You are on page 1of 132

NDEKLER NDEKLER.........................................................................................................I KISALTMALAR ................................................................................................... II NSZ..................................................................................................................III GR: ANALTK FELSEFE VE L. WITTGENSTEININ TRACTATUSU ....1 1. Analitik Felsefe ...................................................................................................1 1.1.

Dil Felsefesi ve Analitik Felsefe ....................................................................13 2. Wittgensteinn Felsefi Geliimi Ve Tractatusun Oluumu .............................16 2.1. Tractatus-Logico Philosophicus .....................................................................24 2.2. Tractatustaki Cmlelerin Mantksal Sra Dzeni..........................................32 BRNC BLM.................................................................................................33 MSTKLK VE L.WITTGENSTEININ TRACTATUSU ................................33 1. Genel Olarak Mistisizm.....................................................................................34 2. Bat Felsefesi ve Teolojisinin Mistisizm Anlay.............................................37 2.1. Mistik Bir Kitap Olarak Tractatus .................................................................43 2.2 Tractatustaki Temel Mistik Alanlar...............................................................55 2.2.1. Ahlaki Alan& Estetik Alan .........................................................................56 2.2.2. Akn Alan...................................................................................................59 KNC BLM ...................................................................................................68 L.WITTGENSTEININ TRACTATUSUNDAK MSTK ERMLER..........68 1. Tractatusta Mistiklie Yol Aan Baz Kavramlar ...........................................68 1.1. Dil ...................................................................................................................68 1.2. Dnya .............................................................................................................78 1.3. Mantk.............................................................................................................88 1.4. Ben..................................................................................................................97 1.5. rade ..............................................................................................................103 1.6. Merdiven.......................................................................................................107 SONU................................................................................................................114 KAYNAKA ......................................................................................................117

KISALTMALAR age. agy. bd. bk. ev. Hrsg. Kr. Meb s. ss. TLP vb. Ad geen eser Ad geen yer Band Baknz eviren Herausgegeben Karlatrnz Mill eitim bakanl Sayfa Sayfa says Tractatus logico-philosophicus Ve benzeri

II

NSZ
Felsefe yaparken insana ait bir etkinlik olan dile muhta oluumuz, en batan bir snrll da kabul ediyor olduumuz anlamna gelir. Vaka, insan snrlar hakknda dnr ve snrlarn kefeder. Bir snrn var olduu gerei ile snr dncesini birbirinden ayrmak gerekir. Byle bir ayrm da ancak, dncenin en yksek ekli olan felsefe araclyla ortaya konulabilir. Felsefe tarihi belki, snrlara ramen, snrlarn zerine gitmenin tarihi olarak da nitelendirilebilir. Dnce tarihi bize gstermitir ki, snr olarak nitelendirilen birok durum, gerekte daha te bir durumu iaret eder. Dnce her durumda bir engeli aar ve onun hedefi anlamn nerede olduunu, ne olduunu ortaya karmaktr. Yirminci Yzyl, anlamlar dnyas asndan ok hareketli bir zaman dilimi olmutur. nk bugn sahip olduumuz teorik ve teknik bir ok bilgi bu yzylda ortaya km, daha nceki yzyllarn determine etmi olduu anlaylar anlam asndan yeniden ele alnmtr. Tarihin, insann, dinin anlam zellikle Avrupa merkezli dnce hareketleri tarafndan tabir caizse bir yenidenyaplandrmaya konu olmutur. Pozitivizm, toplumun yeniden inas yolunda ok ciddi bir hareketlenmeye sebep olurken, sonuta iki sava dourmutur denilebilir. Yirminci Yzylda Pozitivizmin devam olarak kabul edebileceimiz en ciddi felsefi hareketlerden biri de analitik felsefedir. Zira analitik felsefe, esas itibaryla anlam ve dil zerine kapsaml bir dnsel giriimdir. Kantta ilk eklini alan analitik-sentetik nermeler ayrm, G. E. Moore ve B. Russellin almalaryla anlam sorununu temelden zme gibi bir iddiann merkezinde yer alr. Russellin takipisi olan L. Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus adl almasyla bu iddiann cisimlemi bir eklini ortaya koyar. Wittgensteinin Tractatusundaki Mistik ermeler balkl almamzda, onun olumasn salayan dnce ve gerekeleri ve ayn zamanda tezimizi snrlandrmaya esas olacak kriterleri de ortaya koymaya altk. Bu amala yle bir dnme biimini takip etmenin, konunun esasna degin hususlar yakalamaya yardm edebileceini dndk ve u sorular sorduk: Akn alan kabul etmek zorunluluu var mdr ve ayet byle bir zorunluluk varsa, bu, ne trden bir zorunluluktur ? Akn alann, snrlandrma veya elimination teknikleri karsndaki konumu nedir? Bir snrlandrma teknii olarak dil, akn alan ne kadar elimine edebilir? te yandan, zellikle Bat Felsefesi tarafndan akn alann ifresi olarak tanmlanan Tanrnn, snrlandrma ilemleri karsndaki konumu nedir? Ve nihayet snrlandrma ilemi insan dncesine ne kazandrr ve kaybettirir ?

III

Bu sorulara cevap vermek, ncelikle unu tespit etmeyi lzumlu klmaktadr: Bilgi, inter-sbjektif bir sretir ve bilimsel-felsefi bilginin tarihi bu esas zerine kuruludur. Hi phesiz felsefe tarihi bu hususta birbirinden farkl, birbirine zt rneklerle doludur. Ancak, hibiri de bu kuraln dnda varlk bulmu deildir. Mesela tekbencilik, bir aktarm imkan bularak tartmaya konu olmutur ve bilinemezcilik de bu durumun istisnas deildir. Fakat bu kural, baz durumlarda gerekten skntya sebep olabilmektedir. Akn alanla irtibat kurmann yollarndan biri olan mistiklik ise, gelenekseluzlamsal ifade biimlerine irca edilemez iddialarda bulunarak, kendini bu iddialarn snanmasndan masun klmak istemitir. Felsefe-bilim gelenei bu iddialar karsnda ald tavr birbirinden farkl kar-iddialarla ortaya koymaya alt/alyor. Bizim burada ilgilendiimiz tavr, akn alanla kurulmu ilgileri felsefenin ve dilin dna karmaya alan zmlemeci-snrlandrmac tavrdr ki, o, dnyay metafizik artklardan temizlemekle ykml olduu iddiasn tamaktadr. Bu iddiann geerlilik deerini felsefi adan ele almaya alacaz. Bilginin intersubjektif olmas onun paylalan bir ey olduunu anlamna da gelir. Bilginin paylalmasndan kast, onun sjeler arasnda informatif bir ilev grmesi ise, insann Tanr ile paylatklar da bilgi aktarm-paylam cmlesinden saylabilir mi? Saylamaz ise, bu durumda Tanrnsan mnasebeti bir hal olarak m kabul edilecektir? Bu sorulara verilecek cevaplar evvel emirde Tanrdan ne kastedildiine baldr. ayet Tanr, bir insan zihninin ne anlama geldiini biliyor ve insan zihninin tabi olduu srelere tabi oluyorsa, insanTanr mnasebeti bu manada tam bir paylamay mmkn klar. Bu takdirde de bilgiyi mmkn klan akt salanm olur. Fakat, byle olduunda da ok ciddi problemlerle karlayor, hatta paradoksa dyoruz. Halihazrda Tanrnn ne anlama geldii henz net olmamakla birlikte, ayet bir netlik varsa bile, Onun anlamn boaltyor olabiliyoruz. Tanr, anlamn nereden almt da, insan bu anlam boaltabiliyor? Savunma anlam tayan her dnsel giriim bu sorunla ilgilidir. Tanrnn, anlamn olgusal olan dan almad/almayaca ileri srlebilir. Ve bu, gerekten en ok kabul grm tarihsel bir iddiadr. Tanr, anlamn olgusal olandan almyorsa, hangi dil oyunu onun anlamn ierebilir? Tanr, te yandan a priori de olamaz. nk a priori deneysel dnya ile bir ztlk oluturmaz. Onun, anlamn olgusal olandan alamayacan varsayarsak, zorunlu olarak tamamen baka bir varlkla yz yze olduumuzu kabul etmek durumunda kalrz. Tanrnn, insan zihninin bir yaratmas olduunu kabul etsek bile, bu, mevcut insan zihninin fevkinde bir zihnin rn olmaldr. Bu adan mesele trajikomik bir karakter arz eder: Bylesi byk bir gc oluturabilecei varsaylan insan zihni, ancak varsaymdan ibaret olabilir. Bu manada insan zihni, birbirinden farkl speklasyonlar retmekten geri durmamtr. Bu trden varolusal sorunlar zmek amacyla dnya-dndan zm umanlarn durumu, insan zihninin retkenliine iaret etse bile, ayn zamanda onun acizliinin de en esasl belgesini sunar. Bizi burada ilgilendiren daha ok Tanr sorunuyla ilgilenirken karlaacamz sorunlarn, bize ne kadar yol gstereceidir. Bu trden sorunlarn yol gstermekten ok yol kaybettirdii de iddia edilebilir (mi?). Gerekten byle bir tehlike vardr. Ancak, tehlikenin olmas bir
IV

imkann da olmas demektir. Asl tehlike galiba sorunlar tketmekte yatar. Bu noktada en azndan u sylenebilir: Sorun reten bir varln srekli sorun olacak, sorun retmeye hizmet edecek, zemeyecei bir nesnesi olmaldr. Sorun retemeyen bir felsefe dnlemeyeceine gre, felsefi anlamda bir Tanr, felsefenin zorunlu olarak konusu olmaldr. Tanrnn zorunluluu/sorunluluu ayet O, idealletirmenin rn olsayd, denilebilir ki dnyann sorunlarnn bir bakyesi olurdu. Bu takdirde de, biz onu zmsz braktmzda sadece ve sadece merakmz giderememi olurduk. Oysa sorun, varolula ilgilidir. Mesela nsan, kendi trnn kkenini aklama/ak klma hususunda yetkin bir varlk olup olmadn bu trden sorunlarla yz yze gelerek anlama imkan bulmutur dense, bu yanl olmaz. Dnce tarihini sadece soru (n)a indirgeyenler de vardr ve sorun bize nerede olduunun bulunmas ynnde bir komut vermiyor da deildir. uras ak ki, biz bu sorunu varlk dnda arayamayz. Varolanlarn doasnda bir sorun olmal ki, biz onu bulabilelim.1 Ortada sorun adna bir bakye varsa, bu, bize braklm olmaldr. Yani, zlemez olarak grdmz sorunlarn kkenlendii bir alan vardr ve bu alann bize brakm olduu bir bakye vardr. Byle bir bakye olduu iin de biz, kendimizi srekli zlemez sorunlar iinde buluveririz. Belki bu durum insann retkenliinin en temel sebebidir. Aksi olsayd, mesela verili dnyann aksini dnemezdik. u halde, Tanr kavram bize, insann bir snrnn olduunu gsteren en esasl kavramdr. Tanr bize gstermitir ki, insann tabi olduu dnya ihata edilmitir ve ihata edilen de kendisini kuatan ihata edemez. Bu ihata edilemezlii, Ataullah skenderinin u szleri araclyla daha iyi anlayabiliriz: Hak Teala perdelenmi, mahcub deildir. Onu grmekten perdelenmi olan sensin. ayet Onu bir ey perdelemi olsayd, kendisini perdeleyen eyi rterdi. Onu rten bir ey olsayd varln evirip sktrrd. Bir eyi evirip sktran ise ona stn, onun hakimidir. O, kullar zerinde hakimdir, kahirdir.2 Buna gre, Varl, dnme eylemimizin en temel enstrman olan dil araclyla ele geirme eylemi, demek ki, en batan varlk engeline taklacaktr. Bu tr engellere taklmay insann yetersizlii olarak nitelendirmek, varlkta bir eksikliin veya yetersizliin olduu anlamna gelebilir ve gerekten de byle bir eksiklik, bir varlk olarak insanda vardr. Bu yaklam asndan Wittgensteinin grlerini ele alacak olursak; onun baz grlerinin byle bir yaklamla uyumadn syleyebiliriz. Onun ge dneminde giritii anlam kullanmda arama abas, ilk dnemine oranla, kendini metafizik ve mistik unsurlardan arndrma abas olarak da grlebilir. Ancak, erken dnem Wittgenstein dncesi bizce snrlarn zerine gitme dncesine kap aralayacak niteliktedir. kinci dneminde Wittgenstein, varln neliine dair sorular sormay bir kenara brakr ve dilin kullanmndan yola karak bol rnekli bir dil zmlemesine giriir. yle der Wittgenstein:

1 2

Sorundan kastmz udur: Varlkn, Tanrnn yaratmasnn bizce bir krlma olarak grlmesi neticesinde insan tarafndan sorun olarak alglanmas. Tanr bu balamda varolan olarak alglanmamaldr. Ataullah skenderi, Hikem-i Ataiyye, Haz. Mustafa Kara, Dergah Yaynlar, stanbul, 1990, s.22.; Kuran Kerim, Enam, 6/18.
V

Krmz olmayan bir eye iaret etmekle krmz szc tanmlanabilir mi? Bu, sanki bir kimsenin, Trkesi zayf olan birine lml szcn aklamas gerekmesi ve onun kibirli bir insan gsterip ve Bu adam lml deildir demesi gibidir. Onun belirsiz olmas byle bir tanm yntemine kar bir sav deildir. Her tanm yanl anlalabilir. Ama pekala yle de sorulabilir: Buna hala tanm diyebilir miyiz?- Zira, phesiz o renen zerinde ayn pratik sonular ve ayn etkiyi doursa bile bizim genellikle krmz szcnn rnekle tanm diye sz ettiimiz hesapta farkl bir rol oynar.3

Krmz olmayan bir eye iaret etmekle krmz szc belki tam olarak tanmlanamaz, ama, belirlenebilir. Soruyu, krmz olan nedir? diye sorsaydk, sanrm alacamz cevap daha farkl olacakt. Bu krmzdr dediimizde, bu belirlemeye ynelik sorular da belirlemi olmaz myz? nk, Bu krmzdr demek, belirli bir varlk alann iaret eden bir cmle kurmak demektir. Bir varlk alanna iaret etmek iin bir cmlenin kurulmasna gerek bile yoktur da denilebilir. Ku denildiinde, her insan bu nesnenin yer alabilecei btn mmkn mantksal imkanlar/nermeleri sralayabilir. Buna dayanarak unu syleyebiliriz: Her nerme bir alan oluturur ve kendisine ynelecek sorular da belirler Buna gre, sormamz gereken sorular unlardr: Varlk (nerme) m nce gelir, soru mu? yle sormak da mmkndr: nerme mi soruyu ierir, soru mu nermeyi? Biz, nermenin soruyu ierdii iddiasndan hareket edeceiz. Buna gre; bir soru, varolan zerinedir ve hatta bir soru dahi varolandr ve mesela yokluk kavram, yokluun kriteri varlk olduundan bir varlk stats kazanabilmitir denilebilir. Burada yle bir ters anlam da bertaraf etmek gerekir: Madem sorular da bir varlk oluturur, yleyse nasl olur da mesele soru-varlk ikileminde ele alnabilir? Byle bir soruya verilebilecek en yakn cevap udur: Sonunda soru imi bulunan her cmle, soru cmlesi deildir. Mesela eride kar yaarken dars smscakt deil mi ? eklindeki bir dilegetiri, gerekte bize bir varlk-dzeni kaybnn yaandn gsterir. Akl banda hibir insan bile bile gidip eczahaneden ivi satn almak istemeyeceine gre, unu kabul etmek gerekir: Sorularmz dzenleyerek var klan, varlktan baka bir ey deildir. Varlk demek ki, bize, alnacak cevaplarn alann ve ne tr bir ierie sahip olup olmayacaklarn da gsteriyor. Bu bakmdan varolmay, ierikli sorularla srekli kldmz sylenebilir. yleyse, varolan olarak varolanlarn gstermi olduu ereve bize anlam kavram zerine dnme imkan verir. Anlam kavramnn kendisini veya herhangi bir eyin anlamn kavramak iin aktr ki, z arayn zorunlu klacak sorular sormak gerekir. Bu sorularn nelik bildiren sorular olduu herkesin malumudur. Wittgensteinin, ge dnemiyle bir z sorunundan kamak iin dilin kullanmna vurgu yapt sylenebilir. Nitekim, Felsefi Soruturmalar adl kitabyla karakterize edilen ge dnemi Dil Oyunlar (Language Game) Dnemi olarak da adlandrlr. Felsefi gelimesinin bu aamasnda Wittgenstein, dilin kullanmna vurgu yapar ve bir szcn anlamnn onun kullanmndan karlabileceini syler. Buna gre, Bu betir dediimizde, bein ne olduunu dilin kullanmndan

L.Wittgenstein, Felsefi Soruturmalar, ev. Deniz Kant, Kyerel Yaynlar, stanbul, 1998, s.28.
VI

anlarz. Gelgelelim, eker bayram dediimizde, oru tutma eyleminin gerekletirilmedii veya orucun anlamnn perhize kayd bir durumdan bahsediyor olma ihtimalini de zikretmi oluruz. eker bayram terkibi bugn iin oru tutulan bir ayn sonunda yaptmz kutlama gnlerini ifade ederken, ileride orusuz da kutlanabilecek, varln koruyabilecek bir bayram mjdeliyor olabilir. Bu durumda bu terkip, bir anlam deimesi/kaymasnn da habercisidir. Anlam deimesinin daha pratik rnekleri de zikredilebilir. Baz isimler baz rnlerin yerine geerek esas adlandrc olmu, baz tarihsel dnemler -mesela Elizabeth Dnemi- gibi baz isimlerle adlandrlabilmitir. Bir baka rnek de gerekte 116 yl sren (1337-1453) Yzyl Savalardr. phesiz dil oyunlar balamnda dnebileceimiz ok ey vardr ve dil oyunu esas itibaryla dilin doasndan kaynaklanan bir eydir. Fakat varolanlarn tmn dil oyunlarna konu edemeyiz. te yandan, dil oyunu terkibi, tabir caizse, kullanm esaslarnn yokluu durumunda i grr duruma gelmektedir. ayet kullanm esaslar yoksa, dil, Wittgensteinin iddia ettii gibi bir oyuna dnr. Bizi burada ilgilendiren daha ok, dilin tad deerlerin anlamca deiime maruz kalabilecei hususudur. ayet dil, anlamca deiime maruz kalrsa, bu bir deer yitimi anlamna da gelecektir. Dilin bir iddialar alan olmaktan karlmasnn baka bir yolu da bu anlamda dil oyunudur. Dier taraftan, dil oyunundan en fazla zarar grecek olan da din dilidir. Dini hayatn nihai gayesi olan Tanr, olgusal bir anlama sahip deilse, hibir dil oyunu Onun anlamn ieremeyecektir. Ama Wittgenstein, sosyal durum zemininde ileyen dil oyununa Tanrnn dahil edilmemesi gerektiini sylemez. Aksine, o, Tanr ve inan hususunda dil oyunlarnn serbest arml yntemi dnda konumann neredeyse imkansz olduunu syler. Bu imkanszl o, erken dnem almas olan Tractatusta gstermeye alr. Tractatus, bu imkanszl son cmlesi ile ilan eder: zerine konuulamayan konusunda susmal4 Bu cmle, akn olan hakknda konumann mmkn olmadn gstermeye alan bir kitapta, bir ek gibi durur. Bu akn ek hakknda ok ey konuulup yazlmtr.5 te yandan Tractatus, ilk cmlesiyle de metafizik ve mistik karanlk bir nokta brakr: Dnya olduu gibi olan her eydir.6 Dnya, Wittgenstein iin zmlemeye tabi tutulacak bir ey deildir. Onun kendiliinden ne olduu zmlemeye gelmez ve biz Dnyay olduu gibi bulur ve onun zerine konuuruz. Bu trden karanlk noktalar, analitik filozoflarn da kabul etmek zorunda olduklar noktalardr. Mesela Russell, bu hususlarn, var kabul

L. Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, 7., Bundan sonra bu kitabn ismini TLP eklinde ksaltarak kullanacaz. TLPnin Trkede bir de mer Naci Soykann bir evirisi bulunmaktadr. almamzda zaman zaman bu eviriyi de kullandk. Bu eviriden faydalandmz yerlerde evirenin ismini de zikrettik. Baknz: Joachim Schulte, Wittgenstein, Eine Einfhrung, Reclam Verlag, Dietzingen.1989; Alexander Maslow, A Study in Wittgensteins Tractatus, University of California Press, Berkeley and Los Angeles, 1961, ss.154-159.; Marie McGinn, Between Metaphysics and Nonsense: Elucidation in Wittgensteins Tractatus, The Philosophical Quarterly, Vol. 49, No. 19, October 1999 TLP, 1.
VII

etmek zorunda olduumuz sezgisel noktalar olduunu kabul eder.7 Wittgensteinin Tractatusu bu noktalar asndan ele alnabilecei gibi, bizce yle bir okumaya da ak durumdadr: Dile snr ekerek anlam elde etme giriimleri hem banda hem de sonunda ciddi sorunlarla kuatlm durumdadr. Bu yzden bu tr giriimler eninde sonunda bir elime cmlesi doururlar. Ancak Tractatusta Wittgenstein, akn ve mistik olan belirler. Ona gre Tractatusta etik, estetik ve tanrsal olan akndr.8 Bu ana alanlarn yannda Tractatusta mistiklie yol aan bir ok kavram vardr. Grld gibi Wittgensteinin felsefi geliiminin tm evrelerini mistiklik nokta-i nazarndan ele almak mmkn grnmemektedir. Wittgensteinin daha ok Tractatusta nelik bildiren soru ve sorunlarla urat bilinen bir husustur. Erken dnemi metafizik ve mistiklik asndan aydnlatlmay bekleyen bir ok karanlk nokta barndrmaktadr. Bize gre Wittgenstein, olumsuz bir sylem gelitirdii iddia edilmesine ramen Akn Olana ilk dneminde daha yakndr. Bu alma, konusu itibaryla Yirminci Yzyln en nemli felsefi akmlarndan biri olan dil eletirisi/felsefesi ana erevesinde yer almaktadr. Dil eletirisinin mantk pozitivizm kanadna mensup olan filozoflarn dorulamaclk kriterini esas aldklar ve bu tr bir eletirinin daha ok Viyana evresi filozoflarnca yapld bilinen bir husustur. Wittgensteinin ilk dnem dncelerini ieren kitab Tractatus Logico-Philosophicus da bir ynyle byle bir eletiri dncesinin rndr. Dier ynyle o, zlemez baz sorunlar tespit etmesi ve bu sorunlara kendince orijinal zmler nermesi bakmndan metafizik/mistik bir kitaptr. Tractatusun sonlarna doru Wittgenstein mistik olan gstermeye alr. Philosophische Untersuchungen adl ikinci dnem almasnda Wittgenstein, ilk dnemde ne srd dncelerinden vazgemi gibi grnr. Tezimizin gvdesini oluturan ksmlardan bir de mistikliktir. Tractatusvari mistiklik dinsel ve kimi felsefi mistisizmlerin tanmlarna uymad iin mistiklii biz burada henz bunlarn vaz ettii ekilde ele almyoruz. Mistiklik, dinsel argmanlar erevesinde ele alnabilecek baz ontolojik/epistemolojik problemlerin zuhur ettii bir haldir. Mesele bu ynyle ontolojinin aratrma zemininde de yer alr. yle ki; nelik sorusunun sorulduu yerde, bu soruyu sorann ve sorunun yneltildii alann varln ne lde ve ne suretle kabul edeceimiz ciddi bir problem olarak karmza kar. Bu problemin stne gittiimizde atacamz her adm, mistiklikle ilgili problemlere benzer problemler dourur ve bunlara ynelik benzer cevaplar verir.

7 8

Baknz: Bertrand Russel, Felsefe Sorunlar, ev. Vehbi Hackadirolu, Kabalc yaynevi, stanbul,1994. ss.70-80. Snflandrma iin baknz: Donald Peterson , Wittgensteins Early philosophy: The Three Sides of the Mirror, University of Toronto Pres, 1990, s. 41.
VIII

Varolann nihai anlamda phe edilemeyen olduu Descartestan beri bilinen bir husustur.9 Fakat, phenin ortadan kalkmadn sylemek ok zor deildir. Sjenin objeyle ilikisinin bir ynne bakmak bunun iin yeterlidir. Objenin sjeyi determine ettii iddias bir yana, objenin kendi bana ne olduu sje tarafndan kesin olarak bilinememektir. Ama, ortada bilinse de bilinmese de kendinde bir ey olarak bir varlk vardr. Demek ki, sorun henz varolandadr. te yandan, nesneye dair bilgimizi oluturan srelerin eksiksiz ve tam anlamyla intersbjektif olup olmad da tartmaya aktr. Sjenin nesneyle ilikisinin nesnenin tam olarak ele geirilememesi gibi bir bakye dourduu iddia edilebilir. ayet byle bir bakye oluuyorsa, bu, konumuz asndan nem arz eder. Nesnenin neyse ne (ne ise ne= nesne) olduu bir durumla yz yze gelmek, dnmemizin nnde bir engelin bulunduu anlamna gelmeyebilir. Aksine, anlam aramay i edinmemiz gerektii ve bu iin de srekli olduu eklinde bir mana karmamza yardm eder denilebilir. yleyse, sje-obje ilikisinde tabir yerindeyse- sje aleyhine bir durumun bulunduunu sylemek de eksiklii bulunan bir varln abalarnn, eksiklii giderme abalar olduu iddiasn anlaml klar. Elbette bu, eksiklii giderme abasnn bir tarafna iaret eder. Dier taraf akn olan arama gayretinde aranmaldr. Nesne varolandr dediimizde, nesneye ncelik atfetmi olur muyuz? nsann bir ynyle nesne olduu bilgisinden hareket ederek, nesnenin nceliinin olduu sylenebilir ve ncelik atfetmek, ncelik atfedenin nceliine iaret eder denilerek buna itiraz edilebilir. Bu itirazn bir zme ynelik olmadn, sonsuz geri gitme ksr dngsn dikkate almasak bile, ncelik atfedenin (sje) nesne olma durumundan, yani ziuur olmama durumundan, insan olduu gereinden yola karak gsterebiliriz. uur kazanmam bir varln bilici nefse dnmesi yeterince ilgin olmakla kalmaz, nesneler dnyasndan syrlp kmann, olumann ne demek olduunu da ak bir ekilde gsterir. nsan elbette ki bir ynyle nesnedir, ancak, o, hkmetme hususunda nesneyle kyaslanamaz. Bununla beraber, insann nesnesine tam olarak hakim olduu iddia ve ispat edilemez. Mesela bedenimizdeki fiziki-kimyevi srelerin tam olarak farknda olamyoruz. Bu sreleri renebilir ve buna dayanarak tp ilmini gelitirebiliriz ama, szgelimi (e zamanl olarak) zihinsel srelerle bedensel sreleri eletiremeyiz. Belki bu mmkn olsayd bedensel bir arza annda zihinsel bir mdahale ile bilinli bir ekilde giderilebilirdi. Beynimizin iinde vuku bulan elektriksel telemelerin, elektrik frtnalarnn farknda deiliz. Bunun bilgisine vakf olduumuzda artk baka bir yer ve zamana kayyoruz, tpk modern fizikteki belirsizlik ilkesinde olduu gibi. u halde, sje-obje ilikisi ruh-beden ifti balamnda da dnlse bir geirgenlik sorunu douruyor. Anlamak isteyen sje olduundan, onun ne kadar anladn anlamadklaryla beraber dnmek durumunda kalyoruz. Dolaysyla, unu

Nitekim Wittgenstein Descartesn brakt yerden balar Tractatustaki soruturmasna: Der Welt ist alles, was der Fall ist. eklindeki cmle Tractatusun ilk cmlesidir ve phe barndrmaz.

IX

sylemekte bir beis kalmyor: nsann anlama eylemi tabir caizse, nesnenin egemenliine kar gerekletirilen bir hareketin sonucunda anlaml hale geliyor. Anlamn, anlalamayanlarla birlikte ele alnmas gerektii dncesi, bilindii gibi, metafiziin bir hususiyetidir. Ancak, zikrettiimiz problemlerin bizatihi varlk ve bilgi ile ilgili olduu gz nnde bulundurulursa, dnyay anlamaya alan her giriimin, bu dncenin iaret ettii zorluklarla yz yze gelecei unutulmamaldr. Mesela, metafizii elimine etmek isteyen giriimlerin akla varmak iin gsterdii abalar, tm sorunlar zmek iddiasna ramen zlemeyecek sorunlarla yz yze gelmekten kurtulamam, stelik akla varma iddiasnn kendisi zlmesi gereken bir sorun olarak ortaya kmtr. Byle bir sorunun zmnde metafizikten faydalanmay yasaklamann felsefi adan bir anlam olmasa gerektir. Dnyay anlama abalarnn, eksiksiz tablolar ortaya koyamadklar/ koyamayacaklar iddias, her giriimin yeni problemler dourduu gereinden hareketle, bilinenlerin bilinemeyenlerle, anlalanlarn anlalamayanlarla birlikte dnlmesi gerektii fikrine dayanr. almamz bir bakma, bu fikir Wittgensteinn Tractatus dnemini incelemede nasl ie yarar sorusuna vereceimiz cevaptan ibaret olacaktr. Bu almada biz, anlam sorunu aratrlrken ortaya kan glklerin dil yoluyla zm giriimine iyi bir rnek olan Tractatusu, bu zm giriiminde maruz kald mistik iermeler nokta-i nazarndan ele almaya altk. almamz iki blmden olumaktadr. almamzn giriinde, Wittgensteinn da dahil olduu analitik felsefeyi, metafizik, dil ve dorulama asndan ele aldk. Birinci blmde Wittgensteinin tanmlad mistik durumu, Bat mistisizmiyle kyaslayabilmek iin, mistisizmin ne olduunu ve Tractatusun mistik grler karsndaki konumunu ortaya koymaya ve ikinci blmde de Tractatustaki mistik iermeleri baz anahtar kavramlar yardmyla gstermeye altk. almamz esnasnda bize yol gsteren bata danman hocam Prof.Dr. Hsamettin Erdem olmak zere, Prof.Dr. Turan Ko, Prof.Dr. Muammer C. Muta, Do.Dr. Naim ahin, Do.Dr. Bayram Dalkl, Yrd.Do.Dr. smail Ta ile tm hocalarm ve arkadalarma teekkr ederim. Hseyin PALA Konya 2006

GR: ANALTK FELSEFE VE L. WITTGENSTEININ TRACTATUSU 1. ANALTK FELSEFE


Yunanca analysis szcnden tretilmi bir terim olan analiz (zmleme), bir btnn kendisini oluturan paralarna ya da elerine ayrtrlmas ilemi anlamna gelir. zmleme, paralarn birletirilerek btne varlmas anlamna gelen bireim (synthesis)in zdd olarak kullanlr.10 Terim, sosyal bilimlerde ve felsefede akla kavumak amacyla bir konuyu, sistemi, teoriyi veya kavram paralarna ayrma ilemi veya yntemini isimlendirir. Felsefe tarihinde Kta Felsefesinin daha ok senteze, Ada (ngiliz) Felsefesinin ise analize eilimli olduu sylenegelmitir. Szgelimi Spinoza sentezi esas alarak bir sistem ortaya koymaya alrken, ngiliz felsefecilerin deneyci olanlar dnce ve deneyimi temel elerine ayrma peindedir. Ne var ki, deneyci ngiliz filozoflar arasnda zmlemeye tabi tutulacak eylerin neler olduu hususunda bir gr birliinin olduu sylenemez. G.E. Moore duyu verilerini analize tabi tutmak gerektiini dnrken, Wittgenstein bambaka bir yoldan ilerlemitir. Wittgensteinin de aralarnda bulunduu ou zmleyici dnr nermeler ve kavramlarn zmlenmesi gerektii iddiasndan hareket eder. Bu tr bir zmleme iddias u be sav ne srer: 1. erik Sav, 2. Dilsel Sav, 3. Kipsel Sav, 4. Bilgi Sav, 5. Meta Felsefe Sav11 Analitik felsefe deyince ilk akla gelen ey, felsefenin analizle kurduu ilikidir. Analizin ispata dayal bilimlerin de bir terimi olduu dnldnde, terkibin bilimle felsefe arasnda kurulmu bir ilikiyi yanstt da sylenebilir. Analizin nesnesini bileenlerine ayrarak bir zmlemeye tabi tuttuu sylendiinde, analiz yntemini anlamada ba gsterecek bir karkl da batan gidermelidir. Trkede zmleyicilik ve zmlemecilik eklinde konulan ayrm12 bu karkl ylece giderir: Felsefede bu yntemi kullananlara zmleyiciler, felsefeyi bu ynteme indirgeyenlere ise zmlemeciler ad verilir. Analitik felsefe daha ok ngiliz deneyciliinin bir uzants olarak grlr. Bu akmn 20. Yzyldaki temsilcileri olarak idealizme bakaldran Cambridge kkenli iki filozof gsterilir: Moore ve Russell. Bu iki filozofa gelene kadar, bu akm kendilerine balayabileceimiz filozoflar unlardr: J. Locke, , G. Berkeley, D. Hume ve J. Stuart Mill. Geri Locke ve Berkeley bu akm karakterize eden hususiyetleri tam olarak tamaz ama, D. Hume
10

Bkz. Analysis, Digitale Bibliothek, Verlag Droemer Knaurs,1998; Ahmet Cevizci, Felsefe Szl, Ekin Yaynlar, Ankara, 1996, ss. 44-45; Haz. A. Baki Gl, Erkan Uzun, Serkan Uzun, .Hsrev Yolsal, Felsefe Szl, Bilim Sanat Yaynlar, Ankara, 2003, ss. 322-323.; www.philolex.de/philolex.htm Haz.: Abdulbaki Gl, Erkan Uzun, Serkan Uzun, mit Hsrev Yolsal , Felsefe Szl, Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 2003, s.322. Ahmet nam, zmlemeci Dnmenin Felsefedeki Yeri stne, Felsefe Dnyas, Say : 10, s. 3.
1

11 12

zmleyici bir yaklamn nemini ortaya koymakla bu akmn geleneinde ciddi bir kiisel yer edinir. Hume dnceye gre duyular daha gvenilir bulur. Duyularn gvenilir bir kaynak olmas ve bunun zmlemeyle ilgisi ise yle aklanr: Duyularn en yaln varlk elerini aldklar dnldnde, onlarn zmlenmeye ihtiya duymayacak bir ekilde duyuya konu olduklar sylenebilir. Humea gre, renkler, sesler, ac, tatl, sert, yumuak, koku vb. duyumlar en yaln varlk eleridir. Analitik felsefe her ne kadar D. Humea kadar geri gtrlebilirse de esas 20. Yzyln banda ortaya kt sylenebilir. B. Russell, G.E. Moore ve L. Wittgensteinn dil ve dnce arasndaki ilikiden yola karak felsefi problemlere dilsel zmlemeler neren yaklamlar analitik felsefenin temellerini atmtr. Russell ve Moore genliklerinde ilgi duyduklar Yeni Hegelci filozoflar olan Bradley ve Mc Taggartn felsefe meselelerini adal bir dil ve bulank kavramlar kullanarak zmszletirdiini grnce u dnceye varmlardr: Felsefe meselelerinin zmnde olabildiince ak kavramlar kullanmak veya bu akla varmak gerekir.13 Russelln iddias bu balamda analitik felsefeyi daha ok karakterize eder: Dnyann zmlenebilir bir mantksal yaps vardr ve bu yap matematiktekine benzer bir ekilde aka zmlenebilir. Russell bu gryle mant matematie indirgemeye alr. te yandan, Russelln rencisi olan Wittgenstein de temel iddia ve kayglarda hocasyla ayn dnceye sahip olmasna ramen, baz noktalarda ondan ayrlan grler ortaya koyar. Wittgenstein bu grlerini Tractatus Logico Philosophicus adl eserinde ne srer. Analitik felsefenin birok ynden pozitivizmin bir uzants olduu sylenebilir. Pozitivizmin temel iddialar analitik felsefede de kendini gsterir. Bu bakmdan, pozitivizme ksaca temas etmek ve oradan da Yeni Pozitivistlerin grlerine gemek gerekir. Pozitivizmin esas k noktasn dnsel soyutlamalar oluturur. Dnsel soyutlamalar tamlamas pozitivizmde dolaysz olgular ifade eder. Doal ve toplumsal sreler, pozitivistlere gre, duyusal olarak alglanabilen yzeysel fenomenler demektir. Dolaysz olgular, bu yaklama gre, kendi tekillikleri iinde mutlaklatrlr. Bylece tm bilgilerin kayna, gzlem araclyla elde edilebilen olumlu olgular olmaktadr. Bu olgular biz, duyusal izlenimler yoluyla elde ederiz. Buna gre, pozitivizmde insan bilinci ve ona konu olan eyler esas alnr ve buna bal olarak da d dnya nesnel-reel bir varolu sfatn haiz olmaz. Pozitivizmin, bu bakmdan, znel idealist bir yaklam olduunu sylemek imkan dahilindedir. Pozitivizmin kurucusu saylan Auguste Comte (1798-1857) bir fenomen sayd varolandan yola klmasn ister. Ona gre, z sorunu ile ilgilenmek verimsiz bir abadr ve bu aba felsefeden

13

http:// www.diyalektik.org/olguculuk.htm
2

kovulmaldr. Comte, pozitif bilim tarafndan dzenlenmi ilerleme inancna sahiptir ve bu inancnda o, mutlaka yer vermez. Aksine, olgulardan, verili olandan, pozitif olandan ve relatif olandan bahseder. Btn metafizik ona gre fiksiyondur.14 Comteun temel iddialar sonralar John Stuart Mill (1806-1873) ve Herbert Spencer (1820-1903) tarafndan gelitirilir. Pozitivizmle Yeni Pozitivizm birbirinden ayr olmakla birlikte, Yeni Pozitivizm, Mill ve Spencern grlerine dayanmaktadr. Yeni Pozitivistlerin ortak noktas udur: Modern matematiksel mantk araclyla felsefede kesin bilimsel bir bilgi ve tutuma ulamak. Bu gr, btn bilgi srecini salt mantk dzeyinde ele alr. te yandan, bu gre gre, matematik ve mantk gereklie dair hibir bildirimde bulunmaz. Matematik ve mantn grevi yalnzca nermeleri dntrmektir. erikten yoksun olan matematik ve mantk, a priori varlklar olarak, gerek eylerle onlarn snflar arasndaki ilikiyi yanstmaya yarar.15 Burada sorulmas gereken soru udur: eylerin snflarnn varln kabul edip etmemek bir yana, matematik ve mantk, bu bak asna gre aklanmaya muhta bir duruma dmez mi ? Mantk pozitivizm, matematik mant ieriksizletirirken, onlarn gizemle dolmasnn yolunu da amyor mu ? Mantk pozitivistler bu sorular, bilinten bamsz bir d dnya kabul etmedikleri iin cevaplanabilir bulmaz ve verilecek cevaplarla da ilgilenir grnmezler. Onlara gre, modern matematiksel mantk araclyla aklanamayan tm sorunlar szde sorundur. Bunun yannda, dnya gr (metafizik) nokta-i nazarndan ele alnabilecek bir ok problemi de dar atarlar. Bylece mantk pozitivistler felsefeyi yeniden tanmlayarak, onu etkinlik olarak belirleme cihetine giderler. Metafiziin sorun olarak grd bir ok husus, onlara gre temizlenmesi gereken artklardr. Artk felsefenin grevi, gerekliin ve maddeyle bilin arasndaki ilikinin genel yasalln ortaya karmak deildir. Onun grevi, bilimlerdeki kavram oluumlarnn mantksal analizidir. Bu aamadan sonra felsefe dil felsefesine indirgenir. Mantk pozitivistler kendilerince, felsefe tarihini sorunlardan temizlerken, dili ve dilin mantksal zmleniini ne karrlar. Ancak bu dil, nesnel koullardan ayrtrlarak mutlaklatrlr. Mantk pozitivistler, bir dilegetiriin dorulanmas iin iki yntem kullanr. Birincisi mantksal dorulamadr ki, bir nermenin mantk kurallarna uyup uymadn saptamak demektir. kincisi ise, bir aklamaya ya da dolaysz bir deneyime karlk gelen nermelerin mantk araclyla yaplm aklamas demek olan ampirik dorulamadr. Bu dorulama yollar dnda herhangi bir eyi anlaml klmaya yarayacak bir dorulama yolu yoktur. Bir nermenin anlam bylece dorulanabilirliinin koullar tarafndan belirlenir hale gelir. Bu dorulama koullarna uymayan nermeler ise anlamsz

14

15

Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kurslar, ev. Erkan Ataay, Sosyal Yaynlar, stanbul, 2001, s. 63.; Ayrca bk. Hans Kng, Existiert Gott?, Antwort auf die Gottesfrage der Neuzeit, Deutschen Taschenbuch Verlag, Mnchen, 1981, s. 199. Hans Reichenbach, Bilimsel Felsefenin Douu, ev. Cemal Yldrm, Remzi Kitabevi, stanbul, 1993, s. 150.
3

ilan edilir. Mantk pozitivizmin bu yaklam, bilinemezcilik noktasndan eletiriye konu olmutur. Humecu bilinemezcilik ilkesel bir bilememe iken, mantk pozitivistlerin gr bilememe yoktur, anlamszlk vardr eklindedir. Bu bakmdan onlarn, Humecu yaklam am olduklar sylenemez. nk onlar, bilememe yerine anlamsz ikame ederek yeni bir gr ortaya koymu deillerdir. Bu sadece bir kelimenin yerine baka bir kelimeyi koymaktr. Dier taraftan mantk pozitivistler, elime douran nermeleri de anlamsz ilan ederler. Bir metre 100 cmdir ve ayn zamanda 120 cmdir. eklinde bir nerme mantk kurallarna uymad iin anlamsz olarak adlandrlr. u tr bir nerme de onlara gre ampirik dorulamaya imkan vermedii iin anlamszdr: Kendinde bir dnya vardr ve kavranlamaz Bu nerme, bilindii gibi, Hume-Kant izgisinin nermesidir. Bir nermenin anlamn, d dnyada kendisine karlk gelecek nesnel balam deil, kendisinden tretilen, zmsel olmayan nermeler snf saptar. Mantksal-matematiksel nermeler de zmsel olduklarndan, kendilerinden ancak zmsel nermeler kar. Buna gre, mantk pozitivistler iin mantk ve matematik nermelerinin gereklikle ilgili bir ierii yoktur ve onlar ancak totoloji olabilirler. Mantk pozitivizm ayrca niteliklerin aktarma konu olmadn da iddia eder. Nitelik, zel, znel ve bireyseldir. nsanlar aras ilikilerde yalnzca yaplar (struktur) rol oynar. Dil, yaplar ve onlarn iindeki niteliklerin konumunu saptar ve kapsar. Buna gre de insanlar, dil araclyla aktarlan bir yapya kendi kiisel niteliklerini (yaantlarn) katarlar.16 Bilimlerin felsefeden bamszln kazanmasndan sonra, felsefenin bu bilimlerin konular stnde bir dzenleyici ve sentezci konumuna ykseltilmesi ideali birok nedenden dolay ilevini yitirir. Byle bir idealin i grmeyecek olmasnn temel nedeni, gelimekte olan bilimlerin birbirine zt iddialarda bulunuyor olmalardr.17 Bundan sonra felsefe anlam (meaning) kuramna ynelir. Linguistik anlam, felsefenin konusu olarak yle bir ilev grecektir: Dile getiriler mecmuas olarak nsan bilimlerinin temel iddialar, mantksal tutarllk ve analiz araclyla incelemeye tabi tutulmaldr. Bu yaklam, Birinci Dnya Savandan sonra felsefede hakim bir yaklam haline gelir ve bylece felsefenin bilgi verici (informatif) olduu iddias ortadan kalkar. Bu yeni yaklam, geleneksel felsefenin aksine anlamn kelimede deil, cmlede aranmas gerektiini iddia eder. Anlamn gerek yerinin nerme olduu tespit edildikten sonra, yntem olarak da dilin anlamn analiz etmek bir ok filozof tarafndan benimsenir. Bu yntemin nasl bir dile uygulanaca hususu da ok gemeden akla kavumutur. Russell, Moore ve dier analitikilerin yapt almalar gstermitir ki, gndelik dil yanltcdr ve felsefe geni bir bak as kazanmak istiyorsa, ncelikle bu hususu tespit etmelidir. Dil filozoflarnn bir ksm felsefenin bu yeni biimi

16 17

Frederick Ferre, Din Dilinin Anlam, ev: Zeki zcan, Alfa Yaynlar, stanbul, 1999, s. 3. Frederick Ferre, age., s. 4.
4

hakknda yle bir meta-felsefece sav ortaya koyar: Felsefi buday, yllarn biriktirdii samandan ayrlmadka, felsefenin baarlar veya baarszlklar hakknda bir yargda bulunulamaz.18 Felsefenin bu yeni biimi kendisini byle alglamakla, aslnda klasik felsefeden tamamen ayr bir etkinlik olmadn da ortaya koymu oluyordu. Bu yeni yaklamn esas amacnn anlam kavram hakknda doyurucu bir bilgiye ulamak olduu ska zikredilir. Fakat bundan nce dilin dnya ile ilikisinin nasl saland ak klnmaldr ki, anlam ve analiz kavramlar da aklkla anlalabilsin. Dorulamac yaklam iin dil, olgular bildirmeye ve szel uzlamalar dzenlemeye yarayan bir aratr. Bu yaklam iin dorulama, dil analizinin ve deneysel bilimleri kendisine model alan felsefi tartmalarn merkezinde yer alr.19 Dilin olgular bildirmeden nce, kurallarnn olup olmad ve bu kurallarn deikenlik arz edip etmedii tespit edilmelidir. Dilin kurallar aka tanmlanabilirse, analiz yaklamnn en nemli fonksiyonu gereklemi olur. Szlklerimizdeki tanmlarn uzlamsal olduu aktr ve biz mantksal karm yaparken szlklerde bulunan kimi uzlamsal iaretleri kullanrz. Buna mukabil karmak mantksal karmlarda ortaya kan sonular bizi yanltabilir. Bu durumlarda insan, yeni bir ey kefettiini dnebilir ve bu psikolojik bir durumdur. Yanlmamzn sebebi elbetteki udur: Dilsel kullanm kurallar araclyla ulatmz her yeni ey, balangta, bu kurallarda gizli olarak vardr.20 Ulatmz sandmz yeni nerme, aslnda anlamn kendisini oluturan terimlerin anlamndan alr ve bylece doru veya yanl olur. Bu, totoloji denilen durumdur ve totolojik nermeler de analitik nermelerdir. Doruluu ve yanll sz konusu olan her nerme mantksal bir imkan gsterir. Oysa u tr nermeler mantksal imkan iaret etmez: Drt kenarl gen veya gen daire vardr. Bunun yannda elime demek olan u tr nermeler de imkan ddr: Bir genin kenar vardr ve ayn zamanda drt kenar vardr. te yandan, yle bir dilegetiri anlamldr ve bir mantksal imkan barndrr: (Darda) Kar yayor. Bu tr nermeler de sentetik nermelerdir. Analitik felsefe, analitik nermelerle sentetik nermeleri olgu durumlarn incelemede kullanlacak esas nermeler olarak belirler. nk bu nermeler, mantksal bir imkan ierir ve bu imkan da, onlarn dorulanabilip yanllanabilen nermeler olmalar sebebiyle ortaya kar. Analitik nermelerin doruluk deerleri tecrbeden karlamaz ve bu tr nermeler bize mantksal gereklikleri inceleme imkan verir. Sentetik yarglarn doruluk deeri tecrbe ekseninde ele alnabilir ve onlar da olgu durumlarnn doruluunu ileri srme imkan verirler. u halde, analize dayal dorulamac yaklam yle bir ereve izer: Analitik ve sentetik nermeler, dnyay anlamada yaslanacamz temel enstrman olan

18 19 20

Frederick Ferre, age., s. 9. afak Ural, Pozitivist Felsefe, Remzi Kitabevi, stanbul, 1984, s. 29. F. Ferre, Din Dilinin Anlam, s. 12.
5

dilin, kurallar anlamnda erevesini izen bir ikilidir ve bunlarn dnda sylenebilecek olan her ey, bu ayrm esas alnarak analize tabi tutulabilen, doru ya da yanl denilebilen eylerdir. Analitik nermelerin anlam hakknda bir karklk veya problem dourduklar sylenemez. Bu nermeler bilgi verici olmadklarndan bir olgunun var olduu veya var olmadna dair herhangi bir bildirimde bulunamazlar. Onlarn, anlam balamnda dilsel iaretler arasndaki ilikinin simgeleri olarak ilev grdkleri kabul edilir. Fakat ayn ey, sentetik nermeler iin sylenemez. Analitik ve sentetik nermelerin analitik felsefe balamnda nasl konumlandrldn Ferrein u benzetmesinde daha iyi grebiliriz: Eer diyor Ferre, Analitik nermeler dilin iskeletini olutursa, bir olgu durumunu belirten nermeler de dilin bedeni olur.21 Bu benzetmeye gre analitik felsefenin bu iki tr nermeyi ara-ama ilikisi balamnda ele ald sylenebilir. Ama, bedenin hareket etmesi; ara ise iskelet ve kas sistemidir. Analitik felsefenin bedeni hareket ettirmeye ve dolaysyla da bir tr serbestiye koullanm olduu aktr. Ancak, yukarda zikredilen rnek, analitik felsefe hareketini veciz bir ekilde hlasa etmesine ramen, ona yneltilecek eletirilerin en die dokunur olann da aka ortaya koyar: Beden, hareket etmesine eder ama, ne iin eder ? Bundan da nemlisi udur: Kemik ve kaslardan ibaret her varln hareket etme zorunluluu yoktur. Baz canl varlklar hareket edemez, bazlar ise zgrlk kategorisi dnda hareket eder. yleyse, et ve kemiin manevi bir ynlendirici motive ihtiyac vardr. Analitik felsefenin totolojiden ziyade sentetik nermelere ve dolaysyla da olgulara yneldii ve neredeyse bunu birinci amac olarak ilan ettii sylenebilir.22 Russell, Tractatusa yazd nszde bunu yle ifade eder: Dilin ilk grevi, olgular kabul veya inkar etmektir. Sentetik nermeler analitik nermeler gibi doruluk deerlerini kendi ilerinden almazlar. Onlarn dorulanmas veya yanllanmas dil-d verilere dayanlarak ortaya konabilir.23 ayet, kar bir ya biimidir dersem, bu nerme iin d verilere ihtiya yoktur. O, doruluk deerini, iindeki semantik ve mantk araclyla kendi iinde tar. Buna karn, Kar yayor nermesi, dorulanabilmesi iin d dnyadaki ilgili olayn gerekleiyor olmasn art koar. Bu durum belki analitik felsefenin d dnyay referans alan bir yaklam olarak alglanmasna sebep olabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, analitik felsefe d dnyay esas konusu olarak belirlemez. Aada gstermeye alacamz gibi, o, olgulardan sz edebilme imkannn dilde bulunduunu iddia eder. Bu iddia da bilindii gibi anlam teorisi erevesinde geerlilik kazanabilir. Anlam teorisini dilin fonksiyonlarna indirgemek mmkndr. Dilin-yukarda ifade edildii gibi-, szel uzlamalar dzenlemek ve olgular ifade etmek

21 22 23

Frederick Ferre, age., s. 14. Atakan Altnrs, Anlam Dorulama ve Edimsellik, Alfa yaynlar, stanbul, 2001, s.22. John Wilson, Dil Anlam ve Doruluk, ev. brahim Emirolu, Abdullatif Tzer, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2002, s. 82.
6

gibi iki nemli fonksiyonu vardr. Sentetik nermelerin dorulanma biimi hakknda analitik felsefe unu syler: Bir cmlenin anlam onun dorulanma yntemidir.24 A.J. Ayer, anlamn net olmayan bir sembol olduunu syler.25 Anlamn mulak bir sembol olmas, kukusuz, anlam hakknda bir yargnn herhangi bir dorulama biiminin bize bir ey syleyememesinden kaynaklanr. Herhangi bir dilegetiriin veya bir kelimenin (eyin) anlamn cmleler (dil) araclyla biliriz ve bunun dnda baka bir imkanmz da yoktur. Cmleler yoluyla anlam bildiimizi sylediimizde, gerekte bir mantksal-edeerlikten bahsetmi oluruz. Mantksal-edeerlik, anlam istenen, sorulan eyin, anlamca yakn veya benzer cmleler yoluyla sylenmesidir. Hemen belirtelim ki, mantksal-edeerlik her zaman anlam akla kavuturan bir ey deildir. yle kavramlar ve yle cmleler vardr ki, bunlar hakknda aklayc sz sylemek ok gtr.26 Analitik olmayan her nermenin yine de baka cmlelere bavurarak veya direkt olarak olguya mracaat edip dorulanabilecei, analitik filozoflarn vazgemedii bir iddiadr. Dorulama ilkesinin forml ksaca udur: Mantksal adan mmkn herhangi bir tecrbe, bize, elimizdeki cmleyi dier cmlelere tercme etmemizi salayacak olan biimi verir. Tercme ilemi sonucunda elde edilen cmlelere protokol cmleleri denir ve bu cmleler de artk hibir destek veya dorulama gerektirmezler. Eldeki bu tremi cmleler, balang cmlesinin sembolik ekline de edeer olmu olur.27 Ancak formln verdiimiz dorulama ilkesinin ksa bir aklamasn vermek faydal olabilir. Kar yayor denildiinde, bir nerme dile getirilmitir ve biz, bu nermenin dorulamasn yapmak iin, onunla edeer bir baka nerme kurmak zorundayzdr. Bunun iin pencereden darya bakar ve ilk nermenin doru veya yanl olduunu gsterecek ikinci (tremi) bir nerme olutururuz: Karn yadn gryorum veya grmyorum. Bu rnek olduka basittir ve byle bir dorulamay herkes yapabilir. nk, ilk nermeden ne kastedildii aktr. Durumun her zaman byle olmad, karmak ilk nermelerle karlaldnda hemen anlalr. Bu trden karmak ilk nermelere bilimsel disiplinlerin syleminde ska rastlarz. Mesela bir gen mhendisi, genetik mutasyonun; bir fiziki de mutlak ezamanlln savunulabilir olmaktan ktn sylediinde gerekte ne demek istemektedir? Dorulamaclk, bu durumda bizi fizikilerin kulland daha alt yntemlere doru ynlendirir. Bu bilgi artrc ilem, mmkn, aklayc tecrbe terimlerine ulatnda dorulama gereklemi olur. Bu ise, yukarda zikredilen bir cmlenin anlam onun dorulanma yntemidir. cmlesindeki anlamn dorulanmas manasna gelir. Dilin en nemli iki fonksiyonu zikredildikten sonra, bu iki fonksiyonun dnda duran dilsel dile getirilere de deinmek gerekir. Analitik felsefe dorulama trlerinden hibirine uymayan ifadeleri

24 25 26 27

Frederick Ferre, age., s16. A.J.Ayer, Dil Doruluk ve Mantk, ev. Vehbi Hackadirolu, Metis Yaynlar, stanbul, 1998, s. 30. A.J. Ayer, age., bkz. Giri blm, ss. 130-151. Frederick Ferre, age., s. 17
7

anlamsz olarak nitelendirir. Mesela u tr bir elime cmlesi dorulamaya veya yanllamaya28 imkan vermedii iin anlamszdr: Pizza kulesi talyadadr ve ayn zamanda stanbuldadr. Doru veya yanl olmad iin bu tr bir nerme dorulama trlerinin alanna girmez. te yandan, klasik felsefenin baka trden herhangi bir ifade biimine irca edilemeyen kimi nermeleri de anlamszdr. Ruh ve Tanr gibi en fazla duygu ve cokuya isnat edilebilen kavramlarn yer ald nermeler, mmkn bir tecrbeye veya mantksal bir imkana istinat etmezler. nk, analitik bir nerme, aslnda, bir olgu durumunun, olayn veya nesnenin ne anlama geldiinin bilinmesiyle ak olduundan, doruluk kriterini kendi iinde tar. Bu bakmdan analitik filozoflara gre, anlamsz bir nerme ile analitik bir nerme kartrlmamaldr. Carnap, Hahn ve Neurath, Wissenschaftliche Weltauffassung-der Wiener Kreis (Bilimsel Dnya Kavray-Viyana evresi) adl manifestolarnda (1921) iki noktay zellikle vurgularlar:
Bilimsel dnya kavraymz esas itibaryla iki tanm (hkm) karakterize eder. lki empirik-pozitivistik tanmdr: Yalnzca, dorudan verili olana dayal olan deneyim bilgisi vardr. Buna gre, meru bilimin ierii snrlanarak belirlenir. kincisi, bilimsel dnya kavray belirli bir yntemin tatbik edilmesi araclyla hususi vasfn kazanr ki, bu da mantksal analizdir. Bilimsel almann gayesi, mantksal analizi tatbik ederek empirik materyale ulamak ve bu yolla da bilimin birlii amacn ortaya koymaktr.29

