You are on page 1of 100

GEORGSIMMEL

sanathayat
DZ EDTR M\ Mun Eer sanat yararszsa, hayat da yledir. Baudelaire Hayat bir oyundur, hayat sanattr. Marcel Duchamp Sanat hayata deil izleyiciye ayna tutar. Oscar Wilde mgelem araclyla hayata tutunursunuz ve bu hayat mutlak sanatn ta kendisidir. Yves Klein Baudelaire'e gre hayat ve sanatla ilgili btn davranlann altnda gnahkr olduumuz inanc yatar. P. E. Charvet Yazannn lmszlk bekledii eseri imdi onu katletmektedir. Michel Foucault Yazlanlar baka, hayat baka... Andre Breton Heykelim bedendir. Bedenim heykelimdir. Louis Bourgeois Hayat ksa Sanat uzundur; zaman gelip geici, denemek tehlikeli, muhakeme gtr. Hipokrat

Modern Kltrde atma


Der Konflikt der Kuttur
EVRENLER

Tanl Bora - Nazile Kalayc - Elin Gen

i I
m

Simmel yaad zamann, tank olduu byk dnmn -modernitenin-, kentin maherinin, bireyin yalnzlnn kltrel haritasn karr. Bu harita sayesinde sosyolojinin sosyal bilimler iindeki yerini tanmlar, eletirel dnce, kltr kuram ve kltrel almalarn temellerini atar. Toplumsal pratikleri formlar ve imgeler halinde canlandrarak hayat sanata, sanat hayata tercme eder. Simmel'in en kapsaml ada yorumcusu David Frisby'nin sunduu Modern Kltrde atma, onun modern kltr, kent ve birey zerine dncesini aydnlatacak temel metnini iermektedir.

Kentin ve modernliin dnrnn, sosyologunun ve filozofunun ad Georg Simmel'dir. Werner Jung Avangardn ilgi oda olacalc sorunlarn hepsi Simmel'in metropol zerine dncelerinde sakldr. Manfredo Tafuri Kltr sosyolojisi... kesinlikle onun yaratt temeller zerinde mmkn olmutur. Georg Lukacs Felsefenin zerine herkese somut konulara dnmesini salayarak epistemoloji veya entelektel tarih gevezelikten bezmi olan yol gsteren odur.

11.0

Theodor,

LE T M 955 SANAT HAYAT

ISBN 975-05-0192-6

9789750501920

Modern Kltrde atma


Metropol ve Tinsel Hayat Moda Felsefesi

GEORG SIMMEL

GEORG SIMMEL (1858, Berlin-1918, Strasburg) Modern kltr, kent ve birey arasndaki ilikiler zerine incelemeleriyle bamsz bir sosyoloji disiplininin kurulmasna nderlik eder. Sanata sosyolojinin, sosyolojiye de sanatn perspektifinden bakmas ve toplumsal hadiseleri estetik formlar, imgeler olarak tasavvur etmesi dolaysyla sosyolojinin 'esteti', 'empresyonisti' olarak anlr. Yazlar, moda, fuhu, macera, yemek, seyahat, para ekonomisi, yoksulluk gibi trl grnmleriyle modernUgi, modem bireyin ruhsal ve zihinsel varln ve urad yabanclamay kefe kar; kltrde cinsel ayrmclk zerinde durmas dolaysyla toplumsal cinsiyetin ilk kuramclarndan saylr. Sanat ve edebiyatla ilgili incelemeleri Michelangelo, Leonardo, Rembrandt, Kant ve Goethe'den, Bckhn, Rodin, Stefan George gibi adalarna, 'ereve', 'ssleme', 'harabe', peyzaj', 'stil gibi estetik kavramlardan, 'sanat iin sanat' ve gerekilik anlaylarna kadar uzanr. Simrael, Berlin ve Strasburg niversitelerindeki derslerinden ok, dzenledii salonlar araclyla adalar zerinde etkili olur; bunlar arasnda Ernst Bloch, Georg Lukacs, Kari Mannheim gibi gen meslektalarnn yan sra Robert Musil gibi yazarlar. Max Liebermann gibi sanatlar da eksik deildir. Simmelin 20. yzyl boyunca, kent ve modernite sosyolojisi, kltrel kuram ve eletirel dnce zerindeki etkisi, 21. yzylda da zellikle 'kltrel almalar' alannda ve Zygraunt Bauman gibi 'postmodemite kuramclar' araclyla srmektedir. Yirmi be kitap ve yz akn makaleden oluan eseri iinde en sk kaydedilenlerden birka unlardr: Sosyolojik Estetik (1896), Para Felsefesi (1900), Kadn Kltr (1902), Metropol ve Tinsel Hayat (1903), Moda Felsefesi (1905), Sosyoloji (1908), Felsef Kltr (1911), Kltr Kavram ve Trajedisi zerine (1911), Goethe (1913), Lart pour l'art (1914), Kltrel Formlarn Deiimi (1916), Rembrandt: Sanat zerine Felseft Bir Deneme (1917), Hayat zerine Grler (1918 ), Modem Kltrde atma (1918). DAVID FRSBY Glasgow niversitesi'nde Sosyoloji Profesr. Metropolde modernite ve mimarlk, dedektif romanlan. Alman sosyal kuram ve Georg Simmel sosyolojisi zerinde alyor. Simmel'le ilgili kitaplar arasnda Sosyolojik Empresyonizm (1981), Modernite Fragmanlar (1986), Simmel ve Sonras (1992) ve Kltr zerine: Seilmi Yazlar (editr) (1997) bulunuyor.

u u il ^ ^ l

iletiim Yaynlar 955 sanathayat dizisi 2 ISBN 975-05-0192-6 2003 letiim Yayncll< A. . 1. BASK 2003, istanbul (1000 adet) 2. BASKI 2004, stanbul (500 adet) 3. BASKI 2005, stanbul (500 adet) 4. BASKI 2006, stanbul (500 adet) DZ EDTR VE DERLEYEN Ali Artun YAYINA HAZIRLAYAN Eiin Gen KAPAK TASARIMI z\em zkal KAPAK RESM Van Gogh, Otoportre, 1889-1890. KAPAK FLM A- Nokta Grafik UYGULAMA Suat Aysu DZELT Asude Ekinci MOWMy ahin Eyilmez BASKI ve CLTSena Ofset Bu kitapta esas alnan metinlerin zgn adlar: Simmel, "Der Konflikt der Kultur", Gesamtausgabe cilt 16. Simmel, "Die Grossstadte und das Gelstesleben", Gesamtausgabe cilt 7. Simmel, "Philosophie der Mode", Gesamtausgabe cilt 10. David Frisby, "Georg Simmel - The First Sociologist Of Modernity," Georg Simmel, Critical Assessments (Londra: Routledge, 1994, 2. cilt). DAVID FRSBY

NDEKLE R

SUNU / Georg Simmel - Modernitenin

sanathayat
2003 YILI KTAPLARI Charles Baudelaire Modern Hayatn Ressam Peter Burger Avangard Kuram
m

lk Sosyologu ....................................................................................... 7

La Modernity......................................................................................9 Yntem Sorunu...............................................................................17 Simmel'in Modernite zmlemesi...............................................22 Moda ve Stil.....................................................................................41

GEORG SMMEL

Modern Kltrde atma................................................55 IVIodern Kltrde atma..................................................57 l\/letropol ve Tinsel Hayat....................................................85 Moda Felsefesi..................................................................103

letiim Yaynlar Binbirdirek Meydan Sokak, letiim Han No. 7 Caalolu 34122 stanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr

DZN .......................................................................................... 135

SUNU

Georg Simmel -Modernitenin lk Sosyologu


DAVID FRISBY

Georg Simmel -Modernitenin lk Sosyologu


La Modernite

Simmel'in modernite kuramn tasvir edip yeniden ina etme abasnda, onun modernitenin ilk sosyologu olduu savn merulatrmadan nce, Baudelaire'in modernite freskine (Benjamin), bir de Habermas'n buna verdii son ekle bakmamz gerekiyor. Baudelaire'in modernite deerlendirmesi, Constantin Guys adl ressam zerine kaleme ald vg dolu bir makale olan "Modern Hayatn Ressam" adl metninde karmza kar. 1859/1860 yllarnda yazd, ilk kez 1863 ylnda yaymlanan bu yazsnda ''modernite'' kavramn ortaya atan Baudelaire, okura unu itiraf etmektedir: "... zihnim-deki dnceyi ifade edecek daha uygun bir szck bilmiyorum." Baudelaire moderniteyi hem modern hayatn bir "nitelii" olarak, hem de sanatsal giriimin yeni bir hedefi olarak gryordu. Modern hayatn ressam iin, bu nitelik yenilik mefhumuyla, nouveaute'yle zdetir. Benjamin, "sa9

natsal retimin bilinli amac" olan yeniliin anlamn yle vurgulamtr: Baudelaire'in yaptlarnda asl dert, yeni formlara hayat verme ya da eyann yeni bir boyutuna vakf olma abas deildir - bu, btn sanatlarda ortak olan bir abadr Baudelaire'in asl derdi, btn gc salt yeni olmakhnda yatan o kkten yeni nesnedir - ne kadar itici, ne kadar nefret edil esi olursa olsun.' (vurgu bana ait) Baudelaire'in "modernite fenomenolojisi"nin (Oehler) temelinde, imdi'nin yenilii yatmaktadr: "imdi'nin temsilinde bize zevk veren ey, sadece o temsilin brnebilecegi gzellik deil, ayn zamanda onun, znde yeni olmasdr." Ama bu imdi'lik, geicidir; moderniteye ayrc zelliini veren de budur, nk " 'modernite'yle kast ettiim, bir yars sonsuz ve deimez olan sanatn, gelip geici, ele avuca smaz, koullara bal olan dier yarsdr".^ Aslnda, gzelliin kendisi de yalnzca "ebed, deimez bir unsur"u deil, "koullara gre deien, greli bir unsur"u barndrr, bu unsur da "[yaanlan] a, o an modalar, duygular"dr.^ Ancak, Jauss'un da ne srd gibi," bu mutlak yenilik estetii, geici olan ile ebed olan arasndaki o kadim kartln yeni bir eitlemesinden ibaret deildir: Geici, anlk, koullara bal olann, sanatn bir yarsn oluturmak iin deimez, zamandan bamsz, evrensel olan dier yaryla tamamlanmas gerekir; ayn ekilde mo1 2 3 4
10 Gesammelte Schriften (Werkausgabe) (Frankfurt: Suhrkamp, 1980) s. 1152. Charles Baudelaire, The Painter oj Modem Life and Other Essays (Oxford: Phaidon, 1964); Modem Hayatn Ressam, ev. Ali Berktay, (istanbul: letiim, 2004), 2. bask, s. 45. A.g.e., s. 3. Modem Hayatn Ressam, s. 202. Hans Jauss, Literalurgeschichte a\s Provohation (Frankfurt: Suhrkamp, 1970) s. 54.

demite'nin tarihsel bilinci de, kar-tezi olarak ebed olann varln gerektirir ... zamandan bamsz gzellik, gemi deneyim konumundaki gzellik fikrinden baka bir ey deildir - bizzat insanlarca yaratlm, insanlarn srekli olarak vazgetii bir fikir. Baudelaire'in modernite tasavvuru, modern sanatnn nne koyduu grevler, "iirsel olan, tam da klasik beeninin gzellie dair yorumunda darda brakt tarihsel, modaya uygun boyutlar ierisinde zgrletirir".^ Ancak, Baudelaire'in modern ressama bitii, "imdi'nin geici, koullara bal yenilii"m yakalama grevi, zel bir yntem sorununu gndeme getirir, nk "sradan hayatta, dsal eylerin gnlk dnmnde, sanatnn eserini kout bir hzla gerekletirmesini gerektiren hzl bir hareket sz konusudur". Bu, zel bir yetenei, hatta yeni bir tr sanatsal ilevi gerektirir: "Gzlemci, filozof, ya da flaneur -adna ne derseniz deyin; bu sanaty, ebed veya en azndan daha kalc eylerle ilgilenen ...bir ressam iin kullanamayacanz bir sfatla tanmlamak zorunda kalacanz kesindir" nk o ''gemekte olan ann, o ann barndrd btn sonsuzluk unsurlarnn ressamdr"^ (vurgu bana ait). Bu bizi, modern hayatn ressamnn ne tr zel deneyimlerden yararlanabilecei sorusuyla kar karya brakyor, onun iinde bulunduu toplumsal evre neresidir? "Kalabalklarn, adsz yzlerin sevdals", bir "dnya insan" olarak, Poe'nun "Kalabalklarn Adam"na benzer ressam: Yeni tutulduu bir hastal henz atlatm, kentin herc merci arasnda grd her eyi belleinde tutmaya alan, "merakn [kendisi iin] lmcl, kar konulmaz bir tutku" haline geldii biri. Le nouveute'yi yakalayabilme gc, hastalk
5 A.g.e.,s. 54.

The Painter of Modem Life and Other Essays, s. 4; Modem Hayatn Ressam, s. 204. 11

sonras edinilen bu 'yeni olan her eyi grme' yeteneine benzer. Ayn ekilde, ocukluk deneyimine de yakndr, nk "nekahet dnemi, ocuklua dn gibidir ... ocuk her eyi yeni diye grr, hep sarhotur".^ ocukluun saf bakyla, yetikinliin "zmleme gc"yle donanm ressam, modern hayatn ele avuca smaz gzelliini aramaya balar. Nereye mi ynehr? Baudelaire'in yant kukuya yer brakmaz: [O] kalabalklarda yaar ... Ak, ii, gc kalabalklardr. Kusursuz jlaneur iin ... ahalinin orta yerini, hareketin gel-git noktasn, gelip geici ile sonsuzun arasn mesken tutmak mthi bir keyiftir. Evden uzak kalmak ama her yerde evinde hissetmek; dnyann merkezinde olmak, dnyay gzlemek, ama dnyadan sakl kalmak ... Gzlemci, her yerde kimliini gizleyerek dolamann tadm karan bir prenstir.* Kalabala karmak, "dlerden oluan byl bir toplum"a girmek, "dipsiz bir elektrik sarnc"na dalmak gibidir. Sanat da, "kalabaln kendisi kadar byk bir ayna", ya da "bilinle donatlm bir kaleydoskop" gibidir: "Hayatn eitliliini, tm elerinin uar zarafetini" yeniden reten, "daima istikrarsz, ele avuca smaz olan hayattan daha canl imgelerle" hayat aklayan bir ayna. Kalabaln toplumsal mekn, kukusuz, metropoldr. Burada sanat hem yeni olanda meydana gelen kck deiimlerin izini srer -belki de "bir modada, bir giysi kesiminde kk bir deiiklik" olmutur- hem de "byk kentlerdeki hayatn ebed gzellii, artc ahengi" karsnda hayran kalr - "insan zgrlnn kargaas arasm7 8
12 A.g.e., s. 7; Modem Hayatn Ressam, s. 208-209. A.g.e., s. 9; Modem Hayatn Ressam, s. 210-211.

da adeta ilah takdirle salanan bir ahenk"tir bu. Modern hayatn "doadan damtlm fantasmagoria"s, "masumluun salad o keskin, o byl kavrayn" rndr. Gelgelelim bu kavray, modern hayatn ressamnn sadece bir flaneur olmakla kalmadn dndrr, nk onun "basit bir/lncur'den daha yksek bir amac ... vardr: 'modernite'yi aramak". Onun grevi, modernitenin gzelliini aramak, onu aklamak, bylelikle onun zel doasn anlamaktr. Sanat "byk bir hzla deien bu geici, ele avuca smaz unsuru" kavramaldr. Sadece o, modern hayatn onca sradan dsalh ierisinden bu gzellii aa karabilir, nk "ie yaramad srece doay yok sayan pek oumuz iin hayatn fantastik gereklii muazzam lde seyrelmitir." O halde, bu ele avuca smaz modernite, "byk kentin manzaralar"nda deil midir? Sanat, "uygar dnyann byk kentlerinde grlen dsal yaam tezahrleri"yle ilgi-lenmeU, "yaayan varhklarn hem ... tavrlarn ve durula-nn, hem de mekndaki aydnlk patlamalarn" ifade etmelidir. Baudelaire zelhkle moda'nm uucu gzellii zerinde durur: "... moday ideal beenisinin bir belirtisi olarak kabul etmek gerekir doal hayatn insan beyninde biriktirdii btn o kaba, dnyev, nefret edilesi nesnelerin yzeyinde seyreden bir idealdir bu" - "huzursuz insan zihninin, dinmez bir alkla arad bir ideal." Aslnda, modalar "kendi dnemlerinin ahlk ve estetik anlay"n barndrrlar. Sanatnn grevi, yine, "modadan, tarih ierisinde barndrabilecei her trl iirsellii devirmek, geici olandan ebed olan damtmaktr". Bu noktada, Baudelaire iin modann yalnzca modernitenin bir paras olmakla kalmadn, "modernitenin rengi" olduunu syleyen Oehler'e^ hak
9 Dorf Oehler, Pariser Bilder I (1830-1848). Antibourgeois Aesthetik h Baudelaire, Damier und Heine (Frankfurt: Suhrkamp, 1979) s. 248. 13

verebiliriz, ikili bir ekicilie sahip olduundan, Baudelaire'in estetiinin de hareket noktasdr: Tarihsel olann iinde iirsel olan, geici olann iinde ebed olan barndrr.^" nsanlarca yaratlm, "gzelliin ebed ksmn rten" modann merkez yeri, zamandan bamsz gzellik mefhumunu zorlayarak gzellii tarihsel klar. Artk ebed olan geici olann, zamansal olann iindedir, "nk neredeyse btn zgnlmz, Zaman'm duyularmza vurduu damgadan kaynaklanr".^' Modern estetii, gzlerini kr eden zamansz bir gemi hayalinden kurtaran Baudelaire, modernitenin, bu hayalin yerine zamansz bir imdinin estetiini getireceini dnmyordu. Hatta, "modern" dnyann estetik temsilinin, kendi kart biiminde sunulmasn, "modernitenin kirli yz"n (Oehler), "uygarln ortasnda kol gezen o vah-et"i, "uygarln yaayan canavarlarn aa karmasn bekliyordu.'^ Baudelaire'in moderniteye dair bu bakn devralan kii, Benjamin olacakt: Onun iin de uygarln btn nesneleri, ayn zamanda birer barbarlk rnyd. Ancak, Baudelaire'den bir yzyl akn bir zaman sonra, Benjamin'in Pasagen-V/erk'inin yaymlanmasmdansa otuz krk yl sonra moderniteyi ele alan Habermas'm grlerine baktmzda, modernite tasvirinde her iki yazarn adnn da gemesine ramen, Habermas'm asl ilgisinin -bununla ilikili olmakla birlikte- baka bir ynde olduunu grrz: Zaman ile tarih kavramlarnn akla kavuturulmas, bir de bu ikisinin modernitenin estetii asndan anlam. Habermas'm, estetik moderniteye ilikin deerlendirmesi, modernitenin drt boyutunu ne karr: Simmel'in, gerek
10 Literaturgeschichte als Provohation, (Frankfurt: Suhrkamp, 1970) s. 53. 11 The Painter of Modem life and Other Essays, s. 14; Modem HoycKn Ressam, s. 217.
12 AlmtlayanDorfOehler,PariserBiideria830-J848;, s. 85. 14

modernite kuram gerekse de moderniteyle olan ilikisi asndan anlaml olan boyutlardr bunlar. Habermas'^ moderni, "dnemin tininin, kendini yenileyen, kendiliinden Aktuaitdt'inin [gncellik, edimsellik] nesnel ifadesine katkda bulunan unsur" olarak tanmlar. Yeni olan, bir sonraki stilin yeniliinden tr alacak, deerini yitirecektir. Ancak, salt moda olan, gemie, gn gemilie karrken, modernite klasik olanla gizli bir ba tar - klasik, zamann geiine karn bozulmadan kalan unsur olarak tanmlanr. ikinci olarak, modernite, zaman bilincinde bir dnme iaret eder - bunun en bariz biimde grld yer, bir avangard eserdir: "Ani, sarsc karlamalar tehlikesini beraberinde tayan, bilinmeyen bir dnyada kefe kma"ya benzer avangard eser.'^ Baka bir deyile modernite, henz gereklememi bir gelecee ynelmitir. nc olarak, Habermas gelecee doru bu ynelimde nemli bir diyalektie dikkat eker. Ona gre "gelecee doru ynelim", belirsiz ve rastlantsal bir gelecein sezdirilmesi, yenilik klt, aslnda, her zaman yeni, znel olarak belirlenmi gemilerden doan bir gncelliin yceltilmesini gsterir. Bergson'la birlikte felsefe alanna da dahil olan bu yeni zaman bilinci, sadece hareketli bir toplum, giderek hzlanan bir tarih, sreksiz bir gnlk hayat deneyiminin ifadesinden ibaret deildir. Geici, ele avuca smaz, ksa mrl olana ar deer atfetmede, dinamie duyulan hayranlkta en az bunlar kadar ifade bulan ey, el dememi, bozulmam bir imdiye duyulan arzudur.'^ Son olarak, ahenkli bir 'imdi'ye duyulan bu gizli arzu, "tarih karsndaki soyut muhalefeti" de aklar: Bu muha13 "Die Moderne - ein unvoUendetes Projekt", Kleine Politische Schrijten I-IV
(Frankfurt: Suhrkamp, 1981) s. 446. 14 A.g.c., s. 446-447. 15 A.g.e.,s. 447. 15

lefetten trdr ki tarih, "belli bir istikamet izleyerek sreklilii gvence altma alan gelenek" yapsn yitirir. Her bir dnem de, kendisine hem en uzak hem de en yakn olan dnemlerle arasndaki gl badan tr, kendine zg zelliklerini yitirir. Baka bir deyile, imdi, gemie bal olmaktan kar. Ancak, Habermas, modernite incelemesini estetik dnyann tesine tadnda. Max Weber'in kltrel modernite tanmna bavurur. Weber'e gre kltrel modernitenin kkenleri, daha nce birbiri iine gemi " deer alan" olan "bilim, etik, ,sanat"n, modern dnemde birbirinden ayrlp farkllamasnda yatmaktadr. Bu da. Bat kltrnn ussalclnn temelini oluturmutur. Oysa Habermas, Simmel'in modernite kuramna bavuracak olsa, estetik alann hayatn dier alanlarndan ayrlmasna arlk vermek yerine, modern yaam-dnyasnda temellendigini gstermeye alan bir modernite mefhumuyla karlard.^^ Gerekten de, Simmel'in moderniteye dair bir toplum kuram oluturma projesi, ada Max Weber'in kuramndan ziyade, Baudelaire'in modernite mefhumuna yakndr. Simmel'in, modernitenin ilk sosyologu olduu iddias, mo-derniteyi Weber'in niteledii ekliyle deil, Baudelaire'in anlad ekliyle ele alm olmasna dayanr. Kukusuz bu, Simmel ile Weber'in, szgelimi modern dnyadaki ussal-lamaya dair grleri arasndaki yaknl gz ard etmek anlamna gelmez. Benjamin'in tamamlanmam byk eseri Dos PassagenWerfe'in^^ (1982) son dnemde yaymlanan taslaklarnda, Simmel'in moderniteye dair toplum kuramnn nemi bir
16 Habermas'n modernite kuram baka gerekelerle de eletirilmitir. Bkz. Mar tin Jay, "Habermas and Modernism", Praxis International 1984, 4, s. 1-14. Da ha sonraki saylardan birinde Habermas'n yant da yaymlanmtr. 17 Dos Passagen-Werk, 2 cilt (Frankfurt: Suhrkamp, 1982). 16

kez daha vurgulanr. Burada Benjamin'in srekli olarak and, eserleri zerine yorumlarda bulunduu tek byk sosyolog, Simmel'dir. Habermas'n son dnemde ileri srd gibi'^ Benjamin ile Simmel'in moderniteye dair zmlemelerinin ayn olduunu iddia etmiyorum. Zira Simmel'in modernite kuram, byk lde, modern hayatn ebed kld modern hayat deneyimi tarzlarna dair bir zmlemedir; oysa Benjamin "modernitenin tarih-ncesi"ni oluturmak, "diyalektik imgeler"de modernitenin arkeolojisini aa karacak unsurlarn izini srmek gibi muazzam bir ie soyunmutur.
Yntem Sorunu

Simmel'in adalar, onun, modernitenin temel deneyimlerini pek az adann boy lebilecei bir gle yakalayabildiine inanyordu. Eserleri zerine kafa yoranlar, Simmel'in "dneme ilikin igdsel sezgileri"nin, "modernite perspektifinden (Zeitdetung von Modemen aus) dneme ilikin yorumlar"nn farkna varmt.^^ Kimilerine gre Simmel, "zamannn gerek anlamdaki tek filozofu, dnemin fragmanlara ayrlm ruhunun gerek ifadesi"ydi.^ Bir baka dnre gre Simmel'in Para Felsefesi adl eseri, "dnemin felsefesi"ydi.^^ Ancak, modernitenin asl doasn yakalama ynndeki bu beceri, sadece Simmel'in modernite 18 Jrgen
1983). Habermas, "Nachwort", Philosophische Kultur (Berlin: Wagenbach,

19 Paul

Fechter, "Erinnerungen an Simmel", K. Gassen ve M. Landmann (ed.), Buch des Danhes an Georg Simmel (Berlin: Duncker und Humblot, 1958). Buch des Dankes an Georg Simmel (Berlin: Duncker und Humblot, 1958).

20 Friedrich Wolter, "Erinnerungen an Simmel", K. Gassen ve M. Landmann (ed.), 21 Kari Joel, "Eine Zeitphilosophie" (Neue Deutsche Rundschau, 1901, 12) s. 812826. 17

zmlemesinin ieriinde deil, bu zmlemenin sunulu tarzmda da kendini gsterir. Yazarm Soziologie adl eseri zerine bir deerlendirmede^^ u satrlar yer alr: Burada modernite dinamik bir ifade kazanr: Varoluun fragmanlara ayrlm, merkezden uzaklaan dorultular, tikel unsurlarn keyflii aydnla kavuur. Buna karlk emerkezli ilkeye, asl unsura ulalamaz. Gelgelelim, sorun da bu noktada balar. Sosyolojinin bir Gegenwartanalyse [imdiki zaman zmlemesi] biimine evrilmesi Simmel'e atfedilebilecek bir gelimeyse, 'imdi'ye ilikin bu zmlemenin zgn doasn incelememiz gerekir. kinci olarak, Simmel'in, Baudelaire'in anlad ekliyle modemiteyt dair ilk sosyolojiyi oluturduu gsterilirse, sosyolojinin "e transioire", "e/ugiti/'i, "te contingent nasl zmledii, "modern hayatn uucu gzellii"ni nasl yakalad sorusunu yantlamamz gerekir. Simmel'in modernite deerlendirmesi. Alman toplumunda o dnemde yaanan belli bal deiimlere ilikin tarihsel bir incelemeye dayanmyordu. Bu anlamda, onun zmlemesi ile, Max Weber ya da Werner Sombart gibi adalannmki arasnda pek ortak nokta bulunmaz. "Toplumsal yap", "toplumsal sistem", hatta "toplumsal kurum" gibi kavramlar, Simmel'in sosyolojisinde ok ikincil bir rol oynar. lk yaptlarndan itibaren, Simmel "top-lum"u eyletirmekten ya da tzselletirmekten srarla kanm, "toplumun, tpk insanlar gibi, kendi iine kapah, mutlak bir kendilik [olmadn]" vurgulamtr.^^ "Fragmanlarn gerek etkileimiyle kyaslandnda [toplum]
22 David Koigen, "Soziologische Theorien" (Archiv fr Sozialwissenschaft und
Sozialpolitik, 1910, 31) s. 908-924.

yalnzca ikincildir, bir sonutur." Simmel'in hareket noktas, "her eyin birbiriyle etkileim iinde olduu, dzenleyici bir dnya ilkesi"dir: Bu ilke uyarnca "dnya zerindeki her nokta ile dier btn kuvvetler arasnda, durmakszn devinen ilikiler sz konusudur." Bu yalnzca yol gsterici bir ilke olmakla kalmaz, ayn zamanda modernitenin temel bir zelliidir, nk "toplumsal ruhun, kendi fragmanlar arasndaki etkileimler toplam iinde dalmas, modern zihinsel hayatn dorultusunu izler." O halde sosyoloji, eylemi bir toplum kavramm deil, ncelikle toplumsal etkileimi, toplumlama biimlerini, ardndan da "toplumun fenomenolojik yaps"m ele almaldr.^" Modernitenin zelliklerinden biri, toplumsal gerekliin dinmeyen bir ak olarak duyumsanmas ise, bu akkan gereklii en iyi ekilde ifade edecek kavramlar, iliki ifade eden kavramlar olmaldr. Etkileim (Wechselwirkung) ile toplumlama (Vergesellschaftung) Simmel iin kilit kavramlardr; onun asl ilgilendii, fenomenler arasndaki iUkilerdir. Simmel "daha yksek bir dzeye ait yaplar"n varln inkr etmez; ama o daha ok, "akkan, uucu bir halde var olmakla birlikte, bireylerin toplumsal varolula aralarnda ba oluturmak bakmndan hi de aa kalmayan dier yaplar"la ilgilenir. Burada Simmel,^^ aka, toplumsal etkileimlerin "rastlantsal fragmanlar"yla ilgilenmektedir. Her gn, her saat, bylesi ilmekler atlr, kimi sklr, yeniden atlr, yerini bakalarna brakr, baka ilmeklerle i ie geer. Toplumun atomlar arasndaki etkileim burada yatar - ancak ruha bakan bir mikroskopla grlebilecek etkileimlerdir bunlar. Gzmzn nnde cereyan eden,
24 "How is Society Possible?", K. Wolf (ed.), Essays on Sociology, Philosophy and
Aesthetics by Ceorg Simmel (Columbus: Ohio University Press, 1959).

23 "ber Sociale Diferenzierung", Soziologische und piychologLSche Vntersuchungen (Leipzig: Duncker und Humblot, 1890). 18

25 "Sozilogie der Sinne", Die Nexie Rundshau (1907, 18) s. 1026.


19

ama bir o kadar anlalmaz olan toplum hayatmn, ayn anda hem olaanst bir dayanklla hem de esnekhe, hem muazzam bir renklilie hem de uyuma sahip [unsurlardr] onlar. Bu unsurlarn incelenmesi, "yalnzca byk, birey-st, btncl yaplarn incelenmesi"yle karlatrldnda, topluma ilikin ok daha "derin, ok daha isabetli" bir anlay salar. ayet toplum an, retici, biimlendirici gleri asndan anlamak istiyorsak, iki insan arasnda rlen o ince, grnmez ilmekleri ele almann nemsiz bir i olduunu dnemeyiz. Bugne dek sosyoloji, byk lde, bu a yalnzca sonuta yaratlan rntye, onun en yksek tezahr dzeyine bakarak tanmlamakla urat.^^ Moderniteye dair oluturaca sosyoloji iin, Simmel'in, tpk uucu etkileim anlar gibi modernitenin unsuru olan "ince, grnmez ilmekler"i incelemesi gerekiyordu.^'' O halde, toplumsal gerekliin "rastlantsal fragman", bir anlna yakalanan grnts, uucu imgesi de sadece bir fragman m? Simmel'in "ruha bakan mikroskop"u, "hepimizin birer fragman" olduu, gemiin "bize yalnzca fragmanlar halinde ulat", bilginin kendisinin de mutlaka fragmanlara ayrlm olmas gerektii varsaymna dayanan bir dnya gr iin uygundur. Bu, Ernest Bloch gibi baz Simmel yorumcularn, onun yaptlarnda "her zaman

hayatn sadece renkli, canl, zahir hatlarnn resmedildii" sonucuna gtrmtr.^^ Kracauer de^^ Simmel'in "dnyann fragmanlara ayrlm imgelerini ilemekte ... usta" olduunu dnr. Peki toplumsal gerekliin rastlantsal fragmanlarnn "ilenmesi"ndeki ama neydi? Belli bir perspektiften, "fragmanlara ayrlm imgeler" toplumsal gerekliin btnne gtrecek anahtardr. Sz konusu perspektif de, estetiktir. Bu, Simmel'in 1890'larn ortalarnda gelitirdii, "Sosyolojik Estetik"^" adl nemli metninde ilk formlasyonuna rastlanabilecek bir 'dnyay anlama tarz'dr: Bizler iin estetik gzlem ile yorumun esas, u gereklikte yatar: Tipik olan biricik olanda, ilkesel olan rastlantsal olanda, eylerin z ile anlam yzeysel, geici olanda bulunur. O halde rastlantsal fragman, sadece bir fragman olmakla kalmaz: "Biricik" olan "tipik" olan barndrr, "uucu" olan "z"dr. Her fragman, her toplumsal kare, "bir btn olarak dnyann btncl anlam" m aa karma olanan barndrr. Simmel baka bir yerde,^^ metropole ilikin zmlemesinde yle der: varoluun yzeyindeki hej bir noktadan, ruhun derinliklerine inip bakmak mmkndr - o noktann yzeye ne kadar yakn olduu hi fark etmez. Bylelikle sonunda, hayatn btn o sradan dsal veheleri ile, hayatn anlamn ve tarzn belirleyen niha kararlar arasnda bir ba kurulur. 28 Ernst Bloch, Geist der Utopie, 2. bask (Frankfurt: Suhrkamp, 1964) s. 93. 29 Siegfried Kracauer, "Georg Simmel", Logos, 1920, 9. 30 "Soziologische Aesthetik", Die Zukunft, 1896, 17, s. 206. 31 "Die Grossstdte und das Geistesleben", Jahrbuch der Gehe-Stiftunu zu Dresden, 1903, 9; bu kitap iinde "Metropol ve Tinsel Hayat", s. 90. 21

26 A.

1035.

