You are on page 1of 314

Gney Tmer/ Abdurrahman Kk

Ocak Yayinlari

DINLER TARIHI 8 Drdnc Baskiya nsz 8 nsz 9 I. BLM DINLER TARIHINE GIRIS. 9 A. DIN VE TARIH KELIMELERININ INCELENMESI 9 1. Din. 9 a. Dinin Lgat ve Terim Anlami 9 aa. Islm'da Din. 9 ab- Diger Dinlerde ve Dillerde Din. 10 b- Dinin Tarifi 11 ba. Dinler Tarihi Arastiricilarina Gre Din. 11 bb- Islm Bilginlerine Gre Din. 12 2- Tarih. 12 B- DINLER TARIHININ TARIFI 13 C- DINLER TARIHININ KONUSU. 13 D- DINLER TARIHININ METODU. 14 E- DINLER TARIHININ DIGER BILIM DALLARIYLA ILGISI 14 F- DINLER TARIHININ NEMI, LZUMU VE GELISMESI 15 1- Dinler Tarihinin nemi ve Lzumu. 15 2- Dinler Tarihinin Gelismesi 16 a- Islm leminde Dinler Tarihi alismalari 16

b- Batida Dinler Tarihi alismalari 17 c- lkemizde Dinler Tarihi alismalari 17 I.- Blmn Bibliyografyasi 18 II- BLM. 19 A- DININ KAYNAGI HAKKINDA DEGISIK GRSLER. 19 B- DININ KAYNAGINA ISLM'IN BAKISI 22 C- Din Duygusunun Kaynagi 23 D- INSAN IIN DININ LZUMU. 24 E- MONOTEIZM (TEKTANRICILIK) 25

II- Blmn Bibliyografyasi 25 III. BLM. 26 ILKEL KABILE DINLERI 26 A- ILKEL KABLE DINLERI ILE ILGILI KAVRAMLAR. 26 B- YASAYAN ILKEL KABLE DINLERININ ZELLIKLERI 28 C- YASAYAN ILKEL KABILE DINLERINDEN RNEKLER. 28 III- Blmn Bibliyografyasi 29 IV. BLM. 29 MILL DINLER. 29 A- KONFYSLK. 30 1- Konfys'n Hayati (M.. 551-479) 30 2- Konfyslkte Kutsal Metinler 31 3- Konfyslkte Tanri Inanci 31 4- Konfyslkte Ahlk Prensipler 32 B- TAOIZM. 34 1- Lao-tzu'nun Hayati (Lao-tse, dogumu M.. 604 veya 570) 34 2- Taoizmin Prensipleri 34 3- Lao-tzu'dan Sonra Taoizm.. 35 C- SINTOIZM. 36 1- Tanri Anlayisi 37 2- Kutsal Yazilar 37

3- yin ve Ibadet 37 D- GELENEKSEL TRK DINI 38 1- Geleneksel Trk Din Inanlari 39 2- Ibadetler ve Gelenekler 42 3- Kam.. 44 4- Ahlk Anlayisi 44 E- HINDUIZM. 45 1- Kutsal Kitaplar 45 2- Kast Sistemi 46 3- Din Kavramlar 46 a- Tanri: 46 b- Hulul (avatara:enkarnasyon): 47 c- Karma: 47 d-Tenash (Ruhg: Sanskritesi Samsara; Bati Dillerinde Reinkarnasyon, Transmigrasyon... ): 47 e- Yoga: 48 4- Din yin, Ibadet Ve Gelenekler 48 F- CAYNIZM. 49 1- Mahavira'nin Hayati 49 2- Tanri Anlayisi, Mezhepleri ve Kutsal Kitaplari 50 3- Ahlk Prensipler,Kurtulus ve Hidyet Doktrini 50 4- yin ve Ibadet 51 G- SIHIZM. 51 1- Nanak'in Hayati 51 2- Sihizmin Dogusu. 52 3- Nanak'tan Sonraki Durum.. 52 4- Sihlerin Inanlari, yinleri ve Ibadetleri 53 H- ZERDSTLIK. 54 1- Zerdst'n Hayati 54 2- Gathalar-Avesta. 54

3- Zerdst'n Getirdigi Din Prensipler 55 4- Zerdst'ten Sonraki Din Hayat ve Mecuslik. 55 5- Parslik ve Gnmzdeki Ates Klt. 56 I- SABLIK. 57 1- Genel Bilgi 57

2- Kutsal Kitaplari ve Kitap Anlayisi 58 3- Inan Esaslari 59 4- Ibadetleri ve Anlayislari 61 a- Vaftiz (Boy Abdesti) 61 b- Dua (Namaz) 62 c- Kurban. 62 d- Oru 62 5- Kutsal Gnler ve Bayramlar 63 6- Mabed ve Mabed Grevlileri 63 IV- Blmn Bibliyografyasi 64 A- Konfyslk. 64 B- Taoizm.. 64 C- Sintoizm.. 65 D- Geleneksel Trk Dini 65 E- Hinduizm.. 66 F- Caynizm.. 66 G- Sihizm.. 67 H- Zerdstilik. 67 I- Sabiilik. 67 V- BLM. 68 BUDDIZM. 68 A- Budda'nin Hayati (M.. 563-483) 68

B- Budda'nin Telkinleri/Buddizm'in Prensipleri 69 C- Budda, Ilk Buddistler ve Konsiller 70 D- Hindistan'da Mahayana'mn Dogmasi 72

E- Mahayana'nin Hindistan'daki Kollari 73 F- Hindistan Disinda Buddizm.. 73 G- in Buddizmi 73 H- Burma Buddizmi 75 I- Seylan Buddizmi 75 J- Tayland Buddizmi 76 K- Japon Buddizmi 76 L- Buddizm'de Sekiz Dilimli Yol 78 M- Buddizmde Kutsal Metinler 79 N- Budizm'de Inan Esaslari 79 O- Buddizmde Inanla Ilgili Kavramlar 80 a- Tanri: 80 b- Karma ve Tenash: 81 c- Nirvana: 82 d- Metteyya: 82 - Buddizmde Ibadet, Ma'bet ve Ahlk. 82 V- Blmn Bibliyografyasi 84 VI- BLM. 85 ILHI DINLER. 85 A- YAHUDILIK. 85 1- Genel Bilgi 85 a- Yahudi, Ibran ve Israil Terimleri 86 b- Tevrat'a Gre Yahudiligin Tarihesi 87 c- Kur'n-i Kerm'e Gre Yahudilik. 89 2- Hz. Musa ve On Emir 90 a- Tevrat'a Gre Hz. Musa. 90 b- On Emir 91 c- Kurana Gre Hz. Musa. 92 3- Tevrat ve Zebur 93 a- Tevrat (Tora) 93

b- Zebur 95 c- Kur'n-i Kerm'e gre Tevrat ve Zebur 95 ca- Kur'n-i Kerm'e gre Tevrat 95 cb- Kur'n-i Kerm'e Gre Zebur 96 d- Talmut 96 e- Yahudi Kutsal Kitabi'nin Yazilisi ve Muhtevasi Hakkindaki Grsler 97

4- Yahudi Mezhepleri 97 a- Hiristiyanlik ncesi Yahudi Mezhepleri 98

aa- Hasidler (Ibr. Hasidim, Ing. Hasidaeans): 98 ab- Ferisler (Perusim): 98 ac- Sadukler (Sadukim): 98 ad- Essenler (Issiyim): 99 Essenler Ile Hiristiyanlik Arasindaki Iliski 99 ae- Zealotlar: 100 b- Ortaag/Islm Sonrasi Yahudi Mezhepleri 100 ba- Rabban Yahudilik: 100 bb- Karalik (Karaim): 100 bc- Iseviyye: 101 bd- Yudgniyye ve Sazkaniyye: 101 c- agdas Yahudi Mezhepleri 101 ca- Ortodoks Yahudilik: 101 cb- Reformist Yahudilik: 102 cc- Muhafazakr Yahudilik: 102 cd- Yeniden Yapilanmaci (Reconstructionist) Yahudilik: 103 d- Yahudi Dinine Uymakla Birlikte Yahudler Tarafindan Yahudi Kabul Edilmeyen Sami rler (Somronim) 103 Samirlerin Inan Esaslari 104 5- Yahudilikte; Inan, ibadet, Din Gelenek ve Bayramlar 104 a- Inan 104 b- Ibadet 106 c- Din Gelenek ve Bayramlar 107

B- HIRISTIYANLIK. 109 1- Genel Bilgi 109 a- Incillere Gre Hiristiyanlik. 109 b- Kur'n-i Kerm'e Gre Hiristiyanlik. 110 c- Hiristiyanligin Tarihesi 112 2- Hz. Isa. 113 a- Incillere Gre Hz. Isa. 113 b- Kur'n-i Kerm'e Gre Hz. Isa. 116 3- Teslis (Ekanim-i Selse) 117 Teslisin Unsurlari: 118 a- Baba (Allah): 118 b- Ogul (Isa Mesh): 118 c- Kutsal Ruh: 119 4- Inciller 119 a- Drt Incil 120 b- Yeni Ahit'in Yazilisi ve Muhtevasi Hakkinda Grsler 120 5- Kilise ve yinler 121 a- Kilise. 121 b- Ibadet ve yinler 122 ba- Ibadet 122 bb- yinler (Sakramentler) 123 6- Temel Hiristiyan Mezhepleri 124 a- Katolik Mezhebi 124 b- Ortodoks Mezhebi 125 c- Protestan Mezhebi 125 db- Ermeni Kilisesi (Gregoryen Hiristiyanligi) 127 e- Diger Bazi Hiristiyan Mezhepleri ve Gruplari 128 ea- Ebiyontler: 129 eb- Maronler : 130 ec- Cizvitler : 130

ed- Anglikan Kilisesi : 130 ee- Luteran Kiliseler : 131 ef- Reforme Edilmis Kiliseler : 131 eg- Presbiteryenler : 131 eh- Baptistler : 131 ei- Uniteryenler: 132 ek- Kuveykirlar (uakers): 132 el- Metodistler: 133 em- Mormonlar: 133 en- Adventistler: 134 eo-Asopsiyonistler: 134 ep- Pentakostalistler (The Pentecostal Revival): 134 C- ISLM. 135 1- Genel Bilgi 135 a- Islm'in Dogusu ve Dogdugu evredeki b- Din olarak Islm.. 137 2- Iman ve Islm.. 138 a- Iman. 138 b- Islm.. 138 c- Iman le Islm Arasindaki Mnasebet 138 3- Iman Esaslari 138 a- Allah'a Iman. 138 b- Meleklere Iman. 139 c- Kitaplara Iman. 140 d- Peygamberlere Iman. 140 e- Ahirete Iman. 141 f- Kaza ve Kadere Iman. 141 4- Islm'in Sartlari (Islam'daki Sekl Ibadetler) 142 a- Namaz 142 b- Oru 142 Inanlar 135

c- Hac 143 d- Zekt 143 5- Islm'da Ahlk. 143 6- Islm'in zellikleri ve Diger Dinlerden Farkliliklari/Ayricaliklari 144 a- Islm ve Diger Dinler 144 b- Islm'in Diger Dinlerden Ayricaliklari 145 Altinci Blmn Bibliyografyasi 146 A- Yahudilik. 146 B- Hiristiyanlik. 147 C- Islam.. 148 2- Mesh Hareketler 149 3- Yehova Sahitliginin Tarihesi 150 4- Yehova Sahitlerinin Inanlari 150 B- MOONCULUK. 151 1- Hareketin Ortaya ikisi ve Faaliyetleri 151 2- Moonculugun Grs ve Dsnceleri 152 3- Gnmzde Mooncular ve Trkiye. 152 C- BABILIK VE BAHALIK. 153 1- Bablik. 153 2- Bahalik. 154 a- Bahligin ikisi ve Gelismesi 154 b- Bahligin Temel Prensipleri 155 ba- Iman Esaslari 155 bb- Amel Esaslar 155 bc- Dnya Grsleri 156 c- Gnmzde Bahalik. 156 D- KADIYNLIK (AHMEDK) 157 1- Dogusu ve Gelismesi 157 2- Gulam Ahmed'in Iddialari ve Kadiyanlerin Bazi Grsleri 158 3- Bugnk Durumu. 159

E- YIKICI CEREYANLARA KARSI TEDBIRLER. 159 Yedinci Blmn Bibliyografyasi 161 VIII. BLM. 162 MISYONERLIK FAALIYETLERI VE GNMZDE DIYALOG ALISMALARI 162 A- MISYONERLIK FAALIYETLERI 162 1- Misyon-Misyoner-Misyonerlik. 162 2- Misyonerlerin Gayesi 162 3- Misyonerligin Tarihesi 163 4- Misyonerlerin alisma Metodlari 165 a- Dn Teskilatlar Kurma ve Yayin Yapma : 165 b- Okul ve esitli Tesisler Ama, Yardim Yapma : 165 c- Maskeli Teskiltlar Kurma : 165 5- Misyonerlerin Yetistirilmesi 167 B- GNMZDE DIYALOG ALISMALALARI (HIRIS-TIYAN-MSLMAN DIYALOGUNA GENEL BIR BAKIS) 167 1- Misyonerlikten Diyaloga Geis 167 2- Bir Diyalog Kurumu Olarak Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryasi'nin Ortaya ikis i 168 3- Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryasi'nin Diyalog Faaliyetleri 169 4- Diger Diyalog Kurumlari ve Faaliyetleri 171 5- Hiristiyanlarin Mslmanlara Ynelik Diyalog agrilarindan 6- Gerek Anlamda Bir Diyalogda Aranmasi Gereken Prensipler 176 Sekizinci Blmn Bibliyografyasi 176 A- Misyonerlik Faaliyetleri 176 B- Diyalog alismalari (Hiristiyan-Mslman Diyaloguna Genel Bir Bakis) 177 IX- BLM. 177 KARSILASTIRMALAR. 177 A- GNMZDE YASAYAN DINLER ARASINDA, INANLA ILGILI BAZI NOKTALARDA, KISA BIR KARSILAST IRMA 177 a- Din Adlari 178 b- Din Kurucusu/Peygamber 178 c- Dinlerin Inan Sistemleri 179 Duyulan Endiseler 172

d- Dinlerde Tanri 180 e- Dinlerde Kutsal Kitap/Metin. 181 f- Dinlerde hiret Anlayisi 182 g- Dinler Arasinda Islm ve Farklari 184 B- DINLERDE IBADET VE MABED KONUSUNDA BIR KARSILASTIRMA. 185 1- DINLERDE IBADET. 186 a- Namaz Dua. 186 aa- Yahudilikte Ibdet (yin, Dua): 186 ab- Hiristiyanlikta yin (Namaz, Dua): 187 ac- Hinduizmde Ibadet (dua): 188 ad- Buddizm'de Ibadet (dua) : 188 ae- Caynizm'de Ibadet: 188 af- Sihizm'de Ibadet: 189 ag- Sintoizm'de Ibadet (dua): 189

ah- Islmdaki Namazin Diger Dinlerdekilere Gre Degerlendirilmesi: 189 b- Oru 189 ba- Yahudilikte Oru: 190 bb- Hiristiyanlikta Oru: 190 bc- Hinduizmde Oru: 191 bd- Caynizmde Oru: 191 be- Islm'da Oru ve Diger Dinlerdekilerle Bir Mukayese. 191 c- Zekt 192 d- Hac 192 da- Yahudilikte Hac: 193 db- Hiristiyanlikta Hac: 193 dc- Hinduizmde Hac: 193 dd- Buddizm'de Hac: 193 de- Caynizm'de Hac: 194 df- Islm'da Hac ve Degerlendirme: 194 2- DINLERDE MABED. 194

a- Islm'da Mabed (Mescit, Cami) 195 b- Yahudilerde Mabed. 195 c- Hiristiyanlikta Mabed. 196 d- Hinduizmde Mabed. 196 e- Buddizmde Mabed. 196 f- Caynizmde Mabed. 196 g- Sihizmde Mabed. 196 h- Sintoizmde Mabed. 196

DINLER TARIHI Drdnc Baskiya nsz

Bu eser, gnmzde yasayan dinleri konu edinmekte ve onlarin tanitilmasini hedeflemekt edir. Gnmz teknolojisi; dnyayi kltms, insanlarin birbiri hakkinda bilgi edinme yollar ve imkanlarini artirmistir. Yeryznde yasayan yaklasik 6.5 milyar civarinda insani n 6 milyardan fazlasi su veya bu dinin mensubudur. Herhangi bir dine mensup olma yanlar ile inanci bilinemeyenlerin orani genel nfus iinde olduka dsktr. Bu durum, insa noglu iin dinin ne kadar vazgeilmez oldugunu ortaya koymaktadir. Tarih boyunca oldugu gibi, gnmzde de vazgeilmezligini koruyan dinler hakkinda bilgi sahibi olmak her aydin iin bir gereklilik olmustur. Hele bir ilahiyati, bir din gre vlisi, bir "din bilgini" iin bu, daha da nem kazanmaktadir. Bir din hakkinda karar vermek, o dini dogru olarak bilmeye baglidir. Hem sahip oldugu dini bilmek hem de karsilastirma yapmak, diger dinleri bilmeyle yakindan ilgilidir. Bu kitap, ki siye sahip oldugu inan hakkinda oldugu kadar, diger dinler ve inanislar hakkinda da bilgi vermektedir. Kitapta, yer yer bazi karsilastirmalara, Islm'a ve Trkiye'ye ynelik bazi faaliyetlere yer verilmistir. Okuyucu kitlesi dikkate alindiginda bu yaklasim, normal karsilanmalidir. DeskriptIf (nitelendirici) metoda uymayan baz i degerlendireler de buna baglanmalidir.

Yasayan dinleri konu edinen bu kitap, dokuz blmden olusmaktadir. Ilk iki blm; dinler , Dinler Tarihi, din bilimleri ile ilgili genel bilgi ihtiva etmektedir. nc, drdnc, be inci ve altinci blmler; yasayan dinler hakkinda bilgiler iermektedir. Son blfnde; sin retik (uzlastirmaci) din hareketler, misyonerlik faaliyetleri ve karsilastirmalar yer almaktadir. Dinleri tasnif etmek olduka zordur. Islm dnyasinda gen&i olarak dinleri "ilh din" ve "h olmayan din" seklinde tasnif tmek, alisilan bir yol olmustur. Okuyucuyu alisilmis in disina ikarmak ve yeni tasniflere alistirmak zamanla mmkn olabilecektir. Blmleme y aparken Buddizm ile Yahudiligi belirlenen sems iine yerlestirmek, byk sikinti olust urmaktadir. nk Buddizm, 'sim ve Hiristiyanlik gibi, evrensel dinlerdendir. O, misyon erligi benimsemekte, baska dinden olanlardan taraftar edinmeye imkn tanimaktadir. Bununla birlikte, Buddizm, ilh dinler arasinda sayilmamaktadir.Yahudilik'in de evrenselligi tartisilmaktadir. Bundan dolayi, kitapta dinleri blmlerken, farkli bi r yol izterimistir. Ilkel Kabile Dinleri, Mill Dinler, Ilh Dinler seklinde bir blmlem

e yapilmis; bu blmlemede Buddizm'e yer verilmemis; Buddizm, ayri bir blm olarak ele alinmistir. Aslinda genel blmlemede cografi agirlikli tasnifin benimsenmesi ideald ir. Cografi tasnifte; Kabile Dinlen Ilk siraya alinarak Uzakdogu Dinleri, n Asya Dinlen (veya Ortadogu Dinleri), Avrupa Dinleri, Amerika Dinleri gibi bir blmleme u ygun gzkmektedir. Kitapta az dipnot kullanma yolu benimsenmistir. Sadece bir iki blmde, zorunlu olar ak, fazla dipnot kullanilmistir. ok az ve zorunlu dipnotlar hari, genel dipnotlar blm sonuna kaydirilmistir. Bibliyografya da, yazar soyadinin alfabetik sirasina gre , yine blm sonuna konulmustur. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler iin, o konuyla i lgili, Trke ve yabanci kaynaklarin verilmesine zen gsterilmistir. Konularla ilgili bilgiler objektif olarak sunulmakla beraber, yer yer bazi deger lendirmelerden de kainilmamistir. Son Blm'de, yasayan dinlerin bazi hususlarda kars ilastirilmasi, Karsilastirilmali Dinler Tarihi iin bir rnek olarak dsnlmstr. Kitapta ele alinan dinlerin bazilarinda mezheplere de temas edilmis, ancak fazla ayrintiya inmemistir. Bazi dinlerde ayrintiya girilmesi; okuyucuyu bilgilendirme ye yneliktir. Islm kisminda, okuyucunun bildigi kabul edilerek.sadece genel bilgil er verme yolu benimsenmistir.

Kitabin zet seklinde olan 1988 yilindaki ilk baskisinda, en az ciltlik genis bir D inler Tarihi yazacagimizi belirtmistik. Ancak, ilk baskiyi beraber yazdigimiz de gerli insan, iyi bir Dinler Tarihi olan meslektasim ve agabeyirn Prof. Dr. Gnay Tme r Bey, 22 Agustos 1995 tarihinde,geirdigi elim bir trafik kazasi sonucu aramizdan ayrilmistir. Bundan dolayi ilk baskida verdigimiz sz, beraberce yerine getirmemiz mmkn olamamistir. 1992 tarihli ikinci baskida yaptigimiz ekleme ve dzenlemelere ilv eten ben, ilk baskidaki szmz kismen de olsa yerine getirmek iin kitabi yeniden gzden g eirmis; baski hatalarini ve yanlis anlasilmalara yol aacak kisimlari dzeltmis; heme n hemen her konuya bilgi ve kaynak eklemeleri yapmis; "din tarifi" basta olmak ze re kendime ait bazi yaklasimlarimi da yansitarak nc baskiyi yayina hazirlamistim. 19 97'de yapilan nc baskiya, Kur'n'da zikredilen ve gnmzde mensuplari bulunan "Sabiiler" e ayri bir konu olarak ilve etmistim. Ayrica nceki baskilarda "Eski Trk Inanlari" ba sligiyla yer alan konuyu da, gnmzdeki gelismeler ve dokmanlar isiginda, Trklerd en az bir kesimin hal bu inanislari yasattigi belirlendigi iin, "Geleneksel Trk Din i" basligiyla yerlestirmistim. Bylece nc baski, nceki baskilardan farkli bir duruma ge lmisti. Yayinci tarafindan, acil ihtiya oldugu gerekesiyle, ok kisa zaman iinde yeni bir bas ki yapilmasi gerektigi bildirildiginden, drdnc baskida yapmayi planladigim dzeltmele re ve ilvelere firsat bulamadim. Ancak, Dinler Tarihi'nin neminin daha iyi anlasil digi gnmzdeki yeni gelismeleri de dikkate alarak, genis bir Dinler Tarihi yazmaya al isacagimi belirtmek isterim. Drdnc Baskiyi sunarken, agabeyim Prof.Dr. Gnay Tmer'i bir kez daha rahmetle aniyor, b askida katkisi olan herkese tesekkr ediyorum. Ankara, 22.02.2002 Prof. Dr. Abdurrahman KK[1]

nsz Bu kitap, ogunlugu gnmzde yasayan bazi dinleri tanitma gayesiyle yazilmistir. Bunun iin simdi varligini srdren bir dinin gemisteki kklerine kisa bir temas disinda, tarih dinlere yer verilmemistir. Ilk iki blmde din, dinler tarihi, din bilimleri hakkinda genel bilgi verildikten sonra dinlere geilmistir. Son kisimlarda sinkretik din ha reketlere, misyonerlik faaliyetlerine ve karsilastirmalara yer verilmistir.

Dinleri blmlere ayirmak gerekten zordur. Buddizm ile Yahudilik, tespit edilen semaya yerlestirilirken bu sikinti iyice hissedilir. Buddizm, Islm ve Hiristiyanlik gibi evrensel bir dindir; fakat siniflamada onlar gibi ilh menseli dinlere dahil edilm emektedir. Yahudilik ise ilh dindir, ancak evrensel sayilmamaktadir. Biz, Imam-Hat ip Meslek Liseleri iin yazdigimiz "Dinler Tarihi" kitabindaki semayi, Buddizm'i a yri bir blm yapma disinda, bu kitabimizda da muhafaza ettik. Ancak bu, daha sonra yazakcaklarimizda da ayni semayi devam ettirecegimiz anlamina gelmez. Burada ide al bir blmlemenin cograf agirlikli olarak, ilkel kable dinlerini ilk maddeye almak su retiyle, Hint dinleri, Uzakdogu Dinleri, nasya (veya Ortadogu) Dinleri seklinde ya pilabilecegine isaret etmek isteriz. Ancak bu blmlemede Iran'dan Hindistan'a kendi cemaati ile g etmis olan Parslik gze batacaktir. Bununla beraber baska are de yoktur . Sylenenler yasayan dinlere gredir. Tarih dinler isin iine girerse yine zm, cograf n hareket edilerek bulunabilecektir. Bibliyografya, yazar soyadinin alfabetik sirasina gre, her blmn sonunda verilmistir. Az dipnot verilerek metin alismasiyla konu edinilen dinlerin tanitilmasi dsnlmstr. Di pnotlar blm sonlarina konulmustur. Bilgiler objektif olarak sunulmakla beraber yery er bazi degerlendirmelerden de kainilmamistir. En sonda yer verilen gnmzde yasayan dinleri bazi noktalardan karsilastirilmasi, Karsilastirmali Dinler Tarihi ynnde n malzemenin bir lde sunulmasi kadar, bunlarin kisa bir degerlendirilmesini de iine almaktadir. Kitabimizda ele alinan dinlerin mezheplerine temas edilmisse de bu hususta fazla ayrintiya inilmemistir. Eksikler mutlaka vardir. Yazarlar; bu eksiklikleri telfi etmek zere ayrica dipnott u ciltlik genis bir Dinler Tarihi yazacaklarini hatirlatir, bu kitabin basimini g ereklestiren Dr. Bahattin ERGEZER'e ve emegi geenlerin cmlesine tesekkr ederler. Prof, Dr. Gnay TMER-Prof. Dr. Abdurrahman KK[2]

I. BLM DINLER TARIHINE GIRIS A. DIN VE TARIH KELIMELERININ INCELENMESI 1. Din Din; insanla beraber varolmus, insanla beraber varolmakta ve yle grnyor ki insanla b eraber varolacak bir kurumdur. Insanlik tarihinde ne kadar gerilere gidilirse gid ilsin, din inanlardan yoksun bir topluma rastlanmamaktadir. Tarih devrelerde oldugu kadar tarih ncesinde de insanoglunun bazi inanlara sahip olarak yasadigi, yapilan ilm arastirmalardan anlasilmaktadir. Btn bunlar, toplumu ayakta tutan temel esasla rin basinda "din"in geldigini ortaya koymaktadir. Bunun yaninda felsefe, hukuk, a hlk gibi bazi insan ilimlerinin kaynaginin da din oldugu kabul edilmektedir. Hatt Viktor Kuzin {Victor Cousin), "Her sey, din etrafinda, din iin, dinle teskil olun du" diyerek "din"in konusunu ve alanini daha da genisietmetedir. Insanlik tarihinde ok nemli bir yeri bulunan "din"in kelime ve terim anlamlarinin verilmesi, bu kavramin anlasilmasina yardim edecektir. [3]

a. Dinin Lgat ve Terim Anlami Dinin lgat ve terim anlamini Islm ve diger dinlerdeki sekliyle ele alacagiz. [4]

aa. Islm'da Din

Arap dilindeki "din" kelimesinin kk ile ilgili olarak esitli grsler ileri srlmektedir. Bu kelimenin Arm-Ibran bir kkten geldigi, Orta Iran'dan alindigi, z Arapa oldugu tarti silmakta, fakat kesin bir sonuca ulasilamamaktadir.

"Dne-yednu-dnen ve diyneten" seklinde lgatlarda yer alan ve ogulu "edyn" olan bu kelim , su anlamlara gelmektedir: Ceza, mkfat, hkm, hesap, Itaat, boyunegme, ibdet, det, hl, "seriat", kanun, yol, mezhep, millet...

Bununla beraber borlanma, dn alma anlamindaki "deyn" kelimesi de[5] "dne-yednu" kknde elmektedir. Arap Dilinde "din" kknden gelen kelimelerin ifade ettigi esitli anlamlar asagidaki sekilde gruplandirilmakta ve rneklendirilmektedir:

"1- Ceza, mkfat, hkm, hesap: Bir Arap atasznde "Kem tednu tdnu" (Ettigini bulursun; arsan onu grrsn) denilmektedir. Burada din kelimesi ceza, mkfat, karsilik anlaminda k ullanilmaktadir. Fatiha Sresindeki "Mliki yevmi'd-Dn" (din gnnn sahibi) yetinde de "di " kelimesi ceza, hesap anlamindadir. 2- Itaat, tat, teslimiyet, hizmet, ibadet: Araplar arasinda itaat, b oyun egme anlaminda "Dintehum fednu" (Onlara stn geldin, onlar da itaat ettiler); h izmet anlaminda "Dinte'r recule" (Adama hizmet ettin) denilmektedir. Bakara Sure sinin 132. yeti'ndeki "Innallhestaf lekumu'd-Dine" (Allah sizin iin din seti) ifadesi nde "din" kelimesi; "seriat", tat, boyun egme, ibadet anlamlarinda kullanilmistir. 3- stn gelme, hkimiyet, zelil kilma, zorlama: Arap Dilinde "Dne'n ns" {Insanlar i itaate zorladi), "Dinte'l kavme" (Kavmi zelil kildin, kle edindin) gibi misalle rde "din"; itaate zorlama, zelil kilma anlamlarinda kullanilmistir. Nahl Sresinin 52. yetinde "Ve leh mfi's-Semvti ve'l-ardi ve lehu'd-dnu vsiben" (Gklerdekilerin ve dekiierin hepsi Allah'indir. Din, daima onundur) ifadesinde "din" kelimesi; hkimiy et, itaat anlamindadir. Ayrica Arapa'da hkim, kahhr, idare eden, hesaba eken, cezalandiran anlaminda "deyyn" k elimesi de kullanilmaktadir. (Lgatlarda bu kelimenin Allah'in ismi oldugu da kayd edilmektedir). Hz. Muhammed'e bir defasinda "Y seyyidin nsi ve deyyne'l-Arab" (Ey insanlarin efendisi ve arab'in hkimi) seklinde hitap edilmistir.

4- det, yol, kanun, "seriat", mllet, mezhep: Araplar; "Mzle zlike dn ve deyden " (Ben detim budur) demekle, din kelimesini "det" anlaminda kullanmis olmaktadir. Bir Ha diste, "Innehu Aleyhisselm kne al dni kavmini" (Reslllah kavminin deti zerinde idi) d lmektedir. Bu hadsin "dni kavmihi" ibaresinde geen din kelimesiyle Hz. Ibrahim'den (a.s.) kalan tevhid, hac, nikh, miras gibi hususlar yaninda, Hz. Muhammed'in (sas ) kavminin cmertlik, yigitlik gibi iyi rf ve detleri ifade edildigi, din ile kltr, rf ve detler arasinda ilgi bulundugu zerinde durulmaktadir.

Yusuf Sresinin 76. yetinde, "M kne liye'huze ehhu fi dni'l meliki" cmlesinde (Kralin d nine gre kardesini yaninda alikoymasi mmkn degildi), "din" kelimesi; "seriat", kanu n "yol" anlamindadir. En'am Sresinin 161. yetinde, "Innen hedn rabb il siratin mus-tak n dnen kiyamen millete Ibrahme hanfen" (Bana gelince, Rab-bim, beni dogru bir yola iletti. Dogru dine, dosdogru bir tevhidi olan Ibrahim'in milletine) ifadesinde "m illet"; din ve millet anlaminda kullanilmistir.

Kur'n-i Kerim'de "din" kelimesinin geldigi kk ile ilgili kelimeler, yz askin yette, y ukarida verilen drt grup anlami ifade ettikleri gibi, yer yer bu drt grup anlamin tamamini iinde bulunduran bir "nizam"i da belirtmektedir. Bu nizami belirtmek ve diger din kelimelerinden ayirmak zere Kur'n'da "dnu'l-hak" (hak din)[6], "Dinen kiy emen", "dnen kayyimen" (dosdogru din)[7], "dnullah" (Allah'in dini)[8] gibi deyiml er kullanilmaktadir. Bunun yaninda Kur'n-i Kerm'de "din" kelimesi, iki tarafi hedef alan anlamlari iinde bulundurmaktadir. Bu iki taraftan biri, Allah'a nisbetle, hki m olma, itaati altina alma, hesaba ekme, cezalandirma; teki de kula nisbetle,boyun egme, itaat etme, teslim olmadir. Bu iki taraf arasindaki mnasebeti dzenleyen kan un, nizam, yol, dindir. Kur'n-i Kerm'de din terimi ile yksek bir otoriteye boyun egme, o otoritenin emir ve yasaklarina uyma; bu emir ve yasaklara uygun yasadigi takdi rde mkfat, aksi takdirde ceza grecegine inanma seklindeki bir hayat nizaminin kaste dildigi anlasilmaktadir.[9]

ab- Diger Dinlerde ve Dillerde Din Her toplumda "din" kavramini ifade etmek zere ayri bir kelime kullanilmaktadir. Din kelimesi tarih derinlik iinde Avesta'da "daena"; Pehlev dilinde (Eski Farsa'da) " den", sonraki Farsa'da "din" gibi kelimelerle ifade edilmekte; yol, mezhep, yin, slp , tarz gibi anlamlara gelmektedir. Bugn din kavrami, sadece "din" kelimesi ile kar silanmaktadir. Ibrance'de nceleri ibadet, kurban ve dua islerini nitelendirmek zere kullanilan "ab odath elohim" deyimi, ayni zamanda "din" kavramini da ifade etmekte idi. Din kavr amini belirtmek zere, arasira psikolojik terimler olan "yir'ah" (korku, hasyet), " emanath" (iman) gibi kelimeler kullanilmistir. Ancak Kutsal Kitap sonrasi literatrn de "dath" kelimesi din iin umm terim olmustur. Bu kelimenin Farsa "dd"dan alindigi, E zra ve Ester kitaplarinda hkm, emir, kanun anlaminda kullanildigi ileri srlmektedir. Eski Yunanca'da din, korku ile karisik saygi anlamina gelen "thrioheya" kelimesi yle ifade edilmekte idi (bu kelime, rf, det anlamina gelir). Szlklerde, Trke'de kullanilan "din" kelimesinin Arapa'dan geldigi kaydedilmektedir. I slm'dan nce Trklerin, din kavramini ifade etmek zere, esitli dnemlerde, "drm", "darm", "nom", "den" gibi kelimeler kullandiklari kaynaklarda yer almaktadir. Bunlardan "drm", "darm" din, akide anlaminda Sanskrite "dharma"dan (Pali dilinde dhamma); " nom", din, inan, kanun anlaminda, Sogdca'dan getigi anlasilmaktadir. Ancak tarih de vreleri iinde Trk boylan ve devletlerinde din kavramini ifade etmek zere hangi kelim elerin kullanildigini belirlemek gtr. Bununla beraber Uygur Trkleri arasinda din ve m ezhebi ifade etmek zere "din" kelimesinin kullanildigi grlmektedir. Arapa'daki "din" kelimesinin kaynagi olarak Orta Iran gsterilmektedir. Kisacasi Arapa, eski Iran ve eski Trke'deki din kelimesinin esas kaynagi konusunda kesin bir sonuca ulasilamamistir. Bati lemi, felsef, ilm bazi hususlarda, Rnesans'tan sonra eski Yunan'dan etkilenmesi ne ragmen, "din" deyimini, eski Yunan'dan da, Hiristiyanligin iinden iktigi Yahudi likten de almamis, eski putperest Roma'dan almistir. Latince'de din deyimi iin byk saygi, itina, titizlik gsterilen, ta'zim edilen sey anlaminda "religio" kelimesi kullanilmakta idi. Bu kelimenin bir seyi vazife edinmek, tekrar tekrar okumak, y apmak, ihmal etmemek, anlamina gelen ve uluhiyete karsi vazifesini titizlikle yeri ne getirmeyi ifade eden "re-legere" den veya baglamak anlamina gelen ve insanla Tanri arasindaki bagi ifade eden "re-ligare" den iktigi ileri srlmstr. Bunun yaninda

simdi Bati dillerinde kulanilan "religion" kelimesinde, belirtilen her iki anlami n bulundugu da savunulmustur.

Hinduizm'in kutsal dili olan Sanskrite'de din anlaminda "dhr" kknden gelen "dharma" kelimesi kullanilmaktadir. Kelime, Sans-krite'den gelismis, Buddizmin kutsal dil i olan, Pali dilinde doktrin anlaminda "dhamma" seklindedir. Bu kelime, din, hak ikat, kanun, yol grev nizam, dogruluk, fazilet gibi anlamlan da iinde bulundurmakta dir. Dharma, insanlarin nasil davranacaklarini tespit eden "Disiplin"! belirtmek tedir. Bunda, din ve ahlk dzen szkonusu oldugu kadar Kozmik dzen de szkonusudur. Bu te im, Hinduizm'de oldugu kadar, Buddizm ve Caynizm'de de "Ebed Kanun"u ifade etmek iin kullanilir.[10]

b- Dinin Tarifi Asagida Dinler Tarihi arastiricilarinin zerinde tartistiklari din tarifleri ele al inacak ve daha sonra Islm'daki din tarifine yer verilecektir. [11]

ba. Dinler Tarihi Arastiricilarina Gre Din Dinin yzlerce tarifi vardir. Din tarifleri, bir kitap dolduracak kadar oktur. esitl i bilim dallarindan bilginler, kendilerine gre bir din tarifi yapmislardir. Bu ta riflerin hibiri zerinde bir birlik saglanamamistir. Din, ok esitli ynleri olan bir ol gudur. Bu sebeple her bilgin, tarifini, onun bir ynne agirlik vererek yapmistir. Bylece ok esitli tarifler ortaya ikmistir. Asagida bu tariflerden birka tanesi misal olarak verilecektir: "Din, insanin kutsal saydigi seylerle olan iliskisidir." Rudolf Otto "Din, ruh varliklara inantir." E.B. Taylir (Tylor) "Din, insanin sonsuzu kavramasini saglayan, akil ve mantiga tabi olmayan zihn bir meleke veya yetenektir." Maks (Max) Mller "Din, mutlak itaat duygusundan ibarettir." Slayirmaher (Schleiermacher) "Din, melekelerimizin serbest olarak kullanilmasini engelleyen yasaklar btndr." Salmon Reynah (S. Reinach) "Din, bir inanlar, davranislar ve sosyal hayatin muayyen sartlarina gre olustur ulmus kurumlar sistemidir". W. Tilok (VVitold Tyloch) "Din, dua, kurban ve inanla kendini gsteren bir arzudur. "

Fyerbah (Feuerbach) "Din, en yksek itima degerlerin suurudur." Edvird S, Amis (Advvard S. Ames) "Din, daima hayat sahibi bir Tanri'ya, yani bir Ilah Suur ve Irade'nin kinati ynett igine ve insanlikla alkali ahlki mnasebetleri elinde tuttuguna inanistir." Ceymis Martin (J. Martineau) "Din, bir cemaatin meydana gelmesini saglayan yin ve inanlar sistemidir." E. Durkheim

Bu tariflerde din; kutsal kavrami, inan, zihn meleke, mutlak itaat duygusu, arzu, itima degerler suuru ve Tanri fikri gibi hususlara agirlik verilerek aiklanmak iste nmistir. Bu sekilde "din'in bir ynne agirlik verilerek yapilan tarifler, herkesin z erinde birlestigi bir tarif olmamaktadir. Bu tariflerdeki ayrilik; bir yandan din probleminin karisikligindan; te yandan, bu tarifleri ortaya atan kimselerin sbjek tif grs, duyus ve sahip olduklari dnya grsleriyle, yasadiklari ortamin umm havasindan aynaklanmaktadir. Dinin gerege yakin bir tarifi, yani btn dinleri iine alacak bir ta rifi, ancak din teriminin sinirlari belirlendikten sonra yapilabilmektedir. Bunda n dolayi Din Bilimleri aisindan bir seyi "din" yapan hususlar syle siralanmaktadir : 1. Insanst yce varliklara inan (Tanri-tanrilar, melekler, cinler vb.), 2. Kutsal o lanla olmayani belirleyen hususlar, 3. Ibadet, din yin ve trenler, 4. Ilhi bir kaynag a dayandirilan kutsal kitaplar-metinler, sifah gelenekler, ahlk kanunnameler, 5. Ta biatst, insanst kutsal varliklarla ilgili din duygular (korku, sir, gven, gnahkrlik, nma, baglilik, tevbe vb.), 6. Insanst ile irtibat (vahiy, ilham, peygamber, dua, n iyaz vb.), 7. Bir lem ve insan grs, hayat ve lm tesi inanci, 8. Hayat nizami, 9. Cemaa , 10. Orjinal bir muhteva tasimasi, taklit olmamasi.11. Siyas gayelerle veya ikar hesaplariyle kurulmus olmamasi, saf ve temiz bir yapiya sahip bulunmasi... Yukaridaki hususlari zetleyecek olursak, geneflikle bir dinde su elemanlar yerali r: Tanri kavrami, inan, ibadet, ahlk, kutsal kitap, vahiy-ilham, peygamber-kurucu ve cemaat. Bu elemanlari gznnde tutarak Dinler Tarihi aisindan dini syle tarif edebil iriz: "Din, bir cemaatin sahip oldugu, kutsal kitap, peygamber veya kurucu, Tanri kavramini da genellikle iinde bulunduran, inan sistemi ve bu sisteme bagli olarak yaptigi ibadet, yerine getirmeye alistigi ahlk kurallar btndr." Genel olarak da "din"i syle tarif etmek mmkndr: Inanis ve davranis sekilleriyle, ins anlararasi iliskileri dzenleyen ve insanlarin iyi isler yapmasini, baris ve huzur iinde, birarada yasamasini saglayan genel kurallar btndr. [12]

bb- Islm Bilginlerine Gre Din Islm bilginleri, dinin esitli tariflerini yapmislarsa da bu tariflerin birbirine ok yakin oldugu dikkati ekmektedir. Bunlardan birka misal verecegiz.

Seyyid Serif Crcn (. 816/1413), "Ta'rft" baslikli eserinde dini syle tarif etmektedir: "Din, akil sahiplerini Peygamberin bildirdigi seyleri kabule agiran ilh bir kanundu r".[13]

Bu tarife biraz daha aiklik getiren bir baska tarif de su sekildedir: "Din, akil sahibi insanlari, kendi irade ve arzulariyla bizzat onlar iin hayirli olan seylere sevk eden ilh bir kanundur. Yani o , Yce Allah'in, zat hayra, ebed saadete ulasmak z re kullarina vaz'ettigi hkmlerdir".[14]

Ayri bir din tarifi de syledir: "Din, akil sahiplerini kendi iradeleriyle halde sa lha, hirette felaha sevkeder"[15] (Taha-nev). Bu son tarif, dindar kimsenin dnya ve hirette mesut olacagini anlatmak Istemektedi r. Yukarida verilen bu tarif, asagi yukari, ayni muhtevayi iinde bulundurmaktadir. Bu tariflerin isiginda, Islam'a gre din; akil sahibi suurlu insanlari, kendi ira de ve arzulariyla hayirli olan seylere sevkeden ilh bir kanundur. Din, peygamberler in vahiy ve ilhama dayanarak teblig ettikleri seylerin btndr. Din, insanlarin kemle e rismek zere takip edebilecekleri en dogru yoldur. Dini ancak Allah koyar. Hibir in san, hatt peygamberler bile ilh dini meydana getiremez. Peygamberlerin grevi sadece tebligdir.[16] Din, ancak insanlar iindir. Dinden onlar fayda greceklerdir. nk din, a kli basinda olan insanlara iyi ve kty gretecek; onlari iradeleriyle iyi seyleri yapma ya, ktlklerden kainmaya yneltecektir. Gazzl de "din" i kul ile rabbi arasindaki muamele olarak tarif etmektedir.[17] Asrimizdaki Islm bilginlerince de dinin tarifi yapilmistir. Bunlardan biri syledir: "Din, iman ve amel mevzuu olarak akil ve ihtiyara teklif olunacak hak ve hayir k anunlarinin hey'et-i mecmuasidir ki millet ve seriat dahi tabir edilir."[18]

2- Tarih Tarih, Arapa bir kelime olmakla beraber, ortak Sami "v-r-h" kknden gelmektedir. Bun a gre tarih, "ay"in tarifi demektir. Bu terim; bir taraftan, "bir hadisenin, tari h olayin vadesinin tayin ve tesbitini"; diger taraftan da, "bu olayin olus anini, zaman devresini, kronolojisini" ifade etmektedir. Dolayisiyla bir olayin gnn, ayin i ve yilini bildirmek de "tarih" kelimesi iie ifade edilmektedir. Kelime anlami disinda "tarih", bir ilim dalinin da adidir. Buna gre tarih; toplum lari, milletleri etkileyen olaylari zaman ve yer gstererek anlatan; bu olaylar ar asindaki sebep-sonu iliskilerini gsteren bir bilim dalidir. Gemisi gerekte oldugu gi bi anlatmaya alisan bu bilim dali, insanlarin yasayis ve medeniyetlerini de konu e dinmektedir. Bunun yaninda tarih, mill suurun ve mill duygunun ana mayasi; mill bir ligin de temel harcidir. Bir bilim dali olarak tarihi nitelendiren esitli tarifler vardir. G. Monod, tarih i "Insan eylem ve dsncelerinin birbirini takip etmesi, gelismesi ve bir zincir olu sturmasi bakimindan ortaya ikan olaylar btn" seklinde tarif etmektedir. E. Beru-haym' in (Beruheim) ise, olduka uzun bir anlatim iinde, "Tarih"! syle tarif etmektedir: " Tarih Ilmi, insanlarin zaman ve mekn erevesinde husule getirdikleri gelismeleri-bun larin itima bir bnyenin fertleri ve topluluklari sifatiyla yaptiklari eylemlerinde, bu itima hayatta sz konusu ayri durumlardaki rol ve nemlerini tayin ve tesbit eden psikofizik etkenlerin meydana getirdigi sebep sonu iliskileri erevesinde-sonulari i tibariyle inceler ve nitelendirir." Tek basina bir gelisme gsteren hibir bilim dali yoktur, f-ler bilim dalinin digerl eri ile esitli ynlerden iliskisi vardir. Tarihin arkeoloji, cografya, sosyoloji, f elsefe, hukuk, iktisat gibi bilim dallariyla iliskileri vardir. Tarihin felsefe ile iliskisinden tarih felsefesi dogdugu gibi, felsefenin de bir tarihi vardir (F elsefe Tarihi). Hukuk, tip, iktisat gibi alanlarin tarihi sz konusu oldugu gibi ( Hukuk Tarihi, Tip Tarihi, iktisat Tarihi), dinin, dinlerin de bir tarihi vardir. Bir bilim dali olarak bu alan, Dinler Tarihi seklinde adlandirilmistir.[19]

B- DINLER TARIHININ TARIFI

Dinler Tarihi, dinleri yer ve zaman gstererek inceler. Bu incelemeleri yaparken za man zaman karsilastirmalara da yer verir. Bazi bilginler dinleri tarih seyirleri ii nde olduklari gibi anlatmayi uygun bulurken, bazilari da karsilastirma yapmayi ge rekli grrler. Her iki grsn savunuculari da Dinler Tarihinin tarifinde bu hususlari gzn e bulundurur. Bundan dolayi Dinler Tarihinin tarifi, tarih ve karsilastirmali incel emelere gre iki sekilde yapilabilir. Tarih incelemelere gre Dinler Tarihi; tarih ve filoloji metod-larint kullanarak di nleri dogus ve gelismesinden inan, ibadet, ahlk vb. konularina kadar, tarih seyir ii nde inceleyen bir disiplindir. Karsilastirmali incelemelere gre Dinler Tarihi; dinl erin diger dinlerle olan mnasebetlerini benzer, farkli ve ortak hususlarini karsi lastirmali olarak ele alan bir bilim dalidir.

"Dinler Tarihi" deyimi, ogul kullanilisiyle ("dinler" seklinde) her dinin ayri ta rih bir vakia olarak ele alinmasi keyfiyetini ifade eder. "Din Tarih", tarih devaml iligi iinde, "din"in mahiyeti ve hakkatini incelemek anlamina gelir. Dinler Tarihi, bazi bilginler tarafindan titizlikle Din Mukayesesi ve Din Fenomenolojisinden a yri tutulur. Bununla beraber pratikte tarih bir dinin bu zikredilen iki disipline bir lde basvurulmaksizin incelenmesi zordur. Dinler Tarihi, byk nemi bulunan bir bili dalidir. nk herhangi bir dinin tarih verileri, bir degerlendirmeye girisilmeden nce, uygun bir sekilde belirlenmeli ve arastirilmalidir. Bu da ancak Dinler Tarihi y ardimiyle mmkn olur.[20]

C- DINLER TARIHININ KONUSU

Dinler Tarihinin konusu, tarih sahnesinde grlms btn dinlerdir. Gnmzde yasamakta olan er bulundugu gibi, bugn mensubu kalmamis dinler de vardir. Her iki din esidi de Dinler Tarihinin konusudur. Dinler Tarihi, hak, btil ayrimi gz etmeksizin, hem ilh dinleri, hem de digerlerini ineler. Tek tek dinlerin prensipler ini, onlarin ikis ve gelismelerini konu edinir. Kisaca ifade etmek gerekirse Dinler Tarihi, bugne kadar gelmis veya gelmemis olsu n, insanlik alemindeki btn dinleri inceler, Icabinda karsilastirir. Dinler, esitli sekillerde siniflandirilmaktadir. Ancak btn bilgin-lerce kabul edile n bir din tarifi olmadigi gibi, kesin bir siniflandirma da yoktur. Yoakim Vah (Joachim Wach), dinleri "kurucusu olan dinler", "geleneksel dinler"; Gs tav Mensing (Gustave Mensching) ise "mill dinler", "evrensel dinler" seklinde ikiy e ayirir. A. Simmel (Annemarie Schimmel) de dinleri; "ilkel kabile dinleri", "mi ll dinler", "evrensel dinler" diye e ayirir.[21] Dinlerle ilgili bir baska tasnif d e syle yapilmaktadir: 1- Sakramental (din yin ve trene dayanan) din, 2- Profetik (Peygambere dayanan) din, 3- Mistik (tasavvuf) din.

Dinler, "ensb" ve "eskl" olarak da; ikis yerlerini esas alan cograf durumlarina gre de siniflandirilmaktadir. Bunlarin disinda da esitli tasnifler yapilmistir.[22] Islm bilginleri, dinleri "hak dinler", "btil dinler" veya vahye dayanan ilh dinler, vahye dayanmayan tabi dinler seklinde ikiye ayirmaktadir. Ibn Hazim (.456/1064) ve Sehristn (.548/1183) gibi Mslman Dinler Tarihileri, hak dinler karsiliginda "milel",

btil dinler karsiliginda ise "nihai" deyimini kullanmislardir.[23]

D- DINLER TARIHININ METODU Her bilim dalinin kendine mahsus bir metodu vardir. Dinler Tarihinin tarih, sosyo loji ve filolojinin metotlarindan da faydalanmakla beraber, kendine has bir "nite lendirici" (deskriptif) metodu vardir. Din Felsefesi hari, diger din bilimleriyle paylastigi bu "nitelendirici" metodu ile Dinler Tarihi, herhangi bir dinin savu nmasini zerine alan teoloji (ilahiyat), Kelm gibi bilim dallarindan ayrilir. Bu bi lim dali, dinleri, olduklari gibi ele alir. Bundan dolayi Dinler Tarihi alaninda a lisan bilginler, aslinda bir dine mensup olsalar da, olmasalar da, ilm arastirmala rda tarafsiz davranmak zorundadir. nk genelde Din Bilimleri, kuralkoyucu (normatif) degildir; deger yargilariyla ugrasmaz, olaylari, oldugu gibi, ayrintilariyla tan itir ve nitelendirir. Dinler Tarihi'nde, nitelendirici metot yaninda, karsilastirma metoduna da basvuru lur. Dinlerde esitli fenomenler bulunur. Bu fenomenlerin belirlenmesi, fenomenoloj ik metoda baglidir. Fenomenolojik me-todla belirlenen "fenomen"ler, karsilastirm a metodu ile karsilastirabilir.[24]

E- DINLER TARIHININ DIGER BILIM DALLARIYLA ILGISI Modern bilginler, bilimleri siniflandirirken, din ile ilgili bilim dallarini bir ana bl um altinda biraraya getirmislerdir. Daha sonra "Din Bilimleri" basligi altinda toplanacak bu bilim dallari; Dinler Ta rihi, Din Fenomenolojisi, Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi ve bazi bilginlere gre Din Felsefesinden olusur. Ortaag'da Kilise tek otorite idi. Kilise, Hiristiyanlik disindaki dinlerle ilgilen ilmesine izin vermiyordu. Smrgecilik sonucu Bati, temasa geldigi toplumlarin, ilke l kabilelerin dinlerini incelemeye baslamis, Kiliseye karsi gereklestirilen reform sayesinde serbest arastirma imknlari dogmustu. Bylece evrimcilik cereyani moda ha line gelmis, bu etkilerle dinin kaynagi hakkinda tezler ileri srlms ve tartismalar baslamisti.

Dinin kaynagi konusundaki bu tartismalar, ileride zerinde durulacagi gibi, evrimci lik ve diger tezlerin ilk heyecaninin gemesi ve karsi tezlerin ortaya atilmasiyla , dinin ilm ve tenkid bir sekilde incelenmesinin gerektigini ortaya koymustur. Bu i lm ve tenkid arastirmalari yrtebilmek iin niversitelerin bnyesinde Dinler Tarihi krs arastirma enstitleri kurulmus; bu, yukarida adi verilen diger bilim dallari iin d e tekrarlanmistir. Bu bilim dallarinda zamanla yapilan alismalar gelismis ve din probleminin esitli vehelerini aydinlatmaya dayanan bu bilim dallarinin arasindaki yakinlik gz nnde tutularak, bunlar Din Bilimleri basligi ile bir ati altinda toplanm istir. Dinler Tarihi ile ayni Din Bilimleri atisi altinda bulunan diger bilim dallari zer inde de kisaca durmakta fayda vardir. Din Fenomenolojisi: Fenomen, grnen seydir. Fenomeno-loji, grnen seyin sistematik ola rak tartisilmasidir. Dinin grnen, disa akseden ynlerini sistematik olarak inceleyen bilim dali da Din Feno-menolojisidir. Din Fenomenolojisi, tarih gelismesini dikk ate almaksizin, din olgulari, grnen ynleriyle konu edinir. esitli dinlerin ibadet ve y inlerini, kutsal yer, zaman, esya ve sahsiyetlerini inceler, ortak noktalari bulm

aya alisir. Bununla beraber dinde grnmeyen seyler de bulunur. Bunlar da bir zemine y erlesip kendilerini hissettirdiklerinde, tezahrleri ortaya iktiginda inceleme konu su olur. Din Fenomenolojisi, din duygunun ve bu duygunun tezahrlerinin hemen hemen btn dnyada birbirine benzedigine isaret eder; btn dinlerin aslinin ve gayesinin bir oldugunu isbat etmeye alisir. Bunun yaninda, din rumuzlarda gizli olan manayi ortaya ikarmaya ve mecaz szlerin kutsal anlamini zmeye ugrasir. Din Fenomenolojisi, materyelini Dinler Tarihi'nden alir. Ancak o, bu materyelini tarih olmaktan ziyade sistematik bir aidan degerlendirir. Bylece din prensipleri, d in fenomen ve gelismeleri karsilastirir. Din Fenomenolojisi, diger din bilimleriy le bazi noktalarda birlesmesine ragmen, bir bilim dali olarak, ayrildigi ynler de vardir. Din Sosyolojisi: Din-toplum mnasebetlerini, bu mnasebetlerden dogan olaylari ve din gruplari inceler. Dolayisiyle bu bilim dali, sosyal din kurumlan, dinin devlet, m illet, aileye karsi tutumunu, din alaninda meydana gelen sosyolojik olaylari, esi tli din cemaatlerin toplumla olan mnasebetlerini konu edinir. O halde Din Sosyoloji sinin konusu, toplumun ana sekilleri ve dinin dis belirtileri ile sosyolojik sreler , bunlarin yapi ve kanunlaridir. Diger bir anlatimla bu bilim dali, tarih boyunc a zel ve msahedeye dayanan din ve toplum arastirmalarini; dinin sosyal hayattaki t ezahrlerini konu edinir. Din Sosyolojisi, bir yandan toplum, te yandan din bilimlerine dayanir; bu iki aya k zerinde kpr kurmaya alisir. Din Sosyolojisi, dinin teorik, pratik ve sosyolojik anlatimlarini incelerken Din Psikolojisi ve Karsilastirmali Dinler Tarihi ile konusunu paylasir. Tabi ve dinde n dogan gruplari incelerken, Din Bilimlerinin genel verilerinden ve toplum bilim lerinden yararlanir. Yine din gruplardan olan "cemaat", mezhep, tarikat ve gizli c emiyetler de Din Sosyolo-jisi'nin konulari arasindadir.

Din Psikolojisi: Bu bilim dali, modern psikolojiye paralel olarak gelismis ve on un bir dali haline gelmistir. Din Psikolojisi her seyden nce, insana ait din hayat in esitli ynlerini psikolojik aidan inceler. Yani Din Psikolojisi dinin psikolojik ynn, ferdin din tecrbesini ve tecrbenin esitli tezahrlerini aiklamaya alisir. Dolay o, dinin insan ruhundaki temel zelliklerini, davranislara etkilerini konu edinir. Ruh-beden iliskisi Ile evre-kltr etkilerinin btnlg iinde ele alinan din inan, fert dnyasinda esitli gelismeler gsterir. Bu sebep-!e, Din Psikolojisi, din yetenekten ba slayarak, insan tiplerini dikkatlice inceleyip zel tipolojiler tesbit eder; byk din sahsiyetlerin i hayatlarini ele alarak onlarin ruh halleriyle ugrasir. Kisinin din d uygu, dsnce ve yasayisi Din psikolojisi'nin konusudur. O, fertte din duygusunun nas il dogup gelistigini, ihtida ve inkr olaylarini, dinden dogan ruh gerginlikleri ve spheleri inceler. Din Psikolojisi, genel psikolojinin btn metodlarindan faydalanarak kendi alanina gi ren konulari inceler. Bu bilim dali, dindarligin fert ruhundaki gelisim seyrinin arastirilmasinda genel psikolojideki temel prensiplerden, verilerden hareket eder, anketlerden, testlerden, gzlemlerden faydalanir. Din Felsefesi: Din Sosyolojisi, Din Psikolojisi gibi konusu "din" olan Din Felse fesi, "din"i felsef aidan inceler. Bu inceleme sirasinda akl ve tarafsiz bir yol tu tar. Bu bilim dali, Tanri inancina felsef bir temel bulmaya alisir. Bundan dolayi Din Felsefesi alaninda alisanlarin gayesi dinin hak veya batil oldugu meselesiyle ugrasmak degil, din hkmlerin mantigini ortaya koymaktir. Bu gaye ile onlar, en bas ta Allah'in varligi ile ilgili delillerin tenkit ve tahlilini yapar, bunlarin ne lde tutarli ve basarili olduklari zerinde durur. Din Felsefesi'ni diger din bilimlerinden ayiran, ondaki hkm verme zelligidir. Diger

din bilimleri, nitelendirici metoda dayanarak dini meseleleri aiklamaya alisirken ; Din Felsefesi, oniarin vardiklari sonulardan genis lde yararlanir ve bu sonularin i sigi altinda bir takim hkmlere ulasir. Hatt Din Felsefesi, dini konu edinen bilim d allarinin vardiklari sonulan ve bu sonulara varmak iin onlarin kullandiklari metodlar i hakkinda da hkm verir. Din Felsefesi, dinin mhiyetini, insanin din hakkatlarla alkasini konu edinir, Bu bil im dalinin ele aldigi konularin basinda Allah'in varligi, sifatlari, Allah-lem il iskisi, yaratma, lemin gayesi, yeniden dirilme, peygamberlik ve vahiy gibi genis lde metafizik bir karakter tasiyan meseleler yeralir. Ayrica ilim-iman, ilim-din, d in-kltr (din-sanat, din-siyaset, din-dil- edebiyat), din tecrbe, din suur gibi hususl ar da bu bilim dalinin ugrastigi meseleler arasindadir. Dinler Tarihinin bu belirtilenler ile yakin ilgisi disinda, destek aldigi birtak im bilim dallari daha vardir. Bunlarin basinda tarih gelir. Tarih, yer ve zaman gstererek gemisteki olaylari ele alan bir bilim dali olmasi itibariyle, gerek gemis teki dinler ve gerekle yasayan dinlerin tarih gelismesi bakimindan Dinler Tarihin e malzeme verir. Din metinlerin degerlendirilmesi dile baglidir. Bu bakimdan, Din-Ier Tarihinin de stek aldigi diger bir bilim dali da Filolojidir. Ayrica Mitoloji, Etnoloji, Arke oloji, Sanat Tarihi, Folklor ve benzeri bilim dallarindan da Dinler Tarihi arast irmalarinda faydalanilir.[25]

F- DINLER TARIHININ NEMI, LZUMU VE GELISMESI 1- Dinler Tarihinin nemi ve Lzumu

Gnmzde, esitli sebeplerle diger dinleri grenmek, bir aydin 'in kainilmaz vazife haline gelmistir. nk her aydinin genel kltr iinde, Dinler Tarihi kltrne de Ihtiyaci vardir Dinler Tarihi, esitli dnleri en dogru biimde greten bir bilim dalidir. Dinler Tarihi sayesinde, dn olgusu karsilastirilmali olarak daha iyi anlasilabilir.

Gnmzde insanlar ve toplumlar, bir yandan birbiriyle yakin ticari, iktisad, siys, kltr asker, din mnasebetler iindedir. Bu mnasebetlerin saglikli bir sekilde yrmesi, din i arin bilinmesine ve ona gre davranilmasina baglidir. te yandan basin-yayin, seyahat , sportif faaliyetler gibi vasitalarla insanlarin birbirleri hakkinda bilgi edin me yol ve imknlari artmistir. Btn bunlar sonucunda diger inanlar ve hatt gemisteki ins anlarin inanlari da merak konusu olmustur. Bunun yaninda dinlerarasi rekabet, mis yoner faaliyetleri, insanlari hem kendi dinlerini, hem de diger dinlen daha iyi gr enmeye itmistir. Bir dini savunmak, diger dinleri iyi bilmeye bagli oldugu unutu lmamasi gereken bir husustur. Aksi takdirde basariya ulasmak mmkn degildir. Bu, btn d inler ve din mensuplari iin geerlidir. Her din mensubu; mensup oldugu dini, daha iy i anlamaya, kavramaya ve diger dinler karsisinda savunmaya nem vemekte; en dogru ve vazgeilmez din saymaktadir. Bir kimsenin baska bir dini karalama ve ktleme yoluna gitmeden, kendi mensup oldugu dine bagli olmasini ve ona nem vermesini normal sa ymak lazimdir. Bundan dolayidir ki Sehristan, "el Milel ve'n-Nihal" adli eserini yazmasinin sebebini", okuyanlara ibret, bundan ibret alanlara da bir isik olsun diye bir zette topladim" ifadesinde ortaya koymaktadir.[26] Islam Dnyasinda ve Mslmanlar arasinda Dinler Tarihi ve Karsilastirmali alismalara ka rsi menfi bir tavir oldugu anlasilmaktadir. Gnmzde de bazi kesimlerde ayni menfi ta vira rastlanmaktadir. Trkiye'de Dinler Tarihine, zellikle baska dinlerden bahsedil mesine olumsuz yaklasim dikkati ekmektedir. Halbuki Dinler Tarihi ve Karsilasti rmali alismalar hem faydali hem de Islm'a uygundur. Bunu kavrayan ebu Hasan Ali el

Hasan en Nedv, zet olarak, bunun nemini syle belirtmektedir: "Mukayeseli alismaya o lan ihtiya byktr. nk Mslman, mukayese yapmadika, Islm'in ve bu ebed ve kmil din ah'in kendisine verdigi nimetin degerini bilemez. Mslman, Islm'in ibadet ve inan esa slarini diger dindekiler-le mukayese etmedike, Islm'a olan skr ve vgy hakkiyla takdir demez". Nedv, ayrica Hz. mer'in "Islm'in iinde byyp de Cahi-liye Dnemi'ni bilmeyen bi imse Islm'i merhale merhale bozabilir" dediginin rivayet edildigini de kaydetmekt edir.[27] Kanun'nin, Sleymaniye Cami Vakfiyesi'nde, Sleymaniye Camii imaminda aranacak vasifla r arasina, "Islm'in yce geregini ortaya koyabilmesi iin mukayeseli dinler ve dinler t arihini bilecektir" sartini da koydugu belirtilmektedir.[28] Bu, drt asir nce bile Dinler Tarihi'nin neminin kavrandiginin delilidir. Bunun iin btn dinlen oldugu gibi vermeye alisan Dinler Tarihi'nin ve Karsilastirmali Dinler Tarihi'nin nemi ve lzum u ortadadir.

Dinler Tarihi alaninda ilk ve nemli alismalari yapanlarin Mslman bilginler oldugu grlmekte ve dikkati ekmektedir. nk onlar, bu konuda, Kur'n-i Kerim'i rnek almislardi Kur'an-i Kerim'de diger dinler hakkinda bilgi verilmektedir. Mslmanlarin, Kur'n-i Kerim'de zikredilen diger dinlerle ilgili bilgileri hakkiyla anlayip dege rlendirmeleri de yine ancak Dinler Tarihi sayesinde mmkn olabilmektedir. Bundan dol ayi hibir Mslman, Dinler Tarihi'ne menfi bak-mamalidir. Mslman bilginler ve Mslmanlar, Dinler Tsrihi'nin nemini kavramis ve diger dinlerle yakinen ilgilenmislerdir. Bu ilginin ok esitli sebepleri vardir. Onlarin diger dinlerle ilgilenme sebeplerini syle siralamak mmkndr: 1- Islm'in yayilmasi sonucu Mslmanlarin hkimiyetleri altinda bulundurduklari veya ko msu olduklari topluluklarin inanlarini grenme ihtiyacinin dogmasi, 2- Islm'i diger din ve inan sahibi milletler arasinda yayabilmek "in onlarin sa hip olduklari dinlerin grenilmesi ve Islm'in stnlklerinin ortaya konulabilm esi, 3- Mslman olanlar arasinda eski inanlarini devam ettirenlerin bulunmasi sebebiyle bu inanlarin kaynaklarinin Islm ncesine dayandiginin gsterilebilmesi, 4- Diger din ve mezheplerin Islm inan esaslarini bozmak yolundaki faaliyetleri kars isinda Islm'in savunulabilmesi, diger din ve Inanlarin yanlis ve eksik noktalarin in ortaya konulabilmesi, 5- Kur'n'in kendisinden ncekileri tasdik etmesi, her kavme uyarici gnderildigini ve onlarin "Islm izgizi" zerinde bulunduklarini bildirmesi seklindeki bilgilerin izah edilebilmesi ve degerlendirilebilmesi, 6- Islm msamahanin gsterilebilmesi ve anlatilabilmesi, 7- Kur'an-i Kerm'in, diger ilh kutsal kitaplarda Hz. Muham-med'in geleceginin yazil i oldugunu haber vermesi dolayisiyle, hem bunun tetkiki hem de bu hususa diger d in mensuplarinin dikkatinin ekilmesi.[29]

2- Dinler Tarihinin Gelismesi

Insanlar baskalarinin inanlarini merak eder, arastirip grenmek ister. Bu bilgiyi i lk defa eski Yunan ve Roma yazarlarinda gryoruz. Bunlardan Heredot (M..V. Yzyil), ar astirma yaptigi milletlerin dinleri hakkinda bilgi vermistir. Bu merak Ortaag Avr upasinda da vardi. Ancak diger dinlerden sz eden yazarlar, Hiristiyanlar kapilmas in diye o dinleri ktleme yolunu tercih ediyorlardi. Bu lsz gidise son veren Mslman ya

lar olmustur. Bylece dnyadaki esitli dinler hakkinda biigi verilmis ve bu bilgiler, bugn iin de malzeme teskil etmistir.

Gnmzdeki modern Dinler Tarihi alismalarinin baslangici bir buuk yz yila yakin bir srey dayanmaktadir. Aslinda bu devreyi Islm lemi ve Bati'daki bazi alismalar hazirlamis tir. Bu alismalarin gelismesi zet olarak syledir:[30]

a- Islm leminde Dinler Tarihi alismalari Islm Alemindeki Dinler Tarihi ile ilgili alismalar aiklanmadan nce bu konuda ilk kay nagin Kur'n-i Kerm oldugu belirtilmelidir. nk Kur'an'da "Ehl-i Kitap" deyimi kullanilmakta, Yahudilik, Hiristiyanlik zerinde du rulmakta, Hanflik, Sabilik, Mecuslik ve Putperestlikten de bahsedilmektedir. Hicr ilk yzyilda din tartismalari ihtiva eden "makale"er (daha sonralari "maklt"), iki nci yzyildan itibaren de diger dinlerle ilgili "reddiye" ler yazilmistir. Takip ed en yzyillarda firka-mezheplerle beraber diger dinlerden de bahseden "el-firak" (f irkalar), "er-redd", "ed-diynt" (dinler) ve "el-milel" (milletler) tarzinda eserle r ortaya ikmistir. Bunlar, sonunda, "el-Milel ve'n-Nihal" sekline dnsmstr. Mile], hak dinler; nihai (dinler-mezhepler), btil dinler karsiliginda kullanilmistir.

Islm lemi'nde Dinler Tarihi ile Ilgili olarak yazilmis ok sayida eser vardir. Bunla rdan birka rnek verelim: "el-Firak" tarzinda el-Bagdd'nin (Ebu Mansr Abdulkdir el-Bagd . 429/1038) "el-Fark Beyne'l-Firak"i ; "el-Milel ve'n Nihal" tarzinda el-Bakilln'n in (Kadi Ebu Bekir, .403/1012) "El-Milel ve'n-Nihal"i, Ibn Hazim'in (Eb Mu-hammed Ali b.Hazm, .456/1064) "Kitbu'l-Fasl fi'l-Milel ve'l-Ehvi ve'n Nihal"i; el-Esferin'ni n (Ebu'l Muzaffer, .471/1078) "el-Milel ve'n-Nihal"i ve Sehristn'nin (Ebu'l-Feth Mu hammed b. Abdilkerm es-Sehristn, .548/1183) "el-Milel ve'n-Nihal" adli eserleri, iind e esitli dinlere yer veren nemli kaynaklardir. "ed-Diynt" tarzinda Hasan b. Musa enNevbaht'nin (. 298/910) "el-ru ve'd-Dfynt"; "el-edyn" tarzinda Ebu'l-Mal Muhammed b. dullh'in (. 485/1092)" Beynu'l-Edyn"! Islm Alemindeki genel anlamda ilk Dinler Tarihi alismalari sayilabilir. "er-Redd" tarzinda yazilmis ok sayida eser vardir. Bunlar a Gazl'nin (.505/1111) "er-Redd'l-Ceml" i misal olarak verilebilir. Btn bu alismalar nda yalniz Islm ncesi Arap rnsrikligini konu edinen Ibn Kelb'nin (.204 ? 206/819-821) " Kitbu-I Esnam" i zikre deger bir alismadir. Islm lemi'nde Karsilastirmali Dinler Tarihi alaninda da kayda deger alismalar yapil mistir. Bunlarin en basta geleni el-Brn'nin (el-Beyrn) (Ebur-Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Birn, .440/1048 sonrasi, muhtemelen 453/1061) "el-sru'l-Bkiye" ve "Kitbu't-Tahkk 'l-Hind" adli eserleridir.

Bunlarin yaninda Ibn Nedim'in (.380/990) "Fihrisf'i; Muham-med b.el Huzeyl'in {. 2 26/840) "Kitbu'l-Mecs ve "Kitbu's Sane-viyye" si; Ebu'l-Abbs Ahmed b. Muhammed es-Se rahs'nin (0.286/ 899) "Risale f Vasfi Mezhibi's-Sbin'i; Eb Zeyd el-Belh'nin (0.300/ 94 ) "Kitbu Seryii'l-Edyn'i; Abdullah b. Mukaff'nin (.142/759) eski Iran dinleriyle ilgi li tercmeleri vardir. Ayrica Arapa yazilmis ok sayida Dinler Tarihi ile ilgili eser lere rastlanmaktadir.[31]

b- Batida Dinler Tarihi alismalari Bati'da modern anlamda Dinler Tarihi alismalari Maks (Max) Mller (1823-1900) ile b aslamistir. Maks Mller, 1856'da "Karsilastirmali Mitoloji" ve 1870'de yayinlanan "Dinlerin Esasi ve Gelismesine Ait Ders Notlan" adli eserleri ile diger dinleri

inceleme yolunu amis ve byk ilgi grmstr. Ingiltere'de yerlesmis, Oxford niversitesinde Dinler Tarihi dersleri vermis olan Alman asilli Maks (Max) Mller,"Dogu'nun Kutsal Kitaplari Tercme Serisi"ni baslatmis, ilk defa "Din Bilimleri" deyimini kullanmi stir. O ve takipileri, dinlerin ilm incelenisinde filolojiyi anahtar kabul etmis v e dinin zne ancak dil arastirmalari yoluyla gidilebilecegini ileri srmslerdir. Daha sonraki yillarda Hollanda'da C.P. Tiyel (Tiele) ve Santopi d la SosI (Chante pie de la Saussaye), bu alanda nemli alismalar yapmislardir. Bylece zamanla Paris, Brksel, Roma gibi merkezlerde Dinler Tarihi, niversite ders programlari iinde yer a lmistir.

XIX. Yzyilin ikinci yarisindan sonra Dinler Tarihi alaninda yapilan alismalar zama nla gelismistir. Gnmze kadar gerek dogrudan dogruya bu alanda ve gerekse karsilasti rmali veya fenome-nolojik alanda yapilan alismalar dikkati ekmektedir. Bu devrede, esitli lkelerde zikredilen alanlarda bir hayli bilgin yetismistir. Bunlar arasind a R. Pettazzoni, M. Elyad (Eliade), Van der Lv (Leeuw) basta olmak zere, R. Otto, G.Mensing (Mensching), J. Vah (Wach), F. Hay r (Heiler), G. Dumezii, E.G. Parrin der, S.G.F. Brandin (Brandon), Erik F Sarp (Eric F. Sharpe), NInian Smart, M. Ki tagawa, R.C. Zaehner, Uqo Bianchi, W. Cantvvell Smith, Ake V.Strom, Hans J. Scho eps ve Michael Pye'yi sayabiliriz. Bati'da Dinler Tarihi ve Karsilastirmali Dinl er Tarihi ok ilgi grms; esitli niversitelerde krsler kurulmus ve ilm dergiler ikaril r.[32]

c- lkemizde Dinler Tarihi alismalari Islm lemi ve Bati'daki Dinler Tarihi alismalarindan yararlanarak Osmanli Devleti'nin son devresinde bu alanda bazi alismalar yapilmistir. Aslinda Islm leminde yerlesmi s "Milel-Nihal" ve "Kasas-i Enbiy" tarzindaki eserlerin tercme gelenegi XIX. yzyila kadar devam etmistir. Sonunda yenilestirme hareketleri erevesinde kurulan Darlfnun Edebiyat Fakltesinin 1874 yili ders programinda, Tarih-i Umum ve Din-i Estri'l Evvel in dersi bulunmaktadir.

II. Mesrutiyetten sonra 1911'de "Ulm-i Seriyye" dersleri arasinda 6 saat "Trh-i Dn-i Islm" ve Trh-i Edyn" dersleri birlikte programda yeralmistir. 1914'de "Ulm-i Ser'iyy e Subesi"nin Medresetu'l Mtehassisn'e dnstrlmesinden sonra "Kelm, Tasavvuf ve Felsefe 'besi"nin ders programinda da "Trih-i Edyn" vardir. 1918'de Medresetu'l-Mtehassisn M edrese-i Sleymniyye'ye evirildiginde "Hikmet ve Kelm Su'besi"nde yine bu ad altinda Dinfer Tarihi okutul-mustur.

Tevhd-i Tedrisat Kanunu ikinca, Medrese-i Sleymniyye Ilahiyat Fakltesi adini almistir . Bu ilk Ilahiyat Fakltesinin ders programinda "Trk Trh-i Dnsi" ve "Trh-i Edyn" bul dir. 1933'de Ilahiyat Fakltesinin kapatilmasindan sonra kurulan Islm Tetkikleri Ens titsnde, "Trk Dinleri ve Mezhepleri Tarihi", "Umumi Dinler Tarihi" dersleri vardir. 1936'da bu Enstit de kapatilmistir. 1949'da Ankara Ilahiyat Fakltesi, daha sonra I mam-Hatip Okullari, Yksek Islm Enstitleri ve Erzurum Islm Ilimler Fakltesi ailmistir. de Yksek Islm Enstitleri de Ilahiyat Fakltesine evrilmistir. Halen, Trkiye'de egitim-g etim hizmeti veren 24 Ilahiyat Fakltesi vardir. Btn bu belirtilen orta ve yksek derecelKegitim kurumlarinda "Dinler Tarihi" dersi y eralmaktadir. Ilahiyat Fakltesinin ogunda Dinler Tarihi alaninda nemli alismalar ve tezleryapilmaktadir. Dinler Tarihi olarak lkemizde yayinlanmis belli basli eserler ve yazarlari sunlar dir: 1- Semseddin Sami, Estr (1878).

2- Ahmet Mithat Efendi, Trh-i Edyn (1911). 3- Mahmud Es'ad b. Emn Seydisehr, Trh-I Edyan (1912-1915) 4- Es'ad, Trih-i Edyn, Istanbul (1911-1912). 5- M. Semseddin (Gnaltay), Trh-i Edyn (1922). 6- H. mer Budda, Dinler Tarihi (1935). 7- mer Riza Dogrul, Yeryznde Dinler Tarihi, Istanbul (1947). 8- Annamari Simel (Annemarie Schimmet), Dinler Tarihine Giris, Ankara (1955). 9- Mehmet Taplamacioglu, Karsilastirmali Dinler Tarihi (1966). 10,, Hseyin G. Yur daydin-Mehmet Dag, Dinler Tarihi (1978). 11. Ekrem Sarikioglu, Baslangitan Gnmze Dinl er Tarihi,(1983). [33]

I.- Blmn Bibliyografyasi - A. Hamdi Akseki, Islam, Istanbul 1943, 1-16 - Mehmet Aydin, Din Felsefesi, Izmir 1987, 1-14 vd. - Ugo Bianchi, The History of Religion, Leiden 1975, 1-27, 36, 62, 66 vd.; - Seyyid Serif Crcni, Ta'rifat, Istanbul 1253, 72 A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970 (Bkz. Re ligionsgeschichte, Comparative Religion, Phenomenology of Religion, Philospohy of Religion, So-ciology of Religion Pychology of Religion mad.) - D.B. Mc Donald, "Din", Islam Ansiklopedisi, Istanbul 1963., II 590-591 - Dictionnaire des Religions, (Basin Direktr) Paul Paupard, France 1983, 1421-143 5, 1552 - Henry Dumery, Phenomenologie et Religions, Paris 1962, 4-6, 77-78. - Mircea Eliade, La Nostalgie des Religions, Editions Gallimard 1971, 17-77 (In g. The Ouest-History and Meaning in Religion, Chicago 1969, 12-37.) Bu eser, Me hmet Aydin tarafindan "Di-nin Anlami ve Sosyal Fonksiyonu" basligiyla Trke'ye tercm e edilmis ve 1990 yilinda Kltr Bakanligi yayinlan arasinda ikmistir. - Encyclopedia of Religion and Ethics, nesr. J. Hastings, New York 1951 - Robert S. Ellwood, Words of the VVorlds Religions, New Jersey 1977, 4-19 - Gazal, Ihyu Ulumi'd Din, Misir 1967, IV/531 - M. Semseddin (Gnaltay), Tarih-i Edyan, Istanbul 1338, 3-13, 26-39 - The History of Religions, nesr. M. Eliade-M. Kitagawa, Chicago 1973. - Historie des Religions, Editions Gallimard 1971, 1/3-59 - Ibn Manzur, Lisanu'i Arab, Beyrut 1958, Xlll/169-171

- Rgip el-Isfehni, Mfredat, Kahire H. 318, H/26-27. - Toshiko Izutsu, Kur'an'da Allah ve Insan, ev. Sleyman Ates, Ankara 1975, 187-217 . - Abdurrahman Kk, "Dinler Tarihi Dersinin Okutulmasinda Karsilasilan Zorluklar ve Bunlarin Giderilmesinde Takip Edilecek Esaslari", Din gretimi ve Din Hizmetleri S emineri, Ankara 1991, 275-282. - Ahmet Mithad, Tarih-i Edyan, Istanbul 1911, 2-13 - Ebu'l Ala el-Mevdudi, Kur'an'a Gre Drt Terim, ev. O. Cilaci I. Kaya, Istanbul 1982, 109-122. ,. .;

- Ebu'l Hasen Ali el-Haseni en-Nedv, el Erknu'l-Erbea, Beyrut 1968, 8. - G. Mensching, Sociologie Religieuse, Paris 1951, 10-21.

- Michael Pye, Comparative Religion, London 1975, 220-251. - Salamon Reinach, Histoire Generale des Religions, Paris 1976, 1-5 - Helmer Ringgren-Ake V. Strm, Religions of Mankind, ev. N.L. Jensen, London 1966 , XVII. - Ekrem Sarikioglu, Baslangitan Gnmze Dinler Tarihi, Istanbul 1983, 13-18 - Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 3-7 - Ninian Smart, The Phenomenon of Religions, Gr. Britain 1978 - H. Joachim Schoeps, An Intelligent Person's Guide to the Religions of Mankind, ev. R-Clara VVinston, London 1967, 3-5, 48 Eric J. Sharpe, 50 Key VVords-Comparative Religions,*Gr. Britain 1971, 52-54 Mahmud Es'ad b; Emin Seydisetiri, Tarih-i Edyn, Istanbul 1911-1914, 3-12 Ebu'l Feth Muhammed b. Abdulkerim es-Sehristan, ei-Milel ve'n Nihal, Kahire 1975 Muhammed Ali El-Famki et-Tahanev\ Istilahatu'l Fnun, Kahire 1963, 11/305. Marguerite-Marie Thiollier, Dictionnaire des Religions, Belgique 1982, 312-313. Hikmet Tanyu, "Trkiye'de Dinler Tarihi'nin Tarihesi", A.. Ilahiyat Fakltesi Dergisi, Ankara 1961, Vlll/109-124. Zeki Veiidi Togan, Tarihte Usul, Istanbul, 1969, 6-23. - Gnay Tmer, "esitli Ynleriyle Din", A.. Ilahiyat Fak. Der. Ankara 1986, XXVIII/213267. - The niversel Jewish Encyclopedia, New York 1948, IX/125. - G. Van Der Leeuvv, La Religion dans son Essence et ses Ma-nifestations (Phenom enologie de la Religions), Fransizca'ya ev. Jacques Marty, Paris 1970, 654-79. - J. Wach, Socioiogy of Religion, Chicago 1951, 130.

- Elmahh Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, Istanbul 1/90. [34]

II- BLM A- DININ KAYNAGI HAKKINDA DEGISIK GRSLER Dinin nasil basladigini, Kutsal Kitaplarin verdigi bilgiler disinda, ortaya koya cak bir beige yoktur ve ilm yollarla bilebilmek de mmkn degildir. Bilinebilen, nere de insan varsa orada dinin oldugudur. Tarih boyunca ve insanlarin en eski kltrleri nin karanlik zaman diliminde din, insan hayatinin her tarafina yayilmis ve onun ayrilmaz bir vasfi olmustur. Bundan dolayi insan hayati ve insanlik tarihini anl amak dini anlamakla bir tutulmustur. Din Bilimi, gemiste de, gnmzde de dinsiz bir top luma rastlamamistir. Fert plninda dinsiz kimselerin bulunmus olmasi bu kurali deg istirememistir. Bunun iin din, insanla beraber varolmus ve insanla berabef de varl igini srdrecek bir "kurum" olarak grlmektedir. Toplum hayatinin vazgeilmez ana unsuru haline gelmis olan dinin kaynagi meselesi, bilim adamlarini mesgul etmistir. XIX. Yzyilin ikinci yarisindan sonra Darvvin'i n evrim nazariyesinden etkilenerek dinin kaynagi hakkinda da esitli grsler ileri srlms tr. Darvvin'in "Trlerin Kaynagi" baslikli eseriyle 1859'da baslayan materyalist ve po-zitivist propaganda, Ogst Komt (Auguste Comte) ve L. Buhner (Lud-wig Buchner) ile doruk noktaya ulasmistir. Dinin kaynagi hakkinda kutsal kitaplarin verdigi bilgilerin disinda bir bilgi yo ktur. Kutsal kitaplar, dinin kaynagini ilk insana ve dolayisiyla onu yaratan All ah'a baglamaktadir. Aydinlanma Devri filozoflari da esitli dinlerin bir ilk dinde n olustugunu ve din duygusunun insanda tabi olarak bulundugunu savunmustur. Antropolog Edvard Brnet Taylir (Edvvard Brnette Tylor), 1871'de yayinladigi "Pr imitive Culture" (Ilkel Kltr) baslikli kitabiyla, ln'n baslangicinin "Animizm"e da yandigi nazariyesini ortaya atmistir. nazariyesinde, dinin kaynaginin Anim izm oldugunu, Atalara Tapinma, Fetisizm ve By gibi inanlari^ ondan dogdugunu ile ri srmstr. Onun Animizm Nazariyesine gre uyku, rya ve nefes alma gibi durumlarda bede ni yneten ve lm ile ondan ayrilan manev, hayat verici bir cevher vardir. Bu cevher i lk insan tarafindan hareket eden, canlilik gsteren irmak, Gnes, Ay, aga gibi varlik larda da var kabul edilmistir. Bylece insan; onlara korkusu, saygisi, ihtiyaci lsnd e tapinmaya baslamistir. nce bedenden ayri bir ruh fikrine ulasan insan, sonra evr esindeki hayvan ve maddelere, daha sonra da tabi olaylara bu dsnsn uygulamistir. Burad an oktanricilik (Politeizm) dogmustur. Bir ok tanrinin kuvvetinin bir tek tanriya verilmesiyle de tektanricilik (monoteizm) meydana gelmistir.

Animizmin politeizmin kaynagi oldugunu kabul etmekle beraber, animizmden nce bir ilk safhanin bulundugunu kabul eden diger bir evrim nazariyesi "animatizm" adini almaktadir. Animatizm, bir taraftan maddelerin huss bir kuvvete sahip olduguna, d iger taraftan ruhlara inanilmasidir. Bu terim, btn tabiatin canli olarak kabul edi ldigini ifade etmektedir. Bu nazariyeye gre "ilkel insan", ayri ayri varliklara s ahsiyet kazandirmadan nce, btn leme yayilan tek bir hayat veren "g" dsnms olmalidir. bir kavram, "mana" fikri ile desteklenmis grnmektedir. Taylir'in grencisi olan R.R. Marett'in, 1909'da, yayinladigi "Dinin Baslangici" adli kitabinda, ilk defa aikl anan bu nazariyesinde, dinin kaynaginin, sahsiyeti bulunmayan umm dinamik gte aranmas i tavsiye edilmektedir. Bu g iin bilginler "mana" deyimini kullanmaktadir. Ingiliz Filozofu H. Spensir (Herbert Spencer), ilkel kable dinlerinin kaynaginin k orku sonucu "atalara tapinma" oldugunu ileri srer. H. Spensir, sosyolojik delille re dayanarak, hayat korkusunun dinlerdeki stn yerine isaret eder. Bu korkunun atal

ara ibadeti, atalara ibadetin de diger btn ibadet sekillerini gelistirdigini ve ta nrilarin sivrilen veya kahraman olan atalardan seildigini savunur; her dinde ata lara sayginin yer aldigini gstermeye alisir. Isko W.R. Simit (Smith)ve S. Reynah (R einach) gibi bilginler, evrimi totemcilikten baslatirlar. Aslinda psikolog olan Z. Fryd'n (Freud) dinin kaynagi ile ilgili bir nazariyesi vardir. Fryd, "Totem ve T abu" adli kitabinda, totemciligi psikoanalitik acidan ele alir. Totemcilik, klan yelerinin kendilerinin "totem" denilen bir hayvan veya bitkiden geldiklerini san ip onu kutsal kabul etmeleridir.

Totemci grse gre, btn insanlar, bir noktada, bu merhaleden gemislerdir. esitli kabile , kendilerini belli bir hayvan veya bitki (totem) ile kan bagi iinde akraba telkki etmislerdir. Totem'e tapinilir ve zel yinlerle, belirli zamanlarda yenilmistir. By lece, zamanla ilh varliklara tapinma ve kurban gelismistir. Bu nazariyeden simdi t amamen vazgeilmistir. Artik Totemcilik, herhangi bir hayvan veya bitkinin tketimini n iktisad bir sebeple yasaklanmasi sonucu din bir grnt kazanmis olmasi seklinde aiklan maktadir.

J.G. Freyzir (Frazer), 1890'da, "Altin Dal" baslikli kitabinda ve btn eserlerinde, insanin, varlik glerine karsi ilk tepkisini hatali bir dsns tarzina dayanan "by" hare etleriyle onlari kontrol altina almaya alismak oldugu zerinde durur. Bu nazariye, i nsanin, by vasitalari etkisiz kalinca, dine dndgn ileri srer. By, bir sahsiyeti olan degil, bir sahsiyeti bulunmayan glerle ilgilidir. Insan, ilm teknolojinin yoklugun da tabiattaki bu gleri kontrol altina alip onlardan faydalanmayi ummus ve by, aslinda dinin degil, ilmin ncs olmustur. Sosyolog olan E.Durkaym (Durkheim), 1912'de yazdigi "Dn Hayatin Ibtida Sekilleri" a dli eserinde, dinin kaynagini sosyolojik bir temele baglar. Bu nazariyeye gre, din in temel fikri, "kutsal"dir ve o da toplumsal yaptirima dayanir. Kutsal, toplumu n kutsal kabul ettigidir. Bylece o, toplumun kutsal kabul ettigi sey olarak aslin da kendine tapindigini ifade eder. Yine ona gre inananlarin gvendigi bir manev g vard ir, o da toplumdur.

Maks (Max) Mler'e (1823-1900) gre dinin kaynagi, tabiat olay- arinin insana verdigi korkudur. Bu grse "Naturizm" denir. Naturizm, fizik evrede rastlanan kuvvet ve varli klarin kisilestirilmesi ve tanrilastirmasi demektir. Bu grs, bir sistem haline geti ren M. Mller, Hinduizmin kutsal kitabi Vedaiara dayanmistir. Vedalar'daki tanri i simlerinin tabiat olaylari ile yakin ilgisi bulundugunu ileri srms; "Agni"nin ates , "Dyaus"un gk anlamina geldigini, bu kelimeden Fransizca "Dieu" (Lat. Deus), Is panyolca "Dios" kelimelerinin iktigini belirtmistir. Mller, hemen btn dinlerde tanri adlari, basta ates olmak zere, tabiat olaylarini ifade ve temsil ettigini; tabiat kuvvetlerine tabiat st degerler verme meylini uyandirdigini ve dil yanilmalari sa yesinde dinlerdeki btn kutsal tasavvur ve inanlarin meydana geldigini ileri srmstr. M. Mller, bilhassa "Gnes tapinmasi" zerinde durmus; fakat gkyz, daglar, taslar, agalar ve genel olarak tab nesnelerle ilgili tapinmalardan da szetmistir. Ona gre, ilk insan ii n tabiat; byk bir korku ve hayret sebebi, essiz bir mucize ve sonsuz bir harikadir . O, din dsnceye ilk hiz veren seyi, bu hayret, korku ve saygida aramak gerektigini , dinin kaynaginin tabiatilik oldugunu; bunun daha sonra "atalara tapinma"ya yol atigini, bylelikle diger safhalarin ortaya iktigini savunmustur. Btn bunlarin yaninda dinin kaynagini Yce Tanri inanisina baglayan bir tez gelistiri lmistir. Bu teze gre, insanoglunun en eski inanci, tek Tanri inancidir. Taylir'in animizm nazariyesine ilk cidd itiraz, "Dinin Olusumu" baslikli kitabi ile, 1 898'de, grencisi Endriyuv Lang'dan (Andrew Lang) geldi. Lang, son arastirmalard a elde edilen bilgilere gre Gneydogu Avustralya ilkel kabilelerinde animizme rastla madigini, fakat insanlarin ahlk daba uyup uymadigini denetleyen ve gkte bulunan bir Yce Tanri kavramina her yerde rastlandigini aikladi. Bylece Lang, dinin ilk seklini n monoteizm (tektanncilik) oldugunu savundu. Lang'dan sonra benzer bir grs Avustur yali Cizvit papazi Wilhelm Smit (Schmidt) tarafindan savunuldu. Smit, btn ilkel kab ilelerde bir Yce Varlik inancinin bulundugunun delillerini ortaya koymayi gaye edi ndi. Onun 1912-1955 yillari arasinda yayinlanan "Tanri Kavraminin Kaynagi" adli

eseri bu tezin ncs oldu. Onun baskanligini yaptigi Viyana Etnoloji Ekol, "ilkel kabi le inanlari" arasinda tesbit edilen Yce Varligin merhametli, sefkatli, ltuf sahibi olarak tasavvur edildigi ve gkte varligini srdrdg sonucuna ulasti. Bu arastirmalar so nunda nce bir tektanncilik devresi bulundugu; sapmalarin, oktanricilik gibi duruml arin ondan sonra ortaya iktigi grs agirlik kazandi. Nathan Sderblom da, "Tanri Inanci nin Kaynagi" adiyla 1914'de yayinlanan kitabinda, bu konuya agirlik verdi. Yce Va rligin yaratici bir tanri, kabilenin ve itima kurumlarinin kurucusu oldugu zerinde ne mle durdu. Daha sonra R. Pettazoni, G. Wi-dengren, M. Eliade gibi bilginler bu t ezi destekleyici ve gelistirici mahiyette alismalar yapti. Bazi nazariyelerin ortaya atilmasina sebep olan Darvvin'in evrim nazariyesi ise, nce pek ilgi ekmesine ragmen, zamanla ok tenkitlere ugradi. C. Darvvin (1809-1882) , "Trlerin Kaynagi" adli kitabiyle dikkatleri zerine ekmisti. Aslinda evrimle ilgili olarak XVIII. Yzyildan beri bazi nazariyeler ileri srlmstr. Da rvvin'in dedesinin de aralarinda bulundugu bazi evrimciler, canlilarin evreden etk ilenip bazi zellikler kazandiklarini ve bu zellikleri irsiyetle sonrakilere intika l ettirdiklerini, evrim konusu olan bazi organlarin ihtiyalar sonucu gelistigini veya kreldigini iddia etmekte idiler. Bir hekim ailesinden gelen Darvvin, tip tahsiline basladigi halde bitirememis, b abasinin papaz olmasini istemesi zerine "Isa'nin Kolejine devam edip diploma almis tir. Seyahatleri sirasinda inceledigi hay-van trleri, etkilendigi kimseler ve bu arada T.R. Malthus'un fikirleri, onda evrimle ilgili olarak ileri srecegi hanlila r alemindeki hayat mcadelesi sonucu "tabi ayiklama"nin kuvvetlileri yerinde biraki p, zayiflari ortadan kaldirmasi iddiasinin temelini hazirlamistir. Ancak o, A.R. Valleys (VVallace) ona bir mektupla, mevcut trlerin basit hayat sekillerinin evr imi sonucu ortaya iktigini telkin etmesi zerine, 1859'da, bu konudaki fikirlerini aikladigi eserini yayimlamistir. Darvvin'in yasadigi yzyilin genel havasina uygun dsen, daha dogrusu o ortamin dogurdugu evrim nazariyesi, bir anda, byk bir taraftar toplamistir.

Bati'da ilm evreler, aydinlar, dine, kiliseye dsmanlik duyanlarin, din duygulari zayi flatmaktan siyas, itima, iktisad sonular ikarmak isteyenlerin herbiri, ayri bir mit, g ye ve planla bu nazariyenin tutunmasini, stelik onun resm, ilm\bir "dogma" ol masini saglamaya alisti. XIX. Yzyilin sonlari ve XX. Yzyilin baslarinda yapilan ara stirma ve incelemeler, kesifler, buluslar hep evrimin lehine gelistirilmek isten misti. Evrimcilerin iddiasina gre insanin, hayatin, canli varliklarin, tabiatin s irlari zlyordu. Bu durum, dinin sorumluluk ve yaptirimlarindan bunalanlari heyecanla ndiriyor ve derin bir nefes almalarini sagliyordu. Fakat bu nazariyeyi tereddtle k arsilayanlar ve karsi fikirde olanlar da vardi. Bylece evrim nazariyesi sadece bi yolojinin konusu olarak kalmamis, btn bilim dallarina siratilmis; evrim, bazi bilim adamlarinin bir "dogma"si haline gelmisti.

Darvvin, canlilarin tesadflerle varlik kazandiklarini, bugnk hallerine tabi ayiklama ile geldiklerini ileri sryordu. Bundan bir buuk yzyil nce, hayati olusturan en kk yap asi, hcrenin sirri zldgnde gayeye ulasilacagi dsnlyordu. Fakat, bugn dahi, btn m ragmen, hcrenin karmasik yapisi konusunda son sz henz sylenemedi. Belki hcrenin bu h ayret verici yapisi Dar-win zamaninda bilinseydi, o nazariyesini ortaya atmaz, i si tesadfle izah etmeye kalkmazdi.

Evrimciler; hayatin suda bir tek hcrenin tesadfen olusmasiyle basladigini, zamanla dalgalarin karaya tasimasi sonucu yeryznde esitli degismelerle bir ok canli trnn g listigini ve bylece gnmzdeki canlilarin birbirinden evrimlesme ile meydana geldigi ni ileri srmslerdir.

Hcrenin karmasik yapisina dikkati eken evrime karsi olan dsnrler; bir taraftan, evrim cilerin cansiz kimyevi maddelerin ilk hayat sahibi, yasayan, sonra da reyen tek hc reliye, basit bir hcreden olusan organizmaya nasil dnstgn; te yandan, hayatin, hayat s hibi olmayan madd varliklardan nasil olusabilecegi sorusunu sormakta ve bu sorular

a evrimcilerden cevap alamamaktadir. Bu durumda hayat, ancak hayat sahibinden, y ani yaratici bir Tanri'dan gelebilmektedir. Ne tesadf, ne tabiat, ne madde, ne de kendiliginden olusma yaraticidir. Ayrica, bugn, insan, elindeki bu kadar imkanlar a ragmen, cansiz maddelerden bir hcre, basit bir canli varlik, maymundan insan ya pamamaktadir. Evrimciler, ilm verilerden ok, hayal iddialara nem vermekte ve aiklayam adiklari olaylari tesadflere havale etmektedir. Halbuki kainatta hibir sey tesadfi degildir. Her seyin bir "olus kanunu" vardir. Evrimciler, yaratici bir Tanri'yi k abul edemediklerinden, herseyi tesadflerle izah etmeye alismislardir. Halbuki, zeri nde 1'den 10'a kadar rakamlar yazili on kgidi bir torba iinden rakam sirasina gre ek ebilme, milyarda bir Ihtimaldir. Bu ve benzeri misalleri ogaltmak mmkndr.

Darvvin, insanin maymundan geldigini aika sylememis, fakat insanin akilla sekinlesmi s bir hayvan oldugunu ileri srmstr. Onun dsncelerini daha ileri gtren Darvvinciler, in anin maymunun akrabasi oldugunu, milyonlarca senelik bir evrimden sonra bugnk duruma geldigini, ok eski bir tarihte insana benzeyen gelismis maymunlarla insanin ilkel tipinin ortak olduklari bir kkten ortaya iktigini iddia etmislerdir. Onlara gre, o rtak halka, maymun gibi agata yasarken, dallardan asagiya inmis, toprak zerinde ya samaya baslamis, bylece zamanla degisiklige ugramistir. Darvvincilerin insanin me nsei konusundaki nazariyelerine karsi ikanlar, maymunla insan arasindaki geis sekil lerinin hi bir zaman mevcut olmadigini savunmuslardir. Evrimcilerin iddiasinin aksine, benzerlikle akrabaligin ayni seyler olmadigi anl asilmistir. Evrimciler, geis trlerinde eski-organlarin kaybolmasi zerinde dururken, yenilerinin nasil meydana geldigini aiklayamamistir. Evrimcilerin kendilerini des tekledigini ileri srdkleri "Piltdown insani"nin fosilinin sempanze enesi ile birles tirilmis insan kafatasi oldugu anlasilmistir. Simdiki insan tipinde iskeletlerin bulundugu ktle tabakalarinin daha asagisindakilerde baska fosillere rastlanmamisti r. Bunun, hayatin birdenbire basladigini ve esitli canlilarin dogrudan dogruya or taya iktiklarini gsterdigi savunulmustur. Ayrica maymundan zaman iinde insan olmasi lzim gelirken, bu gne kadar byle bir olay olmamistir. (Topraktan yaratilan insan y ine toprak olmaktadir. Yapilan deney ve incelemeler, hi birseyin tesadf olmadigini, herseyin ilh irade dahilinde gereklestigini gstermektedir.) Sayisiz canlinin ortaya ikisini "tesadfe baglayan evrimciler, bugn mevcut olan trler in taksimini tabi ayiklama ile izah etmektedirler. Hayat savasinda kuvvetliler hay atta kalip zelliklerini irsiyet ve reme yoluyla srdrms, zayiflarin trleri ortadan kalk mistir. Evrimcilerin bu nazariyeleri de ok tenkitlere ugramis ve zaman onlarin yanildigini isbatlamistir. nk Mamut, Dinazor gibi dev yapili hayvanlarin nesli tkeni rken, sayilari milyarlarla sayilamayacak kadar ok zayif canlilar varliklarini srdre bilmistir.

yle grnyor ki evrim felsefesinin asil gayesi, kinatin varligini bir yaraticiya ihtiya kalmaksizin aiklayabilmektir. Bu, materyalist felsefenin bir "can kurtaran simidi" dir. nk bu nazariyeyle, tesadfen yaratilmis, basibos bir kinat modeli ortaya konulmak ta; insan da bu kinat modeli ierisinde gayesiz ve endisesiz olarak bulunmakta; gnn gn edip, dnyayi bir imtihan yeri degil, zevk ve sefa yeri olarak dsnmektedir. Bylece ins anin btn yaratiklarin en sereflisi ve stnkilindigi,en gzel biimde yaratildigi hikme i ortadan kaldirilmakta; insan, bir hayvan mesabesine indirilmektedir.

Darvvincilik, bu ve benzeri tenkitlere ugradigi gibi, evrimin dine uygulanmasi s onucu ortaya atilan dinin Animizm, Totemcilik, By, Atalara tapinma, Natuhzm'den (T abiatcilik) gelistigi seklindeki tezler de ok tenkitlerle karsilasmistir. Maymunu n insana bazi hususlarda benzemesi gibi, bu anilan tezlerdeki bazi noktalar da di ne benzer; fakat din degildir; din, daha degisik bir olgudur. Animizm, Atalara t apinma, Totemcilik ve Tabiatcilik; insanda, hayvanda, bitkide, cansiz seylerde ve tabiat glerinde, grnmeyen, fakat kendini, varligini belli eden bir kuvvet aramak de mektir. Ilkel Kabileler'de, esitli sekillerde ifade edilen bir Yce Tanri inanisini n olduka yaygin oldugu yapilan alismalarla ortaya ikmistir. Bu Yce Varligin grnmemesin en, insanoglunun onu esitli seylerde aramis olmasi mmkndr. Bunun yaninda Totemcilik, dinden daha ok bir bitki veya hayvan neslinin korunmasini hedef alan sosyal bir

olgudur. By ise, ilmin gelismedigi yerlerde ve devrelerde tabiata hkim olmak istegi ni aksettiren bir teknik olarak gze arpmaktadir. [35]

B- DININ KAYNAGINA ISLM'IN BAKISI Islama gre insanligin ilk dini, tevhid dinidir. Dinin kurucusu, Yce Allah'dir. All ah, kinati, insani yaratmis, kitaplar ve peygamberler gndermistir. Insanlar, bir e rkek ve bir de disiden yaratilmistir. Hz. dem'e her seyin ismi gretilmis ve kendis i ilk peygamber olarak grevlendirilmistir. Hz. dem, Allah'dan aldigi vahiy ve ilha m ile kendi devrindekileri irsat etmistir. Sonra insanlar tevhid esaslarini unut up, Allah'tan baska seylere, tabiat kuvvetlerine, kendi elleriyle yaptiklari put lara tapinmaya ve bunlari Allah'a ortak kosmaya yneldike; Allah da eliler gnderip on lari "hak din"e, "hak yol"a davet etmistir. Hak din, Allah'in gnderdigi eliler ve kitaplar yoluyla akil ve irade sahibi insanlara bildirilmistir. Bunun iin sapmalar ondan sonra olmus, ok tanricilik tektanriciliktan sonra gelismistir.

Yce Allah, insana kendisini bulmasi, geregi anlamasi iin akil, emrettigi yolda yrmesi iin irade, yanildiginda yolunu dzeltmesi iin mr vermis ve insani yeryznn halfesi ki ir. Allah, bununla da kalmamis; insana gerekleri ve vazifelerini gretmek zere zaman zaman eliler ve kitaplar da gndermistir. Bazilarina kitap da verilen bu eliler, dny anin her tarafindaki insanlara uyari ve irsat vazifelerini yerine getirmislerdir. Islm, evrimcilerin anlattigi sekilde insanlarin ve dinlerin evrimini kabul etmez. Kur'n-i Kerm Yce Allah'in, insani en gzel biimde[36] ve inanma ihtiyaci iinde[37] yar atmis oldugunu bildirmektedir. Insan, en gzel biimde ve fitratinda Allah'i arama d uygusu iinde yaratilmis olmasina ragmen, basibos birakilmamis, "Uyaricilarla dest eklenmistir. Bu konuda, Kur'n-i Kerm'de syle denilmektedir: "Biz, seni mjde ci ve uyarici olarak gerekle gnderdik.Gemis her millet iinde de mutlaka bir uy arici bulunagelmistir".[38] Bu "uyaricfnin vazifesi, "Andolsun ki her mmete Alla h'a kulluk edin, azdiricilardah kainin diyen bir eli gndermisizdir"[39] seklinde aiklanmaktadir. Bu konuya daha aiklik kazandiran bir baska yetin anlami d a syledir: "Biz eli gndermedike azap etmeyiz".[40]Yine Ra'd Sresi'nde "Her milletin b ir yol gstereni vardir" denilmektedi?[41]AIIah, her peygamberi, gnderdigi millete rahata anlatabilsin diye, gnderdigi milletin dilinde gndermistir. Ibrahim Suresinin 4. Ayeti'nde bu husus syle belirtilmistir: "Her peygamberi onlara aiklasin diye, k endi kavminin diliyle gnderdik..." Kur'an'in Arapa gnderilmesinin hikmeti de bununla ilgilidir. Kur'anda bu husus syle belirtilmektedir: "An-lavasiniz, akledesinz diy e Kur'an'i Arapa olarak indirdik" {Yusuf, 2). Zikri geen elilerden bazilarinin adlari Kur'n-Kerm'de verilmekte ise de, aslinda elile rin sayisi bunlarla sinirli degildir. Bu, Nsa Sresi'nin 164 ve 165. ayetlerinde su sekilde aiklanmaktadir: "Peygamberlerden sonra insanlarin Allah'a karsi bir hccetl eri olmamasi iin, gnderilen mjdeci ve uyarici peygamberlerden bir kismini daha nce s ana anlatmis, bir kismini da anlatmamistik". Bu ve benzeri bazi yetlerden, Hz. Mu hammed'e kissasi bildirilen peygamberler yaninda bildirilmeyenlerin de bulundugu anlasilmaktadir. Nitekim bir hadiste 124.000. peygamber gnderildiginden bahsedil mektedir.[42] Peygamberler; yollarini degistirdiklerinde, insanlari yeniden hak dine agiran elil erdir. Kitaplar, peygamberlerden sonra, onlarin getirdikleri hkmlerin devamini sagl amistir. Ancak belirli peygamberlerin kitaplari vardir. Digerleri onlara tbi olmus lardir. Kitaplardaki hkmler iyi korunmayip degistike, bir sonraki kitap ncekini dzelt ip tamamlamis, yenilemistir. Insanlar ogalip toplumlar gelistike, dinin hkmlerinde d e durum ve ihtiyaca gre gelismeler olmustur. Kitaplar, nce "suhuf" (sahifeler: tab letler, levhalar, papirsten sahifeler) halinde iken sonra kitap haline dnsms ve Kur'n -i Kerm ile son seklini almistir. Ancak bu suhuf'tan kitaba, basit ahkmdan mtekmil a hkma dogru gelisme devam ederken tevhd ve imanla ilgili z degismemistir. nk vahyin kay

nagi Yce Allah'tir; peygamberler de ayni esaslari teblig etmislerdir.[43] Grldg gibi, Islm'a gre, dinin kaynagi ilhdir. Bir ibtida durumdan (Totemizm, Animizm, Naturizm g ibi) ok tanriciliga, oradan da tektanriciliga geis degil, kendi iinde bir tekml sz kon usudur. Ilk insandan bu yana, Allah'in btn elileri ayni tevhid esasini teblig etmisl erdir. Bu teblig anlasilsin ve tatbik edilsin diye her peygamber kendi kavminin d ili ile gnderiimistir.[44] Islm, diger dinler arasinda, adini kendi kutsal kitabindan alan eane dindir.[45] K ur'n-i Kerm'de Allah, "Bugn size dininizi ikml ettim, zerinize olan nimetimi tamamlad im ve din olarak Islm'a razi oldum" (Maide 3) demekte ve Islm'dan baska bir din gde ninkinin kabul edilmeyecegini {Bkz. l-i Imran, 85) bildirmektedir. Dolayisiyla Islm 'la din messesesi ikml edilmis, Allah'in yarattigi insanlara olan nimeti tamamlanmi stir. Hz. Muhammed, Allah'in elisi ve son peygamberidir.[46] Bir yet-i Kerm'de Hz. Isa'ni n syle dedigi bildirilmektedir: "Ey Israilogullaril Dogrusu ben, benden nce gelmis olan Tevrat'i dogrulayan, benden sonra gelecek ve adi Ahmed olacak bir peygambe ri mjdeleyen Allah'in size gnderilmis bir peygamberiyim" (Saff 6). Bu yet ve diger bazi yetlerden[47]; peygamberlerin ayni esaslari teblig, vahyedilen kitaplarin ke ndinden ncekini tasdik ve te'kit ettigi, daha sonra gelecek olanlari mjdeledigi ve peygamberler zincirinin son halkasinin Hz. Muhammed, kitaplarin sonuncusunun is e Kur'n-i Kerm oldugu anlasilmaktadir. Kur'n-i Kerm'de Hiristiyanlar ve Yahudiler "Ehl-i Kitap" kabul edilmektedir. Bu di nlerin de asil, orijinal yapilari Itibariyle hak din ve ana "Islm izgisi" ierisinde oldugu aiklanmaktadir.[48]

Btn bunlardan, Islm Inancina gre, dinin kaynaginin vahiy ve nbvvet oldugu anlasilmakta dir. Vahiy ve nbvvet, tarihen sabittir. Ancak vahiy ve nbvvet olmasaydi, Insan aklin in dini bulup bulamayacagi konusunda esitli grsler vardir. Mu'tezile'ye gre aktl, din esaslari kesin olarak anlayabilir. Es'arye gre akil, ilh hitabi anlamak iin bir vasit adir; bundan dolayi o, vahiy ve nbvvet olmaksizin dini Idrak edemez. Dolayisiyla p eygamber gnderilmedike Allah'in varligini ve birligini bilmek Insanlara vacib degi ldir. Mturd'ye gre ise, vahiy ve nbvvet olmasa bile, Insanlarin akillariyla Allah'in v arligini, birligini bulmalari Icap ederdi. Hanef bilginlerin ogunluguna gre akil, A llah'in varligini ve O'nun keml sifatlarini idrak edebilir. Bu da, akil yrtme ve Msa hede Ile mmkndr. Bundan dolayi Insan, mkelleftir. Din Hkmleri anlamak Ise Ilh hitaba idir. Dinin akla uygun ve insan fitratinda mevcut oldugunu btn Islm mezhepleri kabul eder . Tartismali konu, mkellef olmada akil ve fitratin, vahiy ve nbvvet olmaksizin, tek basina yetip yetmedigidir. [49]

C- Din Duygusunun Kaynagi Din duygusu, fitrdir. Din bilimleri alaninda yapilan arastirmalar, din duygusunun fitr oldugu geregini dogrulamaktadir. Max (Maks) Mller, yaptigi titiz ve ince aras tirmalar sonucu, din duygusunun insan tabiatinda fitr bir keyfiyet oldugunu aiklig a kavusturmustur. Benjamin Constant, "Din, insan tarihine en fazla hkim olmus bir mildir. Din hayat, tabiatimizin ezel bir niteligi ve ondan ayrilmayan bir keyfiyet idir" demistir. Din duygusunu, korku, mit veya herhangi bir vesile ile sonradan ka zanilmis birsey gibi grmek yanlistir. nk bu duygu, fitr bir olgudur. Insan, yaratilisindan bugne kadar, her zaman ve her yerde, yce, kudretli ve ulu bi r varliga siginma ve yardim dileme ihtiyacini duymustur. Bu ihtiya, ondaki din du ygusunun fitr oldugunun delilidir.

Insan, diger varliklar arasinda en sekin bir varliktir. Yce Allah, onu yeryznn halfesi kilmistir.[50] Daglarin, gklerin yklenemedigi emaneti, vazifeyi o yklenmistir.[51] Bu agir yke katlanabilmesi iin Yce Allah onu esitli istidat ve kabiliyetlerle donat mistir. Din duygusu da bunlar arasindadir. Rum Sresinin 30. yetinde Cenb-i Hak syle buyurmaktadir: "Sen, yzn bir hanif olarak, dine, Allah'in fitratina evir ki O, insan lari bunun (fitrat) zerine yaratmistir. Allah'in yaratmasi degistirilemez".

Ayni konu ile ilgili Ebu Hureyre'den (R.A) rivayet edilen bir Hads-i Serf de syledi r: "Her dogan, Islm fitrati zere dogar. Sonra anasi, babasi Yahudi ise onu Yahudi, Nasrn (Hiristiyan) ise Nasrn, Mecs ise Mecs yaparlar".[52] Bu Hadste din duygusunun igi; tertemiz, masum yaratilmis bir insanin, aile ve evresinin etkisiyle onlarin sahip oldugu dini kabul ettigi belirtilmektedir. Ayrica bu Hads ile, Hiristiyanli ktaki insanin dogustan gnahkr olarak asl su ile domasmin aksine, insanin gnahsiz dogdu gu ve aldigi egitim ve terbiyeye gre sekillendigi ortaya konulmaktadir. [53]

D- INSAN IIN DININ LZUMU

Din, insanla beraber varolmustur, insanla beraber varligini srdrmektedir ve insanl a beraber varolacaktir. Tarihin hangi devresine bakilirsa bakilsin, dinsiz insan bulunsa da, dinsiz bir toplum grlmemektedir. Nerede bir toplum varsa, orada bir de din vardir. Insanlik tarihinde, insanin nemli sayilabilecek daha baska nitelikle ri bulunsa da, din, onun en bariz niteligi olmustur. Insanlik tarihinin her dnemi nde din, canliligini korumus ve insan hayatinin ayrilmaz bir vasfi olma karakter ini srdrmstr. Insan, her zaman kendisinin insanst baglari bulundugunu, ihtiyalari iin ndini asan bir kudrete ynelmesi gerektigini dsnmstr. nk Insan, melekle hayvan arasind ir yaratilisa sahiptir. Bu iki cinsin birbirine zit tabiat izgileri, insanda sa-n atkrne bir sekilde birlesmistir. Insanin bu sekilde yaratilmasi, aday seildigi maka ma ulasmasi iindir. Bu makam; "Allah'in halifesi" olmasi, emanetin merkezinde bul unmasi, emirleri yerine getirip nehiylerden kainmasi ve "kul" oldugunun suuruna v armasidir. Insanin veya toplumun dinden kopmasi mmkn degildir. O, hem tarihin her yerinde, he m de hayatimizin her ksesinde kendini gsteren bir olgudur. Insanlara g veren, toplum u dzenleyen, fazilet ve iyilige ynelten, yalnizligi, sikintilari gideren, gven duyg usu asilayan, sadece insanlara mahsus bir dost, bir arkadas olan dindir.

Insan madd tarafi yaninda manev tarafi da olan bir varliktir. Madd yn itibariyle, biy olojik ihtiyalarini karsilamaya, manev dnyasi (tarafi) itibariyle de beslenmeye, de steklenmeye ihtiyaci vardir. Onun bu ihtiyalarini karsilayan, manev olgularin en b asta geleni dindi''. Belli bir kltre ulasarak tarihte yer alan btn milletlerin manev d yalari bir din inanla sekillenmistir.

Din olgusu, fitr (dogustan gelen) bir zellik olarak, insanin kendi z varligi hakkin daki suur ile birlikte ortaya ikar ve bu suur ile birlikte gelisir. Insanin karsi lastigi temel mes'ele, insanin kendisini ve lemi kimin yarattigini arastirmasi, by lece kendi varligini asan dsncelere varmasidir. Bu dsnceyle msahhasdan mcerrede geen i san, nce kendisinde evresindeki varliklardan daha stn bir z, manev varlik sezdigi gibi , kendisi ve evresindeki varliklarin, tabiatin fevkinde bir Yce Varlik'in, Allah'i n mevcudiyeti suuruna da iten bir zorunluluk ve sezgi ile varir. Bylece her seyi v ar eden bir yaraticinin bulundugunu kabul edip O'na baglanir. Insanin yce bir kudr ete gnlden bagli olmasi, onu kuvvetlendirir. Dua, niyaz, Allah'a siginma insani yce ltir. Allah sevgisi ve bu sevgiden kaynaklanan korku insani pisirir, hamligini g iderir; kuvvetli bir irade ve saglam bir karakter kazandirir. Byle kimselerin iind e yeraldigi toplumlarda fazilet yarisi baslar. Din, fertleri mukaddes duygu ve aliskanliklarda birlestiren, toplumlari ykselten v e gelistiren bir kurumdur. Din, insanlara yn veren, kanun ve nizamlarin kavusamad

igi yerlerde de onlari iyi ve faydali seyleri yapmaya ynelten bir hayat nizamidir . nk din, anarsinin, haksizligin, adaletsizligin, ktlgn dsmanidir. Din, toplum dzeni rumayi gaye edinir. Tarihte iktisad, madd bakimdan gsz toplumlarin yasadigi grlmstr din duygulari zayiflamis, manen kms toplumlarin varliklarini devam ettirebildigi pe k grlmemistir. Dinin zayiflamasi, arkasindan ahlk ve hukuk sulari agirir. nk din ol ahlk iin hibir yaptirim gc kalmaz. Helal-haram anlayisi kalkinca toplumun dzeni sarsi lir; insanlari, insan gruplarini hibir sey tutamaz olur; anarsi ortaya ikar ve byle ce esitli sikintilar baslar. Halbuki her yerde kendini kontrol eden bir Yaradan'i n varligina inanan insan, daima iyi olani yapip kt olandan kamaya gayret eder. Din olmayinca hayatin tadi kalmaz, ahlk iin de bir meyyide bulunmaz. Din, ahlk iin de bir kaynaktir. Dinden kaynaklanmayan ahlk, bekleneni vermez. Mehme t Akif Ersoy bu hususu syle dile getiriyor: "Ne irfandir veren ahlka ykseklik, ne v icdandir. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandir". Yalnizlik, aresizlik, korku, keder, hastalik, musibet ve felketler karsisinda ins anin yegne teselli kaynagi dindir.Insanin lm karsisindaki tutumunda en nemli rol, dine dsmektedir. Ahiret inanisi, sadece ceza ve mkfat olarak degil, ayni zaman da, insanin iindeki ebed duygusuna cevap vermek bakimindan da nem tasimaktadir. In san, lmden degil, yok olmaktan korkmaktadir. Diger bazi dinlerde oldugu gibi, Islm' da da insan, lmle yok olmamakta, baska bir dnyada hayatina devam etmektedir. Bu haya tin disinda bir baska dnya inanci, insani yarinki hayata alistirmaktadir. Sulardan arinip ebed bir kurtulusa ulasma, huzura, cennet gibi byk bir nimete kavusma, Alla h'in rizasini elde etme ideali; insanda mit ve arzu dogurmakta, dnyanin izdirap ve sikintilarina karsi durmayi saglamaktadir. Insan, yapisi itibariyle de dine muhtatir. nk insan, ruh ve bedenden ibarettir. Insa n iin beden ihtiyalari karsilamak nasil yasaminin bir geregi ise, manev varliginin d evami da ruh ihtiyalarinin karsilanmasina baglidir. Fert iin en nemli manev destek, i yilik ve fazilet kaynagi olan dindir. Din, ruhlarin yagmurudur. Milletler iin lzumludur. nk onun yagmuru milletlerin ruhunu n gidasidir. mitsizlikten uzak, mitle dolu olan hayatin gelenegine, nefretsiz bir gelecege, hosnutluga ve sknete gtren, kuskulari ve hurafeleri gideren de "din"dir.

Btn bunlara ragmen, din ve ahlka lzum olmadigini ileri srp, dini ilerlemeye mani gren, ilim ve fenniif din yerine kaim olmasini isteyen; dinin tabi ve sosyal yetersizli klerin bir yansimasi ve insanlari uyusturan bir afyon oldugunu savunan, dolayisi yla beseriyetin dinsizlesmek suretiyle Ilerleyecegini iddia edenler de bulunmustu r ve bulunmaktadir. Bu dsncede olanlar, kaldirmak istedikleri din yerine baska sey leri koymaya alismislardir. Ancak zamanla, insanlarin bu fikir sahiplerine tapar h ale gelmeleri, dinsizligi dir haline getirmeleri, insanin "birseye" inanmak zorund a oldugunu gstermektedir. Toplumlari dinsizlestirmek iin okullar aip, baski ile din i ortadan kaldirmak, dinsizligi hkim kilmak isteyen rejimlerde bile insanlardaki lnanma, tapinma duygusunun sndrlernemesi; baskidan kaip organlarda, kuytu yerlerde ib adet eden ve yin yapan insanlara rastlanmasi da inanmanin fitri ihtiya oldugunun de lilidir. Bunlara ilave olarak II. Dnya Harbi'nde, Marksist Blok'ta seflerin kilis elere kosmasi, milletin ve papazlarin mabetlerde dua etmelerine izin verilmis ol masi ve bu Blok'ta, 70 yildir dine baski uygulanmasina ragmen, dine ynelme duygusu nun giderilememis oldugunun gzlenmesi, zerinde dsnlmesi gereken bir baska husustur. Sonu olarak, dinsiz bir toplum yasayamaz. Dini kaldirmakla toplumlari ileri gtrecegi ni iddia edenlerin fikirlerinin din yerine geirilmek istenmesi, dinsiz, inansiz bi r toplumun yasayamayacagini dogrulamaktadir. [54] E- MONOTEIZM (TEKTANRICILIK)

Politeizm oktanricilik demek oldugu gibi, monoteizm de tektanricilik anlamina gelm

ektedir (mono: tek; teizm: tanricilik). Daha nce grldg gibi, dinin kaynagi konusunda, Bati'da diger tezlere karsi monoteizmi savunanlar da olmustur. Onlara gre yeryznde ki diger dinler, tektanrici bir dinin bozulmus seklidir. Onlar, bu grslerini ispatl amak iin "ilkel kableler" zerinde yogun bir arastirmaya girismislerdir. Bu arastirm alarin sonucu da onlari desteklemistir. Bunun yaninda tarih devrelerdeki milletle rin kalintilarindan tarih ncesi insanlariyla ilgili buluntulara kadar yapilan aras tirmalar da onlarin grslerini kuvvetlendirmistir.

Bugn Dinler Tarihi alaninda yapilan arastirmalar, gemisin dinlerinde de, gnmzn dinleri de de tektanri inanisi bulundugunu ortaya koymustur. Eski Misir'da (M.. XIV. Yzyild a) IV. Amenofis,{*) "Aton" adli bir tek tanri inanci getirmistir. Eski Yunan'da tektanri inancini kabul eden ve savunan filozoflarin bulundugu bilinmektedir. Ba bil Krali Buhtunnasir'in tektanriciliga yakin bir grs olmustur. Smerler'de Tanri'nin insani baliktan yaratip ona can verdigi grs yaninda, "mana" inancina sahip toplumla rda "tektanri" inancinin bulun-

dugu belirtilmektedir. Islm'dan nce Trklerde bir tektanri (Gk Tengri) nanci vardir.Z erdst, Eski Iran'a, tektanri inanisini getirmistir. inlilerde tarih gelismesi iinde Sang-ti, Tien, Tao seklinde adlandirilan bir "Yce Tanri" inanisi varolagelmistir. Hindistan'da oktanrili ve lemeli bir yapi iinde bile bir "tektanri" inanisi vardir (Hind Kutsal kitabi Veda-lar'da "Tanri tektir" denilmektedir). Hiristiyanlikta lem e (Baba-Ogul, Kutsal Ruh), gnmzde, bir tanrinin ayri tezahr olarak izah edilmektedir ahudi dininde de bugnn tektanri inanisi, hakim inanistir ve dinin temel unsurudur. Islm'dan nce Arap Yarimadasinda bir tek tanriya inanan Hz. Ibrahim'in getirdigi H anf DinI'ne uyan insanlar yasamaktaydi. Btn dinler arasinda tevhid inancini en saf ve sade sekliyle muhafaza eden, Islm Dini olmustur. Islm'daki tektanri inanisini hem aydin, hem halk rahatlikla anlayabilm ektedir. nk Islm'da Allah, birdir, dogmamis, dogurmamistir; esi, benzeri ve ortagi yo ktur. Hibir seye muhta degildir. Hersey onunla kmdir. Kendine mahsus sifatlari ve Es m-i Hsna'si {Gzel Isimler) vardir. Tanri ile insan, Yaradan'la yaratik arasindaki m esafe muhafaza edilmis; ne insan tanrtlastinlmis, ne de Tanri insanlastirilmisti r. Yahudilikteki "Tektanri", millilestirilip Yahudilere hasredilmis ve insan sifatla rla nitelendirilmistir. Hiristiyanliktaki leme (teslis), tek tanri seklinde yoruml anmis, Hz. Isa tanrilastirilmis, Tanri da insan niteliklerle nitelendirilmistir. Btn dinlerde dikkati eken husus; Islm'daki gibi saf bir tek tanri anlayisini koruyam amis olmakla beraber, tektanri inanisindan da vazgeilememis olmasidir. Hemen her dinde ayrintilar farkli olsa da, zde bir "tektanri" telakkisi vardir. Zaten Islm, ilk peygamberlerden sonuncusuna kadar, btn peygamberlerin tektanri, Allah inancini teblig ettiklerini aiklamaktadir. Kur'an'da, Firavun kavmiyle ilgili bilgiler vardir. Bu bilgileri veren ayetlerde syle denilmektedir: "Onlardan nce Firavun kavmini imtihan ettik. Onlara da ok sere fli bir peygamber gelmistir" (Duhan, 17). "Firavuna bir eli gnderdigimiz gibi size de sahitlik edecek bir eli gnderdik" (Mzzemmil, 15). [55]

II- Blmn Bibliyografyasi - A. Adnan Adivar, Tarih Boyunca Ilim ve Din, Istanbul 1969, 29-44, 392-444 A. Hamdi Akseki, isim, Ankara 1943 - Semseddin Akbulut, Darvin ve Evrim Teorisi, Istanbul 1980

Ugo Bianchi, The History of RelIgion, LeIden 1975, 61 vd. - Dictionnaire des Religlons, "Histoire Compare'e des Rellglons", "RelIgion", F rance 1983 Emile Durkhelm, Din Hayatin Iptida Sekilleri, ev. H. Cahit, Istanbul 1923, l-ll (I/ 55-94 vd. y) - Mlrcea Ellade, Traite' d1 Histoire des Rellgions, Paris 1975,15-41 - Mlrcea Eliade, La Nostalgle des Retiglons, Edltions Galllmard 1971, 79-107 (I ng. The Ouest... Chicago 1969, 37-54) - Slgmund Freud, Totem ve Tabu, ev. Niyazi Berkes, Istanbul 1971, 5-29 Duane T. Glsh, Fosiller ve Evrim, ev. dem Tatli, Istanbul 1984 - M. Semseddin (Gnaltay), Tarih-i Edyan, Istanbul 1338, 22-26-36-60 - Ali Grbz, Darvin ve Tekml Nazariyesi, Istanbul, 1980 - Namik Kemal, Renan Mdafaanmesi, Haz. Abdurrahman Kk, Istanbul 1988 - Jean Holm, The Study of Religions, London 1977, 67 vd. - David Hume, Din stne, ev. Mete Tuncay, Ankara 1979, 7-45 - Salomon Reinnach, Histoire Generale des Religions, Paris 1976, I/37 - Eric J. Sharpe, Comparative Religions, London 1975, 47-72[56]

III. BLM ILKEL KABILE DINLERI Ilket kabieler, gnmzde yasamakta olan veya yakin zamanlara kadar yasamis bulunan; gelismis bir hayat tarzina ulasamamis, geimlerini avcilik, balikilik ve toplayic ilikla saglayan kk topluluklara denir. Gnmzde Afrika, Avustralya, Pasifik Okyanusu, Ca va, Brezilya gibi yerlerde yasamaktadirlar. Bati'da, uzun zaman ilkel kabile mensuplari barbar, vahsi, putperest olarak nitel endirilmis; onlarin insan sayilip sayilmayacagi tartisma konusu olmustur. Kilise n ce onlarin insan olmadiklarini savunurken, 1512'de Papa II. Paul, Amerika yerlil erinin de dem'den geldigini ilan etmistir.

nceleri bunlar, "ilkel" (primitif) kelimesi ile ifade edilmistir. Daha sonra, etn olojinin gelismesiyle, onlar iin, "yazisiz halklar" veya "tabiat halklari" gibi d aha yumusak deyimler kullanilmistir. Biz, agin seviyesine gre onlarin yasayis tarz ini gznnde tutarak, "ilkel kable" deyimini kullaniyoruz. Bugn yeryznde yerlesik hayat emis ilkel kabieler vardir. Bunlardan bazilari baska inanlari benimsemis olmakla be raber, eski inan, adet ve geleneklerinden de tam olarak kopamamislardir. Bugn ilke l kable mensuplari dnya nfusunun % 5'ini olusturmaktadir. Bu kabi-lelerin sahip old uklari inanis seklini ifade etmek zere "ilkel kable dinleri" deyimi kullanilmaktad ir. Asagida bu dinlerle ilgili ortak kavramlar, zellikler ve rnekler verilecektir. [57]

A- ILKEL KABLE DINLERI ILE ILGILI KAVRAMLAR Ilkel Kable Dinleri'nde esitli kavramlar vardir. Bu kavramlar, her kablede degisik kelimelerle ifade edilse de, zde aynidir. Bu ortak kav- "amiardan en yaygin olanlar i asagida kisaca aiklanacaktir.

1- Mana: Malenezyalilar, tabiat st, grnmeyen gc ifade iin mana" kelimesini kullanmisla dir. Diger kabilelerde baska kelimelerle ifade edilse de ayni kavram mevcuttur. Dinler Tarihi'nde; ilkel kablelerde gl, etkili veya toplum ynnden nemli seyler (hayvan ar, bitkiler, taslar vb.) ve kisilerde {kabile reisi, sihirbaz hekim) bulundugu kabul edilen gizli kuvveti ifade etmek iin "mana" deyimi kullanilmistir. Ilkel kab ile mensuplari, kendilerinin grnmez kuvvetlerle kusatildigina inanmaktadir. Malenezyaca bir kelime olan "mana" gizli bir gcn, sakli bir enerji kaynaginin es a nlamlisi olarak kullanilmaktadir. Bu kelime, bir seye veya bir insana mahsus, ta biat st kudret, fevkalde bir kuvveti ifade eder. Bu terimi ilk defa 1878'de Ingiliz bilgini Kodrington (Codrington), Malenez-yalilar hakkindaki eserinde kullanmist ir. Kodrington, "mana" adi verilen evrensel bir kuvvetin her seyde mevcut oldugu nu; hem byk, hem sahs ruhlara inancin kaynagini teskil ettigini ileri srmstr. Ilkel ka ble mensuplarina gre sekli acaip olan bir tasin veya ok basarili bir savasinin "mana" lari vardir. Ayni sekilde vcudun muayyen halleri, dogum ve lm gibi olaylar veya bir sihir sz, bir kutsal ilahi mana ile doludur. Ilkel Kable Dinleri'nde her mahlkun bir mana'si vardir; onlara gre bazi insanlar, b azi cinler bile, hemcinslerinden fazla mana'ya sahiptir. Mana ile dolu olan herse y, kiymetlidir. Ilkel insanlar kendilerinin ok byk sayida grnmez kuvvetler tarafindan kusatildiklarini tasavvur edei^r. Mana'ya sahip bulunduguna inanilan ve tasiyanlara g verdigi kabul edilen degisik t aslar, zincirler, muskalar, maskotlar ve kaba tasvirlere "fetis" denilir. Fets'in kelime mnsi "yapilmis"tir. Muskalar, tilsimlar, ugur getirdigi veya ugursuzlugu gi derdigi kabul edilen seylerin Fetisizm'den kaldigi ileri srlmektedir. Fetis kelime sini, ilk defa, 1760'da yayimlanan "Fetis Tanrilar Klt" adli eserinde d Bros (Charl es de Bros-ses,1709-1777) kullanmistir.

2- Yce Tanri: Btn ilkel kabilelerde yaratici bir tanri, Yce bir varlik inanci vardir . Ancak tasavvur sekilleri farklidir. Bu Yce Tanri, hkmeder veya daha asagi derece de bulunan ruh ve tanrilari ynetir. O, tabiat kuvvetlerini idare eder, ykseklerde durur; izah edilemez; insanlari ve herseyi yaratir. Bu Yce Tanri veya yksek R uh, ggn t kseklerinden dnyaya hkmeden bir Yce Varliktir. O'na, din hayatta, n pland verilmistir. Asagi ruhlar ve tanrilar, daha yakin ve samim arlr. Yce Tanriya ancak by felaketlerde dua edilir.

F.W. Simit (Father VVilhelm Schmidt); yaptigi arastirmalar sonucu, nce bir Yce Tan ri inanisi, tektanricilik devresi bulundugunu, sonra animizm, fetisizm, oktanricil ik gibi sapmalarin oldugunu savunarak, dinin kaynagini baska sekilde aiklayan grs s ahiplerine karsi mcadele etmistir. Simit, arkadaslari ile isbirligi yaparak arast irmalara girismis ve nemli sonular elde etmistir. Bu arastirmalar sonucu; hemen he men btn ilkel topluluklarda su veya bu sekilde bir Yce Tanri kavraminin bulundugu be lirlenmistir. lmnden sonra arkadaslari, bu alismalari devam ettirmislerdir. Simit Ek ol (Viyana Tarih-Kltrel Ekol) diye bilinen bu grup, dinleri belli bir dinin bozulmus v eya degistirilmis sekilleri olarak grms ve dinin Yce Tanri tarafindan vaz'edildigini ; Yce Tanrinin var oldugunu savunmustur. Bu grsn aksine grs ileri srenler olmussa da, yapilan arastirmalar, Simit Ekolnn hakliligini ortaya koymus; dinin fitr oldugunu gs termistir. 3- Tabu: Tabu,[58] Polinezyaca bir kelimedir ve haram anlamina gelmektedir. Bi

r seyin tabiatst ve tehlikeli kudretini belirtir. Bir Polinezya deyimi olan tabu, "mana gc" bakimindan tutulmasi tehlikeli ve yasakl i seylerin dokunulmazligini ifade eder. Mana inanisinin tabi bir sonucu olarak ma na'ya sahip okluguna inanilan kimseler, yerler ve nesneler kutsal, dolayisiyle t abu kabul edilir. Kabie reisleri, sihirbaz hekimler, mana glerinden dolayi kutsaldi r ve dolayisiyle tabu'dur. Bundan dolayi murdar sayilan insan (mesel det gren kadin) ve maddeler de tabu olarak kabul edilir. Yeni dogmus ocuk, cenaze ve kanli bir s ey de tabu sayilir. Tabu'nun, sr bir hastalik gibi, baska seylere getigi kabul edilir. Tabu sayilan sey e yaklasmak iin uzun hazirlik yinferi gerekir. Totemler tabu'dur. Yahudi Kutsal Ki tabinda Ahit Sandigini tasiyan kzlerin tkezlemesi sonucu Uzza adli birisinin, dsmeme si iin, sandigi tuttugu ve orada hemen idg yazilidir. Bazi yazarlar, tutulmasi, yaklasilmasi yasak sayildig i iin, Yahudilerdeki Ahit Sandigini da tabu olarak grr. 4- Totem: Totem, kelime olarak, almet, isaret anlamina gelir. Deyim olarak totem, genellikle ilkel kabile mensuplarinin kendilerine akraba saydiklari hayvan, bi tki veya cansiz seylere verilen addir. Totem, kabilenin byk atasi olarak kabul edi lir. Ayni toteme bagli kimseler kendi aralarinda evlenmezler. Totem, yenilmez. O , tabu kabul edilir. Ona dokunulamaz. Toplumlarin en ilkel sekli olan klanin inan ve teskiltina, bu totem anlayisindan dolayi, "Totemizm" denilmistir. Dinlerin tot emizm'den iktigini savunanlar da vardir. Onlara gre, "totem" yerine tanriyi koyunc a, yeni dinler iin bir,aiklama sekli bulunabilmektedir. Ilkel kabilelerde tabu ile kabile reisleri, totem inanisi ile de zelligi olan bir hayvan veya bitkinin trnn korunmasi hedef alinmis olabilir. Totemizm aslinda din olm aktan daha ok itima ve iktisad bir olgudur. 5- Saman: Kelimenin asli hakkinda esitli grsler vardir. Bir kisim arastirici, bu ke limenin Tunguzca "saman"dan geldigini ileri srerken, bir kismi da "ruhlarla deste klenmis adam" anlamina gelen Sanskrite "sra-mana"dan {Pali dilinde samana) veya " kendinden gemis kimse" anlaminda Sibirya mense'li bir kelimeden tredigini ileri srm ektedir. Ilkel kabilelerde din yin ve trenlerle mesgul olan rahipler ve sihirbaz hekimler var dir. Bunlardan baska, ogu zaman kendinden geerek ruhlar lemine aracilik yapmaya yet enekli sayilan kimseler de bulunur. Bunlara "saman" adi verilir. Ilkel kable insanina gre saman, mana'ya sahiptir, ruhlara hkim olabilir. Samanin si hirli oldugu kabui edilen bir davulu vardir. Davulun zerinde gk ve yerin resmi bul unur. Saman, bazi afsunlarla ruhlari bu davula girmeye zorlar. Bu arada vecde ge lmek iin bazi danslar yapar. Onun kendinden getikten sonra cennetleri ve cehenneml eri dolastigi kabul edilir. O, orada, ata ruhlarindan bazi bilgiler alir. Asyali lar arasinda samanin yksek itibarini saglayan, bu alisilmamis bilgilerdir. Bu mev kii kanabilmek iin saman, bazi beden egzersizler yapar; yemesini ve imesini en aza indirir. Saman kelimesinden Samanizm tretilmistir. Yanlis olarak Trklerin eski din inanlarina Samanizm denilmistir. Trklerin Samanizm diye bir dinleri olmamistir. Trkler'de "s aman" kelimesi de yoktur (Kam vardir). Samanizm ne kendine zg bir din, ne de bynn bir seklidir. Her iki alani da ilgilendiren yanlari bulunan esitli din ve dnya grslerin i birlestiren bir inan ve bir tekniktir. Bir teknik olarak Samanizm; degisik ve f arkli sekillerde Kuzey ve Orta Asya'da, Eskimolarin yasadigi yerlerde, Orta Afri ka ve Kuzey Amerika'daki ilkel kablelerde grlr. Bazi arastiricilar, Sibirya'da grlen S amanizm'i psikopatolojik belirtiler olarak aiklamaktadir.

6- By: By, tabiatst glerin yardimi saglanarak belirli bir gayeye ulasmak veya bir dur

gereklestirebilmek iin uygulanan islem ve eylemdir. By, belli bir teknik ile belli kaideleri gerektiren ve bycler tarafindan uygulanan pratik bir sanattir. By, tabiatst ri zorlayici bir yapi tasir; esyayi bir gayeye ulasmak iin kullanmak ister. Bir c emaati yoktur. Birka ortak nokta disinda, dinin karsisindadir (By, olumlu veya olum suz ynde kullanilabilir). Din ile by, farkli seylerdir. Insan, dinde Tanri'ya kullu k eder; byde insanst gc kendi gayesine yneltmeye alisir. Dinin z, alak gnlllk e kendini ykseltmeye cr'ettir. Dinde bir cemaat vardir. Byde ise msteriler vardir. Ga yeye ulasilinca, msteriler dagilir. Din ile by, btn bunlara ragmen, ilkel kabie insanlari arasinda birlikte yasar. Buna k arsilik meden toplumlarda by bilime dnsms; S|mya, kimya; astroloji, astronomi olmustur . 7- Efsane: Bu kelimeyi ifade etmek zere Bati'dan dilimize aktarilan m'f kelimesi Yunanca "mithos" dan (hikye, masal anlaminda) gelir, anrilann, kahramanlarin, kina tin olusumunun hikyeleridir. Mitoloji ise, un efsaneleri iine alan ve onlari belli bir tarzda Inceleyen bir disiplindir. ''kel kable insanlarinin dnya ve kendilerini tasavvurdan ibaret bir ok efsaneleri v ardir. Bunlar, dnyanin nasil meydana geldigini ele alan yaratilmis masallarindan gnlk din yin ve trenleri anlatan hikyelere kadar uzanir. Efsaneler, ogu zaman, aiklayici bir karaktere sahiptir ve su konulara cevap bulmaya alisir: 1- Tanrilarin nereden geldikleri (teogoni), 2- Kinatin yaratilisi ve kinattaki tabi olaylarin olusumu (kozmogoni), 3- insanlarin nereden geldikleri (antropogoni),

4- Insanin ve dnyanin gelecegi (eskatoloji). Efsaneler; bunlardan baska, ilk gnahi , ilk lm, tufan hadisesini, tanrilarin insanlari nasil cezalandirdigini; diger yanda n, avciligin ve hayvanciligin baslangicini, atesin elde edilisini, ilk ailenin, d etlerin ve itima kurumlarin ortaya ikisini konu edinir. Din dnya grslerini yansitan ef aneler, kutsal sayilir; siirli bir dille, yalniz belli zamanlarda, belli kisiler tarafindan anlatilir. 8- Ayin: Bir dinin pratigiyle ilgili kurallar ve trenler birligidir. yin kavrami, din ve ahlk kurallarla ilgilidir. Ilkel kabilelerde din, tapinma, by, ergenlik ve geis dnemleriyle ilgili geleneksel tr enler yapilir. Bu trenlerde danslara da yer verilir. Ilkel kable mensuplari, dansl ar yoluyla ruh durumlarini beden hareketlerle aiga vururlar. Bu danslar, din ve by il e ilgilidir. Savas, av, totem, bolluk, lm, ergenlik yinlerinin danslarinda genellikl e maskeler takilir. Ayinlerde belirli kurallara uyma mecburiyeti vardir. yinler, genellikle kapali bir dzen iinde Isler. [59]

B- YASAYAN ILKEL KABLE DINLERININ ZELLIKLERI a- Ilkel Kable Dinleri bir kableye mahsustur; genellikle o kabilenin adiyla anilir (Mesel Ga, Maori, Alnu, Dinka, Nuer...dinleri gibi). b- Bu dinler mahall bir zellige sahiptir. Bu dinlerden evrensel bir din gelismemis tir.

c- Bu dinlerin kutsal kitaplari ve yazili kaynaklari yoktur. d- Ilkel Kable Dinlerinde genellikle bir Yce Tanri Inanisi gze arpar. Mer kable onu k endi diliyle ve kendisine mahsus bir sekilde adlandirir, Bu Yce Varligin nitelikle ri, diger tanri ve ruhlardan farklidir. e- Ilkel Kabilelerde fert, dinin tabi yesidir. Ayri din seme sansi yoktur. f- Ilkel Kabilelerde kutsal olanla olmayan birbirinden ayrilmistir. Mana'ya sahi p olan kutsaldir ve tabu'dur.

g- Ilkel Kable mensuplari byye ve bycye ok ilgi gsterir, h. Ilkel Kable Dinlerinde d rucusu sz konusu degildir. i- Ilkel Kable Dinlerinde ruhun esitli sekillerde yasadigina inanilmakta, fakat ah iretle ilgili telkkilerinde aiklik grlmemektedir. [60]

C- YASAYAN ILKEL KABILE DINLERINDEN RNEKLER Bugn dnya nfusunun %5'ini olusturan Ilkel Kable Dinlerine mensup insanlar, genellikl e, drt kitada bulunmaktadir. Bu kablelerden, byk gruplar halinde yasayanlar oldugu g ibi, bir ka yz kisiyi gemeyenler de vardir. Ilkel Kable Dinleri genellikle kabilenin adiyla anilir: Dinka Dini, Maori Dini, Ainu Dini, Ga Dini, Pigme Dini gibi.

1- Dinka Dini: Dinkalar, Gney Sudan'da yasayan bir gruptur. Din-kalar, "Cok" (kuv vet) dedikleri insanst kuvvetlerin varligina inanirlar. Bu kuvvetlere bazen "Nhial ik" de (Gktekiler) derler. Onlara dua eder, hediyeler sunarlar. Onlarin kendileriy le yakindan ilgilendigine inanirlar. Ancak Dinkalar, Nhialik'i yukarida zikredil en insanst kuvvetlerin en byg iin sahs ad olarak da kullanirlar. Onu yaratici olarak g kendilerine hayat, kuvvet ve saglik verdigine, yagmur yagdirdigina inanir; ona d ua ederler. Dualar, devamli tekrarladiklari cmleler halindedir. 2- Ainu Dini: Ainular, Japonya'nin kuzeyindeki adalarda yasarlar. Ainular, ggn en yksek tabakasinda bulundugunu kabul ettikleri "Kando-koro Kamui" dedikleri bir Yce Tann'ya inanirlar. ok uzakta kabul ettikleri bu Yce Varliktan baska ok sayida tanr i ve ruhlara saygi gsterirler. Bu ruhlarin bazisinin iyi, bazisinin da kt oldugunu kabul ederler. Bunun sonucu, fetis kullanma, fal, cin ikarma, by, atalara tapinma b u dinin nitelikleri arasinda gze arpmaktadir. Ainular, hirete ve Yce Tanri nnde muhake meye inanirlar. 3- Maori Dini: Gney Pasifik Okyanusu adalarinda yasayan Poline-zyalilardan bir gr up, Maoriler diye adlandirilir.

Maoriler, Yce Tanrilarina "lo" derler, lo'nun, herseyden nce var ve her seyin kayn agi olduguna, yerde ve gkte yasayan her seyin en iinde bulunduguna inanirlar, lo, btn tanrilarin en bygdr. Onun adini ancak rahipler syleyebilirler. Maorilerin ibdeti, hiplerin onlara grettigi ilhi tarzindaki zel dualardan ibarettir. Hep beraber bu du alari okurlar. 4- Ga Dini: Ga'lar, Gana'nin baskenti yakinlarinda yasarlar. Ga'lar, tabiata ve insan islerine etkili ok sayida ruh ve kuvvet bulunduguna inanirlar; ancak bunlar a tapinmazlar. Onlar, "Naa Nyonmo" dedikleri ok gl bir varliga inanirlar. O, gkte yas ar. Her seyi yaratan odur. Ancak onun kutsal yeri ve rahipleri yoktur. Ga'larin baska tanrilari da vardir. Onlar iin hazirlanmis kutsal yerleri ve grevli rahipler i bulunmaktadir. 5- Namba'lar Dini: Gneybati Pasifik'te Malekula adasinda ilkel kable hayati yasaya

n bir grub, kable erkeklerinin avret yerini rtmek iin kullandiklari pskle "namba" de nildiginden, Namba'lar diye adlandirilmistir. Ingilizler bu ismin basina Trke "byk", "kk" anlamina gelen kelimeler, sonuna da ogul eki olan "s" harfini eklemislerdir. By lece kable Byk ve Kk Nambalar olarak iki gruba ayrilmistir. Bunlar, "tabiatst glere aktadir. Bunlarin en stnde, herseyin yaraticisi ve ynlendiricisi "Tana" adi verilen bir Yce kudrete inanilmaktadir. Bunun yaninda "iyi ve kt ruhlarin her z aman kisilerin evresinde bulundugu ve her davranisi kontrol ettigi kabul edilmekt edir.

Hastalik, bel ve lmlerin sebebi "kt ruhlar"dir. Kisinin hastalanmasi; vcuduna "kt ru girmesiyle, kable trenlerine uymamakla veya kable reisine saygisizlikla izah edilme ktedir. lm, kt ruhlarin en agir cezasi olarak degerlendirilmektedir. lm trenleri sirad n insanlar ve kabie reislerine gre farklilik gstermektedir. Cenaze 100 gn disarida b ekletilmekte ve iskelet gmlmektedir. Reislerin iskeleti gmlmeden birakilmaktadir. lmde n sonra 100 gn sreyle yas tutulmaktadir. Nambalar'da "tabu"lar vardir. Yakinlar "tabu"dur ve mahremiyet esasi bulunmaktad ir. Zina yasaktir ve zina isleyene esitli cezalar verilmektedir. Bu ceza, evli ve bekrlik durumuna gre artip eksilmektedir. Snnet olmak esastir. ocuklar 10-12 yaslarindan sonra kable reisinin izniyle, topluca snnet edilmektedir. Erkek ocuk, ancak snnet olduktan sonra "namba rts" takabilmekte, odasina girebilmekte ve kabledeki rtbe alabilme basamaklarina tirmanabilirle hakl arina sahip olabilmektedir. Kendilerine has din trenleri, danslari ve "kurban" uslleri bulunmaktadir. [61]

III- Blmn Bibliyografyasi - David A. Brown, A Guide to Religions, London 1975,14-50 - Dictionnaire des Religions, France 1983 - Mircea Eliade, From Primitives to Zen.London 1967, 3-18 - Mircea Eliade, Traite d'Histoire des Religions, Paris 1975, 38- 41 (Ing. Patt ems in Comparative Religion, Gr. Britain 1976, 30- 32) - Robert S. Ellwood, VVords of the World's Religions, New Jersey 1977 - Bronislavv Malinovvski, MagIc, Science and Religion, Gr. Britain 1974,69-143 - Sedat Veyis rnek, Etnoloji Szlg, Ankara 1970 - Dr. Nadir Paksoy, "Gneybati Pasifik'te, Byk Nambaslarin Arasinda Kablede Yasam: T abular, Yasaklar, Inanislar, detler", Cumhuriyet Gazetesi (Ilavesi), 13.1.1985 - W. Radlof, Sibirya'dan (Semeler), ev. Ahmet Temir, Istanbul 1976 Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. Britain 1965,45-78 Marguerite-Marie Thiollier, Dictionnaire des Religions, Belgique 1982[62]

IV. BLM

MILL DINLER Dinler Tarihi aisindan dinlerin ilkel kable dinleri, mill dinler ve evrensel dinler tarzinda e ayrilabilecegini; Islm bilginlerinin de dinleri "btil dinler" ve "ilhi din ler" diye tasnif ettiklerini belirtmistik. Bir nceki blmde Ilkel Kble Dinleri hakkind a bilgi verdik. Bu blmde mill dinler anlatilacaktir. Ancak Buddizm'in yeri, tartisi lmaktadir. Bu kitaptaki tasnifte BuddIzm'e ayri bir yer ayirmak, en uygun yol ola rak grld. Bunun iin Buddizm'i ayri bir blm yaptik. Bununla da evrensel hviyete sahip inlere bir geis saglamis olduk. Mill dinler, bir topluluk veya millete ait dinlerdir. Mill dinlerde ortaklasa bir k urtulus ve mutluluga ulasma sz konusudur. Toplumun btn fertleri, bu ortaklasa kurtu lus ve mutlulugu paylasir. Ayni zamanda bu husus, toplumun btn yelerini birbirine ba glayan bir bag vazifesi grr. Fert, kurbanlara ve kutsal trenlere katilmakla kendi mi ll tanrilariyla temas kuracagina inanir. Gemiste de mill dinler vardi, gnmzde yasayanl ari da vardir. Bazen mill bir dinin hkim oldugu evreden eVrensel bir dinin iktigi (Hinduizm'in hkim oldugu Hindistan'dan Buddizm'in iktigi gibi), bazen de evrensel bir yapiya sahip dinin milllestiriidigi grlr (Yahudi dini gibi). Mill dinlerden bazilari rnek olarak asagida anlatilacaktir. Bu rnekler dnyanin degis ik blgelerinden seilmistir. [63]

A- KONFYSLK

in'de, simdi, Yahudilik, Hiristiyanlik ve Islm hari olmak zere, resm nitelige sahip d n vardir. inlilerin San Kiao ( din) dedikleri bu dinler; Konfyanizm (Konfyslk), Taoi Buddizm'dir. Konfyanizm ve Taoizm, yerli ve mill; Buddizm, disardan gelme ve evren sel niteliklidir. in'de bu zikredilen dinlerden nce atalara saygi, gk ve tabiat tan rilarina tapinma, gelecekten haber verme, kutsal varliklara kurban ve "Sang-ti" diye adlandirilan bir Yce Varlik inanisi vardi. in halki din geleneginde atalar klt ok nemli idi. in'de her devrin din zelligi; atalara gsterilen baglilik ve saygidir. Baz i ilkel kabilelerde atalara tapinma nemli ise de, in dininde kendini gsteren akraba lik ve aileye baglilik hissi kadar degildir. Bir in atasznde syle denilmektedir: "Her seyin kk gklerdedir. Insanin kk ise atalarindadir." inli, "Ggn Oglu" sayilan Imparato e ailenin reisi olan babaya itaat ve saygi gelenegine sahiptir. inliler, insanin evlenmeden veya geride bir ogul birakmadan lmesini byk gnah ve elemli bir azap sayma ktadir. Ata ruhlarina ibadeti devam ettirecek bir ogul yoksa, l, felaket getiren ac ayip bir mahluk seklinde, ok ugursuz bir hayat srmeye mecburdur.