Bu manifestoda ne kan hususlar, metafiziin reddi, felsefe kavrayndaki deiiklik ve dilin mantksal analizidir. Bilimsel dnya alglaynn zikrettii bu iki nokta birbirine skca baldr. Dilin mantksal analizi yalnzca bilimin birlii dncesine hizmet etmez, bilakis geleneksel felsefi teorilerin kritik edilmesine de yarar. Bu, Carnapn nl almasnn balnda da aka grlr: Dilin Mantksal Analizi Yoluyla Metafiziin Almas (berwindung der Metaphysik durch logische Analyse der Sprache). Carnapn kendisinin de yazd gibi, bu alma, metafiziin geerlilii ve yetkisi hakknda yeni ve gl bir cevap vererek, metafiziin szde cmlelerinin tamamen anlamsz olduunu gstermektedir.30 Anlamszlk, bir cmlede iki sebepten bulunabilir: Ya, anlam olan bir kelime bir cmlede yanllkla bulunuyordur ya da var olan anlaml kelimeler ters bir dizilimle sralanmtr ve bu durumda da cmlenin anlam olmaz. Carnap anlamsz bir terime rnek olarak lkeyi gsterir. Bu kelimenin, ak klnana kadar bir anlam vardr. Hangi artlar altnda, X, Ynin ilkesidir cmle formu

28

29 30

Yanllama (falsifikation), dorulamacln bir tr olarak ilev grr ve K.R. Popperin almalaryla ne kmtr. Mesela: Platon bir pilot deildir=Platonun bir pilot olduu doru deildir. Baknz: K.R. Popper, Bilimsel Aratrmann Mant, ev: lknur Aka, brahim Turan, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2003, ss. 101.116. R. Carnap, H. Hahn, O. Neurath, Wissenschaftlice Weltauffassung-der Wiener Kreis, Verffentlichungen des Vereins Mach, 1929, s. 19. R. Carnap, berwindung der Metaphysik durch logische Analyse der Sprache, in: Erkenntnis 2, 1931, s. 219.
8

doru olacaktr? Doruluk koullarn u cevaplardan elde edebiliriz: X, Ynin ilkesidir cmlesi aa yukar u anlamlara gelir: Y, Xden kar veya Ynin varl, Xin varlna baldr. Veya Y, Xin araclyla oluur. Carnap, olumak-ortaya kmak (hervorgehen) fiili zerinde de durur. Ona gre, oluma bir zamansal ardklk ve iliki koullar anlamna gelmemektedir. Bu anlama gelmediini allm kullanmndan anlyoruz. Ayrca, bu kelimenin bir lt verebilecek baka bir anlam da yoktur. Bu kelimenin, empirik bir anlama gelebilecek bir farkll kesinlikle iermediini, aksine metafizik bir szde anlamnn olduunu syleyebiliriz.31 Carnapa gre, Hi hier (Das Nichts nichtet) gibi cmleler de anlamszdr. Darda nedir? sorusuna darda bir adamdr cevab verilse, anlaml bir ekilde sormaya devam ederiz: Bu, bu adamla nedir? Kim bu soru zerine darda hibir eydir derse, bu hile bu bu nedir? diye kendisine sorulur. Darda bir adamdr ve darda hibir eydir cmlelerinin her ikisi de esasta mantksal yaplar bakmndan birbirinden farkldr. lk cmlenin mantksal formu, x (x dardadr ve x bir adamdr) eklindedir ve ikinci cmlenin mantksal formu da x ( x dardadr) biimindedir. Darda nedir? sorusuna bu formda bir cevap aldmzda ve ayn ekilde bu xle bu nedir? sorusunu sorduumuzda, burada dzeltilebilir bir x yoktur. Bu her iki argmantasyon figrnn yardmyla Carnap, btn metafizik ispatlarn anlamsz olduunu gstermek ister. Realizm ve idealizm arasndaki kavga, d dnyann gereklii ve tekinin psiik varlnn gereklii Carnapa gre, grnte problemler olarak mantksal analizin yardmyla maskeleri drlebilir problemlerdir.32 Carnap, analitik felsefenin formel dil kolunu temsil eder. Fakat, onun asl metafizik eletirisi normal dilin felsefesinde bulunur. Carnap, Hahn, Neurath ve Wittgenstein iin metafizik, gayr meru geleneksel felsefenin ismidir. Wittgenstein Tractatusun 4.003 numaral cmlesinde unlar syler: Felsefe hakkndaki ou sorular ve cmleler yanl deil, anlamszdr. Felsefe, dilin mantnn eksik bir kavrayn ortaya kararak grnte problemleri zme denemesinden oluur. Felsefenin tek meru vazifesi, aklamak ve analiz etmektir. Yeni hakikatlerin kefi onun hedeflerinden biri deildir ve onun bilimlerin blnm yntemleriyle uramas dnlemez. Bunun iin felsefi nermeler yoktur. Felsefe bilimden farkldr ve bir retinin nesnesi deildir, aksine mantksal analiz araclyla felsefe-d nermeleri ak klmann etkinliidir.33 Wittgensteinin bu kavray, daha sonraki yazlarnda gelitirilmitir, fakat temel izgileri- metafizik idesinin reddi- ayn kalmtr. Bu dnce, normal dilin felsefesinin baka temsilcilerinde de -farkl formlarda da olsabulunur. Austin ve Ryle buna rnektir. Byk lde kabul grm olan bu kavray, gereklik hakkndaki malumat bilimlerin verebildii dncesini ierir. Felsefe, kendisi olarak bilimlerin

31 32 33

R.Carnap, age., s. 225. R. Carnap, Scheinprobleme in der Philosophie. Nachwort von Gnther Patzig, Frankfurt a. Main, Suhrkamp Verlag, 1966, Berlin, 1928. H.J.Glock, A Wittgenstein Dictionary, Oxford, Blackwell, 1996, s. 294.
9

yannda, en iyisinden bir bilim teorisi olarak hayatta kalabilir. Onun grevi, dilin yanl anlalmasndan bizi korumas ve bilimleri en iyi ekilde anlamamz salamas olmaldr.34 Analitik felsefenin gnmzde temelli deiikliklere maruz kalarak tartldn syleyebiliriz. Bu balamda Quine ve Strawson zikretmek yeterli olacaktr. Quine, Two Dogmas of Empiricism adl almasnda analitik ve sentetik nermeler arasnda bir ayrm yapar. Bu ayrmla birlikte o, felsefenin imkanna ynelir. Eer, der Quine, bir cmlenin anlam, kendisinin empirik ieriinden aka ayrlamyorsa, mantksal analiz mmkn deildir. Quinenin durumu burada udur: Aslnda felsefe var deildir, olan yalnzca bilimdir. Her ne olursa olsun o, bu durumu bilgi teorisi anlamnda darda tutarak savunur. Bilgi teorisi ona gre yalnzca anlamdr.35 Strawsonun rol, Bireyler (Individuals) adl kitabnda grlr ve tamamen baka bir balamdadr. Strawson, Quinee tam zt bir konumda geleneksel felsefeyi rehabilite etmeye ynelir. Strawson, metafizii hurafelerden arndrma (entdaemonisireung) peindedir.36 Strawsonn amac, tanmlayc bir metafizik (deskriptive metaphysik), yani ak bir ontolojiyi yeniden kurmaktr ki, bu da dilimizin kavramsal temel kategorilerinde ierilmitir. Gerekten bu denemeyi dil analizi program anlamnda anlayabilir miyiz? Strawson, dnyann temel yaplarnn teorisini kurmak peinde deildir, aksine o, dilimizde hangi dnya-gr(Weltsicht)lerin gizli olduunu gstermeye alr. Aristoteles ve Kant izgilerinin fazlasyla ak olduunu ve bu yzden de bu denemenin geleneksel felsefenin belirli kavramlarna balanabileceini sylemek imkan dahilindedir. Bu anlayn bir baka temsilcisi olan K. R. Popper ise, anlam ltn konumaktan ekinmi ve bunun yerine snrlandrma lt terkibini kullanmtr. Poppere gre, empirik olarak yanllanabilen cmleler bilimsel cmlelerdir. Bir duruma, olana iaret etmeyen nermeler bilimsel deildir ve bunlar bu yzden anlamsz deillerdir. Tabii ki, Popperin nerisi daha ok bilgi olarak bir kazanm anlamna gelir. Elektron veya ktle gibi merkezi bilimsel ifadeler, empirik anlam ltnn sk bilimsel talepleri iin yeterli deildir. Bu lt, 1940l ve 1950li yllarda adm adm geri ekilmitir. Bununla birlikte analitik felsefenin felsefeyi yok etmeye ynelik geleneksel oyunca elinden alnmtr. Elektron ve ktle gibi terimler ak empirik bir ierie sahip deillerse, niin ilke veya Tanr gibi kavramlardan bu beklensin? Elektronlar 9, 109.10-28 gram arlndadr cmlesi bir anlama sahipse, Tanr dnyann yaratcsdr cmlesi neden anlamsz olsun? ayet oluan bu resim, muhataplarndan zr dilemeye kalkrsa, empirik anlam ltnn bu durumu,

34 35 36

Ansgar Beckermann, Grundbegriffe der analytischen Philosophie (In Einleitung), Hrsg. Peter Prechtl , J.B. Verlag, Stuttgart-Weimar, 2004, s. 3. Bkz: W.V.O.Quine, Two Dogmas of Empiricism, Philosophical Rewiew, 60(1), 1951. W.V.O.Quine, Ontological Relativity and Other Essays, New York, Columbia University Press, 1969, s. 83.
10

geleneksel felsefenin terminolojisinin analitik felsefeye geri dnebilecei bir gediin bulunduu anlamna gelir.37 Geleneksel analitik felsefe, Quine ve Strawsonn bu iki eseriyle bir geri dn yaar. Felsefe tarihi boyunca pek ok kez grnte problemler ortaya km ve bunlar zamanla inandrcln kaybetmitir. Bu trden tartmalarn daha Rnesans devrinde var olduklar ve bugne kadar da varlklarn srdrdkleri sylenebilir. Ama bu tr problemlerin tartlmasnda da felsefe epey mesafe katetmitir. R. Carnapla birlikte felsefenin dahili ve harici problemleri ele alnmaya balanmtr. Carnapn kavraynda saylar var mdr? veya maddi eyler var mdr? gibi sorular bir anlam iermezler. Ona gre, say veya maddi eylerle ilgili eyleri ieren ve dnyay tarif ve aklamaya yarayacak bir dili belirleyip belirleyemeyeceimiz hususu bu sorularda ortaya kar. Byle bir dili belirleyebilirsek, o zaman, 8 says 3e blnebilir mi? veya ok sayda sonsuz asal say var mdr? gibi sorular bu dil ierisinde doru veya yanl olarak bir anlam kazanr. Bu tr sorular dahili sorulardr ve kendilerine ynelik cevaplar da evet veya hayr eklinde belirlerler. Dnyay tarif ve aklama iin kullanacamz dili nasl belirleyebileceimizle ilgili sorular da harici sorulardr. Quinenin yukarda zikrettiimiz Empirizmin ki Dogmas adl kitab, dahili sorularn yalnzca pragmatik olarak cevaplanp cevaplanamayacan tartr. Deneyimle ilgili teorilerimizi gzden geirirsek, bunlarn her zaman, cmlelerin bir dizisiyle birlikte bulunan deneyimler olduunu ve hibir zaman tek bir cmleyle bitiik olmadn grrz. Ayrca bu deneyimler yle bir soruya da ak durumdadr: Bu cmlelerin hangisi yanltr? Bu soruya pragmatik bir dn temelinde yant verebiliriz. Eer byleyse, acaba Quineye gre, dahili ve harici sorular arasnda temel bir farkllk var mdr? Hangi dil sistemini seeceimize dair soru, Quinee gre, normal bilimsel metodlara gre cevaplayabileceimiz bilimsel bir sorudur. Aklama gcne sahip bir teorinin bir dilde formle edildii anlalrsa, saylarn var olup olmad, bu talep iin iyi bir tartma olur ve bu ortaya karsa, saylar gerekten bu dilde ierilmi olur. Quine burada aka bu durumu savunur. Ona gre, saylarn olup olmad gibi ontolojik sorular, bilimsel olarak cevaplanabilir. Bu durum analitik felsefenin geliimi asndan, ontolojik sorularn nasl rehabilite edildiini gstermesi bakmndan nem arz eder. Dil felsefesinde realistik ve niyetselci semantikler de tartlmtr. Bu balamda Wittgensteinin, (dili) kullanm teorisi de tek alternatif deildir. En artc olan da normatif etike geri dntr. Yllar sonra, etike dair dnceler meta-etikle snrlanmtr, ta ki John Rawlsn eseri A Theory of Juctice ye kadar. Rawlsn bu eseri, hrriyet ve adalet hakknda konumay yeniden mmkn klarak, domam olanlarla, bunlarn llerle ilikisi hakknda konuma imkann da ortaya koymutur. Btn bu gelimelere dayanarak artk unu tespit edebiliriz: Metafiziin dilin mantksal analizi araclyla
37

Ansgar Beckermann, Grundbergriffe der analytischen Philosophie, s. 4


11

ortadan kaldrlmas projesi muazzam bir ekilde boa kmtr.38 Hlasa edecek olursak; Analitik felsefe u temel tezi ne srmtr: 1. Felsefenin amac, felsefenin (metafizik) dil analizi yoluyla almasdr. 2. Felsefenin yegane (meru) vazifesi, dilin analizidir (Gnlk veya bilimsel dil). 3. Felsefenin kulland tek metod, dil analizi metodudur. 1975ten beri bu tezleri benimseyen kimse kalmamtr diyebiliriz. Dier bir deyile, analitik felsefe Yirminci Yzyln ilk yarsnda anlald ekliyle artk gemite kalmtr ve geleneksel analitik felsefe sessizce batp gitmitir denilebilir. Bugn analitik felsefe, felsefe tarihi iinde gemite kalm bir ura alan olarak klasik felsefeye eklemlenmi durumdadr. Fakat onun ortaya koyduu dnme biimi, analitik felsefe tarafndan metafizik olarak adlandrlan felsefeye byk katklar yapmtr. En az iki bin yldr sorulan sorular bugn de farkl diren noktalarna sahip olmamza ramen- sorulmaktadr. Ansgar Beckermann bu sorular byk ve kk sorular olarak ayrr ve ylece sralar: Byk sorular; 1. Tanr var mdr? 2. D dnyann varln pheye mahal brakmadan ispat edebilir miyiz? 3. Dilsel ifadelerin anlam neyin iinde oluur? 4. Beden ve ruh birbirleriyle hangi ilikiyle bir arada dururlar? 5. Hrriyet belirlenmilikle telif edilebilir mi ? 6. Ahlaki normlar rasyonel olarak kurulabilir mi? 7. Adil bir toplum nedir? 8. Gzel ne ie yarar? Kk sorular; 1. aretleri (gstergeleri) baka dilsel ifadelerden nasl ayrabiliriz? 2. zel isimler niteleyiciyi devinimsizletirir mi? 3. Duygular bilisel bileiklere sahip midir? 4. Algda hangi anlam verileri rol oynar? 5. Renkler gerek midir? 6. Bilgi teorisinde dsalclk iin ne denebilir? 7. Embriyonlardan, insan haklarnn tam bir korumas hususunda faydalanabilir miyiz?

38

Ansgar Beckermann, age., s. 6.


12

8. Duyumlar temsili durumlar olarak anlalabilir mi?39 Analitik filozoflar yukardaki sorular en az analitik olmayan filozoflar kadar zamandan bamsz hususi sorular olarak anlamlardr. Onlara gre, bu sorulara verilecek cevaplar, belirli bir kltr, zaman veya herhangi bir felsefi sisteme gre deiir deildir. nk felsefenin metodu rasyonel bir soruturmadr. Analitik felsefenin tarihini ksaca anlattktan sonra, bu akmn dil felsefesi ile olan ilikisine de ksaca deinmek gerekir.

1.1. DL FELSEFES VE ANALTK FELSEFE


Bu balk altnda, analitik felsefe ile dil felsefesinin birbirleriyle ilikilerini ele alacaz. Dil felsefesi, felsefenin bir daldr. Bu felsefe disiplininin ele ald sorunlar; anlam (Sinn), gnderge (Bedeutung),40 belirli betimlemeler, dnme-dil ilikisi v.b.dir.41 Dil felsefesini linguistik ile kartrmamak gerekir. Linguistik felsefe analitik felsefeyle ksmen kesimesine ramen, esas itibaryla bunlar birbirinden farkldr. Mantk pozitivizm de analitik felsefenin bir evresini oluturur. Bu yaklamlarn ortak paydasnn dil olmas, bunlarn dil felsefesinin problem alanlar ierisinde yer ald anlamna gelmez. Mantk pozitivizm, dil sorunlarna duyarl bir felsefe akm olmakla birlikte, mantk, matematik ve fiziin felsefi temellerine de ilgi duyar. Bu bakmdan o, sadece bir dil felsefesi olarak deerlendirilmemelidir.42 Linguistik felsefe, Anglosakson felsefesinin Yirminci Yzyldaki ana akmdr. Bu akmn farkl kollar vardr. Kavram analizi kolu Moore ile balarken, formalist kol, Frege, Russel, erken dnem Wittgenstein ve Carnapa balanr. Dil analizi kolu, Ryle ve Austini de iine alr. Bu ana akmn her dal, kavramlar analiz etmede hangi dilsel operasyonlarn lzumlu olduunu belirlemek amacyla younlaarak zellemitir. Semantik ve psikolojik kavramlarn yannda, iletiim, anlam, isim, iddia, referans, kural, konuma edimi, anlamda gibi kavramlarn da analiz edilmesi gerekir. Bu anlamda en ok tannm teorisyenler unlardr: Austin, Grice, Strawson ve Searle. Dil felsefesi disiplini Fregenin sistematik bir anlam teorisi gelitirmek iin yapt almalarla ivme kazanan bir disiplindir. Fregenin almas esasta, dncenin ve iletiimin bir arac olarak dilin etkisini aklamay amalar. Bu hususta r aanlar, Frege, Russel ve erken dnemiyle Wittgensteindir. Daha sonraki gelimeler, ge dnem Wittgenstein, Quine, Dummet, Davidson, Kripke ve Putnama balanabilir. Bu teorisyenlere gre, dil felsefesi, felsefenin geri kalan iin metodolojik bir yardmc disiplin deil, temel bir disiplindir. Yirminci Yzyl Kta Felsefesinde u ana eilimler zikredilebilir:

39 40 41 42

Ansgar Beckermann, age., s. 9. Bu kavramlarn Trke karlklar hakknda bir tartma iin bkz. Hilmi Yavuz, Felsefe Yazlar, Boyut Kitaplar, stanbul,2002, s. 116. Atakan Altnrs, Dil Felsefesine Giri, nklap Kitabevi, stanbul, 2003, s. 46. Atakan Altnrs, age., s. 47.
13

1. Dili deneyime ynelik bir ge olarak dikkate alan klasik fenomenoloji. (Husserl, Ingarden, Scheler, Hartmann.) 2. Btn anlamalarn ve deneyimlerin dilin tarihselliine bal olduunu vurgulayan felsefi hermeneutik. ( Heidegger, Gadamer, Lipps, Ricoeur.) 3. 1960l ve 1970li yllarda gelitirilen, akn dil pragmatii (Apel) veya evrensel pragmatik (Habermas) gibi denemeler. Bu grler, dilin sentaktik ve semantik fonksiyonlarnn temel olduuna dair pragmatik boyuta vurgu yapar. 4. Yapsalclk (strukturalizm). Yapsalcln ncleri Saussure, Hjelmslev, Jakobson ve Lacan iken, Postyapsalc tartmalarda ne kan isim ise Derridadr.43 Dil felsefesinin ve onun iinde yer alan semantiin temel bir kavram olan anlam (Sinn)a , Wittgenstein da Tractatusta arlkl bir yer vermitir. nk ona gre anlamn, dilsel ilikileri ak klmada merkezi bir yeri vardr. Wittgenstein anlam hususunda yle bir ayrm yapar: Sinn ve Bedeutung. Geri bu ayrm, daha nce Frege tarafndan kullanlmtr, ama Wittgenstein balamnda bu iki kavram farkl anlamlara gelir. Sinn (anlam), Tractatusta cmlenin anlam olarak tespit edilir. nk cmle, olaylarn resmidir ve bu bakmdan olaylarda bir anlam bulunmaz. Tractatusta o, bu balamda unlar syler: Tmcenin olgulardan bamsz bir anlam olduuna dikkat edilmezse, kolaylkla, doru ve yanln im ile imlenen arasnda eit geerlikte ilikiler olduu sanlabilir.44 Bu cmleden de anlyoruz ki, Sinn kavram olgularn dnda durarak onlara doruluk ya da yanllk veren bir eydir. Buna mukabil Bedeutung cmledeki adn anlamn karlar. Alman dilinde Hayatn anlam dediimizde Sinn kavramn, kelimenin anlam dediimizde de Bedeutung kavramn kullanm oluruz. Wittgenstein bu ayrm, dnyann iinde bulunan eylerin rastlantsal olduunu dnd iin yapar. Tractatusta bu durum yle anlatlr: Dnyann anlam, dnda yatsa gerek. Dnyann iinde herey naslsa yledir, herey nasl olup-bitiyorsa yle olup-biter; i i n d e hibir deer yoktur-olsayd bile, hibir deer tamazd. Deer tayan bir deer varsa, btn olup-bitmenin, yle-olmann dnda yatsa gerek. nk btn olup-bitme, yle-olma rastlantsaldr. Onu rastlantsalolmayan klan, dnyann i i n d e yatamaz, nk yle olsayd, bu da yeniden rastlantsal olurdu. Bu, dnyann dnda yatsa gerek.45 Wittgenstein, Sinn-Bedeutung ayrmn bir bakma dnyann anlamn, dnya iinde husule gelen olaylardan ve dolaysyla rastlantsallktan kurtarmak iin yapmtr. Bu ayrm bizi Tractatusun dier temel ayrmlarndan biri olan sylemek-gstermek ayrmna da gtrr. Dnyann anlam dnyann dnda yatyorsa ve bu da Bedeutung anlamnda

43 44 45

Johannes Hirschberger, Lexikon der Symbole, Sprachphilosophie, 1 Digitale Bibliothek, Band:3, Geschichte der Philosophie, Verlag Droemer Knaurs, 1998, s. 568. TLP, 4.061. TLP, 6.41.
14

deilse, biz bunu ancak gsterebiliriz. Bu noktadan hareket ederek Tractatusun tmn ortaya karmak imkan dahilindedir. Mesela anlam dnyann iinde yer almyorsa, etik te dnyann iinde yer almyordur. Nitekim Wittgenstein, bu yzden etikte hibir tmce bulunamaz46 der. nk dnyann iinde deer yoktur. Sinn-Bedeutung ayrm bunun yannda Tractatustaki aknlk dncesinin ve mistiklie yol aan kavramlarn da hazrlaycs gibi grnmektedir. Anlam teorileri, anlam kavramyla dier semantik kavramlar -gereklik, referans, (dilsel) anlama, iletiim, dil kural v.b.- arasndaki ilikileri aratrr. Analitik felsefede anlam kavram tam bir anlam teorisinin, doal dil iin grnen ekliyle, yani bir soru-sorun ilikisiyle tartlr. Ana dnce bunun yannda udur: Byle bir anlam teorisi, dilsel ifadeleri anlamann teorisidir ve bu da dili kullanan araclyla olmak zorundadr. Fregenin kanaati, bir cmlenin anlamnn kendi doruluk koullar araclyla belirlendii eklindedir. Bir kii bir cmlenin anlamn anladnda, ayet onun koullarn tanyorsa, cmle doru olmu olur. Davidson ve ona yakn dnrler (her eyden nce J. Mc Dowell) doal dillerin tam bir anlam teorisi iin u program ortaya koyarlar: 1. Anlam teorisinin vazifesi, her cmle <p> iin, doal bir dil iinde <p> formunun bir cmlesinin doru olduunu, ayet yalnzca<q>(ise) doru olduunu zmektir. Byle bir teori Davidsona gre, bir kii ayet bu teoriyi tanyorsa, ilgili doal dil hakknda bir konumaya sahiptir. 2. Anlam teorisi ilikilerinde, gereklik kavramn yakn anlamlaryla aklamaya gerek yoktur. Tarskinin gereklik tanm araclyla ( edeerlik-aquivalenzthese) bu, yeterli lde tanmlanr grnr ve her <p> cmlesine gre geerlidir: <p> cmlesi yalnzca p> olduunda dorudur. 3. kili birleme prensibi (Bivalenzprinzip)nin btn cmleler iin geerli olduunu, yani her cmlenin doru ya da yanl olduunu gstermek cihetine gidilir.47 M. Dummet, Davidsonun yeterlilik tezinin (hinlaenglichkeitsthese) inasnda bozukluk olduunu syler. Dummete gre, bir anlam teorisi yalnzca formle edilmemelidir, bir kullanc dili biliyorsa onu kullanr da. Anlam teorisi ayrca unu da aklamaldr: Byle bir bilmenin, yani dil kavraynn neyin iinde olutuunu bilmenin anlam nedir ? Anlam teorisi bu durumda, pratik dil becerisine bir kiinin nasl olup da sahip olabildiine cevap verebilmelidir. Bir cmlenin doruluk koullar, u cmlede olduu gibi kendisinden bilinir: zmir bir liman ehridir. Bu durumda gereklik kavram edeerlik tezi araclyla yaratc olarak nitelendirilemez. ayet zmir byle ise, zmirin bir liman ehri olduu dorudur. Fakat, anlam teorisyenleri iin yaplmas gereken bir vazife hala durmaktadr:, zmirin gerekten bir liman ehri olduunu hangi koullar altnda biliriz? Dummete gre, edeerlik

46 47

TLP, 6.42. Johannes Hirschberger, age., s. 569.


15

tezi, iddia edilebilir bir gereklik teorisine balanmaldr. Dili kullanan bir kii yalnzca anlaml iddialarda bulunabilir, zmirin bir liman ehri olduunu nk orada Trke rendiini ve baka ltlere sahip olduunu ve bunlar yardmyla karara varabileceini- iddias yanl veya doru da olsabunu yapabileceini ne srebilir. Fakat, gereklik bu tarzda iddia edilebilirlik olarak anlalrsa, her cmlenin doru veya yanl olduu kendiliinden anlalabilir deildir. Bu, ikili birleme prensibi ve anlam teorisi realizminde de byledir. Anlam teorisinin anti-realistik meydan okumas, ikili birleme prensibinin genel geerliini sorgulamay amalar ve bunun karar verilemez cmleler rts altnda srdrlmesi olduka gtr. Mesela, Btn kargalar siyahtr, renci G. Princip Avusturya Aridkn ldrmeseydi, 1914te sava balamazd veya ok sayda sonsuz asal say vardr gibi.48 Buraya kadar dil felsefesinin problem alanlaryla uraan analitik felsefenin dil sorunlarna yaklamn ele almaya altk. Analitik felsefenin dil sorunlaryla uramas hi kukusuz anlam sorununu zmeye yneliktir. Yukarda aklamaya altmz Sinn-Bedeutung ayrm Fregenin ilk dnem almalarnda en nemli sorun olarak ortaya kar. Ne var ki, Frege daha sonraki almalarnda anlam sorununu daha ok Bedeutungu esas alarak zmeye alr.49 Bu durum, Wittgensteinn da belirttii gibi dnyay rastlantsalla terketmek anlamna gelir. Rastlantsalln dnyann iinde bulunmas gerekten de baz kavramlarn bu yaklamla aklanamamas demektir.

2. WTTGENSTENIN FELSEF GELM VE TRACTATUSUN OLUUMU


Ludwig Josef Johann Wittgenstein, 26 Nisan 1889da Viyanada dnyaya gelir. Babas Avusturyann en zenginlerinden biri olan elik tccar Karl Wittgensteindir. Ludwig Wittgenstein, entelektel ilgileri st dzeyde olan bir aile ortamnda yetiir. Wittgensteinin annesi ve kardeleri sanata ve zellikle de mzie merakldrlar. Wittgensteinin kendisinden byk olan erkek kardeleri ciddi bir ekilde mzie ve sanata ilgi duyan hassas yaplarnn yannda izofrenik yaplar sebebiyle de intihara eilimlidirler. ntihar eilimi geri sadece Wittgensteinlere hasr edilebilecek bir ey deildir. Fin de Sieclenin (Yzyln Sonu) Viyanas intihar eiliminin baat olduu bir ehirdir ve bu eilimin sebebini Otto Weininger Geschlecht und Character (Cinsiyet ve Karakter) adl eserinde ok gzel bir ekilde anlatr. Weiningere gre, devir, gayr adil, acemice ve aptalca grlerin cirit att bir devirdir. Hayat teknie boulmu, byk sanat ve filozoflar yetimez olmu, orijinallik bu

48

49

Johannes Hirschberger, age., s. 570. Geni bilgi iin baknz: R. Carnap, Logische Syntax der Sprache., Band 8: Schriften zur Wissenschaftlichen Weltauffassung. Verlag von Julius Springer, Wien, 1934 ; H. Putnam, Die Bedeutung von Bedeutung Klostermann Verlag, 2004. W.V.O.Quine, Wort und Gegenstand, Reclam Verlag, Dietzingen, 1980. Atakan Altnrs, Dil Felsefesine Giri, s. 49.
16

yzden ahmaka giriimlerde aranr hale gelmitir.50 Bunun yannda, Wittgensteinin yetimi olduu kltrel ortam, bir ok byk dnce adamnn yetimesine de zemin hazrlamtr. Bu zemin, Kurt Gdelin ifadesiyle birok farkl dinsel kltrel anlayn barnd olduka hareketli bir kltrel taban oluturur. Wittgensteinin de yetimi olduu dnsel-kltrel ortam olduka hareketlidir. Bu corafyadan dnce tarihinin ynne etki edecek byk dnce adamlar kmtr. Kendisi de bu ortamda yetimi olan Kurt Gdel bu hususta yle der: Blgenin byk tinsel gelenei Jakob Bhmenin (1575-1624) mistisizminden, bilim felsefesinin analitik dalnn kurucusu Ernst Machn (1838-1916) keskin fiziksel ve felsefi analizlerine kadar yaylmt. Benzer ekilde Kabalac mistisizm gelenei modern yansmalarn hem Franz Kafkann (1883-1916) gerekstc edebiyatnda hem de Gustav Meyrinkin (1868-1932) Golem-bir Yahudi efsanesindeki hayat verilen yapma-insantasvirinde buluyordu.51 Wittgensteini neredeyse hayat boyunca megul eden intihar dncesi, bu ortamdan beslense de onun intihar dncesini dier intiharlardan ve intihar trlerinden ayrt edebileceimiz bir vasf vardr: Ahlakilik. Wittgenstein, sahip olduu birikimin ve yetenein gereini yapamad bir durumda intihar etmenin daha uygun olacn dnr. Russellla tanmas ve ona yeteneini kabul ettirmesi, intihar dncesinin ondan uzaklamasn salamtr. Ray Monk, Wittgensteinin Russelll yllarn Russelln ifadelerinden yola karak ok ciddi bir kazanm olarak nitelendirir.52 Bu kazanm, her eyden nce felsefenin bir kazanm olarak anlamak gerekir. Russell, Principia Mathematicada zmsz brakt tipler teorisi problemini tabir caizse arad nitelikli adam olan Wittgensteina brakr.53 Tractatus bu bakmdan Russellin dncelerinin bir devam olarak da anlalabilir. Tractatusun ilk basks 1921de Oswaldda Annalen der Naturphilosophiede gerekleir. 1922 Ylnda Rowohlt Yaynlar arasndan kan ikinci basknn evirisini F. Ramsey yapar ve Russell da bu baskya bir nsz yazar. Bir yl sonra Wittgenstein Trattenbach, Hassbach, Puchberg ve Otterthalde retmendir. M. Schlick 1924de Reidemeister ve Hahn zerinden Wittgensteinin Tractatusundan haberdar olur ve Wittgensteinle 1926da Otterthalde bulumay dener. Buna ramen Schlickin Wittgensteinle bulumas, Wittgensteinn, kardei Margarethe Stonborough iin yapmay dnd Kundmanngasse 19daki ev iin Viyanay ziyaret ettiinde gerekleir. Schlick Wittgenstein ok heyecanl bulur ve onu Viyana evresinin toplantlarna davet eder. Fakat daha sonra Schlick, Carnap ve Waismannla birlikte Wittgensteinla daha ok grmeyi ieren bir alma plan dzenler. Waismann ve Carnap Schlicki Wittgensteinla eletirel bir diyaloga girmemesi ynnde uyarrlar. Schlick bu bakmdan Wittgenstein talihsiz bir ekilde anar. Wittgenstein ve

50 51 52 53

Otto Weininger, Geschlecht und Character, ss.329-330. Aktaran; Ray Monk, Dahinin Grevi, ev. Berna Kler-Tlin Er, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2003, ss. 48-49. John L.Casti, Werner de Pauli, Gdel, ev. Ergn Aka, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2004, s. 15. Bkz. Ray Monk, Dahinin Grevi, Russellin mezi adl nc blm, ss. 70-105. Ray Monk, Dahinin Grevi, ss. 116-117.
17

evreden kaynaklanan sebeplerle grmeler kesintiye urar ve Wittgenstein da 1929da evreyle ilikisini tamamen keser. Wittgensteinn Tractatusu nemli tez ierir: 1. Felsefenin hakiki vazifesi dil analizi ve dil eletirisidir.54 Bu analitik felsefenin dil analizi olarak dnmdr ve her eyden nce Wittgensteinn ilk byk katksdr. Bu trden katklar biz, daha nceden yaplm baz almalarda da bulabiliriz. Adolf Sthr, Wittgensteinn haberdar olduu Fritz Mauthner (1849-1923) ve kavram analiziyle uraan G.E. Moore bu bakmdan ncler olarak nitelendirilebilir. 2. Felsefe bilim deildir, aksine dili ak klan bir etkinliktir.55 Bu tez, ilk Viyana evresiyle Wittgenstein arasnda ilk atlan olumasna sebep olur; Schlick ve Waismann bu tezi kabul ederken, Carnap ve Neurath (Russell gibi) reddederler.
56

Bu

tezi,

Tractatusun

dilseltekbencilik

(sprachsolipsistisch) tezi ile bititirebiliriz.

Bu tez, dil iinde dile dair konuamayacamz, dilin

dnyann snrlarn izdiini, yani dil aklnn gerekte felsefi cmlelerde olmadn, aksine yaplagelen bir i zerinde etkin olduunu ortaya koyar. 3. Mantksal olarak doru olan cmlelerle sentetik olarak doru olan cmlelerin fark nedir? Bu fark biz onlarn mantksal formunun doruluunda buluruz. Bu noktada Tractatusun ikinci byk katksyla karlarz: Carnap, bu mantksal formu Wittgensteinin Mantksal Yap olarak kullandn ve kendisinin de ondan rendiini belirtir. Form dncesi, Bolzanonun deiim lt (variationskriterium) kavramyla daha nceden var olan bir eydir. Bu anlamda Frege ve Russell bu arka plana bir geri dn yapmlardr.57 Tractatusun her eyden nce estetik bir tasarm olduu sylenebilir. Tractatus metaforlarn mantksal hatlarn belirler. nk, baz kavramlar pek ak olmayabilir, bir ok tez de ok anlaml, kapal veya kendi iinde eliik olabilmektedir. Wittgensteinn Tractatusun nsznde aklad gibi, felsefi problemlerin zlm olmas az ey deildir ve bunlar ona gre tartlamaz kesinliktedir. Wittgenstein, doru zmlerin basit olmas ve en azndan basit cmlelerden olumas gerektiinden emindir. Tractatus yedi ana cmleden oluur. Bunlar;

54 55 56 57

TLP, 4.0031. TLP, 4.112. Gerhard Schurz, Geschichte des Positivismus und Neopositivismus im sterreich des 19. und 20. Jahrhunderts, s. 36, http://www. thphil.phil-fak.uni-duesseldorf.de / index.php / article / archive / 14 Gerhard Schurz, age., s. 37.
18

1. Dnya, durum olan her eydir. 2. Durum olan ey, olgu, ey-durumlarnn var olmasdr. 3. Olgularn mantksal resmi dncedir. 4. Dnce anlaml nermedir. 5. Cmle temel-cmlelerin bir doruluk ilevidir. (Temel-cmlecik kendi kendisinin bir doruluk ilevidir.) 6. Doruluk ilevinin genel biimi udur: [PN ()]. Bu, nermenin genel biimidir. 7. Ne hakknda konuulamyorsa, o hususta susmal.58 Tractatus drdnc cmleye kadar Frege ve Russelln etkilerini tar ve dilsel dnm bu cmleyle baarlmtr. Beinci cmlede Russelln genileme tezi (extensionalitaetthese) grnr ve altnc cmlede anlalmas olduka zor olan mantksal form dncesi en st noktasna ular. Wittgenstein burada 1913den beri bilinen, btn mantksal dilegetirilerin geri dndrlebilirliini ve bunun yannda ok deerli ne ve ne de N:N (P1, , Pn) temel ayrm fonksiyonunu kullanr.59 Tractatusun birinci blmnde bir realizm erevesi izilir. Bu ereve, dnyann olgu balamlarndan olutuunu ve mantksal bir uzayda dzenlenmi olan birbirine tutturulmu eylerden olutuunu ileri srer. Bu da, dil ve dnyann ilikisinin resim teorisini dourur. Cmleler dnyann mantksal resimleridir ve eyler resimde, resmin elerine karlk gelirler. Doru bir cmlede cmlenin geleri birbirleriyle, resmin elerinin ilikisine benzer bir ilikide bulunurlar. Tractatusun nominalistik veya realistik universaller balamnda yorumlanp yorumlanamayaca ak bir belirsizlik olarak problem oluturur. Tractatusun 2.0271 numaral cmlesinde Wittgenstein nesnelerin karlkl biimlenmesinin olgu balamn kurduunu syler. a, b ye R iliksiyle baldr eklindeki belli bir cmleden yola karak, Wittgensteinin eyleri, tekil a ve b ile mi veya R ilikisiyle ele alarak m hesaplad sorulabilir. Tracatusun 3.14 ve 4.22 numaral cmleleri niversaller realizmine, 3.1432, 3.202 ve 4.1211 cmleleri de nominalizme yakn durur. Wittgenstein de universaller realizmine byle bir yaknlnn olduunu ifade eder.60 Fakat, Wittgensteinin Russellin nominalizminden etkilendii de dnlebilir. Gze arpan bir itiraz, Viyana evresinin

58 59 60

Ludwig Wittgenstein,TLP,7., ev. .N. Soykan, Felsefe ve Dil iinde. Gerhard Schurz, Geschichte des Positivismus und Neopositivismus im sterreich des 19. und 20. Jahrhunderts, agy. P.M.S. Hacker, Wittgenstein im Kontext der analytischen Philosophie, Suhrkamp Verlag,Frankfurt, 1997, s. 67.
19

derin bir ekilde zerinde alt ve Wittgensteinn karakterize ettii, mantksal doruluklardan gelir. Buradaki iddia, mantksal doruluun, formun konusu olduudur ve Wittgensteinn Russelldan ald genileme tezi (extensionalitaetthese)yle ilikilidir. Bu teze gre, bir cmlenin doruluk deeri, kendi temel cmlesini determine eder. (Bu husus altnc cmleyle ilikilidir.) Bu yzden cmleler, mantksal bakmdan doru (yani temel cmlelerinin doruluk deerinden bamsz olarak doru), ve bu ayn forma sahip olmak bakmndan bir temel cmleden bir bakasnn karsanamayaca 61, temel olgu balamlarnn birbirinden bamsz olduu bir durumda olmak zorundadr. Dier taraftan Wittgenstein, teorisinde, dahili nitelikler, daha dorusu tam kar ilikiler anlamnda, gr alanndaki bir lekenin niteliinin mantksal olarak zorunlu bir ey olduunu ve bunun da bir renk olduunu (renge sahip olduunu) ileri srer.62 Gr alanndaki krmz bir lekenin ayn zamanda (her yerde) mavi olamayaca mantksal olarak dorudur.63 Temel cmlelerin birbirinden mantksal olarak bamsz olduu (mesela bu krmzdr ve bu yeildir gibi) yalnzca mantksal semboller anlamnda deil, aksine mantksal olmayan sembollerin spesifik ieriiyle ilgili birka temel cmle vardr. (Krmz, Mavi gibi) Bolzano bu ayrm gerekten grmt ve biz Bolzanoyla byle cmleleri mantk d-analitik cmleler olarak adlandrma imkanna kavutuk. Wittgenstein, Schlick ve Carnap bu ayrm srekli olarak reddetmitir. Wittgenstein bu talebi mantksal bir gramere gre dzenler.64 Daha sonra Wittgenstein, Viyana evresi gibi biimsel-yapay bir dil dnmediini, aksine doal dilde tam olarak hazr bulunan hakiki mant dndn ileri srmtr.65 Carnap tarz dil formlarnn pluralizmi tartlabilir deildir. Wittgensteinn kabul ettii evrensel dil mantksal atomculuu ierir. Evrensel dilde en son atomik cmlenin var olduu gibi, dnyada da en son atomik olgu olmaldr. Bu Russelldan gelen atomizm Viyana evresinde tartlm ve ksa srede dar atlmtr. Dille, dile dair konuma imkannn olmad, mantksal formu gstermek iin cmlenin kullanlamayaca66 ve dahili niteliklerin oluumu cmleler araclyla dile getirilemez eklindeki grlerin67 hlasa ettii zorluk, Wittgensteinn nl dil solipsizmi tezi ile bir bakma alr. Wittgenstein dilimin snrlar dnyamn snrlardr der. Bu nokta, onun gsterme (zeigen) ve susma (schweigen) eklinde tebarz eden mistik tavryla sk bir ekilde ilikilidir. Wittgensteinn gstermesi her eyden nce etiki amalar ki, o konuulamazdr. Ve dnyann anlam da byledir. Wittgenstein Beni bamsz bir birlik olarak kabul ettiinde Mach ve Viyana evresinden uzaklar. Fakat, bununla birlikte geni bir zaykrlka dar olur. Eer onun iddia ettii gibiyse, objektif olarak tespit edilmesi gereken dnyann

61 62 63 64 65 66 67

TLP, 5.134. TLP, 2.013. TLP, 6.3751. TLP, 3.323. Rudolf Carnap, Mein Weg in die Philosophie, Reclam Verlag, Stuttgart, 1963, s. 45 ve P.M.S. Hacker, Wittgenstein im Kontext der analytischen Philosophie, 1997, s. 53 TLP, 4.12. TLP, 4.122.
20

Bene bal olmamas gerekir. Oysa mesele byle deildir ve grlen dnya, tespit edilirken birden Ben-baml olur. yiye kar kt araclyla Ben, btn dnyay baka ve mutluluun dnyasnn mutsuzluun dnyasndan tamamen baka olmasn ister. Bu durum Schopenhauern etkisi olarak grlebilir. Bu z-kartlktan sonra Tractatusun son paragraf yedinci cmlede mistik bir temaya dnr.68 Mantksal bakmdan Tractatus yeni inceleme/aratrmalara aktr. Wittgensteinn mantksal ihtimaliyete girii bir yeni bir eydir ve Carnapn tmevarmsal ihtimaliyet retisine sonradan eklenmi bir yapdr. Wittgenstein, mantksal olan 5.154 numaral cmlede istatistiksel ihtimaliyetle deitirir. Matematiksel bakmdan Tractausta birka kusurlu nokta braklr: Szgelimi doruluk deerlerinin varyasyonlar k deildir ve 4.27 numaral cmlede simgeler zorlatrlmtr. Doruluk deerleri tablosunun en basit varyasyonu, ikili admlarla 2 zeri n ifadesiyle eitlenmitir. Wittgenstein bunu bilmiyor muydu veya bu, zor anlalmas ynnde yaplm bir tercih miydi? Onun doruluk fonksiyonlarn gsterimi altnc cmlede hi basit ve de pratik deildir. Burada Wittgenstein aritmetie ynelik bir analoji kurar.69 Bunun yannda o, daha ok mantk ve matematikle ilgili genelletirilebilir eitliliklerin tm itirazlarn da ierir. adalar gibi, Wittgenstein de henz mantksal sentax ve semantik arasnda bir ayrm yapm deildir. O semantiin yalnzca mantn karakterize edilmesine yaradn ve mantksal ilemlerin dorudan doruluk tablosu notasyonlarnn, semantiin yardmyla tanmlandn biliyordu.70 Bu tez, mantksal karmlarn -Frege ve Russell anlamnda- gerekten de gereinden fazla baarl olduunu ortaya koymutur. Bugnk anlamda mantn karmlar araclyla karakterize edilmesi basite ikinci bir mesuliyet dourur: Sentaks. Sentaktik mantk Wittgensteina ok az anlalr gelir. Mesela, Wittgensteine gre mantn her cmlesi iaret bakmndan Modus Ponens71 kalbndadr.72 Ve yine Wittgensteinn ifadesiyle modus ponens de bir cmleyle dile getirilemez. Wittgensteinn bilim teorisinin problemleriyle ilgili dahili almas (tmevarm, nedensellik), esas itibaryla Hume ve Poincare-Duhem pozisyonuna bir geri dntr. 73 Wittgensteinn Viyana evresine tesiri bir taraftan Schlick ve Waismann ve dier taraftan da Carnap, Neurath ve Hahn arasnda bir atlan olumasna sebep olur.74 Buna ramen Wittgenstein, Schlickin zerinde, onun sonraki almalarnda sreen bir etkiye sahiptir. Schlickin rencisi olan

68 69 70 71 72 73 74

Gerhard Schurz, Geschichte des Positivismus und Neopositivismus im sterreich des 19. und 20. Jahrhunderts, s. 40 TLP, 6.02. TLP, 5.01. Modus Ponens, a ise b; o halde b eklindeki karm trne verilen addr. TLP, 6.1264. G.Schurz, Geschichte des Positivismus und Neopositivismus im sterreich des 19. und 20. Jahrhunderts ve bkz. TLP, 6.31, 6.32, 6.363, 6.371. Rudolf Haller,Neopositivismus. Eine historische Einfhrung in die Philosophie des Wiener Kreises, Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt, 1993, s. 127.
21

Friedrich Waismann (1896-1959) Wittgensteina sayg duymutur. Waismann, Hahndan matematik ve Schlickten de felsefe renmi ve 1924ten balayarak da Schlickin asistanln yapmtr. Waismann, 1926-33 arasnda Wittgensteinle Schlick arasndaki konumalarda hazr bulunmu, bu konuma notlar da kitap olarak 1967de neredilmitir. Waismann 1928de Tractatusun felsefesi hakknda genel bir giri yazm ve yaynlamtr. Dorulama teorisi 1930larda Viyana evresinin konusu olur. Bu balamda temel tez de bir cmlenin anlam onun dorulanma yntemidir eklindedir. Bu tez, bilindii zere, Wittgensteinn etkisi olarak anlalmtr. Ve Tractaus bu tezi iermemektedir. TLPnin 4.024 numaral cmlesi iddia edildiinin aksine bu tezi iermez. Wittgenstein daha sonralar, dorulama teorisine dahil olmadn ve bunun da yanl anlaldn aklamtr.75 Waismannn notlarnda, Wittgensteinn 1929-30 dolaylarnda dorulama teorisinin radikal bir formunu benimsedii ifade edilir.76 Carnapn 1928de aklad gibi anlamn dorulama teorisi dorulama ad altnda (gzden geirme anlamnda) tmevarml veya tmdengelimli bir ekilde gelitirilir ve dorulama (verifikation) olarak anlalr. Wittgenstein ve Waismann buna karn tam bir dorulama, yani gzlem cmlelerinin sonlu bir dizisinden tretilebilir-dntrlebilir bir dorulama istemilerdir. (Fakat bu tr bir dorulama da kullanma gelmez bir tutarllk arz eder.) Bu tr bir tutarllk fiziksel doa yasalarnn tam olarak dorulanabilir olmadn ve grnenlerin bilimsel olarak anlamsz olduunu ifade eder. Bu zorlua kar bir tepki olarak Wittgenstein, doa yasalarnn yerine cmleleri, cmlelerin kurulum prensipleri olarak anlamay nerir. Bu neri, Schlick tarafndan kabul edilir.77 Wittgenstein-Waismann-Schlick lsnn bu dnmyle pozitivistik indirgemeci teze ekstrem bir gidi gereklemitir. Hallere gre, Viyana evresi Wittgensteinden u eyi alr:78 1. Mantksal doruluklarn formel olarak kavran, 2. Dorulama teorisi, 3. Felsefenin, dncelerin mantksal aklamas olarak alglan. Wittgenstein Tractatusta Bedeutungu genileme (extension) anlamnda kullanr. kinci dneminde ise bu kavramn tam tersini (intension) kullanr. Bu iki kavram, meta-dil kavramlardr. Extension yerine Kavram Muhiti ve intension yerine Kavram erii terkiplerini kullanabiliriz. Extension, nesne dilinin verilmi bir ifadesi ve mahiyetidir. Bu ifade, dilin nceden verilmi bir

75 76 77 78

P.M.S. Hacker, age., s. 103. Bela Juhos, Formen des Positivismus, Zeitschrift fr Allgemeine Wissenschaftstheorie II/1, 1971, s. 40. Moritz Schlick, Die Wende der Philosophie, Erkenntnis I,1931, s. 22. Rudolf Haller, Neopositivismus. Eine historische Einfhrung in die Philosophie des Wiener Kreises, s. 93.
22

yorumunu iaret eder ki, intension (daralma) dediimiz ey kural baznda bu ifadenin kullanmndan oluur.79 Wittgenstein, bir dnce hareketi icat etmediini, kendisinde bulunanlarn bakalar tarafndan kendisine verildiini ve kendisinin de bunlar ihtirasla, kendi aydnlatma almalaryla kavradn ifade eder. Beni, der Wittgenstein, Boltzmann, Hertz, Schopenhauer, Frege, Russell, Kraus, Loos, Weininger, Spengler ve Sraffa etkilemitir.80 Wittgensteinin Tractatustaki resim teorisini, Heinrich Hertzden etkilenerek ortaya koyduu hep sylenmitir. Onun Hertzden etkilenmesi doal karlanmaldr. nk Hertz, Cassirerin ifadesine gre teoriler ann ilklerindendir. Hertzin nasl bir teori ortaya koyduuna ksa bir gz atmak, Wittgensteinin yaklamn aydnlatmak bakmndan yararl olabilir. Ernst Cassirer, Sembolik Formlar Felsefesi-I: Dil adl eserinde Hertzin kn yle anlatr: Doal taklide dayal bilgi teorisinin zemini kaydka, her bilimin soru sorma ve zme vastas, verili bir varln taklidi yerine, kendi oluturduu akli semboller olarak ortaya kmtr. Doal taklide dayal bilgi teorisinin zayflamas, bilimlerin bamszlklarn kazanmalar anlamna geldii gibi, teoriler an da balatr. Cassirere gre, matematiksel fizik alannda yapt almalarla bunun farkna vardn gsteren kiilerden biri de Heinrich Hertzdir. Hertzin k, yeni bilginin bizi, gelecekteki olaylar nceden kestirmeye muktedir klabilecei dncesini ierir. Hertze gre, gelecekteki olaylar tabii ki, gemiteki olaylardan yola karak kestirmeye almak gerekir.Ancak, gemi bilginin akli semboller olarak nasl ortaya konulaca hususu akla kavuturulmu deildir. Hertz, gemiten gelecein oluturulabilmesi iin dtaki nesnelerin iteki hayallerine ya da sembollerine ulamak gerektiini iddia eder. Cassirerin Hertzden aktardna gre, dtan resmedilmi olan nesnelerin doal-zorunlu sralarnn imgesel varlklar, sembollerin dncedeki zorunlu sralarn belirler niteliktedir.81 Hertzin bu konuyla ilgili olarak Mekaniin lkelerinde yapt aklamay zikretmeden nce, resmedilmi nesne-imge (image), akli semboller arasnda tesis edilmi olan iliki zerinde durmalyz. Zihin nesneleri bir sra-dzen zere mi resmediyordur? ayet onlar tek tek resmediyorsa sradzen onlara akl tarafndan m veriliyordur? Veya, byle bir sra-dzen dncesi aslnda varln bir sra-dzeninin olduu kabulne mi dayanyordur? Eer, varln bir sra-dzeninin olduu kabulne dayanlyorsa, taklide dayal bilgi teorisinden kanabileceimiz iddias geerliliini yitirir. Dier taraftan, zihin tarafndan tek tek resmedilmi nesneler sz konusu olduunda, akln bunlara bir dzen

79 80 81

W.K.Essler, Analytische Philosophie, Krner Verlag, Stuttgart, 1972, ss. 104-105. Wittgenstein, Vermischte Bemerkungen, s.476, aktaran: Joachim Schulte.Wittgenstein, Eine Einfhrung, Reclam Verlag, Dietzingen, 1989, s. 29 Ernst Cassirer, Sembolik Formlar Felsefesi-I: Dil, ev.Miray Kktrk, Hece yaynlar, Ankara, 2005, s. 18.
23

kazandrm olabilecei eklindeki yaklam da sorunlu grnmektedir. nk, bu durumda en azndan iki ayr ilemden deil de tek bir ilemden bahsetmek gerekir. Hertz byle bir ayrma gitmekle, d dnyay zihinde olduu gibi-her naslsa-kopyalayp, bunlar, akli sral semboller olarak ayrca kategorize eder. Bu durumda sre aamaldr: D nesneler, imajlar, akli semboller. Hertz, eylerle ilgili tasarmlarmza semboller adn verir. Semboller eylerle, herhangi bir talebin gereklemesi iin temel bir uzlaya sahiptirler. Fakat diyor Hertz, sembollerin eylerle herhangi bir srekli uzlamaya sahip olmalar, onlarn amac iin gerekli deildir. Bizi burada ilgilendiren daha ok semboller olduuna gre, onlarn nasl olutuu ve i grd hususu bariz olmaldr. Hertz bunun iin yle bir dev ve sre belirler: Doa bilgisinin en nemli devi fenomenlerin n-deyisidir.82 Bu ama da u srete gerekleir: D eylerin iteki hayallerini ya da sembollerini ve resimlerin dnsel olarak zaruri dizilerini, eylerin resimlenmi doal olarak zorunlu sralarndan elde ederiz.83 1929a kadar srecek olan Tractaus dnemi, sadece Wittgensteinin hayatnda deil, Yirminci Yzyl dncesinde de ok nemli sorunlara iaret eden bir dnem olarak yer almtr. Kabaca ortaya koymaya altmz Wittgensteinin erken dnem dncesine Tractatus merkezli bir bak asyla daha yakndan bakarak, onun mantk pozitivizm iindeki yerini ve onlardan ayrlan ynlerini ortaya koymak faydal olacaktr.