27 Simmel'in yntemine dair daha eksiksiz bir inceleme, "ruha bakan mikroskop" mefhumu zerinde daha ok durmaldr. Simmel'in yaptlan, gerek adalar gerekse de ilk eserlerinde Simmel'in kendisi tarafndan, ounlukla, psikolojiye bir katk eklinde deerlendirilmitir. Simmel'in psikolojiyle ilikisi balamnda "Georg Simmel and Social Psychology" adh yazma baklabilir: Journal of the History of the Behavioral Sciences, 20. s. 107-127. 20

Simmel'in Modernite zmlemesi

Benjamin,^^ Passagenarbeit adl eserinin taslaklarnda, hem Baudelaire'in yaptlarn anlamlandran hem de onun modemiteyi alglaynn temelini oluturan toplumsal deneyimlere dikkat eker. Bu deneyimler hibir ekilde retim srecinin rn deildir - hele de retimin en gelimi biimi olan endstriyel retimin hi deil. [Bu deneyimlerin] tm, retim srecinin ierisinde, son derece dolayl biimlerde olumutur ... Bunlar arasnda en nemlileri, nevrasteniin, byk kent sakininin, bir de tketicinin deneyimleridir. Bu tr deneyimler, Simmel'in modernite grlerinde de byk yer tutar. Ancak Simmel sadece bu deneyimlerin zmlenmesine nem vermekle kalmaz, kendi dncelerini de byk lde ayn toplumsal deneyimlerden devirmitir. ada olan bir eletirmen Simmel'i "entelektel nevrastenik" olarak nitelendirmitir.^^ Olu Hans babasnn u szleri sylediini anmsar: "Berlin'in, 19. yzyln sonlar ile 20. yzyln balarnda kentten metropole dnme yolundaki geliimi, benim kendi iimde yaadm en salam, en kapsaml gelimeyle ayn zamana rastlar".^" Simmel'in Para Felsefesi adl eserindeki zmlemesinin merkezinde, byk lde, mbadele sreci ile meta tketicisi yer al32 Walter Benjamin, Charles Baudelaire. A Lyric Poet in the Era of High Capitalism (Londra; New Left Books, 1973) s. 106. (*) Benjamin'in Passagenarbeit ya da sadece Passagen olarak and, 1927'den lmne kadar on yl zerinde alp tamamlayamad, ama bayapt sayd eser. Passagen-werhe adyla yaymlanan yapt, bu eserin taslaklardr yn.

maktadr. Moda ile stili konu alan baka makaleleri de unu gsterir ki, Simmel retim sreciyle -hele de endstriyel retim sreciyle- hi ilgilenmemitir, onun asl derdi, bylesi bir srecin dolayl sonularm deneyimleme biimleridir.
Nevrasteni

Simmel, adeta bir modernite paradigmas oluturduu tanmnda, modernitenin zn, "bilimsel teknolojik an grkemli tantanas" ierisinde betimler. Bireyin "i gvenlii"nin yerini, "modern hayatn herc mercinden, heyecanndan doan" "belirsiz bir gerilim, hafif bir zlem duygusu", "gizli bir huzursuzluk", "aresizce bir tela" almtr. Bu huzursuzluk kendini en ak biimde kent hayatnda gsterir: Ruhun merkezinde belirli bir eyin bulunmamas, bizleri, hep yenilenen uyarclarda, duyumlarda, dsal etkinliklerde doyum aramaya iter. Bu yzden kendimizi hep bir istikrarszln, aresizliin iinde kslp kalm buluruz: Metropoln kargaas, seyahat dknl, lgn rekabet hrs, bir beeniye, stile, dnceye ya da kiisel bir ilikiye bal kakmama ynndeki tipik modern sadakatsizlik - hepsi de, szn ettiimiz istikrarszln, aresizliin tezahrleridir.^^ Kent hayatnda rastladmz u durumlar, para ekonomisinin uzanmlarnn sonucudur. Buna elik eden rahatsz edici gerilim, "modern zamanlara, zellikle de son dnemlerine" ait bir olgudur - "bir gerilim, beklenti hissi, gl arzularn aa kamamas duygusu bu zamana
35 Georg Simmel, The Philosophy of Money (Londra/Boston: Routledge, 1978) s. 484. 23

33 August Koppel, "Fr und wider Karl Marx", Volkswirtschaftlische Abhandlungen der Badischen Hochschulen, 1905, 8.

34 Hannes Bhringer ve Karl Grunder (ed.), Aesthetih und Soziologie urn diejahrhundertwcnde: Georg Simmel (Frankfurt: Klosterman, 1976). 22

damgasn vurmutur." "Bilin eiinin altnda yatan" bu nevrozun kkenleri, "doadan giderek uzaklamada, para ekonomisine dayanan kent hayatnn bizlere dayatt o soyut varoluta" yatmaktadr. O halde Simmel'in u szleri bizi artmamal: "Metropol kiilik tipinin ruhsal temelini, sinirsel uyanclarm younluu oluturur. Bu, i ve d uyarclardaki hzl, kesintisiz deiimden kaynaklanr".^^ Modern asab kiiliin "ruhsal n-koullar"n yaratan, metropoln kendisidir - "sokaktan her geite, iktisad, meslek, toplumsal hayatn hznda ve eitliliinde". Hep yeni olan ya da srekli deien izlenimler douran kesintisiz duyu bombardman, en u biiminde, nevrastenik kiilii yaratr - kii en sonunda, birbiri ardnca akn eden bu izlenimler, karlamalar silsilesiyle baa kamaz hale gelecektir. Bu durum, bireylerin toplumsal, fiziksel evreleri ile kendileri arasna mesafe koyma giriimleriyle sonulanr. Simmel, sz konusu mesafeyi modern dneme zg bir "duygusal zellik" olarak deerlendirmekle birlikte, unu eklemekten geri kalmaz: "[Bunun yaratt] patolojik bozukluk, agorafobi denen eydir: Nesnelerle fazla yakn temasta bulunmaktan duyulan korku. Bu, dolaysz, etkin her mdahalenin acya neden olduu hiperestezinin sonucudur." Modern dneme zg bir duygunun en u halidir bu: Modern hayatn, giderek daha da kaytszlatmz "dsal vehelerinin altnda ezilme duygusu"nun. Toplumsal ilikilerin (para ekonomisinin sonucunda) nesneleme-sinin en u biimi olan kentsel varolu, birey ile toplumsal evresi arasnda bir mesafeyi gerektirir Bu varolu insanlar arasnda isel bir engeli [gerektirir] ... ancak, bu isel engel, modern hayat biimi asndan vazgeilmezdir.
36 Simmel, "Die Grossstdte und das Geisteslben"; "Metropol ve Tinsel Hayat", bu kitap iinde. 24

nk bylesi bir ruhsal mesafe olmakszn, metropol iletiiminin o maher kalabal, renkli dzensizlii katlanlmaz olurdu. Ticar, meslek, toplumsal ilikileriyle ada kent hayat, bizleri muazzam sayda insanla fiziksel yaknla zorlamaktadr - toplumsal ilikilerin nesnelemesi [sreci] , beraberinde isel bir snr, isel bir smak getirmemi olsa, duyarl, asab modern insanlar umarszln kuyusunda bsbtn yiterdi.^^ Simmel'in burada szn ettii "ruhsal mesafe", agorafobi ya da hiperestezi rneklerinde u biimler alabildii gibi, hayat karsndaki bkkmhkta kendini gsteren, toptan bir kaytszlk biimini de alabilir: Bkknlk - belki de baka hibir ruhsal fenomen, metropolle bylesine dolaysz bir ba tamaz. Bkkmhm birincil nedeni, sinirleri uyaran birbirine zt unsurlarn hzla deimesi, son derece youn ve sktrlm halde olmasdr. ... Snrsz zevk peinde geirilen bir hayat, sonunda insan bktrr - uyarlan sinirler, ylesine uzun bir sre boyunca btn gleriyle tepki vermeye zorlanmtr ki, artk hibir eye tepki vermez olur Ayn ekilde, ok daha zararsz izlenimler, birbirleriyle eliecek biimde ve byk bir hzla deitiklerinden, son derece iddetli tepkiler vermeye ittikleri sinirleri amanszca zorlayarak, dayanma glerini sonuna dek kullanmalarna neden olurlar ... Bylelikle, yeni duyumlar karsnda uygun enerjiyle tepki verme noktasnda bir yetersizlik ortaya kar.^^ Ancak, Simmel "metropole zg bkkn tavrn bu fizyolo37 Simmel, "ber Sociale Differenzierung", Soziologische und psychologische Untersuchungen, s. 78.

38 "Die Grossstdte und das Geistesleben", s. 193; "Metropol ve Tinsel Hayat", bu


kitapta s. 90-91 25

jik kaynag"nn, para ekonomisine dayanan baka bir kaynakla yakndan ilikisi olduunu syler. Para ekonomisinde sz konusu olan, ayn seviyeye gelme sreci -her eyin, mbadele deeri ad altndaki ortak paydaya indirgenmesi-ayn zamanda yeni bir kiilik tipi de yaratr: [Bu kiilik], deerler aras farklar alglamasn salayacak melekelerini btnyle yitirmitir. Onun gznde her ey, ayn donuklukta, ayn griliktedir - hibir ey, uruna heyecan duymaya demez. ... Hayatn sunup sunaca btn olanaklarn eit miktarda parayla elde edilebilecei olgusunu iselletirmi bir kimse, mutlaka bkkmlaacaktr Bkknlk, genellikle ve hakl olarak, zevke doymu insanlara atfedilir; nk fazla gl bir uyarc, ona tepki verme ynndeki sinirsel yetenei baltalar.^^ Ancak bunun, "eyann albenisi"ne deil, elde edilme tarzna dayanan baka bir kayna daha vardr: "nsan bir eyi ne kadar mekanik, ne kadar kaytsz bir tarzda elde ederse, [elde ettii] nesne de o kadar renksiz, o kadar skc grnr"."" Hemen hemen her eyin para ahveriiyle elde edilebildii gelimi para ekonomisi koullarnda, bu durum zelUkle geerhdir. Ama, bkkn kiiliin bu durum karsndaki tepkisi, paradoksal biimde, srekli yenilenen ekicilik unsurlarnn peine dmektir: [Bu tepkiden], heyecana, ar izlenimlere, deiimde en yksek hza duyulan arzu doar ... izlenimlerde, ilikilerde, bilgide -bunlarn neden bizi uyard sorusunu yantlama gerei duymakszn- yalnzca 'uyanc'mn peinde olma ynndeki modern tercih, ayn zamanda moderne zg zihin karkln da aa karr: Gerek bir deer 39 The Philosophy of Money, s. 256. 40 A.g.e., s. 257.
26

retiminin bu ilk safhas, insanlar tatmin etmeye yetmektedir"' Uyanlma, toptan kaytszhgm ilac haline gelir. Metropol hayat ierisinde, kent hayat ve cemaatler aras iliki balamnda insanlar kendilerim ancak, nesnel dnyay ve dier insanlar degersizletirerek koruyabilirler. Kendini koruma ynndeki bu ihtiya, kent hayatndaki etkileim tarz zerinde de etkili olur Bu durum, bakalarna kar koyulan "dsal mesafe"de kendini gsterir - bu mesafenin altnda yalnzca -bkkmhkta olduu gibikaytszhk deil, "nedeni ne olursa olsun, yakn temas durumunda her an nefrete ya da kavgaya dnebilecek hafif bir honutsuzluk, karlkl bir yabanchk ve tiksinme hissi" de yatmaktadr"^ Metropoldeki Toplumsal Deneyim Simmel metropol nasl tasavvur etmitir? Metropolde Sim-mel'i ilgilendiren ey nedir, modernitenin hangi zelhkleri-nin kkleri kent hayatnda yatar? Bu sorular yantlamak iin Simmel'in, metropol konu alan yazsnn yan sra baka eserlerine de bakmamz gerekiyor. Simmel kenti fiziksel snrlaryla deil, sosyolojik snrlaryla tanmlar. Her ne kadar kent, "ierisindeki toplumsal etkileimler zerinde temel bir etkisi olan" kendine zg bir toplumsal mekn olsa da, "sosyolojik sonular olan meknsal bir kendilik deil, meknsal olarak olumu sosyolojik bir kendilik" tir."^ Metropol sadece toplumsal farkl41 A.g.e., s. 195. 42 "Die Grossstdte und das Geistesleben", s. 195; "Metropol ve Tinsel Hayat", bu
kitapta s. 93.

43 "Soziologie des Raumes", Jahrbuch/r Gesetzgehung, Venvaung undVolkswirtschaft, 1903, 27, s. 35. 27

lamann, karmak toplumsal aglarm younlama noktas olmakla kalmaz, ayn zamanda snrlar belirsiz topluluklarn, kalabalklarn mekndr: Bu kalabalklarn kendiliinden tavrlarnn bir nedeni de, "kendilerini ya ak ya da ... ok geni bir meknda bulmalar"dr.''* Kentte, farkl toplumsal tabakalar biraraya getiren ulam merkezlerinde kendini gsteren bu aklk, gettodaki "younlam azn-lk"n iaret ettii toplumsal mesafeyle arpc bir kartlk oluturur. Daha genel ifadelerle syleyecek olursak, kent, bir kimseye komularna kar mutlak kaytszlk imkn sunar - sadece yakn evresinde yaayanlara kar deil, gnlk etkileim ierisinde karlat herkese kar. Potansiyel etkileim kayna olan kalabalklar karsnda birey, bir kendini koruma biimi arar - bu da kent sakinlerinde kaytszlk biiminde kendini gsterir. Bunun nedenlerinden biri de, Benjamin'in"^ kent hayatna dair zmlemesinde vurgulad zelliklerden biridir: Gzleri gren, ama kulaklar iitmeyen bir insan ... iitebilen ama gremeyen bir insana kyasla ok daha huzursuzdur. Burada ... byk kente zg bir ey var. Byk kentlerdeki insanlar arasndaki ilikilerde, gzn ilevi kulagnkine kyasla giderek daha da n plana kyor. Bu durum byk lde toplu tama olgusunun sonucudur. Otobs, tren ya da tramvay kullanmnn yaygnlat 19. yzyla kadar, insanlar hibir zaman, dakikalar hatta saatler boyu tek kelime etmeksizin birbirlerine bakmak zorunda kalmamt. Simmel bundan baka -tefrik edici bir duyu olan- koku
44 A.g.e., s. 38.

duyumuzun, baka toplumsal gruplara mensup insanlarn kokularyla karlamak zorunda kaldna dikkat eker (Simmel'in bu balamdaki kuku gtrr rnekleri, ABD'deki "zenci"ler, "Yahudiler ile kol iileridir)."^ Simmel'e gre "modern hayatn en derin sorunlar, ezici toplumsal gler, tarihsel miras, toplumsal kltr ve hayat teknii karsnda bireyin, varoluunun zerkliini ve bireyselliini koruma talebinden kaynaklanr"."' Sosyoloji, "metropol tr yaplarn, hayatn bireysel ierikleri ile birey-st ierikleri arasnda kurduu denklem"i zmeye almal, "kiiliin, dsal kuvvetler karsnda kendini nasl uyarlad"n aratrmaldr. Bunun altnda, "kiinin, [metropol gibi] toplumsal-teknolojik bir mekanizmayla ayn seviyeye getirilip ypratlmaya" direndii varsaym yatmaktadr. Ancak, eylemi bir nesnel kltr olarak deerlendirilen bu "toplumsal-teknolojik mekanizma", znel kltrmz karsnda yabanc bir ey olarak varln srdrr. Simmel"* baka bir yerde, yle der: "Herhalde hi kimse, modern hayat tarznn, kiisel hayat formunun ei grlmedik bir ekilde birrneklemesine yol at gereini inkr etmeyecektir - bu hayat tarznn kitlesel doasndan, hzl eitliliinden, olanakl btn snrlar ve bugne dek korunmu saysz kendilii aan eitleme eiliminden kaynaklanan bir sretir bu." Gelgeldim, Simmel bunun kart sonucuna, belki tam da bu birrnekleme srecinin rn olan bir sonuca, daha nce dikkat ekmitir: Bireysellii, znellii glendirme abas. Simmel'in sk sk atfta bulunduu, "dnemin abartl znelcilii", sz edilen birrnekleme srecinin telafisidir.
46 47
"Soziologie des Raumes", s. 52. "Die Grossstdte und das Geistesleben", s. 187; "Metropol ve Tinsel Hayat" bu kitapta s. 85. 29

45 Walter Benjamin, Charles Baudelaire. A Lyric Poet in the Era of High Capitalism, s. 151; Georg Simmel, Soziologie (Leipzig: Duncker und Humblot, 1908).

48 Soziologie, s. 563. 28

Kltrn ar nesnelemesi karsnda bir tepki olarak kendini gsteren bu ar znelcilik, metropolde doruk noktasna varr: Metropol, kiisel olan her eyi yutarak byyen bu kltrn btn plaklyla sergilendii bir sahnedir adeta. Burada, binalarda, eitim kurumlarnda, tm meknlara hkim olan teknolojinin yaratt harikalarda, sunduu nimetlerde, topluluk hayat oluumlarnda, gzle grlr devlet kurumlarnda, dayanlmaz lde billurlam ve gayri ahslemi bir tin sz konusudur - yle ki kiilik, bunun etkisi altnda kendini idame ettiremez.^^ Bu nesnel metropol kltrnn, znel metropol kltr karsnda stnlk kazanmasnn daha derin kkenleri, metropoln para ekonomisinin merkezi olmas olgusunda aranmaldr. Gerekten de "para ekonomisi metropol egemenlii altna almtr" Para ekonomisinin yaylmas ile zihnin egemenlii nihayetinde rtr nsanlarn ve nesnelerin deerlendirilmesindeki katksz nesnellik, bunlarn zgn doasnn ne olduu sorusu karsnda kaytszla yol aar, zira parasal ilemler sadece mbadele deeriyle ilgilidir te yandan, metropoldeki insanlarn hayatna damgasn vuran bu katksz zihinsellik, bir tr kendini koruma ilevi grr; zira kentsel karlamalarn hz, yaratt sarsnt karsnda tepki verme ii, artk, "en az duyarl olan ve kiiliin derinliklerine en uzak olan organmza aktarlmtr." Kentsel balamda baka insanlarla ilikilerde sz konusu olan "uzaklk" olmakszn, bu hayat tarz da srdrlemez olurdu. Aslnda uzaklk, "bu hayat tarznn temel toplumlama formlarndan yalnzca biridir". Gelimi para ekono49 "Die Grossstdte und das Geistesleben", s. 203-204; "Metropol ve Tinsel Hayat", bu kitapta s. 100-101.

misi gibi, bunun da olumlu bir yan vardr, "bireye, baka koullarda benzeri olmayan bir trde ve miktarda kiisel zgrlk salar". Buna karlk bu zgrln, olumsuz bir potansiyeli de vardr: Birey geni evrelerdeki zihinsel hayat koullarn, karlkl mesafe ve kaytszl, kendi bamszl zerindeki etkisi balamnda en ok, byk kentin kalabalnda hisseder. nk bedensel yaknlk ve mekn darl, zihinsel uzakl daha da grnr klmaktadr Metropol kalabalyla kyaslandnda, insann kendini bylesine yalnz, bylesine kaybolmu hissettii baka bir yer yoktur - bu, aka, szn ettiimiz zgrln dier yzdr. Baka durumlarda olduu gibi burada da, insann zgrlnn, duygusal hayatna huzur eklinde yansmas hi de art deildir^" Bireyin kiiselliini ortaya koyma abas, genel bir kaytszlkla karlatnda, kendi hemehrilerinden farkl olduu ynnde bir duygu uyandrma abas biimini alabilir, hatta "sonunda insan, kastl bir ekilde tuhaf olmaya tevik edilir; yani, yapmack tavrlar, ani deikenlikler gibi metropole zg arlklara ynelir. Bu tr davranlarn anlam, ieriklerinde deildir kesinlikle: 'Farkl olma', arpc bir ekilde dierleri arasnda sivrilme ve bylece dikkat ekici olma eklinde ortaya kan formlarmdadr".^^ "Metropolde bireyler aras temaslar -kk ehirlere kyasla- daha ksa ve seyrek" olduundan, gze arpma ihtiyac daha ok kendini gsterir; insanlar kendilerini olabildiince abuk ve zl bir ekilde ifade etme, en ksa srede en arpc izlenimi brakma zorunluluguyla kar karyadr. Para ekonomi-

50 "Die Grossstdte und das Geistesleben", s. 199; "Metropol ve Tinsel Hayat", bu


kitapta s. 96. 51 Ag.e., s. 202; "Metropol ve Tinsel Hayat", s. 99. 31

30

sinin sonularndan biri olan, "pratik hayatn hesapl kesinlii" de bu eilimi krklemektedir: Tipik bir metropol insannn ilikileri ve ileri, genellikle ok eitli ve karmaktr; yle ki, verilen szlerde ve hizmetlerde ok sk bir kesinlik olmasa, btn yap iinden klmaz bir kaosa dnebilir. Her eyden nce, metropolde farkl karlara sahip pek ok insan biraraya gelmitir ve bu insanlar, ilikilerini ve ilerini son derece karmak bir organizma ierisinde btnletirmek zorundadr. Berlin'deki btn saatler anszn farkl zamanlar gsterecek olsa, btn iktisad hayat ve iletiim alt st olur, bu durum bir saat bile srse etkileri uzun sre atlatlamazd.^^ Ancak, kusursuz bir egdm gerektiren bu ilgi eitliliinin kendisi de, baka bir etkenin sonucudur: blmnn, toplumsal ve ilevsel farkllamann. Bu yabanclatnc nesnel kltr karsnda, insanlara ya da deerlere kar giderek daha da kaytszlama, d dnyaya ynelik bkkn bir tavr sergileme, i dnyaya kapanma eklinde tepkiler verildiini sylemitik. Kaytszl ve bkknl, birey ile dnya arasndaki uzakl vurgulama abasnda olan daha geni bir gereklik estetizasyonunun paras olarak ele almak mmkn. Zaten, toplumun -yzyln bandaki Kulturhrgertum bata olmak zere- belli tabakalar iin i dnyaya [interieur] kapanma, hayatn znel bir bak asndan gzelletirilmesiyle (Verschnung) balantlyd. Metropolde, birer savunma mekanizmas olarak mesafe ile kaytszla bavurma ihtimali en yksek olan toplumsal tabakalar, nispeten salam toplumsal konumlar sayesinde bu tr bir tepkiyi gsterme olanana
52 A.g.e., s. 191-192; "Metropol ve Tinsel Hayat", s. 89. 32

sahip olanlardr. Bu ilevsel nesnellik rts nedeniyle, "metropol insan, etrafndaki kimseleri satc ya da mteri, hizmeti, hatta ou kez iliki kurmak zorunda olduu kiiler olarak grr"." Metropol, pekl, yeni tr bir "toplumsallk", "genel bir ahbaplk"'" merkezi de olabilir - tabii sadece belli toplumsal tabakalar iin. Metropoldeki toplumsal ilikilerin temsili ve metropoln, farkl toplumsal unsurlarn yan yana gelme, kesime noktas olarak tasavvur edilmesi, belli bir metropol imgesi yaratr: Uyumlu bir btne iaret eden bu imge, belki gerekten de belli toplumsal tabakalarn yaantsnda var olmutur, ama yzyln bandaki gerek metropol kesinlikle yanstmaz. Metropolde toplumsal ilikilerin, farkllamam bir tarzda kesiip i ie getii dncesi, ayn zamanda, Simmel'in toplum mefhumu iin de geerli olabilecek bir imgeyi getirir akla: Labirent. Labirent imgesi, sadece metropol deil, toplumun btnn simgeler. Ama, toplumsal labirenti ksmen oluturan bu "grup ilikileri a" ya da "toplumsal evrelerin kesimesi", durmakszn gerekleen gnlk etkileimler dzeyine inilmedike, toplumun ileyiini aa karamaz. Toplum labirenti, siyasal olarak deil, estetik olarak aydnlatlabilir. Peki Simmel'in yaptnda merkez bir motif olan labirenti birarada tutan nedir? Toplum, skca rlm bir a ise, Simmel'in bu a ren rmcei nerededir? adalar, hi kukusuz, Simmel'in eserindeki bu gl imgenin farkndayd. Kracauer'e gre'^ Para Felsefesi, "dnyann farkl unsurlarnn biraraya gelip birbiri iine gemesi"ni gzler nne seriyor, "fenomenlerin birbiriyle balantsn, i ieligini
53 A.g.e., s. 190; "Metropol ve Tinsel Hayat", s. 88.

54 Richard Hamann, Der Impressionismus in Lehen und Kunst (Kln: Dumont,


1907).

55 Siegfried Kracauer, Georg 5immel, 1919 (elyazmas).


33

btn ynleriyle ortaya koyuyor"du. Rudolph Goldscheid da^ ayn balamda Simmel'in "gerek koullara dair tasvirinin sk bir rmcek an andrd"ndan sz eder. Lukacs, Simmel'in sosyolojisine atfla, "bu ilikiler a bir labirent olarak kalsa gerek, zira bir sistem olamaz," demitir. Peki bu labirent motifi, metropolle mi snrl? Metropol zerine makalesinin sonunda Simmel, labirentin zgl niteliklerinin kkenlerinin para ekonomisinde yattna dikkat eker.
Para ile Meta Dnyas

Benjamin'e gre Baudelaire'in moderniteye dair igrlerinin altnda yatan nc toplumsal deneyim, tketici deneyimiydi. Simmel sz konusu olduunda, bu deneyimi, bir btn olarak para ekonomisini iine alacak ekilde geniletmemiz gerekir. Simmel iin, modernitenin tarit-ncesi, para ekonomisinin gelimesinde yatmaktadr. Toplumsal ilikilerdeki dnm, metropol hayatnn belli bal zelliklerinin ortaya kmas kapitalizmin deil, para ekonomisinin eseridir. Simmel'e gre "dnyann btnyle dinamik karakterinin, paradan daha arpc bir simgesi olamaz ... hareket halinde olmayan her eyin tamamen snp gittii bir hareketin aracdr para. Bir actus purus'tur" [katksz hareket]." Ancak, para ayn zamanda kart bir eilimi de bnyesinde barndrmaktadr - sadece "tek bir iktisad deeri" deil, "genel olarak soyut iktisad deeri" de temsil eder. Baka bir deyile, "elle tutulur bir nesne olarak para, dsal-pratik dnyadaki en ksa mrl eydir; gelgeldim z itibaryla en dayankl eydir, zira dnyadaki btn dier fenomenler
56 "Jahresbericht ber Erscheinungen der Soziologie in denjahren 1899-1904",
Archivjr systematische Philosophic, 1904,10.

karsnda kaytszlk ve denge noktasnda durur".^^ Para sadece, bir labirent olarak tasavvur edilen toplum ierisindeki hareketi simgelemekle kalmaz; mbadele ierisindeki ilevi, tam da iktisad labirenti oluturan balantlar yaratr. Toplum an ren rmcektir o. Tketici deneyimi, dolayl bir tarzda, Simmel'in moderniteye dair igrlerinin baat kaynaklarndandr. Simmel'in toplum mefhumunun da, baz yerlerde, tketimi nceleyen srece, yani mbadeleye dayand dnlebilir. ''Sui generis bir sosyolojik fenomen olarak" mbadelenin toplum asndan anlam, u olguda aranmaldr: "Nesneler aras greliliin iktisad dzeyde gereklemesi olan ... mbadele, belli bir nesneyi ve o nesnenin birey asndan tad anlam biricikliinden karr ve onu, soyutlama alanna deil, iktisad deerin dayana olan canl etkileim alanna ykseltir".^' Simmel'e gre, "bireyler arasndaki etkileim, btn toplumsal oluumlarn balang noktasdr" ve bu etkileimin en mkemmel simgesel nesnesi paradr, nk para "en saf biimiyle katksz etkileimi temsil eder; en soyut kavram anlalr klar; esas anlam itibaryla tikelliklerin tesine eriebilen ... btn tekillikler arasnda a rerek gereklii yaratan tikel bir nesnedir [para] ".^ Mbadele: kukusuz, insanlar arasnda isel bir ba yaratan ilevlerden biridir - basit bir bireyler yn deil, bir toplum [yaratr] ... mbadele, bir toplumsallama biimidir. Belli sayda bireyi toplumsal bir grup haline getiren ilikilerden biridir [mbadele]; toplum da, bu ilikilerin toplamdr.^^
58 A.g.e., s. 511.

57 The Philosophy of Money, s. 510-511.


34

59 A.g.e., s. 101. 60 A.g.e., s. 175. 61 A.g.e., s. 175.


35

o halde, toplumsal etkileim toplumun temeli, mbadele de "en saf sosyolojik olay, en mkemmel etkileim formu" olduuna gre, mbadele hayat bir toplumlama biimidir. Mbadele ilikilerinin merkeziyeti balammda, tketimin kendisinin, Simmel'in modemite zmlemesi asmdan can alc nemde olduu savn nasl temellendirebiliriz? Simmel, znelci deer kuramn muhtemelen Menger ile BhmBawerk'ten devirmitir. ktisadn asl zemini retim deil, mbadeledir. Deer ile mbadele, "birbirini koullar", iktisadn kendisi de "genel mbadele biiminin zel bir rneidir", zira "mbadele iktisad deerlerin kaynadr". O halde Simmel'in, zel bir toplumsal retim kuram gelitirmemi olmasna amamak gerek. O, "retim adn verdiimiz, doayla mbadele"den sz eder ve mbadelenin de "retimin kendisi kadar retken ve deer yaratc" olduunu syler. Simmel'e gre "iktisad sreci, her iktisad znenin zihninde gerekte olup bitenlere indirgemek ok nemli" olduundan, geimlik ekonomideki mbadele ile piyasa ekonomisindeki mbadele arasnda bir fark olmad gibi, mallarn ya da arazilerin mbadelesi arasnda da hibir fark yoktur: "bireyin zihnindeki znel feda etme ve elde etme sreci" her iki durumda da sz konusudur. Simmel'in, Para Felsefesi adl eserinde, parasal ilemlerin ruhsal sonulan zerinde bu kadar ok durmas, bu adan hi de artc deildir. Simmel, geUmi para ekonomisine dair zmlemesinde, bir yandan bu ekonominin elikilerinin ebed nitehini ortaya koyarken, dier yandan da eyletirici ynlerini eletirir. Simmel unu ne srer: [Para], iktisad devlninleri ierisinde ifade bulduklar ekliyle nesneler arasndaki saf ilikinin eylemesidir. Para, kendi normlar dorultusunda dzenlenmi bir dnyada, kendisiyle ilikili olan tek tek nesnelerin arasnda durur 36

bu dnya, kkensel olarak nesnelerin kendileri tarafndan gerekletirilen denkleme ve mbadele harekederinin nesnel emesidir ^^ Simmel, parasal ilemlerde "insanlar aras mbadelenin yansmas, saf bir ilevin somutlanmas" olarak gereklie dnen bu genel nesnellie kar kar, zira "son tahlilde, bu sreleri yrtenler nesneler deil insanlardr, nesneler arasndaki ilikiler de gerekte insanlar aras ilikilerdir." Kendisi de daha geni bir nesnel kltrn paras olan bu eylemi parasal ilikiler dnyasnda, bireylerin yaratclk ve gelime ynndeki frsatlar giderek daha da snrl hale gelir. Bu nedenle Simmel iin, modern toplumda znel kltr ile nesnel kltr arasnda giderek alan uurumun "somut ve etkin nedenleri"ni aramak arttr. Simmel'in bu noktadaki yant kukuya yer brakmaz: "Bireylerin fragmanlara ayrlm hayat ierikleri"nden tr nesnel kltrn yaygnlamasnn, znel kltr ile nesnel kltr arasnda giderek alan uurumun nedeni, "gerek retimde gerekse de tketimde sz konusu olan iblm"dr. Bireylerin eylemesi ve fragmanlara ayrlmas, modernitenin bir zellii olduuna gre, bunun temel nedeni olarak iblmnn ele alnmas, Simmel'in modemite karsndaki daha geni aph tepkisini anlamak asndan nemUdir. Simmel daha sonraki yaptlarnda retimdeki iblm zerinde deil, bunun tketimdeki etkileri zerinde durur. Asl ilgilendii nokta, gelimi bir iblmnn tketimdeki sonulan ve insanlann bu sonular deneyimleme tarzdr. retimdeki iblm ile uzmanlama balamnda Simmel," vurgular itibaryla byk farkllklar sz konusu olsa da yer yer Marx'i anmsatan bir deerlendirme sunar.
62 .g.e.,s, 176.