Her aile, ata ruhlarini zel koruyucu olarak grr ve evin gneybati ksesinde onlar iin bi r yer ayirirdi. Her evde, zerinde atalarin adlari zel tarzda yazilmis levhalar bulu nurdu. Aile reisi, evin ana salonunda veya atalar iin ayrilmis olan yerdeki bu le vhalarin nnde onlara yiyecek, tts gibi seyler sunardi. Nisan, evlenme gibi nemli isle r de burada yapilirdi. Btn ailenin nnde yapilan bu trende baba, tts ubugu yakar, l in nne gelir (bu levhalar, -drt nesil korunup, atalara ait tapinaga birakilir); tts u larini alnina kadar kaldirip buhurdanliga koyar, ya kere diz kerek dokuz vurus yapa r ya da kere bas egerdi. Bazen atalar agrilir, onlara nemli konular haber verilip y ardim istenirdi. Simdiki atalar klt; levhalar, cenaze treni ve mezar etrafinda odaklasir. Cenaze tren lerine ok nem verilir Mezarlar, ilkbaharda sprlr ve oralara hediyeler sunulur (hediye sonbaharda tekrarlanir). Mezarlar, bereket versin diye tarlalarda yaptlir. , inli'leri atalara saygi konusu kadar birlestiren ikinci bir husus, "YIn" ve "Yang

" prensipleridir. Bu prensipler, in din geleneginde de bulunur. Yin, olumsuz; Yang ise olumlu durumu ifade eder. Yer ile gk arasinda meydana gelen her olayin bu iki prensibin isbirligi yapmasindan meydana geldigi kabul edilir. Yin ve Yang prens iplerini inli kt-iyi. karanlik-aydinlik, soguk-sicak, disi-erkek, yer-gk gibi rnekler e uygular.

Yer ve gg temsil eden disi Yin ile erkek Yang prensiplerinin her ikisi de lem dzeni iin gereklidir. Onlarin uyum kaynagi ve bylece lemdeki btn dzenlerin dayanagi "tao"dur . Tao, dogruluk, yol, tabi dnya nizami, dnyanin degistirilemez kanunlara gre gidisi demektir. Tao deyimi, hem Konfys'n, hem de Laotzu'nun fikir sisteminin temeli olmustu r. Ancak Konfys, kendisinin irtibatli bulundugunu aikladigi Yce Varligi ifade iin Sang i (Shangdi-Changti: Yukaridaki Hkmdar) ile es anlamli "Tien"i tercih etmistir. Tie n, Ggn Rabbi, ggn kendisi demektir. in geleneginde Gk nemli bir yer tutmaktadir.

Konfys tarafindan kurulan Konfyslk; in'de, limlerin, ediplerin, brokratlarin, pre imparatorluk ailesinin dini olarak kabul edilmistir. Bu din, Vu-ti (M.. 140-87) z amanindan baslayarak 1912 yilina kadar devlet dini olarak taninmistir. Imparator , basrahip sifatiyla, bu ahlk-siyas klt, gelenekleri, din tren ve detleri devam ettir tir. M.S. I. Yzyil'da Buddizm'in in'e girmesi ve Taoizm'in M.S. II. Yzyilda gelisme si sonucu, bu lkede, ilk defa ferd din seimi szkonusu olmustur. Son yediyz sene iinde n'de resm nitelige sahip " din" (San Kiao), genis lde bir "halk dini" de olusturmaktad ir. Burada, bunlardan Konfysik ve Taoizm zerinde durulacaktir. in Buddizm'ine ayri bi er ayrilmayacak ve Buddizm Blm'nde temas edilecektir. [64]

1- Konfys'n Hayati (M.. 551-479)

Konfys kelimesi, stad K'ung anlaminda K'ung Fu Tzu'nun Latincesidir. inlilerde bu ad, K'ung Ch'iu (Chung Ni) seklindedir. Konfys, in'in byk bilginlerinden, filozoflarindan biri ve Konfyslgn kurucusudur. Yin Krallik ailesinden kabul edilirse de a atan ve ail si hakkindaki bilgiler, sonraki kaynaklara ait olup, gvenilir bu|unmamaktadir. Konfys, in'de simdiki San-tung'un bir blm olan Lu eyaletindeki Tsou'da dnyaya geldi inda babasini kaybetti. Hayatinin ilk yillari yoksulluk iinde gemesine ragmen, gren meye meraki dolayisiyla iyi bir egitim grd. 19 yasinda evlendi ve iki ocugu oldu. Y irmi yasinda iken grenci yetistirmeye basladi. Metodu, eskilerin hikmetini yoruml amak idi. Shreti yayildi, taraftarlar kazandi. Lu'da pek nemli sayilmayacak memuri yetlerde bulundu. Ancak o, eski hakmlerin faziletlerine dayanan bir yolla insanla ra baris ve refah getirebilecegini dsndg siyas bir sistem gelistirdi. Bu sistemin teme linde, btn insanlarin saadeti iin, insanin fitraten iyi olduguna itimat ve rnek olman in nemi yatmaktaydi.

Bu sistemine kulak verecek ve nasihatlerini dinleyecek bir hkmdar bulmak iin kendi eyaletini terketti. in Imparatorlugu sinirlari iinde, bir blgeden digerine, kendini anlayacak yneticiler aradi. Siyas entrikalara alismis idareciler ona ilgi gstermed i. Onun mizaci da siyas ortama uygun degildi. Istedigine ulasamamis olarak geri dn dgnde artik ihtiyarlamisti. Hayatinin son bes yilini meshur eserlerini yazmak, grenc i yetistirmek ve doktrinini gretmekle geirdi. Onun en nemli eseri Konfyslk oldu. Mil dinin kurucusu olmanin disinda, teskilati olarak da saygi grd. Ch'iu fu'da, bilge k isi olarak ld. lmnden sonra shreti her tarafa yayildi. Mezari, bir ziyaret (hac) yeri oldu. Adina tapinaklar yapildi. 1912'ye kadar in Imparatorlari yilda iki defa, il kbahar ve sonbaharda, ona hediyeler sundu. Konfys, kendi hayatini su sekilde zetlemektedir: "15 yasinda kendimi grenmeye verdim. 30 yasinda irademe sahip olabildim. 40 yasinda sphelerimden kurtuldum. 50 yasinda Gk'n emrini grendim. 60 yasinda sezis yoluyla herseyi kavradim. 70 yasinda dogru o lan seylere zarar vermeden, kalbimin btn isteklerini yerine getirebildim."

M Konfys, Konusmalar, ev. Muhacldere Nabi zerdim, Ankara 1974, 4; Vladimir Grigor ieff, Religions du Monde Entier, Belgique 1989, 335.

Hayati boyunca in'in "kadnV'ligini ortaya koymaya ve kltrn ihya etmeye alisan Konfy ini, "ben, eskileri seven ve onlarin bilgilerini elde etmek iin btn gayreti gsteren bir kimseyim" seklinde vasiflandirmistir. [65]

2- Konfyslkte Kutsal Metinler

Konfys, btn eski in metinlerini gzden geirdi. Onun gayesi; ynetimle ilgili bilgileri rlamak, sosyal hayat ve trenlerle ilgili hususlari bir araya getirmek, yasayan ahlk ve geleneklerin devamini saglamak; bylece atalar kltne dayali in medeniyetini ortaya koymakti.

Bylece Konfys ve grencileri, daha nceki in filozof ve mrsitlerinin yazilarini derledi ve yorumladilar. Konfys'e byk bir baglilik gsteren ve ondan edebiyat, tarih, felsefeahlk grenen grencileri, lmnden sonra onun szlerini de topladilar.

Konfyslgn kutsal kitaplarini olusturan iki koleksiyon vardi. Bunlar; "Bes Klasik" (Wou King) ve "Drt Kitap"tir (Se Chou). Bes Klasik: 1- Degisiklikler Kitabi (Yi King): Mistik ve Metafizik olaylari, 2- Tarih Kitabi (Su King): Dokmanlari, tarih bilgileri ve gemise ait nemli vesikalar i, 3- Siirler Kitabi (Si King): 305 muhtelif sarkiyi, 4- Trenler Kitabi (Li King): yin ve merasimferle ilgili hatiralari (Ahlk ve adb), 5- Ilkbahar ve Sonbahar Vekayinameleri (Kun Kiyu): Ilkbahar ve Sonbaharla ilgili olarak gngnne yazilmis olaylari ihtiva eder. Drt Kitap: XI. Yzyilda Sung Hanedani sirasinda biraraya getirildi. Bu koleksiyon, yn etici sinifin egitiminin temelini olusturdu. Yneticiler, memur alinmasi iin yapila n imtihanlarda bu kitaplardan faydalanirlardi. Bu drt kitap sunlardir: 1- Konfys'n Konusmalari (Lun Y), 2- Mensiyus'un Szleri (Mongtse), 3- Orta Yol Doktrini (Tchng Yong), 4- Byk Bilgi (Ta-Hio). M. Semseddin, bu kitaplarin muhtevasi hakinda bilgi vermektedir. Bkz. M. Semsedd in (Gnaltay), Tarih-i Edyan, 247-248[66]

3- Konfyslkte Tanri Inanci

Konfys'n grettiklerinin in'in mill dini olmasi uzun bir gelismenin neticesidir. Konf ndine "din kurucusu" unvanini vermemistir. Buna ragmen, onun dortrini kendinden

sonra bir din olarak kabul edilmistir. Onun ana gayesi, lkenin karisik olan siyas d urumunu dzeltmek iin, eski trenleri yeniden ihya etmek olmustur. O, asirlardan beri hkm sren mill dinin geleneklerini yeniden canlandirmistir.

Konfyslk, Konfys'e dayandirilan, in'e ait inanis ve yinler birligidir. in'in din e kadar gerilere gidilirse gidilsin, byk tanri olarak Gk Tanri bulunur. Bu, "Tien" ile ifade edilir. Bu gk tanri "Tien", yukaridaki tanri, ggn efendisidir. Onun asagi sinda, grnmeyen varliklar dnyasi; hava cinleri ve perileri; bulut, su, dag cinleri ve ata ruhlari bulunur.

Konfys, insanlar arasindaki iliskilerin nemi yaninda hayat, lm, seref hepsinin Gk'ten eldigini ifade etmistir. Sang-ti diye adlandirilan Yce Varliga inanis onda da deva m etmistir. Ancak o, bu yce Varligi ifade iin daha nce kullanilan "Tien" deyimini t ercih etmistir. Ona gre "Tien", o zaman anlasildigi zere, gkte oturan, kt hkmdarlari c zalandiran, yeni hanedanlar kuran ve iyileri mkafatlandiran atalara verilen bir a d degildir. Tien; yce varlik, tabiat dzeninin idarecisi; her seyin stndeki varlik, y aratici kudret idi. Bu konudaki diger terim, Tao'dur. Tao, insanin yryecegi dogru yol, yani ahlk prensibidir. Konfys, bu terimi de kullanmistir. Konfys, "sabah Tao'yu z kreden kimse, aksama rahat lr" demistir. Konfys, kendisini koruduguna ve grevlendirdig ine inandigi azametli bir yce varliga inanmakta idi. Ona gre yce hkmdar olan Tanri, hr et ve ibadet edilmesi gereken bir varliktir. Kinatin dzenini kuran O'dur.

Konfyslgn belirli bir inan sistemi, bir din teskilati yoktur; fakat kurucusu, Tanri mi ve kutsal metinleri vardir. Konfyslkte Tanri, dskn insanlari korumak iin hkmdar Tanri Yolu"nda yardimci olsunlar menler gndermektedir. O, uludur, alinca da hkm amansizdir. lmek edir Tanri, herseyi aika grr

ve lkenin her yaninda huzuru saglasinlar diye gret ycedir, yerdeki insanlara hkmedicidir ve kt olanlar o ve dirilmek, seref ve zenginlik, Tanri'nin takdirind ve btn islerde insanlarla beraberdiri'[67]

4- Konfyslkte Ahlk Prensipler

Konfyslk, dinden daha ok bir ahlk ve hikmet yolu olarak gsterilir. Konfys'n ahl et ve millet iindir. Gayesi, milleti siyas bir terbiye ile saadete kavusturmaktir.

Konfys, din faaliyet olarak, in'in eski din tasavvurlarini ihyaya alismistir. zerinde kasa etmekten kainmasina ragmen, "br dnya"nin varligini inkr etmemistir. O, yapilan gn ahlarin cezasiz kalmayacagini, ve bunlarin karsiliginin br dnyadan daha ok bu dnyada grlecegini; ktlk yapanin hatasini deyerek affedilmesini istemesi gerektigini belirtmis ir. Dua, ibadet bir vazifedir; fakat devamli degildir. Bu, din mnada, oru tutulup temiz olduktan sonra if edilen kurbandan ibarettir.

Konfys ahlkinin ana temeli, "Byk Bilgi"de kendini, ev halkini, milletini ynlendirme, b risi saglamanin yolunu bulma seklinde aiklanir. Konfys, "Konusmalar" da[68], dnyada b es seyi, herseye uygulayabilmek yetenegine "mkemmel erdem" demektedir. Bu erdemler ; agir baslilik, cmertlik, samimiyet, dogruluk ve nezakettir. Bun-'ari da syle aikl amaktadir: "Agir basli isen, saygisizlik grmezsin. Cmert isen, herseyi elde edersi n. Samim isen halk sana gvenir. Dogru isen ok seyi basarirsin. Nazik isen baskalari ni hizmetinde kullanabilirsin". O, stn insani, "Dsknlere yardim eder, zenginlerin ser -Vetini artirmaz" olarak tarif etmektedir. stn insanla kk insan arasindaki farki da sy le belirtir: "Byk ve stn insan erdemi, kk insan ise rahatini dsnr. stn insan kanu kafasini alistirir, kk insan ise kendi faydasini aramaya bakar. Byk ve stn insan yal dogrulugu, kk insan ise yalniz faydayi dsnr". Sadakati ve samimyeti birinci planda tu mayi ve agirbasli olmayan bir bilgine saygi gstermemeyi tenbh ediyor. Kendisi iin sy le sylemektedir: "Yasli olanlara rahatligi saglamak, arkadaslara samimiyetle, genle

re de nezaketle davranmak isterim". Kendisinden tavsiye isteyen bir idareciye "dogruluktan ayrilma, yanlislarini dzel t" demistir. Dogru olan birseyi grmek ve bunu yapmamak cesaretsizliktir. Insanlar dogruluk iin dnyaya gelmislerdir. Bir insan dogru yoldan ayrilip iyi bir hayat srer se, lmden kurtulusu sadece bir sans eseridir.

Konfyse gre bir kimse dis gzellikten ziyade iyi ahlka deger verirse, ailesine hizmette en byk gayreti gsterirse, efendisine btn hayatinda bagli kalabilirse.arkadaslariyla olan iliskilerinde samim ise, o insan iin birsey bilmiyor denilse, bile, o insan b ilgilidir. Kendini bilgiye verenler, stn ve byk insandir. Byk ve stn insanlar, davran arinda dsnceli ve dikkatli olmaya, yz ifadelerinde samimiyete, szlerinde nezket ve ser eflilige nem verirler. Onlar; akrabalarina, anne ve babalarina iyi muamele eder, h alkini faziletle ykseltirler. "Eger 'byk ve stn insan' trenleri severse.halk saygisizl ik etmeye cesaret edemez. Eger o dogrulugu severse halk ona uyruk olmaktan ekinme z. Eger o sadakati severse halk samim olur. Iste bunlari elde edince memleketin h er tarafindan halk, ocuklarini arkalarinda tasiyarak ona gelecektir".

Konfyslkte iyilik, dogruluk, edeplilik, akillilik ve gvenilebilirlik bes temel fazilet ir. Bu, basari sartina bagli degildir. nk Konfys, "Basari her zaman faziletin varligin a delil olmaz. Hikmet ve fazilet, basari elde edilse de, edilmese de, herseye ra gmen, iyilikte devam ve isrardir" demektedir. Konfys'n telkini, su drt konu etrafinda dnmektedir: 1- Kltr, 2- Is Ynetimi, 3- ste karsi drst davranma, 4- Verilen szde durma. Konfyslkte bes temel insan iliski vardir: 1- Amir ile Memur, 2- Anababa ile ocuklar, 3- Kari ile Koca, 4- Kardesler,

5- Arkadas ve dostlar arasindaki iliski ve saygi. Bu bes temel, btn hayatin en nemli iliskilerini iinde bulundurur. Insanin rahat bir hayat srebilmesi iin hayatin her safhasinda orta yolu tutmasi, asiriliktan kainmasi, iyilige iyilik, ktlge karsi da a dalet gstermesi gerekir. Konfys, israfa karsidir ve ekonomik olmaktan yanadir. Gsteri si sevmez, hayirseverligi ve adaleti iki mhim meziyet olarak grr. Onun "Yi" dedigi adalet, belli bir vaziyette yapilmasi mecburi olan harekettir. Bu degismez bir e mirdir. Fertler, toplulukta birtakim seyleri yalniz o seyler Iin yapmak zorundadi r. nk o seyler ahlk icabi yapilmalidir; ahlktan baska seyler iin yapilirsa adalet tece ll etmez. Adaletin gereklesmesini menfaat nler. Konfys, adalet ve menfaat konusunu sy hkme baglar: "Yksek insan, adaleti; alaklar da menfaati anlar". Amirin riayet etmesi gereken ilk esaslar; ynettiklerinin gveni ve onlarin sevgisin i kazanmasidir. Eger insanlar, korku ve dehsetle itaate zorlanirsa; ynetenle yneti len arasindaki bag kopar, isler zorlasir, ahlk sarsilir ve nefislerde fesat meyda na gelir.

Konfyslkte gen, ana ve babasina sdik ve diger byklerine saygi gstermelidir. Onlara baglilik, itaatsizlik etmemekle olmaktadir. Kisinin babasinin yolundan gitmesi;

ancak ona bagli olmasiyla mmkndr. Eski in Atalar Klt'nde ogulun bilgeligi ne olursa ol sun babasindan nce sunulanlari yiyemez, sofraya uzana-maz. Kari ve koca, kardesler, arkadas ve dostlar arasindaki iliskiler de belirli kura llara baglanmistir: Evin erkegi, ailesi hayatta iken onuf birakip uzak diyarlara gitmemelidir. Aileye hizmet ederken onlara tenkitte nazik olunmali, onlara terb iye icaplarina gre hizmet edilmeli, aile sikintiya dstgnde de gen ocuklar aileye yardi mci olmalidir. Byk ve stn insan kendini esas olan seye verir, bu esas sey meydana ge lince prensipler gelisir, anaya babaya sadakat ve kardeslik sevgisi de kendini gst erir. "Kendine uygun olmayan kimselerle arkadaslik etmemek" Konfys'n tavsiyelerindend ir. Bu arkadasligi da faydali ve zararli olmak zere iki gruba ayirmaktadir: "Drst, s amimi ve anlayisli bir arkadas faydalidir. Iki yzl, kurnaz ve ok konusan bir arkada s zararlidir."

Konfys'n ahlk anlayisi devlet ynetiminde de geerlidir. Ona gre memleketini erdemi ile ten bir kimse kutup yildizina benzer. Memleketi ynetmek, halki dogru yola gtrmek dem ektir. Eger halk dogru yola yneltilirse kimse dogru davranmamaya cesaret edemez. M emleketine hizmetten kaman kimseye akilli denilemez.

Konfys'e "Bir lkeyi idare etmeye agrilsaydiniz ilk is olarak ne yapardiniz?" diye sor duklarinda syle cevap vermistir: "nce dili dzeltirdim. Dil dzgn olmazsa, kelimeler dsn eyi iyi anlatamazlar. Dsnceler iyi anlatilmazsa, yapilmasi gereken seyler iyi yapi lamaz. Gereken yapilamazsa, ahlk ve kltr bozulur. Ahlk ve kltr bozulursa, adalet yolun sasirir. Adalet yanlis yola saparsa, halk gszlk ve sarhosluk iine dser. Ne yapacagini , isin nereye varacagini bilemez. Bu sebeple sylenilen sz dogru sylemeli. Hibirsey bu nlardan dolayi dil kadar mhim degildir".[69]

Konfys'e gre hkmeti iyi bir sekilde ynetmek iin iktidarda olan kimsenin bes stn sey vermesi ve drt kt seyden kainmasi gerekir. Bes stn sey; asiri derecede harcama yapmad an faydali olmak, halkina pismanlik getirmeyecek grevler vermek, a gzllk etmeden iste digi seyi almak, gururlu olmadan itibar kazanmak, korkun olmadan yce olmaktir. Drt kt sey ise; halki gretmeden lme srklemek, buna "zulm" denir. Onlari haberdar etmeden ani olarak is yklemek, buna "baski" denir. Acele olmayan buyruklar ikarip, sonra bunla rin hemen uygulanmasini istemek. Buna "gaddarlik" denir. Genel olarak insanlara birsey verirken veya mkafatlandirirken hasis davranmak. Buna "yersiz davranis" de nir.

Konfyslkte ana-baba saygisi; evlat sevgisi nemli bir yer tutar. Bu da insanin yakinlar na karsi borcundan kaynaklanir. Toplumda ahenk aranir, ahengin temeli, ailedir. A ilede ana-baba sevgisi faziletlerin basinda gelir.

Konfyslgn ahlk tarafi, diger ynlerinden daha agirlik tasimaktadir. Bu sistem; hkm idare sanati, soylular iin siyas bir ahlk, halk iin bir gelenege bagliliktir.

Konfyslk, aileye ait faziletleri, disiplini, itima dzeni, kardeslik sevgisini ve hal gitimini iinde bulundurur. Bunun iin de Konfys'n ahlk sisteminde su drt fazilet yera adir: Insanlik, adalet, davranis ve bilgi. [70]

B- TAOIZM in mill dinlerinden biri de Taoizm'dir. Taoizm'i Lao-tzu (Lao-tse) kurmustur. Bu d in, "Tao" kavrami zerinde kurulmustur. Bycleri, rahip ve rahibeleri ve din sefleri va rdir. Kendilerine has yinleri; bu yinlerin eski bir gelenegi vardir. Ilkbahar bayr aminda ates yakilmakta; Taoist rahipler, yariiplak durumda, atese pirin ve tuz ati p, yalinayak kosarak zerinden gemektedir. llerin, yasayanlari rahatsiz etmeksizin, mezarda gven iinde rahat ettigine inanilmak tadir. Mezarlarin seilmesinde bazi kurallar vardir. lye zarar gelmemesi iin esitli te

dbirler alinmistir. Bu tedbirlere siki sikiya baglilik yznden, uzun zaman, mezarlar in bulundugu alanda arastirma yapilmasina izin verilmemistir. [71]

1- Lao-tzu'nun Hayati (Lao-tse, dogumu M.. 604 veya 570) Bir in filozofu ve Taoizm'in kurucusu Lao-tzu'nun hayati hakkinda fazla birsey bi linmemektedir. Onun, hemen hemen efsanev olan hayati, M.. 100 yilina dogru Sseu-ma Tsi'en tarafindan yazilmis. in'in bir tarihi olan, "Che Ki" ile taninmistir. Lao-tzu'nun Honan'da dogdugu san ilmaktadir. Asil adi, Li Tan'dir. Lao-tzu, ona verilmis lakaptir ve ihtiyar bilgi n anlamina gelmektedir. ok yasadigi sylenmektedir. u sarayinda arsiv memurlugu yapm istir. Konfys ile ayni yzyil iinde yasamistir. Ikisinin bir vesileyle karsilasmasi, ok nemli bir olay sayilmistir. Bu karsilasma zamaninda Lao-tzu ok yasli, Konfys ise gen bir bilgindir. u Hanedaninin yikilmaya yz tuttugunu gren Lao-tzu, hkmet merkezini terkederek b atiya dogru gitmis, Honan geidine geldiginde buranin muhafizi ve grencisi, Tsi, on dan meslegi hakkinda birsey yazmasini istemis; o da, "Tao te King"i yazmistir. " Tao", yaratici prensip; "te", insan fazileti; "king" de kitaptir. Bu kitap, bugne kadar, btn Taoist dsncelerin kaynagi olmakta ve "tao"nun ne oldugunu aiklamaktadir. Anlasilmasi olduka zor olan bu kitap; in'in byk klasikleri arasina konulmustur. ok say ida ilim adami, Tao te King'i bati dillerine evirmeye alismis, fakat pek basarili olamamistir. Kitabin adi bile tam olarak tercme edilememistir. Her mtercim, kitabi n ismine esitli anlamlar vermistir. Bu kk kitabin sirrinin, en eski mistisizmin bir numunesi olmasindan ileri geldigi kabul edilmektedir. Lao-tzu, bu eserinde, misti k tabir ve tasavvurlara anadilinde ilk defa bir sekil vermeye alismistir. Bunun ii n, setigi tabirler, gsterdigi remizler aik ve belli degildir. Lao-tzu'nun 80 yasini getigi bilinmekte ise de, lm tarihi kesin olarak bilinmemekte dir. Lao-tzu'dan hemen sonraki Taoizmin tarih de karanliktir. Taoizmin daha sonra ki gelismesi, Lao-tzu'dan sonra gelen ve Taoizm hakkinda bilgiler veren yazarlar sayesinde kismen grenilebilmektedir. [72]

2- Taoizmin Prensipleri[73] Lao-tzu'nun doktrininin temeli, mistik bir panteizm'dir. Taoist ahlk zhde dayanir. Tao, dnyayi yneten sebeptir; insan onu bilmelidir. Tao, lemden nceki yaratici prensiptir. O;grlemez, isitilemez ve kavranilamaz. O, eze l ve ebeddir; kendiliginden vardir; herseyde hazir ve nazirdir. O, hibir tasvire si gmaz. Herseyin temeli O'dur. O yokluk degildir. Tabiat ve evrenin var olmasi O'nu n sayesindedir. O, herseyin arkasinda ve altindadir. HerseyI yaratan ve besleyen de O'dur. Bundan dolayi Tao, bazen "Ana" diye de adlandirilir. nk hersey O'ndan ge lir. Tao'dan bir dogar, birden iki: Yin ve Yang; iki'den : Yin, Yang ve nefes; 'ten yaratilmis evren. Tao, ggn ve yerin kaynagi, yaratici ve ayni zamanda yasatici pre nsiptir. Herseyi yaratan Tao'nun hibir seye ihtiyaci yoktur. Baska glerle rekabet e tmez. Dolayisiyla insanlar da Tao gibi rekabet ve hirstan uzaklasirlarsa, iyi bi r hayata sahip olurlar. Lao-tzu; insanlarin kanunlari dnyadan rnek alarak yaptiklarini, dnyanin "Gk"ten, ggn d e Tao'dan aldigini, Tao'ya sahip olan bir memleketin uzun zaman var olacagini ve dnyanin "Tao" vasitasiyla ynetilmesi durumunda seytanlarin kutsallik kazanamayaca gini belirtmistir. Lao-tzu'ya gre "gksel Tao" mcadele etmez, fakat iyi bir yolda dai

ma zafer kazanir; konusmaz, fakat cevap alir; agirmaz fakat getirir, sakindir ve planlari gayet mkemmeldir. Lao-tzu, bilginlerin Tao'yu anlama ve kavrama durumlarini syle aiklamaktadir: Yksek bilginler, Tao'yu isittikleri zaman hareket ederleY ve ona dogru giderler; orta dereceli bilginler, Tao'yu duyduklari zaman ne yaptiklarini bilmezler; asagi de recedeki bilginler Tao'yu isittiklerinde kahkahalarla glerler. stn ve mkemmel bir In san ise, sadece herseyin ruhu kendisinde olan Tao'yu izler. Taoizm'de "Tao" ile beraber bir de "Te" kavrami vardir. Tao'nun erdemi veya onun gizli gc olarak btn varliklarda bulunan "Te", "Tao"nun tabiattaki herseyi degistire n gcnn kendisidir. "Tao" kaybolduktan sonra "Te" onun ayrilmaz vasfi olur, aki-karay i bilir, muhafaza eder ve dnyanin seklini vcuda getirir. Dnyanin sekli vcuda geldikten sonra lmsz "Te", onu hatadan korur ve ykseltir. Btn varliklari Tao meydana getirir; "Te" ise onlari besler, bytr, madde olarak sekil verir, kuvvetini tamamlar. Bundan dolayi btn varliklar Tao'yu ykseltir ve Te'ye deg er verir.

, Lao-tzu, gretilerinde, ahlk degerler zerinde de durmustur. Lao-tzu'ya gre insan anc ak manev faziletleriyle insandir. rnek insan iyi, merhametli, sadik, drst ve mtevazi olmalidir. Onun bu vasiflari elde etmek iin tavsiye ettigi yol menfdir: Insan, Tao 'ya benzemeye alissin; is yapmasi, is yapmamasi; alismasi alismamasi gibi olsun. Vu vey (Wou wei: hibir sey yapmamak, sknet) prensibi, Taoizm'in lksdr. Insan, dnya niza a uyarak yasamali, gayret sarfetmek-sizin Tao'nun kanunlarina tab olmalidir. Byle bir sknet iinde yasarken, dnyanin tabi nizamini muhafaza etmek suretiyle, mesut bir h ayat srebilir. Hkmdar bile, byle yapmakla, devletini en iyi bir sekilde idare eder. nk memlekette ne kadar fazla sey yasak edilirse, millet o kadar fakir olur. Insanlar a karsi alinan tedbirler ne kadar ustalikla hazirlanirsa, onlarin arasindan, o k adar inanilmaz hileler ortaya ikar. Ne kadar ok kanun ve emirler bildirilirce, o ka dar eskiya ve hirsiz zuhur eder. Byk adamlarin halki ynetim seklini Tao te King'te Lao-tzu, syle aiklamaktadir: "Kafal arini bosaltirlar, midelerini doldururlar. Iradelerini zayiflatirlar, kemiklerin i kuvvetlendirirler. Daima halki bilgisiz ve isteksiz birakirlar. Bilgili in sanlar birsey yapmak cesaretini gstermezler. Vu vey (Wou wey) yaptiklari zaman h erseyi iyi ynetirler". Lao-tzu, su tavsiyede bulunmaktadir: "Dsnecegin sey daima iy i ve derin olmalidir; birsey verirken iyi ve ltufkr olmalisin. Birsey syledigin zam an drst ve sadik olmalisin. Drst olursan memleketi iyi ynetirsin, bir is yapmak ister sen dogru ve kabiliyetli olmalisin". Lao-tzu, dnyadaki insanlarin gzel olan seyleri gzel olarak bildiginde, irkin olan se yleri de taniyacagini; iyi olan seyleri bildiginde, fena olan seyleri de bileceg ini; bylece iyileri yayip, fenaliklardan kainacagini, baskasini kandirmaya alismaya cagini sylemektedir. Lao-tzu, prensip olarak, kibir ve gururu yermektedir. Yalniz kendisi iin alisan ins anlarin ykselemeyecegini, kendisiyle vnenlerin bir is gremeyecegini, ok yksekten konus an insanlarin bunu uzun zaman devam ettiremeyecegini belirtmektedir. Ayrica o, i htirasinin esiri olan insanlarin byk bir yanilma iinde olduguna ve hibir zaman basar ili olamayacagina da dikkat ekmektedir. Lao-tzu, savasa karsidir. Bunun iin o, savas aletlerini iyi grmez ve bunlari yksek insanlarin kullanamayacagini syler. Yksek insanlarin baris ve huzura deger verecegi ni aiklar. O, savasa karsi olmakla * beraber, devletin ferde fazla karismasin i istemez. Taoizm'e gre bu ahlk prensipler; sadece fertler iin degil, milletlerarasi mnasebetler iin de geerlidir. Saygi ve itaatle herseyin ele geirilecegi; sevgi ile dsmanlarin bi le yenilebilecegi; kadinin itiraz etmeksizin itaat etmesiyle kocasini idaresi al

tina alabilecegi savunulmaktadir. Lao-tzu'nun felsefesi; "iyilere karsi iyilik gst eriyorum; iyi olmayanlara karsi yine iyilik gsteriyorum. Bu suretle hepsi iyi olur " seklindedir.

Taoizm'de devlete mspet vazifeler dsmez. Harp tenkit edilir. Madd ilerleme kmsenir. Pe kok memuriyet ve messese lzumsuz grlr. Tao'nun devleti sessiz ve kendi kendine yrmeli . Belirli bir ideal, mspet bir hedef olmamali; bir sknet ve hareketsizlik durumu ta kip edilerek, Tao'yu tanimaya gayret edilmelidir. Lao-tzu, insanin kendine hakimiyetinin nefsini bilmekten getigini, i dnya nin arastirilmasinin ok konusmaktan daha iyi oldugunu; baskalarini bilenin zeki, kendini^bilenin akilli, baskalarina karsi zafer kazananlarin kuvvetli, kendi nef sine karsi zafer kazananin ise kudretli bulundugunu belirtmektedir.

Lao-tzu, birseyi bilmeyen insanin en olgun insan oldugunu, bilinmeyen bir seyi de biliyor grnmenin hastalik oldugunu sylemektedir. Lao-tzu'ya gre su seyi insanin dege rlendirdigi hazinesidir: Birincisi, nezaket, ve sevgi; ikincisi, ekonomi; ncs, alak gn tr. Nezaket, bir insani yceltir ve saygili yapabilir. Ekonomi, bir kimseye zgrlk kaza ndirir. Alak gnlllk ise, bir kimseyi yetenekli kilabilir. Halbuki insanlar; nezaketi birakarak kstah, ekonomik olmayi terkede-rek bagimli, alak gnlllg terkederek de yetene siz oluyorlar.

Lao-tzu'ya gre insanlar, doguslarinda zayif ve yumusaktir; ldkleri zaman kuvvetli o lur ve asillarina dnerler. Esasa dnse sknet, sknete de mukadderat denir. Mukadderata g dise lmszlk, lmszlg bilenlere de akillidir denir.

Taoizm'de, ilh kaynakli dinlerdekine benzer, iyilik ve ktlk, alak gnlllk ve kanaatk gibi ahlk prensipler bulunmaktadir. Ancak, lm ve lm sonrasindan bahsedilmesine ragmen Cennet ve Cehennem kavrami konusunda pek aiklik yoktur. Bununla beraber ruhun lmszlg dnyada iyi bir hayat srenlerin Tao'yla beraber olacagi gibi anlayislara rastlanma ktadir. [74]

3- Lao-tzu'dan Sonra Taoizm Lao-tzu'dan sonra Taoizm adini alan inan sistemi, esitli din ve kltrlerin de etkisin de kalarak sekillenmistir. Degisik ekoller olusmus ve farkli mezhepler dogmustur . Taoizm'den kaynaklanan ekoller sunlardir:

1- Mistik Ekol: Temsilcileri Chuang-Tzu ve Lieh-Tzu'dur (M..IV. Yzyil). Her iki fi lozof da bu ekole ait kitaplar yazmistir. Chuang-Tzu, Lao-Tzu'nun gretisini ykselt mis ve gzellestirmistir. O da, Tao gibi genel bir tabiat kanununa inanmakta ve he rseyin mistik bir duyguyla, meditasyon yoluyla anlasilabilecegini savunmaktadir. Chuang-Tzu syle demektedir: "Biz bu kanunu kesfedemeyiz, aklimiz buna ermez. Onu ancak duygularimizla anlariz, bunun iin kendimizi diger seylerden ayirmali ve ka lbimizi bosaltmaliyiz". Lieh-Tzu'nun ekol ise, Taoizm'in popler bir seklidir. O, kainatin sonsuz bir kanun a gre hareket ettigini kabul etmektedir. Ona gre insanlar kendini bu kuvvete uyduru r, hibir is yapmaz ve ruhunu kuvvetlendirmeye devam ederse daha ok yasayabilir. 2- Ferdiyeti Ekol: Temsilcisi Yang Tzu'dur {M..IV Yzyil). Taoizm'den gelmekle berab er ona hem yakin, hem de ondan uzaktir. Asiri bir kaderciligi savunur. Bu ekole gre hersey kadere baglidir ve herseyi yneten kaderdir. Felsefesinde Tao olmayan bu ekol sadece ferdin refah ve saadetini dsnms; cemiyetin idaresine ait prensipler de gil, kendi kendini dzeltmek iin kaideler getirmistir.

3- Legalist Ekol: Bu ekoln temsilcisi Han-Fei-Tzu (olan.M.. 230), Li-Ssu, Shang-Tz u'dur. Bu ekoln grsleri M.. III. Yzyilda in'de tatbik edilmistir. Bu ekole gre; dnyad ersey, yildizlarin yollari gibi, muayyen kanunlara gre hareket etmektedir. Bundan dolayi bu ekol, devletin halki kendi haline birakmamasini ve kanunlara tbi kilmas ini savunmaktadir.

4- Simyaci Ekol: Chiang Tao n (M.S. 34), bu ekoln savunucusudur. Bu ekol, din veya f elsef olmaktan daha ok, sihirbazlikla ilgisi olan bir ekoldr. Sihir ve by byk bir ye tutmaktadir. Byclkle ilgilendirilen bugnk Taoizm, bu ekole baglanmaktadir. M.. 221'de in Imparatoru'nun Taoizmi kendine ebed hayat saglayacak bir din olarak k abul ettigi ileri srlmektedir. Daha sonra Taoizm, BuddIzm ve diger mahalli inanlari n tesirinde kalmistir. Bud-dizm in'e geldigi zaman Taoistler, in'e gelen bu dinde kendi fikirlerine benzeyen bazi hususlar bulmuslardir. Taoizm'e ait olan bazi Tan rilar, Buddizm'in tesiri ile sekillerini degistirmistir. Buddizm en byk tesirini T aoizm'deki rahip cemaatinin gelismesinde gstermistir. nk Lao-tzu'nun fikirlerinde, b u gibi cemaatlere ait tek sz bulunmamaktadir. Lao-zu, ilk planda, sadece ferdin kurtulusunu hedef alan szler sylemistir. M.S. I. Yzyilda in'de bir Taoist teskilt ortaya ikmistir. Bu teskiltin Papa gibi bir din sefi vardir. O, siyas bir kuvvete de sahiptir. Bu dinin byycleri, rahip ve rahibeleri vard ir. Buddizm ve diger mahall inanlarin etkileri sonucu, XII. Yzyilda "Geregi Gelistirme" adi altinda bir yenilestirme hareketi ortaya ikmistir. Bu hareket, rahiplerin evl erini terketmesi, et yememesi gibi sert kurallar getirmistir.

in'de 1949'daki siyas harekete kadar iki byk Taoist mezhep varligini srdrmstr. "Tao'n Yayilan Birligi" ve "Tao'nun Toplanti Salonu" seklinde adlandirilan bu iki mezhe be gre Tao, insanin bir blmn olusturdugu evrensel bir enerjidir. Insan, bu enerjiye b oyun egerek saglik, zenginlik, ok ocuk ve huzurlu bir hayat elde edebilmektedir. Bu mezheplerin mensuplari, Tao ile bag kurabilmek iin by, afsun ve tilsim'a basvurmak tadir. esitli dinlerden tasvirler alip tazim ve saygi gsterilmistir. 1957'de Pekin 'de "in Taoistler Birligi" kurulmustur. [75]

C- SINTOIZM "Sinto" tanrilarin yolu demektir. in dilinde "Sin" veya "Sen": tabiat ruhu, tanri; "to" {"tao"): yol anlamina gelmektedir. Japonca'da "Kami no mii" seklinde ifade edelin Sinto, Japonlarin yerli din inanlarini karsilamaktadir. Japonlar, VI. yzyild a, Buddizm Japonya'ya geldikten sonra, eski din inanlarini Buddizm'den ayirabilmek iin "Sinto" deyimini kullanmislardir. Sintoizm de bu deyimden tremistir. Sintoizm; mill, iptida, politeist, diger dinlere tepki gstermeyen ve resm inan sistem ine sahip olmayan bir dindir. Bir kurucusu yoktur. Herhangi bir tarih olaydan da kaynaklanmamaktadir. Bu dinde tabiat glerine ve ruhlara tapinma gze arpmaktadir. Her seyde ruh grlmektedir. Bu dinin iki hususiyeti vardir: 1- Tipik bir mill dindir. 2- Tabiata perestis bu dinde nemli bir rol oynamaktadir.

Japonya'ya Konfyslk'n, Taoizm'in ve Buddizm'in etkileri ile atalara tapinma, ahlk, fa kehanet, by, zht geldi. M.. VI. Yzyilda baskentini kurmus Japonya'da Yamato Hanedani, Amatera-su'nun nesli olarak hkmetmeye baslamis ve bu imparatora tapinma, bir klt olusturmustur. 1868'lerde bir mill uyanis devresi baslamis ve Sintoizm de bunu krkl

emistir. Imparator klt, bir devlet siyaseti haline gelmis ve devleti Sinto'nun dest egine baglamistir. Ikinci Dnya Savasi sirasinda Sintoizm ok toleranssiz olmustur. Japonya'nin 1945'deki maglubiyetinden sonra, Sinto'nun devleti kontroi durumu ort adan kalkmistir. Imparator, kendisinin tanri olmadigini ve artik tanrilarin zrriy eti olarak kendisine tapimlamayacagim aiklamak zorunda kalmistir. [76]

1- Tanri Anlayisi

Sintoizm'de ruh veya tanriyi, kutsal, acayip, sirli, korkulan, gl, insan kavrayisin in stndeki varliklari ifade etmek zere "karni" kelimesi (stn, yksek anlaminda) kullani lir. Ruhun lmden sonra yasadigina ve atalarin nesilleri koruduguna inanilir. len he rkes "karni" olur. Ancak her karni tanri olmayabilir. Japonlar gremedikleri karni lerin tanri evinde olduguna inanirlar. Sintoizm'de ruh ve tanrilarin sayisi konu sunda verilen rakamlar olduka kabariktir. Sekiz milyon tanri bulunduguna inanilir. Bunlarin en byg Gnes Tanriasi Amaterasu'dur. Amaterasu'nun tanrilik sembol ayna ve me rkez klt yeri Ise'dir. Ates tanrisi "Atago" nemli tanrilarindan olup tehlikelidir. Gk lkesini gnes tanriasi Ama-terasu ynetir. Sintoistter, Amaterasu'nun bulundugu en by klt yeri olan Ise'deki bu yeri ziyaret edip, Amaterasu'nun dogusunu izleyerek "ha ci" olurlar. Sintoistler Amaterasu'dan baska ay, deniz ve firtina, ates tanrisindan gida, ev, ocak, mutfak, belirli yerler, yollar, esitli mesleklerin tanrilarina kadar ok sayi da tanrinin iinde yer aldigi bir panteona sahiptirler. Bu panteona, Amaterasu'nun neslinden geldigine inanilan Imparator da dahildir. Byk devlet adamlarindan, kuma ndanlardan da tanrilastirilanlar vardir. Saygideger insanlardan lms bulunanlarin v e bu arada atalarinin ruhlari "karni" kabul edilir. Sintoizm'de tanrilar panteonunun zirvesinde bulunan Gnes Tanriasi Amaterasu, sadec e Gk lkesi'ni temsil eder. Dnyanin idaresi ise, bir tanrilar meclisinin elinde bulun ur. Ay Tanrisi Tsukiyomi'nin roln kismen firtina ve deniz tanrisi Susanovva almist ir. Ates Tanrisi Atago'dur. Eski zamanlarin gida tanrisi Inari, bugn "Prin Adam" o lmustur. Onun kutsal hayvani tilkidir. Bunun iin mabedlerde tilki beslenir veya ti lki heykelleri bulundurulur.

Sintoistler; dnyanin gk, yer ve yeralti olmak zere tabakadan ibaret olduguna; her t kada da tanrilarin oturduguna; yeralti dnyasinda ise llerin ve devlerin bulunduguna inanirlar. Tanrilar, muhtelif resimlerle temsil edilmislerdir. Ancak onlarin b resimlerden daha kiymetli birer timsalleri de vardir. Bu timsaller, halka gsterilmeyip mabetl erin gizli blmlerinde saklanir. Iki kutu iinde muhafaza edilen bu timsaller; bir ayn a, bir kili veya baska sembolik bir maddedir. [77]

2- Kutsal Yazilar SIntoistlerin Tevrat, Incil ve Kur'n gibi bir kutsal kitaplari yoktur; fakat Koji ki ve Nihongi denilen kutsal vekyinameleri vardir. in yazisinin kabulnden nce kendil erine has bir yazilari olmayan Japon-lar'in daha nceki dnemlere ait olaylari szl ola rak rivayet edilmistir. Ilk olarak 712'de, Imparatorun emriyle, Kojiki yazilmist ir. Bu kitapta tanrilarin kaynagi, insanlarin baslangici, imparator ailesinin ve devletin ilh kaynagi gibi konular yeralmaktadir. Nihongi ise, 720'de yazilmis olu p, Kojiki'nin yorumudur. Tanrilarin sayisi Kojiki'de 800.000,. Nihon-gi'de ise 8 0.000'dir. IX. ve X. Yzyillarda tespit edilen din ve devlet kltyle ilgili mecmualar ise, 1927 yilinda, 50 kitap halinde nesredilmistir. "EngIshiki", bunlarin en nem

lilerindendir. [78]

3- yin ve Ibadet Sintoizm, bilinen anlamda put kullanmaz. Tanrilara, tapinaklarda, onlari semboll endiren nesneler (Mitama-Siro) vasitasiyla tapinilir. Senliklerde tanrilar gkten a girilir; bu nesneler onlarin vcudu veya hulul sayilir. Amaterasu'nun sembol sekiz ks eli ayna, Susano-vva'ninki kilitir. Ibadet, tapinakta veya evde yapilir. Japonya'da yzbin tapinak bulunur. Bunlarin e n nemlisi, Ise'de Amaterasu adina yapilmis olanidir. Tapinaklarda genellikle ayna , kili, mcevherli ta ve Amaterasu'nun heykeli bulunur. Bu ayna, kili ve mcevherli taci n Amaterasu tarafindan torunu ilk Japon Imparatoruna verildigine inanilir. Tapin aklarda ancak rahibin girebilecegi kutsal bir hcre ile yaninda ibadet edenlere ay rilmis dua salonu yer alir. Buraya "miya" veya "cinca" denilir. Ibadet, dua ve kurbanlardan (zellikle yemek kurbanlarindan) ibarettir. Eskiden ha yvan kurban edilmesine ragmen, bugn hayvan kurbani pek yoktur. Ayrica kendi arzulariyla, insan kurbani varken, bugn artik in san kurbanina rastlanmamaktadir. Imparator Meyci'nin kabre konuldugu gn, General Nogi ve karisi "harakiri" {karnina biak saplayarak kendini ldrmek) ile kendilerini kurban etmislerdir. Her insan duasinda kendi isteklerini ifade edebilirse de, ib adetin gerek merkezi, rahiplerin resm dualaridir. Eskiden asil ailelere mensup kad inlar da rahibe vazifesi grmslerdir. (Evlenen kadinlar mabet grevinden ekilir). Dual arin konulari farklidir. Bunlar; hastalik, kuraklik, deprem gib4 konularda olabi lir. Dua, en basit sekilde yz yikanip eller birbirine vurulduktan sonra zihnen ed ilir. Mabetlerdeki dualar da ayni sekilde zihnen yapilabildigi gibi yksek sesle d e yapilabilir. En agir ibadet soguk su ile yikandiktan sonra, islak elbise giyip, mabedin etrafinda yz defa dnmektir. Ilahlara kesilen kurbanlar, takdimeler genelli kle sunlardir: Ipek kumas, renkli kagitlar, kililar, yaylar, oklar, kalkanlar, gey ik boynuzlan, ayi postlari, tuz, balik, sebzeler, pirin rakisi, beygir, horoz, do muz, yaban domuzudur.

Karnilere tapinma; dua okumak, pirin ve pirin sarabi sunmakla (kurban olarak) yapi lir. Tapinaga girecek olanin, agzini suyla alkalamis ve zel tren temizligini yapmis olmasi gerekir. Bazi zel durumlarda bir nev gusl de yapilir. Temiz olmamak en byk gnh ir. Diger ahlk gnahlar bunun yaninda hi sayilir. zel tren temizligini yaptiktan sonra tapinaga giren, dua salonu nnde egilip sunacagini sunar, el irparak tanrinin dikkat ini eker ve duaya baslar. Byk'bayramlardan (Matcuri) nce, bir veya gn "oru" tutulmak ir. Tapinak islerini rahipler idare eder. Rahipler, zel okul ve fakltelerden yetisir. Rtbelerine gre rahipler yukaridan asagiya dogru siralanir. Imparator, birinci dere cede rahiptir ve rahip kiyafetiyle tasvir edilir. Rahipler evlenebilir. Ibadet s irasinda beyaz bir sapka, beyaz bir cbbe giyer ve bir baston tasirlar. Tapinaga, z el tren temizligi yapilarak girilir.

Sintoist olan kisi ayni zamanda baska dinlere de mensup olabilir. Bir Japon Sana t Tarihisi, Ortadogulu misafirlerine, "Sinto dogdum, Buddist olarak lecegim, bu ar ada Hiristiyanlik dahil btn teki dinlerin gretilerine tmyle aigim, benimkisi byle bir l, sizinkisi nasil bilmek isterdim" diyerek anlayisini ortaya koymustur. Bu anlay is syle formle ediliyor: "Biz, Sintoist dogar, Buddist lrz". Btn bunlara ragmen, hangi dinden olursa olsun bir Japon'un asil yolu "Japon-luk"tur. Japon dilinde dil ve milliyet es anlamda kullanilmaktadir. Japon halki, belli bir dinden daha ok, gele nesel halk inanlarinin etkisi altindadir. Ata'ya tapinmada ama ile birliginin devam etmesidir. Ruhun lmden sonra yasadigina inanilsa da, iyi ve kt amellerin karsiligin

in grlecegi inancina rastlanmaz. Atalarin nesillerini koruduguna inanilmaktadir, Bu ndan dolayi len herkes "karni" olmaktadir. Evlenmeler, grevli rahibin huzurunda, Sinto tapinaklarina bitisik evlenme salonla rinda yapilir. ocuklar 3, 5, 6 yaslarinda kutsal yere alinir ve bu sirada onlara en gzel Japon kiyafetleri giydirilir. Cenaze islerini ise Buddist rahipler yerine getirir. Yasli aile, mahall Buddist tapinagini ziyaret eder. Ibadetler, evlerde tanri rafi (kami-dana) ynnde yapilir. nce el ve yz yikanir, agiz a lkalanir. Iki defa eller birbirine irpilip, diz st klerek, basi nnde dua edilir. Sintoizm'de neyin ne zaman ve nasil yapilacagi kurallara baglanmistir. Baglayici olan bu kurallara "tre" denilmektedir. Treler vazgeilmez emirler, uyulmasi gereken grevler kabul edilmekte ve Japon kltrnn nesilden nesile aktarilmasini saglamaktadir. Din ve mill bayramlari takvime baglanmistir. En byk bayram Tanri'yi agirmak, tanrinin nnde-hizmetinde bulunmak anlamindaki Matcuri'dir. Genellikle bu bayramdan nce gn "or u" tutulmaktadir. Din temizlik (Oh-harehe), mahsul koruma (Toshikgoi) ve hasat iin T anri'ya tesekkr (Kanna-niname) gibi bayramlar ela bulunmaktadir. [79]

D- GELENEKSEL TRK DINI "Geleneksel Trk Dini" ile Trklerin kendilerine zg dini inanislari, "zel dinleri" kast edilmektedir. Islam'i kabul etmis Trklerin nceki inanislari ile gnmzde bir milyon civ arindaki Trk kitlesinin yasattigi inanlar, ibadetler ve gelenekler burada "Gelenek sel Trk Dini" ismiyle anilmistir. Uzun tarihleri boyuncu Trkler, Islm'i kabul etmeden nce, Yahudilik, Zerdstlik, Buddizm , Maniheizm ve Hiristiyanlik gibi dinlerle karsilasmistir. Trk boylarindan, bahse dilen bu dinlerden birini kabul edenler olmustur. Ancak bu kabul edis, genele sml olmamis; bir boyla veya az bir grupla sinirli kalmistir. nk Trkler, Islm'in disinda, temasa geldikleri dinlerin hibirisini, kendi inan ve kltrleriyle bagdastiramamistir. Bundan dolayi Islm'a kadar, btn Trk boylarinin kendi "zel dinleri" disinda anlastikla ri bir dinleri olmamistir. Bu hassasiyet, Islm'la karsilasinca degismis ve Trkler' in ok byk ogunlugu toptan Islam'i din olarak kabul etmistir. Islm'i toptan kabul edis te, Islm disindaki dinlerden herhangi birinin genel kabul grmemesinde Trkler'in sah ip olduklari inanlarin etkisi olmustur. Islm'in disindaki dinlerin Trkler arasinda genel kabul grmemesi, o dinl erin inan sistemlerinin Trkler'in karakterlerine uygun dsmemesine baglanmaktadir. Tr kler aktiftir, bir "Tann"ya inanmaktadir, ahlk degerlere nem vermektedir ve "Ahiret Hayati"ni kabul etmektedir. Buddizm, Maniheizm, hatta Hiristiyanlik gibi dinlerd e insanlari pasiflestirici esaslar agirliklidir. Bunlardan Buddizm, miskinligi ta vsiye etmekte, Tanri anlayisi yansitmamakta ve "Ahiret Hayati"na nem vermemektedir . Bundan dolayi Gktrkler, Buddizm'in diji olarak kabul edilmesini, kendi dini inanl arina, "tre"y ve, karakterlerine aykiri oldugu iin reddetmislerdir. Gktrk Hakani Bilg e Kagan'in Buddist tapinagi yaptirma istegine veziri Tonyukuk karsi ikmis ve enge l olmustur. Tonyukuk, Buddizm'in Trklerin "zel dnleri"ne aykiri oldugunu ve Trkler i pasiflestirip felaketlerine yoiaacagini savunarak karsi ikmistir. Bu tavriyla o, Buddizm'in Trkler arasinda genel kabul grmesinin nn kesmistir. Tonyukuk, Buddizm'e k arsi Tektanri inancini ve treyi savunmus, yabanci inanca ve kltre karsi koym ustur. Maniheizm, akinci ruhunu ldren, gnostik dalizmi esas alan ve senkretik bir dindir. Trkler'in zelliklerine aykiri olan bu din, Uygurlarin tahtina geen Bg Kagan'in (759-7 79) istemesine ragmen, Trkler'in tamaminin dini olamamis ve kabul edenler de uzun sre bagliliklarini devam ettirmemislerdir.

Yahudilik, Hazar Trkleri'nden az bir kismin; Hiristiyanlik da, sadece Gagauzlar il e uvaslar'm benimsedigi bir din olmustur. Bu dinlerin Trk boylari arasinda genel ka bul grmemesi; o dinlerin btn Trkler'i tatmin edici bir anlayisi yansitmamasiyla, ken di "zel inan" ve kltrleriyle bagdasmamasiyle, karakterlerine uygun olmamasiyle izah edilmistir.

Islm'la karsilasinca durum nceki dinlerden farkli olmus ve Trkler'in byk ogunlugu, tamamina yakini Islm'i toptan ve gnlden benimsemistir. Gnmzde, dnyada mevcut bt boylarinin % 98'inin dini haline gelmis Islm'in bu sekilde kabul, onlarin "Tek Tan rili bir inanci devam ettirmelerine ve Geleneksel Trk Dini ile Islm arasinda byk ben zerliklerin olmasina baglanmistir. nk Trkler, ok eski aglardan beri "Gk Tanri", "Tek anri" inancini devam ettirmisler ve bu inanislar onlarin hayatlarinda etkili olm ustur.[80] Nitekim Meng Han'in, din adamlarini huzurunda mnakasaya agird iginda onlara, "Biz sadece tek Tann'nin varligina, onui, sayesinde yasadigim iza ve onun emriyle ldgmze inaniyoruz" demesi Mogollar'da da tek Tanri inanc inin yasadiginin bir delilidir. Yine btn Trk ve Mogol boylan arasinda"Gk Tanri" inancinin bulundugunu ve bu "Yce Tanri Inanci"ni diger milletlere gre en iyi onla rin muhafaza ettirdigini belirten M. Eliade[81], Mengl Han'in Fransa Kralina gnder digi bir mektupta iman formln syle belirttigini kaydetmektedir: "Ebed Tanri'nin emri sudur: Gkte ancak sadece bir Tanri var ve yeryznde de sadece bir efendi, Tanri'nin oglu Cengiz Han olacaktir". Zaten Orhun Kitabeleri'nde bir tek Tanri'nin v arligi, ona gsterilen hrmet ve onun iradesiyle islerin oldugu inanci dikkati ekmekt edir. Bu kitabelerde, herseyin yaraticisi ve ynlendiricisi olan tek Tanri inanci aik bir sekilde islenmistir. Bu "tektanrili inanis" ile Islm'dan nce Araplar'daki H anifilik arasinda benzerlik bulunmaktadir. Bu benzerlik Oguz Kagan Destani'nda aika grlmektedir. Destanda Oguz Han'in, tek bir Tanri'ya iman etmedike hibir kadini zevc e edinmedigi; putperestlige karsi atigi mcadelede babasini bile affetmeyip onu tah tindan indirdigi ve tek Tanri inanisini hkim kildigi anlatilmaktadir (Bu, Hz. Ibr ahim'in babasi Azer'le olan durumuyla karsilastirilmalidir).[82] Bugn, dnyada 250 milyon civarinda Trk vardir. Bunlardan Geleneksel Trk Dini Inanisla rini devam ettiren Altay-Sibirya Trkleri (Yakutlar, Tuvalar, Hakaslar, Sorlar, Al taylar), 800-900 bin kadar tahmin edilmektedir.

Gagauzlar, 250-300 bin civarindadir ve Hiristiyandir; fakat mevcut Hiristiyanlard an farklidir. Gagauzlar'm Kutsal Kitaplari Trke'dir, Hiristiyanlardan farkli inan v e ibadetlere sahiptir. Onlar, eski Trk kltrn devam ettirmekte ve bu kltr Hiristiyanli hkim kilmaktadirlar. Bunlardan baska, XVI. Yzyilda Rus hakimiyetine girmis ve Rus Ortodoks Misyonerleri kanaliyle Hiristiyanlasttrilmis uvaslar vardir. Nfuslari bir milyondan fazla olan uvaslar da, Gagauzlar gibi, Trk kltrne ait bazi zeliklerle Islm' ait bazi terimleri yasatmaktadirlar. Onlarda Hiristiyanlik yzeysel kalmis ve "Ge leneksel Trk Dini Inanislari" canliligini korumustur. Hazar Trkleri'nden 4-5 bin kadari Yahudiligin Karaim Mezhebine baglidir. Bunlar, s adece Tevrat'la amel etmekte, Talmud'u kabul etmemekte, kendilerini Yahudiler dis inda grmekte ve Trk olduklarini vurgulamaktadirlar. Trkler'den Buddizm'e bagli olan ok az bir kitle vardir. Bunlarin disinda ana kitle Mslmandir. Islm'in disindaki dinleri din kabul eden Trk boylarinin toplami % 2 civa rindadir. Islm'i din kabul edenler ise % 98'dir. "Geleneksel Trk Dini" hakkinda, b urada, genel hatlariyla bilgi verilecektir. [83]

1- Geleneksel Trk Din Inanlari Trkler'in, Yahudilik, Buddizm, Maniheizm, Zerdstlik, Hiristiyanlik ve Islm'i din ola rak tanimadan nce, kendi "inan sistemleri"ne ne ad verdigi henz aydinlanmis degildi

r. Ancak "Geleneksel Trk Dini" basligi altinda verdigimiz bu inanlara, degisik adl ar verilmistir (Bazi arastiricilar Samanizm, bazilari Toyunizm, bazilari Tek Tan ri Dini gibi isimler vermistir). Bunlarin hibiri, Trkler'in "zel dini inanlari"ni ta m olarak karsilayamamistir. 15-20 sene ncesine kadar, Trkler'in geleneksel inanlari "Samanizm" olarak adlandiri lmistir. Halbuki Trler'in ne Samanizm diye bir dinleri olmus ne de Samanizm tam o larak din fenomeni ifade etmistir. O, bir tekniktir ve Trkler'in din inanlariyla pek ilgisi yoktur.

Trkler, "Samanizm" diye adlandirilan teknikleri de, animizme ait unsurlari da, to temizme ait bazi zelkileri de yasatmislardir. Ancak, bunlar, hibir zaman, yalniz b asina bir din olarak algilanmamis; geleneklerde, din inanislar ierisinde, bazi tekn ikler seklinde, varligini srdrmstr. Bunun yaninda, Trk boylari arasinda paylasilan, b ugn de Sibirya-Altay Trkleri'nde canliligini ve varligini srdren "Geleneksel Dini Ina nlar" yasamaktadir. Buna Trkler'in "Milli inanlari" demek de mmkndr. Bu "Milli Inanlar yabanci dinlerden ve kltrlerden etkilendigi gibi, baska din ve kltrleri de etkilemi stir.

Geleneksel Trk Dini, hosgrye dayali bir dindir. Bu dinin inan esaslari, tek bir Tanr i ve O'nun iradesinin herseyi kusattigi etrafinda olusmaktadir. Bundan dolayi Is lm'i kabul eden Trkler, eski dini inanislarina ait bazi hususlari, hibir degistirme yapmadan devam ettirmis, bazi hususlarda ise sadece kk degisiklikler yapmislardir. Islm'a ok aykiri grdkleri zellikleri atmislar veya baska sekiller altinda Islm kisveye brndrerek yasatmislardir. Eski inanlarina ait unsurlardan birogunu, hibir degisiklige ugramadan Islam'dan sonra da devam ettirmeleri, eski inanislarinin Islm ze uygun ol dugunun delili sayilmaktadir. Zaten Trkler'in Islm'i toptan ve isteyerek benimsemel eri, din olarak kabul etmeleri de bu "ze" baglanmaktadir. Btn bu belirtilen hususlara ragmen, seyyahlarin Trkler'in inanlariyla ilgili olarak verdikleri bilgiler arasinda, hatta ayni seyyahin verdigi bilgiler arasinda elisk iler bulundugu grlmektedir. Ancak zerinde ittifak edilen ve Orhun Abideleri'nde bel gelesen Trkler'in "Tek Tanri", "Yce Tanri" inancini bozulmadan ve en iyi sekilde y asatmalaridir. Bunun disinda inan, ibadet ve yasayistaki bilgiler, seyyahlarin gzl emlerine dayanmaktadir. Bu gzlemlerde, blgelerin, gruplarin, kabilelerin, bilgili ve cahil gruplarin etkisi olmalidir. Bunu Trkiye'yi tam olarak bilmeyen arastrici lar da gnmzde yapsa, farkli farkli inanislari tesbit etmeleri mmkndr. Aydinin, bilgili nin, cahilin, halkin, din adaminin, camidekinin, disaridakinin birbirinden farkl i inan ve anlayislari, hatta uygulamalari oldugu grlebilir. Bu sadece lkemiz iin degi l, her lke iin geerlidir. Trkler'in "Geleneksel Din Inanlari"nda iki anlayis, iki kol varolmustur. Bunlardan b iri, "samanizm", totemizm ve politeizm ait unsurlara da yer veren "Halk Din"; dig eri, Samanizm ve totemizm karsiti olan, Tek Tanriciligi merkez alan "Devlet Dini "dir. Bu iki kol, farklilik gsterse de, birbiriyle bagdasmaz nitelikte degildir. Birisi asiret, digeri ise byk devletlerin hayat sartlari altinda gelisme gstermisti r {Misal olarak Uy-gurlarinki, Mogallarinki Devlet Dini'dir). Devlet Dini ile Ha lk Dini'nin ayrildiklari noktalar yaninda, ortak olduklari noktalar, inanlar ve e saslar vardir. Ortak noktalan ayrildilari noktalardan oktur. in, Bizans, Arap, Ermeni ve Sryan kaynaklari, Trk boylarinin hepsinde Tek Tanri, Gk T anri Inanci bulundugunu haber vermektedir. Hunlar, Gktrler, Uygurlar gibi Trk Devle tlerinde, Trk boylarinin hemen hepsinde dinin merkezinde Gk Tanri {Yce Tann, Tek Ta nri) inanci bulunmaktadir. Gk Tanri inancanin esaslarini, Orhun Kitbeleri'nden tes bit etmek mmkndr. Orhun Kitabeleri'nde, ok yerde, zikredilen "Tengri", bazen "Trk Ten grisi" seklini atmakta ve bir "Milli Tanri" niteligi tasimaktadir. Trk lehelerinde Tanri; "Tengri", "Tangara", "Tingir", "Gk Ten-girisi" ve bunlardan treyen kelimelerle ifade edilmistir. Kk/Gk Tengiri terimindeki Gk'n, Tanri'nin sifati olarak, "Yce" anlaminda kullanildigi kabul edilmistir. Bundan dolayi Gk Tanri, "Yc

e Tanrfdir. Trk boylarinin hemen hepsinde "Yaratici Tanri" olarak Tengri'ye .rastlanmaktadir. Tengri, M.. II. Yzyilda, Hunlar'da "Semav Byk Tanri" sifatiyle meshurdur ve bu sifat la ululanmaktadir. Tengri veya Tanri kelimesi, Islm'i kabul etmis Trkler arasinda, Allah kelimesinin yaninda kullanilagelmistir. Trkler, Allah ve Tanri kelimesini yanyana gtrms, karsi karsiya getirmemistir. Yeri gelince'Tanri" demis (Tanri misafi ri, Tanri Buyrugu gibi); yeri gelince Allah demislerdir (Ezaninda, duasinda, kit abinda, savasta ise Allah demistir).[84] Orhun Abideleri'nde Tann'nin btn yce sifatlari sayilmistir. O yazitlardaki ifadeler de Trkler'in inandigi Tanri tektir, "Gkte"dir, ezei ve ebeddir, esi ve benzeri olmay andir, hayat verendir, yaratandir, ldrendir, iradesine gre hkmedendir, yardim edendi r, cezalandirandir, kulun duasini kabul edendir, esirgeyen ve bagislayandir, hers eyi en iyi bilendir, insanlara bilgi veren ve yol gsterendir. Yine bu tarihi belgelerde, Kaganlari tahta ikaran ve mstakil devlet kurmalarini sa glayan da Tanri'dir. Trklere Hakani veren de O'dur. Tanri (Tengri), Tk milletinin hayat ve istiklli ile ilgilenendir. Bilge Kagani, Kl Tigin Kagani tahta ikaran ve b asarili kilan da, Ton-yukuk'a basarilar ihsan eden de Gk Tengri'dir. Trkler'i zafe rlere ulastiran da, iradesine boyun egmeyeni cezalandiran da O'dur. Yukarida Gk'n, asagida yerin ve ikisi arasinda da insanoglunun yaratildigina Inanil maktaydi. Bu inan, orhun Anitlari'nda yer almaktadir. Trkler, ok erken aglardan beri "Gk Tanri Dini"ne ve "Tek Tanri", "Bir Tengri"ye inan isa ynelmistir. Bu inanislar, Trk toplumlarinda, otoritenin saglanmasinda ve disipl inin dogmasinda nemli rol oynamistir. Trkler'in, bu tek Tanri anlayisi, inliler'i de etkilemistir. inlilerin tek Tanri'yi ifade etmek iin kullandiklari "Tien" kelimesini Trkler'den aldiklari belirtilmekt edir.[85]

Trk kltrnde din ile gerek hayat, her zaman iin yanyanadir. Trkler, btn yce vasiflar tikleri "Tanri"ya ve O'nun Isteklerine uymada byk hassasiyet gstermistir. Kainat, gk ve yer gibi, iki dzlemin kompozesi seklinde tasvir edilmektedir. Gkle ye r, baslangita, yanyana bulunduguna ve Ggn yedi basamagi olduguna inanilmaktadir.

Yildiz gzlemciligi yaygin islerdendir. Ayin safhalari ugurlu ve ugursuz olarak ni telendirilmektedir. Ay son eyrek halde iken hibir ise tesebbs edilmemektedir. Ayin "dolunay" hali, ordunun harekete geirilmesi iin iyi bir zamandir. Kameri ayin son gnleri, cenaze merasimleri iin en uygun anlardir. nk bu gnler, "sonu" isaret etmekte v tekrar dirilisi iln etmektedir. Trkler'de hiret inanci vardir. Insanin lml olduguna, Tanri'nin tayin ettigi sre dolunc a lmek zere dogduguna ve sadece Tanri'nin lmsz bulunduguna inanilmaktadir. br dnyada nci bir hayatin varligi, iyilik ve ktlklere dair hesabin verilecegi, "Mahser, Gn", he saplarin grlmesi iin mahkeme kurulacagi ve ruhlarin ebed oldugu kabul edilmektedir.

Trkler'de lm, sert ve tabiat disi bir hal, gereklesmesi gereken ilh bir is olarak kabu l edilir. lm, nefesin kesilmesi, ruhun bedenden bir kus gibi uup gitmesi olarak grlyor . llerin kefenlenerek gmlmesi gelenegi vardir. len atalar iin at, sigir ve davar kurba n edilir. "l Asi" denilen ziyafetler yapilir. Iskeletin aldigi duruma gre lmn ahiret h ayati hakkinda kanaatler olusturulur. lm, ahiret ve cenaze trenleriyle ilgili anlay is ve gelenekler degismeden varligini srdrmstr. Gnmzde bu detler Mslman olmus Trkl kisminda aynen, bir kisminda ise bazi degisiklige ugrayarak yasamistir. Trker'de cennet ve cehennem inanci bulunmaktadir. lye kesilen kurbanlar, "lnn cennete iderken binecegi hayvanlar" olarak kabul edilmektedir. Iyi ruhlarin cennete, kt ru

hlarin cehennerne gidecegine inanilmaktadir. Cennet, ggn ykseke bir katindadir. Iyi r uhlar cennette ikmet etmekte, Tanri ile insan arasinda sefaatilik yapmaktadir.

Insanin yaninda iki melek bulundugu inanci vardir. Bunlarin ikisi de btn hayati bo yuncu insani devamli takip etmektedir. Sag omuzun yanindaki Yayui, insanin iyi ha reketlerini; sol omuzundaki Krms, kt isleri yazmaktadir. Insanin lmnden sonraki hesabi da Yayui ve Krms sahitlik etmektedir. Trkler, iyi ve kt ruhlarin varligina inanmakta ve "ata ruhlarfna saygi gstermektedir . Geleneksel Trk Inanislari arasinda "Atalar Klt" nemli bir yer tutmaktadir. ims atala ra saygi, ta'zim ve baglilik, Trkler'de nemlidir. lms, atalar iin "kurban" kesilmekte dir. Bu durumlar, "ataerkil aile"de baba hakimiyetinin inan sahasindaki belirtisi sayilmaktadir. Atalarin, ldkten sonra dahi, ruhlari vasitasiyla, aile fertlerini korumaya devam ettigine inanilmaktadir. Trkler, iinde hareketli bir hayat geirdikleri tabiatin Tanri tarafindan yaratildigi ni kabul etmis ve kutsal saymislardir. Yer-Su (Yer-Sub), yeryznde yasayan iyi ruhl arin btndr, sonsuz bir varlik ve gzellik kaynagidir. Bunlarin Tanri tarafindan gnderil mis kutsal hediyeler olduguna inanilmaktadir. Yer-Su ile ifade edilen kutsallik, byk imparatorluklar devrinde, giderek bir yurt inanci haline gelmistir. Gk Trk Kitab eleri'nde kutsal Yer-Su seklinde ifade edilen terimle hem koruyucu ruhlar hem de vatan kastedilmektedir. Kutsal Yer-Su, Gk Trkler'in mukadderati zerinde etkilidir.

Trkler'de dag, irmak, gl, pinar, aga, orman ve kaya kltleri, Trk yazitlarinda, Yer-Su b adi altinda toplanmistir. Bunlarin kutsalligina inanmak, Yer-Su inanlarinin bir blmn olusturmaktadir. Yer-Su ruhlarini en nemli temsilcisi, daglardir. Dag klt, Gk T i'ya ibadetle ilgili hale gelmistir. Trkler, daglarin Tengri'nin makami olduguna i nanmislardir. Yksek dag tepelerinin gge yakin olmasi bu inanisin kaynagi sayilmakt adir. Bundan dolayi her boyun bir kutsal dagi olmustur.Gk Tanri'ya kurbanlar bu d agda kesilmektedir. tken ve Tanri Dagi'nin daglar arasinda zel bir yeri vardir. Muk addes kabul edilen daglara, yilin belirli zamanlarinda, ziyaret yapilmakta ve ora larda kurbanlar sunulmaktadir. (rnek olarak Gktrler, her yil, besinci ayin 10-20. gn leri iinde "Altin Dag"a ikip Tann'ya ibadet etmek suretiyle "hac" etmislerdir.)[86 ] Trkler arasinda su ve ates de nemli yer tutmaktadir. Ates, odundan, odun da su'dan dogmaktadir. Su, yetistiricidir, saf ve temizdir. Suyun bollugu, bilginligin, ak illiligin ve gcn semboldr. Suyu kirletmek yasaktir. Ates, byk temizleyicidir. Temizliginden sphe edilen seyler, iki ates arasinda geiril erek temizlenmektedir. "Ttsleme" de bir temizleme islemidir.

Ocak, ailenin diregidir ve "tabu" anlayisi ile korunmaktadir.Ocak, kutsaldir; oc agi, sndrmek ve kllerini dagtmak irkin yok olmasinin sebebidir. Suyun aziz, atesin v e ocagin kutsal bilinmesi gnmze kadar yasatilmistir. Bugn de Trler arasinda en kt bedd a "Ocagin snsn"dr. Bu beddua, hem soyun tkenmesini hem de kutsalligin yokolmasini if ade etmektedir. Bundan dolayi Ates'e su dklmesi, yanan atesin sndrlmesi iyi grlmemisti . Gnmzde ates ve ocakla ilgili deyimler, ataszleri oktur. Trkler, atese saygi gstermis ve insani ktlklerden koruyan zelligi bulunduguna inanmist ir. Atesin alevinden esitli anlamlar ikarilmistir. Atesin alevinin yesilimsi olmas i, yagmur yagmasina, mahsuln iyi ve bereketli olmasina; alevin kirmizi renkli olma si savasa; sari renkli olmasi salgin hastaliga; siyah renkli olmlasi hakanin lmne v eya uzak yolculuguna isaret etmektedir. Islm'dan nce Trkler'de insan dsrgani ve gizli bir kuvvet seklinde tasavvur edilen "k ader" inancina da rastlanmaktadir. zetlersek Islm'dan nce "Geleneksel Trk Dini Gelenegi"nde tek Tanri, ahiret, "hasir", cennet, cehennem, melek, seytan, ruh, ruhun lmezligi ve kurban gibi inanlar vardi

r. Dikkat edilirse bu inanlar, Islm'in da emrettigi ve inanilmasini istedigi inanla rdandir. Bu da, Trkler'in niin toptan ve samimi olarak Mslman oldugunu, diger dinlere gstermedikleri ilgiyi Islam'a gsterdigini, Islam'in Trkler'in % 98'ini teskil eden byk ekseriyetin dini haline geldigini aiklamaktadir. [87]

2- Ibadetler ve Gelenekler Geleneksel Trk Dini'nde Ibadet karsiliginda "alkis", "yknme" ve "tnme" gibi kelimeler kullanilmistir. Bu kelimeler, takdis, dua, gme, secde etme, dileme ve arzetme gi bi anlamlara gelmektedir. Tek Tanri'ya inanan Trkler'de ibadet merkezi; Tanri'dir ve O'nun rizasini kazanma dir. Bunun yaninda Trkler, atalara saygi duymus ve onlarla baglarini devam ettire cek din mahiyetli uygulamalari devam ettirmistir. Trklerin gnlk muntazam ibadetleri ve ibadethaneleri oldugu konusu pek aik degildir. Ancak in kaynaklari Tkler'de ibadet ve ibadethane (tapinak) bulundugunu haber verme ktedir. Her Trk'n ve Trk ailesinin sahsi ibadeti oldugu gibi, bizzat hakan tarafind an ynetilen resm ibadetleri, yinleri de bulunmaktadir. Bunlar, resmi ibadet ve halk ibadeti seklinde gruplandirilmaktadir.

Resm ibadet, bas "din adami" sifatiyla Hakan'in, ynettigi ibadettir (Bu, Islam'd aki Cuma Namazi gibi dsnlebilir). Devlet trenlerini oldugu gibi din trenleri y etme de Hakan'a aittir. Devlet ve din islerinin baskanligi birbirinden ayrilmamis ve Hakan'da birlesmistir. Hunlar'dan itibaren Trkler'de byk kurban trenlerini Hakanlar ynetmistir. Gktrk'ler, msterek ayin ve bayramlarinda, kutsal yerlerde dua etmis, kurbanlar suna rken ve sefere ikarken nce bir mabedde zafer duasinda bulunmus, sonra ordulari har ekete geirmislerdir. Bu ortak ayin ve trenler disinda, istenildigi veya ihtiya duyu ldugu zaman, bas aip, yz ve elleri gge kaldirip Tanri'ya duada bulunmuslardir.

Resm trenlerden biri de, Hakan'in tahta ikma trenidir. Bu tren, bir nevi "Gg"e ikmak g bi, kutsal bir anlam tasimaktadir. Bu trenle Hakan'in "Gg"e ikmasi ve Tanri tarafin dan tahta oturtulmasi simgelenmektedir. Halk ibadeti, halkin kendisine ait ibadet ve yinlerini ifade etmektedir. Halk'in i badeti de Yce varliklara, zellikle Gk'e (Tanri) yneliktir.

Ancak halkin ibadeti, mistik ve by ile iielik arzetmektedir. Herseyin grnmez glerle d tildigi anlayisi, grnmeyen glerle temas kurmaya, kam veya sihirbazlardan yardim bekl emeye gtrmstr. Bir hastalik halinde ve lm aninda yinler yapilmistir.

Trkler dualarinda Gk'e (yani Yce Tanri'ya) ynelmislerdir. Gktrk Hakani, halk iin yapti larini birbir saydiktan sonra, "Gk, imdi sen bize yardimci ol!" diye dua etmistir . Yine Trk Hakani, kendisinin zavalli ve basit bir kimse oldugunu belirttikten so nra, "Biricik duam, Gk beni yasatmayi uygun grdg srece, halkima elimden gelen iyiligi yapmaya sevkedilmemdir" seklinde Tanri'ya yakarmaktadir. Grldg gibi Trk Hakanlari, d ualarinda, Gk Tanri'dan halkina iyi hizmet sunabilmesi ve elinden geleni yapmasi iin yardim istemektedir.

Ibadetleri, belirli zamanlarda ve tesadf olaylar dolayisiyla yapilanlar seklinde o lmak zere iki kisimdir. Belirli zamanlarda yapilanlar, ilkbahar, yaz ve sonbahar' da yapilan yin ve trenlerdir. Milattan nceki yillarda devlet kuran Hunlar'dan, gnmzdek Yakut Tkleri'ne kadar Trk boylarinda bu bahar bayramlari ve yinler yapilagelmistir . Bunlar, resm nitelikte yapilan bayramlardir. Tabiatin yeniden dirilisi sembolize eden ilkbahar yininde at kurban edilmektedir. Kurbanlar ve din drenler kamlar tara

findan ynetilmektedir. Kam, din adami karsiliginda kulanilmaktadir. Kamlik, soydan gelmektedir. Ilkbahar yininde, kam, gklere ikmayi temsil etmekte ve zel ilhiler sylenmektedir. Kesilen kurb anirfetiyle ziyafet verilmektedir. Bu yin, gn srmektedir. Asya Hunlari, ilkbaharda (Mayis ortalarinda) kutsal yerlerde Tanri'ya kurban sun muslardir. Bu yin iin Hunlar'm yirmidrt boyunun Basbuglari Lungeng sehrinde toplanip , Gk Tanri'ya, atalara, Yer-su ruhlarina kurban takdim etmislerdir. Sonbaharda te krarlanan yinden sonra, Kagn'la beraber orman etrafinda dolasmislardir. Besinci ayin ikinci yarisinda Gk Tanri'ya ve atalara "kurt-ata" magarasinin nnde ku rban takdim edilmistir. M.S. III. Yzyilda meydana ikan Toba slalesi devrinde de, ilk bahar'in ilk ayinda, Dogu'da bulunan tapinakta, Gk Tanri'ya kurbanlar kesilmistir . Kurbandan sonra civara kayin agalan dikerek, kutlu orman meydana getirilmistir. Ayni sekilde sonbaharin ilk ayinda da, Gk Tann'ya kurban yini yapilmistir. Din yinl er ve kurban trenleri nizamnameye gre icra edilmistir.

Bahar bayramlarinda en nemli yin, "at Kurbani" yinidir. En uzun At Kurbani yini, gn s ektedir. At kurbanina nceleri Kam'a grev dsmezdi, daha sonraki dnemlerde ona da bir grev dsmstr. Trkler, atin yaninda, kz ve koyunlardan da kurban ederler. Trkler bu bayramlarda kur banin yanisira at yarislari yaparlar, sarkilar syler. Ikinci gruba giren yinler ise kt ruhlara karsi veya adak hayvanini basibos birakmak, kt ruhlari kovmak ve yagmur yagdirmak amaciyla yapilmaktadir. Basibos birakilan h ayvana "Iduk" denilmektedir. Kk yinlerden en yaygin olani zel bir hayvani basibos birakmaktir. Bu hayvana iduk (iz ik, lyik, iyik, idik) denmektedir. Iduk aslinda "saliverilen, gnderilen" (yani Ta nri iin saliverilen, Tanri'ya gnderilen) demek iken, Trkler'in dini dsncelerinin olgu nlasmasi sonucunda "mbarek" ve "mukaddes" kavramlarini Ifade etmistir. Iduk denile n bu din gelenek, Trkler Mslman olduktan sonra da devam etmistir. Trkler, idugu, belirli bir yin ve trenle, ruhlardan birine binek hayvani olmak gaye siyle saliveriyor. Kimse bu hayvana dokunmaz ve o mbarek sayilir. , Trkler'den bir istegi, bir dilegi olan "sai" sunar. Sai, btn Trk boylarinda "kansiz ku rban" olarak kabul edilir. Kanli kurbanlara "tayilga" veya "hayilga" denildigi g ibi "sai" ya da dini terim olarak "sailga", yahut "ailga" denir. Sai, her kavmin kend i emegiyle kazandigi, kiymetli ve mbarek saydigi, nimetlerden biridir. Gebe kavimler de st, kimiz, yag; itfi kavimlerde bugday, dari, sarap; tccar kavimlerde para sai ola rak kullaniliyor. Trkler, bahar bayraminda, ilk otu, taze kisrak stn sai olarak sunuyor. ocuk sahibi olm ak isteyen anneler, mukaddes kabul edilen agalara, ata mezarlarina aput baglayarak , sai ve kurban sunarak ocuk diliyor.

Trkler'in inanlarina gre kt ruhlar, ldkten sonra yeraltina gider ve insanlara hastalik lm, fakirlik, hayvan hastaligi gibi belalarin gelmesini saglar. Bunlarin fenalikl arina ugramamak iin, insanin kt ruhlari saymasi, onlara baba ve reis demesi, bol bo l kurban takdim etmesi gerekmektedir. Kt ruhlara karsi yapilan yinlerde kamlar, yeraltina indiklerini ve orada gezdikleri ni temsil ederler. Btn yinlere ragmen bir kimse hasta olursa, evinin yaninda ona bi r adir kurulur ve tecrit edilir. Hastalik fena ruhlarin eseri oldugu iin hizmetine kle ve cariyeler bakar, adir zerine isaret konularak baskalarinin yaklasmamalari sa glanir. Sadece kam hastanin yanina gider, kendine gre dualarla ve esitli vasitalar

la tedaviye baslar. Akrabasi bile, iyilesinceye kadar, kendi hastasini grmez ve lnce de orada merasimle defnedilir. Atesin herseyi temizledigine inanan Trkler, kt ruhlari kovmada atesi de kullanirlar. Baskurtlar ve Kazaklar, bir yagli paavrayi tutusturup, hastanin evresinde "aias a las" diye dolastirirlar. Buna "alaslama" denilmektedir. Bu inancin izlerine Mslman Trklerde de rastlanmaktadir. Bu Anadolu Trke'sinde "alazlama" seklinde muhafaza edi lmistir. Trkler'in meshur yinlerinden biri de, yagmur yagdirmak, havayi istenilen sekle sok mak iin yapilan yinlerdir. Islm melliflerine ait rivayetlere gre Nuh Peygamber, Trkistan'i, oglu ve Trk 'n babasi sayilan Yafes'e verdigi zaman ona, bu kurak lkede ne yapacagini sorar. B abasi da ogluna yagmur yagdirma kudretini bahseder ve zerinde "ism-i azam" duasi yazili olan bir tas verir. Ihtiya halinde bu yazili tas ile Allah'a dua edilerek yagmur yagdirilir. Buna, "Yada tasi" adi verilir. in, Hiristiyan ve Islm kaynaklari nda Allah'in, Trklerin ecdadina yagmur yagdirma kabiliyeti verdigi zikredilmekted ir. Kasgarli Mahmut syle demektedir: "Hussi bir tas olan yada (yat) ile kahinlik yapil ir, rzgar ve yagmur celbedilir. Bu, Trkler arasinda ok yaygin olup buna Yagma boyu ierisinde bizzat sahid oldum. Orada bir yangini sndrmek maksadiyla yapilmis, yaz me vsiminde Allah'in izni ile kar dsms ve bu surette yangin sndrlmstr".

Trkler, lleri yikar ve kefenlerler. Kefene "esk" veya "esk" denilmektedir. Hakanlar i pekli kumaslara sarilarak gmlmstr. llerin aga ve kiymetli madenden yapilmis tabutlarla da gmldg dnemler olmustur. lyle beraber mezara, lnn bazi esyalari, silah malzemeler nulmustur. Trkler'de "yug" denilen cenaze yinleri son derece nemlidir. lenin mertebesine ve esit li yreler gre yuglar, farklilik arzeder.

Bir kisi lnce cenazesi adira konulur. Btn akrabasi, lnn adina kurban olarak bir koyun bir at kesip adirin disina birakir. Bundan sonra hepsi feryad ederek at kosturup, bunun etrafinda yedi defa dolanir ve adirin giris kisminin nnden geerken biakla yzler ini yaralar. Sonra ly gmmek iin msait bir gn tesbit edilir. Belirlenen gnde, ly g mezar kazilir. Gmme gn lnn btn akrabasi, kurban iin esitli seyler getirir, mezarin da yine at kosturup feryad eder ve lm takiben yaptiklari gibi yzlerini yaralarlar. Trkler'de len iin duyulan aci esitli sekillerde bazi yin ve trenlerle ifade edilir. Hu nlar, detleri zere, salarini keserlerdi. Kahra-rnanlar iin yzlerini yaralayarak, kan akitirlar, bylece kanda gzyasi dkms olurlardi. Orhun Abidelerinde "Bunca millet sain, kulagin kesti." ifadesi Gktrk'lerde de ayni detin oldugunu gstermektedir. Yug trenlerine "yugci", "sigirti" adi verilen kisiler katilir. Bunlardan yugci, len in maceralarini hikaye edip anlatir; sigirti, aglayicilik grevini yerine getirir. tenin arkasindan yksek sesle aglamak, agitlar yakmak bugn de btn Trkler'de yasayan bir dettir. Yz yirtmak, yaka yirtmak, sa yolmak, aglamak, dvnmek gibi hareketler zntnn ligini ve ondan ayrilmanin verdigi izdirabi lene anlatmak, onu buna inandirmak ve ondan gelebilecek ktlklere karsi korunmak inanciyla yapildigi kabul edilmektedir.

Trkler'de yug trenlerinin nemli blmlerinden biri de, lnn hatirasina "as verme"dir. Di -i LugatI't-Trk'te "yog", "yogla", "yog-basan" kelimeleriyle ifade edilen bu l asi vermeyi Trkler bir vazife saymistir. nce "As"in tamami, yahut bir kismi dogrudan lnn mezarina dklr. Kalan yemek ise cenazeye katilan misafirlere, zellikle de fakirlere v erilir. Bu ziyafet trenleri iin yzlerce hayvan kesilir. Ibn-Fadlan, Oguzlar'da, lnn g sinden sonra, onun hayvanlarindan iki yz kadarinin kurban olarak kesildigini, et lerinin yendigini, baslarinin, ayaklarinin, derilerinin ve kuyruklarinin ayrilip

, kesilmis agalar zerine, kabrin basina asildigini haber vermektedir. [88]

3- Kam Geleneksel Trk Dini'nde "kam", nemli bir yer tutar; nemli bir tip ve figr olarak kar simiza ikar. Trkler'de yin ve trenleri yrtp tuhlarla temasi olduguna inanilan kimselere "kam" (Mogo llarda baksi) denilir. Kam, Tunguzca "saman" kelimesiyle es anlamlidir. Saman ke limesine dayanarak Trklerin eski dini, "Samanizm" seklinde niteledirilmisse de bu yanlistir (Degerli ilim adami, Trkiye'de ilk Dinler Tarihi profesr, ilk defa Trk di ninin Gk Tanri-tektanri dini oldugunu savunan merhum' Hikmet Tanyu, saman kelimes inin Trklere yabanci oldugunu, Trklerin Samanizm diye bir dinleri olmadigni, bu ad landirmanin yanlisligini ortaya koymustur. Bkz. H. Tanyu, Trklerin Dini Tarihesi, I stanbl 1978, 10-12; "Samanlik veya Samanizm", Trk Ansiklopedisi, XXX/203-205). nk, s aman, dinde sadece bir elemandir. te yandan hibir dinde din adamina dayanarak o di ne ad verilmemektedir (Hiristiyanliga Papaz Dini; Yahudilige Haham Dini denileme yecegi gibi). Ayrica arlik Rusyasi devrinde Trk boylarindan bir grup, Rus arina gid erek, dinlerinin samanlik olmadigini belirtmis; Batili mstesrik ve misyonerlerin b u nitelendirmelerine itiraz etmislerdir. Kasgarli Mahmut, "kam" kelimesini Arapa "khin" kelimesiyle karsilamistir. Kam, ayn i zamanda hekim ve sihirbazdir. Onun tanrilarla insanlar arasinda aracilik yapan yetenekli, sekin kimse olduguna inanilmaktadir. Byk tanrilara ve kt ruhlara ancak ka m yin yapabilmektedir. Kam, tanrilar tarafindan tayin edildigine, ruhlari emrinde bulundurduguna, tabiat taki bazi sirlari bildigine inanilan genis hayalli, mistik ve sair tabiatli kims edir. Vecd halinde iken ruhunun gklere ykseldigine veya yer altina indigine, kamli k kudretinin onun basi zerine gelip ebekusagi sekline girerek basini, vcudunu dold urduguna inanilmaktadir. Bunun iin kamin davulunda ebesukagi resmi bulunmaktadir. Kam meslegi soydan gelir, grenmekle elde edilemez. Hi kimse kam olmak istemez. Anc ak bir kimse, ata ruhunun zorlamasiyla kam olmaya mecbur kalir. Kam adayi, yasli, tecrbeli bir kamin yaninda egitilir. Kamlar, ogunlukla erkeklerden, nadiren de ka dinlardan olur. Kamin yin iin cbbesi, davulu ve klahi bulunur. [89]

4- Ahlk Anlayisi Tarih boyunca Trklerin ahlk anlayisi, btn seyyahlarin, btn arastiricilarin ve yabancil arin dikkatini ekmistir. Islmdan sonra Batililarin kendi milletlerine rnek gsterdikl eri Trkler, Islam'dan nce de rnek ahlk anlayisinin temsicileridir.

Ahlk bakimdan stn zelliklere sahip Trkler, iyi niyetin, hosgrnn ve sadakatin timsali de, szde, iste dogruluk Trkler'in temel esaslarindandir. Cinayet, zina, yalan yere yemin etme, aldatma, riyada bulunma, hirsizlik etme, adam ldrme, yerme ve ko-vucu luk yapma, kibirli olma, onlarda rastlanmayan ve kt grlen davranislardandir. Bu davranislardan hirsizlik yapan, zina eden, yalan yere yemi n eden ve sebepsiz olarak adam ldren kimseye lm cezasi verilmektedir. Zina yasaktir ve hatta Trkler'e yabancidir. Zina yapan kimseye siddetli ceza veri lmektedir. Zina yapan bazi yerlerde yakilmakta, bazi yerlerde ise vcudu ikiye blnme ktedir. Homoseksellik Trkler arasinda ok byk bir gnahtir.

Savastan kamak, kt bir harekettir ve cezasi ok agirdir. Trkler, yaltaklanmayi, yaldizli szleri ve yapmacik hareketleri sevmezler. Hileli y ollarla mal mlk edinmez, byle yolla zengin olmayi tasvip etmezler. Arkadaslar aras inda sevgi ve saygi esastir. Arkadas dediklerine, dost saydiklarina ktlk etmek iyi karsilanmaz ve basitlik sayilir. Aile, devletin en kk birimi kabul edilmekte ve mukaddes sayilmaktadir. Kari ve koca birbirine ihanet etmekten, byle bir harekete tesebbsten ekinmektedir. Insanlar aras inda adalet esastir, sinif farki yoktur; kararlarda istisareye nem verilmektedir. Trkler, azimli, gayretli, hareketli ve aliskandir. Beklemeye, durgunluga tahammlleri yoktur. Atesli, hareketli, yigit, mcadeleci, disiplinli ve asker karekterli insan lardir. Vatan sevgisi, topraklarina baglilik, lkelerini savunma Trkler'in en bariz vasifla rindandir. Dnyada Vatan sevgisinin ve Vatana bagliligin en yksek derecede bulundug u milletin Trkler oldugu sylenirse, bir hak teslim edilmis olacaktir. Islmdan nce de Islm'i kabul ettikten sonra da bu zellik, Trkler'i diger milletlerden ayirmistir. Trkler'de, genel olarak, "Tek Tanri", Gk Tanri, Ahiret, ldkten sonra dirilme, yaptik larinin hesabini verme, Cennet ve Cehennem gibi Inanlari; ahlkli, faziletli olma, zina'yi kt grme, hak yolda mcadele etme (cihad), dogrulugu esas alma, aileyi mukadde s bilme, vatan sevgisi, millete baglilik, mazlumun yaninda ve zalimin karsisinda yeralma, hosgrl olma, misafire ikram etme, inancina siki sikiya bagli kalma gibi ah lk davranislar bulunmaktadir. Bu inan ve davranislar Trkler'in Islm'i toptan ve tered dtsz kabul etmelerinin gerekelerinden sayilmistir. . Trkier'in bu inan ve davranislarini,'onlar arasindan seilmis ve gnderilmis "peygambe rlere baglayanlar da vardir. "Esmal Mrselin" adli eser, 24 Trk Peygamberin ismini v ermektedir.

Gnmzde "Geleneksel Trk Dini"ni devam ettiren az sayida da olsa Trk boylari vardir. An cak Trk boylarinin % 98 gibi byk ekseriyeti Islam'i din olarak benimsemistir. Islm'i kabul eden Trkler, Islam'a aykiri olan inan ve davranislari atmis; Islam'a aykiri olmayan, Islam'in olmazsa olmaz emri ile elismeyen rf ve adetlerini devam ettirmist ir. Bylece onlar, "Trk Islmi"ni olusturmus; islm'in en byk hizmetkri ve savunucusu ol lardir. Trkler, Islmla ycelmis, Islm da Trkler'le yayilmistir. "Trk Islmsiz, Islm Tr lmaz" sz zl sz halini almistir. Bati'da uzun yzyillar, Islm denince de Trk'ten, Trk ce Islm'dan bahsedilmistir. Trkler, idarede, ilimde, egitimde, byk hizmetler yapmisl ardir. Islama gnlden bagli olan Trkler, ayrilmamacasina Islmla btnlesmis, et ve tirnak misali haline gelmistir. [90]

E- HINDUIZM Hinduizm, Hint yarimadasinda yasamakta olan halkin ogunlugunun din inan ve gelenekl erini ifade eden bir kelimedir. Bu kelime, Indus nehrinin etrafinda oturan anlam ina gelen Farsa bir kelimeden faydalanilarak Batililarca bu blge halkinin dinini if ade etmek zere kullanilmistir. Hindular ise kendi dinlerini "Sanatana Dharma" {ez el-ebed din) diye adlandirirlar. En ge M.. 1500 yillarinda (bu tarihin M..2500-M..1500 arasinda, muhtemelen M..2000'le r oldugu sanilmaktadir), Dogu Avrupa steplerinden kopup gelen Arler, Hindistan'i i stil etmistir. Onlarin din inan ve gelenekleriyle yerli koyu renkli halkinki birbir ine karismistir. Yzyillar boyunca bir gelisme izgisi takip eden bu karisimdan Hindu izm ortaya ikmistir.

Bu gelismeyi ana izgileriyle bes devreye ayirmak mmkndr: 1. Vedalar devri (Tah. M..20 00 veya 1500-800), 2. Upanisadlar devri (M.. 800-500/400), 3. Klasik devre (M.. 50 0/400-M.S.500), 4. Orta agdaki Ilahiyat, felsefe gelismeleri devresi (Vedanta), 5 . Modern devre.

Hinduizm, mill bir dindir. Dnya nfusunun asagi yukari %12'si bu dine mensuptur. Hin duizm'in bir kurucusu, ok aik ve net bir ments {inan sistemi) yoktur; fakat ok hacimli bir kutsal kitap koleksiyonu vardir. [91]

1- Kutsal Kitaplar Hinduizm'in kutsal kitaplarinin dili Sanskrite'dir. Bu kitap koleksiyonunun en bas inda Veda'lar yeralir. Veda, kelime olarak "Ilh bilgi" anlamina gelir. Hindistan'i n en eski kutsal, metinleri olan Veda'lar drde ayrilir: 1- Rigveda, 2- Smaveda, 3- Yajurveda, 4- Atharvaveda. Rigveda, Tanrilari ta'zim iin yazilmis 1017 ilhiden ibarettir. Her ilhi, 10 civarin da "yef'ten olusmaktadir. Bu ilhiler on kitaba (Mandala) ayrilmistir. Bunlarin en u zunu birinci ve onuncusudur. En uzun olanlarinda 191; en kisa olaninda 43 ilhi bul unmaktadir. RIgveda'nin ayri-bir edeb vezni bulundugundan yksek sesle okunmaktadir . Veda'larin en nemlisi ve en eskisidir. Bu veda, skr ve dilek, takdis ve beddua ta rzindaki dualari ihtiva etmektedir. Smaveda, Melodiler vedasidir. Bu vedanin metni form halindedir. Ilki Rigveda'dan al inan "ayetlerden, ikincisi esitli konulardaki "ayef'lerden ve ncs rahiplerin okudugu m elodili ilhilerden ibarettir. Kurban esnasinda rahipler tarafindan okunmaktadir. Yajurveda, kurbanla ilgili formllerin vedasidir. Siyah Yajurveda ve Beyaz Yajurve da olmak zere iki kisimdir. Bazi kisimlari nesir seklinde, bazi kisimlari ise man zum olarak yazilmistir; kurbanla ilgili szleri ve dualari ihtiva etmektedir. Bu i lhler, kurban esnasinda, alak sesle mirildanarak sylenmektedir.

Atharvaveda, drdnc vedadir. Kozmik (lemle ilgili), mistik paralardan ve byyle ilgili d alardan ibarettir. Brahmanlar, bu metinleri hayatin esitli durumlarinda okumak mec buriyetindedir. Diger veda'lardan sonraki devirlerde yazilmistir. Bu veda; 730 i lhilik bir kol-leksiyondur; halk inanislari, hekimlik, byclk gibi konularda da bilgile r ihtiva etmektedir. Veda'iarda ilhiler, niyazlar, dualar, yasayis kaideleri, tilsim, by gibi konular ye ralir. Veda'larin "risi" denilen ve tabiatst glerle temasa getigi kabul edilen hakm ki mselere vahyedildigine inanilir. Aslinda Hinduizmin kutsal metinleri sadece Veda 'lardan ibaret olmayip genis bir koleksiyonu ihtiva eder. Bu koleksiyonu ikiye a yirmak mmkndr: 1- "Sruti" (vahye dayananlar), 2- "Smriti" (destan seklinde olanlar). Veda'lar M.. 600 yillarinda Samhitalar'in iinde toplanincaya kadar, szl olarak nakledilmistir.

Veda'lar ve bu kutsal metinlerin tamamlayicisi mahiyetinde bulunan Brahmanalar, U panisadlar ve Aranyakalar "Sruti"ye (vahye dayanan anlaminda); Mahabharata ve Ram ayana destanlari, Manu Kanunnamesi, Puranalar "Smriti"ye girer. Veda'lardan sonra, Hint ilahiyat ve felsefesinde Upanisadlarin nemli bir yeri var dir. Upanisadlar; Tanri, lem, ruh, lm tesi, hayatin tekml ve kaderi gibi konulari ele lir. Gelenege gre yzden fazla Upanisad mevcuttur. Ancak bunlardan sadece elli tane si, Mogol Hkmdari Sah Cihan'in himayesinde Farsa'ya tercme edilmistir. Upanisadlar, XIX. Yzyilin basinda Farsa'dan Latince'ye evrilmistir. Upanisadlarda telkin edilen bilgiler, kisa aiklamalar tarzinda, "sutralar halinde" bir serhi Badarayan tarafi nda "Brahmasutra" adi altinda hazirlanmistir. Bu serhte lemin baslangici, Brahma, kinatin gelecegi konusunda bilgiler vardir. Mahabharata destani, 240 000 cmleden olusur. Dnyanin en uzun destanidir. Pandava'l ara karsi Kaurva'larin savasi konu edilir. Hintlilerin efsanev kahramanlik menkib elerini ihtiva eder. Bu destanin bir blm "Bhagavad -Gita" basligini tasir. Gita, Krisna'nin sarkisi deme ktir (Krisna, Tanri Visnu'nun hulul ettigine inanilan efsanev kraldir). Gita'da A rjuna ile Krisna'nin diyalogu anlatilir ve Tanri'yi bulma yolu olarak "yoga" zeri nde durulur. nemli destanlardan biri de Ramayana'dir. Ramayana'nin Risi Valmiki tarafindan yaz ildigi ileri srlmektedir. Bunun M.. IX. Yzyilda yazildigi kabul edilmektedir. Bu des tan, Tanri Visnu'nun avatarasi olan Rama'nin hayat hikayesidir. 24000 beyitten o lusmaktadir. Tulsidas tarafindan serhi yapilmistir. [92]

2- Kast Sistemi Hint toplumu esitli siniflara ayrilir. Buna kast sistemi denir. Kast, "ayni isle mesgul olan; atadan miras kalan haklari, vazifeleri ve detleriyle birbirine simsi ki baglanan sahislar grubu"dur. Kast seilmez, ancak onun iinde dnyaya gelinir. Bu s istem drt siniftan olusur: 1) Brahmanlar (rahipler, din adamlari), 2) Ksatriya (hkm dar sllesi ve savasilar), 3) Vaisya (tccar, esnaf ve ifti), 4) Sudra (Isiler). Ayrica ast sistemine girmeyen, kast disi kabul edilen gruplar da vardir. Bunlara "dokunu lmazlar" denir. Kast yapisi Hint inanlarina dayanir. Bu inanlara gre kastlar, yarat ici tanri Brahma'nin insan seklinde tasavvur edilen vcudunun esitli yerlerinden yar atilmistir. Bundan dolayi toplum hayatinda grlen farklar, bu yaratilis olayina day andirilir. Buna gre Brahmanlar, Brahma'nin agzindan, Ksatriyalar kollarindan, Vai s-yalar midesinden, Sudralar da ayaklarindan yaratilmistir. Brahmanlar, kast sisteminde en nemluve stn yeri ellerinde tutarlar. Brahman kelimesi , Sanskrite'de Brahma'ya vakfolunmus kimse anlamina gelir. Brahmanlarin grevi , kutsal kurban yinlerini ynetmektir. Brahmanlar, kutsal bilgilerin (Veda'la rin) muhafizidir. Din yinleri icra, onlarin irs hakkidir. Ayni kasta mensup olanlar ancak kendi aralarinda evlenebilir, ayni sofrada yemek yiyebilir. Meslekler de kastlara gre ayrilmistir. Ilk kasta dahil olanlar daha it ibarlidir. Sudra kastindan olanlar, diger kasttakilere hizmet ederler. Her kasti n kendine mahsus nisan ve dgn merasimleri; yeme ime, giyim ve meslek kurallari vard ir. Kast sistemine karsi gelinmez. Kast sistemine karsi gelmek, karsi gelenin ka sttan ikarilmasina sebep olur. Bu da o kimsenin varliginin sona ermesi demektir. [ 93]

3- Din Kavramlar

a- Tanri: Hinduizm, tanri kavramindaki degisik ifadeleri yadirgamaz. Her insan ve toplum, kendi sahsiyetine ve gelenegine uygun bir sekilde Tann'ya ynelebilir. Hinduizme gr e, her din gelenek Tann'yi kendine gre aiklar. Kimi onu kahredici bir kudret, kimi de kutsal bir sevginin kaynagi olarak grr. Fakat hepsi ayni sonuca ulasir. Hinduiz m, peygamberli dinlerin vahiylerine de, Tann'nin kendini gsterdigi diger din sekil lere de karsi ikmaz. Hindistan'da ok sayida tanri ve tanria heykelleri gze arpar. Hint li, bunu Tann'nin esitli sekillerde grns oia-rak telkki eder.

Hindu tanrilar panteonunda bir leme dikkat eker. Bu leme iinde Brahma, yaratici; Visnu , koruyucu; Siva ise yok edici tanridir. Bazi devrelerde ve bazi yerlerde Visnu veya Siva'nin n plna iktigi olmustur. Mesel Siva'nin stnlk kazandigi yerlerde halk onu btn hata ve kusurlardan uzak, lemlerin Rabbi olarak grr. lemi o yikacak ve yine o yen ileyecektir. Hinduizm'de oktanricilik, leme, tanri-iem birligi (panteizm) bulunmakla beraber tekta nrici inanis da vardir. Bir Rigveda cmlesi, "Tanri birdir. Hakmler onu esitli sekil lerde adlandiryorlar" seklindedir. Bir Hint atasz de syledir: "Kinattaki btn varliklar i sadece bir tanri doldurur." Tasvirlerin ise ibadet iin yardimci semboller olara k grldg ileri srlmektedir. [94]

b- Hulul (avatara:enkarnasyon): Avatara (Avatar), Tanri Visnu'nun insan seklinde cisimlesmesini ifade etmek zere kullanilan Sanskrite bir kelimedir ve "Inen" anlamina gelmektedir. Hinduizm, Tanri'nin tek tezahr oldugu fikrine karsidir. Hintliler, Tann'nin kendis ini tarihin her devresinde esitli sahsiyetlere brnerek insanlara gsterdigine inanirl ar. Bylece Tanri, ktlg yok edecek ve insanlara ihtiya duyduklari vazifeleri ve kanunla ri bildirecektir. Peygamber konusunu da byle aiklarlar. Ancak Hinduizme gre hi bir pe ygamber veya dinin mesaji sonuncu degildir; bu is, hulul yoluyla, sonsuza kadar devam edip gidecektir. Hinduizm'de Visnu'nun zaman zaman kurtarici tanri sifatiyla dnyaya indigine ve za manin icaplarina gre muhtelif sekillerde kendini gsterdigine inanilir. Visnu'nun esi tli hululleri (avatara) vardir. Bunlardan iki nemli "avatara"si Rama ve Krisna'dir .

Hulul inanci, tanrilar veya yksek ruhlarin beser hey'etiyle ilh alkasini ifade eder. Hulul, Insan hey'eti iine ilh varligin girmesiyle ktlg yok etmek, Gita'da denildigi g bi, Krlsna'nin agzindan insanlara, onlarin ihtiya duyduklari vazifelerini ve kanun larini bildirmek iin olur. Yine Gita'da syle bir cmle yer almaktadir: "Ben esitli de virlerde, esitli sekillerde grnrm." [95]

c- Karma: Karma, bir sebep-sonu kanunudur. Dolayisiyla insan, gemiste ne yapmissa, gelecekte onu grecektir. Insanin gemisi, bugn kendisiyle karsi karsiyadir. Bugnn meyveleri yari n alinacaktir. Buna gre her hareket, eninde sonunda meyvesini verecektir, iyiden iyi, ktden kt ikacaktir.

# Karma, fizik lemde oldugu gibi, ahlk ve zihn lemde de Insanin takip etmesi gerekli bir kanun bulundugunu ifade eder. Ahlk bir kinat nizami olan karma kanununa gre, bu hay atta Islenen ameller, canlinin kaderine tesir eder ve onun tekrar vcut bulmasinda rol oynar. Bunun neticesi olarak btn canlilar, kendi durumlarini kendi emelleriyle kazanirlar. Iyi bir canlinin durumu ktye gidiyorsa, daha nceki hayatinda Isledigi kt amellerin; eger Iyiye dogru gidiyorsa daha nceki hayatinda isledigi iyi amelleri n karsiligidir. Bu, daha nceki hayat seklinin ceza ve mkfat olarak kendini gstermesi dir. Insan, gemiste ne ekmisse, gelecekte onu grecektir. Karma, her kararin dogru ve yanlis sonu vermesini belirleyen seydir. Her davranis , eninde sonunda meyvesini verecektir. Karma; muzu zehirli bir meyve veren agatan beklememeyi ifade etmektedir. Karma, ayni zamanda, mkfat beklemeksizin hareket et me anlamina da gelmektedir. Bylece sonu bekleme arzusu firenlenmis olmaktadir. Bha gavad-Gita'da Rab Krisna, syle demektedir: "Siz, sadece vazifenizi yapmakla mkellef siniz. Eger bir semere hasil olursa, onu bana birakin." Hinduizme gre, insan sonu olmayan bir tenash zinciri ierisinde gidip gelmektedir. B una gre lm, bir korku vasitasi ve bir yokluk degil, bir halden digerine geistir. Onl ara gre karma doktrini, insanin arzularini gerek anlamda lmszlge ulastirir. Bunun iin er Hintli, tekrar dnyaya geliste, iyi amellerle gelecekteki hayatini garanti alti na almaya gayret sarfeder. Isledigi gnahlar sebebiyle bitki veya hayvan olarak dny aya gelmekten ekinir. Onlara gre, iinde dogduklari kast bile isledikleri amellerin bir neticesidir. [96] d-Tenash (Ruhg: Sanskritesi Samsara; Bati Dillerinde Reinkarnasyon, Transmigrasyon...) :

Karma doktrinine bagli olarak tenash, yani ruhun bir bedenden tekine getigi inanci dogdu. Bylece lmden sonra devamli varolma, ruhun bedenden ayri oldugu fikri gelismi s oldu. Bu inanisa gre, ruh kendi derecesi iinde yksek veya alak olarak dogar. Insan , yaptiklarina gre hayvan, bitki, insan veya tanri seklinde dogar {Buna gre insan, kendi kaderinin mimaridir). Bu dogus, bir sebep sonu iliskisi iinde gereklesir. Ma nev ve ahlk karsilik, yani yapilanlarin sonucu ruhun tenash ile mmkn olur. Sonraki ha ta mutlu olmak, dogru harekete baglidir. Her sahis, islerinden sorumludur. lmden k orkmaya gerek yoktur. Devamli yeniden doguslarla insan, arzularina ulasir, devam li bir tatmin elde eder. O, tanri Brahma'da yasar. Bu inanisin Hintliyi kuvvetli bir iyimserlige ulastirdigi ileri srlmektedir. Hint dsncesinin temelini teskil eden tenash inanci, Yunanlilarda, Fisagorcularda, Ye ni Eflatuncularda, Eski Misir'da, Maniheizm'de, Orfizm'de ve Gnostisizm'de rastlanan bir dsncedir. Bazi Hiristiyan mezhe plerinde ve Ihvns-Saf gibi firkalarda da benzeri dsncelere rastlanmaktadir. (Tenash in ancina, ayrica Harbiyye, Cenhiyye, Hbitiyye ve Hadesiyye, Hadbiyye, Muammeriyye, N usay-riyye gibi itikadi mezheplerde, Bektasilikte, Yahudi Dnmelerinde de rastlani r).[97]

e- Yoga: Yoga, Sanskrite, "baglamak", "birlestirmek" anlamina gelen Yuj veya "Joug" kknden g elmektedir. Insanin enerjisini belli bir gayeye yneltmeyi hedef alan bir disiplin dir. Bir irade egitimi yoludur. Egzersiz ve antrenman anlamina da gelmektedir. G ita'da insanlari kurtulusa ulastiran yol olarak gsterilir.

Yoga, insanin hem beden,hem de zihn ve manev gcn bir araya getiren egzersizdir. Yoga y apana yogi denir. Yogi, nefesine hakim olur ve zihnini bir noktada toplar. Bylece o, beden ile ruh, hareket ile zihin, his e sezgi arasindaki ahengi saglayarak eze lye, kinatin degismez zne ulasmaya; tabiat st glerle temas kurmaya alisir. Bu yoga sistemi, IV. Yzyilda, Patanjali'nin Yoga Sutrasi'nda aiklanmistir. Buddist ve Caynistler tarafindan uygulanmistir. Daha sonra diger grup ve kastlardan ayr i olarak gelismis; ayri bir sistem halini almistir.[98]

4- Din yin, Ibadet Ve Gelenekler Hinduizm'de ibadet her yerde yapilabilir. Tapinak vardir, fakat cemaatle ibadet y oktur; ibadet, genelde ferddir. Ibadetin belirli bir sekli yoktur. Inanlarina gre T anri, her yerdeki ibadeti grebilmektedir. Bundan dolayi, ibadet; her yerde, her z aman, her sekilde yapilabilmektedir. Bir Hintli kendisiyle tapindigi tanri arasinda zihnini odaklastiracagi bir vasit a arar. Bundan dolayi Hindistan'da ok sayida tanri tasviri bulunur. Ancak kisi hik mete ulastiginda artik bu vasitalara ihtiyaci kalmayacagi kabul edilir. Hintlilerde ortak bir ibadet sembol, "Om"dur. Om kelimesi, bir esit besmele gibi, yemekten, Veda'lari okumaya baslamadan, duadan, herhangi bir isten nce sylenir. Om; ilh kuvvetle dolu, kutsal sirli bir kelime olarak kabul edilir. Uzun, zel bir tarz da nefes alarak sylenir. Bu kelimenin harfleri, Brahma'yi veya Brahma-Visnu-Siva le mesini ifade eder. Hintli, sabah safaktan nce kalkar, evde veya nehir kiyisinda yapabilecegi sabah ib adetine hazirlanir; tanrisinin adini zikreder, yikanir. Gayatri Ilhisini okur. Sa bah Ibadetinde yzn doguya dnerek oturur. Vcudunun etrafina su sepeler. Nefesini kontro l eder. Tanrisinin putuna yakarir. gle ve aksam da bu yaptiklarini tekrarlar. Put a hediye sunar.

Evlerde, genellikle, tapinilan puta tahsis edilen bir oda veya kse bulunur. Burad a ya Visnu'nun helezonu ya da Siva'nin dz bir stuna benzeyen putu vardir. Put, kut sal kitap okunarak yaglanir. Onun nnde oturularak tefekkre dalinir. Tts ubuklari yakil ir. Kutsal oda ya da ksenin nne isiklar, iekler, yiyecekler konulur. Putlara su dkl ra taze meyve sunulur.

Diger tanrilara, atalara, misafirlere, kutsal inek gibi hayvanlara, fakirlere yi yecek sunulur. Inekler, yer, gk ve hava leminin anasi olarak grlr. Inek ve kzler, cad erde, alis veris ve is yerlerinde serbeste dolasir. Yola yatarlarsa trafik ona gre dzenlenir. Onlar kesilmez, yenmez. Hindistan'in bir ok eyaletinde inek kesimine izi n verilmedigi gibi, sigir eti hemen hemen hi yenilmez. 1981'de Hindistan'in batisi nda Kopargaoh sehrinde, Mslmanlarin drt kutsal inegi kestikleri yolunda sylentilerin ikmasi zerine byk olaylar patlak vermis, Mslman mahalleleri atese verilmis ve blgede esiz sokaga ikma yasagi konulmustur.[99] Et yiyen veya vejeteryan (et yemeyen, bi tkilerle beslenen) Hindular yaninda, sehvet senlikleri yapan, siki bir zht hayati sren Hindular da vardir. Hindistan'da bitkilerle beslenenlerin sayisi 1/4 civarin dadir. Bunun yaninda, Mslman olmayan Hintliler arasinda da domuz eti yememe aliska nligi vardir. Hinduizm'de tapinaklarda yapilan ibadet, evdekinin biraz gelismis seklid ir. Brahmanlar, gecenin son 8. saatinde kutsal metinler okuyarak taptiklari putu uyandirirlar. Boru alinarak disardakilere ibadetin basladigi bildirilir. Disarida kiler de yapilanlari seyre gelebilirler. Put yikanir, yaglanir. nnde isiklar yakil ir; ona iek, glen ve gece yemek sunulur. O, gndz istirahate, gece giydirilip uykuya b

irakilir. Tapinaksiz ky yoktur. Kasabalarin ve sehirlerin byk tapinaklari vardir. Bu tapinakl ar genis duvarlarla evrilidir ve yanlarinda kutsal yikanmaya elverisli havuzlar b ulunur. Tapinaklarin yillik senlikleri vardir. Bu senliklerde putlar, arabalarla ekilerek irmaklara gtrlr, yikanir. Ayrica ilkbaharda, sonbaharda ve yeni yilda yapilan senlik ler de vardir. Hinduizm'in bazi mezheplerinde, reislerine ulhyet atfedilerek ta'zimde bulunulur. l ms kahramanlara ve azizlere de yardim iin dua edilir. Kyller, genellikle evresine tes ir ettigine inandiklari mahall ky ulhyetlerine kurban sunarlar. Cinlerin varligina d a inanilir ve onlardan korkulur. Hindistanin din temaylne gre insan, ayri yoldan kurtulusa gidebilir. Bunlardan birisi , ameller (yani kurbanlarla); digeri, bilgi ve marifet (yani ilh hakikati tanimak la); ncs ise, insanin sahis seklinde tasavvur edilen bir tanriyi severek kendini ona teslim etmesi vasitasiyle kurtulustur. Kurban, Hinduizmde ok nemli bir yer tut ar. Veda'lann emrettigi din hayat kurbanlar etrafinda toplanmistir. Tanrilar bile kudretlerini ancak kurbanlar sayesinde gsterebilmektedir. Tanrilarin takdim ettikleri kurbanlar yeryzndekilere rnek olmustur. Insanlari tanrilarla iyi mnasebett e bulunduran kurbanlardir. Tanrilara sunulan hersey kurbandir. Bunun yaninda yaz ve kis gn dpmleri mnasebetiyle kanli kurbanlar da takdim edilmistir. Ayrica byk hazir lik ve merasimleri gerektiren kurban, "Soma" kurbanidir. Soma'nin hazirliklari s irasinda kei, inek gibi hayvanlar kanli kurban olarak takdim edilmektedir. Tanril arin fkesini teskin etmek maksadiyle takdim edilen kurbanlar yaninda, zel hediyele r de kurban olarak sunulmustur. Eski zamanlarda evin sahibi, bazen de karisinin yardimiyle, tanrilara kurbanlar takdim etmistir. Fakat her kurban, gittike zorlasa n hazirliklari gerektirmistir; her merasimden nce ve sonra zhd ve riyazet gerekli o lmustur. Zamanla kurbanlari icra edebilmek ve kurban trenlerindeki vazifeleri yer ine getirmek, Veda'lari okumak iin bir rahip sinifi ortaya ikmistir. Bunlara Brahm an adi verilmistir. Brahmanlarin isi, sadece kurban merasimlerini icra etmek degi l, ayni zamanda sihir ve by yapmak, insan ve tanrilari idaresi altinda tutmaktir. Hindistan'in ziyaret edilen yedi kutsal yeri vardir. Bunlarin en meshuru Benares 'tir. Bu kutsal yerlere yapilan ziyaretler ve "hac" seferleri, Hindulann hayatlar inda nemli rol oynamaktadir. Hintliler, llerini yakmakta ve kllerini Ganj nehrine dkm ektedir. Bir yzyil ncesine kadar kadin, len kocasiyla birlikte yakilirken simdi bu d etten vazgeilmistir. Ibdet, kutsal kitap, erkeklere ve kast sisteminin Ilk sinifina ait kabul edilirken , Gandi'den bu yana biraz degisme olmustur. Ancak, hl ilk sinif, omuzlarindan belle rine kadar iplikten yapma, ayri bir isaret tasirlar. [100]

F- CAYNIZM Hindistan, irklar ve diller konusunda esitlilik gsteren bir lke olmasi yaninda, bugn yasayan birok dinin de ikis yeridir. Asagi yukari drtbin yillik bir gemise sahip ol dugu kabul edilen Veda'lari esas alan, agirlik merkezini Brahmanlar olusturan ve kast sistemine dayanan Hinduizmden sonra, M.. VI. Yzyilda Buddizm ve Caynizm; M.S . XVI. Yzyilda da Sihizm ortaya ikmistir. Hinduizmdeki kast sistemine ve Brahman si nifinin otoritesine karsi bir tepki olarak dogan bu dinlerden Buddizm (ileride ms takil bir blm olarak incelenecektir), evrensel; Caynizm ve Sihizm, mill bir karakter e sahiptir. Bu son ikisi (Si-hizmdeki bazi istisnalar bir yana birakilirsa), Hin distan disina ikmamistir. Bunlardan, burada, kisaca bahsedilecektir.

Hindistan'a mensup bir din olan Caynizm, bazi bilginlerce bir mezhep veya tarika t olarak grlmstr. Caynistlerin sayilari 3 milyon civarindadir. Bu dinin kurucusu Mah avira (M.. 599-527) olarak gsterilirse de, aslinda Caynizm Parsva'ya (M.. VIII. yzyi l) kadar geri giden bir gemise sahiptir. Parsva'nin ortaya koydugu doktrini Mahav ira gelistirmis ve sistemiestirmistir. Batili yazarlar Mahavira'yi nceleri bu dini n kurucusu olarak gsterirlerken simdi onu reformcu olarak nitelendirmektedirler. [ 101]

1- Mahavira'nin Hayati Benares'te dogdugu kabul edilen Parsva'ya, "Parsvanatha" (muzaffer) adi verilmis tir. Parsva, dnya hayatini terk etmis; her seyi grenince vaaza baslamistir. Yz yasi nda lnceye kadar, aylarca perhiz yapmistir. Parsva, Mahavira ve Budda'nin hayat hiky eleri arasinda byk benzerlikler dikkati ekmektedir. Her de ksatriya (prensler ve sava silar) kastindandir.

Parsva'nin doktrini ve cemaati, Vesali'li bir prens olan Vardhama-na tarafindan yenilestirilmis ve gelistirilmistir. Vardhamana, otuz yasinda evini, karisini ve ocugunu terketmis; rahiplik elbisesi giymis ve rahiplik isareti olarak saindan be s perem koparmistir. Bir mddet sonra elbiselerini atarak iriliplak dolasmaya baslami stir. Otuz ay murakabe egzersizlerinden sonra o, on sene kendisini siddetli riyaze te hasretmis ve bir aga altinda dsnceye dalmistir. Ruh g (samsara) emberinin zne nf ceye kadar murakabe ile dolu bir zht hayati yasamis ve nihayet ruh gnden kurtulus yo lunu bulmustur. Bundan dolayi Vardhamana'^a "byk kahraman" anlamina Mahavira; "muz affer" veya "insan ihtiraslardan kurtulmus" anlaminda Cina denilmistir (Cina, Sas krite bir kelime, bir terimdir). Cina (Cayna),doktrinini asiller ve halk arasinda yaymistir. O, vaazlarini kutsal dil olan Sanskrite ve mahall Magadhi lehesinde yapmistir. Etrafinda esitli kastlard an insanlar toplamis ve byk bir cemaat olusturmustur. Otuz sene kadar bu isi yrtms ve 72 yaslarinda (M.. 527'de) Bihar'da lmstr. Tirtankara (geit yapan, tekrar edip duran dogum emberi selinden geit bulan; yol gsteren) olarak Ma-havira'ya ta'zim edilmisti r. Onun Nirvana'ya varisi, Caynist takvimin baslangici olmustur. Caynizm kisa za manda, nce Mahavira'nin memleketi olan Bihar-Orissa'da; daha sonra, M.. III. Yzyilda , bir kitlik sebebiyle, Hindistan'in gney ve batisinda yayilmistir. Ancak bu yayil ma, rahiplerin giyinmesi konusundaki tartismayi ve arkasindan da blnmeyi beraberin de getirmistir. Vardhamana taraftarlarina "Caynist" denir. Bu kelime, Mahav-ra'ya atfedilen muzaf fer anlamindaki Cina sifatindan tremistir. Cina'nm doktrinine de "Caynizm" denilm istir.

Mahavira'nin (Cina) agi ve memleketiyle Budda'ninki aynidir. Onlarin hayatlari, i nanlari ve eserleri arasinda benzerlikler vardir. Ma-havira, Budda'dan nce dogmus; fakat Budda'nin doktrinini va'zettigi dnemi grmstr. Her ikisi de Brahmanlara, onlar in yin usllerine dsmandir; umm ruh g teorisinden esinlenmektedir. Bu iki hareket, Br larin otoritesine karsi bir mukavemet; oktanrictliga, ok kati kast sistemine ve ka nli kurbanlara karsi bir reaksiyondur. Aralarindaki fark, Caynistlerin zhde daha byk bir yer ayirmalari ve kendi nefislerine iskencede daha asiri gitmeleridir. Halb uki Buddizm, bu konuda daha msamahakrdir. Caynistler ayrica, heykeltraslikta, insan lari tamamen iplak gstermektedirler. Caynizm, Brahmanlarin etkisine ve bazi Hint dsnce sistemlerine karsi olarak ortaya i kmasina ragmen, Hint dsncesinin genel erevesini ve bazi mabet yinlerinde Brahmanlartn roln kabu! eder. Ahimsa'yi (siddete gitmeme, ldrmeme) prensip olarak alir; her trl ya ratigi ldrmeyi yasak eder. Bundan dolayi ziraatla ugrasmaz, Is hayatini tercih ede rler. Beslenme rejimi, olduka sikidir. Beslenmeleri iin biraz meyve ve biraz sebze

kfidir. Iyi bir Caynist itigi suyu, aldigi havayi szmek zorundadir. Bunun Iin de da ima agzinda bir bez tasir, kk bir canliyi ldrmemek iin yrrken nn sprr. [102]

2- Tanri Anlayisi, Mezhepleri ve Kutsal Kitaplari Caynizm, ateist bir din olarak gsterilir. Bu ateizm tanrinin varligini, ruhun ebe dligini, kurbanin faydasini, kurtulusun Imknini Inkr etmek anlaminda degildir. Maha vlra, Budda gibi, tanri fikri zerinde durmamis olsa bile, bazi Caynist mezheplerd e tanri inancinin varoldugu anlasilir. Tapinaklarinda tanri heykelleri bulunur. Fakat M.S. XV. Yzyilda kurulan Sthanakavasi mezhebi, Ilk Caynizmin tanri tanimaz bir karaktere sahip oldugunu savunmaya ve tapinaklardaki heykelleri, resimleri r eddetmeye baslamistir. M.. III. Yzyildan itibaren rahipler arasinda giyinme konusundaki tartisma, Caynistl eri iki mezhebe ayirmistir: 1) Digambara {hava giyinenler). Bunlar, Mahavira'ya uyarak tamamen iplak gezerler. Daha sonra Mslmanlar onlara asgari bir elbise giymey i kabul ettirmislerdir. 2) Svetambara (beyaz giyinenler). Bu ismi, zerlerine giyd ikleri beyaz elbiseden almislardir. Bu iki mezhep arasinda doktrin bakimindan byk farkliliklar yoktur. Yoga'yi uygularl ar; Cina, Tirtankara ve "mkemmel azizler"in varligina inanirlar. Tirtankaralarin zamanin her devrinde 24 kadar oldugunu ve Mahavira'nin bunlarin sonuncusu bulund ugunu kabul ederler. Mahavira'nin vaazlari nce szl olarak rivayet edilmistir. Daha Sonra toplanan bir ko nsil, bu vaazlarin bir kismini biraraya getirmeyi basarmis, ancak rivayetlerin byk bir kisminin kaybolmasini nleyememistir. Szl rivayetlerden kalanlar, Mahavira'nin lmn den on asir sonra toplanan "Beyaz giyinenler" konsili tarafindan "Agama"lar veya "Siddhanta" adli kitapta bir araya getirilmistir. Bu kitap "Ganipidaka" diye de adlandirilmaktadir*. Bu kitapta, rahiplerin uymasi gerekli kurallar, Caynizmin g retileri ve efsaneleri yer almaktadir. Hava Giyinenler mezhebi, Beyaz Giyinenleri n bu kitabini apokrif (gayr-i sahih) saymakta ve onu kabul etmemektedir. Onlar, Caynistlerin btn kitaplarinin Hint filozofu Sankara tarafindan yok edildigini Iddi a etmektedirler. Kaybolan kitaplarin yerine, byk stadlarindan drt kisilik bir grubun meydana getirdigi bir eseri koymaktadirlar. Bu kitap Caynistlerin kinat tasavvur larini, felsefelerini, ahlk ve Ibdet hakkindaki grslerini ihtiva etmektedir. Bu kita plarin sayisiz tefsirleri olmustur. Bu iki mezhebin sahih kabul ettikleri kitapl ardan baska, pek ok Ilahiyat, hikye ve ahlk kitaplari da bulunmaktadir. [103]

3- Ahlk Prensipler,Kurtulus ve Hidyet Doktrini

Caynist ahlk prensibi, Mahavira'ya dayandirilan kutsal metinlerde yer almaktadir. Ahlk kurafiar rahip olmayanlarda bile olduka serttir. Bu kurallar su bes esastan iba rettir: ldrmemek, yalan sylememek, hibir sekilde almamak, mmkn oldugu kadar cins mn n kainmak, asgar bir mal ile yetinmesini bilmek. Zhde gtren diger hususlar Ise, daha ziyade rahip ve rahibeler iindir. Bunlarin ogunlugu manastirlarda yasamaktadir. Kendi inanlarini yayma abasi gstermeyen Caynistler, drstlge ve sade bir hayat yasamaya byk zen gstermektedir. Caynizmin gaye ve hedefi, ruhu dogumla lm arasinda cereyan ede n bagdan, karma'dan kurtarmak ve nirvana'y ulastirmaktir. Ancak btn ruhlar bu hedef e ulasamaz, dogumla lm emberinde ebediyen dner durur. Bunun yaninda zel kabiliyete sa hip ruhlar, sayisiz vcutlarin sonunda nirvana'nin sknetine girebilir. Bunu gereklest irebilmeleri iin karma maddesinin ruha nfuz etmesini nlemeleri; ruhtaki mevcut karm a'yi imha etmeleri gerekir. Karma'ya karsi kendini koruma, yukarida bahsedilen b

es yasaga uymakla olabilir. Bu bes yasaga uymak; siki bir disiplin, glklere sabir, n efsin ldrlmesi, tahsil ve murakebe ile saglanir. Kisacasi siki bir zht hayatina gire nler, dnyayi tamamiyla terkedebilen rahip ve rahibeler, ruh gnden kurtulup nirvana'y a ulasabileceklerini mit edebilirler.

Caynistlere gre, bu dine uyanlar lmsz ve ebeddirler. Bu lemin kurucusu yoktur. lem ebe ir ve yaratilmamistir. Onun cennetleri ve cehennemleri vardir. Cennetler, tanrila rin yeridir. Cehennemler, Tirtankaralar ve kurtulusa ulasmis hayat cevherlerinin bulundugu lemin en st blmne gre ok asagidadirlar. Tekrar bu dnyaya gelme zahmetinden tulmus olanlar, gkler lemi zerinde bir baska lemde bulunurlar. Ortada, stteki cennetl er ile alttaki cehennemleri ayiran, insanlar, hayvanlar gibi varliklarin meskn ol duklari blge yeralir. Canli varliKlar, sahip olduklari duygulara gre siniflandiril ir. [104]

4- yin ve Ibadet Caynistler, gzel mabetler insa etmislerdir. Caynist cemaatin idaresi, rahip ve rah ibelerin elindedir. nceleri gezici zahitler olarak yasayan rahipler, daha sonra m anastirlara yerlesmislerdir. Kutsal yazilan okuyarak, ruh ve bedenlerini terbiye ederek vakitlerini geirirler. Rahipler gibi halk da, gnlk belirli ibdetleri yerine getirir. Ibdet esnasinda Tirtankaralarla ilgili ilhiler syler, tefekkr eder, tvbede b ulunur, belirli hareketleri yerine getirir, hibir canli varligi incitmemeye gayre t ederler. Bunun iin nebat gidalarla beslenir, sarhos edici ikiler kullanmazlar. Btn hayvanlarin tedavi edildigi hastahaneler vardir. Dindar Caynistler, aliktan lmeye byk nem verirler. Semada pek ok tanrinin bulunduguna; fakat onlarin da ruh gne mahkm olduguna, insanlar a kurtulus yolunda yardimlari olamiyacagina inanirlar. Bununla beraber Caynist m abetlerde bulunan-heykeller takdis edilir. nlerinde ilhiler sylenir. Onlara meyve v e sebzeler sunulur. nlerine lambalar ve ttsler konur; putlari yikanir, yaglanir ve iek lerle sslenir. Tirtankaralarin yasadiklari kabul edilen yerler ziyaret edilir; dny ev istekleri iin onlara ve tanrilara duada bulunulur. Bazi Caynistler, Hindu tanril arina bile dua ederler. Mabetlerinde-ki ibadetler, rahipler tarafindan degil, ha lk tarafindan idare edilir. Hin-duizm'in din adami olan Brahmanlar, cretle Caynis t mabetlerde alistirilir. [105]

G- SIHIZM 1- Nanak'in Hayati Sihizm, Hindistan'daki bazi gelismeler sonucu XVI. Yzyilda ortaya duizm karisimi bir din harekettir. Kurucusu Nanak'tir (1469-1539). siyas hayatinda nemli bir yer tutan bu din hareketin 8-9 milyon -hizm'in, Hindistan'a bagli mill bir din hareket olmakla beraber, lerinde yeleri bulunmaktadir. ikmis, Islm ve Hin Gnmzde Hint din ve mensubu vardir. Si dnyanin esitli yer

Orta ag boyunca Hindistan'in din, siyas ve itima durumu Hindular arasinda hosnutsuzlu klara yol amisti. Bu hosnutsuzlar grubu, gayelerinin gereklesmesini, Hindistan'da eksik olmayan din re-formatrlerden bekliyorlardi, reformcularin ortaya arttiklari fikirlere ilgi gsteriyorlardi. Yzyillardan beri devam eden "tektanri inanci ynndeki gelismeler, Islm'in Hint yarimadasinda grlmesiyle daha da hizlanmisti. Hindui zmdeki Mutlak Varlik ve onun birliginin politeizm iinde kaybolmasi karsisinda, Is

lm'in Allah inancindaki aiklik ve berraklik Hintlileri cezbetmeye baslamisti. Bunun yaninda, hak ve adalet lsne dayanan, kast ayrimini reddeden, insanlararasinda esitl igi esas alan, takvadan baska stnlk tanimayan, sultan ile kle arasinda fark grmeyen Islm'in cihansmul esprisi Hindularin gnllerinde ihtille sebep olmustu. Bir kismi bu dine baglanmis; bir kismi da kendi kltrlerinden kopamayarak Hindu izm ile Islm'i uzlastirmaya alismisti. Din reform konusunda, XV. Yzyilin ikinci ya risinda, kendini kabul ettiren ilk byk isim, Kabir/Kebir (M.S. 1435-1518) olmustur . Kabir (Kebir), Hinduizmin bazi nemli kavram ve dsncelerini muhafaza etmekle berab er, "bir tek Tanri" inancini yerlestirmeye alismisti. Kabir'den sonra aslin da Mslman bir hkmdar olan Ekber (1542-1605), din olmaktan daha ok felsef bir monote zm iinde Hiristiyanlik ve Yahudilik de dahil, Hindistan'da bulunan btn dinleri uzlas tirmayi denemisti. Fakat bu denemelerin en ilgi ekicisi ve kalicisi, Kebir'in atig i yolda yryen, onu sistemlestirerek bugnk "SihiznV'in ortaya ikmasini saglayan Nanak' mkiydI. Nanak, M.S. 1469 yilinda, simdi Nankana Sahib adini tasiyan, Lahor'un gneybatisin a 60 km. mesafede bulunan, Talvandi Kynde dogmustur. Nanak'in ocuklugu ve yetiskinl ik agi, bu kyde gemistir. O, bu ky terketmeden nce evlenmis ve iki oglu olmustur. Faki r olmasina ragmen o, yksek sayilabilecek bir kasta mensup ailenin ve Hindu bir evr enin ocugudur. Nanak, henz gen iken, Talvandi Kyn (Nankana Sahib) ter-kedip Sultanpur sehrine gitti; orada Mslman bir idarecinin hizmetine girdi ve senelerce bu grevini srdrd . Bos zaman larinda da ormana ekilip dsncelere daldi. Rivayete gre, bu zahidne gezilerinin birinde , kendisine "Yaratici, korku ve dsmanliktan beri, dogmamis, zti ile kim, yce bir Tan ri'nin bulundugu" seklinde va'zetme grevi verildi. Bunun zerine Nanak, 1500 yilina dogru, vazifesini ve Sultanpur'u ter-kedip, bir tek ve gerek olan "tann"si hakki ndaki dsncelerini yaymaya alisti. Bu konudaki vaazlariyle shrete kavusan Nanak, kutsa l yerleri ziyaret etti ve muhtelif din mensuplariyla tartismalara giristi. Bu si rada bir zengin tarafindan serefine Ravi Nehri kiyisinda kurulan Kar-tapur Kyne ye rlesti ve hayatinin son on yilini burada geirdi. Bu kyde yeni inancini yaymaya bas ladi. 1539 yilinda, 70 yasinda iken,bu kyde ld. Geride iki ogul ve ok sayida Sih (sa kirt) birakti. [106]

2- Sihizmin Dogusu Islm'in Hindistan'a girmesinden sonra, Islm ile Hinduizm arasinda bir uzlasma z emini arama alismalari baslamistir. Nanak'inki bunlarin en dikkat ekicisidir. Islm f ikirlerden istifade eden Nanak, nceleri, bir din kurma iddiasinda bulunmamistir. O, Hinduizm'in rf, det ve kltrn tasfiye etmek; politeizmi, putulugu ve kast sistemini rtadan kaldirip Islm ile Hinduizm arasinda orta bir yo! bulmak istemistir. nce siya s olarak baslayan bu hareket, daha sonra din bir veheye kavusmustur. Islm mutasavvif larinin etkisinde kalan Nanak, Kuzey Hindistan'da vaazlarda bulunmus ve sinkreti st (uzlastirmaci) Sih hareketini ortaya ikarmistir. O, Islm'in bir tek Tanri ve on un sifatlari gibi bazi hususlarini benimsemistir. Ona gre Tanri; tektir, ebeddir, grnmez, szle anlatilmaz, heryerde hazir ve nazirdir. Bunun yaninda o; hint felsefes inden gelen "Maya" ve "Nirvana" tasavvurlarini benimsemis, tenash fikrini kabul et mis, fakat avatara'lara inanmayi reddetmistir. Tanri'nin birligi, ibadette ilh adin tekrar tekrar zikredilmesi, esitli kastlardan insanlarin esitligi, putlara tapinmanin ktlg, kardese sevginin nemi ve rehber olarak " guru"ya ihtiya bulundugu seklinde zetlenen bu din anlayis Nanak tarafindan herkese uygun bir sekilde sunulmus ve hayat nizami olarak sistemlestirilmistir. [107]

3- Nanak'tan Sonraki Durum

Nanak, lmeden nce, en sadik tilmizlerinden Angad'i Sihlerin "guru"su (rehber, havr) olarak kendine halef tayin etti. Nanak'in lmnden sonra, halefleri arasinda Nanak'in telkin ettigi tenash inanci geregi, onun ruhunun sirasiyla kendini takip eden "g uru"ya geecegi fikri ortaya ikti. Bunun iin gurularin hepsi, Nanak'in yeni tezahr ola rak grld. Iki yzyila yakin bir sre cemaat, bir seri guru tarafindan idare edildi. Bu silsile, X. Guru Govind Singh'in 1708'de lmyle sona erdi. Bu gurularin tilmizleri, nce "Nanakpanthiler (Nanak taraftarlari) olarak adlandir ilmis ve bir mddet sonra "Sih" (Sanskrite irak veya tilmiz) adini almistir. Sahip ol duklari sistem de Batililarca Sihizm olarak adlandirila gelmistir (Kendileri "Gu rmat" kelimesini kullanirlar). Nanak'in 1539'da lmnden sonra yerine 2. guru olarak Angad geti. Nanak'in oglu Sri Ch and'a uyanlar Udasis cemaatini olusturdu. Bunlar sakal, sarik gibi hususlari yer ine getirmemekle digerlerinden ayrildilarsa da yine Sih olarak kaldi. 1552'ye ka dar guruluga devam eden Angad, Nanak'in siirlerini topladi. Pencap'ta kullanilan Gurmukhi kutsal metni Angad'a dayandirildi. Sihler arasinda birligi ve beraberl igi saglayan 3. guru Amar Das (. 1574) oldu. O, kendisini ziyaret edenlerin sakirt lerle birlikte yemek yemesinde israr etti. te yandan dogum ve evlilik detlerinde S Ihlerin kendilerine mahsus trenler yapmalarini sagladi. Ondan sonra damadi Ram Da s (. 1581), misyoner faaliyetleriyle taraftar kazanma yolunu benimsedi ve 4. guru olarak kisa bir sre grev yapti. Cemaat ve inan bakimindan en nemli gelisme Ram Das'i n en kk oglu 5. guru Arjun'un zamaninda oldu. Arjun, Amrit-sar'da Altin Mabedi (Har imandir) yapim isini sona erdirdi. Bu mabedin yapimina Ekber Sah'in verdigi araz i zerinde Ram Das zamaninda baslanmisti. Yaninda havuz bulunan bu mabed, Sihler ii n ok kutsaldi ve merkez neme sahipti; ziyaret ediliyordu. Yine Arjun zamaninda Sihl erin kutsal kitabi olan Adi Granth biraraya getirildi; bu kitapta Sihle-rin din i nan ve ahlk kurallari ortaya konuldu. Arjun etkili bir hitabete de sahipti. Ancak E kber zamanindakinin aksine oglu Cihangir devrinde Arjun, hkmdara isyan eden oglu Hs rev yanlisi oldugu gerekesiyle, yakalandi ve cezalandirildi. Hargobind (. 1664) , babasi Arjun'un 1606'da lmesi zerine 6. guru olarak Sihlerin basina geti. Onun zama ninda bu topluluk, Cihangir ve daha sonra oglu Sah Cihan'a karsi asker teskilatla nma yoluna gitti. Ancak dzlk yerlerde onun asker gc Mogollarinkine denk degildi. Bu s ebeple Himalaya eteklerindeki KIratpur'a ekildi. O ve 7. Guru Har Rai (. 1661), ken dilerine bagli Sihlerden zaman zaman ayri bulunmak zorunda kaldi. 8. Guru Hari K ishen, amcasi Tegh Bahadur'u (. 1675) 9. Guru olarak tayin edip ld. T. Bahadur, hal ktan byk destek alarak, Pencab'da ayak diredi. Sonunda yakalandi ve Delhi'de cezal andirildi. Onun oglu Go-bind, 10. ve sonuncu Guru olarak, Sihleri asker bakimdan glendirdi. Gobind'in baslica icraati, taraftarlarini "Khalsa" (Halsa) denilen bir cemaat te skilati iinde siki sikiya kaynastirmasidir. Khalsa'ya girenler Pahul denilen bir takdis merasiminden gemekte ve "k" ile baslayan su bes esasi yerine getirmektedir :1. Sa ve sakallarin kesilmemesi (kesh), 2. Tarak takilmasi (kangha) ve sarikla o nlarin intizaminin saglanmasi, 3. Diz altinda baglanan kisa pantolon giyilmesi ( kach), 4. Sag bilek zerine elik bilezik takilmasi (kara), 5. Kama tasinmasi (kirpa n). Khalsa'ya pahu! merasimiyle giren yelere "Sih adabi" aiklanirdi ve onlar "singh" ( aslan) olurlardi. Khalsa'ya kabul edilenler siki bir disipline alistirilirlardi. Onlar, alkoll iki kullanmaz, sigara imez, Islm usulle kesilmis et yemezlerdi. Gobind' le birlikte guru silsilesi sona erdi. O, kendisine uyanlara artik Granth'i guru edinmelerini syledigi iin, Sihler kutsal kitaplarini Guru Granth diye de adlandird i. Arjun zamaninda Kutsal Metin belirlenmis olmasina ragmen Gobind, Arjun'un ve babasi Tegh Bahadur'un ilhilerini de iine alan genisletmeler yaparak metne son sekl ini verdi. Bugn Gobind'e nispet edilen din ve felsef yazilari iinde bulunduran Dasam Granth denilen ayri bir metnin bazi paralari Sih ibadetinde ve diger bazi vesile lerle kullanilirsa da bu Adi Granth'la bir tutulmaz. di Granth, ogunlugu ilk, besi

nci ve dokuzuncu guruya ait 6.000 ilhiyi iinde bulundurmaktadir. Bunlarin 2.000'den fazlasi Arjun'a aittir. Ilk dzenlemede agirlik Nanak'tadir. Sihlerin gnlk ibadetle rinde merkez neme sahip sabah duasi da Nanak'a aittir. Adi Granth'da gurularinkile r disinda Ferid (XIII. Yzyil ?), Nam Devir (1270-1350), Kabir (Kebir) (tah. 1440-1518) gibi Hindu ve Mslman kaynakl ar, zellikle bhakta'lar ve sfiler'den alma ilhler de bulunmaktadir.

Gobind'in tuttugu yol bazi sosyal problemleri de beraberinde getirdi. nk mahalli Sih nderlerinden birogu, Ksatriya ve Vaisya gibi st kastlardan olduklari iin, Hinduizml e btn btn baglarini koparmak istemiyorlardi. Bylece yeni cemaatte g ogunlugu, ifti asan Jatlara geti. Bu Khalsa ile baglantisini srdrmekle beraber yeni cemaatin bes t emel almetini kabul etmeyenlerin durumu iki grup ortaya ikardi: 1. Kesadharler (tra s olmayan Sinler), 2. Sahajdhriler (inancin btn gereklerini yerine getirmek iin vaki t isteyenler). Din kkleri Sri Chand'a dayanan Udasis cemaati de bu ikinci grup iind e yer almaktaydi. Gurdvara denilen mabedlerin idaresi uzun sre bunlarin elinde kal misti. Sih asker hkimiyeti, Ranjit Singh'in (1780-1830) zamaninda, Pencap mill glerine dayan arak kurulmussa da bu Sih kralligi, Britan-yalilarla iki harp sonunda yikildi ve ortadan kalkti (1849). Bununla beraber Ranjit Singh'in devrinde Sinlerin itibar kazanmasi sonucu, Khal-sa'ya girmeseler de byk sayida Hindu kitlesi Sihlere katild i. Bunlar, bir veya iki erkek ocuklarini Kesadhari olarak yetistirdiler. Kesmir'd e nceleri bunlar kuvvetli idiler. XIX. Yzyilin ikinci yarisinda Arya Samaj ve Hiristiyan misyoner faaliyetleriyle mc adele gayesiyle ve Britanyali isgalcilere karsi SI-hizm'in itibarini glendirmek iin reform hareketleri baslatildi. Khal-sa'nin destekledigi okullardaki egitim-greti mi gelistirmek iin dzenlenen SIgnh Sabha teskilati bunun rnegidir. Byle faaliyetler Hinduizm'e geri dns engelledigi gibi, onlardan yeni katilmalara da firsat verdi. Ud asis cemaatinin kontrolndeki mabetlerin bu yari Hindu evreden alinmasi, Akali Dal' in 1920'lerde kurulmasindan sonra, onlarin asker politikalari sayesinde basarildi . 1947'de Hindistan'in bagimsizligi zerine Akaliler ve digerleri Pencap'ta ayri b ir Sih eyaleti Istediler. Sonunda Hint Devleti bunu kabul etti. XX. Yzyilda Sahajdhr Sihleriyle ilgili kayda deger bir gelisme, Kesadharler arasinda ayri bir Khalsa hviyeti olusmasi sonucu, Hinduizm tarafindan yutulmaya baslamalar idir. Bu yzden Gobind'in reformunun yerinde olup olmadigi gndeme gelmistir. Gobind' e uyanlar, o Khalsa'ya girenlere Singh (aslan) lakabini vermis ve Singhizm'i olu sturmuslardir. Bylece Sihizm ile Singhizm arasinda bir ayrim yapilmaya baslanmist ir. Bununla beraber Sihizmin ilahiyati pek degismemis; tek Tanri ve tenash inanlar i devam etmistir. [108]

4- Sihlerin Inanlari, yinleri ve Ibadetleri Sihler, bir tek Tanri'ya ve Adi-Granth adli kutsal kitaba, bir kimsenin fiillerin in gelecek hayattaki haline tesir edecegine (karma) ve ruh gne (tenash) inanirlar. Sihlerin ibadeti, basit ve sadedir. Din ve itima faaliyetlerinin merkezi Amritsar'd aki Altin Mabeddir (Harimandir). Altin Mabedin havuzunda ibadet kasdiyla yikanirl ar. Mabette sembol olarak Adi-Granth ve bir kili bulunur. Seremonileri (yin ve iba detleri) basit bir duadan, bir nevi abdest almaktan (yikanmak) ve Amritsar'a "ha c" iin gitmekten ibarettir. Dindar bir Sihin gnlk ibadeti, din hkm altinda toplanmaktadir: 1- Adi Granth'tan ve Guru Nanak'a ait pasajlardan ezber okunmasi,

2- Ailev bir vecibe olarak her sabah toplanip Adi-Granth'tan herhangi bir yerin ok unmasi, 3- Tapinaga (gurdvvara) ibadet iin gidilmesi. Sihizmin inan ve ibadet usullerinde mezhepler arasinda bazi farklar vardir. Hindu lardan tamamen ayri, farkli bir cemaat teskil eden Sihler, dogum ve evlenmelerde Hindu yinlerine riyet etmez, brah-man'a ihtiya duymaz ve Veda'lara basvurmazlar. K ast yapisina dikkat etmeden evlenirler. Evlenmelerde Adi-Granth'dan metinler oku nur. Sihler, Hindular gibi, llerini yakar, fakat geride kalan dul kadinlarini yakmazlar ; dul kadin ve erkeklerin evlenmelerine izin verirler. Inege saygi inancini deva m ettirirler, fakat genelde et yemekle, Hindulardan ayrilirlar. Sihler, sigara ve sarap imezler (simdi bu konuda olduka msamahakrdirlar). Trasli ve trassiz olmak zere de ikiye ayrilirlar. Nanak'a tabi olup Khalsa'ya dahil olmayan lar, sa ve sakallarini tras eder; Khalsa'ya dahil olanlar uzatirlar. lm cezasi, hem en hemen hi uygulanmaz. Sahislara karsi islenen cinayetler, para ile karsilanir. Sihler, talim ve terbiyeye nem verirler. ocuklarini ocukluk agindan itibaren sikinti li, yorucu bir hayata alistirirlar. Onlar Hindistan'in en Iyi at binicileri ve as kerleridir. Bundan dolayi bugn, Hindistan'in koruma ve gvenlik grevlilerinin ogunlugu nu Sihler olusturur. Askerlik yaninda ziraata da nem verirler. Fabrika sahibidirl er, Hind'in meshur iyi kalite ynf kumaslarini ve atesli silahlarini bunlar imal ed erler. Bugn Hindistan'da 10 milyon civarinda Sih vardir. Sayilarinin azligina ragmen ask erlik, tasimacilik, siyaset, spor, egitim ve ekonomi alanlarinda sz sahibidirler. Hindularla, inan ayriligi yznden, aralarinda zaman zaman tartismalar olmaktadir. [1 09]

H- ZERDSTLIK Iran dinleri ierisinde, tek Tanri inanisina yer vermesi bakimindan, en dikkat ekic isi Zerdstlik'tir. Bu din, adini kurucusundan alir. Kurucusu Zerdst'tr. Bu dine, daya ndigi tek tanri Ahura-Mazdah'a nisbeten "Mazdeizm" de denilir. Bati'da Zerdstlik, "Zo-roastrisme" olarak adlandirilmaktadir. [110]

1- Zerdst'n Hayati Zerdst kelimesi (Zoroaster), Zarathustra'nin Yunanca karsiligidir (Zarath: gzel, d ogru; stra: develer demektir. Gzel develere sahip olan anlamini ifade eder. Halk d ilinde Zerdst, yasayan yildiz olarak nitelendirilir). Zerdst'n dogumu, M.. 570 olarak tahmin edilmektedir. Zerdst, Iran dinleri zerinde nemli bir etki birakmistir. Tekt anrili bir inan telkih ettigi iin onu bir peygamber olarak kabul edenler bulundugu gibi, ona bir hakm veya saman olarak bakanlar da vardir. Gatha'lar diye adlandiri lan kutsal metinler ona dayandirilir. Zerdstler ise syle inanmaktadir: Zerdst, bir peygamberdir. Onun soyu "ilk insan"a dayanmaktadir. Babasinin adi Puru sesb, anasinin adi Dogduye'dir. O, soylu ve mtevazi bir ailenin ocugudur. Azerbayc

an'da dogmustur. Otuz yasinda ona peygamberlik grevi verilmistir. Taraftarlariyle Aivitak suyu kenarinda halvete ekilmistir. Halvete ekildiginin 45. gnnde, rdi Behist ayinda, bir gece sabaha karsi "miraca" ikmis ve ruhani ykselmenin sonuna varmisti r. Vohumenah (Behmen) denilen melek gelmis, herseyden elini ekmesini ona tenbih e tmis ve onu cennete gtrmstr. Ona, orada, feristehler (melekler) hrmet etmistir. Zerdst , sonra tanri Ahura Mazdah'in huzuruna ikmis ve "HAyir Dini"nin hkmlerini grenmistir . Tanri, ona yildizlarin ve gezegenlerin hareketinden haber vermis, cennet ve ce hennemi gstermis, herseyin ilmini gretmistir. Melekler, sonra, Zerdst'in ggsn yarmis, iindekileri ikarip temizlemis ve yerine koymustur. Bundan sonra Ahura Mazdah onu, insanlari "Hayir Dini"ne davet etmekle grevlendirmistir. Zerdst, "mira yolculugunda n sonra maddi aleme, kendisine verilen kutsal kitap Avesta ile dnms ve getirdikler ini teblige baslamistir.

