You are on page 1of 261

h mine'l-ask iskender pala iindekiler FETH- KELM N/7 700 Yln iiri / 9 AKIN LNDEN (akn yaln hli)/17

Szn Sultanlar/19 ki yet; Birka Beyit / 31 Yol Yol Olmu Msralar/39 Klasik iirin Dnyallar/ 47 Osmanl'dan Cumhuriyet'e iirde Trk Kimlii / 56 Bezminde Kadeh Krdmz Sevgililer Yok / 67 Edirne'de Bir yine-i skender / 77 AKIN DLNDEN (akn -e hli) / 83 San'at Hsn-i Ta'lilden barettir / 85 Divn- Hsn'den Bir Beyit / 89 Habibim Fasl- Gldr Bu / 95 Gl'e Hasret Gidenlere Selam Olsun! /100 slm'da Szn Resmi: Hsn-i Hatt /105 Yanm Sveydadan... /110 Tr-i Mjgn, Keman Ebru/114 Gamze mi? Neuzbilleh!../119 El te Gnl Oynata/123

I airlerin ehirleri/128 Klasik iirin Esnaf Alay/132 Nab'nin Demokrasi Gazeli /137 ... Hele Bir Dmeye Gr; Hele Bir!.. /1,41, AKIN HLNDEN (akn -i hli)/149 Mum Masallar 1/151 Mum Masallar 11/156 Mum Masallar 111/161 Mum Masallar V/165 Mum Masallar V/171 ; Mum Masallar VI/178

AKIN YOLUNDAN (akn -de hli) /187 Divn iirinde Boazii/189 Osmanldan

Hayat Sahneleri / 213 h Rindlik! / 251 FETH- KELM N AKIN ELNDEN (akn-den hli)/273 hMine'l-Ak/275 HATM-I KELAM N Dahleden Dinimize Bari Mselman Olsa / 307 ndeks/317 "Msdeme-i efkrdan brika-i hakkat doar." Namk Kemal 700 Ylnn iiri Osmanl devletinin hukuku, felsefesi, dili, mimarisi, musiksi vs. nasl kendi ulusal kltrnn rnleri ise, iiri de ayn medeniyet tecrbesinin birikiminden ilham alan ekinin taneleridir. Her ne kadar formlarn ark-lslam kltrlerinden devirmi olsalar da btn bu sanatlarn hepsi bir zamanlar o ulusal kimlik ekseninde teekkl ederek toplumun aynas olmu, bu kimliiyle en muhteem eserleri ve estetik ahikas devinimleri gerekletirdikten sonra ulusal hafzamzn derinlikleri arasndaki yerlerine ekilip tarihe ml olmulardr. Buna zlmek mi gerektii konusunda zaman ileride hkmn verecektir. Ancak u kadarn syleyelim ki burjuva medeniyeti olarak anlan bat dnyas, ayn sre ierisinden gnmze akp gelirken btn gemiini beraberinde tam, kltr mirasna dayanan sanatlar ile modern kimliini oluturmaktan yksnmemitir. nki onlara gre medeniyetler sistemleirken bir nceki medeniyetin eletirisinden g alrlar. Bizim problemimiz ise, toplumu btn zevkleri ve aclar, btn sosyal ve beer armlaryla kucaklam bir edebiyatn binlerce, onbinlerce eserini yok saymaktan, kltrel aforizmalar ile gndem d10 na itmekten kaynaklanyor. Osmanl toplumunda sze deer verilir, szn gzel olmas, uluorta harcanmamas gerektii her frsatta vurgulanrd, "insanda dil bir; kulak ikidir" szn uyduranlar da, bundan "Bir syle, iki dinle!" kuraln karanlar da onlardr. Onlara gre sz, ntr kabul edilir; st derecesine kelm (vahiy, sylev); alt derecesine de laf (deersiz, bo lakrd) denilirdi. iir, szn kelm derecesinde gzelletirilmesi, sslenmesi ve rafineletirilmesi demekti. Bu yzden iir, sanatlarn en soylusu kabul edilmiti. Osmanl airine gre sz

gzel-letirmedikten sonra, onu sylemenin ne anlam olabilirdi ki? Bu yzden toplum, nesir (dzyaz) yerine iiri yeledi; tp kitabndan ansiklopedileri, szlkten mistik eserlere varas-ya kadar her alanda iiri kulland. O kadar ki, nesir yazd zaman bile sz ssleyerek kaydetmekten kendini alamad. Osmanl'nn iirde sanatl bir dil kullanmasnn temelinde, sanrz sze verdii bu deer ile ona neredeyse kutsalla- tracak derecede itibar etmesi yatmaktayd. Nitekim sz ssleme merak Ortaa ark corafyasnda yaayan btn airlerde vardr. Osmanl iirini ve dolaysyla Osmanl airlerini kategori- ze ederek onlar dvan airi, halk airi, tekke airi, saz airi gibi isimlerle anmak, Cumhuriyet aydnlarnn icaddr. Halbuki onlar kendilerine yalnzca "air" derlerdi ve asla ayrmclk yapmazlard. Hepsinin muhataplar ayr idi nki. Kimisi tekkelerde sanat gsteriyor, kimisi ehir ve kasaba hayatnn okumu yazm muhitlerinde kendisine yer ediniyor, kimisi de kylerde, krlarda dinleyici buluyordu. Bunlarn zaman zaman birbirlerinin misyonunu yklendikleri de olmuyor deildi. Yani bir dvan airini tekkede zikrederken (mesela, eyh Galib); yahut bir halk airini gazel yahut aruz lsyle iir yazarken (mesela, k mer); yahut da mistik bir airi elinde balama ile rrken (mesela Pir Sultan Abdal) grmek mmkn oluyordu. Bu airler genelde iki ksma ayrlyorlard: Yksek bir kltr ile iir yazanlar, (ounlukla medrese eitimi alm, ilmiye mensuplar ile ehirlerdeki rafine kltrn iinde bulunanlar) ve srf airane bir ruh tadklar iin dizeler dizenler (Allah'n airane bir ruh vererek yaratt ayrcalkl insanlar). Birinci kategoride yer alanlar iiri ve iirle ilgili bilim dallarm (belagat, ilm-i aruz, karz- i'r, Farsa, Fars iiri vb.) eitim ile renenlerdi. Srf eitim gcyle iir syledikleri veya yazdklar iin byk ustalar taklit ve tekrardan teye gidemediler ve orijinal dizelerden uzak yaadlar. Eskinin airler szl diyebileceimiz tezkirelerde yzlercesinin isimleri kaytl olmasna ramen bugn kahir ekseriyetinin isimlerini unutmu olmamz bu yzdendir. ikinci kategoride yer alanlar eitimden uzak, yalnzca duyu ve hissedileriyle iir sylediler (yazmadlar) ve aira-nelikleri lsnde isimlerini alardan tardlar. Yazl kltrden uzak olduklar iin hem iirleri, hem isimleri zamann szgecinden elenip dkldler. Bugn pek ounun adn dahi bilmemekliimiz ite bu yzdendir. Osmanl'nn itibar gren airleri, bu iki kategorinin birleiminden szlen elit airler idiler. Yani hem airane bir ruh ile yaratlm olup hem de iir kltr edinenler... Onlar Fuzul oldular, Bak oldular, Nef', Nedm veya Galib oldular ve gkkubbede bir medeniyetin en grkemli sesini nlattlar. Bizce her iki iir de birer gl idi. Birisi bahevan elinde, her gn emek verilerek, dibi

apalanp suyu verilerek, dikenleri budamp tmar edilerek has bahede yetitiriliyordu ve gerektii zaman vazolara tanyordu. Dieri ise krlarn berrak corafyasnda suyunu yamurdan, gdasn rzgardan devirerek, dikeniyle, budayla kendi bana yetiiyor, ama hibir vakit vazoya girme ans olmuyordu, ikisi de gzel kokuyordu, ikisi de renk renk idi, ama insanlar baheva-nnkine itibar ediyorlard. nki o, yksek medeniyeti temsil ediyordu; dieri ise bozkr. Biri ehirliliimizin (medeniyet); dieri kyllmzn da vurumu idi. Ve her kylnn sonunda ehirli olmak istemesi yahut ehre zenmesi kanlmaz idi. Bu yzden olsa gerek, halk airlerinden hangisi bir para eitim grm ve mrekkep yalam ise, aruz lsyle ve dvan airleri gibi iir yazmaya yeltendiler. Cnkler arasndaki semailer, selisler, kalenderler, satran yahut vezn-i aharlar bunun sonucunda tretilmi nazm ekilleridir. Bu da bize, Osmanl'nn gl-i rn'y nesterenden daha kymetli tuttuunu gstermeye kfidir ki eyrek asrlk Osmanl iir tecrbemin sonunda ben de hakikatin byle ol- duunu itiraf etmeliyim. Garip olan u ki, bizim nesil Osmanlnn kendisi gibi yksek kltrn ve o kltr tayan iiri de reddetti. Onu halktan uzakm gibi gstermeye, fildii kulelerde ahbabavu pazarlklarnn meta gibi tantmaya aba harcad. Tek hakl iddiamz, dilinin artk anlalmaz olmasyd; ama yazk ki bu da onlardan (airlerden) deil bizden (okuyamayanlardan) kaynaklanyordu. Klasik eserler, bugn dnyann her yerinde birtakm problemlerle karlamaktadr. Szgelimi Shakespeare'in Hamlet'i bir ngiliz klasiidir ve orijinal dilini anlamak her 12 Ingilizin harc deildir. Geothe ve Faust iin de durum ay-" ndr. Hangi Hindli yahut iranl, Beydaba'nn Kelile ve S" Dimne'sini, "Artk biz Sanskrite bilmiyoruz" diye dlama-^ ya kalkar? Btn bunlar, klasik eserlerin ve klasik sanatla- rn ortak kaderi iken Fuzul'yi, Bak'yi, Nef i'yl, Nedm'i, Galib'i biz neden dlayalm ve onlara arkeolojik kalntlar muamelesi yapalm? Hele hele dilden dolay onlar sulayarak? Aydn olma bilincine ermi bir insann oturup 300- 500 kelimelik -ki gerekten de Fuzul'yi, Nedm'i, Bak'yi anlayabilmek iin niversite renimine 500 kelimelik bir repertuvarn ilave edilmesi yeterli olacaktr- bir kltr biri- kimini edinmesi gerekirken hemen bu edebiyatn anlal- maz olduunu ne srerek bir kenara itivermesi ya tem- bellikten; ya cahillikten olsa gerektir. stelik bir yabanc dili renmek iin onca parasal ve ruhsal aba sarfeden insanmz, atalarmzn dilinde yer edinmi, bilemediniz 500 kelimeyi renmeye ya niin eriniyor? iir eskiyi hatrlatyor diye mi? Oysa her iir az ok gemile ilgilidir ve hatta bazlar insanlardan daha ziyade gemile ilgilidir. Bugnn batl airleri Yunan ve Hristiyan mitoslarndan faydalanmak iin azami gayret sarfederken bizlerin, eski iiri-mizdeki tarihi ve mitolojik birikimden salgn hastalk gibi kamaklmz anlalr ey deildir. Batl lkelerde byle bir dil yahut eski medeniyet endiesi tayarak klasiklerine srtn eviren aydn, herhalde ldrm saylr.

Osmanlnn yukarda bahsettiimiz ehirli airi, yle sanld gibi burnu havalarda bir aristokrat olmad gibi, ona buna iir yazarak geimini temin eden bir asalak da deildi. Onlar kendilerine alakgnlllk dairesinde yalnzca "air"; yazdklar iirleri ieren defterlerine de "dvan" diyorlard, o kadar. Onlar her snftan (Padiah, brokrat, alim, din adam, esnaf, asker, isiz, halk adam vs. toplumun her kesiminden dvan airleri var idi. Seyyar satcdan bir kak ustasna, okuma yazmas olmayan abamdan, kadn airlere kadar geni bir yelpazede) olabilmekle beraber iirin genel kurallarna uymak iin belli bir kltr seviyesini amak zorundaydlar. iirin alt yapsn oluturmak iin birtakm gnl ve zihin tecrbelerini edinmeleri gerekiyordu. Yani iinde bulunduklar sanat oyununun kurallarn batan sona renerek entellektel bir bak as gelitirmek zorundaydlar. Ne yazk ki bu halk ocuklar, asrlar sonra, srf okur-yazar oldular, dnyay renecek bir kltr edindiler diye torunlar tarafndan "halktan kopmu" olarak damgalanyorlar!.. Nerede olursa olsun, bir szn ebed olabilmesi iin ncelikle edeb olmas gerekir. Edeblik asndan tarihimizin btn zamanlar ierisinde en mstesna dizeleri Osmanl airlerinin dillendirdiini sanrz zamanmzn en sekin sz ustalar da kabul ederler. Dili ve dnyas deimi olsa da bir Bak'yi, bir Nedm'i; inkr etmek mmkn mdr? Gnmzn sekin airleri, bir Fuzul beyti okuduklarnda, sanrz gizli bir kskanlk duyuyorlardr. Tpk Karacaolan' yahut Gevher'yi, Yunus Emre yahut Pir Sultan' okuduklar, dinlenikleri, andklar zaman hissettikleri gbta gibi. Derler ki, "Gkkubbenin altnda sylenmedik hibir sz kalmamtr". Ancak btn szler yeniden yorumlanmaya muhtatr. Bu yorumlar laf ile deil kelm ile sylemek iin 13 yeni sz ustalarna muhtacz ve onlar, klasik iirin kllerini savurup hl scakln koruyan korlar avularna aldklar zaman ac deil; maziye ait buruk bir hzn duyan yiitler olarak isimlerini tarih ktne kazyacaklardr. Geliniz, "Osmanl iiri" deyince bir tekerleme gibi yalnzca "filtn, filtn..." demekten vazgeip bu iiri tanmaya niyetlenelim. Kulaktan dolma karalamalar ve yzeysel sylemler ile onu bir kenara itmeden evvel, gerekten bu iir neyi anlatyor, kimi anlatyor, bir bakalm. Eer sevmezsek, yine sevmeyelim, ama nce onunla tanalm. Korkmaynz, tantnz zaman bu dizelerle tarihin satr aralarna girecek, belki de byk byk dedelerinizden birine rastlayacaksnz ve diyeceksiniz ki "Gerekten de bu iir bizi anlatyormu!..." imdi bu lezzetten tadmlk bir beyit okuyalm: Beyit Nevres'e (.1762) ait:

^ "

nn ardn gzet, flkr-i dakik et, onda bir syle tme azna her ne gelirse siyb-s yle demek: "(Szn) nn ardn gzet, ince dn, onda bir syle. Deirmen gibi azna her ne gelirse hemen tme!"

Beyitte biz ncelikle sz sylemenin Osmanlya ait kurallarn buluyoruz: 1. Szn nn ardn gzetmek 2. Her sz inceden inceye dnmek 3. ok susup az sylemek 4. Aza gelen her sz (laf) dillendirmemek. Klasik iirde bir beyitin anlam kadar sz dizimi de nemlidir. Bazan bir beyitin ss ve sanat boyutu, ifade edilen kurallardan daha nde grnebilmektedir. Nevres, bu beyitte bir deirmen mazmunu yaparken kelimelerini tek tek semi, onlar aruz lsne uygun olarak yerletirmi ve yukardaki drt altn kural sralamtr. Beyitin btnn kaplayan deirmen mazmunu, hemen her szcn deirmenle ilgili olmas, deirmencilik terimlerini iermesinden kaynaklanr. "n" ve "ard" szckleri deirmenlerde tahln konulup un olarak dkld hazne borusunun giri ve kna denir. Bu borunun ad "gz, gze veya gzet"tir. Deirmen tann bulunduu eksen (kutup) mahallinden geirilen gzetin olduu yere "az" denilir. "Ard" kelimesinin Fars dilindeki anlam "arpa"dr. O da deirmene yarar. "Dakk", 'un' demektir, istanbul'daki Unkapan semtinin eski ad "Kapan- dakik > Kapandakik"tir. "Onda" kelimesindeki "On-" hecesi Osmanl alfabesi ile yazldnda "un" da okunabilir. "Onda bir", deirmencinin narha balanm tme hakkdr. Deirmenciler, her ttkleri hububatn onda biri kadar bir cret alrlar ve buna "gelir" derlermi. Su deirmenlerine su geldii gibi bunlar gelir getiren birer kk iletmedir. Deirmenler belli gnlerde buday, belli gnlerde dier hububat ve ayda bir de maz ttkleri iin "Azna her ne gelirse tmezler", gelen uvallar sraya koyup nbetlee i grrlermi. uvallar sraya dizip iaret koyarak evine dnen kiiler, kendi uvallarnn bulunduu yerin nndeki ve ardndaki uvallarn iaretini alr (nn ardn gzetir) ve ona gre herhangi bir karklk nnda haklarn ararlarm. Daha bitmedi, beyitteki "siyb", 'deirmen' demeye gelir. "siyb-s"daki benzetme

eki olan s'nn "s" yine 'deirmen' anlam tar. imdi, bu beyitte toplam 15 szck var ve tanesi dnda hepsi deirmencilik terimleri arasnda yer alyor. Kendinizi air farzediniz ve szgelimi en zengin meslek dili olan gemicilik terimleriyle iki dize oluturmaya kalknz. Yahut iir deil, bir meslek terimleri ile iki cmle kurmay deneyiniz. Deirmen ki ister su ile, ister yel ile alsn, ortaan en nemli iletmelerinden biri olarak herkesin hayatnda nemli bir yer tutar. air, dizelerini olutururken grnte yalnzca szn nasl sylenmesi gerektiini bize ihtar etmekte; ama o szn iini dolduran, anlamn zenginletiren, 15 szcklerini sanata dntren ynn, toplumdaki herkesin bildii argmanlar ile aklamaktadr. Bugn dtan bakldnda insann gz nnde deirmen imaj belirmeye-bilir; ancak o devirdeki her okuyucu -yahut dinleyici- bu beyitteki szcklerden estetik bir zevk duyacaktr ki bunun iin okur-yazar, yahut entelektel olmasna gerek yoktur. Dier bir ifade ile bu iir yksek zmreye hitap ettii kadar merkebinin srtna buday uvallarn ykleyip slk alarak deirmene giden kyl aaya da hitap eder. ite sz gzelletirmek ve laf yerine kelm sylemek bu demektir. nki Dvan iirinde her beyitin grnen anlam arkasnda ayr bir anlam, belki bir anlam daha, belki bir anlam daha vardr. Hani hayallerinizdeki perdeleri atka baka bir perde kar ya karnza. Tpk onun gibi, dvan iirinin beyitlerini aa aa krknc kapya ulamak mmkndr. 16 AKIN LNDEN af kn yaln hli I Hep hsn aka dir imi gft gy- halk Dillerde dasitan imi esrar sandm elebizde sim Dnyada btn yaratlmlarn yegne syleisi hep gzellik ve ak zerineymi. Meer benim sr sandm ey, dillerde destan imi.

Szn Sultanlar Tarihin ypranm sayfalar arasnda yazl bir yasa maddesi olarak rastlayamasak da sanat ile saltanat arasnda, birbirlerini destekleyen gizli bir anlama olagelmitir, ihtiam toplumlar, karlar uruna daima sanat kullanrken, sanat da ihtiam desteklemekten kanmamtr. Gerek dou gerekse bat ortaalarnda bu iliki daha belirgin hldedir ve saltanatlar sanat vastasyla kendilerini sonraki kuaklara anlatmay hedeflerken; sanat da hem anda, hem de sonras devirlerde kalcln saltanat ile salamtr. Bu ikilemin, belki btn milletlerden ziyade Osmanl asrlar iin geerli olduunu sylesek yanlm olmayz. nki Osmanl hanedan kadar btn zamanlar boyunca sanat ve sanaty koruyup kollamakta sreklilik gsteren bir zmre, yahut devlet olmada sanatn yadsnamaz etkisinden istifadeyi n plana karm bir millete zor rastlanr. Bunun en byk nedeni hi phesiz saltanat ailesine mensup bireylerin bizatihi sanat olma zellikleridir. Osmanl tahtnda oturup da sanatn herhangi bir dalnda an ynlendirmemi insan yok denecek kadar azdr. 19 20 retim Bir Yanda; Eitim Dier Yanda Osmanl ehzadeleri ve hanedan mensuplarnn, asl grevleri olan devlet ynetimine dair cidd bir eitimden gemeleri zorunluluu yannda her birerlerinin bilim ve zena-atla ilgili yeteneklerinden en az birinde kendilerini gelitirdikleri bilinmektedir. Onlarn hadsiz ve hesapsz servetlerine, asrlara uzanan kuvvetli mevkilerine ramen mutlaka birer zenaat renme detleri olagelmitir. Bunu iki nemli sebebe balamak mmkndr, ilki, zenaat (veya sanat) ile oyalanan bir ehzadenin saray dedikodularndan ve taht etrafnda evrilen entrikalardan ksmen uzak duraca varsaym; ikincisi de eer gnn birinde ihtiya iinde kalmas mukadder olursa kendi geimini salayp hanedan onurunu koruyabilecek bir altn bilezie sahip bulunma gayretidir. Nitekim Kanun devrinden itibaren ehzadelerin bir zenaat renmeleri gelenek hlini alacak ve 13-14 yana gelen ehzadeler iin ilim reten bir lala yannda, kiisel eilimlerine gre kendilerini eitecek bir de usta-sanatkr tayin olunmaya balayacaktr. ktidarn kinci Aya: Zenaat Osmanl ehzadelerinin sanat becerileri nceleri el sanatlarna mnhasr iken gitgide ruh terbiyesine ynelik yksek sanatlar tercih edilir olacaktr. Bu tercih sanatn somut ve soyut biimiyle terbiye edilen bu ehzadelerin ileride lkenin sahibi ve hkimi olmalar durumunda ayn sanat duygularn merkezden muhite doru, gle atlan tan dalgalar misali yayma eiliminde olmalar sonucunu dourur ki, bu da Osmanl'nn yksek bir

medeniyetin temsilcisi olarak yaamasndaki etkenlerden biridir. Osmanl sultanlar ierisinde hill denilen eski krdanlardan tutun da ateli ar silahlara varasya kadar deiik alanlarda el becerisi gstermi ve retim yapm zenaatkr-lar vardr. rnek mi istiyorsunuz, sayalm: Sultan II. Selim'in, kitap okunurken satrlar takip etmeye yarayan altn hilaller imal ettii, bunlarn kuyruk kasmlarna da yalnzca kendine has bir form gelitirerek kymetli talar yerletirdii ve bu konuda kuyumcular kadar zarif iilik kard mehurdur. Sultan III. Mehmed*in stn bir kak ustas olduu ve hatta baz kaklarnn saplarn inci, mercan, yakut vs. talar ile ssleyerek hakkak esnaf arasnda taktirle anld bilinmektedir. Ondrt yanda tahta geen Sultan I. Ahmed, erke kamlan ilemekte pek mahir olup bunlar, tevecchn kazanan devletllara hediye etmekle nldr. Sultan II. Osman (Gen Osman), daha kklnden itibaren sarala ilgi duymu ve kendi bindii atlarn eerlerini ok zaman kendisi imal etmitir (Kaderin hazin cilvesidir ki Yenieriler isyan ettiklerinde son yolculuunda stanbul sokaklarn dolatrrken onu eersiz bir ata bindirmilerdir). Sultan III. Ahmed, padiahlar ierisindeki en izgi d zenaatkrdr. Rivayete gre kk yalardan itibaren kadn ilerine merak etmi, hatta padiah olduktan sonra bile arada srada skdar'daki Fatma Sultan Saray'na gidip Marmara'ya bakan bir pencerenin nnde kadmlar arasnda gergef ilermi. Sultan III. Selim'in mahir bir silah ustas olduu, halen mzelerde yer alan mkemmel kaval tfeklerinden anlalmaktadr. Bu tfeklerin gez ve arpacklarn o kadar ince hesaplarla yaparm ki, atlan kurunlarn hedeften amas nadiren grlrm. Sultan II. Mahmud, kendisine "Gavur Padiah" denilmesine karn tam bir arkl gibi sedefkrla merak salm ve bunun iin am'dan Hamdan Usta isimli bir sanatkr getirtip bo zamanlarnda sedef ilemecilii yaparak mrn geirmi. Sultan Abdlaziz'in pehlivanlktaki hretinin Avrupa saraylarnn harem dairelerine kadar uzandn bilmeyen yoktur. O, Trk gre tarihinin gzard edemeyecei bir pehlivandr ve devrinin btn nl pehlivanlaryla gre tutmutur. 21

1 22 Sultan II. Abdlhamid, Amerika'da (Chicago) alan dnya sergisine katlp brannda birincilik alacak derecede usta bir doramac ve marangoz idi. Avusturyal bir sanatnn tevikiyle balad bu sanatta Tophane Fabrikas'nn ahap ustalaryla yarr, devlet ilerinde alaca zor kararlar arafe-sinde yatp kalkt odann bitiiindeki atlyeye giderek Yzba Mehmed Efendi ile yaz masas, konsol, sehpa gibi bro malzemeleri yapar, eli ilerken zihni derin dncelere dalarm. Ah bir bilebilseydik; sultanlarn elleri metalleri, aalar, kumalar, meinleri ilerken gnllerinden neler geiyor, hangi keder yahut neelerini o maddelere nakediyorlard? Eldeki rneklerin dilleri olsa, herhalde en yeni ve en doru Osmanl tarihini yazmak mmkn olurdu. Haydi Mehmet Usta, 150 Tane Baston Aac Kes! Yl 1896. Trk - Yunan Harbi zaferle neticelenmitir. Sultan Abdlhamid'in sevincini buruk bir ac glgelemektedir. nki savata yaralananlarn hepsini istanbul'a getirtmi, onlar Gmsy Hastahanesi, ili'de yeni yaptrd Etfal (ocuk) Hastahanesi ve Yldz Saray'nn bitiiindeki sergi binasna yerletirerek tedavilerini balatmt. Hastalarn durumunu gn gnne takip ediyor, yarallarn istatistiklerini yaptryordu. Bir sabah atlyesine inmi ve Yzba Mehmed Efendi'ye yle demiti: - Haydi bakalm, Mehmed Usta! Yz elli tane baston aac kes. Yzba arm hlde sorar: - Ferman efendimizindir; lakin bu kadar baston aac ne olacak hnkrm? Sultann cevab, sanatn nasl faydal bir ie kullandn gsterecek derecededir:

- Tahkik ettim. Mecruhlarmzn birou ayaklarndan yaral. Bunlar iyileseler bile ileride bastona muhta kalacaklar. Onlar hastahaneden taburcu edip memleketlerine gnderirken kendilerine birer baston hediye edeceiz. Msikf Hikmete Dair Fendir Sultanlarn maddeyi yoururken neler hissettiklerini bilmek zor, ancak onlarn zenaatle terbiye edilen ruhlarn sanata atklarndf ortaya koyduklar eserleri hissetmek belki mmkndr. zellikle de musiknin kanatlarna ykledikleri mnlar henz notalarda dururken. O musik ki btn Osmanl asrlar boyunca hikmetten (filozofi) saylm ve bu tlsml fen, tekkelerden camilere, saraydan konaklara, ekya trklerinden Yenieri kararghlarna, hatta ky odalarndan Karagz temsillerine kadar hayatn her cephesini kuatmtr. Bu derece yaygn olan namelere sultanlarn bg-ne kalmalar ne mmkn? Sultan II. Mahmud'un ender rastlanan hanendelerden biri olduunu tarih kitaplar yazar. Davud sesiyle azndan dklen notalar, saray duvarlarnda yanklanp kulaklara arptka duyanlarn yrekleri ezilir, hznl bir lezzet ile gzlerine ya yrrm. III. Selim byk bir bestekrdr, ill tanburu eline ald zaman ayr bir sanatkr, parmak nlan bir stad oluverir-mi. Tevekkeli onun a Trk musiksinin altn devri olarak bouna nitelenmez. Sultan Aziz'in przsz ney fledii ve neyzenlikte bir Tevfik-i kadm, bir yegne-i asr, moda deyiiyle bir virtz olduu hemen her kaynakta bilhassa zikredilir. Sultan V. Murad'n musik hevesi, babasnn gzdelerinden Feleks Hanm'n piyanosuyla balam, italyan hocalar elinde sanata dnmtr. Sultan II. Abdlhamid'in piyanoyu kardei V. Murad kadar ilek ald ve padiahl dneminde nl italyan musikiinas Donizetti'ye kendi marn yaptrd zaman notalar kendisinin tashih ederek ihtiaml ritmine kavuturduu bilinmektedir. Kelm'l-Mlk Mlkii'l-Kelm Buraya kadar eski zaman sultanlarnn estetik zenaat ve sanat tecrbelerine deindik. imdi sz ahengin, kafiyenin ve tabii ahengin. 23 4' l

III II 24

iir ki gkkubbenin altnda var olan en soylu sanattr, alt asr boyunca Osmanl hanedannn gzbebei olarak yksek medeniyet deerlerini yklenip zihinleri sarho edegel-mitir. Eski bir sz vardr; "Kelm'l-mlk mlk'1-ke-lm" derler. Yani "Padiahlarn sz, szlerin padiahdr" demektir. Bu sz belki de en ziyade Osmanl melikleri iin geerlidir. nki onlar szn gzelini sylemek kadar sy-letmeyi de kendilerine prensip edinmilerdir. nki St yaylasndan Cumhuriyet Ankara'sna kadar her iklim ve devirde Osman Bey'in oullar, airleri daima korumu ve kollamlard. Bununla beraber lke sultan olmak szn sultanlarn kskanmaya mani deildi elbette. Muhibb mahla-syla yazan Kanun ile Murad mahlasyla yazan III. Murad'n dvanlarn ciltleyen ustalarn her zaman byle kaln ciltler yapmadklar bir vakadr. Kald ki Kanun "... padiahlmn birka yerinden pek haz duymuumdur. Bunlardan biri de Bak gibi tab' temiz bir insan bulup, karp, itibar eylediimdir."diyecek kadar da iire meftundur. Velhasl onlar padiah olmasalard phesiz stad airler olurlard; ama dier usta airler acaba devleti bir yl idare edebilirler miydi? Siyaset Aruza Dklnce Osmanl hanedan -ki tahta oturamayan air ehzadeler ile hanm sultanlar dnda toplam 33 padiahtan 21'i airdir- iiri salt estetik ve sanat zevki iin syledikleri kadar siyas stnlklerini tehir iin de kullanmlardr. zellikle imparatorluun ykseli devirlerinde iir bir ifade tarz olarak siyas bir misyonu da ykleniyordu. O alarn hemen btn ark devletlerinin diplomasisinde iirin ayrcalkl bir yeri vard. Devlet adamlarnn en sekinleri, iiri en iyi bilenleriydiler. Tersinden ifadesiyle, iirde maharet kesbetmi devlet adamlar diplomaside birinci derecede sz sahibi olurlard. nk o an sava meydanlar kadar sz meydanlarnda da sk sk boy llmek gerekiyordu. Klla yaplan cenkler kadar kalemle (sz ile) yaplan cenkler de birer fetih ve zafer edas tayordu. Avrupa'da valyeler delloyu klla ve tabanca ile yaparken, arkn sultanlar dizeler ve beyitlerin dellosunu tercih ediyorlard. Bu yzden istisnasz btn ark hkmdarlarnn evresinde airler ve mniler (nesir fazarlar) yer alrd. Sra klca ve kuruna gelmeden nce sz savalar

yaplr ve ancak sz ile halledi-lemeyen dmler kl ile zlrd. Fatih'in Sz Gelenei ve Oullar II. Murad'n olu tahta ktnda henz ondukuzuna basmasna krk gn var idi. Karamanolu, Osmanl tahtnn bir ocuk eline getiini dnerek frsat deerlendirmek iin ayaklannca yirmisine yeni bacan hkmdar ynn Konya'ya evirip de ordularnn nnde kasrga hzyla giderken, Osmanl sancaklar kadar gkkubbenin altnda onun u beyti de dalgalanacaktr: Bizimle saltanat lafn edermi ol Karaman Huda frsat verirse ger, kara yere karam an1 Geri Fatih'in Kanunnmesinde "Sava sz ile balatlr" diye bir kaide yazl deildi ama daha sonraki torunlarndan birou bunu bir yasa gibi koruyacak ve sze ylece itibar edecektir. Nitekim olu Cem, babasndan tevars ettii bu sz diplomasisini aabeyiyle giritii taht kavgasnn daha banda, Kahire'den hacca giderken kullanmaktan kendini alamaz ve der ki: Sen pister-i glde yatasn evk ile handan Ben hicr ile bln edineni hn sebeb ne? Bu saltanat- dnya ola adle mukrin Hacc'l-Harameyn an taleb kusa aceb ne?2 Bayezid'in ona cevab ise Cem'in Rodos valyeleri elinde balayp Fransa hisarlarnda devam edecek olan elim hayatnn ilk adm olacaktr: 1 O Karaman Beyi bizimle saltanat davasnn lafn ediyormu. Hele Allah frsat verirse ben onun vcudunu kara topraa kartraym da... 2 Sen evk ile gl deklerde yatp sevinesin de ben ayrlk ile dikenleri yastk edineyim; sebep ne? u dnya saltanat dedikleri ey adalete (eitlie) denk iken, Hacc'lharameyn olan ben onu talep etsem bunda alacak ne var?!.. 25

26 n rz- ezel ksmet olunmu bize devlet Takdre rza vermeyesin byle sebeb ne? Hacc'l-Harameyn olduuna raz olaydn Bu saltanat- dnyevye bunca taleb ne?3 Bir Gzleri hya... Yavuz Sultan Selim Osmanl hanedannn en cihangir padiahlar arasnda ilk sralarda

yer alr. iir sanatndaki yetkinlii ise Farsa bir dvan tertipleyecek kadar stndr. ah ismail'den gelen Trke sitem ve kin dolu kt'alara o, Se-lim mahlasyla Farsa daha iddetli karlklar vermekte tereddt etmez. Aralarndaki iir sava, meydan savalarndan daha dikkate deer siyas sonular douran bu iki Trk hkmdarnn tutumlar, Trk corafyasnda iirin ne derece revata olduunu da gstermeye kfidir sanrz. Yavuz'un ordular karsnda sarslmayan yiitlii yahut isyan ve ihtilali kanla bomaktan ekinmeyen hm ve gzpeklii, sra ak dizeleri dizmeye gelince birdenbire munis, hisli, zarif ve efkatli oluverir. O aslan postunun altnda ne kadar yumuak bir kalb yatt bu szler ile belli olur. Nitekim onun olmad hlde kendisine ok yakt iin herkesin Yavuz adyla birlikte and ve son iki dizesi atalar sz gibi herkes tarafndan bilinen u kt'a tam da onu anlatr: Merdm-i ddeme bilmem ne fsun etti felek Giryemi kld fizn eskimi hn etti felek rler pene-i kahrmda olurken lerzn Beni bir gzleri hya zebn etti felek4 Olmaya Devlet Cihanda... Kanun'yi batl kaynaklar Muhteem (Magnificient) lakabyla anarlar. Uzun sze hacet yok ki o iir sylerken de 3 Madem ki devlet, ezelde bize ksmet olunmu; bu takdire raz olmayindaki sebep ne? Hacc'l-harameyn olduunla yetinmek varken bu dnya saltanatna bunca talep de neyin nesi?!.. 4 Bilmem u felek gz(mn) bebeine ne gibi bir efsun yapt ki gzyalarm taknlara dndrp sonunda kan gibi aktr oldu. Arslanlar bile kahredici penemde tir tir titrerlerken, ite felek beni bir ceylan baklya tutsak edip brakt. muhteemdir. Onun a her alanda olduu gibi sanat ve edebiyatta da bir gn doumunu yaamtr ve tabii ki sanatkrlar da birer gne gibi parlarlar. Bak'lerin, Sinan'larn, Barbaros'larn,*bussuud'larn anda o gerek bir sultandr ve Bak'nin ifadesiyle Osmanl devletinin "Her yne-den ayana altun akp gelir". 46 yllk bir ihtiamn adam olan Kanun, Osmanl hanedannn btn zamanlar iindeki en byk sz sultandr. Ama yine de bir insandr ve imdi dahi dillere perseng olan u dizelerin sahibidir: Halk iinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes shhat gibi5 Bir Trajedi ki... Kanun'nin ehzadesi Bayezid, ah mahlasyla iir yazard. Dvannn yazma nshalar deiik ktphanelerde mevcut olup iindeki iirlerde o devre ait eitli taht entrikalar ve ihtiraslarn hazin hikyesi kaytldr. Babasna kar isyan ettii zaman kh ona manzum

muhabbet nmeleri gndermi; kh hicve varan dmanlk manzumeleri yollamtr. Murabba eklindeki bu manzum mektuplarndan biri u kt'a ile balar: Ey serser leme sultan Sleyman'm baba Tende canm, canmn iinde cananm baba Bayezid'ine kyar msn benim canm baba Bignahm Hak bilir devletl sultnm baba6 Kanun'nin buna cevab da ayn vezin ve kafiye ile yle balar: Ey demdem mazhar- tuyan u isyanm oul Takmayan boynuna her giz tavk- fermanm oul 5 nsanlk leminde iktidar (veya iyi talihlilik) gibi bir geerli nesne yoktur. yi de bir nefes shhat de bin devlete bedel deil midir? 6 Ey leme bir utan bir uca sultan olan Sleyman'm babam! Tende canm, canmn iinde cananm babam. A benim canm babam, gerekten Bayezid'ine kyar msn? Allah bilir, ben masumum benim devletl sultanm, babacm. 27 28 Ben kyar mydm sana ey Bayezid Han'm oul Bignahm deme bari tevbe kl canm oul7 Selimiye Ve... Kanun'den sonra sultan airlerin manzumeleri hamasetten lirizme ynelir ve artk devletin gidiat gibi onlar da daha soft bir his ikliminde seyran ederler. Devlet geri zirveye ulamtr ama sanatta zirveye trman yeni balamtr. Klasik zelliklerini henz yerli yerine oturtan iir sanatnda bundan byle sultanlar, artk srf estetik boyutlarda ve dtan ziyade ie ynelik, maddeden ok mnya girift bir yol izleyeceklerdir. Nitekim Kanun'nin muhteem mirasn sekiz yl boyunca idare etmeye alan Hrrem'in olu II. Selim'den bize kalan iki nemli eser vardr, ikisi de i dnyamz ve hislerimizi daha ok ilgilendirir. Bunlardan birisi Edirne'deki Selimiye Camii, dieri de Klasik Trk iiri'nin zirvelerinde bir kzl elma gibi parlayan u beyittir:

Biz blbl-i muhrik-dem-i glzr- firakz te kesilir gese sab guldenimizden8 Bir Asr ve ki Ahmed

Osmanl saltanat 17. yzyla I. Ahmed ile girer. lgintir 18. asrn balarnda da III. Ahmed hkmdar olur. Dvanlarnda ilkinin mahlas Ahmed veya Baht, dierininki Ahme-d, veya Necb diye anlr (Arada kalan II. Ahmed zaten air deildir). Bunlardan Sultanahmet Camii'ni yaptran ilki, edebiyat tarihlerine, harf bana yksek gratlarda prlanta deecek kymette bir kt'a ile girmitir. Kt'a, ok dindar olan padiahn bandaki sara nakedilmek zere Hz. Muham7 Ey her zaman isyanda ve taknlkta olan oulcuum! Ey boynuna fermanmn gerdanlm takmayan oulcuum. Yoksa ey Bayezid Han'm, sana kyar mydm sanyorsun? Lakin gel bari masusum deme, tevbe kl, benim canm oulcuum. 8 Biz ayrln gl bahesinde yank ve ateli akylarla megul olan yle bir blblz ki eer bahemizden geecek olan saba yeli bile olsa (tutuur, yanar da) ate kesilir. med'in aya resminde bir sorgu yaptrp, mcevherleri arasna yazdrd u dizelerden oluur: Nola tacm gily bamda gtrsem dim Kademi nakn ol Hazret-i h- Rsl'n Gl-i glzr- nbvvet o kadem sahibidir Ahmed durma yzn sr kademine o Gl'n 9 Dier Ahmed, Topkap Saray'nn giriindeki muhteem emenin sahibi olup ayn zamanda hattat olduundan bu emenin kuak yazlarn bizzat kendisi yazmtr. emenin ebced hesab ile tarih msran da yine kendisi, Besmeleyle i suyu Hn Ahmed'e eyle du eklinde sylemi, ancak 4 rakam eksik olmakla devrin nl airi Seyyid Vehb bana bir "A" kelimesi ekleyerek tarihi tamamlamtr. Velhasl Sultan III. Ahmed, ebced ile tarih drecek kadar iire alkndr. Yklptr u Cihan... Onsekizinci yzyln ortalarnda Sultan III. Mustafa tahta geer. Her ne kadar iirlerinde Cihangr mahlasn kullanrsa da artk Osmanl tahtnn cihangirler a kapanmtr. Yenieriler her frsatta ayaklanmakta, snrlardan ard arkasna malubiyet haberleri gelmektedir. Ve III. Mustafa kendi devrini u kt'a ile zetleyiverir: Yklptr u cihan sanma ki bizde dzele Devleti erh-i den verdi kamu mbtezele imdi ebvb- saadette gezen hep hezele iimiz kald hemn merhamet-i Lem-yezel'e10 9 Peygamberler ah olan Hz. Muhammed'in ayann resmini bir tac gibi her zaman bamda tasam ne kar?!.. Madem ki peygamberlik glistannn en sekin gl o kadem (ayak veya kdemlilik) sahibidir, o halde ey Ahmed, durma sen de o Gl'n ayana

yzn sr. 10 Dnya yklmaya yz tuttu; sanma ki bizim zamanmzda dzelecektir. n-ki alak felek, devleti hep aalklara verdi. imdi istanbul sokaklarnda gezenler ise hep ayak takm. imiz Allah'n merhametine kald vesselam. 29 30 Hanedann En Hisli Sanatkr Babas ona Selim adn koyarken byk dedesi Yavuz Selim gibi bir cihangir olmasn ummutu. Ama o fetihlerinin ounu his dnyasna doru yapt ve meydana getirdii musik ortamnda bir r at. Dede Efendi, eyh Galib, Esrar Dede, Abdlbaki Nasr Dede vs. onun prensleri idiler. Krm elden gittii zaman, Kalalm m kl altnda yle Oturmak dinimizde var m byle Esir etmi nice Tatar' bir bir Krm Rusya'da kalsn m syle Ol Moskof'tan varp cm alaym Ya dman ire helak olan yle diye hayflanacak ve kn btn ykn msralar ile ezgilerine, suzidilrya, pesenddeye ykleyecektir. Kendisi tarafndan tahta hazrlanan IV Mustafa tarafndan ldrtl-dnde Osmanl devletinde gz yalar bir sel olmutur. Her ne kadar dvannda yoksa da, derler ki ld zaman sarnn arasndan u beyit km (Beyit Nevres'e aittir): Kendi elimle yre kesip verdiim kalem Fetv-y hn- n-hakkm yazd ibtid11 Hikayenin Sonu III. Selim'den sonra Osmanl hanedan hkmet, devlet ve siyasette olduu kadar sanat ve edebiyatta da kendini to-parlayamad. Daha sonraki dnemlerde sarayda yine iirler ....

okundu, sazlar alnd; ancak artk hkmdarlar sanat oyununda rol almyorlard. Hanedana mensup hanm sultanlarn (Adile Sultan gibi) gayretleri de asla uzun soluklu olamad. Bu arada zaten Batllama saati kurulmu, zaman Osmanl sanatn da elemeye balamt. stelik Tanzimat yllarnda iirin ehresi hepten deimeye balayacak ve eski sevdalarn st kllenecekti. Gel zaman, git zaman... 11 Kendi elimle yontup sevgiliye sunduum divit, (yazk ki) ilk nce haksz yere benim lm fermanm yazd. ki yet; Birka Beyit Kur'an- Kerm, nasl ki hayatn her ann kuatyorsa; onun besledii islam toplumlarnn edebiyat da ister istemez o Kelm'dan ilham alarak hayat terennm edecektir. Nitekim Dvan edebiyat dediimiz klasik iirimizin muhte-vasndaki zenginlik, Kur'an naslarn tezahrleriyle doludur. Bu edebiyatn farkl kaynaklardan beslenmi olmas, onun Islam izgisine halel getirmek bir yana, btn bir medeniyet birikimine zenginlik vermitir. Bylece toplumu ekillendiren dnce yaps ve zihniyet, din disiplini altnda ekillenen gelenek ve tre, bu dorultuda gelien dil ve kltr vs. ister istemez airin de dnyasna renk ve k katm, onun zengin armlar arasnda dinin emirleri ve naslar da nemli bir yer tutar olmutur. Hayal ve sanalln n planda olduu bu edebiyatta bir airin belki de en hakikatli ifadeleri, dinin emirlerini oluturan yet ve hadislerle rneklendirilen (buna eskiler irsl-i mesel derler) hikem anlatmlardr. airin hayat anlayn ekillendiren din emirlerinin, onun sanatna da yn vermesi elbette edebiyatn aa tuttuu k, yahut hayatn edebiyata yansyan grnts olarak deerlendirilir. Bu bakmdan hemen her dvanda biz, 31 j

32 toplumun hayat ve ahlk kurallarna yn veren baz yetlerin telmih yahut iktibas yoluyla vezne dkldklerini grrz. Bu yazmzda iki yet zerinde duracaz. Seramik Bir Hat Panosu

Yirmi yl kadar nceydi, zarif hocamz, hattat Prof. Dr. Ali Alparslan'dan bir hediye almtm. Bu, Turake smail Hakk Bey'in seramik zerine cel sls bir istifi idi. Her zaman ve her mekan deiikliinde, alma masamn tam karsna astm bu panoda, Necm suresinin 39. yeti yer alyordu: Ve en leyse li'l-insni ill m se'. yet-i kermenin meal ve tefsirlerini yapan byk zatlar hemen hemen ayn grte birleiyor ve yete, "nsan, ancak altna eriir; nsan iin yalnzca altnn karl vardr; nsana ancak alt vardr; nsan iin altndan baka bir ey yoktur; nsan iin almaktan baka bir ey olmad"gibi anlamlar veriyorlard. Halbuki ben cehalet eseri olarak levhay ilk elime aldmda "almann karlt"n dnemeyerek yle bir mn,vehmetmitim. "nsanolu iin almaktan gayr bir ey yoktur. (O almakla ykmldr)" Yllardr her ne vakit almak zere masamn bana otursam kalemi elime almadan yahut bilgisayarm amadan nce bu byk hatay dnr ve kendime ceza olarak "imdi al yleyse!" diyerek ie balarm. Btn Sistemler "alnz!.." Der de... Evet, almak!.. phesiz btn dinler, btn sosyal sistemler ve ideolojik doktrinler insanlara almay emreder. Tarihin hibir an bunun dnda tutamayz. Bilakis almay brakan yahut aksatan hibir ferd veya toplumun uzun sre ayakta kalmas mmkn olmamtr. Dnyann hangi corafyasna yahut hangi milletine bakarsak bu ilah gerein tezahrn grrz. Kii olarak bize balanan mr gerek beden, gerek zihinsel, gerekse toplumsal alanda bir gayreti gerektirir. Fertlerin oluturduu toplum da ancak bu sayede geliip ykselir. Madem ki insan iin altndan bakas yoktur; o hlde insann faaliyetlerini ynlendiren argmanlarn iyi veya kt olmas, almann neticesini de iyi veya kt yapacaktr. Allah'n bize bahettii akl veya bedeni nerede kullandmzdan sorulacak olduumuz gereini asla unutamayz. Bir insan dnelim ve dinin emirleri adna yalnzca bu yet-i kerimeyi biliyor olsun; sanrz o insan yalnzca bu yetin gereini yaparak bile m'min olabilir. nki o zaman btn alma ve gayretlerini, fiil ve szlerini iyiye yneltecek, dolaysyla slam'n selametine erecektir. Tabii bunun aksi de vriddir. nsan islam adna her eyi biliyor da olsa, almalarn ktye ynlendirdii takdirde yine hsranda olacaktr. Klasik iirin sz ustalar, gerek aldklar din eitim, gerekse iinde yaadklar muhafazakr toplumun kltr birikimi sonucunda phesiz bunlar biliyor, hatta almann bir ibadet olduuna dair bilmem ka yz delil getirerek domalarn ispat edebiliyorlard. Bu durumda onlarn yukarda zikredilen yet-i kermenin cazibe enberi dnda kaldklar dnlemez.

te izzet Mollann (.1829) bilgece sylenmi vezinli bir sz: Say edip isyana destimde o kald akbet Zahir oldu "Leyse li'l-insni ill m se'" Aa yukar "(Bilmeyerek) isyan iine dp hep o uurda altm da imdi elimde yalnzca ktlkler kald. Bylece 'nsan iin altnn karlndan bakas yoktur' yetinin ac gerei kendini gsterdi." demeye gelen bu beyit, eer bir nefis muhasebesi yapacak olsak, ekserimizin iinde bulunduumuz hli yzlerimize vurur, insann bilerek yahut bilmeyerek dalalete ve isyana sapmas, iyilii gzard ederek nefse malup olmas muhtemeldir. Zaten Hak Taala da insan ftratndaki bu eilim yznden iyiliklerimizi onlarca ve yzlerce katyla; ktlklerimizi de ancak misliyle deerlendirir. 33 yetin Kesin Gereklii izzet Molla'nn yaad yllar, Osmanl devletinin d sath- mailinde hzla ilerledii zamanlara rastlar. Dolaysyla o vakitler, almann yol yordam da irazeden kmt. Btn iyi niyetler bile toplumun dier kesimlerindeki tutarszlklar yznden faydaya dnmekte zorlanyordu. ahs gayretlerin rotas doru ibreleri gsterirken aryor; askerlerin (yenieri) kardklar huzursuzluklar; siyaset ve diplomasideki boluklar; ekonomideki tutarszlklar, dier devletlerin ykseli izgileri hep almada dmleniyordu. Tembellik ve miskinlik drt bir yan sarmt. Byle bir devletin giderek can ekimesi, Mehmed Akif merhumun dilinde bir sekert- mevte dnecekti. Nitekim o da yle demiti: "Leyse li'l-insni ill m se'" derken Huda Anlamam hi meskenetten sen ne beklersin daha Yani "(Ey Trk milleti!) Allah 'nsan iin altndan baka 34 karlk yok' derken sen hl bu miskinlikten ne umuyorsun; bir tr- l anlayamyorum." demeye gelir. imdilerde baz ahmaklarn "Allah neden Mslmanlara

^ yardm etmiyor?" diye gevelediklerini iitiyoruz. H! Yz | bin kere h! Allah alana her daim yardm ediyor. Velev .= kfir olsun. "el-Ksibi habbullah" nass gn gibi ortadayken biz miskin miskin oturalm, aleyhimize gelien hibir eye ses karmayp gayretten uzaklaalm, sonra da "Allah neden Mslmanlara yardm etmiyor?" diye samalayalm. Bu tavr, salif'z-zikr yeti inkr deil midir?!.. Ahmet Paa, Fatih ve Nedimleri Yukarda islam toplumlarnn Kur'an naslardan ayr kalamayacaklarn, dolaysyla

hayatlarn tanzim ederken bu erevede dnce gelitireceklerini izaha almtk. Bu, bir bakma Yaratc'nn mknats rahmetinden ka bulunamamas gibidir (Hani her gn Allah'a kfredenlere bile Allah rzk gnderir ya!). Dolaysyla Islam hayat yaayan insann kltr yelpazesi de ister istemez bu sistem ierisinde yorulur, ite bir misal: Fatih, musahip, mahbub ve bendelerini seerken iirden anlayan, hakikatleri nkte ile youranlar tercih edermi. Vezirleri arasnda Mahmud ve Ahmet Paalar gibi dvan tertib etmi airler olduu bilinmektedir. Rivayete gre Fatih bir gn at zerinde bendeleriyle seyrana km. Saanak geen bir nisan mevsimi olsa gerek, yolda atnn ayandan srayan bir amur katresi hemen ardndaki bendesinin yanana yapm. O srada Ahmet Paa, mahbubun gl yana zerine srayan amuru grp, - "Y leyten knt trb" deyivermi. Bu ibare Nebe suresinin 40. yetinde geer ve mealen "Keke toprak olsaydm." demeye gelir. Fatih, Paa'nn bu mrldann iitince sret-i haktan grnp bendesine "Ne diyor?" diye sormu. Mahbubun verdii cevap pek muhteem ve muhteem olduu kadar da yaln ve gndelik. Meer mahbub, cevap olarak sz konusu yetin tamamn okumakla yetinmi: - "Ve yekl'l-kfiru y leyten knt trb" yani "Kfir diyor ki; keke toprak olsaydm." tmdi, bu yet-i kermenin ma'er vicdanda edindii yer, o yet ile nezih akalar ve asil nktelerin bile yaplabileceini bize gstermek bakmndan mhimdir. yetin evveliyatn da zikredersek sanrz nkte daha iyi anlalacaktr. Nebe suresinin 39 ve 40. yetlerinde trl nimetler ve ziynetlerle donatldklar, trl yollarla ikaz olunduklar hlde hl yola gelmeyen, isyan ve gnahkrlkta srar ederek bu minval zere lenlerin kyamet gnnde "Keke dnyada toprak olsaydm da imdi bu durumda olmasaydm." diye pimanlk duyacaklar, ancak o gn bu pimanlktan bir sonu alnamayaca anlatlr. Kur'an'n ifadesiyle: "te bu hak gndr. Artk dileyen Rabb'ine varan bir yol tutar. Biz, sizi yakn bir azab ile uyardk. O gn kii, (ellerinin) yapp ne srd ilere bakar ve kfir (veya eytan), 'Keke ben toprak olsaydm.' der." 35

yetin Kesin Gereklii

zzet Molla'nn yaad yllar, Osmanl devletinin d sath- mailinde hzla ilerledii zamanlara rastlar. Dolaysyla o vakitler, almann yol yordam da irazeden kmt. Btn iyi niyetler bile toplumun dier kesimlerindeki tutarszlklar yznden faydaya dnmekte zorlanyordu. ahs gayretlerin rotas doru ibreleri gsterirken aryor; askerlerin (yenieri) kardklar huzursuzluklar; siyaset ve diplomasideki boluklar; ekonomideki tutarszlklar, dier devletlerin ykseli izgileri hep almada dmleniyordu. Tembellik ve miskinlik drt bir yan sarmt. Byle bir devletin giderek can ekimesi, Mehmed Akif merhumun dilinde bir sekert- mevte dnecekti. Nitekim o da yle demiti: "Leyse li'l-insni ill m se'" derken Huda Anlamam hi meskenetten sen ne beklersin daha Yani "(Ey Trk milleti!) Allah 'nsan iin altndan baka 34 karlk yok'derken sen hl bu miskinlikten ne umuyorsun; bir tr-- l anlayamyorum." demeye gelir. " imdilerde baz ahmaklarn "Allah neden Mslmanlara

\, yardm etmiyor?" diye gevelediklerini iitiyoruz. H! Yz | bin kere h! Allah alana her daim yardm ediyor. Velev -= kfir olsun. "el-Ksibi habbullah" nass gn gibi ortadayken biz miskin miskin oturalm, aleyhimize gelien hibir eye ses karmayp gayretten uzaklaalm, sonra da "Allah neden Mslmanlara yardm etmiyor?" diye samalayalm. Bu tavr, salif'z-zikr yeti inkr deil midir?!.. Ahmet Paa, Fatih ve Nedimleri Yukarda islam toplumlarnn Kur'an naslardan ayr kalamayacaklarn, dolaysyla hayatlarn tanzim ederken bu erevede dnce gelitireceklerini izaha almtk. Bu, bir bakma Yaratc'nn mknats rahmetinden ka bulunamamas gibidir (Hani her gn Allah'a kfredenlere bile Allah rzk gnderir ya!). Dolaysyla Islam hayat yaayan insann kltr yelpazesi de ister istemez bu sistem ierisinde yorulur, ite bir misal: Fatih, musahip, mahbub ve bendelerini seerken iirden anlayan, hakikatleri nkte ile youranlar tercih edermi. Vezirleri arasnda Mahmud ve Ahmet Paalar gibi dvan tertib etmi airler olduu bilinmektedir. Rivayete gre Fatih bir gn at zerinde bendeleriyle seyrana km. Saanak geen bir nisan mevsimi olsa gerek, yolda atnn ayandan srayan bir amur katresi hemen ardndaki bendesinin yanana yapm. O srada Ahmet Paa, mahbubun gl yana zerine srayan amuru grp, - "Y leyten knt trb" deyivermi. Bu ibare Nebe suresinin 40. yetinde geer ve mealen "Keke toprak olsaydm." demeye gelir. Fatih, Paa'nn bu mrldann iitince sret-i haktan grnp bendesine "Ne

diyor?" diye sormu. Mahbubun verdii cevap pek muhteem ve muhteem olduu kadar da yaln ve gndelik. Meer mahbub, cevap olarak sz konusu yetin tamamn okumakla yetinmi: 35 - "Ve yekl'l-kfiru y leyten knt trb" yani "Kfir diyor ki; keke toprak olsaydm." imdi, bu yet-i kermenin ma'er vicdanda edindii yer, o yet ile nezih akalar ve asil nktelerin bile yaplabileceini bize gstermek bakmndan mhimdir. yetin evveliyatn da zikredersek sanrz nkte daha iyi anlalacaktr. Nebe suresinin 39 ve 40. yetlerinde trl nimetler ve ziynetlerle donatldklar, trl yollarla ikaz olunduklar hlde hl yola gelmeyen, isyan ve gnahkrlkta srar ederek bu minval zere lenlerin kyamet gnnde "Keke dnyada toprak olsaydm da imdi bu durumda olmasaydm." diye pimanlk duyacaklar, ancak o gn bu pimanlktan bir sonu alnamayaca anlatlr. Kur'an'n ifadesiyle: "tte bu hak gndr. Artk dileyen Rabb'ine varan bir yol tutar. Biz, sizi yakn bir azab ile uyardk. O gn kii, (ellerinin) yapp ne srd ilere bakar ve kfir (veya eytan), 'Keke ben toprak olsaydm.''der." 36 Ta ile Barn Dp... nce bir beyit okuyalm: Hk-i pyln olduum grd dedi kfir rakb Ta ile barn dp, "Y leyten knt trb" "Ey sevgili! Senin ayann topra olduumu gren kfir ra-kib, (beni kskanmaktan dolay) ta ile barn dp Ah, ne olurdu keke ben de toprak olsaydm.' (da sevgilinin ayan pme erefine eriebilseydim) dedi." Zarif bir nkte dorusu! air, iinde yaad toplumun inan sisteminden devirdii bir nass ile nkte yapyor ve sevgilisi ile arasnda geenleri, rakibine kskandrtyor. Kfir kelimesi bilindii gibi kfr ile ayn kktendir. Kfr ise karalk, siyahlk ile alakaldr. Bunun zdd olan iman, tam bir aydnlk hlidir. Yani zulmet ile nur, karanlk ile k kar karyadr. Dvan iirinde sevgili, iman, rakib de kfr temsil ederler. Dolaysyla air yet-i kermede geen ifadeyi rakibine tekrarlattrarak bir yandan iirine zarafet katyor, dier yandan o toplumun fertleri tarafndan zaten bilinen bir yeti zikrediyor. airin Zikri

Bak (.1600) ayn yeti yle zikretmi: Sye-i serv-i blendin yollar stnde grp Hassaten der cnu dil "Y leyten knt trb" Mn murd olundukta, "(Ey sevgili!) Servi gibi endamnn glgesini yollara dm olarak gren gnlm ve canm, zikir gibi, durmadan "Y leyten knt trb" yetini tekrarlyor." demeye gelir. mdiXVI. asr Osmanl toplumunda iirden anlayan herkesin bu yeti biliyor olmas lazm ki, air byle bir nkteye tevessl etsin. Aksi takdirde iirinin yanna bir de meal bilgisi yazmas gerekirdi. Binaenaleyh demek ki dinin emirleri ve Kur'an yetleri toplumun kltrn de ekillendiriyordu. Nitekim pek ok yet ve hadis, o toplumda atasz veya ke-lm- kibar klna brnm olarak dillerde dolamaktayd. ("Acele ie eytan karr" atalar sznn "el-Acelet mi-ne'-eytn" hadisinden kaynakland gibi). Sezayi-i Glenfnin Na't-Gwne Beyti Yukarda szn ettiimiz yet-i kerme pek ok air tarafndan nazma ekilmitir. rnekleri sralamaya gerek duymuyoruz. Ancak bizce bu konuda en mstesna beyti Sezayi-i Glen (. 1737) hazretleri inad etmiler: Yere terifin haber verdikde ey l-cenb Dedi hasretle felek "Y leyten knt trb" Ey yce yaratll Efendiler Efendisi! Senin, (asl toprak olan) yeryzn terifini, (yani doduunu) haber aldklar zaman dokuz kat gkler hasret ile yle artlar. "Ah ne olurdu biz de toprak olsaydk!.." Bilindii gibi gkler mertebe bakmndan yerden ycedir. Ancak yer dediimiz toprak lemde Hz. Peygamber gibi eref-i mahlukt bir cevherin bulunmas, onun kadr kymetini arttrp gkleri bile kskandracaktr. Glen hazretlerinin bu samim yakarmdaki gzellik de yine o cevherin kymetindendir ki cevherin szn etmek bile sze cevher deeri katmakta... Eyp Sultan Kseleri Kaynaklarda bulamadk, ancak Muvakkitzde Pertev Mehmed Efendi'nin (. 1711) bir beyitinde, bu yet erevesinde Eyp Sultan kselerine rastladk. yle: Kze-i Eyyb'dan cnne n eylerse b Kse-i billur der "Y leyten knt trb"

Pes dorusu. nsann byle bir sz syleyebilmesi iin ancak air olmas gerekir ki yle demeye gelir: "O gzel sevgili eer bir Eyp ksesinden su iecek olsa, bunu gren billur kseler, "Ah keke biz de toprak olsaydk!" diye i geirirler." Burada Eyp Sultan kseleriyle ilgili olarak anlamamz gereken birbirine zt iki husus var. lki, Eyp anak-mlek-lerinin bir zamanlar ok nl olduu ve billur kseleri dahi 37 !<I

38 kskandracak kadar zarafetle imal edildikleri; ikincisi de tam zdd olarak en baya anak-mleklerin Eyp'te yaplddr. Eer Eyp anaklar ok kt ise, billur kseler, sevgilinin dudaklarna byle alelade bir toprak parasnn demi olmasn kskanarak toprak olmay istemektedirler. Yok eer Eyp anaklar ok zarif ve i ac eyler ise -ki bir sevgili de ancak byle zarif bir tastan su iebilir-, bu durumda billur kseler kendi gzelliklerinden utanmakta ve sevgilinin dudana deen toprak kseler kadar bile olamadklarna hayflanmaktadrlar. Klasik iir, slamf Kimlik Tar Yukardaki rneklerde bizim iin nemli olan, Hz. Pey-gamber'e vgden, airin en beer akn ifadeye; tabiattaki grnmlerden gndelik hayatn alelade bir eyasnn zikredilmesine kadar pek ok duyguyu, yalnzca bir yet-i kermeden ilham alarak anlatabilen airin kltr alt yapsdr. Osmanl airi, i dnyasnda veya bireyi olduu toplum vicdannda bu yet-i kerime ile o kadar yakn kesbetmitir ki, onu artk gndelik hayatnn herhangi bir safhasnda, herhangi bir sebepten dolay syleyivermektedir. Ezcmle yetler onun hayatnn temel dinamiklerinden biri olmutur ve o da herkes gibi Mslman toplumun bir ferdidir. Hatta sz ustas bir gayri mslim dahi olsa, klasik iirin genel kabulleri erevesinde bu gne kltr malzemesine b-gne olmayacaktr. Kald ki islam toplumunda, kulluk devlerini yerine getirmek bakmndan airin vezirden, yahut berberden bir fark olmad gibi dinin naslarn renmek bakmndan da kylnn ehirliden bir ayrcal bulunmamaktadr. air, ister avamdan ister havastan olsun, iinde yaad islam toplumunun bir ferdidir ve ar-n-ar o toplumun temel deerlerini anlatmakla ykml, hatta -klasik slp gerei- buna mahkumdur. Bu durumda u hakikat tekrar tebarz ediyor: Dvan edebiyat, tam anlamyla islam kltrnden beslenen bir edebiyattr ve ister yet, ister hadis olsun, dinin naslar airlerin ilham kaynaklarnn en asil izgisini oluturur, inanmayanlar herhangi bir dvan ap baksnlar; deilse de

be sayfada bir yet veya hadisle karlamalar mukarrerdir. Yol Yol Olmu Msralar Dnyada bunca geliler ve gidiler, vuslatlar ve ayrllar var iken her ey gibi sz de elbette kendine bir yol izecek ve asla yolda kalmayacaktr. Acaba hangi fani yoktur ki mutlaka bir yol gzlyor olmasn. Gkkubbenin altnda gneten zerreye, filden karncaya hangi varlk yoktur ki bir yolun yolcusu bulunmasnlar? Herkes bir yolculuk iinde!.. Bu satrlar yazacam zaman belki bana yol gsterirler diye nce szlkleri kartrdm. Hatr saylr szlklerin, neredeyse 20 sayfalarn yola ayrm olmalar karsnda, tabiri caizse yolumu ardm ve imdi ben ne yazaym, neyi yazaym, hangisini yazaym diye bir kar yol arar oldum. Yola girmitik bir defa; ama yol ile ilgili ataszleri veya deyimleri mi, mecazlar yahut istiareleri mi yazmalydk; yoksa kelimeye mi bakmal; mny m incelemeliydik? Bir yol ay-rmmdaydk ve "Yolunca giden yorulmaz" deyip yola revan olmak gerekiyordu. Derken yolumuz iir vadisine dt. iir ile yol! 39 40 l/l Szn btn gc ile hareketin mutlak ekseninin bulumas. Yol zerine sylenen onca szler, iirler, arklar, hikyeler, romanlar... Birbirleriyle ne kadar da tenasp iindeydiler! Hani ekerin suda erimesi gibi bir ey... Yol, airane armlar olan bir kelime. Zengin bir hayal dnyasnn kaps, iki kapl hann istiaresi. airlerin teden beri sndklar mecaz. Her ey bir yol olup dmlenir ilerine onlarn. Yollara denler, yoldan kanlar, yolda kalanlar ve Hak yola erenler... Her biri bir ayr yolun yolcusu, her biri bir yola giriftar... Kaldk yol ortasnda! Sonunda yolumuzu kaybetmemek iin airin yol ile olan macerasna ta bandan balayalm dedik ve Dvan Yolu'na saptk. Dvan airleri yol iin rh, tark, srat vs. kelimeler kullanmlar. Bazen hi yoldan

bahsetmedikleri halde de yolu, yolculuklar, yolculuklarn, yolda olular anlatmlar. Yol, onlar iin ncelikle bir hasretin ifadesi oluvermi. Sevgilinin yolunu gzlemeyi bir tarz- hayat edinmiler ve asrlar boyunca dizelerini birbirine ulanan yollar gibi dizip durmular. Birisi (Nail; .1667) Kadem kadem gece terifi Nail o mehin Cihan cihan elem-i intizre demez mi? (Ey Nail! Geceleyin o ay sevgilinin adm adm terifi, cihan cihan bekleyi acsana demez mi?) derken yolun gzel yann; bir dieri (Fuzul; .1556), Krbn- rh- tecridiz hatar havfn ekip Gh Mecnn gh ben devr ile nevbet bekleriz Ak kervannn dzld yolda binlerce tehlikenin korkusunu ekerek kh Mecnun, kh ben dne dne nbet tutmaktayz. diyerek eski kervan yollarnn binlerce tehlikesini, yol kesicilerin korkusunu dile getirmi. Onunki yle bir yolculuk ki, Mecnun'dan sonra nbeti devralarak ak kervannn yol emniyeti ve sorumluluunu tamak gerekir. nki kervandan maksat, yolun tehlikesinden emin olmaktr. Nitekim Ak (. 1574) yle demi: * Dil cn rh- aknda bel v gamdan ayrlmaz Hevl-nk olsa reh, yolcular eyler kurbndan haz Ey sevgili! Gnlm ve canm, senin aknn yolunda bela ve gamdan ayr kalmayarak bir kafile oluturuyor. Nitekim yolda tehlike var ise yolcular da kervana katlmakla kendilerini emniyette hissetmezler mi? Akn tehlikeli yolunda kendine yolda olarak bela ve kederleri seen bu aire gbta m etmelidir; acmal m, dorusu bilemiyoruz. Ak kervannn yolunda yol aar yahut iz kaybolursa; akbet, hicran ve hasret llerinde dnp durmaktan gayr nedir ki? Eski zamanlarn yollan imdiki gibi asfalt yahut parke deli deildi elbette. Da yolu, kei yolu, kervan yolu, patika vb. adlar altnda yazn toz toprak kasrgas ve kum frtnas; kn da bir amur deryas olarak uzanp gidiyordu yeni ufuklara doru. Mamur yerlerde, farzmuhal istanbul'da yollar, ehrin kimlikleri gibi ya hyabanlar, ya geliigzel caddeler eklinde ama yine serazad kvrlp gitmekteydi. Hatta orada belki gizli (nihan) yollar, yeralt yollan da ilek caddeler kadar ie yaryordu: .

Bunu Nedm'in (.1730) u kaamandan anlyoruz: zn alp cum'a namazna dey mderden Bir gn urulayalm erh-i sitem-perverden skeleye doru hem nihan yollardan Gidelim serv-i revanim yr Sa'dbd'e Mekan kaygusunun ehir planlamaclarn henz harekete geirmedii eski zamanlarn sokaklar yahut caddeleri de belki su yolu gibi kendi tabii ak ierisinde geliiyordu. Tarih ehirlerimizin gnmze ulaabilen merkez binalarna baktmzda hi de yle ip ekilmi gibi caddelerle karlamayz. Nitekim eski devirlerdeki cadde isimlerinden 41 42 anlalan da budur. Eer her cadde dpdzgn olsayd Vefa semtindeki dzgn caddeye Doru Yol ad verilir miydi? ite airin ifadesi: Sordum nigr dediler ahbb Semt-i vefada doru yoldadr Dostlarma sevgilimi sordum. "Senin akna vefa gsteren dosdoru bir yoldadr" veya "Bildiin gibi, Vefa semtinde Doru Yol caddesinde oturmaktadr." dediler. Her halkrda eski ehir yollar, iki yandan belli snrlar ile evrili olagelmilerdir, ister bahe itleri, ister dizi evler, isterse kadim aalar. Ama mutlaka yol, bir snr ile belirlenmitir ve herkes yolunu bilir, yoldan kmazd. Szgelimi Bak'nin (.1600) anlatt istanbul'da yollarn iki yakasnda, bahe kenarlarna dikilmi servilerin oluturduu bir smr bulunduunu grrz: r Seni seyr etmek iin reh-gzer-i glende ki cnibde durur serv-i hrmn sf sf Ey sevgili! Gl bahesine giden yolda seni seyredebilmek iin salnan serviler, yolun iki yannda saf saf dizilmi duruyorlar. Ruh'ye (.1606) gre yol, rindlik vadisinden geer: Tlib-iK'be-itahkk olan azadelere Gsterip rh- hrbat budur rh deriz Biz, hakikat Ka'be'sini tavaf etmek isteyenlere harabatn yolunu gsterip "ite gideceiniz yol budur!" deriz. Ahmed Paa (.1497) ise mrn zaten o yolda tkettii -yle dile getirir:

n Kse-i mr teh kldm yolunda Bedenim hk olcak kse-i serden sorasn Ey sevgili! mr varlmn tamamn senin yolunda harcayp kesemi boalttma inanmyorsan eer, ben toprak olduum zaman per-perian olmu kafatasm grp anlayabilirsin. Dvan airi daima sz veren, her szn de yarna erteleyen bir sevgi karsndadr. Onun gz daima yollardadr. Konumasa da, hal hatr sormasa da, sevgilinin yle kp yollar enlendirmesi air iin cennet yolu saylr, ite Esrar Dede (.1796) yalvaryor: Alatmayacaktn, yola baktrmayacaktn Ol va'de-i tekrr-be-tekrr unutma Hani alatmayacaktn, yollara baktrmayacaktn; hani bu konuda tekrar tekrar vaadlerin var idi. Heyhat!.. Sevgili, air iin yoluna can verilecek olandr. Buna ramen sevgili ona eziyet etmekten geri durmaz, isterse kbu yolda cann yitirmi olsun. Zat'den (.1546) okuyalm: Yoluna cn revn etsem gerek canm dedim Yzme bin hm ile bakd dedi cann m var Ey sevgili! Kabul edersen eer, canm yoluna aktmak arzusundaym, dedim; yzme bin hmla bakp, ne cann var ki, dedi. Talcal Yahya Bey (. 1582) ise yoldan ziyade yolun diken-leriyle ilgilidir. Ona gre tasavvuf yolunda dnya ile alakay srdrmek, o yolda yrmeyi engelleyen dikenler gibidir. Kolay yrnecek yol, elbette przsz yoldur, ite ifadesi: Hr- rhndr senin lm- taalluk sfly Raht u baht olmayanlar cennete sn gider Ey suf! "Taalluk (dnya alakas, dnya tedariki) " kelimesindeki engele benzeyen "lam (])" harfi, senin yolunun dikeni olmutur. Oysa yol levazm ve yol asas olmayanlar cennete daha kolay yol alrlar. Yine de Allah yolunu bulabilmek iin bizatihi Allah'n yol gstermesi gerekir. Bu konuda Nef' (.1635) Bayezid-i Bis-tam'nin nl "O aramakla bulunmaz; ama bulanlar yine de arayanlardr." hikmetini iirletirerek yle der: Bulmaz reh-i Hakk' meer ol kimse ki ana Tevflkini Hd-i ezel rh-ber eyler 43

Allah'n yardm rehber olmadktan sonra dnyada hi k\ se Hak yolunu bulamaz. :m-

44 Btn bu yollarda yrmenin ayr ayr usul, db ve yol yordam, incelikleri, azklar, tedbirleri vardr phesiz. Bunun ls, Hatem (.1506) kaleminden yle kalba dklmtr: Eriir menzil-i maksuduna aheste giden Tz-reftr olann payna dmen dolar Yolunda yava yava ilerleyenler elbette sonunda maksatlarna ularlar. Bu yolda acele edenlerin ise ayaklan eteklerine dolar da tkezleyip kalrlar. mdi, sz uzatmadan, buraya kadar aldmz yolu bir kavakta toplayalm ve XVI. asrdan bir yol iiri okuyalm. Bu, bir vakitler Kanun Sultan Sleyman'n muhafzlar arasnda bulunmakla Alaman Seferi'nde esir dp sultan ile yollar ayrlan, bilahare kendi abalaryla kurtulup gelince de yol erkan bilmediinden tr brokrasi duvarlarna arparak, henz lmediini, hayatta olduunu ispat edemedii iin eski vazifesine yol bulamayan, dolaysyla fakr u zaruret ierisinde bahtnn yolu kapanan bir Yenieri airinin, skdarl Ak'nin (.1574) ilerlemi yalarnda m gzlerle, elinde yol delili, yollara dp hatralarn arad iiridir. Kanuni devrine ait bir hicran, beyitlerle uzayp giden yollar gibi birbirine ekleyen bu iir bize btn yolda kalmlarn, k yollar arayanlarn hikyesidir: Pk eder dil her seher ek ile cnn yollarn Subh- sdktr aar hurd-i tbn yollarn Gelmez oldu ddeden h- haylin gnlme Balad pergleler benzer ki sultn yollarn Eyledi Ya'kb- dil Ysuf cemlin rz Ey sab gel gster ol mahzuna Ken'n yollarn emime besdir benim kuhl-i gubr- rh- yr Ttyyin sab tutsun Sfahn yollarn Ek ile gam fiinin gmrh olmudur gzm Yitirir brn ile merdm kuhistn yollarn

Y lah, hke kahr idp vcd- dmeni b u kilden sde kl Sultan Sleyman yollarn D elinden kimlere sunsun ikyet nmesin Grmez oldu Aki-i dvne dvn yollarn yle demek olur: Gnl her seher gzya ile canann yollarn ykayp sprr. Sanki bir sadk sabahtr ki parlak gnein yollarn aar. air gnln sadk bir sabaha; sevgilisini de parlak gnee benzetiyor. Ey sevgili! Senin hayal sultann, (bir deryaya dnm) gzm ap da gnlme gelemez oldu. Sanki sultann yolunu pergleler balad da ona geit vermiyorlar. air, sultann geit resminde (emniyet ve protokol gerei) yolun iki tarafna gerilen pergalelerden (iplikten bir eit dokuma) geip de ona ulamasnn mmkn olmadn anlatyor. Kendi gzyalarn da sicim sicim pergalelere benzetmektedir. Yakup gibi hznler ierisinde kalan gnlm, senin Yusuf gzelliindeki cemalini arzulad. Ey saba yeli! Gel u mahzun gnlme Ken'an diyarnn yollan ne tarafta ise gster. Ken'an Filistin yurdu olup saba yelinin koku getirmesini air, Yusuf'un hasreti ile Yakub'un gzleri kr olup da Msr'dan Yusuf'un gmleini gndermesi zerine "Yusuf'umun kokusunu alyorum!" demesine telmihte bulunuyor ki airin de gzlerinin m olduu burada hatrlanmaldr. u grmeyen gzlerime, ifa olarak sevgilinin yolunun toprann srmesi kafidir. Varsn tutya iin saba yeli Isfahan yollarn tutsun. 45 46 Tutya, kelime olarak inko demekse de edebiyatta cila ve srme yerinde kullanlr ve bu tr srmenin en gzelleri sfahan'da imal edilirmi. Gzm, aktt yalar ile gam klcna yolunu artr olmutur. Nitekim insan da yaan yamurlar ile dalk arazide yolunu yitirir. air aktt gzyalarnn yamur denli ok olduunu ve evresini amura dndrp yolunu kaybettiini anlatmaktadr. Yce Tanr'mi Dmanlarnn vcudunu topraa kartrp Sultan Sleyman'n sefer yollarn sudan ve amurdan temizle!

u ak lgn Ak, bana gelenlerden dolay ikayet mektubunu iki elinden kimlere sunsun?!.. stelik imdi (mlk yznden) dvan yollarm (stanbul'daki Dvan Yo-lu'nu) da gremez oldu. Cennete giden yolun ak olsun ey air! Klsik iirin Dnyallar Her air yahut edib, biraz da kendi ann ariv parmenlerini yazmtr. Sanat ile sosyal hayat arasndaki arz-ta-lep dengeleri sanaty her devirde etkilemi, an dnce, tre, inan vs. aklar belli oranlarda onlarn eserlerine de yansmtr. Bu bakmdan edeb metinler ok zaman tarih metinleriyle rtr, yahut birbirlerini tamamlarlar. Szgelimi her yanda huzur ve barn hakim olduu bir dnemde sava ve kahramanlk iirleri (destan, koaklama vb.) yazmak, yahut bunun tam aksine cephelerden top sesleri gelirken ak neideleri okumak mmkn deildir. Buradan hareketle, mmet fikrinin belirleyici olduu bir toplumun edebiyatnda mill(iy)eti fikirler aramak da abes olacaktr. Hele de o toplum yetmiiki milletten insann karlkl hogr ierisinde barndrld Osmanl ise!.. Dersimiz, 'Osmanl iirinde Millet' Kavram Fransz htilali'nin dnyaya yayd milliyetilik rzgrlar Osmanl lkesinde ancak yarm asr kadar sonra kendini hissettirebilecek ve fikir baznda olgunlap edebiyata 47 yansmas ancak bir eyrek asra ihtiya duyacaktr. Bu yllar, Osmanl iiri ve airlerinin de yeni oyunun (Tanzimat) kurallarn bilmemekten dolay sahneyi terk ettikleri, yahut terke zorlandklar yllardr ve ister istemez Dvan iirinde bizim bugn anladmz mnda bir milliyetilikten sz edilemez. Onlarn ilk dnemlerde "din" yerine kullandklar "millet" kelimesi artk yava yava "kavim" ve "halk" yerine kullanlr olacak ve daha nceki asrlarn iirinde yalnzca kk bir ilgi, vezin, yahut kafiye gerei anlan millet isimleri, ilerleyen asrlarda giderek "dil, kltr ve rk birliktelik" anlamnda yaylmaya balayacakt. Nitekim bu edebiyatta, vaktiyle "kfir" gibi bir kelimeye ilitiriliverilen Hristiyan dnyas yahut Aristo ile Eflatun vesilesiyle ancak anlan Yunan medeniyeti baty; slamiyet vesilesiyle Arap, ehname dolaysyla da Fars milletleri douyu temsil eder, airlerin dizelerine bu ynleriyle yansrlard. in Main, Iran u Turan, Zengi ve Habe o iirlerde birer milletten ziyade birer mazmun, birer mevhum gibiydiler. Halbuki Tanzimat son-48 rasnda millet olmay yklenen misyon insanlar bizatihi

f J

kendileriyle yz yze getirecek, ad konan her millet hakknda somut veriler n plana kacaktr. imdi o dnemlerin klasik iirindeki millet telakkisini ve milletlere bak zetlemeye alalm.