63 The Philosophy of Money, s. 454-460.


37

Simmel, Marx'm KapitaVdeki deerlendirmesiyle (Simmel o sralar bu eseri okumutu) kyaslandgmda modern retim srecini net bir ekilde tarif etmez geri, ama ona gre modern retim srecinde "rn, reticinin geliimi gzden karlarak tamamlanr" - reticinin kiilik btnlne bile genellikle ket vurulur, nk "benliin uyumlu bir ekilde gelimesi asndan vazgeilmez olan enerjiler, farkl ynlere dalmaktadr. Baka durumlarda, benlik, kiiliin zyle balantszmasna geliir." Dahas, Simmel'e gre, makine imali rnn kusursuzluu, tek bir insann rettii rnle kyaslanamaz. Bu tr yarglar, Simmel'in, retici bireyin tehdit ald yolundaki fikre ballnn baka bir gstergesidir - burada sz konusu olan retici, zanaatkardr geri, ama sanatdan da ayn balamda sz eder. Ancak, sadece retim sreci deil, rnn kendisi de reticisine yabancdr, zira "kapitalist dnemde emein rn, kesinlikle zerk nitelik tayan bir nesnedir - kendine zg devinim yasalar olan, retici zneye yabanc nitelik tayan bir nesne." Bunun "en arpc rnei, iinin kendi rettii nesneyi satn almak zorunda olmasdr." Ama iiler, ayn zamanda, muazzam lde genilemi bir olas tketim nesneleri yelpazesiyle kar karyadr. Burada sz konusu olan sre, gerek niteliklerin gerekse de fiyatlarn ayn seviyeye ekilmesidir: Tketimin genilemesi... nesnel kltrn gelimesine baldr, zira bir nesne, ne kadar nesnel ve gayri ahs olursa, o kadar ok sayda insana hitap eder. Bu tr tketilebilir maddeler... insanlar arasnda sz konusu olan znel beeni farkhlklan dikkate ahnarak tasarlanamaz; te yandan, ancak ar farkllam bir retim, nesneyi, ona ynelik talebi karlayacak ucuzlukta ve bollukta retebilir^
64 A.g.e., s. 455. 38

"Kltrn nesnellii ile iblm arasnda bir kpr" olan tketim de, bu sre ierisinde dnme urar - yalnzca nicel deil, ayn zamanda nitel bir dnmdr bu. Burada Simmel, smarlama retim ile kitlesel tketimi karlatrr. lki "tketiciye, metayla kiisel iliki kurma imkn verirken," ikincisinde meta, tketici asndan dsal ve zerk bir ey olarak kalr. blm, smarlama retimi yok etmekle kalmaz, "tketiciyle ilikisinde rnn znel aura's da yok olur, nk artk meta, tketiciden bamsz bir ekilde retilmitir." Aura'nm yok olmas Benja-min'in modernite zerine eserlerinde merkez bir izlekken, Simmel, modern "hayat tarznn nesnellii"nin bir paras olarak, nesnelleen tketimi ne karr. zel alanda, hayatlarmz boan meta bolluu, modern hayatn "zerk birer nesne olarak karmza kan dsal ynleri altnda ezilme duygusu" yaratr. Ev ii, artk "trensel bir fetiizm" biimini alr - ancak Simmel'in, bu dnm eskiden mutfak eyalarnn az olmasyla aklamas, pek inandrc deildir. "evremizi kuatan eit eit nes-ne"nin "gayri ahs kkeni ve kolayca ikame edilebilirlii" nedeniyle bu meta kemekei "znel ruhun kendi iradesini, duygularn yerletirebilecei noktalarn giderek azald, kendi iine kapal bir dnya"ya dnr. Bu yabanclama sreci, merubat makinelerinde ve ucuz eya dkknlarnda doruuna ulaan "bamsz, gayri ahs [meta] devinim" iyle tamamlanr. Kamusal alandaysa, "meta evreni" (Benjamin) dnya fuarlarnda aa kar. "Berlin Ticaret Fuar" adl yazsnda Simmel,^ bu meta fantasmagoriasnm bir dizi nemli zelliine dikkat eker. Dnya fuarlar, bir toplumsallama biimi olmalarnn yan sra, olabilecek en geni yelpazedeki
65 "Berliner Gewerbe-Ausstelung", Die Zeit (Viyana) 8, 25 Temmuz 1896. 39

farkl metalann biraraya getirildii yerlerdir. Farkl metalar, ok zel bir toplumsallk biimi olan elence eklindeki toplumsal balam ierisinde sergilenir, nk "birbirinden son derece farkl endstriyel rnlerin, snrl bir alan ierisinde, birbirine ok yakn meknlarda sergilenmesi, alg yeteneini felce uratr, tam anlamyla bir hipnozdur bu ... belli belirsiz, fragmanlar halindeki izlenimlerin bellekte brakt tek ey, insann burada elenmesi gerektii fikri-^jj." 66 Duyarl bir kii, "burada sunulan eyin etkisi karsnda takati kesilmi, ynn yitirmi hissedecektir." Ancak "ok sayda arpc izlenimin byk hzla deimesi, tam da, ar kullanm yznden tkenmi sinirlerin uyarlma gereksinimini karlar". Bu tr fuarlar, retimde giderek artan uzmanlamann rn olan metalann yn halinde biraraya gelmesidir. te yandan modern kii, iblmnde rettiklerinin tek yanll ile birrnekliini, ok sayda farkl izlenimin biraraya toplan-m. siy la, hz ve renklilii giderek artan duygu deiimle-riyle telafi etmek ister. Etkin hayat alanlarndaki farkllama, aka, edilgin almlama alanlannm kapsaml eitlili-iyle tamamlanr.^' Baka bir deyile, retim srecinin skcl, tketimin yapay uyarclgyla, elendiriciliiyle telafi edilir. Ancak, dnya fuarlarnda, btnyle "edilgin" olan alan hkimdir, nk bu fuarlarn ziyaretileri, yalnzca bakp bylenmek iin oradadrlar, dokunmak ya da satn almak iin deil. Dnya fuarlarnda estetik bir boyut da sz konusudur. Bir yandan, ziyaretiler kendilerine sunulan meta zenginliinden etkilenmelidir. te yandan, metann anlk hayat.

fuar mimarsinde de yanstlr. Bylece, mimar "antsal stilin bihnli bir ekilde olumsuzlanmas"n yanstrken, "geicilik iin yaratlm bir meknn doas" en baskn izlenim haline gelir. Bu geici izlenim, yine de, "formlarn ebedligi"nden bireyler barndrmak zorundadr - aksi halde, bu tr fuarlarda sunulan malzemelerin ieriinin grnrdeki kalc niteliinin ne kadar aldatc olduu aa kar. Fuarlarn yalnzca mimarsi deil, dzenleni biimleri de, "estetik bir super-additum"u [ilave] gzler nne serer - bunun altnda, "birleimlerinin dzenlenmesi araclyla [metalara D.F.] yeni bir estetik anlam verme amac yatmaktadr: Tpk sradan ilanlarn, afi tasarm sanatna evrilmesinde olduu gibi". Bu "estetik retkenlik"in tezahrlerinden biri de, nesnelerin, giderek, fuarlarn etkisiyle, vitrin malzemesi olarak adlandrlabilecek bir nitelik kazanmasdr. Meta retimi... nesnelere, kullanllklarnn tesinde, batan karc bir d grnm kazandran bir ortam yaratr ... alcnn ilgisini, nesnenin dsal albenisi, hatta onun dzenleni biimi araclyla uyandrmanz gerekir.^^ Simmel'in burada iaret ettii ey, estetik ekiciliin, metann yalnzca mbadele deerini artrmakla kalmad, ayn zamanda bu deeri gizlediidir. Moda ve Stil Buna karlk, metalann "birbiri ardnca farkllamas", en ak biimde modada kendini gsterir. Genel olarak, moda "farkllama ile deiimin ekiciUini, benzerhk ile uyumun ekiciligi"yle birletiren, ounlukla, toplumsal farkllklar
66 A.gx. 67 A.g.e. 40 68 A.g.e. 41

ifade etmek zere snflarda kendini gsteren bir toplumsal formdur. Ancak, snflar aras engellerin azalmas, yukar doru snfsal hareketliliin artmas, "nc zmrenin egemenlii", modadaki deiimlerin hzn artrmtr. Modalarn hzla ve geni bir alana yaylmas, modann kendisinin de "bamsz bir hareket, bireyden bamsz olarak kendi yolunda seyreden nesnel ve zerk bir kuvvet" olduu yanlsamasn yaratr. Baka bir deyile, "[moda] bireye daha az baml, birey de modaya daha az bagmh hale gelir. kisi de, ayr evrim srelerini izleyen iki ayr dnya gibi geliir".*^ Bireyin modaya daha az baml hale geldii yolundaki bu varsaym, Simmel'in, gerek ticaret fuarlarna ilikin olarak daha nce ortaya koyduu zmlemeyle, gerekse de stillerin oulluuna ilikin daha sonraki deerlendirmesiyle elimektedir. Daha da arpc olan, Simmel'in, Berlin fuarm konu alan yazsnda dikkat ektii meta retimi meselesine, buradaki moda zmlemesinde ve moday daha kapsamh biimde ele ald baka bir eserinde pek nem vermemi olmasdr. Moda, insann "ikili doas"yla ilgilidir daha ok -"hayatn birbirine kart egilimleri"yle, "gerek toplumda gerekse de bireyin ruhunda sz konusu olan" ikili eilimlerle, "taklit ynndeki ruhsal egilim"le vb. ilgiUdir. Moda "trmzn tarihi ierisinde evrensel bir olgu" olarak deerlendirilir. Baka bir deyile, Simmel'in modayla ilgili deerlendirmeleri, modemiteyi ebediyete indirgeme, sub specie aetemitatis [ncesizliin ve sonraszln nda] bir toplumsal zmleme ortaya koyma eilimine iaret eder. Yine de, Simmel'in moda zerine daha sonra kaleme ald makalede (1923), moderniteye dair bir dizi zel gnderme yer alr - geri yaznn giri ksm, Simmel'in moderniteyi ebed klma eilimini dorulamaktadr. Toplumsal hayat ile
69 The Philosophy of Money, s. 461-462. 42

"onun fragmanlara aynlm gereklii" ierisinde, toplumun btn tarihini bir diyalektik biiminde, nihayetinde iki eilim arasndaki uzlama biiminde grmek mmkndr: Bir yanda bir toplumsal gruba balanp onun iinde erime eilimi, te yanda bireysel farkllama ve grubun dier mensuplarndan ayrt edilebilir olma eilimi. Bu, "biyolojik dzeyde kaltm ile farkhlk arasndaki kartlkta" kendini gsteren bir ikiliktir.'" "Bu elikilerin toplumsal cisimlenii"nin ilk rneinin kkleri, "taklit ynndeki ruhsal eilim"e dayanmaktadr. "Bireysel farkllama" ynndeki ikinci egilimse, farkh bir kiilik tipinde somutlar: VeriU olann, gemiin tesine geerek, gelecek iin bireyler yaratmaya ynelmi kiiktir bu. "Amaca ynelmi kii, takliti kiinin kar kutbudur." Bu iki eilim, "trmzn tarihindeki evrensel bir olgu olan modann hayatta kalmasnn nkoullar"dr. O halde moda, hem "toplumsal eitlenme eilimi"ni hem de toplumsal farkllamay somutlar. stelik moda hem "irkin" hem de "modern" olabilir - bizler onun ierii karsnda "estetik adan hayli kaytsz"ken, o da, "mevcut hayat normlar karsndaki mutlak kaytszl"m sergilemektedir. Bu anlamda moda soyuttur: "Modann, kkleri en derin znde yatan, 'gereklikten kopmu' soyutluu, estetikd alanlar zerine de, tarihsel fenomenler ierisinde gelimi belli bir modernUk damgas vurur".'' Ancak modann daha kiisel nitelik tayan ilk kkenleriyle karlatrldnda, "iinde bulunduumuz dnemdeki moda icatlar, giderek, iktisadn nesnel ileyi koullaryla birlemektedir." Bir yerlerde retilip de bir sre sonra moda haline gelen bir eya deildir sz konusu olan - artk eyalar, modaya uygun
70 Philosophische Kultur (Potsdam: Klinkhardt, 1923) 3. bask, s. 31; "Moda Felsefesi", bu kitapta, s. 102.

71 Philosophische Kultur, s. 33.


43

olma amac dorultusunda retilmektedir. Belli zaman aralklaryla yeni bir modaya a priori ihtiya duyulur - gnmzde sadece bu ile ilgilenen tasanmclar, sektrler var Bu anlamdaki soyutluk ile nesnel-toplumsal rgtlenme arasndaki iliki, bir form olarak modann, kendi zel ieriinin barndrd herhangi bir anlam karsndaki kaytszlnda, toplumsal-retici iktisad yaplarla arasnda giderek daha da belirlenmi hale gelen ilikide kendini gsterir/^ Bu zmlemeyi, modann mbadele deerini bnyesinde barndrmas ile, meta dolamn artrma ynndeki "a priori" ihtiya arasndaki ilikiye dair bir deerlendirme olarak grmek mmkn. Simmel'in kulland anlamla modann soyutluu, meta mbadelesinin soyutluuna hi de uzak deildir. Simmel'in modaya ilikin zmlemesi, baka hangi alardan, modernite kuramyla ilikilidir? Simmel burada ve baka yerlerde moderniteyi, toplumsal hayatn ve bireyselliin giderek fragmanlara ayrlmasyla tanmlar - bu sre, kendisini dengeleyecek bir kar kuvveti gerekli klar. Bireylere belli bir birey-stlk kazandran modaya ballkta bunun izleri grlr: Bireyselciliin getirdii fragmantasyonun hkm srd modern hayat iin, [modann barndrd bu trdelik unsuru D.E] zeUikle nemlidir. ... Modadaki deiim, asabiyetin ne oranda krelmi olduunun lsdr: Bir a ne kadar asabiyse, modalar da o kadar hzl deiir, nk farkllamann ekiciliine duyulan ihtiya -ki modann esas amillerinden biridir- asabiyetin zayflamasna elik eder^^

Burada ana hatlaryla izilen modann genel nitelikleri, kukusuz Simmel'in, modern hayatn nevrastenisine dair deerlendirmesiyle ilikilidir. Modadaki deiimlerin diyalektii, zorunlu olarak, mantksal kartn da iinde barndrr: Modann genilemesi ya da yaylmas, onu ister istemez kendi kne gtrc. Modann her eyi kendi iinde eritmesi, artk onu moda olmaktan karacak bir dzeye eriecektir. Bu diyalektik, modern dnemde ivme kazanmtr: Modann, modern kltr zerinde daha nce ei grlmedik bir egemenUe sahip olmas -bugne dek el dememi alanlara nfuz etmesi, zaten mevcut olduu alanlarda giderek bir saplant halini almas (modadaki deiimlerin srekli hz kazanmasnda olduu gibi)- modern bir ruhsal zelliin glenmesinden baka bir ey deildir Bir izlenimin, yerini bir baka izlenime brakmas iin isel ritmimizin gereksindii sre giderek ksalyor; baka trl ifade edecek olursak, ekicilik vurgusu, ekiciliin asl merkezinden giderek uzaklayor, ekiciliin balang ve biti noktalarna aktarlyor.''' Bu durum, en nemsiz dzeyde, puronun yerini sigarann almasnda, "yllk hayat" daha da ksa dnemlere blen seyahat tutkusunda kendini gsterir. Bu da unu gsterir ki "modern hayata zg 'sabrsz' tempo, sadece hayatn nitel ieriinde hzl olana duyulan arzuya deil, snrlarn, balanglarn ve bitimlerin, gelmenin ve gitmenin verdii biimsel zevkin gcne de iaret eder". O halde moda, zaman bilincinin glenmesi ynndeki daha genel srecin zel bir parasdr. Yeni olan. ile eski olan karsnda ayn anda zevk almamz unu gsterir ki.
74 A.g.e. 45

72 A.g.e.,s. 36.

73 A.g.e., s. 39; "Moda Felsefesi", s. 111.


44

asl mesele "olmak ya da olmamak deil, ayn anda hem olmak hem de olmamak"tr; bu zevk "her zaman gemi ile gelecein eiinde durur ve bu sayede bize, en azndan doruk noktasnda olduu mddete, baka pek azjenome-nin verebilecei gl bir 'imdi' duygusu verir" (vurgu bana ait)/^ "Toplumsal bilin"in geici olan zerindeki bu "younlamas", yalnzca geici olann ekiciliini artrmaya yarar; nk, modann diyalektii gz nne alndnda, tam da bu noktada "onun lmnn tohumlan" da yatmaktadr. Buradan hareketle, sadece ortaya kt kadar hzl biimde yok olan eye moda dediimiz sonucuna varabiliriz. Burada, Simmel'in modaya dair zmlemesi, modernite-nin merkez zelliklerinden birini ele alr: "Le transito-ire"m, "lefugitif in diyalektii: Bugn modann bilince bu denli hkim olmasnn nedenlerinden biri, temel, kalc, sorgulanmayan kanaatlerin giderek gcn yitirmesidir. Bu anlamda, hayatn uucu, deiken unsurlar ok daha geni bir hareket alanna sahip olur. ... gemiten kopu, bilinci giderek daha da fazla imdi zerinde younlatrr 'imdi' zerindeki bu vurgu, aka, deiim zerinde bir vurgudur da ayn zamanda..7^ (vurgu bana ait). Peki, moda bilincinin ve "imdi"nin hkimiyeti modern dnemin karakteristik bir zellii olduuna gre, bu hkimiyetin yerini daha kesin bir ekilde saptayabilir miyiz? Moda bilinci onaylama ile kskanlktan oluan bir duygu karmna dayandna gre, moda "isel olarak zerklikten yoksun ve baka bir yere dayanmaya muhta olan, ama
75 A.g.e., s. 42; "Moda Felsefesi", s. 112.
76 A.g.e., s. 43; "Moda Felsefesi", s. 113. 46

kendi benliinin farkna varmak iin gze arpmaya, ilgi ekmeye, biriciklie gereksinim duyan bireylerin asl faaliyet alandr". Baka bir deyile, bylesi bireyler, yoksun olduklar bireysellii davurma arac olarak modaya ihtiya duyarlar. Moda, insanlarn "isel zgrlklerini btnyle koruma"sm, bylelikle bireyin toplumun btnyle ilikisinde kendi konumunu dsal olarak gstermesini salayan nemli bir toplumsal aratr. Moda araclyla bireyler, iinde yaadklar "evrenin stn gc [ne], bana buyruk-luu[na], kaytszl[na]" kar kmaya alrlar. Ama bunun bir yanlsama olduu ortaya kar, zira "son kertede bireyler eyler zerinde deil, sadece kendi tahrif edilmi fantezilerinin zerinde hkimiyet kazanmlardr. Ama bu tr moda tezahrlerinin hzla yok olmas, bu hkimiyetten gelen gllk duygusunun ne denli temelsiz ve aldatc olduunu gsterir." Moda ayrca, zgl toplumsal tabakalarla, belirli toplumsal evrelerle ilikilidir. Modann en yakn iliki iinde olduu tabakalar, hayat tempolar son derece ar olan st ya da alt toplumsal tabakalar deil, ortaya kmalaryla moda bilincinin yaygnlamasnn ayn dneme denk geldii orta snflardr. Ayrca, modann mekn metropoldr: zlenimlerdeki, ilikilerdeki hzl degiimleriyle, bireysellii bir yandan yok ederken bir yandan da ne karyla, kalabal ve buna tekabl eden toplumsal mesafesiyle, "hepsinden nemlisi de, modadaki hzl deiimleri beslemek zorunda olan, alt tabakalardaki yukar doru iktisad hareketlili"giyle "moda iin bir beslenme alan"dr metropol. Bu nedenle, moda olan artk eskisi gibi pahal olamaz. Bu da, rnlerin ucuzlamasna, modadaki deiimlerin daha da hzlanmasna yol aar. rnleri itibaryla modadaki deiimlere daha az tbi olan sektrler, piyasadan nispeten bamsz bir biimde, "retimin rasyonellemesi"yle ile47

meye devam ederken, sadece moda iin meta reten sektrler buna kart bir eilim gsterir, nk "hummal deiim biimi burada ylesine temeldir ki, moda, modern iktisadn gelime eilimleriyle mantksal bir eliki ierisinde bulunur". Ama bu, moda olan metann kendi elikisini yaratmasn engellemez, nk bu zellikle ["hummal degiim"le D.F] kyaslandnda, moda, ayn zamanda son derece arpc bir zellii daha aa karr: Her mnferit moda, bir lde, ''ebediyen yaamak istiyormuasna ortaya kar" (vurgu bana ait)7^ Bu anlamda moda, geici olan ile ebed olan bnyesinde barndrr. O "hep ayn kalann ebed dngs"dr. Modann dolam, meta dolamna benzer: Hep yeni, ama hep ayndr. Simmel'e gre moda, birbirini izleyen farkllamalarn simgesi, dnya fuarlar da modern kltrdeki farkllamalar birlikteliinin ahikasdr. kisinin de kkeni, ksmen, "etrafmzdaki nesnelere bakarken maruz kaldmz stil okluu"na dayanmaktadr.'* Simmel "bu sersemletirici stil oulluu"na "Sosyolojik Estetik"te daha nce deinmitir:'^ Herhangi bir stile bal kalamama ynndeki modern sadakatsizliin bir rnei olarak. Para Felsefesi'nde bu, "tarihsel bilgimizin genilemesinin sonucu" olarak aklanr: "Bu da, modern insann deiim dknlyle ilgilidir". Hatta "kltrel hayatmzn grnr evresinin tamam, bir stil ouUuguyla paralanmtr". Bu stillerin bamsz nesnellii gz nne alndnda, imdi kar karya olduumuz ey "bir yanda bu formlar, dier yanda kendi znelliimiz "dir.
77 A.g.e., s. 60; "Moda Felsefesi", s. 130. 78 The Philosophy of Money, s. 461. 79 "Soziologische Aesthetik".
48

Simmel, "Stil Problemi zerine" adl yazsnda,*" stil okluundan tr bireylerin, etraflarn donattklar ev eyalarnn "net ve benzersiz damgas"yla znelliklerini davurmaya altklarn ne srer. Varlkl tabakalarn evlerindeki estetik alan ierisinde -ve Olbrich'in alayc biimde belirttii gibi "her kseyi, her iskemleyi" stilize etmeye alan ada Jugendsd I hareketinde- rastlanan stilize edilmi i mekn nesneleri, bireyselliin davurumu ile "birey-st" olann gsterilmesi arasndaki dengeye iaret eder, nk sz konusu stili baka pek ok insanla paylarz. Bu yolla, "znel kiilik ile insan ya da nesnel evresi arasnda birey-st bir form ve yasa retilir; bir hayat formunun, bir beeninin vb. stilize ifadesi, hep, zamanmzn abartl znelliinin dengelendii ya da zerinin rtldg birer snr, birer mesafe formudur.*^ "Gnlk hayatn arka plan ya da temeli" stilize edilmelidir, nk "odalar ierisinde insanlar esas nesnelerdir, birer mihrak noktasdr." "Organik, ahenkli bir duygu"nun ortaya kmas iin, "meknsal snrlla" sahip i meknn "dolaysz hayatla karmamas iin", bir mihrak noktasna sahip olmas gerekir - bunu da, gnlk hayatn "zorunlu aksesuvarlar" deil, sadece ve sadece stilize edilmi bir eser salayabilir. Stilizasyon ynndeki bu modern arzunun kkleri, aka paradoksal olan bir abada yatar: Bireyin, modern toplum ierisinde beslenen ar znelcilikten, bireyselcilikten kama abasdr bu: Stilin, modern insanlar nezdinde tad gl ekiciliin altnda, insanlar kiiliin yknden kurtarmas, kiilii saklamas yatmaktadr - stilin z de budur. znelcilik ile

80 "Das Problem des Stiles", Dekorative Kunst, 1908, 11.


81 A.g.e., s. 314. 49

bireysellik, neredeyse son noktaya varan bir hz kazanmtr; stilize form yaratlarnda ... bu ar bireysellii genel ve daha evrensel bir eye dntren yumuatc bir etken sz konusudur.^^

Ancak, modern bireyin gerekten de, dnemin ar znelciliinden kamak zere onu stilize i meknda yceltip yceltmediini sormamz gerekiyor. Burada Simmel'in, byk lde, i mekn ierisinde kendim gsterdii ekliyle stille ilgilendii aktr. Bu eser, i meknn stilizasyonunun Jugendstil hareketiyle birlikte d mekna, fiziksel evremizin btnne tand bir dnemde kaleme alnmtr. "Btncl bir sanat eseri" gerekletirme abas, toplumsal ve fiziksel evrenin btnn "hayatn gzelletirilmesi" adna stilize etme abasyd. Ama bu ancak, mevcut toplumsal antagonizmalarm snrlar ierisinde yaplabilirdi - bu da, nihayetinde, ya burjuva i meknna ekilmek, ya da kamusal alan baka bir i mekna dntrmek anlamna geliyordu. Ar bireyselciliin ve znelciliin elikilerinin zlmesi, Simmel'in bireysellikle ilgili eserlerinde karmza kar. Stili konu alan makale, bu adan bir istisna olmad gibi, nesnel alandaki kltrel gelimenin kemiklemesi mefhumuyla da hibir ekilde elimez. Hatta, ar znelcilik karsnda i meknn stilizasyonu, nesnel kltrde d mekn stillerinin oalmasna tekabl eder - Simmel daha sonra bunu, "zamanmzn stilsizlii" eklinde tanmlayacaktr. Bu, madd kltrdeki hzl ve yaygn gelimelerin sonucu deildir sadece; bireysel dzeyde de, "kiisel deerlerin, var olmalarnn imknsz olduu bir boyut ierisinde aranmas"nm sonucudur: Yani, teknik ilerleme ierisinde kltrel ilerlemenin aranmasnn. Bu durum, "za82 A.g.e., s. 314. 50

mammza damgasn vuran btn o acelecilii, agzll, elence bamlln" da aklar. Baka bir deyile, bireyler, yabanc bir ey olarak karlarna kan nesnel bir kltr ierisinde temel deerlerini hayata geirmek istemektedir. Simmel daha sonra, znel kltr ile nesnel kltr arasnda giderek alan bu uurumdan sadece bir "kltr krizi" ya da bir "kltr trajedisi" olarak deil, "kltr patolojisi" olarak da sz edecektir, ikinci doa olarak toplum, artk tarihsel olmaktan kmtr: Bir "doal" durum olarak, ikinci bir doa bile deildir.
EVREN Elin Gen

KAYNAKA Baudelaire, Charles The Painter of Modem Life and Other Essays (Oxford: Phaidon, 1964). Becher, Heribert Georg Simmel. Die Grundlagen seiner Soziologie (Stuttgart: Encke, 1971). Benjamin, Walter "Theses on the Philosophy of History", Illuminations (New York: Shocken, 1969). Benjamin, Walter Charles Baudelaire. A Lyric Poet in the Era of High Capitalism (Londra: New Left Books, 1973). Benjamin, Walter Gesammelte Schrijten (Werkausgahe) (Frankfurt: Suhrkamp, 1980). Benjamin, Walter Das Passagen-Werk, 2 cilt (Frankfurt: Suhrkamp, 1982). Bloch, Ernst Geist der Utopie, 2. bask (Frankfurt: Suhrkamp, 1964). Bhringer, Hannes ve Grander, Karl (ed.) Aesthetik und Soziologie urn diejahrhundertwende: Georg Simmel (Frankfurt: Klostermann, 1976). Fechter, Paul "Erinnerangen an Simmel", Gassen, K. ve Landmann, M. (ed.) Buck des Dankes an Georg Simmel (Berlin: Duncker und Humblot, 1938). Frisby, David "Introduction to the Translation", The Philosophy of Money (Londra/Boston: Routledge, 1978). 51

Frisby, David Sociological Impressionism. A V.eassessmait of Georg Simmel's Social Theory (Londra: Heinemann, 1981). Frisby, David Geotg Simmel (Chichester/Londra/New York: Ellis Horwood/Tavistock/Methuen, 1984). Frisby, David "Georg Simmel and Social Psychology", Journal of the History of the Behavioral Sciences, 20,1984. Frisby, David "Simmel's Theorie der Modeme", Dahme, H. J. ve Rammstedt, O. (ed.), Georg Simmel und die Modeme (Frankfurt: Suhrkamp, 1984). Frisby, David Fragments of Modernity: Georg Simmel, Siegfried Kracauer and Walter Benjamin (Londra: Heinemann, 1985). Goldscheid, Rudolph "Jahrebericht ber Erscheinungen der Soziologie in den Jahren 1899-1904", rchiv/rsj'stematischePhilosophie, 10, 1904. Habermas, Jrgen Theorie des kommunikativen HandeU, 2 cilt (Frankfurt: Suhrkamp, 1981). Habermas, Jrgen "Die Moderne - ein unvoUendetes Projekt", Kleine Polifische Schriften I-IV (Frankfurt: Suhrkamp, 1981). Habermas, Jrgen "Nachwort", Philosopliische Kultur (Berlin: Wagenbach, 1983). Hamann, Richard Der Impressionismus in Leben und Kunst (Koln: Dumont, 1907). Jauss, Hans Literatuigeschichte als Provofeation (Frankfurt: Suhrkamp, 1970). Jay, Martin "Habermas and Modernism", Praxis International, 4,1984. Joel, Karl "Eine Zeitphilosophie", Neue Deutsche Rundshau, 12, 1901. Koigen, David "Soziologie Theorien", Archivfr Sozialwissenschaft und Sozialpoli-tih, 31,1910. Koppel, August "Fur und Wider Karl Marx", Volfeswirtscha/tliche Abhandlungen der Bodischen Hochschulen, 8, 1905. Kracauer, Siegfried Georg Simmel, elyazmas, 1919. Kracauer, Siegfried'""Georg Simmel", Logos, 9,1920. Oehler, Dorf Pariser Bild I (J830-1848). Antibourgeois Aesthetife bei Baudelaire, Da-umier und Heine (Frankfurt: Suhrkamp, 1979). Simmel, Georg "Ober soziale Differenzierung", Soziologische und psychologische Untersuchungen (Leipzig: Duncker und Humblot, 1890). Simmel, Georg "Soziologische Aesthetik", Die Zuhunft, 17, 1896. Simmel, Georg "Berliner Gewerbe-Ausstellung", Die Zeit (Viyana), 8, 25.07.1896. Simmel, Georg "Die Grossstadte und das Geistesleben", Jahrbuch der Gehe-Sti/tu-nu zu Dresden, 9, 1903. Simmel, Georg "Soziologie des Raumes", Jahrbuch/r Gesetzgebung, Verwaltung und Volkswirtschaft, 27, 1903. Simmel, Georg "Soziologie der Sinne", Die Neue Rundschau, 18,1907. Simmel, Georg Soziologie (Leipzig: Duncker und Humblot, 1908). 52

Simmel, Georg "Das Problem des Stiles", Dekorative Kunst, 11, 1908. Simmel, Georg Philosophische Kultur, 3. bask (Potsdam: Klinkhardt, 1923). Simmel Georg, "How is Society Possible?", Wolf, K. (ed.). Essays on Sociology, Philosophy and Aesthetics by Georg Simmel (Columbus: Ohio University Press 1959). Simmel, Georg The Philosophy of Money (Londra/Boston: Routledge, 1978). Troeltsch, Ernst "Der historische Entwicklungsbegriff, Historische Zeitschrift, 124, 1921. Wolter, Friedrich "Erinnerungen an Simmel", Gassen, K. ve Landmann, M. (ed.), Buch des Dankes an Georg Simmel (Beriin: Duncker und Humblot, 1958).

