildiren leg kknden gelen 'nemli bir ey sylemek' anlamndaki legein'den tretilmi szck. Antik Yunan'da yaln, ilk anlam 'sz' olan logos, ilka Yunan felsefesinde bilim, akl (us); dnce, dnme yetisi, uslamlama, ... sylem, tartma; ... trnden pek ok anlam da banndrarak felsefenin en temel, vazgeilmez kavramlarndan biri olmutur". Ayrnt iin bkz. Felse/e Szl, Bilim ve Sanat Yay - .n. 343 rnn merkezsizlemesiyle birlikte ulamtr. Her biri kendi yolunda giden Copernicus, Descartes ve Galileo, daha nce kk bir felsef sekinler grubuna ait zihin-kmesinin karakteristii olan sorgulama tavrnn ve duyulara gvenmemenin modern bilimsel devrim sayesinde kurumsallaacann farkndayd.90 Modern birey, dnyadan gkyzne bakldnda gzle grlenin yanl; d nesnelerin doas hakknda duyularla duyulann yanltc olduunu renecekti; kuku, grnler dnyasyla kurulan ilikinin tam da merkezine tanacakt. Akl ann gelii, kuku ayla nceden bildirilecekti. Elbette, bu srece dair birbirine kart deerlendirmelere rastlamak mmkndr. Nietzsche'ye gre, Copernicus'tan bu yana dibe doru yuvarlanp duruyoruz.91 Arendt'e gre, Kartezyen kuku, tm varlklarn paylat grnlerin kamusal alan dnyamz sonunda yok edecek bir srecin balangcdr.92 Habermas'a gre, artan dnmsellik ve deer alanlar farkllamas modern birey iin anlamn kayboluuyla sonulanr; ancak bu kayp, geerlilik anlamn tek bana yeniden kazandrabilecek iletiimsel sreleri de glendirir. Ancak yle bir itiraz varsayalm: Bu srecin deerlendirmesi ne olursa olsun dnmselliin balayc doasyla ilgili kantlama bir pe-titio prinicipii'dir. Elbette, kendinisorgulama, kendi bak asn akl yrtmeyle hakllatrma, ak ve rtk nvarsaymla-n zmleme ve benzeri, Bat kltrnn balangcndan beri idealleri olagelmitir, peki bunlar hangi adan evrenselletirile-bilir ve teki kltrleri deerlendirirken uygulanabilir? Bu itiraza iki yant verilebilir: Birincisi, teki kltrlerle karlarken hermentik bir evrimin varln kabul etmemiz gerekir. Kendimizi bu ltlerden tecrit edemez, btnyle "yerli" olamayz. Zira "yerlileme"nin ne demek olduunu anlamak iin bile, kendi perspektifimizle, teki kltr anlamlandracak bir eviri srecine girimek durumundayz.93 Bu aamada, mer90 Bkz. Arendt, The Human Condition, s. 273-80. 91 Nietzsche, The Genealogy ojMorah, s. 291 ve sonras. 92 Arendt, The Human Condition, s. 248 ve sonras. 93 Gadamer, Truth and Method, s. 235 ve sonras. 344 kezsizlemi ve dnmsel haliyle kendi dnya-grlerimizin karakteristii 245

iin iine karr. Anlamak, belli bir balam iinde anlamaktr ve kendi kltr dnmsel hl alan biri iin bu balam artk yok edilemezdir. Kendimizi kltrmzn bileenlerinden istediimiz an ya da bir irade edimiyle tecrit edemeyiz; lgili bileenleri, her durum zmlememize tarz. stelik, dnmselliin balayc bir lt olabilirliini sorgulamamz, dnmsel evrim iinde zaten bulunduumuzun bir gstergesidir. n-dnmsel sistemler sorgulanmaz, kabul edilir. Bu sistemler katlmclarna bizim sistemlerimiz gibi kendi iinde ya da dnda kalma hakk tanmaz. Hlbuki dnmsellii reddetmek isteyenler bile, byle bir tavr ala ilk kez anlam kazandran bir kltrn rn olduklarn beyan eder. kinci yanta gre aksalhn formel ltnn, yaam formlarnn btnlemiliiyle kaynatrlmamas gerekir. Dnmsellii aklsallk lt olarak ne srmek, teki kltrleri ve yaam formlarn in toto* "aklsal" ya da "akl d" eklinde yarglayabileceimiz anlamna gelmez. Yakn zamanda kan bir makalesinde Habermas, yaam formlarna prosedrel aklsallk, dnmsellik ve benzeri standartlar uygulayarak onlar degerlendiremeyeceimizi ortaya koymutur. Zira, "yaam formlar yalnzca adalet kapsamndaki kurumlan deil, 'dil oyunlar', mtat pratiklerin tarihsel ekillenimi, grup yelii, yorumlamann kltrel rntleri, toplumsallama formlar, ehliyetler, tavrlar vs.yi de ierir".94 Bu fenomenlerin hibiri, bir btn olarak ya da kendi aralarndaki ilikilerinde yalnzca aksalla gre konumlar asndan deerlendirilemez. Yabanc bir kltrn btnlyle ilgili hermentik bir anlay hl bulmamz gerekir. Byle bir anlay ancak tarihsel srete edinmi olduumuz dnmsellik standardmzdan faydalanmamzla mmkndr, fakat bu standart tek bana, bir yaam ya da kltr formunun btnln incelerken kullanabileceimiz bir l birimini tekil etmez.95 (*) (Lat.) Btnyle, btn iinde - .n. 94 Habermas, "Reply to My Critics", s. 262. 95 Wellmer, "Thesen ber Vernunft, Emanzipation und Utopie", s. 53 ve sonras. 345 Aklsalln formel lt ile yaam formlarnn btnle-milii arasndaki bu ayrm makul olmakla beraber bir takm problemler de yaratr. Her eyden nce, iletiimsel eylem kavramnn Habermas' bu ayrm grmezden gelmeye yneltmedii ak deildir. Habermas, iletiimsel eylemin katlmcnn grnden kaynaklanan bir anlay gerektirdiini belirtmiti (ThCA 1: 115-16). stelik, sz konusu anlay faillerin syledii ve yaptn hangi nedenle syleyip yaptn da anlamay gerektirir. Eylem ve szceleri anlayabilmek iin faillerin sunduu nedenleri kavramalyz. Yine Habermas'a gre, nedenleri anlamak isteyen gzlemci, aktrle "edimsel bir diyaloga" girmelidir; yani, nedenleri anlamak onlar kendi kltrnde yargl-yormu gibi yarglamaktr. Elbette, anlama ve yarglama arasndaki izgi kesin deildir. Bu izgi kesin olsayd, yukardaki 246

gibi bir ayrm gerekten belirlenebilir miydi? Anlald zere, Habermas bu ayrm izmek isterken, iletiimsel eylem teorisinin kendine saladna kyasla deerlendirimci olmayan hermen-tik bir anlama tarznn olabilirliine daha ok hak vermeliydi. Sonu olarak, dnmselliin balaycln vazediimizi petitio principii'ye yakalanmakla sulayan eletiriye verilebilecek tek bir yant bulunduunu sylemek gerekir: Aslnda kantlamamzda bir dngsellik var ama bu ksr bir dngsellik deildir. ayet nvarsaymsz bir anlama, balamsallndan kendini tecrit edebilen bir anlama mmknse o zaman ksr bir dng sz konusu olabilir. Ancak byle bir durum mmkn olmadndan dolay dnmsellik bizim iin balaycdr. Kendimizi bundan tecrit etmeyi istemek, kendi glgemizin zerinden atlamay istemeye benzer. Bu yantn, Haber-mas'n hermentik yaklamla paylaabilecei bir gr as olduu aikrdr. Habermas, aklsalln formel lt ile yaam formlar arasna getirilen ayrm gsteren yukardaki pasajda, ona atfettiime kyasla modernite mirasnn daha gl bir balayclnn peinde olduunu da ifade eder. Byle olduunu sanyorum. Habermas yukardaki pasaja u gzlemle devam eder: "Bir yaam formunun yle ya da byle yanl ynlendirilmi, tahrif 346 edilmi, talihsiz ya da yabanclam olduunu yarglayacak standartlardan btnyle vazgemek istemiyorsak, gerekten gerekliyse hastalk ve salk modeli kendini sunar".96 "Hastalk ve salk modeli"nden medet umma, Habermas'n gelimenin "normal" akna dair evrimci modellere dayanmas balamnda tam merkeze oturan bir meseleyi gndeme getirir. Daha erken bir dnemde, eletirel teori ve psikoanaliz arasnda kurulan analoji, bu analojinin eletirel teorisyeni kendi kurtuluu niyetleriyle neredeyse ters den ayrcalkl episte-mik bir duruma ykselttii gerekesiyle Gadamer ve Giegel'den gelen tamamen meru itirazlara hedef olmutur.97 Bu itiraza yant olarak Habermas, teorisyen ve toplum yeleri arasnda asimetrik bir bilgi konumu kuran "eletiri"yi, kstlanmam ve zgr bir tartma ortamnda ortak bir eylem ak zerinde karar vermeye herkesin eit katlm olarak tanmlanan "sylem"den ayrr.98 Bu ayrm, letiimsel Eylem Kura-m'nda yeniden belirir: "Kantlamalar, katlmclarn isel ve dsal kstlamalardan uzak sz koullarnn salandn n-varsaymaya gerek duymad durumlarda kullanld zaman daima yalnzca 'sylem' yerine 'eletiri'den konuarak bu zel koullar hesaba katmak isterim" (ThCA 1: 42). "Yaam-dn-yasnn patolojileri" ifadesi byle bir ruhla kullanlmtr. Bu ifade, sreci "eletirinin" bak asndan anlatr, yine de ya-am-dnyasndaki faillerin sylemsel bir durumda patoloji teriminin kullanmn kendi koullarn anlatmas bakmndan anlaml bulup bulmayacaklar ak deildir. Daha nemlisi, bylece teorisyenin toplumyapsal "salk" ya da "hastalk" modeline sahip olduu nvarsaylr. zellikle bu ikinci iddia akla yatkn deildir; ama Habermas bu iddiay rastgele ileri srmemitir. Neden byle yapt, modernlerin miras savun96 Habermas, "Reply to My Critics", s. 262. Ayrca kar. Habermas, ThCA, s. 73 247

ve sonras, ve Durkheim'le ilgili, yukarda verilen 49. not. 97 Hans-Georg Gadamer, "Rhetorik, Hermeneutik und Ideologiekritik", s. 8081; Hans Joachim Giegel, "Reflexion und Emanzipation", s. 249 ve sonras. 98 Bu problem iin ayrca bkz. Habermas, Theorie und Praxis iindeki yeni Giri'in "Organization der Aufklrung" balkl kesimi, s. 33 ve sonras. 347 masnda onun nc ve son kantn incelediimizde daha ak grlebilir. f. letiimsel akln varolusal geri dndrlemezlii Weber gibi Habermas da kltrel modernleme srelerinin bir bakma "geri dndrlemez" olduunu ne srer. Bu noktay temellendirirken, genellikle, "normal" bir gelime boyunca, bireyin bir aamadan dierine geri dndrlemez bir sekansla getiini ne sren bilisel-geliimci teorilerden tretilmi kantlardan faydalanr." Drdnc aamaya gemi ergenler, normal bir insan olarak yaamak ciddi bir travma, bozukluk, ok vs. ile engellenmedike, ikinci aamaya geri dnemez. Elbette bu "medike" bir dizi problem tekil eder. Yetenekleri engelleyen bu koullarn ne olduu ya da olabilecei hakknda daha fazla bilgi edinmek istenebilir. Ayn mecrada, Meruluk Krizi'nin sonunda, Habermas unu dile getirir: Parasalbrokratik sistemin yaam-dnyas zerindeki etkisi, katlm taleplerinin artna yol aacak ve meruluk, bireyler iin yeni gdlenim rntleri yaratmak zere yeniden etkinletirilebilecek kltrdeki anlam- ve deerynelimle-rinin mevcudiyetine bal kalacaktr. Mevcut deer rntleri iinde ya da telfi edici dier mekanizmalarla karlanamayan beklentiler yaratldnda bir meruluk krizinin ortaya kmas mmkndr. Meruluk krizi gdlenim krizini nvarsayar. 99 Elbette, etkili tersine dn ve psikolojik gerilemelerin olabilirlii, Adomo, Horkheimer ve Marcuse'nin psikoanalitik kategorileri kullanm d bracak yeni bir toplumsallama tipinin ortaya kn dlamalarndan daha fazla dlanamaz. Bu iddialarn yapsal koutluu ciddi olarak ele alnmaldr. Habermas gdlenim krizlerinin meruluk krizlerini tetiklemek zere ortaya kabileceini ne srmek iin, burjuva ideolojilerinden geriye kalana gre, sivil, profesyonel ve ailevi zellemeciliin dnn ancak psikolojik gerilemeler pahasna tersine dndrlebileceini iddia etmek zorundadr; ama bu ideolojilerin, meruluk iindeki otoriteyi inantan, iktidar hakikatten ve toplumsal deeri anlamdan ayran yeni bireysel ve kolektif kimlik-form rntleri ortaya ktka eyletii-ni de kabul eder. Bu yeni toplumsallama tipine gre, toplumsal sistemler kendi kimliklerini yelerinin bireylemesinden bamsz kurar. yleyse, toplumyapsal aklsallamann sonucunda bastrma iermeyen bir toplumsallama yerine bireyleme iermeyen bir toplumsallama doacaktr. (LC, s. 117 ve sonras). 348 Kantlama, imdi fazlasyla hipotetiklemitir: Habermas ge kapitalist toplumlarn kltrnde sivil, ailevi ve meslek zellemeciliin d gibi 248

belli dnmlere iaret eder, ardndan burjuva ve burjuva ncesi geleneklerin yerine zellemeciliin anmasn engelleyemeyecek ya da telfi edemeyecek bilimcilik, evrenselci ahlk ve post-auratik sanat gibi ideolojilerin getiini ileri srer. Bu geleneklerin ve onlardan geriye kalanlarn sz konusu gdlenimsel yaplarn anmasna kar koyacak ekilde yeniden etkinletirilemeyeceine ya da otoriter bir mecraya aktlamayacama dair iddia u kantla desteklenir: "Harcanm geleneklerin ilevsel edeerleri bulunmamaktadr, zira bu edeerler normatif yaplarn geliim mant yznden dlanmaktadr" (LC, s. 75). Habermas, hkim burjuva ideolojilerinin ada formlarnn -bilimcilik, evrenselci ahlk ve post-auratik sanatn- "isel bir mant izleyen tersine dndrlemez gelimeler" e maruz kaldn ve ancak gerileme pahasna tersine dndrlebileceini varsayar (LC, s. 84). Bu kant, eletirel bir toplum teorisinde evrimci-geliimci modellerin kullanlmasnn zorluuna iaret eder. Bu tr kantlar makro dzeyde uygulandnda speklatif bir tarih felsefesinin tiz sesini duyurur. Teorisyence tasarlanan ama aslnda znde ak bir gelecek, sanki gelimenin "normal" bir so-nucuymu ve zorunluymu gibi sunulur. te byle bir k altnda teoriden sapmalar "gerilemeler" diye addedilebilir. Gelecei yarglamak iin kullanabileceimiz bir l birimine zaten sahip olduumuz varsaylr. Ancak birey-olu dzeyinde, bireylerin somut yaam hikyelerinin sonu olan bir dzeyde ve doan her ocuk yetikin olabilmek zere geliimin verili bir aknn zetini tekrarlad iin, yani tr-olu dzeyinde bu durum pek mmkn deildir. Ne tarihin sonuna geldik, ne de "gerilemeler"i ve "sapmalar" deerlendirebilmemize k tutacak geliimin "normal" bir akn gsterebiliriz. Trn tarihi artk biricikleti, sui generis,* bu tarihle kyaslayabileceimiz tasarlanm bir geliim modeline de sahip deiliz. (*) (Lat.) Trnn tek rnei olan, kendine zg - .n. 349 "Gerileme" ve "patoloji" szckleri tek bir adan anlam tar: Geliimin gelecekteki aknn imdi'de bulduumuz giz-gc somutlatrmak ya da gerekletirmekte baarsz olabileceini tahayyl edebiliriz. Bu tahayyl, imdi'nin eylem iin ak bir ufuk olduu anlamna gelir. Zira, neyin mmkn olduu ya da olmad yalnzca teorik adan belirlenmez. Fiil gereklik gcllkten nce gelir. Aristotelesi anlamda iyi olabilmemiz iin nasl iyi tarzda eylememiz gerekirse, imdi'nin gclln kefedebilmek iin de gelecee ynelik eylememiz gerekir. Evrimci teoriler gelecei sanki bugnn zorunlu bir sonucuymu gibi gstererek bu gelecek ufkunu daraltr. Habermas'n evrimci teoriyi temel alna kar itirazm u ekilde zetleyebilirim: Erken eletirel teoriyle ilgili problem, imdi'de somutlatrmay bertaraf etmek adna gelitirdii topyac akl kavramnn fazlasyla irek olmasysa, Habermas'n kavramyla ilgili zorluk da imdi'nin doal bir sonucu olarak grnen bir gelecek kavram erevesinde iletiimsel aklsallk tam gerekletiinde imdi'den kurtuluu bir kopuu neyin kuracann belirsiz kaldr.100 249

letiimsel aklsallk yaplar geri dndrlemezdir demenin yine tek bir anlam olabilir: Bu miras, gereklemesini grmek istediimiz ve kendisine kendimizi vermeye hazr olduumuz bir gizilg ierir. Kltrel modernite teorisi, bir tarih felsefesi deil, "pratik-kurtuluu niyet" e sahip eletirel bir teoridir. Bu mirasn tamamlan ise pratik bir meseledir, teorik deil. Buradaki soru: Modern akln tamamlann talep etmek, sahiplenmek istediimiz bir gelecek grntsn tasarlar m? inde bulunduumuz blme Habermas'n eletirel teoride topyac akldan iletiimsel akla kayn gzlemleyerek balamtm; imdi, iletiimsel akl bir topyac gizilg de ierdii lde bizi gdleyebilir diyerek sonulandryorum. Bu iddiay tartmadan nce blmn temel karmlarn zetleyeyim. Bu blmde, eletirel teoride Jrgen Habermas'n balatt kaymay zmlemi bulunuyorum. lkin, Habermas'n erken 100 Bu itirazn daha erken bir formlasyonu iin kar. S. Benhabib, "Modernity and the Aporias of Critical Theory", Telos iinde, s. 54. 350 eletirel teoriden metodolojik olarak ayrln tespit ederek bu kaymann geliiminin izini srdm, ardndan ge kapitalist toplumlarn eilimlerine ve kriz ihtimallerine dair empirik teorisini irdeledim. Her iki alandaki kavramsal kaymalarn sonucu dahilinde, Habermas, erken eletirel teorinin karakteristiini de tekil eden felsefe ve toplum bilimleri arasndaki benzersiz ilikiyi yeniden kurmay baarmtr. Blmn ikinci yars, Habermas'n moderniteyi aklsallama olarak yeniden yorumlamasnn daha felsef ynleri zerinde durmutur. Bu aamada, Bat aklclnn evrensel geerlilii ve anlamn sorgulayan Weber'e kar Habermas'n getirdii yant inceledim. Gelecek blmde, iletiimsel aklsallk programnn daha zel bir yn, eletirel teorinin normatif temellerini iletiimsel etik zemini zerine kurma giriimi zerinde durularak bu tartmaya devam edilecektir. Tam bu noktada, blmn banda tespit edilen eletirel teorinin aklayc-tehis edici ve ng-rc-topyac boyutlar arasndaki ayrm hatrlarsak, bu blmde incelenen meselelerin eletirel teorinin birinci yn altnda toplandn, iletiimsel etik programnn ise teorinin ngrc-topyac ynne ait olduunu belirtmek uygun der. Erken eletirel teorinin topyac mirasna ilikin noktalar ortaya koymamdan da anlalaca zere, iletiimsel etik programnn imdi'nin ngrc-topyac bir eletirisini gelitirme ilevini ne lde yerine getirdiini sorguluyorum. 351 SEKZNC BLM LETMSEL ETK VE OTONOMYE DORU nceki blmde, iletiimsel aklsalhn merkezsizleme, d-nmsellik ve deer alanlarnn farkllamas gibi kurucu unsurlarnn ancak zayf bir adan "evrensel anlam ve geerlilie" sahip olabildii gsterildi. Sz konusu kurucu unsurlarn "yar-aknsarln iddia etmek iin bunlarn, isel evrimini inandrc bir ekilde yeniden ina edebileceimiz olumsal renme srelerinin bir sonucu olduuna dayanmak yeterli deildir: Saduyuyla renilmi olan istenildii an renilmemi-e dnemez. stelik, modern inan sistemlerinin "episte-molojik dnmsellii", kanamayacamz ya da alt edemeyeceimiz 250

hermentik bir evrime yol aar. Nihayetinde, yaamak istediimiz gelecek, bu yaplarn henz tketilmemi gi-zilgcn aa kararak gerekleebileceinden tr ilgili yaplar "geri dndrlemez"dir. Bu balamda, Herbert Schndelbach tarafndan da doru tespit edildii gibi, letiimsel Eylem Kuram'nda Habermas'n amac, eletirinin "grece-olmayan" (koulsuz - unbedingt) bak asn fundemantalizm ya da temelcilie dmeksizin hak-llatrmaktr.1 ada felsefe, byle bir programn yaayabile1 Herbert Schndelbach, "Transformation der Kritischen Theorie", Philosophische Rundschau, s. 178, benim evirim. 353 ceine olduka kukuyla yaklar. Aknsal ve dier temelci programlara duyulan inancn "nce on dokuzuncu yzylda, ..." sarsl "... ardnda eitli grecilik formlar, ltrle-mez dil oyunlarnn indirgenemez oulluuna dair imgeler, yaam tarzlar, kavramsal ereveler, yaam-dnyalar, kltrler vs. brakmtr".2 Bu aknsal sonras ada mutabakat gz nnde alndnda, eletirel toplum teorisinin normatif hakl-latrln iletiimsel eylem ve akl iinde aramak ne denli makuldr? lkin, "temelciliin" eletirel teori geleneince de batan reddedildiini vurgulamak gerekir. Adorno'nun Negatif Diyalektikti, kendi ultima ratio'sunu tesis etmeye alan bir felsefenin nafileliini ince bir ironiyle gsterir. Horkheimer ise ontoloji, varoluuluk ve felsef antropolojinin tm tarzlarn, doa, insan ve toplumu sabit imgelerle aklamaya yeltenen yansatc giriimler olduu gerekisiyle eletirir.3 Horkeimer'e gre, toplum felsefesi bu a priorist mecrada daha fazla ilerlememeli, akl, zgrlk ve adalet gibi eski kavramlar tzselletirmek iin toplum bilimlerine ynelmelidir. Felsefeden korunan ise, akl iddiasn zgrlk ve onurla birletirecek topyac itkidir. kincisi, pozitivizm ve analitik felsefenin tersine eletirel teori, ne geerli bilgiyi bilimin tekeline brakr, ne de bilimin temellerini mnhasran zmlemeye alr. Eletirel teori, felsefe ve toplum bilimi arasnda zellikle epistemolojik eletirinin tesinde bir karlkl iliki kurmaya alr. Bu konu zerinde bir sre durmaya deer, zira bu mesele eletirel teorinin Anglo-Amerikan felsefece en yanl anlalan ynlerinden biridir. rnein Richard Rorty tarafndan ortaya konulan felsefe ve bilim arasndaki iliki biimi, bilimin temellerini zmlemenin ar derecede epistemolojik tarzlarndan biridir.4 2 T. McCarthy, "Rationality and Relativism", s. 59. 3 Bkz. Adorno'nun Husserl eletirisi, Zur Metakritik der Erfeenntnistheorie iinde; Max Horkheimer, "Zum Rationalismusstreit in der gegenwartigen Philosophic", ZfS 1934:1-53, zellikle s. 40 ve sonras. 4 Bkz. Richard Rorty, Philosophy and the Mirror of Nature, zel. 3. ksm, 7. bl., s. 313 ve sonras, "From Epistemology to Hermeneutics". 354 Hlbuki eletirel teori bilimin ikin eletirisine ynelir. Epistemolojik eletiri ile ikin eletiri arasndaki fark udur: Birinci yaklam bilim ve 251

bilgi iddialarnn salt kavramsal temellerini zmlerken; ikinci yaklam, yeni bilimsel teoriler, dorulama prosedrleri ve kavramsallatrmalarn gelimesine yardm eder, dolaysyla etkin bir ekilde bunlarn hepsiyle karlkl iliki iindedir. 1930'larda Frankfurt Okulu'nun politik ekonomi, psikoanaliz ve sosyolojiyi sentezleme giriimi, dnemin bilimlerine olduu kadar metotlarna kar da asli bir eletiriyi gerekli klarak yeni zmleme tarzlaryla birlikte yeni empi-rik sonulara yol iti. Toplumsal Aratrmalar Enstits, 1930'lar boyunca Otorite ve Aile zerine almalar yaymlad; ardndan ortak yazarlarndan biri Adorno olan Otoriter Kiilik adl kitap kt.5 Habermas rneinde ise, Bilgi ve nsansal lgiler ertesinde Enstit'nn erken gayretlerini pek ok adan hatrlatan disiplinler aras bir aratrma program ne kt. Ha-bermas'n Rorty'e yakn zamanda verdii yantta zetledii gibi, eletirel teori geleneine gre felsefe, bilimlerin yalnzca yerinden oynatmaz (Platzhalter), ayrca onlarla gerekten karlkl bir iliki iindedir.6 ncs, eletirel teori, temelcilii ve 'ilk' felsefeleri reddederek bilimin ikin eletirisi yannda felsefe ve toplum bilimleri arasnda yeni bir i blm de neriyorsa, aknsallk sonras bir felsefe grecelik ve balamclk iinde eritilmeksizin yine de yeniden gzden geirilebilir mi diye sorulabilir. Byle bir felsef zmleme, dolayl geerliletirmeye tbidir. Felsefe, a priori sonsuz standartlar kuramaz; bununla birlikte, geerli bilgi ve eylem ltleri arayndan da btnyle vazgeemez. Bilimin elde ettii bulgular sayesinde kendi sonu ve iddialar5 Bkz. 1930'larda ortaklaa retilen ve yazlan eserler, Studien ber Autoritt und Familic [Otorite ve Aile zerine almalar], Schrifien des Instituts fr Sozial-Jrschung [Toplumsal Aratrmalar Enstits Yazlar]; T. W. Adorno, Else Frankel-Brunswick, Daniel J. Levinson ve R. Nevitt Sanford, The Authoritarian Personality [Otoriter Kiilik]. 6 Habermas, "Die Philosophic als Platzhalter und Interpret", Moralbewusstsein und kommunikatives Handeln iinde, s. 9-29. [Metindeki ksaltmas 'MukH', (.n)] 355 n dolayl yoldan geerliletirme peindedir. Felsefe, ne 'ilk' felsefedir, ne de "insanlk sohbeti"dir (Rorty); dolayl geerli-letirmeye tbi olup, eylem ve bilginin geerli zeminiyle birlikte kendiyle ilgili bir sorgulamadr. Byle bir felsefe programn baka bir bilime dnmekten alkoyan ise kendi zdnmsel karakteridir. Horkheimer ister doa, ister toplum bilimi olsun genelde bilimlerin naif bir nesnelcilikten yola ktn gzlemlemitir. (ZfS 1937: 254 ve sonras). Bilim, bili nesnelerini verili kabul eder. Felsefe ise bu naif tavrdan uzaklaarak bilimsel nesne alannn kuruluunu sorgular. Eletirel teori geleneinde bu sorgulama, teorilerin hem dou balamn, hem de uygulan balamn zmlemek anlamna gelir. z-dnmsellik, eletirel teoride vurgulanan anlamyla, kendi bak asn mmkn klan olumsal koullarn (dou 252

balam) , retilen bilginin toplumda kime ve neye hizmet ettiinin (uygulan balam) eletirel adan farknda olmay gerektirir. Bu anlamyla zdnmsellik, Horkheimer'in szleriyle, "dnce gdleri"nin farkna varmamz salarken (ZfS 1934: 26-27), bireysel ve kolektif otonominin de kurucusudur. Eletirel teorinin 1941'den sonraki geliimi, zellikle modern akl arasal aklla bir tutmas ve bu arasal aklla yan yana getirdii alternatifin belirsizlii, otonomi ve zdnm arasndaki ban fazlasyla zayflam olduuna iarettir. nceki blmde incelenen topyac akldan iletiimsel akla gei de benzer sonular yaratr. Bilin felsefesinden kopula birlikte, "dnm" ve "zdnm"n anlamlar deiir. Bu kavramlar artk Kartezyen bir ego'nun bilisel etkinliklerine ya da yapan bir Benin emek etkinliine deil, Benler aras iletiim srelerine atfta bulunur. htilafl geerlilik iddialarn ve tartma kurallarn mnakaa ve mzakereye konu eden, hkme ve karara balayan sylem etkinliine iaret eder. letiimsel akl kavram, eletirel teoride iki nemli revizyona neden olur: lkin, zdnm ve otonomi ilikisi bir sylem teorisinin altnda yeniden kurulur. Geerlilik iddialarnn sylemsel olarak hakllatrlmasna girimeyi salayacak bilisel yetinin ayn zamanda evrenselci bir etik bak asn 356 da imledii iddia edilir, ikinci olarak, otonomi, artk iletiimsel mnda anlalr. Otonomi bundan byle, Kant'taki gibi kendini-yasalatrma, Hegel ve Marx'daki gibi kendini-gerek-letirme ya da Adorno ve Horkheimer'deki gibi mimesis anlamna gelmeyip, evrenselci bak asn benimsetecek bilisel ehliyeti ve bu evrenselci temel zerinde eylemeyi salayacak etkileimsel ehliyeti tarif eder. Bu blmn amac, iletiimsel etik projesini zmlemek ve iletiimsel otonomi kavramn gelitirmektir. Bu tartma, kitabn temel iddiasn da sonulandracaktr. Kendini-gerek-letirme ve mimesis modellerine kar eletirim henz dile getirilmemi alternatif bir otonomi modelini nvarsaymt. Bu alternatifi akla kavuturmak iin nce iletiimsel etik programn genel hatlaryla ortaya koyacam (1. kesim), ardndan meseleyi iki soru erevesinde tartacam: Hegel'in Kant ahlk eletirisi iletiimsel etik projesine ne denli uygulanabilir (2. kesim); iletiimsel otonomi kavram, Adorno ve Horkheimer'in "mimesis" olarak adlandrd, i ve d doayla bast-rmc olmayan bir ilikiyi benimsemi topyac bir yaklam ierebilir mi (3. kesim)? 1. letiimsel etik program "Tahakkmden uzak sylem" (herrschaftsfreie Diskurs) ve "kstlanmam diyalog" (zwanglose* Kommunikaon) kavramlarnn izi, Habermas'n altmlarn ortalarnda kaleme ald yazlara dek srlebilir. Bu dneme ait bir dizi yazsnda Habermas, demokratik kltrn de jure idealleriyle bilimsel-tekno-lojik uygarln de facto buyruklar arasndaki elikiyi ortaya serer.7 Bilim ve teknoloji yalnzca 253

retim gleri olarak deil, toplumsal ilikilerin rgtlenmesi eklinde de ilemeye bala(*) Teklifsiz tekellfsz - .n. 7 Bkz. Habermas, "The University in a Democracy: Democratization of the University", "Technical Progress and the Social Life-World" ve "The Scientization of Politics and Public Opinion", tm Toward a Rational Society iinde; "Dogmatism, Reason and Decision: On Theory and Practice in Our Scientific Civilization", Theory and Practice iinde, lng. bas., s. 253-83. 357 dnda, dahas toplumsal servetin datm bilim ve teknolojinin buyruklarna gre merulatgnda, iki burjuva sonras ideolojik form ortaya kar. Birincisi teknokratizm, ikincisi ka-rarvermecilik. Teknokratik konum, politik tercihleri ve normatif kararlar yalnzca maksada uygun yetitirilmi uzmanlarca zmlenebilecek salt idar problemlere indirgerken; karar vermecilik, politikacnn zerine bir grev gibi yklan ahlk tercih yknn bilimselidar uzmanlk tarafndan bertaraf edilemeyeceini kabullenir. Teknokratizm ve kararvermecili-in her ikisi birden, demokrasinin normatif kendini-kavray-yla eliir. Bu kendini-kavraya gre kamusal kararlar, kst-lanmakszn gr alveriinde bulunan otonom (mndig)* yurttalarca hkme balanr. lgili balamda, bimadam, politikac ve kamu arasndaki kstlanmam diyalog modeli, demokratik kendini-kavrayla uyumlu tek model olarak sunulur.8 Dolaysyla, demokratik kamu ethos'unun arzulanabilirlii ve srdrlebilirlii ile iletiimsel etik ideali arasnda ok yakn bir ba vardr. Bu noktaya dikkat ekmek, bir dizi nedenden tr olduka nemli: zellikle evrensel pragmatik teori gelitirildikten sonra, "kstlanmam diyalog" ve "ideal sz durumu" kavramlar ylesine formel anlamda yorumlanr ki bu kavramlarn eletirel bir toplum teorisi iin nemi giderek belirsizleir; ayrca, doal hak geleneine ait rza teorilerine benzer ekilde, iletiimsel etik teorisi de temelinde kamuku-rumsal yaam normlar ya da kurumsal adalet ile ilgilenir. Aa(*) Reit, ergin - .n. 8 "Bu gizilg ve irade diyalektii, kamusal hakllatrmas ne talep edilen ne de izin verilen karlarla uyum iinde bir dnm olmakszn ilerlemektedir bugn. imdiye dek doa tarihinin uzan gibi grnen teknik ilerlemenin dolaymlamasm ve toplumsal yaam mecrasn ynlendirebilmemiz iin bu diyalektie politik bilinci incelikle ilememiz gerekir. ... Tahakkmn tz, teknik denetim iktidaryla znmez. Tersine, birincisi btnyle ikincisinin ardna saklanabilir. Bugn yaama kar kolektif bir ikin tehlike halini alm olan akl d tahakkm, ancak tahakkmden uzak genel tartma ilkesine bal politik karar alma srecinin geliimiyle denetim altna alnabilir. ktidar yapsnn aklsallamasna dair tek umudumuz diyalog sayesinde geliecek dncenin politik iktidann destekleyecek koullarda yatar" (Habermas, Technical Progress and Social Life-World", Toward a Rational Society, s. 61). 358 254

gda daha ayrntl tartlaca gibi, ikinci mesele teorinin zayfln olduu kadar glln de ortaya koyar. Habermas'm evrensel pragmatik teorisi balamnda "ideal sz durumu" ve "kstlanmam diyalog" kavramlar, tartmalarn "sylemler" olarak adlandrlan formel zelliklerini tanmlar. Bu teoriye gre iletiime girien herhangi biri, bir sz edimi icra ederken drt tane geerlilik iddiasn ne srer ve bu iddialar muhtemel itirazlara kar srarla koruyabileceini ya da hakl-latrabilecegini nvarsayar.9 Sylemler srasnda, bizim "her zaman zaten" naife varsaydmz arka-plan mutakabat proble-matikleir. Bu arka-plan mutakabat drt geerlilik iddiasnn tannmasyla kurulur: Szcelerimizin kavranabilirlii, szcelerin nerme bileenlerinin hakikati, ifadelerin edimsel ynnn doruluu ya da uygunluu ve konuan znenin samimiyeti ya da sahicilii. Gnlk szn bu arka-plan nvarsaymlan bir itirazla karlatnda ya da problematikletiginde, bu iddialar "askda kalan kanaat"imizin10 doruluu ya da hakikati kapsamnda inceleyebileceimiz bir tartmaya giriebiliriz. Kesin konumak gerekirse, szcelerin kavranabilirlii genellikle bir geerlilik iddias deildir. Ancak yorumlama, eviri, filolojik ve dilbilimsel aklama edimlerinde temalatrmay gerektirecek ekilde bir problematie dnebilir. Hakikilik yalnzca sylemlerde temalatrlamaz. Kiinin ifadelerinin sahiciliini ya da samimiyetini sorgulamamz ieren tartmalar insanlarn sylediklerini gerekten kastedip etmediini anla9 Bu iddiann biri gl, dieri zayf olmak zere iki versiyonu mevcuttur. Metinde verilen gl tezdir; zayf tezin iddiasna gre, Verstandigung -anlamaya varma- amal sz edimlerinin paradigmatik durumu bu drt nvarsaym btnyle yanstr; McCarthy ve Habermas arasndaki teati iin bkz. ed. Willi Oelmuller, Transzendentalphilosophische Normenbegrndung iinde, s. 135-38. 10 Habermas, Theorie und Praxis'in yeni basksndaki Giri, s. 25; ngilizce evirisi, bunu "eylem zerindeki kstlamalarn sanallamas" olarak aktarm, s. 18. "Askya alma" szn daha ziyade bu problemin Husserlci bir tarzda ifade edilii olarak gryorum. Gerekten de, pasajn geriye kalannda Husserl'den alnt yaplmtr: "Husserl'in syledii gibi sylemek gerekirse, sylem esnasnda genel tezi ayra iine alrz" (a.g.e.). Evrensel pragmatik zerine genel deerlendirmeler iin bkz. Habermas, "What is Universal Pragmatics?", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 1-69. 359 mamzda ok nemli bir rol oynasa da, nihayetinde hakikilii kuran sylenenle yaplan arasndaki ilikidir.11 Sylemin asl ana konusu, hakikat iddialar ve normatif geerlilik zerindeki iddialardr. Sylem esnasnda, bir yanda hakikilii iddia edilen nermelerce duyurulan olgularn mevcudiyeti, dier yanda emredici hkmlerle ileri srlen normlarn geerlilii arasnda kaldmzda kanaati askya alrz. Habermas, hakikat ve normatif iddialarn temalatiran sylemleri srasyla 255

