You are on page 1of 101

T. C.

SELUK NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS FELSEFE VE DN BLMLER ANA BLM DALI SLM FELSEFES BLM DALI

FRBNN KELMA BAKII


YKSEK LSANS TEZ

DANIMAN DO. DR. SMAL TA

HAZIRLAYAN MUSTAFA YEL

KONYA 2007

NDEKLER KISALTMALAR N SZ1


GR

1. FELSEFE ..3 2. KELM


..5

BRNC BLM
EPSTEMOLOJ

3. FELSEFENN EPSTEMOLOJK YAPISI ........9


3.1. DUYULAR 9
3.1.1. DI DUYULAR .. .9 3.1.2. DUYULAR / TAHAYYL ....11

3.2. AKIL .........14


3.2.1. TEORK AKIL 15 3.2.2. PRATK AKIL .19

3.3. SEZG 21

4. KELMIN EPSTEMOLOJK YAPISI ..........22


4.1. DUYULAR 22 4.2. HABER ......24 4.3. AKIL ......25

KNC BLM
METODOLOJ

5. FELSEFENN METODOLOJK YAPISI ...........30


5.1. MANTIK ...30 5.2. KIYAS ...36 5.3. BURHN ......43

6. KELMIN METODOLOJK YAPISI .....54


6.1. GRNENDEN HAREKETLE GRNMEYEN HAKKINDA HKM VERMEK ...54

6.2. CEDEL ..64


6.2.1. DN ALANDA AKLIN CZL ...73 6.2.2. DN BLGLERN ZORLAMA TEVLLERLE ZAHI .81 6.2.3. DDAYI KARIT DDA LE SUSTURMA 85 6.2.4. DDAYI TEHDT LE DESTEKLEME/YANITLAMA .86 6.2.5. DN MDAFAADA AHLKDII KANITA CEVAZ VERME ..87

SONU .....89 BBLYOGRAFYA ..91

KISALTMALAR

A.g.e. : Ad geen eser Bkz. : Baknz ev. : eviren md. : Madde Nr. : Nereden s. : Sayfa Sad. : Sadeletiren ss : Sayfalar Thk. : Tahkik eden ts. : Tarihsiz vd. : Ve dierleri A...F. : Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi D..B. : Diyanet leri Bakanl K.T.B. : Kltr ve Turizm bakanl M.E.B. : Milli Eitim Bakanl D.E.. : Dokuz Eyll niversitesi T.D.V. : Trkiye Diyanet Vakf

ZET
Frb slm dncesindeki en nemli filozoflardan bir tanesidir. O, Aristotelesin mantk klliyatndan esinlenmi ve onu Arap diline tercme etmitir. Burhn bu mantk yapnn temel esidir. Diyalektik (Cedel) tartmalar da burhna hazrlayc yn ile bu yapnn ikincil eleridir. Bu makale Frbnin referanslar dorultusunda kelm ilmini analiz etmeye almaktadr. Kelm ilmi cedel tartmalar merkeze alrken, Frb felsefesi metodoloji olarak burhn teorisini merkeze almtr. Frbye gre, mutlak hakikati elde etmek sadece burhn teorisi ile mmkndr. Filozof, kelm bilginlerinin benimsedii cedel yntemin hakikati aratrmak iin yeterli bir yntem olmadn da iddia eder. nk, bu cedel yntemin temel gyesi hasm/muhalifi yenmektir; kesinlii elde etmek deil.

ABSTRACT
Frb who is one of the most important philosophers in the islamic thought. He inspired by Aristoteles logical corpus and translated it into Arabic language. Demonstration (Burhn) is the main element of this logical structure. Dialectic (Cedel) arguments is the inferior elements in this structure to prepare the demonstration, too.

This article tries to analyse the science of the Kalam (Kelm) with Frbs references. The philosophy of Frb centred upon the theory of demonstration as methodology while the Kalam centred the dialectical arguments. According to Frb, to get the certain truth is possible with the only theory of demonstration. The philosopher claims that the theory of dialectic whom accepted the scientists of the Kalam is not a qualified method to search the truth, too. Because, the main aim of this dialectical theory is to knock out the adversary, not to attain the certainty.

N SZ slm dnyas felsefe ile karlat zaman, dn ilimlerden bahsetmek neredeyse imknszd. Dn bilgilerin kiiden kiiye, nesilden nesile aktarm yani nakilcilik popler bir bilgi edinme vastasyd. Bu aktarmlarn neye gre ve nasl yaplacan belirleyen objektif kriterler de mevcut deildi. Allmn dnda eletirel bir tavrla, dn olsun ya da olmasn her eyi sorgulayabilen felsefe, slm dncesinin bu skolastik yapsn derinden sarsmtr. slm dnyasndaki felsef birikimi metodolojik olarak sistemletiren Frbdir. Frbnin kelma ve kelmclara dair kanaatlerini zmlemeyi amaladmz bu aratrmamzda, kelm problemleri n plana karmaktan ziyade, bu ilmi yapsal olarak mtla etmeye gayret ettik. Konuya felsef bir perspektiften bakyor olmamz, kelm ilmine kar felsefeye duygusal bir yaknlk gsterme anlamna gelmemektedir. nk, sergilenen nyargl bir yaklam, objektiflik ilkesini ihll edecek, aratrmann ilmliini zedeleyecektir. Herhangi bir ilim hakknda salam kanaatler ortaya koyabilmek iin, o ilmin epistemolojik ve metodolojik yapsn iyi kavramak gerekmektedir. Bu nedenle, aratrmamzn birinci blmnde, felsefenin ve kelmn epistemolojik deer ltlerini ortaya koyarak, bu iki ilmin akl yapsn analiz etmeye altk. nk, bahsedilen ilimlerin akl yaps yani dnce retme prensipleri tespit edilmeden, onlarn metodolojik yaplarn incelemek mmkn deildir. Bu plan dorultusunda, ikinci blmde, felsefenin ve kelmn metodolojik yaplarn tahll etmeye gayret ettik. Cedel (diyalektik) ve burhn, benimsenen yntemler olmas bakmndan, felsefe-kelm mnsebetinin ncelikli problemleridir. Bu mlhazalarn kapsam alannn ok geni olmas, kaynak eitliliini de beraberinde getirmektedir. Bu genilik ve eitlilik, ayrntlar iinde boulma tehdidini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, felsef ve kelm problemler zerinde fazla younlamadan yani epistemolojik ve metodolojik ncelii ikinci plana itmeden, aratrmamz neticelendirme cihetine yneldik.

Bu ehemmiyetli konuyu zayi etmeyeceime kanaat getirerek cesaretimi pekitiren ve almam boyunca yardmlarn esirgemeyen danman hocam Do. Dr. smail Ta Beye teekkr bir bor bilirim. Ayrca, almam esnasnda birikimlerine mracaat ettiim Prof. Dr. Hsamettin Erdem, Do. Dr. ahin Filiz, Do. Dr. Bayram Dalkl ve Yrd. Do. Dr. Muhittin Uysal beylere de kranlarm sunarm.

GR

1. FELSEFE
Dnce tarihi boyunca insann kafasn megul eden en temel problem varlk problemidir. Varlk emasnn odak noktasna kendisini yerletiren insan, hem kendi varlnn mahiyetini ve sebebini hem de kendi dndaki varlklarn mahiyet ve sebeplerini bilmek istemektedir. Bu, her zmlemenin yeni soru iaretlerini de beraberinde getirdii nihyetsiz bir bilme abasndan baka bir ey deildir. Kainattaki dzenin ve mkemmel ileyiin sistemli bir biimde incelenmeye balanmas, mitolojik tanrlarn keyfi ekillendirmesi ile ya da tesadf eseri ortaya ktna inanlan varlk hakkndaki kanaatleri deitirmitir. nsan dncesinin mitolojiden felsefeye geiini ifade eden bu dnsel evrim, dnce tarihinin yol haritasn belirleyecek olan bir kavak noktas mahiyetindedir. nsan dncesinde cereyan eden bu yapsal deiikliin gayesi, sorgusuz sualsiz benimsenen teolojik ve mitolojik retileri eletiriye tbi tutarak, dnceyi dogmatizmin otoritesinden kurtarmak ve hakikati hakikat olarak kavrayabilmektir. Sistematik yaps Grek filozoflar tarafndan ekillendirilen bu yeni dnce biimi, eitli dnce ve kltrler zerinde derin izler brakmtr. Etkilenimin en belirgin olduu alanlardan bir tanesi de hi phesiz slm dncesidir. Din bilgilerin kiiden kiiye, nesilden nesile aktarmnn yani nakilciliin popler bir bilgi edinme vastas olduu bu dnce yaps, bata metodoloji eksiklii olmak zere birok konuda felsef eletirilere mruz kalmtr. Uzun sredir demir parmaklklar arasnda muhafaza edilen kutsaln felsef tahlil ve tenkitlere muhatap olmas, onun kutsiyetini muhafaza telan da beraberinde getirmitir. Bu mdafaa hareketinin en ateli taraftarlar, sadece kendi sylemlerinin tanrsal iradeyi temsil ettiini iddia eden ve olaylar iman-kfr perspektifinde deerlendiren kelm mensuplar olmutur. Bu tr iddial yaklamlar felsefe ve kelm arasnda ciddi mnkaalarn cereyan etmesine neden olmutur.

slm dnce tarihinde felsefe-kelm mnasebetinin teekkl srecinde Frb (871-950)nin nemli bir yeri vardr. nk o, felsefe-kelm diyalogunda ilk sistemli tahlil ve tenkitleri ortaya koyan kiidir. Ayrca, Frbnin tenkitleri neticesinde kelmn hem metodolojik hem de muhteva olarak yapsal deiikliklere mecbur kalmas, onun yaklamlarnn nemine vurgu yapan dier bir husustur. Kelma dair kanaatlerini belirleme amacyla dnce yapsn tahlil ettiimiz Frb felsefeyi: Varlk olarak (var olmalar bakmndan) varln bilgisi eklinde tanmlamaktadr.1 Bu tanmsal ifade, var olan her eyin bilgisini elde etmeyi amalad gibi, teolojik ve mitolojik retilerin ho namelerle dogmatik hakikat sunumuna da muhalefet etmektedir. nk, sadece kendi hakikatlerine kutsallk atfeden bu retiler, kutsiyetlerinin dnlmesine, tartlmasna ve eletirilmesine msamaha gsteremezler. Frbnin hakikat anlay ise, belirlenmi hakikatlerin benimsenmesinden ziyade, zihinde meydana gelen bilginin, zihin dndaki varla uygunluudur.2 Bu uygunluun ortaya konulabilmesi yani hakikatin btnyle kefedebilmesi iin, tahlil ve tenkit kaplar sonuna kadar aktr. Felsefe tanmnda da grdmz gibi, Frb felsefesinin temel problemi varlk problemidir. Bu problem zerinde aratrmaya koyulmadan nce de gerekli metodolojik birikimin temin edilmesi zorunludur.3 nk, her problemde arzulanan ey, kesin doruya ulamak olduuna gre, doru ve yanln kendisi ile belirlendii metodun eksiklii ya da gz ard edilmesi, kesin bilginin teminini imknsz hle getirecektir. Aratrmada metodun gerekli olmas kadar, doru metodun benimsenmi olmas da nemlidir. nk, yanl metot kullanld zaman, kesin bilgi elde edilmesi gereken bir aratrma phe ile neticelenebilir. Bazen de probleme dair hibir kanaat ortaya konulamaz, aratrc akn bir vaziyette bocalar kalr. Bu durumun temelinde ya metotsuzluk ya da her problemin ayn metotla zlmek
1 2

Kaya Mahmut, slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri (Frb, Kitabl Cem), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002, s. 152. Mbahat Trker-Kyel, Frbnin erit Ul-Yakni (Frb, erit Ul-Yakn), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 32, Ankara, 1990, s. 55; Bkz. Kaya Mahmut, slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri (Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002, s. 144; Aydnl Yaar, Frbde Tanr-insan likisi, z Yaynclk, stanbul, stanbul, 2000, s. 47. Bkz. Frb, Tahslus Sada/Mutluluun Kazanlmas (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 1999, s. 52.

istenmesi yatmaktadr. Oysa, farkl problemler farkl metotlarn kullanlmasn gerekli klar. Frbye gre, btn metotlar birer sanattr. Doutan sahip olduumuz tabi bilme yeteneimiz, farkl metotlar birbirinden ayrt etmede yeterli deildir. Bu yzden, metodoloji bilgimizi, metot farkllklarn gsteren sanatlarla kuvvetlendirmeliyiz.4 Bilgiyi kyas formunda ifade eden Frb, aratrcnn kyas yapda hem kesin doruya gtren art ve durumlar bilmesini, hem de dorudan saptracak, pheye drecek, artacak, doruya deil de onun benzerine gtrecek art ve durumlar bilmesini gerekli grr. Btn bunlar bilindikten sonra, varln bilgisini elde etmek iin ilk adm atlabilir. nk, zikredilen eylerin bilinmesi, aratrmann nasl yaplmas gerektiine dair kanaatleri ortaya koymaktadr.5

2. KELM
Dnce tarihi boyunca din ya da dinler hakknda farkl tanmlar yaplmtr. Bu konuda slm dncesi dini, dnya ve ahiret saadetini temin eden bir reti olarak kabul etmitir. Ancak bu kutsal reti, hitap ettii insana hibir zaman ak seik bir ekilde yansmamtr. Baz konular, zerinde farkl yorumlar yaplamayacak derecede ak iken; baz konularda da adeta, anlam zerinde insan abann zorunluluunu ortaya koymay amalayan bir kapallk hakimdir. Kutsal retinin bu epistemolojik muhtevas nedeniyle, onun temel iddialar hakknda farkl dnceler ortaya konulmutur. slm trihinde, ayn inanc benimseyen, ayn Tanrya inanan ve ou kez ayn gayeler iin mcadele eden bir toplumun, peygamberin vefatndan sonra, fikr ve siyas alanda iddetli krlmalarla birbirlerinden ayrlan eitli gruplar hlinde ortaya ktn grmekteyiz. Bu farkllamaya etki eden faktrleri, toplum ii ve toplum d etkenler olmak zere; peygamberin vefat, hilafet meselesi, i savalar, eitli din, dil ve kltrlerle etkileim olarak belirlemek mmkndr. htilaflarn balang noktas olarak peygamberin vefat alnd zaman, hayatta iken din ve siyas lider konumundaki peygamberin nfuzunun sorunlara birebir zm bulabilmesi, toplum ierisindeki farkllamalar engelleyici bir faktr olmutur. Bununla birlikte,
4 5

Frb, Tahslus Sada, ss. 52-53. Frb, A.g.e., ss. 53-54.

peygamber hayatta iken problem olarak grlmeyen ya da dillendirilmeyen meselelerin, peygamberin vefatyla birlikte oluan din ve siyas otorite boluunda ortaya kmas, hem toplumu ifsat etmek isteyenlerin abalarn beslemi hem de toplumun abucak zlmesine neden olmutur. Bu ihtilaflar byk lde dnyevi, siyas nedenler ile ortaya km ve meriyetini salayabilmek iin dini, tikd motiflere sarlmtr. Mslmanlar arasnda tezhr eden problemlerde nce hdiselerin gidiine gre baz zm yollar retilmi, grler beyan edilmi; daha sonra bunlarn doruluuna dair dinin asl kaynaklarndan delil aranmtr. Yani fikir nce gelmi, fikri destekleyen deliller onu takip etmitir. Bazen de ayn delillerden zt anlamlar ve yorumlar karanlar olmutur.6 Bu fikr ve siyas mnkaalar neticesinde, dine en doru manay verme ve onu en gzel ekilde anlatma ihtiyacndan kelm ilmi domutur. Frb limlerin Saym adl eserinde Aristotelesi gelenekten esinlenerek ilimleri tasnif etmitir. Bu tasnifte kelm ilmi, siyaset ve fkh ilmi ile birlikte pratik ilimler blmne dahil edilmitir. slm dncesine ait fkh ve kelm ilmini ilimler snflamasna dahil ederek zgn bir tavr sergileyen Frb, bu ilimlerin yaps ile alkal detayl mlmatlara da yer vermitir. Frbye gre kelm ilmi, din kurucusunun aka belirtmi olduu inan ve fiilleri muzaffer klmay amalayan; bu inan ve fiillere aykr olan her eyi szle rtmeye alan bir retidir.7 Bu tanmdan yola karak felsefe ve kelmn hareket noktalarn belirlemek mmkndr. Felsefe, varla dair tetkikler neticesinde hakikati elde etmeyi amalarken; kelm ise, din ilkelerden hareketle hakikati izhar etme eilimindedir. Bu kelm eilim yani din ilkelerin hareket noktas olarak benimsenmesi, filozoflar tarafndan en ok tenkit edilen kelm prensip olmutur.8 Frbnin yapm olduu tanm kelm ilminin hareket noktasn ortaya koyduu gibi bu ilmin yntemine dair ipularn da ortaya koymaktadr. Bu noktada kelm, din ilkeleri muzaffer klmay ve bu ilkelere kar kanlar malup etmeyi
6 7

Sarkaya M. Saffet, slam Dnce Tarihinde Mezhepler, Tura Matbaas, Isparta, 2001, s. 8. Frb, hsul Ulm/limlerin Saym (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 1999, s. 97. 8 Bkz. Ta smail, Ebu Sleyman Es-Sicistan ve Felsefesi, Kmen Yaynlar, Konya, 2006, s. 180.

amalayan bir mdafaa hareketidir. Mdafaa hareketinin ileyiinde, delillerin otoritesinden ziyade polemik dilinin kudretine bavurulmas, kelm ilmini bir mnkaa disiplini hline getirmitir. Bu tavr nedeniyle kelmclar cedelci olarak adlandrlmlardr.9 Kelm ilminin tarifinden hareketle yaplan bu izahlarn daha iyi tahlil edilebilmesi, epistemolojik ve metodolojik aratrmalara ncelik verilmesi ile mmkndr.

zcan Hanifi, Frbnin ki Eseri (Frb, Fusll Meden), FAV Yaynlar, stanbul, 2005, s. 117.

BRNC BLM
EPSTEMOLOJ Epistemoloji, tm ynleriyle bilginin deerini aratrp, bilen zne ile bilinen nesne arasndaki ilikinin niteliini irdeleyen felsefe daldr.10 Bu kuram, varlk hakknda sahip olduumuz fikirleri analiz edebilmek ve yeni bilgiler retebilmek iin bilginin imkn, kayna, snr ve deeri ile alkal sorgulamalar yapmaktadr. Bu sorgulama, sistematik olsun ya da olmasn, insanlk tarihiyle edeer bir problemdir. Epistemolojinin ncelikli problemi, bilginin imknn sorgulamaktr. Tarih sre ierisinde, sofistik ve septik yaklamlar bu tartmann merkezinde yer almlardr. Sofist dnrler duyu, deney ve akl ile bilginin elde edilemeyeceini iddia ederek mutlak rlativizmi (grecilik) savunmulardr. Septikler ise, duyular ve akl ile varln sadece d grnnn elde edilebileceini iddia etmilerdir. Bilginin elde edilmesini imknsz gren bu yaklamlarn yan sra, insann hakikate ulaabileceini iddia eden yaklamlar da mevcuttur. Bu retileri de bilginin kaynana gre tasnif etmek mmkndr. Bilgiyi elde etmenin duyular ile mmkn olduunu iddia edenler sansualistler; akl ile mmkn olduunu iddia edenler rasyonalistler; deney ile mmkn olduunu iddia edenler ampristler ve sezgi ile mmkn olduunu iddia edenler ise entisyonistlerdir. Bilginin deeri meselesinde tartlan konu, bilgi-nesne arasndaki uyumdur. Bu uyumun niteliine gre, bilginin gvenilirlii ve deeri tespit edilmektedir. Yalnzca kendi grlerinin doruluunda srar ederek, insan aklnn btn gereklere ulaabileceini iddia eden dogmatizm (naslk); her trl bilgiye phe ile bakan septisizm (phecilik); sadece fayda salayan eyleri bilgi olarak kabul eden pragmatizm (faydaclk) ve bilginin greceli olduunu iddia eden rlativizm (grecilik), bilginin deerine gre tasnif edilmi retilerden bazlardr.

10

Gl Abdlbaki vd., Felsefe Szl, Bilgikuram md., Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 2003, s. 218.