53

Modern Kltrde atma

Hayat, salt biyolojik dzeyin tesine geip tin dzeyine doru gelitiinde, tin de kltr dzeyine ykseldiinde, bir i atma ortaya kar. Kltr evriminin tamamn, bu atmann belirmesi, zme ulamas ve yeniden ortaya kmas oluturur. Zira hayatn yaratc hareketinin, hayata ifade ve gerekleme formlar sunan birtakm yaptlar [Artefakt] rettii her yerde, buna kltr deriz: Meden kanunlar ve anayasalar, sanat eserleri, din, bilim, teknoloji vb. Bunlar, hayatn kesintisiz akn ilerine alp ona form ve ierik, ufuk ve dzen kazandrr. Fakat hayat srecinin bu rnlerinin kendine zg bir zellii vardr: Ortaya ktklar andan itibaren, kendilerine ait sabit birer forma sahiptirler hayatn hzl ritminden, ini klarndan, srekli yenileniinden, kesintisiz blnmelerden ve yeniden birlemelerden bamsz formlardr bunlar. Bu formlar, hem kendilerinden uzaklaan yaratc hayat tarlar, hem de bunu takiben ilerine dolan, ama bir sre sonra kuatamaz olduklan hayat. Onlara can vermi tinsel dinamikten bir l57

de ayr ve bamsz olduklanndan, kendilerine zg bir manta ve kanuna, bir anlama ve dirence sahiptirler. lk oluma anlarnda hayatla uyumlu olabilirler; ama hayat kendi evrimini srdrdke, bu formlar katlap sabitlemeye balar, hayata yabanc, hatta dman hale gelirler. te, kltrn bir tarihi olmasnn niha nedeni de budur. Hayat, tine dntke, durmakszn bylesi yaptlar yaratr: Kendi kendine yeten, kalc, hatta zamandan bamsz olma iddias tayan yaptlardr bunlar. Bunlar, hayatn kuand/ormar olarak tanmlayabiliriz: Hayat, ancak bu ekilde kendini tinsel hayat olarak gsterebilir. Ama hayatn kendisi ara vermeksizin akmaya devam eder. Yaratt her yeni varolu formunda, dur durak bilmez hareketi, o formun kahclyla ya da zamandan bamsz geerliliiyle atr. Hayatn kuvvetleri, rettikleri her kltrel oluumu er ya da ge andracaktr. Bir form geliimini tamamladnda, bir sonraki form oktan onun altnda biimlenmeye balamtr ve ksa ya da uzun bir mcadelenin ardndan mutlaka onun yerini alacaktr. Kltrel formlarn dnm, en geni anlamyla tarihin konusudur. Ampirik bir disiplin olarak tarih, her tekil vakada, bu deiim tezahrlerinin somut temellerini ve nedenlerini saptamakla yetinir. Gelgeldim derinde yatan sre, hayat ile hayatn rnleri arasndaki srekli mcadeledir; Bir sre sonra esnekliklerini yitirip katlaan hayat rnleri, btn deikenlii, hareketlilii ve gelimesiyle hayata ayak uyduramayarak onun gerisinde kalr. Ama hayat ancak bir form iinde dsal varolu kazanr; o nedenle bu sre, bir formun yerini bir bakasna brakmas eklinde grlp tanmlanabilir. Kltr ieriklerinin, nihayetinde btn kltrel stillerin durmak bilmez deiimi, iki eyin gstergesi, daha dorusu sonucudur: Bir yanda hayatn snrsz verimliliinin, dier yanda durmakszn evrilip dn58

II

en hayat ile, onu var eden formlarn ya da tezahrlerin nesnel geerlilii ve yaama iddialar arasndaki derin kartln. Bu deiim, lm ile yeniden doum arasnda durmakszn mekik dokur. Kltr tarihi srecinin bu nitelii, ilk nce iktisad gelimeler balamnda saptanmtr. Her an iktisad gleri, kendilerine uygun bir retim formu meydana getirir. Klelik, lonca dzeni, kyllere yklenen angarya, zgr cretli iilik ya da dier emek rgtlenmesi formlarnn hepsi, ortaya ktklar dnemin arzularnn ve olanaklarnn en iyi ifadesiydiler. Ancak, bu formlarn normlar ve kstlamalar ierisinde, her zaman, doalar ve boyutlar bakmndan o formlarn iine smayan birtakm iktisad enerjiler serpildi. Bu enerjiler de, ya tedric biimde ya da ani deiimlerle bu formlardan kurtuldu ve eski retim tarznn yerini, yeni enerjilere uygun bir tarz ald. Ama bir retim tarz, bir form olarak, baka bir retim tarzn yerinden edecek enerjiye kendi iinde sahip deildir. Bu srecin arkasndaki itici g, btn kuvveti ve dinamizmiyle, dnm ve farkh-lamasyla, hayattr (burada, hayatn iktisad vehesi). Ne var ki kendisi formsuz olan hayat, ancak ona form verilmesi halinde kendini bir fenomen olarak gsterebilir. Ama her form, z gerei, daha ortaya kt anda, geicilii aan, hayatn nabzndan bamsz bir geerlilik talep eder. Bu durum, iktisad alana kyasla tinsel alanda daha ak bir biimde grlr. Hayat ile formlar arasnda daha en bandan mevcut olan, varoluumuzun ve etkinliklerimizin bir noktasnda patlak verecek gcl bir gerilim sz konusudur. Bu gerilimin birikmesi, uzun vadede, kapsaml bir kltrel rahatszla yol aabilir: Her form, hayata zorla dayatlm bir ey olarak duyumsanmaya balar; o zaman hayat, sadece belli bir formdan deil, her trl formdan kurtulmaya alr; dolayszl iinde formu eritmeye, kendini form ye59

rine koymaya, kuvvetini ve bereketini dizginlenmemi o ilk haliyle aktmaya abalar - yle ki btn bilgiler, deerler ve yaplar, sadece hayatn dolaysz birer ifas olarak grlsn. Bugn, bu kadim mcadelenin yeni bir evresini yayoruz; bu artk, hayatla dolu yeni formun, eski ve cansz forma deil, bizatihi forma, form ilkesine kar kavgasdr. Ahlklar, eski dnemlere methiye dzenler, stilde kesinlii ve safl savunanlar, modern hayatn btn ynlerinde giderek artan form yoksunluundan yakndklarnda, olgusal adan hakldrlar. Gelgeldim, burada salt olumsuz bir eyin vuku bulmadn gz ard ederler - burada sz konusu olan sadece geleneksel formlarn lmekte olmas deildir, bu formlarn lmnden btnyle olumlu bir hayat itki meydana kmaktadr. Ancak bu srecin bykl, bu itkinin yeni formlar yaratmak zere younlamasna henz izin vermedii iin, formla srf form olduu iin mcadele etmek zorunlu hale gelir. Belki de bu, btn kltrel formlarn oraklam toprak misali tkendiinin dnld bir ada mmkndr ancak - ne verebilecekse vermi, zeri hl eski bereketinin mahsulleriyle dolu bir toprak. Elbette, 18. yzylda da buna benzer bir sre yaanmt; ama birincisi o ok daha uzun bir zaman dilimini kapsyordu - 17. yzyldaki ngiliz Aydmlanmas'ndan Fransz Dev-rimi'ne uzanan bir sreti. kincisi, her alkantl deiimin ardnda ok belirli, yeni bir ideal vard: Bireyin zgrlemesi, hayatn aklc hale gelmesi, insann mutluluk ve kusursuzluk yolundaki kesin ilerleyii. Her deiimin ardndan, insanlara isel bir gvenlik duygusu veren yeni kltr formlar imgesi ykseldi - hepsi de, bir anlamda, nceden nve halinde var olan formlard bunlar. Bu nedenle o formlar, szn ettiimiz kltrel rahatszl yaratmad - eski kuaklar olarak bizlerin giderek bydne tank olduumuz bu rahatszlk, sonunda, yeni bir form ile eskisi arasm60

daki mcadele olmaktan km, kendini sabit bir form iinde snrlamaya isyan eden hayatn akla gelebilecek her alanda yrtt mcadeleye dnmtr. Bugn iyice belirginleen bu durumun tohumlar, bir anlamda yllar nce atlmt: Hayat mefhumu, felsefede hkim olmaya baladnda. Bu fenomeni dnce tarihinin geneliyle ilikilendirmek iin, konunun biraz dna kmam gerekiyor. Kendine zg bir karakteri olan her byk kltr anda, btn entelektel hareketlerin temelinde yatan ve ayn zamanda onlarn niha amac olarak grnen zgl bir fikir saptayabiliriz. O an, bir soyutlama olarak bu fikrin bilincinde olup olmamas hi fark etmez - o fikrin sadece, anlam ve nemi ancak daha sonraki nesillerce kavranabilecek dnsel bir odak noktas olup olmad da fark etmez. Kukusuz bu tr fikirler ok farkl ve eitli k-hklar altnda ortaya kar, her biri farkl unsurlarla kartlk iindedir; yine de o fikir, o an ynlendirici ilkesidir. Her ada, gerekliin metafizik boyutunun, en yce hayatn, "mutlak"n, en yksek deerle, kendimize ve dnyaya ynelik mutlak taleple kesitii nokta saptanabilir (dolaysyla tanmlanabilir). Kukusuz burada mantksal bir paradoks sz konusudur: Mutlak gereklik, kendini gerek klacak bir eye ihtiya duymaz; varlndan kuku duyulamayacak bir eyin henz var olmadn sylemek de imknszdr. Ancak, felsefe, yksek dzeyinde bylesi kavramsal zorluklarla itigal etmez; hatta, bu paradoksun ortaya kt noktann -baka koullarda birbirinden ayr duran "olan" ile "olmas gereken"in biraraya gelmesinin- sz konusu hayat felsefesinin [Lebensphilosophie] sahih merkezi olduundan emin olabilirsiniz. Baz alarn dnsel temelini oluturduunu dndm fikirlere ok ksaca deineceim. Klasik Yunan'da bu, varlk fikriydi - birUkli, tzsel ve tanrsal bir varlk;
61

ama panteizmde olduu gibi ekilsiz deil, anlaml somut formlarda var olan ve o formlar iinde ekillendirilebilecek bir varlk. Ortaa Hristiyanl'nda bunun yerini Tanr fikri ald - btn gerekliin hem kayna hem amac, varoluumuzun kaytsz artsz efendisi olan, yine de bizlerden zgrce ona itaat edip balanmamz talep eden bir Tanr. Rnesans'tan itibaren bu ycelik mertebesine giderek Doa fikri yerleti. Doa, hem varolu ile hakikatin yegne ve mutlak tecessm olarak, hem de temsil edilip vurgulanmas gereken bir ideal olarak grnd - nce sanat alannda yerleti bu dnce; zira sanatta gerekliin niha z ile en yksek deerin birlii a priori bir hayat kouldur. Sonra, 17. yzylda felsefe doa kanunlar zerinde younlat, bu kanunlara temel bir geerlilik atfetti; Rousseau'nun yzyl da, bu temel zerine bir "doa" ideali ina etti - mutlak deer, mutlak gaye ve mutlak bir meydan okuma olarak doa. Ayrca, bu an sonunda kilit bir fikir olarak ego, yani ruhsal kiilik fikri ortaya kt: Bir yanda btnl ierisinde varolu, bilinli egonun yaratc tasarm olarak grnd; te yanda kiilik bir ama haline geldi. Bireysel benliin ortaya konmas, mutlak ahlk buyruk olarak, hatta hayatn metafizik amac olarak grld. eitli entelektel akmlarn sz konusu olduu 19. yzylda, bunlarla kyaslanabilecek kapsayc bir klavuz kavram kmad. Konuyu beer alanla snrlarsak, toplum fikrinden sz edebiliriz - ilk kez 19. yzylda, hayatn temel gereklii olarak grlmtr toplum; bireyse, eitli toplumsal dizilerin kavak noktasna, hatta atom gibi farazi bir varla indirgenmitir. Ama te yandan, bireyden btn hayatn toplumla ilikilendirmesi beklenir; eksiksiz toplumsal btnleme, ahlk olanlar da dahil olmak zere btn ykmllkleri iine alan mutlak bir ykmllk olarak deerlendirilir. Avrupa entelektellerinin geni ke62

simleri, ancak 20. yzyln banda, bir hayat felsefesi oluturmak iin gereken yeni bir temel fikre erimilerdir. Hayat kavram, gerekliin ve deerlerin -metafizik, psikolojik, ahlk ya da sanatsal deerlerin- hem ortaya kt hem de kesitii merkezde domutur. Gnmz kltrnn genel eilimini oluturan grnmler arasnda hangilerinin, okynl "hayat metafizii" ierisinde kendilerini gelitirecek, eilimlerini, elikilerini ve trajedilerini hakl karacak zemini bulabildiini daha sonra irdeleyeceiz. Ama bu noktada, hayat kavramnn felsefede kazand bu yeni nemin tohumlarnn daha nceden atlm olduunu arpc bir rnekle gstermek gerekiyor: Deerlerin ifade edilmesinde birbirinin hasm olan iki modern dnr -Schopenhauer ile Nietzsche- tam da bu kavram zerinde buluur. Schopenhauer, zgl birtakm hayat ieriklerini, varoluun herhangi bir mefhumunu ya da vehesini sorgulamak yerine, hayatn neliini, hayat olarak ne anlama geldiini en derin dzeyde sorgulayan ilk modern filozoftur. Geri o hayat terimini kullanmam, yaama iradesinden ya da salt iradeden sz etmitir; ama bu, temel tavr asndan bizi yanltmamahdr. Hayatn tesindeki alanlara dair speklatif irdelemelerine ramen, hayatn anlamna ilikin soruya verdii cevap, "irade"dir. Bu cevaba gre hayat, kendi tesinde hibir anlama ve amaca eriemez; nk bin bir forma brnm olmakla birlikte, her zaman kendi iradesini takip eder. Metafizik gereklii onu kendi snrlar iinde kalmaya mahkm ettiinden, grnrdeki her ama ona olsa olsa hayal krkl ve bitimsiz yanlsamalar getirecektir. Nietzsche de ayn fikirden yola kar: Hayat tamamen kendini belirler ve ieriklerinin yegne tzdr. Ama o, hayata darda bulamayaca anlam veren amac, yine hayatn kendisinde bulur. nk hayatn z, gcn ve verimliliin, dayanklln ve gzelliin kendi
63

iinde pekimesi, bymesi, artmasdr - snrlar belirlene-bilecek bir hedef dorultusunda deil, salt hayatn kendi gelimesi dorultusunda. Bu bymeyle, hayat potansiyel olarak sonsuz bir deer kazanr. Hayata ynelik bu iki kart tavr -bir yanda ylgnlk te yanda hayat sevinci- derinden farkllk gsterir geri, bu da onlar arasnda rasyonel bir tercihte bulunma ya da ikisini uzlatrma yolundaki giriimleri boa karacaktr; ama ikisinde de, kendilerini daha nceki btn felsefelerden ayran ortak bir soru sz konusudur: Hayatn anlam nedir, hayat olarak deeri nedir? Bu iki filozofa gre bilgi ile ahlk, benlik ile akl, sanat ile Tanr, mutluluk ile ac, ancak bu ilk giz zldkten sonra sorgulanabilir; bunlara verilecek yant, o zmle belirlenecektir. Sadece hayatn temel gereklii, her eye anlam ve l verecek, olumlu veya olumsuz deer ykleyecektir. Hayat kavram, birbirine taban tabana zt bu iki dncenin kesime noktasdr - modern hayatn temel kararlarnn erevesini de bu iki dnce izmektedir. imdi en yeni -yani 1914'e dek gelimi olan- kltrn, kltr evriminin daha nceki evrelerinden hangi noktada ayrldn gstermek zere, baz tezahrlerine deineceim. imdiye kadar eski formlar daima yeni bir form yaratma isteiyle yklmt. Ama bugn, bu alandaki gelimelerin altnda yatan niha itki, form ilkesine muhalefet eklinde tanmlanabilir - bilincin grnrde veya sahiden yeni formlara doru ilerledii durumlarda dahi. En azndan yir-mi-otuz yldan beri herhangi bir mterek fikir altnda, hatta byk lde herhangi bir fikir altnda yaamyor oluumuz, -daha sonra deineceimiz bir noktaya imdiden iaret edecek olursak- belki de bu zihinsel hareketin (tanmlanabilir grnmleri itibaryla) negatif yannn baka bir tezahrdr yalnzca. Oysa Ortaag'da Hristiyan Kilisesi fikri vard; Rnesans'ta, akn kuvvetlerle merulatrlmas

gerekmeyen bir deer olarak dnyev doann yeniden kazanlmas fikri vard; 18. yzyl Aydnlanmas, akim egemenliinin insanl evrensel mutlulua eritirecei fikrine dayanyordu; Alman idealizminin byk agysa, bilimi sanatsal imgelemle donatyor, bilimsel bilgi araclyla sanata kozmik bir genilik temeli kazandrmak istiyordu. Bugnse, tahsilli insanlara hangi fikir erevesinde yaadklarn sorsanz, ou, uzmanhklaryla ilgili meslek cevaplar verir. Btn hayata ve her bireyin uzmanlam etkinliine egemen olan herhangi bir kltrel fikrin izine rastlayamazsnz. Tarihsel evrimin bu kendine mahsus evresinde, bireysel kltr alan iinde bile hayat katksz bir dolayszhkla kendini gstermek istemektedir; ama kendini ancak beUi bir form altna girerek gsterebilir hayat, u an kendine yetecek herhangi bir form bulamamas, dolayszhk isteinin belirleyici olduunu gsterir. Bu demektir ki ne kapsayc bir kltrel fikir iin gereken ham madde vardr, ne de o fikrin yeni formlarnn iine alaca alanlar bylesi bir dnsel birlie izin verecek btnle sahiptir. imdi zgl grnmlere ynelip ncelikle sanat ele alacam. Ftrizm ad altnda biraraya getirilen ok eitli eilimler arasnda, yalnzca ekspresyonizm olarak tanmlanan hareket, gzlemlenebilir bir birlik ve aklk sergiler. Yanlmyorsam ekspresyonizmin esas, sanatnn isel itkisinin sanat eserinde tpk yaand gibi yanstlmas, daha kesin bir ifadeyle syleyecek olursak, bu itkinin sanat eseri olarak srmesidir. Burada yaplmak istenen, o itkiyi -gerek olsun dnsel olsun- dsal bir ey tarafndan kendisine dayatlm belirli bir forma sokmak ya da o formla ifade et-ek deildir. tki, bir kendiliin ya da olayn taklidiyle, nesnel doal formuyla, ya da -empresyonistlerde olduu gibi- ona ilikin anlk duyusal izlenimlerimizle ilgili deildir. nk nihayetinde o izlenim de sanatnn salt iinden ge64
65

len, saf kiisel yaratm deildir; edilgin ve baml bir eydir; onu yanstan eser de, sanatnn bireysellii ile yabanc bir kendiliin karmdr. Bu znel olmayan unsurun geri evrilmesiyle, dar anlamda biimsel yntem de reddedilir: Zira bu yntem, sanatnn ancak darda bulabilecei bir eydir - gelenek, teknik, bir model ya da yerleik bir ilke, gibi. Btn bunlar hayata ket vuran eylerdir; oysa hayat kendiliinden bir ekilde, yaratclkla akmak ister. Kendini formlara uydurduunda, sanat eserinde sadece tahrif edilmi, kemiklemi, sahiciliini yitirmi bir halde var olur. Ekspresyonist ressamn yaratm srecini mutlak safl iinde gzmn nne getirirken, duygusal itkinin fray tutan ele kendiliinden aktarlm olduunu hayal ediyorum -tpk bir beden hareketinin bir duyguyu, ln acy ifade etmesi gibi (dier sanatlardaki yaratm srecine ilikin tasavvurum da byledir, fakat dierlerini formle etmek o kadar kolay deil). Elin hareketleri, diren gstermeden isel itkiye itaat eder. yle ki sonuta ressamn isel hayat dolaysz bir biimde tuval zerinde ekillenir, dsal ve yabanc hibir ey onu deitirmemitir. Ekspresyonist resimle-' rin, aslnda hibir "benzerlik" tamadklar nesnelerin adlarn tamalar hayli zihin kartrc bir durumdur, hatta bunun gereksiz olduu da sylenebilir; sanatla ilgili geleneksel beklentilerin nda bakldnda bu adlandrma her ne kadar anlamsz grnse de, aslnda hi de yle deildir. Sanatnn, ekspresyonist bir eser olarak dar taan isel itkisi, elbette adsz ve tanmlanamaz ruhsal kaynaklardan domu olabilir; ama dsal bir nesnenin uyanclm-dan dogmas da ayn ekilde mmkndr. imdiye kadar, bylesi bir uyarcnn etkisiyle ortaya kan bir sanat rnnn, o uyarcya kaynaklk eden nesneyle morfolojik bir benzerlik tamas gerektii dnlyordu (empresyonist hareket tamamen bu varsayma dayanr).
66

Ekspresyonizm bu varsaym reddeder. Bir neden ile yol at sonucun dsal grn formlarnda birbirinden btnyle farkl olabilecei, ikisi arasndaki dinamik ilikinin salt isel nitelikli olduu, grsel bir yaknln art olmad grne nem verir bu hareket. Szgelimi bir kemann ya da bir insan ehresinin grn, ressamda yle duygulanmlara yol aabilir ki, sanatsal enerjileri tarafndan dntrldklerinde onlardan tamamen farkl grnen bir eser ortaya kabilir. Ekspresyonist sanatnn, "model" yerine "vesile"yi koyduunu syleyebiliriz: Sanatnn iinde, salt kendi kendisine itaat eden hayatta bir itkiyi harekete geiren bir vesiledir bu. Soyut bir ekilde davurulan (yine de son derece gerek bir irade edimini betimleyen) yaratc hayatn kendi olma mcadelesidir bu. Hayat, kendini olanca saflyla, olduu gibi ifade etmek ister; bu nedenle, srf gereklik olduu iin geerli olan bir gerekliin, ya da srf yasa olduu iin geerli olan bir yasann kendisine dayatt bir form iinde snrlanmay reddeder. Kavramsal adan bakldnda, neticede ortaya kan resmin de kukusuz bir formu vardr. Ama sanatsal niyet sz konusu olduu srece, bu form sadece kanlmaz bir dsal uzantdr. Btn dier sanat kavramsallatrmalarnda formun kendi bana bir anlam vardr, yaratc hayat sadece o formun fiil gereklemesini salar - oysa ekspresyonist sanatta byle bir ey sz konusu deildir. Bu nedenle bu sanat, gzellik ile irkinlik karsnda da kaytszdr. Zira gzellik ile irkinlik, dier tr formlarla ilgilidir; ama hayatn anlam gzelliin ve irkinliin tesindedir, nk onun ak belirli bir ama tarafndan deil, kendi itici kuvvetiyle belirlenmitir. Bu ekilde yaratlan eserler bizi tatmin etmiyorsa, bu sadece, yeni bir formun kefedilmedigini, dolaysyla da tartma konusu olmadn gsterir. rn bir kez tamamlandnda, onu meydana getiren hayat sreci ondan uzaklatnda, yaratcsndan ba67

msz ekilde var olan her nesnel yaratnn tamasn beklediimiz o anlamdan ve deerden yoksun olduunu grrz onun. Salt kendini ifade etme derdinde olan hayat, adeta kskanlkla, kendine saklamtr o anlam. Belki de bu, byk sanatlarn ge dnem eserlerinin son zamanlarda grd ilginin de temel aklamasdr. Yaratc hayat burada ylesine egemen biimde kendisidir, kendi iinde o denli zengindir ki, geleneksel olan ya da baka eserlerle paylaabilecei her trl formu uzaklatrr kendinden. Sanat eserindeki davurumu, salt kendi z, o zgl zaman iindeki yazgsdr. Eser bu zle ilikisinde ne denli btnlkl ve anlaml da olsa, geleneksel formlarla karlatrldnda ou kez kendi iinde dengesiz, fragmanlardan mteekkil ve kopuk grnr. Bu, sanatnn form verme yeteneinin yandan tr krelmi olduunu gstermez; yalln zaafn deil, kuvvetini gzler nne serer. Yaratc glerini mkemmelletirmi byk sanat, ylesine saf bir biimde kendisidir ki, eseri, hayatnn aknda kendiliinden olumu formu sergiler yalnzca: Form, hayat karsnda zerkliini kaybetmitir. Kendi iinde anlaml ve tamamlanm olan bir formun, dolaysz hayatn eksiksiz bir ifadesi olmas, adeta organik bir kabuk gibi o hayatn zerine gemesi, ilkede pekl mmkndr. "Klasik" vasfn gerekten hak eden byk eserler iin kukusuz bu durum geerlidir. Ama bu klasik eserleri bir yana braktmzda, burada, tinsel dnyann ilgin bir yapsal zelliini gzlemleriz - sanat zerindeki sonularnn ok tesine giden bir zelliktir bu. Sanatta, tamamlanm, bylelikle de kullanlabilir hale gelmi formlarnn tesinde var olan bir eyin dile geldii sylenebilir. Her byk sanatda ve her byk sanat eserinde, daha gizemli kaynaklara dayanan, daha derin, daha kapsaml bir-eyler vardr - salt sanatkrlk olarak sanatn sunduundan

daha fazla bir eydir bu. Ama, sanatn iine ald, temsil edip grnr kld bir eydir bu. Bu ey, klasiklerde eserle tamamen kaynar. Ama formla att, hatta onu ykt durumlarda, onu kendine zg sesi olan, ayr bir ey olarak duyumsarz. Beethoven'in son eserlerinde dile getirmek istedii isel kader, buna bir rnektir. Burada, zgl bir sanat formunun paralanmas sz konusu deildir; sanat formunun kendisi, baka bir boyuttan taan, kendisine uzak bir eyin kuvvetine maruz kalmaktadr. Metafizik iin de ayn durum geerlidir. Metafiziin amac hakikatin bilgisine ulamaktr. Ama onun iinde de, bilginin tesinde duran bir ey vardr: Sesini duyurmaya alan, daha byk, daha derin ya da daha baka bir ey; hakikati kendi kuvvetine maruz brakan, paradoksal, kolayca rtlebilir iddialar ne srerek kendini gsteren bir ey. Baz metafizik inanlarn, birer "bilgi" olarak doru olmu olsalar sahip olduklar hakikatten mahrum kalacak olmalar, tipik (ama yzeysel ve tembelce bir iyimserliin hep inkr ettii) bir zihinsel paradokstur: Zira bu inanlar, sahip olduklar hakikati, birer hayat simgesi olmalarndan, ya da insann hayat karsndaki tipik bir yaklamn ifade etmelerinden tr kazanmlardr. Belki dinde de din olmayan bir ey, btn somut din formlarn aan bir ey vardr - bu formlar znde ne kadar din olsa da. Kendini sapknlk ya da irti-dat [inan deitirme] olarak gsteren, dinin tesindeki daha derin bir ey Btnyle ruhun yaratc kuvvetinden doan baz -belki de tm- insan yaratmlarnda, formlarnn tayabileceinden daha fazlas mevcuttur. Onlar, salt mekanik tarzda retilenlerden ayrt eden bu zeUik, ancak, eser ile formu arasnda bir gerilim olduunda kukuya yer brakmayacak ekilde grlebilir. Genel bir erevede, Van Gogh'un sanatnn imdilerde grd ilginin nedeni de budur belki de. nk bu eser68 69

lerde, dier ressamlarla karlatrldnda ok daha fazla olmak suretiyle, tutkulu bir hayat kuvvetinin varln hissedersiniz: Ressamln snrlarn kat kat aan, benzersiz bir genilikten ve derinlikten taan bu hayat kuvveti, ressamlk yeteneinde sadece dar akaca kanal bulmutur. Ressamlk burada adeta rastlantsaldr - o kuvvet, sanki dinde, edebiyatta ya da mzikte de pekl kendini gerek-letirebilirmi gibi. Bana yle geliyor ki, Van Gogh'u ve szn ettiimiz genel hareketi geni kesimlerin gznde ekici klan ey, dolayszl iindeki bu yakc, bu elle tutulur hayat kuvvetidir - tabii bu kuvvetin, sadece zaman zaman, resim formunu yok etmeye varan bir form mcadelesi sergiledii de dorudur. te yandan, gnmz genlii arasnda tamamyla soyut bir sanat isteine rastlanyor olmas, muhtemelen u duygudan kaynaklanyor: Hayat -her ne kadar sevinle olsa da- kendini dolayszca, btn plaklyla ifade etmek istediinde, almaz bir paradoks ortaya kar. Bu eilimi mutlak arla vardran da, genliin muazzam dinamizmidir. Zaten burada tarif ettiimiz hareketin ncelikle bir genlik hareketi olmas gayet anlalr bir eydir. sel olsun dsal olsun, devrimci tarihsel dnmleri gerekletirenler genellikle genlerdir - kendine zg doasyla gnmzde yaanan dnm sz konusu olduunda bu durum zellikle geerlidir. nk yallk, hayat kuvvetinin azalmasyla birlikte, giderek hayatn nesnel ierii (bu balamda hayatn formu demek de yanl olmaz) zerinde younlar. Oysa genlik, hayat sreciyle ilgilenir. Sadece glerini ve kuvvet fazlasn sonuna kadar gelitirme derdindedir; bu srete yer alan tek tek nesnelere kar nispeten kaytsz, hatta ou zaman sadakatsizdir. Her trl formdan adeta nefret eden davurumlaryla salt hayat talandran bir kltrel ortamda, gen hayatn anlam nesnellemektedir.

Son olarak, deerlendirmelerimizi dorulayan baka bir temel olguya, hem sanat alannda, hem de -daha geni lekte- baka alanlarda rastlarz. Gnmzde birok gente rastlanan zgnlk sevdas, ounlukla gsteri merakndan, hem kendinde hem de bakalarnda heyecan uyandrma arzusundan ibarettir - kukusuz btn genler iin geerli deildir bu. Daha iyi rneklerde, sahici bir kiisellik ortaya koyma ynndeki gl arzu nemli rol oynar. Ortaya konan eyin sahicilii, yerleik ya da geleneksel olan, dolaysz yaratcln dnda nesnellemi hibir sabit formu iermedii zaman inandrclk kazanr. nk kiisel hayat bu tr formlara yneldiinde, biricikliini kaybetmekle kalmaz, hayat kuvvetini artk yaamayan bir eyin iinde heba etme tehlikesiyle de kar karyadr. Bu vakalarda, hayatn bireysellii deil, bireyselliin hayat korunmak istenir. zgnlk, hayatn salt kendisi olduunu; dsal, nesnellemi, kat hibir formun onun akna karmadn; hayatn aknn da o formlara karmadn gsteren ratio cognoscendi'dr [bilme nedeni, teminat] deyim yerindeyse. Bu belki de modern bireyciliin temelinde yatan daha derin bir yneUmdir - burada sadece belirterek geebileceim bir nokta. imdi, en son felsefe hareketlerinden birinde de bu temel itkinin bulunduunu gstermeye alacam: Tarihsel olarak yerlemi felsefe tarzlarndan kkl biimde uzaklaan bu harekete, pragmatizm diye atfta bulunacam; nk bu kuram ierisindeki en bilinen izgi olan Amerikan versiyonu byle anlr - bence en yzeysel ve dar versiyonudur. Bundan, ya da imdiye dek ortaya konmu herhangi bir versiyondan bamsz olarak, u an ilgilendiimiz mesele balamnda bana en belirleyici grnen saik udur: Tekil kltr alanlar iinde hibiri, hayat karsnda bilgi kadar bamsz, bilgi kadar zerk, hayatn gerginliine ve alkantlarna, tekil hayat rntlerine ve yazglarna bilgi kadar
70 71

uzak deildir. ki kere ikinin drt ettii ya da madde ktlelerinin mesafenin karesiyle ters orantl ekilde birbirlerini ektii, herhangi bir canl zihnin bunlar bilmesinden ya da insan trnn bunlar bilir hale gelene kadar geirdii deiimlerden bamsz olarak dorudur. Dahas, dolayszca hayatn iine ilemi bilgi, nemini, hayatn gel-gitlerinden tamamen bamsz olmasna borludur. Pratik bilgi denen ey bile, kukusuz, kuramsal bilgidir, sadece sonraki bir aamada pratik kullanmn hizmetine gemitir; fakat bilgi olarak, kendi yasalarna uyan bir dzenin, dnsel bir hakikat diyarnn paras olarak kalr. Hakikatin, teden beri kabul edilen bu bamszh, pragmatistler taraftndan reddedilmektedir. Onlara gre gerek isel gerekse dsal hayat, her admnda, tasavvur edilmi birtakm tasarmlara dayanr. Bu tasarmlar doruysa hayatmz muhafaza edip gehtirir, yanlsa bizi felakete srkler. Ama tasarmlarmz ruhsal tabiatmza baldr, pratik hayatmzn i ie olduu gerekliin mekanik birer yansmas deildir. Bu nedenle, sadece znel dnme mantyla ekillenen tasarmlarn, sz konusu gerekhk iinde arzu edilir ve hesaplanabilir sonular dourmas, ok olaanst bir tesadf olurdu. Pratik hayatmz belirleyen saysz tasarm iinde bazlarna, bu hayat dinamik ve olumlu ekilde etkiledikleri iin 'doru' denmesi, olumsuz ynde etkileyenlere de bu nedenle 'yanl' denmesi daha muhtemeldir. Yani, hayatn akn doru ynlendirmek zere hayata sonradan dahil edilen, bamsz ve nceden var olan bir hakikat yoktur. Tersine, hayatn aknn dourduu ve yine hayata dnerek onun akm etkileyen sonsuz kuramsal unsur arasnda bazlar vardr ki etkileri bizim hayat arzularmzla rtr (bu rtmenin rastlantsal olduu sylenebilir, ama o rastlant olmakszn var olamazdk). Biz bunlara, doru bilgi deriz. Tasarmlarmzn
72