Zerdst, Yce Tanri olarak telkin ettigi Ahura Mazdah ile yakin irtibati bulundugunu iln etmistir. Ona gre lemde mcadele eden, Iyilik ve Ktlk diye adlandirilan iki asl ru ilkine "Spenta Mainyu", ikincisine "Angra Mainyu" denilir) vardir. Ahtfra Mazdah 'in bu iki ruhla alakasini bugn pek iyi bilemesek de o, iyilikle beraberdir. Insa noglu, bu iki ruh arasindan birini semeye mecburdur ve bu seimi onun kaderini etkil eyecektir. Zerdst'n lmnden sonra insanlar, onun karsi iktigi Mitra, Anahita gibi tanrilara tekrar tapinmaya basladi. [111]

2- Gathalar-Avesta Zerdst'ten sonra yine oktanrili inanlar yayilmissa da ona nis-bet edilen kutsal Gat ha'lar, Iran'da etkisini srdrmstr. Gathalar'in temel konusu Tann'dir ve Ahura Mazdah olarak isimlendirilmistir. Avesta, Eski Iran'in ve bugn Hindistan'da yasayan Iran asilli Parslerin kutsal kit abidir. Dili Pehlev'dir (Eski Farsa). Avesta (hikmet, bilgi anlaminda), blmden olusma ktadir:

1- Yesna: Din trenlerde okunan ilhlerdir. Zerdst'n Gatha-lari bu blmdedir. Gatha'lar, esta'nin eski metinleri ve kisimlaridir. Gathalar, Zerdst'n szleri sayilir ve husus bir saygi grr. Pehlev dilinde Gatah'nin her siirine "Gas" denir. Gatahlarin tamamin in 17 fasil, 338 kita, 896 misra ve 5560 kelimeden ibaret oldugu belirtilir. Ave s-ta'daki Gatahlar; Esnud Gat, Ustud Gat, Spentmed Gat, Vonu Hister Gat ve Vehis tvet Gat olmak zere bes tanedir. 2- Yest: Yest, Yesna kelime ailesindendir. gmek, yalvarmak anlamina gelmektedir. "Yest", Tanri'yi gme, iyi glere ve meleklere (feristeh) yakaristir. Bu blmde, esitli t anrilara yneltilen ilahiler yeral-maktadir. Gnmzde "yestler", siir halinde degilse d e ll, sairane ve yksek hayalleri ihtiva etmektedir. 3- Videvdat: "Seytanlara karsi kanun" diye de adlandirilir; seytanlara karsi t ilsimlar ve temizlenme kaideleri bu blmde yer alir. 22 fasildir, din merasimlerde o kunmaz. Yeryznn yaratilisi, iyilik ve ktlk, yemin etmek, vaadini tutmak, ahdini b ozmak, temizlik, yikanmak esaslari da Videmdat'ta belirtilir. Avesta'nin byk bir kisminin dili pek g anlasilir. Avesta, Sapur II (309-380) zamanin da biraraya getirilmistir. [112]

3- Zerdst'n Getirdigi Din Prensipler

Zerdst, Eski Iran'a "tevhd. inanci"ni getirmistir. Onun getirdigi din, tektanriya dayanmaktadir. Ondan nce Iranlilar, bir kisim tanrilara tapinmakta ve rahiplerin hazirladigi uyusturucu bir kutsal ikiyi imekle uygulanan Haoma kltn devam ettirmektey diler (Haoma, btn lemi sivi sekilde doldurduguna inanilan hayat tanrisi idi). Zerdst, insanlari dzeltmek ve dnyayi kurtarmak zere faaliyete getigi zaman, Ahura Mazd ah'a ibadet, feristehlere (meleklere) hrmet, kt glere (seytanlar gibi) lanet ve iyili kte yaris gibi konulari gretisinin temeli yapmistir.

Zerdst, daha sonralari Ormazd sekline dnsms ve Islm kaynaklarinda da "Hrmz" olarak ye lmis olan Ahura Mazdah'a ibadeti telkin etti. Ahura Mazdah (Hakm Rab anlaminda), Daryus (tahminen M.. 500'ler) ve takipileri tarafindan Bati Asya'ya getirilen ve b irka yzyil iinde Turfan'dan Habesistan'a, Indus nehrinden Ege Denizine kadar yayila n bir Yce Tanri'ydi. O, lemin tanrisi Idi. lemin gayesi; yalanin, ktlgn hakikat tarafi dan yenilmesidir. lemdeki madd ve manev nizami yaratan, tabiat kanunlarini koyan, A hura Mazdah'dir. Ahura Mazdah, yetkin, gl, ezel ve ebed, herseyi gren bilen, herseyi v areden bir "Iyilik Tanrisi"dir. Ktlk ve dsman Angra Menyu'dur. Islm kltrnde, bu gce men" denilmistir ve o, ktlgn kaynagi sayilmistir.

Ahura Mazdah nce manev bir varlik olarak kabul edilirken sonralari, Zerdst'ten nce ol dugu gibi, onun nuru atesin ihtiva ettigi yaratilmamis bir isik olarak dsnlms ve byle ce ates klt gelistirilmistir (Mecuslik). Ahura Mazdah'in yaninda alti bas melek bulu nmaktadir. Bunlara Amesa Spenta'lar (Kutsal lmszler) denilmektedir. Bunlar; Iyi Akil , Adalet (veya Hakikat), Ilh Irade lkesi, Tevazu (veya Dindarlik), Mkemmeliyet ve lmsz seklinde, Ahura Mazdah'in sifatlari, esitli veheleri ve fonksiyonlari olarak telkki edilmektedir. Zerdst'e gre bir tarafta sagduyu, iyilik ve aydinliktan olusan "Asa" (lem Nizmi), tek i tarafta da su, kttilk ve karanligi iinde bulunduran "Drug" (yalan, anarsi, fesat) vardir. Insanin iyilik tarafini semesi gerekir. Insanin bu seimi, teki dnyada sonu ve recektir.

Zerdst'n, lmden sonraki muhakeme ile ilgili telkinleri vardir. Ahura Mazdah'a inanan larin ruhu, lmden sonra drdnc gn muhakeme edilmektedir. O, nce invat Kprsnden ge r, bu lemden tekine gtrmektedir. Dinsiz, bu kprden geemeyip cehenneme dsmektedir. Di kimse ise gemekte ve cennete ulasmaktadir (ona, alti Amesa Spenta'ya sonradan kat ilan "Itaat" yo! gsterir). invat Kprsnn ortasi, kili yz gibi olmakta ve dinsiz cehen dsmekte; ancak iyi insanin ruhu geerken genis tarafi dnmekte ve o da geme imkni bulma ktadir.

Zerdst, gelecek bir "lemsmul muhakeme"den de bahsetmistir. Kendinden bin yil sonra Eh rimen'in gc zeval bulacak ve hakikat-adlet lkesi kurulacaktir. Bylece itaat ruhu zafe re ulasacaktir. Muhakeme, ates ve erimis maden ile olacaktir. Btn bu isler, Saosya nt denilen kurtaricinin dogmasiyla gereklesecektir. O, Kansava Glnde yikanan bir ba kirenin, o glde bulunan Zerdst'n tohumuyla gebe kalmasi sonucu dogacaktir. Bylece ller in dirilmesi baslayacaktir. Ilk insan Gayomart'in kemikleri hayat kazanacak, btn lle r tekrar vcutlarina kavusacak ve bir yerde toplanacaktir. Iyiler, ktler ayrilacak; iyiler cennete, ktler cehenneme gidecektir. Cehennemde gn kalinacak, sonra btn yarat ar ates irmagindan geecek, ates ktleri temizleyecek ve seytanlarla btnlesenler hari, h erkes "Ahura Mazdah'in lkesi"ne girecektir. Zerdst'ten nce, "deva" denilen ve Ehrimen'in avanesi olan seytanlara, onlari yatis tirmak zere, kurban kesilirdi. Onlarin kurbanlardan ikan bugu ile beslendiklerine i nanilirdi. Bylece onlara ibadet edilmis olurdu. Zerdst'n kurban kesimi ile mcadelesi bu sebebe dayaniyordu. Zerdst, sigir eti yemeyi de yasakladi {Hindistan'da da bu yasak vardir. Islm ile Yahudilikte ise domuz eti yemek yasaklanmistir).

Gnah, insani kt glerin esiri kilar; fazilet, iyiligin nih galebesine yardim eder. Zer kte, dogru yasama, ahlk emirlere uyma esastir. Ahlk emirler; iyi dsnce, iyi sz, iyi is

diye zetlenir. Fakirlere, cmert davranma, yabancilara misafirperverlik, btn lekelerde n uzak kalma, topragi srme, sigirlara bakrria, sikici seyleri imha da faziletli is lerden sayilir. Temiz hayvanlari, zellikle kpekleri ldrme byk gnahtir. Zina, yasaktir. Bazi cins konular ve l bedenine temas, kirlenmeye yol aar; zel yinler gerektirir. [113

4- Zerdst'ten Sonraki Din Hayat ve Mecuslik

Zerdst, lmden sonra ahlk emirlere gre ceza veya mkfattan bahseden ilk din lider ak nitelendirilir. Onun iyilik ve ktlk prensibi, insan iradesine dayanir. Bylece Ahu ra Mazdah'a tapinmayi, irade ve ameli esas alan Mazdeizm, insanin aktifligine da yanan bir dindir.

Zerdst'n telkinlerinin yayilmasi, Iran kabileleri iinde gittike artmistir. Bu telkin ler, diger inan sekillerinden etkilenip degistigi kadar, onlari etkileyip degisti rmistir. Bugn Eski Iran din elemanlarinin hangisinin Zerdst ncesi veya sonrasina ait oldugu, hangisini Zerdst'n getirdigi konusunda byk bir glk iindeyiz. Bununla beraber, rdst sonrasi Iran'da nemli bir klt haline gelen ve Islm kaynaklarinda o blgenin inanla ini ifade iin kullanilan ates kltnn {ates pe rest I i k) Zerdst'ten nce de merkez bir me sahip oldugunu biliyoruz. Bu klt, eski rilere dayanir. Zerdst'ten sonra rahipler, din temizlik idealini atesle sembollen-dirdiler. Avesta 'da bu rahipler, "ates yakan" seklinde nitelendirilir. Ssnler devrinde hkmdarin saray inda mill birligin sembol olarak kutsal bir ates gelenegi vardir.[114] Mslmanlarin I ranlilari "atese tapicilar" seklinde nitelendirdiklerinde ates klt, Iran din yapisi nin en gze arpan zelligini teskil etmekteydi. Eski ates tapinaklarinin yikintilari nin incelenisi sonucu, bir salon halindeki ates hcresinin gn isiginin sizmasindan korunmus bir sekilde yapilmis oldugu grlmstr. Bu hcredeki kutsal atese insan eli degm ezdi, nefesle kirletilemezdi. Masa ve krekle atesi besleyen rahipler, ellerine e ldiven giyer, agizlarini rterler; gnmzdeki operatrlere benzer bir kiyafet tasirlar di. Kutsal hcredeki ates, yinle temizlenmis odunlarla beslenir, bu hcreden evlere a linan ates artik sndrlmezdi. Zerdst, Dogu Iran'da yasamisti. Zerdstlik {Mazdeizm), Bati'ya dogru yayilirken Ragh a {Tahran yakininda) bu dinin merkezi olmustu. Ancak Zerdst'n telkinlerinden de uz aklasilmaya baslanmisti. Kable dinlerine ait "Yazata'lar" da tanri edinilmisti. B unun yaninda, zamanlarin sonunda Zerdst'n ikinci defa yeniden gelecegi fikri ortaya atildi. Onunla ilgili esitli efsaneler yayildi. Ragha'da Zerdstlik, bir Med rahip sinifinca yrtlyordu. Bunlara Mecs (Maci'ler) deniliyordu. Mecsler, aslinda Zervanist'ti. Zervan (Zurvan), zaman tanrisi olarak kabul ediliyo rdu. Mecsler, zaman ve lemin devreleri konusunda olduka zengin bilgilere sahipti. Zer dstlik ile Zervanizm arasinda bir sentez kurmuslardi. Ahamenidler {M.. 550-331), Ahura Mazdah'a tapinmak, Zerdst'e yer vermekle beraber, Eski Iran tanrilari Mitra ile Anahita'ya da tapiniyorlar, kanli kurban sunuyorl ardi. Bylece Zerdst'n yasakladigi seyleri yapiyorlardi. Partlar (M.. II. Yzyil-M.S. III. Yzyil), Zervanist idi. Zervan (Zurvan), Ohrmazd (Ah ura Mazda'nin Pehlevcesi, Islm kaynaklarinda Hrmz) ve Ehrimen'in (Zerdst, Gatha'larda Angra Mainyu diyor) yaraticisi olarak kabul ediliyordu. Bu devirde bir leme mevcu ttu. Bu lemeye Zervan, Ohrmazd ve Mitra (Mihr) girmekte idi. Ehrimen, bu lemenin kar sisinda yer aliyordu. Mitra, kurtarici olarak grlyordu. Boga kurbani, kltte nemli bir yere sahipti (Partlar'da ayrica Man-deizm ve Maniheizm seklinde iki din daha va rdi). Sasnler devrinde (226-650), esitli Iran dinleri birbiriyle mcadele halindeydi. Zerva nist Mecuslik, Maniheizm ve Mitraizm bunlardandi. I. Behram, Maniheizm'i yasakladi

. Sasanlerin mahall kabilelerinde, eski Fars gelenegini yrten ates klt rahipleri "berb tlara karsi Mecs gelenegi rahipleri "mobaflar stnlk kazandi. Kendilerine mahsus Zerva nist gelenek iinde Zerdstligi yasatan Mecsler oldugundan, bu din bylece Sasan Imparato lugunun devlet dini oldu (Erdesir zamaninda). Ancak bu, saf bir Zerdstlik degil, Ze rvanizmin bir hayli elemaniyla karistirilmis ve benligini kaybetmis bir bakiye i di. Sapur II zamaninda "Avesta" yazdirildi. Bununla beraber bu gelismeler, Zerdstl igi kati yincilik ve sekilcilige dsrp yayilmasini durdurdu. Zervanizm; zaman, gk ve k aderin her seyi kontrol altinda tuttugu, insanin takdir edilen karsisinda btn btn gsz dugu telkiniyle Islm dnyasinda daha sonra grlecek Cebriye durumuna dst. Sasan Imparatorlugu Mslmanlar tarafindan ortadan kaldirilmakla beraber, Mecs gelenegi nin Mobat'lari varliklarini korudu. Hatt XIX. Yzyilda Pehlev dilinde eski metinler dzenlendi. Ancak bu dinin mensuplari gittike azaldi. Iran, Mslman oldu; ancak eski Iran gelenegi de tamamen ortadan kalkmadi. Bu toprakl arda ortaya ikan Islm mezheplerinde eski inanlarin izlerini bulmak mmkndr. Cebriyye'de (Iran'da kalanlara "Ceber" denildigi hatirlanmalidir), Si Imam ve Mehd-yi Muntaza r (Beklenen Mehdi) doktrinlerinde, dervis geleneklerinde bu grlebilir. [115]

5- Parslik ve Gnmzdeki Ates Klt

Pars, Iranli anlamina gelir. zellikle Bombay'da oturan Kuzeybati Hindistan'daki Zer dst topluluguna bu ad verilir. Parsler, 641'de Mslmanlarin Iran'i fethetmeleri sonucu , VIIL Yzyildan itibaren Hindistan'a g eden Iranli'lardir. Iran'da kalip inanlarini d evam ettirenlere "CebeHer (Geber'ler) denir. Parsler, nce Kathiavar'daki Diu, sonra Gucarat'taki Sencen'e, daha sonra da simdi kaldiklari diger yerlerde ikamet ett iler. Onlarin kaldiklari nemli bir merkez Surat yakinindaki Nausari'dir. Surat, B atili tccarlar iin nem kazaninca Parsler madd refaha kavustular. Daha sonra ticaret m erkezi Bombay'a geince onlardan ogu buraya g ettiler. XIX. yzyilin ilk yarisinda Brita nya usul grenim Bombay'a girdiginde Parsler hizla bu kltr benimsediler. Bylece ticaret ve imalatta nemli bir durum kazandilar.

Hindistan'da yerlesen Parsler, bir Hindu kasti gibi teskilatlandilar. Onlarin byk b ir kismi simdi ileri gelen tccarlar, endstriciler ve bankerlerdir. Bundan dolayi, Hindistan'a gelmelerinden bu yana ticaretle ugrasan bir topluluk olarak kendi in anlarini da byk bir muhafazakrlikla devam ettirmislerdir. Geri Mslmanlar daha sonra Hi distan'i da fethetmislerdi; ancak Parsler bu defa ne baska bir yere g etmisler, ne de Iran'a dnebilmistir. Onlar, XV. Yzyilda Iran'da kalan Ceber'lerle temas kurmus, Pehlev literatrn getirtebil-mislerdi. Bylece Sapur II zamaninda tertiplenen Avesta, eski materyalle genisletilmis oldu. Ancak bu, nce XVIII. Yzyilda takvimden kaynaklan an bir mezhep ayriligina yol ati. Sonra XIX. yzyildaki reform hareketi kendini gste rdi. Yeni arastirma ve incelemeler sonucu, rahip zmresinin yin tarzinin Avesta'ya uygun olmadiginin belirlenmesi zerine bu yola gidilmisti. Bununla beraber bazi yo rumlarla eski gelenegi savunanlar da vardi. Reform, tedric olarak tuttu. Cemaatte bir yandan dnyevlesme, te yandan da mecaz aiklama yollariyla muhafazakrligi sorgulayan tesofik egilimler agirlik kazandi. Simdiki Parslik, kuvvetli monoteist karakterlidir. Merkezi yine dayanan tanri semb ol atestir. Kltn tapinaklari vardir. Bu tapmaklara Pars olmayanlar alinmaz. Gnde bes defa atesin temizligini korumak iin temizleme yinleri yapilir. Bu yinler, rahipleri n nezaretinde yrtlr. yinlerde Avesta'dan ilhler, paralar okunur. Sunu ve kurbanlara rilir. ller, sehirden uzak "Dakhma" denilen l kulelerine (sessizlik kuleleri) birakil ir. Bu kuleler, necis sayilir. Kuleler, 4-5 metre yksekliginde, silindirik yapila rdir. Terasinda iplak ller sira halinde yatirilir. Yirtici kuslarin, akbabalarin etl erini gagalamasi ve gnesin kemikleri kurutmasi sonucu bu kemikler, kulenin iinde d epolanir. Bylece topragin kirletiimedigine inanilir. Hindistan'daki Pars toplulukla ri, bu din gelenegi devam ettirirler. Onlar, oturlmayan, cin, seytanin top oynadig

i yerlere "sessizlik kulesi" derler. Halk, Dakhmalar'dan korkar. Dakhmalahn zel hi zmetileri vardir.

Parslikte ayrintili takdime veya kurbanlar bir sistem iinde yrtlr. Bu takdime ve kurba n sistemi, eski Iran din gelenegindeki Haoma veya benzeri Hint gelenegindeki Vedi k Soma'dan rahiplerce ilk sikmayla elde edilen aci bir bitkinin suyu olan ve yin e "haoma" diye adlandirilan sivinin takdimesi gibidir. Hayatini dogru srdrme, ahlk v e temizlik kurallarina bagli kalma "asa" diye adlandirilir (Vedik "rta" terimiyle esanlamli). Ahura Mazdah'in Amesa Spentalari denilen alti sifati (veya melegi) arasindan biri Ardibehest seklinde Tanri'nin kozmik yaratici dzenini ifade eder k i asa da bu dzenle ilgilidir. Ahlk prensipler maddede zetlenebilir: 1. Iyi dsnce (h ), 2. Iyi sz (hukhta), 3. Iyi is (huvarsta). Iyilik, yardima nem verilmesi bu toplulugun gretim ve sosyal refahini artirmistir: Caynistler gibi Parsler de kast sisteminin disindan evlenmeme gibi bazi zellikler ini benimsemislerdir. Bununla beraber Avrupali'larla evlenenler vardir. Parslerin az bir kismi diger dinlere dnms, fakat ogunluk gnmze kadar varligini devam ettirebilm istir. Bugn sayilari Hindistan'da birka yz bin kadardir. 1772'de Anguetil du Perron, bir Pars Avesta nshasini Fransa'ya getirerek, Avrupa'da eski Iran kltr, din ve literatryle ilgili alismalari baslatmistir. [116]

I- SABLIK 1- Genel Bilgi[117]

Kur'an-i Kerim'de ayette[118] Sabilerden bahsedilmektedir. Bu ayetlerden ikisinde Sabiler; Inananlar, Yahudiler, Hiristiyanlar ile; ayetlerin digerinde de Inananlar , Yahudiler, Hiristiyanlar, Mecusler ve "ortak kosanlar" ile beraber zikredilmekt edir. Bunlardan ikisi birbirine yakin ifadeler tasimaktadir. Bakara Sresi'nin 62. yeti syledir: "Sphesiz inananlar, Yahudilerden, Hiristiyanlardan ve Sabiler'den, Al lah'a ve Ahiret Gnne inanan ve iyi isler isleyenler iin Rablerinden ecirler (karsil ik) vardir. Onlar iin korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir".[119] Kur'an'da adi gee n Sabileri, "Ehl-i Kitap" dinleri arasinda saymak uygun olacaktir.[120] Kur'an'da sadece ayette kendilerinden bahsedilen, bunun disinda inan ve ibadetleri n tarihi gelisimleri hakkinda ne Kur'an'da ne de Hadislerde bir bilgi olan Sabile r'in kim oldugunu, sabip olduklari dinlerin neleri ierdigini ortaya koymak gnmijz ii n oldugu kadar, bir Dinler Tarihi kitabi iin de nemlidir. Bunun iin Sabiler'in din in anci olarak bilinen Sabilik hakkinda bilgi verilecektir. Yapilan arastirmalar Sabl ik'in mensubu az da olsa, yasayan dinlerden oldugunu ortaya koymaktadir. Sabiler gnmzde, Irak'ta, Firat ve Dicle irmaginin birlestigi blge ile Iran'in Irak'a yakin kisminda, Karun irmagi boylarinda yasamaktadir. Bunun yaninda, Bagdat ve B asra gibi sehirlerde de daginik sekilde yasayan Sabilere rastlanmaktadir. Ortadog unun erken dnemlerinde nemli bir "din inan" olarak yasamis oldugu anlasilan Sabitler in gnmzde sayisi olduka azalmistir. Bugn Sabiler'in sayisi 20.000 civarinda tahmin edi lmekledir.[121] Kur'an'da isaret edilen Sabiler'e Islm ncesinde Araplar'in degisik anlam ve mna ykled ikleri anlasilmaktadir. Bazi Hadislerde, Araplar'in Hz. Muhammed'e ve ashabina " sabi" dedikleri nakledilmektedir. Bu isimlendirme "sabi" kelimesine yklenen, "dnmek", "ortaya ikmak", "degismek", "meyletmek" anlamlariyla irtibatlandirilmistir. Atala rinin sahip oldugu "dini" terkederek tevhid esasina dayanan bir dini savunmaktan dolayi Hz. Muhammed'e (sas)de, "dnmek", "meyletmek" ve "degismek" anlaminda sabi d edikleri kaydedilmektedir.[122]

Kur'an'da ve Hadislerde Sabiler'in yer almasi, Kur'an'in vahyedil-digi dnemde din b ir topluluk olarak Sabiler'in varoldugunu gstermektedir. Zaten Hicr ilk yzyilda Sabil er, Mslmanlarin hakimiyeti altina girmis ve onlara zimmlik stats taninmistir. Bu stat alife Me'mun zamaninda (170-218 H./ 786-833 M.) olmus ve bu konuda degisik rivaye tler nakledilmistir. SabilerIn dili Mandence'dir. Bu dilde sabaa, "vaftiz olmak" (boy abdesti almak) g ibi anlama gelmektedir. Bundan dolayi sabi kelimesinin "dnmek ile iglili degil bu " boy abdesti almak" anlamina gelen sabaa kelimesiyle ilgili olacagi ileri srlmekted ir. Sabilik, M.. 2000'li yillarin ncesine dayanan bir gemise sahip oldugu tahminler aras indadir. Nasil dogdugu, kim tarafindan kuruldugu veya yayildigi aik ve net olarak bilinmemektedir. (Bundan dolayi Sabilik olduka karisik ve karmasik bir din yapiya sahiptir. Bir din kurucusu, peygamberi yoktur). Birbirine zit gibi grnen birok konu yu bira-rada bulundurmaktadir. Buna sebep Kutsal Kitaplarindaki bilgiler gster ilmektedir. Buna, hem Sabi literatrndeki bilgiler hem de Sabiler'in gizli ve kapali toplum yapilari sebep olmaktadir.J3nmzde de Firat, Dicle ve Karun nehirlerinin ken arindaki kasaba ve kylerde yasayan Sabiler, komsularindan ayri olarak yasamakta ve "kapali toplum yapilari"ni korumaktadir. Bu durum da, onlar hakkinda degisik grs v e kanaatler olusmasina yolamaktadir.

Sabiiigin ilk defa nerede ve ne zaman ortaya iktigina dair esitli grsler vardir. Bunl ardan Sabi kaynaklarindaki grsler, inanlarina dayanak yaptiklari iin, gnmz bakimindan tasimaktadir. nk esas olan nasil inanilmasidir. Bu kaynaklara gre Sabilik, dinlerin i lk tipidir ve Hz.Adem ile birlikte ortaya ikmistir. Sabiiigin Kutsal Kitabi Ginza' da; Adem iin bir evlilik dzenlendigi, onun egitildigi ve kendisine bir kadin bahse dildigi ve ailesinin ogaltildigi yeraimaktadir. Sabilik'te bir din kurucusu, bir peygamber szkonusu edilmemektedir. Sabiler'e gre Sab ilik "Isik Elisi"nce ilk insana gretilmis ve ondan sonra nesilden nesile aktarilara k gnmze kadar ulasmistir. Ancak Hz. Yahya, Sabilik'te nemli bir sahsiyet olarak kabul edilmekte; "dogrulugun peygamberi" ve "ilh eli" olarak tanimlanmaktadir. Sabiler; Ya hyayi, ilh mesaji kendilerine getiren bir "eli", bazi ibadetleri uygulayan ve greten bir rehber, bir gretmen ve "ktii gleri" yenebilmek gayesiyle "isik yolu"nu izleyenler e kytsal metinleri teblig eden bir tebligci olarak kabul etmektedir. [123]

2- Kutsal Kitaplari ve Kitap Anlayisi Sabiler, genis bir din literatre sahiptir. Bu literatrn dili, Sabileri'in dili sayilan Mandence'dir. Gnlk konusmalari Arapa olan Sabiler, Mandence'yi sadece ibadet dili o larak kullanmaktadirlar. Ibadetlerde kullanilan Mandence'nin manasini bilen ve a nlayan ok azdir. Rahiplerden sadece bazisi ibadetlerde kullanilan Mandence'yi anl ayabilmektedir. Sabitler, deri zerine yazmak yasak oldugundan, kutsal metinlerini genellikle papirs ten veya metalden levhalara yazmislardir. Kutsal metinleri yazma isi rahiplere t ahsis edilmistir. Yazmada kullanilan mrekkep zel olarak hazirlanmakta ve kullanmad an nce kutsanmak-tadir. Siradan Sabilere kutsal metinlerin okuyup yazilmasi gretilm emektedir. Bu durum rahiplerin para kazanma istegine baglanmistir (Rahipler iin k utsal metinleri yazma bir geim vasitasi olmustur). Kutsal metinlerde yazili olan gretilerin yabancilar tarafindan grlmesine iyi gzle ba kilmamaktadir. Kutsal bilgilerin ehil olmayanlara gsterilmesi "zindiklik"tir. Bu a nlayis dolayisiyle Sabitler, kutsal kitaplarini ok siki bir gizlilik iinde korumusl ardir.

Sabiler'in en nemli kutsal kitaplari Ginza'dir. Ginza; Ginza Rabba (Byk Hazine) veya Sidra Rabba {Byk Kitap) gibi adlarla adlandirilmaktadir. Ginza, Sag Ginza (Ginza Ymina) ve Sol Ginza (Ginza Smala) gibi iki ana kisma ayrilmaktadir. Sag Ginza; G inza'mn byk bir kismini olusturmakta; mitolojik ve kozmolojik konulari iermektedir. Sol Ginza ise; ruh, ruhun kurtulusu ve "br dnya" ile ilgili konulari ihtiva etmekte dir. Bu kisma, "Ruhlar Kitabi" da denilmeke-dir. Ilahiler seklinde olan bu kisim , ller iin dzenlenen .trenlerde okunmaktadir. Sabiler'in diger nemli bir kitabi da "Yahyanin gretileri"dir (Drasia d Yahya). Bu k itap, 37 kisimdan olusmaktadir. Bu kitapda genel olarak, esitli konulardaki mitoo ljik tasavvurlar ele alinmaktadir. Sabiler'in temel kutsal kitaplarindan biri de Qolasta'dir. "Koleksiyon" ve "vg" anla mina gelen olasta; gnlk bir ibadet kitabi zelligindedir; esitli dualaar ve ilahiler, (boy abdesti) vaftiz ve llerle ilgili trenler hakkindadir. Sabilik'te temel kutsal kitaplardan baska, sadece rahiplerin kul-lanndiklari meti nler de vardir. Bunlar; esitli konulardaki gizli gretileri ele almakta, din trenlerl e ilgili bilgiler vermektedir. Bu bilgiler, rahipler ve rahip adaylarinin kavray abilecegi zel ve gizli bilgilerdir. Rahiplige geis treninde rahip adaylarinca okunm aktadir (Ehil olmayanlarin duymamasi iin yksek sesle okunmaz). Bahsedilen kitaplar disinda divanlar, serhler ve tefsirler bulunmaktadir. Sihir v e by ile ilgili metinler vardir. Sihir ve byk ile Ilgili metinler, genellikle hastal iklara, belalalara, kt ruhlara, karanlik glere ve dsmanlara kasi koruyucu sifa ve iba releri ifade eden metinlerdir. Sabilik'te anak mlek gibi objelerle maden levhalar zerine yazilmis sir metinler nemli er tutmaktadir. Bu metinler, genellikle "kt ve karanlik gler, ugursuzluk, kara by ve insanlara musallat olan seytan ruhlara karsi yapilmis by bozma veya ktlklere karsi iy i ruhlari agirma mahiyetindeki sifreli ifadeleri ihtiva etmekteidir".[124]

3- Inan Esaslari Sabilik'in inan esaslari, "sir dinleri"ne ait zelliklere sahiptir. Bu zellikler, baz i arastiricilari farkli kanaatlere sevketmistir. Gnmzde Hiristiyanlik gibi dinlerde varolan bazi "sir" tasavvurlarinin kaynagi Sabilige dayandirilmak istenmistir. Bir dinde inan esaslari denilince Yce Varlik (Tanri), peygamber veya din kurucusu, yaratilis , lm ve lmden sonraki hayat gibi temel esaslar akla gelmektedir.

, Sabilik'te, btn varliklari vareden bir "Yce Varlik" inanci vardir. Bu "Yce Varlik", Sabilik gretisinin temelini olusturmaktadir. Bu temel greti, "hayat" inancidir. Sa bi literatrnde "Hayat"m ne oldugunu net olarak ortaya koymanin zor oldugu belirtilm ektedir. Buna sebep, bu konuyla ilgili Ifadelerin sifreler seklinde olmasi gsteril mektedir. Sabiligin kutsal kitabi Ginza'da, "Hayafin ne oldugu su sekilde belirti lmektedir: "Btn islerin tesinde olan kudretli, bilinmez Yce Hayafin gc ve ismiyle". Bu cmlede, ayni zamanda Yce Varligin niteligi, herseyin tesinde ve bilinemez oldugu ai klanmaktadir. "Hayat" inanci Sabiligin zn olusturmaktadir. Bundan dolayi, yukaridaki cmlede grldg gibi, Sabiligin kutsal metinleri, "Yce Hayat ismiyle" ifadesiyle ba lamakta ve metin ierisinde de bu ifadeye ok sik rastlanmaktadir. Hatta dua mahiyet inde olan kutsal metinler, "Hayat en stndr, en ycedir" ifadeleriyle son bulmaktadir. Sabilik'te, birbirine zit iki "gc"n varligi ve birbirine rekabet temeline dayanan bi r"dualizm" vardir. Bunlardan biri; isigi, aydinligi, hayati, verimliligi ve iyil igi temsil etmektedir. Bu "g", "Isik Alemi" olarak bilinmektedir. Digeri; karanligi

n, yoklugun, irkinligin, eksikligin, kurakligin ve ktlgn temsilcisidir. Bu "gc"e de "K ranlik Alemi" denilmektedir. Bu iki "g", bir rekabet ierisindedir. Onlarin rekabeti, hayatin sekil almasinin ve dzeninin sartidir. Bunlar, ayni zamanda birbirinin ayr ilmaz parasi ve birbirinin varliginin sartidir. Bu iki zit "g"den Isik Alemi'nin ba sinda "Yce Varlik" yeralmaktadir. "Yce Varlik", hayati ve verimliligi sembolize ed en Hayat'in kisilestirilmis hali olan "ilk Hayaf'tir. Isik Alemi'nin basinda ola n "Yce Varlik", kutsal metinlerde, degisik adlarla adlandrilmaktadir. Bu adlar ar asinda; "Ilk Hayat", "Yce Hayat", "Yceligin Efendisi" ve "Kudretli Ruh" gelmektedi r. Gnmzde Sabiler arasinda, yaygin olarak Isik Krali anlamina gelen "malka d nhura"n in kullanildigi belirtilmektedir. Sabilerin inancina gre "Isik Krali", en stn zellikl ere sahiptir ve btn noksanliklardan uzaktir. Sabi dualizmindeki ikinci g, "Karanlik Kralfdir. Bu gce, "malka d hsuka" denilmekted ir. Bu "g", Isik Krah'na karsi bir savas iindedir. Seytanlar, devler, kt ruhlar, vamp irler, canavarlar, erkek ve disi btn kt varliklar; "Karanlik KralTnm olusturdugu dnya nin varliklaridir ve dnya zerinde yerlerini almaktadirlar.

"Isik Krah"na dahil olan "gler"le, "Karanlik KralTna dahil olan gler arasinda bir mca dele vardir. Bu gler, birbirini yok etmemekte, birbirine ihtiya duymakta, "dnyanin s onundaki genel hesapta" bu glerin hesabi grlmekte ve Isik Krali, btn gleri yok etmekt hersey, yeniden ve temiz bir olusuma kavusmaktadir.

Sabilik'te, dnyanin yaratilisi ile ilgili inanis nemli bir yer tutmaktadir. Bu inani sa gre iki lem vardir. Bu lemden biri, "Karanlik Alem"dir. Karanlik Alem, tamamiyle , kara sularla kapli, ktlk ve karanligin potansiyel bir g olarak varoldugu bir lemdir. Bu lemdeki gler, "Karanlik Alem"in disinda bulunan, hayat ve verimlilik ilkelerine sahip olan "Isik Alemi"ne karsi ilgi duymakta ve "Isik Ilkelerini ele geirebilmen in yollarini aramaktadir. Bu glerin isteklerini bilen Yce Varlik (Isik Krali), onla rin planlarini grenmek iin, Isik Elisi'ni (Manda d Hiia veya Hibil) Karanlik Alemin e gndermektedir.

Isik Alemi'nde varolan varliklarda hayat ve verimlilik ilkeleri sebebiyle devamli bir hareketlilik ve canlilik bulunmaktadir. Bu lemdeki varliklar, yeralti leminin karanlik ve ktlgnden uzak, yce Isik Krali'nm etrafinda, iyilik, gzellik ve nu r ierisinde varliklarini srdrmektedir. Isik Alemi'nin varliklari, kendi lemleri di sinda olan Karanlik Alemi'ni ve oradaki varliklari merak etmislerdir. Onlarin bu arzusu, Karanlik Alemi iin bir dnm noktasi olmustur. Isik varliklarinin "Karanlik" i le Ilk temaslari madd lem, yeryz ve insanin yaratilis srecini baslatmaktadir. Bu sr e, "Ikinci Hayat", "nc Hayat" ve "Drdnc Hayat" seklinde safhaya ayrilmak Bu safhanin sonuncusu olan "Drdnc Hayat", Ptahil diye isimlendirilmektedir. Pta-hil, dnyanin yaraticisidir. Ancak sadece kara sudan yaratmayi basaramamis; Isik Ale mi'nden aldigi hayat nurunu kullanarak kara suyu katilastirmayi, yani onun bir k ismina hayat vermeyi basarmistir. Bu safhanin baslangici olan ve "Yce Tanri"' ile birlestiren "Ilk Hayat" (Bi-rinci Hayat) ise hibir ktlgn ulasamadigi, saf, temiz ve yce "Isik Alemi"dir.

Yaratici G Ptahil, yeryznn karanlik ve kt varliklarla doldugunu grmstr. Ptahil bu k arin disinda, yeryzne hakim olacak bir varlik (Insan) yaratmak istemektedir. Bu is tegini gezegenlere amistir. Gezegenler, Ptahil'In bu teklifini kabul etmis ve Ilk insanin (Adem) yatarilmasini uygun bulmuslardir. Bunun zerine Ptahil (Yaratici G), "Adem"i yaratmistir. Ancak bu yaratma isi basarisizlikla sonulanmis, yaratilan va rlik cansiz bir varlik olmustur. Hibir sey, Adem'e can vermeye g yetirememistir. Bu nun zerine Ptahil, Isik Krah'na (Tanri) yakarmis ve O'ndan yardim istemistir. Is ik Krali,

"Adem"e can vermis ve ilh gretiyle grevlendirmistir. Ilh gretiyi alan "Adem"; Yce Tan de bas egmis, O'na dua edip yakarmis ve kt gleri reddetmistir. Adem, basit ve kt emell er ugruna insa edilen yeryznn islerini ve ihtiraslarini birakmis, "Isik Alemi"ne yne lmistir. Isik Krali da "Adem"i mkafatlandirmistir.

Ilk insan "Adem"in bu durumunu "kt gler" kiskanmistir. Adem'e karsi planlar dzenlemis lerdir. Kt gler, Adem'i dnyada yasamaya mecbur edecek komplolar hazirlamislardir. Anc ak Isik gleri, Adem'i kt glere karsi korumak, onun evlenerek ogalmasini ve kurtulusunu saglamak iin bilgiler, dualar ve ibadetler gretmislerdir. Sabitligin kutsal kitabi Ginza'da "Ptahil dnyayi yarattiktan sonra Adem'i kendi s uretinde, Havva'yi ise Adem'in suretinde yaratti" seklinde ifade bulunmaktadir. Yine Ginza'da Havva'nin Adem'e es olarak verilmesi, evlenmeleri, ocuklar ve onlard an insanligin ogalmasi anlatilmaktadir. Sabitlerde insan; ceset (pagria), ruh (nisimta) ve nefes veya candan (ruha) olusm aktadir. Can veya nefes, ruh ile hayat kazanan bedenin her trl arzu ve ihtiraslarin i ifade etmekte, bayagi niteliklere sahip olmaktadir. Sabiler ruhun, bedenden ve yeryznden ayrildiktan sonra, Abatur'un terazisi'nde tartildigina, gnahlarindan arin diktan sonra can ile birlestigine ve beraberce "Isik Alemi"ndeki makamina gideceg ine inanmaktadir. Sabitlerin inancina gre ruhun yeryzne indirilmesi ve bir bedene so kulmasi, yeryzne hakim olan karanliga ve ktlge son vermek iindir. Tanri'nin takdiri ol arak algilanan bu durum kutsal kitap Ginza'da yeralmistir. Sabilik'te inanilan ve gvenilen bilgi Tanri'nin (Isik Varligi) bilgisidir. Bu bilgi de ancak Tanri'nin bildirdigi kadar bilinen bilgidir. Bu bilgi, Sabi metinlerinde, "kurtarici gerek" (kusta) olarak adlandirilmaktadir. Sabitlerin inancina gre ruh, madd leme yalniz gelmekte ve saskin vaziyette durmaktd air. Bu durumda o kt ve karanlik gler tarafindan kusatilmakta, kendi benligini unutu p yanlislar yapmaktadir.

Yanlisa ve yaratilisa aykiri hale dsmemek iin Tanri, ona yardim etmek ve dogru yol da yrmesini ve "Isik Alemi"ne ykselmesini saglamak iin "Isik elisi"ni grevlendirmekted ir. Isik Elisi (Ilahi Eli) sahip oldugu "kutsal bilgi" sayesinde kt gler karsisinda ba sari saglamaktadir. Onun kt glere karsi savasirken kullanacagi madd silahlari da vard ir. Bu silahlar arasinda; zeytin ve menekse dalindan yapilarak basa giyilen kk bir ta da bulunmaktadir. Kt glere karsi silah olarak kullanilan bu seyler, Sabilerin gnlk adetlerinde de kullanilmaktadir. Sabilik'te gerek anlamda bir "peygamberlik inanci" bulunup bulunmadigi tartisilan b ir konudur. Bu, "peygamberlik"e bakistan ve yklenilen nitelikten kaynaklanmaktadi r. Buna ragmen Sabiler, Hz. Yahya"yi kendi peygamberleri olarak aiklamaktadirlar. Ancak Hz. Yahya'yi dinlerini getiren ve Sabiligi teblig eden bir peygamber olarak grmemektedirler. nk onlar, Sabitligin "Isik Tanrisi" tarafindan insanlara bildirildi gini ve dinlerin ilk rnegi oldugunu kabul etmektedirler. Onlar, peygamberi, Sabi i nan ve Ibadetlerini yerine getirme konusunun byk nderi olarak kabul etmektedirler. Bu nderlerin, Isik Krali tarafindan Sabiligin rnek temsicileri olmak ve Sabiligi ruhla ra gretmek iin gnderildigine, mucizevi bir surette dogduklarina ve yetistirildikler ine inanilmaktadir. Sabiligin dini edebiyatinda peygamber "nbiha* terimi ile gsterilmekte ve onunla da Hz. Yahya kastedilmektedir. Ancak Yahya'nin yeni bir greti getirdigini ve bu ugu rda mcadele ettigini kabul etmemektedirler. Hz. ibrahim, Hz. Musa, Hz. Isa ve Hz. Muham-med Sabilerce olumsuz olarak degerlendirilen sahsiyetlerdir. Bunlarla ilgi li menfi kanaatlar vardir ve onlari, ktlk peygamberi", "yalanci", "katliam ocugu" gi bi sifatlarla anmaktadirlar. Sabitlikte lm; bir yokolus degil, yeni bir hayatin baslangici; ruhun beden hapisha nesinden kurtulup "Isik Alemi"ne ykselmesi yolunun ilk adimidir. Ruh bedenden ayri linca beden, cansiz bir hale gelmektedir. Bedenden ayrilan~ruh ise; dnyada "ilahi mesaj"a uygun yasamis, kt seylerden yz evirmisse, "ykselis yolculugu"na baslamaktadir . Dnyada hayir isteklerinin eseri bir durum yasamis olan ruh, "kapkara elbiseler giymis" olarak bedeni terketmektedir. Bedenden ayrilan ruh, mezardan ikarak 45 gn srecek bir yolculuga baslamaktadir. Dnyad

a iyi durumda olan ve iyi yasamis olan ruhun yolculugu 40 gn srmektedir. Isik Alem i'ne dogru yola ikan ruh, gidecegi yere ulasmasi iin iki engelle karsilasmaktadir. Bunlardan birisi, dnyayi kusatan yedi gezegendir. Ruhlar, bu engelleri geerken, dn yada isledikleri gnahlar oraninda iskence grmektedir. Bu iskenceyi yapan yerler Ma tarta adi verilen gezegenlerdir. Ikinci engel ise Abatur terazisi"dir. Birinci e ngeli geen "Abaturun terazisi"ne ulasmaktadir. Dnyada ilahi mesaja uygun hareket e tmis ruh, Matarta-lari (gezegenleri) hizla geip "Abaturun terazisi"ne ulasmaktadi r. Dnyada ilahi mesaja uygun yasamayan, ktlk yapmis ve kt bir yasayis iinde bulunan ru ise, Matartalarda azap ekmektedir. Burada iskence gren ruhlar, kurtulmak iin Tanrid an yardim istemektedir. Ruhlar gnahlari oraninda iskence, eza ve cefa grmektedir. Iyi ruhlar, simsek hiziyla; gnahkar ve kt ruhlar ise aci eke eke "Abatur terazisine ul asacaklar ve orada tartilacaklardir. Iyi ruhlar, bu tartilmada yeterli grlerek yoll arina devam edecegine ve "Isik Alemi"ne ykselecegine" gnahkar ve kt ruhlarin ise gnah lari oraninda cezalarini ekmek zere tekrar geriye, gezegenlere dnp cezalarini ekerek t emizlenecegine inanilmaktadir. Bu kt ve gnahkar ruhlarin Kiyamet'ten sonraki "Hesap Gn"ne kadar iskence grecekleri kabul edilmektedir. Sabilikte; dnya hayatinin sonunda "Kiyamet Hayati"nin baslayacagi kabul edilmekted ir. Kiyamet'en nce hava zehirlenecek ve bu zehirlenmeyle btn canlilar yok olacaklar dir. Bunlari yeryz ve gezegenler takip edecektir. Kiyamet'ten sonra genel bir hesa p dnemi baslayacaktir. Bu hesap, genelde, gnahkar ve kt ruhlar Iin olacaktir. Iyi ruhl ar, daha nce, "Abatur terazisi"nde yapilan hesabi basariyla verdikleri iin, gidece kleri yere, "Isik Alemi"ne ulasmis ve orada yerlesmislerdir. Kiyamet sirasinda y eryznde bulunan iyi ruhlar da, ncekiler gibi, hizla "Abatur terazisinden geip "Isik Alemi"ne ykseleceklerdir. Kiyametle beraber yeryznden kurtarilan gnahkar ruhlar ile daha nce dnyadan ayrilarak iskence gren ruhlar, hesap verdikten sonra, cehennem ola rak nitelendirilecek "Suf Denizi"ne atilacak ve orada cezalarini ekeceklerdir. Bu denizde gnahlari oraninda kalan ruhlar, gnahlarindan arinmis olarak, buradan ikaca k ve Isik Elisi Hibi! Ziva tarafindan "vaftiz" (takdis) edileceklerdir. Temizlenen ruhlar, sirayla "Isik Alemi"ne alinacaklardir. [125]

4- Ibadetleri ve Anlayislari Sabilikte insani kurtulusa gtrecek yol, "Ilh Bilgi"yi elde etmektir. Bu bilgiyi elde e tmek iin gayret gstermek gerekmektedir. "Ilh Bi!gi"yi elde edebilmesi iin ruhun, nceli kle kendisine uygun bir ortam hazirlamasi lazimdir. Uygun ortam da, bazi ibadetl erin yerine getirilmesiyle, dini emir ve yasaklara uyulmasiyla olusmaktadir. Kisi nin kurtulusu iin ibadetler ilk basamaktir. Sabilerin inancina gre ibadetsiz, "Ilh Bil gi"ye ulasmak ve bayagi lemden kurtulmak imkansizdir. Bu ibadetler de Vaftiz (abd est), Ayin ve Yemekler, Oru, Dua (namaz), Kurban gibi uygulamalardir. [126]

a- Vaftiz (Boy Abdesti)

Vaftiz, Sabilerin en bariz zelliklerindendir. Vaftiz veya "Boy Ab-desti"nin su ile , zellikle akarsu ile olmasi nemlidir. Safilikte vaftiz suyuna Yardna (rdn) adi veril mektedir. Bu isim, Sabilerin ana vatani olarak rdn Nehri'nin havzasinin bilinmesind en kaynaklandigi grs hakimdir. Sabilere gre rdn, Firat, Dicle ve Karun irmaklari "Haya Suyu"dur, yani Yardna'dir. Sabilikte vaftiz, "Hayat Sulari"na girip ikmaktan ibarettir. Su ve suya girmek Sab ilikte, inancin ve ibadetin temelidir. Bundan* dolayi Sabi, tarih boyunca hep irma k kenarlarinda yasamaya gayret etmislerdir. Sabilikte vaftiz, iki grev ifa etmektedir. Bunlardan birisi, manevi kirden ve pist

ikten, yani giahlardan temizlenmektir. Digeri, Yce Varligin (Isik Krali) dnyadaki te msilcisi olan "Hayat Suyu" ile karisarak, Yce Hayat'in (Tanri) bir parasi haline g elmektir. Sabitlikte vaftiz, yapilis sekline ve zamanina gre esittir. Bu vaftizler masbuta, r sama ve tamasa olarak isimlendirilmektedir. "Tam vaftiz" olarak adlandirilan mas buta, en nemli vaftizdir ve her Sabi nin, bu vaftizi, en az haftada bir gn yapmasi gerekmektedir. Haftanin bu gn de Pazar'dir. Pazar gn disinda evlilikte, dogumda, din gn ve bayramlarda, lye dokunmada, ciddi hastalikta ve yolculaktan dnste masbuta (tam vaftiz) vaftizi yapilmaktadir. Yalan sylemek, kavga etmek ve kfretmek gibi gnah say ilan fiillerden sonra da bu vaftizin yapilmasi gerekmektedir. Tam vaftiz ra hip gzetiminde yapilmaktadir. Kadin ve erkeklerden olusan cemaatte rahip, nce erke kleri, sonra da kadinlari vaftiz etmektedir. Vaftiz sirasinda hem vaftizi yaptir an hem de vaftiz olanlar beyaz tren elbisesi giymek zorundadir. Bu elbiseye "rast a" adi verilmektedir. Kadinlar, erkeklerden farkli olarak, "rastalari (beyaz elbi seler) zerine siyah arsaf giymektedir. Tam vaftiz (masbuta), akar sularda (nehirlerde) veya akarsuya "bagli "vaftiz hav uzlarinda yapilmaktadir. Bu vaftiz sirasinda; tahta parasi, tts kabi, su kabi, susa m yagi, un, tuz ve benzeri maddelerin zerinde yeraldigi amurdan yapilmis bir masa; bir sise, taze menekse dallari ve tren sirasinda rahibin tasidigi sopa gibi ayin objeleri hazir bulundurulmaktadir. Tam vaftiz, rahibin gzetiminde, belli sira ve kurallar dahilinde yapilmaktadir. Bu arada, rahip, nce adayin basini eliyle tutar ak, defa suya daldirmakta; sonra islak parmagiyla sol kulaktan sag kulaga kadar de fa meshetmekte ve nehirden avucuyla defa su alarak adaya iirmektedir. Btn adaylar, v aftiz olup iktintan sonra, nehir kiyisinda siraya geip rahip tarafindan susam yagi yla soldan saga dogru defa meshedilmektedirler. Meshedilen adaylar, tekrar su kiy isina gitmekte ve sag eliyle sag koluna er defa su atmaktadirlar. Vaftiz olanlara r ahip, nceden hazirladigi yiyecekten yedirmekte ve elinde tuttugu su kabindan su iir metedir. Vaftizden sonra rahip, melmis olarak duran adaylarin arkasinda kapanis du asi okumaktadir. Vaftizde sol elin kullanilmamasina dikkat edilmektedir.

Sabitlikteki ikinci vaftize, "risama" adi verilmektedir. Bu vaftizde rahibe ihti ya yoktur. Her Sabi bunu kendisi yapabilmektedir. Bu vaftiz, her gn, gn dogmasindan v e din trenden nce yapilmaktadir. Bu vaftizde okunan dualar vardir. Her Sabi'ye bu du alar ocuk yastayken gretilmektedir. Risama vaftizi Islam'daki abdestle benzerlik gs termektedir. Bu vaftizi yapacak bir Sabi, nehre girmeden nce ellerini, sonra defa yzn ikamaktadir. Daha sonra eline su alarak alnini soldan saga dogru olmak zere meshe tmektedir. Bundan sonra iki parmagini nehre sokarak er defa kulaklarini yikamakta ve avucuna su alarak defa burnunu temizlemektedir. Bunlari yaptiktan sonra avucuna aldigi su ile defa agzini alkaiamaktadir. er defa dizlerini ve bacaklarini yikamakt adir. Son olarak nce sag ayagini iki defa, sonra sol ayagini bir defa suya sokara k vaaftizini tamamlamaktadir. Bu vaftiz sirasinda esitli dualar okunmaktadir. Gnlk olarak yapilan "risana vaftizi" alan her Sabi, o gn, ktlklere karsi korunduguna inanm aktadir.

Sabilikte nc esit vaftize, "tamasa" denilmektedir. Bu da ra-hipsiz ve nehre kez dalm a yapilmaktadir. Bu kirlenen her Sabinin yapmasi gereken vaftizdir. Kadin, dogumd an ve "deften sonra bu vaftizi almaktadir. lye dokunmak, cins mnasebette bulunmak, rya a bosalmak nehre defa girip ikmak seklinde vaftiz olmayi gerektirmektedir. defa neh re girip ikan Sabi, sonra, eliyle basina kez su atmakta ve bu hareketleri yaparken cfua okumaktadir. [127]

b- Dua (Namaz) Sabilikte "namaz", duadana ibarettir. Dua, Sabitlerin btn hayatini kusatmaktadir. V

aftizlerde ve ayinlerin her aninda dualar yer almaktadir. Ibadetin her esidinde d ua vardir. Sabitlerin duasi, Yce Tanri Malka d Nhura lle.O'un emrindeki Isik Elisi Manda d Hi ia'ya gibi isik varliklara yneliktir. Isik varliklar ve ata ruhlari disindaki var liklara dua etmek yasaktir. Sabi dualari, "Yce Hayat'in ismiyle" ifadeleriyle baslamakta ve "Hayat Ycedir", "Ha yat en stndr" ifadeleriyle sona ermektedir.

Gnmzdeki Sabitlikte dua, ayri bir ibadet tarzi degil, diger ibadetlerin ayrilmaz bir parasi gibidir. Ancak kutsal metinlerinde dua, sekli bir ibadet tarzi hkmndedir. nk S abitler, dzenli olarak, gnlk duaya (namaza) davet edilmekte, gnde 5 vakit dua etmele ri istenmektedir. Bunun yaninda gnn 7 saatinde ve gecenin vaktinde gzlerin Tanriya yn lmesi, dudaklarin O'na hamd etmesi de istenmektedir. Sabiler, diger ibadetlerde oldugu gibi, dualarina/namazlarinda da Kuzey'e ynelmekt edir. Isik Krali'nin mekanin Kuzey olduguna inanilmaktadir. Bundan dolayi kible, Kuzey gibi algilanmaktadir. [128]

c- Kurban Sabitlerde kurban, yin ve tren yemeklerinin bir parasidir. Kurban geleneginin Isik E lisi Hibil Ziva (veya Manda Hiia) tarafindan em-redildigine ve ilk defa O'nun tar afindan uygulandigina inanilmaktadir. Kurban canlidir. Ko ve gvercin kesilerek kurban ibadeti yerine getirilmektedir. Ke silecek kurban hayvanini kulagina, Yce Tanri'nin adi, kurbanin fazileti, etinin t emizligi ve sihhat kaynagi oldugu sylenmektedir. Sabitlerde kurban bir rahip veya rahip yardimcisi vasitasiyle yerine getirilmekte dir. Kurban treninde 5 hususa dikkat edilmektedir. Bunlar syledir: Kurbanda demir biak kullanilmasi, Hayvan bogazlanirken rahibin elinde 15 cm uzunlugunda bir sopa tutmasi, Kurban treni ncesinde rahibin biak ve sopa ile yikanmasi, kesim sirasinda rahibin ynn Kuzey'e evirmesi, Rahibin kesim sonrasi elindeki sopayi nehire atmasi. Kurban edilen hayvanin temizligine inanilmaktadir. Bundan dolayi, vaftiz olup te mizlenmeyen kimsenin kurbana dokunmasina izin verilmemektedir. [129]

d- Oru

Sabitlikte oru[130] nemli bir yer tutmaktadir. Oru, gnah ve ktlklerden uzak durmak sek inde degerlendirilmektedir. Sabi kutsal kitabi Ginza'da inananlar, gnah, kt fiil ve davraislardan kainmakla oru tutmaya agrilmaktadir.

Ginza'da inananlar, "Byk Oru" tutmaya agrilmaktadir. Byk Oru da su sekilde aklanmakta : "Bu dnyanin yiyeceginden, ieceginden uzak durmak seklindeki bir oru degildir. Iff fetsiz gz kirpmalara karsi gzlerinle oru tut, ktlge bakma ve onu yapma. Sana ait olmay an kapilara kulak misafiri olmaktan sakinmak iin kulaklarinla oru tut. Kt yalanlara k arsi agzinla oru tut, yalanciligi ve dolandiriciligi sevme. Kt dsnceleden sakinmak iin kaplerinle oru tut ve kalplerinde ktlk, kiskanlik ve kavgayi barindirma... Cinayet is lemekten ve hirsizlik yapmaktan sakinmak konusunde ellerinle oru tut. Sana ait ol mayan evli kadina yanasmaktan uzaklasarak vcudunla oru tut... Sana ait olmayan sey lerin ardindan sinsice gitmekten sakinarak oru tut..."

Gnmzde Sabiler, Kutsal Kitaplarinda yeralmamasina ragmen, yilin bazi gnlerinde et yem emek suretiyle "oru" tutmaktadirlar. [131]

5- Kutsal Gnler ve Bayramlar Sabiler, yilin belirli gnlerini kutsal gn^ve bayram olarak kutlamakta, bazi gnleri de ugursuz ve kt gn olarak degerlendirilmektedir.

Ugursuz gnler ktlk ve karanligin hakim oldugu gnlerdir. Bu gnlerde Sabitlerin disariya ikmasi, is yapmasi ve esitli etkinliklerde bulunmasi yasaktir, manev kirlenmenin s ebebidir. Bu gnlere len kimselerin ugursuz bir lmle ldkleri kabul edilmekte ve bu gnl e lmek bir Sabi iin felaket sayilmaktadir. Sabilerin din bayramlari da vardir. Bu bayramlarin arasinda en nemli bayram, Panja veya Parvania'dir. Bu bayram, Sumbulta ayinin sonu ile Gam Qaina ayinin baslangi ci arasinda yer alan 5 ara gnde kutlanmaktadir. Bu 5 gn, yilin ugursuz gnlerindendi r. Bu gnler boyunca yapilan dualarin ve yapilacak ibadetlerin kesinlikle kabul ed ilecegine inanilmaktadir. Bu bayramda Sabi, tren elbisesi giymektedir. Sabilerin kutladigi diger bir bayram, Dihba Rabba Bayrami'dir. Bu bayram, yilin i lk ayi olan Qam Daula ayinin baslangicinda yapilan yeni yil bayramidir. Sabiler b u bayrama, Nevruz Rabba da demektedir. Bu bayram arefesinde Sabiler, vaftiz olmak ta, disaridaki islerini yapmakta ve bayramda kullanilacak et iin hayvan kesmektedi rler. nk bayram gn hayvan kesmek yasaktir.

Sabilerin kutladigi diger bir bayram, Dihba Hnina'dir. Bu bayram, Taura'nin 18. Gn baslamakta ve gn devam etmektedir. Bu bayram iin vaftiz ve zel tren yemekleri hazirla maktadir. Danja'dan 90 gn sonra Dihba Daimana Bayrami kutlanmaktadir. Bu bayram, ilk insan A dem'in Isik Elisi tarafindan vaftiz edilisi hatirasina yapilmaktadir. Bu bayramda vaftiz olmaya byk nem verilmektedir. [132]

6- Mabed ve Mabed Grevlileri Sabi mabedlerine mandi ve manda denilmektedir. Kutsal metinlerde manda, bimanda ve ya bitmanda seklinde gemektedir. Sabi literatrnde mabed iin maskna terimi de kllanilma ktadir. Sabilikteki mabed, diger dinlerdeki mabedler gibi cemaatin iide ibadet ettigi beli rli bir yer degildir. Mabed, daha ok sembolik bir yapidir. Bundan dolayi mabed ta pinaktan daha ok, "ayin kulbesi"dir. Bu kulbeye, belli durumlarda, sadece rahipler girebilmektedir. Siradan bir Sabinin buralara girmesi yasaktir. Bu kulbeler, irmak kiyisinda yapilan, yn Kuzey'e dnk, penceresiz basit-yapilardir. Kulbenin kapisi, gney tarafindadir. Bu binalarda demir ve ivi kullanilmamaktadir. Kulbelerin nnde vaftiz ii n havuz bulunmaktadir. Sabiler, yin ve ibadet kulbesini, dnyanin en kutsal ve temiz mekani kabul etmektedir . Sabilikte rahiplik vardir. Onlar, bir grup olusturmaktadir. Ancak rahipler, sekin bir sinif degildir. Sabilige mensup olan herkes, rahip olabilmektedir. Bununla be raber rahip olabilmek iin kisinin gerekli ve istenen sartlari tasimasi gerekmekte

dir. Bu sartlar arasinda; vcut arizasinin bulunmamasi, snnetli olmamasi, soyunda z indiklarin veya dininden dnms olanlarin yeralmamasi vardir. Rahip olacak kimsenin evli olmasi sarti aranmamakta, fakat evli olmasi ideal olarak grlmektedir. Sabilikte rahip ve rahibe ayrimi yoktur. Kutsal metinlerde rahibelere de rastlanma ktadir. Ancak gnmz Sabitlerinde rahibelere rastlanmamakta, din grevlisi sadece rahipl erden ibaret kalmaktadir. Rahipler de, drt gruptur. Bunlar; rahip yardimcisi (asga nda), rahip (tarmida), basrahip (ganzibra) ve lideri (ris ama)'dir. Sabi cemaatine dahil olan herkes, iki isme sahiptir. Bu isimlerin birisi gizli is mi (astrolojik ismi), digeri de dnyev ismidir. Bir Sabinin gizli ismi (malvasa), on un din yin ve trenlerdeki ismidir. Atalarina dua ve niyaz onlarin gizli ismiyle yap ilmaktadir. Sabilige dahil olan her kisi, gizlilik ilkesine uymak zorundadir. Sabil ige giris treni yoktur. Sabi bir aileden dnyaya gelen her ocuk, cemaatin otomatik ola rak yesi kabul edilmektedir. Disaridan kimsenin Sabi olmasi, kutsal kitapfarinda y asak olmamasina ragmen, mmkn degildir. ocuklarin, zellikle rahip ocuklarinin salarinin kestirilmemesine nem verilmektedir. R ahipler disinda, gnmzde, sa kesmemeye pek uyulmamaktadir. Sabilikte yemeyle ve imeyle ilgili kurallar vardir. Kisiyi'sarhos eden alkoll ikiler in iilmesi; kendiliginden len veya baska bir hayvan tarafindan ldrlen hayvanlarin eti nin yenilmesi, din kurallara gre kesilmeyen ve Sabi olmayan birisi tarafindan kesil en hayvanin etinin yenilmesi yasaktir. [133]

IV- Blmn Bibliyografyasi A- Konfyslk - David A. Brovvn, A Guide to Religions, Lonclon 1975, 89-93. - A. Hilmi mer Budda, Dinler Tarihi, Istanbul^ 935t370-377. - Wing-tsit Chan, "Religions of China", The Great Asian Religions, London 1969, 99-149. - A. C. Graham, Confucianism, The Concise Encyclopedia of Li-ving Faiths, nesr. R. C. Zachner, London 1971, 357-374. - Guiliaume H. Dunstheimer, "La Chine Depuis les Han", Histoi-res des Religions , Editions Gallimard 1976, III/375-382, 398-400, 411-413. - Mircea Eliade, Histories des Croyances et des Idees Religieus Paris 1981. - Lewis Hodos, Confucianism, The Great Reiigions of the Modern World, New Jersey 1947. - Konfys, Konusmalar, ev. Muhaddere Nabi zerdim, Ankara 1963. - Cheng te K'un, The Chinese, Our Religions, London 1975, 40-61. - E. G. Parrinder, A Book of World Religions, London 1965, 35-38, 79, 126, 166. - E. G. Parrinder, Asian Religions, London 1977. - E.G. Parinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 89-96.

- Ezra Pound, Konfys, ev. A. Ycel, Istanbul 1981. - H. Ringgen-Ake V. Strm, Religions of Mankind Today and Yesterday, Ed. J.C.G. G reig, tr. Niels L. Jensen, Gr. Britain 1966, 398-401. - Saloman Reinach, Orpheus, Histoire Generale des Religions, Paris 1976, 1/217220. - H. Joahim Schoeps, An Intelligent Person's Guide to the Reli gions of Mankind , ev. R.C. Winston, London 1967, 188-196 - Ninian Smart, The Religions Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 194-206. - D. Howard Smith, Chinise Religions From 100 B.C. to the Pre-sent Day, U.S.A. 1971, 1X-XIII, 12-13. - Lin Yutang, The VVisdom of China, London 1954. - Marguerite-Marie Thiollier, Dictionnaire des Religions, Beigique 1982, 85-87. - F. Tomlin, Les Grands Philosophes de L'Orient, Paris 1952, 264-276. - The VVisdom of Confucius, evr. Lin Yutang, New York 1938. [134]

B- Taoizm - David A. Brown, A. Guide to Religions, London 1975, 98-103. - VVing-tsit Chan, Religions of China, The Great Asian Religions, London 1969, 1 50-162. - A Dictionary of Comparative Reiigion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 189-2 03-5, 601-602. '" - VV.A.C.H. Dobson, "The Religions of China", A Reader's Guide to the Great Reli gions, London 1977, 90-105. . - Guiliaume H. Dunstheimer, "La Chine, Depuis Les Han", Histoire des Religions, E. Gallimard 1976, III/388-392, 435-43'8. - Werner Eichhorn, "Taoism", The Concise Encyclopedia of Living Faiths, London 19 71, 374-393. - Mircea Eliade, Histoire des Croyances et des Idees Religieuse, Paris 1981, II I/30-46. - Levvis Hodous, "Taoism", The Great Religions of the Modern VVorld, New Jersey , 1947, 22-44. - Lao-tzu, Taoizm, evr. Muhaddere zerdim, Ankara 1963. - E.G. Parrinder, A. Book of VVorld Religions, London 1975, 82. - E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 97-102. - E.G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 97-101.

- H. Ringgren-Ake V. Strrn, Reiigions of Mankind, ev, J.C.G. Greig, Gr. Britain 1 966, 396-398. - H. Joachim Schoeps, An intelligent Person's Guide to the Religions of Mankind, ev. R.C. VVinson, London 1967, 185-188. - Ninian Smart, The ReligIous Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 211-220. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 250-267. - Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 16-19. - D. Howard Smith, Chinese Religions, U.S.A. 1971, 69-112. - F. Tomlin, Les Grands Philosophes de L'Orient, Paris 1952, 256-264. - Lin Yutang, The Wisdom of China, London 1954, 23-65. [135]

C- Sintoizm - G. Bovvnas, Shinto, The Concise Encyclopedra of Living Faiths, London 1971, 342-357. - D.A. Brown, A Guide to Religions, 53-57. - A Dictionary of Comparative Religions, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 575. - Histoire des Religions, E. Gallimard 1976, IM/495-540. - Daniel C. Holtem, Shintoism, The Great Religions of the Modern VVorld, New Jer sey 1947, 141-178. - Bozkurt Gven, Japon Kltr, Ankara 1983, 81-115. - Joseph M. Kitagavva, Religions of Japan, The Great Asian Religions, London 196 9, 238-305. - Joseph M. Kitagavva, The Reiigions of Japan, A. Reader's Guide to the Great Re ligions, London 1977, 247- H. John Levvis, "The Shintoists", Our Religions, London 1973, 62-69. - A.A. Masdus, Yasayan Dnya Dinleri, ev. N. Sadak, Istanbul 1981, 164-168. - E. G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 116-135. - E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 111-124. - E.G. Parrinder, A Book of VVorld Religions, London 1965, 35, 81, 131, 168. - Salomon Reinach, Orpheus, Paris 1976, 1/221-223. - H. Ringgren-Ake V. Strm, Religions of Mankind, Ed. J.C.G. Greig, tr. N.L. Jens en, Gr. Britain 1966, 408- Ekrem Sarikioglu, Baslangitan Gnmze Dinler Tarihi, Istanbul 1983, 180-184.

- Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 23-24. - H.J. Schoeps, An Intelligent Guide to the Religions of Mankind, ev. R.C. VVinst on, London 1967, 199-203. - Jean Swyngedouw, "Shinto", Dictionnaire des Religions, Fran-ce 1983, 1576-157 8. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 252-258. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 268-278. - S.C. Woodwrad, Shinto, The VVorld's Religions, London 1965, 136-151. [136]

D- Geleneksel Trk Dini - Durmus Arik, Azerbaycan Trklerinin Dini Tarihi ve Halk Inanislari {Basilmami s Yksek Lisans Tezi), Ankara 1995. - Ebu Osman Amr b. Bahr el Chiz, Hilafet Ordularinin Menkibeleri ve Trklerin Faziletleri, ev. Ramazan Sesen, Ankara 1967, 61-93. - Saadet agatay, 8, 191-197. "Trke Din Tabirler", Necati Lugal Armagani, Ankara 196

-Ismail Hami Dnismend, Tarih Hakikatler, Istanbul 1979, Il/ 504-507. - Ismail Hami Dnismend, Trk Irki Niin Mslman Oldu, Konya 1978, 60-82, 257-269. - Mircea Eliade, Histoire des Croyances et des Idees Religieu-ses, Paris 1984 I M/9-30. - Mircea Eliade, Traite d'Histoire des Religions, Paris 1975, 62-66. - Mircea Eiiade, Le Chammanisme et Les Techniques Archai-ques de L'Extase, Pari s 1951, 17-27, 141-165, 197-201. - Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, Istanbul 1986, 18-98. - nver Gney-Harun Gngr, Baslangitan Gnmez Trklerin Dini Tarihi, Ankara 1997. - Harun Gngr, "Orta Asya'da Mani Dininin Yayilmasi ve Trk Kltrne Etkisi", Trk Dnyasi Arastirmalari, Istanbul, Ekim 1989, Sayi: 62, sahife: 199213. - Abdulkadir Inan, Eski Trk Dini Tarihi, Istanbul 1976, 1-62 vd. - Abdulkadir Inan, Tarihte ve Bugn Samanizm, Ankara 1972, 22-47, 72-90. - Kasgrli Mahmud, Divanu Lugati't-Trk, Besim Atalay, Ankara 1939-1941, l-lll. - Ibrahim Kafesoglu, Eski Trk Dini, Ankara 1980.

- Saban Kuzgun, Islm Kaynaklarina Gre Hz. Ibrahim ve Hanif-lik, Ankara 1985, 148162.

- Abdurrahman Kk, "Islmiyetten nce Trkler'de Tek Tanri Inanci", Bogazii Dergisi, Nisan 1984, Sa. 22, sf. 28-31. - "Ibn Fadlan Seyahatnamesi", ev. Ltf Dogan, A.. Ilahiyat Fakltesi Dergisi, Ankara 1 954, I-II/59-80. - Oguz Destani, Haz. A. Zeki Velid Togan, Istanbul 1982, 17-31 - Bahaeddin gel, Trk Kltr Tarihine Giris, Ankara 1978, 1/55-71. - Bahaeddin gel, Trk Kltrnn Gelisme agteri, Ankara 1979, 302-317. - W. Radloff, Sibiryadan, ev. Ahmet Temir, Istanbul 1994, I-IV. - W. Radloff, Sibirya'dan Semeler, ev. Ahmet Temir, Ankara 1986, 212-240 vd. - H. Ringgren-A. V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 240. - Jean-Paul Roux, "La Religion des Turcs de l'Orkhon des Vll'e et Vlll'e siecles ", Revue de l'Histoire des Religions, 1962, 1-24, 199-231. - J. Paul Roux, Trklerin ve Mogollarin Eski Dini, ev. Aykut Ka-zancioglu, Istanbul 1994. - J. Paul Roux, "Turkic Religions", The Encyloedia of Religion, Ed. M. Eliade, N ew York 1987, XV/87-94. - Ekrem Sarikioglu, B.G. Dinler Tarihi, Istanbul 1983, 88-98. - Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 14-15 - P. VVilhelm Schmidt, "Eski Trklerin Dini", ev. Sadettin Bulu, Trk Dili ve Edebiya ti Dergisi, Istanbul 1965, XIII/75-90. - P.W. Schmidt, "Tukue'lerin Dini", ev. Sadettin Buiu, I.. Edebiyat Fakltesi Trk Dil i ve Edebiyati Dergisi, Istanbul 1966, XIV/63-80. - Hikmet Tanyu, Trkler'in Din Tarihesi, Istanbul 1978. - Hikmet Tanyu, Islmliktan nce Trklerde Tek Tanri Inanci, Istanbul 1986. - Hikmet Tanyu, Trklerde Tasla Ilgili Inanlar, Ankara 1987, 38-61 vd. - Hikmet Tanyu, "Trklerde Atesle Ilgili Inanlar", I. Uluslararasi Trk Folklor Kong resi Bildirileri, Ankara 1976, 129-142 vd. - Osman Turan, Trk Cihan Hkimiyeti Mefkuresi Tarihi, Istanbul 1979, 107-14. - Mnir Yildirim, Hikmet Tanyu ve Trk Dini Tarihi Arastirmalari zerine Bir Inceleme , (Basilmamis Yksek Lisans Tezi), Ankara 1996. - Hakki Dursun Yildiz, Islmiyet ve Trkler, Istanbul 1980, 3-42 vd. [137]

E- Hinduizm - John Clark Archer, "Hinduism", "The Great Religions of the Modern World, New J ersey 1947, 44-90. 153 A.C. Basham, "Hinduism", The Concise Encyclopedia of Living Faiths, Gr. Britain 1971, 217-255. The Bhagavat Gita, ev. Juan Mascaro, London 1970. Ahmet elebi, Mukarenat'l Edyn, Kah ire 1984, IV/23-80. A Dictionary of Comparative Religions, nesr. S.G. F.Brandon, London 1970, 330-33 3. Sir Charles Eliot, Hinduism and Budhism, New York 1971, l-lll. Anne Marie Esnoul, "L'Hindouisme", Histoire des Religions, E.G. 1970, 1/995-1103 . Michel Delahoutre, "Hindouisme", Dictionnaire des Religions, France 1983, 705-70 8. Krsat Demirci, Hinduizm'in Kutsal Metinleri Vedalar, Istanbul 1991. Mircea Eliade, Histoire des Croyances et des Idees Religieu-ses, Paris 1980, I/2 25-250, II/225-235. Norvin J. Hein, Hinduism, A Reader's Guide to the Great Religions, London 1977, 1 06-156. Edward VVashburn Hopkins, The Religions of India, New Delhi 1970, Edward Moor, Hindu Pantheon, Delhfl968. S.A. Nigosian, World Religions, Gr. Britain 1975, 103-139. Swami Nikhilananda, Ruhun Kurtulusunda Hinduizm, ev. Sedat mran, Ist. 1968. E.G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 31-62. LouIs Renou, Hinduism, New York 1962. H. Ringgren-A.V. Strm, Religions of Mankind, Gr. Britain1966, 334-335. - H.J. Schoeps, An Intelligent Guide to the Religions of Man-kind, London 1967, 148-160. - Elizabeth Seeger, Eastern Religions, New York 1973, 7-55. - Sehristn, el-Milel ve'n-Nihl, Beyrut 1975, II/250-255. - Dharam Kumar Vohra, The Hindus, Our Religions, London 1973, 1-23. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. BrItain 1977, 81-130. - F. Tomlin, Les Grands Philosophes de L'Orient, Paris 1952, 231-255.

- Upanisadlar, Der. Mehmet Ali Isin, Istanbul 1976. - Valmiki, JRamayana, Trk. Tere. mer Riza Dogrul, Istanbul 1975. - Ali Ihsan Yitik, Hint Kkenli Dinlerde Karma Inancinin Tenash Inanciyla Iliskisi, Istanbul 1996. [138]

F- Caynizm - A.L. Basham, Jainizm, The Concise Encyclopedia of Living Religions, Gr. Britain , 1971, 255-263. - Colette Caillat, "Le Jainisme", Histoire des Religions, E. Galli-mard 1970, 1/1105-1144. - A Dictionary of Comparative Religions, nesr. S.G.F. Brandon London, 1970, 3367. - Michel Delahoutre, "Jainisme", Dictionnaire des Religions, France 1983, 825-8 28. - SIr Charles Eliot, Hinduism and Buddhism, New York 1971, I/ 105-129. - Kendall W. Folkert, "The Jainas", A Reader's Guide to the Great Religions, Lo ndon 1977, 231-247. - S. Gopalan, Outlines of Jainism, New Delhi 1973. - Edvvard W. Hopkins, The Religions of India, New Delhi 1970, 280-298. - SirMonier Monier-Villiams, Hinduism, Londoti i 925, 221-224. - E.G. Parrinder, The VVorld's Lving Religions, London 1974, 53-57. -E.G. Parrinder. A Bok of VVorld Religions, London 1965, 29.30 - E.G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 41-44. - P.T. Raju, "Jainism", The Great Asian Religions, London 1969, 67-70. - H. Ringgren-A.V. Strm, Religions of Mankind, Gr. Britain 1966, 332-334. - K.M. Sen, Hinduism, Gr. Britain 1976, 63 vd. - Ninian Smart, The Religious Experience of,Mankind, London 1977, 100-109. [139]

G- Sihizm - A Dictionary of Comparative Religions, nesr. S.G^F. Brandon, London 1970, 576578. Muhammed Ikbal, "Sikhs", Encyclopedie de L'Islm, Paris 1934, VI/435-441.

- K.S. Duggul, Secular Perceptions in Sikh Faith, Delhi 1982. - E.E. Kollet, A Short History of Religions, London 1948, 410 vd. - Abdurrahman Kk, "Sihizm", A.. Ilahiyat Fak. Der. Ankara 1986, XXVI1I/391-417. - W.H. Mc Leod, Guru Nanak And The Sikh RelIgion, Delhi 1978. - Man's Religious Quest, nesr. VVhitfield Foy, London 1978, 265-313. - A.A. Masdusi, Yasayan Dnya Dinleri, ev. M. Sadak, Ist. 1981, 150-162. - E.G. Parrinder, Asian Religiouns, London 1977, 51-55. - E.G. Parrinder, A Book of VVorld Religions, London 1965,31. -E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 57-62. - H. Ringgren-Ake V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 358. - Khush Want Singh, "The Sikhs", A Reader's Guide to the Great Religions,London 1977, 223-231. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 225-227. - N. Smart, The Religous Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 177-179. - Pamela Wylan, "The Sikhs", Our Religions, London 1973, 120-133. [140]

H- Zerdstilik -A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 663. - Jacque Duchesne-Guillemin, "Mazdeisme", Dictionnaire des Religions, France 19 83, 1068-1075. - Mircea Eliade, Histoire des Croyances et des Idees RelIgieu-ses, Paris 1980, 1/316-347. - R. Ghirshman, Iran, Gr. Britain, 1978, 314 vd. - E.E. Kellet, A. Short History of Religions, London 1948, 373-392. - Man's Religious Quest, nesr. W. Foy, Gr. Britain 1978, 599-659. - S.A. Nigosian, VVorld Religions, Gr. Britain 1975, 173-191 - Williard G. Oxtoby, The Ancient VVorld, A. Reader's Guide to the Great Religi ons, London 1977, 62-66. - E.G. Parrinder, A Book of VVorld Religions, London 1965, 64-115. - E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 62-68. - H. Ringgren-Ake V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 358.

- H.J. Schoeps, An intelligent Person's Guide to the Religions, London 1967, 76 -89. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 302-315. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 222-225. - Sehristan, el-Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, I/233. - I.J.S. Taraporevvala, The Religion of Zarathustfa, Tehran 1980. - F. Tomlin, Les Grands Philosophes de l'Orient, Paris 1952, 131-150. - R.C. Zaehner, The Teaching of Magi, London 1975. - R.C. Zaehner, The Concise Encyclopedia of Living Faiths, Gr. Britain 1977, 20 0-217. - Zerdst'n Galalari, ter. Ali Nihad Tarlan, Istanbul 1935. [141]

I- Sabiilik - Ismail Cerrahoglu, "Kurian-i Kerim ve Sabitler", Ilahiyat Fakltesi Dergisi, Ankara 1962, X/103-116. - Sinasi Gndz, Son Gnostikler Sabitler, Ankara 1995. - Remzi Kaya, Kur'an-i Kerim'e Gre Ehl-i Kitap ve Islam, Ankara 1994. - Saban Kuzgun, Islam Kaynaklarina Gre Hz. Ibrahim ve Hanif-lik, Ankara 1985. - Ibn Meymun, Delaletu'l Hairn, Giris ve Notlarla Haz. Hseyin Atay, A.. Ilahiyat F ak. Yayinlari, Ankara 1974. - Ekrem Sarikioglu, Baslangitan Gnmze Dinler Tarihi, Istanbul 1983. - Muhammed b. Abdulkerim b. Eb Bekr Ahmed el-Sehristan, el-Milel ve'n-Nihal, Tahk ik: Muhammed Seyyid Keylan, Beyrut 1975, II/5-57. - Gnay Tmer, Birun'ye Gre Dinler ve Islam Dini, Ankara 1975. - Elmalili Muhammed Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, IstnbuI (t.y.), Asil Nsha 111/1750-1765; Sadelestirilmis Zaman Baski Ili/ 293-309. - Carra de Vaux, "Sabitler, Al Sabia", Islam Ansiklopedisi, Istanbul 1967, X/9 -10. [142] Ankara niversitesi

V- BLM BUDDIZM

Buddizm, M.. Vi. Yzyilda Hindistan'da Budda tarafindan kurulmus ve evrensel nitelik kazanmis bir dindir. Bu din, Hindistan'da dogmus olmasina ragmen mensuplari dah a ok bu lke disinda bulunan, gnmzde yasayan byk dinlerden ilk besi iine girebilen bi

ige sahiptir. Simdi mensuplarinin sayisi 350-400 milyon civarinda gsterilmektedir . Gnmzde en ok mensubu Hindistan, in, Manurya, Mogolistan, Seylan, Tayland, Burma, Kam boya, Laos, Dogu Bengai, Vietnam, Bhutan, Birmanya, Singapur, Malezya, Tayvan, Tib et, Kore, Japonya gibi Gney Asya lkelerinde ve Uzak Dogu'da bulunmaktadir. Bazi ba ti lkelerinde zellikle yeni bir Buddist mezhep olan Zen Buddizm ilgi grms ve tarafta r kazanmistir. Buddizm adi bati lkelerinde Budda'nin kurdugu din iin kullanilmaktadir. Buddist Asy a lkelerinde bu din, Budda disiplini, dini anlaminda "Budda-Ssana" diye bilinmekte dir. Buddizm'in bir kurucusu, kutsal kitabi, doktrini, yap-yapma telkinleri, bir cemaati vardir. Bununla beraber onun bir din, mezhep, tarikat ya da felsef bir eko l olup olmadigi tartisilmistir. Buddizm, Asya ve n Asya'ya dogru yayilirken, I. Yzyilda Bati Trkistan'da, daha sonr a Dogu Trkistan'da Trkler bu dinle tanismistir. Ancak, iinde kutsal dilencilik, otu rup bagdas kurup tefekkre dalmak (meditasyon) bulunan bu din, onlara cazip gelmemi stir. Et yemeye, kurban kesmeye, ata binip kili kusanmaya alisik, tabiatla hasir nesir olmus Trkler; vejeteryan bir diyete dayanan Buddizm'e isinamamislardir. Onl arin daha sonra Islm'i byk bir hevesle benimsemelerinde bu hususlar ve "cihat anlayi si" yaninda, Buddizm'de gze arpmayan, ancak hem eski Trkler'de, hem de Islm'da bulun an kuvvetli tek Tanri inanci rol oynamisti. 160 Buddizm, Hz. Muhammed'in zamanindaki byk dinlerden biriydi. Ancak, ne Kur'n'da, ne d e Hadis kitaplarinda bu konu ile dogrudan ilgili bir bilgi yoktur. Bununla berab er eski ve yeni bazi kaynaklarda, Kur'n'in Tin Sresi'nin 1. yetinde geen incir'in (tn) Budda'nin altinda ilhama kavustugundan bahsedilen yabani incir agacini ifade et tigi ileri srlmektedir. Budda'nin dogum yeri olan Kapi-lavustu sehrinin ise Zu'l-K ifl (Kif'Ii olan kimse, yani Arapa'da "p" harfi olmadigindan, Kapila'li) adindaki peygamberin isimlendirilmesine sebep oldugu da belirtilmektedir[143]. Zu'l-Kifl hakkinda Kur'n, Hadis ve diger Islm kaynaklarinda fazla bir bilgi yoktur. Sadece Kur'n'da iki defa zikredilmektedir.[144]

A- Budda'nin Hayati (M..

563-483)

Buddizm, M..VI. Yzyilda, Hinduizm'deki Brahman sekilciligine, kast taassubuna kars i bir hareket olarak ortaya ikmistir. Bu tepkiyi Caynizm, Ajivika hareketi de pay lasmistir. Budda'nin babasi Suddho-dana, Himalaya eteklerinde simdiki Nepal'in b ulundugu blgede baskenti Kapilavastu olan kk bir hkmdarligin basindadir. Budda Kuzey H indistan'da bulunan bu hkmdarligin baskenti Kapilavastu yakinlarindaki Lumbini kor ulugunda dogmustur. Adi Siddhartha Gota-ma'dir (Gotama aile lakabi). Sakya kabil esine mensuptur. Bunun iin ona Sakyamuni, yani "Sakya Kabilesinin Bilgesi, Sakyal ilarin Sessiz Zahidi" denilmistir. Budda, ona "ilhama kavusmus , aydinlanmis, uy anmis" anlaminda sonradan verilmis bir lakaptir. Ona sonradan verilen bir lakap d a "Tathagata"dir (hakikate ulasan). Asil adi Siddhartha, gayesine ulasan anlamin a gelmektedir. Rivayete gre annesi Maya, Budda'nin dogumundan nce bir rya grms ve bu ryada ona dogaca k olan oglan ocugunun ilende meshur bir mrsid olacagi bildirilmistir. Maya, Budda' nin karnina beyaz bir fil seklinde girdigini de grmstr. Annesi, zamani gelince Budda'yi Kapilavastu'dan ailesinin yanina giderken yolda Lumbini Korulugunda dogurmustur. Gelenege gre Maya, bir kutsal Incir Agaci'nin da lindan tutunmus ve o arada onun sagindan Budda dnyaya gelmistir. Tanrilar, onu be yaz bir amasir iinde bulmus ve ona banyo yaptirmislardir. Ona, her arzusuna, gayesi

ne kavusan anlamina gelen Siddhartha adi verilmistir. Dogumundan bir mddet sonra Siddhartha'nin annesi lms ve o, teyzesi ve ayni zamanda da vey annesi olan Mahapraja jati tarafindan bytlmstr. Siddhartha'nin babasi, oglunun gelecegini grenmek iin, o zamanki dete uyarak, falcil ara basvurmus ve onun ya kudretli bir hkmdar veya bir "budda" olacagini grenmistir. Bunun zerine kral, oglunun budda olmasina engel olmak iin alismis; onu saray zevkle ri iine hapsetmis, refah iinde geen bir hayat ve iyi bir egitim imkni saglamistir. S iddhartha, evlenme agina gelince, yakin akrabalarindan birinin gzel kizi Yasodara ile evlenmis ve Rahula (engel) adinda bir oglu olmustur.

Siddhartha, sarayda mesut ve endiseden uzak.bir hayat yasiyordu. Fakat bir gn, ba basinin yasagina uymayarak saraydan disari ikti; gerek hayatin sarayda grdgnden ibare t olmadigini anladi. nk o, ilk gn bir ihtiyara, ertesi gn bir hastaya, nc gn bir ce ve drdnc ikisinda da bir dilenci kesise rastladi. Grdkleri onu sarsti; her seyin bos o ldugunu^anladi ve dnya nimetlerine sirt evirdi. Bu dsnce, onu evini terketme kararina ulastirdi. Yirmi dokuz yasinda iken, bir gece, ailesi uykuda bulundugu bir sira da, bir ata binerek evi terketti. Bir ormana vardi. Ormanda, zerindeki mcevherleri ikarip usagina verdi ve onu at ile geri gnderdi. Salarini kknden keserek suya atti. Oradan gemekte olan bir gezgincr rahip ile elbiselerini degistirdi. Siddhartha, s arayi terkettikten sonra, eski detlere uyarak taninmis hikmet ve murakabe statlari ni aradi, onlarin nezareti altinda zihn gelismeyi saglayan yoga metodlarini grener ek manev skn ve huzura ulasmada ehliyet kazanmak istedi. Ancak o, insan, hayat ve h akikat hakkinda kendisine telkin edilen programlari begenmedi. Iinde bulundugu zahitler grubunu terkederek yalniz basina ormana ekildi. Gotama ismini kullanarak , alti yil, bir deri bir kemik kalincaya kadar en sert bir zht hayati yasamaya ba sladi. Fakat bu hayat da onu tatmin etmedi. Sonunda ondan da vazgeti. Hikmete ve zihn berrakliga ulasmak veya beden, zihn igvalardan kurtulmak iin riyazet ve ile y olunun kfi gelmedigini; bu yolun vcudu zayiflatmak ve zihni bulandirmaktan baska bir ise yaramadigini anladi. nk o, nce saray hayatinin zevk ve sefasini, daha sonra da nefse iskence yoluyla ikinci bir asiriligi tatti. Bylece iki asirilik ar asinda orta bir yol aramaya koyuldu. Bunun iin yeniden yiyip imeye basladi. Bu duru mda onunla ilede bulunan bes zahit, mcadeleden yilip maglbiyeti kabul ettigini dsnere k onu terketti. Gotama ise hakikat ve huzuru baska yollardan aramaya basladi. Gotama, Uruvela yakininda Neranjara Nehri kiyisindaki yabani bir Incir Agaci (Bo dhi Agaci) altinda oturup dsnceye daldi. Hayatin, lmn, evrensel aci ve izdirabin sirr ini arastirmaya basladi. Sonunda (35 yaslarinda) 1 Temmuz dolunayinda gayesine u lasti, zihni aydinlandi ve "Budda" oldu. Bu aydinlandigi yer, Buddistler iin kuts al bir yer haline geldi (Bodhi Gaya). Budda, bulmus oldugu hakikati yaymaya karar verdi. Ilk vaazini Benares'deki Sarn ath Geyik Parkinda kendinden ayrilan bes zahide yapti. Bu vaaz, "Kanunun Tekerli gini Dndrmek" diye adlandirildi. O, bu vaazinda, kendisinin dogru yolu buldugunu, "Budda" oldugunu, onlara da bu yolu gsterecegini ve doktrinini (dhamma) gretecegin i syledi. Budda, Kusinagara'daki (Patna'nin kuzeybatisina 160 km. mesafede kk bir sehir) Uttar -Pradest'te 80 yasinda lnceye kadar, hayatinin son 40-50 yilini Hindistan'in kuzey inde ve ortasinda vaazlarla geirdi. Taraftarlari oldu. Bunlar arasindan "bhiksu"d enilen dilenci rahiplerin meydana getirdigi "Sangha" diye adlandirilan teskilat d ogdu. Sangha, dnyanin en eski bekr rahipler teskiltidir. Sangha, Budda ve buldugu g erek, doktrin (dhamma) ile birlikte Buddizm'in temel prensipleri arasinda yer aldi . Budda, uzun zaman kadinlarin Sangha'ya alinmasini reddetti; fakat halasi ve ka risinin israrli ricalari zerine, kadinlar da teskilta dahil edildi, rahibe manasti rlari da ortaya ikti. Daha sonraki devrelerde kesisler yaninda evli olanlar da ye r aldi.[145]

B- Budda'nin Telkinleri/Buddizm'in Prensipleri Buddizm'de Budda'nin doktrinine Pali dilinde "Dhamma" denilmektedir. Budda, Dhamm a'yi, yani ulastigi hayat kanununu ilan ettiginde verdigi ilk vaazi "Kanunun Tek erlegini Dndrmek" seklinde aiklamistir. Bunun iin tekerlek Buddizmin sembol olmustur. Budda, saray hayati ve iie gibi iki asirilik arasindaki orta yolu telkin etmisti r. Iki asirilik izdirapli iken orta yolda bilgi, kurtulus ve mutluluk vardir. Bu orta yol, kisiyi elem ve keder denizi olan bu dnyadan, bir kere daha dnmemek zere, kurtararak Nirvana'ya ulastiracaktir. Kisi, izdirap ve onun giderilmesi hakkind aki gerekleri grenir, iyi bir Buddist olarak yasarsa Nirvana'ya ulasmaktadir. Nirv ana'ya ulasmak iin kt huylara sahip benligi, arzu ve ihtirasi yoketmek, hikmet olgu nluguna kavusmak gerekmektedir. Kisi ancak Nirvana'ya ulasarak tenasuhtan kurtul abilmektedir.

Aslinda Buddizm, Caynizm, Ajivika hareketi, M.. VI". Yzyildaki kati brahman sekilc iligine, kast taassubuna karsi ikisi da ifade etmekteydi. Bu sebeple Budda'nin dok trini Brahmanlarca kfr olarak grld. Onlar, bu hkmlerini, Budda'nin doktrinine, bir yar tici tanriya, brahman yin ve grevlerine yer verilmemis olmasina bagladi. Buddizm, Hindistan'in kuzeydogusunda, Ganj nehrinin suladigi topraklarin gneydogusundaki Ko sala (simdiki Oudh) ve Magadha (simdiki Bihar) kralliklarinin iinde yer aldigi, b rahman kltrnn merkezinden uzak, Brahmanizm'in tam giremedigi bir cografi alanda dogd u.

Brahmanlarin Tanri'yi insan nitelikler ierisinde yaptigindan pismanlik duyan, alda tilabilen, zaaflari bulunan, sihirden hoslanan, insanlar tarafindan acze dsrlebilen bir varlik seklindeki aiklamalari karsisinda Budda sessiz kalmistir. Onun bu aikla malara katilmadigi bellidir. Ancak Tanriyi inkr eden bir ifadesi de yoktur. Buddi stler'e gre bu kadar uzun mddet var olan lemin nasil yaratildigi insan bilgisinin, insanin bilme gcnn tesindedir. Insana dsen, manev ilerleme, ahlk ktlklerden uzakl apfarin sebebi olan ihtiraslardan, tenash emberinden kurtulmadir. Buddizm'in ana telkini, insan Ile hakikat arasinda hayatin izdiraplarla dolu olmasidir. Drt kutsal temel gerek, Budda'nin kurtulus telkininin zn olusturmaktadir: 1- Insan varliginin mahiyeti izdirap, aci, ktlk, tatminsizliktir (dukkha). Dogum, h astalik, yaslilik, lm izdiraptir. 2- Izdirabin sebebi arzu, ihtirastir. Bu da yeni "karma" ve sudra, yeni tenash ve lm e yolamaktadir.

3- Izdirap dindirilmelidir. Yoksa fni, sreksiz isler srp gidecektir. Bu srekli tekrar lanan devrelerden kurtulmanin yolu "Nirvana"dir (Nibbana). 4) Hrriyete, yeni hayat a, Nirvana'ya ulasabilmek ancak Budda'nin sekiz dilimli yolu ile mmkndr. Bu sekiz d ilimli yol, ilk kutsal geregin kavranilmasi, ikincisinin anlasilmasi, ncsnn de gerek sini saglamaktadir. Ilk kutsal gerek, Budda'nin telkininin felsef ynn, dolayisiyla sa ece aydinlara bakan yanini kapsamaktadir. Drdnc kutsal gerek ise Buddizm'in amel ahlki at ynn, halka bakan, kisacasi onu din yapan vehesini iinde bulundurmaktadir. Budda, Vedalar'in otoritesini ve Vedik kurban sistemini, kisinin kendine eziyet vermesini (yoga ve benzeri yollarla), ferd ruhu, manastir dzeninde kast ayrimini re ddetti; Brahmanlarin ilgi duydugu metafizik meselelerden kaindi. Ancak genel Hint inanlari olan karma-tenasuh, feragat yoluyla tenasuhtan kurtulmayi muhafaza etti.

Budda'nin doktrininin felsefi yn ktmserdi. nk o hayatin tabi olaylarini bir izdirap o ak gryor ve bundan kurtulusu btn arzu ve ihtiraslardan uzaklasmaya bagliyordu. Bu as linda Upanisadlar'da rastlanan hayat grsnn gelistirilmis bir sekliydi. Buddizm'in Hindistan'in meshur alti felsefe sisteminden biri olan Samkhya ile or tak bazi noktalari bulundugundan bu sistemin Bud-dizm'den etkilendigi sylenebiime

ktedir. Bu felsef hususlar bir kenara birakilirsa, Buddizm'deki amel ahlk, insanlar a, hayvanlara, btn varliklara sevgi ve sefkati ihtiva etmektedir. Iste bir din ola rak Buddizm'in Brahmanizme karsi orjinalgi burada yatmaktadir. Zira Brah-manlar m etafizik tartismalar arasinda isin bu yanini unutmuslardir (sonradan "bhakti" har eketiyle, bu tamamlanmak istendi). Buddizm'in bir dnya dini haline gelmesinde bu hususun ve Budda'ya olan asiri baglilik sonucu Mahayana hareketinde zamanla, Bud dizm'in yayildigi evrelerdeki temayle gre, Budda btn heykellerin kirilmasini emretmis olmasina ragmen, heykelleri yapilip ona tapinilmaya baslamasinin rol olmustur. Dny anin byk evrensel dininden nce Buddizm, sonra da Hiristiyanlik, yayilabilmek ve dige r insanlar tarafidan kabui edilebilmek iin, asl prensiplerinden feragat etmek zoru nda kalmistir. Bu konuda tek istisna Islm'dir. Islm, yayilirken byle bir fedkrlikta b ulunmamis, aksine onun yayilmasi, prensiplerinin siki sikiya korunmasi sayesinde olmustur. Buddizm'e felsefi-teolojik bir hareket, bir mezhep, bir tarikat olarak bakanlar b ulunsa da, bu sistemde btn bu hususlari akla getirecek noktalarin mevcudiyetiyle be raber, o bir kurucusu, kutsal kitabi, inan esaslari, ayri cemaati, mabetleri, ken dine has zellikleriyle daha ziyade bir din olarak nitelendirilmektedir. [146]

C- Budda, Ilk Buddistler ve Konsiller Buddist literatre gre Budda'dan nce 24 Budda daha gelmistir. O, 25. Budda'dir. Onda n sonra da Metteyya (Maitreya) gelecektir. Budda Tusita cennetinde iken, zamani g elince dnyaya geldigi gibi, Metteyya da yle yapacaktir. Buddist kaynaklarda Budda' nin dogumundan ncesi, ocukluk ve genlik yillari, sarayi terki, sonraki zhd hayati, a ltinda 7 hafta geirdigi Incir Agaci (Bo, Bodhi agaci) ve daha sonrasiyla ilgili ok sayida mitolojik efsaneler yer almaktadir. Budda, Incir Agaci altindaki aydinla nmaya kadar bir "Bodhisatva"dir (Budda adayi). Onun ilk sakirtleri; beraber zht h ayatina girdikleri, onun zhd yasayisi birakmasiyla ondan ayrilan, kendilerine buld ugu geregi ilk va'zettigi, bylece Sangha'ya aldigi bes zahit ve Incir Agaci altind a ona yiyecek getirip onun doktrinini kabul eden iki tacirdir. Daha sonra basta toprak sahipleri, ticaret ehli, esnaf olmak zere yiginla insan, iinde az sayida br ahman da bulunarak, Buddist oldu. Bunlardan bazilari Sangha'ya kesis olarak kabul edildi. Budda, kesisleri doktrin i va'zetmek zere grevlendirdi. Onlar, bu grevi her yerde dolasip insanlara kendiler ini tutma, basit ve sade bir yasayis, alak gnlllk greterek yerine getireceklerdi. Bu k esisler arasinda, ilk bes zahidden Assaji vasitasiyla hakikati grenen ve Budda ta rafindan Sangha'ya alinan Sariputta ve Moggalana da vardi (Bunlar Budda'dan nce ldl er). Yine Budda'nin lmnde onun da katilabilmesi iin cesedin yakilmasi tehir edilen v e ilk konsile baskanlik eden, Byk Kasyapa ile ayni konsilde Vinaya metnini okuyan Upali; Sangha'nin ilk ve nemli yelerdendir. Ancak Budda'nin gzde sakirdi, yegeni An anda idi (Yahudi dininde Hz. Harun'un Hz. Musa'ya, Hiristiyanlik'ta Yuhanna'nin Hz. Isa'ya, Islm'da Hz. Ali'nin Hz. Muham-med'e karsi durumu gibi). Ananda, sagli ginda Budda'ya byk bir ihtimamla hizmet etmis, onu yine diger bir yegeni olan Devad atta'nin zehirleme tesebbsnden kurtarmis, kadinlarin da ayrica Sangha'ya alinmalari konusunda stadini ikna etmisti. Budda, Kral Bimbisara'nin destegini kazandi. O, Magadha kralligi sinirlari iinde, zellikle Rajagaha ve Sravasti etrafinda, geleneksel olarak Kuzeybati Hindistan'a, Pencap'a kadar uzandigi sylenen alanda 40 seneden fazla dolasti. Ona topraklar, yapilar bagislandiysa da o, bir yere bagli kalmadi. Bu bagislar arasinda bir kra l ocugu olan Jeta'nin yagmurlu mevsimlerde kesislerin istirahat ve ikameti iin yapt irdigi manastir (vihara) ve tahsis ettigi park en nemlisidir (Sravasti'de). Budda , hayatinin sonuna kadar va'zetti, gretti. Anlattiklari genellikle byk bir sevk iinde kabul grd. Zaman zaman ona muhalefet edenler de ikti. Gelenege gre 80 yasini getigin de artik lecegini, bylece sakirtlerini ve grevini birakacagini anlayan Budda, berab

erinde Ananda ile Uttar-Pradesth'te Malla'lilarin lkesinde bulunan Kushinagara'ya gitti. Orada bir sedir hazirlatip basi kuzeye gelecek sekilde sag yani zerine ya tti, Ananda ve kesislere son gdn verdi ve tenbihlerde bulundu, son sakirdi Subhadra onun telkiniyle Buddist oldu. Budda, oradaki besyz sakirdine, telkininde ve Sangha kurallarinda anlamadiklari b ir sey olup olmadigini sordu. Sorusu defa tekrarlandi. Ananda, byle birsey bulunmad igini bildirdi. Budda da orada bulunan besyz kisinin nih kurtulusunun garantili old ugunu aikladi ve onlara syle hitap etti: "Kardeslerim, simdi sizden ayrilacagim. H er sey geicidir. Kurtulusunuza gayret ediniz". Budda, bu szleri sonunda nihi Nirvana 'ya kavustu. Kasyapa'ntn da beraberinde besyz sakirtle gelmesi zerine Budda'nin ce sedi yakildi, kemikleri ve kalintilar muhafaza edilip on paraya ayrildi. Orada bi r stupa yapi Idi," diger paralar da birer stupa yapilip koruma altina alindi. Son raki stupalara bu on merkezden kalinti verildi.

Budda'nin lmnden hemen sonraki yagmurlu devrede Kasyapa, zellikle Ananda'nin vkif oldu gu Budda'nin nemli konusmalari_ye Sangha kurallarinin tekrarlandigi Rajagaha ( Magadha kralliginin baskenti) konsiline baskanlik etti. Bu konsile besyz rahip ka tildi. Asagi yukari bir yzyil sonra kesisler arasindaki fikir ayriligi dolayisiyl a Vesa-li'de ikinci bir konsil toplandi. Bu konsile yediyz rahip katildi. Ihtilaf giderildi. Kral Kalasoka himayesinde gereklestirilen bu konsilde, ilkinde oldugu gibi, sutta ve vinaya'nin yeni dzenlemesi yapildi. nc konsil, M.. IM. Yzyilda doktrin kan bir ihtilaf zerine, kendisi de bir Buddist olan Imparator Asoka (M.. 273-236) zamanla toplandi. Bu konsil, bin kesisin katilmasiyla Rajagaha'nin yerini almis yeni baskent Pataliputta'da (Patna) gereklesti. Asoka (Asoka), bu konsilde bir ta rafi tutmadi. O, daha ikinci konsil ncesi baslamis doktrindeki fikir ayriliginin yeniden alevlenmesi zerine, tebaasi arasindaki ahengi saglamak ve mezhep kavgasin i nlemek iin byle bir konsile destek verdi (Kons-tantin'in Hiristiyan tarihindeki y eri ile karsilastirilabilir).-_KonsiLSonunda-Sthavira denilen eskilerin geleneks el grs tercih edildi. KarsjLgrup Sarvastivadin'ler, asagi Ganj ovasinin kuzeybatisi ndan Madhura'ya dogru ekildi. Konsil sonrasi Buddizm, o gnn Hindistan'indaki drt kra lliktan birisi olan Magadha'dan Hindistan'a yayildi. Asoka devrinde Magadha, tabi kaynaklari, madenleri, tarim ve milletlerarasi ticar etiyle bir imparatorluk haline geldi. Asoka Buddist olmadan nce topraklarini genis letmek iin giristigi savaslardan birinde bu kanli, katliamli zaferlerden igrenmey e, canlilara karsi acima duymaya basladi. Eslerinden birisinin telkiniyle Buddist olduktan sonra hayatini lkeler yerine gnller kazanmaya, dsmanla savasma yerine nefs iyle savasmaya adadi. O, zaten gney u hari hemen hemen btn Hindistan'a hkmetmekteydi. Buddist dsnceleri, unutulmamasi iin, Hindistan'in esitli yerlerinde tas ve kaya kitab elere yazdirtti. Byle gl bir imparatorun himayesine kavusmak, Buddizm'e diger din ve mezheplere gre bi r devlet dini avantaji sagladi. Bununla beraber Asoka onlarin mensuplarina da ho sgrl davrandi. Bu devirde Buddizm'in propagandasi sadece btn Hindistan'da degil, uzak yabanci lkelere kadar genislik kazandi. Bu faaliyetlerin ilk sonucu Seylan'in Bud dizm'e kazandirilmasi oldu. Asoka, Seylan'a oglu (veya kardesi) Mahinda'yi gnderm isti. Bunu Gandhara, Kesmir, Mysore ve zamanla batiya, n Asya, Suriye, Misir, Kuz ey Afrika'ya gnderilen zel grevli kesisler takip etti. Trkistan'a Buddizm'in girmesi nin (daha sonra bilinirken) Asoka zamaninda oldugunu ileri srenler vardir. Ken-di lerininkini en gvenilir ve Budda'nin telkininin orjinai sekli oldugunu ileri sren Theravada BuddIzminin (simdi Seylan, Burma, Tayland ve Kamboya'da) kutsal kitap m etinlerinde Asoka'nin adi gemez. Bundan Pali dilindeki kutsal metinlerin (Ti-Pitak a) daha ??????? ?????????? ????????????????8???'??????????????[1]??????$???X?????????arindaki Budda'ya nisbet edilen cmlelerin bizzat onun szleri oldugunu kabul etmektedir. Ancak modern dil alis malari Magadhi ile Pali arasinda nemli farkliliklar bulundugunu d ortaya koymustur. Bu konudaki tartismalar Theravada kutsal metinleri olan Tipitaka'nin dilinin Pal

i olup onun esitli paralarinin Hindistan'in degisik blgelerinden gelmesi dolayisiyl a farkli mahall dillerden kelime ve ifadelerin birlestigi, aradan yzyillar getikten sonra da bu sifahi nakillerin yaziya geirildigini gstermektedir. [147]

D- Hindistan'da Mahayana'mn Dogmasi Asoka'dan sonra Imparatorluk kk hkmdarliklara blnd. Asoka'nin lmnden 100 yilina kadarki 330 senelik devrede Buddizm Kuzey Hindistan'da yerini saglamlastirdi. Bu devrede nce Sung hanedaninin hkmdarlari Buddizm'e karsi ikm islarsa da M.. 2. Yzyilda kuzeybatida Greko-Hint hkmdarlarin himayesiyle Buddizm can landi. Bu hkmdarlardan Menander (Milinda), M.. 100'de, Buddist oldu. O sirada Buddi zm Seylan'da her zaman devam edecek stnlgn saglamis ve Hindistan'dan in'e dogru yayilm aya baslamisti. Hindistan'da ise yle blnmeler ortaya ikmisti ki geleneki Buddizm 18 me zhebe ayrilmisti. Bu arada kendisine "Byk Araba" (Mahayana) adini veren ayri bir B uddist mezhep dogdu. Bu adla insanlarin kurtu-lusundaki cihansmul gayelerini ifad e eden ve ne zaman dogdugu kesin bilinemeyen (tahminen M.. I. Yzyil-M.S. I. Yzyil a rasi) bu mezhebin mensuplari; geleneki eski muhafazakr kanada, iinde Theravadin, Sa rvastivadin gibi 18 mezhebi bulunduran ncekilere "Hi-nayana" (kk araba) adini verdil er. Mahayanacilar; Hinayana mezheplerinin belirli, az, sinirli bir alandaki kimseler e kurtulus yolu gsterdiklerini, kendilerinin Hinayanacilar kadar akil, irfan, hik mete yer vermekle beraber onlardan daha fazla sevgi, sefkat zerinde durduklarini aikladilar. Bu yeni mezhebin bir diger zelligi de "Bodhisatva" (Budda adayi) kavra mina getirdikleri yeni nem ve genislikdi. Onlara gre btn insanlar, hatta "nefs"e sah ip olmayan varliklar bile Budda olabilir, aydinlanmaya ulasabilirdi. Insan hayat inin en byk gaye ve ideali bu olmaliydi. Mahayanacilarin bu aiklamalari zamanin ayd in kitlesi arasinda tartismalara yol ati. Bylece bu yeni mezhep mensuplari Pali ye rine Sanskirt dilini kullanmaya mecbur kaldilar. Ancak onlarinki artik bir melez Sanskrit.Budist Sankskriti idi (Kutsal Kitaplari Tri-pitaka). Mahayana'mn cihansm ul ideali, onun yayildigi yerlerdeki yerli dinlerden inan ve uygulamalar almasina yol ati. Iste bu etkilenmelerin ilki Hindistan'in kuzeybatisinda ve kuzeyinde Is kitler (M.. 130'larda), daha sonra Yecilerle geldi. Yeciler, Kusan Kralligini kurdu lar ve nce Pencab'i, sonra Kuzey Hindistan'i ele geirdiler. Bylece Zerdst, Hiristiyan, Roma, Yunan etkileri Buddizm'e girdi. Aslinda bu etkiler, Mahayana'nin dogmasin a yolatigi dsnlebilirse de, en azindan Mahayana'yi ynlendirdi.

Drdnc Konsil, 120'lerde (128 veya 144) tahta ikan Kusan Imparatoru Kaniska zamaninda toplanmistir. Asoka gibi o da Buddizm'i kabul edip desteklemistir. Jalandhar'da {bazilarina gre Kesmir'de) toplanan bu konsili Theravadinler kabul etmemektedir. Halbuki Therava-din kesislerin bu konsile katilmadigi yolunda kesin bir bilgi yo ktur (Btn Buddist mezhepleri ilk konsili kabul ederler. Sonraki konsiller ihtilafli dir). Mahayana'nin kopmasiyla Buddizm'in ikiye ayrilmasi Drdnc Konsil sonrasi olmus tur. Kaniska'nin adi Seylan din literatrnde gemez. Artik Pali metinlerine dayanan esk i tarz Buddizm I. Yzyildan itibaren Hindistan'da gzkmedi. Hinduizm'in etkisiyle Budd izm'i de etkileyen Bhakti cereyani sonucu Budda, Brahmanlarin Ve-danta sistemind eki msahhas ulhiyetin yerini alarak resmi, heykeli yapilan bir sahsiyete brndrld. Daha celeri buna izin verilmemisti. Kaniska, zerinde Budda'nin kabartmalari bulunan par alar bastirdi. Budda, eski brahman inanlarindaki Rama ve Krisna gibi, insan biimin de dnyaya gelmis bir tanriya dnstrld. Bylece Budda heykellerinin yapilmasina baslandi. Mahayana Buddizminin yazili metinleri Sanskrite dzenlendi. Hem Mahayanacilar, hem de Hinayanacilar eski kutsal metinlerin (ne zaman dzenlendigi kesin olarak biline mese de M.. I. Yzyila kadar Seylan'da yazili hale getirildigi anlasiliyor) mevsuki yetini kabul etmekteydiler. Ancak Hinayanacilar, Mahayanacilarm kutsal metinlerin i bunlarin eski gelenekte bilinmedigini ileri srerek kabul etmiyorlardi. Mahayanaci

lar da buna kendi kutsal kitaplarindaki Nirvana'ya ulastiracak doktrin yorumuyla ilgili aiklamalarin Hinayananinkini dzenieyenlerce anlasilamadigi, bunlarin son d erece yksek gerekler oldugu; ncekilerinkinin zihnen gelismemis kimseler iin muvakkat hakikattan baska bir sey olmadigini syleyerek cevap veriyorlardi {Tartismanin ta fsilati iin bkz. L de la Vallee Poussin, "Mahayana", ERE, VIII, 335). [148]

E- Mahayana'nin Hindistan'daki Kollari I. Yzyildan baslayarak Mahayana Buddizmi bir koldan Kusan Imparatorlugunun sinirl ari iinde kalmis Bati Trkistan'a, diger koldan da in'e sizdi. Hindistan'da II. Yzyil da Buddist dsncenin analitik prensiplerinin Mahayana iinde gelistirilmis bir sekli olan Madhyamika ekol ortaya ikti. Bu ekolde Buddist mantik analizi en yksek dorugun a ulasti. Ekoln kuruculari Najarguna ve grencisi Aryadeva idi. 226'da Kusan Impara torlugu yerini kk beyliklere birakti. Magad-ha, IV. Yzyilda nemli bir devlet oldu. Bu devrede Hinduizm yeniden canlanmaya basladi. te yandan suuru gerek bilmeyen Buddi st Madhyamika ekolnn asiri zihinciligine karsi Asanga ve kardesi Vasu-bandhu'nun ba slattigi suuru gerek bilip onu temizleme ve aydinlatma yoluyla manev hakikati dogr udan dogruya kavramaya dayanan Yoga-cara (Vijnanavada) ekol ayni yzyilda ortaya ikt i. Mahayana'nin Hindistan'da son gelisme merhalesi VIN. Yzyilda Mantrayana ve daha sonra Vajrayana ekolleriyle oldu. Hinduizm, VIII. ve IX. Yzyillarda Sankara (788-820) ve Kumarila gibi Buddistlerin ekindikleri iki byk filozofun da etkisiyle ataga kalkti. Yogacara ekolnn nem verdigi meditasyon metot ve disiplinini daha ileri gtren Mantrayana; mantra, yani kutsal i lhiler, semboller ve jestlerde odaklasan gayri Buddist elemanlara yer vererek aydi nlanmayi saglama yolunu tuttu. Kismen karsilastigi kuvvetli muhalefet, kismen de bozulmaya yz tutmasi sonucu Buddizm, gittike artan bir sekilde Hinduizm'e yaklasm aya ve itibarini kaybetmeye basladi. 712'de Sind'in, Mslmanlarca alinisi bu gidisi hizlandirdi. Iste, bu sirada Mant-rayana'ninkine byl afsunlari katarak uzak nirvan a hedefinden ziyade zihn tecrbeyi yogunlastirmayi esas alan ve Dogu Hindistan'da {s imdiki Bihar, Orissa, Bengal) gelisen Vajrayana veya Tantra ortaya ikti. Bu, Tant rik Hinduizmin bir kopyasi idi. Bu sebepie XII. Yzyildan itibaren ortadan kaybold u. Bengal'deki Pala hanedani hkmdarlari (800-1050) Buddizm'i korumusken, onlardan sonraki Sena hkmdarlari Hinduizm'i tuttular. Buddizm, 1200'de Magadria'nin Mslmanlar in eline geisiyle Hindistan'dan silinmeye basladi. Oudh'da 1220'de henz ortadan ka lkmamisti. XVI. Yzyilda Bengal'de hl az bir taraftari vardi. Ayni yzyil ortalarinda Orissa'dan Buddizm ekilmisti. Kesmir'de 1340'da bu dine son verilmisken Nepal'de o, Hinduizm'e yakinlasarak bozulmus bir sekilde gnmze kadar geldi. [149]

F- Hindistan Disinda Buddizm

Mahayana; in'e Chen-yen, Japonya'ya Shingon adlariyla intikal etti. O, gnmze kadar g elen sekliyle 9-11. Yzyillar arasinda Tibet'teydi. O sirada Buddizm, misyoner kes isler vasitasiyla Deken ve Hint yarimadasinin batisinda yayilmakta idi. Doguda A soka zamaninda Seylan'a gitmisti. Onun Bengal Krfezinden karsiya Burma'ya, Tayland 'a girmesi mildin ilk yzyillarinda Mahayana sekliyle oldu. Sonra Seylan'dan gelen Theravada Buddizmi buralarda hakim oldu. Thera-vada Buddizmi Hinayana'nin 18 kol undan gnmze gelen tek eski Buddizm seklidir. Seylan ve Tayland'dan Theravada Buddiz mi, Kamboya ve Laos'a yayilirken; Mahayana Buddizminin de in'den Vietnam'a girmesi 13-14. Yzyillarda oldu. Bu lkelerde ve digerlerinde Buddizm tarihi, cograf, mill ve mahall sartlara gre sekillendigi gibi iki nemli Buddist mezhep elemanlarinin yer y er kaynastigi da gzden kamamaktadir. Hindistan'da Buddizm'in Tantrik veya Vajrayan a sekli Hindu bhakti ve Tantrik kltlerine yerini birakti; manastirlar ortadan kal kti, artik kuzeydogudaki kk bir topluluk disinda 13. yzyildan itibaren gzkmez oldu. Bu

unla beraber Seylan'in % 6O'i; Burma, Tayland, Laos ve Kamboya'nin % 9O'i hl Buddist tir. Seylan'dan Pali diline dayanan Buddizm'le ilgili bilgiler XIX. Yzyilda Avrupa ve Amerika'ya geldi. Bylece basta Ingiltere, Almanya ve Amerika Birlesik Devletl eri'nde Budda'nin hayati ve doktrinine ilgi artti. Bu lkelerde bugn, dogudan gelme kesisler de yasamaktadir. Batida kesis olmayan Buddistler de artmaktadir. Bunlar dan Sangha'ya alinanlar da vardir. Gnmzde Hindistan'da aydinlar arasinda Hinduizm'd en memnuniyetsizlik sonucu bu eski mirasa dnenler oldugu gibi, kast disi kimselerde n Buddizm'e girmis ayri bir topluluk da bulunmaktadir. [150]

G- in Buddizmi

in, Tibet ve Japon Buddizminin herbirinin kendine mahsus zellikleri ve Hint Buddiz minden farkli yanlan vardir. Bununla beraber nde de en bariz ortak yan Mahayanist o lmaktir. I. Yzyildan itibaren merkez Asya Ipek Yolu boyunca in'e kadar gelen Buddizm , Han Hanedani'nin sonunda (tan. 220) daginik yabanci gruplarina mnhasir kalmisti . Bununla beraber onun II. Yzyihn ortalarinda saray evrelerini etkiledigi de kayde dilmistir. Bu konuda Buddistlerin ilk yardimcilari Taoist bilginler oldu. Buddis t fikirleri tercme etmek iin Taoist deyimler kullanildi. Bylece iki din arasindaki benzerlikler ortaya ikti. Han hanedaninin yikilmasi sonucu Kuzey in'i isgal eden inl i olmayan halklara 300 senelik hakimiyetleri sirasinda Mahayanaci kesisler siyas, asker islerde danismanlik yaptilar. Onlar sihirbazlikta da byk shret kazandilar. Bud dist vaizler, zellikle Fo T'u-teng (. 349) hemen hemen btn Kuzey in'i inanlarina dndr . O sirada meshur bir tercme ekol Kumarajiva'nm (344-413) baskanliginda baskent Ch'a ng-an'da alismakta idi. Bylece in bilginleri irsat ediliyordu. Fa Hsien adli meshur i n seyyahi, 399'da, Hindistan'a gitmek ve oradaki ziyaret yerlerini grmek zere Ch'an g-an'dan yola ikti. Alti senelik yolculuktan sonra alti sene de Hindistan'da gezme k, esitli ekollerin kutsal kitaplarini toplamak ve kopya etmek iin harcadi; 414'te dnsnde Buddist kutsal kitaplarini tercmeye basladi; ayrica meshur seyahat hatiralar ini kaleme aldi. IV. Yzyilda tahsilli ve zengin kimseler Sangha'yi himayeleri alt ina alip tercme masraflarini stlendiler, manastir ve ma'betler kurdular, Buddizm'i n bes ahlk kaidesini benimsediler. Gney in'de iki temayl gelisti: Zihni kontrol ihtirasi bastirmayi esas edinen zde Hin ayanist Dhyana Ekol; nihi hakikgj meseleleriyle ilgilenen, Mahayana sutra'larina da yanan, Sangha ile aydinlar arasindaki irtibati saglayan Prajna Ekol. Bu devrede T ao An (312-385), Hui Yuan (344-416) ve Tao Sheng (360-434) gibi yetiskin sahsiy etlerin etkisiyle byk manastirlar yapildi, Vinaya kaideleri tercme edildi ve Mahaya na'nin speklatif fikirleri yayildi. Byle byk inli stadlarin eserlerinden Sui ve T'ang hanedanlarinin ayri,Mahaya-nist ekolleri iinde gelisen fikirleri grenebilmekteyiz. Konfys ve Taoist klasiklerle Mahayanist eserlerdeki fikir ve telkinler birlesince ort aya ayri bir in buddist gelenegi ikti. Iste bu gelenek iinde T'ien T'ai, Temiz lke ( Cennet), Hua Yen ve Ch'an ekolleri gelisti.

Bunlardan T'ien T'ai, T'ang Hanedani zamaninda, Chih K'ai (538-597) tarafindan gn eydogu in'deki T'ienT'ai dagindaki meshur manastirda ortaya atildi. Chih, Hintli Najarguna'ya dayanmaktaydi. O, btnlk fikrine nem verdi. Btn ve paralari zdes idi. Bt e btn Buddalar, bir kum tanesinde mevcut idiler. Mutlak Akil, lemi onun mkemmelligi iinde kucaklamaktaydi. zde ikisi ayni Idi; ancak grevde farkli idiler. Bu ekolde di nin pratik ifadesi zihni bir yere toplama ve her seyin iyzn kavrama yoluyla manev irfa n ve hikmete baglanmistir. Ekol, sadece in'de degil, IV. Yzyilda Buddizm'e kapisin i aralayan Kore'nin gneyinde de tutunmus, IX. Yzyilin ilk yarisinda da Japonya'ya "TendaI" adiyla gemistir. Temiz lke (ChIng Tu) ekol, muhtemelen in'de en eski Ma-hayana toplulugudur. "Beyaz Lotus" adi altinda Hui Yan tarafindan kuruldugu sanilan ekoln adi sonraki

takipilerinden bir grup tarafindan simdiki haline dndrlmstr. Ekoln temel felsefesi ihni, kisiye sonsuz inayet, g, fazilet verebilecek olan Budda ve Bodisat-va'lara dn drerek onlarin yardimini kazanmaktir. Ekoln dayandigi sutra'da, askin (transandant al) Budda iin Amitabha (ezeli isik) deyimi kullanilmaktadir. Iste kisi kurtulusa ulasmak iin ona byle bir cenneti verecek olan Amitabha Budda'ya (Japonya'da Amida) kendisini adamaktadir. Cennete hkmeden ezel Budda'ya iki BodIsatva (Budda olmaya bi r merhale kalmis semavi varliklar), Kuan-Yin ve Ta Shih Chih yardim etmektedir. Bunlardan Kuan-Yin (aglamayi isiten) adina in'de tapinaklar yapilarak kadin ve ocu klari koruduguna inanilan bu Botisat-va'ya byk alaka gsterildi. Onu Taoistlerin ana tanrialarindan ayirmak imkansizdi. Bu Temiz lke Ekoln (Ching T'u) en iyi dile getire n Shan-tao (613-681) oldu. Hua Yen Ekol, ilk iki ekol Hintli Najarguna'ya dayanirken, yerli in dsncesini gsterme si bakimindan nemli sayilan bir harekettir. Diger Buddist ekoller (mesel Ch'an) va r olan da, olmayan da hayaldir derken bu ekol, hedefte cihansmul ve btn fenomenal t ezahrlerin temeli olan srekli sabit bir zihin telkin etmektedir. Ekoln ilk stadi Tushun (557-640), en iyi aiklayani ise Fa-tsang'dir (643-712).

Ch'an Ekol, in zeksinin orjinal bir mahsuldr. Ch'an, Sans-krite "dhyana"dan ikmistir v ekol, Meditasyon Ekol diye bilinmektedir. Ekoln gayesi, ikilik szkonusu olmayan bir varlik halinde afak ve enfusnin zerine ikarak hakikati birden kavramaktir. Ch'an, t ek hakikatin felsef veya din dsnce, meditasyon veya yin, by uygulamasi ile kavranila Budda hikmeti oldugunu telkin etti. O grenilemez, kitaplardan veya mrsitlerden al inamazdi. Ch'an, dsnce ve mantik idrakin durdugu anda ortaya tkan bir manev aydinlanm ayi esas edindi. Her sey Budda aklinin bir tezahr idi. Ch'an'in Tibet Mahamudra'si yla benzerlikleri vardi. Daha nce dhyana egzersizlerinden bahsedenler olsa da eko ln baslangici Bodhidhar-ma'ya (470-543) dayandirildi. O, 520'de in'e geldigi kabul edilen Hintli bir kesis idi. Ekole hizmet eden stadlar arasinda temel metni yaza n Hui Neng (. 713) sonrasinda meditasyon salonu btn Ch'an manastirlarina girdi. Bunu n yaninda kesis olmayan btn Buddist erkek ve kadinlarin evlerinde meditasyon yapma lari tesvik edildi. Ch'an ekol Sung Hanedaninin Yeni Konfys hareketini etkiledigi gibi , Japon Zen'iyle bu lkenin medeniyetinde unutulmayacak izler birakti.

in'de, 420'de, 1786 ma'bet ve 24.000 erkek ve kadin kesis vardi. Buddizm'in gitt ike gelisen gc, sarayi etkilemesi, kesis hayatinin Konfys aile ve ahlk telakkileri rsan doktriner vehesi tenkitlerin ogalmasina yol ati ve arkasindan siddetle engelleme yi getirdi. Tang Hanedani devresi (618-907), Buddizm'in in'de en olgunluga ulasti gi yillar da olsa ilk imparator^Kao Tsu ile baski basladi. Bununla beraber genel de bu hanedan Buddizm'e mltefit idi. Bu devrede Orta Asya ve Hindistan ile baglant ilar olusturuldu. in'e birok yabanci getirtildi. Meshur inli bilgin ve seyyah Hsan Ts ang (Chuang) (tan. 596-664), Orta Asya yoluyla Hindistan'a gitmek zere, 629'da yo la ikti. 645'de geri <lnd. Hindistan'da 10 yil boyunca seyahat etti ve geri dndgnde ge tirdigi ogu Yogacara ekolne ait eserleri, imparatorun himayesinde, hayatinin sonuna kadar tercme etmeye alisti. IX. Yzyilda in Buddizmi zirvesine ulasti. Manastir haya tinin refahi, itibari, Ihtisami arkasindan fesat getirdi. Imparator Wu-Tsung, 84 5'te grlmedik bir zulm baslatti, 4000 ma'bede el kondu veya tahrip edildi, 250.000 e rkek veya kadin kesis tekrar dnyev hayata dndrld. Buddist sanat eserleri ve kitaplari yakildi. Tang Hanedani zamaninda 8-10 Buddist ekol parlamisti; ancak Sung haneda ni zamaninda Temiz lke ve Ch'an ekolleri faaliyetlerini devam ettirebildi. Mogol Yan Hanedani, 1280-1368 tarihleri arasinda hkmederken in'de, Tibet veya Lama Buddizmi nde gelen dindi. Mahayana'nin bir uzantisi olan Lamaizm, Mogolistan'da X VI. Yzyila kadar sathi lde, sonra siyas otorite olarak, 1920'ye kadar hkmetmis, daha s onra ise Sovyetler Birligi iindeki bir halk cumhuriyeti hviyetiyle dine karsi kamp anya sonucu rahipler baska mesleklere ynlendirilmis, rahip sayisi 100.000'den 200 'e indirilmis, manastirlar devlet kontrol altina girmis, Buddizm'in etkisi sratle azalmistir. in'de son yedi yzyilda, manastirlarda zht hayati yasayan kesislerden ayri Buddizm, iinde Buddist, Taoist elemanlar birbirine karismis bir halk dini tarafindan yutul

mustur. Aydinlar, halk kitlelerinin bu dini telakkilerine pek karismamis; ancak onlari bir hurafe yigini olarak hakir grmslerdir. XIX. yzyilin sonlari XX. Yzyilin ba slarinda zellikle T'ai Hs (1890-1947) ile in Buddizmi bir zihni uyanis ve ahlk dirili s yasamistir. Fakat komnizm ve Mao tse Tsung ile o, yine bulutlarin arkasina girm istir. [151]

H- Burma Buddizmi Burma Buddizmi Gneydogu Asya'da, diger yerlerde oldugu gibi, manastir hayatina gi renler ve girmeyenlerden olusmus iki vehe arzeder. Bu iki vehe biri digeri olmaksi zin dsnlemeyecek bir iliski iindedir. Burma'da, Theravada disinda, az sayida tecrit edilmis Ma-hayana manastirlari vardir. Mahayana'nin mensuplari kuzeydeki daglik blge ve dogu Burma Shan eyaletlerinde yasayan mahall Gurka ve Rangoon'daki in toplu luklarindandir. Buddizm, Burma'ya III. Yzyilda geldi. Burma'da, nce Sarvasti-vada ve Mahayana, San skrite'ye dayanan Buddizm vardi; daha sonra Pali Buddizmi yerlesti. VII. Yzyildan itibaren hem Theravada hem de Sarvastivada mensuplarinin Burma'da bulundugu i nli seyyahlarin kayitlarindan anlasilmaktadir. Mahayana Buddizminin Asagi Bu rma'da VIII-IX yzyillarda bulundugu grlmektedir. zellikle Prome'deki bu tip Buddizm, oraya Kuzeydogu Hindistan'daki Ben-gal'den gelmistir. ok gemeden bu Buddizm Hindi stan'daki gelismeyi takip ederek Tantrik yapiya ulasti. Yukari Burma'da XI. Yzyil da Tantrik Buddizmin bozulmus bir sekli vardi. Mon'lar, Gneydogu Burma'da yerlest iklerinde artik Burma kralliginda merkez nehir etrafinda yasayanlara gnmze ka dar gelecek Theravada Buddizmini getirdiler. Bu Theravada Budizmi ile yerli mahall inanlarin zaman iindeki karisimi Burma Buddiz mini olusturdu. Bu noktada Burma'nin diger Theravada lkeleri zellikle Seylan ile ir tibati oldu. XIX. Yzyildaki Britanya istilsi Burma'daki Sangha teskiltinin geleneks el yapisina zarar verdi. Burma 1947'de istikllini kazaninca Sangha eski itibarini kazandi. 1956'da Budda'nin nirvana'ya kavusmasinin 2500. yildnm Ran-goon disinda ze l olarak halkin yardimlariyla hazirlanmis bir magara salonunda Tipitaka'nin btn met ninin okunmasi ve gzden geirilmesiyle gereklestirilen bir Buddist konsiliyle kutlan di. 1961'de Rangoon Parlamentosunda, nfusun % 20'sini olusturan Buddist olmayan ha lktan bir ayrim ortaya ikarmamak zere Buddizmi resm din kilan bir karar alindi. Bu karar 1962'de general Ne VVin'in askeri hkmetince feshedilmisse de bu bagimsizlik devresinde Burma'da Buddizm himaye edilmistir. Burma'da manastirlar, halkin moral ve egitim islerinde yardimci olmaktadir. Krall ar tarafindan yaptirilan pagodalar {tapinak gibi kutsal yer) dikkat ekicidir. Biro k sehir ve kasabalarda kesis olmayanlar da manastirlara baglidir. Halk tarafinda n hibe edilmis altin yapraklarla kapli Rangoon Shwe Dagon Pagoda'si Mandalay'dak iler gibi ziyaret yeridir. Senlik gnleri, byk insan kitleleri buralarda toplanmakta dir. [152]

I- Seylan Buddizmi Seylan Buddizmi eski Buddizm'in nemli bir merkezidir. V. Yzyilda Pali dilinde yazi lmis bir vekayinameye gre Budda Seylan'a defa gelmistir. Bir defasinda o Sumanakat a tepesine ikmis ve orada ayak izi kalmistir. Burasi simdi "Adem zirvesi" diye bi linmektedir. Bu rivayetin tarih bir dayanagi bulunmasa da bu yer, simdi nemli ziya ret merkezlerinden birisidir. Seylan'da halk, bu adanin Budda'nin telkinatinin muhafizi olduguna inanmaktadir.

Asoka zamaninda Seylan krali Buddizm'i kabul edince baskent Anuradhapura'da bir "vihara" (manastir) atirmistir. Bu vihara'nin ilk sakinleri, Asoka'nin oglu Mahi nda ile beraber oraya gelen sangha yesi kesislerdir (bhikku). Seylan'da uzun asirl ar basta gelen mezhebin ilk mjdecileri bunlardir. Hindistan'dan V. Yzyilda gelip bu Mahavihara cemaatinin bir yesi olan Buddhaghos a, Tripitaka zerine yazilmis Sinhalese serhlerini Pali dilinde yeniden kaleme aldi, ayrica Buddist telkinatin genis bir zetini yapti. Bu iki eser Seylan Thera vada geleneginin gelismesinde nemli katkida bulundu. Seylan'a BuddIzm'in gelisind en 1815'deki Ingiliz isgaline kadarki devrede lkeyi idare edenin Buddist olmasi i stendi. Miladin ilk yzyilinda yasamis bir kralin Mahavihara'ya degil, mnferit kesislere hediye vermesi Abhayagiri mezhebini dogurdu. Telkin ve manastir dzeninde farkli bir zellige sahip olmasa da bu yeni mezhep, dis etkilerin odagi oldu. nceki Mahavihara'nin kesisleri, Theravada gelenekiliginin k oruyucu bekileri olarak, Abhayagiri dogmadan nce, Theravada kutsal metinleri olan T ipitaka'yi I. Yzyilda yazili hale getirdi. Yeni mezhep, Abhayagiri mensuplari, he m Theravada, hem de Mahayana telkinatini Inceleyerek disa aik bir yol takip etti. Daha sonra bir nc mezhep, Jetaana da bir nceki mezhebin yolunu tuttu. Sonraki yzyillarda bu mezhep Seylan'daki Sangha'nin temelini olusturdu. Bu yzyillard a Gney Hindistan ve Hindu etkisi giderek artti ve bu etki, 11-12 Yzyillarda Visnu, Siva gibi Hint tanrilarina tapinaklar yapilmaya kadar vardi. Bununla beraber yi ne 11. Yzyildaki mill uyanis sonucu Buddizm yeniden g kazandi. Theravada gelenekiligi altinda mezhepler birlestirildi. Hint Buddistlerinden saglanan Budda'nin disiyl e ilgili Abhayagiri kesisleri nezaretinde baslamis klt bu devrede yeniden canland irildi. Buna diger bir yadigr, Budda'nin sadaka ksesi de eklendi (simdi bu kse kayip tir). Portekizliler 16. Yzyilda baskenti alip bu disi ortadan kaldirdiklarini ile ri srmslerse de yerli halk onun taklit olduguna, esas yadigarin hl Kandy'de mevcut b ulunduguna inanmaktadir. Seylan'da halk kesislerin yasadigi vihara'lari kutsal ziyaret yeri olarak grrler. Ilk vihara'lar, iinde bir yadigarin gml oldugu daga-ba'lar (pagoda) ve bir de "Bo Ag acf'ndan olusan bir btndr. Simdi Anuradhapura'daki Bo Agaci'nin Budda'nin altinda i lhama kavustugu Gaya'daki agadan kesildigi ve Mahinda'nin kizkardesi tarafindan S eylan'a getirildigi sylenmektedir. IV. Yzyildan bu yana Budda'nin heykellerinin kond ugu yerler, dagaba ve bo agalariyla birlikte bugn de Seylan'daki vihara'larin degi smez zellikleri olmustur. Ayrica vihara'lara 12. Yzyildan itibaren "Devalaya" deni len Hint tanrilarinin putlari da girmis, 15. Yzyildan itibaren de onlar ayni yapi da, ayri bir blmde yer almistir. Sangha, Portekiz, Hollanda ve Ingiliz istilsi sirasinda geri planda kalmisken 19. Yzyilin sonlarina dogru g kazanmistir. Zamanla iki Buddist niversite (Vidyalankara, Vidyodaya) kurulmustur. 1947'den bu yana Buddizm'in gelismesiyle mill kalkinma at basi srdrlmektedir. [153]

J- Tayland Buddizmi Tayland Buddizmi, Vietnam disinda diger Gneydogu Asya lkelerindeki gibi Theravada mezhebindedir. Taylandlilarin % 94' Buddisttir. Tayland'da Buddizm'in tarihesi 6. Yzyila dayanmaktadir. Merkezi asagi Burma'da olan Mon kralliginin bir blm olan Tayla nd'in gneyinde nce Hinayana hakimdi. 8-13. Yzyillar arasi blgede Mahayana nde gelen me zhepti. Kimerlerin lkenin byk bir kisimini ele geirmesi sonucu 11-14. Yzyillar arasin da onlarin Hindu gelenegi stnlk kazandi. 14. Yzyilda inlilerle yakinliklari bilinen T aylarin mill tarihi basladi. Bu yzyilda Seylan'a giden Siyamli kesisler dnslerinde T ayland'da kaldilar ve oradaki yeni Buddist gelismeleri yaydilar. Bu zamandan itib aren Tayland'da Theravada Buddizmi hakim oldu. Hanedan ve baskent degisiklikleri,

disaridan gelen isgaller akabinde 1851'de tahta ikip 17 sene hkmeden Mongkut, bir Buddist kesis olarak modern Tayland'in temellerini atti ve Buddizm'de reform say ilabilecek Sangha teskilatiyla ilgili yenilikler yapti. Onun yaptiklari simdiki Tay Buddizmi zerinde derin izler birakti. Oglu da babasinin yolunda gitti. Modernl estirme abalari yaninda, Tipitaka'yi Tay nitelikleri iinde, fakat Avrup ciltler hali nde bastirmasi dikkat ekicidir. II. Dnya Savasi'ndan bu yana gittike artarak Taylan d'in sehir blgelerinde bati etkisi kendisini gstermekteyse de sehir disi blgelerde Buddizm kltr, inan ve gelenekleri de agirligini belli etmektedir. Vietnam, 939'a kadar 1000 yillik bir sre in Imparatorlugunun bir eyaleti olarak ka ldi. Bu srede in'den her hususta, bu arada din bakimindan da etkilendi. Bugn de Viet nam'da Buddizm, Taoizm bu etkilenme sonucu hl ayaktadir. [154]

K- Japon Buddizmi

Buddizm'in in yoluyla VI. Yzyilda ulastigi Japonya, bu dinle ilgili gelismeler baki mindan nem tasimaktadir. Buddizm kozmoloji ve eskatolojisi, ayrintili manev disipl in ve yetistirme sistemleri, teskiltli rahip tesekklleriyle Japon halkinin hayatin da baslica din g haline geldi. Felsef dsnceyi kamiladi, sanat ve edebiyati, grenimi, etik duygulari etkiledi. Bu din, bir halk dini olarak bir yandan l ayinleri getirir ken, diger yandan dnyev ikarlar iin bysel ve tabiatst yardim iddiasinda da bulundu. B ddist Jodo ve Shingon mezhepleri Japonya'da dogdu ve Amida Budda inancini kklestir di. Bunlardan Jodo; Honen tarafindan 1175'de kuruldu, Shinran {tah. 1173-1263) taraf indan da gelistirildi. inlilerin "Temiz lke" (Ching T'u) ekolnn Japonca karsiligi ol an Jodo'ya gre Budda ezeli nur, ok merhamet, hikmet, sevgi sahibi bir varlik olara k sunuldu ve bu mezhep, iman ve inayet ile kurtulusu telkin ederek, Japonya'da B uddizm'in en popier sekli haline geldi. Amida, Japon Buddizminde askin (transanda ntal) Budda iin kullanilan bir addir. Hindistan'daki Mahaya-na'da bu askin Budda, ezel Hayat ve ezel Nur olarak bilinmektedir. Amida'nin, kullarini saadet lkesi cen nete gnderecegine inanilmaktadir. Kurtulus iin en kolay yol olarak grlen, Jodo'nun J aponya'da birbirinden az farkli drt kolu vardir: Jodo (1970'lere dogru taraftan 4 milyon kisi), Shinshu (13 milyon), Yuzunembutsu ve Ji ((taraftarlari fazla degil) . Bunlardan halkin en ok tuttugu Shinshudur ve 1173-1263 tarihleri arasinda yerle smistir. O, manastir kisvelerini atmis, evlenme ve aile hayatinin kurtulusa enge l olmayacagini ileri srmstr.

Jodo'dan daha da nce, tahminen 806'da, Kobo Daishi (774-835) tarafindan kurulan d iger bir Japon Buddist mezhebi mistik ve uzlastirmaci (sinkretist)yapili Shingon 'dur. Birok dinlerin tanri ve melekleri Shingon'da (incesi "Chen Yen": dogru sz), vcu du btn lemi kusatan Budda'nin tezahrleri olarak grlmektedir. Bu mezhepte lemin sirlari grlebilir ve kavranilabilir sekilde takdim edilmeye ve sembollendirilmeye alisilmis tir. Kobo Daishi (Kukai), in'de kendini yetistirmistir ve Japonya'da panteist ve mistik yapili, Tantrik mezhebini telkin etmistir. Ona gre lem, Budda'nin dista tez ahr etmis seklidir. Onun gerek vcudu birbirini tamamlayan iki paradan olusmustur: Zi hn, madd. O, Hinduizm, Konfyslk, Taoizm ve diger Buddist mezhepleri de iine alarak, e mezhepleri 10 gelisme derecesi iinde grmstr. Bu piramitte en stte Buddaligin btn muk ddesligi gereklesmis Shingon'un mistik panteizmi bulunmaktadir. Onun uzlastir maci tutumu Ryobu Sinto'nun ortaya ikmasini saglamistir. Bylece ortaag Japonyasmd a XII. Yzyilda baslayan ve XIII. Yzyilda en canli devresini yasayan Buddizm'd en etkilenmis Sinto kendini gstermistir. Birlesik Sinto-Buddist kutsal yerlerinde her iki dinin rahiplerinin birbiriyle kaynastigi, Sinto kutsal yerlerinde Buddist ayinlerin icra edildigi grlmstr. Bylece Sinto felsef bakisi ve ahlk muhtevasi derin kle beraber tek basina Sinto taraftarlari bu gidise siddetle karsi ikmislardir. Bylece Meiji devrinin baslarinda bu kaynasma bozulmus ve ondan sonra da doktrin ve tren olarak bir daha grlmemistir.

Kobo Daishi gibi Hei devrinin diger meshur sahsiyeti, Japon Buddist ekol Tendai'y i kuran Dengyo Daishi'dir (767-822). in'de T'ien T'ai idealist telkinatini grendik ten sonra Dengyo Daishi (Saicho), Japonya'ya dnd ve Tendai'yi kurdu. Tendai, Japon Buddizminin birlestirici gc oldu. Tendai'nin esasi, btn sirlar, faziletler ve hikmet in bir kimsenin kendi suurunda Buddaligi gereklestirebilmesi iin olduguna dayanmak tadir. Dengyo Daishi, kurtulus ve Buddaligi kazanmanin en genel gaye oldugunu aikl adi. O, Hiei Daginda (Kyoto yakinlarinda), byk bir Tendai merkezi olarak, asirlarc a devam edecek bir manastir kurdu, Shingon ile birlikte Tendai, Japonya'da din in an ve felsef dsncenin itici gc oldu.

in'de 'Ch'an" diye bilinen, Japonya'da Zen adini alan Bud-dizm'in bir sekfi, Budd ist ekolleri iinde parladi ve sadece Japonya'da kalmayip btn dnyaya yayildi. Bu ok nem li ve etkili mezhep, bir i tecrbeyi gelistirme yoluyla hakikatin dogrudan ve mist ik olarak kazanilmasina dayanir. Zen Buddizm, kutsal metinlere, sz ve kavramlara, onlara dayanan yorumlamalara degil, Buddizm'in esas z ve ruhunu aksettirdigini idd ia ettigi kendi telkinatina nem verir. O, derni manev aydinlanmayi gereklestirmeye al isir. Bunun iin, insanin cehaleti dolayisiyla gereklestiremedigi Budda tabiatinin f itratinin temel tasi oldugunu iddia ederek meditasyon veya murakabe uygulamalari ni tesvik eder. Zen, en gzel sanat ve edebiyat eserlerinin ilhamini vererek Japon kltrnn zerinde byk ve derin bir etki birakti. Zen'in prensipleri "Judo" ve "Kendo" {Ki i oyunu) asker sanatlarina, ay trenlerine, iek tanzimi, iek bahesi peyzaji alismala gulandi. Zen manastirlari sessizlik, dzen, temizlik ve titiz din disiplinleriy-le d ikkat ekicidir. Kesislerin hayati meditasyon, ibadet ve faal el isleriyle geer. Zht uygulamalari iin byk bir tesvik sz konusu degildir. Pratik islerde ve meditasyonda kendini idrak ve Budda tabiati esit sekilde bulunur. Zen Buddizmin Japonya'da birka kolu vardir. Bunlardan Soto, in'de Tung-shan{807-86 9) ve Ts'ao-shan (840-901) tarafindan kuruldu. Baslica felsefesi Mutlak ile nisbni n fenomenal bakimdan birligi idi.

Egitim, meditasyonda bagdas kurup oturarak konsantre olmak, bes merhale sistemi (gerek nefsi tanimaktan, mutlak gerekle tam birligin gereklesmesine kadar) bu tarzi n esaslarini olusturuyordu. Gerek irfana kavusma sessiz aydinlanma ile gerekleseceg ine inaniliyordu. Japonya'ya bu hareketi getiren Dogen (1200-1253), halka mleden K ei-zan (1268-1325) oldu. Dogen, 23 yasinda in'e gitti, 1227'de aydinl anmayi kazanmis olarak Japonya'ya geri dnd. Ilk mstakil Zen manastiri 1236'da onun n ayak olmasiyla kuruldu. O, insan ve btn seylerin znn Budda fitrati oldugunu; bu fitra tin, ego'nun tasfiyesiyle, kt arzularin giderilmesiyle ve kendine tam hakim olmak la geraklesecegini telkin ederek bu manastirda kesis olan, olmayan kimseleri yesti stirdi. O, meditasyonda bagdas kurup oturma ve beli dik tutma tarzinda "Zazen" u ygulamasini destekledi. Zazen tekniginde zihin btn alakalarindan, arzu, fikir ve hkm lerinden arindirilmak yo-luyle nefes almanin dzenlenmesi, bylece "satori" denilen byk haz ve seknete ulasma hedefi Zen meditasyon geleneginin gayesidir. Sa-toride Bu dda adayi, kendi Budda fitratini esas hikmet grerek zihn bir ayrima gitmeksizin, B udda zihninin suuruna, saf suur olarak, varmak ister. Bu tecrbe, zihn veya duygusa l olarak nitelendirilirse satori olmaz. Satori, tarif ve tasvirin tesinde bir tec rbedir. Temelde o, insanin, bedenindeki suursuz glerden hrriyetini kazanarak, manev bt lge kavusmasidir. Iste Dogen, Zazen'de Buddizm'in ana prensibinin bulundugu, Budda fitratinin byle ieklenecegini savundu. Felsef ynden onun monistik panteizmi; stnlk? nligi bir kenara iterek, Mutlakla fenomenal lemin denklenmesine dayaniyordu. Dogen , diger Zen stadlarinin aksine, sutra'larin okunmasini Buddist kutsal nesnelere tazim gsterilmesini savundu. te yandan o, Zen stadlarinin sakirtlerine, zi hni hrriyeti kazanmak ve "satori"yi bir anda gereklestirmek iin verdikleri egzersiz leri (koan) ikinci dereceden buldu. O, Buddizm'in kollara ayrilmasina ve bu arad a Soto'nun da bir mezhep olarak ortaya ikmasina karsi idi. Bununla beraber Eiheij i Tapinaginda (Echizen eyaletinde) Soto telkinleri gnmze kadar srp geldi. Zen mezhebinin diger bir kolu da Rinzai'dir. Bu mezhep in Bud-distlerinden Lin Ch i veya l-hsan (. 867) tarafindan kuruldu ve Eisai (1141-1215) tarafindan da Japony

a'ya sokuldu. Rinzai, Soto'dan ani aydinlanma kazanmada alisilmisin disinda vasi ta kullanmasiyla ayrildi. Bu farkliliklar; vurma ve haykirma, anlasilmaz sz ve pa radokslar kullanmak, sakirtlere egzersiz vermek gibi seyler idi. Eisai (Zencho Ko kus-hi), iki defa in'e gitti, orada Lin-Chi mezhebinde aydinlanmaya ulasti. Japon ya'da ilk Rinzai tapinagini 1191'de kurdu. Zen gelenegini Kama-kura'ya soktu. Di n hamiyet ve mill ideali birlestiren, yorumlar yapti. Zen meditasyonunu aikladi ve Zen'In mstakil bir ekol olarak bilinmesini, taninmasini sagladi. ayi Japonya'ya ilk getiren o olmasa da, Japon ay kltrnn babasi olarak telakki edildi. Rinzai tapinaklar i kltr ve sanat merkezleri oldu. RinzaI'yi yenilestiren byk Zen stadi Hakuin (1685-17 68), Dogen gibi bir ne sahip oldu. O, 24 yasinda aydinlanmaya ulasmisti. 1716'da artik Tokugavva devrinde en gl Buddist merkez olarak Shoinji tapinaginda srekli kalm ak zere yerlesti. Hakuin'in Zen evresinde aydinlanma, kuvvetli vecd ve mistik tecrb elerle iten sanat kabiliyetleri birlesti. O, Amida geleneginin kolay tarzini ktledi ve Zen meditasyonunun mukayese kabul etmez gcn ve "koan" egzersizlerini savundu. O nun mistik tecrbesi deyimle zetlenebilir: Byk Sphe, Byk Aydinlanma, Byk Haz. nc bir Zen Buddist kol da Obaku'dur. Kurucusu Ingen'dir (1592-1673). Ingen, 60 yasin i gemisken devamli davetler sonucu in'den 20 sakirdiyle birlikte Japonya'ya geldi. Digerleri gibi Obaku da in kaynaklidir. Obaku, XVII. Yzyilda sr'atle yayildi. Zht u ygulamalari dolayisiyla Rinzai'den biraz ayrilmakta olan Obaku, ani aydinlanmanin stn inayete dayandigini, daha az kabiliyetli olanlar iin tedrc yolun d aha uygun dsecegini telkin etti. Ani Satori'ye ulasmak iin zazen ve koan, tedrici yoldan aydinlanmak iin de Amida Budda'nin adini herkesin onun cennetinde dogacagi na inanarak, devamli tekrarlamasina agirlik verir. Amida, bir kimsenin zihninin d isinda varligi bulunmayan, her duygulu varliktaki Budda ruhu olarak kabul edilir . in etkisi Obaku'nun tapinak mimarisi ve dini trenlerinde kendini aksettirir. Japonya'da Buddist kesislerin gayretiyle son 1000 yili askin bir sre iinde eski ye rli din Sinto, Buddizm'in iinde eridi. Bu iki dinin iliskileri byk degismeler geirdi . nceleri karsilikli hosgr iinde baslayan iliskiler, XVII. Yzyildan itibaren sove nizm ve yabanci dsmanligi sonucu Sinto'yu canlandirdi ve onun mill inan haline gelme sine yol ati. Buddizm baski grd. Buddist rahip zmresi sikici sinirlamalara maruz kal di. Bu arada belirtilmelidir ki Hiristiyanligin Japonya'ya girmesinde Buddizm'e n efret duyan Sogun Nobunaga'nin byk rol olmustu. Bugn Japonya'da materyalist fikirler , din disi hayat ve dinden uzaklasma Japonya'daki btn dinlerin ortak problemidir. I I. Dnya Savasi sonucu Devlet Sintosu ortadan kalkmissa da, yeni gelisen bir yigin sinkretist Sinto mezhebi, iinde Buddizm de bulunan bazi dinler, gizli bilimler, t elkinle tedaviden olusan karmasik yapilara sahiptir. Buddizm, Japonya'da esitli m ezhepleriyle gelenek-lesmis bir hayata sahipse de ilk canliligini kaybetmistir. [155]

L- Buddizm'de Sekiz Dilimli Yol esitli mezhepleri, esitli lkelerde kazandigi degisik inanlari, farkli uygulamalari, bazi dinlerle kaynasmis sekilleri olsa da Buddizm'in kendine mahsus bir yapisi v ardir. Bu yapinin temeli, izdirabin kaynagi olan arzu ve ihtiraslarin giderilmes inde basvurulan Sekiz Dilimli Yoldur. Bu sekiz madde, Mana Parinibbana Sutta'da geen ana maddenin sonradan genisletilmis seklidir ve eski metinlerde bulunmamaktad ir. ana madde sunlardir: Sila (ahlk), Samadhi (flieditasyon), Panna (hikmet). Sila'ya Sekiz Dilimli Yoldan madde girer: dogru sz, dogru davranis (Is), dogru geim (hayat). Dogru sz ve dogru davranisa her Buddistin uymasi gereken bes emir aiklik getirir: ldrmemek ve zarar vermemek, almamak, duyularini yanlis yola yneltmemek, ya lan-yanlis konusmamak, iki-uyusturucu kullanmamak. Dogru geim bes yasagi iine alir: Kasaplik, meyhanecilik, esrarcilik, silah ve zehir imalatiligi yapmamak. Iyi bir Buddist, ocuk dsrmeye karsidir. O; avlanmaz, balik tutmaz, silah kullanmaz; et, iki ve zehir satin almaz, zina yapmaz.