2.1. TRACTATUS-LOGCO PHLOSOPHCUS


Tractatus Logico Philosophicusu yaps itibaryla farkl klan hususlar nelerdir, o hangi ynleri bakmndan mantk pozitivizmden ayrlr? Viyana evresinin zmek iin urat sorunlara Tractatus nasl bir zm nerir, veya gerekte, sorunlar tespit etme bakmndan bu ikisi mttefik midirler? Bu trden sorulara cevap verebilmek iin ncelikle Tractatusun ana dncesini tespit etmek gerekir. Helmut Fahrenbach, Wittgensteinin erken dnem dncesinin merkezi noktas hususunda unlar syler:
Bilgi kritiinin dil kritiiyle zmnn ilk tematik nirengi noktas, dncelerin ifadesinin (yani ak dnce ve sylenebilirin) dil mant yoluyla dolayl olmayan bir ekilde ak klnmas ve snrlanmasdr84

D. Pearsa gre ise, Wittgensteinn felsefesi zerine yaplacak bir inceleme, yalnzca dncesinin nceki ve sonraki dnemlerini deil, bunun yan sra yntem deiikliklerini de gz

82

83 84

Ricardo Lopes Coelho, Der Begriff des Bildes bei Hertz, Logos, Band 3, Heft 4, 1996, s. 272. Ayrca bkz. Peter C. Kjaergaard, Hertz and Wittgensteins Philosophy of Science, Journal of General Philosophy of Science 33, 2002, ss. 121-149. Heinrich Hertz, Die Prinzipien der Mechanik, 1894, s. 1, aktaran:R.L.Coelho, age., s. 272. Helmut Fahrenbach, Wittgenstein und Kierkegaard ber den philosophischen Umgang mit existentiellen (ethischen und religisen) Fragen, http://sammelpunkt.philo.at:8080
24

nne almak zorundadr.85 Bu zorunluluun sebebi, Wittgensteinn felsefenin ne olduu, ne olmas ve nasl olmas gerektii sorularyla ilgilenmekten vazgememi olmasdr. Wittgensteinn felsefesi kapsam ve ama bakmndan Kantn dnce eletirisine benzeyen bir dil eletirisidir. Wittgenstein niin dil eletirisine soyunur? Pearsa gre, bu sorunun cevab urada aranmaldr: Aldatc anlamszlklara sapmamak iin, anlamlyla anlamsz birbirinden ayran bir izgiye varldnda nasl davranlmas gerektii bilinmelidir. Burada nasl davranacamz, bir kesin nokta tespit edip etmediimizle ilintilidir. Wittgenstein, byle bir noktay ancak dille tespit edebileceimizi iddia eder ve ona gre, yaplabilecek ve yaplamayacak olanlar saptayan dilin kendi doasdr. Pearsa gre, Wittgensteinn btn retileri, dilin, kendi i yapsnn belirledii snrlara sahip olduu dncesine dayanr.86 Wittgensteinn anlam kuram, olgu nermelerinin anlamlarn nasl aldklar sorusuna verilmi bir cevaptan ibarettir. Bu soru ise, mantksal zorunluluun ne olduu sorusuna dayanr. Wittgenstein, mantksal zorunluluu nermelerin zsel doasnda arama taraflsdr. D. Pears, Wittgensteinn verdii yantn x ve y aksiyomlar zerine kurulu olduunu syler. Buna gre; x , her olgu nermesinin kesin ve belirgin bir anlam olduunu; y ise, her olgu nermesini bu anlam al biiminin resimsel olduunu ne srer. Bu iki aksiyom arasndaki ilikinin kabaca bir betimlemesi, x bir sorunu zmlerken, ynin onu zddr.87 Burada kesin anlam, bir szcn bir eyin yerine gemesi manasndadr. Bir olgu nermesi kesin anlamn, onu oluturan szcklerin eylerin yerine gemesiyle bulur. Bu noktada sorun dourabilecek bir nansa dikkati ekmek gerekir. Bir szck, bir nesnenin yerine geiyorsa, o nesnenin var olmas gerekir. Var olmas (henz) gerekmeyen bir nesnenin yerine geebilecek szck var mdr/olmal mdr? Bu durumda kesin anlamn tanm ylece deiir: Bir olgu nermesi kesin anlamn, ancak iindeki szcklerin var olan eyler yerine durmalar, ya da varolan eyler yerine duran baka szcklere zmlenebilir olmalarndan alr.88 Bu tanmda varolan eyler yerine duran baka szcklere zmlenebilir olma ifadesi insann aklna szlk mantn getirmektedir. Simeranya szc, yerine geebilecei bir nesneden mahrumsa, biz onu baka varolan eyler yerine duran szcklerle bir nesneye kavuturabiliriz. Bu ilem, szlk mantnda mndemi olan totolojinin dna kamaz. Mantksal zorunluluu nermelerin zsel doasnda bulabileceimiz dncesi zorunlu mudur? Wittgenstein bunda neden diretir? Wittgenstein, nermelerin anlamn, onun ierimlerinin bir fonksiyonu olarak ilan eder. Bir nerme doru olduunda, belirli bir durum zorunlu olarak gerekleir. Bylece, kesin anlam denilen ey, neyin gerekleip neyin gereklemeyeceini kesin olarak

85 86 87 88

David Pears, Wittgenstein, ev. Arda Denkel, Afa Yaynlar, stanbul, s. 12 David Pears, agy. David Pears, age., s. 61. David Pears, age., s. 62.
25

ayrabileceimize iaret eder. Bu durumda zorunlu olarak gerekleen eyler, bir izginin beri tarafnda yer alr ve bunlar ayn zamanda saym-dkm yaplabilen eylerdir. nermelerin anlam, ierimlerinin fonksiyonu olduunda, tm ierimler gereklik zerine bir ey sylemi olacaktr. Sylenen ey gereklie uyarsa nerme doru, uymazsa yanl olacaktr; nc k yoktur. Dolaysyla, x yle bir zorunluluk bildirir: nermenin zmlemesi, nc halin imkanszlnn kendisine tam olarak uyguland akla kavumadan sona ermemelidir. Xde bulunan ierik nedir ? D. Pears, Her nermenin kesin bir anlam olmas, bir esz deil, ierik tayan bir dncedir. nk ncnn imkanszln yadsmakszn, bu yasann her olgu nermesine, xin onu uygulad biimde uygulandn yadsmak olana vardr. diyor.89 X, demek ki, nc halin imkanszl yasasnn her bir olgu nermesine uygulanmas ve bu uygulamann yadsnabilir olmas sebebiyle totoloji olmaktan kurtuluyor. Yani, olumsuzu bir eliki dourmad iin ierikli oluyor. Burada unutulmamas gereken husus, nc halin imkanszl yasasnn yadsnamayacadr. Wittgenstein, D. Pearsa gre, tm olgu nermelerinin tamamlanm zmlemelerinin zorunlu olarak btnyle temel nermelerden olutuu sonucunu karr.90 imdi onun bu karm nasl yaptn grelim: Bu karm, x ve y nin yannda birbiriyle mantksal bakmdan ilikili olan iki nermenin birinde veya her ikisinde ortaya kabilecei dnlen bir tr karmakl imleyen z gibi bir sav varsayar. Mesela, p ve p-deil nermeleri mantksal adan bir arada doru olamazlar. nk ikisinin bir arada olmas eliki dourur. Buradaki uyumazl aklayan p-deil nermesidir. Wittgenstein, p nermesinin bir balang nermesi olabileceini syler.91.Tractatus balamnda Wittgenstein z savn kabul etmeye sevk eden dnce nedir sorusuna D. Pears yle cevap verir: Olanakl bir yant, znin dile getirdii mantksal oulculuun, eyleri ayr ayr kurup, bunlar dnceye tek tek sunabildii iin, byk bir doyum saladdr.92 Buna ramen, z , baz nermelerde geerliliini yitirir. Bir arada doru olamayan Bu ey mavidir ve Bu ey sardr. nermelerindeki zel adlarn tanmlar - netletirilebilme ihtimaline ramen- karmaktr. Wittgensteini z yi onaylamaya iten ana neden, onun karm yoluyla balang nermeleri kuramna yol amasdr. Wittgenstein Tractatusta, anlaml bilimsel cmlelerle anlamsz (bilimsel) cmlelerin birbirinden ayrlabilmesini salayacak olan bir snrlandrma kriteri bulmak ister. Bu amala o, u anlam kriterini nerir: Bir cmleyi anlamak, eer o doruysa, olduu gibi olan bilmek demektir. Bir cmlenin anlam, onun ne zaman doru veya yanl olduunu gsterebilmemize bal olarak bu yntemin iinde yer alr. Bunu ak klabilmek iin onun resim teorisine gitmek gerekir. Wittgenstein bu teoride unu

89 90 91 92

David Pears, age., s. 63 David Pears, age., ss. 63-64 David Pears, agy. David Pears, age., s. 65
26

dener: Dnyann btn bilgisi mantksal bir dil birliine indirgenebilir ve dnyann olgu balamlarn yeniden kurmak bu bakmdan filozofun karsna bir dev olarak kar. Bu devin temel slogan da udur: Cmle gerekliin bir resmidir. Cmleler dnyann belirli olgu balamlar olarak konumlanmlardr. Dilin kurucu eleri, ayn zamanda mantk araclyla temel cmlelere geri gtrlebilen paralarna ayrlm olgular, resimlenmi veya kompleks cmlelerden mrekkep temel cmlelerdir. Dnya ile ilikili/dnyada olan en basit iaret Wittgensteina gre isimdir: Ad, bir nesneyi imler. Nesne onun imlemidir. 93 Ad, tmce iinde nesnenin yerine geer.94 Wittgensteinn resim teorisi portresi yaplm sembollere gre bir yap kurar, ki bu, tasviri (resmi) yaplm olan oluturucu elerle bunlarn arasndaki ilikilere uygun der.95 Baka trl ifade edildiinde, temel cmlelere ait belirli bir olgu duruuna gre, bu daha sonra Viyana evresi filozoflarnn dorulama ilkesi olarak anlalmtr: Bir cmlenin anlam onun dorulanma yntemidir. Wittgenstein bu problem zerinde dnr. Cmle dorulanmaya nasl elverili olacaktr?96 u sylenebilir: Bir cmleyi anlamak, onun hangi koullar altnda doru olduunu anlamak demektir. Temel cmleler, oluan ve olumayan olgu balamlar hakknda bir eyler syler. Bir cmlenin doruluu ve yanll, verilmi olgu balam ve cmlenin reel uygunluunun sonucudur. Bu, Ernst Tugendhata gre saf dilsel bir anlatmdr: Cmle, yklem nesneye denk dtnde dorudur97 ve u da sylenebilir: Byle bir cmleyi anlamak, eer bu nesne bu kavram ieriyorsa, yani yklem ona denk dtnde doru oluyorsa, doru olarak anlamak demektir. Bu durumda unu tespit edebiliriz: Wittgenstein iin anlam kriteri anlamca bo olan cmlelerin anlaml cmlelerden ayrlmas, onlarn dorulanabilirlikleridir. Bununla birlikte bir cmle anlaml olmak istiyorsa, dnya kuran olgu olmak zorundadr.98 Anlaml cmlelerde anlamsz kelimeler var deildir, kelimeler empirik bilgiler veremez. Hangi cmleler bu durumda dorulanabilir ve bylece de anlaml olur? Wittgenstein yle cevap verir: Doru cmlelerin toplam, tm doabilimi (veya btn doabilimleri)dir.
99

Sylenebilirin erevesi Wittgenstein iin cmlelerde ifade edilen, gereklikle

ilikili olan, bu cmlelerin gereklii kurduu (resmettii) doabilimi boyutuna indirgenir. imdi, buna gre felsefe Wittgensteinn dncesinde hangi rol oynar? Cevap yine ondan gelir: Felsefe

93 94 95 96 97 98 99

TLP, 3.203. TLP, 3.22. Kenny Anthony, Wittgenstein, Verlag Suhrkamp, Frankfurt am Main, 1989, s. 74 Franois Chatelet, Geschichte der Philosophie, Ideen Lehren, Das XX. Jahrhundert, BD. VIII, FrankfurtWien, 1975, ss. 67-117. Ernst Tugendhat/ Ursula Wolf, Logisch-Semantische Propaedeutik, Reclam Verlag, Stuttgart, 1986, s. 87. Karl-Otto Apel, Transformation der Philosophie, Bd.2, Das Apriori der Kommunikationsgemeinschaft, Campus Verlag , Frankfurt am Main, 1988, s. 314. TLP, 4.11
27

doa bilimlerinden biri deildir.100 Filozof, aklk ve geerlilik iin gereken materyali doabilimlerinden temin eder. Wittgenstein yle der bu balamda: Btn felsefe dil eletirisidir.101 Wittgenstein Tracatusta hangi doruluk teorisini kullanr? Bunu ortaya koymak iin u temel kavramlara bakmak gerekir: Nesne ve olgu balam. Nesne, dnyann zn oluturur. Fakat bunlarn toplam dnya demek deildir. u cmleler bunu ortaya koyar: Olgu balam nesnelerin bir balantsdr ve var olan olgu balamlarnn toplam dnyadr. Bir olgu balamnn yaps esas itibaryla nesnelerin formu araclyla belirlenir. Olgu balamnn bu formlar aka determine edip etmedii tartmaldr. Bununla beraber, bu cmleler Tractausun ontolojisi hakknda esasa dair ok ey syler. Bunlar araclyla da resim teorisine bir giri imkan buluruz.102 Resimler, gerekliin modeline gre mahiyetler-zler olarak nitelendirilebilir. Model olarak bu yaplar, onlar resimleyen mmkn olgu balamlar gibi olmak zorundadr. ayet, mmkn bir olgu balamnn resmini B (Bild) ve olgu balamn da S (Sachverhalt) olarak sembolletirebilirsek, karmza yle bir manzara kar: 1. B, olgu balamnn tek tek nesneleriyle uyuan gelerin bir dizisini iermelidir. 2. Bnin geleri keza olgu balamnn nesneleri gibi birbirine bal olmak zorundadr. nk; resim gelerini belirli bir tarz ve surette birbirleriyle ilikide tutar ve resmin gelerinin belirli bir tarz ve surette birbirleriyle ilikide olmas, olgularn birbirleriyle ilikide olduunu gsterir. Buna ek olarak da u sylenmelidir: Resim ve resimlenmi olgu balam zde olmak zorundadr.103 Gereklikte oluan her ey, gerekte ne olumadn belirler. Btn pozitif olgular, gereklii ve ayn zamanda Dnyay belirler. Bu arkaplanda u sylenebilir: Dnya yalnzca oluagelen olgu balamlarndan ibarettir. Oluturulmu ayrmlar, dilegetirii bu suretle blmler. Dnya olduu gibi olan her eydir ve olduu gibi olmayandr, dediimizde, bu suretle olumsuz olann dta braklabileceini ve bunun araclyla da gerekliin kurulabileceini sylemi oluruz. Olduu gibi olan, olgu balamlarnn olmas ve olmamasdr ve bu durumda negatif olan gereksizdir. Bunun yannda olduu gibi olann olumlu bir gereklik olduu da sylenmelidir. Bunlar, belirlemeyi en kolay ekilde yaparak olumayan ve dnlebilir olan ortaya karr. Bu balantda olduu gibi olan ve dnlebilir olann mantksal uzam bulunur. Kendisinde gerek dnyann empirik olarak sabitlendii ey olarak Dnya ve darda kalann gereklememi imkanlarnn tamlayan yaps mistik olan

100 101 102 103

TLP, 4.11. TLP, 4.0031. Ansgar Beckermann, Wittgenstein, Neurath und Tarski. ber Wahrheit, Zeitschrift fr philosophische Forschung, 49, 1995, s. 534. Ansgar Beckermann, age., s. 535.
28

tarafndan ihata edilir.104 Herbert Hrachovec, Tractatusun ontolojik yapsn u cmlelerin oluturduunu syler: 1. Btn olan (oluan) olgu balamlar, btn olumayanlar belirler. 2. Oluan ve olumayan olgu balamlarnn btn gerekliktir. 3. Oluan olgu balamlarn gereklik olarak nitelendirmek yeterlidir. 4. Olumayan olgu balamn belirleyen olgu balam olandr. 5. Olduu gibi olan her ey gerekliktir. 6. Olduu gibi olan her ey, olumayan da belirler. 7. Oluan ve olumayan her ey Dnyadr. 8. Olduu gibi olan Dnyay tanmlamak iin yeterlidir. 9. Oluan olgu balamlarnn toplam gereklii belirler ve bu da Dnyay belirler.105 Bylece, olup biten, olumayan olgu balamlarnn yardmyla ve onlarn sunduu imkanla gerekleir. ayet bu ereve sakl kalmayacaksa, bunu, verili dnyann bir toplam olarak da nitelendirebiliriz. Bunun iin iyi bir neden varsa, bu da Wittgensteinn ontolojisinin kendi iinde aprak olduudur. Btn koullar ok ynl belirlemelerle doldurulabilirse, olgu balamlarnn toplam btn tasavvur edilebilir problemleri basite zer ve bu da Wittgensteinn tasvirinin ansdr.106 Tractatusun 3.3, 3.31, 3.32, 3.33, 3.34, 3.4 ve 3.41 numaral cmlelerine gre; normal dilin mantksal analizinin ynlendirici temel cmlesi cmle balants ilkesidir ve buna gre kelimeler yalnzca cmle ilikisinde anlama sahiptir. Artk gsterilmitir ki, kelimenin anlamnn cmle iinde ortaya kmas zorunlu deildir aksine yeterlidir. Cmle balants ilkesinin bu gl anlaynn koulu, cmle alglaynn fonksiyon teorisidir. 3.32 numaral cmlede Wittgenstein iaret (Zeichen)i mantksal-sentaktik bir kullanm olarak belirler. Yine bu cmle, iaret ile cmle arasndaki fark genelletirir. eitli iaretler semboller olarak gsterilebilir ve ayn iaretler eitli sembollerde kullanlabilir.107 lk durum iin, bekar ve evlenmemi adam ifadeleri rnek olarak gsterilebilir. Wittgensteinn rnekleri ikinci durumla ilikilidir. dr(ist)n ok anlamll ile kopula arasndaki ve eitlik iareti ile varln ifadesi arasndaki iliki byledir.108 Tek anlaml bir iaret dilinin (Zeichensprache) yerleimine ait temel cmle 3.33 numaral cmlede yle adlandrlr: fadelerin tespit edilmesinde onlarn anlamlar rol oynamaz. Baml izahlar, kritik deerde rnekler olarak

104 105 106 107 108

Herbert Hrachovec, Bilder, Zweiwertige Logik und Negative Tatsachen in Wittgensteins Tractatus, s. 7, http:// sammelpunkt.philo.at:8080 / archive/00000978/ Herbert Hrachovec, age.,, s. 8 Herbert Hrachovec, agy. TLP, 3.321. TLP, 3.323.
29

Russelln tipler teorisi ve snf paradoksunda grrz. fadelerin sentaksnn tasvirinde, onlarn kurallar kendiliinden anlalr olmaldr.109 ayet cmlede (sembol) esas olan, btn cmlelerin (sembollerin) toplam olmak ise, hangi benzer anlamn dile getirilecei sorunu ortaya kar ve tek anlaml iaret dilinin yerleiminin baarszl sz konusu olur. aretleme tarzlar imkan dahilinde ise, bu durumda da bunlar nihayetinde kolaylkla dnce dili ve dnyann mahiyetine dair izahatlar olarak kabul etmek zorunda kalrz. Yani dilin uzlamsal olmayan kk ve dnyann z eylerde ierilmi olur. Burada sembol iaretten ayrdr. Kavramsal anlamda dar bir inceleme (dar anlamda), semboln yalnzca bir iaret olarak baka iaretlerin altnda olduunu gsterir. Bu temel yol zellikle Yeni Tomaclkda grlr. Buna karn, modern sembol kullanm bundan uzaklar. Modern sembol teorisyenleri iin iaret her zaman bir tahkim aracdr110 (Mesela trafik iaretleri). Bu adan modernin iinde semboln genilemeye alan bir yolu vardr. Sembol yalnzca akla balanmaz, aksine o, btn insanlk hakknda konuur. Sembole btnlkl bir bak, onun, insan bilimlerinin ilgilerinde yalnzca bir obje yeri tuttuunu gsterir. nsann anlamas olayla ykl bir etkinliktir. Sembol, ite bu etkinlikte deneyimle ilikiye giren eydir. Sembol, alegorinin retorik figrlerinden farkldr. Alegorinin k yeri kavramdr ve alegorinin baars, soyut kavramlarn-kiiselletirilmi- rasyonel ve anlalabilir bir resim araclyla temsilinde ortaya kar. Sembol dilsel bir bileime sahiptir ve dilsiz sessiz kalr. Dil olmaynca, sembol insana dair anlaml bir ekilde konuma imkann kaybeder.111 Tractatus, kendisinden sonraki dnsel ortama ciddi bir ekilde tesir ederek, dili felsefi bir bak asyla ele alan her girimin neredeyse dn seyrini belirlemitir dense bu pek yanl olmaz. Ancak bizim burada szn etmek istediimiz etki daha dar ve spesifik bir etkidir. Mesela, doal dilin anlam teorisi Tractatusun etkisini ak bir ekilde ortaya koyar. Davidson ve Dummet, Tractatusta ak bir ekilde sylenmi olan, sonlu bir vokabler ve tanzim kurallarnn sonlu bir says ve cmlelerin sonsuz bir dizisini anlamaya muktedir olduumuzu ifade eden dnceden bylenmitir. Bu, Tractatusun etkisini ortaya koyan ilk faktrdr. kinci faktr, hala etkilidir ve Chomsky ad altnda yeni bir linguistik olarak yaamaktadr. Linguistler grlerini hakl karmak ve tutarszlklarn gizlemek iin filozoflara, filozoflar da giriimlerinin nasl bilimsel olduunu gstermek iin empirik linguistlere yaslanrlar. Bu dankl dv, Peter Hackere gre n ykamas olmayan kirli bir ykamadr. nc faktr, komputer devriminde grlr. Filozoflar, bilim adamlar ve psikologlar bunun zerine dnce ve beyini kompter tasarmna gre dnmeye balamlardr. Chomsky linguistiinin yksek lde komptere tanabilir olmas bir tesadf

109 110 111

TLP, 3.334, ayrca karlatrnz 6.124. Zeichen und Symbol nach Wittgenstein, www.uibk.ac.at / hispanoteca/Lexikon Wolfgang W. Mller, Das Symbol in der dogmatischen Theologie, Peter Lang Verlag, Frankfurt a. Main, 1990, ss. 43-44.
30

deildir. Bugn ruh, bir kompterin softwarei ve beyin de hardwarei gibi dnlebiliyor. Drdnc faktr bilisel psikolojinin ve bilisel bilimlerin birer fantezi olarak da olsa- douu olarak grlebilir. Bu drt faktr, dnme biimimizin ak bir dnmn gsterir Bu faktrler Tractatus ve Felsefi Soruturmalar (Philosophische Untersuchungen)n tesirlerinin bir davurumudur.112 Tractatusun akn ek ad verilen son ksm, zlemez sorunlar tespit etmesi ve bu sorunlar karsnda gelitirdii cevap tarz ile kendisinden nce gelenlerden farkl bir tarafnn olduunu ortaya koyar. Ian Winchestere gre, Wittgensteinda (Tractatusta) Frege ve Russellda olmayan bir ey vardr: Baz eyler sylenemez, fakat gsterilebilirler. Buna bir nermenin mantki biimi de dahildir.113 Winchester, Wittgensteinn sylenemez olan iddias karsndaki tepkileri u isim altnda zikreder: Russell, Collingwood ve Whitehead. Russell sylenemez olann var olduunu kabul eder. O, Human Knowledge: Its Scope and Limits (nsan Dncesi: ap ve Snrlar) adl eserinde tecrbe dnyas ile dorudan irtibatlandrlamayan, deney-d bir takm gsterilemeyen hususlarn olmas gerektiini ele alr. Collingwoodun Essay on Metaphysics (1940) adl eserinde Wittgensteinn grne kar kt sylenirse de, o, 1942de sylenemez olanlara mutlak faraziyeler demitir. Collingwood, kendi payna, cevabn kendi idealizminin bir destei olarak grr. Yani o, biz insanlar bilimsel yetenekler dahil btn geleneklerimize en derin boyutlar iinde dnya hakknda bir eyleri nceden farz ederek bir zemin temin ederiz. Fakat nceden farz ettiimiz bu eyler, deneysel deildir ve yanl ya da doru anda kavranamazlar. Bunlar daha ziyade, tamamyla farkl mantki bir kategoridedir.114 Russell ve Collingwood en derinde yatan eyin ne olduunu aratrmaktan memnunken, Whitehead bizim iin esas olann ne olduuyla deil, neyi esas kabul etmenin bizim iin iyi olaca dncesiyle ilgili grnr. lke olarak grlemeyenin dnyas, ilahi olan dnya, dier dnyalara ait olanlarn dnyas hala Whiteheadin dnyasnn bir parasn oluturur. Bylelikle, Whiteheadin btn gayreti, en azndan Tractatus anlamnda anlamn snrlarnn tesine gitmeye, dncenin snrlarn gstermeye ve aka sylenemez olan sylemeye alan bir dnrn gayretidir.115. Winchestere gre, hakknda konuamadmz eye dair bir fikrimiz olamaz, nk bu dnyada ona uyan/ karlk gelebilecek bir ey yoktur. yleyse, Ian Winchester dnyada herhangi bir karl olmadn ortaya karana dek herhangi bir ey hakknda konumakta aka hrz der. Hakknda konuamadmz eye dair hakiki teyit ya da yanllama yaplmas mmkn olmayan drt kesin durum vardr Winchestere gre:

112 113 114 115

Interview mit Peter Hacker, www.information-philosophie .de /philosophie /hackerinterview .html Ian Winchester, Beyond the Bounds of Thought: Speculative Philosophy and the Last Proposition of the Tractatus, Interchange, Vol. 31/2&3, 2000, s. 293. Ian Winchester, age., s. 294. Ian Winchester, age., s. 295.
31

1. Tabii bilimlerin temelinde yatan, deneysel olmayan, var olduklarna inandmz veya farzettiimiz eyler. 2. Bir gizlilik ihlali olarak vahiy. 3. Yeni vokabler ortaya karma giriimleri. 4. Klli kavraymzn tesindeki konular.116 Wittgenstein, dil oyunu (language game) dneminde zsel olan belirleme talebini geri evirir. nk, bu talep yalnzca tm sylem ve tm amalar iin geerli tek bir ideal dil iin eski yanltc istemin yeniden beliriidir.117 Tractatus her eyden nce dil, dnya ve mantk zerine bir kitaptr. Byle bir kitap iin birincil ama, dnyann ne olduunu deil nasl olduunu aratrmaktr. Bu bakmdan Tractatus, tabir yerindeyse dnyann bir aynas olarak da nitelendirilebilir. Bu aynann mantksal dzen bakmndan nasl olduuna bakmak onu ve dnyay okumamz kolaylatrabilir.

2.2. TRACTATUSTAK CMLELERN MANTIKSAL SIRA DZEN


Wittgenstein Tractatusta cmlelerin yer ald ilk sayfann sonuna dt dipnotta yle syler: Tek tmcelerin numaralar olan kesirli saylar, bu tmcelerin mantksal arln, bunlara benim ortaya koyuumda verilen vurguyu gsteriyor.118 Tractatustaki cmlelerin mantksal sra-dzeninin, onlarn sralanlarnda gsterilen amac anlayabilmemizi salayacak olan yntem ile ne kadar balantl olduu, Wittgensteinn yukardaki cmlesinden anlalabilir mi? Wittgenstein cmleleri kendince belirledii bir mantksal arla gre sralyor. Bu arlk da aklama ilevine gre belirleniyor. Bir cmle, bir stteki ve bir alttaki cmleyle olan aklama/aklanma ilikisine gre konumlanyor. Bu bakmdan son cmlenin ilk cmle ile mantksal arlk-aklama ilikisi iinde olduu grlyor. Ancak, ilk cmlenin anlamca arln nasl kazand, bu arl nereden ald bilinmiyor. lk cmlenin ar olmadn, bilakis ok hafif olduunu sylemek de zm gibi grnmyor. nk, onun hafifliini nereden ald veya onu neyin hafiflettii de cevab olmayan bir soru olarak karmza kyor. (u sylenebilir belki: Wittgensteinn Tracatatusu sadece-? areti ile balar ve -! areti ile de biter). Bu sorunlar kukusuz Tractatusun okunmas zor bir kitap olmasndan kaynaklanyor. Zorluk, her eyden nce, dnya hakknda kuatc bir bilme anlamna gelebilecek szler syleme giriiminde gizlidir. Wittgenstein Tractatusta, bu zorluu amaya ynelik bir sistem ortaya koymaya alr. ok sk taklit edilen bu sistem, bilindii gibi numaralandrma sistemidir. Tractatusun nsznde bu sistem, Wittgenstein tarafndan cmlelerin mantksal arln gsteren kesirli saylar olarak belirlenir. Buna gre, 1, 2, 3 vb. eklinde

116 117 118

Ian Winchester, age., s. 296. Rudiger Bubner, Modern Alman Felsefesi, ev. Aziz Yardml, dea Yaynevi, stanbul, tarihsiz, s. 74. Ludwig Wittgenstein, TLP, s. 15.
32

zikredilen cmleler ve 1.1, 1.2, 2.1, 2.2 eklinde gelen dier cmleler, konuya bir tr yukardan bakmay mmkn klarak, yararl ve kolaylatrlm bir okumaya imkan verir. J. Schulte, Wittgensteinn numaralandrma araclyla verilmi mantksal arlkla ilgili aklamasnn yanltc olduunu syler. ayet akland gibiyse der Schulte, Tractatusun cmlelerinin birbiriyle ncller ve sonular arasndaki ilikiye benzer bir ilikide olmas gerekir. Oysa, Wittgensteinn sisteminin bize verdii aklama yledir: Tractatusta en nemli cmleler, daima bir dnme yolunun nclleri olarak konumlandrlmtr. Yani, Tractatusta ncller-sonu ilikisine benzer bir iliki nadiren kurulur. nk der Schulte, bir dnce zinciri ok defa hem yukardan aaya hem de aadan yukarya doru okunmal ki, onun kavrayna yaklalabilsin. Bu bakmdan, kesirli saylarn daima bir cmlenin mantksal arln gsterdiine inanma zarureti yoktur ve Wittgenstein Tractatusun temel dncesini ieren 4.0312 numaral cmlede grld gibi, bu dnceyi gerekten gizlemek istemitir.119 te yandan, numaralandrma ileminin, konuya dair olmasa bile, Tractatusa dair bir st bak kazanmay salayabileceini sylemek imkan dahilindedir. Donald Peterson Tractatusla ilgili alt blmlk bir kavramsal ema ortaya koyar.120 Bu ema yledir: 1-Dnya 2- Szdizimsel Olan 3- Mistik Olan 4-Temsili Dil 5- Temsili Olmayan Dil 6Anlam d Dil. Bu emada bizi daha ok 3. ve 6. blmler ilgilendirmektedir. Petersona gre Tractatusta mistik olan unlar iermektedir: a- Etik olan (iyi-kt) b- Estetik olan (gzel-irkin) c- Dinsel olan (Tanr/akn v.b.)

BRNC BLM MSTKLK VE L.WITTGENSTEININ TRACTATUSU


Tractatusun mistikliini onu douran gelenekten yani analitik gelenekten ayr dnmemek gerekir. Analitik felsefenin ve zellikle de mantk pozitivizmin urat problemler, zlemez gibi grnen sorunlarn sahte sorunlar olduunu gstermeye alrken, gerekte ontolojik snrlar da kefetmitir denilebilir. Russell, Wittgensteinn Tractatusta ne srd mistik alglay nceleyen bir mistiklik retisini Ottoline Morelle yazd mektuplarda ekillendirdii Hapishaneler (Prisons) adl kitapta -ki Russell bu kitab bitirememitir- ve Ekim 1912 tarihinde Hibbert Journalde

119 120

Joachim Schulte, Wittgenstein:Eine Einfhrung, Reclam Verlag, Dietzingen, 1989, s. 57 Bkz. Donald Peterson , Wittgensteins Early philosophy: The three Sides of the Mirror, University of Toronto Pres, 1990.
33

yaymlad Dinin z adl makalesinde ne srer.121 Hapishaneler adl kitap ilhamn, Shakespearein Hamletinin Dnya bir hapishane ve Danimarka da onun en kt yerlerinden biri adl dizesinden alr. Russelln bu kitapta tasarlad ana dnce, insan hayatnn duvarlarla evrelenmi olduu ve bu duvarlarn oluturduu hapishaneden kurtulmay salayacak olann da temaa dini olabilecei eklindedir. Russell bu dnceyle Tanrya veya ruhun lmszlne inanyor deildir. Aksine o, sonlu benlikleri geri planda brakan, sonsuzlukla gerekleebilecek bir mistik birleme tasarmlar.122 Bu tasarm Tractatusta sub specie aeternitatis eklinde kendini gsterir. Russell ile Wittgenstein arasnda byle bir benzerliin veya etkileimin bulunmas ilgintir. Russelln Principia Mathematica gibi bir kitaptan sonra mistik bir maceraya girmesi, mantk pozitivizmin abalarnn mistik bir bakye brakt eklinde bir genelleme yapmaya imkan vermese bile, bu durum, aa yukar ayn ekilde Wittgensteinda da tekrar ederek en azndan bu iki filozof hakknda geerli olabilecek bir iddiaya hakllk kazandrr. almamzn merkezinde yer alan, dilin ve dnyann snrlarna ynelik her saldr giriiminin anlalamaz sfatn haiz bir bakye brakaca varsaym bylece bu iki filozof balamnda grld gibi makes bulmaktadr. Mantk pozitivizmin dier filozoflarnda byle bir elimin var olup olmad aratrlmaya deer bir konu olmakla birlikte, Wittgensteina yaknlk duyan kimi Viyana evresi filozoflar (mesela Neurath) Wittgensteinn mistik ilgilerini bilmektedir. Ne olursa olsun, biz Russell ve Wittgensteinn mistik ynelimlerini yeterince cesur giriimler olarak alglayabilir ve filozof olmann ayrcaln belki de bu noktada bulabiliriz. Mistiklik asndan Tractatusa giri yapmadan nce Bat dncesinin mistiklik alglaynn hikayesine deinmek, Wittgensteinn mistiklik algsnn n-dayanaklarn bulmamza yardm edecektir.

1. GENEL OLARAK MSTSZM


nsann akl ve mantk yoluyla ulaamad baz ilahi veya doast kuvvetlerin/hakikatlerin bulunduu kabul, bu hakikatlere ulamak iin baka vastalar kullanlmas gerektii dncesini ve bu dnce paralelinde de en uygun yollar ortaya koyma giriimlerini ne karmtr. Bu giriimler genel olarak metafizik ve din erevesi iinde ele alnr. Bat felsefesinin hakim olduu dnsel ortamlarda mistik ifadesinin genellikle bulank, kapal ve hatta rktc olarak karland yine batl olan baz dnrlerce ifade edilir.123 Bulanklk ve kapalln aklk idealinin nndeki en byk engellerden biri olduu sylenebilir ve Bat felsefesi bu ikilemin, -zellikle de Yeniadan gnmze- zme ulatrlmas gayretlerinin tarihi olarak nitelendirilebilir.

121 122 123

Ray Monk, Dahinin Grevi, ev. Berna Kler- Tlin Er, Kabalc yaynevi, stanbul, 2003, s. 106. Ray Monk, age., s. 72. Goeffrey K. Mondeollo, The Metaphysics of Mysticism, A Commentary on the Mystical Philosophy of St. John of the Cross, http://www.johnofthecross.com
34

Mistik szcnn Yunanca bir fiil olan myeinden geldii kabul edilir ve bu fiil de gzleri kapatmak manasna gelir. Johannes Hirschberger bu kelimenin anlamsal karlklaryla ilgili olarak u tespitleri yapar: 1. Tanryla bir olmak, tanrsala veya Mutlaka varmak (ulamak) iin d dnyadan yz evirme teebbs (mistik deneyim). Grnler, grlebilir/fark edilebilir, kesintili/sreksiz, dnyevi/maddi, eitli veya rastlantsal olma anlamnda da anlalabilir. 2. Mistik deneyimler retisi; herhangi bir insann sahip olduu gidimli/istidlali bir akln, iinde en yksek bilginin temaa edildii ulalamaz gereklii, anlam-d, sezgisel bir surette kavramas retisi. Mistiklik tanrsal olanla btnlemeyi amalar (Lat., unio mystica). Bununla beraber, mistikle Tanr arasnda mistiin stesinden gelebildii/aabildii bir yarn olutuu varsaylr.124 Bu aklamalardan da anlald gibi mistik durumu ve mistik kiiyi belli bir kalp dahilinde ele almak olduka gtr. Bu glk hi phesiz, mistikliin bilindik deneyim trleri arasnda yer almamas ve ona allagelmi bilme ve tecrbe usulleri araclyla yaklalmas neticesinde ortaya kar. Mistisizm zerine kaleme alnm eserler ve mistisizmi yksek insani ilgiler olarak alglayan dnrler arasnda yine de ortak bir noktann var bulunduu sylenebilir. Bu ortak nokta, mistikliin insan doasnn yce olanla kurduu kanlmaz bir mnasebet neticesinde ortaya kt eklinde ifade edilebilir. Mistisizm ve Felsefe adl kitabnda W.T. Stace bu hususu ayrntl bir ekilde ele alr. O kitabnn nsznde mistiklii zihnin halleri olarak nitelendirir. Bu terkip batl mistiklii anlamak asndan ok nemlidir. Batl olmayan mistik anlaylarn farkn ortaya koyabilmemize de imkan verir. te yandan, Stace, Mistisizm szcnn batdaki alglanma biiminin de bir talihsizlik olduunu ama, tarihsel nedenlerden tr bu kavram kullanmann zorunlu olduunu ifade eder.125 te yandan Fritz Mauthner myeinin miyopla etimolojik bir ilikisinin bulunduunu gereke gstererek, mistik kelimesine bu yoldan verilecek bir anlam salkl bulmaz. Mauthner, bunun yerine mystesin daha uygun olduunu dnr. Mytes, evrenle gizemli bir birlik oluturma anlamndadr ve bu anlamyla da mistiklerin retilerine ve deneyimlerine daha uygun dmektedir. Mauthnere gre, mistikliin tarihi ukalalk, iflas ve umutsuzluktan ayr dnlemez. Bu hususiyeti hem Ortaada Skolastikte ve hem de gnmzde bulmak mmkndr. Dindarlar ve filozoflarn balangta sahip olduklar ukalalk (Wissenshochmut) zayfladnda iflasa dnr ve bu da umutsuzluk dourur. Umutsuzluu ise

124 125

Johannes Hirschberger, age., s. 571. W.T.Stace, Mistisizm ve Felsefe, ev. Abdullatif Tzer, nsan Yaynlar, stanbul, 2004, s. 12
35

mistikliin iyimser havas terapi edebilir.126 Mauthnerin teklifi mistikliin tarihinin bu adan yeniden yazlmas gerektii ynndedir. Ona gre, Hristiyan inanc ve zellikle de Katoliklik mistik bir sistemdir.127 Hristiyanln kknde yer alan Mesih dncesi, Mauthnere gre, bunun en tipik ak delilidir. Nitekim Mesih dncesinin ulusal ve politik bir anlam yoktur ve bu itibarla da o, tarif edilemez bir karakter arz eder. Dier taraftan, gnahkar insanln kurtuluu dncesi de byledir.128 Mauthnerin bu yaklam, W.T. Stacein Mistisizm ve Felsefe adl almasnda daha ok mistisizm eletirisi bal altnda zikredilerek ele alnr. Stacein bu trden eletirilere cevap verip vermediini daha sonra ele alacaz ancak, imdi, ortaya konulan tanmlar teknik kullanm baznda bir rnek zerinden deerlendirmek istiyoruz. Gazalinin u gr mistiklik asndan bizce imkanlar barndrr: Mucize, bizim tabiata bakmzn farkll sebebiyle anlalamaz olarak kalr. Tuhaf gibi grnen olaylar, nedenselliin, kat nedenselliin aklayamad olaylar, olayn kendisinde bir tuhaflk olduundan deil, bakmzdaki tuhaflk nedeniyle aklanamyor gibi grnr. Dier bir deyile, Gazaliye gre, sebeple sonu arasnda zorunlu bir iliki yoktur.129 Gazalinin bu gr bize tam olarak ne sylyor? Varln ilkelerini kavramamz ve bu ilkelerin salad bir dzenlilii tespit etmemizi salayan ey akl olduuna ve d dnya dediimiz alan da akln kapsam ierisinde yer aldna gre, d dnya ile aklmz arasnda bir tekabliyet olmaldr. Byle dnrsek, zorunlu olarak u sorular sormamz gerekir: D dnya ve akl ne bakmdan birbirine tekabl etmektedir ve byle bir tekabliyet varsa, bu ne anlama gelmektedir? yle bir rnek zerinden dnebiliriz: Bir sabah kalkp tra olma niyetiyle aynann karsna getiimizde, tra bann kesmediine ve stelik aynann da hibir ey gstermediine ahit olursak, panie kaplmamza gerek var mdr? Ayna, ilevini yerine getirmek zere orada bulunuyor ve tra ba da bunun istisnas deildir dersek, byle bir aklama panii korkuya dntrebilecek hibir ey iermez. ayet ortaya bir korku kacaksa, bu, iimizi yapmamza yarayan aletlerin ortada olmayndan kaynaklanmaldr. Ve tabii ki bu durum, kimsenin onlara ilimediinden emin olduumuzda gerek bir korku durumu olur. Aynann i grmemesi, grmesi kadar, ban kesmemesi, kesmesi kadar mmkn ve tabii bir durumdur. Deil mi ki, kesmek kesmemekle birlikte anlyor ve grmek de grmemekle. u halde esas olan, kafamzda tra olmakla ilgili eylemlerin bir karlnn var olduudur. Ara gerecin ie yararl/yaramazl hala var bulunan bir dzen ierisinde ele alnabiliyorsa, bu dzen, aklmzla d dnyayla ilgili eylem ve eyler arasnda bir tekabliyet var

126 127 128 129

Fritz Mauthner, Mystik, Wrterbuch der Philosophie, Verlag Droemer Knaurs, Kln, 1998, s. 21023. Mauthner, aklcla kar suskunlukla cephe alan Hristiyan mistisizmini ironik bir ekilde antirasyonalist bir parti eklinde nitelendirir. Bkz. agy. Fritz Mauthner, age., s. 21024. Gazzali, Tehaft el- Felasife, ev. Bekir Karla, ar Yaynlar, stanbul, 1981, ss. 47-49. Ayrca bkz. Bayram Dalkl, Tehaft Geleneinde Mucize Meselesi, Kendz Yaynlar, Konya, 2002, ss. 26-30.

36

olduu iin vardr. Sibernetik disiplini asndan u husus ok nemlidir: nsan gzlerini kapatp iaret parman burnunun ucuna gtrebilen bir varlktr.Bu, ayn zamanda insann parmayla sistematikliini iaret edebilen bir varlk olduunu gsterir. Parmamzn burnumuzu yerinde bulamamas alacak bir ey deildir. Bu durumda parmak, sadece yerinde olmayan bir buruna iaret eder. Asl alas durum parmamzn burnumuz yerine ensemize gitmesindedir ve bu durum sadece bireysel psiko-somatik bir rahatszlmzn olduunu gstermez, akln dzeninin alt st olduunu da gsterir. Buradan yola karak, tekabliyetin zorunlu olduunu ve bu tekabliyetin de her zaman nesneye tekabliyet olmak zorunda olmadn, akln dzenine uygunluk olduunu syleyebiliriz. Byle dnmenin bizi ok daha ciddi bir problemle yz yze braktn grmek zorundayz: Uygunluk, nesneye uygunluk olmak zorunda deilse, akl kendi ieriine mi tekabl etmektedir ve ayet bu doruysa, akl bu ierii nereden temin etmektedir? unu ne srerek bu skntdan kurtulabiliriz: D dnyann var olmas nedeniyle var deiliz, var olduumuz iin d dnya vardr. Var olmamz d dnyaya ncelenirse, onun yokluu veya varlndaki bir kesinti varlmz (aklmz) tehlikeye drmez. Gazaliye dnersek; onun mucize ile ilgili grlerinden yle bir sonucu karmak imkan dahilindedir: Nesne baml bir grme insan da nesneler dnyasnn iine eker ve bylece, grlebilecek olanlarn alan eyler ve onlarn ilikileriyle snrlanr. Bu durum tam anlamyla insan aklnn kr olmasdr. te yandan, byle bir dnn baz olumsuz sonularnn olabilecei de gz ard edilmemelidir. En azndan yle bir eletiri cevap beklemektedir: Mucize, sadece insann eksiklii ile aklanabilir bir ey midir ki bylece tanrsal olmaktan da karlabilsin ? Bu eletiri, indirgemeci yaklamlarla mucizenin aklanmasnn imkan dahilinde olmadn net bir ekilde ortaya koyar. Gazalinin yukarda aktarmaya altmz grnden de anlald zere, d dnyann varlna dair algmz bizi baz olaylar anlamaktan men edebilir. Bu ise bize, mistik durumla ilgili yaklamlarn sahte olann hakikisinden ayrt edebilmemize yarayacak olan bir kriter verebilir. Bu noktadan hareket ederek Bat felsefesi ve teolojisinin mistisizm anlayn ele alabiliriz.

2. BATI FELSEFES VE TEOLOJSNN MSTSZM ANLAYII


Allm anlamyla bir tecrbe, bir duyuyu, algy veya olay gereksinir. Gnlk tecrbelerimiz bu bakmdan ounlukla, hafzamza kaydetmi olduumuz eylerin bir tekrar anlamna gelir. nsan, hafzasnda kayd bulunmayan bir tecrbe yaadnda gerekten arr. Gerekte en artc olan, hafzamzda bir karl olmamas yannda benzerini tecrbeler evreninde bile bulamayacamz bir tecrbe yaamaktr. Byle bir tecrbeyi ou dnr mistik tecrbe olarak adlandrr. Mistik tecrbenin isel bir tecrbe olduu ve bu tecrbenin ierii ve ifade eklinin kltre baml olduu da bir ok aratrmac tarafndan zikredilir. Bu balk altnda, bat dncesi iinde mistisizmin nasl ortaya kt ve nasl anlaldn incelemeye alacaz. Teosofinin kurucusu Rudolf Steiner, byk batl mistik Meister Eckhart hakknda unlar syler: nsann ruhunda eylerin, daha yksek varlklar olarak yeniden domas dncesi, btn
37

parlaklyla Meister Eckhartn dnyasn oluturuyordu.130 Rudolf Steinere gre, Meister Eckhart, Augustinus ve Aquinolu Thomasdan farkl dnen bir mistiktir. Thomas ve Augustinus asndan Tanrnn kant saylabilecek eyler, Eckharta gre kant deildir. Eckhart yle dnr: Baz insanlar Tanry inei sevebildikleri gibi seviyor ve onlar Tanry doru bir ekilde sevmiyor. Oysa, Tanr ve ben bilinte biriz. Eckhart, isel duyarlln deneyimlenmesi iin dsal bir a gereksinimi olduunu dnmez. Bylece Eckhart, dsal bir tanklktan sz eden evangelistliin dna kar. Eckhartn Tanr ile Benin bilinte bir olduu eklindeki dncesi, Hristiyan teolojisinin teslis inancnn alglanmasnda da bir deiiklik dourur. ayet Tanr ile bilinte bir olunursa, Kutsal Ruh pekala Meister Eckhartn iinden de ykselebilir. Eckharta gre, eer Kutsal Ruh varln Benden almyorsa Tanrdan da almyordur. Bylece, bir yerde olur veya birdir. Meister Eckhart te yandan, Tanrnn insan olmas sz konusu olabiliyorsa, ben de Tanr olabilirim diyor.131Tanry seven iki isel ve dsal insan varsayarsak; bunlardan dsal olan be duyunun gerektirdii ruhsal gten daha fazlasn kullanamaz. sel insan ise, duyularna ynelmez, onlara yukardan bakar. Bylece Eckhart bir ayrma ular: nsan grmemizi engelleyen be duyunun taleplerine cevap vermemekle karma koyduum dnya ve ben. Bu kaba ayrmn ok nemli bir neticesi vardr: Ayn zamanda bir duyu varl olduumuz iin duyularmza gvenmeli, bizi d dnyadan haberdar edenin duyularmz olduunu bilmeliyiz. Ancak, duyularmzn bize ar bir ekilde verdii d dnyaya ait resmi ruhsal sslemelerle kartrmamalyz.132 te yandan, bu ayrm giderek daha ince bir ayrma ve birliktelie yol aar. Duyusal alg, eylerin iindeki duyusal olmayan durumlarn tmn darda brakr. Duyusal bir varlk olarak ancak eylerin iinde bir ey olabilirim. Eckhart, gzmle onun grd ey aslnda birdir ve ikisi arasndaki iliki de fiziksel bir ilikidir der. Ama, eylerin insan ruhunda daha yksek varlklar olarak yeniden domas gerekir. Bunun olabilmesi iin, duyusal algnn dladklarna bakmamz gerekir. Eckharta gre duyusal alg, eylerin iindeki duyusal olmayan durumlarn tmn darda brakr. Bu varsaym, eylerin derin bir doasnn olduu ve buna ulamak gerektii eklindeki ynelimi ina eder ve bir tr panteist metafizik oluturur. Duyusal algnn dlad eye dair her ne varsa, ruhsal alglayla ona ulalmal ve birleik dnsel varl ortaya koymaldr. Bu sre yle geliir: nce duyusal alg beni eylerin derin doasndan, eylerin zn dlayarak ayrr. Bylece duyusal olmayan her eyden yoksun kalrm. Bu yoksunluk, kiide, bu formatn tesine geme eklinde tebarz eder. Bunun sonucu olarak ruhsal olana, dnsel ierie geilir. Dnceyle bakldnda eylerin ortak bir doaya tabi olduu fark edilir. Bu da u demektir: Bitkinin ve rengin dnsel ieriiyle birlikte gzmn ve beynimin dnsel ierii, birleik dnsel varla aittir.133

130 131 132 133

Rudolf Steiner, Onbir Avrupa Mistii, ev. Selma vn, Dharma Yaynlar, stanbul, 2002, s. 45. Rudolf Steiner, age., ss. 47-48. Rudolf Steiner, age., s. 50. Rudolf Steiner, age., s. 51
38

R. Steiner bu bak asnn Antropomorfizmle (ve ayn zamanda solipsizmle) kartrlmamas gerektiini syler. Bu ikisinin, eylerin maddi olmayan taraflarn dncede birletirerek panpsiizme varmalarna karn, birleik dnsel varlk fikri, baka varlklarn derin doalarnn (ruhlarnn) ortak ruhsal doann bir paras olduunu iddia eder. Fiziksel ierii d duyularmzla nasl alglyorsak, ruhsal ierii de isel duyarllmzla alglayabiliriz. Bat Hristiyan mistisizminin 3. Yzylda yaam olan Plotinos zerinden Platona kadar geri gtrlebilecei sylenir ki, bu etkiyi gerekletiren, Bat teolojisini ve slam dnyasn da ciddi bir ekilde etkilemi134 olan Yeni Platonculuktan bakas deildir. Yeni Platonculuk, Msrda 3. ve 4. Yzyllar arasnda Platon felsefesiyle Aristotelesi, Stoac, Pythagoras ve Gnostik retilerin harmanlanmas neticesinde ortaya kp etkili olmutur. Kurucusu Ammonius Saccastr(175-242). Bu akmn en tannm simas, Msrn Lycopolis kentinde domu olan Plotinostur(203-270). Plotinos, Msrda Saccastan ders alm ve kendisi de Romada dersler vermitir. Plotinosun retileri rencisi Porphyrios (232-304) tarafndan yorumlanarak Enneadlar (dokuzlar) ad altnda yaynlanmtr. Ammonius Saccas okulunu skenderiyede kurduu iin, bu akm, skenderiye Okulu135 olarak ta adlandrlr. Saccastan sonra, Plotinos Romada, amblicus Suriyede ve Proklus ta Atinada okullar kurarak ders vermitir.136 Yeni Platonculuun en nde gelen filozofu olan Plotinosa gre, Tanr, aklla kavranamayan, kendisine hibir niteliin yklenemedii ve bu yzden de hakknda bir ey sylemenin imkan dahilinde olmad, her eklin sebebi olan sebeptir. Kategorik olarak akn Bir demek olan Tanryla, O aklla kavranamayanlarn da tesinde olduu iin, ancak sezmeye dayal bir etkinlik (extasis) yoluyla iliki kurulabilir.137 Plotinosun retisi Platondan tremesine ramen, Platonun izlerini tam olarak tamaz. Platon, felsefi bak asnn diyalojik tabiatn muhafaza etmesine ramen, Plotinosun dncesi reaksiyoner bir tazda alm kazanr. Bu alm biz, Proklusun Tanrbilimin Unsurlar (Elements of Theology) adl eserinde ve Proklusu takip edenlerde grebiliriz.138 Platonculuktan tremi olan Plotinos doktrini esas itibaryla, Plotinos ve Ammonius Saccas arasndaki diyaloglar araclyla vcuda gelir. Bu diyaloglar srasnda Plotinos ellili yalardadr. Plotinos eletirilerini ncelikle Gnostisizme tahsis eder ve Hristiyanla herhangi bir atfta bulunmaz. Buna karlk onun mistik doktrinini sonradan gelitiren Porphyrios ve amblicus eletirilerini Hristiyanla yneltir.

134 135 136 137 138

Yeni Platonculuun slam Dnyas zerindeki etkisine bir rnek olarak u esere baklabilir: smail Ta, Ebu Sleymen Es-Sicistani ve Felsefesi, Kmen Yaynlar, Konya, 2006. skenderiyenin sahip olduu dinsel-kltrel miras hakknda bkz. Bayram Dalkl, skenderiye Yahudi Okulu Kurucusu Philonun Din Felsefesi, Kendz yaynlar, Konya, 2002, ss. 15-24. mer Tecimer, Gl ve Ha. Bat Uygarlnn Yeralt Kaynaklar, Plan B Yaynlar, stanbul, 2004, s. 50. Plotinos, Enneadlar, ev. Zeki zcan, Asa Kitabevi, Bursa, 1996, ss.43-49. Ayrca bkz. Hsameddin Erdem, lka Felsefesi Tarihi, H-Er Yaynlar, Konya, 2000, ss. 319-320. Goeffrey K. Mondeollo, The Metaphysics of Mysticism, A Commentary on the Mystical Philosophy of St. John of the Cross, http://www.johnofthecross.com
39

Porphyriosun Hristiyanla kar 15 kitap yazd ve bu kitaplarn 448de yok edildii sylenir.139 Bunun sebebini Hristiyanln devlet dini olmaya doru gitmesinde ve klasik sonras toplumun bir tr zlmeye maruz kalmasnda aramak gerekir. Burada unu ifade etmek gerekir: Genel olarak Yeni Platonculuk, sadece Porphyriosun grlerine indirgenebilir bir ey deildir. Bu sebeple, Yeni Platonculuu bu noktay gz nnde bulundurarak anlamak gerekir ki, bu bakmdan ele alndnda o, her ikisine de bir tepki olarak anlalabilir. Erken dnem Hristiyanln daha ok parousia140 ile megul olduu ve bu yzden akli meselelerle pek uralmad kabul edilir. Hristiyanln erken dneminde parousia ile uramas, zgn dinselkavramsal messeselerini oluturmasna mani olarak muhaliflerine g kazandrmtr. Yeni Platoncularn, Platon ve Aristoteles tarz felsefi kavramlarn birletirilmesi yoluyla klasik antikitenin devam olduklar sylenebilmekle birlikte, onlarn antikitenin snrlarn am olduklar da iddia edilebilir.141 Yeni Platonculuk felsefeyi radikal bir biimde yeniden tarif eder. Fakat bunu, dini bir i grye dntrlm hakikat araclyla yapar. Bu teebbste nihai gaye Tanrdr ve felsefi bilginin son noktas Tanr bilgisi olarak konumlanr. Yeni Platonculukun Hristiyanl naif uykusundan uyandrd sylenebilir. Yklmakta olan imparatorluun (Roma) saygnln muhafaza etmesi iin gerekli olan eyi Plotinos Platonda bulur. Platonun esiz yorumu sayesinde muhalifler devlet katnda bir meruiyet kazanrlar. Batnn tarihinde sistematik mistisizm Plotinos, Porphyrios ve zellikle de Proklusdan bamsz olarak dnlmez. Bu kiiler, Tanrya epistemolojik yaklam iinde ilk kez yle bir ayrm yaparlar: Via affirmativa ve via negativa.142 Bu bakmdan bu kiiler skolastik felsefeyi de nemli lde etkilemilerdir. Yeni Platonculuk Hristiyanlk ile rekabet etmesine ramen, etkisi alarn ve kltrlerin tesine geen bir etkidir. Tanr ile birlik olmaya aran ses, insan yreinin yaratlmasyla paralel bir gemie sahiptir ve insann Tanrya ynelik hassasiyeti esasen bir kltr ve zamanla da snrlandrlamaz. Bu hassasiyetin kkleri ruhun ontolojisinde yer alr ve bu nedenle de o, evrenseldir. Her kltr, bu ar ve hassasiyeti farkl ekillerde formle eder ve Hristiyan mistii asndan bu ar, sa Mesihin ahsnda Tanrnn cisimletii kesin ve kati biimi alr.143 Yeni Platonculuk Tanrya diyalektik yaklam hususunda iyi bir rnektir. Yeni Platonculukta Tanrda sona eren mistik srecin diyalektik an mevcuttur. Bunlar ylece zetlenebilir: 1. Tanr hakknda teyit ettiimiz eyi nceden haber verici an.