"teorik" ve "pratik" olarak adlandrr. Sylemlerin amac, ihtilafl iddialar zerinde "aklla gdlenmi bir mutabakat" yaratmaktr. "deal sz durumu" kavram, ite bu balamda tantlr. "deal sz durumu", mutabakatn salt bir dn verme ya da kolay bir anlamadan ayrt edildii bir balamda sylemsel tartmalarn sahip olaca formel zellikleri belirtir. Yanl ya da grnte bir mutabakat yerine aklla gdlenmi mutabakata ait unsurlar resmeder. deal sz durumunun drt koulu yle sralanabilir: lkin, her katlmc iletiimi balatmak ya da srdrmek zere eit ansa sahip olmaldr; ikincisi, katlmclarn her biri, aklama yapmak, neride bulunmak, iddia ileri srmek ve hakllatr-malara itiraz etmek iin eit ansa sahip olmaldr. Bu iki maddeye "simetri koulu" adn verebiliriz. ncs, tm katlmc aktrler, hislerini, arzularn ve niyetlerini ifade etmek iin eit ansa sahip olmaldr. Drdncs, konumaclar eylem balamlarnda "buyruk verme ya da verilen buyrua uymama, kabul etme ya da reddetme, kendi edimi hakknda hesap verme ve dierlerinden hesap sorma"12 anslar sanki eit datlm gibi eylemelidir. Son iki maddeyi de "karlkllk 11 Habermas, hakikilik (V/ahrhajtigkeit) koulunu bir geerlilik iddias olarak dzenlemek iin sylemlerin eylem balamlar iine yerletirilmesi gerektiini belirtir; bkz. Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen zu einer Theorie der kommunikativen Kompetenz", Habermas ve Luhmann, Theorie der Gesellschajt der Sozialtechnologie iinde, s. 138 ve sonras. ThCA'da Habermas, kavranabilirlik kouluyla balantl olarak "aklayc" sylem kategorisini tantr. Bu sylem kategorisi, eviriler, yorumlar, filolojik ve metinsel aklamalar vs.yi kapsar (s. 22 ve sonras). 12 Habermas, "Wahrheitstheorien", s. 256, benim evirim; metinde "Wth" ksaltmas kullanld. 360 koulu" diye adlandryorum. deal sz durumunun simetri koulu yalnzca sz edimlerine ve bunlarn uygulanmasn yrten koullara atfta bulunurken, karlkllk koulu ise mevcut eylem balamlarna atfta bulunur ve bir yandan hakik olmama ve iki yzllk, te yandan eitsizlik ve boyun eme durumlarnn askya alnmas gereklidir.'3 Gnmzde, bu konu zerinde tzsel nitelikli bir eletirel literatr gelimekte. Kimine gre ideal sz durumu, mevcut tm kurumsal ilikileri yadsdndan dolay tehlikeli ve totaliter bir topyadr, gerekletii takdirde totaliter politikalara yol aabilir.14 Raymond Geuss gibi dierlerine gre, "bir dizi olgu-olmayanm aknsal tmdengelimi"dir.15 Sz konusu eletiriler, bu olgusalkart durumun statsn ounlukla yanl anlamtr. "deal sz durumu", katlmclarn sylem esnasnda izlemesi gereken bir dizi kural (simetri koulu) ve kendi aralarnda kuracaklar bir dizi ilikiyi (karlkllk koulu) tarif eder; ama bu durum, ulatklar mutabakat yalnzca daha iyi kantn gcne 256

bal olarak aklsal olarak gdlenmise mmkndr diyebiliriz. Aslnda, bir kantlama evresindeki taraflarn mzakereyi balatmak, sorgulamak ve iddialar ileri srmek, nermelerde bulunmak ya da hakllatrmalara itiraz etmek iin eit ansa sahip olmakszn bir mutabakata varmas, diyalog rollerinin ve sz edimi kullanma anslarnn asimetrik dalmn gsterirken, bylesi bir mutabakatn prima facie ne hakik, ne de aklsal olduunu ileri srmekle ilgili zellikle sezgisel-kart bir ey yoktur. Taraflar arasndaki iktidar ilikisinin mevcudiyeti, bu taraflarn yalnzca daha iyi kantn gcyle gdlenip gdlenmedii konusu zerine kuku drmektedir. Keza, bir sylemin katlmcs samim deilse, kendiyle ilgili enformasyonu dierlerinden saklyor ya 13 "Askya alma" gerekliliinin eylem (Handlung) ve sylem (Disfeurs) arasndaki ilikiyi aydnlatacana mulaklatrdn ileri sren Herbert Schndelbach bu iddiasn baaryla dile getirmitir bkz. Reflexion und Diskurs, s. 135-71. Bu meseleyi 2. kesimde tekrar ele alacam. 14 R. Spaemann, "Die Utopie der Herrschaftsfreiheit"; Quentin Skinner, "Habermas's Reformation". 15 Raymond, Geuss, The Ideal of a Critical Theory, s. 67. 361 da karyorsa, ulalan mutabakat yalnzca daha iyi kantn gcyle gdlenmitir denilemez. Taraflarn zor, cebir ya da manipulasyon etkisinde kalmadan ulat gnll, samim bir mutabakatla hakiki mutabakat fikri arasnda aslnda bir iliki vardr. Bu ilikiden yola kan Habermas aklsal mutabakata varma diye yorumlad hakikatin, zgrlk (yalnzca daha iyi kantn gcne teslim olmak) ve adalet (haklarn katlmclar arasnda karlkl ve simetrik dalm) normlaryla i ie olduunu iddia eder.16 Savunulabilir bu ekirdeine ramen, "ideal sz durumu" ve sylem kavramlar bir takm felsef zorluklar ierir. zellikle, hakikat mutabakat teorisiyle ilgili bir dolu zlmemi mesele bulunmaktadr: Hakikatin anlam aklsal mutabakat olarak m tanmlanmaldr, yoksa aklsal mutabakata ulama bir hakikat lt mdr?17 Hakikate ulamak iin kullanlan bir prosedr, hakikat olarak tanmlanabilir mi? Her prosedr iin rastlanabilecek bir durumda, yani yanl uygulama ya da kullanmda hakikat dncesi neye dnecek? deal sz durumunun taahht ettii formel koullar, aklla gdlenmi bir mutabakata varmak iin yeterli midir? Bu koullarn gerekli olduu hakkyla kabul edilebilir, ancak stlendikleri grev bakmndan yeterlilii kkuludur. Ksacas, tartmalarda fiilen kullanlan neden ve delillerin ieriini ihmal edip aklsal mutabakat salt prosedrel adan yorumlama giriimi ne denli baarldr?18 Kukusuz, hakikat mutabakat teorisiyle ilgili bu sorular Habermas'n normatif geerlilik mutabakat teorisi zerine de bir para kuku drr. Bu adan karlalan zoluklar aada ayrntsyla tartlacaktr (bkz. 2. kesim). Hem hakikat mutabakat teorisi, hem de geerlilik mutabakat teorisinin ileti-imsel 257

ya da sylemsel akl oluuna asl yn veren nedir? Habermas'n tezine gre ne hakikat, zihnin nesneyle ya da du16 Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen", s. 139. 17 Bkz. McCarthy, The Critical Theory ojjrgen Habermas, s. 303 ve sonras. 18 John B. Thompson, Habermas'n teorisinin hakikatin "delil boyutu"na kar ilgisizliini tartmtr; bkz. John B. Thompson, "Universal Pragmatics", s. 130. 362 rumla dnsel ilikisince tanmlanr, ne de normlarn geerlilii, eylem ve durumlarn tekilere iletilemez trden benzersiz, tanmlanamaz niteliince tanmlanr.19 Hem hakikat iddialar, hem de normatif geerlilik iddialar yalnzca tartma kapsamnda test edilip, yartrlabilir trden kamusal iddialardr. "Eylem ve deerlendirme normlarnca ierilen geerlilik iddialarnn hakllatrlmasnn, tpk iddialarda ierilen geerlilik iddialarnn hakllatrlmas gibi sylemsel olarak test edilebilecei konusunda kukuluyum."20 Pratik sylem teorisi, kimi zaman "bilisel dil etii"21 olarak da adlandrlan biliselci bir etik teorisi gelitirmitir. Bu teorinin temel amac, betimleyici anlamda "doru" ya da "yanl" testine tbi tutulmayan normatif nermenin, benimsenmesi ya da reddedilmesi iin aklsal ve hakl nedenlerin mevcudiyetinden tr "bilisel bakmdan geerliletirme"ye yer verebileceini biliselcilik kartlarna -zellikle duygucular ve kararver-mecilere- gstermektir. Bu iddiay hakllatrmak zere Habermas, iletiimsel etiin ya da biliselci dil etiinin "temel aklsal sz normlar" zerine kurulduunu gstermeye alr. Erken bir formlasyona gre: "Umudumu mantk ya da gramerin rtk etiine deil, sze [Rede] balyorum. Temel eylem normlarnn, sradan konuma dili iletiimine ait [umgangssprachlicher Verstandigung] muhtemel tarzlar ieren zneleraras bir form zerine kurulduu [begrndet] varsaymndan yola kyorum."22 letiimsel Eylem Kuram'ndaki temelci kart grten nce, aklsal sz yaplaryla iletiimsel etik arasnda olumsal, 19 Habermas, kendi etik teorisi iin gerekli grnmesine ramen, hibir zaman ne sezgici, ne de faydac trden doalc etikle ak bir hesaplamaya meyletmemitir. Etik balamnda biliilie kar asl rakibin kararvermecilik olduunu, stelik kendi konumunu dier rakip bilii-doalc grlerden ayrt etmeden ne srmtr; eski "doal hukuk" geleneine doalc etik temsilcisi olarak yaplan gnderme iin bkz. Wth, s. 226-27, The Critical Theory ojjrgen Habermas iinde McCarthy evirisi, s. 311. 20 A.g.e. 21 Habermas, "Moral development and Ego Identity", Communication and the Evolution ofScience, s. 89. 22 Habermas, "Einige Bemerkungen zum problem der Begrndung von Wertulteilen", s. 92. 258

363 yan-aknsal bir balant olduu iddia ediliyordu.23 Uetiimsel etii aklsal szn temel normlar zerine kuran bu gl hak-llatrma program kolayca savunulamazd, zaten Habermas da sonraki formlasyonlanndan bundan vazgeti. Bu noktada, neden byle yaptm anlamak nemlidir. Her eyden nce, ideal sz durumunun Rede (Sz), vernnf-tige Rede (aklsal sz), kommunikatives Handeln24 [iletiimsel eylem] ve verstndigungorientiertes Handeln (anlamaya varmaya yneltilmi eylem)25 terimleri kapsamnda Habermas'n mulaklna tekabl edecek ekilde en az drt muhtemel okumas vardr. KarlHeinz Ilting, Habermas'n bu dneme ait yazlarnda anlatt ideal sz durumuna dair drt muhtemel okumay yle snflandrr: deal iletiim modeli olarak ideal sz durumu, dilsel iletiim imknnn koulu olarak ideal sz durumunun ngrl; sylem imknnn koulu olarak ideal sz durumunun ngrl; ve sonuncusu, ihtilafl geerlilik iddialar zerine aklsal adan gdlenmi bir mutabakata varmak iin ideal sz durumunun yeterli koul olarak ne srl.26 Bu mulaklk yznden, bilisel dil etii normlarnn 23 Kars. Bu konuyla ilgili erken formlasyonlardan biri: "Bizi doadan uzaklatran, doasn bilebildiimiz tek eydir: Dil. Otonomi ve sorumluluk dilin yaps araclyla bizim iin vazedilmitir." (Habermas, Appendix, "Knowledge and Human Interests: A General Perspective", Knowledge and Human Interests iinde, s. 314). Ayrca kar.: "deal sz durumu en iyi ekilde aknsal bir yanlsamayla kyaslanabilir, bu yanlsama varln, izin verilmez ekilde snrlar aan bir tecavze borlu olmad srece (tecrbeyi aan kategorilerin kullanmnda olduu gibi) ama ayn zamanda aklsal szn kurucu koulu olduu srece, ideal sz durumu ngrs, muhtemel her iletiim iin kurucu yanlsama olmann nemini tar; bu sz durumu ayn zamanda bir yaam formunun ngrldr" (Wth, s. 259, benim evirim). 24 Bu formlasyon iin bkz. Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen", s. 114. 25 Bu formlasyon iin bkz. Habermas, Wth, s. 226-27. 26 Karl-Heinz Ilting, "Geltung als Konsenss", Neue Hejte jr Philosophic, s. 22-50. Aslnda farkl olmalarna ramen ok farkl deilmi gibi grnebilen bu formlasyonlarn arasndaki fark Habermas iin etik normlar temellendirme balamnda nem tar, ideal sz durumu genel anlamda dilsel iletiim imknn belirtiyorsa o zaman Habermas etik normlar ok gl ve reddedilemez bir temel zerine ina etmek istemektedir. te yandan, ideal sz durumu iletiimin idealletirilmi srelerine atfta bulunuyorsa etik normlarn temellen-dirimi o denli gl ve reddedilemez derecede deildir, zira sylemlerin ne 364 "aklsal sz" koullarnca kurulduunu ileri sren iddiann gerekte ne ifade ettii belli deildir. 259

Geri, iletiimsel etik dncesiyle ilgili baka bir yaklam tarz daha bulunmakta; bu yaklama greyse iletiimsel etik, Kant gelenek iinde yer alan prosedrel bir etik teorisidir. letiimsel etik program u varsaym balang noktas olarak alr: "Meta-etik nermeleriyle snrlandrlmam felsef bir etik bugn, norm ve deerleri hakllatran prosedrlerleri ve iletiimin genel nvarsaymlarm yeniden ina edilebilirsek ancak mmkn olabilir."27 Aslnda bizzat sylem teorisinin ne karl, hakikat dncesinin aklsal mutabakat gerektirdiini ama bu aklsal mutabakatn, mutabakat gerekletirecek tartma stratejileri ve tarzlarnn tanmlanyla yalnzca prosedrel olarak amlanabilecein1 gstermek iindir. Keza, iletiimsel etik prosedrel bir etiktir. Ne var ki, bu prosedrel izah, iletiimsel etii, aklsal szn evrenselpragmatik zmlemesi zerine ina eden gl hakl-latrma programn savunmaya yetmeyecektir. Bu tr prosedrel teorilerin iine dt zorluklan resmetmek iin, baka bir prosedrel Kant teoriyi, rnein John Rawls'un adalet teorisiyle Habermas'nkini ksaca kyaslamak yol gsterici olabilir.28 Rawls ve Habermas'n paylat iki ncl vardr. Birincisine "meruluun mutabakat ilkesi" diyeceim ve yle tanmlayacam: Aklsal mutabakat ilkesi, normlarn ve normatif kurumsal dzenlemelerin meruluunu hakllatrabilecek yegne lt salar. Daha nemlisi, Rawls ve Habermas bu aklsal mutakabat dncesinin prosedrel olarak tanmlanmas gerektiini ne sren st-teorik ncl de paylar. Rawls'un iddiasna gre, kendi adalet teorisi, kolektif birlikte varoluun kadar "ideal" olduu sorusu yantsz kalmaktadr. Burada ortaya konan gl ve zayf hakllatrma stratejilerini bir sonraki tartmann aydnlatacan umuyorum. 27 Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 97. 28 Bu kyaslama, "The Methodological Illusions of Modern Political Theory" balkl makalemin ilk yansnn ksa bir zetidir, bkz. Neue Hejte fr Philosophy iinde, s. 47-74. 365 geerli ve balayc normlarn kurabilecek yegne hakllatr-ma prosedrn sunar. Habermas da yalnzca aklsal mutabakata varabileceimize bal kalarak "ideal sz durumu"nun sylemlerin formel zelliklerini tanmladn iddia eder. Rawls'un kurgusal kolektif seim durumu ve Habermas'n edeerde kurgusal "ideal sz durumu", meruluun mutabakat ilkesini resmetmek zere tertiplenmi normatif hakllatrrna prosedrleridir.29 Habermas'n iletiimsel etik iin sunduu hakllatrmay incelemek zere, Rawls'un "balang konumu" tarifi ile ideal sz durumu arasnda bir analoji kurabiliriz. Rawls, yola kt olgu kart dnce deneyini hakllatrmann muhtemel tarzn yle belirler: "yinin inceltilmi teorisi", "dnmsel denge" ve "ayrcalkl betimleme".30 Habermas'n teorisindeki hakllatrrna 260

yollarn da benzer ekilde ayrmlandrabiliriz: Bir formlasyona gre ideal sz durumu, aklsallk, adalet ve zgrlkten asgarde ne anladmzn dilsel olarak belirleniidir. yle diyebiliriz, bu sz durumu dilsel bir "iyinin inceltilmi teorisi"dir.31 Taraflarn aklsall, bu tr iletiim srelerine katlma, bunlar benimseme ve bunlardan kacak sonularn balaycln kabul etme yetisi ve gnlll olarak tanmlanabilir. deal sz durumunca simetri ve karlkllk koulu balamnda tanmlanan adalete gre, tm katlmclar sz edimlerini balatmak ve kullanmak iin eit hakka sahip olmal ve bu haklar eite datlmaldr. zgrlk ise eylem zerindeki tm i ve d kstlamalarn askya alnn ve yalnzca daha iyi kantn "gcn" izleme hakkn ifade eder. Rawls'un iyinin inceltilmi teorisi gibi Habermas ideal sz durumu da iletiimsel etiin normatif ieriini hahllatrmaz, yalnzca resmeder.32 Simetri koulu, akl sahibi ve zgr varlk 29 Kars. Steven Lukas, "Of Gods and Demons", s. 134-49; Iris Young, "Toward a Critical Theory of Justice", Social Theory and Practice, s. 279-302. 30 Rawls, A Theory of Justice, s. 17-22, 31 ve sonras, s. 139 ve sonras. 31 Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen", s. 139 ve sonras. 32 Yaplan eletiriler iki gruba ayrlabilir: Birincisine gre, balang konumunun "iyinin seyreltilmi teorisi"nin kstlan altnda asgari dzeyde yorumlamak 366 addedilmek zere herkesin eit hakka sahip olduuna dair normatif ball a priori taahht eder. Gerekte, karlkllk koulunu incelediimiz takdirde Rawls'unkine kyasla Habermas'n normatif varsaymlarnn daha gl olduunu fark ederiz, zira bu varsaymlar belli bir ahlaksal davran, yani iktidar ve otorite ilikileri iindeki taraflarn tam bir karlklln n-varsayan belli bir yaam-dnyasn ve hakikiliini nceden tanmlar.33 Evrensel-pragmatik aklsallk, adalet ve zgrlk yorumlan aslnda iletiimsel aklsalln, karlklln ve hakikiliin normatif geerliliini nvarsayan yorumlardr. Ama zellikle bu normatif yoruma ynelten temeller nedir, stelik balayc olacan dndmz normlan kuran ideal sz durumunun kts bir girdiyse? deal sz durumu dngsel bir kurulum-dur; kurmay amalad normlann geerliliini nvarsayar. Habermas mevcut dngsellii kabul edebilirdi, ama bunun yerine o da Rawls gibi, bu normlarn geerliliinin nceden kurulmas gerekmediini, zira bunlarn "her zaman zaten" n-varsayldn iddia eder. Tpk zayf balang konumu betimlemlemesinin, "dnmsel denge" olarak adlandrlan inceleme araclyla "lykiyle budanm ve ayarlanm yarg deer-lendirimleri"ni34 aklamak zere ne srl gibi, Habermas -bireyleri, amalar deer skalasnda sralanmam ahlki kiiler olarak varsaymak- aslnda asgari deildir; bkz. Thomas Nagel, "Rawls on Justice", s. 97 261

ve sonras, ikinci eletiri hattna gre, meselenin asl kayna balang konumunun asgari olmayan ama ayrcalkl tasviridir. Bu eletiriler, Rawls'un temel iyiler teorisinin szde tarafszln (Schwartz); Rawls'un ortalama geliri gz nnde bulundurarak yapt zneleraras kyaslama ltlerini (Wolff); Rawls'un risk saknmn nvarsayan ahlk psikolojisinin akla yatknln (Barber); aklsalln ekonomi ve oyun-teorisi balamnda tanmlann (Hf-fe) sorgular. Bkz. A. Schwartz, "Moral Neutrality and Primary Goods", Ethics (Haz. 1973), s. 83; B. Barber, "Justifying Justice: Problems of Psychology, Politics and Measurement in Rawls", Reading Rawls iinde, ed. Norman Daniel, (New York: Oxford University Press, 1975); R. P Wolff, Understanding Rawls; Ottfried Hffe, Ethife und Politik, s. 227-43. 33 Ideal sz durumunun nkoullarndan biri udur: "Konuanlar kendi niyetleri konusunda ne kendilerini, ne de tekileri aldatmahdr", (Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen", s. 138); karlkllk ve simetri koulu katlmclarn temsilleri kullanmak zere "aktrler olarak eit ansa" (a.g.e.) sahip olmasn gerektirir. Ayrca kar. Wth, s. 256 34 Rawls, A Theory ojJustice, s. 20. 367 da ideal sz durumunun anlamaya varmaya ynelmi bir etkileim yaps iinde ngrldn iddia eder.35 Bu iddia ilk okunduunda, sama bir ekilde akla yatkn gelmez. Asimetrik, karlkl olmayan, aldatc ve akl d sz ve etkileim insan yaamnda bir istisnadan ziyade bir kural suretinde ortaya kar. Durum byle olmasayd zaten normatif bir felsefeye de ihtiya duyulmazd. Her ey olmas gerektii gibi olurdu. Bu itiraz samadr zira evrensel pragmatik, sz ve etkileimin olabilirliinin koullarn aknsal anlamda zmler. Evrensel pragmatik, sz ve iletiimin bilhassa insan tarzlarnn olabilirliinin derin yapsn zmler. Bizlerin, eyleyen ve konuan aktrlerin, "her zaman zaten" nvarsayd bu kurallarn derin yapsnn dolaymszca farknda olmad ama bunlar uygun bir yeniden ina araclyla anlayabildii ve kabul edebildii doru saylsa da ortada bir problem var: Tm sz ve eylemlerde bir takm genel simetri ve karlkllk normlar nvarsaylsa bile bu normlar yalnzca bir semantik ierik imlemez. Dolaysyla, simetri ve karlklln herkesin simetrik ve karlkl katlm hakkn ifade etmek zere yorumlanmas gerektii sylenemez. Bu hakk ne srmek iin, zgl bir eitlik kavramn nvarsaymalyz. deal sz durumunun simetri ve karlkllk kurallarna zgl bir semantik yorum kazandrmasn salayacak ierik ve yorumlamay normatif adan taahht etmeliyiz.36 Rawls'un "dnmsel denge" prosedr, normatif ieriklerin zaten paylalan semantik yorumuna atfta bulunurken Habermas, yanlgya dp bu semantik ieriin tekanlamllna evrensel pragmatik-ten tmdengelerek varlabileceini iddia eder. Ancak Albrech' 35 Habermas, "Vorbereitende Bemerkungen", s. 138; Wth, s. 258. 262

36 Bilinen tm toplumlarn ye ilikilerini karlkllk normlarna gre dzenlediine dair olduka fazla sosyolojik delil bulunmasna ramen, Levi-Strauss'un The Elementary Structures oj Kinship [Akrabaln Temel Yaplar] iindeki tartmasnn baaryla gsterdii gibi, kiinin karlkl ilikiye girdii "akraba tekf'nin kim olmas gerektii sorusu byle bu kuraln mevcudiyetiyle yantlanamaz. "Akraba teki"nin belirlenimi (bu rnekte kadnlarn dei toku eden erkekler), karlklln benim "semantik" diye adlandrdm ya da daha iyisi "sembolik" denebilecek boyutunu nvarsayar. 368 Wellmer'in iaret ettii gibi, evrensel pragmatik, evrenselci eti-e geii belirleyen soyutlama admn hakllatramaz, zira bu admn nvarsayl metodolojiktir.37 Evrensel pragmatik, her bireyi mutabakata varma yetisine sahip bir varlk addeden bir soyutlama dzeyinden trer. Bu soyutlama, fazlasyla olgu kart bir varsaym olup, birinin insanlnn ahlk zn tanmlarken, mevcut tm doal ve toplumsal farkllklar gzar-d eden evrenselci etik bak asna mtekabil ahlk bir tavr stlenir. Sonuta, evrensel pragmatik belli trde failler tarafndan balayc kabul edilen bir kurallar sistemini yeniden ina eder. Bu failler, ilgili teoriyi treten ahlk soyutlamasna ve ev-renselcilik dzeyine tekabl eden ahlk ve pratik bir Bildung dzeyine ulamtr, ya da ulaabilir. deal sz durumunun Habermas tarafndan gelitirilen nc bir hakhlatrl daha var. Pratik syleme girime yetenei tecrbeye dayanan renme srelerinin bir sonucu olarak kabul edilir,38 ayrca iletiimsel etik, uzlam sonras ahlk akl yrtmenin Kohlberg'in ahlk geliim emasna uygun, diyebiliriz ki, "ayrcalkl betimleme"sini sunar. renme sreleri hem birey-olusal, hem de tr-olusaldr. Bireyin tarihinde sylemler, uzlam sonras dilsel ve etkileimsel ehliyete tekabl ederken, insanlk tarihinde sylemsel hakllatrma prosedrleri ilk kez modernitede belirip, modern hukuk, bilim ve demok-ratik-parlamenter prosedrlerle kurumsallar.39 Yakn zamanl, "Aklsallk ve Grecilik: Habermas'n Her-mentii 'Alt Edii'" adl makalesinde Thomas McCarthy bu tr bir kantlama hattnn karlaca zorluklar ok kesin belirlemi ve sz konusu teorilerde bilisel geliimin st aamalarn aratrmakla alt aamalarn aratrmak arasnda bir fark olduuna dikkat ekmitir, ikinci durumda, "aratrmacnn 37 Albrecht Wellmer, Praktische Philosophic und Theorie der Gesellschajt, s. 50. 38 Wth, s. 246; "Moral development and Ego Identity", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 69-94; ve "A Reply to My Critics", Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 253 39 Habermas, "Historical Materialism and the Development of Normative Structures", Communication and the Evolution oj Society iinde, s. 116 ve sonras. 369 263

farkllam dnmsellii ile ocuun, geleneksel kltrn vs.nin yeterince merkezsizlememi dncesi" birbirine asimetriktir.40 Bu asimetrik grnm, st aamalar aratrrken kaybolur. Lawrence Kohlberg'in ahlk geliim teorisine istinaden McCarthy, st ahlk znenin ahlk psikolouyla akl yrtmeye dair ayn dnmsel ya da sylemsel dzeye getirildiini ifade eder. znenin dncesi, imdi, ahlk teorisyeninin kantlama alanna giri koullar saylan merkezsizleme, farkllama ve d-nmsellikle izilir. Bylece yeniden ina modelinin temelini tekil eden, n-dnmc ve dnmc arasndaki, eylem-iindeki-teori ve izahat arasndaki asimetri yok olmaya balar. ... Bu sylemsel simetri, Kohlberg'in st aamalarn "doalln" ne srerek "olan"dan (ksmen)"olmas gereken'^ geme giriiminin neden ahlk filozoflarm sorgulanabilir bulduunu aklayabilir. Kohlberg, filozoflarn mr boyu mzakere ettii meta-etik meseleleri iin zgl bir konum alp savunmaldr; empirik-psikolojik dncelere ilgi, bu mzakereye katlmaktan muaf tutulmay salamaz.41 Habermas'n iletiimsel etik teorisi balamnda, McCarthy'-nin iddias yle bir hl alr: Evrimci-yeniden ina edici kantlamalar, ahlk teorisinde bir rol oynasa da ahlk geliiminin uzlam sonras aamasn paylaan dier teoriler arasndan belli bir tanesini hakllatrmaya hizmet etmez. Geliimci ahlk teorisi bu bakmdan edeerde belirleyicidir. Kuralkoyucu-luk, geri dnlebilirlik, evrenselletirilebilirlik ve tarafszlk ltlerini karlayan formel prosedrler sayesinde eyleme dair normatif ilkeler yaratan bireyleri mutulayan evrenselci ahlk aamasna ulatmzda, sz konusu ltlere dayanarak rakip ahlk teorileri arasnda hakemlik yapamayz artk. Rawls'un adalet teorisi gibi Kant ahlk teorisi de byle formel ltlerden yola kar ama bu ltleri iletiimsel etik te40 McCarthy, "Rationality and Relativism", s. 73. 41 A.g.e.,s. 74. 370 orisinden farkl bir tarzda yorumlar. Bu noktada, evrenselci etik teoriler arasnda hakemlik yapabilmek iin ek kantlara ihtiyacmz var. Habermas'n iletiimsel etii "aklsal sz"n temel normlar zerine kurma giriimi u sonular dourur: Birinci okumaya gre, bu hakllatrma prosedr btnyle dngseldir. deal sz durumu iin balayc olduu iddia edilen belli normatif koullar nce tartlmaldr. deal sz durumundan sonu olarak karlan zaten girdi olarak verilendir. kinci zmlemeye gre, tm eylem ve sylemlere ikin belli simetri ve karlkllk koullar mevcutsa bile, bu durum koullarn evrenselci yorumunun da ikin olduu anlamna gelmez. nc irdeleme ise, uzlam sonras aamada faillerce edinilen sezgisel know-how' aka dile getiren iddiann iletiimsel etik durumunu yeterince salayamadn gsterir; sylem modeli, bu ehliyet dzeyiyle uyumlu tek etik teorisi deildir. Habermas'n iletiimsel etiin temelini kuran asgar normatif ilkeler ile iletiimsel eylem yaplarnn geneli arasnda grd gereklilik ilikisini 264

kesinlikle belirlemek zere yakn gemite gelitirdii almann, yukarda verilen dngsellik sulamasn belli lde karladn birazdan gstereceim. Bu almayla yaplan deiiklik, iletiimsel etii hakllatrma stratejisi zerine nemli bir k tutsa da btnyle ikna edici olmaktan uzaktr. Zira asgar normatif ilkelerin tercih edilen semantik yorumu ve bu ilkelerin geerliliini kuran deerlendirici kantlamalarn belirlenmemilii ile ilgili meseleler hl ortadadr. lkin, Habermas'n iletiimsel etik program zerine en yakn tarihli tartmalarna ait sonular sergileyeceim, ardndan bu tartmalarn ikna gcn bir sonraki kesimde deerlendirmeye girieceim. Habermas, yakn zamanda kaleme ald "Sylem Etii: Bir Hakllatrma Program iin Notlar" balkl bir yazsnda tartmac sz ve iletiimsel etik koullan arasndaki ilikinin ne tmdengelimci, ne de tmevanmc olabileceini aklamtr.42 42 Habermas, "Diskursethik", s. 90 ve sonras. 371 Karl-Otto Apel tarafndan da ifade edildii kadaryla bu iliki, "edimsel eliki" kavramyla tanmlanmaldr.43 Edimsel bir eliki, iki nermeler kmesi arasnda deil, iki tr sz edimi arasnda ortaya kar. Bir sz ediminin nerme ierii, zerinde ykseldii bilisel olmayan ve kanlmaz nvarsaymlarla eliirse konumac edimsel bir elikiye dm demektir. rnein, konumac "Varlmdan kukuluyum" dedi. O zaman konumac (burada ve imdi) "yokum" durumunu bir ihtimal saymaktadr. Ancak, ikinci nermeyi syleyebilmek iin konumacnn (burada ve imdi) "vanm" nvarsaymas zorunludur.44 Apel, nce Jaako Hintikka tarafndan olduka farkl bir balamda izilen bu kant iki nerme tasarlamak iin kullanr: Birincisi, geerlilik iddialarnn aklla kurulabilecei hakknda kuku duyan bir kukucu, edimsel bir elikiye der; bu kuku iddiasn ne srebilmek iin, mnakaa iddialarnn aklla kurulabileceini ne sren varsayma dayanmakszn mmkn olmayan bir tartmaya katlmak zorundadr.45 kincisi, bylece Apel, bilisel ve ahlk kukucunun bu durumu, sz edimleri olabilirliinin "kanlmaz" ve "hile kartrlmaz" (nicht-hintergehbar) koulu olarak tanmas gerektiini iddia etmek ister.46 Apel'in tartma durumu zmlemesinde vard sonuca gre, sz yetisiyle donanm tm insanlarn birbirini eit haklara sahip tartma taraflar olarak karlkl tanmasndan mteekkil bir iletiim cemaati ideali, kanlmaz bir varsaymdr. Dolaysyla, geerli normatif iddialarnn kurulabileceini btnyle inkr eden bilisel ve ahlk kukucu, tartmac erevede kurulan bir geerlilik iddiasn ileri srmesine binaen bir iletiim cemaatinin normatif idealine zaten balanm olur.47 43 Karl-Otto Apel, "Das Apriori der Kommunikationsgemeinschaft und die Grundlagen der Ethik", Transformation der Philosophic iinde, s. 405 ve sonras; ng. ev., s. 225-301. 265

44 Habermas, "Diskursethik", s. 62-63. 45 Apel, "Das Apriori der Kommunikationsgemeinschaft", s. 394-397. 46 A.g.e., s. 414 ve sonras 47 A.g.e., s. 432-433. 372 Yukardaki aklamann altnda, tartmac szn temel normlaryla iletiimsel etik arasndaki iliki yeniden formle edilmelidir. Habermas yalnzca tartma durumuna katlmay seenlerin deil, sz ve eylem yetisine sahip tm ehil znelerin belli bir sezgisel know-how' kullandn ortaya koyar.48 Evrensel pragmatiin grevi, bu "know-how" "bunu-bil"e [know-this] dntrmek, ehil konumac ve aktrlerin rtk bilgisini dzenleyecek ak kurallar yeniden ina etmektir. letiimsel eylemin evrensel-pragmatik yeniden inas, drt geerlilik iddiasnn her zaman olgu kart bir dzeyde varsayl-dn aa serer. Bu yeniden inann ayrca iaret ettii gibi, beklenen mutabakat, sz konusu geerlilik iddialar itibar grmedii takdirde, ancak hakikat ve doruluk iddialarnn ne srln hedefleyen sylemler araclyla gerekleebilir. imdiki mesele, sylemlerin yalnzca belli tartmac koullar altnda treyip treyemeyeceini belirlemenin yan sra znenin, reddettii takdirde kendini edimsel bir elikiye drecek bir ahlk ilkesini de bu koullar arasnda kabul etmek zorunda olup olmaddr. Daha nce, ideal sz durumuna ait koullarn bir takm etik normlarn kabuln gerektirdii konusunu aratran Habermas, imdi, sz ve eylem yetisine sahip tm znelerin iletiimsel edimleri iinde ancak edimsel eliki pahasna inkr edebilecekleri zgl bir ahlk ilkesi tanmay da kuatan belli bir ahlk know-how' kullanp kullanmadklarn aratrr. Erken hakllatrma stratejisi, iletiimsel etik normlar ile tartmac szn koullar arasnda tmdengelimci bir iliki kurmaya almken imdi, tartmaya girien bir znenin ancak edimsel bir kendiyle-eliki pahasna inkr edebi48 Apel ve Habermas, tartmann "balangc" konusunda hemfikir deildir. Habermas Apel'i normatif sz koullarn sadece "dnmsel dn"e giren ve tartmaya girienler iin balayc klmak istedii gerekesiyle eletirir; halbuki Habermas bu nvarsaymlarn iletiimsel sz iinde her zaman zaten nvar-sayld grn korumak istemektedir (LC, s. 159, 16. dipnot). Gelecek kesimde gsterilecei gibi, Habermas'n iletiimsel etikte "kararvermecilik problemi" diye adlandrd meseleden kendinin kanabildiim dnmyorum. Sylem kurallarnn zerimizde gl mnda normatif balayc bir etkisi olduunu grebilmek iin bir eit "dnmsel dn" gerekir. 373 lecei belli bir etik normu nvarsayd iddia edilir. Bu yeniden formlasyon aadaki aklamalar salar. Birincisi, "ideal sz durumu" kavram, tartmalarda izlenecek kurallar

266

zetlemeye hizmet eder, tabii aklsal bir mutabakata varlacaksa. Habermas kendi balang iddiasnda srar eder: "Tartmac bir mbadelede, sz durumunun zellikle bastrma ve eitsizlie bak yaps kendini gsterir".49 kincisi, tartmalar iletiimsel eylemin gnlk tarzlarn baka aralarla srdrr. Yaam-dnyasnn syleme geii g-dleyen kendini-aklayc karakteri ounlukla sekteye urar, dolaysyla aydnlatma ve karlkl yorumlama gerektirir. Sylemler yaam-dnyasndaki gnlk etkileimleri kuran sorgulama, muamma, aklama, yorumlama, mzakere ve aydnlatmayla birlikte srp gider. ncs, evrensel pragmatiin grevi iletiimsel eylem ve tartmann nvarsaymlarm yeniden ina etmektir. nceden vurguland gibi, bu yeniden ina aknsal felsefenin grevini bakalam bir arala srdrr. Szde "a priori" koullar ehil davrann a posteriori kurallarndan ayran hat giderek bula-nklar, zira eylem ve sz yetimizin koul ya da zelliini "a priori" adlandrmay hakllatrmak btnyle ehil aktrlerin rtk know-how'ina tekabl eder ki imdilik buna kar muhtemel bir alternatif grnmemektedir.50 Drdncs, sylem etii teorisi bir "yeniden ina edici bi-lim"dir. Bu program, ahlk teorisi ile ahlk psikolojisi arasnda zel bir i blm gerektirir. Sylemsel etik, ahlk teorisini, tartmann ahlk teorisi olarak tasavvur eder.51 Bylece, ehil 49 Habermas, "Diskursethik", MukH, s. 98 50 Habermas, ahlk teorisindeki "yeniden ina"mn anlamn MukH iinde aklamtr. Bkz. MukH, s. 127 ve sonras. 51 Elbette bu ihtilafl bir iddiadr. Ne ahlk duyumsay, ne de ahlk erdem byle bir ahlk teorisinin nesne alann oluturmaz. Etik biliiliin, ahlk duygu ve eilimi ahlk teorisi alanndan dlayacak kadar radikal bir slpla yorumlanmas gerektiine ikna olmadm belirterek bu meseleyi geiyorum. Geri, Habermas'n kendi de bu dlananlar ahlk teorisi yerine toplumsallama teorisine dahil eder. Toplumsallama teorisinin iletiimsel etikteki yeri iin bkz. 3. kesim. 374 znelerin n-teorik bilgisinin aklsal yeniden inasn salayan geliimci psikolojiye ait bulgulardan dolayl destek grr. Byle bir psikolojik teorinin bizzat felsef bir etikten beslenip, sonra dnp felsef etie dolayl delil sunmasndan tr dn-gsellik sulamas karsnda Habermas sz konusu dngy kabul etmekle birlikte bunun ksr olmadn ileri srer.52 Ahlk felsefesi ve ahlk psikolojisi arasndaki etkileim daha ziyade bir tutarllk testine benzer, her biri kendi sonularn ve zmlemesini dierinin altnda dzeltir. Beincisi, sylem etiinin temel ilkesine gre, ancak pratik sylem taraflar olarak tm ilgililerin (Betroffenen) muvafakat-na (Zustimmung) uyan (ya da uyabilen) normlar geerlilik iddia edebilir (MukH, s. 103). 267

Altncs, bir sylem etiinde tartma nvarsaymlarna ait ahlk ilkesine gre, pratik sylemin tm katlmclar normatif geerlilik iddialarnn ancak aadaki belirlenime uyulduu takdirde hakllatrabilecegine edimsel bir elikiye dme pahasna ve de zmnen itibar etmelidir: htilafl bir normun evrensel boyutta uygulanmasndan kaynaklanaca nceden belli ve stelik her bireyin karlarn tatmin aamasnda etkileyen sonu ve yan etkiler, herkes tarafndan bir zorlamaya (zwangs-los) maruz kalmakszn kabul edilecektir. Habermas bu ilkeye evrenselletirilebilirlik ilkesi adn verir.53 Yedincisi, bu iletiimsel etik program aklamasn tamamlamak iin bu tr bir teorinin nesne alann da tanmlamalyz. Aklanmas ve belirginlemesi gereken fenomenler, "norm-balanth (ya da dzenleyici) sz edimleriyle ilgili ne srdmz geerlilik iddialaryla birlikte normatif normlarn [ykmllk getiren ya da balayc] normatif geerlilii [Sollgel-tung]"dir (MukH, s. 54). Habermas'a gre, felsef etiin alldk konumlar, bir yanda doalclk ve sezgicilik, te yanda duyguculuk ve kararvermecilik, darda braklmaldr. Bu akmlar, normatif szceleri, "A, insan iin iyidir" gibi nerme52 Habermas, "Moralbewusstsein und kommunikatives Handeln", MukH, s. 128. 53 Habermas, "Diskursethik", s. 103 ve sonras, s. 127. 375 lerle, "A'y beeniyorum, onaylyorum" benzeri davurucu iddialarla, "A'y yap" ya da "A'y buyuran Tanr'n iradesine uy" gibi buyruklarla ifade eder. Ama "yanl olan, A'y yapmaktr" eklinde normatif bir szce, yukardaki szce formlasyonla-nndan hibirine tekabl etmez. Bu szcenin pragmatik anlam: "Ay yapmak yanltr". Bu nermedeki "yanl" yklemi, Ann niteliine ya da zelliine atfta bulunmaz ama u anlama gelir: Sen ve ben bir tartmaya girersek, ikimizin de Ay yapmaktan saknmamz gerektiini hakl nedenleriyle gsterebilirim. Bu pragmatik zmlemeye gre, "Ay yapmaman gerekir"in muadili "Ay yapmamak iin hakl nedenler mevcut"turdur.54 Yukardaki yedi nokta Habermas'n lletiimsel Eylem Kura-m'nn ardndan gelitirdii iletiimsel etik programnn esasn ortaya koyar. Gelecek kesimde Hegel'in Kant'a itirazn ada terimlerle yeniden formle ederek bu programn ierdii zorluklar incelemek niyetindeyim. 2. Hegelci itiraz: ada bir yeniden formlasyon nc blmde Hegel'in Kant ahlk teorisi eletirisi drt noktada zetlenmiti: (a) Evrenselletirebilirlik ilkesinin pro-sedrel eletirisi, (b) Kant ahlk teorisinin kurumsal yetersizlii, (c) Kant'n ahlk psikolojisine kar eletiri, (d) Kant'n eylem teorisine kar eletiri, lletiimsel etie kar "Hegelci" itiraz formlasyonum da ayn sray izlemekle birlikte drdnc noktaya tekabl eden bir eletiri iermeyecektir. lletiimsel etik kavram, kendini-gerekletirmeyi ifade eden Hegelci eylem kavramnn eksikliklerini tamamlamak zere gelitirilmiti. Yeniden formle edilen ilk Hegelci itiraz, evrenselletirilebi-lirlik ilkesinin statsyle ilgilidir; ikincisi, iletiimsel 268

etiin 54 Bu "hakl nedenler yaklam"nn, Habermas'n dlamak istedii trden nedenlerin tmn dlamak iin yeterli olmadn belirtmek gerekir. Baz kltrlerin teolojik buyruklar tam da hakl nedenleri kurabilir, ayrca "A, insanlar iin genelde iyidir" gibi bir iddia da belli tartmalarda kabul edilebilir bir neden olarak grlebilir. Genelde tartmalarda neyin neden ya da delil saylmasna dair problemlerle uramak iin tartma kurallar zmlemesinin yeterli olmadn bir kez daha vurgulamak isterim. 376 kurumsal dayanaklarna; son olarak ncs iletiimsel etik-te bilme yetisi, gdlenim ve duygulanm [affection] arasndaki ilikiye odaklanacaktr. ilk noktaya istinaden, evrenselletirilebilirlik ilkesinin yalnzca teorinin formel ve minimal ncllerinden kaynaklanma-yp, ancak ek varsaymlarla hakllatrlabildii lsnde iletiimsel etik programnn da bir form ve ierik diyalektii ierdii sonucuna varacam, lletiimsel etiin kurumsal dayanaklarn incelerken, sz konusu ek varsaymlardan bir ksmn gstereceim: lletiimsel etik kamusal yaama dair iki model arasnda gidip gelir, bunlardan biri hukuk, yasalc model, dieri daha kathmc-demokratik modeldir. Sonu yerine, iletiimsel etiin, Kant'n ahlk psikolojisinin bastrmc varsaymlaryla rtmemesine ramen bireylerin evrenselci-etik bir bak asn benimsemesini salam olan bilisel, tarihsel ve duygusal koullar ihmal ettiinden dolay Kant tarzda bir aklc yanlgya dme tehlikesiyle kar karya olduunu belirteceim. a. letiimsel etikte evrenselletirilebilirlik ilkesinin stats Kant evrenselletirilebilirlik prosedrne -koulsuz buyrua- kar Hegelci itiraz geleneksel ekliyle yleydi: Hegel, koulsuz buyruun, ya ykmllk getiren ahlk ilkeleri yaratma ya da mevcut ilkeleri test etme olarak yorumlanabileceini iddia eder. lk alternatif seilirse, Hegel'e gre, ykmllk getiren ahlk ilkelerinin yaratm ancak tutarszlk iinde gerekleebilir. Bu ilkeler, yalnzca ahlk yasasnn delil olarak ileri srlen formalizmiyle tutarsz beli baz madd varsaymlar yasada daha nceden zaten var olduundan dolay tretilebilirler, ikinci alternatif seilip de ahlk yasas mevcut mak-simleri test edici bir prosedr olarak ele alnsa bile koulsuz buyruk grevini yine yerine getiremez. Koulsuz buyruka emredilen test prosedrnn sonuta elikisizlik ilkesine ulatn varsayan Hegel, kendiyletutarh oluu ispatlanan herhangi bir ieriin ahlk yasasyla da badaabileceini gstermekte hi zorlanmaz (bkz. 3. blm, 1. kesim). 377 Hegel'in Kant ahlk eletirisinin pf noktas, evrenselleti-rilebilirlik prosedrnn en iyi lde tutarsz, en kt lde totolojik olduunu ileri sren iddiasdr. Kukusuz, "yle eyle ki eylem maksiminin ayn zamanda evrensel 269

yasa olabilmesini isteyebilesin" formln "yle eyle ki tm eylemlerinde istein [Wille] kendiyle elimesin" ilkesiyle zdeletirmekle Hegel, Kant'a kar haksz bir eletiri getirmitir. Ancak u soruya da dikkat ekmitir: Ahlk yasasna uyan ahlk fail -Kant ahlk teorisine gre- ne yapmal, byle deil de yle eylemeye karar verirken nasl bir prosedre gre hareket etmeli? John Silber, bu Hegelci eletirinin hakkaniyetini deerlendiren bir makalesinde, Kant'n mantk, bilim, estetik ve etik alanlarndaki yarglamada kullanlmak zere formle ettii aklsal prosedrn gz alc tutarln vurgular.55 Kant'a gre, tutarl dnmenin genel kurallar unlardr: "(1) Kendi zerine; (2) insanlarla iletiim iinde dnmek, kendini dier insann yerinde hayal etmek [sich denken]; her zaman kendiyle mutabk dnmek."56 Akas, bir otonomi ilkesi olduu lsnde ahlk yasas birinci lt karlyor. Ahlk faile Amalar Krall'nn yasa koyucu bir yesiymiesine kendi eylemleri zerine dnmesini tembihleyerek, dnce ve eylem tutarllna zorluyor, bylece nc lt de salyor. Dolaysyla u ifade edilebilir: Kendinde Ama forml -tekileri bir ara gibi deil, her zaman her birini kendinde ama olarak grp, ona gre davranmak-, ikinci koula, yani "kendini dier insann yerinde hayal etmek" durumuna tekabl ediyor.57 Kant, Yarggcnn Eletirisi iinde bu durumu "tm tekilerin bak asndan dnmek" olarak tanmlar.58 ada pek ok yeni Kant etik teorisi, ieriini bu formlden alarak " evrenselietirilebilirlii" btnn gr asn hesaba katmay gerektiren bir prosedr olarak tanmlar. "Ahlk 55 J. Silber, "Procedural Formalism in Kant's Ethics". 56 Kant, Anthropologic in pragmatischer Hinsicht, Silber'in "Procedural Formalism in Kant's Ethics"i iindeki alnt, s. 202 57 Silber, "Procedural Formalism in Kant's Ethics", s. 216. 58 A.g.e.'de alntland ekliyle, s. 202. 378 gr", btn tarafndan kabul edilebilir bir perspektifle zdeletirilir. Yine ada etik teorilerinin ou ahlk grn en iyi dillendiren prosedr belirleme yarnda birbirinden farkllar. rnein John Rawls kendi adalet teorisini bir cehalet peesi altnda kolektif pazarlk oyunundan mteekkil prosedrel aygt ve hakkaniyet olarak Kant'n otonomi grn en iyi dillendiren teori olarak iddia ederken, Alan Donagan ve Alan Gewirth ahlk grn aklsal eylem ve aktr zerine59 deontolojik bir zmleme araclyla kurmaya alr. tletiimsel etik bak asna greyse, ada teoriler yalnzca geleneksel Kant hatay tekrarlayp durur. Kant, akl sahibi tekil Benin btn akl sahibi faillerce kabul edilebilir bir bak asn tek bana dnm sayesinde tanmlayabileceini dnr. Bu bakmdan Kant ahlk Ben, tm tekilerle zde, saf ve akl sahibi bir faildir. Somut ahlk Benler arasndaki farkllklardan soyutlamasyla, ahlk teorisi kapsamndaki Kant dnce deneyi, her bireyin, kendiyle-elimeden, btn iin evrensel bir yasa olabilecek neyi dndn sorgulayarak yola kar. Ahlk grnn ieriini tanmlamaya alan ada ahlk filozoflar da ayn hatay yapar: Yalnz bana olan ahlk dnrn btn iin uygun ahlk ieriini tanmlayabileceini 270

varsayarlar. Hlbuki iletiimsel etikte ahlk grn ifade eden forml yle tasarlanr: ancak pratik bir sylemin katlmclar olarak btnn, zerinde mutabakata vard (ya da varabilecei) normlar geerlilik iddiasnda bulunabilir. Dolaysyla byle formle edilmi iletiimsel bir etik, geleneksel Hegelci Kant eletirisine hedef olmaktan kanabilir. Hatt, Hegel'in erken igrlerinden birini, Tinin "Biz olan bir Ben ve Ben olan bir Biz" eklindeki yapsn Kant etie kar kullanr.60 Kant etik monolojiktir, zira somut Benler arasndaki farkllklar ihmal edilerek tanmlanm bir akl sahibi kiinin bak asndan yola kar. letiimsel etik ise ahlk akl 59 Alan Donagan, The Theory of Morality, s. 37 ve sonras; Alan Gewirth, Reason and Morality, s. 48. 60 Habermas, "Labor and Interaction: Remarks on Hegel's Jena Philosophy of Mind", Theory and Practice iinde, s. 155 ve sonras. 379 yrtmenin diyalojik modelini savunur, gerek aktrlerin ahlk meseleler zerine fiil istiare srelerine katlmasn mutular. Teorinin genel niyeti geleneksel Kant etiin monolojik ve tmdengelimci tarzndan kanmaksa da ilgili niyetin so-mutlandrlnm, teorinin dier yeni Kant alternatiflere ynelttii kendi eletirisi tarafndan yakalandn grmek gerekiyor. Daha ak belirtmek gerekirse, "pratik sylem" ne denli teorik ifade edilirse, rakip ahlk gr tasarmlardan iletiimsel etii salt prosedrel zeminde ayrt etmenin o denli zorlaaca ynnde bir eletirim var. Ahlk grne tekabl eden "ayrcalkl betimleme", belli bir prosedr olarak ahlk faillere pratik sylem kapsamnda da sunulur. Bu durum, iletiimsel etik iinde bir "form ve ierik diyalektii" yaratr. Yukardaki eletiriyi, evrenselletirilebilirlik ltnn iletiimsel etikteki statsn inceleyerek resmetmek niyetindeyim. letiimsel ya da sylemsel etiin evrenselletirilebilirlik ilkesine ekilme ihtiyacn grmek artcdr. Zira doru bir ekilde gzlemlendii gibi, "Habermas'n sylem modeli Kant'n koulsuz buyruunun prosedrel bir yeniden yorumudur: Evrensel bir yasa olmasn isteyebileceim herhangi bir maksimi geerli sfatyla tekilere yklemek yerine, maksimi-min evrensel geerlilik iddiasn sylemsel biimde test etmek zere tekilerin onayna sunmalym. Vurgu, her bireyin elimeden neyi genel yasa olarak isteyebileceinden, herkesin uzlaarak neyi evrensel norm olarak isteyebileceine kayar".61 Sylemsel tartma, Kant etikteki evrenselletirilebilirlik testinin yerini alan yeni bir prosedrdr. Akas, bizzat evrenselletirilebilirlik "herkesin uzlaarak neyi evrensel norm olarak isteyebilecei" formlyle sylemsel olarak yorumlanr. Peki Habermas, "Hakikat Teorileri" balkl erken yazs ve yine daha yakn tarihli "Sylem Etii: Bir Hakllatrma Programna Doru" adl makalesinde gsterdii gibi neden evrenselletirilebilirlik ilkesine ekilmek zorunda kalsn? Habermas, "Hakikat Teorileri"'nde pratik sylemlerin evren271