erdii doruluu belirleyen, kendi bana nesneler ya da sahip olduumuz egemen bir zihin deildir. Hayatn kendisi, kimi zaman en kaba karlar, kimi zamansa en derin ruhsal ihtiyalar uruna, tasarmlarmz arasndaki deer sralamasn oluturur: Bir utakine mutlak doru, dier u-takine mutlak yanl adn veririz. Burada bu retiyi ne ayrntsyla anlatabilir ne de eletirebilirim. Beni ilgilendiren onun hakll ya da hakszl deil - tam da bu zamanda gelitirilmi olmas, bamsz ve dnsel yasalara gre ynetilen zgr bir alan olma iddiasn bilginin elinden almasdr. Artk bilgi, hayatla i ie gemi, hayatla beslenen unsurlardan yalnzca biridir: Btn hayat itkilerin ve amalarn birlii tarafndan ynlendirilen, meruluunu hayatn temel deerlerinden alan bir unsur. Bylelikle hayat, imdiye dek ondan ayr ve bamsz kalm grnen bir alan zerindeki hkmranln ilan etmi olur. Daha derin felsef bir ifadeyle sylemek gerekirse: sel tutarll ve kendine yeten anlamyla btn tasavvur dnyamz iin sk bir ereve ya da yrtlmaz bir rt oluturan bilgi formlar, hayatn ak tarafndan, hayatn ak iinde zlmektedir. Bu formlar, hayatn evrilip deien kuvvetleri ve ynelimleri tarafndan ekillendirilmekte, kendi hukuklar, zamand geerlilikleriyle bunun karsnda diren gsterememektedirler. Felsefenin merkez kavram olarak hayat, en saf formunu, en temel metafizik olgu haline geldii noktada kazanr: Bilgi probleminin yeniden formle edilmesinden ok te bir noktadr bu; burada hayat, varln zdr - var olan her grnm, mutlak hayatn bir kalp at, bir tasvir biimi ya da bir gelime evresidir. Dnyann tine doru evriminde hayat tin olarak ykselir, maddeyse hayatn alt tezahrdr. Bu kuram, bilgi problemini "sezgi" balamnda zmeye alr: Mantn ve zeknn ilemlerinin tesinde, eylerin asl hakikatini dolayszca kavrayan bir sezgi. Bu
73

demektir ki, hayat ancak hayat anlayabiUr. Bu dnce erevesinde, btn nesnel gerekUgin (yani bilginin nesnesinin) hayata dntrlmesi gerekir; zira tamamen hayatm bir ilevi olarak kavranan bilme sreci, znde kendine benzeyen, dolaysyla da tamamen nfuz edebilecei bir nesneyle kar karya olmahd'r. lk pragmatizm dnyaya ilikin tasavvurumuzu hayatn iinde eritirken, bunu salt zne asndan gerekletiriyordu; oysa imdi bu, ayn zamanda nesne asndan da gerekletiriliyor. Hayatn dndaki evrensel bir ilke olarak formdan; kendine ait bir anlam ve gc olan, varoluun belirleyici bir etkeni olarak formdan geriye hibir ey kalmamtr. Bu tasavvur ierisinde hl form olarak ayakta kalabilen herhangi bir ey, varln yalnzca hayatn ltfuna borlu olacaktr. Form ilkesinin reddi sadece pragmatizmde deil, modern hayat anlaynn etkisindeki btn dnrlerde doruk noktasna varr: Bu dnrler, klasik form mefhumunun hkim olduu daha nceki bir ada felsefenin kurtuluu olarak grlen kapal sistemleri reddederler. Bu tr sistemler tm bilgileri (en azndan en genel kavramlar itibaryla) simetrik bir biimde, dzenli ve uyumlu bir yap iinde birletirmeye alr - bu yapnn farkl kademelerdeki unsurlar tek bir temel ilkeye dayanr. Yapnn tad mimar ve estetik kusursuzluk, elde edilen ahenk ve tamlk, yapnn nesnel doruluunun kant olarak grlr (en can alc nokta da burasdr): O yap mm btnlnde, varoluun, btn hakikatiyle ierilip kavranm olduunun kant saylr bu. Form ilkesinin doruk noktas burasdr. Zira formun tamamlanmhm ve btnln, hakikatin niha lt haline getirir. imdi hayat tam da buna kar savunmaya gemitir, nk o bir yandan durmakszn formlar yaratrken, dier yandan da durmakszn formlar ykar. Bu kuramlar, hayata at74

fettikleri felsef nemi iki ekilde ortaya koyar. Bir yandan, mekanizmin evrenin ilkesi olduunu reddeder; belki de hayatn kulland bir tekniktir bu, belki de hayatn rynn bir belirtisidir. Dier yandan, idelerin metafizik adan zerk olduu, varoluun en yksek ve mutlak ilkesi veya tz olduu inancn da reddeder. Hayat, kendisine baml olan herhangi bir eyin egemenlii altna girmeye direnir. Ama zaten egemenlik altna girmeyi toptan reddetmektedir stn yetkeye sahip olduunu iddia eden bir ideler alannn egemenlii bile olsa. Ama btn bunlara ramen, her yce hayat, yle ya da byle bir ynlendirici fikrin bilincine varmak zorundadr - bu ister akn bir g olsun, ister etik bir ykmllk ya da baka bir deer lsne dayanan bir ykmllk olsun. Bu durumda yle grnyor ki, imdi bylesi bir fikrin bilincine varlmas, ancak, fikirlerin kaynann da hayat olmasndan tr mmkn ve olasdr. Hayat, doas gerei, hem onu ynlendirip iyiletiren unsurlar, hem de ona sava aan, onu yenen ya da ona yenilen unsurlar kanr kendi iinden. Kendi rnleri zerinden kendini idame ettirir ve oalr. Bu rnlerin hayat karsna bamsz ve hkmedici tarzda kmas, varolularnn temeli, modus vivendi'leridir [yaama tarz]. Kendilerinden stn olan hayatla aralarnda bylelikle oluan kartlk, tin olarak hayatn trajik atmasdr. Kukusuz bu atma imdi daha da hissedilir hale gelmektedir, nk onu yaratann aslnda hayatn kendisi olduu, dolaysyla da hayatla organik ve kanlmaz bir ba olduu gerei giderek daha fazla grlmektedir. En genel kltrel balamda, btn bu hareket, insanln ve evriminin mutlak ideali olarak klasizmin reddi anlamna gelir. nk klasizmde tamamen form hkimdir: Ahenkli, tamamlanm, berrak ve durgun, kendine yeten, hayatn ve yaratcln salam normu. Elbette burada da henz eski
75

idealin yerine olumlu, ak ve tatmin edici bir ey konmu deildir. Bu nedenle, klasizme kar savan, u anda yeni bir kltrel form yaratmak gibi bir derdi olmad grlecektir. Burada sz konusu olan tek ey, kendinden emin hayatn, tarihsel olarak klasizmde vcut bulmu form basksndan tmyle kurtulmaya ahmasdr. Etik alanndaki zgl bir fenomenin de altnda yatan bu temel eilime, ok ksa olarak deinebiliriz. Kk bir grup tarafndan ortaya atlmakla birlikte emelleri geni bir kesimce paylalan, mevcut cinsiyet ilikilerine ynehk bir eletiri, kendini "Yeni Etik" adyla tanmlyor. Bu eletiri, esas olarak, mevcut dzenin iki unsurunu hedef alyor: Evhlik ile fahielik. Eletirinin temel motifi u: Erotik hayat, kltrmz tarafndan genel olarak iine hapsedildii formlara kar iindeki en derin enerjiyi, en doal ynehmi dayatmak istemektedir - bu formlar, o hayat kuvvetinden yoksun brakmakta, kendi doasna kar gelmesine neden olmaktadr. EvliUk, pek ok rnekte, erotik nedenlerin dndaki nedenlere dayanmaktadr; bu nedenle pek ok rnekte, hayat erotik itki, bireysellii karsna kan geleneklerin ya da yasalarn katl yznden ya krelir ya da yok olur. Neredeyse yasal bir kurum haline gelen fahielik, gen insanlarn ak hayatnn deersizlemesine neden olur - ak hayat, en derin doasna aykr bir karikatr haline gelir. Dolaysz ve sahici hayatn isyan ettii formlardr bunlar. Baka kltrel koullarda, belki bu formlar hayat asndan bylesine elverisiz olmayabilirdi; ama iinde bulunduumuz anda, hayatn en derin kaynandan kopan glerin meydan okuraa-syla kar karyadrlar. Mevcut formlarn yok edilmesi ynndeki bu temel (ve tamamen olumlu) arzuya karlk, yeni ve olumlu hibir formun olumam olmas, baka kltr alanlarna kyasla bu alanda ok daha bergin biimde grlebilir. Bu reformcularn getirdii hibir nerinin, genelde,
76

eletirdikleri formlarn yerini doldurabilecei dnlmyor. uras ak ki, kltrel dnmn tipik sreci -eski form ile onun yerini almaya alan ve bunu baaran yeni form arasndaki mcadele- burada yaanmad. Yeni formun iini doldurmas gereken enerji, u an iin, btn plaklyla, sahici erotik hayatn terk etmi olduu formlar hedef almtr kendine. Bylelikle de, buraya kadar pek ok kez vurguladmz paradoksu yineleyerek, kendini bir bolukta bulmutur. nk erotik hayat, herhangi bir kltrel balama dahil olduunda, yle ya da byle bir form edinmek zorundadr. Daha nce ele aldmz dier alanlarda olduu gibi, burada da ancak yzeysel bir bak asyla bakanlar, sadece dizginlenmemilik ve anarik ehvet greceklerdir. Bu alanda, form yokluu gerekten de byle bir grnm arz eder. Ama daha derin dzeyde (o dzey her neresiyse), durum farkldr. Sahici erotik hayat tamamen bireysel kanallardan akar. Szn ettiimiz formlar karsndaki muhalefetin nedeni, bu hayat kurumsallam rntler iine sokarak kendine zg bireyselliini boyunduruk altna almalardr. Burada da, dier pek ok alanda olduu gibi, hayat ile form arasndaki mcadele sz konusudur - daha az soyut, daha az metafizik biimde, bireysellik ile standardama arasnda sren bir mcadeledir bu. Gnmzn dinsel hayatnda sz konusu olan bir eilim de bence benzer ekilde yorumlanmal. Son on ya da yirmi yldr gzlenen bir olgudan sz ediyorum: Entelektel adan geUmi ok sayda insan, dinsel ihtiyalarn mistisizmle karlyor. Bu insanlarn hepsinin, mevcut kiliselerden birinin entelektel ufku ierisinde yetitiini pekl varsayabiliriz. Mistisizme ynelilerinin altnda, aka, iki saik sz konusudur. Birincisi, bir dizi zgl, nesnel imge araclyla dinsel hayat ynlendiren formlar, artk o hayat iin uygun olmaktan kmtr. kincisi, bu gelimeyle bir77

likte dinsel ihtiyalar hi de ortadan kalkmam, sadece bu ihtiyalarm karlanaca yeni yollar, balanaca yeni hedefler aranmaya balamtr. Mistisizme yneliteki en belirleyici etken, mistisizmin, dinsel formlarn kat hatlarndan ve snrlarndan bamsz olmasdr. Mistisizmde, her trl kiisel formu (dolaysyla da, insanlarn zihnindeki her trl zgl formu) aan bir tanrsallk sz konusudur. Burada dinsel duygu snrsz geniliktedir, hibir dogmatik kstlamayla kar karya deildir, formu olmayan bir sonsuzluun derinliine sahiptir ve yalnzca ruhun, enerjiye dnm zlemleri iinde evrilir. Mistisizm, akn formlardan bsbtn kopmaya hazr olmayan, yalnzca -en azndan imdilik- zgl ve sabit formlardan kopabilen dindar bireylerin son sma gibi grnmektedir. Ama bence bunun altndaki en derin itki, dinsel yaplarn yerine, isel hayatn ilevsel bir nitelii olan bir dinsel hayat koyma arzusudur: Bir zamanlar o dinsel yaplara kaynaklk etmi, hl da eden bir ruh halidir bu (geri kendi iinde elikilidir ve hedefine son derece uzaktr). imdiye dek dinsel kltrn evrimi, bu sayfalarda gsterdiim seyri izlemitir: Dinsel hayatn tikel bir formu, balangta o hayatn doasyla ve enerjileriyle gayet uyumluyken, giderek dsal bir nitelik kazanr, belli snrlar iine girerek esnekliini yitirir. O zaman, o an tezahr ettii ekliyle dinsel itkinin kendiliinden dinamizmini banndrabilen yeni bir form tarafndan bertaraf edilir. Zaman geen formun yerini alan yeni form da, eitli inan ilkeleriyle yine dinsel bir formdur. Ancak bugn, en azndan pek ok insan, dinsel inancn tednyay-la ilgili nesnelerini kesin biimde reddediyor. Ama bu demek deildir ki o insanlarn dinsel ihtiyalar ortadan kalkm. Gemite bu temel ihtiyalar, onlara uygun yeni dogmalarn ortaya konmas eklinde kendini gsterirdi. Bugnse, inanan bir zne ile inanlan bir ey arasndaki ilikinin,
78

dinsel hayatn uygun bir ifadesi olduu dnlmyor. Bu ruhan evrim sonuna dek gtrlse, din, hayat dolayszca yaamann bir tarz hahne gelir: Hayat senfonisi iinde tek bir ezgi deil de, btn bir senfoninin anahtar gibi... Btn dnyev ynleriyle hayata, eyleme ve kadere, duyguya ve dnceye, ancak dinsel diye tanmlayabileceimiz isel bir karm nfuz eder: Tevazu ile ycelmenin, gerginhk ile huzurun, krlganlk ile kutsal dokunulmazhn benzersiz karmdr bu. Byle srdrlen hayat, mutlak deer duygusunu kendi iinde yaratacaktr: Gemite yalnzca zgl dinsel formlardan, ilerinde billurlat inan ilkelerinden devi-rildii grlen bir duygudur bu. Angelus Silesius'un eserlerinde bunun ilk yanklarn iitmek mmkn - geri syledikleri imdi mistisizmin son formuna uyarlanmtr. Silesi-us, dinsel deerlerin zgl formlarla snrlanmasna kar km, bu deerleri, yaand ekliyle hayatn iinde bulmutur: "iiyorsa mukaddes kii, Tann'y memnun eder, tpk dua edip ilhi sylemesi gibi." Burada mesele, "dnyev din" diye adlandrlan ey deildir. Zira "dnyev din" de, akn olmaktan ziyade ampirik olan, zgl bir ierikle ilgihdir. Orada da dinsel hayat, gzelliin ve ihtiamn, yceliin ve lirik duygunun belli formlar ierisine ynlendirilir. Esas itibaryla belirsiz, eitli unsurlarn biraraya gelmesinden olumu bir formdur - akn dinselliin ekil deitirmi kahntlar can vermitir ona. Oysa bizim szn ettiimiz, her eyi kapsayan, kendiliinden hayat sreci olarak dinselliktir. Sahip olma deil, olma hahdir; bir inan, bir nesneye sahipse din adm ahr, ama burada inan hayatn kendi ak iinde yer alr. htiyalar artk dsal bir ey tarafndan karlanmaz. (Ekspresyonist ressamn sanatsal ihtiyalarn dsal bir nesneye balanarak karlamamas gibi.) Hayatn henz ihtiyalar ile doyumlar arasnda blnmemi olduu, ona is79

ter istemez zgl bir form dayatacak herhangi bir nesneye ihtiya duymad o derin dzeydeki srekUUktir aranan. Hayat dolaysz bir dinsel ifade tarz arar - verili szcklerden, sabit bir szdiziminden oluan bir dili kullanmak istemez. Denebilir ki ruh, bir yandan nceden belirlenmi hibir inan ilkesini kabul etmemekte, te yandan da inancnn niteliini korumak istemektedir (bu bir paradoks gibi grnyor olabilir). Dinsel ruhlarn bu arzusu, ounlukla, geici denemelerde, tuhaf karklklarda gzlenebilir; bu arzuyu tayanlar kendi duygularn anlayamadklar iin btnyle olum-suzlayc bir eletirellik sz konusudur. Bu arzu, kukusuz, baa klmas en zor olan sorunla kar karyadr: Tinsel hayat, bandan beri, ancak/ormar ierisinde ifade bulabilir. Bu hayatn zgrl de, ancak formlar ierisinde gerekleebilir - her ne kadar bu formlar ayn zamanda onun zgrln kstlasa da. Elbette inan ya da dindarlk, ruhun varlnn gerekli kld bir haldir; herhangi bir nesnesi olmasa bile hayat belli bir renge brr - tpk ksnl yaradll bir insann, sevilmeye deer biriyle karlamasa bile bu zelliini ister istemez korumas, arzularn bir ekilde tatmin etmesi gibi. Yine de, temel bir dinsel ihtiyacn, mutlaka bir nesneye muhta olmad konusunda emin deilim. Gnmzde dinsel hayatn z, hayatn gel-gitlerine bir renk, ruhan bir nitelik katmaktan teye gitmeyen formsuz bir dinamizmden, tamamen ilevsel bir nitelikten ibaretmi gibi grnyor. Ama bu asla gerekleemeyecek, fikir dzeyinde kalan bir ara dnem olabilir mi diye dnyorum: isel din hayatn mevcut dinsel formlar reddettii, ama bunlarn yerine yenilerini koyamad bir durumun belirtisi bence bu. Baka alanlarda olduu gibi burada da u anlay ortaya kyor: Dinsel hayat, kendilerine ait nesnel birer anlama, meru taleplere sahip formlardan bsbtn
80

kurtulup, iindeki takn kuvveti serbest brakmakla yetinebilir. Gnmzde ok sayda insan, derin bir ruhan ikilemle yz yze: Geleneksel kilise dinlerini daha fazla muhafaza etmek imknsz, te yandan dinsel itki hl varln srdrmekte. Ne lde olursa olsun "aydnlanma" bu itkiyi yok edemeyecektir, nk aydnlanma dini ancak dsal rtsnden yoksun brakabilir, hayatndan deil. Dinsel hayatn, tam bir kendine yeterlik dzeyine eriecek kadar glenmesi, "iran"n bir nesneyle ilgili olmaktan kmas, bu ikilem karsnda batan karc bir zm gibi grnebilir; ama uzun vadede, kendi iinde belki en az bunun kadar elikih olduu grlecek bir zmdr. O halde tm bu grnmler (ve baka birou), hem yarattklar hem de verili olan karsndaki tepkileri itibaryla en geni anlamda kltrel hayatn esasndan kaynaklanan kanlmaz atmay gzler nne serer. Kltrel hayat, ya formlar retmeli ya da verili formlar iinde ilerlemelidir. Geri bizim olduumuz ey, kendiliinden ve zmlenemez varlk duygusuyla, hayat kuvveti ve amalhyla dolaysz hayattr; ama sahip olduumuz ey, sadece o hayatn belh bir andaki tikel bir formudur: Bu form, daha evvel vurguladm gibi, ortaya kt andan itibaren bambaka bir dzenin parasdr. Kendi kkenlerine dayanan bir meruiyeti ve hukuku vardr, kendiliinden hayatn tesinde bir varolua sahip olma iddiasndadr ve byle bir varolu talep eder. Ama bu iddia ve talep, hayatn zne, takn dinamizmine, zamansallna, btn unsurlar arasndaki kanlmaz farklla aykrdr. Hayat, ancak kendi kart iinde, yani hir form iinde gereklie dnmeye mahkmdur. Ancak tout court hayat^ diye adlandrabileceimiz isel var1 Hayat, formun kar-tezidir; ama ancak form akma girmi bir ey kavramlarla tasvir edilebilecei iin, hayat kavram, burada kastedilen ok temel anlamyla, mantksal belirsizlikten syrlamaz. Hayat her trl formu nceler ve aar; ha-

lk, formdan yoksun kuvvetini ortaya koyduunda, bir yandan da kat, bamsz formlar zamand bir meruiyet iddiasnda bulunup onlar hayatlarmzn asl anlam ve deeri olarak kabul etmemizi istediinde, bu paradoks ok keskin, zlmez bir hal alr: Ksacas bu paradoks, belki de, kltrn ilerlemesi lsnde derinleiyordur. Bylelikle hayat burada asla eriemeyecei bir eyi ister: Btn formlarn tesinde, plak dolayszh iinde kendini belirlemek ve ortaya koymak. Oysa bilgi, irade ve yaratm, her ne kadar tamamen hayat tarafndan ynetiliyor olsa da, ancak bir formun yerine bir bakasn koyabilir; formun kendisini, formun tesindeki bir hayatla ikame edemez. Kltrmzn formlarna ynelik btn saldrlar, ister tutkuyla ve yerleik gelenekleri ykma arzusuyla olsun, isterse de yava yava biriken eletiriler eklinde olsun, ya ak ya da rtk biimde, hayatn salt hayat olmaklmdan gelen gcyle kar karlar bu formlara. Bunlarn hepsi, tinin kltre dnt, yani formlar iine girdii her yerde ortaya kan derin isel paradoksun tezahrdr. Bana yle geliyor ki, tarihte bu mzmin elikinin keskinleip hayatn btnn etkiledii dnemler arasnda hibirisi, bu para-. doksun kendi temel ikilemi olduu gereini bizimki kadar belirgin biimde gzler nne sermemitir. Ne var ki, btn atmalarn ve sorunlarn mutlaka zleceini dnmek, dpedz cahillik olur. Hayatn tarihi ve dzenlenii iinde atmalarn da sorunlarn da, herhangi bir zmden* bamsz olarak yerine getirdikleri

baka ilevleri vardr. Bu nedenle kesinlikle anlamsz deildirler - geri gelecek bunlar, zme ulatrarak deil, formlarnn ve ieriklerinin yerine bakalarn koyarak -zer. nk, kukusuz, ele aldmz btn bu sorunlu grnmler sayesinde, imdiki anda sz konusu olan durumun kalc olamayacak kadar paradoksal olduunun bilincine varrz. Sorunun boyutlar, mevcut bir formun bir yenisiyle ekillendirilmesinden daha temelli bir deiime iaret etmektedir. Zira, bu durumun daha nceki rneklerinde, gemi ile gelecek hibir zaman imdi olduu kadar birbirinden kopuk grnmyordu - yle ki bugn, aradaki boluu doldurmak zere geriye kalan tek ey kendi iinde formdan yoksun olan hayattr. Ama u nokta da ayn lde kesindir: Sz konusu hareket, tipik bir kltr evrimine, u ann enerjilerine uygun yeni formlar yaratmaya ynelmi bir harekettir. Bu hareket, yalnzca bir sorunun yerine bir bakasn, bir atmann yerine bir bakasn koyacaktr - bunun biUncine varlmas uzun srebilecek olsa da, ak sava daha uzun bir dnem ertelenebilir. Gelgelelim bu, hayatn yazgsdr: Zira hayat, mcadele ile uzlama arasndaki greli ayrm hkmsz klan, mutlak anlamda bir mcadeledir. Belki kendisi de bu ayrm hkmsz klan mutlak uzlama ise, ilah bir giz olarak kalacaktr.
EVREN Tanl Bora yata dair kavramsal tanmlar ortaya koyma giriimi, onun zn inkr etmek olur. Hayat ancak dolaysz biimde, kendi dinamizmi araclyla kendi bilincine vanr - formlarn egemenlii anlamna gelen kavramlar araclyla deil. (*) Simmel burada "Losung" kelimesini kullanyor. Losung okanlaml bir kelimedir: Kura ekme anlamna gelir, bortan kurtarma anlamna da, iar anlamna da... Byk Almanca szlklere gre, "Losung" olarak yazlan "zm", drdnc anlam olarak kartlabilir - .n. 82 83

Metropol ve Tinsel Hayat

Modern hayatn en derin sorunlar, ezici toplumsal gler, tarihsel miras, dsal kltr ve hayat teknii karsnda, bireyin, varoluunun zerkliini ve bireyselliini koruma talebinden kaynaklanr - ilkel insann madd varoluunu srdrebilmek iin doayla giritii sava, bu modern form altnda en son eklini almtr. 18. yzyl insanlara, devlette ve dinde, ahlkta ve ekonomide tarihsel olarak gelimi btn balardan kurtulma arsnda bulunmutur: Kkeninde iyi ve btn insanlarda ortak olan insan doas, dizginsizce gelisin diye. 19. yzylsa, daha ok zgrln yan sra, insann ve iinin uzmanlamasn gerektirmitir: Bu uzmanlama, her bireyi dierleriyle karlatrlamaz hale getirip vazgeilmez klacak, ama ayn zamanda onun bakalarnn etkinliklerine daha baml olmasna neden olacaktr. Nietzsche'ye gre bireyin eksiksiz gelimesinin koulu, bireyler arasndaki en acmasz savatr; te yandan sosyalizm ayn nedenle her trl rekabetin bastrlmas gerektiini vurgulamtr. Ancak bunlarn hepsinde ayn temel saik
85

sz konusudur: Kii, toplumsal-teknolojik bir mekanizmayla ayn seviyeye getirilip ypratlmaya direnir. Modem hayatn ve rnlerinin kendine zg anlamm, baka bir deyile kltrel gvdenin ruhunu irdeleyen bir aratrma, metropol tr yaplarn hayatn bireysel ierikleri ile birey-st ierikleri arasnda kurduu denklemi zmek zorundadr: Bylesi bir aratrma, kiiliin dsal gler karsm-da kendini nasl uyarlad sorusunu yamtlamahdr. Benim de burad^a~yaprnaya alacam i budur. Metropol tipi kiiliin ruhsal temelini, jnirler zerindeki uyarclarn younluu oluturur. Bu, i ve d uyarclarda-ki hzl, kesintisiz deiimden kaynaklanr. nsan, farkllklar kaydeden bir varlktr. Zihni, birbiri ardnca gelen anlk izlenimler arasndaki farkla uyarlr. Kalc izlenimler, ok kk farkllklar tayan izlenimler, alldk bir dzen iinde seyreden, kanksanm ve dzenh kartlklar sergileyen izlenimler, bilincin uyanklna ok daha az ihtiya duyar - zellikle, deien imgelerin younluuyla, tek bir bakta grlenin sreksizliiyle, birbiri ardnca akn eden izlenimlerin artchgyla karlatrldnda. Bunlar, metropoln yaratt psikolojik nkoullardr. Kent, sokaktan her geite, iktisad, meslek, toplumsal hayatn hznda ve eitliliinde -ruhsal hayatn duyusal temelleri bakmmdan-kasaba ve tara hayatyla derin bir kartlk oluturur. nk hayatn ve duyusal-tinsel imgelerin ritmi, kasabalarda daha yava, daha alldk, daha dzenlidir. Metropol, farkllklar kaydeden bir varlk olan insandan, kasaba hayatna gre daha baka bir bilinlilik miktar talep eder. Metropole zg ruhsal hayatn karmak doas, derinden hissedilen, duygusal ilikiler zerine kurulmu tara hayatyla karlatrldnda anlalabilir. Tara hayatna zg ilikiler, ruhun daha bilinsiz katmanlarna kk salmtr; en kolay ekilde gelitikleri yer, kesintiye uramayan alkanlklarn
86

dzenli ritmidir. Oysa zihnin yeri, ruhumuzun ak, bilinli ve yksek katmanlardr; zihin, isel glerimiz arasnda uyum yetenei en yksek olandr. Fenomenler arasndaki kartla ve deiime uyum salamak iin, sarsntlar ve i alkantlar geirmek zorunda deildir. Oysa, daha muhafazakr olan ruh, metropole zg ritme ancak bu sarsntlardan ve alkantlardan getikten sonra ayak uydurabilir. Bylece -binlerce farkl bireyde farkl ekillerde vcut bulanmetropol tipi kiilik, tehdit edici seyri ve aykrlklany-la kendisini kksz brakacak dsal evresine kar koruyucu bir organ gelitirir: Yreiyle deil, zihniyle tepki gsterir. Burada, ruhun ayrcalkl konumuna, bilin uyankl sahip olur. Metropol hayat, metropol insamndaki yksek bilincin ve zihin hkimiyetinin temelini oluturur. Metropoldeki fenomenlere tepki gsterme ilevi, artk en az duyarl olan ve kiiliin derinliklerine en uzak olan organmza aktarlmtr. Metropoln ezici gcne kar znel hayat koruyan bu zihinsellik, birok yne dalarak birbirinden ayr saysz fenomenle btnleir. Metropol her zaman para ekonomisinin merkezi olmutur. nk burada iktisad mbadelenin eitlilii ve younluu, mbadele aralarna zel bir nem kazandrr; oysa taradaki kk apl ticaret byle bir eye imkn vermez. Para ekonomisi ile zihnin egemenlii birbirine derinden baldr. kisi de, insanlar ve eyleri kauksz bir tarafszlkla ele alr. Bu tavrda, biimsel bir adalet ile dnceden yoksun bir katlk sklkla birarada bulunur. Zihinsel adan gelimi bir kimse, gerek bireyselliin her trlsne kar kaytszdr; nk bylesi bireysellikler, mantksal ilemlerle tketilmesi mmkn olmayan ilikileri ve tepkileri beraberlerinde getirir. Ayn ekilde, fenomenlerin tikel-lii de para ilkesiyle llemez. nk para yalnzca hepsinde ortak olanla, mbadele deeriyle ilgilenir; btn ni87

telikleri ve tikellikleri u soruya indirger: "Fiyat ne?" Kiiler arasndaki btn duygusal ilikiler, bireyselliklerine dayanr. Ussal ilikilerdeyse insan bir say gibi, dierlerinden fark olmayan bir e gibi hesaba katlr ve yalnzca nesnel olarak llebilen ileriyle ilgi grr. Bu nedenle metropol insan,

etrafndaki kimseleri satc ya da mteri, hizmeti, hatta ou kez iliki kurmak zorunda olduu kiiler olarak grr. Zihinselligin bu zellikleri, daha kk muhitlerin nitelikleriyle kartlk oluturur: Kk muhitlerde bireyler hakknda ister istemez sahip olunan bilgiler, insanlarn birbirlerine kar daha scak davranmasn salar - verilen hizmet ile denen bedel arasndaki nesnel dengenin ok tesinde bir davran biimidir bu. Kk grubun iktisad hayatna damgasn vuran psikolojide nemli bir nokta da udur: lkel koullar altnda, mal smarlayan mteri iin retim yaplr, yani retici ile alc birbirini tanr. Buna karlk modern metropolde, neredeyse tm retim piyasa iin yaplr: Yani, reticinin asla yz yze karlamad, btnyle yabanc alclar iin. Bu mehullk nedeniyle, her iki tarafn karlar katksz bir tarafszlk kazanr. ki taraf da, zihinsel hesaplarla iktisad kar elde etme peindedir ve kiisel bir ilikinin tartya gelmez hukukuyla hesaplarnn bozulacandan korkmalarna gerek yoktur. Para ekonomisi metropol egemenlii altna alm, ev ii retimin ve takas ekonomisinin son kalntlarn da yok etmitir; smarlama retim miktarn gn getike azaltmaktadr. Bu tarafszlk ile para ekonomisi arasnda ylesine sk bir iliki vardr ki, hangisinin dierine yol atn sylemek imknszdr: Zihinselligin damgasn vurduu bir anlay m para ekonomisini tevik etmitir, yoksa para ekonomisi mi bylesi bir anlaya yol amtr? Kesin olan bir tek ey var: Metropole zg hayat tarz, ikisi arasndaki bu mtekabiliyet iin en verimli zemindir. Bunu gstermek iin, mehur
88

ngiliz anayasa tarihisinin u szlerini yinelemekle yetineceim: Btn bir ngiUz tarihi boyunca Londra ingiltere'nin asla kalbi olmam, sklkla zihni, ama her zaman para kesesi olmutur! Hayatn yzeyinde yer alan, nemsiz grnen kimi zelliklerde, ayn ruhsal eilimler karakteristik biimde birara-ya gelir. Modern tin, gittike daha da hesap hale gelmitir. Para ekonomisinin sonucu olarak pratik hayatn hesapl bir kesinlie ulamas, doa bilimlerinin ideahne uygundur: Dnyay bir aritmetik problemine dntrme, dnyann her parasn matematik formlleri iinde sabitleme idealidir bu. Para ekonomisi, pek ok insann gnlerini lp tartmayla, hesaplamayla, rakamsal belirlemelerle, nitel deerleri nicel deerlere indirgeme mesaisiyle doldurmutur. Parann hesaba dayal doas, hayatn eleri arasndaki ilikilere yeni bir kesinlik kazandrm, zdeliklerin ve farkllklarn saptanmasna bir katiyet, anlamalara ve szlemelere bir netlik getirmitir - cep saatlerinin yaygnlamas da, bu kesinlie dsal bir boyut kazandrmtr. Ancak, metropol hayatnn koullar, bu zelliin ayn zamanda hem nedeni hem de sonucudur. Tipik bir metropol insannn ilikileri ve ileri, genellikle ok eitli ve karmaktr; yle ki, verilen szlerde ve hizmetlerde ok sk bir kesinlik olmasa, btn yap iinden klmaz bir kaosa dnebilir. Her eyden nce, metropolde farkl karlara sahip pek ok insan biraraya gelmitir ve bu insanlar, ilikilerini ve ilerini son derece karmak bir organizma ierisinde btnletirmek zorundadr. Berlin'deki btn saatler anszn farkl zamanlar gsterecek olsa, btn iktisad hayat ve iletiim alt st olur, bu durum bir saat bile srse etkileri uzun sre atlatlamazd. Ayrca, grnrde salt dsal olan bir etkenden -mesafe uzunluundan- tr, btn o bekleyiler ve gereklemeyen bulumalar, vakit kaybna neden olur89