139 140 141 142 143

Goeffrey K.Mondeollo, The Metaphysics of Mysticism, http://www.johnofthecross.com Parousia: sann(a.s.) dnyaya ikinci gelii ki, Hristiyan dncesine gre tanrsal bir grn, Tanrnn btn insanl yarglamas ve llerin dirilmesi ile kendini gsteren durum anlamna gelir. Hsameddin Erdem, age., s. 333. ia affirmativa: tasdik, olumlama yolu; Via negativa:takdis, olumsuzlama yolu Goeffrey K.Mondeollo, The Metaphysics of Mysticism, http://www.johnofthecross.com
40

2. Teyit ettiimiz eyi tezat bir biimde en azndan tek anlaml biimde nceden haber vermeyen an. 3.Yalanladmz eyi iki anlaml biimde teyit ettiimiz en iyi an. Bu sonuncusu, sadece dil bakmndan msait olan deil, fakat epistemolojik olarak ta mmkn olan en uygun tahmini iaret eder. rnek vermek gerekirse; Tanrya uygun (tek) atflar, Bir ve Tektir. te yandan varolma iki anlama gelebilir veya kyaslanabilir olmadka Tanrya yklenemeyecektir. Dier bir deyile, bu temel kavram tecrbeler evrenindeki dier eylere yklenebildii gibi Tanrya yklenemez, nk Tanr akndr. Sradan hadiseler dnyasnda varolann snrl ve sonlu olduu aktr. Sradan varlklarn her biri tamamen akn olan Tanr karsnda kyaslanamaz bir konuma sahiptir. Bu bakmdan biz, varl snrl ve sonlu olan bir varla- szgelimi aaca- atfettiimiz varlk anlamnda Tanrya varlk atfedemeyiz. Bu adan bakldnda Tanr varlk deildir. O halde biz Tanry, Ondan baka bir varl iaret edecek ekilde anlamal ve Onu eylerin heyeti umumiyesinin dnda tutmalyz. Netice olarak u sylenebilir: Tanr ne varlk ve ne de yokluk olarak anlalmtr. NitekimYeni Platonculuun terminolojisinde O varlk stdr.144 Yeni Platonculuun Mutlak hakkndaki dil esasl diyalektik tahlili, Hristiyan felsefesi oluturmak isteyen filozoflara tam olarak uygun dmez. Drdnc Yzyln dnr olan Marius Victorinus, henz vaftiz edilmemi olan Yeni Platonculukla Hristiyanlk arasnda bir kpr oluturmay baarr. Victorinus, varlk ya da esseyi Tanr iin geerli bir isim olarak kabul eder. Bylece, bu kabul edi, Yeni Platonculukla Hristiyanlk arasnda- henz gerilim ortadan kalkmam olsa bile- bir uzlamann balad anlamna gelir.145 Yeni Platonculuun metafiziki alt yapsnn byk bir ksm, baz Hristiyan kavramlaryla birlikte Hristiyan teolojisini oluturmaya balar. Buna ramen, Proklusun szn ettii temel varlk, Hristiyan Yeni Platoncularn kiisel varlk ile ayn ey deildir. Plotinos, Porphyrios ve Proklusun Tanr dedikleri ey, hibir zaman brahim, shak ve Yakupun Tanrs olmamtr. Balang itibaryla Yeni Platoncularn Tanrs, insann bir tercih hakknn bulunmamas sebebiyle, hayata bulaan ve ibadetlerin merkezinde duran bir varlk deildir. Oysa Hristiyanlk iin nemli olan, Tanrnn sadece varlk olmas deil, kiisel bir varlk olmasdr. Bu durum, Yeni Platonculuun Hristiyanla kabul edilmesinden sonra da esasl bir gerilim noktas olarak varln devam ettirir.Yeni Platoncular tarafndan ne srlen Tanrnn kategorik aknl iddias, Hristiyan filozofun Tanrya aknlk atfetmedii anlamna gelmemektedir. Hristiyan filozof, byle bir aknl ontolojik terimlerle ifade eder. Zamanla bu gerilim, oluan ortak metafiziki atmosfer ierisinde en uyumlu tarif bulunarak eriyip gider.

144 145

Etienne Gilson, Tanr ve Felsefe, ev. Mehmet Aydn, Birleik Yaynclk, stanbul, 1999, ss. 51-52 Goeffrey K. Mondeollo, age., http://www.johnofthecross.com
41

Ortaadaki mistik ortama gemeden nce, bu an hazrlanmasnda mhim bir rol oynayan Pseudo-Areopagite146 Dionysiustan bahsetmek gerekir. Pseudo-Dionysius 4. Yzylda yaamtr ve Proklusun mridi olarak kabul edilir. Areopagita byk ihtimalle takma bir isimdir ve Hristiyan geleneinde Pseudo-Dionysius tarz yazlar Areopagatica diye isimlendirilir. Bu isimle nlenen yazlar klliyatnn zellii, Yeni Platoncu kavramlarn Hristiyan doktriniyle baarl bir ekilde birletirilmesinde salad ilerlemedir. Ortaa zerinde ciddi bir etkisi olan bu klliyat, drt eserden oluur: De Divinis Nominibus, Caelestis Hierarchia, Ecclesiastica Hierarchia ve Theologia Mystica. lk eser Tanryla mistik birlie gtren temel ilkeleri ekillendirirken, drdncs bunlar szgeten geirir.147 Areopagitica, yeni Platonculukla Hristiyanlk arasnda baarl bir sentez oluturur. Bu sentezin nemsendiini daha sonraki tartmalardan anlyoruz. Altnc Yzylda vuku bulan monofizit tartmalarda salam dkmanlar olarak Areopagaticaya bavurulmutur. Altnc Yzyln sonlarna doru, Mutlak dile getirmede dilin ne gibi bir snrnn olduu tatlrken, St. John Damascene -ki Yunan babalarnn sonuncusudur- Pseudo-Areopagiteye bavurur. Bunun yannda Areopagaticalarn kolay anlalr yorumlarn kullanarak Hristiyan dogmatikleri ikna eden 7. Yzyl teologu Konfessor (gnah karan) St. Maksimusu ve kilise tarihinin en yaratc kafalarndan biri olan 3. Yzyl alimi Origeni de zikretmek gerekir. Origen, Plotinosun adadr ve ayn zamanda Plotinosun da hocas olan Ammonius Saccastan ders almtr. O, kutsal kitabn yorumunda sistematik kinaye kullanmna yer veren ilk dnrdr. Bu kinayeler, Crosslu St. John tarafndan kullanlarak, mago Dei (Tanr mgesi) nosyonu etrafnda ekillenen bir birlik kavramna dntrlr. Bu gelimeler 4. Yzylda St. Anthony araclyla Bat Mistisizminin sofu vechelerinin ortaya kmasna zemin hazrlar. nsann tabiatnn, cennetten kovulma sonucu ceza olarak kaybettii orijininin, Tanr ile uyuma doru dzeltilmesi dncesi, St. Anthony tarafndan Tanr ile birlik balam haline getirilir. Bu balam, tabiatst hadiselere ekince koyar ve dnyadan el ekmenin lzumuna vurgu yapar. St. Anthonynin oluturduu bu balam, Wittgenstein, Tractatusta metafizie ekince koyarak ve Tractatustan sonra da kendisini dine yaklatrarak neredeyse tekrar eder.148 Tanr ile birlik dncesinin bir baka ilgin grnne de Nyssal St. Gregoryde rastlanr. St. Gregory Pseudo-Dionysiusa ok benzer bir ekilde mutlu edici birlie nur ile deil, karanlk ile ulalabileceini sylemitir. St. Gregory, mistik birlii esas itibaryla ruh tarafndan engellenen mago Deinin dzeltilmesinde zirveye erime olarak anlamtr.149

146

147 148 149

Areopagite isminin Areopagaticadan geldii kabul edilir. Areopagatica, Areopagus meclisi yesi demektir. Areopagus ise, eski Romada Akropoln yannda bulunan tepenin ve bu tepede bulunan yksek hukuk meclisinin addr. Areopagita iin bkz. http://www.philolex.de/dionareo.htm. Goeffrey K.Mondeollo, age., http://www.johnofthecross.com Ray Monk, Dahinin Grevi, ev. Berna Klner-Tlin Er, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2005, ss.285-288. Bertrand Russell, Bat Felsefesi Tarihi (Ortaa), ev. Muammer Sencer, Kita Yaynlar, stanbul, tarihsiz, ss. 128-129.; Betl otuksken, Saffet Babr, Ortaada Felsefe, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2000, ss. 23-55.
42

Avrupa, 9. Yzyla kadar barbar saldrlar da dahil olmak zere ciddi karklklar yaarken, Yeni Platoncu miras yok olmaya yz tutan Yunanca ile birlikte unutulma tehdidine maruz kalr. Areopagatica, Konfessr St. Maksimusun Ambiguas ile birlikte 858de Yunanca aslndan Latinceye tercme edilir. Tercmeyi yapan ise, rlandal filozof Johannes Scotus Erigena (800-877)dr. Erigena, kendi eseri olan De Divisione Naturaede (Doann Blnmesi zerine) Yeni Platoncu miras ile kendi grlerini birletirir. Bu eser, daha sonraki mistikler ve filozoflar zerinde ciddi bir etki yapar.150 Yeni Platoncu mistik birikim, 12. Yzyl Avrupasnda karmza St. Victor manastr Okulunun ve St. Victorlu Hughu karr. Hugh, skolastisizmin mimarlarndan biridir. Bununla birlikte, mistik zirveye, soyutlayc dnme sonucunda deil de, ak ve irade ile ulalabileceini savunarak PseudoDionysiusun dangasn Hristiyanla vuran kii St. Bernard olmutur. Mistik zirvede oluan birlik, St. Bernarda gre esas itibaryla ak ile ulalan ve ruhtaki imago dei olarak farz edilen bir birliktir. St. Bonaventure olarak bilinen 13. Yzyl mistii Giovanni Fidanzann yazlarnda gelenein devam ettii grlr. Bonaventure, Aquinolu Thomasn ada ve yakn arkadadr. Bonaventurenin tinerarium Mentis in Deum (Akln Tanrya Yolculuu) ve De Triplici Via ( Kademeli Yol zerine) adl eserleri, Kutsal Henry Suso ve Jean Gerson gibi 14. Yzyl mistikleri tarafndan yaygn bir ekilde okunur. Ondrdnc Yzyl mistik gelime asndan nemlidir. Bu yzylda Eckhart, Ruysbroeck, Suso, Tauler ve Gerson gibi ahsiyetler ortaya kar ki, bunlar akademik anlamda mistisizmi bir temele oturtma yolunda ciddi gayretler gstermitir. Bu ahsiyetlerin katklar, Hristiyanl akl yrtme ile uyumlu hale getirmede gsterdikleri baarda aranmaldr. Netice itibaryla bu gelenek, krlan aynann paralarna benzetilebilir. Bugn bu paralarn her biri, tarihsel balam iinde belki ayn k kaynan yanstyor gibi grnebilirler. Ancak bu, Hristiyanlk iin bir fundament sorunun mevcut olup olmad tartmasna da klavuzluk Bat edebilecek teolojisinin veriler mistisizmi ierir. nasl

anladna dair tarihsel bilgileri sraladktan sonra, Tractatusa bu adan bir giri yapabiliriz.

2.1. MSTK BR KTAP OLARAK TRACTATUS


Wittgensteinn mistik ilgilerini ve Tanr dncesini 1914-1916 Gnlklerinde buluruz. Wittgensteinn Avusturya ordusunda savarken kaleme ald bu gnlkler, onun din ve Tanrya dair grlerini daha nceden hangi dnrlerin etkiledii tespit edilmeden yorumlanamaz. Wittgenstein kendisini etkileyenleri sralarken yle der: Bence ben bir dnce hareketi icat etmedim, aksine onlar bana her zaman bakalar tarfndan verildi. Onlar ihtirasla annda kendi aydnlatma almamla kavradm. Beni; Boltzmann, Hertz, Frege, Kraus, Loos, Weininger, Spengler,

150

Bertrand Russell, Bat felsefesi Tarihi, s. 169.


43

Sraffa etkiledi.151 Bunlar arasnda grld gibi mistik dnrler bulunmaz ama o, Norman Malcolma yazd 20.9.1945 tarihli mektupta unlar syler: Bir keresinde ldkten Sonraki Dirilme yi okumay denedim ama, bitiremedim. Biliyor musun, Tolstoy basit bir hikaye anlatsayd, okura hitap etseydi, bu bende sonsuz bir etki yapard.() Onun felsefesi ayet Gizli (Verborgen) adl hikayesinde olduu gibiyse, bana tamamyla doru grnyor.152 Bunun yannda Wittgenstein, arkadalarna srekli Tolstoyun Halk Hikayelerini ve Dostoyevskinin Karamazov Kardelerini okumalarn tavsiye eder; fakat, Tolstoyu tam olarak sevmez.153 Tractatus, dilden bamsz gerekliin doas hakknda esasl sorular soran bir metafizik almas olarak okunabilir mi? Byle bir soru, gerekte Tractatus etrafnda yaplm bir almann cevaplamas gereken en nemli sorudur. Ne var ki, byle bir soruya verilecek cevaplar da bak amzn, yaklam biimimizin izlerini zorunlu olarak tayacaktr. Marie McGinn, Tractatusa yaklam biimlerinin ortaya kard okuma biimlerinin bir sralamasn yaparak unlar zikreder: Metafizik okuma, terapi edici okuma ve izah edici okuma. McGinne gre, Tractatusu dilden bamsz olan gereklik hakknda sorular soran bir kitap olarak algladmzda, onu metafizik bir okuma eliinde anlam oluruz. Bu tr okumann temsilcileri arasnda u dnrleri sayabiliriz: Ramsey, Russell, Black, Anscombe, Malcolm, Pears ve Hacker. Dier okuma ekli olan terapi edici okuma, felsefi bir perspektiften metafizik izahlarda bulunma giriimi olarak balar ve sz konusu izahlarn anlamsz olduu vargs ile neticelenir. Bylece felsefi bak asnn bir yanlsama olduu sonucu ortaya kar ki, bunun sonucu da udur: Daha fazla felsefi soru sormaktan ziyade, sylenebilir olann sahasna, tabii bilimlerin nermelerine ynelmek gerekir. Bu anlayn temsilcileri ise, Cora Diamond, James Conant, Tom Ricketts ve Warren Goldfarbtr. Terapi edici okumann belirgin zellii ise udur: Wittgensteinn anlamsz izahlarnn arkasnda harhangi tarif edilemez bir hakikat yoktur. McGinn, bu iki okuma biiminin bir sentezine giderek, kendisinin ortaya att bir nc okuma ekli olan izah edici okumay nerir.154 Frege ile birlikte Wittgenstein, dnlebilirin snrlarn tefekkr yardmyla belirlemeye alan bir bilin felsefesinden, anlam verme teorisine geer. Bu, her nermenin nesnelerin mantksal bir imaj olduunu syleyen resim teorisidir.155 Dnlebilirin snrlar, sylenebilirin snrlarnn analizi sayesinde belirlenirse, bu, dilin snrlanmas anlamna gelir. Nitekim Wittgenstein, Tractatusun nsznde bunu, dnceye deil de, dile snr izmek eklinde belirtir.156 Dncelerin dile getirilmesi (sylenebilir) hususunda a priori snrlar vardr. Bu snr ilk olarak mantk gsterir. kinci

151 152 153 154 155 156

Joachim Schulte, Wittgenstein. Eine Einfhrung, Reclam Verlag, Stuttgart, 1997, s. 29. Joachim Schulte, age., s. 31. Joachim Schulte, age., s. 31. Marie McGinn, Between Metaphysics and Nonsense: Elucidation in Wittgensteins Tractatus, The Philosophical Quarterly, vol.49, no. 19, 1999, ss. 1-5. Jean Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, s. 26. TLP, s. 11.
44

olarak bu snr, nesnelerin durumunun mantksal imaj demek olan nermeler ile onlarn mantksal formu arasndaki ayrmda grlr ki, bu ayrm Tractatusu anlamak asndan hayati nemi haizdir. Nesnelerin durumunun mantksal imajnda yer alan unsurlarn birbiriyle balants bir yap oluturur ve bu yapnn imkan da form adn alr. imdi burada sorulmas gereken udur: Nesnelerin durumu denilen ey, daha sonra onlarn mantksal imaj olacak olan eyden farkl mdr? Dier bir ifadeyle, nesnelerin durumu ifadesi mantksal imajdan farkl mdr? Ayerin, gramerin kullanmnn metafizie nasl yol atn gsterirken tuttuu eletiri yolu Wittgensteinn bu ayrmna da uygulanamaz m? yle grnyor ki, nesnelerin durumu, mantksal imaj dnda sz edilebilir bir ey deildir. nerme nasl oluyor da, nesnelerin durumunu temsil edebiliyor. Fakat, burada unu belirtmeden gememelidir: Nesnelerin durumunun mantksal imaj, ancak ifade edilen bir durumu ierir. Halbuki, mantksal form ifade edil(e)meyen dir. Burada nermenin i ve d grnnden bahsetmeden nesnelerin durumunun mantksal imajn tam olarak anlam olmayz. nermenin d grn, iaretlerin realiteye nasl denk dtn gsterirken, i grn , imajn temsil ettii durumun imkann ierir.157 Mantksal imaj, nesnelerin durumunu temsil eder ve o bir dncedir. Bu anlamda bu dnceyle temsil ettii ey(ler) arasnda yle bir ortak payda bulunur: Temsilin formu veya mantksal form. Form kavramnn bu balamda nasl tanmland hususnda J. Greisch bir rnek verir: Bir plak zerindeki izgiler, bir mzik parasyla benzerlik tamaz. Ama, plan herhangi bir mzik parasn alabilmesi iin, bu ikisi arasnda mantksal form ortak paydasnn bulunmas gerekir.158 Plan zerindeki izgilerin her durumda bir mzik parasna gre oluturulmu olduu veya bir mzik parasnn sesli hale getirilmesi dncesinin olabilirlii sz konusu olduu iin biz bu duruma, yapnn imkan adn veririz. Mzik paras plak tarafndan alnrken, bu yap alnamaz veya ifade edilemez. Mantksal form kavram buradan hareketle, btn imajlarda ortak olan bir form olarak genelletirilebilir bir eydir. Wittgensteinn Tractatusta ortaya att resim teorisinin ontolojik ve metafizik olmak zere iki tez ierdii kabul edilir.159 Ontolojik tez, gerekliin tabiatnda bulunan herhangi bir eyin, bu gereklii tasavvur edilebilir klmas iddiasn ierir. Buna gre, biz, nermenin mantksal formu araclyla gerekliin yaplanmasnn fikrini elde ederiz. Bu fikir a prioridir. Bizim gerekliin yapsyla ilgili iddialarmz, gereklikle ortak bir mantksal forma sahiptir. Ancak bu ortak form sayesinde nesnelerin durumlarnn imajndan sz edebiliriz. Metafizik tez, sylemekle kantlamak arasndaki gerilimde ortaya kar. Buna gre, sylenemeyen fakat gsterilebilen eyler vardr ve bunlar Tractatusta, mantksal ve mistik olan eyler (ahlak, estetik) eklinde ayrlarak ele alnr. Gsterilebilen160 eylerin banda, bir nermede dile getirilemeyen mantksal form yer alr. Wittgensteinn Tractatusta dilde
157 158 159 160

TLP, 2.2003 ve 3.13. Jean Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, s. 28. J. Schulte, Wittgenstein. Eine Einfhrung, ss. 81.84. Ayrca bkz. Robert E. Tully, Tractarian Dualism, http://www.bu.edu./wcp/MainMeta.htm Gsterilebilen burada bir nesnenin iaret edilmesi anlamnda kullanlmyor.
45

dile gelen dille anlatlamaz eklinde ifade ettii durum da bir gsterme durumudur. J. Greisch, Donald Hudsonun analizini kullanarak yle bir aklama yapar: Bir ressam, kendi resim yapma tarznn resmini yapamaz. Onun tarz ancak yapt resimlerde grlr, yani ressamn yapt resim, onun resim yapma tarzn gsterir. Buna gre, bir nermenin mantksal formu, nermenin mantn oluturan totolojilerde ortaya kar.161 Totolojilerin mantksal formu ortaya karmasn yukardaki rnekten yararlanmaya devam ederek yle aklayabiliriz: Mona Liza adl tablo Leonardo da Vinciye aittir dediimizde, bu tabloyu Leonardo da Vincinin yaptn ve ayn zamanda bu resmin, Leonardoya ait olan belli bir tarz araclyla ortaya ktn sylemi oluruz. Oysa ortada sadece bir resim vardr ve ressamn tarz bu resmin iinde deildir. Buradan, bu tarzn -ve her tarzn- resim yapmak iin n-koul olduu sonucu ortaya kar. Byle bir tarz olmasayd tasvir imkan ortadan kalkard da denilebilir. Buna benzer ekilde, 7x11=77 nermesinde de, bu nermede ikin bir ekilde bulunmayan bir mantksal form vardr. Biz bu totolojik nermeyle unun farkna varrz: Bu eitlii douran bir imkan vardr. Bu imkan, btn mantksal imajlarda ortak olan bir eydir. Wittgenstein bu yzden totolojilere nem verir. Onlar bize, belki bir ey sylemezler ama, barndrdklar imkan sayesinde gsterilebilir olann snrlarnn izilmesine hizmet ederler. Bu nokta, artk gerekliin a priori yaps denilen eyi anlamamza yardm eder. Totolojilerin gsterdii ey, dille ifade edilebilir olduu lde gerekliin a priori yapsdr.162 Btn mantk totoloji olmakla, dilin yapsn bize gstermek ister ve mantn akn olmasn da byle anlamak gerekir. Wittgenstein Tractatusda mantn neden deil, nasldan nce geldiini sylerken, unu demek istiyordu: Mantk, bir eyin olgu olup olmadn syleme iddiasnda deildir. O daha ok dilin yapsn gsterir. Bir eyin olduunun tecrbesi mant anlamamza yardm eder ama, bu da bir tecrbe deildir. te bu yzden, totolojinin dna karak bir st-dil oluturmak mmkn deildir. Viyana evresinin yeleri ile Wittgenstein arasndaki esasl farklardan biri de budur.163 Wittgensteinn, mantn aknl konusundaki grleri kesin ve serttir. Tractatusda o, her tmdengelim a priori olarak yaplr der.164 Bu, Viyana evresi filozoflarndan farkl dndn net bir ekilde ortaya koyar. Tractatus balamnda mantk iin geerli olan ey felsefe iin de geerlidir. Felsefe de olgu olan ve olmayan hakknda olgusal bir dilegetirite bulunamaz. Felsefenin grevi, dnyann ve dilin snrlarn gstermektir ve bu sfatyla o, bir etkinlik vasfn kazanr. Sonuta Wittgenstein, Tractatusta metafizii deil ama metafizik olan tespit etme isteini reddetmitir diyenler de vardr ve bu durum Hans Knge gre felsefe ve teoloji asndan tahrip edici bir durumdur.165

161 162 163 164 165

J. Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, s. 30. J.Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, s.30. J.Greisch, age., s. 32. TLP, 5.133 Hans Kng, Existiert Gott?, Antwort auf die Gottefrage der Neuzeit, Deutschen Taschenbuch Verlag, Mnchen, 1981, s. 121.
46

Bylece, E. Steniusun akn ekdedii Tractatusun son ksmna ulamamz salayan Tractatusvari aklamalar grm olduk. Tractatusun son ksm sanki baka bir havada yazlm gibidir. Tractatusun ikinci blm diyebileceimiz etik, estetik ve suskunlukla ilgili ksm hakknda ok ey yazlp sylenmitir. Wittgensteinn akn gevezelik ifadesinden yola karak dile gelmeyen hakknda bo laf sylemeyi brakmal eklinde bir anlay gelitirilmitir. Bunun yannda, Wittgensteinn Tractatusta kulland mistik ifadesinin, mistisizmlerden herhangi birine hi benzemedii- ki Wittgenstein mistisizm ifadesini Tractatusta kullanmamtr- eklinde bir gr te ortaya atlmtr. Jean Greischin zmlemesinin merkezine oturan bu gr, Brian McGuinnesse aittir. McGuinnessin bu iddiasnn yerinde olup olmad yleyse bizim iin tartlmas gereken nemli problemlerden birisidir. McGuinnessin baka bir mistik durum dedii Tractatusvari mistik anlay, her eyden nce, u ana eksende gerekleir: Dnya olduu gibi olandr166 (Gnlklerde bu, bu dnyann olduunu biliyorum eklindedir), mantk akndr167, etik-estetik akndr168 ve susmal.169 B. Mcguinness ve D. Hudson zerinden yapm olduu zmlemede Greisch, bu erevede sadece Dnyaya yer vermez. Bize gre, Tractatusun nasl bittii yannda, nasl balad da nemlidir. Tractatusun dnya olduu gibi olandr eklindeki ilk cmlesi, balama cmlesi olmaktan ziyade, verili bir durumun sezgisel olarak kavran diyebileceimiz bir diren noktasna iaret eder. Tractatusu tek bir cmle olarak okumak mmknse, bu, mantksal imajlar yoluyla dile getirilemeyen mantksal form sayesindedir. Bu tek cmlenin hangi balam iinde olutuu, yani ncesi ve sonrasnn olduu da gz nnde bulundurulmaldr. J. Greischin de kabul ettii B. Mcguinnesse ait olan gr u ekildedir: Mistik kavram hi te sze dklemez olann e anlamls olmak zorunda deildir. Wittgenstein balamndaki ahlaki-estetik, dini aknlk baka bir dzenin aknldr. Tractatusun 6.22 numaral cmlesinde Wittgenstein, ifade edilemeyen eyin kesinlikle bulunduunu syler ve Greisch byle takdim edilen bir mistik durumun, din felsefeleri veya teolojiler tarafndan tanmlanan mistisizmle ayn olamayacan iddia eder. Bu gre gre, Wittgensteinn sylemek/gstermek ayrm, belirli bir erevede var olan bir mistik durum dourur ve yle bir ayrm yaplmad takdirde de resim teorisi savunulabilir olmaktan kar. Dier taraftan, byle dnldnde, Wittgenstein iin bir mistik deneyim dnmek bu yzden doru olmaz. Buna bal olarak da Tractatusvari mistiklii dier mistisizm teorilerine yaklatrmamak gerekir. Sonu itibaryla, bu yaklam, Wittgenstein dili belirli bir tarzda anlad iin, bu tarzn dnda kalann sylenebilir deil gsterilebilir olduunu ve Tractatusun sonunda Wittgensteinn susarak bunu doruladn iddia eder. Hemen belirtelim ki bu gr, ontolojik ve metafizik tez ayrmndan ve sylemek/gstermek ikiliinden yola kmakta haksz deildir. Nitekim, syleme/gsterme ayrm

166 167 168 169

TLP, 1.; Defterler 1914-1916, 11.6.16, s.91. TLP, 6.13 TLP, 6.421 TLP, 7.
47

Tractatusta sylenebilire bir lt bularak dile snr ekmek amacyla yaplr.170 Bunun yannda gsterilebilir olann da dilden kt veya dil yoluyla gsterilebilir olduu sylenebilir. Tractatustaki gzlemci171 btn bunlar sylerken gerekten sylenemez olan terk etmi midir? Bu soruya verilecek cevabn, yukarda zikrettiimiz grn isabet kaydedip etmediini ortaya karabileceini dnyoruz. Her eyden nce Mc Guinness-Greisch gr, mistik olann mistisizmlerin vaz ettii gizemli duruma benzemek zorunda olmad ve Tractatusta ortaya konulan mistik durumun zel bir durum olduu savnda bulunurken, yle bir durumla ilgilenmez: Sylemek/gstermek ayrm, a priori snrlar dolaysyla ortaya karken, hazr bulduumuz bir snrlla da iaret eder. Nasl B. McGuinness veya Greisch, Tractatusvari aklamadan byle bir gr elde edebiliyorlarsa, Tractatus erevesinde kalnarak, snrn tesinde kalanlarn dnyay belirlemek gibi bir fonksiyon icra ettikleri de iddia edilebilir. A. Maslow, Wittgensteinn mistikliini tartrken, bilme ve sezgiyi u hususiyetleriyle zikreder: Bilme, ifade edilebilir ve aktarlabilirken, sezgi ifade edilemez ve aktarlamazdr. Maslowa gre, Wittgensteinn mistik dedii ey, sezgi ile kavranan manasndadr.172 Tecrbe edilebilen ey, sezgi araclyla da kavranlm olsa, aktarmaya konu olur ama, burada ifade edilemeyecek olan ey kavraymzn aracsz muhtevasdr. Bu durum bize, aktarlabilir olann, geride kalan hususunda belirleyici bir hkm bildirip bildiremeyecei sorusunu verir. Bu nokta, Wittgensteinn Kant yann grmemize ve onun Kanttan farkl olarak hangi adm attn grmemize imkan verir. Kantn sylenebilirin snrlarnn olduu ynndeki dncesini Wittgensteinda bulabilmemize ramen, Wittgenstein Kanttan farkl olarak yle bir adm atar:173 Sylenebilirin snrlarn dil analizi yoluyla, yani ieriden belirlemek. Bunun yannda Wittgenstein bir snr izilecekse ieriden izilmelidir der. Bu snr dnceye deil de dile ekilmi bir snr olacaktr. Tractatusda o, dnceye snr ekebilmek iin snrn her iki yann da bilmek zorunda kalacamz hatrlatr.174 Wittgenstein Kant agnostisizme dmemek iin byle dnmek zorunda kalmtr denilebilir. Bizi burada ilgilendiren daha ok dile snr ekmi olmakla, dnya iinde var olan ve fakat ifade edilememi olmakla -bu suretle- da gsterilebilir olan eyler hakknda bir eylerin sylenip sylenmediidir. fade edemediim ey vardr dediimizde ne trden bir cmle dile getirmi oluruz? uras Wittgenstein balamnda aktr: Byle bir cmle sama deil, anlam-d bir cmledir. Ancak, bu cmle, sentetik bir cmle veya analitik bir cmle olmad iin anlamn bunlardan almaz. Bu cmle, dil erevesi iinde kalnarak ifade edilmi, anlamn iaret eden bir cmledir. Bu trden ifadeler, anlam-d

170 171 172 173 174

TLP, 6.53; ayrca bkz.FranzHoegl, Sagen, Zeigen, Beobachten, http://sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000677/01/SagenZeigenBeobachten.pdf, Benin akn olduunu, dnyay doru grme diye bir eyin olduunu v.b. syleyen zne. Aleksander Maslow, A Study in Wittgensteins Tractatus, University of California Press, Berkeley and Los Angeles, 1961, s.154. J. Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, s. 26. TLP, s. 11.
48

hakknda anlaml konumak olarak ta nitelendirilebilir. Fakat, her ne kadar dil bunu ifade edemiyorsa da, bu ey dilin de iinde bulunduu var olma ortamnda bulunur. Bunun anlam nedir? Szgelimi, varolanlarn hepsini ihata edemeyen bir dil mi sz konusudur? yle grnyor ki, durum bu balamda udur: Dil vardr, sylenemeyen vardr ve bunlar varolanlar cmlesindendir. Ama, sylenemeyen sanki bir ara blgede durur, biz onun varln sadece, srekli rahatszlk vererek kendisi kendi varln haber veren bir ey olarak biliriz. Wittgenstein, erken dneminde dil ve dnya arasnda resim teorisi araclyla bir kpr kurabileceini dnr. Bu kpr, hakknda hibir ey sylenemeyen, ifade-edilemez bir kprdr. Ne dile ne de gereklie ait olan bu kpr, insann ayak basmad yerdedir. Fakat o, dil ile gereklik arasnda ortak olan da gsterir.175 nsann ayak basmad (basamad demek daha doru olur) yerde bulunan kpr, sylenemeyen bir ey olarak ortak bir alan da gsteriyor olmakla, ihata edilemeyenlerin var olduunu da gsteriyor mu? Byle bir gsterii, belki, Wittgensteinin ifade edilemeyenler iin kurduu gettonun varlna iaret etmek anlamnda kabul edebiliriz. Ama oraya ne Wittgenstein gitmitir ne orada bulunanlar beri tarafa geebilmitir. Biz sadece, ehrin bir tarafnn getto olduunu, ona dair bir sezgi araclyla biliriz. Sylenemeyen vardr cmlesi, insann hemen burnunun ucunda olan eyi ifade edememesine benzer. nsann bu manada ifade kabiliyetinden yoksun olduu iddia edilebilir mi? Tractatus balamnda bu soruya kesinlikle hayr yantn vermek gerekiyor: Dnya olduu gibi olandr ve mantk, olanlarn niin baka trl olmayacan ifade eder. Dolaysyla insann byle oluyor oluu da mantk gereidir. Wittgensteinn Tractatusta sylemek istedii eyi, yle bir ereve izerek anlamaya alrsak, ihata edilemezliki daha net bir ekilde ortaya koyabiliriz: Dnyann var olduunu biliyoruz. Ben, dnyann snrnda-gzn grme alanna bititii gibi-dr. Mantk akndr. yle olmasayd, onun iin de bir mantk gerekecekti. Bu durumda da dnyann nasl olacan bilemeyecektik. Mistik olan vardr. Ancak bunlar kendilerini gsteren eylerdir. fade edilemezler.

Konuamadmz eyler hakknda susmalyz. Bu ereveye ynelteceimiz birka soru, onun nasl bir dng olduunu ortaya koyabilir. erevenin sonundan balayarak unlar sorabiliriz: Susma durumu, susmann menfi ve msbet anlamlaryla da dnlse, bir snr durum mudur? Susma anlaml bir snr durumdur. nk dil ve

175

Ahmet nam, Geilemez Kpr zerinde Wittgenstein ve Heidegger, Felsefe Arkivi, say: 27, s. 175.
49

mantk bize, syleyebileceklerimizi ancak bu kadar syleyebileceimizi syler. Dil niin yapt ii gremez? nk mantk bize baka bir durumun olmayacan syler. Mantk akn olmak hatta olmak- zorunda mdr? Mantn nasl olup ta olduu, bu dnyann oluuna gre sylenebilir deildir. Mantn varl mantksal bir zorunluluk deildir. Ama, varsa eer, akn olmak zorundadr. Dnyann varl ile mantn varl arasnda yine de bir illiyet rabtas vardr. Dnya var olduuna gre mantk ta vardr. Ama, burada yle bir yanlgya da kaplmamak gerekir: Dnya var olduu iin mantk var deildir, belki daha ok mantk var olduu iin dnya vardr. Benin varl mantksal bir zorunluluk mudur? Ben, gzlemci olma anlamnda zorunludur. Ancak, Wittgensteinn benim dnyam kullanmndaki anlamyla, Ben akndr. Bu aknlk ta tpk mantn aknl gibi bir snr durum oluturur. Ksaca; Ben ve mantk akndr, nk aksi dnlemez, dnya vardr ve verilidir, mistik olan vardr ve ifade edilemez. Bunlarn niin byle olduunu bize mantk ve dil dnya izah eder. Oysa dnya da dil(im) yoluyla dnya anlam kazanr. Grld gibi, bu erevede kavramlar biribirini aklar vaziyettedir. Bu aklama dairesel bir tarzda srdrlr. Dnyann var olduuna dair izahatta grlecei gibi176 mantk-dnya ilikisi, birinin anlamn dierinden karlkl olarak ald bir duruma, yani bir fasit daireye iaret eder. Dilin niin byle olduu bizi manta, mantn niin byle olduu bizi dnyaya, dnyann niin byle olduu manta, mantk ta tekrar dnyaya gtrr. Byle bir dng, grld gibi, ifade edilemeyeni totolojik bir balamda ele alr. Greisch-McGuinness-Hudson gr bu yaklamn metafiziksel sonularyla ilgilenmez. Onlarn gr, Wittgensteinn sylediklerinden fazla bir ey iermez. Wittgensteinn mistikliinin arkaplann ortaya karmak iin, onu etkileyen dnrlerin banda gelen Schopenhauera ve dnemin manzarasna ksaca deinmek faydal olacaktr. Aydnlanma ile ortaya kan u kanaat, dini inanla akl birbirinden ayrmak istemitir: man ve akl birbirine zttr. Hegel, bu ztl ortadan kaldrarak, imanla dncenin kartlklarnn daha yksek bir sentezde uzlamaya dnebileceini gstermek istemitir. Hegelin bu giriimi, bir ok filozof tarafndan eletirilir. Mesela Marx, Hegelin felsefesinin farkl bir klk altnda ortaya km bir din olduunu iddia etmitir.177 Hegelin grlerine kar kan bir baka filozof da Danimarkal Sren Kierkegaarddr. Kierkegaard, aklla iman uzlatrmaya almann doru olmadn iddia ederek teolojik fideizmi canlandrr. Ona gre, aklla iman uzlatrma giriimi sonuta iman zayflatacak bir giriimdir. Bu fideist gelenek aslnda Augustinusa kadar giden ve iinde Meister Eckhart, Pascal ve Luther gibi dnrlein de yer ald bir izgidir. Bu dne gre, insan aklnn vazifesi kendi snrlarn bilmektir. Akl, akn bir Tanry, snrl olduu iin bilemez ve bu alacak bir ey de deildir. nk, insan akl, yaratlm olmak bakmndan snrl bir melekedir. David Weste

176 177

TLP,1.; Defterler 1914-1916, s. 91. David West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, ev. Hsamettin Arslan, Paradigma yaynlar, stanbul, 1998, s. 164.
50

gre bu yzden, Hegelin giriimi rasyonel bir din olmaktan teye gidemez. Kierkegaardn fideizmi ise, kendisine kadar gelen dinsel anlama/yorumlama biimlerini yerle bir etmek istemesiyle radikal bir grnm kazanr. Onun sama kavram da neredeyse bu noktada anlam kazanr. Dini ve Tanry akl araclyla anlama giriimi, ilevsiz klndnda ker ve ortada iman anlamlandrabilecek bir ey kalmaz. Bunun iin Kierkegaard, imkansz olduu iin inanyorum (credo quia impossibile) demitir.178 Kierkegaardn bu dncesi, pratik bir kullanm ve faydas olmayan saf bir gzlem olarak nitelendirilen teori (theoria) balamnda da ele alnabilir. Buna gre, Aristotelesden beri Bat dncesine damgasn vurmu olan btne ynelik bilme eyleminin gerisinde -znel olanlarn darda braklarak, saf gzleme ulamak istenmesine ramen- akl vardr. Aydnlanma ile birlikte bu akl, arasallaarak dnya karsnda insan ruhunu zayflatm ve onu neredeyse yok saymtr. stelik bu yntem, Kierkegaarda gre, insan ruhunu anlamann bir yntemi de olamaz. Kierkegaardn eletirisi bu noktada anlam kazanr. Onun kar k, bu arasallam akln kazandrmaya/dikte etmeye alt anlam zerinedir. Bu anlam, ayn zamanda insan zgrlnn de dmandr. brahim (a.s.)in olu smaili (shak) Tanrnn emriyle kurban etmek istemesine Kierkegaard yle bir yorum getirir: brahim, ba smailin boazna dayadnda bile Tanrnn smaili istemediine iman etmitir. Bu durum, iman dnmenin iflas ettii bir nokta olarak gsterir ve bu adan iman, artk sama olarak grnr. nk, insani hesaplama diye bir ey yoktur ve Tanr gerekten smailin kurban edilmi olmasn istemi ve daha sonra bundan vazgemitir. Demek ki, insani hesaplama, Tanrnn bir cinayetle memnun olmasn isteyebilecek kadar uzak der meseleye.179 Wittgenstein, dikkatini kardei Margarete araclyla Kierkegaarda yneltir. Maurice Drurynin sylediine gre o, 19. Yzyln bu nl dnrnn eserlerini okumutur.180 Wittgenstein ile Kierkegaardn din ve inan sorunlarna yaklamlar arasnda bir yaknlk vardr. Wittgenstein felsefi abasnn balang dneminde Kierkegaardn zmleriyle daha ok ilgili grnr. Wittgensteinn ilk dnem dncelerinin dinselliini veya gizemini onun sava yllarnda yaam olduu bireysel izolasyondan da takip edebiliriz. O, sava yllarna ait bir cmlesinde yle der: Kendinle yalnz kalmak- veya Tanryla Bunlardan yola karak Wittgensteinn inanp inanmadna veya bir Hristiyan olup olmadna karar vermek gerekten ok gtr. 1937 balarnda Wittgenstein, retilere inanmadn sylemitir. ncil, tarihsel dkmanlar sunar ve bunlar onu baka bir dkmandan daha fazla balamaz. Wittgenstein, Beni ldkten sonra dirilmeye yaz (metin) deil, yalnzca vicdanm emrederek ikna edebilir demektedir. ayet Wittgenstein ikna edilebilirse, onu ikna eden eyin artk

178 179 180

David West, age., s. 165. David West, Kta Avrupas Felsefesine Giri, s. 173. Charles L. Creegan, Wittgenstein and Kierkegaard, . Religion and Philosophical Method, London/New York, 1989, s. 18.
51

baka trden bir inan olduunu da grmek gerekir. te yandan, bu trden bir inanta da dinsel bir anlam aramamak gerekir. Wittgenstein, Kierkegaardn inan soruturmas hakknda unlar syler: Kierkegaarda gre iman oluturan ey kavramlar deil, kavramlarn ruhudur.181 Wittgenstein, Vermischte Bemerkungen adl eserinde Hristiyanlk hakknda unlar syler: Hristiyanlk bir reti deildir. Bence insann ruhuyla ne olduu ve ne olaca hakknda bir teori de deildir. Aksine insann hayatndaki gerek olaylarn bir tasviridir. nk gnahn bilgisi gerek bir olaydr ve gnahn umutsuzluunun inan yoluyla zm bu yzden birbirine benzerdir.182 nanmak Wittgensteina gre, bir gerek kabul etme (fr-wahr-halten) durumudur. Wittgenstein Hristiyanln tarihsel bir gereklik kuramadn, yalnzca tarihle ilgili hikayeler anlatarak, bunlara (anlatt hikayelere) inanlmasn istediini syler. Fakat der Wittgenstein, duyduumuz hikayeler ve haberlerlerle bir inanma olmaz. nanma, yalnzca hayatn bir sonucu olabilir.183 Tractatus, bir mantk kitab olmasna ramen, olutuu kltrel-dnsel ortamn izlerini fazlasyla tar. Wittgensteinn byk batl mistiklerden etkilendiini Bertrand Russell da bilmektedir. Savatan sonra Russell ve Wittgenstein Hollandada grrler ve Wittgenstein Russella kendisine daha nce gndermi olduu metinler hakkndaki dncelerini sorar. Russel Wittgensteina, daha sonra Tractatus olacak olan Logisch-Philosophische Abhandlung hakkndaki dncelerini anlatr.184 Russell Tractatusun byk bir kitap olduunu syler; ama mistik bir tarafnn olduunu da fark eder. Wittgenstein, B. Russelln fark ettii gibi Batnn baz mistik yazarlarn biliyordu ve okumutu. Onun Tolstoy ve Dostoyevskinin kitaplarn okuduu ve onlarn mistik retilerinden etkilendii bugn artk kabul edilen bir durumdur. Russell Tractatusun ilk eklinin el yazmalarn okuduunda u cmlelerde dolayl bir mistik konumann olduunu tespit eder: Dnyann nasl olduu deil, olduudur gizemli olan.185 Dnyay sub specie aeterni grme, onun snrlanm btn olarak grlmesidir. Dnyann snrlanm bir btn olarak duyulmas gizemlidir.186 Yine de dilegetirilemeyen vardr. Bu kendini gsterir, gizemli olandr o.187

181

182 183 184 185 186

Werner Stegmaier, Denkprojekte des Glaubens. Zeichen bei Kierkegaard und Wittgenstein, s.3 Erschienen in: Wittgenstein Studies 2/97, Hrsg. Von K.-O.Apel, N.Garver, B.McGuinness, P.Hacker, R.Haller, W.Ltterfelds, G.Meggle, C.Nyiri, K. Puhl, R.Raatzsch, T.Rentsch, J. G. F.Rothhaupt, J.Schulte, U.Steinworth, P.Stekeler - Weithofer, W.Vossenkuhl., http:// sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000461/01/21.2.97.TXT. L.Wittgenstein, Vermischte Bemerkungen, s. 488, aktaran: Werner Stegmaier, Denkprojekte des Glaubens, s.4. L.Wittgenstein, Vermischte Bemerkungen, s. 494, aktaran: Werner Stegmaier, s. 4. Brian McGuinness, Wittgensteins Frhe Jahre, Suhrkamp Verlag, Frankfurt, 1989, s. 448. TLP, 6.44. TLP, 6.45.
52

Tractatus mistik olan hakknda uzun uzun konumaz, zl ve ksa cmleler kullanr. Bu durum belki de, mistik olann Tractatusda neye dayandn gsteren bir iaret anlamndadr veya konuulmaya msait bir alan olmadndan, Wittgenstein ksa cmleler kullanyordur denilebilir. Wittgenstein sava srasnda, savatan kaynaklanan isel dalgalanmalar yaam ve bu srada da ok teknik felsefi problemlerle uramtr. Tractatusdaki mistik unsurlar onun sava srasnda yaad cokulanma balamak belki doru olmayabilir; ama daha nceden haberdar olduu mistik metinlerin sava haleti ruhiyesi iinde dlam olabilecei ihtimali de gz ard edilmemelidir. 1914-1916 Gnlkleri-Prototractatus adyla da yaynlanmtr- onun bu dneminin rndr. Wittgenstein, Gnlkler 1914-1916 da tek bir ruh dnyasnn olduundan bahseder ve benim ruhum diyebileceim bu tek ruh dnyasyla da bakalarnn ruhunu kavrayabilirim der. Yine ayn yerde, solipsizmin gerek olabilecei bir tarzn anahtarnn bulunabileceini de syler. J. Schulte bu cmleleri sr dolu cmleler olarak nitelendirir.188 Bu cmlelerin nemli bir ksm Logisch-Philosophische Abhandlung da yer alr. Orada yer almayan tek cmle biraz nce zikrettiimiz cmledir: Benim ruhum demeyi yelediim gerekten yalnz bir tek ruh dnyas var ve ancak onunla bakalarnn ruhu dediim eyi kavrarm.189 Wittgensteinn bu cmlede szn ettii ruh dnyas kavram esasen baz Batl dnrler tarafndan kullanlm olan bir kavramdr. Ruh dnyas ifadesi, belki de belirsiz bir ekilde Platon ve Yeni Platonculara balanabilir. Bu kavramn tarihinde biz geri gittiimizde Schellingin Ruh Dnyasndan adl yazsyla karlarz. Bu manada ruh dnyas ifadesi Wittgensteinn dil mantyla atr. Bu kavramn kullanmyla ilgili ncler arasnda Schopenhauer de vardr. Schopenhauer ile Wittgensteinn dncesi bu adan da benzerlikler tar. Schopenhauer ruh dnyas kavramn nazik bir ekilde kullanr. yle der Schopenhauer: Ruh dnyas, kimilerine gre isel varlk (dnya) olarak nitelendirilmek suretiyle plak rasyonellie denk drlm bir eydir. Ruh, bilincin bireysel bir birliini ifade eder ve herkese ak olmayan, her varla yakn durmayandr. Ruh kavramn fark ederek irade etmek ,onun, ayrlamayan bir balantda ve hayvansal organizmadan bamsz bir ekilde temellendirilmesi demektir.190 Wittgensteinin ilgilendii bir baka yazar olan Otto Weininger, Cinsiyet ve Karakter (Geschlecht und Character) adl kitabnda ruh dnyas kavramn Tanr dncesi anlamnda kullanr. Wittgensteinn Gnlklerdeki notlarnda ruh dnyas buna karn, Tanr anlamnda kullanlmaz. Weiningerin ruh dnyas kavramn kendi solipsizm tartmas erevesinde kullanmas ve Wittgensteinn bunu nemsiz bulmas ilgintir. Weiningerin solipsizm balam u ekildedir: Solipsizmin rtlebilirlii ahlakta sz konusu olamaz

187 188

189 190

TLP, 6.522. Joachim Schulte, Weltseele, Erschienen in; Wittgenstein Studies 2/94, Hrsg. Von K.-O.Apel, F.Brncke N.Garver, P.Hacker, R.Haller, G.Meggle, K.Puhl, T.Rentsch, A.Roser, J.G.F.Rothhaupt, J.Schulte, U.Steinworth, P.Stekeler-Weithofer, W.Vossenkuhl., http:// sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000461/01/10-2.94.TXT. L. Wittgenstein, Defterler 1914-1916, ev. Ali Utku, Birey Yaynlar, stanbul, 2004, s.65. J. Schulte, Weltseele, s.3.
53

ve ayn zamanda solipsizm sadece kendi olan Benin ispatn mmkn klar. Solipsizmden korkmak mmkn deildir. O varolua bir deer verir. 191 Tractatusun arkaplannda yer alan bu kaotik ereve acaba onun ierdii anlam belirlemi midir? Bunlara dayanarak belki Tractatusu daha iyi okuyabiliriz ama, onun kendi bana ne syledii cevaplanmas gereken bir soru olarak karmzda durmaktadr. Wittgenstein, anlama yetisinin tesinde olan bir durumdan bahsediyor olabilir mi? O, her anlamann, her anlatmn tesinde olan bir durumdan bahsetmiyor. Bunu metaforik merdiven araclyla kt duvarn stndeyken sylediklerinden anlyoruz: Wittgenstein beni anlamak isteyen, bu ii yapmaldr der. Tractatusun 6.54 numaral cmlesi en azndan bir anlama imkannn bulunduunu bize gsterir. Buna dayanarak Wittgensteinn mistikliinin kazanlm (deneyimlenebilir) bir mistiklik olduunu syleyebiliriz. Tractatus, merdiven metaforuna kadar tecrbi bir yry ierir. Bu yry gerekletirebilen herkes bu deneyimi yaayabilir. Ama, Wittgensteinn yle gizli bir iddias da yok deildir: steyen denesin. Tractatusta olan merdiven metaforuna kadar felsefedir. Wittgenstein soyut dncenin ok iyi bir rneini verir bize. Soyut dnmenin mistiklie benzer bir yannn olduu iddia edilebilse bile, merdiven metaforu iki durum arasna kurulmu gibidir. lk durum, soyut dnce ile kurulmu olan yapy dieri ise metaforun iaret ettii alan gsterir. Demek ki, Wittgensteinvari mistiklik nesnel gnderge sorununu iki ynl olarak hallediyor. Ancak birinci ksm nesnel gndergenin dz anlamyla ele alamyoruz. W.T. Stacenin ifadelerine bavurarak syleyecek olursak, deneyim srasnda mistik zne tarafndan znel ve isel bir ruh hali olarak tecrbe edilen hal/durum, bize W. Jamesin noetik nitelik dedii eyi verir.192 Bu noetik niteliin yannda u hususu da gz nnde bulundurmalyz: Biz zihinsel durumlarmz gzlemleyemeyiz-szm ona onlara bakmayz- daha ok onlar olarak ve onlarla yaayarak onlar tadarz.193 Tractatusun mistiklie temel olabilecek bir arkaplannn olup olmadn sonu olarak, Wittgensteinn ahsi ilgileri ve etkilendii dnrlerde aramak gerekir. Buna ramen, Tractatusun metafizik ve mistiklik hakknda ortaya koyduu dnce biimi sadece bunlarla da aklanamaz. Analitik felsefenin ve zellikle Russelln etkileri gz ard edilirse, Tractatusvari mistiklik tam olarak ortaya konulamaz. Bu bakmdan Tractatusun mistik olan hususunda ne dnd, analitik felsefe ve Russell erevesinde tartlarak ortaya konulmaldr. Bundan sonraki ksmda biz, byle bir erevede kalarak Tractatustaki temel mistik alanlar incelemeye alacaz.

191 192 193

Otto Weininger, ber die Letzten Dinge, aktaran: Schulte, Weltseele, s. 6. Walter T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, ev. Abdullatif Tzer, nsan Yaynlar, stanbul, 2004, s.66. W.T. Stace, age., s. 58.
54

2.2 TRACTATUSTAK TEMEL MSTK ALANLAR


Dncelerin dile getirilmesinde baz a priori snrlar vardr ve bu snrlar evvelemirde mantkta ortaya kar. Mantksal imaj, yani nermeler ile mantksal form arasnda yaplm olan ayrm, Tractatusta mistik olan belirleyen bir ayrmdr. Sylenebilir olann analizi ancak bu ayrm sayesinde mmkn olur ve bu sayede de dnlebilirin snrlar belirlenebilir hale gelir. Bu bakmdan Tractatus, anlam-d olanla anlaml olann belirlenmesi girimi olarak da kabul edilebilir. Mistik olan, mantksal formun mantksal imajlarda ifade edilememesi neticesinde ortaya kan bir eydir. Wittgenstein bylece Tractatusta sylenebilir, gsterilebilir ayrmna da gider. Mistik denilen durumlar, mantn zorunlu olarak darda brakt gsterilebilir kategorisinde yer alr. .N. Soykan, Wittgensteinn dnyann dna att eylerin snflamasn yle yapar: 1- Dile getirilemeyip gsterilebilenler, 2- Ne kendisini gsteren ve ne de dile gelen(Tanr), 3- Bir eyi dile getirmeden bir eyin dile gelmesine izin veren veya vermeyen ve bylece de kendisini gsteren (Mantk). Soykan birinci ksmda yer alanlarn mistik eyler olduklarn kabul eder.194 Dolaysyla bu, bizim balammza Tanry darda brakmas sebebiyle uymaz. Soykan, Wittgensteinn Tanr kendisini bu dnyada gstermez eklindeki cmlesinden yola karak byle bir tasnif yapm olmaldr. Oysa, sylenebilirin analizi balamnda, Tanrnn kendisi deil, Tanr lafznn anlaml olup olmad tartlr. Tanr kendisinin bu dnyada gsterseydi, o, muhakkak ki sylenebilir cmlesinden olacakt. Sorun, Tanrnn kendisini gsterip gstermemesinde deil, mantn buna izin verip vermemesinde olmaldr. Bu itibarla, burada da mantksal imaj ve form arasnda yaplm olan ayrma gre dnmek gerekir. Tractatustaki mistik iermeleri biz daha ok onun son ksmnda bulabiliriz. Ancak onun ba taraflarnda da mistik vasfn haiz kavramlar bulmak mmkndr. Bu her eyden nce, Tractatusun sylenebilir olan ve gsterilebilir olan ayrm zerine kurulmas sebebiyle byledir. Wittgenstein Tractatusta bu dnceye dayanarak gsterilebilir olanlar mistik eyler olarak vasflandrr. Donald Petersonun yapt snflama da buna dayanlarak ortaya konulmutur.195 Hans Kng ise, Tractatustaki ifade edilemezleri yle sralar: Dnya, dnyann anlam ve deeri, etik olan, hayat ve hayat olaylar ve Tanr.196 Bu snflamalar biz, Petersonun teklifine uyarak temel alanlar ve mistiklie yol aan kavramlar eklinde ele almay daha uygun bulduk. Kngn teklifi daha ok kavram baznda bir yaklam esas alrken biz her ikisini de hem alanlar hem de kavramlar- ele aldk. Bunun yannda

194 195 196

.N.Soykan, Felsefe ve Dil, s.37. Donald Peterson , Wittgensteins Early Philosophy: The three Sides of the Mirror, University of Toronto Pres, 1990. Hans Kng, Existiert Gott?, Antwort auf die Gottesfrage der Neuzeit, Deutschen Taschenbuch Verlag, Mnchen, 1981, s.121.
55

Petersonun yapt snflama bize gre tekrar ierme olasl tad iin, alanlar ahlaki-estetik ve akn eklinde ikiye indirerek ele almann daha uygun olacan dndk.