Buddist, her durumda hayati koruyacaktir. Buddist, ocuk dsrmeye karsidir; fakat dog um kontrolne karsi degildir. Buddist mmkn oldugu kadar, hakikata uyar tarzda konusm ak, baskalarini rencide edecek konusmalardan kainmak zorundadir. Samadhi, bir hedefe zihnini yneltmek, konsantre olmak anlaminda meditasyona dellet eder. Bu ana maddeye dogru muhakeme, dogru murakabe girer. Budda'dan telkinini, bir kelime ile zetlemesi istendiginde o, "sati" (muhakeme, dsncelilik) cevabini ver ir. Dogru muhakeme, Buddistin syledigi, yaptigi, dsndg islerde gsterdigi zihin keskinl igi, zihn nfuz zarafetini ifade eder. Dogru murakebe de bir yandan zihnin bir konu ya yneltilmesi, nefesin kontrol, akla gelen dsncelerin tahlili, onlarin zne inilerek i yi, kt veya ntr olduklarinin anlasilabilmesi; te yandan hirs, kin, hile vb. seylerin neden kaynaklandiginin belirlenmesi gibi hususlari iine alir. Panna, Buddistin hayatinin nc ve en yksek seviyedeki durumuna isaret eder. Bu lem ve i nsan ile ilgili gereklerin nce inan olarak kabul, sonra da tecrb olarak hedefe ulasilm asi gayedir. Panna'ya dogru anlayis, dogru dsnce, dogru niyet girer. Dogru anlayis , lemi ve insan varligini drt kutsal gerege gre anlamadir. Dogru dsnce; zihnin duygusa l arzu, ktlk, zulm gibi tutumlardan arindirilmasidir. Dogru niyet (ceht, gayret) ise sonunda pisman olunacak veya basarisizliga dslecek yollara gitmeyip ihlasla zihind e iyi duygular beslemeyi ifade eder. Budda, geride bir kitap birakmadi, yerine geecek bir kimseyi de belirlemedi. O, h erkesin kendisine isik tutmasini istedi. Ancak telkinini yasatmayi kurdugu Sangh a teskilti stlenmisti. Budda'nin cenaze treninde onun szleri ve islerinin unutulmada n muhafaza edimesi fikri ortaya atildi. Bylece ilk konsil Budda'nin lmn takip eden ay iinde Rajagaha'da toplanip daha sonra Pali metni denilecek kutsal kitabin ilk si fahi alismalarini baslatti. Bu alismalar Vesali'deki II. Kon-sil'de de devam etti. Kral Asoka zamanindaki III. Konsil'de Pali metninin 3. blm tamamlandi. Pali metinle rinde Asoka'nin adinin gememesini bu metinlerin daha nce tamamlanmis olmasina (M.. 3. Yzyil) baglayanlar varsa da en eski Buddist Pali tarih vekayinamesi olan Dipava msa'ya gre Pali metinlerinin yazili hale intikali M.. I. Yzyilin ikinci yarisinda S eylan'da oldu. [156]

M- Buddizmde Kutsal Metinler Theravada Buddistlerince sahih grlen Pali metinlerine Tipitaka ( sepet) denir. En es ki Buddist kutsal kitabi olan Tipitaka blme ayrilir: 1- Vinaya-Pitaka (disiplin sepeti): Sangha ve kesisler ile ilgili usul ve kaidel eri iine alir. Rahip olan, olmayanlarla ilgili hususlar, rahip ve rahibelerin uym asi gerekli kaideler, ayinler, vaaz, beslenme, giyinme gibi konular bu blmde yer a lir. Bu blmn en eski materyelini; sulu kesisin suunu Itiraf ettigi ve topluca kesisle rin 200 kadar suu ihtiva eden listeyi okuyup sulunun cezasini da tayin ettigi, iki si itirafa hasredilen aylik drt kutsal gnde (dolunay ve yeni ayla ilgili) okunmasi d et haline gelmis olan Patimokha kaideleri olusturur. 2- Sutta-Pitaka (vaazlar sepeti): Budda ve bazi sakirtlerinin devirlerindeki kims elerle konusmalari, vaaz ve hitabelerini iine alir. Bes Nikaya'dan olusur. Bu kol eksiyonda Buddizm ncesi dogum hikyelerini de ihtiva eden Jata-ka ve doktrinin bir z etini veren Dhammapada gibi kitaplar da vardir. Sutta'lar, Ananda'nin Rajagaha K onsilinde "Bylece isittim" diye Budda'nin lm sonrasinda naklettigi seylerdir. Tipita ka'nin en nemli kismi Budda'nin fikirlerini veren, bunun iin "dhamma sepeti" de de nilen bu kisimdir. 3- Abhidhamma-Pitaka (genisletilmis doktrin, felsef ve psikolojik yorumlar sepeti ) : Suttalarda halk iin ve savunma tarzindaki doktrinin yedi kitap iinde zetlenmesi

ve baslikli listeler halinde sistem-lestirilmesinden ibarettir. Buddizm'in fels efe ve psikolojisi bu blmdedir. Theravada kolundan olmayan Buddist mezheplerin kutsal kitaplari (Tripitaka), en b asta Sanskrite'den ince'ye tercmeler, Tibete ve Buddist melez Sanskrite olarak muhafa za edilmistir. in Buddist kutsal kitap metinleri (San Tsang), zellikle in ve Japon Mahayana'si iin en nemli kaynaktir. Buddizm'in in'e girmesinden itibaren Sanskrite me tinlerin elde edilmesine ve tercmesine byk ilgi gsterilmistir. Zamanla bu tercmelerin kataloglarinin yapilmasi gerekmistir (eskilerin en meshuru 730'da tamamlanan K' ai Yan). ince Tri-pitaka, J. Takakusu tarafindan 1924-1932 arasinda 85 cilt halind e basilmistir (Bu genis koleksiyonun az bir kismi Ingilizce'ye evirilmistir).

Theravada kutsal metni gibi blmden ibaret olsa da, diger Buddist mezheplerin kutsal kitap blmlerinin muhtevasi ve yapilarinda farkliliklar vardir. Mesel Tipitaka'nin Sutta-Pitaka blmnde bir in koleksiyonunda ilk drt "nikaya"'ya tekabl eden drt agama bu unur. Sarvastivada'nin Abhidharma-Pitaka'si, Theravada'ninkinden, bazi konu basl iklari uysa da, kitap adlari bakimindan tamamen farklidir. in kutsal metnine birok in Buddist yazilari (Zen de dahil) alinarak drdnc bir blm olusturulmustur. Ayrica in etninde blmde de birbirine karsi her iki tarafin kutsal yazilari da bulunmaktadir. Ancak belirtilmelidir ki Hinayana taraftarlari, Mahayana'nin kutsal metinlerini bunlar tarihen bilinmiyor diye kabul etmek istemezler. Mahayanacilar ise; Hinaya na'nin kutsal metinlerini gvenilir bulmakla beraber, kendi sutra'larina kendileri nin inandiklarini, onlarin da tarih kkeni bulundugunu, Budda'nin onlardaki geregi te lkin ettigini, fakat Hinaya-nacilarin anlayamadiklarini, Nirvana'ya ulastiracak gerek doktrinin ken-dilerininkinin oldugunu ileri srmektedirler. [157]

N- Budizm'de Inan Esaslari Buddizm'de iman ikrarina "tri-ratna" ( cevher) denir: "Budda'ya siginirim, dhamma' ya (doktrin) siginirim, sangha'ya siginirim". Bu iman ikrari Pali metninde (Samy utta-Nikaya'da) gemektedir. Sutta'lardan birinde; Budda'nin kim simsiki cevherin fa ziletlerine gvenirse onun karsiya gemek zere nehre girdigini (sotapanna), yani aydi nlanmaya kavusmaya,nirvanaya ulasmaya namzet oldugunu syledigi anlatilmaktadir. I man Ikrarfndaki cevherden birisini kabul etmeyen Buddist sayilmamaktadir. Rahip o lsun veya olmasin btn Gneydogu Asya Buddistleri, esasi ayri bir ezgi ile okumaktadir .

Budda, cevherin ilkidir. O, dinin kurucusudur. Ancak Buddist telakkiye gre, Geregi (dhamma) bilmesiyle digerlerinden temayz eden bu insan, zaman iinde dnyada geregi bi len kalmayinca gelmesi beklenen Budda'lardan birisidir. Bu anlamda daha nce 24 Bu dda gelmistir. Buddizm'in kurucusu Budda, bunlarin yirmibesincisidir. Theravada dsncesine gre Budda nihi duruma erisince beden hayatiyla ebedilesmistir, artik zamanmekn boyutlari iindeki lemle bir iliskisi kalmamistir. Mahayana'ya gre, Budda'lar, lml insanlarin yardim iin basvurduklari askin varliklardir. Dhamma, Budda'nin telkininin esasini, doktrinini, cihansmul hakikati ifade etmekle Hiristiyanlik'ta Hz. Isa, Islm'da Kur'an'in yerine benzer bir neme sahiptir. Dham ma, ontolojik olarak Budda'dan ncedir. Budda, dhamma'nin ifadesi, tarih tezahrdr. Bud da'lar zaman zinciri iinde gider, gelirler; fakat Dhamma ebeddir. Bu, bir anlamda Y unanca Logos'a tekabl eden bir durumdur. Buddistler, Dhamma'ya bu anlamda siginir lar. Budda'nin hitabeleri, bu Dhamma geregini konu edinmistir. Bu gerek, doktrindi r. Bu gerege uygun yasanan hayat, Budda tarafindan "istikamet" olarak nitelendiri lmistir. Buddist inanca gre Budda'dan nceki 24 Budda gibi ondan sonra da, simdiki Budda devresini takiben Budda'lar gelecektir. Her Budda, insanlarin hakikati kay betmesi zerine doktrini telkin iin gelmektedir. Pali metninde ilki ve en nemlisi Me tteyya olmak zere gelecek 10 Budda adi verilmektedir. Pali gelenegine gre bunlar, Hind kozmolojisinin 4 blgesinden biri olan Jambudipa (Hindistan'da) blgesinden gelme

ktedir. Her Budda, Dhamma'yi gtlemedike, bir Sangha kurmadika ve dine tutunmadika Nirv ana'ya girmez. Sangha, dnyanin en eski bekr kesisler, rahipler toplulugudur. Rahipler manastirlar da topluca mnzev olarak yasarlar. Ayrica rahibe toplulugu da vardir. Dilenci rahip lere "bhiksku" (Pli: "bhikkhu"), rahibelere ise "bhikshuni" (Pli: bhikkhani") denir . Ruhban hayati fakirlik, bekrlik ve sessizlige dayanir. Katil, hirsiz, esir, ask er, bulasici hastaliga yakalanan, beden maluliyeti olanlar disinda herkes rahip ve ya rahibelige basvurabilir. Rahip olmak iin en az 20 yasinda olmak gerekir. Ancak 15 yasini bitiren teskilata alinabilir. Hatt 7 yasini bitiren bile, eger ailesi r azi ise alinabilir. Baska din ve inanlardan dnenler, bir sinama devresinden sonra rahiplige kabul edilebilirler. Teskilta ilk giren sa ve sakalini keser, san elbise giyer, yetkili rahibin nnde defa iman ikrarinda bulunur. Rahiplik adayi en az on r ahip nnde baskan rahip tarafindan imtihan edilir. Imtihan olumlu sonulanirsa kendis ine, drt vacip, drt byk gnah baskan tarafindan belletilir. Bir rahip, bu gnahlardan bi risini islerse muvakkat olarak veya sreklice Sangha'dan ikarilabilir. Rahip, Sangh a'dan kendi Istegiyle de ayrilabilir, evlenebilir. Ancak rahip ve rahibe iken ev lenme yasaktir. Buddistler arasinda en byk ayrilik, rahiplerle rahip olmayanlar ar asindadir. Rahip olmayanlar, Nirvana'ya eremezler (nceki hayatinda rahip olanlar hari). Rahibin sadece bir takim elbisesi olur ve o da paradan olusur: Gmlege benzer bir al tlik, bir kusakla bagli ve dize kadar varan bir esit etek, dizlere kadar inen ve bir tarafindan sol omuza atilmis (bylece sag omuz iplak birakilmis) bir rt. Kiyafet eskiden sari (Tayland, Kamboya ve Seylan'da hl yledir), orta agda ise kirmizi idi (sim di Burma'da portakal rengi, Japonya'da siyah). Ayrica rahibin yiyecek iin sadaka ks esi, ayda iki defa kullanmak zere tras biagi, tesbihi bulunur. Rahip gnde bir defa (g le) yemek yer, tam bir cinsi perhiz srdrr, hibir eglenceye katilmaz, para alip vermez , mal edinmez. Ayda iki defa rahiplerin su itirafinda bulunduklari dolunay ve yen i ay gnlerine, uposatha (upavasatha) gnleri yani oru gnleri denir. Bu det, Brahmanizm 'deki soma kurbani devresindeki oru gnlerinden aktarilmistir. Yeni ayin ve dolunay in 7. gnlerine de oru gnleri denir; fakat bu gnlerde itiraf yoktur. Bu gnlerde rahip olmayanlar da en iyi elbiselerini giyerler, dindar Buddistler dnyev islerle ugrasm azlar. Rahiplerin su itirafi, en az drt rahipten olusan toplulukta olur. Patimok-ha kaidelerini okumasi sirasinda okuyucu, her blm sonunda, bulunanlarin byle bir su isl eyip islemediklerini sorar. Varsa itirafi dinler, cezayi takdir eder. Buddist ma nastirlarina "vihara" denir. Sayisi 227'ye varan birtakim kaidelere, ufak tefek farklarla, btn Buddist manastir ve ekollerinde byk bir titizlikle uyulur. [158]

O- Buddizmde Inanla Ilgili Kavramlar a- Tanri: Budda'nin ve Buddizm'in tanri konusundaki tutumu daima tartisilagelmistir. Budda 'nin yaratici Tanri hakkinda ne syledigi aik degildir. Aslinda onun devrinde tanri kavrami bilinmeyen bir kavram degildi. Ancak Brahmanlar, Tanriyi, insanlar tara findan zarar verilen, yaptigindan pisman olan, aldatilabilen, sihirle etki altin a alinabilen, zaaf ve dsknlkleri bulunabilen bir varlik olarak nitelendiriyorlardi. Iste Brahmanlara ve onlarin temsil ettigi dine tepki olarak yaratici Tanri ve o na yneltilmis diger din kavramlara (ibadet, kurban vb.) ilgisiz, hatta karsi grlen T eravada Buddizmi, Caynizm ve Ajivika hareketi; kurtulus, ahlk, gerek gibi seylere yer vermekle tanri, ruh, kurban, kurtulusu inkr eden Karvaka materyalistlerinin di ne karsi ateizminden farkliydi. Hint geleneginde monoteist, politeist, monist ve panteist tanri anlayislari vard i. Budda'dan nakledilen iman ikrari, Cevher arasinda veya Sekiz Dilimli Yol'la il gili maddelerde tanri ile ilgili bir anlatima rastlanmaz. Ancak Budda'nin tanriya

karsi syledigi bir sz de bize intikal etmemistir. Bu konudaki sessizligin, Yahudi lerin ahiret inanlarinda oldugu gibi, kutsal metinden kaynaklandigi dikkatten kama maktadir. Pali metni Budda'dan asagi yukari drt yzyil sonra yaziya intikal ettiril -mistir. Bu uzun sifahi devrede gelismeler, ihtilaflar gznnde bulundurulursa durum d aha iyi anlasilacaktir. Bunun*yaninda Buddistlerin ilgilerini kainatin kimin tara findan yaratildigindan ok izdiraptan, tenash emberinden kurtulmak ekmistir. Ayn bir nokta olarak Budda'nin Hiristiyanlik'ta Hz. Isa'nin oldugu gibi, ilgi odagi hali ne gelmesi, onun tanrilastirmasina yol amistir. Budda btn putlarin kirilmasini^emre tmesine ragmen onun heykelleri yapildi, zamanla tanrilastirildi. Eger bir tanri k avrami olmasaydi Budda'ya byle bir durum nisbet edilmezdi.

Caynizm de Buddizm gibi ateist bir elin olarak nitelendirmektedir. Ancak Sthanak avasi adli bir Caynist mezhebi taraftarlarinin nceki Caynizm'in ateist oldugunu i leri srmeleri hatirlanirsa, benzeri bir durumun sonraki Theravada Buddistlerince ileri srlms olabilecegi dsrlebilmektedir. Bunun yaninda Buddizm, yayildigi yerlerde, birok din, inan, kltle karismistir. Bylece Mahayana'nin esitli lkelerde ayrintida fa rkli bir tanri anlayisi olusmustur. Bu anlayis, insanligin kaderini elinde tutan bir yaratici Tanri yerine, ezeli Budda'yi koymakla gereklestirilmistir. Adi-Budda kavrami Nepal ve Tibet'ten Buddist Asya lkelerine yayilmistir. Bu kavramin Islm'i n, Asya'da gelismesi sonucu, Buddizm'de de Islm'daki gibi bir tanri kavrami bulund ugunu gstermek zere gelistirildigi de ileri srlmstr {Bk. DCR, 29 b). Budda bylece Mutl k Varlikla bir tutulunca onun tabiati oldugu gndeme getirilmistir (Budda-kaya). Bu nlardan ilki Budda'nin mutlak, ezeli varlik olarak dharma, yani gerekle iliskili vcudu (dharma-kaya); ikincisi semav, lmsz ve mes'ut varligi; ncs de Gotama olarak b ligidir. Tibet'te Avalokitesvara, Budda'nin merhametini ve hikmetini ifade etmek te, din lider Dalay Lama onun bir hulul olarak grlmektedir. Yine Nepal ve Tibet'te Ad i Budda'nin pratik bir dhar-ma-kaya ifadesi, in ve Japonya'da da Amitabha (amida) adiyla yayginlasmistir. Bu; iradesi, hikmet ve sevgisi bulunan, inayet, merhamet , kudret ve bilgi sahibi bir yksek ulhiyeti ifade etmektedir. [159]

b- Karma ve Tenash: Hint dinlerinde ortak "karma" ve "tenash" (samsara) inanlari Buddizm'de de vardir. Karma; is, davranis anlamina gelen, fakat ogu defa isleri yneten, bu ve gelecek h ayatta bir ok madd etkileri bulunan kanunu ifade eden bir terimdir. Bu terim, eski Vedalar devrinde gzkmez, Upanisadlarla ortaya ikar. Karma, bu ve gelecek hayatda-ki sosyal farkliliklar, iyi-kt kaderin nceki hayatta yapilan iyi-kt isler sonucu olustu gunu ifade eder. Budda'dan nce karma byle bilinmektedir. Karma kisinin iinde bulundu gu kast dilimine gre degismeyen grevi, bir esit mecburi kader anlayisidir. Budda ir ad davranisa isaret etmistir. Her sey yapilan fiile, o da anlayisa baglidir. Karm a, Buddizm'de, anlasilmasi zor bedeni bir g olarak grlmektedir. Karma-nan ikmasiyla ha yat cevheri asli bilgisini yeniden kazanacak ve orada hareketsiz kalmak zere lemin zirvesine ykselecektir. Iste bu hayat gc, bir dinamo gibi, insanin hislerini, mitle rini, sevdiklerini-sevmediklerini ve mr boyu yaptiklarini, potansiyel olarak tasiy arak, yeni bir varliga aktarmakta yeterli imkana sahiptir. Dolayisiyla karma, ki sinin iradesiyle yaptigi seyi ve bunun sonucunu kapsar. Yapilanlar, kisi iin kaila mayacak bir sonu getirir. Herkes byle bir karma'yi miras alir. Bunu diger karma ta kip eder. Bu bir determinizm degildir. nk kendi karmasi iinde herkes iyi veya kt is ya pmakta hrdr. Kisinin kendi karma'si onu mecbur etmemektedir. Buddist grse gre yeni ka rma iin nemli olan davranis degil, iradedir. Karma'nin semerelerini fail ya bu hay atta ya yeni dogumda veya daha sonraki dogumda grecektir. Buddist grse gre hirs, kin ve hilenin aldattigi kimsenin karma'si kt, aksi de iyidir. "Budda'dan nce Hindistan'da tenash ve karma inanisi var miydi? Budda bu iki kavram i insanda srekli bir nefs, ruh bulunmadigini ifade eden "anatta" doktrini ile nas il uzlastirdi?" sorusu Buddistler iin nemli bir konuyu ortaya ikarir. Zira bu Hindi stan'da tamamen Bud-distlere has bir doktrindir. Buddistler, ayri bir ruh yerine

ruhsal tezahrleri (duygu, irade, suur, idrak vb.) bedenle bir btn olarak almak yol uyla insan kavramina giderler. Yani insan, bedenle zihn zelliklerin bir btndr. Bunlar gzel bir anda, dogumda bir araya gelmistir; aci bir anda, lmde ayrilacaklardir. Bud dizm'de beser bir fert, 5 "khanda" (grup) iinde dsnlr. Bunlar beden, hjss, sur, ira paralardir. Bu 5 grup, mrn esitli safhalarinda degisik grntler ve nitelikler sergiler. Ruhu kabul etmemek ve "anatta" doktrini Buddistleri tatmin etmedigi iin "Pudgalava din'ler" denilen bir mezhep, ferd ruha yeniden yer vermek zorunda kalmis; fakat di gerleri bu gelismeye karsi ikmislardir. Karma ile ilgili ve lkemizde daha ok bilinen bir buddist dtn ve felsef kavrami tenash tr (samsara: yeniden dogus, tekrar-tekrar gelme). Tenash, bir hayattan tekine geisi ifade eder. Ondan kainmak mmkn degildir. Zira Buddist ana izdirap doktrininin, tek bir hayat sresinde anlasilmasi gereklesmez. Tenash bitmek bilmeyen bir yeniden dogu s silsilesidir ve iinde bir eziyet, ile yumagi tasir. Tenasuh, sadece insan seklin de degil, en kk sinekten insana kadar btn canli kategorilerini iine alan bir yeniden h ayata dnstr. Ancak sadece insan olarak gelindiginde tenasuhtan kurtulup Nirva-na'yi kazanmak mmkn olabilir. Bu arada belirtilmelidir ki "Buddizm'de tenasuhla yeniden dogan nedir?" sorusu, ruhu kabul etmeyen Bud-distlerin onun yerine ikame ettikl eri kavrami anlamak kadar zordur. [160]

c- Nirvana: Nirvana (Pali dilinde Nibbana), kelimesinin kk oldugu kabul edilen "nibbati" fiili , fleyerek serinletmeyi ifade etmektedir. Ilk Buddist geleneginde bu kelime, "ser inlemis", yani arzu ve ihtiraslarin, ktlklerin atesinden kurtulmus, sakinlesmis ide al adam olmayi dile getiriyordu. Byle bir insan "aydinlanma"ya kavusmus, Nirvana' ya ermis olarak nitelendiriliyordu. Buddizm bylece yeni bir insan tipi getirmis ol uyordu. Bu insan, "klesa" denilen ve sayisi mezheplerarasinda 10, 16, 26, 30 ola rak degisen manev kirlerden arinmis, fakat mrnn geri kalan kismini tamamlayan bir ki mse idi. Bu kimse, "klesanirvana"ya ulasmis, mr bitip cisman hayata veda edince de Nirvana tamamlandigindan "pari-nirvana"ya varmis sayiliyordu. Nirvana (nibbana), Pali metinlerinde durgunluk, dinginlik, huzur, - arinmislik v e lmszlk seklinde nitelendirmektedir. Bazi batili bilginler Nirvana'yi yokolma seklinde anlamislarsa da bu isabetli degildir. rBudda, insani duygu ve arzulan bir atese benzetmis, Nirvana'yi da bu atesin snmesi seklinde aik lamistir. Budda'nin bas sakirdi Sariputta tlpatissa, Nirvana'yi "Istek ve tutkula rin, kin ve nefretin yokolmasi, yanilarak yolunu sasirmaktan kurtulma" seklinde tarif etmistir. Hinayana mensuplarina gre Nirvana; varlik, ihtiyarlik, lm ve izdiraplardan kurtulma dir. Ancak Nirvana; yokolma degil, yce geregin gereklesmesi, ihtirasin yokolmasidir . Mahayana mensuplarina gre de Nirvana yokolma degildir; fakat o , bir baris, mkem mellik kazanma, hikmet kemaline ulasma, sonsuz mutluluga kavusmadir. Mahayana fe lsef ekollerinin gelismesiyle Nirvana, Budda'nin mahiyeti ile ilgili Mutlak kavram i, nih realite ile bir tutuldu.

Buddizm'de Nirvana'ya ulasmis bir kimsenin lm sonrasiyla ilgili aik bir bilgi yoktu r. ldkten sonra Budda'nin ne oldugu sorusu Buddizm'de hep sorulagelmistir. Budda'ni n kendisi de Nirvana'ya erismis bir kimsenin ldkten sonra varligini srdrp srdrmeyecegi konusunda kesin bir aiklama yapmamis, bu konuda herhangi bir sey sylemenin yaran ol mayacagini savunmustur. esitli varliklardan birisinin seklinde tenasuhla tekrar dny aya gelinecegini kabul eden Bud-dizm'e gre, kt amel isleyenler kt karmalariyla Iinde b ulunduklari kalpa'nin sonundaki cehennemde, iyiler de gkde, cennette tanrilarla b irlikte {Mahayana'ya gre) ikamet ederler. Ancak bu cennet-cehennem devresi ilh dinl

erdeki gibi nih ve devamli degildir. Bud^ distler, tanrilarin saadetli hayatlarini n da geici oldugunu kabul ederler. Onlara gre gerek saadet, nih, tenasuhsuz kurtulus, yani izdirapli hayata tenasuhla tekrar, tekrar gelmekden muaf olma, ancak Nirvan a'ya kavusmakla mmkn olabilir. [161]

d- Metteyya: Hiristiyanlik'taki Mesih, Faraklit gibi Buddizm'de gelecek bir kur-tarici sahsiy et, inanci ve beklentisi vardir. Bu kurtaricinin secere, slale adi Metteyya (Mait reya), esas adi Ajita'dir. O, simdi deva'lar leminde Tusita cennetindedir. Onun h ayatinin safhalari, Gotama Budda'ninkiyle benzer olarak geecegi kutsal metinlerde yazilidir. Bu gelecek Budda inanci ile ilgili eskatolojik mitler, diger bir deyi mle hiret beklentileri, bir kurtarici tasavvuru iinde, bir esit Buddist mesihiligi o larak zellikle Orta Asya ve Burrfta basta olmak zere, Buddist lkelerde nemli bir kon u olusturur. Tibet ve Mogolistan daglarindaki kayalara "Gel, Maitreya, gel!" yaz isi kazilmistir. Budda, dini tamamlayamadigini, kendinden sonra Metteyya, yani h erkese, lemlere rahmet bir kimsenin gelip bu isi tamamlayacagini ifade etmistir ( Le Saint Coran, trc. Muhammed Hamdullah, Paris 1989, s. 375) Metteyya, simdi "Bodi satva"dir. [162]

- Buddizmde Ibadet, Ma'bet ve Ahlk Ibadet ve dua, ulhiyet anlayisina baglidir. Bu sebeple bazi dinler tarihileri, Bud dizm iin varsaydiklari ateizme paralel olarak, bu dinde dua ve ibadet bulunmadigi ni yazmislardir. Bununla beraber onlar da Buddistlerdeki din baglilik v e din uygulamalarin farkindadirlar. Budda zamaninda btn is, izdirabin kavranilm asi ve giderilmesiyle ilgili drt kutsal gerek, Sekiz Dilimli Yol, kisacasi Nirva-na 'dir. Budda sonrasi, ondan kalanlarla ilgili stupa, onun heykellerinin konuldugu yerler olarak pagodalar ortaya ikmistir. Vihara'lar (manastirlar), ilk seklini Bu dda devrinde gezici kesisler ve yardim toplayicilarin biraraya geldigi bahelerden (arama'lar) almistir. te yandan magaralardaki basit ikamet yerleri zamanla muhtes em magara manastirlarina dnsmstr. Budda'dan sonra kutsal seyler, yerler ve gnler, onun la ilgili olarak belirlenmistir. Ayrica din vesilelerle kutlanan senlik gnleri de vardir. Ister Sangha yesi, isterse de kesis veya rahip olmayan kesimden olsun bir Buddist, " Cevher" (Buddist aments), "Sekiz Dilimli Yol" ve "bes emr"e baglidir. Bes emir iin de en nemlisi "ahimsa"dir (ldrmemek, zarar vermemek). Buddizm'de canlilar birbirini n akrabasi sayilir, hibir canliyi incitmemek hedef alinir. Tenash inancina gre bugn hayvan olanin sonraki hayatta insan, insan olanin da hayvan olarak gelebilecegi kabul edildiginden hayvanlara zarar vermekten ekinilir. Hayvana zarar verenin son raki hayatta dnyaya hayvan olarak gelecegine ve ayni muameleyle karsilasacagina in anilir. Bundan dolayi bir Buddist iin kan dkmemek, zarar vermemek ok nem tasir. Hindistan'da nce "cetiya" denilen tmsek veya toprak yiginiyla ilgili halk klt, Buddi zm'de Asoka zamanindan itibaren kesis olmayan Buddist halk kesiminin iinde Budda ve nemli Buddist erenlerinin (arahant) hatiralarinin saklandigi iin tazimde bulund uklari stupa'lara dnsmstr. Buddist kutsal metinlerinden Maha Parinibbana Sutta'ya gre Ananda, Budda'ya lmnden sonra ondan kalanlarin nereye konulacagini sormus; o da st upa yapilip orada muhafaza edilmesini istemistir. Buddizm arastirmacilari bazi se beplere dayanarak bu bilgiyi isabetli bulmamaktadirlar. Ilk stupalar, genellikle tastan yapilmis yari kre, kubbe ve etrafi parmaklikli yapilardir. Hindistan disi ndaki stupalara rnek, Burma BuddIstlerinin gnmze kadar haftada bir defa ziyaret ettik leri, iinde Budda'nin saindan bir tutam saklanan Rangoon civarindaki Shway Dago

n verilebilmektedir. Seylan'da stupa'dan gelismis Buddist kutsal yapilarina "da gaba" denilmistir. Bununla beraber bu iki kelime her zaman ayni anlama da gelmez. Btn stupa'lar dagaba degildir. nk onlarin bir hatira odasi bulunmayanlari da vardir. Avrupa'da Portekizliler ve Ingilizler'den kaynaklanarak daga-ba'nin pagoda hali ne getirildigi dsnlmektedir. Ancak bu konudaki bilgi eksiligi Farsa'daki "btgede" (Put evi) kelimesinin unutulmasindan ileri gelmektedir. Pagodalarda Budda'nin he ykeli bulunmaktadir. nceleri bulunmazdi. Buddizm disaridan etkiler almis ve bu deg ismeler olusmustur. Ilkin Hindistan'da M.. 1. Yzyil ve milad arasi ya bhakti dinda rligindaki tanri kavramindan veya Kuzeybati Hindistan'daki helienist etkilerden b u heykel kltne bagli tanrilastirma eylemi gelismistir. Bu gelisme, esitli Asya lkele rinde mahall tezahrler gstermistir.

Bir Buddist pagoda'ya girdiginde Budda'nin heykeline ta'zimde bulunur. Ona iek, tts sunar, isik, ates, mum yakar. Bu arada sunduguyla ilgili bazi seyler okur. Mesel "Ben bu gzel isigi Aydinlanmis Olana sunuyorum. Bu degerli hareketle karanligi da gitmak istiyorum" der. Buddist, Budda'nin heykeli karsisinda ta'zim davranisi ol arak diz ker, ellerini yznn nnde avularini birlestirmis oldugu halde tutar; bazi ta'z durumlarinda alnini yer, koyarak tam secdeye kapanir. Manastir toplanma salonlari nda topluca tazimler, genellikle kutsal metinler veya bunun iin hazirlanmis yazil ardan okunarak birlikte yapilir. Bu is kesisler iin her gn sabah-aksam tekrarlanir . Kutsal gnlerde kesis olmayanlar da gnn zel programina katilabilirler. Bu programin sabit bir sekli yoktur. Programin dzeni ve genisligi, ynetici yetkili kesise bagl idir. Kutsal gnlerde genellikle ileri gelen bir kesis Buddizm'in telkinati veya a hlk, manev emirleri konusunda vaaz verir. in Buddizminde az sayidaki tahsilli kesis ve mistik disinda dindar Buddlstler iin B udda'lar ve bodisatva'lar tapinma nesnesidir. Bu, Amida'ci veya Temiz lke mezhebi ne bagli olanlar iin byledir. Bu mezheplerin manastirlarindaki ezberden birlikte o kuma salonlarinda mitabha {askin Budda ebed isik) ve iki byk yardimcisinin heykeller i bulunur. Bunlara "Budda'nin adina" diye ta'zim edilir, tapinilir. Bunun sebebi , btn canli varliklari kurtarma ve bir budda olmadir. Bununla beraber in'deki Buddi st ve Taoist tapinaklarda kesis veya rahip olmayanlar; hastaliktan kurtulma, refa h, basari, oglan ocugu isteme gibi dnyev sebeplerle tapinirlar. in'deki bu Amida tap inmasini gerek bir teizm olarak grenler vardir. Onlar, Amitabha'nin asagi yukari t anri sifatlarina sahip oldugunu; Avalokitesvara'nin, bir bodisatva olarak, kurta riciligini; Temiz lke'de yeniden dogmanin ebed kurtulusa tekabl ettigini kabul ede rler. Bu sebeple yine onlar, dindar Buddistle-rin alakgnlllkle atesli bir sekilde ve uzun uzun gnlden dua ettiklerini de buna eklerler. Budda ile ilgili olarak, ondan sonra, belirlenen kutsal seyler sunlardir: 1- Budda"nin heykelleri, 2- Budda'nin hatiralari, 3- Bo veya Bodhi Agaci. Budda heykelleri asagi yukari M.. I. Yzyilda kullanilmaya b aslamadan nce Budda'yi temsil eden semboller olarak Budda'nin hatiralari, Bo Agac i vardi. Budda heykelleri, genellikle onun oturup bagdas kurmus Incir Agaci alti ndaki meditasyona dalmis halini tasvir eder. Ayakta ve yatan heykelleri de vardi r. Budda heykelleri yaninda, Hiristiyanlik'ta Meryem, azizler ve meleklere tekabl eden Bo-disatva'lann heykellerine de ta'zim gsterilir. Budda'nin ldkten sonra yaki lmis cesedine ait bazi kalintilar, hatiralarin hla byk pagoda'larda bulunduguna ina nilir. Mesela Seylan'da Kandy'de Kutsal Dis Tapinaginda onun disi, Burma'd a Rangoon'da Shwe Dagon Pagodasinda ise sai bulunmaktadir. Bodhi (Bo) Agaci, Budda 'nin Neranja-ra nehri kiyisinda simdiki Gaya, Uruvela'da aydinlanmaya ulastigi i ncir cinsinden agatir. Budda'nin gzde sakirdi Ananda'ya sorularak bu agacin tohum fidani alinip yetistirildigi ve birok yere dagitildigi ileri srlmektedir, Aslinda k utsal aga klt, Budda'dan nceki Hindistan'in bir gelenegidir. Budda ile dogrudan ilgil i degildir.

Budda ile ilgili kutsal yerler olarak ziyaret edilen Kuzeydogu Hindistan'da drt ye r vardir: 1- Budda'nin Nepal'deki dogum yeri olan Lumbini, 2- Bihar'da simdi Bodhi Gaya denilen aydinlanma yeri, 3- Ilk vaazini verdigi Benares yakinindaki Sarnath'daki geyik parki, 4- ldg yer olarak Uttar-Pradesh'te Kushinagara. Bu drt yer, adlan verilmeksizin Pati metnindeki Maha-parinibbana Sutta'da gemektedir. Lumbini, Kapilavastu'd bir koru idi. Imparator Asoka burayi ziyaret etmis ve zeri kitbeli bir de stun diktirmisti. Gaya'da bir Seylan krali tarafindan "Byk Aydinlanma Manastin" yaptirildi. Sarnath, Budda devrinde iinde hikmet ve ilahiyat konularinin tartisildigi bir geyik parki idi. Asoka burada da bir stun diktirmisti. Sarnath'da manastir kalintilari byk bir alani kaplamaktadir. Burada yapilmis Iki stupa bilinmektedir. Kushinagara {eski adi Kusinara), Budda'nin bedeninin lm sonrasr yakildigi yerdir. Burada bir stupa y apilip onun kalintilari orada muhafaza edilmistir. Genis manastir kalintilari yan inda stupanin da bugn ayakta olmadigi grlmektedir. Btn bu drt yer ziyaret edilmektedir . inli meshur seyyah Fahsien ve Hsan Tsang da buralari ziyaret etmis ve haklarinda bilgi vermislerdir. Buddistlerin kutsal gnleri aylik ve yillik olarak iki esit olup' Budda'yla ilgilid ir:

1- "Mahall" manastirlarda Patimokha kurallarinin okundugu dolunay ve yeni ay gnler ine eklenen iki eyrek ay^ gnnden olusan drt Uposattha gn kutsal bilinir. Seylan'da bu, gnler Hiristiyanlarin pazar gn gibi tatildir. Burma ve Tayland'da byle degildir. Mi lletlerarasi pazar tatil gndr. Bu drt gn gelenege, gre kesis olmayanlar iin din tren nidir. Onlardan daha dindar olanlar, Sekiz Dilimli Yol ile ilgili alisma yapar, o ru tutar ve manastirda r meditasyona vakit ayirirlar. Gney Asya lkelerindeki Buddis tlerden,. yaslilara ait az bir kesim, byle yapar. Kesisler Uposottha gnlerinde, sal arini yeniden kazirlar. 2- Mayis ayinin dolunay gnnde, yillik kutsal gn olarak, Budda'nin dogumu, aydinlanm asi ve niha nirvana'y^a gir-v mesi kutlanir ve anilir. Gneydogu Asya lkelerinde bu, ortak tatil gndr. Bu gn, Buddizm'i tanitan yayimlarla, zel trenler ve halk senlikleri yle kutlanir. Bu gnden ay nce subat dolunay gn,. Budda'nin manastir disiplin kurallar ini iln ettigi Vinaya'ya atfen kutlanir. Yine yillik bir din devre, Muson yagmurlar i dolayisiyla kesislerin manastirlardan ayrilmamaya mecbur kaldiklari Temmuz'un ilk gn ayin dogmasindan Aralik dolunayina kadarki sredir. Kesisler bu srede halki va azlarla egitirler. Buddistlerin senlikleri ya byle kutsal gnler dolayisiyla veya m anastir hayatindaki kesislerin grevlendirilmesi, derecelendirilmesi, giydirilmesi gibi vesilelerle yapilir.

Buddizm'de ahlk, kisinin tutum ve davranisiyla aydinlanmaya ulasmasi gayesine bag lidir. Bes temel ahlk prensip kesis olsun, olmasin her buddisti baglar. Bunlara ke sis olmayanlar iin , kesis olanlar iin de bes emir daha eklenir. Sekiz Dilimli Yol d a btn Bud-distler iindir. Ayrica kesisler iin Patimokkha kurallari vardir. Kadinlard a da ahlk-fazilet esastir. Bekret, en yksek idealdir. Buddist felsefesi, cins tatmin i, btn ktlklerin kaynagi olarak grr. Buddizm'in ilk bin yillik gelismesinde evlenme ta kir edilmisse de, zamanla bazi tavizler verilmistir. Buddist cmert olacak, madd se ylere baglanmayacaktir. Yeni pagoda ve manastir yaptirmak, kesis adayina kefil o lmak, hayir islerine yardim etmek, kesislere yiyecek yardimi yapmak, misafir agi rlamak gibi yardim, yardimlasma, dayanisma faaliyetleri tesvik edilir.

Buddist; zihnini, nefesini, bedenini kontrol edecek; hareketlerini yavaslatacak; kin, nefret, hirs, hile, sehvet gibi kt huylardan uzaklasacak; zihni olgunluk ve p arlakligi, beden skuneti kazanacaktir. Bir-Buddistin yaptigi, syledigi ve dsndg her se

in farkinda olmasi, bunu gn boyunca srdrmesi istenir.

Buddistler, nemli kimselerin mezarina iek sunar, mum yakarlar. ller yakilsa da bu gene l bir uygulama degildir. ocuklar, ok fakir kimseler yakifmaz, gmlr. Yakilmayan cesetl er aik bazi alanlara konup onlarin vahsi hayvanlarda paralanmasi, kokusmasi, bozulm asindan kesislerin ibret almasi Istenir. Gnmzde ceset iin uygulamalar farklidir. Seyl an'da ancak zengin aileler yakma ynne giderler, byk ogunluk lleri gmerler. Gneydogu da hem yakma, hem de gmme yoluna gidilir, ancak yakma daha alisilmis yoldur. Bu, lm den sonraki 3-7 gn arasinda yapilir. Bu yakma isinde, 7 gn boyunca esitli kesis gru plarinin byk katkilarinin getigi, esitli trenler icra edilir. Bu trenlerde, lnn ruhu lgili leme gemesi iin yardim gibi, zde Buddizm'e uymayan (Buddizm'de ruh kavraminin olmamasi aisindan) seyler yapildigi gibi, lnn ailesini teselli, doktrinle ilgili konu lan telkin de yer alir. Burma ve Tayland gibi nfusun ogunun Buddist oldugu yerl erde ly yakma, aile yeleri ve dindaslar arasinda mal ve din yakinlik olusturdugun a inanilir. Buddistler, tesbihi kutsal grr. Onlarin bazi inan ve din gelenekleri mezh eplere gre degisir. [163]

V- Blmn Bibliyografyasi Andre Bareau, "Le Buddhisme Indien", Histoire des Religions, Ed. Gallimard 1970, 1/1146-1215. A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 152-157 . DictionnaIre des Religions, France 1983, 196-206. Sir Charles Eliot, Hinduism and Buddhism, New York 1971, IRichard A. Garol, Buddhism, New York 1962. George Grimm, The Doctrine of Buddha, Delhi 1973 Ilhan Gngren, Buda ve gretisi, Istanbul 1981., Erich From, Psikanaliz ve Zen Budizm, ev. Ilhan Gngren, Istanbul 1981. E.W. Hopkins, The Religions of India, New Delhi 1970. Christmas Humphreys, Buddh ism, New York 1962. Trevor Ling, The Buddha, Gr. Britain 1976. Man's Religious Ouest, nesr. W. Foy, Gr. Britain 1978, 171- 265. S.A. Nigosian, VVorld Religions, London 1975, 139-173. H. Oldenberg, Le Bouddha, Fransizcaya ter. A. Foucher, Paris -1921, 1-14, 98-136, 148-173, 261-270. - E.G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 62-87. - E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1974, 68-111

- E.G. Parrinder, A Book of VVorld Religions, London 1965, 32, 71, 120, 161. - A. Kari Relschauer, "Buddhism", The Great Religions of the Modern VVorld, New Jersey 1947. - VValter Ruben, Buddhizm Tarihi, ev. Abidin Itil, Ankara 1947. - Frank E. Reynolds, "Buddhism", A Reader's Guide to the Great Religions, Londo

n 1977, 156-223. - H. Ringgren-Ake, V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 359-390. - H.J. Schoeps, An intelligent Person's Guide to the Religions of Mankind, Lond on 1967, 161-181. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 109-150, 220-228, 258-268. - Ninian Smart, Bakcground to the Long Search, London 1977, 49-105. - DT. Suzuki, An introduction to Zen Buddhism, Gr. Britain 1977. Edward J. Tomas, The History of Buddhist Tought, London 1971. F. Tomlin, Les Grands philosophes de l'Orient, Paris 1952, 194-230. F. Tomlin, The iife of Buddha, London 1975. Alan W. VVatts, The Way of Zen, Gr. Britain 1979. Russel Webb, "The Buddhists", Our Religion, London 1973, 23-40[164]

VI- BLM ILHI DINLER Allah tarafindan, peygamberler vasitasiyla insanlik lemine gnderilen, vahiy mahsul olan dinlere "Ilah Din" denilmektedir. Yce Allah tarafindan gnderilen btn peygamberle rin teblig ettigi din, ilh din olarak nitelendirilmekte ve kabul edilmektedir. Bu z ellikleriyle ilahi dinler vahiy mahsul sayilmakta ve vahiyle ilgilendirilmektedir . Bu vahiy de, Allah'in {C.C.) insanlar arasindan setigi kimselere zel bir tarzda bilgi vermesi olarak algilanmaktadir. Vahyi alan kimseler, yani peygamberler, onu insanlara bildirmekte ve ona uymalarini istemektedir. Zamanla, bir peygamberin g etirdigi hkmlere insanlarin uymakta ihmal gstermesi, dogru yoldan ayrilmasi durumun da yeni elilerle emirler yenilenmekte ve pekistirilmektedir. Islam anlayista bu gel isme, din olarak Islm, kitap olarak Kur'n, peygamber olarak Hz. Muhammed Ile noktal anmistir. lkemizde "ilh din" yerine "semav din" deyimi kullanildigi, bazen bu deyimin baslik y apildigi da grlmektedir. "Semav" kelimesi; gge ait, gkle ilgili bir anlam da iermekted ir. Bu anlamiyla semavi kelimesi, "ilh" kelimesinin tam karsiligi olmadigi gibi, b ir mekn da ifade etmektedir. Islm anlayista Yce Allah mikandan mnezzehtir. Dolayisiyl a din, bir mekna degil, dogrudan ulhiyete nispet edilmelidir. Bu terimin ancak gg Ta nri'nin mekni olarak gren dinler iin dogru bir nitelendirme olabilecegi belirtilmel idir. nk bazi dinlerde gk tanrilari (sky gods) bulunmaktadir. Yce Tanri (high god) te rim ve kavrami zde farklidir. Ilh dinlerde Yce Tanri inanci oldugundan, bu "semav" dey imi yine uygun dsmemektedir. Kur'n-i Kerim, Hz. dem'den Hz. Muhammed'e kadar gelen vahye ve peygamberlere dayan an din gelenege "Islm" adini vermektedir. Yahudilik ve Hiristiyanlik, hatta Kur'an' da adi geen dinler de ilh din olarak nitelendirilmektedir. Islm, Kutsal kitabi Kur'n'in geldigi gibi yazilmasi, ezberlenmesi zelligiyle dinler arasinda ayri bir yere sahiptir ve "hak din" geleneginin en iyi rnegini yansitma ktadir. "Hak din" deyimi, Kur'n-i Kerm'de drt yerde gemektedir[165]. Kur'n-i Kerm'in b azi srelerinde yer alan ve ayni sekilde baslayan yet[166], konuya aiklik getirmekted

ir. Bu yetlerden ikisine ait ortak ibarenin meali syledir: "Ortak kosanlar istemese de, O, peygamberini, btn dinlerin zerine stn kilmak zere, hidayet ve hak din ile gnde di".[167] Ilh dinler basligi altinda, burada, Yahudilik, Hiristiyanlik ve Islm islenecektir. Aslinda "Ilh Din" basligi altinda bu dinlerin islenmesi, kitabin byk oranda muhatabi nin Mslmanlar olmasi ve bu evrelerde Ilh dinden onlarin anlasilmis olmasindan dolayid ir. Biz de, yaniisda olsa, bu genel kuralin disina ikmayi uygun bulmadik. [168]

A- YAHUDILIK 1- Genel Bilgi Yahudilik, yasayan ilh kaynakli dinlerin en eskisi, fakat mensubu en az olanidir. B ugn yeryznde Yahudilik'i din olarak benimseyenlerin sayisi 18-20 milyon civarindadir . Bunlarin 4.4 milyonu Israil'de, 6 milyonu A.B.D.'de, geri kalani Avrupa'da ve dnyanin diger lkelerinde yasamaktadir. Yahudiligin Dinler Tarihi'nde zel bir yeri bulunmakta ve bu din, ilh kaynakli en es ki din olarak nitelendirilmektedir. Gemisi birka bin yil geriye giden bu dinin en n emli zelliklerinden biri, Israilogullari ile Tanri arasindaki "ahd"e kutsal kitap larinda genis yer ayrilmasidir. Bundan dolayi bu din, bir "ahit" dini olarak da b ilinmektedir. Israilogullarinin basina gelen btn sikintilarin onlarin bu ahde uyma malarindan, verdikleri sz yerine getirmemelerinden kaynaklandigi, hem kendi kutsal kitaplarinda hem de Kur'n-i Kerm'de belirtilmektedir.

Yahudilik'in Babil Srgn'nden sonra mill bir din haline getirildigi kanaati yaygindir. Ancak bu din, tek Tanri'ya, vahye dayanan kutsal kitaba ve peygamberlere yer ver mesiyle mill dinlerden, milllestirilip bir irka tahsis edilmesiyle de ilh dinle rden farkli bir durum gstermektedir. Aslinda bugnk Yahudiligin bir din mi, irk m i, millet mi oldugu pek aik degildir. Tartismayi bir kenara birakarak, onun kendi ne ait zellikleri ve nitelikleri bulunan bir din oldugu, benzerinin bulunmadigi ve bu sebeple de tarifinin g oldugu sylenebilmektedir. nk Yahudilikte din ile irk iice g rmis, birini digerinden ayirmak zorlasmistir. Onu en iyi, kutsal kitaplarinda ye r alan "Balam" hikayesin-deki su cmle tarif etmektedir: "Iste ayrica oturan bir k avimdir ve milletler arasinda sayilmayacaktir".[169] Kutsal kitaplarinda yer alan ifadelere dayanarak Yahudiler, kendilerini dnya mille tleri arasindan seilmis kavim olarak grmektedir. Onlara gre, Tanri, Sina'da bu kavm i kendine muhatap kilmis, onlarla ahitlesmis, onlardan emirlerine uyacaklarina d air sz almis ve Hz. Musa'nin sahsinda Tora'yi (Tevrat'i) onlara gndermistir. Yahud i dininin odak noktasi, Kuds'teki Ma'bed'dir (Ibranice, Bet ha-Mikdas; Arapa, Beyt u'l-Makdis). Tahrip edilmeden nce Ma'bed'in bir odasi Ahit Sandigi'na ayrilmistir . Yahudiligin sembol, yedi kollu samdan ve alti kseli yildizdir. Bu kavim, dnya literatrnde Yahudi, Ibran, Israilogullari gibi terimlerle adlandirilm aktadir. Konunun daha iyi anlasilabilmesi, bu terimlerin bilinmesine baglidir. Bu sebeple, burada, bu terimler kisaca aiklanacaktir. [170]

a- Yahudi, Ibran ve Israil Terimleri Yahudi: Ishak oglu Yakub'un oniki' oglu vardi; drdnc oglunun adi Yahuda'dir. Onun a dina izafeten Israilogullarina Yahudi denilmistir. Filistin'in gney blgesinde kuru

lan Yahuda Kralligi da ayrica bu adin kaynagi olarak ileri srlmektedir. Zira rdn'n ba tisi, Samariye'nin gneyindeki blge, Yahuda adina nispet edilmistir..Esaretten sonra umm olarak halk Israilliler diye adlandirilirken, sahislar birbirine Yahudi demis lerdir. Bylece onlarin torunlari da gnmze kadar bu isimle anilmislardir. Sehristan, Yahudi kelimesinin Arapa "hade" kknden "dnmek" ve "tevbe etmek" anlamina g eldigini, bu ismin Yahudilere verilmesinin de Hz. Musa'nin "Biz sana dnp yalvardik " sz sebebiyle oldugunu belirtmektedir.[171]

Ibran: Bu kelime, "Ibr" veya "Hibr" kelimelerinden gelmektedir. Bu kelimeler, M.. XVXIV. Yzyillarda Filistin'de grlen gebe bir kablenin adidir; "te tarafin insanlari" anl minda, Firat ve rdn nehirlerinin br kiyisindan gelmis olan gmenleri ifade etmektedir. Yahudilere bu ad, Ken'an lkesinin yerlileri tarafindan .verilmistir. Yahudi Kutsal Kitabi'nda Kenan'a atif yapilmaktadir.[172] Israil : Bu kelime, Tanriyla ve insanlarla gresip yenen anlaminda Yakub'a Ta nri tarafindan verilmis bir lkabdir. Bu husus, Tevrat'ta yer almaktadir.[173] Evr ensel Yahudi Ansiklopedisinde kelimenin asil anlaminin belirsiz oldugu, Tevrat'ta "Tanri ile gresen" seklinde yer almasina ragmen, "Tanri ile mcadele eden" anlamin a gelebilecegi belirtilmektedir.[174] Taber, Hz. Yakub'a "gece iinde Allah'a giden " anlaminda "Israil" denildigini kaydetmektedir.[175] On iki Yahudi kabilesi de Israil adiyla anilmaktadir.[176] Ancak belirtilmelidir ki bu ad, Hz. Sleyman'dan sonra ikiye ayrilan lkenin kuzeyde kalan blmn olusturan kablelerin kralligini nitelend irmek zere kullanilmistir. Bununla beraber, Babil Srgnnden sonra Yahuda'ya geri dnen I brnler, Yahuda kabilesine mensup olmalarina ragmen, genelde Israilliler adini almi slardir. "Israil" kelimesine, ilk defa, II. Ramses'in oglu Merneptah (M.. 1232-1224) taraf indan diktirilen ve "Israil Aniti" diye anilan kitabede rastlanmaktadir. Yahudi inancina gre Yakub'a bu ad, Tanri tarafindan verilmistir. Bundan dolayi Ya hudilik mill bir din, Yehova da mill bir tanri olarak kabul edilmistir. Onlara gre Israilogullari, sekin bir kavimdir. Bu ad, sonradan genelde btn Yahudileri iine alac ak bir sekilde kullanilmistir. Simdiki Israil Cumhuriyeti de bu adi kullanmaktadi r. Kur'n'da 40 yette, 41 defa "Ben Israil" (Israilogullari) kelimesi gemektedir. Bu yetl erde, Allah'in Israilogullari'na verdigi nimetler hatirlatilmaktadir. Bu nimetle re karsi Israilogullari'nin verdikleri szler ve onlarin szlerinden dnmeleri islenmi stir: Allah'a inanmalari, O'ndan baskasina kullukta bulunmamalari, ibadet etmele ri, namaz kilip zekt vermeleri, peygamberlere uymalari, adam ldrmemeleri; anaya, bab aya, akrabaya ve yoksullara iyilik yapmalari, kendilerine haram ettikleri disinda ki btn yiyecekleri yemeleri, szlerinden dnmemeleri. Bu kavim, Ken'an diyarina (Filistin) yerlesmeden nce Ibran, orada Israilli, Srgn 'den sonra da genelde toplum olarak, Israilogullari, ferd olarak da Ya hudi diye adlandirilmistir. Ancak bu terim, birbirinin yerine kullanilmis ve kull anilmaktadir. yle de ayni din mensuplari ve ayni topluluk ifade edilmektedir. [177]

b- Tevrat'a Gre Yahudiligin Tarihesi Yahudiligin tarihesi, kutsal kitaplarina dayanir. Kutsal kitap, lemin ve ilk insan in yaratilisindan peygamber Malaki'ye kadar geen olaylari iinde bulundurur; ayni z amanda onlarin kutsal tarihini olusturur. Sam irktan sayilan Ibrniler, Kildnlerin Ur sehrinden ikarlar ve Harran'a gelirler.[17 8] Tanri (Yahve), Abram'a {Hz. Ibrahim) Harran blgesinden Ken'an diyarina getmesini

emreder. O da karisi Sara'yi, kardesinin oglu Lut'u (Hz. Lut) ve Harran'da kaza ndiklarini da yanina alarak Ken'an diyarina varir. O vakit orada Ken'anler bulunu yordu. Tanri, Abram'a grnp o lkeyi onun zrriyetine verecegini bildirir. Abram da kend ine grnen Rab iin bir mezbah yapar. lkede kitlik ikinca Abram Misir'a gider. Misir'a yaklastiklarinda Abram, karisi Saray'a syle diyor:

"Iste biliyorum ki, sen grns gzel bir kadinsin ve olur ki, Misirlilar seni grnce: Bu o un karisidir, derler ve beni ldrrler; fakat seni sag birakirlar. Senin yznden bana iy i davranilsin, senin sebebinle canim yasasin diye: Onun kizkardesiyim, de. Ve vak i oldu ki, Abram Misir'a girdigi zaman, Misirlilar kadinin ok gzel oldugunu grdler v e FIravun'un emrleri onu grdler ve onu Firavun'a medhettiler; kadin Firavun'un sara yina alindi. Ve onun yznden Firavun Abram'a karsi iyi davrandi; ve onun koyunlari, sigirlari oldu. Ve Rab Abram'in karisi Saray'dan dolayi, Firavun'u ve onun sara yini byk vuruslarla vurdu. Ve Firavun, Abram'i agirip dedi: Bana bu yaptigin nedir? Bu senin karin oldugunu niin bana bildirmedin? Niin bu benim kizkardesimdir, dedi n, ben de onu kari olarak aldim? Ve simdi, iste karin, al ve git. Ve onlarin hak kinda Firavun adamlarina emretti; onu ve karisini ve kendisine ait olan her seyi gnderdiler".[179] Abram ve beraberindekiler, Misir'dan bylece ikarlar. ok zengindirler. obanlari arasin daki bir tartismadan sonra Abramla Lut, birbirinden ayrilirlar. Lut, sarka dogru gider. Abram ise Ken'an diyarinda oturur. Abram, bulundugu blgede hkimiyetini kabu l ettirir ve bu arada esir edilen kardesi (daha nce kardesinin oglu olarak belirt ilir. Bkz. Tekvin XII : 5. Kars. Tekvin XIV : 14-16) Lut'u kurtarip yanina alir. [180]

Bu olaylardan sonra Rab, ryasinda Abram'a grnr, ona yardim edecegini bildirir. Abram , O'ndan zrriyet ister. Tanri da ona verecegini va'deder. Karisi Saray'in teklifi z erine cariyesi Hacer'le evlenir ve ondan Ismail dogar. Bu sirada Abram, seksen a lti yasindadir.[181] Dok an dokuz yasina geldiginde Tanri ona grnr ve onun zrriyetin i ogaltacagini bildirir. Bunun zerine Abram, yzst dser ve Aliah onunla syle konusur: " en ise, iste, ahdim seninledir ve birok milletlerin babasi olacaksin ve artik adin Abram (yce baba anlaminda) agirilmayacak, fakat adin Ibrahim {cumhurun babasi anl aminda) olacak; nk seni birok milletlerin babasi ettim. Ve seni ziyadesiyle semereli k ilacagim, ve seni milletler yapacagim, ve senden sonra zrriyetine, Allah olmak iin seninle ve senden sonra zrriyetinle benim aramda ahdimi, nesiilerince ebed ahit o larak sabit kilacagim. Ve senin gurbet diyarini, btn Ken'an diyarini, sana ve send en sonra zrriyetine ebed mlk olarak verecegim ve onlarin Allah'i olacagim".[182] Allah, Ibrahim'den ve zrriyetinden gelecek olanlardan ahit olarak her erkek ocugun snnet edilmesini ister. Yine Allah, Ibrahim'e, karisi Saray'in bundan sonra Sara (prenses anlaminda) olarak agirilmasini ve ondan bir ogul verecegini, adinin da I shak olacagini bildirir. Bylece Sara, Hacer'i kiskanmaktan kurtulmus olacaktir.

Ibrahim, ahit geregi, kendisi doksan dokuz, Ismail de on yasinda iken, ayni gn snne t olurlar. te yandan Sara, Ishak'i dogurur. Ibrahim, oglu Ishak'i sekiz gnlk iken sn net ettirir. ocuk byyp stten kesildiginde Ibrahim, oglu iin byk bir ziyafet verir. Bu rada Ismail'in gldgn gren Sara, Ibrahim'den onu kovmasini ister. Bu durum Ibrahim'e kt grnr. Ancak Allah, Ibrahim'e, Sara'nin dedigini yapmasini, nk neslinin Ishak'in adiyla agirilacagini syler. Hacer, Ismail'i alip le gider.[183] Birgn Allah, Ibrahim'i denemek iin, ondan biricik oglu ishak'i kurban etmesini ist er.[184] Ibrahim, emri yerine getirmek zere bir mez-bah yapip biagi eline aldigind a Rabbin Melegi gklerden ona seslenip ocugu bogazlamamasini, nk emri yerine getirdigin i bildirir. Bunun zerine Ibrahim, gzlerini kaldirdiginda, alilikta bir koun hazir ol dugunu grr ve onu kurban eder. Bu olay zerine Rab, ona szn yerine getirdiginden dola yi, zrriyetinin dsmanlarinin kapisina hkim olacagini ve zrriyetinden gelen btn milletl erin mbarek kilinacagini bildirir.[185] Ibrahim, yz yetmis bes yasinda iken lr. "Ve ogullan Ishak ve Ismail onu Mamre karsi

sinda olan Makpela Magarasina, Hitti Tsohar oglu Efron'un tarlasina, Ibrahim'in Het ogullarindan satin aldigi tarlaya gmdler. Ibrahim ve karisi Sara oraya gmldler. V e vaki oldu ki, Allah Ibrahim'in lmnden sonra oglu Ishak'i mbarek kildi".[186] Ishak'in ocugu olmadigindan Allah'a yalvarir, Esav ve Yakub adli iki oglu olur. B ir gn lkesindeki kitlik dolayisiyla Ishak, FUistlerin krali Abimelek'in lkesi Gerara 'ya gider. Orada karisini kizkardesi olarak takdim eder. Durumu anlayan Abimelek , niin byle yaptigini sorar. O da, elinden alinip kendisine zarar gelme korkusunda n byle yaptigini syler.[187] Abimelek, bunun zerine onlari korur. Varlik sahibi olu rlar. Ancak Filistler, onlari kiskanip lkelerinden ikarirlar. Ishak yaslanip gzleri grmez olunca Yakub, babasinin sevdigi Esav'in yerine hile il e kendisini mbarek kildirir. Esav, bunu grendiginde ok kizip onu ldrecegini syler. Yak ub, Haran'a gitmek zere ayrilir. Geceledigi bir yerde rya grr. Ryasinda yerden gge dog ru ykselen bir merdiven vardir. Bu merdivenden Allah'in melekleri ikip inmektedir. Basi, gklere ermistir. Rab, ona syle diyor: "Baban Ibrahim'in Allah'i ve Ishak'in Allah'i Rab benim: zerinde yatmakta oldugun diyari sana ve senin zrriyetine verec egim; senin zrriyetin yerin tozu gibi olacak, garba ve sarka, simale ve cenuba ya yilacaksin; ve yerin btn kabileleri sende ve zrriyetinde mbarek kilinacaktir...".[18 8] Yakub, uyaninca burasi Allah'in evidir ve bu, gklerin kapisidir deyip oraya "Beyt -el" {Allah'in evi) adini koyar, yoluna devam edip Haran'a varir. Orada annesini n kardesi Laban'in yaninda alisir. Onun, Laban'in iki kizindan ve bunlarin yanind a gelen iki de cariyeden on iki oglu ve bir kizi olur. Onlari alip babasinin yan ina Ken'ana dner. Yakub, ocuklari arasinda en fazla Yusuf'u sever. Kardesleri bundan doiayi onu kis kanirlar. Yusuf, bir rya grp onu kardeslerine anlatir. Ryasinda kardesleriyle birlik te bir tarlada bugday demetleri bagladiklarini, kendi demetinin dik durdugunu, te kilerin demetlerinin Ise kendisininkinin etrafini kusatip egildigini syler. Karde sleri, bu ryadan onun kendilerine hkim olacagini ikarirlar ve ona karsi kin ve kisk anliklari artar. Yusuf, diger bir ryasinda Gnes, Ay ve on bir yildizin kendisine se cde ettigini grr. Bu ryayi babasi ve kardeslerine anlattiginda babasi onu azarlayip "Gerek, ben ve anan ve kardeslerin yere kadar sana egilmek iin mi- gelecegiz?" de r. Kardesleri onu kiskanir, babasi da bu sz yreginde tutar. Yakub, Yusuf'u srleri otl atmakta olan kardeslerinin yanina gnderince onlar da onu elbiselerini ikararak bir kuyuya atarlar. Daha sonra da kuyudan ikarip onu Misir'a giden tccarlara yirmi gmse satarlar. Babalarina, kardeslerini bir canavarin yedigini syleyip onun kana batir ilmis entarisini gsterirler. Yusuf, Misir'da Firavun'un bir memuru olan Potifar tarafindan satin alinir. Poti far'in karisi Yusuf'a asik olup ilgisine karsilik grmeyince iftira ederek onu hap se attirir.[189] Yusuf, hapiste iken, Firavun'un grdg bir ryayi tabir ederek hapis ten kurtulur ve Firavun'un yaninda nemli bir mevkiye ykselir.[190] Daha sonra Fi listin'de bulunan babasi Yakup ve kardeslerini Misir'a getirtir. Israilogullari, bylece Misir'a yerlesmis olurlar.[191] Misir'da nceleri rahat bir hayat g eirmekte olan Yahudiler, zamanla byk sikintilara, klelige dserler.[192] Onlari bu sik intilardan kurtarip "Arz-i Mev'ud"a (vaadolunmus toprak Filistin) dndren Mose (Hz. Musa) olur (Tah.M..1250). Musa, Firavun'un ordusunun Kizil Deniz'de bogulup onlari takip edememesi sonucu, Yahudileri Sina'ya getirir. Burada, Sina Daginda, Hz. Musa'ya Tevrat ve On Emir verilir. Yahudiler Sina lnde kirk yil dolasirlar. Musa'dan sonra Yesu, onlari Fili stin'e gtrr.[193] Filistin'de Hkimler ve Krallar devrinden[194] sonra Kral David (Hz . Davud 1013-973), Kuds' alir ve Yahudilerin en parlak devresini baslatir.[195] Og lu Kral Slomo (Hz. Sleyman: M.. 973-933), babasi tarafindan hazirlatilan yer e kutsal Ma'bed'i yaptirir. O zamana kadar bir adirda muhafaza edilen ve iinde On Emir tabletleri bulunan kutsal Ahit Sandigi, Ma'bedin bir odasina konulur.[196]

Hz. Sleyman'in lmnden sonra, krallik, gneyde Yahu-da.kuzeyde Israil olmak zere ikiye a yrilir.[197] On kabile^ Israil'e; ikisi de Yahuda Kralligina tbi' olur. nce Israil Kralligi, Asurlular tarafindan M.. 721'de; sonra da Yahuda Kralligi, Babilliler tarafindan M.. 586'da yikilir. Ma'bet, tahrip edilir ve Yahudiler Babil'e srgn edil ir. Srgnde Yahudi halki, Ezra'nin etrafinda birlesir ve M.. 538'de Kuds'e dner. Ma'be t, M.. 520'den sonra yeniden onarilir.[198] Yahudi Kutsal Kitabi, nceki peygamberler kadar, sonraki kk peygamberlere de yer veri r. Babil Srgn devresinde Isaya, Yeremya gibi peygamberler gelmistir. Ilya-Mesih'ten nceki peygamber, Mala-ki'dir. Malaki, Kutsal Kitap'taki son Peygamberdir. Yahudi tarihinde Kuds, Iskender'den sonra Agid'lerin ve Se-iefk'lerin eline geti. M a'bet, M.. 168'de yagma edildi. Makkabiler, yeniden hkimiyeti sagladilarsa da, M.. 63'de baslayan Roma esareti devresi, M.S. 70'de Roma'li kumandan Titus'un Kuds' ve bu arada Ma'bedi de yakip yikmasiyle sonulandi. Yahudiler, dnyanin her tarafina d agildilar. Ma'bed'den arta kalan Bati Duvari (Aglama duvari) yzyillarca onlarda m ill ve dn suuru ayakta tutmustur. Mesh inancinin verdigi mit, onlarda bu suurun devam li varligini srdrmesini saglamistir. [199]

c- Kur'n-i Kerm'e Gre Yahudilik. Kur'n-i Kerm'de Yahudilerden bahsedilen yetlerin sayisi olduka fazladir. Onlardan "B en Israil", "Yehd" gibi deyimlerle bahsedilen yetler bulundugu gibi, bir kisminda ba zi peygamberler konu edilirken {mesel Hz. Yakup gibi), Yahudiler hakkinda da bilg i verilir. Ayrica "Ehl-i Kitap" deyiminin genel erevesine onlar da girer. Kur'n-i Kerm'de Yahudiler ile ilgili olarak verilen bilgiler syle tasnif edilebilir : 1- Allah tarafindan Yahudilere bahsedilen nimetler. 2- Uymalari gereken dn hkmler. 3- Kendilerine peygamberler tarafindan getirilen hkmleri ve teblgti degistirmeleri, yanlis yorumlamalari ve dogru yoldan sapmalari. 4- Allah'a karsi ahitlerini bozmalari, verdikleri szden dnmeleri ve bunu det edinme leri. 5- Yahudilerin, yaptiklari islerin ktlgnden dolayi, zillet ve meskenete ugramalari. 6- Yeryznde fesat ikarmaya alismalari. 7- Bazi peygamberlere ve salih kimselere iftira etmeleri veya onlari ldrmeleri. 8- Basit ikarlari ugruna hakikatlara yz evirmeleri. 9- Allah'in Yahudilere tavsiyeleri. Kur'n-i Kerm'de, Yahudilerin tarihesiyle ilgili olarak, Hz. Musa'ya kadarki devre h akkinda yer alan bilgiler su sekilde zetlenebilir: Hz. Ibrahim, Yce Allah'in sekin kildigi peygamberlerden biridir[200]. O, ne Yahudi , ne de Hiristiyandir. O, msriklerden de degildir. Allah'i bir taniyan gerek Mslmanl ardandir.[201] Yce Allah, onu dost edinmistir.[202] O, ok ili, yumusak huylu, misaf irperver ve kendini Allah'a adamis, dosdogru bir kimsedir.[203] O, vazifesini tam yapan[204] ve kendisine suhuf verilen[205] bir peygamberdir.

Hz. Ibrahim'e gklerin ve yerin sirlari, yakn bilgi bahsedilmistir. Bu konuda Kur'n-i Kerm'de syle denilmistir: "Biz ibrahim'e, yaknen bilenlerden olmasi iin, gklerin ve yerin melektunu sylece gsteriyorduk".[206] Hz. Ibrahim; Allah'tan gayri put lara, yildizlara, Ay ve Gnes'e tapinan babasi zer ile kavmine karsi, grmeyen, isitmeyen, konusmayan, hakkini savunamayan, faydasi veya zarari olmayan, rizik vermeyen; batan, zeval bulan seylere, Seytan'a tapinilmayacagim anlatma ya alismistir. O, kendisinin Yce Allah'a tapindigini, ona hibir seyi ortak kosmadig ini, onlari ve yonttuklarini O'nun yarattigini, bundan dolayi O'na ibadet ve skre tmek gerektigini, nk O'na dnlecegini bildirmistir. Kavmi, hatt babasi bile, bu da'vete uymamistir. Onlar, ona, babalarini da byle bulduklarini sylemislerdir.[207] Hz. I brahim, dsmaninin putlar, ^dostunun da lemlerin Rabbi oldugunu belirterek syle ceva p vermistir: "Beni yediren de, iiren de O'dur. Hasta oldugumda bana O sifa verir. Beni ldrecek, sonra da diriltecek O'dur. hiret Gnnde, yanilmalarimi bana bagislamasin i umdugum O'dur".[208] Hz. Ibrahim vazifesini yapmis, tebligde bulunmustur. Anc ak yaptiklari ve savunduklari dolayisiyle Hz. Ibrahim Ates'e atilmis; fakat Yce Allah onu atesten kurtarmistir.[209] Kur'n-i Kerm, Hz. Ibrahim'le ilgili olarak verdigi kissalarda, insanlara, Allah ve h iret inanci konusunda yol gstermekte, ibret vermekte ve onlari dsnmeye davet etmekte dir.[210] Yce Allah, Hz. Ibrahim'i ve onun soyundan gelenleri peygamber kildi. Onlara iyi is ler islemelerini, namaz kilmalarini, zekt vermelerini emretti.[211] Hz. Ibrahim, Allah'tan iyilerden olacak bir ocuk istedi.[212] Allah da ona ihtiyarliginda Isma il ve Ishak'i verdi.[213]

ocuk kosma agina geldiginde babasi, ryasinda onu kurban ettigini grd ve bunu ona ati. cuk (islam kaynaklarda Ismail oldugu belirtiliyor), babasina emrolunan seyi yeri ne getirmesini, kendisini sabredenlerden bulacagini syledi. Bylece Hz. Ibrahim oglu nu kurban etmek iin yani zere yatirdi. Yce Allah, ryasindaki emre bagliliklari dolay isiyle, bir kurbanlik gnderdi.[214] Hz. Ibrahim'e ihtiyarliginda bahsedilen Iki og uldan biri olan Hz. ismail, dogru, uysal, sabirli, sznde sadik bir kimse olarak Ce brail araciligiyla kendisine vah-yedilen Allah'in bir peygamberidir; evresine zekt i, namazi emretmistir.[215] Hz. Ishak da dogru, salih, mbarek kilinmis, hidayete erdirilmis, ahiret yurdunu dsn en, gnlden Allah'a bagli bir peygamberdir.[216] Hz. Ishak, annesi ok yasli iken All ah'in bir ltf olarak bahsedilmis ve annesi bu olaya ok sevinmistir.[217] Hz. Ishak da, Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail gibi, kendisine vahyolunan peygamberlerden olmustu r.[218] Hz. Yakub, Hz. Ishak'in ardindan mjdelenen, rden, dinde kuvvetli, halis, salih, sabirli, 219] Hz. Yakub'un en sevgili oglu Hz. Yusuf; l bir yaratilisa sahip, rya tabirini bilen, di.[220] kendisine vahiy indirilen peygamberle hidayete erdirilmis bir kimse idi.[ ih-lasli, ilim ve hikmet sahibi, gze kendisine vahiy gelen peygamberlerden

Hz. Yusuf, ocuklugunda bir gn babasina "ryamda on bir yildiz, Gnes ve Ay'in bana sec de ettiklerini grdm" dedi.[221] Bu ryayi dinleyen babasi, ona, bunu kardeslerine an latmamasini tenbih etti.[222] Ayrica Hz. Yakub, ona, Allah (C.C.) tarafindan seil ecegini, kendisine rya tabiri gretilecegini, daha ncekilere oldugu gibi, Allah'in h em ona, hem Yakub ailesine nimetini tamamlayacagini syledi.[223] Kardesleri, ryasinda grdg gibi, Hz. Yusuf'u kiskandilar. Onu ortadan kaldirmayi planladil ar. Babalarini ikna ederek onu yanlarinda gtrp kuyuya attilar. Yusuf'u bir kurdun y edigini syleyip onun kanli gmlegini babalarina gsterdiler. Bir yolcu kafilesi, Yusu f'u kuyudan ikarip beraberlerinde Misir'a gtrerek bir vezire satti. Vezirin karisi, Yusuf'un kendisine sahip olmasini istedi. Yusuf reddedince, kadin ona iftira ett i. Bundan dolayi Yusuf zindana atildi. Zindanda rya tabir etti. Misir meliki, bir rya grd. Bu ryayi kimse tabir edemedi. Yusuf'la beraber hapishanede kalmis arkadasi,

onu melike tavsiye etti. Melikin ryasini yorumlayan Yusuf, saraya alindi. Misir hazinesine memur yapildi. Bir mddet sonra, zahire atmak iin Misir'a gelen kardesler i, onun huzuruna iktilar. Yusuf, kardeslerini tanidi, bir vesite ile ailesini Mis ir'a getirtti. Israilogullari, bylece Misir'a yerlestiler.[224] Hz. Yusuf zamaninda Misir'a yerlesmis olan Israilogullari, daha sonra, Firavun'u n zulmne ugrayarak, uzun bir esaret hayatt yasamaya basladilar. Onlari bu sikinti dan Hz. Musa kurtardi. [225]

2- Hz. Musa ve On Emir a- Tevrat'a Gre Hz. Musa

Yusuf'un lmnden sonra Yahudiler Misir'da ogalmaya basladi. Yeni Firavun Yusuf'u n yaptigi hizmetleri unuttu ve Yahudilerin ogalmalarindan endiselendi. O, ileride lkelerine ynelecek bir tecavzde, onlarin dsmanla birlikte olmasi korkusuyla,onlara eziyet etmeye basladi. Bu arada onlarin ogalmalarini nlemek iin, her dogan erkek ocu gun ldrlmesini emretti. Musa, byle bir devrede dnyaya geldi. Annesi onu ancak ay kada saklayabildi. Sonra onu ziftle sivanmis bir sepete koyup irmaga atti. Nil kiyis indaki sazliklara biraktigi sepetin akibetini, kizkardesi Meryem takip ediyordu. Nde yikanan Fir'avun'un kizi, onu irmakda buldu, bir Ibrani' ocugu oldugunu anlayip ona acidi. Meryem, gelip ocugu emzirmek iin bir Ibrani kadini agirabileceg im syledi. Firavun'un kizi bunu kabul edince gidip ocugun z annesini getirdi. ocuk o na teslim edildi ve ocuga sulardan ekilmis anlamina gelen "Mose" (Musa) adi verild i.[226] Musa, genlik yillarinda Yahudilerin yanina gider, onlarin sikyetlerini din lerdi.

Bir defasinda, Misirlilardan birinin bir Yahudi'yi dvdgn grd. Yahudi'yi koruyarak Misi liyi ldrd. Olayin duyulmasi zerine Musa, Mid-yan'a kati. Orada Midyan khininin kizi il e evlendi.[227] Khinin srsn otlatirken, Tanri'nin melegi, Horeb'de bir ati ortasinda, ates alevinde, ona grnd. Yanan alinin atesi bir trl bitmek bilmiyordu. Bunu merak edip geri dnen Musa'yi alinin ortasindan Allah agirip syle dedi: "... Ben, babanin Allah 'i, Ibrahim'in Allah'i , Ishak'in Allah'i ve Yakub'un Allah'iyim. Ve Musa yzn rtt; nk lah'a bakmaga korkuyordu. Ve Rab dedi: Gerekten Misir'da olan kavminin sikintisin i grdm... Onlarin feryadini isittim; nk onlarin acilarini bilirim... Ve simdi gel ve benim kavmimi, Israilogullarini Misir'dan ikarmak iin seni Firavun'a gndereyim".[22 8] Bylece Musa, Yahudileri Misir'dan ikarmak zere grevlendirilmis oldu. Kardesi Harun d a ona yardimci verildi. Bu grevi yerine getirmek zere Musa, Misir'a geri dnd. O, Isr ailogullarini Misir'dan ikarip Ken'an diyarina gtrmek istedigini, bunun Allah'in em ri oldugunu syleyince Firavun, "Allah kimdir ki ben ona itaat edeyim" diyerek onl ari saraydan kovdu. Ikisi arasinda mcadele basladi. Is, mucize gstermeye kadar var di. Firavun, btn sihirbazlarini topladi. Onlar da btn hnerlerini ortaya koydular. Musa 'nin asasi kocaman bir yilan olup onlarin btn sihirlerini yuttu. Btn bunlara ragmen F iravun, Israilogullarinin Misir'dan ikmalarina izin vermedi. Bunun zerine Rab Yahv e, Misirlilara bel verecegini, insandan hayvana kadar btn ilk doganlari ldrecegini bil dirdi. Allah, Musa vasitasiyle Misir topraklarina on felket verdi. Firavun, bu is lerin vuku-buldugunu grnce, Israilogullarinin Misir'dan ikmalarina izin verdi. Israilogullari, Kizil Deniz'e dogru yola ikti. Ancak Firavun, verdigi karardan pi sman olarak onlarin arkasina dst. Kizil Deniz'e gelince Musa, elini denize uzatti, sular yarildi, Israilogullari geti; sonra tekrar Musa elini uzatti, sular eski h aline dnd ve Firavun ile ordusu boguldu.[229] Kizildeniz'den getikten sonra, Mara'da aci suyu iemeyen Israilogullari iin Allah, M usa'ya suya bir dal parasi atmalarini bildirdi; su tathlasti. lde yiyecekleri bitin

ce Israilogullari Musa ve Harun'a sylenmeye basladilar. Allah, gklerden ekmek yagd iracagini bildirdi. Musa da onlara aksam st et (bildircin eti), sabahleyin de ekme kle doyacaklarini syledi. Gkten beyaz kiragi tanecikleri seklinde "man" diye adlan dirdiklari ilh gida yagdi (balli yufka gibi bir sey). Kirk sene man yediler. Sonra lari su sikintisi ektiler ve Allah'a yalvardilar. Allah, Musa'ya elindeki asasiyl e bir kayaya vurmasini emretti. O da bir kayaya vurdu, ondan su fiskirdi.

Israilogullari, Misir'dan ikislarinin nc ayinda Sina l'ne geldiler. Orada Allah, Sina gi'ndan Musa'yi agirarak, onlara verdigi nimetlere karsilik, Israilogullarindan i yi bir kavim olma szn almak zere, onu grevlendirdigini bildirdi. Musa emri yerine get irdi, sz aldi ve Rabbe bildirdi. nc gn, Tanri, Sina Dagi'nin zerine, dagin tepesine, iinde indi, Musa'yi yanina agirdi ve ona On Emri verdi.[230] Musa, Israilogullarini etin ve uzun bir mcadele devresinden sonra ve'dedilen topra klara yaklastirdi ve 120 yasinda iken ld.[231]

b- On Emir Hz. Musa'ya Sina Dagi'nda vahyedilen On Emir, Tevrat'in iki ayri blmnde geer.[232] B u On Emir syle siralanir: 1- Seni Misir diyarindan, esirlik evinden ikaran Allafi benim. 2- Benden baska tanrin olmayacak. Boslukta, yerin stnde veya altinda, denizlerin derinliklerinde mevcut olan varliklarin resimlerini yap mayacak, onlara hibir surette tapmayacaksin. 3- Allah'in ismini bos yere agzina almayacaksin.

4- Cumartesi (sebt) Gnn daima hatirlayip onu kutsal kilacaksin. Haftanin alti gnnde alisacak yedincisinde istirahat edeceksin. Cumartesi Gn, Allah'ina tahsis edilm is umm dinlenme gndr. O gn, ne sen, ne oglun, ne kizin, ne usagin, ne de hayvanin, kis ca hibiriniz alismayacaktir. 5- Anne ve babana hrmet edeceksin. 6- ldrmeyeceksin. 7- Zina yapmayacaksin. 8- almayacaksin. 9- Yalan sehadette bulunmayacaksin. 10- Hi kimsenin evine, barkina, karisina, hizmetisine, kzne, esegine velhasil sana ai t olmayan bir seye gz dikmeyeceksin.[233] Bu On Emir, Yahudilerin temel prensiplerini iinde bulundurur. Hz. Musa, Sina Dagi 'ndan indiginde iki tas tablet (levha) zerinde yazili olarak bu emirleri getirmis tir.[234]

c- Kurana Gre Hz. Musa

Hz. Musa, Yce Allah'in Israilogullari'na gnderdigi, kendisine kitap verilen byk peyg amberlerden biridir. Israilogullari Misir'da ogalip varlik sahibi olunca, Firavun, bunu nlemek Iin, mall arini ellerinden aldi, onlari esir yapti ve yeni dogan erkek ocuklarinin ldrlmesini emretti.[235] Musa dogunca, annesi onu bir mddet sakladi. Daha fazla saklayamayac agini anlayinca, Allah'in ilhami zerine onu bir sandik Iinde suya birakti. Firavun 'un adamlari onu buldu; karisinin istegi zerine ocuk ldrlmedi. Annesi ona st annelik y apti. Musa byyp ergenlik agina ulasinca, ona Allah tarafindan hikmet ve ilim verildi .[236] Hz. Musa, halkin haberi olmadan bir gn sehre indi. Biri kendi soyundan, digeri de dsman, iki adami dgsr buldu. Kendi soyundan olan adam ondan yardim isteyince, onun y ardimina kostu ve onun dsmanina bir yumruk atti. Adam ld. Mazlumu korurken olsa da , bu durum onu zd ve Allah'tan af diledi. Olay duyuldu. Hakkinda ldrme karan alindig i haberini grenen Hz. Musa, orayi terketti. Medyen'e gitti.[237] Orada evlendi. K ayinpederiyle kararlastirdiklari sreyi tamamlayinca ailesiyle birlikte yola ikti. Sina Dagi'na yneldiginde karanlik bir gecede yolunu sasirdi. Bu arada bir isik grd. Isinmak ve yolunu bulmak iin atesin bulundugu tarafa gidince, "Ben, sphesiz senin R abbinim; ayagindakini ikar, nk sen, kutsal bir vadi olan Tuv'dasin" diyen bir hitapla karsilasti. Orada, ayrica kendisine Allah'dan baska tanri olmadigi, ona ibadet etmesi, dosdogru namaz kilmasi bildirildi. Asasi ile ilgili mu'cize verildi ve F iravun'a gitmesi emredildi. Kardesi Harun da ona yardimci kilindi.[238] Hz. Musa ve Hz. Harun, Allah'in emrini Firavun'a teblig ettiler ve Israilogullar inin serbest birakilmasini istediler. Firavun, teklifi kabul etmedigi gibi, Hz. M usa'nin peygamberligini tuhaf karsiladi. Firavun, Hz. Musa ile Allah'in "lemlerin Rabbi" olmasi konusunu tartisti.[239]

Firavun, Hz. Musa'dan peygamberligi ile ilgili mu'cize gstermesini istedi. Hz. Mu sa asasini yere birakti, o da bir ejderha oluverdi. Bunun zerine Hz. Musa, Firavun ve adamlarini lkesinden ikarmak isteyen bir byc olmakla sulandi. Firavun'un btn by erlerini gstermek zere toplandi. Hz. Musa'nin asasi, onlarin hnerlerini sergiledikl eri ip ve degnekleri yutuverdi. Bu durum karsisinda btn bycler, hep beraber secdeye k apanip "lemlerin Rabbina, Musa ve Harun'un Rabbina iman ettik" dediler. Firavun, hepsini, ellerini ve ayaklarini aprazlama kesmekle tehdit etti; fakat hibiri, karar indan vazgemedi.[240] Firavun, Hz. Musa'yi Misirlilarin dinini degistirecegi endisesiyle, ldrmek istedi; fakat ailesinden iman eden biri, bunu engelledi. Sonunda Hz. Musa'ya kavmini gec e yola ikarma emri gefdi. Bunun zerine Hz. Musa, kavmini Misir'dan ikardi. Firavun ve adamlari, onlari takibe basladi. Hz. Musa'nin beraberindekiler, yakalanma kor kusuna kapildi. Yce Allah, ona asasini denize vurmasini emretti. Hz. Musa asasini denize vurunca, deniz ikiye ayrildi. Hz. Musa ve adamlari, karsiya geti. Onlari takip eden Firavun ve beraberindekiler boguldu.[241] Hz. Musa ve Israilogullari, Firavun'un zulmnden kurtulup yollarina devam etti. Isr ailogullari, putlara tapan bir kavim grnce, Hz. Musa'dan kendilerine yle tanrilar y apmasini istediler. Hz. Musa, onlara "Sizi lemlere stn kilmis olan Allah'dan baska bir tanri mi arayacagim?" dedi. Onlara Firavun'un zulmn ve Allah'in onlara yardimin i hatirlatti. Sina'ya vardiklarinda yiyecek-iecek sikintilari oldu. Allah, onlara su, kudret helvasi ve bildircin ihsan etti. Hz. Musa'ya Yce Allah Tur-i Sn'ya ikmasini, orada 30 gn orulu olarak ibadet etmesini e mretti. Hz. Musa bu sreyi tamamlayinca, ona 10 gn daha oru tutmasi ve ibadetlerini t amamlamasi emredildi. Hz. Musa, btn bunlardan sonra, Allah'in cemlini grmek istedi. Yce Allah da bunun imknsiz oldugunu; daga bakmasini, tecelli ettiginde dag dayanabi lirse, onun da kendisini grebilecegini bildirdi. Hz. Musa, daga baktiginda, Cenb-i Hakk'in tecellisi sonucu, onun yerle bir oldugunu grd, dsp bayildi. Kendine geldigin de, tevbe etti. Yce Allah, ona, uymalari gereken btn kurallari ihtiva eden levhalar

i verdi. Hz. Musa, kavmine bu levhalari getirdiginde, onlarin bir altin buzagiya taptiklarini grd, daha nce verdikleri szden dndkleri iin, onlara kizdi. Kavminden tev e etmelerini istedi. Onlar da tevbe ettiler. Yce Allah, tevbelerini kabul etti.[2 42] Hz. Musa, getirdigi levhalardaki hkmleri kavmine teblig etti ve onlari islaha deva m etti; ancak onlardan siddetli bir itiraz grd. O zaman Yce Allah, Tr-i Sn'yi onlarin basina indirmekle tehdit etti; onlardan namaz kilacaklarina, zekt vereceklerine, peygambere uyacaklarina dair sz aldi. Ancak Israilogullari, sikintida iken sz verip sikinti biter bitmez szlerini unuttular ve bunu da aliskanlik haline getirdiler.[ 243]

Filistin grndgnde Hz. Musa, va'dedilen topraklara dnebilmek iin, orada bulunanlarla mc dele etmeleri gerektigini Israilogullarina syledi. Ancak onlar, Hz. Harun hari, on u tek basina biraktilar. Bunun zerine Hz. Musa, Rabbine dua edip, kendileriyle fsi klarin arasini ayirmasini istedi. Allah da, "Muhakkak orasi kendilerine kirk yil haram edilmistir. Onlar (olduklari) yerde sersem sersem dolasacaklardir. Artik o fsiklar gruhuna karsi tasalanma"[244] buyurdu. Bundan sonra Israilogullari, llerde yollarini kaybettiler. Bir kismi helak oldu, b ir kismi da yillarca llerde dolasti. Allah'a karsi gelmeleri, onun yetlerini inkr et meleri, haksiz yere peygamberleri ldrmeleri, onlara uymamalari ve taskinlik yapmal ari yznden, Israilogullari gazaba ugradi.[245] 3- Tevrat ve Zebur Yahudilerin kutsal kitap klliyati, Tanah (yazili din edebiyat) ve Talmut {szl din ede biyat) seklinde ikiye ayrilir. Yahudilerin Tanah adini verdikleri kutsal kitapla rina Hiristiyanlar Eski Ahit derler. Tanah, blmden olusur: Tora (Tevrat), Neviim ve Ketuvim. Tanah adi, bu blmn Ibranice bas harflerinin birlestirilmesinden meydana ge lmis bir kelimedir. (Bazen Tora, kutsal kitabin tamamini ifade etmek ve Tanah'la esanlamli olmak zere de kullanilir). Tanah'in ihtiva ettigi kitaplarin sayisi kon usunda sadece Yahudilerle Hiristiyanlar arasinda degil, Hiristiyanlarin kendi ar alarinda da ihtilaf vardir. Yahudiler ve Pro-testanlarca apokrif (sahih olmayan) sayilan bazi kitaplar (Tobit, Judith, I ve II. Makkabiler, Hikmet, Eklesiyastik , Baruh, Yeremya'nin Mektubu, Daniel'e Yunanca ilveler, Ester'in Bakiyesi), Katol ik ve Ortodokslarca kanonik (sahih) sayilir. Yahudiler ve Protestanlarca, Hirist iyanlar tarafindan Eski Ahit diye nitelendirilen Yahudi kutsal kitabi T*anah'in 39 kitaptan olustugu kabul edilir. Yahudiler ise Tanah'i , bazi kitaplari birles tirerek, 24 kitap olarak kabul ederler. Yahudilerin tasnifi syledir: Tora 5, peyg amberler 8, kitaplar 11. Bunlarin forml, 5+8+11'dir.[246]

a- Tevrat (Tora)

Tora:Tevrat; kanun, sariat, emir, ders, rehber gibi anlafnlara gelir. Yahudi kut sal kitabinin birinci blmne Arapa Tevrat, Ibrance Tora denir. Bu ilk blm, bes kitaptan olusur. Bes kitabi ifade etmek zere Ibrance "humas", Arapa "el-Esfru'l-Hamse" (sifr: kitap, ogulu esfr), Yunanca "Pentateukhos" {penta: bes, teukhos: kitap), bati dill erinde Pentatk (Pentateuch-Pentateugue gibi) kelimeleri kullanilir. Bes kitabin, Allah'in 7704 kelimeyle Hz. Musa'ya verdigi din esaslari ihtiva etti gi kabul edilir. Modern bazi bilginler, Yesu kitabinin da Bes Kitapla ayni kaynaktan geldigini kab ul etmekte, onu da Bes Kitaba ekleyerek hepsini Heksatk (Hexateuch=Alti kitap) ba

sligi altinda toplamaktadirlar. Bazisi da, Tesniye'yi, Tora'nin Bes Kitabi disin da degerlendirmektedir. Bu degerlendirmeye gre Tora, 4 kitaptan olusmaktadir. Onl ar, simdiki Bes Kitabin metinlerinin ana kaynak veya gelenekten geldigi dsncesinded irler: 1) Yahvist, 2) Elohist, 3) Ruhban metinleri. Ancak belirtilmelidir ki, bu nlarin disinda birka kaynak daha ilve edilmektedir. Tora metinlerindeki eliski ve t utarsizliklar birbiriyle uyusmayan tekrarlar, arastiricilarin dikkatini ekmis ve by lece, nce Tanrinin adini Yahve, daha sonra da Elohim olarak zikreden iki ayri kay nak belirlenmistir. En eski kaynak olmasi tahmin edilen Yahvist metinler, M.. 1000 yillari civarinda; daha fazla teolojik meseleler zerinde duran Elohist metinler, M.. 800'lerde yazilmis olmalidir. Bundan bir yzyil sonra, bilinmeyen birisi bu iki , belki de daha fazla kaynaktan gelen metinleri biraraya getirmistir. Hz. Musa'n in M.. XIII. Yzyil civarinda yasadigi gznnde bulundurularak btn bu Tora metin gelismel rinin M.. 1000-400 arasinda vukubuldugunun gnmzde tesbit edilmis olmasi, eliski ve tu tarsizliklarin sebebi sayilmaktadir. Tora, yazili ve szl olarak ikiye ayrilir. Yazili Tora, Yahudilere gre, Yahve'nin Si na Daginda Musa'ya vahyettigi kitaptir. Szl Tora ise, yazili Tora'nin aiklamasi ola rak nesilden nesile intikal eden ve Yahudilerce o olmaksizin yazili Tora'nin anla silmasinin mmkn olamayacagi kabul edilen Talmud'dur. Yazili Tora'ya Hz. Musa'dan sonra gelen peygamberlerin szleri de eklenmis, bylece Hiristiyanlarca Eski Ahit, Yahudiler'ce Tanah denilen kutsal kitap, tahminen M.S. II. Yzyilda Yavne'de (Jamnia) toplanan bir meclis tarafindan niha hale kavusturulm ustur. Kur'n-i Kerm'de Israilogullarina verildigi belirtilen Tevrat ile Yahudileri n kutsal kitabi olan Tanah'in kasdedildigi anlasilmaktadir. Yahudi kutsal kitabi Tanah'in, Tora'dan baska, Neviim (peygamberler) ve Ketuvim (kitaplar) blmleri de vardir. Genel tasnife gre Tora 5, Neviim 21, Ketuvim ise 13 kitap olmak zere Tanah 39 kitaptan olusmaktadir.[247] Bunlarin muhtevasi hakkinda asagida kisaca bilgi verilecektir. Tora ; Bu blmde, tarih bilgiler disinda Allah'in Yahudilere Musa vasitasiyla verdig i din esaslar bulunur. Tora'da yer alan bes kitap sunlardir: 1- Tekvin (Ibr. Beresit : Genesis : Yaratilis): Bu blmde, ilk insanin ve kinatin ya ratilisi; dem'in isledigi su, yeryzne inisi ve ocuklarinin hikyesi anlatilir. Ayric a Tufan olayindan, Yusuf'un Misir'daki hayatindan ve Israilogullarinin Misir'a gelislerinden bahsedilir; 50 baptir. 2- ikis (Semot: Exodus) : Bu kisimda, Israilogullarinin Firavundan ektikleri, Musa' nin ortaya ikisi ve Misir'dan Sina'ya gidisleri anlatilir; 40 baptir. 3- Levililer (Vayikra:Leviticus) : Burada, Khinler ile yardimcilarinin adir Ma bedindeki (Miskan) grevleri ve bazi nemli ahlk kurallar anlatilir. Ayrica gnahlarin k efareti, haram kilinan yiyecekler, yasaklanmis evlilikler, din yinler, bayramlar ve adaklar yer alir; 27 baptir. 4- Sayilar (Bamidbar : Numeri): Sayilar, Israilogullarinin lde geirdikleri hayat ve olaylardan, birtakim sayimlardan, bazi seriat kanunlarindan, kayadan su ikarilmas indan, l*m ve yilan vasitasiyla sifadan bahseder; 36 baptir. 5- Tensiye (Dvarim :Deuteronomium : Ikileme, tekrarlama): Tesniye'de; Musa'nin lm eden nce din konusunda Yahudilere verdigi gtler, Musa'nin lm, gmlmesi ve tutulan yas atilir; -Musa zamaninda bulunmayan birok dete ve geleneklere temas edilir; bazi sa riat kanunlari tekrar edilir; insanlarin birbirine ve Tann'ya karsi nasil davran malari gerektigi aiklanir; 34 baptir. Neviim (Peygamberler) : Bu blmde peygamberler, ncekiler 6, sonrakiler 15 kitap olma k zere siralanir. (Yahudilerce ilk peygamberler 6; sonrakiler de, 12 kk peygamber bi r kitap sayilarak, 4 kitaptir. Tamami 10 kitap ediyor). Toplam 21 kitap, Hz. Musa 'dan sonraki peygamberlerden bahseder. Hz. Musa en byk peygamberdir.

Yahudilerce Neviim blmndeki peygamberlerden ncekiler, "Ilk Peygamberler" {Neviim Ris onim), sonrakiler "Son Peygamberler" (Neviim Ahoranim) diye tasnif edilir.[248] 1- Ilk Peygamberler: Bu blmde yer alan kitaplarda Hz. Musa'nin lmnden sonra Yahudiler in Tanri tarafindan va'dedilmis topraklara yerlesmeleri, kralligin kurulusu, kra llarin idaresi ve davranislari, Yahudilerin putperest topluluklarla yaptiklari mca deleler ve Kutsal Ma'bedin {Bet ha-Mikdas) kurulusu, yikilisi anlatilir. Ilk peygamberlerden bahseden kitaplar sunlardir: Yesu, Hkimler (Softim), I ve II. Samuel (Smuel), I. ve II. Krallar (MelahIm). 2- Son peygamberler: Bu blmde yer alan kitaplarda peygamberlerin putperestlige kars i devamli mcadeleleri, tek bir tanri fikrini btn insanlara yaymak iin gsterdikleri ga yret, halka din telkinleri ve gtleri anlatilir. Son peygamberlerden bahseden kitaplarin basliklari su sekildedir: Isaya (Yesaya) , Yeremya (Yirmiya), Hezekiel (Yehezkel), Hosea (Osea), Yoel, Amos, Obadya (Ovad ya), Yunus {Yonah), Mika (Miha), Nahum, Habakkuk (Habakuku), Tsefanya, Haggay (H agay), Zekerya (Zaharya), Malaki (Malahi).

Ketuvim : Kitaplar, yazilar anlamina gelen Ketuvim, Yahudi Kutsal Kitabinin nc blmn o turur ve bu blmde yer alan 13 kitap (Yahudilerce 9 olarak tasnif edilir) sunlardir : 1- Mezmurlar (Tehilim): Yahudilerce ogu Kral David (Hz. Davud) tarafindan yazildi gi ileri srlen 150 Mezmur'dan olusur. Mezmur'lardan 73'nn Kral David'e ait oldugunu ileri srenler de vardir. Mezmur'larin bazilari din yinlerde, bazilari da Yahudi bay ramlarinda ve nemli gnlerde okunur (Bugn Hiristiyan Kiliselerinde de Mezmurlar ilh ol arak okunmaktadir). 2- Sleyman'in (Slomo) Meselleri (Misle): Bu kitap, Kral Sleyman'a (Hz. Sleyman) atfedilir. Ataszleri, ahlk ve dogru yolu gsteren szleri ihtiva eder; 31 baptir. 3- Nesideler Nesidesi (Sir asirim): Kral Sleyman'in bir saheseri olarak kabul edi lir. Bu kitapta Allah ile Yahudiler'in karsilikli sevgi baglari, iki nisanlinin birbirine karsi sevgilerine benzetilerek anlatilir; 8 baptir. 4- Eyp (yov-Job): Bu kitapta Iyov'un (Hz. Eyp) ibret verici hikyesi ve Tann'nin irad esine boyun egisi anlatilir; 42 baptir. 5- Vaiz (Kohelet): Bu kitap, Kral Sleyman'a atfedilir. Kitapta hayatin zevkleri t eker teker siralanir; onlarin geici ve bos oldugu anlatilir. Neticede de yalniz Allah korkusu ve Allah'in emirlerine uymanin bos olmadigi hkmne varilir; 12 bapti r. 6- Rut : Bu kitap, hkimler zamaninda vukubulan bir olayi hikye eder. Bu olayda yab anci bir kadin olan Rufun dul kalmasi ve hibir tesir altinda kalmadan Yahudi Dini ni kabul etmesi ve kayin validesi Neomi ile birlikte yasamasi konu edilir; 4 bap tir. 7- Ester : Bu kitapta Yahudiler'in Ester adli bir Yahudi kizi tarafindan kesi n bir katliamdan kurtarilislari anlatilir. Pers Krali Ahasveros'un veziri Haman (Aman), kraldan lkesindeki Yahudileri yok etme yetkisi alir; fakat kralin k arisi olan Ester, kadinligini kullanarak, Yahudileri kurtarip Haman'la adamlarini n ldrlrrtesini saglar. Kitap, 10 baptir. 8- Yeremya'nin Mersiyeleri: Kuds'n, dolayisiyla Yahudi devletinin yikilmasi zerine p eygamber Yeremya'nin duydugu byk znty dile getiren bir mersiyedir; 5 baptir.

9- Daniel: Bu peygamber, Kutsal Ma'bedin yikilisi ve Yahudilerin Babil'e srgn devre sinde yasamistir. Zamaninda grdklerini bu kitapta toplamistir; 12 baptir. M.. 164 ta rihinde yazildigi tahmin edilmektedir. Yunan Krali Antiyokus Epifanes'in baskisi sirasinda Yahudilerin dinlerine sadik kalmasini saglamak zere yazilan bu kitap, Ya hudi folklorunun taninmis kahramani DanIei'e nisbet edilmistir. Daniel kitabi, a pokaliptik literatrn[249] Hiristiyanlarca Eski Ahid diye adlandirilan Yahudi Kutsa l Kitabindaki gelismesinde nemli bir yer tutmaktadir. Bunun yaninda lm tesi, ldkten so nra dirilme ve yargilanma konusunda Daniel Kitabinda verilen bilgi bu husustaki Y ahudi inanci iin kaynak teskil etmektedir. (Gelecek hayatla ilgili olarak Daniel kitabinda yer alan bu bilgiler, Iran tesirine baglanmaktadir. nk ondan nceki dnemde Y ahudiler arasinda ve nceki kutsal kitaplarinda bu konuda bilgiye.rastlanmamaktadi r). 10 ve 11. Ezra (zeyir) ve Nehemya : Bu kitaplar, Yahudilerin Babil esaretinden dnsl erini, Kuds'n ve Ma'bedin yeniden tamirini anlatir. Ezra 10 bap; Nehemya ise 13 ba ptir. 12 ve 13. I ve II. Tarihler (Divre Ayamim) : Dnyanin kurulusundan Babil esaretinin sonuna kadar geen btn olaylar bu kitaplarda zetlenir. I. Tarihler 29; II. Tarihler 3 6 baptir. [250]

b- Zebur Zebur, Arapa kitap, Ibrance mektup anlamina gelir. Islm'da Hz. Davud'a indirilen ku tsal kitabin adidir. Ibrance "Sefer Tehilim" (Sarkilar Kitabi) diye adlandirilmak tadir. Bati'da Zebur'un kitap olarak tek bir adi yoktur; Yetmisler Tercmesinde (S eptuagint) esitli baplar Mezmur (Yun. psalmos) diye adlandirdigindan, tamamina Me zmurlar (Ing. Psalms) denilmesi det haline gelmistir. Mezmurlann ancak bir kismi Davud'a nisbet edilmektedir. Mezmurlarda, Tevrat'ta oldugu gibi, Yahudi dininin kurallariyle, ibadet sartlari yle, kurumlarla ve onlarin ynetimiyle ilgili emirler yoktur. Sadece, insanlara iy iligi, dogrulugu, fazileti ve ahlk meziyetleri tavsiye eden telkinler vardir. Yahudilerin ibadetlerinde ve gnlk hayatlarinda Mezmurlann nemli bir yeri vardir (Hi ristiyanlarda da ayni neme sahiptir). Seytana uyma tehlikesi karsisinda, buhranli anlarda, cesaretin kirildigi, canin sikildigi, yalnizlik, endise, hastalik ve a gri zamanlarinda belirli Mezmurlar okunur. Yahudiler, sinagogdaki evlenme trenlerinde, Sabat Gn'nde evde ve ibadethanelerdeki din ayinlerde, llerin gmlmesi sirasinda Mezmurlardan paralar okurlar. Mezmurlann belir li bir melodi ile sylenmesi gelenek haline gelmistir. Ibadet sirasinda, ibadet ynn K uds'e gre belirlemek zere, duvara zerinde Mezmurlar yazili levhalar asilir. Bu levhal ara "Mizrah Levhasi" denilir. Gelenege gre Mezmurlar'in atfedildigi Davud (M.. 1013-973)[251], Yahudiler indinde nemli bir yere sahiptir. Bu nem, onun Kuds' almasi, byk bir saray yaptirmasi, Ma'bed' in insasini dsnmesi ve kudretli bir hkmdarlik kurup Yahudilerin en parlak devresini b aslatmasindan kaynaklanir. Yahudilere gre Kral Davud (Hz. Davud), Saul'den (Saul) sonra Ibranlerin ikinci kralidir. Kirk yil krallik yapmistir. Davud'un hayati, k rallik devresi ve karakteriyle ilgili bilgiler, Yahudi Kutsal Kitabinin I. ve II . Samuel, I. Krallar ve I. Tarihler basligini tasiyan kitaplarinda yer alir. Bu kitaplarda Davud'un Yahudiler zerindeki etki ve nfuzu, devlet adamligi ve kumandan ligi vlmekle beraber, onun karakterinin iyi ve kt ynleri de yer alir. Davud, Betle-he m'li bir Yahudi ailesinden gelen, obanlik yapan, gzel sesli, sair, savasi bir kimse dir. Saul'n bir savasta ldrlmesi zerine, otuz yasinda iken, Hebron'da meshedilerek (y

aglanarak) kral olmustur. Daha sonra da btn Israil'in krali seilmistir. Davud, Kuds' alarak Israil'in baskenti yapmis, Ma'bed'i insa etmeyi dsnmsse, de bu , oglu Kral Sl eyman'a (Hz. Sleyman) nasip olmustur. Yahudi Kutsal Kitabina gre Davud; gl bir kumandan, mes-hedilmis bir kral, hanedan ku rmus ve Yahudileri genis topraklara hkim kilmis bir kimse olmakla beraber, ayni zamanda emrindeki bir savasinin karisini begenip ona sahip olan, adami da sava sta n safa srdrp desise ile lmne sebebiyet veren bir kimsedir.[252]

c- Kur'n-i Kerm'e gre Tevrat ve Zebur ca- Kur'n-i Kerm'e gre Tevrat Hz. Musa'ya vahyedilmis oldugu kabul edilen Tevrat, Kur'n-i Kerm'de ismen 18 defa geer. A'l Sresi'nin 19. yetinde de Hz. Musa'ya verilen sahifelerden bahsedilir. Alla h (C.C.) tarafindan gnderilen drt byk kitaptan ilki olan Tevrat'in iinde, hidayet, nu r ve Allah'in hkmlerinin bulundugunu bildiren Kur'n-i Kerm, Hz. Isa ve Hz. Muhammed' in onu dogrulayici olarak gnderildigine isaret eder.[253] Kur'n, bu konuya syle aikl ik getirir : "Sana Kitabi hak ile ve kendinden ncekini dogrulayici olarak indirdi . Bundan nce de, insanlara dogru yolu gstermek iin, Tevrat ve Incil'i indirmisti".[2 54] Bununla beraber Kur'n, Yahudilerin Tevrat'in hkmlerini uygulamadiklarini, Tevra t'in hkmlerini ve verdigi bilgilen gizlediklerini, degistirdiklerini (tahrif ettik lerini),yanlis yorumladiklarini, bile bile, hass menfaatleri ugruna bu yola gitti klerini, btili hakka tercih ettiklerini bildirmektedir.[255] Bundan dolayi Kur'n, Tevrat, Incil gibi kutsal kitaplarin asl seklini tasdik etmekte ve dogrulamaktadi r.[256] Yukarida belirtilenler, Mide Suresi'nin 44. Ayetinde syle aiklanmaktadir : "Gerekten Tevrat'i biz indirdik, onda hidayet ve nur vardir. Kendisini Allah'a teslim etm is peygamberler, onunla Yahudilere hkm verirlerdi. Rabbnler ve bilginler de, Allah'i n kitabini muhafazaya memur olmalari sebebiyle, onunla hkmde bulunurlardi. Hepsi de onun zerine sahit idiler. O halde insanlardan degil, benden korkun. yetlerimi az b ir bahya satmayin. Kim Allah'in indirdigi ile hkmetmezse, iste kfirler onlardir." Kur'n, Tevrat'in Yahudilere hell ve harami getirdigini, yenilip yenilmeyecek seyle ri aikladigini belirtir.[257] Ayrica Tevrat ve Incil'de de Allah'in kendi yolunda lenleri cennetle mkafatlandiracaginin mjdelendigini, inanan insanlarin simalarinda ibadetlerini yerine getirmelerinin nisanesi olarak izlerin.bulundugunu bildirir. [258] Yine Kur'n, Tevrat ve Incil'de Hz. Muhammed'in mjdelenmesin! syle aiklar: "Onl ar ki yanlarindaki Tevrat ve Incil'de yazili bulduklari o Eli'ye, o mm peygambere u yarlar".[259] Ayni husus, bir baska yette syle yer alir: "Meryem oglu Isa da 'Ey I srailogullan, ben size Allah'in elisiyim; benden nce gelen Tevrat'i dogrulayici ve benden sonra gelecek Ahmet adinda bir peygamberi mjdeleyici olarak geldim' demist i".[260] Kur'n'da Tevrat'i yklenip de hkm ve emirlerini yerine getirmeyen Yahudiler, esprili bir sekilde kinanmaktadir.[261] Allah Tevrat'i insanlara yol gsterici olarak indirmistir.[262] O, Hz. Musa'ya. Ki tab'i (Tevrat), iyilik isleyenlere ni'meti tamamlamak, her seyi uzun uzadiya aikl amak, dogruyu gstermek ve rahmet olmak zere gndermistir[263]. Tevrat, dogruluk rehb eridir. Allah, Israilogullarini, akil sahipleri iin bir gt ve dogruluk rehberi olan Kitab'a (Tevrat) vris kilmistir.[264]

cb- Kur'n-i Kerm'e Gre Zebur Zebur, Hz. Davud'a Allah tarafindan verilen drt byk kitaptan biridir. Tevrat'tan son

ra gnderilmistir.[265] Kur'n-i Kerm'de Zebur kelimesi yerde geer. Kur'n'da bir de "z elimesi vardir. Bu kelime, suhuf'lara da samil olmak zere, genelde kitap anlamina gelen zebur kelimesinin oguludur. Kendisine Zebur verilen Hz. Davud'un adi Kur'n'da 16 defa geer, esitli vesilelerle vlr . Hz. Davud, Hz. Muhammed tarafindan da mmetine rnek olarak gsterilmistir. O, Allah 'a dnk bir kimse idi. Hz. Davud'a peygamberlik, ilim, hitabet, gzel ses, fazilet, h ikmet, mlk verildi; yeryznde halfe kilindi, demirden zirh yapma gretildi, Allah'i tes bih etmek zere daglar ve kuslar ona bagli kilindi.[266] Zebur hakkinda Kur'n'da, Tevrat ve Incil kadar bilgi bulunmamakta, sadece Hz. Davu d'a byle bir Kitabin verildigine temas edilmektedir. Hz. Davud hakkinda Yahudi Ku tsal Kitabinda irer alan kadin hadisesi Kur'n'da yoktur. Zira Yahudi geleneginde, ok nem verilse de, Davud bir kraldir. Islm'da ise hem kral hem de bir peygamberdir . Peygamberler, masumdur.[267]

d- Talmut

Daha nce Yahudilerin kutsal kitap klliyatinin Tanah ve Talmut seklinde ikiye ayril digindan bahsedilmisti. Bu klliyatin yazili olmayan ikinci blmne, yani szl gelenege Ta lmut denilmektedir. Talmut "grenim" anlamina gelir ve Tevrat'in yorumudur. nceleri bu yorum szl olarak yapilmistir. Daha sonra grenilecek konularin akilda tutulamaya cak kadar ogalmasi, zaman zaman Tevrat ve tefsir greniminin yasaklanmasi, Yahudi D ini'nin istikbalini tehlikeye dsrmstr. Bu durumu gznne alan Yahudi din bilginleri (Ra ler), szl Tevrat'i yaziir hale getirmislerdir. Meydana getirilen bu yazili metne T almut denilmistir, Talmut, Yahudiler indinde, Tevrat kadar neme sahiptir. Onun da ilham ve vahiy mah sul oldugu kabul edilmektedir. Genelde, Tal-mut'u kabul etmeyen kimse Yahudilerce gerek Yahudi sayilmamaktadir. Talmut iki blme ayrilir: Misna ve Gemara. Misna (tekrar ederek grenim anlaminda), Y ahudiligin din, ahlk kurallarinin aiklanmasindan ibarettir. O, Ibrance'dir. M .S. 190-200 yillari arasinda Yahuda ha-Nasi (135-220) tarafindan derlenmistir. G emara (son olarak gzden geirilen, an'ane haline gelmis "grenim", "grenilen " anlaminda) Ise Misna'nin aiklanmasini ve bunlarin bir esasa baglanmasi ii n Rabbilerin tartismalarini ihtiva etmektedir. Gemara, Yahudi din bilginlerinin a hlk gretimini misallerle canlandirmakta; ahlk, hukuk, felsef ve sosyal konulardan geni s olarak bahsetmektedir. Ge-mara'nin iki ayri versiyonu vardir: BabIl ve Kuds Gem arasi. Babil'de yapilmis olanina Babil Talmud'u; Kuds'tekine de Kuds Talmudu denilm ektedir. Kaynaklarda, Babil ve Kuds Gemarasi seklinde oldugu gibi (Babil Gemarasi nin dili Dogu Aramcasi, tekinin ise Bati Aram-casidir), Babil ve Kuds Talmudu sekl inde de gemektedir. Kuds Tal-mudunun toplanmasi, M.S.IV.; Babil Talmudununki ise V II. Yzyila kadar gelmistir. Babil Talmudu, Kuds Talmuduna gre daha uzundur; daha ol gun ve daha detayli fikirleri ihtiva etmektedir. Farkli zaman, farkli yer ve sar tlarda Talmud tefsir edilmis ve aiklanmistir.[268]

e- Yahudi Kutsal

Kitabi'nin Yazilisi ve Muhtevasi Hakkindaki Grsler

Yahudi Kutsal Kitabini olusturan blmlerin ilk nshalari bugn elde bulunmamaktadir. Ta nah'i olusturan kitaplar M.. Xlll-I. Yzyillar arasinda yazi ile tespit edilmis olm asina ragmen bugn elde bulunan en eski Ibrani elyazmasi nshalar, M.S.VII. ve X. Yzy ila aittir. Hz. Musa'nin M..XIII. Yzyilda yasadigi gznnde bulundurulursa, bu uzun sre

ierisinde cereyan eden olaylar sebebiyle, ilk nshanin gnmze kadar korunabilmesi zaten imknsizdir. Hz. Musa, taslara yazilmis ilk Tevrat nshasini Israilogullarinin bilginlerine ve i leri gelenlerine teslim ederek onun Ahit Sandigina konulup korunmasini istemistir . Israilogullan, Kuds' alip Kutsal Ma'bed'in yapilmasindan sonra, Ahit Sandigi'ni onun bir odasinda muhafaza altina almislardir. Ma'bed'i yaptiran Hz. Sleyman Ahit Sandigini atirdiginda, iinden sadece On Emir yazili iki tablet (levha) ikmistir. D aha nce Israilogullan yedi defa dinden dnmsler, putlara tapmislar ve Tevrat'i unutm uslardir.

Tevrat, tek nsha idi. Ezberleme gelenegi yoktu ve ogaltilmamisti. Ancak onu n, 3 veya 7 senede bir, Ahit Sandigindan ikarilip halka okunmasi Hz. Musa tarafin dan vasiyet edilmistir. Ezra (Hz. zeyr) zamanina kadar Tevrat kaybolmus, bulunmus , Yahudiler srgne gnderilmistir. Ma'bet yikilmis ve srgn dns tekrar onarilmistir. Ya i ve Hiristiyan bilginler, Tevrat'in Ezra zamaninda (M.. V. Yzyil) yeniden ilhamla yazildiginda fikirbirligi etmektedir. M.. II. Yzyilda Suriye Krali Antiyokos Epif anes, Ma'bed'i yakip yikmis, eldeki Tevrat nshalarini paralamistir. Ma'bet, M.S. 7'd e Romalilar tarafindan tamamen yikilmistir. Btn bu olaylar sebebiyle Yahudi kutsal metinlerinin ilk sekillen gnmze gelmemistir. Bugn Yahudilere ait Ibrance, Hiristiyanl ara ait Yunanca ve Samirlere ait Samir Dilinde metinlerin verdigi bilgiler birbiri ni tutmamaktadir. Ayrica herbir nsha iindeki bilgiler arasinda da eliskiler ve fark liliklar vardir. Bunlardan birka misl verilecektir: 1- Tekvin'in ilk iki babinda Allah'in adi bir yerde Elohim, digerinde Yahve olar ak gemektedir. Yine I. ve II. bablarda yaratilis hikyesi birinde insandan baslayara k, tekinde insanda biterek verilmektedir. Insanin yaratilisi da, bir tarafta Tann 'nin Insani kendi suretinde, "erkek ve disi" olarak birden; teki tarafda ise nce e rkek ve onun kaburga kemiginden kadinin yaratildigi seklinde yer almaktadir. 2- Iki defa On Emirden,[269] iki defa yasak yiyeceklerden[270] ve iki defa da Is rail lakabiyla Yakub'un adlandirilisi[271] olayindan bahsedilmektedir. Ancak veri len bilgiler arasinda fark vardir. 3- Tufan olayinin anlatilmasinda Tufan'in bir yerde 40, teki yerde 150 gn srdg; Nuh'u n gemisine getirilen hayvanlarin her cinsinden bir yerde 2, teki yerde 7 ift alindi gi sylenmektedir.[272] 4- Hz. Ibrahim'in ve Hz. Ishak'in karisini kizkardesi olarak takdim ettigi yer a lmakta ve bu birka yerde de tekrarlanmaktadir.[273] 5- Hz. Lt'u kizlarinin sarap iirerek sarhos etmeleri ve onunla zina yapmalari yer almaktadir.[274] 6- Yce Allah'a insan nitelikler verilmektedir. Onun lemi alti gnde yaratip yedinci gn dinlendigi, ruhunun sularin stnde estigi, Hz. Yakup'la grestigi, Yakub'un onu yeni p Israil adini aldigi zikredilmektedir.[275]

7- Hz. Musa'ya nisbet edilen Tevrat'in son blmnde (Tesniye) onun lm ve gmlmesi yer al tadir.[276] 8- Tanri, Israil'in sayimi iin, bir yerde, Davud'u grevlendirmekte; bir baska yerd e, ayni konunun, seytanin tahrikiyle oldugu belirtilmektedir.[277] Allah'a ve peygamberlere yakismayacak nitelikler verilmesi, eliskiler ve tutarsiz liklar, Yahudilerin kutsal kitaplarinin geldigi gibi muhafaza edilmediginin, fark li sekillerde yorumlandiginin, degisik zamanlarda ve degisik kimseler tarafindan yazildiginin delili sayilmistir. Bu hususlar, Kur'n-i Kerm'de yer alan, Tevrat'in y anlis yorumlanmasi, kelimelerin yerlerinden oynatilmasi, onun hkmlerine uyulmamasi ile ilgili beyanlari dogrulamaktadir.[278]

4- Yahudi Mezhepleri Yahudi mezheplerini ayri grup halinde incelemek mmkndr. Bunlardan birincisi, M.. II. Yzyilda Makkabiler devrinde var olan Hiristiyanlik ncesi Yahudi mezhepleri (Klasik Mezhepler), ikincisi Islm sonrasi Yahudi mezhepleri (Ortaag Mezhepleri), ncs de gnmzdeki Yahudi mezhepleridir (Modern dnem mezhepleri).[279]

a- Hiristiyanlik ncesi Yahudi

Mezhepleri

aa- Hasidler (Ibr. Hasidim, Ing. Hasidaeans): Adlari, Ibranice "dindarlar" anlamina gelen bu mezhep mensuplari, M..II. Yzyil bas larinda IV. Antiyokus'un Helenlestirme siyasetine karsi ikmis ve iskence grmslerdir . Onlar, Makkableri desteklemisler, ancak, siyasete ilgi duymadiklari iin, basariy a ulasildiktan sonra kendilerini Mabed'in onarimina ve temizlenmesine vakfetmisl erdir. Onlarin din hkmlere siki sikiya bagli fakhleri vardir. Onlar, Ferislerin ve Essenlerin ncleridir. Bu mezhebin, XVIII. Yzyilda Dogu Avrupa'da Rabbi Israei ben Elieser (1698-1759) t arafindan kurulmus, Talmud'un yavanligini savunup Kabbala'ya dayanarak, vecd iinde , Tann'yla birlik saglamaya alisan ve Panteizm'e meyletmis bir Yeni ag mistik Yahu d mezhebi olan Hasidiler (Hasidim) ile, isim benzerligi disinda, bir alkasi yoktur .[280]

ab- Ferisler (Perusim): Ferislik kelimesinin lami bulunmaktadir: Ibrancesi "Perusim"dir ve "P.R.S." kknden gelmektedir. Iki an

1- Kendini ayri tutmak veya saf ve temiz olmayan sahis veya esyadan uzaklasmakti r. 2- Aiklamak, tefsir etmektir. Bunlar, Hasidlerin devamidir; M.. II. Yzyildan iti baren Tora'ya harfi harfine bagliliklariyla taninirlar. Onlar, kendilerine bilgi nler veya dirt kardesleri denilmesini isterler. Ferislik, daha sonraki Yahudilige sekil veren byk bir mezheptir. Yahudilik, Ferisligi n prensipleri dogrultusunda sekil almis ve gelismistir. Ferisligin prensipleri do grultusunda gelisen ve devam eden Yahudilik, Islm dneminde Rabbani Yahudilik, Mode rn dnemde ise, Ortodoks Yahudilik adini almis ve daima ana bnyeyi teskil etmistir. Ferisler, yazili Tevrat'in (Tora) yaninda, Hz. Musa'dan szl olarak nakledilegelen bi r de szl Tevrat kabul etmislerdir. Bu szl Tevrat, yazili Tevrat'in yorumu olan ve dah a sonra yaziya geirilmis bulunan Misna ve Talmud'dur. Ferisler, yazili Tevrat'ta bu lunmayan fakat, szl Tevrat'ta yer alan naslardan hareketle bir inan sistemi gelisti rmislerdir. Onlar, herseyi Allah'in kontrol ettigine, hr iradenin varligina, lmden sonra dirilmeye, ceza ve mkafata ve Davud'un soyundan bir Mesh'in gelecegine inanm aktadir. Cennet, cehennem ve meleklerin varligini da kabul etmektedir.

Onlar, Israil'in putperest krallarina dsmanliklariyla bilinirler. Tarihi Josephus, Talmud ve Yeni Ahit onlar hakkinda hayli bilgi verir. Incil'lerde onlarin Isa M esih'e dsmanca davranislari, onun da onlarin katiligini ktlemesinden bahsedilse de doktrinde, zellikle hiret konularinda bir benzerlik vardir. Birok Feris, Kuds Hiristiy an Kilisesine katilmistir. Bir topluluk olarak Ferisler, 70 yilindan sonra grnmezle r. Ancak onlarin inanlari Rabbinik Yahudilikle yasamistir. Ferisler mill kltrn ve gele negin korunmasindan vanadirlar. Bu mezhebin mensuplarini genellikle orta sinif ol usturur.[281]

ac- Sadukler (Sadukim): Saduklik, Tevrat'in hkmlerinin tatbikati ve mabed hizmetleri konusunda, yani itikad ve amelde Ferislige karsit olmasi ile taninan bir mezhebin adidir. Saduk (Sadu-ki m) kelimesinin mensei hakkinda kesin bilgi yoktur. Bazi arastirmacilar, bu mezhe bin mensuplarinin Hz. Sleyman'in baskhini Sadok'un soyundan geldigini savunmakta v e bundan dolayi bu mezhebe "Sadukm" denildigini ileri srmektedir. Ferislerin Yahudi dnyasinin mutlak hakimi olmalarindan dolayi, Sadukler hakkinda fazla kaynak yoktu r. Sadukler, Ferislerin aksine aristokrat sinifi teskil etmis ve Romali idarecilerle isbirligine girismislerdi. Isa Mesih'i bertaraf etmeye alismalari, sosyal ve siya s dzeni ellerinde tutma arzularindan kaynaklanmisti. Yahudilerin Helen kltryle yogrulm asi iin aba gstermislerdi. Sadukier, eski Yahudiligin savunucusu olduklarindan, sonradan ortaya ikan ve Ferisl erin benimsedigi szl Tevrat'i kabul etmemislerdir. Bunlar, kendi inan ve amellerini yazili Tevrat'taki naslardan ikardiklarindan, szl Tevrat'i kabul eden Ferislerin grsle rine muhalefet etmislerdir. Ferislerin ziddina olarak su grsleri benimsemislerdir: Insan kendi kaderini belirler. Ruh lmsz degildir. Yeniden dirilme yoktur. Yazih Tev rat'in disinda Tevrat yoktur. Tevrat hkmleri har-fiyyen ve yorumsuz uygulanmalidir . Saduklerin Ferislerden ayrildiklari en nemli husus, yeniden dirilme ve gelecek dnyadi r (Olam-ha-Ba). Bu farkin sebebi de, daha nce belirtildigi gibi, Saduklerin yalniz Tevrat'i esas almis olmalaridir. Genel olarak kabul edildigine gre Saduklik, Mabed'in Romalilar tarafindan tahribin den sonra halk zerindeki etkisini yitirmis ve, zamanla, tarih sahnesinden silinmis tir.[282]

ad- Essenler (Issiyim): Essenlik, Ferislik ve Saduklik'in agdasi olan, mistik yapili bir mezheptir. Bu mezhe p hakkinda yeterli kaynak bulunmamaktadir. "Issiyim" ismi yeni metinlerde yer almaz. Yunan kaynaklarinda bu mezhebin taraft arlari "Essaioi" (Latince'de "Essaei"), "Essenoi" isimleriyle anilmaktadir. Ibran ice sekli olan "Isiyim" kelimesine ilk kaynaklarda rastlanmamaktadir. Muhtemelen , Italyan Yahudi arastirmaci Azariah dei Rossi, Latince "Essaei" kelimesini Ibra nice "Issiyim" seklinde trans-kribe etmistir. "IssiyinY'in ifade ettigi anlam ha kkinda degisik grsler vardir. Bu grslerden "Issiyim" kelimesinin "dindar zahidler" a nlamina geldigi grs kabul grmstr.[283] Issiyim'e "ldeniz Yazmalari Mezhebi" de denilmektedir. Bunun sebebi; 1947'de ldeniz'

deki Kumran magaralarinda bulunan yazmalarin bu mezhep hakkinda bilgi vermis olma sidir. Issiyim hakkindaki bilgiler daha ok bu Kumran Yazmalan'ndan elde edilmistir . Kaynaklarin verdigi bilgiye gre Essenler, toplu halde, komnal hayat yasarlardi. M ezhep, bir sir tarikati gibiydi. Mezhebe girisin ritel belli kurallarr vardi. Mez hep yeleri daima beyaz giyerdi. Tarimla ugrasirlardi. Bekr yasamayi tercih ederler di. Ticaret yapmaz, mal mlk Istemez, hayvan eti yemezlerdi. Abdestvari temizlige n em verirlerdi. Muhtemelen M.. II. Yzyilda ortaya ikmis, 66-70'deki Yahudi savasinda ortadan kalkmislardir. Bunlar, Tora'nin yin ve ibadet kurallarini titizlikle yer ine getiren, siki bir hayat disiplinine sahip olan, yil bir adaylik devresi geiren , esyasi ortak bir topluluktu. Essenler inanlari saglam Yahudiler olmakla beraber, onlarin Gnes'e tazim gsterdigi ve tenasuha inandiklari ileri srlmstr. Bazi bilginlerce Kumran cemaatinin Essenlerden bir grup oldugu dsnlmektedir. Essenlerin inan esaslari Ferislerinkine yakindir. Essenler kadercidir. Insanlar daha dogmadan aydinlik veya karanlik taraflardan birine aittir. Kaderleri ebediyyen te spit edilmistir. Bu, yildizlara yazilmistir. Essenler, lmden sonra dirilmeye ve son yargilamaya da inanirlar. Melek inanci bakimindan Ferislerden ayrilmamakla berab er grsleri daha teferruatlidir. Meleklerden kutsal yaratiklar, "Gklerin Ogullari" o larak bahsedilmektedir. Melekleri yaptiklari islere gre siniflandirirlar: "Isikla r Prensi", "Karanlik Melegi", "Gereklik Melegi", "Tahrir Melegi", "Mastemah" (Sey tan) Bunlarin disinda birde "Muhafiz Melekler" vardir. Bunlar da Gabriel, Mihael , Rafael, Suriel veya Uriel'dir. Essenler Mesih'e de inanirlar.

Essenler, ln manevyatiyla yasiyorlardi; Kuds (Jarusalem) kltne katilmaktan kainiyorl Onlarin ritleri (trenleri), zel mitleri vardir. Bu klt ve ritlerde pitagorcu, hatt a Iran etkiler grlmektedir. Bunlarda zellikle son gnn gelmis oldugu kanaati bulunmakta dir. Bu gnler, Tanri tarafindan Ibrahim'e yapilmis su vaadin gereklestirilecegi gnl erdir: Israil byk halk olacak; o, hem kendi hem de herkesin kurtulusunu garanti ede n seriatini btn dnyaya empoze edecektir.[284]

Essenler Ile Hiristiyanlik Arasindaki Iliski Bazi arastirmacilar, aralarindaki birtakim benzerliklerden dolayi, Essenler ile H iristiyanlar arasmda bag kurmakta; Hiristiyanligin Essenligin bir kolu ve devami oldugunu ileri srmektedir. Onlari bu grse sevkeden amil, Kumran Yazmalaridir. Kumra n Yazmalarinda, Essenler ile Hiristiyanlar arasinda, sasirtici derecede benzerlik ler bulunmustur. Yine bazi Yahudi arastirmacilar da, Hiristiyanligi, Essenligin b ir kolu olan Yahudi Mezhebi olarak grmektedir. Essenler ile Hiristiyanlar arasindaki benzerlikler sunlardir: 1- Filistin'deki ilk Hiristiyanlar ile bu mezhep mensubu topluluklarin "Eda" keli mesi ile isimlendirilmesidir. 2- Essenligi idare eden oniki kisilik idareci grubu, Hristiyanliktaki Oniki Havar' yle benzerlik gstermektedir. 3- Essenligin oniki kisilik idareci grubunun daha yksek mevki sahibidir. Bu, Kilisen in diregi Yakub, Kifas ve Yuhanna'yi hatirlatmaktadir. 4- Mezhepte, dzenli bir teskilat halinde "Mevakrim" (mfettisler) vardir ve Hiristi yanliktaki Bishoplarin karsiligidir. 5- Mezhep mensuplari kendilerini "lde yol hazirlayanlar" diye tarif ederler. Ayni kelimeleri Vaftizci Yahya da Ahd-i Atik'den alarak kendi vazifesini tarif ederke n kullanmistir.

6- Bugne kadar Yunanca metinler halinde intikal eden ilk Kilisenin apostolik kurul usuna ait dokmanlar, tekrar Ibran veya Aram dillerine tercme edilecek olursa ifadeler arasinda byk benzerlikler oldugu ortaya ikar. 7- Her ikisinde "mesih inanci" vardir. Essenlgin Sonu: Titus'un son Yarfudi direnisini de kirarak Mabed'i tahrip ettigi 70 yilina kadar Lut Gl kenarinda yasayan Essenlerin bundan sonraki tarihi bilinmeme ktedir.

Buraya kadar ele aldigimiz ilk Yahudi mezheplerinden Saduklik ve Essenlik, Yahudil er arasinda yayginlasmadigindan, kisa zamanda tarih sahnesinden silinmistir. Fer islik ise, genis halk tabakalarina yayilma imkni buldugundan, degisik yapi ve adla rla gnmze kadar gelmistir. Ferislik, Islm dneminde Rabbanlik (veya Rabbinik), gnmzd Ortodoks" adini almistir.[285]

ae- Zealotlar: Kisacasi, isgalciye direnenlerdir. Onlar, siddete basvurmakta tereddt etmemislerd ir. M.S. 6 yilinda Galile'li Yahuda tarafindan Yahudiye'nin Roma Imparatorluguna katilmasina karsi ikmak zere kurulmustur. Zealotlar, din bir mezhepten daha ok, siy as ve ideolojik bir mezhep hviyetindedir.

Zealotlar, Roma Imparatoruna hara demeyi ve onu "rab" tanimayi reddettiler. Onla r, Israil'in Rabbi Yahve'den baskasini rab edinmek dinden dnmektir diyerek ayakla ndilar. Isyan bastirilip Yahuda ldrldkten sonra Romalilar ile Yahudi isbirlikilerine k arsi gerilla direnisine getiler. Bu, 66 ayaklanmasina kadar byle devam etmistir. K uds'n kusatilmasinda Zealotlar Mabedi korumuslardir. 70'de Kuds dsnce bunlar, Misir' a gidip oradaki Yahudileri ayaklandirmaya alismislardir. Daha sonra yakalanmisla r ve Imparatora "rab" demedikleri iin iskence ile ldrlmslerdir. Masada'da 73 yilina ka dar kadinli ocuklu 960 Zealot, Romalilara teslim olmaktansa, lnceye kadar direnmeyi tercih etmistir. Yahudi tarihisi Josephus (37-100), Kuds'n dssndeki suu zealotlara yk istir. Isa Mesh'in bir Sakirdi Zealot asillidir. armih olayinin da iki zealot aras inda getigi ileri srlmektedir. Zealot lakabinin Yahudi Kutsal Kitabaninin Tora blmndek i Sayilar 25/6'da "Tanri iin gayretli" ifadesinden geldigi iieri srlmektedir. Zea-l otlarin asiri bir kolu "sicarii" (kamali adamlar) adini tasimaktadir.[286]

b- Ortaag/Islm Sonrasi Yahudi Mezhepleri Ortaag Islm Dneminde Yahudi dnyasinda iki byk Yahudi mezhebi vardir. Bunlardan biri, F erisligin devami olan Rabban Yahudilik; digeri ise, bu mezhebin karsisinda yeralan ve kismen Saduk grsleri benimseyen Karalik'tir.[287]

ba- Rabban Yahudilik: Rabban Yahudlik, ilk dnem Yahud mezheplerinden geleneki Ferisligin bir devamidir. Bu, M.S. 5. Yzyilda Talmud alismalarinin tamamlanmasindan sonra tesekkl etmistir. Rabban Yahudler, Yazili Tevrat'tan ziyade, nceki hahamlarin esitli meselelerdeki grsle rinden olusan Talmud'a nem vermis ve Tevrat'i sadece ibdet alanina hapsetmislerdir , Bagdat yakinlarindaki Sura ve Pumpethi Talmud akademilerinin en parlak dnemini

yasadigi siradf* Talmud Serhiligi n plana ikmis ve tek ser'i kaynak Talmud olmustur . Rabban Yahudler, Talmud'un disindaki yeni olusumlara karsi kati davranmislardir. Rabban Yahudlern Talmudcu bu kati tutumu, zamanla, tepkilere yol amistir.[288]

bb- Karalik (Karaim): Karalik, Rabban Yahudiligin kati Tal-niudculuguna en nemli tepkiyi gsteren ve bugne k adar, ufak bir jrup da olsa, varligini devam ettiren bir mezheptir. "Karaim", kelime olarak Ibranice "K-R-A" kknden gelir ve Arapa "Kiraat" kelimesi il e ayni anlamdadir. Tanah'i ok okumalarindan, Talmud'u ve diger Rabban eserieri kabu l etmemelerinden dolayi bu mezhebin mensuplarina "Karaim" adi verilmistir.

Karaligin Mensei hakkinda pekok fikir ileri srlmstr. Rabban Yahudlige aykiri bir har olmasindan dolayi daima heretik bir mezhep olarak grlmstr.

Karalik, yapi olarak, Rabban Yahudiligin ncs Ferisligin karsisindaki Saduklikle ayni k numdadir. Karaler, Sadukler gibi, Rab-banlere karsi Talmud'u ve diger Rabban tserleri reddetmis, Tanah'in disinda delil kabul etmemislerdir. Karaligin kurucusu olarak Anan ben David gsterilmektedir. Rabban Yahudlere gre Anan b en D!avid, Yahud cemaatinin baskanligi mcadelesinde yenik dsp, hapse girdiginde orad a Imam Azam Eb Hanife ile grsms ve mezhebin ilkelerini ondan almistir. Karalik, Talmud'u reddetme nokrasinda Saduklerle ayni grste, fakat, hiret ve mesihle iljili meselelerde onlardan ayrilmaktadir. Karaligin benimsedigi iman esaslari "On Emir" sayisinca olup sunlardir: 1- Btn varliklari yaratan Allah'tir. 2- O, lem yaratilmadan nce vardi; yardimcisi yoktur. 3- Bu lem sonradan yaratilmistir, hadistir. 4- Allah, Musa'ya ve Tanah'da adi geen btn peygamberlere hitap etmistir. 5- Musa'nin koydugu kanunlar haktir. 6- Tevrat'in dilini bilmek din grevdir. 7- Kuds'teki Mabed, dnya "Idarecisi"nin makamidir. 8- Mesih'in gelmesine ve yeniden dirilmeye intizar haktir. 9- Hesap gn vardir. 10- Bu hesaptan sonra mkafat ve ceza haktir. Karalerde ibdet, gnde, sabah ve aksam olmak zere, iki defa farzdir. Nisan'in 13'nde b aslayan 70 gnlk orulari vardir. Siyon'un byk nemi vardir. Bundan gaye; Israil'in kurtu lmasi, Mabed'in yeniden insa edilmesidir. Evlenme ve diger bazi hususlarda Tevrat 'a uymaktadirlar. Karalik; Rabban Yahudiligin baskisi karsisinda fazla yayilma alam bulamamistir. Bugn kk bir grup Misir'da ve Israil'de yasamaktadir. Hazar Trklerinden ok az bir

grup da Karaim'dir. Ancak bunlar, Trklk zelliklerini devam ettirir ve kendilerini Tr k grrler. Bu zellikleriyle digerlerinden ve Yahudilerden ayrilirlar. Trke Tevratlari vardir ve Trk kltrne ait zelliklerini yasatirlar.[289]

bc- Iseviyye: Adini kurucusu, Eb Is Ishak b. Yakub el-Isfahn'den almistir. Eb Is, Halife Mansur zama ninda yasamis, son Emevi Halifesi Mervan b. Muhammed el-Hammar zamaninda fikrini yaymaya baslamistir. Yahudilerden byk bir ogunluk ona uymustur. O, kendisinin bekle nen Mesh oldugunu, Yahudileri kurtarmak iin Allah'in kendisini gnderdigini ileri srms tr. Yahudilerin gnde defa olan ibadetini, yediye ikarmis, bu ibadetleri yerine getir melerini taraftarlarina emretmis; Kuds'ten ayri kalindigi mddete et yenilip, sarap ii lmesini yasaklamistir. Tevrat'ta emredilen din hkmlerin bir kisminda diger Yahudile rden ayrilmistir.[290]

bd- Yudgniyye ve Sazkaniyye: Iseviyye'nin kurucusunun lmnden sonra yerine Yudgn gemistir. O, Iseviyye'nin bir kisi m inanlarini muhafaza etmis, cennet-cehennem ile ilgili din Inanlari te'vile gitmis , insanin mutlak hrriyetini savunmus, bir Israil Peygamberi gibi grnmstr. Yudgn, taraftarlarina, zhd, oka namaz kilmayi emretmis; et ve ikiyi yasaklamistir. Tev rat'in te'vili zerinde durmus; kadere meyletmis; fiilin kula ait oldugunu savunmus tur. Bu mezhep mensuplari, Hz. Isa ve Hz. Muhammed'i peygamber kabul etmeleriyle taninmaktadir.[291]

c- agdas Yahudi Mezhepleri 1789 Fransiz Ihtilli'nin meydana getirdigi degisiklikler Yahud Dnyasini da etkilemi s ve sarsmistir. Fransiz Ihtilli'nden sonra Avrupa'da Yahudilere karsi tavir degis mis ve Yahudiler, kismen de olsa, rahata kavusmustur. Bu rahat ortam Yahudilerin Yahudilik anlayisini etkilemistir.

Yillardir beklenen Mesih'in gelmemesi de Yahudilerin midini kirmistir. Bunun zerin e Avrupa Yahudileri, bulunduklari lkenin sartlan altinda yasamaya karar vermistir . Bu ise onlarin geleneksel Ortodoks Yahudilik anlayisini gzden geirmelerine sebep olmustyr. nk, geleneksel Yahudiligin Yahudi kimligi ve inanlari hakkindaki grsleri me cut duruma uymamaktaydi. Neticede Yahudiligi agdas dnyanin sartlarina uydurma alism alarindan drt ayri mezhep ortaya ikmistir.[292]

ca- Ortodoks Yahudilik: Ortodoks Yahudilik, diger mezheplerin ayrilmasiyla ortaya ikmistir. Bu mezhep, Fer Islikle baslayan ve Rabban Yahudilikle gelisen ana akimin gnmzdeki yansimasidir. Tevrat, Talmud ve diger Rabbink eserlerden elde edilen klasik Yahudi seriati Hala kha'ya bagli gruba gnmzde Ortodoks adi verilmistir. Ortodoks Yahudilik, Yazili Tevra t'in Tanri tarafindan Hz. Musa'ya yazdirildigina ve Szl Tevrat'in (Misna, Talmud)

da szl olarak vahyedildigine inanmaktadir. Ortodoks inanta, Yahudlerin Tevrat'in kan unlarina uymadiklari iin srgne gnderildikleri yer almaktadir. May-monides'in on maddel ik iman esaslari dogma olarak kabul edilmektedir. Ortodoks Yahudlige gre, Yahudi ha lki, tevbe eder ve Tevrat'in btn kurallarini gzetirse; Mesih gelecek, srgn sona erece k ve Yahudiler gerek evine dnecek, Mabed yeniden insa edilecektir. Ortodoks Yahudilik, bu sebeplerden dolayi, Yahudi seriati Ha-lakha'da bir degisi klik yapmaya, yeniden yorumlamaya gitmez. Bununla beraber onu, gnmz sartlarinda yasa yabilmek Iin, hileli yollarla (hile-i seriyye) ayakta tutmaya alisir. Mesela; Hala kha'ya gre Cumartesi gn ates yakmak yasaktir. Ortodoks Yahudiler, otomatik elektrik ayarlayici ile, elektrikli esyaya dokunmadan atesten yararlanir. Bunun, Halakha' ya aykiri olmadigini ileri srerler. Cumartesi gn, araba kullanmaz, elektrikli aletle re dokunmazlar. Kaser (koser) kuralina siki sikiya uyarlar (Kaser, yiyecek ve iec eklerin dine uygunluk kuralidir). Kaser kuralina uygun olmayan yiyecekleri yemez , bu tr yiyecek satan dkkanlardan alisveris yapmazlar. Ayrica, Kaser kurali gereg i, et ile st birarada yemezler; et pisen kapta st, st pisen kapta da et pisirmezler. Ortodoks Yahudler, kendi disinda kalanlari gerek Yahud kabul etmezler. Ortodoks ol mayan Yahud gnahkrdir. Ortodoks Yahudlerin byk ogunlugunun Siyonist oldugu ri srlen grslerdendir. Israil'de, Ortodoks Yahudilik "devletin resm mezhebidir. Yakin zamanlara kadar dig er Yahud mezheplerin faaliyetlerine izin verilmiyordu. Son zamanlarda btn mezhepler Israil'de teskilat kurmaya baslamistir; fakat bumezhepler, devletin kaynaklarind an pay almamaktadir. [293]

il

cb- Reformist Yahudilik:

Reformist Yahudilik, XIX. yzyilin baslarinda Alman Yahudileri arasinda ikmistir. I lk fikir babasi Abraham Geiger iie Moses Mendelsohn'dir. Mendelsohn (1729-1786), Orta Avrupa'da yasayan Yahudileri bulunduklari lkenin kltryle asimile olmaya agirmist r. Reform, daha sonra Amerika'ya tasinmis ve asil gelismesini Amerika Yahudileri arasinda gstermistir. Reformist Yahudifer, bugn Amerikan Yahudilerinin %40'ini ol usturmakta ve ogunlugu teskil etmektedir. Israil'de de 5-6 bin civarinda Reformis t Yahudi vardir. Reformist Yahudiler "Ortodoks" grsleri benimsemezler. 1885 Pittsburg Platformunda aldiklari kararlarda Ortodoks inanlari reddetmislerdir. Onun yerine sunlari benims emislerdir: 1- Yahudilik en yce Tanri fikrini sunar. 2- Reform, bedensel dirilmenin yaninda, cehennemdeki semav ceza ve mkafatla ilgili btn inanlari reddeder. 3- Reform, artik sahs Mesih'in gelisini beklemez. 4- Yahudilerin Filistine dns arastirilmaz. 5- Yahudiler artik bir millet degil, bir cemaatdir. 6- Israil, tek Tanri gretisini telkin eden btn inanlara hosgrldr. 7- Sosyal adaleti saglamak Yahudinin grevidir. 8- Eski Yahudi seriatinden sadece modern hayata uygun olanlar kabul edilebilir. Yiyip ime, giyinme, rituel temizlik ile ilgili din kurallar kaldirilmistir.

9- Yahudilik srekli gelisen bir dindir. Gemisle bagini korur; fakat, artik Tanah v e Talmud btnyle baglayici degildir. 10- Yahudilik ile bilim atismaz. KutsafVitaptaki mucize hikayeleri ve diger olayla r eskilerin geleneginden baska birsey degildir. Bu prensipler, tir. bazi tepkilerden dolayi, 1937'de kismen degistirilmis

Bugn Reformist Yahudilik, liklesmis Yahudilik seklini almis durumdadir. Yahudilige sadece kltrel bir olgu olarak bakilir. Tanah'in ilhligi ve gnlk hayattaki etkisi tarti smalidir. Sabat kurallarini, Kaser kurallarini gzetmezler. Sinagogda kadinlarla e rkekler yanyana oturur. Sinagoglarda kadinlar da haham olarak grev alir ve yinleri ynetir. Sinagogda basa kipa giyilme zorunlulugu yoktur. Dis evlilik kabul edilir . Yahudilige ihtidada hibir sinirlama yoktur. Diger din ve inanlara saygiyla bakilir . Dinde yenilik taraftari olarak bilinirler. Sinagog yinlerini azaltmis, mzige yer vermis, Cumartesi yasaklarinin bazisini kaldirmislardir. Talmud'u inkr etmis, Me sihciligi reddetmislerdir. Reformist Yahudlik, bu asiri reformlari neticesinde, bugn kriz yasamaktadir. Yahud i kimligi hakkinda problemleri vardir. [294]

cc- Muhafazakr Yahudilik: Muhafazakr Yahudlik, Reformist Yahudlik'e bir tepki olarak dogmustur. Reform hareke tinden bazi hahamlar, 1885 Pittsburg platformunda alinan kararlara muhalefet etm istir. Basta Isaac Bermays ve Zacharia Franklen olmak zere muhalif hahamlar ayri b ir grup olusturmustur. Bu gruba Muhafazakr (Conservative) Yahudlik adi verilm istir. Bugnk muhafazakr Yahudlige asil kimligini veren ise Solomon Schatter olmu stur. Bunlar, bugn Amerika'da, Reformist Yahudilik'ten sonra ikinci byk mezheptir. I srail'de Ortodoksluktan sonra ikinci sirayi alir. Iik ortaya iktigi dnemlerde Muhafazakr Yahudlik, Ortodoksluktan ayirdedilemezdi. Sina gogda Ortodoks Siddur dua kitaplarini kullanirlardi. Kadinla erkek ayri ayri otur urlardi. Tek fark ibadetin Ibranice yerine Ingilizce yapilmasiydi. Muhafazakr Yah udilik, yapisi itibariyle Ortodoks Yahudiligin Amerikan versiyonuydu. Daha sonra lari, Reformist ile Ortodoks Yahudlik arasinda, orta bir izgiye ekildi. Bugn, Mahafazakr Yahudlik eski Yahud seriati Haiakha'yi reddetmez; ancak degisebilir ligini kabul eder. Sinagogda, Reformda oldugu gibi, kadin erkek yanyana oturur, kadinlar haham olabilir. Kadin, "minyan" denilen on kisifik cemaate katilabilir. Sabat kurallarini uygulamada Ortodokslar kadar titiz degillerdir. Dis evliligi kabul etmezler. Yahudilige ihtida konusunda Ortodokslar kadar titiz davranirlar. Reformistlerin aksine, Yahud bir anneden dogmayan ocugu Yahud kabul etmezler. Mahafazakr Yahudligin en belirgin zelligi ise Siyonist olmasidir. Solomon Schatter, "Katolik Siyonist Israil" teorisini ortaya atmistir. [295]

cd- Yeniden Yapilanmaci (Reconstructionist) Yahudilik: Yeniden Yapilanmaci hareketi, 1983'de, 102 yasinda len Amerikan Yahudsi Mordecai Me nahem Kaplan kurmustur. Kaplan, daha nce Muhafazakr Yahudilik ierisinde yeralmistir

. O, uzun sre Muhafazakr Yahudlik akademisi "The Jevvish Theological Seminary"de hizm et etmistir. Daha sonra o, Muhafazakr Yahudligin ortaya ikis amalarina ters dstg gerek iyle, Muhafazakr Yahudlikten ayrilmis ve 1968'de kendi grubunu kurmustur. Grubun a dini ise "Yeniden Yapilanman" (Reconstructionism) olarak belirlemistir. Bugn bazil ari, Yeniden Yapilanmaci hareketi muhafazakrligin sag kanadi olarak tanimlamaktad ir.

Mordecai Menahem Kaplan, nemli bir Yahud dsnr ve filozofudur. Onun dsnceleri Reformis Muhafazakr ve hatta modern Ortodokslara bile tesir etmistir. Onun, "JudaIsm as a Civilisation" isimli eseri Yahud dnyasinda kabul grmstr.

Kaplan, Yahudligi, Yahud halkinin kltr degeri olarak grmekte; Yahud dininin bugne kadar geerli olusunun sebebini ilh olusunda degil, kltrel deger olusunda bulmak tadir. Yahud kanunu ise, muhafaza edilmesi gereken bir kltr unsurudur. nk bunlar, Yah rin dramatik bir sekilde, halk olusunun ifadesidir. Kaplan, kendi yazdigi ibadet kitabinda, diger Yahud mezheplerinin ibadet kitaplarinda varolan "Seilmis Halk" in ancina yer vermemistir. Ona gre, Yahudiler de, diger halklar gibi bir halktir. Ta un Yahudileri degil, Yahudiler Tann'yi semistir. Bu yzden "Seilmis Halk" inancinin a nlami yoktur. O, Siyonizmi de benimsemektedir.[296] Kaplan'in fikirleri erevesinde olusan Reconstructionist hareketin inanlari Reformist Yahudliginkine yakindir. lmden sonra dirilmeyi, hireti reddeder. Bu hareket, Tevrat' in Tanri vahyi degil, Israilogullarmin tarih boyunca olusturduklari bir eser old ugunu ileri srer. Mesihciligi kabul etmez. Reformist ve Muhafazakrlarda oldugu gib i Sinagogda kadin erkek yanyana oturur. Kadinlar haham olabilir. Yukarida zikredilenlerin disinda Amerikan Yahudileri arasinda ortaya ikan baska uf ak ve radikal gruplar da vardir. 1966'da kurulan Humanistik Yahudilik bunlarin e n asirilarindandir. Hmanist Yahudiler, Tanri'yi irki bir sovenist, Tevrat'i da sov enist dokman olarak degerlendirirler.[297] Bu mezhepler disinda da Yahudi gruplari vardir. Bunlari "Ortodoks Yahudler", Yahud Cemaati disinda grrler. Bunlarin en basinda gelenlerinden biri, bugn halen varligin i davam ettiren Samirler'dir. [298]

d- Yahudi Dinine Uymakla Birlikte Yahudler Tarafindan Yahudi Kabul Edilmeyen Sami rler (Somronim)

"Somronim", Ibrance "S-M-R" fiil kknden tremis "grp gzeten, birseyi dikkatle izleyen" anlamina gelmektedir. Samirlerin tarihi olduka eskidir. M.. 722 yilinda Kuzey Israil Kralligi yikilinca, Asur Imparatoru Sargon, Israil halkini yerlerinden alip Asur'a ve Medlerin Sehir lerine srms (II. Krallar, XVIII/11); Babil, Kuta ve Avva'dan adamlar getirerek Isr ailogullarinin yerine yerlestirmistir (II. Krallar, XVII/24). Bylece Somron sehri nin sakinleri ortaya ikmis ve bunlara "Somronim" denmistir. Tanah'in II. Krallar Kitabinda Samirlerin nasil Yahudlestigi anlatilir. Yahudler, Yahudilige ihtida eden Samirleri Yahudi olarak kabul etmez. Yahudilige i htidanin mmkn olmasina ragmen, Samirlerin samm olmadiklari bahanesiyle onlari Yahudi Cemaatindan saymazlar. Yahudiler, Samirleri srekli dislamislardir. Hatta Samirler k ullaniyor diye Ibran harfleri ile yazilan Aramca'yi terketm islerdir {Bkz. Sanhed rin 21 b). Yahudler, tarih boyunca, hibir zaman Samirleri gerek Yahud olarak grmemislerdir. Fakat Samirler, tipki Yahudiler gibi, yok olmadan gnmze kadar gelmistir. Halen Israil'de

Nablus ile Tel Aviv yakinlarindaki Holon kentlerinde yasamaktadirlar. Yahudler ile Samirler arasinda birok fark vardir. Yahudlerin Tevrat'i ile Samirlerin Tevrat'i arasinda alti bine yakin fark bulunmaktadir. Samirler, Kuds'n yerine Gerizi m'i kutsal mekn olarak kabul ederler ve kendilerini gerek Yahud olarak grrler. [299]

Samirlerin Inan Esaslari Itikadda dayanaklari sadece Tevrat'tir. Tevrat ise Musa'ya vah-yedilen bes kitap tan ibarettir. Inan esaslari da buna uygun olarak bestir: 1- Esi ve yardimcisi olmayan Allah tektir. Sifatlari insan sifatlarina benzemez. 2- Musa; Allah'in yegane resul ve btn devirler iin de peygamberdir. Vahy onunla son b ulmustur. Onun gibi peygamber bir daha gelmeyecektir. 3- Tevrat, mkemmel ve tamdir, hibir zaman degismeyecek ve neshedilmeyecektir. 4- Gerizim dagi ebed hayat yurdu, bereket dagi ve Allah'in yeryzndeki tek makamidir .