3. FELSEFENN EPSTEMOLOJK YAPISI


Frbye gre, insan ruhu eitli bilgi melekelerine sahiptir. Bunlar, d melekeler olarak adlandrlan be duyu organyla birlikte; i melekeler olarak adlandrlan hayal, vehim ve hafza melekeleridir. Duyularla birlikte, akl ve sezgi de Frb felsefesinde bilgiye kaynaklk eden unsurlardr. Bu epistemolojik unsurlardan her biri, mahiyet ve deer bakmndan farkl kategorilerde ele alnmaktadr. 3.1. DUYULAR
3.1.1. DI DUYULAR

Bu meleke, be duyu organlarmzdan herhangi biri vastasyla, herkese bilinen eyleri algladmz melekedir.11 Herhangi bir kimsenin u anda oturmas ya da ayakta durmas ile ilgili gzlemimiz, duyusal bilgiye bir rnektir. Bu demektir ki, fizk lemde bilen ve bilinen arasndaki alka duyular vastasyla salanmaktadr. Herhangi bir duyusunu yitirenin herhangi bir bilgisini yitireceini iddia eden12 Aristoteles (M.. 384-322)te olduu gibi, Frb de bilgiyi duyulara dayandrmaktadr. O, bilginin oluumunda duyulara ykledii bu fonksiyonu net ifadelerle dile getirmektedir.13 Bu noktada, bilgimizin ilk konusunu duyulur nesneler (mahssat) oluturmaktadr. Frb, duyusal bilginin temininde Aristotelesin madde-form retisinden etkilenmitir. Aristotelese gre, duyular, duyulur nesnelerin maddesinden ekil, hacim ve renk gibi formlar (sret) soyutlayarak alrlar. lemeli bir yzn14 ya da bir mhrn, ekil alabilen yumuak bir muma bastrlmas neticesinde,15 mumun yzk veya mhr eklini almas, ayakkab darbesi ile amurun ayakkab eklini almas gibi, duyular da duyulur maddelerin formlarn maddesinden soyutlayarak alrlar. Her ne kadar be duyu organnn her birini rnekleme kabiliyetine sahip olmasa da, fotoraf makinesinin sadece formu (sret) elde etme yeteneine mlik
11 12

Frb, Fusll Meden, s. 50. Frb, Kitabl Cem, s. 169; Aristoteles, Organon IV kinci Analitikler (ev. H. Ragp Atademir), stanbul, 1996, s. 49. 13 Frb, Fusll Meden, s. 50; Frb, Kitabl Cem, ss. 169-170. 14 Aristoteles, Ruh zerine (ev. Zeki zcan), Alfa Yaynlar, stanbul, 2000, ss. 100-101. 15 Kaya Mahmut, slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri (Frb, Risle f menl Akl), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002, ss. 130-131; Arslan Ahmet, Felsefeye Giri, Vadi Yaynlar, Ankara, 2002, ss. 104-105.

olmas, Aristotelesin madde-form retisini daha da anlalr klmaktadr. Ancak, hem Aristotelesin hem de Frbnin duyusal alg alann rd eylemlerle izah etmi olmalar, insan duyumlama ile mekanik fotoraflama arasndaki nans ortaya koymas bakmndan nemlidir. Herhangi bir nesnenin bilgisini elde etmek istediimiz zaman, irademizi de kullanarak, grme melekemizi o nesneye yneltiriz. Bu duyum esnasnda bizde o nesneye ait bir form meydana gelmi olur. ayet, baktmz ey bir aa ise bizde de bir aa sreti olumu olur. Grme ii tamamlanp, grnen nesne ortadan kalktktan sonra, elde edilen sretler ortak duyu denilen merkeze, oradan da muhayyile melekesine iletilirler. Bylece bizde aa, ku ve insan gibi birtakm tasavvurlar olumu olur. Bunlar artk, eyadan km ve bize ait olmu (zihnlemi) sretlerdir. Bu sretleri, duyulur nesnelerin tesiri olmadan da zihnimizde canlandrabiliriz.16 Hayal ve hafza melekelerinde toplanan bu tasavvurlar, akln veri taban mahiyetindeki bilgi birikimleridir. Duyular, duyusal eyleri, yanlma ihtimli olmakla birlikte kavrayabilirler. Ancak bu kavray, ac ve haz veren eyi alglayabilirken, zarar ve yarar, doruyu ve yanl ayrt edebilecek yarg kabiliyetine sahip deildir. Ayrca, duyularn bilgisi, maddesi ve formu olan varlklarla snrl olduundan, snrl bir alanda edinilen bu snrl bilgiler duyu-st bir denetime ihtiya duymaktadr. Duyusal bilgi, soyut varlklar idrak etmekten ve somut varlklarn i yzn kavramaktan ciz olduu iin, ierikten yoksun bir mahiyet arz etmektedir. Ancak bu durum, duyusal bilginin gereksizlii anlamna gelmemektedir. nk, duyusal bilgi, bilgi seviyesinin en ilkel dzeyini temsil etmekle birlikte, bilisel hiyeraride bilgi retiminin temel kayna konumundadr. Herhangi bir nesneye ait edindii duyumlar mtehayyile yetisine aktaran d duyular, bu nesnenin bilgisi ile alkal epistemolojik fonksiyonunu tamamlamakta ve grevi mtehayyile yetisine devretmektedir. Mtehayyile yetisi ise, duyularn aksine, elde ettii bilgiler zerinde eitli ilemler yaparak birikimini akl ileyiin

16

Olguner Fahrettin, Frb, tken Neriyat, stanbul, 1999, s. 107.

10

kabiliyetine sunmaktadr. Frbye gre, duyu, tahayyl ve akldan oluan bu epistemolojik yapda akl zirve noktay olutururken, mtehayyile yetisi bilgiye kaynaklk etmekle birlikte, zellikle din bilginin oluum ve aktarmnda aktif rol oynamaktadr.
3.1.2. DUYULAR / TAHAYYL

Tahayyl

kelimesi,

insan

yetilerden

birini

adlandrma

maksadyla

kullanldnda, herhangi bir eyi kendi gznde canlandrma, gznn nne getirme anlamlarna gelmektedir.17 Bu yeti, duyularla alglanabilen nesnelerin sretlerini (form), duyularn ileminden getikten sonra koruyan melekedir. Bu melekenin nemli bir zellii de, hem uyank iken hem de uykuda iken, duyusal sretlerden bazlarn bazlar ile birletirme, bazlarn ise farkl ekillerde ayrma kabiliyetine sahip olmasdr. Ancak bu ilemlerin doru ya da yanl olmas mmkndr.18 Aristoteles tahayyl gcn sadece psikolojik balamda deerlendirmi, bu gcn bilgi ortaya koyan bir yn olmadn belirtmitir.19 Dier bir ifadeyle, tahayyl gc Aristoteleste sadece form alan bir yetenek iken; Frbde hem form alan, hem form oluturan hem de bu formlar vastasyla insan eyleme sevk etme yn olan bir yetenektir.20 Frbnin aklamak zorunda olduu bir din fenomeni ile kar karya olmas, kadim felsefedeki tahayyl kavramna yeni fonksiyonlar yklenilmesine neden olmutur. Ancak, filozofun bu yaklamn sadece dine yer ama abas olarak deerlendirmek, Frb felsefesinin orijinalliini gz ard etmek anlamna gelecektir. nk bu yaklam, dinin ve felsefenin konumlarnn belirlenilmesi asndan nem arz etmekle beraber, insan kavrayn biimsel farklln da ortaya koymaktadr. Tahayyl gc, ald ve oluturduu duyusal imajlar (rusm) hafzalama, birletirme-ayrma ve taklit etme-dntrme kabiliyetine sahiptir.21 Bu gcn zellikle, taklit etme-dntrme fonksiyonu Frb felsefesinde nbvvet teorisini
17 18

Tokat Latif, Dinde Sembolizm, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2004, s. 115. Frb, Fusll Meden, s. 50; Frb, El-Medinetl Fzla/deal Devlet (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 2004, s. 82. 19 Aristoteles, Ruh zerine, s. 160; Bkz. Tokat, Dinde Sembolizm, s. 116. 20 Frb, El-Medinetl Fzla, s. 83. 21 Frb, A.g.e., s. 82.

11

ekillendirmektedir. Faal-Akldan Tanrya ve dier soyut eylere ait alnan aklsal bilgiler, bu fonksiyon sayesinde duyusal imajlara dntrlmektedir. Tahayyl gcnn Faal-Aklla mnasebeti nemli bir husustur. nsan akl, Faal-Akldan Tanrnn ve dier soyut eylerin bilgisini aynen elde edebilme kabiliyetine sahip iken; tahayyl gc bu bilgileri farkl biimlerde elde etmektedir. Faal-Akl bazen akl gc vastasyla aklsallar tahayyl gcne kadar ulatrmaktadr. Tahayyl gc ise onlar duyusal imajlara dntrerek almaktadr. Faal-Akl bazen de aklsallar semboller halinde dorudan tahayyl gcne aktarmaktadr. Faal-Aklla kurulan bu ikinci ittisal biiminde tahayyl gc sadece imaj alc konumundadr. 22 Frb felsefesinde, felsef ve din bilginin, filozofun ve peygamberin konumlarnn belirlenilmesi, tahayyl kavramnn iyi analiz edilmesine baldr. Filozof ncelikle, felsef ve din bilgiyi epistemolojik olarak birbirinden ayrmaktadr. Bu ayrmn temeli akl ve tahayyl gcne dayanmaktadr. Ona gre felsefe, lk lkenin mahiyetini ve dier metfizik ilkelerin mahiyetlerini, akl alglay biimleriyle dorudan ele alrken; din ise, bu alana ait bilgileri, madd ilkelerden ald benzerlikler yoluyla,23 dolayl olarak ele alr. Bu noktada din bilgi, felsef bilginin duyusal objelere ait benzerlikler yoluyla somutlatrlmasnn bir ifadesidir. Frbye gre, din bilgi de felsef bilgi de hakikat deeri tamaktadr. Ancak, ortaya konulan bilginin biimsel yaps, her iki bilgi tr arasndaki farkll izhar etmektedir. Frb felsefesinde din bilginin felsef bilgiye nazaran bir alt etkinlik olarak deerlendirilmesini, peygamberin kavrama kabiliyetinin snrll ile izah etmek mmkn deildir. Bilkis, hem peygamber hem de filozof, metfizik ilkeleri duyusal benzerliklerin yardmna ihtiya duymadan kavrama kabiliyetine sahiptirler. Faal-Akl tarafndan tahayyl gcne gnderilen bilgiler zerinde taklit etme ve dntrme gibi hibir yetkisi olmayan, dier bir ifadeyle, aklsallar olduu gibi deil de duyusal imajlar hlinde elde eden bir peygamber telkkisi Frb felsefesine
22 23

Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 83-85. Frb, Tahslus Sada, s. 90.

12

uygun dmemektedir.24 Ancak, Faal-Akl tarafndan sunulan aklsallar, akl gc vastasyla alan ve bunlar tahayyl gc sayesinde duyusal imajlara dntrerek muhataplarna aktaran bir peygamber telkkisi, bu felsef yapya daha uygun dmektedir. Ayrca bu yaklam, peygamberin aklsallar olduu gibi kavrama kabiliyetine sahip olduunu gstermesi bakmndan da nemlidir. Peygamber, anlalmas zor metfizik konular, sahip olduu tahayyl gcnn yardmyla halkn kavrama kabiliyetine hitap edecek biimde somutlatrrken; felsefenin muhatap kitlesi halk (avam) olmad iin, filozofun bilgiyi somut formlarla ifade etme gibi bir abas da olmayacaktr. Bu durumda, din ve felsef bilginin farkl kategorilerde deerlendirilme nedenini peygamberin ve filozofun kavrama kabiliyetinin farkll ile deil, bu iki bilgi trne muhatap olan kitlenin kavrama kabiliyetinin farkll ile izah etmek mmkndr. Metfizik ilkeleri en yksek dzeyde kavrama kabiliyetine sahip olan peygamberin din bilgilerin izahnda duyusal benzerliklere bavurma nedenini ise, daha fazla kitleye daha etkili bir biimde hitap etme abas olarak deerlendirebiliriz. Frb felsefesinde din, felsef bilgilerin somut formlarla ifade edilmesinden baka bir ey deildir. Bu kabul, her trl din bilginin felsef bir izahnn da varolduunu ortaya koyar. ayet, din bilgiler, tahayyl gcnn taklit etmedntrme ilemine muhatap olmadan ekillenmi salt duyusal formlar olarak kabul edilirse, bu durumda hem peygamberin dinin oluumundaki aktif rol pasifize edilmi olur hem de dinin felsef izahn yapmak imknsz hle gelir. Ksaca zetlemek gerekirse, Frb felsefesinde tahayyl teorisi, dinin ve felsefenin epistemolojik analizleri asndan olduka nemlidir. Bu teoriye yklenen epistemolojik fonksiyonlar kategoride zetlememiz mmkndr. Tahayyl gc ncelikle, d duyulardan edindii formlar, d duyularn etkisinden kurtulduktan sonra da muhafaza eder. Edinilen formlar zerinde birletirme-ayrtrma, taklit etme-dntrme gibi ilemler yapabilmesi, tahayyl gcnn bir dier zelliidir. Tahayyl gcnn nc ve en nemli grevi ise, d duyularn alglamaktan ciz

24

Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 108-109.

13

olduu aklsallara ait tahayylleri, Faal-Akl ile iletiim kuran akl gc vastasyla elde etmesidir.25 3.2. AKIL Frb epistemolojisinde, d duyular olarak adlandrlan be duyu organyla balayan bilgi edinme sreci, i duyu olarak adlandrlan tahayyl gc ile devam eder ve akl gc (dnme yetisi) ile en mkemmel seviyeye ular. Bu hiyerarik dzlem ierisindeki epistemolojik safhalar birbirinden tamamen bamsz deildir. D duyular tahayyl gcn, tahayyl gc de dnme melekesini etkileyerek bilgi edinme sreci nihyete erdirilmi olur. nsan aba ile ulalabilecek en st mevki olan bu safhada akl gc Faal-Akl ile iletiim kurup, bilgiyi dorudan elde edebilme kabiliyetine sahip olur. Frbye gre akl, insan kabiliyetlerin en mkemmelidir.26 nk, dnce akl ile ortaya kar; ilim ve sanat onunla elde edilir; fiillerin gzeli ve irkini onunla ayrt edilir.27 Faziletlerin kefedilmesine ve temin edilmesine yarayan akl yetisine sahip olan insan, bu iyelik sayesinde fizk varlk leminin en st mevkiini kendisine mesken edinmitir. Varl ve varlnn devam insan iradenin snrlarn aan, sadece bilinebilecek eylerin bilgisine ulamak iin dnmek, teorik akl yrtmeyi; bir ey hakknda ne yapp, ne yapmayacamza karar vermek iin dnmek ise pratik akl yrtmeyi oluturur.28 Akl yrtme ile alkal bu ikili tasnifi Aristoteleste grmekteyiz. Ona gre, ilk ilkeleri dnmek, teorik dnceyi; eylemlerle alkal dnmek ise pratik dnceyi meydana getirir.29 Plton (M.. 427-347) ise akletmeyi, idealar ya da eylerin ilk ilkelerini dnme ve bu bilgi dorultusunda hareket etme olarak ele alr.30 Frb akl teorisinde her ne kadar Aristotelesin ikili tasnifini benimsemi olsa da, benimsenen bu tasnifin zellikle pratik akl yrtme

25 26

Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 82-87. Frb, El-Medinetl Fzla, s. 80; Bkz. Frb, Efltun Kanunlarnn zeti (ev. Fahrettin Olguner), K.T.B. Yaynlar, Ankara, 1985, s. 47. 27 Frb, Fusll Meden, s. 51; Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, s. 80. 28 Frb, A.g.e., ss. 42-44. 29 Atay Hseyin, Frbnin Eseri (Frb, Efltun Felsefesi), Morpa Yaynlar, stanbul, 2003, s. 90. 30 Frb, A.g.e., ss. 73-74.

14

blmnde Pltondan da byk lde etkilenmitir. Bu durum, Frbnin siyaset ve ahlk felsefesinde belirgin bir ekilde ortadadr.31
3.2.1. TEORK AKIL

Frbye gre dnce, teorik ve pratik olmak zere ikiye ayrlr. Teorik alan ile ilgili akl yrtmelerde, insann yapp etmesiyle bir hlden bir hle deimesi mmkn olmayan varlklarn bilgisi elde edilir. n tek say ve drtn ift say olmasna dair bilgi, teorik bilgiye bir rnektir. nk, insann saysn ift hle getirecek ekilde, drt saysn ise tek hle getirecek ekilde deitirmesi mmkn deildir.32 Teorik akln kayna, insan hibir aratrma ve kyasa ihtiya duymadan, herhangi bir eyin varl ya da varlnn mahiyeti hakknda, insan zihninde doutan kll, zarur ncller olarak bulunan prensiplerdir. , tek saydr, Drt, ift saydr eklindeki ncller bu izahn rneklerindendir.33 Hibir ekilde kyasa bavurmadan, sadece doutan veya ocukluktan gelen ya da nereden ve nasl meydana geldii bilinmeyen bu doru, zorunlu ve kll nermeler kesin bilginin yani Aristoteles ve Frb felsefesinin zirve noktas olan Burhnn elde edilmesini salayan nermelerdir.34 Grld gibi, Frb epistemolojisinde teorik akln sahip olduu bilgi iki ksmda ele alnmaktadr. Birincisi, insann balangtan itibaren sahip olduu, nasl ve nereden geldii tam olarak bilinemeyen ilk bilgiler (el-ulmul evvel); ikincisi ise, ilk bilgilerden hareketle yaplan aratrma ve karmlarn ortaya koyduu bilgilerdir.35 Teorik akl, bazen varln hem varl hem de varlnn sebebi ve mahiyeti hakknda kesin bilgi verirken; bazen de varln varlk sebebi ve mahiyeti zerinde durmamakszn sadece onun varlna ait kesin bilgiyi ortaya koyar.36

31

Aydn Mehmet, Frbde Pratik Akl Yrtme, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XXI, zmir, 2005. s. 151. 32 Frb, Fusll Meden, ss. 51-52. 33 Frb, A.g.e., ss. 72-73. 34 Frb, Risle f menl Akl, s. 129; Aristoteles, kinci Analitikler, ss. 25-27. 35 Frb, Tahslus Sada, s. 52; Mbahat Trker-Kyel, Frbnin erit Ul-Yakni (Frb, Kitbl Burhn), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 32, Ankara, 1990, s. 75. 36 Frb, Tahslus Sada, ss. 56-57; Bkz. Aydn brahim Hakk, Frbde Bilgi Teorisi, tken Neriyat, stanbul, 2003, ss. 116-117.

15

Frb, Aristoteleste olduu gibi, teorik akl bil-kuvve akl, bil-fiil akl ve mstefd akl olmak zere eitli geliim aamalar ile izah eder.37 Ona gre, bilkuvve akl, akl veya akln bir cz (ilevi), yahut nefsin glerinden bir g, ya da varlklarn mahiyet ve sretlerini soyutlamaya uygun bir yetenektir.38 Bu durumda bil-kuvve akl, akledilirlerle aktif bir iliki ierisinde olmayan, ancak bu ilikiyi gerekletirme kabiliyetine sahip olan akldr. nsan dier varlklardan ayran bu akl, potansiyel olarak btn insanlarda mevcuttur.39 Potansiyel bir g olarak mevcut olan bil-kuvve akl, bil-fiil akl hline gelebilmek iin Faal-Akln yardmna ihtiya duymaktadr.40 Frb bu durumu, gne ile gz arasndaki ilikiyi rnekleyerek aklamaya almtr. Bu rneklemede bil-kuvve akl gz, Faal-Akln katklar da gne konumundadr. Gzde grme zellii (kuvve), nesnede de grnme zellii bulunmasna ramen, her durumda grme olay gereklemez. Bu olayn gereklemesi iin a gerek vardr. In gz, bil-fiil gren, nesneyi de bil-fiil grnen hle getirdii gibi; Faal-Akl da bil-kuvve akl bil-fiil akl hline getirmektedir.41 Frb her ne kadar, akletmenin kendisi ile balad ilk bilgileri, nereden ve nasl geldiini bilmediimiz bilgiler olarak tanmlasa da, onun epistemolojisinde bu ncllerin Faal-Akl tarafndan insan aklna sunulduunu grmekteyiz. Frbnin, bil-kuvve akln bil-fiil akl hline gelebilmesini Faal-Akln yardm sayesinde mmkn grmesi, bu iddiay destekler mahiyettedir. Frbye gre, duyu ve tahayyl gc, insan akln altyapsn oluturan unsurlardr. Bu safhadan sonra akl, insan zihninde balangtan beri varolan kllzarur ncller (ilk bilgiler) vastasyla akletme eylemine balamaktadr. Bu balamda, dnme ve akletmenin kendisi ile balad ilk bilgilerin insan zihninde

37

Bkz. Kaya Mahmut, slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri (Frb, Uynl Mesil), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002, s. 125. 38 Frb, Risle f menl Akl, s. 130. 39 Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla, s. 144. 40 Frb, Uynl Mesil, s. 125; Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla, s. 144. 41 Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 85; Bkz. Aydn brahim Hakk, Frbde Bilgi Teorisi, ss. 120-121.

