You are on page 1of 2

ViRD/ZİKİR DERSİ

Tasavvufta hedef, kalbi gafletten uyandırıp Yüce Allah’a bağlayarak ebedi huzuru ele geçirmektir. Bunun
en birinci ve en kolay yolu, kalbi devamlı zikirle meşgul etmektir. Zikir, kalbi Yüce Allah’a bağlayan en
kısa, en kolay bir yoldur. Zikrin en büyük fazileti, zikreden kulu, Yüce Allah’ın özel olarak huzurunda
zikretmesidir. Alemlerin Rabbi Yüce Mevla’mızın:

"Siz beni zikredin; ben de sizi zikredeyim."42 Müjdesi, zikrin faziletini anlatmaya yeter de atar bile. Şu
kudsi hadis de, zikir ehline özel müjde vermektedir:

"Kulum beni zikrettiğinde, ben onunla beraberim. Kulum beni gizlice içinden zikrederse, ben de onu özel
olarak zatımla zikrederim. O beni bir topluluk içinde zikrederse, ben de onu daha hayırlı bir topluluk
içinde ( meleklerimin arasında ) zikrederim."43

Şu ayet gerçek akıl sahiplerini bize tanıtmaktadır:

"O gerçek akıl sahipleri, ayakta (yürürken) otururken ve yanları üzere yatarken ( bütün hâl ve
zamanlarında ) Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler." 44

Büyük müfessir Fahruddin Razî (rah): "Bir kalp ancak Yüce Allah’ın muhabbeti ile dirilir, sevgisiyle hayat
bulur, zikriyle huzura erer, diyor ve ekliyor: Bir kul ancak diliyle zikir, azalarıyla şükür, kalbiyle fikir içinde
kaybolup bütün varlığı ile devamlı Allah’a kulluk yaptığında gerçek insan olur." 45

Diğer bir ayette Yüce Allah, kendisi ile her an beraber olanların hâlini şöyle belirtir:

"Onlar öyle erlerdir ki, herhangi bir ticaret ve alışveriş kendilerini Allah’ı zikretmekten, namazı kılmaktan
ve zekatı vermekten alıkoymaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği ahiret gününden
korkarlar."46

Allame Âlusî (rah.) bu ayetin tefsirinde der ki: "İslam Ümmeti içinde bir çok ehl-i tarik ve özellikle
Nakşibendî büyükleri, ayette anlatılan daimî zikir hâline ulaşmışlar ve bu zikre ulaşmayı en büyük gaye
edinmişlerdir. Zikir onların kalbinde iyice yerleşmiştir. Öyle ki hiçbir halde Yüce Allah’ı zikirden gafil
olmazlar." 47

İşte Allah dostları, bizlere bu zikir çeşidini yaptırarak, bizleri bu müjdelere ulaştırmak istemektedir.

Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz:

"Zikrin en hayırlısı, gizli zikirdir," 48 buyurmuşlardır.

Arifler zikri, veliliğin diploması olarak tarif etmişlerdir. Zikirsiz, kalb uyanmaz, Allah dostu olunmaz.

Gavs-ı Sânî Seyyid Abdulbaki (k.s) Hz.leri, bir sohbetlerinde zikir hakkında şöyle buyurdular:

"Zikir kalbin gıdasıdır; gıdasını almayan kalp zayıflar, sonra ölür. Kalp ancak zikir ile beslenir, kuvvetlenir,
tatlanır, manen hayat bulur. Haramlar ve işlenen günahlar ise, şeytanın gıdasıdır. İşlenen günahlar,
insanın kalbini zayıflatır; onun düşmanı olan nefsi ve şeytanı kuvvetlendirir. Bu nedenle, insanın içinde
kalp, nefis ve şeytan devamlı mücadele hâlindedir. Rabbü’l-Alemin:

"Dikkat edin, uyanık olun; kalpler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur," 49 buyurmuştur."