du. O halde, btn etkinlikler ve ilikiler, sabit ve gayri ahs bir zaman izelgesinde kesin biimde btnletiril-mezse, metropol hayatmn teknii dnlemez. Burada, bu incelemenin btn genel varglar bir kez daha ortaya kmaktadr: Varoluun yzeyindeki her bir noktadan ruhun derinliklerine inip bakmak mmkndr - o noktann yzeye ne kadar yakn olduu hi fark etmez. Bylelikle sonunda, hayatn btn o sradan dsal veheleri ile, hayatn anlamn ve tarzn belirleyen niha kararlar arasnda bir ba kurulur. Dakiklik, hesaplanabilirlik ve kesinlik, btn karmakl ve uzanmlaryla metropol varoluunun insan hayatna dayatt niteliklerdir;_bunlar, yalnzca metropoln para ekonomisiyle ve zihinsel doasyla yakndan ilgili olmakla kalmaz. Bu zellikler, ayn zamanda hayatn ieriine de damgasn vuracak, akld, igdsel, bana buyruk zelliklerin ve itkilerin safd edilmesine yarayacaktr: Kendi dndaki genel ve emalatrlm bir hayat formunu almak yerine, hayat tarzm kendi iinden belirlemek isteyen zellikler ve itkilerdir bunlar. Geri akld itkilerin damgasn vurduu bana buyruk kiilik tipinin kentte var olmas asla imknsz deildir, ama bu kiilikler tipik kent hayatyla uyumaz^ukis, Nietzsche gibi insanlarm, met ro_pole besledikleri iddetli nefret bu balamda anlalabilir. Onlar, herkes iin eit bir kesinlikle tanmlanmas szjco-nuu olmayan, emalatrlmam bir varolutaki hayat deeri grebilmilerdir. Metropol karsndaki bu nefretlerine yol aan nedenler, para ekonomisinden ve modern varolu-un entelektalizminden de nefret etmelerine yol amtr. Hayat formunun kesinliinin ve netliinin altnda yatan etkenler, son derece gayri ahs bir yapnn oluumunda da sz konusudur; ama ayn etkenler, bir yandan da yksek dzeyde kiisel bir znellii tevik etmitir: Bkknlk - belki de baka hibir ruhsal fenomen, metropolle bylesine

dolaysz bir ba tamaz. Bkknln birincil nedeni, sinirleri uyaran birbirine zt unsurlarn hzla deimesi, son derece youn ve sktrlm halde olmasdr. Metropole zg zihirsellik hkimiyetinin asl nedeni de bu olsa gerek. Bu nedenle, zihinsel bir gelime kaydetmemi, aptal insanlar, genellikle tam anlamyla bkkn deildir. Snrsz zevk peinde geirilen bir hayat, insan bkkmlatrr. nk, uyarlan sinirler ylesine uzun bir sre boyunca btn gleriyle tepki vermeye zorlanrlar ki, artk hibir eye tepki veremez olurlar. Ayn ekilde, ok daha zararsz izlenimler, birbirleriyle eliecek biimde ve byk bir hzla deitiklerinden, son derece iddetH tepkiler vermeye ittikleri sinirleri amanszca zorlayarak dayanma glerini sonuna kadar kullanmalarna neden olurlar. nsan bu ortamda kalmakta srar ederse, g toplamaya zaman bulamayacaktr. Bylelikle, yeni duyumlar karsnda uygun enerjiyle tepki verme noktasnda bir yetersizlik ortaya kar. te bkknl meydana getiren de budur - daha az deiimin _sz konusu olduu, sakin muhitlerde yaayan ocuklarla Jkyaslandnda, metropolde yaayan her ocuun sergiledii bir zeUiktir bu. Metropole zg bkknln altnda yatan bu fizyolojik kaynaa, para ekonomisine dayanan bir kaynak daha eklenir. Bkknln z, farkllklar karsnda kaytszlama-dr. Bu demek deildir ki insan -yarm aklllarda olduu gibi- nesneleri alglayamaz; bkknlkta sz konusu olan, eylerin tad farkl anlamlarn ve deerlerin, dolaysyla eylerin kendilerinin nemini yitirmesidir. Bkkn kimse^ nin gznde her ey ayn donuklukta, ayn griliktedir; hibir nesne dierinden daha tercih edilir deildir. Bu ruh hali, btnyle iselletirilmi para ekonomisinin znel yan-smasdr. eylerin eitliliini edeer klan para, en kor-kun tesviyecidir; nk para, her trl nitel fark "fiyat
90 91

ne?" sorusuyla ifade eder. Olanca renksizlii ve kaytszl-yla, btn deerlerin ortak paydas haline gelir: eylerin "zn, bireyselliini, zgl deerini, karlatnlmazln geri dnsz bir biimde andrr. Her ey, parann durmak bilmeyen akntsnda, eit zgl arlkla yzer. Her ey ayn seviyede durur ve yalnzca kapladklar alann hacmiyle birbirinden ayrlr. Tek tek durumlarda, eylerin parann rengine brnmesi -daha dorusu renksizlemesi-fark edilmeyecek bir dzeyde olabilir. Ancak, zenginlerin para karl elde edilen nesnelerle ilikisinde, hatta belki de, ada kamu zihniyetinin her yerde bu nesnelere kazandrd karakterin btnnde, nesnelerin salt parasal bakmdan deerlendirilii kayda deer bir dzeye ulamtr. Para mbadelesinin beii olan byk kentler, eylerin alnp satlabilir olma niteliim, kk yerleimlere kyasla ok daha arpc ekilde n plana karr. te bu yzden kentler, bkknln da asl mekndr. Bkknlkta, insanlarn ve eylerin youn biraradal karsnda bireyin sinirleri yksek dzeyde uyarlarak doruk noktasna ulamtr. Ayn koullarn salt nicel bakmdan artmas, sinirlerin uyarlma gcnn kartna dnmesine, bkkn tavrn sergilenmesine neden olur. Bu fenomende, sinirler, evrelerindeki uyaranlara tepki vermeyi reddeder: Metropol hayatnn formlarna ve ieriklerine uyum salama yolundaki son aredir bu onlar iin. Baz kiilikler, ancak tm nesnel dnyay degersizletirmek pahasna kendilerini koruyabilirler - sonunda bireyin kendi kiiliinin de ayn deersizlik duygusu iinde yitmesi kanlmazdr. Bu varolu formunun znesi, bu formla tamamen kendi adna yzlemek zorundadr. Ancak, byk kent karsnda kendini korumas iin, kiinin, toplumsal bakmdan ayn lde olumsuz bir davran sergilemesi gerekir. Byk kent sakinlerinin birbirlerine ynelik bu ruhsal tavrn, bi92

imsel bir bak asndan, "mesafelilik" eklinde adlandrabiliriz. Kasaba sakini, karlat insanlarn hemen hemen hepsini tanr ve herkesle olumlu bir iliki ierisindedir; ama bylesi bir durum byk kentte gerekleecek olsa, yani kii saysz insanla srekli kurduu dsal temaslara isel olarak yant verecek olsa, isel bakmdan parampara olur, tasavvur bile edilemeyecek bir ruhsal duruma derdi. Ksmen bu ruhsal olgu, ksmen de metropol hayatnn s-tnkr temaslarla gelip geen unsurlar karsnda insanlarn hakl olarak kapldklar gvensizlik, bizi mesafelilie zorlar. Bu mesafenin sonucunda, yllardr komumuz olan kimselerin nasl grndn bile ou kez bilmeyiz; kasaba insannn gznde bizleri souk ve ruhsuz klan da bu mesafedir. Hatta, bu dsal mesafenin isel vehesi yalnzca kaytszlk da deildir. Biz farkna varamasak da, ou kez, neHeni ne olursa olsun yakn temas durumunda her an nefrete ya da kavgaya dnebilecek hafif bir honutsuzluk, karlkl bir yabanclk ve tiksinme hissi de sz konusudur. Bylesine kapsaml bir iletiimin sz konusu olduu bir hayatn isel dzeni, en kalcsndan en geici olanna kadar, duygudalklar, kaytszlklar ve honutsuzluklar arasndaki hiyerariye dayanr. Bu hiyeraride kaytszln yeri, yle grnd kadar byk deildir. Ruhsal etkinliimiz, farkl intiba brakan bir insanla ilgili her izlenime hl tepki vermektedir. Bu izlenimin bilinsiz, akkan, deiken doas, bir kaytszlk haliyle sonulanr gibi grnmektedir. Aslnda bu kaytszlk, gayri tabii olabilirdi - karlkl telkinle ayrmlarn ortadan kalkmas da ayn lde katlanlmaz olurdu. Metropoln bu iki tipik tehlikesinden -bir yanda kaytszlk, dier yanda ayrm yok eden telkinden-bizi koruyan, antipatidir. Gizli bir antipati, pratik bir uzlamazln hazrlk evresi, bu hayat tarznn srdrlebilmesi asndan zorunlu olan mesafeleri ve honutsuzluklar yara93

tr. Bu hayat tarznn kapsam ve ierdii karm, ortaya k ve yok olu ritmi, kendini gerekletirdii formlar -bunlarn hepsi, daha dar anlamda birletirici saiklerle birlikte, metropole zg hayat tarznn kopmaz btnln oluturur. Metropole zg hayat tarznda birbirinden uzak-lama olarak grnen ey, gerekte onun temel toplumla-ma formlarndan yalnzca biridir. erdii gizli honutsuzlukla birlikte bu mesafe, metropole zg daha genel bir tinsel fenomenin formu ya da dsal rts olarak grnr: Bu mesafe, bireye, baka koullarda benzeri olmayan bir trde ve miktarda kiisel zgrlk salar. Bylece metropolde, toplumsal hayatn gelimesi yolundaki en temel eilimlerden biri sergilenir - aa yukar ge-nel-geer olan bir formlle ifade edilebilecek ender eilimlerdendir bu. Gerek gnmzdeki gerekse de gemiteki toplumsal yaplarda rastlanan ilk toplumsal oluum evresi udur: Komulara, yabanclara ya da herhangi bir atma unsuru tayan evrelere kar kendi iinde kenetlenmi nispeten kk bir evre. Kendi iinde sk bir btnle sahip olan byle bir evre, yelerine, kiisel zelliklerini gelitirmeleri, zgr ve kendi sorumluluunu tayan hareketlerde bulunmalar iin ok az serbestlik tanr. Siyas gruplar, akraba alar, partiler ve din cemiyetler byle oluur. Gen birliklerin kendilerini korumas iin kat snrlar ve merkez bir btnlk oluturmalar arttr; bu yzden, bireyin isel ve dsal adan zgnln gelitirmesine, zgr olmasna izin veremezler. Bu evreden sonra toplumsal gelime, ayn anda iki farkl yn izler. Bu ynler farkl olmakla birlikte, birbirine karlk gelmektedir. Grup -saysal ve meknsal bakmdan, tad anlam ve hayat ierii bakmndangelitii lde, grubun dolaysz, isel birlii de gever; yabanclara kar balangta izilen snrlarn katl, karlkl ilikiler ve balantlarla yumuamaya balar.

te bu anda, birey, mutlak riayet talep eden o ilk snrlamalarn ok tesinde bir hareket zgrl elde eder; bym olan gruptaki iblmnn hem bir frsat hem de bir zorunluluk olarak getirdii zgl bir bireysellik kazanr. Devlet, Hristiyanlk, loncalar, siyas gruplar ve birok baka grup, hep bu formlle gelimitir - tabii her grubun zgl koullar ve gleri, bu genel emada kendilerine zg deiiklikler yaratmtr. Bence, kent hayatndaki bireyselliin gelimesinde bu genel ema arpc lde grnrlk kazanr. Ortaa'da ve antik dnemde, kasaba hayat bireyin hem dsal ilikilerinin ve hareketlerinin, hem de isel bamszlnn ve farkllamasnn nne engeller koymutu. Modern insan, o engellerin yaratt koullar altnda nefes bile alamazd - bugn bile, taraya taman bir metropol sakini, en azndan tr bakmndan benzer bir smrlanmhk hisseder. Muhit ne kadar kkse ve bireyin bakalaryla -snrlarn eritecek olan- ilikileri ne kadar snrlanmsa, o evre bireyin faaliyetlerini, hayat tarzn ve bak asn o kadar byk titizlikle denetler; nitel ve nicel bir uzmanlamann, o kk evreye btnlk veren ereveyi krmas da o kadar kolay olacaktr. Bu bakmdan antik polis, kasaba karakterine sahip grnmektedir: Varoluu karsnda yakn ve uzak dmanlarnn oluturduu srekli tehdit, siyas ve asker adan sk bir birlie, yurttan yurtta tarafndan denetlenmesine, btnn bireyden mutlak riayet beklemesine neden olmutu - kendi hayatna yn vermesine izin verilmeyen birey, bunun bedelini, evinde bir despot olmak suretiyle kendi ev halkna detmiti. Atina hayatnn olaanst hareketlilii ve heyecan, o benzersiz renklilii, belki de u olguyla aklanabilir: Esiz derecede bireysellemi kiiliklerden oluan bir halk, bireysellemeyi engelleyen bir kentin ard arkas kesilmeyen i ve d basklaryla mcadele edi94 95

yordu. Bu durum, daha zayf bireylerin bask altna alnd, gllerinse byk bir tutkuyla kendilerini kantlamalarnn tevik edildii gerilimli bir atmosfer yaratmt. Trmzn zihinsel gelimesinde -kesin biimde tanmlana-masa da- "genel insan doas" diye adlandrlabilecek eyin Atina'da filizlenmesinin nedeni tam da budur. Zira, burada, hem tarihsel hem de olgusal olarak geerli olduunu iddia ettiimiz bir ba var: Hayatn en kapsaml, en^enel ierikleri ve formlar ile en bireysel olanlar arasndaki sk badr bu. Her ikisi de ortak bir hazrlk aamasna sahiptir. Yani, ikisi de dar oluumlara ve gruplamalara dmandr. Dar oluumlar ve gruplamalar, ikisini de, dsal ag^ dan genilemeye ve genellie, isel adansa serbest bireysellie kar savunmaya gemeye zorlar. Feodal dnemde "zgr" insan lke hukukuna, baka bir deyile en byk toplumsal evrenin hukukuna tbi olan insand; "zgr ol- ^ mayan"sa haklarn dar bir feodal birlikten alan, byk toplumsal evreden dlanm olan insand. Bugn de metropol insan, dar kalplarla ve nyarglarla snrlanm kasaba insanna karlk, maneviyatnn ve beenilerinin gelimi olmas anlamnda "zgr"dr. Birey geni evrelerdeki zihinsel hayat koullarn, karlkl mesafe ve kaytszl, kendi bamszl zerindeki etkisi balamnda en ok, byk kentin kalabalnda hisseder. nk bedensel yaknlk ve mekn darl, zihinsel uzakl daha da grnr klmaktadr. Metropol kalabahyla kyaslandnda, insann kendini bylesine yalnz, bylesine kaybolmu his-'settii baka bir yer yoktur - bu, aka, szn ettiim"z zgrln dier yzdr. Baka durumlarda olduu gibi Ffada da, insann zgrlnn, duygusal hayatna huzur eklinde yansmas hi de art deildir. evrenin genilemesi ile kiinin zgrlnn artmas arasndaki genel-geer tarihsel iliki nedeniyle, mekn ge96

niligi ve insan says metropol zgrln merkezi haline getirir - ama tek neden bu deildir. Herhangi bir kent, bu gzle grlr genilemenin tesine getiinde, kozmopolitliin merkezi haline gelir. Kent, servet artna benzer bir tarzda geniler - bir miktar mal varlnn, gittike daha da hzl ve neredeyse kendiliinden bir srele artmas gibi. BeUi bir snr aldnda, yurttalar arasndaki iktisad, kiisel, zihinsel ilikiler oalr - tpk geometrik dizilerde olduu gibi; kentin, hinterland zerindeki zihinsel egemenlik alam geniler. Her dinamik genileme, kendisine eit bir genilemenin deil, kendisinden daha byk bir genilemenin basama olur. Kentin rgsnn dna sarkm her iplikten, sanki kendi kendine, yeni ilmekler trer kent iindeki ^toprak rantnn hak edilmemi kazancnn, yalnzca iletiimin artmas sonucunda, sahibine kendiliinden artan gelirler getirmesi gibi. Bu noktada hayatn nicel yn, dorudan doruya insan karakterinin nitel zelliklerine dnr Kasabada hayat alan, byk lde, zerk ve kendine yeterdir. Metropoln belirleyici zelliiyse, isel hayatn, ok uzak ulusal ya da uluslararas alanlara ulamas, onlara karmasdr. Weimar, bu durumu olumsuzlayan bir rnek deildir; nk bu kentin nemi bireysel kiiliklere balyd, o kiiler ldnde kent de nemini yitirdi. Oysa metropol, en mmtaz bireysel kiiliklerden bile esas olarak bamsz oluuyla tanmlanr - bu, metropolde bireyin sahip olduu bamszln karl, o bamszlk iin dedii bedeldir. Metropoln en nemli zellii, fizik snrlarn aan bu ilevsel geniliktir. Bu geni etkinlik alan, metropol hayatna arlk ve nem kazandrr, yeni sorumluluklar yaratr. nsann snrlar, bedeninin ya da dolaysz biimde etkinlikte bulunduu alann snrlarndan ibaret deildir. nsann erimi, zaman ve mekn iinde yol at etkilerin toplamndan oluur. Kent iin de ayn ey sz konusudur: Kent, dolaysz s97

mrlanni aan etkilerinin toplamndan oluur. Kentin asl genilii budur ve varoluu bu toplam ierisinde aa kar.^ Bu durum, sz konusu genilemenin mantksal ve tarihsel tamamlaycs olan bireysel zgrln, yalnzca olumsuz bir anlamda anlalmamas gerektiini gsterir: Bireysel zgrlk, yalnzca hareket serbestlii, nyarglarn ve cehaletin saf d edilmesi deildir. Asl mesele udur ki, her insann en nihayetinde sahip olduu bireyseUik ve karlatrla-mazlk, bir hayat tarznda ifade bulur. Kendi doamzn yasalarna uyuyor olmamz -zgrlk de budur- ancak bu doann ifadesi tekilerininkinden farklysa, bize ve bakalan-na tamamen ak ve ikna edici gelir. Yalnzca baka insanlarla kartnlmamamz, hayat tarzmzn bize bakalar tarafna dan dayatlmadgn gsterir. Kentler, her eyden nce, en st dzeydeki iktisad ib-lmnn merkezidir. Bu yzden, Paris'teki "quatorzitme meslei" gibi baz u fenomenler ortaya kar: Bunlar, yaadklar evlerin zerindeki iaretlerle tannan, bir davette on konuk bulunmas halinde hemen oraya gidebilsinler diye akam yemei saatinde uygun giysiyle hazr bekleyen kimselerdir. Kent, ne kadar genilerse, iblmnn belirleyici koullarn o kadar fazla retir. Byklnden dolay, ok geni bir yelpazede uzanan hizmetleri iine alabilen bir evre yaratr. Ama ayn zamanda, ayn mekn ierisindeki birey saysnn artmas ve mteri kapmak iin edilen rekabet, bireyi, belli bir alanda uzmanlamaya zorlar -bu uzmanlk, onu bir bakas tarafndan kolayca yerinden edilmekten uzak tutsun diye. uras kesindir ki kenLbjya-t, insann hayatta kalmak iin doayla giritii mcadele-yi, insanlararas bir kazan mcadelesine dntrmtr: Buradaki kazan, doadan deil, baka insanlardan elde
(*) Quatorzitme: (Fr. on drdnc). On uursuz rakam olduundan sofraya davet edilen on drdnc kii - .n.

edilir. nk uzmanlamann kkleri, sadece kazan elde etme yolundaki rekabete dayanmaz: Satc, batan km mteride srekli yeni ve farkl ihtiyalar ortaya karmann yolunu bulmak zorundadr. Henz tketilmemi bir gelir kayna, kolay ikame edilemeyen bir ilev bulmak iin, verilen hizmette uzmanlama arttr. Bu sre, kamusal ihtiyalarn farkhlamasn, incelik kazanmasn, zenginlemesini tevik eder. Bu durumun, kiisel farkllklarn artmasna yol amas kanlmazdr. Btn bunlar, tinsel ve ruhsal zelliklerin bireysellemesi-ne neden olur. Kent, byklyle doru orantl olarak bu bireysellemeye yol aar. Bunun bir dizi nedeni vardr: ncelikle, insan metropol hayatnn boyudan iinde kendi kiiliini ortaya koymak gibi g bir ile kar karyadr Kiinin nemindeki nicel artn ve harcanan enerjinin snrna varldnda, nitel farkllamaya bavurulur: Birey toplumsal evrenin ilgisini bir ekilde zerine ekmek iin, evrenin farkllklara ilikin duyarllndan yararlanr. Sonunda insan, kasul bir ekilde tuhaf olmaya tevik edilir; yani, yapmack tavrlar, ani deikenlikler gibi metropole zg arlklara yneUr. Bu tr davranlarn anlam, ieriklerinde deildir kesinlikle: "Farkh olma", arpc bir ekilde dierleri arasnda sivrilme ve bylece dikkat ekici olma eklinde ortaya kan formlanndadr. Pek ok kiilik tipinin, bir nebze de olsa zsayg kazanmasnn, belli bir konumu doldurduunu hissetmesinin sadece dolayh bir yolu vardr: teki insanlarn farkmdal. Bu noktada, kendisi nemsiz olmakla birlikte, biriken etkileri bakmndan kayda deer olan bir etken daha sz konusu: Metropolde bireyler aras temaslar -kasabalara kyasla- daha ksa ve seyrektir. Metropole zg ksa temaslar srasnda birey kendini "zl bir ekilde" ifade etme, arpc lde karakteristik grnme telana der -oysa sk ve uzun temaslarn sz konusu olduu bir ortamda.
98 99

kiinin, tekilerin bak zerinden kurduu zimgesi, kukuya yer brakmayacak bir neige sahip olur. Bununla beraber, metropoln kiisel varolu drtsn krklemesinin altnda yatan en derin neden -hakl ve baarl olup olmad nemli deil- bence udur: Modern kltrn geliimindeki baat zellik, "nesnel tin" diye adlandrlabilecek eyin "znel tin" zerinde arlk kazanmasdr. Baka bir deyile, hukukta ve dilde, sanatta ve retim tekniklerinde, yakn evredeki nesnelerde ve bilimde somutlaan bir tin toplam sz konusudur. Zihinsel geliimi srasnda birey, bu tinin geliimini ok eksik bir biimde, srekli artan bir mesafeyle izler. Son yz yldr nesnelerde ve bilgide, kurumlarda ve hayatmz kolaylatran eylerde somutlaan muazzam kltre baksak ve bunu, bireylerin -en azndan yksek statye sahip olanlarn- ayn sre iindeki kltrel geliimiyle karlatrsak, ikisi arasnda korkun bir oran fark ortaya kar. Hatta, maneviyat, incelik ve idealizm bakmndan, bireyin kltrnn baz noktalarnda bir gerileme sz konusudur. Bu oranszlk artan iblmnn sonucudur aslnda. nk iblm^^ireylerden^ giderek daha da tek yanl olan bir faaliyet bekler. Birey tek yanl bir urata ilerleme kaydettii lde, kiiselliini jyi-tirme tehlikesiyle kar karya kalr. Nesnel kltrn genilemesiyle baa kma gcn giderek kaybeder. Artk o, btn iinde gFirdTedirebilir bir nicehe indirgenmitir: Bilinci bakmndan olmasa da, yapt i ve iinden kaynaklanan belirsiz duygusal durumlarn toplam bakmndan byledir bu. Birey, muazzam bir kuvvetler ve eyler rgtlenmesi ierisinde bir dili haline gelmitir: llerlemeytJB: sellii ve deeri onun ellerinden skp alan, znel formlarndan karp katksz birer nesnel hayat formuna dntren bir rgtlenmedir bu. Metropol, kiisel olar her eyi_ yutarak byyen bu kltrn btn plaklyla sergilen100

digi bir sahnedir adeta. Burada, binalarda, eitim kurumlarnda, tm meknlara hkim olan teknolojinin yaratt harikalarda, sunduu nimetlerde, topluluk hayat oluumlarnda, devlet kurumlarnda, dayanlmaz lde billurlam ve gayri ahslemi bir tin sz konusudur - yle ki kiilik, bunun etkisi altnda kendini idame ettiremez. Bir yandan, drt birjaraftan akn eden uyarclar, ilgiler, zamann ve bilincini nasl kullanacan gsteren emalar sayesinde kiinin hayat snrszca kolaylamtr. Kii, bir rma^n akntsna kaplm gibidir, yzmesine gerek bile yoktur. te yandan, kiiseF renkTeT ve karlatrlmazlklar yok etme eiiminde oTaTBTgyf 'Es ierikler, giderek hayatta daha fazla yere sahip olmaktadr. yle ki birey, kiiligirin zn koruyabilmek iin, sahip olduu biriciklii ve bireysellii ne karmak zorunda kalr: Hatta kiiliinin kendi gznde fark edilir olmas iin bile, bu kiisel unsuru abartmak zorundadr. Nesnel kltrn ar bymesi sonucu bireysel kltrn krelmesi, bata Nietzsche olmak zere, en u bireyselcilii savunanlarn metropol karsndaki derin nefretlerinin bir nedenidir. Bireyselcilii savunan bu insanlarn metropolde bu denli sevilmesinin, metropol sakinlerinin gznde gereklememi zlemlerini dillendiren birer khin ve kurtarc olmalarnn nedeni de budur. Metropoln nicel ilikileriyle beslenen bu iki bireyselcilik formunun -bireysel bamszlk ile bireyselliin gelitirilmesinin- tarihsel konumuna baktmzda unu grrz ki metropol, tinin evrensel tarihinde yepyeni bir mertebeye ulamtr. 18. yzyla gelindiinde bireyin, artk anlamm kaybetmi balar ierisinde olduu anlalmt: Siyasal d; zenin, tarmn, loncalarn ve dinin dayatt baskc balard bunlar. nsanlara, deyi yerindeyse, doal olmayan bir formu ve geerliliim oktan yitirmi, haksz eitsizlikleri dan yatyorlard. Bylesi bir durumda zgrlk ye_ eitlik .ghk101

lan ykselmi, her trl toplumsal ve zihinsel ilikide bire^ yin tam bir hareket serbestliine sahip olmas gerektii inanc gelimiti. zgrlk, btn insanlarda ortak olan o soylu zn ortaya kmasna izin verecekti dogannjer bir insana verdii, ancak toplum ile tarih tarafndan bozulmu bir zd bu. 19. yzyldaysa, 18. yzyln bu zgrles-me idealinin yannda, bir yandan Goethe ile romantiklerin etkisiyle, dier yandan da iktisad iblm araclyla ba-ka bir ideal ykseldi: Tarihsel balarndan kurtulan hirpy-1er, imdi de birbirlerinden farkl olmay istiyorlard. nsan deerlerin taycs, artk her bireyde var olan "ortak doef' deil, insann nitel adan benzersiz ve yeri doldurulmaz_ olmasyd. Zamanmzn isel ve dsal tarihi, bireyin toplumun btn iindeki roln belirlemeye alan bu iki form arasndaki mcadelede, birbiri iine gemelerinde yol almaktadr. Bu mcadeleye ve iki form arasnda gerekleecek uzlamaya yer amak, metropoln ilevidir. Zira metropol, bu iki formun gelimesini salayacak frsatlar ve uyan^ clar eklinde kendini gsteren zel koullara sahiptir. Ruhsal varoluun geliimi asndan paha biilmez anlamlarla dolu olan bu koullar, bu nedenle benzersiz bir yere sahip-tir. Metropol, iinde hayat kuatan kart eilimlerinjcen-dilerini at, eit haklarla birletii o byk tarihsel oluumlardan biri olarak kendini gsterir. Ancak bu srete sz konusu eilimler -bireysel grnmleri bizde ister memnuniyet ister honutsuzluk uyandrsn- yarglamann meru snrlarnn btnyle tesindedir. Bu hayat kuvvetleri, en derin kklerinden en u noktalarna kadar btn bir tarihe nfuz etmitir; bu geici varoluumuzla o tarihin bir hcresi, kk bir zerresi olan bizlerin yapmas gereken, sulamak ya da affetmek deil, yalnzca anlamaktr.
EVREN Nazile Kalayc

Moda Felsefesi

Hayatn grnmlerini kavray tarzmz, varoluumuzun her noktasnda birok kuvvet hissetmemize neden olur. Bu kuvvetlerden her biri, aslnda, gerek grnmn tesine gemeye alr, tekilerle birlikte o grnmn sonsuzluunu rter, salt gerginlie ya da zleme dnr. nk insan, bandan beri ikili bir varlktr. Ama bu ikilik, onun eylemlerinin birhini bozmaz; hatta bu eylemlerin, ancak pek ok unsurun varl sonucunda kuvvetli bir birlik sergiledikleri grlr. Kklerindeki kuvvetlerin bylesine dallanp budaklanmasndan mahrum bir olgusal grnm, bizim iin orak ve bo olurdu. Ancak her i enerjinin, kendi grlebilir davurumunun snrlarn amasyladr ki, hayat o tketilmemi imknlar zenginliine eriir. Hayatn fragmanlara ayrlm gereklii bylece btnlenmi olur. Ancak bylelikledir ki hayatn olgusal grnmleri, dolaysz mevcudiyetlerinin aa vurduundan daha derin kuvvetlerin varln sezdirir, daha zlmemi gerilimlerin, daha kapsaml bir mcadele ile barn ipularn gsterir.
103

102

Bu ikilik dorudan doruya tasvir edilemez. Ancak varoluumuz asndan tipik olan, varoluumuzun niha, kurucu formu olarak hissedilen tek tek elikilerle tasvir edilebilir. lk ipucu, varlmzn fizyolojik temelinde yatmaktadr: Harekete olduu kadar sknete, etkin retkenlie olduu kadar edilgin almlaycla ihtiyac vardr onun. Bu ipucunu izleyip zihnin hayatna girdiimizde, bir yandan Genel'e ulama abas ynlendirecektir bizi, bir yandan da zgl olan kavrama ihtiyac. Genel olan, zihnimize skn verir; zgl olansa, zihnimizi bir vakadan dierine hareket etmeye sevk eder. Ayn ey duygusal hayat iin de geerlidir: Kendimizi insanlara ve eylere teslim etme halini de ararz, her ikisiyle enerjik bir iddialamay da. Kendimizi toplumsal grubumuza uyarlaymz ile bireyselliimizi ne karp grup iinde sivriliimiz arasndaki atmaya, bu ikisi arasnda verilen tavizlere, yava yava varlp hzla yitirilen uzlamalara bakarak, toplumun btn tarihini okumak mmkndr. sel hayatmzn bu iki kutup arasndaki salmmlar, olu birlii retisi ile, bu dnyadaki her unsurun kendine mahsus bir varoluu olduunu savunan biriciklik retisi arasndaki elikide felsef ifadesini kazanyor olabilir; sosyalizm ile bireycilik arasndaki elikide pratik bir atma zeminine oturuyor olabilir. Her durumda, bir ve ayn temel ikilik formuyla kar karyayzdr. Bu form en nihayetinde, biyolojik dzeyde kaltm ile farkllk arasndaki kartlkta aa vurur kendini. Kaltm, genellik ve birrneklik fikrini, hayatn formlar ile ieriklerinin durgun benzerlii fikrini temsil eder. Farkllk ise, hareketi, birbirinden ayr unsurlarn farkllamasn, hayatn bir vehesinin geliip baka bir veheye dnmesi yolundaki dinmek bilmeyen devinimi temsil eder. Trmzn tarihindeki her esasl hayat formu, kendi alan ierisinde, bu iki kutba ynelik ilginin
104

benzersiz bir tarzda birletirilmesini temsil eder: Bir yanda devamlla, birlie, eithe, benzerlie, dier yanda deiime, zglle, biriciklige duyulan ilgi. Bu kartlklarn toplumsal cisimleniinde, bu taraflardan bir tanesi, ounlukla taklit ynndeki ruhsal eilimde srdrlr. Taklidi, psikolojik kaltm olarak, grup hayatnn bireysel hayata intikali olarak tanmlayabiliriz. Taklidin ekiciliinin altnda, ncelikle, hibir kiiselliin ya da yarat-chm sz konusu olmad hallerde bile amal ve anlaml bir eyleme imkn tanmas yatmaktadr. Dnlmeden ortaya konmu bir dnce rn eklinde tanmlayabiliriz onu. Bireyi, eyleminde yalnz olmad duygusuyla rahatlatr taklit. Sz konusu eylem, tpk salam bir dayanakm-asma, o eylemin daha nceki gerekletirilme tarzlar zerinde ykselecektir: Mevcut gerekletirilme tarzn, kendi kendini tama zorluundan kurtaran bir dayanaktr bu. Taklit ettiimizde, yalnzca yaratc etkinlik ynndeki talebi deil, eylemin sorumluluunu da kendimizden bakalarna aktarrz. Bylelikle taklit, bireyi seim yapmann acsndan kurtarr; artk o, grubun bir uzvu, toplumsal ieriklerin taycs olarak grnr. Bir ilke olarak taklit gds, amal kiisel etkinlik arzusunun canl olduu, fakat bu etkinliin bireysel ieriini kazanma yeteneinin mevcut olmad bir gelime basaman karakterize eder. Bu basamaktan sonraki aama, dnmenin, eylemenin ve hissetmenin yalnzca var olanla, gemile ya da gelenekle deil, gelecekle de behrlendii aamadr: Amaca ynelmi kii, taklit eden kiinin kar kutbudur. O halde taklit, belirleyici bir etken olarak yer ald btn durumlarda, varlmzn temel ynelimlerinden bir tanesini temsil eder: Tekil olann genel iinde erimesiyle tatmin olan, deiim iinde kalc olan vurgulayan ynmz-dr bu. Buna karlk, kalc olanda deiimin, genellik
105

ierisinde bireysel farkllamann ve sivrilmenin peine dlen her yerde, taklit olumsuzlayc ve ketleyici ilkedir. Verili olana yapp kalma, bakalar gibi eyleyip bakalar gibi olma arzusu, yeni ve kendine zg hayat formlarna doru ilerlemek isteyenlerin uzlamaz dmandr, ite bu nedenle toplumsal hayat, iki tarafn da her bir kar iin mcadele verdii bir sava olan olarak grnr. Toplumsal kurumlar da, iki ilke arasnda sregelen elikinin dsal bir ibirlii formunu ald, asla daim olmayan uzlamalar olarak grlebilir. Trmzn tarihi iinde evrensel bir olgu olan modann hayatta kalmasnn nkoullardr bunlar. Moda, verili bir rntnn taklididir, bu nedenle de toplumsal uyarlanma ynndeki ihtiyac karlar; bireyi, herkesin yrd yolda ilerlemeye sevk eder; her ferdin davrann salt rnek haline getiren genel bir durum ortaya koyar. Ayn zamanda, ayrt edilme ihtiyacn, farkllama, deiim ve bireysel aykrlk eilimini de ayn lde tatmin eder. Bunu, bir yandan ierik deiiklikleriyle salar - bugnn modalarna, onlar dnn ya da yarnn modalarndan ayran bireysel bir damga vuran deiikliklerdir bunlar. Dier yandan, bunun altndaki daha kuvvetli bir neden de, modalarn daima snf modalar olmasdr: Yksek tabakann modalar, kendilerini alt tabakalarn modalarndan ayrr; ne zaman ki alt tabakalar yksektekilerin modalarn devralmaya balar, o zaman yksek tabaka bunlardan vazgeer. O halde moda, toplumsal eitlenme eilimi ile bireysel farkllama ve deiim eilimini tek bir eylemde birletirmemizi salayan ok saydaki hayat formunun zgl bir rneinden baka bir ey deildir. imdiye dek sadece ieriklerinin geliimi bakmndan incelenmi olan modalarn tarihini, toplumsal srecin formu asndan tadklar anlam itibaryla inceleyecek olsaydk, unu grrdk: Modalarn tarihi, birbirine
106

kart bu iki eilimin tatmini ile, zamann bireysel ve toplumsal kltrnn koullar arasnda giderek daha da kusursuz bir uyum yaratma yolundaki giriimlerin tarihidir. Modada gzlemlediimiz tekil psikolojik zelliklerin hepsi, modann bu temel zne uyar. Moda, sylemi olduum gibi, snf blnmesinin bir rndr. eref bata olmak zere birok baka form gibi, modann da ikili bir ilevi vardr: Hem belli bir toplumsal evreyi birarada tutar, hem de o evreyi dierlerine kapal hale getirir. erefin karakteri, her eyden nce de bize kazandrd ahlk haklar -ki bunlar, o snfn dnda kalanlar tarafndan ounlukla hakszlk olarak alglanr- bireyin, kiisel erefi vastasyla ayn zamanda toplumsal evresi ile snfnn erefini de temsil ve muhafaza etmesi olgusuna dayanr: Tpk bir resim erevesinin, sanat eserine bir yandan isel olarak btnlkl, mtecanis, bamsz bir varlk karakteri verip dier yandan da dsal olarak kendisini evreleyen meknla tm ilikilerini kopartmas gibi; biri isel dieri dsal olan bu ikili etkiyi ayrt etmeksizin bylesi formlarn mtecanis enerjisini ifade edemeyecek olmamz gibi. Demek ki moda, bir yanyla, insann eitleriyle balantlandrlmasma, modayla karakterize edilen bir evrenin birrnekliine iaret eder. Bu da o grubun, daha aada olanlara, yani yksek grubun aidiyet snrlar dnda kalanlara kapal olmas anlamna gelir. Burada ayrlmaz biimde biraraya gelen iki temel ilev, balantlandrma ile farkllatrmadr. Bunlann her biri, dierinin mantk kart olmakla birlikte -ama tam da bu nedenle- onun gereklemesinin kouludur. Modann, bylesi toplumsal ihtiyalarn rn olduunu gsteren belki de en salam kant udur: Saysz rnee bakldnda, modann yaratmlarna gereke oluturacak madd, estetik ya da herhangi baka bir amala ilikili en ufak bir neden bulunamaz.
107