5- Yeniden dirilme gn olacaktir. Iyiler cennetle, ktler cehennemle mkaftlandinlacaktir Samirierin ibadet sekilleri Mslmanlarinkine ok benzer. Mslmanlar gibi abdest alirlar. Abdestte, sirasiyla, elleri, agzi, burnu, yz, kulaklari, sag ve sol ayagi yikarlar . Abdest esnasinda Tevrat'tan paralar okurlar. Ibadet dili Aramca'dir. Sinagoglari, Mslmanlarin mescidi gibidir. Ieride masa veya sira bulunmaz. Ibadetler inde rk ve secde vardir. Mslmanlarin namazina benzer sekilde namaz kilarlar. Bundan dolayi bazi arastiricilar, bu durumu, uzun sre Islm lkelerinde, Mslmanlarin ynetimi a ltinda yasamalari dolayisiyla Mslmanlarin etkisine baglamaktadir. Halbuki Yahudi ler de asirlarca Mslmanlarin idaresinde yasamislardir. Fakat bylesine bir etkilenme sz konusu olmamistir. Bundan dolayi byle bir etki iddiasi tutarli degildir. Bu, an cak Samirlerin Hz. Musa seriatini, diger Yahudilerden daha ok aslina yakin bir sek ilde devam ettirmis olmalariyle izah edilebilir. [300]

5- Yahudilikte; Inan, ibadet, Din Gelenek ve Bayramlar a- Inan Yahudilikte, btn Yahudilerce kabul grms dogmatik iman esaslari yoktur. Kur'n'da oldug u sekilde Tevrat'ta ve diger Yahud Kutsal Kitaplarinda nelere inanilmasi gerektig ine dair sistematik bilgi bulunmaz. Tevrat'ta (ikis 20. Bab ile Tesniye 6. Bab'da ) yeralan On Emir'de (Asarat ha-divarm), sadece Allah'a iman meselesi zerinde duru lmaktadir. Peygamberlere, kitaplara, kaza ve kadere, hayir ve serrin Allah'tan o lduguna ve hatt hiret hayatina inanmakla ilgili kesin ifadeler Tevrat'ta yeralmama ktadir. Yahudilikte Allah birdir; yaratilmamistir, n-sonu yoktur, ycedir, herseyi bilir, btn varliklarin Rabbidir. Alemlerin yaraticisi ve sahibi de O'dur. Tanri'nin en sevg ili milleti, Yahudi milletidir. Tanri, onlari semis ve onlarla Sina'da ahitlesmis tir. Bu ahitlesme, Hz. Musa'nin sahsinda Israilogullariyla olmustur. Varligina, birligine inanilan Allah, grlemez, resim ve heykeli yapilamaz. Bununla beraber ona

yorulmak, gresmek, dinlenmek gibi insan nitelikler atfedilir. Onun en sevgili mil leti Yahud milleti oldugundan O, onlarin mill tanrisidir. Tanri'nin birligi Tevrat 'ta syle ifade edilir: "Dinle ey Israil; Tanriniz Rab, bir tanridir".[301]

Btn insanligi aydinlatmak, uyarmak, mutlu kilmak iin Tanri Israilogullarini semistir . Btn Yahudi Peygamberleri de bu sebeple ortaya ikmis ve seilmislerdir. Tanri, insan lari aydinlatmak iin "neb"leri grevlendirmistir. Yahud Kutsal Kitabi Tanah'in bir blm, Neviim (nebler) olarak Isimlendirilmektedir. Nebi, Ibrani Dilinde kendisine grev ve rilen, agirilan kimse demektir. Yahudilikte en nemli yer, Hz. Musa'ya (A.S.) aitti r. nk Tora (Tevrat) ona verilmistir. Hz. Musa'dan sonraki peygamberler iki grup alt inda (nceki peygamberler, sonraki peygamberler) ele alinip Malaki ile sona erdiri lir. Ilya-Mesh, beklenir. Tanri, srekli olarak lemi ynetir. Onu biraktigi gn, lemin sonu gelmis demektir. Tanri 'nin kudreti sonsuzdur. O'nun gc yetmeyecek is yoktur. O, btn varliklara hkimdir. Ale mde onun iradesi disinda bir varlik, bir olus yoktur. Tanri, bir gn bir grevli gnde rerek btn haksizliklarin, zulmlerin ortadan kalktigi evrensel bir devlet kuracaktir . Bu "Tanri'nin Kralligi11 kalici olacaktir. Bu Krallik, gkte degil, yeryznde olaca k; Tanri'nin idaresinde ve insanlarin emegiyle kurulacaktir. Bu inan, Yahudilerin m it kaynagidir. "Tanrinin Devleti" Mesh'le kurulacaktir. Yahudilik'te hiret inanci, tarih bir gelisme takip eder. Yahudi Kutsal Kitabi'nda, DanIel Kitabina kadar, hiret inanci hakkinda aik ifadelere pek rastlanmaz. Isaya' da "Senin llerin dirilecekler; benimkilerin cesetleri kalkacaktir. Ey sizler, topra k iinde yatanlar, uyanin ve terennm edin... ve her yer llerini disari atacak" (Isaya 26:19). seklinde yeniden dirilme inancina dell sayilabilecek ifadeler vardir. Da -niel kitabinda ise ebed hayatla ilgili su ifadeler yer almaktadir: "Ve yerin top raginda uyuyanlardan birogu, bunlar ebed hayata ve sunlar utanca ve ebed nefrete uy anacaklar. Ve anlayisli olanlar gk kubbesinin pariltisi gibi, birogunu salaha dndrenl er de yildizlar gibi ebediyen ve daima parlayacaklar" (Daniel 12:2-3)*

Eski Misir Dini'nde oldugu gibi eski Yahud Dini'nde de yeniden dirilme inancina d ell sayilabilecek metinlerin gnmze ulasmamis olmasindan dolayi, eski Yahudilikte hire t inancinin bulunmadigi, Yahudilerin sonradan bu inanci (yeniden dirilme, yargi, cennet-cehennem) Iran'dan aldigi ileri srlmektedir. Eski Yahudilikte iyi olsun, kt o lsun btn insanlarin ldkten sonra "Seol" adi verilen bir yere gidecekleri, orada kede rli bir sekilde varliklarini srdrecekleri, ruhlarin mezarda kalacagi inanci vardir . Bunun umum bir kader oldugu, lmden sonra bir muhakemenin bulunmadigi kabul edilme ktedir. lmden sonra hayat, kismen mezarda, kismen de Yahve (Tanri) veya insanlarla mnasebette olmaksizin, llerin bir glge gibi varliklarini srdreceklerine inanilan lle minde, yani Seol'de geecektir.

Tanah'in aksine Talmud'da hiretin mahiyeti hakkinda detayli bilgiler vardir; fakat bu bilgiler zaman zaman birbiriyle elismektedir. Sa-muel, bu dnya ile hiretin ayni oldugunu ileri srmektedir (Bkz. Bera-him 68 b). Berekot'da ise hiretin bu dnyaya b enzemedigi belirtilmektedir. nk orada yeme, ime, reme, alisma, dsmanlik, haset, rekabe gibi dnyev seyler olmayacaktir. Salihler baslarinda tala, ilh lezzeti tadacaklardir (Bkz. Berekot 17b). Ros Ha-Sana'da, bedeniyle gnah isleyen Yahudiler Yahudi olmay anlar gibi cehenneme gidecekler ve orada oniki ay mddetle cezalandirilacaklardir ( Ros Ha-Sana, 17 a).

Yahudilerin Fars ve Yunan kltryle temasa gemelerinden sonra aralarinda kelm tartismala r baslamistir. Bu tartismalar, Allah'in sifatlari, Israilogullarinin sekinligi, M esh ve lmden sonraki hayat erevesinde cereyan etmistir. Bunlarin en nemlisi, lm sonra hayat ile ilgilidir. Bu husustaki tartisma genelde ilk Yahud mezheplerinden Ferisli kle Saduklik arasinda cereyan etmistir. Sadukler Tevrat'tan baska ser' kaynak tanima diklarindan, Tevrat'ta hiretle ilgili bir seyin bulunmadigini iddia ederek hireti inkr etmislerdir. Ferisler ise, Tevrat'in disinda szl gelenegin de Musa'ya Sina'da v erildigini, ser' kaynak olarak kabul edilmesi gerektigini, lmden sonraki hayatin va rligina inanmanin zorunlu bulundugunu kabul etmektedir. Ferislere gre, lmden sonra d

irilmeyi inkr edenlerin hirette yeri yoktur (Bkz. Talmud Babli, Sanhedrin 90 a) . Onlar, szl gelenek isiginda, lmden sonra hayatin varolduguna ait del illeri Tevrat'tan ikarmaktadir (Bkz. Sanhedrin 90 a).

Daha sonra, yukarida verilen "metinlerden de anlasilacagi gibi, Yahudilikte hiret inanci konusunda bir gelisme olmus, yeniden dirilme, ebed hayat, yargilanma inanla ri ortaya ikmistir. Bylece iyi insanlar yargilanip temize iktiklarinda Aden (Eden) d enilen cennete gideceklerdir (Aden, Babil dilinde bahe anlamina gelen Edinu veya A denu kelimesinden gelir). Ktler ise cehenneme gidip cezalarini ekeceklerdir. Cehenn em kelimesi, Ibranice "6e bne Hinnom" (Hinnom Ogullarinin Vadisi) kelimesinden ik ip nce Gehenna, sonra da simdiki seklini almistir. Yahudilikte cennet-cehennem, y argi gn ile ilgili emirler Talmud'da aiklanir. Talmud'un bildirdigine gre, kt insanlar n ok azi hari, diger sulular oniki aylik bir ceza sonunda cennete gideceklerdir.

XII. Yzyila kadar belli bir inan sistemine sahip olmayan Yahudiler, Tevrat'i tefsir eden din bilginleri "sayesinde, Islm ve Hiristiyanliktaki gibi, iman esaslarini benimsemislerdir. Yahudlikte Iman esaslarinin belirlenmesine ilk defa Yahudi filo zof Iskenderiyeli Philo (M.. 20-M.S. 50) tesebbs etmistir. Onun drt maddelik iman e saslari daha ok tevhidle ilgilidir. Philo'dan sonra ikinci isim Irak'taki Sura Ta lmud Akademisinde baskanlik etmis olan Rabbi Saadya Gaon'dur (veya Islm dnyasindaki adiyla Sad el-Feyyum). Gaon'un sekiz maddelik iman esaslari Islm zellik gsterir. Alla 'in birligi, lemin hdisligi, vahy, ceza ve mkafaat, yeniden dirilme ve Mesh, Gaon'un iman esaslarini olusturur. Bu bilginlerden Rabbi Mose ben Maymon (Ms b. Meymn: Mai monides: 1135-1204), Yahudler iin, su 13 esasi biraraya getirmis ve bu esaslari iin de bulunduran inan sistemi benimsenmis ve gnmze kadar gelmistir. Tam bir imanla inanirim ki: 1- Allah, var olan herseyi yaratti ve onlara O hkmeder. 2- Allah birdir ve O'ndan baska tanri yoktur. 3- Allah'in bedeni yoktur ve hibir sekilde tasvir edilemez. 4- Allah'in baslangici yoktur ve nihayeti olmayacaktir. 5- Ibadet sadece Tann'ya mahsustur. O'ndan baska i6adete lyik olan yoktur. 6- Peygamberlerin btn szleri dogrudur. 7- Efendimiz Musa, btn peygamberlerin en bygdr. 8- Elimizde olan Tevrat, Allah tarafindan (Hz.) Musa'ya verileliginin aynidir ve degistirilmemistir. 9- Dinimiz Ilh bir dindir ve degistirilemez. 10- Allah, insanlarin btn hareket ve dsncelerini bilir. 11- Allah, emirlerini yerine getirenleri mkfatlandirir, getirmeyenleri cezalandirir . 12- Allah, Mesh'i (Masiah) gnderecektir ve geciktigi halde yine beklerim. 13- Ruhum lmszdr ve Allah, diledigi zaman lleri hayata kavusturacaktir. Musa b. Meymn'a gre bu esaslardan birini kabul etmeyen kimse, kfir olmakta ve Yahud cemaatinden ikmaktadir. Mose ben Meymn'un iman esaslari, bugn, Sefarad ve Askenaz Ortodoks Yahudle

rce kabul edilmektedir. Bu on maddelik iman esasi, hem Sefarad, hem de Askenaz Yah udlerinin dua kitabi "Siddur"larda yeralmakta ve hergn, sabah ibadet vakti olan "S harif'te, sylenmektedir.

Reformist Yahudler, Ortodokslarin kabul ettigi Mose ben Meymn'un iman esaslarini k abul etmez. Onlar; Mesh'e, ruhun lmszlgne, yeniden dirilmeye, ceza ve mkafaata inanmaz Onlara gre Yahudlik, sadece bu dnyayla ilgilidir. Bundan dolayi, Sadukler gibi, hiret in varligini kabul etmezler. Ayrica Tevrat'in ilhligine (Tora min ha-Samayim) de i nanmazlar. Reformist Yahudilikten ayrilip ayri bir mezhep olusturan Muhafazakr Yahudiler, ina nla ilgili birok meselede Ortodoks Yahudilere yakindir. Ancak hiret ve Tevrat'in ilhl igi konusunda onlardan farkli grse sahiptirler. Bunlarin bir kismi Reformistlerin, bir kismi da Ortodokslarin grsn benimsemektedir. Yeni bir hareket olan "Yeniden Yapi lanmaci Yahudlik", inanla ilgili bazi konularda Reformistlerin grslerini kabul etmek tedir.

Mesh inanci, Yahudler iin ok nemlidir. Mesh, erge gelip Yahudileri kurtarip dnyada ba i saglayacaktir. Bylece Tanri'nin Kralligi kurulacak ve Yahudlerin dnya hakmiyeti lks ereklesmis olacaktir. Mesh, Ibranice yaglanmis anlamindaki "Masiah" kelimesinden ge lmektedir (Israil krallarindan Saul ve Davud, yaglanarak ise baslamislardir). Ya hudler, kendilerini kurtarmak zere, Davud soyundan Allah tarafindan gnderilecek kims eyi ifade etmek iin bu terimi kullanmaktadirlar. Bu, Yahudlerin gelecekle ilgili mi tlerinin kaynagidir (apokaliptik literatr bu konuyu isler). Mesh inancinin dayanag i, Yahudi Kutsal Kitabindaki bazi ifadelerdir. Bu ifadelerin agirligi, Daniel ve Isaya Kitaplarindadir. Yahudilere gre "Yahve" Meshi gnderip Yahudleri kurtarac ak ve dsmanlarini da cezalandiracaktir. Babil srgnnden sonra baslayan bu mit, zamanl a sayisiz Mesh'in ortaya ikmasina yolamistir. Bu Meshler gelip gemis, Yahudlerin kutsa l topraklara yeniden dnme arzusunu canlandirma disinda, geride pek birsey birakma mistir. Ancak XVII. Yzyilda Izmir Yahudleri arasindan ikan "Sabtay Tsvi (Sabatay Se vi) Hareketi", bunlarin en dikkat ekicisi ve kahcisidir. Onun mensuplari bugne kad ar varliklarini devam ettirmistir. Bu hareket, Osmanli Imparatorlugunun sinirlari iinde cereyan etmis, fakat btn dnya Yahudilerinin ilgisini ekmistir. Padisah IV. Meh met, Sabatay Sevi'den Meshliginin ispati olarak mucize gstermesini ist eyince o, kurtulusu mslman olmakta bulmus, daha sonra bu grns altinda eski inanlarini devam ettirmistir. lmden sonra mensuplari da ayni yolu takip etmislerdir. Onlar grnst e Mslman-Trk; iten Yahudilige, Sabatay Seyi'ye ve onun belirledigi ilkelere baglidir . Trklere Trk ve Mslman olduklarini; Yahudilere de Yahud olduklarini sylerler. Iki de isim tasirlar. Birisi Mslman-Trk, digeri Yahud ismidir. Bundan dolayi onlara "Dnme" d enilmis ve bugne kadar bu adla bilinegelmislerdir.[302]

b- Ibadet Yahudler, ibadetlerini "sinagoglarda (kendileri "Bet ha Kneset" derler) yaparlar. Sinagog, Kuds'teki Ma'bed'in yikilmasindan sonra Yahudlerin ibadet iin kullandikla ri yapilara verilen addir. Trkiye'de havra olarak bilinir. Sinagoglarda rulo hali nde elyazmasi Tevrat tomarlarinin saklandigi "Aron ha-Kodes" denilen Kuds'e ynelik bir kutsal blme vardir. Sinagoglarda Yahudlerin din ve mill sembollerinden biri olan yedi kollu samdan (Men ora) bulunur. Onlarin diger sembol, Kral David'in mhr olarak kabul edilen iki genden meydana gelmis "Magen David" denilen alti kseli bir yildizdir. Ibadet esnasinda en nemli an, Tevrat rulolarinin bohalar ierisinden ikarilmasi ve ha ham tarafindan okunmasidir. Sinagog'da Yahudler sesli bir sekilde Tevrat paralarin i okurlar. Okunan ilhler Ibrance'dir. Yahudlerde ibadet, sadece sinagogda degil, evl erde de yapilir. Evlerde, giris kapisinin pervazinda "Mezuza" denilen, uzun bir

boru iine rulo halinde konmus Tevrat'tan cmleler yazili, mahfazalar asilidir. Eve giris ve ikisda Yahudler, Mezuza'ya dokunup parmaklarini perler. Ibadet sirasinda Ku ds'e dnlr; buna "mizrah" dogu yn denilir. Basa bir takke, sirta da bir cbbe alinir. Ka inlar, ibadete katilamaz. Ancak baslari rtl olarak ibadeti seyredebilirler. Yahudlikte ibadet, Islm'da camideki husu ve belirli bir disiplin iinde yapilan ibad ete benzemez. Yahud ibadetinde bir dzen, disiplin yoktur. Herkes caninin istedigi g ibi ilhlere katilir veya yanmdakilerle sohbet eder. Sinagogun iinde cemaat dolasir, birbiriyle konusur, okunanlari dinleyen pek azdir. Onlara gre sinagog, bir tapina ktan ziyade, bir toplanti yeridir. Ilhler, Yahud ibadetinin esasini teskil eder. Yahudlikteki ilh ve dualara Baruh'un ilhsi ile Sema Israel Duasi en iyi rnek olacaktir . Baruh'un ilhsi syledir: Hamdedin Tanri'ya, Adi yce olana hamdedin. Hamdedin, evet, Tanri'ya hamdedin, Adi Yce olana; Bugn de, sonsuzluga kadar da. Eskiden beri Yahudler dinlerine bagliligi ve imanlarini Sema Israel Duasi ile aikl arlar. Dinle (Isit) Israel, O, bizim Tanrimizdir, O tektir; Onun iin sev Onu, Senin Tanrini, Btn kalbinle, btn caninla, btn gcnle... Hayli uzun olan bu duayi, Yahudiler, dogumdan lme kadar btn hayatlarinda daima tekra rlar. Dindar Yahudilerin hayatinda dua, en byk rol oynar. Yahudilerde ibadet, gnlk ve haftalik olmak zere ikiye ayrilir. Gnlk ibadet; sabah, gle ve aksam yapilir. Haftalik ibadet, Cumartesi gn Singogda olur. Sabah yininde bir dua atkisi (Tallit) alinir. Elbisenin altinda tasinan kk bir kumas parasi da (arba kanfot) bunun yerine kullanilabilir. Sabat'in (sebt) disindaki gnl erde sabah yininde iki dua kayisi baglanir. Bu kayislara, iindeki kagidin zerine Te vrat'in ikis ve Tesniye blmlerinden[303] ikiser para yazili birer kk kutu takilir. Dualarin en nemlisi sayilan 16 tanesi, ayakta yapilir. tekileri okurken, dize gelm e, vcudu sallama, secde etme gibi hareketler yapilir. Dua ederken geleneklere bag li Yahudilerde zel elbise giyme usl de vardir. Gnde vakit yapilan gnlk ibadet, 13 yasina girmis en az 10 kisinin katilmasiyla yapil ir. Bu, tercih edilen bir durumdur. Mecbur hallerde fert, tekbasina da dua edebili r.

Haftalik Cumartesi ibadeti (Sabat:Sebt), Cuma aksami Gnes'in batisiyla baslar, Cu martesi aksami sona erer. Bu ibadet, Sinagogda yapilir. O gn, ates yakmak, alismak , hatta tasit kullanmak bile yasaktir. Yahudi inancina gre Tanri lemi alti gnde yara tmis, yedinci gn istirahat etmistir. Bunun iin Yahudler, yedinci gn olan Cumartesi gn

nlenmeye ve Ibadete tahsis etmislerdir. Cumartesi onlar iin resm tatil gndr. Sinagog, Islm'daki "cami" gibi, topluca ibadet edilen yerdir. Sinagogda toplu ibad et ancak erginlik agina ulasmis (on yas) en az on erkekle yapilabilir. Buna "Minyan " denir. Ibadeti haham veya cemaatten biri ynetir. Sinagoglarin belli bir mimar stili yoktur. Iklime ve kltre gre yapi sekli degisiklik gsterir. Ancak btn sinagoglarda mutlaka eleman yeralir. Bunlar; Aron Ha-Kodes, Ner H a-Tamid ve Teva'dir. Aron Ha-Kodes, iinde Tevrat tomarlarinin bulundugu yerdir, c amideki "mih-rab" benzeri bir fonksiyona sahiptir ve giris kapisinin tam karsisi nda yer alir. zeri, kaliteli bezden dokunmus; Yahuda aslani denilen aslan resimler i, yedi kollu samdan (Menora), altigen Davud Yildizi (Magen David) ve esitli Ibra nice yazilarla sslenmis bir rt ile rtldr. Sinagoglar kutsal yerlerdir. Oralarda heykele benzer seyler bulunmaz. nk bunlarin bu lundugu yerde ibadet yasaktir. Sinagoga mtevazi' elbiseyle girmek ve basi rtmek ge rekir. Bas aik olarak Sinagoga girmek, oranin kutsalligina ve Tanri'ya saygisizlik kabul edilir. Bunun iin Musev erkekleri baslarina "Kipa" denilen ve takkeye benzey en birsey giyer. Kadinlar da baslarini rtl tutar. Sinagogda Ibadet ederken kadinlar la erkekler ayri ayri oturur. Kadinlar iin, genelde, arka tarafta, camilerdeki "M ahfil"e benzer, ayri bir blm bulunur.[304]

c- Din Gelenek ve Bayramlar

Gnmz Yahudlerinde dogumdan lme kadar birtakim din vazifeleri, gelenekleri yerine getir e mecburiyeti bulundugu inanci yaygindir. Yeni dogan ocuga belirli bir sre iinde ad konulur. Kizlara ad verme treninin sadeligi, onlarin erkekler kadar itibar grmeyi slerindendir, ocuk, sekizinci gn snnet edilir. Snnette geleneklere uygun trenler yapil ir. Snnet edilecek ocugu tutan kimseye kirve anlamina gelen "Sandek" denilir. Sand ek'in gelenekleri, din konulari iyi bilmesi gerekir. Tevrat'ta Ibran kadinlarinin ok gl olduklari, ebesiz dogurduklari belirtilmekle berab er, Talmud'da onlarin lohusalikta lmeleri sebebe baglanmaktadir: Aybaslarina aldir is etmemeleri, hamur ayirmada ve Sabat kandilinin yakilmasinda kusur islemeleri. ocuk snnet edilince ailesi besigin etrafinda toplanir, besige bir Tevrat tomari (b ir mddet ocugun basi zerinde tutulur), mrekkep ve kalem konulur. Bylece ocugun bir Tev rat hattati olmasi dilegi gsterilmis olur. Tevrat'i grenmesi ve korumasi iin dua ed ilir. Yahudiler, ocuklara okula baslamadan nce en azindan bir sabah, bir de aksam duasi g retirler. Okula trenle gidilir. Haham, bu konuda bir konusma yaparak gretimi basla tir. ocuga Sinagogda 6-7 yasinda din egitim verilir. Her erkek ocuk, oniki yasini b ir ay geince, seriatin oglu anlaminda "Bar Mitzva" adini alir. O, artik Yahudi se riatina uymak zorundadir. Bu, bulg agina erme anlamindadir. ocuk artik sinagoga gitm eye, "tefilim" denilen ibadet kayisini, "tallit" denilen dua atkisini kullanmaya baslar. O, oru tutmakla da mkelleftir; Sinagogda Tevrat okumaya agrilir. Yahudlikte evlenme, din bir hkmdr. Evlenme kurallari Talmud'da belirtilmistir. Evlenme k isteyen ift, nikh gnnden nce nikh muamelesini yerine getirecek hahami ziyaret eder. Haham da onlara Yahud Dininin evlilik konusundaki esaslarini anlatir. Bu konuda h ahamlar ok genis yetkilere sahiptir. Haham, yerine gre evlilige izin vermeyebilir. Y ahudilerde baska din mensuplariyla evlenmek caiz degildir. Bununla beraber byle b ir evlenme olursa, dogacak ocugun Yahud Dini kurallarina gre yetistirilmesi sart ko sulur (uzun bir deneme devresinden sonra, bazi gayelerin gereklesmesi ifn, baska di n mensuplariyla evlenmeye msamaha gsterilmistir).

Yahudlikte evlenmeyi gereklestiren islem nikhtir. Nikh, iki sahit nnde yapilir. Yahud ikhi, belirli bir paranin veya degerli birseyin verilmesi, bir belgenin imzalanma si ve zifafla tamamlanir. Nikh, genellikle sinagogda yapilir. Evlenme gn yeni ift or u tutar ve tren gle vakti yapilir. Evlenme treni, iftin daha nce yaptiklari hatalardan temizlenmelerine ynelik bir gnah itirafi seklindedir. Gelinin oru tutmasi disinda b ir aksam ncesinden hamamda suya dalmasi gerekir. Cemaatten evlenme izni alma, ancak bu sarta baglidir (Yahudlerde gusl, ya tamamiyla suya dalmak veya akan su, yagmur suyu ile yikanmak suretiyle olur). Gelin anasi, damat babasiyla sinagogda "hubba" denilen rtnn altinda yerlerini alirl ar. Ilhler okunur. Haham, bir bardak sarap alip dua ettikten sonra, gelinle damat saraptan ierler. Sonra damat, gelinin duvagini aar ona, "Bak, sen bana bu yzk ile Mu sa ve Israil Seriati geregince nikahlandin" der ve yzg onun parmagina takar. Gelini n evlenmeyi kabul ettigini sylemesi gerekmez. Nikh bylece tamamlanmis olur. Yahudilikte kadinin bosanma hakki yoktu. Erkek, istedigi zaman karisini bosayabi lirdi. Simdi lkelere gre degisik uygulamalara rastlanmaktadir. Cenaze gmldkten sonra m atemli kimse yedi gn evde kalip ta'ziyeleri kabul eder.

Gnlk hayatta, ilh huzur hissi, Yahudinin btn davranislarini hazirlar ve ynlendirir. Uy nir uyanmaz bir Yahudinin ilk dsncesi, Tanri'ya ait oldugudur. Sabah yikandiktan s onra ilk grev, Sabah Duasi yapmaktir. Duadan nce, Tora'nin grenimi ve incelenmesi h ari, hibir alismaya tesebbs edilemez. Tanri'nin, insani dinledigi dsnldg iin dua ve yakarmalar O'na yneltilir. Talmud'un ve iturji'nin bazi metinleri, duanin en samim anlamda yapilmasini ister ve kabul edi lmesinin buna bagli oldugunu aiklar. Ferd duanin yaninda, zaman ierisinde, belirli anlarda, msterek olarak sylenmeye ayrilmis, nceden olusturulmus formllerde kollektif dua da gelistirilmistir. Bu dua, umum toplantida bulunamayan fert iin de zorunlud ur. Yahudilikte, din bayramlar olduka fazladir. Bunlarin nem derecesi ve anlamlari birbi rinden farklidir. Kronolojik olarak bu bayramlari su sekilde siralamak mmkndr: 1- Ros ha Sana: Yahudi takviminde yilbasidir. Islm'da din takvim gnese degil, aya gre belirlenir. Ros ha inde baslayip iki gn devam eder. Yahudi inancinda Ros kaderinin yeniden yaratilisini ifade eder. Yahudiler, egerlendirmeye alisir. Bu gnlerde eglence yapilmaz. oldugu gibi Yahudilikte de Sana, Tisri (Eyll-Ekim) ayinin bir ha Sana, kinatin ve insanin bu iki gn ibadet ve tvbe ile d

2- Yom Kippur: Ros ha Sana'nm ilk gnnden itibaren devam eden on gnlk tvbe zamaninin s onundaki keffaret (gnahlari rtme) gndr. Yom Kippur'da hayat adeta durur. Yahudiler bu gnde devamli ibadetle mesgul olur. Hibir is yapilmaz; Israil'de gazete ikmaz, radyo ve televizyon yayin yapmaz, araba kullanilmaz, Arife gn aksamindan baslayip ertes i gn aksamina kadar, yirmialti saat oru tutulur. Yahudi inancina gre, Ros ha Sana'da (Yilbasi) plani yapilan insanin bir yillik kaderi, Yom Kippur'da yapilan ibadet ve tvbe derecesinde, onaylanarak son seklini alir. 3- Pesah (Fisih): Pesah, Misir'dan ikisin anisina kutlanan din "hac" bayramidir. N isan ayinin onbesinde baslar 8 gn devam eder. Bu bayramin zelligi, bayram sresince mayali hibir sey yenme-mesidir. Onun iin Trkiye'de, yanlis bir kullanim olarak, bu bayrama "Hamursuz" bayrami derler. Pesah'dan nce evde en kk bir para bile mayali birs ey birakmamak gerekir. Tevrat'in emriyle bu yasak edilmistir. Pesah'in baska bir z elligi "seder" yemegidir. Bu yemekte sofra olduka mkellef bir sekilde donatilir. 4- Savuot: Haftalar Bayrami veya On Emir'in verilisi bayramidir. Tevrat'in Tanri tarafindan Yahudilere verilisini kutlama bayramidir. Sivan (Haziran-Tem m uz) ay inin altisinda^ kutlanir, iki gndr.

5- Sukkot: adirlar Bayramidir. Sukkot, Yahudilerin Misir'dan iktiktan sonra kirk y il lde dolasmalari anisina yapilan bir hac bay* ramidir. Yahudler eskiden bu bayram da Kuds'e hacca giderlerdi. Bugn bu gelenek devam etmemektedir. Sukkot, sekiz gpdr . Eglence yn agirliklidir. Her Yahudi, Sukkot gnleri boyunca, bir gelenek olarak, ev lerinin yanina adir kurar. adirlarda mill oyunlar oynanir. Bu bayramin baska bir zel ligi, bayram sresince elde "Lulav" tasinmasidir. Lulav, drt bitkinin dallarinin bi raraya getirilmesiyle olusmus bir demettir. Bu gelenek bugn yaygin degildir; sade ce "Haredi" denilen asiri dindar grup bu gelenegi oldugu gibi devam ettirmektedir . 6- Simha Tora: Tevrat'in hatim bayramidir. Her yil bir defa Tevrat hatmedilir ve sonunda bayram yapilir (Yahudlerde herkesin bir Tevrat'i vardir. Tevrat'a saygi, herseyin basinda gelir. Bir toplulukta Tevrat yere dsrlrse, orada bulunanlarin 30 gn oru tutmasi gerekir). Sukkot'un hemen ertesi gn kutlanir. Tevrat tomarlari kucaklan arak Sinagog'daki "Bima"nin etrafinda dans edilir. Din ve eglenceli bir bayramdir. 7- Purim: Seker Bayrami.Buraya kadar siralananlar Yahudlerin din bayramlari ik en, Purim ve Hanuka mill bayramlardir. Purim, Kuds'te bir, diger yerlerde iki gn de vam eder. Bu bayram, Yahudlerin Iran'da Ester adli Yahudi kizinin sayesinde katli amdan kurtulmalarini hatirlatir. Bunun iin neseli eglenceler yapilir, oyunlar o ynanir. 8- Hanuka: Kandil Bayramidir. Hanuka, Ibranice'de ailis, kut-lama^anlamina gelmek tedir. Suriye Krali Antiyokus'a karsi Yahudilerin zaferini hatirlatir. Mill ve ta rih bir bayramdir. M.S. 168'de Yahudilerin Seleuicuslara (Selevkoslar) verdigi mca dele sirasinda Mabed'deki Yedi Kollu Samdan'in (Menorah) bir gnlk yagla sekiz gn ya nmasi anisina yapilan bayramdir. Kislev (Kasim-Aralik) ayinin onbesinde baslayip sekiz gn devam eder. Normal gnlerden tek farki, Hanukiya denilen dokuz kollu samd andan hergn birinin yakilmasidir.[305]

B- HIRISTIYANLIK 1- Genel Bilgi Gnmzde dnyanin her tarafinda mensuplari bulunan ve dnya nfusunun 1/5'inin dini olan Hi ristiyanlik, Filistin blgesinde dogmustur. Bu evrensel dinin 1.400.000.000 civari nda mensubu vardir. Hiristiyanlik, vahiy ve kutsal kitaba dayanan, zde tektanrili olmakla beraber, sonradan lemeye (teslis) yer vermis ilh kaynakli bir dindir. Bu din de peygamber, melek, hiret, kader gibi din kavramlar bulunmaktadir. Ancak bu kavra mlarin aiklanisi Islm'dakinden farklilik gstermektedir. Hiristiyanlikta Isa, merkez bir neme sahiptir. Bugnk Hiristiyanlik, Yahudiligin inan, ibadet ve gelenekleriyle Yunan-Roma (Greko-Romen) leminin kltlerini birlestiren b ir kurtarici tanri dinidir. Hiristiyanlik, Nsirali Isa'yi merkez alan bir Yahudi Mesh hareketidir. Isa, Israil'i gelecek Tanrinin Kralligina hazirlamak istemistir. Ancak bugnk Hiristiyanlik, Isa 'nin havarilerinin arasina sonradan giren Pav-lus'un yorumlariyle degisik bir ni telik kazanmistir. Hiristiyan, Mesh'e bagli demektir. Bu kelime, Yunanca "Hris-tos"tan gelmektedir. Ibrancesi Masah'dir, yaglanmis anlamini Ifade etmektedir. Krallar vazifeye basl amadan nce kutsal yagla yaglandiklarindan Yahudiler, gelecek kurtaricilar ini byle adlandirmislardi. Hz. Isa da bir Yahudi ve Mesh oldugunu aiklamisti. Yahudil er, ona inanmadilar. nk onlar, Mesh'in Davud soyundan gelecegine, Kral olacagina, sad

ece Yahudileri kurtaracagina ve onlari dnyaya hkim kilacagina inaniyorlardi. Halbu ki Hz. Isa, bir peygamber olarak, insanlari dogruluga, kardeslige, sevgiye, feda krliga, kisacasi hak yola agiriyordu. Yahudi din adamlari, dinin znden kopmus, sekil cilige ve ikarciliga dsmslerdi. Hz. Isa'nin syledikleri onlarin isine gelmedi. Ancak halkdan saf, temiz, gnahkr da o!srfa samim bazi kimseler ona inandi. Bunun sonucu, resm Yahudi evreleri ve Romalilarin dikkati Hz. Isa ve etrafindakilerin zerine evri ldi. Ancak Yahudiler; esitli istillar, savaslar, esaretler, sikinti ve baskilar so nucu, kendilerini bunlardan kurtarip Hz. Davud devrindeki ihtisama u lastiracak, onlari dnyaya hkim kilacak bir kurtarici, kral beklemekteydi. Hz. Isa, onlara, gelecek Tanrinin Kralligindan bahsetmekle beraber, onlari dnyev degil, uhr ev, manev, ahlk konulara agiriyordu. Bu davete uymak istemeyen ve menfaatlerini n plan da tutan Yahudiler, armih olayinin vukubulmasina sebeb oldu. Daha sonra Hiristiya nlar, bu armih olayi zerinde inanlar gelistirirken; Yahudiler, Mesh muzaffer olacak, a rmihda lemez diyerek Hz. Isa'nin Mesh olmadigina hkmetti ve onu peygamber olarak ka bul etmedi. Bylece Yahudiler, Hz. Isa'yi s, sulu, siradan bir insan olarak grrken; Hir istiyanlar da onu tanrilastirdi. Islm, armih olayina yeni bir anlayis getirip armih a gerilenin Hz. Isa olmadigini aikladi. (Nitekim Inciller'de Hz. Isa'nin havariler le, armihdan gn sonra, 40 gn srecek birlikteliginden bahsedilmektedir). Bunun yaninda Islm, Hz. Isa'nin, Tanri'nin degil, Meryem'in oglu oldugunu; Allah'in kulu ve elisi bulundugunu belirtti. Bylece Hiristiyanlarla Yahudiler arasindaki ihtilf konusu a ydinlandi, orta yol bulundu.[306]

a- Incillere Gre Hiristiyanlik Inciller'de "Hiristiyan", "Hiristiyanlik" gibi terimler yer almaz. Bu terimler, I lk defa, Hz. Isa'dan 20-30 sene sonra, Antakya'da kullanilmistir.[307] Bu incill er, Hz. Isa'yi merkez almakta ve onun hayat hikayesi kitabi niteligi tasimaktadi r. Hiristiyanlik, aslinda monoteist bir dindir. Inciller'de ve diger yazilarda bu hk me ulastiracak ifadeler vardir. Allah'in birliginden sz edilmektedir.[308] Fakat yine ayni metinlerde bir kisim ifadeler, mecaz deyimler, daha sonralari bir leme an layisina yol amistir. Bu konuda Incil yazarlari, kendilerine kadar gelen riv ayetleri toplamis ve degerlendirmislerdir. Kilisece sahh (kanonik) tutulan bu I ncil metinlerinde Isa "Tanri'nin Oglu", Allah da "Baba" olarak nitelendirilmekted ir. Yine bu metinlerde Isa iin "bir peygamber" ve "peygamberden ziyadesi" deyimi d e vardir. Incillerde, Isa'nin Allah'a dua ettigi de, bunun yaninda bazi kimse lerin Isa'ya secde kildigi da, onun gnahlari bagisladigi da yeralmaktadir. Incillerde Allah ile ilgili aiklamalar Isa'ya nazaran pek azdir. Bununla beraber A llah'in "Ggn ve yerin Rabbi" oldugu da, "Bir" oldugu da belirtilir.

Hiristiyan Kutsal Kitabinda leme aika hibir yerde zikredilmemektedir. Ancak "Ben ve Ba ba biriz", "Babanizin ruhu", "Allah'in ruhu" gibi deyimler, zamanla Allah'in yan inda Isa ve Kutsal Ruh'un da tanri sayilmasina kadar varan yorumlara yol amistir. Bu yorumlari ilk baslatan, havarilere sonradan katilan Pavlus olmustur. "Isa'ni n asrinin en byk ilhiyatisi" diye nitelendirilen Pavlus.bugnk Hiristiyanligin kurucusu oiarak grlmektedir. Modern bilginlere gre gnmzn Hiristiyanligi, Hz. Isa'nin getirdigi nizamdan ok, Pavlus'un yorumlaridir. Hatt denilebilir ki sonraki yzyillar da Hirist iyanlar, din inanlarini Incillerden ok, onun yazilarina dayandirdilar. Pavlus'un te lkinleri, Allah'i degil, Isa Mesh'i agirlik merkezi olarak almistir. Ona gre Isa, sadece bir insan degif, Tanri'nin kudretiyle diriltilen bir kimsedir. Isa, Mesh i di. Pavlus, Isa'nin dogumu, hayati, telkin ve faaliyetleriyle ilgilenmez. Onun od ak noktasi sadece Isa'nin haa gerilmesi ve tekrar di-rilmesidir. Hz. Isa'nin zerin de durmamasina ragmen, Pavlus, asl su hakkindaki dsncelerinde pek titizdir. Ona gre i nsan, kati Tevrat gayretiyle degil, Isa'nin lm ve yeniden dirilisiyle kendini btnlest irecek olan vaftiz yoluyla ancak kurtulabilmektedir.[309]

Pavlus'a gre Tevrat'in gayesi, bir aynada suretin aksi gibi, insana gnahkr tabiatini gstermekti. lmn sebebi ise gnah idi ve Pavlus, gnahin kaynagini insanligin babasi Hz. dem'in itaatsizligine kadar geri gtryordu[310]. Bu asl su inanci, sadece Pavlus'un de gil, birok Yahudi din bilgininin de grslerinden biriydi. Ancak bu grs, Hiristiyanlar kadar Yahudilerin arasinda taraftar bulamamisti.

Pavlus'a gre, btn insanlar gnahkrdir. Pavlus, "asl su" grsn bu noktadan baslatmist e her dogan, dem'in yedigi yasak meyvenin suuyla dnyaya gelmektedir. Bu su, onlarin yaptiklari kt seylerden degil, kirli ve gnahkr tabiatlarindandir. Ancak Isa, insanla rin tabiatindaki bu ktlge are bulmustur. Isa'nin lm btn insanligin gnahi Iin kefar ere, kendini kurban etmedir. Isa'nin yeniden dirilisi de, bu kefaretin, lm ve gnah z erindeki zaferinin delilidir. dem ve Isa, insanligin iki temsilcisidir. Biri, ins anliga gnahi getirmis; teki, bu gnahi giderecek' yolu bahsetmistir. Bu yol, vaftizd ir. Kisi, vaftizde, Isa'nin lm ve yeniden dirilisiyle kendini btnlestirerek kurtulabi lecektir.[311]

Aslinda Isa'nin kimligi ve yeniden dirilisi konusundaki Pavlus'un dsnceleri, bir ok problemi beraberinde getirmistir. Bu problemler, syle siralanabilir: Isa'nin Tan ri ve insanla iliskisi nedir? O, bir insan veya tanri olarak telkki edilebilir mi ? Yoksa o, kismen tanri, kismen de insan midir? O, bir bakima "Tanri'nin bir yar atigi" mi, yoksa ondan sudur etmis bir varlik midir? Kltrel temelleri baska olsa d a, btn insanlar gnahkr ve Isa'nin yolundan ayri olmakla imtihani kaybetmis mi oluyor? dem'den gelen btn insanlar, otomatik olarak gnahkr dogduklarindan, Isa'nin lm ve yeni en dirilisiyle yargilanabilirler m? Yirmi yzyila yakin bir sre gemis olmasina ragmen bu sorular henz cevaplandinlabilmis degildir. Bu hususlar, Hiristiyanlikta sayisiz dsnce akimlari, mezhep ve firkalar in dogmasina yol amistir. Isa'nin tabiati, leme, Kutsal Ruh, asl su, snnetin ve Yahudi din gelenegindeki bir kis im yasaklarin kaldirilmasi gibi konulardaki tartismalar, blnmeler, mezhepler ve hl d evam etmekte olan kopmalar, sapmalar, ayrilmalar da byk lde Pavlus'un grslerinden ve istiyan Kutsal Kitabindaki bazi ifadelerden kaynaklanmistir. Bugnk Hiristiyanlik, grldg gibi, Pavlus'un yorumlarina dayanir. Aslinda Incillerdeki "Babamdan isittigim", "Bana verdigin szler", "Indiler" gibi bir kisim ifadeler degerlendirilirse, bugn Hiristiyanlarin ellerinde bulunan Indil erden nce de bazi Indilerin mevcut oldugu anlasilir. Luka Incili'nin basinda bulu nan su cmleler, bu konuya aiklik kazandirir: "Aramizda vaki olmus seylerin hikyesin i, baslangicindan gzleriyle grenlerin ve kelmin hizmetisi olanlarin bizlere nakletti klerine gre tertip etmeye birok kimseler giristiklerinden, ben de , ta basindan ber i hepsini dikkatle arastirip tahkk ederek, ey faziletli Teofi-los, oldugu gibi si rasiyle sana yazmayi mnasip grdm; ta ki sana gretilen kelmin dogrulugunu bilesin".[31 2]

Dikkati eken diger bir husus da, en nemli Incil yazari Luka'nin Pavlus'un grencisi olmasidir. Bundan dolayi kutsal metinler, ilk Kilise, ilk Hiristiyan inanlari, ki sacasi Hiristiyanlik Pavlus'un eseridir. Pavlus'un getirdikleri ikarilirsa, Hz. I sa bir peygamberdir; Allah birdir; snnet vardir, domuz eti yemek yasaktir. Dolayi siyle asli korunamamis, degisime ugramis olsa da, Incil Hiristiyanliginda tevhid izleri bulmak mmkndr (leme gibi inanlar sonradan ortaya ikmistir). Bu tarz Hiristiyan ik, Hiristiyanlar kabul etmeseler de, Barnaba Incili ve Ebionit-lerin kutsal met inlerinde daha aik bir sekilde gze arpmaktadir. [313]

b- Kur'n-i Kerm'e Gre Hiristiyanlik

Kur'n-i Kerm'de Hiristiyan iin "Nasrn", Hiristiyanlar iin de "Nasr" kelimeleri kullan aktadir. Ancak "Ehl-i Kitap" deyiminin yer aldigi yetlerde Hiristiyanlar da muhat ap alinmistir[314]. Al-i Imran Sresindeki su ayet buna bir rnektir: "De ki : Ey Ehl -i Kitap! Aramizda esit olan bir kelimeye gelin. Yalniz Allah'a tapalim ve O'na hibir seyi ortak kosmayalim; birbirimizi Allah'tan baska tanrilar edinmeyelim..." [315]. Bu yette Yce Allah, inananlar arasinda ortak noktanin Allah'in varligi ve b irligi (tevhid) oldugunu, Hiristiyanligin aslinda tevhit inancinin bulundugunu be lirtmektedir. Yine Kur'n, Hz. Ibrahim iin "ne Yahudi, ne de Hiristiyandi" derken o nun "hanf" ve "mslim", yani tevhid ve Islm izgisinde oldugunu da aiklamaktadir[316]. Bylece Kur'n, her ilh dinde de byk peygamber sayilan Hz. Ibrahim'in, Yahudilikteki v iristiyanliktaki asiriliklardan uzak oldugunu, tevhid yolunun nemli bir temsilcis i bulundugunu bildirmektedir. Kur'n-i Kerm, genellikle Hiristiyanlar), Yahudilerle birlikte ve hitap sirasina gre , Yahudilerden sonra muhatap alir. Yahudi ve Hiristiyanlar, sadece kendilerinin cennete girebileceklerini ileri srp tartismaya girismektedirler.[317] Onlardan her biri dogru yol olarak kendi dinini ileri srmekte, karsisindakinin ancalco dine gi rmekle kurtulabilecegini sylemektedir.[318] Buna karsilik Yce Allah, onlari, Allah' a ortak kosulmayan "Ibrahim'in Dini"ne uymaya agirmaktadir.[319] nk yet, Hz. Ibrahim' in, "Rabbi (Ibrahim'e) 'Islm ol', demisti. O da lemlerin Rabbina teslim oldum, ded i"[320] seklinde, "Islm yolu"nu tutup teslim oldugunu belirtmektedir. Bu yol, dig er peygamberlerin de yoludur: "Allah'a, bize indirilene, Ibrahim'e, Ismail'e, Ish ak'a, Ya'kub'a ve torunlarina indirilene; Musa ve Isa'ya verilene ve diger peyga mberlere Rab tarafindan verilene inaniriz, onlar arasinda bir ayrim yapmayiz, bi z Allah'a teslim olanlariz, deyin".[321]

Kur'n, btn peygamberlerin yolunun "Islm" oldugunu, onlarin Mslman olarak lmeyi ocukla a vasiyet ettiklerini[322], Allah'a (c.c.) kendilerini teslim olanlardan kilmasi , nesillerinden de "teslim" olan bir mmet gndermesi iin duada bulunduklarini[323] z ikredip su soruyu yneltmektedir: "Yoksa siz, Ibrahim, Ismail, Ishak, Ya'kub ve toru nlarinin Yahudi, yahut Hiristiyan olduklarini mi sylyorsunuz? Deki : Siz mi daha i yi bilirsiniz, yoksa Allah mi?".[324]

Kur'n'a gre, Yahudiler gibi, Hiristiyanlar da verdikleri szde durmadiklari iin, kiya mete kadar aralarina dsmanlik ve kin salinmistir. Hz. Muhammed (sas), onlara da gn derilmis bir elidir. O, Ehl-i Kitap'in gizledikleri ve sakladiklari seylerin ogunu onlara aiklamistir. Ancak Yahudi ve Hiristiyanlar, kendilerinin "Allah'in ogulla ri ve sevgilileri" olduklarini syleyerek, Hz. Muhammed'e karsi ikmislardir. Onlar, z eyr'i, Isa'yi Tanri'nin oglu kilan kimselerdir ve insanlari tanrilastirdiklari ii n kfre girmislerdir.[325] Halbuki Allah, tektir, birdir, ortagi yoktur, mutlak hkm sahibidir, hibir seye muhta degildir; dogurmamis, dogurulmamistir. Kur 'n, bu konuyu zme kavusturmus ve onlarin bu gibi iddialari bir yet-i Kerme'de syle cev plandirilmadir: "yleyse Allah, Meryem oglu Mesih'i, annesini ve yeryznde olanlarin hepsini yoketmek istese, Allah'a karsi kimin elinde bir sey var?".[326]

Kur'n-i Kerm, Hz. Isa'nin da (as) Yce Allah'in kulu ve elisi oldugunu, onun da tevhdi teblig ettigini aiklar. Hz. Isa'nin tanrilastirmasina karsi ikar, onun bir peygam ber oldugunu ve kendisine Incil verildigini belirtir. Incil, bir hidayet ve nur k aynagidir; gt vericidir, yol gstericidir. Onda, Hiristiyanlarin, Allah'a, hiret gnne i anmalari ve iyi isler yapmalari emredilmistir. Fakat Ehl-i Kitap, kitaplarindakil ere uymamis, dinlerinde asiri gitmis, ahitlerini bozmus, uygulamalari gereken hkmle re sirt evirmistir. Yahudi hahamlari gibi, Hiristiyan rabbnleri de zerlerine dsenleri yapmamis, evresindekileri gnah sz sylemekten, dsmanliktan ve haram yemekten alikoymam islardir. Halbuki Hz. Isa ve Incil, Tevrat'i dogrulayici, daha sonra gelecek, ad i Ahmed olan, peygamberi mjdeleyici olarak gnderilmistir. Kur'n'da, Incil sahipleri nden Allah'in onda indirdigi ile hkmetmeleri istenmis, byle yapmayanlarin sapitmis oldugu bildirilmistir.[327] Bununla beraber onlardan Allah'a ve ahiret gnne inanan ve iyi isler yapanlar iin ko

rku yoktur[328]. Halbuki onlar; "Meryem oglu Mesih'i tanri edinmislerdi. Oysa o, Ey Israilogullari, benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin diyen bir eliden baska bir sey degildir".[329]

Meryem oglu Isa'yi tanri edinen Hiristiyanlar, "Allah, n ncsdr"[330] diyerek dogru y sapmislar, tevhit izgisinden uzaklasmislardir. Tevhidden uzaklasan Hiristiyanlar i Yce Allah, dinlerinin zne, tevhit ve Islam yoluna agirmaktadir.[331] Allah, Hz. Muhammed'in sahsinda, btn din mensuplarina, aralarindaki ihtilaflar konusunda syle buy urmaktadir: "Sana da kendinden nceki kitaplari dogrulayici ve onlari kollayip kor uyucu olarak bu Kitab'i gerekle Indirdik. Onlarin aralarinda Allah'in indirdigi il e hkmet ve sana gelen gerekten ayrilip onlarin keyiflerine uyma! Sizden herbiriniz iin bir seriat, bir yol belirledik. Allah isteseydi, hepinizi bir tek mmet yapard i, fakat size verdiklerinde sizi sinamak istedi. yleyse hayir islerine kosun, hep inizin dns Allah'adir. O, size ayriliga dstgnz seylerin hakkatini haber verecektir".[ ]

Kur'n-i Kerm'e gre m'minler, Yahudi ve Hiristiyanlari vel edinmemelidirler. nk onlar, rbirlerinin velileridir.[333] M'minlere en yaman dsman, Yahudiler ve msriklerdir. "\ z Hiristiyanlariz" diyenler, sevgice m'minlere daha yakindir. nk onlarin iinde kibirle nmeyen kesisler ve rahipler vardir.[334]

c- Hiristiyanligin Tarihesi Hz. Isa'nin dogdugu yillarda Filistin, Roma Imparatorlugu'nun hkimiyeti altinda i di. Yahudiler, esitli mezheplere blnms, din konular ikar meselesi olmustu. Kuds'teki sal Ma'bet ticaret yeri haline getirilmis, sekilcilik samimyeti bogmustu. Tektanri inanisina sahip Yahudiler, putperest Romalilardan kurtulma yollarini ariyorlard i. Bunun iin bir kurtarici, Mesih bekliyorlardi. Hz. Isa, bu sirada ortaya ikti. O , insanlari dogru yola agirdi. Fakat Havariler disinda ona ok az kimse inandi. Siky et zerine "armih hadisesi" oldu. Hz. Isa'dan sonra inananlarda bir artis basladi. H z. Isa'nin telkinlerine karsi bir ilgi uyaninca, Roma'nin baski ve zulm de artti. Hz. Isa'dan bir mddet sonra ona inananlar bir araya geldi. Onlar kendilerini "Hi ristiyan" olarak adlandiriyordu. Hiristiyanlik, ona inananlar vasitasiyle, degisi k blgelere ulastiriliyordu. Ancak Pavlus'un Hiristiyan olusu cemaata yeni bir ham le kazandirmakla beraber, fikr ayriliklarin dogmasina ve onlarin ikiye ayrilmasin a sebep oldu. M.S. 49 yillarinda Havariler ve Hz. Isa'nin yakinlari toplanip mes eleleri mzakere etti. Bu toplanti, Havariler Konsi-li diye bilinir. Ihtilfin ikis n oktasi, yeni Hiristiyan olanlarin Yahudi detlerine uyup uymayacaklarindan baslaya n bir kisim konulardi. Bu ilk Konsilde, Pavlus'un temsilcisi oldugu grse ta'viz ve rildi. Bylece Pavlus, hem sonraki Hiristiyanlikta yerini almis hem de Hz. Isa'nin tanrilastirmasina kadar varan, onun tabiatiyle ilgili konulari baslatmis oluyor du. Pavlus'a karsi ikanlarin basinda "havarilerin reisi" Petrus ve "Ebionitler"in reisi Yakobus bulunuyordu. Bu ilk "Yahudi-Hiristiyanlar", diger Hiristiyanlardan farkli zelliklere sahiptile r. Bunlar, Hiristiyanligi Yahudiler arasinda yaymayi gaye edinmislerdi; bu dinin Yahudilerin disinda yayilmasini istemiyorlardi. Bu sebeple Yahudi din geleneginde n bazi seyleri, yeni dinle birlikte yrtyorlardi. Yahudi geleneginden koruduklari ve devam ettirdikleri seylerin basinda da tevhid geliyordu. Roma Imparatoru Neron, 64'deki Roma yanginindan ma'nen Hiristiyanlari sorumlu tu tuyordu. Bundan dolayi Hiristiyanlara karsi siddetli bir baski ve zulm devresi ba sladi. Pavlus ve Petrus, Roma'da ldrld[335]. Roma tanrilarina saygi gstermeyen Hirist iyanlar hapsedildi, iskenceye tbi tutuldu ve ldrld. Bununla beraber Hiristiyanlik yayi lmaya devam etti ve II. Yzyilin sonlarina dogru, n Asya'dan Gney Galler'e kadar ola n alanda varligini hissettirdi. Bu gelismeden, tabi olarak, Roma Imparatorlugu da etkilendi. 313'de Imparator Konstantin'in Hiristiyanlara karsi msamahasi basl

adi. Bylece Hiristiyanlar, serbest olarak inanlarini yaymaya ve yasamaya basladi. Yukarida temas edilen Hiristiyanlar arasindaki ilk ihtilaflara giderek yenleri ekl endi. Konstantin, bu ihtilaflari gidermek iin 325'de Iznik'de (Nicaea) bir konsil topladi. Hiristiyan inanlari, bu konsilde tartisildi. Imparator Konstantin'in de stegiyle, Hz. Isa'nin tanriligini reddedip onun yaratik oldugunu savunan Aryslere ka rsi, Isa'nin tanriligini savunan Pavlus gelenegine tbi olanlar hkimiyet sagladi. nc e EbionItlerin yasattiklari tevhid, Hz. Isa'nin sadece peygamber olmasi, snnet, b ir esit abdest-gusl gibi inan ve gelenekler IV. Yzyildan sonra artik grnmez oldu.

Imparator Byk Teodosys (Theodosius), 380'de Hiristiyanligi tek resm inan haline getir di. Roma Piskoposu, digerleri karsisinda g kazandi ve Papa (Baba) unvanini aldi. 4 76'da Roma'nin siys ynden ks sonucu Papa, sadece Kilise'nin degil, btn Bati dnyasin i oldu. Roma'ya karsi Dogu Kiliselerini Bizans Patrikligi temsil etmeye basladi. Ayrica Iskenderiye ve Antakya'da da patriklikler vardi. Doguda Ermen, Sryan, Habes ve Kibt Kiliseleri mill ve mstakil bir durumda idi. Batida Irlanda Kilisesi, hr bir kilise idi. IV. Yzyilda Roma'ya bagli olarak Vizig otlar; V. Yzyilda ise Bulgarlar, Franklar Hiristiyan oldu. Daha sonra Anglo-Sak sonlar bir Roma misyoner hey'eti vasitasiyle Hiristiyanliga girdi. VIII. Yzyi la geride kalan Avrupa lkelerinin Hiristiyanlasmasi basladi. Alman ve Iskandinav l keleri Hiristiyanlasti. Saksonlar, VIII. Yzyilda zorla Hiristiyanlastirildi. Danim arkalilar, IX. Yzyilda Hiristiyanlar arasinda yer aldi. Norve, Izlanda ve Isve'in H iristiyanlasmasi 1000 yillarinda tamamlandi. Slavlarin Hiristiyanliga girmesi, R oma ile Bizans arasinda rekabet konusu oldu. Polonya, Bohemya, Moravya ve Baltik lkelerinde Roma; Rusya ve Balkan lkelerinde Bizans galebe aldi. Batida Hiristiyanlik, siyas mnasebetler, misyoner faaliyetleri ve bazen de zorla y ayildi. Bu yayilma devresi, XI. Yzyilda Iskandinav lkelerinin Hiristiyanlastirilma siyla tamamlandi. Btn bunlar olurken, bu gelismeler, beraberinde i mcadeleler de getirmisti. Bu din ve siys mcadeleler, 1054'de kesin blnmeye yolati. Roma Kilisesi'ne "Katolik" (evrensel an laminda), Bizans Kilise-si'ne de "Ortodoks" (ze bagli anlaminda) denildi. Bununla beraber Islm'in yayilmasi karsisinda Trklere karsi Hali Seferleri baslatildi. Anca k Hali Seferleri bile onlarin bir araya gelmesini saglamaya yetmedi. Aralarindaki dsmanlik yle bir noktaya varmisti ki Hali Seferleri (1096-1204) sirasinda Latinleri n Bizans'ta yaptiklari zulm ve haksizlik karsisinda Ortodokslar, Trk sarigini "kar dinal" (Latin-Katolik) klahina tercih eder hale gelmislerdi. 1453'de Trkler, Bizan s'a son verdi ve Istanbul'daki esitli Hiristiyan gruplarina, hi kimsenin yapamayac agi sekilde, dn msamaha gsterdi. Batida Sarlman (Charlemagne), Papa ve piskoposlara dnyev otorite tanidi. Bylece Kil ise ve devlet arasinda Orta ag'da byk sikintilara yol aan gerginlikler baslamis oldu . Filistin'deki kutsal topraklari Mslmanlardan kurtarmak gayesiyle Hali Seferlerini baslatan ve yetkilerini ktye kullanan Roma Kilisesi, reform hareketlerinin sebebi oldu.[336]

2- Hz. Isa a- Incillere Gre Hz. Isa Hz. Isa'nin hayati ile ilgili bilgiler, Hiristiyanlarca kabul edilen drt Incil'e dagilmis durumdadir. Bu bilgiler, asagida zetlenecektir.

Allah, Cebrail'i Galile'nin Nasira sehrinde Davud soyundan Yusuf'un nisanlisi Meryem'e gnderir. Melek, Meryem'e, Allah'in huzurunda inayet bulacagini, bir ogla n doguracagini, bu oglana "Allah'in Oglu" denilecegini, adinin Isa konulacagini, Davud'un tahtinin ona verilecegini bildirir. Ayrica bu dogumun Kutsal Ruh vasita siyla olacagi da haber verilir[337]. Bu siralarda Yahuda sehrinde Zekeriya'nin k arisi Eli-zabet bir ocuk dogurur. Allah'in emrettigi gibi ocugun adi Yahya konulur[ 338]. Kayser Avgustus tarafindan nfus sayimi yapilmasi emredilir. Herkes yazilmak iin kendi sehrine gider. Yusuf da yazilmak iin, nisanlisi Meryem ile Nsira'dan Beyt lehem'e gelir. Orada iken Meryem oglunu dogurur. O civarda bulunan obanlara Rabbi n bir melegi, bir kurtaricinin dogdugu mjdesini verir. Bu kurtarici, "Rab MesrTdir . Onlar da, bu kurtariciyi grmek zere, Beytlehem'e gider ve orada Meryem ile berab er ocugu bulurlar. Onun bir kurtarici olduguna inanip Tanri'ya hamdederek geriye dnerler. ocuk, sekizinci gn snnet edilir, adi Isa konulur.[339]

Isa, kirk gnlk olunca, Meryem ile Yusuf, onu Tann'ya sunmak zere Kuds'e gtrrler. Kuds Israil'in kurtulmasini bekleyen Simon adinda bir adama Kutsal Ruh, Mesh'i grmeden lmeyecegini bildirir. Ruh'un sevkiyle Simon, Ma'bed'e gelir. Isa'yi kucagina ali r. Kurtariciyi grdgnden dolayi Tann'ya skreder. Isa'nin anasiyle babasi, ocuk Isa ile beraber Nsira'ya geri dnerler.[340]

Kral Hirodes zamaninda mneccimler, Yahudilerin Krali Mesh'in dogdugunu haber veren yildizlari grrler. Mesh'i grmeye gelirler. Hirodes, mneccimlerden dogan ocuk hakkinda bilgi alir, onu bulmalarini ister. Mneccimler, Meryem ile Isa'yi bulurlarsa da, Hi rodes'e haber vermezler[341]. Mneccimlerden sonra melek, Yusuf'a ryasinda grnp Kral H irodes'in Isa'yi ldrmek istedigini, bunun iin onu ve anasini Misir'a gtrmesini syler. Yusuf da yle yapar. Kral Hirodes, mneccimler tarafindan aldatildigini anlayip iki v eya daha kk yastaki ocuklarin ldrlmesini emreder. Hirodes'in lmnden sonra Rabbin me suf'a grnp haberi verir. Bunun (jzerine Yusuf, ocukla anasini alir, geri dnp Nsira'ya erlesir.[342] Isa oniki yasinda iken gelenege uyarak Fisih Bayrami dolayisiyle Kuds'e gtrlr. Anasi babasi geldikleri yere dnerken kk Isa Kuds'te kalir. Onlar, bunu farketmez. Daha sonr a ailesi, Isa'nin orada kaldigini farkedip ararlar. Onu Ma'bed'de muallimler ara sinda dn tartismalar yaparken bulurlar. Isa'nin sordugu sorular ve verdigi cevaplar , oradakileri hayretler ierisinde birakir. Ailesi onu alip Nsira'ya geri dner.[343] Isa delikanlilik agina geldiginde, Vaftizci Yahya Yahudileri tevbe ettiriyor ve v aftiz ediyor. O, kendisinin su ile, kendinden sonrakinin Kutsal Ruh'la vaftiz ed ecegini bildiriyor. Onunla beraber Yahudiler, byk bir mitle Mesh'i beklemeye basliyo rlar[344]. Bu sirada Isa, vaftiz olmak iin rdn'e gidiyor. Vaftizci Yahya onu vaftiz ettiginde Kutsal Ruh gvercin seklinde gelip onun basina konuyor ve gkden "Benim s evgili oglum budur. Ondan hosnudum" diyen bir ses isitiliyor.[345] Yahya zindana atildiktan sonra Isa, Galile'ye gider. Vaktin tamam oldugunu, Tanr inin Kralliginin yakinda gelecegini, tevbe etmelerini ve "Incil'e iman getirmeler i"ni bildirir[346]. gn sonra, Kana'da, bir dgne gider. Suyu sarap yaparak iik mu'ci' zesini gsterir. Bir gn sonra balik mu'cizesi bunu takip eder.[347] Inananlar ogalir . O da, inananlar arasindan bir gn; "havari" adini verdigi oniki kisi seer. Havari ler sunlardirrSimon (Petrus), kardesi Andreas, Yakup, kardesi Yuhanna, Filipus, Bartelomeus, Matta, Tomas, Alfeus'un oglu Yakup, gayretli denilen Simon, Yakub'u n oglu Yahuda, Isa'ya ihanet eden Yahuda Iskariyot.[348] Gnn birinde insanlar sehirden akarak Isa'nin etrafinda toplanirlar. Isa, onlara vaa z eder; ne demek istedigini esitli misallerle aiklar.[349] "Gklerin Hkmdarligi"nin in sanlarin sahip olacagi en degerli sey oldugunu bildirir. Tanri'nin Hkmdarligina gi rebilmek iin btn varliklarini vermeye hazir olmalarini teblig eder.[350] Isa, havar ilerine nasil dua edeceklerini gretir. Bu duada Tanri'ya "Baba" denilmesini, dilekl erini "Gklerdeki Baba"dan istemelerini bildirir.[351] Isa, kt ruhlara karsi kudretini gsterir. Seytan ve cinlere hkmedip onlari kairir.[352

] Yine Isa, inmeli bir hastanin gnahlarini affedip onu sifaya kavusturur[353]. Bi r ktrm iyilestirir[354]. Isa, l bir kiza "Talitakum" (Kizim, sana kalk diyorum) diyere k onu diriltir[355]. Bir gn kayikta giderken glde byk bir firtina olur. Kayik batmaya baslayinca sakirtleri feryat eder, Isa da rzgra ve gle emreder, her taraf stliman ol ur. Bylece gldeki firtinayi dindirir[356], Isa, bes bin kisilik bir toplulugu bes ekmek ve iki balikla doyurur. Bes ekmek ve iki baligi takdis ederek sakirtlerine verir, onlar da halka dagitir; hepsi yiyip doyar. Istf, Petrus'u su zerinde yrtr. K ayikta olanlar, Isa'ya "Gerekten sen Allah'in Oglusun" diyerek onun ayaklarina kap anirlar.[357] Isa, havarilerin arasinda, kendisinin kim oldugunu sorar. Petrus, ona "Sen Mesih , Allah'in Oglusun" cevabini verir. Isa, Simon Petrus'u tasdik eder, bunu gizli tutmalarini ister. Petrus'u kendine vekil seer.[358]

Isa, kk ocuklari takdis eder[359]. Kendisini dinleyenlere Tanri'yi ve komsuyu sevmey i gtler[360]. Yasanilan dnyanin sonunun gelecegini, "ahiret mahkemesi"nin kurulacagi ni bildirir. Isa, havarilerine, Kuds'e gidilecegini, orada peygamberlerin "Insanog lu" hakkinda btn yazdiklarinin yerine gelecegini, putperestlerin eline verilecegini , onunla alay edilecegini, zerine tkrlecegini ve kirbalandiktan sonra ldrlecegini, fa gn sonra dirilecegini syler.[361] Isa, "Allah'in Ma'bedi"ndeki saticilari disari ikarir, oranin kendi evi, dua evi oldugunu bildirir[362]. Paskalya (Fisih:Pesah) Bayrami geldiginde Baba'ya gidece gi saatin yaklastigini haber verir. Yemekten kalkip sakirtlerin ayaklarini yikar ve bir peskirle siler; sakirtlerine de birbirlerine yle yapmalarini tavsiye eder. Baskhinlerle yazicilar ise Isa'yi nasil ldreceklerinin yolunu ararlar. Oniki havar iden biri olan Yahuda Iskariyot, onlara Isa'nin yakalanmasi iin yardimci olur. Is a, oniki havari ile sofraya oturunca, ekmegi alip skrettikten sonra kirar ve onla ra syle der: "Bu, sizin iin verilen benim vcudtfmdur. Bunu, beni anmak iin yapiniz". Yemekten sonra kadehi de alip "Bu kadeh, sizin iin dklen benim kanimla yeni ahiddi r" diyerek ayni sekilde kadehi onlara verir. Kendisini ele verecek olanin elinin , kendisiyle birlikte sofraya uzandigini haber verir.[363] Isa, havarileriyle Getsemani denilen yere varir. lm korkusuna kapilir. Isa, onlara , "Kalkin gidelim, iste bana ihanet edecek olan yaklasiyor" der. Isa, henz konusu rken oniki havariden biri olan Yahuda ile beraber baskhinier ve kilili sopali kalab alik bir insan grubu gelir. Yahuda, "Kimi persem odur. Onu tutun" diye onlarla da ha nceden anlastigindan, Isa'ya yaklasir ve onu per. Isa, yakalanir; sakirtlerinin hepsi onu terkederek kaarlar. Isa, hakaretler altinda meclisin nne getirilir, "Eger Mesih isen bize syle" derler. Isa da "Eger size sylersem inanmayacaksiniz. Eger size sorarsam, cevap vermeyece k ve beni serbest birakmayacaksiniz. Fakat bundan sonra Insanoglundan her gc yeten Allah'in saginda oturacaktir" cevabini verir. Hepsi "yle ise sen Allah'in Oglu m usun" diye sorunca Isa, "Evet, ben oyum" der. Onlar da "Artik sahitlere ne ihtiya cimiz var? Zira kendi agzindan isittik" derler. Sabah olunca, btn baskhinlerle kavm in (halkin) ihtiyarlari toplanip Isa'nin sululuguna, lm cezasini hakettigine karar verirler.[364]

Isa'yi baskhin Kayafa'nin evine gtrrler. Bu sirada Petrus, onlari uzaktan takip eder . Bir cariye onu tanir ve onun Isa ile beraber oldugunu syler. Petrus, "Kadin, be n onu tanimam" diye inkr eder. Bu inkr isi defa tekrarlanir. O sirada horoz ter. Isa , dnp Pet-rus'a bakar. Petrus, Isa'nin "Horoz tmeden nce kere beni inkr edeceksin" de is oldugunu hatirlar, pisman olup aglar. Isa'yi ele veren Yahuda, Isa'nin mahkum oldugunu duyunca, ihaneti karsiliginda almis oldugu otuz gms lirayi Ma'bede firla tir ve gidip kendini asar.[365]

Isa, daha sonratRomali vali Pilatus (Pilate) tarafindan sorguya ekilip yargilanma k zere hkmet konagina gtrlr. Pilatus, disari ikip bu adama karsi ne sikyetiniz var d orunca onlar, "Eger bu adam ktlk etmemis olsaydi, onu sana getirmezdik" cevabini ve

rirler. Pilatus, "Onu siz alip seriatiniza gre yargilayiniz" deyince Yahudiler, " Kimseyi ldrmek hakkimiz yoktur" derler. Bunun zerine Pilatus ieri girer, Isa'yi agirt ip ona, "Yahudilerin Krali sen misin? diye sorar. Isa, "Sen bunu kendinden mi syly orsun, yoksa baskalari mi benim hakkimda sylediler?" deyince Pilatus, "Ben Yahudi miyim? Seni kendi milletin ve baskhinleri bana teslim ettiler. Sen ne yaptin?" s eklinde bu soruyu cevaplandirir. Isa, lkesinin bu dnyada olmadigini syler. Bunun zer ine Pilatus'un "yleyse sen kral misin?" sorusuna Isa, "Evet, kralim" cevabini ver ir.[366] Isa'nin haa gerilmesi istenir. Pilatus, onun dogru bir adam oldugunu, bunun iin on un kanina girmek istemedigini syler. Fakat btn halk, Isa'nin haa gerilmesinde israr eder. Pilatus, Barabbas'i usule gre saliverir (valinin bayramlarda sululardan biri ni affetme adeti vardi. O da Yahudilere, "Isa'yi mi, yoksa Barabbas'i mi saliver eyim" diye sormustu). Isa'yi kirbalattiktan sonra, haa gerilmesi iin, onlara teslim eder. Valinin askerleri, onun elbiselerini ikarir, zerine erguvan bir kaput rter, d ikenlerden rl bir taci basina koyar ve sag eline de bir kamis verirler. Sonra diz kp " Selm sana ey Yahudilerin. Krali" diye onunla alay eder, zerine tkrr ve kamisla basina vururlar. Daha sonra da elbiselerini giydirir, haa germek zere gtrrler.[367] Isa'yi gtrdkleri yer Golgota (Kafa Kemigi) diye anilir. Saat 6'dan 9'a kadar btn dnyay a karanlik ker. Kirene'li Simon hai tasimaya zorlanir. Saat 9'a dogru Isa, "Allahim , Allahim, beni niin biraktin?" diye agirir. Orada bulunanlardan bazisi, "Ilya'yi a giriyor" der. Birisi, sirkeye batirilmis bir sngeri kamisa takar ve "Bakalim Ilya onu kurtarmak iin gelecek mi?" diyerek Imesi iin ona verir. Fakat Isa, yksek sesle yeniden seslenip ruhunu teslim eder. .Ma'bedin perdesi yukaridan asagiya kadar ik iye ayrilir. Karsismda ojan yzbasi, onun ruhunu nasil teslim ettigini grnce, "Bu ad am hakikaten Allah'in oglu idi" der. Aralarinda Mecdelli Meryem, kk Yakup ile Yusuf 'un annesi Meryem ve Salome bulunan birok kadin uzakta bu durumu seyreder.[368] Isa'nin bacaklarinin kirilmasi istenir. Fakat ldg iin bundan vazgeilir. Askerlerden b iri, onun bgrn mizrakla deler. Oradan hemen kan ve su ikar.[369] Isa'nin cesedini ka bre koymak, zere pi-latus'tan izin alirlar. Yahudilerin deti zerine onu kokulu otla rla beraber kefene sarip mezara koyarlar.[370] Cumartesiden sonra Mecdelli Meryem ile diger Meryem, Isa'nin mezarini grmeye geli rler. Isa'nin kabrinin bos oldugunu farkederler. Melek, onlara Isa'nin ller arasin dan kiyam ettigini, Galife'ye gittigini ve orada onu grebileceklerini syler. Onlar da sevinte sakirtlere haber vermek iin kosarlar. Birden bire Isa ile karsilasirla r. Isa, onlara, kardeslerine Galile'ye gitmelerini sylemelerini ve onu orada grebileceklerini bildirir.[371] Isa, sakirtlerinin yanina gelir. Onlara, "Size selmet. Babam, beni gnderdigi gibi ben sizi gnderiyorum" deyip zerlerine fler ve "Kutsal Ruh'u alin. Kimin gnahlarini b agislarsaniz, ona bagislanmis olur ve kimin alikorsaniz, ona alikonmus olur" der .[372] Bylece Isa, havarilerine gnahlari affetme yetkisi vermis olur. Isa, Petrus'u, Kilise'nin basi ve kendi vekili seer. Ona kendini sevip sevmedigin i sorar. Petrus'un olumlu cevabi zerine Isa ona, "Koyunlarimi gt" der. Bu soru ve cevab aralarinda birka defa tekrarlanir.[373]

Onbir havari, Galile'ye, Isa'nin tayin ettigi daga giderler. Orada, Isa'yi grdkler i zaman, ona secde ederler. Fakat bazilari spheye dser. Isa, onlarin hepsine syle h itap eder: "Gkde ve yeryznde btn hkimiyet bana verildi. Simdi, siz gidip btn milletle sakirt edin. Onlari, Baba, Ogul ve Kutsal Ruh adiyle vaftiz edin; size emrettigi m her seyi tutmalarini onlara gretin. Iste ben, dnyanin sonuna kadar her gn sizinle beraberim".[374]

Indilere gre lmnden gn sonra dirilen ve kirk gn havarilerle birlikte yasayan Isa; A in lkesi hakkinda konusur; onlara iman edip vaftiz olanlarin kurtulacagini, iman etmeyenlerin ise cehenneme gidecegini bildirir. Isa'ya inananlarin cinleri kovac

aklarini, ellerine yilan alabileceklerini, zehir ierlerse lmeyeceklerini ve hasta iyilestirme gibi mu'cizelere sahip olacaklarini haber verir. Bunlari syledikten s onra Isa, gge ykselip Baba'nin sagina oturur. Onlara Kutsal Ruh'u gnderir. Hepsi Ku tsal Ruh'la dolar. Kutsal Ruh'un kendilerine verdigi szlere gre, baska baska dille rde konusmaya baslarlar. Halk, bu durum karsisinda sasirir. Petrus, onlara bir k onusma yapar, tevbe etmelerini, Isa-Mesh namina vaftiz olmalarini syler. Bylece ilk Hiristiyanlar, havarilerin grettikleri sekilde bir cemaat halinde yasamaya baslar lar.[375] Yukarida Indilere gre Hz. Isa'nin hayati zetlendi. Indilerde Hz. Isa iin hem "Allah 'in Oglu", hem de "Insanoglu" deyimleri kullanilmaktadir. Ayrica o, "Rab", "Kral" , "Yahudilerin Krali", "Mesih", "Allah'in Kuzusu", "Yusuf oglu", "Davud oglu", " Adem oglu" seklinde de Indilerde nitelendirilmektedir. Ayrica o, "peygamber", "k udretli bir peygamber" olarak da belirtilmektedir. Bu gibi deyimler ve bir kisim ifadeler, Hz. Isa'nin sahsiyeti konusunda byk bir karisiklik meydana getirmektedir. Diger yandan Inciller'de, Hz. Isa'nin Meryem'e Kutsal Ruh'la ilkah edilecegini bildirirken, Meryem'le Yusuf nisanli gsterilmekte ve beraber yasadiklari yer alma ktadir. Matta Incil'inde, "....beni kabul eden, beni gndereni kabul eder. Bir peygamberi peygamber oldugu iin kabul eden, peygamber karsiligini alacaktir" (Matta, 40-41) denilmektedir. Bunun yaninda "Ben ve Baba biriz", "Baba'nin bende ve benim Baba' da oldugum"[376] gibi ifadelere de rastlanmaktadir. Hz. Isa'nin gerek sahsiyeti, bir sonraki konuda grlecegi gibi, Kur'n-i Kerm'de en aik ve aslina uygun sekilde yer a lmaktadir. Hz. Isa'nin dogum tarihi Milad Takvim'in baslangici sayilmis ve bu tarih sifir (0 ) olarak alinmistir. Ancak, daha sonra yapilan hesaplamalara gre, onun bu tarihten 4, 6 veya 10 sene nce dogdugu tesbit edilmistir. [377]

b- Kur'n-i Kerm'e Gre Hz. Isa Kur'n-i Kerm'de adi geen drt sekin aile vardir.[378] Hz. Isa'nin annesi Meryem bunlar dan "l-i Imrn"a mensuptur. Ben Isrl'den Imrn'in karisi (Islm kaynaklarinda Hanne, Hiristiyan kaynaklarinda Anna) hamile kalir ve karnindakini Allah'a adar. Bir kizi olur, adini Meryem koyar. O nu ve soyunu korumasi iin Allah'a dua eder. Meryem'in himayesi Hz. Zekeriya'ya ve rilir/ Adaga uyularak Meryem Ma'bede konulur, orada hayatini ibadetle geirir. All ah tarafindan riziklandirilir. Hz. Zekeriya, oraya her geldiginde Meryem'in yi yecegini hazir bulur. Zekeriya, ona, bu kimden diye sordugunda, "Al lah tarafindan" cevabini alir. Meryem; iffetli, temiz, faziletli olarak byr ve annesinin duasina uygun her esit ktlkl erden uzak tertemiz bir sahsiyete ulasir. Bir gn melek, ona syle seslenir: "Ey Mer yem! Allah, seni seip temizledi ve seni dnyalarin kadinlarina stn kildi. Ey Meryem! Rabbtn divanina dur. Secde et. Rku edenlerle birlikte rk1 et".[379] Yce Allah, Meryem'i nemli bir durum iin hazirliyordu. Bu durum 'nun kudretinin bir t ecellisi olacak; Hz. dem'in anasiz-babasiz yaratilmasindaki hikmet tekrarlanacak[ 380], anali-babali yaratilmaya iyice alismis, bunu aliskanlik haline getirmis ve bundaki ilh kudreti grme basretini kaybetmis olanlar iin ayri bir imtihan konusu hal ine gelecekti. Bylece Yce Allah, bununla yaratmanin btn esitlerini bildigini[381]; ve kendi koydugu yaratilis kanunlarinin stne ikabilecegini gstermis olacakti. O an gelir. Cebrail, Meryem'e insan seklinde grnr. Meryem, ir-kilir ve ondan Allah' a siginir. Cebrail, kendisinin Allah'in ona bir erkek ocuk verecegini mjdelemek zer

e grevlendirildigini syler. Meryem, kendisinin iffetli bir kimse oldugunu, kendisi ne hi kimse dokun-mamisken bunun nasil vukubulacagini sormasi zerine Cebrail, bunu n Allah'a kolay oldugunu syler. Btn yaratilislardaki mu'cize, burada da kendini gste rir..Meryem'e kimse dokunmamistir. Allah, diledigini yaratabilir. O, "ol" der, di ledigi de oluverir[382]. yle de olur.[383] Melekler, Meryem'e Isa'yi syle mjdeler: "Ey Meryem! Allah, sana kendinden bir sz, ad i Meryem oglu Isa olan Mesih'i, dnya ve ahirette serefli ve Allah'a yakin kilinan lardan olarak mjdeler. Besikte ve yetiskinlikte, insanlarla konusacak ve iyilerde n olacaktir... Ona kitabi, hikmeti, Tevrat'i ve Incil'i gretecektir. Onu Israilog ullarina eli yapacaktir..." (l-i Imrn 45-49). Meryem, gebe kalinca uzak bir yere ekilir. O, bir hurma agacinin altinda, dogum s ancilari iinde bunaldiginda birisi ona syle seslenir: "Sakin zlme! Ttebbin karninda bulunani serefli kilmistir..." Meryem dogum yapinca ocugunu alip gelir. Onu kinar lar. Bu durum karsisinda Meryem, besikteki ocugun cevap vermesini isaret eder. Be sikteki ocukla nasil konusabileceklerini sorduklarinda, ocuk da, kendisinin Allah' in kulu ve elisi oldugunu, Allah'in ona kitap verecegini, insanlara yararli olmak zere gnderildigini, namaz kilmak, zekt vermek ve annesine iyi davranmakla emredildi gini syler.[384]

Kur'n'da "Allah'in Kelimesi", "Ilh ni'mete ermis" ve "salihler-den" olarak nitelend irilen Hz. Isa, byr, peygamberlikle grevlendirilir. Allah'in emirlerini Israilogull arina teblig eder. Alacaliyi iyi etmek, krlerin gzn amak, lleri diriltmek, suretten ku yapmak gibi mu'cizeler gsterir; fakat Israilogullari, ona inanmazlar.[385] Hz. Isa'nin yaninda yer alan havariler, "Biz Allah'in (dininin) yardimcilariyiz. Allah'a inandik. Sen sahit ol ki biz teslim olanlariz (Mslmanlariz)" derler. Hava riler, Hz. Isa'ya uyarlar. Incil'e inanirlar. Onlar, peygamberleri taniyan, Alla h'in birligini bilen kimselerdir. Havariler, Hz. Isa'dan bir mu'cize olarak Rabbi nin gkten bir sofra indirip indi-remeyecegini sorarlar. Bunu kalblerinde kanaat h asil olmasi iin isterler. Hz. Isa, "...bizi riziklandir. Sen rizik verenlerin en h ayirlisisin" diye dua eder. Sofra iner, yerler. Bylece onun hak peygamber oldugun a inanirlar.[386]

Ben Isrl, Hz. Isa ve havarilerin Allah yolundaki alismalarini nlemek iin Isa'yi ldrme karar verirler. Allah da onlarin planlarini bosa ikarir[387]. Isa sanarak ona ben zeyen baska birini yakalayip armiha gererler. "Meryem oglu Isa Mesih'i ldrdk" derler . Halbuki onlar Isa'yi degil, baska birini ldrmslerdir. Isa'yi Allah kendi katina yk seltmistir.[388]

Hz. Isa'nin ref'i (ykseltilmesi) olayindan sonra ona inananlar artar. Ancak Hiris tiyanlar da, Israilogulian gibi, ana yolu kaybederler, sapitirlar. Zira onlardan bir kismi Hz. Isa'ya Allah, bir kismi Allah'in oglu, bir kismi da den biridir diy erek kfre dserler[389]. Onlarin bu taskinliklari karsisinda Yce Allah syle buyurur: "Ey Ehl-i Kitap! Dininizde taskinlik etmeyin. Allah hakkinda ancak geregi syleyin. Meryem oglu Isa Mesh, Allah'in peygamberi, Meryem'e ulastirdigi kelimesi ve O'nda n bir ruhtur. Allah'a ve elilerine inanin, tr, demeyin. nk Allah, yalniz bir tek tanri ir".[390] Kur'n, Allah'tan baskalarini tanrilastiran Hiristiyanlari uyarmak zere, Yce Allah'i n Hz. Isa'ya su soruyu soracagini ve alacagi cevabi temsl olarak syle anlatir: "Ey Meryem oglu Isa! Sen mi insanlara, beni ve annemi Allah'dan baska iki ilah olara k benimseyin", dedin? 'Hasa, Sen ycesin, benim iin gerek olmayan bir seyi sylemek be nim haddime degildir! Eger demis olsaydim, sen bunu bilirsin...".[391] Kur'n, Hz. Isa'nin gerek sahsiyetini onun Israilogullarina su hitabiyla aiklar: "Ey Israilogullari! Dogrusu ben, benden nce gelmis olan Tevrat'i dogrulayan ve bende n sonra gelecek ve adi Ahmed olacak bir peygamberi mjdeleyen Allah'in size gnderilm is bir peygamberiyim".[392]

3- Teslis (Ekanim-i Selse) Bu baslik altinda Hiristiyan inanlarinin en nemlisi olan leme (teslis) anlatilacakti r. Ancak, daha nce, Hiristiyan inanlarini zet oEa-rak vermekte fayda vardir. Bunlar dan bir kismina daha nce yer yer temas edilmisti. Hiristiyanlikta inan esaslari zerinde asirlardir tartismalar yapilmaktadir. Bir k imsenin Hiristiyanliga girisi, vaftiz ve iman ikrariyle ol-v maktadir. Iman ikra rina giren esaslar, Hiristiyan Kutsal Kitabi'nda aik olarak yer almaz. Bu esaslar , ilk Havariler Konsili'nden baslayarak zellikle 4 ve 5. Yzyillardaki konsillerde tesbit edilmistir. Daha sonraki konsillerde de, diger konular yaninda, inanla ilg ili olanlarn bir esasa baglanilmasina alisilmistir. Ancak inanlar konusunda Kilise ler, mez-heplerarasi ortak konular bulundugu gibi, farkli olanlar da vardir. Biz burada hemen hemen btn Hiristiyanlarca kabul edilen Havariler Inan Sistemi (Havari ler Kredosu) denilen ortak inanlari verecegiz. IV. Yzyila ait blml ve oniki maddeli Havariler Inan Sistemi su sekildedir: I. 1- Ben, Tanri'ya, kudretli Baba'ya; II. 2- ve O'nun biricik oglu Rab Isa'ya, 3- Bakire Meryem ve Kutsal Ruh'tan dogmus olduguna, 4- Pilatus zamaninda armiha gerildigine, ldgne ve glmldgne,

5- nc gn ller arasindan dirildigine, 6- Gklere ykseldigine, 7- Baba'nin saginda oturduguna, 8- Oradan lleri ve dirileri yargilamak zere inecegine; III. 9- Ve Kutsal Ruh'a, 10- Kutsal Kilise'ye, 11- Gnahlarin bagislanacagina, 12- llerin dirilecegine, sonsuz hayata, inanirim. Yukarida siralanan oniki madde, blme ayrilabilmektedir. Bunlardan ilki Tanri, ikinc isi Isa ve ncs de Kutsal Ruh'la, dolayisiyle Kilise ile ilgilidir. Bundan dolayi Hiri stiyan inanlari, teslis'in maddesi etrafinda kmelenmektedir. Hiristiyan Kutsal Kitabi'nda teslis kelimesi ve teslise imani aiklayan sarh (aik) b ir ifadeye rastlanmamaktadir. Bununla beraber Hz. Isa'nin havarilere "Baba, Ogul ve Kutsal Ruh ismiyle vaftiz eyleyin"[393] seklinde emir verdigi bilinmektedir. Ancak ilk konsilferde bu konu tartisilmis; Iznik Konsili'nde (325 tarihinde) Ba ba ve Ogul'un, Istanbul Konsili'nde de (381 tarihinde) Kutsal Ruh'un tanriligi ^ karara baglanmistir. Bylece bugne kadar kabul edilegelen "teslis inanci" ortaya ikmi stir. Yahudi geleneginde tektanricilik hkim olmasina ragmen byle bir evreden ikmis olan Hi ristiyanlikta teslisin yer almasi, Isa'nin tanrilastirmasinin teolojik bir sonuc

u olarak grlmektedir. Kutsal Ruh'un da ayri bir ilh varlik olarak grlmesi, ayri tanr rtaya ikarmistir. Bu duruma are bulmak iin, Baba, Ogul ve Kutsal Ruh'un bir ulhiyeti n ayri tezahr oldugunu ihtiva eden teslis forml bulunmustur. Yunanca leme terimi (t , ilk defa Antakyali Teofilos tarafindan muhtemelen 180 yillarinda kullanilmisti r. leme doktrini, Hiristiyanlara gre, tek basina insan akliyle degil, ancak ilhamla anlasilabilen bir sirdir. Bundan dolayi teslis, "izah edilmesi zor, fakat inani lmasi gerekli bir sir" olarak formllestirilmistir. Ancak belirtilmelidir ki tesli s, Hiristiyanlarin ilk defa bulduklari bir doktrin de degildir. Diger bazi dinle rde ve felsef-teolojik cereyanlarda, Hiristiyanliktan nce, teslise rastlanmaktadir . Smerlerde Anu-Enlil-Ea; Misir'da Osiris-Isis-Horus; Hinduizmde Brahma-Visnu-Siv a; Tibet'te Om-Ha-Hum seklinde; Eski Yunan'da Zeus etrafinda kurulan teslis (Zeu s-Hera-Apollo) dikkati ekmektedir. Hiristiyanlik yayildika, yayildigi alanda hkim din, inan ve kltrlerin etkilerinden ku rtulamamis, onlarin bazi zellik ve niteliklerini benimsemistir. Bylece asl bnyesinde bulunmayan teslis inanci, Hiristiyanliga sonradan giren ok esitli unsurlardan sad ece birisidir.[394]

Teslisin Unsurlari: Teslis; Baba, Ogul, Kutsal Ruh gibi unsurdan olusur: [395]

a- Baba (Allah):

Hiristiyanlikta teslisin ilk ve asil unsuru, Baba'dir. Hiristiyanlikta Allah, Ba ba olarak nitelendirilir. Allah, en mkemmel ve sonsuz saf bir ruhtur. O, her seyi n yaraticisi ve sahibidir. Sonsuzdur, her yerde vardir ve her seyi bilir. Fakat Allah'da btn bu zellikler ayri degil, bir btn olarak birlesiktir. Allah, her seyi grr. Kimse onu gremez (Hiristiyan Kilisesi'ne gre, varligi grlmeyen Allah, Mesh Isa vasita siyle grnmstr).

Hiristiyanlara gre, Allah'in z sevgidir. Allah, bu sevgiyi biricik oglu Isa'yi insa nlari gnahtan kurtarmak iin dnyaya gndermekle gstermistir. Allah'in z, Baba Allah, Ogu Allah ve Kutsal Ruh Allah olarak grnrse de o yine birdir. Blnmez bir zdr, cevherdir. nk bu cevher, ruhtur. Ruhta blnme kabiliyeti yoktur. Bunun iin de Allah birdir. Allah mukaddes lktr. "Kutsal lk'n sahsinin herbiri Tann'dir: Baba Tanri, Ogul Tanri ve Kutsal Ruh Tanri". Bunlar bir Tanri'nin degisik tezahrleri, sifatlari olarak izah edilmeye alisilmakt adir. Hiristiyanlarca bu lk, "izah edilmesi zor, fakat inanilmasi gereken bir sir" olarak formle edilmistir. Drt Incil'de de Tanri'nin birligi, yceligi, sonsuz gc, yaraticiligi vardir. Indiler, Tanri'nin varligi konusunda ayrintili bilgi ve dsnceler ileri srmez. Yalniz Tanri' nin nsz-sonsuz oldugundan bahseder. Indilerden mesel Yuhanna Incili, Tanri konusund a yalniz "var idi" der, baska bir aiklamada bulunmaz[396]. Bununla beraber bu dur um, Tevrat'ta da yledir. Hiristiyan inancina gre "Baba" olarak nitelendirilen Tanri, nurdur; Isa da onun og ludur. Tanri , Isa'nin sahsinda insan ile birlesmistir. Isa'nin bedeni insan, ru hu tanridir. Onda tanrilik bir z vardir. Insani Tanri ile birlestiren, sevgidir. Tanri, insani dem'den beri devam edip gelen asl sutan kurtarmak iin oglunu gndermisti r. O da armihta kendini feda ederek insanligi kurtarmistir. [397]

b- Ogul (Isa Mesh): Baba, Ogul, Kutsal Ruh birbirinden farkli olarak telfi edilmistir. Aralarindaki mn asebet, 381'de Istanbul'da toplanan konsilde syle aiklanmistir: Tanri Baba, dogmam is, dogurulmamistir. Oglu Isa ise dogmus, dogurulmustur. Kutsal Ruh, Tann'dan ikm istir. Daha sonra 431'deki Efes Konsili'nde Meryem, Tanri'nin Anasi, Tanri Dogur an (Teotokos); Isa ise gerek bir tanri, ilh-beser iki tabiata sahip bir insan ve Bab a ile ayni cevherden kabul edilmistir. Kadiky Konsili'nde ise (451'de) Isa'da bir sahisda ayri iki tabiatin bulundugu, Bakire Meryem'in, Baba'si tarafindan ilh, ana si bakimindan beser Isa'yi dogurdugu karar altina alinmistir. Ancak bu karara Isa 'da tek tabiat bulundugunu, yani onda ilhi tabiatla beser tabiatin birlestigini sa vunanlar itirazda bulunmus ve daha sonra bu grs taraftarlari Monofizit olarak adla ndirilmistir. Bazilari, zellikle Hicaz Blgesi Hristiyanlari, teslisi, iinde yine Isa bulunmakla b eraber, Kutsal Ruh'un yerine Meryem'i koyarak kurmuslardir. Hiristiyanlikta Isa ve Meryem konusunda yazilanlar; "Kris-toloji" ve "MariyolojI" diye adlandirilan iki ayri bilim dalinin olusmasina yol amistir. IncIllere gre Isa konusu islenirken, onun sahsiyetiyle ilgili tartismalara yolaaca k Incil ifade ve deyimlerine; ayrica Pavlus'un Isa'nin lm, dirilmesi ve tanriligiyl a ilgili grslerine de temas edilmisti. Btn bunlara Isa'nin dogumu, hayatindaki olagans t olaylar, mu'cizeler de katilabilir. Bylece "Allah'in Oglu" deyimiyle baslayan ge lisme, onun tanri kabul edilmesine kadar varmistir. Pavlus, Hiristiyanligi, merkezi Isa'nin insani kurtaran lm olan bir sir dini haline getirmistir (Eski Yunan'daki gibi). Bu yeni grste Isa, ilk sakirtlerinin grdg gibi, yalniz tarih bir insan olarak degil, len, di-rilen ve gklere ykselen Rab (Kyrios) ol arak tasvir edilmistir. Bu "Kyrios" terimi, Hiristiyan teolojisine gre hem muallim , hem ilh Rab, hem de kral anlamlarini iinde bulunduran btn seref unvanlarini ifade e der. "Kyrios" lakabi, Isa'ya yneltilen dualarda byk bir nem tasir. Dolayisiyle eskid en beri Hiristiyanlar, ilh Rab olarak kabul ettikleri Isa Mesh'e dua veya onun adiy le Tanriya niyaz ettiler.

Hiristiyanlikta Isa," insan seklinde bir ilah"tir. Allah, Isa'da beden-lesmistir . Baba Allah, insanlara, sevgi ve merhametini gstermek iin, Isa Mesih suretinde ya klasmis ve aralarinda yasamistir. Bylece Allah'in inayeti, insanlara Isa Mesih va sitasiyle erismistir. Isa'ya tapinmak, ona kul olmak, Baba Allah ile temas kurma ktir. nk o, Baba ile ayni cevherdendir ve Baba gibi mkemmeldir. O, gerek Allah'dir. nk , esitli mucizeleriyle, lmesi ve sonra dirilmesiyle "Tanri" oldugunu gstermistir. A llah'in ogludur. O, ayni zamanda gerek insandir. Bir insanin tanrilastirmasi; peygamberde grlen mu'cizelerin Allah'a degil de o ins ana verilmesinden kaynaklandigi gibi, tarihte benzeri grlen olaylardan da etkilenmi s olabilir. [398]

c- Kutsal Ruh: Hiristiyanlikta teslisin nc unsuru, Kutsal Ruh'tur. 381 tarihinde Istanbul'da toplana n konsilde Kutsal Ruh'un Baba ve Ogul gibi tanri olduguna karar verilmistir. Kat oliklere gre Kutsal Ruh, hem Baba hem de Ogul'dan ikar. Ortodokslar ise Kutsal Ruh 'un Ogul yoluyla Baba'dan iktigina inanirlar. Kutsal Ruh, Baba ile ayni cevherden, fakat ayri bir mahiyet olarak kabul edilmekt

edir. Baba'nin btn kudret ve iradesini kendinde tasimaktadir. Baba, Ogul ve Kutsal Ruh, tek bir cevherde toplanmis ayri sahistir; hepsi de ebeddir.

Kutsal Ruh, Isa'nin vaftizinde, onun tanriligini aiga vurmak iin bir gvercin seklin de zerine konmustur. Kutsal Ruh, Allah gibi her yerdedir. Fakat o, ldrc gnahlardan uza olan inanmislarin iinde oturmaktadir. Kutsal Ruh, iyi dsnceler verir; tevbe, dua v e niyaz gretir. Sembol, beyaz gvercindir. Kutsal Ruh, vaftiz ile insana gelir. Baba 'dan ikan, Ogul'da btn dolulugu ile duran ve Ogul'dan Insanlara verilen Ruh Allah'ti r. Fail ve messir Allah, budur. Baba btn islerini bu Mukaddes Ruh ile yapar ve daim a onunla kudretini gsterir. Kutsal Ruh, azizlere ve iyilere peygamberlerin ve hav arilerin seslerini ilham eder. Kilise'yi Allah'in nimeti ve armaganlariyle doldu rur. Kilise'yi hatalardan o korur. Sonu olarak Hiristiyanlikta Baba Allah, yaratici; Isa Mesih, kurtarici ve Kutsal R uh da takdis edicidir. [399]

4- Inciller "Incil", kelime olarak mjde, iyi haber anlamina gelir. Inciller, Hiristiyan Kutsa l Kitabi'nin (Kitb-i Mukaddes: Bible. Yunanca Biblia: Kitap) bir blm olan Yeni Ahit' te bulunur. Diger blm, Eski Ahit adini alir. Hiristiyanlar, bir baska dinin (Yahud iligin) kutsal kitabina kendi kitaplari iinde blm olarak yer veren tek rnektir. Anca k Hiristiyanlarin elindeki Eski Ahit, Tanah'in Yunanca'ya Yetmisler evirisi olmak la beraber, iindeki kitap sayisi ayni degildir. Eski Ahit, 39 kitaptan ibarettir. Yeni Ahit ise 27 kitap ihtiva eder. Dolayisiyle Hiristiyan Kutsal Kitabi toplam 66 kitaptir. Yeni Ahit'te 4 Incil, 21 mektup, Resullerin Isleri ve Vahiy vardir. Bunlar III. Yzyildan sonra Yunanca yazilan 27 kitaptir. Yeni Ahid'e giren bu kitaplarin havar ilerden geldigi ve sahh oldugu kabul edilmektedir. Bununla beraber Inciller'in Hz. Isa'nin eseri olmadigini, sonradan ve ihtiyaca gre yazildigini, Isa'nin dsncelerin den uzaklasildigini ileri srenler de bulunmaktadir. Ayrica, Inciller'de, Isa'nin sylediklerinin tamami yeralmadigi gibi, Isa'ya ait olmayan bazi fikirlerin de yer aldigini kabul eden Hiristiyanlar ve hatt Hiristiyan din adamlari vardir. Gnmzde Inc iller'in, Kur'n gibi degil, Hadsler gibi dsnlmesinin gerektigini dile getiren Hiristi yan din bilginleri ve yazarlari bulunmaktadir.

Hiristiyan Kutsal Kitabi'nin her iki ana blm iin Kilisece sahh (kanonik) grlmemis meti ler bulunmaktadir. Bunlara apokrif metinler denilir. Apokrif metinler zerinde teo loglar ve mezhepler arasinda tartismalar vardir. Eski Ahid'in Yunanca'ya Yetmisl er evirisi'ndeki bazi yazilar, Yahudilerin Kutsal Kitabina tahminen M.S. II. Yzyil da Yavne'de (Jamnia) toplanan konsilce dahil edilmemistir. Asagi yukari M.. 300-M S. 100 yillari arasindaki Yahudi hayat ve dsncesi yaninda, ayni zamanda Hiristiyan ligin baslangi yillari hakkinda da bilgi veren bu yazilardan hangilerinin Hiristi yan Kutsal Kitabi'na (Eski Ahid kismina) alinabilecegi konusunda ilk Kilise yetk ilileri arasinda fikir ayriliklari srp gitmisse ,de, bunlardan bir kismi Vulgat'a (Jerome tarafindan, tahminen 4O4'te, Papa Damasus'un emriyle Hiristiyan Kutsal Ki tabi'nin Latince'ye evirisi) alinmis ve sahih grlmstr. (Bu yazilarin listesi daha nce Yahudi Kutsal Kitabi Tanah tanitilirken verilmisti). Protestan liderler, bunlarin okunmasinda fayda bulunmakla beraber, onlardan bir doktrin ikarilamayacagini iler i srmslerdir. Trent Konsili'nde (1548 yilinda) bunlarin sihhati yeniden vurgulanmi stir. Yeni Ahid'in apokrifleri, bazisi ikinci yzyila kadar geri giden yazilardir. Isa v e diger Yeni Ahit sahsiyetleriyle alkali bu yazilar, Yeni Ahid'e dahil degildir. Bunlar, kanonik olmamakla beraber, halk seviyesinde ilk Hiristiyan hayat ve dsncesi ni aksettirmeleri bakimindan nemli bulunmaktadir. Bu yazilar, drt gruptur:

1- Inciller: Bunlardan "Ibranlere Gre" ve "Tomas Incili" gibi bir kismi, ilk sifah gelenegi ihtiva eder. Digerleri, Isa'nin ocuklugu ve hayati ile ilgili daha fazla bilgi edinmek gayesiyle umm arzu zerine yazilmistir. Bunlara "Tomas'm ocukluk Incili ", "Nikodemus Incili", "Protoevangelium", "Marangoz Yusuf'un Tarihi" misal olara k verilebilir. 2- Petrus, Pavlus, Yuhanna gibi ilerigelen kimselerin yaptiklarini anlatan "Resu llerin Isleri". 3- Mektuplar: Isa ile Abgar'in haberlesmesi, Pavlus'un kayip mektubu, Lentuluus' un Mektubu gibi. 4- Vahiyler: Petrus'unki gibi. [400]

a- Drt Incil Drt Incil; Matta, Markos, Luka ve Yuhanna Indileridir. Bir takim ayriliklara ragm en, ilk Incil arasinda benzerlik bulundugundan bunlara Sinoptik Inciller denilir. Sinoptik Indilerin 60-85 yillari arasinda yazildigi dsnlmektedir. Drdnc Incil olan Yuh anna Incili ise 100 yilindan sonra yazilmis olup ilk Incil'in yorumlarini da ihti va etmektedir. Metin arastirmalari sonucu ogunlugu olusturan bir kisim bilgin, en eski Incil'in Markos Incil'i oldugu kanaatine ulasmistir. Matta daha sonradir. Luka Incili, il k iki Incil'e dayanmaktadir. Ancak Incil'in de ele gememis ramca bilinmeyen bir Inc il'e dadandigi kabul edilmektedir. Hz. Isa'nin, M.. 6 veya 4 yilinda dogdugu, vaft izinin 28, hizmetinin baslamasinin 30 ve armih olayinin 33 yasinda iken oldugu gznnde bulundurulursa, eldeki en eski Incil'in ondan en az 30 sene sonra yazildigi anl asilmaktadir. Hz. Isa'nin sakirtleri arasinda okuma yazma bilenler yok denecek kadar azdir. In dilerde verilen bilgiler, agizdan agiza nakledilen rivayetler halindedir. Indiler in yaziya geirilmesi konusu, bilinmeyen noktalari ok olan bir konudur. Eldeki Indi lerde Hz. Isa'nin onlari yazdirdigini belirten ifadelere rastlamak zordur. Geri "b ana verdigin szleri onlara verdim" (Yuhanna 17:8,14) gibi aiklamalar vardir. Ancak Indilerin nasil yazildigi konusunda netlik yoktur. Bazi kaynaklarda ilk Hiristi yanlarin IncIlleri bulundugu kaydedilmektedir. Bu Incler, Yahudiler ve Romalilari n takibi dolayisiyle, yazarlarinca korunmak iin bazi yerlerde saklanmis veya ele geirilerek yok edilmistir. Bugnk Indilerin bilinmeyen kaynaklarinin bunlar arasinda bulundugu ileri srlmektedir.

Sonraki Indilerin yazilmasinda; szl gelenegin tesbit edildigi, nceki bazi Indilerde n faydaianildigi yolunda iddialar varsa da bu konuda kesin bir kanaata ulasilamam aktadir. Ancak bazi Hiristiyan kaynaklarinda bu Incil metinlerinin veya drt defa de gistirildigi de aiklanmaktadir. Bu, daha nce de temas edildigi gibi, ilk Hiristiya nlarin arasinda ikan fikir ayriliklari dolayisiyle olmustur. Onlar, kendi grslerini desteklemek veya inanmayanlari ikna etmek iin byle bir yola gitmislerdir. Ayrica Indilerin yazilmasinda belirli llerin olmadigi, bunlarin kontrol edilmedigi, her nne gelenin Incil yazdigi ve bylece yz civarinda Incil'in ortaya iktigi ileri srlen grsler endir. Eldeki drt Incil, bu yz kadar Incil arasindan birbirlerine en yakin bulunar ak seilmis ve bunlarin sahh oldugu, Kutsal Ruh'un himayesi altinda yazildigi kabul edilmistir. Kilise, ayrica Pavlus, Petrus, Yuhanna, Yakub ve Yahuda'nin mektupl arini, Resullerin Isleri (tahminen Luka'nin) ve Vahiy (Yuhanna'nin vahyi) kitapl arini da sahih sayarak hepsini Yeni Ahid'e dahil etmistir. Kilise'nin sahih saymayarak Yeni Ahit disinda biraktigi Indiler ve yazilar arasi

nda Ebionitlerin Incili ve Barnaba Incili meshurdur. Bu Indiler; Allah'in birlig ini, Hz. Isa'nin Allah'in kulu ve resul oldugunu, ilh olmadigini, armiha gerilenin o olmadigini ve Hz. Isa'dan sonra bir peygamber gelecegini bildirmektedir. Bunla rda verilen bilgilerle Kur'n'da verilen bilgiler arasinda uygunluk grlmektedir. [40 1]

b- Yeni Ahit'in Yazilisi ve Muhtevasi Hakkinda Grsler

Kilise, Inciller yaninda, bir kisim mektup ve kitaplari da Yeni Ahit adi altinda toplayarak kesin bir kutsal metin bulunmamasi eksikligini gidermek istemistir. A ncak bunlar, bizzat Hz. Isa'nin syleyip yazdirttigi szler degildir. nk o, rmca konusma ta idi. Halbuki Yeni Ahit metinleri Yunanca'dir (Eldeki en eski Yeni Ahit metinl eri Yunanca'dir). Inciller, belirli bir senetle Hz. Isa'ya dayanmamaktadir. Mesel Luka, Incili'nin basinda Teofilos adli bir dostuna hitap eder, onun iin yazdigini aiklar[402]. Bu y azilar, tabi ki Hz. Isa'ya degil, Luka'ya aittir. Hatt metin incelemeleri sonucu, e n kuvvetli Incil olarak kabul edilen Luka Incili'nin bazi blmlerinin ona ait olmadi gi da ortaya ikmistir. Simdi Yeni Ahid'i olusturan kitaplarda eliski gibi grnen ve farklilik gsteren hususl ardan birka misal olarak verilecektir: 1- Hz. Isa'nin nesebi, Luka Incilinde Matta Incilinden farkli anlatilir. Meryem' in kocasi Yusuf, Luka'ya gre Heli'nin, Matta'ya gre Yakub'un ogludur (Bkz. Luka ll i:23; Matta I: 16). 2- Markos Incili'nde "Incil", Allah'a ("Allah'in Incili" seklinde), Pav-lus'un R omalilara mektubunda Hz. Isa'ya nisbet edilir ("Oglumun Incili" seklinde) (Bkz. Markos 1:14; Romalilara 1:8-10). Ayrica, ayni Markos Incili'nde bir yerde "Isa M esih'in Incili", diger bir yerde de "Allah'in Incili" denilmektedir (Bkz. Markos 1:1; 1:14). 3- Luka Incili'nde bir yerde "Kurtaricim Allah", diger bir yerde de "Kurtarici R ab Mesih" denilmektedir (Bkz. Luka 1:47; 11:11). 4- Hz. Isa iin sik sik hem "Allah'in oglu", hem de "Yusuf oglu", "Davud oglu", "de m oglu" deyimleri kullanilmaktadir. 5- Bir Incil'de bulunan bilgi, tekinde yoktur. Bazen bir bilgi, drt Incil arasinda sadece bir tanesinde bulunup tekilerde bulunmaz. Bazen de Incil'de yeralan bir bi lgi, drdncsnde yeralmaz. Mesel Hz. Isa'nin Vaftizci Yahya tarafindan vaftizi Matta, M arkos ve Luka'da mevcut iken Yuhanna'da yoktur (Bkz. Matta Ili: 3-17, Markos I: 9-12, Luka III: 21-22, 4:1). 6- Ilk Incil'e gre Hz. Isa'nin esas memleketi Galile, Yuhan-na'ya gre Yahudiye'dir (Bkz. Matta XIII: 54-58, Markos Vl:4, Luka IV:29 Yuhanna IV:3, 43-45). Matta ve Luka'ya gre Isa Bethlehem'de dogmustur (Bkz. Matta ll/1;Luka IV/4,15). Markos ve Yuhanna'da bu konuda bir aiklik bulunmamaktadir ve Isa'nin Galile'den geldigi bel irtilmektedir (Bkz. Markos 1/9; Yuhanna VH/42). 7- Matta'ya gre orulu olup Hz Isa'ya soru soranlar Yuhan-na'nin talebeleri, Markos 'a gre Yazicilar ve Ferislerdir (Bkz. Matta IX: 14, Markos II: 18). 8- Hz. Isa ErIha memleketinden iktiginda, kendisine Matta'ya gre iki, Markos'a gre bir kr, gzlerinin ailmasi iin basvurmustur (Bkz. Matta XX:30, Markos X:46).

9- Matta ve Markos'ta Hz. Isa'nin grevi Vaftizci Yahya hapse atildiktan sonra, Yu hanna'da ise hapisten nce basladigi kaydedilmektedir (Bkz. Matta IV:12-17, Markos 1:14-15, Yuhanna Ili: 22-26, IV:1-3). 10- Havarilerden Isa'yi ele verecek kimsenin tarifi Indilerde farkli olarak zikr edilmektedir. Bu, Yuhanna Incilinde Isa'nin lokmayi batirip kendisine verdigi ki msedir; diger Inciller'de ise eli Isa'nin eliyle beraber sofraya uzanan kimsedir (Bkz. Yuhanna XIII: 26, Markos XIV: 20; Matta XXVI: 23 Luka XXII: 21) 11- Kuds'e giderken Hz. Isa'nin sipaya binmesi, bindirilmesi seklinde birbirine t ezat teskil eden ifadeler yaninda, konuyla ilgili farkli anlatimlar gze arpmaktadi r (Bkz. Markos Xl:7; Matta XXI: 5; Luka XIX: 30-35; Yuhanna Xll:14). 12- Zebedi'nin zevcesi Meryem'in Mesih'e gelmesi konusu, Matta ve Markos'ta fark li bir sekilde anlatilmaktadir. Luka ile Yuhanna Indilerinde ise bu konuda bir s ey yeralmamaktadir. (Bkz. Matta XX: 20-22; Markos X:35-40). 13- Matta'da Yahya'nin (Hz. Yahya) bir yerde ekirge ve yaban baligi yedigi, bir b aska yerde de yiyip imedigi sylenmektedir {Bkz. Matta lll:4; XI: 18-19). 14- Inciller'de Tanri'yi grme konusunda farkli, birbiriyle elisen aiklamalar bulunm aktadir (Bkz. Yuhanna V: 37, XIV: 7-9; Matta XVIII: 1-14; Markos IX: 1-8). En kuvvetli Incil sayilan Luka Incilinin yazari, Pavlus'un talebesi-dir ve ha varilerden degildir. Luka, Incili'ni Pavlus'un telkinleri dogrultusund a yazmistir. O, Incilini, diger Indileri inceleyerek yazdigini en basta sylemekte dir. Ancak diger Indilerle Luka Incili arasindaki farklar gznnde bulundurulursa, ya onunki veya digerlerininki dogru degildir. Digerlerine bakildiginda, onlarin bi rbirleriyle ve kendi iinde eliskiler, tutarsizliklar, farkli aiklamalarla dolu oldu gu, bazen birinde bulunan bir anlatimin tekinde bulunmadigi gze arpmaktadir. Btn bunl arin yaninda onlarin muhteva ve ifade tarzi bakimindan insan eseri oldugu, yazar in kendi grslerini aksettirdigi ilk bakista anlasilmaktadir. Bu gibi eliskilerin ve farkliliklarin Allah'a nisbet edilen bir kitapta bulunmaya cagina ve bir peygamberin kendini tanrilastirip Tanri'yi da in-sanlastirmayacagi na gre, Hiristiyan Kutsal Kitabi'nin sonradan ve insan tarafindan yazildigi, fark li sekillerde yorumlandigi ve degisiklige ugradigi anlasilmaktadir. [403]

5- Kilise ve yinler a- Kilise Kilise, Yunanca "eklesya" (ecclesia) kelimesinden gelmektedir. Bu kelime, meclis , cemaat anlamindadir. Sonralari ibadet yeri iin de kullanilmistir. Isa'nin yolun u benimsemis olanlarin bir yerde meydana getirdigi topluluk, "Kilise" diye adlan dirilmistir. Ilk Hiristiyanlarin ibadet ettikleri ayri bir yer yoktu. Onlar, uygun yerlerde t oplaniyorlardi. Daha sonra bu toplanmalar, Kilise zel mlkne kavusunca Kiliselerde oldu. Nihayet IV. Yzyilda ma'betli devre baslamis ve Hiristiyanlar Kilise adini verdikleri yapilarda ibadetlerini yapma imkni bulmuslardi. Hz. Isa'ya gre 12 Havari, baslayan yeni devrenin ilk nvesiydi. Onlarin lideri Petr us'tu. Petrus, Isa'nin armihta lmesi ve tekrar dirilisinden sonraki Pentakost gn, Kut sal Ruh'un Kuds'te ilk Hiristiyan toplulugu zerine dklmesi sonucu meydana gelen Kili se'nin basi oldu. O gn, onlar, esitli dilleri konusur olmuslardi. Cemaata 3.000 ki si katildi. Ilk Kilise, Kutsal Ruh vasitasiyle ilh gle dolmustu. Bylece Kilise'nin, I

sa'nin beden hatirasiyle degil, ma'nev varligiyle btnlesmis oldugu kabuf edilmisti. O gnden sonra Isa'nin Kilise'de hazir bulunduguna inanildi. Pavlus, nce kati bir Hiristiyan dsmani iken, 32 yilinda Sam yolunda Isa'yi ma' nen grdgn iddia ederek Hiristiyan oldu. Daha sonra Hiristiyanligin Yahudi olmayanlar arasinda yayilmasinda byk rol oynadi. Basta Petrus ve Pavlus, ilk Hiristiyanlar, e sitli yerlere giderek oralarda cemaatlar olusturdu. Bu cemaatlar, din yin ve trenler i, ibadet islerini yrtmek zere birer idareci seti; bu idareciler, ruhban sinifinin b aslangici oldu. Petrus ve Pavlus, Roma'da ldrld. Onlarin mezarinin Roma'da bulunmasi, Roma Kilisesi' nin btn Hiristiyanligi temsil ettigi iddiasina yolati. Bu sirada mahall Kiliseler de kurulmustu. Grs ayriliklari ortaya ikti. Konstantin, IV. Yzyilda Hiristiyanliga ser bestlik taniyip grs ayriliklarini gidermek istedi. Bylece konsiller devresi baslami s oldu. 325'de Iznik'te toplanan konsilde, Isa'nin mahluk oldugunu savunan Aryslere karsi, I sa'nin tanriligini, Baba'nin Oglu olarak onunla ayni cevherden geldigini ileri sre nlerin grs kabul edildi. 381'de Istanbul'da toplanan ikinci Konsilde Kutsal Ruh'un da Baba ve Ogul'la ayn i cevherden oldugu, bundan dolayi onun da ilah sayilmasi gerektigi kararlastiril di. 431'de Efes Konsili'nde, Bakire Meryem'in Tanri'nin Anasi oldugu, Mesh'in gerek bi r tanri ve iki tabiata sahip bir insan oldugu kararina varildi. Ancak bu konsild e Isa'nin insanlik ve tanrilik unsurlarinin birlesme konusu halledilemedi. Bunun iin 451'de Kadiky Kon-sili toplandi. Bu konsilde Isa'nin iki tabiata (insan ve ilh) s ahip olma konusunda nceki konsilde halledilemeyen hususlara yeni aiklamalar getiri lerek karar altina alindi. Ancak Isa'da insan ve ilh iki tabiatin birlestigini savu nanlar (Monofizitler), bu konsilde alinan kararlari kabul etmediler ve ayrildila r. Bylece Hiristiyan dnyasinda ilk cidd blnme ortaya ikmis oldu. Her Kilise, kendinin hakli oldugunu, geleneginin havarilere dayandigini ileri sryor ve kendi din konular ini halletmek iin zel konsiller (sinod'lar) olusturuyordu. Kadiky (Kalkedon) Konsili'ni digerleri takip etti. 869'da Istanbul'da yapilan 8. Konsil'de Kutsal Ruh'un kimden iktigi ve Roma Kilisesi'nin otoritesi gibi konular tartisildi. Bu tartismalar, Dogu ve Bati Kiliselerinin ayrilmasina yolati. Zaten asirlarca dogu ile bati arasinda stnlk, yin ve ibdet usul ile doktrinde gerginlik var di. Nihayet 1054'te Roma Papa'sinin Istanbul Patrigini afaroz etmesiyle kesin blnm e ortaya ikti. Dogu Kilisesi Ortodoks, Bati Kilisesi de Katolik adini aldi.

XVI. Yzyilda Bati Kilisesi kendi iinde bir defa daha blnd. nk reform hareketleri basl sti. Bunun sonucu Protestanlik ortaya ikti. Bylece esitli Kiliseler dogdu. Her Kili se, bir mezhep grns kazandi. [404]

b- Ibadet ve yinler ba- Ibadet Hiristiyanlikta ibadet, kiliselerde cemaatla ve papaz nezaretinde yapilir. Bunun la beraber ferd dua ve "oru" da vardir. Kilisenin sembol, "ha"tir. Hiristiyanlar, esit li vesilelerle ha ikarirlar. Ibadete agri, anla olur. Ibadetler; gnlk, haftalik ve yil liktir. 1- Gnlk Ibadet: Ibadet, ncedeo gnde yedi defa yapilmakta iken, sonralari sab ah, aksam olmak zere ikiye indirilmistir. Kilise, toplu ibadetleri ferd ibadetten s

tn grdg iin, mecbur olmasa da, sabah ve aksam ibadeti papaz nezaretinde kilisede yapil r. Ibadet saatleri, iklime ve hayat sartlarina gre ayarlanir. Bu ibadetlerde Hiri stiyan Kutsal Kitabi'ndan paralar okunur. Ayrica ilhler sylenir. 2- Haftalik ibadet: Pazar gn, sabah ve aksam olmak zere iki vakitte yapilir. Pazar gn yapilan ibadetin Hiristiyanlar iin byk nemi vardir. Her Hiristiyan, Kiliseye, temiz olarak gelmeye itina gsterir. Bu ibadete katilmak, Katoliklerde mecbur, digerle rinde farklidir. yle mezhep vardir ki senede birka defa Pazar ibadetine katilmayi yeterli grr. Bunu Kilise'ye bagliligin bir isareti olarak kabuf eder. nk he r Hiristiyan, bir Kiiise'ye kayitlidir.

Hiristiyanlikta Pazar Gnne verilen nem, bu gnn Hz. Isa'nin dirilis gn olarak kabul edi mesinden kaynaklanir. Pazar Gn, Ekmek-Sarap yni (Evharistiya) ile Isa'nin ma'nev vcudu na istirak edilmis olunacagina inanilir. Bu ibadet, mutlaka kilisede ve papaz nez aretinde olur. Pazar ibadetinde Hiristiyan Kutsal Kitabi'ndan paralar okunur, ilhler sylenir, dua e dilir, vaazlar verilir. 3- Yillik Ibadet (Noel, Epifani, Paskalya, Ha Yortusu, Meryemana Gn): Bayram ve anma gn seklindedir. Kilise yili, normal yildan farklidir. Bazi bayramlarin gn sabittir, bazilari her yil yeniden tesbit edilir. Mesel Noel sabittir; Paskalya ise 22 Mar t-19 Nisan arasinda bir Pazar Gn yapilir ve hersene yeniden tesbit edilir. Kilise yilinda genellikle drt devre bulunur: 1- Advent devri: Isa'nin dogum gnn hazirlayan drt haftalik bir tevbe zamani, 2- Noel devri : Isa'nin dogum gn, 3- Byk Paskalya Oru Hazirligi, 4- Paskalya devri. Yillik ibadetlere birka misal: Noel : Isa'nin dogusunun hatirasina yapilan bir bayramdir. Hiristiyanligin ilk yzy ilinda byle bir gelenek yoktur. Bu, IV. Yzyilda baslamistir. Isa'nin dogumunun kut lanmasi Bati'da 25 Aralik'ta, Dogu ve Ermeni Kilisesi'nde 6 Ocak'tadir. Noel, 24 Aralik aksami Hiristiyanlarin kilisede yinle ve evlerinde yaptiklari kutsal gece eglencesiyle baslar. 25 Aralik sabahi ise, kilisede senlikler yapilir. Ikinci b ayram gn olan 26 Aralik'ta genellikle misafirler agirlanir, ziyafetler verilir, ha staneler ve kimsesiz ocuklar ziyaret edilir.

Ilk Noel, 336'da, Roma'da, kutlanmistir. Aslinda Isa'nin dogum yili ve gn kesin ol arak bilinmemektedir. Hiristiyanlar, Romalilarin Iran'dan aldiklari Mitra Dini'n deki lmsz Gnes Tanrisi'nin dogum gn bayramini Isa iin kullanmaya basladilar. Bu putper st Roma bayrami, 21-31 Aralik tarihleri arasinda kutlaniyordu. Aziz Nikolas ile. "Noel Baba" arasinda bir ilgi olmadigi gibi Milad takvim yili baslangici olan yi lbasi ile Noel Bayrami'nm da bir ilgisi yoktur. Noel Baba, Noel gecesi ocuklara h ediyeler dagittigina inanilan efsanev bir kisidir; gerek bir sahsiyet degildir. Bu gn kutlanan Noel gecesiyle ilgili olarak yapilan amli, eglenceli uygulamalar, din o lmaktan ikip tamamen folklorik bir mahiyet almistir. Hiristiyanlikta Noel, belli bir tarihin yildnm olmaktan daha ok, insanlara bir "Isik " getiren "Tann'nin Oglu"nun, yeryznde Tanri'nin ci-simlesmis bir sekli olarak grnme sidir. Noel ile ilgili ve onun devami olarak kutlanan diger bir Hiristiyan bayrami Epi fani'dir (Epiphanie). Bu kelime "grnme", "beliris" anlamindadir. Soylulara,

obanlara ocuk Isa'nin grnmesidir. Baslangita bu bayram, Noel'inkine baglanmisti r. Sonradan kutlanma gn ve sekillerinde Kiliseler arasinda ayriliklar olmustur. Ba ti'da, Noel 25 Aralik'ta, Epifani 6 Ocak'ta; Dogu Kiliseleri'nde, Gregoryen Erme ni Kilisesi'nde, Noel ile Epifani, baslangita oldugu gibi, birlikte 6 Ocak'ta kut lanmaktadir. nceleri bu bayram, Isa'nin Betlehem'de {Beyt Lahim), rdn nehrinde v aftiz esnasinda, Kana'da bir dgnde kendini gstermesi, "Tanriligini aiklamasi" h atirasina kutlanmistir. Daha sonra Isa'nin vaftizinin hatirasina kutlanan bir ba yram olmustur. Bu, Isa'nin dogumunu, snnetini ve "Tanriligini" da hatirlatmaktadi r. Aslinda Hiristiyanlik ncesi dnemlere, eski inan ve kltrlere ait ve onlarin karakteris tigi olan len ve dirilen tanri bayramlari, kutlamalari Hiristiyanliga da gemis; Hi ristiyan bir sekle brnmstr. Paskalya : Ibrance geis anlamina gelen "pesah", Yunanca "paskhalia"dan gelir. Hiri stiyanligin ilk devirlerindeki Yahudi Pesah bayramina denk olan bir bayramdir. O zaman Hiristiyanlar, Isa'nin Pazar Gn dirilisini her Pazar kutlarlardi. Kilise tes kilatinin yerlesmeye basladigi sirada kiliselerde zel bir Paskalya gn kabul edildi. Paskalya en byk Hiristiyan bayramlarindan biridir. Paskalya, Dogu Kilisesi Iin ok nem lidir. Insani ebed lmden kurtaracagina inanilan Isa'nin yeniden dirilisi olayi Kili se'nin ve her insanin hayatinin merkezi sayilmaktadir. Ortodokslar ile Katolikle rin Paskalyalari arasinda tarih bakimindan fark vardir. Ha Yortusu; Ha, birbirine dik iki aga ve benzeri seylerden meydana gelen sekle deni lmektedir. Hiristiyanlik ncesi devrelerde de esitli milletlerde ha sembol vardir. Is a'nin armih olayindan sonra ha, Hiristiyanlari diger dinlerin mensuplarindan ayira n bir sembol haline gelmistir. Bu sembol, Hiristiyanlara Isa'nin armihta ektigi aci lari ve lmn hatirlatmaktadir. Bu ani hatirlamak iin Hiristiyanlar (Protestanlar hari) a semboln kiliselerinde, mezarlarinda, yol kavsaklarinda, zerlerinde bulundurmaktadi r. Konstantin zamaninda Isa'nin armiha gerildigi agalarin bulundugu (326 yilinda) savunulmus ve bu olayin hatirasina, bir bayram baslatilmistir. Ortodoks hainin ko llari genellikle birbirine esittir, Latin (Katolik) hainin alttaki kolu digerlerin den uzundur. Meryemana Gn : Meryem'in gnahsizligini, lekesizliglini, ahlkliligini ve iffetini ta nitmak iin Roma'da 1477'de baslatilan bir anma gndr. Advent devresine dahil oldugund an anilma gn yildan yila degisir. Protestanlar hari, Katolik ve Ortodoks Kiliseler, Meryem'e byk saygi duyarlar; ona z el dualar, bayramlar ve ilhler tahsis ederler. Isa gibi Meryem'in de gnahsiz oludug unu kabul ederler. [405]

bb- yinler (Sakramentler) Kilise, mensuplarina, Isa tarafindan konuldugunu aikladigi yedi "sakrament"! bild irdi ve onlardan buna uymalarini istedi. (Sakrament, kutsal sey, yin anlamina gel ir.) Zamanla sakramentler konusunda ihtilaf ikti. Kiliseler birbirinden ayrildikta n sonra, kabul edilen sakramentle-rin sayisinda grs ayriliklari oldu. Katolik ve O rtodokslar, yedi sakrament kabul etti. Gregoryen Ermeniler, bunlardan altisini; P rotestanlar ise iki tanesini benimsedi. Unitaryenler ve Kuveykirlar (quakers), T anri ile insan arasinda hibir seyi kabul etmemekte ve bunlarin hepsini reddetmekte dir. Bu sakramentler sunlardir: 1- Vaftiz (bapteme batem) : Sakramentlerin ilki vaftizdir. Hiristiyan olmak da , bir Kilise'den digerine gemek de vaftizle olur. Vaftiz olmak, Hiristiyan olmanin ilk sartidir. Vaftiz yini, Baba, Ogul, Kutsal Ruh adina yapilir ve Hz.Isa tarafi ndan konuldugu kabul edilir. Vaftiz, Isa'nin ma'nev vcuduna istirak edisi, Kutsal

Ruh'la yeniden dogusu ifade eder. Asl suun vaftizle giderilebilecegine inanilir. V aftiz, Yunanca suya batirmak anlamina gelir. Vaftiz, kilisede yapilir. Kilisele r arasinda vaftiz uygulamasi farklidir. Suya daldirmak, batirmak, su sepe-lemek ve su dkmek gibi esitli yollarla vaftiz yapilabilir. Vaftiz yapilacak olanin yasi Kiliselere gre degismektedir. Genellikle kk yaslarda yapilir. Vaftizsiz lenin asl sut n temizlenmedigi iin, gnahkr ldg kabul edilir. Bunun iin herkesi vaftiz etme, bir ideal olarak, bir "sevap unsuru" olarak grlr. 2- Ekmek-Sarap yini (Euchahsie: Evharistiya: karist) : Bu yin, Hiristiyanlikta nemli sakramentlerden ikincisidir. Evharistiya, armiha gerilmeden nce Hz. Isa'nin havari lerle yedigi Son Aksam Yemegi'nin hatirasidir. Incillere gre, son aksam yemeginde Hz. Isa, ekmegi bld, paraladi; bu benim etimdir diyerek havarilere verdi. Sonra bi r kse iindeki sarap iin, bu benim kanim deyip onlara iirdi. Pavlus, bu olayin yorumu nu yapti. Kilise, onu yn haline getirdi. nce senede bir defa yapilirken, sonra her hafta yapilir oldu.Eski Hiristiyanlar, Evharistiyayi bir esit kurban olar ak grdler. Bugn de kiliselerde yapilan Evharistiya yininde verilen ekmek ve sarap, kurban olarak nitelendirilir. Evharistiya, Pazar Gn kilisede yapilan bir yindir. Bu yinde Kiliseler arasinda, blge ve kltrlerden kaynaklanan, farkli bazi noktalar disinda genelikle ayni seyler yapil maktadir. 3- Kuvvetlendirme (Confirmation: Konfirmasyon): Vaftiz edilen ocugun, takdis edilm is bir yagla, vcudunun esitli yerlerinin yaglanmasidir. Vaftiz yninin kuvvetlendiril mesidir. Bu sakrament, Dogu Kiliseleri'nde vaftizden hemen sonra, Bati Kiliseler i'nde ise daha sonra yapilmaktadir. Vaftizle konfirmasyon arasinda yakin bir ilg i bulundugundan bunlarin arka arkaya yapilmasi tercih edilmektedir. Yaglanmis ocuk, kilisenin bu is iin ayrilan yerine gtrlr. Orada ona Konfirmasyon Ekmeg i yedirilir; yiyemeyecek durumda ise dudagina dokundurulur. Bylece o, kilisenin b ir yesi olur. 4- Gnah Itirafi (Penitence) : Kaybolan vaftiz inayetini yeniden elde etmek iin yapi lan yindir. Gnah isleyen, gnahlarini itiraf eder. Kilise adina affetme yetkisine sa hip papaz, itirafta bulunanin gnahlarini bagislar. Kisi, ne kadar gnahkr olursa ols un, pisman olup tevbe ve itirafta bulunursa, gnahlari affolunur; kaybettigi inaye ti yeniden kazanir. Bazi durumlarda papaz, kefaret olarak, ceza takdir edebilir. 5- Son Yaglama (Extreme-Onction) : Takdis edilen yagin, hem sifa, hem gnahlarin b agislanmasi, hem de rahat lm iin hastalara srlmesi ynidir. 6- Rahip Takdisi (Ordre, Ordo) : Kilise hiyerarsisinin st merhalesinde bulunan diy akos, papaz ve piskoposlarin takdsi ynidir. Bu grevler, sadece tayinle degil, takdis yniyle verilir. Takdis, piskopos tarafindan yapilir.

7- Nikh (Mariage): Katolik Kilisesi'ne gre nikh, Isa ile Kilise arasindaki zlmez ruhan asebetin bir sembol ve bundan dolayi kutsal bir sakramenttir. Bir yn olarak evlili k, iki kisinin anlasmasinin Kilise tarafindan takdis edilmesi ve bu iftin kilis ede mukaddes bir bagla baglanmasidir. Evlilik, Tann'nin meydana getirdigi bir kur um sayildigi iin, ilk aglardan beri kutsal sayilmistir. Evlenme ynleri, genellikle k adinin bagli bulundugu kilisede yapilir. Katolik ve Ermeni Kiliseleri, bosanmaya kesinlikle izin vermez. Ortodoks Kiliselerinde bosanmaya, belirli sartlara bagli olarak izin verilmektedir. [406]

6- Temel Hiristiyan Mezhepleri

Hiristiyanlar arasinda inan, yn gibi konulardaki ihtilaflarin ilk asirlardan itib aren basladigindan ve Kadiky Konsili ile cidd blnmelerin ortaya iktigindan bahse dilmisti. Daha sonra XI. Yzyilda Dogu-Bati kopmasina, XVI. Yzyildan sonra da refor m hareketini digerlerinin takip ettigine temas edilmisti. Bu blnmelerden sonra orta ya ikan belli basli mezhepleri, su sekilde siralamak mmkndr: Katolik, Ortodoks, Prote stan ve Monofizit. [407]

a- Katolik Mezhebi Hiristiyan dnyasinda en fazla mensubu bulunan bir mezheptir. Bu mezhep, kendisini Hz. Isa'nin vekili Petrus'a baglamaktadir. Ruhan reisi Papa'dir. Papa, bugn, ayni zamanda Vatikan Devleti'nin baskanidir. Papa'yi kardinaller seer. Hiyerarside, p iskoposlar ve rahipler kardinallerden sonra gelmektedir. Bu mezhebin baslica zelli kleri sunlardir: 1- Dn baskan, Papa'dir. Papa, Isa'nin vekili, Petrus'un halefidir. 2- Papa, yanilmaz otoritedir. Roma, diger Kiliselerin ruhan merkezidir ve hepsinde n stndr. 3- Kilise, evrenseldir (katolik kelimesi, evrensel anlamina gelir); onun disinda kurtulus yoktur. Kilise, Kutsal Ruh tarafindan sevk ve idare edilmektedir. Inci l'in yorumu Kilise eliyledir. 4- Kutsal Ruh, Baba ve Ogul'dan ikar. 5- Isa'da, Ilh ve insan, iki tabiat vardir. 6- Gelenek kabul edilir. 7- Isa gibi Meryem de gnahsizdir, asl sutan uzaktir. Meryem, Tanri yaninda sefaatta bulunabilir. O, gge ykselmistir.[408] 8- Azizler de Tanri katinda szc olur, sefaatte bulunabilir. Onlarin resimleri ve k utsal emanetlerine saygi gsterilir. Adlarina hemen her gn yn dzenlenir.

9- Insan, asl suun iindedir. Buna karsi ktlge temayl, gnah degildir, gnaha sevkeder h ikarma ok nemlidir. Bunun, gnah ikarma hcresinde, papaza itiraf seklinde olmasi gere kir. Ergenlik agina giren her Hiristiyanin yilda en az bir defa gnah ikartmasi 1215 'de toplanan Lateran KonsiIi'nde karara baglanmistir. 10- Sakramentler, yedi tanedir. Ruhban zmresi evlenemez. Ruhban sinifi disinda o lanlardan evlenenler bosanamaz. Kilisede yapilmayan nikh, sahh sayilmaz. Bosandik tan sonra evlenme zina kabul edilir. Vaftiz, su dklerek yapilir. Vaftiz olmadan len , cehennemlik sayilir. Evharistiya yni'nde ekmege maya katilmaz. Evharis-tiya'da {E kmek-Sarap yni'nde) konfirmasyon, ilk komnyondan sonra herhangi bir vakitte yapilir . 11- Yirmi bir konsil ve kararlarini kabul ederler. 12- Cuma gn et ve yagli yiyecekler yemezler. Bogulmus hayvan etini ve kanini mubah grrler. 13- Son yargi gnn, cenneti, cehennemi ve a'rafi kabul ederler. 14- yin dili Latince'dir (1965'deki II. Vatikan Konsili'nde degisik dillerde yapi lmasina izin verilmistir). [409]

b- Ortodoks Mezhebi Ortodoks, dogru grs/ve inan anlamina gelir. Roma'nin stnlk iddiasina karsi Bizans Patr ikligi, kendisinin dogru yolda bulundugunu, stn oldugunu belirtmek zere bu adi almis tir. 1054'deki Dogu-Bati ayriligindan sonra Bizans, Ortodokslugun merkezi olmust ur. Birbiriyle inan ve ynler bakimindan ortak ynleri bulunan birok Ortodoks Kilise, Bi zans'a bagli idi. 1453'ten sonra Rus Ortodoks Kilisesi, Istanbul Ortodoks Patrik ligyle mcadeleye giristi. Ancak o, 1917'deki Rus Ihtilalinden sonra bundan vazgeti. Rus Ortodoks Kilisesi patriklik halini aldi. Ortodoks dnyasinda drt byk patriklik vardir. Bunlar; Istanbul, Iskenderiye, Antakya ve Kuds'tr. ok sayida mill kiliseler, bu drt patriklige baglidir. Ancak zerk ve kismen zerk Kiliseler de vardir. Monofizit Kiliselerle beraber bu sayilanlar, tek bir " Dogu Kiliseleri" basligi altinda gsterilmektedir. Istanbul Patrikligi; Fener Patr ikligi veya Rum Ortodoks Patrikligi diye de adlandirilir. Ortodokslarin zellikleri, Katoliklerden ve diger Hiristiyan mezheplerinden ayrildi klari noktalar genellikle sunlardir: 1- Ruhan baskanlari Patrik'tir. 2- Papa'nin stnlgn, Isa'nin vekili oldugunu, yanilmazligini kabul etmezler. Kutsal Ru h'un Ogul yoluyla Baba'dan iktigini ileri srerler. 3- Ilk yedi konsili ve kararlarini kabul ederler. Sonraki konsilleri ve kararlar ini kabul etmezler. 4- Ikon'lara genis yer verir, saygi gsterirler (Ikon; Isa, Meryem ve azizleri tas vir eden, zel bir tarzda yapilmis olan, kilise ve evlerde bulunan resimlerdir). 5- Ibadet, her lkenin diliyle yapilir. 6- Halarinin kollari birbirine esittir. Sagdan sola ha ikarirlar. 7- Evharistiya yni'nde ekmege maya, saraba su katarlar. 8- Konfirmasyon, vaftizden hemen sonra yapilir. 9- Papazlar evlenebilir. Kesisler, Piskoposlar ve Patrikler evlenmez. Bosanma, ba zi sartlara bagli olarak vardir. 10- A'rafi kisa bir bekleme yeri olarak kabul ederler. Gnahkr bir kisi, gnah derece sine gre, bir bedel deyerek hatasindan kurtulabilir. [410]

c- Protestan Mezhebi Protestan kelimesi, baskaldiran, itiraz eden anlamina gelir. XVI. Yzyilda Martin Luther (1489-1546), Roma Katolik Kilisesi'nin gnahlari bagislamasi, bunu ml bir kay nak haline getirmesi, Kutsal Kitap yorumu ve hkm ikarmayi kendi inhisarinda tutmasi , yn dilinin Latince olmasi gibi hususlara karsi ikarak ilk itirazi baslatti. Bu iti

tanrilastirmasindan kaynaklanan, asirlarca zmlenememis bir ikis noktasina sahipti. B u iddiayi monoteist gelenekle bagdastirmak gerekiyordu. Ancak bu defa iki tanri o rtaya ikiyordu. Arys (tahminen 250-336), bu eliskiyi gidermek iin, Tanri'nin oglu ol an Isa'nin ezel olmadigini, Baba tarafindan yaratildigini, onun tanriliginin son radan Baba tarafindan bahsedildigini ileri srnce, Iznik Konsili'nde (325 yilinda), Isa'nin Baba gibi ezel ve ona esit, onunla ayni cevherden oldugu karara baglandi (Arys'e, daha sonra Kutsal Ruh'un tanriligini da savunan Athanasyus-tahminen 296 -373-karsi ikmisti). Bylece ikinci bir tanri olmaksizin onun da tanri oldugu karar altina alinmisti. Ancak bu defa Isa'nin Baba Tanriyle belirtilen rabitasi baska bir soruya yolati. Eger o gerekten Tanri ise o zaman nasil gerek bir insan olabilec ekti?... Apollinaryus (tahminen 310-390), Isa'nin beser bir beden ve ruha sahip i ken "Logos"un (Kelm) onun beser zihnini istilsi sonucu Isa'nin kusursuz tanriliga sa hip oldugu, bylece btn beseriyetini kaybettigini ileri srms ve Istanbul Konsili'nde ( 381 yilinda), Aryus gibi, Kilise'den atilmisti.. Nestoryus (382-451), bir baska aiklama getirdi: Isa'da biri ilh, teki beser iki ayri sahis vardi. O da Efes Konsili'n e (481 yilinda) ayni akibetle karsilasti, Kristoloji alaninda Monofizit grs, Isa'n in bir tek tabiata, sadece ilh tabiata sahip oldugunu savunuyordu. Kalkedon Konsili 'nde karsi grsn basariya ulasmasi sonucu ayrilan Monofizit Kiliseler zerinde byk bir b ski basladi. Sryanler de bu kaderi paylasiyorlardi. Ancak bir Gassni emiri-nin, imparatoru, Ssnlere karsi Sryanilerin birlestirilmesi konusunda ikna etmesi sonucu takdis edilen iki piskopostan biri olan Yakob Bar-dayos, Suriye Monofizitlerini teskilatlandirdi. Bunlara Yakubler denildi. Misir ve Suriye'nin Mslmanlarin eline gemesiyle Ykubilerin yildizlari parladi. Ehl-i Kitap olarak onlara iyi muamele edildi. Onlar da, bil im ve kltr hareketlerinde rol aldi. Gnmzde Trkiye'de Sryani Kadim Kilisesi'ne bagli olanlarin sayisi 25.000 civarindadir. Bunlar, Istanbul, Mardin, Antakya gibi illerimizde yasarlar. Yeni patrikleri, "A ntakya Patrigi" diye adlandirilarak, Sam'da seilmistir. Sryanilerin inan, ibadet, teskilt zellikleri syledir: 1- lemeyi sifat olarak ifade ederler. Bu sifat bir cevherde toplanir ve bir vahdaniy et olusturur. 2- Allah'a, meleklere, vahiyle gelen kitaplara, peygamber ve resullere, lm ve kiyam ete, cennet ve cehenneme, seytanin insanin dsmani olduguna, irade hrriyetine, Alla h'tan hibir ser gelmedigine inanirlar. 3- Sryaniler'in benimsedigi din temel prensipler sunlardir: Allah'a iman, kiyamet gnnden sonra Isa'yla beraber ebed hayat ve saadete kavusmak midiyle yasamak, herkesi sevmek. 4- Sryaniler; Iznik (325), Istanbul (381) ve Efes (431) Konsilleri-ni, bu konsill erde alinan kararlari kabul ederler.

5- Monofizit olmakla beraber bazi meselelerde Ermeniler'den ayrilirlar. rnek olar ak Ermeniler, Isa'nin vcudunun, diger insanlardan farkli olmamasina ragmen, ebed v e rmekten muaf olduguna inanir; Sryaniler ise Isa'nin insan varliginin fnligini ve r eder. 6- Kilise, Isa tarafindan kurulmustur ve ebeddir. Ancak onun dnyev bir idarecisi yo ktur. Patrik, Petrus'un halefidir. Bununla beraber bu temsil patrigin sahsinda de gil Kilise'dedir. 7- Havarilerden gelme din rtbe derfecesi vardir: a- Diyakos-luk : Okuyucu, mrennim, mrettip, basdiyakos, basdiyakos baskani,

b- Kesislik (Papazlik): Kesis, horepiskopos (baspapaz), c- Episkopos-luk: Episkos, metropolit, mafiryan (patrik mlhaki), patrik. 8- Ibadet veya sakramentler tartismalidir. lkernizdeki Sryanler'e, gre sunla rdir : namaz, oru (perhiz), vaftiz, evlenme, lm-defin. 9- Namazda kible Dogu'dur. Pazar ve bayram gnleri disindaki gnlerde ibadetler sec deli ve rek'atlidir. Pazar ve bayramlarda ruhanlerin baskanliginda byk ynler yapi lir. Komnyonlara nem verilir. Yedi namazin vakitleri sunlardir : Sabah, kustuk, gle , ikindi, aksam, yatsi, geceyarisi. Bu namazlarin drd farz, snnet sayilmistir. Kusluk , ikindi, yatsi snnettir. Sabah, gle, aksam namazlari kilisede topluca kilinir.

10- Yillik bes oru ve perhiz syledir: Byk oru (40 gne Elem Haftasi'nin 7 gn de ekleni Ninova orucu (3 gn. Hidirillas), Subatta. Haziran basi perhizi, 3 gn {Hav arilerin orucu sayilir). Agustos Perhizi (10-15'inci gnleri arasi, Meryemana Oruc u). Aralik Perhizi (15-25'inci gnleri arasi, Hz. Isa'nin dogus bayrami, orucu, No el). Bu orulardan 48 gnlk olani hem perhiz hem de oru olarak tutulur. Digerlerinden Ninov a orucu da perhiz ve oru olarak tutulur. Geri kalanlar, hep perhiz olarak yerine getirilir.

11- Sryanler de vaftiz olurlar. Vaftizi m'nev, snneti sihh bir olay olarak grrler. An Tanri'nin insanda ne fazla, ne eksik bir uzuv yaratmadigini ileri srer ve snnet o lmayi reddederler. 12- Sryanlerde bosanma olamaz. Zina, tibb gereklilik ve 3 mu'teber sahidin ifadesi disinda bosanma yoktur. Tek evlilik kabul edilir. 13- Ruhanlerden diyakos ve papaz sinifindan olanlar evlenebilir. Bekr iken bu rtbeleri alamazlar. Diyakosluktan diyakos baskanligina kadar ykselenler, k arisi lnce evlenebilir. Papaz sinifindan olanlar karisi ldkten sonra evlenemezler . Istifa ederse evlenebilirler. Episkos sinifi rahipler ve diyakos baskanligina k adar ykselenler, karisi lnce evlenemezler. Karisi len bir papaz, eger lyiksa, episkop os, hatta patrik de olabilir.

14- Gnah itirafi Sryanler'de de ruhanlere yapilir. Islenen gnaha gre madd-manev cezal verilir. Madd ceza, kiliselere, hastanelere, hayir yerlerine yardim seklindedir. M anev ceza ise namaz ve orula yerine getirilir. Takdir edilen cezalar yerine getiri lince ilgili ruhanye haber verilir, itiraf biter. Kisi tevbesini ruhannin huzurund a yapar.

db- Ermeni Kilisesi (Gregoryen Hiristiyanligi) Ermeni genel ismi altinda bilinen toplulukLHiristiyanligin yayildigi ilk yillard a, Thade (Thadeus: 35-43) ile Barthelemy {Bartholemeus:46-60) tarafindan aydinla tildiklarini, 301 yilinda da Trk asilli Aziz Grigor'un (Gregoire) nclgnde toptan Hiri stiyanligi benimsediklerini kabul ederler. Onlar, toplu olarak Hiristiyanligi il k kabul edenlerden olduklarini ve "ApostolIk" (havarilere ait) bir zellik tasidik larini ileri srerler. Ermeniler, Aziz Grigor'a, kendilerini Incil'in isigi ile aydinlattigi iin, "aydin latici" anlaminda "Lusavori" derler. Bu Grigor, ilk Ermeni Kilise-si'ni Emiyazin'd e (Rusya'da Erivan yakininda) kurar ve onu 25 yil kadar ynetir. lmnden sonra bu Kili se, onun ogullari ve ailesinden gelenlerce ynetilir. Bu Emiyazin Kilisesi'nin Erme niler yaninda nemli bir yeri vardir. Onlara gre, Isa, Emiyazin'e inmis, Ermeni Kili

sesi'ni kurmus; onu Dogu ve Bati'daki Kiliselerden mstakil olarak ortaya ikarmisti r. Bundan dolayi Emiyazin, "Allah'in yegne mevldunun indigi yer" anlamina gelir. Ay rica "Kutsal Yag"in yapildigi "Sag El" (Azz Grigor'un "Sag Eli"), ilk havarilerde n bazisinin mezari orada bulunduguna inanildigi iin Emiyazin huss bir neme sahiptir. E rmeniler'in en yksek din makami olan katolikosluk orada kurulmus, 901 ile 1441 yil lari arasi hari, bugne kadar da varligini ve itibarini (Ermeniler arasinda) srdrmstr. Ermeniler, Hiristiyanligi kabul etmelerinden 451'deki Kalkedon (Kadiky) Konsili'n e kadar, bazi ayriliklarina ragmen, genel Hiristiyanlik iinde yer almislardir. Ka lkedon Konsili'nde Isa'da iki tabiat bulundugu (ilh ve insan) karar altina alinmist ir. Bu grs karsisinda Isa'da yalniz bir tabiat (ilh ve insan tabiatin birligi) bulund ugunu savunanlar da bulunmaktadir. Ermeniler kendi i mes'eleleriyle ugrastiklari jin, bu Konsil'e katilamamislardir. Daha sonra da grendikleri bu kararlari kabul e tmemislerdir. Kadiky Konsili'nde alinan kararlara karsi ikan, Isa'da bir tabiat bu lundugunu kabul eden ve "Monofizit" diye adlandirilan Kiliseler ortaya ikmistir. B unlarin basinda da Ermeniler ve Sryanler gelmektedir. Kiliselerinin mill zellige sahip oldugunu, Isa'nin yaydigi Hiristiyanlikta bu zelli gin bulundugunu, Isa'nin insan tabiatinin ilh tabiati iinde eriyerek tek bir tabiat olusturdugunu, Hiristiyanliklarinin kadm ve apostolik karakter tasidigini savunan Ermeniler; daha sonra Katolik ve Ortodoks diye ikiye blnecek olan, Hiristiyanlard an ayrilmislardir. Bundan sonra Ermeniler, Hiristiyan Dnyasi'nda, ayri bir Hirist iyanligin temsilcisi olmus; Gregoryen Hiristiyan Mezhebi, Gregoryen (kendileri "L usavoragan" derler) Ermeni Kilisesi olarak bilinegei-mistir. Bu Gregoryen Hiristi yanligi, Trklere ait bazi zelliklere sahiptir. Kurucusu Trk kkenlidir. Bundan dolayi Gregoryen Hiristiyanligi, "Trk kokan" bir Hiristiyanlik niteligindedir. Bu ve as agida belirtecegimiz zelliklerinden dolayi hem Katolik hem de Ortodokslarin baski ve zulmne maruz kalmislardir. Bizans hkimiyeti dneminde, ayri inanca sahip olmalar i yznden ok zulm grmsler ve hkim Hiristiyan unsurlari onlara kendi inanlarini kabul ebilmek, onlari kendi ilerinde eritebilmek iin her trl yolu, metodu denemislerdir. O nlar, bu sikintidan, Trklerin Malazgirt Zaferi sonucunda Anadolu'ya gelmesiyle ku rtulmuslardir. Trklerin hkimiyeti altinda, rahat ve huzur iinde, serbeste din inan ve badetlerini yerine getirmislerdir. Ftih Sultan Mehmet, Istanbul'u aldiktan sonra, Istanbul Ermeni Patrikligi'ni kurdurmus (1461 yilinda), Rumlara verilen hak ve y etkilerin aynisini onlara da vermis, din islerinde ve iislerinde onlara serbestli k tanimistir. Ermeniler, Trklerin hkimiyetinde rahat ve huzur iinde varliklarini srdrmslerdir . Bugne kadar Gregoryen Kilisesi'nin varligini srdrmesi Trkler sayesinde olmustur. Buna ragmen misyoner faaliyetleriyle Trk topraklarinda gzleri olan sper gler, Ermeniler'e elatmis; bir kismi onlari Kato I i ki estirmeye alisirken, bir kismi Protest an yapmaya bir kismi da Trkler'e karsi isyan ettirmeye ugrasmislardi r. Buna ragmen hl Trkler'in hkimiyet ve idareleri altinda Ermeniler ve Sryaniler di n hrriyeti iinde serbeste yasamakta, varliklarini srdrmektedir. Gregoryen Ermeni Kilisesi'nin zellikleri ve Diger Hiristiyan Kiliselerinden Farkla ri: 1- Gregoryen Ermeni Kilisesi milldir (Ermenilerde Kilise ve millet bir ve ayni se ydir; iice girmistir). Btn kiliselerin mill oldugu kabul edilir. 2- Ruhan baskan, "katolikos" (milletin temsilcisi anlaminda) diye adlandirilir. 3- Ermeni Kilisesi'nin Merkezi, Erivan yakinindaki Emiyazin'dedir. EmIyazin, Isa'n in indigi yer anlamindadir. Kilise'nin Petrus tarafindan degil, Isa tarafindan gn derilen havariler tarafindan, dolayisiyle Isa tarafindan kuruldugunu kabul etmek tedirler. Bundan dolayi da Papa'nin liderligini, Hiristiyan Kilisesi iin, bir dog ma olarak kabul etmezler. 4- Bugn Gregoryen Ermenilerin Emiyazin'de (birinci derece) ve Beyrut'ta (ikinci de

rece) katolikosluklari; Istanbul ve Kuds'te patriklikleri vardir. 5- Gregoryen Ermeni Kilisesi, dogmalarin kesin kaynaginin kmenik konsiller oldugun u ve kmenik konsil olarak da ilk konsili kabul eder. Ondan sonra yapilan konsilleri kabul etmez. (Ortodokslar yedi, Katolikler yirmi bir konsili kabul eder). Ilk ko nsilde Isa-Mesh'in ve Kutsal Ruh'un tanriliginin, Isa'nin tabiatlarinin birligini n aiklandigina inanirlar. 6- Dogma'larin izahinda Ermeni Kilisesi, eski izahlarf titizlikle muhafaza eder; dogmatik tarifleri aiklama* yetkisinin de sadece gerekten kmenik olan konsiller de oldugunu kabul eder. 7- Isa'da tek tabiat kabul eder (Ilh ve insan tabiatlarin Isa'da birlestigine inani r). 8- Filyk (Filioque : Kutsal Ruh'un "ve Ogul'dan" ikmasi mes'elesi) takisini reddeder. 9- Papa'ya ait otoriteyi ve onun yanilmazligini kabul etmez. Kilise'nin gnahlari b agislamasi grsn reddeder. 10- Sakramentleri alti kabul eder. Son Yaglama'yi kabul etmez ve uygulamaz. 11- Evharistiya'da (Ekmek-Sarap yini) ekmege maya, saraba su katmaz. Hepsinin saf ve temiz olmasi esas alinir. Ekmek ve sarabin Isa'nin etiyle kanina dnstg inancini kabul etmez. 12- Vaftiz, ocuklara yapilir ve tam olarak suya daldirma veya batirmayla olur. Gnmzd e su serpmek veya dkmek seklinde uygulama da vardir (Su kaynatilir ve ocugun anasi tarafindan vaftiz suyunun ilik olup olmadigi kontrol edilir). Vaftiz edilen, vaft iz gn hangi azzin bayrami kutlaniyorsa, onun adini alir {Ermenilerde yilin yarisi k utsal gn ve bayramlarla gemektedir). 13- Vaftiz, Konfirmasyon ve Evharistiya (Hostie) ayni anda yapilir. 14- Kilisece gnahlarin bagislanmasini kabul etmez; byk gnahlarda itirafi kabul ede r; fakat hemen olmasinin lzumuna inanmaz. Daha sonra da (kendi kendine) olabileceg ini kabul eder. Papazlarin gnah ikarma yetkileri oldugunu kabul etmez. Tevbe ve iti rafi sakrament olarak alirlar. 15- Gregoryen Ermeniler ok dikkatli sekilde organize edilmis kilise hiyerarsisine sahiptir. Kilise hiyerarsisi syledir: Diyakos (papaz yardimcisi), papaz (priest), piskopos (bishop), patrik ve katolikos. Ayrica vartabetler (akademik unvana sah ip, evlenmemis papazlar) bulunur. 16- Piskoposlar ve piskopos adaylari evlenemez. Evlenmis olanlar terfi edemez, bu lunduklari hiyerarsinin bir stne ykselemez. Ancak karisi len, evlenmemek sartiyle yks elir. Patrik ve katolikoslar bekrdir. 17- A'raf ve zel bir yargilamayi kabul etmezler. 18- Ermeni Kilisesi'nde kanli kurban (hayvan kurbani) vardir. 19- Son karar mercii ruhban ve laiklerden olusan meclistir. 20- Zina disinda bosanmaya izin verilmez. Ermeniler arasinda ok kk yasta, bazen de d ogar dogmaz nisanlanma (besik kertme) yoluyla evlenme usul vardir. 21- Ermeniler, ikonlari eski putperest deti sayarak reddederler. Evlerinde kutsal bir sey bulundurmazlar.