61 McCarthy, The Critical Theory ojjrgen Habermas, s. 236. 380 selletirilebilirlik prosedrn aklamak zere Toulmin'in Kantlama Kullanmlar iindeki zmlemesinden uyarlad aadaki rnei sunar:62 - Hakllatrma bekleyen "C" nermesi: "A'ya haftasonun-dan nce elli dolar vermen gerekir". - "D" hakllatrmas: "A, sana paray drt haftalk bir dnem iin bor vermiti." - (iddiann) W eylem normuyla temellendirimi (mtekabil bir norm, r): "Borlar vadesi geldiinde denmelidir." - "B" normunu desteklemek iin kazvist* nitelikli ispat (kabul edilmi ihtiyalar karlamak iin uygulanan normun dourduu sonu ve yansonulara bir dizi gnderme, r.): "Borlar kt kaynaklarn esnek kullanmn (uygulamasn) mmkn klar." Pratik sylem mant zmlemesindeki can alc nokta B'den Wye gei ilikisidir. Habermas yle yazar: "ne srlen ve alttan destekleyen nermeler arasnda karmsal bir iliki bulunmamasna ramen bir kantlama, mutabakatyara-tc gcn B'den Wye gitmenin hakllatnlmasndan alr".63 -"Borlar vadesi geldiinde denmelidir"- normu zerinde bir mutabakata varma, "Borlar kt kaynaklarn esnek kullanmn mmkn klar" ilkesi zerinde uzlamaya baldr. O zaman katlmclarn akl yrtmesi yledir: B'yi kabul ediyoruz, dolaysyla borlar kurumuna sayg duyuyoruz ve dolaysyla Wyi kabul etmemiz gerekiyor. B'den Wye gei "evrenselletirilebilirlik" ilkesi aracl) la gerekleir. "Evrenselletirilebilirlik ilkesi, (genel geer ihtiyalarn karlanmas iin normun uygulanmasyla ortaya kan sonu ve yansonulara) betimle-yici gndermelerden bizzat norma geii hakllatran kpr kurucu bir ilkedir".64 62 Bkz. Stephen Toulmin, The Uses of Argument, s. 99 ve sonras; Habermas, Wth, s. 244 ve sonras. (*) [Casuistical]: 1. Davran ya da vicdan meselelerinin genel ahlk ilkelerinin uygulanna gre doru ya da yanl diye belirlenii; 2. Hileli mantk kabilinden- .n. 63 Habermas, Wth, s. 245. 64 Habermas, Wth. 381 Bu kafa kartrc bir formlasyondur zira, normlarn evrensel olarak uygulanndan doacak sonularla ilgili betimle-yici varsaymlar ya da tikel bir normun genel geer ihtiyalar karlayabileceini ya da genel geer ihtiyalarn evrenselleti-rilebilir yorumun nn atn test etmek durumunda olup olmadmz belli deildir. lk alternatif anlamszdr; salt empi-rik bilgiyle karara varlabileceinden dolay pratik sylemin ana konusu saylmaz. Sadece ikinci ve nc alternatifler l-ykiyle normatif sorular yneltebilir. Habermas'n her ikisi iin de gr var: Evrenselletirilebilirlik lt belli 272

norm trlerinin belirlenmesini salamaldr. "Temel evrenselletirilebililik ncl, ierii ve uygulama alan tikel olan tm normlar mutabakat yaratamayacaklar vesilesiyle dlamak amacna hizmet eder."65 Evrenselletirilebilirlik lt, izin verilen ihtiya yorumunu da test edebilmelidir. "Belirli grup ve kiilere, verili koullar altnda, kendi zel ihtiyalarnn daha da nemlisi mutabakat yaratabilecek ortak ihtiyalarnn hakik bir yorumunu salayan ahlk dilini uygun buluruz."66 lletiimsel etik-te ihtiya yorumlarnn deerlendirmesini gelecek kesime (3. kesim) brakarak ilk nokta zerinde duraym. Habermas, evrenselletirilebilirlik ilkesini, -teorik sylemler iindeki tmevarm ilkesine benzer biimde- sylemsel tartmalarn bir koulu olarak ne srerek, teorisinde bir dizi problem yaratyor: lkin, "normun ierii ve uygulama alan tikel ya da deil" meselesi yalnzca tartmayla kefedilebilecei belli olmadndan dolay, evrenselletirilebilirlik ilkesinin, tartma prosedrne ne katk salad belli deildir.67 kinci65 A.g.e., s. 251. 66 A.g.e., s. 252. 67 Evrenselletirilebilirlik ilkesinin, hakhlarma mant balamnda ya da keif mant iinde iledii eklinde yorumlanabileceini gsterdii iin Paul Stern'e teekkr borluyum. Sz konusu makalede, bu formln, katlmclarn akl yrtme hattn izlemesini salayan keif mantnn bir paras olarak iledii kuku dourmayacak ekilde yorumlanabilir: (1) Kt kaynaklarn esnek kullanm iin ortak bir ihtiyacmz olduu konusunda hemfikiriz; (2) dolaysyla, bunu mmkn klacak pratikleri kurumsallatrmamz gerekiyor; (3) bor verme ve alma pratii bu amaca uyuyor; (4) o zaman bu pratiin gerektirdiklerine uymalyz. Evrenselletirilebilirlik ilkesi bylece, "olan"dan 382 si, varsayalm sylem katlmclar btnyle uzlaarak yukarda taahht edilen evrenselletirilebilirlik ilkesinin deil de, "tm katlmclarn en byk mutluluu" ya da "kendi yeteneine gre her birinden, kendi ihtiyacna gre her birine" gibi baka bir meta-etik ilkesinin, V normunu benimsetecek uygun B desteini tekil etmesi konusunda mutabakata vard, lletiimsel etik teorisyeni byle bir tercihin yaplabilirliini hangi zeminde dlayabilir? Sylem teorisi sylemler iinde benimsenmesi gereken normatif deerlendirme ilkelerini a priori tanmlayabilir mi? Tanmlad takdirde, ancak pratik sylem iindeki katlmclarn zerinde uzlat normlar (ve st-normlar) geerlilik iddia edebilir diye formle edilen sylem etiinin temel ilkesiyle elimez mi? Burada karlalan zorluk ve evrenselletirilebilirlik ilkesinin sylem teorisine ilk srada yeniden alnmasnn nedeni eskidir. Merulua ilikin tm modern rza teorileri bir paradoksla karlar: Teorisyenler, rzay meruluun ya da normatif geerliliin tek temeli saydnda rza ilkesinin uzlamla inenebilmesi tehlikesiyle kar karya kalrlar. Rousseau'nun -"On les forcera d'etre libre"-* diktumundan bu yana, rzann ieriinin rnein kendini kleletirme ya da zgrlnden feragat etme hakkn kapsamayacak ekilde nasl 273

tanmlanaca nemli bir teorik sorun olmutur. Bu ikilemin geleneksel zm, "empirik" rzay "aklsal" rzadan ya da "btnn iradesf'ni "genel irade"den ayrt etmek olagelmitir.68 Bu ayrm ise beraberinde "empirik" ve "aklsal" olan arasndaki me-bu rnekte ihtiya- "olmas gereken"e (bu ihtiyac karlayacak ekilde eylemeliyiz) geii merulatran bir ilemdir. lkenin ahlk keif mant kapsamnda bu yeniden formlasyonu yardmc olmakla birlikte u soruyu bir yanta kavuturmuyor: lk aamada kt kaynaklarn esnek kullanm iin ortak bir ihtiyacmz olduu konusunda nasl anlamaya vardk? Aramzdaki servet fark seninle kt kaynaklarm esnek kullanm iin paylaamayacam denli bykse bunun paylalan bir ihtiya olduu konusunda uzlamam iin beni ne zorlayabilir? yle grnyor ki tam da bu noktada, kendiyle-ilgili ya da bencil grten btnle paylalabilecek gre kaya ihtiya duyulduu zaman evrenselletirilebilirlik ilkesi devreye girmelidir. (*) "zg olmaya zorlanacaklar" - .n. 68 Rousseau, The Social Contract, s. 30-31. 383 safenin giderek almas ve rza teorisinin temel ncl olarak rzadan ziyade aklsallk ve insan doasndan yola kan uzla-msal olmayan meruluk teorilerine daha fazla yaklamas sorununu dourmutur. lletiimsel etik teorisi balamnda, bu geleneksel zorluk yle bir hl alr: Sylem katlmclarnn sylemin bizzat temel ilkeleriyle elien ilkeleri benimsemesi sonucu ortaya kacak durumdan kanmak iin, sylemsel tartmann kurallarn teorik adan tanmlamak gerekli olur. Bu giriim ise, belli normatif ilkelerin tartma kurallarna dahil olduunu ve ilgili ilkelerin tartlmasna artk gerek kalmadn iddia eden teorisyenin tmdengelimci bir yaklamla dogmatikletiini bildiren bir itiraza yol aar. Yukardaki sulamadan kanmak iin Habermas "Sylem Etii: Bir Hakllatrma Programna Ynelik Notlar"da, evren-selletirilebilirlik ilkesinin ne tmdengelimci ne de dogmatik olarak tretildiini, ancak edimsel kendiyleeliki durumuna dme pahasna inkr edilebilecek tartmac sze ait pragmatik nvarsaymlarna dahil olduunu ileri srer. Evrenselleti-rilebilirlik ilkesinin (E), bir st-norm ya da tzsel norm olmayp pratik sylemin z mantna ait bir tartma kural sayldn iddia eder. Bu iddiay incelemek zere nce E'nin nasl tanmlandn hatrlayalm: "htilafl bir norma evrensel katlmdan kaynaklanaca nceden belli ve her bireyin karn karlamasn etkileyecek sonu ve yan etkiler, herkes tarafndan kstlanmaya maruz kalmakszn kabul edilebilir."69 E'nin hakllatrlmas-na gtren kantlama ise yle zetlenir: "Tartmac szn evrensel ve zorunlu nvarsaymlarna katlan ve bir eylem 69 Habermas, MukH, s. 105. Anglo-Amerikan etik teorisi iindeki ayrmlar bilenler, evrenselci-deontolojik yaklam faydac-teleolojik olanla birletirme yolunda grnen bu formlasyonun nasl kafa kartrc olduunu fark edecektir. 274

Ayr. kar. "Yalnzca fiilen srdrlen bir sylem u koulu salamayan herhangi bir norma itiraz imknn her trl temin eder: Norma genel riayetten kaynaklanmas beklenen ve her bireyin karn karlamasn [etkileyecek] sonu ve yan etkiler herkes tarafndan makul nedenle kabul edilebilir" ("Reply to My Critics", s. 257). 384 normunu hakllatrmann ne demek olduunu bilen herkes, (yukardaki formuyla ya da edeer baka bir formlasyonuy-la) evrenselletirilebilirlik ilkesinin geerliliini zmnen var-saymaldr" (MukH, s. 97). Bu kantlamann E'yi hakllatr-mas elbette, "iletiimsel szn evrensel ve zorunlu nvarsaymlar" ve "bir eylem normunu hakllatrmann ne demek olduunu bilmek" diye tanmlanan iki ncle baldr. Mesele, bu iki ncln kabul edilmesiyle E'nin gereklendiiii ne sren iddiann btnyle bir ksr dngye ya da totolojiye yol amayacak dzeyde sz konusu ncllerin E'den yeterince ayrt edilmi olup olmad; ya da E'ye tayan admn, hakl-latrlmas gerekecek ek varsaymlara gizlice gtrmeyecek ekilde yine bu iki ncln E'den yeterince ayr durup durmaddr. Her iki ncl de srayla inceleyelim. Habermas, iletiimsel szn evrensel ve zorunlu nvarsa-ymlar kapsamnda tr kural sunar: Kendiyle elimemek gibi mantksal-semantik kural; rnein tutarllk, A nesnesine ugulanan F ykleminin tm ilgili durumlarda A'yla edeerlik gsteren dier nesnelere de uygulanmas gerektiini belirten kural, ikinci kural tr, temelinde prosedreldir; hakikat araynda baarl bir ibirliinin gerektirdii etkileim tarzlarn dzenler, rnein tm katlmclarn drstln ve hesap verebilirliini tanmak gibi. Bu tr kurallar, sylemlerin anlamaya varmaya ynelmi dier toplumsal etkileim tarzlaryla paylat karlkl tanma zellikleri olarak zetlenebilir (MukH, s. 98). nc ve son kural kategorisi ise iletiimsel szn zn tanmlayan sretir. Kesinlikle belirtmek gerekirse, bu kurallar rnein "Her katlmcnn grn sunmak iin be dakikas vardr" eklinde istenildiinde deitirilecek trden uzlalr koullar deildir. Tartmac szn pragmatik nvarsaymlandr bunlar; tartmac sze ehliyetli10 sfatyla ka70 Karl-Otto Apel bu pragmatik nvarsaymlar yle tanmlar: "Fiil olarak kendiyle-eliki durumuna dmeden bir eye itiraz edilemiyorsa ve bu ey formel-mantkl pefitio principii'ye bavurmadan kanmsal olarak temellendirilemiyorsa o zaman tartmann her zaman kabul edilmesi gereken aknsalpragmatik nvarsaymlarna kesinlikle dahildir, tartmann dil oyununun nemini korumak bekleniyorsa. Dolaysyla, iddia ne srmenin bu aknsal385 tldmz lsnde kanlmaz ve zorunlu olarak kurduumuz varsaymlardr. Bu kurallar inkr etmek edimsel bir ken-diyle-eliki durumuna dmemize yol amakla kalmaz, tartmaya katlmak iin uygun know-how'a sahip olmadmz da 275

gsterir. E'yi haklatrmay hedefleyen kantlamann ncl suretinde ileyen bu kurallar aka sralamak faydal olacaktr. R. Alexy'i izleyen Habermas, sz konusu kurallar aadaki gibi tasnif eder: 3.1 Konuabilen ve eyleyebilen her birey sylemlere katlabilir. 3.2 a. Herkes herhangi bir iddiay probleme dntrebilir. 3.2 b. Herkes her iddiay syleme tayabilir. 3.2 c. Herkes tavrn, arzu ve ihtiyalarn ifade edebilir. 3.3 Hi kimse sylemler iinde ya da dnda tahakkm kurabilecek kstlamalara binaen yukarda belirtilen haklarn kullanmaktan alkonamaz.71 3.1. nolu kural, tartmann muhtemel katlmclarn tm znelerin istisnasz kapsam olarak belirler, yani konuabilen ve eyleyebilen tm insanlar. 3.2. nolu kural, tm katlmclarn sz edimlerini kullanma ansnn simetrik dalmn teminat altna alrken, 3.3. nolu kural 3.2.'de belirtilen haklara saygy katlmclar arasnda karlkllk koulu biiminde yeniden beyan eder. Daha nce gsterdiim gibi, taraflarn eitsizlik, kstlama, tahakkm, aldatma ve ibirlii iin isteksizlik vs. koullar altnda ulat mutabakatn prima facie ne asli, ne de aklsal olduuna dair sezgimizi resmettikleri lde yukardaki taahhtlerin savunulabilir bir temeli vardr. Dier koullar hkimpragmatik yolu esas temellendirmenin anlam-eletirel [sinn-hrische] jormu diye adlandrlabilir". "The Problem of Philosophical Fundamental-Grounding in Light of a Transcendental Pragmatic of Language", ev. K. R. Pavlovic, Man and World (1975), no. 18, s. 264; vurgu metinde. 71 Bkz. R. Alexy, "Eine Theorie des praktischen Diskurses", Normenbegrndung, Normendurchsetzung iinde, ed. W. Oelmuller, (Paderborn: Ferdinand Scho-ningh, 1978), s. 22-59; lng. evirisi hazrlanyor [1990'da yaynland], ed. S.Benhabib ve FDallmayr, The Communicative Ethics Controversy (Cambridge, Mass: MIT Press). 386 se, o zaman dn verme, boyun eme, kendini tekinin grne teslim etme, antaj vs.den sz ediyoruz demektir. Ama etikle ilgili meseleler baka bir dzeyde belirir. Bir sylemin muhtemel katlmcsn, konuabilen ve eyleyebilen her birey olarak tanmlayan 3.1. nolu kural, insan gruplarn birbirinden ayr tutan tm doal ve kltrel karakterleri ilgisiz diye darda brakan bir ahlk bak asna evrenselci-eitliki bir yaklamla skca balanmay nvarsayar. Benim de katldm bu ballk, berhaupt* tartmac szn dikkatli bir felsef zmlemesinin sonucuymucasna gsterilemez. Sylemlerin muhtemel katlmclarn herhangi bir doal dilin tm konumaclar olarak nermek, 3.1. nolu kuraln "Benim dilimi konuan ve benim anlayabileceim kiiler" gibi tikelci yorumlarn dlar. Byle bir tikelci yorumun dlanmas tek bana kavramsal zmlemenin sonucu deildir; daha ziyade evren-selciligin zerine titreyen bir kltrn yeleri tarafndan uygulanan bir ahlk felsefesinin balln yanstr. Hatrlayalm, Eski Yunanlar iin barbarlar dilleri anlalmayan ve konumak yerine pepeleyen halklard.72 Herhangi bir doal dilin tm konumaclarnn yalnzca pepelemeyip tersine konutuklarn varsaymamz, insanlar arasndaki ontolojik eitsizlii ortadan kaldran 276

Aydnlanma ve dnyevilemenin ahlk Bildung'unun rndr. Bu varsaymn byle bir srecin rn olduunu sylemek ise dolaysyla daha az savunulur olduunu sylemekle bir tutulmamal; niyetim btnyle insan syleminin szde "evrensel" pragmatik nvarsaymlarna bile ilemi kl-trel-tarihsel bir ierie iaret etmektir. Baka bir mesele, Habermas'n 3.1.-3.3. nolu kural yorumla(*) Genellikle, gerekten - .n. 72 "Papfiapo" (Barbaros), anlalmaz ekilde konuan; yabanc bir dilde konuan; tuhaf ve Yunan olmayan demektir; bkz. ed. W. Gemoll, Griechischdeutsches Schul und HandwOrterbuch, 9. bas. (Mnih: H. Freytag, 1965), s. 153. Aristoteles'i Poitics'te Helenler arasnda klelik uygulamasna son verilmesini ileri srmeye ynelten neden, bana kalrsa, Yunanca konuup ortak bir kltre dahil olanlar ile Yunanlara anlalmaz gelen bir dil konuanlar arasndaki bu ayrmdr. Politics, The Basic Works of Aristotle iinde, s. 1134, 1255a29 ve sonras. 387 rmda yer alan yalnzca kapsama kurallaryla deil, ayn zamanda ileyen dlama kurallaryla da ilgilidir. Dlananlar tanmlama yoluyla bu kurallar ahlk teorisinin ieriine dair nyarglar ortaya koyar. rnein, konuamayanlarn -ocuklar, budalalar ve hayvanlarn- bu teoride yeri yoktur, ancak bu varlklarla olan ilikimizin genelde ahlkn vazgeilmez bir yn olduunu gerekten inkr etmek ister miyiz? Bu dlama, iletiimsel etiin ekirdeini adalet meseleleriyle, sorumlu, eit, yetikin katlmclar arasndaki ilikilerle snrlar. Ama ahlk teorisinin alann byle snrlandrmak uygun normatif dncelerle bata savunulmas gerekendir. lgili mesele, tartmac szn evrensel-pragmatik nkoullar incelenirken meta-etik dzeyde zme kavuturulacak trden bir mesele deildir. Tm bu itirazlar, dolaysyla, E'nin mnakaa yoluyla reddedilemezliine gtren ilk ncln -yani sylemi dzenleyen pragmatik kurallarn-, madd normatif varsaymlarn nda nceden yorumlanm olduunu ileri srer. Kantlamann ikinci ncl, "bir eylem normunu hakhla-trmann ne demek olduunu bilmek", ayn derecede proble-matiktir, zira nasl yorumlandna bal olarak sanki E'nin bir versiyonuna denk der gibi okunabilir. Bir formlasyona gre, hakllatrlm normlarla "balantlandrdmz anlam, muhtemel tm ilgililerin ortak kar iinde kalan toplumyap-sal konularn bu normlarla dzenlendiidir" (MukH, s. 103). Byle formle ediliiyle bu ilke, ihtilafl bir norm uygulamasndan kaynaklanacak ve her bireyin karn karlamasn etkileyecek sonu ve yan etkilerin herkes tarafndan kstlanmalara maruz kalmakszn kabul edilebileceini ifade eden E'den prima jacie farkl deildir. Yukarda izilen ikinci ncle E'nin ekledii tek koula gre, tm ilgililerin "ortak kar"nn ifade ettiine gre, her bireyin karn karlamak ylesine hesaba alnr ki, ortak karn aznlk karlarn ezecek trden naif bir 277

kolektifi yorumu dlanr. Ama bu amlamann, sylem iindeki tm ilgililerin katlm fikriyle zaten yle imlenmi olduunu gryorum: letiimsel etik fikrine gre aklsal rza ierii, toplumdan yaltk bir ahlk filozofunun tikel igr388 syle deil de tm ilgililerin ak ve zgr tartmasyla tanmlanyorsa, byle bir tartma durumunda ounluka belirlenen ortak kara kendi karlar kurban edilen aznlk yelerinin bu sonuca btnyle raz olacan ne diye varsayalm? Bireyleri kendinden-vazgeme ideolojisini kabul etmeye sevk eden ya da kendi karlar balamnda kendi verdikleri karara kyasla baka bir grubun bu karlar hakknda daha iyi bildiine inandran psikolojik ya da kltrel etmenler varsa, tm bu varsaymlar ilgili psikolojik, sosyolojik ya da kltrel kantlarla dorudan ele almak beklenir. Tek bana tartma ilkesinin bylesi tzsel mnakaalar tanmsal aralarla dindirebile-ceini varsayamayz. kinci ncl zerine gelitirilen bu dnmden kardm sonucu yle zetleyebilirim. Birinci yoruma gre E'ye gtren kantlama totolojiye dnyor, zira karm zaten ncln ierdiidir; ikinci yoruma gre E, ortak karn sylem iinde nasl yorumlanabileceini totolojiye dmeden aklamasna ramen kantlamann kurallarna deil de normatif tartmann bizzat ieriine ait tzsel normatif varsaymlar gerektiriyor. Yneltilen itirazlarn Hegelci z udur: letiimsel etikte evrenselletirilebilirlik ilkesi, ya lzumsuzdur ya da tutarszdr. Bu ilkenin aklsal rza asndan amlan, pratik syleme ait tartma prosedrnn eldeki amlamasna yeni bir ey katmamaktadr; ya da bu ilke aklsal rzann anlamn yeni bir yolla tanmlamaktaysa da, bu tanm ne tartmann kabul edilmi kurallaryla badaan tek tanmdr ne de tartmann belirli kurallar arasnda olmayan ek varsaymlar ierilmeksizin tartma kurallarndan elde edilebilir. Ancak, evrenselletirilebilirlik ilkesi, tartmann 3.1-3.3 nolu sylem kurallaryla uyumlu tek ilke deilse, stelik ek varsaymlar dahil edilmeksizin bu kurallardan tretilemiyorsa, evrenselletirilebilirliin bu tikel formln inkr etmek edimsel bir elikiye dr-mez. Sz konusu eletirinin ne anlama geldiini ok ak belirteyim: Sylem etiinin temel ilkesini, pratik bir sylemin katlmclar olarak tm ilgililerin zerinde mutabakata vard 389 (ya da varabilecei) normlarn ancak geerlilik iddiasn ne srebildiini reddetmez. Evrenselletirilebilirlik ilkesinin yani E'nin zgl bir versiyonunun ek varsaymlar olmakszn treti-lebilecei iddiasn reddeder yalnzca. Gelecek tartmada bu ek varsaymlarn neler olduu aydnlatlmaya allacak. b. iletiimsel etiin kurumsal dayanaklar Hegel'in Kant' etie kar ykselttii ikinci itiraz bu etiin kurumsal yetersizlii ile ilgilidir. Ahlk ve etik yaam birbirinden ayrarak Hegel, kurum ve pratiklerin, bunlarn yalnzca ahlk yasasyla uyumu ya da uyumsuzluu 278

erevesinde deerlendirilemeyeceini iddia eder. Kurum ve pratikler, toplumsal ilikiler ve pratiin btnln tekil eden ilevsel olarak birbirine balln bir paras eklinde grlmelidir. Hegel'in bu btnle verdii ad "etik tz"dr. Ama kolektif yaam, bireyin karlat ikin yasalar ve mantyla birlikte salt bir ilevsel a olmayp; bireyler iin bilisel bakmdan kavranabilir, gdsel adan anlaml pratiklerin bir btnl, "etik yaam" olarak grlmelidir. Eletirel toplum teorisine ilemi normatif etik, kurumsal-lkla ilgili Hegelci itiraza maruz kalmaz. Tersine, son blmde gsterilen "sistem" ve "toplumsal btnleme" ayrm, bamsz ileyen bir mekanizma suretindeki toplumsal yaama hem dsal, hem de yaayan aktrlerin paylat isel bak, eletirel toplum teorisinin kurucu ynleridir. Bununla birlikte, geleneksel Hegelci itirazn, normlarn oulluu meselesi erevesinde yeniden formle edilebilecek eletirel bir ekirdei vardr. Normlarn oulluguyla ifade ettiim udur: Rant ahlk teorisi ya da genelde Kant ahlk teorileri, insan eylemin tm igi normlarn yarglamak zere bir prosedr sunar m? Ya da, Hegel'in iddia ettii gibi, Kant ahlk teorisi ayrcalkl bir nesne alanna, hukuk ve yar-hukuk ilikiler alanna sahipken dier insan ilikisi -aile, dostluk ve erotik balarformlarn grmezden mi gelir? letiimsel etie aktarldnda bu soru yle formle edilebilir: letiimsel etik, 390 yalnzca hukuk ve yar-hukuk insan ilikileriyle mi ilgilidir? Kant ahlk teorisinin yasalc tarafgirliinden genelde etkilenmez mi?73 Yukarda ifade edildii gibi, tahakkmden uzak bir sylem kavramnn kkeni ge kapitalist toplumlar iinde demokratik bir kamusal ethos araynda yatyorsa bu ahlk teorisinin ayrcalkl nesne alannn adalet ilikileri olarak tanmlanmas artc gelmemelidir. Yine de iddia ediyorum, kamusal yaamn yasalc ya da hukuk adan kavranyla demokratik-kat-lmc ethos arasnda bir ayrm bulunmakta ve iletiimsel etik teorisi de bu iki konum arasnda skp kalmakta. Bu durumu daha iyi anlamak iin iletiimsel etikteki "kar/ilgi" kavramnn aklamasna balayalm. Yeni Kant etik teorilerinde kar kavramna yer verilmesi ilk bakta artc bulunabilir. kinci kez bakldnda, bir iletiimsel etik rneinde neden byle olmas gerektii anlalrdr. letiimsel etikte ne Kant dev psikolojisi, ne de ayr iki dnyann retisi bir rol oynar. Kant etiin priten, bast-rmc miras ve dalizmi geride braklmtr.74 Dahas, sylemsel tartmann, somut toplumsal aktrlerin normlarn geerlilii zerine mnakaa ettii gnlk yaam balamlaryla birlikte srd varsaylr. Sylem katlmclarnn tartma durumuna tad karlar, bu aktrlerin yaamdnyasnda zaten sahip olduklar karlardr. O zaman, "kar" kavramnn yukarda incelenen evrenselletirilebilirlik formlnde, gnlk yaam-dnyas tanm ve yorumlaryla birlikte srmesi anlamnda kullanld sylenebilir. Sylemlere katlm, karn sradan, gnlk anlamyla ilgili hibir koul ifade 279

etmez. 73 H. J. Paton gibi yorumcular, Kam etiin yasalc olduunu (bkz. The Categorical Imperative, s. 75 ve sonras) ileri sren nermeye direnirken, yasa ve ya-saca-yrtme metaforunun Kant'n etik formlasyonlarnda neden bu denli nemli rol oynadn aklamakta zorlanr. Ernst Cassirer'in iddia ettii gibi, Rousseau ve Fransz Devrimi'nin Kant'n dncesi zerindeki byk etkisine dikkat ekmek ve koulsuz buyruun kkenini Rousseau'nun genel irade kavramnda aramak hi de anlalmaz deildir. (Cassirer, Rousseau, Kant, Goethe) 74 Karl-Otto Apel, "Kant, Hegel und das aktelle Problem der normativen Grundlagen von Recht und Moral". 391 Ancak, sylem katlmclar kendi karlarna ilikin kendi yorumlarn beraberinde getiriyorsa, hemen u soru yneltile-bilir: Her birinin karn karlamak, bir normun evrenselliini salamann meru ve mantkl lt olarak grld takdirde, evrensellik ancak yaam-dnyasndaki karlarn mtekabil "uyumluluu" ya da ahengi mevcutken mi mmkn olabilir? Sylemde uzlamla varlan anlama, yaam-dnyasndaki karlarn bir ahenk iinde olduunun ifadesidir. karlar gerekten byle bir ahenk iindeyse o zaman sylemlere niye ihtiya duyulduunu anlamak zorlayor; zira sylemlerin amac, ihtilafl doas yaam-dnyasndaki atan karlarn varln imleyen geerlilik iddialarn bir karara balamaktr. Ancak yaam-dnyasmda karlar ahengi yoksa, sylem katlmclar kendi karlarna dair yorumlarn, hatt bu karlarn tutunduu yaam tarzlarn deitirmeden sylemlerin atan karlar evresinde bir uzlam yaratabilecei kukuludur. Sylem katlmclarnn karlar atyorsa, uzlamsal bir anlamaya varmak iin ya bu karlarn bir ksmndan vazgeilecek ya da bu karlar yaratan yaam tarzlar deitirilecektir. Evrenselletirilebilirlik ilkesini yeni bir k altnda grmemiz gerekiyor. imdi bu ilke, evrenselletirilebilir ilkeleri ev-renselletirilemez olanlardan ayrt etmek zere kullanlacak maksim-test eden bir prosedr olarak ileyecektir. Normlar, "evrenselletirilebilir" ya da "genel" kara tekabl ettikleri mddete merudurlar. Ancak Hobbes'tan Rawls'a dek modern politika felsefesi tarihinde bu meruluun problematik bir iddia olduu ortaya konur. "Genel kar" kavramnn yo-rumlanna dair yol nerebilirim. Birincisine gre, bu genel kar tzsel anlamyla yanstacak toplumsal bir koulun varlndan kuku duyulmaktaysa, genel kar "birbirinin karna karmamak" gibi asgaride tanmlanabilir. John Rawls'un for-mlasyonuna gre, "genel kar" yanstabilen ve herkesin kabul edebilecei bir dizi toplumsal kurum tanmlayabilen yalnz iki adalet kural vardr.75 Bu iki ilke, atan karlarn 75 Rawls, A Theory ojJustice, s. 60 ve sonras. 392 mevcudiyetiyle uyumludur zira toplumsal yaamda ortaya kan bu karlar dzenlemek iin temel kurallar yalnzca genel hatlaryla verir. Sz konusu genel kurallarn kabul iin nkoul ise fiilen "birbirinin karna karmamak" tr, yani snrl dierkmlk. 280

ikinci yola gre "genel kar", yalnzca bir dizi prosedr deil, bireyleraras kar atmasnn kaybolduu fiil bir toplumsal durum olarak azamde yorumlanabilir. Bu durum, birey ile evrenin, zel ile kamunun, empirik olan ile aklsal olann uzlamn ifade eder.76 nc bir yol olarak ise, kar kavramna evrensel ve genel olduu edilen karlarn ideolojik tarafgirliini ve taraf tutuculuunu aa kartmak amacyla eletirel bir biimde "genel kar" kavramndan hareketle baklabilir. nc modele gre genel kar kavram, bizzat bir test prosedrne iaret eder. Tamamen atmasz, ahenkli, kendine-effaf bir politik yap idealinde, stelik Rousseau'nun balatt tuzaa dmeksizin, srar edilirken belli lde kar atmasna izin veren Rawls'un minimalist yorumu reddedilmelidir. Akas, Meruluk Kriei'nden bu yana Habermas, sylem ya da iletiim etiini bu nc yol erevesinde, evrensel bir kar yaratmaktan ziyade genelletirilemez karlar aklamak zere eletirel bir test edici olarak yorumlama eilimindedir. Ancak derin bir inceleme sayesinde, Rousseaucu ve eletirel modeller arasndaki ayrmn zellikle bu almada [LC] fazlasyla bulanklatn grebiliriz: Btn bu etkilenenler, pratik mzakereye en azndan katlma ansna ilkesel dzeyde sahip olduundan tr, sylemsel/sylemle kurulan iradenin "aklsall", normatif stat kazanm karlkl davransal beklentilerin aldatmacaszca belirlenmi ortak bir kar geerliletirmesinden kaynaklanr. 76 Bylesi bir uzlamn olabilirlii, Mead'in Kant' yeniden formle ediini olumlu deerlendiren Habermas'n tartmasnda nerilir; Kars. "Dil kendini toplumlama [Vergeselhchaftung] ilkesi olarak ne srd lde toplumsallk koullar iletiimsellikle ne srlen zneleraraslk koullaryla akr" nermesi (ThdkH 2:143). 393 kar ortaktr zira kstlamadan uzak uzlam ancak btnn isteyebileceine izin verir; aldatmacaszdr zira her bireyin ne istediini bilebilmesi gerektiini ieren ihtiyalar yorumu bile sylemsel irade-formasyonunun nesnesine dnr.77 Bu iddiann ikinci yars iki ekilde yorumlanabilir. Bireyler kendilerini ve tekileri aldatmay brakp da kendi "hakiki" ihtiyalarn kefettiinde tekilerle zde olduklarn ya da en azndan onlarla ahenk iinde olduklarn kefedecektir. Ya da sylemler sayesinde bireyler ihtiya ve karlar hakknda belli bir hakikati anlayacak ve bunlarla ilgili eski kanaatlerini deitirecektir. Birinci model huzursuzca Rousseau'nun u iddiasn hatrlatr: Her birimiz kendi iimize bakp, kendimizi dinlersek "genel kar" kefedebiliriz.78 Hlbuki ikinci yoruma gre sylemler, ahlk-dntrc srelerdir. Pratik sylemin "ahlk-dntrc" momenti, Habermas "bastrlm genelletirilebilir kar" modelini Rawls ve Rousseau'nun konumlarndan ayrt etmemizi salar. Aslnda, bu moment aka kabul edilmeden modelin dierlerinkinden 281