Yedi klim Drt Kede Ortaan millete bak ksmen corafya ile alkal olmutur. Onlara gre dnyann meskun mahallerini iine alan yedi iklim kua, o blgelerde yaayan insanlarn fizik ve rk zelliklerine tesir eder ve onlarn -imdiki mnda- millet olmalarn salard. Siyah, esmer, buday, sar (2), beyaz (2) benizli rk zelliklere sahip bu yedi kua oluturan corafyalar da Arap, Trk, Fars, Afrika, Roma, Hind ve in topraklarndan ibaretti. Bu milletlerin snrlar ise imdiki gibi metrik hesaplardan ziyade ilenebilir topraklarnn uzantlaryla konuulur ve bir iklimden dierine geilirken arada muhtelif milletler (yahut memleketler) sz konusu edilirdi. airin nnde Harita Var myd ki?!.. Eski airlerin pek ou, kendi alarnn yine pek ok bilgisine sahiptiler. Gerek aldklar medrese eitimi, gerek klasik iir kltr, gerekse is mrekkebiyle yazlm herli kitaplar, onlara corafya hakknda da derde deva olacak kadar genel bilgi veriyor, hayalhanelerinin hudutlarn geniletiyordu. Pek ou, ismen bildikleri yahut stanbul gibi merkezlerde ara-sra fertlerini grdkleri o milletlerin nerede yaadklarn belki bir harita zerinde grmemilerdi; ama bu insanlarn hangi zelliklere sahip olduklarn iyi bilirlerdi. yle iyi bilirlerdi ki msralarndaki sevgililer, u ya da bu yolla o milletlerin gzelleriyle boy lr, hatta onlar ks-kandrrd. Farz- muhal beyaz rka mensup insanlarn yaad Anadolu'da yle kara kal, kara sal, kara benli bir esmer gzelinin eline ne Hind ve in; ne de Ferhar ve Kabil (Trkistan) gzelleri su dkebilirlerdi (Snblzde'den): Msadif olmadm Ferhr un Sind Kabil'de Siyeh hl siyeh m byle bir kklperine Yakt Ykt Cevr ile... Klasik iirin yz daima arka ynelik olmutur. Gerek iran'dan alnma harcalem tebihler ve istiareler, gerekse Osmanl medeniyetinin bir bakma dier Trk yurtlaryla yar halinde bulunmas, airlerin de ister istemez Trk corafyalarna ynelmelerine kap aralamtr. Moollarn Anadolu'ya kadar gelen istilalar Osmanl bireylerinin zihinlerinde her dem canl tutulmu bir tarih gereiydi. Hayal Bey'in (.1557) u ifadesinde

Moollarn Badat' harabeye evirmesinin taze tutulmu hatralarn grmek mmkndr: Bir Mool-in yzl kfir gnlmn Badad'n Yakt ykt cevr ile alan u talan eyledi Beyitte geen "Mool-in" ibaresindeki "in" hecesinin bildiimiz in lkesiyle bir alakas olmayp bu kelime Mo49 olca "gen ve gzel Mool" anlamna gelir. in lkesi ile alakal olarak airler in (in ii, fafur) kseleri ve daha ziyade gzelleriyle nl bir Trk yurdu olan iil ile misk diyar olan Hta'y (Hoten) anarlar ve kelimenin "gerek, doru" anlamna gelen "n" (in-seher = subh- sadk) ve "kvrm" anlamna gelen "in" ekliyle cinaslar, tevriyeler yaparlar. u beyit Ahmed Paa'dan (.1497): Ol bt-i n Hta kim turra-i mgini var Ne hatamz grd kim ebrularnn tni var O in diyarnn misk kokulu zlfleri olan Hta gzeli, acaba bizim ne hatamz grd ki kalarnda kvrm (atklk) var? 50

Tatar Beylerinden Tatar Ulaklarna... in ve Mool anlrken bazan onlar Hlagu klnda grrz. Hani Nedim'in (.1730) nl beyitinde dedii gibi: Tahamml mlkn yktn Hlagu Han muin kfir Aman dnyay yaktn te-i szn msn kfir Dikkat buyurulduysa eer, Mool, in ve Tatarlar hakknda eski airler hep kfir kelimesini kullanmlardr ki edebiyatta bu milletlerin anlmas slam ncesi apulcu karakterleriyle olmutur. Belki bu yzden olsa gerek Osmanl aydnlar, islamiyet ile badatramadklar atalarnn Trklklerini de bir yana brakmakta beis grmemilerdir. Onlara gre Trk ili yalnzca ekik gzllerin yurdu olan Trkistan'dr ve artk Osmanl Trk' Anadolu illerinde (Rm ili) yurt edinmi baka bir millettir. Kad Burhaneddin (.1398) yle der: Rm-ilin yzn greli gnlm yurd eyledi Greli gzn lkin ry- Trkistan eder

Btn Zamanlarn En Usta Yalancs Milliyetilik duygularnn henz milleti belirlemede nc rol stlenmedii eski zamanlarda Trk kelimesinin maalesef vnlecek bir anlam yoktu. Hakan'larn diyar olan Turan lkesinin Osmanl iirinde fazla anld sylenemez. Anld zaman da zaten, .ark corafyasnda yer alan potansiyel bir hasm olarak grlecektir. Buna mukabil -maalesef-Iran ahlan ve kisralar neredeyse vlerek anlatlp medhi-yelerde sk sk kendilerinden sz edilir. Sanki Iran ile var olan ezel mcadeleler, Osmanl sultan, vezir ve devlet adamlarnn ehname'de yer alan efsanev kahramanlara benzetilmesini, hatta onlardan stn olduklarnn sylenmesini gelenek haline sokmu gibidir. Dnyann en usta yalancs olan Firdevs'nin (.1020) adn and her kahraman, eski airlere gre Osmanl devlet adamlar arasnda mevcuttur. Vaktiyle iran' rnek alm olmakln eziklii mi nedir; eski airler hemen daima iran' amak iin gayret sar-fetmiler, yalnzca kiileri deil, ehirleri dahi Iran ile tartmay itiyad edinmilerdir. Yine Nedim'i dinleyelim: Bu ehr-i Stanbul ki b-misl bah'dr Bir sengine yek-pre Acem mlk fedadr 51 Zenciler lkesi'nde Klasik iirin en yaygn sanatlarndan tezat, milletleri de kar karya getirmi, bir vesile ile onlarn rk zelliklerini anarak yeni hayaller oluturmutur, istanbul'da zenci halayklarn, arap baclarn ziyadece grld o alarda kfr (karalk) ile iman (aydnlk), Anadolu ile Zengibar'n (Sudan) yanyana zikredilmesine yol amtr. Tabii bu benzetmelerde srler hlindeki zenci askerlerin (Marib ordularnn) da rol vardr, ite Nev''nin (.1600) bir elencede azndan alevler karp ate emberlerinden geen zenci akrobatlar anlat: hir hicb- am'a girip lu'betn- Rm Tuttu cihan ma'raka-i cnd-i Zengibr I Frenk Kfirleri Buraya kadar klasik iirin genel kabulleri iindeki millet-

52

leri sz konusu ettik. Bunlar sz meydanlarndaki kltr savann eserleriydi. Oysa bir de Osmanl'nn kllarna karlk veren cenk meydanlarndaki milletler vardr. Buradaki stnlk artk kan ile tartlr; can ile denir. Onlar, asrlarca aknlarn ekseriya batya doru ynelten Osmanl'nn "I'l-y Kelmetullah" iin gs gse geldii diyar- kfrn milletleridir. Ceneviz'den ispanya'ya, Engrs'ten (Macar) Alaman'a, Fransa'dan ingiliz'e, Neme'den (Avusturya) Moskof a bu milletler akn akn gelirler ha gelirler, isimlerinin iire girmeleri ise -tpk Dedem Korkut'un "kara donlu kfirler'l misali- ya fetihnameler ve zafernameler, yahut ko-aklamalar ve gazavatnameler vesilesiyle olacaktr. Nitekim bunlarn ou gitgide mazmun olmaktan kp bizatihi millet olarak msralara yansyacaklardr. Bak'nin (.1600), Kanun Mersiyesi'ndeki u beyitini okuyalm: Ba edi b- tna kffr- Engrs imiri gevherini pesend eyledi Freng Macar kafirleri Kanun'nin keskin klcna ba ediler; Frenkler ise o klcn eliini kanlar ile snak edindiler (yani o klcn eliine su verdiler; yahut o klcn glgesinde olmaya can attlar. Beyitte sz edilen rb-i Yehd, "Yahudi usul imek" demektir. Yahudilerin az masrafla ok elendikleri ve ok para sarfederek elenenlere nisbetle daha ziyade amata ettikleri malumdur ("Yahudi gibi dokuzu krk paralk rakyla sarho olur" sz buradan gelir). Meer bunlar ok iip sarho olmazlar ve din gayretiyle (ki Yahudilere gre iki ibadete mani olduu zaman haramdr) ikiyi gizli ierlermi. Osmanl lkesinin eitli zamanlarda iki yasann konulmas, ayyalarn da tpk Yahudiler gibi gizlice imelerine yol am ve bundan kinaye olarak gizli iilen ikiye rb-i Yehd denilmitir. Acaba Hangisiyle Evlenmeli?!.. Urfal air Yusuf Nab Efendi'nin (.1712) Hayriyye adl nl bir mesnevisi vardr. Kitap aslen airin, olu HayruUah adna yazd bir nasihatnmedir; ancak o nasihatlar yaklak iki asr her Osmanl ocuunun kulana fsldanm, byklerinin hafzalarnda yer etmitir. Nab orada sz evlilie getirip deiik rk ve milletlerin gelin adaylar hakknda yle fikir yrtr: 53 Yahudi (B)iimi Yukarda Osmanl corafyasnn yetmiiki millete yurt olduunu sylemitik. Bunun tabii sonucu olarak da airler, iinde bulunduklar toplumun insan mozayiinde grdkleri mill deerlerden ilham devirmeyi ihmal etmemilerdir. Arab'ndan Krd'ne, erke'inden Grc'sne, Erme-ni'sinden Yahudi'sine kadar hemen her rk ve millet, bu iirde en belirgin rk ve an'anev zellikleriyle sz konusu edilmilerdir, ite bir Yahudi

gelenei (nce Nedim'i analm): evk ile yine gevremi imn rakibin ekmi gibi kfir o bti rb-i Yehd'a evk ile yine rakibin iman gevremi. Meer kfir, o biblo gibi gzel sevgiliyi Yahudi iimi sineye ekmi. Hin olur Urus'un merd zeni Kapu ardnda kurarlar dzeni Geri erke Abaza yle deil Olma onlara da okluk mail Moskov u Neme v Efrenc Macar Cmlesi hin b-berhurdr Arabn da ou olur bed-h Geri kim hizmete eyler tek p Olmak istersen eer kim rahat Grc'den gayriye etme rabet 54 stanbul'da Milletler Defilesi Nab'den yaklak bir asr sonra Enderunlu Fazl (.1810) Hbannme ve Zenannme'yi yazar. Bu iki kitapta, birou o zamanlarn stanbul'unda yaam olan rk ve milletlerin erkekleri ve kadnlar birer ikier beyit hlinde ve gereki bir anlatmla tantlr. Fazl Bey kitabnda, daha ziyade coraf tanmlamalar ile Hind, Acem (Iran), Badat, Msr, Yemen, Zeng, Habe, Marib (Kuzey Afrika), Cezayir, Tunus, Hicaz, am, Halep, Anadolu, Rumeli, istanbul, Rum, Ermeni, Yahudi, ingene, Tatar, Arnavut, Bonak, Grc, erke, Frenk, Fransz, Flemenk, ispanya, ingiliz, Neme (Avusturya), Moskof ve Yeni Dnya (Amerika) gibi rk, millet ve blgelerin insanlarndan bahsedip onlar sosyolojik ve tipolojik deerlendirmelere tabi tutar. Hbannme ve Zenann-me'de anlan millet, rk ve corafya isimleri, Osmanl'nn Tanzimat'tan nceki mili(iy) et kavramn anlamak bakmndan nemlidir. ij Hatime Klasik iirin milletlere bak as hi phesiz din eksenine oturtulmutur ve mmet fikri mill(iy)et fikrinin nndedir. Ancak arada srada da olsa milleti bugnk mansyla deerlendiren airler de kmam deildir. Mesela klasik iirin en mill beyitini bizce Osman Nevres (.1876) sylemitir: Coar deniz gibi emim teltum ettike Vatanda gayret-i millet, serimde hubb-i vatan

Vatanda millet gayreti, bamda da vatan sevgisi dalgalandka gzlerim denizler gibi coagelir... stad sanki bizleri anlatm!.. Hepsinin canna rahmet!.. 55 Her Milletin vnc Btn bunlardan sonra Fuzul'den iki beyit okuyarak "millet" kelimesinin bizatihi bugnk anlamnda kullanldn da syleyelim. Fuzul kime ithafen yazdn bilmediimiz bir rubaisinde yle diyor: Ey ukde-k-y Acem Trk UArab Ressm- rsm-fazl u sr- edeb Mazmn- hadsin sebak- her millet Da'v-y kabuln sened-i her mezheb yle demek: Ey Trk, Arap ve dier milletlerin (Acemlerin) mkil dmlerini zen; ey edeb eserlerinin ve fazilet resimlerinin ressam! Btn milletlerin okuduu ders, senin icraatlarnn z; her gidiatn (veya mezhebin) delil niteliindeki sz (veya dayana) da ancak senin kabul ettiin lkdr. Osmanl'dan Cumhuriyet'e iirde Trk Kimlii 56 it J E " (...) Trk' zannetme kim ola dem Trk ile durma oturma bir dem eker alsa eline Trk, ola sem Ser-i Etrki kesip, hi etme gam "Uktl't-Trke velev kne ebk" zlerek okuyalm: Devredelden beri ahm eflk Zemm olur lem iinde Etrk Vermemi Trk'e Huda hi idrk Akl- evvel de olursa b-bk "Uktl't-Trke velev kne ebk"*

Ey Kadmi, Trk'e hi olma yakn Szleri olur ise drr-i semn Zinhar olma sakn Trk'e katin Kes ban, kann dk, ekme gamn "Uktl't-Trke velev kne ebk" Trk, baban da olsa (grdn yerde) ldr. Buraya baz blmlerini aldmz bu manzumeyi takriben yirmi yl nce yine zlerek okumu ve o gn bu gndr, bu manzumenin alt yapsn oluturan zihniyeti anlamaya almtk. Kadimi mahJtsl bu air kimdi ve hangi artlar altnda, neden byle bir manzume yazmt? Tezkireler, Akemseddin'in olu Hamdullah Hamdi'nin, Kadim (.1587) mahlasn kullanan bir olu bulunduunu yazsalar da btn aramalarmza ramen o Kadim'nin manzumeleri arasnda bu iiri bulamadk. Baka bir Kadmi mi vard, yoksa ard niyetli biri tarafndan m tertib edilmiti; bir sonuca ulaamadk. Ancak zaman ierisinde bu zihniyeti anlamamza yardmc olan baka manzumelerle de karlatk. Bunlardan birisi u idi: h- merdn Hayder-i Kerrr goft r z ez-r kavm yed aceb tttifk ez-Acem, efkat zi-Trk n seh ez-Hind buhl ez-Arab2 Yine bir tanesi yle bir cevher yumurtlamt: Men indem siihan ez gevher-i pk "Utrk't-Trke velev kne ehk"* Hepsi Ortaa'a ait olan bu manzumelerden ilki Trke yazlm olup mtekerrir (tekrarlanan) msra Arap'tan alnmadr. Bir kt'a olan ikinci iir tamamen Farsa'dr ve Trk'e isnad edilen acmaszlk kadar Acem'in aykrl da vurgulanmtr. En son zikredilen beyitin ise ilk dizesi Farsa, ikinci dizesi Arapa'dr. imdi, btn bunlar, Ortaa asrlarn dolduran Trk-Arap ve Trk-Acem msamahasna balamak mmkndr. Arabn biri kp Trk'n ldrlmesine fetva veriyorsa, Acem de onu kolayca Hz. Ali'ye ait bir sz olarak gstermek2 h- merdn Hz. Ali buyurdu ki: Drt eyin drt kavimden sadr olmas acaibttandr. Acemlerin ittifak edebilmeleri, Trklerin efkat gstermeleri, Hindlilerin cmert davranmalar ve Araplarn da cimrilik yapmalar. 3 Temiz cevherden yaratlm bir sz iittim (ki udur): Kardein bile olsa Trk'ten hemen uzalda. 57 I ten ekinmeyecektir. Bunlar tarih vakalardr ve Trkler karsnda sava meydanlarnda

incinen gururlarn tamir gayesiyle sylenmi szler olarak kabul edilebilir? iyi de, bir Trk'n kp ayn szleri tekrarlamasna ne demeli? O bu sz bilerek mi sylemitir? Burada kasdettii Trk'n kimlii nedir? Hangi kltr birikimi ona bu msralar syletmi-tir? Trk vatannda, syleyen Trk olmasa bile byle bir sze tepki gsterilmemesini salt mmet fikrine balamak doru mudur? Atalarmz, mmet olma alarnda Trk kimliklerine hi mi dnp bakmamlar; yahut ne derece nem vermilerdir? Ve daha bir yn soru!... Ali Kemal bir makalesinde, "Araplar, tapk zamn- kadmin dvelleri, Latinleri gibi bir medeniyet olduunu cihana ihtiam ile tebli edebilir bir lisan sahibi idiler. Osmanl Trkleri de din saikasyla, saltanat ve hilfet-i Isla-miyye dolaysyla o medeniyetin muhtac, mstefidi, bir dereceye kadar vrisi, tabi lisn- Arabn da meftunu, 58 mtak oldular. Byle olunca Acemce'ye de fikirden, g-" nlden zarur balanacaklard. nki Arabn kemlt, Acem'de en parlak inirah buldu."4 Bizce btn bu iirlerin yazllarndaki anlalabilir

i izah, ksmen bu cmlelerde gizlidir. nki islam dini Trk- lerin gnllerine ulanca, onlarn, Trklklerini ve milliyetlerini bu yce dinin ihtiamna, kltr ve teshrine feda etmeleri o kadar da zor olmayacakt. Din hislerin mill hislere galebe almas, yahut dier bir ifadesiyle Trkl ihmal etmeleri, milliyet duygusunun organize teekklden uzak olduu bir dnyada elbette pek kolay olacakt. Nitekim arkn islam'a ynelik edebiyat, medeniyeti ve kltr yalnzca Araplarn yahut Acemlerin elinde deil, Gazneliler, Atabeg-ler, Selukler, Timurler, Osmanllar gibi pek ok Trk corafyasnda taklid ve tatbik sahasna konuldu, yeni fikirler, medeniyetler nev nema buldu, binlerce eserler verdi. nki burada artk kavmiyet deil islamiyet n planda idi. Trk dnyasndaki bu kkl tutum, btn dnyann fikr 4 bk. Ali Kemal, Makaleler (nr: H. Pala), Kitabevi Yay. istanbul 1997, s. 136 yapsn yeniledii XIX. yzyla kadar srecek ve ta Tanzimat yllarna kadar uzanacaktr. nki dnya, milliyet fikriyle ilk kez 1789 Fransz Ihtilali'nde tant ve ondan nceki zamanlarn fikirleri asla milliyetilik zftine formatlanmad. Trk kelimesinin, asrlar boyunca bizatihi Trk olan halklar arasnda nasl ve hangi mnlar ile kullanldn aratrmak elbette tarihilerin sorumluluundadr. Szgelimi atalarmzn milliyet cereyanna baklar ve bunun nasl bir inkiaf gsterdii bir tarihinin asla ihmal edemeyecei hususlardandr. Ne var ki edebiyat iin de "toplumlarn aynasdr denilir. O hlde edeb ipular deerlendirilerek de o aynada atalarmzn Trk kelimesinden anladklar mny tesbit mmkn olabilir (mi?). Yazmzn bundan sonraki ksm, Osmanl iirinden yola klarak Trk kelimesini izah denemesinden ibaret olacaktr.

u msra XV. asra aittir: Yavuz gz grmesin seni ey Trk-i keman ebru Germiyanl bir Trk olan air Ahmed'nin, aa yukar "Ey hilal kal Trk, Allah seni yavuz gzden saklasn." demeye getirdii bu msrada Trk'n hilal kal oluu, yani gzellii n planda tutulmutur. Bu vc bir mndr. Ahmed, Anadolu kltrn temsil eder. Ancak ayn asrn payitaht kltrnde kendini gsteren, yksek Osmanl medeniyetinin szcs olan baka bir air, Necat Bey konuyu biraz daha aar: Gz hicrine alndm, fign, ol Trk-i hn-rizin Sa kfiine tutuldum, meded, bir nmselmnn Bu dahi "O kan dkc Trk'n gznn hicranna k ve giriftar oldum. Meded, bir naMselmamn (Mslman olmayan, kafir) sann kfrne (karalna) tutulup kaldm." demektir, isterseniz bu ifadeye bakarak Trk'n vasflarn tesbit edelim: Ayrl hicrana dnecek kadar gzel bir gz. Kan dkc olu. Sa kfr kadar kara ve henz Mslman deil. 59 imdi bir asr beriye gelelim ve Bursal Cinan'yi dinleyelim. Diyor ki: Gnl, ol Trk hmndan hazer kl Hussen mest yaln haneri var "A gnl! (Sevgili edindiin) o Trk'n hmndan kendini koru ki zellikle mest gezer ve yaln haneri (eri ka) yanndan hi eksik etmez." Burada da air Trk'n, hmndan bahsetmi; zellikle de mest (sarho) olduu zamanlarda hanerini kullanmaktan ekinmediini belirtmi. Ayn dnemde Kemalpaazde, Trk kim bir snfidr Tatar anun htilfn ter et zinhar ann Yir seni olursa yr u dostun Ger ola dmen, karr postun der. Sylemek istedii, Trk'n Tatar olarak anlald ve fazla nsiyet kurmaya gelmediidir. Yine kan dkclk ve acmaszlk n planda. Srur ise (.1814) u beyitinde Trk'n kylln, hatta dal oluunu dile getiriyor:

Terk et o Trk' k"etse teehhr ne denl kim ifti korni Sitanbul'a gelmi Sabanca'dan Bugnk dile, "Ne kadar ehirli oldum (veya hrete erdim) dese, sen yine de Trk' terk et. nki o, Sapanca'ya kadar ift ile gelmi ve orada sabann brakp ehre girmitir (Var bu durumda ne kadar ehirli olduunu sen dn!)." eklinde evrilebilecek bu beyitten de Osmanl'nn Trk'e bitii kimlik hakknda u zellikleri devirebiliriz: Yabanilik, ehirlileememek (medenileememek) ve ondan uzak durulmas gerektii. Beyit bize, Trk'n kaba saba kylln ima eden ve sonradan atasz hline gelmi bir baka beyti hatrlatt. air, adn saklam: Brtlen alsa ba oldum sanr Trk ehre gelse be oldum sanr Geen asnn devlet ricalinden Esad Muhlis Paa'nn da buna benzer bir beyti vardr. Ancak hangi sebeple bilinmez, o bunu Farsa sylemeyi tercih etmitir: Gfte-i m lk b-Trkn- b-idrk nst Maksad- anhstzira ez-d-lem duh u mst5 Paa'nn bu szden kasd, "Trk ne bilir bayram; hp hp ier ayran" demektir. rnekleri oaltlabilecek olan bunca beyitten sonra Trk ile alakal elde ettiimiz iyi ve kt sfatlan hlasa edelim: 1. vlen Trk: Hilal kal, gzel gzl, kara sal, gzelliinden mest olmu mahmur bir sevgili. 2. Yerilen Trk: Kan dkc, Mslman deil, hm dolu ve haneri elde hazr bulunduran. Aslnda yerilen Trk imajnda bile Trk'n kahramanlk izgisi asla silinememitir. Onun yiitlii btn bu beyitlerde gizliden gizliye hissedilmektedir. Ancak daha da nemlisi, Trk'n, klasik iirimizin kalplam gzel mazmununa tam mansyla uyum gsterdiidir. Dvan iirinde sevgili ister platonik, ister hakik, ister mecaz yahut tasavvuf anlamda olsun, hem gzel, hem de eziyet edicidir. kma zulmetmeyi sever. k onun gzellii lsnde eziyetini eker ve ak yolunda bu eziyetler ile olgunlap kendini ispat eder. Eziyetin okluu, gzelliin artklndan ve kn yksek mertebesinden kinayedir. Yani k ne kadar zalim bir sevgili karsnda bulunursa, o derece aknda sadk ve hatta ycedir. Bu adan bakldnda Trk, tam mansyla klasik iirin merkezinde yer alan bir mazmundur. Zaten airlerin ou da Trk adn bu mazmun dolaysyla anarlar. Nitekim Burhn- K-t'da "dilber" kelimesi yle aklanmtr: "Trk taifesi gi5 Szmz idraksiz Trklere hitaben deildir. nki onlarn iki lemde maksad yourt

ve ayrandr. 61 bi cefakr ve gretger- i sabr u karr olduklar ecilden kinaye tankyla civn- dilsitn u htr-ikre Trk tlak olunur (Dilber, Trk gibi cefalar edici ve sabr ile karan yamalayc olduu iin kinaye yoluyla, kalb lkesinin gnller avlayan genlerine Trk denir)." Osmanl medeniyet yapsnn mtecanis rgtlenmesi ierisinde bu gzel, gzellik ve sevgili anlayn halka temil etmek kanlmazdr. ster airler halkn zihnindeki anlay ortaya koymu; ister halk, airlerin msralarndn bu zihniyeti devirmi olsun, sonu deimez ve btn Osmanl corafyasnda Trk adndan anlalan msbet mn, "cezbeden bir sevgili" olur. Buradaki menfi mn da asla Trk kimliini incitecek, yahut insanlar hakir g(ste)recek derekelere ulamaz. Nitekim btn bu msralar hibir bask ve tedirginlik duymadan terennm eden airlerin hepsi Trk'tr. Ancak onlar Trklk gibi bir milliyet kaygsndan ziyade Mslman Osmanl olmann yksek medeniyetin62 den ilham aldklar iin asla Trklklerinden bir kompleks duymamlardr. nki onlarn Trk kelimesinden anlad, bizim bugn bir milliyet ve millet olarak anladmz mn- dan apayrdr. imdi bu mny biraz daha aalm: i Eski lgatlerimizde Trk kelimesinin karsnda ekseriya u ibare yer alr: "Trk: Bir taifenin addr." Byle bir tanm Trkle ehemmiyet vermemenin, hatta belki istihkar ile bakmann bir tezahr gibi alglanabilir. Sanki bir kavm-i merduddan sz edilmektedir de halk ifsad etmemek iin fazla aklamaya mahal braklmamtr. Sud, Hafz Dvan'n erh ederken der ki: "Trk, lugatta Tatar snfna derler. Bunlar, zlim, b-rahm ve huni olduklarndan uar-y Acem bunlar mahbba tebih edip Trk derler. Baz irazllardan mesmudur ki Hlag askerinden ok kimesne iraz'da tavattun edip tenasl eyledi. (...) Trk diy Hta ve Hoten ve det-i Kpak halkna derler ki anlarn detleri yama ve grettir. Bu memleketlere Trk derler. Bunda zahir oldu ki mahbblar ive v nz ile sabr u karr- uk gret ettikleri in Trk tesmiye olunmu ola.'** Sud'nin sylediklerini yukardaki Trk zellikleriyle birletirip zetleyecek olursak, "Tftkler, islam olmadan evvel yama ve apul ile mehur olduklarndan, ark iirinde sevgili Trklere benzetilmitir. nki sevgililer de klarnn gnllerini yamalamaktadrlar." Bu tebihin zihn derinliklerinde biz, zellikle Fars memleketlerinin

Trklerle savamak zorunda kaldklarnda malubiyetlerine mazeret bulmak araylarn gryoruz. Bir yandan Trklerin gzelliinden ve cazibesinden bahsederken onlara hayranlk duygularn; dier yandan da asrlar sren muhsamalarnda onlar tezyif edip apulcu gibi bir sfatla andklarn sylemek mmkndr. Bunun Fars iirine girmesine ise Trklerin ran zerinde tarih ncesinden beri yldrc bir tehdit unsuru olarak durular yol am olabilir. Nitekim ayn duygular ehname'de de vardr ve dnyann en byk yalanclarndan olan Firdevs, o zamann pek ok nl Trk kahraman-n iranl olarak gstermekten bir nevi haz duyar (Efrsiyab = -Alp Er Tonga... gibi). Ama iin garibi, XIII. asrdan itibaren teekkl etmeye balayan klasik edebiyatmzn hibir sz | ustasnn, balangta rnek aldklar Iran edebiyatnn bu " ifadesini deitirme, yahut ayklama gereini duymamalar- _ dr. Buna, Osmanl Imparatorluu'nun 72 milletli oluunu mazeret gstermek sanrz biraz safdillik olur. itiraf edelim ki bize gre onlar, srf sanat olsun diye de byle sylemiyorlard. Zira bir Osmanl'ya Trk demek, ona kaba bir tahkirde bulunmak gibiydi. nki imparatorluk insan olan Trk, artk terbiyeye, tehzbe, fikr incelie, estetie ve db- muaerete riyet eden bir kii olma iddiasndadr. Kaba kyl mnsnda kullanlan Trk kelimesi ise bu iddialara taban tabana zt anlalmaktadr. Bu durumda Osmanl'nn kendini Trk'ten soyutlamas tabiidir. nki artk o yerleik bir medeniyetin evladdr. stelik ekik gzl de deildir. Saban bandaki reaya ise ona gre kul taifesinden ibarettir. Asl 6 bk. Elyazma Hafz erhinden naklen A. Talat Onay, Eski Trk Edebiyatnda Mazmunlar, Ankara 1992, s. 419 |hl"!|i nemlisi de btn o asrlar boyunca Trk kimlii tayan hi kimse hlinden ikayeti deildir ve rk adn ortaya dkecek bir sebep bulunmamaktadr. air kendisi hangi milletten olursa olsun, evvela Osmanl'dr. Osmanl olmann imtiyazlar vardr ve bir stat belirler. Kald ki Osmanl'nn zaman zaman Dou'da baz Trk kavimleriyle savaa tutumas da eksik deildir. stelik Mslman bile olmayan Mool istilalar ve onun getirdii zulmler hafzalarda henz pek tazedir ve hemen pek ok insann tarih kltr arasnda nemli bir yer tutmaktadr. Trklk, Osmanllk ad altnda inkiaf etmitir ama; Orta Asya bozkrlarndaki inkiafsz hayat, kabile dzeyindeki anlay, dil ve kltr, o devir Ortaa Trkln de baka trl tanmlamaya sebep olmaktadr. Bu tanmlamann merkezinde ise btn ihtiamyla tevars edilen bir islam medeniyeti durmaktadr. Trk kelimesiyle hakir grlen milletin Trkleri, artk konutuklar dile dahi Trke demeye gerek duymamaktadrlar (Osmanl lisan). nki onlara gre Trkln her eyi gibi dili de Osmanllk . tile birlikte kabile dzeyinden kp dnyann en yce medeniyetinin lisan olmutur.

Osmanl lisn bu lisndr Fikr eyle ne bahri b-kerndr

Tabii o lisan oluturulurken, Arapa veya Farsa kelimeler hibir szgeten geirilmeden, medlul ve mansyla kabul edilmi ve bylece edebiyat uzun yllar (XV. asr sonlarnda kendi klasik yapsn oluturasya kadar) taklid batandan kamad gibi zamanla kelimelerin dnyas, yeni yapya kolayca adapte oluvermitir. Tpk Fars iirinden alnan Trk kelimesi gibi. Baknz nl Trkolog M. Fuad Kprl ne diyor: "Ortaa Acem airleri, 'Trk' kelimesini umumiyetle 'merhametsiz, gaddar gzel' mnsnda kullanrlar ve sevdiklerini bu sfatla lakaplandmrlar. 'iil, Korluk, Yama' gibi Trk ubelerine mensup Trk klelerinin gzellikleri ve merhametsizlikleri hakknda Ortaa slam tarihinde birok kaytlar vardr. O devirlerde yaayan Acem airlerinin kullandklar bu kelimelerin mnlarn sonraki devirlerde yaayan lugat-iler bilmediklerinden bunlar "Trkistan'da gzelleriyle maruf bir kt'a, bir memleket" diye tarif ederler. Eski airlerimizde 'Trk, Trkne' kelitr&lerinin -Acemleri takliden- bu mnda kullanld vkidir. Fakat umumiyetle 'Trk' kelimesi, bilhassa XVI. asrdan balayarak airlerimiz arasnda 'kaba, kyl, chil, medeniyetsiz' mnlarnda kullanlr."7 O alarn en uurlu Trks olan ve Trke'nin Farsa'dan daha gzel ve zengin bir lisan olduuna dair Muha-kemet'l-Lugateyn adl nl eserini yazan aatay air ve dilcisi Ali r Neva bile Trk kelimesini "taral, kyl" mnlarnda kullandna gre Osmanl airlerinin bu kelimeyi eslememi olmalarna amamak ve kendilerine "deby Rm, zref-y Rm"; Trke'ye de "Trk-i Rum" diyerek Anadolu'nun yerleik medeniyetini benimsemelerini ok grmemek lazmdr. XVI. asrn ahlklarndan Knalzde Ali elebi, nl kitab Ahlk-lAl'de kavimleri sayarken yle bir mtalaa yrtr: "Tife-i Etrk, ecaat ve vecdet ve cr'et ve hsn-i ekl ile menur, amma gadr kasveti kalb ve nahak-inslkla mehurdur. 'Tahkk-i siv'r-rakk' kitabnda eydr ki Trk, ehli Frise istikamet-i emzicede msavi, kuvvet-i ecsm ve cebir ve iddet etmekte galiblerdr. Bedenleri hsn ve beyaz ve nermlii cami' ve ehreleri yumrulua mail ve enileri teng ve melih ve kametleri meynedr. Halklarnda gadr u bvefalk ve kasavet ve kllet-i rahmet zahirdir. At eti yemekten cierleri galiz olmutur. Hikmet ve riyazetten ciz ve let-ifve sanyi'de kasrlardur. Amma ceng harbde sbirlerdr. Etrk hususa Mool, ehreleri mdevver ve burunlar yass ve gzleri teng olur."a Ali elebi'nin, kle satn almak iin Araplara yol gsteren bir kitab kaynak vererek tanmlad bu Trk ile Osmanl Trk' arasnda dalar kadar fark vardr. Onun ta-

7 bk. Orhan E. Kprl, Kprl'den Semeler, istanbul 1990, s. 84-85 8 65 nmlad Trk, cesur ve gzel olmakla birlikte hak ineyen, kara kalpli demlerdir. leri iddet, varlklar ktlk zerine kurulmutur. Bedenleri beyaz, endaml ve yumuaktr. Orta boylu, yumru yzl, ekik gzldrler. Vefasz ve acmaszdrlar. Mool rkndan olup at eti yemekten cierleri katlamtr. Sanattan ve hikmetten anlamazlar; ancak iyi savalardr. Sonuta atalarmz, Osmanl kimliklerini Trk kimliklerine tercih ederken gayetle masum idiler. Yani onlar, Orta Asya'dan kopup gelmi olsalar bile artk Anadolulu Trklerdir ve uzun asrlarn etkisiyle, genlerinde var olan Trklklerini daha yksek mertebelere kardklarn vehmetmektedirler. Bunda en etkili faktr, hi phesiz slamiyet'in ruhudur. stelik o zamanlar milliyet diye bir dncenin, henz gkkubbenin altnda ad konulmamtr. Bu bakmlardan onlarn sevgili edindikleri Trk siluetini anlamak mmkndr. Ancak biz yine de "Uktl't-Trke velev kne ebk" di- yen bir airi anlamakta glk ekmeye devam edeceiz. OD Bezminde Kadeh Krdmz Sevgililer Yok I Modern zamanlardan birka asr geriye gidildiinde insanolunun hayatn ynlendiren balca iki tavr dikkati eker. Birisi rezm; dieri bezm. nsanolu rezmi (sava), hayatta kalmak iin olduu kadar bezm iin de gerekli grm; Habil ile Kabil'den bugne btn rezm hllerinde kendi bezmini tesis iin menfaatlerini bakalarnnkine tercih edegelmitir. Bezm, sohbet ve elence meclisi demektir. Ancak Abdl-hak Mollann, Hazr ol cenge eer ister isen sulh u salh msrandaki "sulh u salh" da bezm olarak anlamamza bir mani yoktur. Tarih boyunca btn toplumlarn bezm anlay yeme-ime ile alakadar grnm, din duyarlln nisbetine gre de (amanizm, Budizm, Zerdtlik, Maniheizm, Sabbah-lik, bk. Ahlk- Al'den naklen Kprl, a. m. s. 87

Hristiyanlk, vb.) mskirat ve mkeyyefat hep kullanla-gelmitir. 67 Hrmetin nkr Eden... Atalarmzn Orta Asya'daki hayatlar at srtnda savalardan sonra serin bozkr gecelerinde ilerini stacak kmz meclisleriyle gemiti. slamiyet dairesine girildikten sonra bu gelenein azalmasna ramen asla kaybolmadn, hatta kmzn yerini bir mddet sonra arabn aldn gryoruz. Osmanl asrlar boyunca herkes ikinin hrmeti (haram oluu konusunda mutlaka bir gr ve tavr sahibi idi. air, srf muziplik olsun diye) Hrmetin inkr eden lemde hrmet bulmasn msran sylerken biraz da zgrlk istemekteydi aslnda. Ama braknz araba zgrl, resm ideoloji, din hassasiyetler sebebiyle zaman zaman ikiye yasak bile koymutur. Ne var ki yasaklar maalesef reayay bu illetten kurtarmaya yetmiyordu. stelik bir de bezm gelenei olumu, iretin ritelleri ortaya kmsa. Nedm, Zamn- rezm gedi imdi vakt-i bezmdir sylen emen nakeylesin nakkalar pt-i keman zre derken deta "Sava bitti, imdi elence zamandr. Nakkalara syleyin, artk cengaverlerin yaylarnn srtna emen (yeillikler) naklan izsinler (de bylece bezm kurutabilsin)." diye yalvar-yordu. Bu beyitteki "emen" kelimesi bize bezmin hem zaman, hem de zemini hakknda yeterli fikri vermektedir. Yani bezm iin emenin bulunduu krlarda olmak gerekir ki bunun (emenin) vakti de bilindii gibi bahardr. Ahbb ve dostn ile birlikte sak, mutrip, yayg, bade, mey, nukl vs. de bezmin dier lazm- gayr- mufrklardr. Bezm Rezmin Has Mevsimi Bezm, krlarda bahar dallarnn yahut ieklerin (glistan) dima sarho eden trlar arasnda, blbl akmalarna hem-heng olup dem tutmaktr. nki bahar yle bir mevsimdir ki imeye tevbe edenler bile bu gl mevsiminde tevbelerini bozarlar. Bu mevsim ham sofuluu ve riyay brakma; gnle ferah verip kainatn gzelliklerinden istifade ile ibret alma mevsimidir. Bu mevsimde elence ve iret mazur grlebilir, zevk safa ho karlanabilir. nki bu mevsim akn cotuu mevsimdir. Tam da Nef''nin dedii gibi: Gl devri ay eyyamdr, zevk safa hengmdr klarn bayramdr bu mevsim-i

ferhunde-dem Gzel bir manzara karsnda, daha nceden hizmetli-lerce yere yaylm halice veya kilimler zerinde, ilteler, yiyecekler (mezelikzeytinyallar, iftariyelikler, kuruyemiler) ve ttn ubuklar vs. dairevi tertib ile dizilir; konuklar da birbirlerinin yzn grecek ekilde dizdize ve yanyana otururlar. Bylece elem pazarna kesat gelecektir. Hani Riyaz'nin dedii gibi, Bezm ehli olunca halka-beste Bzr- elem olur ikeste Halka-beste olmak (halka eklinde toplanmak) bakmndan her bezm, ayn zamanda bir padiah dvanna benzer ve tabii ki her dvanda olduu gibi burada da meclisin bir sultan (efendisi, aas, tertipleyicisi, bakan veya onuruna elence dzenlenen konuu) vardr. Buna ser-halka derler. Ser-halka sadrda (bata, ba kede) oturur ve dierleri mevki, rtbe ve makamlarna gre iki tarafl hiyerarik bir dzen ierisinde yerlerini alrlar. Hani Ruh'nin, nl Ter-kb'inin sonunda, "am gzellerinin tutkunu olmakla birlikte ak ile knanm rindlerden oluan meclis halkasnn en bandayz" demeye gelen, Hl ki biz ftde-i hbn- Dmk'z Ser-halka-i rindn- melmet-ke-i kz beyitinde anlatt gibi. Mecliste herkes yerli yerine oturunca meclisin en genci yahut en kdemsizi, ser-halkaya en uzak mesafede ve tam karsna der. Saz heyeti veya mutribler, meclis yaranndan iseler meclis iinde; engi kolu gibi bir takm iseler geri planda bir yerde bulunurlar. 69 70 Badesi Sad-Sle ve Sakfsi Cvandr Meclis bylece mheyya ve mde olunca nce mutrib-ler icra-y san'at eylemee z ederler. Musik nameleri meclise germiyet (scaklk, teklifsizlik) vermeye balaynca da sak devreye girer. Sakinin hizmeti bezmin en nemsenen ritelini oluturur. Sak, bezmi tertib eden kiinin setii gen, terifat bilen, kltrl ve sze hkim bir hizmetkr, bir bende, bir mahbubdur. Eer mahbbe olursa erkek klnda hizmet ettirilir. Bezmde akalara karlk verebilir ama asla laubali olamaz. O genellikle iki imez. Saknme airi Ayn'nin dediine gre sr saklayan, edepli, gzel huylu, ay ehreli ve gne yanakl olmasna dikkat edilir. s ,.,!..

Ola sak edb shib-esrr Melek-h mh-sm mihr-ruhsr Yllanm arap dolu susaklar yahut testiler glgede veya rmakta (pnarda) saklanp soutulduu iin meclise uzak bir yerde bulunur. arabn bir akam evvel ayazlatlmak zere darda braklm olan tercih edilir. nki gece darda braklan mayiler ila zellii kazanr, tortusu dibe kp safletii iin ifa olur. Tpk bunun gibi mehtapl gecelerde darda braklan arap da tortusu gidip keskinleece-i iin pek makbul olacaktr, ite Emr'nin bir beyti; air, kanl gzyalaryla dolu gzn sevgilinin mehtaba benzeyen yanana kar konulmu bir ie sayyor: emim ile arzna kar bu kanlu yam ie ile mhtba kar konmu badedir Sak arab meclise bir ibrik veya srahi ile tar ve meclisin tam gbeinde, yz meclisin sultanna dnk ekilde diz kerek bir ayin icra ediyormuasma kadehe hrmetle boaltr. Kadeh, ama gre ya topraktan, yahut madenden imal edilmi bir anak veya kk sahandan ibarettir. Eskiler buna ratl- girn (dnen kadeh) derler. Ratl, bir litrelik l birimi olduuna gre kadeh de bir litre kadar arap alyor m I demektir. Kadeh ister topraktan ister madenden imal edilmi olsun, mutlaka nakl olur, iinde veya dnda ikinin erdemiyle (!) alakal beyitler yazl bulunurmu ki ondan iki yudumlayan kii, ayn zamand#bradaki beyti de okuyabilsin. Sak kadehini doldurduktan sonra meclisin sultan olan ser-halka ile gzgze gelip servise balanmas hususunda gerekli izni almak zorundadr. Elinde altn deerinde (veya renginde) arap dolu bir kadeh tutan sak, bu haliyle sanki iei am bir nergis dalna benzer. Mezak yle diyor; Nergisin sgar- zerrini durur elde mdm Sunmak ister gibi sen gzleri mestna kadeh Ayan Saknarak Basma Aman Sultanm Sak, o mest bakl efendiden, ser-halkadan izin alnca meclistekilerin istirak ve hayran baklar altnda dolu kadehi dudaklarna gtrr. nki "Evvel sak / sonra bak" fehvasnca ilk yudum daima onundur. Bunun sebebi, sunaca ikinin zehirli yahut uyuturucu zelliinin olmadn gstermektir. Sak bilahare yerinden dorulur ve ar admlarla yaygnn kenarna gelip ayakkablarn (edik, ark, yemeni, naln vb.) kararak ilerler ve ser-halkann nnde diz kerek kadehi kendisine sunar. Ser-halka kadehten yalnzca bir yudum iip sakye iade eder. Kadehi alan sak yerinden dorulup sa yanna bir adm ilerleyerek sradaki konuun nne gelir ve yine diz kp kadehi ona sunar. Ancak bu srada elindeki kadehi hafife dndrm (evirmi) olur. ikinci kii yine bir yudum iip tekrar sakye uzatr. Sak ayni riteller ile kadeh boalasya kadar

hem kendisi dner, hem kadehi dndrr. O arada coup meydana atlanlar da iin cabas. Bunu Bak'den dinleyelim isterseniz: Mheyya oldu meclis skiy peymneler dnsn Bu bezm-i rh-bahn evkine mestneler dnsn Kadeh boald vakit zerinde yeni naklar, yeni beyitler bulunan yeni bir kadeh ile meclisi suvarmaya devam edilir. Sakinin asl grevi bir kimsenin dudann dedii yer71 72 den bir bakasnn iki imesine mahal brakmayacak derecede kadehe hakim olmak ve ona gre dndrmektir, ikinci vazifesi rindleri idare etmek ve harabat lemine bigne olanlar eitmektir. Szgelimi sarho olanlar bir daha halkaya almamak, dayankl sarholara "dolu" sunarken cv-tanlarn sras gelince onlara yarm sunmak, hatta meclisin sonlarna doru sulananlar olursa onlara bo kadeh uzatmak, eer adam bo kadehe de saldryorsa zil-zurna olduu anlalp szmas iin meclisten uzaklatrlmasn salamak vs. onun yetki ve sorumluluklar arasndadr. Dier grevleri arasnda da musiknin ritmine gre hareket etmek, kendisine birey syleyen meclis yaranna uygun, nkteli ve neeli cevaplar vermek, beyitler okumak, hatta -bir kek gibi olmasa da- arada srada oyun figrleri gstermektir. Nitekim Nedim'in u beyitinden bu anlalyor: Ayan saknarak basma aman sultnm Dklen mey krlan e-i rindn olsun Selse-i Gasslcden Sonra Sakinin ilk turda sunduu kadehin zel bir ad vardr: Selse-i gassale. Yani " ykayc". Bunlar yemek borusunu ykam, mideyi ikiye hazr hale getirmi olurlar. n-ki iki imek ciddiyet ister, yol yordam bilmek ister. Saki, selse-i gassale ikramn tamamladktan sonra mezeler kontrol edilir ve eksilen tabak var ise ilavede bulunulur. nki artk mecliste teklif tekellf kalkacak, herkes eit olacak, bay u ged, sultan ile kul, mir memur resmiyetten syrlp cibilliyet dairesine gireceklerdir. Artk kimin nasl davranaca ald terbiyeye, iret dabna ainalna yahut tabiatndaki asalete baldr. Selse-i gassleden sonra meclisin ne kadar srecei belli deildir. Ondan sonra meclisteki ar hava gidip yerini uh kahkahalar, hikyeler, fkralar, hatralar, nkteler, taklitler alr. Ancak hepsinden nemlisi mutlaka iir okunmas, hatta eer imkan var ise '.-.,

bir airden o ann fotorafn eken dizeler tertib etmesi istenir. Eer mecliste air yok ise saki, hle uygun beyitler okuyacak, zamaneden ikayet edecek, meclistekilere rindne eda ile felekten bir gn aldracaktr. Bu arada kadehi dolandrmaya devam ile mutrib ve hanendeleri idare etmek de ona decektir. Velhasl burada insanlar asl sarho eden musik, sz ve sohbetteki esrardr; iki deil. Sak de o meclisin ss, ve rengidir. Mcclis-i Meyden Srn Bigneyi Saknamelerden derlenebilecek bilgilere baklrsa bir meclisin db u erkn terifata vabestedir. Orada herkes diz stnde edeple oturur ve asla ayan uzatmaz. Ayakta iki imek gelenee aykrdr. nki rindler arasnda, tpk su gibi, arap da kutsal saylr ve hrmetine binaen ayakta iilmez. Mecliste hi kimse yanndakine dokunmaz, demez, hele asla dayanmaz. Giyimi, grn ve hareketleriyle huzuru bozmaz. Herkes sz sras kendisine geldiinde yahut soru sorulduunda konuur ve bakasnn szn kesmez. Surat ekitmek, gerinmek, esnemek, aksrmak, tkrmek vs. hareketlerden kanlr. Kadeh elde ok tutulmaz ve bekletilmez. Btn bunlara baklnca meclisteki insanlarn kendilerine hakim olamayacak derecede sarho olmadklar ortaya kar. Mamafih padiah huzurunda imi gibi tedirgin olmadklarn da hemen sylemeliyiz. Hogrnn snr meclisteki herkes tarafndan bilinir. Bezme sklet veren ham ervah, oraya ya batan alnmaz, yahut taknl grld anda kovulur. Nitekim air buyurmu: Meclis-i meyden srn sklet veren bgneyi Orada herkes eit olduu iin hareket ve konumalar mutedildir (lmldr, adalet llerine sar) ve asla ukalalk yaplmaz. Humar (ikinin verdii ba ars) ho grlr ama alamak ayp saylr. u geici dnyada sayl birka zaman ho geirmek varken zlenler ayplanr. Mecliste zlmek, ikiye su katmak, yani helle haram kartrmak (!) 73 gibi grlr ve asla caiz olmaz. Sakiden protokol ve sra harici iki talebinde bulunmak ancak iir yoluyla mmkndr. Eer Kafzade Faiz gibi, Saksun o cm- erguvan Yok hkmne koyalm cihan diyemiyorsa, bir kimsenin sakden iki talep etmesi ayp saylr. Hami : Harabat alemindeki eski meclislerin bunca nezaket ve nezahetinin srr herhalde ayn kadehten iiliyor olmasdr. nki kalabalk bir mecliste kadeh batan sona do-

laasya kadar epey bir zaman geer ve ikram edilen iki asla sarho olacak dereceyi bulmaz, bulsa da -zannmzca-edeb dairesinde imenin ne olduu renilmi olur. Eski kltrmzn topluma yaylm en nemli didaktik eserleri olan nasihatnme ve siyasetnmelerin hemen hepsinde iki ime adabyla ilgili bahisler, pasajlar ve blmler 74 mevcuttur. Bunlarda da ikinin sarholuk snrna geldii ^ noktada kesilmesi gerektii yazldr. Bekta tekkelerinde "> ibadet vecdiyle iilen ikinin de bu snrda tutulduu bilin-* mektedir. Btn bunlar yanyana konulduunda Osman-e l'nn ikideki lsnn sarholuk snr olduu anlalyor. " Biline ve iktiza ediyorsa bylece amel oluna!.. Ha-

mi'in sonu. retine Kazas Konumuza dnelim. Bezmin mevsimi geip de ikinin tad damaklarda kalnca rindlerin ve ayyalarn en gzde mekanlarnn koltuk meyhaneleri olaca phesizdir. K gnlerinin uzun gecelerinde, hele de sokaa kmann yasak olduu o devirlerde meyhanedeki kp dibinde sabahlamak, ihtimal ki baharda kazaya kalan iretleri eda etmek gibi alglanyordu. Meyhane meclisinde yayglar yerine epeevre peykeler, ser-halka yerine meyhaneci (pr-i mugan), sak yerine mubee, ratl- giran yerine de el altnda elf servis kullanlan kadeh veya marapa, blbl sesleri yerine kuru grlt, sohbet yerine muhavere-i tebbliye (Babil Kulesi yaplrken insanlar irk komaya balaynca Allah onlarn dillerini deitirmi ve birbirlerini anlayamaz duruma getirmi. Bylece kule yapmnda alan binlerce insan hi durmadan konuur ama hi kimse dierinin ne dediini anla-mazm. Eskilerin muhavere-i tebbliye dedikleri bu hl, bizde "Her kafadan bir ses" kmas ile llr), nezaket ve nezahet yerine de kavga karp yataan syrmalar vardr. stne stlk arada srada ases ve zabtiyelerin de baskn verip arap dolu kabaklar ayyalarn banda paralamalar (kabak banda patlamak) yok mu? Evet meyhane bezminde de feyiz vardr, ama o feyz kp dibinde kfelik olup yerlerde szarak, arap artklar, kusmuklar arasnda horlamakla nasl kazanlabilir? Her zaman Fehm gibi feyiz kaplarn hikmetle aan bir ser-halka bulunmaz ya: Bak Fehm'e der-i feyzi nice mefth etti Knc-i meyhanede ser-halka-i mestn olarak Velhasl meyhanelerdeki ikili elenceler, zannmzca bezmin hasretiyle yaplan sahte anma geceleri yahut ihtifallerden te gidememitir ve dahi gidemeyecektir. lahf arap Nevesi

Edebiyatmzda bezmin "-de" ve "-den" hllerini anlatan pek ok saknmeler mevcuttur. Bunlardan bazs mu-tasavvfane olup, mrnde ikinin rengini dahi bilmeyen Ashb numunesi insanlar tarafndan yazlmlardr. Nak-lerin, eyhe vekalet eden dervie serhalka demeleri, Bektalerin de onu "ayak (ayak = kadeh)" diye anmalarndan balayarak tekkeyi meyhane, kadehi km kalbi, lah ak arap, eyhi sak veya pr-i mugan ve ilah yaknlktaki lezzeti de topyekun bezm olarak deerlendiren bir mecaz ve istiareler dnyasnda saknmeler de elbette merebe gre yelpaze deitirecektir. Mamafih bu eserlerde gerek ne kadar, mecaz ne kadardr, anlamak hayli zor75 76 dur. zellikle gerek arab anlatan rindin dizeleri arasnda yle ikircikli ve riyakr ifadeler yer alr, araptan, sakiden, meyden, mahbbdan yle uh ifadelerle bahsedilir ki tam adamn zndklna hkmedeceiniz zamanda bir ak kap braklp arap hakknda mesel, Ey eni-i hidyet-i lah Gmrhlarn dell-i rh denilivermesi, btn heyecannz yattrp btn mazoist ve fetiist duygularnzla saldracanz airi elinizden karp gider. "Yolunu kaybetmilere yol gsteren bir ilah hidayet mumu"na kar artk damanz buruklatran arab yahut meyhaneyi nasl savunacaksnz? Bereket versin ta-savvuf saknmeleri anlamak, daha iin banda bir tavr konulup her dizenin mistik pencereden grlmesi gerektii vurguland iin, daha kolaydr. Eer birisi kp Ayn'nin u yapt gibi hakikat ile mecaz bir arada gsterip seimi okuyucuya brakrsa vay hlimize: Hakikatle mecaz cem' olunmaz j Bunun ikisi bir yerde bulunmaz

kisinden birin n etmeyen kes Eek olu eektir sohbeti kes Cem' olmak, "bir araya gelmek"; n etmek, "imek"; kes de "kii" demektir. Gerisini varn siz yorumlayp tercihinizi ona gre yapn. Edirne'de Bir yine-i skender Giribn-k iken meclisde yrn snesin grdk Felekde biz dahi Iskender'n ynesin grdk Mezak

"(...) Ve dah tevrhde mesturdur ki kaan Edrenus bu kalay bina eylemeli! oldu Bir veziri var idi. Adna Arkas- Hakim dirlerdi. Kmil-i vcd idi. Ol hakim eytdi: - Y melik'z-zaman!Bu sudan, ki bu ehrde akar, ka-musndan Tunca suy imek makbuldr. (...) Kal'ay bu su zerine bina idelm didi. Pes, Melik Edrenus, vezirin tedbiri ile bu hisar bina eyledi. Resmini r-ke kld. Ve her canibinde ikier bur eyledi ve her kuesinde mdevver birer bur kodlar. (...) Ve dahi bur mabeyninde onbeer beden vaz' eylediler, onbe derece add idp. Ve sekiz yirden kapu kodlar ve iine azm drt ki-lisa bnyd eylediler. (...) Merhum ve mafur Gazi Hnkr Edrine'yi feth it-dkde; Yldrm Han hazretleri kprsnn te banda 77 ili.'i olan ehir ki ana yne ehri dirlerdi, anda bir kilisay ca-mi-i erfve imret-i latfbina etdiler. Ve dahi Osmaniyn-dan Kal'a-i skenderiyye'yi feth itdklerinde yne-i Cihnnm'y alup getrp..."1 Hafz Muhammed Said't-Tab''nin rencisi es-seyyid Ali Sabri, risalesinin sonunda byle diyor. Bahsettii yne-i Cihn-nm ise nl Iskender-i Zlkarneyn'in2 yine kendisi kadar nl olan aynasndan (yne-i iskender) gayrisi deildir. 78 Rviyn- ahbr ve nkiln- sr u gun rivayet ve ol ivede hikyet ederler ki vakt zamannda Iskender-i Zlkar-neyn askerlerini peine takp Hind kaplarna dayandnda Mihrace Kayd ona drt kymetli hediye gndererek bar ve eman diler. Bu hediyeler dnya gzeli bir bakire, hi boal-mayan tlsml bir kadeh, her eyi bilen bir filozof ve nihayet bir aynadan ibarettir. Bazlar derler ki ol ynenin yedi dilimi var idi ve top gibi yuvarlakt. Halk ona in aynas demiti. Ki an felek mihr-i yn diben Vel halk yne-i n diben Yaruk her yzi ihre krgzg dik Dimey bir yzi re-r gzg difc3 Hatta belki dz idi, ill her iki yz de gsterirdi. O kadar ki arka yzne yalanclar bakt zaman grnt vermez; sarholar bakt zaman da onlar bozuk ekille yanstrm.

bk. Ali Sabri, Tarih-i Edrine, Hikyet-i Ber elebi, s. 13-14 (tpkbasm, ts.)

2 Tarihte birka iskender vardr. Bunlardan Zlkarneyn lakabyla anlan ve gerek fetihleri, gerek iktidarlar, gerekse ele geirdikleri corafya itibariyle birbirlerine en ziyade benzeyenler, ayn zamanda bir peygamber olduuna inanlan skender ile batl tarihilerin "Byk" lakabyla andklar iskender'dir (Alexander the great). Her ikisi de islam kaynaklarnda Zlkarneyn lakabyla anlm olup hayatlar ok zaman birbirine kartrlmtr. Bu konuda geni bir aratrmamz iin bk. "iskender mi; Zlkarneyn mi?", Journal of Turkish Studies (=Trklk Bilgisi Aratrmas), Vol.14, Washington D.C. 1990, s. 387-403; Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, C. XXVI, s. 117 -146, 1986 - 1993 (istanbul, 1993). 3 bk. Levend, A. Srr, Ali r Neva, c. III, Hamse (Sedd-i Iskender), Ankara, 1967, s. 492, 493 Eer szi ndr krinr yzi Krnmezyiizi boka yalgan szi Birev meyga tapp flr-desttik Iyn klgu dik bolsa bed-mestlik Krinr yzi gzg ire bozuk Uzun, yohsa kska, kiikya ulukA Bylece iskender, kimin yalan sylediini yahut kimin bed-mest iken konutuunu bu ayna sayesinde anlayabilirmi. Yedi dilimli aynann billur bir kadeh olduunu syleyenler onu Cem'in, her bir dilimi ayr bir madenden szlerek yaplm efsanevi Cam- Cihan-nma's (Cm- Kt-nm) ile kartrp her bir dilimine baklnca dnyann baka bir diyarnn (yedi iklimin) seyredilebildiini ve orada olup bitenlerin yan olduunu anlatrlar ki insanlarn mestliklerinden ve o mestlikteki vehimlerinden, hlyalarndan kinayedir. Kudema-y eker-gftrn bazlar da derler ki Ayine-i iskender aslen ne bir kadeh; ne de ele avuca sar bir aynadr. O bir krre-i cesmdir ki iskenderiye Feneri nm dnyann yedi harikasndan biri addolunan eddad binann tepesinde bulunurdu. Efsaneye gre Iskender-i Kebr Msr'a vardnda, sahilde bir ehir kurmak murad eyledi. Ol ehir halen mevcud olan iskenderiye ehridir ki iskender'in kurduu 16 ayr iskenderiye'nin en muahhar ama en muazzamdr. ehrin ok gzel olduunu gren hakmlerden Belinas, Hermis ve Valinas -ki Aristo'nun talebeleri olmakla vnrlermi-, hem ehrin alameti ve hem de hrz' (koruyucu tlsm) olmak zere kafa kafaya verip byke bir kreden oluan bir ayna yapmlar ve onu Aristo'nun gsterdii yksek bir tepenin srtnda ina ettirilen bir stunun zerine koymular. Nitekim Nedm buyuruyor: Cila vermi ise yne-i skender'e Ristd Benm sen saykal- yne-i re'y-i savbmsn

4 Levend, a.e. s. 492 79 80 Ayna tlsmn aikar etmi ve gya, ehre gelen gemileri henz bir aylk (!) yolda iken gsterebilirmi. Hatta gelenin dman gemisi olduu anlalrsa bu aynadan gne yanstlarak gemi atee verilebilirmi. te bu szmzn asl: "Bnyd-kerden-i iskender, Iskenderiyye-r (iskender'in Iskenderiyye'yi kurmas) Gl nesminden hevs hb-rak Azyir ol Msr'un diyarndan uzak Urd usturlb-la bnydn Kod()'anun skenderiyye adn Olmenrstindedzditigry Cm kim dirler ana KM-nmy Her yancdan leker oldukda revn Olur-d()'ol camdan aksi ayan n mretteb old ol b-rh cism eh menr stind(e)'an kld tlsm Ol yana dnerdi ol suret meer Bu ehr(e)olur-d andan hazer" 5 imdi; biz de deriz ki "Dnyann yedi harikasndan biri saylan iskenderiye Feneri ile bu ayna hakknda uydurulan efsaneler arasnda sk bir mnasebet vardr. Faros adl bu fener, liman ve ehri aydnlatr, ok uzaklardaki gemilere de yol gsterirmi. Fenerin XIII. asrda henz mevcudiyetini koruduu iddia edilmektedir. Aynalarn eskiden bilinmeyen eyleri renmek iin sihir ve byclkte kullanlmas, bu fenerin de yapld ada (M. . III. yy.) ok ileri bir teknik eseri olarak ortaya k, hakknda birok efsaneler tremesine neden olmu olabilir."6 Her ne hl ise, bir gece bu aynay bekileri alvermi-ler!.. Hatta bununla da kalmayp bir daha ele gemesin diye 5 bk. nver, smail, Ahmed, skender-nme, tnceleme-tpkbasim, Ankara, 1983, V. 38a 6 1 bk. Pala, iskender, Ansiklopedik Dvan iiri Szl, Ankara 1990, s. 62

denize atmlar. Artk onu denizden karp m Edirne'ye getirmiler; yoksa yerinden skp an olsun diye mi, bilmiyoruz, hikyenin gerisini Beir elebi'den dinleyelim: " (...) Ve dahi Osmaniyndan Kal'a-i Iskenderiyye'yi feth itdklerinde yne-i Cihnnm'y alup getrp Edrine'de brc-i frengide vaz' itmilerdi. Hakka ne ibret-nm-y lem; ydigr- Zlkarneyn-i cihan idi. Bir zaman kal'ada turdu ttifak Frengistandan iki haramzade frenk yinenin tedbirinde oldlar. hir'l-emr, gicefursat bulup amudm ykup yineyi alup Frengistan'a azm itdler. Ardnca dem gidp mel'unlarun ardndan Gelibol'da irp hnzrlar gemiye gi-rp gitmek zere iken ahz olundklarnda, zlim kfir yineyi getrp deryaya atdlar. Tallar getrp her ne kadar talep itdlar, bulmadlar, ele girmedi. Melunlar helak itdk-den sonra ber canibe avdet idp yinenn amudm burc-dan aaa drdkde iki pare olm idi. Sonra Yldrm hazretleri ol pareleri havlca sipha balayup ol dahi mes-cidinn kopuunun iki tarafna vaz' eyledi. Yeil cevher mesabesinde direklerdr."7 Acaba Gelibolu sahillerine modern dalglar sevketmi olsak, yine-i iskender'i yeniden bulur muyuz dersiniz?. Hani Hce Nasruddin "Ya tutarsa!..." demi ya!. Hami: ark edebiyatlarnda btn bu efsaneleriyle sk sk ele alman yine-i iskender, tasavvufta da kmil insann Allah'tan gayr eylerden (msiva) arnm kalbini ifade eder. Bu kalbe ancak hakikatler aksedecektir. Ancak sevgilinin parlak yz, yine-i iskender olarak sk sk gndeme getirilmitir. Aadaki beyitler iskender'in aynasndan devirilen ilhamlarla yazlmtr: Bir yneyle skender nice benzer sana cn Senin her baktn mir't olur lem-nm cn eyhlislam Yahya 7 81 Byle cevher var elimde neyleyim dnyay ben Bana alsn felek yne-i skender'i Nef Cm la'lndr senn yne ry- envern Ad var Cm- Cem yne-i Iskender'n bk. Ali Sabri, a.e. s. 14-15

Bak 82 AKIN DLNDEN akn -e hli Cana meylin var ise hkm eyle teslim eyleyem h sensin ben senin bir bende-i fermnmam Fuzl San'at HUsn-i Ta'lilden barettir Zeliha o hle gelmiti ki rekotundan daacna kadar hereyin ad Yusuftu onun iin. Yusuf'un adn baka adlara gizlemiti, mahremlerine bu srr sylemiti. "Mum atete yumuad." dese, "Sevgili bize alt, yz verdi." demi olurdu. "Bakn ay dodu." dese, "St aac yeerdi." dese, (...) "Bam aryor." dese, "Bamn ars geti, iyiyim." dese hep ayr mnlar vard bu szlerin. Birini vse onu verdi; birinden ikayet etse onun ayrln sylemi olurdu. Yzbinlerce eyin adn ansa, maksad da Yusuf'tu onun, dilei de. Mevlna, Mesnevi, c. W, beyit: 4032-4044 85 L Nef' stadmz, Gzelsz olmazuz amma. oluruz etsiiz ekmeksz buyurmu. Bir an buradaki gzelin salt gzellii temsil ettii dnnz; btn bir Osmanl medeniyetinin hayata ve eyaya bak felsefesini anlam olursunuz. nki o, batan sona gnlde tecelli eden bir gzellikler manzumesinin kaynandan akp gelmitir. 86 San'at, batan sona bir hsn-i ta'lilden ibarettir. Btn san'at ubeleri hsn-i ta'lilden ilham alarak kendi kuramlarn gelitirebilirler. Varlk leminde yz gsteren her sz, her renk, her ses ve her ekil, aslnda bir gerek olmaktan te gerek bir gzelliin

taklitleridir. Onun iindir ki ruhlarnda daima gizli bir hsn-i ta'lil zlemi aldar. Hsn-i ta'lil, vakann gerek nedenini deitirip ona dnce baznda gzel bir sebep bulmaktr. Bu, bir vak'ann, hayal ve gerek nedenden daha gzel bir nedenle oluyormu gibi sunulmasdr. Bylece muhatabn heyecan arttrlr ve san'atm daha iyi alglanmas; yahut daha derinde iz brakmas salanm olur. ite Osmanl alar iin szn ettiimiz san'at ve estetik felsefesi burada dmlenir. Bu, aslnda biraz da islam milletlerinin ortak zellii olarak btn ark kaplam bir rafine duygudur. ark'ta akl ile gnl daima mcadele halindedir. Bu bakmdan ilim ile tasavvuf, medrese ile tekke asrlarca atp durmulardr. Bat, mihvere akl yerletirdii ve gnle fazla iltifat etmedii iin akl ilimlerde fevkalde terakki kaydetmitir. nki onun bak asnda ruh ve gnl endiesi yoktur. O, vakay yalnzca illiyet (nedensellik) asndan inceler ve deerlendirir. Halbuki ark, ayn vakann arkasnda bir hsn-i ta'lil (gzel sebebe balama), yani bir ruh arar. Ay tutulmas, batl iin karanlkta geen bir sreden ibarettir. Ancak doulu bununla sevgilinin yznn grnmez olduu sonucunu karmaya hazrdr. Yani birincisi vakann bilimsel ynyle alakaldr (akl); ancak dieri onu gnlyle okumaktadr. Mezarlklara servi dikmek her yerde grlebilir. Bunun akl ile bilinen nedeni, servinin dezenfektan zellii, yani l kokusunu alyor olmasdr. Ancak ark, bu gerek sebebin arkasnda kendisine apayr bir dnya kurar ve servi'nin Vahdet'i temsil etmesinden balayarak rzgrda sarnrken "Huuu!" diye zikretmesine varasya kadar pek ok ayrnt ile vak'aya ruh verir.1 ark kabristanlarnn servilerle donatl 1 Atalarmzn inanna gre serviler rzgrda salmrken "Huu!" diye ses karrlar ve bu ses, dervilerin Allah' zikrederken syledikleri "Hu (O)" ile ayndr. Dolaysyla servi aac her "Huu!" deyite, dibinde medfun bulunan kiinin bir gnahnn dkldne inanlr. I masnn ardnda biraz da hsn-i ta'lil felsefesi yatar. Yoksa onlar servinin yaz k yeil kalarak evreyi gzelletirdiini, yahut l kokusunu giderdiim fazla nemsemezler. Bilirler ki bu zellikler servi'de zaterylmas gereken zelliklerdir ve bunun iin akl yormak zaiddir. Gnl sahibi olmak ise, servinin verasmda gizlenen o derin kltr atlasn okuyabilmektir. Evliya elebi yazar: Selimiye Camii'nde teravih namazlarnda saflar arasna gl konulurmu. Akl n planda tutan Batl bak as bunu, camideki cemaat kesafetinden bozulan havann, yahut ayakla baslan zeminde bulunmas muhtemel kt kokunun giderilmesi gibi basit bir sebeple (illiyet) izah edecek; ama gnl n planda tutan Osmanl insan buna, gl kokulu Muhammed'den, onun "Bana dnyadan ey sevdirildi; gzel

koku..." diye balayan hadis-i erifine varasya kadar pek ok gzel sebep (hsn-i ta'lil) bulabilecektir. Gzel sanatlarn yorumlanmas noktasnda hemen btn sanatlarn bilerek yahut bilmeyerek hsn-i talil iinde kaldklarn sylemek mmkndr. Bir mimar, ta ile kumu terkib ederken elbette estetik kaygular ierisinde olacak; bir ressam renklere ton verirken varlnn en mtenasip gzyle bakacak; bir bestekar notalar dizerken gnlnn derinliklerinden gelen ahenge kulak verecektir. Keza air de kelimelerin zahir seslerine yle bir mn ykleyecektir ki laf sze, sz kelma dnecektir. Btn bunlarda sanatn zn oluturan felsefe, grneni ve bilineni, grnmeyen ve bilinmeyen ile izah etme dncesidir. Zaten var olan basmakalp biimde ifade etmenin neresi sanat olabilir ve bu durumda sradan insanlarn sanatdan ne farklar kalr ki? Oysa sanat, sanatnn malzemesi ne olursa olsun eyann, herkes tarafndan grlemeyen cephesini gren ve onu yanstan insandr. Fuzul, Beni candan usandrd cefdan yr usanmaz m Felekler yand nmdan muradm em'i yanmaz m 87 88 Beni canmdan usandrd halde asla cefadan usanmayan o sevgili iin eylediim ateli ahlar yznden gkyznde felekler yand hlde acaba muradmn mumu hl yanmayacak m?!.. buyurmu. iir olarak bu iki dizenin grnen mns insan hayrette brakyor. Ancak bir de hsn-i ta'lil cephesi kefedildiinde dimalarn sarho olmamas mmkn deil. iirin hsn-i ta'lil faslnda o koca k, "Ayrlk acsyla yle ateli ahlar eyledim ki, azmdan kan h dumanlar gkyzne doru ykselirken iinde hl kvlcmlar var idi. te o kvlcmlar, gklerin doruklarna ulatnda orada gnei, ay ve yldzlan yakt (burada yanmak eyleminin parlamak anlam da hatrlanmaldr: I yak, gibi). Eer imdi gkyznde gne, ay ve yldzlar sra ile yanp duruyorlarsa, bunun sebebi benim o ateli hiarmdr." diyerek hsn-i ta'lil yoluyla neredeyse kendi ak yznden dnyann karanlkta kalayazdn vurgulamaktadr ki arkn hsn-i ta'lil anlay da zaten bu noktada san'ata dnr. Yani eyann akl ile izah edilen ksmnn ardnda, bir gnl izahna muhta olmas. San'at bir hsn-i ta'lilden ibarettir ve ark, hayat da hsn-i ta'lil ile izah etmeye hazrdr. Divn- Hsn'den Bir Beyit