Gregoryen Ermeniler arasinda misyoner faaliyetleri, din ve daha ok siyas sebeplerle , etkili olmustur. Neticede Katolik ve Protestan olan Ermeniler ortaya ikmistir. Fransa'nin tavassutu ite Istanbul'da 1830'da Katolik Ermeni Kilisesi; Amerika ve Ingiltere'nin destek ve himayesiyle de 1847 yilinda Protestan Ermeni Kilisesi re smen tesekkl etmistir. Bugn dnyada Gregoryen Ermeniler disinda, Katolik ve Protestan Ermeniler de bulunmaktadir. Trkiye'de, byk ogunlugu Istanbul'da olmak zere, 45-50 bi n civarinda "Ermeni" vardir.[411]

e- Diger Bazi Hiristiyan Mezhepleri ve Gruplari nceki sahifelerde Hiristiyanlar arasindaki grs ayriliklarina, bunlara bagli olarak ortaya ikan Kilise ve mezheplere temas edilmisti. Ancak Hiristiyanliktaki mezhep ve gruplar bunlardan Ibaret degildir bunlarin sayisi yetmisden fazladir. Bunlari n bir kismi (Ebiyonitler hari), V. Yzyildan sonra ortaya ikmis ve gnmze kadar gelmis; bir kismi da, Reform hareketiyle ve ondan sonra grnmeye baslamistir. Bunlardan bir kismi radikal, bir kismi da Hiristiyanliktan uzaklasmis din hareketler, gruplardir .

Biz, bunlarin bugn varligini srdren bazilarina gemeden nce, bu mezhep ve gruplarin byk bir kisminin olusumunda rol olan Reform hareketleri hakkinda kisa bilgi verecegiz .

XVI. Yzyilda Papa X. Leon, Sen Piyer Kilisesi'nin yapilmasinda para sikintisina ds t. Endljans kgitlari ikartti. Para verenlere, bunlardan vererek, ma'nev ltuflar va'det i. Katolik Kilisesi, halktan agir vergiler almakta, beden cezalar uygulamaktaydi. Ml imknlarini genisletmek iin Kilise esitli yollara basvurmaktaydi. Endljans da bunla dan birisi oldu. Kilise, bir taraftan Hiristiyanlarin ml imknlarini smrrken, diger taraftan da kendi ko ydugu Inanlari zorla kabul ettirmeye alismaktaydi. Kilise'ye ters dsen bilime ve bi lim adamlarina karsi sert tedbirler almaktaydi. Karsi ikan bilim adamlarini afaro z ediyor ve dinsizlik ile suluyordu. Engizisyon mahkemelerinde binlerce Insan cez alandirilmisti. Kilise, btn bunlari "din" adina yapiyordu. Bu sirada bilime byk nem veren, bilim adam larina saygiyi n planda tutan, Allah'la kul arasinda vasita kabul etmeyen, insani dogustan saf ve temiz kabul eden Islm; her tarafta yayilmaktaydi. Hiristiyan Dnya si'ndaki bu baski ve taassup karsisinda Islm'in toleransi, insanlarin uyanmasina vesile oluyordu. Istanbul'un alinisi, Hiristiyan Dnyasi'nin yikilmaz kabul edilen kalelerinden birinin dss, Avrupa'da da kipirdanmalara sebep olmustu. Rnesans baslam is ve bunun akabinde dinde reforma ihtiya oldugu gndeme gelmisti.

Reform hareketinin en hareketli ncs, bir Alman rahibi olan Martin Luther'dir. 1517' de Endljans satislarina karsi vaaz ederek ve VVittenberg Saray Kilisesi kapisina 9 5 maddelik tezini asarak reform hareketini baslatmistir. Roma'ya gittiginde, haya lindeki Roma'nin manev havasini bulamamis ve bizzat iinde bulundugu ruhban teskilti nin ktlklerle iice oldugunu grmstr. Btn bunlar, onun bu ikisinin sebepleri olmustur Luther'in bu ikislari ve astigi ferman, btn Almanya'da yayilmis ve esitli tartismala ra yolamistir. Bunun zerine Papa tarafindan afa-roz edilmis, ancak o, afaroz em irnamesini halkin gz nnde yakmistir. Bylece Papa'nin buyrugunu yakan ilk kisi olmu stur. Eyalet Beyi'nin arzusu ile Luther, Worms Meclisi'nde imparator tarafindan sorguya ekilmis, Papa ve Konsil'in yanilmazligi aleyhindeki yazilarini reddetmesi i stenmis; fakat o, bunu kabul etmemistir. O sirada prenslerin baskisindan usanan kyllerin ayaklanip hrriyet istemeleri hareketinde Luther tarafsiz kalmistir.

Luther, tvbeye, papazlarin Kilise'nin rahmetiyle gnah ikarmalarina karsi i kmis; hidyetin tamamen Tann'nin ltfuyla olacagini ileri srmstr. Hidyet edilen kimsen in, papazlarin takdisi ve azizlerin araciligi olmadan, Tanri'ya serbeste ulasabil ecegini savunmustur. Luther, Ortaag Kilisesi'nin kisitlamalarini kaldirmis, Almanlar iin Kitab-i Mukadd es'i Almanca'ya tercme etmistir. Kilise'nin araciligi olmadan herkesin okuyup yoru m yapabilecegini bildirmistir. Luther gibi ayni konu ve problemlerle ugrasanlardan biri de, Isvire'de Ulrih (Ulr ich) Zvvingli'dir (1484-1531). O da, Kilise'ye karsi tepki gstermis ve daha ahenk li bir zm yolu bulmustur. Isvire'nin politik durumu, Zvvingli'nin grslerini daha rahat ortaya koymasina yardimci olmustur. Zwingli'ye gre, komnyon yininde Isa ruhen bulun ur. O, Evharistiya zerinde Luther ile tartismaya girmistir. Bu konuda, Luther ile Zvvingli anlasmaya varmak istemislerse de, kendilerine engel olunmasi sebebiyle , basarili olamamislardir. Zvvingli, Isvire'deki bir i savasta taraftarlariyla bir likte, Protestanlik ugrunda ldrlmesi sonucu, gayesine ulasamamistir. Fakat Isvire'de ilk kivilcimi parlatmistir. Jan KalvIn (Jean Calvin: 1509-1564), Reformcularin ikinci kusagindan sayiliyordu . Hukuk tahsilinden sonra protestan fikirleri benimsemege baslamisti. Fransa'yi t erkettikten sonra Basel'e yerlesti. Orada, 1536'da, "Hiristiyan Dini'nin gretimi" adli eserini yazdi. Hayatinin sonuna kadar Protestanligi sistemli bir sekilde y aymaya alisti. Ilh kudret ve degismeyen arzuyu, reformlarin en nemli hususu olarak aik lamak istedi. Hidyetin ve kfrn, hidyete ulasmanin kaynaginin Tann'nin degismez karar iyle oldugunu aikladi.

Iyi ameller Luther iin imanin; Kalvin iin ilh sekinligin isaretidir. Kalvin'e gre "Ilh evlet" getirilebilirdi. Bunu, kurdugu disiplinli bir cemaatle uygulamayi denemist ir. Katolik Kilisesi'ne karsi baslayan reform hareketi, yeni bir mezhebin dogmasina y ol amistir. XV. Yzyilda baslayip bu gne kadar devam eden Portestanlik, bu hareketin neticesidir. Bugn dahi esitli mezhep, grup ve firkalar ortaya ikmakta, etrafina ta raftarlar toplamaktadir. Luther ile baslayan Reform'un neticeleri syle zetlenebilir : 1- Kilise'nin her dedigi dogru degildir ve onlar da tenkit edilebilir. 2- Yanilmaz bir otorite yoktur ve Hiristiyanligi bilen herkes otoritedir (Kilise n de olmakla beraber mill kiliseler nemli bir mevkiye sahiptir). 3- Hiristiyanlikta temel esas Kitab-i Mukaddes'tir ve ondan herkes istifade edebi lir. 4- Evharistiyada yenilen ekmek ve sarabin Isa'nin vcudu ile ilgisi yoktur. O, bir hatira yemegidir. 5- Hi bir kimse, bir baskasinin gnahini bagislama yetkisine sahip degildir. 6- Isteyen herkes, kendi anadilinde ibadet edebilir ve Kutsal Kitab'i baska dill ere tercme edebilir. 7- Ruhban sinifi da evlenme hakkina sahiptir. 8- Katolik Kilisesi, bazi konularda taviz verebilir. Bu hareket, Katolik Kilisesi'nin kati ve dogmatik tutumlarina karsi ortaya ikmasi na ragmen Hiristiyanligi inkr etmemis, Hiristiyanliga yeni yorumlar getirerek, on a ayri bir yn ve hiz vermistir. Protestanlik; Hristiyanligin donukluktan kurtulma

sinin, agin gereklerine gre anlasilip yorumlanmasinin, lkelerce benimsenmesinin sar ti olmustur. Simdi, ok sayida mezhep ve gruplara rnek olmak zere, bazisi tanitilacaktir: [412] Hiristiyan topluluklardan

ea- Ebiyontler: Yahudi asilli ilk Hiristiyanlardan bir cemaatin yeleridir. Ebiyonit kelimesi Ibra nice "yoksul, fakir" anlamindadir. Bundan dolayi hasimlari, "fakirler-yoksullar" (ebiyonit) kelimesini onlari kmsemek iin kullanmislardir. Onlar ise, ebiyonitligi (f akirligi), Isa'nin "Dagdaki Vaazi"nda[413] bahsettigi muhtevada ve "ruhta fakir olanlar" manasinda anlamaktadirlar. Bunlar, Isa'nin Tanriligini reddeder; snnet olurlar. Reisleri olarak Hz. Isa'nin kardesi Yakobus'u kabul ederler. Yahudi yin ve ibadetlerini yerine getirirler. Paz ari kabul etmekle beraber Sabbat'a (Cumartesi) uyarlar. Isa'yi son Yahudi peygam beri olarak tanir, fakat Mesh oldugunu kabulde tereddt ederler. Pavlus'u samim bir Hiristiyan grmez ve onu dnme (ii baska, disi baska) sayarlar. Pavlus'tan nce "komnyon " yininin hatira olarak kutlandigini ve Hz. Isa'nin "kan kadehi" yerine su kadehi ni koydugunu savunurlar. Ekmek-Sarap ynindeki "ekmek ve sarab"in Hz. Isa'nin "eti ve kant" oldugu grsn reddederler. Kan dkmeyi reddettikleri iin et yemezler ve ideal hayatin bitkilerle beslenmek oldu gunu savunurlar. Boy abdestine benzer din banyo gelenegine sahiptirler. Cnplk ve iht ilmdan sonra yikanirlar. Ebiyontlerin V. Yzyila kadar yasadiklari, ondan sonra grnmez olduklari; bir kismi Hiristiyan gruplara, bir kisminin "gnostik" gruplara katildiklari ileri srlm ektedir. Bunun yaninda "Ebionit" karaktere sahip Hiristiyanlarin gnmze kadar geldigi ve hal varoldugu da belirtilmektedir. [414]

eb- Maronler : Hz. Isa'da "Yalniz bir hareket gc", "yalniz bir arzu" (monotelisme) bulundugunu ka bul eden Dogu Hiristiyanlan'ndan bir gruptur. Bunlar, VII. Yzyilda Azz Moran adli bir ruhan ile nem kazanmis ve VIII. Yzyildan sonra Maronler adiyla bili-negelmislerd ir. Bunlar, daha sonra eski Inanlarini terkederek, Kadiky Konsili'ni kabul ettikle rini aiklayarak, Katoliklige yaklasmislar; 1445'de Floransa Konsili'nde Katolikli gi kabul etmislerdir. Maronler, nce komsulari olan ve "heretik" (sapik) saydiklari Hiristiyan gruplarla; sonra Mslmanlarla atismalara girmislerdir. nceleri Snnlere kars i Drzlerle isbirligi yaparken, sonralari onlarla da kanli kavgalar yapmislardir. Dnyanin esitli yerlerine dagilmis olmalarina ragmen, bugn, Suriye ve Lbnan'daki Kato lik cemaatini teskil etmektedirler. ynle ilgili kitaplari iin Arapa'yi kabul eder, fa kat Sryn harfleriyle yazarlar, ibadetlerde Sryance'yi kullanirlar. Papazlarin takdist en nce evli olmalarina izin verirler. Maronler, Suriye ve Lbnan'da yaklasik 400.000; Misir'da 15.000 civarindadir. [415]

ec- Cizvitler :

1534 yilinda Paris'te Loyola'li Ignas (Ignace de Loyola) tarafindan kurulmus, Ro ma Katolikligine bagli ve "Isa'nin Arkadaslari" adiyle bilinen bir Hiristiyan tar ikatidir. Kurulusunda, Filistin'e gitmeden nce, Isa'nin askerleri olarak, fakirlik, iffet v e itaat ahdi ile birbirine baglanan alti grenciyi ihtiva etmektedir. Kuds'e gitmeye muktedir olamayan bu grup, baska bir grupla tanisarak Venedik'te kalmistir. 153 7'de Roma'ya, va'zetmek, tel-kinatta bulunmak iin gelmisler ve 1540'da Papa II. P aul tarafindan tarikatin kurulusu tasdik edilmistir. Bu tarikat, yelerinin sertlik leriyle, asker karakteriyle ve entellektel zellikleriyle digerlerinden ayrilmaktadi r. "Karsi Reform" hareketinde nemli rol oynamislardir. Loyolali Ignas'in tesbit ettigi kaideler, gnmzde de devam etmektedir. Gruba katilan her cizvit; iffetli olmaya, fakir kalmaya ve bastaki idarecilerin istedigi her y ere misyoner olarak gitmeye yemin etmektedir. Cizvitler, tarikatin kurulmasindan bu tarafa, bazen iyi karsilanmislar, bazen ta kibata ugramislardir. Daha sonra prestijlerine kavusmus ve Hiristiyanlar arasind a etkili olmuslardir. Bugn dnyanin her yerinde yeleri bulunmakta ve misyonerlik faa liyetlerini srdrmektedirler. Sayilari, yaklasik olarak 30-40 bin civarindadir ve 3 2 koldan faaliyette bulunmaktadirlar. [416]

ed- Anglikan Kilisesi : XVI. Yzyilda, Reform hareketinden sonra Ingiltere'de ortaya ikmis bir Hiristiyan m ezhebidir. Anglikanizm, Protestanligin Ingiltere'ye mahsus bir seklidir. O, Katoliklikle Re form hareketi Protestanlik arasinda uzlastirmaci bir yol takip etmektedir. VIII. Henry ve daha sonra I. Elisabeth dneminde, Roma ile olan mcadelelerinden sonra, K atoliklikle baglarini kesmis olan Ingilizler, o dnemin grsleriyle modern hosgr arasin da bir orta yol takip etmislerdir. Ingiltere'ye has olan bu mezhep, Kutsal Kitab 'a bagli ve kismen reforme edilmis bir Katoliklik olarak grlmektedir. Anglikanlik, teskilt ve klt hayati bakimindan Katoliklige yakindir. Liturji, doktrin ve din tat bikat, Umum Dua Kitabi'nda (The Book Of Common Prayer) dzenlenmistir (1552'de). Bu rada dini liderligin nemli bir yeri vardir. Anglikanlar, Papa'nin otoritesini reddederler. XVI. Yzyildan beri Latince yerine Ingilizce'yi kullanirlar; Kutsal Kitab'i Ingilizce olarak taraftarlarina sunarlar . Anglikan Kilisesi'nin basi kral ve kraliedir. Bu Kilise, devletin resm Kilisesid ir ve devlet tarafindan korunup desteklenir. Kili-selerdeki yin ve trenlerde millli k esastir. Resm Anglikanizm, Kalvi-nizmle Katolik dogma arasinda bir uzlasma ve u yusma saglar. Anglikan Kilisesi, Kutsal Kitab'i, iman esaslarini, msterek ibadet k itabini esas alir ve iki sakramenti temel kabul eder. Diger bes sakramentin yeri farklidir (Btn Hiristiyan mezheplerinde vaftiz ve evharistiya esastir). XVIII. Yzyildan itibaren Anglikanizm, Amerika, Kanada, Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Afrika gibi yerlere yayilmistir. Bu Kiliselerin ogu bagimsizdir, fakat a na Kilise ile ayni inan, ayni merasim, yin ve trenleri paylasirlar. II. Vatikan Konsili'nden (1962-1965) beri Katoliklikle Anglikanizm arasinda anla sma zemini aranmaktadir. Mensuplari, dnyada 70 milyon civarindadir. [417]

ee- Luteran Kiliseler :

Baslica bulunduklari yerler, Almanya, Amerika Birlesik Devletleri ve Iskandinav l keleridir. Bu Kiliseler, Roma Katolik Kilisesi'nden ayrilmislarsa da, Amerika Bi rlesik Devletleri ve bazi Alman Kiliseleri disinda, piskoposlar, Kilise'nin yapi sindaki bazi dzenlemeler, evharistiya {mass) ve kilise yili gibi bazi zellikleri d evam ettirmislerdir. Kilise dili, daima mill dildir. Vaazlar, Kutsal Kitap'tan sei lmis kisimlarin aiklamasi ve uygulanisiyle ilgili hususlarf iinde bulundurur. Ibade tin byk bir blmn vaazlar lusturur. Diger blm ise dualar, Kutsal Kitap'tan okumalar g ltar (kilisede papazin, koronun bulundugu n kisim) servisidir. Komnyon, sik olsa da , servisde daima bulunmaz. sakrament vardir : Vaftiz, Gnah Itirafi, Evharistiya. Ancak gnah itirafi mecbur degi ldir ve sika yapilmaz. Konfirmasyon, ocuk nceden yetistirildikten sonra, 14 yasinda yapilir. Kilise yili, Roma Katolik azizlerine ait gnlerden ogunu almaz. Kristmas, eski Alma n dininden aldigi bir kisim uygulamalara yer verir. Oru-perhiz devreleri uygulanm az. Kilisede grevi bulunmayanlar iin Kutsal Kitap okuma, dua ve kiliseye devam nemlidir. Mensuplari, dnyada 100 milyon civarindadir. [418]

ef- Reforme Edilmis Kiliseler :

Bati Avrupa, Iskoya ve Amerika Birlesik Devletieri'nde 50 milyonu geen mensubu bul unan ve Presbiteryen tarzda ihtiyar meclisleriyle ynetilen, 140 mstakil Kiliseden o lusan topluluk. Bu kiliseler, demokratik yollarla seilmis meclis ve komitelerce i dare olunur. Papaz yoktur; servislere "pastr" denilen kimseler tarafindan nezaret edilir. Ibadet yerleri son derece sade olup burada dua, Kutsal Kitap okunmasi, va az ve ilhi isleri yrtlr. Katolik devreden kalma bazi kilise blmeleri gnmzde baska is n kullanilmaktadir. Bu kiliselerde resim-heykel gibi seyler bulunmaz. Sakra-mentl er ikidir: Vaftiz (bir itaat davranisi olarak), Evharistiya komnyonu (bir hatira yemegi olarak). Mstakil cemaatleriyle Kongregasyonalistler (Ingiltere'de ve Kuzey Amerika'da 7-8 milyon) ve Metodistler, Reforme Edilmis Kiliselere pek yakindirlar. [419]

eg- Presbiteryenler : Piskoposlugu reddeden, "Ihtiyar Meclisi" tarafindan ynetilen Kalvinist sistem Prot estanlarin yer aldigi Reforme Kilise mensuplarina\yerilen addir. Onlar, Presbiteryanizm'in havariler tarafindan vaz'edilmis bir sistem oldugunu ka bul ederler. Modern Presbiteryen Kilisesi, reformdan etkilenmis ve din muhtariyet kazanmistir. Bu hareket, Isvireli U. Zwingli (1484-1531) tarafindan ortaya atilm is, Fransiz J. Kalvin (1509-1564) tarafindan da gelistirilmis ve 1572 yilinda Kr alie Elizabet devrinde Ingiltere'ye girmis, esitli tartismalara yolamistir. Bu kilise, "presbiter" diye adlandirilan "yaslilar, kidemliler" tarafindan ynelti ldigi iin bu ismi almistir. Disiplin Kitabi'nda geen Kilise dzeninin kurallarini ve yazili iman ikrarini kabul eden ynetici ihtiyarlarla gretici ihtiyarlardan (papaz: minister) olusan mahall bi r heyete ruhan niteligi olmayan bir kimse baskanlik eder. Mahall heyetlerin stnde be

lirli bir blgede Presbiteri denilen ve piskopos grevi yklenen bir st idare merkezi b ulunur. Bu merkezi her alt topluluktan seilmis birer temsilci ile gretici ihtiyarl ar yrtr. Papaz grevi yapan ihtiyarlari semek de bu kurulun isidir. Bu Presbitehlerin z erinde de bir genel meclis bulunur. Bu idare sekli XVII. Yzyil Isvire sehir-devlet sisteminden rneklenmis ve degisik lkelerde de benimsenmistir. Bir Katolik rahibi olan John Knox (1505-1572), Iskoya'da Presbiteryen Kilisesi'ni kurmustur. Daha so nra Irlanda, Galler, Ingiliz dominyonlari, Amerika gibi lkelerde de faaliyetler ba slamistir. Ingiltere'de Presbiteryenler zulm grmslerdir. Presbiteryenlerin temel doktrinleri, 1643-1644 yillari arasinda, Ingiltere'de "W estminster Asamblesi" tarafindan tesbit edilmis, "West-minster Iman Ikrari"nda ai klanmistir. Bu Presbiteryen Kiliseleri'nde dogmalar konusunda ihtilaflar bulunma sina ragmen, yin ve trenlerindeki kolaylik ve sadelik hepsinde aynidir. Mabetleri gsterissizdir. Ilhler, Kitab-i Mukaddesten alinmaktadir. Tann'ya dua ve ibadetleri, gizli bir sekildedir. Zhd ve riyazete nem verirler. Ilk Kiliseleri ve ilk Hiristiy an lan taklit etmeye alisirlar. [420]

eh- Baptistler : Bugn 30 milyon civarinda mensubu bulunan Hollanda'da dogmus bir Protestan mezhepti r. Bu mezhep, eski Anabaptistlerle Ingiliz Kongregasyonalistlerinin inanlarinin b ir karisimindan ibarettir. Anabaptistler, kk ocuklara vaftiz yapilmasina karsi reformist bir gruptur. Bunlar, 1 521-1525 arasi Almanya'daki kyl ayaklan-masina katilmislardir. Luther zamaninda An abaptistler, bir cemaatin yesinin sahs iman ve itaatini yetiskin iken vaftiz olmak veya yenilemekle gsterebilecegini ileri srdler. Onlar, Dagdaki Vaaz'in cemiyette "I sa'nin Seriati" olarak uygulanabilecegini belirtip, onu odak edinerek, ogu defa E ski Ahid'i reddettiler. Aslinda Menno Simons da (l. ^1561) bir Katolik papazi olm asina ragmen, ocuk vaftizini (hatt btn resm kredolari, asker hizmeti vb.) reddetmis ve "Mennonit" hareketini kurmustu. BaptIzm; vaftizde vcudun suya tamamen batirilmasina dayanan, bunu, kisinin Isa'ya kendi iradesiyle imaninin kesin bir sembol olarak gren ve dolayisiyle sadece yetis kinfere bu isin uygulanabilecegini kabul eden bir mezheptir. Bu mezhepte komnyon b ir hatira islemidir. Istenen, kesin ve aik bir ikrardir. [421]

ei- Uniteryenler: Bu deyim, Teslis'i (l bir Tanri anlayisi) reddeden, bir tek Tanri'yi kabul eden din dsnce ve mezhep taraftarlarini ifade etmektedir.

"Uniteryen" adi, "Tann'nin Birligi" inancindan gelmektedir. Hiristiyanl igin aslinda olmayan ve Pavlus ile ortaya iktgi ileri srlen teslis doktrinine karsi , ilk yzyilda baslayan ve Aryus'la sekillenen bir muhalefet bulunmaktadir. 32 5 yilinda yapilan Iznik Konsili'nde Aryus'un grsleri reddedilmistir. Bu tar ihten sonra Aryus'un grsleri Aryanizm adiyla biline gelmistir. Ancak "Uniteryanizm " adiyla bir hareket haline gelmesi XVI. Yzyildadir. Avrupa'da ve Ingiltere'de Uni ta-ryenligin yayilmasi Reformasyon devresinde ve sonrasinda Kutsal Kitab'in serb est ve bagimsiz incelenisiyle at basi yrmstr. Bylece lemeye karsi tenkitler, XVI. Yzy ve sonrasinda ortaya ikmistir. Ispanya'da Michael Servetus (1511-1553), bu y olda hayatindan olmustur. John Biddle (1616-1662), Ingiliz UniteryenlIginin bab asi diye nitelendirilirken Faustus Socinus (1539-1604), Isa Mesih'in sahsi ile i lgili inanlari, onun sadece insan oldugu seklinde netlestirmistir.

Bu hareket, bir ok Hiristiyan memlekette yasaklanmis ve taraftarlari getmege zorlanm istir (XVII. Yzyilda). 1605 yilinda yazilan "Cracovie Ilmihli" ile bilgi sahibi ol an kk gruplar, Hollanda'da, Almanya'da ve Jean Sigismond'un krallik dneminde Transilv anya'da ortaya ikmistir.

Uniteryen hareketi, din konulardaki genis toleransiyla, XVIII. Yzyilda gelismesini srdrmstr. Saygi gren bir piskopos olan Theophilus Lindsey, Uniteryenler toplantisi y apmis ve toplanti yeri mabet olmustur. Ilim adami olan Joseph Priestley, Unitery enlerin liderligine getirilmistir. Fakat bu yeni hareketin yeleri srgn ve hatt 1813 y ilina kadar lm cezasiyla cezalandirilmistir. Onlarin ogu, merkezi Boston'da bulunan ve "Amerika Uniteryen Cemiyeti"nin kuruldugu Amerika'ya getmistir. Ingiltere'de y eniden teskilatlanan Uniteryenler, 1825 yilinda, "The British and Foreign Unitar ian Association" (Britan-yali ve Yabanci Uniteryenler Birligi) olusturmuslardir. O gnden bu tarafa da varliklarini srdrmslerdir. Birok Avrupa lkesinde teskilatlanmakl birlikte, en yogun olarak Amerika, Kanada, Macaristan, Polonya, Transilvanya ve Ingiltere'de faaliyette bulunmus olan Unitaryenler; bugn, Avrupa ve Amerika lkeler inde yasamaktadirlar. Uniteryenler'in inan esaslari; Tann'nin birligi, Tanri'yi ve insanlari sevmekten, ebed bir hayata inanmaktan ibarettir. Inanla ilgili meselelerde, otoritelerin belirledigini degil, aklin kabul ettigini ; esitli din ve grslere karsi hosgry esas alirlar. Hz. Isa'nin hatirasina gereken sayg iyi gsterirler, ancak "Tanriligi"ni reddeder ve "yanilmaz" oldugunu kabul etmezler . Hiristiyan Kutsal Kitaplarini insan tecrbesinin bir belgesi olarak grr, fakat yaz arlarinin, insan olduklari iin, hata yapabileceklerini ileri srerler. Uniteryenler, insanin gnah islemege, hata yapmaga egilimi olsa da, asil itibariyle gnahkr oldugu na inanmazlar. Onlar, cehennem ve ahiret konusunda farkli dsnceye sahiptirler. Tan ri'nin her dnemde insanlara dogru yolu gstermek iin peygamberler gnderdigini kabul e derler. Isa Meshi de bunlarin en stn olarak grrler. Onlar, dualarda herhangi bir destek ve dilekte bulunmayi Tanri'nin isine kar isma olarak telakki ederler. lmden sonra insan ruhunun yasadigina; ahiret hayatinin nasil ve nerede olacagini bilemeyeceklerine, fakat Tanri'ya sevgilerinden dola yi cehennemde olmayacaklarina inanirlar. [422]

ek- Kuveykirlar (uakers): XVII. yzyilda George Fox tarafindan kurulmus bir Hiristiyan din hareketidir. G. Fox (1624-1691), Anglikan Kilisesi'nden bekledigini bulamayinca, 1652 yilinda, "Hakkat Dostlari Cemiyeti"ni veya daha kisaltilmis olarak "Dostlar Cemiyeti"nI k urmustur. Bu din hareket, Ilk Hiristiyanligin manev ve sde sekline dnmeyi, hibir arac i olmaksizin, dogmalar, resm yin ve trenlere ihtiya duymaksizin, sessizlik ve dinleme halinde, "Tanri" ile temas kurmayi prensip olarak benimsemistir. Sahip oldugu "Titreyenler inden dolayi ve deli diye fikirlerden dolayi mahkeme nne ikan Fox, titremeye basladigi iin onlara (uakers) adi verilmistir. Bu ismin onlara "Tanri Kelmi" nnde titremeler verildigini belirtenler de olmustur. Kuveykirlar ok fazla zulm grmsler hapsedilmislerdir.

Kilise'nin ve hatt Kutsal Kitab'in (Bible) otoritesini reddedip sadece Kutsal Ruh' un otoritesini kabul ederler. Tanri'nin direkt olarak insan kalbinde ortaya iktig ina inanan Kuveyktrlar; ibadet, kredo, sak-rament, rahip ve din grevlisi kabul et mezler (Bu ynleriyle Mennonitle-re benzerler). Onlar, sessizce dsnceye dalma toplan tilari yaparlar ve Kutsal Ruh'un ilhamini beklerler.

Kuveykirlar, byk bir kayitsizlik gsterir, basina buyruk olarak yasar; herkese "sen" diye hitap eder ve hi kimseye selm vermezler. Sde giyimleri, drstlkleri, yardim sever likleri, agirbasliliklari ile taninirlar. Kuveykirlar, ldrmek iin hibir bahane kabul etmez, inanlari geregi askerlik yapmaz ve andimeyi Istemezler. Klelige de karsidir lar ve dnyada barisi temel prensip olarak alirlar.

Kuveykirlar'in "Dostlar Cemiyeti", baskalarina, savaslarda savaszedelere yardim ederler. Sakramentli bir Inanci benimseyen Ku-veykirlar'da ibdet tamamen ruhdir; h er sammi taraftari aydinlatan I isiga inanilir. Toplanti salonlari, basit ve sdedir . Evlenmeler, basit bir din trenle olur. byk toplanti zamanlari vardir: aylik, ayli e yilik. En nemlisi, yillik olanidir. Kuveykirlar, Hiristiyan lkelerinde oldugu kadar, Hiristiyan olmayan lkelerde de mis yonerlik faaliyetinde bulunurlar. Sayilari, bugn olduka artmistir. A.B.D.'de halen 150.000 civarinda Kuveykir vardir. Ingiliz dominyonlarinda, in'de, Danimarka'da, Fransa'da, Almanya'da, Hollanda'da; Japonya, Hindistan, Isve, Norve, Isvire gibi y erlerde de Kuveykirlar bulunmaktadir. Bugn dnyada yaklasik 300.000 kadar taraftarl ari vardir. [423]

el- Metodistler: XVIII. Yzyilda Protestan ilhiyati John VVesley'in (l. 1791) gretileri neticesinde ort aya ikmis mezhep mensuplaridir. VVesley, kardesi Charles ve arkadaslari George Whitefield (bunlar, Anglikan papaz laridir), Anglikan Kilisesi bnyesinde, Oxford niversitesinde, bir manev hayat metod u vaz1 ederek din bir uyanisi baslattilar. Bunlar, dua ve orularinda yeni bir yol tutmalari, Oxford hapishanesindeki tutuklulari dzenli olarak ziyaret etmeleri, yo ksul ocuklarin egitim ve gretimlerini stlenmeleri, din gnlerde ve benzeri seylerde me todik bir dzen takip etmeleri sebebiyle "Metodistler" diye adlandirildilar. Metod istler, aktif kk bir grup olarak basladilar, fakat devamli arttilar. Ingiltere Kili sesi mensubu olmalarina ragmen VVesley kardesler, heyecanlarindan dolayi, ibadet yerlerinden kovuldular. Amerika'da bir Metodist piskoposluk kuruldu. Ingiltere'de Metodistler arasinda blnm eler ve farklilasmalar oldu. 19.32 yilinda Britanya Metodist Kilisesi'ni ortaya ik aran ilk birlesme, 1917 yilindadir. Ayrica bagimsiz Metodist gruplar da bulunmak tadir. 1936'da Metodist Kilisesi iin bir kitap hazirlandi. Bu kitapta; sabah duasi, tesl is inanci, kisa dualar, komnyon yini, ergenlik ve ocukluk vaftizinin su serpilerek yapilis sekli, ocuk doguran annenin tebrik edilmesi, yeni taraftarlar iin rehberli k kurallari ve benzeri hususlar yeralir. Bugn, dnyada, Metodistlerin toplam sayisi 25-30 jnilyon kadardir. [424]

em- Mormonlar: Joseph Smith tarafindan 1830'da New York'da kurulmus din hareketin mensuplari bu adla anilirlar. J. Smith (1805-1844), bazi ilhamlardan sonra, 1823'de Ver-mont'taki Sharon'da yo ksul taraftarlarina, Moroni adli bir melegin kendisine vahiy getirdigini aikladi. Moroni, ona New York'daki Cumorah'da bir tepeye gml, eski Misir dilinde yazilmis me

tinleri ihtiva eden altin tabletleri haber vermisti. Smith, bu metinleri buldugu nu, okudugunu ve melek vasitasiyle tercme ettigini (Urim ve Thummin iin bkz. ikis 2 8:30) ileri srd va basina bunlari dikte etti. Bylece 1830'da Mormon Kitabi basildi. Taraftarlarinin Tanri'nin sz kabul ettikleri Mormon Kutsal Kitabi'na gre yeni bir K ilise kuruldu. Bu Kilise, "Isa'nin Son Gn Azizleri Kilisesi" diye adlandirildi. T araftarlara "Mormonlar" denildi. J. Smith'e gre Amerikalilar, Israil kabilelerinden gelmis ve kizilderililerle bey azlardan olusmustur. Isa, dirildikten sonra, beyazlar arasinda faaliyette bulunm us, fakat onun kilisesi kizilderililerce tahrip edilmistir. Son beyazlar, XV. Yzy ilda yasamis Mormon ile oglu Moro-ni'dir. Tabletleri onlar gmms ve Smith de bulmus tur. Smith, yeni Kuds'n Kirtland'da kurulmasina dair, 1831'de bir vahiy aldigini aiklami stir. Bu yeni inan sistemi, orada, byk bir gelisme gstermistir. Degisik yerlerde tar aftar bulmak iin, 1835'de, 12 kisiyi misyoner olarak gndermislerdir. Ilk Mormon mi syonerleri Liver-pool'e ulasmis ve 8 ay iinde 200 kisiyi kendi inanlarina kazandirm islardir. Mormonlar, din ve siyas muhalefetle karsilasmis, Kirtland'i terke-derek Missouri'y e; orada da ayni muhalefetle karsilasinca Mississipi'yi geerek Illinois'e gitmisl erdir. 1840'da "Nauvoo" sehrini kurmuslar ve basarili olmaya baslamislardir. Ing iltere ve gney blgelerden birok taraftar, bu yeni kurulan sehre getmistir. Basarili geen birka yildan sonra Smith, Mormon Kitabi'nda aksi bulunmasina ragmen, yeni bir "vahye" dayanarak ok evliligi telkin etmis ve uygulamistir. Buna karsi konulmus; Smith, kardesi ve bir taraftariyla birlikte, kalabalik bir hapishaneye konulmustur. Kisa bir mddet sonra da mahkmlar tarafindan ldrlmslerdir. Bundan dolayi b u din hareketin lideri martir (sehit) olarak kabul edilmistir. Smith'ten sonra Mormonlar'in basina, lmnde geride 17 hanim ve 49 ocuk birakan Brigha m Young gemistir. O, "Oniki Havariler Konseyi" adina Mormonlar'i Utah'a kadar gtrmstr . Utah'ta "Byk Tuz Gl" kiyisinda, "Tuz Gl Sehri"ni kurmuslardir. Bu sehre de, Ingilter e ve Iskandinav lkelerinden birok gmen (mormon) gelmistir. Bu sehir ok kisa bir zaman da gelismis ve 1850'de Amerika hkmeti tarafindan Utah eyalet yapilmistir. Brigham Young da ilk vali seilmistir. Mormonlar burada ok glenmisler ve byk bir Mormon tapinagi meydana getirmislerdir. "Isa Mesh'in Son Gn Azzleri" olarak kendilerini gren Mormonlar'in inan sistemi Joseph Smith tarafindan tesbit edilmistir. Kilise'nin basi baskan olarak isimlendirilme ktedir.

Mormonlar Tanri'ya. Isa Mesih'e ve Kutsal Ruh'a inanirlar. Onlara gre; Incil Tanr i'nin szdr, dogru olmak zere, tercme edilebilir. Mormon Kitabi da Tann'nin szdr. Isa' yeniden dnecegi yer Amerika'dir, Yeni Kuds Amerika'da kurulacaktir; bizzat Isa hkmd ar olacak,-dnyayi yenileyecek ve tipki cennet gibi yapacaktir. Isa, bin yillik bi r saltanat srecek ve ona inananlar, yardimci olanlar (Mormonlar) kurtulacaklardir. Vaftizde suya daldirmayi uygularlar. Kudsiyette gelismeyi ve hatt ilhlige ykselmeyi kabul ederler. Inan esaslari arasinda yera-lan ok kadinla evlilik, 1895'te W. VVoo druft tarafindan kaldirilmistir. Komnyon, ttn ve iki yasak oldugundan, sadece ekmeksu ile yapilir. Mormonlar, siddetli bir misyonerlik gayreti iindedirler ve btn dnyada faaliyet gsterm ektedirler. Her ye iki yil misyonerlik yapmalidir. Misyonerlik faaliyetleri, bugn, 4000'den fazla kadin ve erkek Mormon tarafindan srdrlmektedir. Bunlarin byk ogunlugu g entir ve hayatlarini misyonerlik faaliyetine adamislardir. Fransa'da 10-15 bin, Dn yada 8 milyon kadar Mormon bulunmaktadir. [425]

en- Adventistler: 1831 yilinda VVilliam Miller (1782-1849) adli bir ifti tarafindan Amerika Birlesik Devletleri'nde kurulmus bir Mesh harekettir. Bunlar, Isa'nin gelisini umutla bekl eyen bir gruptur. Miller, Eski Ahit zerinde alismis, Isa'nin ikinci gelisinin nce 1 843'de, olmayinca 1844'de vuku bulacagi kanaatine ulasmistir. O, ikinci gelisin o k yakinda vuku bulacagina dair konferanslar vermeye baslamis ve bunun iin de "The MIdnight Cry" adli bir gazete ikarmistir. Miller, Isa'nin ikinci gelisinin 22 Ek im 1844'de olacagi seklinde bir vahiy aldigini aiklamis ve bunu iln etmistir. Anca k iln edilen tarihte Isa gelmeyince, Miller bu isten vazgemis ve taraftarlari ise baska tarihler vermeye devam etmistir.

Ikinci gelis tarihi ve ruhun lmszlg konusunda ileri srlen muhtelif grsler, grup iin plesmeye yolamistir. Bu grubun asil hizbini temsil eden ve lmden sonrasi ile ilgili inanta Katoliklige bagli kalan "Incile bagli Adventistler" ortadan kalkmistir. B ugn ise "Ikinci Advent Adventistieri" ile "Yedinci Gn Adventistleri" bulunmaktadir . Bunlarin da en nemlisi ve misyoner karatere sahip olani, Yedinci Gn Adventistler i d ir. Yedinci gn Adventistleri, Kitab-i Mukaddes'in kurallarina siki sikiya uyarlar. 18 44'de Isa'nin "Sekinlerin yazilmasini baslattigini kabul ederler. Ruh'un ldgne, yaln iz dil olanlarin, hakki kabul edenlerin (yani kendilerinin) ldkten sonra dirilecegi ne inanirlar. Yahudi Kutsal Kitabi'na diger Hiristiyanlarin gstermedigi sadakati gsterir; ibadet gn olarak, Pazar yerine, Cumartesi'ni kabul eder ve bugnn yasaklarin a uyarlar. Ahlk sert kurallar uygularlar. Bir Adven-tist, et yemekten, kahve, ay, ttn ve alkol imekten kainmak zorundadir. Vaftizi suya batirma seklinde uygularlar. Yedinci Gn Adventistleri'nin genel merkezleri VVashington'dadir. Dnyada 5 milyon, Fransa'da ise 10-15 bin civarinda taraftarlari bulunmaktadir. Trkiye'de de faaliye t gstermekte, Ermeni ve Sryaniler arasinda propagandalarini srdrmektedirler. Istanbu l'da bir Adventist Kilisesi vardir. [426]

eo-Asopsiyonistler: 1843'de Papaz Emmanuel d' Alzon tarafindan kurulmus olan cemiyet yelerine verilen Isimdir. Bu grubun gayesi; Katolik dsncesini basin yoluyla gretmek ve yaymaklar. Bunun iin Fr ansa'da ok sayida eser, dergi ve gazete ikarmislardir. Bu gazete ve dergilerin en taninmislari "La Croix" ve "Le Pelerin"dir. [427]

ep- Pentakostalistler (The Pentecostal Revival): Amerika Birlesik Devletleri'nde Los Angeles'de, 1906'da, zenci vaiz W. J. Seymour 'un gayretiyle ortaya ikmis ve Norve'li Thomas Barratt tarafindan ayni yil Avrupa' ya yayilmistir. Bu din hareket, gnmzde, dnyada, 3 milyon civarinda yeye sahiptir. Bu hareketin mensuplari, Kutsal Ruh'un vaftizi denilen bir aydinlanma ile kazani lan ihtidaya nem vermektedir. Byle bir aydinlanma, arkasindan almet olarak esitli di llerde konusmayi getirecektir (Grldg gibi hareket Hiristiyanlikla Zen Buddizmi uzlast iran sinkretist bir gelismedir). Bu harekete bagli cemaatlar, birbirlerine karsi

mstakildir. Harekete bagli yeler, ilk Hiristiyanlar hakkinda Kutsal Kitapla kaydedilen seyler e gre kendi hayatini dzenlerler. Pentakostalistlerde bir teskilat ve servis dzeni b akimindan konulmus kurallar yoktur. Isve'teki Pentakostalist orani diger lkelerden daha fazladir. [428]

C- ISLM 1- Genel Bilgi a- Islm'in Dogusu ve Dogdugu evredeki Inanlar

Dnya nfusunun, % 23'nn (yaklasik 1.350.000.000) dini olan Islm, VII. Yzyilin hemen bas inda Arabistan'da dogdu. Bu dinin dogusu esnasinda yeryznde ok sayida din vardi. "I slm'a ihtiya var mi idi?" sorusu, Batili bir tarihinin (P.K. Hitti) "Asl sekli ile I slmiyet, Sam kavimlere ait dinlerin mantik mkemmellesmesidir" cmlesinde cevap bulmakt adir.

O siralarda dnyada byk bir huzursuzluk vardi. Savaslar, haksizliklar, zulmler, pesin hkmler, maddecilik almis yrmst. Manev hayattan zevk alanlar, bu gidise karsi dnyadan etek ekmisler, kendi kurtuluslarini dsnyorlardi. Mevcut dinler, Insana yn vermede ye terli olamiyordu. Zira zaman, bu dinlerin ilk asl hviyetini almis gtrms; geride tarti smalar, tatminsizlikler, ayriliklar kalmisti. Bir uyariciya, insanlari mutluluga ulastiracak yeni bir yola ihtiya vardi. Bu gidise karsi uyarici ses, Arabistan'dan geldi. O devirde Arabistan, kitalar ar asi ticaret yollarinin getigi, nemli limanlari bulunan bir lkeydi, Hz. Ibrahim'in ( tahminen M.. 2000) kurdugu Kabe, bir din merkez olarak Kuds'teki Tapinaktan daha es kiydi. Bundan dolayi Kabe'yi iinde bulunduran Mekke, yzyillar boyunca hem din hem d e ticar bakimdan Arap yarimadasinda nemli bir rol oynamaktaydi. Araplar, lkelerinin iklimi sebebi ile gebe idi. Ancak sehir hayati yasayan yer ve blgeler de vardi (Me kke, Medine, Yemen gibi). Araplar, kableler halinde yasarlardi. Bu kablele r arasinda devamli geimsizlikler ikar, savaslar olurdu. Ancak yilda drt ay (har am aylar) savas yapmamak gelenek olmustu. Mekke yakinlarindaki panayirlar, bu sre de kurulurdu. Bu panayirlarda siirler okunur, hitabelerde bulunulurdu. Araplarda yaziya dayanan gelenek kuvvetli degildi. Okuma yazma bilenler azdi. Ancak siire karsi ilgi oktu. Ukaz Panayiri'nda yarismalar yapilir, kazanan siirler altinla ya zilip K'be duvarina asilirdi. Yedi kasde bylece meshur olmustu ("Muallakat-i Seb'a" ). Arap dilinde, bu alanda, byk ifde gc vardi. Iste Hz. Muhammed (571-632), byle bir evreden geldi. Mekke'nin ileri gelen on aile sinden Hasim ogullari kablesine mensuptu. Babasi Abdullah, annesi mine idi. Hz. Muhammed'in hayati ile ilgili yeterli bilgi bulunmaktadir. Peygamberler arasi nda hayati hakkinda en fazla bilgiye sahip olunan da Hz. Muhammed'dir. ocuklugund aki agirligi, genligindeki "emin"ligi, olgun yasindaki firset de bilinmektedir. Bu olgun yas kirka ulasinca Nur Dagi'nin Hira Magarasinda, 610 yilinin Ramazan Ayin in 27. gn, Yce Allah'in melek elisi. Cebrail, ona seslendi. Kendisinin Cebrail oldug unu, Yce Allah'in kendisini, Muhammed'i peygamber setigini haber vermek zere grevlen dirdigini bildirdi ve ona abdesti, temizlenmeyi gretti. Hz. Muhammed'e (s.a.s.) def a "Oku!" dedi. O, her defasinda okuma bilmedigini syledi. Melek, onu kollari aras ina alip daha kuvvetli sikarak birakti ve syle dedi: "Yaratan Rabbinin adiyla oku!

O, insani bir kan pihtisindan yaratti. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayi greten O'dur. Insana bilm edigini O gretti" (Alk, 1-5).

Islm Dini byle basladi. Bu sirada Arap toplumu ahlk bakimindan bir knt iinde idi. Hal putlara tapiniyor, esitli hurafeler, batil-bos inanlar iinde mr tketiyordu. Hz. Ismail 'den sonra bu topluma bir uyarici gelmemisti. Bununla beraber Hz. Ibrahim'den ka lma yce, tek, her seye kadir bir tanri fikri varligini devam ettirmekte idi. Sayi si az da olsa "Hanf" denilen kimseler vardi. Bunlar putlara tapmaktan titizlikle kainmaktaydi. - Arabistan'in kuzeyindeki Bizans'in dini Hiristiyanlik, Sasanlerin ise Mecslik'ti. Batiya dsen Habesliler de Hiristiyan idi. Ancak bu dinlerin Araplara etkileri faz la olmadi. Bunun yaninda, Arap yarimadasinda Yemen, Taif ve Medne gibi yerlerde Y ahudiler; Yemen'de (Necran) Hiristiyanlar bulunmaktaydi. Ayrica Mecuslik ve Sbilik de vardi. Araplarda puta tapicilik yaygindi. Putlar, tastan, tahtadan ve madenden yapilirdi . Madenden insan seklinde yapilan puta "sanem" (ogulu "esnam"); yine insan seklin de, fakat tastan veya agatan yapilan puta "vesen" (ogulu "evsn") ve belirli bir sek li olmayip tapmak iin kullanilan taslara da "nusub" (ogulu "ensb") * denilirdi. Ka'b e'de, Arap kableleri sayisinca, 360 put vardi. Bu putlarin iinde en byg "Hbel" idi. Araplarin bunlardan baska "tgut" denilen tapinaklari vardi (sayisi 100 kadardi). Ka'be gibi bu tapmaklara da saygi gsteren Araplar, onlarin nnde kurban keser, kur'a oklari ekerler ve tavaf ederlerdi. Bellibaslilari; "Uzza" (Batn-i Nahle'de), "Lf (T aif'de) ve "Menaf'tir (Kudeyf'de). Araplar, Allah'i biliyor, ancak putlari Allah'la kendi aralarinda araci kiliyorl ardi. Putlari Allah ile kendi aralarinda ortak tutan Araplarin bu tutumuna "msrik lik" adi verildi. Kisi kabilesinden ikmadika putunu degistiremezdi. Degistirirse ok kt karsilanirdi. Evlerde de put bulundurulur ve ona ta'zim edilirdi. Arabistan'da putatapicilik disinda yildizlara, atalara ta'zim kltleri de vardi.

Ilerinde kizlarini diri diri gmp merhamet etmeyen, elleriyle yaptiklari putlara ta' zim eden, bazen un ve benzeri yiyecek maddelerinden put yapan, ona ibadet eden, s onunda da kitlikta onu yiyen; maddeye, servete, dnya malina, eglenceye kapilmis i nsanlarin bulundugu Arap toplumundan bir peygamber ikmisti. Hz. Muhammed, sahsiye ti, gzel ahlki, dogrulugu, zeksi, kisacasi btn meziyetleri ile daha ocuklugundan/genli inden itibaren dikkatleri zerine toplamisti. Ona "Muhammedu'l-Emn" demislerdi. nk yal an bilmiyor, kavminin hafifliklerine katilmiyor, drstlkten ayrilmiyordu. K'be'nin on arilmasinda "Hacer'l Esved"i yerine koyma konusunda ikan kabileler arasi tartisma , onun bir rt getirtip her kabileden bir temsilciye tutturup kendisinin de onu elle riyle alip bu rtnn ortasina koyu-vermesiyle hemen orada sonulanivermisti. Ancak sira kavmini dine davete gelince durum yine byle mi olacakti? Ilk Vahiyden sonra, 40 gnden 3 yila kadar srdg tartismali olan, zor bir devre onu be kliyordu. Bu devreye gemeden vahiy zerinde biraz durulmalidir. Vahiy, sadece peygamberlerin ulasabilecegi normalin stnde bir bilgi edinme yoludur . Ilham, onu anlamaya biraz yardimci olabilmektedir. Ancak bu bir deney ve gzlem k onusu degildir. Peygamberlerle sinirlidir. Ancak peygamberin evresinde bulunanlar in bu konuda gzlem sanslari vardir. Kinatin yaraticisinin, insana, yine onun gibi bir insan ile, onu niin yarattigini, grevlerini, hayatin ve kinatin sonunu akil ile sonulandirilmayacak konulari haber vermesi iin vahiyden baska daha gzel hangi yol olabilir? Dolayisiyie peygamberler, sadece insandir; vahyi veren Yce Allah'tir. B ir yette Hz. Muhammed'in (s.a.s.) sahsinda bu gerek syle ifade edilmektedir: "De ki : Ben de sizin gibi bir insanim; ancak bana tanrinizin tek bir Tanri oldugu vahy

olunuyor" (Kehf, 110). Bu husus, sairin "Muhammed bir insandir, ancak diger insa nlar gibi degil. O, taslar arasindaki yakut gibidir" demesiyle tezat olusturmaz. Yukarida vahiy konusunda peygamberin evresindekilerin imknindan sz edilmisti. N itekim Hz. Muhammed'in ilk vahyinin sahidi yoksa da, sonrakilerin olmustur. Saha be, yirmi sene civarindaki bir devrede, bu olaya sahitlik etmistir. Onlarin verdi kleri bilgilere gre, Hz. Muhammed, byle durumlarda nce heybetli bir ses ile vahye ha zir hale getiriliyordu. Sonra vecd hali onu kavrayip yle heyecanlandiriyordu ki; o sakin ve agir sahsiyet, soguk bir gnde buram buram terliyordu. Bu anda byk bir ag ilik ona baski yapiyor, eger bir deve zerinde ise hayvan onu tasiyamaz oluyor, ye re kmek zorunda kaliyor; sayet kmezse bacaklari yay seklinde egriliyor ve sanki kiri lacakmis gibi bir durum aliyordu. Yaninda oturup dizi nndekine degen, bacaklarinin atirdadigini saniyordu. Ayrica an viziltisi gibi bir ses duyuldugu da verilen bil giler arasindadir. Iste bu baslangilarin sonucunda, gk grltsnden sonra yagmurun gelmesi gibi, Ayetler naz il olmus ve yine bylece gelen bazi yetlerde insanlardan, hatt cinlerden bu szlerin b ir benzerini ortaya koymalari istenmisti. (Kur'n yetlerinin nazim ve nesirin stnde d egisik bir slbu vardir. yetlerin hem dil yapisi ve okunus musikisi, hem de anlam ge nisligi pek arpicidir). O edebiyat ve siit devrinde mm bir kimseye karsi meshur sai rler ciz katmisti. Dil ile ona karsi ikamayinca kililar ekilmisti. Bu daha sonraki gelismelerle ilgili hususlari bir kenara birakirsak vahyin hem H z. Muhammed'e, hem de kavmine bir takim problemler getirdigini syleyebiliriz. Hz. Muhammed, nefret ettigi byc ve khinler gibi bir duruma mi dstg konusunda tereddtler iyor, bazen bir dagdan kendisini asagiya atmayi bile dsnyordu. Bu gibi durumlarda C ebrail ona grnyor, gerekten Allah'in elisi oldugunu ona hatirlatiyordu. Byle agir ruh ereddtler geirip acaba bu durum Allah (c.c) tarafindan bir grevlendirme mi, yoksa s eytan bir tahrik mi diye endiselendiginde ona ilk teselli daima sadik esi Hz. Hat ice'den (r.a.) syle geliyordu: "Sen, kendi menfaatini gzetmez, hayir islersin. Al lah, senin zerine seytani musallat etmez". Hz. Musa'ya (a.s.) Sina Dagi'nda 80 yasinda vahiy gelmisti. Budda, 35 yasinda, b ir incir agaci altinda ilhama kavusmustur. Bundan dolayi Kur'n'daki Tn sresindeki " Incir" ile Irtibat kurup Budda'nin sahsiyetine aydinlik getirmek isteyenler vard ir. Hz. Muhammed'e vahiy gelmeye baslamis ve bir sre kavminin yanina dnememisti. Hz. I sa'ya (a.s.) 30 yasinda ilk vahiy gelmisti. Kutsal Ruh (Mslmanlara gre Cebrail) bir gvercin gibi gelip basina konmus, sonra kirk gn lde bir deneme devresi geirmisti. Hz. Is ile ilgili armih olayi, o 33 yasinda iken olmustu (Mslmanlarin inancina gre armiht a len, Hz. Isa'nin hain sakirdi Yahuda'dir; Incillerdeki "Ey Allah'im beni niin te rkettin" cmlesi, ona aittir). Yani Hz. Isa'nin hizmeti yil srd. Hz. Muhammed'e vahyi n 40 yasinda iken gelmeye basladigi ve onun 43 yasinda "resul" oldugu belirtilir . Bu seneye varan devrede vahyin kesildigini gren msriklerin "Allah'in seni terketti" demeleri zerine Cebrail'in Duh Sresini getirdigi nakledilir. Bu Srenin bir yetind e, "Rabbin seni terketmedi, darilmadi da!" denilerek, Peygamberin kalbi hosnut ki liniyordu. Ancak nemli olan husus, "Rabbinin nimetine gelince (baskalarina) durma yip syle" seklinde tebligin baslatilmasi emriydi. Bu noktada Hz. Muhammed'e (s.a.s.) ilk inananin kesinlikle Hz. Hatice oldugunu sy leyebiliriz. O, Hz. Muhammed'in durumunu akrabalarindan biri olan Nevfel oglu Var aka'ya ulastirdi. Varaka, Hiristiyan dinindeydi. Olayi dinleyince Hz. Musa'ya ge len byk melegin Hz. Muhammed'e gelmis oldugu mjdesini verdi. Daha sonra Hz. Muham-me d'le karsilasinca, ona "Sen bu mmetin peygamberi olacaksin. Sana gelen, Musa'ya g elen byk melektir. Sana yalanci diyecekler, eziyet'edecekler, yurdundan ikaracaklar , seninle harbedeceklerdir. Ben sayet o gnlere yetisirsem, sana Allah iin yardim e derim" demistir. Varaka'nin Mslman olup olmadigi konusunda kesinlik yoktur. Hz. Muhammed, dedesi Abdulmuttalib'in lm zerine kendisini yanina alan amcasi Ebu Tal

ib'in oglu Ali'yi, kitlik dolayisiyle kalabalik ailesi iinde sikinti ekmemesi iin , evinde barindirmakta idi. Bes yasindan itibaren Hz. Muhammed'in yaninda bulun an Hz. Ali, Hz. Muhammed ile hanimi Hz. Hatice'nin Kur'n okuyup Allah'a dua ettikl erini grnce ne yaptiklarini sordu. Hz. Muhammed, ona "Biz, kinati yaratan Allah'a se cde ediyoruz. O, bana peygamberlik verdi. Putlara tapmayi yasakladi. Allah birdir , ortagi ve benzeri yoktur..." dedi ve Kur'n okudu. Hz. Ali, duydugu yetler karsis inda hayran kalmisti. Mslman olmak istedi. Ancak aklindan nce babasina danismak geti . Sonra bundan vazgeti. Hz. Muhammed'in yanina geldi. "Allah beni y aratirken Ebu Talib'e sormadi. Ben, Allah'a Ibadet etmek iin neden ona sormaya lzu m greyim" dedi ve Mslman oldu.

Hz. Ali gibi ilk msiman olanlardan biri de Harise oglu Zeyd'di. Kendisi Hz, Muhamm ed'in azatli klesiydi. Peygamberin yaninda kalmayi tercih etmisti ve nc Mslman olma s fini kazanmisti.

Hz. Eb Bekr, serefli ve zengin bir tccar idi. Hz. Muhammed'in yakin dostu idi. Mek keliler arasinda itibari fazla idi. Hz. Muhammed, evinin disinda ilk onu Islm'a agi rdi. O da tereddtsz Mslman oldu. nk o, Peygamber'in sahsiyetine byk gven duymaktayd Eb Bekr'in vasitasi ile birok kimse Islm'a girdi.

Ilk Mslmanlar, ibadetlerini gizli yapiyorlardi. nk zulm ve baski altinda idiler. sen nde Hz. mer ile Mslman sayisi kirki bulabildi. Bundan sonra Mslmanlar inanlarini sakla madilar. Aika ibadet etmeye ve dinlerini yaymaya basladilar. Islm'in dogusu byle old u. [429]

b- Din olarak Islm Adini kendi kutsal kitabindan alan, Kutsal Kitabi (Kur'n-i Kerm) ilk seklini gnmze ka dar degistirmeyen tek din Islm'dir. Gnmzde bir milyari geen insanin dini olan Islm, ev renseldir. Bir milletin, bir zmrenin, bir blgenin dini degildir. Islm, insanligin o rtak manev mes'alesidir.

Aslinda btn peygamberlerin teblig ettigi din, "Islm"dir denilebilir. Islm, ma'nev bir aga gibidir. Bu aga, en ekmel meyvesinde nvelenmis, isimlenmis ve gayesine ulasmist ir. Islm; ilhi dinlerin genel adi iken, Hz. Muhammed'e yirmi yillik bir srede gelen vahiylerle en son seklini almis ve kiyamete kadar insanligin ihtiyalarina cevap ve recek bir muhtevaya kavusmus, tamamlanmis, ikmal edilmis dinin zel adidir. Niteki m bu durum Maide Sresi'nin nc yetinde su sekilde aiklanmistir: "Bugn size dininizi ik ttim, zerinize olan ni'metimi tamamladim ve din olarak Islm'a razi oldum."

Kur'n-i Kerm, btn peygamberlerin, basta tevhit olmak zere, inan bakimindan ayni esasla ri teblig ettiklerini aiklar. Bu inan esaslari, Islm'in zn olusturur. Aslinda Islm, H Adem'e (a.s.) kadar geri gider. Peygamberler tarihi iinde zaman ve mekna gre degise n, ilh vahyin sadece ahkm" yn olmustur. Bylece Hz. Muhammed'e kadar gelen "Islm gelene i" tedrc gelismesinin son ekmel noktasina Islm Dini ile ulasmistir.

Islm'in hitabi, btn insanligadir. Hz. Muhammed'in btn insanliga gnderildigi, Kur'n-i 'de aika yer almaktadir[430]. Kur'n-i Kerm'de ayrica "Y eyyhenns!" (Ey insanlar!) hita inda da ayni husus dsnlmelidir. Islm, inan, ibadet ve ahlk hkmlerinde ferdi oldugu kadar, toplumu da hedef alir. Fertl er dzeldike, toplum da ona bagli olarak dzelecek ve ideal bir toplum ortaya ikacakti r. Islm, dnya-ahiret dengesini kurarak, orta yolu tavsiye ederek, insanlarin birli k Ierisinde beraberce huzurlu olarak yasamalarini gaye edinir. Islm, esitli Islm bilim dallarinin ana konusu oldugundan, burada ayrintili bilgi veri lmeyecektir. Ancak diger dinlerle karsilastirilabilmesi iin o, anahatlahyle tanit

ilacak ve bir kisim zellikleri zerinde durulacaktir. Islm'i iman, ibadet ve ahlk seklinde e ayirarak Islemek gelenek haline gelmistir. Biz de bu ereveye uygun olarak nce iman ve islm terimlerini, sonra Imanin Esaslan'ni, I slmin Sartlari'ni (sekl ibadetleri) ve Islm'da ahlk konularini, sonu olarak da Islm'in diger dinlerden farkliliklarini ve farkli oldugu hususlarin zelliklerini ele alac agiz. [431] 2- Iman ve Islm a- Iman Kelime olarak "iman", Inanip itimat etmektir. Terim olarak ise mutlak tasdik anla mindadir. Bylece iman, bir seyi dogru olarak kabul etmek ve onun dogruluguna inan maktir. Tasdikin mertebesi vardir: 1- kalb ile, 2- dil ile, 3- fiil ile tasdik. Di! ile tasdik, kalbin tasdikiyle birlesirse bu, gerek bir ta sdik olur. Bu tasdikin sahibine "m'min" denir. Byle oimayip kisinin agziyla syledig i kalbindekini tutmazsa bu, grnsteki bir tasdiktir. Bu sekildeki bir tasdikin sahib ine "mnafik" denir. Fii! ile tasdik, kisinin inandigini isiyie gstermesidir. Yani yapilmasi gerekeni yapmasi ve yapilmamasi gerekeni de yapma-masidir.

Iman "dil ile ikrar, kalb ile tasdik ve uzuvlarla ame!"dir. Ancak bunlardan ilk ikisi imanin asl rkn iken amel, imanin asl rkn degildir, kemldir. Ameli olmayanin ima olabilir. Bazi hadislerde imanin 60 veya 70 ksur su'besi oldugu belirtilir. Bunla rin alti tanesi (Imanin esaslari), imanin asil rknleri (Asl- iman); geriye kalanlar i kemldir (Keml-i man). Bu noktada su hads-i serifi hatirlamakta fayda vardir: "Si zin iman bakimindan en kmil olaniniz, ahlk bakimindan en gzel olaninizdi r." [432]

b- Islm Kelime olarak "Islm", teslim olmak, itaat etmek, boyun egmek demektir. Terim olar ak Islm; Peygamber'in haber verdigi seyleri kabul ve onlara btn varligiyle teslim o lmak demektir. Dolayisiyle Islm, kalben teslim olmakla beraber, zahiren Allah'in v e Peygamberlerimin emirlerine uymaktir. Bu anlamda her m'min, mslim; her mslim de m'm indir. M'min ile mslim ayri ayri hkmlere tbi degildir. Iman ruh, islm onun bedenidir. Islmsiz iman, imansiz islm olmaz. Islm, Hz. Muhammed'in teblig ettigi dinin de adidir. [433]

c- Iman le Islm Arasindaki Mnasebet Kur'n-i Kerm ve Hads-i Seriflerde "Iman" ve "islm" kelimelerinin kullanilisi, Islm bil ginlerini bu iki kelimenin arasindaki mnasebeti arastirmaya yneltmistir. Lgat bakim indan iman ile islm kelimeleri arasinda fark vardir. Iman, daha huss; islm, daha ummdi r. Iman, tasdik; islm, teslimiyettir. Tasdikin bulundugu yerde, teslimiyet de var dir. Fakat her teslimiyet, tasdik degildir. Sz, yahut isiyle teslimiyet gsterdigi h alde, kalbiyle teslim olmamis kimseler vardir.

Ser bakimdan islm ile iman birdir. M'min ile mslim ayni hkmlere tbi'dir (ldgnde yik enaze namazi kilinir, Mslman mezarligina gmlr, Mslmanlara varis olur). Hz. Muhammed za aninda insanlar, m'min, kfir ve mnafik olmak zere kisimdi; ayrica bir drdnc kisim y Bu konuda Imm-i A'zam Ebu Hanfe syle diyor: "..lgat bakimindan iman ile islm arasind a fark vardir: fakat seriat bakimindan islmsiz iman, imansiz islm olmaz." [434]

3- Iman Esaslari Iman, iki blme ayrilir: 1- Icml iman: Kelime-i Tevhd ve Keli-me-i Sehadet, 2- Tafsl Iman: ment. Iman esaslari, Kur'n-i Kerm'de vardir. Imanin bir arada alti esasi hadisle sabitti r. Bu alti esasin "ment" ile baslayan Ibaresi Imm-i 'zam'in "Fikhu'l-Ekber" adli kit abindan yayginlasmistir. Bu maddeler sirayla ele alinacaktir. [435]

a- Allah'a Iman Allah'a iman, ment'nn ilk esasidir, dinin de temelidir. Din, ncelikle Allah'a iman e sasina dayanir. Asagi yukari her din, Allah'a inanmayi temel prensip edinir. Her devirde Allah'a inanmayan insanlar bulunmustur, fakat tarihin hibir devresinde b ir toplumun btnyle Allah'i Inkr ettigi grlmemistir. Demekki Allah'a inanmak normal, O' nu inkr etmek anormal bir davranistir. Ilm buluslar, Allah'a inanmayi zayiflatmami s, aksine kuvvetlendirmistir. Kur'n-i Kerm'de Allah'a iman zerinde nemle durulur. Bazen yarattigi seylere bakarak, dsnerek, ibret alarak Allah'a iman telkin edilir. Bazen Allah'a ve elisine inanmak konu edinilerek peygamberlerin O'na inanmayi telkin ettikleri belirtilmis olur. Bazen de Allah'a ve hiret gnne iman zerinde durularak insanoglunun akibetini dsnmesi g erektigi hatirlatilir ve Allah'a inanmasi tavsiye edilir. Kur'n'da ve hadslerde, b u yolda, birok metodun takip edildigi bilinmektedir.

Allah'in varligi, birligi, yce sifatlari ve gzel isimleri (Esm-i Hsn) zerinde dsnmesi izin verilen insanoglu, O'nun zatini dsnmekten menedilmistir. Bu konuda yasak izgiy i asan, Allah'in zatiyle sifatlarini birbirine karistiran, Allah'in bazi varlikla ra (mesel tabiata, insana vb.) hulul ettigine inanan insan ve toplumlar, yanlis s onu ara ulasmis (panteizm, insani tanrilastirmak, Tanri'yi insanlastirmak gibi), Allah'a ortak kosmus, dogru yoldan uzaklasmislardir. Bu yanlis sonularla karsilas mamak iin Hz. Muhammed'in su gd ibret vericidir: "Allah'in varligini anlamak iin gkler bakin, yere bakin, kendi nefsinize bakin; btn bunlarin yaratilisindaki incelikleri ve bunlarin kendiliginden olup olmadigini dsnn. nk bunlar, Allah'in varligini, birlig ni gsteren belirtilerdir. Ancak Allah'in zatini dsnmeyin. nk buna kudretiniz yetmez". Yine bir baska hadste o, "Kalbine ne geJir-se, Allah ondan baskadir" demekledir. Bu iki hadsten insanin kendi varligindan baslayarak gkdekr ve yerdeki canli, cansi z varliklar zerinde dikkatle dsnmesi gerektigi anlasilmaktadir. Bylece insan, bu var liklari var eden yce bir varligin farfna varacak ve bu stn varliga gnlden baglanacakti r. Islm'da Yce Allah; vardir, birdir; dogurmamis, dogurulmamistir; ezel ve ebeddir; esi ve benzeri yoktur, hibir sey O'nun benzeri degildir; hibir seye muhta degildir, he r sey O'na muhtatir. Her seyin yaraticisi ve Rabbi O'dur. Esi ve ortagi yoktur. O

, hayy ve hayat vericidir. Her seyi bilir, grr, isitir. Her seye gc yeter. Her seyi O yaratir, riziklandirir, yokeder. Her sey, O'nun iradesiyle meydana gelir. O, ak il sahiplerine hitap eder, kitap yollar. O, her yerde hzir ve nazirdir; zaman ve mekndan mnezzehtir. Gzlerimiz, bu dnya sartlarinda O'nu grmeye muktedir degildir. All ah'i grmek, ancak cennette mmkn olacaktir. Dnyada insanlar, gayba inanmaya mecburdur . Allah'a iman, gaybdir.

Grldg gibi bir din iin en nemli ve temel olan Allah inancinda Islm, ok ll ve deng 'da leme seklinde Allah'in sifatlari baska varliklara verilmez, yaratiklara dagiti lmaz. Bunun yaninda yaratiklarin sifatlari da Allah'a atfedilmez. Allah'a kt g, Seyt an denk tutularak "ikileme"ye gidilmez. O'na hibir sey ortak kilinmaz. Putlardan, canli-cansiz varliklardan O'na araci, yardimci, hizmeti tayin edilmez.

Islm'da Allah, insanlara sah damarindan daha yakindir. Btn dualar, dogrudan dogruya O'na yneltilir. Yalniz O'na ibadet edilip, yalniz O'ndan istenir. Kalblerin hkimi , yerin-ggn Rabbi O'dur. O, diledigini yapar; diledigini azz, diledigini zelil kilar ; diledigine hikmeti verir. Mlkn sahibi O'dur. Mlknde istedigini yapar. Din gngnn sahi i de O'dur. O, Tek Tanri'd ir. [436]

b- Meleklere Iman Insan, ruh ve bedenden ibarettir. Insana beden ynden benzeyen yaratiklar bulundugu gibi, ona ruh ynden benzeyen yaratiklar da vardir. Bunlar; melekler ve cinlerdir. Melekler; nurn, latif varliklardir; yemek, imek, evlenmek, ogalmak, dogmak, lmek gibi niteliklerden uzaktir. Allah'a isyan etmezler. Durmadan Allah'i tesbih ve O'na i badet ederler. Allah tarafindan kendilerine verilen vazifeleri aynen yerine geti rirler.

Drt byk melekden baska, yazici Hafaza (Kirmen Ktibn), sorgulayici Nekir ve Mnker gibi, sitli grevleri bulunan sayisiz melekler vardir. Melekler; insanlari hayirli ve gzel islere tesvik ederler, insanlara hayir dua ve sefaatta bulunurlar, iman sahiplerini destekler, ilh cezalari yerine getirirler.

Melekler, insanlar iin bir ma'sumyet rnegidir. Insan, ruh ynn gelistirerek, ahlkini o nlastirarak ve gnahlardan, ktlklerden arinarak meleklesmeyi gaye edinir. Melekler im tihan altinda degildir. Insanlar iin imtihan bulundugundan basarili insan, melekt en stndr. Melekler, grnmeyen varliklardir. Insan, bazi sulari, kendisini kimsenin grmedigini dsn erek yapar. Bundan dolayi meleklerin varligi, caydirici bir rol oynar. Insan, meleklere inan sayesinde ktlklerden, gnahlardan uzaklasir, hayirli islere ynelir. Kur'n-i Kerm'de grnmeyen varliklar olarak melekler yaninda cinlerden de bahsedilir. Bir Sure'nin adi "Cin"dir. Cinler, melekler gibi ma'sum olmayip, Insanlar gibi i mtihan altindaki varliklardir. M'minleri de vardir, kfirleri de. Grnmeyen varliklara inan, btn dinlerde vardir. Ancak bu varliklarin mahiyeti ve grevle ri birbirine karistirilmistir. Bazi dinlerde melekler, cinler veya grnmeyen diger v arliklar tanrilastirilmistir. Bazen onlara "Tanri'nin Kizlari" da denilmistir. te yandan melekle seytan arasindaki fark kaybolmustur. Islm, bu grnmeyen varliklarin tasnifini, grevlerin en gzel biimde aiklamistir. Diger dinlerin formllestirilm is iman esaslari arasinda melek inancina rastlanmamaktadir. [437]

c- Kitaplara Iman Islm'da iman esaslarindan biri de kitaplara imandir. Kur'n-i Kerm, "Allah'a, melekl erine, kitaplarina, peygamberlerine" (Bakara 285) imandan bahsederken, grldg gibi, k itaplara imani yalniz kendisiyle sinirlandirmamaktadir. Kitaplara iman, "suhuf" v e drt kitaba imani iine almaktadir. Suhuf, o gnk yazi imknlariyle tesbit edilen table tler, levhalar, esitli malzemeden yapilmis (mesel papirs)- sahife-lerdir. Suhuf ola rak bugne gelebilmis bir sey yoktur. Suhuf'lar'dan sonra byk kitaplar gelmistir. Bu nlardan Hz. Musa'ya "Tevrat", Hz. Davud'a "Zebur", Hz. Isa'ya "Incil" ve Hz. Muh ammed'e "Kur'n-i Kerm" verilmistir. Kur'n-i Kerm'de diger kutsal kitaplarin muhtevas i hakkinda bilgi verilmekte ve "Zebur"dan ise sadece ismen bahsedilmektedir.

Kur'n, kendisi disindaki kutsal kitaplarin tahrif edildiklerini belirtir. Bundan dolayi Mslmanlarin byk ogunlugu, Kur'n ve Hads'te zikredilen "kitaplara iman"i, Allah arafindan gnderilmis kitaplarin aslina iman olarak anlamaktadir. Onlara gre, bugn e ldeki kutsal kitaplar (Tevrat, Incil, Zebur), ok byk degisikliklere ugramistir. Bu s ebeple onlarin bugnk sekli "Allah kelmi" olarak grlmektedir. Yeryznde mevcut kutsal k plar ierisinde Kur'n'dan baska aslini muhafaza edebilmis bir baska kitap yoktur. Kur'n-i Kerm, son peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.s.) yirmi seneyi askin bir sre iinde vahiy yoluyla gnderilmistir. Kur'n, Hz. Peygamber tarafindan hem yazdirilmis hem ezberlettirilmis hem de kontrol edilmistir. Bylece onu muhafaza edecegini va'dede n Yce Allah'in bu va'di yerine gelmistir[438]. Kur'n, hem sz, hem mana-siyle Allah k elmi oldugu Iin, taklit olunamaz ve olunamamistir da. Zira Kur'n kendini taklide agi rdigi halde bu agriya cevap verebilen ikmamistir. Kur'n, belli bir millete hitap eden, sinirli bir zaman iin gelmis bir kitap degild ir. Dnyanin sonuna kadar gelecek btn insanlik lemi onun muhatabidir. Kur'n, gemisten b ahsetmekte, hal zerinde durmakta ve gelecek iin de yol gstermektedir. [439]

d- Peygamberlere Iman Peygamber, Farsa bir kelimedir. Kur'n-i Kerm'de Allah'in seip grevlendirdigi kimseler i ifade etmek zere "resul" ve "neb" kelimeleri kullanilir. Kendisine kitap verilen peygamberler yaninda, bir de onlara tbi' olan peygamberler vardir. Peygamberler, insanlara Yce Allah'in emir ve yasaklarini bildirirler. Insanlarin kurtulus ve s aadete ulasmalari, onlarin getirdigi hkmlere uymalarina baglidir. Peygamberler de insandir; yer, ier, evlenir, oluk ocuk sahibi olurlar. Ancak onlar, ayni zamanda sir adan bir insan da degildirler. Beden ve ahlk bakimindan insanlar tarafindan tenki de ugramayacak lde mkemmeldirler. Peygamberlerde "stdk", "emanet", "ismet", "fetanet" ve "teblig" gibi ortak zellikler bulunur. Insanlar, kendi gayretleriyle peygamber olamazlar. Peygamberlik, Allah tarafindan verilir. Peygamber, vahiy ve mu'cize ile desteklenir. Kur'n-i Kerm'de, adi geen 25 peygamber ve peygamber olup olmadigi tartisilan kisi di sinda da peygamberler bulundugu, her topluma peygamber gnderildigi yetlerle aiklanmi stir. Bu peygamberlerin sonuncusu, Hz. Muhammed'dir. Onun peygamberler arasinda ms tesna bir yeri vardir. nk ondan sonra peygamber gelmeyecektir. O, peygamberlik divan inin mhrleyicisi ve peygamberler zincirinin son halkasidir. Hz. Muhammed'in, diger peygamberler arasindaki yeri konusunda Imam Ahmed ve Tirmi z'nin rivayet ettigi hadis syledir: "Benim Peygamberler iindeki yerim su rnekteki gib idir: Bir adam evini insa ediyor, tamamliyor, iini dsyor ve bir tuglalik aik yer bir akiyor. Insanlar evi ziyaret ediyolar, gliyorlar, gryorlar ve hayrete dserek; 'Ah k eske suraya da bir tugla konulsaydi1 diyorlar. Iste eliler iinde ben o tugla konum

undayim" {Feth'r Rabbani, XXI/283; Camiu's Sagir, V/204 (Hadis no:5733) Hz. Muhammed'in getirdigi "nizam", kendisi hayatta iken uygulama zemini bulmus ve o, Yce Allah'in bu ltfunu hayatta iken grmstr. Bu, hemen hemen hibir peygambere nasip olmayan bir imtiyazdir. Onun getirdigi nizam, btn eski dinlerin hkmn kaldirmistir. K iyamete kadar devam edecek "tek nizam" onunkidir. Kur'n-i Kerm gibi gnmze kadar oriji nal sekliyle gelebilmis ve kiyamete kadar da muhafaza edilecegi va'dedilmis tek kutsal kitap ona verilmistir. O, btn insanlara gnderilmistir; btn lemlere rahmettir. M i'ra, Yce Allah'in ona bahsettigi stnlk delillerinden birisidir. Islm'da, Hz. Muhammed de dahil, peygamberlerin belirli nitelikleri vardir. Onlar, diger insanlardan, ma'sumluk, ahlk ve faziletleriyle ayrilirlar. Bununla beraber onlar, yine de bir insan olarak kabul edilip tanrilastirilmazlar. Onlarin elinde zuhur eden mu'cizeler, onlara degil, Allah'a nisbet edilir. Islm'da btn peygamberl er haktir. Peygamberlik noktasinda aralarinda bir ayrim yapilmaz. Bununla berabe r onlardan bazilarinin diger bazilarina stn kilindigi da kabul edilir (kitap veril mesi, sahs fazlet ve yerine getirdigi grev gibi ynlerden). Diger ilh din mensuplarindan Yahudiler, Hz. Isa ve Hz. Muham-med'i; Hiristiyanlar, Hz. Muhammed'i peygamber olarak kabul etmezler. Fakat Mslmanlar, btn peygamberleri kabul ederler. Diger ilh dinlerde peygamberlere bakis, Islm'daki gibi degildir. Yahudilikte Hz. Yakup Tanri ile grestirilir. Hz. Ibrahim'in karisini Firavun'a ka rdesim diye takdim ettigi, Hz. Lut'un sarhos olup kizlariyle zina yaptigi, Hz. D avud'un bir kumandanin karisini ele geirmek iin onu savasa yolladigi da kutsal kit aplarinda yer alir. Yahudiler zeyr'e (Ezra) "Allah'in Oglu" dediler (Yapilan aras tirmalar sonucu Yemen'de bir Yahudi toplulugunun bu inanca sahip oldugu tesbit e dilmistir[440]). Onlar, "MestV'i bir peygamber olarak degil, dnyevi hakimiyet sahi bi bir kral olarak grrler. Hz. Harun'u Allah'in degil, Hz. Musa'nin peygamberi olar ak nitelendirirler.[441] Hiristiyanlikta ise Hz. Isa, "Tann'nin Oglu" ve tanri, havariler de Isa'nin resu lleri olarak nitelendirilir. Hz. Isa'ya secde ve dua edildigi; onun gnahlari bagi sladigi Indilerde belirtilir. Hiristiyanlara gre Mahke-me-i Kbr'nin idare edicisi d e Isa'dir. Hinduizmde Tanri Visnu, insanlarla mnasebet kurmak iin, dnyaya iner, bazi insanlara hulul eder. Bu din mensuplarina gre peygamberler, onlarin tanrilarinin birer "av atara"sidir (hulul). Bazi dinlerde peygamber yoktur. Bazilarinda Ise bir kurucu va rdir, fakat bu kurucunun ne oldugu kesin olarak belli degildir.

Btn bu hususlar gznnde bulundurularak, 124.000 peygamber geldiginden bahseden Hz. Muha mmed'in bir hadsine gre, tarihen bilinen birok meshur sahsiyetin aslinda bir peygam ber oldugu dsnlebilir: Iran'da Zerdst; Yunan'da KserYfanes; in'de Konfys.Laotze, Men Hindistan'da Budda... [442]

e- Ahirete Iman

Kur'n-i Kerm'de ve hadslerde "Allah'a ve hiret Gnfrne inananlar" seklindeki hitaplarl a hiret Gn'nn nemi belirtilmistir. hirete iman da, Allah'a iman gibi, gaybdir. Bunun y ninda Kiyamet'in ne zaman kopacagini Allah'dan baska kimse bilemez (Bu, "Mu-gayy ebt-i Hamse", bilinemeyen bes husus arasindadir).

hiret, yani insanin lmnden, kiyametin vukuundan sonra neler olacagi, Islm'da syle aikl nir: Insan, ldkten sonra tekrar dirilecek, dnyada yaptiklarindan hesaba ekilecek, cez a veya mkfat grecektir. Dnya, ebed degildir. Kiyametten sonra btn insanlar diriltilip hser hayati baslatilacak, bunu hesap, kitap, ceza-mkfat, cennet-cehennem takip ede

cektir.

Islm'daki hiret inanci, fert ve topluma sorumluluk duygusu kazandirir. Dnyada yaptik larinin karsiligini grecegini dsnen insan, ll, dengeli olmaya; iyi ve mesru seyleri ya ip ktlklerden kainmaya alisir. Ahirete iman, kisiyi ihtiraslardan kurtarir, hayatin a ci ve sikintili olaylarina tahammln ve sabretmesini saglar. Islm disindaki ilh dinlerde de ldkten sonra dirilme inanci vardir. Yahudilikte hiret k onusu pek fazla islenmemis, dnyev yn daha agirlik kazanmistir. Hiristiyanlikta ise ikinci bir lem inanci bulunmakla beraber, Hiristiyanlar, "son"un her an gelecegi k orkusu ierisinde ruhban hayatina agirlik vermislerdir. Islm, dnya hiret dengesini kur arak, her iki dindeki asiriligi gidermistir. Hinduizm aibi bazi din-lerde lemin e zel-ebed oldugu kabul edilir. Bu dinlerde tenash inanisi bulundugu iin hiret anlayisi ona gredir. [443]

f- Kaza ve Kadere Iman Kader, ileride olacak seylerin Yce Allah tarafindan nceden bilinip tesbit edilmesid ir. Kaza ise, bu bilinen ve tesbit edilen seylerin zamani ve yeri geldiginde All ah tarafindan yaratilmasidir. Kaza ve kadere inanmak demek iyi ve kt, hayir ve ser ne varsa hepsinin Allah tarafindan ezelde takdir edildigine ve zamani gelince de yine Allah tarafindan bu takdire gre yaratildigina inanmak demektir. Kisinin irade hrriyeti, diger bir deyimle seim hrriyeti vardir. Ancak bu seim hrriyet i, Yce Allah'in hazirlamis oldugu imtihan sartlari erevesindedir. Insanin ne zaman, hangi anne-babadan doacagi; boyu, rengi, kalbinin ve midesinin alismasi kendi eli nde degildir. O, iradesinin disindaki seylerden sorumlu da degildir. Insanin ira desiyle setigi isleri yaratmak Allah'a mahsustur. Insan neyi seerse, Allah onu yar atir. Imtihan sartlarini hazirlayan Allah, seen insan; insanin setigine gre yaratan Allah'tir. Yce Allah, insanin neyi seecegini ezelden bildiginden, bu bilgisine gre , Levh-i Mahfuz'da olacaklari yazmistir. Allah yazdigi iin insan Allah'in yazdigi sekilde hareket etmiyor, fakat Allah, insanin ne sekilde hareket edecegini bildi gi iin, o sekilde yaziyor. Bu konu, "Ilim ma'luma tbi'dir" seklinde formle edilmist ir. DolayisIyle insanin sorumluluktan kurtulmak zere "Ne yapalim alin yazim byleym is" demeye hakki yoktur. Insana dsen, yapmasi gerekeni yapmak, alismak, gayret etm ek, gerekli tedbirleri almak ve btn bunlardan sonra gerisini Allah'a birakip tevek kl etmektir.

Islm'da hem alismak, emek hem de iradesinin disindaki sonulari tevekklle karsilamak vardir. Ahiret inanisindaki denge, kader inanisinda da bu sekilde kendisini gste rmektedir. Islm'da insan, fiilen yaparak, dua ederek bir seyin olmasini isteyebi lir. Ancak istedigi gereklesmedigi takdirde hayirli olanin byle olduguna kanaat ge tirmek de vardir. Bu husus, bir yette syle ifade edilir: "Sizin iyi sandiginiz hakk inizda kt, kt sandiginiz da iyi olabilir; Allah bilir, siz bilmezsiniz" (Bakara 216) . Diger dinlerde byle aik-seik bir kader anlayisina rastlamak mmkn degildir. Mesel Hir istiyanlikta, konu asl sula ilgilendirilerek tartisilir (asl su oldugu iin mi ktlge t yl vardir, yoksa ktlge temayl oldugu iin mi asl su vardir seklinde). Hinduizm'de "kar inanisi bir esit kader anlayisi haline getirilmis ve insanin bugnk hayati, bir ncek i hayatinin tabi sonucu olarak grlmstr. Gelecek hayat ise bugnk hayatin sonucu olacakt r. Kast dilimleri, bir "karma" sonucu olarak degerlendirilmektedir. Bud-dizmde k arma, irad davranisa dayandirilir. [444]

4- Islm'in Sartlari (Islam'daki Sekl Ibadetler)

"Islm'in Binasi" Hadisinde Hz. Muhammed, Islm'in bes sartini aiklamistir. Buna gre I slm'in bu bes sartini yerine getiren bir kimse, Allah'a karsi olan sekl ibadet bor cunu demis olmaktadir. Aslinda kisinin yaptigi hersey kulluk grevidir, ibadettir. Islm'in bes sartindan ilki, Allah'a ve Peygamberine sehadettir. Bu imanin z, Islm'in da baslangi noktasidir. Bu sart yerine getirilmedike, tekileri yapmanin nemi yoktur . Islm'in Sartlarinin geri kalan maddeleri drt byk sekl ibadeti aiklamaktadir. Bunlar; namaz, oru, zekat ve hac'dir. Ibadet, kulluk demektir. Kulluk, ancak Allah'a yapilir. Amel tatbikat, imani kuvve tlendirir. Ibadetler, iman nurunu koruyan bir mahfazadir. Ibadetin seklini ve mik tarini Yce Allah belirtmistir. Islm'in Sartlariyle ilgili hususlar, Kur'n-i Kerm'in e sitli yetlerinde yer almaktadir. Ibadet, Allah'in hakkidir ve yalniz O'nun rizsi iin yapilmaktadir. Allah katinda, O'nun rizsina en uygun olan ibadet, samimiyetle ve devamli yapilanidir. Ibadetin oklugundan ziyade devamli olmasi nemlidir. Ibadetler in vakitleri ve ibadet yapanin niyeti, i ve dis temizligi bu iste nemlidir. Ibadet, ruhun gidasidir. Bu drt ibadet sirayla anlatilacaktir. [445]

a- Namaz Bes vakit namaz, ergenlik agina girmis, akilli her kadin ve erkek zerine farz olan beden bir ibadettir. Tek basina da kilinabilir. Ancak cemaatla kilmak, daha seva p sayilmaktadir. Gnlk namaz disinda, haftalik Cuma Namazi, farzdir (farz-i ayn). Y tJJik namaz olarak Bayram Namazlari vaciptir. Vakte bagli olmayan Cenaze Namazla ri, farz-i kifyedir. Namaz, dinin diregi, m'minin mi'racidir. Namazin iinde Islm'in sartlarini teskil ed en diger esaslar da yeralir. Namaz kilan bir sey yiyip imedigi iin namazda bir esit oru da vardir. Namazda Tahiyyt Duasi'nda Sehadet Kelimesi de bulunur. Namaz kilan K'be'ye yneldigi iin, namaz iinde sembolik bir hac da yer alir. Namaz kilan madd gel irini bir tarafa birakip namaza vakit ayirdigi iin, namazda zektin esprisi de vard ir. Bunun iin namaz, vakit vakit kilinan ve kulun Yce Allah'in dvanina durarak O'nu n rizsini aradigini isbat ettigi bir ibadettir. Hibir dindeki ibadette namazin oniki farzinin tamamt bulunmaz. Ancak bunlardan bi ri veya birkai bulunabilir. Vakit kavrami, hibir dinde Islm'daki kadar belirli ve d isiplinli degildir. Hibir dinde niyet Islm'daki kadar ibadetin ana rkn olmamistir. I slm'da ibadet suuru, niyetle baslar. Yine hibir dinde ibadetten nce Islm'daki hadest en ve necasetten temizlenme kadar titiz bir hazirlik gze arpmaz. Namazin disindaki farzlar, namaz sresince devam eden farzlardir. Namazin iindeki fa rzlar, intikal farzlardir. Biri, digerini takip eder. Bylece namazda hem ayakta du rma hem de oturma; hem rk hem de secde bulunur. Bunun yaninda namazda okuma da var dir, yer yer sessizlik de vardir. Btn bunlar niyeti takip eden baslangi tekbiriyle baslar. Namazda kul, Rabbinin huzurunda oldugunun suurundadir. Bu suur (konsantrasyon) o nun kalbini ve fiillerini nurlandirir. [446]

b- Oru Her yil Ramazan Ayi'nda bir ay oru tutmak, her Mslman zerine farzdir. Orucun vakti, fecirden aksama kadardir. Orulu, orulu oldugu mddete, yemez, imez, ruh hayatla bagdasm

ayan cins zevklerden sakinir. Oru, Allah rizasi iin yapilan beden Ibadetlerin en nde gelenlerinden bindir. Birok sih h faydalari bulunsa da oru, din bir grevi yerine getirmek zere tutulur. Oru, iradeyi k uvvetlendirir. Orulu iken helli terkedebilen Mslman, orucun disinda da harama el uza tmamak aliskanligini kazanir. Ramazan bir ibadet ayidir. Birok kimse, Ramazan Ayi'n dan sonra ibadetlerini devamli yapma, disiplinli bir hayata ulasma imkni bulur.

Kutsal kitabinda orula ilgili en fazla bilgi bulunan din, Islm Dinidir. Islm'daki or u, belli bir zmreye mahsus degildir. Geceli gndzl de degildir, sadece gndze mahsustur. Perhiz de degildir. Sinirlari, ayrintilari aik-seiktir. Hastaya, misafire, yasliya , sartlari iinde, kola'yliklari vardir. Bazi dinlerde oru yoktur. Bazilarinda ise ya nemini kaybetmis, perhiz sekline dnsms veya asiri zht uygulamalari haline gelmistir . Hz. Musa'nin ve Hz. Isa'nin 40 gn oru tuttuklari bilinmektedir. Ancak, gnmzde Yahudi ler ve Hiristiyanlar arasindaki uygulamanin o gnk ile ilgisi pek kurulamamaktadir. Paskalya'dan nce Hiristiyanlarin uyguladiklari 40 gnlk perhiz devresi oru olma zellig ini kaybetmis gibidir, mecbur degildir. [447]

c- Hac

Zengin ve saglikli Mslmanin mrnde bir defa yapacagi ml ve beden ibadettir. Btn m'mi kiblesi K'be'yi tavaf, Peygamberimizin bir deve zerinde Veda Hutbesi'ni verdigi Ara fat'ta vakfe, haccin iki nemli farzasidir. Haci adayi, ayrica Medine'de Mescidu'nNebiyy'i ziyarst etmektedir. Hac'da, Islm'in iktigi, esitli gelismeler geirdigi mbare k yerlerdeki btn Islm hatiralar yasanmaktadir. Haci adayi, kefen gibi "ihram" giyerek Yce Allah'a "Lebbeyk...", "buyur Rabbim, s en ecelle, kefenle agirmadan, ben ihramla huzuruna geldim", dermisesine ma'nev bir havaya girer. O, en sevdiklerini Allah'a ibadet, O'nun rizasini kazanma gayesiyl e bir mddet iin geride birakmis, ihram sartlari iinde bir vel hayatina kavusmustur. Hac, ayni zamanda dnyanin her tarafindan gelen Mslmanlar iin bir sra, bir kongre mahi yetindedir. Kabul olunan H^cin (hacc-i mebrr), gnahlari gidecegi inanci yaygindir Ancak bu sylenilenler, ticar-turistik bir zihniyete dayanmayan, sirf Allah rizasi iin yapilan bir hacca gredir. Btn dinlerde kutsal kabul edilen yerler vardir. "Haci" olmak iin buralar ziyaret ed ilir. [448]

d- Zekt Zekt, ml bir ibadet olup varlikli kimselerin yapmasi gereken bir farzadir. Zekt, faki rin zenginin malindaki hakkidir. Zekt, artma ve temizlenme anlamina gelmektedir. Z ekt veren kimse, servetini temizlemis olmaktadir. Bylece temizlenerek eksilen serve t, gerekte ogalmakta ve bereketlenmektedir. Zekt, esitleri (altin, gms, para, ticaret mallari, kk ve byk bas hayvanlar gibi) ve ikleri (zerinden bir yil gemesi, artici olmasi gibi) belirlenmis mallarin, belirli oranlarda, uygun yerlere-kisilere verilmesidir. Dnyada "Biri yer, biri bakar, kiyamet bundan kopar" kabilinden zenginlerin hayati na bakip onlari kiskanarak dzen degistirmek zere ayaga kalkan varliksiz kesimler, anarsiye ve totaliter rejimlerin dogmasina yolaarlar. Aslinda ok fazla olmayan zekt in verilmesiyle zaman iinde orta zmre olusur ve ogalir, denge saglanmis olur. [449]

5- Islm'da Ahlk Islm Dini'nde ahlk, iman ve ibadetten sonra nc esastir. Peygamberimize "Din nedir? diy e sorulunca "Gzel ahlktir" cevabini vermistir.

Islm ahlkinin kaynagi ilh vahiydir. Bu ynyle o, diger ahlk sistemlerinden ayrilir. Isl ahlkinda insan davranislari niyete baglidir. Bir hadste, "Ameller, niyetlere gredir " denilmektedir. Gerekten de m'minin niyeti esastir. Islm, ahlk kaynagini Hz. Muhammed'den alir. Insanlar iin en gzel rnek olan Peygamberim izin ahlki da Kur'n'dan kaynaklanir. O, gzel ahlki tamamlamak zere gnderilmistir. O, e n gzel ahlk zerindedir. O'nu Yce Mevl terbiye etmistir. Islm ahlki, "beyne'l-havfi ve'r-rec" (Korku ve mid arasinda) bir izgi takip eder. All ah sevgisi ve korkusu m'minin btn davranislarinin temelinde yer alirsa, o olgun bir ahlka ulasir. Hikmetin basi Allah korkusudur. Bu korku; sevgi, saygi ve ta'zime d ayanan bir korkudur. Takva, bu olgunlugun sonucu elde edilen bir mertebedir. Yce A llah'in katinda ikrama en lyik olan kullar, ondan en fazla korkan mut-takler, takv a sahipleridir. Mslman, tevhid inancini ahlk davranislarina da aksettirir. Allah'tan baskasina tapin maz, taabbt etmez. Allah'dan baskasindan istemez. Allah'dan baskastndan korkmaz.

Toplum hayatinda iyilikler tavsiye edilir, ktlklerden kainmak gtlenirse; ortak bir ahl standardi olusturulmus olur. Dolayisiyle Islm ahlkinda toplum dzenini saglayan, fe rdi ve toplumu huzura kavusturan, insanlari saadete ulastiran temel prensipler m evcuttur. Sonu olarak Hz. Muhammed, sahabler, veller rnek dav-ranislariyle nasil Islm'in yayili p benimsenmesine yolamislarsa; onlari rnek edinen Mslmanlarin da sadece dilleriyle d egil, davranislariyle, kisacasi hal diliyle (lisn-i hl) Islm'i anlatmalari, yansitm alari gerekir. [450]

6- Islm'in zellikleri ve Diger Dinlerden Farkliliklari/Ayricaliklari Buraya kadar esitli dinler ve bu arada "ilh dinler "de islendi. Son olarak anahatla riyle Islm Dini zerinde duruldu. Grldg gibi, her dinin kendine ait zellikleri vardir. u zellikler verilirken yer yer karsilastirmalar da yapildi ve Islm'in farkliliklar ina, dinlerin en ekmeli olduguna temas edildi. Burada nce Islm ve di ger dinler karsilastirilacak, daha sonra da Islm'in zellikleri ve diger dinlerde n farkli oldugu hususlar, maddeler halinde siralanacaktir. [451]

a- Islm ve Diger Dinler Kur'n-i Kerm'e gre Islm, "hak din"[452], "dosdogru din" dir[453]. Yce Allah'in katind aki gerek ve makbul din Islm olup[454] bu din, O'nun razi oldugu, begendigi dindir [455]. Hz. Muhammed, "Allah'in elisi ve peygamberlerin sonuncusu"dur[456]. Hz. Mu ham-med'in "benden sonra peygamber yoktur" dedigi rivayet edilmektedir. Verilen y et ve Hadste Hz. Muhammed'in son peygamber oldugu aikliga kavusturulmustur. Ayrica yine bir yette, Yce Allah, Kur'n'i kendisinin yolladigini, onu kendisinin koruyaca gini va'detmektedir (HIcr.9). Daha nceki hibir kitapta bu garanti yoktur. Nitekim

Hz. Muhammed, Kur'n'i, 23 senelik bir devrede yazdirmis, ezberletmis ve kontrol et tirmistir. Bylece bu asil metin, aynen muhafaza edilerek, gnmze gelmis yegne Kutsal K itap daha sonraki nesillere teslim edilebilmistir. Bu aiklama, Islm'in diger dinlere farkinin ilk maddesini baslatmistir. Bu maddede Kur'n'in akil ve bilim nnde tazeligini koruyabilmis yegne kitap oldugunu belirtmek de gereklidir. Islm evrensel bir dindir. Mesaji btn insanligadir. Bir yette bu husus syle belirtilme ktedir: "Biz, seni ancak btn insanlara mjdeleyici ve uyarici olarak gnderdik" {Sebe1 , 28). Yalniz Hiristiyanlik ve Buddizm, Islm gibi evrenseldir. Diger dinler milldi r. Bunlardan Yahudi dini, aslinda evrensel iken sonradan milllestirilmis gibi bir grnt kazanmistir. Islm, tektanrili bir dindir. Bu dinde leme, ikicilik, ortak kosmak yoktur. Yce Allah 'in sifatlari; yaratiklara, baska varliklara, insanlara, canli, cansiz varliklar a verilmez. Tabiati olusturan elemanlar, tabiat gleri kutsallastinlmaz. Ailah'dan baskasina tapinilmaz. Yce Allah'in kendine mahsus sifatlari, Gzel Isimleri (Esm-i Hs n) vardir. Halbuki Hiristiyanlik ve Hinduizm'de leme vardir. Hinduizm, ayrica oktanr ili bir dindir {Her iki dinde tektanri inanisi bulunsa da). Buddizm, tanri kavram ina sonradan kavusmustur {bu dinde dua yoktur). Taoizm sonralari esitli dinlerden tanrilar almistir. Yahudi dininde her ne kadar tektanri inanisi korunmussa da T anri'ya istirahat etmek, gresmek gibi yakisiksiz sifatlar verilmistir. Hz. Isa, Budda, Konfuys tanrilastirilmistir. Hinduizm'de zaten tanrilarin insan se kline girdigi (avatara) kabul edilmektedir. Yahudi Dinin'de bazi peygamberlere y akisiksiz durumlar nisbet edilmektedir. (Hz. Yakub'un Allah'la gresmesi, Hz. Davu d'un bir kumandanin karisina gz dikmesi gibi). Islm dininde Hz. Muhammed, sadece b ir insandir. Kendisine vahiy gelmektedir. O, Allah'in kulu ve elisidir. Onun grevin e uygun nitelikleri vardir. Islm, Allah ile peygamber arasindaki izgiyi korumustur. Bu izgiyi peygamber, hibir s ekilde geemez (Mesel Islm'da Hesap Gn'nn sahibi sadece Allah iken Hiristiyanlikta bu y etki Hz. Isa'ya verilmistir). Ayrica Islm'da, Hiristiyanliktaki Kilise ve Buddizm 'deki Sangha gibi bir rahip teskilti, ruhbanlik, hiyerarsi, aracilik, misyonerlik yoktur. Yce Allah ile kulun arasina fetis, put, peygamber, rahip, melek gibi hibi r sey girememektedir. Fert, hrdr, serbesttir. Dogrudan dogruya Allah'tan istenilme kte, sadece O'na dua edilmektedir. Nitekim Fatiha sresinde "Ancak sana kulluk ede r ve ancak senden yardim dileriz" hitabiyla bu hususa isaret edilmektedir. Islm'da gnah isleyince tevbe edilir, affetmesi iin ancak Yce Allah'a basvurulur. All ah'dan baskasina gnah itirafi yoktur. Halbuki Hiristiyanlik ve Buddizm'de byle deg ildir. Rahip, rahip zmresinin varligi bu noktalarda kendisini belli eder. Hiristi yanlikta genellikle rahip bulunmaksizin sakramentler uygulanamaz.

Tarh gelismesi iinde Islm asl yapisini koruyabiimistir. Bu hkm, diger dinler iin tekr anamaz. Hinduizm farkli dinlerden esitli elemanlar almis, bunlarin bir yigini hal ine gelmistir. Belirli kurucusu, inan sistemi, ibadeti olmamistir. Taoizm de dige r dinlerden bir ok eleman almistir. Hiristiyanlik, daha en baslarda Pavlus'un yoru mlariyla degisik bir yapi kazanmis, gittigi yerlerdeki kltlerden etkilenmistir. B u hususta Islm'in farkliligi, bir lde, Kutsal Kitabi'nin degismeden gnmze ulasmasi ze ginden gelmektedir (Diger dinlerin kutsal kitaptan daha sonralari yaz ih hale get irildiginden asil yapi tam olarak korunamamistir). Islm'daki inan esaslari, din kavramlar, sade, kuvvetli, aik seik, anlasilmasi, anlati lmasi, kabul kolay, akli-mantigi zorlamayan maddelerdir. Halbuki mesel inkarnasyon (huftil), asl su, tenash, gibi kavramlarda bu kolaylik bulunmaz. Islm'in tarih gelis mesinde kutsal kitabi ve din kavramlarinin aikligi sebebiyle konsillere rastlanmaz. Fakat evrensellikte ona arkadaslik eden iki byk dinde (Hiristiyanlik ve Buddizm) konsillere ihtiya duyulmustur.

nem tasiyan bir nokta olarak, Islm'da dnyaya gnahsiz gelindigine inanilir. Bu dinde H iristiyanliktaki asl su, Hint dinlerindeki tenash yoktur. Her dogan, Islm yaratilisi zerine temiz, susuz dogar. Zmer suresinin 7. ye Fttr suresinin 18.. Ayetinde belirt ildigi gibi, kimse baskasinin suunu yklenmez. Sorumluluk, ferddir. Su ve beden, ferdd ir (Dogustan gelen su yoktur, bir beden bir ruh iindir. nceki kimselerin veya nceki hayatlarin suu dogustan gelir seklinde Hiristiyanlik ile Hint dinlerinin benzerli k tasiyan doktrinlerini Islm kabul etmez).

Islm'da agir, asiri zht emirleri, glk yoktur. Kolaylik, kolaylastirma vardir. Hz. Muha mmed, "Din, kolayliktir"; "Kolaylastiriniz, glestirmeyiniz; mjdeleyiniz, nefret e ttirmeyiniz" diyerek Islm'in bu niteligini belirtmistir. Caynizm'de yrrken kk canlilar i ldrmemek iin nce yer sprlr. Caynizm'in bir mezhebinde dnya mali diye elbise giyil lm'da byle asiri buyruklar yoktur. Evlenmemek veya bosanmamak (bazi Hiristiyan mez heplerinde oldugu gibi) seklinde sert kayitlar gze arpmaz.

Islm'da dnya-hiret dengesi vardir. Mesel Yahudi Dini'nde hiret motifi ok net olarak is lenmemistir. Gzler dnyaya evirilmistir. Hiristiyanlikta tersine, gzler hirete dikilmi stir. Islm'da dnya, hiretin tarlasidir. Bir yette belirtildigi gibi dnyadan nasip de unutulmayacaktir. Islm'da alisilmayan gn yoktur. alisma ve kazanma, ekmek-alinteri vl Zekt ve hac gibi ibadetlerin yapilabilmesi, madd imkna baglidir. Islm'da ibadet ve ahlkla Ilgili konular gelismistir. Islm'in her an istedigi kulluk da vardir (iman), mrde bir defa istedigi kulluk da (hac). Tabi senede (bir defa ze kt; bir ay oru), haftada (Cuma Namazi), gnde (bes vakit namaz) istedikleri de vardi r. Halbuki mesel Bud-dizm'de dua, Hinduizm'de cemaatle ibadet olmadigi gibi Hiris tiyanlikta yinler papaz nezaretinde kiliseye tahsis edilmistir. Yahudi dininde ku rban yikilan Kuds Tapinagi'na bagli grldgnden uygulanmamaktadir. Islm'da ibadet, hem aatle hem de tek basina; hem camide hem cami disinda her yerde yapilabilmektedir .

Islm; sadece zhde, tasavvufa, ahlka, felsefeye, gelenege dayanan ve her seyi toplam aya alisip asil hviyetini kaybeden bir din degildir. Bu dinde l, akil, bilim, dsnce, nme, alisma, fert ve toplum konularina gereken yer ayrilmistir. Islm'in kendi orijinalligini gsteren yukarida bir blm siralanan hususlar yaninda dige r dinlerle paylastigi noktalar da vardir. Bunlarin en basta geleni tektanri kavr amidir. Islm, bu Yce Tanri kavraminin en ideal sekline sahiptir. Islm, diger ilhi di nlerin kitap ve peygamberlerine de yer verir. Kur'n-i Kerm'de ancak 25 peygamberin adi bulunur ( tartismali olanla 28). Ancak dnyada hayli peygamber grev yapmistir. Hem en hemen btn topluluklarda Yce Tanri inanisinin bulunmasi bunun bir isbatidir. Islm; vahiy, hiret, kader, melek-seytan, hell-haram (yap-yapma), nefsi terbiye, iyi lik, erdem gibi birok elemanlarini diger dinlerle paylasir. Ancak Islm'da bu elema nlar, bir l iinde, asiriliklardan uzak olarak yer alir. Bir misal olarak temizligi e le alalim. Temizlik nce dis ve i temizligi olarak ikiye ayrilir. Dis temizliginde; 1- Beden (Islm'da pis sayilan seylerin bedenden giderilmesi, yikanmak, dis temizli gi, bedenden tirnak ve benzeri kesilmesi istenilen seylerin atilmasi, snnet, abde st, boy abdestinin madd temizligi vb.), 2- Elbise (pis sayilan seylerin temizlenmesi veya kirliligin giderilmesi), 3) evr e ve gida temizligi (kendimizi tehlikeye atmamamizi emreden yete gre suyun, havanin , evin, kentin; imanin en asagi derecesinin yolda ayaga takilan tasin bir kenara atilmasi oldugunu aiklayan Hads'e gre yol temizligi) gibi madd elemanlar bulunur.

I temizlik, ok daha genistir:

1- Kalp temizligi (nce tasdk, sonra yakn Iman ile sekten spheden, kt dsncelerden ka ndirmak, tvbe ile gnahtan temizlenmek), 2- Ahlk temizligi (kt ahlki atip iyilerini benimsemek), 3- Dsnce-niyet-davranis temizligi (iyi davranis, ihls kazanmak), 4- Vicdan temizligi (sululuk duygusu iinde kalmamak; kul hakkini almamak, helallas mak), 5- Hkm temizlk (abdest, boy abdesti, Islm'in bes sartinin her bir maddesinin uygulani si ile gnahlardan arinmak) gibi bir ok hususu iinde bulundurur. [457]

b- Islm'in Diger Dinlerden Ayricaliklari 1- Islm hak ve iih dindir; vahye dayanir; evrenseldir; mesaji btn insanligadir; Kiyam ete kadar geerlidir. 2- Islm, adini kutsal kitabindan alan; kutsal kitabi peygamberi tarafindan yazdi rilan, ezberlettirilen ve kontrol edilen, bylelikle degismeden gnmze kadar ge lebilen; aktl ve bilim nnde tazeligini koruyabilen Kutsal Kitab'a sahip olan dindi r. 3- Islm'da tevhdin en gzel ve en orjinal sekli vardir. Islm en mcerret, en mkemmel All ah inancini yerlestirmistir. Islm'da Allah'in sifatlari, yaratiklara, baska varli klara; insanlara, canli-cansiz varliklara verilmez. Islm'da Yce Allah insana benze tilmez; O, hibir seye benzemez, ne Tanri insanlastirilir, ne de insan tanrilastir ilir. Islm'da Allah'in Esm-i Hsn'si (Gzel Isimleri) vardir. Islm'da Allah'dan baskasin a tapinilmaz, dua edilmez; Allah'dan baskasindan istenilmez; Allah'dan baskasina secde, rku' edilmez, kurban kesilmez, yemin edilmez, tvbe edilmez, gnah itirafinda bulunulmaz. 4- Islm'in belirli bir inan sistemi, peygamberi, kutsal kitabi vardir. 5- Islm'da Allah tarafindan gnderilen btn peygamberlere inanilir; aralarinda bu nokt ada bir ayirim yapilmaz. Peygamberler, Yce Allah'in kulu ve elisidir. Islm'da peyga mberler tannlastirilmaz. Onlara yakisik almayan durumlar isnat edilmez, uygun ol mayan deyimler kullanilmaz. Onlar iin ortak bes zellik kabul edilir. 6- Hz. Muhammed, son peygamberdir. Ondan baska hemen hemen hibir peygamber ve din kurucusu, getirdigi nizamin kendisi hayatta iken uygulama zemini buldug unu, devlet oldugunu grmemistir. 7- Islm'da en yksek otorite, i aynidir. Kur'n'dir. Dnyanin her tarafindaki Kur'n nshalar

8- Islm'da dnya-hiret dengesi vardir. Dnya hiretin tarlasidir. 9- Islm'da inan esaslari, dn kavramlar; sade, kuvvetli, aik-seiktir; anlasilmasi, anla tilmasi, kabul kolaydir; akli, mantigi zorlamaz. 10- Islm, kolaylik ve mjde dinidir. Kimsenin zorla Mslman yapilmasini kabul etmez. K albleri fethederek yayilmayi esas alir. Dili, irki, dini ne olursa olsun Kelimei Sehadet getiren herkesi Mslman sayar. Sinif, zmre, irk farki gzetmez, kimseye imti yaz tanimaz. Esitlik ve adalet esasina dayanir.

11- Islm; akla hitap eder, akilliyi sorumlu tutar, akla ve bilime n planda yer ver ir. Islm'da l, akil, bitim, dsnce, grenme, alisma konularina; fert ve toplum mnasebe ne gereken yer verilmistir. 12- Islm'da insan, en gzel biimde yaratilmis, yeryznde halife kilinmistir. Dogustan ge len su yoktur. Insan, ma'sum ve Islm fitrati zere dogar. Islm'da sorumluluk, su ve be den ferddir.

13- Islm'da ibadet ve ahlkla ilgili hkmler gelismis ve nih hale gelmistir. Islm'da, h c hari, ibadet, belirli bir yere bagli degildir, her yerde yapilabilir. Duruma gre hem cemaatla hem tek basina olabilir. Ma'bette resim ve heykel bulunmaz. Ibadete da'vet ezanla olur. Ibadette Allah ile kulun arasina kimse giremez. Islm'da ruhb an sinifi da, afaroz da yoktur. Evlenmeme ve bosanmama seklinde sert, agir ve asin zht emirleri de yoktur. Ancak i ve dis temizlige nem verilmektedir. Snnet vardir . 14- Islm, kadina gerek hakkini ve degerini vermistir. Btn bu ve benzeri zellikleriyle, ayricaliklariyle Islm, her devirde, her yerde kendin i kabul ettirir. [458]

Altinci Blmn Bibliyografyasi A- Yahudilik - Baki Adam, Yahudi Kaynaklarina Gre Tevrat, Ankara 1997. - W.F. Albight, Yahvveh and the Gods of Canaan, London 1968. - Nesim Bahar, Ibrani Tarihi, Istanbul 1969. - D.A. Brovvn, A. Guide to Religions, London 1975, 104-122. - Seymour Cain, "Medieval and Modern Judaism", A Reader's Guide to the Great Rel igions, London 1977, 321-345. - Ahmet elebi, Yahudilik, ev. .F. Harman-A.M. Bykinar, Istanbul 1978. - A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 364, 374, 378-385, 451-2, 620. - Mircea Eliade, Histoire des Croyances et des Idees Religieu-ses, Paris 1980, I/348-380, 111/161-190. - Isidore Epstein, Judaism, A Historical Presentation, Gr. Britain 1972. - Mustafa Erdem, Hz. Adem (Ilk Insan), Anara 1993. Ahmet Hikmte Eroglu, Osmanli Dev|etinde Yahudiler, Ankara 1997. - George Fohrer, History of Israelite Religion, London 1975. - Sigmund Freud, Musa ve Tektanricilik, ev. E. Sevil, Istanbul 1976. - David Goldstein, "The Jews", Our Religions, London 1973, 69-89.

- Ernest Gugenheim, "Le Judaisme", Histoire des Religions, E.G. 1972, II/697-74 5. - Ernest Gugenheim, Le Judaisme dans la Vie uotidienne, Paris 1970. - Ibran Din Bilgisi (zetler), Istanbul 1969. - Mordecai Kaplan, Judaism as a Civilisation, USA 1981. - Mehmet Katar, Hiristiyanlikta, Yahudilikte ve Islm'da Tvbe, Ankara 1997. - Yehezkel Kauman, The RelIgion of Israel, ev. Moshe Green-berg, London 1961. -Yasar Kutluay, Islm ve Yahudi Mezhepleri, Ankara 1965, 114-218. -Yasar Kutluay, Siyonizm ve Trkiye, Istanbul 1973, 11-73, 389-395. - Saban Kuzgun, Hazar ve Karay Trkleri, Ankara 1985, 147-210. - Abdurrahman Kk, Dnmeler Tarihi, Ankara 1992 (Gzden geirilmis ve genisletilmis ikinci baski). - Abdurrahman Kk, "Yahudilikte Arz-i Mevud Anlayisinin Boyutlari", AIFD, Ankara 19 92, XXIIl/101-111 -Abdurrahman Kk, "Ahid", TDVIA, Istanbul 1988. I/532-533. - Abdurrahman Kk, "Ahid Sandigi", Istanbul 1988. I/535. -Abdurrahman Kk, "Arz-i Mevud", TDVIA, Istanbul 1991, MI/ 442-444. Maimonides, Commentory on the Tractate Sanhedrin, trans by Freed Rosner, New Yor k 1981, 155-156. Man's Religious Quest, nesr. W. Foy, London 1978, 351-417. Ebu'l Hasen Ali el-Hasen en-Nedv, el Erknu'l-Erbea, Beyrut 1968, 63-66, 171-174, 25 9-268. Abraham A. Neuman, Judaism, The Great Religions of the Modern VVorld, y 1947, 224-284. - S.A. Nigosian, VVorld Religions, London 1975, 7-43. - Hayrullah rs, Musa ve Yahudilik, Istanbul 1966, 316-446. - James Parkes, A History of The Jewish People, Gr. Britain 1969. - The Jewish Encyclopedia, Copyright 1904. - The Universal Jewish Encyclopediea, New York 1948. - E.G. Parrinder, A Book of VVorld Reiigions, London 1965, 16, 52, 88, 140. - E.G. Parrinder, The VVorld Living Religions, London 1974, 143, 164. - Vicomte Leon de Poncins, Judaism and the Vatican, ev. T. Tindal-Robertson, Lond on 1967. - Salomon Reinach, Orpheus, Histoire des Religions, Paris 1976, 1/248-311. New Jerse

- Ernest Renan, Histoire de Peuple d'Israel, Paris, 1/1-34, 127-165, 11/82-192. - H. Ringgren-A.V. Strom, Religions of Mankind, Landon 1966, 113-137 ^ - Roy A. Rosenberg, Judaism: History, Practice, Faith, USA 1991, 64-65. - H.J. Schoeps, An Intelligent Person's Guide to the Religions of Mankind, Lond on 1967, 207-227. - Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 100-116. - Gershom G. Scholem, Majr Trends in Jevvish Mysticism, New York 1974. - Siddur (sefaradi), New York 1981, 43-44. - Sylvam D. Schvvartzman, The History of Reform Judaisme, 1953. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London, 1977, 159-184. - Robertson Smith, The Religion of The Semites, New York 1972. - Sehrisn, el-Milei ve'n-Nihal, Kahire 1975, 1/210-220. - Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Trkler, Istanbul 1979, 1/15-126 vd. - Hikmet Tanyu, "Yahudiligin Kutsal Kitaplari ve Esaslari", A.. Ilahiyat Fak. De rgisi, Ankara 1967, XIV/95- Kurt Uruby, "Judaism", Dictionnaire des Religions, France 1983, 868-74. - Yahudilikte Kavram ve Degerler, Hazirlayanlar: Suzan Aialu -Klara Arditi ve A rkadaslari, Istanbul 1996. - R.J. Zwi Werblowsky, "Judaism", The Concise Encyclopedia of Living Faiths, Lo ndon 1971, 3-40. - Zaferu'l-Islm Han, Yahudilik'de Talmud'un Mevkii ve Prensipleri, ev. in, Istanbul 1981. [459] Mehmet Ayd

B- Hiristiyanlik - Muhammed Aturrahm,. Jesus Prophet of Islm, England 1977. - Donald Attvvater, Christendom, London 1969. - Mehmet Aydin, Mslmanlarin Hiristiyanliga Karsi Yazdigi Reddiyeler ve Tartisma Ko nulan, Konya 1989. - G. Barker, O'nun Izinde (Hiristiyanlik ve Laiklik Tarihi), Istanbul 1985. - La Bible, Paris 1977. - David A. Brown, A Guide to Religions, London 1975, 155-182. - Chateaubriand, Genie du Christianisme, Paris 1966, l-ll.

- The Concise Encyclopedia of Living Faiths, London 1977, 40-166. - Horton Davies, Christian Deviations, Gr. Britain 1972. - Giussupe Descuffi, Hiristiyan Dini, Izmir 1963. - J.G. Davies, The Christian Church, London 1965. - A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 138139, 190-195, 310, 359, 372-373. - Dictionnaire des Religions, France 1983. - C.H. Dodd, The Founder of Christianity, London 1971. - Muhammed Eb Zehra, Hiristiyanlik zerine Konferanslar, ev. Akif Nuri, Istanbul 19 78. - Emile GIIIabert, Saint Paul ou le Closse oux Pieds d'Argile, Edi-tions M'tano ia 1974. - Rene Guennau, "Les Missions Cathologues", Histoire des Religions, Ed. Gali. 19 72, 11/1144-1187. - Ch. Guignebert, Jesus, Paris 1938. - Harold A. Guy, "The Christians", Our Religions, London 1973, 89-104. - Harun Gngr, Gagauzlarin (Gagavuzlar) nkara 1982 {basilmamis doktora tezi). Din Inanislari zerine Bir Arastirma, A

- Alfred Hail, The Beliefs of A Unitarian, Gr. Britain 1932. - Mc Veigh Harrison, First Century Christianity, New York 1958. - Leonard Hadgson, The Doctrin of TrInity, London 1964. - A. Houtin, Courte Histoire du Christianisme, Paris 1924. - J.L. Hromadka-G.G. Walsh-John A. Mackay, Eastern Orthodo-xy, Roman Cathoficism , Protestantism; The Great Religions of the Modern World, New Jersey 1947, 284 -307, 307-337, 337-371. - P. Luigi I. annitto, Hiristiyan Dininin Esaslari, Istanbul 1982. - Xavier Jacop, Incil Nedir? Tarihi Gerekler, Ankara 1985. - R. Janin, Les Eglises Oriantales et !es Rites Orientaux, Paris 1955. - Mehmet Katar, Hiristiyanlikta, Yahudilikte ve Islmda Tvbe, Ankara 1997. - S. Kaloustian, 969 Saints and Sacrements of the Armenian Church, New York 1

- Abdurrahman Kk, "Ermeni Katogikoslugu ve Meselesine Dair Bir Arsiv Vesikasi zerin e", A.. Ilahiyat Fak. Dergisi (IFD), Ankara 1983, XXVI/727-750. - Abdurrahman Kk, Ermeni Kilisesi ve Trkler, Ankara 1997.

- Pierre de Lobrrolle, The History and Literatre of Christianity, ev. H. VVilson, London 1968. - John H. Leith, Creeds of the Churches, Oxford 1973. - Man's Religous Quest, nesr. W. Foy, London 1978, 417-467 - Thomas Michel, Hiristiyan Tanribilimine Giris, Istanbul 1992. Einar Molland, Christendom, London 1965. Ebu'l-Hasen Ali el-Hasen en-Nedv, el-Erknu'l-Erbea, Beyrut 1968, 67-69, 175-176, 25 9-268. S.A. Nigosian, World Religions, London 1975, 43-47. Malachia Ormanian, L'Eglise Armenienne, Lbnan 1954. - The Oxford Dictionary of The Christian Church, Ed. F.L. Cross, New York 1983. - E.G. Parrinder, Jesus in the uran, London 1965. - Salomon Reinach, Orpheus, Paris 1976, 11/515-558. - Ernest Renan, VIe de Jesus, Paris 1944. - H. Ringgren-Ake V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 137-175. - Ekrem Sarikioglu, Baslangitan Gnmze Dinler Tarihi, Istanbul 1983, 206-274. - Ekrem Sarikioglu, Dinlerde Mehdi Inanci ve Tasavvurlari, Erzurum 1976 {basilmam is doentlik tezi). - H.J. Schoeps, An Intelligent Person's Guide to the Religions of Makind, Londo n 1967, 242-313. - Annemarie Schimmel, Dinler Tarihine Giris, Ankara 1955, 117-150. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 401-475. - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 105-159. - Sreyya Sahin, Fener Patrikhanesi ve Trkiye, Istanbul 1980. - Sehristn, el-Milel ve'n- 'Nihal, Kahire 1975, 1/220-229. - Muhammed Hamidullah, Islam Peygamberi, ev. Salih Tug, Istanbul 1980, MI. - Abdullah Tercman, Hiristiyanliga Reddiye, Istanbul 1970. - Marguerite-Marie Theollier, Dictionnaire des Religions, Belgi-que 1971. - Etienne Trocme, "Le Christianisme des Origines ou Concile de Nicee", Histoire des Reiigions, Ed. Gali. 1972, 11/185-260. - Gnay Tmer, Hiristiyan ve Islm Dinlerinde Meryem, Ankara 1979 (basilmamis doentlik tezi). - H.H. Walsh, Christianity, A Reader's GuIde to the Great Reli-gions, London 19

77, 345-407. - G. VVelter, Histoire des Sectes Chretiennes, Paris 1950. - Hseyin G. Yurdaydin-Mehmet Dag, Dinler Tarihi, Ankara 1978, 184-200. [460]

C- Islam - Charles J. Adams, "Islm", A Reader's Guide to the Great Reli-gions, London 1977 , 407-467. - A. Hamdi Akseki, Islm, Istanbul 1943. - A. Hamdi Akseki, Islam Fitr, Tabi, Umm Bir Dindir, nesr. H.T. Feyizli, Ankara 198 1. - David A. Brown, A Guide to Religions, London 1975, 182-218. - Mircea Eltade, Histoire des Croyences et des Idees Religieu-ses, Paris 1984, 111/71-93. - Mustafa Erdem, Hz. Adem, Ankara 1993. - Toufic Fahd, "L'Islm et Les Sectes Islmiques", Histoire des Religions, Ed. Gali. 1976, lti/3-179. - Ismail Rgi el-Frk, "Islam", The Great Asian Religions, London 1969, 307-379. - Fazlurrahmn, Islm, ev. M. Aydin, Istanbul 1981. - H.A.R. Gibb, "Islm", The Concise Encyclopedia of Living Faiths, London 1977, 1 66-200. - Muhammed Hamidullah, Islm Peygamberi, ev. Salih Tug, Ist. 1980. l-ll. - Edvvard J. Jurji, "Islm", The Great Religions of the Modern World, New Jersey 1947, 178-224. - Man's Religous Quest, nesr. W. Foy, London 1978, 467-529. - Muhammed Naseem, "The Muslims", Our Religions, London 1973, 89-104. - Ebu'l-Hasen Ali El-Hasen en-Nedv, el-Erknu'l-Erbea1, Beyrut 1968. - S.A. Nigosian, World Religions, London 1975, 77-103. - E.G. Parrinder, A Book of World Religions, London 1965, 12, 60, 100, 147. - E.G. Parrinder, Asian Religions, London 1977, 5-31. - E.G. Parrinder, The VVorld's Living Religions, London 1947, 9-31 - H. Ringgren-A.V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 175-202. - Maxime Rodinson, Mohammed, Gr. Britain 1976. - H.J. Schoeps, An Intelligent Person's Guide to the Religions of Mankind, Lond

on 1967, 227-242. - Mevina Sibl, Asr-i Saadet (Islm Tarihi), Ter. mer Riza Dogrul, Istanbul 1977-1978 . - Ninian Smart, Background to the Long Search, London 1977, 184-218. - Ninian Smart, The Religous Experience of Mankind, Gr. Britain 1977, 475-543. - W. M. Watt, Modern Dnyada Islm Vahyi, ev. M. Aydin, Ankara 1982. - J. Alden VVilliams, Islm, New York 1962. [461]

baslattigina inanirlar. Onlara gre; 1914'te hayatta bulunan nesil, onun yeryzne ine rek beraberindeki 144.000 Yehova Sahidiyle btn siyas kuruluslari, devletleri, mille tleri, kisacasi "Seytanin gleri"ni yokedecegini grecektir. Bylece yeryznde de Tanrinin Kralligi kurulmus, dnyaya hkim olan Seytan safdisi birakilmis olacaktir. Bu, Armag edon Savasiyle saglanacaktir.

2- Mesh Hareketler

Yehova Sahitlerinin mahiyetinin anlasilabilmesi, Mesih hareketlerin bilinmesine ba glidir. nce Yahudilikte, sonra hem Yahudi hem de Hiristiyan dinlerinde zaman zama n byk bir ilgi toplayan Mesh hareketler olmustur. Yahudilikte Mesh, Yahudileri Hz. Dav ud devrindeki ihtisama ve dnya hakimiyetine ulastiracak ideal bir kral olarak" be kle-negelmistir. Bu ideal, aslinda Babil Srgn ve esitli sikintilar sonucunda ortaya ik mis ve din-mill bir vehe kazanmistir. Bylece XVIII. Yzyilin ortalarina kadar hemen he men her yzyilda Meshler ortaya ikmistir. Bunlarin arasinda Yahudileri uarak Kuds'e gtr cegini va'dederek mensuplarinin herseylerini sattirip daglik bir burundan tepest d enize atlatan Giritli Mose, yine Iran Yahudilerini ayni metod-la Kuds'e gtrmek iste yen David Alroy da vardir. Bu Mesh adaylari hem aldatmis hem de aldanmislardir. Z ira ilerinde o kadar Mesh olduguna inanani vardi ki; basini uzatip, kilicin kesmey ecegini iddia ederek, basindan olmustu. Btn bunlara ragmen Mesh gelmedi, beklenenle r gereklesmedi. Hiristiyanlikta ilk yzyillar, Hz. Isa'nin "ikinci dns" beklentisi iinde geti. Ancak za manla diger konular n plana ikti ve bu husus, bir inan konusu olarak, gelecege bira kildi. Bu konuda, aslinda, tacillerin telkini de o dogrultuda idi. Matta Incilin de syle denilmektedir: "Isa, Zeytinlik dagi zerinde otururken, sakirtleri ayrica g elip ona dediler: Bize syle, bu seyler ne zaman olacak? Ve senin gelisine, dnyanin sonuna almet ne olacak? Isa cevap verip onlara dedi: Sakin kimse sizi saptirmasin ! nk bir oklari Mesh benim diye benim ismimle gelip bir oklarini saptiracaklar.. Ve bi r ok yalanci peygamberler kalkip bir oklarini saptiracaklar.. O zaman eger bir kims e size: Iste

Mesh burada, yahut surada derse inanmayin. nk yalanci Meshler ve yalanci peygamberler kalkip byk almetler ve harikalar yapacaklar; syle ki, mmknse seilmis olanlari bile s iracaklar. Iste size nceden syledim. Eger size: Iste ldedir deseler de ikmayin. Iste i odalardadir, deseler de inanmayin. nk simsegin sarkta akip garpta dahi grldg gibi oglunun gelisi de byle olacaktir... Insanoglunun ggn bulutlari zerinde kudretle ve byk izzetle geldigini grecekler... Fakat o gn ve saat hakkinda ne gklerin melekleri, ne de Ogul, yalniz Baba'dan baska, kimse bir sey bilmez. Imdi uyanik olun. nk Rabbini zin hangi gn gelecegini bilmezsiniz... Zira sanmadigniz saatte insanoglu gelir".[ 462]

Bu cmlelerden; yalanci, sahte Meshlerin, peygamberlerin gelecegi, insanlari saptira cagi; Mesih surada-burada diye iddiada bulunanlara inanmamak gerektigi, "insanogl u"nun gelisinin insanlarca biline-miyecegi anlasilmaktadir.[463] Incillerdeki bu gibi aiklamalardan, lemin sonu ve Mesh'in gelisinin yalniz Allah ta rafindan bilinebilecegi anlasildigindan, ana Hiristiyan kitle bu konuda ihtiyatl idir. Ancak Protestanlar, Katoliklere gre daha fazla kutsal kitaplariyle mesgul o lduklarini ispatlama gayreti iinde, bu bir kenarda duran Mesh konulara el attilar. Bylece onlar, Yahudilerin "kabbala" denilen kutsal kitabin harf dzeninden gelecekle ilgili sirlar ikarmak usulnden faydalandilar. Yahudi Mesh hareketleri XVIII. Yzyil ortalarindan sonra gzkmez iken, ayni tarihten It ibaren bu esit hareketler Hiristiyanlik leminde ortaya ikmaya basladi. Bunlar, syle iki yol takip ettiler: 1) Hesaplamak, 2) Ryada veya vizyonda ilhamla bilgi almak. Bunlardan ilkine J.A. Bengel'in (1687-1752), ikincisine de E. Swedenberg'in (16 88-1752) sistemleri misal olarak verilebilir. Yehova Sahitlerini anliyabilmek hususunda, bu konuda, en nemli Mesh hareket , "Adve ntizrrT'dir. Bu hareketin kurucusu W. Miller (1782-1849), Isa'nin dns tarihini nce 1 843, sonra 1844 olarak Kutsal Kitap'tan hesaplama yoluyla ikardi. Taraftarlar, he rseylerini terkederek byk bir mitle beklemelerine ragmen, hayal kirikligina ugradi. Sonradan E. White (1827-1915), yeni bir yorum getirdi, verilen tarihin dogru ol dugunu, Isa'nin geldigini, gkte muhakemeyi baslattigini ileri srd. Yehova Sahitligi hareketinin kurucusu da bu grs aynen kopya etti.

Mesh hareketler, byle hesaba, ilhama dayananlarindan hull olanlarina kadar byk bir es ilik gstermektedir. Bahligin kurucusu Mirza Hseyin Ali'den (1817-1892) Hintli ocuk Kr isnamurti'ye kadar Isa'nin kendilerine hulul ettigini ileri srenler de olmustur. Son iki yzyil byle hareketlerle doludur. Kaynagi, kk, gayesi ile syledikleri, yayinla ri birbirini tutmayan, utaki saf kimselerin hibir sey bilmedigi, gizli, zel metodla rla ynetilen, hemen byk ogunlukla Mesh, Kab-balist, sirr, mistik, kapali aiklama ve y mlan bulunan ve esitli dinlerin iinden baslatilan bir hayli cereyan ve hareket, zam anla "din'lestirilmek istenmektedir. Bu cereyanlardan biri de Yehova Sahitleri'd ir. [464]

3- Yehova Sahitliginin Tarihesi Yehova Sahitlignin kurucusu C.T. Razil'dir (Charles Taze Rus-sell: 1852-1916). R azil, cidd bir din egitim grmedi. Ancak bir Kitab-i Mukaddes toplulugu kurdu, kendi ni grubun "pastr" seti. 1879'da "Siyon'un Tarassut Kulesi" dergisini ikartmaya basla di, birka sene sonra da ayni ad altinda bir cemiyet kurdu (daha sonra "siyon" kel imesi atildi). Razil, kurdugu cemiyetin yzde doksan hissesini elinde tutuyordu. Karisi, evindeki evlatliga kur yaptigi iddiasiyla, Razil'dan ayrildi. Razil, bir defasinda "Mu'ci zeli bugday" satisi dolayisiyle kendisini itham eden bir gazeteyi; bir defasinda da gerekte din bir hviyeti, derin arastirmasi ve klasik dillere vukufu bulunmadigi ni yazan bir risale yazarini mahkemeye verdi. Ancak mahkemeleri kaybetti. Bu mah kemelerde onun sahsiyetiyle ilgili bazi nemli hususlar ortaya ikti: "Pastr" olmadigi , 14 yasindan sonra bir tahsil grmedigi, klasik dilleri bilmedigi, yalan syledigi, hatta yalan yere yemin ettigi, ikarci oldugu gibi. Razil, byk iddialarina ragmen ld. Yerine hareketin avukati J.F. Rutherford (1869-194 2) getirildi. O, zamanla teskilti ele geirdi. Kendisinin "Yehova'nin Szcs" olduguna i nandigindan ve Razil'in sahsiyetinin yiprandigina kanaat getirdiginden "Russelis tler" adini 1931'de "Yehova Sahitlerine evirdi. Yzden fazla eser yazdi. Fakat o da va'dedilen olaylari grmeden ld. Yerine N.H. Knorr (1977'ye kadar) geti. Bunun zaman

inda Gilead'da Kutsal Kitap Mektebi kuruldu ve 15.000 civarinda Krallik misyoneri yetistirildi. Knorr'dan sonra teskilati bir idare heyeti yrtmektedir. Bu idare he yetinin altinda esitli hizmet kademeleri vardir. [465]

4- Yehova Sahitlerinin Inanlari Yehova Sahitleri'nin inan ve detleri syle maddeiendirilir:

1- Mukaddes Kitap, Tanrinin Szdr ve hakikattir. Mukaddes Kitaba her trl insan sznden d ha ok gvenilmelidir. "Yeni Ahit", ruh Israillilerle yapilmistir. Tanrinin Kanununa insanlarin kanunundan ziyade itaat edilmelidir. Yehovanin Sahitleri, btn insanlara , Mukaddes yazilardaki hakikati bildirmek sorumlulugu altindadir. Mukaddes Kitabi n ahlk standardina uyulmasi sarttir. 2- Tanri tektir ve ismi Yehova'dir. Tanri, dnya zerindeki kt sistemi Armegedon Harbi ile ortadan kaldiracaktir. Tanri, her fert iin kader veya alin yazisi izmemistir; herkes davranislarindan bizzat sorumludur.

3- Isa Mesh, Tanri tarafindan mu'cizev olarak dogmasi saglandigindan, Tanrinin Ogludur ve Tanriya esit degildir. Isa'nin insan ncesi hayati vardir; Tanrinin ya rattigi ilk varliktir. Isa Mesh, bir ha zerinde degil bir direk zerinde lmstr. Isa, ha atini, insanligin kurtulusu iin gerekli olan fidye olarak demistir. Kurtulus iin Isa 'mn kurbanligi yeterlidir. Isa Mesh, lmnden sonra ruh bir sahis olarak diril-tilmistir ve su anda, ruh varlik olarak yasamaktadir. Isa'nin ynetimindeki "Gkteki Tanrisal Krallik", yeryzn adaletle ve sulh iinde ynetecektir. Btn milletlerden seile e sayilari 144.000 olan sadece kk bir sr, Isa Mesih ile birlikte hkm srmek zere "Gg cektir. Isa, cemaati kendi zerine bina etmistir (Petrus'un zerine degil). Dua, tan ri Yehova'ya ancak Isa Mesh vasitasiyla yapilir. Isa, Tanriya hizmet etmekde taki p edilmesi gereken bir rnek birakmistir. Isa'da ilh tabiat bulunmaz.

4- Ilh Krallik, yeryzne insan iin en iyi hayat standardini getirecektir. Yeryz asla i veya yok edilmeyecektir. Ktlk ebediyen yok edilmis olacaktir. Hayata gtren yol, anca k bir tanedir. Simdi biz son gnlerde yasamaktayiz.

5- Insanlik, dem'in gnahindan dolayi lmektedir. Insan onu, lmle birlikte yok etmekted ir. ller, insanligin msterek mezarina gidecektir. lmden kurtulmak iin yegne mit, dir mektir. Bu da Ye-hova Sahidi olmaya baglidir. dem'den miras alinan gnah sona erecek tir. Insan, tekml etmemis, fakat yaratilmistir. 6- Cehennem diye insanlarin ruhlarinin azap ektikleri bir yer yoktur. 7- Din, sadece Yehova Sahitlerininkidir. Digerleri sahtedir. 8- Seytan, bu dnyanin grlmez yneticisidir. 9- Tapinmada suret, resim, ha, tesbih, mum kullanilamaz. Mabed yerine "Krallik S alonlari" kullanilacaktir. 10- Ruh agirmak, fal bakmak, byclk, ispirtizma yasaktir. 11- Yehova Sahidi, dinlerarasi isbirligi faaliyetine katilamaz. Yehova Sahidi, ke ndini bu dnyadan uzak tutmalidir. Yehova'nin sahidi, Yehova'nin askeridir; askerl ik yapmaz, bayragi put olarak grr. 12- Agizdan veya baska bir yolla bedene kan almak "Tanrinin Kanunu"nun ihllidir. 13- Yehova Sahitleri, mill marsi, ml duygulari, mill sinirlari kabul etmez.

14- Sebt Gn, sadece Yahudilere verilmistir ve Musa'nin Kanunu ile birlikte son bulm ustur. 15- Ruhan sinifi, din rtbe veya unvanlar Kutsal Kitaba uygun degildir. 16- Sakramentlerden sadece vaftiz ile Ekmek Sarap yinini "Hatira Yemegi" sekl inde nitelendirerek kabul ederler. Vaftizin ocuklara degil, yetiskinlere ve tamamen suya daldirmakla olacagina inanirlar. 17- Kendini Yehova Sahitligine adama (vakif), vaftiz vasitasiyla sembolize edili r. 18- Yehova Sahidi olmayan herkes onlara gre "kei"dir ve onlara karsidir. [466]

B- MOONCULUK 1- Hareketin Ortaya ikisi ve Faaliyetleri Moonculuk, Kuzey Koreli Sun Myung Moon tarafindan Gney Kore'de kurulmus bir harek ettir. Hareket, Kore'de "Tong I", Bati'da ise "Birlesik Kilise", "Kutsal Ruh Bir ligi", "Birlesik Aile", "Moon Teskilati" gibi adlarla adlandirilmistir. Moon, 1920 yilinda, Kuzey Kore'de, kyl bir aileden dnyaya gefmistir. O, nce Buddistt ir, sonra Protestan Hiristiyan Kiliselerinden biri olan Presbiteryen Kilisesine katilmistir. Daha sonra, Yehova Sahitlerinin inancina benzer bir anlayisa ynelen Moon; 1936'da, Hz. Isa'nin kendisine grnerek, "Tanri Kralligi"ni kurma grevini tekl if ettigni iddia etmistir. Onun bu iddiasi Presbiteryen Kilisesi tarafindan sapi k bir iddia olarak grlms ve o, Kiliseden kovulmustur. Bunun zerine Moon, Gney Kore'ye gitmistir. Kilise'den kovulusunu takibeden yirmi yil ierisinde Moon'un, Hz. Musa, Buddha ve hatta bizzat Allah'la konustugu sylentisi etrafa yayilmistir. Moon'un telkinleri taraftarlarinca kaydedilmis ve Ingilizce "Di-vine Principe" (Ilh Prensip) adi alti nda nesredilmistir. Kore'de diger din mensuplari ve idar evrelerin muhalefet ve baskilariyla karsilasa n Moon ve taraftarlari, zaman zaman hapse atilmislardir. Fakat, Moon'un fikirler i, taraftar toplamaya devam etmis, 1950 yilinin sonlarinda Gney Kore'nin sinirlar ini asarak Japonya'ya ve Bati'ya yayilmistir. Neticede, 1954'de, Gney Kore 'nin baskenti Seul'de, btn dinleri birlestirmeyi amalayan, sinkretik (uzlastirmaci ) "Birlesik Kilise" hareketi ortaya ikmistir. Bu hareket, daha yaygin kullanimla, Moonculuk (Mooncular) olarak da isimlendirilmistir. Moonculuk hareketi, 1959'da, Amerika'ya tasinmis ve burada gelismeye, esitli kesi mlerden taraftar toplamaya devam etmistir. Mooncular tarafindan Milletlerarasi k ongreler dzenlenmis ve bu kongrelere esitli klekerden ileri gelen bilim adamlari dav et edilmistir. Bu tr faaliyetler halen devam etmektedir.

Hareket, mal kaynak temin etmek iin, ticar hayata el atmis; balikilik, bitkisel kk ti careti gibi yollarla zenginlesme imkni bulmustur. Moonculuk, bir yandan sermaye k azanmak iin alisirken, diger yandan kltrel faaliyetlere ynelmistir. Yksek tahsil arast rmalari iin bir "Ilahiyat okulu" kurulmustur. Mooncular, btn bunlarin yaninda basin yayina da el atmis, Tokyo, New York ve daha sonra VVashington'da gazete ikarmisla rdir. "New York City Tribne" isimli, siyas-kltrel nitelikli gazete, nde gelen kisileri n okudugu iddia edilen bir gazetedir. Bu gazete, gvenlikle ilgili konulara, zellik

le Dogu'daki gelismelere ayrintili bir sekilde yer vermektedir. Gazete, 1976'dan beri, ailev ve muhafazakr degerleri savunmaktadir. Amerika'nin bazi resm yayinlari da bu gazeteden zaman zaman iktibaslar yapmaktadir. Amerika'da yayinladiklari d iger bir nemli gazete de "The Washington Times"dir. VVashington'da yayinlanan iki gazeteden biri olan bu gazete, Moon'a gre Amerika'da en hizli byyen gazetedir ve o nun, en st seviyede politikacilardan halk temsilcilerine kadar varan ok sayida oku yucu kitlesi vardir. Ayrica, Ortadogu'da yayinlanan "Middle East Times" (Ortadogu Ahvli) adli Ingilizce, gazete, onlarin 1983'den itibaren Kibris'ta ikardiklari bir gazetedir. Birlesik Kilisenin "Free Press International" adinda bir de haber ajansi bulunma ktadir. Bu teskilt tarafindan ml ynden desteklenen dergiler de vardir: "Insight on t he News" (Haberlerin I Yzn Kavrama), "The VVorld and I" (Dnya ve Ben), "Free Press Int ernational" (Milletlerarasi Hr Basin). "Birlesik Kilise"ye katilanlar, genellikle iyi tahsil grms, yirmi yasini gemis, ort a sinifa mensup genleridir. Japonya'da ve Bati'da btn vaktini bu din harekete ayiran lar (fultaym yeleri), toplulugun merkezlerinde kalmakta, Kore'dekiler ise bu isi kendi evlerinde yrtmektedirler. Kendini tamamen harekete vakfeden ye sayisi Batida onbini gemezken, Doguda bu rakam, asagi yukari, Bati'dakinin iki kati kadardir. F ultaym yelerin hayat tarzi, hareketin teolojisinin gerektirdigi "yenilestirme"yi saglamak iin, ok alisma ve fedakrliga dayanir. Hareketin mal varligini artirmak ya d a yeni katilmalar saglamak iin ok zaman harcanir. yelerden evlilik ncesi ve hatta so nrasinda hizmet iin bekr kalmalari beklenir. Iki sene hizmet etmis yeler Moon tarafi ndan eslendirilir; yzlerce, hatta binlerce ift ayni anda bir evlendirme treniyle tak dis edilir. Takdis, nemli bir yindir. Ayrica her tarafta, ay ve yilin ilk gnnde veya hareketin kutsal gnlerinde and iilir. [467]

2- Moonculugun Grs ve Dsnceleri

"Birlesik Kilise"nin teolojisi, yeni bir din anlayis zerine kurulmustur. Bu hareket mensuplari, Mesh bin yillik devre anlayisina sahiptir. Onlar, hayatlarini "Ggn Krall igi"nin yeryznde yeniden hkim olmasi gayesine adamislardir. Bu noktada diger Meshi y eni din hareketlere ve bir bakima Yehova Sahitlerine benzemektedir. Moon'un "Ilh Pre nsip" kitabi, Hiristiyan Kutsal Kitabinin, btn dinlen birlestirmek zere, yeni bir y orumunu sunmaktadir. Bu kitapta Tanri, birtakim temel, evrensel prensiplere gre le mi yaratan, zat nitelikleri bulunan bir varliktir. Btn yaratiklar olumlu ve olumsuz (erkek ve disi) elemanlardan ibarettir. Bunlar, sira Ile, daha byk bir btn teskil e tmek zere, bir verme-alma iliskisi vasitasiyla, daha genis fertler iinde birlesmek tedir. dem ve Havva, Tann'nin onlarla bir sevgi verme-alma iliskisi iine girebilec egi iin yaratilmistir. Asl gaye; onlarin evlilikle takdis edilecekleri bir mkemmelli k merhalesine ulasmalari ve bylelikle onlarin ocuklari, ocuklarinin ocuklari Tanri i le tam uyumlu, gnahsiz bir dnya kurmalariydi. Bu, olmadi. Kovulma, sadece bir yasa k elmanin yenilisi degil, btn glerin en stn olan sevginin istismarini iinde bulundura ir itaatsizligin sonucudur. Tanri, basmelek Lusifer'e (seytan) dem iie Havva'ya gz kulak olmasini istemisti. Ancak o, Tanri'nin dem'e olan sevgisini kiskandi ve Ha vva ile (ruhan bir sekilde) cinsel iliski kurdu. Bunun zerine Havva, dem'i kendisiy le (beden) cinsel iliski kurmaya ikna etti. Bu sekilde, Tanri merkezli degil de, Lsifer merkezli; vaktinden nce, zamansiz birlesme sonucu Asl Su, sonraki btn nesillere geti. Tarih, Havva ile Seytanin di davranisiyla bozuldu. Moon'un "Ilh Prensip" kitab i, bu olayi syle bitirmektedir: Btn tarih, Tanri ve insan tarafindan lemin Tanri'nin istedigi duruma getirilmesi girisimi olarak grlebilir. Kutsal Kitab'in bazi. anahta r figrleri de bunu gstermektedir.

"Ilh Prensip"e gre yanlisin dzeltilmesi Mesh ile gereklesecektir. Mesh ve karisi, dem e Havva'nin yapamadigini yapacaktir. Onlar, Gerek Ana-Babayi olusturacaklar ve onl arin evlilikte takdis ettikleri kimseler, asl susuz dogan ocuklara sahip olacaklard

ir. Btn bunlarin olabilmesi iin insanin Mesh'i kabul etmeye hazirlanacagi bir kurulu s olmalidir. Byle bir kurulus, gemisin ktlklerini, kt borlarini silecek, iyi islerin garantisi olacaktir. Mesh'in rol, asl sutan zde, beser ana-babadan dogma bir kimseni lenecegi bir istir. "Ilh Prensip"e gre Isa byle bir kimse idi, lemi yeniledi. Ancak V aftizci Yahya'nin hatasi sonucu evlenme firsati bulamadan ldrld. Bylece o, leme ruhan ir kurtulus getirdiyse de, lmyle beden bir kutulus saglayamadi. Isa'dan nceki devre v e sonraki iki bin yil arasindaki ok sayidaki benzerleri gnmzn "Ikinci Gelis Zamani" o lduguna dellet ettigi kabul edilebilir.

Iste bu dsnceler altinda Birlesik Kilise Mensuplari, Moon ve karisinin gerek ana-ba ba olduguna inanmaktadir. Hareketin mensuplarina ait literatrnden Moon'un, kendisin i Mesh olarak grdg ve takipilerinden de byle grmelerini bekledigi anlasilmaktadir. Men uplari da Moon'u Tanri'nin gndermisi" kabul etmektedir. Mooncular'in sigara, iki kullanmalari, zina yapmalari kesinlikle yasaktir. [468]

3- Gnmzde Mooncular ve Trkiye Birlesik Kilisenin telkinleri her tarafta muhalefetle karsilasmistir.

Bu hareketin beyin yikama yoluyla veya zihin kontrol teknikleriyle yelerini celbet tigi ve alikoydugu, aileleri bldg, liderleri lks iinde yasarken yelerinin istismar edi ldigi, teskilat baskisiyla yrtldg, komnizme karsi bir hareket olarak programlandigi, G ey Kore haber alma teskiltiyla (KCIA) alkasi bulundugu, silah imltiyla ugrastigi, dny aya hkim olup Moon'la bir teokrasi kurmak istedigi, fitneci bir teskilt oldugu, ve rgi ve muhaceret kurallarini bozdugu gibi sulamalar yapilmistir. 1982'de, Amerika n Federal Mahkemesi, vergi yolsuzlugu suuyla, Moon'u onsekiz ay hapse mahkum etmi stir. Bu olay sonrasinda Moon, faaliyet alanini Gney Amerika, Avrupa ve Ortadogu'y a yneltmistir. Hareket, 1989'lara kadar, antikomnist mcadelesini srdrmstr. Simdi artik Amerika'da Muhafazakrlarin destegini kazanmaya alismaktadir. Ancak Amerika'daki Pro testan evreler Moon'u ve taraftarlarini kabullenememistir. A.B.D.'de Hiristiyan K iliseleri Mill Konseyi'nin Moonculuk hakkindaki karari syledir: "Bu bir Hiristiyan Kilisesi degildir".