77 LC, s. 108; vurgu metinde. "Habermas on Truth and Justice" adl ilgin bir makalesinde Philip Petit, Habermas teorisindeki uzlamm iki anlamn birbirinden ayrr. Uzlamm "datc" anlamna gre, bir nerme ancak ve ancak her kii, tekilerle tartmasna ve tekilerin ne dndnn farknda olmasna bal kalmakszn bu nermeye nza gsterirse uzlam salayabilir. Kolektif anlamna greyse, bir nerme ilgili kiiler bu nermeyi bir grup olarak tartp, mutabk bir karara varrsa uzlam salayabilir. Petit'in yorumu yle: "Anlamaya kolektif bir tartmayla varlmasnn gerekli olduunu dnmek olduka keyfidir ve dolaysyla teoriyi savunann kolektif akl dla kar duruun ne iyi olabileceini aratrmas da olduka gereksizdir... Rzann, ideal sz durumunda ulalacak kolektif uzlamm bir paras olarak ortaya kacan sylemenin gerei yoktur; byle gl bir durumda belirecek bir yargya tesadf edebilir, ama ne burada ne de uradadr" (s. 216). Uzlamm kolektif anlamna dair epistemik ve politik problemler olduu konusunda Petit'le hemfikirim. Yine de Petit'in Ha-bermas'a atfettii datc uzlam, hakikat ve adaletin sylem teorisiyle bada-trlamaz, zira Petit'in yorumuyla bu uzlam, yalnz bana bir dnrn, btn iin aklsall dnmesiyle yakalanabilir. Habermas'm geerli noktas ise yalnz bana dnr modelinin yerine sorgulayc cemaat iinde gerekleen al-ve-ver diyalojik tarzn geirmesidir. O zaman ikilem, sylem teorisine Petit'in izdii kadar gl bir kolektivizme dmeyecek ama ayn zamanda her biri kendi nndeki problemle sessizce uraan bir grup parlak matematiki modeline de gerilemeyecek trden bir formlasyon kazandrabilmektir. 78 Rousseau, The Social Contract, s. 31. 394 nasl ayrt edilebileceini gremiyorum. Sylem modelinin aslnda Rousseaucu slbun kendine-effaf kolektiflik mitini artrd hazr belirtilmiken,79 "genel kar"n minimalist yorumuyla sylem etii arasndaki ilikiyi de irdeleyeyim. Habermas pratik sylemi, herhangi bir kolektif pazarlk ya da grme modeliyle zdeletirmekten birok kez aka kanmtr. rnein yle yazmtr: "Bir dn ancak iki koul yerine gelirse bir dn olarak hakllatrlabilir: lgili taraflar arasnda bir g dengesi varsa ve pazarla konu olan karlar genelletirilemezse. dn formasyonunun belirtilen genci koullarndan biri bile salanmamsa, o zaman sahte-dnle kar karyayz demektir. Karmak toplumlarda sahte-dnler meruluun nemli bir formudur".80 Yukardaki kantlamann altnda, Rawlscu adalet teorisi ikinci koulu salayamadndan tr genel kar hakknda normatif bir sahte-dn modeli gibi grnmektedir. "Cehalet peesi"nin altndaki varolularna binaen, Rawlscu failler balang konumunda aralarnda bir g dengesi olduu iin birinci koulu salar. Ancak ikinci koul, "pazarla konu olan karn 282

genelletirilemezlii", Rawls tarafndan gsterilmeksi-zin btnyle doru kabul edilir. karlar ve bunlarn yorumu kolektif-tercih oyununun hi de konusu deildir. Rawls'un teoremine gre, bireyler karlarnn ieriini mzakere etmez, istedikleri neyse sanki btnn de istegiymi gibi temel mallarn datm hakknda yalnzca pazarlk ederler. Habermas, Rawls'un bu varsaymyla karlara ait yorumu nceden belirlediine iaret eder. Rawls'un "temel mallar" tanm tarafsz ya da minimal deil, tketicilerin zel mutluluuna dayal bir yaam tarzna dair pein hkmler yanstan bir tanmdr. "Mutluluun peinden komak" bir gn gelir baka bir anlam ifade edebilir: "Kiinin zel olarak tkettii maddelerin birikimi deil, karlklln hkim olduu toplumsal ilikiler yaratmaktr; tatmin ise birinin tekinin bastrlm ihtiyalar zerinden 79 Formlasyon iin bkz. Habermas, "Legitimation Problems in the Modern State", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 204 ve sonras. 80 Habermas, LC, s. 112. 395 elde ettii zafer deildir".81 Habermas ihtiya oluumu iin monolojik yerine diyalojik bir model nerir ve bireylerin tekilerin ihtiyalarn bastrmak pahasna kendileri iin iyi olana dair "inceltilmi" bir anlayn peine dmesine izin vermeyen bir adalet sistemini tercih eder. Rawlscu konumun byle bir eletirisi, iddia ediyorum, sylemler ahlkdntrc sreler olarak varsaylmakszm mmkn deildir. Bireyler Habermas'n varsayd gibi sradan, gnlk balamlarda sahip olduklar ihtiya ve kar yorumlarn sylemler iinde de koruyorsa, her birinin genel karn yanstan normlarn uzlamsal bir kabul pek mmkn deildir. Bu kabuln gereklemesi iin, ya karlarn ahengi nceden kurulmu varsaylmal -ki bu, eletirel bir toplum teorisi iin kabul edilmez bir ncldr- ya da tzsel kar atmasna deinmeksizin, bu sre en alt dzeydeki ortak karn kurulmasn amalam olarak minimalist bir yaklamla yorumlanman. kinci alternatif, yasal sistem formasyonuyla, iki adalet ilkesini ve benzerini somutlatran bir kurulula gerekleebilir. Evrenselci etik konumun ierii, yasalc ya da hukuk bir inayla tketilir. Ancak bu alternatiflerin hibiri kabul edilebilir deilse, o zaman sylemlerin bireyler arasnda uzla-ma yol aabilecek yeni ihtiya ve karlar ortaya karan sreler olduunu varsaymamz gerekir. Bu kesimin balangcnda deinilen sylem modeli eletirisine artk dnebiliriz. Bu modelin yasalc ve katlmc-demokratik versiyonlar arasnda gidip geldiini ifade etmitim. Sylem modelinin karlardan dn vermeyi deil de kimi karlarn gerek dnmn gerektiren ahlk-dntrc yn ihmal edilirse, yasalcla saplanp kalnaca, sonuta da teorinin yeni Kant etik dahilinde evrenselletirilebilirlik formlnn rafine versiyonundan baka bir ey olmayaca aka grlmeli. zellikle, iletiimsel etik geliimci-mantk asndan savunulduu takdirde, bu teorinin evrenselletirilebilirlik hakknda baka bir dnce deneyi deil de katlm sayesinde etiin pratik dn81 Habermas, "Legitimation Problems in the Modem State", s. 199. 396

283

m olduu gerei gzden kaybolmaya yz tutar. Bu noktann anlalmamas, Raymond Geuss gibi baz yorumcularn pratik sylem iindeki katlmclarn kim olduunu aknlkla sormasna yol aar: "Btn"le, tm insanlara m, konuabilen insanlara m yoksa "tm ilgililere" mi gnderme yaplmaktadr?82 lkesel dzeyde, elbette, konuabilen tm insanlar sylemlere katlma hakkna sahiptir, bununla birlikte tikel normlarn kuruluu ve uygulanyla ilgilenen ya da bunlardan etkilenen tm ilgililer arasnda tikel sylemler de yaplr. Sylem etii, konuabilenlerin tm iin bir dnce deneyi tasarlamaz ya da balaycl kabul edilmesi gereken normlar tesis etmez. ekien normlarn geerlilii zerindeki ihtilafn, ihtilafl bu normun meruluu hakknda tm ilgililerin uzlamyla bir zme ulalmasn salayan bir tartma sreci sonunda karara balann ngrr. Katlm, evrenselletirilebilirlikten nce gelir. "Tem-siliyet yoksa vergi de yok" deyii, "katlm yoksa evrenselletirilebilirlik de yok" eklinde yeniden formle edilir. Sylem etiginin katlmc ynn vurgulayan bu zmleme hatt uygun bulunduu takdirde, Habermas'n Rousseau eletirisi bir noktada hakllatrlamaz. Habermas, normatif hakllatrma dzeyini somut kurumsal bir teklifle kartrd gerekesiyle Rousseau'yu eletirir: "Yeni bir meruluk ilkesi tantmn, adil bir kural kurumsallatrma teklifleriyle kartrmtr... Bu ise demokrasi tartmasn bugne dek kartragel-mitir... Demokrasiler, meruluun prosedrel tipini salayan politika dzenleri olarak adlandrld takdirde demokratikleme meseleleri rgtlenme meseleleri olarak grlr."83 Ancak bu kesimdeki zmlemenin gstermeye alt gibi hakllatrma ve rgtlenme meseleleri arasndaki fark o denli de belirgin deildir. Sylem etii, ekimeli bir normun benimsenmesinden etkilenenlerin ya da bununla ilgili taraflarn tm asndan katlmc demokratik bir sre olarak yorumlanmad takdirde, tm akl sahibi zihinlere effaf grnen 82 Raymond Geuss, The Idea of a Critical Theory, s. 65 ve sonras. 83 Habermas'n Rousseau eletirisi iin bkz. "Legitimation Problems in Modern State", s. 185. 397 genel kar mitiyle ileyen yeni Kant etik gelenei iinde bir evrenselletirebilirlik teorisi olarak yerini alr. Bu kesimde tantlan "ahlk dnm" kavram, "sylem" ve eylem" arasndaki ilikinin karmakln belirtir. Sylemler bir yandan, eylem kstlamalarn "parantez" iine alr; yaanan atma ve anlamazln younluuna ramen bir sreliine mzakere molasn temsil eder. te yandan da daha dikkatli incelenmeyi hak eden eylem balamlarna ular. Son adm olarak, sylem ve eylem arasndaki bu ilikiyi sylemlerin balang ve sonu asndan incelemek niyetindeyim. c. letiimsel etikte bili, gdlenim ve duygulanm Kant ahlk psikolojisi eletirisinde Hegel, bu teorinin akl-sal ve duygucu olan arasnda varsayd dalizmin keskinliine saldrr. Sittlkhkeit ve 284

Sinnlichktit arasnda bir atma olmadn ne sren Hegel, insan arzusunu dntrme ve ekillendirmede akln eitici ve dntrc roln vurgular. Akln arzuyla ilikisi, efendilik (Herrschaft) tarznda deil, formasyon ve eitim dzeyindedir (Bildung). Bireyin mutlu olma ve itibar grme arzusu, ahlk otonomiyle badamaz deildir; aslnda ahlk otonomi, birey asndan tutarl iyi yaam kavraynn ve onu gerekletirme araynn formlasyonunu gerektirir. Adorno ve Horkheimer'in Kant ahlka kar psiko-analizden esinlenerek gelitirdikleri eletiri, yukardaki Hegelci kanttan yola kar. Hem i, hem d doay, akln "tekisi" ve akln tahakkmne tbi olan diye tanmlayan ahlkn bast-nmc ieriini ifa etmeye alrlar. Kant otonomi kavram, temel korkusu Adorno'nun iddiasna gre teki olan soyut bir egonun kendine-benzerliini kutsar. Hlbuki topyac akl ncl, tekilikle tahakkmsz, tehdit etme ve edilmeye yer vermeyen bir iliki formunu kavramsallatrmamz gerekli klar. letiimsel otonomi kavramnn, akl ve doay uzlatran topyac gelenekle ne lde rttn ya da ayrtn belirtmeden nce iletiimsel etik teki bili, gdlenim ve duygulanm arasndaki ilikiyi deerlendirmek isterim. 398 letiimsel etik, ne Kant dev etiini, ne de akl duyguyla radikal bir ekilde yan yana getiren Kant ahlk psikolojisini nvarsayar. letiimsel etiin Kant ahlk teorisiyle paylat vurgu, akln etikte oynad rol, ve aklsalln evrensel balaycln kabul etmek zorunluluu zerinedir. Kant ahlk psikolojisine kar Hegelci itirazn iletiimsel etie uygulanmak zere ada yeniden formlasyonu farkl bir ekil almak durumundadr. yle neriyorum: letiimsel etiin bilisel tarafgirlii, aklc yanltya, akl kendi yaratln ve uygulann belirleyen kendini-yaratan bir meleke gibi grmeye de yol amaz m? Akln bylesi bir btncl zbelirlenim ideali, idealist "dnm" kavram iin zseldir. Hlbuki eletirel teori, akln btncl zdnm hlinin, akln insanca kin [konumlanm] klnn amay hedefleyen imknsz bir talebe dntn kavrayarak yola kar, ne var ki, kendi olumsal balangcnn ve toplum iinde uygulannn farkna varamayan bir akln tahakkm aracna dntn ileri srdkleri noktada, zdnme girien bir akln gereklilii eletirel te-orisyenlerce de hakllatrlr. Bir imkn olarak akim koullar zerine, akln asla btnyle belirlemedii koullar zerine srekli eletirel zdnm asgarletiginde ve akl kendini-yaratan olarak kavrandnda aklc yanlt ortaya kar. Yukardaki dnceleri somutlatrmak iin sylem balangcyla ilgili meseleye dnmeliyim. Habermas, Paul Lorenzen normatif-mantk okulunu ve Karl-Otto Apel'i, teorilerinde sylemin balangcyla ilgili olarak bir "kararvermeci aralk" braktklar gerekesiyle pek ok kez eletirmitir.84 Lorenzen (ve Schwemmer'e) gre, bireyler mantn asgar kurallarna baland zaman bu balln normatif bir boyutu olduunu da kabul etmek zorunda kalacaktr.85 Mantk 285

kanunlar aslnda normatiftir ve znelertesi bak asn benimsememizi gerek84 Habermas'n Apel eletirisi iin bkz. LC, s. 159nl6; Lorenzen eletirisi iin bkz. "Zwei Bemerkungen zum praktischen Diskurs", s. 109 ve sonras, ayrca LC, s. 109 ve sonras. 85 Paul Lorenzen, Normative Logic and Ethics, s. 74; Otto Schwemmer, Philosophic der Praxis, s. 194. 399 tirir. Karl-Otto Apel ise tersine, teorik akln normatif boyutu ile manta ballk arasnda temelde bir iliki olmadn dnr; dnm ve sorgulamaya, bir bilgi iddias ortaya atmaya girien herkesin ideal iletiim cemaatinin normatifliiyle karlaacan ne srer.86 Habermas'a gre, her iki konum da eylem ve pratik sylem arasndaki ilikiye dair ok dar bir deerlendirme sunar. Lorenzen okulu, normatiflii tek bana mantkla snrlandrd ve sz ediminin normatif temellerini dikkate almad iin hataldr. Apel ise tartmaya katlmay seen kiinin a priori iletiim cemaatinin normatif knamasna gs germek durumunda kalabileceini kabul ederek yine kararvermeci bir aralk brakr. Tartmaya katlmay semeyen kii karsnda Apel'in hibir savunusu olamaz. Habermas'n yorumu: Hlbuki, tartmaya katlmayan ya da katlmaya hazr olmayan herhangi biri "zaten" iletiimsel eylem balamnda durur. Bu duruuyla, sz edimlerinin ierdii ve bakalarnn onayna ancak sylem iinde sunulabilen geerlilik iddialarn -ancak olgu-kartsal ileri srlm ekliyle- naife tanm olur. Yoksa gnlk pratiin iletiimsel dil oyunlarndan kendini skp atmas gerekir.87 Habermas, "Sylem Etii: Bir Hakllatrma Programna Doru" balkl almasnda kukuculuu rtme balamnda bu kanttan faydalanr. Ahlk kukucu, tartmay gerekten de reddedebilir; ama "tartmay inkr etme sayesinde, sosyokltrel bir yaam tarzn paylatn, iletiimsel eylem balam iinde bydn ve bu balam iinde kendi yaamn yeniden rettiini dolayl olarak inkr edemez. zetle, ahlk kukucu ahlk inkr edebilir ama gn be gn yaad ilikilerin etik ieriini reddedemez. Aksi takdirde, intihara ya da derin bir psikoza srklenmelidir" ,88 Kukuculuk, ortak yaam paylamn yadsmaktr. 86 Apel, "Das Apriori der Kommunikationsgemeinschaft", s. 397 ve sonras. 87 Habermas, LC, s. 159, vurgu metinde. 88 Habermas, "Diskursethik", s. 110. 400 Bu akl yrtme, gcne ramen "kararvermeci" problema-tikten kopamaz. Gerekte, Habermas'n bu zel kavram sz konusu meseleye uygulayn talihsiz bir adm olarak deerlendiriyorum zira "kararvermecilik" terimi, meseleyi, tartmak ya da tartmamak arasnda duran bireyin znel seimi ile ilgili sylem balangc gibi ortaya kmaktadr. Mesele bu ereveye alndnda Habermas, tartmac 286

szn yaam-dnya-smda olumlayc ya da yadsyc bir duru alabilme ve bu duruu nedenleriyle hakllatrabilme yetimiz olarak snrlanan kimi formlarnn gnlk dilsel pratiin yapsnda gizli olduunu elbette gsterebilir. Bu bakmdan, tartmann balangc olmakszn, "evet, hemfikirim" ya da "hayr, hemfikir deilim" diyebilme yetimiz olmakszn bir konuma yapamayz. Bu belirlenim ise, szn/konumann ve kullanmdaki dilin gerekten ve aka tarihsellii aan bir yn olarak beni artyor. Baz emirlere "evet" ya da "hayr" diye yant veremeyip, bu yantn nedenini -bu neden ne olursa olsun, doaya ynelme, tanrlar, Allah, kader vs.- aklayamadktan sonra bir dili konumann ne anlama geldiini kavramak zor. Bu bakmdan, radikal kukucu bile dilsel pratiklerin normatif nvarsaymla-rna katlmaktan kamamaz. Ancak sylemler, tartmann olduka zellemi tarzlardr. Sylemlerin bu zel normatif gc bireylerin ihtilafl ya da a-tmal bir konuyu zor, iddet, yanl dn ya da sktu ikrara bavurmakszn zmeye istekli oluundan ileri gelir. Tartma sze ne denli ikin olursa olsun, syleme girime yetenei ya da istei her zaman, her yerde, her birey iin varolmayabilir. Akl yrtme yetenei ve istei, akln denetiminde olmayan, ama akln iinden doduu koullardan ortaya kar. "Kararvermecilik" terimiyle bu problem stnkr iptal edilir. Habermas, tm bireyleri bir sylemin muhtemel katlmclar olarak hesaba katmak iin bireylerin eitlii, otonomisi ve akl-sallna evrenselci adan balanmann nvarsayldm kabul eder. "Pratik sylem iindeki bir katlmcnn ahlk meseleleri hipotetik ve bitaraf bir perspektifle dnme istei ve yetenei gkten zembille inmez; bu istek ve yetenek, yalnzca belli top401 lumsal koullar altnda treyen ilgilerden/karlardan ve yalnzca belli durumlarda toplumsal gruplara ak renme sreleri ve tecrbelerden kaynaklanr".89 Aklsal sylem iindeki ilgi/kar, aklsal sylemden nce gelir; hafzann, renmenin ve tecrbenin kolektif rntlerine ve bireysel yaam hikyelerinin olumsallna gmldr. Bu ilgi/kar, bireyin yaamnda desteklenebilir ya da engellenebilir; tpk sylem aklsallmn geliiminin, politika kltrne ve geleneklerine ait mevcut rn-tler tarafndan tevik ya da men edilebildii gibi. Gadamer-Habermas tartmasn kkrtc bir ekilde sunan Jack Mendelson'n kurnaz yorumu: deal sz durumunun bir toplumun fiil rgtleyici ilkesine dnebilmesine dair tarihsel gizilgc ancak, bu sz durumunu daha ok tarihsel adan zgl bilin gelenekleri dzeyinde dillendirmeye yaklaan bir toplumda, rnein yirminci yzyln Bat demokrasilerinde aa kabilir. Aklsal uzlam idealinin btnyle dsal bir standart deil de per se dile ikin olabilmesi bakmndan, bu ideal ou toplumun fiil kltrnde dillendirilmeden kalabilir. Kltr gelenekleri dzeyinde o duruma yaklamaya balam toplumlarda yalnzca, bilinli bir ekilde amalanm, politik bakmdan uygun bir ideale dnr.90 287

Yukardaki alnt, hangi adan iletiimsel etik programna kar bir itiraz oluturabilir ya da bu programn "aklc yanltsn gsterebilir? letiimsel Eylem Kuram'nm amac, modernlerin geleneini kuran ve sylem idealini ilk kez mmkn klan yaam-dnyasnn aklsallama srelerini kesinlikle bizim iin grnrletirmek deil mi? Kukusuz, evet. Ancak, Mendelson'un da deindii gibi, sylem idealini somutlatracak kltrel, politik ve kurumsal yaplanmalarn zgll, geliim mantnn aklsal yeniden inasn tarihsel geleneklerin anlatsal anlanndan ayrt eden genel bir aklsallama te89 Habermas, "Reply to My Critics", s. 253. 90 Jack Mendelson, "The Habermas-Gadamer Debate", New German Critique, s. 73. 402 orisiyle kapsanabilir mi diye sorulabilir.91 Modernlerin geleneini genel anlamda aklsal adan yeniden ina etmek, sylem idealini somutlatrmaya yaklaan modern toplumlarn somut geleneklerini kapsamaz; zira byle bir aklama birbirinden farkl modern toplumlarn politika kltrn ve kamusal alann farkllatramaz.92 Toplumyapsal yaam tarzna gml sylem imknnn koullarn aratrmak iin Habermas'n bugne dek nerdiinden farkl sosyolojik aratrma ve kltr incelemeleri gerekli olabilir. Ancak, iletiimsel etikte "rayona-list yanlt" olarak adlandrdm mesele aslen bu dzlemde tartlamaz. letiimsel etik, katlmclarndan, normatif meseleleri evren-selci bir bak asyla incelemelerini ve gerek yaamdaki fiil ilikilerin iinde yer ald bantlardan bamsz olarak her varl eit kabul etmelerini salayacak bir istek ve yetenek bekler. Bu istek ve yetenein olumsal koullardan trediini varsaysak bile yle bir ikilemle karlarz: Sylemsel tartmann zorunluluu, atma ve krizler esnasnda toplumsal ve politik failler mevcut arka-plan mutabakatna meydan okuduunda ortaya kar. Ancak, failleri syleme girimeye ynelten bizzat "soyutlama" adm, yani eylem kstlarnn sanalla(trl)mas, ancak bu failler fiil atma durumlarnn ieriini ve gdle-yen gcn askya almak istediinde meydana gelebilir. Sylemler, etik yaama ait zneleraraslk tehlikeye dtnde ortaya kar; ama sylemsel tartma projesi bir uzlam iindeki zneleraraslm srekli geerliliini bizatihi nvarsayar. Toplumsal yaamdaki bu uzlama kendileri pahasna varldn dnenler asndan katlm reddetmek ahlk bakmdan hakllatrlabilir. Bu ise iddet ya da cebre bavurmak deil, paylalan varoluun karlklln aslnda tehlikeye atan mevcut iktidar bantlar gereklemeden nce diyaloga girmeyi btnyle reddetmek anlamna gelir. abucak dn vermeye 91 A.g.e.; ayrca bkz. Habermas'n tarih ve evrim ayrm, "Geschichte und Evolution", s. 73. 288

92 Dou Avrupa tarz toplum formasyonu meselesi iin bkz. Andrew Arato, "Critical Sociology and Authoritarian State Socialism". 403 istekli olmak ve "saduyuyla" hareket etmek de hakik evren-selcilii tehlikeye atabilir. Baz durumlar vardr; taraflar arasndaki atmann doas, diyalog iin gerekli nkoullarn -ksacas, birbirini sylem taraf olarak karlkl tanmann- eksiklii yznden hibir diyalog kuruluuna yer vermeyecek niteliktedir.93 Taraflar arasndaki rnein servet, iktidar ya da statye dair yapsal eitsizlik karlkl tanmay engelleyebilir; ya da taraflar arasndaki atmann duygusal yk ylesine boucudur ki sylemin srmesi iin gerekli dengeli bir mesafe salanamaz. Toplumsal atmalar ve ailevi ve erotik atmalar, atma zmnn sylem modeli kapsamna girmeyebilir.94 lletiimsel etik teorisi iin bu tr meselelerden, sylem idealinin gerek yaam durumlarna uygulannn koullaryla ilgili meselelerden sz etmek neden gerekli olsun? Bu meseleler, teorinin normatif iddialarnn geerliliine ve i inasna dsaldr. Habermas bu tr irdelemeleri, etik yaamn (Sittlich-keit)9S somut formlaryla evrenselci, soyut ahlkn (Moralitt) "dolaymlanmas" problemi olarak grr. Gerekte, atma zm iin sylem modelinin tm durumlara uygunluu konusunda yukarda deindiim kimi noktalar, sylemsel tartmaya girimek iin doru zaman ve benzeri sorgulamalar, -doru, uygun, uyan ahlk yargs ile ilgili- basiret meseleleri ve baz durumlarda stratejikpolitik zek olarak adlandnlabilir -rnein grmeleri yarda kesmek, durdurmak, masay terk etmek, pazarlk ya da grmeye devam etmektense gsteri yapmak daha doru olabilir-. Ahlk basiret ve stratejik-politik saduyu, iletiimsel etiin yaam balamlarna uygulanyla i iedir. Ancak teorinin bunlarla ilgili syledii pek bir ey yoktur. Bu kabulleniin anlam, iletiimsel etiin her iki utaki olumsallna iaret eder: Bireylerin ve genelde kltrn byle bir etik bak asn ilkin benimseme istei ve yetisi yannda 93 Rdiger Bubner, "Habermas's Concept of Critical Theory", s. 49. 94 Mahrem alann ve gerektirdii ahlkn ihmli, yalnzca toplumsal yaamn kamusal boyutuna odaklanm iletiimsel bir etiin doal sonucudur; bu tarafgirlie kar eletirim iin bkz. gelecek kesim. 95 Habermas, ThdkH 2:251 ve sonras, "Reply to My Critics", s. 254 ve sonras. 404 bu etiin ilkelerini eylem ya da politika iinde somutlatracak ahlk basiret ve politik igr de teorinin dndadr. Aklc yanltya dmek, sylemlerin balangcn ve sonunu evreleyen bu olumsall ihmal etmek ve iletiimsel-etik idealinin yaam balamlarnn olumsallndan bamsz olduunu varsaymaktan ileri gelir. Son yllarda, evrenselci-etik teorisi ilkelerinin uygulamasyla ilgili sorgulamalar "balamsallatrma" bal altnda canl bir tartmaya yol amtr. Kohlberg ve Habermas, bilisel-geli-imci teorilerle test edilen 289

hipotetik ahlk yetisinin gerek yaam balamlarnda hakl, doru, uygun yarglama iin gerekli mtekabil bir yetiye dnmediini kabul etmek durumunda kalmtr.96 Geri, ilkelerin ahlk asndan hakllatrlnn, balamsallatrlndan -ilkelerin doru eylemlerde uygun ve ustaca somutlandrl yannda keskin zekyla yarglama-ayrt edilmesi gerektiinde srarcdrlar. Hakllatrma ve balamsallatrma arasndaki bu ayrm iletiimsel etiin aklc yorumunun snrlarn bir kez daha gsterirken ahlk-geliimci psikolojinin metodolojisi iin ve felsef adan evrenselci-etik teorisi iin ba edilmesi g meseleler yaratr. lki: Ahlk ikileminin test durumlarndaki hipotetik zm gerek yaam durumlarnda doru yarglama iin mtekabil bir yetenee dnmyorsa bu teorinin teorisi de neyin nesidir? Ne tr bir yetenek yarglanyor ya da deerlendiriliyor? kincisi, hipotetik ahlk ikilemlerinin zm ile gerek yaam durumlarndaki yantlar arasnda bir mesafe varsa, bu mesafenin ilevi nedir - ahlk bili yerine ahlk kiiliin ya da karakterin gcnn ilevi midir? Tecrbelerimiz gibi ahlk teorisinin tarihi de iddialar ve eylem arasndaki, ilkeler bilgisi ve bu ilkelere gre eyleme yetisi arasndaki farkn saysz rneklerini sunarken, ahlk erdemin gerek doasnn "karakterin durumu"nda, byle deil de yle eylemek iin sabit bir eilimde sakl olup olmadn Aristoteles gibi merak eden 96 Bkz. Carol Gilligan ve J. M. Murphy, "Moral Development in late Adolescence and Adulthood", Human Development, s. 77-104; Lawrence Kohlberg, "A Reply to Owen Flanagan", Ethics, s. 513-28. 405 kabilir. Yine, sz ve amel, idealler ve fiil davran arasndaki farka dair benzer deerlendirmeler, bu farkn belli sistematik rntlerinden hareketle bireyin davranndaki bastrma, yceltme ve yerdeitirme mekanizmalarn aratracak psiko-analitik igrye yol amaz m? Felsef itiraz hatlar boyunca, ahlk yarg fenomeni nceden verili bir ilkenin belli bir balama uygulan anlamnda btnyle aklanabilir mi diye dnlebilir. Yarglarken tikel bir rnek-olay genel bir kural altnda topladmz varsayan bir ahlk yarg modelimiz var. Tikel A'y, B kuralnn bir rnei olarak yarglyoruz. Tahminen, iletiimsel etik A kuralnn normatif haklln ya da doruluunu kurmamz salayan bir prosedrdr. Ancak, bu ahlk yarglamann ok zayf bir modelidir, zira ahlk yarglama A'y B'nin bir rnei olarak zdeletirmemizi salayan zihinsel etkinlikle kesinlikle ilgilidir. Verili bir ahlk durumda szleme adaleti kurallarndan ziyade dostluk ve licenaplk kurallarna gre eylememiz gerektiini nasl bileceiz? Bu durumun adalet deil de dostlua dair olduunu nereden bileceiz? Niye bir durum dncesiz bir hatadan ziyade sadakatsizlik saylsn? Bu tr rnek-olaylarda betimleme, deerlendirmeyi zaten gerektirir grnyor. Bir durumun byle byle olduunu sylemek, yarglayan kiinin karakteri kadar yarglanan durumun da sergilendii ok karmak bir srece davetiye karr grnyor. Stanley 290

Cavell ok iyi gzlemlemitir. Akas, sz konusu "rnek-olay" ahlk kantnn ieriinin bir parasn oluturur. Eylemler, zarf ya da saka kuu gibi deer biilmeye yatkn deildir ya da elma gibi olgunluuna gre derecelendirilmez. Kant'n ahlk teorisinin formalistliini bana gre en ciddi anlamda ortaya koyan yn, 'ancak belli ekilde gdlenmi eylemler ahlk eylemlerdir' demi olmasndan deil, bir eylemin ahlkliini test etmek iin bu eylemin maksimi ne ise, Koulsuz Buyruk, onun uygulanmas gerektiini sylemekte hi zorlanmam olmasndan ileri gelir.97 97 Stanley Cavell, The Claim oj Reason, s. 265. 406 Bu zet dnceler, yalnzca hakllatrma ve uygulama birbirinden ayrt edilerek ahlk yarglama meselesinin zlemediini gsterir. Ahlk yarglama karmak bir fenomendir ve iletiimsel etiin bu meseleye tutaca , varsa, bilmek nemlidir.98 Sylemsel ilkelerin gerek yaam durumlarnda balamsal-latnlmas konusuyla yakndan ilgili mesele, sylemlerin normatif ieriinin gerek eylem balamlarndaki gdleyici gc meselesidir. Olgu kart tartma durumlarnda edinilen ig-rler, gerek yaam balamlarnda eylem-yneten gd ve ilkelere nasl dnyor? Ya da tam tersi, niye dnmyor? Eylemden syleme geiin ne demek olduu yannda sylemlerin eylem gds yaratabilme yetisi de bir meseledir. Haber-mas'n "aklsal kantn gdleyici gc" (die motivierende Kraft rationaler Argumentation)99 adn verdii kavram, bizi yeniden Hegel'in Kant ahlk psikolojisi eletirisine gtrr. ok iyi bilindii gibi, saf akim eylemi nasl gdleyebileceini zemeyen Kant, sonlu insann yalnzca ahlk yasasna bal bir dev duygusuyla eylemesi iin nasl gdlenebileceini aklamak zere Faktum der Vernunft* nkabuln sunmak zorunda kalr. Hlbuki Hegel iin akl, arzuyu sessizlie mahkm etmeksizin onu ekillendirip dntrrse bir olgudur. Akln arzulanabilirlii, arzunun aklsalln gerektirir. doay ve bireyin mutluluk ve tatmin talebini reddeden akl, gdleyici gcn kaybedebilir. Belki, akln gdleyici gc yalnzca adalet deil mutluluk da vaat edildii takdirde tesis edilebilir. Belki, eylem balamlarnn iine ilemek iin iletiimsel etik topyac mutluluk itkisine de ynelmelidir. Bu bakmdan, "iletiimsel etik gerekte bir topyac ierie sahip olmakla birlikte bir topya tasla izmez".100 topyac ierii 98 Ayrca bkz. Arendt'in yarg kavramn tartan Richard Bernstein'in almas, Beyond Objectivism and Relativism, s. 207 ve sonras. 99 Habermas, "Moralbewusstsein und kommunikatives Handeln", MukH, s. 197 ve sonras. (*) Pratih Akln Eletirisi iinde - .n. 100 Habermas, "Reply to My Critics", s. 251. 291

407 incelemeden nce, Habermas'n iletiimsel aklsallk ve etik kavramn eletirirken arka-plandaki genel niyetimi aklamak isterim. 7. blmde varlan sonuca gre, iletiimsel etiin kurucu unsurlar -merkezsizleme, deer alanlarnn farkllamas ve dnmsellikteki art-, evrensel balaycla sahip olmak gibi gl bir anlamda hakllatnlamaz. letiimsel etiin zayi/anlamda hakllatnln formle ettikten sonra, bu blmde iletiimsel etik programn ele aldm. Buradaki amacm ise, kantlamann evrensel-pragmatik koullarn zmleyerek iletiimsel etie varlacan gl bir hakllatrma stratejisiyle savunmann imknszln gstermek oldu. Artk, iki noktann hakkn teslim etmeliyiz: Birincisi, tartmann kurallar iinde saylan ve katlmclar arasndaki karlkllk ve simetriyi tesis eden kimi asgari normlar inkr etmek iin hakl bir gerekemiz olamaz. Bu koullar inkr edip de tartma prosedrmzn hl hakl, adil ya da aklsal olabileceini ne sremeyiz. kincisi, adil ve aklsal tartma kurallar arasnda saylan genel karlkllk ve simetri normlar ve ek normlar, ev-renselletirilebilirlik ilkesinin zgl bir versiyonunu ifade etmez ya da gerektirmez. Bu ilkeyi benimsemek iin, hem empi-rik hem de normatif pek ok hakl neden saylabilse de, bu blmde gstermeye altm gibi, ilkenin Habermas'a ekillenen zgl versiyonu evrensel-pragmatik tartma kurallarn izlemez. O zaman bir ikilemle kar karyayz. Bir uta, kantlamann ya da aklsal szn asgar normlar iletiimsel etiin ilgin bir formlasyonunu salayacak denli gl ya da ierikli deildir. Tartmann ilgili kurallaryla uyum gsterecek herhangi bir evrenselci etik teorisine rastlanabilir. kilemin dier ucunda ise, iletiimsel etiin gl bir versiyonu formle edilecekse, bu formlasyon tartmann asgar kurallarn izleyen varsaymlar yerine sosyolojik ve psikolojik nitelikli varsaymlar kabul edilerek kurulabilir. Baka bir deyile, iletiimsel etiin minimalist formlasyonuna tutunarak, evrenselci bir tarz olan dier teorilerin niyetleriyle bu etiin niyetleri arasndaki 408 fark ortaya konulamaz; zira, Rawlscu adalet teorisini ve Kant etii iletiimsel etikten ayrt etmek iin bu teorinin gl ve asgar-olmayan bir almn sunmak gerekir ve bu asgar-ol-mayan amlama ahlk bir kukucunun kabul edebileceinden daha gl varsaymlar gerekli klar. fade etmeye altm ikilemin bir ucundaki doalclk, Scylla,* dier ucundaki kararvermecilik ise Charybdis olarak adlandrlabilir. Bir yandan, ister iletiimsel etiin asgari ve reddedilemez koullarndan dolay olsun ya da isterse normal gelien znelerin edindikleri ehliyetten dolay olsun iletiimsel etik idealleri "her zaman zaten nvarsaylm" gibi grnr. te yandan, kiinin etik ballklarnn doallatrl ve bu ballklarn sanki dnyadaki olgularm gibi sunuluu reddedilirse bu ballklarn salt bir kararn ya da tercihin rn olduu ve bu tercihin nedenlerle desteklenemeyecei gibi bir itirazla karlalabilir. Bu ikilemden kmann tek yolu, benim grebildiim kadaryla, ilk utan 292

-doalclktan- kanmann kararvermecilie gtreceini inkr etmektir. Habermas'n teorisindeki evrimci doalclkla ilgili meselenin ayrntsna gelecek kesimde gireceim iin, imdilik kararvermecilikte younlaacam. Kararvermecilik, Kierkegaard, Sartre ya da Weber'deki ekliyle, iki katl bir varsaym zerinde hareket eder: lkin, niha zeminler salayabilen gl, geleneksel bir akl kavram nvarsaylr. Hatrlayalm, Kierkegaard ve Sartre, fiil olann aklsallnn yan sra evrensel ve bireysel olann tam dolaymlann gsterdii iddia edilen Hegelci akl paradigma alrken; Weberci karavermecilik ise btnletirici dnya-grlerinin ykl ve bunun ardndan gelen badamaz deer alanlarnn farkllamasn ortaya koyan Weber'in tehisi balamnda ele alnabilir. Bu dnrlerin hibiri iin temelci olmayan, yanlabilir, iletiimsel bir akl kavram mmkn deildir. Bu nedenle, mesele(*) Odysseus'un dnnde karsna kan iki tehlikeden biri Scylla, canavara dnen bir deniz perisi, dieri ise Charbyds, bir deniz girdabdr. [Between Scylla and Charbyds), ng.'de "iki ate arasnda kalmak" anlamnda kullanlr -.n. 409 yi niha hakllatrma ya da bsbtn tercihle erevelendirirler. Niha hakllatrmann yerine srekli revizyona tbi bir uz-lam douran iletiimsel tartma ve sylem srelerinin geebilecei ihtimalini dlarlar. kincisi, etik kararvermecilik tikel bireyin tercih ykn bertaraf edecek bir etik teorisi peindedir. Hibir modern etik teorisi dogmatizme dmeksizin bylesi bir talebi yerine getiremez. stelik, eletirel toplum teorisi otonom kiilik deerindeki sraryla bu talebi btnyle dlar. Teorisyenin somut bireylere yaamlarn nasl srdrecei hakknda tavsiyede bulunabileceini varsaymak, ilk olarak, teorisyenin kendine tannmam bir otoriteye sahip olduunu varsaymak, ikinci olarak teorinin benzersiz bir etik igrye yer verdiini varsaymaktr. Baka bir ifadeyle, kararvermeciliin talepleri yerine getirilirse sonuta varlan nokta otorite ya da bilgelik etii olabilir. Eletirel teori, ahlk znenin bizzat teorisyen kadar otonom olduunu, teorik aydnlanmann hibir prima facie ahlk ya da politik otonomiye yer vermediini ve ahlk ig-rsnn herkes tarafndan paylalabileceini varsaydndan dolay, bireyin tercih yknn bertaraf edilmesini bekleyen kararvermeciliin bu talebini prensipte yerine getiremez- Baka trlsn dnmek "kt niyetlilik" olurdu. Dolaysyla, iletiimsel etiin sylemsel ve yanlabilir akl kavramna dayanarak varlan zayf anlamda hakllatml kararvermecilie dmeyecektir; zira kararvermeciliin normatif teoriden beklentisi yannda "niha" zemin araynn bizatihi akldan uzak olduu gsterilmitir. 3. letiimsel otonomi ve topya Habermas, "Walter Benjamin'in Fiil Gereklii zerine: Bi-lin-Ykselten ya da Kurtaran Eletiri" balkl Benjamin rest-rospektifinde, ahlk ilerleme ve kurtulu hakknda ounluun kendi anlayna gre bir boluk olarak brakt noktay tartr: 410 Tekrar Marx'a ulaan gelenek iinde, smr ve ilerleme kavramlarnda baka bir 293

momenti vurgulayan ilk kez Benjamin olmutur: Alk ve bask yannda baarszlk; refah ve serbestlik yannda mutluluk. Benjamin dnyevi aydnlanma diye adlandrd mutluluk tecrbesini gelenein kurtarlna bal olarak grr. Mutluluk talebi, dnyay kendi ihtiyalarmzn altnda yorumlamamz iin gerekli semantik gizilg-cn kaynaklar henz tketilmemise iyi klnabilir.101 Kltr geleneinin bu semantik miras, adaletin dayanmay dlamasna, zgrln mutluluk pahasna gereklemesine yer vermeyen kolektif yaam tarzna ve tatmin edilmi yaam hikyesine dair ngr ve imgeler ierir. Elbette, zgrl kazanmak ve adaleti gerekletirmek kltrn sakl gizil-gcn bal olduu yerden kurtarmakszn (entbinden)* mmkn deildir diye devam eder Habermas. Bu bakmdan, kltrn semantik kurtarl ve kurumsal bastrmann toplumsal alt edilii birbirini destekler. Yine de "mutluluk iermeyen ve tatmin yn eksik kalan bir kurtuluun, bastrmay bertaraf etmeyen grece bir refah kadar mmkn olup olmayacana"102 dair bir kuku vardr. Joel Whitebook'un gzlemledii gibi, Meruluk Kri^i'nden (1973) bir yl, Tarihsel Materyalizmin Yeniden Yaplandrlma-s'ndan (1976) drt yl nce yazlan Benjamin almas, Ha-bermas'n yalnzca Aydnlanma kart gelenee (Nietzsche, Spengler, Jnger ve Heidegger) deil, ayrca eletirel teorinin mesihi topyac dalna -zellikle Bloch ve Benjamin- kar iddia ettii programatik ngry de ierir.103 Ancak birbiri ar101 Habermas, "On the Actuality of Walter Benjamin: Consciousness-Raising or Rescuing Critique", Philosophical-Political Profiles iinde, s. 156. Lawrence'in evirisini yle deitirdim: "Unterdrckung"u bu balamda "bastrma" yerine "bask" ile karladm; kar. "Zur Aktualitt Walter Benjamin: Bewusst-machende oder rettende Kritik", Kultur und Kritik iinde, (Frankfurt: Suhr-kamp, 1973), s. 340. (*) Dourmak, aa karmak - .n. 102 Habermas, "On the Actuality of Walter Benjamin", s. 156. 103 Joel Whitebook, "Saving the Subject", Telos, s. 81-82. 411 dma kan bu almalar seslendirilen kukuyu gidermez. zellikle son yllarda Habermas, iyi yaam dlayp zgrlk zerinde duran; deerlerin (Werte) btnlemiliini sorgulamaktan uzak normatif nermelerin (Sollstze) geerliliiyle il-gilinen; ksacas, bireysel yaam hikyelerinin nitelikleri balamnda ya da bunlan tatmin eden ya da etmeyen kolektif yaam tarzlar hakknda fazla bir ey sylemeden yalnzca kurumsal adalete odaklanan pratik sylem teorisinin snrlarna dikkat ekmek durumunda kalmtr.104 Bu sorgulama ise ne bir tesadf ne de salt felsef ilgidir. Norm ve topya arasndaki, adalet ve iyi yaam kutuplar arasndaki, eletirel bir toplum teorisi syleminin anladklan arasndaki yakn ilikiyi sergiler. Kurtulu projesi, Marx'm sivil toplum erken eletirisinden bu yana, mevcut 294

dzenin hem tamamlan, hem de biim deitirmesi olarak dnlmtr. Eletirel Marksizm kapitalizmin ikin eletirisini gelitirirken kendi vaatleri iin bu toplumsal dzeni korur ve toplumsal aklsalln, bolluun, insan yaamnn iyiletirilmesinin, smr ve sefaletin sonlandr-nn yalnzca bazlar iin deil, herkes iin gerekletirilmesini talep eder. Bu talep, insan zgrln ve mutluluunu bilimsel-teknolojik temele dayanan retim glerinin ilerlemesiyle birletiren Aydnlanma projesini sorgulamaya almamtr. Yirminci yzyln balangcndan bu yana Avrupa tarihinin ak, Aydnlanmann kendi promsse du bonheur'n* yerine getirebileceine dair ok az umut brakmtr. Eletirel teori, kendi vaadini tamamlamadan brakmaya mahkm edilen Aydnlanmann diyalektiinin yasn tutar. Kurtulu projesi, artk Aydnlanma mirasnn tamamlanndan ziyade biim deitirmesi olarak deerlendirilmeye balanmtr. Kurtuluun bu fazlasyla irek kavramsallatrl sonucu Horkhe-imer, Adorno ve Marcuse'nin eletirel teorisinin girdii kmazlar incelenmiti. Kurtulu, giderek, kamusal bir proje olmaktan km, doayla tahakkmsz bir ilikide ve devrimci 104 Habermas, "Reply to My Critics", s. 166 ve 262. (*) Mutluluk vaadi - .n. 412 eros momentlerinde edinilen zel bir zgrleme tecrbesine dnmt. Habermas, Aydnlanma ve kurtulu arasndaki ba yeniden kurmay denemi, Aydmlanmac pratik akl mirasna ynelerek kurtulu projesini yeniden kamusal olann altna getirmeye almtr. Habermas'n projesi, on yedinci yzyldan bu yana evrenselcilii cinsiyet, snf, rk ve stat alannda her zaman kstlayagelen burjuva rza teorilerinin evrenselci vaadini yerine getirmeyi stlenir. Ancak, burjuva evrenselciliini gerekletirmeyi kurtulu iin gerekli koul olarak kabul etsek bile, yeterli olduunu pek dnemeyiz. "Anlamsz bir kurtuluun olabilirliini dlayabilir miyiz?" diye sorar Habermas. "Karmak toplumlarda kurtulu, idar karar alma yaplarnn katlmc dnm demektir."105 "Kurtulu"un btn anlam buysa, eletirinin amac refahdevleti ya da sosyal-demokrat dnn "neesiz reformizm"i eklinde kendini tketiyorsa, o zaman eletirel teori gerekten de topyac geleneinin ou ynnden vazgeerek Aydnlanma ve kurtulu arasndaki ba kurmu olur. Bu nedenle soruyorum, burjuva evrenselciliini gerekletirme yannda adalet ve zgrln tamamlanmam vaadini iyi klma amac kendini bir "neesiz reformizm"de tketmeli midir, ya da Benjamin'in szleriyle, bir Jetztzeit,* bir biim deitirme momenti yakalanamaz m bu srete? Kohl-bergci emann uzants ve dzeltilmi haliyle Habermas tarafndan nerilen ahlk geliimin yedinci aamas, yani "evren-selletirilebilir ihtiya yorumlan" bu amacn yanl anlalamaz topyac ierii olup burjuva evrenselciliinin biim de-itirmeci bir kavrayna iaret eder. 295