2.2.1. AHLAK ALAN& ESTETK ALAN


nsan, bir nesneyle bir iliki kurduunda, bu, genel olarak u erevede gerekleir: Bir nesneyle, onun mahiyeti, nitelikleri ve deer veya kymeti esas alnarak ilikiye girilir. Bunlardan ilki ontolojik, ikincisi epistemelojik, ncs de deer ilikisi olarak nitelendirilir.197 Nesneyle kurduumuz iliki bunun yannda dil araclyla kurulmu bir ilikidir. Dil ahlak ilikisi ise, ahlaklla ve ahlaka ilikin yarglarmzn mahiyetini incelemeye ynelik bir ilikidir. Bunun dier ad da meta-etiktir.198 Metaetik, etik teorileri balamnda ele alnabilir bir eydir. Ahlaki nermelerin hayatn srdrlmesinde tuttuu yerin farknda olan ilk filozof Sokratestir. Sokratese gre, ahlaki nermelere ak ve tek bir anlam verilemez. Ahlaki nermeler belirsiz olmalarna ramen, hayat srdrmeyi salayan, karlkl ilikileri birbirine balayan yap elemanlar gibidir. M. Schlick, deer ve ahlak sorunlar karsnda Viyana evresinin ald tavrn Sokrates tavr olduunu sylemitir.199 Ancak biz burada etii Wittgensteinn balamna uygun bir eklide akn balam iinde ele almak durumundayz ki, Wittgenstein bu manada hibir teori ne srm deildir. Buna gre, dil-ahlak ilikisini daha ok, ahlaki bir ifadenin, nermenin nasl bir mantksal yapya tabi olarak, hangi dilsel kategoriler araclyla vcuda geldiini aratrarak konu edineceiz. Deer ifadelerinin dorulamaya msait ifadeler olduu sylenebilir. Bu iyidir dediimizde, iyiyi nasl tanmladmza bal olarak bir bildirimde bulunmu oluruz. yi tanmna bal olarak ileri srdmz iddiann dorulama yntemini belirleyebiliriz. Ancak, durum her zaman bu kadar basit deildir. yinin ortak bir tanm olmad iin, deer ifadelerini ieren nermelerin bir uzlamayla sonulanmas pek beklenebilir bir durum deildir. Buna dayanarak, bu tr ifadelerin dorulamaya msait olmadklar da sylenemez. nk en azndan onlar, Ayerin zayf dorulamas anlamnda dorulamaya aktrlar. Dorulamay deer ifadelerine uygulamak yle bir sorunu da ortaya karr: Ancak st bir uzlama noktas bulunduunda, bir deer cmlesinin anlam hususunda bir anlama ve dolaysyla da dorulama imkan dahilinde olacaktr. Biri filanca iyi bir adamdr dediinde onun iyilik ltleriyle bir dierinin iyilik ltleri ayn olmayabilir ve bu ikisi adamn iyi biri olduunda ittifak edemeyebilir. En st uzlama noktasna ulamadmz iin deer ifadeleri, analitik bir nerme gibi net bir ekilde dorulanabilir deildir. Ama yine de, u iyi bir adamdr nermesinde iyinin

197 198 199

Hsameddin Erdem, Ahlak Felsefesi, H-Er Yaynlar, Konya, 2003, s.35. Hakan Poyraz, Dil ve Ahlak, Vadi Yaynlar, Ankara, 1996, s.12. Armand Cuvillier, Felsefe Yazarlarndan Seme Metinler, C.3, ev. Mukadder Yakubolu, Bilim Sanat yaynlar, Ankara, 1996, ss.29-30.
56

anlamlarna dair bir bilgi vardr.200 yleyse nce Tractatus ve 1914-1916 Gnlklerinde Wittgensteinn ahlaki nermeleri nasl konumlandrdna ve bu balamda ahlaki alann erevesinin nasl izildiine bakmak gerekir. Wittgensteinn Gnlkler ve Tractatus dneminde ahlak ele alnda u kavram anahtar roln oynar ki, bir sonraki faslda bu kavram ayrntl olarak ele alacaz: rade. Tractatustaki dier kavramlarda olduu gibi irade de kitabn mantksal rgsne sk skya bal bir ekilde konumlandrlmtr. Tractatusun 6.373 numaral cmlesinde Wittgenstein, Dnya benim istencimden bamszdr demektedir. Bu cmle, Gnlklerin 5.7.16. tarihli notunda da bulunur. Dnya iradeden bamsz olmasna ramen, iradenin dnyaya nfuz ettiini, Tractatusta yer almayan u cmlelerden reniriz: stencim bu dnyaya nfuz eder, istencim iyi ya da ktdr, bu yzden iyi ve kt bir ekilde dnyann anlam ile balantldr.201 radenin dnyay etkilemesine Wittgenstein Tractatusun u cmlesinde aklk kazandrr: Eer iyiyi veya kty isteme dnyay deitirirse, yalnzca dnyann snrlarn deitirebilir; olgular, dil ile dile getirilebilir eyi deil. Ksacas dnyann, bylelikle o zaman tmyle bir baka dnya olmas gerekir. O, deyim yerindeyse, btn olarak ekip gitmeli veya oalmal.202 radenin dnyann ancak snrlarn deitirebilmesinin sebebi, dnyann anlamnn dnyann dnda yatmasdr. Tractatusun 6.41 numaral cmlesinde bu durum yle anlatlr: Dnyann anlamn onun dnda aramak gerekir. Dnyada her ey nasl ise yledir ve nasl oluyarsa yle olur; dnyann iinde hibir deer yoktur-eer olsayd, onun hibir deeri olmazd.203 Wittgenstein ahlaki olann snrlarn bu esasta belirler. Fakat ahlakn akn olmasnn gerekesini Wittgenstein, Tractatus ncesi notlarnda biraz daha farkl bir ekilde aklar gibidir. 1914-1916 notlarndaki u cmleler, Tractatusa gre sanki daha romantik bir tona sahiptir: Dnya bana verilidir, yani istencim dnyaya zaten orada olan bir eye katlr gibi, tamamen dardan katlr. (stencimin ne olduuna gelince, henz bilmiyorum.)204 Etikle ilgili nermeler, dnyann anlam dnyann iinde olamayacandan, dnya iinde yer alamazlar. te bu yzden der Wittgenstein, etik nermeleri olamaz. nermeler daha yksek hibir eyi dile getiremezler.205 Demek ki, etikle ilgili nermeler hakknda, dil ile dile getirilebilir ekilde, olgular bildirdiimiz gibi bir bildirimde bulunamyoruz. Dnyann anlamnn dnya iinde bulunmamas Tractatusun esas ayrmlarndan birine dayanr. Bu ayrm Sinn (anlam) ve Bedeutung (yerine geme, demek olma) ayrmdr. Cmlenin anlam, biz onunla neyi tasavvur ediyorsak veya cmle bize neyi tasavvur ettiriyorsa odur. Cmle, olgu durumlarnn resmi olmak

200 201 202 203 204 205

John Wilson, Dil Anlam ve Dorulama, ev. brahim Emirolu, Abdullatif Tzer, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2002, ss.75-79. Defterler 1914-1916, s.91. L. Wittgenstein, Tractatus, ev. mer Naci Soykan, Felsefe ve Dil iinde, s. 307. TLP, 6.41, s.307. Defterler 1914-1916, 8.7.1916, s.93. TLP, agy
57

bakmndan, bizde olgu durumlarna dair bir tasavvur oluturur. Bu, yanl veya dorudur. te yandan, cmle iinde yer alan bir adn anlam da cmle dnda bulunur. O, darda olan bir eyin yerine geer (Bedeutung). Buna gre, dnya bir addr ve anlam da darda bulunur. Bir adn yanl olamayaca gz nnde bulundurulursa, Dnyann anlam, dnyann dnda durularak verilmi olmaldr. Biz dnyann iinde olduumuza gre, bu anlam Tanr m vermitir? Burada Wittgensteinn Tanr iin akn sfatn kullanmad hatrlanrsa, bu anlam Tanrnn vermi olabileceini dnebiliriz. Soykan, Wittgensteinn etik hususundaki yaklamn, bir gvenceye alma istei olarak yorumlar.206 ayet etik, dnyann iinde yer alsayd, o zaman onun olgulardan bir fark kalmazd, rastlantsal olann kaosunda tartmaya alarak hrpalanabilirdi. stelik, bu durumda kendisine, hi te hak etmedii bir ekilde bir temel bulunmaya allrd ki, bu da, deeri deersizletirmek anlamna gelirdi. Wittgenstein, etii akn ilan etmekle, etik hakknda bir teori ortaya koymaktan imtina etmitir dense yanl olmaz. Onun mantna gre, bu byle de olmaldr. nk etik ona gre tpk mantk gibi dnyann bir n kouludur. Dnyann iindeki her ey rastlantsal olduundan, onun iinde bir deer yer alamaz. Eer, dnyann iinde bir deer olsayd, onun da rastlantsal olmas gerekirdi.207 Buradan biz, deerin dnyann hem dnda hem de stnde yer ald sonucunu kartabiliriz. nk, deer diye bir ey varsa bu, rastlantsalln kaosundan, deime ve dnmeden uzakta olmaldr. Byle bir uzakl Wittgenstein, deer iin belirlemekte bir beis grmez. Ancak, deer diye bir eyin var bulunmas ve stelik dnyann dnda-stnde yer alyor olmas ona kutsallk atfedebileceimiz anlamna gelmemelidir. Deerin en azndan dnyann iine nfuz ederek, dnyay kutsad sylenemez. Rastlantsal olamayaca iin o, dnyann iinde yer alamyor ve bu sebeple de dnyada etik diye bir ey bulunamyor. Bununla beraber, J. Schultenin, Wittgensteinn F. Waismannla yapt yazmalardaki ifadelerden yola karak yapt tespitlerini gz ard etmemek gerekir. Schulte, bu dnemde etiin Wittgenstein iin kiisel bir anlam tadn, felsefi bir disiplin olma anlamnda orijinal bir yerinin olmadn syler.208 Onun, 9.4.1917 tarihli, P. Engelmanna yazlm mektubunda u ifadelere rastlarz: Konuma-d olan konumak iin aba harcanmadnda bir ey kaybedilmi olmaz. Konuma-d olan sylenilmi olanda ierilmitir zaten.209 Bu cmleden de anlald gibi, dnyann anlamna dair her konuma, onun anlamnn kendi dnda olduunu gstermesi bakmndan, gerekte konuma-d olan ierir. Bunu byle kabul etmeyip te, etie dair konuma-ii bir anlamla ykl eyler sylemeye kalkmak, Wittgensteina gre, a priori olarak batan boa kmaya mahkum bir giriimdir. O, byle giriimleri dilin snrlarna saldr olarak nitelendirir. Dilin snrlarna yaplm bir saldr ise, etiin bo(a) bir aba olmas demektir.210 Dilin snrlarna yaplm bir saldr, tabiatyla bu snrda bir eyler kefetmeyi hedefleyen bir giriimdir. Wittgenstein, izginin
206 207 208 209 210

.N. Soykan, Felsefe ve Dil, ss.30-32. TLP, 6.41. J. Schulte, Wittgenstein, Eine Einfuhrung, Reclam, Dietzingen, 1997, s.97. Schulte, age., s.102. Schulte, age., ss.102.103.
58

snrlad alana dahil olmas gibi dilin snrlarnn da bu dnyaya ait olduunu ve orada mantk ve dil araclyla snrlar izilmi olan dnyadan baka bir ey bulamayacamz iddia eder. Bunun dnda duran eyleri gizleyen bir alan yok mudur? Elbette vardr ve bu alan da akn olarak nitelendirebileceimiz gizemli (mystische) alandr.

2.2.2. AKIN ALAN


Tractatus, daha giriinde metafizie kar olumsuz bir tepki gsterir: Dnya olgularn toplamdr, eylerin deil.211 Klasik felsefe dnyay eylerin bir toplam olarak grrken, Wittgenstein onu olgularn toplam olarak ilan eder. Bu dn, zorunlu olarak metafizii dnyann ve dolaysyla felsefenin de dna kartr. Tractatusun bu hususta izledii dnme tarzn daha yakndan grmek iin onun akn alan nasl dnyann dna karttn analitik felsefeyi de yedeimize alarak incelememiz gerekir. Anlamak (Verstehen), gerein kendisine sezgisel olarak nfuz etmek manasna gelir ki, esas itibaryla E.Husserl ve Max Scheler gibi alman fenomenologlarn bir kavramdr. Anlamak Yirminci Yzyln en nemli problemlerinden biridir. Anlamak bilimsel bir problem deildir. Bilimsel problemler daha ok sje-obje ilikisi temelinde ele alnrken, anlamak insann psikolojik yapsyla ilgilidir. Bilim objektif alemi bilmek demek iken, anlamak, insann z de dahil olmak zere alem hakknda klli bir kavraya sahip olmak manasna gelir. Anlamak bu bakmdan etin bir itir. Byle bakldnda anlamann ztlk ieren bir eylem olduu grlr. Bu ztlklardan kanabilmenin yolu yoktur, nk bu ztlklar insan tabiat sebebiyle ortaya kar. Anlamak; olgularn, dtmz durumlarn rasyonel sistemlerinin kurallarn, vcuda gelme kanunlarn ve faaliyet mekanizmalarnn srlarn bilmek demektir. Modern analitik yaklama gre, varln mahiyeti varln manas probleminden baka bir ey deildir. Bu yaklama gre dilsel ifadelerde btn tabiat, cemiyet, insan ve onun dncesi tasvir edilebilir. Bylece de tm ontoloji, epistemeloji problemleri dilde ve dil materyalinde ele alnmay gerektirir. Batl dnrler, felsefenin hmanistik misyonunu hayata geirmek iin, a tenkid ederek onun zddiyetlerini, paradokslarn ortaya koymak ve bu yolla da insan, dnya ve onun zn yeniden grmek, anlamak imkannn ortaya kaca hususunda hemfikirdirler. Erken analitikiler u maksad gtmlerdir: Felsefe kendini kritik etmeli, bilim-d, absrd, paradoksal ve anlalmaz mlahazalar bnyesinden kovmak suretiyle kendini effaflatrmal ve bylece de insan ve dnyay rafine bir ekilde grebilme imkanna kavumay denemelidir.

211

TLP, 1.1.
59

Pozitivizmin felsefi dayana, doal dnyay bilmenin dier olas yollarn inkar eden . Kanta kadar uzanr. Pozitivizim, modern bilimin eyann varlyla ilgili olmadn, sadece bir grng bilimi olabileceini iddia eder. Bu itibarla modern bilim, empirik bir dnce vaz ederek doal dnyann btn bilgisinin bilimin uhdesinde bulunmas gerektiini syler. Bu inhisarc yaklam artk doa felsefesiyle kartrmamak gerekir ki, o artk doa felsefesinin yerine gemitir. A. Comteun felsefeyi bilimin dna atmasndan sonra E. Mach, pozitivizmi nedenselliin, sonluluun ve aklla kavranlabilirliin lm balamnda ele alarak Yirminci Yzyl etkileyen bir dn ortaya koyar. Bu dnn etkisi gerekten byk olmutur. yle ki, metafizikle ilgilenen batl felsefeciler bile empirik bilginin yegane doa bilgisi olduunu kabul edebiliyorlard.212 te yandan, pozitivizm yle bir paradoksu da devralm grnmektedir: Geleneksel olarak doa felsefesinde kullanlan ilkeler, bilim kavramndan deil, bir Yunan kavram olan episteme vastasyla direkt metafizikten devirilmitir. Bunun yannda, maddi dnyann karmak yaplarn en st dzeyde analiz etmekle, dinlerin ve metafiziin merkezinde duran kutsal hakikate, sanki sisin peesini ekebilirmiesine kolaylkla ulalabilecei dnlmtr.213 Pozitivist, naturalist ve materyalist dnya grlerinin glgesinde kaybolan eyin zne (sje) olduu sylenebilir. Bu balamda zne, objektif alemin kanunlar ile yaamaya mecbur edildiinde irade ve zgrlkten mahrum braklmtr. Zira pozitivist dnya gr, insan bir otomata evirmekle, ruhun ve ruh sahibi olmann icab ettirdii taleplerin yerine konfor ve dnyevilemeyi koyar. Bu suretle de insan, objektif alemin iinde artk sradan, silik bir varlk halini alr. Modern insan, Herbert Marcusenin de ok iyi bir ekilde tasvir ettii gibi tek boyutludur. Tek boyutluluk her eyden nce insann varoluunun gerek alternatiflerden mahrum olmasnda aranmaldr.214 Daha nce zikretmi olduumuz gibi, felsefede analitik hareket Byk Britanyada balar. G. E. Moore (1873-1958) ve B. Russell (1872-1969) bu hareketin ncleri olarak bilinir. Analitik felsefe kendini meta-felsefe olarak alglamtr. Analitik dnmede felsefe yapan znenin mant ve dnmesi, dnya ve kendisi arasndaki mnasebet modellerinin analizi yoluyla tm varln metafiziki manzarasnn inasna, dilin ve dnmenin eski biimine galip gelir. Buna gre de, analitik felsefe dnyaya deil, linguistik bir gereklie yaslanarak dnyann yapsn ortaya koymaya alr. Bu bakmdan analitik felsefenin ortaya koymaya alt dnme biiminin reflektif olduu sylenebilir. nk onun nazar dnyaya deil, dnya hakknda dnen ve konuan zneye ynelir. Baka bir deyile analitik felsefe bakn insandaki dnyaya ve dnyadaki insana teksif eder. Bu tr bir dnme, dnyay fark ve ifade eden vastalarn gl ve dakik olmasn ister. nk dnya hakkndaki tasavvurlar bu vastalarn rndr. Dilde verilen vastalarn analizi bu bakmdan

212 213 214

S. Hseyin Nasr, Tabiat Dzeni ve Din, ev. Latif Boyac, nsan yaynlar, stanbul, 2002, s.161. S.H.Nasr, age., ss-161.162. Hans Kng, Christ Sein, Deutscher Taschenbuch Verlag&Co.KG, Mnchen,1976, s.56.
60

fevkalade mhimdir. Bu vastalarn analizi, insann dnyay duyma, grme ve anlama imkanlarnn genilemesi anlamna gelir ki bu da anlamaya (veya yeni bir tr anlamaya) kap aralamak manasna iaret eder. Anlamak iin ise yaplmas gereken ey ele alnan nesnenin en son paralarna blnmesidir. Bu blnme (paralanma), ele alnan nesnenin en yaln parasna (zne) ulama imkan vereceinden dnya hakkndaki bilgimizin somutlamasna yardm edecektir. Moore ve Russell yle dnmlerdir: Bizim dnya hakkndaki tasavvurumuz; dnya, varlk, mahiyet, gereklik, olgu, zorunluluk, zaman, mekan gibi ifadelerin manasna baldr ve ontoloji, epistemeloji ve btnyle metafizik dilin iinde gizlidir. Buna gre; metafiziin doruluu yanll ancak dilsel mktesebatmz iinde yer alan ifadelerin analizi yoluyla gsterilebilir. Bu balamda Moore unlar syler: Felsefede olgulara deil, kavramsal sistemlere ynelmek gerekir. nk dnyann gerek manzaras ancak kavramlarn analizi yoluyla elde edilebilir. Moorea gre felsefi problemler ancak dnya ve bilim hakknda filozoflarn syledikleri eyleri teklif edebilirler.215 Genel olarak analitik filozoflara gre, bir baka problem de felsefe sorunlarnn paradokslardan ibaret olmasdr. Analitik filozoflara gre Felsefe problemlerinin mantk ynnden dzgn koyulmam olmas, onlarn bu zamana kadar doru anlalmasna mani olmutur. Wittgenstein felsefi problemlerin manasz (nonsens) olduunu syler. Bunun sebebi, onlarn yukarda zikrettiimiz doru konulmaya bal olarak dnme ve dil haricinde yer alyor olmalardr. Wittgensteinn gstermeye alt ey bu balamda udur: fadenin ve anlamlln rasyonel esaslarn ayrt etmek, btnyle entelektel varln kanunlarn, onun anatomisini ortaya karmaya imkan verir. Wittgensteinn Felsefe btnyle dil eletirisidir, Felsefi problemler dilin yanl anlalmasndan kaynaklanr gibi cmleleri bu dnceye dayanr. Wittgensteinn metafizikle ilgili grlerini Tractatusta takip edebiliriz. Tractatusun genel olarak metafizik hakknda bir kitap olduu bile sylenebilir. Fakat onun metafizikle ilgisinin olumsuz bir ilgi olduunu, metafiziin yerinin dil ve dnya olmadn tespit etmeye alan bir kitap olduu noktasndan yola karak syleyebiliriz. Analitik felsefenin ou dnrnn metafizik hakknda ilkece olumsuz bir tavrnn olduu grlrken, Wittgensteinn grnn de olumsuz olmasna ramen farkllk gsterdiini sylemek gerekir. O, Tractatusta varln mahiyetiyle ilgili direkt sorular sormamasna ramen, dolayl olarak z sorunuyla ilgilenir. Bu ilgi hereyden nce dnya iinde temel bulamayarak dnyann dna kan mistik-metafizik unsurlarda kendini gsterir. Fakat Tractatusun metafizik karsndaki tavrn belirginletiren esas kavram felsefe kavramdr. Wittgenstein, dilin ve dnyann dna klarak sorulacak soru ve verilecek cevaplarn metafizie yol aacan dnr. Ona gre, ifade edilemeyen bir cevabn sorusu da ifade edilemez. Bir soru sorulabiliyorsa cevab da verilebilir.216 Wittgensteinn byle dnmesinin sebebi udur: Felsefe ayet dncelerin mantksal bir aklamas olmazsa, bulanklk retecektir.

215 216

The Philosophy of G.E. Moore, Ed.by P.A.Schlipp, Chicago, 1942, s.14. TLP, 6.5.
61

Bulanklktan kurtulmak iin dilin mantksal analizi araclyla cmlelerin ak hale getirilmesi gerekir. Felsefeden beklenen budur ve felsefe bu bakmdan bir reti deil, bir etkinliktir.217 Wittgensteina gre, bulanklk metafizikle ilgili cmlelerin doasnda bulunan bir eydir. Metafiziksel ifadeler, btne ynelik hkmler ortaya koymak istemeleri bakmndan yanltc da olabilmektedirler. nk onlar, dnyann ne olduuyla ilgili sorulara genel cevaplar vererek denetleme dna kmaktadrlar. Wittgensteina gre, dnyann nasl olduuyla ilgili sorular cevaplanabilir ve bu da bilimin iidir. O, dnyann nasl olduunu deil, olduunu gizemli bir ey olarak vasflandrr.218 Metafiziin karsna dilin mantksal analizini koymasna ramen, Tractatusun geriye metafizik bir bakye brakt sylenebilir. O, mistik olanlar belirlerken, sadece dilde bulankla sebep olacak olan eyleri dnyann dna karmakla kalmaz, tabir yerindeyse bunlar hakknda susmay tavsiye ederek metafizie bir tr hrmet te gsterir. Susmann, akn hakknda gevezelik etmeme eklindeki anlamn byle bir yoruma tabi tutmak bizce imkan dahilindedir. Tractatusta bizi bu adan destekleyecek yarm dzine kavram vardr. Bu kavramlar ikinci blmde ele alacaz. Sonu olarak Wittgensteinn metafizik karsndaki tavrnn korumac bir tavr olduu sylenebilir. Bu korumac tavrn sebebi, metafiziin sentetik a priori olarak dile gelmesi neticesinde maruz kald anlamszlktr ve Wittgenstein da en azndan metafizik unsurlar dnyann dna kartp iaret ederek koruma vazifesini yapar. Wittgenstein bu korumay genel olarak analitik felsefe erevesinde kalarak yapar ve bu da Wittgenstein balamnda metafiziin dilin tahidatndan korunmas anlamna gelir. yleyse imdi analitik felsefenin bir problem alan olarak dilden ne anladna ve Wittgensteinin bu hususta ne dndne bakmak gerekir. Gizli Gnlklerinde (Geheime Tagebcher) sk sk Tanr szcn kullanm olmas, bize, Wittgensteinn bir Tanr inancnn olduunu dndrtr. Ancak bu, ahsi bir tutumdur ve Wittgenstein yanl anlalaca korkusuyla asl felsefi (resmi) yaptlarnda bu szc sklkla kullanmaz. Soykana gre, Wittgenstein, birinci dneminde Tanry resim kavram balamnda dnr.219 Resim Kavramndan unlar anlarz : Bir adn ancak cmle bantsnda gsterimi (Bedeutung/meaning) vardr. Adn gsterimi nesnedir. Gsterim adda bulunmaz. Wittgenstein bylece, nesne ile nesnenin bizdeki kavramsal karln birbirinden ayrr. Adlar kullanarak oluturduumuz cmlelerde anlama ulam oluruz. Ancak cmlenin anlam vardr. nk gsterim adda bulunmaz ve adda gsterimde bulunmaz. Her defasnda biri dierinin dnda durur. O zaman adn gsterimini ancak cmle bantsnda bulabiliriz. u halde cmlenin anlamn adlarn gsterimi mi oluturur? Wittgenstein cmlenin anlamn tasarmland eyde bulur. Buradaki tasarm ve ey kelimeleri zerinde durmak gerekir. Tasarm

217 218 219

TLP, 4.112. TLP, 6.44. .N. Soykan, Felsefe ve Dil, age., ss.28-29.
62

veya resim cmlenin kendisi olarak belirlenir. Cmlenin kendisi ise, ey durumunun bir resmidir. Ve bu resim ey durumuna obje olarak sahiptir. Platon Kratylos diyalounda ad ile nesne arasnda bir illiyet rabtas olmadndan bahseder220 ve bu ikisi arasndaki ilikide bir doruluk yanllk deeri sz konusu olamaz. Buna mukabil cmle ile ey durumu arasndaki ilikide bir uygunluk sorunu vardr. Her eyden nce bir cmle ey durumunun yokluunu ortaya koyuyorsa yanltr. Dnmemize u sorular sorarak devam edelim: Cmlede gramerin yannda bir de mantk var mdr? Bir kelimenin bir eyi gstermesi mmkn mdr yoksa zorunlu mudur? Yahut da Bir cmle kelimelerin rastlantsal toplam mdr? Yine dilin dnya ile ilikisini kurmaya almak uygun bir aba mdr? Eer dil, d dnyadan ayr bir varlk ise ikisi arasndaki illiyet rabtas bize neyi gsterir? Gsteren ve gsterilen arasnda bir ba kurmak, edeyile bir gsteren ve gsterilenin var olduunu belirtmek zorunluluu var ise, bu iki ayr varlk alannn rabtasnn bize gsterdii ey (ler) i de varlk alanna rapt etme zorunluluu var mdr? Bu iki alann rabtas yeni bir cmle oluturur mu ? Acaba Wittgenstein, bu zorunluluu gryor mu? O, Tanr kendini dnyada gstermez diyor. Bu cmle bize neyi gsterir? Yukardaki sorularn paralelinde dnerek, bu cmlenin ne ifade ettiine bakacak olursak; Wittgensteinn olgularn toplamndan ibaret olan dnyay ifade etmeye yarayacak olan bir dil gelitirmeye altn syleyebiliriz. Olgusal bir nerme nesnesini gren bir nerme olduu kabul edildiinde, bundan unu anlamamz gerekir : Dilsel yap ile d dnya arasnda (en azndan kelime ile nesne arasnda) birebir bir tekabliyet vardr. Wittgenstein bu cmleyi sylemekle zorunluluu dile getirmi oluyor. Ama, zorunluluu sylemenin, daha doru bir deyile zorunluluu grmenin bize bir ey syleme zorunluluu olmuyor. Yani, Wittgenstein ancak syleyemeyeceimizi syleyebiliriz diyor! Peki Wittgenstein bunu nasl sylyor? Mesela Tanrnn kendini bu dnyada gstermeyeceini bildiren cmlede bilinen dnyadr Tanr deil. Ama Wittgenstein gstermez diyor. (Yani grnmez mi?) Wittgenstein demek ki kendini gstermeyen bir Tanr tasarmn biliyor. Bilmeseydi nasl dile getirecekti? Veya Wittgensteinn sahip olduu Tanr tasarm tevars ettii gelenein tasarmdr ve Wittgenstein bu anlamn geleneksel kullanmn olumsuzlamak iin bu kavram kullanyordur. ayet byleyse, bu, Hristiyanln Tanr tasarmn berhava etmesi bakmndan nemli bir durumdur. Ama asl nemli taraf udur : Bir Tanr vardr ve o kendini dnyada gstermez. Wittgenstein ite bu var olan Tanry nasl var kld? Var klmak diyoruz, nk, Wittgensteinn yntemi bunu gerektiriyor. Wittgenstein yle diyor : Dorusu yle eyler vardr ki, szlere dklemez, fakat kendi kendini gsterirler. te onlar mistik olan eylerdir. 221

220 221

Platon, Kratylos, s.17. TLP, 6.522.


63

Demek ki Tanry Wittgenstein var klmad! Tanr kendini gsteriyor ve biz onu sze dkemiyoruz. Bunu artk Wittgenstein takip ederek sorgulayamyoruz. nk o, ancak dile gelir olan sorgulayabiliriz diyor. Ama, Wittgensteinn syledikleri bize bir manzara iziyor ve biz de bu manzaraya sorular yneltme zorunluluunu gryoruz. Bu zorunluluk udur: Manzarann (cmlenin) bir paras olarak Tanr kendini nasl gsteriyor? Buradan hareketle Wittgensteinn bir ayrma gittiini syleyebilir miyiz? Doru ve yanl tespit etmek veya anlaml ile anlamsz birbirinden ayrt etmemizi salayacak olan kriterleri temin etmek ve bu kriterlerin dnda kalan grmek olarak ortaya koyabileceimiz bir ayrm Wittgenstein iin ne kadar geerlidir? Her eyden nce, analitik felsefe veya dil analizinde geerli olan u kuraln, Wittgenstein iin de geerli olduunu kabul etmek gerekir: Tanrnn var olup olmad deil, Tanr kelimesinin anlaml olup olmad tartlmaldr.222 Bu kuraln, Wittgenstein balamnda mantk pozitivistlerin ilettii ekilde ilediini sylemek gtr. Doruluu ve yanll sz konusu olan nermelerin dil ve dnya ile snrl olmas gerekir. Wittgensteina gre, ahlak, din ve metafizik ise akndr ve bu hususlarda susmamz gerekir. Niin susmak diyor Wittgenstein? Konumamalyz veya konuamayz demiyor, susmalyz diyor. Ama yle diyor Wittgenstein tam olarak : Konuamadmz eyler hakknda susmalyz. Madem konuamyoruz kimse bize susun diyemez. yleyse niin susmalyz diyor? Veya susacaksak/susmalysak (zorunda isek) niin konuamadmz diyor? Bu cmle eklen Bekar, evli olmayan kimsedir e benziyor. Bu trden sorulara verilecek cevaplar, dil eletirisinin Tractatus balamnda ald grnmn u hususiyetini tespit etmekten geer ve biz, bu noktay mmkn olduunca gzden karmamaya gayret ettik: Dil analizinde, Tanrnn var olup olmad deil, onun anlaml bir kelime olup olmad tartlr.223 Bunun yannda Saul A. Kripke bize bu hususta ad betim ilikisi balamnda farkl bir dnme yolu sunar. Kripkenin Adlandrma ve Zorunluluk adl kitabnda verdii tanma gre dnecek olursak; x koulunu salayan x biiminde bir betim varsa ve tam olarak x koulunu salayan tek bir x varsa bu, betimin gndergesidir224 cmlesinde yer alan dnce, Tanr ad ve onun gndergesi hususunda bir hayli ilgin sonulara ulamamz salayabilir. Wittgensteinin, Felsefi Soruturmalar adl kitabnda yapt Musa soruturmasnda ne kard dnce udur: Musa diye biri yoktur dediimde, Kitab- Mukaddesin kendisiyle ilikilendirdiklerinin tmn yapm olan biri yoktur demi olurum. Fakat yine de Musa hakknda bir eyler syleyecek olsam; Kitab- Mukaddesin ilgili ileri yapm olduunu syledii kiiyi anladm

222 223 224

Hans Kng, Existiert Gott?, s.553. Hans Kng, Existiert Gott?, s.533. Saul A. Kripke, Adlandrma ve Zorunluluk, ev.: Berat Al, Litera Yay., st., 2005, s.37.
64

sylemi olurum. Musa yerine ilgili ilerden (tanmlardan) herhangi birini ne kadar koyabiliriz? Btn mmkn durumlarda Musa ad belirli ve ak bir kullanma sahip midir?225 Biz bu rnekte Musa yerine Tanry dnrsek; Tanryla ilikilendirilebilecek bir betim veya betimler ailesini ne kadar bulabiliriz? Musa soruturmasnda ad, anlamn bir betimler kmesinden alyor grnmesine ramen, yine de, betimlerden herhangi birinin yerine rahata konulamamas sebebiyle sorun oluturmutur. Tanrnn anlamnn olgusal olandan devirilemeyecei gr bir yana, Tanr balamnda ad betim uzlamas bile ok ciddi baz problemler dourabilir. Tanr hakknda tenzihi ve dolaysyla tebihi bir dil kullanyor oluumuz, betim (tasvir)lerden herhangi birinin x koulunu salayan x anlamnda Onun yerine gemesine batan mani olur. Bu durumda Tanrya dair bu balamda konuma imkan ortadan kalkar m? Belki, Ona dair konumalarmzda yaslandmz dil (tenzih/tebih) tasvire dayal olduu (tebih) ve bu tasvirlerin ilikili klnd zne (Tanr) btn mmkn durumlarda tasvirlerin dnda (tenzih) bulunduu iin, Tanr zerine dnmenin yolu tam olarak kapanm deildir. Yani, zat itibaryla Tanr hibir betimin gndergesi deildir; ama Ona dair betimler de birer iaret edici vazifesi gryor olabilir. Byle dnecek olursak; mesela Romay yakan adam betiminin gndergesi olarak Nero ad ile her eyi yaratan betiminin gndergesi olarak Tanr ad arasnda esasl bir fark olduu hemen grlecektir. ayet Nero ad Romay yakan adam iin bir ksaltma ise, o zaman Romay yakan her kimse Nero adnn bir gndergesi olacaktr. Fakat eer diyor Kripke, adn byle betimsel bir ierii yoksa bu durumda insanlar, eylere gndermede bulunmak iin adlar nasl kullanrlar?226 Adn, bir betimin ksaltmas olup olmad ciddi tartmalara konu olmakla birlikte, varolagelen eyler zerinde en azndan grnlerden yola karak bu ikisi arasnda bir iaret fonksiyonu tesis etmesi imkan dahilindedir. Buna gre, Nero ile betimler topluluu arasnda oklu tekabliyet ilikisi olabiliyorken, her eyi yaratan betiminin tek bir gndergesi vardr: Tanr. Grnte, Kripkenin vermi olduu tanma uyan ad Tanr ve betim de her eyi yaratandr. Her eyi yaratan betimi bir istisna brakmyor ve tm betimlerin zerinde olan, betimlerin betimini veriyor olmakla, zaten tek bir gndergeye zorunlu olarak sahip olduunu ortaya koyuyor denilebilir. Burada Wittgensteinn soruturmasna dnmek gerekiyor: Musa hakknda syleyecek olduklarm Kitab- Mukaddes tarafndan belirleniyorken, Tanr hakknda syleyecek olduklarm ise Tanr tarafndan belirlenir. uras ok ak ki, Tanr hakkndaki betimler esas itibaryla daha st betimlere dayanmaz. Dolaysyla betimler ailesi terkibini Tanr gndergesinin alan olarak kabul edemeyiz. Estetik Ruhbilim ve Dinsel nan zerine Dersler adl kitapta Wittgenstein Tanr kavram ve inanla ilgili olarak unlar syler: Baka , bambaka bir biimde dnyorum. Kendime baka

225 226

L. Wittgenstein, Felsefi Soruturmalar, s. 64. Saul A.Kripke, age., s.39


65

eyler sylyorum. Elimde baka resimler var.227 Dinsel inancn konvansiyonel alglan karsnda Wittgenstein olduka radikal bir biimde darda durur. O, Kyamet Gnne inanann inandnn tersine, kyamet diye bir eyin olmayacana inanm olacan kesinlik ieren bir ekilde kabul etmez. Bunun sebebi, byle bir olaya inanan kiinin inancna inanmamakla elikiye dlmeyecek olunmasdr. Wittgenstein Bunu byle sylediinizde, eliki zaten sylediinizin iinde bulunuyordur der.228 Bu sebeple, Wittgensteinn grnrdeki bilinemezci tutumu ortadan kalkar ve o, bunun tersine inanyorum ya da byle bir eyi kabul etmek iin bir neden yok seeneklerinden ikisini de tercih etmez. Wittgenstein Tanr hakknda konuan kiinin sylediklerini (ngiliz dilinde) anlamasna ramen, onu rtemeyeceini syler. Bu szler, Wittgensteinn din hakknda konuan kimselere gre farkl bir zeminde bulunduunu gsteriyor. Ona gre, bu konularda tartmak bildik tartmalardan farkldr ve bunlar bir anlamda, insan belli bir yere gtrmeyen, bir sonuca vardrmayan eylerdir. Dinsel inancn ieriklerinin herhangi bir biimde baka bir syleme biimine indirgenemez oluu, din hakknda konuacak olanlarn din adam kimliinde olmasn zorunlu mu klar? stelik, din adamlar kendi aralarnda konuurken de byle bir sorunla karlaacak iseler, bu durumda dini inancn, hibir soru ve cevaba izin vermeyen bir dilegetiri olduunu sylemek gerekir. Bu durumda teolojik sylem ciddi bir ekilde ortadan kalkma tehdidiyle yz yze kalr. F. Ferre bu durumda dini hakikatlerin ortadan kalkacan syler.229 Wittgenstein dinsel sylemi kendi iine hapsetmekle veya kendi iinde bir ey olduunu, darya kamayacan sylemekle, dini hakikat diye bir eyin olmadn m sylemek istiyor ? yle grnyor ki o, dinsel inancn varolusal konumunun bildik varolu organizasyonlarndan farkl olduu iin intersubjektif bir dilegetirie izin vermediini dnyor. Wittgenstein Bilimsel kant, en iyisinden bile olsa ie yaramaz diyor. Fakat, dinsel sylemin temel kavramsal messeseleri insan retimi deildir ve onlarn doas hakkndaki en kk bir soruturma bizi direkt olarak Tanrya gtrr. Tanr hakknda konuurken kullandmz kavramsal mhimmat bize Tanr tarafndan verilmitir. Wittgensteinn inan hakknda konuurken Tanrya ayrcalk tanmamas, onun, inancn kayna ve nihai gayesini de konuulabilir eyler cmlesinden saymad eklinde anlalabilir. Bu takdirde tmyle din hakknda konumak imkansz hale gelir. Dil oyunlar balamnda din dilinin mmkn olabilecei yolundaki iddialar gz nnde bulundurarak unlar sylemek gerekir: Wittgenstein ge dnemiyle daha sk bir eliminasyon yapar ve din dili bu eliminasyonla neredeyse imkansz hale gelir. Bu eliminasyonun karakterine dair aklamay Wittgensteinn u rneinde bulabiliriz: Bugn yolda giderken l niversite rencisi konuuyor diyen bir afi grdm. Tek trnak burada, onun gerekte l olmad anlamna geliyor.O Belli ki, insanlarn normalde l dedii ey deildir . nsanlar onu l diye adlandrdklarnda doru bir ey sylemiyorlar. Kap stne konuurken trnak iindeki kap zerine

227 228 229

L.Wittgenstein, Estetik Ruhbilim ve Dinsel nan zerine Dersler, ev. A.Baki Gl, Bilim Sanat yaynlarstanbul, s. 96. L.Wittgenstein, age., s.94 Frederick Ferre, Din Dilinin Anlam, ev.Zeki zcan, Alfa yaynlar, stanbul, 1999, s. 48.
66

konumayz.230Tanr, Ona dair dndklerimizi bakalarna tam olarak aktaramasak da dncenin konusudur. Dnlebilen Tanr, alg ufku ierisinde yer alan Tanrdr. Ancak bu manada Tanr, nesnelerin dnyada bulunuundan farkl bir bulunula dnlr. Nesnelerin varln bir dereceye kadar olumlayabilir/ olumsuzlayabiliriz, ama Tanr insan szyle dorulanamaz. Gusdorf, M. Blondelden unlar aktarr: Felsefe ve bilginlerin Tanrs, entelektel bir metodla ulalm veya varsaylm akl varldr; yine bu Tanr, aklamann ve varoluun prensibi gibi dnlmtr. nsan Onu tasavvur etmekle sahip olaca bir obje gibi tanmlayabileceini, hatta Ona etki edebileceini sanr.231 Bu aklamalar Tanr hakknda konuurken kullandmz kavramlarn insan retimi olduu sansna kaplmamza yol amamaldr. Biz, bu aklamann ruhunun Tanr hakknda konumann doasna aykr doneler ierdiini grmezden gelemeyiz. nsan, kendine ve doaya dair ne sylemise, birini dierinden dn alarak sylemitir dense bu yanl olmayacaktr. Her izah, izaha muhta yeni alanlar oluturacandan, insana ve dnyaya dair aklamalarmzn envanterini tutan hesap, srekli ak verecektir. nsan bu a kapatmak iin sreen bir tanmlama gayreti ierisindedir. u halde insan, eksiklii giderme/tamamlama gayreti ierisindendir ve bu da u anlama gelir ki, insan ve dnya varolanlarn tm deildir. Blondelin yukardaki aklamas, varolanlara dahil edilemeyecek olan Tanr dncesi eliinde okunduunda -ki baka tr bir okumaya da izin vermiyor- varolanlarn tm dnda olan bilemediimiz, gizli ve uzak bir Tanr kavramn bize dayatmaktadr. Bat teolojisinin Tanrya dair izahatlarnn genel karakteristiinin bu olduunu sylemek abart saylmaz. nanlan Tanr, hayatta ve hibir surette dnyada olmayan, fenomenlerin ok anlaml dilinin dnda olan demektir ki, biz onu, aknn ifresi veya sembol olarak adlandrrz. man edilmi Tanr, uzak gizli ve bilinemezdir. Bundan dolay, Tanry bilmediimi hatta ona inanp inanmadm bilmediimi zorunlu olarak bilmem. man bir mlkiyet deildir. Onda bilginin emniyeti yoktur, aksine yalnzca hayatn pratiinde kesin bilgi vardr.232 Grld gibi, Bat Teolojisi Tanr hakkndaki konumaya kesin ve net bir snrlama ile balamakta ve Wittgensteinn akn hakkndaki dnceleri de bu snrlama temelinde vcut bulmaktadr. Bu snrlamann ta batan Yeni Platonculuk tarafndan ortaya konulduunu da hatrdan karmamak gerekir. Wittgenstein bu bakmdan bu filozoflardan bir adm ileridedir denilebilir. Ancak, Wittgensteinn yaklam da ifade edilemeyen baz durumlarn zorunlu olarak var olduu sonucunu dourur. te ifade edilemeyip sadece iaret edilebilen bu tr durumlar Wittgenstein mistik eyler olarak nitelendirir. Tractatustaki mistik iermeleri ortaya koyabilmek iin Wittgensteinn mistik dedii eyin ne olduunu ortaya koymak gerekir ve biz de almamzn ikinci blmn bu konuyu incelemeye ayrdk.
230 231 232

L.Wittgenstein, Estetik Ruhbilim ve Dinsel nan zerine Dersler , s. 110. Georges Gusdorf, nsan ve Tanr, ev. Do.Dr. Zeki zcan, Alfa yaynlar, stanbul, 2000, s.19. Karl Jaspers, Der philosophische Glaube, in: Ulrich Schndorfer, Ernst Latke, Walter Kantner, Einfhrung in die Philosophie, Universitaets-Verlagsbuchhandlung Gesellschaft m.b.h., Wien, 1975, s.158.
67

KNC BLM L.WITTGENSTEININ TRACTATUSUNDAK MSTK ERMLER 1. TRACTATUSTA MSTKLE YOL AAN BAZI KAVRAMLAR
Tractatustaki mistik alanlar tespit edip akladktan sonra, bu alanlar baz anahtar kavramlar yardmyla daha yakndan grmeye alalm. Tractatusu mistik iermeler asndan incelemek amacyla tespit ettiimiz kavramlar unlardr: Dnya, Dil, Mantk, Ben, rade ve Merdiven. Bu kavramlar Tractatusun yapsn gz nnde bulundurarak belirlemeye altk. Tractatusun yaps, kavramlar sralarken bize yle bir gruplandrma imkan sundu: Dil, dnya ve mant bir grupta; ben, irade ve merdiveni de ikinci bir grupta dnmek mmkndr. Bu blmlemenin bize salayaca kolaylk ise yle izah edilebilir: Wittgensteinin sezgisel bir tarzda var kabul ettii Dnya, dil ve mantk araclyla bir snrlanmaya maruz kalmaktadr. Bu snrlanma, ben ve iradeyi daha iyi anlamamza imkan tanmaktadr. Merdiven ise, Tractatusun trajik finalinde kullanlarak susma durumunu mmkn klan nemli bir metaforik unsurdur. Bu zelliiyle merdiven, Tractatustaki mistik yapy tamamlar. Bu yap, daha nce zikrettiimiz gibi mistik durumu, mantksal form ve mantksal imaj ayrm neticesinde ortaya karan bir yapdr. Kavramlar gruplandrarak ele almann mantksal form ve mantksal imaj ayrmna denk den bir tarafnn bulunduu da iddia edilebilir. Bunun yannda bu kavramlar tahlil ederken, analitik felsefenin grlerini de gz nnde bulundurmaya altk. Bu bakmdan meseleyi ele almz problematik bir karakter de arzetmektedir.

1.1. DL
Mistik deneyim her eye ramen ifade esas alnarak olumlanr veya olumsuzlanr. Mistik deneyimin ou insana kapal gelmesinin sebebi, onun ifade edilememesi veya en azndan alldk ifade tarzlar araclyla anlatlamamasdr. Felsefe asndan ise, mistik bilgi diye bir ey varsa bunun en doru bir biimde dile getirilmesi hayati nemi haizdir. Mistikler, mistik deneyimin ifade edilmesinde metaforun zaruri olarak kullanlmas gerektiini ifade ederler. Felsefenin ve zellikle analitik felsefenin byle bir ifade tarznn mistisizmle bititirilmesi karsnda ald tavr konumuz asndan nemlidir. u halde, mistik olann dil ile ilikisini inceleyebiliriz. H. Serouya Hristiyan mistisizmine renk katan ruhsal verileri ylece sralar: Kehanet, kutsal bilgi (gnose) ve dil bilgisi (glossolalie).233 Serouya Glossolalieyi de yle tarif eder: Tanrya krederken, esrime halinde sylenmi kantikler, ilahiler.234 Glossolalie ncilde ise daha farkl bir ekilde yle anlatlr: Bunun gibi Ruh da gszlmzde bize yardm eder. Nasl dua etmemiz

233 234

Henri Serouya, age., s.90. Henri Serouya, age., s.91.


68

gerektiini bilmeyiz, ama Ruhun kendisi, szle anlatlamayan iniltilerle bizim iin araclk eder.235 Bu ekliyle Glossolalie, mistik deneyimi Hristiyanln nasl anladn anlamamza yardm edebilecek bir nitelik tar. Bu nitelik, anladmz kadaryla mistik deneyimi yaayann dnda duran, adeta bir bilgi kayna durumunda olan bir d veri noktasna iaret etmek suretiyle belirginlik kazanr. Ancak bu d veri noktas, tarifi yaplamayan bir eydir. Dier bir ifadeyle, mistiin iinde bulunduu durum, daha st bir bilin tarafndan kuatlm olma durumudur. Georg Simmel bu durumu olduka heyecan verici bir durum olarak kabul eder ve unlar syler: Anlamsz olann daha nce hayal bile edilmemi bir anlama ereve olduunu grmek, benim iin en saf sevinlerden biri olmutur.236 Simmel, bu cmlede anlam sra d bir ekilde konumlandrr. Anlamsz olarak adlandrdmz eyler anlaml bulduumuz eylere gre bu vasf haiz olmakla birlikte, bunlar, ayn zamanda daha st bir anlama ereve oluturmaktadrlar. Bu durumda ortaya iki anlam ve bir de anlamszlk kmaktadr. Anlamsz, bu iki anlam arasnda tabir yerindeyse bir tampon blge gibi durur. Bu l durumun ne trden (yeni) bir anlam oluturduunu ise, dinsel-mistik deneyimin dnda durarak soruturamayz. Mistik deneyim bu anlamda artk kapal bir alan oluturur. te bu sebeple Umberto Eco, Glossolalieyi bilinli olarak yaratlmam onirik (dsel) diller grubuna yerletirir.237 Da kapal olmas sebebiyle mistik olan, genellikle tuhaf bir ekilde karlanr. Bunun sebebi, onun anlalamaz oluudur. Mistik deneyim, bu deneyimi yaamam olana kolay bir ekilde anlatlamaz. Hatta bu deneyimi anlatmann imkan dahilinde olmadn iddia edenler bile vardr. Mistik nermelerin stats, onlarn ifade snrlar ierisinde yer alp alamayacaklar balamnda tartlr. Mistik bir nerme ifade edilemez deildir demek, zaten ifade edilmi olan sz konusu etmek anlamna geleceinden, mistik bir nermenin ierii hakknda bir ey sylemez. fade edilemez olan, nermenin dnda kalan ey(ler)e nermenin yapt gnderme anlamnda kabul edilmelidir. W.T. Stace, mistik nermenin edimsel veya gizil bir yap olduunu syler. O bu cmleyle unu kasteder: Anlatlamaz olduu sylenen ey, hibir nermenin tanmlayamayaca somut bir deneyimdir.238 Mistik bilin, ortak bilinten derece bakmndan deil, mahiyet bakmndan farkldr. Mistik deneyim yaayan, her iki bilin trne de sahip olduunu iddia edebilir. Bu iki bilin tr ancak deneyimi yaayan kiide ilikiye geebildii iin, mistik deneyimin aktarlabilirlii, ifade edilebilirlii nndeki engel ortadan kalkmaz. Bu engel, acaba mistik deneyimi yaayann bilin (ruh) halinden mi kaynaklanmaktadr? Dilin, bu trden bir engel oluturduu sylenemese bile, temel bir snrn varln gsterdii iddia edilebilir. Stacein bulmaya alt zm, Wittgensteinci bir okumayla ortaya

235 236 237 238

ncil, Romallara Mektup, Yeni Yaam Yaynlar, stanbul, 2001, VIII,26. Georg Simmel, ncesizliin ve Sonraszln Inda An Resimleri, Felsefi Minyatrler, ev. Ali Can Tapnar, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara,2000, s.123. Umberto Eco, Avrupa Kltrnde Kusursuz Dil Aray, ev. Kemal Atakay, Afa Yaynlar, stanbul, 1995, s.17. W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.284.
69

koymak mmkn gibi grnyor. Wittgenstein, dnyevi de olsa,239 sylenebilir-gsterilebilir ayrmna dayanarak dilin grme alannn dnda olan bir mistik durum belirler. Bu yaklam, mistik olann stats hususunda Stacein yaklamndan daha sarih gibi grnyor. nk, Stace, mistik deneyim terkibiyle, byle bir deneyimin var olduunu ve mistiin zorunlu olarak bilinmeyen bir alanla irtibata getiini iddia eder. Bu durumda Stace, ya mistik deneyimle birlikte mistii ya da deneyimin aktarlamazln kabul etmek durumunda kalacaktr. Deneyimin aktarlamazln kabul etmek, sonuta mistik durumu tehdit eden bir eydir ve doktriner anlamda mistik deneyimi reddetmekle edeerdir. Mistik deneyimi ifade etmenin gl veya imkanszl duygularn ifade edilemezliine benzer bir durum arz eder mi ? Byle bir benzetmeden yola karak mistik deneyime bir temel bulmak da g gibi grnmektedir. nk duygu, bir nesnesi olan ve bu nesne olmadan dnlemeyecek bir eydir. Fakat, dile getirilemeyen eyin sadece duygular olmayp, deneyim srasnda mahede edilen grntnn kendisi olduu da iddia edilebilir.240 Buna ramen, problemin ortadan kalktn sylemek imkan dahilinde deildir. Aksine bu, problemi daha da derinletirir. nk, bu durumda deneyimle ifade (dil) arasndaki ba tamamen koparlm demektir. Bu da, gerekte byle bir grntnn olup olmadn bilmenin imkann ortadan kaldrr. Mistik deneyimin ifade edilemezliinin gerekelerini ortaya koymamza imkan vercek bir baka yaklam da tinsel krlk ad verilen grtr.241 Buna gre, kr birine herhangi bir kimseye herhangi bir rengin anlatlamamas gibi, mistik deneyim de ortak bilince aktarlamazdr. Bu gr, esas itibaryla mistik deneyimin ifade edilebilirlii aleyhinde olan bir grtr. Ve esas itibaryla bu, mantksal bir imkanszln var olduu grne dayanr. Dilin tarihiyle ilgili bir aratrma bizi zorunlu olarak ilk insana kadar gtrecektir. Byle bir aratrmann karlaaca en temel glk, insann kendi tarihiyle ilgili bilgileri tayan eyin dil olduudur. nsan ve dil birbirinden ayrlamayaca iin dilin kkeniyle ilgili bir aratrma zorunlu olarak bizi ilk insana gtrecek ve bu ilk insan da karmza dile sahip olan bir varlk olarak kacaktr. Bu durumda da dilin kkeninin ne olduu sorusu bize cevap olarak insan verecektir. Bu yzden dil, tad deerlerle birlikte ele alnabilen bir ey olarak grlmtr. Kadim Hint felsefesinin muhtelif mekteplerinde dil problemine zel bir nem verilmitir. Eski Hint dncesine gre, insanlar aras ilikiler btnyle cemiyet dili tarafndan tanzim edilir. Hint efsanelerindeki konuma tanrasnn dilinden yle sylenmitir: Ben insanlar arasnda tartmalar yaratrm. Hint ve sonralar in felsefesinin eitli sistemleri, dili dnyann ve hayatn aynas olarak

239

240 241

Wittgensteinin Tractatusta dnyevi bir mistiklik ortaya koyduu ynndedir. Bkz. Brian McGuinness, Approaches to Wittgenstein. Routledge, 2002, ss. 135-160. W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.287. W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.287.
70

B.McGuinness

ve

D.

Hudsonun

grleri,

tasavvur etmiler ve u cmleleri dile getirmilerdir: Sz dnyadr, Dil ne kadar genise dnya da o kadar genitir.242 Antik adaki ilk dil filozofu olarak Herakleitos kabul edilir. Herakleitos Logos kavramyla dil ve varlk arasnda bir zdelik bulunduu grn ileri srmtr.243 Herakleitosun bu gr sofistler zerinden Platon ve Aristotelese ulaarak daha sistemli bir grnm kazanr. Platon Kratylos diyalogunda ad verme ve adlarn doruluu sorununu tartr.244 Aristoteles ise, dil hakkndaki grlerini zellikle Poetika, Peri Hermeneias ve Retorik adl kitaplarnda ortaya koyar. Aristotelesin soruturmas daha ok gramer ve mantk hakkndadr. O, Poetikada dilbilgisel ayrmlara deinerek bu alandaki ilk eseri ortaya koyar. Peri Hermeneiasta Platonun da uram olduu doruluk sorununu ele alr. Ona gre, szckler ruhtaki duygulanmlarn da vurumudur. Aristoteles Retorik adl kitabnda retorii bilgisel bir temele dayandrarak, onu diyalektik ve etikle ilikilendirir.245 Dilin insan hayatnda nemli bir yer tuttuunu, btn dnce tarihini dil ekseninde ele almaya imkan verecek kadar nemli olduunu sylemek mmkndr. nsan sadece dil yoluyla d dnya ile irtibat kuran, d dnyay dil araclyla zihnine tayan bir varlk deildir.Ancak denilebilir ki, dil neredeyse, insan ile d dnya arasnda kurulmu bir ilgiyi iaret eder. Bu ilgide insan, sadece nesnel bir varlk olarak deil, ruhu olan bir varlk olarak vardr. Bu bakmdan, insan ruhu ile dil arasnda vuku bulan iliki, insan ruhu ile dnya arasnda kurulmu bir ilikiye de iaret eder denilebilir. Bu ilikiyi, insann dili ruhunun anlamdr eklinde ifade edenler bile vardr.246 Dil hakknda ancak dil araclyla dnebiliyorsak eer, bu yle bir anlama da gelir: Dnce, grnr olmak iin dile ihtiya duyar. Dil dnme ilikisi, bu balamda Wittgensteinin u analojisiyle de ele alnabilir : Dil, dnceye tam da bir elbise gibi uyar ve dil dnceyi giydirir. Bu analojide, giyinmi dncenin formuna bakarak deil, elbisenin d formuna bakarak karar vermelidir. nk elbisenin d formu tamamen baka gayelere gre kurulmutur.247 ayet ncelikle elbisenin formuna bakmazsak, dncenin formunu grme imkann bulamayacaz demektir. Hatta, biraz daha ileri giderek unu da syleyebiliriz: Dncenin formu diye bir ey yoktur, olsa olsa ancak dil yoluyla bir forma kavuabilecek dnce vardr ve dnce adl vcudun formu da ancak bylece bilinebilir.248

242 243 244 245 246 247 248

Ferman smayilov, Dilin Metafizikas, Azerbaycan Milli Ensiklopediyas Neriyat, Bak, 2002, s.15. Atakan Altnrs, Dil Felsefesine Giri, nklap Kitabevi, stanbul, 2003,s. 81. Platon, Kratylos, ev. Suat Y. Baydur, MEB Yaynlar, stanbul, 1989, ss. 10-13. Aristoteles, Poetika, ev. smail Tunal, Remzi Kitabevi, stanbul, 1963, ss.19-22. Hans Arens, Sprachwissenschaft, Verlag Karl Alber, Freiburg/Mnchen, 1969, s.128 L.Wittgenstein, TLP, 4.002, ev. .N. Soykan, Felsefe ve Dil inde, Kabalc Yaynevi, stanbul, s.303. Arens, age., s510
71

Bu yaklamn Aristotelesi bir yaklam olduu aktr. Aristoteles mantnda konuma ile dnmenin birbirine uygunluu sz konusudur. Bu uygunlukta dil dnmenin bir elbisesinden baka bir ey deildir. Sleyman Hayri Bolay Aristo Metafizii ile Gazali Metafiziinin Karlatrlmas adl eserinde konuyu yle ele alr: nk dnme, eyann zihindeki tesirleri neticesi hasl olan bir olay olduundan ve konuma da dnceye uygun bulunduundan, dil dncenin bir vastas olmu oluyor. Bu sebeple Aristoteleste dil ve dncenin formlar eyann formlarnn aynsdr. Zira, eyler de bir bakma birer cevherdirler. Eyada da keyfiyetler, faaliyetler ve sfatlar vardr. Bu bakmdan dil ve dnce eyaya gre ayarlanmlardr ve onlarn suretlerini karrlar.249 Aristotelesin vurgulad gibi gerekten de eyann formlar ile dil ve dncenin formlar arasnda bir tekabliyet veya aynln olduu sylenebilir ve konuma da, dnceye uygun hale gelebilir. nk insan, konumaya dnmekten daha nce balar ve dnce konumaya elik edebilecek hz kazanabilir. O zaman buradan yola klarak, eyann formlarnn dilin ve dncenin formlarna uygun olduu nasl gsterilebilir? yle dnebiliriz: Nasl eyann formlar araclyla vcut bulmu bir doal dzen varsa, ayn ekilde eyann zihindeki tesirleri araclyla vcut bulan bir dnme ve dil de vardr. Burada sorun, dilin dnmeye uygun olup olmamasndadr. Azdan kan her bir sesin, bir sembol (harf)e karlk olduunu kabul etmek, ikisi arasnda bir nedenselliin olmadn, onlar ylece uygun varsaydmz sylemekten te bir anlam tamayaca da iddia edilebilir. Geri Aristoteles, seslerle semboller arasndaki ilikiyi ruhun bir davurumu olarak ta kabul eder,250 ama, bu da aradmz uygunluun nerede olduunu bize sylemez. Bu uygunluu biz, - ayet szck nesneye uygun ise- ancak szcklerin dnyasnda sz konusu edebiliriz. nk dil, E. Benvenistenin dedii gibi, gereklii yeniden yaratabilecek tek aratr.251 Gereklii yeniden yaratabilen bu aracn eksikliinden bahsedilebilir mi? ayet bir uygunluktan sz ediliyorsa, bu, ancak bir eksiklik var kabul edilmeden sz konusu olabilir. Kald ki, doal dzende bir kaos kabul etmek iin yeterli delillere sahip olduumuz iddia edilemez.252 Kaos, mevcut somutluklar olumsuzlanarak elde edilebilen bir ey ise ve bu somutluklar da ancak dil yoluyla olumsuzlanabilir ise, bu durumda eyann formlarnn dnme ve dilin formlarna uygun dtn deil de, direkt olarak dilin eyaya uygun dtn sylemek

249 250

251 252

Sleyman Hayri Bolay, Aristo Metafizii ile Gazzali Metafiziinin Karlatrlmas, MEB, Yaynlar, stanbul, 1993, s.31. Aristoteles, Organon II, nerme, ev. Hamdi Ragp Atademir, MEB Yaynlar, stanbul, 1989, s.1., Ayrca bu hususla ilgili bir tartma iin bkz: Ahmet nam, Geilemez Kpr zerinde Heidegger ve Wittgenstein, Felsefe Dnyas, Say: 27. Emile Benveniste, Genel Dilbilim Sorunlar, ev. Erdim ztokat, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1995, s. 5. Bkz. Adolf Hbner, Doal Dzen, Wittgensteinin Bir Bilim Adam zerine Etkisi, Felsefe Arkivi, Say: 26, ss.57-74.
72

gerekir. Hatta biraz daha ileri giderek unu sylemek de mmkndr: Bu uygunluu bizzat dil tesis eder. te, analitik felsefeciler bu dnceden yola karak dil esasl bir yaklam dncelerinin temeline yerletirirler. Ancak, byle bir yaklamn mahzurlar da yok deildir. Her eyden nce, bu yaklam uygunluk sorununu doruluk sorunu olarak tanmlar ve byle yapmakla da temelde duran sorunun stn rter. Kurt Gdel, matematiki Hilbertin, aritmetiin dorularn yakalamak amacyla bir dizge yaratlmas dncesinin, sonunda bir matematiksel nesne yarattn ileri srer. Bu durumu dile uyguladmzda, dilin iki farkl ekilde kullanlm olduu ve bunun sonucunda ise u iki sonucun kt grlr. Buna gre dili; 1. Dilbilgisi ve sentaks kurallarna gre ynlendirilen alfabetik simgelerin yorumlanmam dizilerinin toplam olarak; 2. Tartlmakta olan balam iinde bir anlama sahip yorumlanmam diziler kmesi olarak , kullanm oluruz. Burada anahtar dnce, ayn nesnelerin, gerekten kendi hakknda konumasn olanakl klan, iki ayr ekilde ele alnabilmesidir.253 te yandan Gdel, Alfred Tarskynin doruluk kavramn bir baka kuramla deitirir. Tarsky, bir biimsel dizge ierisinde, doruluk kavramnn ele geirilemez olduunu sylemekteydi ve Gdel bunu ispatlanabilirlikle deitirme yoluna gitti. Buna gre, kendine-gndergeli cmleleri, szgelimi Epimenides paradoksunu yle bir cmle haline getirmek mmkndr: Bu nerme ispatlanabilir deildir.254 Sonuta okuma yazma bilmeyenlere okuma yazmann nemiyle ilgili afiler datmaktan te bir anlam olmayan bu giriim, dil esasl bir yaklamn arpaca snr da ortaya koyar. Analitik felsefecilerin bu snr zaptu rapt altna alarak metafiziksel saldrlardan korumak istedikleri sylenebilir. Fakat onlar byle davranmakla dnmenin derinliini tehlikeye mi atmlardr ? Btne ynelik bilme faaliyeti (metafizik) anlamnda bir derinliin bulanklk olduunu ve hatta bunun felsefenin tutulmu olduu ar bir hastalk anlamna geldii yolundaki gr analitik felsefeciler iar edinmilerdir. Kendileri sapla saman birbirinden ayrmak isterken uygunluku (doruluk) sorununu tabir yerindeyse epistemik bir yark aarak zmek cihetine gitmilerdir denilebilir. Mesela Wittgenstein, dilin mantksal analizi araclyla gerekte ne yapmtr?