16

hazr vaziyette bulunma nedeni de, insan akln ilevselliini ortaya karma (bil-fiil) amacdr. Makl sretlerle aktif bir iliki ierisinde olmayan bil-kuvve akln bil-fiil akl hline dnmeye elverili olmas, insan aklnn yapsal olarak gelimeye msait bir karakterde olduunu gsterir. Bu tabi yap dorultusunda, daha nce kuvve hlinde bulunan makllerin, akl yeti tarafndan maddelerinden soyutlanarak kavranmas ile hem bu dnlrler bil-fiil kavranlr hle gelmi olur hem de akl bil-fiil akl hline gelmi olur.42 Felsef bilginin ortaya kt bu akl geliim aamasnda, akldaki sret ile varlktaki sret arasnda herhangi bir farkllk kalmamtr. Akldaki bilginin dardaki varla uygunluunu,43 hakikatin tezhr olarak telkki eden Frb, bilgi felsefesini bu zdelik prensibi zerine kurmutur. Bu noktada, akldaki tasavvur ile dardaki varla ait sret, akln temel prensipleri ve ilk bilgiler dorultusunda ayrma, birletirme ve gruplandrma ilemine tbi tutulurlar.44 nsan abann zirve noktasna ulat bu akl ileyite nih ama, varlk ve bilgi arasndaki zdeliin kurulmasdr. Akl (bil-fiil) varlklar tasavvur ederken, ayrc zellikler barndranlar farkl kategoride, benzer zellikler barndranlar ise ayn kategoride snflandrr. Nasl ki, canllk vasf insan, hayvan ve bitki gibi varlklar canl kategorisine dahil ediyorsa; aklllk vasf da ayrc bir zellik olmas nedeniyle, daha nce hayvan ve bitki gibi varlklarla canl kategorisine dahil ettiimiz insan farkl bir alana, insan kategorisine dahil etmektedir. Grld gibi, canllk vasf insan tam olarak belirlemedii hlde, aklllk vasf onu, btn fertlerini iine alacak biimde belirlemitir. u hususa dikkat etmek gerekir ki, ayrc ve birletirici vasflarn varl ne oranda belirledii iyi sorgulanmaldr. nk, bilginin mahiyeti, belirlenimin taml ve noksanl ile doru orantldr.

42 43

Frb, Risle f menl Akl, s. 131. Frb, erit Ul-Yakn, s. 55; Bkz. Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla, s. 144. 44 Olguner, Frb, s. 108; Bkz. Aydn brahim Hakk, Frbde Bilgi Teorisi, s. 124.

17

Akl ve varlk arasnda kurulmaya allan bu epistemolojik balantda, varla ait bir eksiklik, doal olarak akl tasavvurun eksikliine neden olacaktr. Nitekim, hareket, zaman, sonsuzluk, yoksunluk gibi varlk bakmndan eksik olan varlklar, aklmzda eksik sretlerle temsil edilmektedir. Bu tr varlklarn insan akl tarafndan tam olarak alglanamamas,
45

onlarn

kendi

varlklarnn

eksikliklerinden

kaynaklanmaktadr.

Bu yaklamdan, en mkemmel varlk olan Tanrnn, insan akl tarafndan en mkemmel bir biimde bilinebilecei sonucu ortaya karlabilir. Ancak Frb, insan aklnn varolu tarzndan kaynaklanan eksikliin, byle bir kavray engellediini belirtmektedir. Bu eksiklik, insan aklnn, Yeni-Pltoncu gelenekte btn ktlklerin nedeni olarak gsterilen madde ve dolaysyla yoklukla i ie olmasndan kaynaklanmaktadr.46 Metodolojik mlhazalar blmnde detaylaryla tetkik etmeyi planladmz bu husus gsteriyor ki, bilen (subje) ve bilinen (obje) arasnda kurulan ilikide herhangi bir tarafn noksanl, bilginin noksanlna neden olacaktr. Ontolojik mahiyetinin tabi bir neticesi olarak potansiyel (bil-kuvve) akla sahip olan insann, bizzat kendi aba ve gayreti ile bu potansiyel kabiliyeti ilevsel (bil-fiil) bir mekanizma hline getirmesi mmkndr. Bu akl aamada, insan abann zirve noktasna ulamas durumunda akl yeni bir derece kazanr. Bu derece, insan akln geliim aamalarnn en yetkin mevkii olan mstefd (kazanlm) akl mertebesidir. Bil-fiil akl, varla ait soyutlamalar yaparak bilgiye ulaabilirken; mstefd akl herhangi bir soyutlamaya ihtiya duymadan bilgiyi elde edebilmektedir.47 nk mstefd akl, maddesiz sretlerden teekkl etmi, yaps gerei zaten soyut olan varlklarla ilgilenmektedir. Bu akl geliim safhalar arasndaki dier bir farkllk ise, bil-fiil akl aamasnda insan aba n plana karken; mstefd akl aamasnda Faal-Akln fonksiyonlar egemen etken olarak karmza kmaktadr.

45 46

Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 36-37. Frb, A.g.e., s. 38; Bkz. Aydnl, Frbde Tanr-insan likisi, s. 47. 47 Frb, Risle f menl Akl, s. 132.

18

Frb kozmolojisinde, madd varlk alanna ait olan insana en yakn metfizik varlk, Faal-Akldr. Ayn zamanda bu akl, insan akln en son geliim dzeyi olan mstefd akl trnden bir akldr.48 Bu yaknlk ve benzerlik her iki akl arasndaki epistemolojik ilikinin temel artdr. Bu erevede elde edilen bilgi, akl bir kazanm olmaktan ok, Faal-Akln sezgisel bir sunumu olarak karmza kmaktadr. Grld gibi, insan akln geliim aamalarnda Faal-Akln etkisi briz biimde ortadadr. Ancak bu etkinin en youn tezhr, bil-kuvve akl ve mstefd akl aamalarnda ortaya kmaktadr. Faal-Akl, bil-kuvve akl aamasnda, akletme malzemeleri olan ilk bilgileri bil-kuvve akla vererek akl ileyiin balamasn salamakta; mstefd akl aamasnda ise, kiisel aba ve gayretleriyle en st mevkiye ulaan insan akl sezgisel bilgi ile dllendirmektedir.
3.2.2. PRATK AKIL

Pratik alan ile ilgili akl yrtmelerde, insann yapp etmesi ile bir hlden dier bir hle deimesi mmkn olan eylerin bilgisi elde edilir. Bir tahta parasn, her iki durumda da tahta olarak kald hlde, kare olduktan sonra yuvarlak hle gelecek ekilde biimlendirmenin mmkn olmasna dair edinilen bilgi, pratik akl yrtme ile alkal bir bilgidir.49 Frbye gre, pratik alan ksmen beceriyle ilgili, ksmen de dnceyle (fikr) ilgilidir. Beceri ile ilgili olan marangozluk, iftilik, hekimlik, denizcilik gibi maharetlerdir. Dnce ile ilgili olan ise, yapmak istediimiz eyin mmkn olup olmadn aratrmak, eer mmknse bu iin nasl yaplmas gerektii zerine dnmektir.50 Frb felsefesinde pratik akln eylem alan insan yapp etmelerin tezhr ettii ay-alt lemdir. Bu lemdeki ileyiin dzenliliini pratik akln faziletleri ile elde etmek mmkndr. Nitekim, ehirlerin ynetimine dair siyasetle ilgili kanaatler ile bireysel ve toplumsal faziletin elde edilmesine dair ahlk kanaatler Frbnin pratik akl yrtmelerinde en fazla deinilen konulardr. Frbye gre, her insan pratik akl yrtmeye az ya da ok gereksinim duyar. Bazlar sadece aile ynetimi ile alkal akl yrtmelere ihtiya duyarken, bazlar da siyaset, ahlk gibi farkl alanlarla ilgili akl yrtmelere ihtiya duyarlar. Ayrca, pratik alanla alkal her akl
48 49

Frb, El-Medinetl Fzla, s. 134. Frb, Fusll Meden, s. 52. 50 Frb, A.g.e., s. 52.

19

yrtenin de fazileti elde etmesi mmkn deildir. Bu noktada sadece, faziletli ve erefli bir ama meydana getirme maksadyla yaplan akl yrtmeler baar ile neticelenir. Grld gibi, pratik akl yrtme, pratik eyler hakknda dnp tanma, lp bime, dikkatle inceleme ve sonu karma kuvveti olarak tanmlanmaktadr. Bu ilemde akl yrtmenin objesi, gaye deil, vasta ya da aratr. Bu niteliinden dolay pratik akl yrtmeyi, eitli vastalar arasnda yaplan bir tercih olarak deerlendirmek mmkndr.51 Nitekim Aristoteles de pratik akl yani amel hikmeti, faziletle ilgili fiillerden, yaplmas gerekeni ortaya karmada dnce mkemmellii olarak ifade etmektedir.52 Ayrca, bu akl yrtme biiminde yetkinleen kimseler halk (cumhur) tarafndan akll vasf ile nitelendirilmektedir. Pratik akln epistemolojik yapsn duyum ve tecrbe oluturmaktadr. Nasl ki, ilk bilgiler teorik bilginin elde edilmesinde bir ilke ise, duyum ve tecrbe de tercih etme veya saknma trnden dnce ve davranlarn belirlenmesinde pratik bir ilkedir. Frbye gre, duyu ve tecrbe verileriyle ileyen pratik akl, bu verilerin nicelii ve nitelii orannda kendisini gelitirme imknna sahiptir.53 Duyu ve tecrbelerden elde edilen ncllerden bazlar, tercih edilmesi veya kanlmas gereken konuda kll bir hkm ortaya koyarken, bazlar da cz' bir ierie sahiptirler.54 Bu durum bize, pratik akln kyas yapsn yani ileyi biimini de vermektedir. Bu ileyite kll nerme ile cz' nerme arasnda kurulan kyas formu, dnce ve davranlarla alkal tercih etme ya da saknma trnden bir izah ortaya koyacaktr. Arzulanan, teorik bilgi ile kavrayabildiimiz en yetkin ama (mutluluk) olduuna gre, pratik aklla enine boyuna aratrlan da bu amacn elde edilmesine imkn tanyan vastalardr. Frb felsefesinde teorik akl ile pratik akl arasndaki sk bir iliki vardr. Nitekim, bu iki unsurdan her biri, dierini tamamlayan bir yapdadr. Tanrnn varln bilen teorik akl, ayn zamanda Tanr tarafndan insana bahedilen en byk
51 52

Aydn, Frbde Pratik Akl Yrtme, ss. 156-157. Frb, Fusll Meden, s. 117. 53 Frb, A.g.e., ss. 76-77; Frb, Risle f menl Akl, ss. 129-130. 54 Frb, Fusll Meden, ss. 76-77

20

yetkinlii yani gerek mutluluu da bilebilir. Bylece, teorik akl gerek mutluluun mahiyetini bildirirken, pratik akl da bu mutluluu elde etmek iin gereken eyleri bildirir.55 Filozofun bu yaklam, teori ve pratik arasnda cereyan etmesi mmkn bir iletiim problemini temelinden zmektedir. 3.3. SEZG Sezgi, deney ve dnmenin belli bir birikimi sonucunda birdenbire gerekleen bir bilme eylemidir.56 Frb epistemolojisinde de duyu, tahayyl ve aklla gelien bilgi edinme sreci, sezgi aamasnda zirve noktaya ulamaktadr. Bu en yetkin kavray aamasnda duyu ve tahayyl gc tamamen devre d kalm; geliim safhalarn tamamlam olan insan akl (mstefd akl) ise, Faal-Akl tarafndan sunulan sezgisel bilgiyi kavrama vazifesini stlenmitir. Frb felsefesinde sezgisel bilgi, insan aklla elde edilmesi mmkn olmayan soyut varlklarn bilgisinden ibarettir. Bu bilginin elde edilmesindeki en nemli rol Faal-Akla aittir. Baz dnrler tarafndan din literatrdeki Cebrail ile zdeletirilen Faal-Akl, insan akln ilevsellemesinde etken olduu gibi, bu akln ciz kald durumlarda da ona yardmc olmaktadr. Bu durum Frb felsefesinde insan akln snrlln ak biimde ortaya koymaktadr. Ancak, bu yaklamdan hareketle Frbnin sezgiye ncelik verip akl geri plana ittii sylenemez. nk filozof, sezgisel bilginin elde edilmesini insan akln btn imknlarn seferber etme artna balamaktadr.57 Bu durumda akl, sezgisel bilginin bykl karsnda dili tutulan bir akl deil, kendi snrlarn zorlayan ve sezgisel bilgiyi kavramaya alan bir akldr. Ksaca ifade etmek gerekirse, Frbye gre, tanrsal bilgi alanna ait olan sezgisel bilgi insana iki ekilde ulamaktadr. Birincisi, geliim aamalarn tamamlayarak mstefd akl hline gelmi olan insan akl, bu gayretinin karlnda Faal-Akl tarafndan soyut varlklarn bilgisi ile ereflendirilmektedir. nsan akln en yetkin dzeyi olan mstefd akla sunulan bu bilgiler, hibir somutlatrmaya ve dolaylamaya bavurulmadan aktarlan bilgilerdir. Bu ileyite, bilgiyi elde eden
55 56

Frb, Fusll Meden, ss. 82-83. Hanerliolu Orhan, Felsefe Szl, Sezgi md., Remzi Kitabevi, stanbul, 1996, s. 366. 57 Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla, ss. 144-145.

21

filozof; elde edilen bilgi ise, felsef bilgidir. Sezgisel bilginin elde edilmesindeki dier yntem ise, Faal-Akln tahayyl gcne sezgisel bilgiyi aktarmasyla tezhr etmektedir. Tahayyl gc, elde ettii bu bilgileri ounluun yani avamn anlayabilecei ekilde somutlatrarak dillendirmektedir. Bu ileyite, bilgiyi elde eden peygamber; ortaya konulan bilgi ise, din bilgidir.58

4. KELMIN EPSTEMOLOJK YAPISI


Felsefede olduu gibi kelmda da bilginin mahiyeti, kayna ve deeri gibi problemler zerinde nemle durulmaktadr. Bu durumda, kelm bilginin mahiyetini daha iyi kavrayabilmek iin elde edilen bilgilerin nereden geldii, kaynann ne olduu iyi sorgulanmaldr. Frb felsefesinde duyu, tahayyl, akl ve sezgi olarak belirlenen bilgi kaynaklar, kelmclarn geneli tarafndan duyu, haber ve akl olarak belirlenmitir. 4.1. DUYULAR Be duyu organndan her biri kendi alan ile alkal duyumlar (iitme, grme, koklama, tatma, dokunma) elde etme imknna sahiptir. lk dnem kelmclarn geneline gre, duyu organlar ile elde edilen bilgiler, haklarnda hibir delillendirmeye ihtiya duyulmayacak derecede kesinlik ifade eden bilgilerdir. Bu bilgilerin aksini iddia etmek mmkn deildir.59 Ebu Mansr el-Mtrd (852-944)ye gre, duyu organlarnn ortaya koyduu alg (idrak) bilginin temel vastasdr. Bu alg ile elde edilen bilgileri inkr etmek mmkn deildir. Mtrd, zarur ilim statsnde grd duyu bilgilerini inkr edenleri iddetli biimde eletirmitir. Hatta bu eletirilerin dozaj o kadar artmtr ki, muhatap alaya alnm, tehdide mruz braklmtr. Duyu bilgilerini inkr edenlerin aslnda, elde edilen bilgilerin farknda olduklar ve srf inatlar yznden inkrlarnda srarc olduklar belirtilmitir. Hayvanlarn bile kendilerini haz ya da eleme gtren nesneleri duyu organlar ile idrak edebildiini iddia eden Mtrd, duyu bilgilerini inkr edenlerle fikr mnkaaya girilmemesi gerektiini ifade eder.60
58 59

Bkz. Frb, El-Medinetl Fzla, ss. 107-110; Frb, Tahslus Sada, ss. 90-91. Bkz. Topalolu Bekir, Kelm lmi, Damla Yaynevi, stanbul, 2000, ss. 70-71. 60 Ebu Mansr el-Mtrd, Kitbut Tevhd (ev. Bekir Topalolu), sam Yaynlar, Ankara, 2005, s. 10.

22

Kelmclar, duyu bilgilerini, hibir delile ihtiya duymayan ve inkr edilemeyen bilgiler olarak kabul etmektedirler. Duyusal algy bilgiye ulatran bir yol olarak benimseyen Kdi Abdulcebbar (. 1024) da, phe ve tereddtle duyu bilgilerinin ortadan kaldrlamayacan iddia etmektedir.61 Grld gibi, kelm epistemolojide duyusal alglar zorunlu bilgi kabul edilmi ve bu tr bilgiyi inkra yeltenen yaklamlar ise ciddi tenkitlere tbi tutulmutur. Bu hususta, eletiri oklarnn ncelikle sofistlere ve septiklere yneldii ak biimde ortadadr. Felsefe tarihinde, Protagoras (M..480-411) ve Gorgias (M..483-375) gibi sofist dnrler duyu, deney ve akl ile bilginin elde edilemeyeceini iddia etmiler; ne kadar insan varsa o kadar da doru vardr diyerek rlativist bir reti ortaya koymulardr. Hibir ey yoktur, olsayd da bilemezdik, bilseydik de bakalarna anlatamazdk diyen Gorgiasn bu deyimi, sofistlerin pheciliinin ar boyutlarn ak biimde ortaya koymaktadr. Mutlak rlativizmi savunarak bireysel dn merkeze almay amalayan bu reti, bilginin imknszl iddiasyla nihilizme de kap aralamtr.62 Dier bir pheci grup ise septiklerdir. Bu retinin temsilcileri olan Pyrrhon (M..365-275) ve Karneades (M..214-129)a gre, duyu ve akl varln kendisini bilemez; sadece grnn tanyabilir. Bu yaklamlar nedeniyle septikler, varla dair herhangi bir yargda bulunmamay tercih ederler.63 Sofistik ve septik dncenin slm dnyasndaki temsilcisi olarak, bir materyalist olarak bilinen Salih bn Abdlkudds (M. IX. y.y.) gsterebiliriz. O, yazm olduu Kitab el-ukk (pheler Kitab)u okuyanlarn, nesnelerin varlndan phe edeceklerini hatta kendi varlklarndan bile phe eder hle geleceklerini iddia etmektedir.64 Baz yorumculara gre, duyularn bilgisi ile alkal kelm eletiriler sadece sofistleri ve septikleri deil; gerek bilginin rya ya da kef yoluyla elde edilebileceini iddia eden btn yaklamlar da hedef almaktadr.65

61

Kdi Abdulcebbar, el-Mun fi Ebvbit-Tevhd vel-Adl, IV, Thk. Muhammed Mustafa Hilmi, Ebl Vefa el-Guneym, Kahire, ts., s. 70; Bkz. Demir Hilmi, Delil ve stidllin Mantk Yaps, Baslmam Doktora Tezi, Ankara, 2001, s. 32. 62 Arslan, Felsefeye Giri, ss. 41-42; Bkz. Erdem Hsameddin, lka Felsefesi Tarihi, H-er Yaynlar, Konya, 2000, ss. 171-172. 63 Arslan, Felsefeye Giri, s. 42. 64 Keklik Nihat, Felsefenin lkeleri, Dou Yaynlar, stanbul, 1982, s. 145. 65 Bkz. Demir, Delil ve stidllin Mantk Yaps, s. 32.