Mooncular, lkemize de son onyil iinde, drt misyoner gndermistir. Bunlardan biri hem Mslman Hem de Mooncu olan Mu-hammed Yahya Thompson'dur. O ve iki arkadasi, grdkleri tepki sonucu, geri dnmstr. Drdnc grevli kalmis ve dnyanin esitli yerlerindeki topl politikacilarin, brokratlarin, gazetecilerin, bilim ve din adamlarinin davetini st lenmistir. Bu, btn dnyada yapilagelmektedir (onlar meshur siyaset adamlarinin, basi n mensuplarinin toplantilarina katilmalarini, btn masraflari stlenerek, saglarlar). Mooncular; Istanbul'da, Ortadogu'ya hitap eden "Middle East Times" gazetesinin Tr kiye temsilciligini amak ve "Dnya Dinleri zerine Genlik Semineri" dzenlemek gibi prog ramlari yaninda, 22-26 Eyll 1991'de (President Otel'de), "Council for the VVorld Relgions" (Dnya Dinleri Konseyi) toplantisini gereklestirmistir. Bu toplantinin be lli basli konularindan biri de "Islm-Hiristiyan Diyalogu"dur. Dnya Dinleri Konseyi Ynetim kurulu Baskani Dr. Frank Kaufmann; bu toplantidan sonra bir dergiye beyana tta, nce Hiristiyanken sonra Buddist oldugunu, daha sonra "Birlesik Kilise"ye kat ildigini belirtmis ve "Dogu Bloku lkelerinde uzun zamandir yeraltinda yapilan faa liyetleri, artik legal olarak gereklestirecegiz" demistir. Ocak-Subat 1992 yilinda, Amerika'da, Trkiye'den agirdiklari ilim adami, siyaseti ve basin mensuplarina, masraflari teskilta ait olmak zere, 40 gnlk seminer dzenlemisler dir. Bu esit faaliyetler devam etmektedir. Hareketin bir baska faaliyeti de, her yil baska bir lkede dzenledigi genlik kamplar idir. Degisik lkelerden esitli dinlere mensup genler, masraflari teskilta ait olmak ze re, bu genlik kamplarina davet edilmektedir. Bu kamp sresince (onbes gn gibi), kamp

a katilan din mensubu genler arasinda diyalog kurulmaya alisilmaktadir. lkemizden d e, zaman zaman, bu kamplara katilanlar olmustur. Halen dnyada iki milyon civarinda mntesibi vardir. Bunun 400.000'i Gney Kore'de, 10 00 kadari Fransa'da, geri kalani Amerika ve diger lkelerdedir. [469]

C- BABILIK VE BAHALIK 1- Bablik

BbIik, Immiyye Sasi iinde tesekkl eden Seyhlik adli bir tarikatin mahsuldr. Seyhli Seyh Ahmed el-Ahs (. 1241/ 1826); Hz. Muhammed'in hakikatinin kendinden nceki peygam berlerde kismen belirdigini; sonra bizzat Hz. Muhammed ve Oniki Imam'da apaik bir tarzda tecelli ettigini; ancak bu hakikatin bin yil gizli kaldiktan sonra simdi kendisinde, kendisinden sonra da mridi Kzim Rest'de (lm 1259/1843) ortaya iktigini sy istir. Kzim Rest, 26 yaslarindayken, Seyh Ahmed el-Ahs ile grsmek zere Tahran'a gitmis ir. Sonra o, el Ahsa ile birlikte Kerbela'ya gelmis ve orada onun talebesi olmust ur. Kzim Rest, hocasinin grslerine uymakla kalmaz, ayni zamanda zuhurunun ok yakin ol dugunu syledigi MehdI'nin vasiflarini da aik bir sekilde bildirmistir. Ancak nitel ikleri bu kadar aik olarak bildirilen Mehdi, Kzim Rest'nin lmnden sonra zuhur edecekti . Onun tariflerine gre bu Mehdi, talebeleri arasindan Mirza Ali Muhammed'dIr. Kzim Rest'nin 1843'te lmnden sonra, talebeleri yerine bir halef ve "Mehdi" aramaya basla mislardir. Ali Muhammed de, bundan istifade ederek, ortaya ikmis ve "Bablik"! kur mustur. Hocasi Kzim Rest'nin lmnden sonra o, 1844'te, Siraz'da kendisinin beklenen imama ailan bir "Bab" (Kapi) oldugunu ilan etmistir. Ileri srdg sapik fikirleri karsisinda, Is lm limleri faaliyete gemis ve Mirza Ali Muhammed, 1850'de, idam edilmistir.

Iste Mirza Ali Muhammed Riza'nin baslattigi bu harekete "Bablik" adi verilmistir. Bablik, XIX. Yzyilin nemli din cereyanlarindan birisi ve Bhlgin de baslangici olmust Bablik ve Bahalik, Islm'a karsi blc ve yikici emeller besleyen Siyonist ve "hali dny "nin emrinde ve hizmetinde bir fesat cereyanidir, Isriliyat ile sslenmis sath ve ta mamen tutarsiz fikirlerden ibarettir.[470] Mirza Ali Muhammed, nce kendisinin beklenen Mehdi'ye ailan "Bab" (Kapi), kisa bir mddet sonra bizzat "Mehdi" oldugunu iddia etmistir. Mirza Ali, "Allah daha nceden Muhammed'i gndermis oldugu gibi simdi de beni gndermistir. Beyan'da indirilenden b aska bir seye asla uyma; nk o size fayda vermez" demektedir.

Mirza A|i, bu konuda, olduka ileri gitmis ve kendisini Hz. Muhammed ile mukayese e tmeye baslamistir. Hz. Muhammed'in 40 yasinda ilh vahye mazhar olmasina ragmen kenl isinin 5 yasinda iken "yef'ler aldigini ve hepsinin de fevkatde "mciz" oldugunu sylem istir. Ayrica o syle demistir: "Ben Muhammed'den daha faziletliyim. Nitekim benim Kur'n'im da Muhammed'in Kur'n'indan daha stndr. Muhammed beserin bir Kur'n sresi yapma a aciz oldugunu sylemisse, ben de beser benim, Kur'n'imin bir harfini bile yapmaya acizdir, derim. Iste size kitabim el-Beyan; bol bol okuyunuz. Kur'n'dan daha fas ih ibareleri oldugunu, iindeki hkmlerin Kur'n ahkmini kaldirdigini greceksiniz". Mirza 'nin, el-Beyan adli eserinde su ifadeler yer almaktadir: "el-Beyan'da nazil olan dan veya ondan ikan harfler ilminden, yahutta el-Beyan'a taalluk eden seylerden b aska hi bir sey grenmeyiniz". Bblikte, vahyin devam edecegi ve Mslmanlarin inandigi gibi peygamberligin de son bul mayacagi kabul edilmektedir. Bb'a gre seriat, her bin yilda bir degismektedir. Nit ekim Bablik de Islm'dan bin yil sonra zuhur etmistir. Bundan sonraki seriat da, Bbli kten bin yil sonra zuhur edecektir. Ona gre Hz. dem'in agi ile kendi zamanina kadar

12210 yil gemistir. Mirza Ali (Bb), Kur'n-i Kerm'de emrolunan namaz, oru, evlilik, bosanma ve miras gibi ibadet ve muamelatla ilgili hkmleri ilga etmis, hiret ve kiyamete dir esaslari da k eyfine gre te'vil etmistir. Ona gre Hz. Muhammed'in nbvvet agi 1260/1844'de sona ermi stir ve kendisi Islm dininin hkmlerini degistirmekte mutlak hrriyete sahiptir. Bundan dolayi, keyf degisiklikler yapmistir. Mirza Ali Muhammed'in en nemli eseri, Kur'n ile mukayeseye alistigi "el-Beyn"idir. B ir kismi Arapa, bir kismi da Farsa birka eseri daha vardir.

Mirza'nin ok vndg, Kur'n-i Kerm'in hkmn neshettigini syledigi ve herkesin inanmasi oldugunu iddia ettigi el-Beyan, dil ve dil bilgisi hatalariyla, edeb ynden dsklklerle dolu bir kitaptir. Ayrica bu eserdeki fikir, dsnce zaaf ve bozukluklari onun vahi y mahsul olmasi bir yana, siradan bir bilginin eseri olmasini bile mmkn kilmamaktad ir. Kur'n'i taklide alismis, fakat gln olmaktan teye gidememistir. Buna misal olarak e l-Beyn'dan bir ka cmle durumu iyice anlasilir kilacaktir: "Ondan sonra gelen besinci si : kze binmeyiniz, esek st imeyiniz. Esek zerine, ne de baska bir hayvana gcnn di vurmayiniz. Allah'in size farz ettigi budur; belki sakinirsiniz. Hayvana gemsiz ve zengisiz binmeyiniz. Ancak bunlarla binersiniz. Kendinizi koruyamiyacaginiz h ayvanlara binmeyiniz. Allah sizi bunlardan siddetle nehyetmistir".[471]

2- Bahalik a- Bahligin ikisi ve Gelismesi Bb diye taninan Mirza Ali Muhammed'in lmyle Bablik duraklamadi, onun talebelerinden o lan Mirza Hseyin Ali ile daha genis boyutlara ulasti. Mirza Hseyin Ali, 12 Kasim 1 817'de, Tahran'da dogdu. Saraya mensup oldugundan iyi bir tahsil grmst. Babasinin lmnd en sonra, 20 yaslarinda iken, saraydan ayrilarak muhtelif yerleri dolasmaya basla di. Otuz yaslarinda iken Molla Abdulkerim Kazvn'nin yol gstermesi ile Mehdiligini i ln etmis bulunan Mirza Ali Muhammed'e baglandi. Tahran'da Mirza Ali'nin grslerini y aymaya basladi. Bblerin Nasriddin Sah'a karsi giristikleri basarisiz suikast tesebbsn den sonra, diger Bblerle birlikte, tevkif edilerek hapse atildi. Rus ve Ingiliz se faretlerinin hkmete yaptigi baski zerine drt aylik bir tutukluluktan sonra 15 Ekim 1 852 tarihinde Bagdad'a srgn edildi. Bylece Mirza Hseyin Ali ve ailesi Bagdad'a yerle sti. Bblerle arasinda bir takim anlasmazliklar ortaya ikinca Mirza Hseyin Ali gizlice Bagdat'tan kati. Bagdat'taki limlerin ve halkin sikayeti zerine, Iran ve Osmanli hkmetleri arasinda v arilan anlasmaya istinaden, 1863'de, Bblerin Istanbul'a srgn edilmesine karar verild i. Mirza Hseyin Ali, bu srgnden nce Bagdat'in kenarinda oniki gn, yakin dostlariyla veda toplantisi yapti. Mirza Hseyin Ali, bu toplanti gnlerinin birinde, Bb'in halifesi o lmayi yeterli grmeyerek, va'dedilenin, yani Allah'in ortaya ikaracagi ztin kendisi oldugunu ileri srd. Karar geregi, 3 Mayis 1863'de Bagdat'tan Istanbul'a getirilen Mirza Hseyin Ali, M irza Yahya Nuri ve yakinlari, burada drt ay tutulduktan sonra, 1864 yili basinda t opluca Edirne'ye srldler. Orada Iki kardes arasinda tartisma ve dsmanlik son haddini buldu. Bunlar isi, birbirlerini zehirleme tesebbsne kadar ilerlettiler. Mirza Hsey in Ali, Edirne'de, kardesi Mirza Yahya Nuri'yi saf disi birakti. O, kendisine, a yni zamanda, "Bahaullah" adini takti. Bu adi kendisine taktiktan sonra, yakin do stlarina, kendisinin "Allah'in ortaya ikaracagi Zt" oldugunu aikladi. Bylece Bbleri kendi etrafinda toplanmaya agirdi. O, ayrica byk devletlerin baskanlarina mektup

yazarak kendisine uymaya davet etti. Bu faaliyetleriyle o, Bblerin ogunlugunca, Bb'in halefi ve Bahligin gerek kurucusu olarak kabul edilmeye baslandi. Daha sonra Akka' ya srlen Hseyin Ali, 29 Mayis 1892'de, orada ld. Mirza Hseyin Ali'ye (Bahaullah) nisbetle "Bahalik diye ortaya ikan bu hareket, agimi zda da canli sekilde faaliyetlerini srdrmektedir. Bahalik, Islm'a karsi evrilen tarih entrikalarin son merhalesini teskil etmektedir. Bu hareketin, Mecs btinligi ile basl ayip, milletlerarasi Siyonizm, misyonerlik ve Islm'a karsi olan emperyalist glerin y ardimiyla desteklenip beslendigi ileri srlmektedir.

Mirza Hseyin Ali, irili ufakli bir ok eser ve risale yazmistir. Bunlarin ilki el-Ikn 'ir. Mirza Hseyin Ali'nin Bagdad'da iken yazdigi bu eserin asli Farsa'dir. Bu eser, pek ok dile tercme edilmistir. Eser, btin tev'iller, asilsiz hikyeler ve temelsiz id dialarla doludur. Mirza Hseyin Ali'nin "ilh irade semasindan geldigini iddia ettigi diger eseri, "Kitabu'l-Akdes"'\r. O, daha nceki kitaplarin insanliga yetmedigi iin , "Kitabu'l Akdes" ile neshedildiklerini ileri srms; Kur'n-i Kerm'ih slbunu ve szlerin taklit etmeye alismistir. Bu iki eser Bahler iin nemlidir. [472]

b- Bahligin Temel Prensipleri

Yahudilik, Hiristiyanlik ve Islm'dan alinmis esaslarla kendilerini ayri bir dine mensup olarak gstermeye alisan Bahler, iman ve ibadetle ilgili birtakim hkmlere sahipt rler. [473]

ba- Iman Esaslari Bahlere gre Allah'a, kitaplarina, resullerine, kiyamete, Bb ve Bah'ya inanmak, iman e saslarindandir. Ancak bu iman esaslarinda, Islm inancindan sapmislardir.

Bahaullah da kendisinin zikreden (zkir), zikredilen (mezkr) ve "Tur'da konusan" ol dugunu ileri srmstr. Bylece Bah, Tann'nin kendisinde sahislasmis oldugunu ileri srmst yani ilhlik iddiasinda bulunmustur. Talebeleri de onun iin "Bah bizzat ilhti", "Alla h, Bah'nin vcuduna hulul etti", "Bahaullah, kendini izhr etti" demektedirler. Bahlere gre Allah, bir kralin teb'asina muhta olusu gibi, yaratiklarina muhtatir. Teb'asiz kral olmiyacagi gibi mahlku olmayan Halik yoktur. Varlik, Allah'in ezeliyet ve eb ediyeti gibi ebeddir. Bahlere gre peygamberler, Allah'in zuhurudurlar. Bunun iin de peygamberlere, nebi ve ya resul demek yerine, "Tanri zuhurlari" adini vermektedirler. Onlarin inanlarina gre Allah, kullarina tecelli edebilmek iin, onlara muhtatir. Bahullah'a gre peygamberlerin beser ve ilh iki vasfi vardir. Onlar, beser nitelikleri itibariyle yer ier, uyur, hastalanir ve lr; ilh nitelikleri itibariyle ise Allah'in a ksettigi tertemiz bir aynadirlar. Peygamber, ilh niteligi ile bir anlamda Tanridir.

Bahlere gre, Hz. dem'den bu yana gelip gemis btn neb ve resuller, sadece Tanri zuhuru an Bah'yi mjdelemek iin gnderilmislerdir. nk o, btn dinlerin szn ettigi "Mev'ud"d r, Bah'nin grsleri ve zuhuru iin birer baslangi olarak indirilmislerdir. Hepsi de nok sandir ve Bah'nin gelisi ile tamamlanmistir. Hz. Muhammed'den sonra, nce vazifesi d okuz yil sren Bb gelmistir. Bb'dan sonra ise Bahaullah gelmistir. Ondan sonra da pe ygamberler gelecektir. Hz. Muhammed son peygamber degildir. Hz. dem ile baslayan n ebler devri, Bb ile sona ermis ve Bah devri baslamistir. Bu devir de en az 500.000 y il devam edecektir.

Bahlere gre insan ldg zaman, kiyamet kopmaktadir. Cesetlerin yeniden dirilmesi sz kon degildir. JDiri olan, ebediyyen lmeyecek olan ruhlar, insanlarin dnyadaki islerin e gre ltufa veya azaba ugrayacaktir. Azap, ruhun, hiretteki gelismesiyle birlikte s ona erecektir; ltuf ve bagis ebeddir.

Bahler, Bahullah'in btn yanlisliklari dzelttigine, cennet ve cehennemin gerek manasini rettigine inanirlar. Bahullah'a gre cennet Allah'a yakinlik, cehennem de O'nun bag isindan mahrum olmaktir. Bahler, daha nceki mukaddes kitaplarin insanliga yetmedikleri iin. Kitabu'l-Akdes'le neshedildigini ve onun da vahiy mahsul oldugunu kabul ederfer. Ayrica Kur'n-i Kerm' in hkmlerinin de gemis oldugunu iddia ederler. [474]

bb- Amel Esaslar

Bahlikte, bazi amel hkmler mevcuttur. Onbes yasini bitiren her kiz ve erkek Bah'ye, ye mis yasina kadar, Bahligin hkmlerini yerine getirmesi farzdir. Bunlar; namaz, oru, ha c, zekt, kutsal yetlerin okunmasi gibi hususlardir. Namaz: Bahlere gre namaz, samim bir kalple Allah'i anmadir. Namaz ferddir; kimseye du yurmadan ve kimsenin davetine lzum kalmadan kilinir. Aslinda Bahaullah'in kutsal kelimelerinin tekrarindan ibaret bir dua olan namaz, Bah kiblesi olan Akk (Israil'de ) sehrine ynelerek yerine getirilir. Namaza baslamadan nce, el ve yzn yikanmasindan ibaret olan abdest alinir. Su yoksa veya suyu kullanamiyacak derecede hastalik varsa, abdest yerine, bes defa "Temizl er temizi Tanri'nin adi ile" demek yeterli sayilmaktadir. Namaz esittir: Byk namaz, orta namaz, kk namaz. Bu esit namazdan birine karar verip kilmak kfidir. Karar verilen ve kilinan disindak i namazlarin artik o gn kilinmasi vacip degildir. Namaz, bazi hareketlerle duadan ibarettir.

Oru ; Bahlerde oru, Bahlerin ondokuzuncu ayi olan Al ayinda, yani 2 Mart-21 Mart arasi da, 19 gn olarak tutulur. 21 Mart gn oru bayramidir. Ayni zamanda bugn, Bah yilinin il ayidir. Oru, gnesin dogusundan batisina kadar hibir sey yiyip imemek, ktlklerden uzak durmaktir. 15 yasindan kk, 70 yasindan bykler, hamileler ve emzikli kadinlar orula mke lef degildirler.

Hac: Yalniz erkeklere ve mal durumu iyi olanlara farzdir. Bu sartlari tasiyanlar, Allah'in yeryzndeki iki mbarek evi olarak grdkleri ya Bb'in Sirz'daki evini veya Bah ah'in Bagdat'ta ikamet ettigi evi ziyaret ederler.

Zekat : Farz olan zekt, vergi olarak atihir. el-Beyn'a gre, sene iinde azalmamasi sa rtiyle, sermaye zerinden mallarin beste biri nisbetinde alinacagi sylenen zekt; Bah t atbikatinda bazi farkliliklara ugramistir. Bahullah'in Kitabu'l-Akdes'inde, Kur'ni Kerm'de zekt iin konulan hkmlerin aynen benimsendigi grlmekle beraber, bir de geliri % 19'undan ibaret bir vergiden sz edilir. Zekt, "Umum Adalet Evi"nin gelir kaynagi durumundadir.

Kutsal yetlerin Okunmasi: Her sabah ve aksam, yorgunluk vermeyecek kadar Bahullah'i n dualarini, szlerini okumak, her Bah iin vaciptir. Bundan baska her Bah iin gnde, bi efa abdest alip kibleye (Akk'ya) dogru oturup, 95 defa "Allahu ebh" (tekbir) demesi din bir hkmdr. Evlenme ve Bosanma : Evlilik, Bahlikte din bir farz degildir; fakat makbul ve tesvi

k edilen bir istir. Onbes yasindan kk olanlarin evliligi caiz degildir. Nisan ile nikah arasindaki fasi la 95 gnden fazla olamaz. Nikah ile gerdek ayni gnde olur. Nikah, Bahlerin inandikla ri kutsal kitaplardaki sekil ve dualarla yapilir. Nikah esnasinda erkegin kadina mihr vermesi sarttir. Mihr, sehirlerde 19 miskai altin; kylerde ise 19 miskal gmstr (Bir miskal yaklasik drt gramdir). Bahlerin, Bahi olduklarini gizlememeleri sartiyla , Bah olmayanlarla evlenmeleri caizdir. Bu durumda evlilik ve nikah, Bah usulne gre ya pilir. Bahlikte bosanma olabilir; fakat hos karsilanmaz. Her iki taraf geimsizlik durumund a bosanma talebinde bulunabilir. Ruhan Mahfil, iftlere, kesin ayriliktan evvel, bi r senelik bekleme mddeti verir. Bu mddet zarfinda anlasma ve birlesme saglanamazsa Mahfil onlari bosar. Kitabu'l-Akdes'te ok kadinla evlilige izin verilmesine ragmen, Abdulbah, esitligin saglanamiyacagi gerekesiyle tek kadinla evliligi esas kilmistir. [475]

bc- Dnya Grsleri

Bahlige gre din hakikat, mutlak degil, izafdir. Bahullah'in gayesi; kendisinden nce ge en peygamberlerin telkinlerinde bulunan esas hakikatlari, iinde yasadigimiz asrin ihtiyalarina cevap verecek, problemlerine, fenaliklarina ve kararsizliklarina ta tbik edilebilecek tarzda yeniden ifade etmektir. Bahler, kendilerini "evrensel" kildigina inandiklari dnya grslerini ve baslica p rensiplerini su basliklar altinda ele alirlar: 1- Insanlik leminin birligini {btn insanlar kardes olmali), 2- Btn dinlerin birligini (onlara gre btn milletlerin dini, bir tek din olmali), 3- Dil ve yayin birligini (insanlar iin ortak bir dilin bulunmasi), 4- Kadin, erkek esitligini, 5- Her trl din, irk, mill, vatan, siyas ve benzeri taassuplarin terkedi I mesini, 6- Din ve ilim arasinda ahengi, 7- Genel ve mecbur gretimi, 8- Asin zenginlik ve fakirligi kaldirarak itima meseleleri din esaslarla zmeyi, 9- Genel barisi (Mirza Hseyin Bah'nin gelisinin dnyaya barisi getirdigine inanirlar ), 10- Mesh'in Ruhu'l-Kuds'ten oldugunu kabul ederler. [476]

c- Gnmzde Bahalik

Dnya'da 3 milyon civarinda mensubu olan Bahler, zellikle yaptirdiklari mabetler ereves inde propaganda faaliyetlerine ynelmislerdir. Bugn dnyanin birok byk merkezinde Bh m ri vardir. Trkiye'de de mabet yapma girisiminde bulunmuslar, fakat Bahalik din ola

rak kabul edilmedigi iin, mabet yapilmasina izin verilmemistir. agandasi yogun bir sekilde yapilmaktadir.

lkemizde Bah prop

Bbilk ve Bahligin insanliga yeni bir sey getirmedigi grlmektedir. Bahligin yeni dedi ve benimsedigi din hkmler, kismen Yahudilik, Hiristiyanlik ve bilhassa Islmdan alinm is unsurlardir. Siligin Seyhlik tarikatini sekillendiren fikirler Bahlikte yeni bir kaliba sokulmustur. Bunun kaynagi; Siligin Mehdi inancindan dogan bazi anlayislar , mfrit batin te'viller ve Hurlik'tir.

Bahilige Siligin sapik bir tarikati denilebilecegi gibi, Islm? firkalar arasinda Is lm kltrnden kaynaklanan, fakat Islm dairesinden ikan sapik firkalardan biridir de deni ebilir. Bahler, kendilerinin ayri bir dine mensup olduklarini, Bahligin cihansmul bir din say ilmasi gerektigini ileri srmektedirler. Bunun iin de hukuk bir karar almak iin ugras mislardir. Onlarin bu gayretleri, Amerika, Israil ve Avrupa'nin bazi lkelerinde s emeresini vermis; buralarda, ayri dine mensup insanlar olarak, bazi azinlik hakla n elde etmislerdir. lkemizde de bu yolda tesebbsleri olmustur. Ayri dine mensup sa yilmalari ve Bahligin yeni bir din oldugu yolunda aldiklari bilirkisi raporlarini delil olarak kullanmislarsa da Trk Yargitayi, Bahligin ayri bir din sayilamayacagin a karar vermistir.[477] esitli inan sistemlerini uzlastirma tesebbs olarak degerlendirilen Bahalik; Islm'a kar si evrilen tarih entrikalarin birini ve son merhalesini teskil ettigi; yikici Batni lik ile baslayip, "Siyonist ve hali dnyasinin, emperyalistlerin aleti olarak vazif e grms ve grmekte oldugu" seklinde grlmektedir.[478]

D- KADIYNLIK (AHMEDK) 1- Dogusu ve Gelismesi Kadiyanlik, XIX. Yzyilin sonlarina dogru Mirza Gulam Ahmed Kadiyan tarafindan kurul an firkaya verilen addir. Firka, nce, kurucusunun adindan dolayi Mirziyye, sonra da mensup oldugu yerden dolayi Kadiyanyye diye anilmistir. Ancak, Gulam'in 4 Kasim 1900 tarihinde yayinladigi bir bildiri ile firka, "Ahmediyye" adini almistir. Bu hareket, "mehdlik" konusuyla dogmustur. Mirza Gulam Ahmet, 1839/1840 yilinda, bugn Pakistan sinirlari iinde kalan Lahor se hrinin gneydogusunda, Pencap eyaletinin Gur-daspur blgesindeki Kdiyn'da dogmustur. G ulam'in ailesinin, 1526'dan 1857'ye kadar srecek Gurkanli Devleti'ni (Hind-Trk Imp aratorlugu) kurmak zere Babr ile birlikte (tahminen 1530 yillarinda) Hindistan'a g iren Trk'lerden oldugu ileri srlmektedir. Iyi bir egitim gren Mirza Gulam Ahmed, babasinin istegiyle 1864'de Sialkot'a {Pak istan'da bir sehir) memur olarak gitmis ve burada bir sre alismistir. O, Sialkot'da , gnlk isi disinda, inzivaya ekilmis; devamli Kur'n, Tefsir, Hadis okumus; diger din ler ve temasa getigi misyonerlerden Hiristiyanlik hakkinda genis bilgi edinmis, o nlarla ve Hindlarla tartismalara girmistir. Gulam'in, "melankoli" disinda, basagrisi, kalp arpintisi, dizanteri, seker ve his teri gibi hastaliklari oldugu belirtilmistir. Bu hastaliklarin, Gulam'in sahsiye tini ve psikolojisini etkiledigi ileri srlmstr. O, 1876'li yillarda, Allah'in huzuru na iktigini ve vahiyler almaya basladigini iddia etmistir. Babasi Gulam Murtaza'n in lmyle Gulam Ahmed'in hayatinda yeni bir devre baslamistir. Gulam Ahmed, babasinin lmnden sonra, inzivaya devam etmis ve "riyzef'te bulunmustur.

1877-1878 yillarinda gazetelerde Hindlara ve Hiristiyanlara karsi yazilar yazmis tir. Gulam'in kisiligi yazdigi bu yazilarla ne ikmistir. O, 1880'de, "Barhin-i Ahme diyye" adli kitabinin ilk iki cildi ile yayin hayatina girmistir. Bu kitabin ilk iki cildinde Islm'i diger dinlere karsi savunmustur. Bundan dolayi Mslm anlar, nceleri, kitapta bulunan "ilh ilhamlara", kerametlere, kehanetlere, sahs vn melere tepki gstermemis ve ondan sphelenmemislerdir. nc ve drdnc ciltlerde is hyin kesilmedigini, Hz. Peygamber'e tam anlamiyla uyan birisinin, Peygamber'e ver ilen zahir ve batin bilgilerle bezenecegini ve bu kimselerin, sezgiye dayanan bilg ilerinin peygamberlerin bilgisini andirdigini sylemistir. Bunun yaninda, bu yoldan pek ok vahiy aldigini bildirmistir. Ayrica Ingiliz Hkmetin e vglerde bulunarak "Cihad"in gereksizligi zerinde durmustur. Baslangita 50 cilt ola rak yazacagini syledigi "Barhin-i Ahmediyye"nin besinci cildi 1905'de yayimlanmis; fakat, sz verdigi diger ciltleri yazamamistir. Bu duruma, besle elli arasindaki farkin sifirdan ibaret oldugu seklinde bir savunma yapmistir.

Gulam Ahmet, kendisini, 1885'de, o yzyilin (Ondrdnc Hicr) "Mceddidi" ilan etmistir. Ay ni yilin Eyll ayinin sonunda, Urduca kaleme aldigi, "Surne-i esm-i Arya" (Arya'nin Gzne Srme) adli kitabini yayimlamistir. 1888 tarihinde, Luziyana'da, bir bildiri ya yinlamis ve Allah'in kendisine taraftarlarindan "bey'at" alarak ayri bir "cemaat " olusturmasini buyurdugunu bildirmistir. Ahmed, 1891'de, hayatinin nc dneminin parol asini ilan etmistir. Aldigi vahiylerle bildirilen parolada, Isa b. Meryem'in tabi bir lmle ldg, kendisinin Mslmanlarin bekledigi "Mesh" ve "Mehd" oldugu iddia edilmis Bu konudaki grsleri, arka arkaya yayimlanan, "Feth-i Islm", "Tavzih-i Meram" ve "Iz ale-i Evham" adli Urduca kitaplarda aiklanmistir.

Gulam Ahmed, 1893-1894 yillarinda yeni kitaplar yazmistir. Arapa yazilmis olan bu eserler; "Kermtu's-Sdikn", "Hammetu'l-Busr", "Nru'l-Hak" ve "Sirru'l-Hilfe"dir. Arap n btn dillerin anasi oldugu fikrini ispatlamak iin 1895 yilinda yazdigi eser, "Mina nu'r-Rahmn"dir. O, 1895 yilinin Eyll ayinda, Nanak'in Islaman geregine inanmis ve H indlarla Mslmanlari birlestirmis bir aziz oldugunu ileri srmstr. Gulam, aralik 1896'da , Lahor'da "Dinler Konferansina katilmis ve bir teblig sunmustur. Sundugu bu teb lig, hakkinda vgler yapilmasina ve ilgi odagi olmasina sebep olmustur. Mirza Gulam Ahmed, daha sonraki yillarda "Sinkretik din" (uzlastirmaci din) anla yisina ynelmistir. 1904 Kasim'inda Sialkot'da kendisinin, Mslmanlar iin "Mehd", Hiris tiyanlar iin "Mesh", Hindular iin de "Krisna" oldugunu ilan etmistir.

Mirza'nin, Ekber Sah gibi, dinlerarasi bir uzlastirma faaliyetinin son perdesi ni sahneye koymak gayreti iine girmis oldugu grlmektedir. Ona gre btn dinler, ir zamanda, kendileri iin birer kurtarici beklemektedir. O halde btn dinlerin bekle dikleri kurtarici, bir tek kisi olursa, dinlerarasindaki uzlasmazlik kaldirilmis ve dinler, dolayisiyle insanlik, ahenkli bir btn haline gelmis olacaktir. Ancak g erek Ekber, gerek ayni dsncenin rn olan ve ayni gayeyi tasiyan Bablik-Bahlik basariya asamamistir. Hareketli geen yillardan sonra hastaliklari sebebiyle zayif dsen Gulam Ahmed, 26 M ayis 1908 tarihinde, Lahor'da ansizin lmstr. Cenazesi Kdiyn'a nakledilmistir. Mezari, taraftarlarinin ziyaret yeri olmustur. Mirza Gulam Ahmed'in lmnden sonra grsleri taraftar toplamaya devam etmis ve neticede " sinkretik Kadiynlik/Ahmedilik Hareketi" ortaya ikmistir. Kadiyanlik, Kadyn Ahmedleri Lahor Ahmedleri olarak varligini srdrmstr.[479]

2- Gulam Ahmed'in Iddialari ve Kadiyanlerin Bazi Grsleri Gufam Ahmed, 1885 yilinda yayimladigi bir bildiri ile, kendisinin Onddokuzuncu Yz

yil iin Allah tarafindan mceddid (yenileyici) olarak tayin olundugunu bildirmistir . Bu konuda; "Allah beni bu yzyil ve bu zaman iin imam ve halife kildi ve beni bu yzyilin basinda, insanlari karanliklardan aydinliga ikarmam iin mceddid olarak gnderd i" demistir.

Mirza Gulam Ahmed'in meshlik iddiasi, dogrudan dogruya Isa b-Meryem'in tabi bir lmle ldg esasina dayanir. 1891 tarihinde Mslmanlarin Isa'nin ref'i (ykseltilmesi) konusund a yanlislik iinde bulunduklarini, onun da diger nebier gibi ldgn ve Allah'in kendisini Isa'nin gc ile Mesh olarak gnderdigini ileri srmstr. Bu konuda, "Eger, Isa bir peygam erdi, binaenaleyh onun benzerinin de peygamber olmasi gerekir denilirse, cevap ol arak derimki: Efendimiz (Mham-med s.a.s.) beklenilen Isa iin peygamberligi sart ko smadi; btn aiklikla, onun Kur'n seriatina tabi mslman bir adam olacagini, bundan baska da bir zelliginin bulunmadigini aikladi" ve "Beni Allah gnderdi. O'na iftira etmek melunlarin isidir. O, beni beklenilen Isa yapti ve dnyaya gnderdi" demistir. Gulam Ahmed, meshlik iddiasi ile birlikte mehdligini de syle ortaya koymustur: "Mehd olarak grevim, Allah'in birligini, semav almetlerle yeniden kurmaktir. Efendim gibi ben de Mukaddes Ruh'la yardim edildim. Eski Peygamberlere, Musa'ya Sina'dan, Is a'ya Seir'den, Muhammed'e Hira'dan grnen Rab, bana btn hasmetiyle grnd". Mirza'nin baslangita, peygamberligin son bulmasi konusundaki inanci, Mslmanlarinki ile ayni idi. Yani, nbvvet Muhammed (s.a.s.) ile kesilmis ve kiyamet gnne kadar da o ndan sonra bir peygamber gelmeyecektir. 1901 yilinda bir "Cuma Hutbesi"nden sonr a taraftarlarindan Mevlev Abdlkerim'in, Mirza iin "nebi" ve "resul" sifatlarini kull anmasina itiraz etmemis ve bu husus aika konusulmaya baslamistir. nce kendisinin "M uhaddes" (kendisine hitap edilip konusulan) olarak tayin edildigini sylemis, sonr a, Muhaddesligi bir anlamda cz' nebilik olarak nitelendirmis; tam nebligin kapandigi ni, fakat cz' nebiligin aik kalacagini savunmustur. 1901 yilinda Gulam Ahmed, yeni bir hviyetle ortaya ikmistir. Bu yilda "Ilhami Hutb esi"ni nesretmistir. Bunun mukaddimesinde; bu kitabi "kullarin Rabbi"nden ilhaml a aldigini, bir bayram gnnde Cebrail'in isbirligi ile hazir olanlara okudugunu; bu nlarin vahiy y6luyla aldigi yetler oldugunu aiklamistir. Bu, bir nev, onun peygambe rligini ilan etmesi demektir.

Nihayet 1902 yilinda su ifadelerle gerek niyetini ve durumunu aika ortaya koymustur : "Tekrar tekrar syledigim gibi, size okudugum bu szler, kati ve kesin bir sekilde Kur'n ve Tevrat gibi Allah'in szdr. Ben Allah'in zill ve Buruz nebisiyim. Ve her Msl in, din islerde bana itaat etmesi gerekir. Her Mslmanin, benim Mev'ud Mesh olduguma inanmasi gerekir. agrimin ulastigi herkes beni islerinde hakan tanimaz, benim Mev 'ud Mesh olduguma inanmaz ve bana gelen vahiylerin Allah'tan geldigini kabul etme zse, bir Mslman bile olsa, zamaninda kabul etmesi gereken seyi reddettigi iin semal arda cezayi hak etmistir, sorumludur". 1904 yilinda, kendisinin Mslmanlar iin "Mehd", Hiristiyanlar iin "Mesh", Hindular iin e "Krisna" oldugunu iddia etmis ve syle demistir: "Bana vahyolunduguna gre Raca Kr isna, benzeri Hindu Kisiler ve Avataralar arasinda bulunmayan, ok byk ve kmil bir ins andi. O, zamaninin bir Avatarasi, yani nebsi idi ve kutlu ruhu Allah'tan almisti. .. O, devrinin gerek bir nebsi idi, fakat sonralari gretisine birok bozukluk sokuldu . Yce Allah, hir zamanda onun manev bir mmessilini ikaracagini vaad etmisti ve iste s imdi Allah, bu szn benim vasitamla gereklestirmis bulunmaktadir". Kadiynlere gre Meleklere iman sarttir. Onlar, Allah'in yarattigi manev varliklardir. Melekler gzle degil, ruhla grlebilirler. Melekler vahiy getiren, Allah'in buyrukla rini elilerine greten, iman sahiplerine kuvvet veren, insanlar iin sefaatte bulunan , insanlarin ruh bakimindan ycelmelerini ve iyi islere ynelmelerini saglayan varli klardir. Kadiyanler, Kitaplara iman konusunu, "vahy" ile iice ele almaktadir.

Gulam Ahmed, Hz. Muhamdde'den sonra nebevi (seriat getiren) vahyin gelmeyecegi grsn benimseyerek, gerek neblik iin Cebrail'in mutlaka gelmesi gerektigini ileri srmektedi r. Gulam Ahmed, "seriatin", Kur'an ve Hz. Muhammed'le en olgun haline geldigini ve tamamlandigini; ancak seriat getirmemekle birlikte, Cebrail'in kendisine geldigi ni iddia etmistir. Lahor Ahmedieri, Hz. Muhammed'In sefaatini kabul etmekle beraber, asil sefaat eden in Allah oldugunu, fakat Kur'an-i Kerim'de meleklerin de sefaati olduklarinin beli rtildigini savunmaktadir.

Ahmedlerin itikad konulardaki en ilgin grsleri hiretle ilgilidir. Ahmedlere gre, hir eni bir durum degildir; gerekte o, simdilik manev hayatimizin tam ve kusursuz bir imajidir; hiretin nimetleri manevdir.[480]

3- Bugnk Durumu

Ahmedyye'nin her iki kolu da, Pakistan Parlementosunun, uzun grsmelerden sonra, ald igi 7 Eyll 1974 tarihli karariyla, Pakistan'da "Islm disi bir azinlik" olarak kabu l edilmistir. Bununla onlar, Pakistan Anayasasi'nin diger azinliklara tanidigi h aklardan ancak yararlanabilen bir duruma dsmstr. esitli tarihlerde mahkeme nne ikarili sorgulanan firka mensuplari, dolambali cevaplar vererek kurtulmuslardir. Ancak za man zaman, faaliyetlerine sinirlar getirilmistir. Kadyanler, Pakistan disinda, dnyan in pek ok lkesine yayilmis ve grslerini yayma gayretine girmistir. Pakistan'daki Ahmedler, kendilerini gizleyeceklerini, ama yine de Ahmedlige inanac aklarini, disaridakilerin de hibir sey olmamisasina faaliyetlerine devam edecekler ini ifade etmeslerdir. Lahor Ahmedieri, kararin kendileri iin haksizlik oldugunu; nk kendilerinin Gulam'in nebitigine inanmadiklarini ve ona inanmayanlara "kfir" demed iklerini ileri srmslerdir. Onlarin, Pakistan'da yayin yapma ve propaganda faaliyet lerinde bulunma, zel okul aabilme ve isletebilme imknlari kisitlanmistir.

Kadiyanlik mensuplari iin bugn 5-6 milyona varan sayi verilmektedir. Bu sayi abartma li kabul edilmektedir. Milyonlarla ifade edilen Pakistan disindaki Ahmedlerin en kalabalik olduklari yerler Afrika ve Ingiltere iin 10 bin sayisi verilmektedir; a ncak, bu da, abartilmis olarak degerlendirilmektedir. 1960'lardaki tahminlerer^gr e Bati Afrika'da 35 bin, Dogu Afrika'da 5 bin dolayinda Ahmed vardir. Amerika iin verilen rakam 1975 itibariyle, 50 bindir. Gnmzde, Pakistan da dahil olmak zere btn dny daki Kadiyanlerin toplam sayisinin iki milyonu asmayacagi ileri srlmektedir. Kadiyanlik'in bilhassa Siyah Afrika'daki propaganda faaliyetleri ok yogundur. Bura da putperest zencilerle birlikte Hiristiyanlasmis olanlari da "mezheplerine celb etmektedirler. Fakat yapilan istatistikler, yeni mhtedlerin ok gemeden mezhebi terke dip, ekseriyeti teskil eden Mslman cemaatine katildiklarini gstermektedir.[481] Gelirleri kaynaga dayanir. Bunlarin basinda zekt gelmektedir. Bazilari kendisi veri r, bazilarindan da grevliler toplar. Digeri, her ay yapilan mecbur demelerdir. Her Kadiyan aylik gelirinin onaltida birini vermek zorundadir. Bunlarin disinda Kadiy an olan kimsenin ldg zaman malinin onda birini mezhebe ayirmasi ve bunu vasiyetine y azmasi istenir.

XIX. Yzyil Hint cografyasinin bir proto-tipi olarak degerlendirilen Kadiyanlik iin su kanaate varilmistir: "Hemen hepsi de, Islm kltr tarihinde daha nce sylenmis grsleri le, bunlarin hem bozuk bir sentezi hem de gerek bunlarin ve gerek Hiristiyan mis yonerlerinin temsil ettigi grslerin bir antitezidir"[482]. Bu hareket, Islm'daki baz i degerler ve dsnceler zerine, Hind dnyasina ait dsnceleri, Hiristiyanliga ait bazi an

layislari yerlestiren, onlari kaynastirmaya alisan bir sentezdir, sinkretik bir h arekettir.[483]

E- YIKICI CEREYANLARA KARSI TEDBIRLER

Hemen hemen tarihteki her fikrin, her akimin ve her dinin karsisinda esitli cerey anlarin ortaya iktigi grlmektedir. Her hkim grsn mutlaka muhalifleri de olagelmistir. slm, baslangicindan beri, yikici cereyanlara ve karsi saldirilara hedef olmustur. Bu cereyanlar, Hz. Muhammed'in sagliginda pek etkili olamamistir. Ancak Peygamb er'in ir-tihalinden sonra, Mslman olanlarin sayisi artmis; bu sayi arttika esitli fi kir ve cereyanlar da Mslmanlarin arasina sizmistir. Bunlarin basinda Isriliyat gelm ektedir. Isriliyat, fikirde, kltrde kendini gstermekle baslamis, daha sonra fiiliy ata dnsmstr. Mslmanlar arasina sizan bazi fikir ve dsnceler, zamanin idaresindeki, ke lerine gre, bazi haksizliklari bahane ederek, karsi saldiriya ve yeni gruplar olust urmaya baslamistir. Neticede hem inan ve hem de fiiliyat ynnden ayriliklar ortaya ik mistir. Bunlar yle bir noktaya varmistir ki; sahabeler bile birbirine karsi kili ek ecek hale gelmistir.

Bylece Islm'in yayilma alani genisledike, esitli inanlara mensup kimselerden Mslman ol nlarin sayisi arttika; Mslmanlar arasinda farkli dsnceler, esitli mezhepler ve cereyan lar ortaya ikmistir. Her cereyan da etrafina bir takim insan gruplarini toplayip faaliyetlerini genisletme gayreti iine girmistir. Hemen hemen her yzyilda bu tr hare ketlere sahit olmaktayiz. Mslmanlarin glenmesi, Hiristiyanlik karsisinda hem sayi he m ilim hem medeniyet hem de inan bakimindan rakip olmasi, galebe almasi Hiristiyan lar iin byk bir tehlike teskii etmistir. Bu gelismeyi kili ve silah zoruyla durdurmak iin Hali Seferleri dzenlenmistir. Fakat bu da netice vermeyip, kaleler bir bir dsme ye baslayinca (Istanbul'un fethi gibi), bunu durdurmak iin, esitli sins yollara bas vurulmus, nifak tohumlari sailmis ve Mslmanlari esitli gruplara blmeye, esitli cereyan lara kaydirmaya gayret sarfedilmistir. Bunda olduka basarili da olmuslardir. Bu gayret ve faaliyetler, Islm'in yegne kalesi ve temsilcisi Osmanli Imparatorlugun un gerilemesine, nihayet paralanmasina sebep olmustur. XVI. Yzyilda baslayan bu fa aliyetler, XVII. Yzyilda meyvelerini vermeye baslamis ve nihayet emellerine ulasmi slardir. Bu sinsi cereyanlar, XIX. ve XX. Yzyilda esitli yeni taktik ve stratejiler le gittike geliserek ve kuvvetlenerek varligini srdrmstr. Bu cereyanlar, sahs ihtirasl ardan, mevki ve makam hirslarindan, menfaat duygularindan, kiskanlik, kin ve reka bet konularindan gayet ustaca faydalanmasini bilmektedir.

Bencil, ikarci, cahil ve hatta ruhen hasta kisilerin nclk ettikleri bu gibi cereyanla r, kiyamlar, dins hareketler, kisa zareanda etraflarinda birok insan toplayabilmist ir. Toplumjarin itima ve kltrel yapilari, bu tr cereyanlar iin olduka msaittir. Genel le cahil, kltrsz toplumlarda gelisen ve bazen ok tehlikeli boyutlara varan bu tr cere yanlar, ogunlukla din kltr ve bilgiden mahrum kisilere cazip gelmektedir. Bazen din yn den cahil kisileri ruh bosluktan kurtaran bu gibi cereyanlar, toplumda tutunabilme kte ve hatta yzlerce, binlerce mensup edinebilmektedir. Bu hareketler, zaman zama n hem toplum hem de Islm iin tehlikeli olmustur ve olmaktadir. lkemizde de, yillarc a oldugu gibi, simdi de bu tr cereyanlara ve onlarin zararlarina rastlanmaktadir.

Yikici cereyanlar, esitli dnya glerinin din, siyas, iktisad, kltrel gayelerle ynlen eri gruplasmalardir. Onlar, kendilerinin de ayri bir din, ayri bir cemaat oldukl arini ileri srmektedir. Ancak, tarih gelisme iinde, en eski tarih devrelerden itibar en, din denilen orjinal kurumun nitelikleri, zellikleri, diger taklit hareketlerd en daima farkli olagelmistir. Gnmzde de dine benzetilerek olusturulan hareketler, cer eyanlar, ne kadar ustalikla taklit edilirse edilsin, orijinal bir din sayilamazl ar. Bunlar, dins hareketler, din taklitleri, "tredi dinler"dir. esitli dinlerden ba zi elemanlar alinarak ortaya ikarilan bu hareketler; bazen din ve cins sapikliklarl a, bazen siyas ideolojilerle, bazen gizli glerin hesaplariyla bir arada yrtlmektedir.

Genellikle insan almak, sartlandirmak, toplumlari pasiize etmek, dnya dengeleri kurm ak, iktisad-ticar sonular elde etmek, siyas gelismeler saglamak iin zellikle yzyilimiz a binlerce din iddiali hareket, mezhep ve tarikat bozmasi cereyanlar dnyayi istil a etmistir. Amerika'da son on senede buna benzer binlerce hareketin ortaya ikaril digi sylenirse mbalaga edilmemis olacaktir. Bu cereyanlar, hibir dine hayat hakki tanimazlar. Tek gerek onlarinkidir. Millet, toplum, milliyetilik, toplu yasama dabi gibi seyleri ciddiye almazlar. Aglarina dsrdk leri Insanlara hi bir hrriyet, sahs fikir, tasarruf, mlkiyet birakmamaya gayret gster ip onlari esir ederler, kukla, robot gibi kullanip militanlastirirlar. Byle insan lardan toplumlarina, vatan ve milletlerine hi bir fayda gelmez. Yikici cereyanlar, byk vaadlerde bulunurlar. Cennete sadece kendilerinin gidebilec egini, sadece onlarin kurtulusa erisebilecegini ve sadece onlarin mutluluga ulas abilecegini ileri srerler. mitleri istismar, onlarin en byk dayanagidir. Bunalima dsms , geim zorluklan iinde bunalan, ilgiden yoksun, sefkat veya merhametten uzak kalmi s, hayatta basariya ulasamamis, aile baglari gevsemis, kendine gven duymayan kims eler onlarin avlaridir. zellikle genler iin tehlike byktr. Bu cereyanlar arasinda uyus turucudan, seksden, spordan, elektronik cihazlardan faydalananlar da vardir.

Genellikle bu gibi cereyanlarin kendilerini en gzel kamufle vasitalari Mesh konular olagelmistir. Gnmzde de Mesh hareketler, bir yandan insanlarin mit, mutluluk duygular ni istismar edip bazi menfaatler elde etmekte, diger yandan da dini istismar ede rek bazi siyas sonulara ulasmaktadir. Mesh hareketlerin arkasina siginan gler din takiitieriyle byk dinleri yipratmak, dnya inda bazi gayeleri gereklestirmek istemektedirler. Aslinda din istismar edilmemeli ve kt niyetlerle kullanilmamalidir. B azi menfaatler, ikarlar, siyas entrikalar, milletlerarasi hesaplar, gizli emeller, dnyev gayeler iin din alet edilmemelidir.

lkemiz, esitli dnya glerinin heveslerinin yneldigi, kit'anin ortasinda yer alan merk me sahip bir blgedir. Islm Alemiyle, Trk Dnyasiyla olan iliskileri ve esitli dnya deng eleri gznnde bulundurulursa, yikici cereyanlarin niin lkemize ayri bir nem verdikleri daha iyi anlasilir. Bunun yaninda, lkemizdeki anarsik olaylarin, yikici ve blc faali yetlerin sebepleri kavranilmis olur. Bu cereyanlara karsi alinacak tedbirleri syle siralayabiliriz: 1- Insanimizi din ve mill kltrle beslemek; aklen ve ruhen tatmin etmek. Bunun iin ; a- Insanimiza, zellikle genlerimize, her yasta ve her agda ders, seminer ve konfera nslarla Islm'i ve mill kltrmz iyi bir sekilde gretmek, benimsetmek. b- Radyo-televizyon programlariyla din kltr kuvvetlendirici, din ve mill suuru uyandir ici yayinlara agirlik vermek. c- Bu konuda kitap ve brosrler bastirmak ve vatandasin okumasini saglamak. 2- Yikici cereyanlar karsisinda ; a- Yikici cereyanlari tanitmak. b- Bu cereyanlarin zararlarini ve tehlikelerini esitli yollarla anlatmak, tanitmak . c- Basta genler olmak zere, btn halki bu zararli faaliyetler karsisinda uyarmak.

d- Bu tr cereyanlarin sirf Islm'i, mill birligi ve beraberligi paralamaya ynelik oldu gu; emperyalist emeller tasidigini ve kknn disarida bulundugunu belirtmek. e- Yikici cereyanlarin mahiyetini ve dayandiklari prensipleri ok iyi bilen ihtisa s sahibi kimseler yetistirmek; bu konularda ilm arastirmalar yaptirmak. 3- Din kuruluslar ve din adamlari ynnden ; a- Vaiz, imam-hatip, mft gibi din grevlilerini, yikici cereyanlar karsisinda yayinl ar, kurslar, yazilarla uyarmak ve yetistirmek. b- Vaaz ve hutbeler yoluyla zaman zaman halki bu konuda uyarmak. c- Mahall tedbirler alinmasina alismak. d- Idar mercilerle ve halkla bu konuda isbirligi yapmak. 4- Devlet kuruluslari aisindan ; a- Mill birlik ve beraberligi korumakla ykml bulunan grevlileri bu konuda yetistirmek . b- Bu grevlilere hem Islm hem de Trk rf ve detlerini iyice gretmek. c- Yikici cereyanlarin en zararlilarini tesbit edip onlara karsi tedbirler almak ve vatandasin, onlarin agina dsmesini, alinmasini nlemek. d- Kanun meyyideler getirmek. e- Baska inanlara saygili olmayan, vatani yikmaya, milleti blmeye, Islm'i yok etme ye alisan yikici cereyanlara bu hrriyeti vermemek. 5- Mslmanlar aisindan ; a- Aralarinda birligi saglamak (asgar mstereklerde). b- Karsilikli msamaha. c- Yikici cereyanlarin agina dsenleri tatlilikla, incitmeden, sahsiyetini rencide etmeden uyarmak. d- Dogru ve gerek olani gretmek. e- Islmi bilgileri kkl ve derin bir sekilde elde etmelerini saglamak. f- Sins propagandalarin arkasindaki gayeyi sezmek. g- Herkese hemen kanmamak, ihtiyat payini elden birakmamak.[484]

Yedinci Blmn Bibliyografyasi

- Muhsin Abdulhamid, Islm'a Ynelen Yikici Hareketler .(Bablik ve Bahligin Iyz), Ter. im Yeprem-Hasan Gle, Ankara 1975, 69-255. - M. Zerrin Akgn, Islmiyet Bakimindan Bblik.Bahlik ve Hukuk Durumlari, Ankara 1975.

- Esmahan Aykol, "Amerikan Moon Tarikati Trkiye'yi rgtlyor", Nokta, 13 Ekim 1991, S a: 3, 36-40. - Bah Dini, Istanbul 1985 (Trkiye Bahi'ler yayini). - Baha'i World Faith, Illinois 1952. - Eilen Barker, "Unification Church" The Encyclopedia of Reli-gion, XV/141-143. - J.E. Esselemont, Bahaullah ve Yeni Devir, Ter. Mecdi elebi, Istanbul 1932. - Ethem Ruh Figlali, Bablik ve Bahalik,.Ankara 1981. - Ethem Ruhi Figlali, Kadiyanilik, Izmir 1986. - Yves de Gibon, "Moonisme", Dictionnaire des Religions, Paris 1983, 1144-1145 . - Cl. Huart, "Bab" ve "Bahuliah", Islm Ans., Istanbul 1970, Il/ 163-165, 223. - Yasar Kutluay, Islm ve Yahudi Mezhepleri, Ankara 1965. - S.M. Moon, Divine Principle, Washington 1973. - Outline of the Principle, Level 4 (New York 1980). - Ali Rafet skan, Yedinci Gn Adventizmi, (Yayinlanmis Doktora Tezi), Ankara 1995. - N. zsuca, Bahai Dini, Ankara 1967. - Sevki Rabbani, Bahaullah'in Dini, Ter. Mecdi Inan, Istanbul 1974. - Julien Ries, "Baha'ie", Dictionnaire des Religions, France 1983, 143-144. - F. Sondag, S.M. Moon and the Unification Church, Nashville 1977. - Ninian Smart, The Religious Experience of Mankind, London 1971. - Sehristrt, el-Milel ve'n Nihi, Kahire 1975 (Keylni'nin Zeyli), 11/41-56. Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Trkler, Istanbul 1979, I/264-273. Hikmet Tanyu, Yehova Sahitleri, Ankara 1973.

- Gnay Tmer, Yeni Dokmanlarin Isiginda Yehova Sahitleri, Istanbul 1987. - S.T. nal-A. Akdamar, Trkiye'de Laiklik Ilkesi ve Yehova Sahitleri, Kule Kitaplar i, Istanbul. - Ahmed Yezdan, Baha Dinine Toplu Bakis, ev. S. Can, 1960. - Muhammed Zerend, Nebil Tarihi, ev. Minu Derahsan, Sabit, Ankara 1973. [485]

VIII. BLM MISYONERLIK FAALIYETLERI VE GNMZDE DIYALOG ALISMALARI

A- MISYONERLIK FAALIYETLERI 1- Misyon-Misyoner-Misyonerlik Misyon ve Misyoner kelimeleri Latince "missio" kelimesinden tremistir. Ingilizce' de ve Fransizca'da misyon (mission) ve misyoner (missionaire-missionary) seklind e kullanilmistir. Misyon kelimesi, szlkte, grev, yetki, veklet; bir kimseye bir isi yapmasi iin verilen zel vazife anlamina gelir. Doyayisiyle misyoner yetkili, grevli kimse; Hiristiyan ligi yaymayi vazife edinmis, kendisini bir fikrin yayilmasina adamis kimse demek tir. Bu grev ve yetki diplomatik olabildigi gibi, din de olabilmektedir. Din faaliy et ve propaganda iin kendisine zel bir grev verilen din adami, rahip ve rahibe, mis yoner olarak adlandirilmaktadir. Bu kelime, bugn genellikle kiliselerin Hiristiyanligi Hiristiyan olmayan lkelerde y aymak gayesiyle olusturduklari kuruluslar ve bu kuruluslarda faaliyet gsteren kims eler iin kullanilmaktadir.Bu gaye ile kurulan kuruluslara misyon; bu misyonlarda ^azife yapanlara misyoner; bu faaliyete de misyonerlik denilmektedir. Misyon, misyoner ve misyonerlik kelimeleri, zel olarak Hiristiyanliga, genel olar ak da diger evrensel dinlere samil bulunmaktadir. Bylece kendi din inan ve kanaatler ini bir lkede yaymaya alisan herkese misyoner denilmektedir. Misyonerler, baska di nde, baska inan ve dsncede olan insanlari mensubu bulunduklari dine kazanmayi gaye edinirler. Misyoner kuruluslari, bu isi organize eden, misyoner yetistiren odakl ar olarak alisir. Bir din bilimi olan Dinler Tarihi alaninda alisan bazi dinler tarihileri, misyoner ligi genel anlamda kullanirlar. Bu mnasebetle dmleri misyonerlige yer verip verme melerine gre de tasnif ederler. Misyo-nerli dinler, beili sinirlara bagii olmayan , mesajini her tarafa, herkese yaymaya alisan dinlerdir. Belli bir blgeye, belli b ir guruba bagli olan, baskalarina aktarilmayan dinler de misyonersiz dinlerdir. Bu lye gre Hiristiyanlik, Islm, Buddizm misyonerii; geri kalan dinler de misyonersiz d inler olarak grlr. Misyonerlik, zel olarak Hiristiyanliga smil kilinmasina ragmen, genelde diger bazi din, inan, fikir, tarikat ve gruplarin basvurdugu bir yayilma metodudur. nk dogru k abul ettigi inan, dsnce, fikir ve kanaatini yaymak, mensuplarini ogaltmak isteyen he r teskilat, misyonerlige basvurur. Bu, yayilmak, taraftar kazanmak isteyen hemen hemen her din fikr kurulusta temel esaslardandir. [486]

2- Misyonerlerin Gayesi Yeryznde bazi fikir, dsnce, din ve inan sahipleri, onlarin yayilmasini istemez. Bunla rin basinda sir dinleri mensuplari gelir. Bazilari da yayilmak, ogalmak isterler. Bunlar, yegne dogrunun ken-disininki ve tek kurtulusun da onda oldugu inan ve gay esine sahiptir. Bunun iin herkesin ayni inanlara sahip olup saadete ermesi hedeflen ir. Ancak bunlarin bir kismi, kendi din ve inanlarindan kuvvetli bir digeri karsi sinda, kendi mensuplarinin onu benimseyip ayrilmamasi iin faaliyette bulunma gere gini duyarlar. Bu arada baska din, inan ve fikir mensubu insanlari da kendisinink ine katmaya alisirlar. Bunda basarili olmasa da en azindan rakib dinin mensuplari nin zihnini karistirmaya veya kendi mensuplarini birlik iinde tutmaya alisirlar. Tarihte, sahip oldugu fikir, inan, din veya mezhebi hkim kilma veya yayma gayesiyl e esitli mcadele ve savaslara sahit olmaktayiz. Bugn de ideolojisini veya inancini

dnyaya hkim kilma mcadele ve savasi devam etmektedir. Bunlarin yaninda dnyanin bir ok blgesinde yogun faaliyet gsteren misyoner teskilatlari vardir.

Hiristiyan misyonerlerinin gayesi; yeni Hiristiyanlar kazanmak, en azindan kendi mensuplarini birlik iinde ayakta tutabilmek, Bati emper-ryalizmi'nin nfuz alanini genisletmek olarak grlmekte ve anlasilmaktadir. Roma Katolikligi, Avrupa'y a hkim oldukta sonra, dnyanin her tarafinda yasayan insanlari Hiristiyanlastirmaga alismistir. Bu arzusuna ulasmak iin nce kili yolunu denemis ve bylece Hali Seferleri baslamistir. Bu seferler, ncelikle Islm dnyasina ynelmisti. Bu sirada dnyaya hkim olma gayesindeki Hiristiyanligi durdurabilecek tek din Islm, tek kuvvet Mslmanlardi. Is lm, gnden gne ilerlemekte, mensuplarinin sayisi da artmakta idi. Ancak Hiristiyan Dn yasi Mslmanlarin ilerlemesini kili zoruyla durdurmayi basaramadi. nk Mslmanlar, Trk azanmis ve Trkler Islm'i dnyaya yaymaya cehdetmislerdi. Trkler, XVII. Yzyilin ortalar ina dogru Avrupa'nin merkezine kadar ilerlemislerdi.

Mslman Trklerin basarisi, Hiristiyan Kilisesinin basarisini ifls ettirmistir. Istanb ul alinmis, Islm'in gayesi, hosgrs ve akla uygunlugu insanlari bylemistir. Bu durumda iristiyanlara ve Hiristiyan dnyasina esitli yollarla Islm yayilmayi durdurmak kalmis tir. Bunun iin esitli toplantilar yapilmis, esitli teklifler grslmstr. Takip edilece k yol zerinde durulmustur. Bunlardan biri de misyonerliktir. Misyonerlik faaliyet inin ana gayesi; yeni propaganda metodlariyla Hiristiyanligi yaymak, mensuplarin i artirmak ve bu arada Mslman olanlari Hiristiyanliga kazanmaktir. Hiristiyanliga kazanamadiklari takdirde, onlari kendi dinlerinden sogutmak hedeflenmistir. Bunun iin gizli alisma metodlari gelistirilmis; insanlara ve yasadiklari yerlerin zellik lerine gre taktikler bulunmustur. Kongrelerin birinde; Islm Dnyasi'ndaki tasavvuf v e tarikat anlayisi, bu anlayislara olan baglilik zerinde durulmus ve tartisilmis; seyhleri veya ileri gelen mritleri kandirmak, kendilerine "alet etmek", onlari y aniltmak ve bu gayeye ulasabilmek iin de eleman yetistirip bu teskiltlara sokmak s uretiyle Mslmanlari ikna edebilecekleri kararina varildigi belirtilmektedir. nk aik ds anlik, ayniyle mukabeleyi gerektirmektedir. Bu konuda en tesirli silah, ondan gzker ek, sinsice yapilanidir. Tarihte de en tesirli propaganda yolu bu olmustur. [487 ]

3- Misyonerligin Tarihesi Dnyada mevcut dinlerden bazilari, yayilma gayesi gtmez. Bunlardan bir kismi yukari da temas edildigi gibi, "sir dinleri" seklinde olup hususiyetlerinin baskalari t arafindan grenilmesini istemez. Bir kismi da, Yahudilik gibi, evrensel ereveden ikip belli bir kavme hasredilmistir. Bunun iin baskasinin o dine girmesi mmkn degildir. Onun iin bu din yayilmak, taninmak ve benimsenmek arzusu tasimaz. Bir kismi ise m illet, kable veya ilkel kabile dinleri seklindedir, milldir. te yandan bazi dinlerde de {Eski Avrupa, Mezopotamya ve n Asya) tanri alis-verisi vardir. Bu dinlerde, d igerlerinin tersine, zorla kabul ettirme yoktur. Bir kable veya millet, temasa ge ldigi veya fethettigi kable veya milletin tanrilarini kendi istegiyle benimser, a lir ve kendi tanrilari arasina katar.

Islm'a gre Allah tarafindan gnderilen eliler, belirli bir topluluga gnderilmis gibi gr esine ragmen onlarin davet metodlari ve getirdikleri hkmlerde umumlik vardir. Eliler insanlarin Allah'i bilmelerini, hak yolda yrmelerini ve saadeti elde etmelerini ga ye edinmislerdir. nk hedef; insanlarin bir arada, baris iinde yasamalari ve kurtulmal aridir. Mcadelede, tebligde yakindan uzaga dogru gitme esastir. Hz. Muhammed de ( sas), Kur'nin metoduna gre, tebligini yakindan uzaga dogru yapmaya alismistir. Asag i yukari ilh dinlerde bu, ortak niteliktir. Islm'dan nceki dinlerden Yahudilik'e ve Hiristiyanliga gemeden, bazi dinlerin misyo nerlik konusundaki tutumlarina gzatmakta fayda vardir. Bunlardan M.. VI. Yzyilda Hi ndistan'da ortaya ikan Buddizm, misyonerlige yer verip dogdugu yerin sinirlarindan

tasarak in, Kore, Japonya, Gney ve Gneydogu Asya'ya yayilmistir. Bugn de Buddizm'in felsefesinin esitti lkelere yayildigina ve faaliyetlerini esitli yerlerde gsterdigin e sahit olmaktayiz. Yine M.S. III. Yzyilda Maniheizm, btn insanlara hitap etmek idd iasiyla ortaya ikmistir, sinkretik {uzlastirmaci, karma) bir din harekettir. Bu di n hareket; Hiristiyan, Mecs ve Hint inanlarinin bir sentezi mahiyetindedir. Bu hareke tin kurucusu olan Mani, gezginci bir kimsedir. Mani ve rahipleri gittikleri her y erde inanlarinin propagandasini yapmislardir. Her yerin zelliklerine uygun olarak inanlarini (Maniheizm'i) yaymaya alismislardir. Fakat Maniheistler, zaman zaman et kili olmuslarsa da, belirli bir devreden sonra varliklarini devam ettirememisler dir. Yukarida kisaca temas ettigimiz Yahudilik, Yahudilere hasredil-digi iin din ynden m isyonerlik niteligine sahip degildir. Bir kimsenin Yahudi dinine girmesi iin Yahu di ana-babadan dogmasi genel ilke haline gelmistir. Yahudilik, Yahudilerle zdesle smis bir din zelligi kazanmistir. Baskalarinin Yahudilige girmesi iin zel bir gayret gdlmemektedir. Bunun iin de bir propagandaya ihtiya duyulmamaktadir. Yahudilerin hkim iyetlerini siyas, iktisad ve kltrel ynden kurmaya gayret ettikleri ve bundan dolayi o nlar, siysi misyonerler olarak kabul edilmektedir. Kimsenin Yahudiligi kabul etmes ini istemedikleri, fakat herkesi kendi gayelerine hizmet ettirmek istedikleri idd ialar arasindadir. Din olmamakla beraber misyonerligi siyas, iktisad ve kltrel yan ku ruluslari vasitasiyla gereklestirmeye alistiklari yaygin olan kanaattir. Islm Dinine gelince, Hz. Muhammed, Islm'i gerek Araplara ve gerekse diger milletle re teblig etmeye alismistir. Sahabeler ve ondan sonra gelenler de Islm'i yaymak iin byk gayret sarfetmislerdir. Mslmanlar, Islm'i yaymada dnyev hibir menfaat gtmemis, ir smr araci olarak kullanmamis, sadece teblig vazifesini yerine getirmislerdir. Bun un ilk misali, Hz. Muhammed'in, onu yolundan evirebilmek iin, "Ya Muhammed; mal is tiyorsan mal, reisliK istiyorsan seni basimiza reis yapalim, yeter ki sen bizim ditiimize dokunma" denildiginde, "Bir elime Ay'i, br elime de Gnes'i verseniz, siz i man etmedike ben bu isten vazgemem" cevabinda bulmaktadir. Fakat dini kabulde de, gze l szlerle hakki tebligi esas almistir. Islm'da zorlama yoktur. "Dinde zorlama yokt ur"[488], "Ya Muhammed insanlari Rabbinin yoluna hikmetle ve gze! szlerle davet et ve onlarla en gzel sekilde mcadele et"[489] ve "... Peygambere dsen sadece tebligd ir" (Nur, 54) yetlerinde tebligin metodu ortaya konulmustur.

Islm, tarih boyunca, yayilmasinda zor ve yogun bir propaganda metodunu kullanmami stir. nk eger zor kullanilsaydi, ta Viyana'ya kadar giden, kitaya hkmeden Trkler ve I lm yegne ve hkim unsur olurdu. Aksine Trkler, sadece "I'l-yi Kelimetullah" yolunda ci had etmis ve tebligi esas almislardir. Mslmanlar bilir ki zorla inanandan fayda gel mez. Fakat Mslmanlarin yapmak istemedigini diger dinden olanlar, bilhassa Yahudi v e Hiristiyanlar, bilerek yapmislardir. Onlar, grnste Mslman olarak, Mslmanlari kandirm yoluna gitmislerdir. Iste Islm, yayilma, dnyaya din olarak hkim olma durumuna gelin ce, onun karsisinda mensuplarini gnden gne kaybetmekte olan Hiristiyan kiliseleri, yeni taktiklere girismislerdir. Bunlardan birisi de misyonerlik faaliyetleridir. Misyonerlik genel bir anlam ifade etmesine ragmen gnmzde; Hiristiyanlikla zdes hale gelmistir. Misyonerlik denilince ilk akla gelen, Hiristiyanlik propagandasi olmu stur. Onun iin Hiristiyan misyonerliginin tarihesine gzatmakta fayda vardir. Aslinda Hz. Isa'nin (a.s.), baslangita, dini yayma idealinin olmasi pek tabdir. nk bu din, ilhdir ve evrenseldir. Gayesi de dogru yoldan ayrilmis insanlari dogru yola, hak yola davet etmektir. Hz. Isa, akla uygun hak dini, tevhid dinini yaymaya ali siyordu. Kur'n, Hz. Isa'nin "Ben, benden nce gelen Tevrat'i tasdik ve benden sonra gelecek adi Ahmed olan bir peygamberi mjdelemek zere gnderildim"[490] dedigini bild irmektedir. Fakat, Hz. Isa'nin teblig ettigi dine Hz, Isa'nin zamaninda, inananl arin sayisi azdi. Hz. Isa'dan sonra ona uyanlar artmis, onun getirdigi esaslarda ve yorumunda, esitli vesilelerle degismeler olmustur. Bunun iindir ki Mslmanlar, All ah'in Hz. Isa'nin da haber verdigi Hz. Muhammed'i gnderdigini, artik teblig siras inin Islm'in oldugunu ve buna ragmen Hiristiyanlarin teslis esasina dayanan dini yaymaya alistigini, Hz. Isa'nin tasvip etmedigi yolu benimsediklerini kabul etmek

tedir. Hz. Isa'dan sonraki ilk asirlarda Hiristiyanlarin arasinda ayriliklar olm us ve mcadeleler devam etmistir. Islm, onlarin ihtilafa dstkleri konularin dogrusunu bildirmistir. Buna ragmen onlar, hem kendi aralarinda, hem de Islm Dini mensupla rina karsi mcadelelerine devam etmislerdir. nce hkimiyeti elde eden Katolikler, misy onerlik faliyetlerine baslamislardir. Hiristiyan misyonerleri, hareket noktasi olarak, Hz. Isa'nin su szn almislardir: "I mdi siz gidip btn milletleri sakirt edinin. Onlari Baba, Ogul ve Kutsal Ruh ismi i le vaftiz eyleyin, size emrettigim herseyi tutmalarini onlara gretin"[491]. Bunun zerine havariler, dnyanin drt bir yanina dagilmis, Hz. Isa'nin grettiklerini yaymay a baslamislardir. Bugnk Hiristiyan misyonerleri de Havarileri ilk misyonerler olara k kabul etmekte ve onlarin yolundan gittiklerini ileri srmektedirler. Isa'nin bu szlerinin insanlar arasinda "Tanri Devleti" tesis edin seklinde yorumlanmasi, Yah udiler'den sonra, ikinci bir "arz-i mev'ud" ideali dogurmustur. Ilk devrelerde Hiristiyanligin yayilmasinda nemli faaliyetler gsterenler arasinda, Hiristiyanligin siddetli dsmani iken bir vizyonla, Sam yolunda, Isa'yi grp onun ke ndisine niin byle eziyet ettigini sormasindan sonra, Hiristiyan olan "Yahudi dnmesi " Pavlus yer almaktadir. Pavlus; alisma alani olarak putperestlerle Avrupalilari s emis, Hiristiyanligi onlara kabul ettirebilmek iin, Hiristiyanliktaki bazi hkmleri d egistirmis, bazi hkmleri kaldirmis, bazilarini faaliyet gsterdigi toplumlarda var o lan inanlarla degistirmis ve bylece Hiristiyanligi onlara benimsetmeye alismistir. Pavlus'un yaninda o devrede ve ondan sonraki devrelerde esitli Hiristiyan azzleri m isyoner olarak grev yapmislardir. Havariler ilk yzyilda, Hiristiyanligi yaymak iin bugnk Azerbaycan'i ve Ermenistan'i da iine alan blgeye gitmislerdir. "Ermenistan'in toptan Hiristiyan olmasini saglayan ve Ermeni krali Tridat'i Hiri stiyan eden Gregor[492] olmustur. M.S. 313'de Konstan-tin, Hiristiyanliga sempat i duymaya baslamis ve Istanbul'u bassehir yapmistir. Imparator Konstantin Hirist iyanlara din hrriyeti tanimistir. Bundan sonra Hiristiyanlar, bir devlet destegin de, dinlerini yaymaya baslamislardir. Hiristiyanlik, Roma hkimiyetinde olan Sam, Misir, Habesistan, Yemen, Avrupa ve Anadolu'da merkezlere kavusmustur. Bununla b eraber ayriliklar ortaya ikmistir. Bu anlasmazliklara son vermek iin de konsiller t oplanmistir. Konstantin, ilk konsili 325'de Iznik'te (Nicea) toplamistir. Ayrilmalar ve dolay isiyle konsiller birbirini izlemistir. 451 "de Kadiky Konsili ile ayriliklar zirv eye ikmis, Monofizitler (Ermeniler, Sryaniler, Habesliler, Kiptiler) ana Kiliseden kopmustur. Bylece mcadeleler dnemi baslamis ve devam etmistir.

Katkedon (Kadiky) Konsili'ncien iki asir sonra, Islmin zuhuru Hiristiyanfigt sarsm aya basladi. Artik onlar iin mcadele edilecek yegane g Mslmanlar oluyordu. Islmin gelismesi onlari dsndryordu. Zamanla Hiristiyan kaleleri dsyor; Anadolu, Seluklu Trkleriyle beraber hem Islmlasiyor hem de Trklesiyordu. Bu hdise, btn Hiristiyanlarin ayriliklari birakip Mslmanlara karsi ortak cephe olusturmasina yol ati. Bylece Ha'm yerini alan Hill'i kaynaginda bogmak iin asirlarca sren Hali Seferler baslatildi. Fakat neticede Mslmanlar kazandi. Islm yayildi ve ilerledi. Sonunda H iristiyan dnyasinin (Bizans'in) kalesi Istanbul, 1453'de dst ve Trkler Istanbul'u fe thetmis oldu. Iste bundan sonra silahla netice almanin mmkn olmadigi kanaatine v aran Hiristiyanlar, Trkleri, dolayisiyle Mslmanlari durdurabilme yollarini grsmek iin kongreler dzenlemeye basladi. esitli lkelerde bulunan grevlilerinden raporlar istend i. Sunulan raporlar degerlendirildi; Mslmanlari iten zayiflatmanin ve yik manin tek ikar yol olabilecegi sonucuna varildi. Hatta, bu arada, Islm lkelerine gnd erilmek iin Arapa'yi ve "Islm felsefesini iyi biten misyoner papazlar yetistirecek okullar aildi. Burada yetistirilen papazlar Islm lkelerine gnderildi. Ingiltere'de 1646'da Ingiliz parlementosu, Hiristiyanligin nesri iin bir cemiyet kurdu. 1662'de Vatikan'da Propaganda Bakanligi kuruldu. Bu teskilat, Paris'te mi syoner papaz okulu ati, sonralari bunlara yenileri eklendi. Bu teskiltlar zamanla y eni subeler amaya devam etti. Bu siralarda Martin Luter, Kalvin ve Zwingli ile Pr

otestanlik zuhur etmisti. Almanya, Isvire, Danimarka, Amerika ve Rusya'da binden fazla teskilat kuruldu. Misyonerlik faaliyeti bakimindan basta Ingiltere ve Amer ika ve daha sonra Fransiz katolikleri gelmektedir. 1820'den sonra sahnede Amerik an misyonerleri grlmektedir. Ingilizlerin metodunu takiple ise baslayan Amerikan m isyonerleri, kken olarak protestandir. Fakat faaliyetleri Hiristiyanlik iin olmust ur. Trkiye'de ise hemen hemen ilk misyoner hareket, 1701 ytlinda, Sivas'ta Ermeni Mek hitar ile baslamaktadir. O, Ermeniler arasinda mill suuru uyandirmaya alisti. Ermeniler arasinda Katolik propagandasi 130 sene kadar srd ve nihayet Osmanli Devl eti, Fransa'nin tavassutu ile, 1830'da Katolik Ermenileri ayri bir cemaat olarak tanidi. Daha sonra Amerikali misyonerler, Protestanligi Ermeniler arasinda yayma ya basladi. Amerika ve Ingiltere'nin destegiyle 1847'de de Protestan Ermeniler a yri bir cemaat olarak kabul edildi. Kisaca tarih gelisimini sundugumuz misyonerlik faaliyetleri, memleketimizde ve Islm dnyasinda durmus degildir. Her yerin zeliklerine gre faaliyet gstermektedir. lkemizd e, Katolik, Ortodoks, Protestan, Ermeni Kilisesi gibi byk Hiristiyan mezhepleri, k ilise ve okullariyla faaliyet gstermektedir. Mslmanlar yaninda bu hiristiyan gurupla ra ynelik de misyoner faaliyetleri btn canliligiyla srmektedir. Bunlarin yaninda Adv entistler, Baptistler, Mormanlar'dan sins ve dins bir grns altinda yogun faaliyet gste ren, tehlikeli boyutlara ulasmis Yehova Sahitleri'ne kadar bir yigin din cereyan vardir. Bu konuda ayrica dogudan gelen meditasyon, tenash, hulul gibi fikir, inan ve beden-zihn tekniklerin arkasina siginan veya bunlari istismar eden ce-reyanlari da unutmamak gerekir. [493]

4- Misyonerlerin alisma Metodlari Misyonerler, esitli metodlarla alisirlar. Gstermelik olarak bazen aik faaliyetleri y aninda (kanunlar erevesinde), ok defa gizli ve dolayli faaliyetlerde bulunurlar. Bu metodlarda her zaman din ilk sirayi almayabilir. Ilm ve itima sahalarda faaliyetler ini yogunlastirir; vereceklerini bu kisveler altinda vermeye alisirlar. Misyonerle r giristikleri faaliyetlerde basarili olabilmek iin esitli metodlar uygularlar. Bu nlari syle siralayabiliriz. [494]

a- Dn Teskilatlar Kurma ve Yayin Yapma : Misyonerler, nce faaliyete geecekleri yeri tesbit eder ve orada bir teskilt kurarla r. Bu teskilati o blgeye gre yetistirilmis elemanlar yrtr. Misyonerler, Kitab-i Mukaddes'i, din kitap, brosr ve dergilen o lkenin dilinde nesr eder ve dagitirlar. esitli telkinler, madd ve manev yardimlarla Hiristiyanligi sevd irmeye alisirlar. Mslman olan lkelerden geri kalmis olanlarin geri kalmisliklarini i stismar eder ve bunu Islm'a baglayarak mensuplarini Islm'dan sogutmak isterler. Di n kuruluslari vasitasiyla kendi dinlerini stn gstermek, diger dinlerin kutsal kitapla rinda eliski zannettikleri hususlari ne ikararak, din bilgileri yeterli sekilde kavra yamamis insanlari tesbit edip onlari kendi dinlerine ekmeye alismak, bunlari yapam adiklari yerde, sahip olduklari dinden sogutmak veya ona dsman yapabilmek, fakir aile insanlarinin fakirliklerini istismar etmek onlarin taktiklerinden bir kismin i olusturur. [495]

b- Okul ve esitli Tesisler Ama, Yardim Yapma : Azinlikta bulunan Hiristiyan ocuklarinin egitim ve gretimlerini iinde yasadiklari t oplumun ocuklarindan stn hale getirirler. Bu vesile ile, bu okul ve kuruluslarin pr opagandasini yaparak, Hiristiyan olmayan ailelerin ocuklarinin da oralara akin etm esini saglarlar. Buraya ektikleri baska dinden ocuklari Hiristiyan yapmaya, bunu yapamazlarsa onlarin en azindan mill ve din karakterini bozmaya ugrasirlar. Hiri stiyan ocuklarini ise daha da suurlandirirlar. Bu okullarda, yabanci dil gretimi v ermek grnts altinda, misyoner papazlari derslere sokup Hiristiyanlik propagand asi yaparlar. Bu gayelerini gereklestirmek, telkin vasitalarini ogaltmak iin d e okullarda propagandaya ynelik kitaplarin ogunlukta oldugu ktphaneler, musiki salonla ri, pansiyonlar ve kamplar kurarlar. Bu teskiltlar, madd ve manev yardim yapmaktan kainmazlar. Bu gaye ile kolejler, yabanci okullar ve kuruluslar aarlar. Bu okullar da yetisenlere dolgun cretli ve etkili isler bulmakla da onlari cazip hale getiri rler. Bu vesileyle kanca taktiklari genleri kendi idealleri dogrultusunda suur landirmaya alisirlar. [496]

c- Maskeli Teskiltlar Kurma :

Bu teskilt mensuplari, kilik-kiyafet, dil, din, rf ve det gibi kltre ynelik yollarla i nde bulunduklari toplumdanmis gibi grnr ve gayelerine erismek iin perde arkasindan ali sirlar; yani sinsi ve iki yzl hareket ederler.[497]

Misyonerler, gidecekleri yerlerin zelliklerine gre yetistirildikleri iin ok becerikl idirler. Maskeli alistiklari iin kuzu postuna brnerek saf halki kolayca aldatabilirl er. Bunlarin hedefi siyas ve din bakimdan milleti kargasaya dsrmek, halki her trl iler lemeye karsi kayitsiz ve hatt dsman yapabilmek, geri kalmis halde birakmaktir. Bu hususta bazi yollara basvururlar. Mesel Mslmanlara, "Asr-i Saadet'te teknik var miy di? Elbise var miydi? Diyanet teskilti var miydi?" seklinde sorular sorarak onlari btn sonradan olan seyler aleyhine kiskirtir ve hatta olmayacak seyleri saf inanmi s insanlara yaptirarak devlet gleriyle karsi karsiya getirirler. Ayrica hkim unsurl a esitli ynlerden nanslari olan insanlari karsi karsiya getirerek; hem devleti acze hem de Mslmanlari birbirine dsrmeye alisirlar. Mslmanlarin esitli gruplara ayrilara iflamasina, blnmesine ve birbirine dsman olmasina gayret gsterirler. Bu maskeli teskilatlarin Osmanli Imparatorlugu iinde yaptiklari faaliyetlere birok nrek vardir. 1877'de Ingiliz Liberal Grup Lideri Lord Gladston, Avam Kama-rasi'ndaki konusmas inda, dnyayi Osmanli Imparatorlugu aleyhine kiskirtmak iin agirligini koymus ve Ru sya karcisinda Osmanli'yi yalniz birakmistir. Bu konusmasi sirasinda elinde tutt ugu Kur'ni gstererek "Bu kitap yeryznde kaldika bu Batak katliami gibi vahsetler de y eryznden eksik olmaz!" diye haykirmistir. Halbuki Batak Kynde ve diger yerlerdeki "B ulgar ihtilli"ni, misyoner teskilatlarinin yetistirdigi talebeler yapmistir. Cihan Harbi mtrekesinde Loyd George, Trklerin Hirisiyanlari katlettiklerini iddia et mis ve onlarin Avrupa'dan kovulmasini, Ayasof-ya'nin da tekrar kilise yapilmasin i istemistir. Misyonerler, yalniz Hiristiyanlari ayaklandirmaga alismakla kalmiyor, Trklerin giristikleri yenilik hareketlerini Islmclan uzaklasmak olarak gsteriyorlardi. Bu vesileyle Mslman Araplar ve diger Islm unsurlarla Trklerin arasini amaya alisiyorlard i. Yine I. Dnya Harbi'nde Mekke Emirini Hilfet makamina karsi isyan ettiren, l A rap-larini Trk ordularina arkadan saldirtanlar bu maskeli misyonerler olmustur. B u maskeli misyonerlerden maskesi dsen sadece meshur Ingiliz casusu Lavvrens'tir. Halbuki onun arkasinda ortaya ikmamis nice benzerleri vardir.

Misyonerlerin alisma metodlarini zetlersek, genelde dn de, bugn de ayni metodlarin yrr lkte oldugunu grrz. Bu metodlar-dan bazilari syledir; 1- Misyonerler, Hiristiyanligi yaymak iin gittikleri lkenin nce din, itima ve kltrel umunu incelerler. O lkenin kltrn yozlastirmaya ve yikmaya alisirlar. 2- Milleti millet yapan madd ve manev degerleri yikmaya ugrasirlar. nce mevcut kltr er itme, sonra da ona istedikleri gibi bir sekil verme yolunu takip ederler. 3- Islm lkelerindeki faaliyetlerinde gen neslin dinden ve mill degerlerden uzak yeti smesine alisirlar. Bundan sonra hibir deger tanimayan kisilere, bunalim devr elerinde kurtarici din olarak Hiristiyanligi sunarlar. 4- Israrla gayelerinin dnya barisini gereklestirmek oldugu zerinde dururlar. 5- Hiristiyanligin kolay, Islmdaki namaz, oru gibi ibadetlerin zor oldugunu ileri srerler; haftada bir kiliseye gitmekle din vecibelerden kurtulmanin mmkn olabilecegi ni telkin ederler. Hiristiyanligin sevgi ve kolaylik; Islm'in zahmet ve siddet di ni oldugunu islerler. 6- Insanlarin kiliseye giderek, papaza gnah itirafinda bulunarak sorumluluktan ku rtulup rahatlayacagini sylerler. Bylece insanlarin ruh durumlarina hitap etmeye alis ip kurtulusu hedef alirlar. Onlara gre Isa'nin gelmesi yakindir. Is gelecek ve ina nan Hiristiyanlari kurtaracaktir. Bunun iin herkesin bir an nce Hiristiyan olmasini isterler.

7- Misyonerleri, gndereceklerini lkelerin zelliklerine, o yerin insanlarinin Hiristi yanligin hangi konularini bilip hangilerine itiraz edebileceklerine gre yetistirir ler. Bazan Mslmanlarin inanlarina hos grl davranir, Isa'ya "Tann'nin Oglu" demekten ka nirlar. Hatta nce Islm bilgilerle Mslmanlara yaklasirlar. 8- Savas, yangin, deprem gibi sikintili anlari seip yardimlarda bulunarak semati kazanmaya alisirlar. 9- Sarkiyati, oriyantalist yetistirip ilm inceleme adi altinda Mslman aydininin zihn ini bulundirmaya, kafasina bazi fikirleri sokmaya alisirlar.

10- Siyas isleri ok iyi takip edip Mslman lkelerdeki bazi gelismeleri gayelerine gre y lendirmek isterler.

11- Dnya siyasetini, siyas gelismeleri ynlendirip, Mslman lkeleri birbirine dsrp an sayisini azaltmaya veya Mslmanlarin elindeki tabi Imkanlari heder etmeye al isirlar. 12- Mslmanlarin her meselesine el atip bunlari kendileri zmlemek isterler. Bundan g ayeleri, gelismeleri kendi kontrollerinde tutmak ve menfaat elde etmektir. 13- Zaman zaman diyalogdan bahsederek sulhu bir grns altinda karsi tarafi pasiflesti rmek, yaniltmak Isterler. 14- Tarikatlara adam yerlestirerek veya bazi asiri akimlari destekleyerek, onlari su veya bu sebeple tahrik ederek, bazi gayelerini gereklestirmeyi dsnrler. Mslmanlari n arasina ajanlar yerlestirmeye zen gsterirler. 15- Ilm, edeb eserlede, zellikle filimlerde konunun iine ustalikla Hiristiyanliga is indinci, hos gsterici sahneler yerlestirerek kafa ve gnllere girmeye alisirlar. 16- Hali Seferlerinde gereklestiremediklerini, modern, ileri bir hayat grnts altinda ( mzikten, tiyatroya, spora, siysete kadar) esitli vesilelerle gereklestirmeye alisirla

r. 17- Objektifligi, tarafsizligi, hmanistligi kimseye birakmazlar. 18- Turistik geziler vesilesiyle gittikleri yerlerde kitap dagitma, iyilik yapma ve benzen yollarla propaganda yaparak; Hiristiyanligi sevdirmeye ve benimsetmeye a lisirlar. Bazi insanlara sagladiklari seyahat imknlariyla onlari kendilerine bagl amaya alisirlar. 19- esitli yardim kuruluslari kurar veya kurulmus olanlara girerler. Bylece fakir v e yoksul kimselerle temas kurarlar. Madd yardim, yakinlik gsterisi, sefkat ve merh amet duygulari altinda sempati toplar, insan almaya alisirlar. 20- Misyonerler, ekmege alistiklari kimseleri belirli yollarla kendilerine baglarla r. Bunun iin edeb yollara, hitabet ustaliklarina bas vururlar. Ilm gelismeleri ok Iy i takip edip bunlardan faydalanirlar. [498]

5- Misyonerlerin Yetistirilmesi Misyonerlerin ana gayesi; Hiristiyanligi yaymak ve yeni Hiristiyanlar kazanmakti r. Bundan dolayi bu isi yapacak kimselerin kltr seviyeleri ve hitabetlerinin mkemme l olmasi, gittikleri veya iinde bulunduklari toplumda kendilerini kabul ettirecek sahsiyet ve kabiliyette bulunmalari, siyaseti, alisma metodlarini ok iyi bilmeler i ve uygulamalari gerekmektedir. Bu gayelerine varmak iin Misyoner teskiltlar, misyo nerlerini ok iyi yetistirmeye son derece dikkat ederler. Misyonerler syle yetistir ilir: 1- Okullardan, ailelerinin izniyle en zeki ve aliskan ocuklar seilir ve misyonerlik hizmetlerine gre hazirlanir. 2- Misyonerlik iin seilen ocuk, gen veya sahis, misyonerlik yapacagi lkenin okullarin da zel egitim altina alinir. Hedefine varabilmesi iin suurlandirilir. 3- Hiristiyanlik iyice gretilir. Hiristiyan heyecani verilir. Misyonerlik hizmeti iin, dnyanin en cra yerlerine seve seve gidecek sekilde vazife suuru ve sevgisi as ilanir. 4- Misyonerlere mmkn oldugu kadar meslek egitim de verilir. Doktorluk, misyonerlik faaliyeti iin ok nemli bir vasitadir. Hastahane hizmetleri, hemsirelik, misyonerlik iin en nemli ve tesirli vazifelerdendir. 5- Her misyonere, mal ynden byk bir destek saglanir. O da bulundugu lkedeki issiz, fa kir ve kimsesizlere mal destek saglayarak Hiristiyanlik propagandasi yapar. 6- Misyonerler, bagli olduklari teskilatla irtibatini daima devam ettirecek sekil de yetistirilir. Kendisinin yalniz basina basaramadigi veya yetersiz kaldigi yer de teskilat onun yardimina kosar.

7- Islm lkelerinde faaliyet gsterecek misyonerlere Arapa, Islm bilgiler ve Islm Felsef si gretilir. Bunun yaninda onlar, Mslmanlarca Hiristiyanliga yneltilecek tenkitler hususlarinda ok iyi hazirlanir. Onlara ne gibi itirazlarin yapilabilecegi ve o it irazlara nasil cevap verecekleri gretilir. Ayrica Islm'a veya Mslmanlara hangi hususl arda tenkit yneltebilecekleri veya genlerin zihinlerini hangi noktalarda elebilecekl eri hususlarinda yetistirilirler. 8- Her misyonere, teoloji (ilahiyat) tahsili yaninda, diger tahsiller de yaptiri lmaya alisilir.

9- Misyonerin birden fazla dil grenmesi tesvik edilir. 10- esitli yardim dernekleri kurmalari, omlarda grev almalari ve bu yollarla dolay li olarak propaganda yapmalari saglanir. 11- Islm lkelerinde din tedrisat yapilan yerlerdeki zeki, fakir ve yardima muhta gren ciler tesbit edilir. Bu grenciler, dil gretme, madd yardim, gezi imkni gibi yollarla elde edilmeye alisilir. 12- Taninmis meshur sahsiyetleri veya kendileriyle baska gayelerle temas kurmus k imseleri Hiristiyanligi kabul etmis gibi gsterirler. Vaftiz listeleri nesredip on larin adlarini kullanirlar. 13- Kk edeb ve romantik brosrlerle insanlarin hissiyatina tesir etmeye alisirlar. 14- Bikmadan, usanmadan propagandaya devam ederler. Netice alamiyacaklarina kanaa t getirdikleri insanlarin pesini biraksalar da mitlendiklerini takip etmekten vaz gemezler. 15- Telefon rehberlerindeki isimlere mektup, brosr ve kitap gnderirler. 16- Kadinlara, kadinlar kanaliyla aileye ve dolayisiyle cemiyete nfuz etmeye alisi rlar. [499]

B- GNMZDE DIYALOG ALISMALALARI (HIRIS-TIYAN-MSLMAN DIYALOGUNA GENEL BIR BAKIS) 1- Misyonerlikten Diyaloga Geis Kelime olarak Diyalog; karsilikli konusma iki veya daha fazla kisinin karsilikli konusmasi anlamina gelmektedir. Daha genis anlamda ise diyalog; farkli irk ve kl trlerden insanlarin, meden ller ierisinde, birbiriyle konusmasi ve anlasmasi yoludur. Din alanda "Diyalog"; ayni dinden kaynaklanan gruplarin kendi aralarinda oldugu g ibi, farkli dinlere mensup insanlarin, inan ve dsncelerini zorla birbirlerine kabul ettirme yoluna gitmeden, birbirlerine sicak ve hosgryle bakabilmesi, ortak meselel er etrafinda konusabilmesi, tartisabilmesi ve isbirligi yapabilmesi anlamina gel mektedir. Bu ereve ierisinde, tarihte, hem Hiristiyanlarin kendi aralarinda hem Mslmanlarla dige r din mensuplari arasinda "diyalog" faaliyetlerine rastlanmaktadir. Ancak bu, Hi ristiyanlarin II. Vatikan Kon-sili'nden sonra gndeme getirdikleri resm "Diyalog" s eklinde olmamis; tabi ve kendiliginden olusmustur. Hiristiyan dnyasinin, Mslmanlara karsi Hali Seferleriyle baslattigi ve Misyonerlik Faaliyetleriyle devam ettirdigi sogukluk ve dsmanlik II. Vatikan Konsili'nde giderilmeye alisilmistir. XX. Yzyil'in baslangicindan itibaren dnyada meydana gelen siyas ve ekonomik gelisme ve degismelerden Hiristiyan Kiliseleri, zellikle Katolik Kilisesi de etkilenmist ir. Bundan dolayi Katolik Kilisesi, Kiliseler arasinda varolan anlasmazliklari v e dsmanliklari gidermek, bazi alanlarda isbirligi yapabilmek iin bir "Konsil" topl amaya karar vermistir. Yapilan grsmeler sonucunda, yil srecek (1962-1965) bir konsil in Vatikan'da toplanmasi saglanmistir. Konsile 141 lkeden 2860 kadar temsilci katilmistir. Papa XXIII. Jean, Konsili ais konusmasinda, Kilise'nin em berini kirmasini, disariya ailmasini, disariyla ilgilenmesini istemis ve btn insanl arla "diyalog"a girmenin nemini vurgulamistir. Papa'nin bu mesaji, Konsil'in gndem ini ve tartisilacak konularin ne olacagini belirlemistir. Bunun zerinde Kon-sil'd e, ayrilmis Hiristiyanlar! yeniden kazanma ve onlara yaklasma yollari zerinde dur

ulmustur. Bunun yaninda, asirlar boyunca, Hiristiyanlarla Mslmanlar arasinda devam eden dsmanliklarin unutulmasi iin gayret sarfedilmesi istenmistir.[500]

Katolik Hiristiyanlarin, Vatikan Konsili'nde, diger Hiristiyan mezheplerine mensu p olanlar yaninda, Mslmanlarla "diyalog" yollarini arama gayretleri; tarihte yasan mis ve tesirleri asirlarca srms "Hali Seferleri" anlayisinin yanlisliginin kavranil masi ve o savaslarin zararlarinin telafisi seklinde degerlendirilebilir. Gnmzdeki ge lismeler iin bu esit tesebbsler normal grlebilir. nk insanlar bugn, eskiye oranla, b leriyle daha yakin ticar, siyas, asker, din ve kltrel mnasebetler ierisindedirler. Bu sebetlerin saglikli bir sekilde yrtlmesi; karsilikli hosgr ve iyi niyet esaslarina ba glidir. XXI. yzyila girerken, hemen hemen, her dinin hkimiyet alaninda oldugu gibi , Mslmanlarin hkim oldugu yerlerde Hiristiyanlarin, Hiristiyanlarin hkim oldugu yerl erde Mslmanlarin bulunmasi da; karsilikli olarak, her iki tarafin birbiriyle iyi mn asebetler ierisine girmesini zorunlu kilmaktadir. [501]

2- Bir Diyalog Kurumu Olarak Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryasi'nin Ortaya ikis i 1962 yilinda baslayan II. Vatikan Konsili'nde, Kiliselerarasi diyalog yaninda, di ger din mensuplariyla diyaloga girmenin nemi zerinde durulmus ve 1964 yilinda, "Hi ristiyan Olmayanlar Sekreteryasi" kurulmustur. Bu Sekreterya'ya st seviyede bir K ardinal baskanlik etmektedir. Sekreterya, devamli olarak Roma'da bulunan bir ekip le, blgesel piskoposlar ve esitli uzmanlarla isbirligi yaparak alismasini srdrmektedi r. Ilk baskanligini Kardinal Marella (1964-1973) yapmistir. Daha sonra, sirayla Kardinal Pignedoli (1973-1980) ve Mgr. Jean Jadot (1980-1984) baskanlik grevinde bulunmustur. Gnmzde de bu grevi kardinal Arinze yrtmektedir .[502]

Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryasi'nin bnyesinde,ilk kurulusundan itibaren, Islmla ilgili blm bulunmaktadir. Bu blmn ilk baskanligini, on yil sreyle, Afrika Misyonerler Toplulugu'ndan Fr. Couq yapmistir. Couq'un ayrilmasindan sonra blmn basina, Rum Mel kit Patrigi V. Maximos'un Roma Temsilcisi Suriyeli Abou Moukh getirilmistir. Abou Moukh'tan sonra Islm masasinin sefligini Dr. Thomas Mic-hel yapmistir. Michel'de n sonra, 1994 yilinda, Lbnanli Dr. Halid Akes-heh Islm masasinin sefi olmustur. Islm blmnn bir kismi Roma'da, bir kismi da degisik Islm lkelerinde grev yapmakta an 11 tane danismani vardir.[503] Sekreterya'nm kurulusundan itibaren Islm lkeleriyle "diyalog" yollari aranmis ve H iristiyanlarin Mslmanlarla "diyalog"a girmeleri 1966 Broumana-Lbnan Kongresinden so nra baslamistir. Dnya Kiliseler Konseyi'nin, "Dnya Misyonu ve EvangeliznV'programin in bir parasi olan Broumana Kongresi'ne katilanlar; Hiristiyanlarin Islm hakkinda konusmayi birakmalari ve Mslmanlarla konusmaya ynelmeleri gerektigi zerinde durmustu r. Burada, ayrica, Hiristiyan Dnyasi'nda Islmla ilgili olarak yapilacak alismalarin Mslmanlarla yapilacak Diyalog'a tasinabilecek nitelikte olmasi da tavsiye edilmis tir.[504]

3- Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryasi'nin Diyalog Faaliyetleri 19 Mayis 1964'de Papa VI. Paul tarafindan kurulmus olan Hiristiyanlik Disi Dinle r Sekreteryasi, 1974'e kadar, kayda deger aktif faaliyet gsterememistir. Bu, Sekr eterya'nm ilk yillarda takip ettigi politikadan kaynaklanmistir. nk Sekreterya kuru ldugunda, diyalogun dogrudan degil, mahall kiliseler yoluyla srdrlmesi ngrlmstr. Bu ika, basarisizlik zerine, Kardinal Pignedoli'nin baskanligi sirasinda, 1974 yilin da, degismis ve danismanlarin tavsiyesi zerine, Sekreterya'nin diyalog alismalarin a bizzat katilmasi kararlastirilmistir.

Sekreterya'nin diyalog programlari erevesinde ilk nemli faaliyeti, 1974 yilinda yapi lmistir. 1974 NIsan'inda Sekreterya'nin baskani Kardinal Pignedoli, Kral Faysal ve bazi din liderlerle grsmek zere Suudi Arabistan'a gitmistir. Ayni yilin Eyll ayind a Kardinal Pignedoli, Sekreteri Fr. Abou Moukh ile birlikte KahIre'deki Islm Arast irmalar Yksek Konsili'ni ziyaret etmistir. Daha sonra, Ekim ayinda, Pignedoli'nin ziyaretine cevaben, Adalet Bakani baskanliginda bir grup Suudi Arabistanli hukuku , grsmelerde bulunmak zere, Vatikan'a gitmis ve Papa VI. Paul tarafindan kabul edil mistir. Sekreterya'nin Islm Komisyonu ilk toplantisini 1975 yilinda yapmistir. Bu topla ntisinda Komisyon, ilk baskisi 1969'da yapilan "Gui-delines for Dialogue Between Christians and Muslims" adli eserin yeniden gzden geirilmesine karar vermistir. Ko misyon, ayrica, Islm'in teolojik yapisi hakkinda alisma yapilmasini, diger bir ifa deyle, Islm'in "kurtulus tarihi"ndeki yerini Hiristiyanlarin nasil grdgnn tespit edilm esini teklif etmistir. Belirlenen program geregi, diyalog ziyaretleri devanf etmis; 1975 Eyll'nde, Mgr. R ossano Trkiye'deki din liderlerle grsms ve Fr. Abou Moukh da Nijerya'ya giderek Niame y'deki Hiristiyan Mslman mnasebetleriyle ilgili bir konsltasyona katilmistir. Fr. Ab ou Moukh daha sonra birka bati Afrika lkesini de ziyaret etmistir. Sekreterya'nin Hiristiyan-Mslman diyalogu programi erevesinde gereklestirdigi ilk en n emli faaliyet, 2-6 Subat 1976 tarihlerinde Libya'nin Tripoli kentinde yapilan "Mslm an-Hiristiyan Diyalogu" Semineri'dir. Libya Basbakani Abdusselam Callud, Italya'yi ziyaret sirasinda Vatikan'a da ugra mis ve Papa VI. Paul tarafindan kabul edilmistir. VI. Paul grsme sirasinda, Vati kan'in Libya'da bir elilik amak ve Libya'yla mnasebetleri gelistirmek arzusunda o ldugunu bildirmistir. Callud da, bu grs paylastiklarini, ancak Islm ile Hiristiyanl ik arasindaki baglarin daha genis bir erevede tartisilmasini yararli grdklerini beli rtmistir. Basbakan Callud'un temaslarini takiben Kardinal Rossano baskanliginda bir Vatika n heyeti, 2-5 Kasim 1975 tarihlerinde Libya'yi ziyaret etmis ve Trablusgarb'da I slm'a agri Dernegi Genel Sekreterligi yetkilileri ile grsmeler yapmistir. Grsmeler sonunda bir Islm-Hiristiyanlik diyalogu semineri iin anlasmaya varilmis ve seminer 1-5 Subat 1976 tarihlerinde gereklestirilmistir. Seminere, konusmaci olar ak, her iki taraftan onikiser kisi katilmistir. Ayrica, muhtelif lkelerden gzlemci olarak, ok sayida din adami da bulunmustur. Trkiye'den de yedi kisilik bir heyet ye-ralmistjr.[505] Seminerde ele alinan konular sunlardir: 1- Islm ve Hiristiyanligin modern dnyada bir hayat ideolojisi olma sanslari, 2- Tanri inancinin sosyal adalet idealine erismedeki rol, 3- Islm ve Hiristiyanlik arasindaki ortak inan temelleri, 4- Batil itikadlar ve iki dinin mntesiblerini[506] birbirine dsren hurafelerle mcade le metotlari. Bu seminerin neticesinde, Vatikan'in istegi dogrultusunda, Bin-gazi'de bir Katol ik Kilisesi ailmistir. 1976 Haziran ayinda, Kardinal Pignedoli, Mgr. Rossano ve Fr. Abou Moukh ile birl ikte Iran'a gitmis, Sah ve bazi din liderlerle grsmelerde bulunmustur. Pignedoli, d aha sonra ayni yilin Eyll ayinda, Fr. Abou Moukh ile birlikte Kuzey Yemen'i ziyar

et etmistir. Taki-beden yilin baharinda, Mgr. Rossano, Irak, Pakistan, Banglades ve Hindistan'a giderek esitli kesimden din liderlerle grsmeler yapmistir. Kardinal Pignedoli, Mgr. Rossano ve Fr. Abou Moukh'un bu ziyaretlerinin karsilig i olarak, daha sonraki yillarda, esitli Islm lkelerinden delegeler Roma'ya gelmis v e grsmeler yapmistir. Kardinal Pignedoli, Islm lkelerine yaptigi ziyaretleri daha sonra da devam ettirmi stir. 1978 yili Nisan ayinda, yanina Mgr. Rossano ile Sekreterya danismanlarinda n Fr. Ary Roest'I alarak Misir'a gitmis ve orada, el-Ezher Hocalariyle Peygamber lere inan, baris, isbirligi ve yeni bir diyalog zirvesinin yapilmasi konularinda konusmalar yapmistir. Bu yillarda daha bazi gelismeler de olmustur. 1977'de Pign edoli dnyadaki btn katolik piskoposlara diyalogla ilgili birer mektup gndermis, onla rin tavsiye ve tekliflerini almistir. Sekreterya'nin 1979'da gereklestirdigi en nemli faaliyet; yeleriyle bazi danisman v e eksperlerini biraraya getirmesidir. Bu toplantiya gzlemci olarak, Yunan Ortodoks Kilisesinden Baspiskopos At-hanasios Yannoulatos ile Dnya Kiliseler Konseyi'nden Dr. Mulder ve Dr. Samartha katilmistir. nk Sekreterya, Hiristiyanlik disi dinlerle diyaloga girerken, diyalogun Kiliselerarasi kmenik boyutunu da daima gznnde bulundur mustur. Bu toplantinin gayesi; kaynak temin etmek ve gelecek iin plan yapmak olmustur. To plantida Mslmanlarla diyalog konusu da ele alinmis ve Mgr. Rossano, yaptigi konusm ada, "Mslmmanlarla Diyalog, gelecekte kilisenin temel grevlerinden biri olacaktir"*de mistir. 1979 yilinda Papaliga seilen II. John Paul, selefi VI. Paul tarafindan kurdurulan Sekreterya'nin diyalog faaliyetlerini desteklemis ve yetkilileri, bu hususta ali smalarini devam ettirmeleri iin tesvik etmistir. II. John Paul'un bu olumlu tavri zerine Sekreterya faaliyetlerine hiz vermistir. Mgr. Rossano, Mayis 1979'da Lbnan, Suriye ve Irak'i; Bro Sabanegh ise btn Arap lkelerini dolasmistir. 27 Haziran 1980'de Kardinal Pignedoli'nin ani lm zerine, Sekreterya'nin basina Belika li Mgr. Jean Jadot getirilmistir. 1981 yili, Sekreterya'nin yayin faaliyetleri b akimindan nemlidir. Ilk baskisi 1969'da yapilan Fr. Maurice Borrmans'in hazirlam is oldugu "The Guidelines for Dialogue Between Christians and Muslims" baslikli eserin gzden geirilmis yeni baskilari ve esitli dillere tercmeleri yapilmistir[507]. Diger yayin ise, Papa II. John Paul'un Islm lkelerine yaptigi ziyaretleri sirasin da Mslman-Hiristiyan diyalogu zerine yaptigi konusmalardan derlenen kitapiktir. Mgr. Jadot'un baskanligi dneminde, Kardinal Pignedoli'nin dnemine nazaran, Sekrete rya'nin toplanti faaliyetleri pek olmamistir. Bununla birlikte, Sekreterya'nin i leri gelenleri Vatikan'in diger kuruluslarinca dzenlenen faaliyetlere katilmislard ir. 1981'de Dr. Saba-negh, biri Roma'da, digeri de Kahire'de olmak zere, "Konrad Ade-naur Foundation" tarafindan dzenlenen iki seminerde teblig sunmustur. Roma'da ki seminerin konusu "Inan ve Kltr", Kahi-re'dekinin konusu ise "Tolerans"tir. Dr. Sabanegh,ayni yil, daha birok faaliyete aktif olarak katilmistir. Bunlardan b iri, "International Progress Organization" tarafindan 17-19 Kasim tarihlerinde R oma'da dzenlenen "Islm ve Hiristiyanlikta Monoteizm" konulu seminerdir. 1982 senesinde Mgr. Rossano ve Dr. Sabanegh rdn'e gitmis ve Prens Hasanla bir Mslman -Hiristiyan Diyalogunun imknlari zerinde durmuslardir. 1982 senesi, Sekreterya'ya yeni bir g kazandirmistir. Uzun sre Endonezya'da kalarak Islm hakkinda tecrbesini artiran Fr. Tho-mas MicheI, Sekreterya'nin Asya masasina getirilmistir. MicheI Sekre-terya'daki ilk faaliyetlerinden olarak, Fransiskenl erle Mslmanlar arasinda bir diyalog olusturmayi gaye edinen, Italya'nin Assisi ken tindeki "Aziz Fransuva ve Islm" konulu toplantiya Dr. Sabanegh ile birlikte katilmi

stir. Ekim 1983'de Roma'da toplanan Katolik Kilisesi Piskoposlar Si-nodu'nda Sekretery a'nin baskani Mgr. Jadot, Sekreterya'nin alismalari hakkinda bilgi sunmustur. Mgr. Jadot, konusmasinda, diyalogun yerel kiliselerin en nemli grevi oldugunu, Islmla d iyalogun ise birinci derecede ehemmiyet arzettigini ifade etmistir. Dr. Sabanegh ve Fr. MicheI, 1983 yilinda yapilan toplantilarda grev almislardir. Dr. Sabanegh, mahall kiliseleri diyaloga tesvik amaci gden Kuzey Afrika Episkopal Konferansi'na; Fr. MicheI ise, Asya Piskoposlar Federesyonu tarafindan Varanasi'd e (Benares) dzenlenen "Asya'daki Mslmanlar Arasinda Hiristiyan Varligi" konsltasyonu na katilmistir. 1984 yilinda Mgr. Jadot, saglik durumunu ileri srerek, baskanliktan istifa etmis ve onun yerine, Papa John Paul tarafindan Mgr. Francis Arinze tayin edilmistir. Arinze, daha nce Nijerya'nin Onitsha Baspiskoposlugunda bulunmustur. Mgr. Arinze'nin ilk faaliyetlerinden biri 23-31 Agustos 1984'de Nairobi'de dzenle nen "IV. Assembly of the World Conference on Reli-gion and Peace" konferansidir. Bu konferansa, dnyanin btn blgelerinden, Bahai, Buddist, Hiristiyan, Hindu, Caynist , Yahudi, Mslman, Sintoist, Sih, Zerdst temsilciler katilmistir. Mgr. Arinze, selefi Mgr. Jadot'a oranla baskanliginin ilk yillarinda, birok faali yette bulunmus ve esitli toplantilara katilmistir. Bunlardan biri, rdn Prensi Hasan 'in baskani bulundugu "Al-Beyt Foundation"la yaptigi temastir. Mayis 1985'de, Sekreterya, "Islm'da ve Hiristiyanlik'ta Kutsallik" konulu bir kol logyumun organize edilmesine yardim etmistir. Kollog-yum, Roma'daki "Pontifico I stituto di Studi Arabie D'lslamistica" tarafindan dzenlenmis ve kollogyumda sunul an tebligler "Islamochris-tiana" dergisinde yayinlanmistir. 25 Ocak 1986'da, Papa John Paul, dnyadaki btn din liderlere, Italya'nin Assisi kentin de yapilacak olan baris iin dua gnne, birlikte dua etmek iin, davette bulunmustur. D ua, 27 Ekim'de yapilmistir. Sekreterya, diger dinlerden dua trenine katilacak din liderlerin gelmesine katkida bulunmustur. Duaya birok mslman da katilmistir. 1986 yili, Sekreterya'nin faaliyetleri bakimindan olduka yogun gemistir. Fr. Zago , 20-21 Mart tarihlerinde, Lksemburg'da dzenlenen Avrupa Piskoposlar Konslt asyonumun "Avrupa'yi tehdit eden Islm" konulu toplantisina; Cardinal Arinze ve Fr . Michel, 21-23 Nisan tarihlerinde CERES tarafindan Tunus'ta organize edilen IV. Mslman-Hiristiyan Konferansina katilmislardir. Daha sonra Fr. Michel, Ortadogu Ki liseler Konsili'nin Kibris'taki "Ortadogu'da Mslman-Hiristiyan Mnasebetleri" konulu toplantisina gitmistir. Kardinal Arinze ise, 14-20 Ekim tarihlerinde Nijerya'da dzenlenen, Anglopon Bati Afrika Episkopal Birligi'nin "Islm ve Hiristiyanlik" konu lu konferansinda hazir bulunmustur. Ekim 1986'da Sekreterya'da grev degisikligi olmus; Islm masasi sefi Fr. Zago, Sekr eterlige, Mgr. A. Salama da onun yerine getirilmistir. 1987 yili Sekreterya'nin Trkiye'ye ynelik faaliyetleri bakimindan nemlidir. Bu yild an itibaren Sekreterya Trkiye'deki faaliyetlerine hiz vermistir. 13-21 Mayis tari hlerinde Sekreterya'nin Baskani Kardinal Arinze Trkiye'yi ziyaret etmistir. Istan bul'daki Episkopal Konferans toplantisina katilan Arinze, bu esnada bazi din lide rlerle de grsms ve Ankara niversitesi'nde bir konferans vermistir.[508] Kardinal Arinze'nin ziyaretinden sonra Ankara niversitesi ile Roma Pontifical Gre gorian niversitesi arasinda karsilikli isbirligi anlasmasi imzalanmistir. Bu anla sma geregince, Fr. Thomas Michel Trkiye'ye gelmis; 1987'de Ankara, 1988'de Izmir ve 1989'da Konya Ilahiyat Fakltelerinde Hiristiyanlik zerine ders ve konferanslar vermistir. Thomas MichePin bu faaliyetlerine karsilik olarak, Ankara Ilahiyat Fa

kltesi'nden Prof. Dr. Hseyin G. Yurdaydin Roma'ya gitmis, 1987-1988 gretim Yilinda Gregorian niversitesi ile Pontificai Institu-te of Arabic Studies'de Islm Tarihi ze rine dersler vermistir. Daha sonra Roma'da, Trkiye'deki Ilahiyat Fakltelerinden 12 gretim yesi ile Roma'daki Katolik Enstitlerinden bir o kadar uzmanin katildigi bir kollogyum dzenlenmistir. Bu kollogyum vesilesiyle daha nce imzalanan anlasma yenil enmistir. Bu toplantilara, daha sonra, Ankara'da (1990) ve Vatikan'da (1991) olm ak zere, devam edilmistir. Bu anlasma erevesinde Ankara niversitesi Ilahiyat Fakltesi gretim yeleri Vatikan'a, Gregorian niversitesine bagli bazi grevliler de Ankara'ya g elmistir. Sekreterya, bu yillarda, Trkiye'ye ynelik faaliyetlerinin yaninda diger blgelerde d e alismalarini srdrmstr. 1989 yilinda Sekreterya'nin bnyesinde bir degisiklik olmustur. Islm masasi sefi Mg r. Salama, Papa II. John Paul tarafindan Iskenderiye Katolik Kipt Patrikligine ya rdimci tayin edilmis; onun yerine ise, daha nce Trkiye'deki bazi Ilahiyat Faklteler inde Hiristiyanlik zerine dersler vermis olan ve o zaman Asya masasi sefi grevini srdrmekte bulunun Fr. Thomas Michel getirilmistir. Halen bu grevi Dr. Halid Akesheh srdrmektedir. Vatikan bnyesinde kurulan Hiristiyanlik Disi Dinler Sekreter-yasi'nin, yukarida z ikredilenlerin disinda, daha birok faaliyeti olmustur. Sekreterya, halen, Mslmanlar in bulundugu btn lkelere ynelik faaliyetlerini, daha organize bir sekilde, devam ett irmektedir. Sekreter-ya'nin bu faaliyetleri, yayin organi "Bulletin" ile yine Ro ma'daki Pontifi-cio Instituto di Studi Arabi e D'lslamistica'nin yayin organi "I slamochris-tiana" adli yillik derginin "Dokmanlar" kisminda tafsilatli olarak a nlatilmaktadir.[509]

4- Diger Diyalog Kurumlari ve Faaliyetleri

Diyalog, "Saint-Siega Sekreteryasi" veya Kilise kmenik Konseyi gibi kuruluslarin da isbirligiyle srdrlmektedir. Bunun disinda, bazi kuruluslarin insiyatifiyle de alism alar yapilmistir. 1971 yilinda, merkezi Cenevre'de olan "Zamanimizin Inan ve Ideol ojileri ile Diyalog Komisyonu" (D.C.I.) kurulmustur. Kiliseler kmenik Konseyi, bu k urulusun bnyesinde, Islm Alt Komisyonu Blm amistir. Bu Komisyon, Dnya Kiliseler Konse nin "Dnya Misyonu ve Evange-lizm" programi erevesinde, kurulusundan itibaren, esitli lkelerde Diyalog faaliyetinde bulunmustur.[510] D.C.I.'nin dzenledigi faaliyetlerden bazilari sunlardir: Brumana (Lbnan) Toplantisi: 12-18 Temmuz 1972. Bu toplantiya 25 Hiristiyan ve 20 Mslman katilmistir. Diyalog hususunda, karsilikli saygi, birbirinin inancina sehdet , din ve vicdan zgrlg atmosferinin yaratilmasi gibi konular ele alinmistir. Acra (Gana) Toplantisi: 17-21 Temmuz 1974. D.C.I.'nin girisimi ile yirmi kadar Ms lman ve Hiristiyan Afrikali biraraya gelmis ve su konulari ele almistir: Inan, seha det ve alismada Afrikali Mslman ve Hiristiyanlarin isbirligi; Tanri ve insan cemaat inin birligi. Hong-Kong Toplantisi: 4-10 Ocak 1975. D.C.I'nin girisimi ile otuz kadar Hiristiy an ve Mslman biraraya gelerek, Mslman ve Hiristiyanlarin sosyal yasayislari; Gneydogu Asya'da iyi niyetli alisma ve danisma ortami meselesini ele almistir. Cenevre-Chambesy (Isvire) Toplantisi : 26-30 Haziran 1976. Dokuz Hiristiyan ile dr t Mslmanin katildigi bu toplantida "Hiristiyan Misyonerligi ve Islm Dvasi" konusu ta rtisilmistir.

Beyrut (Lbnan) Toplantisi : 14-18 Kasim 1977. Bu toplantida yirmi civarinda Hiris tiyan ve Mslman, "Insanligin Gelecegi Aisindan Inan, Bilim ve Teknik" konusunu tarti smistir. Cenevre-Chambesy (Isvire) Ikinci Toplantisi : 12-14 Mart 1979. Yine D.C.I.'nin gi risimi ile dzenlenen bu toplantida bes Mslman ile on Hiristiyan, birarada yasayan H iristiyan ve Mslmanlar konusunu ele almistir. Yukarida zikredilen btn faaliyetler Hiristiyanlar tarafindan dzenlenmistir. Toplant ilara katilan Hiristiyan ve Mslmanlarin sayisi dikkatle incelendiginde, genelde Mslm anlarin azinligi teskil ettigi grlmektedir. Bundan ve diger bazi hususlardan, Hiri stiyan tarafin, ele alinan konularin tespitinde ve toplantiya katilacak elemanla rin seiminde, daima kendi lehlerine olmak zere, Mslman tarafa baskin ikmaya ve kontro l elinde tutmaya alistigi anlasilmaktadir.

Katolik Hiristiyanlarin yaninda Ortodoks Hiristiyanlar da, 1984'I yillardan basla yarak, Mslmanlarla "diyalog"a girmis ve bir seri toplantilar dzenlemistir... "Mslman v e Hiristiyan Konsltasyonu" (Muslim-Christian Consultation) adi ite yapilan diyalo g toplantilari, Isvire-Chambesy kmenlik Patrikligi Ortodoks Merkezi ile rdn Kraliyet Akademisi'nin organizetrlgnde baslamistir. Her yil, bir merkezde olmak zere, toplant i yapilmaktadir. Altincisi da, 10-14 Eyll 1989 tarihlerinde, Istanbul'da yapilan b u toplantilarin ilk besi (1984-1988), sirayla rdn veya Isvire'de gereklestirilmistir . Istanbul'da yapilan ve "Dinde ogulculuk" konusu etrafinda yapilan VI. Toplanti, Trkiye Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Dekanligi ile rdn Kraliyet Islm Medeni eti Arastirmalari Akademisi'nin isbirligi ile yapilmistir. Bu toplantilarda sunu lan tebligler kitap haline getirilmistir.[511]

5- Hiristiyanlarin Mslmanlara Ynelik Diyalog agrilarindan

Duyulan

Endiseler

Yukarida gelisimine kisaca temas edilen "Diyalog Faaliyetlerine hem Katolik Hiri stiyanlarin hem Ortodoks Hiristiyanlarin hem de Protestan Hiristiyanlarin, birden bire ve yogun bir sekilde, ortaya ikip, "Diyalog" adi altinda Mslmanlara yaklasmasi sphe ve ihtiyatla karsilanmistir. Mslmanlar yaninda Yahudi, bazi Hiristiyan ve dige r din mensuplari arasinda da bu esit sphelere rastlanmaktadir.

Hiristiyanlarin, Hali Seferleri denemesi ve baslangici milad ilk asra kadar geri g iden, Anadolu'nun ve Istanbul'un Trkler tarafindan fethedilmesiyle de "modern" bi r anlayisa kavusan "Misyonerlik" faa-liyetlerinden sonra, birdenbire, dns yapip, " Diyalog"a ynelmeleri bu sphelerin kaynagi olmustur. Gnmzde maden ve meden oldugu kadar insan kabul edilen byle bir faaliyetin, yani "Diyalog"un spheyle karsilanmasinin bi rka sebebi vardir:

1- Bu sebeplerden birisi, bizzat II. Vatikan Konsili'nin Kilise ile ilgili olan nc Blm Lumen Centium-Insanlann Isigi) yeralan ifadelerden kaynaklanmaktadir. Lumen Genti um adli blm iinde "Kilise ve Hiristiyan olmayanlar" basligi altindaki kisimda syle d enilmektedir: "Nihayet Incil'i henz kabul etmemis olanlarin, esitli biimlerde Tanri'nin Halki'na katilmalari iin yola koyulmalari ngrlmstr... Ama Tanri'nin Kurtulus tasarisi, Yaratici 'yi taniyanlarin hepsini ve bunlarin arasinda zellikte Ibrahim Peygamberin imanin i uygulayarak, bizimle birlikte merhametli ve Kiyamet Gn'nde insanlari yargilayaca k olan tek Tanri'ya tapan Mslmanlari da kucaklayacaktir.., Kilise, Tanrirnin seref ini ykseltmek ve btn bu umutsuz insanlarin kurtulusunu gereklestirmek iin Efendimi z'in 'Her yaratiga Incil'i vaazedin' (Markos, 16/16) seklindeki buyrugunu dai ma hatirlayarak, zenle btn dnyaya Incil'in yayilmasini amalayan Misyonlarini kal kindirmakta ve desteklemektedir",

"Kilise'nin Misyonerlik Karakteri" basligi altinda da su hususlara yer verilme ktedir: "Gerekten de Peder tarafindan Ogul'un gnderilmesi gibi, Mesh Isa da Havarilerini: 'yleyse gidin ve btn insanlari Peder, Ogul ve Kutsal Ruh adina vaft iz edin, size emrettiklerime uymayi onlara gretin ve egitin; iste dnyanin sonuna ka dar btn gnler sizinle beraber olacagim' (Matta, 28/18-20) diyerek yollamistir. (Bab a beni grderdigi gibi, ben de sizi gnderiyorum. Yuhanna 20/21). Mesh Is a'nin Kurtulusunun hakkatini mjdelemeyi amalayan bu nemli buyrugu, Kilise yeryznn son inirlarina varincaya kadar yerine getirmek iin havarilerden teslim almistir (Bkz. Hav. Is. 1/8). Bundan dolayi Havari Pavlus'un 'Vaaz etmez isem vay halime' (Kori ntoslu-lara I Mektup, 9/16) seklindeki szlerini Kilise kendisine sylemiscesine, mevcut olmayan yerlerde cemaatler tam anlamiyla kuruluncaya ve bun lar Incil'i yayma grevini srdrecek hale gelinceye kadar, Misyonerlerini gndermeye de vam etmektedir."[512] II. Vatikan Konsili dneminin ikinci Papasi VI. Paul da, Konsili ziyaretinde syle d emistir: "Incil, 'her yaratiga Incil'i vaaz iin tm dnyaya gidin' demektedir. Ben is e buna sunlari da ilave ediyorum: 'Misyonerlik iin yeni yollar hazirlamak, yeni v asitalari gzden geirmek, yeni enerjiler meydana getirmek' gerekir".[513] Grldg gibi II. Vatikan Konsili'nde, bir taraftan diyalog gndeme gelmis, diger yand an Kilisenin grevinin yeryznde herkes Hiristiyanligi kabul edinceye kadar srecegi ka rarlastirilmistir. Buna gre, Kilisenin grevini hakkiyla yapmasi, btn insanlarin Hiri stiyan olmasina baglidir. Bu grev, Indilerin ifadelerinden[514] ve Pavlus'un "Vaa z etmez isem vay bana" [515] sznden ikarilmaktadir. Yuhanna Incil'indeki "Sen b eni gnderdigin gibi ben de onlari dnyaya gnderiyorum"[516] szlerini Kilis e, Isa'nin bu tebligatinin btn insanlara ulastirilmasi yolunda bir emir saymistir. Aslinda Hz. Isa'nin, peygamberliginin geregi olarak, Allah'in emirlerini insanlar a ulastirma yolunda gayret gstermesi ve Havarilerinin de bunun devam ettirmesi no rmaldir. Onlar, bunu yaparken, "Irsad ve tebligi" esas almislardir. Ancak Hiristi yanlik'in yayilmasinda takip edilecek yol Pavlus'la yeni bir anlayisa kavusmustu r. Bunu, Pavlus'un su szlerinden anlamak mmkndr: "Imdi benim cretim nedir? Incil'de o lan selahiyetimi ifratla istimal etmek iin, Incil'i meccanen arzetmektir. nk herkest en azadken, daha ok adam kazanayim diye, kendimi herkese kul ettim. Yahudileri ka zanayim diye Yahudilere Yahudi gibi davrandim. Kendim seriat altinda olmadigim h alde, seriat altinda olanlari kazanayim diye, seriat altinda olanlara seriat alt inda gibi davrandim. Allah'a karsi seriati olmayanlardan degil, ancak Merih'in se riati altinda olarak seriati olmayanlari kazanmayim diye, seriati olmayanlara ser iati olmayan gibi davrandim. Zayiflan kazanayim diye, zayiflara, zayif oldum; he r ne suretle olursa olsun, bazilarini kurtarayim diye, herkese hersey oldum. Heps ini Incil iin yapiyorum, t ki ondan hissedar olayim".[517] Pavlus'un Korintoslular'a Mektubu'nda yeralan cmlelerde onun, Hiristiyanligi yaya bilmek iin, Yahudilerle Yahudi, Putperestlerle putperest, diger inanlarda olan insa nlarla da onlarin inancinda imis gibi hareket ettigi grlmektedir. Pavlus'un bu ikil i rol, daha sonraki Hiristiyan misyonerleri iin rnek alinmis ve onun szleri bayrakla stirilmistir.[518] Pavlus'un Hiristiyanlik'i yaymaktaki ikinci yolu-metodu, bugn Hiristiyanlarin enok szn ettikleri, "sevgi"dir. O, bunu da syle aiklamaktadir: "Eger insanlarin ve melekl erin dilleriyle sylersern, fakat sevgim olmasa, ses ikaran bir bakir, yahut ten bir zil olmus olurum. Eger peygamberligim olursa, btn sirlari ve her ilmi bilirsem ve eger daglari nakledecek btn bir Imanim olursa, fakat sevgim olmazsa bir hiim"[519] . Pavlus, yapacaklarini, uyanik ve imanda kararli olarak "sevgi" ile yapmalarini su sekilde formle etmektedir: "Uyanik olun, imanda kararli bulunun, yetenekli-ka biliyetli kimseler olun, kuvvetli olun. Herseyiniz sevgi ile olsun".[520] Bunun iin de Kilise, bir yandan diyalog derken, te yandan da misyonerleri gndermeye ve onlari desteklemeye devam etmektedir[521]. Bu durum da, "diyalog"un, sartlar i ve metodu degismis bir "misyonerlik" seklinde grlmesine yol amistir. Byle bir metod degisikligi Hiristiyanlar iin bir zorunluluk halini almistir. nk; Milad ilk asirdan

baslayan Hiristiyanligi yayma yolu olarak grlen Misyonerlik, Mslman ve di ger din mensuplari arasinda "antipati"ye yolamistir. Hangi sekilde olursa olsun b ir Hiristiyan'in, Hiristiyan olmayan birine yaklasmasi ihtiyat ve spheyle karsila nmistir. Hiristiyanlar, kendilerine karsi olan menfi tutumu degistirme, asirl ardir btn gayretlerine ragmen basarisizliklarini basariya evirme yolunu "sicak" mnasebetlerde grmslerdir. Bu yol, II. Vatikan Konsiii'nde "Diyalog" sek linde olgunlasmistir. Bu da, Mslmanlar arasinda uzun zaman grev yapmis "Misyonerler in ulasmis olduklari kanaatin neticesidir[522]. Islm gelismenin silahla durduram ayacaginin anlasilmasi zerine "Misyonerlik" faaliyeti sistemli olarak baslatilmis tir. Hali Seferlerinden sonra ortaya ikan (1208) ve Papa III. Innocente tarafindan da onaylanan Fransisken tarikatinin kurucusu Franos d'Assise, Mslmanlara karsi yapilan Hali Seferleri'nin faydasizligi ve Mslmanlara ancak "Sevg i" ile yaklasilacagi, Islm gelismenin bu yolla durdurulabilecegi kanaatini uygulam aya koymustur. Daha sonra Fransisken tarikatina katilan Ispanyol Raymond Lulle, ayni metodu benimsemis, Arap dili ve Islm felsefesini grenerek, Mslmanlar arasinda faaliyet gstermistir[523]. Btn gizli ve aik faaliyetlerine ragmen Hiristiyan Misyonerleri, Mslmanlar arasinda is tenilen neticeye ulasamamis ve antipati ile karsilanmislardir. Misyonerlere kars i takinilan menf tavir, onlari daha sempatik metodlar benimsemeye sevk etmis grnmek tedir. Bu metod da; Mslmanlarin kalbini Hiristiyanliga isindirma, onlari etkileme yolu olarak "sevgi", "samimiyet" ve Mslmanlarin inanlarina "saygili davranmaktir. Bu yolu merkezi Londra'da bulunan "International Missionary Concil" sekreterligind e bulunmus VVilliam Paton, zetle, syle belirtmektedir: Mslmanlara yaklasmakta dikkatl i olmaliyiz. Hiristiyanin Mslmana ilk mesaji doktrin degil, "sevgi" olmalidir. Islm lkelerine yayilmis olan byk misyoner okullari, kolejler ve hastaneler bu yaklasimi n gstergesidir, sahitleridir. Eger Hiristiyanin ilk mesaji sevgi olursa, burada, Hiristiyanlik'ta Mslman'a cazip gelecek unsur, Isa Mesh'in karakteridir. Tecrbeli bi r Islm arastirmacisinin anlattigina gre Modern Mslmanlar, Muhammed'de Isa-Mesh'in kar akterine dayali bir figr olusturmaya alismaktadir. Isa-Mesih'in karakteri Mslmanlari, Hiristiyanlarin ona olan tutumlarini anlamaya gtrecektir, Mslman, Isa'da Tanri'nin ahlk karakterini grecektir.[524] Uzman bir misyoner olan Erich Bethmann'in, basarili olmalari iin, Misyonerlere ta vsiyelerinin basinda "sevgi" gelmekte ve Mslmanlara sevgi ile yaklasmak gerektigin i savunmaktadir[525]. Bunun yaninda o, Mslmanlarin inanci konusunda Hiristiyanlari n nasil bir tavir takinmasi gerektigini zet olarak su sekilde dile getirmektedir: Mslmanlarin dininden ve din kurumlarindan konusurken ok dikkatli ol. Muham-med'den y alanci peygamber olarak bahsetmek, Mslman'in Isa iin "Fahise'nin oglu" demesi gibi birseydir (Bu ne kadar basarili ise, o da o kadar basarilidir). Sen, "Muhammed I slm Peygamberidir" demekle hibir sey kabul etmis olmazsin[526]. Ayrica, Isa'dan Al lah oglu diye bahsetme; nk Mslmanin nazarinda bu bir kfrdr.[527] Misyonerlerin Hiristiyanlik1! yaymaca ve Mslmanlara yaklasmada takip edecekleri me totlar, "Method of Mission Work Among Moslems" adli kitapda da tavsiye edilmisti r. Bunlardan birisinin su oldugu belirtilmektedir: "Birinci planda yle yapalim ki Mslmanlar, onlari sevdigimize kn olsunlar. Bylece onlarin kalbine girmeyi grenmis olu ruz. Misyonerlere gerekli olan, zahirde btn Dogu ve Mslman milletlerin adetlerine sa ygili olmalidir. T ki bununla kendilerini dinleyenler arasinda, fikirlerini yayma firsatina kavusabilsinler. Mesel 'Hz. Isa mutlaka Allah'in ogludur1 demekten kaini lmali ki buna inanmayan kimseler nefret etmesinler. Onlara yaklasmak mmkn olunca i stenildigi sekilde propaganda yapilabilir.[528] Islm lkelerinde uzun zaman grev yapip, Mslmanlari yakinen taniyan Hiristiyanlarin tav siyeleri II. Vatikan Konsili'nde gndeme gelmis, tartisilmis ve Mslmanlara yaklasma metodunda degisiklige gidilmesinin kabul grms oldugu anlasilmaktadir. Konsil'de Hi ristiyan olmayanlara, Mslmanlara Hiristiyanlarin mspet bakmasi, sicak, samim ve sevg i ile yaklasmasi kararlastirilmistir. Bu kararda Mslmanlarin, Isa Mesh'i, ilah kabu l etmeseler de, peygamber olarak onu ve annesini yceltmis olmalari etkili bir uns ur olarak grlmstr. Yine bunun yaninda Hiristiyanlarin, Islm hakkinda konusma yerine Ms

lmanlarla konusmaya agirlik vermesi istenmistir. Hiristiyan Dnyasi'nda Islmla ilgil i alismalarin, Mslmanlarla diyaloga tasinabilecek nitelikte olmasi da tavsiye edilm istir.[529]

Kur'n'nin sinirlarini belirledigi esaslar ierisinde Mslmanlar, diger din mensuplarin a "en gzel sekilde ve hosgr" ile yaklasmis; Islm lkelerinde Mslman olmayanlar, Mslma a gnlk hayatta, beraber ve isbirligi ierisinde yasamistir. Mslmanlar, diger din mensup lariyla olan mnasebetlerinde msamaha ve adaleti temel olarak benimsemis, Kur'n'in "R abbinin yoluna hikmetle, gzel gtle agir; onlarla en gzel sekilde tartis" (Nahl, 125) emriyle hareket etmistir. Islm'in hosgrs ve Mslman'in anlayisi, din olarak Islm'in gen s alanlara kisa zamanda yayilmasina sebep olmustur.

Islm'in yayilmasi karsisinda Hiristiyanlarin gerilemesi ve Hiristiyanlarca kutsal kabul edilen yerlerin Mslmanlarin eline gemesi; Hiristiyan dnyasi'nda ikili bir "ta arruz"un baslamasina vesile olmustur. Bunlardan birisi Hali Seferleri, digerleri Misyonerliktir. Her iki tavir da mslmanlar zerinde menfi tesir meydana getirmis, he r Hiristiyan "Misyoner" grlms, ihtiyatla karsilanmis ve Mslman-Hiristiyan yakinlasmas ini dondurmus, asgar seviyeye dsrmstr. Bunu normal seviyeye ikarmak, Hali Seferleriyle baslayan ve "Misyonerlikle doruk noktasina ulasan menfi durumu mspete evirmek iin, H iristiyan dnyasinda arayislar baslamis ve yeni "olusumlar"a ihtiya hissedilmistir. Bu "olusum", Mslmanlar arasinda faaliyet gsteren misyonerlerin ve Oryantalistlerin raporlarinda yeralmistir. Uzun zamanin mahsul olan raporlar ve grsler Katolik Kilis esi'nce degerlendirilmis ve "Mslman-Hiristiyan Diyalogu" planinda etkisini gstermis tir. Bu, tartismalara yolamis ve Hiristiyanlar arasindaki farkli anlayislardan ka ynaklanan ayriliklari giderme yolu da, "diyalog" tartismalarinda grlmstr. Mslman-Hiristiyan mnasebetlerinin yeni bir tipi olan "Diyalog", msbet karsilanmisti r. Burada nce karsilikli sevgi ve saygi szkonusu edilmistir. Bu hareketin ncleri; ar alarinda Tunus Arap Dilleri Enstits'nn kurucusu P. Demersaman, Louis Massignon ve bi rok lkenin Hiristiyan Oryantalistleridir. Bunlarca nerilen teklif, Kilisece de kabul edilmis ve II. Vatikan Konsili'nde Hiristiyan olmayan Dinler konusundaki aiklamad a msahhaslasmis ve "Hiristiyanlik Disi Din-ier Sekreteryasf'nda Islm Blm kurulmustur. [530] 2- Diyalog'da spheye yolaan diger bir husus; diyalog alismalarinda grev almis olan kimselerin, daha nce bizzat Misyonerlik grevlerinde bulunmus olmalaridir . Il. Vatikan Konsili'nde olusan "Hiristiyanlik Disi Dinler Sekreteryasi"nin bas kanligina getirilen Kardinal Pignedoli, bu greve getirilmeden nce, "Halklari Hiris tiyanlastirma Cemaatinin sekreterligini yapmistir. Sekreterya'nin Islm Blm baskanligini stlenen Fr. Couq, Afrika Misyonerler Toplulugu (Beyaz Babalar) yeligi nde bulunmustur.[531] Bunun yaninda Mslmanlar arasinda "diyalog" adi altinda ve "tolerans" yollari denen erek Hiristiyanlastirma alismalarinin yapildigi, Hiristiyanlarin sayisini artirma gayreti iiritle bulunduklari dikkati ekmektedir. Endonezya'da, eger dogruysa, k endilerinin verdigi istatistiklerde, bir yilda Hiristiyanlarin yzdesi artarken Mslma nlarinkinin azalma gstermesi bu spheleri artirmaktadir. nk bu artis, normai bir artis degil, ancak Hiristiyanlastirma yoluyla olabilecek bir artistir.[532] 3- Diyalog'un "Misyonerlik"in yeni bir sekli olarak grlmesidir. Bu, Hiristiyan ara stiricilar ve hatta "diyalogcular" arasinda tartisma konusu olmustur. VVilfred C. Smith, Diyalogu "Misyonehik"in bir sekli olarak grmenin erken oldugunu belirtirke n bazi ipulari vermektedir. O, syle demektedir: "'Diyalog' kelimesi, son yillarda hem Roma Katolik hem de Protestan Kilisesi'nde n plana ikmistir. Byk hareketler (Misyonerlik) hal zihinlerdedir. Fakat bu dsncenin nceki Evangelis-tik Misyoner har eketin bir tarnsformasyonu olup-olmadigini sylemek henz erkendir"[533]. Islamo-Chr istiana dergisindeki bir makalesinde Taylor, bu konuyu aika syle ortaya koymaktadir : "... Mslmanlar arasindaki Misyonerlik (mission), alismalari diyalogun nemini ortay a koymustur. Burada szkonusu 'diyalog1, misyonerlige bir alternatif degil, bizzat sartlara uygun misyonerliktir (mission)".[534]

Kanaatimizce Taylor, burada, "Diyalog"un nasil anlasilmasi gerektigini ortaya koy mustur. Bunun yaninda bir Katolik Baspiskoposu olan Antonio Jose Peteiro Freire, 1990 yilinda, "Diyalogu" agin ayirdedici zelligi grmekte ve II. Vatikan Konsili'nd en sonra, Katolik Kilisesi'nin "Misyonu"nu icra etmek iin "Diyalog"u setigini beli rtmektedir[535]. Ayrica, Trk gazetelerinde yeralan haberlere gre, Papa'nin Katolik misyonerlerinin faaliyetlerini artirmasi yolundaki raporunu[536] ve "AT'a Mslmanla rin alinmasini istemiyor" seklinde yorumlanan grslerini[537]; Kiliseler Birliginin Trkiye'ye ynelik "Blc faaliyetleri" destekleyen faaliyetlerini[538] de ilave etmek ge rekmektedir.

Katolik Hiristiyanlar yaninda Ortodoks Hiristiyanlarin da tavrini ve "Diyalog"da ki samimiyetlerini degerlendirmek lzimdir. Ortodoks Hiristiyanlar, 1984'lerde, Mslm anlarla "DiyaIog"a girmislerdir. Ortodoks Hiristiyanlarin temsilcisi sifatiyla "D iyalog toplantilarini organize eden Isvire Ortodoks Merkezi Baskani Metropolit Pr of. Dr. Damaski-nos Papandreou'dur. Yunanistan'da Mslman Trklere karsi takip edilen din siyasete, ncelikle Diyalog alismalarinin faydasina inanmis gibi grnen Metropolit Damaskinos'un karsi ikmasi beklenmistir. nk Yunanistan'da Mslman Trklere karsi baslat lan siyasette basrolleri bizzat rahipler ve metropolitler oynamistir[539]. Bunla r ve gelisen olaylar karsisinda, ne Damaskinos'un ne de Istanbul'da yapilan "Diy alog Toplantisina Yunanistan'dan katilan ve aralarinda hukukularin da bulundugu t ebligciierin msbet bir tavrina rastlanmistir. Halbuki bunlar Istanbul toplantisin in "Sonu Bildirisi"ne katilmis ve kabul etmislerdi. Byle "ift standartli" tavirlar, ister istemez "Diyalog"un samimiyetine glge dsrmektedir.

Yukarida madde altinda zetlenmeye alisilan hususlar gznne alindiginda; Hiristiyanlari misyonerlik faaliyetlerinden vazgemedikleri, "DIyalog"u da bunun kilifi ve agin s artlarina uydurulmus "misyonerlik" olarak grldg gibi bir kanaat uyanmaktadir.

Kilise, bir yerde Hiristiyanligi yerlestirmek iin l bir yol takip etmistir. Biri dog rudan Hiristiyanlastirma; digeri o lkenin aydinlarinin eserlerine nfuz etme ve kltrl erine girme; ncs Bati Medeniye-tiyle Hiristiyanligi ayni gsterme gayretidir[540]. Tabi Slav miletlerinin din degistirmesinin, Hiristiyanlasmasinin Misyonerlerin parlak bir zaferi olarak grldg[541] gznnde bulunursa isin nemi daha iyi anlasilir. Hiristiyanlarin 1964'de baslattiklari "Diyalog"u Islm, diger dinlere sicak bakisi nda ve Hiristiyanlar! Ehli Kitap grsnde gstermistir. Bunun iin, "Diyalog" ismiyle olm asa da, uygulamadaki rneklerle, bugn "diyalog" diyebilecegimiz bir anlayis, Islm'in yayildigi dneme kadar geri gitmektedir. Kur'n'in yaklasimi Mslmanlar tarafindan dai ma uygulanmis ve halen de uygulanmaktadir. En gl dnemlerinde bile Trkler, hkimiyetleri altindaki diger din mensuplarina hosgr rneklerini gstererek ve isbirligi yaparak en iyi misal olmustur.

Gnmzde, inanan insanlar arasinda, giriste belirtilen anlamda, diyalog alismalarinin faydali bulundugu kanaatindeyiz. Bu, insan ve ahlk bir davranistir. Art niyet tasim ayan, samim ve gerek anlamdaki bir diyalogda Mslmanlarin da istifadeleri olacaktir. nk Islm'da "teblig" esasi vardir. Islm Ilkeleri'nin, gerek Mslmanlara ve gerekse Mslman o lmayanlara ulastirilmasinin yolu tebligdir. Islm tebligde, aldatma, kandirma, bask i yapma, hileli yollara sapma gibi esaslara yer yoktur. Aiklik, samimiyet ve dogr uluk temel prensiptir. Bu rpetodu Kur'n su sekilde ortaya koymaktadir: "Ey Muhamm edi Bundan tr sen birlige agir ve emrolundugun gibi dogru ol; onlarin heveslerine uy ma ve syle de: 'Allah'in indirdigi Kitab'a inandim, aranizda adaletle hkmetmekle e mrolundum. Allah, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbi-nizdir; bizim isledikleri miz bize, sizin isledikleriniz kendinizedir"[542]; "Ey Muhammedi Rabbinin yoluna , hikmetle, gzel gtle agir; onlarla en gzel sekilde tartis; dogrusu Rabbin, dogru yol da olanlari da sapitanlari da iyi bilir"[543]; "Ehl-i Kitap ile en gzel bir sekil de mcadele edin ve 'Bize indirilene de, size indirilene de inandik. Bizim Tanrimi z da, sizin Tanriniz da birdir. Biz O'na teslim olanlariz (mslmanlariz) deyin"[544 ]. Kur'n hak ve hakkat yolunu aikladiktan, mesajini ulastirdiktan sonra, inanip-Ina nmamayi insanin ihtiyarina birakir; inanip, yararli is yapmanin kisinin menfaati

ne oldugu hakkatini de ortaya koyar. Neticede "Sizin dininiz size, benimki de ban adir"[545] prensibini yerlestirerek, bugnk "Diyalog" alismalarindaki ly ve metodu en v ciz sekilde aiklar. Islmla ilgili olarak verdigimiz bu bilgiler; sadece "teblig" ile "misyonerlik" ara sindaki farki belirtmek ve Mslmanlarin da gerek anlamdaki bir "diyalog"dan korkacak birseylerinin bulunmadigini ortaya koymak amacina yneliktir. Aslinda Mslmanlar da, h akik anlamdaki bir "diyalog"a kendi dsncelerini tasimamalidir.[546]

6- Gerek Anlamda Bir Diyalogda Aranmasi Gereken Prensipler

Biz, herkesi, Allah'in bir yaratigi ve kutsal bir emaneti bilmekte; Yunus Emre'n in, "Yaratilmislari severiz Yaratan'dan tr" ifadesindeki anlayisla grmekteyiz. Bunda n dolayi yazdiklarimizin isiginda, bugn, insan ve insan oldugu kadar da meden bir da vranis oiarak degerlendirdigimiz "diyalog faaliyetlerimin hedefine ulasmasi ve i stenilen gayenin elde edilmesi iin, su hususlarin gznnde bulundurulmasinda fayda mtal tmekteyiz: 1- Diyaloglarda, sins, gizli, siyas gayeler gdlmemeli; samimiyet esasi benims enmeli; "Misyonerlik"in veya "propaganda"nin yeni bir metodu gibi grlmemeli ve bu e sit grntler giderilmelidir. 2- Diyalog olsun diye din emirlerde te'vile, zorlamaya gidilmemeli, her din oldugu gibi sunulmalidir. Btn gerekler ortaya konulduktan sonra, Kur'n'in ifadesiyle, "Siz in dininiz size, benim dinim bana" deni-lebilmelidir. 3- Diyalog toplantilarinda her din; inan, ibadet, muamelet ve ahlk esaslariyla da ortaya konulabilmeli; ayrildiklari noktalarla, ortak noktalar belirlenebilmeli v e bu gerekler bilindikten sonra herkes kendi dininin sinirlari iinde kalabilmelidi r. Diyalog'da sadece "tolerans", "sevgi" gibi konularla sinirli kalinilmamali, i lk adim, din meseleler konusunda, gnlk hayatla ilgili esaslarda ve yardimlasma husus unda olmalidir. 4- Her dinin mensuplari, diger din mensuplariyla diyaloga girmeden nce, kendi dinine mensup gruplar arasinda diyalogu gereklestirmeye alismalidir. 5- Mslman lkelere ynelik "Misyonerlik" alismalarinin sona erdirilmesi iin ortak tavir alinmalidir. 6- Zulme ugrayan milletler yaninda, din ve milliyet farki gzetilmeden, yera linmalidir. 7- Diyalog, esit sartlarda ve esit zeminlerde olmalidir. Her dini temsilen uzma n kisiler, bu sahada uzmanlasmis kisiler diyalog alismalarinda grev almalidir. 8- Diyalog, lafta kalmamali, fiiliyatta da kendini gstermelidir. Gerek samimiyet, karsilikli saygi ve sevgi esasina dayanmalidir. 9- Din konusunda ortak noktalardan hareket edilmeli; farkli din mensuplari, inan ve ahlk degerler ynnden birbirlerini, anlamaya ynelmelidir. . 10- Diyalog taraftarlari, karsi taraftakilehn de kendi dinini kesin dogru ve gere k bildigi hakikatini gznnde bulundurmalidir. 11- Her din mensubu, kendi mensubu oldugu dinden taviz vermeden, diger din mensup larina da "dindas11 muamelesi yapabilmelidir.

12- Diyalogda, sadece temas kurulan dinlerin degil, dnyada mevcut olan btn dinlerin mensuplari da ayni ller ierisinde degerlendirilmelidir. 13- Diyalogda taraf olan dinlerin limleri ve kurumlari, kendi aralarinda mnasebe tleri siklastirman, dinlerin yasakladiklari fiiller karsisinda ortak har eket edebilme yollan aramalidir.

14- Trkiye ve hatta Mslman lkeler iin, bu "Diyalog" faaliyetlerinin faydali olmasi ist eniyorsa; diyalog, resm bir politika erevesinde ve belirli bir kurumca yrtlmelidir. n ristiyan taraf, organize olarak ve resm sayilabilecek bir politika ile bu isi yrtme ktedir. Trkiye'de de bu isi yrtecek bir "Dinlerarasi Iliskiler (Diyalog) ve Arastir ma Enstits veya Merkezi" kurulmali ve bu isi alisma alani olarak seecek, hem Islmi he m de Hiristiyanligi iyi bilen, birka dilde konusup yazabilen elemanlar yetistiril melidir. [547]

Sekizinci Blmn Bibliyografyasi A- Misyonerlik Faaliyetleri - A Dictionary of Comparative Religion, nesr. S.G.F. Brandon, London 1970, 124-1 25, 444-46. - Hseyin Atay-AIi A. Aydin, Yehova Sahitlerinin I Yz, Ankara 1973; Samiha Ayverdi, M isyonerlik Karsisinda Trkiye, Istanbul 1969. - Osman Cilaci, Hiristiyanlik Propagandasi ve Misyoner Faaliyetleri, Ankara (t.y .). - T.G. Djuvara, Trkiye'yi Paralamak iin 100 Plan, Ter. Yakup stn, Istanbul 1979. - Muhibbiddn el-Hatib, Islm leminde Misyonerlik Faaliyetleri, Ter. Yusuf Uralgiray , Ankara 1977. - Dogan Irdel Hayatbulan, Zaman ve Sonsuz Olay, Bati Almanya 1983 (Misyonerlik Y ayinlarindan). - Histoire niverselle des Missions Catholiques, Paris 1956, I-IV. - E. Kirsehirlioglu, Trkiye'de Misyoner Faaliyetleri, Istanbul 1963. M. Asim Koksal, Hiristiyan Propagandalari Mnasebetiyle Aiklama, Ankara 1982.

- Abdurrahman Kk, "Ermeni Meselesi zerine Bir Arastirma", Mill Egitim ve Kltr Dergisi Ankara 1982, sa.: 17, s.55-67 - Saban Kuzgun, "Misyonerlik ve Hiristiyan Misyonerligin Dogusu", iyes ni. Ilahiyat Fak. Der. 1984, sa.: 1, s. 59-82 Erc

- Seni Mutlu Edecek Iyi Haber, Mukaddes Kitap Kurslari Dernegi Yayimlari, Istan bul (t.y.) (Misyonerlik Yayinlarindan). -Tanri Insan Sorunlar, Almanya 1974 (Misyonerlik Yayinlarindan).

- H. Ringgren -A.V. Strm, Religions of Mankind, London 1966, 167-169. - Hikmet Tanyu, Yehova Sahitleri, Ankara 1973.

- Gnay Tmer, Yeni Dokmanlarin Isiginda Yehova Sahitleri, Istanbul 1987. - S.T. nal-A. Akdamar, Trkiye'de Laiklik Ilkesi ve Yehova Sahitleri, Kule Kitapla ri, Istanbul. [548]

B- Diyalog alismalari (Hiristiyan-Mslman Diyaloguna Genel Bir Bakis) - Mehmet Aydin, Hiristiyan Genel Konsilleri ve ti. Vatikan Konsili, Konya 1991. - MaurIce Bormans, Mslmanlarla Hiristiyanlar Arasinda Diyaloga Ynelisler, ev. E. Meh met mit, Istanbul 1988. - Erich W. Bethmann, Bridge to Islam, Gr. Britain 1953. - Concile Occumenique Vatican II, Paris 1967. - Sir Charles -Eliot, Avrupa'daki Trkiye, ev. Adnan Sinar-Sevket Serdar Tret, Tercm an 1001 Temel Eser, II/22, 49, 50. - M.L. Fitzgerald, "The Secretariat for Non-Christians is Ten 454 Years Old", Islamochristiana, Rome 1975, Sayi: 1. - M.L. Fitzgerald, "Twenty-Five Years of Dialogue", Islamochristiana, Rome 1989, Sayi : 15. - Ali Isra Gngr, Vatikan-Misyon ve Diyalog, Ankara 1997. - M. Halidi- . Ferruh, . Sekerci, Istanbul 1985. Islm lkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm, ev.

- Jacque Jomier, "Dialogue Islamo-Chretien", Dictionnaire des Religions (DR), P aris 1983. - G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, ev. F. Isiltan; Ankara 1981. - Raymond Sugranyes de Franch, "Raymond Lulle, Ses lde"es Missionnaires", HUMC, I. - W. Paton, Christianity in the Eastern Conflicts, London 1937. - VVilliam Paton, Jesus-Christ and VVorld Religions, London 1938. - A. Perbal, "Projects, Fondation et Debuts de la Sacree Congrgation de la Propagande", Histoire niverselle des Mis-sions Catholiques (HUMC), Paris 1957, C .ll. - Paul Peupard, "Concile Vatikan II", Dictionnaire des Religions (DR), Paris 19 83. - J. Richard, "Les Missions chez mes Mongols aux XIIIg Siec-les", HUMC, Paris 19 56, I. -Ahmet Riza, Bati'nin Dogu Politikasinin Ahlaken ev. Ziyad Ebuzziya, Ankara 1988. Iflasi, Fransizca'dan

Franois Raillon, "Chretiens et Musulmans en Indonesie : Les Vois de la Tolerance" , islamochristiana, Sayi: 15. VVilfred C. Smith, Religious Diversity, New York 1976. Tanri'nin Ailesi {Lumen Gentium), Latince'den Trke'ye ev. Padre Vinconzo R. Succi, Istanbul 1984. John B. Taylor, "The Invoivement of the VVorld Concil of Churc-hes in Internatio nal and Regional Christian-Muslim Dialogue", Islamochristiana, Rome 1975, Sayi: I. [549]

IX- BLM KARSILASTIRMALAR A- GNMZDE YASAYAN DINLER ARASINDA, INANLA ILGILI BAZI NOKTALARDA, KISA BIR KARSILAST IRMA Gnmzde dnyada esitli dinlerin yasamakta oldugunu grmekteyiz. Bu dinlerden bazisi sadec e bir ada ahalisine ait olabilirken, bazisi bir milletin, bazisi da birok milletin dinidir. Yzyilimizda hl ilkel kabileler bulunmaktadir ve bunlar dnya nfusunun % 5'ini olusturm aktadir. Ilkel kableler, Okyanus adalarinda, Gney ve Orta Afrika'da, Avustralya'da , Hindistan ierisinde, kutuplarda bulunmaktadir. Ilkel Kabile Dinleri adlarini kab ile adlarindan almaktadir: Nuer, Ga, Maori, Ainu, Dinka, Pigme dinleri gibi.