253 254

John L. Casti, Werner de Pauli, Gdel, ev. Ergn Aka, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2004, ss.49-50. Casti&Pauli, age., s.56.
73

Wittgenstein, dilin mantksal analizi yoluyla bir dilsel getto oluturmutur denilebilir mi? Byle bir soru, dilin metafizik iermelerden arndrlmas dncesine kar koyma isteini ifade etmekten ziyade, dilin mantksal analizi sonucunda ortaya kan durumun ne olduunu anlamaya ynelik bir sorudur. Wittgenstein, dilin mantksal formunun mantksal imajlarda gsterilemeyeceini, bir ad olarak dnyann anlamnn kendisinin dnda bulunduunu ve buna bal olarak da etiin, estetiin ve genel olarak akn ad altnda toplanabilecek ne varsa bunlarn var olan eyler olarak ancak gsterilebilir olduunu iddia eder. Mantk pozitivizm, gsterilebilir olma anlamnda byle bir varlk alann kabul etmez. Ayer, kat dorulamaclk izgisindeki ilk dneminde ilkeden yola karak metafizii ilga etmeye alr. Carnapn Dilin Mantksal Analizi Yoluyla Metafiziin Almas adl almas bilimsel dnya kavray dorultusunda yaplm en nemli almalardan biridir ve Ayer de bu almann etkisi altndadr. Bu gre gre, zmlemesi yaplana kadar anlam olduu varsaylan bir ok kavram sahte ieriklere sahiptir. Bir kavramn ieriinin sahte olup olmad ise, bir anlam sorunudur. Anlam, nesneye veya bir ierie anlam verecek olan bir dzenei gerektirdiinden, hakknda konumak-dnmek iin zihin dediimiz ey var olmadan var olamaz. Bu husus, ta Aristotelesten beri bilinir, tartlr ve zihin-beden probleminin kayna da bu noktadr.255 Salt nesnel yaklama gre bir szcn anlam nesnenin oluturduu bir ey olarak kabul edilir. Bu yaklamda her bir kelimeye bir nesne anlam olarak karlk gelir.256 Mantk Pozitivizmin bu yaklam benimsemekle birlikte, dorulama kriteri araclyla daha hususi bir nesnellik gelitirdii sylenebilir. te yandan, mantk pozitivistlerin anlam sorununu dilin mantksal analizine indirgeyerek ele almalar, kendilerince baz problemleri halletmelerine ramen ciddi felsefi sorunlar dourmutur. Mantk pozitivistler, karmak dilsel ifadeleri analiz yntemi yoluyla daha yaln bileenlerine ayrarak dorulamaya uygun hale getirme amacn gtmlerdir.257 A. J. Ayer, dil anlam koullarna uygun kullanlmadnda baz sorunlarn ortaya ktn, bu sorunlarn da her eyden nce, olabilir duyu deneyi dnyasn atmz/aabileceimiz yanlgsnda odaklandn syler. Byle bir yanlg en ok metafizikinin kapld bir yanlgdr. Yanlgya dmemek iin gereken lt, mantk pozitivistlere gre ancak dorulanabilirlikte bulunur.258 Btn anlamalar dil iinde meydana geldiinden, dili incelemek, anlamlar btn veya asl anlam (veya dnya) hakknda doru bir fotoraf verebilir dncesi Wittgenstein neyin sorulup neyin sorulamayaca ve neyin cevaplanp neyin gsterilebileceini bulmaya yneltir.

255 256 257 258

Arda Denkel, Anlam ve Nedensellik, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996, s.10. Arda Denkel, Anlamn Kkenleri, Metis Yaynlar, stanbul, 1984, s.17. Atakan Altnrs, Dil Felsefesi Szl, Paradigma Yaynlar, stanbul, 2000, s.18. A.J.Ayer, Dil Doruluk ve Mantk, s.13.
74

D. Pears, insanlarn eyleri simgelerle karlyor olmalarnn ciddi bir olgu olduunu dnr ve bu karlama iinin tam olarak ne olduunu sorar. Bu soruyu tmeller sorunuyla ilikili olarak ele almak gerektiini belirtir ve meseleyi yle ele alr: Bir eyi simgeyle karlarken iki eylem gerekletirmi oluruz: Adlandrma ve betimleme.259 David Hume gibi Russell da tmellere ilikin bilgimizi incelerken, bu bilgiye ulamann iki yolu olduunu ne srer: Ya kiinin tmeli, onu adlandran genel szcn dorudan kendi deneyimiyle balantl olduunda rneklendirdii bir duyu verisi olacaktr; ya da kiinin byle bir duyu verisi yoksa, dolayl yolu izlemesi gerekecek, yalnzca nceden deneyimlemi olduu teki tmelleri adlandrd szckleri kullanarak genel bir szck tanm yapma yoluna gitmek zorunda kalacaktr.260 te yandan, tanm yaplamayan baz szckler de vardr. D. Pearsa gre, Hume ve Russelln tanmnn, yaln elerden karmak bir ey meydana getirme eklinde anlalmasna paralel olarak, bu tanm yaplamayanlar yaln eyler olarak kabul etmek durumunda kalrz. Bunun sonucunda, bu yaln eleri adlandran tmeller, teki btn tmellerin kendilerinden olutuu atomlar olacaktr. Bu yzden Hume, tanm yaplamayan duyu izlenimlerine yaln izlenimler adn verir. Russella gre de tanm yaplamayan genel terimler birer mantksal atomdurlar. D. Pears ite bu dncenin Tractatusun nemli bir ayrnts olduunu iddia eder.261 M. Quante de Unzusammenhaengende Zusammenhaenge zusammenhaengen adl makalesinde, Wittgensteinn Tractatusta yapmaya alt dil analizinin, sahip olduu derin gramer araclyla sosyal ve tarihsel olmayan ve fakat esasl sorular sorduunu ileri srer. Quanteye gre Wittgenstein, dil analizi yoluyla varolusal problemlerin zerini rter ve problemi iyiletirme (terapi) cihetine gider.262 Wittgenstein Tractatusta dille dnya arasnda bir uygunluk bulunduunu/bulunmas gerektiini iddia eder. Buna gre; dilin mmkn olabilmesi iin, cmlelerin yaps d dnyadaki olgu durumlarnn yapsyla ayn olmal, bunlar bylece dilde yanstlyor olmaldr. Olgu durumlar gibi dil de daha kk bileenlerine ayrlabilir. simler dnyadaki basit nesneleri temsil eder ve onlarn cmleye katl biimleri, gnderimde bulunduklar nesnelerin birbirleriyle ilikilerini de gsterir. Bylece, nesnelerin uzamsal ilikiye girdikleri yerde kelimeler de cmleler araclyla mantksal bir ilikiye girer. Bir yargnn bir olgu durumuyla ilikisi, lekli bir haritann temsil ettii araziyle olan ilikisine benzer. Her ne kadar harita, kukusuz, araziden ok daha kk olsa da, onun zerinde izili konumlarn arasndaki mesafeler, gerek dnyadaki karlklara analojik olduu iin bu bir sorun

259 260 261 262

David Pears, Bilgi nedir, ev.Abdulbaki Gl, Bilim ve sanat yaynlar, Ankara, 2004, s.85. David Pears, age., s.89. David Pears, age., s.90. Michael Quante, Unzusammenhaengende Zusammenhaenge zusammenhaengen?, Einige Bemerkungen zu drei Versuchen, Adorno und Wittgenstein ins Gespraeche zu bringen. Erschienen in: Wittgenstein Studies.1/1996.
75

oluturmaz.263 Buna gre Kilimin zerindeki kedi ifadesi tam da kilimin zerinde duran kediye gnderimde bulunur. Bu ikisinin denk olmas durumu doru bir ey sylemek demektir. Bu durumun bir dier sonucu da udur: Dnyadaki nesneler arasnda husule gelen bir iliki kendi bana ek nesneler oluturamaz. Bir kedi bir kilimin stne oturduunda, kedi ve kilim arasnda bir iliki vardr. Kedi ve kilim dnda, mesela kilimin-stnde-kedi gibi nc bir nesne yoktur.264 Bu durum, Wittgensteinn en nemli belirlemelerinden birine ulatmz anlamna geliyor: Dil ile resmettii ey arasndaki iliki dilde ortaya kmaz. Yani, dnyada yle bir ey vardr ki, kendisini tasvir edemez: Dil! R. Magrittein nl kompozisyonunu hatrlayacak olursak; bir pipo resminin altna Bu bir pipo deildir ibaresini eklemek gerekir. ayet olumlu bir cmle yazarsak, resim formunun dna km oluruz. Bu mantk elimize nasl bir fotoraf verir veya bunun anlam nedir ? Resmi resim yapan ey onun dndaysa yani olgu- ve olgu da kendi bana -tasvirsiz- bir anlam ifade etmiyorsa, ikisi arasnda zorunlu olarak husule gelen iliki de tasvir edilemiyorsa, ortada durumu kotard sylenen iliki dnda konuulacak ok ey var demektir. Her eyden nce, bu ilikinin bakye olarak brakt en nemli sorun, hakikatin ne olduu sorunudur. liki dile (tasvire) konu olamyorsa, neleri bir araya getirip toplarsak toplayalm anlaml bir yekuna ulaamayz. u halde, tasvirle tebarz eden iliki dnda, bu yaklama gre, ortaya ksa ksa kaos kacaktr. Kaosa varmamak iin ise, kendi bana tam bir muamma olan -veya olmam olan- olgu durumuna ve onlar tam olarak gsterdii dnlen tasvirlere dnmek gerekir. Bunlara geri dndmzde elimizde temsil-d saylabilecek herhangi bir ey kalmaz. nk dnya (olgularn toplam) ve onun dnda olabilecek bir sistem ayrmna gidemeyiz ve her eyden nemlisi de bunlar syleyen biri olarak temsil-d bir pozisyon kuramayz. Bu durum, bir iliki zorunluluundan ziyade, bizce, bir mahrumiyeti ne karr. nsan, en temelde duran baz kurucu eleri tasvir kabiliyetinden mahrum braklmtr. te yandan, tasvir edemediklerimizin var olmas, onlarn nerede olduklar sorusunu da kanlmaz klar. Onlarn dnyada olmadklar aktr. Dnyada olsalard onlar bir ekilde tasvir/temsile konu klabilirdik. Wittgenstein, bu tr eyler akndr der. Ancak, onlarn dnyada olmamas var olmadklar anlamna gelmiyor. Var olan baz eyler samadr demekle var olan baz eyler anlamszdr demek arasnda bir farkn olup olmadn veya bunlarn kendinde eyler olarak ne olduklarn nasl bilebileceimizi nereden reneceiz? ok ak ki, dnya-ii bir duru bize bu manada bir diren noktas salamayacaktr. nk biz ancak dnya-dil balamnda dnebiliriz ve tanmlarmz olgularn toplam adl alana yneliktir. yleyse, tasvir edilemeyenlerin mantki bir statye sahip olup olmadklarndan yola karak onlar sama veya anlamsz olarak nitelendirmek pek mmkn grnmez. Dnyada olmayan bir ey iin sama ifadesini kullanmak, dnya-d iin dnyay kriter almak anlamna gelir ki, bu, akla yakn bir durum deildir. Dier taraftan, sama veya

263 264

Nicholas Fearn, Zeno ve Kaplumbaa, ev.: Murat Salam, Gncel Yay., st., 2003, s.139. Nicholas Fearn, age., ss.140-141.
76

anlamsz olann tam anlamyla dnyada olmas gerekir ki, ne olduklar sylenebilsin. Tractatus balamnda bu da mmkn deildir. yleyse, tasvir-d kalanlar hakknda sylenegelen ifadeler olarak sama ve anlamsz bizatihi bir anlamszla iaret ederek var olduklarn gstermi olurlar! Frank Ramsey u nl cmlesiyle belki de byle bir durumu ironize eder: Sylenemeyen sylenemedii gibi, sl da alnamaz.265 Bu sonu olduka dndrcdr. Wittgensteinn Tractatusta izledii dnme yolu, nereye varacan da batan belirliyor gibidir: Skut. Sonunda skut edecek olan Wittgenstein, Tractatusu da bir elimenin iine atm olmuyor mu eklindeki bir soru belki de, sylenebilir olanla sylenemez olana dair aklamann doasyla ilgili baz ipularn ele geirmemize yardmc olabilir. Her eyi sonuna kadar sylemek isteyen bir giriim, sylenemez olan da (sylenemez olann dnya-d da olsa var olduunu) sylemi olmakla, Tractatus her eyi ne tam syleyebilir ne de tam syleyemez gibi bir elime cmlesine kap aralamaktan kurtulamayacaktr. Dil yapt ii gremediinden, dil yoluyla aydnlatma (elucidation) ve eleme (elimination) yapmamza ramen dilin yapt bu ii dil yoluyla eletiriye tabi tutamyoruz. Kriter olarak dil alnd iin, dilin dnda bir kriter bulunamyor ve bylece tabir yerindeyse dilin yapt yanna kar kalyor. Bu gerekten tuhaf bir durumdur. Tuhafl, dnme biimimizin, bizi gtrd yerden geri dndrmyor/dndremiyor oluunda yatyor olmaldr. Bu, bir bakma, Tanrnn dnyada kendini gstermemesi gibi bir eydir ya da tam da kendisi. nk nihayet Tanr adl bir varlk vardr (tpk dil gibi) ve biz bu adlandrmann emsiyesi altnda bulunanlar hakknda konuabiliriz. Ama Tanrnn zat hakknda konuamayz. Tanrnn ismi dnda -kendini dile vermedii iin- konuulabilecek bir taraf yoktur. Bunun gibi dilin ilevi dndaki tarafn da -bu da baka bir dil gerektirecei iin- sz konusu edemeyiz. u halde ortada izi olup da kendisi olmayan bir varlk vardr. Wittgensteinn bu yaklam romantik izler tasa da biz bu izleri onu tam olarak anlamak iin gz ard etmek durumundayz. uras ok aktr: Bu gr, bir sistem ierisinde ve bir yntem araclyla anlam kazanr ve hatta o bizzatihi anlam zerine bir grtr. Onun kendisiyle elimesi bu yzden imkan dahilinde deildir. Fakat yine de, konuya aklk kazandrmak iin, byle bir gr yle bir analoji eliinde dnmek mmkndr: Matematiksel nesneler haddi zatnda soyut nesnelerdir ve biz onlar ancak kullanmda tanrz. Bir daire herhangi bir zeminde karmza bir delik olarak kabilir ve biz bu durumda daire hakknda konumayz. Bu benzetme Tractatusun mantksal-matematiksel yapsna yakn dmesine ramen, bu grn en iyi fotorafn bize M.C. Escherin kendini izen el (Drawing Hands, 1948) tasarm verir. Biz ancak bir el izebiliriz. Bu eli izen eli de o izimde gsteremeyiz. Bu, tabir yerindeyse ontolojik bir

265

Nicholas Fearn, age., s.142.


77

imkanszlk, bir snr durumdur. Escherin Drawing Hands adl izimi Douglas Hofstadter tarafndan yle zmlenir: Sol el, sa eli izerken ayn zamanda, sa el sol eli izer. ki el dolak bir hiyerari yaratacak ekilde birbirini izer. Btn bunlarn arkasnda bu iki elin yaratcs olan Escherin eli gizlenmitir. Birbirini izen eller grnen dzeyi olutururken, Escherin eli grnmeyen dzeyde kalr. Escher burada, bu uzayn dndadr. Ancak, Escher bu elleri izerken onun da izimi yaplabilir veya fotoraf ekilebilirdi.266 Byle bir tasvir ise, -bizce- grnmeyen dzeyi sonsuz geri gitme dngsyle sadece ve sadece geri iterdi. Sonuta Escher, bir dzeyin her zaman karanlkta kalacan tuhaf bir ekilde gstermitir. Wittgenstein bu imkanszl grr ve onu ie yarar bir ekilde kullanmaya alr. te tam da burada unu sylemek gerekir: Wittgensteinn bu gr -ve benzer her gr- tabii (ontolojik) dayatmalar tarafndan snrlandrlm bir grtr. Bunu sylemekle Tractatusun kar cephesine yerlemi olabiliriz belki ama, Wittgenstein ieriden bir snr ekme iiyle urarken dardan da snr tabii ve zorunlu bir ekilde Wittgensteina doru yaklamaktadr. Bir taraftan dnyada bize verilmi olan yeri (dnyamz) tespit etmekle urarken, dier taraftan onu daraltm olabileceimizi de dnebiliriz. Nereden bakarsak bakalm, Wittgensteinn dayanak noktalar onun temel iddias asndan sorunlu gzkr. Belki de bu sorun Tractatusun btnn ilgilendiren bir sorundur.

1.2. DNYA
Dnya felsefede genel olarak u anlamlara gelir: 1. Dnya deneyimimizin, deneyimlerimizin sonlu bir dizisinin nesnesi deildir. Kant balamnda Dnya, deneyimlerimizi sevk ve idare eden fakat kendisi deneyimlenemeyen tanzim edici dnce (bir snr kavram) dr. 2.Fizik dnyas veya biyoloji dnyasndan ska sz edilir. Burada Dnya kelimesi bir varlk blgesine iaret eder. Popperin tezi nl bir rnektir: Fizik ve psiik dnyalarn yannda bir de yazyla kayt altna alnabilen, nesnel anlamlarn dnyas olan nc bir dnya vardr. 3. Dinsel bir balamda, maddi, dnyevi manalarna gelmekle birlikte, kutsal veya gksel (uhrevi) eklinde de anlalr. 4.Geleneksel felsefede, btn eylerin toplam ve heyet-i umumiyesi manasna iaret eder. Wittgenstein Tractatusta Dnya eylerin deil, olgularn toplamdr der.

266

Douglas Hofstadter, Gdel, Escher, Bach, evirenler: Ergn Aka, Hamide Koyuncu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2001, s.749.
78

5. Leibnizde ve modern modal mantkta (mesela Kripkede) mmkn dnya kavramn aa yukar semantik bir mmkn dnya balamnda buluruz.267 Tractatusun ilk cmlesi dnya hakkndadr ve yledir: Dnya olduu gibi olan her eydir.268 lkin bu cmlenin yineleme (tauthologie) olmadn sylemek gerekir. nk bu cmle her iki durumda da doru olan bir cmle deildir. Baka trl ifade edersek, Bu elma krmzdr ve deildir anlamnda bu cmlede bir doruluk ve yanllk yoktur. Bu cmlede Dnya ona yklenen bir eyle aklanyor. Aklama Dnyann iinden kmyor ancak, Dnyaya yklenen cmleciin yineleme olmadn syleyemiyoruz. Olduu gibi olan aklanmaya muhta bir cmledir. Bu cmleyi nasl ele alabiliriz? Heideggerin zdelik ve ayrm hususundaki soruturmasnda yapt belirlemeler bize yardm edebilir. yle diyor Heidegger: A, A dr biimiyle ok daha oturakl olan zdelik ilkesi forml, yalnzca her Ann kendisi, kendisinin aynsdr demez, daha ok unu der: kendisi ile birlikte her Ann kendisi, kendisinin aynsdr. Aynlkta ile ilikisi yatar, yani bir ile-tim (dolaym) bir balant, bir bireim: birlikte birleme. zdeliin batl dnme tarihi boyunca birlik niteliinde belirmesi ite bu yzdendir.269 Heideggerin bu cmlelerinin anlam nedir ve bu anlam bizim balammzda ne kadar ie yarar? Kendisi olmak Heideggerin de iaret ettii gibi bir yineleme olmaktan teye gitmez. Ama, kendi, kendisinin aynsdr dediimizde, kendi olann dnda, kendilii gsterecek ve stelik tam olarak gsterecek bir kendi aradmz sylemi olmaz myz? Gerekte kendi olann d yoktur. Yani, kendi olann dnda, kendinden baka bir ey vardr ve o da kendidir ve bu da kendi olana gre kendi olmayandr. Kendi olan ihata edebilmek yinelemeden kanabilmek ve birlie ulaabilmek iin tam da kendiyi gsteren bir kendi bulmak zorunluluu vardr. Heidegger bu birliin yavan bir boluk olmadn da syler.270 Heideggere gre Batl dnme biimi zdelii ikibin yl boyunca bir birlik olarak alglamtr. A, A dr da Ann A ile ilikisi insann glgesi veya izdmyle olan ilikisine benzemez. Bunlardan hibiri ilikilendikleri eyi tam olarak gstermez. nsann kendisiyle ilikisi dahi zamana baml olduundan gerek bir ayrlma/farkllamaya iaret eder. Oysa, kendisi ile ilikiye girecek olan eyin tam olduunu gsterecek olan, ilikiye girdiinde gsterecei birliktir. Byle bir iliki, kendisi olduunu fark edene kadar bakas olann hikayesine de benzemez. Belki yle sylenebilir: Dilei kabul edildiinde her eyde kendisini grmeye balayan kzn hikayesinde olduu gibi: Sonunda sudaki aksine atlayp onunla birleir.271 Bu birleme birbirine tam olarak uyan iki farkl ama ayn eyin birlemesi deil midir? Byle dnldnde, zdeliin sub specie aeternitatis ile ayn kke iaret ettii sylenebilir. Daha dorusu, A, A dr bu dnyada olan bir ey deildir. Bu durumun

267 268 269 270 271

Philosophie Lexikon, Welt,s.11230. TLP, 1. Martin Heidegger zdelik ve Ayrm, Bilim Sanat Yaynlar, ev.: Necati Aa, Ankara, 1997, s.12. Martin Heidegger, age., s.13. Georg Simmel, ncesizliin ve Sonraszln Inda An Resimleri, s.83.
79

gsterdii birlemenin, biz onu bu dnyada tecrbe etmeyip ylece bulduumuz iin akn bir karakter arz etmesi gerektii iddia edilebilir. te yandan, yine aknla ilgili olmakla birlikte daha anlalabilir bir arm da vardr bu ilkenin: dealizm. Nitekim Heidegger zmlemesine Platondan rnekler vererek balar ve batl dnme tarihinde zdeliin kendi iinde bireimli olan z iin bir barnan Kant, Hegel, Schelling ve Fichte araclyla oluturulduunu iddia eder.272 Heideggerin zdelik ilkesi hakknda -balammza uygun olduunu dndmz- en nemli tespiti udur: zdelik varla ait deildir, varlk zdelie aittir. Eer zdelik varla ait olsayd, varlk konuamazd. Varln var olan olarak imkann salayan ey zdeliktir.273 Heidegger varln konutuunu sylyor. Wittgensteinn cmlesinde varln ses kar(ma)d eklinde bir anlam gizli midir? Heidegger gibi dnrsek, bu cmlenin ok nemli eyler sylediini kabul etmek zorundayz. Hemen belirtelim ki, ok nemli olan ey, Tractatus balamnda hibir ey sylenmeyeceidir. Bunu Wittgenstein yle ifade eder: k i eyin zde olduklarn sylemek, samadr; b i r eyin kendisiyle zde olduunu sylemek de hibirey sylemez.274 Dnya olduu gibi olan her eydir.demek, dnyann birok eyle dolu olduunu ve boaltlmas gerektiini dnmeye imkan verir mi? Tractatustaki cmlelerin mantksal sra-dzenini ele alrken ilk cmlenin mantksal arln nereden aldn sormutuk. imdi cmlenin bir baka ynne temas etmek istiyoruz. Dnya olduu gibi olan her eydir. eklindeki bu cmle aklanmas amacyla m baa konulmutur? zerine konuulamayan konusunda susmal eklindeki yedinci cmle de aklamay sona erdiren ve kendisi de aklanamayan bir cmle ise, Tractatusu bu iki cmle arasnda geen bir kitap olarak m dneceiz? Tractatusta bandan sonuna yedi cmle vardr ve bunlar birbiriyle ilintilidir dersek; bu iki cmle arasndaki cmleleri, ilk cmlenin olduu gibi olan ksmna nelerin konulabilecei hususunda yardma arabiliriz. Bu husus kanaatimizce nemlidir. ayet Wittgenstein dilde bir temizlik harekatna giriiyorsa, ilk cmlenin ieriinin de temiz olmas gerekir. Sonraki cmlelerin de bu temizlik harekat planna gre konumlanm olmas gerekir ki, bu harekattan bir sonu alabilelim. Aksi halde, batan metafizie terkedilmi veya metafizik denizinde yzen bir dnya Wittgensteinn temel iddiasnda bir gediin almas anlamna gelecektir.

272 273 274

Martin Heidegger, age., s.14. Martin Heidegger, age., s.15. TLP, 5.5303.
80

unu syleyebiliriz: Wittgenstein ilk cmleyi ok uzun ve ayrntl bir dnme neticesinde sylemi olmaldr.275 (yle olmasayd, srekli deimek zorunda kalrd) Wittgenstein bu yzden ilk cmleyi olabildiince ak brakm olabilir. lk cmlenin aklarnn kapatlmas iin yeni cmleler sylemek gerekecek ve bu altnc cmlenin son cmleciine kadar byle devam edecektir. Wittgensteinn dil oyunlar dneminde kulland bir benzetmeye dayanarak syleyecek olursak; yine de ilk cmle ehrin kurulaca, binalarn yerletirilip alt yapnn geecei menfezleri mndemi bir alan olma vasfndan kurtulamyor. Belki de bu sebeple Wittgenstein onu bo gsteriyor. Nereye nelerin ne ekilde konulacan tarif ederek, bir mimar/ mhendis titizliiyle yerleimin resim-plann iziyor. Makul bir plann arketipini ortaya koyuyor olma iddiasyla bu giriim, iddiasn ilk elden (yntemsel olarak) pratize etme niyetini de bylece hayata geirmi olabilir. imdi baa dnp ilk cmlenin mantksal arlyla ilgili soruya cevap verebiliriz: lk cmlenin mantksal arl yoktur. Geri, mantksal arln olmadn sylemenin de sknt douracan zikretmitik ama, burada bu arlkszlk bir yk tamama anlamnda alnmaldr. Tractatus, tonlarca arlktaki bir bina gibi dnldnde, ilk cmleyi bir at olarak alglayabiliriz ve bir at da bir binaya yk getirmez. Ama gl rzgarlar karsnda atnn uma gibi bir tehlikeye maruz kalaca da unutulmamaldr. Demek ki, binann salaml d artlarn zorlaycl da gz nnde bulundurularak dnlmelidir. D artlar, bu planda nazar- dikkate alnyor mu? Bu plann d artlarla ilikisi, d artlar yeterince iselletirilerek olumlu ve gerektiinde skut ettirilerek (!) olumsuz bir ekilde sz konusu olabiliyor. Wittgenstein artlar nasl skut ettirebiliyor? O, Dnyann anlamna dair sylediklerinde Tanry dnyann dna atyor. Bylece olduu gibi olann iinde yer almyor Tanr. Geri, darya atabildiimiz bir ey bizi gerekten rahatsz edebilecek bir gce sahip olamaz da denilebilir; ama bunun, yap dncesinin olmazsa olmazlar ierisinde olup olmad sorgulanmadan yaplmas, ileride bir zemin kaymasna sebep olabilir. Byle bir zemin kaymasn biz, Wittgensteinn yatay ilerleyiini merdiven metaforu yoluyla dikey ilerleyie evirmesinden anlyoruz. Bu metafora kadar olduka salam ve kesin bir ekilde yryen Wittgenstein, dnyadaki olaylar naslsa yle olarak grmek ve onlara hibir deer sra-dzeni yklemeksizin onlar bilmek uruna, bu kesinlii bozabilecek her eyi, en bata Tanry dnyann dna karmtr.276 Wittgenstein olduu gibi olan demekle kendisi kalan, kendisi kalmak zorunda olan m demek istiyor? Yani zdelik ve elimezlik ilkelerine tabi olan her eyi mi sz konusu ediyor? Nasl olmusa yle olan her ey dnyadr diyor. Demek ki o, eyin bize yle ya da byle grnyor olmas nemli deildir. Daha dorusu bu cmlenin byle bir problemi yoktur. Wittgenstein bu cmleyle bilgi felsefesinin kimi problemlerini ya grmezden gelir ya da problem grmez. Oysa olduu gibi olan

275

276

Wittgenstein tanmasnn balangcnda Russell ile uzun uzun tartr. Russell onu, odada bir gergedann olmadna ikna edemez. Wittgenstein iin mesele ne tr eylerin dnyay oluturduuyla ilgilidir. Bkz. Ray Monk, Dahinin Grevi, ss.75-76. .N.Soykan, Felsefe ve Dil, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1995, s.31.
81

bilincimizin d ve iinin kesiim kmesinde yer alan olduka sknt verici (felsefi anlamda) bir eydir. Demek ki, Wittgenstein sadece ve sadece bir mantk cmlesi kurmutur. Ama, bu mantk cmlesi ierisinde nasl olursa olsun kendisi kalan bir olduu gibi olan vardr. Bu, ne olursa olsun olan demektir. Ya da olmu olan... te yandan Wittgenstein, dnyay bu olduu gibi olan her bir eyin toplam olarak ilan etmiyor. Bunu ikinci cmlede gryoruz : Dnya olgularn toplamdr, eylerin deil. Dnya eylerin toplam olsayd sadece eylerin toplam olurdu ve byle bir toplama biz dnya deme hakkn elimizde bulunduruyor olamazdk. Niin? nk diyor Wittgenstein, olgularn toplam neyin olduu gibi olduunu veya olmadn belirler. Yani olgularn toplam olarak dnya neyin olduu gibi olduu/ olmadn belirler. Bu, dnyann olgularn toplamndan fazla ve farkl bir ey olduu anlamna m geliyor? nk belirleyicilik ilevi gren bir ya da birka olgu deil olgularn toplamdr. Niin olgularn toplam byle bir ilev gryor? Acaba Wittgenstein daha batan olgularn toplam olarak dnyaya bir mantk ilev mi yklyor? Eer olgularn toplam olarak dnya daha batan bir mantk ilevi gryorsa onun kendi kendine dorulanan bir ey olduunu mu kabul edeceiz? Wittgenstein, dnyann olgular yoluyla belirlendiini (tm olgular) sylyor. Bu, henz bir dorulanma anlam tamyor. Yine de Wittgensteinn tasarlad dnyay anlamak iin en nemli cmle olarak duruyor karmzda. Dnya olgular yoluyla belirleniyorsa olgular belirleyen nedir? Mantksal dnyadr. imdi, olgularn rastgele toplanmadn gryoruz. Mantksal uzam olgularn toplanabilecei bir ortam oluturuyor ve bylece elimizdeki toplama dnya adn verebiliyoruz. Wittgenstein, nasl ise yle olan ve yle vuku bulan bir dnyay anlamaya alt iin, byle bir dnyaya uymayan ne varsa atmak istemitir. Soykana gre Wittgensteinn bu temizlik hareketi bir yntemsel temizlemedir.277 Metafizik artklarn yle ya da byle olmas, onlara inanp inanmama, bu temizliin arka plannda yer almaz. Bu bakmdan Wittgenstein Viyana evresi filozoflarndan ve Russellden ayrlr. Onlarn dnyann dna itip ilgilenmedikleri metafizik artklarla Wittgenstein hep ilgilenmitir. Bir bakma bu, bu artklarn niin atlmas gerektii hususunda ciddi bir dnmedir. Dolaysyla bu artklar, ilgili dnmenin dnda deil, iindedir. Wittgenstein TLPde ve Gizli Gnlkleri nde bunlarla urar. uzam iindeki olgular,

277

Soykan, Frege, Russell ve Carnap zerinden Goodman ve W.v.Quineye ulaan gelenein dili temizlediini, buna karn Wittgensteinin dnyay temizlediini dnr. Bunlar Soykana gre Wittgenstein gibi mistik olana yer tanmamaktadrlar. Oysa, daha nceki sayfalarda gsterdiimiz gibi (bkz. Madde 2.1 ve 2.2), Russell, mistik olana yer veren bir dnrdr. Bkz. .N. Soykan, Felsefe ve Dil, ss.47-48.
82

Wittgenstein, dnyann temizlenmesinden bahsetmekle dnyann ii ve dnn olduunu syler. O, Dnyann snr demekle bunu aa vurur. Dnyann bir snr varsa snrn te yan da var demektir. Ve bu te yan (d) n snr da dnyann hemen dnda balamaktadr. [Bu tespitin dnyadan yola karak yapld ne kadar doru ve zaruri ise dnyann da iinde yer ald/ alabilecei bir uzay varsayarak dnyann anlamn o uzaydan devirmeye almay amalayan ynelimleri dlamak da o lde zaruridir] Bize gre, Wittgenstein dnyann snr(lar)ndan sz etmek zorundadr. nk o, olduu gibi olan/vuku bulan bir dnyay aramaktadr. Peki byle bir dnyaya uymayan ve atlmas gereken eyler nereden gelip yerlemitir dnyaya? Wittgenstein mantkdan bahsettiine ve mantk da dnyaya karlk gelen, uyan bir ey, bir yans olduuna gre, bu sorunun cevabn da buna gre vermek gerekir. Her eyden nce, atlmas gereken eyler mantn da dnda olan eyler olmaldr. Wittgenstein Dnyann snrlar mantn da snrlardr der. Soykana gre, bu cmleyi yle anlamak gerekir: Mantk dnyadan byk veya kk olmamaldr. Byk olsayd dnyadan byk olan mant dnyada uyguladmzda onun (dnyann) dna km olurduk. Bu ise, dnyann dndan bahsedebileceimiz anlamna gelirdi. Dier bir deyile dnyann ii dna kard! Kk olmas durumunda, dnyann bir tarafnda uygulayabildiimiz mant dier taraflarnda uygulayamayacaktk.278 Soykan, Wittgensteinn u iki cmlesi arasnda bir eliki grmez: Mantk dnyay doldurur ve mantk akndr. Mantn dnyay doldurmas, onun bu dnyann her yerinde uygulanr olmas anlamna gelir. Akn olmas ise, yans olmas anlamna gelir. Mantn dnyann bir yanss olabilmesi iin dnyann iinde olmamas gerekir. Oysa, yukarda mantn dnyadan byk olamayacan, nk o zaman dnyann dnn bize kendini aacan sylemitik. Mantn dnyaya akn olmas ile mantn dnyay doldurmas arasnda fark olmaldr. Bu fark nasl bir eydir? Dnyann her yerinde uygulanr olmakla dnyay dolduran ey, belki bir tr ekimle dnyay saran ve ondan kopamayan bir eydir. Wittgenstein, mantn deneyden nce olduunu sylemitir. Deneyden nce olmak, dnyadan nce olmak anlamna gelmiyor kukusuz. Bunu Wittgensteinn cmlelerinden okuyalm: Hibir dnya olmasayd bile, bir mantk olsayd, bir dnya var olduuna gre, nasl oluyor da bir mantk var olabildi. Soykana gre, cmlenin ilk ksm yanltr: Cmleyi deillediimizde dnya var mantk yok gibi bir cmleyle karlarz. Oysa mantk vardr (Dnya olduuna veya mantk olduuna gre dieri de vardr) Dnyann yokluu ve buna karlk mantn varl durumu dnya olduuna gre nasl aklanabilir? Dnyann varl durumu yukardaki cmlede kesinlie balanan bir durum olduuna gre, mantn varl nasl olduu sorulmas gereken bir durum ortaya koyar. Yani mantk, var olan bir dnyaya gre nasl oluyor
278

.N.Soykan, age., s.67.


83

da oluyor? Mantn varl mantksal bir zorunluluk olmadna gre, bu soruya; var olduumuz iin mantk vardr eklinde bir cevap verilebilir. Ancak, bu metafiziksel cevap Wittgenstein tatmin etmekten uzaktr. O, nasl oluyorsa oluyordan nasl oluyor da oluyor? eklinde bir soru retir. Onun soruyu soru tarz belki mant da dnyann dna karmak amacn tayordu. Sonuta, mantn en ok snra kadar atlabilen bir ey olduunu anlarz. Wittgenstein, bu duruma epeyce arm olmaldr. nk, bann aresine bakmak zorunda olan mantktan baka bir st mantk yoktur. lk dnem Wittgenstein dncesi dnyann yaps hakknda u cmleyi syler: Dnyann sabit bir yaps vardr.279 Soykana gre Wittgenstein, dnyann yapsnn (struktur) sabitliinden sz eder, dnyann iinde olan bitenlerin akkanlndan deil. Dnyann iinde olup biten eyler alg ufkumuz iinde yer aldndan, onu anlayabilir ve dile getirebiliriz. Oysa dnyann yaps alg ufkumuzun dndadr ve biz bu yapy alglayamayz. Dnyann yaps mantksal bir eydir ve bu mantk dnyay smsk sarar. Yaps itibaryla sabit olan dnyaya dair bilgiye daha Tracatusun ilk cmlesinde rastlarz: Dnya olduu gibi olan her eydir. Soykan, bu cmlenin Almanca orijinalinde yer alan Fall szcn Trkeye durum eklinde evirir.280 Dnyann yapsnn sabit olduu dnldnde, bu evirinin yerinde olduunu syleyebiliriz. Durum kelimesi durmay, duraanl yeterince ierdiinden Dnyann statik yaps hakknda ok doru bir fotoraf verir. TLP balamnda Dnyann yapsndan bahsetmek, zorunlu olarak olgulardan bahsetmek demektir. Wittgenstein, Dnya olgularn toplamdr, eylerin deil der. Klasik gr Dnyay eylerin toplam olarak ilan ederken, Wittgenstein olgularn toplamndan bahseder. Dnyann olgularn toplam olmas demek, tek tek olgularn toplam demek deildir. Fakat Dnya niin tek tek olgularn toplam olamaz ? Soykan bu soruya Wittgensteinin u cmlesinden yola karak cevap vermeye alr: nk olgularn btn, durum (Aruoba evirisinde, olduu gibi olan) olan ve ayn zamanda durum olmayan her eyi belirler.281 Dnyann btnnden hareket edersek- ki dnya olgularn toplamdr-; olduu gibi olan ve olduu gibi olmayan belirleyebiliriz. Wittgenstein burada btnden hareket ediyor olmakla bir tr tmdengelimci tavr sergiler. Bir btn olarak Dnyay grmek, baka bir biimde grdmzde gremeyeceimiz bir fotoraf verdii iin zorunlu bir grmedir. Mesela bir bcek btn olarak grldnde bir bcektir ve biz, bu btn grdkten sonra onun paralarndan bahsedebiliriz. Bylece, bcekle ilgili olan ve olmayan olgular tespit etme imkanna kavuuruz. Bu balamda bcekle ilgili yle bir ifade olumsuz bir olguyu iaret eder: Bu bcek dnyor.

279 280 281

L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, 17.6.15. .N. Soykan, Felsefe ve Dil, s.40. TLP, 1.12, ev. .N. Soykan, Felsefe ve Dil iinde, s.307.
84

Bcein var olmad dnlemeyeceine gre, ancak bcekle ilgili kimi ifadelerin varl, yok oluunun resmini verebilir. nk var olmamay belirleyen var olmadr.282 Nesneler Dnyann tzn olutururlar. Bu yzden eli balantl olamazlar.283 Bu cmlede dnya ile balantl en stratejik kavram tzdr. Bu yzden tzn ne anlama geldiini aklamak gerekir. Platona gre tz, eylerin varoluunun ilk nedenidir ve eyleri anlalr klar.Yine tz Platona gre ayn zamanda tmel bir form ve ideadr. Aristoteleste ise tz tmelliini kaybederek bireylere verilen bir ad olur. Nicelik, nitelik, yer, iliki gibi yklemlerin yklenebildii zneler olarak tzler, bu niteliklerin toplamndan fazla ve farkl bir yap arz ederler. Buna gre tz, bir madde ve formdan oluur. Kanta gre tzn, bilinten bamsz bir varl yoktur. O, bizim ona yklediimiz baz niteliklerden (kalclk, birlik v.b.) baka hibir ey deildir. 284 Wittgensteinn tz hangi anlamda kullandn onun u cmlesini takip ederek bulabiliriz: Nesneler Dnyann tzn oluturur. Bu cmlenin Platoncu bir anlamnn olmadn syleyebiliriz. Ancak Wittgensteinn u cmlesini de grmek zorundayz: Ancak nesneler varsa, dnyann bir belirgin biimi olabilir.285 Bu cmlede nesnelere bir tr ilk varlk anlam verildiini ve biimin (formun) de onlara balandn syleyebiliriz. Aristoteles tz tmellik vasfndan syrarak bireyletirirken, Wittgenstein, Aristotelien z-form ikiliini devralmakla birlikte nesnelerden mteekkil tz bir biim olarak bir kenara koyarken ayn nesnelere maddesel nitelikler belirleme hususunda yetki vermeme cihetine gider. yle diyor Wittgenstein: Dnyann tz ancak bir biim belirleyebilir, maddesel nitelikler deil, nk bunlar, ilkin tmceler yoluyla ortaya konurlar, ilkin nesnelerin karlkl biimlenmeleri yoluyla kurulurlar.
286

Maddesel niteliklerin ne suretle ortaya

konulduklar, onlarn varlk derecesini de belirliyor: Onlar ancak tmceler yoluyla ortaya koyabiliyoruz. te Aristoteleste bulunmayan ey budur. Maddesel niteliklerin kurulumu da nesnelerin karlkl biimlenmeleri yoluyla gerekletiine gre ve bu durum da tmcelerin kazandrd bir varlk dnda dnlmeyeceine gre unu sylemek mmkn grnyor: Wittgenstein tz (ler)den ibaret bir varlk olarak dnya ve ancak dilegetiriin varlk kazandrabilecei maddesel nitelikler dnyas ayrmna gidiyor. Geri, bu ayrmn kabaca Aristotelesin ayrmna benzedii iddia edilebilir ama, aradaki u ok ciddi fark vurgulanmak kaydyla: Dilin hayatiyet kazandrma vasf! Bu ayrc vasf denilebilir ki ilk dnem Wittgenstein felsefesinin en nemli zelliklerinden biridir. Wittgenstein bu sayede Viyana evresi filozoflarndan ayr dnme imkan bulmutur dense bu yanl olmaz. Bu noktada Ernst Mach ile Wittgensteinn ayn balamdaki grlerini karlatrmak, sz konusu fark

282 283 284 285 286

.N. Soykan, age., s 41. TLP, 2.021. Ahmet Cevizci, Felsefe Szl, ss 669-71. TLP, 2.026. TLP, 2.0231.
85

daha iyi anlamamz salayabilir. Macha gre nesneler ina edilmi varlklardr. Dnya temel unsurlardan ve bunlar arasndaki bantlardan ibarettir. Temel unsurlar ve bantlardan nesneler oluur. Bu oluumun nasl gerekletii bilimsel aratrmalarla belirlenecektir.287 Grld gibi Mach dnya iin bir tz kabul etmiyor. Temel unsurlardan kastettii ey duyulardr. Mach kendince bilimsel aratrmann yolunu aarken, Wittgenstein dil felsefesinin yolunu aar. Dilin hayatiyet kazandrma vasf dnyay (gereklii) yaratmasnda m aranmaldr? yle de sorabiliriz: Dil (tmceler) olmasayd dnya ne anlama gelir, nasl olurdu? yle anlalyor ki, ifade edemeyeceimiz bir dnya, ncelikle bir dnya tasarmndan bizi mahrum edeceinden, susmann bile anlaml olamayaca bir bo (tenha) kreye dnecektir. Dnyay tenhalama tehlikesinden koruyan tz deil, dildir. Evet nesneler dnyann tzn oluturur ama, onlar eli-balantl deildir.288 Biz ancak balant sayesinde dnyadan bahsedebiliriz. Bu balant da ancak tmceler sayesinde grnr olur. Maddesel nitelikler nesnelerin karlkl biimlenmeleri yoluyla ve bunlar da tmceler yoluyla ortaya konabiliyor. Burada Wittgenstein iki eyden (oluumdan) bahsediyor gibi grnyor. lkin nesneler karlkl olarak biimleniyor, ikinci olarak bu biimlenmeler tmceler yoluyla devreye giriyor. Bu aka u anlama geliyor: Tmceler yoluyla nesneleri deil, maddesel nitelikleri dile getirebiliyoruz. Dnyann tz olarak nesneler -ki bunlar var olan eylerdir- szn edemeyeceimiz eylerdir. Yani, mistiklie alan kaplardan biri gzmzn nndedir. Ama bunlar grnd kadar yakn deildir. nk maddesel niteliklerin dil yoluyla davurumu nesneleri gizleyen, kaldrlmas imkansz bir perde oluturur. Demek ki, gzmzn nnde olan dil-baml felsefedir. Dnyann tz olmasayd ne olurdu? yle diyor Wittgenstein: Dnyann hibir tz olmasayd, bir tmcenin anlaml olup olmad, baka bir tmcenin doru olup olmadna baml olurdu.289 Bu cmleden anlamamz gereken, tzn zarureti midir, yoksa tmcenin ehemmiyetine yaplan vurgu mudur? Tzn bu cmledeki gramatikal konumu bizi aldatmamaldr. O grnte dnya znesinin nesnesidir ama, gerekte gizli znedir. yle ki, anlaml bir cmle kurmann neredeyse n artdr. Bu adan bakldnda Wittgensteinn bir kez daha Viyana evresi Filozoflar gibi dnmediini vurgulamak gerekir. Mach, dnya iin bir tz kabul etmiyor olmakla nesnelerin oluumunun aklamasn bilimsel aratrmaya brakr. Machn teorisinin amaz da burada ortaya kar. Anlamn aratrlmas, aslnda son derece anlaml yaplar var kabul etmenin anlamna gre daha nceliklidir ! Wittgenstein dnyay olgularn toplam olarak grr, eylerin deil. ey, bir olgu balamnn oluturucu esi olabildii lde aslna uygun deni yapm olur. Olgu balam ise nesnelerin
287 288 289

akir Kocaba, Fizik ve Gereklik, Kre Yaynlar,stanbul.2001, s.55. TLP, 2.021. TLP, 2.0211.
86

(olanlarn, eylerin) bir balantsdr. ey, olgu balamnda oluturucu e olarak yer alabiliyorsa bu u anlama gelir: Olgu balamnn olanann (imkannn) eyle zaten nceden ayrt edilmi olmas gerekir. Bu ne demektir? Olgu balam nesnelerin/olanlarn veya eylerin bir balants ve ey de olgu balamnn oluturucu bir esi olduuna gre nesnelerden/eylerden bamsz olarak olgu balamn dnemeyiz. Nesneler/ eyler olgu balamn rastlantsal olarak oluturmaz. Wittgenstein Mantkta hibir ey rastlantsal deildir der. eyin rastlantsal olmadn, onu olgu balamnda grerek anlayabiliyoruz. eyler balant oluturarak olgu balamn kuruyor. Bylece olgu balam da rastlantsal olmuyor. Peki bu balant nasl kuruluyor? Wittgenstein, ey olgu balamnda yer alabiliyorsa bu nesnenin sahip olduu imkan sayesindedir diyor. Demek ki ey, olgu balamn oluturmak iin vardr. Wittgenstein burada ey i kendi bana bir cevher olarak ele almyor. Bilindii gibi Kant, eyi (Ding an sich) kendi bana kendinde ey olarak belirler. eyle ilgili dncelerimiz onlarn belirlenimlerinden ileri geldiinden, kendinde ey (numen) belirlenimi olmayandr. Olgu balam, eyi belirlenimi olan olarak ortaya koyuyor. Daha doru bir ifadeyle ey, kendinde bulunan bir imkanla balant oluturuyor. eyde bulunan imkan eyi belirliyor! Bu, biraz garip bir durum. eyde bir balant kabiliyeti var ise Wittgenstein, belirlenimi olmayan (numen) kabul etmiyor demektir. Ancak, eyde nasl byle bir imkan olabiliyor veya varsaylabiliyor? Wittgenstein kendi bana var olabilen bir eye, sonradan bir olgu durumu uygun dse, bu bir rastlantym gibi grnebilir290 diyor. Demek ki, kendi bana var olabilen ey yoktur, olgu balamna batan uygun bir ey vardr. Olgu balamna batan uygun bir ey varsaymakla Wittgenstein, belki, hedefledii dnya tasarmnn metafiziki armlardan arnmasn hedeflemitir ama eyi de kabiliyetini aklayabilecek bir st durumdan kurtarmakla metafiziin iine atmtr. Wittgensteinn u cmlesi bizce onun dnya kavrayna k tutar. Nasl ki lmde de dnya deimez, yalnzca sona erer.291 Bu cmle, dnya-lm korelasyonunu bizce, Dnyann tanmna ek anlamlar kazandracak tarzda ele almaktadr. Wittgenstein dnyann sona ereceini sylyor. Hem deimeyecek hem de sona erecek olan bir Dnyadan bahsedemeyeceimize gre, burada sona erecek olan Dnya olmamaldr. Wittgenstein Dnyann lmnden bahsetmez. Sona erecek olan, deimeyen Dnyayla ilgisini tamamen kaybedecek olan bireysel dnyadr (benim dnyam). Bireysel dnyann sona erecek olmasnn anlam nedir? Bu durum niin bir deime olmuyor da sona erme oluyor ? yle sormak da mmkn: Sona erme de bir tr deime anlamna geliyor olabilir mi? Dnya, lyor oluumuzla vasfn yitirmez. Dnyann bizsiz yoluna devam ediyor oluu, Dnya iin bir eksiklik olarak kabul

290 291

TLP, 2.0121. TLP, 6.431.


87

edilebilir mi? Wittgenstein balamnda bu soruya olumsuz yant vermek gerekiyor. Dnyann bizde tutmu olduu yer, bizim eksik olan tarafmzla ilgilidir. Yoksa Dnyann eksikliini varoluumuzla biz tamamlyor deiliz . Ve demek ki dnya kendi bana bir varlktr. Tek tek insan iradelerinin toplam Dnyay deitirmeye yetmiyorsa, irade varl olarak insann eksikliinden bahsetmek gerekir. Ancak, dnyann anlamna dahil olsa da olmasa da lm, ona anlam ykleme hususunda muhayyer olmayacamz bir diren noktasdr. Wittgenstein lm bir dnya olay deildir diyor. Byle sylemek lme bir anlam yklememek anlamna gelmiyor. Ne ki, tpk Dnya gibi onun anlam da Dnya dnda ele alnabiliyor ve biz, bu anlam zerine konuamyoruz. Bu anlam (szlk) bireysel dnyay sona erdiriyor. lm, onu tecrbe eden tarafndan dierine aktarlabilir bir bilgi iermese bile, bakalar tarafndan gzlemlenebilir bir olaydr. Benin lmnden hasl olan bilgisel ierikle mi kaimdir lm? Byle olsayd, insanlarn birden ortadan kaybolmalar bizde derin bir etki brakmazd ve daha da nemlisi lm zerine dnemezdik. u halde lm, bakalarnn lmnden hasl olan dramatik etkilerin toplamna verdiimiz addan ibaret olmaldr. Byle anlaldnda, Wittgensteinn lmle ilgili belirlemelerinin uzana deriz. Daha dorusu Wittgenstein byle bir lm tanmn tercih etmez. Bu sadece bir tercih sorunu mudur Wittgenstein iin? yle grnyor ki onun dnme biimi lm dar atyor. Ona gre, lm ieride olsayd sradan bir dnya olay olacakt ve dnyevi artlara hizmet eder bir grnm kazanacakt. Bu, ayn zamanda onun trajik anlamndan boalmas anlamna gelecek ve bylece lm, lm olmaktan kacakt. lm, lm olarak kalacaksa, dnya dnda olmaldr. u halde, en azndan yle geici bir sonuca ulam bulunuyoruz: Dnya olduu gibi olandr ve lm de olduu gibi olandr. u farkla ki, lm, Dnyann olduu gibi olmasna yardm eder ve bireysel dnyalar sona erdirir. Ama, bunu darda durarak yapar. imdi unu syleyebiliriz: Eer lm, bir Dnya olay deilse ve Dnyann Dnya olarak kalmasna hizmet ediyorsa, Dnyann anlamsal bir destekisidir. Yani, lm Dnyann anlamlarndan biridir. Bu durum yle de okunamaz m: Dnya ancak lmle tamamlanr. Wittgenstein, lmle tamamlanan dnyay acaba nasl konumlandryordu? Byle bir dnyann nasl konumlandrldn renebilmemizi salayacak olan en nemli verileri biz mantk kavramnda buluruz. u halde bu kavram incelemeye geebiliriz.