23

4.2. HABER Haber, yaznn yaygn olmad ve kurallarnn belirginlemedii bir kltr ortamnda, rivayet edilen bir sz veya halefin seleften naklettii bir sylemdir.66 Duyular bilgi kayna olarak kabul eden kelmclar haberi de bilgi kayna olarak kabul etmektedirler. Bu kabulde, haberin ieriinin doruluu yannda, haberi nakledenin gvenilirlii de nemli bir husustur. Haberin yalan olma ihtimlini de gz nnde bulunduran kelmclar, epistemolojik olarak benimsenen haberi, doru haber olarak telaffuz etmektedirler. Kelmclarn bilgi kayna olarak benimsedikleri haber din ierikli mesajlar olabilecei gibi, sosyal ve kltrel ierikli mesajlar da olabilir. Peygamberden nakledilen szler haber kapsamnda deerlendirildii gibi, ehirler ya da lkeler hakknda anlatlan eyler de haber kapsamnda ele alnabilir. Kelmclar haberde ya mtevatir olma artn ya da elilii mucize ile pekitirilmi bir peygambere ait olma artn ararlar. Mtevatir haber, yalan zerine ittifak etmeleri mmkn olmayan bir toplumun rivayeti olarak benimsenirken; peygamber szleri de, peygamberin yalan sylemesinin imknszlndan hareketle doruluu mucizelerle teyit edilmi haberlerdir.67 Kelmclara gre, haber zorunlu bilgi ifade etmektedir.68 Bu bilgiye zorunluluk vasfnn yklenme nedenlerini ise teolojik kayglarla izah etmek mmkndr. nk, birer haber nitelii tayan kitap ve snnet bilgilerine zorunluluk vasf yklenmezse inancn temellendirilmesi de mmkn olmayacaktr. Bu kayglar neticesinde haber, bilgi kayna olmas bakmndan kelm epistemolojide nemli bir yer edinmitir. Mtrd, haberin epistemolojik deerini inkr edenlerle duyularn bilgisini inkr edenleri ayn kategoride deerlendirmektedir. Ona gre, kendi soyuna, adna ve mahiyetine dair bilgileri yalnzca haber ile elde edebilen insan, haberin bilgi niteliini inkra yeltenmekle aslnda kendi varln inkr etme eilimi ierisine

66

El-Cbir Muhammed bid, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps (ev. Burhan Krolu, Hasan Hacak, Ekrem Demirli), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2000, s. 156. 67 Mtrd, Kitbut Tevhd, ss. 11-12; Bkz. Nesef mer, Akaid, Bayrak Yaynlar, stanbul, 1995, ss. 52-53. 68 Mtrd, Kitbut Tevhd, ss. 11-12.

24

girmektedir.69 Haberi inkr eden bu yaklam, hibir ey yoktur, olsayd da bilemezdik, bilseydik de bakalarna anlatamazdk diyerek varl, bilgiyi ve bilgi transferini (haber) imknsz gren sofistik reti ile zde bir tavr ortaya koymaktadr. Kelmn dnce yapsnda duyu ve haber arasnda sk bir iliki vardr. Akllarn tek bana kavrayamad iyilikler ve ktlkler bu iki unsur vastasyla renilebilir. Bu ileyite bilgi, iyilikleri ya da ktlkleri alglayanlarn (duyu) konumas ve dierlerinin de dinlemesi (haber) ile ortaya konulmaktadr.70 Mtrd, duyularn bilgisini inkr edenlerde olduu gibi, haberin bilgi niteliini inkr edenlerle de tartmaya girmeyi abes grr; ayet onlarla tartmaya girmek gerekiyorsa da, bu tartmada mizah bir slubun benimsenmesi gerektiini ifade eder. 4.3. AKIL slm dncesinde akln epistemolojik hviyetinin tartlmaya balanmas, din metinlerin yorumlanmas (tevil) meselesi ile ezamanl olarak ortaya kmtr. Bu husustaki ilk yaklamlar akln epistemolojik fonksiyonunu inkr eden selefi zihniyet tarafndan ortaya konulmutur. Bu ekoln mensuplar, din metinlerden anlam ak olanlarda akl yoruma ihtiya duymazken; anlam kapal metinlerde ise akln acziyetini iddia etmilerdir. Bu durumda, akl tamamen devre d kalm; dnce yapsnn yegane sz sahibi din metinler olmutur. slm dncesinin ilk asrlk diliminde egemen olan bu zihniyet, akl inkr etmekle kalmam; ona epistemolojik deer atfedenleri de eletirmitir. Akla acziyet atfeden bu selefi tavr, zamanla, din d fikirlerin barna hline gelen muhalif ekollere kar ciz kalmtr. Bu durum, dini yorumlama hususunda akla duyulan ihtiyacn hissedilmesine neden olmutur. slm dnce tarihinde, dinin yorumlanmas hususunda akl kullanan ilk ekol, Vsl bin Atnn (.748) kurmu olduu Mteziledir. Bu ekoln kulland metoda da Kelm ad verilmitir. Mutezilenin balangta, srf dini savunma amacyla akla yneldii tarih bir gerektir. Hatta bu ekol, Hristiyan teolojisi ve felsefesi
69 70

Mtrd, Kitbut Tevhd, s. 10. Mtrd, A.g.e., s. 11.

25

karsnda yalnz slm savunmakla kalmam; ayn zamanda, dinin esaslarn felsef metotlarla aklayarak deiik kltrleri de etkilemitir. Mtezileye gre, bir eyin iyi mi kt m olduu akl ile bilinir. Bunun iin nakle yani din delillere ihtiya yoktur. Akln yapt ey gzel, terk ettii ey de kt demektir. Bu noktada akln gzel grd eyler farz; irkin grd eyler ise haramdr. Din deliller farz ve haram olan eyleri bildirmemi olsalar bile, akl, nelerin farz ve nelerin de haram olacana hkmederdi. Bir eyin farz veya haram olma keyfiyeti din delillere dayanmayp, bu hususta akl, din delillerden stn bir konumdadr. Mtezile, akln idrak edemedii konularda da din delillerin hkm koyma yetkisine sahip olmadn iddia eder.71 Mtezile, din meselelerde akl nakilden daha ncelikli konuma ald, aklla eliir grd nakilleri akln nda yorumlad ve ar hayranlk duyduu Yunan felsefesinin tesiri ile din meselelerden ziyade felsef meselelere arlk verdii gerekesi ile iddetli tenkitlere uramtr.72 Selef nakilcilie ve mutezil aklcla kar kan Ebul-Hasan el-Ear (874936), mutlaklatrlm din metinlerin eksik ve yetersiz kaldn, salt aklcln ise din basitletirdiini iddia ederek, inan esaslarn akl ilkelerle destekleyip naklin hakimiyetini kurmaya almtr. O, din metinleri yorumlamak veya onlarn zahirine gre hkmetmek iin, akl hakem tayin edinmez. Aksine, akl, metinlerin zahiri yorumlarn destekleyen bir alet olarak kabul eder.73 Bu ekole gre, bir ey din tarafndan emredildii iin gzel; yasak edildii iin irkindir. Bu konuda akln hibir mdhalesi ve itibar yoktur.74 Ear bu iddiasyla dini, akl olup olmamasna bakmamakszn, bir mecburi inanlar btn olarak deerlendirmektedir. Bu noktada, selefi sylemin tavrnda olduu gibi, din bir eyi emretmi ise onun akl olup olmamas, hatta aklla elimesi bile dikkate alnmaz. Mtrd ekolne gre ise; akl, dinin emir ve yasaklarna muhatap olma ehliyetini ispat iin gereklidir. Zira, akl olmadan dinin hkmleri anlalamaz. Dinin emir ve yasaklar akla hitap eder. Eyann bir ksmnn gzel bir ksmnn irkin;
71 72

Nesef, Akaid, ss. 44-45. Glck erafettin ve Toprak Sleyman, Kelm, Tekin Kitabevi, Konya, 2001, ss. 43-44. 73 Sarkaya, slam Dnce Tarihinde Mezhepler, ss. 78-79. 74 Nesef, Akaid, s. 47; Bkz. Kl Recep, Ahlkn Din Temeli, TDV Yaynlar, Ankara, 1996, s. 101.

26

fiillerin bir ksmnn farz, bir ksmnn da haram olmas aklla bilinebilir. Mu'tezilenin iddia ettii gibi, bunlarn haram olmasn icap ettiren ey akl deil, dindir.75 Mtrd, akln iyiyi ve kty ayrt edebilecek kapasitede olduunu belirterek selef ve e'ar ekolden farkl dnmektedir ki, bu ynyle o, snn sylem ierisinde akla en fazla deer veren olmutur.76 slm dnce tarihinde akl bilgi kayna olarak kabul eden kelm ekoller olduu gibi, akln bu fonksiyonunu inkr eden, Mebbihe, Mcessime, Kerrmiyye ve Haeviyye gibi ekoller de tezhr etmitir. Akl inkr eden bu ekoller, din metinlerin sadece lafz ynne vurgu yaparak, tecsim ve tebih bata olmak zere, baz ar yorumlar ortaya koymulardr. Frbye gre, kelmclar, halkn veya ounluun grne akl adn vermektedirler. Onlar bir ey hakknda akl bunu gerektirir ya da akl bunu reddeder derken kastettikleri ey, halkn veya ounluun kanaatlerinden baka bir ey deildir.77 Kelm ilminin temellerinin sarslmas anlamna gelen bu iddiay teyit edebilmek iin kelm akln teekkl gerekesini ortaya koymak gerekmektedir. Kelm ilminin dini mdafaa etme maksadyla teekkl ettii tarih bir gerektir. Bu mdafaa hareketi, muhalif din ya da ekollerin iddialarna kar ekillenmi olan bir orta yol araydr. Herhangi bir iddia ortaya atlm, bu iddiann dinliini ya da din dln belirleyebilmek iin kelmclar devreye girmitir. Yani, iddia nce gelmi, iddiay destekleyen ya da inkr eden yaklamlar ise onu takip etmitir. Halkn nazarnda din, kendinden baka hibir retinin ya da ideolojinin deer retemedii mitolojik bir alandr. Nitekim, kelmclarn, akl ikinci plana iterek ya da gz ard ederek, salt din olandan hareketle varl izah etme giriimlerinde bu tr toplumsal kayglarn izlerini grmek mmkndr. Zaten bu yaklam, dinin bahis konusu etmedii alanlarn dlanmasna yani din d imi gibi alglanmasna neden olduu gibi dinin alannn daraltlmasna da neden olmutur. Bu sre, dinin

75 76

Nesef, Akaid, s. 48. Bkz. Mtrd, Kitbut Tevhd, ss. 13-14. 77 Frb, Risle f menl Akl, s. 128.

27

psikolojik ve sosyolojik alm imknn problemli bir hle dntrm; dinin deiime ayak uydurup uyduramayaca tartlr olmutur. Aslnda, halkn ya da ounluun gr hakikat olarak telkki edilince, toplumsal akln78 din olan belirlemesi de kanlmaz olacaktr. Nitekim, topluma yani insana bakarak Tanrnn tanmlanmas, bir baka ifadeyle, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verilmesi, toplumsal akln igdlerini okayan bir yntem alglaydr. Kelmclarn toplumsal ncelikleri merkeze alan bu yaklam, dinin zamanla, kelm bir kitle hareketi olarak alglanmasna da neden olmutur. Bu srecin getirdii skntlarla sk sk yzlemek zorunda kalan modern kelmclar, klasik yaklamlar, tarihsel deerlendirmeler olarak nitelemek zorunda kalmlardr.79 Frb felsefesinde toplumsal akln herhangi bir deer retmeye kabiliyeti yoktur.80 Bu durumda, toplumsal akl dayanak olarak kullanan kelm akln da yapsal olarak, toplumsal akldan daha fazla bir deer retmesi mmkn deildir. Kelm olsun ya da olmasn, toplumsal akl dayanak olarak kullanma gerei duyan retilerin, demagojik syleme sk sk mracaat ettikleri de tarih bir gerektir. Toplumla olan diyalogu artran bu esnek ve yumuak iletiimde ama, toplumsal aklla kucaklamaktr, hakikatle deil.

78

Frbnin ifadeleri dorultusunda, halkn ya da ounluun grn toplumsal akl olarak nitelemek mmkndr. Bkz. Frb, Risle f menl Akl, s. 128. 79 Bkz. elebi lyas, Kelm Metodunun Ortaya k, Geliim Sreci ve Yeni Metot Araylar, slmi limlerde Metodoloji (Usl) Meselesi I, Ensar Neriyat, stanbul, 2005, s. 258. 80 Frb, Tahslus Sada, ss. 87-88; Frb, Kitabl Cem, ss. 174-175.

28

KNC BLM
METODOLOJ Metot, bilgi edinmek iin takip edilmesi gereken yol, yntem demektir. Her bilgi alannn kendine zg bir bilgi edinme yntemi vardr. Mesel, matematiin yntemi baka, fiziin yntemi baka ve tarihin yntemi bakadr. Bu yntemleri kiisel ya da toplumsal arzular dorultusunda ekillendirmek mmkn deildir. Bu demektir ki, yntem, bilgi alanlarnn kendi yasalarndan karlan bilimsel ve nesnel kabuller olmak zorundadr.81 Metodoloji ise, belli bir bilim alannda uygulanan yntemlerin tmn dikkate alarak, daha gelimi bir yntem elde etmeye alan bir yntem bulma giriimidir. Bu yzden, metodoloji, alkal olduunu bilgi alannn yntemlerini tek tek deerlendirmekten ziyade genel bir yaklam erevesinde ele almaktadr.82 limlerin deeri, sahip olduklar metodolojik yapnn nitelii ile doru orantldr. Yani, doru ve yanln kendisi ile belirlendii metodun eksiklii ya da yetersizlii, ilm yapnn zeminden sarslmasna neden olacaktr. Bu noktada, metodun gerekli olmas kadar, doru metodun benimsenmi olmas da nemlidir. Her ilmi, kendi yasalarndan karlan yntemlerle ele almak gerekmektedir. Ayrca, yapsal olarak birbirine benzeyen konular da ayn yntemlerle izah etmek gerekmektedir. nk, benzer yapdaki konularn farkl yntemlerle ele alnmas, mantksal elikileri de beraberinde getirecektir. Kiisel ya da dinsel kayglarn da etkisiyle, zamana ve zemine gre ekillenen bu metot alglay, deiken bir sylemin muhafaza edilmesi ya da hakikatin klktan kla girmesi anlamna gelecektir.

81 82

Hanerliolu, Felsefe Szl, Yntem md., s. 465. zcan Hanifi, slm Felsefesinde Metodoloji Problemi, slmi limlerde Metodoloji (Usl) Meselesi I, Ensar Neriyat, stanbul, 2005, s. 199.

29

5. FELSEFENN METODOLOJK YAPISI


Frb felsefesi mantk ilmini metot olarak benimsemitir. Bu ilmin temel gyesi, dncenin ileyiini dzene koymak ve bilgi-nesne arasndaki zdelii tesis etmektir. Kyas bir mekanizma ile ilevsellik kazanan bu yapnn zirve noktas burhn teorisidir. Mantk ilmi, felsefenin bir blm deil, bilimlerin balang basama yani giri blmdr. Bu ynyle o, yntem belirleme hususunda bilimleri ynlendirmektedir. 5.1. MANTIK Frbnin kelm ilmine dair kanaatlerini daha iyi tespit edilebilmek iin, ncelikle, onun felsefesinin metodolojik yapsn iyi tahlil etmek gerekmektedir. Bilindii gibi Frb, slm dncesine Mantk ilmini dahil ederek bir r am ve Muallim-i Evvel olarak adlandrlan Aristotelesin mantn erh edip gelitirerek, Muallim- i Sn unvanna layk grlmtr. Frbye gre, mantk; hataya dmenin mmkn olduu durumlarda dnce kuvvetini doru yne sevk eden bir sanattr.83 Filozof, mantk ilminin gayesine dair yapm olduu bu tanm daha anlalr klmak iin gramer ile mantk arasnda bir alka tesis etmi; gramerin dili dzenleme amacna hizmet ettii gibi, mantn da dnceyi dzenleme amacna hizmet ettiini belirtmitir. Frb gramer ile mantk arasndaki ortak amac bu ekilde izah ettikten sonra, bu iki ilim arasndaki yapsal farklla iaret etmeyi de gerekli grmtr. nk, gramerin konusu olan dil, insanlar ve kavimler kadar eitli olabilirken; mantn konusu olan dnce ise, insann her yerde ve her zaman ayn olan zihn (evrensel) kabulleri ile alkaldr.84 Bu izahlarla, mantn hem amac belirlenmi hem de onun objektiflii yani kiiye ve topluma gre deimeyecei hususu vurgulanmtr. Frbye gre, gereksiz eyler, tesadfler ve ihtimller dncenin ileyiini bozan unsurlardr. Mantk ilmi, bahsedilen bu problemlere taklp kalmadan, dzenli bir akl yrtme ile hakikatin elde edilmesini salamaktadr. Bu noktada mantk ilminin gereksiz grlmesi ya da inkr edilmesi, yanl eylerin bilgi olarak kabul
83

Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Baz Mantk Eserleri (Frb, Et-Tavtiatu Fil-Mantk), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990, s. 27; Bkz. Frb, hsul Ulm, ss. 53-56. 84 Frb, hsul Ulm, s. 58; Bkz. M. Muhammed erif, Klasik slm Filozoflar ve Dnceleri, Frb I, brahim Medkr (ev. Osman Bilen), nsan Yaynlar, stanbul, 2000, s. 49.

30

edilmesine kap aralayan bir tavr olacaktr. Aslnda, yanl eylerin hakikat olarak benimsenmesinden daha kt bir tavr daha vardr ki, o da, bu yanl eylerin hakikat olduunu iddia eden mdafaa ya da mnkaa tavrdr. Frbye gre, bu tavr benimseyen kiiler, kendi yanl kanaatlerini hakl karma gayesi ile karsndakinin dncesine hcum ederler.85 Frbye gre, mantk ilminden yoksun olan kimse, doruya sahip olann; ona sahip olduunu, nasl sahip olduunu, hangi bakmdan sahip olduunu bilemez. Ayn ekilde, yanla dm olann veya muglata yapann da; yanla dm olduunu veya muglata yaptn, hangi ynden hata ve muglata yaptn kesin bir biimde bilemez.86 Byle bir durumda kii, hangi kanaatlerin doru, hangi kanaatlerin yanl olduunu bilemeyecei iin akn bir vaziyette kala kalr. Doruyu veya yanl belirleme hususunda tesadfen isabetli davranm olsa bile, kendisine kar kan birisine, dncesinin doruluunu ispat edemez.87 Mantk ilminden yoksun olan kimse, hakknda mspet kanaat besledii kiilerin aslnda birer aldatc ve sahtekr olup olmadklarndan emin olamaz. Yanl yapan birinin av olup, farkna varmakszn kendisi ile alay eden birine yardm etmi olabilir. Ayn zamanda, bu kimse, hakikati ortaya koyan bir kimsenin hatal olduunu dnerek, onu inkr etme cihetine de ynelebilir. Frb asndan, mantk bilmenin faydalar ve bilmemenin zararlar bunlardan mteekkildir. 88 Frb, dnce ve inanlarda zanlarla yetinmek istemeyen biri iin mantk ilminin zorunlu olduunu; bunun aksine, olduu gibi kalmay tercih eden ve dncelerinde zanlarla yetinen biri iin ise bu ilmin zorunlu olmayacan89 ifade etmektedir. Filozof, mantk ilminin tanmsal erevesini bu ifade ile neticelendirdikten sonra bu ilmin ileyi mekanizmasn ortaya koymaya ynelmitir. Grld gibi, Frbnin mantk mlhazalarnda gze arpan kayglarn sadece epistemolojik ve metodolojik kayglardan ibaret olmad ak biimde ortadadr. Bu

85 86

Frb, hsul Ulm, ss. 53-56. Frb, A.g.e., ss. 56-57. 87 Frb, A.g.e., ss. 56-57. 88 Frb, A.g.e., ss. 57-58. 89 Frb, A.g.e., ss. 57-58.