Yukardaki irdelemelerin nda, Habermas'n dncesinin zne felsefesine yakalanan ynlerini eletirmeye balayabilirim. zne felsefesiyle neyi kastettiimi bir kez daha hatrlataym. Bu konum, drt ncle ballyla karakterize edilmiti: ilkin, insan etkinliin "nesneletirme" ya da "dsallatrma" 105 Habermas, "On the Actuality ofWalter Benjamin", s. 158. (*) imdiki zaman-.n.. 413 olarak adlandrlan paralanamaz btnlk modeli varsaylr; ikincisi, keza, tarihte znelertesi znenin varl varsaylr; ncsyle, tarihin bu znenin hikyesi olduu iddia edilir; ve drdncs, kurtulu, gemiin kurulmu zneleri olarak kimliimizi imdi'de yeniden kefetmemizdir. Akas, Habermas ilk iki ncl kategorik dzeyde reddeder. Aslnda, Habermas'n emek ve etkileim arasna getirdii ayrmn altnda ve iletiimsel eylem kavramyla zneleraras yaplan gelitirmesi sayesinde, zne felsefesinin varsaymlar btnyle resmedilebilir.106 Habermas'n eletiriyi ve yeniden inay birbirinden ayrmasnn ana nedenlerinden biri, Horkhe-imer'in kavramlatrd eletirel teori znesine zg olduunu dnd kaynatrmay reddetmektir. Bu kaynatrmada bir yandan, znenin kendi praksisiyle nesnel dnyay yaratan empi-rik insan tr olduu varsaylr; te yandan, imdi'deki insanln gemiteki bu znenin mirasn yeniden ele geirerek normatif adan tarihin znesi olaca varsaylr. Habermas, bu denklem iinde anonim znenin -insan trnn- edinimleriyle, tarihsel olarak kurulmu zgl bir insan grubunun tecrbesinin kaynatrldna dikkat eker.107 Peki, Habermas'n da zne felsefesi sylemine sdk kald hangi adan iddia edilebilir? Habermas, -insanlk suretinde- anonim znenin trsel ehliyetlerinin yeniden inas salt empirik bakmdan retken bir aratrma hipotezi olarak kalmayp da tarih znesinin ekillendirici tarihine dair felsefi anlat roln stlendiinde zne felsefesi sylemine dn yapar.108 Hegel'in Grngbilim'ini ha tr 106 Diyalojik ilkenin erken formlasyonu iin bkz. Habermas, "Labor and Interaction: Remarks on Hegel's Jena Philosophy 0/ Mind", Theory and Practice iinde, s. 142 ve sonras. 107 Habermas, "Introduction: Some Difficulties in the Attempt to Link Theory and Practice", Theory and Practice, s. 24; McCarthy, The Criticial Theory 0/ Jrgen Habermas, s. 94 ve sonras. 108 Kars. "stelik, ada toplum formasyonlar hakkndaki evrim-teorik nermeler, geliim meselelerinin tehisine hizmet ettikleri mddete dorudan pratik bir ilikiye sahiptir. Tarihsel materyali retrospektif aklamayla zorunlu kstlamaktan, eylem perspektifleriyle tasarlanm bir retrospektij lehine vazgeilir: Zamanmz tehis etmek, gelecee uzanan bir gemii evrimteorik olarak aklamann kurgusal bir bak asna dnr" (Habermas, "History and Evolution", s. 44). 414 latrcasna, yeniden inalar, kurgusal kolektif bir "biz" adna, tarihin 296

hikyesini bu bizin bak asndan anlatarak konumaya balar. Bu kurgusal zne hem gemiin, hem de gelecein znesi olarak grnr; ayn zamanda empirik ve normatiftir. Habermas'n aklamasnda da, renme sreci modernitenin kltrel evrimi olarak ortaya kan empirik zne(ler)nin stats kayar ve bu sre, imdi'nin zneleri, "bizlerin", kendimizi iinde kefettiimiz temsili bir hikyeye dnr.109 Bu prosedre iki ynden itiraz edilebilir: Birincisi, btnn kendini tanmlayabilecei bir geliim sreci sunan yeniden inalarn szn ettii, imdi'deki bu "biz" kimdir? Bir kolektif tekillikle -insan-tryle- zaten karlalaca neden varsaylr?110 Anonim tr-zne diline kayla, tek bana zgn "biz"i dourabilen ahlk ve politik etkinlik tecrbesi zerinde hak 109 imdi'nin empirik znelerinin gemiin bu sunumunda kendilerini kefettiini varsayarsak ancak, "evrim teorileri ve epok-yaratan geliim sramalarn bu teorilere dayanarak aklama, yaran kimlik-izdmlerinin "tartmaya tbi' olduu 'sylemlere' girebilir" (a.g.e.) diyebiliriz. Sorum u: Kimin kimlii? Erkeklerin mi, kadnlarn m? Yahudilerin mi, Yahudi olmayanlarn m? Batllarn m, Afrikallarn m? Toplum evrimini aklamaya girien teorik bir toplum bilimci bu sorulara yant vermekle grevlendirilemezse de bu teorik inalar zgl gruplarn ekillendirici tarihiyle dolaymlamak istediinde baarl olup olmayacan tespit etmek gerekir. Tarih ve evrimi birbirinden ayrmak meseleyi ortadan kaldrmayacaktr, zira bu evrimin aslnda tek bir grubun tarih mant olduuna dair kuku sryor. 110 Kars. Kadn tarihi aratrmaclarndan birinin sunduu u nerme: "Kadnlarn durumunu anlamak iin tarihe baktmzda, elbette kadnlarn durumunun toplumsal bir mesele olduunu zaten varsayyoruz. Ama ilkin bavurduumuz tarih bu farkndal teyit etmez... Bu moment bitti -kadnlar insanln tam anlamyla bir paras varsayan momenturatmz olaylar dizisi ya da dnem, kabul edilenden btnyle farkl bir karakter ya da anlam kazanmaktadr. Aslnda ortaya kan, szde ilerlemeci deiim dnemlerinde kadnlarn yaad grece stat kaybnn olduka dzenli bir rntsdr... Klasik Atina uygarl, Rnesans ve Fransz Devrimi gibi szde ilerlemeci geliim nosyonumuz batan yeni bir deerlendirmeye tutulmaktadr. Atina'da 'ilerleme' kadnlar iin, nikhsz kar koca yaam ve yurtta karlarnn gyna-ceum'a kapanmas demektir. Rnenans Avrupasnda ise burjuva karsnn ev-cille(tiril)mesi ve snf fark gzetilmeksizin artan cad av anlamna gelir. Ve Devrim, kadnlar zgrlk, eitlik ve 'kardelik'ten abucak dlar. Birden bu dnemleri iki yeni gzle gryoruz - ve her bir gz farkl bir resim gryor" (J. Kelly-Gadoll, "The Social Relations of the Sexes", s. 810-11). ["Kardelik", (Fr.) fraternity; "erkek karde", (Fr.) frere - .n.] 415 iddia edilir. Kolektiflik, teorik erevede kurulmaz, savaan aktrlerin ahlk ve politik mcadeleleriyle ekillenir. kincisi, tinsellerilen zne diline bu 297

kay sonucunda tarihsel sre etkisizletirilir. Tarih, bir sekanstan dierine geii kanlmaz olan ve zorunluluktan treyen yapsal bir sre zerine semantik bir erh suretinde grnmeye balar. nceki blmde trn tarihini, elimizde onunla karlatracak bir geliim modeli bulunmad iin doallatramayaca-mz belirtmitim. Ahlk geliiminin uzlam sonras aamasnda artk, yaran evrenselci teori ve konumlar arasnda evrimci kantlara bavurarak hakemlik yapamayacamza da deinmitim. Bu noktada, belli bir ngrc topya, olabildiince bir gelecek kestirimi yapmann zorunluluu ortaya kyor. Gemiten gelecee gtren geliim hatlar, temelde edeerde belirleyici olduundan dolay, teorisyen, bundan byle evrim ve zorunluluun diliyle konuamasa da kendini gelecein formasyonunda bir katlmc olarak kavramaldr. Habermas'n inasnda evrenselletirilebilir ihtiya yorumlar olarak belirlenen ahlk geliiminin yedinci aamas zerinde durarak bu topyac momenti grnrletirmeye alacam. Habermas'n erken dnemine ait "Hakikat Teorileri" yazsnda karlatmz iddiaya gre, ahlkn yeterli dili, "verili koullar altnda, kii ve gruplarn, bunlarn tikel ihtiyalarnn hakik bir yorumunun ve daha nemlisi zerinde uzlalabile-cek ortak ihtiyalarnn belirlenmesini salar".111 Evrenselci etik teorileri asndan, gerek Kant'm teorisinde gerekse onun ada versiyonlarnda, rnein Rawls, Gerwirth ya da Ba-ier'de byle bir ihtiya, pratik sylemin snrlarn aar. Kant'n durumunda elbette byle olacaktr, zira Kant ahlkn evrensel zorunluluunu, failleri devden alkoyan ihtiya, arzu ve eilimleri dlayarak, daha dorusu bunlar ba trarak kurar. ada deontolojik teoride "i doa"nm ihmal edilii ise daha karmaktr, ama nihayetinde, bana yle geliyor ki, klasik liberal doktrine dayanr; yani bireylerin, kamusal eylemleri birbirine 111 Habermas, Wth, s. 252. 416 mdahale etmedii srece, istekleri ya da ihtiyalar kendilerinin bilecei itir. Kii yaamnn bu ynn kamusal-ahlk sylemi iine ekmek istemek, bireylerin otonomisine, yani istedikleri iyi yaam tanmlama hakkna, stelik tekilerin de aynsn yapma hakkna tecavz etmedii srece kullanabildikleri bu hakka mdahale etmek demektir.112 Kant ahlk teorilerinin bu varsaymna kar Habermas, Hegel'in hem empirik, hem de normatif adan gl igrs-ne uzanr: Bu igrye gre, kendi ve teki, Ben ve Sen arasndaki iliki, insan zbilincin yapsn kurar. Empirik olarak, bu kurulu, insan kiiliinin ancak teki Benlerle etkileim iinde geliebileceini kavramaya yol aar. Psikoanaliz, sembolik etki-leimcilik ve ego psikolojisi gibi eitli toplum aratrmas okullarnda bu igr artk speklatif olmaktan km, insan toplumsallamaya ve kimlik/zdelik formasyonuna yn veren empirik bir hipotez hlini almtr.113 Bu kimlik kavray normatif adan, Ben ve teki ilikisinin ego'nun otonomlama abasna dsal olmadn belirten bir otonomi modelini imler.

298

htiya yorumlarn pratik sylemlerin ana konusu olarak gereksinen Habermas iki noktann altn izer: Toplumsallama teorisi bakmndan bireysel doa, "zel" olmasna ramen sabit deildir; bireysel ihtiya yorumlar ve gdler beraberlerinde toplumyapsal srelerin iaretlerini tar, birey "Ben" olmay bu srelere katlarak renir. "Ben" szcnn dilbilgisi mant, ego kimliinin benzersiz yapsn sergiler; bu kavram kendiyle ilgili kullanan her zne, tm teki znelerin de "Benler" olduunu renir. Dolaysyla ego ancak yine Benler olan teki 'kendi'lerden kurulu bir cemaat iinde Ben olur. Fakat, her kendine-gnderme edimi, ayn zamanda, bu Benin tm tekilerden farklln ve benzersizliini de ifade eder. htiya ve gdler hakndaki sylemler, bireysel yaam hikyelerinin olumsallndan, genel toplumyapsal srelerden, ortaklk ve benzersizlikten mteekkil bu uzamda anlanr. 112 Rawls, A Theory ojJustice, s. 24, s. 513 ve sonras. 113 Dbert, Habermas ve Nunner-Winkler, ed., Giri, Entwicklung des lchs, s. 12. 417 Normatif ego-ideali bakmndan, ihtiyalarn "hakik" yorumlarn sylemsel tartmann bir paras olarak gereksinmek, ego otonomisinin isel bastrma pahasna kazanlamayacan ya da kazanlmamas gerektii anlamna gelir. " doa, bylece topyac bir perspektife tanr; yani, bu aamada i doa, kltr geleneiyle sabitlenmi yorumlayc bir erevede doa-benzeri bir yolla incelenemez artk. ... doa, ihtiyalar estetik davurum formlar sayesinde dillendirilebildii ya da paleosembolik* prelinguistik hlden kurtarlabildii lde iletiimsel olarak akkan ve effaf klnr".114 Ego otonomisi, iki ynl bir yetiyle karakterize edilir: Birincisi, kltr geleneiyle sabitlenmi yorumlayc ereveyi sorgulamak iin -ya da diyelim ki ihtiya ve gdleri formle etmemize yn veren mutluluk ve iyinin tortulam ve donmu imgelerini zmek iin- bireysel dnmsel yetenek; ikincisi, bu dnmsel sorgulamaya elik eden, kiinin ihtiyalarn dille ifade etme yetenei, tekilerle bu ihtiyalar hakknda iletiim kurma yetenei. Birincisi, geleneimizin ieriiyle aramza dnmsel bir mesafe koymamz gerektirirken, ikincisi kendi duygusal ve duygulanmsal oluumumuzu ifade etme yeteneimizi vurgular.115 Her iki durumda da dnm, verili bir ierii dlama deil, iletiim kurma ve diyaloga girme yetenei olarak anlalmaldr. doaya dilsel eriim, hem mesafe koymak, hem de yaknlamaktr. Bizi gdleyenin ya da drtleyenin adn koyarak, bu gd ya da drtnn zerimizdeki iktidarndan kendimizi kurtarmaya yaknlarz; verdiimiz anlam syleyebilme srecinde, ruhun kendiyle dostluunu ya da uyumunu yakalamaya bir adm daha yaklarz. Evrenselci etik yneliminin en st aamas, ihtiya ve kltr geleneklerimizi yorumlamamz salayan bu ak ve dnmsel iletiim ise, iletiimsel etigin dayana olduu dnlen bir dizi kartlk etkisini kaybetmeye balar: Adalet mese(*) [Paleo-]: Tarih ncesi, eski zaman - .n. 299

114 Habermas, "Moral Development and Ego identity", Communication and the Evolution of Society iinde, s. 93. 115 Habermas, ThCA, 1:41 ve sonras. 418 lesi iyi yaam meselesiyle birleir; pratik-ahlk sylem este-tik-davurucu sylemin iine girer; otonomi, adil normlarla uyum iinde bir zbelirlenim olmakla kalmaz, somut tekinin bak asn varsayma yetisini de mutular. Kadim ve modern pratik felsefeleri birbirinden ayran zemin, genelde birincisinin iyi yaam meselesine ynelmesi, ikincisinin ise adaletle ilgilenmesidir. Aristoteles'in aklad gibi, polis'in grevi salt yaam temin etmek deil, ayn zamanda iyi yaama ulatrmaktr. Hobbes'la balayan srele birlikte modern politika felsefesi, teleolojik olmayan, mekanik bir evrende "insanlar iin iyi"nin bundan byle kuku gtrmeden ve kesin biimde tanmlanamayacan ne srer. Doann ama ve hedefleri, aklmzdan saklanr. Bu yzden, pratik felsefenin amac artk iyi yaam tanmlamak deil, her biri kendine gre iyiyi tanmlayan, zkar peindeki bireylerin birlikte varoluunu temin eden adalet kurallarn tespit etmektir. Kant'n otonomi ve derklik [heteronomy] ayrm, bir buyruun saf formuna dayanan irade maksimleri ile verili bir iyiye ulamay amalam irade maksimleri arasndaki ayrm, Hob-besu miras zerinde ykselir. Saf Akln Eetirisi'nde Kant'n verdii amlamaya gre, "pratik akln eletirisinde izlenen metodun paradoksu udur: yi ve kt kavramlar, ahlk yasasndan nce belirlenmez. ... tersine ... ona gre ve onunla tanmlanr".116 yinin formel ahlk yasasna dayanan belirlenimi, Aristotelesi pratik felsefeye kar Hobbesu akl yrtmenin, madd iyinin bilinemezliinin kabul edildiini gsterir. "Doal iyi" ise, ya ykmlle dair belirlenmi hibir ilke tretemeyen metafizik bir eksiksizlik kategorisi ya da antropolojik mutluluk kategorisidir. kinci kategori de tm akl sahibi failleri balayan bir ykmllk ilkesi yaratamaz. Tm sonlu failler kendi iyi-olularn arzulasa da, her biri bu iyi-oluu farkl ekilde tanmlar. Kant'n temel ncl, mutlulukla erdemin uyumsuz olduunu belirtir. Erdemli etkinlik, en fazla, bizi mutlulua lyk klar. 116 Kant, Critique of Practical Reason, s. 171. 419 Yukarda ifade edilen nerme kapsamnda, iletiimsel etiin iyi yaam meselesiyle adalet meselesini birletirmesi de, son zmlemede bu balama yerletirilmelidir. Bu nerme, Aris-totelesi "iyi yaam" etiini canlandrma davas deildir. Bugn, hangi etik teorisi, sadece ve sadece bir yaam formunun erdem, akl ve ahlkla rtebileceini iddia edip, o yaam formunun madd tanmn vermeye kalkrsa dogmatizme der. Etik gibi Koperniki Devrim de, bugn matemi tutulmasna ramen, geri dndrlemezdir, bu devrimin bulgular renilmemi varsaylamazdr.117 Ahlk teorisindeki bu dnmsel dnn kenarnda durmaya almak, geerli ykmlln temelini zmlemeden ahlk

300

ykmllnn nesnesini kurmaya girimek, ahlk otonomi kavramyla rtmez. letiimsel etik, zgl normlarn geerliliini, ilkin genel normatif geerliliin temellerini tanmlayan ve bu tanmda ise tm ilgililerin aklsal uzlamm gerektiren bir prosedrn altnda tesis eden Kant anlaytan yola kar. Yeni Aristotelesi 'iyi' etiini canlandrma davas gdlm-yorsa, adalet meselesini "iyi yaam" meselesiyle birletiren nermenin gc nereden kaynaklanr? letiimsel etik rneinde olduu gibi, kurumsal adalet insan ihtiya ve isteklerin belli bir anlayna dayandrlyorsa; stelik, bu ihtiya ve isteklerin tanm kltr gelenei ve toplumsallama sreleriyle ekilleniyorsa; o zaman kltr ve toplumsallamann eletirisi, felsef bir teorinin iyi yaam tanmlayan ieriklere yeniden, stelik dogmatizme saplanmakszm, eriebilmesi iin bugn tek yol olabilir. Bunun anlam ise, sylemlerin ana konusunu ihtiya yorumlar ve deerlendirimci ynelimlerle etkileyen kltr geleneklerine pratik sylemlerin ilemi olduunu kabul etmektir. Dahas, sylemlerin katlmclar beraberinde kendi yaam hikyelerini de getiren bireylerse, sz konusu ya117 Alasdair Maclntyre'n erdem ve "iyi yaam" tanm bile, her olay iin pratiklerin ve yaam tarzlarnn eitliliiyle uyumlu bir "st-tanm" verdii mddete, Koperniki Devrimi gerekten geri dndremez; ayrca, Maclntyre'n akl yrtmesine bu adan ilgin bir ilevselcilik hkimdir. Toplumsal pratik almann ne olduu ve insanlarn neyi seebilecei arasna bir ayrm getirmez ounlukla; bkz. Maclntyre, Ajter Virtue, s. 169-89 ve 203-4. 420 am hikyelerinde tortulam toplumsallama sreleri ayrca sylemin ieriini de ekillendirir. Kltr ve kiilik rntleri, dardan yalnzca kurumsal adaletle ilgiliymi gibi grnen pratik sylemlere girer. htiyalarn ve ihtiya yorumlarnn sylemsel tartmann odana alnmas gereklilii sonuta, semantik ieriiyle iyi yaam ve mutluluu tanmlayan bu gelenek ve pratiklerin tema-latnlma vanr. Pratik sylemlerde belli bir adalet kavraynn, ihtiyalarmza, bu ihtiyalan hakllatran kltr geleneklerine, ekillendiren toplumsallama rntlerine dair belli bir anlaya dayand ortaya kar. Sylemlerin ana konusu yapay yoldan kstlanmazsa, bu nvarsaymlar zdnm srecine alnrsa, adalet ve iyi yaam meseleleri birbirine karr. Bu sonucun, genelde dier evrenselci etik teorilerinin artrd sonutan ne denli farkl olduu vurgulanmaldr. Kohlberg'in ahlk teorisindeki altnc aama tanmnn sergiledii gibi ahlk ynelimin en st aamas, hak ve yetkinin kamusal sylemidir. Byle bir ahlk teorisinde ne haklarn kullanln salayan eylemleri gdleyen ihtiyalar ne de hak sahibi ve hep yetikin bir erkein ethos'xxmxn imledii yetkinin ierii sorgulanr.1'8 Dolaysyla, "evrenselletilebilir ihtiya yorumlar"n ahlk sylemin merkezine tama srar, bu perspektifin ileriye doru evrilmesi demek deildir 301

yalnzca; perspektiften topyaa bir kopu ya da benim adlandrmla perspektifin "biim deitirme"sini gerektirir. doa ieriinin, ihtiya ve hislerimizin iletiimsel olarak eriilebilirlemesi bakmndan "i doa topyac bir perspektife tanr"; psiko-analitik terimlerle sylenirse, bastrmann eii aa ekilir. Birliin (Vergesellschaftung) tahakkm kurulmakszn -adalet-, toplumsallamann ise ar bastrma olmakszn -mutluluk- saland bir toplum topyas ne kar. Yukandakiyle, erken eletirel teorinin merkez igrlerin-den birinin hakk gecikmeli de olsa pek ok adan teslim edilir. Yani, kurtulmu bir toplumun ve gereklemi bireyselliin 118 Carol Gilligan, In a Different Voice, s. 224-64. 421 birbirini gerektirdii, gelecek projesinin ihtiya ve isteklerimizi devrimciletirmekle balayaca kabul edilir. Bu meseleye en ok younlaan Marcuse'nin eletirel teorisi ise konuyu kmaz bir yola srkler. Marcuse, bir yandan, idare altndaki dnyann tahribatndan kaabilecek bakaldrnn kimi alanlarda olabilirliine tutunmak iin, insan igdlerin deimez ve direnli zne dner; te yandan bilinli ihtiyalarn bsbtn uysallyla ve yanl ihtiyalarn formasyonuyla karlanca, ihtiyalar doru ve yanl olmak zere ikiye ayrr.119 Bilindii zere, ihtiyalar doru ve yanl diye ayrma giriimi insanlara zgr olmay ve doru eyi istemeyi retecek bir "eitici diktatr" nermesine yol aar. Kukusuz, Habermas'n burjuva demokratik-liberal geleneklerin deerini ve nemini vurgulamasnda bu projenin otoritaryanizmi de ksmen rol oynamtr.120 Ancak, Marcuseci doru ve yanl ihtiyalar ayrmnn kabul edilmez politik ierimini reddetmek, eletirel teoride bir ihtiya incelemesine yer yolmadn, zira ihtiyacn bireyin zel ilgisi dahilinde ele alnmas gerektiini savunan kart bir gre yol amamaldr. Bu kart gr, aka yanltr; erken burjuva teorilerinde yer alan "doa durumu" mitine dnen bir varsaymdr. Hobbes'un muazzam bir aklkla kabul ettii gibi, bu erken teorilerde insanlar "sanki, hatt imdi de, topraktan mantar gibi bitivermi, birbiriyle hibir birliktelie girmeden birdenbire olgunlua eriivermitir".121 Ahlk znenin yaratl, bir esrar perdesinin altndadr; bireyler ocuk olmadan nce yetikindir; hissetmeden ve arzu etmeden nce akl yrtrler. Pein hkml bu teorilerin yerini genetik-geliimci perspektif alnca, her bir ihtiya ve arzunun benzersiz bir yaam hikyesinden, ayrca iine doduumuz kltrn ortak deerlerinden ve bizi ekillendiren toplumsallama kurumlarndan da izler tad kabul edilmelidir. 119 Herbert Marcuse, One-Dimensional Man, s. 42 ve sonras, s. 245. 120 Jrgen Habermas, Sylvia Bovenschen ve dig., Gesprdche mit Herbert Marcuse, "Theorie und Politik", s. 30 ve sonras. 121 Hobbes, "Philosophical Rudiments Concerning Goverment and Society", 2:109. 422 302

Erken psikoanalitik teoriyle yn bulan erken eletirel teoris-yenler, i doa ve insan ihtiyalarn bireyin bilinli denetiminden kap kurtulan gd ve sreler tarafndan ne lde ekillendiini vurgulamtr. Toplumsallama hakkndaki dier perspektifleri dlayarak psikoanaltik teoriye yaplan bu vurguyla, bilinsiz erken ocukluk anlar ve ocuk yaamnn ok daha ge aamalarnda ortaya kan rol-model formasyonuna younlaan bilinli geliim arasndaki izginin byk lde silikletii sonucuna varlr. Gerekte, Marcuse toplumsallama ve ihtiya fomasyonunun prelinguistik bir teorisinden yola ktndan tr, sezgisel aklla alan kutsal bir yasa koyucu fikrine kaplmakszn doru ve yanl ihtiyalar ayrm yapamaz, igdleri (Triebe), ihtiyalardan (Bedrfnis-se); hayvani insan yaamn srdrmek iin tatmin edilmesi ya da enerjisinin boaltlmas [cathected] * gereken temel drtleri, belli ekilde eylemimizi gerektiren ama temelinde dilsel ve toplumsal bir nitelie sahip gd rntlerinden ayrt edebilmemiz mmkn olabilseydi, doru ve yanl ihtiyalar ayrm farkl hatlar boyunca izilebilirdi. Bylece yanl ihtiyalar da, i doann sze dklmeye ve dillendirilmeye direnen, arptlm iletiim ve eyleme yol aan ynleri olarak tespit edilebilirdi. lletiimsel etik modelinde, bu nedenle, ne olduunu tam karlayamayacamz nceden verili bir insan z yerine, bireyin yaamnda denetlenemeyen bir itkinin varlna iaret eden sessizlik, ka, yerdegitirme gibi tkanmalarn dinamikleri ve mant vurgulanr. Kaderin psikoanalitik nosyonu, sze dklen dnyay ekillendiren tecrbelerin sessiz gc olarak yorumlanr, lletiimsel otonomi kavram, kendine bile dillendirmeye direnenin, ruhun karanlk derinliklerinde kklen-diini ve "paleosembolik prelinguistikliini" kaybetmediini imler. Epistemik adan, dilsel ifadeye izin veren tm ihtiyalarn doru olduunu syleyemeyiz, ama dilsel ifadeye izin vermeyenlerin doru olamayacan belirtebiliriz, ihtiyalarmzn (*) (Psikoan.) 1. Libidinal enerjinin boaltlmas; 2. Belli bir nesneye ya da insana younlam libidinal arzu, duygu; ayr. bkz. Freud'da cathexis kavram .n. 423 doruluunu ya da yanlln, ahlk-dntrc tecrbe diye adlandrdm sylem sreci nihayetinde belirler. Ama yine de, i doayla gerekten akkan ve bastrmz bir ilikinin, en sevgili ihtiyalarmz srekli eletirel yeniden deerlendirmeye ve bunlar zerine yeniden dnme yetisine dayandn kabul etmeliyiz. htiyalarmz ve bunlar ekillendiren kltrel geleneklerimizi temalatran, mutluluk ve iyi yaam tespit eden yorumlarn semantik ieriini yaama tayan, uyan, haz veren ve tatmin edenin ne olduunu tartan sylemler, Habermas tarafndan "estetik-davurucu" sylemler olarak adlandrlr.122 Mo-dernitenin, yalnz ahlk ve politik meseleleri deil, yan sra estetik ve davurucu znelliin sylemsel degerlendirimini de kurumsallatrd iddia edilir. Pratik sylemler, evrenselleti-rilebilir ve kamusal olana, estetik-davurucu sylemler ise ev-renselletirilebilir olmayana, yar-kamusal ve kltrel adan

303

zgl olana doru ynelir. Davurucu sylemler, yaam tarzlarnn ve paylalan yorumlarn olumsal ve hermentik ufkundan soyutlanamaz. Normatif ve estetik-davurucu sylemler ayrm, ne var ki, ihtiyalarn ve ihtiya yorumlarnn ahlk alanndaki nemine gereince yaklamaz. Aslnda, ihtiya yorumlaryla ilgili byle bir mzakereyi yalnzca davurucu alanla snrlayarak Habermas, daha nce "normatif 'olmas gereken' nermeleri"n (Sollstze\ bkz. 2. kesim) balayc gc olarak tanmlad normatif alann safln muhafaza etmeye alr. Ancak ihtiya yorumlarnn ayrca ahlk Sylemlerde temalatrl, Haber -mas'n kurduu iletiimsel etik modelinin mulakln bir kez daha gsterir. Bu model, bir yandan, Rawls'unkine benzer de-ontolojik teoriler gibi kamusal adalet sylemini, ihtiyalarn daha zel syleminden ayrmak ister; te yandan, tketimci ve sahiplenici-bireyci yaam tarzn eletirmekten teye geemeyen adalet teorilerinin bir eletirisi de olduundan tr ihtiyalarn eletirisine, yanl toplumsallamaya ve benzerine de122 Habermas, "A Reply to My Critics", s. 262. 424 inmelidir. Daha nce, sylem teorisinin yasalc-hukuk kavray ve kamusal yaamn daha katlmc bir tarz arasnda gidip geldiini iddia etmitim (2. kesim). imdi unu syleyebiliriz ki, bu model iki farkl cemaat versiyonunu eit derecede ifade eder: Biri hak ve yetki cemaati, dieri ihtiyalar ve dayanma cemaati. Habermas'n, George Herbert Mead'i izleyerek, ahlk grn par excellence* temsil etmek iin hak ve yetki kavramn, "genelletirilmi teki"nin bak asn varsaydndan dolay, ihtiyalar ve dayanma cemaatini yeterince temalatrma-dm belirtmek isterim. Mead, iletiim cemaati idealini yle formle eder: zgl bir atma durumunda kendilerini mevcut cemaat dzeninin dna tayan, eylem alkanlklarnn deiiklii ve deerlerin yeniden ifade edilii zerinde mutabakata varan cemaat yeleriyle birlikte zgl dzeni aan bir sylem evreni man-ksal olarak kuruludur. Dolaysyla, aklsal prosedr, dncenin iinde iledii bir dzen kurar; toplumun fiil yapsndan deien derecelerde soyutlar. ... Dncenin urat duruma herhangi bir ekilde dahil olan ya da olabilecek tm akl sahibi varlklar kapsayan bir toplum dzenidir. ... Kendini akl sahibi insanlarn bu geni birliinin yesi klmayan bir insann toplumun akl sahibi yesi gibi eyleyemeyecei apaktr.123 Kant Amalar Kralh'nn Mead tarafndan gelitirilen bu sosyolojik yeniden formlasyonunda Habermas iki topyac kestirim yakalar: Birinci perspektife zbelirlenim adn verir, yani evrenselci ilkelere ynelmi otonom eylem. kinci perspektif ise kendini-gerekletirmeye tekabl eder ve bireyselliin kendi benzersizliinde anlanma yetisini ierir (ThdkH 2: 148). "letiim cemaati ideali, kendini-gerekletirmenin otonom eylemde anlann salayan bir ego kimliine tekabl eder" (ThdkH 2: 150). Ancak, otonom eylem perpsektifi "ge(*) Mkemmelce, eksiksiz - .n. 123 Habermas, ThdkH, 2:144-145. 425 304

nelletirilmi teki" perspektifine tekabl ettii zere, Carol Gilligan'n izinden giderek "somut teki" diye adlandrmak istediim perspektif, egomerkezci kendini-gerekletirme nosyonu iine alnamaz. "Genelletirilmi teki" perspektifi, her bireyi kendimize de atfetmek istediimiz hak, dev ve akla sahip bir varlk olarak grmemizi gerektirir. Bu perspektif varsaymnda, tekinin somut kimliini ve bireyselliini gz nnde bulundurmayz. tekini, somut arzu, ihtiya ve duygulara sahip kendimiz gibi bir varlk olarak kabul eder; onun ahlk onurunu ise birbirimizi farkllatran bir unsur olarak deil, tersine, konuan ve eyleyen aktrler olarak sahip olduumuz ortak ynlerin kurucusu olarak varsayarz. tekiyle ilikimiz/ormc karlkllk normu zerinde iler: Karmzdakinin bizden bekledii ve kabul ettii neyse aynsn biz de karmzdakin-den bekler ve kabul ederiz. Etkileim normlarmz, temelde kamusal ve kurumsaldr. X'i yapmaya hakkm varsa, o zaman bu X'i tecrbe etme hakkm elimden almamalsn; senin iin de ayns geerlidir. Bu normlara uyarak sana kar davranmla, ahsnda insanlk haklarn teyit ederim, ayrca bana ayn ekilde yaklaman beklemem de benim meru talebim-dir. Bu etkileimlere elik eden ahlk kategorileri, hak, ykmllk ve yetki kategorileridir; mtekabil ahlk duygular ise sayg, dev, liyakat ve onurdur, sonuta bu cemaat kavray hak ve yetkiyi ierir. "Somut teki" perspektifi ise, tersine, her bireyi, somut hikayesiyle, kimliiyle ve duygusal oluumuyla birlikte akl sahibi bir varlk olarak grmemizi gerektirir. Bu perspektif varsaymnda, ortaklmz kuran unsurlar gz nnde bulundurmaz, tekinin ayrln anlamaya alrz. tekinin ihtiyalarn, gdlerini, araylarn ve arzularn kavramaya alrz. tekiyle ilikimiz, tamamlayc karlkllk normu zerinde iler: Her birey tekinden, kendinin zgl ihtiya, yetenek ve yetilere sahip somut bir birey olarak tannmasn ve gereklenmesini hissettirecek davran biimi bekleme ve varsayma hakkna sahiptir. Bu durumda farkllklarmz birbirini 426 dlamak yerine tamamlar. Etkileim normlarmz genelde kurumsal deil, zeldir. Bunlar, dayanma, dostluk, sevgi ve ilgi normlardr. Bu ilikiler erevesinde, ihtiyalarn karsnda benden beklediin zere, hak sahibi bir kii olmamn gerektirdiinden daha fazlasn da yaparm. Sana kar dayanma, dostluk, sevgi ve ilgi normlarna uygun biimde davranmla yalnz insanln deil, ayrca bireyselliini de gereklerim. Bu etkileimlere elik eden ahlk kategorileri sorumluluk, ba ve paylamdr. Mtekabil ahlk duygular ise, sevgi, ilgi, sempati ve dayanmadr, sonuta bu cemaat kavray ihtiya ve dayanmay ierir. Hobbes'dan beri ahlk ve politika dncesinde bu ahlk idealleri, mtekabil ahlk duygularla beraber birbirinden kkten ayrlmtr. Kamusal ve zel olan arasndaki; kamusal adalet alan, yurttalarn dostluk alan, ve mahremin zel alam arasndaki bu kurumsal ayrm, ilkeci etik kavray ve ilgi-da-yanmac etik kavray arasnda da bir uyumsuzlua neden olmutur. Ahlk ve politik 305

otonomi ideali, "genelletirilmi teki" perspektifiyle snrlandrlagelmitir, "somut teki" perspektifinin ise bu gelenek tarafndan sesinin kesildiini, hatt bastrldn ifade etmek isterim.124 Kant ahlk teorisi124 Bu perspektifin modern felsefe tarihce bastrl, kukusuz, kadnlarn sesinin ve etkinliinin kamusal alandan epistemik balamda ve toplumsal olarak dlan ve kadnlar karalama kampanyasnn da bir sonucudur. Kiilik formasyonu ve etkinlik rntleri beslemek, sevgi ve ilgi gstermekle snrlanm olduundan tr kadnlar, somut teki perspektifini almann gerektirdii "ilgili" ahlk yaam perspektifini kabul etme ve benimseme konusunda daha meyilli bulan Gilligan ve Chodorow gibi feminist yazarlarn bu gzlemiyle hemfikirsem de, somut teki perspektifini benimseme yetisi ve istekliliini sadece kadnlara ve zel alana atfetmek istemem. Bkz. Gilligan, In a Different Voice, s. 16-17; N. Chodorow, The Reproduction of Mothering (Berkeley and Los Angeles: University of California Press, 1978). Sz konusu mesele, yalnzca "[toplumsal] cinsiyet ayrm"na deil, modern toplumlardaki kamu ve yurtta yaamnn derinlemesine dnmne de iaret eder. Sonuta, somut teki perspektifi kamusal alandan menedilip hanehal-knn kuytu kesine itilir. rnein, Aristoteles Ethics iindeki tartmasn dostluk tartmasyla ssler ve yasa koyuculann yurttalar arasnda en ok bu duyguyu korumaya ve yaygnlatrmaya altn ne srer. (The Basic Works of Aristotle iinde, 8. kitap, 9. blm, s. 1068 ve sonras). [Trkesi: Nihamahhosa Etih, ev. Saffet Babr, Ayra Yay, 1997] 427 nin ispatlad gibi, kamusal ilkeler etii "i doa"ya kar bas-trmc bir tavr almay gerektirir. htiyalarmz ve duygusal doamz ahlk teorisinin alanndan dlanr. Sonuta, insan ihtiya, arzu ve duygular grmezden gelinir, sessizlie gmlr. Evrenselci adalet etiine i doann sesinin kesilmesi pahasna ulalr. Kurumsal adalet, dolaysyla, kiiler aras sorumluluk, ilgi, sevgi ve dayanmann zerinde st dzeyde bir ahlk geliimini temsil eder; hak ve devlere sayg tekinin ihtiyalarna ilgi ve zen gstermekten nce gelir; ahlk bili, ahlk duygunun nnde yer alr; zetle, zihin bedene egemendir ve akl i doann yargcdr. Habermas, ihtiya yorumlarn ahlk sylemin merkezine alarak ve "i doa, topyac bir perspektife tanmaldr" diye srar ederek geleneksel normatif felsefenin pein hkmlerini alt st etmeye yaklar; ama ahlk grn yalnzca "genelletirilmi teki" perspektifiyle temsil etmekteki srar bu alt st edii engeller. Ayrca, estetik-davurucu sylemin "somut teki" perspektifini ierebileceini iddia etmek uygunsuzdur, zira dayanma, dostluk ve sevgi ilikileri estetik deil, tersine bsbtn ahlkdir. Genelletirilmi tekinin insanlk onurunu tanmak, somut tekinin zglln kabul etmek kadar vazgeilmezdir. Genelletirilmi teki perspektifi adaleti va-adederken, somut tekiyle iliki mutluluk ve dayanmann gnlk anlarn yakalar. lletiimsel etik kavram, bu iki perspektifin birleimi ya da kaynam yerine 306

gerekli tamamlaycln vaadettii takdirde topyac ve gdleyici bir gce kavuabilir.125 iletiim cemaati 125 Gilligan'n ahlk teorisine ilgin bir bak as getiren Gertrud NunnerWinkler, ilkeci etik ve ilgici etik ayrmnn iki etik trne dair bir ayrm deil, aslnda -tam ve eksik eklinde- iki dev tr arasnda bir ayrm olduuna dikkat eker. Adalet etiinin, yasaklayan devler (ldrme! aldatma! vs.) gibi tam devler formle ettiini, ama tekilere yardm etme ya da ilgi gsterme, ykmllk ve sorumluluklar yerine getirme gibi eksik devlerin Gilligan'n "ilgici etik" olarak adlandrd etik yaklam iinde yer aldn ne srer. Nunner-Winkler, bu eksik devlerin tikelle ilgili deerlendirme ve balamsallatrma gerektirdiini gzlemler. Aslnda, evrenselci-etik yneliminin bir durumsal balamsallatrma gereksindiini zira hibir formel ilkenin byle ek incelemelere yer vermeksizin bir eylem maksimi tretemeye428 ideali, somut tekiyle ilikinin otonom eylem temelinde anla-nn salayan bir ego kimliine tekabl eder. Ancak byle belirttikten sonra dayanmasz adaletin kr, mutlulukla rt-meyen zgrln de bo olduunu syleyebiliriz. Bu tartmann da gsterdii gibi, paradigmann alma etkinlii modelinden iletiimsel etkileime kaydrlmas gerekliliini onaylamakla birlikte, Habermas'n almasnda eletirinin topyac-ngrc momentinden vazgeilmesine ayn derecede ikna olmu deilim, lletiimsel etik, yan sra gerektirdii ahlk otonomi ve cemaat perspektifi, geliimin normal bir sekansnn mantkl ve kanlmaz sonucuymucasna sunulduunda, yalnzca srete gizli olan karsamasyla, tekrar zne felsefesine dnlm olur. Evrimci tartmalar, retken birer aratrma hipotezi olmaktan karak, insan trnn ekillendirici tarihinin felsef anlats roln stlenir. Teorisyen, kurgusal kolektif bir "biz" adna konumaya balar; bu "biz" yalnzca gemiin kurulmu znesi deil, ayn zamanda gelecein kurucu znesidir. Bu blm, iletiimsel etik programnn i mulakl ve gerilimi zerinde durarak program kendi ceini gl bir iddia eklinde ortaya koyar. G. Nunner-Winkler, "Two Moralities? A Critical Discussion of an Ethic of Care and Responsibility Versus an Ethic of Rights and Justice", Morality, Moral Behavior, and Moral Development iinde, ed. W. M. Kurtiness ve J. L. Gewirtz,. s. 348-61 (New York: Wiley, 1984). "Etik ynelimler" yerine iki "etik"ten bahsetmenin yanla gtrecei konusunda Nunner-Winkler'le hemfikirim; ayrca, balamsallatrmann vurgu-lan hayrldr. Ancak, evrenselci-etik perspektifi kabul edildiinde, ki kabul ediyorum, "tekinin perspektifini benimsemek" ahlk yargsnda ne ifade eder sorusuna bir yant vermek gerekir. "Genelletirilmi" ve "somut" teki ayrm, etik teorideki evrenselciliin yerine gemez; bu ayrmla yaplmak istenen, "genelletirilmi teki"yi somut bireysellii bize uygun gelmeyen hak-sahibi, yetikin erkek olarak tanmlamada sakl tarafgirliin varlna dikkat ekmeye almaktr. Sz konusu tarafgirliin Hobbes'tan bu yana ahlk ve politika teorisinde nasl baskn olduunu, Rawls, Kohlberg ve hatt Habermas tarafndan 307