Gnmzde yasayan mill dinler; Konfyslk, Taoizm, Hinduizm, Caynizm, Sihizm, Sintoizm liktir. Yahudi dini, nce evrensel iken sonra Babil srgnn mteakiben milllestirilmistir indistan'daki Parslik, aslinda bir Iran dinidir. O, Mecusligin kalintisidir; bir "d eplasman" dinidir. Asrimizda da evrenselligini srdren s byk din; Buddizm, Hiristiyanlik ve Islm'dir. Budd izm; Asya lkelerinde, ikis yeri olan Hindistan'da (ok az sayida), Tibet, in, Kore, Ja ponya, Hindi in'de (Laos, Kamboya, Vietnam) ve Hint adalarinda nfus yogunluguna sahip tir. Hiristiyanlik; Avrupa'da, Amerika'da, Avustralya'da yaygin ve dnyanin diger yerlerinde de mensuplari bulunan bir dindir. Islm; Bal-kanlar'da, Anadolu'da, Asy a lkelerinde, Kuzey ve Orta Afrika'da yaygin ve dnyanin her tarafinda mensuplari b ulunan bir dindir.

byk evrensel din, dnya nfusunun yarisini olusturmaktadir. Ilkel Kable Dinleri ikaril a, geriye kalan miktar mill dinlere mensup olanlarin sayisidir.

Gnmzde bu sayilanlara ilveten ayrica "din"lestirilmis, mez-hebimsi, tarikatimsi, tak lit, sun'i, tredi, din grnts altinda siyas, ticar, iktisad, kltrel gayelerle yrt r, cereyanlar da vardir. Bunlari konu disinda tutulmustur. Bunun yaninda, dinleri bir bir ele alip uzun boylu anlatma yerine gnmzdeki dinlerde yer alan inan sistemi (ament-kredo), tanri kavrami, ahiret, kurucu-peygamber, kuts al metin, dinin adi, ibadet-yin sistemi, mezhepleri, aktel degeri gibi hususlar zeri nde durulmustur. [550]

a- Din Adlari nce dinlerin adlarindan baslayalim. Ilkel kable dinleri, o kablenin adina gre adland irilir.

Mill dinlerden Konfyslk'e bu ad, Batililar tarafindan verilmistir. inliler, Konfy nlere "Ju-iya" (edipler) derler. Hinduizm, Batililarca verilmis bir addir. Hindular, dinlerine "Sana-tana dharma" (ezel, ebed din) derler. Buddizm de batililarca kullanilan bir addir. Buddistler, Asya'da bu din iin "Budd a Ssana" (Budda disiplini) adini kullanirlar. Kelime, Budda'dan kalan ahlk-manev pre nsipleri, ibadet diye yapilan seyleri, meditasyonu (tefekkr-mrakabe) ve sosyal ili skileri ifade eder. Taoizm, "tao" deyiminden kaynaklanir. Tao; yol nizam; bir ferdin, bir hkmdarin, bi r devletin tutmasi gereken yol, gk nizami'nin insan davranisina verdigi rnektir. Sintoizm, Japonlarin Buddizm ile karsilastiklarinda daha nceki inanlarini ifade et mek zere kullanilmistir. Kelime, ince "Shen-tao"dan (tanrilarin yolu) gelmektedir. Caynizm, bu adi, reformcusu Mahavira'ya verilen "cina" (Muzaffer) lakabindan gele n "cayn, cayna" kelimelerinden almistir. Sihizm ve Sin Din Hareketi ise "Sakirtler" anlamina gelmektedir. Parslik, Iranliligi ifade eden Fars (Pers) kelimesinden kaynaklanmistir. Yahudilik, Hz. Yakup'un 12 oglundan olan Yehuda'ya mensubiyetten bu adi almistir. Tarih gelismesi iinde ikiye ayrilan devletin gneydeki blmne de bu ad verilmistir (Ayr ica Israil ve Ibran kelimeleri de ayni gaye iin kullanilir). Hiristiyan kelimesi, I. Yzyil iinde ilkin Antakya'da kullanilmistir. Bu dine bagli olanlara Antakya'da Hiristiyan denilmistir. Kelime Yunan-ca'da "yaglanmis" anla mina gelen ve Ibran Dili'nde "Masiah" tarzinda yazilan Hiristos, Mesh kelimesinden kaynaklanmis olup "Mesih'e bagli" anlamina gelmektedir. Islm, her hangi bir kimse veya grup tarafindan degil, dogrudan dogruya dinin kuts al kitabindan gelen bir addir. Kelimenin geldigi kk Islm'dan nce Arap toplumunda ku llanilmis olmakla beraber, "Islm" tarzi Kur'n'la baslamistir. Kelime; teslim olmak , boyun egmek, itaat-inkiyat anlamlarina gelmektedir. [551]

b- Din Kurucusu/Peygamber Burada dinlerin kurucusu veya peygamberleri konu edilecektir. Ilkel Kable Dinleri nde bir kurucu sz konusu degildir. Hinduizm ve Sintoizm Iin de durum aynidir.

Konfyslgn kurucusu, Kung Fu-tzu'dur (M.. 551-479). Ona "Byk Mrsid" denilirdi. in' tinde dnyaya geldi. Babasini 3 yasinda kaybedince yetim byd, yoksulluk ekti. Bununla b eraber byk bir sevkle tahsilini tamamladi ve bir muallim oldu. O grencilerine tarih , edebiyat ve hikmet gretiyordu. Sosyal dzen ve idare ile ilgili alismalar yapti. S istemini uygulayacak bir idareci arayarak btn in'i dolasti. mrnn son 5 yilini eski in asiklerine hasretti. grencileri, onun ve ncekilerin telkin ve talimlerini birlestir di.

"Lao-tzu" (ihtiyar bilgin anlaminda) diye lakaplandirilan Li Poh-Yang da {Dogumu M.. 600 veya M.. 571?) byk bir in hakmi idi. Lao-tzu, sarayda arsiv memuru idi. Emekl iye ayrildigindan ondan bir kitap yazmasi istendi, "Tao te-king"i (Tao fazilet k itabi) yazdi. Buddizm'in kurucusu, "Budda" (aydinlanmis, uyanmis) diye la-kaplandiriian Siddha ttha Gotama'dir (M.. 563-M.. 483). Budda, Hi-malaya eteklerinde Sakya kabilesinin hkmdarinin oglu olarak simdiki Nepal'de Lumbini korulugunda dogdu. Sarayda yasadi, 29 yasinda, oglunu, karisini ve saray hayatini terketti. Alti sene ile h ayati srdrd. Iki hayat tarzi da onu tatmin etmemisti. O, geregi ariyordu. Otuzbes ya sinda Neranjara nehri kiyisinda bagdas kurup tefekkre dalmis iken, bir Temmuz gec esi dolunayinda zihni aydinlandi, geregi, orta yolu ve hayattaki izdiraplari gide rmenin yolunu buldu ve mrnn geri kalan kismini bunlari gretmekle geirdi. Caynizmin kurucusu olan Parsva da (M.. VIII. Yzyil), reformcusu olan "Mahavira" (Byk kahraman) lakapli Vardhamana da (diger lkabi Cina: muzaffer anlaminda) aristokrat zmreden, Hint Kast yapisinda Ksatriya sinifindan idi. Mahavira'nin (M.. 599-527) i lesi 13 sene srd. O da sarayini, oluk ocugunu terketmisti. Parslik, Iran'dan Hindistan'a gelmis ve blgeden etkilenmis olmasina ragmen, Zerdst' unutmus degildir. Zerdst'n ne zaman yasadigi kesin olarak bilinmemektedir. Bununla beraber M.. 7'nci veya M..6'inci Yzyilda yasamis olmasi kuvvetli bir ihtimal dahil indedir. Zerdst, tek tanrili bir inancin Iran'daki en kuvvetli temsilcisidir. Nanak, Sihizm'in kurucusu ve ilk "guru" su (mrsit, rehber) olarak kabul edilmekte dir (1469-1538). Bir mslman ailenin yaninda yetismis olan Nanak, Hinduizm ile Islm Dini'ni birlestirmek istemistir. Ilh kaynakli dinlerden Yahudiligin en byk Peygamberi Hz. Musa'dir. Yahudiler, ona Mo se (Sudan ekilmis anlaminda) demektedir. M.. XVI-XIII. Yzyillar arasindaki bir zaman diliminde yasadigi dsnlmektedir. M.. XIII. Yzyilda yasamis olmasi ihtimali daha kuvve tlidir. Yahudileri Misir'daki esaretten kurtarmis ve Sina daginda vahiy almistir . Tora (Tevrat) ve On Emri, Yahudilere, o getirmistir. Hz. Isa'nin Milad diye bilinen tarihten 6 veya 10 sene nce dogdugu kabul edilmekt edir. Bu konudaki hatanin Ortaagda yasamis bir Hiristiyan kesisin dzenledigi takvi mden kaynaklandigi bilinmektedir. Isa, Mesh oldugunu aiklamis; fakat Yahudiler kabul etmemis ve bylece armih olayi vuk ubulmustur. Hz. Muhammed, MS.571 yilinda, Mekke'de dogdu. Dogumundan nce babasini, 6 yasind a annesini kaybetti. Yetim byd. Kirk yasinda ona vahiy gelmeye basladi. Altmis yasind a vafat etti. Islm, hem Hz. Musa'yi ve hem de Hz. Isa'yi Peygamber olarak kabul etmektedir. Hir istiyanlik ise Hz. Musa'yi kabul etmekte; fakat Hz. Muhammed'i kabul etmemektedi r. Yahudilik ikisini de kabul etmemektedir. Zerdst, Konfys, Lao-tzu, Budda, Mahavira gibi din kuruculari da birer Peygamber olarak degerlendirilebilir. Hinduizmde Vi snu, insan suretinde dnyaya gelip insanlara bir rnek nder (Rama, KrIsna) gibi kabul edilmistir. Onlara gre bu bir esit peygamber anlayisidir. Onlar, ayrica diger din lerin nemli sahsiyetlerini Visnu'nun bir "avata-ra"si (hulul) olarak grrler.[552]

c- Dinlerin Inan Sistemleri

Dinlerin inan sistemlerine gelince, bu konuda Hiristiyanlarin "kredo", Mslmanlarin "mentu" deyimlerini kullandiklari belirtilmelidir. Hinduizm, Sintoizm, Konfyslk gibi d

nlerde bir ment-kredo sz konusu degildir, Buddizm'de bu konuda "tri-ratna" ( cevher) vardir: "Budda'ya sigindim Dhammaya sigindim, Sangha'ya yigindim". Bu cmledeki "D hamma", doktrin; "Sangha" \s%bekr rahipler toplulugu, cemaatidir. Yahudi Dini'nde Mose ben Meymun'un (Ibni Meymun, Maimoni-des: 1133-1204) dzenledi gi 13 maddelik inan sistemi XIII. Yzyildan bu yana, Yahudilerin ments olmustur (daha n ce yoktu). Bu ment syledir: "Tam bir imanla inanirim ki; 1- Allah, var olan' her seyi yaratti ve onlara O hkmeder, 2- Allah birdir ve ondan baska tanri yoktur, 3- Allah'in bedeni yoktur ve hibir sekilde tasvir edilemez, 4- Allah'in baslangici yoktur ve nihayeti olmayacaktir, 5- Yalniz Allah'a dua etmeliyiz, 6- Peygamberlerin btn szleri dogrudur, 7- Musa, btn Peygamberlerin en bygdr, 8- Elimizde olan Tora, Allah tarafindan Musa'ya verildiginin aynidir ve degistir ilmemistir, 9- Dinimiz, ilh bir dindir ve degistirilemez, 10- Allah, insanlarin btn hareket ve dsncelerini bilir, 11- Allah, emirlerini yerine getirenleri mkafatlandirir, getirmeyenleri cezalandi rir, 12- Allah, Mesih'i (Mesiah) gnderecektir ve geciktigi halde yine beklerim, 13- Ruhum lmszdr ve Allah, diledigi zaman lleri hayata kavusturacaktir. Hiristiyanlarin IV. Yzyila ait, blml ve oniki maddeli Havariler Kredosu syledir: " 1- Ben, Tanri'ya, Kudretli Baba'ya, 2- ve O'nun biricik oglu Rab Isa'ya, 3- Bakire Meryem ve Kutsal Ruh'tan dogmus olduguna, 4- Pilatus zamaninda armih'a gerilmis ve gmlms olduguna, 5- nc gn ller arasindan dirilmis olduguna, 6- Gklere ykselmis olduguna, 7- Baba'nin saginda oturmus olduguna, 8- Oradan lleri ve dirileri yargilamak zere inecegine, 9- ve Kutsal Ruh'a, 10- Kutsal Kilise'ye, 11- Gnahlarin bagislanacagina,

12- llerin dirilecegine inanirim. Bu maddeler gruba ayrilabilir. Bu gruplardan ilki Tanri, ikincisi Hz. Isa ve ncs de Kutsal Ruh'la ilgilidir. Dolayisiyla btn Hiristiya redolari teslisin (leme) maddesi etrafindan kmelenmektedir. Islm'da imanin alti esasinin besi Kur'an'da, tamami hadislerde arka arkaya sirala nmaktadir. Bildigimiz "Ament", Imam-i A'zam Nu'man b Sbit'in (80-150) "el-Fikhu'lEkber" (En Byk Bilgi) baslikli eserinden yayginlasmistir: Allah'a, peygamberlere, meleklere, kitaplara, Ahiret Gnne ve Kadere inanirim. [553]

d- Dinlerde Tanri Dinlerde Tanri kavramina girmeden nce belirtilmelidir ki bazi dinlerde farkli isim lerle, farkli sekillerde nitelendirilse de btn dinlerde bir yce Tanri inanisi bulun dugu arastirmalar sonucu belirlenmistir.

Ilkel kable dinlerinde totemist, animist inanlar, by, atalar klt yaninda bir de Yce Va lik, Yce Tanri, Yce Ruh inanci vardir. Hinduizm'de politeizm, panteizm, monizm yaninda monoteizm de vardir. Brahma, Vis nu ve Siva'dan olusan teslisde (leme) Brahma yaratici; Visnu, yapici, koruyucu; Si va ise yikici, yokedici gtr. Btn bunlarla beraber en nemli Hint Kutsal Kitabi Vedalari n Rigveda blmnde syle bir cmle vardir: "Tanri tektir, fakat hakmier onu degisik sekill erde nitelendiriyorlar". Buddizm ve Caynizm, ateist dinler olarak nitelendirilir. Ancak bu ateizm; Tanri' yi inkr anlaminda degil, sahs kurtulusu, Nirvana'da (Nib-bana) ferd davranisi, kasi tli kisi seimini n plana alma seklindedir. Sihizm'de monoteizm esastir. Tanri, "Allah" ve "Rama" olarak adlandirilir. Parslik, Zerdst Dini'nin ve Mecusligin bakiyesidir. Zerdst, Iran'a monoteist, tevhiti bir inanis getirmisti. Bu dinde Yce Tanri "Ahura Mazdah" diye adlandirilmaktadir . Simdi Parslik, Mecusilik'teki ates kltn devam ettirmekte ve bu inanisin nefsinde b ir monoteizm srdrmektedir. Konfyslk'ten de nce in'de uzun devrelerde Yce Tanri "Sang-ti" diye adlandirilmisti. amaninda ise "Tien" kelimesi kullanilmakta idi. Taoizm, in'deki "Tao" deyimini, uluhiyeti ifade sadedinde, kendine mahsus bir anla tim tarzi iine ekmisti. Aslinda ok anlamlari bulunan "Tao", lemin anasi idi. Her sey ondan gelmisti. Basi sonu yok+u. Hibir seye muhta degildi. Japonya'da politeist, animist bir inanis sekli uzun devreler devam etmisti. Tanr i ve ruh gibi varliklar "karni" kelimesiyle ifade ediliyordu. Onlar, tabiatta bi r ok seyleri tanrilastirmalardi. Sekiz milyon, sekizyz bin rakamlariyla ifade edil en tanrilari vardi. Imparatorlari da tanri kabul . ediliyordu. O, kltn basi idi. B ununla beraber en byk tanri "Amate-rasu" (Gnes Tanriasi) idi. Onlara gre imparator on un neslinden gelmisti. Yahudilik, en eski monoteist dinlerdendir. Bu dinde Tanri, Yahve (Yehova), Elohi m kelimeleriyle adlandirilir. Onun adi bos yere agza alinmaz (On Emre gre). Ayric a H-sem ve Rab anlaminda "Adonay" kelimeleri kullanilir. Yahve yalniz Israil'in R abbidir ve Yahudilerle Mose (Hz. Musa) vasitasiyla ahitlesmistir. Yahve, tek Ra b'dir, yaraticidir. Tanri'nin basi ve sonu yoktur. lemi yaratirken, alti gnde bu i si yapmis, yorulmus, yedinci gn (Cumartesi, sebt: "Sabat") dinlenmistir. Yahudile rdeki Cumartesi gn hibir sey yapmamak, bu hkme baglanmaktadir. Yakup, Yahve i fe gresmis ve O'nu yenmis, bu sebeple Yakub'a "Israil" (Yahve'yi yenen) denilmisti

r. Hiristiyanlik da, me, Baba, Ogul ve ri ayri sahislara der. Isa Mesh'de zde monoteist olmakla beraber, lemeye (teslis) gitmis bir dindir. le Kutsal Ruh'dan olusur. Bu ayni cevherdendir. Bununla beraber de ay sahiptir. Baba, yaratir; Ogul, kurtarir; Kutsal Ruh da takdis e hem ilh hem de beser, iki tabiat vardir.

Islm'da Allah vardir, birdir; ezeldir, ebeddir. O, hibir seye benzemez. Varligi kendi sindendir. O'nun da, peygamberinin de resim ve heykeli yapilmaz. Peygamber, O'nu n sadece kulu ve elisidir.

Grldg gibi, btn dinlerde bir yce Varlik inanci, su veya bu adla, su veya bu ifadenin i de, vardir. Ancak bazi dinlerde bu yce varligin nitelikleri farklilastirilmis; o, bazen bir panteon, bazen de teslisin iine oturtulmustur. Islm'da tevhid, en aik-sei k ve sade bnyeye kavusmus, Allah'la Peygamberin, insanlarin, yaratiklarin arasind aki izgi belirginlesmistir. [554]

e- Dinlerde Kutsal Kitap/Metin Dinlerde kutsal kitap, kutsal metin, daha genis bir karsilastirmayi gerektirir. Ancak, bu karsilastirmaya, burada kisaca temas edilecektir. Ilkel kablelerde yazi olmadigindan bir kutsal metin de sz konusu degildir. Hinduizm'de ok sayida ve hacimli, dili Sanskrite olan kutsal metinler vardir. Bunl ar genelde ikiye ayrilir: 1- Sruti, yani vahye-ilhama dayananlar, 2- Smriti, yani destn olanlar. Ilk grubun en nemli metinleri, Vedalar'dir. Bunlarin "risi" denilen hakm kimselere vahyolun-duguna inanilir. Bununla beraber Rig-veda, Yajur-veda, Atharva-veda ve Sma-veda diye adlandirilan bu metinlerin kime ait ol dugu bilinmez, belirli bir yazan yoktur. Vedalari, ayni gruptaki Brahmanalar, Up anisadlar ve Aranyakalar takip eder. Ikinci gruptaki destn metinlerin en nemlisi, Ma habharata Destani ve onun bir blm olan Gita'dir. Bu destan, dnyanin en uzun destanid ir. Onu, Ramayanalar, Purana-lar ve Manu Kanunnamesi takip eder. Buddizm'in kutsal metinleri PalI dilinde yazilmis Ti-pItaka'dir ( sepet). blme ayrili r. 1- Vinaya-Pitaka), 2- Sutta-Pitaka, 3- Abhid-hamma-Pitaka. Bu metinler, Budda'dan ok sonra, M.. I. Yzyilda Seylan'da ya ziya geirilmistir. Hinduizmin metinleri gibi bunlar da asirlarca sifah olarak nakl edilmistir. Caynizm'in kutsal metinleri, "Agama" veya "SIddhanta" diye adlandirilmaktadir. On bir blmden olusmaktadir. Mahavira'dan ok sonra yaziya geirilmistir. Sihizm'in kutsal kitabi "Adi-Grant"tir. Metin iinde sadece Nanak'in degil, Ferit ve Kabir'in siirleri ile ilhler de yer almaktadir. Parsligin kutsal kitabi, "Avesta"dir. blmdr: 1- Yesna,

2- Yest, 3- Videvdat. Zerdst'e nisbet edilen "Gatha'lar", bunlardan ilki iindedir. Konfyslgn kutsal metinleri, bes kitap ve drt klasiktir. Bes kitap; 1- Siir kitabi, 2- Tarih kitabi, 3- Ayin kitabi, 4- Degisiklikler kitabi, 5- Ilkbahar ve Sonbahar vekayinmesi'dir. Drf klasik ise; 1- Konfys'den Semeler, 2- Orta Yol Doktrini, 3- Mensiyus'den Semeler, 4- Byk Bilgi'dir. Bu metinler, Konfys'den sonra talebeleri tarafindan toplanmis, bazil ari ona, bazilari daha ncekilere ait bilgileri ihtiva eden metinlerdir. Taoizm'in kutsal metni, "Tao te-king" dir (Tao'nun fazilet kitabi); anlasilmasi g, mistik bir metindir. Sintoizm'de bildigimiz anlamda olmasa a, "Kojiki" ve "Nihongi" (aiklamalari Engisi ki) kutsal vekayinmeler olarak saygi grr. Bu metinler, btn Japonya'nin imparatorluk ha nedaninin belirli tarihlere kadar tarihesini ihtiva eder. Yahudiligin kutsal kitabi "Tanah"dir. blmdr: 1- Tora, 2- Neviim, 3- Ketuvim. Tora bes kitaptan olusur ("esfr-i hamse": Pentatk). Tora, Sina'da Mose 'ye (Hz. Musa) Yahve tarafindan vahyedilmistir. Iinde "On Emir" iki yerde geer. Ne vIim, Peygamberler; Ketuvim, kitaplar demektir. Sifah gelenek oian ve Hz. Musa'ya vahyedildigi kabul edilen diger kutsal kitap Talmud'tur. O da, kutsal kitap olar ak saygi grmektedir. Hiristiyanlar, Yahudilerle ilgili bu kutsal kitabi kendi Kitab-i Mukaddeslerinin (Bible) ilk blmne alip ona "Eski Ahid" derler, ikinci blm "Yeni Ahid"dir. Yeni Ahid'd e Inciller (Markos, Matta, Luka ve Yu-hanna), 21 Mektup, Resullerin Isleri ve Va hiy yer alir. Hiristiyanlarin tasnifine gre Yeni Ahid 27, Eski Ahid ise 39 kitapta n olusur. Eski Ahid'de bir kisim apokrif (sahte, sahh olmayan, kanonik sayilmayan ) metinler konusunda Hiristiyan mezhepleri arasinda ihtilaf vardir. Protestanlar, Yahudiler'e uyarak, bu konuda, Katolik ve Ortadokslar'dan farkli grse sahiptirler . Inciller Hz. Isa'dan sonra yazilmistir. Yzlerce metin arasindan birbiriyle alkal i drt tanesi seilmis ve Kilise onlari muteber saymistir. Bunlarin ilk ne"Sinoptik Inc iller" (birbirine benzeyen) denilir. Dndncs, Yuhanna ise tasavvuf bir metindir. Bu inc illerin arasinda da hayli farkli ifadeler vardir. Bazen birisinde bulunan tekinde bulunmaz. Bunlar, Hz. Isa'dan sonra yazilmis metinlerdir. Matta'nin, 86; Markos 'un, 66-75; Luka'nin, 80-90; Yuhanna'nin, 100-200 yillarinda yazildigi tahmin ed ilmektedir. Bu metinlerin ne dereceye kadar Hz. Isa'ya nisbet edilebilecegine, I nciller'de onun armih olayinin da anlatilmasi misal olarak verilebilir (Tora'da H

z. Musa'nin lmnn de yer aldigi gibi).

Islm'in kutsal kitabi Kur'n-i Kerm'dir. Kur'n, Hz. Muhammed'e 20-23 sene iinde yet yet sre sre nazil olmustur. Peygamber, gelen vahiyleri, kendine ait szlerle karistirtm amis, kendisinden Kur'n'dan baska bir sey yazilmamasini emretmistir. O, yet ve srel eri vahiy ktiplerine hem yazdirtmis hem ezberletmis hem de yazilanlari kontrol et mistir. Bylece Kur'n, Hz. Ebubekir zamaninda bir araya getirilmis, Hz. Osman zamani nda ise ogaltilmistir. Gnmze tek nsha olarak intikal etmistir. Gnmzde yasayan dinleri utsal kitaplarinin hibiri, Kur'n hari, peygamberi veya din kurucusunun zamaninda ya zilmamistir. Bu sebeple ok sayida nshalar, bu nshalar arasinda tutmazliklar, ihtila flar, eliskiler ortaya ikmis, bu da dinlere intikal etmistir. Kur'n'in byle zaaf nok talari bulunmamasi Islm Dini'nde de kendini belli etmistir. [555]

f- Dinlerde hiret Anlayisi Yine bir karsilastirma konusu dinlerin hiret Inanlaridir. Insan ve lemin sonu, bir yerde dinlerin en nemli mesajlarini olusturur. Mesel Kur'n, "Allah'a ve ahirete ina nma"yi sik sik bir arada zikreder. Ilkel Kable Dinlerinde bu konuda fazla bir seyle karsilasmiyoruz.

Hint dinlerinde lem kadm olarak kabul edilir. Onlarda lm tesinde tenash, ruh g inanc dir. Buddizm'de ruh kavrami yoksa da tenash vardir. Tanri kavraminda oldugu gibi, yine bu konunun ayri bir anlatimi bulunmaktadir. Buddizmde insan, bir beden-zihin bir ligi iinde dsnlr. Bununla beraber yine de bir "Pudgala vadin" kavrami olusmustur ki bu da asagi yukari ruhun yerine kullanilan bir deyimdir. . Hinduizm'de insan Brahma'ya, Buddizm'de "nirvana"ya (nibba-na) ulasinca tenasu htan kurtulur. Caynizm'de de tenasl? ve kurtulus vardir. Sihizm ne kadar monoteis t bir karaktere brnmsse de tenasuhtan kopamamistir. Buddizm'de cennet-cehennem inanla ri vardir. Ancak orada devamli kalinacagina inanmazlar. Onlarin kozmolojik inanla rina gre uzun zaman dilimlen ve devreleri vardir. Bunlara "kalpa" derler. Drt devr e vardir: lemin sona ermesi devresi, karisiklik devresi, lemin teskili devresi, lem in devami devresi. it kalpa, yzbinlerce yil srebilir. Kalpalarin sonu da gelmez. He r Kalpa'nin Bud-dasi sonunda da cenneti ve cehennemi vardir. Kalpa'larin sonu yo ktur. Insan iin son, Nirvana'ya ulasmaktir. lem iin bir sona inanmazlar. Hinduizm'i n eski sekli olan Vedizm'de, Veda ilhlerinde de grlecegi gibi, len kimsenin ya ateste yakilmak suretiyle temizlenip Ates Tanrisi Agni tarafindan gklerdeki kutsal varl iklarin arasina gnderildigi veya toprak dnyasinda kaldigina inanilirdi. Upanisadla r devresinde (M.. 8-4. yzyillar arasi) bu inan degisti ve tenasuha inanilmaya basla ndi. Sonraki hayat, bir "karma" tzahr olarak grlyordu. Ruhlar, ya dnyev zeminde veya cennet-cehennemde yeniden dogmaya mahkumdu. Ancak bu durumlar srekli degildi. Bi r ruh, zaman olur bir cehennemde (naraka) azap eker, zaman olur bir cennette saad eti yasayabilirdi. Bhakti kltnde cennet, Tanri'nin Ikmetghi ve bir hrriyet yeri olara k kabul edildi. Btn bunlara ragmen bir st siniftan Hindu'nun cenaze treninde lye ve at alarina sunulan hediyeler, onlari yatistirmak gayesini, onlardan korkuldugunu, b u Vedik inanlarin hl yasadigini gsterir.

Parsligin dayandigi Zerdst inanca gre, ly bekleyen, altinda erimis madenler bulunan, at Kprs'n geme imtihani vardir. Ruh, eger bu kpry geebilirse, ameline gre iyi veya uca ulasir. Alemde Ohrmazd (Hrmz) ve Ehrimen arasindaki mcadele, llerin dirilisi, muh akemesi ve ktlerin erimis madenlere atilmasiyla sona erecektir. Sonunda ktlk yokedile cek ve gnahlarindan arinmis olan gnahkrlar da dahil btn geri kalanlar, ebedlik iin, ye iden diriltilmis olacaktir.

Konfyslgn bir eskatolojisi yoktur. Bir hkm gn, kiyamet ve yeniden dirilis inancina rastlanmazken, Bud-dizm'in in'e girmesi sonucu bu dindeki tenash, zellikle zaman k ategorileri gibi inanlar Taoizm'e gemistir. Bu konuda Buddist ve Taoist telkinat syl edir: lr lmez ruh, llerden seilmis 10 hkimden olusan bir mahkeme nne getirilir. Onla ir tarafsizlikla o kimsenin akibeti konusunda karar verirler. Buddist ve Taoist m itolojiye gre ruh, bu karara gre, cennet veya cehennemlerden birinde bir mddet kali r. Bylece nirvanaya (nibbana) ulasincaya kadar ruh, sayisiz tenasuhlar geirir. in B uddizm'inde Budda'dan 3000 yil sonra Buddizm'in kecegine, bu sirada Maitreya (Mi L o Fo) denilen kurtaricinin gelerek, bin yillik bir kurtulus devresini baslatacagi na, bylece btn canlilarin kurtulacagi bir hayat devresi yasanilacagina inanilir. Ma itreya, Tusita Cenneti'nden inecektir. Japonlarin da eskatolojileri yoktur. Onlar ldkten sonra kisinin ruhunun yasadigina inanirlardi. Buddizm'in gelisiyle in'deki gibi inanlar ortaya ikti.

Yahudi gelecegine gre lm hayatin sonu idi. Kalan sey, "Seol" denilen yerde, kederli varliklardan Ibaretti. ldkten sonra bir muhakeme olduguna dair eldeki kaynaklarda ki malar kapalidir. Metin tarihlerindeki ihtilf bu konuda kesin bir sey sylemeyi mmkn kilmamaktadir. lmden sonra hayat, mezarda ve ller leminde (Seol) geecektir. lenler, leminde, bir glge gibi varligini srdrecektir. lms kimselerin ne Yahve ile, ne de dige r insanlarla bir mnasebeti vardir. Eski Misirlilar'da, Ken'anler'de hayata dns inanla ri bulunmaktadir. Zerdstler'de ahiret inanci kuvvetlidir. Kaynaklar, Yahudilige ve onlarin kutsal kitabina yeniden dirilme inancinin Iran'dan getigini, Daniel Kitab i'nin 12:2. cmlesine dayanarak ileri srmektedirler. Yahudiler, Iran'da, M.. 6. Yzyil da esir olarak 50 yil bulunmuslardir. Daniel Kitabi ise M.. 2. yzyila aittir. Bu k onudaki belirsizlik, kutsal metin yetersizliginden kaynaklanmaktadir. Yahudilik't e yeniden dirilme ve llerin muhakeme edilmesi inanci M.. 2. yzyilin sonlarinda, bazi evrelerde, ortaya ikmis ve M.S. 70'ierde artik yerlesmistir. Bu eskatoloji, mnferi t kaderden daha ok, Israil'in kurtulusu ve Yahudi olmayanlarin cezalandirilmasini konu edinen Apokaliptik (gelecekten haber veren) literatre bagliydi ve gelisi, mev cut dnya dzenine son verecek Mesih fikrini iine almaktaydi. Eski Vahudi mezhebi olan Saddukler, bu inanci, Tevrat'ta bulunmadigi iin, kabul etmediler. Digerlerinin bu konudaki inanlari ise ayri bir lemde degil, dnyada bu isleri kabul etmek tarzinda i di. Yahudi din ve siyas inanlarinin en nemlisi Mesh inanci oldu. Mesh, Kral David (Hz. Davud) soyundan gelecek ve yeryzn kaplamis dinsizlik, ahlksizlik, bereketsizlik, on un gelisiyle son bulacak; bereket avdet edeceft, ller cennetlesecek, insanlar dzele cek, vahsi hayvanlar evcillesecektir. Mesh, Mabed'i yeniden kuracak, btn dnyaya, Yah udi olsun-olmasin herkese hkmedecektir. Tevrat'i btn milletlere gretecektir. O, Kuds' kusatacak; Ye'cc ve Me'cc' Yahve imha edecektir.

Mesh'in hakimiyeti dnyanin 6 bininci yilinda sona erecektir. Bin yillik bir devred en sonra insanlar diriltilecek, ceza-mkfat greceklerdir. Maymonides'in hazirladigi 13 maddeli inan esaslarinda (dnyanin sonunda umm muhakeme) ceza-mkafat, mesih, llerin rilmesi de Yahudilerin mutlaka inanmasi gerekli hususlar arasinda sayilmaktadir.

Hiristiyanlar, beklenen Mesh'in Isa olduguna inandiklarindan dolayi eskatolojiler ini buna gre belirlemislerdir. Onlara gre, ldkten sonra dirilen ve gge ykselen Isa Mes , kiyamete yakin geri dnecektir. lemin sonu yakindir. Filistin'de ilh mesih devleti kurulacaktir. Bu ilh devlet, kiyametin baslangici olacaktir. Mesh'in gelisini insanl arin kalplerinden ktlk, istek ve arzularinin ikarilisi, peygamberlerin va'dettikleri yeni kalplerin takilmasi gibi olaylar takip edecektir. Ilh hkimiyet, ansizin gerekle siverecektir. Ancak havarilerden itibaren bu beklenti bir trl gereklesmedi. Bu, haya l kirikligi dogurdu. Bununla beraber haftanin ilk gn, Pazar, hasir gn olarak kabul ed ildi. Isa'nin bir pazar gn dnyaya geri dnecegi, ahiret hayatini baslatacagina inanil iyordu. Ilk yzyillar, hep bu beklenti ile geti. Ahire-tin yakin oldugu inanci bir zhd hayati dogurmustu. Btn ahiret hallerinin gereklesmesi Isa Mesh'in ikinci gelisine baglanmisti. O, zelzeleler, harpler, kitliklar akabinde gkten, bulutlarin arasinda n simsek akar gibi ansizin geliverecekti. Onun gelmesiyle bir devre geecek, bu devr ede Mesh hkmedecekti. Bu devre iyilerin dirilmesinden itibaren baslayacak, bitimin de de ktler yeniden dirilecek ve genel muhakeme bunu takip edecekti. (Milenyum: bi

n yillik devre inanci 5. yzyildan itibaren pek gzkmese de Protestanlar onu diriltmis lerdir). Hiristiyanlik'ta iki muhakeme vardir: Ilki, lr lmez kisi yaptiklarindan mu hakeme edilir ve A'rafa gnderilir (A'raf'i kabul etmeyen Hiristiyan gruplari da v ardir). O, orada ikinci muhakemeye kadar kalir. A'raf'da beser gnahlarini itiraf e tmemis olmaktan sulu bulunmayan l ruhlari, affedilebilir; kk gnahlarinin kefaretini er. Burada beden-siz bir durumda olmalarina ragmen beden azap ektikleri seklinde k uvvetli bir kanaat hakimdir. Ancak a'rafdaki azap muvakkat, cehennemdeki farkli v e ebeddir. Orta agdaki "Papalik Endljans Beratlari", A'raftaki "zayif ruhlari" affet me gayesiyle dzenlenmisse de bu tavir, reformcularin A'rafi inkrlarina yol amistir. Hiristiyan inanisina gre len kimse ilk muhakemesi sonunda A'rafda kalacak, burada onun ruhu beser gnahlarinin kefaretini deyecek, Isa'nin ikinci gelisinden sonra ba slayacak olan bin yillik devrenin basinda iyiler, sonunda ise ktler yeniden dirilec ektir. Daha sonra Hz. Isa'nin baskanliginda byk genel muhakeme kurulacak ve sonund a iyiler cennete, ktler cehenneme gidip orada ebed kalacaklardir.

Islm Dini'nde kiyametin kk ve byk almetleri vardir. Bu almetlerden sonra ansizin kiya kopacaktir. En sonunda Yce Allah, "mlk kimin" diye soracak ve yine bu sorunun cev abini kendi verecektir. Insanlarin tek tek lmyle ilgili melek Azrail, kiyametle ilgi li olani Israfil'dir. Her lenin, kabir sorgulamasiyle karsilasacagi, iyi ise basi nda yapilan telkini isitip sorulara cevap verecegi, kt ise veremeyecegi inanci yayg indir. Kiyamet sonunda yeniden dirilme, mahser, hesap-kitap vardir. Herkes, yapt igi zerre kadar hayrin ve serrin karsiligini grecektir. Ilh adalet tecelli edece k, sular, sulular ortaya ikacak, organlar insanlarin yaptiklarina sehdet edecektir ( Iki melek her insanin yaptiklarini bilip sehdet edecektir. Bunlara, "Kirmen Ktibn", yazici melekler denir); kimsenin kimseye faydasi dokunmayacaktir. Hesap-kitap sonucu bazilarinin amel defteri sagindan, bazilarinin da solundan veril ecektir. Mzan ve kul haklarinin denmesi sonucu kisi, eger m'min ise, Sirat Kprs'n gei e'nnet'e gider; m'min degilse veya gnahlari agir geldiyse Cehennem'e dser. Gnahkr ola n m'min, gnahi kadar Cehennem'de kalir, cezasini eker, sonra Cennet'e gider (A'raf inanci farklidir.) Cennet 8, Cehennem 7 tabakadir. Herkes ameline gre yerlestirili r. Cennet, ne sicak, ne de soguk, altindan irmaklar akan, baheli-kskl bir mekndir. O rada ihtiyarlik, hastalik, alisma ve ibadet yoktur. Hem beden hem de manev zevkler ve bu arada en nemlisi r'yet (Yce Allah'i grme) cennetin nimetlerindendir. Cehennem' de ates azabi (soguk olani da vardir) ve en kts Cen nefte ki I eri grp "keske toprak olsaydik da..." diye hayiflanmak vardir. Cennet ve Cehennem, ebeddir. Dinlerde hiretle ilgili inanlarda Hint dinleri arasinda lemi sonsuz grp tenasuha inanm ak; in-Japon dinlerinde lmden sonra sadece ruhun yasadigini kabul etmek; Zerdst Dini, Yahudilik, Hiristiyanlik ve Islm'da ldkten sonra ceza-mkfat, Cennet-Cehenneme yer ve rmek bakimindan benzerlikler vardir. Hint dinlerindeki, tenash anlayisi, bu.son siralanan dinlerde yoktur. Bu dinlerde ruh, bir bedenle sorumluluk altina girmistir; Islm, ahi-rete bakis bakimindan dig er iki ilh dinden ayrilmaktadir. Yahudilikte ayri bir lem, te dnya pek net degildir. Her sey bu dnyada gibidir. Gzler, dnyaya evrilmistir. Hiristiyanlik'ta her sey hirete gredir, hiret yakindir; bu, asiri bir zht hayatina, ruhbanliga, dnya nimetlerini te rke yol amistir. Islm'da dnya-hiret dengesi vardir. Gaybi kjmse bilemez, Kiyamet de b ilinmeyen bes sey arasindadir (Mugayyebt-i Hamse). Kisi iin alismak esastir. Dnyadan nasip de unutulmayacaktir. Dnya hiretin tarlasidir. Islm'da ruhbanlik yoktur. Islm'd a hiret muhakemesini Yce Allah yrtr. Zira "Din gnnn sahibi" O'dur. Hiristiyanlik'ta, grev Hz. Isa'ya verilmistir. [556]

g- Dinler Arasinda Islm ve Farklari Dinlerin adlari, dikkat edilecek olursa o din kurucusu ve peygamberi veya dayandi gi uluhiyet tarafindan verilmemis, sonradan onlara atfedilmistir. Bunun tek isti snasi "IslnV'dir. Islm, Kur'n-i Kerm'de hem yeni din hem de dinin dayandigi "tevhid

caddesi"nin genel adi olarak kullanilmistir. Batili mstesrikler (Oryentalistler), nce bu din iin "Muhammedanizm" kelimesini kullanirken, sonra hatalarini anlamis, "Islm" adina alismislardir. Tekrarlarsak, dinlerin adlari Islm disinda dinin ana o toritesinin tesindeki bir kaynakdan geldigi, genel olarak bir kable, millet veya k isiye bagliligi ifade ettigi grlmektedir. Yasayan dinlerin kurucu veya peygamberleri ya nasya ya in veya Hindistan'da yasami slardir. Bunlardan bazilarinin getirdigi nizam sadece kendi lkesinin sinirlari ii nde kalmis, bazilarininki de bu sinirlardan tasmis, diger lkelere, hatta btn dnyaya yayilmistir. Bu dinlerden bazilari ihtida kabul eder, bazilari da etmez. Bu sahs iyetler, sadece bir sosyal siniftan degil, esitli tabakalardan ikmislardir. Sadece bir devirde degil, esitli devirlerde yasamislardir. Getirdikleri nizamin devlet s istemi haline geldigini hayatlarinda pek grmemislerdir. Bunun tek istisnasi Hz. M uhammed'dir. O, ayni zamanda Yce Allah'in kulu ve elisi olarak kalmis, tanrilastir ilmamistir. Islm'da, peygamberler iin ismet (masumluk, gnah islememek), sidk (dogru luk), teblig (kendisine vahyolunani, tevhidi bildirmek), emanet (emin, gvenilir o lmak) ve feta-net (zeki, uyanik olmak) gibi ortak nitelikler kabul edilir. Peyga mberler arasinda bir ayrim yapilmaz; ancak bazilarinin bazilarindan daha faziletl i olduguna inanilir. Peygamber ve din kuruculari, genel olarak ya yetim-babasiz veya baba ocagini terketmis kimselerdir. Hepsinde ahlk, fazlet, nefse hkimiyet, tak va, teblig, maddeden feragat esastir. Asagi yukari hepsinin tahsili vardir. Hz. Muhammed mm olmakla mstesnadir. Islm'da Allah'in sifatlarinin Peygamberinkiyle karist irilmamis olmasi dikkatten kamamaktadir. Dinlerden inan sistemi bulunanlarinda bu sistem (kredo), dinin znde, kutsal metnind e bulunmayip sonradan belirlenmistir. Yine Islam bu konuda istisna teskil etmekt edir. Islm'da "ment", Kur'n ve Hadslere dayanir. Hadiste alti maddesiyle aynen geer (I mm-i 'zamin yaptigi; sadece mevcut ibareyi birka kelime ilve ederek ferd ikrar haline getirmekten ibarettir). Dinlerde tanri kavrami ok karmasik bir grnt arzeder. Bir dini din yapan bu ok nemli ka vramin bazi dinlerde pek belirgin olmadigi, bazi dinlerde ise politeist, panteis t, monist bir karakter gsterdigi grlmektedir. Monoteist olan dinlerde bile tanri ka vraminin bir lem iinde aiklanmaya alisilmasi, peygamberle tanrinin birbirine karistirilmasi, sifatlar konusunda hataya dslmesi yaninda; Islm'da melek, peygamber ve Tanri'nin sifatlarinin birbirine karistirmamis olmasi dikkat ekmektedir. Islm' da Tanri kavrami sade, aik ve herkesin anlayabilecegi makul bir anlatima kavusmust ur. Kutsal metin, bir dinin geleceginin ve degerinin garantisidir. Belirtilen dinleri n kutsal kitaplari (Japonlannkine kutsal vekayiname denilebilir), hem ok hacimli v eya nshali hem de sayica oktur. Ancak kutsal metinlerle llgili'vahiy* Inanci, heme n hemen btn yasayan dinlerde yaygindir. Bununla beraber bu husus biraz da vahiyden ne anlasildigina, diger bir anlatimla vahyin nasil anlasildigina baglidir. Mese l Islm'da vahiy sadece Peygamberle ilgili bir konu iken, Hiristiyanlar Incil yazar larina da, hatt Katolikler Papa'ya da vahiy geldigine inanirlar. Gnmzde mevcut kutsa l metinler arasinda ok nshasi bulunmayan, yani elimizde tek nshasi olan kitap, Kur'n 'dir. Kur'n'in hacmi, dikkat ekecek kadar matluba uygundur. Kur'n en iyi korunmus; asli zere gnmze intikal etmis tek kutsal kitaptir. Kur'n'in muhtevasiyle diger kutsal kitaplarinki karsilastirilira, bazi benzer noktalar yaninda, farkli noktalar da aika grlr. Kur'n, akla ve bilime daha ok yer verir.

Dinlerde hiret inanlari Uzakdoguya, Hindistan'a ve nasya'ya gre farkli grntler arzeder in'de ve Japonya'da ldkten sonra ruhun varligini srdrmesiyle sinirli inanci, Buddizm 'in getirdigi tenash ve kozmoloji genisletti ve bylece bir mahall eskatoloji olustu . Diger evrensel dinler de, kendi hiret inanlarini gittikleri yerlere tasidilar. B u durumda iki nemli eskatolojik odak gze arpmaktadir: 1- Hint "lem kadm, ruh dim" inanci ki karma ve tenash bu inancin iki nemli karakterist igidir.

2in r. ki

nasya ilh dinlerinin eskatolojisi: nasya dinlerinde dnya-ahiret dengesi, Yahudilig ilkine, Hiristiyanligin da ikincisine talip oimasiyle tek standartli kalmisti Islm bu iki kefeyi dengede tutmakla kalmamis , su ve bedeni ferd kilarak, diger i evrensel din, Hiristiyanlik ve Buddizm'den ayrilmistir. [557]

B- DINLERDE IBADET VE MABED KONUSUNDA BIR KARSILASTIRMA Her ine egi ta, lan dinde, inantan sonra ibdet gelmekte ve o dinin inan esaslarina uygun olarak yer getirilmektedir. Ibadetlerin yerine getirilme arzusu, ibadetlerin yapilabilec bir yeri ortaya ikarmistir. Yasayan dinlerin bazisinda ibadet yeri bulunmamak bazisinda bazi ibadetler mabede bagli kilinmakta, bazisinda bir mabedde yapi ibadet ferd yapilandan stn grlmekte ve cemaatle yapilmasi tesvik edilmektedir.

Dinin temel unsurlarindan olan ibadet; Hiristiyan ilhiyati Saint -Augustin'e gre, " Tanri'ya dogru sevgi dolu bir gayret"; Saint Jean Da-mascen'e gre "Ruhun Tanri'ya dogru ykselmesi" veya "Tann'dan uygun olan seylerin istenmesi"dir.[558] Kur'n-i Kerm'de, insanin Allah'a karsi kulluk grevini yerine getirmesi de[559], msrik lerin putlara tapinmasi ve dua etmesi de ibadet olarak belirtilmektedir[560]. Zri yt Suresinin 56'inci Ayeti'nde Allah; "Ben, Cinleri ve insanlari ancak bana ibade t etsinler (kulluk etsinler) diye yarattim"; Hac Suresinin 67'inci Ayetinde de, "Her millete takip edebilecekleri bir ibadet yolu kildik" buyurmaktadir. Ibadett e iki husus vardir: 1- Allah'a tapinma, ibadet, itaat ve saygi arzusu, 2- Allah' in iyilik, ltuf ve nimetlerini isteme ve bu nimetlere skretme arzusu. Zaten A.H. Ak seki de, ibadeti, "Allah'a saygi ve ta'zim gstermektir"[561] seklinde tarif etmek tedir. Genel olarak ibadet konusunda esitli tarifler yapilmaktadir. Bunlardan birkai syledi r: Ibadet; Kulun inandigi ve baglandigi Yce Varlik'a, Allah'a karsi kulluk borcun u yerine getirmesi; samim olarak O'ndan yardim talep etmek iin kurmaya alistigi man ev bir irtibat halidir. Ibadet; insanin Tanri'nin tevecchn kazanmak iin yaptigi fiildi r, eylemdit". Ibadet; Yaratici ile diyalog, Yaratici'ya ulastiran bir kprdr.

Tarih eserler,ve arkeolojik kazilar, her dnemde kulun kul oldugunu idrak edip Alla h'a karsi "kulluk borcu"nu yetine getirmeye alistigini ortaya koymaktadir. Gemiste .oldugu gibi bu gn de Insan, ayni grevleri yerine getirme gayreti iinde bulunmaktad ir. Insanoglu, varoldugundan bu tarafa, bazi dinlere ve bunlara bagli olarak da Tanri veya Tanrilara, Yce Varliga inanagelmistir. Inanmakla da kalmamis, yaratili sinin bir geregi olarak, inandiklarina uygun olarak bazi davranislari ile bunu gst ermeye ve kul oldugunu Isbatlamaya alismistir. nk insan her ne kadar yeryzrtn halifesi kilmmissa da, ihtiya, siginma ve yardim dileme duygusu iinde yaratilmistir. Bu eks ikligini, zayifligini farkeden insan; eksikligini tamamlamak, hamliktan tamliga ulasmak istemistir. Bundan dolayi insan, daha kuvvetliye, daha mkemmele, Yce Var liga, yani Allah'a baglanmak ve teslim olmak ihtiyacini kavramistir. Btn dinlerde dikkati eken husus; inanilan, baglanilan "Yce Varlik" ile insanlar aras inda manev yakinlasmayi saglayan esitli ibadet sekillerinin bulunmasidir. Ibadeti o lmayan din yoktur. Dnyadaki insanlarin byk ogunlugu, her hangi bir dinin mensubudur ve mensubu bulundukl ari dinin hkmlerini yerine getirme gayretindedir. Bu dinlerdeki ibadetler; sekil, kemiyet ve keyfiyet bakimindan farkli olsa da gaye ve anlam bakimindan birbirine yakindir. Dinler Tarihi alaninda yapilan son arastirmalardan elde edilen benzer bulgular, ilkel kabilesinden gelismisine kadar btn toplumlardaki ve dinlerdeki " ilk dinin", tevhid dininin kalintilari olarak degerlendirilmekte; yasayan dinler in Inan ve ibadetlerdeki anlam yakinliklari buna baglanmaktadir. Tektanrili dinle

rde insan Tanri karsisinda korku, inan, umut ve baglilik iinde bulunmakta ve bunu da "ibadet" ile gstermektedir, Ilm arastirmalarin varmis oldugu bu netice, Kur'n-i Kerim'in, Islm'in, 1400 sene nce teblig ettigi hakikatleri teyid etmektedir. nk Islm'a gre insanligin ilk dini, "tevh id" dinidir. Ilk insan ile din baslamistir. Sonra insanlar ogaldika, zaman zaman, yer yer dogru yoldan uzaklasmis, Allah'tan baska seylere de tapmaya baslamis; bu nun zerine Allah, eliler gndererek onlari uyarmis, "Hak Din"e, "Hak Yol"a davet etm istir. Bylece Hak Din, Allah'in gnderdigi peygamberler ve kitaplar ile akil ve irad e sahibi insanlara bildirilmistir. Tev-hid'den ve Hak Yol'dan ayrilmalar, ok esitl i tanrilara ynelmeler daha sonra olmus ve esitli dinler ortaya ikmistir. Allah; insanlara dogru ve egri yolu gsterdigini[562], seytandan kainip Allah'a kul luk etmelerini elileri vasitasiyla teblig ettigini[563], eli gndermedike azap etmeye cegini[564]; aika anlatabilmeleri iin her peygamberi kendi kavminin diliyle gnderdig ini[565] bildirmektedir. Yine Ilk dinin Tevhid dini oldugunu, Hz. Muhammed'e kad ar btn peygamberlerin ayni esaslari teblig ve telkin ettiklerini, bunlarin Islm izgis i zerinde ceryan ettigini; son din olan Islm'in, ilk "Islm Dini" geleneginin tekml etmis sekli bulundugunu[566]; Islm ile din messesesinin ikml edildigini, Allah'in insanlara olan nimetinin tamamlandigini[567]; Allah katinda dinin Islm o ldugunu[568], fakat insanlarin ogunun bunu bilmediklerini[569] Kur'an aiklamaktadi r. Ibadeti ele alirken, Islm'da ibadetle namaz, dua, oru, zekt ve haccin kastedildigin i gz nnde bulundurarak, diger dinlerde de bunlari aramayi uygun bulduk. Bu ereveyi tes bit ettikten sonra bir nevi fenomenoloji yapmaya, fenomenolojik bir yaklasimla m eseleye bakmaya; yasayan dinlerden bir kismini ele alarak mevcut ibadet tarzlari z erinde kisaca durmaya alistik. Ancak, her dini kendi mantigi iinde degerlendirmek gerektigini hatirlatarak, Islm'daki ibadet sekillerini ve diger dinlerde bunlara yakin olanlari ortaya koymaya gayret ettik. [570]

1- DINLERDE IBADET a- Namaz Dua Namaz, Kur'n'da "Salt" kelimesi ile ifade edilmektedir. Arapa "salt", kelime olarak, namaz, dua, niyaz, rahmet, magfiret, istigfar gibi anlamlara gelmektedir. Bu ke lime anlami yaninda "salat"; Hicretten iki yil kadar nce, Hz. Muhammed'In Mira Muc izesi ile Mslmanlara gnde bes vakit farz kilinan, belli bir disiplin iinde, kiyam, k iraat, rukia ve secde ile yerine getirilen zel bir ibdet tarzini ifade etmektedir. Salt kelimesi dua anlamina da gemektedir. Mecbur ol/an namaz yaninda duada serbe stlik vardir. Dua, belirli bir sarta bjagli degildir. Islm disindaki dinlerde, du a, yakarma, tevbe seklinde IJulun inandigi tanriya karsi grevlerini yerine getird igi bazi davranislar bulunmaktadir. Islm'daki Namaz; vaktin girmesiyle farz olur; n /hazirlik yapildiktan sonra niyet ile baslar ve belirli bir disiplin/ierisinde sartlarinin yerine getirilmesiyle if edilir.

Islm'a mahsus olan namaz, aklin ve kalbin katildigi bir ameldir. Bu namaz, beden iin kiyam, rku, secde; dil iin dua ve tesbih; akil iin dsnme ve anlama; kalp iin husu' ve manev bir ijezzettir. Allah, namazin suurlu olarak ve husu iinde kilinmasini emretmis[571], byle kilinan

namazin "haysizliktan ve fenaliktan alikoydugunu"[572] belirtmistir. Kur'n, bu zel likleriyle namazin nceki mmetlere, Hz. Ibrahim'e ve soyundan gelenlere[573], Hz. M eryem'e[574] ve Hz. Isa'ya zektla birlikte emreditdigini haber vermektedir[575]. Bes vakit namaz farz kilinmadan nce Hz. Muhammed'in, sabah ve yatsi olmak zere, gnd e iki vakit namaz kildigi da bilinmektedir. Allah, Kur'n-i Kerm'de, Hz. Muhammed'in risletinden ve namazin farz kilinmasin dan nce, kendilerine namaz farz kilinan milletlerin sonraki nesillerinin namazi bi raktiklarini, sehvetlerine uyduklarini[576]; m'minleri Mescid-i Harm'a girmekten a likoyan msriklerin "Kabe'deki namazlarinin islik almak ve el irpmaktan baska birsey olmadigini"[577] ortaya koymakta ve Mslmanlara su ihtari yapmaktadir: "Allah'a dnp i taat edin. O'ndan korkun. Namazi dosdogru kilin 've sakin msriklerden olmayin"[57 8]. Bugn mensubu olan dinlerde ibadet, belirli yerlerde konusma, dua, yakarma seklind e ferd veya cemaat halinde sesli veya sessiz olarak yerine getirilmektedir. Asagi da bu dinlerin bazilarinda ibadet (namaz, dua, yn) ele alinacaktir: [579]

aa- Yahudilikte Ibdet (yin, Dua): Yahudilikte namazin emredilmesi, hkmleri ve durumunda bir aciklik yoktur. Bunun iin btn yzyillar boyunca kilinagelen namaz konusunda tek ve aik bir sekilden bahsetmek, tarih boyunca kildiklari nam'az sudur diyebilmek zordur. Yahudi Kutsal Kitabi'n da namazi emreder, g^ jjjr h^m bulunmamakla beraber, namaz ve dua Allah'a ya ^ma ves ilesi kabul edilmistir. Dua ve ibdet anlamina gelen Ibranice^ -rephillah" kelimesi , Yahudilerdeki namaza ve ondan kasde-dilen anlt^ ge|mektedir YahuCjj KUtsa| Kitabi'nda (Tanah) geleneksel ibadetler, hemen hemen kurbanJara h asredilmektedir. Kurbanlar ile ibadet arasinda bir bag bulunmakiadjr Kurbarii ibd etin esasini teskil etmektedir. Mecbur ibadet, Tanah t^ ^abed'de gereklestirilen yi nler erevesinde mezmurlar seklindedir. Mabed'e bagli olmayan ibadet merasimi, Babi l Srgn'nden sonra ortaya ikmistir. Mabed dneminde dindar Yahudiler, ferd ve cemaat halinde namazi sabah, gle ve aksam olmak zere .vakitte yerine getirmislerdir. Bugn de Yahudiler'de sabah, gle ve aksam ya pilmakta olan gnlk; Cumartesi (Sabat) Sinagog'ta yapilmakta olan haftalik; yalniz Kipur gnnde yapilmakta olan yillik ibdet, yin, dua bulunmaktadir. Sabah duasi (tefillat sahrit), gnlk isler baslamadan nce; gleden sonraki dua (tefil lat minhah), gnn yarisi getikten sonra; -aksam duasi (tefillat arvit), resm bir du a olarak, gnes battiktan sonra yapilmaktadir. Bu, gnlk duaya, ilve bir kurbanin sunul dugu "mussaf" duasi da dahil edilmektedir. Sabah duasinda, diger vakitlerden far kli olarak, dua atkisi (tallit) rtlmekte; sol paziya ve alina muska ' seklinde "Du a Kayisi" takilmaktadir. Yahudilikte ibadet ferd ve cemaat halinde yapilir. Ferd.ibdet evlerde; cemaatle ibde t Sinagog'da (havra) 12 yasini bir ay igemis en az on kisinin bulunmasi ile yerin e getirilir. Ibadette kadinlarla erkeklerin ayri olmasi gerekir ve kadinlar sadec e baslan rtl olarak disaridan ibadeti seyredebilir. nemli an, Tevrat rulolarinin boha lar ierisinden ikarilmasi ve haham tarafindan okunmasidir. Tevrat okunurken basin b ir takke ile rtlmesi sarttir. Cemaat sesli bir sekilde, Tevrat paralarini okur. Yahudiler, Allah'in huzuruna ikmak iin lzumlu hazirliklari yapmakla emrolunduklarind an, dua ayininden nc hazirlik yapar, vcutlarinin bazi kisimlarini yikarlar. (Yahudi likte takdis edilmis suya el daldirmak veya bilege kadar el yikamak abdest almak

sayilir). Yom Kipur'da btn vcut yikanir. Topraga el srerek teyemmm de vardir. zel yin elbiseleri giyilir. Dua sirasinda Kuds'e dnlr; buna "Mis-rah" (Dogu yn) denilir. Bu du a seklinde olan namaz, alak bir yerde, ayaklar bitisik olarak ve ayakta olur. Ayaklar bitisik, eller uzatilmis, bas ne egilmis, gnl Allah'a baglanmis olarak dua edilir. Bundan dolayi buna "Amidah" (Ibrance, ayakta durma) denilir. Dua eden, skr ve ta'zim esnasinda rk'a varir ve "besmele" ekerek kalkar. "Amidah" duasindan sonra adim geri giderek saga sola egilir (Yahudiler'in cograf dagilimlarina gre farkli yi n ve trenleri olmustur). Dualari arasinda bazi Aramce eski dualar bulunmasina ragmen, Yahudi ibdet dili Ibr ance'dir. Misna, diger dillerde dua edilmesini kabul etmektedir. Hellenik diaspor ada dualar Greke yapilmistir. XIX. yzyildan sonra, konusma dilinde ve dualarda Ibr anceye sadik kalinmistir. Yahudilik'te ibadet (yin), Islm'da camide husu ve belirli bir disiplin iinde yapila n ibadete benzemez. Yahudi ibadetinde belirli bir dzen ve disiplin yoktur. Cemaat Sinagog'da dolasir, birbiriyle konusur. Okunanlari dinleyenler azdir. Onlara gre sinagog, bir mabedden daha ok bir toplant i yendir. [580]

ab- Hiristiyanlikta yin (Namaz, Dua): Hiristiyanlikta ibdet iki esasa dayanmaktadir: 1- Hz. Isa'nin ibadet {yin, dua) konusundaki telkini, 2- Hz. Isa'nin yasayan ibdeti (yin, dua). Hiristiyan Kutsal Kitab'mda Isa tarafindan tavsiye edilmis din bir uygulama bulun maz. Ancak, orada, kalben dua edilmesi yer almaktadir. Dua konusunda da Hz. Isa'nin telkinleri menf ve msbet olmak zere Iki sekildedir. Hz . Isa;. Putperestler, Ferisler gibi ibdet etmemek[581]; onu odaya kapanarak ve giz lilik iinde yapmak gerektigini[582] telkin etmistir. Isa'nin ibdet ettigi, namaz k ildigi ve geceyi ibadetle geirdikten sonra havarilerini setigi[583] tartisilan kon ulardir. Hiristiyanlikta dua, yin, 325 Iznik Konsili'nde kabul ve tesbit edilmistir. Vatik an, Iznik Konsili'nde kabul edilen dua (namaz) konusunda zaman zaman degisiklik y aparak Katolik Hiristiyanlara bildirmistir. Ileri gelen kiliseler de , daha sonr a ortaya ikan protestanlar da kendilerine gre degisiklikler yapmislardir. Hiristiyanlikta mevcut ibadet (yin) su zellikleri ihtiva etmektedir: 1- Tanri, Ibadetin tek kaynagidir (Tanriya ynelmek, vaftiz olmak). 2- Ibadetin gayesi, Tanri'da birlesmektir (Ekmek-Sarap yini, kurban yolu ile). 3- Ibadet nitelik bakimindan hayati degistirici olacaktir (Ruh, yeni dnyaya ynelme li, gzler de o dnyaya evrilmelidir). 4- Tann'nin iradesinde birlesme, ancak Kutsal Ruh'un nclgnde lebilecektir (Kurtulus, Kutsal Ruh'un nclgnde olabilecektir). gereklestiri

Bu drt husus, Hiristiyanlarin kurtuluslarinin temel drt noktasidir. Ibadet; Tann'n

in Hiristiyanlara bir sirridir. Bu sir, Tanri'ya varmak ve onu tanimaktir. Tanri ya varmanin ve O'nu tanimanin yolu da duadir. Dua Isa merkez olmak zere, Tanri (P eder) ve Kutsal Ruh etrafinda dnmektedir. Bugn Hiristiyanlikta, zel yin vardir ve buna Katolik Kilisede "Messe" (Mass) denilm ektedir. yin, kiliselerde cemaatle ve papaz nezaretinde yapilmaktadir. Bu yinler; gn lk, haftalik ve yilliktir. Kiliseler arasinda uygulamada bazi farkliliklar buluns a da, genelde z ayni sayilmaktadir.

Gnlk ibadet (yin): Sabah ve aksam olmak zere gnde iki defa yapilmaktadir. Kilise, top lu halde yapilan ibadeti ferd yapilandan stn grmstr. Bunun iin, mecbur olmasa da ibd abah ve aksam, kilisede, papaz nezaretinde yapilmaktadir. Zamani, iklime ve haya t sartlarina gre ayarlanmaktadir. Haftalik Ibdet (yin): Pazar gnleri sabah ve aksam olmak zere gnde iki vakittir ve kil isede yapilmaktadir. Pazar gn yapilan yinin (Messe) zel bir yeri ve nemi vardir. Yillik Ibdet (yin): Noel, Paskalya ve Ha Yortusu'dur. Kiliselerde yapilan yin; rahiple cemaat arasinda konusma; tevbe, gnahlarin bagis lanmasi iin dua ve Kitab-i Mukaddesken paralar okuma seklindedir. Kutsal kitap o kunurken ayaga kalkilir. Pazar ayininde (Messe), diger gnlerdekinden farkli olara k, duruma gre, bir vaaz ve inan tazeleme vardir. Hz. Isa'nin sifatlari sayilirken, cemaat (isteyen) diz kmektedir. Mess yininde, ayrica, oturma ve ayakta durma da bu lunmaktadir. Fakat cemaatin buna uyma mecburiyeti yoktur. yin; "Ekmek-Sarap" dagit ilarak ve dua edilerek bitirilmektedir. [584]

ac- Hinduizmde Ibadet (dua):

Hinduizmde ibdet, inandirici ve tutarli szler vasitasiyle haberlesmedir. Bu haberle sme, byl szler syleme, dilekte bulunma, yakarma, tavassut, vg ve bilhassa tapinma sek de icra edilmektedir^ 4 Hinduizmde ibadet her yerde yapilabilmektedir. Mabed vardi?, fakat cemaatle ibdet yoktur. Ibadet, ferddir ve belirli bir sekle bagli degildir. Tanri'nin her yerde ki ibadeti grdgne inanilmaktadir. Bundan dolayi, ibdet, her yerde, her man ve her sekilde yapilabilmektedir. Bir Hintli, kendisi ile tapindigi ta nri arasinda zihninin odaklastiracagi bir vasita aramaktadir. Bundan dolayi ok sa yida tanri tasvirleri bulunmaktadir.

za

HInduizm'e mensup olan biri, sabah safaktan nce kalkar, evde veya nehir kiyisinda , yapacagi sabah ibadetine hazirlanir; tanrisinin adini zikreder ve yikanir. Yzn do guya dnerek oturur. Vcuduna su sepeler. Nefesini kontror eder. Tanrisinin putuna y akarir. gle ve aksam yaptiklarini tekrarlar. Evlerde, genellikle, tapinilan puta tahsis edilen bir oda veya kse bulunur. Onun nnde tefekkre dalar. Hintli, tanrisini evindeki bir misafir olarak kabul eder, ona hosgeldin der. Tanrisinin putunun ay aklarini yikar, gzel kokulu bir aga ve pirin takdim eder. Puta ipten gerdanliklar ta kilir, alnina koku srlr, tts verilir, fener yakilarak etrafinda dolandirilir. nne yem meyve konulur, iek sunulur. Sonunda veda edilir. Mabedlerde yapilan ibadetler, evdekinin biraz gelismis seklidir. Brahmanlar gece nin sekizinci saatinde kutsal kitap okuyarak putu uyandirirlar. Boru alinarak dis aridakilere ibadetin basladigi bildirilir. Put yikanir, yaglanir, elbise giydiri lir. nnde isiklar yakilir; iek ve yemek sunulur. Put, gndz istirahate, gece uykuya bir akilir. Put, bayram ve zel gnlerde bir kral gibi gezmeye ikarilir; arabalarla ekiler ek irmaklara gtrlr ve trenle yikanir.

Hinduizmde ibadette kurban nemli yer tutar. Tanrilara sunulan her trl takdime "kurb an" olarak kabul edilir. Tanrinin fkesini gidermek iin zel hediyeler de "kurban" ola rak sunulur. Hinduizmde ibadet eden kimse, zellikle dinine bagli olan, tapinmaya baslamadan nce byk bir hazirlik yapar: yikanir, temizlenir, yiyeceklerini sinirlar, nefsini frenl emeye alisir. Skunet iinde kutsal szleri durmadan tekrarlar. Kutsal kitaplari okumak da ferd ibadettendir. Yapilmasi gereken ibadetler, ferdin evinde yapilacak cinsten dir. Kisi bunlari sabah, kusluk ve aksam olmak zere gnde vakitte yapar. ller yakilir, klleri Ganj nehrine dklr. Yakllamayanlar Ganj'a birakilir. [585]

ad- Buddizm'de Ibadet (dua) : Buddizm'de "Yce Varliga" karsi belirli bir ibdet ve dua sz konusu degildir. Budda ta nrilastirilmis ve ibdet ona yneltilmistir. Budda'ya dua edilmekte ve ondan bazi se yler istenmektedir. Bir Budist, tapinaga (Pagoda) girdiginde, Buda'nin heykeline ta'zimde bulunmaktadir. Budda'nin putuna iek, tts, meyve, sebze sunulmakta ve tefekkre dalmakla ibadet yerine getirilmektedir. Buddist'in evinde Budda'nin heykeli bul unmaktadir. Buddizm'de tek ibadet; rapihlerin ayda iki defa, aybasi ve ayin ondrdnc gnlerindeki "Oru gn" bir araya gelip yaptiklari" alen ve resm itiraf "dir, Budist iin sey nemlidir. Budda'nin heykeli, Budda'nin hatiralari ve Budda'nin altin da ilhama kavustugu Bodhi Agaci. [586]

ae- Caynizm'de Ibadet: Caynistlerin idaresi rahip ve rahibelerin elindedir. nceleri gezici zahitler ol arak yasayan rahipler, daha sonra manastirlara yerlesmislerdir. Rahip ve rahibeler kutsal yazilan okuyarak, ruh ve bedenlerini terbiye ederek vakit gei rirler. Halk da, bunlar gibi gnlk belirli ibadetleri yerine getirir; Tirtankaralar ile ilgili ilhler syler, tefekkre dalar ve tvbede bulunur; belirli hareketleri uygula r; hi bir canliyi incitmemeye gayret eder. Onlar, "Ahimsa Prensibi"ni siki bir sek ilde yerine getirir, nebat besinlerle beslenirler. Caynistler, mabetlerinde bulun an heykelleri takdis eder; nlerinde ilhiler syler, meyve ve sebze sunarlar. Putlarin nlerine lamba, tts koyar; yikar, yaglar ve ieklerle sslerler. [587]

af- Sihizm'de Ibadet: Tek tanriya inanan Sinlerin ibadetleri basit ve sadedir. Din ve itima faaliyetlerin in merkezi Amritsar Altin Mabedi'dir. Altin Mabedin havuzunda ibdet kastiyle yika nilir.

yin ve ibadetleri basit bir duadan, bir nevi abdest almaktan (yikanmak) ve Amrits ar'a "hac" iin gitmekten ibarettir. Dindar bir sinin gnlk ibadeti, din hkm altinda t anir: 1- Adi Grant'tan ve Gru Nanak'a ait pasajlardan ezber okumak,

2- Ailev bir vecibe olarak, her sabah toplanip, Adi Grant'tan herhangi bir yer ok umak, 3- Mabede (gurdvvara) ibadet Iin gitmek. [588]

ag- Sintoizm'de Ibadet

(dua):

Sintoizm'de ibadet, tapmak veya evde yapilmaktadir. Ibadet, dua ve kurbanlardan (bilhassa yemek kurbanlari) ibarettir. Tanrilara ibadet; dua etmek, pirin ve pirin sarabi sunmakla yerine getirilir. Ibade t iin tapinaga girecek bir Sintoistin, agzini su ile alkalamis ve zel yin temizligin i yapmis olmasi gerekir. Bazi zel durumlarda bir nevi "gusl" de yapilir. zel tren tem izligini yaptiktan sonra tapinaga giren, dua salonu nne gelip sunacagini sunduktan sonra, el irparak tanrinin dikkatini eker ve dua etmeye baslar. [589]

ah- Islmdaki Namazin Diger Dinlerdekilere Gre Degerlendirilmesi: Namaz; ergenlik agina gelmis akilli her kadin ve erkek zerine farz olan beden b ir ibdettir. Tek basina da cemaatle de, kilinmaktadir. Gnlk namaz disinda, haftada bir kilinan Cuma Namazi, yilda iki defa kilinan Bayram namazi ve vakte bagli olmayan Cenaze Namazi vardir. Namaz dinin diregi, m'min'in miracidir. Namazin iinde Islm'in sartlarini teskil ede n diger esaslar da bulunmaktadir. Namaz kilan, bir sey yiyip imedigi iin, namazda bir esit "Oru"; namazda, Tahiyyat-Duasi'nda sehadet kelimesi yeraldigindan "Kelime -i Sehadet11; namaz kilan Ka'be'ye yneldigi iin namaz iinde sembolik bir "Hac"; nam az kilan madd gelirini bir tarafa birakip namaza vakit ayirdigi iin namazda bir esi t "Zekt" da vardir. Bunun iin namaz; vakit vakit kilinan ve kulun Yce Allah'in diva nina durarak O'nun rizasini aradigini isbat ettigi bir ibadettir. Hibir dindeki ibadette namazin 12 farzinin tamami bulunmaz. Ancak bunlardan biri veya birkai bulunabilir. Vakit kavrami, hibir dinde Islm'daki kadar belirli ve disi plinli degildir. nk Allah, vakitleri belli bir farz olarak namazi bildirmistir (Bkz . Nisa, 103). Hibir dinde niyet, Islm'daki kadar ibadetin ana rkn olmamistir. Islm'da ibadet suuru, niyetle baslar. Yine hibir dinde ibadetten nce Islmdaki ha-desten ve necasetten temizlenme kadar titiz bir hazirlik gze arpmaz. Namazin disindaki farzlar, namaz sresince devam eden farzlardir. Namazin iindeki fa rzlar ise, intikal farzlardir; biri digerini takip eder. Bylece namazda hem ayakta durma hem de oturma; hem rk hem de secde bulunur. Bunun yaninda namazda, okuma da /yer yer sessizlik de vardir. Btn bunlar, niyeti takip eden baslangi tekbiriyle bas lar. Namazda kul Rabbinin huzurunda oldugunun suurundadir. Bu suur, onun kalbini ve f tilerini nurlandirir. Btn bu zellikleriyle, Islmdaki namaz, diger dinlerle mukayese edilemeyecek bir sekild edir ve Islm'a has bir ibdettir. [590]

b- Oru

Kur'n'da, Allah, syle buyurmaktadir: "Ey Inananlar! Sizden ncekilere oldugu gibi Or u size de farz kilindi. Olur ki sakinirsiniz" (Bakara 183). Akli selim tarafindan aik olarak grlen faydalari ile fitrata uygun dstg iin olacak ki llah, kullarina rahmet, ihsan, siper ve kalkan olarak orucu her millete farz kil mistir. Tarihte bilinen hemen hemen btn dinlerde oru var oimus ve mensuplarindan da tutmala ri istenmistir. Bugn de mevcut dinlerin ogunda oru veya perhiz seklinde bir ibdet ye r almaktadir. [591]

ba- Yahudilikte Oru: Yahudilik, Hz. Musa tarafindan emredilmis "Keffaret" orucunu benimser. Yahudiler , belirli ve alisilmis birok bayramdan, zellikle Yom Kippur'dan nce oru tutar. "Keff aret" orucu tutulmasi mecbur olan orutur.

Bunun yaninda Yahudi takviminde belirtilmis oru gnleri de vardir. Mesel, Babil esar etinde ekilen izdiraplari hatirlatan {Temmuz, Agustos, Tishril, Tebet aylarina ra stlayan) orular bu esittendir. Bazi Talmud yorumculari, Yahudiler baska devletleri n hkimiyetleri altinda yasarken bu orularin mecbur, bunun disinda mecbur olmadigi ka -naatindedirler. Yahudilerin maruz kaldiklari diger felketleri hatirlatmak iin tut alan oru gnleri zamanla tekilere ilve edilmis, fakat ogunluk tarafindan ilgi grmedigi iin mecbur sayilmamistir. Bazi kk degisikliklerle bu esit oru sayisi 25 gne ulasmisti Yahudilerin ikmet ettikleri esitli lkelere gre degisen mahall orulari da vardir. Bu or ular, Yahudilerin o lkelerde ektikleri izdiraplari sembolize etmektedir. Diger tara ftan ayni amala bazi Yahudi zmrelerince tutulan orular da vardir. Bunlar sadece, mat em iin degil, bazi kisilerin yasadiklari mstesna gnler iindir. Bazi Yahudi zmreleri a rasinda sene basinda oru tutma gelenegi yaygindir. Bunlardan baska halka agir gele n kanun ve emirleri protesto etmek veya lkede yagmur yagmayip kitlik basgsterdigin de yalvarmak gayesiyle hahamlar tarafindan konulan ve tutulmasi emredilen orular da vardir. Yahudi tarihinde teden beri yaygin olan oru esitlerinden biri de bazi sahislarin tu ttugu orutur. Bu oru ferddir; gnahlari affettirmek veya bir musibet aninda Allah'in r ahmetini celbetmek gayesini tasimaktadir. Ancak bu oruta, bu konuda, bilgili ve sz sahibi olma sarti vardir. Korkulu rya gren kimsenin de arkasindan hemen oru tutmas i gerekmektedir. Yahudilerde oru, safagin skmesinden ilk yildizin dogmasina kadar devam eder. Keffa ret gn orucu ile Agustosun 9'una rastlayan orular bir aksamdan tekine kadar devam ed er. Mutad orular iin konulmus ayri bir hkm ve gelenek yoktur. Yahudilerin Kutsal Kita plarinda oru, nefislerin alaltilmasi, ona azab edilmesi ve orulunun hi bir Is yapmama si olarak belirtilir (Bkz. Levililer, XVI/29-31; XXIV/26-28; Sayilar, XXIX/7). Agustosun ilk 9 gn ile 17 Temmuz ve 10 Agustos arasindaki bzi gnler yalniz et yeme v e iki ime yasagini tasiyan kism oru gnleridir. Ayrica, "Beyt ha-Kineset"te (Mabed'de Sinagog-Havra) Tevrat yere dserse haham (Rav) alir. O kimse ve orada buluriknlar ( btn cemaat) 30 gn oru tutmaya mecbur olur. Buna "Cumhur (cemaat) Orucu" (Taanit Tsib ur) denir. Taanit, nefse eza etmek demektir. Yalniz cemaat reisi (rav), Taanit O rucu (topluluk orucu) koyabilir. Yahudiler ve Hicazdaki Araplarin birogunun tutageldikleri "Asure Orucu" vardi. Hz . Muhammed Medine'ye geldiginde Yahudilerin Asure Orucunu tuttuklarini grd. Bunun z

erine "Bu nedir?" diye Sordu. "Bu hayirli bir gndr; Allah'in Ben Israil'i (Israilog ullarini) dsmanlarindan kurtardigi gndr. Hz. Musa da bu gnde oru tutmustur" dediler. Hz. Muhammed, "Ben, Musa'ya sizden daha yakin ve lyigim" buyurdu; o gnn orucunu tut tu ve tutulmasini da emretti.

Ramazan Orucu farz kilininca bu orucun gn olarak (birgn nce ve bir gn sonra olmak zer ) tutulmasini tavsiye etti. [592]

bb- Hiristiyanlikta Oru: Hiristiyanlikta oru, tarih gelisimi iinde esitli degisikliklere ugramistir. Hz. Isa, peygamberliginden nce 40 gn oru tutmus ve bunun disinda Yahudilikteki "Keffaret" o rucunu da yerine getirmistir. Isa dneminde ve Hiristiyanligin ilk yillarinda oru ok takdir edilen bir ibadet seklidir. Kur'n, nceki milletlere de orucun farz kilindigini belirtmektedir. Ancak, bu orucu n mahiyeti ve sartlari hakkinda kesin bilgiye sahip degiliz. Hz. Isa'nin oru konu sunda hkmler koymadigi, geride bazi prensipler biraktigi ve bu konuda kiliseye ser bestiyet tanidigi belirtilmektedir. Bununla beraber Tertulliyen, "Oru zerine" basli kli eserinde havarilerden kalma mecbur bir orutan bahsetmektedir. Bugn Hiristiyanlikta iki esit oru vardir: karistik (Le Jene Eucharistique), Eklesiyas tik oru (Le Jene Ecclesiastique). karistik Oru: Bu oru, KomInyondan (Ekmek-Sarap yini) nce belirli bir sre kati besinler in yenilmesinin yasaklanmasidir. karistiya'yi (Ekmek-Sarap yinini) karsilamaktan d olayi "karistik Oru" diye adlandirilmistir. Bu oru, eskiden gecenin saat 12'sinden K ominyon zamanina kadar hibir sey almamak (yememek-imemek) seklinde iken simdi, II. Vatikan Konsilinden sonraki degisiklikle, KomInyondan 1 saat nce hibir sey yememe k ve 3 saat ncesinden alkol almamak seklinde icra edilmektedir. Eklesiyastik Oru (Le Jene Ecclesiastique) : Bu oru, Katolik kilisesinde 40 gnlk perhiz dnemidir. Kilise takvimine gre yilin belirli dnemlerinde yerine getirilen bir "Kef faret" (Tevbe) uygulamasidir. Bu oru, gnmzde, olduka hafifletilmis ve azalmistir. Tut ulmasi; gndz tek bir yemek almak, sabah ve aksam da hafif yiyeceklerle yetinmek sek lindedir. Ortodokslar oruta eski gelenege baglidir. Onlarda orucun daha sert ve uzun dnemler i vardir. Bazi cemaatler (gruplar) hari, Protestanlar orucu reddederler. Bunlarda n Anglikan Kilisesi oru gnlerini tayin ve tesbit etmis; fakat takip ve tatbik edil ecek hkmleri orulunun vicdanina ve sorumluluguna birakmistir. Hiristiyanlikta orucun lkelere gre degisen hkm ve gelenekleri vardir. Bazilari yumurt a ve meyve yemekten kainir; bazilari yalniz kuru ekmek yer; bazilari da bunlarin hibirini yemez. Bazilari hayvan besinleri yemeyip nebat besinleri yiyerek orucu gere klestirir. [593]

bc- Hinduizmde Oru: Hinduizm'de nefis temizligi iin senenin belirli gnlerinde ve bayramlarda oru tutulur . Hinduizm mensuplarinin dua ve ibadetle geirdikleri zel gnleri vardir. Bu gnlerde og unluk yemek yemez, btn gece kutsal kitaplarini okuyarak ve tanriyi dsnerek vakit geir irler. Oru daha ok, ok sayida besini yememe seklindedir (bir nevi perhizdir). Bu ha l, btn Hinduist gruplarda yaygindir.

Bazi gnlerde yalniz kadinlar oru tutar ve "Tanrinin kadinlik sifatlarinin tecelligh i" olan tanriaya dua ederler. Bu gnlere, zel bir nem verildigi iin, "And" denilir. Bu gnler nefsi temizlemeye ayrilmis gnlerdir. Gayeleri de ruhan (manev), bir gida ile ruhu gidalandirmaktir. Brahmanlarda oru genis bir yer tutmakta ve uygulanmaktadir. Brahmanlar, hl mahall ay larin 11 ve 12'inci glerifide oru tutarlar. Bylece tuttuklari orucun sayisi, bu gele negi devam ettirenlere gre, 24 gne ulasmaktadir. [594]

bd- Caynizmde Oru: Caynistlerde oru genis bir yer tutar. Daha agir sartlar ve hkmler tasir. Caynistler arka arkaya 40 gn oru tutarlar. Bu oru, ok sayida besini yememe seklindedir. Caynis tler hakli bir sebep iin oruia intihan kabul ederler. Ayrica Caynistlerdeki "Ahims a Prensibi" yaygindir. Bu prensibe gre hibir canliya zarar vermeme bir ibadettir. [595]

be- Islm'da Oru ve Diger Dinlerdekilerle Bir Mukayese Orucun en belirli ve en zel sekline Islm'da rastlanmaktadir. Islm'daki orucun sartl ari, zamani ve hkmleri aiktir. Istisnalar bir tarafa, keyf bir durum sz konusu degildi r. Hikimsenin, hibir kurumun belirtilen hkmleri degistirme yetki ve selhiyeti yoktur. Kitap ve Snnetle tesbit edilmistir.

Islm disindaki dinler, oru gnlerini baslangi ve sonulariyla belirlememis, baglayici hk ler koyarak tam bir ibdet disiplini haline sokamamis; isi tamamen oluruna birakmi stir. Birok dinde insanlar, oru tutacaklari gnleri semekte, sayilarini tayin etmekte , tamamen veya kismen yeme ve imeden kesilme sekilerinden birini tercihte serbest birakilmistir. Bu din mensuplari bazi yiyecekleri birakmak ve bazilarini tercih etmekle emrolunmuslardir. Hint dinlerinde bu sekildeki uygulamalara rastlanmakta dir. Bu din mensuplarinin bazilari et, bazilari ateste piseni yememekte; bazilar i da yalniz bir ka esit yemekle veya tuzlu suyla yetinmektedir. Bu keyf durumlar orucun kiymet ve kuvvetini zayiflatmis; orutan bekleneni verememi stir. Orucun Istege birakilmasi insanlarin haddi asmalarina, orutan beklenen ahla k fayda ve fonksiyonlarin kaybolmasina sebep olmustur. Islm, btn ibadetlerde oldugu gibi, oruta da kkl bir yenilik ve tamamlama getirmistir. Islm, orucu belirli bir disiplin ve kurala baglamis; insanlarin keyf tasarrufundan ikarmis, fitrata en uygun, en kolay, manev faydalari en fazla iinde bulunduran, fe rt ve topluma en ok etkili bir hale sokmustur. Islm'in yaptigi yeniliklerden biri de; Yahudilikte matemin ve tarih felketlerin hat irasi olan orucu, ugursuz ve karanlik bir ereveden kurtarip iyimserligin hakim oldu gu aydinlik ve sevin verici, sonu bayramli bir devreye dnstrmesi ve umma smil kilmasid ir. Yahudi Kutsal Kitabinda oru nefsi alaltma, ona eziyet etme olarak yeralmis; mukm ol sun, misafir olsun orulunun hibir sey yapmayacagi belirtilmistir.[596]

Islm, btn lzumsuz kayit ve hkmleri kaldirarak orucu nefse iskence etmekten ve ceza olm aktan ikarmis; Allah'a yaklasma vesilesi olan bir ibdet kilmistir. Islm akil balig olan her Mslman iin, istisnalar bir yana.orucu mecbur kilmis; insanin gcnn disinda ka

, nefse eza verecek seylerle mkellef tutacak hkmler koymamis; sahurun geciktirilmesi ni mstahap saymis; sahura kalkmayi, iftarda acele etmeyi snnet kilmis; gece ve gndz uyumayi, istirahat etmeyi mubah addetmis; san'atla, ticaretle ve faydali islerle ugrasmayi serbest birakmistir. Islm disindaki dinlerin ogunda oru, gnes aylariyla h esap edildigi iin, belirli bir mevsimde donup kalmasini gerektirmis, matematik he saplara, astronomik bilgilere ve bir takvimin yapilmasina ihtiya hissettirmistir. Islm'da oru hille baglanmis, kameri aylar esas alinmis ve bundan dolayi en az 45 y il yasayan ihsan, her mevsimde oru tutmanin zevkini tadabilmistir. [597]

c- Zekt Islm'in bes sartindan biri olan zekt Kur'n'da genel olarak, namazla birlikte zikredi lir. Kelime olarak zekt; artma, ogalma, temizleme anlamina gelir. Terim olarak, Is lm'da nisaba mlik olan bir Mslmanin malinin belirli bir kismini fakirlere veya ihtiy a sahiplerine vermesidir.

Islm'daki zektin bir benzerine hibir dinde rastlanmaz. Zekatin hem ibdet olarak uhre v yn hem de sosyal ve iktisad bir sistem olarak dnyev bir yn vardir. Yahudi ve Hirist n Kutsal bitaplarinda Islm'daki zekt benzeri mecbur bir ibadet listemi bulmak zordu r. Ancak ahlk ve ruh ynelmelerden teye gemeyen genel mahiyette bazi tavsiyeler serpist irilmis olarak bulunur. Kimlere, hangi maldan ve ne kadar olduguna dair bir sey i karilamaz. Halbuki Islm'da Kur'n, Hads ve Fikih kitaplarinda aik olarak belirtilmist ir. Hiristiyanlar tarafindan hazirlanmis Fransizca bazi lgat ve ansiklopedilerde zekt karsiligi kelimeye ya rastlanmamakta veya "aumone legale: mecbur sadaka" keli mesi altinda sadece Islm'daki zekat ele alinmaktadir. Bazi arastiricilar; Yahudilerde zekt mallarinin Beyt-i Mukaddes'in zekt sandigina verildigini; 1/10'u veraset yoluyla haham olan Harun soyundan kabul edilen Levile re taksim edildigini; 1/60'i diger din makam sahiplerine ayrildigini ve ok az mikt ari da Beyt-i Mukaddes1! (Beyt-Ha-Miktas-Sleyman Mabedi) ziyarete gelenlerin agir lanmalarina harcandigini belirtmektedirler. Allah, Kur'n-i Kerm'de, Yahudiler'den Allah'tan baskasina ibadet etmeyeceklerine, a na babaya, yakinlara, yetimlere ve yoksullara iyilikte bulunacaklarina; Insanlar a iyi sz syleyeceklerine, namazi dosdogru kilip zekat vereceklerine dair sz aldigin i, ok azi hari, yz evirdiklerini beyan etmektedir (Bkz. Bakara, 83). Yahudiler, kendilerine vazifelerini hatirlatanlari, zerlerine farz kilinmis olan zekt ve sadakalarin verilmesini isteyenleri terslemis; bazen de kovmuslardir. All ah'a fakirlik isnad etmis, Allah'a "Zorla almak" sulamalarinda bulunmuslardir. "G erekten Allah fakirdir, biz zenginleriz" (Al-i Imrn 181); bazen de "Allah'in eli b aglidir" (Maide 64) demislerdir. Kur'n, Yahudi ve Hiristiyanlara bildirilen hkmleri n geregini de ortaya koymakta ve Mslmanlara su hususu hatirlatmaktadir: "Ey iman ed enler! Hahamlarin ve Rahiplerin ogu, insanlarin mallari batil sebeplerle yerler. ( Onlari) Allah yolundan men ederler. Altin ve gms yigip da Allah yolunda harcamayanl ari elem verici bir azab ile mjdele" (Tevbe 34). Yukarida belirtilen yetlerden; Yahudilere ve Hiristiyanlara zekt ve sadakanin emre dildigi, ancak onlarin buna uymadiklari yanasilmaktadir. Bugn Yahudilerde oldugu gibi Hiristiyanlarda da farz olan bir zekta aik olarak rast lamak mmkn degildir. Hiristiyan Kilisesi, oru gnlerinde, yemediklerini baskalariyla blsmeyi mensuplarina tavsiye etmekte ve bunu da herkesin vicdanina birakmaktadir. [598]

d- Hac Hac, genel olarak, din mecburiyet veya mucize elde etmek gayesiyle kutsal bir yer e dogru gereklestirilen yolculuktur. Tarihin her dneminde, byk saygi e rastlanmaktadir. Hac olayi, din kd olarak hac, vgl bir karakter vesilesi ve bir ibadet trenidir. dir. duyulan bu yerlere dogru yolculuk yapildiginin izin antropolojinin temel konularindan biridir. Din a tasimaktadir. Hac, bir kurtulus vasitasi, temizleme Haccin insan hayatinda ayri bir yeri ve nemi var

Hemen hemen her dinden Insanlarin gidip ziyaret ettigi "Mukaddes yerler" bulunmak tadir. Bu yerlerin ziyaret edilmesi tesvik edilmekte, bunun iin de bir takim sart lar ve hkmler konulmaktadir. Insan, daima ta'zim edecegi ve yaklasmak konusundaki istegini tatmin edecegi, as kini sndrebilecegi, arzularini yneltecegi ve gzyle grebilecegi bir sey aramaktadir. Ay ni sekilde gnahlarini af-fettirebilmek, hatalarini bagislattirabilmek iin uzun ve yorucu bir isi, mesguliyeti de arzulamaktadir. Bunun yaninda insan, her zaman, d in kardesleriyle ve manev baglarla bagli bulundugu kimselerle bir araya gelebilec egi byk toplantilara da ihtiya duymustur. Bundan dolayi tarihin her dneminde insanla r, Allah'a ve inandiklari kutsal varliklara ibadet etmek ve kurban kesmek iin byk t oplantilar yapmislardir. Zaten Allah, Hac Suresi 34. yette bunu syle belirtmektedi r. "Biz, her mmete, ibadet mahiyetinde kurban kesmeyi mesru kildik". Tarih eserler ve arkeolojik kazilar, gemis topluluklarda da bu esit toplanti ve iba detlerin bulundugunu gstermektedir. Tarih de ayni hususta bilgi sunmaktadir. Eski dinlerin toplanti ve ibadetlerinin tam olarak, nasil oldugunu, zamanini, hkmn ve k urallarini ortaya koymak olduka zordur. Bunun Iin ilh menseli dinlerdfen baslayarak dn yada mevcut olan dinlerdeki "Hac" ibadetine gz atmak uygun olacaktir. [599]

da- Yahudilikte Hac: Yahudilikte hac, Beyt-i Mukaddes'e (Bet ha Mikdas=Sleyman Mabedi) yapilmaktadir. Hac, Savvat (Gl Bayrami), Pesarv (Mayasiz ekmek, Fisih) ve Kipur (Kefaret, gnah ika rma) bayramlarinda yapilmaktadir. Bu hac; kkler, krler, kadinlar, akil ve beden hasta liklari olanlar hari, her Yahudiye farzdir. Yahudilik, ibadeti yerine getirecek he rkesin beraberinde Tanri'ya sunacagi bir takdime gtrmesini gerekli kilmistir. Kadin ve ocuklar hari tutulmus olmasina ragmen, birok kadin kocalari, ocuklar da ebe veynleri ile haccedebilmektedirler. Bu ziyarette byk sayida kurbanlar kesilmekte ve derileri de karsiliksiz olarak hacilarin hizmetinde bulunanlara verilmektedir.

Yahudi Kutsal Mabed'inin Romalilar tarafindan yakilip yikildiktan sonra (MS.- 70 ),. bir mddet oraya bagli ibadetler yapilamamis ve kurbanlar sunulamamistir. Mabed 'in yikilmasindan sonra geriye kalan Ba Duvari, "Aglama Duvari" (Hakotel ha-Mavra vi) olarak grlms ve ziyaret edilmistir. Selahaddin Eyyb'nin Kuds' fethetmesi ile Yahu er hac etme serbestligine kavusmus; 1492 yilinda Ispanya'dan Osmanli Imparatorlu guna siginan Yahudilerden hac iin Kuds'e gidenlerin sayisinda artislar olmustur. meshur ofan kral peygamber ve veli kimselerin kabirlerinin ziyaret edilmesi de y aygindir: Sion Dagi'nda Hz. Davud'un mezari, Karmel Dagi'nda Ilyas Magaralari, M eymonides'in mezari, Haham Meir ve Talmudik nemi olan diger yerler. Yahudiler, Sleyman Ma'beti'nin "Bati Duvan"nin karsisinda, 17 Temmuz aksamindan 1 9 Agustos'a kadar, 23 gn devamli toplanmakta ve bu ibadeti yerine getirmektedir.

Belirtilen bu yerlerin disinda Yahudilerin esitli lkelerde ziyaret ettikleri kabir ler ve mahall ziyaret yerleri de bulunmaktadir. [600]

db- Hiristiyanlikta Hac:

Hfrstiygtnlikta, Hz. Isa'nin-yasadigi ve hatiralarinin bulundugu yerler ile ilk Hi ristiyan azizlerinin mezarlari hac yerleridir. Hz. Isa'nin dogdugu Bethlehem (Be ytlahim) en byk saygi gren "hac" yerlerinden bfridir; 4sS*nin yasadigi yerler ile Ku ds'ten sonra Roma en ok ziyaret edifertferlerden olmustur. Kuds'ten sonra Roma'nin "hac" merkezi olmasi Petrus ve Pavlus'un mezarlarinin orada bulunmasindan kaynak lanmistir. Bu gelenek yerlesip yayginlastiktan sonra Roma'ya ziyaret hi eksik olm amistir. Hac gayesiyle Roma'ya bylece akin edilmesi "Btn yollar Romaya ikar" ataszne k nu olmustur. Gnmzde Hiristiyan hac yerlerinde bazi degisiklikler olmus, yeni yeni ve mahall ziyar et yerleri ortaya ikmistir. [601]

dc- Hinduizmde Hac: Hindistanda ziyaret edilen yedi kutsal yer bulunmaktadir. Hima-laya'nin yksek tep eleri, Ganj ve Jamna nehrinin kiyilari, Brindaban ve bilhassa iki bin tapinagin bulundugu Benares bunlardandir. Bu kutsal yerlere yapilan ziyaretler, "hac" sefe rleri Hindularin hayatinda nemli rol oynamaktadir. [602]

dd- Buddizm'de Hac: Sadik Budistler iin Budda'nin hayatinin getigi v hatiralarini tasiyan yerlerkutsal ziyaret yerleridir: Budistlerin hac yerleri sunlardir: 1- Budda'ntn Nepaj&eki dogum yeri olan Lumbini. 2- Budda'nin altinda ilhama kavustugu Bodhi agaciyla Bodh Gaya. 3- Budda'nin "nirvana"ya ulastiktan sonra ilk vaazini verdigi Benares yakinindaki Sarnath Geyik Parki. 4- Budda'nin ldg Uttar-prades sehri. Ganj da kutsal yerier-dendir. Ayrica Budda'nin kutsal esyalarinin bulundugu stupalar ziyaret yerleridir (Rivay ete gre 84.000 stupa vafdir). Ancak btn Budist gruplar "hacca" ayni nemi vermezler. Bunun yaninda her Budist memlekette kutsal hac yerleri bulunmaktadir. Mesel Tibet te: Lhosa, Samye, Gaden, Tashilimpo, Sera. Bugn Hindistanda ise su yerlerdir: Ben ares yakininda Sarnath, Modh-Gaya, Ajanta, Sanehi ve eski Stupalar. Bu yerler, Bu dda'ya ait tapinmada nemli bir yer tutar. Bu kutsal yerlerde bayramlar yapilir, panayirlar kurulur. [603]

de- Caynizm'de Hac: Ziyaret edilen ok yer bulunmaktadir. Hindistanda Buddizm, Caynizm ve Hinduizm'de mabetler ve mukaddes yerler oktur. Ora larin byk serefe ve zel kutsalliga sahip olduguna inanilmaktadir. Din nderlerin orala rda hakkata ulastigi, bazi ilhlarin oralarda zel olarak tecell ettigi inanci bulunma ktadir. Bu yerlerde din havaya brnen bayramlar ve panayirlar yapilmaktadir. Kutsal yerlerin byk ogunlugu Ganj nehri kiyisinda bulundugundan, Ganj nehrinde yikanmanin da byk bir fazilet sayildigidan kalabaliklar halinde buralarda toplanilmaktadir. Bu toplanti larin bazisi senede bir, bazisi birka defa ve bazisi da, Ganj'la Jamna nehrinin b irlestigi yerde oldugu gibi, oniki yilda bir yapilmaktadir. [604]

df- Islm'da Hac ve Degerlendirme: Islm'da hac, Mekke'ye yapilmaktadir. Haccedilmege en lyik yer de Beytuilah'dir (K'b e). Orada aik yetler vardir. Burasi ilh menseli dinde de kabul edilen Hz. Ibrahim'in hatirasini tasimaktadir. Bunun disinda, Mslman tarafindan mukaddes kabul edilip zi yaret edilen Medne, Kuds gibi yerler de vardir; ancak bunlar haccin rknlerinden degi ldir. Islm; hayalde mcerretligi, dsncede yceligi, irade ve niyette temizligi, amel ve tatbi katta ihlasi, Allah'dan baskasi iie alkayi kesmeyi isteyen bir dindir. Diger din mensuplarinda oldugu gibi, Yahudi ve Hiristiyanlar hac ve ziyarette as iri gitmislerdir. Ziyaret yerlerine verdikleri nem, oralari takdis etmeleri, bu y erlerin ugrunda katettikleri uzun ve mesakatli yolculuklar, onlarin duygu ve dsncel erine hkim olmus, takdis ve ta'zimde haddi asip sirke dsms ve Allah'tan baskalarina tapmalarina yol amistir. Hz. Muhammed, bu gibi asin davranis ve detlere karsi tep ki gstermis, byle detlerin mmetine sirayet etmesinden endise duymus; kendi kabrinin her trl sirk ve tapinmadan uzak kalmasi iin gayret gstermistir. Bu endiseler son has taliginda bile onu mesgul etmistir. Buna sebep de; Yahudi ve Hiristiyanlardak i mezar ve trbelere tapinma fitnesinden mmetini korumak istemesidir. Hz. Muhammed; Yahudi ve Hiristiyanlarin peygamberlerinin, azizlerinin mezarlarini secde yeri yaptiklarini belirterek, kendi kabirinin tapilan bir yer yapilmamasi ni istemistir (Bkz. Buhari, Tecrid-i-Sarh Tercmesi, Ank. 1972, 11/367-381). [605]

2- DINLERDE MABED Kur'n'in temiz elbiselerle girilmesini istedigi Mabed, genel olarak bir ulhyete, yce bir varliga saygi gstermek iin yapilmis nemli yapidir. zel olarak, Mabed, Allah'a k arsi kulluk grevini yerine getirmek iin insanlarin biraraya geldikleri yerdir. Din deyince, akla o dine inanan insanlarin yerine getirecegi grevler ve bu grevler in if edilecegi mabedler gelmektedir. Her din, insanlarin biraraya gelip ibadet e decekleri, kendi aralarinda toplanabilecekleri yer mes'elesini ortaya ikarmistir. Hemen hemen btn dinler, ilk ortaya ikip yayilmaya basladigi siralarda, belirli bir toplanti yerine sahip olmamistir. Biraraya gelmeler inananlardan birinin evinde veya msait bir yerde olmustur. Zamanla mensuplarin sayisinda artis Olunca, umma smi

l yerler ortaya ikmistir. Yeryznde ilk "mabed"in Hz. Adem ile basladigi ileri srlmekte; Kur'n, bu yerin "Allah' in evi" Kabe oldugunu belirtmektedir[606]. Dnyada meshur olan, btn peygamberlerce hrm et .gren bu makam, Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail ile yceltilmis[607]; ^onunda putlardan tamamen temizlenerek asil gayesine hizmet etmesi Hz. Muham-med ile gereklesmisti r. Yahudi Kutsal Kitabi'nda (Tanah), Allah'in Hz. Ibrahim'e, Hz. Ya'kub'a Allah iin bir mezbah yapmayi emrettigi; onlarin da bu emri yerine getirdikleri[608]; Hz. Y akub'un yaptigi yerin admi^el Beyte!" koydugu[609]; Tanrinin evinin istenilen se kilde bir "Mabed" olarak Hz. Sleyman tarafindan gereklestirildigi[610] grlmektedir. Kur'n'da, Ka'benin yceligi, fazileti ve haccedilmesi disinda bir bilgiye rastlanma maktadir. Fakat Tanah'ta, Sleyman Mabedi'nin (Bet ha-Mikdas) yapilisi, eni, boyu, yksekligi ve diger teferruat yeralmaktadir. Kutsal iki kitapla belirtilen bu mab edler, sonrakilere model .olmustir. O dinin mensuplari arttika mabedler de ogalmis tir. Yeryzndeki mabedleri iki kisma ayirabiliriz: 1- Allah tarafindti yapilmasi emredilen mabedler (Ka'be ve Yahudi Kutsal Kitabi'n dki bilgilere gre Sleyman Mabedi). 2- Sonradan ortaya ikan mabedler. Her dinin veya her toplumun kendine mahsus ibdet yerleri, mabedleri vardir. Her ma bed; o dinin muhtevasina gre sekillenmekte; y asl grevin i/yani "Allah'in evi" vazif esini if etmekte; ya bir toplanma yerV'Tanfinin bulundugu yer" fonksiyonunu icra etmekte; ya da sadece din liderlerin heykellerinin bulundugu yer, "putevi" hviyetin i' tasimaktadir,. Asagida bugn yeryznde mevcut olan dinlerden bazilarindaki mbedlertiakkmda bilgi veri lecektir. [611]

a- Islm'da Mabed (Mescit, Cami) Islrn'Ja ibadet yeri cami veya mesciddir. Cami, "bir yere toplayici, ye bir araya. getirici" anlamindadir. Islm'da cami ile esanlamda on, mescid,;,,"dik,durmak, egi lmek, bas egmek, alni yere koymak" gibi, ajarnjara, gelen, bir mekn ismidir. Mescit kelimesi, Kur'n'da, "Mescidu'l Haram"[612], "Mescidim Aksa" Iin1 kullanilmi stir[613]. Islm'dan nce mukaddes bir trbe'de Taniya adanmis ve iinde Tann'ya dua edi len ibadet yerleri de "rhe-cid" ile ifade edilmistir. Su yette umm anlamda kullanilm istir: "Allah insanlarin bir kismini diger bir kismiyla savmamis olsaydi herhald e manastirlar, kiliseler, havralar ve iinde Allah ismi oka anilan mescidler yikilip yok olurdu..." (Hac, 40). Mekke'de, ilk Mslman cemaatin huss bir ibadet yeri yoktur. Peygamber, Ali ve en eski arkadaslariyle birlikte, Mekke'nin dar sokaklarinda, gizlice namaz kilmaktaydi. Hz. Muhammed, umumiyetle bazen Ka'be civarinda, bazen kendi evinde, tek basina n amaz kilmistir. Islm hkmler, esas olarak, bir her yer birdir ve namaz vasitasi e mmkndr; Hz. Muhammed, btn a Namaz zamani geldiginde namazin istir.[614]

ibdetghin mevcudiyetini" zarur kilmistir. Allah nazarind ile Allah'in huzurunda secdeye varmak her yerd dnyayi bir mescid olarak tanidigini belirtmis; bunun yanin kilinmasini ve .-.bi mescidde kilinmasini istem

Mescid, daha baslangita, cemaat halinde ibadt iin kullanilmistir. Cemaat arttika mesc id, cemaatin din ve siyas merkezi haline gelmistir. Cami, m'minlerin, namaz kilmak ii n, peygamberlerin etrafinda toplandiklari yer olmustur. Peygamber orada, M'minler i Allah'a itaate davet etmis, Mslmanlarin din ve siyas meselelerini halletmistir. Islm'da ibadet yeri mescid ile baslamistir (Mescid-i Nebev, Kba Mescidi). Medne Mesc idi, Islm'daki camilerin umm sekline rnek olmus; ibadet yeri vasfi agirlik kazanmist ir. Bu ilk mescidler, Mslmanlarin ogaldigi, Islm'in yayildigi yerlerde, yenileriyle takviye edilmis ve byk camiler ortaya ikmistir. Bu camiler, Islm'in isareti ve o blge nin Mslman oldugunun delili olmustur. Mslman olan toplum, Islmi duygusunu camilere yan sitmis; islemeleriyle, yapi tarzlariyla oha verdigi nemi gstermis; fethettigi yerl erde camileri vcuda getirmistir. Zamanla millet, mabedlerle bir ve ayni sayilir ha le gelmistir. Byle niabedlerin insasi din sevap vesilesi olmus ve hayirda yaris ba slamistir. Hatta Trk sairlerinin, dsnrlerinin siirlerine, mill marslarina konu olmust ur. Yahya Kemal, "Sleymaniyte'de Bayram Sabahi" siirinde; "Ulu mbed, seni ancak bu sabah anliyorum; Ben de bir varisin olmakla bugn magrurum"; Mehmet Akif Ersoy da, "Degmesin ma'bedimin ggsne nmahrem eli Bu ezanlar ki sahadetleri dinin temeli" diyerek mabede verilen nemi en iyi sekild e gstermislerdir. [615]

b- Yahudilerde Mabed Yahudi'lerde mabed nemli bir yere sahiptir. Mabed, Yahudilerin din merkezi olmustu r. Yillarca kendilerini mabedle bir ve ayni gren Yahudiler, Babil Srgn (M.. 586) dns bedi" yeniden yapmis ve M.S. 70'de yakilip yikilip yok edilmesinden sonra, hep o nun hayaliyle, onu yeniden ihya etmenin lks ile yasamislardir. Bu mabed Yahudilerin gnlnde taht kurmustur. Yahudiler, Beyt-ha Mikcfas denilen Sleyman Mabedine bagli o larak yaptiklari ibadetleri (Kurban gibi) bir mddet yapamamislardir. Sonralari bu mabed rnek alinarak, gittikleri yerlerde, ibadet yeri olarak "Beyt-ha-Knesset" ( Sinagog, havra) vcuda getirmislerdir. , Yahudilerin toplanma yeridir. Kuds Mabedi'nden uzakta kaldiklari srece, ibadetle rini yerine getirecekleri, Ahit Sandigini muhafaza edecekleri yer olarak byk mabed modeli sinagoglar insa etmislerdir. Buralarda, ibadetler, dualar yerine getiril mekte ve kutsal kitap okunmaktadir. Mabedler, Yahudilikte, Ahd-i Atik'in (Tanah) sem-bojpj "Israil'in gerek tanrisi", Tanrinin grnmez varligin bulundugu yerciir, T anrinin evidir. Yahudiler iin Sleyman Mabedinde, bir Tanri ile bir ma'bed ayni vgde birlesmistir. He r yil ok sayida Yahudi, Sleyman Mabedi'ni ziyaret etmekte; mecbur dualarini yerine getirmektedir. Bati Duvari (Aglama Duvari) nnde geleneklerini srdrmektedir. ;; Sinagog (Beyt-ha Knesset), ibadet yapilmasi, kutsal kitaplarin okunmasi ve di n emirlerin grenilmesi iin Yahudi cemaatinin toplandigi yapiyi ifade eder. Toplanmal ar, Sabbat gn ve gnde defa olur. Bu sinagoglarda yapilan ibadetlerde kurbanlar yer a lmaz. Kurbanlar ancak Kudsteki Sleyman Mabedinde icra edilebilir. 1- "Sinagogda, Tevrat zel bir dolapta saklanir, trende okunur ve dua edilir. Sinag

ogdaki tren son derece sadedir. 12 yasini bir ay gemis 10 erkekle sinagogda ibadet yapilir. Kadinlar ibadete katilamaz $e erkeklerle bir arada olamazlar. Kadinlar in yeri ya arkada ya perde yJBya kafesle kapatilmis yan taraflardadir. Bugn din, Yahudilerin tek devleti olan Israil'in temelidir. Israil, bir bakima din devletti r. Hastanelerde, her yapilan mahallede muhakkak bir mabed (Bet-Ha-Knesset) vardi r. Her niversitenin de bir mabedi bulunmaktadir. Islmdaki cami disiplini Yahudi mabedlerinde yoktur. Halk sohbet iin de buraya gelm ektedir. [616]

c- Hiristiyanlikta Mabed Hiristiyanlarin ibadet yerlerine, mabedlere Kilise denilir. Kilise, Tanri'nin ev i kabul edilir. Kilise, meclis veya cemaat anlamina gelmektedir. Hiristiyanlikta Kilise'nin fonksiyonu diger ibadet yerlerinden farklidir. Kilise'nin hem bina he m de teskilat anlami var. Bina olarak, Hiristiyanlarin ibadet ettigi yeri kasdet tigi gibi, teskilat olarak, "Ruhban sinifini" da ifade etmektedir. Kilise, Isa'n in manev vekili kabul'edilmektedir. Katolik, Ortodoks, Anglikan gibi kiliseler var dir. Kiliseler arasinda yapilan ibadetlerde bazi farklar bulunmaktadir. Sabah, a ksam ve pazar gnleri ibadet kiliselerde yapilmaktadir. Mabed, "Kominyon yini", tev be ve benzeri ibadetlerin yapildigi yerdir. Hiristiyanlikta da ilk zamanlar bir mabed yoktur. Ibadej, evieri msait olanlarin evlerinde veya katakomp denilen yeralti mabedlerinde yapilirken, daha sonra muht esem kiliseler ortaya ikmistir. Hiristiyanlar mill kltrlerinin temelinin kiliselerde atildigini kabul ederler. Kilise, hem milletin hem de dinin odak noktasidir. [6 17]

d- Hinduizmde Mabed Hinduizmde ibadet her yerde yapilabilir anlayisi olmakla beraber, mabed de vardir. Mabedlerde ibadet, evdekinin biraz gelismis seklidir. Mabedleri n yillik senlikleri vardir. Bu senliklerde putlar arabalarla ekilerek, irmaklara gtrlr, yikanir. Tapinaksiz ky yoktur. Kasaba ve sehirlerde byk mabedler vardir. Bu mabedlerin yanin da, kutsal yikanmaya elverisli, havuz bulunmaktadir. [618]

e- Buddizmde Mabed Buddizmde mabed, putevi anlaminda "pagoda" kelimesiyle belirtilir. Pagodalarda B udda'nin heykelleri bulunur. Pagoda'ya giren bir Buddist, Budda'nin heykejine ta 'zimde buiunur; ona iek ve tts sunar. [619]

f- Caynizmde Mabed

Caynist Mabedlerinde heykeller bulunmaktadir (Tirtankaralar). Bji heykeller nnde i lhiler sylenir, onlara meyve ve sebze sunulur; nlerine lamba ve ttsler konulur. Bu he ykeller yikanir, yaglanir ve ieklerle sslenir. Mabeerde ki ibadetler rahipler taraf indan degil, halk tarafindan idare edilir. [620]

g- Sihizmde Mabed Sihlerde din ve itima faaliyetlerin merkezi Amritsar Altir Mabe-di'dir. Kutsal kitap lari bu mabedde muhafaza edilir. Buraya "haci" olmak iin gidilir. Bunun yaninda g urdvvara denilen mahall mabedleri de vardir. Bunlar, sihlerin hayatinda nemli rol oynar. Gurdvvara'da yapilan ibadet, Kutsal Kitaptan pasajlarin okunmasindan ibar ettir. Buraya giren bir Sih, hemen Kutsal Kitab'a kadar ilerler, alnini yere daya r ve bir takdimede bulunur. Cemaat, sihlerin gemis sikintilarini dile getiren ve m uzaffer olmasini isteyen dualari beraber okur. [621]

h- Sintoizmde Mabed Japoya'da 100.000 civarinda Ma'bed bulunmaktadir. Bunlarin en nemlisi Ise'deki Am aterasu adina yapilmis olanidir. Mabedlerde genellikle ayna, kili, mcevherli ta ve Amaterasu'nun heykeli bulunur. Ma'bedler tanrilarin mekni olarak grlr. Ma'bedlerde ib adet edenlere ayrilmis salonlar vardir. Tanrilara tapinma, dua okumak, pirin ve p irin sarabi sunmakla olur. Mabed islerini rahipler idare eder. Islmdaki ma'bed disiplini ve ma'bedi "Allah'in evi" kabul edip saygi gsterme anlay isi hi bir dinde yoktur. Yahudilerde ma'bed, sohbet yeridir. Ibadette bir disiplin sz konusu degildir. Hiristiyanlarda da kiliseler bir toplanti, papazla cemaat ar asinda konusmalarin cereyan ettigi; diger dinlerde de genelde tanri heykellerine hizmet sunma yeri. [622]

-------------------------------------------------------------------------------[1] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1-3. [2] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 4-5. [3] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1. [4] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1. [5] Bkz. Bakara 282; Nisa 11-12: (Ey inananlar ! Birbirinize belirli bir sre iin, borlandiginizda; onu hemen yaziniz).

[6] Bkz. Fetih 28; Saff 9; Tevbe 29-33 [7] Bkz. En'am 161; Rum 43; Tevbe 36; Yusuf 40 [8] Bkz. Nur 2; Nasr 2 [9] Bu konuda bkz. Tevbe 29, 33; Gfir 26; l-i Imrn 19, 85; Enfl 39; Nasr 1 -3. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1-4. [10] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 4-5 . [11] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5. [12] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5-7 . [13] Seyyid Serif Crcn, Ta'rift, Istanbul H. 1253, 72 [14] Abdusselm el-Ekn, Cevheret't-Tevhid Serhi [15] Muhammed Ali el-Frk et-Tahnev, Kessfu Istilhti'l-Fnn, Kahire 1963, M/305 [16] Bkz. H. Akseki, Islm, Istanbul 1943, 1-16 [17] Gazl, Ihyu Uimi'd-Din, Misir 1967, IV/53 [18] Eimaiili Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Ab durrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 8. [19] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 9-1 0. [20] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 10. [21] Bkz. J. Wach, Sociology of Religion, Chicago 1951, 130; Paris 1951, 130; G. Mensching, Sociologie Religieuse, Paris 1951, 10-21; A. Schimmel, Dinler Tarihi ne Giris, Ankara 1955, 3 [22] Dinlerin esitli sekilde tasnifleri iin ayrica bkz. M. SemseddIn (Gnaltay), Tar ih-i Edyan, Istanbul 1338 (1922), 26-36. [23] Bkz. Ibn Hazm, "Kitbu'l-Fasl fi'l-Milel Ve'l-Ehvi Ve'n-Nihal" ve Sehristan, "e l-Milel ve'n-Nihal". Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, A nkara, 2002: 10-11. [24] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1112. [25] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1215. [26] Sehristan, el Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, 1/11. [27] Ebu'l Hasen Ali El-Hasen en-Nedv, el-Erknu'l-Erbe, Beyrut 1968, 8 [28] Bkz. Aydin Taneri, Trk Devlet Gelenegi, Ankara 1981, 194. (Biz, Kemal Edip Kr koglu tarafindan hazirlanmis "Sley-maniye Vakfiyesi" Ankara 1962 isimli eserde Dinl er Tarihi ile ilgili sartlari bulamadik).

[29] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 1518. [30] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 18. [31] Bunlarin disinda da Islm Dnyasi'nda bazi alismalar ve bu sahayla ilgilenenler o lmustur. Bunlardan bazilari iin bkz. M. Semseddin, Tarih-i Edyan, 13-18 [32] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 2021. [33] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 2122. [34] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 2326. [35] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 2734. [36] Tn Sresi 4 [37] Rum Sresi 30 [38] Ftir Sresi 24 [39] Nahl Sresi 36 [40] Isr Sresi 15 [41] Ra'd Sresi 7 [42] Nisa Suresi 164-165. Peygamberlerin sayisi konusunda esitli rivayetler va rdir. Bunlardan en yaygin olani 124.000 peygamber geldigini aiklayan hadistir. Ah med b. Hanbel'in "Msned"inde Eb Umme'den rivayet edilen bu hadis syledir: "Enbiynin s ayisi 124.000'dir. Bunlarin iinden 315'! resul'dur". [43] "Nuh'a, ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiglmiz, Ibrahim'e, ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, torunlarina, Isa'ya, Eyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Sleyman'a vah yettlgimlz gibi, sana da vahyettik" (Nisa 163). Ayrica bkz. Bakara 136. [44] "Kendilerine apaik anlatabilsin diye her peygamberi kendi kavminin dili ile gnderdik" (Ibrahim 4). [45] "Allah katinda din, Islm'dir" (Al-I Imrn 19) [46] Bkz. Ahzab 40 [47] Bkz. Mlde 46-48 [48] Hz. Musa, kavmine syle demisti: "Ey kavmim, eger siz gerekten Allah'a Iman et tiyseniz. O'na ihlas Ile teslim olmus Mslmanlarsaniz, artik ancak O'na gvenin, daya nin" (Yunus 84). Havariler de Hz. Isa'ya syle demislerdi: "Biz Allah'in yardimcil ariyiz. Allah'a inandik. O'na teslim oldugumuza sahit ol" (AH Imrn 52). (Ehf-i Ki taptan bir grup, Kur'n-i Kerm isittikleri zaman) "Buna inandik. Sphesiz ki bu, Rabb imizden gelen bir haktir. Hakikat biz, daha nceden mslman olmus kimseleriz" (Kasas 53). [49] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 35-

38. [50] Bkz. Bakara 30 [51] Bkz. Ahzb 72; Hasr 21 [52] Bkz. Buhr, Ceniz, Bab 92; Tecrd-i Sarh Tercemesi, IV/ 529 [53] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 3839. [54] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 3942. [55] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 4243. [56] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 4546. [57] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 47. [58] Tabu kelimesinin, "Taptiklari" anlaminda Trke Tabgu'dan geldigi ileri srlmekted ir (Bkz. Refik zdek, Trklerin Altin Kitabi, Tercman Yay. Istanbul 1990, I/9). [59] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 4752. [60] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5253. [61] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5355. [62] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5556. [63] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 57. [64] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5759. [65] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 5961. [66] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 61. [67] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 6263.

[68] Bkz. Robert Ernest Hume, Ilham Hazinesi, Redhouse Yayinevi, Istanbul 1968, s. 7,8,20,26,56 Konfyslk ile ilgili bilgilerin ogu iin bkz. Konfys, Konusmalar, e erdim, Ankara 1974. [69] Faruk K. Timurtas, "Bozulan Trkemiz", 2 Subat 1979, Tercman Gazetesi, sf. 2. [70] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 6367. [71] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 67.

[72] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 6768. [73] Taoizm'in Prensipleri basligi altinda verilen bilgilerde temel kaynak; Laotzu, Taoizm, ev. Muhaddere Nabi zerdim, Ankara 1978 adli eser olmustur. [74] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 6872. [75] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 7274. [76] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 74. [77] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 7576. [78] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 76. [79] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 7678.

[80] Bahaeddin gel, Trk Kltr Tarihine Giris.Ankara 1978, 1/57-61; B. gel, Trk Kltrn me aglari, Anka-ra1979, 311-312. [81] Bkz. Mircea Eliade, Traite d'Histoire des Religions, Paris-1975, MI/ 65 ve Trkler'deki Gk Tanri hanci iin ayrica 62 66. sahifeler arasi ve M. Eliade, Histoire des Croyonces et des Ideas Religieuses, Paris 1984 111/10-13. [82] Bkz. Oguz Destani, Haz. Zeki Velid Togan, (Istanbul 1982 (2. Baski). [83] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 7881.

[84] Trkler, savaslarda "Allah Allah" diye dsmanlarina hcum edip son nefeslerinde " Allah" diyerek gz kapamak, Allah lafzina Esm-i Hsn iinde Ism-i Azam olarak hrmet gste zikretmekle beraber, yeri geldike "Tanri dostu", "Tanri buyrugu", "Tanri Misafiri " de demislerdir. Mevlid'de "Birdir Allah, O'ndan artik Tanri yok" denilir. Kur'n-i Kerim'de Yce Allah, kendisi iin genellikle Allah, kendinden gayri tapinma k onusu edilmis seyler iin "ilh" kelimesini kullanir. (Mesela; L ilahe illallah:Aliah' tan baska Tanri yoktur). Allah lafzi, Ism-i Azam'dir. Allah'in Esm-i Hsn'si vardir. Bununla beraber Allah'in kendisi iin "Ilh" kelimesini kullandigi da olmustur : "I lhukm ilhun vahidun : Ilhiniz bir tek Ilh'dir (tanri)" (Bakara, 163; Nahl, 22 vd).

Allah kelimesinin ogulu yoktur. Ilh kelimesinin ogulu "lihe"dir. Eger sadece Allah k elimesi kullanilabilir, Tanri (ilh) kelimesini kullanmayalim denilirse bu, hem Ku r'an'in tarzina uymaz, hem de bazi mahzurlar ortaya ikarir. Mesela bir mtercimin ev irdigi romanin basligi "Allah'lar Susamisti" seklindedir. Allah kelimesi ogul olm adigindan, burada Tanri kelimesinin kullanilmasi gerekeceginden mtercim hatalidir . Ancak mtercimin yaptigi bu hata, Allah'in da, Tanri'nin da dilimizdeki yerini gs termesi bakimindan dsndrcdr. Dolayisiyla Allah iin Tanri kelimesini kullanmakta bir ma zur grmediklerinden atalarimiz, her iki kelimeyi de kullanmislar; onlari yanyana yrtmsler, karsi karsiya getirmemislerdir. [85] Bkz. gel, Trk Kltr Tarihine Giris, 1/61 [86] Ismail Hami Danismend, Trk Irki Niin Mslman Oldu, Konya 1978 (2. baski), 79-82

[87] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 8187. [88] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 8893. [89] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 9394. [90] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 9496. [91] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 9697. [92] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 9799. [93] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 99100. [94] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 100 . [95] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 100 -101. [96] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 101 -102. [97] Yasar Kutluay, Islm ve Yahudi Mezhepleri, (Ankara 1965), 218; A. Yasar Ocak, "Bektasi Menakipnamelerinde Tenash", II. Milletlerarasi Folklor Kongresi Bildi rileri, (Ankara 1982), IV/397-408; A. Schimmei, Dinler Tarihine Giris, (Ankara 19 55), 252. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002 : 102-103. [98] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 103 . [99] Hindistan'da bazen camiye girmis bir kutsal inegin ikarilmasi bile Mslmanlar la Hindular arasinda byk olaylara yolamaktadir. Hindistan'da 250 milyon kut sal inek oldugu belirtiliyor. Bu ineklerin kesilmesi haberi, Hindularin kendi ar alarinda da Sinlerle de olaylara sebep olmaktadir. Hint ynetimi, yillardir inegi asil konumuna getirmek iin ugrasiyor; fakat basarili olamiyor. Inegi, Hintlilerin anasi gibi grmeyi devam ettiren tarikatlar vardir. [100] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 10 3-106. [101] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 10 6-107. [102] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 10 7-108. [103] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 10 8-109. [104] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 0.

[105] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 1. [106] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 1-113. [107] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 3. [108] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 3-117. [109] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 7-118. [110] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 8. [111] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 8-119. [112] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 11 9-120. [113] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 12 0-122.

[114] Hz. Muhammed'in dogdugu gn, dogum mucizesi olarak, Kisra'nin Sarayinda ondrt stun yikilmis, Mecslerin o gne kadar snmeyen kutsal atesi snms ve Sv Gl kurumust l, Asr-i Saadet, Ter. . Riza Dogrul, Istanbul 1977, 1/125). [115] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 12 2-125. [116] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 12 5-127. [117] Sabilik konusunda basvurdugumuz ve yararlandigimiz ana kaynak Sinasi Gndz'n "S on Gnostikler Sabiler, Inan Esaslari ve Ibadetleri" (Ankara 1995) adli eseri olmus tur. [118] Bkz. Bakara Sresi, 62; Maide Sresi, 69; Hac Sresi, 17. [119] Krs. Iin bkz. Maide Sresi, 69. [120] Bkz. Remzi Kaya, Kur'an-i Kerim'e Gre Ehl-i Kitap ve Islam, Ankara 1994, 17 8, 190-192, 202-203. [121] Sinasi Gndz, Son Gnostikler Sabiler, Ankara 1995, 1. [122] Bkz. Ismail Cerrahoglu, "Kur'an-i Kerim ve Sabiler", A.. Ilahiyat Faklte si Dergisi (IFD), Ankara 1962, X/103-104. [123] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 12 7-129. [124] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 12 9-131.

[125] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 13 1-137. [126] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 13 7. [127] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 13 7-139. [128] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 13 9-140. [129] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 0. [130] Birun'nin "el-Kanun" adli kitabinda Sabiler'cle esit oru oldugundan bahsettigi kaydedilmektedir. (Bkz. Gnay Tmer, Birun'ye Gre Dinler ve Islm Dini, Ankara 1975, 128 ). [131] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 1. [132] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 1-142. [133] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 2-143. [134] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 6-147. [135] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 7-148. [136] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 14 8-150. [137] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 0-152. [138] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 2-154. [139] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 4-155. [140] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 5-156. [141] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 6-157. [142] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 15 8. [143] Bkz. Muhammed Hamidullah, Islm Peygamberi, ev. Salih Tug, Istanbul 1980, 1/7 00-701.

[144] Bkz. Sd, 48; Enbiy, 85. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayi lari, Ankara, 2002: 159-160.

[145] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 16 0-163. [146] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 16 3-165. [147] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 16 5-168. [148] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 16 8-170. [149] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 0-171. [150] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 2. [151] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 2-176. [152] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 6-177. [153] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 7-179. [154] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 17 6-180. [155] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 18 0-185. [156] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 18 5-187. [157] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 18 7-188. [158] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 18 8-190. [159] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 19 1-192. [160] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 19 2-194. [161] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 19 4-195. [162] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 19 5. [163] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 19 5-201. [164] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 20 1-202.

[165] Tevbe 29, 33; Fetih 28; Saff. 9. [166] Tevbe 33; Fetih 28; Saff. 9. [167] Tevbe 33; Saff. 9. [168] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 20 3-204. [169] Sayilar XXIII:9 [170] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 20 4-205. [171] Bkz. Ebu'l Feth Muhammed b. Abdilkerim es-Sehristan, el Milel ve'n-Nihal, 1 /210 [172] Bkz. Tekvin IX: 22-27, XII: 5-6, XVII: 6-8, XLII: 29-32 [173] Tekvin XXXII: 28, XXXV: 9-15; Hosea XII: 4-5 [174] The Universal Jevvish Encyc. V/613. Bu lakabin aslinda Tanri mcadele eden anlamina geldigi dsnlebilir. [175] Taber, Trhu't-Taber, I/320 [176] ikis III: 16 [177] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 20 5-207. [178] Tekvin XI : 27-30 [179] Tekvin XII : 11-20 [180] Bkz. Tekvin XIII-XIV. Bap. [181] Tekvin XV-XVI. Babp [182] Tekvin XVII: 1-8 [183] Tekvin XVII: 19-27, XXI-XXII. Bap. [184] Islm'da ise Hz. Ismail [185] Tekvin XXII: 1-20 [186] Tekvin XXV: 8-11 [187] Abram'in ayni davranisini karsilastirmak iin bkz. Tekvin XII: 10-20, XVI: 6 -12. [188] Tekvin XXVIII: 13-15. [189] Tekvin XXXIX: 20 [190] Tekvin XLI: 40 [191] Bkz. Tekvin X L III. Bap yolunda

[192] ikis I: 12-13 [193] Bkz. ikis VH-XL. Bap; Yesu I-XXIV. Bap. [194] Bkz. Hkimler ve Krallar. [195] Bkz. II. Samuel V-IX. Bap [196] Bkz. I. Krallar V-IX Bap. [197] I. Krallar XI-XII. Baplar vd. [198] Bkz. Daniel, Ezra, Ester [199] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 20 7-212. [200] Al-i Imrn 33-34; Meryem 58-59 [201] Al-i Imrn 67, 95; Meryem 43-47. [202] Nisa 125 [203] Hud 75; Tevbe 114; Meryem 41: Buhr, Tecrd-i Sarh Tere. XV/107. [204] Bakara 124. [205] A'l19. [206] En'am 75 [207] En'am 74-80; Enbiya 58-67; Saffat 85-95; Meryem 44; An-kebut 17, Suar 70-82 . [208] Suar 79-82 [209] Ankebut 24; Enbiya 70; Saffat 93. [210] Bkz. Bakara 260; En'am 76-79; Saffat 85-94; Enbiya 58-65. [211] Enbiy 73. [212] Saffat 100-101. [213] Ibrahim 39. [214] Safft 102-107. [215] Safft 101; Meryem 54-55; Enbiy 85; Sd 48; Bakara 156; l-i Imrn 84; Nisa 163. [216] Enbiy 72; Enam 84; Safft 113; Sd 45-47. [217] Zriyt 29-30; Hd 72-73; Meryem 49; Safft 112; En'm 84-87. [218] Nisa 163; Hud71. [219] Bakara 136; l-i Imran 84; Nisa 163; Hud 71. [220] Yusuf 4-8, 15,21-24; Enam 84; M'min 34.

[221] Yusuf 4. [222] Yusuf 5. [223] Yusuf 6. [224] Yusuf 7-100 [225] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 21 2-215. [226] ikis 1:8-22; 11.1-7. [227] ikis 11:11-17. [228] ikis III: 1-13. [229] ikis VII: 9-12; XII: 12-14; XIV: 21-31. [230] ikis XVI-XIX. Bap. [231] Tesniye XXXIV: 1-12. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinl ari, Ankara, 2002: 215-217. [232] ikis XX: 1-17; Tesniye V: 6-21. [233] Kur'an'da "Oniki Emir" seklinde yer almaktadir (Krs. iin bkz. En'am, 151-15 2; Isra, 22-39). [234] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 21 7-218. [235] Bakara 49-50; Kasas 4. [236] Kasas 7-14 [237] Kasas 15-22. [238] Tana 10-20; Kasas 29-32. [239] A'rf 103-105; Suar 18-28. [240] A'rf 106-126. [241] Mmin 26-34; Suar 52-67; Yunus 90-92. [242] A'rf 138-141, 160 [243] A'rf 142-145; Th 83-97; Bakara 54. [244] Mide 26. Ayrica bkz. Maide, 20-26. [245] Bkz. Bakara 47-52, 61, 83-85. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Oc ak Yayinlari, Ankara, 2002: 218-221. [246] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 22 1. [247] Yahudiler; I ve IL Samuel'i, I ve II. Krallar1!, Ezra ve Nehemya'yi, I

ve II. Tarihler'i birlestirirler. [248] Bkz. Ibrani Din Bilgisi (zetler), Istanbul 1969, 8-11; i Tarihi, Istanbul 1969. Nesim Bahar, Ibran

[249] Apokaliptik Literatr: Gelecekte ne olacagini, Tanri'nin gayesi ynnden konu e dinen literatrdr. [250] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 22 1-226. [251] Yahudilere gre krallik sresi olarak gsterilen bu tarih (Hz. Davud'un 30 yasin da kral oldugu hatirlanmalidir), Hiristiyan kaynaklarina gre, M.. 1000-961'dir. Kr alliginin sonu ile lm tarihi ayni zamana gelen Hz. Davud'un mezari, Kuds yakinindak i Sion Dagi'ndadir. [252] Bkz. II. Samuel II: 1-27. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Y ayinlari, Ankara, 2002: 226-227. [253] Mide 43-46; Sff 6. [254] Al-i Imrn 3-4. Ayrica bkz. Al-i Imrn 50; Mide 43-46. [255] Bakara 41, 75; Mide 13, 41, 44, 46-48, 66-68, 79. [256] Al-i Imrn 3-4; Nisa 46-48. [257] Al-i Imrn 93. [258] Tevbe 111; Fetih 29. [259] A'rf 157. [260] Sff. 6. [261] Cum'a 5. [262] l-i Imrn 3-4; Mide 43-46. [263] En'am 154-157; Ahkf 12. [264] M'min 53-54. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Anka ra, 2002: 227-229. [265] Enbiy 105; Nisa 163; Isr 55. [266] Bakara 249-250; Sd 17-26; Nemi 15; Enbiy 78-79; Sebe1 10-13. [267] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 22 9. [268] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 22 9-230. [269] ikis XX: 1-7; Tesniye V:6-21. [270] Levililer ll:l; Tesniye XIV: 1-29 [271] Tekvin Vll:24-31; XXXV: 10.

[272] Tekvin Vil:4,12,17,24; Tekvin VII:9-10,14-16. [273] Tekvin XI!:10-13; XX:1-3; XXVI:6-12. [274] Tekvin, XIX: 30-36. [275] Tekvin ll:2; XII:10-13; XX:1-3; XXVI:6-12 [276] Tesniye XXXIV:4-8 [277] II. Samuel XXIV:1-6;I Tarihler XXI:1-7. [278] Mide 13, 44-48, 68; Cuma 5. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 230-232. [279] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 2-233. [280] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 3. [281] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 3-234. [282] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 4-235. [283] Bkz. David Flusser, The Spiritual History of the Dead Sea Sect, translated into English by Carol Glucker, Tel-Aviv 1989, 10. [284] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 5-236. [285] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 6-237. [286] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 8. [287] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 8. [288] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 23 8-239. [289] Karailer iin bkz. Saban Kuzgun, Hazar ve Karay Trkleri, Ankara 1985, 154-215 . Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 239-24 0. [290] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 0-241. [291] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 1. [292] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 1. [293] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 1-242.

[294] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 2-244. [295] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 4. [296] Bta. Mordecai Kaplan, Judaism as a Civilisation, USA. 1981, 23 vd. [297] Bu hareket ve grsler iin bkz. Shervvin T. Wine, Judaism Beyond God, A Radical New Way to be Jewish, USA. 1985 [298] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 5-246. [299] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 6-247. [300] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 24 7-248. [301] Tesniye Vl:4. [302] Bkz. Abdurrahman Kk, Dnmeler Tarihi, Ankara 1992. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 248-253. [303] ikis XIII: 1-10, 11-16; Tesniye VI: 4-9; XI: 13-21. [304] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 25 3-256. [305] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 25 6-260. [306] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 26 1-262. [307] Resullerin Isleri XI: 26 [308] Yuhanna V:44 [309] Bkz. Pavlus'un Romalilara Mektubu VI: 3-11 [310] Pavlus'un Romalilara Mektubu V: 18-21. [311] Pavlus'un Romalilara Mektubu V: 18-21; Galatyalilara II: 3-15; slulara XV: 2-13. I Koninto

[312] Luka I: 1-4 (Luka Incili, Hiristiyanlarca en kuvvetli Incil olarak kabul ed ilir). [313] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 26 2-265. [314] Bkz. Bakara, 62, 111, 113; l-i Imran, 67. [315] Ai-i Imran 64. [316] AI-i Imran67

[317] Bkz. Bakara 111 [318] Bkz. Bakara 113, 135 [319] Bakara 130, 135 [320] Bakara 131 [321] l-i Imrn 84 [322] Bakara 132. [323] Bakara 128 [324] Bakara 140 [325] Mide 12-18; Tevbe 30 [326] Mide 17 [327] Mide 46-47, 62-69, 72-77; Sff 6. [328] Mide 69 [329] Mide 72, 75 [330] Mide 72-75 [331] Mide 46-47 [332] Mide 48 [333] Mide 51 [334] Mide 82. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 265-267. [335] Pavlus ve Petrus'un Roma Kiiisesi'ni kurmalari, orada lmeleri konusunda H iristiyan mezhepleri arasinda farkli grsler vardir. [336] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 26 7-270. [337] Luka I: 26-38 [338] Luka I: 39-80 [339] Luka II: 1-21 [340] Luka II: 21-40 [341] Matta II: 1-12 [342] Matta II: 13-23 [343] Luka II: 41-52 [344] Markosl:4-9 [345] Matta III: 13-17

[346] Markos I: 14-15 [347] Luka V: 1-11 [348] Luka VI: 12-16 [349] Luka VIII: 4-15 [350] Matta XIII: 44-48 [351] Luka Xl:1; Matta V: 9-13 [352] Luka IV: 31-36 [353] Markos II: 1-12 [354] Matta VIII: 5-13 [355] Markos V: 22-24, 35-42 [356] Matta VIII: 23-27 [357] Matta XIV: 13-33 [358] Matta XVI: 13-19 [359] Markos X: 13-16 [360] Luka X: 25-37 [361] Luka XVIII-XIX. Baplar [362] Matta XXI: 16-17 [363] Luka XXII: 14-22; Yuhanna XIII. Bap [364] Matta XXVI: 46-68; XXVII: 11-45; Luka XXII: 47-71 [365] Matta XXVI: 57-75; XXVII: 1-5; Luka XXII: 54-71 [366] Yuhanna XVIII: 28-37 [367] Matta XXVII: 11-37 [368] Markos XV: 24-41 [369] Yuhanna XIX: 31-37 [370] Yuhanna XIX : 38-47 [371] Matta XXVIII: 1-10 [372] Yuhanna XX: 19-23 [373] Yuhanna XXI: 15-18 [374] Matta XXVIII: 16-20 [375] Markos XVI: 15-16; Resullerin Isleri 11:1-20, 30-47

[376] Yuhanna X: 30, 38; XIII: 3, 16 [377] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 27 0-277. [378] Bkz. l-i Imran Suresi, 33 (:Gerekten Allah, Adem'i, Nuh'u, Ibrahim Ailesini v e Imran Ailesini alemler zerine sekin kilmistir). [379] Al-i Imrn 42-43 [380] Al-i Imrn 59 [381] Yasin 79 [382] Al-i Imrn 33-47 [383] Meryem 21 [384] Meryem 23-33 [385] Nisa 171; Mide 110; En'am; 85 Saff 6 [386] Al-i Imrn 52-53; Mide 111-112 [387] Al-i Imrn 54-55 [388] Nisa 156-158 [389] Mide 72-73; Tevbe 30 [390] Mide 171 [391] Mide 116 [392] Saff 6. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 277-280. [393] Matta XXVIII: 19 [394] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 0-282. [395] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 2. [396] Bkz. Yuhanna 1:1-3 [397] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 2-283. [398] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 3-285. [399] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 5. [400] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 5-287.

[401] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 7-288. [402] Bkz. Luka I: 1-3 [403] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 28 8-291. [404] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 29 1-293. [405] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 29 3-296. [406] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 29 6-298. [407] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 29 8-299. [408] Papalik; Meryem'in Isa gibi gnahsizligini 1854'te, gge ykseldigini 1950'de karara baglamis ve bu hususlari dogma olarak ilan etmistir. [409] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 29 9-300. [410] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 30 0-301. [411] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 30 7-311. [412] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 1-314. [413] Matta V:1-11 [414] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 4-315. [415] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 5. [416] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 5-316. [417] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 6-317. [418] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 7-318. [419] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 8. [420] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 8-319. [421] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 31 9-320.

[422] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 0-321. [423] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 1-322. [424] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 2-323. [425] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 3-325. [426] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 5-326. [427] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 6. [428] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 6-327. [429] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 32 7-333. [430] Sebe 28 [431] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 3-335. [432] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 5. [433] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 5. [434] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 6. [435] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 6. [436] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 6-338. [437] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 8-339. [438] Bkz. Ibn Hazm, Kitabul fasi fil Milel ve'n Nihal, Beyrut 1975, I/99 [439] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 33 9-340. [440] Hicr 9. [441] Bkz. ikis VII: 1 (Kohen olarak Hz. Harun'un grevlendirildigi hakkinda bkz. i kis XXX. Bap) [442] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 0-342.

[443] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 2-343. [444] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 3-344. [445] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 4-345. [446] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 5-346. [447] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 6-347. [448] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 7. [449] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 7-348. [450] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 8-349. [451] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 9. [452] Saff 9; Tevbe 33; Fetih 28 [453] Rum 30 [454] Al-i Imrn 19, 85 [455] Mide 3. [456] Ahzb 40. [457] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 34 9-353. [458] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 35 4-355. [459] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 36 5-368. [460] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 36 8-372. [461] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 37 2-373. [462] Matta XXIV : 4-45 [463] Kurn-i Kerim'de "Meryem Oglu" deyimiyle nitelendirilen Hz. Isa, Indilerde " Insanoglu" seklinde zikredilir. Ayrica ondan "peygamber", "peygamberlerden de te" , "Tanri'nin Oglu", "Rab", "Davud'un Oglu", "Kuzu" vb* sekillerde de sz edilir. I slm'da da gaybi ancak Allah bilir, insanlar bilemez (Bkz. En'am, 59; Nemi, 65; Lo kman, 34).

[464] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 37 6-378. [465] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 37 8-379. [466] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 37 9-381. [467] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 38 1-383. [468] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 38 3-384. [469] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 38 4-386. [470] Bkz. E. Ruhi Figlali, Bablik ve Bahailik, Ankara 1981, 5 vd [471] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 38 6-388. [472] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 38 8-390. [473] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 0. [474] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 0-392. [475] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 2-393. [476] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 4. [477] 13.10.1962 tarih ve 1252 esas, 2435 sayili karar. [478] Fazla bilgi iin bkz, : Ethem Ruhi Figlali, Bablik ve Bahailik, Ankara 1981; Muhsin Abdulhamid, Islama Ynelen Yikici Hareketler (Babilik ve Bahiligin Iyz), ev. M. aim Yeprem-Hasan Gle , Ankara 1975; Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Trkler , Istanbul (Ikinci baski), I/264-273; sevki Rabbani, Bahaullah'in Dini, Ter. Mec cli Inan, Istanbul 1974; Baha'i Dini, Istanbul 1985; Ninian Smart, The Religious Ex-perience of Mankind, London 1971, Giris. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurr ahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 394-395. [479] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 5-398. [480] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 39 8-400. [481] Bkz. Yasar Kutluay, Tarihte ve Gnmzde Islm Mezhepleri, Ankara 1968, [482] Bkz. E. Ruhi Figlali, Kdiynlik, Izmir 1986, 185-186. [483] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 40 144.

1-402. [484] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 40 2-407. [485] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 40 8-409. [486] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 41 1-412. [487] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 41 2-413. [488] Bakara, 286 [489] Nahl', 125 [490] Saff, 6 [491] Matta XXVIII: 19-20 [492] Gregor'un lakabi "aydinlaticidir. (Gregory: Gregoire: Kirkor) [493] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 41 3-419. [494] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 41 9. [495] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 0. [496] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 0. [497] Aytun Altinda!, 22.9.1997 tarihinde STV'nin saat 21.00'deki programinda Trki ye'deki "Manevi Cihazlandirma Dernegi"ni Misyonerlerin kurdugunu ileri srmst. Bu sa dece bir rnektir. Benzerleri de vardir. [498] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 1-424. [499] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 4-426. [500] Bkz. Concile Occumenique Vatican il, Paris 1967, 696; M.L. Fitzgerald, "Th e Sekretariat for Non-Christians is Ten Years Old", Islamochristiana, Rome 1975, I/88-90; Paul Peupard, "Concile Vatikan II", Dictionnaire des Religions (DR), P aris 1983, 305-308 [501] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 6-427. [502] Bkz. Fitzgerald, "Secretariat for Non-Christians...", Islamochristiana, I/8 7; Maurice Borrmans, Mslmanlarla Hiristiyanlar Arasinda Diyaloga Ynelisler, ev. E. M ehmet mit, Istanbul 1988, 140. [503] Bkz. Fitzgerald, "Secretariat for Non-Christians...", Islamochristiana, I/8 7; Fitzgerald "Twenty-five years of Dialogue" Islamochristiana, Rome 1989, XV/114

. [504] Bkz. John B. Taylor, "The Involvement of the World Concil of Churches in I nternational and Regional Christian-Muslim Dialogue", Islamochristiana, Rome 197 5, I/97; Fitzgerald, "The Secretariat for Non-Christians...", Islamochristiana, 1/87-88; Jacque Jomier, "Dialogue Islamo-Chretien", Dictionnaire des Religions ( DR), Paris 1983, 411. Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 427-428. [505] Bu kisimdaki bilgiler iin bkz. M.L. Fitzgerald, "Twenty-Five Years of Dialo gue", Islamochristiana, XV/109-120. [506] Bu seminerin hazirlik alismalari, katilan delegeler ve sunulan tebligler, " Documents of Research of Seminar of the Islamic-Christian Dialogue" adi altinda Libya Hkmeti tarafindan 1981'de bastirilmistir. [507] Kitap, Fransizca olarak, "Orientations pour un Dialogue entre ChrGtiens et Musulmans" adiyla 1981'de Paris'te basilmistir. Kitap, 1984'de Flemenke'ye, 1985 'de Almanca'ya, 1986'da Arapa'ya, 1988'de Italyanca ve Trke'ye, 1989'da da Ingili zce'ye tercme edilmistir [508] Kardinal Arinze'nin bu konferansta yaptigi konusma Isla-mochristana'nin 19 87 yili sayisinda "Interreligious Dialogue at the Service of Peace" adi altinda yayinlanmistir (Bkz. a.g.d. yil 1987, 13). [509] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 42 8-435. [510] M. Bormans, 140-145; J. Jomier, DR, 412 [511] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 43 5-437. [512] Tann'nin Ailesi (Lumen Gentium), Latince'den Trke'ye ev. Padre Vincenzo R. Su cci, Istanbul 1984, 36-38. [513] Bkz. Mehmet Aydin, Hiristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, Kon ya 1991, 80. [514] Bkz. Matta, XXVIIl/19-20; Markos, X1M/9-11; Yuhanna, XVI1/18-21. [515] Korintoslular'a I. Mektup, 1X715. [516] Yuhanna, XVII/18-21. 450 [517] Korintoslulara I. Mektup, IX/18-23 [518] Bkz. Tann'nin Ailesi, 37. [519] Kontoslulara I. Mektup, Xllt/1-3. [520] Korintoslulara I. Mektup, XVI/13-14; La Bible, Paris 1977 [521] Bkz. Lumen Gentium (Tann'ntn Ailesi), 37; A. Perbal, "Pro-jets, Fondation et Dbuts de la Sacree Congregation de la Propagande", Histoire niverselle des Miss ions Catholiques (HUMG), Paris 1957, 11/109-110. [522] Bkz. Ahmet Riza Bati'nin Dogu Politikasinin Ahlaken Iflasi, Fransizca'dan e v. Ziyad Ebuzziya, Ankara 1988, 83-90, 117-118; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti T arihi, ev. F. isiltan, Ankara 1981, 490-527; M. Halid-. Ferruh, Islam lkelerinde Mis

yonerlik ve Emperyalizm, ev. . Sekerci, Istanbul 1985, s.71; J. Jomier, "Dialogue. ..", DR, 412. [523] Bkz. Richard, "Les Missions Chez les Mongols aux Xllle Sie"cles", Histoire niverselle des Missions Catholiques (HUMC), Paris 1956, 1/177-178; Raymond Sugra nyes de Franch, "Raymond Lulle, Ses Ideees Missionnaire", HUMC, I/ 207-210, 216218; G. Berker, O'nun Izinde, Istanbul 1985, s. 71; Marguerite-Marie Thiollier, Dictionnaire des Religions, Belgique 1982, 147, 223-224. [524] Williarn Paton, Jesus-Christ and World Religions, London 1938, 33-34; Ayri ca Bkz. W. Paton, Christianity In the Eas-tern Conflicts, London 1937, 9-10. [525] Bkz. Erich W. Bethmann, Bridge to Islam, Gr. Britain 1953, 204-205. [526] Bethmann, 205; Ayrica Bkz. 205-208. [527] Bethmann, 208. [528] M. Halidi-. Ferruh, 59. [529] Bkz. Concile Oecumenique Vatikan II, 696, 692-700; Fitzge-rald, "The Secre tariat for Non-Christians...", Islamo-Christiana, I/88-90; John B. Taylor, "The Involvement of the World Concile...", Islamo-Christiana, I/97; Bormans, Mslmanlarl a Hiristiyanlar Arasinda Diyaloga Ynelisler, 79-80. [530] Bkz. J. Jomier, "Dialogue...", DR, 412. [531] Bkz. Fitzgerald, "The Secretariat for Non-Christians...", Isla-mochristian a, 1/87; Fitzgerald, "Twenty-Five Years of Dialogue", Islamochristiana, XV/114; B aki Adam, "Misyonerlikten Diyaloga: Tarih Gelisimi Ierisinde Hiristiyanlarin Mslmanl ara Yaklasimi", Ankara 1990 (Basilmamis Doktora Semineri), 17-18, 22-23. [532] Bkz. Franois Raillon, "Chretiens et Musulmans en Indonesie: Les Vois de la Tolerance", Islamo-Christiana, XV/ 153-157. [533] Wilfred C. Smith, Religious Diversity, New York 1976, 150 [534] J.B. Taylor, a.g.m., Islamochristiana, I/97 (Burada mission kelimesi, misy onerlik olarak tercme edilmistir). [535] Bkz. A.J. Poteiro Freire, "Dialogue With Islam", L'Osservatore Romano, N. 42-15 October 1990, 3 [536] Bkz. Zaman Gazetesi, 23.5.1991,1 [537] Bkz. Milliyet Gazetesi, 19 Ekim 1990. [538] Bkz. Zaman Gazetesi, 23.5.1991,1. [539] Bkz. Milliyet Gazetesi, 30.6.1990. [540] Bkz. J. Danielou, "L'ldee Missionnaire dans L'Eglise", HUMC, 1/19-22 [541] Bkz. Sir Charles Eliot, Avrupa'daki Trkiye, ev. Adnan Sinar-Sevket Serdar Tr et, Tercman 1001 Temel Eser, Il/22,49-50. [542] Sura, 42/15 [543] Nahl, 16/125

[544] Ankebt, 29/46 [545] Kfirn, 109/6. [546] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 43 7-446. [547] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 44 6-448. [548] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 45 2-453. [549] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 45 3-455. [550] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 45 7-458. [551] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 45 8-459. [552] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 45 9-461. [553] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 46 1-462. [554] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 46 2-464. [555] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 46 4-467. [556] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 46 7-472. [557] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 47 2-474. [558] Andre Dodin, "Priere Chretienne", Dictionnaire des Religins, France 1984, 1 352 [559] Kehf, 110; Meryem, 65 [560] Yunus, 29; Meryem, 82; Ahkf, 5 [561] A. Hamdi Akseki, Islm Dini, ^nkara-1976, [562] Beled, 10;-in [563] Nahl, 36 [564] Isr, 15 [565] Ibrahim, 4 [566] Al-i Imrn, 52; Yunus, 84; Kasas, 53; Saf, 6 [567] Mide, 3

[568] Al-i Imrn, 19. [569] Rum, 30. [570] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 47 7-478. [571] Nisa, 43; Hac, 77 [572] Ankebut, 45. [573] Enbiy, 73: Bakara, 83. [574] AI-i Imrn, 43 [575] Meryem, 31-32, 55-59 [576] Meryem- 55-59 [577] Enfl, 35 [578] Rum, 31 [579] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 47 7-478. [580] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 47 8-480. [581] Matta, VI/5-7; [582] Matta, VI/6-8 [583] Matta, 111/7; XIV/22; XVI1/5; Markos, l/35;lll/13; VI/45-48; Luka, V/16; VI/12-14; IX/18; XXI/37. [584] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 0-482. [585] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 2-483. [586] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 3. [587] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 4. [588] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 4. [589] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 4. [590] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 5-486. [591] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 6. XV/7; XXII/13-15

[592] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 6-487. [593] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 8-489. [594] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 9. [595] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 48 9. [596] evi!i!er, XVI/29-31; XXIII/26-28; Sayilar, XXIX/7 [597] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 0-491. [598] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 1-492. [599] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 2-493. [600] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 3-494. [601] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 4-495. [602] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 5. [603] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 5. [604] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 5-496. [605] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 6-497. [606] AI-I Imrn, 96-97 [607] Bakara, 124, 128 [608] Tekvin, XII/7-10; XXVIII/18-20; XXXV/I [609] Tekvin, XXXV/5-8. [610] Krallar, Bap: VI ve VII. [611] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 7-498. [612] Bakara, 143-191; Maide, 2; Enfl, 34-35; Tevbe, 17, 19, 28; Isr, 1; Hac, 25; Fetih, 25-27. [613] Isr, 1.

[614] Buhr, Enbiya, 40; Mslim, Kitabu'l-Mesacit, 4,9. [615] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 49 8-499. [616] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 0-501. [617] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 1. [618] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 1. [619] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 1-502. [620] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 2. [621] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 2. [622] Prof. Dr. Gnay Tmer, Prof. Dr. Abdurrahman Kk, Ocak Yayinlari, Ankara, 2002: 50 2.

You might also like