31

kayglarn mahiyeti cedel yntemini tahlil ederken daha belirgin bir ekilde ortaya kacaktr. Frb felsefesinde bilgi, kyasla bilinenler ve kyas olmadan bilinenler olmak zere iki trldr. Bu epistemolojik tasnif mantk ilminin temelini oluturmas asndan olduka nemlidir. nk, kyasla bilinenler, herhangi bir kyasa ihtiya duymadan bilinen ncllerden hareketle elde edilmi olan bilgilerdir. Bu durumda, herhangi bir kyas olmakszn tarafmzdan bilinen ve tasdik edilenlerin ele alnmas daha nceliklidir. Bunlar drt snftr: Kabul edilmi olanlar, Yaygn olanlar, Duyusal olanlar ve Tabi olarak makl olanlardr. Kabul edilmi olanlar, rza gsterilmi bir kii veya bir topluluktan alnarak kabul edilmi eylerdir. Yaygn olanlar, btn insanlar arasnda veya ounluk arasnda, veya onlarn bilginleri ve aklllar arasnda veya bunlarn ounluu arasnda hibir itiraza mruz kalmadan yaylm olan hareket noktalardr. Mesel, Ana ve babaya itaat etmek vaciptir, Nimet verene kretmek gzel, nankrlk etmek ise irkindir gibi. Duyusal olanlar, be duyudan biri ile alglanm olan eylerdir. Mesel, Zeyd, u oturandr, bu vakit gndz vaktidir gibi. Tabi olarak makl olanlar ise, insan zihninde doutan kll ve zarur ncller (apriorik) olarak bulunan prensiplerdir. Mesel, tek saydr, Drt ift saydr gibi.90 Herhangi bir kyas olmakszn bilinen ya da kyasn kendisinden hareketle temellendirildii bilgileri izah etmi olduk. Ancak, u hususa da dikkat ekmek gerekir ki, felsef ve kelm bilgi bu noktadan itibaren farkllk gstermektedir. nk, felsef kyas tabi olarak makl olan ilk ncller tarafndan teekkl ettirilirken; kelm kyas ise kabul edilmi olan, yaygn olan ve duyusal olan ncllerden hareketle teekkl ettirilmitir. Bu aklamalar, felsef karm metodu olan burhn teorisi ile kelm karm metodu olan cedel teorisinin temellerini ortaya koyma asndan olduka nemlidir. Zihni hata yapmaktan koruma amacna hizmet eden mantk ilminin temel prensibi kyastr. Bu kavram kavranlmadan mantk ilmini kavramak mmkn
90

Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Baz Mantk Eserleri (Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990, s. 101; Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Baz Mantk Eserleri (Frb, Fsl-n Tetemil- al), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990, s. 46.

32

deildir. Kyasta zorunlu olarak tane nerme bulunur ve bu nermelerin ilk ikisi balang nermesidir. nc nerme ise, ilk iki nermeden zorunlu olarak ortaya kan sonu nermesidir. Mesel, (1) Btn insanlar lmldr. (2) Sokrates de bir insandr. Bu iki nermenin zorunlu sonucu (3) Sokrates de lmldr. yargsdr.91 Kyas trleri be tanedir: Kesin bilgi verenler (Burhnlar-kinci Analitikler), zan verenler (Diyalektik/Cedel Kyaslar-Topikler), aldatanlar ( Sofistik Kyaslar), ikna edenler (Hitb Kyaslar-Rhetorika) ve hayal verenler (iirsel KyaslarPoetika).92 Ancak, Rhetorika ve Poetikann Aristotelesin mantk klliyatna dahil olmad, bunlarn sonradan ona dahil edildii eklinde iddialar mevcuttur. Batl mantklarn edebiyata dahil ettikleri bu iki unsur Frbye gre mantk ilmine dahildir.93 Mantk kanunlar sekiz tanedir ve kategorik olarak, maklat (KavramlarKategoriler)94, ibreler (nermeler-Peri Hermeneias)95 ve kyaslar (Birinci Analitikler) yukarda saym olduumuz kyas trlerinden nce gelmektedir. Bu unsur mantk ilminin balang aamas olarak deerlendirilmektedir. Mantk ilminin asl gayesi kesin gereklii ifade eden burhn olduuna gre, deer ve kategori bakmndan bundan sonra gelen diyalektik, sofistik, hitb ve iirsel kyaslar hatadan ve yanlmaktan kanmamza yardmc olan mukayeselerdir.96 Burhnla ilgili szler, bilmek istediimiz bir konuda bize kesin bilgiyi (lm-el Yakn) verme zelliine sahip olan bilgilerdir. nsan bu szleri, ister bir konuyu karsamak (istinbt) zere kendisi ile ruhu arasnda kullansn, ister onlarla bakasna hitap etsin; isterse bir bakas, sz edilen konuyu dzeltmek iin o szlerle kendine hitap etsin. Btn bu durumlarda bu szlerin zellii, kesin bilgiyi vermesidir. Bu tr bir bilgide, aldatc ve yanltc bir phe kesinlikle mevcut deildir. Bu bilgi, yanl olmayan ve yanll dnlemeyen,97 zorunlu ilkelerden (ncl), zorunlu sonular karan bir akl yrtmedir.
91

Taylan Necip, Mantk Tarihesi Problemleri, FAV Yaynlar, stanbul, 1996, s. 123; Bkz. Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 101. 92 Frb, hsul Ulm, s. 66. 93 Bkz. Taylan Necip, slm Felsefesi, Ensar Neriyat, stanbul, 2000, s. 174. 94 Keklik, Felsefenin lkeleri, ss. 181-182. 95 Bkz. Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Peri Hermeneias Muhtasar, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 33, Ankara, 1990. s. 73. 96 Frb, hsul Ulm, ss. 68-69; Bkz. Frb, Et-Tavtiatu Fil-Mantk, ss. 27-28. 97 Frb, hsul Ulm, s. 62.

33

Cedel (Diyalektik) szlerle kastedilen ise, bir kimsenin, galip gelmek istedii bir konuda, muhatabn toplumdaki kabul grm szlerle yenmeye almas (mnkaa)dr. Bu metodun dier bir kullanm ise, bir kimsenin, kabul ettirmek istedii bir dnce ile ilgili olarak, muhatabnn zihninde gl bir zan meydana getirmeye almasdr. Bu tr bir syleme muhatap olan kimse, sz konusu dnceyi kesin bir kanaat zanneder.98 Burhn ile cedel karlatrldnda, birincisi zorunlu ilke ve ncllere dayandndan kesin sonu verirken; ikincisi ise, muhtemel bir netice verir. Bu yzden cedel kyaslara ikna delil de denilmektedir. Mesel, mira olayn mmkn grmeyen bir Hristiyan, sann ge kmas hususunu hatrlatarak susturma olay bir cedel rneidir.99 rnekte belirtildii gibi, cedel ile muhatab susturma amalanabilecei gibi, burhan kavramaktan ciz olanlar ikna etme de amalanabilir. Sofistik (aldatan) szlere gelince, onlar insan yanltan, artan, aldatan, doru olmayan bir eyi doru, doru olan bir eyi yanl zannettiren; bilgin olmayan bir kimseyi byk bir bilgin, bilgin olan bir kimseyi ise cahil zannettiren szlerdir.100 Sz syleyen kiinin karsndakileri yanltma amacyla hareket etmesi sofistik bir tavr olarak deerlendirilebildii gibi; yine sz syleyen kiinin, kendisini dinleyenlerin de etkisiyle (yanltma), kendisinin bilgin birisi olduuna inanp hayallere kaplmas da ayn kategoride deerlendirilebilecek bir davrantr.101 Cedel metodu burhan kavramaktan ciz olanlar ikna etme amacyla kullanlabilirken, sofistik szler ile bu tarz bir ikna amacnn sergilenmesi mkul bir davran olarak kabul grmemitir. Frb, kelmclarn kendileri ile ayn dinden olmayan ya da kendileri gibi dnmeyen kii ya da retilere kar sk sk sofistik metoda bavurduklarn iddia etmektedir. Hitbetle ilgili (retorik) szler, herhangi bir dnce ile ilgili olarak insan ikna etmeye ve o dnceyi tasdik ettirmeye yarayan szlerdir. Baz ikna edici szler, kabul ettirmek istedikleri dnceleri kabul ettirmede ok etkili ve inandrc olma zelliine sahiptirler. Ancak ikna, deer bakmndan zandan daha aa bir
98 99

Frb, hsul Ulm, ss. 62-63. Taylan, Mantk Tarihesi Problemleri, s. 137. 100 Frb, hsul Ulm, s. 63. 101 Frb, Et-Tavtiatu Fil-Mantk, s. 28.

34

konumdadr. Diyalektik sylemde bilgiye yakn bir zan meydana getirilirken, hitb sylemde sadece ikna mevcuttur. Hitbetin diyalektik sylemden fark da budur.102 Nakli deliller hitb delillerdir.103 Hitb sylemlerle insanlar doru ve ahlki eylemlere ynlendirmek mmkndr. Dinin de genellikle byle bir metoda bavurmu olmas, Frbnin din bilgi ile felsef bilgi arasnda ayrm yapmasnda etkili olmu olabilir. iirsel (Poetik) szler, benimsetilmek istenilen bir dnceyi adm adm kabullendirme ya da gerekletirilmek istenen bir fiile tevik etme amacyla kullanlr. Bu da iki trl olur. Ya, adm adm gtrlen bu insann belirtilen hususta kendisine doru yolu gsterecek bir akl yoktur; dolaysyla o, kendisinde bir tasavvur meydana getirilerek istenilen ynde hareket ettirilir. Ya da, benimsetilmek istenilen dncede kii bir akla sahiptir; ancak konu hakknda dnd zaman tereddt iinde kalmaktadr. Dolaysyla, belirlenen tasavvur kiinin aklnn nne geirilir ve kii istenilen ynde hareket ettirilir. te, iirsel szlerin sslenilmesi ve gzelletirilmesi de bu yzdendir.104 Nasl ki satran oyunu, duygu bakmndan, ordular sevk etme ile balantl ise,105 iirsel szler de kabul ettirilmek istenen dnceye ayn duygusall katmaktadr. nsann duygularn aklnn nne geirerek ona olumlu kanaatler benimsettirilebilecei gibi, bunun aksine, iirsel szlerle insanlar yanl kanaatlere sevk etmek de pekala mmkndr. Hatta ve hatta, henz tam anlamyla temyiz ve tahlil yeteneini elde etmemi kiilerin ideolojik retilerin tuzana dmesi de en ok bu yntemle gerekletirilmektedir. Bahsedilen mantk ilkeleri ile ilgili her bir yntem ayr ayr kitaplar hlinde incelenmi; kesin bilgiye ulatran ve hakikatten saptran yollar btn ayrntlaryla gzler nne serilmitir. Bylelikle, bu ilkelere sahip olan kimse hakikate nasl sahip olabileceini, kendisinin yanl yapp yapmadn veya yanltlp yanltlmadn bilebilir. Bu ilkeler bilinmezse, doru ve kesin bilgi peinde koan insan bu amacndan sapp, kuvvetli zanlara gidebilir veya yine bu durumda insan, farknda olmakszn aldatc eyleri kullanp, ya doru olmayan bir eyi doru zannedebilir veya aknla debilir; ya da iirsel eyler olduklarn fark etmeksizin iirsel szler
102 103

Frb, hsul Ulm, s. 64. Taylan, Mantk Tarihesi Problemleri, s. 137. 104 Frb, hsul Ulm, s. 65. 105 Frb, Et-Tavtiatu Fil-Mantk, s. 28.

35

kullanabilir. Bylece, grlerinde hayaller ve tasavvurlara dayanm olduu hlde, kendi aklnca doruya gtren yola girmi olduunu ve amacna ulam olduunu sanabilir.106 Ancak, hakikat araycs elindeki bu lt (mantk) sayesinde hatalardan uzaklaabilir ya da hatalarn en aza indirgeyebilir. Bu lt ile hem teorik hem de pratik yanllardan kurtulmak mmkndr. Bu ynyle mantk ilmi, bilgiye alan ilk kapdr. 5.2. KIYAS Frb, benimsemi olduu Aristoteles mantn, kendi toplumunun dili ve kltr ile yourarak erh etmeye almtr. Ona gre, Yunancadan Arapaya yaplan tercmeler ile Aristoteles mantnn slm dnyasnda tutunmas imknszdr. nk, Aristoteles, kendi dilini konuanlarn alk olduu kelimeleri ve rnekleri kullanmaktadr. Byle bir durumda sorumluluu omuzlarnda hisseden Frb, kendi dilinin imknlarn ve zamannn dnrlerinin misallerini kullanarak, mantk ilmini, mensup olduu medeniyetin idrakine sunmay amalamtr. Bu maksatla yazm olduu Kitb-ul Kys-is Sagr adl eserinde kyas, akl yrtme ve karm hakknda detayl bilgiler vermitir.107 Frbnin bu risalesi incelendii zaman grlecektir ki, filozof kendi zamannn dnrleri arasndaki popler karm rneklerini kullanarak hem mantn daha anlalr olmasn salam hem de bu mantk perspektifinde kendi toplumunun dnce yapsn ihata eden kelm ilmini ve fkh ilmini sorgulamtr. Bu iddiann mkulln ortaya koyan en somut gsterge, kelmclarn benimsemi olduu grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodunun bu rislede yer alm olmasdr.108 nk, Aristotelesin mantk kitaplarnda byle bir metottan bahsedilmemektedir. Ayrca, Aristoteleste olmamasna ramen, Frbnin fkh ilmini ve kelm ilmini ilimler tasnifine dahil etmi olmas, iddiamz dolayl yollardan da olsa destekleyen bir dier husustur.

106 107

Frb, hsul Ulm, ss. 68-69. Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 97. 108 Frb, A.g.e., s. 112.

36

Mantk ilminin temel prensibinin kyas olduunu ifade etmitik. Yunanca bir kelime olup, szlk anlam itibariyle hesaplama, sayma ve akl yrtme anlamlarna gelen sullogismos kelimesi Arapaya kyas olarak tercme edilmitir. Bu kelime baz eski metinlerde el-kysl-cmi olarak tercme edilmitir. Burada cemden kastedilen ey, bilinen iki ncl bir orta terim araclyla bir araya getirerek zorunlu bir sonuca ulamay temin etmektir.109 Aristoteles felsefesinde bu teori, ncllerden oluan ve bunlar birletirildii zaman biztihi zorunlu olarak baka bir szn ortaya kt ifade olarak tanmlanmtr.110 Kyas, dncenin hem oluumunda ve hem de aktarmnda mantk ilminin ilevsel hviyetini ortaya karan biimsel bir yapdr. Bu yapnn en temel problemi, nclleri meydana getiren unsurlarn sorgulanmasdr. Felsef literatrde kategoriler olarak adlandrlan bu aama, varln tanmlanma safhasn ifade etmektedir. Bu durumda, Aristotelesin varlk telkkisi olan cevher-raz teorisine gz atmak yerinde olacaktr. Aristoteles, Plton da olduu gibi, bir varln kendisine yani tabiatna ait olan eyle, o varla ilien yani raz olan eyleri birbirinden ayrmtr. Cevher, bir varln baka bir ekilde olamayaca111 en yaln hli, tabiat yani kendisi iken; raz ise, herhangi bir varla ilimesi ya da ilimemesi mmkn olan eydir. Cevher, bu adam ve bu aa gibi tek bir varla dellet eden eylerin yansra; insan ve hayvan gibi birden fazla bireyin oluturduu bir gruba da dellet edebilir. Burada, insan ifadesinin, bu adam ifadesini de iine alan bir cevher olduuna dikkat edilmelidir. Aristotelese gre, tekil olann tmel anlam da ieriyor olmas, bu adamn da bir cevher olarak deerlendirilmi olma gerekesini ortaya koymaktadr.112 Araz, uzunluk-ksalk, siyahlk-beyazlk gibi eitli ynlerden

cevhere iliebilen bir durum olduuna gre; bir raz ilise de ilimese de cevher

109 110

Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 485. Aristoteles, Organon III Birinci Analitikler (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1996, s. 5; Aristoteles, Organon V Topikler (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1996, s. 3; Bkz. Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s.101. 111 Aristoteles, Organon I Kategoryalar (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1995, s. 13. 112 Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 490; Bkz. Hanerliolu, Felsefe Szl, Genel md., s. 126.

37

kendi varln devam ettirecektir. Bu durumda, raz ne kavram ne de mahiyeti oluturmaktadr.113 Aristoteles ontolojisinde razlardan ayr bir de hssa vardr. Filozof hssay bir eyin kendisine has sfat olarak tanmlar. Bu sfat o eyle, birbirlerini karlkl olarak gerektirecek ve birinin varln dierinin varlna zorunlu olarak balayacak ekilde bir ilikiye girer. Mesel, gramer renme insana has (hssa) bir zelliktir. Ancak, bu zellik insann zn oluturan bir ey deildir. nk, gramer renmeye muktedir olma durumu kaldrlnca, insann mahiyeti yine ayn kalmaktadr.114 Bu durumda hssa, bir eyin harici tanmlaycs olup, o eyin mahiyetini oluturan bir unsur deildir.115 lintisel tmeller olarak da adlandrlan razlarn ve hssalarn, varln kavramn veya mahiyetini tanmlama konusundaki yetersizlikleri ortaya km oldu. Bu durumda tanm, zsel tmeller olarak adlandrlan tr (nevi), cins ve ayrm (fasl)da aramak gerekmektedir. Aristotelese gre tanm, cins ve ayrmlardan hareketle meydana gelmektedir.116 Her cins esasl olarak trler hakknda tasdik edilmitir.117 Ayrm ise, her zaman cinsin bir niteliini ifade eder.118 Bunlar trden nce olan ve daha ok bilinen kavramlardr; tr ise, bunlardan daha genel bir kavramdr. Bu bakmdan, Aristotelese gre, gerek manada sadece trlerin tanm vardr.119 Tanmn cins ve ayrmdan hareketle elde edildiini belirtmitik. Bu durumu bir rnek ile aklamak, en gzel izah biimi olacaktr. Mesel, insan kavramnn tanmsal hiyerarisini ele aldmz zaman, ilk nce, o canldr deriz. Elbette, canlln sadece insana mahsus bir zellik olmad ortadadr. Bu durumda, cins, farkl trden nesnelere yklem yaplabilen bir ey olarak karmza kmakta ve tek bana, bir tanm ortaya koyamamaktadr. Bu durumu, tanmda cinsin yetersizlii ya da gereksizlii olarak deerlendirmek mmkn deildir. nk, insan canldr
113 114

Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 487. Aristoteles, Topikler, s. 173. 115 Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 487. 116 Aristoteles, Topikler, s. 15. 117 Aristoteles, A.g.e., s. 100. 118 Aristoteles, A.g.e., s. 120. 119 Aristoteles, A.g.e., s. 185; Bingl Abdlkudds, Klasik Mantkn Tanm Teorisi, M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1993, s. 55.

38

dediimizde, insann ait olduu ve onun mahiyetinin belirlenmesine imkn veren daireyi belirlemi oluruz. Bundan sonra yapmamz gereken ey, insan canl dairesine giren dier varlklardan ayrmak (fasl)tr. Nitekim, verdiimiz rnee akll kelimesini de eklersek tanm elde etmi oluruz; insan akll bir canldr. Burada akll olmak btn canllar iinde sadece insana has bir zelliktir, bir ayrmdr. Fakat, bu zellik belli bir insan iin deil, btn insanlar iin yani insan tr iin geerlidir. Diyebiliriz ki, insan, insanlk denilen tek bir mahiyete sahip olup; canllar snfndan (cins) aklllk vasf (fasl) ile ayrlan bir cevherdir.120 Kategorilerin ilk basama olan cevheri, tanmla olan ban da dikkate alarak, aklamaya altk. Bu izahlarn akabinde dier kategorilerden bahsetmek, hem konunun alm hem de cevherin daha iyi anlalmas asndan nemlidir. Bilindii gibi, Aristoteles felsefesinde kategoriler on tanedir. Birincisi, varl baka bir hlde olamayan yani deimesi mmkn olmayan cevherdir. Dier dokuz kategori ise, cevherin deien durumlarn ifade eden razlardr. Kategoriler unlardr: Cevher (Ahmet), izfet (Mehmetin oludur), nicelik (seksen kilodur), nitelik (uzun boyludur), zaman (bugn), mekn (evde), mlk (daktilosu ile), durum (masada oturmu), etki (yaz yazyor) ve edilgi (yoruluyor). Dikkat edilirse, bir cevher hakknda ancak bu sayda ifade (raz) kullanlabilir, daha fazlas mmkn deildir.121 Tanmn ya da kavramn oluturulmasnda kategorilerin roln ortaya koymu olduk. u hususa da dikkat etmek gerekir ki, kategorilerin varla m yoksa zihne mi ait olduu meselesi hep tartlmtr. Aristotelese gre, kategoriler, varla ait olan yani gzlemden hareketle elde edilmi olan ontolojik unsurlardr. Bu noktada, varlk ve dnce zde bir hle gelmitir. Filozof bu zdelik sayesinde burhn bilginin temeli olan tanm teorisini tesis etmektedir. Kategoriler, tanmn ya da kavramn oluumu asndan mantk ilminin balang basamadr. Ancak, bu aamada elde edilen deyimlerden hibiri kendi kendine olumlu ya da olumsuz bir yarg ortaya koyamaz. Herhangi bir yarg ortaya koyabilmek iin kategorilerle elde edilen deyimler arasnda bir balant kurmak
120 121

Aristoteles, kinci Analitikler, s.106; Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 489. Keklik, Felsefenin lkeleri, ss. 181-182.