Genelde, rnein giyimimiz, nesnel adan ihtiyalarmza uygun olur; oysa moda, szgelimi eteklerin dar m geni mi, salarn ksa m uzun mu, kravatlann renkli mi siyah m olmas gerektiine hkmederken, herhangi bir ama gzetmez. Kimi zaman yle irkin ve itici eyler 'modem' olur ki, sanki moda, kudretini gsterme arzusuyla, srf moda olduklar iin en berbat eyleri srtmza geirmemizi istiyordur. Bir seferinde amaca uygun olan, baka bir seferinde hi anlalmaz olan, bir dierindeyse madd ve estetik ltleri tamamen gz ard eden bir eyi nermesindeki keyflik, modann, hayatn madd standartlan karsndaki mutlak kaytszln gsterir. Bu, modann baka saiklerle, sadece toplumsalln biimsel ynne ilikin saiklerle ilgili olduuna iaret etmektedir. Elbette ki arada srada nesnel bir nedene dayanan ierikleri benimseyebilir; ancak modann, moda etkisi yaratabilmesi iin, baka her trl saikten bamsz olduunun mspet hale gelmesi gerekir - deve uygun bir eylemin, ierii ve amacndan tr deil, salt 'dev' vasf tamasndan tr gerekletirildiinde tamamen ahlk olmas gibi. Bunun iindir ki modann egemenliinin en ekilmez olduu alanlar, sadece nesnel kararlarn geerli olmas gerektii alanlardr: Dinsellik, bilimsel ilgiler, hatta sosyalizm ve bireycilik bile modann nesnesi olmutur. Fakat bu hayat ieriklerinin benimsenmesine neden olan saikler, moda gelimelerinin mutlak gayri nesnelliine taban tabana zttr. Toplumsal formlar, giysiler, estetik deerlendirmeler, insann kendini ifade ettii tm stiller, modann yaratt kesintisiz dnmler erevesinde kavranyorsa, o zaman moda -yani yeni moda- bu bakmlardan sadece st zmrelere etki eder. Alt tabakalar sttekilerin stilini sahiplenmeye baladnda, sttekilerin kendi etraflarna ektii snr am, o modayla simgelenen snfsal btnlklerini ortadan kaldrm olurlar; ite o zaman st zmreler o modadan vazgeip,
108

yine kendilerini geni kitlelerden ayrt etmelerini salayacak baka bir modaya ynelirler. Ve oyun batan balar. nk alttaki zmreler doal olarak yukardakilere bakar, ykselmeye abalar ve bunu en kolay yapabilecekleri alanlar modaya tbi olan alanlardr. nk dsal taklide en msait alanlar bunlardr. Ayn sre, st zmrelerin deiik tabakalar arasnda da iler - tabii her zaman, rnein hanmlar ile hizmetileri arasnda yaanan sre kadar gzle grlr olmayabilir. Toplumsal evreler birbirlerine yaknlatka, aada yukary taklit yarnn, yukarda ise yeniye doru ka yarnn kztn sklkla gzlemleyebiliriz. Her yere nfuz eden para ekonomisi, bu sreci kayda deer lde hzlandrp grnr klacaktr. nk hayatn dsal ynn kuatan moda nesneleri, salt parayla elde edilmesi mmkn olan nesnelerdir; dolaysyla, bu dsal ynler sayesinde st zmre mensuplarna benzer olmak, parayla satn alnamayacak bireysel bir deer ls talep eden dier alanlarla kyaslandnda, bu alanda ok daha kolaydr. Bir toplumsal evrenin, kendi mensuplar dndakilere kapal olmas, moda asndan -taklidin yan sra- asl bir unsurdur; bunu en iyi ekilde grebileceimiz yerler, toplumsal yapnn katmanl bir hiyerariye dayanmad, modann kendini komu tabakada da gsterebildii durumlardr. Baz ilkel halklar arasnda, yakn komu olan ve tpatp ayn koullar altnda yaayan gruplarn, bazen son derece farkllam modalar gelitirdikleri sylenir: Bunlar vastasyla her grup hem kendi iinde birmekliini tesis eder, hem de d-andakilerden farkn ortaya koyar. te yandan, modann dardan ithal edilmesi ynnde ok yaygn bir eilim de mevcuttur; bu tr yabanc modalar, belli bir toplumsal evre ierisinde -srf o evrede domam olduklar iin- daha byk deere sahip olurlar. Peygamber Tsefanya bile, ileri gelen kiilerin yabanc kyafetler giymesinden fkeyle bahse109

der.* Sahiden de, modalarn egzotik nitelii, onlan benimseyen evrelerin da kapalln daha da glendirir sanki. Tam da dsal kkenleri nedeniyle, zel ve anlaml bir toplumsallama formu yaratrlar: evrenin dnda yer alan bir noktayla karhkl iUki vastasyla ortaya kan bir toplumsallamadr bu. Kimi zaman yle grnr ki, sanki toplumsal unsurlarn, tpk grme alar gibi, fazla yakn olmayan bir noktada birlemeleri daha kolaydr. rnein ilkel halklarda en youn ilgi gren nesneler, para -dolaysyla da iktisad deer- ilevi grr ve Dunlar ounlukla dardan gelmi nesnelerdir Nitekim baz blgelerde, (rnein Salomon Adalan'nda, Nijerya'daki Ibolarda) midye kabuu veya benzeri eylerden para simgeleri imal etmek bir tr sanayidir ve bunlar imal edildikleri yerde deil, ihra edildikleri komu blgelerde mbadele arac olarak dolama girerler - tpk Paris'te modalarn, ounlukla, baka bir yerde gzde olmalar niyetiyle yaratlmas gibi. .Paris'in kendi iindeyse, modann ikili unsurlar arasndaki gerilimler ve uzlamalar doruk noktasna kar Bireycilik, kiinin kendine yakan stili uyarlamas, Almanya'dakinden ok daha derindir. Fakat bunun yannda, genel stilin -gncel modann- geni bir erevede muhafaza edildii grlr: Bireysel grnm asla genel stille uyumsuzluk arz etmez, sadece onun iinden sivrilir. Modann yerlemesi iin biraraya gelmesi gereken iki toplumsal eilimden -bir yanda btnleme, dier yanda farkllama ihtiyacndan- biri eksik kalrsa, modann oluumu gereklemez, hkm sona erer. Bunun iindir ki alt zmreler ok az sayda modaya sahiptir ve bunlar, ender olarak zgldr. Bu nedenle ilkel halklarn modalar bizimkilere kyasla ok daha istikrarldr. Bu halklarda, toplumsal

yaplar gerei, birbirine karma ve birbiri iine geme tehlikesi sz konusu deildir. Oysa bu tehlike, uygar* halklarn snflar arasnda, giyim, hal ve tavr, beeni gibi alanlarda farkllamay tevik eder. Tam da bu farkllamalar vastasyla, ayrmadan kar elde eden kesimler arasnda isel bir birlik salanr: Beden hareketlerinin hz, temposu ve ritmi, temelde giyimle belirlenir ve benzer ekilde giyinen insanlar, nispeten benzer davranlar sergiler. Bireyselciliin getirdii fragmantasyonun hkm srd modern hayat iin bu, zellikle nemlidir. lkel halklarda daha az sayda moda olmasnn, modalarn daha istikrarl olmasnn nedeni de budur: zlenimlerin ve hayat formlarnn yeniliine olan ihtiya, -toplumsal etkilerini tamamen bir kenara brakrsakbu halklar arasnda ok daha dktr. Modadaki deiim, asabiyetin ne oranda krelmi olduunun lsdr: Bir a ne kadar asabiyse, modalar da o kadar hzl deiir, nk farkllamann ekiciliine duyulan ihtiya -ki modann esas amillerinden biridir- asabiyetin zayflamasna elik eder. Srf bu bile, modann neden aslen st zmreler arasnda etkin olduunu aklamaya yeter. Modann sadece toplumsal saiklere dayanmas konusunda, birbirine komu iki ilkel halk, btnletirme ve farkllatrma amalar asndan kantlayc rnekler sunuyor. Kaffirler** arasnda ok katmanl bir toplumsal dzen sz konusudur. Giyim ve taklarn belli yasal kstlamalara tbi olmasna ramen, bu halk arasnda modann hayli hzl deitii grlr. Snf oluumunun hi vuku bulmad Bu-manlar'da ise, hibir moda ortaya kmamtr, yani onlarda giyim ve ss eyalarn deitirmeye dnk hibir ilgi gzlenmemitir.
(*) Almancas'nda: kltrl - .n. (**) Gney Afrika'nn Bantu kabilelerinden - .n. 111

(*) Kitab- Mukaddes: Tsefanya; Bap 1: "... ecnebi esvab giyenlerin hepsini yoklayacam" - y.n. 110

Ayn olumsuz nedenler, kimi zaman kltrn yksek aamalarnda da modann oluumunu engellemitir - fakat bu kez tamamen bilinli olarak. 1390'larda Floransa'da erkek giyiminde hkim bir moda olmamas, herkesin kendine zg bir tarzda giyinme isteiyle aklanmaktadr. Bu rnekte modann unsurlarndan biri -btnleme arzusu- eksiktir, bu olmadan da modann olumas sz konusu deildir. Buna mukabil, Venedikli nobi/i'nin herhangi bir modaya sahip olmamas, alt tabakalar karsnda saylarnn ne kadar az olduu belli olmasn diye hepsinin siyah giymesinin zel bir yasaya balanm olmasyla aklanr. Burada da, dier kurucu unsurun yokluundan tr, sttekiler kendilerini alttakiler karsnda farkllatrmaktan bilinli olarak kandklar iin, olumamtr moda. Modann z u olguda yatar: Modaya ilk uyanlar, her zaman, beUi bir grubun bir blmdr sadece, grubun byk ounluuysa henz moday benimseme aamasndadr. Moda genel bir ekilde benimsendiinde, yani -baz grg konularnda yaand gibi- balangta sadece birka kiinin yaptn herkes yapar hale geldiinde, artk onu moda olarak tanmlayamayz. Modann yaygnlamas, ayn zamanda onu yok olua srkler, nk yaygnlat zaman ayrt edici olmaktan kacaktr. Genel yaygnlama eilimi ile, bu yaygnlamann yol at anlam yitimi arasndaki iliki nedeniyledir ki, moda kendine zg tuhaf bir ekicilik kazanr: Bir snrlln, ayn anda hem balang hem son olmann, hem yeni hem de geici olmann verdii ekiciliktir bu. Modann meselesi olmak ya da olmamak deil, ayn anda hem olmak hem de olmamaktr. O daima gemi ile gelecein eiinde durur ve bu sayede bize, en azndan doruk noktasnda olduu mddete, baka pek az fenomenin verebilecei gl bir 'imdi duygusu' verir. ayet modann iaret ettii noktadaki anlk toplumsal bi112

lin younlamas, ayn zamanda onun lmnn tohumlarn saklyor, gnn birinde nbeti devredeceini bildiren yazgs tam da o noktada kendini gsteriyorsa, bu geicilik modann deerini azaltmaz, tersine, cazibelerine bir yenisini ekler. Ne de olsa bir nesne "modaya uygun" diye tanmlanmakla deer kaybna uramaz - meer ki o nesneyi tiksintiyle geri eviriyor ya da baka madd nedenlerle o nesneyi bayalatrmak istiyor olalm. O zaman elbette moda bir deer kavramna dnr. Hayat pratiinde, ayn ekilde yeni olan ve aniden yaylan herhangi baka bir ey, srekliliine ve nesnel gerekeleri olduuna inanlyorsa, moda olarak tanmlanmayacaktr. Ancak ortaya kt kadar hzl bir ekilde kaybolacandan eminsek 'moda' deriz ona. Bugn modann bilince bu denli hkim olmasnn nedenlerinden biri, temel, kalc, sorgulanmayan kanaatlerin giderek gcn yitirmesidir. Bu anlamda, hayatn uucu, deiken unsurlar ok daha geni bir hareket alanna sahip olur. Uygar insanln tamamna erdirmek iin yz yldan uzun zamandr durmakszn abalad 'gemiten kopu', bilinci giderek 'imdi' zerinde younlatnr. 'imdi' zerindeki bu vurgu, aka, deiim zerinde bir vurgudur da ayn zamanda. Ve belli bir zmre, bu kltrel eilimin amili olduu lde, her alandaki modaya da el atacaktr - asla giyimle snrl kalmayacaktr bu. Evet, modann, bir zamanlar sadece d grnm kapsayan asl hkmranlnn snrla-nn ap, beenileri, kuramsal kanaatleri, hatta hayatn ahlk temellerini de kendi deiim formu iine ekmesi, artan kudretinin bir iareti gibidir. Modaya herkes tarafndan uyulmamas, bireye yle bir tatmin salar: Birey unu bilmektedir ki benimsedii moda, hl zel ve dikkat ekici bir eyi temsil ediyordur; te yandan -dier toplumsal tatminlerde olduu gibi- ayn eyi yapan deil, ayn eyin zlemini eken geni bir kitle tarafn113

dan isel olarak desteklendiini de biliyordur. Bu nedenle, modaya uyan kiinin kar karya olduu hissiyat, onaylama ile kskanmann makl bir karmdr. Modaya uyan kiiye, birey olarak kskanlkla bakarz, ama grubun bir mensubu olarak onaylarz onu. Fakat kskanlk da farkl bir renge brnr burada. Kskanlkta, kskanlan nesnelere ortak olma ideali ieren bir unsur vardr. Zenginlerin lenlerine bir anlk da olsa bakma frsatna erien iinin davran, bu bakmdan fikir verici bir rnektir. Bir nesneyi veya bir insan kskandnz srece, ondan mutlak olarak dlanm deilsinizdir, onunla yle ya da byle bir iliki kurmu-sunuzdur, iki taraf da ayn ruhsal ierii paylayordur - her ne kadar tamamen farkl kategorilerde, farkl duyusal formlarda olsa da. Kskanlan varln bu ekilde, sessiz sedasz ele geirilii -kara sevdann hazz da budur- kimi zaman kskanlk duygusunun en feci yozlamalarnn dahi nne geebilen bir panzehir ierir. te, moda unsurlan, kskanln bu yattnc boyutunun ortaya kmas iin ok iyi bir frsat sunar. Kskanlan kiinin de, talihinden duyduu sevinci daha rahat bir vicdanla yaamasn salar. nk modann ierikleri, dier pek ok ruhsal ieriin aksine, herhangi bir kiiden mutlak olarak esirgenmi deildir - kiinin talihi her an dnebilir ve o vakit, bir zamanlar sadece kskanmaya mahkm olduu eyler, ona da nasip olabilir. Btn bunlardan kan sonu udur: Moda, isel olarak zerklikten yoksun ve baka bir yere dayanmaya muhta olan, ama kendi benliinin farkna varmak iin gze arpmaya, ilgi ekmeye, biriciklie gereksinim duyan bireylerin asl faaliyet alandr. Moda, en nemsiz bireyi bile, bir btnln temsilcisi, birleik bir ruhun cisimlemesi haline getirerek ne kartr. Ayn zamanda bir bireysel farkllama formu olan bir toplumsal itaati mmkn klmak, yalnzca modaya zgdr; nk moda, z gerei, asla herkes tara114

fndan yerine getirilemeyecek bir norm koyabilir. Moda tutkunlarnda, modann toplumsal talepleri ylesine abartl bir grnm kazanr ki, tam bir bireysellik ve zgllk suretine brnr. Moda tutkununun karakteristik zellii, belli bir moda ynndeki eilimi, o moday tanmlamaya yeten snrlarn tesine tamasdr: Sivri ulu pabular mo-daysa, moda tutkunu kendininkileri mzrak ucu gibi yaptrr; yksek yaka modaysa onun yakalar kulana dayanr; bilimsel tebli dinlemek modaysa artk onu baka bir yerde bulmak mmkn olmayacaktr vs. Bylelikle moda tutkunu, tamamen bireysel bir tutumu temsil eder: Nitel adan sz konusu evrenin ortak mal olan unsurlarn, nicel bakmdan artrlmasna dayanan bir tutumdur bu. Bakalarnn nnde gider, ama hepsi de ayn yolda gitmektedir. Bu haliyle, umum beeninin eriilmi son doruunu temsil ettii iin, bu genel srece nderlik ediyormu gibi grnr. Oysa gerekte, bireyler ile gruplar arasndaki ilikide sk sk gzlemlenen ey, onun durumunda da geerlidir: nderlik eden, aslnda kendisine nderlik edilendir. Demokratik dnemler, bylesi bir durumu arpc lde besler; yle ki Bismarck ya da anayasal devletlerin ileri gelen dier nderleri bile, bir grubun nderi olduklar iin o grubu takip etmek zorunda olduklarn sylemilerdir. Byle zamanlarda, eref ve hkimiyet duygusunu bu yoldan kazanma eilimi kuvvetlidir. Kitleye hkim olmak ile kitlenin hkimiyetine girmek arasnda ayrm yapmaya elvermeye-cek, kark ve mphem duygular tevik eden zamanlardr bunlar. Ksaca, moda tutkununun gururu, birey ile umum arasndaki ilikilerin demokrasiyle beslenen yaplamnn karikatrdr. Beri yandan moda kahraman, salt nicel yoldan elde edilmi olmakla birlikte nitel bir fark klna sokulmu dikkat ekiciliiyle, toplumsal gdler ile bireysel-letirici gdler arasnda gerekten zgn bir denge halini
115

temsil eder. Aslnda pekl zeki ve geni grl olan kiilerin, dardan bylesine anlalmaz grnen moda ballklarm da buradan hareketle anlayabiliriz. Moda onlara, eylerle ve insanlarla aralarnda bir ilikiler bileimi salar -aksi takdirde genellikle birbirinden kopuk olan ilikilerdir bunlar. Burada sz konusu olan sadece bireysel farkllk ile toplumsal eitliin karm deildir; daha pratik adan, hkimiyet duygusu ile tbi olma duygusunun i ieliidir. Baka bir deyile, eril bir ilke ile diil bir ilkenin karm... ki unsura ait formun, ayrt edilemeyecekleri bir ierik ierisinde gereklemesiyle oluan bu ideal karmn modaya zg oluu, kaba gereklikle kolay yzleemeyen hassas tabiatlar iin moday bilhassa cazip klyordur belki de. Modaya uygun hayat, nesnel bir bak asndan, tahrip etmekle ina etmenin bir karmdr. Burada ierie karakteristik zelliklerini veren ey, daha nceki bir formu tahrip etmesidir. Tahrip etme gdsnn tatmini ile olumlu unsurlara ynelik gdnn artk birbirinden ayrlamayaca, kendine zg bir birlie sahiptir bu hayat. Burada, tek bir ieriin ya da tek bir tatminin anlam deil de, ikisi arasndaki oyun ve bunlarn birbirlerini grnr klmas sz konusu olduu iin, modaya ar itaat etmekle elde edilen bileimin, modaya muhalefet yoluyla da kazanlabilecei aikrdr. Bilinli olarak gayri modern giyinen ya da davranan kii, bununla balantl bireyselleme duygusuna, kendine zg gerek bir bireysel nitelik sayesinde deil, toplumsal rnei reddetmesiyle eriir. Modernlik, toplumsal rnein taklidi ise, maksatl gayri modernlik de benzer bir taklidi ierir - ama tersine bir taklidi. Ancak, toplumsal eilimin ne kadar hkim olduunu gstermek bakmndan ayn lde yeterli bir kanttr bu - onu ister olumlayahm, ister olumsuzlayahm, yine de o eilime bamhyzdr. Maksatl biimde gayri modern olan kii de,
116

tpk moda tutkunu gibi, o eilimin formlarn kabul eder, sadece onlar baka bir kategori altnda cisimletirir: Abartarak deil, olumsuzlayarak. Byk lekli bir topluluun geni evrelerinde bile, gayri modern klk kyafetin dorudan doruya moda haline gelmesi mmkndr. Bu, en ilgin toplumsal-psikolojik karmaklklardan biridir: Bireysel sivrilme gdsnn, nce salt toplumsal taklidin tersine evrilmesiyle tatmin olduu, ardndan da ayn ekilde karakterize olmu daha dar bir evreye yaslanarak g ald durumdur bu. rnein, bir 'dernek-kartlar dernei'nin kurulmas, mantken en az szn ettiimiz fenomen kadar imknsz, psikolojik adan en az onun kadar mmkndr. Nasl ki ateizm, ayn fanatizmle, ayn hogrszlkle, ruhsal ihtiyalar karlama ynndeki ayn ileviyle bir din haline getirildiyse; nasl ki zgrlk, ok defa, zorbalkta ve iddette, yklmasn salad tiranlktan geri kalmadysa; modernlikten uzak durma ynndeki bu eilim de unu gsteriyor ki, insan doasnn temel formlar, her trl ieriin kar-te-zini bnyesine almaya hazrdr; bu formlara gcn, cazibesini veren ey, bir an geri dnlmez bir biimde balanr grndkleri eyleri, bir an sonra olumsuzlamalardr. Dolaysyla, bu tr gayri modernlik rneklerinin temelindeki nedenler karmaasnda, kiisel kuvvet unsurlarnn m yoksa kiisel zayflk unsurlarnn m ar bastn sylemek, ok defa kesinlikle imknszdr. Gayri modernlik eilimi, kendini kalabalkla bir tutmama ihtiyacndan kaynaklanabilir elbette bu ihtiyacn temelindeki saik kalabalktan bamsz olmak deil, kalabalk karsndaki isel bir egemen durutur. Gelgeldim bu eilim, duygusal bir zayflkla da ilikili olabilir: Bireyin, umumun formlarna, beenilerine, detlerine boyun emesi halinde elindeki snrl bireysellii de yitirecei korkusuna kaplmasna ne117

den olan bir zaaftr bu. Umuma muhalefet etmek, her zaman bir kiisel kuvvet iareti deildir kesinlikle. Tersine, kiisel adan kuvvetli birey, kendi deerinin hibir dsal kabulle zedelenmeyecek biricik niteliinden ylesine emindir ki, modaya varncaya dek ve moda da dahil olmak zere btn umum formlara riayet etmekte hibir saknca grmez. Hatta, tam da gsterdii bu itaatledir ki, hem itaatinin gnll niteliinin, hem de o itaatin tesinde neyin olduunun iyice bilincine varr. Moda, ayn anda hem eitlenme hem de bireyselleme gdsn, hem taklidin hem de zgnln cazibesini ifade ettiine gre, belki bu, neden genellikle kadnlarn modaya kar zel bir ballk sergilediklerini de aklar. Zira kadnlar, tarihin byk ksm boyunca mahkm edildikleri zayf toplumsal konum yznden, "rf ve det" ad altndaki her eyle, "mnasip" grlen her eyle, umum olarak geerli saylp tasvip edilen varolu formuyla sk bir iliki iinde olmulardr. nk zayf olan, bireysellikten uzak durur; kendisini sorumluluklar yklenmek, bakalarnn yardm olmakszn korunmak zorunda brakacak bana buyrukluktan kanr. Gl olanlarn istisna kuvvetlerini sergilemelerini engelleyen tipik hayat formu, zayf konumda olanlarn tek korunadr. Fakat rf ve detin, vasatn, genel dzeyin salam ve deimez zeminine dayanan kadnlar, o noktada sz konusu olabilecek greli bireyselleme ve zgnlk imknna erimek iin btn gleriyle abalarlar. Bu bileimi en geni lde bulduklar alan, modadr: Bir yanyla umum taklit sahas olan moda, bireye, beenilerinin ve eylemlerinin sorumluluundan azat olmu bir halde kendini toplumun geni akntsna brakma imkn verirken, dier yanyla da belli bir dikkat ekicilik kazanma, bireyselliini vurgulama, kiiliini bireysel bir tarzda bezeme olana sunar.
118

yle grnyor ki, her snf insan iin, hatta muhtemelen her birey iin, bireyselleme gds ile topluluk iinde erime gds arasnda belirli bir nicel orant sz konusu: Hayatn belirli bir sahasnda bu gdlerden birisinin tatmine ulamasnn engellenmesi halinde, o gd, ihtiya duyduu tatmin lsne eriebilecei baka bir saha aramaktadr Byle bakldnda moda, kadnlarn baka sahalarda gidermelerine pek izin verilmeyen zgnlk ve bireysel sivrilme ihtiyacn bir lde tatmin ettikleri bir k yolu gibi grnr. 14. ve 15. yzyl Almanyas'nda bireysellik olaanst bir gelime kaydetmiti. Ortaa'n kolektivist dzenlemeleri, bireyin zgrlemesiyle byk lde krlmt. Fakat bu bireyselci gelime iinde kadnlarn hl yeri yoktu. Kiisel hareket serbestlii ve kendini gelitirme zgrl onlara tannmyordu. Onlar da bunu, olabilecek en srad ve abartl kyafet modalanyla telafi ettiler. Buna karlk talya'da, ayn dnemde, kadnlara bireysel gelime imknlar tanndm grrz. Rnesans devrinde kadnlar, kltrel gelime, da dnk faaliyetler ve kiisel farkllama imknlar bakmndan, yzyllar boyunca bir daha kendilerine nasip olmayacak frsatlara sahiptiler. zellikle toplumun st tabakalarnda eitim ve kendini ifade etme zgrl her iki cinsiyet iin neredeyse eitti. O zamann talyas'na dair kaytlarda, srad bir kadn modasna iaret eden hibir unsur yoktur. Bireyselliini ortaya koyma ve ayrt edicilik kazanma ihtiyac moda sahasnda giderilmemitir, nk sz konusu gd baka sahalarda yeterli tatmini bulmutur. Genelde kadnlarn tarihi gerek d gerek i hayatlar bakmndan, gerek bireysel adan gerek kadnlarn tm asndan, erkeklere kyasla ylesine birrnek, ylesine vasat, ylesine tekdzedir ki, en azndan modalar sahasnda daha canl bir faaliyete ihtiya duyarlar. Bizzat deiikliin
119

sahas olan moda, kadnlarn kendilerine ve hayatlarna, hem kendilerinin hem de bakalarnn gznde bir ekicilik unsuru katar. Bireyselleme ile kolektifleme ihtiyac arasnda olduu gibi, hayatn ieriinin birrnekligi ile deikenine duyulan ihtiya arasnda da belirh bir orant vardr. Bu orant, eitli sahalarda bir denge arar; bir yerdeki reddedilmiligi bir baka yerdeki kabulle karlar. Btne bakldnda, kadnn erkee kyasla daha sadk bir varlk olduunu syleyebiliriz. Kiinin tabiatnn, sadece duygular bakmndan tekdze ve istikrarl oluunu ifade eden sadakat, hayatn eilimlerinin dengelenmesi adna, nispeten dsal olan sahalarda daha canl bir deikenlii gerektirir. te yandan, doas icab daha az sadk olan, -tipik davran itibaryladuygusal ban kadnla ayn koulsuzlukla, ayn ilgi younluuyla srdrmeyen erkek, o dsal deikenlik formuna daha az ihtiya duyacaktr. Gerekten de, dsal sahalardaki deiimleri benimseme noktasndaki eksiklik, d grnmle ilgili modalar karsndaki kaytszlk, erkee zgdr. Erkek daha birrnek olduu iin deil, tersine, ok ynl bir varlk olduu, bu nedenle de dsal deiiklikler olmakszn var olabildii iin. Gnmzn zgrle-mi kadn da ite bu nedenle, erkee ve onun mesafeliliine, kiiselliine, hareketliliine yaklamaya alrken, modaya kar kaytszln zellikle vurgular. Moda, belirli bir meslek zmresi iindeki toplumsal konumdan yoksun olan kadnlara bu durumlarn telafi etme olana da sunar. Bir meslek zmresi iine kkl biimde dahil olmu erkek, bylelikle nispeten birrnek bir toplumsal evreye girmitir: Bu zmre iinde biroklaryla eittir, ounlukla o zmrenin veya meslein kavramm temsil eden bir numuneden ibarettir. te yandan -adeta bu durumu telafi edercesine- o zmrenin tad btn anlam, btn madd ve toplumsal
120

iiiil^ l

gc kuanm olur. Birey olarak tad anlama zmresininki de eklenir ve bu sayede, ok kere, salt kiisel varoluunun tad ksthhklan ve yetersizlikleri rtebilir. te moda, ayn sreci, baka aralarla gerekletirir. Moda da, nemsiz olan, salt kendi abalaryla varoluunu bireyselletirme yetenei olmayan kiiye bu noktada takviye sunar: Kiiyi, sadece modayla karakterize olan, farkllk kazanan, kamusal bilin nezdinde u veya bu biimde bir aidiyeti ifade eden bir evrenin mensubu klar. Elbette burada da kiilik genel bir emaya oturtulur. Lkin bu ema toplumsal bakmdan bireysel bir renge sahiptir. Bylelikle, kiiliin salt bireysel yoldan erimesine izin verilmeyen ey daha uzun bir yoldan, toplumsal bir dolaymla karlanr. Kibar fahielerin ok defa modada r ac olmas, kendine zg o kksz hayat formlarna dayanr. Toplumun onlar mahkm ettii dlanm varolu tarz, bu insanlarda kanun haline gelmi her eye kar, her deimez kuruma kar ak veya gizh bir nefrete yol aar. Durmakszn yeni grnm formlar peinde komalar, bu nefretin grece en masum ifadesidir. Daha nce duyulmam yeni modalarn peinde komalarnda, mevcut olann tam zdd olan eye tutkuyla sarllarndaki arszlkta, tahrip gdsnn estetik bir formu sakldr: dnyalar bsbtn esaret altna girmedike, toplumdan dlanm bir hayat srdren herkeste mterek gibi grnen bir unsurdur bu. Ve biz, ruhun kelimelerle ifade edilmesi ok g olan o niha, o en gizemli hareketlerine bakmaya alacak olursak, orada da temel insan eilimler arasnda ayn antagonist ilikinin sz konusu olduunu grrz: Srekli bozulan dengeyi, yeni orantlarla salamaya dnk bir ihkidir bu. Bireysellikler arasnda hibir ayrm gzetmemek, modann ash bir zeUigidir geri, ama moda hibir zaman insan tmyle kuatmaz, hep ona biraz dsal bir ey olarak kahr. Salt kya121