1.3. MANTIK
Mistisimle akl arasnda nasl bir iliki vardr? Mistik, akln kavrayabilecei her durumun stnde olan bir deneyim mi yaamaktadr? Yoksa o, akla asl anlamn verecek olan, kapsayc bir hali mi tecrbe ediyordur? Veya mistik deneyim akln eliinde gerekleen bir ey midir? lk Yunan filozoflar arasnda Sicilyallarn mistiklie daha ok yatkn olduklar kabul edilir. Pythagoras, Russele gre, yonyallarn ve Sicilyallarn ilgin bir karmdr. O, dik al genler, kk iki gibi nerilerinin yannda faslye yemenin gnah olduunu da syleyebilen bir adamdr. te
88

yandan Platon, Eleallardan mant saduyuyu yenmek iin alr.292 Bat mistik gelenei Platonla balayp Yeni Platoncu dncelerle devam etmitir. Onsekizinci Yzylda felsefedeki mistik etki ekseriyetle ortadan kalkm, fakat ok gemeden romantik akm araclyla, i-gd yeniden ortaya karak bilimi tehlike olarak ilan etmitir. Byle bir tehlike algsna sahip olan filozoflardan biri ve belki de en nemlisi H. Bergsondur. Bergson, sezgi ad altnda metafizik dorulua bir kriter bulduunu iddia ederek, i-gdy ciddi bir ekilde gndeme oturtmutur.293 W.T. Stace, akla uygun olduu sylenenin orta yolu tutmak anlamna geldii srece bir deer terimi olduunu savunur.294 Akl, mantk anlamnda ele alnrsa, mistik durum iin getirilen eletirilerin en banda yer alan ortak kanaatler uymama anlamndaki paradoks alm olacak mdr? Bu yzden, akln anlamnn bu balamda en uygun ekilde tespit edilmesi gerekir ki, mistiklik mantk ilikisi akl yoluyla kurulmu bir iliki olsun. Mistik deneyimin bu adan nasl ele alnabileceine ynelik olarak u iki bak asndan hareket edebiliriz: Mistik durumun mistik tarafndan ve mistik durumun mistik olmayan tarafndan nasl alglandnn ortaya konulmas. Mistiin kendi durumunu nasl aklad genel olarak bilinen bir husustur. Mistik, yaad deneyimin normal hayat deneyimleriyle kyaslandnda byk bir sorun oluturduunu sylemez. Mistiin deneyimi kendi asndan bir paradoks oluturmaz ve bir paradoks ta zaten dnyay anlama biiminin uzlamsallna aykr dt iin paradoks olur. Dolaysyla, sorun daha ok mistiklik-d dnme/alglama biimince grlen bir sorundur ve bu anlamda da mistiklerin deil, mistiklii paradoks olarak grenlerin zmesi gereken bir sorun gibi grnmektedir. Russel bu durumu yle ifade eder: Mistiin dnyasnn gereklii ya da gerek-dl zerinde bir ey bilmiyorum. Buna ramen, Russella gre, en nemli dorular igr araclyla ortaya kar ve bunlar denetlenip desteklenmedii srece doru iin bir gvence bulmak imkan kalmaz.295 Mesele bu adan ele alndnda, paradokslarn akl ve mantk asndan nasl grnd nem arz eder. Acaba mistik deneyim, mantksal bir paradoks mudur? unu hemen belirtmek gerekir ki, mantksal anlamda paradokslar, ounlukla dilin yanl kullanmndan kaynaklanmaktadr. Mistik deneyim ise, dilin ifade alan iinde yer alamamaktan kaynaklanan bir ifade gl ile karakterize edilmektedir. Dier bir deyile, mantksal paradoks dil-ii bir durum olarak grnrken, mistik deneyim dil-d bir durum olarak grlr. Bu bakmdan mistik deneyimi dilsel bir paradoks olarak grme giriimleri baz glklerle karlar. Bu glklerin u noktada tebarz ettii sylenebilir: Dilde grnen paradoksun, dilin kullanmndan m kaynaklandn, yoksa onun deneyimin kendisinden mi

292 293

294 295

Bertrand Russel, D Dnya zerine Bilgimiz, ev. Vehbi Hackadirolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996, s.26. H.Bergson, Yaratc Tekaml, ev. M. ekip Tun, MEB Yaynlar, stanbul, 1986, ss.179-180., H.Bergson, Dnce ve Devingen, ev. Mira Katrcolu, MEB Yaynlar, stanbul, 1986, ss.76-80.; Bertrand Russel, age., s.27. W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.256. Bertrand Russel, D Dnya zerine Bilgimiz, s.27.
89

kaynaklandn belirlemek zordur. Szgelimi, durgun akard Don ifadesindeki paradoks, dilin bilinli bir ekilde arptlmas neticesinde ortaya kan vurgulu bir estetik syleyi imkan ortaya koyar. Buna mukabil u ifadede bunu tespit etmek gtr: O btn bunlarn iindedir ve btn bunlarn dndadr296 Bir dier glk te, bir varolan olarak dilin, olaan bilince karlk gelmede baskn bir rol oynamasdr. Dil, soyutlama imkan barndrmasna ramen, bunu bir dereceye kadar yapabilir ve dilin kendisi de bir snrlamaya iaret eder.297 Byle bir snrn nasl belirlenebildii hususu ise, dilin kullanmnn akn alanda geerliliini yitirmesi, daha doru bir deyile, te hakknda bir bildirimde bulunamyor oluunda aranmaldr. Dilsel bir bildirimin konusu olmayacak bir deneyim nasl olur da var olur? eklinde dzenlenmi bir soru, aslnda dilin bir snrnn zaten var olduunu ortaya koyar. Buna ramen insan tabiatnn bu tr snrlarn stne gittii de vakadr ve bu husus bir ok dnce adam tarafndan da ifade edilir. Bunun yannda, yukarda zikrettiimiz ikinci gln, mantn kuralnn uygulamasnda ortaya ktn da grmek gerekir. Klasik metafiziksel-teolojik mantkta x ve y arasndaki iliki yle ortaya kar: x ve y, f ilikisi ierisindedir ve x kendi bana var olandr. Ynin varl xe baldr ve y, xten kar. x ve y arasndaki iliki bu kabuller dorultusunda gerekleir ve devam eder. Bu ilikide x, xtir ve y de ydir. Dolaysyla bu dnte vaz olunan mantk, kural anlamna gelir. Mistikliin mantnda ise, x ve y arasnda mantn kuraln uygulayabileceimiz bir f ilikisi neredeyse yoktur. Mistik deneyim bizi, xin x ve ynin de y olarak kald bir durumun dnda karlad iin, mantksal anlamda bir aknlk yaamamak mmkn deildir. Mistik deneyimin en u noktasnda x ve y arasnda bir f ilikisi kalmaz ve mistik Mutlak Birde eriyip gider. Carnap ve Ayerin ynin xten kmas anlamndaki ilkeyi eletirmeleri ve Wittgensteinin de dile snr ekme dncesiyle benzer bir yaklam benimsemi olmas, Wittgenstein iin geerli olabilecek metafizik-d bir mistiklik dncesini glendirir gibi grnebilir. Ancak, byle bir dnce metafiziin tamamen ortadan kaldrlamadnn kabul edilmesi anlamna gelebilecei gibi, metafiziin ifade temelli bir yaklamla yeniden nasl ele alnabileceini gsterme giriimi olarak ta alglanabilir. Dolaysyla bu yaklam, bizce, metafizie kar gelitirilen bu tavrn sonularyla ilgilenmekten ziyade, metafiziin toptan yok edilmesi dncesine dayanr. W.T. Stace, mistik deneyimin paradoksal olduunu sylemenin yle bir zme kap araladn syler: Paradoksu oluturan ulardan her biri tek bana inceleme ve aratrmaya konu olabilir.298 Stacenin bu gr, Mantk Pozitivizmin anlamsz ilan ettii eliik cmlelerin durumuyla da ilgilidir. Paradoksun her iki ucu bize anlaml birer nerme vermesine ramen, bu iki u, tek bir cmlede okunursa elime kanlmaz olacaktr. Oysa diyor Stace, anlamsz olma ne doru ve ne de yanl olmay ifade eder ve mistiin ne srd hem tek ve hem de ok gibi bir iddia, sadece yanl

296 297 298

W.T.Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.259. Bu snrlama Wittgensteinci bir snrlama anlamnda deildir. Daha ok, btn mmkn nitelendirmeler dizisi anlamndadr W.T.Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.270.
90

olabilir. nk, elime yasas, her ikisinin ayn anda doru olmayacaklar kuraln ierir.299 Stacenin bu gr, bizce, mistik deneyimin mantk dairesi iinde kalnarak en azndan yanl ilan edilip anlaml klnmas isteini ifade eder. Byle yapmakla Stace, mistik deneyim lehine yle bir kazanm elde edebilecektir: Klasik doruluk kuramna gre bir nerme yanl olduunda, nesnesinin uygun olmamas sebebiyle yanl olur. Uzlamsal anlam verme kriterlerine gre uygun olmayan bir nesne yok saylamaz ve en azndan ilke baznda mistik deneyim muhtemel bir anlam verme alanna ak bir vaziyet alm olur. Bu grn yerinde olup olmadna bakacak olursak; Stacein, mistik deneyimi kurtarmak pahasna, verilen cmlenin anlaml btnln yok ettiini syleyebiliriz. Hem bir ve hem de ok gibi bir cmleyi blerek ele almak, paradoks diye bir eyi zaten kabul etmemek demektir. Dolaysyla mistik deneyimin paradoksallndan bahsetme imkan da ortadan kalkm olacaktr. stelik bu, sadece mistik deneyimle ilgili paradokslarla da snrl kalmayarak tm paradokslara da uygulanabilir olabilecektir. Byle bir yaklamn mistik deneyim asndan anlam sorununu zme kavuturmaktan ziyade tehir ettii sylenebilir. B. Russell, mistikliin gereklii ve gerek-dl sz konusu olduunda ncelikle u drt sorunun cevaplanmas gerektiini syler: 1. Akl ve sezgi birbirinden farkl iki bilgi tarz mdr ve bunlardan birini sememizi gerektirecek bir sebep var mdr? 2. okluk ve onun paralar srekli olarak mevhum mudur? 3. Zaman gerek midir? 4.yilik ve ktln gereklik derecesi nedir?300 Russelln sorduu bu sorular mistik bilginin imkanna ynelik sorulardr. Wittgenstein Tractatusta mistisizme kar nasl bir dnsel tavr gelitirmitir ve bu tavr analitik gelenek iinde nereye oturur? Konumuz, bu adan Tractatusu daha yakndan incelemeyi gerekli klmaktadr. Bilmenin kesin bir bilme anlamna gelmesini istiyorsak, bilin ieriklerinin belirli yaplanma ve biimlenmelerine gre belirlenmi oyun kurallarn kabul etmek zorundayz. Pythagoras bir sayda var olu ilkelerini ararken, Platon da saylarda varlklar bulmak istemitir. Fakat, burada saylar ve onlarn davranlar, -Bir metre yz santimetreye eittir. ifadesinde olduu gibi- ok az bir metafizik manaya sahiptir. Burada hakikat plak bir uzlama gibi grnr ve gerekten bu trden hakikatler matematikseldirler.301

299 300 301

W.T.Stace, age., s.271. Bertrand Russel, Mistiklik ve Mantk, ev. Yusuf erif, Devlet Matbaas, stanbul, 1935, s.13. Johannes Hirschberger, age., s.1187.
91

Matematik ve fizikte kullanlan yntemlerde iki mantk kullanlr: Aristotelesin bulduu tmdengelim ve Baconn kulland tmevarm. Bu iki metod birbirine nfuz etmeksizin st ste akr ve mantk ikicilii denilen ey de budur.302 Buna karlk felsefede aslnda iki saf tip vardr: Platon ve onun zdd David Hume. Geri kalanlar bu ikisinin ya blmleridir veya kark bir tipidir. Her iki tarafta da logosun felsefesi vardr ve bunlar temelde farkldr. Platondan gelip Hegele ulaan logos, dierlerinden farkldr ve bunu Hume da devralmtr. Hume akli hakikatleri biliyordu ve onda, daha nceden Lockeun de bildii, en stte bulunan mantksal prensipler temelinde bir kyas dncesi vard. Fakat, empirizmin geliiyle logos, ne btn hakikatlerin prensibi ve evrensel akl ve ne de Tanr dncesi veya plak bir dnsel kyastr. O aslnda sadece tasarmla ilgili kyas anlamndadr. Bu logosa biz bugn modern mantn erevesinde ve zellikle de yeni pozitivizm ve dil analizcilerinde rastlamaktayz.303 Bunun yannda lojistik sadece Humeda var olan bir ey deildir. Logosun taraftarlar onu Aristotelesin ilk almalarnda bulmulardr. Daha sonra Stoaclarda ve ge Orta ada Logosa rastlamak mmkndr. Lojistiin gerek balangc Leibniz ve ilgin Endlsl dnr Raymondus Lullusun almalarnda bulunur. Lullus, saylar, kavramlar veya mantksal sembollerle yaplan bir hesaplama sanat demek olan ars combinatoriay kendisi dnerek bulur. Yirminci Yzylda Whitehead ve Russell, r aan eserleri Principia Mathematica y yazm (19101913), Amerikal A. Church Journal of Symbolic Logic i kurmu (1936), Lewis ve Curry yeni ve nemli bak alar gelitirmitir. Lojistiin konusunun ne olduunu bulmak iin, ilk olarak klasie, Aristotelese kadar geri giden bir yolu izlemek gerekir. Aristoteles mant, kavram badamnn kesin bir formalizmini ortaya koymutur. Aristoteles gstermitir ki, insann dnmesi ve bunu ifade etmesi belirli genel biimlere ve biimlendirmelere tabidir. Formalizm modern mantkta daha da ileri gitmitir. Lojistik, imdi anlamlarn saf formalizmi ve fonksiyonalizm olarak vardr ve bu saf olarak onun mantksal anlamnda bulunur. Leibnizin characteristica universalisinde varlklarla bir iliki vardr ve modern mantk, var oluu daha fazla gstermeyen, aksine daha saf olan isel mantk, cebir eitliklerinde olduu gibi veya satran oyunundaki hamleye benzer bir ifade anlamnda dizilimsel bir fonksiyon anlamna gelebilecek daha saf bir kombinasyon teknii gelitirmitir. Bu ifadeler, cebirde olduu gibi form deitirmi, sembolleerek mekaniklemitir. Bertrand Russeln grne gre matematik, yalnzca bir eitlik ve bir sanattr. Russella gre, btn olarak grldnde mantksal atomculuk, sahip olduumuz Hume izgisinde, alglarn ruhtaki bir demeti olarak grnr. J.S.Mill bunu, ruhsal kimyann tam bir aklamas olarak grr.304

302 303 304

Edmond Goblot, limler Sistemi, ev. Fethi Ycel, Maarif Basmevi, stanbul, 1954, s.13. Johannes Hirschberger, Logos im 20. Jahrhundert, Verlag Droemer Knaurs, 1998, s.1184. J.Hirschberger, age., s.1188.
92

Yeni mantkta, kyasn ok az bir nemi vardr. Eski mantk, nesneler zerine dnrken, yeni mantk nesnelerin simgelerinin bir seimi zerine dnme anlamna gelir. Russell ve Whiteheadin Principia Mathematicas byle bir simgesel dnme ile matematii manta indirger.305 Russell Wittgensteinn Tractatusuna yazd nszde, atomik bir nerme iin, doru olmak ile gereklemi olmak ve yanl olmakla gerekletirilmemi olmak arasnda fark yoktur der. Bu konuda Russelln gr u ekildedir: Dnya olaylara blnr ve olaylar kesin olarak tanmlanamazlar ama, nermeleri doru veya yanl hale getirenlerin olaylar olduunu sylerken anlalan ey aklanabilir. Bu balamda Russell ve Wittgenstein ayn eyi dnr: Gelecekteki olaylar, gemiteki olaylardan karlamaz ve nedensel inan bo bir inantr.306 Russella gre mantk, Ortaadan gnmze kadar, kyasn teknik terim ve kurallarnn skolastik bir derlemesi olarak gelir. Bu mantk, Aristoteles mantndan baka bir ey deildir ve gnmzde metafizikiler tarafndan hala kullanlmaktadr. Aristoteles mantnn krlmas Onyedinci Yzyln balarna rastlar. Bacon ve Galileo ile Ortaa gelenei braklarak tmevarmsal ynteme geilir. Fakat bu da Russella gre, tmdengelimin kapsamnn geniletilmesinden baka bir ey deildir.307 Hegel ve onu izleyenlerin mantkla metafizii e tutarak, evrenin doasn bu e tutma zerinden aratrmaya giritikleri sylenebilir. Bu aratrma ise Russella gre, mantn gerek dnyaya bir uygulamasdr. Oysa mantk, i-tutarlln ne olduu hususuyla ilgilenmelidir. Hegel, geleneksel mantn her nermeye bir yklem veren yaklamndan yola karak, bir znenin iki yklemi olamayaca hkmne varr ve Mutlakn niteliklerini de bu hkmden yola karak belirler.308 Bu, tabii ki, zne-yklem ilikisin evrensellii inancna dayanr. Russella gre bu, Hegelin geleneksel mant eletirisiz bir ekilde kabul ettiinin en nemli delilidir.309 Russelln Hegeli eletirisine ayrntl olarak girmeden, konumuz asndan nemli olduunu dndmz u ayrntlar da zikretmemiz gerekir: Hegel, Russella gre iki farkl kipi birbirine kartrr. Sokrates lmldr cmlesindeki dr ile Sokrates baldran ien filozoftur cmlesindeki dr birbirinden farkldr ve ilki bir yarg ifade ederken ikincisi zdelik ifade eder. Bu karklk yznden Russella gre Hegel, Sokrates ile lmlnn zde olduunu dnr. Oysa bu ikisi farkl eylerdir ve Hegel bundan stne stlk bir de ayrmllk iinde zdelik gibi bir ey karr. Sokrates lmldr cmlesinde Sokrates tikel, lmldr ise evrenseldir. Hegel buradan da tikelin tmel olduu sonucunu karr ki

305 306 307 308 309

Armand Cuvillier, Felsefe Yazarlarndan Seme Metinler, C.3, ev. Mukadder Yakubolu, Bilim Sanat Yaynlar, Ankara, 1996, s.254. Armand Cuvillier, age., s.25. Bertrand Russel, D Dnya zerine Bilgimiz, ev. Vehbi Hackadirolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996, s.38. Naim ahin, Hegelin Tanrs, izgi Kitabevi Yaynlar, Konya, 2001, s.105. Bertrand Russel, D Dnya zerine Bilgimiz, ss41.42.
93

bu, i-eliki demektir. Russele gre Hegelin felsefesi bu yanl karm ve karklklar zerine bina edilmitir.310 Mantk hakknda bu genel bilgileri verdikten sonra, onun Wittgenstein tarafndan nasl anlaldna bakabiliriz. Balammza uygun bir ekilde Wittgensteinn u cmlelerini ele alabiliriz: Mantkta hibir ey rastlantsal deildir. ey olgu balamnda yer alabiliyorsa, olgu balamnn olanann eyde zaten nceden ayrt edilmi olmas gerekir311 Wittgenstein TLPnin 1.1 3 adl cmlesinde mantksal uzamdan bahseder. Bu mantksal uzam, dnyaya akn olan ve dnyaya tam olarak kar gelen mantn dnyadaki yanss olmaldr. Ne ie yarayacaktr bu yans? Eer dnya, eylerin deil, olgularn bir toplam ise ve ey iin zsel olan bir olgu balamnn oluturucu esi olabilmek ise, olgu balam denen eyin tanmlanmas gerekir. Olgu balam, Wittgensteina gre, olanlarn, eylerin bir balantsdr. Wittgenstein balantya dayal bir dnya (ina etmek) tanmlamak ister. Balanty tespit etmek ve balantlarn birbirine gre aldklar konumu belirlemek iin kullanlmas gereken tek ara mantktr. Daha ak bir ifadeyle, dnyann balantlarla dnya olmasn salayan ey mantktr. Wittgenstein, 2.012 numaral cmlede mantkta hibir eyin rastlantsal olmadn syler. ey, olgu balamnda yer alabiliyorsa da bu, eyin eyler aras balanty salayabilme hususunda bir kabiliyeti haiz olduu anlamna gelir. Wittgenstein, olgu balamnn oluumunu ki olgu balam, dnyann tanm asndan ok nemlidir- tesadfe brakmyor ve eyi kabiliyetli klyor. Acaba Wittgenstein tesadf ortadan kaldryor mu bylece. eyin, olgu balamnn olanann nceden ayrt edilmi bir ekilde tamas manta ne kadar uygundur? 2.0121 no lu cmlede kendi bana var olabilen eye bir olgu durumunun uygun dmesi tesadf gibi grnebilir ama, bu sadece tesadf gibi grnen durumdur. Mantkta hibir ey rastlantsal deildir. Yani kainatta tesadfe tesadf edilemez. Bizce, Wittgenstein bu belirlemeyle metafizik bir soruna yol amaktadr. eyin kabiliyetli kabul edilmesi bir imkan olarak aksi de dnlebilen bir durumdur. Ve sanki Wittgenstein eyi byle tasavvur etmekte muhayyerdir. Bir zamanlar, Tanrnn her eyi yaratabilecei, ama, yalnzca mantk yasalarna aykr bir eyi yaratamayaca sylenirdi. nk mantksz bir dnyann neye benzediini syleyemeyiz.312 Mantksz olan hibir ey dnemeyiz, nk o zaman mantksz dnmemiz gerekirdi.313

310 311 312 313

Bertrand Russel, D Dnya zerine Bilgimiz, s.43. TLP, 2.012. TLP, 3.031. TLP, 3.03.
94

Tractatusun daha ok mantk zerine bir kitap olduunu syleyebiliriz ki, adnda bulunan logicophilosophicus ibaresi de bunu dorulamaktadr. Wittgensteinn dnyay mantk araclyla kurmak isteyen bir filozof olduu gz nnde bulundurulmadan, onun Tractatusda kulland dier kavramlar anlamann imkan yoktur, dense bu yanl olmaz. Yukardaki cmlelerde Wittgenstein, mantk yasalarnn dnyann neye benzeyebileceini belirlediini, bu yasalarn dnda herhangi bir dnya tasarmndan bahsetme imkannn olmadn sylemeye alr. Mantn belirleyicilii, sadece dnyann olduu gibi olan olmasyla snrl deildir. Tanr dnyay yaratt. nermesi bu cmlede ciddi bir engelle karlamaktadr. ayet, dnya ve mantk ilikisi, Xin varl, Yye baldr trnden, ilkeyi ieren bir nerme ise, bu durumda mantk, dnyann ilkesi ve ayn zamanda da koulu olmu olur. Buna gre, dnya, mantk olmadan Dnya adn ve formunu alamaz. Mantk, byle dnldnde dnyay nceler. te yandan, dnyay dzene sokan bir ilke olarak mantn, onun iinde yer almamas da gerekir. Nitekim Wittgenstein, Mantk akndr der.314 Wittgenstein bunun yannda Tanrnn aknlndan bahsetmez. Onun Tanrnn aknlndan bahsetmemesinin sebebi udur: Dnyann nasl olduu, yksek olan iin hi farketmez. Tanr kendisini dnyann iinde aa vurmaz.315 Biz bu cmleden, mantkla -ve genel olarak aknla- ilgili olarak unu anlayabiliriz: Mantn akn olabilmesi iin dnya ile ilikili olmas gerekir. Bu cmle, akn ad altnda toplanabilecek her ey iin bir genelleme imkan verir. Tanrnn, dnya ile ilikisi, mantn dnyayla ilikisine benzemez. Tanr, yksek olan olarak kendini dnya iinde aa vurmaz. Burada biraz durmak gerekir kanaatimizce. Acaba Tanr, kendisini aa vurmaz m, vuramaz m? Fiilin bu iki ekli, Wittgensteinn dn biiminin haritasnda bizce nemli noktalara gndermede bulunur: Dnya, mantk tarafndan kuatlm bir eydir ve Tanr da mantn yasalarna aykr bir ey yaratamaz. Yukardaki cmleye gre, Tanr, -kendisi yaratm olsun ya da olmasn- mantk tarafndan bir snrlandrlmaya maruz kalr. ayet mant Tanr yaratmamsa, bu durumda ortaya bir paradoks kar. Yok eer, mantk Tanr tarafndan yaratlmsa, Tanr yaratt bir ey tarafndan -bizzat iradesi sebebiyle- bir snrlanmaya maruz kalr. Her iki durumda da Tanrnn kendini dnyada aa vurmas bir engelle karlar. Birinci durum, neredeyse Tanrnn olmad, mantn olduu bir durumdur ve bu durumda da mantn Tanr olduunu sylemek imkan dahilindedir. Dier taraftan, mantn Tanrnn bir sfat veya grn olduu da sylenemez. nk Wittgenstein, mantn yannda Tanry da yksek olan bir ey olarak zikreder. Her ne olursa olsun, Tanr kendini aa vurma hususunda bir engelle karlar bu dnte. Aa vurmaz demekle Wittgenstein, Tanr, yaratt kanunlarn hilafna davranmaz m demek istiyor? Tractatusta gerekten onun bu anlamda bir cmlesi vardr: Bir Tanr, iinde belirli tmcelerin doru olduu bir dnya yaratmsa, ayn zamanda, bunlardan kan btn sonu tmcelerin de iinde uygun dtkleri bir dnya yaratmtr. Ve benzer ekilde, iinde >>p<< tmcesinin doru olduu bir dnyay, bunun btn nesnelerini yaratmadan

314 315

TLP, 6.13. TLP, 6.432.


95

yaratamaz.316 Bu cmleyi, Tanrnn yaratmasn anlama giriimi olarak anlayabilir miyiz? Tanry anlama giriimi nihai gayesi Tanr olan bir soruturmada anlam kazanr dersek, Wittgensteinn bu manada Tanry hedefleyen bir dnr olmadn kabul etmek gerekir. Wittgensteinn hedefi dnyay dilin mantksal analizi araclyla kurmak olduuna gre, bu dnyann iinde yer almayan veya grlmeyen her ey akn olmak durumundadr. Fakat akn olanlarn says sanld gibi ok fazla deildir. Mistik alanlar bal altnda ele aldmz gibi, bunlarn saylar ve dnya ile ilikileri dnya eksenli bir soruturma neticesinde ortaya kmaktadr. Dnya eksenli bir soruturmada Tanr gibi bir varln zikredilmesine ne gerek vardr? Wittgenstein buna zorlayan nedir? Wittgenstein buna zorlayann mantktan baka bir ey olmadn syleyebiliriz. Fakat, bizzat mantk, akn bir ey olarak bize -dnya dndan da olsa- bir ey sylyor olmaldr. Mantn varlnn mantksal bir zorunluluk olmad dncesi bizi mantn aknln kabul etmeye zorlayabilir; ama Tanr iin ayn eyi syleyemeyiz. Bu, Tanry hedeflemeyen bir soruturma iin zorunlu bir bak asdr. Mant Tanr olarak kabul etme imkanmz kalmadna gre, Wittgenstein Tanrnn adn anmak zorunda brakan bir ey olmaldr. Bizce, Wittgenstein buna zorlayan ey, varolanlarn tmnn dilin mantksal analizi araclyla ortaya konanlar olmad/olamayaca dncesidir. Dnyann snrnda da olsa, mantk ve ben gibi kavramlar, dnyann ii olmayan bir duruma dikkatimizi oktan ekmitir. ayet bunlar dnyann iinde yer almyorlarsa, -d demesek bile- nerede yer alyorlardr? Dnya erevesi bizzat Wittgenstein tarafndan alm bir erevedir ve ite bu yzden ieride olmayanlarn neyin iinde yer alyor olduklar ciddi bir soru olarak karmza kar. Veya baka trl sylendiinde, bu eylerin ilikide olduklar bir kavram/varlk olmaldr ki, biz onlarn grnlerini bu dnyada bulup, kullanlr klabilelim. Wittgenstein, TLPnin 6.373 numaral cmlesinde dnya ve beni tanrlk kavramlar olarak telakki ettiini syler. Demek ki, dzenlemeye altmz dnya, esas itibaryla tanrlk bir kavramdr. Ve yine unu da belirtelim ki, bu dnce varolanlarn tmn dnyaya eitleyemeyen bir dncedir. Wittgensteinn Tanr anlay yle grnyor ki, mantk dnda ele alnabilir deildir. Tanr yksek olan olarak kendini dnya iinde aa vurmaz. Bu yzden, Tanrsz bir dnme imkan bulabiliriz; ama mantksz asla dnemeyiz. Mantk-d bir dnyann neye benzeyebileceini bilemeyeceimiz iin, Tanrnn mantk-d olabilme ihtimali hakknda da bir ey syleyemeyiz. ayet, mantk-d olanlar hakknda mantk dairesi iinde kalarak hibir ey syleyemiyorsak, Tanr hakknda da hibir ey syleyemeyiz. Ama Tractatus, akn olanlar hakknda tecrbe sahibi olabilecek olan yegane aktrn Ben olduunu sylemeye alr. Wittgensteinin bunu nasl gsterdiini Ben hakkndaki ilgin deerlendirmelerine bakarak anlamaya alalm.

316

TLP, 5.123.
96

1.4. BEN
Tractatustaki Benin mistiklie nasl kap araladna bakmadan nce onun, mistik deneyimle ve genel olarak felsefedeki benle ilgisini kurmamz gerekir. Mistik durum, herhangi bir eyin oluunun, olu artlarnn dndaki allmadk olaylara vurgu yapt iin ou kiiye artc ve anlalmaz grnr. Gerekte artc olan, tm eylerin oluma kanunlarnn dnda duran bir kanun veya belirleyiciye yaplan gndermedir. Byle bir belirleyiciyi objektif alem ierisinde tespit etme imkan bulunmad iin, mistikler zorunlu olarak metaforu kullanma cihetine gitmiler veya susmulardr. Bu husus, mistik durumun objektif bir kriterinin olmad ve bu sebeple de bulank, aldatc ve yanltc olabilecei iddialarn ieren kar grlere temel oluturmutur. Aristoteles ta batan bir lt koymutur. Aristotelese gre, eksiklik ya da arlk yznden, bizdeki tanrsal olan eye zen gstermeyi ve theoriyay engelleyen tercih, kt tercihtir. Ruh iin en iyi lt udur: Ruhun akldan bamsz yanna olabildiince az kulak vermek.317 Hakiki mistii sahtesinden nasl ayrt edebiliriz? Bu soru, -ayet yantlanabilirse- mistik deneyimin karakteri hakknda bize baz ipularn verebilir. H. Serouya bunun iin mantk eletirisine ihtiya olduunu syler. Bunun iin yapmamz gereken ey, Serouyaya gre bakmz mistiin davranna yneltmektir. nk Serouyaya gre gerek mistik mantktan yoksun olamaz. ayet mistik mantn hilafna davranyorsa, o gerekte mistik sfatn haiz deildir. Ancak burada hemen Serouyann bu grne yle bir soru yneltmek gerekir: Mistik, mantkl davranacak olsayd, olaan ifade yollarnn dnda bir ifade tarzn tercih eder miydi? Veya mistik deneyim nasl bir eydir ki, kendine mahsus bir ifade tarznn dna kmaya msaade etmiyor? Serouya, byle bir soruya yle cevap verebileceini dnr: Evet, irade felce urar ve kii bu halleri tekrarlayamaz, ancak bilin onlar ayn hal tekrar yaandnda tanr. Bunun yannda Serouyaya gre, mistikte bu hallerden baz anlar (izler) kalr.318 Buna ramen, hal yeniden yaansa bile her seferinde biriciktir ve yekdierine aktarlamaz. Seruoyann bu grne yle bir itirazda bulunulabilir: Mistiklik adna elde ne varsa, bu, bu anlardan salanan ierikle kaimdir. Serouya, William Jamesin u kavramn kullanr: Szle anlatlamazlk, sezgi ve edilginlik. Mistiin hatrladklaryla, William Jamesin szn ettii szle anlatlamazlk ve bakasna aktarlamazlk duvarn aabiliyoruz. Fakat, yine de u ayrm gzden karmamak gerekiyor: Mistiin anlar, hale dair anlardr, halin kendisi deil. Buna ramen mistiklikten sz edebilme imkanna, hallere dair anlar sayesinde kavutuumuzu gz ard etmememiz gerekiyor. u sorular mistik deneyimi anlayabilmek asndan nemlidir: Gerekten bu anlar, hakiki mistii sahtesinden ayrt etmemizi salayacak olan kriteri sunabilir mi bize ? Daha da nemlisi, herhangi bir an, izini tad duruma bizi ne kadar yaklatrabilir ve onu anlamamz ne kadar salayabilir? Bu sorulara cevap ararken unutmamamz gereken husus udur: Anlar bir mistiin

317 318

Aristoteles, Eudemosa Etik, ev. Saffet Babr, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999, 1249b-20, s.255. Henry Serouya, Mistisizm, Gizemcilik, Tasavvuf, ev. Nihal nol, Varlk Yaynlar, stanbul, 1967, s.10.
97

anlardr. Yani, mistik yoluyla bize ularlar. Bu yzden hali ne kadar yansttklarn ancak onu aktaran bilebilir. Yine de, bu anlar yardmyla bir mistikler-aras dzlem oluturabileceimizi varsayabiliriz. Bu dzlem yardmyla da ancak mistikler arasnda geerli olabilecek baz kriterler koyabiliriz. Nitekim William James ve W.T. Stace de mistisizmi byle bir dzlemde ele alr. Bylece anlarn deeri meselesi de metin-ii bir durum olarak ele alnabilir. Serouya, Schopenhauerin u cmlesini temel gerei kavrama iddiasnda bulunan mistik kavraya bir destek olarak sunar: Sezginin, kavramn ve genellikle her dorudan bilincin ulaamayaca eylerin dorudan doruya hissedilmesini salamaya ynelmi her doktrin mistiktir. Serouyaya gre, mistisizmin ne hakknda olduunu ancak bu i seziten anlayabiliriz. Srf grne ynelmi olan duyarl sezgi ve zekann aksine, i-sezi bize evrensel gerein daha derin bir manzarasn verir. nk o, iradeyi vcut bilinci iinde kavrar. Bylece o, iradenin en yakn olabilecek bir fenomene ular: Mutlak gerek. te mistisizm bu gerek hakkndadr.319 Hristiyan mistisizminin byk lde Yeni Platonculuk tarafndan ekillendirildiini tespit ettikten sonra, mistik deneyimin nasl ifade edildiini de onun temel kavramlar araclyla ele almamz gerekir. Mistik deneyimin yksek rneklerinde320 rtk bir ekilde insan iradesinin zerinde olan akn bir varla ulama istei bulunur. Bu istek hatta bizzat mistik deneyimin varlnda dile gelir. Mistik deneyim varl aan bir varlk alannn var olduuna ahitlik eder de denilebilir. W.T. Stace, Evrensel Bir, Bir, Mutlak Bir olarak adlandrlan ve mistiin deneyimledii , kendisine katld eye Tanr adn verip veremeyeceimizi sorar ve ortaya bununla ilgili olarak be zellik koyar. Bu zellikler unlardr: 1. Tanr, yaayan (canl) ve bilinli olmal, 2. Tanr, tm tinsel arzularn hedefi olmal, kurtulu ve mutluluu salayabilmeli, 3.Tanr, yce ve kutsal duygular uyandrabilme zelliine sahip olmal, 4. Tanr, btn deerlerin ve iyiliklerin kayna olarak dnlebilmeli,

319 320

Henry Serouya, age., s12. Meskalin ve benzeri kimyevi uyarclar yoluyla ulalan bilin durumlarnn da mistik deneyime dahil edilmesi gerektii eklinde grler de vardr. Bunun yannda, W.T. Stacenin zikrettii Zen Budizmin taraftarlarndan bir olan D.T. Suzukinin u grn de bu ereveye dahil etmekte bizce bir saknca yoktur: lle de kendimden daha byk bir varlkla birlemem gerekmez, fakat sk bir btnle sahip olduumu ve kesinlikle dier bireysel varlklardan ayr olduunu grdm kendi bireyselliim tanmlanamaz bir eyin, alk olduumdan olduka farkl bir dzene sahip bir eyin iinde eriyip yok olur. Bkz. W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, s.118.

98

5. Tanr, dnyann kayna olmal ve her eyin ondan kt eklindeki zorunlu zellie sahip olmaldr.321 Grld gibi burada Tanr mistiklik asndan ele alnmaktadr. Stace, Tanr szcnn mistik deneyimler hakknda ulu orta kullanlmamas gerektiini syler. ou teist mistik iin Tanr szcnn kullanmnda bir beis yoktur. Ancak, Budizmin kimi grnleri ve baz mistikler sz konusu olduunda byle bir kullanm ortadan kalkar. Tanr szcnn mistiklik balamnda Stace tarafndan byle bir yaklamla ele alnmasnn ne anlama geldii zerinde durmak gerekir. Stace, kitabnda Evrensel Ben, Bir, Mutlak Bir denilen varlkla, deneyimi yaayan arasnda bir birliin, Ona katlmann olduundan bahseder. Stacein verdii rneklerin tmnde bireysel bir zl neticesinde deneyimi yaayan Bire katlmakta ve neredeyse Onda yok olmaktadr. Bu durum ise, neredeyse panteizm demektir. Stace, sanki panteizmi gizlice savunuyor gibidir. Panteizmle mistik deneyim arasnda bir ayrm yapmayan birinin mistiklik asndan Tanry ele alrken yansz davranaca dnlemez. u halde u sylenebilir: Stace, panteistik mistiklik alglamasn Tanrya giydirmeye almaktadr ki, byle bir yaklam hem bilimsellikten uzak ve ciddiyetsiz, hem de fayda getirmeyen bir yaklamdr. Wittgensteinn Beni nasl konumlandrdna gemeden nce, genel olarak felsefede onun nasl anlaldna ksaca deinmek gerekir. Felsefede kendilik bilincinden, sjenin gzden geirilmi dnceleri ve deneyimleri anlamnda bilin kastedilir. Sjenin birini bir eyi dnrken dnd eyle zde olup olmamas, dncesinin nesnesine denk dp dmemesi burada belirleyici bir noktadr. Sje burada, kendi gemii, gelecei ve iinde yaad an arasnda gerilmi bir durumdadr. Bu balamda sje iin, bu gerilimin de iinde olduu olduka youn epistemik bir zel durum vardr.322 Kendilik bilinci ahs zamiri veya Benin semantiine indirgenebilir ve bunun yardmyla dile getirebilir mi? Bedensel bir ahsn, eyler iinde bir ey olarak kendisiyle zde olduu sje olarak bilinebilir mi? Kendilik bilincinin ahs-dl, bir ahs veya zne kavram olmadan ifade edilebilir mi? Analitik felsefe yukardaki sorular bir gl ortadan kaldrmak amacyla sorar. Analitik felsefenin denemesi, kendini dnen dncenin epistemik niteliini Ben tanmna indirgemek ve bunun yardmyla da kendini dnen dnceyi oaltarak ifade etmektir. Bylece ahs zamirine veya Bene indirgenmek suretiyle bu durum, dilin aralar kullanlarak bir gzden geirilebilirlik ve aklk kazanm olacaktr.

321 322

W.T. Stace, Mistisizm ve Felsefe, ss.182-183. Klaus Puhl, Selbstbewusstsein in der analytischen philosophie.de/philosophie/selbstbewusstsein.html
99

Philosophie.

http://www.information-

Kendilik bilinci denilen eyde sje (kendini bilici) sjenin muhteviyatnn deiebilme tehlikesine kan, kendi saf sjesini arar. te yandan, Ben-dncesi bir zdeleme dncesidir. Bu adan bakldnda benin neyle zdeleecei ok ciddi bir sorun olarak ortaya kar. Bilin, sk sk harikulade bir bilme eyleminin byleyici, bilmece dolu bir fenomeni olarak karakterize edilmitir. Bilince dair kendimiz olarak ne bilebilir ve zel bir bamszlkla, prensipte baka bir tarzda grlebilir baka eyler ve kiiler hakknda bir eyler bilebilir miyiz ve bu mmknse, byle bir bilgi ilk planda bedensel niteliklerimizle ilikilendirilmeden yalnzca mental erevede mi geerlidir? M. Frank, Benin kullanmnn sezgisel bir ayrmn u iki cmlede gstermeye alr: 10 cm bydm Bu cmle Benin nesne olarak kullanmna bir rnektir. Diim aryor cmlesi de Benin zne olarak kullanmna bir rnektir. Frank, Sydney Shoemakerden yola karak Benin (birinci ahs zamirinin) bilgi verici konumu belirsizdir der. Cmleleri, bunlarda Ben hadisesinin kullanlmasna gre Nesne-tr ve zne-tr cmleler olarak adlandrabiliriz. Nesne - tr cmlelerin geerli olup olmadn tespit edebilmek iin, nesne - tr bir cmleyi ortaya koyan bir ahsn olup olmad ve ayrca isnat edilen niteliklerin ona uyup uymad bilinmek zorundadr. Buna mukabil, zne-tr cmlelerde, zne-tr bir cmleyi belirten F vasfn haiz bir ahs mmkn deildir.323 Wittgenstein, Tractatusun 5.6.1 adl cmlesinin sonunda ve 5.6.2 cmlesinde unlar syler: Bir eyi dnemiyorsak, onu dnemeyiz; o zaman, dnemediimizi syleyemeyiz. Bu deini, tekbenciliin ne lde doru olduu sorusunun karara balanmasnn yolunu gsteriyor. Tek-benciliin kastettii ite, tamamyla dorudur, ama bu sylenemez, kendini gsterir. Dnyann benim dnyam olduu, kendini urada gsterir ki, dilin (yalnzca benim anladm dilin) snrlar, benim dnyamn snrlarn imler.
324

Bu cmlelerden yola karak Wittgensteinn solipsizmi tasfiye ettiini

syleyebilir miyiz? ayet bu mmknse, bu tasfiye dncesini ncelikle sbjektifliin tarihinde aramak gerekir. Sbjektifliin tarihi bu sorunu mzakere etmitir ve problematik olarak gstermitir ki, kartezyen yaklam, bilgi teorisinde nesne ve znenin kopuunu ifade eder.325 Wittgenstein kartezyen metodik solipsizmin dnmn enteresan bulur. Bu balamda Wittgenstein iin Bir tarafta Schopenhauer, dier tarafta ise modern mantk ve dil felsefesi vardr. Schopenhauer epistemik gelenekten biraz bozulmu zne kavramn alarak gelitirir. Schopenhauern estetiinde ie dnl uzaklama (kontemplativer Entrckheit) durumunda zne ve nesne kopuunun feshedilebilirliini gsterme imkan vardr. zne ve nesnenin birlii, bir messes-ben (olumu, btnlemi ben) formunda gsterilebilir ve bu da ie dnl solipsizm olarak adlandrlr. Buna

323 324 325

M.Frank, Analytische Theorien des Selbstbewusstsein, Suhrkamp Verlag, 1994, ss.43-59. TLP, 5.62. Andrea Birk, Vom Verschwinden des Subjekts. Eine Historisch-Systematische Untersuchung zur Solipsizmusproblematik bei Wittgenstein, s., 11, http://ub.uni-konstanz.de / kops / volltexte/2005/1438.
100

mukabil, Schopenhauern dntrd zne kavram, zne ve nesnenin mantksal analizi araclyla tam olarak, dil felsefesi iinde zme ular.326 Wittgenstein Dnya-Ben ilikisini Tanryla ilgili kavramlarn ilikisi olarak dnr. O yle der: ki tanrlk vardr: Dnya ve benim bamsz Benim327 Ayrca Gnlklerde yer alan u cmleler Dnya-Ben ilikinin nasl anlalmas gerektiine k tutar: Ben, bir znenin karsnda duran, bilinecek olan bir nesne deildir.328 nk ben her nesnenin karsnda dururum, ama Benin deil.
329

Bu cmleler, dnyay karsna alan bir filozofun, onu gerekte neyin karsna aldnn farknda

olmas gerektiini, bunun ncelikli bir ilem olduunu felsefi bir hassasiyet olarak ne karr. Benin, bir znenin karsnda duran, bilinecek bir nesne olmamas, Wittgensteinla Yunus Emre arasnda iliki kurmamza izin verebilir.Yunusun Beni bende demen, ben bende deilim, bir ben vardr bende, benden ieri. eklindeki dizeleri ile Wittgensteinn yukarda zikrettiimiz cmleleri arasndaki ilikiye ksaca deinebiliriz. Wittgenstein, Ben bilinecek bir nesne deildir derken, onun sadece bir nesne olmadn deil, bilgiye konu olabilecek kadar sabit bir ey olmadn da syler. Bir nesneyi karmza aldmzda, onu bilebilecek kadar zamanmzn olduunu biliriz. Bilmeye konu olan ey, zihnimize konu olduunda artk onu tabir yerindeyse yakalam oluruz. Zihnimiz onu yakaladnda artk o eyi ayrntl olarak bilebilme imkanna kavumu oluruz. Wittgenstein, Benin byle bir yakalamaya konu olmadn, onun karsnda konumlanamayacamz sylerken, byle bir imkann olmadna aka iaret eder. Bu durum Wittgenstein asndan bir Ben-krl dourur. Bir ok eyi karmza koyup, onlar renirken bize elik eden ey Benden bakas deildir. Mesele onu renmeye geldiinde tabiatyla ortaya bir epistemik yarlamazlk kar. Wittgenstein balamnda bu durumu yine mantk asndan ele almak gerekir. Baka trl olamayaca iin, zorunlu olarak Ben bilinebilir bir ey olmayacaktr. Bunun yannda Ben, btn bilme eylemlerinden arndrlm bir ekilde de dnlebilir bir eydir ve Wittgenstein bu Beni tanrsal bir kavram olarak nitelendirir. u halde, Wittgensteina gre, Ben, bilme eylemi vazgeilmez bir eylem olduu ve bu eylem de Ben araclyla gerekletii iin son derece anlalabilir bir ekilde darda kalan bir eydir. Onun kendi bana ne olduu hususunda Wittgenstein bir ey sylemez. Yunus ise, buna mukabil daha derin bir alan aar Ben iin. Yunus nce, baka benlerin grd ad Yunus olan Beni ortadan kaldrr. Bu belki, Yunus balamnda nefs asndan stratejik bir eylem olabilir ama, o ikinci dizede bir Benin kendisinde bulunmadn bildirir. Bu durumu onun ete kemie brndm, Yunus diye grndm cmlesindeki anlamla birlikte dnerek yorumlamak da mmkndr; ancak, buna ramen Beni zme sorunu ortadan kalkmaz. Ben Tanryla oluacak bir birlikte zlecek olsa bile, bu birlik

326 327 328 329

Andrea Birk, a.g.y. L.Wittgenstein,Defterler 1914-1916, 8.7.16., TLP, 6.373. L.Wittgenstein,Defterler, 7.8.16. L.Wittgenstein, Defterler, 11.8.16.
101

gerekleene kadar ayr bir varlk olmaya devam edecektir. Dolaysyla karmza koyamadmz Ben ile bunun zerine daha st bir konuma yapan ben arasnda zorunlu olarak bir farkllk oluacaktr. Bu farkllk Yunusun dizelerinde aka kendini gsterir. Yunusun bakalarnn karsnda olan, bakasnn bilmesine konu olan beni Benden saymamas derinlik asndan farkl okumalara ak olmasna karn, bizi burada ilgilendiren daha ok Bene onun da sahip olmaydr. te Yunusla Wittgenstein arasndaki iliki - hatta benzerlik- bu noktada ortaya kar. Ben her ikisinde de elde olmayan bir ey olarak alglanr. Yunusun dizelerinin son ksmna gelince; belki Yunus, Wittgensteinin darda brakt Benin yerini ve ilevini iaret etmek suretiyle ona katk yapmtr denilebilir. Wittgensteinn dnyann snrnda duran Benini daha iyi anlayabilmek iin yle bir rnek zerinden dnebiliriz: ayet ak bir alanda isem ya da ak alana alan bir taraf olan kapal bir mekanda isem, muhakkak grp tespit edebileceim bir ufkum vardr. Ufku grmemi salayan ey boyutlu uzaydr. Wittgensteinn diliyle sylersek, zaman ve mekanda grrm. Ufkumun olduunu bilirim (Phaenomenon) Gzlerimi kapattmda yine grebilirim ufkumu, yani tekrarlarm. Grebilmem iin ufuk izgisinin olmas gerekir. Zaman ve mekan bu anlamda grme ortam oluturur. Ufuk izgisini gze yaklatrdmzda derinlik gittike kaybolur. Nihayet ufuk izgisi gze dediinde ne olur? En azndan ortam kaybolmaz m? Eer bir grme ortam belirlemisek -ki belirledik- o ortam kaybolduunda grme de olmayacaktr. Peki ufuk izgisinin gze demesi durumu nedir o zaman? Ve daha da nemlisi gz hala gz mdr? Gz hala gz ise grd, noktalar ve onlarn oluturduu doru paras olmak durumundadr. Wittgenstein sub specie aeternitatis ile bunu mu anlatmak istiyor? Kukusuz tam olarak bunu demiyor ama nesneyi seyre daldnda, daha dorusu onu dnya olarak dndnde zaman ve mekan ile grme durumunda olmuyor. Nesneyi seyre dalmakla onu dnya olarak grmek ayr eydir. Nedir nesneyi seyretmek, seyre dalmak? Soykana gre bu kendini tmyle vermektir. Yani dier eyleri nemsizletirip silecek kadar seyre dalmak o zaman tabiatyla bu nesne dnya olacaktr ve bu ayn zamanda seyredenin dnyasn oluturacaktr. Beni seyreden birinin ve onu da seyreden birinin bulunduunu dnrsen bu sonsuza raksayan bir durum olur. Daha dorusu seyredenleri bitirene kadar devam eder bu durum. Ama en son seyircinin dnyas da bir anlam oluturur ve onun anlamn benim dnyam dan karak ben syleyemem. Bunu kim grecek ve syleyecektir, Tanr m? Sub specie aeterni gr, eyi tam mantksal mekan ile grr. Bu grnn znesi olan ben, yalnzca grme alan iinde olanlar gren ben deildir. Wittgenstein iin bu ben, dnyann snrnda olan ve insan olmayan bendir. Bu ben, metafizik, psikolojik ve fiziksel bir zne deildir. Grme alan iinde bulunanlar gren ben, grdklerine bu dnyadr diyemez. nk grlenler her zaman d dnyann bir sekansna tekabl edecektir. Bir ta, aa, birka insan ve yollar dnyay grdmz sylememize yetmez. Eer dnyay grdmz iddia ediyorsak, gzmzn grme alan iindekileri gren grden farkl olmas gerektiini sylyoruz demektir. Bu

102

Wittgensteinn sub specie aeternitatis dedii grdr. Olaan gr zaman ve mekanda grd halde, sub specie aeterni gr zaman ve mekan ile grr.330 Ben, Tractatusta ne kan bir aktr gibi grlmeyebilir. Dnyay dilin iinden snrlandrarak kurma giriiminin, Ben gibi ak olmayan bir kavram dominant klmas tabiatyla kabul edilemez. Ancak, dnyay var kabul etmek bu giriimin n kabul olacandan, onu var kabul eden znenin de var kabul edilmesi zorunlu olacaktr. Bu zorunluluk, hereyden nce irade kavram araclyla incelemeye konu olabilen bir zorunluluktur.