39

gereklidir. Mesel, Ali, uzun ve boy kelimeleri yalnz bana bir yarg ifade etmezken, bu ifadelerden kurulu, Ali uzun boyludur ifadesi bir yarg ortaya koymaktadr. nerme olarak adlandrlan bu balant kyasn yaps asndan olduka nemlidir. nerme, bir ey hakknda tasdik ya da inkr ifade eden szdr.122 Bu szler, nitelik ve nicelikleri asndan olumlu, olumsuz, tmel ve tekil olmak zere drt biimde bulunurlar. Soru, dilek ve emir biimindeki cmleler herhangi bir yarg iermedikleri iin nerme saylmazlar. Bu durumda, her nermenin bir cmle olduunu syleyebiliriz; fakat, her cmlenin bir nerme olduunu syleyemeyiz. Aristoteleste olduu gibi, Frb de nerme konusuna, kyas teorisini salam temel zerine tesis edebilmek iin nem vermitir. nk, Aristoteles mantnn ileyi biimi olan kyas, kategori ve nerme prensiplerine dayanmaktadr. Nasl ki, nesneden kavrama srayta dnce ile maddenin zdelii kavramn doruluk deerini gsteriyor ise; kavramlardan oluan nerme ile maddenin ya da olgunun zdelii de nermenin doruluk deerini gstermektedir. Mantk ilmi yapsal ve yargsal olarak nermeyi konu edinmektedir. Ancak, bu ilim, nermenin yapsal boyutunu ele alrken gramer ilmi ile; yargsal boyutunu ele alrken ise nermenin ait olduu bilimler ile diyaloga girmektedir. Mesel, ile ikinin toplam be eder yargs matematik ilminin ilkeleri ile elde edilirken, cisimler yer tarafndan ekilir yargs fizik ilminin ilkeleri tarafndan tespit edilir. Kap kapaldr nermesi gzlem ile elde edilirken, ate scaktr nermesi ise deney ile tespit edilmektedir.123 Elbette her nerme bir yarg ortaya koymaktadr. Ancak, Aristoteles mantnda, ilim ifade eden bir yarg ortaya koyabilmek iin kyas iki nermeden olumal ve bu iki nermeden de zorunlu olarak ortaya kan bir sonu nermesi bulunmaldr. Burada, yalnzca bir nermenin ortaya koyduu zorunluluk ile iki nerme arasndaki bantdan hareketle elde edilen zorunluluk arasndaki farka
122

Aristoteles, Birinci Analitikler, s. 3; Frb, Peri Hermeneias, s. 88-89; Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 98. 123 Taylan, Mantk Tarihesi Problemleri, s. 105.

40

dikkat etmek gerekmektedir. Mesel, btn parasndan byktr nermesi (ilk ncl/yakn), doruluu ve zorunluluu matematik ilminin prensipleri ile tespit edilen bir yargdr. Her insan lmldr nermesi ile; Sokrates de bir insandr nermesi arasndaki bantnn zorunlu neticesi Sokrates de lmldr yargsdr. Bu sonu yargsnn zorunluluu, ilk iki nermeden hareketle ortaya kan mantksal bir zorunluluktur. Kategorileri ve nermeyi bu ekilde izah ettikten sonra, mantn biimselleme ya da somutlama formu olan kyas ele alabiliriz. Aristotelese gre, kyas; kendisine baz eylerin konulmasyla, bu verilerden baka bir eyin, sadece bu veriler vastasyla gerekli olarak kt szdr.124 Kyas oluturan ncller (nerme)de hem yklem olarak bulunan ey hem de yklemin tasdik ettii konu terim olarak adlandrlr.125 Kyas nermeden ve terimden olumaktadr. nermelerin sralan, terimlerin sralanna baldr. Byk nerme, kapsam en geni olan terimi iermesinden dolay ilk ncldr. Kk nerme, byk terime oranla kapsam daha dar olan terimi ierir ve kyasta ikinci ncl olarak bulunur. Byk nerme ile kk nerme arasndaki bantnn zorunlu neticesi olarak ortaya kan sonu nermesi ise, byk terimin yklem, kk terimin ise zne (konu) olarak yer ald nermedir. Bu izahlarn bir kyas rnei zerinde gsterilmesi, konuyu daha anlalr klacaktr: Btn insanlar lmldr. Sokrates bir insandr. (Byk nerme: Orta terim-Byk terim) (Kk nerme: Kk terim-Orta terim)

O hlde Sokrates de lmldr. (Sonu nermesi: Kk terim-Byk terim) Bu kyasta, Sokratese ve insana gre daha geni kapsaml olan lmllk terimi, byk terimdir. nsan terimi, kapsam olarak lmllk ve Sokrates terimlerinin arasnda bulunduu iin orta terimdir. Sokrates terimi ise, lmllk ve insan terimlerinden daha dar kapsaml olduu iin kk terimdir.126

124

Aristoteles, Birinci Analitikler, s. 5; Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 101; Trker Sadk, Aristoteles, Gazzl ile Leibnizde Yarg Mant, Dergah Yaynlar, Ankara, 2002, s. 200. 125 Aristoteles, Birinci Analitikler, ss. 4-5. 126 ner Necati, Klasik Mantk, Bilim Yaynlar, Ankara, 1996, s. 113; ubuku Aydn, Mantk ve Diyalektik, Evrensel Basm Yayn, stanbul, 1993, s. 41; Taylan, Mantk Tarihesi Problemleri, ss. 123-124; Trker, Aristoteles, Gazzl ile Leibnizde Yarg Mant, ss. 196-197.

41

Orta terimin bulunduu konum kyasn biimi asndan olduka nemlidir. Bu terimin deiik konumlarda bulunmas kesin kyasn drt farkl biimini ortaya koymaktadr. Birinci ekil kyaslar olarak adlandrlan bu drt biim, sonucun kendiliinden ortaya kt mkemmel kyaslardr. Bu biimler dnda kalan kyaslarn sonucu kendiliinden ortaya karmas mmkn deildir.127 Buradaki amacmz, kyasn farkl ekillerini detaylaryla incelemek deil, orta terimin kyasn biimi zerindeki rolne vurgu yapmaktr. Aristotelese gre, bir eyi bilmek, o eyin sebebini bilmekle mmkndr. Klasik mantkta orta terim, varln ya da vakann sebebini ortaya koyan unsur olduuna gre, kyasn nih amac da orta terimi tespit etmektir. Mesel, ayn tutulmaya mruz kalp kalmadn sorgulamamzla, ay tutulmasnn bir sebebinin olup olmadn sorgulamamz ayn eydir. Bu durumda, bir nesne ya da vaka hakknda bilgi sahibi olmak, o nesnenin ya da vakann sebebini yani niin varolduunu bilmekle mmkndr. 128 Aristoteles sebep kavramn ok geni bir anlamda kullanmaktadr. Ona gre sebep, bir varla etki eden eylerle birlikte o varln bal olduu tm unsurlar kapsamaktadr. Filozofun sebep teorisi drt unsurdan olumaktadr: Madde, form, fail ve gaye. Mesel, bir sandalyenin var olmas iin gereken sebeplere gz atalm: Madde tahta, form sandalyenin biimi, fail marangoz ve gaye de sandalyenin yapl amac olan oturmadr.129 slm filozoflarnn da benimsemi olduu bu teori sebeplilik teorisi ve amallk (teleoloji) teorisi olmak zere ikili bir tasnife tbi tutulmaktadr. Sebeplilik teorisi, bir varln ya da vakann meydana gelmesinde belirleyici zorunlu etkenlerin yani sebep-sonu ilikisinin varolduunu iddia ederken; amallk teorisi ise, bir varln ya da vakann bir ama dorultusunda meydana geldiini ve bir amaca ynelik hareket ettiini iddia eden retidir. Elbette, sebeplilik ve gayelilik gibi problemler felsef ve kelm

zmlemelerde bir iki paragrafla izah edilmesi mmkn olmayan hususlardr. Biz burada, kyasn en byk sorgulama alannn sebep teorisi olduunu belirtmekle
127 128

Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 102. Aristoteles, kinci Analitikler, ss. 88-89. 129 Cbir , Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 500.

42

yetineceiz. Bu izahlarla birlikte, kategoriler ve nermeler bahsi dorultusunda kyasn yapsn ve amacn ortaya koymu olduk. Ancak, her kyas burhn olmadna gre, kyas burhn yapan eyin ne olduunu sorgulamak da farkl bir alm alan olarak karmza kmaktadr. 5.3. BURHN Mantk ilmi asndan burhn, nclleri kesinlik ifade eden nermelerden kurulu olup zorunlu olarak kesin bilgiyi ortaya karan bir kyastr. Aristoteles ve onun takipileri iin bu teori, kesin bilginin elde edilmesine yarayan sarslmaz bir yntemdir. Aristotelesin mantk ilmi ile alkal eserlerinin tamam, bu yntemi elde etme amacna hizmet eden vastalar konumundadr. Mezhep tartmalarnn had safhaya ulat, dnceyi siyas otoritenin ynlendirdii ve insanlarn din adna birbirlerini tekfir ettii bir dnemde, Frbnin ortaya koymu olduu burhn yntem, slm dncesini metodolojik araylara sevk etmitir. Burhn yntemle cereyan eden bu yzleme kimi tepkileri de beraberinde getirmitir. Aratrmamzda da izah etmeye altmz bu etki-tepki hadisesi en youn olarak felsefe ve kelm mnasebetinde ortaya ktna gre; bu durumda, felsefenin benimsemi olduu burhn metodu ile kelmn benimsemi olduu cedel metodu detaylaryla ortaya konulmaldr. Frbye gre, bilgi, tasavvur ve tasdik olmak zere ikiye ayrlr. Tasavvur; bir eyi, tanmnn dellet ettii biimiyle zihinde canlandrmak, tahayyl etmektir. Tasdik ise; hakknda hkm verilmi olan bir eyin, zihin dndaki varl ile zihindeki varlnn zde olduunu benimsemektir.130 Bu ifadelerden, tasavvurun tanm ile; tasdikin ise, ispat (yarg) ile alkal olduunu karmak mmkndr. Bu noktada, tanm ile ispat arasndaki ilikiye deinmek yerinde olacaktr. Aristoteles felsefesinde tanm ve ispat farkl eylerdir. nk, tanm mahiyete yani ze (cevher) tealluk ederken; ispat ise, bir konu hakknda bir yklemin tasdik edilip edilemeyeceini bildirir. Tanm, ispat yoluyla elde edilmi bir ey de deildir. Bu

130

Frb, Kitab ul-Burhn, s. 72.

43

durumda, tanm; tam bir ispat ortaya koyabilmek iin akl yrtmenin kendisinden hareketle teekkl ettii bir ifadedir.131 Tasdikin yarg ile alkal bir kavram olduunu belirtmitik. Hatta, tasdik kelimesinin yerine yarg kelimesini kullanmak bile mmkndr. Frbye gre, tasdik e ayrlr: Kesin bilgi veren, Kesin bilgiye yakn olan ve Ruh skneti. Kesin bilgi veren yarglar Burhn teorisi ile; kesin bilgiye yakn olan yarglar Cedel-Diyalektik teorisi ile elde edilirken; ruh skneti olarak adlandrlan tasdik ise, Rhetorik-Hitbet teori ile elde edilen yarglara tealluk etmektedir.132 Kesin bilgi; doruluu tasdik edilmi bir yargnn zihindeki varl ile zihin dndaki varlnn hibir zaman deimemesidir. Byle bir yargnn aksini iddia etmek hibir zaman mmkn deildir. Kesin bilgiye yakn olan; hakknda tasdik olumu olan bir yargnn zihindeki varl ile zihin dndaki varlnn deiebilir nitelikte olmasdr. Bu yarg, kesinlikten ziyade ihtiml (olaslk) ierdii iin onun aksini iddia etmek mmkndr.133 Ruh skneti (skn en-nefs) ise, tasdikler arasnda kesinlikten en uzak olan ve aksini iddia etmenin her zaman mmkn olduu yargdr.134 Bu tasnifte yer alan birinci tr yarg, filozofun kuramsal aratrmalarnn nihi gayesi olan burhndr. Aratrmann ak bu teoriyi daha ayrntl bir biimde izah edecektir. kinci tr yarg, kuramsal konularda belli bir miktar kullanm deeri tayan cedel(diyalektik)dir. Bu konu kelmn metodolojik yaps dahilinde detaylaryla ele alnacaktr. nc tr yarg ise, kuramsal aratrmalarn dnda kalan yani ilm bir deeri olmayan retorik(hitbet)tir.135 Frbnin, mantk aratrmalarnda ruh skneti olarak adlandrd bir yarg trnden bahsetmi olmas, onun zgn tavrn ortaya koymaktadr. Kelmclarn ortaya atm olduu bu yarg tr, ilmlikten uzak oluu yani inkr ciheti ile Frbnin mlhazalarnda yer edinmitir. Bu konuda, eletiri oklarnn muhatab, en

131

Aristoteles, kinci Analitikler, s. 84; Bingl, Klasik Mantkn Tanm Teorisi, ss. 56-57; lken Hilmi Ziya, Felsefeye Giri, A...F. Yaynlar, 1963, s. 91 132 Frb, Kitab ul-Burhn, ss. 72-73. 133 Frb, hsul Ulm, ss. 62-63; Trker, Aristoteles, Gazzl ile Leibnizde Yarg Mant, s. 184. 134 Frb, Kitab ul-Burhn, ss. 72-73; Frb, erit Ul-Yakn, s. 55. 135 Miller Larry, Frbnin Edeb El-Cedel Hakkndaki Tartmas (ev. Ahmet Cevizci), Uluslararas bn Trk, Hrezm, Frb, Beyrn ve bn Sn Sempozyumu Bildirileri, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 42, Ankara, 1990, s. 217.

44

yksek doruluk lt olarak ruh sknetini benimseyen Nazzm (. 845) ve Eb Him (. 933) gibi kelmclardr.136 Kesin bilgiyi temin eden yargya burhn teorisi ile ulaldn sylemitik. imdi, bu srecin nasl gerekletiine gz atabiliriz. Burhn kyasn mekanizmasn kesinlik (yakn) ifade eden ncller oluturmaktadr.137 Bu ncllerin yapsal analizinin ortaya konulmas, yntemin ileyiinin ilk aamas olmas asndan nceliklidir. Frb, erit ul-Yakn adl eserinde kesin bilginin artlarn ortaya koymu ve bu bilgiler zerinde burhn dnya grn temellendirmeye almtr. Filozofa gre kesin bilgi, () bir ey hakknda olumlu ya da olumsuz bir yargnn benimsendii; () zihindeki varln zihin dndaki varla uygun olduu; () zihindeki varlkla zihin dndaki varln uyumunun bilindii; (v) zihindeki varlkla zihin dndaki varln uyumsuzluunun imknsz olduu; (v) zihindeki varlkla zihin dndaki varlk arasndaki uyumun her zaman devam ettii; (v) rz olarak deil, zt olarak elde edilen bilgidir.138 Frb felsefesinde kesin bilginin artlar bu ekilde sayldktan sonra, bu bilgi tr zorunlu kesin bilgi ve zorunlu olmayan kesin bilgi eklinde ikili bir tasnife tbi tutulmutur. Her ne kadar, yukarda saylan vasflardan kesin bilginin artlar olarak bahsedilse de, bu vasflarn zorunlu olmayan kesin bilgiyi kapsamad ak bir ekilde ortadadr. Frbye gre, zorunlu olan kesin bilgi, zihindeki varlkla zihin dndaki varlk arasndaki uyumun hibir zaman bozulmad bilgidir. Bu bilginin deiip de yanl olmas mmkn deildir. Bilkis o, zihinde olumlu olarak hasl olmusa olumlu olarak, olumsuz olarak hasl olmusa da olumsuz olarak daim srette bulunur. Zihnimizde varolan, btnn parasndan daha byk olduuna dair bilgi, zorunlu kesin bilginin btn vasflarn kapsamaktadr.139 Zorunlu olmayan kesin bilgi ise, sadece herhangi bir vakitte kesin olan bilgidir ki, onun deimesi ve yanl olmas mmkndr. Herhangi bir kimsenin ayakta durduuna veya oturduuna dair bilgimiz bu tr bir bilgidir. Grld gibi, zorunlu olan kesin bilgi

136 137

Miller, Frbnin Edeb El-Cedel Hakkndaki Tartmas, s. 216. Frb, erit Ul-Yakn, s. 61. 138 Frb, A.g.e., s. 55. 139 Frb, Kitab ul-Burhn, s. 74.

45

varl ya da durumu devaml olan eylerde hasl olurken; zorunlu olmayan kesin bilgi ise, varl ya da durumu deien eylerde hasl olmaktadr.140 Frb zorunlu olan ve zorunlu olmayan kesin bilgiyi izah ettikten sonra, zorunlu kesin bilginin elde edili tarzna dair aklamalarda da bulunur. Ona gre, zorunlu kesin bilgi ya kyastan hasl olur ya da kyastan hasl olmaz. Kyastan hasl olan zorunlu kesin bilgi, burhn(ispat) teorisi ile elde edilen bilgidir. Kyastan hasl olmayan zorunlu kesin bilgi ise, burhn akl yrtmenin hareket noktas olan ilk ncller(prensipler)dir.141 Frbye gre, burhnn hareket noktas olan ilk ncller iki ekilde elde edilmektedir: Birincisi, tabi olarak elde edilmekte yani doutan insan zihninde bulunmakta; ikincisi ise, tecrbe ile elde edilmektedir. Filozofa gre, tabi olarak elde edilen ncller, nasl ve nereden hasl olduklarn aratrmaya ihtiya duymadmz, sanki doutan zihnimizde mevcut olan ilk ilkelerdir. Mesel, tek saydr, Drt ift saydr gibi. Frb her ne kadar bu ncllerin sorgulanmasn gereksiz grse de, onun izahlarndan baz ipular elde etmek mmkndr. 142 Frb, ilk ncller meselesini incelerken, klllerin konularnn duyusal eyler olduunu iddia eder. Peki, ilk ncller kll olduuna gre ve insan zihninde doutan mevcut olduuna gre; bu kll ncllerin konularnn duyusal eyler olmas yani onlarn duyumla elde edilmesi nasl mmkn olmaktadr? Bu durumda, Frb, ilk ncllerin konularnn duyusal eyler olduunu yineler; ancak, bu ncllerin elde edilmesinde yalnzca duyumun yeterli olmayacan da ifade eder. Filozofa gre, ilk ncllerin elde edilmesinde sadece duyularla yetinmek, elde edilen bilgilerin kll ncller deil, cz' ncller olmasn gerekli klard. nk, duyular sadece snrl sayda konuyu alglayabilme kabiliyetine sahiptir. Ancak, duyulur eylerin mahede edilmesinde duyum faktrne rh faktrlerin de mdhil olmas, elde edilen bilgilerin kll (tmel) karakterini de ortaya karmaktadr.143
140 141

Frb, Kitab ul-Burhn, s. 74. Frb, A.g.e., ss. 74-75. 142 Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 101; Frb, Fsl-n Tetemil- al.., s. 46; Frb, Kitab ulBurhn, s. 75. 143 Frb, Kitab ul-Burhn, s. 76.

46

Aristoteles felsefesinde, burhn kyasn mekanizmasn oluturan ilk ncllerden, insan zihninde doutan mevcut olan ilk nermeler olarak bahsedilir. Ancak, Sokrates (M.. 469-399) felsefesinde tezhr etmi olan, insan zihninde doutan mevcut bir bilgi birikiminin varolduu iddias Aristoteles tarafndan kabul grmemitir. Hl byle iken, Aristotelesin ilk ncllerden, doutan mevcut bilgiler olarak bahsetmesi bir eliki olarak karmza kma eilimindedir. Bir eliki gibi grnen bu yaklam Frbnin eserlerinde de aynen mevcuttur. Her iki filozofun mantk eserleri detayl biimde incelediinde grlecektir ki, ilk ncllerin doutan insan zihninde mevcut bilgiler olmad ak biimde ortadadr. Bu bilgiler duyu ve sezgi mnasebetinin bir rndr. Onlarn doutanlndan bahsedilmesi ya da doutanm gibi gsterilmesi, konunun izah gl ile ilikilendirilebilir. Ayrca, kyasn nih bir balang noktasna dayandrlma gereksinimi ya da zorunluluu byle bir yaklamn ortaya konulmasnda etkili olmu olabilir. lk ncllerin elde edili biimlerinden biri olan duyu ve sezgi mnasebetini izah ettikten sonra, bu bilgilerin bir dier epistemolojik dayana olan tecrbe konusuna deinebiliriz. Tecrbe(deney); kll ncllerin czlerinin birer birer aratrlmasdr. Bu yntem, zorunlu bilgiye ulancaya kadar, aratrlan nesnenin veya konunun hepsini (tmel) ya da ounluunu incelemektir.144 Mesel, astronomi ilminin ilkelerini temin eden ey astronomik denemedir. nk, gk olgular uygun bir ekilde incelendikten sonra astronominin ispatlar kefedilmektedir. Dier ilimler ve sanatlar iin de durum byledir.145 Frbye gre, tecrbe ve tmevarm arasnda herhangi bir benzerlik mevcut ise de, bu iki yntem birbirinden farkldr. Tmevarm ile elde edilen kesin bilgi, kll hkm hakknda zorunlu kesin bilgi deil iken; tecrbe ile elde edilen kesin bilgi, kll hkm hakknda zorunlu kesin bilgidir.146 lk ncllerin elde edilmesinde ister duyulardan hareket edilsin, isterse tecrbeden hareket edilsin; her iki durumda da tmevarm ynteminin kullanld
144 145

Frb, Kitab ul-Burhn, ss. 76-77. Aristoteles, Birinci Analitikler, s. 91. 146 Frb, Kitab ul-Burhn, ss. 76-77.