aka reddedilmediini gstermeye alyorum. Daha ayrntl bir tartma iin bkz. benim "The Generalized and the Concrete Other: 'The Kohlberg-Gilligan Debate and Feminist Theory' ", Praxis International iinde, 5. cilt, no. 4 (Ocak 1986), s. 38-60 ve "Women and Morality" [Kadnlar ve Ahlk] Konferansnn tutanaklar iinde, ed. E. E Kittay ve D. Meyers, (New Jersey: Rowman and Allenheld, 1987). 429 iinden yeniden ina etmeye girimitir. Burjuva evrenselci teorilerden kopuu ifade eden biim deitiren tecrbe momentlerini vurgulamaya altm, lletiimsel etik, kamusal yaamn yasalc-hukuk kavramyla, demokratikkatlmc kavran arasnda tereddt eder. Keza, lletiimsel otonomi kavray, "genelletirilmi teki"ye, hak ve yetki cemaatine tekabl eder bir ekilde okunabilir; te yandan i doa ve ihtiya yorumlarnn ahlk sylem iinde vurgulan iletiimsel etik kavrayn "somut teki" perspektifine, ihtiyalar ve dayanma cemaatine yaknlatrr. Bu kavram iftlerinin ilk terimleri -yasalc-hukuk kamusal yaamn kavray, hak ve yetki cemaati- burjuva devrimlerin, liberal-demokratik gelenek mirasnn tamamlanna tekabl ederken, ikinci kavram kmesi -demokratik-katlmc kamusal yaam kavray, ihtiyalar ve dayanma cemaati- sz konusu gelenein biim deitirmesini hedefleyen projeye tekabl eder. Sonuncusunun anlam, teknik ve idar-brokratik aklsallk mantnn, sermaye mantnn tesine geen, nitelik olarak yeni Ben- ve tekiilikile-rini yaratmaktr. 4. Sonulandrc dnmler: zne felsefesinin tesinde Eletirel toplum teorisi geleneinde hibir dnce, ahlk otonomi ve gereklemeye, kamusal adalete ve ilerlemeye ulamada insan akl uygulamasnn vazgeilmezliine duyulan inan denli merkez olmamtr. Eletirel teori, Burjuva Aydnlanmasnn Hobbes'tan Kant'a dek tm byk dnrleriyle paylat bu ideali asla terk etmemitir. Ama, eletirel teoris-yenler yeni bir yaklam da gelitirmitir. Otonom znenin Kartezyen ve tecrit edilmi bir ego deil, tarihsel ve toplumsal bakmdan konumlanm, somut ve cisimlemi bir Ben olduunu ileri sren Hegel ve Marx'm igrlerini eletirel teorinin erken dneminde btnletirerek, Aydnlanma idealini bu idealin gereklemesini engelleyen toplumsal ve madd koullarn genel eletirisine tamlardr. Saf akln eletirisini insan 430 tininin fenomenolojisi iinde -akln tarihsel ve kltrel kurulu hikyesigelitirmek gerektiini gsteren Hegel'in Kant eletirisinden esinlenmilerdir. Dolaysyla akla tarihsel, geliimsel bir z biilmitir. Marx'in Hegel eletirisi, dnmleyen zneden reten zneye geii balatr. nsanlmzn ve aklsallgmzn zsel kurucu unsurlar bizi artk animal rationale* deil, animal labo-rans** olarak tanmlar. Doadan ykselmemizi 308

salayan dnm deil, retimdir. Horkheimer'in 1937 tarihli, "Geleneksel ve Eletirel Teori" balkl yazsnda belirttii gibi, dnmden retime kay, zihin ve doa arasndaki farklar grmeyi gerektiren madd-kurucu praksis olarak anlalr. Doa, Hegel'in sandnn tersine Tinin bir tecellisi deildir. "Doa" nesnel koullarn btnln simgeler, insan znelerince ekillendirilir ve bakalatrlr. Ancak, ne zihin ve doa farkna yaplan Kant vurgu, ne de epistemik znenin etkin kavray, zne felsefesinin nvarsaymlarn ortadan kaldrmak iin yeterli olmayacaktr. Hegel'in Grngbilim modeli, kendi etkinliiyle tarihsel-nesnel dnyay yaratan kolektif tekil zne kavram, hl baskndr. Hegel, oluumuzun koullar zerine dnmden doacak bir uzlam vazederken, Marx ve ardndan eletirel teorisyenler, somut bireylerin kendi almalarnn rn olan nesnelliin yine bu bireylerce "yeniden ele geirili"ini tasavvur ederler. Ancak 1937 tarihli almada bile, bu tarihsel srecin varsaylan znesiyle ilgili bir belirsizlik sz konusudur: Eletirel teorisyenler, proleterya yerine eletirel duyuya sahip tm bireyleri tarihsel deiimin failleri olarak daha fazla anmaya balarlar. Nasyonal Sosyalizm'in zaferi, Avrupa'daki Yahudi soykrm ve Stalinizm dehetinden sonra, tarihin znesiyle ilgili bu belirsizlik umutsuzlua dnr. Bu balamda, dnm otonomiye, akl adalet ve ilerlemeye balayan Aydnlanma idealleri giderek ii boalm grnr. Aydnlanmann Diyalekti(*) (Lat.) Akl sahibi hayvan - .n. (**) (Lat.) alan hayvan - .n. 431 i'nin zbilinli aporetik doas ve Adorno'nun bu ideallerin yapsn acmaszca sk, kendisinin tarihte konumlandnn farknda olan eletirel teorinin bir amaza girdiini gsterir. Bu amaz, idealizmin dnmleyen znesinden Marksiz-min reten znesine kayn aslnda bir alternatif sunmadna iarettir. Zira, retim glerinin geliimiyle insann doadan kurtuluunu yazan tarihin, insanln doa tarihini tersine evirecek tohumlan da ierdiini iddia eden Marx'la hemfikir olunamaz artk. Tam tersine: retim glerinin geliimi ve teknik aklsallk, burjuva Aydnlanmasna ikin ift ynlln doal sonucu olarak grlr. Aydnlanma dnrleri, bir yandan Benin otonomisini iln ederken te yandan, Hob-bes'un ne srd gibi, akln, zneyi kendi belirledii amaca ulatracak salt bir ara olduunu iddia ederler ya da Kant gibi akla yasalc bir z bier, dnyay dnyevi bencillik ve dier-dnyevi Amalar Krall olarak farkl dnyalara ayrrlar. Eletirel teorisyenler Aydnlanmadan kalan iki mirasn, teknik ve pratik akln birbiriyle rtmediini iddia eder. Aslnda, akln Aydnlanma mirasna arasallk dnda baka bir ierik at-fedilemeyeceini ne srerler. Paradigmann, alma ya da retim eylem modelinden ileti-imsel etkileime kaydrl ise bu amaza bir yanttr. Bu paradigma deiiklii geri alnamaz kazanmlar salamtr: Birincisi, eletirel teorinin genelinde felsef gelenekle paylat hakikat kavram yerini, sorgulayclar cemaatinde 309

gerekleecek sylemsel, iletiimsel tartma modeline brakmtr. kincisi, dnm modeli revizyona uramtr: Dnm artk, Descartes'taki gibi bir dnme ya da Marx'da olduu gibi mimar insann yaratc imgelemi anlamna gelmeyip, tartma srelerine girebilmeyi ve tekinin perspektifini kabul etmeyi salayan sylemsel yetenek olarak anlalr. ncs, otonomi, kendiniyasalatrma (Kant), kendini-gerekletirme (Hegel ve Marx) ya da tekilikle uzlam (Adorno ve Horkheimer) olarak kavranmaz artk. Bunlarn yerine, evrenselci bir bak as benimseme ve bu bak asna gre eyleme yetisi tanmlanr. Son olarak, normatif meruluk, normlarn aklla gdle432 nen, iletiimle edinilen kantlamalarn koullan altnda yaratlmas demektir. Paradigmann deimesi, yukarda belirtilen geri alnamaz kazanmlar salam olmakla beraber belli kayplar tehlikesiyle de kar karyadr. Hegel ve Marx'in tarihselciliinden kanmaya almann sonucunda kimi zaman "akmsal", kimi zaman "yan-aknsal", bazen "yeniden ina edici" olduu dnlen belli tartma tarzlarna vanlmtr. Hegel'in Fenomenolo-ji'si de trn ehliyetiyle ilgili empirik tarihi "yeniden ina eden" bir form alr. Kantlamann bu iki kolu hakllatnlama-yacak denli gl iddialar ierir. Her iki yn de, paradigmann iletiimsel akl ve eyleme geiiyle birlikte gelen vazgeilmez igrlerden bazlann, rnein insan oullua yaplan vurguyu, eylemin anlatsal ve yorumsal yapsn, ihtiya yorumlarna iletiimle erimeye dair topyac umudu ve dayanma cemaatini glendiren adalet cemaati kavrayn karanlkta brakr. Bu alma boyunca amacm eletirel toplum teorisi projesinin zndeki gerilimleri ortaya koymakt. Bu projenin, kukulu felsef ve sosyolojik varsaymlara dayanan ynlerini, hl aydnlatc gce sahip dier igrlerinden ayrtrmaya altm. Eylemin yorumsal belirlenmemilii ve oulluk kavramlarm, alma eylem modeli ve kolektif tekil zneyle yan yana koydum. Bunlar yeniden zetlemeyeceim. Ama, sz konusu zne ve eylem kavramlaryla farkl etik ve politik yaam grleri arasndaki ilikiyi bir daha vurgulamak isterim. Yirminci yzyln eletirel teorisinin on dokuzuncu yzyl Marksizmiyle paylat zne felsefesi sylemi bugn iki nemli nedenden tr kabul edilemezdir. lkin bu sylem, almay Ben ve toplumun kuruluunda temel etkinlik olarak belirledii zere aklayc ynden yetersizdir. alma kavramna arasal eylem dnda toplumsal retime de uzanan bir anlam kazandrmak iin giriimlerde bulunulmutur. Kimileri retim ilikilerinin retimdeki ilikilerden kolayca ayrt edilemeyeceini kabul etmi ve bunlarn "son tahlilde belirleyici" kaldnda srar etmitir. ou ada Marksist toplum teoris-yeni, yine de, ayn sonuca ulamtr: Marks toplum teorisi433 nin temel kategorileri, on dokuzuncu yzyl kapitalizm tecrbesine fazlasyla boyanmtr.126 Bu kategoriler radikal bir revizyondan geirilmeden toplumlarmzdaki kriz fenomenlerini aklamak iin kullanlamaz. 310

Frankfurt Okulu'nun toplum teorisi, klasik Marksizmle paylat zayfla ramen, bir adan, toplumlarmzdaki deien politika, ekonomi ve kltr ilikilerini gz nnde bulundurarak Marks teoriyi yeniden formle ediiyle bir rnek oluturur. Eletirel teorisyenler, aporetik formlasyonlarnda bile, toplumlarmzdaki toplumsal ve politik atmann doasnn, tezahr ve sonularnn tek bana cretli emek-sermaye atmas nda aklanamayacan kabul eder. zne felsefesi syleminin niye artk kabul edilemeyeceinin ikinci nedeni normatiftir. Klasik Marksizmde ekonomiye yaplan vurgu, ayrcalkl snfn, yani ii snfnn insanl temsil ettiine dair politik ballkla el ele gider. Bu gr, ge kapitalist toplumlarda karlalan atmalarn doasn ve nedenini aklayamadndan tr deil, ayrca ikinci bir nedenden dolay reddedilmelidir. Zira bu gr, kolektif tekillik politikasna yol amaktadr. Kastettiim, bir grup ya da rgtlenmenin btn adna eylemesine dair politika tarzdr. Daha nce vurguland gibi, politikann byle kavran ve bunun otoriter ierimi klasik Marksizmden elde edilen tek karm deildir. Ancak bunlar baskn bir rol oynar. Marx'm dncesindeki "duyusal sonluluk" ve "yaanan kriz" konularn ya da Adorno'nun zdelik-kart teorisinin zelliklerini vurgulamaya almamdaki ama, bu gelenein felsef temellerini, radikal, katlmc ve oulcu bir politika kavrayyla rttrmek zere revize etmekti. Byle bir demokrasi ve politika teorisini ihmal etmi olmak, Frankfurt Okulu'nun gelitirdii eletirel teorinin kr noktalarndan biridir. Politika sosyologu Franz Neumann ve Otto Kirchheimer dnda kalan Frankfurt Okulu yelerinin hemen hepsi politik kurumlarn meruluu ve normatif boyutuyla ilgili meselelere 126 Baudrillard, The Mirror o/ Production; Giddens, A Contemporary Critique oj Historical Materialism; Gorz, Adieu au Proletariat. 434 ortodoks Marksizmin gvensizliiyle yaklamtr. hmal edilmi bu boyut zerinde yeniden younlam olmak, yine paradigmann iletiimsel aklsalha ve eyleme kaynn kalc kazanmalardan biridir. letiimsel etik ideali, ge kapitalist toplumlardaki demokratik kamusal ethos gryle ok yakndan ilintilidir. Bu konumun tm ierimini demokratik kurumlar makro-teorisi iin ifade etmek bakmndan, "genelletirilmi karlar/ilgiler" kavramn Rawlscu ve Rousseaucu kart taraflardan uygun bir ekilde farkllatrmak nemlidir. Bu grevde, norm ve topya momentlerini, hak ve yetki cemaati, ve dayanma ve yetkilendirme cemaati momentlerini hem zsel gerilimlerini hem de karlkl tamamlayclklarn sergilemek zere bir araya getirmek de farzdr. Bylece ancak, demokratik kurumlar gerekelendirilemez bir ekilde ihmal eden Ortodoks Marksizmin dt hatadan kanarak, klasik ve ada liberalizmin "sahipleniri bireyci" ya da "bitaraf akl sahibi fail-ler"inin tesinde bir alternatif bulabiliriz. nsan oulluk kavramyla birlikte eylemin anlatsal ve yorumsal yapsn da

311

byle bir projenin vazgeilmez ynleri olarak dnyorum. "oulluk"la zaman ve meknda ayr bedenler oluumuzu kastetmiyorum, cisimlemi kimliimizin ve benliimizi kuran anlatsal tarihin her birimize ancak bir etkileim cemaatinde tekiler arasnda aa vurulabilecek bir dnya perspektifi kazandrdn belirtiyorum. Kendi aramzdaki bu cemaat ve ortaklk, Marx'm dnd gibi nesnel olarak benzer yaam artlarna itilmiliimizden dolay doup gelimez. tekilerle birlikte eylerken, kendi farkmz ve kimliimizi, tekilerden ayrlmz ve tekilerle birliimizi kefedip, ortak, paylalan bir perspektif yaratrz. Fark-iinde-birlik, zd-nm sreci ve kolektif eylemle ortaya kar; uzlam formasyonu ve zdnmn normatif srelerini bertaraf eden rgtlenme metotlaryla ya da mcadele eden znelerin kimliini onlar iin tanmlayan bir sylemle nceden belirlenemez. Bu sreler sayesinde ahlk ve politik yarglamay reniriz. Dnyann bizim dmzdaki perspektiflerden nasl grndn grme yeteneini gelitiririz. Bu tr yarglama, verili 435 bir kural verili bir ierie uygulamak deildir sadece. Her eyden nce, bir ierii tanmay ve onu doru tehis etmeyi renmek demektir. stelik, bizim eitimiz olan genelletirilmi tekinin onuruna sayg duymamz yannda onun somut teki-liinin de farkna varmamzla gerekleebilir. nsan ilikilerinde ierik ve balam dediimiz ey, bu ilikilere girenlerin perspektifiyle kurulur. nsanlk durumlar perspektifseldir ve bu perspektifleri deerlendirmek ise empati, imgelem ve dayanmayla i iedir. Perspektiflerin fark, Benlerin iine iledii farkl anlatsal hikyelerden kaynaklanr. Zamanda herhangi bir noktada, kimlii hikye tarafndan kurulanzdr. Bu hikye asla sona ermez: Gemi, her zaman imdi'nin nda ve gelecein ngrsnde yeniden formle edilir ve yeniden anlatlr. Ancak bu hikyenin yazar yalnzca kendimiz deiliz. tekiler hikyelerimizde bir rol oynamakla kalmaz, ayrca bize hikyelerimizi anlatarak onlarn gerek anlamnn farkna varmamz da salar. Benin kimlii ancak byle bir etkileim cemaatinde aa vurulur; kim olduumuz, bu srelerde kendimizi kendimize ve tekilere nasl aa vurduumuzdur. Eylemin yorumsal belirlenmemilii, yaamhikyesinin yorumsal belirlenme-miliinden kaynaklanr. Mamafih, byle bir fenomenolojik perspektif, eylemin ortaya kn ve zkimliklerin kuruluunu evreleyen toplumsal kstlamalarn bir zmlemesiyle de tamamlanmaldr. Eletirel bir toplum teorisi, yaam-dnyasnn failler perspektifiyle kuruluunun tarih d bir yaklamla zmlenmesini yeterli bulmaz. Bu yaam-dnyasm, snrlar ve imknlaryla birlikte toplumsal btnn geni resmi iine yerletirmek gerekir. Toplumsal kstlamalar ise, hikyelerle deil, toplumsal faillerin yaam-dnyas perspektifinden kaan beklenmedik sonularn mantyla ekillenir. Bu bakmdan, sistemsel ve yaanan krizlerin, btne ait yapsal elikilerin ve bireylerce hissedilen tecrbelerin 312

perspektifi temeldir. nmzdeki grev, bunlarn birlii zerine dnmektir, birini dierinin aleyhine vurgulamak deil. 436 Toplum teorisyeninin perspektifini toplumsal aktrlerin perspektifiyle, yaanan krizler tecrbesini toplumun sistemsel problemlerine dair bilgiyle uzlatrma ilkesine uyarak hak ve yetki cemaati kavray ile ihtiyalar ve dayanma cemaati kavray arasndaki merkez gerilimi vurgulam bulunuyorum. Bunlar soyut ahlk buyruklar deil, toplumlarmzn somut eylem ve etkileim seenekleridir. Ge kapitalist toplumlarn temel problemlerinden biri, ihtiyalar ve dayanma cemaati grn ihmal edip, ilikisiz klan bu toplumlarn kamusal yaama salt yasalc-hukuk perspektiften bakdr.127 7. blmde akland gibi, bu toplumlarn temel dinamiini, ekonomik ve idar eylem sistemlerinin yaam-dnyasna s-rekli-hzl yayl tekil eder. Ama bu yaylma, yaam balamlarnn parasallam, brokratik ve hukuk eylem normlarna tbi klnyla gerekleebilir ancak. Dolaysyla, hak ve yetkiler mantnn yayl, ge kapitalist toplum yaplarna zg bir hastalktr. Refah-devleti ya da sosyal-demokrat reformiz-mi, kamusal dzenlemeye, idareye ve politik kararlara tbi olan yaam alanlarn her zaman artrr. Normlatrma ve hukukletirmenin yaylma geliiminde ift ynllk sz konusudur: Bir yandan, gnlk yaam balamlarnn hukukletirilii, bu balamlara zg eitsizlik ve hakszlklar onlara yeniden giydirebilir. te yandan, bireylerin otonom eylem imknlarn oaltacana snrlandrarak yaamdnyasn daha da zayflatabilir. Iletiimsel etik ideali byle bir arka-plan nnde grlmelidir. Iletiimsel etik, kolektif karar vermenin brokratik yerine katlmc modelini savunarak, birileri adna uygulanan kararlarn genelde bu birilerinin pahasna alnmas yerine, bu kararlarn daha fazla kamusal mzakeresini tevik eder. Gnlk yaamn hukuklemesi 127 "iinde bulunduumuz durumun karakteristii, denetimimiz dnda kalan iktidar sahibi glerin salt oyunu ya da asla mdahale edemediimiz disiplin tekniklerinin yaygnlamas deil, iktidarn bir kar-iktidar (direni) yaratnda ortaya kan paradokstur. Bu paradoksal'durumda, komnal yaam meneden ya da onun altn oyan glerin, yeni ve ounlukla ndeyilenemez dayanma tarzlarn bizzat yaratmas iktidarn krlganlna iarettir" (Bernstein, Beyond Objectivism and Relativism, s. 228). 437 daha fazla katlm ve zynetim talebine yol aabilecei gibi himayecilik altna girme [clientilism], bamllk ve edilgenlik gibi tavrlar da destekleyebilir. Hak ve yetki cemaati ile ihtiyalar ve dayanma cemaati idealleri, zihindeki bu eilimlerle dillendirildi. nsanln birlikteliine dair grler formle eden bu ideallerin etkileimi gelecekte yeni tarzlar dourabilir. Ancak bu normatif idealler imdi'nin asli seenekleri olarak sunuluyorsa bir dzeltme gerekiyor. Ayrm, hak ve yetki ynetimi ile ihtiyalar ve dayanma "birlii" olarak ifade etmek daha dorudur. "Ynetim"den anladm, ortak yasal, idar ve politik 313

rgtlenmeyle bir arada tutulan pek ok cemaatten mteekkil demokratik ve oulcu birliktir. Ynetim, ulus-devletler, ok-uluslu devletler ya da eitli ulusal ve etnik gruplarn bir federasyonu suretinde olabilir. htiyalar ve dayanma birlii ise paylalan bir dizi deer ve idealle ekillenen, tekinin somutluunu, onun onurunu ve eitliini kabul etme temelinde destekleyen eylem cemaatidir. Genelletirilmi teki perspektifi, insan olmalarna binaen tm insanlarn eitliine, onuruna ve aklsallna sayg gstermemizi zorlarken, somut teki perspektifi ise farkllklara, somut ihtiyalara ve bireysel yaamhikyelerine sayg gstermemizi buyurur. Bu cemaatler, bana gre, nceden verili deillerdir; ezilenin, smrlenin, horlanann eylemiyle yaratlp evrenselci, eitliki ve uzlamc ideallere balanmaldrlar. Geleneksel etnik, rksal ve dinsel cemaatler, ne zorunlu olarak ne de aslen ihtiyalar ve dayanma cemaatleridir. Bu cemaatler, eylem idealini evrenselci, eitliki ve uzlamc bir erevede destekledike ancak ikincisine dnebilir. zne felsefesinin lm topyann toplumlarmzdaki anlamn deitirir. Marx, tarihteki kendi etkinliiyle kendini d-sallatran ama dsallam kendi yetisi ile, bireyleri ezen yabanc glerin toplam, "sermaye" ile karlaan demiurge-benzeri insanlk modelinden yola kmt. Kurtuluun anlam ise, bu yabanclam gizilgcn bizzat bireylerce yeniden ele geiriliiydi. Bu balamda Marx, datc bir yanltya balanr. nsanlk empirik zne olarak bir ise, normatif zne olarak in438 sanlk tikel bir grup tarafndan temsil edilebilirdi. Bu datc yanlt, alma etkinlii modelinin nceliiyle birlikte, zne-leraras politikadan kolektif tekillik politikasna kayd. Ador-no, Horkheimer ve Marcuse gibi eletirel teorisyenler iin, kinci Dnya Sava felaketi ertesinde, devrimci ii snfna duyulan inancn kayboluuyla birlikte ortaya kan boluk, mutlak tin -sanat, din ve felsefe- ya da znel tin -bakaldran ruh- ile dolduruldu. Nesnel tinin umutsuzca aklsallat ve hibir kurtulu imknn barndrmad varsayld. lletiimsel topya momenti ise, yukardakinden farkl varsaymlara dayanr. Kendi yelerine zel bir toplumsal btnlk gr sunan bir toplum yapsnn ayrcalkl bak as varsaylmaz artk. Bununla birlikte, nesnel tinin topyac kaynaklarnn kuruduuna dair nvarsaym da reddedilir, ihtiyalar ve dayanma cemaati yeni toplumsal hareketlerce toplumun atlaklarnda yaratlr, nesnel tinin evrenselci vaadini -adalet ve yetki- yaymak iin savalr, te yandan adalet mantyla dostluk mant birletirilmeye allr. Yeni toplumsal hareketler, bir tikelliin evrensellii temsil edebildiini ne sren on dokuzuncu yzyl kibrini paylamaz. Bu hareketler, "farklln" farknda olup onu olumlu bir moment sayar. zne felsefesinin tesinde, dostluk ve dayanma yaratarak hak ve yetkiyi yayan yetkilendirici bir politika uzanr. Geleneksel zne politikas varsaymna gre, stratejik konumundan tr oulluu tek bana temsil etme hakkna sahip bir insan grubu vardr. zne 314

felsefesi her zaman, tikelli-iyle evrensellii temsil edecek tikel bir grup -ister proleterya, ister kadnlar, avant-garde, nc Dnya devrimcileri ya da Parti- arar. Yetkilendirici politika, tersine, toplum yapsnda toplumsal btnlk gryle ncelik hak eden tek bir nokta olmad varsaymndan yola kar. Varsaymn tek nedeni ge kapitalist toplumlar ve yol at aclarn, toplum kurbanlarn, onlarn hedeflerini ve mcadele tarzlarn oullatrm olmas deildir. Ayrca, dayatlan zdeliin kabul etmeyecei trden bir farkllk tecrbesinin zgrletiriciliidir. Gerek kolektiflikler mcadeleden doar, bir toplumsal gruba ait tec439 rbe zerinde baka bir grubun dilinden tretilen kategorilerle ncelikli hak iddia eden ikameci mantkla yaratlmaz. Ge kapitalist toplumlarda kurtulu, yalnzca "idar karar alma srelerinin demokratiklemesi" anlamna gelmeyip toplumlarmzn atlaklarnda ihtiya ve dayanma cemaatlerinin formasyonudur. Bu topya, topyac deildir artk, zira salt bir te deildir. imdi'nin imknlarna canllk verecek bir gelecek adna varolann olumsuzlandr. Bu topya, normla antagonist bir ilikide deildir; normu tamamlar. Ernst Bloch'un szleriyle: Klasik doal hak teorileri mirasyla ilgili mesele kendi asndan toplumsal topyalar miras meselesi kadar acildir. Toplumsal topyalar ve doal hak, ayn insan alannda ortak destekleyici bir greve sahiptir; ne yazk ki birlikte savamadan ayr ayr yol alrlar. ... Toplumsal topya insanln mutluluuyla ilgilenir; doal hak ise onuruyla. Toplumsal toyalar, tkenmilii ve ayak altnda ignenmiligi ortadan kaldran insan ilikileri tasarlad; doal hak ise hor grlenin, alaltlann olmad ilikiler ina etti.128 128 Ernst Bloch, Natumcht und menschliche Wrde, s. 13, benim evirim. 440 Kaynaka Adorno, T., "Die Aktualitt der Philosophie", Phosophische Frhscriften, Gesammelte Schriften iinde, ed. Rolf Tiedemann, 1: 325 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1973. "The Actuality of Philosophy", ev. B. Snow, Tehs (Bahar 1977), no. 31, s. 120-33. Adorno, T, Minima Moralia, Londra: New Left Books, 1974. [Trkesi: Minima Moralia, ev. Orhan Koak, Metis Yay., 1998] Adorno, T, Negative Dialektik, Frankfurt: Suhrkamp, 1973. lng. evirisi: Negative Dialectics, ev. E. B. Ashton, New York: Seabury Press, 1973. Adorno, T, "Die revidierte Psychoanalyse", Max Horkheimer ve Theodor Adorno, 5ocio!ogica /I: Reden und Vortrge iinde, Frankfurter Beitrge zur Soziologie, 10:94 ve sonras, Franfurt, 1962. "Sociology and Psychology", ev. I. Wolfrath, New Left Review (Aralk 1967/Ocak 1968), no. 46/47, s. 67-80 ve 79-90. Adorno, T., Soziologische Schriften, Frankfurt: Suhrkamp, 1979. [Trkesi: Eletiri I Toplum stne Yazlar, ev. M.Ylmaz ner, Belge Yay, 1990] Adorno, T., Zur Metahritik der Erhenntnistheorie, Gesammelte Schriften iinde, ed. 315

Gretel Adorno ve Rolf Tiedemann, 5:7-247, Frankfurt: Suhrkamp, 1975. lng. evirisi: Against Epistemology, ev. W. Domingo. Cambridge, Mass.: MT Press, 1982. Adorno u. Max Horkheimer, Dialektih der Aufklrung, 7. bas., Frankfurt: Fischer, 1980. lng. ev.: Dialectic of Enlightenment, ev. John Cumming, New York: Herder and Herder, 1972. [Trkesi: Aydnlanmann Diyalektii l-U, ev. Ouz zgl, Kabala Yay, stanbul, 1995-1996] Adorno, T, Else Frankel-Brunswick, Daniel J. Levinson ve R. Nevitt Sanford. The Authoritarian Personality, New York & Londra: Norton, 1982. lk basks American Jewish Comittee tarafndan, 1950. [Trkesi: Otoritaryen Kiilik stne, ev. Doan ahin, Om Yay, stanbul, 20031 Althusser, L., Reading Capital, ev. Ben Brewster, Londra: New Left Books, 1970. [Trkesi: Kapital'i Okumak, ev. Celal A. Kanat, Belge Yay, stanbul, 1995] Anderson, P, Considerations on Western Marxism, Atlantic Highlands, N.J.: Humanities Press, 1976. Apel, K-O., Transformation der Philosophie, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Kullanlan lng. ev.: Toward a Transformation Philosophy, ev. Glyn Adey ve David Frisby Londra: Routledge and Kegan Paul, 1980. Apel, K-O., "Kant, Hegel und das aktelle Problem der normativen Grundlagen von Recht und Moral", Kant der Hegel: ber Formen der Begrndung in der Philosophie iinde, ed. D. Heinrich, Stuttgart: Klett-Cotta, 1983. Aroto, A., "Critical Sociology and Authoritarian State Socialism", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 196-219. Arato, A. ve Paul Breines, The Young Lukdcs and the Origins of Western Marxism, New York: Pluto Press, 1979. 441 Arato, A. ve Eike Gebhardt, ed., The Essential Frankfurt School Reader, New York: Urizen Books, 1978. Arendt, H., The Human Condition, 8. bas., Chicago: University of Chicago Press, 1973 [Trkesi: insanlk Durumu, ev. B. Sina ener, letiim, stanbul, 1994]. Arendt, H., "Tradition and Modern Age", Between Past and Future iinde, Cleveland: World, 1968. [Trkesi: Gemile Geleceh Arasnda, ev. B. Sina ener, letiim Yay., istanbul, 1996] Aristotle. The Basic Works of Aristotle, ed. Richard McKeon, New York: Random House, 1966. Avineri, S., The Social and Practical Thought of Karl Marx, Cambridge: Cambridge University Press, 1970. Baier, K., The Moral Point of View, zet bas. New York: Random House, 1965. Baudrillard, J., The Mirror of Production, ev. Mark Poster, St.Louis: Telos Press, 1975. [Trkesi: retimin Aynas ya da Tarihi Materyalist Eletiri Yanlsamas, ev. Ouz Adanr, Dokuz Eyll Yay, zmir, 1998] 316

Baumeister, T. ve Jens Kulenkampff. "Geschichtsphilosophie und philosophische sthetik: Zu Adornos sthetischer Theorie", Neue Heftefr Philosophie (1974), no. 6, s. 74 ve sonras. Bekker, K., Marx' philosophische Entwichlung, sein Verhaltnis zu Hegel, Zurich & New York: Oprecht, 1940. Bell, D., The Cultural Contradictions of Capitalism, New York: Harper and Row, 1977. Benhabib, S., "The Logic of Civil Society: A Reconsideration of Hegel and Marx", Philosophyand Social Criticism (Yaz 1982), s. 149-67. Benhabib, S., "The Methodological Illusions of Modern Political Theory: The Case of Rawls and Habermas", Neue heftefr Philosophie (Bahar 1982), no. 21, s. 47-74. Benhabib, S., "Modernity and the Aporias of Critical Theory", Telos, (Gz 1981), no. 49, s. 39-59. Benhabib, S., "Obligation, Contract, and Exchange: On the Significance of Hegel's Abstract Right", The State and Civil Society iinde, ed. Z. A. Pelczynski, 2: 159-78, Cambridge: Cambridge University Press 1984. Benhabib, S., "Rationality and Social Action: Critical Reflections on Max Weber's Methodological Writings", The Philosophical Forum (Temmuz 1981), 12(4): 356-75. Benjamin, J., "Die Antinomien des patriarchalischen Denkens", (q.v.) Sozialforschung als Kritife iinde, ed. W. Bonss ve A. Honneth, s. 426-56. Bu makalenin erken bir versiyonu: "The End of Internalization: Adorno's Social Psychology", Telos (Yaz 1977), no. 32, s. 42-64. Berger, J., "Die Versprachlichung des Sakralen und die Entsprachlichung der konomie", Zeitschri/tJiirSoziologie (Ekim 1982), 11(4): 353-65. Berman, M., All That Is Solid Melts Into Air: The Experience of Modernity, New York: Simon and Schuster, 1982. [Trkesi: Katt Olan Her ey Buharlayor Mo-dernite Deneyimi, ev. . Altu ve B. Peker, letiim Yay istanbul, 2004] Bernstein, R., Beyond Objectivism and Relativism, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1983. 442 Bernstein, R., Praxis and Action, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1971. Bernstein, R., The Restructuring of Social and Political Theory, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1976. Bieri, R ve R.R Horstmann, ed., Transcendental Arguments and Science: Essays in Epistemology, Dordrecht: Reidel, 1979. Bloch, E., Naturrechl und menschliche Wurde, Frankfurt: Suhrkamp, 1977. Blumenberg, H., The Legitimacy of the Modem Age, ev. R. Wallace, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1983. Bonss, W, Die Einbung des Tatsachenblicks, Frankfurt: Suhrkamp, 1982. Bonss, W, "Kritische Theorie und empirische Sozialforschung: Anmerkungen zu einem Fallbeispiel", Erich Fromm'un Arheiter und Angestellte am Vorabend des dritten Reichs: Eine sozialpsychologische Untersuchung balkl eserinde Giri, ed. W Bonss, Stuttgart: Deutsche Verlagsanstalt, 1980. 317

Bonss, W, "Psychoanalyse als Wissenschaft und Kritik: Zur Freudrezeption der Frankfurter Schule", (q.v.) Sozialforschung als Kritik iinde, ed. Bonss ve Honneth, s. 367 ve sonras. Bonss, W ve A. Honneth, ed., Sozialforschung als Kritik, Frankfurt: Suhrkamp, 1982. Bonss, W ve Norbert Schindler, "Kritische Theorie als interdisziplinrer Materialismus", (q.v.) Sozialforschung als Kritik iinde, ed. Bonss ve Honneth, s. 3367. Bourdieu, P. ve J. C. Passeron, "Sociology and Philosophy in France Since 1945: Death and Resurrection of a Philosophy Without Subject", Social Research (Bahar 1983), 34(1): 162-212. Bradley, E H., "My Station and Its Duties", Ethical Studies, 2. bas., Oxford: Clarendon Press, 1927. Brumlik, M., "Der revolutionre Messianismus der Frankfurter Schule", Merkr (Mart 1983), 2(416): 228-31. Bubner, R., "Habermas's Concept of Critical Theory", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed., Thompson ve Held, s. 42-56. Bubner, R., "Was ist kritische Theorie?", Hermeneutik und Ideologiekritik iinde, s. 160-210. Frankfurt: Suhrkamp, 1971. Buchanan, A., Marx and Justice: The Radical Critique of Liberalism, Totowa, N. J.: Rowmann and Littlefield, 1982. Buck-Morss, S., The Origin of Negative Dialectics, New York: Free Press, 1977. Carlebach, J., Karl Marx and the Radical Critique of Judaism, Londra & Boston: Ro-utledge and Paul Kegan, 1978. Carr, D., "The Fifth Meditation and Husserl's Cartesianism", Philosophy and Phenomenological Research (1973), no. 34, s. 14-35. Cassirer, E., Rousseau, Kant, Goethe, ev., P.O. Kristeller ve J. H. Randall, New York: Harper Torchbooks, 1963. Castoriadis, C, "From Marx to Aristotle, from Aristotle to Us", Social Research (Bahar 1978), no. 44, s. 3-24. 443 Cavell, S., The Claim ofReason, Oxford: Oxford University Press, 1982. Cloward, R. ve Frances Fox Piven, Regulating the Poor: The Functions 0/ Public Well/are, New York: Vintage Books, 1972. Cohen, J., Class and Civil Society: The Limits 0/Marxian Critical Theory, Amherst: University of Massachusetts Press, 1982. Cohen, J., "Why More Political Theory?", Telos (Yaz 1979), no. 40, s. 86 ve sonras. Cohen J., "The Subversion of Emancipation", Social Research (K 1978), no. 45, s. 789-844. Derbolav, H., "Hegels Theorie der Handlung", Materialien zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. M. Riedel, s. 201-17. Frankfurt: Suhrkamp, 1975. Dbert, R., "The Role of Stage-Models Within a Theory of Social Evolution, Illustrated by the European Witch-Craze", Studies in the Concept 0/Evolution iinde, ed. R. Harre ve U. J. Ensen, Brighton: Harvester Press 1981. Dbert, R., J. Habermas, 318

G. Nunner-Winkler, Entwichlung des Ichs, Kln, 1977. Donagan, A., The Theory 0/Morality, Chicago: University of Chicago Press, 1977. Dove, K. L., "Hegel's Phenomenological Method", Review 0/Metaphysics (Haziran 1970), 24(93): 615 ve sonras. Dubiel, H., Wissenscha/tsorganisation und politische Erfahrung: Studien zur/ruhen hritischen Theorie, Frankfurt: Suhrkamp, 1978. ng. ev. Benjamin Gregg, Cambridge: Mass.: MIT Press, 1985. Durkheim, E., Rules 0/Sociological Method, Emile Durfcheim: Selected Writings iinde, ed. ve ev. Anthony Giddens, Cambridge: Cambridge University Press, 1972. [Trkesi: Sosyolojik Metodun Kurallar, ev. Enver Aytekin, Sosyal Yay., 1994; Toplumbilimsel Ynteminin Kurallar, ev. C.Bali Akal, Engin Yay., 19951 Durkheim, E., "Montesquieu's Contribution to the Rise of Social Science", Montesquieu and Rousseau: Forerunners oj Sociology iinde, ev. R. Bellah, Ann Arbor: University of Michigan Press, 1960. Ebeling, H., ed., Subjefetivitat und Selbsterhaltung, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Engel, S., "Femininity as Tragedy: Re-examining the 'New Narcissism' ", Socialist Review (Eylul-Ekim 1980), no. 53, s. 77-104. Feuerbach, L., The Essence 0/ Christianity, ev. G. Eliot, New York: Harper and Row, 1975. Feuerbach, L., "Principles of the Philosophy of the Future", The Fiery Booh: Selected Writings 0/ Ludwig Feuerbach iinde, ev. Zawar Hanfi, Garden City, N.Y.: Anchor Books, 1972. [Trkesi: Gelecein Felse/esinin lfeeleri, ev. Ouz z-gl, Ara Yay, 19911 Fichte, J. G., The Science of Right, ev. A. E. Kruger, New York: Harper and Row, 1970. Fichte, J. G., Grundlage der gesammten Wissenscha/tslehre, Werke in sechs Bnden iinde, ed. Fritz Medicus, 1. cilt, Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellsc-haft, 1962. Foucault, M., Discipline and Punish: The Birth 0/ the Prison, ev. Alan Sheridan, New York: Pantheon Books, 1977. [Trkesi: Hapishanenin Douu, ev. M. Ali Khbay, mge K. Yay, 2000] 444 Fraser, N., "Foucault on Modern Power: Empirical Insights and Normative Confusions", Praxis International (Ekim 1981), 1(3): 272-88. Freedman, G., The Political Philosophy of Frankfurt School, Ithaca, N.Y.: Cornell University Press, 1981. Fulda, H. F., "These zur Dialektik als Darstellungsmethode im 'Kapital' von Marx", Hegel Jahrhuch (1974), s. 204-10. Fulda, H. E, "Zur Logik der Phnomenologie", (q.v.) Materialien zu Hegels "Phnomenologie des Geistes" iinde, ed. Fulda ve Henrich, s. 391. Fulda, H. E ve D. Henrich, ed., Materialien zu Hegels "Phnomenologie des Geistes", Frankfurt: Suhrkamp, 1973. Gadamer, H-G., "Rhetorik, Hermeneutik und Ideologiekritik", Hermeneutik und Ideologiekritik iinde, ed. Gadamer ve dig., Frankfurt: Suhrkamp, 1971. Gadamer, H-G., Truth and Method, ev. Garrett Barden ve John Cumming, New York: 319