L Fatih'in vezirlerinden olan Ahmet Paa, XV. asrda Trke'ye kvamn veren, dnemin en usta airidir. eyh ile Ne-cat Bey arasnda, ran klasik iirine Trke allardan nadide kyafetler bien odur. Geri "Ahmed'em kim okunur nmm ile nme-i ak" dizesi onu anlatmaya yeter de artar bile, ancak biz bu dizeyi tavzih babnda onun bir beyti zerinde durmak istiyoruz. yle: Defter-i hsnn yazan hattn latif ter yazar Yzne yz vech ile mihr mehi ker yazar Zahirde demek olur ki, "(Ey sevgili!) Gzelliinin defterini resmeden (ilah nakka), senin yanandaki ayva tylerini o kadar gzel ve ter taze izmi ki, (bunca gzellik ile) yzne, ay ile gne kul yazlmak iin yz bakmdan can atarlar." Paa, beyitte yazmak kelimesini ayr yerde ve ayr anlam ile kullanmtr. Beyti gnmz nesir diline aktarrken ilk yazmak fiilinin (yazan) resmetmek; ikincisinin (yazar), nak ve ss ile donatmak; ncsnn (yazar) ise kaydetmek anlamlarn kullandk. Bunlardan ilkini resmet89 mek deil de yazmak mnsna alrsak gzmzn nne "Kudret kaleminin, sevgilinin gzelliklerini anlatmak zere sayfalarn yazd defter" gelir. Bu defterin her sayfas onun ayr bir gzelliini, yahut gzelliinin ayr bir ynn anlatmaktadr. Ne var ki air, sra hatlarnn (ayva tyleri) anlatld sayfaya gelince artk bu gzellik karsnda dayanamaz olur. Zaten bu gzellie dayanmak da ancak mucize ya keramet ister. nki o hatlar hem ltif (yumuak, gzel ve nazik; -ki bunlar sevgilinin yananda bulunan zelliklerdir- ) ve hem de ter'dir (taze, turfanda, -ki bu da sevgilinin genliine iarettir-). Besbelli ki airin bahsettii sevgili gl yanakl, nazik bir taze cvan imi. Hat, ayva ty demektir. Dudan etrafndan yanaa doru yaylan ince tylerdir (eftalinin zerindeki tyler gibi). Gen kzlarn yanaklarnda genlik alameti olarak bulunur. Ancak kelimenin daha yaygn anlam, bildiimiz "yaz"y karlar ki buradan yola karak "izgi, el yazs, mektup, ferman" gibi anlamlara da gelir. Ahmet Paa bu . kelimeyi tevriyeli kullanmaktadr ki daha sonraki asrlarda it hat denildii vakit her iki anlamnn da kastedilmesi, klasik r iirin harclem mazmunlarndan biri olarak karmza -f kaaktr. Nedim'in, < Hattn nazar- ka elbette girndr

Kldan aar ey h terz-y mahabbet

Ey fettan sevgili! Ayva tylerin knca kymetin artt da klarnn baklar deerlendi. Elbette byle olacak, nki mahabbet terazisi denilen ey o kadar hassastr ki bir kl bile onu adrmaya yeter. dedii hat ite bu cinsten olup ayn zamanda sevgiliye klarn nazar demesin diye yazdrlm muskay da karlar. Hatt sanat aklm- sitte denilen alt eit yaz kabul eder: Muhakkak, reyhan, sls, nesih, tevk' ve rik'a. Bunlar gerek ebatlar, gerekse ekil ve kvrmlar ynnden birbirlerinden farkl stiller olup kk yazlm hrde yazlara gubr veya gubr denildii malumdur. Nitekim yine Paa'nn, nl Gne Kasidesi'nde geen, Okudum hattn lebinde kim gubr- mg ile eme-i cn zre yazm sre-i Kevser gne beyitinde hat (ayva tyleri) ile gubar yaznn yanyana getirildiini grmekteyiz. Gubr toz demek olup zellikle nesih'in gubr tarz pek gzel ve narin durur. Kkl dolaysyla toz zerreciklerine benzetilen gubar yaz ile sevgilinin ayva tyleri arasnda paralellikler mevcuttur. Birisi sayfada, dieri de yanakta adet bir toz bulutu gibi grnrler, ikisi de kklkten neredeyse grnmez hldedirler. Sk, karmak, bek bektirler. Ama hepsinden nemlisi muhatap iin pek derin mnlar ifade ederler, anlamldrlar vs. mdi, hat ve gubar kelimelerinin yazmak eylemi ile devreye girmesinden sonra Ahmed Paann yukardaki beyti "Ey sevgili! Senin gzellik defterini yazan kii, sendeki gzellie paralel olarak defterdeki hatt o kadar latf (gzel) ve ter (yepyeni bir slpla) yazar ki..." demek olur ki dorusu air, beyitine bambaka bir anlam vermekle deta szn i'caz mertebesine yaklamtr. Eh!.. Bir Dvan airinin mr boyunca yapmak istedii ey de zaten bu deil midir? *** Beyitin ikinci dizesinde gne ve ayn yz ayr sebep ile sevgiliye kul kle olabilecekleri n planda tutulmakla beraber air kelimelerle oynayarak dizeye baka anlamlar da yklemektedir. Szgelimi "Yzne yz vech ile..." ibaresin-deki "Yzne" kelimesinden, a. Sevgilinin yzne b. Defterin yzne (kabna) c. Defter sayfalarnn yz adedine d. Yz suyu hrmetine

anlamlarn karmak mmkndr, ilk anlamda ay ile gne sevgilinin yzne kul yazlm olacaklardr, ikinci anlamda, sevgilinin gzelliini anlatan defterin kapana farz- muhal "Bu defterde anlatlan gzele ay ile gne kul olarak tahsis olunmutur." gibi bir ifade kondurulacaktr. 91 nc anlamda ise defterdeki sayfalardan yz tanesinin her birinde ayr bir sebep gsterilerek ay ile gne'in neden ona kul kle olmas gerektii izah olunacaktr. Bylece yz ayr sebep, yz ayr sayfay doldurmu olacaktr. Bu durumda varn siz sevgilinin gzellik kitabnn ka binlerce sayfadan olutuunu tahmine alnz. yle ya, yalnzca gne ve ay iin yz sayfa ayrlan bu defterin kullar blmnde binlerce k ve rakb ad gerekelerle anlacaktr, iyi de bu defter kul listesi deil, gzellik anlatmdr. Beyitin sonundaki "yazar" kelimesi bu durumda "etele tutmak, listelemek" anlamna da gelecektir. Yzne kelimesinin son anlamnda, Hz. Peygamber mazmununu grmekteyiz. Kinat O'nun yz suyu hrmetine yaratld ve Allah Taal da "Levlkelevlk, lem halak-t'1eflk (Sen olmasaydn, sen olmasaydn ya Muhammed, kinat yaratmazdm." buyurduuna gre, gne ve ayn, urunda kul-kle olduu yegne varlk, o Efendiler Efendisi olacaktr. stelik ay ve gne, hakikatte de O'nun emrine . musahhar klnm; yani kul olmulard. Bilindii gibi Hz. Peygamber'in parmann bir iaretiyle ay ortadan iki par-- aya ayrlmt (akku'l-kamer). Bir kerresinde de Hz. Pey-f gamber damad Ali'nin dizine ban koyup uyumu, Hz. Ali ^ de onu uyandrmamak iin namaz vaktini geirmiti. Hz. Peygamber uyand vakit durumu renip dua ederek gnei geri dndrmt. Ezcmle hem ay hem de gne, Efendimiz'e kul yazlmlard. Burada yazlmak kelimesinin yere serpilmek, yani bir emre secde edercesine itaat ile boyun emek anlam devreye girmektedir ki gne ve ay Hz. Peygamber'in emrine kul misali yazlm olsunlar. Beyitte geen ker kelimesini kul ve kle olarak karladk. Osmanl devrinde de ker yerine bu anlamlar kullanlr idi. Kul, yabanc lkelerden tutsak olarak getirilen ve alnp satlabilen kiidir. Buna karava ve kle de denir. Ancak Osmanl tarihinde kul deyince, nceleri devirme olarak getirildiklerinden olsa gerek, hemen yenieri akla gelir. Kul kethdas (Yenierilerin kurmay bakan), kul kardei (Yenice rilere yardmc olmak zere hariten ocaa alman asker), kulluk (karakol), kuUuku (karakol zabiti), kulluk ktibi (kul kethdasnn kulluk tevcihinin kaytlarn tutan kii),

kulo-lu (ocaa alnan yenieri octklan) gibi kelimelerde hep kul karl Yenierileri grrz. mdi, kul (ker) ile yazmak eylemini yanyana getirince hemen aklmza Yenieri tekilatndaki defter usul gelir. Zaten air de defter kelimesini beyitin en banda sylemiti. Bu durumda eski kerlerin birer deftere kaydedilerek lkeye getirildiklerini hatrlamak lazmdr, ister yenieri ocana, ister esir pazarna getirilsin, Osmanl snrlarndan giren herkes bir deftere mutlaka kaydedilmitir. Bilahare bunlar satlp yer ve sahip deitirdiklerinde, kime ve ka paraya satldklar, Ocaa kaydolunurlarsa hangi ortada (blk) kimin sorumluluuna verildikleri, isimlerinin karlarna yazlarak tutulan defterlere kaydolunurlar ve mteakip yllarda yine bu ktkten takip edilebilirlerdi. kerlerin durumlarn beyan ve izah iin isimleri karsna bir de erh dlr ve nereden, nasl, hangi sebeple ker olduu, ayrca kime ve ka paraya satld, yani airin beyitteki ifadesiyle "(hangi) vech ile" kul olduunun kayd tutulur. Btn bunlardan sonra beyitin bir baka anlam daha karmza kmaktadr ki burada Ahmet Paa, kul defterinde ay ile gnein, karlarna yzlerce sebep yazlarak sevgiliye ker verildiklerinin kaytl bulunduunu sylemektedir. Bir beyitte bunca mn ve bu denli zengin armlar karsnda parmak srarak "Canma rahmet!" deyip topuk selam vermekten gayr ne gelir elimizden!..1 1 Bu beyit kadar bol arml bir ktay da Evliya elebi kaydeder. irazl bir Trk sipahisinin, sava kararghnda, seher vakti, atn tmarlarken bayat makamnda okuduu o mani yle: Baba kitab ile sen Oh ki ta bileen Bunda bir i et galan Sinde yatabilesen elebi, sipahinin, savan seyrini deitirecek bir i ederek ehid olduunu yazyor (Seyahatname, TS. Mzesi Ktp. Badat Bl. nr. 305 v. 99b.) Bu manide de tpk Paa'nn beyti gibi kelimelerin ve hecelerin birden ziyade anlamlar ve stelik cinas ile zenginletirilmi ahengi gryoruz. 93 94 imdi baa dnelim ve Paa'nn byle bir gzel ve gzellik karsnda akn hangi eidine kul kle olduunun altn izelim: Ahmet Paa, kendi ana kadar iirle uraan Trk airlerinin hepsinden daha mstesna bir gzeli tanmlam ve kendi tanmlad gzellie k olarak da klasik iirin servi boylu, gl yanakl, hilal kal dilberine renk hediye etmitir. Anadolu lkesinde iire ilk

tadn veren kiiden biri olarak (dier ikisi eyh ve Necati) onun, ak ve hsn defterini dvan hline koyduu da sylenebilir. Hakknda, "Bir mr boyu yalnzca ak iin var olmu, ak iin yazm ve ak iin yaamtr." dersek asla mbalaa etmi olmayz. Aradan ka yzyl geti. Ve eer duymak, grmek istersek, Sarayburnu'ndan Halic'e, Boazii'nden Marmara'ya uzanan mehtabn gm servileri altndaki yakamozlar hl onun aka dair o kadim msralarn syleyerek evk ile raksedip durmaktalar. Hani bir vakit de Molla Cam onun iirini duymu ve cokusundan ayaa kalkp semaa balamt ya!..2 ite yle bir ey!... iirin paasna rahmet dileyerek!.. Habibim Fasl- GOldr Bu / .. .U? U O J J J> Kuzulunu domas nasl beklenirse o lkede Gllerin amas da yle beklenir gn dogmadan nce Bahar yamurlar byle gllere gebe ner gkyznden bahelere Nianlarda gl erbeti iilir Hastalara gl urubundan ila Gl bir yeni yl gibi 95 2 Riyazi (1572-1644), Riyzu'-uar adl nl tezkiresinde, u yolda cmlelerle anlatr: "(.) Hseyin Baykarann 'Baykara Meclisi' denilen nl elenceli toplantlarndan birinde, Orta Asya airi Ali r Neva, Horasan airlerini v-yormu. Orada bulunan Molla Cam, Rm (Anadolu) airlerinin yaratltan byk kabiliyet tadklarn sylemi. Meer bir kede dervi klkl birisi oturmu onlar dinliyormu. Sze

karmak istediinde ona nereden geldiini sormular ilkin. 'Anadolu'dan demi adam. 'yleyse bir iir oku ki Anadolu kokusu tayor olsun!' buyurmular. Dervi, Ahmed Paa'nn u beyitinden balam: in zlfn msge benzettim Hata'sn bilmedim Key perian syledim bu yz karasn bilmedim iiri duyan Molla Cam, kendi szlerini hakl karan bu dizeler karsnda comu, yerinden kalkarak raks urmaya balam." L Size bir mutluluk haberi gibi Gl gelecek Kyamet demek gln gen gelii demek Gl peygamber mutusu peygamber sesi Sezai Karako (Gl Mutusundan) Klasik Trk iiri e ilgilenip de gle gnl se, gle dai, her , yeni zr olmaldr. ha96 Bydan ho rengden pldzedir nazille tenin Beslemi koynunda gya kim gl-i rn seni diyen Nedm-i zarn gl sevgilisinden, ak- Peygamberi ile iini dken Fuzul'nin dikenleri sulayp duran bahevana "-Bre beyhude emektir!." demeye gelen u, Suya versin bbn glzr zahmet ekmesn Bir gl almaz yzn teg verse bin glzra su tenbihine kadar her yakadan gl tasvirleri, tebihleri, telmihleri, mecazlar kafile-berkafle, kervan-be-kervan iir vadisine ekilir gelirler. Hele onun, vefal k blbl ile aralarndaki yn yn sevdadan daima yeni ilhamlar ve yeni maceralar okumak, dinlemek, duymak yok mu?!., ite onlar, insan ruhunu eski

iirin fasl- gl (gl mevsimi) denilen bahar laboratuvarnda ilham terapileriyle estetik ameliyatlara yatran msralardr. Onlar, gl mevsiminde glene urayp gl yapran gl yana yatrarak glbeeker eyleyip glgn sevgilinin gl dudana leziz bir gl iksiri olarak sunmak olur. Onlar, bir annenin sanki gl yapra denmi bir yatakta Yunus diliyle, iek eydr dervi baba Gl Muhammed teridr msralarn ninni diye kulana okuyarak istikbalin Gle-n'sini terbiye ederler. Aslnda oturup size glden sz etmeyi zid addediyoruz. Sizin "Gl tarife ne hacet ne iektir biliriz." diyen gl tecrbelerinin erleri olduunuzdan haberimiz var. Eminiz pek ounuz Beir Ayvazolu dostumuzun "Gller Kitab"n da birka kez okumu, nice gldesteleri hafzanzda terkib ve tahlil de etmisinizdir. Bizimse glden sz etmekliimiz, uzun sredir dilimizde perseng olmu bir gl beyitine, uygun bir hikye bulmu olmamzdr (phesiz byle bir hikye olmasayd bile biz ona yine byle bir hikye uydurmak isterdik). ite beyit: Andelb-i zn berg-i glle tekfin eldiler Bir Glistan beyitini stce telkin etdiler izzet Molla'nn (.1829), ilk msra baz yerlerde "Andel-bi verd-i sad-berg ile tekfin etdiler" eklinde de kaydedilmi olan bu beyitini ilk okuduumda, hatrlyorum, iim cz etmi, merhamet galebe alarak birdenbire ruhum boalm gibi kendimden gemitim. Hani -l tebih- hazret-i Mevl-na'nn Konya bedesteninde altn varaklarn dven eki seslerini duyduunda sema edii vardr ya! ite onu anlayabilmitim. Bu beyit, bana merhametin tenasb gibi geldi. Dnsenize bir kez! Bir sabi elinin mini minnack avucun-da bile "kk" sfatyla anlan bir blbl, -cssesine nazaran- zerreye kainat, damlaya umman ykleyerek ebed ak uruna lklar iinde can veriyor. Birileri bu soylu ehidi topraa koyacaklar vakit, dnyorlar tamyorlar ve nihayet akna hrmeten onu gl yapraklaryla kefenleyip ylece defnetmeyi uygun buluyorlar, izzet Molla iin fevkalade airane bir bulu!.. Ancak o bununla yetinmiyor ve bu kck bedene l-y vl ile yaplan cenaze merasiminden sonra kabri stnde talkn veren hocaya bir Glistan beyitini okutuyor, ite belagat garnizonunda buna topuk selam verilir! nki eyh Sa'd'nin Glistan adl muhteem eserinde ebed k blbln kabri banda talkn olabilecek o kadar ok beyit vardr ki!.. Ve hikye: Vak'a asr- saadette geer. Biz, M. Yaar Kandemir Hocamzn "Canm Arzular Seni" adl nefis kitabnda okuduk (s. 59 vd.) ve yine izzet Molla'nn beyitinde olduu gibi arpldk, ilgili ksmlar zetleyelim:

Btn sahabiler gibi mm Sleym de gnller sultan, gller gl Efendimiz'in peygamberi akna susamlardan idi. Ad Rumeysa (veya Gumeysa) olan bu asil kadn, Hz. Peygamber'e bir hediye sunmak istediinde ona en deerli varln, henz ocuk yataki z evlad Enes b. 97 Malik'i sunmutu. Enes, Hz. Peygamber'e yllarca hizmet edecek ve istikbalde ondan en ok hadisi rivayet edenler arasna girecektir. Rumeysa, mriklerden olan kocas lnce kayd- slam art ile Ebu Talha ile evlenmi ve Hz. Peygamberin hizmetine ailecek koar olmulard. O kadar ki haneleri, Hz. Peygamber'in yemek yedii yahut kaylule denen le uykusuna yatt evlerden biri erefine ermiti. Arabistan'n kavurucu le scan yaad gnlerden biriydi. Hz. Peygamber yine onlarn evini terif etmi, yemekten sonra da kaylule iin bir ilte zerinde istirahate ekilmiti. ilte meinden yaplmt ve le scan deta ikiye katlyordu. Biraz sonra gzeller gzeli Efendimizin yznden akan terler o mein iltede birikmeye balad. Rumeysa, cihana bedel bu i tanelerine baknca kaybolup gitmelerine raz olamayp gzel kokularn mahremne muhafaza ettii pul iesini getirdi ve o gl kokulu terleri toplad. Bu, Sleyman elebi merhumun, Terlese gller olurdu her teri Ho dererlerdi terinden glleri dedii hl idi. mm Sleym'in, Hz. Peygamber'den ald bu kymetli hatray mr boyunca saklad ve Sevgililer Sevgilisi'nin hasretiyle zaman zaman ieyi ap gl trlarn koklayarak anlara dald rivayet edilir. Hatta bir nesil sonra gelen nl islam limi Ibn Srn'in, Hz. Peygamber'i gremedii iin zld ve nihayet onun ho kokulu terini tayan mm Sleym'den, iedeki hazineden birazn istedii ve onun da verdii bilinir. mm Sleym, hayat boyunca en byk hazinesi olarak bu ieyi can gibi saklam ve Ibn Srn'den arta kalannn ld zaman kefenine dklmesi iin vasiyette bulunmutur. Gel zaman, git zaman; yllar abucak akar ve her fani gibi mm Sleym de bir gn vefat eder. Onu topraa verenler, vasiyeti gerei iedeki gl kokulu hatray kefenine serperek ruhunu ad ederler. Mahz gerek saadet bu olsa gerektir. Btn kaynaklar ittifakla anlatrlar ki Efendiler Efendi-si'nin vcudundaki rayiha

gllerden derlenmi gibiydi ve o gzelim kokuyu bir defa duyanlar, bu gzellii dimalarnda daima muhafaza ederlerdi. mm Sleym o kokuya fani hayatnda doymam olmal ki yeni yurduna ve yuvasna da o kokuyla gitti. Hz. Peygamber, henz hayatta iken mm Sleym'in cennetlik olduunu ifade ettiinde, belki de onun bu pul ieyi can gibi sakladn hesaba katmt. Nitekim yle buyurduu rivayet edilir: - Cennette nmde bir ayak sesi iittim. Bir de baktm ki Gumeysa. *** Bu menkbeyi okuduumuz an izzet Molla'nn beyti gzmzde birdenbire abideleti. Gl doksandokuz isimle anan bir gl medeniyetinde, dnyadan kendisine sevdirilen eyden birini gzel koku olarak anan Hz. Peygamber'in gl yanaklarndan szlm katksz gl trlarna blbl olmaya, birka saf inciyi andran damlalar prlanta sandklarndan daha narin bir pul iede saklayp sonra kefenine serpilmesini isteyenden daha elyak kim olabilir? Dnyann btn miskleri, amberleri, glyalan bir araya gelse, hatta modern kozmetik dnyasnn en muhteem parfmleri de onlara katlsa acaba o kck iedeki birka damla ebnemden daha gzel kokabilir mi? Eyne's-ser ve's-Sreyya!.. Yani, yerdeki toprak nerede; gkteki Sreyya yldz nerede?!.. ismi Sbhn, bizleri de efaatlerine nail eyler inallah! 99 Gl'e Hasret Gidenlere Selam Olsun! 100 " ^ e ^ ^ "Gl trfe ne hacet ne iektir biliriz" msra dnyann Reng budur gle ziynet gzele hsn bah Gl denir her gle amma gl-irn denmez Pertev

her yerinde sylenebilir; ancak hibir edebiyatta, sanrz, Trk iirindeki kadar mstesna anlamlar kazanmamtr. Gl her iklimde yetitirilebilir, ancak onun has bahesi yine Trk klasik iiridir. Orada gllerin binbir eidinden, elvan elvan kokusundan, katmer katmer renginden bahisler amak, bb bb tarhlar dzenlemek, deste deste mnlar devirmek mmkndr. Eski lgatlar gle "iek" anlam vermiler, gl iein "cins ad" olarak tanmlamlardr. Baka bir ifadesiyle btn ieklerin addr gl; ama ieklerin en gzdesi, en sekini bizim de bildiimiz gl iei olduu iin bugn gl denilince yalnzca krmzs, pembesiyle; yedivereni, katmerli-siyle o krmz iei anlarz. Oysa hakikatte meneke de bir gldr, nilfer de. Bir misal verelim isterseniz. Mesnevi, beL yit dzeniyle yazlm uzun manzum eserlerin addr. Ancak btn ark mesnevileri ierisindeki en gzel eser Mevl-na'nn Mesnev-i erf adn tayan kitab olduu iin imdi Mesnev denilince hemen Mdtlnann eserini anlarz. Oysa Leyla ile Mecnun da bir mesnevidir, Hsn Ak da. Hatt Glen brahim Efendi'nin Mesnev'ye nazire olarak yazd Ma'nev'si de. Bu, genelden zele bir tanmlama, gzellikte en mkemmeli anlatma biimidir. Gl, zel adyla klasik iirimizin en sekin iei, adndan en ziyade sz edilen gzelliidir. Bu edebiyata gnl veren airin zihninde sevgilinin yz, yana, az ve kula ile gln mutlak bir mnasebeti vardr. Bazan gl bunlara; ba-zan da bunlar gle benzetilir. Rengi ve kokusuyla airlerin ilhamlarnda daima taze bulunan gl, baharn, bahenin ve krlarn vazgeilmez bir esidir. Gl olmadan bahar gelmez, gl bulunmayan baheye girmeye demez. Bahar demek gl demektir. O yzden mevsim-i gl (gl mevsimi) baharn dier addr. Bizzat kendine mahsus glistan, glsen ve glzarlar bulunmas, dolaysyla kendisine bir sultan (gzellikler sultan) muamelesi yaplmasdr onu nemli ve ayrcalkl klan. Gl yetitirmek zahmetli bir megaledir aslnda. Onun gelenei, nazla beslenmesi, itina ile timarlanmasdr. ister bir bahevan elinde, ister krlarda Hday-nbit yetisin, gl naziklik ile gzelleir, asalet ile ziynetlenir. Suyunu rahmet yamurlarndan da alsa, bahevan ibriinden de; gdasn rzgrdan da alsa, apalanan topraktan da, gl bir ahtr, h- ezhrdr (ieklerin ah), dolaysyla ahanedir. Gl nce goncadr. Bu yzden gzellerin azna benzer. Onun almas ile gzellerin glmesi birbirine denk tutulmutur hep. Glmek eyleminin alan bir gonca ile illiyet ba olduu kesindir. "Yznde gller aan" bir kiiden bahsederken onun gonca telakki olunan aznn aldndan, yani glme eyleminden bahsederiz. nki insan da glnce az goncas alr. Gln almas bir ne'e ve sevin belirtisidir. Sab yelinin tlsml parmaklardr ona bu al baheden ve yine o parmaklardr alp gtren kokusunu yedi

ik101

I lime. Bylece bahar gelir, hayat yeniden balar, tabiat canlanr. Ama nedense bu tazelik ve bu renk abucak geiverir. Tpk kn mr gibi. Sonbahar yeli ki onun mrn berbd eder, felaketi olur. Per-n olan varln perian eder. Tpk bir sultann lmne benzer onun yitirilii. Ardndan mersiyeler yazlr, atlar dzlr, msralar dizilir, izzet Mol-la'nn dedii gibi: Berg-i glle andelb-i zar tekfin ettiler Bir Glistan beyitini stne telkin ettiler Gln suya ihtiyac vardr; hem de her iekten daha fazla. Sk sk sulanmas, kklerinin su iinde bulunmas gerekir onun. O hlde kn gzyalar ne gne duruyor; mr boyu gln sulamayacaksa eer. ite bu nedenle su kenarlarnda olmay sever gl. Sevgilinin klar arasnda bulunmasndan hazzetmesiyle denktir bu. Hurrem olmak yani. Hele yapraklar zerine de i taneleri, ebnemler derse bir kez, varn seyredin gzellii. Dikeni, dal, yapra bile g-. zeldir artk. Tazelik, taravet, incelik, narinlik, nazllk, hepsi bir aradadr. Bunlar ayn zamanda sevgilinin boyu, yz, ya-r na ve tabiatyla tefsir edilmeye balar airlerin dilinde, f phesiz btn zamanlarn en muhteem kna da sa.c hiptir gl. Blbln ak dillere destansa eer, bu yzdendir. Yoksa airler, kendi gllerinin blbl olmak iin neden rpnp dursunlar; neden diken gibi olan rakipleriyle kavga etsinler, aklarn anlatmakta blbl ile yarsnlar ki?!.. Krml Ali der ya hani: Gl ile blbl sordum, o gonca gld dedi Benim gibi sana yok, senin gibi hezr bana (Hezr, blbl demek olduu gibi 1000 rakamn da karlar.) Bir gl iin bin dikene katlanmak, bir sevgili uruna hezr rakibe tahamml etmek deil de nedir? iyilik ile ktlk, gzel ile irkin, kolay ile zor, dost ile dman hep muayyen bir tezatlar dnyasnda var olagelmilerdir ya hani, ite gl de o dikenler arasnda gzelliini, ismetini ve asaletini koruyorsa; elbette k da onca rakb arasnda kendi akn yceltmenin yolunu arayacaktr. Tpk Nazm'in dedii gibi: Aceb mi bir gl iin zahmet harn eksek Zaman ola bu emende dikenle syleiriz

Bu tpk blbln gle akn anlatmak iin diken yaralarna katlanmas gibidir. Diken blbln o nazik bedenini yaralayacak, akan kanlar gl dalndan blble ulatracaktr nki. Asrlardr gle rengini veren krmz, o ezel kan deil midir zaten?! Yoksa bu ak zerine neden onca kitaplar yazlp durmu olsun?! Gl Blbl (Florance and Nightingale), Gl Hsrev, Blblnme vs. hep bu ak hikyesini anlatmazlard o zaman. Btn corafyalarn bu ezel aknn ne zaman, nerede balad bilinmez; ancak airin dedii gibi onlar, birbirlerine daha aa atlara bindikleri ocukluk gnlerinde sevdalanmlardr: Kadmidir hukuku blbln glllerle gayette Aa ata bile binmiler eyym- sahavette Blbl yerine eller srnse de, gl ya ve gl suyu glden bir yadigrdr insanla. "Gli sad-berg (yz yaprakl gl)" bir mntehebta ad olmak iin yaratlmsa; slak iken rlp de kuruyunca taranp lle lle yaplan salara glle deniyorsa; "gl yalamak" denildiinde dervilerin, dileri arasnda kora dnm kllar tutup sndrdklerini grm gibi oluyorsak; "gl-get" ad ile zel bir bahar gezintisinden dem vurulmusa asrlar boyu; arus yataklarna gl yapraklar serpildiini "gl demek" deyiminden anlyor-sak; kitaplarmzn arasndaki gl kurusu yapraklar bizi bir an iin olsun mest etmeye yetiyorsa; ekerli gl tatllar glbeeker adyla tanyorsa pazarlara; krmzdan kinaye gl-gn (gl renkli) ad veriyorsak; renklere ve pembeye alanna gl-i sr, sarkrmz olanna gl-i rn demisek; dahas, bir lleye bile glrz adn koymuak eer bir gl medeniyetinde yayoruz demektir. yle bir medeniyet ki btn glenler, glzrlar ve glistanlardaki glleri Efendiler Efen103 104 disi'nin terinden yaratlm farzetsin ve gl ad anldka O'na salavat getirsin. Fuzul stadmzn O'nu dier btn gllerden ayran ah beyti yle demez mi: Suya versin bbn glzr zahmet ekmesin Bir gl almaz yzn teg verse bin glzre su O Peygamber ki haya ve edeb timsali olmakla, utanan kiilerin yanaklar hl gl misali kzarr. Allah Dostu (brahim Halilullah) atee atld zaman oras bir gl bahesine dndne gre, gl bir cennet iei midir dersiniz?!.. Gl deyince kalem ele yapverir, satrlar saflara dizilip skn eder, siz de bilirsiniz.

Peki, biz bunca sz neden ettik dersiniz? Hayli zaman oldu, teknoloji bizi glden ayr drd. Artk apartmanlarda, varolarn viran corafyalarnda glden ayr bir medeniyet (!) sryoruz, izzet Molla'nn dedii gibi: Bir mevsim-i baharna geldik ki lemin Blbl ham, havz teh, glsitn harb Artk gl sakslarda bile gremez olduk. Blbl sesini ise hi hatrlamyoruz. Vaktiyle bir yiit adamn yazd Gller Kitab'n derin hznlerle okuyup neliklerimize yanmakla geiyor gnlerimiz. Vesef!.. Bu dnyadan Gl kokusuyla ve Gl'e hasret gidenlere selam olsun!... slm'da Szn Resmi: Hsn-i Hatt "Dnya, bandan ve sonundan yapraklan kopmu bir kitaba benzer; bu yzden ban ve sonunu bilemesek de orada her harf bir ayr kaderi yazmtr." ' '" -Eski bir ark iirindenEski bir hikye vardr; Kur'an- Kerm'in zerinde karnca geziyorlarm. Sayfadaki harflerin gzelliini ve onun ifadelendirdii mucizeyi grnce birincisi demi ki "Bu gzellik izgidendir." "Hayr", demi dieri "Bu, kalemdendir." Sonraki "Yok, yok! Olsa olsa eldendir." Tekrar sz alm birincisi ve "Galiba o ele takat veren koldandr." demi. Bylece her bir harfin ayr bir noktasnda durup saysz ihtimaller zerinde tartmlar: "Kolu tayan bedendendir" "Bedene anlam katan ruhtandr." "Histen, eyadan, mekandan, kainattan..." derken uzayp gitmi tartma ve sonunda karar vermiler: "Evet, evet! Bu gzellik hi phe yok ki Allah'tandr." slam sanatnn en asil izgisini oluturan hsn-i hatta ite sonsuzluun bu ilham gizlidir. Evet, hsn-i hatt... 105

106 O bir resim ise eer; mistik bir kanatlann srryla bylenmitir muhakkak. Batda Hristiyanln sanata yanstt Hz. sa, Meryem, havari vs. figrleri onda Kur'an derinliiy-le ekle dnr ve islam sanatsnn iki boyutlu resmi olur. Yoksa Picasso,

usta bir hattatn ldrtc gzellikteki yazs karsnda "ite resim!..." diye neden haykrsm? O bir sz ise eer; btn sz ustalarnn dilinden dklen cmlelerin en mstesna ifadesiyle ykldr. Madem ki yaz szn resmidir; o hlde hsn-i hatt szn de sanatla yorulmu ekli olan Kelm' temsil edecektir. Yoksa neden Kur'an mucize olarak indirilmi olsun? O bir kompozisyon ise eer; kinatn en mkemmel tasviriyle donatlmtr. Sls, nesih, muhakkak, reyhan, tevk, rik'a, dvan, cel, ta'lik vs. gzelliin ekil ekil, desen desen, boy boy olmu tecellisidir. Yoksa neden dnyann en zengin arml kaligrafisi diye nitelenmi olsun? O bir estetik ise eer; noktann izgiye dnt noktada mutlak heng ve tenasb simgeler. Hsn-i hatta hkmeden o gizli mn, sanatnn ruh ve fikr derinliiyle birleince estetik batan baa bir mn oluverir. Yoksa neden ritmik tekrarlarn en olgun deseni kabul edilsin? O bir mimari ise eer; maddenin gnle akseden yznde bir bide olarak yaar. Tan ve topran usta bir mimar elinde yorulmas ile harflerin bir hattat kaleminden satrlara dizilmesi arasnda deylik ve yataylktan te bir fark yoktur bizce. Yoksa neden Islam mimarilerin i ve d cidarlar hsn-i hatt naklaryla sslensin; kubbeler nun'lardan, minareler eliflerden ilham alm olsun? O bir heykel ise eer; ahsen-i takvm olan insann ruhuna flenen hikmet, onunla bir imana dnr. amurun ve metalin heykeltra elinde yoruluuyla, mrekkebin sayfada leziz izler brakan kalemden dkl arasnda maddeye suret vermek bakmndan hibir fark yoktur. Yoksa neden hattatlar harflerini insan bedeninin uzuvlaryla adlandrp onlar ka (r ve nun), gz (sad), az (mim), boy (elif), sa (lam ve cim) olarak grsnler? O bir sanat ise eer; btn sanatlar gibi stadn rahle-i tedrisinde derun bir ak ile ekillenir. Batnn sanat akademileri hangi aamalardan gemise; islam'n hsn-i hatt da ayn vetirelere kucak amtr. Bir farkla ki bunda yalnz eitim ve tecrbe deil, ilham ve ak aa aranr. Yoksa fanilik ve beka hissi, nasl nak ve ekle dnebilsin? Ve o topyekun bir toplumsa eer; her yaznn insan kuatan bir yan elbette var olacaktr. Zamann ve mekann hayata ve lme dnk yznde sonsuzluk arivi ancak onunla saklanabilir. Yoksa neden kitaplar, kitabeler, iniler, levhalar, mezar talar ve gndelik eya zerinde hsn-i hatta yer verilsin?

Hatt sanatnn mene'i islam'n ilk yllarna kadar inmektedir. Ancak btn zamanlarn hsn-i hatt geleneinde Osmanl asrlarnn ilk srada olmasdr ki islam dnyasnda "Kur'an Mekke'de nazil oldu, Msr'da okundu, istanbul'da yazld." hkmn koydurtmutur. Nitekim istanbul'da hatt, btn corafyalardan daha fazla itibar grm ve Trk sanatlar alar boyunca saysz Kur'an'lar yazarken, hsn-i hatt da zirveye tamlardr. Sath ister bir parmen, ister bir mermer olsun, yaz orada nezaket imbiinden szlp sevgili yanana ben der gibi dondurulup zamann eline sunulmutur. Ayetler, hadisler, kelm- kibarlar, beyitler, turalar birer birer levhalara ve satrlara dnrken Osmanl, hsn-i hatt merkeze koyup ebru, tezhib, hlkri, zer-efn gibi renklere hkmeden btn gzel sanatlarn onun ayak ucuna ilitirmeyi bir sayg olarak grm. Altn ereveler iine alman yazlar, srh sular, yeil bordrlere istiflenip evresine rum motifler, lleler, gller ve karanfiller ile desenler izilmi, insan o hatt kuatan klhan naklara, baygn kalem ilerine, giriftzen edal yaldzlara bakarken daima ilk planda yazy grr. Bu, szn gcdr ve islam geleneinde sz, kelm kaftanyla dolar. Osmanl'da renkleri kullanan meatalar, mrlerini hsn-i hattn soylu dilberini sslemeye vakfetmilerdir ve onlar modern zamanlarn btn makyaj ve kozmetik rnlerinden daha fevkalde malzemeler kullanmlardr. Osmanl, hatt sanatnda bizati-h insan bulmu ve onu ahsen-i takvim'in srryla kuatma107 108 yi vazife bilmitir, ite bir air, hatt sanat ile insan arasndaki genel kabulleri yzyllar boyunca durmadan anlatp duran kaderdalar gibi dizelerine harfleri dizmi: Greli kamet zlf dehenin harflerini Uradm fari u zde yrrken eleme O, sevgilisinin boyunu (kamet) elif, zlfn lm ve azn (dehen) da mim harflerine benzeterek bir yandan Kur'an'da geen Elif-Lm-Mm yetlerine iarette bulunurken, dier yandan beyitin ikinci dizesindeki elem kelimesini ortaya dkvermektedir (Elem, srasyla elif, lm ve mim harfleriyle yazlr). Btn bunlardan sonra iirdeki mn murd olunursa eer, " Ey sevgili! Kendi bama ve zde yaayp giderken birden senin boyunu, zlflerini ve azn temsil eden harfleri grdm de (gzelliine tutulup) sonunda eleme uradm (imdi o elem ile ylesine aclar iindeyim!...)" demek olur. Bir yerdeki hatt sanat, orada islam'n varln gsterir. Bugn uluslararas rabet gren hsn-i hatt yalnzca islam ile de snrl kalmamakta; Amerika'dan Uzak-Dou'ya pek ok insan bu sanat bilimsel olarak incelemekte, renmekte, bizatihi hattatlk tahsil etmektedir. Osmanl hsn-i hatlar artk dnyann en grkemli mzayede salonlarnn yine en gzde sanat eserlerinden olarak belki de hi okuyup anlama anslar olmayan insanlarn evlerini, iyerlerini, mzelerini sslemeye balamtr.

Hi phesiz XXI. yzyl kltr savalarnn a olacaktr. Trk kltr de Osmanl'daki kkenlerini yeniden gndeme getirdii ve ondan szlp gelen izgide yeni sanat eserleri rettii lde sahnede kalabilecektir. imdi esen sanat rzgrlaryla, eski Trk sanatnn zerindeki kllerin savrulma zamandr. Ve siz, Osmanl sanatnn has bahesinden bir demet taze tr koklamak istemez misiniz?!.. O hlde ramazan mevsimi boyunca camileri gezerken bir de banz kaldrp hat aheserlerinin derin iklimlerinde nefes almay deneyiniz. Belki bir yerlerde, Ol Ka'be-i canz ki ki varr jfcdeye uak yt- hatr kim okunur mahfilimizde beyti karnza kverir, kimbilir!.. 109 1 Yanm Sveydadan. 110 ~ r stad Nail'yi (.1666) okurken, Berk- hrmen sz- dil, canm m cananm mdr fleyenler teim, ahm m dmnm mdr

i matla'l gazelindeki bir beyti dilimize takld kald. Her tek-< rarnda bir kez daha gzel bulduumuz bu beyti sizinle paylamak istedik. Buyrun nitekim: D- dil mi sineden yanm sveydadan yahod ktibas etmi ruhundan em-i hayranm mdr dettendir, size nce beyitin plak anlamn vermemiz gerekir. Ne var ki Sebk-i Hind'nin bol arml zengin atmosferinde her kelimeden ayr bir dnyaya girmek ve dolaysyla mnlar arasnda yolunu armaktan yorulup hangisini yazacamza bir trl karar veremedik. En iyisi kelimeleri birer birer inceleyip sonucu size brakmak. nce kelimelerin anlamlar: D- dil: Gnldeki dalama yaras Sne: Bar, gs Sinedeki d- dil: Gsn zerinde grnen yank yaras, yani gnl

Sveyda: Kalpteki kara benek, kara nokta Yahod: Yahut (da) ktibas etmek: dn almak, alntlamak, (bir cz' olduu gibi) aktarmak Ruh: Yanak Ruhundan iktibas etmek: Yanandan dn almak em: Gz em-i hayran: Hayran olmu gz, hayrete kaplm bak. imdi de kelimeleri aklamaya alalm: Da, dalama yaras demek olup vcutta kz ile yanm yahut kzgn bir demir ile dalanm kara benekleri anlatr. Hayvanlar damgalamak iin kullanlan usul, yahut dvme yaptranlarn ektikleri acy gsterir. Bu durumda k yerine konuan aire de bu dalama eylemini bir yapan var demektir. O, sevgilidir. Sevgilinin hasretiyle meydana gelen bu yanklar, km vcudunda benek benek grnrler ki k bunu gl desenli bir seraser (ipek kaftan) giymi olarak benimser. Klasik airlerde bu yaralar bedende gsterilirken Nail bu yaralar da- dil diyerek daha derinlere tayp gnlde gsteriyor ki dayanlr ey olmasa gerektir. stelik gnlde kalmayp bedeninde de izleri grnmektedir. Da- dil mi sneden (sinemde birer gnl yaras m) demesi iki yolla izah edilebilir: ilki, bedeninin arklamas ve zayflamas neticesinde artk kalbinin dardan grnebilmesi; ikincisi de barna gelen dalama yaralarnn gnlne ilemesi. Sveyda, nefs-i natka (konuan nefis) denilen insann manev varl ve idrakinin merkezi olarak bilinen kalpteki kara noktadr. Modern tbbn da varln ortaya koyduu ve kalbin tam ortasnda bulunan bu siyah nokta ahlt- er-baa'dan (hayat ve dirilik iin insan vcudunda bulunmas gereken drt sv) biri ve belki birincisidir. Bu nokta her trl tecellinin idrak edildii yerdir. Rivayete gre kalbin ortasnda gnl, onun da merkezinde sveyda bulunurmu. 111 Dolaysyla sveyda en stn anlay noktas ve lah akn tecei ettii yerdir. Sveyda, kelime olarak sevda (karalk) ile ilikilidir. Sevda bilindii gibi akn zdr. Bugn kara sevda dediimiz oluum, bu noktada kendini gsterir. Sevdann artmas insan bedeninde melankoliyi dourur. Bu da modern tptaki psikolojik rahatszlklarn balangc saylr, imdi bu ilk msrada air buyuruyor ki, "Barmda bu grnen, acaba sveydadan dolay

yanm bir gnl yaras mdr, yoksa..." ktibas kelimesinin iinde "kabes" mevcuttur. Kabes, "kor, parlak ate kz" demektir. Bu durumda "iktibas etmek", bilinen anlam dnda "kz hline getirmek" mnsn da tar. Ruh, sevgilinin yana demek olduuna gre air, sevgilinin yanandan hem iktibasta bulunuyor, hem de kor deviriyor demektir, iktibas ettii eyi edeb bir metin olarak dnrsek, bu Nail'nin, sveyda ile yine ayn kkten gelen tesvid (yazya geirme) eylemi, yani iiri demektir 112 ki, sevgiliye "ilhamm senden alyorum" demek ister. Zaten - sevgilinin yanandaki ayva tyleri de bir tr reyhan yazy, ~ ince mnlarla ykl bir hsn-i hatt temsil eder. Yok eer, ^ iktibas kabes (kor) olarak dnrsek bu durumda barndaki dalama yaralarn meydana getiren bir nesneyi almas jz sevgilinin yanandaki ben (hal) ile karlagerekir ki bu da

nr. Yanaktaki ben, siyahtr (sveyda, sevda); tpk airin barndaki dalama yaralar gibi. Grld gibi Nail bir ben mazmunu kullanyor. em-i hayran, hayran olmu gz, hayrette kalm gz demek idi. Gzn hayran olmas, aknlndan donuk donuk bakakalmasdr. Hayran kelimesinin esrar ile yakn ilikisi vardr. Eskiden esrar sarholarna hayran denilirmi. Hayran olanlar, uyuturucunun verdii rahavet ile donuk donuk, sanki grmyormu, grse de farkna varmyormu gibi bakarlar. Zaten bir vaka karsnda hayran kalmak (burada hayrete dmek yahut tasavvuftaki hayret makamn da hatrlamak gerekir) esrar imiesine kendini kaybedip d dnyadan kopmaktr. Hani parma aznda kalmak gibi; Hz. Yusuf u gren Msr'l kadnlarn elma yerine ellerini doramalar gibi... Burada esrar kelimesinin ayn zamanda "srlar, herkesin vakf olamayaca ilah hakikatler" demeye geldiini de ilave edelim. imdi, air bu ikinci msradIP "...(sevgilinin) yanandan iktibasta bulunmu (ilham devirmi yahut kor kesilmi) benim hayran gzm mdr?" demektedir ki gzn yanaktan ilham iktibas etmesi, sevgilinin hayalinden baka bir eyi grmemesi; kor iktibas etmesi de onun akyla alamaktan kor gibi kzarmas (iine kan oturmas, kan alamaya balamas) saylr. ki msra birletirelim: "Barmda bu grnen, acaba sveydadan dolay yanm bir gnl yaras mdr, yoksa (sevgilinin) yanandan iktibasta bulunmu (ilham devirmi yahut kor kesilmi) hayran gzm mdr?" Anlalan airin sinesindeki yaralar gz gz olmu yahut gzleri ate kesilip barna akm.

imdi varn siz, sevgilinin istediinin, sveydadan yanm gnl m; yoksa onun yanandan kan zil olmu gz m olduuna karar veremeyen, her ikisini de fedaya hazr olduu halde nce hangisinden balayacan aran bir airin iinde bulunduu hlet-i ruhiyeyi dnn! stelik biri yanmaktan kz kesilmi; dieri alamaktan iine kan oturup barna akm. Atein de bylesi!.. Kimin aklna gelir? Himmetin var olsun stad, ruhumuzu aydnlatan; kabrinde aydn iinde kal. 113 Tr-i Mjgan, Keman Ebru 114 Eski Trk seciyyesinde "at, avrat, silah" denildii zaman,

akan sularn durduunu tarihin derin hatralar arasnda sk sk okumak mmkndr. Namusa (avrat) daima mukaddes ". bakan; at da vahilikten kurtarp ehil ve sadk bir dost gibi i hizmete sokan Trklerin silah konusundaki tercihleri de k l ve ok olagelmitir. Tfein icadn mertliin bozulduuna yoran atalarmz silah ile at yanyana koyduklar uzun asrlarda cihana hkmeder olmular; at yerine motorize vastalar, kl ve yay yerine de barutlu silahlar saltanat balaynca, aresiz "Azz-i vakt idik a'd zell kld bizi"1 demeye mahkum olmulardr. Merammz "ok"tan bahsetmek. Hani Orta Asya bozkrlarnn ayaz yemi grgenlerinden yontmaya balayp da Osmanl asrlarnda Bayrami ormanlarndaki ard amlaryla birer sanat harikasna dndrdmz oktan. 1 Bir zamanlar izzetle yaayan efendiler idik; imdiyse dman bizi aalara drd. Bu, bir yandan drtnala giden atnn dne mahmuzlarn vururken, dier yandan yayn kurarak hedefe tam isabet kaydeden Ouz neslinin frlatt; Dede Korkut tresine gre alp (kahraman)*saylabilmek iin uan kuu drmek zorunda kalan Trk delikanlsnn kulland oktur. O, Yahya Kemal'in ifadesiyle Bekta Suba'nn titrek elleriyle hedefe frlatt istanbul Muhasaras'nda alnm gaza yarasnn okudur. air, Frlatp yay gibi dehr atsa da yabana beni Hedefimden aamam ok gibi dmdz giderim buyurmu. Medeniyetini ok gibi dmdz bir rha oturtan nesiller, elbette oklarn da yle her budakl yahut eri aatan yapmayacaktr. Hani "Arpa unundan baklava; incir

aacndan oklava olmaz" denilmitir ya, kiinin ham gibi am yahut grgenin de ya olan oka gelmezdi elbette. Onun iin bahar sonunda, aalarn suyu ekildii zaman bir arn bo- m yunda kesilen filizler nce ktre ile dzeltilir ve iki ay bek- ; lemeye alnr, ardndan da orta hararette bir frnda sarara- Z siya kadar stlrd. Frnlama maharet isterdi. Hararet fazla ; olursa filizlerin yanp kavrulmas; noksan gelirse filiz hl "2 arln muhafaza edecei iin hareketten dmesi tabii * idi. Frndan karlan ubuklar havadar ve rutubetsiz bir yerde on gn kadar bekletilir; sonra gn grmeyen bir mahzende -be sene kadar ile doldururdu. Sonra ister tarz- has, ister kiri-endm isterse em'-endm kesimi ayr boyda ve ayr terazide temrenlenir, peykana vurulur, teleklenip sslenirdi. Her ok her kemana (yaya) gelmedii iin ayr ayr tirkelere yerletirilir, onu srtnda tayacak yi- itlere dualarla emanet olunurdu. Okuluk en eski ata sporlarndan biriydi. Ok eitimine ata binmeyi renme anda (810 yalan) balanr ve almalar usta bir kemanke (oku) olasya kadar yllarca srerdi, icazet alacak kemankein kulana, imdiki meslek kulpleri gibi alan Okular Tekkesi'nde "'Kemanke 116 srr"2 okunur ve menzil tana ok artrlrd. Tarihimizde ok ve okulukla ilgili pek ok hikyeler, rivayetler, hakikatler vardr, istanbul'daki Okmeydan adyla anlan semt, Fatih zamanndan ta Merutiyet yllarna kadar ok talimleri ve msabakalarnn yapld bir arazi olarak kalm, buradaki Okular (Kemanke) Tekkesi her yln ruz- Hzr'ndan (Hdrellez, 6 mays) ruz- kasmna (17 Kasm) kadar faaliyette olmu, usta kemankeler menzil talarna ok atarak yeni rekorlar krmlar, hediyeler almlardr. Tozkoparan iskender elebi'nin kiriini gerdii zaman toz denen ok kabzasnn iki pare olarak elinde kalverdii, yahut att ok att zaman yerden toz kopard rivayet edilir ki adn imdi yine istanbul'daki Tozkoparan semti ile hatrlyoruz. Keza buradaki Nianta semti de bize ok tarihimizin bir hatrasdr. Okulara gealince! Artk keman tutan elinin stne le-baleb dolu bir fincan koyarak bir damla su dkmeden okunu frlatanlar m ararsnz, drtnala koturulan bir ata ters binip ayaklarn da atn terkisine balayarak ykseke bir aacn dalnda sarka misali sallanp duran hedefi vurmakta yaranlar m grrsnz; hedef diye dikilen bir su kaban paraladktan sonra iinden dklen il il altnlar yol-dalaryla birlikte kapmaya koanlar m seyredersiniz, varn tarih kitaplarndan kendiniz okuyun. Yalnz airin (Atf) u dediini asla hatrdan karmayn: Yeter bu kemeke-i ille-i niyaz u emel Biraz zaman da gnl, mek-i itr-i h edelim3 2 Ok icazeti alacak adaylarn ustalarndan kabza alrken kulaklarna sylenen bu srrn ne olduu hakknda eitli rivayetler vardr. Galib ihtimale gre Kur'an- Kerim'de geen

okla ilgili ayetlerden birisinin okunduu ve dua edildii sanlmaktadr. "K'be kavseyni ev edn (Sonra (Cebrail) yaklat ve sarkt. (Bylece Peygamber'e olan mesafesi) ki yay aral kadar; belki daha da az (oldu) - Necm, 9)" veya "Vem rameyte... (Ey Raslm, (Bedir'de) dmanlarn gzlerine bir avu toprak attn zaman da sen atmadn, ancak Allah att; ve bunu, gzel bir ganimet ve zafer tecrbesi vermek iin (yapt) - Enfl, 17)" diye balayan ayetler bunlardandr. 3 Ey gnl! u emel ve niyaz ilesinin kemekei yeter artk; biraz da h okunun talimiyle megul olalm. i Sz dizelere dklmken isterseniz bir de iin iir ynne bakalm: Dvan Edebiyat, sylenilenlerin aksine hayatn ta iinden ses veren bir iir kafilesinefnaliktir. Hibir air, iinde yaad dnyaya asla yabanc kalamayaca iin klasik iirimizin sermayesi de hayatla irtibatl bir medeniyet birikimini tard. Bu durumda bir airin evresinde olup bitenler kadar, belki kendisinin de yakndan bildii okuluktan ilham devirmeyeceini sylemek hakszlk olur elbette, ihtimal o, ok imal eden bir usta (kavvas), serhad boylarnda ok frlatan bir yenieri, ok talimlerini seyre giden bir elebi, yahut kabaa ok eken bir msabk olabilir. Bu durumda sevgilisinin gamzelerini (szgn bak) oka tebih etmesi, kalarn yay gibi grmesi ve sinesini ona niangh olarak amasndan daha tabii ne olabilir? Antik Yunan'n Eros temsillerinde iinden ok geen kalb, en evvel onun kalbidir. Sevgili uruna ektii elemler, hicran ve hasretler onun ok gibi olan boyunu kemana dndrmekte; kalbine saplanan ok da canandan bir hatra olarak saklanmaya layk bir hediye kabul edilmektedir. Hazret-i Fuzul'nin dedii gibi: karmak etseler tenden ekip peyknn ol servin kan olsun dil-i mecruh peyktin olmasn ya Rab4 " airin dilinde okun pek ok ad vardr: Kirpik, temren veya peykan (okun ucuna geirilen sivri kemik veya maden), n hadeng (kayn aacndan mamul ok), nvek (kk ok), hava oku (temrensiz ve yeleksiz ok), sehm (ok), se-per ( ye-lekli ok), sihm (ok), tr (ok), azmayi (uzun ok), igre (ire, oluk biiminde bir namlu iinden atlan ok) vb. Artk "Ya Hak!" deyip okunu atmak ona kalmtr. Ya "menzil alr", ya "yabana atar". Bazan "okunu atp yayn yasar (krar)", bazan tabiiyyetin sembol olarak bir diyara "ok gtrr". u beyti Helaki sylemi: 4 O servi boylu gzelin gamze oklarn barmdan ekip karmak isterlerse, aman ya Rabb, kan u yaral gnlm olsun da asla o peykn olmasn. (Bal ldren azndaki olta deil, belki oltann azndan sklp karlmasdr.)

117 118 ekersen barna bir kez gnl ol kalar yay Senindir menzil, irgrdn niana tr-i da'vy5 Dilimizde eskiden ok ile ilgili yzleri bulan terimler mevcut idi. Bunlarn okluunu yukarda saylan ok isimlerinden anlamak mmkndr. Bugn pek ounu unuttuumuz bu kelimelerden biri de "kepade"dir. Kepade "talim yay" demektir. Yumuak ve gevek olduu iin ok talimine nce kepade ile balanmas detten imi. Ancak zamanla kemankein pazulan gelitike kepade yetersiz kalr ve bir kenara atlr, kullanlmaz olurmu. "tibarn kaybetmek, kymetten dmek, haysiyetsizlik"ten kinaye olarak bugn kepaze dediimiz kelime, kepade'nin ta kendisidir. Eh!.. Ok kadar doru olan bir medeniyetin de zaten kepaze ile i baarmas dnlemezdi. Ama gelin grn ki imdilerde yle denilir olmutur; Doru olsan ok gibi yabana atarlar seni Eri olsan yay gibi ellerde tutarlar seni Ey gnl! Eer o kalar yay gibi olan sevgiliyi bir kez (yay eker gibi) barna ekersen, dava okunu niana tam isabet vurdun demektir, artk menzil senindir (rekoru yeniledin, yeni menzil tan diktin demektir). Gamze mi? Neuzbilteh!. "Gamzedeyim, deva bulmam /Garibim bir yuva bulmam" diyen hzzam arknn ilk kelimesinde air acaba "gam-zedeyim (gama giriftar olmu, elemlere uram)" derken "gamze'deyim (gamzeye mecburum; gamzeye tutulup kalmm, kendimi ondan alamyorum)" mi demek istemitir? Yahut tevriyede bu iki ihtimalden hangisi uzak anlam konumunda olmaldr? Ciddi bir mesele!.. Gamze kelimesine szlkler ilk olarak "yanakta tabii olarak bulunan veya glmseme esnasnda oluan ukurluk" anlamn verirler. Ancak edebiyat estetiinde asl gamze "sitemli ve szgn bak" demek olan yan anlamda gizlidir. O, Karacaolan'm, Elif kalarn atar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye yahut, 119 Niin aldanmaym niin yanmaym

120 Deli gnl bir sevdaya baldr z irin, sz irin bir gzel Gamzesi ok, ka yaya baldr dizelerindeki gamze ile ayndr. Sevgiliyi merkeze alan klasik Trk iirinde gamze hakknda destanlar yazlabilir. Bir defa o, sevgiliden grlecek ltuflarn en bydr. Gzelin her bir gamzesi, klarndan yzlercesinin canlar vermesine sebep olur. Nitekim Nedm onu fet-i cn dediler gamze-i celldn iin diye tarif eder. klarn canlar iin fet olan bir gamzede cellatlk zellii bulunmas o kadar da arlacak bir ey deildir. Gamze'yi tanmlamak, kelimelere dkmek ve anlatmak elbette pek zordur. Ancak biz onu "dudaklarnda glmseme olan bir gzelin hafiften kalarn atarak szgn tavryla nazlanarak bak" olarak anlyoruz. Hani Mona Lisa'nn gz zaviyesinden ayn anda alayan ve glen ehresinin grnmesi gibi gamzede de hem sitem, hem sempati i iedir. Muhatab ondan, gnlne ve ruh hline uygun anlam kendisi karr. Sevgili, kat kat anlam tevriyeleriyle ykl gamze-siyle baktnda km girift phelere drr. Yani acaba o, bu manl bak ile ne demek istemitir? ite k iin en mkil sual. nki kendisinin sevgili nazarndaki mevki ve mertebesini anlamas bu gamzede gizlenmi olan mnlara baldr ve ak iinde ona gre yeni tavrlar gelitirecektir. Nitekim Nef , Gamzen sule balasa uka her mjen Gy lisn- hl ile bir tercemn olur buyurmu ve o szgn baktan srayan kirpik oklarn birer tercman olarak nitelendirmitir. Szgn bir yan bak iin, kalarn hafiften atlmas gerekir. Bu, yay'a (keman) benzeyen kalarn kurulmasdr. O yay ile atlacak oklar ise dizi dizi olmu kirpiklerdir. Yan (eri deil) bakta, ne denilmek istendii ok zaman anlalamaz ve birilerinin kp onu tercme etmesi gerekir, ite birer oka benzeyen kirpikler o grevi stlenirler ve Er#s kltnde mevcut kalp iinden geen ok temsilini tahakkuk ettirir. Gamzenin dile gelip konumas art deildir; nki tercmanlar onun lisah- hl (hl dili) ile neler sylediini gnle anlatrlar. Sevgilinin gamze ile konumasnn bir sebebi de eski toplumumuzda erkekle kadnn muaakasnda yle uluorta konumann mmkn olmaydr. Hatta yalnzca gz, ka ve kirpikleri akta brakacak bir ferace yahut yeldirmenin gerisindeki sevgilinin sz syleyecek olan az dahi grlemez. Bu durumda ak anlatmlarnn btn yk

gamzeye dmektedir ki zaten gamze bu nn (gz-ka-kirpik) ortak faaliyeti olarak zuhur eder. Sevgili kna szgn baklaryla naz yapar ve gamzedeki zamanlamas bir harikadr. Gamze, kn kalbini hedef alan bir cellattr. Doru!. Ama o kadar nazik bir cellattr ki hi hissettirmeden sanatn icra ediverir. Gerisi zaten lm demektir. Bu yzdendir ki gamze hibir vakit hedefini armayan tr-i kaza (kaza oku) dr ve ondan kurtuluun yegne yolu, yine sevgilinin b- hayat ykl yahut sa-nefesli dudandan geer. Oradan kverecek iki ift kelm, gamzenin btn anlattklarn batl edip ka hayat balamaya yeter. O kelmn iyi mi; kt m olduu da klarn bahtna kalmtr. Dedik ya, klasik iirdeki gamze iin destanlar yazlabilir. Biz sz uzatmayacaz. nki imdi yazacamz beyit, gamzeyi muhtasar klmaya yeter de artar bile. Beyitin kime ait olduunu notlarm arasna kaydetmemiim. Onun iin ark corafyasndaki btn airlere -ki her bireri ak meydannda kendini yekdierinden stn gren erlerdir- aitmi gibi okumak mmkndr. yle denilmi: Be-nm gamze tuvn ki katl-i m kun Nezbilleh, eer gamze-r tamm kun 121 Mn murd olundukta, klara acmamak elde deildir: "Sevgilinin yle gsz ve kck bir gamze krnts bile klar arasnda katliama sebep oldu. Allah korusun, gamze ya bir de tamam olsayd?!.." El te Gnl Oynata - Namaz zerine 122 Vaktiyle Merv'de kssalar anlatmay seven bir vaiz yaarm. Ne zaman vaaz uzatacak ve halk alatacak olsa, cb-besinin altndan bir tanbura karp "Bu kadar gam ve gus-sa, biraz da ferah ister!" diyerek alp oynamaya balarm. O misal, imdi siz namazla ilgili bala bakp da bu yazda ilmihal bilgileri yahut namazn fkh meselelerinin anlatlacan sanabilirsiniz. Ve tabii aldanrsnz. nki bizim, eskilerin deyimiyle "Ard eteinde namaz klman" mn erlerinin ibadetlerini anlatmak haddimiz deildir. Ancak "Ayda ylda bir namaz; onu da eytan komaz." meselinin ardndan gidenlerin hllerini iyi biliriz. Onun iin siz bunu namazn ferah ksm olarak alnz. ***

Nakb'l-Erf Es'ad Efendi'nin anlattna gre ann zenginlerinden biri, durmu oturmu, sz sohbeti dinlenir bir vaize, - Eer krsde terennm edebilirsen sana u kadar altn veririm, der. Vaiz paraya tamahkrdr, Ayasofya krssne kar ve kabir azabn anlatmaya balar. Sz dnd123 124 rp dolatrr ve azabn tene mi yoksa ruha m olduuna getirir. eitli deliller vererek azabn ruhlara ait olduunu anlattktan sonra da bir makam drp iki eliyle dizleri zerine vurarak; - Azab ruhadr; yoksa tene nedir, tene nedir, tene nedir? ite tekrar ediyorum; azabdan tene nedir, tene nedir, tene nedir, diye terennm eder. Es'ad Efendi, adn saklad bu vaizin iddiay kazandn ve vadedilen akeleri aldn sylyor. air Sbit'in (.1712) bu tr vaizleri ilzam eden u beyti ne kadar da gzeldir: Sana her meclisinde sylerim sen millzem olmazsn Deil krsiye vaiz, ara ksan dem olmazsn Ve dahi namaz bahsinde u beyit de ok mstesnadr: Gel gel beru ki savm u saltn kazas var Sensiz geen zamn- haytn kazas yok Bu ifade, ak ile ban veren Nesim'nin (.1404) dvannda yer almyor olsayd, "Hadi bakalm, buyurun cenaze namazna!" derdik. htimal ki vakt zamannda Nesim'ye de yle demiler. Yoksa derisi ya neden yzlsn! *** Namaz ki eytann insana en ziyade musallat olduu demlere vabestedir; vesveselerin hadd pyn yoktur. nsann aklna neler gelmez ki! Kaybolan eyay namazda buluruz, karamadmz isimleri namazda hatrlarz, altnda kaldmz laflara namazda cevaplar uydururuz. Dnelim hele. yle cenneti samza, cehennemi solumuza koyup da srat zerindeymi gibi klabildiimiz ka namazmz vardr acaba?! Secdede alnmz koyacamz mahalde K'be'yi grebilenlerimizin ellerini periz, ama orada daha ziyade eytanlklarmz gzmzn nnden gemez mi? Artk alacakllarmzdan, dmanlarmza; yrden ayre bir geit resmidir dizilirler de yarnlara dnk planlarn

ard arkas gelmez. Allah kabul etsin ama, bu tr namazlardan yal-

nz bizler deil eski airler de yakay kurtaramamlar. ite unuttuklarn namazda hatrlayan, sevgilinin eiinde secdeye varnca ok zamandr unuttuu cenneti hatrna getiren Necat Bey (XV. yy.): * Kapna secde edicek anarn cenneti ben Unudulmular zira getirir kalbe namaz Ve yine yle diyor: Seni grp unuttu zhd sfi Yine anna in klur namaz Sofu seni grnce namaz niyaz unuttu. imdi namaz klmas ibadet kasdyla deil, seni hatrlamak iindir. Bak (.1600) ise bir yanda kn Hak derghnda dert ile yalvar yakar olduunu -ki gerek namaz byle olmak gerek; te yanda ise kaba sofunun namaza durup batl eyler dndn anlatyor: Dergh- Hak'da derd ile k niyazda Btl tasavvur etmede sfi namazda insana namazda batl tasavvur ettiren o eytan, bir gn bir b-namaza rastlam ve btn blisliine ramen azndan u hak soru km: - Yahu arkada! Ben Hazret-i dem'e bir kerrecik secde ile emrolunmutum. Secde etmediim iin Dergh- Ta-al'dan kovuldum. Sen ise gnde be vakit, bunca secde ile emrolunmusun da bir kerecik olsun alnn eilmiyor. Acaba senin hlin nice olacak?!.. Doru sze ne denir? Ama diyelim: "Biz bu abdest ile daha ok namaz klarz." Nkte: Ge uyanm bir mezzin, gne domak zereyken sabah ezan okuyormu. Sra "Essaltu hayrun mine'n-nevm 125

126 (Namaz uykudan hayrldr)" kelimesine gelince, cemaatten olup gnein domakta olduunu gren birisi gzlerini outurarak pencereden barm: - Uyku, bu vakitte klnacak namazdan daha hayrldr!.. *** air Sabit, yukarda andmz beyitinde "dem" olmann artn, vazifeyi laykyla yapmaya; yani her sa'y gayrette eyann hakikatine vakf olarak yol yordam gzetmeye balyordu. Elbette, adam olmak yle kolay deildir. Sbit'in ada ve belki stad olan Nab de (.1712) adam olmakla namaz arasnda cidd bir ba bulunduunu iddia edenlerdendir. Olu Hayrullah iin yazd Hayriyye nam nl nasi-hatnamesinde namaz iin ayr bir blm ayrarak sonunda der ki: Sen namaza idesin nki kyam Elf olursun ey mh- temam RkV olsan grinr sret-i dl Enbiy sundur anla bu makl , Scid olsan grinr halka-i mm dem olursun ey rh- cesm

Anla im kim sana kefola bu rz dem olur m iden terk-i namaz Aa yukar yle demektir: Ey parlak ay gibi olan oul! Eer namazda kyama durursan, (dimdik duruunla) "elif" harfine benzersin. Ruka vardnda "dal" harfi ortaya kar. Bil ki bu sylediklerim nebiler srrdr (boa tebihler deil). Secdeye vardnda da "mim" harfinin halkas kendini gsterir ve sen, ey azametli ruh (ey eref- i mahlukat olan insan), tam mansyla "dem" olursun. Bu dediklerimi anla, nki sen bu srra vakf olacak yaratltasn: Hi namaz terk edene "dem" denilebilir mi?!.. Beyitlere aklamay biz getirelim: Osmanl alfabesinde "dem (insan)" kelimesi srasyla harften oluur: Elif, dal ve mim.

Elif (I), dz bir izgiden ibaret olup namaz esnasnda kyamda duran kiiye benzer. Dal (>), ortasnda doksan derece a oluturan bir izgidir ki rkua varm bir insan andrr. Mim (f) ise dairev bir halka ekliyle balar ki bu da secde yapan bir kiinin hline benzer. Buna gre namaz klan bir insan, namazdaki eitli du-rularyla dem ( rA ) yazm, yani dem olduunu ispat etmi olacaktr. 127 ><*?'>& ?fi airlerin ehirleri 128 " 5 Musset, "Gerek airin her gzel dizesinde, sylenilenden birka defa fazlas vardr." der. Dvan iiri iin bizim syleyeceimiz de bundan bakas deil; hatta belki bir fazlasdr. Zira Dvan airlerinin yle mstesna beyitleri vardr ki yalnzca mn olarak deil, lafz olarak da bazen birden fazla anlamla karmza karlar. Okunduka o beyitlerin mn

derinlikleri perde perde alr, her gzel anlamn gerisinde daha zengin bir iir atmosferi kendini gsterir. Ama imdilik bizim konumuz, kelimelerin grnen yzleriyle atklar perdeler olacaktr. Klasik iirimizde deiik meslek terimleriyle yazlm manzumeler vardr. Orada kullanlan her bir kelime, bir yandan bir terim olma zelliini n plana karrken, dier ynden gizli bir anlam ile alelade kelimeler olarak cmledeki yerlerini korurlar. Szgelimi musik yahut denizcilik terimleriyle yazlan manzumeler bu kabildendir. Ama

bir de herhangi bir manzumenin, bir gazelin, bir kasidenin mteferrik bir beyti bu tr kelime oyunlaryla sanat derinliine ular. Tevriye adn verdiimiz, kelimeleri hem mecaz hem gerek anlamlaryla kullanan sanat, biraz da bu tr syleyi-

lere dayanr. Buna itikak dediimiz, ayn kelimenin mtaklar (trevleri) ile yaplan sanatlar da eklemek mmkndr. Hele airler ehir, kasaba, semt gibi yer isimlerini kullanrken, o isimlerin zel ve cins anlamlarn artrmay pek severler. Bu durumda Mflsset'in anlam derinliine bir de kelime derinliini eklemek gerekecektir. l,te Koca Ragp Paa'nn henz vali iken Sayda'ya tayininin kmas zerine syledii bir beyit: Gz aydn rakibin retendi kevkeb-i bahtm Sevd- m- gam m sevdiim soyda nedir imdi? Sevgilim! Gam akamnn ken karanl m nedir; imdi bu tuzaa drlmek de nereden kt? Yazk ki bahtmn yldz kararmaya balayp alacaland. Artk rakibin gz aydn olsun! Sayda (imdi Lbnan snrlarnda kalan bir liman kenti), am, Tire ve Aydn isimlerinin birer yerleim alan olduunu gz nnde bulundurursak airin tayinine hi de sevinmediini anlayabiliriz. Keza onun Kahire'de iken de zaten "Yeter u Kahire'nin kahr azm-i Rm edelim" dedii mehurdur. Snblzade Vehb'nin bir beyti de yledir: Tenesin suya gtrse yine susuz getirir Ac Musluk'ta Kuruemeli Sakk-zde Siz o sevgiliye bakn ki bir yandan Sakk-zde'lerden olacak, dier yandan Kurueme'de oturup Ac Musluk'ta k ile buluacak ve tenesini (susuzluunu eken zlem dolu kn) suya gtrp yine susuz getirecek. te tam da Dvan airlerinin peinden kotuklar fettan ve ivebaz dilber!.. *** Sakz inemek mecazen "bo vaadlerde bulunmak, olmayacak eyleri tekrar edip durmak"tr. Sakz gemek de bu mnya olsa gerektir. Sakz glnn bir gl eidi mi; yoksa bir nevi tatlnn ad m olduunu bilemiyoruz. Ancak Ltful129 130

'

lah Akif Bey'in u beyitinde hepsi bir araya gelince pek rn dmler: Va'de-i buse edip geti dehnnda sakz Bir sakz inedi Sakz'daki sakz gl kz Sakz adasnn raks mehur imi. Dilber Sakzl olup da sakz raks da yannda bulununca, airin byle sakz ineyip durmasna elbette amamaldr. *** XIX. asrn nllerinden Hzraazde Said Bey, gzel sesi sebebiyle genliinde saray mezzinlerinden iken bir aralk Akda Madeni'ne tefti iin gnderilir. Vazifesini baaryla bitirip dnnce devrin zarifleri "Yznn akyla avdet etti" der olmular. Ama gelin bir de ona sorun. Dermi ki: Akda'da kara baht ile hn-b- eskimi ok eyledim nisr siyah usefidsrh Demek olur ki: "u kara bahtma uyarak Akda'da kanl gz yalarm kah siyah, kh beyaz, kh krmz idi, sap durdum." *** Sz kara bahttan alp da ehirler buna ilave olununca Rza Tevfik'ten rivayet edilen u hikyeyi hatrlamad .an edemedik: Zamannda ehliyetini kaybeden bir denizci yeniden ehliyet almak iin ilgili mercie mracaat ederek ilemlerine balam. Oradaki memur sormu: - Adn ne? - Kara Ali. - Memleketin? - Kara Biga.