47

ak biimde ortadadr.147 Bu yaklam, kll bilginin elde edilmesinde tmevarm ynteminin rolnn sorgulanmasn da beraberinde getirmitir. Herhangi bir nesneyi ya da vakay, duyum ya da deney ile birer birer inceleyerek, o nesne ya da vaka hakknda genel (tmel) bir hkm (ncl/prensip) elde etmek mmkn mdr? Bir baka ifade ile, Aristoteles mantnda kullanlan her insan lmldr yargs, btn insanlarn birer birer aratrlmas ile elde edilmi tmel bir yarg mdr; yoksa, insan trnn bir ksmn ya da genelini inceleyerek elde edilen tmellik iddiasnda bir yarg mdr? Hem Aristoteles hem de Frb asndan, tmel bilginin elde edili biimi, bir varlk trnn bir ksmnn ya da genelinin incelenmesi ile imkn bulmaktadr. Ancak, salt duyu ya da salt deney ile bu imknn aa karlmas mmkn deildir. Netice olarak diyebiliriz ki, tmel bilgi (ilk ncller), duyu ve deney ile balayan tmevarmsal srecin, sezgisel pekitire ile desteklenmesi neticesinde ortaya kan birikimdir. Tmel bilginin elde edili biimine eitli eletiriler yneltilmitir.148 Bu eletiriler, varlk trnn birer birer saylmad eksik bir tmevarm ile tmel bilginin elde edilmesini imknsz gren yaklamlardr. Bu tarz bir iddiaya Aristoteles mantnn verebilecei iki mkul yant vardr. Birinci yant, aratrlan varlk trnn btn fertlerini tek tek incelemenin her zaman mmkn olmamasdr. Mesel, btn insanlar lmldr eklinde bir yarg ortaya koyabilmek iin, insan trnn tamamn tek tek incelemeye kalkmak bir ok problemi de beraberinde getirecektir. kinci yant ise, tikel olan eyin tmeli de ieriyor olmasdr. Mesel, Alinin kendine has (tikel) bir takm zellikleri vardr. Bu ynyle o, insan tr iinde biriciktir. Ama ayn zamanda, Ali, insan trne has (tmel) bir takm zelliklere de sahiptir ki, bu ynyle o, tmelin bilgisini de ierir. Bu demektir ki, tikel olan her ey ayn zamanda tmeli de iermektedir. Tmellerin duyum ya da tecrbeden hareketle elde ediliyor olmas,149 tmel bilgilerin konularnn duyusal eyler olduunu ortaya karmaktadr.150 Frbnin de
147 148

Aristoteles, kinci Analitikler, s. 50. lk ncllerin teekkl ve bu teekkl biimlerinin tartmaya ak ynleri iin, bkz. Atademir Hamdi Ragp, Aristonun Mantk ve lim Anlay, A...F. Yaynlar, Ankara, 1974, ss. 132-161. 149 Aristoteles, kinci Analitikler, s. 50.

48

vurgulam olduu bu nokta, burhn teorisinin en hassas noktasdr. Bu hassasiyetin gzden karlmas ya da gzard edilmesi, burhn bir bunalm teorisi hline dntrmektedir. Grld gibi, Aristotelesin burhn teorisi, tabiatn ve tabiat olaylarnn tecrbe ve mahede ile kefedilmesi neticesinde tesis edilmitir. Bu yaklam, filozofun realist ynn gstermesi asndan olduka nemlidir. Ancak, filozofun fizk lemden metfizik leme srama giriimi, ortaa boyunca skolastik cereyanlara kap aralayan idealist bir tavr olarak etkinliini devam ettirmitir. Burhn teorisinin fiziksel ve metfiziksel ynn ortaya koyabilmek iin Aristotelesin tabiat felsefesine gz atmak yerinde olacaktr. Duyu ve tecrbe ile tabiatn gizemini zmeye alan Aristoteles, tabiattaki deiimi ve hareketlilii aratrmasnn odak noktasna yerletirmitir. Ona gre, tabiattaki btn olaylar ilk defa harekete geiren bir ilkenin mevcut olmas gerekir. Bu ilke, sadece hareketi intikal ettiren deil, hareketi de yaratm olan bir ilk sebeptir, yani Tanrdr. Kendisi hareketsiz olan bu ilk hareket ettirici, varl, mekanik bir biimde deil, belirli bir gayeye ynelik hareket ettirir.151 Aristotelesin Tanr anlaynda, tabiat lemindeki deikenliin ve sebepliliin etkili olduunu belirtmitik. Bu yaklam kyas formunda u ekilde ifade edebiliriz: Her deikenin bir sebebi vardr. lem de deikendir. O hlde, lemin de bir sebebi vardr. Nasl ki, insan yaamak iin gdaya ihtiya duyarsa, gda da varolmak iin bir takm sebeplere muhtatr. Bu sebeplilik zincirinin sonsuza dek srp gitmesini imknsz gren Aristoteles, varl muayyen bir gayeye doru harekete geiren bir lk Sebep (ilk muharrik) fikrine ulamaktadr. lemdeki deiimi, belirli bir gayeye doru ynelen bir sebep-sonu ilikisi olarak tecrbe eden ya da mahede eden Aristoteles, bu izleniminden hareketle, lemin de bir sebebinin varolduunu iddia etmektedir. Bu iddia, Aristotelesin burhn dnya gr asndan pekala mmkn bir yargdr.

150 151

Frb, Kitab ul-Burhn, s. 76. Erdem, lka Felsefesi Tarihi, ss. 261-262; Aydn Mehmet S., Din Felsefesi, L-VAK Yaynlar, zmir, 2002, ss. 43-44.

49

Ancak, lemin bir sebebinin varolduunu iddia etmekle; lemin varolu sebebinin Tanr olduunu iddia etmek ayr eylerdir. Bu noktada, sebepliliin kendisinde son bulduu bir lk Muharrik fikrini ortaya koymak ve bu varln hareket etmediini iddia etmek burhn teorisi ile ortaya konulan zorunlu bir yarg deildir. Aristotelesi bu kanaate ynelten temel faktr, sebep-sonu ilikisinin sonsuza dek srp gitmesini imknsz gren mantksal zorunluluktur.152 Bu giriimi, fizk lem ile metfizik lem arasnda mnasebet kurma abas olarak deerlendirmek de mmkndr. Aristotelesi gelenein en nemli temsilcilerinden biri olan Frb de lk Muharrik fikrini benimseyen filozoflardandr.153 Ancak, her iki filozofun da benimsemi olduu bu lk Muharrik, birbirinden farkl zellikte varlklar olarak karmza kmaktadr. Aristotelesin Tanrs leme hibir mdahalede bulunmazken; Frbnin Tanrs ise, leme mdahale eden etkin bir varlktr.154 Her iki filozofun kanaatindeki bu farkllk, lk Muharrik fikrinin burhn yntemle elde edilmediini ak biimde ortaya koymaktadr. nk, burhn bilgi, baka ekilde olmas mmkn olmayan zorunlu bir bilgidir. Aristotelese gre, burhn kyasn hareket noktas olan ilk ncller, mahede ve tecrbe ile elde edilen fizk bilgilerdir. Bu fizk bilgileri, mantk ilminin balang basama olan kategorilerle izah etmek, snrlandrmak mmkndr. Bu noktada, kategoriler, fizk varln ya da vakann mantksal izahna imkn tanyan olmazsa olmaz kalplardr. Ancak, inceleme konusu fiziksel lem deil de metfiziksel lem olduu zaman, soyut varln ya da vakann mantksal izahn kategorilerle ifade etmek mmkn olmayacaktr. nk, metfiziksel lemdeki varl nicelik, nitelik, mekan ve zaman gibi kategorilerle snrlandrmak mmkn deildir. Bu lem, tabiat gerei btn bu snrlamalarn zerindedir.155 Netice olarak diyebiliriz ki, hem burhnn hareket noktas olan ilk ncllerin fizk karakterde olmas, hem de mantn balang basama olan kategoriler bahsinin fiziktesi
152 153

Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, ss. 593-594. Topalolu Bekir, slm Kelmclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl, D..B. Yaynlar, Ankara, 1992, ss, 59-60. 154 Fawka Hussein Mahmoud, Frbnin Felsefesinde Evrenin Olumsall (ev. Ahmet Cevizci), Uluslararas bn Trk, Hrezm, Frb, Beyrn ve bn Sn Sempozyumu Bildirileri, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 42, Ankara, 1990, s. 185. 155 Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, ss. 593-594.

50

leme

yant

vermemesi

Aristotelesin

burhn

teorisini

fizk

lemle

snrlandrmaktadr. Aristoteles mantna Yenia filozoflar tarafndan eitli eletiriler

yneltilmitir. Bu eletirilerin ana temas, kyasn yeni bir ey ortaya koymad yani ilk nclde verilen tmel hkmn tekrar edip durulduu iddiasdr.156 Bu iddiay mkul bir rneklem ile yantlamak mmkndr. Mesel, mantknn elinde Btn bakrlar elektrii iletir157 eklinde bir ilk ncl mevcut olsun. Mantk, bu ncl fizik ilminin ilkelerinden temin etmi olabilecei gibi, duyu ve tecrbe ile bizzat kendisi de elde etmi olabilir. Burada asl olan, burhn kyasn kendisinden hareketle ekillenecei bir ilk ncln yani tmel bir hkmn mevcut olmas gereidir. Ayn mantk, bir gn krda gezerken gzne bir nesne iliiyor ve Bu nesne bakrdr diyor. Bu durumda, bakr madeni hakkndaki tmel hkmn (ilk ncl), gezi esnasnda bulunan nesne (tikel) ile ayn hkme (iletken) tbi olduu zorunlu bir biimde ortaya kacaktr. Burada mantk asndan yeni olan ey, bulunan nesnenin de iletken olduu yani tmelden hareketle elde edilen tikel hkmdr. Mantk ilminin srekli olarak bir eyler kefetmesini beklemek de, bu ilmin tabiatna aykr bir davran olacaktr. nk mantk, bir eyler kefetmekten ziyade, kefedilen eyler (nermeler) arasnda salkl bir ilikinin tesis edilmesini gaye edinmektedir. Bu nedenle, Aristotelesin burhn teorisine, bilgilerimize yeni eyler katan bir dnce etkinlii olarak deil; onlar aklayan, zmleyen ve denetleyen bir yntem olarak bakmak daha uygun olacaktr.158 Aristotelesin takdire ayan bykl de bu yorumda gizlidir. nk o, tesis ettii mantk sayesinde, bilgiyi ve bilimleri snflandrarak sistemli bir felsefe ortaya koyan ilk dnrdr. Frb, Aristoteles mantn benimsemekle beraber, bu dncenin slm kltrne aktarlmasnda da etkili olmutur. Bu aktarm, kendi toplumunun kltrel deikenlerini de dikkate alan orijinal bir bak asyla ortaya konulmutur. Bu orijinallik, Aristotelesin burhn dnya grn andrmaktan ziyade, onu daha anlalr klma maksadna rci olan bir yaklamdr. Ancak, Frbden sonra slm
156 157

ner, Klasik Mantk, ss. 167-173. Hospers John, Felsefi zmlemelerde Yntem (ev. ahin Filiz ve Mehmet Harmanc), Kkler Yaynlar, Konya, 2002, s. 212. 158 Taylan, Mantk Tarihesi Problemleri, s. 142.

51

dncesinde teekkl ettirilen burhn teorisi ile bu yntemin kurucusu olan Aristotelesin burhn teorisi arasndaki farklla dikkat etmek gerekir. Aristotelesin burhn teorisini, duyu ve deneyden hareketle tesis edilen bir dnya gr olarak tanmlamtk. slm dncesinde benimsenen burhn teorisi ise, hareket noktas duyu ve deneyden ziyade, din ilkeler tarafndan belirlenen bir yntem olarak karmza kmaktadr. Bu yaklam, din ilkelerin Aristoteles mant ile tahlil edilip edilemeyecei sorusunu da beraberinde getirmektedir. Bu noktada, probleme dair olumlu ya da olumsuz bir fikir ortaya koymaktan ziyade, burhn yntemin yapsnn byle bir giriime msaade edip etmediini sorgulamak daha tatmin edici yantlar ortaya koyacaktr. lk ncller konusu ve Kategoriler bahsi Aristoteles mantnn can alc noktalardr. Aristoteles ve Frb asndan ilk ncller, duyusal ve deneysel tecrbe ile elde edilen fizk prensipler iken; kategoriler ise, fiziktesi lemi konusal olarak snrlandrma kabiliyetinden yoksun olan, fizk bir zmleme giriimidir. Bu izah, burhn yntemin fizk mahiyetini ortaya koyduu kadar, fiziktesi leme dair snrlln da ortaya koymaktadr.159 Burhn teorisi ile din ilkeleri izah etme ya da mdafaa etme giriimine gelince, teorinin bakalaan bir ehresi ile yz yze gelmekteyiz. Din, her ne kadar fizk malumatlara da yer vermi olsa bile, onun asl hareket noktas Tanr, melek ve ahiret gibi dinsel varlklar konu edinen metfizik ilkelerdir. Bu durum, burhn bir yntem olarak benimseyen baz slm dnrlerini, burhn kyasn hareket noktas olan ilk nclleri duyusal ve deneysel birikimlerle deil, din verilerle temin etme cihetine yneltmitir.160 Yani, kelmn epistemolojik dayana olan duyular, mtevatir haber ve mucize gibi unsurlar burhnn nclleri olarak telkki edilmeye balanmtr. Bir de, kategoriler bahsinin fiziktesi acziyeti gzard edilince, Aristotelesin burhn teorisinden ok daha farkl bir burhan teorisi ortaya kmtr. Din ilkeleri kesin delillerle ispat etmeyi amalayan bu yeni teori, amaca hizmet etmekten ziyade, din-felsefe mnasebeti ve dinin mantksal izah gibi birtakm problemleri de beraberinde getirmitir.
159

Aristotelesin Fizik ve Metfizik adl eserlerindeki yntem farkll iin, bkz. Ta smail, Ebu Sleyman Es-Sicistan ve Felsefesi, ss. 19-20. 160 Gazzl, Eer yerde ve gkte Allahtan baka tanrlar olsayd o ikisi de (yer ve gk) bozulup giderdi. (Enbiya/22) ayetinden esinlenerek yle bir kyas tesis eder: Eer lemin iki ilh olsayd o ikisi de (yer ve gk) bozulup giderdi. Yer ve gk yok olmamlardr; o hlde, lemde iki ilhn olmas imknszdr. Bkz. Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 547.

52

Din ilkeleri Aristoteles mant ile tahlil etme giriimine ilk ncllerin ve kategorilerin yapsnn msaade etmediini grm olduk. Aristotelesin herhangi bir din mensubiyet bann olmamas, onun byle bir giriimden uzak olduu anlamna gelmektedir. Frb ise, bir dinin mensubu olmasna ramen, benimsemi olduu burhn teorisinin din ilkeler alanndaki snrllnn farkndadr. Bu farkndalk, filozofu, din ilkeleri mantk ile test etme ya da ispat etme giriiminden uzak tutmutur. Frbnin burhn teorisine sadk kaldn sylemekle, onun her syleminin burhn olduunu sylemek farkl eylerdir. nk, burhn teorisi her varl ya da vakay ispat etme kabiliyetine sahip deildir. Bu durumu filozofun siyaset ve din felsefesinde bariz biimde grmek mmkndr. Bilindii gibi, Frbnin tabiat felsefesi Aristotelesin realizmi dorultusunda ekillenmiken; onun siyaset ve din felsefesi Yeni-Pltoncu ekoln idealizmi tarafndan ekillendirilmitir. Frb felsefesinde elikili bir mnasebet gibi grnen realizm-idealizm diyalogu, aslnda, burhn yntemin alan darl nedeniyle imkn bulmu olan bir alm alandr. Frbnin sudr teorisi, nbvvet retisi ve erdemli ehir projesi gibi giriimleri, onun idealist yann ortaya koymas asndan olduka nemlidir. Elbette, bu ve benzeri giriimleri burhn yntem ile sabitlemek mmkn deildir. Mesel, Tanrdan akllarn hiyerarik olarak sudr ettiini iddia etmek, burhn yntemle izah mmkn olmayan bir teoridir. Bu gibi teorilerden hareketle, Frbnin burhn dnya grn depremlere mruz kalmakla itham etmek, filozofu anlayamamak anlamndadr. Netice olarak diyebiliriz ki, Frb asndan burhnn nemi ve deeri, ispatlanabilir nitelikte kesin bir bilgi ortaya koymasndan ileri gelmektedir. Bu izah, burhn olmayan kanaatin, bilgi ifade etse bile, ispat problemine taklp kalaca anlamn da ihtiva etmektedir. Frb, felsefesini burhn temel zerine tesis etmitir. Burhn yntemin sz hakk olmad alanlarda ise diyalektik(cedel) syleme mracaat etmitir.161 Ancak, bu diyalektik, kelm literatrdeki mnkaa diyalektii
161

Frb felsefesinin ideolojik boyutu iin, bkz. El-Cbir Muhammed bid, Felsefi Mirasmz ve Biz (ev. Said Aykut), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2000, s. 65.

53

olmayp, iddiann kanlmaz olarak ispat problemine taklp kald yani burhn ispatn mmkn olmad bir diyalektiktir. Frb diyalektii meriyetini burhn yntemin snrllndan almaktadr. Bu diyalektiin amac ise, felsef, din ve siyas olarak paralanm toplumsal bir yapnn tecrbesi ya da zdrab tarafndan belirlenmitir.162 Nitekim, din ile felsefeyi uzlatrma abas, fazilete dayal toplumsal bir yap tesis etme abas gibi giriimler, Frb diyalektiinin ulamaya alt ideallerdir. Kimileri iin, Frbnin ideali, ideal olarak kalabilmek iin gerekten uzak tutulan bir hayaldir. Her ne olursa olsun, din ve siyas sylemlerin cazibesine kaplarak toplumsal btnln parampara edildii bir ortamda, birlik ve fazilete dayal bir toplum hayali kurmak, burhn olmasa bile, takdire ayan bir yaklamdr.

6. KELMIN METODOLOJK YAPISI


Kelmclar, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme yntemi ile cedel yntemini metot olarak benimsemilerdir. Bu kabuln temel gyesi, dine ait karmlar ortaya koymak ve dini mdafaa etmektir. Hangi ekole mensup olursa olsun, kelm bilgi sistemi bir btn olarak bu metodolojik yap zerine tesis edilmitir. 6.1. GRNENDEN HAREKETLE GRNMEYEN HAKKINDA HKM VERMEK Kelmclarn en nemli akl yrtme metodu grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm vermedir. Bu yntemin telaffuzunda kullanlan grnen (ahit) ibaresi, sadece gzmzle deil, btn duyu organlarmzla alglayabildiimiz fizk lemi ifade ederken; grnmeyen (aib) ibaresi ise, duyu organlarmzn alglamaktan ciz olduu metfizik lemi ifade etmektedir. Kelmclarn geneli, bu yntemin ileyi mekanizmasn fizk lem ile metfizik lem arasnda kurulan bir iliki olarak vurgulama eilimindedir.

162

Frb dneminde toplumsal yap iin, bkz. El-Cbir Muhammed bid, Arap-slm Aklnn Oluumu (ev. brahim Akbaba), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2001, s. 276.