Seabury Press, 1975. Geuss, R., The 7dea of a Critical Theory: Habermas and the Frankfurt School, Cambridge: Cambridge University Press, 1981. Gewirth, A., Reason and Morality, Chicago: University of Chicago Press, 1978. Giddens, A., A Contemporary Critique of Historical Materialism, Berkeley & Los Angeles: University of California Press, 1981. [Trkesi: Tarihsel Materyalizmin ada Eletirisi, ev. mit Tatlcan, Paradigma Yay, 2000] Giddens, A., "Reason Without Revolution? Habermas's Theorie des kommunikativen Handelns", Praxis International (Ekim 1982), 2(3): 297-318. Giegel, H. J., "Reflexion und Emanzipation", Hermeneutik und Ideologiekritik iinde, ed. Gadamer ve dig., s. 249 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1971. Gilligan, C, In a Different Voice: Psychological Theory and Women's Development, Cambridge, Mass.: Harvard University Press 1982. Gilligan, C. ve J. M. Murphy, "Moral Development in Late Adolescence and Adulthood: A Critique and Reconstruction of Kohlberg's Theory", Human Development (1980), 23(2): 77-104. Godelier, M., "Fetishism, Religion and Marx's General Theories Concerning Ideology", Perspectives in Marxist Anthropology, New York: Cambridge University Press, 1977. Grland, L, Die Kantferitifc desjungen Hegel, Frankfurt: Klostermann, 1966. Gould, C, Marx's Social Ontology, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1978. Grenz, E, Adomos Philosophic in Grundbegriffen, Auflsung einiger Deutungsprob-leme, Frankfurt: Suhrkamp, 1974. Habermas, J., Communication and the Evolution of Society, ev. Thomas McCarthy, Boston: Beacon Press, 1979. Habermas, J., "Dialectics of Rationalization: An Interview", Telos (Gz 1981), no. 49, s. 5-23. Habermas, J., "Diskursethik: Notizen zu einem Begrndungsprogramm", (q.v.) Moralbewusstsein und kommunikatives Handeln iinde, s. 53-127. Habermas, J., "Einige Bemerkungen zum Problem der Begrndung von Wertulteilen", Philosophic und Wissenschaft iinde, 9. Deutscher Kongress fur Philosophic Tutanaklar, Meisenheim am Glan: Anton Hain, 1969. 445 Habermas, J., "The Entwinement of Myth and Enlightenment: Rereading Dialectic of Enlightenment", New German Critique (Bahar-Yaz 1982), no. 26, s. 13-30. Habermas, J., "Geschichte und Evolution", Zur Rekonstruktion des historischen Ma-terialismus iinde, s. 200-60, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Ksaltlm ev: "History and Evolution", ev. DavidJ. Parent, Telos (Bahar 1979), no. 39, s. 544. Habermas, J., Giri, Stichworte zur "Geistigen Situation der Zeit", Frankfurt: Suhrkamp, 1979. lng. ev: Observations on the "Spritiual Condition of the Age", ev. A. Buchwalter, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1984. Habermas, J., 320

Knowledge and Human Interests, ev. Jeremy Shapiro, Boston: Beacon Press, 1971. Habermas, J., Legitimationsprobleme in Spathapitalismus, Frankfurt: Suhrkamp, 1973. lng. ev.: Legitimation Crisis, ev. Thomas McCarthy, Boston: Beacon Press, 1975. Habermas, J., "Modernity vs. Post-Modernity", ev. Seyla Benhabib, New German Critique (K 1981), s. 3 ve sonras. Habermas, J., Moralbewusstsein und kommunihatives Handeln, Frankfurt: Suhrkamp, 1983. Habermas, J., "Die Philosophic als Platzhalter und Interpret", (q.v.) Moralbewusstsein und feommunifeatives Handeln iinde, s. 9-29. Habermas, J., Struhturwandel der JJentlichfeeit, Frankfurt: Suhrkamp, 1974. [Trkesi: Kamusalhgn Yapsal Dnm, ev. T. Bora ve M. Sancar, letiim Yay, 20001 Habermas, J., Technife und Wissenscha/t als "Ideologic", Frankfurt: Suhrkamp, 1968. lng. ev: "Technology and Science as 'Ideology' ", ev. Jeremy Shapiro, Toward a Rational Society iinde, Boston: Beacon Press, 1970. [Trkesi: deoloji Olarak Teknik ve Bilim, ev. Mustafa Tzel, Yap Kredi Yay.] Habermas, J., Theorie des kommunikativen Handelns, 2 cilt, Frankfurt: Suhrkamp, 1981. lng. ev.: The Theory oj Communicative Action, 1. cilt, ev. Thomas McCarthy, Boston: Beacon Press, 1984. [Trkesi: letiimsel Eylem Kuram I-IJ, ev. Mustafa Tzel, Kabalc Yay, 2001] Habermas, J., Theorie und Praxis: So^ial-philosophische Studien, Frankfurt: Suhrkamp, 1978. lng. ev: Theory and Practice, ev. John Viertel, Boston: Beacon Press, 1973. Habermas, J., "Urgeschichte der Subjektivitt und verwilderte Selbst-Behaup-tung", Philosophisch-politische Profile iinde, Bibliothek Suhrkamp, Frankfurt: Suhrkamp, 1971. lng. ev.: "Theodor Adorno-The Primal History of Subjectivity-Self-Affirmation Gone Wild", ev. Frederick G. Lawrence, Philosophical-Political Profiles, s. 99-111, Cambridge, Mas.: MIT Press, 1983. Habermas, J., "Wahrheitstheorien", Wirfelichheit und Reflexion iinde, ed. H. Fahrenbach, Pflligen: Neske, 1973. Habermas, J., Zur Rekonstruktion des historischen Materialismus, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Habermas, J., "Zwei Bemerkungen zum praktischen Diskurs", Konstruktionen versus Positionen iinde, ed. Kuno Lorenz, Berlin: Walter de Gruyter, 1979. Habermas, J., Sylvia Bovenschen ve dig. Gesprche mit Herbert Marcuse, Frankfurt: Suhrkamp, 1981. 446 Habermas, J., ve Niklas Luhnmann, Theorie der Gesellschaft oder Sozialtechnologie-V/as leistet die Systemforschung?, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Haering Th, Hegel.- Sein Wollen und sein Werk, Leipzig & Berlin: B. G. Teubner, 1938. Hegel, G. W. E, "Differenz des Fichteschen und Schellingschen Systems der Philosophic", (q.v.) Werke in zwanzig Bnden iinde, lng. ev.: The Difference Between Fichtean and Schellingian Systems of Philosophy, ev. J. P Surber, California: Ridgeview, 1978. 321

Hegel, G. W E, "Glauben und Wissen", (q.v.) Werke in zwanzig Bnden iinde, 2: 287-434. lng. ev.: Faith and Knowledge, ev. WCerf ve H. S. Harris, Albany: State University of New York Press, 1977. Hegel, G. W. E, Grundlinien der Philosophie des Rechts, (q.v.) Werke in zwanzig Bnden, 7. cilt. [Trkesi: Hukuk Felsefesinin Prensipleri, ev. Cenap Karakaya, Sosyal Yay, 1991] Hegel, G. W. E, Hegels Philosophy of Mind, ev. W Wallace, Encyclopedia of Philosophical Sciences, 3. Ksm, Oxford: Clanderon Press, 1971. Hegel, G. W E, Hegels Philosophy of Right, ev. T. M. Knox, Oxford: Oxford University Press, 1973. Hegel, G. W E, Jenaer Realphilosophie, ed. Johannes Hoffmeister, Philosophische Bibliothek, 67. Cilt, Hamburg: Felix Meiner, 1969. Hegel, G. W E, "Love", Early Theological Writings iinde, ev. T. M. Knox, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1971. Hegel, G. W. E, Phnomenologie des Geistes, ed. J. Hoffmeister, Philosophische Bibliothek, Hamburg: Felix Meiner, 1952. lng. ev.: Hegel's Phenomenology of Spirit, ev. A. V Miller, John Findlay'in zmlemesi ve nszyle birlikte, Oxford: Clanderon Press, 1977. [Trkesi: Tinin Grngbilimi, ev. Aziz yardml, Idea Yay, 1986] Hegel, G. W E, "The Spirit of Christianity and Its Fate", Early Theological Writings iinde, ev. T. M. Knox, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1971. Hegel, G. W. E, "ber die wissenschaftlichen Behandlungsarten des Naturrechts, seine Stelle in der praktischen Philosophie und sein Verhltnis zu den positiven Rechtswissenschaften", (q.v.) Werke in zwanzig Bnden iinde, 2: 434-533. lng. ev: Natural Law, ev. T. M. Knox, H. B. Acton'un Giri'iyle, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1975. Hegel, G. W. E, Die Vernunft in der Geschichte, ed. J. Hoffmeister, Hamburg: Felix Meiner, 1955. [Trkesi: Tarihte Akl, ev. Onay Szer, Kabalc Yay, 2003] Hegel, G. W E, Werke in zwanzig Bnden, 20 cilt, ed. Eva Moldenhauer ve K. Markus Michel, Frankfurt: Suhrkamp, 1970. Hegel, G. W. E, Wissenschaft der Logik, ed. G. Lasson, Hamburg: Felix Meiner, 1976. lng. ev: Hegel's Science of Logic, ev. A. V Miller, New York: Humanities Press, 1969. [Trkesi: Mantk Bilimi, ev. Aziz Yardml, Idea Yay., 1996] Heidegger, M., Being and Time, ev. J. Macquarrie ve E. Robinson, New York: Harper & Row, 1962. Heidegger, M., What is a Thing?, ev. W. B. Barton and Vera Deutsch, Chicago: Regnery, 1967. 447 Held, D., Introduction to Critical Theory, Berkeley & Los Angeles: University of California Press, 1980. Held, D. ve Larry Simon, "Habermas's Theory of Crisis in Late Capitalism", Radical Philosophers' Newsjournal (1976), no. 6, s. 1-19. Heller, A. A Theory of Feelings, Dordrecht: Van Gorcum, 1979. Heller, A., The 322

Theory o/Need in Marx, New York: St. Martin's Press, 1976. Heller, A., "Towards a Marxist Theory of Value", ev. A. Arato, Kinesis (Gz 1972), 5. Cilt, no. 1. Henrich, D., "Karl Marx als Schler Hegels", Hege! im Kontext, s. 196 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1975. Hesse, M., "Science and Objectivity", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 98-116. Hindess, B. ve Paul Q. Hirst, Pre-Capitalist Modes of Production, Londra: Routledge and Kegan Paul, 1975. Hirshman Albert, The Passions and the Interests: Political Arguments far Capitalism Be/ore Its Triumph, Princeton: Princeton University Press, 1977. Hobbes, T., Leviathan, ed. C. B. Macpherson, Baltimore: Penguin Books, 1971. [Trkesi: Leviathan, ev. Semih Lim, Yap Kredi Yay, 20011 Hobbes, T., "Philosophical Rudiments Concerning Goverment and Society", The English Works of Thomas Hobbes iinde, ed. Sir William Molesworth, 1839-1854 lng. basksnn yeniden basm, Londra: John B. John (Darmstadt: 1966). Hffe, O., Ethife und Politik, Frankfurt: Suhrkamp, 1979. Honneth, A., "Arbeit und instrumentales Handeln", Arbeit, Handlung, Normativitdt iinde, ed. A. Honneth ve U. Jaeggi, Frankfurt: Suhrkamp, 1980. lng. ev: "Work and Instrumental Action", New German Critique (Bahar-Yaz 1982), s. 31-54. Honneth, A., "Horkheimers ursprngliche Idee: Das soziologische Defizit der kritischen Theorie", Kritik der Macht: Re/lexionsstu/en einer hritischen Gesellscho/tstheorie iinde, s. 12-43, Suhrkamp: Frankfurt, 1985. Horkheimer, M., The Eclipse o/ Reason, New York: Seabury Press, 1974. Aim. ev.: Kritik der instrumentellen V*ernun/t, ev. A. Schmidt, Frankfurt: Fischer, 1974. [Trkesi: Ak! Tutulmas, ev. Orhan Koak, Metis Yay,1998 ]. Horkheimer, M., "Egoismus und Freiheitsbewegung", (q.v.) Institute for Social Research iinde, ZfS: 1936, 161-234. lng. ev.: "Egoism and the Freedom Movement", ev. D. Parent, Telos (K 1982-83), no. 5, s. 10-61. Horkheimer, M., nsz, The Dialectical Imagination iinde, Martin Jay, Boston: Little, Brown, 1973. Horkheimer, M., "Die Juden und Europa", Studies in Philosophy and Social Science, (q.v.) Institute for Social Research iinde, ZfS: 1939-40, 115-37. Horkheimer, M., "Materialismus und Moral", (q.v.) Institute for Social Research iinde, ZjS: 1933, 161-97. Horkheimer, M., "Traditional and Critical Theory", Critical Theory iinde, s. 188214, 244-52, ev. M. J. O'Connell ve dig., New York: Herder Herder, 1972. Horkheimer, M., "Zum Begriff der Vernunft", Sozialphilosophische Studien: Au/st-ze, Reden und Vortrge 1930-1972, Frankfurt: Fischer Taschenbuch, 1972. 448 Horkheimer, M., "Zum Problem der Wahrheit". lng. ev.: "On the Problem of Truth", (q.v.) The Essential Frankfurt School Reader iinde, ed. Arato ve Geb323

hardt, s. 407-44. Horstmann, R. E, "ber die Rolle der brgerlichen Gesellschaft in Hegels politisc-her Philosophic", (q.v.) Materlialien zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. M. Riedel, 2: 276 ve sonras. Howard, D., "On the transformation of Marx's Critique into Dialectics", Dialectical Anthropology (1980), no. 5, s. 75 ve sonras. Husserl, E., The Crisis of European Sciences and Transcendental Phenomenology, ev. David Carr, Evanston, 111.: Northwestern University Press, 1970. Iking, K-H., "Geltung als Konsens", Neue Hefteftir Philosophic (1976), no. 10, s. 22-50. Ilting, K-H., "Hegels Auseinandersetzung mit der Aristotelischen Politik", Philo-sophischesjahrbuch (1962-63), 71. Cilt. Institute for Social Research, Studien ber Autoritt und Familie, Paris: Libraire Felix Alcan, 1955 Institute for Social Research, Zeitschrift fr Sozialforschung, 9 cilt, ed. A. Schmidt, Mnih: Deutscher Taschenbuch-verlag, fotomekanik yeni basks, 1980. Jacoby Russel, Social Amnesia: A Critique of Contemporary Psychology from Adler to Laing, Boston: Beacon Press, 1975. [Trkesi: Belleini Yitiren Toplum Adler'den Laine Konformist Psikolojinin Eletirisi, ev. H. Atalay, ed. M. Kk Ayrnt Yay., 1996] Jay, M., The Dialectical Imagination, Boston: Little, Brown, 1973. [Trkesi: Diyalektik mgelem Frankfurt Okulu ve Sosyal Aratrmalar Enstits Tarihi 19231950, ev. Unsal Oskay, Ara Yay, 1986] Jay, M., "Positive und negative Totalitt: Adornos Alternativentwurf zur interdis-ziplinren Forschung", (q.v.) Sozialforschung als Kritik iinde, ed. Bonss ve Honneth, s. 67-87. Kant, I., "Anthropologic in pragmatischer Hinsicht", (q.v.) Werke in zehn Bdnden iinde, 10. cilt. Kant, I., "Ideen zu einer allgemeinen Geschichte in weltburgerlicher Absicht", (q.v.) Werke in zehn Bdnden iinde, 9. cilt. Ing. ev: On History, ev. L. W Beck, R. E. Anchor ve E. L. Fackenheim, New York: Bobbs-Merrill, 1963. Kant, I., Grundlegung der Metaphysik der Sitten, (q.v.) Werke in zehn Bnden iinde, 6. cilt. lng. ev.: Groundwork of the Metaphysics of Morals, ev. H. J. Pawn, New York: Harper and Row, 1964. [Trkesi: Ahlak Metafiziinin Temellendiril-mesi, ev. M. Tuncay ve A. Kayg, Trkiye Felsefe Kurumu Yay, 1995] Kant, I., Kritik der prahtischen Vernunft, (q.v.) Werke in zehn Bnden iinde, 6. cilt. Critique of Practical Reason and Other Writings in Moral Philosophy, ev. L. W Beck, New York: Garland, 1976. [Trkesi: Pratik Akln Eletirisi, ev. 1. Zeki Eyboglu.SayYay, 1999] Kant, L, Kritik der reinen Vernunft, (q.v.) Werke in zehn Bnden iinde, 3. cilt. lng. ev: Critique of Pure Reason, ev. Norm.-n Kemp Smith, New York: St. 324

Martin's Press, 1965. [Trkesi: An Usun Eletirisi, ev. Aziz Yardml, Idea Yay, 1993] 449 Kant, I., Die Metaphysih der Sitten, (q.v.) Werhe in zehn Bnden iinde, 7. cilt. Ilk ksmn lng. ev.: The Metaphysical Elements oj Justice, ev. John Ladd, New York: Bobbs-Merrill, 1965. Kant, I., Werke in zehn Bnden, 10 cilt, ed. Wilhelm Weischedel, Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1968. Keller, E. E, A Feeling/or the Organism: The Life and Work oj Barbara McCIintoch, New York: W. H. Freeman, 1984. Kellner, D. ve Rick Roderick, "Recent Literature on Critical Theory", New German Critique (Bahar-Yaz 1981), no. 23, s. 141-71. Kelly, G. A., Hegel's Retreat from Eleusis, Princeton: Princeton University Press, 1978. Kelly-Gadoll, J., "The Social Relations of the Sexes: Methodological Implications of Women's History", Signs (1976), no. 1, s. 809-23. Kirchheimer, O., Funfetionen des Staates und der Verfassung: Zehn Analysen, Frankfurt: Suhrkamp, 1972. Kirchheimer, O., Political Justice: The Use of Legal Procedure for Political Ends, Princeton: Princeton University Pres, 1961. Kirchheimer, O., Politih und Verfassung, Frankfurt: Suhrkamp, 1964. Kohlberg, L., "A Reply to Owen Flanagan", Ethics (April 1982), no. 92, s. 513-28. Kolakowski, L. "Karl Marx and the Classical Definition of Truth", Toward a Marxist Humanism, s. 38-67, ev. Jane Z. Peel, New York: Grove Press, 1968. Kolakowski, L., Main Currents oj MarxismIts Origin, Growth and Dissolution, ev. P. S. Falla, Oxford: Oxford University Press, 1978. Korsch, K., "Marxism and Philosophy", Marxism and Philosophy iinde, s. 29-89, ev. Fred Halliday, Londra: New left Books, 1970. [Trkesi: Marksizm ve Felsefe, ev. Ylmaz ner, Belge Yay, 1991] Koselleck, R., Kritife und Krise, Frankfurt: Suhrkamp, 1976. Labarriere, J-P., Structures and mouvement dialectiaue dans la Phenomenologie de I'Esprit de Hegel, Paris: Aubier-Montaigne, 1968. Lacan, J., "The Subversion of the Subject and the Dialectic of Desire in the Freudian Unconscious", Ecrits: A Selection iinde, s. 292-326, ev. A. Sheridan, New York: Norton, 1977. Lange, E. M., Dos Prinzip Arbeit, Frankfurt: Ullstein, 1980. Lange, E. M., "Wertformanalyse, Geldkritik und die Konstruktion des Fetischismus bei Marx", Neue He/te/r Philosophie (1978), no. 13. Lasch, C, Haven in a Heartless World, New York: Basic Books, 1977. Leiss, W., The Domination oj Nature, Boston: Beacon Press, 1974. Levi-Strauss, C, The Elementary Structures of Kinship, de. bas., ev. J. Bell, J. Richard ve R. Needham, Boston: Beacon Press, 1969. Lobkowitz, N. Theory and Practice, Notre Dame, Ind.: University of Notre Dame 325

Press, 1967. Locke, J., First and Second Treatises oj Civil Goverment, ed. P. Laslett, Cambridge: Cambridge University Press, 1970. Lockwood, D., "Social Integration and System Integration", Explorations in Social 450 ".hange iinde, ed. G. K. Zollochan ve W. Hirsch, s. 244-57, Londra: Routledge and Kegan Paul, 1964. Lohmann, G., "Gesellschaftskritikund normativer Masstab", Arbeit, Handlung, Normativitt iinde, ed. A. Honneth ve U. Jaeggi, s. 270 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1980. Lorenzen, P., Normative Logic and Ethics, Mannheim: Bibliographisches Institut, 1969. Lukcs, G., Derjunge Hegel, Werke iinde, 8. cilt, Berlin: Luchterland, 1967. Ing. ev.: The Young Hegel, ev. R. Livingstone, Londra: Merlin Press, 1975. Lukcs, G., History and Class Consciousness, ev. R. Livingstone, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1971. [Trkesi: Tarih ve Snf Bilinci, ev. Ylmaz ner, Belge Yay, 1998] Lukes, S., "Of Gods and Demos: Habermas and Practical Reason", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 134-49. Lyotard, J-E, The Post-Modem Condition, ev. G. Bennington ve B. Manumi, Minneapolis: University of Minnesota Press, 1984. [Trkesi: Postmodern Durum, ev. Ahmet idem, Ara Yay., 1986, Vadi Yay, 2000] McCarthy, T., The Critical Theory of Jrgen Habermas, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1978. McCarthy, T., "Rationality and Relativism: Habermas's 'Overcoming' of Hermeneutics", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 5778. McCarthy, T., "Reflections on Rationalization in The Theory of Communicative Action" , Praxis International (Temmuz 1984), s. 177-92. Maclntyre, A., After Virtue: A Study in Moral Theory, Notre Dame, Ind.: University of Notre Dame Press, 1981. [Trkesi: Erdem Peinde: Ahlak Teorisi zerine Bir alma, ev. Muttalip zcan, Ayrnt Yay, 2001] Mackie, J. L. Ethics: Inventing Right and Wrong, New York: Penguin, 1977. Mannheim, K., Ideology and Utopia, ev. L. Wirth ve E. Shils, New York: Harcourt, Brace and World, 1946. [Trkesi: deoloji ve topya, ev. Mehmet Okyayz, Epos Yay, 2002] Marcuse, H., Eros and Civilization: A Philosophical Inquiry into Freud, New York: Vintage Books, 1962. Aim. ev.: Triebstrufetur und Gesellschajt: Ein phi/osophisc-her Beitrag zu Sigmund Freud, ev. M. Von Eckhardt-Jaffe, Frankfurt: Suhrkamp, 1977. [Trkesi: Eros ve Uygarlfe, ev. Aziz Yardml, idea Yay, 1995] Marcuse, H., Hegds Ontologie una die Theorie der Geschichtlichkeit, Frankfurt: V Klostermann, 1975. lng. ev. S. Benhabib, Cambridge, Mass.: MIT Press (yaknda 326

kacak). Marcuse, H., One-Dimensional Man: Studies in the Ideology oj Advanced Industrial Society, Boston: Beacon Press, 1964. [Trkesi: Tek Boyutlu insan, ileri bir ileyim Toplumunun ideolojisi zerine incelemeler, ev. Aziz Yardml, Idea Yay, 1990] Marcuse, H., "Some Social Implications of Modern Technology", (q.v.) Institute for Social Research iinde, ZjS, 9. cilt, bu makaleyi de ieren 1941 tarihli Studies in Philosophy and Social Science adl almann ve orijinalinin yeniden basm, s. 414-39. 451 Marcuse, H., "Das Veralten der Psychoanalyse", Kultur und Gesellschaft iinde, 2: 85-107, Frankfurt: Suhrkamp, 1968. ng. ev.: "The Obsolescence of Psychoanalysis", ev. J. Shapiro ve Sherry M. Weber, Five Lectures iinde, Boston: Beacon Press, 1970. Markus, G., "Four Forms of Critical Theory - Some Theses on Marx's Development", Thesis Eleven (1980), no. 1, s. 90 ve sonras. Markus, G., "Practical-Social Rationality in Marx: A Dialectical Critique", 1. Ksm, Dialectical Anthropology (1979), 4(1): 255-88, 2. Ksm, Dialectical Anthropology (1980), 5(1): 1-33. Marramao, G., "Zum Verhltnis von politischer konomie und kritischer The-orie", Asthetife und Kommunikation: Beitrdge zur potischen Erziehung (April 1973), 4(11): 79-93. Marx, K., Capital: A Critical Analysis of Capitalist Production, 1. cilt, ed. F Engels; ev. S. Moore and E. Aveling, New York: International Publishers, 1973. [Trk-esi: Kapital, Kapitalist retimin Eletirel Bir Tahlili 1. Cilt, ev. Alaattin Bilgi, Sol Yay] Marx, K., The Civil War in France: The Paris Commune, New York: International Publishers, 1969. [Trkesi: Fransa'da i Sava, ev. Kenan Somer, Sol Yay.,1991] Marx, K. Karl Marx: Early Writings, ed. Q. Hoare; ev. R. Livingstone ve G. Benton, New York: Vintage Books, 1975. Marx, K., The Eighteenth Brumaire oj Louis Bonaparte, New York: International Publishers, 1967. [Trkesi: Louis Bonaparte'm 18 Brumaire'i, ev. Sevim Belli, Sol ve Onur Yay. 1990] Marx, K., Grundrisse, ev. Martin Nicolaus, Londra: Penguin Books, 1973. [Trkesi: Grundrisse Ekonomi Politiin Eletirisi iin n alma, ev. Sevan Nian-yan, Birikim Yay, 1979] Marx, K., Texte zur Methode und Praxis, II: Pariser Manuskripte, 1844, ed. G. Hill-man, Rowohlt Philosophic der Neuzeit, 9. cilt, Hamburg: Reinbeck, 1966. ng. ev.: The Economic and Philosophic Manuscripts 1844, ev. Dirk J. Struik, New York: International Publishers, 1964. Ayrca, R. Livingstone ve G. Benton'in ev.: Economic and Philosophical Manuscripts, (q.v.) Karl Marx: Early Writings iinde, s. 279-401. [Trkesi: 1844 El Yazmalar, ev. Murat Belge, Birikim Yay, 2000] Marx, K., "Zur Kritik der Hegelschen Rechtsphilosophie. Einleitung", Werfee iinde, 1. cilt. ng. ev.: Critique oj Hegel's Philosophy oj Right, ev. ve ed. Joseph O'Malley, Cambridge: Cambridge University Press, 1970. [Trkesi: Hegel'in Hufcuh Felse/esinin Eletirisi, ev. Kenan Somer, Sol Yay., 1997] Marx, K. ve E Engels, The German Ideology, ed. R. 327

Pascal, New York: International Publishers, 1969. [Trkesi: Alman deolojisi, ev. A. Kardam, S. Belli, Sol Yay, 1991] Marx, K. ve F. Engels, Die Heilige Famie oder Kritik der fcritischen Kritife, (q.v.) Werke iinde 2: 82 ve sonras. [Trkesi: Kutsal Aile ya da Eletirinin Eletirisi, ev. Alaattin Bilgi, Sol ve Onur Yay, 1994] Marx, K. ve E Engels, Werhe, Berlin: Dietz, 1980. Mead, G. H., Mind, Self and Society, Chicago: University of Chicago Press, 1967. 452 Mendelson, ]., "The Habermas-Gadamer Debate", New German Critique (1979), no. 18, s. 44-73. Misgeld, D., "Communication and Societal Rationalization", inceleme almas (yaknda kacak). Mommsen, W., Max Weber: Gesellschaft, Politik und Geschichte, Frankfurt: B. Mohr, 1974. Mouzelis, N., "Social and System Integration: Some Reflections on a Fundamental Distinction", Explorations in Social Change iinde, ed. G. K. Zollschan ve W Hirsch, s. 395-409, Londra: Routledge and Kegan Paul, 1964. Nagel, T., "Rawls on Justice", Reading Rawls iinde, ed. Norman Daniels, New York: Oxford University, 1975. Neumann, E, Behemoth: Structure and Praxis of National Socialism, Londra: Victor Gollancz, 1942. Neumann, E, Democratic and Authoritarian State, ed. H. Marcuse, Glencoe: Free Press, 1957. Neumann, E, Die Herrschajt des Gesetzes, ev. ve ed. A. Sllner, Frankfurt: Suhrkamp, 1980. Neumann, F, Wirtschajt, Staat und Demokrade, Frankfurt: Suhrkamp, 1977. Nietzsche, E, TJie Birth oj Tragedy and the Genealogy oj Morals, ev. Francis Golf-fing, New York: Doubleday Anchor Books, 1956. Oelmuller, W, ed., Transzendentalphilosophische Normenbegrndung, Paderborn: Ferdinand Schningh, 1978. Offe, C, "New Social Movements as a meta-Political Challenge", MS, 1984. Offe, C, "Some Contradictions of the Modern Welfare State", Praxis International (Ekim 1981), 1(3): 219-30. Offe, C, Strukturprobleme des kapitalistischen Staates, Frankfurt: Suhrkamp, 1977. Offe, C, "Technik und Eindimensionalitt: Eine Version der Technokratiethese", Antworten auj Herbert Marcuse iinde, ed. J. Habermas, Frankfurt: Suhrkamp, 1978. Offe, C, " 'Unregierbarkeit': Zur Renaissance konservativer Krisentheorien", Stichworte zur "Geistigen Situation der Zeit" iinde, ed. J. Habermas, 1: 313, Frankfurt: Suhrkamp, 1979. ng. ev.: Observations on the "Spiritual Condition 328

oj the Age", ev. Andrew Buchwalter, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1984. Parsons, T., The Structure of Social Action, New York: Free Press, 1968. Paton, H. J., The Categorical Imperative: A Study in Kant's Moral Philosophy, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1971. Pelczynski, Z. A., ed., Hegel's Political Thought, Cambridge: Cambridge University Press, 1971. Petit, P, "Habermas on Truth and Justice", Marx and Marxism iinde, ed. G. H. R. Parkinson, Royal Institute of Philosophy Lecture Series, no. 14. Plant, R., Hegel, Bloomington: Indiana University Press, 1973. Pggeler, O., "Qu'est-ce-que la Phenomenologie de l'Esprit", Archives de philosophic (Nisan-Haziran 1966). Polanyi, K. ve C. M. Arensberg, ed., Trade and Market in Early Empires, Glencoe: Free Press, 1957. 453 Popper, K., The Poverty of Historicism, Boston: Beacon Press, 1957. Postone, M., "Labor, Time and Necessity", ed. Andrew Arato, Social Research: Marx Today (K 1978), 45(44): 739-89. Postone, M. ve Barbara Brick, "Kritische Theorie und die Grenzen des traditionel-len Marxismus", ed. Bonss ve Honneth, (q.v.) Sozialforschung als Kritik iinde, s. 179-240. Rasmussen, D., "Communicative Action and Philosophy: Reflections on Haber-mas's Theorie des kommunikativen Handelns", Philosophy and Social Criticism (Bahar 1982), 9(1): 129. Rawls, J., A Theory ojJustice, Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1972. Ricoeur, P., Hermeneutics and the Human Sciences: Essays on Language, Action and Interpretation, ev. ve ed. John B. Thompson, Cambridge: Cambridge University Press, 1981. Ricoeur, P, Freud and Philosophy: An Essay in Interpretation, ev. D. Savage, New Haven: Yale University Press, 1977. Riedel, M., "Hegels Begriff der 'brgerlichen Gesellschaft' und das Problem seines geschichtlichen Ursprungs", (q.v.) Materialmen zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. Riedel, s. 247 ve sonras. Riedel, M, "Hegels Kritik des Naturrechts", Studien zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. Riedel, s. 42-75, Frankfurt: Suhrkamp, 1970. Riedel, M., "Objektiver Geist und praktische Philosophic", Studien zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. Riedel, s. 11-42, Frankfurt: Suhrkamp, 1970. Riedel, M., nsz, Rehabilitierung der prahtischen Philosophic iinde, I. cilt, ed. Riedel, Freiburg: Rombach, 1972. Riedel, M., Theorie und Praxis in Denken Hegels, Stuttgart: Ullstein, 1976. Riedel, M., ed., Materialien zu Hegels Rechtsphilosophie, Frankfurt: Suhrkamp, 1975. Ritter, J., Hegel and the French Revolution, ev. R. D. Winfield, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1982. Ritter, J., "Moralitt und Sittlichkeit: Zu Hegels Auseinandersetzung mit der Kan-tischen Ethik", (q.v.) Materialien zu Hegels Rechtsphilosophie iinde, ed. M. Riedel. Rorty, R., Philosophy and the Mirror oj 329

Nature, Princeton, N. J.: Princeton University Press, 1979. Rosenzweig, E, Hegel und der Staat, Mnih: Scientia, 1920. Rousseau, J. J., Discours sur l'inegate" parmi les hommes, Du contrat social iinde, Paris: Editions Gamier, 1962. lng. ev.: The Social Contract and Discourse on the Origin of Inequality, ed. Lester Crocker, New York: First Pocket Books, 1967. [Trkesi: Toplum Szlemesi, ev. Vedat Gnyol, Adam Yay., 19941 Rousseau, J.J., Emile, ou de l'tducation, Paris: Editions Gamier, 1964. [Trkesi: Emil ya da ocuk Eitim zerine, ev. M. Batrk, Y. Kzlim, Babil Yay., 2000] Sahlins, M., Culture and Practical Reason, Chicago: University of Chicago Press, 1976. Schfer, W., "Finalization in Prespective: Toward a Revolution in the Social Paradigm of Science", Social Science Information (1979), 18(6): 915-43. 454 Schfer, W, "Collective Thinking from Below: Early Working Class Thought Reconsidered", Dialectical Anthropology (1982), no. 6, s. 193-214. Schluchter, W, "Die Paradoxie der Rationalisierung", Rationalismus und Weltbeherrschung iinde, s. 19 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1980. Schmid, M., "Habermas's Theory of Social Evolution", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 162-80. Schmidt, J., "Recent Hegel Literature", 1. Ksm, Telos (K 1980-81), no. 46, s. 113-48, 2. Ksm, Telos (Yaz 1981), no. 48, s. 114-41. Schmidt, J., "A Paideia for the 'Burger als Bourgeois': The Concept of Civil Society in Hegel's Political Thought", History oj Political Thought (November 1981), 2(3): 469-93. Schmucker, J., Adorno-Logik des Zerfalls, Stuttgart: Frommann-Holzboog, 1977. Schndelbach, H., "Transformation der Kritischen Theorie", Philosophische Rundschau (1982), 3/4(29): 151-78. Schndelbach, H., Reflexion und Disfeurs: Fragen zu einer Logih der Philosophic, Frankfurt: Suhrkamp, 1977. Schndelbach, H., "Zum Verhltnis von Logik und Gesellschaftstheorie bei Hegel", Aktualitat und Folgen der Philosophic Hegels iinde, ed. O. Negt, s. 65 ve sonras, Frankfurt: Suhrkamp, 1971. Schrmann, R., "Anti-Humanism: Reflections on the Turn Toward the Post-Modern Epoch", Man and World (1979), 12. cilt, no. 2. Schutz, A., "The Problem of the 'Life-World' as a Partial Problem Within the General problem of Objective Science", The Problem of Social Reality: Collected Papers I iinde, ed. Maurice Natanson, Boston & Londra: Martinus Nijhoff, 1982. Schwemmer, O., Philosophic der Praxis, Frankfurt: Suhrkamp, 1971. Silber, J., "Procedural Formalism in Kant's Ethics", Review of Metaphysics (Aralk 1974), 28(2): 197-236. Skinner, Q., "Habermas's Reformation", New York Review of Books (October 1982), 330

s. 35-38. Sllner, A., Geschichte und Herrschaft: Studien zur materialistischen Sozialwissensc-haft, Frankfurt: Suhrkamp 1979. Spaemann, R., "Die Utopie der Herrschaftsfreiheit", Merkr (Austos 1972), no. 292. Stern, R, Practical Philosophy and the Concept of Freedom: Hegel's Critique of Kantian Ethics, doktora tezi, Boston University, 1983. Strauss, L., Natural Right and History, Chicago: University of Chicago Press, 1953. Tar, Z., The Frankfurt School: The Critical Theories of Max Horhheimer and Theodor Adorno, New York: Wiley, 1977. Taylor, C, "Interpretation and the Sciences of Man", Review of Metaphysics (1971), 25:3-51. Taylor., C, Hegel, Cambridge: Ca bridge University Press, 1977 Theunissen, M., "Die verdrngte Intersubjektivitt in Hegels Philosophic des Rechts", Hegels "Philosophic des Rechts": Die Theorie der Rechtsformen und ihre Logik iinde, D. Henrich ve R. P Horstmann, s. 317-81, Stuttgart: Klett-Cotta, 1982. 455 Theunissen, M., Sein und Senem: Die kritische Funfction der Hegelschen Login, Frankfurt: Suhrkamp, 1978. Theunissen, M., The Other: Studies in Social Ontology o/Husscrl, Heidegger, Sartre and Buber, ev. Christopher Macann, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1984. Thompson, E. P., The Poverty oj Theory and Other Essays, Londra: Merlin Press, 1979. [Trkesi: Teorinin Sefaleti, ev. Fethi Yldrm, Alan Yay., 1994] Thompson J. B., "Universal Pragmatics", (q.v.) Habermas: Critical Debates iinde, ed. Thompson ve Held, s. 116-33. Thompson, J. B., ve David Held, ed., Habermas: Critical debates, Cambridge, Mass.: MIT Press, 1982. Toulmin, S., The Uses of Argument, Cambridge: Cambridge University Press, 1974. Tugendhat, E., "Zur Entwicklung von moralischen Begrndungsstrukturen im modernen Recht", Archivjr Rechts un Sozialphilosophie iinde, (1980), 34: 1 ve sonras. Walsh, W. H., Hegelian Ethics, New York: St. Martin's Press, 1969. Wartofsky, M., Feuerbach, Cambridge: Cambridge University Press, 1977. Wartofsky, M., "The Unhappy Consciousness", L. Kolakowski'nin Main Currents oj Marxism'ine eletirel bir bak, Praxis International (Ekim 1981X 1(3): 288-307. Weber, M., Economy and Society, ev. Guenther Roth ve Claus Wittich, Berkeley & 331

Los Angeles: University of California Press, 1978. Weber, M., From Max Weber: Essays in Sociology, ed. ve ev. H. H. Gerth ve C. W. Mills, New York: Oxford University Press, 1974. [Trkesi: Max Weber Sosyoloji Yazlar, ev. Taha Parla, iletiim Yay., 1996] Weber, M., "The Meaning of Ethical Neutrality in 'Sociology' and 'Economics' ", (q.v.) The Methodology of the Social Sciences iinde. Weber, M., The Methodology of the Social Sciences, ed. ve ev. E.A. Shils ve Henry A. Finch, New York: Free Press, 1949. Weber, M., "Objectivity in Social Sciences and Social Policy", (q.v.) The Methodology of the Social Sciences iinde. Weber, M., "Die Protestantische Ethik und der Geist des Kapitalismus", Gesam-melte Aufsatze zur Religionssoziologie iinde, Tubingen: Mohr, 1920. lng. ev.: The Protestant Ethic and the Spirit o/Capitalism, ev. Talcott Parsons, New York: Scribner's, 1958. [Trkesi: Protestan Ahlafc ve Kapitalizmin Ruhu, ev. Zeynep Grata, Ayra Yay., 1997] Weber, M., The Religion of China, ed. ve ev. H.H. Gerth, Glencoe: Free Press, 1951. Weber, M., "Science as a Vocation", (q.v.) From Max Weber: Essays in Sociology iinde. ["Meslek Olarak Bilim", Sosyoloji Yazlar iinde] Weber, M., "The Social Psychology of World Religions", (q.v.) From Max Weber: Essays in Sociology iinde. Bu makale, Weber'in 1920'de baslan Gesammelte Aufsatze zur Religionssoziologie adl almasnn giriidir (1920). ["Dnya Dinlerinin Sosyal Psikolojsi", Sosyoloji Yazlar iinde] Wellmer, A., Critical Theory of Society, ev. John Cumming, New York: Seabury Press, 1974. 456 Wellmer, A., Prahtische Philosophic und Theorie des Gesellschaft: Zum Problem der normativen Grundlagen einer hritischen Sozialwissenschaft, Konstanz: University Publications, 1979. Wellmer, A., "Thesen ber Vernunft, Emanzipation und Utopie", Ethih und Kommunikation iinde, Frankfurt: Suhrkamp, 1987. Westphal, M., History and Truth in Hegel's Phenomenology, Atlantic Highlander, N.J.: Humanities Press, 1979. Whitebook, J. "The Problem of Nature in Habermas", Telos (Yaz 1979), no. 40, s. 41-69. Whitebook, J., "Saving the Subject: Modernity and the Problem of the Autonomous Individual", Telos (K 1981-82), no. 50, s. 79-103. Wildt, A., Autonomic und Anerkennung: Hegels Moralkritik im Lichte seiner Eichte-Rezeption, Stuttgart: Kleet-Cotta, 1982. Wimmer, R., l/niversalisierung in der Ethih, Frankfurt: Suhrkamp, 1980. Winch, R, The Idea of a Social Science and Its Relation to Philosophy, Londra: Rout-ledge and Kegan Paul, 1958. [Trkesi: Sosyal Bilim Dncesi ve Felsefe, ev. . Demir, ed. Y. Aktay, Vadi Yay, 1994] Wolff, R. E, Kant's Theory of Mental Activity, Cambridge, Mass.: Harvard 332

University Press, 1969. Wolff, R. R, Understanding Rawls, Princeton, N.J.: Princeton University Press, 1977. Young, I., "Toward a Critical Theory of Justice", Social Theory and Practice (Gz 1981), 7(3): 279-302. Zeitschrift fr Sozialforschung, Bkz. Institute for Social Research. 457 DZN 1844 El Yazmalar 28, 29, 42, 82-84, 89,93,161, 177,193 Adalet 20, 32, 49, 108, 134, 137, 252-254, 256, 259, 267, 342, 345, 354, 358, 362, 365-367, 370, 379, 388, 391, 392, 394-396, 406, 407, 409, 411-413, 418421, 424, 427-431, 433, 439 Adorno, Gretel 213, 441 Adorno, Theodor 19, 194, 281, 441, 446, 455 Ahlk gr 112, 113, 117, 145,243, 250-252, 256, 259, 379, 380, 425, 428 Ahlk ilkeleri 105, 106, 108, 137, 249, 340, 377, 381 Ahlk Metafiziinin Temellendirmesi 107 Ahlk psikolojisi 104, 114, 116, 367, 374-377, 398, 399, 407 Ahlk yasas 48, 49, 102, 104, 105, 108, 109, 114, 141, 247-252, 260-262, 265, 377, 378, 390, 407 Ahlk! geliim teorisi 370 Ahlki dnm 398 Ahlki dnmsellik 248, 249 Aile 24, 25, 67, 103, 104, 106, 110, 111, 134-136, 171, 210-212, 230, 233, 235, 242, 264, 265, 292, 295, 296, 300, 301, 315, 319, 320, 390 Aklc yanlt 399, 402, 405 Aklsal yeniden ina 334, 339-341, 375, 402 Aklsalhk 35, 59, 115, 137, 211, 212, 231, 232, 235, 238, 285, 290, 305-307, 312, 326, 330, 332-334, 336, 338, 339, 342, 345, 350, 351, 366, 367, 369, 384, 408, 430, 432 Akln soyktg 222 Alexy, R. 386 Alter ve ego 300 Analitik-sentetik ayrm 337 Anmsama (Anamnesis) 97 Anlam kayb 134, 317, 322, 332 Anlama (Verstehen) 305, 306, 325 Anlamaya varmak (Verstndigung); ayr. bhz. Iletiimsel eylem Anomil69, 316, 317 Ansiklopedi 71 125, 128, 130 Apel, Karl-Otto 42, 372, 373, 385, 391,399,400 Arasal akl 196, 211, 212, 222, 237, 238, 242, 275, 283, 311, 312, 330, 356 Arasal eylem 120, 183, 184, 236, 433 Arendt, Hannah 97, 122, 163, 283 333