Vird, düzenli bir şekilde günlük olarak yapılan ders ve zikir demektir. Nakşibendilikte bu ders ve zikirler,
gizli usulle yapılır. Bu yolda vird olarak uygulanan üç çeşit zikir vardır. Birincisi kalp zikri, ikincisi letâif
zikri, üçüncüsü de nefyu isbat zikridir. Bunları kısaca açıklayalım:
KALP ZİKRİ

Kalp zikri dersi almanın bazı şartları vardır:


1-Yukarıda anlatıldığı usullerde mürşide intisap edip adapları yapacak.

2-Sadatların isimlerini ezberleyecek.

3-Sağ elinin şehadet parmağı olacak.

Bu ders herkese tavsiye edilir, kendi irade ve arzusuna bırakılır, zorla yaptırılmaz. Zikir dersi isteyen
müride ilk olarak kalp zikri verilir. Kalbin üzerinde Lafza-i Celal (Allah) zikri çekilir. Bu zikir en az beş
bindir. Bu sayının altına düşülmez. Onun nasıl çekileceğini bizzat mürşid veya onun görevlendirdiği vekili
tarif eder. Bu zikir şu şekilde yapılır:

Mürid, abdestli olarak kıbleye karşı adap üzere oturur. Önünde iki tane tesbih bulunur. Birisi zikir
çekeceği tesbih. Diğeri de ne kadar çektiğini belirlemek için kullanacağı tesbih. Beş bin zikir çeken kimse
yüzlük tesbihi elli defa devir yapacağı için bunu belirlemek için tesbihlerden birisinden elli tane ayırır ve
onu sol eline alır. Başına ön tarafını dizlerine kadar örtecek bir bez atar. Beyaz bez tercih edilir. Sonra
gözlerini kapatır.

Zikre başlarken, günahların kalbi sardığı, bu hâlle gerçek zikrin çekilemeyeceği, ilahi yardıma muhtaç
olduğunu düşünerek 25 defa estağfirullah der.

Peşinden 8 (sekiz) adet Fatiha okuyup 8 şart kısmındaki sırayla bağışlar; ancak hediye edilen Sadatların
ruhlarından istimdat isteme yoktur. Kalbin uyanması, toplanması ve zikre hazırlanması için biraz (beş
dakika kadar veya daha kısa) mürşid rabıtası yapar, mürşidden manevi destek ve feyiz bekler. Sonra, sağ
elindeki tespihini elinin başparmağı ile orta parmağını birleştirip sol memenin dört parmak aşağısındaki
insani kalbinin üzerine kor. Dilini damağına yapıştırıp şehadet parmağı ile tespihi hızlıca çevirirken
kalbiyle Allah Allah Allah diye zikreder. Yüzlük tespihi sonuna kadar çevirince, diliyle kendi duyacağı bir
sesle: "ilahi ente maksûdî ve rızâke matlubî" der. Bunun anlamı şudur: ‘Allahım! Benim maksadım sensin,
aradığım ise senin rızandır.’ Bunu söylerken, aynı anda bu sözünde sadık olmadığını, nefsinin yalancı
olduğunu düşünür. Tekrar azimle zikrine devam eder.

Bu duayı her yüzden sonra söyler ve böylece tespihi elli defa çevirerek 5 (beş) bin virdi tamamlar.

Virdin sonunda, amelimi hakkıyla yapamadım diye üzülür, Allah’ın rahmetine güvenir, zikir esnasındaki
kusurları için 25 defa estağfirullah der ve gözlerini açar.

Vird esnasında rabıta yapılmaz, bu tehlikelidir. Virtte kalb sadece zikre bağlanır; alemlerin Rabbini
zikrettiğini düşünür, bütün dikkatini kalbindeki zikirde toplar.

Kalp zikrini vekiller 21 bine kadar artırabilirler. Alınan bir zikrin vücuda yerleşmesi ve vücudun zikre
alışması için en az 4 ay çekilmesi güzel olur. Bundan sonra istenirse artırılır. Ancak özel durumlar ve
gelişmeler olursa bu süreden önce de mürşide veya vekiline danışılır. 21 binden sonrası Letâif virdine
girer ve onun zamanını mürşid belirler.

You might also like