fet modalarnn dnda kalan sahalarda bile byledir bu. nk moda bireye deikenlik formu iinde sunulur ve bu form, her koulda, benlik duygusunun istikraryla tezat oluturur. Hatta benlik duygusu, tam da bu tezat vesilesiyle kendi greli srekliliinin bilincine varmaya mecbur olur Moda unsurlarnn deiebilirlii, ancak benlik duygusunun sreklilii zerinden kendini deikenlik olarak gsterebilir ve cazibesini gelitirebilir. te bu nedenledir ki moda, daha nce belirttiimiz gibi, onun karsnda srekliliinin farknda olan kiiliin kenarnda kysnda durur daima, ya da en azndan gerektiinde bu ekilde yaanabilir. Modann, kendine mahsus bir kiilii olan ince insanlar tarafndan benimsenen nemli yan ite budur; onlar bir tr maske olarak kullanrlar moday. D grnmle ilgili her eyde umumun normlarna krlemesine itaat etmek, sadece kendilerine ait olmasn istedikleri kiisel hisleri ve beenileri mahfuz tutmann bilinli ve irad aracdr onlar iin. ylesine kendilerine mahsus kalmasn isterler ki bunlarn, herkesin eriebilecei bir formda grnr olmasna izin vermezler. Kiiyi, varlnn derinliklerindeki isel bir zgnl aa vurur korkusuyla d grnmde zgnlkten kanmaya sevk eden bu ince tevazu ve ekingenlik, hassas yaradll pek ok kimseyi, modann btn farkllklar perdeleyen eitleyiciligine snmaya yneltmitir. Bylelikle, varoluun verili doas karsnda ruh bir zafere erimi olur: En azndan form asndan, en yksek ve mahir zaferlerden biridir bu. Zira dman hizmetkra dntrlm, kiilii hie sayan ey, gnll olarak sahiplenil-mitir. nk burada, kiilii hie sayan eitleyici unsur, hayatn d katmanlarna yle bir ekilde aktarlmtr ki, isel hayatn derinliklerinde sakl kalmas istenen her eyin zerini rterek onlar korumakta, bylece o isel hayat bsbtn serbestlik kazanmaktadr. Toplumsal olan ile bireysel
122

olan arasndaki mcadele, burada, her ikisine karlk gelen katmanlarn ayrmas yoluyla zlr. Aslnda son derece hassas ve utanga olan insanlarn -zellikle kadnlarn- ok defa alelade ifadelerin, sohbetlerin arkasna gizlenmi bireysel ruhlarnn derinlii konusunda bizleri yanltmalar, tam da bylesi bir duruma tekabl eder. Utan duygusu, tmyle bireyin dikkat ekmesine dayanr. Benlik duygusu kuvvetle hissedildiinde, toplumsal bir evrenin dikkati birey zerine ekildiinde ortaya kar utan duygusu. Fakat bu durum ayn zamanda bir biimde uygunsuzluk hissi de dourur. Bu nedenle ekingen ve zayf kiilikler utan duygularna zellikle eilimlidir. Umum bir ilginin oda olduklarnda, bir ekilde dikkatleri zerlerine ektiklerinde, benlik duygularnn kuvvetlenii ile geri ekilii arasnda eza verici gel-gitler yaarlar. Utan duygusunun kayna olan bu bireysel dikkat ekicilik, utanmaya yol aan zgl ierikten bamsz olduu iin, insan birok durumda, iyi ve asil olmaktan da utanr. Toplumda, kelimenin dar anlamyla sradanhk kabul gryorsa, bunun tek nedeni, herkes tarafndan taklit edilemeyecek bireysel, benzersiz bir davurumla toplum iinde ne kmann uygunsuz saylmas deildir: Dier bir neden de, herkes iin benzer ve eit derecede eriilebilir form ile faaliyetin dna kanlarn, adeta kendi kendilerine verdikleri bir ceza olan utan duygusundan duyulan korkudur. Moda, kendine mahsus i yapsndan tr, bireye daima onaylanan bir dikkat ekicilik sunar. En srad grnm ve davurum tarz bile, moda olduu mddete, baka koullar altnda ilgi oda olsa bireyin maruz kalaca knamalardan muaf olacaktr. Btn kitle eylemlerini karakterize eden ey, utan duygusunun yitimidir. Bir kitlenin unsuru olan birey, kendi basnayken teklif edildiinde muazzam diren gsterecei birok eye katlr. Kitle eylemlerinin bu
123

niteliini mkemmel ekilde yanstan en arpc sosyal-psikolojik fenomenlerden biri de udur: Baz modalar, bir kimsenin tek basnayken hiddetle geri evirecei utanmazlklara, srf modann buyruu olduklar iin hi itirazsz boyun emesini salar. Tpk kendi balarna asla yanamayacaklar sular toplu halde ileyenlerin sorumluluk duygularnn yok olmas gibi, modada da utan duygusu yok olur, nk moda bir kitle eylemidir. Bir durumun bireysel vehesi, toplumsal ve modaya uygun vehesine ar bastnda, utan duygusu derhal etkisini gsterir: Birok kadn, toplum iinde, otuz veya yz erkek nnde moda icab giydii dekolteyi, oturma odasnda, tek bir yabanc erkein nnde sergilemekten utanacaktr. Moda, d grnm feda edip umumun kleliine teslim ederek isel zgrl btnyle salama alma yolundaki abann formlarndan biridir. zgrlk ile bamllk, srekli yenilenen mcadeleleriyle, hayatn eitli sahalarnda kh birinin kh tekinin ne kt bitimsiz devinimle-riyle, hayat ok daha heyecanl klan kart kavramlardandr: Sabit bir denge yerine aralarnda oluturduklar bu mcadele ve devinim sayesinde gelimeye ve genilemeye imkn verirler. Schopenhauer'e gre her insana belirli bir lek nee ve ac verilmitir, bu lek ne tarlabilir ne bo kalabilir; i ve d koullardaki tm farkllamalar ve dalgalanmalar o lein sadece formunu deitirebilir. Ayn ekilde -bu kadar gizemli olmamakla birlikte- her dnemde, her snfta, her bireyde, bamllk ile zgrlk arasnda ya sahiden devamhhk arz eden bir oranty gzlemleyebiliriz, ya da en azndan bu ynde bir zlemi. Bizim tek yapabileceimiz, bamllk ile zgrln, zerinde dalm gsterecei sahalar deitirmektir. Daha stn bir hayat srdrecek kii, bu dalm yle bir ekilde dzenlemelidir ki, varoluun dier deerleri en elverili ekilde gelime imk-124

m bulabilsin. Bamllk ile zgrln belirli bir lei, bir durumda ahlk, entelektel, estetik deerlerin en yksek seviyeye ulamasn salarken, niceliinin deil salt dalmnn deitii baka bir durumda bu sonucun tam tersine yol aabilir. Btne baktmzda unu syleyebiliriz: Hayatn btnsel deeri asndan en yararl sonu, kanlmaz bamllk ilikilerinin olabildiince hayatn kylarna, dsal alanlarna itilmesiyle doacaktr. Belki Goethe, ge zamanlarnda, her yanyla byk bir hayatn en ltl rneidir: Hayatn d ynlerine uyum gstermesi, forma sk sk riayet etmesi, toplumun uylamlarna gnll olarak itaat etmesi sayesinde, olabilecek en yksek isel zgrlk dzeyine ulam, hayatnn merkez unsurlarn o kanlmaz bamllk lei karsnda tam bir dokunulmazla eritirmitir. te moda da, bu adan bavurulabilecek harikulade bir toplumsal formdur: Zira o da, hukuk gibi, hayatn sadece dsal cephesini, sadece topluma dnk olan yanlarn kavramaktadr. Moda insana, zamannn, zmresinin, dar evresinin normlarna olan itaatini, umum olana balann kukuya yer brakmayacak biimde kantlayaca bir forml verir; bu sayede, hayatn temin edebilecei btn zgrl, giderek en isel ve asl unsurlar zerinde younlatrmasn salar. Eitleyici birletirme ile bireysel snr ekme eilimleri arasndaki ilikiler, bireyin ruhunda da belli bir lde tekrarlanr. Bu eilimler arasnda mevcut olan ve moday reten antagonizma, form sz konusu olduunda, toplumsal ykmllklerle hibir alverii olmayan bireylerin i dnyalarmdaki ilikilere bile ayn ekilde aktarlr. Burada szn ettiim fenomen, sklkla vurgulanan bir koutluu sergiler: Bireyler arasndaki ilikiler, bireyin ruhsal unsurlar arasndaki ilikilerde yinelenir. ou durumda birey, az ok bilinli olarak, kendine mahsus bir hal ve tavr tar125

jjjj^Mjjji

zi, bir stil yaratr; bu tavr ve stil, ortaya k, kendini kabul ettiri ve devreden k ritmiyle, moda mahiyetindedir. zellikle gen insanlar hal ve davran tarzlarnda ou zaman ani tuhaflklar sergiler. Nesnel bir nedeni olmadan, beklenmedik biimde beliren ilgiler, onlarn tm bilincini egemenlii altna alr ve sonra ayn irrasyonellikle tekrar kaybolur. Bunu bir kiisel moda olarak tanmlayabilirdik; toplumsal modann snrlayc bir rneidir bu. Bu kiisel moda, bir yandan, farkllama ynndeki bireysel ihtiyaca dayanr ve bu zelliiyle, toplumsal modann oluumunda da etkili olan gdnn varln gsterir. Fakat taklide, benzerlie, bireyin umum olan iinde erimesine duyulan ihtiya, burada bireyin salt kendi iinde tatmin edilmektedir: BiHncin o belirli form veya ierik zerinde younlamasyla, bu younlama sayesinde varln brn-d o tek renkle, bakalar yerine kendini taklit etmekle salanan bir tatmindir bu. Daha dar evreler iinde, ounlukla, bireysel stil ile kiisel moda arasnda bir tr ara evre gerekleir. Sradan insanlar, ou zaman, herhangi bir ifade biimini benimser, sonra da onu -iinde yer aldklar evrenin birok mensubuyla birlikteuygun olsun ya da olmasn her konuyla ilgili olarak kullanrlar. Bu, bir yanyla grup modasdr, ama bir yanyla da gerekte bireyseldir. nk buradaki asl ama, bireyin, tasavvur evreninin tamamn bu formle tbi klmasdr. Bylelikle eylerin bireyselliine iddet uygulanr; herhangi bir saikle houmuza giden her eyi "k" diye tanmlarz - hatta bu ifadenin anlam yurduyla uzaktan yakndan ilgisi olmayan nesneleri bile. ite o zaman o tek tanmlayc kategorinin stnlyle btn ince ayrmlar silinir. Bireyin, bu yolla modaya tbi klman i dnyas, modann egemenlii altndaki grubun formunu tekrarlar. Bunun altnda yatan temel neden, biimsel-birletirici unsurun nes126

nel-ussal unsur zerindeki hkimiyetini gsteren baz bireysel tavrlarn nesnel adan sama oluudur. Ayn ekilde, ok sayda insan ve toplumsal evre, sadece birrnek biimde ynetilmeyi talep eder, altna girdikleri tahakkmn nitelii ya da deeri bu noktada ikincil nemdedir. unu inkr etmek mmkn deildir: Bu ekilde muamele ettiimiz nesnelere iddet uyguladmzda, onlar zerlerine giydirdiimiz bir kategori altnda birrnekletirdiimizde, birey olarak onlar zerinde bir otorite kurmu oluruz; bylelikle bireysel bir iktidar duygusu kazanr, o nesneler karsnda benliimizin kuvvetlendiini hissederiz. Burada bir karikatr olarak grnen fenomeni, daha kk lekte, insanlarn nesnelerle arasndaki btn ilikilerde fark etmek mmkndr. Ancak ok soylu insanlar, o en derin ve gl benlik duygusunu, tam da nesnelerin bireyselliine hrmet etmekte bulurlar. Evrenin stn gc, bana buyrukluu, kaytszl karsnda ruhun hissettii dmanlk, sadece insanln en yce ve deerli gayretlerine deil, nesneleri dsal olarak boyunduruk altna sokma giriimlerine de kaynaklk etmitir. Benlik, nesneler karsnda kendini kabul ettirmek iin, onlarn gcn bnyesine alp o gce form verme, onlar hizmetine komak zere onlarn bireyselliini tanma yoluna gitmez; bunun yerine onlar, dsal olarak, znel bir formln altna girmeye zorlar. Ama kukusuz, son kertede bireyler eyler zerinde deil, sadece kendi tahrif edilmi fantezilerinin zerinde hkimiyet kazanmlardr. Bu tr moda tezahrlerinin hzla yok olmas, bu hkimiyetten gelen gllk duygusunun ne denli temelsiz ve aldatc olduunu gsterir. Btn tezahrlerin ematize ediliiyle bir anlna kendini gsteren o olu birlii duygusu kadar aldatcdr bu. Grdk ki modada hayatn ok deiik boyutlar tuhaf bir biimde akr; moda, ruhun birbirine zt btn ana
127

M ........ mtrnm^M

eilimlerinin bir ekilde temsil edildii karmak bir yapdr. Bu noktada, izah gerektirmeyecek kadar ak olan iki husus var: Bireylerin ve gruplarn iinde hareket ettii toplam ritim, modayla ilikileri zerinde de tayin edici bir etkiye sahiptir ve bir grubun deiik tabakalarnn modayla aralarnda farkl ilikiler sz konusudur: Hayat ieriklerinin ve dsal imknlarnn farklln bir yana brakrsak, hayat ieriklerinin

muhafazakr m yoksa hzla deien bir formda m gelitiine bal olarak farkllk gsterir bu ilikiler. Bir yandan, aadaki kitleler daha zor harekete geerler ve gelimeleri daha yava bir seyir izler. Dier yandan, bilindii gibi, en muhafazakr, hatta ou zaman arkaik olan tabakalar, sttekilerdir. ou zaman her trl hareketten, dnmden saknrlar. Sz konusu ieriklere kar bir ho-

nutsuzl uk besledi klerind en ya da o ierik kendile ri iin zararl olduu ndan deil, salt dn m olmakh ndan korkarlar onun. Halihaz rdaki durumu yla onlar en yksek mevkiy e oturtan btnde ki her deiikl ik, onlara kuku uyandr c ve

tehlikeli grnr. Hibir deiim yoktur ki onlarn mevcut iktidarna bir katkda bulunsun. Her dnmde, olsa olsa korkulacak bir ey vardr onlar iin, daha fazla beklenti uyandracak bir ey deil. Bu nedenle, tarihsel hayatn asl deikenlik yetenei orta zmrede sakldr. Yine bu nedenle, tiers etat'nm [nc zmre, burjuvazi] egemenlii kazanmasndan beri toplumsal ve kltrel hareketlerin tarihi ok deiik bir srat kazanmtr Deimenin ve kartln hayat formu olan modann, o zamandan bu yana ok daha geni bir mekna sahip olmasnn, canlanmasnn nedeni de budur. Politik hayattaki dolaysz deiimler de bu noktada bal bana bir etkiye sahiptir: nk insan, kalc ve mutlak bir tiran bandan att zaman, daha geici bir tirana ihtiya duyar Modann sk sk deimesi, bireyin muazzam lde kleletiril128

mesi demektir; bu da, artan toplumsal ve politik zgrln zorunlu bir tamamlaycsdr. Doas gerei deiken olan bir snf, belli bir unsurun zafer annn ayn anda lm an demek olduu bir hayat formu iin biilmi kaftandr: Bilinsiz ve kanaatkar muhafazakrhklaryla alt zmrelerden, bilinli ve istekli muhafazakrlklaryla st zmrelerden ok daha hareketlidir o. Gelimelerinin srati onlara bakalar karsnda stnlk verdii iin durmakszn deiim talep eden snflar ve bireyler, modada, kendi isel itkilerinin hzn bulurlar. Toplumsal ilerlemenin de, modann hzl deiimini dorudan doruya tevik etmesi gerekir. nk bu, daha alt zmrelerin yukardakileri taklit etme yeteneini ok daha hzl gelitirir. Bylece, yukarda szn ettiimiz sre, yani her yksek tabakann alt tabaka tarafndan sahiplenildii anda modadan vazgemesi, daha nce hayal bile edilmemi bir yaygnlk ve canllk kazanr. Bu durum, modann ierii zerinde nemli etkiler yaratr. Her eyden nce, artk modalarn o kadar masrafl olmasn engeller, dolaysyla moda eskisi kadar abartl olamaz: Eskiden, moda rnlerini tedarik etmenin yksek bedeli ya da hal, tavr ve beeni deitirmenin zahmeti, bir modann egemenliinin daha uzun srmesiyle telafi ediliyordu. Bir nesne, modann sratli deiimine ne kadar tbi ise, o trdeki ucuz rnlere talep o kadar artar. Bunun tek nedeni, daha geni, dolaysyla daha yoksul kitlelerin, sanayiyi ynlendirmeye yetecek kadar yksek bir satn alma gcne sahip olmalar, ya da ksa mrl de olsa en azndan dsal ynden modernlik grnm tayan nesneler talep etmeleri deildir. Toplumun yksek tabakalar da, kullandklar nesnelerin grece ucuz olmamas halinde, alt tabakalarn basksyla dayatlan moda deiiminin sratiyle ba edemeyeceklerdir. Asl moda nesnelerinin geliiminde hz o kadar nemlidir ki, iktisadn baka sahalarnda oktan eri129

silmi belirli baz ilerlemelerden uzak durulmasna yol aar. zellikle modern sanayinin daha eski retim dallarnda, speklasyonun belirleyici roln tedricen yitirdii gzden kamamaktadr. Piyasa hareketleri daha ayrntl gzlenebilmekte, ihtiyalar nceden daha iyi hesaplanabilmekte, retim eskisinden daha iyi dzenlenebilmektedir. Bylece, piyasadaki rastlantsallk ya da arz ile talebin plansz sal-nmlar karsnda retim giderek daha ok alanda rasyonellik kazanr. Sadece, saf moda mamulleri bundan mstesna gibi grnmektedir. Modern iktisadn birok durumda kanmay rendii, yepyeni iktisad dzenlere ve oluumlara ynelerek uzaklat kutupsal sahmmlar, modaya dorudan tbi sahalarda hl hkmranln korumaktadr. Hummal deiim biimi burada ylesine temeldir ki, moda, modern iktisadn gelime eilimleriyle mantksal bir eliki ierisinde bulunur. Bu niteliiyle kartlk oluturacak biimde, modann hayli arpc bir zellii daha vardr: Her mnferit moda, bir lde, ebediyen yaamak istiyormuasna kar ortaya. Kim bugn kendine eyrek yzyl duracak bir mobilya alacak olsa, bu alverii en yeni modaya uygun olarak saysz kere tekrarlamak zorunda kalacak ve iki yl nce geerli saylan mobilyay artk dikkate bile almayacaktr. Aktr ki moda olmann cazibesi, birka yl getikten sonra, sz konusu mamuln zerinden ekilip gidecektir - tpk kendinden evvelkinin zerinden ekilip gittii gibi. O vakit, o iki formu beenip beenmemek artk daha baka, nesnel ltlere gre belirlenecektir. yle grnyor ki burada, o an ar basan eilimin yan sra, kendine zg bir ruhsal sre hkm srmektedir. Bir moda her zaman mevcuttur ve bu nedenle genel kavram olarak moda, moda olmaklg uyarnca, sahiden de lmszdr. Bu durum, modann tek tek her tezahrne bir biimde yansr gibidir - her ne kadar tek tek 130

modalarn esas, tam da, lmsz olmamak olsa da. Deiimin kendisinin deimemesi olgusu, deiime maruz kalan her nesneyi, ruhsal bir sreklilik panltsyla donatr. Deiimdeki bu sreklilik, aada anlatacam zel tarzda, tek tek moda ieriklerinde de gerekleir. Moda iin mesele elbette sadece deiimdir; ne var ki o da, her fenomen gibi gcn tasarruf etme eilimindedir, amalarna mmkn olduunca eksiksiz biimde, yine de grece masrafsz aralarla erimeye alr. Tam da bu nedenle, -en berrak biiminde kyafet modasnda grld zere- daima eski formlara geri dner: Modann izledii yolun, sklkla dngsel bir seyre benzetilmesinin nedeni de budur. Eski bir moda hafzalardan ksmen silindiinde, onu yeniden canlandrmamak iin bir neden kalmaz. O eski moda, yerini alan yeni stille oluturduu tezat sayesinde, evvelce ona can vermi 'farkl olma' cazibesini yeniden kazanabilir - yeni stil de, bir zamanlar eskisiyle oluturduu tezat sayesinde cazibe kazanmtr ne de olsa. u da var ki, modaya can veren hareketlilik formunun gc, her ierii eit ekilde kendisine tbi klmaya yetmez. Modann egemen olduu sahalarda bile, btn formlar moda olmaya ayn derecede elverili deildir. Bazlar, kendine zg bnyeleriyle, modaya belirli bir diren gsterir. Bu, dmzdaki alg nesnelerinin, sanat eserine dntrlme noktasnda eit imknlar barndrmamasna benzer. Gerekliin her nesnesinin, bir sanat eserinin nesnesi olmaya ayn derecede elverili olduu gr, batan kartc olmakla birlikte derinliksiz, temelsiz bir grtr. Sanat formlar, tarihin ierisinde gelimi olduklar iin, gerekliin btn ierikleri karsnda eit bir mesafede durmazlar: Bu formlar da binlerce tesadf tarafndan belirlenmitir, ok defa tek yanldrlar ve teknik kusursuzluklardan ya da eksikliklerden etkilenmilerdir. Sanat formlar, gerekliin
131

baz ierikleriyle dierlerine kyasla daha sk iliki iindedir. Baz ierikler, fazla abaya gerek kalmadan sanatsal bir form altna girer, sanki doa tam da bu ama iin yaratmtr onlar; bazlanysa, inat edercesine, sanki doa onlar baka amalar iin yaratm gibi, mevcut sanat formlar iine girmeyi reddeder. Natralizmin ve pek ok idealist kuramn iddia ettiinin tersine, sanatn gereklik zerindeki hkmranl, varoluun btn ieriklerini eit ekilde kendi sahasna ekebilme yetenei anlamna gelmez, insan zihninin varoluun malzemesine vkf olup onu kendi amalar dorultusunda biimlendirmesini salayan formlarn hibiri, yaplan ne olursa olsun btn nesneleri eit ekilde kendisine tbi klacak kadar genel ve yansz deildir. Moda btn grnmleri ve in abstracto [soyut olarak] btn ierikleri bnyesine alabilir: Her giyim, sanat, davran ya da gr formu moda olabilir. Ama yle formlar vardr ki, zleri itibaryla, moda olarak hayatta kalma ynnde zel bir yatknla sahiptir - tpk bazlarnn da buna isel bir diren gstermesi gibi. rnein 'klasik' diye tanmlanabilecek her ey, moda formuna grece uzak ve yabancdr -tabii klasik olan da zaman zaman modadan yakasn kurtaramaz. Klasiin z, grnn, yce bir orta nokta etrafnda yogunlamasdr. Bir toplama hali vardr klasikte; dengenin dntrc, alt st edici, ykc etkilerinin nfuz edebilecei pek fazla nokta yoktur. Klasik yontuyu tanmlayan zellik, uzuvlarn bir merkezde toplanmasdr: Btn, ruhun mutlak hkimiyeti altndadr. Btne hkim olan hayat duygusu, her paray eit ekilde kuatr, nk nesne gzle grlr bir birlie sahiptir. Yunan sanatnn "klasik sknu"ndan bahsetmemizin nedeni de budur. Hibir parasnn d bir kuvvete ya da rastlantya maruz kalmasna izin vermeyen bu younlama, o oluumun hayatn deien etkilerinden bamsz olduu duygusunu uyandrr.
132

Buna mukabil, bylesi bir younluk merkezinden yoksun olan, lsz ve ar olan her ey, kendi iinden modaya ynelecektir. Moda, bu tr nesneleri egemenlii altna alnda, o nesnelerden bamsz olarak belirlenmi bir yazg deildir - onlarn nesnel kendine zglklerinin tarihsel ifadesidir. Barok heykelde darya taan uzuvlar, daima kopma tehlikesi altndadr; nk figrn i hayat onlar zerinde tam bir hkimiyete sahip deildir, hayatn d etkilerinin rastlantsallma terk etmitir onlar. Modann toplumsal hayat formu olarak gerekletirdii huzursuzluk, tesadflik, anlk itkilere tbilik. Barok formlarda zaten mevcuttur. Burada karmza kan bir etken daha var: Merkezin dna kan, garip ve abartl formlardan ksa bir sre sonra usanrz, bu nedenle, tamamen psikolojik bir adan, modann bizim iin hatlarn izdii deiimi zleriz. eylerin klasik kompozisyonu ile "doal" kompozisyonu arasnda kefedildii sylenen derin balardan biri de burada sakldr. "Doal", ou kez genel olarak snrlar iyi izilmemi ve yanltc bir kavramdr geri, ama en azndan negatif bir tanm yaplabilir: Belirli formlar, eilimler, bak alar bu kavram altnda tanmlanma iddiasnda deildir. Modann deiimlerine en abuk teslim olanlar da bunlar olacaktr. nk onlar, eylerin ve hayatn deimez merkezi ile aralarnda, kalc varolu iddialarn merulatracak ilikiden yoksundurlar. rnein 14. Louis'nin baldz Pfalzl Elizabeth Charlotte'un erkeksi kiilii, Fransz sarayndaki kadnlar arasnda erkek gibi davranma modasna esin vermi, hatta kadnlar kendilerine erkek gibi hitap edilmesini istemitir; buna karlk erkekler de kadn gibi davranmaya balamtr. Byle bir eyin ancak bir moda olabilecei son derece aikrdr, zira insan ilikilerinin deimez znden o kadar uzaktr ki, hayat formu, nihayetinde u veya bu ekilde o ze geri dnecektir. Btnnde modann gayri tabii
133

olduunu sylemek ne kadar imkanszsa (nk bir hayat formu olan moda, bir toplumsal varlk olan insan iin doaldr), mutlak gayri tabii olann en azndan moda formu altnda var olabileceini sylemek o kadar mmkndr. Toparlayacak olursak, modann kendine mahsus uyarc, tahrik edici cazibesi, yaygnl ile mutlak geicilii arasndaki tezatta yatar: Bir yandan her eyi kuatp yaylrken, te yandan hzla geip gider, insan modaya sadakat gstermemekte hakldr. Belli bir toplumsal evreye sk bir birlik kazandrmas da, moday cazip klan bir dier zelliidir - o evre yeleri arasnda, modada hem neden hem de sonu olarak kendini gsteren yakn bir ba oluur. Ayrca moda, o evreyi dierlerinden kesin bir biimde ayrr. Nihayet, modann bir dier cazibesi de, yelerini birbirini taklit etmeye sevk eden, bylelikle de her bireyi -gerek etik gerek estetik- her trl sorumluluktan azat eden bir toplumsal evreye dayanmasdr. stelik, bu zgn ayrmlar ierisinde, abartma ya da reddetme yoluyla, moda unsurlar yaratma imkn da sunar. Sonuta moda, hayatn birbiriyle elien eilimlerinin, toplumsal yollarla eit ekilde nesnelleti-gi yap rneklerinden biridir sadece.
EVREN Tanl Bora

DZN

XIV. Louis 133 asabiyet 44, 111 Aydnlanma 60,65 Barok 133, Baudelaire, Charles 9-14,16,18, 22, 34 Benjamin, Walter 9,14,16, 17, 22, 28, 34,39 Bergson, Henri 15 bikkmhk 25-27, 32, 90-92 Block, Ernest 20 BohmBawerk, Eugen von 36 Charlotte, Elizabeth 133 ekspresyonizm 65, 67 etkileim 18-20, 27, 28, 33, 35, 36 fantezi 47, 127 fenomenoloji 10,19 fetiizm 39 jlaneur 11-13 fragman 17-21, 37,40, ^, 44, (58, 103,111 Fransz Devrimi 60 fuarlar 39-42, 48 ftrizm 65 Goethe, Johann Wolfgang von 102, 125 Gogh, van 69, 70 Guys, Constantin 9 Habermas, Jrgen 14-17 hayat formu 29,49, 90, 100, 104, 106, 118,128,129,133,134 Jauss, Hans 10 Jugendstil 49, 50 Kracauer, Siegfried 21, 33 labirent 33-35

le nouveute 11 Marx, Karl 37, 38 metafizik 61-63, 69, 73, 75, 77 mistisizm 77-79 modem hayat 9, 11-13, 17, 18, 23, 24, 29, 39, 44,45, 60, 64, 74, 85, 86, 111 modemite 9, 18, 22, 23, 27, 3437, 39, 42, 44, 46 mbadele 22, 26, 30, 3537, 41, 44, 87,92,110 nesnel kltr 29, 32, 37, 38, 50, 51, 100, 101 nesnel tin 100 nevrasteni 22-24, 45 Nietzsche, Friedrich 63, 85, 90,101 nouveauti 9 Oehler, Dorf 10, 13,14 znel kltr 29, 37, 51 znel tin 100 para ekonomisi 23, 24, 26, 30, 34, 36, 87-91, 109 Poe, Edgar Allan 11 pragmatizm 71, 74 quatorzitme (meslei) 98 Rousseau, Jean-Jacques 62 Rnesans 62, 64, 119 Ruskin,John90 Schopenhauer, Arthur 63, 124 taklit 42,43, 65, 105,106, 109,116118, 123,126, 129, 134 toplum a 20, 35 toplumlama 19, 30, 36, 94 toplumsal oluum 35, 94 Weber, Max 16, 18

134

135

CHARLES BAUDELARE

Modern Hayatn Ressam


ev. Ali Berktay

Zamanmzda sanat/edebiyat tarihi kadar, sosyoloji ve kltrel almalaria uraanlar da hep Baudelaire'e dnyor. Ekonomik, toplumsal, siyasal hayatn modernlemesiyle, sanatn modernlemesi arasna izgi ekerek, modernizasyon ve modernizm arasndaki gerilimi Baudelaire haber veriyor. Modernizmi edebiyatnn kahramanlar araclyla bir zerkleme efsanesi olarak ilk o temsil ediyor.

GEORG SIMMEL

Modern Kltrde atma


ev. Tanl Bora, Nazile Kalayc, Elin Gen

Simmel yaad zamann, tank olduu byk dnmn -modernitenin- kentin maherinin, bireyin yalnzlnn kltrel haritasn karr. Bu harita sayesinde sosyolojinin sosyal bilimler iindeki yerini tanmlar, eletirel dnce, kltr kuram ve kltrel almalarn temellerini atar. Toplumsal pratikleri formlar ve imgeler halinde canlandrarak hayat sanata, sanat hayata tercme eder.

PETER BURGER

Avangard Kuram
ev. Erol zbek

Avangardn davas, sanat ve hayat buluturmaktr. Sanatn iinden toplumu dntrmeyi umar. 20. yzylda eletirel bir kltrn kurulmasndaki en aykn deneyimi oluturur... 1968 eylemleri avangardn belki sonu, belki de yeniden douudur. yle veya byle, avangard sanatn hayatndadr. Brger'in Avangard Kuram, bu balamdaki tartmalann nemli odaklarndandr.

sanathayat
20. Yzylda Sanat Manifestolar
AVANGARD BELGELER

DZ

2004
NOCHLN, CRIMP, HALL, FOSTER, HUYSSEN, DUCHAMP, BROOTHAERS, HAACKE. ARTUN

MARINETTI, MALEVICH, T2ARA, BRETON, RIVERA, TfiOKI,.DEBORD

Tarih Sahneleri

Sanat Mzeleri I

AYE ORHUN GLTEKN

Sanat Sergilemek
SOSYOLOJ GZYLE TRKYE'DE SANAT GALERLER

Paris Mal Modernlik


AKADEM JULIAN'DA MPARATORLUK VE CUMHURYET RENCLER

HALL/MAHARAJ, OKEKE, HASSAN, OGUBE, DAFTARI, KAPUR, SPENCE

WILLIAMS, BENJAMIN, GUILBAUT, FOSTER

Baka Tarihler Baka Modernizmler


AFRKA, RAN, HNDSTAN V N'DE MODERNLEME VE SANAT

Sanat ve ktidar

You might also like