- Nederen geliyorsun? - Karadeniz'den. -Ykn? - Kara boya. i - Nereye gideceksin? - Karamrsel'e. - Dnte urayacak msn? - Hayr. Orada gemiyi karaya ekeceim. Karaman'da Karadaolu Kara Mustafa'y grdkten sonra karadan Mekke-i Mkerreme'ye Kara donlu Beytullah'a yz srmeye gideceim. - inallah oradan yz akyla dnersin. - Orasn kara topraa girdikten sonra verilecek karar belli edecektir. Memur artk dayanamam ve, - Zift mi kesildin be herif, diyerek ehliyeti gemicinin yzne frlatm. *** Sz Necat Bey'in zlfn karanlnda gnl lkesinin harab oluunu anlatan nl beyti ile tamamlayalm: m- zlfnle gnl Msr'harb oldu dey Sana iletdi kebter haberi dne dne Varn yorumunu siz yapn. Kebuter, gvercin demektir. 131 J Klasik iirin Esnaf Alay 132

Snblzade Vehb'nin (.1810) muzipe sylenmi bir beyti vardr. yle: Tenesin suya gtrse yine susuz getirir Ac Musluk'ta Kuruemeli Sakk-zde "Kurueme'den Sakazde lakabyla bilinen bir gzel, susayan kn Ac Musluk'ta lem-i ba davet edip suya iletiyor, ancak sonuta yine susuz getiriyor." demeye gelen bu beyitte "Suya gtrp susuz getirme" deyiminin fettanl artran anlam zerine kurulan nktenin baars nedense bana Snblzade'yi hep uh bir adam olarak dndrmtr. Ancak bundan daha da nemlisi, beyitte bir araya getirilen suyla ilgili terimlerin (tene, su, Ac Musluk, Kurueme, saka) tenasbdr ki sanki air srf bu terimleri yanyana kullanmak iin bu beyte z eylemi ve su dairesinden tara bir tek katre dahi aktmayarak dilin spesifik kelimeleriyle de iir yazlabileceini gstermitir. Klasik iir slubuna nazaran bu tr beyitler birer fantazi, yahut kelime oyunundan ibaretmi gibi grlebilir. Ancak u bir gerektir ki, kudemnn airleri asrlar boyunca belli mazmunlarn nazirelerini ortaya koyarken fikirler gitgide billurlam, zarafet ve nkte kazanm, bunun tabi sonucu olarak da bir zaman gelip yenifnazmun yahut arm bulmakta gnl pnarlar kurumutur. Neticede yerlilemeye ynelinmi ve realizmin plak yz, sensalite tehiriyle bulumutur. Tekrara dmemek, evvelce sylenenlerden farkl bir hayal yakalamak ve airin kendi slubunu n plana karma zorunluluu gibi endieler, zaten belli kalplarn dna taamayan sz ustalarnn iini iyiden iyiye zora sokunca ister istemez farkl bir ifade uruna yukardaki trden nktelere reva verilmitir. Bu bir nevi, mnnn tkeltildii noktada, lafz ile oyalanmak gibidir. XVIII. asr sonrasnda, artk yzlerce air tarafndan bkp usanmadan kullanlmakla fersudelemi mecazlar ve tebihler, zevk-i selim sahiplerine kelal vermeye ve bir zamanlar en nadide ak duygularn dile getiren ifadeler yorgun ve bitap sz tekrarlarna dnmeye balaynca, ister istemez baz airler kendilerine bu tr k yollar aramlardr. imdi aada baka rneklerini gstereceimiz bu ifadeler belki birer sz oyunundan ve oyuncandan teye mn ifade etmezler; ama bir medeniyeti yaatan dilin zenginliini de en yksek seviyede gstermeye kfidirler. Evet, bunlar birer sz oyunudur, ancak sentaks ynnden yle salam rglere sahiptirler ki, okuyan hayrette brakrlar. nce bir gemici fantazisi okuyalm. Beyit, kendisi de bir kalyon katibi olan Dni'e (.1775) ait: Dildra piyade yanalmaz bu sularda Her keliyi ba darda sanp firkate atma yle demek: "Bu sularda (bu hengamede, bu zamanlarda) sevgiliye yaya yaklamak

mmkn deildir. Ancak sen yine de ban darda sanp her gemiyi ayrla yanatrma (biraz mitvr ol)!" Dikkat edilirse beyitteki yanamak, sular (deniz), ket (gemi), ba darda (batarde), frkat-a (firkate) ve ekmek kelimeleri denizcilikle ilgili bir tenasp olutururlar. 133 134 *** Bir haffaf (kavaf, ayakkab imalats) esnafnn terminolojisini aaya aldmz beyitteki kadar kesif kullanan u airin ayakkab imalats olduunu dnmek ne kadar yerindedir bilemeyiz, ancak bugn bize sunduu kelimeler, eski kavaflarn neler imal ettiklerini aklamak bakmndan hayli nemlidir: Mey-i akyla hafffin topuk mesti olan k Hayl-i la'l-i nbndan dp kalm ayaklarda Demek olur ki, "Kavaf gzelinin aknn ikisiyle topuk mesti (?) olan k, onun saf la'U andran dudan hayal etmekten dolay ayaklar altna dp kalmtr." Beyitteki tenasb oluturan kelimelere bakalm: Haffaf, topuk, mest (ihm- tenasp yoluyla ayaa giyilen mesti de karlar), ayak. Tahminimiz o ki bu beyitte geen hayl, nb ve kalm kelimelerinin de eski kavaf terminolojisinde birer zel anlamlar var idi. Szgelimi onlarn kalba hayal, sahtiyana nb, kalna kalm de(me)diklerini bugn kestirebil-mek olduka zor. Beyitteki "topuk mesti" ibaresinin zel bir mest eidi olduu anlalyor. Ancak sarholuun, yahut kendinden gemenin bir trne de bu isim veriliyor olmaldr. Kaynaklarda bulamadk. Mnf in (. 1794) ayn terminoloji ile kurulmu baka bir beyti de yle: Basm o uhu izmecide nm-mest iken Bamak-zde'nin kei bir ay ile Anlatlana baklrsa "Bamakzade'nin kei, o uhu elinde bir kadeh ile izmecilerde yan sarho iken yakalam." 1 Bu tr meslek diliyle yazlm manzumelerin en nls geh'ye (.1577) ait Kasde-i Keti olup bilahare pek ok air tarafndan nazireleri yazlm, XVI. asr gemici dili bylece zabtedilmitir. Gemicilik terimleriyle alakal baka beyitlerin de yer ald bir yazy daha evvel neretmi idik (bk. Mstesna Gzeller, II. bas. tken Yay. istanbul 1997, s. 203-210) Beyitteki basmak, izmeci, mest, bamak (bir tr ayakkab) ve ayak kelimeleri ilk planda

kavaf esnafna ait tenasb oluturuyorlar. Kek kelimesinin Farsa'daki tam karl deve yavrusu demektir. Buradan yola karak kein de deve derisiyle alakal bir ayakkabc terimi olduu tahmin edilebilir. *** Kimin syledii belli olmayan u beyitte de arlkl olarak tfeki esnafnn kelimelerini grmekteyiz: O tfenki uhuna kundaktan k olduum Falya verdi aktlar gammazlar stadna air yaknyor: "O tfeki gzeline ta kundaktan itibaren k olduum ortaya kt da sz tayan ispiyoncular varp sevgiliye bunu aikar ettiler." imdi kelimelere bakalm: Tfenk, kundak, falya, akmak, gammaz, stad (usta). Kundak, bilindii gibi ateli silahlarn arka ksmndaki aa veya metal ksmna denir. Falya ise, azdan dolma toplarn ateleme deliini karlar. akmak, atelemek, kvlcm karmas iin sert bir cismi baka bir cisme vurmak anlamlarn ihtiva eder. Nitekim eskilikten dolay kullanlamayacak duruma gelen tabanca ve tfeklere de akaralmaz denir. *** u beyit de balmumcu esnafnn hllerine iarettir: Bir balmumcu tazesinin em'-i ruhuyla Yandm ay.nn efendi zindan kapsnda Feryada baknz: "Ah efendim! Bir balmumcu gzelinin yanann mumuyla zindann kapsnda yandm ki sorma gitsin!.." Tenasp kelimeleri unlar: Balmumcu, em' (mum), yanmak, zindan. Zindanlarn gece ve gndz snk mumlar ile aydnlatldn bilirsiniz. air kendisinin henz ak zindannn kapsnda olduunu belirtirken, daha oook ekecek eziyeti ol135 - duunu vurgulamakta. Balmumcu ve Zindankaps isimleri, tpk ilk beyitteki Ac

Musluk ve Kurueme gibi stanbul'daki birer semtin addrlar. Ayrca eskiden balmumu imalathanelerinin Zindankaps semtinde olduuna da iaret vardr ki Evliya elebi de Seyahatname'sinde ayn bilgiyi tekrarlar. Grld gibi eski airlerimiz dizelerine dizecekleri kelimelerini seerken sarraf denl titiz davranmlar, inci yerine koyduklar kelimelerinin yan veya mecaz anlamlarna da itibar etmiler, sonuta rafine nkteler ortaya koymulardr. Bunu, dilin zenginliinden gayr neyle izah edebilir; o dilin kltr yklendiine ve kalc kldna mteallik baka hangi misali verebiliriz, isterseniz bir dnn!.. Nabfnin Demokrasi Gazeli 136

Gkkubbenin altnda sylenmedik sz yoktur denilir. Klasik iirimizin msralar arasnda dolatka bu hkmn ne derece doru olduunu grdk. Ama grdmz baka bir ey daha vard; yeryznde insan ilikilerine ynelik, daha nce yaanmadk hibir ey de kalmam. airlerin msralarn okuduka, onlarn anlattklar ferah ve sevinlerin, ks ve gcenilerin, kin ve ilenlerin, keder ve zntlerin her devirde var olduunu, yaklak krk yllk mr sren bizim neslin de bunlardan pek oklarna ahit olduunu kh elence ve kahkaha vadisinde; kh hicran ve gzya sahilinde bizatihi tekerrr ettiini grdk. Dnyada iyiler ve ktler her devirde var olagelmilerdir ve bu ark dndke eskilerin syledikleri zamanmz iin olduu kadar istikbalimiz iin de geerli olacaktr. Belki kyafetler deiecek, mekanlar bakalaacak, kelimeler farkllaacaktr ama hem o tavrlar; hem de o tavrlar tanmlayan szler, msralar ayn kalacaktr. Hl ayn olunca kl (sz) de farkl kelimeler, vurgular, tonlamalarla olsa bile tekrara mahkumdur. te onun iindir ki biz, yaadklarmz ok defa eski airlerin beyitleri arasnda grp, bu yolda yalnz 137 138 olmadmz anlayarak teselli bulmuuzdur. Hibir ey ilk deildir, son da olmayacaktr. Kadim zamanlara ait bir papirste yle bir cmle yazl imi: "Dnya ktye gidiyor; evlatlarmz bu gidiattan korumalyz." Firavunlar devrinden bu yana bu cmlenin her ada bir baka azdan terennm edildiine yemin edilebilir. Zira hl dnya ktye gidiyor ve bizler hl nesillerimizi kurtarmann arelerini tefekkrle urayor, zlyoruz.

Sebep? Sebep basit. Birileri daima dnyay ifsad etmeye uram ya!.. *** insanlk tarihinin en ok sorulan sorusu, herhalde "Ne olacak u memleketin hli?"dir ve galib ihtimalle bu soru en ziyade bizim corafyamzda nlayp durmutur. Bundan yaklak asr evvel ayn soruyu soran Nab Efendi (.1712) msralara istifledii pek ok dstur ile kendi dnyasna nizam vermeye alrken sylediklerinin, daha sonraki asrlarn ablonlarna da mutabk deceini bilmiyordu phesiz. Ziya Paann, Anlar ki verir lf ile dnyaya nizmt Bin trl teseyyb bulunur hanelerinde deyiiyle hemen her ada dnyaya nizam vermeyi zerine vazife edinirken kendi hanelerindeki eriliklere aldrmadan lemi kendi grleri dorultusunda formatlamak isteyen faillerin nlerindeki bilgi ilemcilerde bir tek tua basmalar, yahut fareyi bir kere tklamalarnn, te yanda onbinlerin, milyonlarn dnyalarn karartmas hi umurlarnda olmamtr. Dnyalarna yabanc olduklar, sosyolojik deerlerine bigne kaldklar ynlar belli kalplar ierisinde ekillendirerek kendi emelleri ve menfaatleri dorultusunda birtakm komutlarla idare etme giriimlerinin tahtnda mste-tir sanal demokrasi, tarihin her devrinde ve dnyann her corafyasnda elbette ok canlar yakagelmitir. Deil mi ki mef'uller her daim direnmede olmu ve bir bakasnn hatr iin kendini inkra ve kiiliksizlemeye hayr demilerdir; n siz deyin Avrupa, ben diyeyim Asya; siz Fransa'y syleyin ben Rusya'y anlataym, hi deimeden bu mcadele devam etmitir. te onun iin tarih sayfalar hep ayn grntlerle doludur ve onunin biz, tarihte hibir ey ilk deildir, son da olmayacaktr diyoruz. Hangi corafyada, hangi idar sistemde, hangi felsef doktrinde olursa olsun! Geen asr Amerikan i Sava'nda, Fransz Ihtilali'nde; dn Glas-nost'ta, Intifada'da, bugn Cezayir'de ve Kosova'da hep ayn failler ve mef'uller... i alemlerinde frtnalar kopartlarak ta gemisine doldurulmak istenen insanlarn bu alkantl ummandaki ilelerini biz, Nab Efendi'nin vaktiyle tutulduu bir kasrgada yaadn grdk. stelik hepsini, ayn kar odaklarnn surundan frlen bir rzgrn eseri olarak. Hepsi de yabancs olduklar, tanmadklar bir dnyay deitirmekten sz ediyorlar ve her iki taraf iin de bunun pek kolay olduunu vehmediyorlarm. Yani hata hep ayn! Nab Efendi'nin, ayn ada iki ayr dnya grnn mcadelesiyle yorulmu asr ncesine ait o gazeli udur. Eer istiyorsanz siz bu iirin fail ve mef'ullerini hlimize de uyarlaynz ve yr ile ayr' yerli yerine koyarak okuyunuz:

Yrin revi-i h-rbsn ne bilirsin Ser t be-ser-i ive-nmsn ne bilirsin Yok vardn etrafna ma'mre-i akn Ol memleketin b uhevsn ne bilirsin ok kett-i isyan eker shil-i afve Bahr-i keremin mevc-i atasn ne bilirsin Oldun tutalm mteri-i cevher-i maksd Ey mftis-i b-mye bahsn ne bilirsin Ol u'bedenin zhir-i snna nazr Bu perdenin esrr- versn ne bilirsin Hl-i dil-i bmrn arz eyle bakme Sen derdini gr yoksa devasn ne bilirsin Dahi eyleme hi kimsenin ahvline Nb Hallk'n esrr- kazasn ne bilirsin? 139 140 Sen sevgilinin dimalar meftun eden gidiatn nereden bileceksin? Onun batan ayaa her hlinin ayr bir ive olduunu ne bilirsin? Ak mamuresinin yaknna bir kerecik uramln yokken, sen o memleketin havasn ve suyunu nereden bilebilirsin? Manev kerem denizinden kopup gelen balama dalgalarnn, saysz isyan gemisini af sahiline ekip geldiini sen ne bilirsin? Farzedelim ki emeline ulamak iin bir cevher satn almaya talip oldun; a elinde avucunda bir ey bulunmayan mflis, sen o kutsal cevherin pahasn nereden bileceksin? Sen o hokkabazln da vuran yzn seyretmeye devam et. Yoksa o tlah oyun perdesinin arkasndaki gerekleri ve srlar nereden bilirsin? Sen nce, git, bir doktora hasta kalbini muayene ile kararm kalbinin hastaln tehis ettir. Yoksa (hastaln ne olduunu renmeden) devann ne olacan nasl bilebilirsin? Ey Nab! Sakn sen yine de hi kimsenin gidiatna mdahalede bulunup dil uzatma. nki Yce Yaradan'n hadiselerin perde arkasna gizledii srr bilemezsin!.. Hele Bir Dmeye Gr; Hele Bir!.

Zamandan ve zamaneden ikayet Trk klasik iirinin en belirgin zelliklerinden biridir. Resm ideolojiye yahut hakim gce pek az ilise de bu tr ikayetler aslnda ortaya sylenmi genel ahlk kurallarna bir bakaldry ihtiva etmek bakmndan herkese ynelik kabul edilebilir. Hedef belirtmeden eletirdikleri vakit alabildiine zgr ve hatta acmasz davranan klasik airlerimiz, herhangi bir istintaka maruz kalmak yahut bela imeklerini ekmek istemedikleri vakit ya mahlas kullanmaz (L edr); yahut pasif direnie geip sz felein srtndan harcamakla onu muhatap gstermilerdir. Mevki ve makam itibariyle zamann ve zamanenin nde gelenlerinden olan birtakm airler ise bu konuda daha cesur davranp ak yrekli eletiriler yapabilirler (ehzade Mustafa iin yazlm mersiyeler ile Ziya Paa'nn terkb-i bendleri bu kabildendir). Hele baz airler vardr ki, hakszla uram birinin hlini, zellikle de kendi mazl-miyetlerini anlatrken, kalem yerine taze bileylenmi kl kullandn sanrsnz. Urfal air Yusuf Nab (.1712), bir yandan Osmanl i-irindeki hikem syleyiin mfettihu'l-ebvb (Nbi gibi 141 142 sylemek), dier yandan devrinin melik'-uars (Nab-i pr) ve nihayet saray ve devletlular katnda itibar grm bir Osmanl mnevveri olarak, hi phesiz ikbl ve idbar zamanlarn ak yreklilikle anlatabilecek meden cesarete sahipti. Yaad yllar boyunca Osmanl devletinin inhitata yz tutan en hareketli dnemine ahit olan Nab'nin bu konudaki asl eseri, olu Hayrullah elebi'nin ahsnda ideal Trk insann ekillendirmek istedii nl nasihatnamesi Hayriyye'dir. Hayriyye'de zamannn ahlak, itima, siyas, idar ve hatta din eilimlerine acmadan saldran, btn beer deerleri sorgulamaktan ekinmeyen air, ayn tavrn dvanndaki muhtelif manzumelerde de gsterir. Dvan- Nab'de gazel yahut kaside, bend yahut musammat her ekle serpitirilmi yle beyitler, pasajlar, bendler veya manzumeler vardr ki orada 1650-1710 yllarndaki Osmanl'nn her trl eletirisini, zamann ve zamanenin pek ok ktln grmek mmkndr. Nab'nin yukardaki trden bir Azliyye kasidesi vardr. Toplam 95 beyit1 tutarndaki bu manzume Musahib Mustafa Paa'nn vezaretten azli mnasebetiyle yazlm olup en nemli yan, ikbl mevkiinden denlere kar zamane dalkavuklarnn,2 zayf ahsiyetli yalakalarn ve gnmzde de pek ok rneklerini grdmz ahlk fukaras zavalllarn hllerini gzler nne sermesindedir. Musahib Mustafa Paa, Enderun'dan yetiip ksa srede zekasyla musahiplie getirilmi, oradan ykselip Sultan IV Mehmed'in (Avc Mehmed) kz Hatice Sultan ile evlendirilip

bk. Nab Dvan (hzl. A. Fuat Bilkan), c. I, stanbul 1997, s. 76-84

2 Dalkavukluk eskiden bir meslek olup toplumun stres subab saydrm. Devletllarn ve paalarn konaklarnda grev alan dalkavuklarn asl grevi efendilerinin en skntl ve hatta sinirli olduklar vakitte onlar yattrmak, fke ile alacaktan yanl kararlan bertaraf etmektir. Szgelimi akam evine dnen bir veziri daha konan bahe kapsnda cce yapl, muzip ve nktedan dalkavuk efendi karlar, onunla evin kapsna yrrken olup bitenlere dair yle nkteler, yle komiklikler yapar ki, vezir evine girdiinde gnn btn skntsn darda brakm ve aile saadetine dnm olur. Byle alan dalkavuklar ile zamanmzn pohpohular arasnda hibir benzerlik yoktur. Eski dalkavuklar belki modern zamanlarn terapistleri olarak dnlmelidir. Bu dipnotu, eski dalkavukluk mesleine olan saygmzdan dolay yazdk. I ikinci vezir olmutu. 1683 ylnda kaptan- deryala getirilen Paa ertesi yl (1684) Ayamavra adas aklarnda Venedik donanmasna yenilmi ve bu grevden azledilmitir. Ertesi yl Mora Seraskerliine,%rdndan da Boazhisar (Seddlbahir) muhafzlna atanan Paa 1687 ylnda vefat etmitir. Musahip Mustafa Paa, Urfal Yusuf Nab Efendi'nin 1665 ylnda, henz 23 yalarndayken stanbul yolunu tutup da umutsuzluk iinde pek ok kapy dolandktan sonra, Bir garibim cenabna geldim Bin md ile babna geldim Kereminden zamane sr oldu Fakr, devrinde bir fakir oldu diye intisab ettii ve dvan katipliini yapt en byk h-msi, koruyucusu, efendisidir. Paa onu hacca gnderecek kadar da kendisine iltifatta bulunmu, yaknlndan saadet duymutur. licenap ve hrmetkar bu iki insann dostluklarnn 20. ylnda paann azledilii Nab Efendi'ye de ar gelmi olmal ki bu ineleyici kasidesinde zamane insanlarnn riyakrlkla yn deitirip azgnlaan hrmet ve hayranlk duygularnn zaman ierisinde nasl birdenbire kstahlk ve kabala dnverdiini ok canl bir slpla anlatp deta paasnn mdafaasn yapar. Nitekim kasidenin btnne bakldnda bu azlin ister istemez Nab'yi de dolayl ynden etkiledii, hatta belki skntl gnler yaamasna da yol am olduu sylenebilir.3 Nab Efendi 70 yanda vefat etmitir. Bu kasideyi yazdnda ise ancak 42 yandadr. Trk klasik iirinde hikmet mektebinin kurucusu olan Nab'nin olgunluk ana yeni adm att yllarda bile hikmetle ne derece dolu olduu ve bilgelik adna nasl kemle erdii, kasidenin beyitleri arasndan szlebilir. stelik hamsini zaten yitirmi bir kiinin 3 Pek ok zaman, pek ok eserinden olduu kadar bu yazy kaleme alrken de deerli

almalarndan istifade ettiim sayn hocamz Abdlkadir Karahan bu azii meselesinin Paa'yla deil dorudan doruya airin kendisiyle alakal olduunu ve kethdalktan ayrlmas zerine evrenin kendisine kar taknd tavr Paa'sna ikayet slubuyla kaleme aldn sylemektedir, bk. A. Karahan, Nab, Ankara 1987, s. 11 vd. 143 144 plak gerekleri bu derece pervaszca ortaya dkmesi de ayrca cesaret gerektirir. Denilebilir ki bu kaside onun eyrek asr sonra yazaca Hayriyye'sindeki baz blmlerin provasdr. Nitekim Azliyye'deki grlerini daha sonra Hay-riyye'de pekitirecek, "Pr"lere yakan hikmetli tecrbelerini vezne dkecektir. Kasidenin tamamn buraya almamza imkan yok. Ancak tebib blmnden baz beyitleri ibret olsun diye hi yorum katmadan sunuyor; iindeki tasvirleri her gn karlap durduumuz insanlara giyindirmek iin de gnmz diline evirisini veriyoruz: Kimdir ol kim mey-i mansbla olup rin-km Ana hamyze-i azl olmaya hir encam Mevki ve makamn arabn iip de (kendinden geerek) bir mddet az tatllanan hangi kii vardr ki sonunda azil skntsna uram olmasn!.. (Elbette her ikblin br de azli vardr). Bezm-i ikblde sermest olann hli budur Gh peymne eker gh humr- lem yi talihlilik ve ikbl meclisinde ba dnp kendinden geenin (mevki ve makam sevinciyle sarho olann) hli u iki ihtimalden biridir: (leri rast giderken) kadeh eker neelenir; (iler tersine dnnce de vaktiyle ektii kadehlerin) ba arsna yakalanr. Lk mmkin mi bu evz 'a tahamml ki eder demi her birinin bd- brt sersm Lakin her birinin byn balta kesmez; burnundan kl aldrmaz tavrlar insan sersem ederken bu davranlarna tahamml ne mmkn?!.. Kan kendi kulunam dey perestiler eden Eylemez yolda diir olsa bile redd-i selm Hani o kendiliinden "Kulunuzum, emrinizdeyim!" gibi szler syleyerek huzurunuzda h tapnanlar?.. Heyh-t!.. imdi yolda rastlayacak olsanz, selamnz bile almayacaklardr. Kan ol terk-i edeb dey kud eylemeyen Eylemez imdi meclisde bulunduka kyam

Hani o, "Huzurunuzda oturmak edebe aykr der." diye ayakta emre hazf*bekleyenler?.. imdi (braknz ayakta beklemeyi, kazara) bulunduu bir meclise varsanz, (emin olunuz) ayaa bile kalkmaz. Kan grdke kemn-ve ham eden kametini Zahm aar tr-sft imdi sudur etse kelm Hani sana rastladka (gya saygsndan) boyunu yay gibi iki bklm eyleyenler?!.. Vah ki, imdi azlarndan kacak her sz, ok gibi cier dalar!. Gevher-i g- kabul eyleyen edn sunann imdi eyler shan- serd ile kasd- ilzam Nerede o, azndan kan en deersiz bir sz bile kalb kulana kpe edinenler?.. imdi seni azarlarcasna ac szlerle susturmaya alanlar, onlar deil miydi?!.. Mm-ve py uzadp y gibi put zreyatur Eyleyen izzet in dl-sfat kaddini lm Vaktiyle seni ululama kasdyla dal (d= ) harfi gibi boyunu lam'a (1= ) dndrerek yerlere kadar eilenler, (yazk ki karnda imdi) mim (m= ) harfi gibi ayam uzatp, ya (y= ) harfi gibi srt st yatyor. Kan bindike rikba aslan bkler Dest-i ekvasn eder sonra meyn-gr-i licm Hani sen (heybetle) ata bindike (yardm ve iyilik dilenmek iin yanlardan) zengine yapan eli abuklar?.. imdi (senden davac olmak zere kstaha karna geip) ikayet ellerini dizginin tam ortasna uzatyorlar. Ryml etmee dmnna frsat gzeden Yapp dmenine cevr iin eyler ibram Bir vakitler eteini pmek iin her firsat deerlendirenlere bak!.. imdi srf eziyet olsun diye eteine yapp ekitirmekte srar ediyorlar. 145 i !' I il

146 Nerdbnlarda baal-grlie sr'atler eden Nerdbn iizre eder sebkate imdi ikdam Merdivenlerde koltuuna girmek iin birbirleriyle yaranlar (vard ya; bak ite, sana yol vermek yle dursun, imdi) merdivende nne gemee alyorlar. Terbiyet-kerde-i nn u nemek-i ltfn iken ttibr etmez olur hanen iinde huddm Ya u, senin ltfunun tuz ekmek hakkyla beslenip bytlm iken evinin iinde bile sana itibar ve sayg gstermeyen hizmetilerine (himayendekilere, maiyyetindekile-re) ne demeli?!.. Kan birbirisine hizmet in sebkat eden imdi ikrah ile birbirine eyler ibram Hani sana hizmet edebilmek iin birbirleriyle yaran hizmetkrlarn?!.. Yazk ki imdi (bir i buyursan), tiksinti ile (burun kvrarak "Sen yap!", "Hayr sen yap!" diye) birbirlerini zorluyorlar. Intisb etmee her gn biri mde iken imdi her eb biri etmekte firara ikdam Vaktiyle sana kaplanmak iin her gn birisi mracaat edip mde olduunu bildiriyorlard; imdi gece karanlndan istifade ile her biri yanndan svp gitmenin yolunu aryor. Alnrimdi avidyerine vaz'-girn Verilir imdi hedyya bedel sde selm Vaktiyle verdiin ar bahilerin karl, imdi onlardan ar tavrlar olarak alnmakta; o zamanki hediyelerin yerine ise imdi anca kuru bir selam verilmekte. M-hasal turfe perianlk imi hlet-i azl Tutmasn kimselerin dergeh-i nasbnda makam (Ac bir tecrbe ile anlalr ki) azil zamanlarnn haslat meer taze perianlklar imi!.. (Onun iin dilerim Allah'tan, u azil denilen ey,) hi kimsenin memuriyet eiinde yer bulamasn!.. Gelmeyip kevkeb-i ikbline yek zerre ftur Kuvvet-i bz-y baht bula gittike kvam (Mustafa Paa'ya gelince, yeni vazifesindeki) ikbl yldzna bir zerre olsun ziyan erifmez inallah da ak bahtnn pehlivanca kuvveti gittike daha da peklesin -v

Ola a'ds nign, chfzn, mr drz Ede dil-hhm mde Hud-y Allm nallah, dmanlar ba aa gelir, makam ykselir ve mr uzar. Her eyi bilen Allah, (btn bu olanlara mukabil) umarm onun gnlnden her ne geerse hayrlsyla ihsan ediverin Atalarmzn "Ne oldum dememeli; ne olacam demeli!.." sznden ibret alma vesselam!.. 147 JlAKIN HLNDEN askn -i hli f Canma bir merhaba sundu ezelden em-iyr yle mest oldum ki gayrn merhabasn bilmedim Ahmet Paa Mum Masallar -iem'-i meclis germ olup ykndiiiyn yzne Astlar bzrda sonra zebann yaktlar AhmedPaa Yal dnyann ciddi biimde kahrn ekmekle birlikte daima atele mkafatlandrlan en mlayim eyas herhalde mumdur. Bugn bile ona olan ihtiyacmz bitmi deildir. Kh elektriklerimiz kesildiinde; kh romantizm olsun diye (hatta bazen de protesto iin) mum yakmak adetimizdir. Eskiden aydnlatma, iyandan yahut bitkisel balmu-mundan imal edilen mumlar ile salanrm. Bir asrdan ziyade mr sren Chevreul (1786-1889) stearik asiti kefedince mumlarn da tipi ve ekli deimi, eski hantal ve bi-imsiz mumlar incelip servi endaml gzeller gibi itibar kazanmt. Petrol ve gazn bulunmas, yahut bir eskicinin olu olan Thomas Alva Edison'un (1847-1931) elektrikli aydnlatmay icad etmi olmas, mumun pabucunu dama atmaya yetememi; bilakis 1940'lardan sonra dnya parafinden mamul

nazenin mumlarn istilasna uramtr. 151

I 152 Gnmzde her renk ve ekilde arz- endam eden mumun atalar, hi phesiz pek hantal patates yumrular, ekilsiz rulolar, yuvarlanp sktrlm tomarlar, halat gibi uzayp giden ileler yahut toprak bir kaba konulup dondurulmu svlardan ibaretti. Dvlerek imal ediliyor, ama okanarak ekil buluyordu. Dahas, insanlarn hazrete duyduklar ihtiya, kendisini sultanlara seza bir itibar mevkiine ykseltiyordu. airler onu sevgililerinin yanana benzetip kendilerini de karsnda pervaneye benzetiyorlard. Mum ki, pervane ile kadir kymet bulur; asrlar boyunca kn yegne olur. hir kr, Pervane mumda erir. Belki bugn mumun daima erimesi de bundandr. Hani Hayal'nin dedii gibi: Hem-reng oldu em'ile pervane yancak Geri Hayal eylemez azdd itima' em' Pervane, akn muhtelif haletini temsil eder. Klasik Osmanl tasavvurunda gerek yokluk, varlm em'in alevinde yitiren pervanenin serveninde aikar olur. "em' Pervane" isimli mesnevilerin romanesk belagat iinde nice hller vardr ki mahz akn nurunu temsil eder. Mevlna em' ile Pervane bahsinde buyurmutur: "Bylece her toplum, dnyada pervaneler gibi bir mumun etrafinda kanat rpar. Herkes kendini bir atee atar, kendi mumunun etrafinda dner durur. Alevinden aacn daha da yeerdii talihli, baht yaver Musa'nn ateini umar durur. Herkes o atein ltfunu, faziletini duymutur da, hepsi de her kvlcm o ate sanr. Ebediyet sabahnn nuru doup da her yan aydnlatnca, yani kyamet kopunca, her biri etrafinda dnd nurun ne biim bir mum olduunu grecektir. Fakat kim o zafer mumunda kanadn yakm ise o mum o kiiye seksen tane ho kanat verir. \

Nice pervaneler gzlerini yumarak kt bir muma atlmlar, kanatlarn yakarak onun dibine dmler. Kanatlarnn yanmasndan pimanla der, yanp yaklarak, rpnr ve gzlerfli balam olan heva v hevesin yznden h eder durur. Mum ise; "Ben zaten yanmm." der, "Seni yanmaktan, cefa ve elemlere dmekten nasl kurtarabilirim?"1 Biz dahi deriz ki bu durumda kanadn mum alevinde olsun yakmayan kii, henz ham deil midir? Hele onun batan ayaa yan ne kadar da insandir. O yan, elem imtihannn ruh kavuran macerasna ne kadar da benzer. Batan ayaa yanarken bir yandan gzyalarn damla damla birbirine ekler; sicimler gibi drt bir yanndan aktr; dier yandan yle bir nokta gelir, kendisi de bu gzyalarnn arasnda donakalr. Can ipi, gittike ksalr; mr yava yava sona erer. stelik o yan esnasnda arada srada bann kesilmesi, yahut dilinin koparlmas da gerekir. Kesilmesi gerekir ki, gnlnn nuru etrafn daha da aydnlatsn; lisanndaki mn fesahatle anlalsn. Kesilmesi gerekir, nki glgesi olmayan bir alev ile yanmann ne demek olduunu o zaman idrk edecektir. Nitekim makasn, diline yaklat an hasretle bekler ki hatadan dnebilsin ve gnlnn n tasarruf edebilsin. Ahmet Paa'nn dedii gibi: Ahmed'in kesdi dilin gam makas em' gibi Sana lyk diyemez mealimi sultn- kerem k, bu uurda tekrar tekrar ba vermenin, o ulv yolda birer merhale olduunun farkndadr. Sonras hamlktan pimeye, oradan da yanmaya uzanan izginin mutluluuna alan kapdr. Artk nefis arnm, varl bir heykel-i nuran vasfn kazanm, hatta ile evresini aydnlatmtr. imdi o a arma zamandr. Bilir ki ar, mum ile olursa muteberdir. imdi onu grelim: Mumun kltre damga vurduu kadim zamanlarda, yani daha geen asrn bana kadar, muteber davetler mum ile yaplr ve buna da "mumla okumak" denirdi. Zat'nin, 1 bk. efik Can, Mesnevi" Tercmesi, c. V, istanbul 1997, s. 42-43 (beyit: 336-345) 153 Hemderttim sayem durur akam olcakh ile Okumazsam mum ile ol dahi gelmez yanma beyitinde bunu grrz. Der ki air, "h ile geen gecelerimde yegne arkadam, glgemdir. stelik o da mum ile okumadm mddete asla yanma gelmiyor.''Zavall airin yalnzl o derecedir ki mumdan glge ummakta. Heyhat!..

Davetsiz gelip de ikram grmeyenlerin serzenilerine cevap olmak zere "Dibi delik mumla m ardk?" sz, dilimizde hl bu gelenei yaatr. Vaktiyle zarifler kendi aralarnda bir davet var ise haberi mum gndererek ulatrrlard. Genellikle gece oturmalarnda mum deti yaygn idi. Birisinden gnderilmi mumu almann mns "Bu gece ben-dehaneye buyrunuz." demektir. Mumun kymetli olduu zamanlar iin ne ince bir jest!.. Yakn zamanlara kadar Anadolu kylerinde dn davetleri dibi krmzya boyanm balmumu ile yaplmtr. Bugn 154 bile baz blgelerde dn davetilerine "okucu" davete git-" meye de -icabet etmeye deil- "okuya gitmek" denilir. " Mumun mebzul olarak bulunduu yerler, elbette ki mumcu dkkanlardr, istanbul'un Kapalar'snda eski lonca sistemine gre mumcularn bulunduu bir sokak da mevcut imi. Hatta air Ftnat Hanm'n bir mumcu civanna vurulup da mum almak bahanesiyle sk sk dkkana geldii ve bilahare macerann aikar olduu bilinmektedir. Meer mumcu gen pek saf gnll imi; herkesin farkna vard eyi o bir hayli zaman sezememi imi. evredeki esnaf, Ftnat'n sk sk dkkana girip tezgahtar ile sohbete daldn grp vaziyeti kendisine bildirmek istemiler ve nkte olsun diye bir gn o gence bir msra ezberletip o hanm bir daha gelirse okumasn tenbih etmiler. Msra udur: em'-i ruhuma dikkat ile bakma yanarsn Ftnat Hanm ertesi gn dkkana yine gelip delikanl ile sohbete balayaca srada bu msran kulana arpmas ile ayn vezin ve kafiyedeki u cevab yaptrmas bir olmu: Hattn gelicek sen de beni mumla ararsn Eh! Mumcu dkkanndaki ak nasl olsun da mumdan ayr kalabilsin!?.. ^

Bir sonraki yazmzda "mum yaptrma"nn ne menem bir ey olduunu sylemek zere. 155 Mum Masallar -II156 Hikmet:

_*

Toplum iin yaayan kamil insana benzer mum. Kendisi

2 iin deil de bakalar iin yaar. Karanlkta kalmlar ay-% dnlatabilmek iin yanar, yaklr, alar, erir... Yok olmak iin e yaratlm gibidir. Hak k ile pek benzerler birbirlerine. " Iklar arttka sona yaklarlar ve sonda yakalarlar saadeti, huzuru, skuneti... Titreyen alevler ve kabaran gnller ancak o zaman teskin olunabilirler nki; o zaman hayatlarna anlam katm olurlar. Mevlna diyor ki: '"Yoklukla vnrm' hadisinin manev ss, yokluktur. Yoklua ulaan, mumun ulesi gibi glgesiz bir hle gelir. Mum batan ayaa kadar uledir. Glge onun evresine urayamaz. Mum, mumu dvenin isteine uyup kendinden de, glgeden de kat; uleye ve nura snd. Mumcu muma, 'Seni yanp yaklp yok olman iin dvdm.'der. Mum da mumcuya, 'Senin arzuna uyarak yandm, yakldm. Alayarak yoklua katm, yoklua sndm." (cevban verir). u lmsz klar ebeddir. Fani olan mumun klan gibi ireti deildir. Mum tamamiyle yanp yok olunca, artk onun ne eseri, ne belirtisi, ne madd varl, ne de kalr. Karanl gidernfek iin ate, mum eklinde kendini gsterir. Beden mumu ise u grnen mumun aksinedir. Bedenin gc, istei azaldka can mumu canlanr, can nuru artar. Can nurunun alevi batanbaa nurdur; bu yzden yok olmak ondan uzaktr."1 fc* Gelenek: Saz airlerinden biri (Niksarl Bedri) yle demi: Bakmazsn Bedri'nin telalarna Rahm etmezsin asla gz yalarna kar defterinin ders balarna Ya bir mum yaptr, ya tebeir ek Bu kt'adan yola karak insanln mum ile olan kadim macerasmn hikye faslnda yolumuzu eski kitap kltrne ve medreselere uratalm isterseniz:

Bask makinalarnn olmad zamanlarn medreselerin-deki ders kitaplar el yazmas mecmualardan oluur ve her renci kendisine ait bir mecmua iine muhtelif derslerin notlarn yazarlard. Daimi okunan ders kitaplar yeterli miktarda istinsah edilir ve rencilerden ikierli erli gruplara bir kitap decek ekilde zimmetlenirdi. Tabii rencilerin bu kitaplar temiz tutmalar, ypratmamalar ve orasna burasna yazmalar yahut iaret koymamalar da zimmet artlarndan idi. Eski kitaplarda noktalama iaretleri, paragraf dzeni ve konu tertipleri belirlenmediinden dikkatsiz renciler iin dersin hangi sayfa ve hangi satrda kaldn anlamak olduka mkil olurmu. Bunun iin rencilerin kaldklar konu ve satra bir iaret koymalar gerektiinde, bunu kitabn 1 bk. efik Can, Mesnevi Tercmesi, c. V, stanbul 1997, s. 63-64 (beyit: 673-682) 157 158 zimmet artlarna halel getirmeyecek olan balmumu ile yapmalar det edinilmi. Bylece renci kitabn neresinde kald ise oraya balmumu srer (bilahare tebeir icad edilince yumuak tebeir de kullanlmtr), yahut yaptrrlar-m. Bylece kitab, farzmuhal bir hafta sonra yeniden eline alan renci balmumu ile yapan yeri aarak dersini bulur, ileride karkla mahal vermesin diye de balmumunu oradan skp temizler imi. Balmumu bulamayan baz ahmak rencilerin, bunun yerine kitabn kalnan yerine sarmsak srdkleri ve bilahare koklayarak bulduklarna dair bir rivayet var ise de biz imnun muziplik olsun diye uydurulduunu sanyoruz. Yakn zamanlara kadar sbyan mekteplerinde okutulan basma kitaplara, eer satrba ihtiva etmiyorsa yine ayn usul ile mum yaptrld bilinmektedir. Eski talebelere nazaran imdiki renciler eit eit dellal'lar, delil'ler, ira-ze'ler, trfil'lere sahipler. En azndan kitaplarnn aralarma koyabilecekleri kattan kumaa, metalden plastie kadar binbir eit malzeme mevcut. Hem de zerlerinde cvl cvl resimler olan irin eyler. Ama yine de eski airlerin o bal-mumundan aldklar ilhamlara hibirisi eriemez, ite o eski sz ustalarndan bir tanesi (Hatem), seher vaktinde zerine i dm yapraklar zerinde krlan gne klarn anlatyor: Mum yaptrmas* da jle-i kfrden Sebak- mlhri bilir her varak- safha-gzr Sayfalar zerinde gezinen her bir yaprak, kafur renginde balmumu yaptrmam olsa bile gne dersinin nerede kaldn bilir. Mum yaptrma deti zaman ierisinde yaygnlam ve baz dikkatli renciler derslerin mhim ksmlarna da mum yaptrr olmular. Buradaki mumun anlam "Dikkat

buyurulsun, mhimdir, tekrar okuna!" gibi ikazlar olup eski ahs kitaplarn zahriyelerinde (sayfa kenarlarnda) sklkla grlen mim (mhim) iaretine tekabl eder. Buradaki mim harfinin mum kelimesine benzerlii ve yaknl da ikisinin birbirinden ilham ile ibda edildiine delalet eder. Hem kim-bilir belki balmumunu evde unutan haylaz mollalar bu mim harfinden "mhim" kelimesini deil de " (eve varnca) buraya mum yaptr" anlamna^gelen "mum" szcn istihra etmekteydiler. Siz buna dier anlamlar da ilave edebilir ve szn gelii yanl ksmlar, pheli yerleri, nkteli cmleleri, manzum blmleri vs. de mumlayabilirsiniz. imdi de Sbit'in muzip ve haspaca nktesini dinleyelim: Hande ile dedi mum yaptr buraca em'in yannda gerdenine dikkat eyledim Mum nda gerdann iyice grebileyim diye dikkatle bakyordum ki o srada gld ve "(Parmayla gerdann iaret ederek, - Haydi izin verdim), buraca bir mum yaptr." deyiverdi. Mumun bu tr dikkat mnsna kullanmnn zamanmza kadar sregeldiini, resmi makam evraknn ve mhim zarflarn bugn dahi mumlanarak zerine mhr baslmasndan anlyoruz. Eski fermanlar, emirler ve atlas keseler ierisinde gnderilen kymetli mektuplardan bugne hl zel kaytlarmz mhrleyip gndermez miyiz? Keza almadan muhafazas gereken eyler iin de hlen "mhrlemek" tabirini kullanmyor muyuz? te Urfal Nab Efen-di'nin balmumuyla mhrlenmi mektuplardan ilham alarak syledii ve mum ile bal kelimeleri zerinde fevkalade arpc bir nkte yapt iki msra: Sirayet eylemi mektuba la'linden halvet kim Verir ehd-i musaffa kisenin mum- girbn La'l pembesi dudaklarn tatll mektuba da sirayet eylemi olacak ki, kesenin azndaki mhrn mumu, sanki szlm bal tad veriyor. Biz bu beyti okuduktan sonra dnmeden edemedik. Mektupta yazl olan szler dudaklardan kt iin zarfndaki muma bile bal tad verdiini vehmeden Nab stad, acaba zamanmzda yaasayd da az tutkall zarflarn 159 160 dudaklarda slatlarak kapatldn grseydi sevgilisine ne sylerdi?!..

Ve hikye: Rivayettir ki Sleyman elebi'den yaklak bir asr sonra, Yavuz Sultan Selim Han zamannda istanbul'da gsteri budalas, kibir kp, vnmekten gayr bir ey sylemeyen bir Arap Vaiz yaam. Adeti olduu zere ona buna satarken Sleyman elebi merhumun nl Vesilet'n-Nect nam mevlidine de dil uzatarak iftiralaryla onu yerden yere alm. Halktan bazdan dayanamayp, - Bre Efendi! Bu kadar sz edersin ama buna delil gstermezsin. Gcn yetiyorsa daha gzel bir mevlid yaz da dediklerine inanalm, demiler. Arap Vaiz, arnaar divitini hokkasna bandrm. Bir hayli zaman emek ekmi, ter dkm. Encm- hl, yazd ipe sapa gelmez beyitleri tomar eyleyip soluu, devrin nl airlerinden skpl At'nn evinde alm. - Hele, demi, stad! Oku da nerelerinde hata grrsen bilahare mzakere ile tashih edilmek zere kenarna balmumu yaptr. At, szden ve iirden anlayan adamdr. Bakar ki Arap Vaiz'in sylediklerinde dzeltilmeye deecek hibir doru laf yok, kitab balmumuna batrp iade eder. Mum Masallar -mHikmet: Hazret-i Fuzul, Kays'n btn akn yreine ykleyip hasret adrnda sevda ilesini doldurttuu Leyla'ya bir gece muma hitaben yle dedirtir: "Gel ey gz bal, bar dal; ba karal, aya bal! Gel seninle ikimiz hem-nefes olalm ve yanan barnn srlarn syleelim. Nedir seni bunca alatan dert ve benzini sarartp iini kavuran elem? Batan ayaa nedir bu yanmak? Durmadan gnl derdine boyanmak? Asln ne ola ki; hayat suyun ateten yaratlptr? Her an yangnlardasn; hem atee bouluyorsun, ayn anda hem suya! Ey seher kuu, ne sihirler yapmaktasn ki, atein suyundan daha keskindir?

te vefada ben sana benzemekteyim; hatta belki vefam senden nice kat ziyadedir. 161 162 II nki ey kalbi eriyen, sen her gece yanyorsun; bense her gece ve her gndz yanyor ve eriyorum. stelik sende h etmek de yoktur; ama bende var! Senin iin ne hotur meclislerde yalar dkp iindekileri aa vurmak. stelik senin gnlndeki, dilindedir daim. Ya ben ne yapaym; ney gibi inleyip dururken? Ben yle her olur olmaz ile yoldalk edemem; bam kesseler, srrm sylemem. imdi sana syleyecek olsam derdimi, dayanamazsn, yanmaktan helak olursun. in iin yanan bu srra benim gnlm bile zor dayanrken, onu sana syleyecek olsam hmn ateiyle kl olmaz msn sanyorsun? Bir vakitler, yanlp yenildim de bu derdi o dildara syledim. Ne are bana yolda olmad. Bu derde dayanamayp sahralara dt, kat, uzaklat gitti. Onun iin imdi aclarm senin yannda da amayaym ki, sen de tpk o sevgili gibi kap gitme benden." ' Gelenek: Tahcal Yahya Bey yle demi: Alayan enigibi sohbet-i cnne irer Ey peri ake ile bulunur dem cam Aa yukar u mnya gelir: "Ey peri (gibi gzel)! Sevgilinin sohbet meclisine ancak mum gibi alayanlar eriebilir. dem can da ancak ake ile bulunabilir (Paray verdikten sonra her insana ulaabilirsin)."

imdi mumun, yandka eriyip akan damlalarnn tpk gzyalar gibi batan aa szlmesini dnn, alayan bir kn hlini gzler nne getirmez mi? ite kn yz de ektii hicran azab yznden bylece sararp balmumuI na dnmtr hani. h ettii zaman onun da bandan tpk mumlarda olduu gibi duman ykselir, ya!.. imdi, klasik iirin genel kabulleri arasnda mum (em) ile pervanenin muaakasndan ska bahsedilir ve mum orada sevileni temsil eder. Pervane de onun uruna cann veren k. Halbuki yukardaki beyitte air bizatihi mumu ka (dolaysyla aire, daha aka sylemek gerekirse kendisine) benzetmi ve onun, sevgili meclisine yol bulmasnn sebebini, durmadan gzya dkmesiyle telif etmitir. Yani eer mum, sevgilinin yaknma varabiliyor, yanan temaa edebiliyorsa; bunun sebebi alayan klar arasnda kendisine bir yer edinmi ve itibar kazanm olmasndandr. k ile mum arasndaki yar, gzya dkme noktasnda dmlenir. Her ikisinin de sermayeleri, akttklar gzyala-rdr. kn akn ispat, ancak gzyalarnn okluu ile mmkndr. Akeler gibi salan gzyalar, onun aknda ne derece zengin olduuna delildir. Bu tpk mum damlalarnn, ake renginde akp amdann dibinde birikmesine benzer. airin ikinci dizede szn ettii aranan dem can, mumun can mesabesinde olan fitilinin, aladka ortaya kmasndan kaynaklanr. Peri, dem ve can (can ve cinler anlamna gelir) kelimeleri arasndaki tenasp ilgisiyle air, ayn zamanda bir gelenee de iarette bulunmaktadr. Eskiden cinci hocalar kayp insanlar bulmak iin suyla dolu bir tasn iine bir gm pare koyar, eitli tlsm ve dualar okuduktan sonra suyun zerine mum damlalar aktarak karine yoluyla bir sonuca ulamaya ahrlarm. Scak mum damlalarnn suya deince dalarak ald ekil, tpk kahve fal, yahut kurun dkme detinde olduu gibi muhtelif ekillerde yorumlanr imi. kn gecelerini aydnlatan mum, ne kadar kendisine benzese de bir noktaya gelince rakibi olup kar. Sevgilinin yzn grd iin her k onu kskanr. Hele bir de sevgilinin yatak odasnda bulunuyorsa! ite k iin en dayanlmaz hl budur. Bu mum rakibin sevgili ile halvet olmas demektir ki, k kskanlktan ldrtmaya yeter de artar. Nitekim Tacizade Cafer elebi buyurmu: 163 164 Kim dyer bu derde kim azndan ol meh-peykere Germ olup zer gsterir em'- i ebistan her gece

Bu dahi u demeye gelir: "Yatak odasnn mumu, cua gelip her gece o ay yzl gzele azndan altnlar gsterip dururken, bu derde kim dayanabilirmi (syleyin Allah akna)!" Buradaki em'den kast balmumudur. nki o yanarken eriyen damlalar tam da il il altnlara benzer. Bu da mumun sevgiliye para teklif etmesi, yahut ayana altnlar dkmesinden kinayedir ki, bu durumda kn hlini varn siz dnn. stelik mumun da germ (kzk, hararetli) olduu dnlrse!.. Hani arkdaki "Seni saran kemerden / Belini kskanrm" msralar vardr ya; ite o derece bir ak kskanl!.. Mumun azndan altn gsterdiini syleyen air, ihtimal, altnn ayarn anlamak iin dilenmesi geleneinden ilham almtr. Beyitteki mum bize hemen gelin odasna bir ss olarak konan balmumundan nakllar (gelin aac) hatrlatyor ki uzun bir bahistir. Belki baka bir yazda sylemeye frsa timiz olur. Mum Masallar -IVHikmet: nce bir beyit okuyalm: Turfa em'iz,iktibs-feyz-inr-hsn ile Mihr-i subh-efrz u mh- zulmet-r-y ebiz yle buyurmu Nail: "In, lah gzellik nurunun bereketinden alarak parlayan taze bir mumuz. Bu hlimizle biz, sabah aydnlatan gne; gecenin de karanln yrtp onu klandran ayz." Tasavvufta em1 (mum), "ilah nr'a tekabl eder. Mum aydnl gnln ak ile dolmas, dnyann aydnlanmas demektir. Mum geceyi aydnlatr gibi; ilah feyz de kararan kalplere parlaklk ve k verir. Ve ayn lisandan bir dahi: Zhhda da ey em'-i riy-sz eser kl Bir u'le ile bin dil-i efsrde er et "Ey aydnl ile ikiyzllkleri ortaya kararak yakp yan-dran ve yok eden mum! O ateinle ham sofular da etkile de bir alevin ile binlerce kat kalbi (donuk ve duygusuz gnl) tututur."

165 166 Malum olduu zere ak atei btn riyalan, ikiyzllkleri, yalanlan yakar yok eder. Riyann olduu yerde aktan sz edilemez; bu olsa olsa birinin dierini aldatmasndan ibarettir. Gerek akta ise insann, deil riya gsterip yalan sylemesi, dilinin tutulup bir kelm edememesi murad olunur. Ayn hl, ilah ak iin de geerlidir. Dolaysyla tasavvuf ehli, riyadan kurtulmann yolunu akn gcnde ararlar. Kat ve ta gnllerin yumuamas bu a baldr. O da insan dnya balarndan, alyk kaydndan kurtaracaktr. Yani btn mesele, bir mum ulelendirebilmektedir. O zaman insan, denizlerdeki balk, karanlklardaki k kadar zgrdr. Zaten air de bunun iin beyitinin sonunda "e-ra et" demektedir. era etmek, "ra gibi ulelendirmek, aydnlatmak, parlatmak" anlamlarna geldii gibi; "rak karmak, zgrln eline vermek, saraydan cariye ve kle azad etmek" gibi anlamlara gelir. Gelenek: Evliya elebi istanbul'daki mum esnafn anlatrken zetle yle der: "Krhne 555; nefert 5501. Bunlar kassablarn i yalarna muhta olmala kassablara yamakdr. Enes b. Malik, kemer- bestesidir. Odunkps'nn i yznde Kundaklar i-re azm krhnedir. Aas ve emni ve yz aded nefertlar var. Cmle selthin camilerine ve sultanlara veSaray-Atk'e ve Saray- Cedd'e ve saray- vzer ve a'yn- kibara em'-i asel-i kfr bu mr krhneden hsl olur. Amma ir mum ya krhnelerinin ehl-i hrefleri arabalar zre dkkanlarn nice bin deste mnakka mumlar ile zeyn idp ve nice m-nakka fanuslarda mumlar yakup ve nice srklar zre ya mumlan donadp ve alaylar iinde direk kadar mnakka ve mutall bal mumlar yakup arabalar zre nice bin gne yel mumlar ve fiek mumlar ve Eb Ali mumlar yakarlar kim (...) cmle temaaclara havfu hayet hsl olup baz fiek mumlar yandka mum iinde olan fiekler medne top gibi atlayup halka bir vehm tr olur. Zindan Kapusu'ndan tara, esnf- tcirn- em'-i asel, dkkan 55; nefert 100, bunlar cmle mslimlerdir. Taht- revanlar zre dkkanlarn zer zver ile tezyin idp ve gngn oyma ve kadlar ile mnakka em'-i aselleri zeyn idp ve cmle bunlar dahi prsilah olup ziynet-i kerr ferr ile mumcuba ve em'a-hne nazr ve emni kheylan atlar zre rikb rikba ubr iderler. Amma bu mr em'a-hne emni ve nzn cmle mumculara hkimdir. Ne kadar balmumu dklse bu eminin mhryle memhrlamp fruht olur. ine ya ve am sakz koyamazlar; hle ederlerse tec-rm idp haklarndan gelr mazbut esnafdr. (...)

Esnf- mumcyn- Atmeydan: Krhne 1, nefert 75. Bu krhne Yenieri Oca'na mahsusdur. Cemi-i zamanda yenierilere mum bir akeye verirler; zararn defterdarbandan alrlar. Kann- Sleyman budur."1 imdi elebi merhumun yukardaki cmlelerinden bazlarn ne karalm: istanbul'da mum imalatlar Odunkps'nn i cihetin-deki Kundaklar mevkiinde 555 dkkanda 5501 kii hlinde almaktadrlar. Hammaddeleri iyadr. Aralarndaki tekilatlarna gre bir aalar, bir eminleri ve 100 de idarecileri vardr, istanbul'un camileri ve saraylar dahil mum ihtiyacnn byk blmn bunlar karlar. enliklerde ve zel gnlerde dzenlenen esnaf alayna, mumlarn arabalar zerinde tehir ederek katlrlar. Arabalarnda sslenmi, boyanm, sanatkrne biimde yontulup ekillendirilmi mumlar kadar fanuslar iinde yaktklar mumlar ile srklar ucuna taktklar ya mumlar da dikkat ekmektedir. Bunlar tiplerine gre yel mumlar, fiek mumlar ve Eb Ali mumlar diye tesmiye olunur. Bunlarla eitli k ve renk oyunlar yaparlar ve baz mumlar yandka ilerine saklanm olan fiekler patlayp halka elence olur. 1 Evliya elebi, Seyahatname, (Nr: O. Saik Gkyay), YKY, c. I, stanbul 1995, s. 243-244 167

168 Mum tccarlar Zindankaps dndaki 55 dkkanda 100 kiiyle alrlar. Bunlar, esnaf alayna katlrken mumlarn tahtrevanlar zerinde tarlar. Katlar ve eitli eya ile ssledikleri balmumlar zellikle dikkatleri toplar. Balarnda Mumcuba, Mumhane Nazr ve Emni ssl atlar zerinde giderken tam bir ihtiam sembol olurlar, istanbul'da dklen (imal edilen) btn mumlar bu Mum Emni'nin mhryle mhrlenir ve asla sahtecilik olmaz. Mumcu esnafndan birileri mumlara am sakz veya baka ya kartracak olursa cezas bizzat yine esnaf tarafndan verilir ve aralarnda byle sahtekarlar barndrmazlar. Atmeydan'ndaki (Sultanahmet) mumcular bir dkkanda 75 kii olarak alrlar ve bunlar yalnzca Yenieri Oca iin mum imal ederler. Yenieriler bir ake karlnda mum alrlar ki bu usul, Kanun Sultan Sleyman tarafndan yasaya koydurulmu ve hi deimemitir. (Maamafih asrlar ilerledike ilmiye snf ile askerler arasnda sk sk mum tahsisatlar konusunda muaraza km ve hatta IV Meh-med (Avc Mehmed) zamannda byle bir kavga, giderek devlet krizine dnp yenierilerin kazan kaldrmalarna kadar vardrlmtr.)

Evet!.. Btn bunlar bize eskiden mumun ne kadar kymetli bir meta' olduunu gsteriyor. In enerji santrallerinden retilmedii dnemler iin gerekten de mum, can kadar azizdir. Onunla geceler gndz olur, onunla karanln peesi yrtlr, onunla gece krleri grr olur. Dnyann hemen her yerinde durum ayndr phesiz; ama Osmanl ehirlerinin her birinde mutlaka bir mum imalathanesinin bulunduu da tarih kaytlarmzda belirtilmektedir. Bu kadar kymetli bir madde retilirken onun kendine has slbu, hikyeleri, esnaf teekklleri, hatta meslek dernekleri oluacaktr phesiz. Eskiden gemici dili, marangoz dili gibi "mumcu dili" diye ayr bir terminoloji var myd bilmiyoruz, (Szgelimi, "Mum olmak" tabirinin "yumuamak, inad krlmak, uysal hle gelmek" anlamn hepimiz biliriz) ama mumcu gzellerinin olduunu baz iirlerden anlyoruz. te XIX. asr Rumeli'sinden ses getiren Prizrenli halk airi Ferk'nin bir drtl: Mumcu gzellerin oktur jjcesi Nedendir bilinmez bir neticesi Her kaan gelirse bayram gicesi Safi mumlar ekerler dara Anlalan, bayram gecelerinde (kandiller, ramazan vb.) Prizren'de de mahyalar kurulup evlerde, ibadethanelerde en hlis mumlar yaklmaktayd. airin mumlarn aslmasndan sz ettiine bakarak onlarn tavana raptedilmi amdanlarda yakldklarn (tarikat erbab "yakmak" eyleminin olumsuz anlamndan tr buna "uyandrlmak" der) ve mum damlalklarnn (amdanlarda mum yanarken damlalarnn oraya buraya dklmemesi iin diplerine oturtulan cam veya metal yuvarlak pullar) kullanldn anlayabiliyoruz. phesiz o zamanlarda her evde mum makaslan da mevcuttu ve bunlar, amdanlarn yannda bir tepsi ierisinde bulundurulurdu. amdanlarn, sahiplerinin sosyal durumlarna gre bakr, pirin, gm ve hatta altndan yapld vakidir. Trk milleti amdan imalatnda eskiden beri pek terakki etmitir. Artuklular devrinden kalma, zeri oymalarla, yazlarla bezenmi amdanlar geen asra kadar selatin camilerinde kullanlmtr. Osmanl medeniyet merkezlerindeki camilerde hl eski Osmanl amdanlarnn rnekleri grlebilir. Yol uratanlar, Sultan I. Ahmed'in trbesinde (Sultanahmet Camii mtemilatmdandr) gmten mamul, batanbaa ayet ve hadislerle mzeyyen iki amdan ile iki de rahle greceklerdir ki eskiden muma atfedilen kymeti, insann uzanamayaca kadar cesm ve kaln bu sr- atkalardan anlamak mmkndr. Sultan Mecid'in seksener okkalk (103 kilo), altn ve prlantalarla ssl bir ift amdanndan bahseden N. Rt Bngl2 maalesef onlarn imdi nerede bulunduklarn yazmyor. Korkarz I. Cihan Harbi esnasnda i 2 N.Rt Bngl, Eski Eserler Ansiklopedisi, c. II., istanbul, ts. s. 70 169

170 Anadolu'dan toplanan eyalar gibi bunlar da gemilere doldurularak Amerika'ya tanm olsun. Bugn Avrupa ve Amerika'nn pek ok mzesi kadar zenginlerinin evlerinde de eski Osmanl amdanlar bulunmakta ve Avrupai ss mumlan, sevgililerin romantik akamlarna bu aheserler ierisinden renk ve k katmakta ve bize gre, sanki Osmanl eserlerinin hazin hikyeleri iin gzya dkmektedirler. Hami: "Mum Alay: Ramazanda teravih namazndan sonra Ravza-i Mutahhara'da (Hz. Peygamber'in trbesinde) yaplan merasim hakknda kullanlr bir tabirdir. Evvelce yaklmas mutad olan altn amdanlara sekiz tane daha mum ilave edildii iin bu ad verilmitir. eyh'l-harem bini giyerek Bab- Sami'den (am kaps) amdanla huzur- saadete girer, hizmeti olan teki zevat salavt- erife okuyarak onu takip ederlerdi. Mescid-i saadet'in kumluunda biriken halk salavat getirirken ieriye girenlerden iyi sesli biri Kabr-i saadete kar bir na't okuduktan sonra din ve devlete dua edilerek merasime son verilirdi."* 3 bk. M. Zeki Pakaln, Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, c. II, (III. bs.) istanbul 1983, s. 580 Mum Masallar -vYalnzca bir trl ak vardr, ama taklitleri bin trldr. Hikmet: Ak bir yantr, bir yalm ile balar; mum bir alevdir, varl yana verir. Yan bir tezkiyedir, ruhu artr; alev bir mteharriktir, yangn balatr. Ve tarihin grnmeyen yz, bir mum alevine vabeste yangnlarla doludur, ister ehirleri, ister gnlleri yakm olsun; yangnn kayna bir kvlcmdan ibarettir. Yangn gibi ak da bir yalm ile balar ve ardndan tutuma, nihayetinde ate denizi gelir. Mumun, alevi ba zerinde gtrmesi bundandr. Btn yanlarn kayna derun'dir; iten gelir. Akn kvlcm gnle dmeye grsn, ate btn varl brr. Mumun yan derunundaki fitildendir ve ban vererek (fitilin kmrleen ksm kesilerek) yeni parlaylar, yeni 171

172 yanlar balatr. Eskiler buna "fitili almak" demiler ve bir deyim olarak kullanmlar. Kurn- vust'nn ahap evlerinde ve saraylarnda, yangnlar fitili almasn diye, btn mumlar byk fenerler iinde uyandrlr; kapaklar ile rt-rlrm. nki tarihteki yangnlarn pek ou mum alevinden olmutur. Peki evleri, mahalleleri, ehirleri yakan mum, gnlleri ya neden yakmasn? Yan her ne kadar bir alev ise de nihayeti suya varr. Ate elbette su ile sner. nki biri dierinin zdddr. kn cieri yandka, gz ya (su) dker. Ama gel gr ki bu tr yangnlarda su alevin ancak iddetini arttrr. Hani yangna serpilen su az ve mevz olunca yangn gemi azya alr ya!.. Byk yangnlar iin daha ok su, daha ok gzya gerekir bu yzden. Mum, iindeki yangn sndrmek iin gzya (kenarndan szlen damlalar) dktke, ba zerindeki alev de oalr. Mum bir ka benzer; hakikatte mauktur. Zira ak odu evvel mauka, andan ka der. Hani Alaehirli Vey-s diyor ya: Sz- dilden b-haberdir sanmamz cnneyi em' yakmaz m ol te, kim yakar pervaneyi Tabii ya, pervaneyi yakan ate mumu haydi haydi yakar. Ama asl yan pervaneninki olsa gerek. Zira onun ne izi, ne nianesi; ne alevi, ne duman vardr. Peki, u pervane kim ola ki diye soralm yleyse? Kim ki mumun k olup ak yalm zere bayla oynar; o, pervanedir. Pervaneden baka atee k olan var m u dnyada? Semender suda batmaz, atete yanmaz denir, ill pervane yle mi ya?! O bir zge yan ve yakl iindedir ki... Hac Bayram Vel akn "-i hli"ni anlatt bir drtlnde yle der: Yan ey gnl yan, yan ey gnl yan Yanmadan oldu derdine derman Pervane gibi, pervane gibi em'ine akn yand bu gnlm Pervane gnl iinde, btn zamanlarn en byk k geer. Blbln gle olan ak ile, ztrap ve lgnlk (ey-dalanma) ile doludur; ancak pervanenin muma ftadelii her daim lmle neticelenmitir. em'in (mumun) bandaki aktr onu yakan, ykan, harab eden. Ate bakasndan olunca yann nne geilemez ki zaten!.. Mumun alevinde

pervane iin bir cazibe kuvveti vardr ki arzn manyetik sapma kuvvetini oluturan mknats ekim, onun yannda ser-dengeti leventlere nisbetle muhallebi ocuu gibi kalr, ite o ekimdir pervaneyi btn gece boyunca yalmn etrafnda izgindiren ve izgindirdike akna krdmler atan. Pervanenin kelebeke can bu atee nasl dayansn!?.. Seher olmadan, ate snmeden, aknn en olgun devresinde dnlerine bir izgi ekip koyverir kendini ulelerin arasna. Bu fen'dr, onun iin, fenada beka srrn bulmaktr belki. O zge bir andr, her na benzemeyen bir andr. O anda pervanenin atei, Hasan Sabbah'n yalanc cennetini uman fedailerinde deil; belki Hallac'n daraacn zleyen gnlnde seyredilebilir. O dnp dnp yantr, dndke yantr. O anda her dn yana zlemi arttran bir cevher-araz ilikisinde formatlanr ve nihayet dne dne can veren kn destann yazar. Hac Bayram hazretlerinin gnlne hitaben "Yan ey gnl yan, yan ey gnl yan!" diye tekrarlamas ister istemez ona "Pervane gibi, pervane gibi" dedirtecektir. Zira ki akn mumu karsnda ancak pervaneleyin yanmak makbuldr. Mum, evresinde pervaneleri olduu mddete aka germiyet verir. Pervanesiz mum, kuru ktan gayr nedir ki? Ik gnete de vardr; ayda da. Amma gnein hakiki ateten olduu iin evresinde pervaneleri dner durur. Halbuki ayn sahtedir; gneten alnmadr ve tabii bu yzden ayn etrafnda dnen hibir yldz grlmemitir. nki ak, gereedir, glgeye deil. Glgeye k olann hakikatinden haberi yok demektir. Geree k olan ise kta173 174 dr. Belki bu yzden olsa gerek, mum, ayn yapamadn yapar ve varl aksz, atesiz, dnsz brakmamak iin gecenin gnei misali yanar. Ta ki seher olup gne yeni bir ak, yeni bir atei ve yeni bir dn getirsin. Bunu kyas metoduna vurursak, mumun atei, Eflatun'un maarasndaki glgeleri kmldatr, ill gnein atei ideler leminden hakikat korlarn gsterir. Mum, kendi mtevaz yan iinde muhteem klar peyda ederken gnein ihtiam nice klar tevazu ile bytr. Onun iin gne gelince mum, ak nbetini devreder. eyhlislam Yahya'ya kulak verelim: Gece pervanelerle bezmi germgerm idi em'in Seher baktm ne em'-i meclis-r var ne pervane Yani, gece yangn yangn stne pervane gnlleri tututurup bir meclisi aydnlatan mum, seher vaktinde meydan gnee vermi; mecaz hakikat olmu. Hikye: Siz bizim XVI. asrdan derleyerek anlattmza bakmayn. ok eskiden... ok ok eskiden... Kurn- vustann kadim zamanlarnda...

Diyr- Rm (Anadolu) padiah Jale (i tanesi) artk yalanm, tahtn kime brakacann derdine dmtr. Uzun yllar dua etmi, trbelere mumlar yakm, Allah'tan bir veliahd talep etmi. Nihayet bir kadir gecesinde, cariyesi kfe (iek) bir erkek evlat dourmasn m?. Adn Pervane koymular. Ne var ki mneccimler ocuun talihine bakp sevinli hkmdara, oullarnn em' (Mum) adl bir kza k olacan, bu yzden binlerce dert ve skntya duar olacan sylerler. ehzade Pervane her trl ilim ve hnerler retilerek bytlr. Babas onun iin Cennetbd (Cennet imar) adl bir kk yaptrr ve lalas Nasr (Yardma yetien) ile orada oturmasn irade buyurur. Kk, Kmil (Olgun) adl bir nakka tarafndan sslenmi ve orta salonuna da bir kz resmi izilmitir. Bu kz, in fafurunun kerimesi em'dir. ehzade, em'in resmini grdkten sonra btn zamann bu salonda geirmeye balar. Gzlerini em'den alamamakta, davranlarn peyderpey em'e endekslemektedir. Durumu gren Nasr, olup biteni Jale'ye haber verk. Jale, suret-i haktan grnerek Pervane'yi bir av partisine davet eder ve onun yokluundan istifade ile duvardan em'in resmini kaztr. Pervane geri dnnce olacak olan olur; ve gnlnde em'in atei fitil alr. Akl, yerini gnle; dnce ise hisse brakmtr. Pervane aylarca tedavi grrse de bu ate onu iflah etmez; nihayet yerini yurdunu terkeder. Jale, drt bir yana adamlar salp biricik ehzadesini her yerde aratr. Onu Sevda adl bir kuyuda bulup getirirlerse de artk o eski Pervane deildir; zincire vurulma makamndadr. Cennet ile cinnet arasnda bir hareke fark vardr ya hani. Herkes onu cinnete varm sanrken o cennetine kavumutur aslnda. Ama gafiller bunu nereden anlasnlar!.. Gnlerden bir gn lkeye Neccar (Dlger) adl bir sihirbaz kagelir. Pervane'nin derdine are olmak zere tahtadan bir ku yapar (Bizce tarihin ilk uak projesi bu olsa gerektir). Pervane bu kua binerek em'in bulunduu in diyarna gider ve em'in saraynn bahesine konar. em' nedmeleriyle bir havuz kenarnda oturmu, Seyyah (Gezgin) adl hizmetkrnn Diyar- Rum ve onun bahtsz ehzadesi Pervane hakknda anlatt hikyeleri dinlemektedir. Pervane bir kede gizlenerek hikyenin sonunu bekler ve em'in, kendisine kar duyarllkla dolduunu grnce sabredemeyip ortaya kar. O anda em' ile Pervane akn binlerce yllk hasretini yreklerinde hissedip zlemle kucaklarlar. ki denizin birbirine karmas, rahmet bulutlarnn birbirine vurmas gibidir bu, sevin gzyalar dkerek zaman unuturlar, kendilerinden geerler. Akam olunca em'in omuzuna ban koymu vaziyette uyurken sarayn bekileri tarafndan yakalanan Pervane, derhal tutuklanp zindana atlr. em' ise Fafur tarafndan sarayda bir odaya kapatlr. em'in srda Dye (Taya, dad) bir yolunu bulup Pervane'yi zindandan kurtarr ve ehirde Dellle kadnn (patan) evinde gizler. 175 Dellle em' ile Pervane'nin mektuplamalarn salar.