Aristoteles 17, 18, 22-26, 30, 47, 52, 76, 83, 97, 98, 109, 113, 117, 122, 186, 244, 272, 273, 283, 289, 308, 350, 387, 405, 419, 420, 427 Arimeti hareket noktas 56 Artk deer 144, 167 Arzu 65, 87, 90, 114-117, 127, 135, 150, 163, 170, 175, 179, 180, 182, 194, 218, 241, 247, 255, 256, 259, 267, 268, 272, 277, 293, 294, 304, 312, 329, 358, 360, 386, 398, 407, 416,419,422,423,426,428 Aknsal felsefe 43, 44, 335, 337, 374 Aknsal idealizm 47, 51 Aknsal kant 326, 336-338 Aknsalhk sonras felsefe, 200 Aydnlanmann Diyalektii 30, 210, 213, 215, 218, 220, 221, 240, 242, 255, 264, 265, 270, 271, 274, 287, 321,330 Aydnlanmann Diyalektii 214, 222, 240,242,265,343,412 459 Balam 11, 12, 24, 26, 33, 39, 59, 69, 81,92,95,99,100,103,112,113, 118,122,127,129, 133,142,143, 145, 153, 162, 168-171, 174, 179, 180, 200, 209, 218, 222-224, 244, 248, 250, 258, 275, 277, 285, 288, 290, 292, 300, 301, 303, 305, 307, 309, 310, 315, 316, 318, 320, 327, 339, 341, 345, 347, 353, 358360, 363, 364, 366, 367, 370, 372, 382, 384, 389, 391, 392, 396, 398, 400, 404407, 409, 411, 412, 420, 427, 431,436,437,438 Balamclk 33-35, 355 Balamsallatrma 105, 106, 346, 405, 407, 428, 429 Baier, Kurt, 250, 416 Bastrma 125, 216, 218, 219, 228-230, 240-242, 252, 259-261, 263, 290, 293, 338, 342, 343, 348, 374, 396, 406,411,418,421 Balang konumu 366, 367, 395 Bauer, Bruno 56, 60, 61, 233 Belirleyerek olumsuzlama 194 Bell, Daniel 298, 316 Ben, bkz. Kendine-zdelik "Bencillik ve Kurtulu Hareketi" 243, 246, 258, 261 Benjamin, Jessica 219, 264, 265 Benjamin, Walter 19, 194, 269, 282, 410,411,413 Berman, Marshall 152, 323 Biim deitirme 32, 65-67, 89, 90, 98, 100, 153, 162, 163, 193, 230, 322, ' 412,413,421,430 Bilgi ve ilgi 334 Bilimcilik 221, 349 Bilimsel devrim 344 Bilin 22, 25, 48, 52, 59, 61, 62, 65, 67, 72-75, 78-81, 84, 86, 110,121, 127, 147, 154,155, 160, 161, 179, 198, 202, 220, 233, 241 262, 264, 265, 271, 273, 301, 308, 332, 335, 343, 402, 410, 422, 423 334

Bilin felsefesi 308, 356 Biliilik 284, 363, 374 Bilisel geliimci teoriler 294, 348,405 Bilisel psikoloji 337 Bireycilik 50, 208 Bloch, Ernst 411, 440 Bonss, Wolfgang 14, 196, 204, 218, 287 Bradley, EH. 112 Burjuva devrimlerinin vaadi 32 Burjuva etii, bkz. Kam etik Burjuva toplumu, bkz. Sivil toplum Brokrasi 135, 136, 212, 237 Btnleme, bhz.Toplumsal btnleme Btnleyici eletiri 217, 223 Btnlk [totality] 18, 23 Cavell, Stanley 406 Cemaat 11, 28, 32, 33, 45, 49, 99, 149, 150, 155, 157, 160, 162, 186, 203, 205, 239, 241, 279, 310, 318, 326, 372, 394, 400, 417, 425-430, 432, 433, 435-439, 440 Cohen.Jean 15, 55, 173, 175, 389 Cohen, Joshua, 166 alma etii 258, 298, 315 atallanma (Entzweiung) 43, 44, 51, 133 karlar 24, 53, 61, 63, 64, 106, 117, 127,137, 172-176, 189, 207, 247, 253, 254, 256, 338, 358, 375, 388, 389, 391-396, 402, 435 oulluk 83, 141, 173, 174, 186, 187, 189,271,310,433,435 Dayanma 15, 32, 162, 254, 303, 314, m, 425, 427-430, 433, 435-440 Deer farkllamas 344, 408, 409 Deer yasas 141, 158, 160, 161, 163 Deerlerin bilimsellemesi 327 Demokrasi 32, 64, 65, 193, 209, 210212, 287, 297, 358, 397, 402, 434 Descartes, R., 308, 344, 432 Devlet kapitalizmi 195, 206-209, 211, 212, 226, 228, 229 Devlet mdahalesi 207, 295, 296, 318 Devrim 64, 135, 166, 283, 344, 415, 420 460 Devrimci zne 82, 189 Davurum eylem 118, 119, 121, 139141,182-185,278 Dsallatrma (Entusserung) 13, 29, 58, 60, 72, 75, 80, 81, 83-87, 96, 97, 118,119,177,178,180,270, 413 Diyalektik felsefe 22 Dogmatizm 46, 52, 53, 55, 56, 66, 70, 72,102,104,107,116,257,327, 410, 420 Doa durumu 28, 42, 45, 46, 99, 101,

335

148, 245, 422 Doa yasas 21, 158, 249, 250, 321 Doal hak teorileri 13, 27, 28, 41-44, 46, 47, 49-55, 67, 69, 71, 72, 98, 101, 102, 133, 136, 138, 177, 246, 285, 289, 313, 440 Doal Hukuk 26-28, 150, 233, 244, 245, 247, 249, 363 Doal Hukuk; ayr. bkz. Doal hak teorileri Doal trler teorisi 244, 245 Doal zorunluluk mant 260 Doalc yanlt 26 Doalclk 375, 409 Doruluk 328, 332, 342, 373 Dolayl geerliletirme 355, 356 Donagan, Alan 379 Dubiel, Helmut 14, 196, 200 Durkheim, Emil 17-21, 24, 54, 140, 170,285,313,314,317,347 Duyarlk (Sinnhchke) gizilgc 44 114,116 Duyguculuk 375 Duyusal sonluluk 83, 87-89, 91, 96, 100, 193, 434 Dalist ontoloji 215, 312, 325, 330 Dnya Dinlerinin Sosyal Psikolojisi 235,312 Dnmsellik 115, 248, 249, 277, 312, 314, 322, 326, 327, 329, 342346, 353, 370, 408 Edimsel eliki 223, 372, 373 Ego otonomisi 418 Ego ve alter 301, 309, 311 Ego; bkz. Kendine-zdelik Eitim (Bildung) 47, 73-75, 81, 86, 127,134, 153, 163, 180, 253, 272, 295,296,315,317,320,398 Ekolojik etik 254 Ekonomik akl 24 Eletirel Teori (Frankfurt Okulu) 11-15, 19-23, 25, 26, 29, 31-35, 42, 82, 83, 98, 101, 187-189, 194-199, 201-204, 206, 213, 217, 218, 221, 222, 235, 242, 243, 255, 269, 274, 280-282, 286-288, 311, 317, 320, 330, 347, 350, 351, 354-356, 399, 410-414,421,422,430-434 Emek 30, 46, 67, 69, 73-77, 80, 81, 84, 85, 8991, 97, 122, 144-146, 154,158-161,163-168,171,177, 185, 204, 205, 207, 218, 219, 229, 236, 237, 259, 272, 356, 414, 434 Emek deeri 147, 158-163, 237 Emekzaman bkz. Emek deeri Empirizm 44, 46, 50, 51, 58, 72, 257 Endstriyel-teknolojik uygarlk 229, 230 Epistemik perspektifler 31, 143 Epistemolojik eletiri 200, 354, 355 Eros 230, 231,413 Eros ve Uygarlk 229 Eski Yunanlar 387 Estetik-davurucu sylem 418, 419, 424, 428 Eitlik 32, 63, 145-146, 150, 176, 208, 232,256,368,387,415,438 Etik teorisi 101, 103, 109, 284, 294, 307, 338, 358, 363, 365, 370, 371, 378, 384, 391, 404, 405, 408, 410, 420 Etik tz 110,230,288,390 Etik yaam (Sittlichkeit) 41, 43, 47-52, 54, 55, 66, 109, 110, 112-114, 132, 133,135,136, 138,177, 185,261, 288, 390, 403, 404 Etkileimci model 417 Etkinlik ayr. bkz. Kendini-gerekletirme Evrensel pragmatik 358, 359, 365, 367-369, 373, 374, 387, 388, 408 461 Evrenselcilik 324, 369 Evrenselletirilebilirlik 48, 103, 104, 336

106-109, 111, 127, 249, 256, 261, 370, 375-378, 380-385, 389-392, 396-398,406,408 Evrim, Evrimcilik 77, 85, 90, 101, 196, 218, 330, 335, 336, 343, 347, 349, 350, 353, 370, 403, 409, 414416,429 Eylem sistemlerinin aklsallamas 311,312,322 Eylem tasvirleri; ayr. bkz. Yorumsal belirlenmemilik Eylem teorisi 32 120, 303, 310, 311, 320,321,346,376 Eylem ve sonu diyalektii 119, 123 124 Eylem ve yapma diyalektii 121 Eylemin niyetlilik teorisi 178 Faizm 194, 196, 197, 209, 212, 216, 228, 250 Faydaclk 145 Felsefi antropoloji 23, 177, 199, 243, 245, 256, 272-274, 285, 288, 354 Fenomenoloji 241, 256, 333, 335, 431,433 Fenomenolojik metod 27,41, 71-73, 83 Fetiizm 143, 146, 153-162, 227, 228, 321 Fetisizletirici eletiri 27, 29, 41, 68, 73, 97,146, 147, 195, 201, 202, 223,227 Feuerbach, Ludwig 59, 274, 308, 333 Fichte.J. G. 47, 48, 50, 52, 69, 266 Fichtcci ve Shelngci Felsefe Sistemleri Arasndaki Fark 43 Fiili gereklik 57-63, 65, 77, 118, 121, 128, 135, 136,139, 146, 147, 180, 224, 226, 234, 410 Form ve ierik diyalektii 108, 109, 127,377,380 Formalizm 44, 47, 48, 58, 66, 72, 108, 109,185,256,291,377 Formasyon 44, 47, 72, 88, 90, 91, 111, 127,137, 149, 150, 157, 166, 171, 172, 174, 179, 187, 195, 200, 207-212, 219, 227, 230, 253, 265, 276, 302, 303, 314, 334, 343, 394, 395, 398, 403, 414, 416, 417, 422, 423, 427, 435, 440 Foucault, Michel 323 Fourier, C. 57, 160 Frankfurt Okulu; ayr. bkz. Eletirel teori Freud, Sigmund; ayr. bkz. Psikoanaliz Fromm, Erich 19, 203 Gadamer, Hans-Georg 12, 92, 279, 283, 302, 306, 344, 347, 402 Galileo 344 Ge kapitalizm 285, 288, 298 Geerlilik iddialar 304-307, 332, 356, 363, 364, 372, 373, 375, 392, 400 Gelenek 17, 18, 24, 42, 82, 126, 244, 264, 285, 296, 301, 308, 311, 316, 317, 333, 334, 349, 365, 398, 402, 403, 409, 411, 418, 420-422, 424, 427, 430, 432 Geleneksel teori 188, 194, 196-200, 203, 206, 274, 431 "Geleneksel ve Eletirel Teori" 29, 118,191, 196-199, 203, 206, 274, 431 Geliimci mantk 396 Gen Hegelciler 41, 56, 193 Genel kar 392396, 398 Genelletirilmi teki 419, 425-430, 337

436, 438 Genetik epistemoloji 337 Gerek Felse/e 69 Gerekletirme 13, 18, 19, 25, 80, 84, 85, 96, 97, 99, 114, 117, 120-122, 128, 129, 135, 139, 140, 145, 151, 152,164, 165, 176-178, 180-184, 201, 218, 228, 234, 239, 240, 242, 244, 254,269,271-273,288,308-310, 350, 357, 376, 398, 411, 413, 425, 426, 432 Geuss, Raymond 361, 397 Gewirth, Alan 33, 34, 379 Giegel, Hans Joachim 347 Gilligan, Carol 405, 421, 426-429 462 Grecilik 179, 199, 354, 369 Grn ve z 223-225, 227, 329 Gzlemci perspektifi, bkz. znelertesilik Grotius, Hugo 45 Gdlenim 31, 104, 117, 294-298, 317,348,349,377,398 Gnlk yaamn hukuklemesi ayr. bkz. Yaam-dnyasnn aklsallamas Habermas.Jrgen 11-14, 26, 31, 34, 39,42,69,75,90-92, 101, 109, 125, 149, 150,156,171,182, 189, 205, 223, 271, 281-308, 311-323, 325, 330-351, 353, 355, 357-376, 379-382, 384-387, 393-397, 399, 400-405, 407-418, 422, 424, 425, 428, 429 Hafza 55, 80, 81, 221, 230, 231, 233, 241,402 Hak 11, 13, 14, 24, 27, 28, 32, 41-47, 49, 50, 52, 53, 55, 63-65, 67, 98, 99, 101-104, 117,119,126,128-132, 136, 137, 142, 145, 148, 172, 174, 177, 184, 245, 246, 248, 283, 285, 289, 313, 318, 332, 346, 358, 366, 372, 386, 398, 415, 421, 425-427, 429, 430, 435, 437, 440 Hakikat 13, 52-54, 80, 81, 86, 136, 181, 225, 234, 241, 242, 260, 268, 269, 277, 278, 282, 284, 311, 322, 340, 369, 370, 371, 383, 392-394, 396, 402, 403, 410, 420, 431, 432, 435 "Hakikat Teorileri" 380, 416 Haklar cemaati 32 Hakl nedenler 363, 376 Hanehalk (oikos) 24, 103, 104, 109, 427 Harcanabilir zaman 159, 163 Hatrlama (Erinnerung) 70, 77, 79-81, 97, 230, 235, 294 Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eletirisi 62, 64, 173 Hegel, G. W F 11, 12, 14, 27, 30, 32, 34, 41-55, 57, 61, 62, 65-67, 69-75, 77-83, 85-87, 96-141, 143, 148, 153, 157, 170, 173, 175, 177, 179-181, 185, 186, 205, 223-225, 234, 239, 241, 242, 246, 247, 261, 266-269, 272, 273, 276, 278, 283, 285, 288, 289, 308-310, 333, 335, 357, 376-379, 390, 391, 398, 407, 414, 417,430-433 Heidegger, Martin 83, 199, 329, 411 Held, David 12, 19,195, 295 Hermentik evrim 344, 353 Hesse, Mary 337 Hristiyanln Tini 110 Hintikkajaako 372 Hobbes, Thomas 24, 28, 45, 46, 49, 114, 150, 217, 244, 245, 392, 419, 422, 427, 429, 430, 432 Horkheimer, Max 12, 13, 19-27, 29, 30, 34, 53,

338

82, 98, 114, 188, 189, 194-206, 209-221, 227, 228, 232, 235, 241-243, 245261, 264, 265, 270, 273-278, 280, 281, 283, 285, 287, 288, 291, 310, 312, 322, 330, 342, 348, 354, 356, 357, 398, 412, 414,431,432,439 Hukuk Felsefesi 103, 117, 119, 123, 126, 128, 130-132, 134-136, 138 Husserl, Edmund 34, 301, 308, 354, 359 Ilting, Karl-Heinz 52, 364 kin eletiri 52, 54, 66, 143, 145, 223, 225 tselletirme 60, 79, 80, 258, 259, 276 deal sz durumu 358, 362, 364, 366-369,371,373,374,394,402 dealizm 25, 47, 51, 132, 174, 201, 247, 256, 273-275, 280, 294, 302, 432 deoloji Eletirisi 223, 226 ihtiya nesnesi 88, 89 htiyalar 11, 20, 21, 23, 31, 32, 50, 60,66,88,89,94,96,108,115, 117,127,132134, 150,151, 158, 160, 231, 241, 243, 253, 259, 293, 343, 381, 382, 386, 394396, 411, 463 416-418, 421, 422, 424, 426-428, 438 htiyalar cemaati 32, 425, 430, 437439 htiyalar sistemi 110,132-135, 137, 157,170,250,288 htiyalar ve dayanma birlii 438 lerleme Diyalektii 343 llerlemecilik 153, 169, 178 letiim ve kendini-gerekletirme 13, 18, 80, 84, 85, 96, 97, 99,117, 139, 140, 145, 151, 152, 164, 176-178, 181-183, 218, 239, 240, 242, 269, 271-273, 288, 308-310, 357, 376, 425,426,432 lletiimsel akl, bhz. lletiimsel aklsallk lletiimsel aklsallk 284, 322, 332, 334, 336, 342, 350, 351, 353, 356, 367, 408, 433, 435 lletiimsel ehliyet; ayr. bhz. Know-how lletiimsel etik 14, 33, 101, 284, 307, 334, 351, 357, 358, 363, 365, 366, 369, 370, 371, 373, 374, 376, 377, 379, 380, 382-384, 388-391, 396, 398, 399, 402, 404-409, 420, 423, 424, 428-430, 435, 437 lletiimsel Eylem Kuram 284, 290-292, 298-300, 307, 314, 320, 321, 323, 330, 335, 347, 353 lletiimsel eylem 13, 14, 31, 32, 183185, 255, 278, 284, 285, 288-290, 299, 301-311, 320, 321, 330, 346, 359, 363, 392 llgici etik 428 nan ve Bilgi 43 nsan doas 45-47, 55, 114, 150, 245247, 294, 384 nsan-tr, bhz. nsanlk lnsanleme 30, 74, 76, 77, 81, 86, 90, 218, 270, 272 nsanln z 272 nsanlk 46, 59, 65, 176,177,199, 215, 217, 219, 246, 270, 431, 436, 438 rade 24, 25, 47, 48, 51, 53, 54, 63, 108, 110, 112,116, 122,126-135, 165, 177,182, 249, 256, 261, 290, 464 325, 328, 329, 345, 358, 376, 383, 391,393,394,419 i snf, bhz. Proletarya llevselci akl 321 llevselcilik 260, 420 yi yaam 17, 23, 149, 152, 398,412, 417,419-421,424 339

Jay, Martin 12, 194, 195, 214 Jetztzeit 413 Jnger, E. 411 Kader 80,121,123, 124, 157, 166, 216, 250, 251, 271, 321, 325, 401, 423 Kamusal yaam 50, 377, 391, 425, 430, 431 Kamusalhk 32, 137 Kant, mmanuel 11, 13, 14, 24, 28, 32, 40, 41,4749, 52, 67, 70, 71, 101-108,114-117,119,127,150,175, 239, 240, 242, 246, 247, 249, 251, 258, 260-262, 265, 266, 281, 285, 333, 335, 336, 357, 376, 378-380, 391, 393, 406, 407, 416,419, 430-432 Kam ahlak 27, 102-104, 107, 111, 114, 116, 117, 139, 241, 242, 246-249, 251, 252, 261, 262, 264, 370, 376-379, 390, 391, 398, 399, 407, 416, 417, 427 Kant etik 11, 13, 32, 100, 102,103, 105, 109, 113, 249, 285, 378-380, 391,396,398 Kapital 31, 41, 62, 66, 75, 140, 143147,160, 161,164-167, 171, 174, 175,177,178,187,193,293 Kararvermecilik 323, 358, 363, 373, 375,401,409,410 Karizma 329 Karlkl tanma 130, 267, 372, 385, 404 Karlkllk 34, 94, 95, 183, 184, 360, 361, 366-368, 371, 386, 408, 426 Kartezyen kuku 344 Katlmc gr, bhz. zneleraraslk Katfc 382 . Kendi zerinde tahakkm 215 Kendine-zdelik 261 Kendini-gerekletirme 40, 47, 50, 54, 72-77, 80, .81, 84, 85, 87, 91, 93, 96100, 117, 122, 133-135, 143-151, 155, 156, 158, 159, 161, 173, 174, 176-180, 182, 184, 185, 188, 189, 202, 204, 205, 208, 217, 218, 227, 236, 240, 242244, 247, 251, 255, 270-274, 308-310, 335, 343, 356, 357, 376, 406, 415, 419, 425427, 432, 433 Kendini-koruma 214, 215, 222, 228, 243-246, 248, 255, 256, 258, 271-273 Kesinlik [positivity], 111 Kstlanmam diyalog modeli 357-359 Kimlik/zdelik krizi, bhz. Yaanan kriz Kirchheimer, Otto 209, 211,434 Kiilik 104, 111, 112, 117, 211, 215, 219, 230, 232, 275, 276, 288, 291, 293, 302, 313, 316, 410, 421, 427 Know-how 91, 301, 306, 307, 335, 340,341,371,373,374,386 Kohlberg, Lawrence 369, 370, 405, 413,421,429 Kolektif eylem 186,435 Kolektif tekil zne 28, 30, 85, 96, 99, 101, 122, 141, 164, 176, 186, 270, 431,433 Komnizm 57,86-88, 152 Koperniki Devrim 420 Korsch, Kari 167,195 Koselleck, Reinhart 39-41 340

Koulsuz buyruk, bhz. Evrenselletirilebilirlik Kritik 71 Kriz teorisi 11, 143, 148, 164, 203, 204, 294, 295 Kuralkoyucu teoriler 98, 103 Kurtulu 13, 20, 22, 28-30, 60, 61, 6466, 69, 82, 88-91, 98, 99, 104, 141, 142, 153, 154, 160, 173, 174, 176-178, 186, 188, 193, 194, 198, 204, 205, 217, 218, 225, 229, 231, 233, 235, 243, 246, 258, 260, 261, 263, 265, 270, 273, 275, 278, 280, 283285, 299, 308, 311, 321, 322, 375, 376, 410-414, 432, 438-440 Kurumsal farkllama 289, 292 Kurumsal gerekilik 109, 111-113 Kukuculuk 70, 78, 328, 400 "Kutsal aile" 233, 235, 320 Kutsaln dilselletirilmesi 314, 336 Kltrel aklsallama 150, 213, 215, 220, 232, 257, 289, 313, 314, 325, 326, 328 Kltrel Farkllama; ayr. bhz. Kltrel aklsallama Kltrel yeniden retim 299, 301-303, 316,318 Lasch, Christopher 265, 298, 319, 320 Leiss, William 277 Leviathan 24, 45, 46, 244, 245 Liberal kapitalizm 206, 208, 209, 211, 228,251,264 Locke, John 45, 49, 263, 266 Lorenzen, Paul 399, 400 Lowenthal, Leo 19, 194 Lukacs, Georg 49, 75, 85, 166, 167, 205, 235-238 Lyotard,J-E33, 34, 333 Machiavelli, N. 217, 243 Maclntyre, Alisdair 33, 124, 323, 333, 420 Mandeville 24, 217, 243 Mantk 71, 103,110, 115,125, 133, 335, 338 Marcuse, Herbert 19, 44, 184, 189, 194, 195, 198, 203, 204, 210-212, 217, 229233, 235, 237, 242, 243, 252, 263, 270, 288, 289, 291, 317, 322, 348, 412, 422, 423, 439 Marksizm 30, 82, 83, 100, 142, 154, 158, 171, 176, 186, 188,193, 194, 196, 198, 199, 209, 260, 280, 333, 412, 433-435 Marx, Karl 11-13, 15, 20, 26, 28-31, 34, 41,42, 53, 55-67, 70, 73, 75-77, 8291, 93-99, 102, 140-181, 185-187, 193, 201, 202, 207, 217, 465 224-229, 232-234, 239, 240, 242, 247, 252, 254, 272-275, 278, 285, 286,288, 293, 298, 309, 310, 321, 323, 357, 411, 412, 430-435, 438 "Materyalizm ve Ahlak" 243,

341

248 McCarthy, Thomas 12, 14, 284, 290, 293, 297, 299, 302, 304, 306, 307, 333, 334, 354, 359, 362, 363, 369, 370, 380, 414 Mead, G. H 116, 292, 308, 393, 425 Mendelson, Jack 402 Merleau-Ponty, Maurice 238 Mesihi topyaclk 411 Meruluk Krizi 289-291, 294, 297-300, 314,321,348,393,411 Meruluk Krizi 296, 297, 348 Meta formu 235-238, 268 Metaetik 32, 365, 370, 383, 388 Mili, James 93, 94 Mimesis 30, 88, 189, 216, 242, 265, 276, 277, 279, 284, 288, 308, 310, 311,357 Modern devlet 43, 60-62, 67, 102, 103,135,136,292 Modern doal hak 11, 24, 27, 28, 4143,47,49,50,52,55,136,177, 285, 289, 313 Modernite 28, 51, 69, 101, 117, 137, 138, 150, 177, 220, 221, 288290, 307, 313, 314, 319, 322-328, 329-331, 333, 336, 339, 341-343, 346, 350,351,364,415,424 Mutluluk aray 117, 258, 259 Mbadele 95, 144-146, 150, 151, 154-158, 162, 167, 185, 207, 208, 226, 228, 236, 237, 247, 268, 280, 292, 313,314,374 Mlkiyet 46, 51, 63, 72-79, 81, 84, 85, 86,88,103,104,107109,123, 144-147, 149,150, 166, 169, 240, 245, 247, 248, 252, 295 Narcissus 231 Narsizm 266, 279 Nasyonal Sosyalizm 209-211, 216, 431 Negatif Diyalektik 233, 242, 260, 264, 265,270,271,277,281,354 Nesnel dnya 123, 414, 434 "Nesnel olann ayrcal" 270 Nesnelci yanlsama 200 Nesnelcilik 171, 356 Nesneletirme (Vergegenstndlichung) 13,83-87,90,91,93,94,96,97, 163, 173, 178, 180, 218, 255, 270, 272, 274, 278, 288, 310, 413 Neumann, E 19, 209, 211, 434 Nietzsche, Friedrich 217, 241, 328, 329,333,338,339,344,411 Niyet 12, 20, 23, 25, 29, 30, 49, 54, 71, 82, 93, 105, 113, 116-124, 170, 178182, 185, 229, 282, 285, 286, 292, 300, 304, 305, 308, 309, 315, 321, 325, 336, 339, 342, 347, 350, 360,367,376,380,387,398,408, 410 Normatif meruluk 33, 138, 151, 208, 432 Normlar 18 32, 56, 65, 67, 94,110, 111,137, 145, 146, 149, 151, 162, 169, 214, 226, 232, 233, 246, 261, 290, 293, 302, 304, 309-311, 313, 314, 358, 360, 362342

368, 371, 373, 375, 379, 382, 383, 388, 390-392, 396, 397, 408, 419, 420, 426, 427, 432, 437 Odysseus 215-217, 219, 268, 409 Offe, Claus 170, 171, 231, 232, 254, 298,319 Olumsuzlayc Diyalektik 223, 225, 226, 234, 265, 271 Ontoloji 23, 27, 83, 181, 199, 215, 230, 273, 312, 313, 325, 326, 330, 354 Otonom Ben, bkz. Otonomi Otonomi 13,14, 23, 25, 30, 31, 33, 35, 101, 102, 104, 136, 138, 139, 172, 210, 214, 219, 222, 239-241, 243, 248, 249, 251, 255-257, 260, 263-265, 267, 269, 272-274, 277, 281, 288, 310, 311, 318, 325, 326, 332, 342, 353, 356, 357, 364, 378, 379, 398, 401, 410, 417-420, 423, 427,429,430-432 . 466 Otonomi etii, 249 Otorite 18, 24, 28, 40, 112, 150, 208, 212, 219, 230, 246, 248, 256, 261, 264, 265, 316, 329, 340, 348, 349, 355, 367, 410, 434 Otoriter Kisife 335 dev 52, 102, 105, 111,112, 114, 116, 117, 123, 239, 241, 242, 247, 255, 256, 258, 259, 391, 399, 407, 416, 426, 428 Odipal mcadele 230 renme sreleri 335, 336, 353, 369, 402 ltrlemezlik 33, 179 rgtl kapitalizm, bkz. Devlet kapitalizmi zbilgi70, 241,266, 334 zdelik kurmayan mantk 220 zdelik mant 214, 220, 221, 230, 238, 266, 268, 278-280 zdelik ve farkllk 43, 44, 53, 72, 279 zdavurum 94 zdnm 56, 70, 115, 116, 222, 239, 240, 248, 266, 273-275, 280, 326, 327, 334, 335, 356, 399, 321 zellemecilik 296, 297, 348, 349 zgr irade 126-131, 356 zgrlk 20, 25, 44, 48, 51, 53, 56, 59,86,102,110,117-119,126-129, 131, 133135, 137-139, 145, 146, 160, 185, 198, 204, 208, 226, 229, 232, 239, 256, 258, 259, 263, 266, 267, 280, 281, 285, 288, 291, 317, 322, 354, 362, 366, 367, 383, 411,413,415,429 zne felsefesi 13, 28-32, 67, 73,82, 83, 85, 87, 89, 99, 100, 141-143, 164, 173, 174,176-178, 185, 188, 189, 193, 204, 205, 218, 242, 243, 255, 267, 269-271, 308,413, 414, 429, 430,431,433,434,438,439 znel dnya 304 znelerarashk 29, 31, 72, 83, 85, 98, 100, 118, 125, 140, 143, 163, 164, 343

187, 189, 393, 403 znelertesilik 31, 54, 72, 73, 82, 98, 100, 125, 126, 131, 140, 141, 143, . 164, 270, 310 znellik 28, 44, 51, 69, 71, 81, 82, 85, 86, 88, 89, 112,115, 150, 153, 215, 218, 219, 233, 242, 253, 263, 270, 271,275,281,313,328,424 Paradigmann deimesi 433 Parsons, Talcott 18, 125, 133, 170, 313, 324 Perspektivizm 324 Petit, Philip 394 Phronesis 118 Piyasa Ekonomisi 54, 95, 226 Platon 22-25, 29, 97, 98, 152 Poetics 30, 189 Poiesis (yaratmak) 30, 74, 122, 189, 278 Polis 23, 52,67, 109, 289,419 Politics 23, 186, 387 Politik ekonomi eletirisi 27, 28, 143, 146, 148, 151, 195, 201, 202, 204, 206208, 210 223, 232, 233, 235 Pollock, Friedrich P 194, 206, 208, 209,211,229 Post-modernizm 34, 35 Post-yapsalchk, 82 Pozitivist sosyoloji 23 Praksis 17, 21-23, 26, 27, 30, 74, 90, 97, 98, 147,167,175,188, 197,199, 204206, 244, 283, 334,414, 431 Pratik felsefe 17, 19, 20, 23-27, 32, 44, 98,419 Pratik sylem 363, 369, 375, 380-384, 389, 394, 395, 397, 400, 401, 412, 416,417,420,421,424 Proletarya 142,164, 166, 167, 174-176, 178, 186, 187, 196-198, 204, 431, 434, 439 Prosedr 42, 44, 45, 60, 62, 73, 79, 103, 104, 106-109,.111, 127, 131, 143146, 148, 201, 202, 213, 240, 257, 304, 307, 331-333, 345, 355, 362, 365, 366, 368371, 376-382, 385, 389, 390, 392, 393, 397, 406, 408, 415, 420, 425 467 Protestan Ahlk ve Kapitalizmin Ruhu 237, 324 Psikoanaliz 171, 218, 262, 265, 294, 347,355,398,417,423 Pufendorf, Samuel 45 Quine, W. V O. 179, 337 Rawls, John 32, 33,42, 108, 109, 253, 365-368, 370, 379, 392-395, 416, 417,429 Refah devleti 295, 297, 298, 314, 315, 318-320,413,437 Rza 53, 130, 138, 208, 358, 383, 384,

344

388, 389, 413, 394 Ricardo, David 148 "Robinsonculuk" 42, 98, 148 Rorty, Richard 33, 34, 333, 354-356 Rousseau, J.J. 63, 85, 130, 155, 383, 391,393,394,397 Ruge, Arnold 56, 60 Sade, Marquis de 217 Saf Akln Eletirisi 40, 41, 70, 239, 419, 430 Sahte-dn 395 Sanat 14, 22, 30, 40, 75, 94, 125, 221223, 269, 270, 279, 309, 331, 332, 349, 439 Sartre, J. P 329, 409 Scheler, Max 17, 256 Schndelbach, Herbert 74, 306, 353 Schwemmer, Otto 399 Sembolik etkileim 92, 294, 417 Sergileme (Darstellung) 27, 47, 71-73, 121, 135, 136,140, 141, 205, 209, 265, 284, 290, 329, 435 Sermaye 46, 53, 88, 141, 144, 145, 147, 158, 159, 164, 166-168, 171, 177, 178, 187, 210, 229, 240, 295, 297, 298, 430, 434, 438 Sevgi 96, 102, 259, 265, 267, 268, 427, 428 Sezgicilik 375 Snf 22, 82, 134, 136, 146,147, 152, 169, 171-177,186, 198, 235, 251, 254, 260, 278, 280, 289, 298, 300, 317,319,342,413,415,434 Snfbilincil71,205, 235 Silber, John 106, 108, 378 Sistem btnlemesi 169, 170, 291, 292,294,298,300,301,318 Sistemsel kriz 31, 125, 143, 168, 178, 286, 287, 294 Sivil toplum 28, 41-43, 51, 54, 55, 6267, 69,89, 97-99, 132, 136, 137, 145,146, 148, 150-152, 162, 173, 175, 185, 193, 208, 226, 242, 247, 248,254,258,412 Smith, Adam 24, 133,138, 170 Somut teki; ayr. bkz. Genelletirilmi teki Sosyalizm 141,142, 160-163,194, 197, 207, 209-211, 216, 254, 310, 431. Soyut edeerlik 236 Sllner, Alfons 15, 196, 210 "Sylem etii" 371, 374, 375, 380, 383, 384, 389, 395, 397, 400 Sylem etii teorisi; bkz. lletiimsel etik Szleme teorisi 150 Spengler, Oswald 411 Stagflasyon 169 Stalinizm 142, 287, 431 Stratejik eylem 24, 34, 184, 185, 289, 311. Strauss, Leo 244, 330 eyletirme 53, 85, 141, 201, 235, 257, 298, 316 Tahakkm 30, 52, 61, 62, 149, 150, 158,165,168,172, 173,211,212, 215, 217, 218, 222, 226, 227, 231, 233, 240, 242, 252, 259, 260, 262, 264, 273, 275-278, 281, 283, 284, 290, 291, 310, 316, 323, 342, 358, 386,391,398 Tamamlama; ayr. bkz. Kurtulu; topya Tarih 11-13, 17, 20,21, 23, 26, 28, 30, 35, 40-42, 50-52, 73, 74, 80, 81, 86,90,102,142,147,150,151, 153, 154, 162, 165-168, 171,173345

468 175, 177, 188, 189, 191, 196, 197, 199-206, 219, 222, 226-228, 230-233, 238, 239, 242, 247, 248, 251, 255, 256, 263, 269, 270-272, 274, 285, 295, 308, 320, 333, 339, 343, 345, 377, 387, 401, 402, 411, 414, 416, 430-433, 435, 436, 438 Tarih Felsefesi zerine Dersler 74 Tarih ve Sm/Biinci 205, 235 Tartma 12, 27, 33, 34, 39, 54, 57, 60, 63,71,77,109,116,119,120,121, 125, 132, 134,147, 165-167, 184, 194, 198, 204, 210, 213, 229, 242, 250, 252-255, 262, 265, 267, 271, 277, 284, 285, 290, 292, 296, 299, 303-308, 313-316, 325, 331-336, 341343, 347, 350, 351, 356-360, 362, 363, 365, 368, 371-376, 380, 382, 384-391, 393, 394, 397, 400-405, 407, 408, 410, 415, 418, 421, 427, 429, 432, 433 Taylor, Charles 96,118, 124 Tek-boyutluluk217, 231 Tekelci kapitalizm 211, 227 Tekmerkezlikten k 312, 313 Teknokratizm 358 Telos 25, 30,69, 99, 122, 174, 175, 219,243,251,289,350,411 Temel iyiler 367 Temelcilik 33, 34, 353, 354, 355 Teori ve Pratik 322 Teori-pratik ilikisi 197 Tin (Geist) 43, 44, 52, 71, 73-75, 79-82, 86, 96, 109, 110, 119-122, 125, 128, 131, 177, 181, 217, 233, 259, 267, 270, 271, 274, 379, 416, 431, 439 Tinin Grngbilimi 13, 27, 28, 34, 41, 70, 71, 122, 130 Toplum rgtlenmesi 22 Toplumsal Aratrmalar Enstits; ayr. bkz. Eletirel teori Toplumsal btnleme 169, 170, 172, 180, 291-294, 298303, 310, 311, 314,316-318,390 Toplumsal dnya 22, 23, 54, 98, 113, 118, 124, 180, 183, 187, 188, 202, 204, 205, 237, 257, 304, 310, 312, 321 Toplumsal etik 112 Toplumsal etkileim 34, 91, 92, 159, 184,255, 176,308,311,385 Toplumsal eylem 13, 14, 31, 140, 141, 168, 170, 182, 185, 212, 236, 278, 288, 290-292, 300, 301, 306, 308310, 326 Toplumsal geliim 290, 335 Toplumsal kimlik 111, 293, 298 Toplumsal praksis, bkz. Praksis Toplumsallama 90, 147, 180, 253, 254, 268, 290, 294, 299, 300-303, 306, 307, 316, 318, 345, 348, 374, 417,420,424 Toplumyapsal aklsaliama 150, 212, 213, 232, 289-291, 299, 331, 348 Toptan btnleme 217 Toulmin, Stephen 381 Tnnies, Ferdinand 162 Tz 58, 59, 73, 79, 81, 83, 86, 98, 103, 109, 110, 119, 130, 212, 221, 224, 230, 236, 257, 288, 331, 332, 354, 358, 361, 384, 389, 390, 392, 396 Tmevarm ilkesi 382 Tr z 63, 175 Uzlam; ayr. bkz. Hakikat Ocretli-emek 165, 166 retim alan 95,155, 227, 275, 316 retim ilikileri 158, 169, 208, 275, 298, 433 346

topya 32, 53, 59, 62, 65, 67, 102, 148, 153, 156, 163, 193, 194, 229, 265, 268, 269, 278, 280, 318, 322, 361, 375, 376,4 07, 410, 412, 416, 435, 439, 440 topyac akl 198, 232, 280, 283, 287, 350, 356, 398 topyac sosyalistler 57 Weber, Max 75, 150, 196, 212, 213, 215, 232, 235-238, 246, 257, 285, 289291, 299, 306, 311-313, 323-332,334,342,348,351,409 469 Weitling, W. 57 Wellmer, Albrecht 15, 90, 322, 345, 369 Whitebook, Joel 15, 282, 411 Winch, Peter 302, 306 Wolff, Robert Paul 337, 367 Yabanclama (Enf/remdung) 53, 60, 61, 66, 67, 83-85, 94, 96, 141, 155, 163,164,171,176,177,310 Yahudi Meselesi zerine 60, 63, 64, 89 Yanl ihtiyalar 422, 423 Yanllanabilme 337 Yapsalclk 82, 125 Yapskm 218, 339, 341 Yaratc linguistik 337 Yarg 31, 39-41, 56, 111, 113, 114, 138, 142, 198, 214, 256, 306, 345-347, 349, 367, 378, 390, 394, 404-407, 409, 435 Yarggcnn Eletirisi 378 Yaam tarzlar 33, 148, 159, 354, 392, 412, 420, 424 Yaam-dnyas 35, 285, 298-304, 307, 309, 311-320, 322, 323, 332, 336, 347, 348, 367, 374, 391, 392, 401, 402, 436, 437 Yaam-dnyasnn aklsallamas 299, 307, 311, 312, 314, 322, 323, 336, 402, 437 Yaanan kriz 31, 125, 136, 143, 164, 166, 168, 171, 178, 193, 203, 287, 293, 294, 317, 434, 436, 437 Yaanan tecrbe 53, 113,136,169, 187 Yeni Aristotelesi etik 283, 289, 420 Yeni Kanthk 17, 33-35 Yeni Muhafazakrlk 316 Yeniden ele geirme 60, 63, 65, 66, 68, 72, 73, 76, 80, 82, 86, 87, 94, 96, 97,99,101,115,122, 128,140-143,153, 155, 173, 176-178, 181, 186, 188, 202, 206, 308, 310, 314, 414,431,438 Yeniden ina 12, 43, 76, 155, 156, 158, 245, 288, 308, 314, 323, 333-341, 343, 353, 365, 368-370, 373-375, 402,403,414,415,430,433 Yeniden ina edici bilimler 125, 334, 335, 338, 374 347

Yorumlayc sosyoloji 302, 325 Yorumsal belirlenmemitik 22, 30, 80, 92,94,102,108,121,122,124, 131, 139, 178, 181, 188, 204, 280, 286, 309-311, 338, 345, 351, 359, 362, 366, 368, 374, 393, 411, 418, 433,436 Yceltme 52, 214, 218, 219, 258-260, 264, 275, 332, 338, 406 Zeka 215-217, 219, 404, 405 470

Siyaset bilimi ve felsefesinde temel eser stats kazanm bir kitap Olan Eletiri, Norm ve topya, "Eletirel Teori"yi (Frankfurt Okulu) sosyal teori ierisinde temellendirirken, bu gelenein bir dnme biimi ve teorik yap olarak zgnln vurgulama amacn da tayor. Seyla Benhabib, Kant, Hegel ve Marx araclyla "eletiri" kavramnn kkenlerini sergilerken, bu kkenlerin antropolojik, etik ve Sosyolojik sonularn, Eletirel Teori'nin n-tarihi olarak okumaya izin veren olduka geni bir zeminde deerlendiriyor. Bylece, Eletirel Teori'nin normatif temellerini bu zemin zerinde yeniden kurmaya giriiyor. Kitap "arasal akln eletirisiyle", Kant, Hegel ve Manc' ieren klasik gelenek ierisinde korunan eletiri kavramnn, Frankfurt Okulu'nun teorik giriimiyle nasl dntrldn de gstermeyi hedefliyor. Benhabib birok yorumcunun aksine, Horkheimer ve Adorno'nun felsefi ve dnsel radikalizminin Habermasc bir iletiimsel eylem ve etik program ierisinde, stelik "zne felsefesinin" amazlarn da ortadan kaldrarak ulatrlabileceini dnmektedir. Eletiri, Norm ve topya, hem Eletirel Teori'nin baat temalar konusunda genel bir giri hem de zel bir eletirel dnce tarihi olarak okunabilecek bir ierie sahiptir. Ayrca Eletirel Teorinin modernlik projesiyle ilikisini de bu ierikten tretmek mmkn olabilecektir. Kitap, Benhabib'in birok disipline yaylan eletirel ilgisinin anlalmas konusunda da nemli ipular sunmaktadr.

348

You might also like