1.5. RADE
Wittgenstein Tractatusta irade kavramna nemli bir yer verir. Bu kavram olmadan neredeyse Tractatustaki aknlk dncesi ortadan kalkar. Tractatusta irade kavramn, onun Ben alglay paralelinde dnmek gerekir. Wittgensteinn Beni nasl konumlandrdn daha nce ortaya koymu ve onun bilmeye gelir sabit bir yapsnn olmadn ifade etmitik. Burada Beni ayn noktadan yola karak farkl bir balamda yeniden ele alacaz. Wittgenstein Gnlkler 1914-1916 da yle syler: oktandr yle bir kitap yazmann olanakl olacann bilincindeyim: Bulduum Dnya331 () Bulduum Dnya kitabnda, ayn zamanda bedenim hakknda bilgi vermem ve hangi organlarn istemime boyun ediini v.b. sylemem gerekecektir. nk bu, zneyi yaltmann bir yoludur ya da daha ok nemli bir anlamda, zne gibi bir eyin olmadn gstermenin; nk o, bu kitaba g i r e m e y e n tek ey olacaktr.332 Wittgenstein bu notta zneyi yaltmaktan ve zneyi yaltmak iin, iradenin kullanmndan bahseder. rade organlara boyun edirebilen bir eydir ve o varsa, artk zne i grmez veya yoktur. radenin eylemlerini anlatan bir kitaba zne giremeyecektir. Wittgenstein niin byle bir denklem kurar? rade ile zne arasnda niin bir dta brakma ilikisi olsun? Bu sorulara cevap vermek iin onun u cmlesine bakmak gerekir: Etik dnyay konu edinmez. Etiin, dnyann bir art olmas gerekir, mantk gibi.333 Wittgensteina gre ahlakn konu edinmedii dnya, olgusal dnyadr. Wittgensteinin benim dnyam dedii mikrokosmos, ahlakn taycs olan iradenin merkezde durduu dnyadr. te yandan o, olgusal dnyann snrnda bulunur. Ahlak, mikrokosmosun bir artdr ve bu tarafyla da o, neredeyse btn dnyann art haline gelir. nk, dnyann snrnda duran metafizik zne btn dnyaya yaylr. Wittgenstein bunu yle ifade eder: Ve bu anlamda tm dnya iin ortak olan bir istenten de sz edebilirim. () Tasarmmn dnya olmas gibi, ayn ekilde istencim de dnya-

330

Reel zaman ve mekan insan, ancak ryada tekrar eder. Muhayyilenin tekrar ileri srlerek buna itiraz edilebilir. Ancak muhayyile dahi, bilinli olmak bakmndan reel zaman ve mekann parasdr. Ryadaki tekrar gzle yaplmaz. Fakat rya bir gz olarak kabul edilebilir. Wittgenstein rya grm olabilir mi? Kr. TLP, 5.631. L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, 23.5.16.; Ayrca, kr., TLP, 5.631. L.Wittgenstein, age., 24.7.16.
103

331 332 333

istencidir.334 Bylece Wittgensteinn yapt ayrmn nasl bir anlama sahip olduu akla kavuur. Ben bu balamda iradeye sk bir ekilde balanr. Wittgenstein, ahlakn iradeyle ilgili olduunu, iradenin olmayaca bir durumda Benin de olmayacan syler.335 radenin olmad bir dnyann dnlemeyeceini sylerken Wittgenstein yle bir soruturma yapar ve bu soruturma da baz armlar bakmndan hayli ilgintir:
Organlarndan hibirisini kullanamayan ve bylece baya anlamda istencini yerine getiremeyen bir insan dnelim. Yine de dnebilecek, isteyebilecek ve dncelerini baka birine aktarabilecektir. Bu yzden baka insanlar araclyla iyilik ya da ktlk yaplabilir. yleyse etiin onun iin geerli olaca ve yine onun etik manada bir isten taycs olaca aktr. O zaman bu isten ve insan bedenini harekete geiren arasnda ilkece bir fark var mdr? Ya da burada u yanl mdr: steme (dnme) de bir isten etkinliidir? (Ve bu anlamda gerekten istensiz bir insan canl olmayacaktr.) sten gc olmayan, ama yalnzca tasarm (rnein grme) gc olan bir varl kavrayabilir miyiz? Bir anlamda bu olanaksz grnr. Ama eer olanaklysa, o zaman etiksiz bir dnya da varolabilir.336

Bu cmleler, dnyay iradeye balamann yannda ilgin bir ekilde iradenin olmad, ama dncenin olabildii bir dnyaya dikkatimizi eker. Bu dnya, isteme dnda dnemeyeceimiz bir dnya olmasna ramen, tpk organlarn iredeye boyun emesi deneyinde olduu gibi, dnmenin tasarmland bir st durumu tasarlamamza da imkan vermemektedir. Geri Wittgenstein byle bir durumu da irade edilen bir ey olarak nitelendirebilir ve o bu bakmdan iradenin dna km olmaz, ama buradan byle bir durumun imkan dahilinde olmad sonucu da kolaylkla karlamaz. Wittgenstein, imkan dahilindeyse etiksiz bir dnya da varolabilir diyor. Biz byle bir durumun imkan haricinde olmadn, hatta Wittgensteinn byle bir eyi dnrken ncilden yardm alm olabileceini kolaylkla iddia edebiliriz. nk Wittgensteinn tarifini yapt durum, mesela meleklerin durumuna olduka uygun dmektedir. Wittgenstein, Gnlkler 1914-1916nn 4.11.16 tarihli uzun notunda irade ile ilgili ayrntl bir aklama ve zmleme yapar. O, bu notta her eyden nce unu tespit eder: rade, znenin dnyaya kar bir tavr almasdr.337 zne, dnyaya irade araclyla tutunurken bir dnyay da ina eder. Burada, ahlaki dnyann merkezinde duran Ben ile olgusal-empirik dnyann iinde bulunan ben arasndaki metafizik-hatta dinsel- balantya dikkat etmek gerekir. Wittgenstein, Dnya bana verilidir, yani istencim dnyaya zaten orada olan bir eye katlr gibi, tamamen dardan katlr der.338 Bu cmle sadece iradenin dnyaya nfuz ettiini deil, onun dnyaya yabanc bir ey olduunu da gsterir. Empirik dnyann iinde olup bitenleri bilen Wittgenstein, bu yabanc eyi acaba biliyor

334 335 336 337 338

L. Wittgenstein, age., 17.10.16. L. Wittgenstein, age., 4.8.16. L. Wittgenstein, age., 21.7.16. L. Wittgenstein, age., 4.11.16. L. Wittgenstein, age., 8.7.16.
104

mu? O, stencimin ne olduuna gelince, henz bilmiyorum. der.339 radenin bilinebilir bir ey olmamas, gzn grme alan iinde yer almyor oluuna veya dilin yapt ii grememesine benzer. Grld gibi, dnyaya tutunmamz, eim yapmamz salayan ey -ki o olmazsa dnya olmayacaktr- kendini zorunlu olarak darda brakyor olmakla bir ontolojik snr daha gstermektedir. Wittgenstein, iradenin dnyaya dardan katlyor olmasn yabanc bir iradeye bal olma duygusu eklinde nitelendirir.340 Soykan bu durumu yle aklar: Olaan dnyann snrnda olan Ben, empirik dnyann iinde olan ben araclyla harekete geerek dnyaya nfuz eder. Empirik ben tasavvur ederken, snrdaki Ben eylemde etkili olur. Soykan bu durumu, ben Tanrnn istediini yapar eklinde yorumlar ve gerekten de Wittgrnstein, baml olduumuz her eyi Tanr olarak adlandrabileceimizi sylerken, Tanry da dnyann iine sokmu olur.341 Bunu o, Gnlklerin 8.7.16 adl notunun sonlarna doru aka syler: baml grndmz yabanc istenle uyum iinde olmam, bu, Tanrnn istencini yerine getiriyorum demektir.342 J. Greisch, Wittgensteinn ok erken yalarda William Jamesin Varieties of Religious Eksperience (Dini Tecrbenin eitleri) adl eserini okuduunu syler. W. Jamesin yapt u ayrm Wittgensteinn mistik tarafn karakterize edecek niteliktedir: Kendini akln klavuzluuna brakan etkin iyimser katolik tip ve dnyann tek bir anlam olduunu dnen karamsar tip.343 Bu adan bakldnda, Wittgensteinn erken dnem dncesindeki mistikliinin W. Jamesin karamsar tipine uyduu sylenebilir. Bunun yannda, W. Jamesin nanma Arzusu (To Will to Believe) adl eserinde yapt u tespit, Wittgensteinin karamsar tipinin arka planna dair aklayc bir bilgi ierir: Ahlaken yetersiz delil durumunda bize inanma msaadesi veren artlar vardr. Tutkusal tabiatmz, sadece hukuk yle gerektirdii iin olmasa bile, nermeler arasnda bir ayrm yapmak, bir tercihte bulunmak zorundadr. Yalnz bu zorunluluk, entelektel bir temel zerinde kararlatrlmayacak bir durumda olduu mddete gerek bir tercih anlam kazanr. nanma arzusu tercihine ynelik drt art vardr: Ann inanmaya ynelik tercihi; 1. Canl, 2.Hareketli, 3.Zorunlu ve 4. A, Pnin hakikat deerini epistemik olarak belirlemekten uzak olmaldr.344 Wittgensteinn bu balamdaki inanma arzusunu Tractatusdan ziyade, 1914-1916 Gnlklerinde aramak gerekir. O, Gnlklerin 11.6.1916 tarihli notunda unlar syler: Dnya olaylarn istencime gre ynlendiremem: Ben tamamen acizim. Yalnzca olaylar zerinde herhangi

339 340 341 342 343 344

L. Wittgenstein, age., agy L. Wittgenstein, age., agy .N. Soykan, Felsefe ve Dil, s.33. L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, 8.7.16. Jean Greisch, Wittgensteinda Din Felsefesi, ev. Do. Dr. Zeki zcan, Asa Yaynlar, Bursa, 1999, ss.22.23. Ludwig F. Schlecht, Mysticism and Meliorizm, The Philosophical Forum, Vol.32, No: 3, Fall 2001.
105

bir etkiden vazgeerek kendimi dnyadan bamsz -ve bylece belirli bir anlamda ona hakimklabilirim.345 Bu cmleler, onun William Jamesin tanmna gre ktmser bir tip olduunu gsterir mi? Gnlklerdeki 11 Haziran 1916 tarihli not bu ynde aklayc bir bilgi ierir. O bu notta, Tanr ve yaamn amacn sorarak, bu soruyu yaamn dnya olduunu, yaamn anlamn Tanr diye de adlandrabileceimizi syler. Hayatn tek bir anlamnn olduunu dnmesiyle Wittgenstein, ktmser tip grubuna girer. Wittgenstein etkilemi olan Tolstoy, Dostoyevski gibi byk mistik dnrlerin ise byle bir tipe sahip olup olmadklar tartlmaya bile gelmez. Gnlklerin 6.7.1916 tarihli notunda Wittgenstein, Dostoyevskiyi olumlayan bir cmle kullanr. yi ya da kt istemin ancak dnyann snrlarn etkileyebileceini, byle bir duruma da lmn rneklik edebileceini syler. Ona gre, lm durumunda dnya deimeyecektir, ama varolmas sona erecektir. Wittgenstein, Ve bu anlamda Dostoyevski, mutlu insan, varolu amacn yerine getiriyor derken hakldr. der.346 Wittgensteinn akn alanla ilgisini, u kavramlarn birbiriyle ilikisini gz nne alarak daha net bir ekilde ortaya karabiliriz: Yaam, yaamn anlam, irade ve dnya. Bu kavramlardan sadece irade dierlerinden farkl bir durua sahiptir. Gnlklerde yaam, yaamn anlam ve dnya neredeyse Tanr kavramyla zdelenir. rade ise, Tanrya bir balanma-baml olma ilevi grr. Gnlklerin 8.7.1916 tarihli notunda, bu kavramlar btnlkl bir ekilde kullanlarak akn olan hakknda olabildiince net bir ereve verir: Tanrya inanmak, yaamn anlam hakkndaki soruyu anlamak demektir. Tanrya inanmak, dnyann olgularnn meselenin sonu olmadn grmek demektir. Tanrya inanmak, yaamn bir anlama sahip olduunu grmek demektir.347 Bu cmlelerin metafizik tonu, W. Jamesin verdii anlamda entelektel bir karar verilemezlik neticesinde ortaya kan isteme kategorisini ne karyor gibidir. 11.6.1916 tarihli notta Wittgenstein, Tanr ve yaamn amac hakknda ne bildiini kendisine sorar ve bu soruyu sadece yle yantlar: Bu dnyann var olduunu biliyorum.348 Bu cevap unu sylememize imkan verir: Onun bundan sonra syleyecei her ey bu cevap zerine bina edilirse, bu, sadece sezgisel karakterli olacaktr. Nitekim, 7.7.1916 tarihli notta bu durum akla kavuur: Uzun sren kukulanmadan sonra yaamn anlam kendileri iin ak hale geldii insanlarn, bu anlamn neden ibaret olduunu

345 346 347 348

L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, s.91. L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, s.92. L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, s.92. L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, s.91.
106

syleyememelerinin nedeni bu deil mi?349 Bu cmlenin sonundaki soruyu dn alp soralm: Neyin nedeni nedir? Yaamn anlam, baz insanlar iin uzun sren bir pheden sonra ak hale geliyor demek, bu anlam ancak byle bir sre yaanrsa ak hale gelir anlamna m gelir? Gnlklerin yukarda alntladmz cmlesinde belki, phe duymakla bir yere varlamayaca veya phe srecinin zm sunmad da anlatlyor olabilir. Ama problemi yle belirlemek, mistikliin doasna da uygun olaca iin iimize daha ok yarar: Acl, skntl bir sre olan phe, srf bu kadar ac ve skntnn hediyesi olarak bize anlam bahedebilir. Bu sonu bize iki trl dnme imkan verir: Ya ortada sadece anlam olarak phe ve onun tedayi evreni kalr350 ya da btn bunlarn dnda duran bir anlam verici tarafndan bu sis datlr. kinci durumda anlam bahedecek olan, tabiatyla iradenin bal-baml olduu varlk olan Tanrdr. Ama, mesele ne yazk ki bu kadar ak deildir: Anlam bize verecek olana henz ulamadan ondan nasl anlam alm olabiliriz? Byle dnldnde Wittgenstein mistikliinin cevap vermesi gereken en nemli soru budur. Fakat ayn cmlede(7.7.1916) bu soruya bir cevap bulmak da imkan dahilindedir: Anlamn neden ibaret olduunu syleyememek. ayet mesele byle deerlendirililebilirse, Gnlklerin 7.7.1916 tarihli notunun ieriiyle, Gazalinin Munkzda bahsettii phe durumu birbirine benzer.351 Konumuz Gazali Wittgenstein karlatrmasnn dnda olduundan sadece bir deini yapp gemek istiyoruz. Gazali de uzun bir phe dneminden sonra, pheye dt konuyla ilgili olarak unlar sylemitir: Allah kalbime nur att! Bu cmlenin bir aklama olmad, Wittgensteinn cmlesine atf yaparak syleyecek olursak; ulat anlamn neden ibaret olduunu sylemedii aktr. Son olarak Wittgensteinn ulatn syledii anlama araclk eden kavram yani merdiveni inceleyeceiz.

1.6. MERDVEN
Felsefe tarihi boyunca felsefe iin kendini ortadan kaldrmaya ynelik bir eilim hep olmutur. Mantksal olguculukta bu eilim, kendini gerekletirmenin nceki herhangi bir zamanda olduu kadar yaknna gelmitir. Felsefi dnce rntsnde bunu aklamaya yardm eden iki izgi vardr: Biri kukuculuk ve teki de Occhamn usturasdr ve bunlar birbirine baldrlar.352 Wittgensteinn da merdiven metaforu araclyla felsefenin sonunu getirmek isteyen bir dnr olduu sylenegelmitir. Wittgenstein ayet kendi felsefesini yok etmek istemise, bunu, yukardan aaya doru deil, aadan yukarya doru yapmtr. Bunu yaparken kulland ara da herkesin bildii

349 350

351 352

L.Wittgenstein, Defterler 1914-1916, s.92. Kr. TLP, 6.521. Byle bir durum, Panteizm veya Vahdet-i Vcud retilerine benzerlik arzedebilir. Fakat bunlar esasta birbirlerinden farkl grlerdir. Bu ikisinin bir mukayesesi iin bkz. Hsameddin Erdem, Bir TanrAlem Mnasebeti Olarak Panteizm ve Vahdet-i Vcud Mukayesesi, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara, 1990. Bkz. Gazali, El -Munkzu Min Ed- Dalal, ev. Hilmi Gngr, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, stanbul, 1994, s.20. A.R.Lacey, Modern Philosophy, An Introduction, Routledge&Kegan Paul, London;New York1982, s. 190.
107

merdivendir. Fakat bir metafor olarak merdiven mitolojide ve teolojide gerekten intihar iin kullanlan bir ara mdr? Yoksa o, dirilmenin bir vastas mdr? Wittgensteinn gerekte ne yapm olduunu daha iyi anlamak iin nce bu sorulara cevap bulmak gerekir. Wittgensteinn Tractatusun son cmlesinde ulat durum, bir ok Wittgenstein aratrmacsn artr. Daha batan Russell buna arm, daha sonra, onun teden beri sahip olduu mistik eilimlerin byle bir duruma yol am olabileceini dnmtr. Bu son cmle, ok farkl okuma noktalarnn gelitirilmesine sebep olmutur. Buna ramen, btn okuma denemelerinin ortak paydas, Wittgensteinn felsefeyi mistik bir finalle noktalad eklindedir. Wittgensteinn son cmlesi, hakknda konuulamayan eylerin var olduu, ancak bunlar hakknda uzlamsal bir semantik araclyla konumann imkan dahilinde olmad eklinde bir mesaj verir. Tek-benci armlar yapan bu mistik susmay acaba kk gereklikte bulunan muhayyel bir monolog olarak kabul edebilir miyiz? ayet bunu kabul etmek mmknse, bu trden susmalarn demistifiye edilebilir susmalar olduu da ortaya konulabilir. Rafael Capurronun muhayyile ile ilgili grleri Wittgensteinn mistik susmasn baka bir adan ele alabilmemizi salayacak veriler ierir. Capurro, dilin bir ey ifade edememesi ve kavramn bir ey iermemesi durumunu, muhayyileyi soruturarak akla kavuturabileceimizi dnr. Ona gre, alg hatrlama ve muhayyile birbirine sk skya baldr. Muhayyile adeta, hafzada korunmu ok farkl izlerin bir arada birbirine baland bir gereklii yaratr. Bunun yannda muhayyile, olmayan, henz olmam eyleri tasavvur edebilmemizi salayan bir kudrettir. Muhayyile Capurroya gre, retici bir surette gemi ve gelecek zamandaki deneyimlerimiz arasnda araclk yapar. Muhayyile araclyla oluagelen, olmam eylere dair hayallerimiz (phantasm) gerek eylerden neet eder. Son kertede muhayyile, bilmeyle imal etme arasnda bir araclk fonksiyonu ifa eder. Capurroya gre Antikite, poiesis kavramyla teknik ve yapay imali adlandrmaktayd. Capurro eskiden orijinal bir rnle onun taklidi arasndaki fark bilinmedii ii, arada husule gelen fark ta adlandrlamyordu der. Eski deneyim, muhayyilenin uyankken aktif olmadn retir ve bu yzden rya almalar, psikanalizde younlamtr. Muhayyile der Capurro, fizyolojik, psikolojik, ekonomik, kltr-tarihsel, estetik taraflar olan, gnlk hayat pragmatii ve metafizikle ilgili olan kompleks bir olgudur.353 Muhayyilenin anlamlarn tanmasnda oynad rol gz nnde bulundurulduunda, merdiven metaforu yoluyla Wittgensteinn anlatmak istedii eyin dz bir anlama dntrlebilir olup olmadn renmek metaforun ne olduunu bilmeye baldr. Metaforun birbirinden farkl trleri vardr ve felsefe dili metaforca zengindir. Anlaml bir ifade bir bakasnn yerine konulabilir, (Kazk/direk orman) veya; kiiletirme yoluyla anlamsal olan maneviletirilebilir, (Deniz kudurdu.) veya; manevi olan anlamsal olana dntrlebilir, (Devletin

353

Rafael Capurro, Was die Sprache nicht sagen und der Begriff nicht begreifen kann, Philosophische Aspekte der Einbildungskraft, ss.1-3., http://www.capurro.de
108

direi) veya; manevi bir resim bir bakasyla yer deitirebilir (Kudret senin szndr).

354

Metaforla

ilgili temel sorular unlardr: Bir metaforu nasl tanrm? ve Bir metaforu nasl anlarm? Christian Strub, bu sorulara cevap verirken yle bir dnme yolu tutar: Her iki soru da metafor zdeleimi (metaphernidentifikation) ve metafor yorumu (metapherninterpretation) asndan ele alnabilir. Bu iki yaklam da ok farkl kriterlere gre uygulanabilir. (Mesela; psiik ve rasyonel kriterler..). Bu kriterlerden bizi daha ok ilgilendireni rasyonel yeniden yapma (rationel rekonstrukstion)dr. Rasyonel yeniden yapma her eyden nce, yorum deneyiminin dlamasna gre ele alnmaldr. Metafora ait deneyimin, kelimenin anlamyla, tanm anlam arasnda olutuu sylenebilir.355 Kelimeye ait olan-ayet zerinde bir uzlam varsa- terimin anlamn sabitleyen bir anlama gelir. Dier taraftan tamak, byle bir uzlamn olmad bir duruma iaret eder. Bu arada, ironi, metonomi, hiperbol gibi figrler de yaayan ve l metaforlar arasnda bir ayrm yapmamza imkan verir. Bu figrler, henz uzlamsal bir anlama sahip olmayan ve halen uzlamsal bir anlama sahip olan figrler olarak ayrtrlabilir. l olarak adlandrabileceimiz metafor tr, - ki lgavi klnm retorik figr demektir- yorum deneyiminin tatbik edilmesinde zorunlu deildir. Burada sonu sadece uzlamsal olarak tespit edilir.356 Tanmam ama, uzlamsallatrlm (akit haline getirilmi) retorik figrlerin anlam, bir asli kelime anlamnn karsnda, henz tanan olarak yeniden yapma (rekonstruktion) ve sklkla zdeletirilebilir eylerin zamansal mekanna veya davranlarna direkt bir gnderim manasna gelir, ki somut hali de tanm olandr. l metafor ztlarn birlii (Katachresen) olarak da nitelendirilebilir.357 ok kere grlmtr ki, bir cmlenin anlamszl, onun, form olarak yeniden kurulmasna mani olur. Onu yeniden kurma imkan ortadan kalkar.358 Lichtenbergin bu cmlesi zdeletirme deneyiminin imkanyla ilgilidir. Lichtenberg, byle bir deneyimin anlam-d cmleler iin imkan dahilinde olmadn sylemek ister. C. Struba gre metaforik temel cmle u ksmlardan oluur: a- sim ifadesi, b-Fiil ifadesi, c-Genilememi tam fiil, -Yklemle birlememi bildirme edat, d- Fiilin metaforik olmayan tamlamalarnn dta braklm olmas,

354 355 356 357 358

Digitale Bibliothek, Band:3, Geschichte der Philosophie , Verlag Droemer Knaurs, 1998, s.11614. Christian Strub, Kalkulierte Absurditaeten. Versuch einer historisch reflektierten sprachanalytischen Metaphorologie, Alber verlag, Freiburg-Mnchen, 1991,s.199. Christian Strub, age., s.200. Christian Strub,age., s. 201. C.G.Lichtenberg, Sudelbcher, Hrsg.:Franz H. Mauthner, Insel Verlag, Frankfurt a. Main, 1984, s.860.
109

e-Fiil ifadesinin olumsuzlanabilir olmas.359 Bu tr cmlelerin rnekleri ise unlar olabilir: Sandalye glyor., Soru atei yakalayamyor., Ruh ikolatadandr. Bu cmlelere dair her konuma, temel cmlelere dair konuma olmak zorundadr. Tabi bu temel cmlelerle de metaforik olmayan veya sama olmayan bir anlam kastediliyor olmaldr. Buradan anlamamz gereken husus udur: Anlam tanacak olan her cmle evvelemirde sama veya daha nceden metafora tabi tutulmu bir cmle olmamaldr. Aksi halde, metaforun metaforu gibi bir durum ortaya kacaktr ki, bu durumda metaforu ortaya karan artlar kontrol edilebilir olmaktan kar. Bir cmlenin temasnda metaforik olmayan terimle, metaforik olan yklem terimi kar karya bulunur ve bylece metaforik temel cmle ortaya kar. Metaforun tm dier durumlar bu yapy geri dndrecek, en kompleks metaforik yaplar mantksal olarak analiz edilebilecek, bu tr metaforik temel cmleler ki cmlenin kkeninde varsaylmtr- grlebilir olacaktr. u dizeler rnek verilebilir: Mavi bir kaynama olarak lm duruyor karda Bir bardak iinde alt olmayan360 Bu temel cmlede u hususlar ayrlarak gsterilebilir: a-lm karda duruyor b-lm bir kaynamadr c-lm mavidir -lm bir bardan iindedir Bu cmlede, blmleme araclyla vcuda gelen estetik boyutun ihmali metafor iin zsel deildir. Metaforik cmle, metaforik terimin yklem yerinde durduu ve metaforik olmayan terimin zne yerinde durduu, formu dntrlm bir cmledir. Metafor cmlesinin formunun deitirilmesine Strub yle bir rnek gsterir: Birka domuz mteri olarak restorana girdi. Bu cmlenin dntrlm ekli de yledir: Birka restoran mterisi domuzdur. Bu rnek, bir masaln paras olduunda metafor deildir. Bunun dnda bu rnekle ilgili bir balama sahipsek; domuz ifadesi o zaman varsaylm bir metaforu gsterir. Bu durumda da cmleyi ylece geri

359 360

Christian Strub,age., ss.199-211. iir, R.M. Rilkenindir. Bkz: Die Aufzeichnungen des Malte Laurids Brigge, Insel Verlag, Frankfurt a. Main, 1994.
110

evirebiliriz: Birka restoran mterisi domuzdur.361 Bu rnek iin baka evirme yollar-olsa bileanlalamaz olarak kalacaktr. Metaforla ilgili bu ksa bilgilerden sonra Tractatustaki merdiven metaforunun Wittgenstein tarafndan hangi tarzda kullanldna bakabiliriz. Merdiven Hristiyanlkta yer ve gk arasndaki ba, ge ykselmek iin bir imkan anlamnda kullanlr. zellikle Yakup (a.s.)n gksel meleklerin aa inip yukar ktklar bir merdivenden bahsettii ryas araclyla tannr, Tanr ve insan arasndaki canl bir iletiiminin ifadesidir. Naiv bir tarzda, dier baka semavi yollar da merdiven tasviri araclyla tanmlanabilir. sa (a.s.) ya da lyas (a.s.)n semavi yolculuu -ki, genellikle ateli bir vasta araclyla yapld kabul edilir- veya genellikle gkteki temiz bir ruha ykselmek eklinde ifade edilir. Soyut sembolletirmelerde merdiven, -yedi fidanl erdem merdiveninde olduu gibi- alegorilerde bulunur.362 Merdiven sembol genellikle mitolojilerde ve inisiyasyonlarda rastlanan bir semboldr. Egzotik anlamyla gk ve yer arasndaki ilikileri, ezoterik anlamyla ruhun ykseliini, ruhsal tekaml ifade eder.363 Bu bilgilere dayanarak artk u sorular sorabiliriz: Wittgenstein, merdivenin basamaklarn trmandka yere ait olmadn dnmeye balar diyebilir miyiz? Burada yer, merdiven metaforuna kadar analitik ve sentetik nermeler yoluyla kurmak iin gayret ettii dnya anlamnda anlalmaldr. ayet Wittgenstein, kurduu dnyadan memnun ise, niin bir merdiven araclyla duvarn stne trmanma ihtiyac duymu olsun? Belki de onun bu balamdaki durumunu memnun olma/olmama ikileminde ele almamak gerekiyor. Ama, sonuta o, bu merdiven araclyla dnyay amak veya doru grmek iin yrynn ynn deitirmitir. Wittgensteinn yrynde merdiven de nihayet bir aratr ve o sonunda merdiveni devirir. uur sahibi yersel varlklarn onu anlayabilmeleri iin ykselmeleri gerekir. Wittgenstein kendisini anlamak isteyenleri -ki bu durumda ciddi bir anlama problemi zuhur eder- yukar davet eder. Buradan anlyoruz ki, bu, sadece Wittgenstein ilgilendirmiyor, anlamak isteyen herkesi ilgilendiriyor. Bunun anlamlarndan biri u olabilir: Wittgensteinin mistik konumu sadece Wittgensteini ilgilendiren, onunla snrl ve sadece onun tecrbe edebilecei bir pozisyon deil, ierii bir bakasna da ak olabilen bir durumdur. Byle bir mistik duru, dinsel mistisizmin kimi grnleriyle benzerlik tar ve ayn zamanda da felsefi mistisizmin en iyi rneklerinden birini ortaya koyar.364

361 362 363 364

Christian Strub, age., s.74. Lexikon der Symbole: Leiter, s.1. Digitale Bibliothek Band16: Knaurs Lexikon der Symbole, Verlag Droemer Knaurs, 1998, s.654. Dharma Ansiklopedi, Haz.Alpaslan Salt, Cem obanl, Dharma Yaynlar, stanbul, 2001, s.237. Dinsel Mistisizme spesifik bir rnek olarak, monist Hindu sistemi Shankara gsterilebilir ki bu sistem Hinayana Budizmi iinde yer alr. Felsefi mistisizme rnek olarak ta, Yeni Platonculuk gsterilebilir. Esasen Yeni Platonculuk, dinsel mistisizmin farkl grnlerini ieren bir akmdr. Bkz. Hans Kng, Existiert Gott?, Antwort auf die Gottesfrage der Neuzeit, Deutschen Taschenbuch Verlag, Mnchen,1981, s.661.
111

Wittgensteinn mistik duruu, bizi, u iki farkl durumun anlam asndan nasl ele alnabileceini dnmeye sevk eder: Dnyay nermeler araclyla ina etmenin anlam ve bu nermelerin rgtl toplam olarak dnyaya dardan bakmann anlam. Bu iki durum ayr ayr anlam alanlarna iaret ediyorsa, bu ikisinin toplam yeni bir anlam alanna iaret eder denilebilir mi? Dier bir deyile, Wittgensteinn ulam olduu son durum (merdiven araclyla duvarn stne kma durumu), daha nceki durumuyla toplanrsa yeni bir durum ve yeni bir anlam oluur mu? uras ok aktr: Wittgenstein anlamn srdn sylyor. Biz bunu, henz aada olanlara sylediklerinden anlyoruz. O, merdiveni terk ettikten sonra nasl bir duruma ulaldn bildiini ve ayn eyi yapanlarn da bunu bilebileceklerini iddia ediyor. Bu durumu byle okumakta kanaatimizce hibir beis yoktur. ddia srdne gre, aklama da (gerekelendirme) srmelidir. Ancak, iddiann kendini her zaman gerekelendirme/dile getirme yoluyla gsterdiini de syleyemeyiz. Bu, bir ii yapmak/yapmamakla olabildii gibi susmakla da olabilir. Nihayetinde Wittgensteinn sessizlie brnmesi Shakespearein u ok nl cmlesi yoluyla da ifade edilebilir: Hite ok ey vardr Sradan bir susma, sylenebilecekler kmesinin dnda durma anlamna da gelebilir. Ama, burada tabir caizse Wittgenstein taraf tutuyor ve sanki belirli bir sylenebilecek olan sylemiyor. Onun hibir ey zerine sustuunu kabul edebilir miyiz? Byle bir soruya yine Shakespearevari bir yaklamla cevap verebiliriz. Hibir ey, her ey kmesinin boaltlmas neticesinde ortaya kyorsa, Wittgensteinn hakknda sustuunu varsaydmz hibir ey, ok eyi iaret eden bir hibir ey olarak ortaya kar. Esasen merdiven metaforu bunu ok ak bir ekilde gsterir. Bu susma, susma durumu da dahil olmak zere her tr varolma durumunu yok sayarsa, bu, kendi iinde eliik bir durum olur. yleyse, Wittgensteinin susmas, bir arka plan neticesinde ortaya km, kendinin farknda olan ve bir ey syleyen bir susmadr. Buna gre, onun merdiven metaforu araclyla anlatmak istedii eyin, metaforik temel cmlenin anlamna uygun bir ekilde dntrlebilir bir anlama sahip olduu sylenebilir. Tekabl kuram (correspondence theory of truth)365 asndan merdiven metaforunun iaret ettii durumu ele alacak olursak; unlar sylememiz gerekir: Tractatustaki nermeler birbiriyle mantksal bir ba iindedir ve tutarl bir grnm arz ederler. Bu bakmdan, Tractatusun merdivenle ilgili cmlesi daha ok tutarllk kuram (coherence theory of truth) erevesinde ele alnabilir. Merdiven metaforuyla ilgili nerme bu bakmdan eklen bir sorun dourmaz. nk, Wittgenstein koul koyar ve ancak u yapldnda u olur der. Sonucun ortaya kp kmayaca deneyimi yaayan tarafndan ortaya konulabilir. Bu anlamda ilk sonucu Wittgenstein elde eder ve kendini dorular. Ancak, bu gerek bir dorulama ve tutarllk olamaz. Mevcut durumun doru olup olmayaca bir baka artdurumun olmasna bal olacandan, Wittgensteinn merdiven metaforuyla anlatt durumu tutarllk

365

Doruluk kuramlar ve bu kuramlar asndan Wittgensteinn Tractatusunun ele alnmas hususunda u esere baklabilir: Ansgar Beckermann, Wittgenstein, Neurath und Tarski. ber Wahrheit, Zeitschrift fr philosophische Forschung, 49, 1995, ss.529-552.
112

kuramna gre doru kabul edemeyiz. Bu, yanl kabul ettiimiz anlamna da gelmiyor. nk, metaforu ieren cmle nceki cmlelerle olgusal ve mantksal bir ba ierisinde deildir. Yanl olduunu syleyebilmek iin bile byle bir ban olmas gerekir. Burada en azndan unu syleyebiliriz: Tractatusun genel anlam teorisine gre bu cmle anlamlkabul edilemez.

113

SONU
Anlam, btn felsefe tarihini karakterize edebilen bir kavramdr. Felsefe tarihinde bu kavram, farkl bak alarndan ele alnarak, farkl felsefi doktrinler tarafndan kullanlmtr. Anlamn btne ynelik bir bilme faaliyeti neticesinde elde edilebileceini savunan yaklamlar felsefe tarihinde genel olarak metafizik eklinde nitelendirilmitir. Metafizik asndan bakldnda anlam ortaya karmak zor bir itir. nk anlam, grnen dnyann tesinde olan veya grnen dnyann czlerinin toplamndan yola klarak elde edilebilen bir eydir. Bu gre kar kan yaklamlar felsefe tarihinde hep varolagelmitir. Ancak, bunlarn 19. Yzyla kadar sistemli bir ekilde var olduunu sylemek gtr. lk kez pozitivizmle birlikte sistemli bir kar k ortaya km gibi grnse de, 20. Yzyln balarnda G.E. Moore ve B. Russelln almalaryla anlam sorunu doktriner bir ekilde ele alnabilir hale gelmitir. Moore ve Russelln almalar bir ok aratrmac tarafndan analitik felsefenin balangc olarak kabul edilmitir. Analitik felsefe, analitik/sentetik nermeler ayrmn Kanttan sonra yeniden dnmek anlamna geldii iin, G. Fregenin 1884 tarihli Aritmetiin Temelleri adl kitabn da burada zikretmek gerekir. Frege bu kitabyla, analitik/sentetik nermeler ayrmn gerekelendirme noktai nazarndan yeniden ele alarak, Kantn akn mantk kavrayn yadsr. Bu yadsma, metafizik hakkndaki olumsuz kanaatlere ivme kazandrr. Buna bal olarak B. Russell, dnyann zmlenebilir bir yapsnn olduu yolunda grler ne srm ve L. Wittgenstein da Russelldan ayrlan grler tamasna ramen ayn yoldan yrmtr. Wittgenstein Tractatus Logico Philosophicus adl almasnda, dilin mantksal analizi yoluyla, sylenebilir olann bir snr olduunu gstermeye almtr. Bu aba, zellikle Viyana evresi olarak bilinen mantk atomcu evrede ok olumlu bir tepkiyle karlamtr. Tractatusta ne srlen temel tez ylece sralanabilir: Dnya, olgulardan -ki bu olgular biribirinden bamsz ve sayszdr- oluur. Bu olgulardan her biri de, yaln nesnelerin birbirleriyle girdikleri ilikilerden oluan deiik kombinasyonlar araclyla oluur. (Yaln nesneler, zmlemeci yaklamn atomlardr.) Her nesnenin kendine zg mantksal bir biimi vardr. Nesne, kendine zg bu mantksal biim sebebiyle belirli trden nesnelerle iliki kombinasyonlar oluturabilir. Bu, nesnenin imkanna iaret eder. Mantksal biim, nesneler aras ilikinin imkann da belirler. Olgularn en temel geleri nesneler olurken, dil iindeki en temel geler de adlardr. Nesneler, en temel dilsel yaplar olan adlar tarafndan adlandrlr. Nesnenin yannda, adn da bir mantksal biimi ve iliki kombinasyonlar vardr. Adlarla nesneler arasnda karlkl bir iliki vardr ve adlarn iliki kombinasyonlar ana nermeleri oluturur. Bu ana nermeler doru olduunda, adlandrlm nesne kombinasyonlarnca biimlendirilmi olgunun bir resmini verir. Bu resim, adlarn iliki kombinasyonlarnn oluturduu ana nerme doru olduu mddete doru bir ekilde ortaya kar.
114

Oysa, gndelik dilin nermeleri grnr biimlerinde ounlukla karmaktrlar. te sorun burada ortaya kar ve bunun iin gndelik dilin nermelerinin akla kavuabilmeleri iin zmlenmeleri gerekir. Ne var ki, yaln nesnelerin iliki kombinasyonlarnn oluturduu olgularla, adlarn iliki kombinasyonlar neticesinde ortaya kan nermelerin ortaya koyduu resim, gerekliin doas ve dilin dnyay resmetme tarz hakknda anlaml bir ekilde konuma imkanna kavutuumuz manasna gelmemektedir. Wittgenstein bunu, dilde dile gelen, dille ifade edilemez eklinde ifade etmitir. Bu bakmdan, Wittgenstein Tractatusta sylenebilir, gsterilebilir ayrm yapar. Bu ayrma gre de, Tractatusta mantk, ben, etik, estetik gibi kavramlar akn olarak konumlandrld sylenebilir. Tractatusu okuma bu ayrma dayanlarak eitlilik kazanr. Marie McGinnin de ifade ettii gibi, terapi edici ve metafizik okumalar yannda, bir de bu ikisini birletiren sentezci bir okumann var olduu kabul edilir. Bu okuma tarzlar, Tractatusun yapsnda bulunan elikiyi anlamlandrma giriimleri olarak ta anlalabilir. Tractatusvari eliki, gsterilebilir olanlarn mistik eyler olduklar ve Tractatusun da bunlar hakknda konumu olduu iddiasna dayanr.Wittgensteine gre, mistik olan, dilde ifade edilemez olmakla, anlamn dnda yer alandr. Wittgenstein Trkede kaleme alnm bilimsel bir almaya konu etmenin baz glklerinin olduu sylenebilir. Bu glklerin banda, onun baz ifadelerinin dilimize tercme edilmesinde zorluk ekilmesi yer alr. Mesela Wittgensteinin Fregeden ilham alarak yapm olduu Sinn ve Bedeutung ayrmn, sadece anlam ifadesiyle Trkeletirmek mmkn deildir. Bunun yannda, Wittgenstein inceleyebilmek iin gerekli olan arkaplan oluturan analitik felsefe hakknda tafsilatl almalar dilimizde henz kaleme alnm veya tercme edilmi deildir. Felsefi mktesebatmzn zenginleebilmesi bu gibi glkleri ortadan kaldracak olan almalarn yaplmasna baldr dense, bu pek de yanl olmaz. Dier taraftan, Bat dncesinin evriminde analitik felsefecilerden epey faydalanlm olmas ve bu sebeple teoloji dahil bir ok dnsel faaliyet alannn dnme uram olmas bize unu da hatrlatr: Bat dncesini dakik bir ekilde takip edip deerlendirmek istiyorsak, bu tr almalarn tenkiti bir nazarla oaltlmas gerekir. Elbette bu, S. Hseyin Nasrn ifadesiyle kendimiz olarak yaplmas gereken bir almadr. lkemizdeki mstakbel Wittgenstein aratrmaclar iin nerilerimiz ise unlar olabilir: Wittgenstein, Tractatus dnemiyle olduu kadar Felsefi Soruturmalar dnemiyle de Yirminci Yzyla damgasn vurmu bir filozoftur. Bat dillerinde Felsefi Soruturmalar dnemine ait almalar arlktadr denilebilir. Dilimizde ise her iki dnemiyle ilgili almalar olduka azdr. Wittgenstein her iki dnemiyle de ok farkl bak alarndan ele alnabilir. Mesela, Tractatusun yapay zeka almalarna yapt katk gnmze sarkan bir bak asyla ele alnabilir ve nitekim sanal ortamdaki veri bankalarnn oluturulma mantyla Tractatus arasnda ilgi kuran almalar da yaplmtr. almamzda takip etmeye altmz ontolojik snrllklarmzn olduu ve Tractatusun bunu bize gsterdii dncesine gelince; bu yaklam dahi daha farkl parametrelerden yola klarak yeniden ele alnabilir. Mesela bu yaklam belirli bir dini dn biimiyle Tractatusun karlatrlmas eklinde ele alnabilir.
115

Bu almada, mistik olan eylerin dilin doasndan kaynaklanan glkler sebebiyle ortaya kp kmadn, -ksmen de olsa- problematik bir tarzda incelemeye altk. B.Mc Guinness, D. Hudson, J. Greisch gibi Wittgenstein yorumcular Tractatusvari mistikliin dnyevi-dilsel bir durum olduunu, onda dnya-st akn bir tarafn bulunmadn iddia ederken, biz, hem bunun byle olup olmadn ve hem de bu dnn sonularnn neler olabileceini incelemeye altk. Wittgensteinn Tractatusla ortaya koymaya alt dnme biimin mistik ierimler noktai nazarndan ele alnmas bizi u sonularla karlatrr: Bir zm ynteminin doru ya da yanl olduunu gstermek iin, kendisinin dnda bir dier zm yntemi kullanlamaz ve Wittgensteinin Tractatusda sonuna kadar zdn iddia ettii sorunlar, zm yntemi sebebiyle deil de, dil ontolojisinin ve epistemolojinin hususiyetleri sebebiyle zmsz kalr. Bu yzden, dile snr ekme dncesinin yanlln kantlamaya uramak yerine, bu dncenin bize sunduu/sunaca imkanlar aratrmak gerekir. Ontolojik snrllklarmzn olduu dncesi, dnmemize bir snr getirmek eklinde anlalamaz. Aksine bu, Wittgensteinn da Tractatusta belirtmi olduu gibi sadece dile bir snr getirmek anlamna gelir. Dile snr ekme isteinin , yepyeni bir dnme alanna kap aralad da sylenebilir. Nihayet, Tractatusun, sert bir ekilde de olsa, ontolojik snrllklarmz baz dini alglay tarzlarna gre daha net bir ekilde ortaya koyan bir felsefi alma olduu sylenebilir.

116

KAYNAKA
Wittgensteinn Eserleri: Wittgenstein, L., Defterler 1914-1916, ev. Ali Utku, Birey Yaynlar, stanbul, 2004. Wittgenstein, L., Estetik Ruhbilim ve Dinsel nan zerine Dersler, ev. A.Baki Gl, Bilim Sanat Yaynlar, Ankara, 2004. Wittgenstein, L.,Tractatus Logico-Philosophicus, ev. Oru Aruoba, Bilim Felsefe sanat Yaynlar, stanbul, 1985. Wittgenstein, L., Felsefi Soruturmalar, ev. Deniz Kant, Kyerel Yaynlar, stanbul, 1998. Wittgenstein, L., Bemerkungen ber die Farben, Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main, 1984. Wittgenstein L., Bemerkungen ber die Grundlagen der Mathematik. Hrsg. von G.E.M. Anscombe, Rush rees, G.H. von Wright, Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main, 1974. Wittgenstein L., Bemerkungen ber die Philosophie der Psychologie, Suhrkamp Verlag, Frankfurt, 1982. Wittgenstein L., Das Blaue Buch, Suhrkamp-Taschenbuch Verlag, Frankfurt a. Main, 1980. Wittgenstein L., Culture and Value, University of Chicago Press, 1984. Wittgenstein L., Philosophische Bemerkungen, Suhrkamp Verlag, Frankfurt, 1981. Wittgenstein L., Philosophische Grammatik, Grsg. von Rush Rees, Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main, 1978. Wittgenstein L., ber Gewissheit, Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main, 1984. Wittgenstein L., Vermischte Bemerkungen, Suhrkamp Verlag, Frankfurt a. Main, 1984. Dier Eserler: Altnrs, Atakan, Anlam Dorulama ve Edimsellik, Alfa yaynlar, stanbul, 2001. Altnrs, Atakan, Dil Felsefesi Szl, Paradigma Yaynlar, stanbul, 2000. Anthony, Kenny, Wittgenstein, Verlag Suhrkamp, Frankfurt am Main, 1989. Apel, Karl-Otto, Transformation der Philosophie, Bd.2, Das Apriori der Kommunikationsgemeinschaft, Verlag , Frankfurt am Main, 1988. Arens, Hans, Sprachwissenschaft, Verlag Karl Alber, Freiburg/Mnchen, 1969. Aristoteles, Eudemosa Etik, ev. Saffet Babr, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999. Aristoteles, Poetika, ev. smail Tunal, Remzi Kitabevi, stanbul, 1963. Aristoteles, Organon II, nerme, ev. Hamdi Ragp Atademir, MEB Yaynlar, stanbul, 1989 Ayer, A.J, Dil Doruluk ve Mantk, ev. Vehbi Hackadirolu, Metis yaynlar, stanbul, 1998. Beckermann, Ansgar, Einleitung, in: Peter Prechtl, (Hrsg.) Grundbegriffe der analiytischen Philosophie, J.B. Verlag, Stuttgart-Weimar, 2004. Beckermann, Ansgar, Wittgenstein, Neurath und Tarski. ber Wahrheit, Zeitschrift fr philosophische Forschung, 49, 1995. Benveniste, Emile, Genel Dilbilim Sorunlar, ev. Erdim ztokat, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 1995. Bergson, H., Dnce ve Devingen, ev. Mira Katrcolu, MEB Yaynlar, stanbul, 1986.
117

Bergson, H., Yaratc Tekaml, ev. M. ekip Tun, MEB Yaynlar, stanbul, 1986. Birk, Andrea, Vom Verschwinden des Subjekts. Eine Historisch-Systematische Untersuchung zur Solipsizmusproblematik bei Wittgenstein, http://ub.uni-konstanz.de/kops/volltexte/2005/1438, 2006. Bolay, Sleyman Hayri, Aristo Metafizii ile Gazzali Metafiziinin Karlatrlmas, MEB Yaynlar, stanbul, 1993. Bubner, Rudiger, Modern Alman Felsefesi, ev. Aziz Yardml, dea Yaynevi, stanbul, tarihsiz. Capurro, Rafael, Was die Sprache nicht sagen und der Begriff nicht begreifen kann, Philosophische Aspekte der Einbildungskraft, http://www.capurro.de, 2006. Carnap, R, Hahn, H., Neurath, O., Wissenschaftlice Weltauffassung-der Wiener Kreis, Verffentlichungen des Vereins Mach, 1929. Carnap, Rudolf., Scheinprobleme in der Philosophie. Nachwort von Gnther Patzig, Frankfurt a. Main, Suhrkamp Verlag, 1966, Berlin, 1928. Carnap, Rudolf., berwindung der Metaphysik durch logische Analyse der Sprache, in: Erkenntnis 2, 1931. Carnap, Rudolf., Logische Syntax der Sprache., Band 8: Schriften zur Wissenschaftlichen Weltauffassung. Verlag von Julius Springer, Wien, 1934. Carnap, Rudolf, Mein Weg in die Philosophie, Reclam Verlag, Stuttgart, 1963. Cassirer, Ernst, Sembolik Formlar Felsefesi-I: Dil, ev.Milay Kktrk, Hece yaynlar, Ankara, 2005. Casti, John L, Pauli, Werner de, Gdel, ev. Ergn Aka, Kabalc yaynevi, stanbul, 2004. Cevizci, Ahmet, Felsefe Szl, Ekin Yaynevi, Ankara,1996. Chatelet, Franois, Geschichte der Philosophie, Ideen Lehren, Das XX. Jahrhundert, BD. VIII, Verlag , Frankfurt-Wien, 1975. Coelho, Ricardo Lopes, Der Begriff des Bildes bei Hertz, Logos, Band 3, Heft 4, 1996. Comte, Auguste, Pozitif Felsefe Kurslar, ev. Erkan Ataay, Sosyal Yaynlar, stanbul, 2001. Creegan, Charles L., Wittgenstein and Kierkegaard, Religion and Philosophical Method, London/New York, 1989. Cuvillier, Armand, Felsefe Yazarlarndan Seme Metinler, C.3, ev. Mukadder Yakubolu, Bilim Sanat yaynlar, Ankara, 1996. otuksken, Betl, Babr, Saffet Ortaada Felsefe, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2000. Dalkl, Bayram, skenderiye Yahudi Okulu Kurucusu Philonun Din Felsefesi, Kendz yaynlar, Konya, 2002. Dalkl, Bayram, Tehaft Geleneinde Mucize Meselesi, Kendz Yaynlar, Konya, 2002. Denkel, Arda, Anlam ve Nedensellik, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996. Denkel, Arda, Anlamn Kkenleri, Metis yaynlar, stanbul, 1984. Dharma Ansiklopedi, Haz. Alpaslan Salt, Cem obanl, Dharma Yaynlar, stanbul, 2001. Eco, Umberto, Avrupa Kltrnde Kusursuz Dil Aray, ev. Kemal Atakay, Afa Yaynlar, stanbul, 1995.
118

Erdem, Hsameddin, Ahlak Felsefesi, H-Er Yaynlar, Konya, 2003. Erdem, Hsameddin, lka Felsefesi Tarihi, H-Er Yaynlar, Konya, 2000. Erdem, Hsameddin, Panteizm Vahdet-i Vcud Mukayesesi, Kltr Bakanl Yaynlar Yaynlar, Ankara,1990. Essler, W.K., Analytische Philosophie, Krner Verlag, Stuttgart, 1972. Fahrenbach, Helmut, Wittgenstein und Kierkegaard ber den philosophischen Umgang mit existentiellen (ethischen und religisen) Fragen, http://sammelpunkt.philo.at:8080, 2006. Fearn, Nicholas, Zeno ve Kaplumbaa, ev.: Murat Salam, Gncel Yay., st., 2003. Felsefe Szl, Haz.: Abdulbaki Gl, Erkan Uzun, Serkan Uzun, mit Hsrev Yolsal , Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 2003. Ferre, Frederick, Din Dilinin Anlam, ev: Zeki zcan, Alfa Yaynlar, stanbul, 1999. Flusser, Vilem, Bir Fororaf Felsefesine Doru, ev. hsan Derman, Aa Yaynlar, stanbul, 1991. Frank, M., Analytische Theorien des Selbstbewusstsein, Suhrkamp Verlag, 1994. Gazali, El-Munkz Min Ed- Dalal, ev. Hilmi Gngr, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, stanbul, 1994. Gazzali, Tehaft el- Felasife, ev. Bekir Karla, ar Yaynlar, stanbul, 1981. Gilson, Etienne, Tanr ve Felsefe, ev. Mehmet Aydn, Birleik Yaynclk, stanbul, 1999. Glock, J. A, Wittgenstein Dictionary, Oxford, Blackwell, 1996. Goblot, Edmond, limler Sistemi, ev. Fethi Ycel, Maarif basmevi, stanbul, 1954. Greisch, Jean, Wittgensteinda Din Felsefesi, ev. Do. Dr. Zeki zcan, Asa Yaynlar, Bursa, 1999. Guinness, Brian Mc, Wittgensteins Frhe Jahre, Suhrkamp Verlag, Frankfurt, 1989. Gusdorf, Georges, nsan ve Tanr, ev. Do.Dr. Zeki zcan, Alfa yaynlar, stanbul, 2000. Hacker, P.M.S., Wittgenstein im Kontext der analytischen Philosophie, Suhrkamp Verlag, Frankfurt, 1997. Haller, Rudolf, Neopositivismus. Eine historische Einfhrung in die Philosophie des Wiener Kreises, Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt, 1993. Heidegger Martin, zdelik ve Ayrm, Bilim Sanat Yaynlar, ev.: Necati Aa, Ankara, 1997. Hirschberger, Johannes, Lexikon der Symbole:Sprachphilosophie, 1 Digitale Bibliothek, Band:3, Geschichte der Philosophie, Verlag Droemer Knaurs, 1998. Hoegl, Franz, Sagen, Zeigen, Beobachten, http://sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000677/01 / SagenZeigenBeobachten.pdf , 2005. Hofstadter, Douglas, Gdel, Escher, Bach, evirenler: Ergn Aka, Hamide Koyuncu, Kabalc yaynevi, stanbul, 2001. Hrachovec, Herbert, Bilder, Zweiwertige Logik und Negative Tatsachen in WittgensteinsTractatus, http:// sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000978 / , 2006. http://www.philolex.de/dionareo.htm., 2005. Hbner, Adolf, Doal Dzen, Wittgensteinin Bir Bilim Adam zerine Etkisi, Felsefe Arkivi, Say: 26.
119

Interview mit Peter Hacker, www.information- philosophie.de /philosophie/ hackerinterview.html,2006. ncil, Romallara Mektup, Yeni Yaam Yaynlar, stanbul, 2001. nam, Ahmet, Geilemez Kpr zerinde Wittgenstein ve Heidegger, Felsefe Arkivi, say: 27. nam, Ahmet, zmlemeci Dnmenin Felsefedeki Yeri stne, Felsefe Dnyas, Say : 10 skenderi, Ataullah, Hikem-i Ataiyye, Haz. Mustafa Kara, Dergah Yaynlar, stanbul, 1990. smayilov, Ferman, Dilin Metafizikas, Azerbaycan Milli Ensiklopediyas Neriyat, Bak, 2002 Jaspers, Karl, Der philosophische Glaube, in: Ulrich Schndorfer, Ernst Latke, Walter Kantner, Einfhrung in die Philosophie, Universitaets-Verlagsbuchhandlung Gesellschaft m.b.h., Wien, 1975. Juhos, Bela, Formen des Positivismus, Zeitschrift fr Allgemeine Wissenschaftstheorie II/1, 1971. Kjaergaard, Peter C., Hertz and Wittgensteins Philosophy of Science, Journal of General Philosophy of Science 33, 2002. Kocaba, akir, Fizik ve Gereklik, Kre Yaynlar, stanbul, 2001. Kocaba, akir, fadelerin Gramatik Ayrm, Kre Yaynlar, stanbul, 2002. Ko, Turan, Din Dili, Rey Yaynclk, Kayseri, 1995. Kripke, Saul, A., Adlandrma ve Zorunluluk, ev.: Berat Al, Litera Yay., stanbul, 2005. Kuran- Kerim Kng, Hans, Christ Sein, Deutscher Taschenbuch Verlag & Co.KG, Mnchen,1976. Kng, Hans, Existiert Gott?, Antwort auf die Gottefrage der Neuzeit, Deutschen Taschenbuch Verlag, Mnchen, 1981. Lacey, A.R., Modern Philosophy, An Introduction, Routledge & Kegan Paul, London; New York, 1982. Lexikon der Symbole: Sprachphilosophie, 1 Digitale Bibliothek, Band:3, Geschichte der Philosophie, Verlag Droemer Knaurs, 1998. Lichtenberg, C. G., Sudelbcher, Hrsg.:Franz H. Mauthner, Insel Verlag, Frankfurt am Main, 1984. Maslow, Aleksander, A Study in Wittgensteins Tractatus, University of California Press, Berkeley and Los Angeles, 1961. Mauthner, Fritz, Mystik, Wrterbuch der Philosophie, Verlag Droemer Knaurs, Kln, 1998. McGinn, Marie, Between Metaphysics and Nonsense: Elucidation in Wittgensteins Tractatus, The Philosophical Quarterly, Vol. 49, No. 19, October 1999. McGuinness, Brian, Approaches to Wittgenstein, Routledge, 2002. Mondeollo, Goeffrey K., The Metaphysics of Mysticism, A Commentary on the Mystical Philosophy of St. John of the Cross, http://www.johnofthecross.com, 2006. Monk, Ray, Dahinin Grevi, ev. Berna Kler-Tlin Er, Kabalc Yaynevi, stanbul, 2003. Mller, Wolfgang W, Das Symbol in der dogmatischen Theologie, Peter Lang Verlag, Frankfurt a. Main, 1990. Nasr, S. Hseyin, Tabiat Dzeni ve Din, ev. Latif Boyac, nsan Yaynlar, stanbul, 2002. Pears, David, Bilgi Nedir, ev. Abdulbaki Gl, Bilim ve Yanat Yaynlar, Ankara, 2004. Pears, David, Wittgenstein, ev. Arda denkel, Afa Yaynlar, stanbul
120

Peterson, Donald, Wittgensteins Early philosophy: The Three Sides of the Mirror, University of Toronto Pres, 1990. Platon, Kratylos, ev. Suat Y. Baydur, MEB Yaynlar, stanbul, 1989. Plotinos, Enneadlar, ev. Zeki zcan, Asa Kitabevi, Bursa, 1996. Popper, K.R., Bilimsel Aratrmann Mant, ev: lknur Aka, brahim Turan, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2003. Porzig, Walter, Dil Denen Mucize, Trk Dil Kurumu Yaynlar, Ankara, 1995. Poyraz, Hakan, Dil ve Ahlak, Vadi Yaynlar, Ankara, 1996. Prechtl, Peter, (Hrsg.) Grundbegriffe der analiytischen Philosophie, in; Einleitung, Ansgar Beckermann, J.B. Verlag, Stuttgart-Weimar, 2004. Puhl,Klaus, Selbstbewusstsein in der analytischen Philosophie, http://www.informationphilosophie.de/philosophie/selbstbewusstsein.html, 2005. Putnam, H., Die Bedeutung von Bedeutung, Klostermann Verlag, 2004. Quante, Michael,
Unzusammenhaengende

Zusammenhaenge

zusammenhaengen?,

Einige

Bemerkungen zu drei Versuchen, Adorno und Wittgenstein ins Gespraeche zu bringen, Erschienen in: Wittgenstein Studies.1/1996. Quine, W.V.O., Wort und Gegenstand, Reclam Verlag, Dietzingen, 1980. Quine, W.V.O., Ontological Relativity and Other Essays, New York, Columbia University Press, 1969. Quine, W.V.O., Two Dogmas of Empiricism, Philosophical Review, 60(1),1951. Reichenbach, Hans, Bilimsel Felsefenin Douu, ev. Cemal Yldrm, Remzi Kitabevi, stanbul, 1993. Rilke, R.M., Die Aufzeichnungen des Malte Laurids Brigge, Insel Verlag, Frankfurt am Main, 1994. Russell, Bertrand, Bat Felsefesi Tarihi (Ortaa), ev. Muammer Sencer, Kita Yaynlar, stanbul, tarihsiz. Russell, Bertrand, D Dnya zerine Bilgimiz, ev. Vehbi Hackadirolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996. Russell, Bertrand, Mistiklik ve Mantk, ev. Yusuf erif, Devlet Matbaas, stanbul, 1935 Russell, Bertrand, Felsefe Sorunlar, ev. Vehbi Hackadirolu, Kabalc Yaynevi, stanbul,2000. Schlecht, Ludwig F., Mysticism and Meliorizm, The Philosophical Forum, Vol.32, No: 3, Fall 2001. Schlick, Moritz, Die Wende der Philosophie, Erkenntnis I,1931. Schlipp, P.A.,(Ed.) The Philosophy of G.E. Moore, Chicago, 1942. Schulte, Joachim, Weltseele, Erschienen in; Wittgenstein Studies 2/94, Hrsg. Von K.-O.Apel, F.Brncke N.Garver, P.Hacker, R.Haller, G.Meggle, K.Puhl, T.Rentsch, A.Roser, J.G.F.Rothhaupt, J.Schulte, U.Steinworth, P.Stekeler-Weithofer, W., Vossenkuhl., http://sammelpunkt.philo.at:8080 / archive / 00000461 /01/10-2.94.TXT, 2004. Schulte, Joachim, Wittgenstein, Eine Einfhrung, Reclam Verlag, Dietzingen, 1989. Schurz, Gerhard, Geschichte des Positivismus und Neopositivismus im sterreich des 19. und 20. Jahrhunderts., http://www. thphil.phil-fak.uni-duesseldorf.de / index.php/article/archive/14 , 2006.
121

Serouya, Henry, Mistisizm, Gizemcilik, Tasavvuf, ev. Nihal nol, Varlk Yaynlar, stanbul, 1967. Simmel, Georg, ncesizliin ve Sonraszln Inda An Resimleri, Dost Kitabevi, Ankara, 2000. Soykan, .N., Felsefe ve Dil, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1995. Stace, W.T., Mistisizm ve Felsefe, ev. Abdullatif Tzer, nsan Yaynlar, stanbul, 2004. Stegmaier, Werner, Denkprojekte des Glaubens. Zeichen bei Kierkegaard und Wittgenstein, s.3 Erschienen in: Wittgenstein Studies 2/97, Hrsg. Von K.-O.Apel, N.Garver, B.McGuinness, P.Hacker, R.Haller, W.Ltterfelds, G.Meggle, C.Nyiri, K.Puhl, R.Raatzsch, T.Rentsch, J.G.F.Rothhaupt, J.Schulte, U.Steinworth, P.Stekeler-Weithofer, W.Vossenkuhl., http://sammelpunkt.philo.at:8080/archive/00000461/01/21.2.97.TXT., 2004. Steiner, Rudolf, Onbir Avrupa Mistii, ev.Selma vn, Dharma yaynlar, stanbul, 2002. Strub, Christian, Kalkulierte Absurditaeten. Versuch einer historisch reflektierten sprachanalytischen Metaphorologie, Alber verlag, Freiburg-Mnchen, 1991. ahin, Naim, Hegelin Tanrs, izgi Kitabevi Yaynlar, Konya, 2001. Ta, smail, Ebu Sleyman Es-Sicistani ve Felsefesi, Kmen Yaynlar, Konya, 2006. Tecimer, mer, Gl ve Ha. Bat Uygarlnn Yeralt Kaynaklar, Plan B Yaynlar, stanbul, 2004. Tugendhat, Ernst / Wolf, Ursula, Logisch-Semantische Propaedeutik, Verlag Stuttgart, 1986. Tully, Robert E., Tractarian Dualism, http://www.bu.edu./wcp/MainMeta.htm, 2003. Ural, afak, Pozitivist Felsefe, Remzi Kitabevi, stanbul, 1984. West, David, Kta Avrupas Felsefesine Giri, ev. Hsamettin Arslan, Paradigma Yaynlar, stanbul, 1998. Wilson John, Dil Anlam ve Dorulama, ev. brahim Emirolu, Abdullatif Tzer, Ankara okulu Yaynlar, Ankara, 2002. Winchester, Ian, Beyond the Bounds of Thought: Speculative Philosophy and the Last Proposition of the Tractatus, Interchange, Vol. 31/2&3, 2000. Yavuz, Hilmi, Felsefe Yazlar, Boyut Kitaplar, stanbul,2002. Zeichen und Symbol nach Wittgenstein, www.uibk.ac.at/hispanoteca/Lexikon , 2005.

122

You might also like