Onlar mektuplaa dursunlar, zaman akp gitmektedir. Pervane'nin, Allah'n emriyle em'i babasndan istemesi sonu vermemitir. Anadolu ordularyla in ordular, yani Jale ile Fafur arasndaki akm meydan muharebeleri de bir netice hasl etmez. em' uruna kanlar dklmekte ama Pervane onun cisman narnda yanamamaktadr. Nihayet em' bir gece hizmetkrlarnn yemeklerine uyku ilac kartrarak Pervane'ye kaar. Tahta kua binerler ve ver elini Anadolu!.. Ertesi gn durumu renen Fafur, sadk bendelerinden birini casus olarak derhal Anadolu'ya gnderir. Amac em'in yerini renmek ve btn ordularn peine takp Diyar- Rum'u alan u talan eylemektir. Ancak casus Anadolu'ya gelince her eyin farkl olduunu grr. Kimlii bilinmedii iin sarayda kendisine itibar edilir. O da devlet dzenini, halkn mutluluuna yansyan erdemleri, ahlk llerini pek beenir ve Fafur'a bir 176 mektup yazarak Pervane'nin em'e layk bir koca olacam n syler. Bu haber zerine Fafur ikna olur ve kznn e-" yizlerini yola karr, iki k tam akn yalmlarn glistan edindikleri srada Fafur'un lm haberi gelir. Artk Perva-I ne ile em'e den, in tahtna oturup mutlulukla hkm 5 srmektir. ite byle! Onlar ermi muradlarna... Bu hikyeyi em ile Pervane'den yllar, yzyllar, binyl-lar sonra iran'da irazl Ehl (.1535) ve Hemedanl Demir (XVI. yy.); Pervane'nin z yurdu olan Anadolu'da da Balkesirli Zat (.1546), Bursal Lami (.1533) ve istanbul'da yaayan Kalkandelenli Muid (.1585) mesnevi eklinde kayda geirmiler. Gelenek: airler, phesiz em' ile Pervane'nin daha bin trl akn bilirler. Ancak bu mesneviler yazldktan sonra mum ile pervanenin ak dillere dm, klasik edebiyatn en mstesna mazmunlarndan biri olmutur, yle ki kubile gstenle me z * larla getiinden olsa gerek onlara i lan u**^ larla g yarar hani. Garip olan u^**^ dost bilmi. P

sevmi, kendilerini yakanlar en v g ani Nevres-KadinVin dedi Hani c

am Btn ^sUcayeer, bugn ir? Hele sevdiklerimirfen ikayet.. dir? 177 *:* Mum Masallar -VI-

' 178 Gelenek: Elektrik nda byyen nesillere Edison'dan evvelki zamanlarda mumun ne kadar nemli olduunu anlatmak mmkn olmasa gerek. Hlbuki mum dnyann en kdemli eyalarndan biri olarak gecelerin gnei misali hrmet grr, hatta airler mum iin iirler yazarlard. Szgelimi Fuzul, Gamndan eni' teg yandm sabdan sorma ahvlim Bu ahvli eb- i hicran benimle yr olandan sor diyor ve yle demeye getiriyordu: "Aknn acsyla mum gibi yandklarm sakn ola ki sab yelinden sorma; onun nasl bir yan olduunu gel, ayrlk gecesinde benimle beraber yanan dosttan, yani mumdan sor." mer Hayyam, mum n bilginlerin szlerinden daha mhim, ebed ve zarur ihtiya olarak gryor ve diyordu ki: Ne bilginler geldi, neler buldular Mumlar gibi dnyaya k saldlar Hangisi yarp geti bu karanl Birer masal syleyip uyuya kaldlar Halk k Kalbi ise "Tencere yuvarlanr kapan bulur" meselini ifade iin sazna unlar syletmekte: Deliye sersemlik, ire akl Ktlere kemlik, dne nakil Kheylana yemlik, eee akl

Her hizmete mdam ne gzel uymu imdi iinizden bazlarnn "Bu drtln mum ile ne alakas var?" dediini duyar gibiyiz. Var efendim!..1 ikinci dizede geen nakil kelimesi dolaysyla ilgisi var. zah etmeden nce Fasih Ahmed Dede'den de bir beyit okuyalm: Rast geldim yre bir nahl-i revn olmu gelir Serde gl, destinde gl, ceybinde gl, dmende gl Yani, "yle bir yr ile karlatm ki yryen bir fidan idi ve banda, elinde, cebinde, eteklerinde hep gl vard" demek olur. Drtlkte geen nakil kelimesi bu beyitteki nahl (fidan) kelimesinin Trkelemi hlinden baka bir ey deildir. Nahl, aslen "hurma fidan" demektir. Bizim corafyamzda hurma yetimedii iin kelime ya servi ile karlanm veya tek dal zerinde meyve, iek vs. bulunduran taze aaca tabir olunmutur. O yzden fidan kelimesi Trke'de mecazen tazelik, taravet, genlik vs. anlamlar tar. Eski zamanlarda balmumundan yahut gmten zel olarak imal edilip gelinin nnce gtrlen aa maketine nakil denilirmi. Bu aacn meyvesi ve iekleri arasna gelinin kymetli ziynet eyalar aslr, geline verilecek hediyeler dallara ilitirilir, nakil gelin odasna gelince de tam bir eyiz tehiri gibi her yan hediye ile dolarm. Anadolu'da hl gelin aac veya gelin mumu denildii zaman nakil anlalr. 1 Misl isterseniz u fkray okuyunuz: retmen ilk snf rencisi Temel'e sormu: - iinde "p" harfi geen bir kelime syleyebilir misin? Temel bir mddet dndkten sonra cevap vermi: - "ie", retmenim. -Temel, "p" harfi "ie"nin neresinde var? - "Tpa"snda retmenim. 179 Nakil yapan ustalara nakl-bend (fidan dzenleyen) denilir. Bunlarn asrlar boyunca yaptklar ustalkl nakllar muhtelif minyatrlerde, yahut surnamelerde (dn konulu kitap) gsterilmitir. Nakllarn ilk rnekleri basit mum fidanlar eklinde olup, giderek metal iskeletler zerine mum kaplanarak dallanp budaklandrlmlardr. Saraya ait evlilik (velme) ve snnet (hitan) merasimlerinde, yahut deiik zamanlarda yaplan resm dn ve esnaf alaylarnda nakllar enlie renk katar ve naklc esnaf ayr bir blk

olarak marifet gsterirlermi. Evliya elebi'nin anlattna gre V. Murad zamannda istanbul'un Koska semti ve civarnda 4 II dkkan ve 55 nakl-bend mevcut imi. Nakil, dn alaynn en nnde bulunur, birden fazla nakil hazrlanm ise en by nde tanr ve hepsi srmalar, ipek pskller ve renkli katlarla sslenirmi. Nakili eker bohalar, tatl tepsileri, erbet srahileri, eyiz bohalar, para keseleri, cevahir kutular takip eder, ardndan adak 180 ve hayr iin kesilecek kurbanlk koyunlar yklenmi ha mallar ile gelinin veya snnet ocuunun dier eyalarn " tayan katr veya kanlar gelirmi. ' I. Hakk Konyal, istanbul Saraylar'nda (istanbul 1943,

i C. I, s. 137 vd.) 30-35 arn boyunda ve ancak 200-300 kii-Z nin tayabildii nakllar yapldn ve bunlarn geecei gzerghta baz imar faaliyetlerine giriilip bu arada geie mani evlerin yktrlarak dnden sonra yeniden ina ettirildiini yazar. Hikye: Tarihin eitli devirlerinde mum sknts ekildii ve mumun karaborsaya dt olmutur, ite onlardan biri: Devir Sultan II. Mahmud devri. Mum buhran had safhada. Ekmek, su ve hava kadar muma da ihtiya duyan insanlar dkkanlarn nlerinde kuyruk oluturmaya balamlar. Sonunda Babal bu meselenin suhuletle zm iin istanbul kadsna emir gndermek zorunda kalm. Meer Kad efendi iktisad meselelerden hi anlamazm; kendince bir zm olsun diye o vakitler iin dahiyane denilebilecek u areye bavurmu: yz dirhemlik mumlar drtyz dirhem itibar olunacak ve narhlanarak eski fattan satlacak; bu uygulama mucibince nsnrhlanan mumlarn dibi (alt) da krmz boya ile boyanacak. imdiki frnc esnafnn ekmek fiatn arttrmak yerine gramajn drmesi gibi pratik bir zm olan bu uygulama bir mddet istanbul halkn rahatlatp fiatlardan ikayet edilmesini nlemi. Ne var ki mum hl okka ile tartlmakta ve dolaysyla yz dirhem eksik gelmektedir, istanbul zarifleri bu uygulama zerine eksik okkalara "stanbul Efendisi okkas" demeye balamlar. Belki de bakkala gnderdikleri uaklarna, - Bir okka mum al; istanbul Efendisi okkasyla olmasn ha!., diye tenbihlerde bulunmulardr, kim bilir?!.. imdi dilimizdeki "dibi boyal mum ile davet etmek, dibi kzl mum, alt boyal mum misali" gibi deyimler ite o devirlerin yadigrdr. Mumun en kymetli olduu zamanlarda, dne da- '81 vet edilecek birisine davet hediyesi olarak mum gnderme -nezaketinden dolay o eski istanbul efendilerini belki kutla- ^ mak gerekir. Mntehabt kitaplarnda stad Laedr adna S" kaytl olan u beyit de

muhtemelen o devir ramazanlarnkalmadr:

-a dan *

Mum- srha dnd la'l-i nb tb- rzeden Sanmanz az mhrldr hesb- ruzeden " O gzelin kzl muma dnen azn, oru gerei mhrlenmi sanmayn; besbelli ki orucun iddetinden dudaklar birbirine yapm da mhr gibi almyor." Anlalyor ki mum, o zamanlarda da mhr iin kullanlm. Her ne hl ise, biz hikyeye dnelim. Okka niyetine satlan mumlarn yz dirhem eksik gelmesi, halkn arna gitmeye balaynca Babal yeni bir areye bavurur ve bir kiiye birden fazla mum satlmasn yasaklar. Bu, inn devrinin karne uygulamas gibi bir ey idi. Ancak elde karne olmad iin de btn yetki bakkallarda top-

182 lanyordu. Onlar da drst davrandlar, Allah iin, hi kimseye bir gnde iki kangal mum vermediler. O yoksulluk gnlerinden birindeydi. Fatih medresesi mezlerinden biri Karaman arsndaki mumcu dkkanna girip iki mum istedi. Dkkan sahibi bir adetten fazla veremeyeceini, teki de medresedeki arkadalar iin aldn srarla syleyip ii azttlar. Sonuta molla barmaya ve nihayet adam dvmeye balad. Adamn imdatlar ardaki kulluk neferlerini ve esnaf dkkana toplad. Suluydun, deildim, derken hadise zaten pek yaknda olan medreselilere aksetti ve onlar da mollann imdadna yetitiler. Kulluk neferleriyle mollalar arasnda mumcu dkkannda iddetli bir kavga cereyan etmeye balad. Mollalar "Ulemaya el kaldrlmaz!" diyorlard. Bu srada kullukularn yoldalarndan civarda ne kadar yenieri var ise dkkan nnde ylm, ayrca Aksaray'daki klaya da haber salnmt. Ocakllar, buuk medrese bozuntusu mollann nnde malup olmay gururlarna yediremiyor ve "Ocak haysiyeti bu mudur?" diyorlard. Hadise kk bir mum tartmasndan ve sille tokat hadisesinden tap kendisine Ocakl haysiyeti-Ulem itibar gibi yksek hamiler buldu. Bunlar byk laflar idi. Nihayet kullukular mollalar dve dve ve sve sve Aakaps'na gtrdler. Yenieri aas elbette Ocak nfuzunu ulema haysiyetinden nde tuttu ve bizimkileri falakaya yatrp dvdrd. Ne var ki yenieriler iin dozunu karp hepsinin falakada can vermelerine yol atlar. Aa durumu renince nce kzdysa da "Bu dierlerine ders olur!" diye hi saklamaya gerek duymadan cesetleri denize attrverdi. Hatta suunu bastrmak iin, bununla da yetinmeyip devrin eyhlislam Zeynelabidin Efendi'ye "Haklarnda mutlaka muamele yaplmasna..." dair ricada bulundu. eyhlislam Efendi

her ne kadar ilmiye snfnn, yani ulemnn temsilcisi ise de lye ceza isteyen Yenieri Aasna kar gelemeyip, sulularn birer tarafa srlmesine ve emrin de bizzat Aa tarafndan infazna dair bir fetva yazp gnderdi. Aa bu sefer, ilgili emrin btn

medreselere tamimini istedi. eyhlislam bunu da yerine getirdi ve "Mum yznden ocaa hrmetsizlik gsteren mollalarn srgne gnderildiklerini" bildiren yazlar medrese kaplarna astltd. Tarihler, ok gemeden cesetlerin karaya vurduunu ve mollalarn bana gelenlerin duyulduunu sylyorlar. Tabii bunun zerine medrese rencilerinin takm takm ke balarnda toplanp drt bir yanda ak ve gizli cemiyetler kurarak, - Bre bu ne ola! Bir bakkala iki sille vurulmakla ilim adamlarn bu mertebe tahkir ve kati seza mdr? "Daraba Zeydn Amren" maklesi bir fi'l-i maz iin bir dzine mollann can azizlerine fi'l-i muzar misali kymak cinayet deil midir? Bu mesele bizim haysiyetimiz, namusumuzdur, demeye baladlar. Ardndan cami dersleri brakld. Rahleler ve kitaplar alnp fetva kapsna gidildi, "eriat (adalet) isteriz, siyaset isteriz, kana kan isteriz" misill szlerle nmayiler yapld. eyhlislam kethdas ile adamlar yumruk, sille ve tokat yamuruna tutuldular. Nihayet hadise saraya aksetti. Sultan II. Mahmud dnd tand, dant, grt ve eyhlislam Zeynelabidin Efendi'yi azletmekle meseleyi kapatt. O gnlerde Yenieri Aas'nn klna bile dokunamad. Ama bilahare kazan devirip Oca kknden sndrd, Yenierilii tarihten kazd gn sanrz mollalarn haksz kannn intikamn da alm oluyordu. Bu filmi hatrlayanlar iin bir anekdot kaydedelim. Eskiden fetva kaps denilen resmi dairenin nnde bir fener asl durur ve devaml yanarm. eyhlislamlar azlo-lununca bir ilim daha kayboldu diye bu fener sndrlr, yeni eyhlislam daireye gelmeden de yaklmaz-m. Meer bizim Zeynelabidin Efendi nkteyi seven muzip bir adamm. Pl prty toplayp makamn terkeder-ken fenerin sndrldn grm ve, - Mollalarn mumu bizim feneri sndrd! demekten kendini alamam. 183 184 Hikmet: istanbul'un o nl yangnlarndan biri. Gecenin ikinci yans. Tulumbaclarn seslerine halkn lklar karmakta. Lodos, yangnn hzn arttrrken nihayet alevler bir paa konan yalamaya balyorlar. Paann gen kz evde yalnz. Apar topar ev kyafetiyle

kamaya balyor. Annesi ve babas gece oturmasna gitmiler. Kzcaz ne yaptn, nereye gittiini bilmeden yangnn nnden bir mddet kotuktan sonra kendisini bir cami avlusuna atyor. Hava souk. Hcrelerden birinde bir k grp giriyor ieri. Fakir bir medrese odas. Bir delikanl rahle banda dersini tekrar ediyor. Gz gze gelince delikanl soruyor: - Gecenin bu vaktinde; in misin, cin misin?!.. - Mahalleler yanyor, frtna iddetli, yorum. - Ben bekarm, burada kalamazsn. - Ben yol, iz bilmem. Yorgun ve bitkinim; gcm kalmad. Bu durumda sen beni sokaa atacak olamazsn. Molla gerekten de onu dar atmyor. Kendi yatan ona verip arkasn dnerek dersine devam ediyor. Ama heyhat!. Aklna bir ey girdii yok. Odasnda gzel bir taze. eytan drtyor. Hem de ev kyafetiyle. Yatakta. u anda dndn yapsa kimsenin duymas, grmesi mmkn deil!.. eytan vazifesinde tam bir stad... Delikanl dnp bakyor ki zeri hafife alm. Olmaz ki, byle de yatlmaz ki!.. Sonra birden kendini topluyor ve sere parman yanmakta olan muma uzatarak diyor ki: - Be hey sersem. Nefsine esir mi olacaksn? Peki! Ancak dn bir kez. Eer bu kza iliirsen cehennem ateinde yanacaksn, ite nndeki mum, o ateten bir nebzecik numune. Ona dayanabilirsen, kz da senindir. Mum delikanlnn parman yaknca akl bana geliyor. Ama eytan bu, durur mu? Biraz sonra onu tekrar nefsinin isyanyla kar karya brakyor. Delikanl bu sefer dier parmam mumun alevine tutarak nefsini atele imtihan ediyor.

Bu hl byle sabaha kadar sryor. Bir ara kz uyanp hissettirmeden delikanly izliyor ama sesini karmyor. Sabah olduunda artk delikanlnn parmaklar sarglar iindedir. Gen kz uyannca hibir ey sylemiyor, gece ahit olduu manzaray delikanlnn yzne vurmuyor. Sonra ondan dn bir sokak giysisi cbbe alp yola koyuluyor. Yangn snm, etraf sakinlemitir. Evinin yolunu bulup yasn tutmakta olan annesine babasna kavuuyor. Soruyorlar:

- Gece nereye sndn? - Bir cami merutasnda fakir bir mollann hcresin-deydim. - Molla neredeydi? - Beraberdik. Ben uyudum, o sabaha kadar dersine alt. Kz olup biteni dosdoru anlatsa da annesi tedirgin olup san ban yolmaya balamtr. Byle salam bir imana sahip delikanllar olabileceini akl kesmemektedir. Nihayet kznn bakire olduu anlalr. Kzn annesi olup biteni rendikten sonra meseleyi paaya aar ve delikanly bulmasn ister. Paa arabasn hazrlatp kzn ve delikanlnn cbbesini yanna alarak o civardaki medreseleri dolamaya balarlar. Nihayet kz merutay tanyp hcreyi gsterir. Paa ieri girince elleri sarl bir delikanl grr. - Gemi olsun molla, eline ne oldu? - Yara var, bir ey deil, paa hazretleri. - Peki bu cbbe senin mi? - Evet paa hazretleri. - Bu kz da benim, molla. Helal st emmisin. imdi isterim ki bize gelesin, konuumuz olasn ve hekimler yaralarna merhem srsnler. Delikanl hayr dese de paann srar devam eder: - Dnya senin gibilerin ahlk fazileti zerine duruyor. Oku, yat, kalk. Konam sana her zaman aktr, istersen kzm da veririm sana. 185 186 Kbrs mfts Hilm Efendi diyor ki: Ruhlarn gr iki ka arasn kl secde-gh Birdir mihrb geri em'-i bezm-r iki

Sevgilinin parlak yanaklarn grnce iki ka arasn secde-gh edin. yle ki her yerde mihrb birdir ama mutlaka iki yannda aydnlk saan iki mum fidan bulunur. Onlar ermi muradna biz kalm kerevetine. AKIN YOLUNDAN akn -de hli * Hsnn olduka fiizn ak ehli artuk zr olur Hsn ne mikdr olursa ak ol mikdr olur Fuzl (Ey sevgili!) Sende gzellik arttka, klar da alayp inlemeyi artrrlar. (Elbette!) Gzellik ne lde olursa ak da o mertebe byk olur... Divn iirinde Boazii Ol saltanatn yeller eser imdi yerinde Klasik Trk edebiyatn bir btn olarak ele aldmzda, iinde bulunulan zamann ve yaanlan ehrin ister istemez 0 edebiyata tesir ettiini grrz. Bu adan bakldnda dvanlarn orasna burasna serpitirilmi ehir tanmlarndan ayr olarak hassaten ehri konu edinmi eserlere (ehrengiz-lere) de rastlarz. Bu trden eserler arasnda istanbul'u konu alanlarn says 10'un zerindedir.1 ehrengizler haricinde pek ok mesnevilerde istanbul'un eitli ynlerinden sk sk bahsedildii grlr.2 Binaenaleyh ehrengiz tr dnda, yalnzca istanbul'u konu alan manzum ve mensur eserlere de rastlamak mmkn1 Agh Srr Levend'in tesbitlerine gre istanbul hakknda ehrengiz yazan airler unlardr: Ktip, Tahcal Yahya, Fakiri, Saf, Fikr, Kyas, Tabi, Cemal, Aziz. Yazar bunlarn haricinde adet de airi belli olmayan ehrengiz kaydetmektedir (bk. Trk Edebiyatnda ehrengizler ve ehrengizlerde stanbul, 144 s., istanbul 1958). 2 Tacizade Cafer elebi'nin Hevesnme'si, Tahcal Yahya'nn h u Ged's ve Nab'nin Hayriyye'si bu tr mesnevilerden olup kendi dnemlerinin istanbul'una dair ihatal tanmlar verirler.

189 190 dr. Latif'nin (.1582) istanbul hakknda yazd risalesi buna bir rnektir.3 Btn bu ve benzeri eserlerde, asrlar boyunca anlatlp durmu olan istanbul'un en belirgin zellii, hi phesiz iki deniz arasnda kalan harikulade corafyasdr {Bir gevher-i yekpare iki bahr arasnda-Ne-dm). Bu corafyann tam ortasnda bir izgi hlinde Boazii yer alr ve dolaysyla btn bu eserlerde Boazii ister istemez iire damgasn vurur. Her asra ait bol renkli Boazii manzaralarnn yer ald bu iirlerden yola karak o devir Boaz kylerinin tarihesini bile yazmak mmkn olabilir. Hele bu manzumeler sosyolojinin altnda inceleme masasna yatrlacak olursa karmza imdikinden bambaka bir lem kacaktr. Bugn iinde bunaldmz kaba taklitilin sonucu olarak uyuuk bir kprdanmadan gayri hareket kabiliyeti kalmayan Boazii yamalarnn, o devirlerde hlyal ark masallarndan sram panorama misali her renkten ve her sesten rnei barndran bir medeniyet sahnesi olduu yahut ine oyas nezaketinde msralara ilenmi Boazii sahnelerinin, manzumeler arasnda illstrasyonu andran birer Ayvazovski tablosu kadar canl durduu grlr. Tarih ve sosyolojiye kattrlacak bir para hayal kabiliyeti, bugn bile dimalarmzda o eski Boazii'nin leziz bediiyatn harekete geirmeye kfidir. Makine medeniyetinin silindiri altnda miskinliiyle beraber ezilip giden o koca ark, Boazii'nden de pek ok gzellikleri beraberinde alp gtrm ve bylece Boazii, hissediin mekn olmaktan ayrlp hayal kurmann mekn olarak kalakalmtr. Dnyann pek ok yerinde deniz de vardr, nehir de. Ancak denizin nehir -yahut dier ifade ile nehirin deniz olduu en mstesna mekn, yalnzca Boazii'dir. Trk'n dehas, 1453'te buradaki karay da deniz yapm; 70 pare gemi yelken aarak Nianta srtlarn aarken Ortaa son nefesini vermiti. imdi, denizi kara yapan iki gerdanlmz var ise de deniz bizatihi kararmaktadr. Onun iindir ki biz, petrol atkl modern zamanlarn mekanik duvar manzaral BoLatif, Evsf- stanbul (Nr. N. Suner), 120 s., stanbul 1977. tgazii'nden ziyade iirin ve muhayyilenin lgn kanatlar zerinde ykselen Boazii'nden, platin srtl bir ylan gibi kvrlan (Ktip elebi, Cihannm'smda Boaz iin byle der), kylarn yeil kabaftmadan mavi bir eridin doland ve iinde dnyann btn zmrtlerinin eritilerek aktld o muhteem kanaldan sz edeceiz. Bizim anlatacamz Boazii, Ziya Paa'nn ifadesiyle: ki cnibde zengin kblar, kaneler yer yer ki sahil serp b u bostan u glistandr

Osmanl airleri tabiata nem vermiler ve tebihlerinde tabiattan azami lde istifade etmilerdir. Ancak ne kn aka aka denizler oluturan gzyalar; ne de maukun bir iek bahesini andran hey'eti (gzleri nergis, yana gl, sa snbl, duda gonca, boyu servi vb.) bir araya gelse, gnn herhangi bir saatindeki en kt Boazii manzarasn vermeye yetmez. Hatta air Boazii'nden bahsedecei zaman buna zel bir beyit yahut manzume ayrsa bile, sylemek istediklerinin ancak pek azmi msralara dkebilir. nk ne ehir; ne de tabiat, klasik iirimizin ana konular arasnda yer almaz. Belki bu yzdendir ki air, ehir yahut tabiattan ancak bir vesile ile bahsedebilir ve onu gaye deil, vasta olarak terennm eder. Mamafih onlarn, iinde yaadklar ehrin atmosferinden, dolaysyla sk sk tenezzhe ktklar Boazii'nin bysnden uzak kalmalar da mmkn olamazd. Nitekim asrlar boyunca hemen her frsatta Boazii'ne dair beyitler sylemeyi yahut pasajlar amay ihmal etmemilerdir. Bu beyit ve manzumelerin tamamn burada zikretme imknndan mahrumuz ve bu konu balbana kitap olacak kadar bol malzemeye sahiptir. Bizim amacmz, Boazii'ni terennm eden eski airlerin beyitlerinden rnekler vererek orann klasik iirimizde gizlenmi olan tarihini, corafyasn, yerleimini ve sosyal hayatn ana hatlaryla gstermeye almaktr. Bunu yaparken Asaf Halet elebi'nin Dvan i'rinde stanbul* adl 4 Bk. elebi, A. Halet, Dvan i'rinde stanbul, 252 s., istanbul 1953. 191 almasndan istifade ederek kronolojik bir sra takip edeceiz. Belki bylece Boazii'nin asrlar boyu edebiyatmza akseden fotoraflarn tesbit etmek de mmkn olabilecektir. *** 192 Boazii'nde ilk Trk yerleim blgesi, Anadoluhisar olmutur. Sultan Yldrm Bayezid'in, istanbul kuatmasnda Karadeniz'den gelecek yardm kesmek amacyla yaptrd bu hisara, kale dizdarlar ve muhafzlar ile onlarn aileleri yerlemi, istanbul fethine kadar da nfuslar artarak burada barnmlar; hatta kale dna bile tamlard. Dolaysyla Trkler tarafndan Boazii'yle ilgili ilk edeb rnlerin bu hisar ve evresinde verildiini sylemek mmkndr. Ancak elimizde o devirden kalma Boazii konulu bir msra krnts bile yoktur. O sebeptendir ki, bu elmas paras asude meknn edebiyatmza yansmas iin Boazkesen Hisa-r'nn da yaplmasn ve istanbul'un fethini beklememiz gerekecektir, istanbul fethine bir cengver olarak katlan ya-n zarlar ve airler, Boazii'nin byl gzellii karsnda < phesiz yeni hayaller gelitirmi, yeni ilham perileri edinmilerdir. Bunlardan Ayn adl bir air, "Revnak bu kinatn ehr-i Kostantin'dedr" mtekerrir msral murabbama, ehr-i a'zam kim binas geri m'u tindedr Y anun stndedrcennetyahod altndadur Bu haber kim sylenr hem zahir

btndadr Revnak bu kinatn ehr-i Kostantin'dedr diyerek deniz ile karann istanbul'da bir cenneti andrdn ve bu haliyle ehrin, dnyada eine az rastlanr bir gzellie sahip olduunu syler. Tabii bu gzellie denizin ve Boazii'nin katks inkr edilemez. Bu fethin tarihini yazan Tursun Bey'in "Hakk'n kudretiyle Karadeniz'in dalgalarndan bir da, ortasndan yarlp bir cetvel olmutur ki, Nden byk, Tuna'dan genitir. Yer yer kulaklar ve koltuklar yaplm; orasnda burasnda ksklar gstermi bir nehr-i azz eklinde akar" dedii5 o devrin Boazii'si henz iskn edilmemi, 5 Tursun Beg, Trih-i Ebu'l-Feth (Hzl. M. Tulum), s. 216, istanbul 1978. yan aalk, yan ormanlk, yan kra tepelerden ve yamalardan oluan, fazla bir yerleimi, ulam ve insan bulun-mayan.ksmen bakir bir tabii kanaldan ibarettir. Mamafih o devir istanbul'unun her yeri Boazii kadar gzeldir ve gerek airler, gerekse melliflerin ilham devirmek iin Boazii'ne gitmelerine hi gerek yoktur. Onlar mrleri boyunca yalnzca tarih yanmaday anlatsalar, yine de baka bir mekn zlemi duymayacaklard. Btn bu faktrler bir araya gelince, 15. asr iirinde Boazii'nin fazla zerinde durulmaya demedii sonucuna varlabilir. Nitekim Boazii'nde yerleim ve iskn ancak fetihten sonra gerekleecek ve Fatih'in emri ile ehrin imar faaliyetleri yrtlrken sur dna tamalar grlecek, bu arada Boazii kylar ve vadileri de yerleime alacaktr. Salpazan'ndan Bebek'e kadar olan mahallelerde baz blgeler tarm ve balklkla geinen kiilerce iskn olunurken, zellikle Beikta birdenbire ky ve ardndan kasaba oluvermise de istanbul'daki edebiyat muhitini pek cezbedememitir. Henz Boazii'nde yollar ve mesireler yoktur, kayk safalan, mehtap elenceleri, yazlk yal gelenei vs. balamamtr. Can gvenlii de pek yle salanm deildir. Btn bunlardan daha nemlisi ise o devirlerin, klasik Trk iirinin kuruluunu henz tamamlad dnemlere rastlamas ve airlerin nnde tabiattan ziyade klasik edebiyatn altyapsn oluturma endielerinin bulunmas, onlar Boazii'nden, uzak tutmutur. Nitekim o devre ait manzumelerde istanbul ve Ga-lata'dan sk sk bahsedilmesine ramen, Boazii'yle ilgili hemen hibir msraa rastlanmaz. 16. asr, Osmanl Imparatorluu'nun her alanda ihtiam adr. Edebiyat ve sanatta da kendini gsteren bu ihtiam, klasik iirin erevesini geniletmesi ve yksek medeniyet iiri olmasna kap aralar, zellikle Kanun devri, mteakip asrlarn a'aal bir gndoumu mesabesinde iire Osmanl damgasn vurur. Keza ayn dnemde Boazii'nin yerleimleri ynlendirilmi ve sahil eridi eitli 193 194

kullanlarla ehrin aksam- mtemmimi durumuna gelmitir. Boazii'ne deniz ulamnn balamas da yine bu devre rastlar. Bylece insanlar Boaz'n asude yamalarn daha yakndan tanma imkn bulurlar ve vadiler, koylar, korular vb. birer elence ve mesire mahalli olarak n plana kar. Bu mutantan hayatn iire aksedii de en az tabiatn gzellii kadar ihtiaml olmutur. Hevesnme mellifi Ta-cizde Cafer elebi (.1514), Gzellikte nazriyok cihanda Misli gelmemi devr-i zamanda diyerek vd ehrin denizine ve denizcilie aralanan kapsna dikkat ekerek, Vcd- h ile olmu tuvn Dolanm kapl kapt an derya Ged-veyz srer kapllarna Aa kekl elinde her sefine derken Boazii'nin vazgeilmez bir gzellik olarak ehri etkilediini vurgular. Bu devre ait Boazii iskn faaliyetlerini de onun msralarnda, Yine her kuede b-hadd gayet maret eylemi a'yn- devlet Mutabbak kasrlar, hurrem seralar Muall hnkhlar ho binalar Dolu her knc-i kasr u saln u eyvan Muganni, criye, sazende, glmn Kamu bazr u ky u sk u berzen Melek-sm perilerle mzeyyen ifadeleriyle yer aldn grrz. Artk Beikta, Rumelihisar, Yeniky, Beykoz, Anadoluhisar ve skdar, Boazii'nin vazgeilmez kasabalar olup gerek sanatta, gerek edebiyatta, gerekse elencede aa damgalarn vururlar, zellikle skdar (bild- selse'den biri olmak hasebiyle) ve Beikta (kaptan- derya mekn ve donanmann buradan denize almas, surre alaylarnn buradan skdar'a hareketi vs. ulam-ticaret ekseninde yer almas hasebiyle) Boazii'nin has meknlar olup kmtr. Dahaf, Boaz'n iki yakasnda saraylar, kasrlar, yallar, kaneler, sayfiyeler devri de al merasimini tamamlamtr. Artk bu muhitlerin hi de yabancs olmayan airler, ister istemez iinde yaadklar meknn iirini yazmaya koyulacaklard. Latifi, Evsf- istanbul risalesini nesir olarak yazmasna karn iirle ssledi ve her bir . ... .

pasajda beyitlere yer verdi. zellikle kitabnn altnc blmnde "Sft- dery-y d-rerbr ve bahreyn-i gevher-nisr" (nciler ykl Boaz'n ve mcevher saan iki denizin Karadeniz ve Marmara- zellikleri) bahsinde Boazii'nin dnyaya meydan okuyan gzelliini ve buradaki sosyal hayat, balklarm, kumsallarn, bahelerini, yallarn, kayklarn, yelkenlilerini vs. zengin tebihler ve bol arml ilhamlarla anlatt. Eser bize o dnemdeki deniz ticaretini, zahire ykl gemilerin geli gidilerini, denizcilii ve sahil hayatn birinci azdan dinleme imkn verir: "Her taraf bezr zevrak- hill-revnk ile lc-ce-i gerdna hemser ve bahr-i sipihr-i nlgne beraber olup nice fulk-i felek-peyker ve sefine v kamer-lenger ki bdb-n sehb, rsmn ihb, klei fitb, her biri bir mrg-i s-mn-bl anber-nesm imal olup ry- deryada tayran ve-yhud taht- Sleymn'dur ki bd ile lemi seyrn eder."6 Ayn asrn ehrengiz mellifi Cemali (.1583), Boazii'ni pek ok vehesiyle anlatr ve hatta topografyasndan bile bahseder: Aceb dm aceb ol cy- pr-sd Yedi derya o mlk iinde mevcd Hep anda Karadery Akdeniz hem ecer deryas ile bahr-i dem airin anlattna baklrsa 16. asrda Boazii'nde yedi adet koy (yedi derya) yerleime aktr ve adndan bahsedil6 Bk. Latifi, a.g.e., s. 55 vd. 195 196 meye deer bulunmaktadr. Ayiaca Boaz'n iki yannn aalarla kapl olduunu (ecer deryas) ve nfusunun da azmsanamayacak derecelere vardn (bahr-i dem) bu msralardan istihra etmek mmkndr. air, ehrengizinin eitli yerlerinde Boazii'ne tekrar tekrar yer ayrr. u beyitler onlarcasndan birka olarak zikredilmeye deer: Kenarna deniz olmasa lhk Bulunmazd anak yapmaa balk Denizde pre-i mihr ire bbn Uarsan kasr ile cennetde hbn Bugn Gksu gibi bir cy-hurrem Yarn cennetde grr m ki dem

Kavau Kadky' gibi ho c Budur da'v ki yok lemde kat' Hemn Allah saklasn Katardan Beyn etme dil ge skdar'dan

Braur sayd- mhin ekser Beikta 'nda olancklar alar Devrin nl airi Zat (.1546) Boazii'nin klarndan olsa gerek. Bir beyitinde, sevgiliyi dolunaya, bindii kay da hilale tebih ile, Ey mneccim yr zevrakda, hill stnde bedr Grmek istersen eer gel seyre deryadan yana buyuruyor. Bu trden sanatl sylenmi bir beyit de Zihn mahlasl Mumcuzade Bal elebi'nin dilinden dklmtr: Gzmden ehrin nnde akan c ile derydur Olur ek-i revnumdan sadefgibi bu derya dr Kanun devrinde mesnevleriyle n yapm usta air Ta-lcal Dukaginzde Yahya Bey (.1582), istanbul hakknda pek ok iir yazm, mesnevilerinde istanbul'u klasik meknlar arasna sokmu ve bylece edebiyatmzdaki yerli hayatn arivini oluturmutur. Yahya Bey'in gerek ehren-gz' inde, gerekse h u Ged adl mesnevisinde istanbul ve dolaysyla Boazii, artk iirle olan lfetini pekitirmi saylr, istanbul'un eitli semtleri ile o dnem Boaz yerleim meknlarn zmnen de olsa sk sk and bu mesnevileri dnda dvannda da ehir ve denizden asla vazgeememitir. O istanbul iin, Girdi bahr iine o ehr amma Dizine kmad onun derya ki bahr eylemi o ehri penh Biri Bahr-i Sefid biri Siyah hkmn veren ve iirlerinde ehre hep bu zaviyeden bakan adamdr. Devrin tarih ustas Hoca Sdeddin Efendi (.1599) de istanbul hakknda uzun manzumeler yazan airlerdendir. Boazii'ne onun perspektifinden bakanlar, eski masal diyarlarn seyrettiklerini sanrlar, ite hisarlar hakknda syledii pasajdan bir blm: Ne vs'atde ana vardr mmasil Ne rif'atde hisreyne mudil Sipihre muttasl evc-i hisar Felek bmna peyveste kenn Cenubu kble v ark u imali ki bahr-i muhiti oldu ml Hisarn cmle bahr alm araya Hemn bir canibi kalm karaya ;

16. asr airlerinin dvanlar aratrldnda daha pek ok beyitlerde Boazii'nin ve mltehektmn anldna ahit olmak mmkndr. Ah, Ak, Nian Torlak elebi, Celalz-de, Bak, Hayal vb. airler yannda devrin ehrengizleri de bu arada zikredilebilir. 17. asrda Boazii, savunma maksatl yerlemelerin ya197 198 yld ve Boaz'm Karadeniz sahillerine kadar kefedildii, Anadolu'dan gelen insan gnn tercihleri arasna girdii, sahilsaray ve kanelerin oald, yazlk semt olmak bakmndan neminin artt, saray erkn ve devlet ricalinin zel arazi sahibi olduklar mekndr. Eski kasaba ve kylere ilaveten Kilyos, Anadolu ve Rumeli Fenerleri, Kavaklar ve Garipe'nin ehir isknna geilip kadastrosunun gerekletirildii Boazii, artk sosyal hayatta ortaya kan deimelerin, etkilenmelerin ve hzl geliim imarna kap aan; bununla birlikte sorumsuz tahribin de temellerinin atld devrini yaamaya balar. Artk airlerin istanbul mahfilleriy-le birlikte Boazii mesirelerine, tiryakisi olduklar sahilsaray ve leb-i derya yallarda sazl szl elencelere reva verdikleri, denizi iyiden iyiye benimseyerek Boazii'ne ehir kimlii kazandrdklar devirler geliti ve Boazii'nde airane panaromalar birer birer boy gstermeye balad. Gksu, stinye, Tarabya vb. meknlar, Boaz'm geceli gndzl cazibe merkezleri olarak elence dnyasna dodular; mehtap lemleri ile mesire meclisleri, eyhlere bile tevbeyi bozdurur cinsten birer evk ve zevk cokunluuna frsat verdiler. Devrin banda Nev'izde Aty (.1632), Gksu ile bahr deil sanasm P peine komus yinesin Semt-i Hisr'a gelip et lemi mre srer iretinin her demi erh-i sevbitle sipihr esr Olmaya Kandilli seraya nazr ehr-i cihan olmasa ger rh-nm Gksu yeter ana mudil sana diyerek o zamanlarn Boaz semtlerindeki kpr kpr sosyal hayat meydanlarn anar. Artk Kandilli, Hisarlar, Gksu, Bebek, Saryar (Saryer) gibi yerleim merkezleri stanbullularn zledii elence merkezlerinden olmutur. air Kifin (. 1699), inhidp yine vflr btn- ky- Hisar Pr oldu drr ile dery-y cu gul-y Hisar Aceb mi Gksu'ya lebriz-i evk olursa gnl Hemie bade ile pur gerek seb-y Hisar

dediine baklrsa bu semtler, gzelleriyle, mahbublaryla ve meclisleriyle 17. asrn coku dolu mahfillerinden saylmaktadr. Yine onun "Ald bin seksende stanbul'u kar" diye drd tarih (miladi 1670), ayn zamanda Boaz'n donmas ve iki yanndan insanlarn yryerek kar kylara ulamasnn olay tarihidir. Bu yzyln Boazii'si gerekten de gnller aydnlatr, ruhlar ferahlatr manzaralar ve elence muhitleriyle en a'aal baharlarn yaar. Devrin ey-hlislam' Yahya Efendi'nin (.1643) bile uhne bir eda ile Istinye'ye blbl dinlemeye gittii bu devirlerin ihtiamn anlatmak, yine ancak onlarn zengin edal msralaryla mmkn olabilir: Ko kafes nlesini name-i peyderpeye gel Iygn dinleyelim blbl tstinye'ye gel Sultan Ahmet Han'dan Nef''ye, Nergis'den Neat'ye her snf ve zmreden airin anlattklar dillere destan mehtap lemleriyle, elence meclisleri ve sohbet halkalaryla, yal-lardaki helva sohbetleri ve evkengiz musik nameleriyle 17. asr kapatan Boazii, bir sonraki asrda baka taravetlerin, baka zevklerin mekn olacaktr. *** 18. asrn Boazii'ne hediye ettii yeni yerleim merkezlerinden ikisi Bebek ve Tarabiyye'dir, stanbul'un aristokrat tabakas ile zengin eraf bu asrda kendilerine yeni sahil zevkleri edinmekte gecikmediler, zellikle Anadolu'dan g kalabalklat. Tarih yarmadadan taan insanlar, artk banliyleri tercih etmeye balamlard. Baz yabanc elilikler Boaz sahillerini ve srtlarn (zellikle Bykdere ve Yeniky) mekn edinirken Boazii'ndeki mimariye Bat tarznda yeni bir ehre kazandrma abalar rengarenk bir sahiller ehrini ortaya koymutur. Denilebilir ki Boazii, tarihinin ilk 199 200 kkl deiikliini bu asrda yaam ve her eit mimarinin kk merkezler hlinde btn sahillerini kapladna ahit olmutur. Tabii ki bu merkezlerin mdavimleri arasnda airler de vardr ve yeni tenezzhleri anlata anlata bitiremezler. Devrin sadrazamlarndan Ram Mehmed Paa (.1706), Bebek'i kendisine mekn edinenlerin banda gelir: Merdm-i dide-i giryanda hayl-i ruh- yr Gyy shil-i deryada Bebek bahesidir Bebek yallarn alayan bir gzn gzbebeindeki sevgilinin hayaline benzeten Paa, dorusu hi de haksz saylmazd. Bebek, bugn dahi Boaz'n gzbebeidir. Ayn asrn ortalarnda, brokrasinin nimetlerinden istifade etmi airlerden elebizde Asm Efendi (.1760) ise "Azim-i sy- sem-sy- Sitanbl olalm" derken deta

Boaz'n koruluklarndaki rzgr slklarn da iirine nakedi-verir ve her bir karn dier meknlarndan ayr tutmadn gsterir. Devrin nl airlerinden Sabit (.1712), bir stanbul k sfatyla ehrin btn semtleri kadar Boazii kylerine, yallarna, sayfiyelerine de itibar eder ve iirlerinde buralar sk sk anar. Onun merebi biraz uhane, rindane ve kalenderane olduundan mdr nedir, iirleri seb ve arap ile memldur: Dkse gul-y rinde mey-i erguvan seb. eytan Aknts'yla Boaz'dan hemn seb Fnus- ketiyn- donanma-y evk ile Yaktka me'al-i mey-i te-fen seb Bint'l-ineb olunca dernunda dlveger Kz Kullesi gibi grnr ol zemn seb Mnsib idi bu mevsimde zevrak- sahb ekilse semt-i Hisr'a hava da limanlk Eyledim yr ile tenhca tem-y Hisar Bahtma Karye-i engel'de bulundu ayar I Sbit'in btn bu beyitlerinde Hisar, favori semt olarak grnr. Zavall k, sevgilisinin adn anamaynca belli bir semtini anarak mecaz- mrsel yapyor. te onun, istanbul halknn sayfiyeye koumasndan izler tayan bir Hisar maceras daha: ikd istanbul'un mevlsi Her birinin eneldi yals Gitdilerzevk iin Hisr'lara Gksu seyrine, Saryr'lara Tayy ederler mesfe-i ban Buldu bu hatvede Alemda'n Bu an Hisar tutkunlarndan biri de devrin stad "Ek-mel-i uar-y Rm" olan Nb'dir (.1712). Kendisi istanbul'dan hayli zaman ayr kalm olsa da Boaz'da teneffs ettii havalarn hayali ve hatrasn hi unutmaz. Lezzet-perset-i sne hsn-i guly bilmez Hep skin-i Sitanbl seyr-i Hisr'a gelmez Hele onun Hayriyye adl muhteem eserinde anlatt Boaz'da bir kayk gezintisi tasviri vardr ki, pek az Osmanl airi bir hayat sahnesini bu kadar canl tasvir edebilmitir: Ne kadar lemi devr etse sipihr Bulmaz istanbul'a benzer bir ehr

diyerek anlatt bu ehirde yaad asude demlerin ansna, Koca air, Boazii'ndeki bir tenezzhn yle dile getirir: Gayr dursun nedr ol zevk safa K'olasn tir-i ry- derya tttik eyleyesin blne Bakasn yine-i smne Olasn pre-i bd ile vezn Edesin bir nice ehri seyrn 201 202 Olupsde-rev-id-hev Gezesin lemi b-minnet-i p Biri birine olup yine-vr Eylemi cmleyi yem zb-i kenar Binesin tahta Sleymn-s Ola hkmnde hev v derya Olmu stnde kayk vakf- itb Bdbndan kanat am mrgb airin bu hasret dolu msralarna baklrsa yelkenli ile kt Boaz safalarnn lezzetini hl dimanda duyduu anlalr. Meer bir zamanlar kayn k stnde bir mindere yaslanp Boaz'n iki yakasnda birbirinin aynas gibi duran sahil ssleri yallar, kyleri, kasabalar seyrederek, hi yorulmadan, sanki Sleyman tahtna kurulmu gibi mart kanatlarnda uarcasna gezmi, tenezzh eylemimi. Asrn istanbul airi Nedm (.1730), Bir gevher-i yek-pre iki bahr arasnda Hurd-i cihn- tb ile tartlsa sezadr buyurduu ehrin deta tapu memurudur. Gezilse, Boaz'n btn eski semtlerinde Nedim'in ayak izlerine rastlamak, arklarndan nameler devirmek mmkndr. Hatta onun gazelleri ve kasideleri dahi semt semt istanbul trlar ve esintileri ile doludur. Hani ne diyordu bir gazelinde: Eyvah o ifte kayk ald karrm ark okuyup gedi bir fet var iinde Ey h Nedm ile bir seyrin iittik Tenhca varup Gksu'ya iret var iinde

Nedim'in iirleri tarandnda onun Sa'dabd kadar Boazii'ne de kymet verdii grlr. Geri o dnemde Sada-bad'da yeni imar faaliyetleri grlmekte ve semt yeniden canlanmakta idi ama Boazii de eski cazibesini devam ettirmekteydi. Keza mevsimine gre baz semtlerin bazar germ olmaktayd. O, bir yandan, Gksu bir naho hev imdi ubuklu pek zihm Sevdiim tenhca ekdirsek mi Sa'dbd'a dek veya, Yaklad it ebr-i siy eh tutdu cihan Kalmad sabnn gezecek tb u tvn Kurbnn olan gedi Boaz seyri zaman Serd oldu hev kma koyundan kuzucam diyerek sevgilisine yalvarrken, dier yandan ona evinin adresini vermeyi unutmaz: Geersen semtimizden yolun urarsa Beikta'a Efendim gel, mrvvet kl, senindir bende ve hne Mnsibdir sana ey tfl-i nzm hccetin al gel Beikta'a yakn bir hne-i viranmz vardr Nedim'in Beikta', yine o an renkli elencelere sahne olmu raan'a pek yakndr. Bu vesile ile onun sk sk raan'dan dem vurmas da tabiidir. Nitekim, rn vakti geldi glsitnn ddesi ren ve Mjdeler glene kim vakt-i rn geldi nakaratl iki arksnda yalnzca bu semti ve bu semtteki elenceleri, tabiat ve gzellikleri anlatmaktadr. Onun adn and dier Boaz semtleri arasnda skdar, Ortaky, Hisarlar, Kandilli, Bebek ve Saryer saylabilir. Bu semtlerle birlikte sosyal ve mahalli hayat; kasrlar, yallar, kkler ve sahilsaraylardaki mevsimlik elence dnyas; iki meclisleri, mehtap lemleri, helva sohbetleri vs. ile 18. asr istanbul'u ve Boazii'si, Nedim'in iirlerinde zengin epi-zodlarla anlatlr. Nedm ile ayn zamanlarda yaam Sam (.1730), Boazii'nin baka bir kdr. zellikle arklarnda istanbul'un deiik muhitlerinden ve bu arada Boaz semtlerinden de

203 204 sz eder. En fazla rabet ettii semtleri toplucu zikrettii bir kt'asnda yle der: Sarayburnu, Beikta, skdar u kasr- Tersane Cihan banda yokdur geri bunlar gibi hne Velgayr-i mkerrerdir bu tarh- pdihne Saflar ile Sa'dbd'a gel evketl hnkrm Seyyid Vehb (.1736) ise, Gl-bseler yerin gr o zerrin zrda Gya, kirs mevsimidir Saryr'da Gzneek-iembi-aynihrakbin eytan Aknts'na mabih Hisr'da diyerek Boaz'n yukar mahallelerini anar ve ardndan skdar' ven bir murabba kaleme alr. ilk kt'as yledir: Cn balar deme b u hev-y skdar Nefla-i sa mdr bd- sab-y skdar Bahusus ol misli yok shilser ile hemn Glsitn- cennete konmu fez-y skdar Btn klasik zamanlar ierisinde, Boazii hakknda yazlm en deerli iir yine bu asrda kaleme alnmtr. O gne kadar edebiyatmzda rneine hi rastlanmayan bu mesnevinin mellifi Fenn ismail Efendi'dir (.1747). Se-vahilnme adyla mehur olup mteakip asrlarda nazireleri kaleme alnan bu iir Galata'dan balayarak Rumeli Kava'na kadar Avrupa yakasnn btn iskeleleri ve yerleim merkezlerini sra ile anlatp sonra Anadolu yakasna geerek Fenerbahesi ve Adalar'a kadar Anadolu yakasnn iskele ve yerleim merkezlerini beyit beyit ele alp anlatr. Fenn, bu iirde okuyucularn alr ve btn iskeleleri srasyla dolaan bir yelkenliye bindirip Boaz seyrine karr. Her semti en nemli zellikleri ile and beyitlerde, genellikle semt isimleri zerinde edeb sanatlar ve cinasl kullanmlar ile nkteler yapar. Boazii hakknda bu iirden daha derli toplu bir baka iir daha yazlmamtr. Bu bakmdan Fenn'nin iiri, 18. asr Boaz semtlerinin tapu sicil kaytlar kadar deerlidir. Kara yoluyla ulamn olmadfg zamanlarda denize kap am ve btn mahremiyetini iskeleye gelecek deniz vastalarna emanet etmi bu semtlerin her biri Fenn'nin muhteem manzumesinde kendilerine has yerleri almakla tarihe mal olmulardr. Bu iire bakarak kendisi de bir Boaz ocuu olan Fenn'nin Boazii tutkusunun ne derece engin olduu anlalabilir. Ancak onun dier manzumeleri de Boazii'nden vareste kalamaz. ,r ,,-

Bilinebildii kadaryla istanbul Bo-az'nn Boazii adyla anld ilk gazel de onun kaleminden kmtr. Bu gazelinde unlar sylyor: Krld dey kederlenmeniz bezmde seb Boazii'nde hususa durur iken Gksu Hazer hazer bizi sonra topa tutar kfir Hisr'a gitdiimiz duymasn seninle ad Hezr-ve tutalm Aiyan Kayalar'da te geince Kabata' yok imi kaygu Bebek de ayn ile Kuru eme'ye dnd Cihanda imdi'gz adrmayn yasakdr bu mam serviye dek uyduk ardna sonra Kava'adekbiziekdiokmet-idilc Rakibi engel'e sal dil seninle mahfice Saflar eyleye Beylerbeyi de ey meh-r Teb-i gam ile grn imdi ki ne hl olduk O Sar Yr benim benzim etdizerdl Bu asnn ilk yarsndaki Beikta' anlatan iki gazel de Neccarzade eyh Rza (.1746) kaleminden kmtr: Ald yine gonca-i glzr- Beikta Mnend-i cihan oldu emenzr- Beikta ve 205

Ald dil lle-i gl-reng-i Beikta lrb- ergn eder heng-i Beikta matlayla balayan bu gazellerde eski Beikta'n hemen btn zellikleri saylp dklmtr. 18. asrn dier airleri arasnda Boazii'nden bahseden isimlerden birka unlardr: Shib, Mustafa Rahm, Htem, elebzde Asm, Bel (Bursal), Nevres-i Kadm (Abdrrez-zak), Muhlis Mustafa Paa, Koca Rgb Paa, Hamet, Nid, Esrar Dede, eyh Galib... Boaz'n donmasna bir kt'a-i kebiresinde, Bin yz altm sekizin evvel-i hamsininde Dondu dery-y Stanbul hele bu hikmete bak beytiyle tarih dren (milad 1755) Hevay de bu asrn Boazii mptelalarmdandr.

Ancak asrn sonunda, Sultan III. Selim iin yazd medhiyesi ile hretini arttran izzet Efen-206 di'yi (. 1798) de burada anmak gerekir. Fenn'nin Sevahil-" name'sine zenerek yazlan 65 beyitlik bu kaside "Vasf- Is-S" kele-i istanbul" baln tayan bir sahilnmedir. Bu da tp-\, ki Fenn'nin eserinde olduu gibi Galata'dan klarak Kara- deniz'e; oradan Anadolu yakasna geilip Fenerbahesi'ne jj kadar yaplm bir yolculuk gibidir. *** 19. asr, Boazii'nin iire damgasn vurduu, airler zerinde derin tesirler gsterdii asrdr. Tabiri caiz ise asrn btn airleri Boazii'nin kalabalklaan nfusunun, artk iyiden iyiye sayfiye hline gelen sahillerinin, Hali ve evresindeki mesire merkezlerinin eski nemini yitirmesinin ve tabii hepsinden nemlisi de imar faaliyetlerinin oalm olmasnn byk etkisi vardr. Bu devirde Boazii, tarihinin en parlak zamanlarn yaamtr. Yaplar oalm, iskele ve sahillerde kk meydanlar olumu, msait yerlerdeki geni ayrlar halkn urak yerleri hline gelmitir. K mevsiminde banliy hayat sren kyler, baharla birlikte canlanmaya, kylerin yaknlarnda yer alan mesirelikler de enlenmeye balayp yaz boyunca istanbul'un mtemmim sahilleri kabul edilmilerdir. Kibar muhitin sayfiye ve yallar da kaplarn aar amaz Boazii'nin her yl yeniden balayan uh hayat btn cazibesiyle ortaya km saylr. Artk sazl szl sohbetler, gezintiler, meclisler, meptaplar vb. ile Boazii iki yakada olduu kadar deniz zerinde de hayatn gndemine girmi olur. zellikle uhane gazellerin, arklarn, murabbalarn airleri iin bu manzara, bir ilham kayna, hatta biraz da kaamak vesilesidir. Nitekim onlar da frsat fevt etmez ve msralarn Boazii'nin gzellikleriyle sslerler. Asrn banda Kmi Efendi (.1805), Dne-i hli brakm mrg-i diller saydna Dm kurmu peremin grdm Boazii'nde ben diyerek ikinci defa "Boazii" ismini iirinde kullanmtr. Bu ifade bize, o gne kadar Avrupal oryantalistlerin "Bosp-horus" dedikleri stanbul Boaz'nn, Boazii adyla kkl 207 biimde bu asrda kullanldm gsteriyor. Ayn airin, " Sinede h- mahabbet kurdu teden ota Tfl-i dil pervanesin etsn Beikta'da ra msralaryla balayan bir gazeli ve, Orucu tutdu uykuya, aciz verme o gl-bya ifte kaykla Gksu'ya, akama iftre buyur dedii bir de iftar davetiyesini biliyoruz. Yine o yllarda Ne'et'in (.1807) "Der vasf- Z Z

Bebek" serlevhal bir kasidesi, Neetbd sahilsaray iin sylenmi bir tarih kasidesi ve Beikta vasfnda bir gazeli vardr. air Pertev'in Nedim'in bir gazeline yazd tahmiste, Adalar seyri muvakkat, hem de zevk olmaz mdm amlca danda ben tutmam drahts makam Baki nzhetghlardan da virem bir bir peym Gksu bir naho hev imdi ubuklu pekzihm Sevdiim tenhca ekdirsek mi Sa'dbd'a dek -o Su 208 dediine baklrsa bu asrda amlca ve ubuklu gibi Boaz semtlerinin de gndem d kalmad anlalr. an air sultan III. Selim (Ilham) (.1808) Boazii vasfnda arklar yazan, sanatkr kiiliiyle n plana km padiahlardandr, zellikle Boaz ve Gksu mehtaplarn konu alan arklar iinde dikkate deer bir kt'asi, skdar'a gidelim geldi il vakt-i leylak Bir iki sz ile al dilberi gel zevkine bak kalm Beykoz'a Sultniyye'den ayak ayak Gidelim seyr-i emenzr edelim leyi nehr msralarnda ifadesini bulan Boaz'm st manejlerinin, yani manzara seyredilen nzhetghlarnn anlatld msralar-dan oluur. Ilham'nin and semtler iinde Gksu, Hisarlar, Kksu, Dolmabahe ve Beikta nemli yer tutar. Buna ilaveten Sankaya, Karaba, Tophane, Bebek, Beykoz vs. de onun manzumeleri iinde ayrca zikredilir. Devrin stad airlerinden Snblzade Vehb'nin favori semtleri, Beikta, Galata ve Hisarlar olarak sralanr. Kalen-derane ve uhane ifadelerle anlatt ve zellikle ikili elencelerinden bahsettii Boaz'm dier semtleri iin o, Gz bahsidir hayl-i Hisr- dernda kim Merdm-nin-i em-i midim Bebek'lidir Seferber-i reh-i akn nice diyara gider , Gzel adn iidip t Gzel Hisr'a gider Tenesin suya gtrse yine susuz getirir Ac Musluk'da Kuru eme'li Sakk-zde gibi sanat ve kelime oyunlaryla dolu beyitler de sylemitir. Devrin bir baka nl airi olan Enderunlu Fzl Bey (.1810), istanbul'u ve Boazii'ni nefes nefes yaayan ve yaadklarn da msra msra iirletiren adamdr. zellikle mehtap lemlerinin ve kibar

elencelerinin vazgeilmez isimleri arasnda bulunan bu uh air, Boazii'nin en mstesna demlerinde en cokun iirleri kaleme almtr: evk ile b hevya uyalm Vaktidir zevk safya doyalm Ne Hisar u ne Tarabya koyalm T seher sz ile mefrtb edelim gibi cokun ifadelerine baklrsa saz meclislerinde onun gfteleri icra edilmekte ve musik ile yaanlan hayat mehtap altnda kucaklamaktadr. III. Selim'e sunduu bir bahariyesinde ve hassaten Beikta kasrlar iin yazd kt'alar ile tarihlerde bu semt hakknda sitayikr szler eden air Ihlamur Kasr'n, Neetbad Sahilsaray'n, raan Saray'n ve ve bitiremez. Binaenaleyh sylediince de vardr. Tophaneli bir dilberin tutkunu olan Fzl, bu semt iin de bir hayli manzume kaleme almtr. Bunlar arasnda, Yandm telere Tophaneli bir dilber iin nakaratl arks ile, Cihan ire eer bir kerre o Tophaneli uhun Dudan emse k balyemez ta mr olduka beyti zikredilmeye deer (dudak ve balyemez, birer topu tabiridir). airin Hubannmeve Zenannmemesnevileri, genel olarak istanbul'dan ve istanbul dilberlerinden bahseder. Asrn dier nl airi Srur'dir (.1814) ve o da dier ayakdalar gibi Beikta'a rabet edenlerdendir. Arif Mehmed Efendi'nin (.1816) devam ettii semt ise Tarabya'dr: Bir mubeenin davetidir gel olalm pk Hanende v mutrible Tarabya'da tarabnk Bu asrda bir arksnda Boazii adm kullananlardan biri de odur: Boazii'nde seyrn delim canmn can Oku geh ark, gen mni Efendim eylesek mehtb 209 r. 210 Hayl-i evk-i ruhsrnla mehtb eylesn k Gel ey nr- basar sen shil-i bahr- Bebek'den ge

diyen Ref-i Kalay (.1821) ve ardndan Halim Giray (.1822) Boazii'ni evkle anlatanlardandr. Gariptir, Boa-zii'ndeki hayat ve mehtap lemlerini en gzel anlatanlardan birisi bu Krml ehzade ve onun en gzel manzumelerinden birisi de u gazeldir: Meh-cebnimle olup hemdem eb-i mehtbda ekdirip Gksu'ya dek gitsem eb-i mehtbda lem-i b ire asa sne-i safin o ml Garka-i envr olup lem eb-i mehtbda Cennetin ayn deil mi byle st liman iken Cy-t re benzemez miyem eb-i mehtbda Huldi sen terch edermisin Boaz'n zevkine Viz olmaz msn miilzem eb-i mehtbda Eyledim tebyiz tesvidin Halm dnk gn Tab'a oldu bu gazel mlhem eb-i mehtbda Boazii'nin en grkemli alarnn airlerinden biri de Enderunlu Vsftr (.1824). Dvannn neredeyse te biri uh ark gfteleriyle dolu olan Vsf, tabiri caizse tam mansyla Gksu ve mehtap lemlerinin airidir. Cnib-i Gksu'ya ltfeyle azimet edelim Olalm mahfice Gksu'ya revn Gksu'ya gel ey em-i kebd lem-i b et gibi msralar onun Gksu ve mehtap lemlerini anlatan arklarnn nakaratlarndandr. Sylediklerine baklrsa Vsf, Bebek mehtaplarn da koynunda bytenlerdendir. arklarnda Kandilli, Hisar, Tarabya, raan gibi semtlerin mehtaplarna da yer veren air, bir gazelinde de Paaliman'ndan bahseder. Asrn dier airlerinden izzet Molla (.1829) Hisar ve Ga-lata'ya; Hzraazade Sad Be^oGksu'ya; Sultan II. Mahmud (Adl) (.1839) amlca'ya; Ayn (.1842) de skdar-Do-anclar'a hayran olanlardandr. iirlerinde bu semtlere dair beyitleri bulunur. Devrin arklaryla nl airi Sermed (.1839), Gksu ve ubuklu'daki mehtap elencelerinde her daim grnen simalardandr. Der ki: ,

Geen hafta kaykla ben geerken ubuklu'da seni grdm gezerken Aceb bilmem n'olur bu gizlemekden ubuklu'da seni grdm gezerken

* ': Mekan Sermed'in olmutu Gksu Bu devrin kadn airlerinden eref Hanm (.1858) yine Boaz'da seyrana mbtela olanlardandr. Galata'dan ve Bebek'ten sk sk bahseder. Bir arksnda, ster isen seyr-i mehtb eylemek Muntazr terifine kasr- Bebek Fer-i istinada yatsn subha dek Kald bu eb vekrm uykusuz eyhlislam Arif Hikmet Bey (.1850) devrin gidiatna uyup mehtb elencesine karak kk kaamaklar yapanlardandr. Bir gazelinde der ki: Seyr-i mehtb ederek lem-i b ire gnl Zevrak- meyle bu eb gitdi Net-bd'a Fatn Efendi (.1866) ise Gksu mehtaplarn iire nakeden son Osmanllardandr. u kt'a onun bir arksnda yer almaktadr: Vaktidir imdi Kksuya gidersek gidelim Geh Fstkl'ya, geh amlca'ya azm edelim 211 212 Sy- glende olan nameleri g edelim Mevsimidir gidelim Gksu'ya ey em-i kebd Tanzimat dneminde edebiyatmz ehre deitirirken nl Tanzimatlar Boaz'daki mehtap lemlerini terennme devam ederler. Bunlardan Ziya Paa, eraan sahilsara-y iin yazd kasidede, Pertev, Mnif ve akir Ahmet Pa-a'lar baz gazellerinde Boazii'nden bahsetmilerdir. Bunlarn haricinde o asrn baz arklarnda ve kime ait olduklar tesbit edilemeyen . , ,,;

manzumelerinde Boaz hayatndan canl sahneler tasvir edilmektedir. Radyomuz aksa, gnn herhangi bir saatinde o gnlerin hatralaryla dolu baz arklar, bizi Boazii'nin eski gnleriyle yzyze getiri-verir. Duyarz: Alyanna bir dilnvz Gnlnce gez zevk et buy z Badan baa ite Boaz Gnlnce gez zevk et bu yaz Osmanl, kendine has hayatyla Boazii'ne zel bir ehre kazandrmt. Osmanl'nn airi de bu tabiat ve corafyay, iindeki hayat ile birletirerek zel bir medeniyet sahnesi hlinde anlatmtr. Gerekte de Boazii asla stanbul gibi yaanmamtr. Her yl zaman gelince istanbul'dan ka-arcasna Boaz'n kylerine koan insanlar, Boazii'ni ehirden ayr telakki etmiler ve oraya itibar kazandrmlardr. airler bu itibar dile getiren sanatkrlardr. Yallaryla, mesireleriyle, yelkenleriyle, mehtab, saz-szyle mevsim mevsim canlanan ve btn mahremiyeti airlerin byl msralanyla gnmze ulaan Boazii, bugn ulama alan yollar, birbirine kaybolan kyleri, kalabalklaan nfusu ve yitirdii efsunu ile eski gzelliini arayan gelinler kadar mahzundur. Artk insanmz, ta plakta duyduu, Gidelim Gksu'ya birlem-ib eyleyelim msrann ne demeye geldiini bilmiyor!.. Osmanldan Hayat Sahneleri Dvan Edebiyat zerine verilmi en acmasz hkm, onun hayattan kopuk olduunu sylemek ise; en hasmane tavr da, yllar yl gen kuaklan buna inandrma uruna organize tertiplerin gndemde tutulmasdr. Belki bu yzden olsa gerek, yakn yllara kadar klasik edebiyatmz zerine aratrma yapanlarn pek ou, bu edebiyatn sosyal konular ve gndelik hayat ile olan mnasebetini ihmal edip hayal dnyasnn zenginliini n plana karagelmilerdir. Bylece klasik iirin realiteyle olan ilgisi gzlerden karlm ve onun gndelik hayatn dnda bulunduuna dair bhtanlara hakllk pay katlm olacaktr. Halbuki her edebiyat gibi bizim klasik edebiyatmz da kendi cemiyetinin aynasdr ve allmn dnda, nyargsz bir nazarla bakldnda, onda btn bir Osmanl medeniyetinin nefes alp verii duyulabilecektir. Orada en canl sosyal hayat sahnelerini ve en teferruatl rf kanunlarn, belki en mdakkik bir kltr tarihini bulmak mmkndr. Osmanl tarihi ile edebiyat, birbirlerinin destekisi olan iki ana disiplindir. Tarihi tam olarak renmek iin klasik airlerin msralarna; iiri laykyla kavrayabilmek iin de tari213 hin gerek yzn grmeye ihtiya vardr. Vak'a-nvislerin anlattklar hadiselerin sosyolojik ve psikolojik deerlendirmeleri dvanlardaki beyitlerde sakl olduu gibi;

airlerin bahis mevzuu ettikleri devir ve hayat da tarih kitaplarnn pasajlar arasnda anlatlmtr. Bu bakmdan klasik iir, tarihin parmak izlerini; eski tarih kitaplar da iirin ayak izlerini tarlar. Her ikisinde de yekdierinin satr aralan sakldr. *** istanbul Armaan iin "Dvan Edebiyat'nda Gndelik Hayat" konulu bir makale yazmay taahht ettiimde, dorusu ciltlere gebe bir konunun bir makaleye nasl teksif edilebileceini pek dnmemitim. Hangi dvan elime alsam, kendi ann gndelik hayatn aksettiren yzlerce, bazen binlerce beyitle karlamam mmkn idi. Bunun iin konuyu daraltmak gerekiyordu. nce yzyllardan bir yzyl ve ehirlerden bir ehir seip sonra da o yzyl airlerinden muasr iki hemehrinin eserleri zerinde durmay uygun 214 buldum. Bylece alt asrlk bir edebiyat birikimi iinden belki yarm asrlk bir kesiti sz konusu etmek bir makale * iin uygun olabilecektir. Ama itiraf etmeliyim ki ilerleyen sa-". urlarda mercek altna alacamz iki airin dvanlarn tam i mansyla taram; veya filere aktardm beyitlerin tama- mini sz konusu etmi deiliz. Zira her dvan gibi bunlar da balbana birer aratrma konusu olup aratrclara bilimsel titrler kazandracak kadar gndelik hayatn iinden ses vermekteydiler. Btn bunlar sylemekteki gayemiz, klasik iir ile gndelik hayatn ne derece ili dl olduunu, o iire hayattan kopuk diyenlerin ne derecelerde haksz bulunduklarn, bu konuda aratrma yapmak isteyenlerin de nlerinde namtenahi imkanlar bulunduunu, zerine basa basa vurgulamaktadr. *** Devri iersinde deerlendirildii zaman phesiz her edeb metin, ann soluk al veriine bizleri de ortak edecektir. Bu bakmdan klasik iirimizin pek ok metinleri, kendi alarnn sosyal hayatm anlatmann peinde olmular, en azndan kendi alarnn dnda konulan anlatrken dahi zamanlarnn rengim ve boyasn, zevkini ve estetiini, dncesini ve fikrini eserlerine adapte etmilerdir. Haddizatnda bu, btn zamanlarn sanatlar iin kanlmazdr. Gnlk aclarn, kederlerini, sevin ve mutluluklarn sanat eserine yanstmam bir sanatkr dnlemez. Dvan airleri de bunlardan bireri olarak, edebiyatn ehresi her ne kadar klasik olsa ve kurallar belirlenmi bulunsa da, elbette yazdklar manzumelerde duygularn ve hissiyatlarn anlatacaklardr. Zamandan ve zamaneden ikayet ederken, dostlardan ve dostluklardan dem vururken tabii ki iinde bulunduklar halet-i ruhiyenin izlerini msralarna nakede-ceklerdir. Binaenaleyh, ydiye yazarken bayram neesini, za-fername kaleme alrken fetih cokusunu, bahariye nazmederken tabiata bal ruh inirahlarn, mersiye ibda ederken sonsuz kederlerini, bendler terkib ederken n alnamaz yozlamalar dile getirecekler ve o gnlerin hatralarn, telakkilerini, tavr ve edalarn anacaklardr. Bir kasidenin (ydiye, ramazaniye, nevruziye vb.) tef'ileleri arasna sinen beeriyet, bi gazelin msralar iine kuruluveren aleladelik,

bir kt'ann beyitlerine tezhiplenen canllk, bir terkibin bendle-rinde haykrp duran yanllk, bir kitabenin btnne nakedilen hakikat, hep o an panoramasndan kesitler, epizotlar yklenir. "Farenin hasretinden ld kedi" diyerek kedinin bile lmne tarih dren airlerin kaleminden nice risaleler, nice nameler kmtr ki kimisi gnlk latifelere (letaifnameler), kimisi mahbublara (ehrengizler), kimisi ilgin hikyelere (evkengiz, berbername vs.) kimisi baarlara (tirendaz risaleleri), kimisi de yerli hayatn tabiiliine (mesnevlerdeki tanm ve tasvirler) kap aralar, zel meslek terminolojisi (gemici ve musik stlahlar gibi), kullanlarak yazlan manzumeler, nasihat babnda rnek verilen aksaklklar ve buna bal olarak sz konusu edilen tavsiyeler, gnmzde de yaamakta olan ataszlerinden bahisle gerek hayata yneltilen baklar, mizah veya hiciv maksadyla zikredilen deliller, hep tarih ile aramzda aya yere basan sah215 216 nelerin kprlerini kurar, gnlk hayata parantez aarlar. Velhasl eski tarih kitaplarnn, bize Osmanl ehirlerinin surlarm iaret ettiklerini var sayarsak, o surlar iindeki hayatn gndelik hay huyunu, yol yordamn, gelenek ve tresini de ekseriya iirlerin vezinleri ve kafiyeleri arasnda grebiliriz. imdi konumuz istanbul'dur ve ehir, Kanun Sultan Sleyman'n muhteem an yaamaktadr. Devrin sultanu'-uaras Bak (1526-1600) ile yenieriler arasnda yetimi Ak'nin (.1574) -ki her ikisi de Istanbulludur-msralar arasnda dolaarak o devrin telakkilerine, geleneklerine, insanlarna, velhasl btn bir gndelik hayatna tank olmak ve hi teferruata girmeden, tarihe bir de beyitler nda bakmak zere sz iirlerden szlp gelen hakikatlere brakalm: Osmanl Imparatorluu'nda zaman zaman iki yasa konulduu ve bu yasan da en fazla etki gsterdii ehrin istanbul olduu bilinir. Kanun devrinde de Kbrs ve Tekfurda'ndan gelen araplarn istanbul halkn iyiden iyiye yoldan kard yllarda iki defa iki yasa konulmutur. Bunlardan birincisi 1538 ylna rastlar ve padiah ferman ile istanbul'a arap getiren gemiler Galata nlerinde yaktrlr. Hatta bu srada meyhaneler kapatlmakla kalmam, esrar-kelikle nl Batn Kalender taifesi de ehirden srlm, saz ve sz ile ay u iret yasak edilmitir. O devir airlerinin adn andklar iki yasa, genellikle bu iddetli yasaktr ki gerekten de devlet bu vesile ile mm'l-habaisi ehirden kap dar etmitir. Bunun iki mbtelalar iin yksek derecelerde etkili olduu tarihlerimizde yazl ise de can pahasna gizliden gizliye meyhane ileten, iki satan ve ienlerin olduunu Ak'nin u beyitlerinden anlyoruz: Buseyi gizli satarlar oldular cnneler Zira imdi aikre ilemez meyhaneler Devrn- adl-i ehde zer saar ile nergis Mestne geldi baa bilmez gibi yasa

I*. O zamann meyhaneleri ekseriye Galata civarnda olup Mslman istanbul'dan gayr-i mslim Galata'ya sk sk ayak seyrine giden airlerin varln biliyoruz. Daha sonra Tahta-kale ve Sur diplerinde de meyhaneler almtr. Btn bu meyhaneler bodrum katlarda ve neredeyse zeminin altnda, dardan bakldnda meyhane olduu anlalamayan izbe yerlerdir ve sakinleri iki trldr. Gndzcler, fazla elemeden birka tek atp gidenlerdir. Akamclar ise iki kplerinin dibinde sabahlamaktadrlar. Zira geceleyin sokaa kmak ases (kolluk kuvvetleri, gece bekileri) korkusunu hatrlatr. Bunu Ak'nin u beyitin-den anlayabiliyoruz:

Dtler Ak gibi kp kp der- i meyhaneye Bde-i akndan anlar kim kadeh-n oldular Meyhanede arap, kpler ve flar iinde saklanr. Meyhaneci (pir-i mugan) ve muosundan (sak) gayri alan yoktur. Bask tavanl, yar aydnlk, penceresiz, rutubetli, kirli talarla denmi bir zeminde peykeler, siniler, toprak testi ve kseler ile nefesleri birbirine karm ahbab ve ayardan insanlarn iice bulunduu, arada srada sazende ve hanendelerin de mterilere hizmet ettikleri bu yerler, ayyalar iin tam bir hcreden ibarettir. Nitekim air bunun mis-tikesini ylece anlatr: Ak, yabana gitme gnl hcresindedir Yr u harf, mutrib sk, arb u cm insan oraya bir kere dnce bir gn gelip kapsnda iki dilenmeye, kadeh bulamazsa avucuyla, avucunda iki zaptedemeyecek kadar sarho olmusa da ayakkabsyla bile iki imeye raz olmal ki air yle buyuruyor: Rind-i ser-bz ana derler elin ay edben Der-i meyhanede gam yimez ayak kabyn iki mbtelas kii, bir zamanlar dini btn insan olarak anlanlardan biri de olabilir. Nitekim tarih boyunca nice gzel insanlar ktlklerin anas ile nsiyet ve izdiva eyledik217 218 ten sonra her eyleri gibi haysiyetlerini de yitirip heder olmulardr. Artk utanma, arlanma, hicab vs. hak getire. Onun yerine bir yudum arap iin binbir yzsuyu dkmek

gerekecektir. te beyit: Kadeh sun Ak'ye gtr hicab elime zhiddir Ser-i ky- hrbatn o bir ayyadr sk Devir XVI. asr da olsa, XX. asr da olsa, bu ibtilaya hibir iki yasa kr etmeyecektir. Nitekim yle olmutur. Kanun devrindeki ikinci iki yasa, 1526 ylnda konulup yine ayn tedbirlerin daha da iddetlendirilmesiyle Sultan II. Selim'in zamannda devam etmitir. Bu defaki yasak dolaysyla en byk ikayetler artk yan ban alm olan air Bak'nin dilinden dklr. Bu konuda, Bak yine mey imee and idi demiler Dvane midir bade dururken ie and tarznda iki hasretiyle syledii nkteli beyitlerinden hari, yasa konu alan iki ayr gazel yazmtr ki matla beyitlerini aaya alyoruz: ' Devrn ayan yle ikest etdi arbn Gy ki mey-i nba gz dedi habbn Reh-i meyhaneyi kat'etdi t- sultnn Su gibi arasn kendi Sitanbl u Galata'nn Bu mevzuda son olarak, krlarda iki meclisi kurup y u iet edenlerin yakalandklar vakit bavurduklar areleri yazmak istiyoruz. Bak'nin u beyitinden anlaldna gre byle bir meclise baskn dzenleyen memurlar (nai) geliverince, herkes elindeki kadehi sarklarnn, serpularnn, klahlarnn, destarlarmn altna saklarm. air bu hli, su kabarcklarnn (serpular), suyu (iki) saklamasna benzetiyor: Tutarken cm n gelse tc- knbed altnda Mey- gl-rengi pinhn eyle ey sfi habbasa Ak de, ayn baskna maruz kalnca kolay hesap verebilmek iin tedbiri nceden alyor ve arap testilerini rmakta sakl tutuyor. Aceb mi akn ile dil gark-i ek olsa arap destilerin cybra saklarlar Btn bunlarn sebebi ibtiladr. Kiinin alt bir eyi brakmas olduka gtr. air bu hakikati yle dile getirmi: Terk-i ak etmez eer lrse Ak derd ile Gdr ayrlmak kii bir nesneye mu'td iken imdi baka bir konuya geelim. Bak buyuruyor ki; k ki sz- ak ile giryn olur gezer Abdallar lemi hayran olur gezer

Bilindii gibi btn mrleri oradan oraya serseriyane gezmekle gemi Kalenden dervilerine abdal denirdi. Bunlarn hayran gezmesi ise esrar mbtelas olmalarna iarettir. Bak baka bir beytinde bunu daha ak ekilde, Sorma ak abdalnn srrn helak eyler seni Bunlarn esrar zhid, key kat kattl olur eklinde ifade eder ki esrar kelimesinin bilinen mns dnda "srlar" mnsn da kasdederek abdaln esrarn renmek isteyen cahil sofuyu ikaz mahiyetinde, bunlarn esrarnn ldrc olduunu sylemektedir. Esrar kemerlerinde tadklarn ve cr'adan (yudumluk) denilen kk kutucuklarda muhafaza ettiklerini de Ak'nin u beyitinden anlyoruz: Etmezz esrarmz hayranlk ile halka f Dopdoludur cr'adn- dil dedem esrr- ak Bak'nin cr'adan iin mahzen'l-esrar demesi de cr'adan ile abdaln ayrlmaz iki para olduklarn gsterir: 219 Cr'adn abdala geri mahzen'l-esrrdr Rind-i drd-ma sgar matlau'l-envrdr Btn esrar mbtelalar gibi abdallar da phesiz ramazan balad zaman sahurda afyonu birka kat kat ile kefenleyip mide mezarna gmyorlar ve iftara kadar bu afyonlarn sra ile patlamasn bekliyorlard. Ak, abdallan daha baka zelliklerine de deinir. Szgelimi, Kurtulup hicrnden irdi dil bahr- vaslna Sanki bir abdaldr oldu zemistndan hals beyitinde sevgiliyi grmekle ayrlk acsndan kurtulan -kn hlini, ktan kurtulup bahara erimi bir abdala benzetir ki abdallarn evsiz barksz olmalar hasebiyle bahar zle-meleri tabiidir. Keza bunlarn karnlarn doyurmalar da byk skntlara vabestedir. Bu yzden hangi tekkede bir kurban kesildiini, yahut nereye bir adaklk ko gtrld220 m * 'o gn grseler oraya koarlarm. te Ak'nin beyti: Can revn ede niyaza varsa Ak kapna Benzer ol abdala dergha varr kurbn ile

j.

Btn bu beyitleri okuduktan sonra aka ifade edebi-

liriz ki XVI. asr stanbul'unun sokaklarnda halk sk sk abdallara rastlyor, nlerine uzatlan kekllere def'-i bela kabilinden de olsa para, zahire vb. trden yardmlar ediyor ve belki de onlar arkalarn dner dnmez yaka silkip ikayette bulunuyorlard. Mamafih stanbul'da abdallara ask surat gsterilmeyen mekanlar da vard: Her semte yaylm durumda olan tekkeler ve halk yararna hizmet veren imarethaneler. imarethaneler iinde Eyp Sultan'n ayr bir yeri vardr. Burada deta kurban kesilmeyen gn yoktur. zellikle istanbul halknn adak kurbanlarnn hemen byk blm buraya gitmektedir. Eyyb-i Ensar hazretlerinin manev himmetine ilticaya vesile olduuna inanlan bu gelenek hlen sregelmekte ve Eyp Sultan'a kurban adamak bir det olarak yaamaktadr. O hlde XVI. asra bakmak iin Ak'nin u beyitini birlikte okuyalm: Eiinde can veren merdin sevabn bulmad Hazret-i Eyyb- Ensr'de kurbn eyleyen O asrdaki stanbul airlerinin dvanlar incelendiinde, sk sk dama, tavla ve satran ile alakal beyitlere rastlamak mmkndr. Bu da bize o a ehir halk arasnda tavla ve satrancn bugnk kadar yaygn olduunu gsterir. Aradaki yegne fark tevriyeli anlamlarda kullanlan terminolojide ve zellikle satrancn kk ayrntlarndadr (Szgelimi o zamann satranlarnda esed (aslan) ad verilen talar da vardr ve satran tablas kare olduu gibi dairev de olabilmektedir). Bak diyor ki: Beydak- hl-i ruhun zlfnde mestur eyleme Almaa ahm gnl ferznesin amazdan Yani, "ahm, gnl vezirini amazdan kurtarp almak iin ya-nandaki ben denilen piyonu, zlfn ile rtme (ki bu oyun yanl olur, amazdan kutulamazsn)." Beyitte yanak mnsna kullanlan "ruh" kelimesi de satrantaki kale'nin addr. Satranta piyadeler (piyon) tpk bir sava tertibi gibi n safta bulunur. Dolaysyla ahn nnde de piyade olarak peyk ve solaklar yer alr. Ruhlar (kale) ise g ve baar ynnden piyadelerden stn deere sahiptir. Ferzane (vezir) ise savan beyni saylr. Btn bunlar Bak'nin u beyitin-den anlamak mmkndr: Ferzne-i cihansn o ruhlarla sen bu gn hn hs nn, nnce piyadedir Ak, evinde dostlar ile satran msabakalar dzenleyecek kadar bu oyuna dkndr. Onun satran beyitleri ise daha bir giriftdir. te ak satrancna bir piyade (piyon) olarak balayp sonunda ruh'u (kale) aha bir vezir ettiren ustaca bir

221 222 oyun (Bilindii gibi satrantaki piyonlar, hi yenilmeden rakip hattn gerisine varnca vezir rtbesine ykseltilir): Ak satrancnda ruhu haferzend eyleyen Ak derler bize olferznelerden biriyiz Tavlaya gelince: Buna, nerd veya e-der (alt kap) derler. Bak bu konuda. Ne aceb dalarn etseler imi ey dilzr rm nerd-i mahabbetde bir iki pul un ve, eder-i gamda zr kald gnl Olmad vuslatn kaps kd buyuruyor. Beyitlerde geen da (krk), zar, nerd (tavla), pul; eder, vuslat (pulun kendi hanesine girmesi), kap ve kad (ak) kelimeleri birer tavla stlahdrlar. Keza ilk beyitteki rmek eylemi, tavla zar ve pullarnn kemikten yapldn ima etmekte. Ayn konuda Ak'den de misaller verelim: Bend-t zlfn e kl kand-i lebimle re Mrg-i cn bir dahi dm- e ara gelmez Bend (alt kapnn nnde kalma), e (alt rakkam ve datmak eylemi), are klmak (krk pulu kurtarmak), dam (sra kaplar), e ar (alt drt). k murd- nakn umup ts-t erhden Aldka nle zarn bir derde e gelir Murad- nak (gelmesi arzu edilen zar), tas (iinde zarlarn sallanp atld fincan vb.), atmak (zarlar frlatmak), zar (inleyi), der'de (kapda; derd'e), e (alt). Bugn dahi tavla oynayanlar hemen hemen ayn terminolojiyi kullanrlar. XVI. asrdan gnmze deien fazla bir ey yok. Denizcilik, bizim tarihimizde en parlak devrini Kanun anda yaamtr. Bu dnemde stanbul'un tersaneleri, kk kayk imalathaneleri, ekekleri vs. yannda ehir trafiinde deniz tamacln!!! nemli bir yer tutuyor olmas, en azndan Boaz'n iki yakas arasndaki seyahatler veya tenezzh yolculuklar vesilesiyle hemen her istanbullunun denizcilie aina olduu sylenebilir. Gndelik hayatn bir paras hline gelen deniz vastalar sebebiyle airler de bir hayli beyitler sylemilerdir. Bu hususta Ak'nin, yeni

kzaktan indirilen bir saltanat kayn, deta teknik resmini izercesine anlatt "kayk" redifli bir gazeli vardr ki o an kayklarn tanmak bakmndan balbana bir makale konusu olur. Taht-gh oldu sen hsrev-i hbna kayk Ta'n ederse yeridir taht- Sleyman'a kayk matlayla balayan ve, Ejdeh-peyker olup olmaz idi hem-ser-i gene Hsrev benzemesiydi eh-i mrna kayk diye ejder motifli ba tasviri tadn anlatt gazel, Karmasa bahre adv kann - kahrun ,, Boyamazd krein byle kzl kana kayk

beytiyle son bulur ve kreklerinin krmz renkte olduunu beyan eder. Baka bir gazelinde air, ak acsyla ettii ahlar bir kayn yelkenlerine, gne ile ay' iki kreine benzeterek o kay gzyalaryla oluan denizde yzdrr. Denizcilerin pusula (kblenma = kbleyi gsteren alet) kullandklarn ise yle anlatr: Yaum gark etmeden gster bana ebr-y garry Bulur kble-nma ile merdm rh- deryay Deniz vastalarnda dolmuuluk deti eskiden beri vardr ve hatta Boaz'n iki yakas arasnda kprlerin, vapurlarn ilemedii dnemlerde nemli bir ulam vastas olarak gndemdedir. O zamanda da "Dolmua biiir!" diye rtkanlk 223 224 yaplr myd bilmiyoruz amma szgelimi Kpr'den Beykoz'a kalkacak dolmular iin yolculuk iki saatten fazla sreceinden, ihtimal ki dolmularda ehl-i zevkin saz u sz, iret ay ile vakit geireceklerini kestirmek zor deildir. Beyit: Kenr- ty u safya geilse dolmu ile Pr olsa yine mey-i ho-gvr zevrakte Usturlab, levendler ann ve yelkenliler devrinin en nemli seyir aletidir. XVI. asrda stanbul'da usturlab imal edilmeye baland ve korsanlk gelenei iinde usturlabn byk nemi haiz olduu, bilinen tarih hakikatlerdendir. ite airin pusula (kble-nma) ve usturlab vezne dkmesi: Gark- ek oldum kan kble-nmsn arze kl Kim bulur merdm reh-i deryay usturlab ile

Her an airleri gibi Ak ve Bak de kendi alarnn giyim kuantyla ilgili pek ok zellii msralarna ilemilerdir. Dvanlar incelense, phesiz her devrin giyim kuam tarihi ortaya karlabilir. Eski toplumumuzun giyiniiyle ilgili en nemli zellii, hi phesiz serpularndaki eitlilik ve bu serpularn deta meslek ve mereblere gre farkllk arzetmesidir. Nitekim Osmanl mezar talarnda bu eitlilik hemen gze arpar ve mezardaki kiinin hangi meslekten olduu mezar tana ilenen serpu rlyeflerinden anlalabilir. airler de ister istemez bu serpular anarak iirlerine yeni hayal unsurlar katacaklardr. Bilindii gibi son yllara kadar serpularn veyahut kulaklarn kenarna iek takmak bir moda idi. Bu det XVI. asrda da geerli olmal ki Bak yle seslenir: Sarnd meh yine bir hb Ysufl destr okundu farkna bir dne ince sm hill Burada sz edilen destar, fes veya takke zerine sarlan tlbent veya al kuman addr. Yusuf kelimesi ise destarn dilimli sarlmna verilen addr. Rivayete gre Yavuz Sultan Selim'in Msr'dan getirdii ve Hz. Yusuf a ait olduu sanlan bu destarn tepesi biraz genie imi ve terkleri (dilim) olup etek ksmlarna tlbent salr imi. Yusuf destarn bizzat Kanun tarafndan icad edildii ve modaya dntrld tarihlerde yazldr. Ayn beyitte sz edilen hilal, eskiden di kurcalamak iin zel yaplm krdana verilen addr, ifadeden anladmza gre hilaller, daha ziyade sark iinde tanrm ve gmten olanlar makbul imi. Baka bir beyitte Bak, tarikat serpularndan olan tac'a meneke sokulmasn anlatyor: Bir gonca benefe koparp tacna sokmu Dalarda klng att dem bana Ferhd Ak'nin bir beyitinde ise, Geyer kimisi by olup serser Fakr olup kimisi ala dudi buyurulur. Buradaki seraser, bir tr kaftan imalatnda kullanlm olup batan baa srma ile ili, fevkalade kymetli bir tr kaln ipekli kuman addr. Bu, zenginlerin (bay) gc yetebilecek bir kyafet malzemesidir. Ancak o devrin fakiri de hi o kadar kt giyinmez. O da al kumalarla brnr. aln zellii, ince dokunmu bir tr kuma olmasdr. Tarihimiz boyunca pek ok yerden istanbul'a al kuma getirilmi ve gerek belde kuak, gerek kavukta serpu, gerekse omuzda aksesuvar olarak kullanlmtr.

Seraser kuman benek desenli olduunu (ser-a-ser kelimesi de zaten ba baa demektir) yine Ak'nin u beyitin-den reniyoruz: Ben u mecnnam ki ehr ire olan etflden HH'at olmudur serser cismime ta ars Hil'at, kaftana verilen addr. Osmanl asrlar boyunca, padiah veya st rtbeliler tarafndan daha alt rtbedeki in225 226 sanlara giydirilmesi bir tr devlet gelenei olmu, hediye olarak da sk sk gndeme gelmitir. Hil'atlarn seraser kumatan yaplmas ve benekli desenler ile mzeyyen olmas yukardaki beyitten anlalabilmektedir. Beyitte sz edilen baka bir husus da, eskiden delilerin ocuklar tarafndan talanmas gibi yanl bir detin XVI. asrda da mer'iyetidir. Genellikle her ehrin, her kasabann, her kyn bir delisi (mecnun) bulunur ve bu insanlar ocuklara vahet hissi verdiinden olsa gerek sk sk talanrlard. Belki de ocuklar yaramazlk yaptklarnda bu delilere verilmekle tehdit edilip korkutulduklarndan mahallenin zprlar bir araya gelince, birbirlerinden aldklar cesaret ile zavall delilerden intikam alrcasna onlar talayp yaralayabilirler, hatta bu arada "Deli deli tepeli / Kulaklar kpeli" gibi tekerlemeler ile de bu ii bir merasim veya elenceye d-ntrrlermi. Eskinin terzileri phesiz diki makinalarna sahip deillerdi ve hemen her trl elbise elde ine ile dikilirdi. Mzelerdeki Osmanl kyafetlerine bakanlar eski terzilerin ne derece ince zevk sahibi olduklarn hemen greceklerdir. Bir ine, bir iplik ile belki gnlerce, haftalarca sren bir iilik sonunda mesleini sanata dntren o insanlarn hlini yine Ak'nin u beyitinde buluruz: Cismime hayyt- mihnet dikmee gam hil'atin Kanl yam l rite, kirpiim szen yeter Zavall air, mihnet terzisinin elinden giyecei gam elbisesi iin, ard arkasna akan kanl gzyalarn al iplik; kirpiini de ine olarak yine ona sunmakta. XVI. asr gndelik hayatnda kullanlan kyafetlerin dier mtemmim paralarndan bazlarn da airin u beyitinde buluyoruz: Boynumu grd kemend-i zlf-i dilber balad Gamzeden yanna emi t u haner balad Burada erkek kyafetlerine silah olarak ilave olunan kl (t) ile haneri gryoruz.

Genelde bele asl veya kuaa sokulmu olarak tanan bu silahlar, daha ziyade asker kimlik sahibi insanlar iin birer ihtiya olarak grlr. Beyitte ayrca kement ile av yapldna dair ifadeler de bulunmaktadr ki eskiden IstanbuFh evresinde hem av hayvanlar, hem de avclk iin yeterli imkanlar bulunmakta idi. iirin devamnda u beyitte ise padiahlar karlamak zere alay tekiline dair bir terifat usul szkonusu edilmektedir: Hamet ile geldi sultn- hayln gnlme Kar kd leker-i ekm alaylar balad Osmanl kadn kyafetlerinde halhal kullanm olduka yaygndr. Bak'nin anda bu hamallarn mcevher ile ssl olanlar bulunduu gibi altndan imal edilenleri de kullanlmakta imi. ite beyitler: Ne ho yakt sipihre kevkib ire hill Taknd pyine gy ki cevher halhal Nign-i baht u svr- saadet elde deil Ayakta koydu zamane nite ki zer halhal Bu ikinci beyitte yzk (nigin), bilezik (suvar) ve altn halhali ayn anda taknm bir gzel tasviri vardr ki kadnlarn her devirde ss ve ziynete merakl olduunu gsterir. Matem zamanlarnda zel elbise giyme gelenei tam Orta Asya'ya dayanan bir Trk tresinin devamdr. Bu elbise genellikle siyah olursa da tarihimizde beyaz ve mavi renklerin de matem iin kullanldna dair bilgiler mevcuttur. Bak'nin mehur Sultan Sleyman mersiyesindeki u beyit bu gelenein iire aksetmi hlidir: Klsn kebd cmelerin sumn siyah Giysin libs- mtem-i h btn cihan Beyitten anlalan o ki Kanun ld zaman btn stanbul'da resmi mahiyette siyah renkli matem elbisesi giyilmitir. Ayn iirin baka bir beyitinde de matem iin tutulan atlarn (nevhager), salarn zp yzlerine doru datarak deta bir matem-zede klna brndklerini gryoruz: 227 Snbllerini matem edip zsn alasn Dmene dksn ek-iflrvn kuhsar Eski kyafetlerin baka bir erkek aksesuvar da bazubend (pazvand) ve hamaylardr. Geri levendler ve eitli snftan yenierilerin bedenlerine dvme yaptrmalar ve mevsime gre dvmelerini akta brakacak klkta dolamalar her devirde modadr, ancak bazubend gelenei altn an XVI. asrda yaamtr. Pazubend, kola balanan muskadr ki gmten saat byklnde zarif bir kutu veya

srma ilemeli sahtiyandan (kei derisi) kese eklinde olurdu, iindeki tlsmlar ise adamna gre eitlilik gsterirdi. ahbaz yiitler kl ilemesin, kurun gemesin diye; apknlar irin grnmek iin; saral veya hastalkl olanlar da eitli dualar tlsm diye yazdrp pazubendlerinde tarlarm. Bak'nin u msranda bu dete iaret vardr: 228 H r f ^ Zanban goncasdr baa gm bzbend Muskann boyna aslanna, hamayl denir. Bunlar daha ziyade gen biiminde katlanm olup balmumuna yatnlm keten eritler, yahut yine sahtiyan derilere sarl olurlarm. Bak nl Snbl kasidesinde,

Yazdrp mg ile boynuna hamail takd Kendye etmek in halk musahhar snbl buyurur ki o devirde muskalarn misk ile yazldn da buradan anlamak mmkndr. Ak'den bir ilave ile de muska iin misk'in glsuyu ile kartrlarak mrekkep kvamna getirildiini anlayabiliriz. yle diyor: Kara zlfn dostum gnlm kann adur Ya gl-b u misk ile yazlm ol dil badur Muskann ok eitlileri vardr. Bunlarn ifa iin olanlar kadar, gayr-i meru istekler iin hazrlanm olanlar da yaygndr. Nitekim yukardaki beyitte dil balamak (bir kiinin konuma melekesini bertaraf etmek) iin muska yazld-

anlalyor. Mamafih eski tbbn yetersiz kald noktalarda, muskalar birer deva olarak devreye girip halkn her trl derdine are olmak iddiasnda bulunmulardr. Tabii bu usl daha ziyade cahil halk tendran arlatanlara yaram, bylece muskaclar, muskann binbir trlsn yapmakla vnr olmulardr. Onlardan bir tanesi de badem muskas-dr. Bak diyor ki: Nsha yazdrsa aceb olmaya bdm zere Teb-i hicrana il eylemek ister htem Batl bir inana gre stmann aresi, okuyup fleyerek stmay balamak ve sonra da bir badem zerine muska yazp boyna asmak imi. Herhalde sadece XVI. asrda deil, kinin icad edilmezden evvelki btn Osmanl istanbul'unda byle badem muskas yazan hocalar kmtr. Beyte gre ayrlk stmasna ila olmak zere badem muskasn yazan, hatemdir; yani st mhrl yzk. Bu da yzklerin zerinde bulunan baz yazlarn mhr yerine getii gibi dier baz yzklerde de tlsmlar ve vefkler yazl olabildiine

iarettir. Nitekim Osmanl'dan kalan pek ok yzk zerinde ifa yetleri, koruyucu tlsmlar, vefkler vb. bulunur. Sz vefkten, tlsmdan almken Bak'nin bir beyitin-de geen kadeh duasn da burada zikretmekte yarar grdk. Bilindii gibi eskiden su dolu bir tas ierisine bakarak kayplar kefettiklerini syleyen medyumlar olurdu. Tpk bunun gibi XVI. asrda da kadeh duas adyla bilinen bir tr dua var imi. Beyit: Cm- mey byle ikest olaca belli idi Halk oktan okumulard duasn kadehin Eski ifa usullerinden birisi de yak'dr. Yak, bizzatihi ta-bibler tarafndan kullanlr ve yaralara, aryan blgelere ve arnn hassasna gre eitli terkipler ierebilir. Bunlardan en ziyade koyunlarn kuyruk yandan veya yeni boazlanm hayvanlarn sinir ihtiva eden etlerinden terkib edilenleri yaygndr. Bitkiler ve hamur mamulat ile de yaklar hazr229 230 land bilinmektedir. air Ak'nin aadaki beyitinde bahsedilen canl yak'nn ne olduu anlalamamtr. Gerekten canl bir yak eidi var myd; yoksa air sevgilisini barna basmak istedii iin mi byle syleyip onu canl yak diye tanmlamt belli olamad. Ancak her hl krda, cerrahlarn yak ameliyesiyle megul olduu kesindir: T- gamzeyle yarar cerrh- dilber sinemiz Urmaz amma rahm edip bir canl yak kimseye *** Osmanl hayat sisteminde ve sava talimlerinde ok ve okuluun byk bir yeri olduu inkr edilemez. Mazisi, ateli silahlarn icad edilmedii zamanlara dayanan okuluk, Trklerin Orta Asya'dan getirdikleri maharetlerinden olup genlerinde barndrdklar kabiliyyet ile deta at srtnda dahi oku hedefe isabet ettirecek bir mertebeye erimitir. Bu bakmdan dvanlar kartrldnda ok ile ilgili pek ok isim, det, usul ve hatraya rastlanacaktr, istanbul'un Nianta, Okmeydan, Tozkoparan gibi semt isimleri hep atalarmzn okuluk fenninden hatralarn yanstrlar. imdi ok ve okuluk ile ilgili XVI. asr detlerini grelim. Ak diyor ki ; Cerhayne iki saf ko dizilsin tr-i perrnun

Gnl mrgna ey ka kemanm kol kanad olsun

yle demek: "Ey keman (yay) kalm!Kanatlaryla uan oklarn (tir-i perran) brak iki yana dizilsinler de gnl kuuna kol kanat olsunlar." Buradan ncelikle oklarn tand tirkeler ve sadaklar hatrlyoruz ki ilerine iki tarafl oklar dizilmi olurdu. Oklarn saf saf olmas gibi savata okular da saflar hlinde bulunurmu. Oklar, hzl ve uzak mesafelere gitsinler diye arkalarna kanat taklr. Burada Bak'nin u beyitini hatrlayalm ve oklarn kanatl yapllarn tekrar edelim: Filcmle yknrd senin gamzen okuna tiler kanad ile uar olmayayd r Ak yle buyuruyor: Temm hk olsa kuyunda konuz bir sthn kalsn Okuna benden de ol ebr-kemnn bir nian kalsn Anlalan o ki, bazen ok nian iin, ta yerine bir kemik paras da dikilebilmektedir. Bu da okulukta maharet ister. Ancak atalarmzn okuluk fenninde geldikleri seviyeyi lmek iin ateli oklar kullandklar ve bunlarla ordular bozup kaleleri fethettiklerini sylemek yeterlidir. O kadar ki ateli oklarna dman ordularnn hayvanlarn hedef ettiklerinde can yanan hayvamn ordu iinde kargaaya sebep olduunu kefetmi olmalar bile nemlidir. Burada baka bir gelenei de hatrlamamz gerekir. Eskiden lme mahkum sulular ok ile ldrmek gerektiinde ok atldktan sonra yay krlrm. Ak'den: atma kaun tir-i mjgnun dil-i Ak'dedir ' "]' yayn yas Ey kemn-ebru okun atdun yr

Bu tpk idam hkmn yazan kalemin krlmas gibidir. Kl ile yaplan infazlarda ise kl topraa gmlp bir mddet bekletilirmi. Bylece hem kl temizlenmi; hem de lenin hatrasma sayg gsterilmi olacaktr. Yine Ak yle diyor: Gnde bin kan eyleyip yire gmersin tn Hy zlim rahmi yok celld imisin anladm 231 Buraya kadar ele aldmz hayat sahneleri, devletin genel kabulleri ve sosyal hayat sistemiyle ilgili epizotlar idi. imdi de istanbul'daki gndelik hayatn peyderpey sz konusu edilen teferruatna eilelim ve ncelikle Bak'nin beyitlerinden yola karak o asrn gndelik hayatn temaa etmeye alalm. Beyit: Dye-i ebryine goncalarn ebnemden Bana ake dizer niteki etfl-i sgr

Anadolu'da gelinlerin talan yerine geen feslerine altn dizmek yakn zamanlara kadar yaayan geleneklerimizden-dir. Beyitte bu detin ocuklar iin de geerli olduunu, snnet olacak veya mektebe balayacak ocuklarn peremlerine veya feslerine altn veya gm para dizerek nazar boncuu balandn gryoruz. Sret n grnr ehre-i glde amma Bir safa var ki grenler sanr yne- i n Eski aynalar imdiki gibi srlanm camdan deil, ekseriya gm, tun, elik vb. madenlerden imal edilir, bazen i-n aynalar da kullanlrm. Beyitte sz edilen "ayine-i in" tuntan yaplm bir tr ayna olup bize in aynasn da hatrlatmaktadr ki o devirde in'den gelen aynalarn mevcudiyetine de delildir. Top aynalar, daha ziyade dkkanlarn kap girilerine aslr ve dars ile dkkana girip kanlar grmeye yararm. XVI. asrda ve daha sonra var olan bir det de bir kiinin 232 m j. 1 " e lp lmediini anlamak iin aana ayna tutulmasdr, Eer kii lmemi ise nefesinden dolay ayna buulanacak ve sa olduu anlalacaktr. airler kendilerini lmcl bir hasta kabul edip sevgilinin yanan da ayna yerine koyarlar ve hi olmazsa lp lmediklerine bakmas iin o aynay

" dudaklarna yaklatrmasn isterler. Bu beyitte o deti yanstan bir durum sz konusudur: yne gibi herkese yz vermesin ol mn Bir bar yank skn urar nefesine Mahalle mekteplerinde zellikle mbarek gnlerde yaplan tatile paydos yerine azad denilirmi. Azad olmak ise tatile kmaktr VI ilahiler, mncatlar, airler okunarak hayr sahiplerinin yollad tatllar, helvalar yenilerek mektepten klr -belki kalr demeliydik- ve sokaklara dalnr imi. Beyitte gnl denen ocuk, akl ban zp azad olurken mektepten kan renciye benzetilmektedir: Dil kayd- akl selb edeli d olur gider San tfldr ki hceden zd olup gider Raks ve rakkaslk, Osmanl toplumunun vitrine karlan elence eklidir. Raks esnasnda tempoya uyarak eller birbirine vurulur ve bylece ritmik hareketler ile raksa dahil olunurmu. El rpmann bir triPlan alk dediimiz det ise, son devirlerin batdan alnma detlerindendir. Dahas, alk kelimesi eskiden dua mahiyetinde okunan takdir szlerini karlard ki Osmanl insan, asla bir baarnn ardndan ellerini vurarak alklamaz, bunun

yerine dua mahiyetinde szler ve temenniler ile muhatabn teyi edermi. Ritm usul Bak'nin zamannda da var olmal ki bir mecliste seyrettii rakkas iin sevgilisini el rparak tempo tutmaya (dest- efan) davet ediyor: Zevk evkin yeridir zevk edelim dest-efn Verelim zelzeleye tk u revk beri gel Kervanlarn deve katarlarndan olutuunu biliriz. stanbul'a urayan kervanlar da halka deve kininin ne derece e-did olduunu retmeye yetmi olmal! air yle diyor: Zhid ne lzm ehl-i dile kne-i tr Gir bezm-i ay u irete sen de katar gel Ramazanlarda di kiras vermek eski zenginlerin fakir fukaray incitmeden onlara bata bulunmalarna; dostlarna da cemileler yapmalarna frsat verirmi. Yksek bir medeniyet nian olarak iftar sofralarndan sonra dileri incindi diye onlara kira bedeli vermenin zarafetine, artk rastlayabi-len yok. Bak bu hususu yle dile getiriyor: Riteyle balayp lebin ol h dedi kim Mihmn- hn- vaslma bu di kirsdr. Beyitte sz edilen azn ip ile (riteyle) balamann ne mnya geldiini zemedik. Dolap denildii zaman ilk akla gelen, rmaktan su karmaya yarayan su dolab olur. Bu suretle bahelerini sulayanlar Anadolu'da hl grlebilir. Buna benzerlii sebebiyle panayr ve elence yerlerindeki dnen salncaklara da 233 234 dnme dolap denilmitir. XVI. asr istanbul'unun bayram yerlerine (ydgeh), dnme dolaplar kurulduunu u beyitten anlyoruz: lydghn greyin inlesin ol dollb Bana seyr etdire ol sm-beri dne dne ocuklarn ku avladklar atall sapan hemen hepimiz biliriz. Eskiden bunun baka bir eidi de kullanlr ve zellikle savalarda elde bulundurulur imi. Bu tr sapana fela-han denilir ki avu ii kadar bir mein paras yahut rme kuman iki kulandan iki kaln sicim balanr ve meinin ayasna yumruk byklnde bir ta paras oturtularak havada daireler izecek ekilde gittike daha hzl sallanr, nihayet yeterli hza ulanca iplerden birisi braklarak tan istenilen cihete doru frlamas salanrm. Bak'nin u beyitte szn ettii sapan (felahan) bu trdendir: Seng-ifelhn ursa bana dest-i rzigr Kandl-i fitb- mnevverikest olur

Bugn baz Anadolu ehir ve kasabalarnda mbarek gecelere ve bu gecelerin seherlerine has bir gelenek yaar. Byle gecelerde ocuklar veya fakirler, ellerine aldklar bir tepsinin zerine mum yakarak maniler ve kafiyeli szler eliinde uradklar kaplardan hediye talebinde bulunurlar. Bu det, Bak'nin anda biraz daha deiik olarak fakirler yannda seyyah derviler ve abdallar tarafndandr, halkn kalabalk bulunduu yerlerde icra olunur ve tepsiye de er ra denilirmi. Orta boy bir tepsi (er ra) iinde yaklan mum, aslnda aydnlatmak iin deil, belki tepsiyi tayann gnlnn yanklndan kinayedir. Bu mum ile dolaan kiiler, rastladklar insanlara tepsiyi uzatarak selam ederler ve onlar da gnllerinden geeni tepsinin iine brakrlarm. Bunun Bak dilinden kafiyeye balanm, vezne uydurulmu anlatm ise udur: Nergis zre berg-izerd kim vardr Er irna dizilmi dirhem il dnrdr. Para, tarihin her devrinde ticaretin ana meta olagelmitir. Zaman zaman ad deise de para olmadan ticaret olmaz. Kanun devrinin paralar ake, dirhem, dinar, filori, yalvar gibi isimler ile anlmaktadr. airimiz dirhem ve dinar bir nceki beyitte anmt. imdi de filori ve yalvar grelim. Filori, eski Avusturya parasdr. Fatih zamannda bir yaldz altn mukabili para olarak baslmaya balamtr. Bak, ihtimal ki padiahtan bir kese filori caize almtr, yle der: Ltfundan erdi Bk'ye rengnfiloriler Gy sald bir destml gl Hikye ederler ki bir gn Bak'ye bir adam gelip yemininde yalanc olduunu syler. Bak arr ve yeminini sorar. Adam der ki; - Sen bir gazelinde, Gzeller mihriban olmaz demek yanltr ey Bak Olur Vallahi Billahi heman yalvart grsnler buyuruyorsun. Halbuki ben sevgilime yllardr yalvaryorum, hi tesir etmiyor. Bak glerek u cevab verir: - Yalvar kelimesi Hinde'de filori mnsna gelir. Benim yeminim de onun zerindedir. Yoksa mnsz lakrd deildir. Eski paralarn ad ne olursa olsun zerinde padiah turas bulunur ve bylece sikkelenmi (damga) olurdu. Parann kymeti de sikkenin deeri ile llr ve zellikle altn paralar mutlaka sikkeli olurlard. Ak bu hususta yle diyor: Ry- zerd-i Ak'ye bassa yetidir py- dost Sikke-i hyarar hlis altm stne

At eerinin terkisine ve bu terkiye torba ve heybe balanan kay veya rme iplere fitrak denir. Terki ba diye Anadolu'da hl bilinir ve hatta kadnlarn bellerine baladklar rme iplere de bu ad verilir. Bak bu kelimeyi yle anar: 235 n yannca salnr imdi ser-efgendelerin ehsvnm sana kim beste-ifltrk deil Buradan anlalan odur ki eskiden ehir iinde belli rtbeden olmayanlar at ile gezemezler, at ile gezebilecek olan devletllerin ise yanlarnda yaya yryen maiyeti bulunur-mu. Efendilerinin ata binmesine ve inmesine yardmc olan seyisler ile dier hizmetliler gibi... Nitekim eskiden padiahn yannda yryen solaklar ile peykler ve muhafzlar, bu trden maiyyet insanlardr. Ak bu hususta eski gnlerine hasret ekerek solandan bahsetmektedir: Kan ol belik ki nmceyrrd em'-i bezm Altun skft uzun boylu solam var idi Su kaba, ienin henz yaygnlamad eski sosyal hayatmzn nemli bir eyasdr. Kurutulup ii boaltldktan sonra haznesine su, ya, iki vb. svlar konularak saklanr, marapa veya matara olarak kullanlr, yzme renilirken a-236 z tkala kapatlp bele balanr, at talimlerinde hedef olarak ^ kullanlr vs. airler daha ziyade ii arapla dolu olan kaba *" sz konusu etmiler ve meyhanelerdeki iki dolu kabaklarla ilgili telakkilere ncelik vermilerdir. Bak'ye gre -ki hakknda i iki ayr gazel yazmtr- boazna ip balanarak (kle misali) <"S kullanlr ve krlarda kurulacak meclislere gtrlmek zere iine gl renkli araplar doldurulurmu. te beyitler: Kasd eyler azn pmek iin dima kabak Olur boaz ipli, deildir eh kabak Yd- lebinle iret iin batanlarda Elle ekildi bde-i glgn kabak kabak Bu hususta Ak de kaba, iki muhafazas iin kullandn sylemektedir: Bezm-i mihnetde d emim dembedem dkerdi ya Toptol meyle mdm iki kabam var idi Eski meyhanelerde bana gvenen kabadaylar meyhane kapsndan girer girmez baklarn iki kp, f veya kabana asarak otururlar, bylece mekanlarn sahiplenmi ve kaban iindeki ikiyi de peylemi olurlarm. Ancak ahneler ve muhtesipler meyhaneyi basp da kpleri devirmeye, flar ^pumaya balaynca kabaklar en sona kalr ve meyhanedekerin balarna vurularak patlatlr imi. Bugnk "Kabak banda patlamak" deyimi o

devirlerin yadigrdr. Bak'nin u beyitini okuyalm: Hatt- mk-fmmla ey gonca-i ter ekerdir o lebler mmessek mkerrer Buradaki mmessek, misk ile terbiye edilmi demektir. Mkerrer ise eker kamnn suyu defa kaynatlarak elde edilen ekerin sfatdr (kand-i mkerrer). Bugn ifte kavrulmu dediimiz trden fazla iilik isteyen bir imalat tr yani. air yukardaki beyitinde, eski zamann miskle terbiye edilmi ekerlerini sevgilinin dudaklarna benzetmektedir. Latin harflerini kabul etmezden ve teknoloji rn katlar bollamazdan evvel talebeler yaz renirken hocalarnn mek ettii bir harfi belki yz defa yazarak renirler, bylece rik'a, talik, sls vs. hat sanatnda dzgn yazmay renirlermi. Hocann mek ettii kt, rencinin eline geince oradaki yaznn ayns yaplana kadar temrin ve karalama ii devam eder, sonra msveddeden tebyiz olunup hocaya gsterilir ve kvama erdi ise baka harfe geiri-lirmi. Bunun iin eski katlarn her bir yeri karalanr, bylece sknts ekilen kat da az harcanm olurmu. u beyitte Bak, sevgilinin kan ve hilalin eklini elifb'daki r (ra) harfine tebih ile bu tr bir mek ve msvedde almasn gndeme getirmi: Yazamaz ebrularn r'sna benzer bir hill Mh- tbn bunca yllardr mislin karalar Srme, bugn dahi kullanlan bir kozmetik rndr. Ancak Kanun devrindeki srmenin zellikleri bugne nazaran pek l mertebelerdedir. O zamanki ad kulh olan srme, kehhal denen srme ekici tabiplerce ileme alnr ve 237 238 deta toz ve mil eklinde gz kapaklarnn i yzeyine sr-lrm. Srme ekmenin snnet olduunu bilen toplum, bunu kltrne de yanstm ve airler srme ile ilgili pek ok mazmunlar meydana getirmilerdir. En basitinden onlar, sevgililerinin aya tozunu, gzlerine srme diye ekmekten hazzeden klardr. Srme, ss iin olduu gibi ila yerine de kullanlmtr. Grme azlndan veya gz hastalklarndan dolay olduu kadar, gzn basar kuvvetini attrmak iin de srmeler icad edilmi ve deiik terkipler ile eit eit srmeler meydana kmtr. Teleskop, mikroskop, rntgen ve X nlarnn bilinmedii alarn btn bu faaliyetlerini srme stlenmitir. Bak'nin beyitinden anlaldna gre gzler, altn tozundan mil ile de srmelenirmi:

Mh- nev mil-i zeralm ele kehhl-sft Eiinde eke t dde-i gerdna gubr Lisanmzda klhani, klhanbeyi gibi kelimeler vardr. Her ne kadar kelimenin imdiki mnsnda bir kabadaylk var ise de eskiden hamam klhannda yatp kalkan ayak takmna bu ad verilirmi. Kn en iddetli zamanlarnda mangal ile stlan byk konaklar yerine hamam ocanda yatp kalkmak, phesiz serseri takm iin bulunmaz bir nimettir. Her ne kadar birinde sincap krknden mamul yataklar olsa da; dierindeki kller ona e deerdedir ve o kller hem yatak, hem yastk, yerine gre de yorgandr: Padih- aka besdir ke-i klhan-serr Pister-i sincb ise maksd hkister yeter Shhati tartmal bir hadste "Kpek olan eve rahmet melekleri girmez" buyurulmaktadr. Bak'nin bu hads dorultusunda hareket ettii aadaki beyitten anlalmaktadr. Eer bu hads sahih ise vay apartman dairelerinde kpek besleyenlere! air, rakibini kpee (seg) benzeterek sevgilisine tenbihte bulunup rakibin evine gitmemesini, zira kendisinin bir melek olduunu, kpek olan yere de melein yakmayacan syleyerek nkte yapyor: ehsvrm seg rakibin kapsna inme gel Kim nzul etmez melek ol haneye kim ola seg Yine o alardan itibaren, ylann ayan gren kimsenin cennete gireceine, salnda da bey olacana inanlmtr. Anka kuunun bana konmas gibi. Elbette ki ylann aya olmaz, ihtimal ki yz yl yaasn ve ejderha olsun! Hani drt yaprakl yonca misli!.. Bak, sevgilisinin salarn ylana benzetince onun yanandaki ayva tylerini de o ylann ayana tebih ediyor: Gareyin hatn eh ltfet dalsn zlfe dek Dedi ylan ayadr an gren ola bek Posta idaresi kurulmadan evvel mektup gndermenin en yaygn usullerinden biri de gvercin (kebuter) kullanmak imi. Bu usul Trklerin kefettii ve dier milletlerin de onlardan rendiine dair eitli milletlerin tarihlerinde bilgi vardr. Bunun hemen her dvanda saysz rneklerine rastlanabilir. Bak'nin bu hususta on kadar beyti vardr. Birisi yle: : Her yana mektb uurdu bd- nevrzyine

Berg-i nesrini kebter gibi perrn eyledi imdiki orkestra ve bando takmlar yerine eskiden mehter takm eitli zamanlarda konser verir ve buna nevbet (halk dilinde nbet) denilirmi. Genellikle almak veya vurmak fiilleriyle birlikte kullanlr, zel zamanlarda ve resmi mahallerde, karargahlarda, klalarda nbet vurulmas detten imi. Mehter takm yerine daha sonradan davul, ifte nara, zurna ve pirin borudan mteekkil bir orkestrann bu deti devam ettirdii

bilinmektedir. Padiah saraylar nnde belli zamanlarda veya ota- hmayun kurulduu vakitlerde mehter takmnn vurduu nbete, nevbet-i ah denirmi. Nevbetin says, iinde bulunulan vaktin nemine gre artp eksilirmi. air yle diyor: Hsrevne penc nevbet ald her klmde Nh kbbn yanklandrd sipihrin mr-i ak 239 240 Mns yledir: Ak hkmdar vard her iklimde padiaha yakr be nevbet aldrd. Bylece felein dokuz kubbesinde sesini yanklandrd. Sz musksiden almken Ak'nin bir beyitini zikretmeden geemeyeceiz: Dn bize bir saz ta'lim etdi std- Ezel imdi her kldan alar her dilden rlarz bugn Bu beyte gre eskiden musik renimi usta-rak ilikisi iinde yaplrm ve stadlar zel dersler ile renci yetiti-rirlermi (Bayan musik rencilerinin m hocalardan ders aldn tarihen biliyoruz). airin her laldan almas, telli sazlarn yaygnln, her dilden rlamas (tegannisi) ise istanbul'da deiik milletlere ait musiklerin varln gstermektedir. stanbul'da su ebekesi henz tesis edilmedii ve Terkos suyu evlere kadar iletilemedii dnemlerde su tevzi iini sakalar grrlerdi. Bunlar, krbalarla evlere Krk eme suyu tarlar, sokaklarda su satarlard. Yaz mevsimine rastlayan gnlerde sebillerde halka Kei Da'nda getirilmi karlarn eri-tildii souk sular datlrm. Halkn sak dedii sucular, siyah sahtiyandan ceket ve poturlar giyer, zerine de abani sa-rarlarm. Bellerindeki kemere, ii beyitlerle mnakka tombak veya telkari zarfl taslar asarlar, ucu musluklu krbay da sol omuzlarnda tarlarm. Sakalar Osmanl ordusunda bir blk asker olarak da grev yapmlardr. Bak'nin aadaki beyitlerinde sakalarla ilgili sahneler tasvir edilmitir: Cami iregre t kimlere hem-znsun ekl-i sakkda gezer dde-i giryn saf saf Anlalan o ki sakalar, yaz gnlerinde camilere girerek hutbe okunur veya vaaz edilirken su datrlarm. u beyit de sakalarn, sokaklarda suyu sebil eylediklerini gsterir: Yollar etti ehre-i zerdimde seyl-i ek ile em-i giryn benzer ol sakkya kim eyler sebl Esaret, milletleraras andlamalar ile kaldrlmadan evvel Osmanl medeniyetinde esir ticareti ve esir pazarlar sosyal hayatn bir paras olagelmitir. 1847 ylnda esir alm satm kaldrlmtr. Eskiden eSir alp satanlardan devlet adna bir vergi alnrd. Bunlarn balarnda esirci kethdas bulunur ve bir esnaf tekilat olarak faaliyet yrtrd.

stanbul'un Tavukpazar civarnda bulunan esir pazarnn yanmda XVI. asrda Cerrahpaa Camii yaknndaki Bizans'tan kalma Ar-kadyus Stunu'nu evresinde de bir esir pazar var imi. Hatta burada yalnzca kadn esirler alnp satld iin buraya Avrat Pazar tesmiye olunmutur. Bak'nin u beyitinde Avrat Pazar'na dm bir cariyeyi (ahid-i kaane) gryoruz: Benefe kendyi zlfne nisbet etse incinme Ki ol bir hid-i kanedir bozara dmtr Esir pazarlarnda alveri dellallar vastasyla ve mezad (ak arttrma) usul ile yapldm da Ak'nin, deta bir cariye iin dellaln ne vc szler arfettiini, "Saaaat, sa-aaat, saaat-tm!" dediini duyar gibi olduumuz u beyi-tinden anlyoruz:

Delll- ak hblara sard gnlm Erdi bahya bende-i makbul mezad ile Matbaa imkanlarnn bulunmad zamanlarda kitaplar el ile yazlr (elyazmas) ve yine katipler marifetiyle oalt-lrd (istinsah). Daha sonra kitap ya mcellid'e; yahut mzehhib'e (istenirse minyatriste) gider, orada sslenip diki-lendikten sonra emseli ve miklepli bir kapak iinde okunmaya hazr hle gelirdi. Bu usul ile meydana getirilen kitaplar olduka pahalya mal olur ve mellif, kesesine uygun olarak kitabn baz sayfalarnn tezhibinden feragat edebilirdi. Ancak ne kadar dar imkanlarda olunursa olsun, hemen her kitabn ilk sayfasndaki balk ksm (serlevha) daima tezhiblenirdi. Tezhib renkli boyalarla yaplabildii gibi ok zaman srh veya zerd ile ve ekseriya altn varak ameliyesiy-le gerekletirildi. te air bunu anlatyor: 241 Server ser-levha-i evsfn tezhb in Eyledi destinde bir altn varak izhr eni' Ak'nin de bir beyti vardr: Ruy- zerdiim nhun- py- sek-iyr etdi nak Bir mahabbet-nmedir san yazd alttn stne Buradan anlalan o ki, eskiden aristokrat klar, sevgililerine gnderecekleri mektuplar altn zerine yazyorlar-m. ihtimal ki kaln kesimli altn varaklar kullanlyor olsun. Klasik iirimizin en belirgin vasflarndan biri her trden ak vitrine karmasdr. Buna bal olarak eski klar da aklarn ispat iin ok eitli vesileler icad etmilerdir. Sevgiliye giden mektubun kenarn yakmak gibi, herhangi bir meyvenin bir tarafn kzgn i ile dalayp gndermek de eski sevdazedelerin, akndan dolay barnn yank olduunu ifade edermi. Bak, u beyitinde tam bir hsn-i ta'lil gs-242 tererek mehtabn zerindeki siyah lekelere aklk getiriyor ve diyor ki, bu lekelerle, felein,

sevgilime gnderdii turun =

zerindeki dalardr.

Mah- cerh ilzre nedir bilmek dilersen o sevd

Yakt yare sunmaa devrn tun stne da Bak dvannda rastladmz pek ok beyitte, daha bunlar gibi yzlerce detten, gelenekten, tavrdan bahsediliyor, XVI. asr istanbul'unun gndelik hayatna dair pek ok tasvirler yaplyor. Biz imdilik bunlar bir kenara brakp ayn ada yaam dier airimizin, Ak'nin tanmlad istanbul hayatna gzlerimizi evireceiz. Onun iirlerinden de Bak'nin gstermedii enstantaneleri, deiik istanbul fotoraflarn seeceiz. Ayn asrn baka airlerini de incele-sek, ihtimal ki tarihe ait her ey halla pamuu gibi atlacak, hatta o insanlarn mahremiyetleri bile zedelenecek derecede srlar ortaya salacaktr. Fakat bu husus ciltlere gebedir. Biz iire dnelim: Gnmzde devletllardan birisinin bir mahalle gelmesi, orann imar iin iyi bir frsattr. Zira btn eksikler ve kusurlar, devletllardan gizlenmek iin hemen hizmete koulur, yaplabilecek olanla*annda yaplr. XVI. asrda da durum farkl deilmi. Ak diyor ki: Gele mi ak gnlde var iken hubb- cihan Kona m h annmasa hadesden bir ev Evin kirlerden arndrlmas iin ilk yaplacak i, zeminin temizlenmesi ve tefriidir. Temizlik o zamanlarda al sprgeler ile yaplr ve genellikle zeminler toprak olduu iin toz kalkmasn diye sprc (ferra), nce yerleri hafife nemlendirecek ekilde su serper. Gnmz istanbul'unda doup byyenler bu deti belki hi tanmadlar ve asla da tanmayacaklar. Ama Kanun devrinde, saray da olsa, meyhane de olsa, temizliin byle yapldn biz u beyitten anlayabiliyoruz: Sary- sne-i rindn ki h- aka menzildir Sulayp sprr dyim ann ferrdr sk Hicr-Kamer takvimde aylarn balangc hilalin grnmesi iledir. Bugn de bayramlar hilalin grnmesi ile balar. Eer hilal grnmediyse bayram etmek yanl ve abes olacaktr. Ak'nin beyitinde bu mn sakldr: Sen hill ebrudan ayr lyd matemdir bana Kimse bayram eylemez n kim grnmeye hill Sevgiliden gelen bir mektubun plp koklanmas hl geerli deil midir? Beyit: Nme-i hsnn Huda'dan geldi psem vechi var Bende mevldan gelen mektb- peygm per Padiahlarn, idare sistemindeki aksaklklar yakndan grmek ve halkn durumuna

bihakkn ahit olmak iin zaman zaman tebdil-i kyafet ederek dolatklar ve zellikle halkn kalabalk olduu yerlere gittikleri malumdur. air 243 o a* kendisini ak lkesinin sultan olarak grmekle birlikte dilenci gibi dolamasn, tebdil-i kyafet eylemekle aklyor: eh-i iklm-i akam tibrm seyre mandir Ged eklinde annn dolandm ben bu bzr Kaloriferleri tanmayan klarn elenceleri, elbette ki scan en bol olduu mekanlara inhisar edecektir. Hamam sohbetleri de bunlardan biridir ki dorusu birka ahbabn mteriye kapattklar hamamlarda eyledikleri y u iretin ballandra ballandra anlatld tarih sayfalar buna ahittir. air buyurmu: Akya k gnnn sohbeti hammm iledir Trklerin at ile olan ainalklar Orta Asya bozkrlarndan bu yana bir kltre dnmtr. Onlarn meydan oyunlar bile ok defa at srtnda yaplagelmitir. Guy u evgan denilen oyun da bunlardan biridir. Guy (top) ile evgan (evgen, 244 ucu eri sopa) oyunu iki takm hlinde oynanr. Takmlar at srtnda olup ellerindeki sopa ile yerde dolaan topa vurarak " onu karlkl hedeflere tarlar. Avrupa'da polo diye mehur ~K olan oyuna benzer. Ak'nin u beyitinden o devirlerde bu - oyunun olduka revata bulunduunu, top olarak da iine .= bez paralar sktrlp dikilmi mein yuvarlak veya kk rme yastklarn kullanldn gryoruz. Henz hava iirmeli mein veya plastik toplar bize gre ok pahal olduu iin bir trl alamadmz ocukluumuzda, biz de bez paralarndan dikilmi toplarla oynamtk: Deli evgn- ak ile bel meydnna Gyiy bir topdur boum benim bin-preden Osmanl elence sisteminde panayrlarn nemli bir yeri vardr. Burada canbazlar, hokkabazlar, atebazlar vb. eitli maharetler gsterirler ve zellikle gnlerce sren ekbir dnlerinde veya bayramlarda, nemli bir misyon stlenirlerdi. Kanun devrinde bu tr dnlerden en muhteemi Damad brahim Paannkidir. ihtimal ki airimiz u beyti o dnden ilham alarak sylemi ve azndan ate fleyen atebazn hlini, felek dnnde ak ile yanan cierinden ateli ahlar kmasna benzetmitir. Ek-i drbrmla kasr- hki pr-b eyledim h- pr-szumla sr-Perhin te-bzym

Buzdolab icad edilmeden, insanlar yiyeceklerini tel dolaplarda saklar, yazn da souk sulardan istifade ederlerdi. Bugn de piknie gittiimiz yerde eer souk bir su kayna var ise meyveleri, karpuzlar, iecekleri oraya koyar ve souk kalmasn salarz. nsanlar bunu ok eskiden fark etmi olmallar ki Ak'nin anda hemen her ey pnarlarda soutulmaktadr. te kabak veya testiye doldurulmu scak (germ) hoaf soutmann yolu: Gnl hararet ile cn atar h- zenahdna Niteki germ ho-b bunra saklarlar Irmak ve pnar kenarlar, kr elencelerinin has mekanlardr. Iy u iret meclisleri de sk sk buralarda kurulduundan olsa gerek, meclistekiler ikilerini salamak iin de rmaklar kullanrlarm. Bylece kontrole gelen memurlar, iki iildiinden dolay onlar cezalandramayacaklardr (Sanki azlan kokmazm gibi!). te o devirlerde rmaa saklanan arap testileri: Aceb mi akn ile dil gark-i ek olsa erb destilerin cybra saklarlar mer Seyfeddin'in bir hikyesinde pek gzel tarif etti kan kardelii XVI. asrn da detlerindendir. Kkeni Orta Asya'ya kadar uzanan kan kardelii iin iki insann parmaklarndan kan szdrarak karlkl yalamalar yeterlidir. Bylece birinin kan dierine karm ve sanki ayn anneden domu gibi birbirleriyle dayanma iine girmi olacaklardr. O alarda buna "kan yaklamak" denirmi. u beyitte dtan baklnca kanl bakl dman gibi grnen, ama aslnda birbirleriyle kan kardei olmu kn gnl (dil) ile sevgilinin kirpik oklarnn (mje) hli anlatlr: 245 I 246 Dil mjenle kan yaladar karnda oldular Zhir gren sanur kanl bakl yadr u beyitte ise gamze oklar (peykan), km gnlnde gam ve keder ile kan yalamtr: Yrekde kan yalamtr gam u gussayla peyknn Cier kanyla besler dil ol iki karnda

istanbul, her eyden evvel denizle kucak kucaa bir ehirdir. Bu vesile ile tarihin her devrinde deniz elenceleri pek revata olmutur. Yallarda kameriye bulundurmak kadar denizde mehtab seyrine kmak (bahr seyran) da kadi-m bir dettir. air diyor ki: Yaumu derya klur gelmez kenara h kim Ol dr-iyek-dne benzer, bahr seyrnn sever Eski bayramlarda (yd) apknlarn yapt i, bayram yerlerinde gzel seyretmektir. Kadnn cemiyet hayatndan tecrid edildii bir toplumda, bayramlar nice ak u alaka faL sllarna meydan vermitir. Ak de bir bayramda byle bir apknlkta bulunmu: \ Seyr eyledik toyuma mzeyyen gzelleri Bu kald bize dahi hemn ydigr- yd Herkesin evinde yahut kolunda zaman gsteren bir saatin bulunmad eski devirlerde, belirli faaliyetler gkyzndeki hareketlere vabeste olagelmitir. oban yldznn (ak yldz, kervankran) pusula vazifesi ifa ettii ve kervanlarn (karban) da buna gre hareket ettikleri bir vakadr. te beyit: Mahv olur gklerde yldzlar tutusa mhtb Kim ger elbette Ak yldz tounca krbn Aadaki u beyitten anlyoruz ki eskiden de duvarlara resim izilirmi. klarn sevgililerini tasvir ettikleri bu naklarn mahiyeti bizce malum deildir. Ancak eski mesnevilerde de sz konusu edilen bu resim deti, ihtimal ki tasvir

ve minyatr tarz resimler olup gnmzn reklam bilbo-ardlarna benzemezdi: Cemln naknnolup nigr halk hayran Gezerler hne-der-hne yazarlar nak- dvn Tbb adan ne kadar dorudur, aratrlmadan bilinmez, amma eskiden kan (dem) durdurmak (belki kanamal hastalklar) iin mercimek (ades) yenildiini airimiz sylyor: Gam- hln dil-i mecruhumu pr-hn etdi Halk kat'- dem in geri ki yerler adesi Yetimleri sevindirmek iin onlara hediye vermek hl cari olan detlerirnizdendir. Trl trl oyuncaklar ve israf ile bolluun olmad zamanlarda bir ocuk iin en cazip hediyenin eker olduu dnlrse, onu ekerle sevindirmenin de nemi hissedilir:

Bir buse ile la'l-i lebn cn sevindirir Gy ekerle atasz olan sevindirir Eski stanbul'un imar, phesiz hibir devirde bugnk kadar kt olmamtr. ehir, planl ve programl imar edilmezse yaanr olmaktan kacaktr. Bu gerei daha XVI. asrda idrak eden airimiz, istanbul'daki binalarn oalmasndan ikayetidir: i ; Seng-diller cefy artrd Halk- lem binaya yz ttdu air bu ikayeti ederken belki de stanbul'un mimari dokusundaki imaretlerin, vakflarn ve hanelerin artk yetersiz kaldn imaya alyordu. Zira yine bir beyitinde kiraclktan bahsetmektedir ki XVI. asrda stanbul'da ev kiralandn baka bir tarih kaynakta hi okumamtk: Hsnn imaretine vakf olmu idi lkin Gnlm evin bel-y aka kiraya verdim Eski tedris sisteminde hemen her medresede Arapa ve Farsa okutuluyor bugnn kolej sistemine benzer ekilde 247 bir eitim ile Osmanl entelekteli yetitiriliyordu. Bir farkla ki o zamann ilim dili Arapa idi ve talebeler yabanc bir kltrden ziyade zaten iinde yaadklar slam kltrn tanyorlard. Bu devirlerde Farsa renimi iin Sa'di-i iraz'nin Glistan adl eserinin okunduunu ve hatta zeki rencilerin (tfl-i zeyrek) bu eseri ezberlediklerini airin u beyitin-den reniyoruz: Mekteb-i aknda vasf- hsnni hfz etdi dil Tfl-i zeyrektir sunasn Glistan ezberlemi lm, herkes iin vaki olacaktr ve bir lm vukuunda mahalle camiinde sala verilmesi usuldendir. Her ne kadar bugnk hizmetler lm ilnlar ile yrtlyor ve byk ehirlerde sala okuma deti tatbik edilmiyorsa da, lenin dostlarn bundan haberdar etmenin en gzel yolu phesiz sala ile ilandr. Ak, deta bir vasiyetnameyi andran ve ba-lbama bir makale konusu olabilecek gazelinde, kabrinin 248 yaplmasna, mezar tann nasl yazdrlmasn istediine, ^ kefenin nasl biilmesi gerektiine ve hatta toprann nasl " savrulup gideceine dair vasiyetlerine balarken yle de- mektir: E j= Ey mezzin gel cenazem stine feryad kl ,;,.'. '

ldmden yr agh eyle ruhum d kl Burada air, her ne kadar sala verilmesini ima ediyorsa da sala bir feryad olmad iin bizce ardndan mersiye okunmasn ve bylece feryad edilmesini istemekte, dolaysyla da lmnden sevgilisinin haberdar olacan dnmektedir. Bu durumda XVI. asrda minarelerden sala ile birlikte mersiye, kaside veya lmle ilgili beyitler okunmakta olduu sonucu kartlabilir. Buradan hareketle meydann bulunmad o alarda ilanlarn ve duyurularn genellikle dellallar vastasyla yapldn da hatrlamamz gerekir. zellikle halkn kalabalk bulunduu mekanlarda ve Pazar yerlerinde dellal artmak Ak'nin anda da var imi ki yle buyuruyor: Bir nida sald cihan bznna delll- ak G edip cn atd lem nr alan nr isteyen Ortaan feodal dzeninde ekip bimenin ve renberli-in ayr bir yeri vardr. Her ne kadar XVI. asr stanbul'u bir bakent ise de ekip bimeden ve ba baheden hal kalamazd. phesiz kenar muhitlerde ve bugn ehir iinde kald hlde adlar hl "ky" olarak anlan yerleim mahallerinde (engelky, Ortaky, Kadky vs.) harmanclk ve ba bahe ileri yapld muhakkaktr. air de beyitinde harmancl bir genel kltr olarak zikretmektedir: Snede ekdim muhabbet dnesini ekmezem Hrmen-i mhrnde her bir he-inn minnetin Gnmz madde toplumunda insanlarn emaneti sahibine teslimi, yahut kayp eyay sahibine iadeleri bir insanlk onuru olarak alglanmaktadr. Oysa Ak'nin anda kayp eyann sahibinin aranmas, bulunamad zaman da beyt'1-male teslimi ve devlet hazinesine irad kaydedilmesi bir hayat tarz olarak karmza kyor. Beyit bunu anlatm: tiinde revn itdm elimle Akiy can Emnet ml- gyibdir der-i sultna taprdm O alarn en gzde detlerinden biri de toplumdaki fakir fukarann hakkn gzetmektir. Bunun iin senenin hemen her zamannda hayr ve hasenatta bulunmak, alar tok eyleme adna sofra atrmak, bilhassa tekkelerde sistemli ekilde yrtlen ikram fasllar, bugnk menfaat dkn toplumumuzun anlamakta zorlanaca hususlardandr. zellikle len birinin ruhu adna veya kaza belann defi iin verilen hayr yemekleri bu toplumun temel dinamiklerin-dendir ve deta bir toy, bir len havasnda geer. te o devirde de ller iin a edilir imi: Hn ile toylayayn ben yine sekn- yr Akya dostlara cnum iin a edeyin

Osmanl arivleri, tarihin yz ak saylacak kadar salam ve dzenli tutulmutur. Kltr hususlarnda yazy ihmal 249 250 eden atalarmz, devletin resm ilerini hassasiyetle yazya geirmi ve arivlemitir. Kanun anda arivciliimizin byk gelime gsterdii ve her alanda defterler tutulmaya balandn biliyoruz. Beyit yle: Benim bu defter-i derd belda anlr adm Vel menr- ikbl ferah okunsa adm yok Hsl- mrn senin yolunda klmayan feda Pdihm defter-i aknda yazlmad hs Beyitlerden anlalan o ki toplumdaki insanlarn adlar, bulunduklar makam, mevki, veya sosyal hayat standartlarna gre belirli bir deftere mutlaka kaydedilmektedir, ikbal ve ferah menurlar, haslar defteri tutulduuna gre devlet, milletin her hlinden haberdardr. Buna gre iyi ya da kt, icab eden her eyi yapacaktr. *** Sz uzatmak iin dvanlardan daha yzlerce beyit istihra etmek mmkndr. Zaten zet olarak ele aldmz bu hususlar, XVI. asr stanbul'unun belki panaromik bir fotorafn vermeyecek, peyderpey manzaralar sunacaktr. Ancak kendi kltrmzden bu derece uzaklatmz u amzda, eski tanklklar, bizim olan ve kltrmze sinmi bulunan aina sahneleri gndeme getirmekle, bizden sonraki nesillere bir miras brakmak mmkndr. Bu sebeple, unutulan ve kaybolan deerlerimizden, geleneklerimizden yalnzca bir nebzeciini konu alan bu yaz, daha sonra yaplacak geni aratrmalara mebde olursa sevineceiz. Kald ki biz burada iirlerde anlatlan tarihi hadiselere, o gnlerde vuku bulup da geleneklemi perakende olaylara hi temas etmedik. Oysa tpk gelenekler gibi, tarihi hakikatler de airlerin beyitleri arasnda aratrlabilir ve bylece tarihe bir de edeb metinler perspektifinden bakarak sosyolojik ve psikolojik almlara ulalabilir. Bu durumda konu yalnzca stanbul deil, belki btn imparatorluk topraklan olacaktr. Sz Bak'nin bir beyti ile kapatalm: Zamane hal-i Hindu v benefe ziynetin grsn Nisr etsin Sitanbul'a Semerkand u Buhr'y h Rindlik Dilkadr meclisin gayette hem rindnedir Her ne derlerse senin hakknda hep efsnedir

Nef' ark edebiyatlarnda airlerin ruhen ve tab'an mmessili olduklar baz edeb muhit ve meslekler bulunduu farze-dilir. Her bir airin edeb mahsullerine baklarak bu muhit (ekol) yahut mesleklerden (tarz) birine dahilmi gibi gsterilmesi de edebiyat tarihileri ve aratrmaclarna bir nevi anlatm ve tantm kolayl salar. Bylece airler, ortak edeb anlaylarn temsilcileri olmakla, belli bir kimlik kazanrlar ve deta bir sendikaya zoraki ye olur gibi, temsil ettikleri edeb akmn mecrasnda yuvarlanr dururlar. Haddizatnda hibir air, bir tercih sonucu byle bir edeb meslei semi deildir. Belki kendi tab'na ve syleyiine uygun den edeb meslein stadlarn takip ve taklid ile bu slpta baz stn baarlara imza atm olabilir. Edeb mahsllere ok renklilik ve ok seslilik getirdiini inkr edemiye-ceimiz bu anlaylar sayesindedir ki gzelin ve gzelliin 251 252 deiik veheleri tezahr eder. Bat edebiyatlarda bu tr edeb mesleklerin saylar onbei bulur ve bunlardan bir ksm Tanzimat dneminden itibaren edebiyatmz da derinden etkilemilerdir (klasisizm, romantizm, realizm, sembolizm vd.). Binaenaleyh klasik edebiyatmzda bu meslek ve akmlar bire bir karlayan baz slplar bugne kadar daha deiik biimde ele alnmtr, i yap ynnden tasavvuf ve Sebk-i Hindi; d yap ynnden ise Trk-i basit ve mahallleme cereyanlar bunlardandr. Ancak bizce bunlardan daha nemlisi asl edeb akm olarak alnmas gereken slplar "kane, hakimane, hne" vb. isimler olmaldr. Klasik edebiyatn bu nev' meslek ve slplar belirleyici nazm ekli gazeldir. Belki bu yzden olsa gerek dier edeb mahslleri darda brakma gayreti gze alnmam ve klsik iirimizin omurgasn oluturan bu meslekler ikinci planda braklmtr. Yine bu sebepledir ki Tanzimatla birlikte Bat'ya yzn eviren edebiyat dnyamzn bir devresinde klasik iire bak as da "yerli ve mill anlaylardan yoksun, fikirsiz, grsz, belli kalplar iine skp kalm karalamalar" eklinde olmutur. Nitekim ansiklopedilerimiz ve retorik kitaplarmz "edeb akmlar" hanesinde yalnzca Batl akmlara yer vermektedirler. Halbuki her edebiyatta olduu gibi Trk edebiyatnda da en eski dnemden itibaren, -ayet aranrsa- baz edeb akmlar bulunabilir. Her insann ayr yaratlta olmas kadar, her airin ruhunda ayr bir gzellik anlaynn bulunmas da tabidir. Klasik edeb terbiyenin belirli kurallarna uymakla birlikte ayn eyi deiik tr ve biimlerde yorumlayan kiidir ki ancak air tanmna liyakat kazanabilir. Bu da zaten -kanlmaz ekilde-edeb kltr ve terbiyenin bir gereidir. ark edebiyatlarnda, yukarda izahna altmz erevede deerlendirilebilecek akmlardan birisi de rindlik dncesidir. Pek ok airin dvanlar rindane gazeller yahut beyitlerle doludur. Daha da ileri giderek syleyebiliriz ki klasik ark airlerinin hepsinde rindane ifadelere rastlanr, ite bu bakmdan onlarn kimlikleri ortaya konulurken ok defa "rind" sfatna da rastlanr. Tasavvuf airlerden, mahall

airlere; ak airlerinden, hikmet airlerine dek hemen hepsinde bir para rindlik sezilmesi de bu akmn klasik iirde ne derece nemli bir yer tuttuuna delalet eder. Hatta tezkirelerde Rind mahlasn kullanan baz airlere de rastlanmaktadr (Badatl Rind ve Rind Ahmed Efendi gibi). Rindlik nedir? Trk Lgati, rind'i "Bi-bak, bir eyden pervas olmayan, laubali-mereb, bi-kayd" ve "Zahiren mstelzim-i ta'n u me-lamet ve batnen mstevcib-i selamet hal kyafette gezen, sarho, bedmest, bade-perest" eklide tanmlar. Mtercim Asm ise "Hind vezninde, bikayd ve laubali ve muhil ve zeyrek ve mnkir manasnadr. Trk'de yosma derler. Zahiri melm ve batn selim kimseye de tlak olunur ki Melmiyye taifesidir." aklamasn getirir. Mehmed Salah, gayet veciz ve msecca bir nesir ile kelimeyi "Arif-i labali-mereb, fey-lesof- lakaydi-revi; sureti sade, mu'tad bade ve fakat nur- irfan ile piraste olan hakim" biiminde tarifeden nl msterik Redhouse'un rind kelimesine verdii karlklar da hemen hemen bunlara benzemekle birlikte dierlerinden daha ayr bir mn ve daha ar bir ithamla tanmlanmtr: "Ayyar, ireti seven, iret erbab sefih" karlklar bu trdendir. Ancak onun rind kelimesine ykledii bir mn daha vardr ki son asra gelesiye kadar hibir eski metinde bu mnya uyacak rind'e rastlamak mmkn deildir. Redhouse'un tanm "an Atheist; or, a cunning knave" eklinde ifade bulmutur. "Ateist (dinsiz, Tanr tanmaz); yahut> alaklk ve sefahatin stad" eklinde tercme edebileceimiz bu karlkta, -eer ingilizce'nin bizim bilmediimiz bir incelii gizli deil ise- Redhouse bir para hakszlk yapmakta ve yalnzca kendi zamannn rindliini n planda tutmaktadr. Oysa ki klasik edebiyatn asrlar boyunca bu kelime ile tanmlad kimlik ve kiilik, tamamen bu tanmdan farkldr. Denilebilir ki eski rindler toplumun hret olmam feylesoflar ve akldaneleridir. Onlarn evresinde bir muhit mevcuttur ve o muhitte herkes mikdarnca rindlerden olumlu kiilik transferleri yaparlar. Bu husus yazmzn ilerleyen sa253 254 urlarnda ksmen aklanacaktr. Osmanllktan gnmze kltr kprs oluturan daha pek ok szlkte yukardakilere benzer rind tanmlaryla karlamak mmkndr. Ancak kelimeye hibir szlkte kesin bir mn ve karlk verilmemi, birbirine yakn pek ok anlamlar ierisinde bir kavram kargaasna yol almtr. Her szln rind zerinde birletikleri tek nokta onun ser-holuudur. Bu ser-holukta bugn bizim anladmz mnda sarholuun pek az etkisi vardr. Yine de hibir air, srf sarholuk saikiyle kendini rind olarak gstermez ve hatta tam tersine kelimenin bu mnsn vokablerinin dnda tutmaya gayret eder. ki ile lfeti en yksek derecelere varm airler bile bunu sylemekten ekinir; sylemek zorunda kaldklarnda da kendilerince bir mazeret mutlaka

bulurlar. Szgelimi Nedm, bade-perest bir rindden bahsederken, softa eyhlerin bile badeye dknln ne srerek suunu hafifletmek, belki rindliin anna leke srmemek iin, gayret gsterir: Zannetme duhter-i rezl rind ile gizlidir Annla eyh Efendi de babal kzldr smail Habib (Sevk), rind kelimesinin delalet ettii mnnn mbhemiyeti zerinde dururken "Dvan airleri, uzun asrlar hep rindlii terennm edip kendilerini hep birer rind grerek vndkleri hlde, eski yeni, btn edebiyat nazariyat kitaplarnda, rindliin ne olduunu anlatmak deil, byle bir eye temas bile edilemez. Btn eski airler nasl airlii anlamadan iir yazdlarsa; rindliin ne olduunu sylemeden de hep birer rind geindiler. Sanki onun ne olduu herkese bilindii iin rindlii anlatmaa lzum grmedikleri sanlr." der ki ksmen hakldr. Ancak haksz olduu taraflar daha fazladr. Bir defa rindliin ne olduunu anlatmak edebiyat nazariyatarnn deil hakikatlarn iidir. kincisi, rindliin ne olduunu bilmemek Cumhuriyet kuann sorunudur ve Osmanl ile kopardmz kprler sebebiyle kltrden silinmeye, yerine de bohem imaj yerletirilmeye allmtr. Dolaysyla eski kltr yapsnda herkesin bildii bir hususun nazariyat kitaplarnda yer almasna gerek yoktur. Olsa olsa smail Habib gibi Osmanl kltrn ilk elden Cumhuriyet kuaklarna aktarma vazifesini omuzlarnda tayan aratrmac ve aydnlarn, henz o bilgiler taze ve canl rneklerle mcehhez iken bunlar kayda geirmediklerinden bahsedilebilir. Osmanl nazariyat kitaplarnda bulunmasna gerek olmayan rindliin ne olduunu Cumhuriyet dnemi nazariyat kitaplar yazmalyd. Yani bizce eski airlerin "airlii anlamadan iir yazmalar" nasl klliyen yanl bir hkm ise "rindliin ne olduunu bilmeden rind geinmeleri" de o derece hataldr. Nitekim eskiler, "rindliin ne olduu herkese bilindii iin rindlii anlatmaa lzum grmediler". Ancak biz bugn rindliin ne olduunu anlamaya ve anlatmaya lzum hissediyoruz. Rind Kimdir? Btn yukarda verilen tanmlardan kartlabilecek sonularla rind, sureta tenkide ak taraflar olsa da hakikatte aldrsz hl ve kyafetle gezecek derecede dnyaya deer vermeyen bilge kiilerin ortak addr. ki ve sarholukla ilgili yanlar ise genellikle bir teferruattan ve klasik iirin baka trl sylenemeyen ince izgisinden ibarettir. kinin rengini dahi bilmeyen muvahhid bir airin rind olduunu sylemesi, rindliin ne olduunu bilmediinden deil; klasik iir terbiyesi yle icab ettirdii iindir. Mamafih yukardaki tanmlar, rind kelimesinin yalnzca lgat ve stlah mnlarna aklk getirebilmekte; ansiklopedik teferruatna bir katk salamamaktadr. Oysa rindlik, yksek bir kltrn asrlar boyu yourduu birikimleriyle yeni mahiyetler kazanm ve pek ok almlar bulunan bir vakadr. Bugnn insanna ne derece geni anlatlsa bile mutlaka eksik kalacak; onu ifade eden cmleler tamamlanamayacaktr. Belki o, anlamakla deil, yaanmakla renilecek bir davran biimidir; ama bugn de artk o hli yaayacak

ortam mevcut deildir. Deiimin boyutlar o efsunlu masaln krknc odasn da yutmutur. Pek ok ubelere ayrlm bir bilimde mtebahhir veya allame olmak ne derece zor ise; materyalist dnyann modern zamanlarnda, ana balklar bile ayr ayr bilim dal255 256 larn ilgilendiren rindliin braknz niformasn giymek; onu giyenleri sokakta tanmak bile muhaldir. Rind, pek ok hasletleri zerinde toplayan bir mefhumlar manzumesi olarak terkibinde bulunan her bir erdemi, derisinin rengi kadar kendisiyle imtiza ettirmi, ii bilgeliklerle ssl iken dardan bakldnda aleladelik snrndan bir zerre tamam kiidir. O, batnen tabiatn sekizinci harikas olduu hlde, zahiren bir sokak kedisinin bile konaklamayaca derecede harabe grnen kiidir. Nitekim ad geen makalesinde smail Habib, rindliin unsurlarn yle sralyor: "Meyhanenin kadehiyle tasavvufun kadehi, akn mecazisiy-le hakikisi, gnl adaml ii doluluu, da aldrmay, paray istihkar, kyafetine geliigzellik; zhdn d suretiyle zahide atp, sadece gzel olana ve gzel eye gnl balayarak fanilii ezelin "elest" ile ebedin sonsuzluunda avuttuklar iin hayattan km almay akl kr bilmek ve rinde hepsinden daha yaklaan, ikbale yukardan baktklar iin ikbal-leriyle bbrlenenlere kafa tutmann zevkine ermeleri." Btn bu zellikleri bir araya toplamakla da rind'i tam mansyla tanm olamayz. Zira btn bu saylan zellikleri tayan, yahut tadn syleyen airler, biliriz ki rind snfndan saylmaz ve edeb meslekleri itibariyle onlara baka vadilerde (kane, hikemiyane, uhane) rastlarz. Fuzul'ler, Nedim'ler, Galib'ler ve daha biroklar bu kabildendir. yleyse "Rind kimdir?" sorusunun cevab yine eksik kalmaya mahkumdur. O hlde bu soruyu, bizzat airlerin eserlerine eilerek irdelemeye ve eski bedii hafzamz ve tarihimizin labo-ratuvarn oluturan dvanlara mracaat ederek yeniden kefetmeye ihtiya olacaktr. phesiz her airin dvannda rin-dane sylenmi beyitler vardr. Dahas, pek ok iirde rind, rindan kelimeleri zahid'in karsnda fethedilmez birer kale olarak dururlar. Rind ile zahid atmas, dnyann en eski efsaneleri kadar bu edebiyatta reva grr ve iltifata mazhar olurlar. Fuzul'nin Arap diliyle yazm olduu Rind Zahid'i de bunun bir delili saylabilir. Biz imdi rind'in fotorafndan detaylar almak zere baz airlerin manzumelerinden, rind-ce sylenmi birka beyte objektif tutacaz. Hafz'n Kabri ark edebiyatlarnda rindliin timsali irazl Hafz'dr. Hafz Acemlerin en neeli, en uh, en hikmetli ve en lirik airidir. Buna ramen oncPbiilen kisve, aaal ve mutantan bir rindlik niformasndan ibarettir. Dvanndan tefe'l edilecek kadar bilgelikle maruf, filozof bir airin rind olarak tannmasna sebep, manzumelerinin ve beyitlerinin ounda

rindane dncelere ncelik vermesindendir. Gerekten de btn lirizme, btn hakimane edasna ramen rindane ifadeleri ok arpc biimde ben buradaym der durur, ite onlardan bir tanesi: Mest n-nn het ki gyed be-rz- har Men kstem utn e kesnd v n e cst Beyti Trkeye evirelim: "Ne hotur o mest olan kiiler ki, kyamet gnnde 'Ben kimim, sizler de kimlersiniz ve buras neresidir?' diyerek kendilerine gelirler.''Pes dorusu!.. Bir kii dnnz. ki iip kendinden gemi olsun. Ama bu yle derin bir kendinden gei ki ancak kyamet gnnde israfil'in suru ile ayabilecektir. Dahas, hl kendini o esrikliin tesirinden kurtaramamtr ve akl bana gelince ilk sorduu ey 'Ben kimim?...' suali olmaktadr. Size o mestliin derecesine baknz ki evvel ve hir ne varsa silip atm; gemi ve gelecek ve her eyi unutturmutur, ite gerek rind budur. Hafz'a gre bu rind, temsilcisi olarak meydana atld rindlik mucibince, derun leminde o derece kendini kaybetmitir ki d dnyann ve evrenin hibir davran ve gidiat onu ilgilendirmez olmutur. O hlde insanlarn ona kar takndklar her trl tavr, onun nazarnda bir saman p kadar bile kymet bulmayacak, gnlne hi keder kondurmayacaktr. Hani Rabia'nn bir mncaat vardr: "Rabbim! Sen dost ola da, isterse btn lem dman olsun bana." Bizce gerek rindin hayat felsefesi bu izgiye ok yakndr. Onun iindir ki rind, ie doru fetihler yaparken dardan gelen glleler, bu fetihlerle bir manev hisara dnen gnlne hi tesir etmeyecektir. Sanki bu bir konsantre hl, bir meditasyondur. Bu adan bakldnda Hint felsefesindeki 257 258 yoga ile rindin genel tavrlar arasnda bir benzerlik bile bulunabilir. Binaenaleyh bu anlayta, Fuzul'nin; yle sermestem ki idrk etmezem dny nedir Ben kimem sk olan kimdir mey-i sahb nedir haykrnn srr da gizlidir. Ayn konuda eyh Galib, "Bilme cihan umurunu rind-i cihan ise" buyuruyor. Bunlar bizim rind snfndan saymadmz airler olduu hlde sk sk rindane beyitler sylemekten hi ekinmemi ve gocunma-mlardr. Hasaseten bu trde eserler verdiini bildiimiz Ruh de batan sonra rindlik dnceleriyle yourarak syledi o lmez eseri Terkb-i bendinde; Sf bizi sen cism gzyle gremezsin A cn gzn eyle nazar gr ki ne ruhuz buyuruyor. Btn bunlardan anladmz o ki Hafz'n ifadelendirdii i dnya imaj, rind iin vazgeilemez deerde bir haslettir. O hlde yine bir air diliyle onu ebed istirahatg-

hnda rahmetle analm: Karr-yb olamam geri mest-i serrm Hasen o rinde ki asudedir mezarnda Hafz, ark edebiyatlarnda rindliin piri saylrken pek ok air de bunu iirleriyle tescil etmilerdir. Nef' bunlardan biridir ve yazd rindane gazellerindeki cokunluu Hafiz'dan ald feyze borlu olduunu syleyerek onu stad edinir: Byle ho-tab'ne rindane gazel mi derdi ol Sunmasa ger cm-feyz-i Hfiz- irz'e dest Ancak Trk edebiyatnn yakn dnemlerinde Hafz' bizlere tantp sk sk andran ise Yahya Kemal'dir. "Rindlerin Hayat" ve "Rindlerin Akam" balkl iirlerinde rindlii deta tarif eder ve usta iirinin cazibesiyle rd bu felsefeyi bir ideal olarak gsterir. Daha o "Dnlmez akamn uf-kundayz." derken rindliin o tlsml dnyasna adm atan okuyucu, iirin sonuna doru "Ya evk iinde harap ol, ya ak iinde, gnl!" telkiniyle artk kendini bir rind olarak hisseder. stad, "Rindlerin lm"nde ise Hafz' kafile-i rindann ba tac ve stad olarak niteler. Onun rindlik dncesini abideletirdii bu iki kt'alk iiri okuyarak Hafz'n ruhunu biz de ad edflim: Hafz'n kabri olan bahede bir gl varm Yeniden her gn aarm kanayan rengiyle Gece blbl aaran vakte kadar alarm Eski rz' hayl ettiren hengiyle lm sde bahar lkesidir bir rinde Gnl her yerde buhurdan gibi yllarca tter Ve serin serviler altnda kalan kabrinde Her seher bir gl aar; her gece bir blbl ter Hayyam'n Rindlii Rubai nazm ekli, drt msralk derli toplu yaps; veciz syleyie nem veren arka plan ile hikmeti konu edinmesi; ince mnlar, sanatlar ve nkte ile zenginletirilmeye msait oluu ve nihayet belli airlerce tercih edilii gibi sebeplerle rindlik felsefesine ok msait bir nazm eklidir. Bu nazm eklinin arktaki en byk stad olan mer Hayyam, ayn zamanda rindlik dncesinin de stadlarndan saylr. Bu sebepledir ki muahhar asrlarda rubai ile rindlik deta birbirlerini tamamlayan tr ve ekil olarak iiri bestelemitir. Felsef konulara arlk veren airlerin rubaiyi tercihi ve bunlarn da rindane hl ve tavrlar benimsemelerinde Hay-yam'm etkisi byktr. Nasl olmasn ki o, "Rubaiyat"n tedvin edince en baa u muhteem drt msra koyar:

med seher nida zi-meyhne-i m K'ey rind harbti-i dvne-i m Ber-hz ki pr knm peymne zi-mey Zn p ki pr-knend peymne-i m

Rubainin evirisi yledir: "Bir seher vakti, meyhaneden yle bir nida geldi: Ey bizim divanemiz olan harabati rind! Kalk, (kafatas denen) peymanemiz (toprak ile) doldurulmadan biz peyma-nemizi arap ile dolduralm." 259 Bu nefis rubaide her ne kadar tasavvuf bir hava sezili-yorsa da, Hayyam'n rindane ifadesiyle dnyann geicilii bir iirde ancak bu kadar veciz ve muhteem anlatlabilir. mer Hayyam'n rubaideki bu rindane felsefesi, Trk edebiyatna da aynen yansm ve en ok yazan en gzel rubai airimiz Azmizade Haleti ve dier rubai stadlan Hayyam'n fikir ve felsefesinden etkilenmilerdir. Dolaysyla rindliin ne olduu yahut nasl anlaldn bilmek hususunda rubai nazm eklinin rnekleri zerinde ciddi bir aratrmaya ihtiya olduu kesindir, ileride yaplacak byle bir aratrmann hayli ilgin olacan sanyoruz. Tekrar syleyelim, Hayyam'n rubailerine benzer rindane rubailer, pek ok airin dvannda bulunmasn istedii ve bu uurda aba sarfettii iirler arasndadr. Ancak onun apnda muhteem rubai syleyebilen Trk ve iranl air yine pek azdr. Nef' bunlarn en baarllarndandr. Onun rindlik anlaynn bir cephesini veren u rubaisi gerekten 260 de Hayyam'n msralarn aratmaz; -^ 2 e Ey dil hele lemde bir dem yo imi Var ise de ehl-i dile mahrem yo imi Gam ekme hakikatte eer arif isen Farz eyle ki el'n yine lem yo imi

Rindlik ve Dier Nazm ekilleri Yazmzn banda da belirttiimiz gibi rindlik felsefe ve akmnn en fazla tatbik edildii nazm ekli gazeldir. Paralel bir ifade ile, gazelin ana konusunu oluturan iki, kadn ve ak, klasik iirdeki rindlik dncesini tasvirde en fazla bavurulan konulardandr. Hemen her airin dvannda bu trde gazellere rastlanrsa da klasik iirimizin btn zamanlar iinde en fazla rindane gazeli XVI. asrn byk airi Bak yazmtr. Ancak rindlik akmnn stad- azam saylabilecek Bak'den sonra da pek ok air bu tarz denemi ve baarl olmutur. eyhlislam Bahay ve Nazm bunlardandr. Ancak bu edebiyatn ihtiaml saltanatn tamamlad dnemlerde ikinci bir air kp rindane gazel syleme hususunda adn rindler halkasnn bana yazdrr ki bu, Ende-runlu Vsftr. Onun pek ok

iiri yannda zellikle; Rindiz ferah u zevk safa kfilemizdir Br- gama lkaydi-iail rhilemizdir diye balayan iiri rindilik felsefesinin de temellerini gstermek bakmndan nemlidir. *** Dvan iirinde gazei yannda rubai ve terkib-i bendler de rindlik akmnn anlatmna uygun nazm ekilleri olarak karmza kar. Terkib-i bend nazm eklinde en baarl olmu airler arasnda yine rind airlerin adna rastlarz. Bunlardan Bak'nin Kanun Mersiyesi her ne kadar fazla rindane deil ise de Ruh'nin nl Terkb-i bendi neredeyse batan aa bu felsefenin retileriyle doludur. Nitekim kendinden sonra yazlan nazireleri de bu muhteem iire yaklaabilmek gayesiyle hep rindane edalar tayacak tarzda kaleme alnmlardr. 261 Bir Tasnif Denemesi Z

Klasik Trk iirinde rindlii -ad konulmam olsa da- bir " edeb akm ve tarz olarak kabul eden yzlerce air ad say- _ mak mmkndr. Daha kurulu andan itibaren rindce dnmeyi iirin gerei kabul eden her air, ister istemez klasik slubun icabn yerine getirmi ve kendisi ile toplum; i dnya ile muhit ve batn ile zahir arasnda gelgitler yaamtr. iire akseden bu dncelerinde onlar bazen ikinci bir kiilik; yahut kendileri olmayan kiiler olarak grrz. Tabiri caizse iir balosuna girmek iin davetlilerde aranan kyafet mecburiyeti onlar ayn tarz kisvelere brndrm ve tavr u hareketlerinden ifade ve anlatmlarna varasya kadar belli kstaslar ierisinde harekete zorlamtr. Biz, onlarn bu vehelerini imdi kronolojik bir tasnif erevesinde grntlemeye alacak ve her asrdan bir veya birka airi inceleyerek rindler dnyasna k tutmaya alacaz.

262 Fatih Sultan Mehmed, Dvan iirinin kuruluunu tamamlad yllarda bizzat bir sultan olarak bu iirin geliip genilemesine nayak olanlardandr. O savalarla ve at srtnda geen mrnde hibir zaman bir meyhaneye gidebilecek kadar bol zamana sahip olmam; dahas, mr boyunca azna hi iki kadehi dokundurmam bir muvahhid kul iken, rindlerden saylabilmek iin deta tebdil gezer ve yle der: Sadr- meyhanede rindn ile bezm eyleyben Taht- Kvs'a geip iret ile Cem olalm imdi bir padiah dnnz; meyhane kelerinde bezm eyleyip elence meclislerinde

bulunsun veya Keyka-vus'un tahtna oturup o tahtn evresini ayyalarla donatarak Cemid'leyin iret eylesin. Bu olacak ey deil. ll ki airlik baa bela. Byle sylemezse kimse onu airden saymayacak. O hlde airliin gereini yerine getirmekte bir mahzur olmasa gerek. Geri onun gibi rindler ill meyhane diye tutturmazlar; her nereyi bulurlarsa orada iret meclisini ku-ruverirler. Nasl olsa gkkubbe, geici zek ve sarholuklary-la bir meyhaneden farkl olmayan, adna da dnya denilen bu mekann klarla donanm bir tavan saylr. te u ifade onundur: Avniy rindn hrbat ire ay etmek iin Arsa-i lem ana sahn il felek eyvan gerek Btn bunlarda onu mazur gsterecek bir tek sebep olabilir. O da bir la'l dudaklya tutulup kalmaktr. Bu durumda rindler gibi davranp meyhanecinin dizleri dibinde yklp kalmak belki mazur grlebilecektir: La'li devrinde harabatliim ayb eylemen Rind olan eyler heme ke-i hammra meyi *** Klasik edebiyatmzn gndoumu demek olan Kanun devrinde rindlik felsefesi en byk mmessilini yetitirerek gelecek asrlara uzanan bir yola girer. Bu stad, devrin resmen ve bihakkn Sltan'-uaras saylan Bak'den bakas deildir. Ezelden h- akmbende-i fermanyz cn Muhabbet mlknn sultn- l-nyz cn diyerek rindliin engin gnllln kendine iar edinen bu sz ustas, bende iken ah olmann tezadn, rindliin i-d ikileminde ok gzel deerlendirmektedir. Ayn dnemlerde payitahttan uzakta kalm bir kelime sihirbaz da -ki o Fuzul'dir- "Fakir-i pdieh-s ged-y muhteemem" diyerek onu destekleyecektir. Bu anlaytr ki daha sonraki zamanlarda Azmzade Halet'ye; eh-i akm sipihr fitb tac u taht etmem Bir abdalm ki lsem dehre arz- ihtiy etmem beyitini, Nb'ye de, Egeri khne netz revacmz yoktur Revaca da o kadar ihtiycmz yoktur. dizelerini syletecektir. ite bu istina ve tokgzllktr ki rindin ban dik; alnn ak eyler. Kimseye boyun emeden, minnet altnda kalmadan, keyfince ve dilediince yaamann huzur ve rahatl, hibir mutluluk faslnda bulunamaz. Bu yle asude bir hayattr ki Bak, btn mr didime ve mansb hengamesi iinde gemi olduu hlde, rindliin erdemini bilen ve maalesef onu pek az zaman yakalayabilmi bir muztariptir.

Belki bu yzdendir ki rindlik felsefesini pek iyi irdelemi, sahnenin nn ve arkasn ok yakndan tanyp bittecrbe kaleme sarlmtr. Sonunda "Bak kalan bu kubbede bir ho sad imi" inceliine ulam olmas, rindlikte fena bulmasna yol ap onu rindler meclisinin postniinliine ykseltmitir. Hele o "Ba emeziz edniye dnyy dn iin" deyii ne muhteem bir haykrtr. Nitekim onun ada gr sesli air Hayreti, "Ne Sleyman'a esiriz ne Selm'in kuluyuz" derken ayn dncenin temsilciliini yapar. Byle rindlii kim istemez. Her devirde, herkesi birilerine ba ediren zaman ve zamane, 263 derya gnll alperenler iin ne mthi dmanlardr. Bu dmann elinden kurtulmak iin rindlie meyledip harabat ehli olmak elbette bir k yoludur. Nitekim Hayret'nin arkadalarndan olan Hayal Bey; Hrbat ehline dzah azabn anma ey zhid Ki bunlar ibn-i vakt olmu gam- ferday bilmezler buyuruyor. Gerekten de ibn-i vakt olmak bir ayrcalktr. Devrin aleladelik arkna uygun yaayan, gemile ve gelecekle uramay kendine dert edinmeyen, iinde bulunduu ann kymetini bilip onu deerlendirebilen bir kii, elbette ki cehennem azabndan korkmayacaktr. Zahidin ona "Sakn yapma, aman ime, zinhar ak u alaka duyma, glme, oynama..." gibi emirler vererek "Vallahi yanarsn, Billahi yanarsn" ile hatm-i kelm eylemesi, bir hi mesabesinde kalacaktr. Zaten rind ile zahidin bu mcadelesi de kuru bir kavgadan ibarettir. Bu anlaytr ki Bak'den iki asr sonra Nb'ye Kimdir bizi men eyleyecek b- rinandan Mevrs- pederdir gireriz hne bizimdir dedirtip Hz. dem'den dolay cenneti baba miras kabul et- me dncesini getirecek ve deta rindi, naz ehli yapacaktr. Buna karlk birtakm eski airlerin rindlii daha bir tevazu ile geer. te yenieri airi Ak'nin bir kaytszl: Rind-i ser-bz ana derler elin aya ediben Der-i meyhanede gam yemez ayak kabyin airin anlatt bu manzara ile rindleri tanmamz daha kolaylaacaktr. Ona gre rind, kelleyi koltua alm, ayakkab bulamayacak derecede fakr u zaruret iindedir. Ancak can sa olsun, bunlar hi dert edinilesi eyler deildir. Onun asl dert edinmesi gereken hl, meyhanenin kapsnda bir ayak kab (iki kadehi) bulamamaktr. Ama siz u rindliin derecesine baknz ki o, ayak kab bulamad iin de zle-si deildir ve elini (her iki mnsnda) ayak ediniverir. arab kadehle deil de avucuyla imekte ne beis vardr? Yahut, ayayla gidemedii meyhaneye ellerini kullanarak gitmesine kim manidir? Hem ayak

kab bulunmazsa ne olur? Dnyada nice varlk iinde yzen sultanlar iktidar derdiyle yanp tutuarak ztraplar ekerken,*kylarda kalm bir fakirin elin kanesi yerine kei viranesinde bahtiyar olduu vki deil midir? Bak'nin bu konudaki u mthi hkmn hatrlamak yetmez mi: Sultna kayd- saltanat- dehrpybend Derv kendi bana sultn olup gider *** fi Bak'den sonra rindliin en usta kalemi hi phesiz Ru-h'dir. Daha iin banda; Ben kimim bir rind-i eyd meskenim meyhanedir Duhter-i rez mahremimdir hemdemim peymnedir diyen bu vizyon sahibi air, asrlarca deerinden bir ey kay-betmeden ve dnya durduka itibar grecek olan Terkb-i bendinde batan aa zamaneyi sorgulayacak, ie doru fe-tinlerle, d dnyann pespayeliklerine yuf ekecektir: Yuf harna dehrin gl glzrna hem yuf Ayarna yufyr- cefakrna hem yuf Onun, yine bu terkibde yer alan pek ok msralar rindlik felsefesinin en derin anlatmn gn yzne karr. Hele "Surette eer zerre isek manide yuhuz" dedii msrada zerre ile gnei (yuh, gne manasnadr), i ve d planda zikreder. Rind, sureta ate bcei gibi grnse de iinde bir gne aydnl gizlidir. Kald ki o, Sft bizi sen cism gzyle gremezsin A cn gzn eyle nazar ki ne ruhuz diyen adamdr. Bylece sofuyu, zahirine bakp ayplad rindin gerek yzn grmeye arr. Geri o bu bak asn bir keder meselesi yapmaz ve dnyann belalarna da hi mi hi aldr etmez. Zira rind, btn bu bela denizleri265 266 nin zerinde Nuh'un gemisi kadar gvende ve rahattr. "Tufan ise dnya gam biz keti-i Nuh'uz" msra bu dncenin vecizelemi hlidir. Hele yrekten gelerek ve hibir riyaya bulamadan "A'l'larna a'llanrz pest ile pestiz" diyebilecek ka gnl ehli bulunur dnyada? Bu, ancak gerek bir rindin davran biimidir ve Ruh bu sfattandr. ***

XVII. asrda rindlik akmnn temsilcileri arasnda nl kaside-g Nef''nin ayr bir yeri vardr. Tabiatndaki yiit eda ve sesindeki gr tannaze onu zaten rind yapmaya yetecek hasletlerdendir. Szn dudaktan esirgemeyen bir airin; Rind-i akz hsl- Neft-i b-perv gibi inya in bigneye bigneyiz demesi, hi phesiz sevgiliye bile minnet etmeyen bir rind k karakteri ortaya karr. Bu anlay, rindliin, "dosta dost; dmana dman" tavrndan baka bir sey deildir. Burada "a'llarla a'llanp pest ile pest olan" hogr yerine, sanki dnyaya meydan okuyan bir sahipkrann yiit tavr vardr. Aktan ayrlmaz gibi grnen rindlik, bu beyitte sanki k ile mku da birbirinden ayrr. Hele u beyitteki cr'ete ne demeli? Vaiz derdi meygedeye kordu mescidi Grse saf-y meclis-i rindnemiz bizim Nef T ye gelesiye dek klasik iir kltrnde rind daima zahid tarafndan hakir grlm ve rindler de deta daima mdafa hisarlarna snmlardr. Sanki rindlik bir yz karas su, zahid de onlarn asesba. Oysa Nef' yukardaki beyitte zahidi meyhaneye aryor ve mescidden soutuyor. Bir kerecik meclisimizde bulunmu olsayd, zahid bir daha mescide gitmeye tevbe ederdi, demek istiyor. Rindlii ona bu derece cazip ve dayanlmaz gsteren, belki de bu konuda Hafz'dan el alm olmasyd. Nitekim; Byle ho-tab'ne rindne gazel mi derdi ol Sunmasa ger cm-feyz-i Hafiz- irz'e dest diyen o deil miydi? phesiz o geni kltr ve engin Farsa bilgisiyle, suyu ta kaynandan ienlerdendi. stelik bizzat rindliin piri olan Hafz idi. Nef' ile ayn gnein n paylam, ayn havay teneffs etmi olan Nail, Pels-pre rindi be-d kse be-kef Zekt mey verilir bir diyre dek gideriz buyuruyor. Elhak, ikinin mubah olduu, hatta mminlerin bile zekat verirken arap cinsinden verdikleri bir lke, elbette rindlerin cenneti olurdu. Nail, kendi i dnyasnda byle bir cenneti yaayanlardandr. Nitekim, Rh yok savmann pr-i ab-punda Hl var meygedenin rind-i kadeh-nunda derken ayn atmosfer altndadr. Meyhanenin eyhini tekkenin eyhine tercih etmek, elbette safay alp kederi atmaktr. Azade ve sermest olmak varken birtakm ykmllkler altnda kalp dnyay omuzlarna almann mns olamaz. Zira rindin gnl zaten dnyalara bedeldir. znty ve dnya gamn onun yerine zaten kaba sofu ekmektedir. Aslnda rind de zahidin hline acyp onu bu skntlardan kurtarmay bir sevap kabul eder. Ne var ki zahid inat edip meyhaneye gelmez. Aslnda bir kerrecik

kazara oraya yolu urasa, derin ryasndan uyanverecek, belki zhde tvbe edip rindler iin hayr hasenatta bulunacaktr. Dahas o rinddeki kadir ve kymeti anlasa, ona sayg olsun diye srtndaki zhd ve takva cbbesini karp ayaklan altna seriverecektir. te ifadesi: Kadr-i rindi anlasa zhid reh-i meyhanede Hrka-i tecrid-i zhd ana pyendz eder Nail'nin bu meyhanesi, artk bir harabat deil belki bir glistandr. Orada keder deil nee vardr; hznl i ekiler deil, cokulu haykrlar, uh naralar vardr. Orada mey267 haneciden bade dilenen harabatiler, her birerleri ellerinde baharn krmz gllerini tutan iveli dilberlerdir. Nail'nin bu husustaki tespiti udur: Benem ol bde-ged-y harm-i meygede kim Elimde gl gibi bir cam-1 u'le darm var Kii rind oldu mu "Sat anasn..." demek, dorusu pek kolaydr. Bu durumda fakirlik yahut paraszlk, hi de dert edinilecek bir ey deildir. Zira eline kadehi alan bir rind, yle meyhane peykesine de kuruldu mu; artk dnya sultanlar onun yannda hi kalrlar. O hlde Nail u iki msra sylemekte hakl saydr: Gemi serr-i meygedeye rind-i bde-hr Muhtc-fillsahmerikenkmrnlanr Rindlik, Nail'nin zamannda yaygn bir akm olarak en 268 ihtiaml dnemlerini yayordu. Onunla hem-asr olan pek _* ok airler de bundan nasiplerini almlardr. imdi o sz " ustalarnn dvanlarndan rastgele sayfalar evirip birer ne- fes rindlik koklayalm: Beli'e gre rindlik mertebelerinin en I ykseinde Klhani-i Layhar oturmaktadr. Bu vesile ile ol-< sa gerek sevgilisinden iki isterken onun ruhunu ad etmeyi de ihmal etmez: Sunduka ehl-i aka mey-i ho-gvr dolsarh-Klhan-irind-iLyhr Nadir, rindin elindeki kadehe ilaveten ona saz da vererek her telden aldrp her diyardan ak hikyeleri syletir: ip mecliste sahb, ak- dilberden ederven Harf-i rinddir mutrib aceb mi alsa her kldan Riyaz ise, rindi elinde kadehsiz dnemez ve elinden kadehi alnnca yznden denin bin para olduunu syler: Rindin yok elinde cam- ren Sgar gibi zehr akar yznden Daha sonraki dnemlerde Mverrih Raid, rind ile ikinin zdeletiini ispat edercesine

yle haykrr: knca nm meygmlla bir rindin Elinde b grlse arbdr derler Bir asr daha ilerleyip edebiyatn genel manzarasna bakldnda rindlik sayfasndaki dipnotlardan fazla bir ey deimedii, hatta belki lgatlarn rind tanmna yeni anlamlar ilve edildii grlr. Artk rindin ad ktye kmaya balamtr. te Yeniehirli Avni'den bir beyit: Bint'l-inebi durma hemn kullanyorlar Rindn- hrbatta yok millet mezhep air Pertev, yine zahide atarak artk onun da iki ile bann ho olduunu, ancak ayplanma korkusuyla arab gizli itiini (rb-i yehud), oysa bunun rindlik kitabnda yeri olmadn u msralarla ifade eder: ZhiM rb-i yehud ile grlmez ne'e Zevk- i rindneyi bir meygedeye var da gr Artk rindler de kalp deitirmeye balamlardr. Baz airlerin sylediklerine baklrsa XIX. asrda rindlik, neredeyse Bektaliin Baba erenleriyle telif edilmeye balanr. Artk ramazan orucunu yemek de rindliin raconu olmutur. te Ne'et bunu sylyor: Gndz karr zevkini rindn ramaznn ftar safsn dahi ehl-i ikem eyler Buna, Iznikli Kurb'nin beyitini erh decek olursak, ramazan boyunca oru tutan rindin, bayram arefesinde eline kadehi alp meyhanenin damnda hilali gzlemeye baladn ve grnr grnmez de iki ile bayram safasna baladn anlarz: 269 270 Rind olan meyhane bmnda durup eb-gh- tyd Elde cm- mey tutar gzler ufukta mh- tyd *** Rindlik bahsinde bunca kalem oynatan stadlarn ardndan bu bahse hatime okumaya gelecek bir stad daha vardr ki o, Dvan iirini mezara gmmeye alan, buna ramen, hemen her iirine o kltrn kokusu sinmi bulunan Ziya Paa'dr. Zaten ondan sonra da bu bahiste hemen hemen bir tek Yahya Kemal sz syleyecek ve rindlii modern iir iinde ihyaya alacaktr. Ziya Paa, Dvan iirine ait ciltlik muhteem antolojisine Harabat adn koymutur. Harabat, meyhane demektir. Bir gn kendisine niin byle bir isim setii sorulur. Paa'nn cevab neredeyse btn bir Dvan iirini zetler derecede ,

vecizdir: - airleri mescidde deil, ancak harabatta toplayabilirdim. Dorusu Paa'nn bu ifadesi bile, Dvan iirinde rindligin ne derece kkl bir yer edindiini anlatmaya kafidir. O, Badatl Ruh'ye nazire olarak yazd ve bihakkn onun derecesinde baarl olduu Terkib-i bendinde, tpk stad gibi rindlii tervi eder ve Dvan iirinin sekerat- mevtinde bu gelenei salam bir ekilde tespit edip peyrevlik yapt aire ihanette bulunmadn gsterir. Daha ilk beyitte; Sk, getir ol badeyi kim mye-i candr rm-dih-i akl- melmet-zedegndr demesi, rindligin Melm-mereb lakaydilii ile arab bir can mayas olarak grmenin harabatiliini birletirdiini ispatlar. Artk onun msralarnda iki, "kemal ehlinin gnlne cila; ham ve tecrbesizlerin aklna ziyan"dr. O, Sk, ielim akna rindn- Huda'nn Rindn- Huda vkf- esrr- nihndr derken rindligin ne yksek bir paye olduunu, deta rindle-re gpta ederek syler. Artk "maksad Kevser; emeli Cennet" olan zahidin devri gemitir. Tabiri caizse asrlar boyunca okunan Rind Zahid hikyeleri birer efsaneye dnp rafa kaldrlm, halk gerekleri grerek rindligin deerini anlamtr. Ya u beyte ne denebilir? Pr-i meye sorges'elede var ise phen Vaizlerin efsneleri hep hezeyandr Ve nihayet o, bade gzel sev var ise akl uurun Dny var imi y ki yok olmu ne umurun diyen adamdr. Bylece rindlik kemale ermi olur. Belki de modern zamanlarn rindlii bu msralar ile temellenir. Tpk Redhouse'un tanmlad gibi. Tanzimatla birlikte kendini yenileme frsatn kaybeden Dvan iiri, belki de klk deitirip ruhumuza soktuu rindlik felsefesi ile sonraki nesillerden intikam almaktadr, yle ya imdiki zamanda hemen herkes rind (kalender, serseri, sarho, ayya, sefih, pervasz, dinsiz vs.). O eski eli plesi rindler, acaba imdi Yahya Kemal'i daha m iyi anlyorlardr dersiniz? Dnlmez akamn ufkundayz, vakit ok ge... 271 I

H AKIN ELNDEN akn -den hli S! s*?

h mine'l-ak ve hltih Ahraka kalb bi-harrtih eyh Galib (Ah, akn elinden ve onun hllerinden; ateiyle kalbimi yakt yandrd...) h Mine'l-Ak (Akn z Yurdu ve Has Bahesinde Bir Temaa) Gnl gamn nice safha-i beyna yazam Kalemden od kuben korkarm ki yna yazam Avn (Fatih) 275 Eflatun, ak "Doumsuz, lmsz, artmaz, eksilmez bir gzellik" olarak tanmlar. Bu gzelliin, btn dnya edebiyatlar ve hatta btn zamanlar iinde en uzun sreyle konu edildii edebiyat gelenei herhalde Dvan Ede-biyat'dr. Zira Dvan Edebiyatnn ak terennm, nitelik ynnden Bat edebiyatlarndan; nicelik ynnden de Dou edebiyatlarndan ayrlr ve mesafelerce geni armlara zemin hazrlar. statistiklere gerek duyulmadan iddia edebiliriz ki, dnyann her yerinde iirin en nemli tema's aktr. Dvan Edebiyat da iir arlkl bir edebiyattr ve tabii ki batan sona akn beyanyla doludur. O, ak konusunda sylenmemi sz brakmamtr ve biz bu konuda ne sylesek, szn ardn getiremeyiz. Bir mukayese iin u kadarn belirtelim ki Dvan iirinde "mecaz yahut istiare yoluyla" "Sevgili" kelimeini karlayan 100'den fazla kelime, ifade ve terkip vardr. Bunlara ak, k ve

ayarla ilgili olanlar da ilave ederseniz, neredeyse gnmz orta direinin kelime hazinesine eit bir say ortaya kar. Bu durum, eskilerin yalnzca akla ilgilendiklerini deil, klasik edebiyatmzn aka verdii deeri gsterir. Ak kelimesinin gerek ahenk ve musik; gerekse mn ve ifade ynnden zengin ilhamlara ulaarak her gnlde bir baka kla parlamas ve kendisine daima mteri bulmas, Dvan airlerinin de onu ba tac edinmelerine yol amtr. Nitekim XV ila XIX. yzyllar arasnda "Ak (Aka ait, akla ilgili, k)" mahlasn kullanan airlerin adedi neredeyse on bei bulur.1 Dvan Edebiyat Islam bir edebiyattr. Yani byk lde Kur'an ilimlere vabestedir. Buna ramen Arapa bir kelime olan "ak" Kur'an- Kerim'de hi anlmamtr. Onun yerine "hb, mahbb, muhabbet" kelimelerini grrz. Hz. Pey-gamber'e "Habibullah (Allann sevgilisi)" denilmesi de zaten 276 islam'n aka verdii nemi gstermeye yeterlidir. "Mihr" ve " "sevda" kelimeleri de ak yerine kullanlr. Farsa "yr" keli~ mesi ise "k" ile eanlaml olarak Trke'de kkl bir yer ~ edinir. Btn bu zenginliin sebebini 'Allah gzeldir, gzeli ~ sever" hadis-i erifinin delalet ettii derin mnya ve Trk -j ruhunda akn ve sevginin uyandrd geni yankya balamak mmkndr. Kur'an- Kerim'de, Yusuf Peygamberin hikyesini anlatan sreye "Ahsen'lKasas (Hikyelerin en gzeli)" denilmitir. Mfessirler bu isimlendirmede Yusuf'un Zeliha ile yaad asil ak macerasnn tesiri olduunu syler. O hlde ak gzel gren bir inan ve dnce sisteminde, airlerin de ak terennmnden daha tabii ne olabilir?2 1 Geni Bilgi iin bkz., Pala skender, Ak ve Dvanndan rnekler, vs. VI. vd., Ankara, 1988. 2 Kur'an- Kerim'deki Yusuf sresinin (12. sre) nc ayetinde "...en gzel kssay sana anlatacaz" Duyurulmaktadr. 111 ayetten oluan bu srede Hz. Yusuf'un kssas anlatlrken Zeliha ile aralarnda geen ak macerasna da geni biimde yer verilir. Dvan airleri bu hikye erevesinde Yusuf ve Zeliha adl mesneviler kaleme almlardr. Saylan otuzu bulan mesnevilerden en nls Akemseddin'in olu Hamdullah Hamdi (. 1503) tarafndan kaleme alnm olup lirik slbu ile dikkatleri eker (bkz. Onur, Naci, Hamdullah Hamdi, Yusuf u Zeliha, Ankara, 1986). Dvan airlerinin ekil itibariyle belli kalplar iinde hareket etmek zorunda olduklarn biliyoruz. Bu edebiyatta belirlenmi baz nazm ekilleri vardr ve her nazm eklinde anlatlmas gereken korftar aa yukar tespit edilmi durumdadr. Bunlar iinde birinci dereceden ak ilgilendiren ve aka konu olan nazm ekli gazeldir. Bunu takiben musammat trleri ile, arklar, rubailer ve kt'alar da ak konularna arlk vermilerdir. Eer dvanlarn dna tanrsa, akn tr ve tema olarak bal bana bir sanata dntrld mesneviler devreye girecektir. Tarihte nl ark aklarnn ve klarnn hikyelerini anlatan bu tr eserler (Leyl ile Mecnn, Hsrev rn, Vmk u Azr, Salaman u Ab-sl vb.), akn manzum birer roman olarak karmza karlar. Her birerleri bazen binlerce beyit tutan bu eserlerde akn tahlil, tasvir ve felsefesi ile, bir nevi aka tevik gayesi n plandadr, ister tasavvuf (Hsn Ak vb.), isterse alegorik (em' Pervane, Beng Bade

vb.) olsun, bu tr mesnevilerde yine akn hkmranl sz konusudur. Bu mesnevilerin her birerlerinde, yazldklar alarn ak telakkilerini, beer heyecanlarn, mahall ak u alaka temayllerini, kh bir masal tipolojisi erevesinde; kh bir ulv kelm saygnl ierisinde takip edebilmek mmkndr. (En kk kaamaklardan en saygn hiss kaplanlara kadar, akn btn bir tarihi, bu mesnevilerde gzler nne serilmitir. Tabiri caizse bu klasik mesnevilerimiz, akn en teekkll labora-tuvarlardr.) Dvan airlerinin ak terennmle kullandklar en yaygn nazm eklinin gazel olduunu sylemitik. Gazel -klasik tanmyla-, kadn, ak ve iki konularnda yazlan 5-12 beyitlik manzumeye denir. Her bir beyit bir mn btnlne sahip olacak ekilde dzenlenir. Beyitlerin hemen ekserisi de akla alakaldr. Batan sona ak konu edinen yek-aheng gazellerin ise bu babda ayr bir yeri vardr. Kadn ve iki konulan, haddizatnda aktan ayr eyler de deildir. kane bir gazelde bunlarn hepsini i ie bulmak mmkndr. Akla ilgili her trl ac, sknt, mutluluk, ilgi, yakar vs. ili duygularn anlatld gazel nazm ekli, bir Dvan airinin en vazgeilmez manzumesi demektir ve gele277 278 nek de onlar byle davranmaya zorlamaktadr. Bu bakmdan her Dvan airi gazel beyitlerine nakettii ak ilmini iinde her his ve fikrini bir iek edasyla sunar, klasik bir zevkle yourup ssl bir slpla yazar. Bylece her beyit ak ve sevday, derin ama klasik bir erevede sunar. En mahrem duygulardan en mukadder talih oyunlarna kadar, ebediyete uzanan btn mevsimler, btn gnler ve gecelerin, hatta geecek zaman ile bakalarnn da ortak olacaklar hislerin, yaanm aklarn, sevdalarn hikyelerini anlatr. Bu beyitlerin mellifleri, kendi alarnn gndelik icaplar yannda, btn zamanlara ait sevdalarn da szcs olurlar. Denebilir ki onlar, btn ahsliklerine, btn kalp rpnlarna ve his dalgalanmalarna ramen birbirleriyle ve hatta her devirdeki ve her yataki her okuyucuyla biraz akraba, biraz dert ortadr. Btn bu klasik ak duygulardr ki bazen birbirlerine benzemeyen gnlleri yekdierine yaklatrr; ak ekseninde insanlar birbirleriyle dost eyler. Hepimiz o anlatlan akta kendi akmzdan bir para bulur ve bizim yerimize konuan bu airi alklarz. Belki bu yzden gazel beyitleri arasnda admz, kh hicran ve hasret faslnda okur; kh gzya ve feryad babnda buluruz. Ama asla mutluluk ve saadet sayfalarn aamayz. Buna mukabil akn en zge yurdu olan gazeller sayesinde Dvan iirinin genel ak anlayn yakndan tanr ve severiz. Bylece biz, yannda rtbelerin, anlarn ve ereflerin, hatta ehirler dolusu hazinelerin zebn olduu; korku ve utanc ortadan kaldrp, sevgilinin rzgrlar ile yedi iklim drt bucan yklp yakld, ta stnde tan kalmad, tutkunlarn nce hk ile yeksan edilip sonra btn gzelliklerle yeniden ekillendirildii, pnarlarnda huzur ve sknun akt, en ac haliyle bile en gzel zevklerin yaand akn en grkemli eklini Dvan iirinde buluruz. (Orada ne Homeros'un karlkl oturup da birbirine bakan sevdallarna; ne Kk Prens'in (A. St. Exu-pery) ayn anda ayn noktaya bakan klarna rastlarz. Orada yalnzca sevgiliye bakan; ne olursa olsun ondan bakasna

bakmaya tenezzl etmeyen bir kn tek tarafl gayretine, karlksz akna ve hazin hikyesine ahit oluruz, ite bunun iindir ki klasik iirlerimizdeki ak, ne nicelik, ne de nitelik ynnden bir baka edebiyatn akyla kyaslana-maz ve yine bunun iindir ki bu ak, pek asl, pek erefli bir gnl iidir ve Dvan aiflerince de, anna en layk biimde anlatlmtr. Dvan Edebiyat'ndaki ak, k ile mauk (seven ile sevilen) arasnda daha ok k ilgilendiren bir durumdur. Buna nc kii olarak bazen rakip (ayar) de mdahildir. Ne yazk ki kta haddinden akn olan bu ak, sevgilide hi yok gibidir. Ondan hibir durumda ak sadr olmaz. Belki mrde bir iltifat sz konusu edilerek; o da kn deil, rakibin nasibine der. nk sevilen (mauk) bir taneciktir; sevenler (uak) ise yzlerce, hatta binlerce... k bunlardan yalnzca biridir ve bir olan sevgilisine kar bin olan rakipleriyle mcadele etmekle ykmldr. Dvan iirinde genelde sz konusu edilen ak, tabi (cis-man) aktan ruhan aka; mecaz aktan ilah (mutlak) aka, bedensel aktan platonik aka, pek ok yorumlar getirilerek aklanm ve anlatlmtr. Hatta bu yzden ak- yr, ak- nigr, ak- dilber, ak- pk, ak- bak, ak- Hak, A-kullah vb. tamlamalar ile de birbirlerinden tefrike allr. Ama kim, hangi niyet ve maksatla yazm yahut okumu olursa olsun, Dvan Edebiyat'nda akn belli kstaslar, kurallar, yolu yordam vardr. ncelikle akn evveli sabr, hiri tahammldr. Her ne denli ac olsa da akta ikyet, h-vh yoktur. Hani Nef''nin (.1635) dedii gibi: Zabt- h eylemedir ka evvel re Ben ise hsz rm edemem h meded kn yegne aresi, h-vh etmemektir. Ben ise h etmeden duramyorum; h, meded! Bu yolda ba verenler server olur. Yani k, ak ehidi olmann yolunu aramaldr. Bu yolun ilk dura ise gam ve keder mektebinden geer. Orada Mecnun ile snf arkada olunup ak ilmi tahsil edilerek hayatn gayesine ulalr. Dnyaya geliin sebebi de zaten ak deil midir? te Avn (.1481) bunu terennm ediyor: 279 280 Ak derdidir cihanda ka maksd olan Vasi-i dilberdir hemn bu dr- dnydan murd Cihanda ka gereken ey, ak derdidir. Nitekim bu dnya evinden maksat da dilber sevmektir (Sevgiliye vuslat).

Ak sayesindedir ki insan, ebedlik kazanr ve lamek-na erer. Ancak bu yol ok etindir. Bu yolda ehit olan klarn ad, ciltler doldurur. "Terk-i ser (kelleyi terk)" edebilen erlerindir bu meydan. Onlarn katnda gzden kanl yalar dkmek, sinede yaralar amak, kan yutmak vs. en basit tecellilerdir. Ak, yerine gre yol olur yrnr, yerine gre iman olur uyulur. Bazen ate olup yakar, bazen deniz olup boar. Sultan olur lke ynetir, arap olur sarho eder. At olup koar, ku olup uar. Hazine olur viran gnllerde saklanr; kimya olur hakir topraklan altna dntrr. Sr olur saklanr; gonca olur alr. Gl bahesi olur kokusuyla klar mest eder; gne olur klarnn mit meyvelerini olgunlatm. Onun, engin bir deniz olmasna da kimse mani deildir. Bu hususta Hayret'ye (.1534) kulak verelim isterseniz: Ak bir dery-y b-pyndr anda her nefes Bd- ahundan benim mevc-i Melmetler kopar Ak, her nefeste eylediim "ah!"lar ile oluan rzgrn, binlerce Melamet dalar kopard usuz bucaksz bir denizdir. Ak olunca gnller birleir, ak olunca kyamet kopar-casna hareketlilik olur. Ak olunca imekler akar, rahmetler yaar. lemler kyama kalkarsa aktandr. Hastalarn ifa bulmas aktandr. Ak ile dner gkler, ak ile durur kinat. Ak Mecnun'dan Leyla'ya bir feryat, Mansur'dan dara bir sr; gzden kalbe bir yoldur, ill ki belalarna katlanmak gerek. Talcal Yahya Bey'i (.1582) dinleyelim: Sabr etmeyen bellarna akn anmasn N etmesin arb kaanlar humardan Belalarna katlanamayacak olanlar akn adn anmasnlar "Sonunda ba ars var" diyenler, arab hi imesinler. ' II Ak ile zerreler gne, katreler ummandr. Rakib iin gl-zar; k iin zindandr. Ama k o zindanda yle mutludur ki; denizde balk, fezada ku gibidir. (Velhasl klasik edebiyatmzda ak her eydir, her ey de aktr. Basit ve ekici bir arzudan, hastalk derecesine varan iptila ve tutkulara kadar her boyutta onu grrz). Bu ak, ilk bakta cinsellik izlenimi uyandrrsa da platonik bir zevk ve ballk olma telakkisi daha kuvvetlidir. Madd ve manev ak sz konusu edildiinde arlk, manev

aka ynelir. Buna ramen baz airlerin ak ve klarnn halkn diline dt, melankolik durumlar yaand da tarihin ve tezkirelerin sayfalarnda kaytldr. Bu uurda nice ba verenler, nice terk-i diyar edenler mevcuttur. Aklarn stne basa basa syleyen airlerin bir ksm ulv bir ak anlatyorlarsa da dier bir ksm ten zevkini, yine bir bakas ilah cezbeyi terennm ediyorlardr. Ancak bir husus vardr ki ak, sevende haddinden ziyade, hatta belki sonsuzdur. Gnlde tecell eden bu duygu, lmle sonulanr. Bunu ta batan bilen k, yine de bu aktan kurtulmay istemez. Asla kapanmayan ak yaralar, gizli tutulan bir zntnn ihtisas sahas olur. k zld nispette ak artar. Ak bir denizdir; iine dalmaynca anlalmaz, dalnca da kara grnmez. airin ak hakkndaki her sz biraz mbalaal olabilir. Zira ak o denli byktr. Her vesile ile aktan sz etmesi de bundandr. Btn bu saylanlar Dvan Edebiyatna bir ak edebiyat dememiz iin kfidir. Akn bu has bahesinde her eit ak glleri aabilir. Bu akn sahne iinde aktr k, sahne dnda mnekkidi rakib, kulisten kmayan ynetmeni ise sevgilidir. imdi isterseniz bu ak oyununu sahneleyenleri birazck yakndan tanyalm: Sevgili En belirgin zellii ka ac ve ztrap vermesidir. Zulm ve eziyette ar snrlan zorlar, cana kasteder. Kimse ona hesap soramaz. Gnl tatr, merhamet kelimesini bilmez. Sz 281 verir ama sznde durmaz. Vuslat yoktur. kn alamas, h u feryad ona zevk verir. Katnda en makbul k, eziyetine en fazla tahamml gsterendir. Onun iin daima eziyet eder. Eziyetten vazgemesi, aktan yz evirmesi demektir. Kh kskandrarak, kh fitneler kopararak kna zulmeder. Nazldr, aftedir, fettandr, hatta hafifmereptir. Kolay kolay kendisini gstermez. Bayramlarda ltfedip darya kar da uzaktan seyredilebilir. kn ancak ryasna girer; elence ve bezm'in vazgeilmez kiisidir. Zenginlii, ihtiam, paray sever. Ona canlar kurban edilir; urunda rakipler ldrlr. Btn bu huylaryla her ne eit icraat yaparsa yapsn, ona kzlamaz. Hatta melekler, ona gnah bile yazmazlar. Peki byle birisi nasl sevilir? te akn can alc noktas budur. Btn bu olumsuz yanlarna kar o, gnller sultandr. k onu sevmek iin yaratlmtr. Elinden baka bir ey de gelmez. Zaten sevgilinin pek ok zellii, bir sultann zelliidir. stelik gen ve gzeldir de. Daima kara sal, hi-282 lal kal, nergis gzl, ll dudakl, inci dili, gl yanakl, selvi boyludur. Bedeni billurdan yaratlmtr. Aydr, gnetir. Yu-" suf tur, kble'dir, melektir, huridir, vs. vs. Ama her hli ka ". zulmdr. Fatih'in u ifadesi buna bir rnektir: j. Vaslm, dileyen evrimi eksin der imi yr

Bu va'desi gy ki deil evrine dhil Sevgili, "Vuslatm dileyen eziyetime katlanr!" diyormu. Sanki bu vaadi eziyet deilmi gibi!.. (Oysa bu sz de bir zulmdr. ka vuslattan sz ediyor. Buna dayanlr m hi!...) k k, her eyden nce airin ta kendisidir. Aknda samimidir ve bu akn maddiyatla ilgisi yok gibidir. Gdas zntdr. mr sevgiliden ltuf beklemekle geer. Her an sevgilinin hli ile doludur. Sevgiliye ait kk bir sz bile onu kendinden geirtir. Cann sevgiliye verecek denli cmerttir. Ondan gelen her eziyete katlanr. Sznde sadktr. ektii eziyetlerle ak iinde olgunluk kazanr. Sahip olduu yegne varlk aktr. Bu sebeple ak yolunun btn tehlikelerini canla bala kabul eder. Sevgilinin rakibler ile ilgilenmesi, onun iin en byk zulmdr. Yine de irade ve takdir sevgilinindir. Ona asla kzamaz. Sevgiliden baka talih, felek, zaman ve rakipten de zulm grr. Bu zulm ile bazen sabahlara dek alar; bazen rindce davranp aldr etmez. Ama mesela uykuyu hi tatmamtr. Yakasn yrtar, kan yutar; denizler gibi coar, rmaklar gibi alar. Aldatlr, tuzaa drlr, hastalanr, yaralanr, akln yitirir. Velhasl bana gelenler defter dvana smaz; batan baa menfi zelliklerle doludur. Syledii iirlerde bu hllerini terennmden gayri elinden bir ey gelmez. Buna ramen o daima ak ister. Ahmet Paa'nn (.1497) dedii gibi: ol mr kim sensiz geer, ol mr zy imi Bir cn ki ann can yok, ol cn dah cn olmam Rakb k iin ayar; sevgili iin yrdr. Biz onu daima kn gzyle tanrz; bu sebeple kt, irkin, zararl ve zalimdir. Sevgili ile sk mnasebettedir ve k ondan uzaklatrr. kn sevgiliye tenbihlerde bulunup rakip hakknda onu uyarmas da fayda vermez. Hatta sevgili inat olsun diye ktan ok rakibe ve ayara imkn tanr ve onlarla beraber olup yz verir. Rakip de bunu bildiinden ka iten ie gler, onunla alay eder. Kskan ve dedikoducudur. Sevgilinin bir k da odur ve k ile aralarnda daim bir mcadele vardr. Sevgilinin yzlerce kndan her biri kendini gerek k, dierlerini rakip grd iin her trl kt huy, rakibe rahatlkla yaktrlabilir. Sevgilinin mahallesinin kpekleri rakiblerin ta kendileridir. Cahillik, nadanlk, domuzluk, akreplik, yalanclk, pespayelik vs. rakibin en hafif sfatlarndandr.

k, rakibine o kadar dmandr ki yazd iirde onun adn bilen ters yazar, ban aa getirir. Velhasl geberesi-nin biridir. Bunu biz deil, Sabit (.1712) diyor: 283 284 Meydna geldi na'- rakb-i nemme-sz Kldm huzr- kalb ile mrmde bir namaz Ara bozucu rakibin ls musalla tana geldi de mrmde gnl huzuru ile bir namaz kldm Ak iinde sevgilinin nazna daima niyaz etmekle kalmayp bir de rakibin engellemeleriyle mcadele veren k, kendi hlini bakalarna anlatmakta pek ok glk eker. Zira o, gnl sahibidir; dierleriyse akl. Bu atma ak ile ilmi de kar karya getirir. Zira biri gnlle, dieri aklla idrak edebilir. Biri kn, dieri zahidin (kaba sofu, hogrsz softa) anlay vastasdr. Zhid ile k (akl ile gnl) arasndaki bu kkl mcdele, asrlar iinde iirden gerek hayata da yansm ve tekke ile medreseyi kar karya getirmitir. Bu noktada lah akn ve dolaysyla Tanr'nn, ak (gnl) ile mi, yoksa ilim (akl) ile mi kavranlabilecei tartmalarna zemin hazrlamtr. Dvan airi bu mcadelede akn yann tutar ve dolaysyla zhidle ba belaya girer. air, gelenek karsnda sylediklerini ya ispata, ya inkra zorlanr. Bu durumda ak anlatt iirlerine bir yorum getirmesi gerekmektedir, ite bu noktada tasavvuf ve Efla-tun dnce sistemi devreye girer ve ifadelerine mecaz elbiseleri giydirmeye balar. Medrese tahsilinin getirdii kltr birikimi, din hayatn canl biimde devam ediyor oluu ve nihayet tasavvuf ekollerinin her yerde grlen ubelerinin (tekeller) her kademedeki hayat derinden etkiliyor oluu, airi de ister istemez bir takm ulv ak ifadelerine ynlendirir. Artk akn kimlii kaybedilir ve beyitlere isteyen istedii yorumu getirir. Dvan Edebiyat bu kaosu hemen btn devirlerinde yaamtr. Eer airin allagelmi bir slbu (kane, uhane, hikemiyane vb.) yok ise, syledii her sz gibi, ak konulu beyitleri de her okuyucunun zihninde ayr bir arma sebep olabilmektedir. O kadar ki bir air (Fevr) kp, Sf mecaz anlad yre muhabbetim, lemde kimse bilmedi gitdi hakikatim Sofu, sevgiliye olan akm mecaz ak olarak deerlendirdi. Oysa ben gerekten km. Yazk ki lemde kimsecikler benim hakikatimi anlayamad, diyerek isyan edecektir. Mevlna'nn Yusuf ile ZeHha'ya dair u szleri hemen hemen bu durumu aklar gibidir:

"Zelih o hle gelmiti ki rekotundan daacna kadar, her eyin ad Yusuf tu onun

iin, Yusuf'un adn baka adlara gizlemiti; mahremlerine bu srr sylemiti. "Mum ateten yumuad" dese; "Sevgili bize alt, yz verdi" demi olurdu. "Bakn ay dodu" dese; "St aac yeerdi" dese, (...) "Bam aryor" dese, "Bamn ars geti, iyiyim" dese hep ayr mnlar vard bu szlerin. Birini vse onu verdi; birinden ikyet etse, onun ayrln sylemi olurdu. Yzbinlerce eyin adn ansa, maksad da Yusuf'tu onun, dilei de."3 Btn bunlardan sonra, Dvan iirindeki ak bahsine daha bir aklk getirebilmek iin ayr airin ak anlaylarn burada tahlile alacaz. Her airimizde ayr vadilerde yrm, ayr fikir ve felsefenin adamlardr. Dvan Edebiyatnda her eit yoruma ve anlaya ak olan ak telakkisini bylece daha kesin hatlarla birbirinden ayrmak mmkn olacaktr. Bu sebeple setiimiz airlerin hem kane olmalarna; hem sahip olduklar misyon itibariyle ar ularda bulunmalarna, hem de yar hlindeki Dvan airleri iinde nispeten yar st olmalarna dikkat ettik. imdi bunlan zaman srasna gre inceleyelim: Platonik Ak ve Fuzulf (0.1556) Eflatun, "Sevgi hakl olmakla kalmaz, en ll varlk da olur. ll olmak, herkese gre zevklerin, arzularn dizginlerini elde tutmaktr. Hibir zevk de sevgiden stn deildir. Madem daha aa olan zevkler ve arzular sevgiye boyun eer ve madem onlara boyun ediren de sevgidir; bunda sevginin ne kadar stn bir ls olduu anlalr."4 der. 3 Mevlna Celaleddin-i Rum, Mesnevi, (ev. Veled zbudak) C. VI. b. 4032-4044, istanbul 1966. 4 Eflatun, len, (ev. A. Erhat - S. Eyboglu), s. 52-53, stanbul 1961. 285 286 Eflatun'un sevgi hakkndaki bu ve benzer dnceleri, asrlar boyunca baz insanlarn aktaki araylarna yn vermi ve slam filozoflarn da etkileyerek islam'n znde zaten var olan ve eitli nasslarla tespit edmi bulunan "akn ycelii" fikrini gn yzne karmtr. Asrlar boyunca filozoflar tarafndan tartlan bu fikir, iyiden iyiye tebellr ederek iire yansdnda, artk akta mutlak gzellii aramak ve ona gre tavr gelitirmek zorunluluunu ortaya koymutur. "Literatre Platonik (Eflatun) ak adyla geen bu anlay, geici gzelliklere deil, gzellik idea'sna, salt gzellie duyulan akn ifadesidir."5 Bylece Dvan iiriyle ilgili olarak sz edilen ak kavram, Platon'un yaratl ve olu nazariyesi temellerine dayanan bir tr neo-platonizm felsefesine ynelir. Buna gre evrenin yaratlmasna yol aan ilk sebep aktr. Keml ve Ceml sahibi olan

Allah, kendi gzelliinin bilinmesi'ni istemi ve kinat yaratmtr. O hlde gzellik, -her ne eit olursa olsun- bilinmekle, sevilmekle deer kazanr. Bu dilme ve sevmede asla madd zevkler, sfl duygular, daha ak bir deyile ehvet ve cins cazibe yoktur. Dvan airinin anlad / anlatt ak da ite bu aktr. Terimletirilerek platonik ak adn alan bu anlayn Dvan iirindeki ahikas Fuzul'dir. Onun bu konuda syledii her ey, daha sonraki dnemlerde kural ittihaz edilmi ve canla bala benimsenmitir. Bu nedenle bir k ve air olarak Fuzul'yi tanmak byk lde platonik ak tanmak olacaktr. Fuzul btn mrn ak ve strab anlatarak geirmitir. iirinin esasn ak, akn elemleri, aclar, feryatlar oluturur. Onun Fuzul kelimesini iki mns ile sanatl kullanarak syledii u beyit bunun delilidir: Benden Fuzul isteme e'r- medh il zemm Ben kam heme szm kanedir Ey Fuzul! Benden (bou bouna) vg ve yergi iirleri isteme. Ben km! (Elbette) szm de daima kane olacaktr. 5 Bkz. Ayvazolu, Beir, Ak Estetii, 5.6.1, stanbul, 1992. "Ondaki akn ve sevginin, beden, sefil nazlarla ilgisi yoktur. Onun ak madd nazlarn stnde, tasavvufun ilh ak ile ok iyi uzlaan ulv bir aktr."6 insan zaten bu ak iin yaratlmtr. Hikpet sahipleri bunu asla inkr etmemelidirler. Nitekim buyurur: Arif ol sevd-y ak inkrn etme ey hakm Kim vcd- halkdan ancak bu sevdadr garaz Ey bilge kii! Ak sevdasn inkr etmemekle arif olduunu gster. nk yaratl varlnn gayesi bu sevdadr. Ak iinde sevgili n plandadr. Sevenin bu konuda takdir ve iradesi sz konusu olamaz. Eer ak varsa, mauk var demektir. Can ile canan arasndaki seim, akn da temelini oluturur. km cam, canan iindir. Bu yolda canndan geemeyen aktan da bahsetmemelidir. Kulak verelim: Can kim cnn iin sevse canann sever Can iin kim ki canann sever cann sever Bu anlaya itiraz edenler bulunabilir. Zhid bunlarn bandadr. Ama ona aldr etmemek gerekir. Zira bu dncesi onun gafietindendir. ite ifade: Muhabbet lezzetinden b-haberdir zhid-i gafil Fuzul ak zevkin zevk-i ak var olandan sor Fuzul! Gafil softa, akn lezzetinden habersizmi. (Elbette byle olacak. Zira) akn zevkini, kendisinde ak zevki var olandan sormak lazmdr.

Zahide gre kiinin, ak ile adm ktye karmas ayptr. Fuzul'ye gre ise asl ayp olan, bu nadanca dncedir. Tpk u msralarda anlatld gibi: Der imi zhid ki olmak aybdr rilsv-y ak Bu szf etmesin rilsv-y lem olmasn Sofu, "Aktan dolay leme rezil olmak ayptr" diyormu. (Zavall) bu sz bakalarna syleyip de kendisini leme rezil rsva etmesin. 6 Bkz. Mazoglu, Hasibe, Fuzul ve Trke Dtvan'ndan Semeler, s. 22, Ankara, 1986. 287 288 Bu akta rindliin de nemi vardr. kln raconu rind-ce davranabilmek ve derin bir his kuvvetiyle bunu iire dkebilmektedir. Bu konuda Fuzul, ark'n en byk rindlerinden Hafz ile mutabakat halindedir ve onun bir beyitini aynen tercme ederek u iki msra yazar: Secdedir her kande bir bt grsem yinim benim Hh m'tnin hh kfir tut budur dnim benim ister kafir ister m'min olsun, nerede bir gzel grsem, ona secde etmeyi det edinmitim. Zira benim dinim budur. Fuzul'nin ak, insana manev haz veren yce bir duygudur. Snrsz ve engin bir sevgi hlinde tezahr eder. k bu uurda ektiklerine razdr. Hatta ak eziyetlerine seve seve katlanr. Sevgiliden gelen her belaya "bel!" der. Hlinden ikyet etmez, bilakis memnun olur. Vuslat, ak ateini azaltp sndrlebilir. Bu nedenle vuslat istemez. Ayrlk gecesinde yanp yklmak, vuslat afana erimekten daha makbuldr. Eer doktor bu derde are verecek olursa, bu onu helak edebilir. Onun iin derman da istemez. Srasyla grelim. Cef v cevr ile mu'tdem anlarsz n'olur hlim Cefsna had evrine pyn olmasn y Rb Cefa ve eziyetler ile o kadar senli benli oldum ki, onlar olmadan hlim nice olur (bilemiyorum). Tanrm! (nallah o sevgilinin) cefasna bir snr; eziyetlerine de bir son olmaz. em'i- m-firkatem subh- visali neylerem Bulmuam yanmakda bir hl zge hli neylerem

(Sevgilinin) ayrlk gecesinin mumuyum, (yanyor da yanyorum). Vuslat sabahn ne yapaym? Yanmakta kendime uygun bir hl bulmuum, baka hli neyleyeyim? Ak derdiyle hoem el ek ilcmdan tabb Klma derman kim helakim zehr-i dermnndadr Ey tabibi Ak derdiyle houm. Bana ila vermekten elini ek. Bana ila verme ki, benim asl helakim, senin verecein ilatadr. I k, akn ve zellikle sevgiliye ait srlan saklamakla ykmldr. Bu uurda ser verebilirse de, asla sr verilmez. Rz- akn sajgaram elden nihn ey serv-i nz Gitse bam em teg mmkn deil if-y rz Ey nazla salnan selvi (boylum)! Aknn srrn bakalarndan gizlemekteyim. (Emin olabilirsin,) mum gibi bam kesseler, yine de srr ifa edici deilim. Bu sr, tanmas mkil bir yktr. Bu hususta felek de acmaszdr. Elinden geldiince ka yklenir. k btn bu ykler altnda devaml ezilir. Ancak yine de tahamml arttr. Fuzul bu babda kendini ak lnn dilencisine benzetip hlini yle anlatyor: Yd benim bama dehr gamn neylesin Bdiye-i akda ben gibi vre yok Felek, btn gamn bama yd. Ne yapsn, ak lnde gezen bencileyin (bir baka) avare bulamad. Ak, klar arasnda bir imtihan ve bir yar saylr. Ayn sevgiliye tutkun yzlerce k elbette birbirleriyle ekime ve mcadele iinde olacaktr. Bu klardan biri olan air de kendini dierlerinden stn grmeye ve gstermeye gayret eder. Her airin en byk iddias, en byk k olduudur. Bunu ispat iin ektii aclan sayp dkmekle kalmaz kendini bakalaryla da mukayese eder. Fuzul "k" redifii bir gazelinde bu tr vnmeler iinde kn hllerinden bahsettikten sonra szne "Fuzul sanma kim benzer sana lemde her k" diyerek son verir. Bu, onun kendini mstesna bir k olarak grmesindendir. Nitekim pek ok beyitinde Mecnun'u getiini ve ondan stn olduunu syler. Bu iddiasna "Levh-i lemden yudum ak ile Mecnn adn (Gzyalar ile lemden Mecnun adn ykayp sildim)" msrana ilaveten u beyitlerini rnek verebiliriz: Bende Mecnn'danfzn klk isti'dd var k- sdk benem Mecnn'un ancak ad var

Bende Mecnn'dan daha fazla bir klk istidad var. Gerek k benim. (Ama ne yapaym ki) Mecnn'un ad km. 289 290 Yazanda Vmk u Ferhd u Mecnn vasfn ehl-i derd Fuzul adn grdm ser-i tomara yazmlar Dert ehli, (klar anarak) Vamk, Ferhad ve Mecnun'un klklarn yazarken grdm ki hepsinin stne Fuzul adn yazmlar. Grlyor ki o kendini btn efsanev klardan daha stn grmektedir. Bu uurda en ok and Mecnun'u, kendine rakip grmekteyse de mesela Ferhad' hie saymaktadr. ciz olmu ykmaa hyla klh Khken Neylesin miskin ann ak hem ol mikdr imi Dalar delen Ferhad, hyla da ykmaktan aciz kalm. Ne yapsn, zavallnn ak ancak o kadarm. (Ben olsam da delmeye uramaz, bir "h!" eker, yerle bir ediverirdim). Zaten pek ok k da onun akn grnce, klk iddiasndan vazgemilerdir: ite ispat: ok aka heves edeni grdm ki hevsn Terk etdi senin k- nlnna grge (Ey Sevgili!) Senin akna heves eden biroklarn grdm. nleyen bir kn olan beni grnce, ak hevesini terk edip gittiler. kn en byk arzusu sevgilinin urunda yok olabilmektir. Bunun iin de sevgiliden tek istedii ey, bela ve derttir. Baknz stad bu konuda ne buyurmu: Hslm yok ser-i kuyunda beldan gayr Garazm yok reh-i aknda fenadan gayr Senin mahallende (bulunmakla), beladan baka bir ey elde etmedim. Zaten, aknn yolunda yok olmaktan gayr da bir emel tamyorum. nk ak denizine den, can lezzetini unutmaldr (Bahr-i aka dtn ey dil lezzet-i can unut). Hatta kn binlerce can olsa da her birini sevgili uruna gnbegn feda edebilse:

1 Bin cn olayd k men-i dilikestede T her biriyle bir 1xz olaydm feda sana (Ey sevgili!) Ben enl krn keke bin tane canm olsayd da; her birini sana birer birer feda edebilseydim. kln hallerini anlatt bir gazelinde sevgilinin selvi boyu iin h eden, gonca az iin kan alayan, kvrm zlf iin perian olup misk kokulu kakl iin avare olan, mahmur gz iin bedenini dalayan Fuzul, gnlne hitaben "Bunca zaman seni beslediim, sevgili uruna can vermen iindir" deyip hline tam bir hzn tasviri izerek, Vaiz bize dn dzah vasfetti Fuzul Ol vasf senin klbe-i ahznn iindir Fuzul! Vaiz dn bize cehennemi anlatt. Syledikleri, senin hznler (iinde yaadn) evinden baka bir yer deildi. Yaad hayatn cehennemden farksz olduunu syler. Bu, onun ender ikyet beyitlerinden biridir. Belki u beyti de bu dnceler iinde iken sylemitir: Benim tegh kim zru perian olmasn y Rb Esr-i derd-i ak u da- hicran olmasn y Rb Tanrm! (lemde) hi kimse bencileyin alayp inleyerek perian olmasn, Rabbim! (Yine hi kimse) ak derdine ve ayrlk yarasna da esir olmasn. Zira; Muharrirler yazanda her kime lemde bir rz Bana her gn dil-i sad-preden bir pare yazmlar (lem yaratlrken) ezel gnnn yazclar, dnyaya gelecek herkesin rzkn yazdklarnda; bana (ak ile) yz para olmu gnlmden, her gn bir para yazmlar Mthi bir ifade! Dorusu sylenir sz deil!.. Fuzul'nin gazellerinden baka ak anlatt manzumeleri de vardr. Su kasidesinde Hz. Peygamber akn ihtiamla dile getirir. Leyla ve Mecnun mesnevsi ise plato291 292

nik akn drtba mamur ifadesidir. Bu eserde Mecnun'un Leyla'ya olan madd akn derece derece ulvileti-rir ve yine madd hazlardan uzaklatrr. Sonunda Mecnun noksansz bir k olur ve cann Leyla iin feda eder. Bu hikye onun ak anlaynn bir aheseridir ve ili ruhunun nak nak aclarn tar. Konuyu balayalm: Fuzul btn sanat hayatn platonik ak terennme hasretmi izgi d bir airdir. O, aknda istina sahibidir ve sevgiliye yk olmaz. Ondan ne vuslat, ne iyilik, ne iltifat bekler. Hele bugnk ak u alaka anlayyla asla kyaslanamayacak bir zveri ve dierkmlk gsterir. Almadan verir. Kazanmadan kaybeder. Olumsuzluklar yaar. Tabiri caizse bu ak, kk eylerdeki byk mutluluklarn, belki de dertleri zevk edinmenin akdr. Bilgili, kltrl, tecrbeli bir gnl adamnn ideal akdr. Son olarak ilmin her eidine vkf bir bilge olan Fuzul'nin u itiraf, Dvan airlerinin platonik ak konusundaki genel dncesini zetlemek bakmndan nemlidir: tim kesbiyle pye-i rif'at Bir hayl-i muhal imi ancak Ak imi her ne var lemde lim bir kyl kl imi ancak lim tahsil ederek yksek mevki elde etmek, ancak olmayacak bir hayal imi, lemde her ne varsa ak imi; ilim, sadece kuru laftan ibaretmi. Afrodizyak Ak ve Nedfm (.1730) Fuzul'nin akn anlatrken sevgilinin, sahne dnda olduunu sylemitik. Peinen ifade edelim ki artk Nedim'in sevgilisi bizzat sahnenin iindedir ve k ile birlikte vardr. XVIII. yy. stanbul'unda sosyal hayatn gerek kiileri, Ne-dm'in sevgililerini oluturur. k ile sevgili artk eit seviyede ve birbirlerine eit mesafededirler. Bu ak oyununda rakib, pek nadiren rol alr. Artk ten zevki ve cinsel cazibe n plandadr. Yani onun iirlerinde tam mansyla olmasa bile byk lde Afrodizyak bir ak ile kar karya kalrz. Geri daha nceki devirlerde de airlerin bu tr ak konu ettikleri7 manzumelere rastlanmaktadr; ancak Nedm bu ak aka syleyen airdir. Bu bakmdan Dvan iirindeki ak anlatlrken Nedmne beyitler incelenmezse konu eksik kalr. "Fuzul, beer akn znt ve elemlerini; Nedm ise . ne'e ve srrn terennm etmitir. Hicran, znt ve elem, Fuzul'nin hislerini ulvletirmi, beer akn stne karmtr. Akn zevkini ve ne'esini bizzat tatmak ve yaamak arzusu ise, Nedim'i beer zevkler peinde koan bir k olarak gstermitir.8 Hatta Nedm, dier airlere yazd nazirelerinde bile bu h edasn iirine bir kimlik olarak vurmutur. Onun msralarnda ak, iten geldii gibi samimi bir ekilde ve serbeste ifade edilmitir. Madd akn trl heyecanlar, kaamaklar ve apknlklar, doymak bilmeyen uar bir k edasyla anlatlmtr. Fakat btn bunlar anlatrken asla kaba deildir. Sfl taraf varsa da, bunu zarif bir eda ile syler. Kurnaz ve zekice ortaya koyduu ifadelerinde ince bir

zevk anlay grlr. ok perde brnne sy- 293 leyileri bile, bayaln uzanda kalarak anlatr. Ksacas o, en uuk ve hafif-merep ifadelerini bile dilin inceliklerinden . faydalanarak sanata brndrebilmitir. %_ Kadnn batan karc cisman gzellii her ne kadar ^ daha evvelden baz mecazlar ve tasavvuf alegorilere (nefs) kattrlm olsa bile, Nedim'in iirlerinde artk istanbul gzellerinin, yosmalarnn, keklerinin ve mah-bblarnn zellikleri aka msraa dklr. Nedim'in syledii ak, Sa'dabd'da, Kksu'da, mesirelerde, ehrin sokak aralarnda, helva sohbetlerinde, hamam elencelerinde, dnlerde ve bayramlarda karlalan ya7 Baz airlerin beer ak duygularn ilah akn mecazlarna brndrerek vermeleri, onlarn bu duygular inkr etmeleri deil, belki kendilerini istintaktan uzak tutmaya almlardr. Bununla birlikte "Gzelsiz olmazz oluruz etsiz ekmeksiz" diyen Nef ''den (. 1503) balayarak beer ak aka syleyen airler de kmtr. Nev'izde Atay {. 1635) nl mesnevilerinde beer hevesleri ve ehveti ak sak anlatr. Bir eyhlislm olan Yahya'nn (. 1644) dvanmdaki pek ok gazelde de beer ak duygulan samimiyetle ifade edilmitir. 8 Bkz. Mazolu, Hasibe, Nedim'in Divan iirine Getirdii Yenilik, s. 44-45, Ankara 1992. 294 mald, feraceli, emsiydi, mendilli gzellere yneliktir. arklarnda bunun geni tasvirlerini bulmak mmkndr. Bir farkla ki, daha ziyade cvnlar, fet; mahbblar yosma; civelekler ise, taze klnda cinsiyet deitirmi olarak arz- endam ederler. Artk Dvan iirinin gzeli, ekseriyetle mauka deil bizzat mk'ur. ister glendam olsun, ister serv-i naz; ister nazn koynunda bysn, ister gll dibalardan incinsin, bu gzel, o asrda yaamaktadr ve ak, beer seyrini icra etmektedir. Dikkat edilecek bir husus da udur ki Nedm "ak" kelimesini pek kullanmaz. Ama syledii her beyit ak anlatr. Bizce o, akn felsefesini yapmaktansa bizzat pratiine eilmeyi tercih ettii iin byle yapmtr. Nedm, k olaca sevgiliyi nce lp tartar. Onda ilk arad haslet naziklik ve nezakettir. Btn sevgilileri bu bakmdan tam not alrlar. u ifadeler onundur: Leblerin mecruh olur dendn- sn-i buseden La'lin pdrmek bu haletle muhal olmu sana Dudaklarn, buse kelimesindeki sin harfinin dilerinden bile incinir. Durum bu iken, o la'l dudaklarn ptrmek senin iin ne mmkn!.

Buradaki sevgili yle nazik ki, buse kelimesindeki sin harfinin dilerinden inciniyor. Ya una ne demeli; Gll db giydin amma korkarm zr eder gl-i db seni ':'*-;.: Nazeninim, sye-i hr-

Sevdiceim! Gl desenli ipek bir elbise giymisin. Ama korkuyorum ki o ipek elbisenin zerindeki gl resminin dikeninin glgesi seni incitecek! Dikkat buyurulsun! Sevgilinin giydii ipek kuma onu incitmiyor, gl veya diken resmi incitmiyor da dikenin glgesi incitiyor. Pes dorusu!... Nedm sevgiliden ayr kalmay da istemez. Daha dorusu sevgilisiz kalmay istemez. u sylediine baklrsa bunda hakldr da: nki r-i hecr ile oldun zahmnk ey gnl ek evir kendin ki bir ka keman lzm sana Ey gnl Ayrlk okuyla yaralandna gre imdi sana, kendini ekip evirmen iirfyeni bir yay kal lazmdr. O, haddizatnda akn safiyetine ve kutsallna inanmaktadr. Ancak ne are ki nefsindeki arzuyu dizginleyemez: Mekteb-i sinede bir tfl-i hevydir dil Kim henz anlamam farkn ak u hevesin Gnl, barmn mektebinde okuyan heveskr bir ocuktur ki, henz ak ile arzunun farkn anlayamam. Hele gekin yata bir tazeye tutulmak, akn en sfl cephesini bile bize gsterebilir. Nedm byle bir tecrbe geirmi olmal ki yle yaknyor: Aka dtm cn u dil mft-i cvnn oldu hep Sabr u takat masraf k- girbn oldu hep >'

Aka dnce canm da, gnlm de, genlerin elinde be paralk oldu. Sabr ve tahamml varlm ise yaka yrtmaya sarfedildi. Gzel, ne denli iveli olursa olsun Nedim'in olmadktan sonra adn anmaya tenezzl

etmez. Ancak onun olmas iin yalvarmay da elden brakmaz: Mlsn mehden gzelsin belki amma neyleyim l bir eb brc-i umda tbn olmadn Ay gibisin, belki aydan da gzelsin, ama bir gece olsun kucamda domadktan sonra neye yarar!?.. Dikkat edilirse Nedim'in geceleri, artk eski klarn ayrlk acsyla h-vh ederek tkettikleri gecelerden farkldr. Gece olunca sevgilinin hayalini isteyen airler yerine bizzat sevgiliyi isteyen bir airle kar karyayz. Bu tutum, ister istemez k ile senli benli olmay dourur. Eski sevgilinin adn anmay bile neredeyse edebe aykr sayarken, Nedm onu kendisiyle eit tutar. Dahas, yeri gelir ona serzenite bulu295 nur; yeri gelir ondan ikyet bile eder. Yani artk roller hzla deiir. imdi gelenee aykr da olsa ka rm olan bir sevgiliyi grelim: Ol per-r ka rm olsa da mni deil Gndzn olmazsa aham olsa da man deil O peri yzl, kna teslim olmaya can atsa da zarar yok. Hele bu i gndz deil de gece olsa, yine ikyet edilmez (hatta kredilir). Sevgili ile bu yakn temas, senli benli olu, Nedim'in akna zarar getirmi mi bilinmez. Ancak ona kavumak iin nelere raz olduu ortadadr: DlmeeslmeekoulmaaBillh Hep kailim amma ki efendim senin olsam Ya u intizara ne demeli? Bu gn bile klar sevgililerine byle bedduada bulunmazlar: ^ * J B ' Nedm'nn budur ancak sz ey fet-i devrn Gzn gibi beni bmr kldn sen de bmr ol Ey fet-i devrn! Nedim'in son sz udur: "Beni, gzn gibi hasta ettin; sen de hasta ol inallah!..."

(air aslnda "Beni mest edip kendimden geirtin, sen de benim gibi ol" demek istiyor ki arzu dolu iki vcudun skn bulmasna iarettir.) Nedim'de bu tr Afrodizyak ifadeler pek oktur. ster ak, ister st kapal, hemen

hemen pek ok iirinde yapt budur. Dme zmek, yaka yrtmak, sine amak, yoklamak, ellemek, pmek, kucaklamak... Fazla edep d olmayan birka rnek vererek geelim: zlm dmeler k- girbn nfe dek inmi Buna sabr olunur mu zhid sen k- zr ol Kiid et dmemi prhenim a sinemi yokla Hele gr neylemidir bana imr-i nighn gel Aceb pistnna benzer mi dikkat zre bir baksam Sen asan sneni ba ire birka da enr olsa Gerdeninden sinesinden buseler etmiti va'd Cmlesinden neyleyim kfir pemn oldu hep (Baz kelimelerin karlklar: nfe: gbek, prhen: gmlek, imr: haner, nigh: bak, pistn: meme, enr: nar, ger-den: gerdan) Hakszlk etmeyelim. Nedm, anlad ak sehl-i mmte-n denecek kadar kolay, yaln ve plak syleyilerle ifade eden uh ve apkn bir airimizdir. Onun beyitlerinde sevgiliye duyulan zlem, iddetli kavuma arzusu, sevgilinin gsterdii istina, vefaszla serzeni, samimi yalvarlar vs. ince bir syleyite sevimli, tabi ve klfetsiz bir biimde aktarlr. arpk eilimleri, aykr dnceleri ve sfl ehvet ifadeleri bir yana braklrsa, onun aknda bir masumiyet bile bulunabilir. Hi olmazsa o, hissettii gibi sylemi, hislerini gizlemeye yeltenmemitir. air olup da k olmayan bulunabilir mi? Eskilerin hepsi ak tatm ve hemen hepsi bunu anlatm. Kh yle, kh byle. Hani yine Nedim'in dedii gibi: Ben irim o kmet-i mevzunu dorusu Sevmem desem de belki yalan sylerim sana Ama Nedm, ncekiler gibi hasret, bekleyi ve hatrlaylar, bir nimet olarak deil bir sknt olarak grmekle dierlerinden ayrlr; Dp mmde neler ektiimi ben bilirim Bel-y kemeke-i intizr benden sor imdi, sz sanat eseri yapan sanatkrn onu ifade edi eklidir. nce duygular ve asil dnceler bile sanatkrne bir forma girmedike diyattan saylabilir. Nedm ise ak sak ve kaytsz ifadelerinde bile bir yksek sanatkr ruhuyla hareket etmitir. Namk Kemal, "Nedim'in dvan, anadan doma soyunmu bir gzel kz resmine mabihtir. Egeri erbb- mezk bir nazarda letfet-i hsn nna meftun olur, lkin mfsid-i ahlk olduu iin Nedm-i efkr etmek

297 caiz deildir."9 dese bile o, gelenein en ince ayrntlarna varasya dek kar kar ve bu hususta frsat bulduka onu bozmaya alr. Zaten bu yzdendir ki asla stad saylmam, onun anlatt ak da kendinden sonra yalnzca zevk perestlik olarak taklid edilmitir.10 Nedim'i beenenlerden biri olan eyh Galib, onun eserlerinden etkilendii hlde, Slik-i tavr- Nedim oldun bu dmezdi sana Hem-zebn olmaz msn Galib shanglarla sen diyerek "deta yazd nazireden de pimanln" dile getirmitir. Szmz burada kendiliinden eyh Galib'in lkesine urad. O hlde konumuzu onun lehine deitirelim: Tasavvuff Ak ve eyh Galib (.1799) Bu blmde sz konusu edeceimiz ak, tasavvuf muhitinin halk edebiyat geleneine uygun olarak tekkelerde nev nema bulan salt tasavvuf iirlerine (ilah, devriye, neo. fes vb.) konu olan ak deil, Dvan Edebiyat iinde kendili-r inden yer edinen tasavvuf! aktr. Zira Dvan Edebiyatnn .- gndemde olduu alarda tasavvuf gelenei btn bir ha-.c yat derinden etkiler ve ister istemez her airin yolu bir tasavvuf muhitinden geer olmutur. Tabiri caizse herkesin ad, lakab, meslei gibi bir de belirleyici tasavvuf gr mevcuttur. Ad ne olursa olsun ou Mslmamn, hele okumu yazm takmnn, mistik bir fikir ve sliki olduu bir tarikat vardr. O dnemlerde gnlk hayatn belli zamanlarnda tekkeye gitmek bir tr alkanlk, yer yer bir ruh yenilenmesi olarak grlyordu. Bu da ister istemez tasavvufun tamamen dnda kalabilen insanlar bile etkiliyor, kltr altyaps tasavvuf dogmalar ile rlyordu. Dvan iirinde9 Namk Kemal, Edebiyat Hakknda Baz Mlahazat, Makalat- Siyasiyye ve Edebiyye, s. 126, istanbul, 1327. 10 Nedim'den sonra Yeniehirli Belg, Srn, Snblzde Vehb ve Enderunlu Fzl gibi airler onun at bu h vadide at koturmular, ama hibiri ondaki zarafeti yakalayamamlardr. Onlarn bu babda yazdklarnn pek ou mstehcen eyler olup edebiyat kelimesinin edeb kkne de aykr dmtr. ki tasavvuf tesiri ite bu kltr muhitinin eseriydi. Pek ok air, koyu sufler olmasalar bile, tasavvuf imajlar terennm etmeyi airliin bir gerei gibi gryorlar, en azndan ifadelerine bu yolla zenginlik^attklarn dnyorlard. Bu uygulama, baz tasavvuf terimlerine belli mecazlar yklemiti (k: Allah'n Ceml ve Cell'ine mtak kii,

salik; Mauk: Allah; meyhane: tekke; meyhaneci: eyh; arap; ilah ak; kadeh: kn kalbi; sak: mrid vs.) iir yazmaya soyunan hemen her kii, fotokopi ektirir gibi bu mecazlar ezberler, bilir ve syledii iirde bunlar zengin armlaryla kullanrd. Bazen kavram kargaas yaansa ve mecazlar birbirine kartrlsa bile Dvan iirindeki akn en geni mkes bulduu iirlerde bu imajlar birer birer gururla boy gsterirdi. Bunlarn yarm yamalak fikirler olarak yer ald baz alt gruptan airlerin manzumeleri bir tarafa braklrsa, tasavvuf akn stadlar elinde fevkalade bir sanata dntn grrz. Bu bakmdan biz, eyh Galib'i rnek setik. Tasavvufa gre kainatn yaratl gayesi aktr. Vcd- mutlak, ayn zamanda Keml-i mutlak (Salt olgunluk) ve Ce-ml-i mutlak'tr (Salt gzellik). O'nun an kendini izhar etmektir, ite Cenb- Hak da Ak-1 Zat sebebiyle kendini grmek istedi ve bir ayna mesabesinde olarak kainat ve insan yaratt. Bir kuds hadiste, "Ben bir gizli hazine idim. Bilinmeyi istedim ve lemi yarattm" buyurulur. Allah'n bilinmeyi istemesi aktr ve bu ak, zn zdr. Teferruat eitli tasavvuf eserlerinde ve devriye ad verilen tasavvuf iirlerde bulunabilecek bu varolu nazariyesinde ak, her eydir. Evrenin zn ak oluturur ve btn mevcudattaki ilk cevher aktr. Bu akta Allah asl sevgilidir ve her eyin zdr. Nasl ki O'nun mutlak gzellii btn gzellii kainata gzellik vermi; her bir gzellik de O'ndan bir iz tar olmutur. u nl beyitte bu nazariye ifadelendirilmitir. Kendi hsnn hblar eklinde peyda eyledin em-i ktan dnp sonra temaa eyledin (Ey yce Tanr!) kendi gzelliini (birtakm) gzeller (ve gzellikler) eklinde ortaya koydun da sonra dnp kn gzyle (yine o gzellii) seyre koyuldun. 299 300 Dikkat edilirse burada gsteren de, gren de; var olan da, olduran da yalnzca O'dur. Yani "L mevcde llallah (Allah'tan baka hibir ey yoktur, var olan yalnzca O'dur.)". Madem ki var olan yalnzca O'dur, o halde O'nun dnda bir ak da yoktur. Baka bir deyile; sevenle sevilen aslnda birdir; ak da, belirli bir ak objesi tanmayan gerek aktr, ite tasavvuf yolu dediimiz vahdet-i vcd (varln birlii) felsefesi, dorudan Allah' bilmeyi ve tanmay gaye edinir. Bunun iin yegne vasta da aktr. Kiiolu bu yolda gayret gstermekle ykmldr. Insan- Kmil olup Visl-i Hak iin abalamakla grevlidir. Bunun iin ilk yapaca ey ma-siva'dan, (Allah'tan gayri her eyden vaz) gemektir. Bu da nefse hakim olmay ve "ene (ego) "den kurtulmay gerektirir. Bylece insan giderek fenflllah'a. erer ve Sevgili'ye kavuur. Kavumann gerekleebilmesi iin de Sevgili'nin zatnda var olan aka tutulmak gerekir. Zira O'nun srr ve tecellnin remzi, bu akta gizlidir. Tasavvuf ak hakknda her ada pek ok yazlar yazlm, pek eitli yorumlar

yaplmtr. Bunlardan birou ak, mecaz ve hakk ak olarak ikiye ayrrken Muhiddin-i Arab ak, tabi, ruhan ve ilah ak diye e ayrr.11 Mecaz ak, hakik (ilah) aka giden yolda bir deneyi, belki bir duraktr. Hakik aka erimek iin mecaz ak art deildir. Ama olursa da kt karlanmaz, ite Dvan Edebiyat bu ince noktadan hareketle mecaz ve ilah ak ayn iir potasna koyar. Anlay ve yorum farkllklaryla birlikte tasavvuf emesinden su imi her Dvan airi bunu terennm eder. Yine de Mevlna'nn, "Sen canl bir resimsin ve dnya, insan, yerdeki ve gkteki her ey kendi mahsl olan bir Ressam'n eserisin. Yaratcn brakp cansz ve mnsz bir resme k olman doru mudur? O habersiz ekillerden ne elde edebilirsin?"12 sorusuna kendi i dnyasnda cevap arayan air ide'ler dnyasnn glgeler dolu maarasndan tamay gaye 11 Geni bilgi iin bkz. Pala skender, Ansiklopedik Dvan iiri Szl, s. 51 vd., Ankara, 1990. 12 Bkz. Ahmed Eflak Dede, Menkb'l-rifin (ev.: T. Yazc), C. I., s. 489, istanbul, 1973. edinerek sanatna ynelir. Kur'an- Kerim'de "Sevgi" szne ska rastlanmas ona geni imknlar tanmtr. "Allah onla-rsever, onlar da Allah severler (Maide, 54)" veya "Mminlerin Allah'a kar pek iddetli bir sevgisi vardr (Bakara, 165)" gibi ayetler bu yolda rehberdir. Keza Hz. Peygamber'in de Allah ve peygamberi her eyden ok sevmek gerektiine dair eitli hadisleri mevcuttur. Bizzat o, "Allah gzeldir, g-zel(lik)i sever (Mslim, iman, 147)" buyurmutur. O hlde ak'ta dnen bir beis yoktur. Bilakis bir tevik sz konusudur. Tasavvufa gre ilah ak gaye edinmek, yeryzndeki en yce idealdir ve insan bunun iin vardr. Ama bu ne mkil bir hldir; bir bilinebilse!.. Yine Mevlna'nn ifadesiyle "ak yle bir alevdir ki, bir tututu mu Mak'tan baka her eyi yakar. "nki onun cokusu ve ne'esi hibir dnyev zevk ile izah edilemez. k bu yolda harap vaziyettedir; knanmla aldrmaz. O varlktan ryandr, dnyas ve maddesi ykktr. Gz yaldr ve bu yalar Sevgili'yi gremeyince dinesi deildir. Onun derdinin derman, yine aktr ve ondan ikyet en byk isyandr. Ak yle bir denizdir ki dibi bulunmaz, yle bir srdr ki her gnl kaldrmaz; ehli olmayanlara anlatlmaz. Ak, ilimden stndr, onsuz iman ta misali kurudur. Ak ikilikten kurtarr, fanilikten karr, tevhidi gerekletirir. Ak bilineni unutturur, boaltp yeniden doldurur. klar lesi deildir ve ak edebdir. Menfiyi mspete, kty iyiye eviren yine aktr. Kuru aac yeerten bir dinamizm kaynadr. Ak menfaatsiz ve uurlu bir kullua yneltir, gzel ahlk gerekletirir, ilah ak gz ile baklnca btn ktler iyi olur; cmle eksikler biter. Dost'un dostu sevilir; dost olunca en aciz kul iin bile menfaatler terkedilir. Sevgi, gaye edinilir, herkes ve her ey sevilir. Herkesle bark olunur. Her muhtaca yardm edilir. Velhasl slam'n emrettii her ey yaplr, yasaklad her ey terkedilir. Yani bu nevi ak'ta nce islam, sonra tarikat kaideleri geerlidir.

imdi isterseniz bu sylediklerimizi eyh Galib'in dizelerinden takib edelim ve onun fikirleriyle tasavvuf ak tanmaya alalm: 301 302 Galib Dede tevhd trnde yazd bir Terc-i bendinde, Pertev-i envr- Cemlin Sen'in Ak ile verdi d-cihna sebat (...) Doldu tecelli-i Huda'dan siv ems-i muhabbetedicek iltifat h mine'l-k ve hltih Ahraka kalb bi harrtih (Ey sevgili!) Senin Cemalinin nurlarnn , iki cihana ak ile varlk verdi. (...) Sevgi gni dounca, btn varlk lemi, Allah'n tecellleri ile doldu... h akn elinden ve onun hllerinden1.... Gnlm-hararetiyle yakt yandrdl.. diyerek ilah ak hem somut olarak anlatr; hem de akn ortaya koyduu tecelllerden gnlnn yank olduunu syler. Onun ak tanm ise "Ak bir em-i Ilah'dir benim pervanesi" msranda veczeleir, ki tam da tasavvuf! akn zne taalluk eder. Ak bir yanan mum; k da onun cezbesiyle, evresinde dnmekten kendini alamayan bir pervane... Tasavvufta ak tadan (mrd) ve tattran (Tanr) yannda, buna vesile olan bir mrid de gereklidir. Galib'in Mev-lna'ya kar olan sonsuz ballk ve saygs bunu ispatlar: Efendimsin, cihanda tibnm varsa sendendir Meyn- knda itiharm varsa sendendir (Ya hazret-i Mevlna!) Efendim sensin. Cihanda bir itibarm varsa sendendir. klar arasnda (klkta) hretim varsa, o da sendendir. Akn en nemli belirtisi strap ve elem iken Galib'in tasavvuf aknn lzm- gayr- mufnk (onsuz olunamayan), bunlar karlayan atetir. Galib dvann stnkr tararken grdk ki onun en ok kulland iki kelime ak ile ate'tu. Denilebilir ki bu iki kelime, onun iirinin anahtar szckleridir. Bunlar birlikte kulland beyitlerde ilah akn en cazip terennmlerini verir. Birka rneini sralayalm: Berk-i hatif gibi bu kayd^ sivdan gzer et Erien hr u hasa te-i ak siper et

Tann'dan gayr btn varlklara kar akp-snen, gelip-gi-den imek gibi geip gidici ol. stne srayan er pe (dnya ilgilerine) kar da, ak ateini siper eyle (onlar o atele yak). n oldum cn u dilden mazhar- ak olmaa tlib Dp bir tee seyreyledim her s v her cnib Aka mazhar olmay can u gnlden isteyince, yle bir atee dtm ki (artk o atele) her yana ve her yne (kendinden gemi olarak) gider oldum. Gl te glbn te glsen te cybr te Semender-tynetn- aka betir llezr te (...) Mrekkebdir vcd t ezel yek-pre sziden Ansrdan meer uka olmudur dr te Gl ate, gl fidan, ate, gl bahesi ate, (oradan geen) rmak da ate. Akn semender yaratllar iin lle bahesi olarak ate yeter. (...) (kn) vcdu ta ezelde yekpare bir yantan yaratlmtr. Meer drt unsurdan (toprak, hava, su, ate), kn hissesine ate nasib olmutur. Yek renkdir zebn- hakikatle hsn ak Bang- hezr ulesidir te-i gln Gereklerin lisannda gzellik ile ak ayn renktedir. Blbln sesi, gln (ak) ateinin yalmdr. Bu beyitte airin, "Ak odu nce mauka, andan ka der" hikmetini terennm ettii grlr. Zaten tasavvuftaki 303 304 akn z de Mak'a (Allah'a) aittir. Onun iindir ki tasavvuf erleri ak yolunda kendilerini iki snfa ayrrlar: isteyerek akn peinden koanlar ve ak teslim almas iin istenenler. Yani ak arayanlar ve akn aradklar. Buna dair Galib bir mseddesinde: Tedbrini terk eyle takdir Huda'nndr Sen yoksun o benlikler hep vehm gmnndr

Birdenbire bu ak bu tuhfe bulanndr Devrn olal devrn erbb- safnndr kta keder neyler gam halk- cihanndr Koyma kadehi elden szpr-i mugnndr (Hadiselere kar) tedbirler alp durmay brak. Takdir Allah'ndr. Sen yoksun. O benlikler hep birer vehim fezandan ibarettir. (Elinden geliyorsa) birdenbire bu ak; bu armaan (ancak) bulanndr. Devrn, devrn olal, lah ak sahiple-rinindir (yani cihann zevkini onlar srer). kta keder neyler? Gam, dnyaya deer verenlerindir. (Sen), elinden (ilah ak) kadehini brakma ki sz, meyhanecinindir.13 ilahi ak, kn kimyasdr. Onunla tutulan toprak altn olur. Galib bu fikri ylece vezne dkm: Nigh- dde-i hnbr- ak kmydr Akn kan dolu gzden bak, bir kimyadr. Ancak bu kimyaya erimek iin, nce gzn kan anana dnmesi gerektir. Yani yine eziyet, sknt, ayrlk, strap, ac ve nihayet ahlar, figanlar, feryadlar ve kan alayan bir gz. k iin bu byle pek zor bir ey de deildir. Zira daha Ezel'de ruhlar yatanlrken ona bu nasip verilmitir, ite ifadesi: 13 Bu son msradaki meyhane motifi, Dvan iirinin genelinde sz konusu edilen meyhane ile ayndr. ll ki burada meyhane bu dnya; arap feyiz ve sevgi, pr-i mugn (meyhanenin ulu'su, meyhaneci) da mriddir. Eer bu beyi-tin kime ait olduunu bilmiyor olsaydk alelade bir meyhane tasvirine de hkmedebilirdik. ite bunun iindir ki Dvan iirinde baz kelimeler deiik yorumlara aktr. O zaman ki bezm-i canda blld kle-i km Bize hisse-i muhabbet dil-i pare pare dd Can meclisinde, yani Kal Bel da (herkes nasibini beklerken) istek (ve km alma) kuma blldnde, sevgi hissesi olarak bize u parampara olmu gnlmz dt. eyh Galib akn ksa tanmn veren bir kt'a yazmtr. Burada akn, insan ruhundaki ztlklarla nasl ekil ve hayat bulduuna deinilir. Kt'a udur: Kevser-i te-nihdn ad ak Dzah- cennet-nmnnn ad ak Bir lgat grdm cnn isminde ben Anda hep cevr cefnn ad ak Ak dediin ey ate yaratl bir kevserdir. (mek istersin, ama atetir.) Cennet gibi

grnen cehennemin adn da ak koymular (girmek istersin, ama yanarsn). Ben "lgnlk' ad verilen bir lgat grdm ki, iinde ne kadar cevr cef (ile ilgili kelime) varsa, karlarna hep "ak" yazlm. te btn bir tasavvuf akn zeti bu drt msradadr. steyen istedii gibi yorumlar; dileyen gnlnce nasibini alr. eyh Galib'in tasavvuf aka dair balbana bir aheser olan eseri, Hsn Ak mesnevisidir, "ilk bakta beer bir akn hikyesi olarak kabul edilebilecek bir mahiyet gsteren bu mesnevi, aslnda Hsn ve Ak'm sfyne gzellik telakkilerini belirten tasavvuf bir akn hikyesidir.14 Bu eserin daha adndan balayarak -ki Hsn, Hsn-i Mutlak'; Ak da ilah ak temsil eder-, bir tasavvuf nevesiyle kaleme alnd ve ilk beyitten son msraa kadar, alegorik bir ak erevesinde tasavvufun anlatld apayr bir konudur. Sz bitirelim: Dvan Edebiyatnda ak bahsi aldnda hibir airin sz bitesi deildir. Gerekte de bu konuda ne sylense azdr. Hani buyurmu ya stad; Ak imi her ne var lemde 14 Bkz., Yksel edit, eyh Galib, s. 97, Ankara, 1963. 305 X H 7; m . Dahleden Dnimize Bari MDselmn Olsa Klasik Trk iirinin Tanzimat yllarndan itibaren ateli tartmalara konu olageldii hepimizce malum. Namk Kemal ile Ziya Paa merhumlarn Harabat ile Tahrib ve Ta'kib'lerinden bu yana bir imparatorlua veda ettik; ama klasik iir zerine yaplan tartmalara bir trl veda edemedik. stelik ufukta da byle bir ihtimal grnmyor. Baz hakikatler, zerlerine ne kadar balk dklrse dklsn, gn aydnln elemeye devam ederler. Klasik iirimiz de kendini yeniden ifade edebilme asndan byle bir fecre yaklamaktadr. O fecirde elenenler ise Tanzimat'tan bu yana onu hor ve hakir grenler olacaktr. Burada dikkat eken bir husus, btn bu sre iinde gerek savunanlar, gerekse

saldranlarn, farknda olsunlar yahut olmasnlar, bu edebiyat mnhasran toplumdan uzak tutma yoluna gitmeleridir. Savunanlarn bazlar, onun ne kadar byk, yksek ve ulalmaz olduunu anlatrken hi de farknda olmadan bu iir ile halk arasna mesafeler koyuyor ve halkn "Canm, bu kadar yksek ve muhteem bir edebiyat, buncack kltr ile 309 310 benim anlamam nasl olsa mmkn deildir!" gibi bir istidlale ynelmesine kap aralyordu. stelik yakn zamana kadar bu sahada hazrlanan kitaplar da yalnzca bilimsel gayelere yneliyor, dolaysyla orta seviyede okuyucunun ilgisini celbetmiyor ve akademik eitim arac olmaktan kurtulam-yordu. Ta ki bu almalar yaygnlap tahsilliler arasnda belli bir birikimin temelini oluturana kadar. Saldranlara gelince: Bunlarn bayraktarlar, Tanzimat'tan bu yana ekseriya airler olagelmilerdi. Onlarn etkisi iledir ki aydn ve brokratlar arasnda da klasik iire tedric bir dmanlk olumutur. Daha dorusu onlar, tpk tenkit ettikleri Dvan airleri gibi kapal devre bir edebiyat muhiti kurduklarndan, kendilerini kaptrdklar resmi ideoloji ve fikrin doruluuna, hibir aratrma ihtiyac duymadan inanvermilerdir. Krkl yllarda Trk corafyasnn drt cihetine yaylan bu rafine aydnlar, resmi ideoloji gerei eski iire kar kyorlard ve stelik bu tavr, mteakip yirmi yl boyunca pirim de yapacakt. Bunlar iki snf idiler. Bazlar klasik iiri anlamadklar iin dlamaya alyor, renmek gibi bir klfetin altna gi-remiyorlard; dierleri de -ki bunlar klasik iiri iyi bilmekle beraber, tpk Tanzimat ideologlar gibi ykc faaliyetler iinde olmay benimsemilerdi- Osmanl'ya kar besledikleri hnc bu iirden kartmak istiyorlar, bhtan stne bhtan ile onu dnyalarndan ve evrelerinden, muhitlerinden kovuyorlard. ki kuak sonra bu ikinci snfn kltr atlasnda byk erozyonlar yaand ve klasik Trk iirinin ad zabtlardan kartld. Bu devrin szn tekelinde bulunduranlarn pek ou air idiler ama bir dvan, braknz aratrmay ve anlamay; okumay dahi zl addediyorlard. 70'lere kadar bu tavr, birka hari, soldaki hemen her sz ustas tarafndan benimsendi. Zaman zaman duyduklar birka tantanal beyit onlar uzlamaya, farkl gzellikleri kefe aryor idiyse de bu iiri asla cesaretli bir adma layk grmediler, bilakis uzaktan salvo atlaryla daima bahesinin duvarlarn ykmaya yeltendiler. Oysa orada, grnebilecek kadar uzakta, rengarenk gllerin at bir irem ba var idi ve oradan dimalarna gelen kokular, zamanla bu airlerin kavraylarn da ister istemez etkiliyor, belli belirsiz nameler ile kendilerini sevdiriyor, zihinlerini sarho ediyordu. Asrlarn iinden szlp gelen^mca dizeler, beyitler, manzumeler onlarn meclislerini de imar

ediyor ama nedense airanelik-lerini ihya edemiyordu. Vaka oradaki imenleri garip buluyor; iekleri tuhaf karlyorlard ama dzen ve tertibin, ekil ve emailin fevkalade olduunu da inkr edemiyorlard. Bu ke kapmaca airlerinden bazlarnn bizzat kendi hayatlar, o tenkit ettikleri klasik airler ile ylesine kesimekte idi ki neredeyse kamuoyu kh onlar, kh bunlar lehine taraf tutmaya zorlanabilirdi. Diyorlard ki, "Buras gerek hayattan uzak bir hayal bahesidir; bize hitap etmiyor." Vaka bu gr ksmen doru idi, ama kendilerine gre sanat da zaten gerek hayattan ayrk bir hayal dnyasn ina etmek, yaamak ve yaatmak deil mi idi? Peki o halde bunu inkr etmelerine ne demeliydi? Klasik iiri tarih perspektif yerine gnmz penceresinden deerlendirerek -ki bu davran tam bir dalalettir- eletirmekte yaran u airleri yakndan tanyacak olsak karmza mthi manzaralar kacaktr. Szgelimi, "mge, imge!" diye rpnarak kendilerini Trkiye'nin aydn ve ada ehresi olarak tantan bazlar, uzun zamandr stanbul'un, Ankara'nn ve dolaysyla Trkiye'nin kayman tka basa yemiyorlar m idi? Her akam falanca kokteylde, filanca davette, her gn bitimi o barda, bu cafede halktan ve gerek hayattan uzak entel fikirlerini yartrp kendilerinden gemiyorlar m idi? iktidar ile dirsek temasnda olup devletin deniz gibi maln tketenlerden ve babakanlara danman olanlardan tutun da bankalarn, arpalklarn ynetim kurullarn caize olarak kapmak iin birbirlerinin ayaklan altna muz kabuklan koymakta yaranlar, buna karlk krann kalemini satarak deyenler onlar deil miydiler? lerinde holdinglerin finanse ettii dergi, mecmua, blten vb. periyodiklerin banda keyif atanlarn says pek mi azdr? Hele bir baknz, gazetelerin kelerine kurulup ahkam kesenler arasnda bunlardan ka tanesi var? Ve btn bu airler her 311 312 vesile ile kendi efendilerinden, hamilerinden, patronlarndan bahsetmeyi teekkr borcu olarak grmyorlar m? Hem ellerinden gelse onlara kasideler yazmayacaklar ne malum? Peki o halde, ayn trden -tpk kendileri gibi- bir hayat yaad diye klasik airleri tenkid eden de kim? stelik o zavalllarn hepsi bu kadar lks ve tantana iinde yaam olsalard bari! Bu kelerin airleri derler ki, "Dvan iiri devrini tamamlamtr. Artk zevk fonksiyonunu yerine getirse bile fayda fonksiyonunu icra edemez." Elbette! Bunu inkr eden yoktur zaten. Dahas, hi kimse de klasik iirin eklini hortlatma sevdasnda deildir. Gnmzde bir terkb-i bend yazmak ancak bir fantazi olabilir. Patronlardan i isterken bir kaside yazma ihtiyac duyan -mamafih yle okkal bir iir yazarak i arayan birisinin de kolayca i bulacana kaniiz-; yahut ektii telgraf

metnini rubai eklinde dzenleyen, mektubunu murabba yahut mesnev biiminde kaleme alan aruz dkn insanlara ihtimal ki ihtiya da yoktur. iyi de bayram kartna drtlkler dktren ince ruh sahiplerine ne oldu? Klasik iirin eklini deil ama ruhunu devirecek ehl-i diller nerede? Sohbetlerinde klasik iire hayran kaldklarn itiraf etmekle birlikte i, bunu deklare etmeye gelince "fayda" artn ne srerek ark edenlere sormak lazmdr; - Allah akna, bugne kadar hanginizin yazdklar toplumun hangi derdine are oldu; yoksa fayda fonksiyonu yalnzca Dvan iirini muaheze iin uydurulmu bir yafta mdr? Sizin, herhangi bir tertip ve btnlkten uzak rastgele seilmi konularnz arasnda klasik airin sylemedii hangisi var? Siz de tpk onlar gibi soyutlua snmyor musunuz? Syler misiniz, avama fayda salam somut hangi eseriniz var? Onlar derler ki; "Toplum (avam) bu iiri anlamyor." Dorudur, nki anlamasn diye bir vakitler hokkabazlklar yapanlarn bazlar kendi stadlarndan bakas deildi. Sormak lazmdr ki, vaktiyte mekteplerde en galiz yaftalarla k-tledikleri bu iiri imdi anlalmyor diye tenkit etmek ne derece mertliktir. Bu iirin havas iin yazldn iddia eden bu airlerden acaba hangisinin iiri avama yneliktir? Onlarn, iinde hayattan bir iz bulunmayan donuk ve cansz ms-ralaryla kyaslandnda klasik iirin cvl cvl hayat Koktuunu iddia edebiliriz. Hem, acaba hibir zgnl olmayan imdiki iirleri cemiyet batac m ediyor? Orta dereceli eitim alm iir okuyucularnn saylar milyonlara vard da biz mi duymadk!?... Acaba bir iir kitabnn topu topu bin adet satt lkemizde iirin okunmuyor ve dolaysyla anlalmyor oluu da Dvan airlerinin suu mudur? Okuma yazma orannn %90'larda seyrettii gnmzde "Halk iin yazlan iirler antolojisi" diye bir kitap hazrlansa, sayfalarnda bugnk airlerden kann iirine yer verilirdi dersiniz? O halde okuma yazma orannn %3 olduu bir zamanda, iir havassn rabetine ynelikti diye klasik airleri yargsz infaza tabi tutan kim? Bu airler bir gn gelip tarihin kendilerini de sulu iskemlesine oturtmayacandan eminler mi? *** Derler ki; "Bu iirin kayna hakikat ve hayatla ilgisi olmayan hayaller ve vehimler olup en parla, en byk yalandr." Bel, farzedelim ki yle olsun. Peki acaba kendilerinin ii bo, sahte yaldzlarla sslenmi szck ynlarnn kime faydas vardr? Ama deil, bizce onlar bu iirin kaynan ok iyi bilmektedirler ve asl kar olduklar da zaten budur. yi de bunca yzyl bize ait olan bir iiri kadavra niyyeti-ne bile olsa terih masasna yatrp iimize yarayan ksmlarndan organ nakli yapmaklmza mani olan kimdir? Ya birka akamda bir ispirtizma cemiyetine uradklar halde bir seansk olsun onun da ruhunu armaktan rken ve tabii ki asl o ruhu tanmaktan kaanlar kimlerdir? 313

Derler ki; "Bu iirin dilinde Arapa ve Farsa pek ok kelime var idi ve halk bunlar anlamakta zorlanyordu." Diyelim ki byle; peki durum, bugnk anl anl ke kapmaca airlerin Trke ktl iinde kvranmalarndan daha m ktyd dersiniz? Bizce, yz kelime ile konuan bir avama dert anlatamamay mazeret olarak ne srmektense, bin kelime iinden acaba hangisini sesem diye kvransaydk da kelimelerin gcn hissetseydik, iir geri mi giderdi; airlerimiz gerici mi olurdu?!.. 314 Derler ki, "Klasik airler, yazdklar kasideler karlnda caize almlar ve dolaysyla sanatlarn paraya deimilerdir." Evet, baz airlerin baz kasidelerini byklere takdim ettikleri zaman dllendirildikleri dorudur. Ama hibir paraya deiilmeyen ve caize konusu olmayan onca gazeller, musammatlar, arklar vs. manzumeleri nereye koyalm? Kald ki air de olsa, emeinin karlnda alicenap bir sanat koruyucusundan bir te'lif creti almasn m? Baka trl soralm: Devletin ileri gelenleri yahut zenginler sanat koruyup kolluyorlarsa bunda ne ktlk vardr?!.. yle de, bir yandan bu tutumu tenkit ederken dier yandan ikide bir sanatlara devlet destei iin yry dzenleyen yahut kampanyalar aanlar kim? Derler ki; "Klasik iirin ak platoniktir, cinsellii anlamak zordur." El-hak bu da doru, onlar ak hakik, mecaz ve platonik diye kategoride deerlendirmiler ve gerek akn, gerekse cinsiyetin ne olup ne olmadn hakkyla anlatmlar. Erbab hangi aktan bahsedildiini elbette bilir. Ama bu konuda gnmz ke kapmaca airlerinin hangi tr ak anlattklarn kestirmek olduka zor. Galiba onu da erbablan biliyorlar da bir trl syleyemiyorlar!.. imdi, ak yreklilikle ifade edebiliriz ki, artk dvanlara ilimeler eskisi gibi inandrc olamamakta; muzr afyon yaftasn artk avam bile yutmamaktadr. Balklar kurudu ve Fuzul'nin, Baknin*Nef ''nin, Nedim'in, Galib'in uzun asrlar ap gelen nefesleriyle toz olup savruldu. Kim ne derse desin; tarihimizden kim ne kadar ikayet ederse etsin, atalarmzla bizlerin tanklk balarn pekitiren bu iirin ruhu, eer ktphanelerimizin hepsini birden atee veremeye-ceksek, narkozun muvakkat baygnlndan pek yaknda uyanacak ve yeni iirin kalbna girecektir. Ve hatta baz airler hl kar ksa bile!.. 315 m indeks

abdal, 219, 220,234 Abdlaziz (sultan), 21,23 , , AbdOlbaki Nasr Dede, 30 Abdlhak Molla, 67 Abdlhamid (sultan ikinci), 22,23 Acem, 51, 54,57,58,62,64,65,257 Acemce, 58 Ac Musluk, 129,132,136,208 Adalar, 204 dem (peygamber), 125,264 Adile Sultan, 30 Adl, 211 Afrasyab: bk. Efrasyab Afrika, 48 afrodizyak, 292, 296 Ageht, 134 Agakaps, 182 Aht (air), 197 Ahlk- Al, 65 ahlt- erbaa, 111 Ahmed (sultan, birinci), 29,199 Ahmed (sultan, ikinci), 28 ,:,,,.. ..;....,.; -.;. ' >.'.' ,:

Ahmed (sultan, nc), 21, 28, 29, 169 Ahmed Dede, Fasih, 179 Ahmed Etendi (Rind), 253 Ahmed Eflak Dede, 300 Ahmed, 28, 59,80 Ahmet Paa, 34,35,42,50,89,90,91,93,94, 149,151,153,283 Ahsen'l-Kasas, 276 Ak yldz: bk. obanyldz ake, 235 Akda Madeni, 130 Akdeniz, 195 aklm- sitte, 90 Aksaray, 182 Akemseddin, 57,276 Alaman Seferi,44 Alaman, 52 Alemdag, 201 Ali (Hz.), 57,92 Ali (Krml), 102 Ali elebi (Kmalzde), 65 Ali Kemal, 58 ., . ' , , ,..' ..; ..., ,: , . .. .. .,.., ,. .'. . , '.'.'' ' .. "..''"' '

Ali Sabri, 78,81 Ali r Neva, 65,78, 94 Alp Er Tonga, 63 Alparslan, Ali (Prof. Dr.), 32 Amerika, 22,54,108,170 Amerikan Sava, 139 Anadolu, 49, 51, 54,59, 65,66,94,154,174, 175,176,179,198, 199, 204, 206, 232, 233,235 Anadoluhisar, 192,194 317 318 Anka kuu, 239 Ankara, 24, 311 Ansiklopedik O/Van iiri Szl, 80, 300 Arabistan, 98 Arap Vaiz, 160 Arap, 48, 52, 54, 57, 58, 65 Arapa, 57, 64,247, 248, 276, 314 Arif Hikmet Bey, 211 Arif Mehmed Efendi, 209 Aristo, 48, 79 Arkadyus Stunu, 241 Arnavut, 54

Artuklular, 169 aruz, 12,14,312 asesba, 266 sim (elebizade), 17,206, 253 Asm Efendi (Mtercim), 200 kane gazel Aiyan Kayalar, 205 Afk Estetii, 2K ak, 94, 120, 140, 166, 171, 174, 176, 178, 187, 275, 283, 286, 295, 297, 303, 305 ak- bak, 279 ak- dilber, 279 ak- Hak, 279 ak-nigr,279 \ '"'"'

ak- pk, 279 ak- yr, 279 ak- Zat, 299 Ak (Yenieri airi, skdarl), 41,45,44,46, 197, 216,226, 228, 230,231,235, 236, 240,246,248, 249,264,276 Akullah, 279 At (skpl), 160 ' ';

Atabegler, 58 Aty(Nevizade), 198, 293 Atf, 116 Atmeydam, 167,168 Avn, 262, 269,275, 279 Avrat Pazar, 241 Avrupa, 21, 24,139,170, 204, 244 Avrupal, 207 Avusturya, 52, 235 Avusturyal, 22 Ayamavra adas, 143 Ayasofya, 123 Aydn, 129 yne-i cihn-nm, 78, 81 yine-i iskender, 77,79, 81,82 Ayn, 70,76,192, 211 Ayvazolu, Beir, 96,286 Ayvazovski, 190

Aziz, 189 Azliyye kasidesi, 142,144 azmayi (uzun ok), 117 Baba erenler, 269 Bab- am, 170 Babali, 180,181 Babil Kulesi, 75 badem muskas, 229 Badat, 49, 54 bahariye, 209,215 Bahay (eyhlislam), 260 Bahr-i Sefd, 197 Baht, 28 Bakara, 165, 301 Bak, 11,13, 24, 27, 36, 42, 52, 71, 82,125, 197, 207,216,218,219,221,222,224, 225,227,231, 233,242,250, 260,261, 263,265,315 Bal elebi (Mumcuzade), 196 balmumcu, 136 balmumu, 154,158,160,162,164,166,168, 179,228 balyemez, 209 Barbaros, 27 Bamakzade, 134

Batl, 87 Batn Kalender taifesi, 216 Bayan, 93 Bayezid (sultan, ikinci), 25,27,28 Bayezid (Yldrm), 77,81,192 Bayezid-i Bistam, 43 Baykara Meclisi, 94 Bayrami ormanlar, 114 bazubend (pazvand), 228 Bebek, 193,198,200,203,205,208,210,211 Bedir, 116 Bedri (Niksarl), 157 Bekta Suba, 115 Bekta, 74,75, 269 Belg (Bursal), 206,268,298 Belinas, 79 bend, 142,215,222 BengBade, 277 berbername, 215 beer ak, 293 Beikta, 193,194,196,203, 208

Beir elebi, 81 Beydaba, 12 Beykoz, 194,208, 224 Beylerbeyi, 205 Beytullah, 131 Bilkan, A. Fuat, 142 i Bizans, 241 Boaz, 190, 191, 194, 203, 205, 208, 210, 212, 223 Boazhisar (Seddlbahir) muhafzl, 143 Boazii, 94, 191, 194, 196,^9, 202, 210, 212 Boazkesen Hisar, 192 Bosphorus, 207 Bonak, 54 Budizm, 67 Buhr, 250 Burhaneddin (Kad), 50 Burhn- KtM blbl, 68,74 Blblnme, 103 Bngl, N. Rt, 169 brc-i freng, 81 Bykdere, 199 Cafer elebi, 163,189,194 clm- Cem, 82 cam- cihan-nma, 79 Cam (Molla), 94 Can, efik, 153,157 canbaz, 244 Canm Arzular Senidi Cebrail, 116 Celalzde, 197 Cemtid), 25,79,262 Cemal, 189,195 Ceneviz, 52 Cerrahpaa Camii, 241 Cezayir, 54,139 Chevreul, 151 Chicago, 22 Cihan Harbi (Birinci), 169 Cihangr, 29 Cihannm, 191 Cinan (Bursal), 60 Cumhuriyet,24, 56 cr'adan (yudumluk), 219,220 aatay, 65 ker, 92, 93 amlca, 207,208, 211 elebi, Asaf Halet, 191 engel(ky), 200, 205,249 eraan sahilsaray, 209,212 erke kamlan, 21 erke, 52,53,54 em-i hayran, 111,112 raan, 203, 210 iil, 50,64 ire (ire, oluk), 117 n (Sind), 48,50,175,176,232 in aynas, 78, 232 in ordular, 176 /

in Main, 48 ingene, 54 ire: bkz. ire izmeciler, 134 oban yldz, 246 ubuklu, 203,207,208, 211 d (dalama yaras), 110,111 da (krk), 222 dam (sra kaplar), 222 dama, 221 Dni (kalyon ktibi), 133 dye (taya, dad), 175 Dede Efendi, 30 Dedem Korkut, 52,115 deli, 226 delil, 158 dellal, 158,241,248-249 Dellle kadn (patan), 175 Demir (Hamedanl), 176 Dervasf-Bebek,2Ql der'de, 222

destan, 47 destar, 224,225 dest-efan, 233 devriye, 298,299 dinar, 235 dirhem, 235 di; kiras, 233 Dtvan iirinde stanbul, 191 Dvan Yolu, 40,45,46 Dfran- Nabf,\a Dvan, 106 Diyr- Rm: bkz. Anadolu Doanclar, 211 Doru Yol, 42 Dolmabahe, 208 Donizetti, 23 dudak, 209 ebru, 107 Eb Ali mumlar, 166,167 Ebu Talha, 98 Ebussuud Efendi, 27 Edebiyat Hakknda Baz Mlahazat, 298

Edirne, 28,77,81 Edison, Thomas Alva, 151,178 Edrenus (Melik), 77 Edrine: bkz. Edirne Eflatun, 48,174, 275,285, 286 eflatun! (ak): bkz. platonik ak 319 Efrsiyab,63 '"; d <

Efrenc, 53 Ehl (irazh), 176 Elif-Lm-Mm yetleri, 108 Emri, 70 enderim, 142 Enes b. Malik, 97, 98, 166 Enfl, 17,116 Engrs, 52 er ra, 234 Erhat, A., 285 Ermeni, 52,54 Eros, 117,121 Es'ad Efendi (Nakb'l-eraf), 123,124 Esad Muhlis Paa, 61 esirci kethdas, 241 Eski Eserler Ansiklopedisi, 169 Eski Trk Edebiyatnda Mazmunlar, Si Esrar Dede, 30, 43,206 Etfal (ocuk) Hastahanesi, 22 Evliya elebi, 87, 93, 136, 166, 167, 180 Evsf-/stanbul Risalesi, 190,195 Exupery, A. St, 278 Eybolu, S, 285 ... Eyp Sultan imarethanesi, 220 " Eyp Sultan kseleri, 37,38 Eyp, 37-38 Eyyb-i Ensar Hazretleri, 220 r fafur {in fafuru), 175,176 \ Faiz(Kafzade), 74 Fakir, 189 j: Faros (skenderiye Feneri), 80 '" Fars dili, 15 Fars iiri, 11 Fars, 48,63-64 Farsa, 11,26,57, 61,64,65,247,248,267, 276,314 Fatih medresesi, 182 Fatn Efendi, 211 Fatma Sultan Saray, 21 Faust, 12 Fazl (Enderunlu), 54, 208,209,298 Fehm, 75 felahan, 234 FeleksO Hanm, 23 Fenerbahe, 204, 206 Ferhd, 225, 290 Ferhar, 49 Ferk (Prizrenli halk airi), 169 Ferra, 243 Ferzane (vezir), 221 Fevr, 284 Fstkl, 211 Ftnat Hanm, 154

Fikr, 189 Filistin, 45 filori, 235 Firavunlar devri, 138 Firdevs, 51,63 fiek mumlar, 166,167 fitil almak, 171 Fitrak, 235 Flemenk, 54 Fransa, 25,52,139 Fransz ihtilali, 47, 59,139 Fransz, 54 Frengistan, 81 Frenk, 51, 52, 54,81 Fuzuli ve Trke Divanndan Seme/er, 287 Fuzul, 11,13, 40, 54, 83, 96,104, 161,178, 187,256,258, 263, 285,293,315 Galata, 193, 204, 206, 208, 211, 216, 218 Galib Dede (eyh), 10,12, 30, 206, 256, 258, 273, 298, 299, 301, 302, 304, 305, 315 gamze, 119122,226 Garipe, 198 Gavur Padiah, 21 gazavatname, 52 '

gazel, 10,110,137,139,142,205, 207,212, 215,218, 223, 235,236, 248, 252,258, 260, 261,277,278,291,314 Gazneliler, 58 Gelibolu, 81 Geothe, 12 ,'- .;'-

Germiyanl, 59 Gevheri, 13

:, ; .

Glasnost, 139 Gksu, 196, 198, 199, 201, 203, 205, 207, 208, 210,212 Gkyay, 0. Saik, 167 gubr, 90 gubr, 90, 91 guy u evgan, 244 gl demek, 103 gl mutusu, 95 GlfflbKftomce ini Nightingale), 103 GlHsrev, 103 gl yalamak, 103 glle, 103 glbeeker, 96,103 gl-get, 103 gOl-gn, 96 gl-i rn, 12, 96,100,103 gl-i sad-berg, 103 gl-i sr, 103 G/stan.l, 101,102,248 Gller Kitab, 96 glrz, 103 Glen: bkz. brahim Efendi Gmsy Hastahanesi, 22 Gne Kasidesi, 90 Grc, 52, 53, 54 gvercin, 239 Gzel Hisar, 208 Habe, 54 Habil, 67 Hacc'l-Harameyn, 25, 26 Hac Bayram Vel, 172,173 ^

Haliz Dvan, 62 Hafz erhi, 63 Hafz, 257,259,266,267,288 hakk ak, 300 Halep, 54 Halet, 260,263 halhal, 227 Hali, 94,206 Halim Giray (Krml ehzade), 210 hlkri, 107 Halla, 173 hamayl, 228 Hamdan Usta, 21 Hamdullah Hamdi (Akemseddin'in olu), 57, 276 Hamlet, 12 Hamse (sedd-i iskender!), 78 haner, 61,226, 297 Harabat, 267,270 Hasan Sabbah, 173 Hamet, 206 hat, 32,89,90,91,237 Hatem, 158,206 Hatem, 44 Hatice Sultan, 142 hava oku, 117 Hayal Bey, 49,152,197,264 Hayder-i Kerrr: bkz. Hz. Ali Hayreti, 263,264, 280 Hayriye, 53,126,142,144,189,201 Hayrillah (elebi), 53,126,142 Hayyam (mer), 178, 259,260 Helk, 117 Hermis, 79 Hevay, 206 Hevesnme, 189,194 Hdrellez, 116 Hristiyan, 12,48,67 Hta, 50,62

Hitan, 180 Hicaz, 54 hiciv, 215 Hikyet-IBetrelebi.n hikem, 31,256,284 hil'at, 225,226 hilal, 20, 59,61,225,243,269 Hilm Efendi, 186 Hind, 48,49,54,57,78,253 Hinde, 235 Hindli, 12,57 Hindu, 250 Hint felsefesi, 257 Hisar, 198,199,200,201,204,205,209,211 Hisarlar, 203,208 hokkabaz, 244 Homeros, 278 Horasan, 94 Hoten, 50,62 Hlagu Han, 50,62 Hrrem, 28 Hseyin Baykara, 94 ;,

^to^lOl, 277,305 hsn-i hatt, 105,106,107.108,112 hsn-i mutlak, 305 hsn-i ta'lil, 85,88,242 HsrevOttn, Zil stlah, 215 rydgeh, 234 lydiye, 215 Isfahan, 45,46 Ibn rn, 98 Ibn-i vakt, 264 brahim Efendi (Glen), 96,101 brahim Halilullah (peygamber), 104 ibrahim Paa (Damad), 244 Anadolu, 169 ihm- tenasp, 134 Ihlamur Kasr, 209 iktibas, 32,112,113 ilh ak, 279,287,293,301,304,305 ilah, 232,298 ilham, 208

ilm-i aruz, 11 ngiliz, 12,52,54 ngilizce, 253 nn devri, 181 insan- kmil, 300 intifada, 139 Iran u Turan, 48 321 Iran, 49,51,63,89,176 ranl, 12, 63,260 rem ba, 310 irsl-i mesel, 31 Isa (Peygamber), 106 iskender elebi (Tozkoparan), 116 skender, 78, 79,81 Iskender-i Kebr, 79 iskender-i Zlkarneyn, 78 skenderiye Feneri, 79,80 skenderiye, 79,80 kkender-nme, 80 smail (ah), 26 smail Efendi, Fenn, 204,205, 206 smail Habib (Sevk), 254,255,256 ismail Hakk (Konyal), 180 smail Hakk Bey, 32 spanya, 52,54 srafil, 257 istanbul Boaz, 205,207 stanbul dilberleri, 209 stanbul kads, 180 istanbul muhasaras, 115 stanbul saraylar, 180 stanbul, 15, 22, 29, 41, 42, " 58, 60, 107, 116, 136,

166,168,176,180,181, 217,218,220,221,223,

192,193,196,203,207, \ 231,233,234,240,243,

292,293,311 " istanbul'un fethi, 192 stanbullu, 216,223 istiare, 49, 75,275 Istinye, 198,199 italyan, 23 Izbudak, Veled, 285 izzet Efendi, 206 izzet Molla, 33, 34, 97, 99, Jale, 174-176 Jurnal of Misli Studies Aratrma/an), 78 K'be, 42,109,124 Kabata, 205 Kabil, 49, 67 Kabr-i saadet, 170 kadeh duas, 229 Kad Burhaneddin, 50 Kadky, 196,249 Kadm, 56-57 kafiye, 23, 48 46, 49, 51, 54, 143, 154, 160, 184,189,190, 209,212,216, 225,227,229, 246,249,250, 102, 104, 211 iTMlk Bilgisi Kahire, 25,129 Kal'a-i Iskenderiyye, 78,81 Kalbi, 179 kalender, 271 kalenderane, 200,208 kalenderi dervileri, 219 kalenderi, 12 KalO Bel, 305 Kmi Efendi, 207 Kmil (nakka), 174 kan kardelii, 245 kan yaklamak, 245 kan yutmak, 280

Kandemir, M. Yaar, 97 Kandilli, 198,203,210 Kann- Sleyman, 167 AanunfM>s#esi; 52,261 Kanunnme, 25 Kapalar, 154 kap ve kad, 222 Kara Ali, 130 Kara Biga, 130 Karabag, 208 Karacaolan, 13,119 Karadeniz, 130,192,195,198,206 Karadery, 195 Karahan, A., 143 Karako, Sezai, 95 Karaman Beyi, 25 Karaman ars, 182 Karaman, 131 Karamam, 25 Karamanolu, 25 Karamrsel, 131

Kartuk, 64 kaside, 142-143, 207, 2J2, 215, 248, 312, 314 kaside-gO, 266 kasde-i ket, 134 kasr- tersane, 204 Kif (air), 198 Ktip elebi, 191 Ktip, 189 Kavak, 198,205 kayk, 223 Kays, 161 kebuter, 131,239 kehhal, 237 Kelile ve Dimne, 12 keml-i mutlak, 299 Kemalpaazde, 60 keman: bkz. yay I kemanke srr, 116 kemanke tekkesi, 116 kemanke, 115,116,118 Ken'n, 44-45 kepade, 118 kervankran: bkz. oban yUFz Kei da, 240 Kevser sresi, 270 Keykavus, 262 kble-nma, 223, 224 Kbrs, 216 Kpak, 62 Krm, 30 Krk eme, 240 kt'a, 28,29,277,305 Kyas, 189

Kz Ktlesi, 200 Kilyos, 198 kinaye, 61,62,164,234 kiri-endm, 115 Klasisizm, 252 koaklama, 47, 52 Konya, 25,97 Koska, 180 Kosova, 139 Kostantin, 192 kpek: bkz. seg Kpr, 224 Kprl, M. Fuad, 64 Kprl, Orhan E., 65 KpM'den Semeler,^ khken, 290 kul kardei, 92 kul kethdas, 92 kulluk, 93,182 kulluk ktibi, 93 kulluku, 93 T

kulolu, 93 Kundaklar, 166,167 Kur'anC- Kerm), 31, 34, 35, 36, 105, 108, 116,276, 301 Kurb (iznik), 269 Kurueme, 129,132,136, 205, 208 kurfln- vust, 171,174 Kk Prens, 278 Kksu, 208,211, 293 klhan, 238 klhanbeyi, 238 Klhani-i Laytr r, 268 Krd, 52 Laedr, 181 Lami (Bursal), 176 \ Latifi, 189-190,195 Latin, 58 Letaifname, 215 LevendrAgh Srr, 78,189 Leyla ile Mecnun, 101,277,291 Leyla, 161,280,292 Lbnan, 129 Ltfullah Akif Bey, 129 Macar, 52-53 madd ak, 292 Marib (Kuzey Afrika), 54 Marib ordular, 51 mahallleme, 252 mahlas, 57,141 Mahmud (Sultan, kinci), 21,23,35,180,183, 211 Mahzen'l-Esrar,lVi,lX>

manev ak, 281 mni, 234 Maniheizm, 67 Mansur, 280 manzume, 27, 28, 57, 134, 191, 197, 205, 208,209,212,215,257,291,293,311, 314 Marmara, 21,94,195 msiva, 81,300 matla, 110,206,218 Mazolu, Hasibe, 287,293 mazmun, 14, 15, 48, 54, 61, 90, 112, 133, 176,238 mecaz, 75, 76, 96, 133,136, 275, 284, 293, 299 mecaz- mrsel, 201 mecaz ak, 279,285,300 Mecnn, 40, 41, 279, 280, 289, 290, 292 medhiye, 51,206 Mehmed (Sultan, nc), 21 Mehmed Akif, 34 Mehmed Efendi (yzba), 22 Mehmed (Fatih Sultan), 25,34,35,89,116,142, 168,193,235,262,282 Mehmed Paa (Rami), 200 Mehmed Salah, 253 Mekke(-i Mkerreme), 107,131 melamet, 280 melm-mereb, 270 melmiyye, 253 melik'-uar, 142 MenkbO'l-rifin, 300 mersiye, 141,215, 248 323 Merv, 123 Meryem, 106 Mesnevi (Glen brahim Efendi'nin), 101 Mesnevi Tercmesi, 153,157 mesnev, 53, 85, 100, 152, 176, 189, 196, 197,204, 209,215,246,276, 277, 285, 291,293,305,312

Mesnevi-ife/ff,\\ mek, 237 Mevlna Celaleddin-i RumflR. VI.), 285 Mevlna, 85, 97, 101, 156, 285, 300, 302 mevlid, 160 mey, 68 Mezak, 71, 77 Msr, 45, 54,79,107,112,131,225 Mihrace Kayd, 78 mizah, 215 Mool, 49,50,64,65,66 Moolca, 49 Moollar, 49 Mona Lisa, 120 Moskof, 52,53, 54 mubee, 74 muhafz, 236 Yit " J muhakkak, 90,106 Muhammed (Hz. Peygamber), 29, 37, 38, 87, 92, 96, 97, 98, 99,116, 170, 276, 291, 301

^ ""

muhavere-i tebbliye, 75 Muhibb, 24 Muhiddin-i Arabi, 300 Muhlis Mustafa Paa, 206

Muhtesip, 237 Muhteem (Magnificient) Sleyman, 27 Muidi (Kalkandereli), 176 mum alay, 170 mum emni, 168 mum makaslan, 169 mum olmak, 168 mum yakmak, 151 mum yapmak, 159 mum yaptrma, 155,158 mum, 151,153,155,158,161,163,165,166, 168,174,176,181,184,186,234,285, 288,302 mumcu esnaf, 168 mumcu gzelleri, 168 mumcuba, 167,168 mumhane nazr, 168 mumla okumak, 153 murabba, 27, 207,312

Murad (sultan, beinci), 23 Murad (sultan, drdnc), 180 Murad (sultan, ikinci), 25 Murad (sultan, nc), 25 murad- nak, 222 Murad, 24 Musa (Peygamber), 152 musammat, 142,314 muska, 228, 229 Musset, 128,129 Mustafa (sultan, drdnc), 30 Mustafa (sultan, nc), 29 Mustafa (ehzade), 141 Mustafa Paa (Musahib), 142,143,147 Mustafa Rahm, 206 mutasavvf, 75 mfettihu'l-ebvb, 141 mkerrer, 237 mmessek, 237 mncaat, 232,257 Mnf Paa, 134,212 mniler, 25 mseddes, 304 Mslim (imam), 147,301 Mstesna Gzeller, 134 :

mtekerrir (tekrarlanan) msra, 57 na't-gne, 37 l/ad!-Dvan, 142 Nab, 53, 54, 126, 137, 143, 159, 189, 201, 263,264 Nadiri, 268 nahl: bkz. nakil Nail, 40,110,112,165,267,268 nakil, 179,180 nakl-bend, 180 nkiln- sr, 78 Nak, 75 namaz, 123,126,284 Namk Kemal, 7,297, 298,309 Nasr, 174 Nasihatnme, 53,74,126,142 Nasruddin (Hce) 81 Nid, 206 nvek, 117 Nazm, 103, 260 nazire, 133,134, 261,270 Nebe 39,35,40 Nebe 40,35 NecatBey, 59,89,94,125,131 neccar (sihirbaz), 175 Necb, 28 Necm 39,32 Necm 9,116 Nedm, 11,13,41, 50, 52,68,72,79,90,96, 120,190, 202, 203, 207, 254, 256, 292, 298,315 Nedim'in Divan iirine Getirdii Yenilik, 293 Neft, 11, 12, 43, 69, 82, 85, 199_251, 258, 260, 266, 267, 279, 293, 315 nefes, 298 Neme (Avusturya), 52, 53, 54 Neo-platonizm felsefesi, 286 nerd: bkz. tavla Nergisi, 199 nesih, 90, 91,106 Nesim, 124 Nesteren, 12 Ne'et, 207, 269 Net-bd, 211 Neat, 199 , ; .,

Neetbd sahilsaray, 207,209 . Nev', 51 nevbet, 40,239, 240 nevbet-i ah, 239 nevhagen bkz. at Nevres (Osman), 14, 30,55 Nevres-i Kadm (Abdrrezzak), 206 nevruziye, 215 nil, 192 Nian Torlak elebi, 197 Nianta, 116,190,230 Nuh'un gemisi, 266 Odunkaps, 166,167 Ouz nesli, 115 Ok(uluk), 114,115, !16,117,118, 230, 231 Okular Tekkesi, 116 Okmeydan, 116, 230 okucu, 154 Onay, A. Talat, 63 Onur, Naci, 276 ' \

Orta Asya, 64,66,68,114,227,230,244,245 Ortaa, 48,57, 64,190, 249 Ortaky, 203,249 Osman (sultan ikinci, Gen), 21 Osman Bey, 24 Osmanl mparatorluu, 193,216 Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, 170 mer (k), 10 mer Seyfeddin, 245 Pakaln, M. Zeki, 170 Pala, skender, 80,300 Pala, H., 58 Paaliman, 211 pazubend: bkz. bazubend Pertev (ir), 100,207,212,269 Pertev Mehmed Efendi (Muvakkitzade), 37 pervane, 152,153,163,172,177,302 peykn, 115,117,246 Picasso, 106 Pir Sultan Abdal, 10,13 pr-i mugan, 74,75, 217,304 piyadeler (piyon), 221, 222 Platon, 286 Platonik (Eflatun) ak, 279, 285, 286, 291, 292 Prizren, 169 pul, 222 Rabia(t'n Adviyye), 257 Rgb Paa (Koca), 129,206 rakb, 92, 103, 279, 281, 282, 283, 284, 292 rakkas, 233 raks, 233 ramazaniye, 215 Raid (Mverrih), 269 ratl- girn, 70,74 Ravza-i Mutahhara, 170 realizm, 252 ffedne/se,2bim redif, 223,289 Ref-i Kalay, 210 reyhan, 90,106,112 Rza Tevfik, 130 rik'a, 90,106,237 Rind O Zahid,&,V\ rind(ne), 73, 200, 251, 252, 253, 256, 258, 259,261,262, 271 Rind (Badatl), 253 Rindlerin Akam, 258 RindlerinHayat, 258 Rindlerin lm,l'& Riyaz, 69,94,268 Riyz'-siar, 94 Rodos valyeleri, 25 Roma, 48 romantizm, 252 rubai, 54,259, 261,277, 312 Rubaiyat, 259 ruhan ak, 279

Ruh, 42,258, 261,265, 266, 270 ruhlar (kale), 221 Rm, 50, 51,54,94,129 Rumeli Fenerleri, 198 Rumeli Kava, 204 Rumeli, 54,169 Rumelihisar, 194 Rumeysa (Gumeysa): bkz. mm Sleym Rusya, 139 325 326 Ruz- Hzr, 116 Ruz- kasm, 116 Sa'dbd, 41, 202, 204, 207,293 Sa'di-i iraz, 97, 248 Sabanca, 60 Sabbahlik, 67 Sabit, 124,126,159, 200, 201, 283 sadak, 230 Sdeddin Efendi, 197 Saf, 189 Shib, 206 Sahi/nme, 206 Said Bey, 130, 211 saka, 132 Sakazde, 132 Sakz Adas, 130 sakz gl, 129,130

sakz raks, 130 sakz, 130 Sakzl, 130 sak, 68, 70, 72, 74, 75, 217, 218, 240,243, 270,299 Sakfnme(k^m), 70, 73,75,76 Sakk-zde, 129, 208 sala, 248 _ ~ j. Sa/amanuAbsl, 277 ~ Salpazar, 193 , . '.

Sam, 203 Sanskrite, 12 Sapanca, 60 Sarayburnu, 94,204 Saray- Atk, 166 "" Saray- Cedd, 166 Sarkaya, 208 ,

Sarye(a)r, 198,201,203,204 satran, 12,221,222 Sayda, 129

Sebk-iHind, 110, 252 Sedd-i skender?, 78 edit, Yksel, 305 seg, 238, 283 sehl-l mmten, 297 sehm, 117 selse-i gassale, 72 Selukler, 58 Selim (sultan, ikinci), 20, 28, 218 Selim (sultan, nc), 21, 23, 30, 206, 208, 209 Selim (Yavuz Sultan), 26, 27, 30, 160, 225, 263 Selim, 26 Selimiye Camii, 28, 87 selis, 12 semai, 12 sembolizm, 252 Semerkand, 250 se-per, 117 seraser, 111,225,226 serlevha, 207, 241 Sermed, 211 serpu, 218,224, 225 Sevahi/nme, 204, 206 Sevda (kuyu), 175 Seyahatname, 93,136,167 seyyah (hizmetkr), 175 Sezayi-i Glen, 37 Shakespeare, 12 sihm, 117 sikke, 235 Sinan (Mimar), 27 Siyasetnme, 74 solaklar, 221,236 St yaylas, 24 Su Kasidesi, 291 Sudan: bkz. Zengibar Sud, 62, 63 Sultan Sleyman Mersiyesi, W Sultanahmet Camii, 28,169 Sultniyye, 208 Suner, N., 190 Surname, 180 Sleyman (Kanun Sultan), 20,24,27,28,44, 46, 52, 168, 193, 196, 202, 216, 218, 223, 225, 227, 235,237, 243,244, 250, 262,263

Sleyman elebi, 98,160 sls, 90,106,237 Snbl kasidesi, li Sreyya, 99 srh, 241 srme, 237, 238 Srur, 60,209 sveyda, 110,111,113 huGedi 189,197 h- merdin: bkz. Hazreti Ali ah, 27 akir Ahmet Paa, 212 akku'l-kamer, 92 al, 224, 225 am kaps: bkz. Bab- am am, 21, 51, 54,129 amanizm, 67 ark, 86,288 ark, 207, 210, 212,277,314 \ \ ehname, 48,51,63 Sehreng/tfatya Bey'in), 197 ehrengiz, 189,195,196, 215 emPervane, ihl, 176, 277 em, 151,175,176 * eref Hanm, 211 e 0 ar, 222 e-der, 222 eyh Rza (Neccarzde), 205 eyh, 89,94 eyhlislam kethdas, 183 eytan Aknts, 200, 204 iraz, 62,259 iraze, 158 irazl, 62, 93

ili, 22 len, 285 hne, 200,207,208, 252,256,284 kfe, 174 rb-i Yehd, 52, 53,269 Ta'kib, 309 ta'lik, 106 Tabf, 189 tabi (cisman) ak, 279 tahmis, 207 Tahrib, 309 Tahtakale, 217 talrt- kvs, 262 taht- Sleyman, 195, 223 talik, 237 Tanzimat, 30,48, 54,59, 212, 252,271,309, 310 Tarabya (Tarabiyye), 198,199,209,210 Trih-i Ebu'l-Feth,V& Tarih-/Edrine, 78 tarikat serpular, 225 tarz- has, 115 tasavvuf, 76, 81, 165, 166, 252, 284, 287, 298,304 tasavvuf alegori, 293 tasavvuf! ak, 298, 302,305 Tatar, 50, 54,60 tavla, 221, 222 Tavukpazar, 241 Tekfurdaki, 216 telmih, 96 Temren: bkz. peykan .

tenasp, 40, 106, 132, 133, 134, 135, 163 terc-i bend, 302 Terkib-i bend (Ruh'nin) 258, 261, 265, 270 Terkib-i bend (Ziya Paa'nn), 312 terkb-i bend, 141, 258, 261, 265, 270, 312 Terkos suyu, 240 tebib, 144 tebih, 49,96,133, 237 Tevfik-i kadm, 23 Tevk, 90,106 tevriye, 90,120,128, 221 tezat, 51 tezhib, 107, 215, 241, 242 tezkire, 57, 253, 281 tirfil, 158 tg, 45, 231 Timurler, 58 tr, 117, 295 Tire, 129 Tirendaz risaleleri, 215 tirke, 230 top aynalar, 232 Tophane Fabrikas, 22 Tophane, 208

Tophaneli, 209 Topkap Saray, 29 Tozkoparan, 116,230 Tulum, M., 192 Tulumbaclar, 184 Tuna, 192 Tunca, 77 Tunus, 54 Turan, 51 Tursun Bey, 192 Trk Dili ve Edebiyat Dergisljl TrkEdebiyatnda ehrengizlerm'etmngiz-lerde /stanbu/,\Z<Z TrkLgatimi Trk,65 Trk-i Rum, 65 Trk-i basit, 252 Trkistan, 49, 50,65 Trkiye, 311 Unkapan, 15 Urus, 53 usturlb, 80,224 Uzak Dou, 108 ,, , , ; '..'.. , .. .;

deb-y Rm, 65 mm Sleym, 97,98,99 nver, smail, 80 skdar, 21, 194, 196, 203, 204, 208, 211 Valinas, 79 Vmk u Azr, 277 Vasf- Iskele-i stanbul, 206 Vsf (Enderunlu), 210, 261 Vefa, 42 Vehb (Seyyid), 29,204 327 Vehb (Smblzde), 49, 129,132,204, 208, 298 velme, 180 Venedik donanmas, 143 Vesilet'n-Nect, 160 Veys (Alaehirli), 172 vezn-i ahar, 12 vuslat, 222 Ya'kb (Peygamber), 44 ya mumu, 167

Yama, 64 Yahudi, 52, 53, 54 Yahya Bey aalcal), 43,162,196, 197, 280 Yatya Efendi (eyhlislam), 81,174,199,293 Yahya Kemal, 115, 258, 270,271 yak, 229, 230 yalvar, 235 yay, 116,118,120,230,231,295 Yazc, T., 300 yazlmak, 92 yazmak, 89,93 yek-aheng gazel, 277 yel mumlan, 166,167 Yemen, 54 Yeni Dnya, 54 Yenieri aas, 182-183 " Yenieri Oca, 167,168 tt 21,23,29,34,92,93,117,168,182, 328 216,228 Yeniky, 194,199 Yldz Saray, 22 Yunan, 12,48,117 Yenieri,

Yunus Emre, 13,96 Ysuf (Peygamber), 44,45,85,112,224,225, 276, 282, 285 rusufile Zeliha, 276,285 Yusuf sresi, 276 tifernatne, 215 zahid, 256, 264, 266, 267, 270, 284, 287 zahriye, 158 zar, 222 Zat, 43,176,196 Zeliha, 85, 276,285 Zenannme, 54,209 Zengi Habe, 48 zeng, 54 zengibar, 51 zerd, 241 zerdtlik, 67 zer-efn, 107 Zeynelabidin Efendi (eyhlislam), 182, 183 Zihn, 196 Zindankaps, 136,167,168 Ziya Paa, 138, 141, 191, 212, 270, 309 zref-y Rm, 65 .

J I Ansiklopedik Divn iiri Szl Kronolojik Divn iiri Antolojisi Akademik Divn iiri Aratrmalar Divn Edebiyat Ataszleri Szl Mstesna Gzeller airlerin Dilinden in Gzeller h Mine'l-Ak Efsane Gzeller Kudemann Krk Atls Krklar Meclisi iirler airler Meclisler i'r-i Kadm ... Ve Gazel Yeniden Perian Gazeller Per-an Gzeller a ki Dirhem Bir ekirdek yine

Gzg Tavan Aras Kahve Molas Gldeste Gl iirleri Hayriyye Hilye-i Saadet

You might also like