54

Din literatrde kullanlan aib kavram ile kelmclarn kulland aib kavram arasndaki farklla iaret etmek konumuz asndan nemlidir. Elbette aib kavram, hem din hem de kelm perspektiften fiziktesi leme iaret etmektedir. Din metinlerden hareketle yaplan bir alan belirlemesi, fiziktesi lemin mutlak bilgisine sadece Tanrnn sahip olduu; insan akln ise, bu alana ait sadece ima ve iaretlerle yetinmek zorunda olduu hususunu dile getirmektedir. Bu noktada din literatr asndan metfizik alan, birer iman gereke telkki edilen ima ve iaretler ile ontolojik yn n plana kartlan bir alandr. Kelmclar, fiziktesi lemin ontolojik boyutunu da dikkate almakla birlikte, bu lemin zellikle epistemolojik boyutu ile muhatap olma itiyak ierisindedirler. Grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme abas da bu itiyakn doal bir neticesidir. Kelmclarn benimsedii bu metodu daha iyi izah edebilmek iin, onlarn izmi olduu grnen ve grnmeyen lem portresini detayl bir ekilde tetkik etmek gerekmektedir. Byle bir giriim, sebepliliin inkr gibi yaklamlar erevesinde kelm fiziinin; din ilkelerden hareketle hatta bu ilkelerin ksmen andrlmasyla oluturulan kelm metfiziinin salam temel tartmalarna kadar geniletilebilir. Bu ifade, Frbnin yaklamlarna sadk kalarak metodolojik mlhazalar n plana karmay amalayan bir alma iin, aratrmann genileme imknn ifade etmekle snrldr. Frbye gre grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme, herhangi bir ey hakknda duyular yoluyla elde edilmi olan hkmn, hakkndaki hkm duyular yoluyla elde edilmemi bir eye geirilmesi eklinde gerekleir.163 Filozof bu metodun ileyi biimini tahlil ve terkip olmak zere ikili bir tasnife tbi tutar. Tahlil, dncenin hareket noktasn grnmeyenden almaktr. Bu yolla bir hkm ortaya koymak istediimiz zaman ncelikle, grnmeyen hakknda bilgi sahibi olmamz gerekmektedir. Sonra, grnmeyen hakknda elde etmi olduumuz bu hkmn hangi duyusal eyde olduuna bakarz. Hkmn bulunduu duyusal eyi tespit edince de, grnen ve grnmeyen arasndaki benzerlikten hareketle ikisi arasnda bir alka kurabiliriz.164 Frbye gre, grnen ve grnmeyen arasnda tahlil yoluyla kurulan bu alka bilgi ifade etme imknna sahiptir. Bu imknn
163 164

Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s.112. Frb, a.g.e., s.113.

55

gerekleme durumu ise, grnen ve grnmeyen arasnda kurulan benzerliin mahiyeti oranndadr. Yntemin ileyi biiminin bir dieri de terkiptir. Terkip, dncenin hareket noktasn grnenden almaktr. Grnenden hareketle grnmeyen hakknda terkip yoluyla bir hkm ortaya koymak istediimiz zaman, iinde herhangi bir hkmn mahede edildii duyusal eye bakarz. Duyusal eye dair hkm tetkik edildikten sonra, bu hkmn grnmeyen hakknda varit olma durumunu sorgularz. ayet, duyusal eye dair edindiimiz hkm, grnmeyen ey iin de doru ise, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verebiliriz.165 Bir baka ifade ile, grnenin hkmn grnmeyene geirebiliriz. Tahlil metodunda olduu gibi, terkipte de hkmn doruluu grnen ve grnmeyen arasnda kurulan benzerliin mahiyeti oranndadr. Frbnin izahlarndan da anlalaca zere, dncenin grnenden mi grnmeyenden mi hareket etmesi gerektii hususu ile grnen ve grnmeyen arasnda kurulan benzerliin mahiyeti hususu, kelmclarn benimsemi olduu bu metodun iki temel problemi olarak karmza kmaktadr. Bu problemlere eilmeden nce, Frbnin grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodunu kullanmaktan kandn ifade etmemiz gerekmektedir. Bu durumda, metodun ileyiinde dncenin hareket noktasn belirlemek iin kelmclarn kanaatlerine bavurmak ncelikli bir gereksinimdir. Kelm edilmektedir. epistemolojide Bu durumda nazari bilgiler zarur bilgilerin noktasn zerine zarur ina

dncenin

hareket

bilgiler

oluturmaktadr. Kelmclara gre, akletmeye gereksinim duymadan aklda oluan ilk bilgiler (bedihiyyat), d duyularla elde edilen duyumlar, d duyular vastasyla gerekletirilen tecrbeler ve iitilen mtevatir haberler zarur bilgi kapsamndadr. Bu kabul zarur bilgilerin grnen lemde tezhr ettiini beyan etmekle beraber dncenin hareket noktasn da izah etmektedir.

165

Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s.113.

56

Kelmclar dncenin hareket noktas olarak belirledikleri grnen lemi asl kavram ile ifade ederken, bilgisi hedeflenen grnmeyen lemi ise fer kavram ile ifade ederler. Bu yaklam, zarur bilgilerin asl, nazari bilgilerin ise fer olarak kabul olarak da telkki edilebilir. Bizim amzdan burada nemli olan, dncenin hareket noktasnn belirlenmesidir. Kelmclarn ounluu, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodunda dncenin hareket noktas (asl) olarak grnen lemi kabul ederler. Ancak Mtrd, bu metodun geleneksel kullanmna muhalefet ederek; grnmeyenin asl, grnenin ise fer olarak kabul edilmesi gerektiini iddia eder. Onun bu konudaki gerekesi, mahiyeti gerei snrllk vasf tayan grnen lemin, kendisinden daha nitelikli olan grnmeyen lemi belirleme kabiliyetine sahip olmamasdr.166 Ele aldmz metot asndan, kelm dncenin hareket noktasn ya da noktalarn belirlemi durumdayz. Grnen lemin asl kabul edilmesini epistemolojik kayglar ile, grnmeyen lemin asl kabul edilmesini ise teolojik kayglar ile izah etmek mkul gibi grnse de, her iki durumda da teolojik kayglarn nfuzu bariz biimde ortadadr. Aratrmamzn objektifliine halel getirmesi mmkn kanaatlere imkn vermemek iin, teolojik kayglarn tasvirini daha sonraya brakmay yeliyoruz. stelik, grnen ile grnmeyen arasnda kurulan ban (illet) sorgulanmas, aratrmann alm asndan byle bir ertelemeyi gerekli klmaktadr. Kelmclar, benimsemi olduklar bu metot erevesinde illet kavramna herhangi bir eye bir hkmn verilme gerekesi olarak bakmlardr. Onlara gre, lim olmann illeti ilim sahibi olmaktr.167 Kelmclar bu illet kavramn, grnen lemdeki varl aklamada kullandklar gibi, grnmeyen lemdeki varl aklamada da kullanmlardr. Nasl ki, grnen lemdeki bir varln lim olarak adlandrlabilmesi, onun ilim sahibi (illet) olmas ile mmknse; grnmeyen lemdeki bir varln lim olarak adlandrlabilmesi de, onun ilim sahibi (illet) olmas ile mmkndr.
166 167

Mtrd, Kitbut Tevhd, ss. 41-42. El-E'ar Ebul-Hasan Ali bin smail, Kitbl-Luma (Thk. J. McCarth), Beyrut, 1952, s. 12.

57

Yntemin temel ileyi unsurlar olan grnen, grnmeyen ve illet kavramlarn aklam bulunmaktayz. Bu ileyi neticesinde kelmclarn ortaya koymu olduu hkm kavramn da elde etmi olacaz ki, bylece, karm unsurlarnn (asl, fer, illet, hkm) izah tamamlanm olacaktr. Kelmclar, tebihe dme endiesinden dolay, asl, fer, illet ve hkmden oluan bu karm kyas olarak isimlendirmekten kanmlardr. Bu nedenle, grnmeyenin, grnene kyas edilmesi yerine, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm (istidll) verme ifadesi tercih edilmitir.168 Kyasa dair byle bir yaklam, felsef ve kelm kyasn sorgulanmasn gerekli klmaktadr. nk, her ne kadar kelmclar metotlarn kyas olarak isimlendirmekten kansalar dahi, bu iki ilmin temelinin kyasa dayand bir gerektir. Cbir, felsef ve kelm kyas birbirinden ayrmaktadr. Ona gre, mantklar ve filozoflar kyas lafzn, syllogismin tercmesi olarak kullanmlardr. Aristoteles bu lafz, ncllerden oluan ve bunlar birletirildii zaman biztihi zorunlu olarak baka bir szn ortaya kt ifade olarak tanmlamtr.169 Mesel, Her insan lmldr; Sokrates de bir insandr: o hlde Sokrates de lmldr rneinde olduu gibi. Burada kyas, dzenleme ve toplama ileminden ibarettir. Halbuki kelm kyas, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodunda olduu gibi, bir eyi bir baka rnee gre lme eklinde ilemektedir. Buradaki kyas ise, bir telif ve birletirme ilemi deil, mukayese ve yaknlatrma ilemidir.170 Bu iddialarn mspet ya da menfiliine dair bir kanaat ortaya koyabilmek iin, kelmclarn karm rneklerine gz atmak yerinde olacaktr. E'ar Tanrnn ilim sfatn grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodu ile ispat etmeye alr. Ona gre, grnen lemde hikmetli iler ancak lim kiilerden hasl olmaktadr. Bu demektir ki, ilim sahibi kii hikmetli iler yapar. Yani, ortaya konulan hikmetli iler kiinin ilim sahibi olduunu gsterdii gibi, onun lim olduunu da gsterir. Grnen lemde tezhr eden bu durumdan hareketle grnmeyen hakknda da bir izah ortaya konulabilir. Tanr ilim
168 169

Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 191. Aristoteles, Birinci Analitikler, s. 5; Bkz. Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s.101. 170 Cbir, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps, s. 184.

58

sahibi olduu iin kendisinden hikmetli fiiller sadr olmaktadr. Bu durum Onun lim olduunu da gsterir.171 Kdi Abdlcebbar da, E'ar gibi, insann ve Tanrnn lim olmasn, hikmetli ilerin kendilerinden sadr olmasna dayandrarak tespit etmektedir. Bu iddialarn her ikisi de, hem grnen lemde hem de grnmeyen lemde, ilimsiz lim olmann imknszln ortaya koymaya almaktadr. Ancak, her iki dnr de ayn yntemi kulland hlde, birisi Tanrnn zatyla lim, bir dieri de bir ilim ile lim olduu sonucuna varmtr.172 Kdi Abdlcebbar Tanrnn kdir olmasn da ayn yntemle ispat etmeye alr. Ona gre, salkl bir insann yapt fiiller onun kdir olmasn gerektirir. Tanrnn da yerli yerinde fiiller ortaya koyduu kesindir ki, bu durum Onun kdir olduunu gsterir.173 Bu durumda illet, kudret sahibi olma durumudur. Bylece, grnen lemdeki insann kudret sahibi olmasndan hareketle grnmeyen lemdeki Tanrnn kudret sahibi olmas arasnda bir ispat ba kurulmutur. Baklln (.1013) de, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm vermenin mmkn olduunu ifade eder. Ancak o, Kerrmiyye174 frkasnn yapt gibi, grnen lemdeki faillerin cisim olmasndan hareketle, grnmeyen lemde fail olan Tanrnn da cisim olacan iddia eden karmlarn yanlln dile getirir. Ona gre, byle bir yanl karmn nedeni, yntemin zensiz kullanm ile alkaldr.175 Nitekim, kelmclarn geneli, bu yntemin sakncalarn ksmen dile getirmekle beraber, onun epistemolojik karmlarna bavurmaktan kendilerini alamamlardr. Belirtilmesi gereken bir husus daha var ki, o da, Mtrdnin bu yntemi farkl bir biimde ele alddr. Ona gre, grnen, grnmeyen iin asl olamaz. Grnen genellikle kendi hilafna delalet eder. rnein, grnen deikendir, sonradan olandr. Bu tamamen kendi hilafna yani deiken olmayan ve sonradan olmayan bir grnmeyene delalet eder.176

171 172

E'ar, Kitbl-Luma, s. 12. Kdi Abdlcebbar, el-Muhitu bit-Teklif, Drul Msryye, Kahire, ts., s. 167; Bkz. Erdemci Cemalettin, Mutekaddimin Kelamnda Nass Anlama Sorunu ve Ar Yorum, Baslmam Doktora Tezi, Ankara, 2002, s. 35. 173 Kdi Abdlcebbar, el-Muhitu bit-Teklif, s. 168. 174 Yrkan Yusuf Ziya, Ebul-feth ehristani (Milel ve Nihal zerine Karlatrmal Bir nceleme ve Mezheplerin Tetkikinde Usul), Yaynlayan: Murat Memi, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara, 2002, s. 64. 175 Baklln, Temhd, Kahire, 1947, s. 220. 176 Mtrd, Kitbut Tevhd, ss. 41-42.

59

Frbnin, kelmclarn benimsemi olduu bu metodu kullanmaktan kandn belirtmitik. O, Aristotelesin mantk klliyatnda yer almayan byle bir mevzu hakknda teknik izahlar vermekle; hem, sadece bir rih olmadn gstermi hem de yaad sosyal ortamn dnya grne ne denli vkf olduunu da izhar etmitir. Filozof, bahsettiimiz bu metodu hangi kelmclarn ya da hangi kelm ekollerin benimsediine dair bir aklamada bulunmaz. Bu durumu, Frbnin, kelm ve kelmclar dnce yaps olarak ayn kategoride deerlendirmesi ile izah etmek mmkndr. Frbye gre, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme metodunun tarz udur: Duyular yoluyla bir eyin bir hlde olduu veya bir eyin herhangi bir ey hakknda varit olduu bilinir. Zihin bu eyi, kendisine benzeyen baka bir eye geirir ve onun hakknda da ayn hkm verir. Mesel biz, hayvanlar gibi baz cisimleri zaman iinde varolmu olarak alglarz. Zihin bu, zaman iinde varolma durumunu hayvan ve bitkiden geirerek gk ve yldzlarn da zaman iinde varolduklarna hkmeder. Hayvan ile gk arasnda herhangi bir benzerlik olduu zaman, duyularla elde edilmi olan hayvana dair zaman iinde varolma hkm gk iin de ayn hkmn benimsenmesini mmkn klar. Ancak buradaki benzerlik, herhangi bir benzerlik olmayp, hayvann ve gn zaman iinde varolmakla vasflandrld durumdaki benzerliktir.177 Bu durumda, grnenin hkmnn grnmeyene geirilmesi, her iki alanla alkal benzerliin doruluu ile mmkndr. Mesel, zamanda varolma hususunda, gk, hayvana benzeyince; gn zarur olarak zamanda varolduu belirlenmi olur. Frb bu tarz karmlar, birinci ekilde yaplan kyaslar kategorisine dahil eder. Bilindii gibi, hem Aristoteles hem de Frb asndan birinci ekil kyaslar, kesin bilgiyi ortaya koyan ve burhn dnya grn temellendiren mkemmel kyaslardr.178 Frbnin izahlarndan da anlalaca zere, bu metodun temel problemi grnen ile grnmeyen arasndaki benzerliin mahiyeti hususudur. Frbnin, illet ya da orta terim olarak tanmlad bu benzerliin ileyi keyfiyeti, metotla alkal
177 178

Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s.112. Frb, A.g.e., s.113; Aristoteles, Birinci Analitikler, s. 9.

60

karmlarn geerlilik derecesini de ortaya koymaktadr. Hkm bir alandan dier bir alana geirebilmek iin, tesis edilen benzerlik bann her iki alan iin de ayn trden bir benzerlii ieriyor olmas gereklidir. Bu durumda, farkl trden benzerliklerle elde edilen hkmler doruyu ifade etmede yetersizdir. Frb, illetin doruluunu tespit etme tarzlarn gstermi ve bu tespit aamasnda yaplan yanllar da detaylaryla ortaya koymutur. Bu aklamalardan yola karak, grnenden hareketle grnmeyen hakknda yaplan kelm karmlar yapsal olarak analiz edebiliriz. Ancak, byle bir giriimden nce, Frbnin tmevarm ve analoji hakkndaki kanaatlerine gz atmak, hem grnenin hkmnn grnmeyene aktarlmas asndan hem de kelm bilginin yapsal analizi asndan faydal olacaktr. Frbye gre, tmevarm; tam tmevarm ve eksik tmevarm olmak zere ikiye ayrlr. Bu yntem, herhangi bir ey hakknda olumlu veya olumsuz olarak verilmi bir hkmn doru olup olmadn tespit etmek iin, o eyin snflarnn aratrlmasdr.179 Bu, tekil olandan tmelin hkmn, zel olandan genelin hkmn karmay amalayan bir akl yrtme biimidir. Mesel, eer bir kimse Her fail cisimdir demek istiyorsa, kalfa, duvarc ve doramac gibi btn fail snflarn aratrr ve bunlarn her birinin cisim olduunu grr. Bundan sonra, her failin cisim olduu kanaatine ular. Malmdur ki, her failin cisim olduunu syleyebilmek iin, fail snflarnn tamamn gz nnde bulundurmak gerekmektedir. Eer bu aratrmada, incelenmeyen ya da cisim olup olmad bilinmeyen bir ey kalrsa, o takdirde, her failin cisim olduunu sylemek de mmkn olmayacaktr.180 Frbye gre, fail snflarndan tmevarmak sretiyle elde edilen Her fail cisimdir ncl; Tanr faildir, o hlde Tanr da cisimdir eklinde bir yarg ile neticelendirilemez.181 Nitekim, slm dncesinde Kerrmiyye frkasnn, grnen lemdeki faillerin cisim olmasndan hareketle, grnmeyen lemde fail olan Tanry

179 180

Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 110. Frb, A.g.e., s. 111. 181 Frb, A.g.e., s. 112.

61

da cisim olarak kabul ettiini grmtk.182 Baklln ise byle bir yaklam, yntemin zensiz kullanm olarak deerlendirmiti.183 Frb, tmevarm yntemini, kyasa ncl olabilecek olumlu ya da olumsuz bir hkm ortaya koyma noktasnda yetersiz grr. Bu iddiasna ramen filozof, burhn kyasn hareket noktas olan ilk nclleri tmevarm metodu ile elde etmitir.184 Felsef adan eliki gibi grnen bu durumu, tmevarm ynteminin fiziksel ve metfiziksel kullanm ile aklamak mmkndr. Frb, burhn kyas tesis ederken yararland tmevarm yntemini fizk lem ile snrlandrmtr. Bu snrlandrma, tmevarm ynteminin, duyusal ve deneysel alanla alkal fizk bilgileri elde etme kabiliyetini ortaya koyduu kadar; fiziktesi lemdeki acziyetini de ortaya koymaktadr. Bu durumda, burhn dnya gr asndan, tmevarm yntemi erevesinde, duyu ya da deney ile elde edilmi fizk bir hkmden hareketle fiziktesi leme srama yani grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme mmkn deildir. Tmevarm, cz'lerden hareketle kll hkmn aratrld bir sre iken; analoji ise, iki hususi ey yani iki cz' arasnda ortak bir ba oluturma abasdr. Nitekim, btn fertlerden hareket ederek tmel bir ispat oluturmay hedefleyen Aristoteles mant da, analojiden ziyade tmevarm n plana karmaktadr.185 Ancak, hem Aristoteles hem de Frb, kll hkmn elde edilme srecindeki zorluklarn farkndadr. Bu zorluk, fizk lemde duyu ve deney ile cz'leri birer birer inceleme imknszlndan kaynaklanan bir zorluktur. Her iki filozof da bu zorluu amak iin msamaha tavsiye etmektedir;186
Tmevarmda ve ondan sonra sylemi olduumuz eylerde durum Aristotelesin sylemi olduu gibidir. Meselenin temeli olan kllnin aratrlmasnda bu derecelerin hepsine erimek lazm gelmez. Bilkis, insann bunlarn her biri hakknda, verildii kadar bilgi ile yetinmesi lazmdr. nk, bu szlerin kullanlm olduu sanatlarn hakikati, verilen bilgide ok fazla msamaha etmektir. Eer onlar sonuna kadar inceleme yolunu tercih edersek, bu, onda kfi gelecek miktarn stnde olur ve ondan beklenen fayda ortadan kalkm olur.187

182 183

Yrkan, Ebul-feth ehristani, s. 64. Baklln, Temhd, Kahire, 1947, s.220. 184 Frb, Kitab ul-Burhn, s. 76. 185 Aristoteles, Birinci Analitikler, ss. 185-186. 186 Buradaki msamaha, tmevarmn sezgisel pekitire ile desteklenmesidir. Mesel; Her insan lmldr eklinde kll bir hkm ortaya koymak istenirse, her bir insan tek tek incelemenin imknsz olduu grlecektir. Bu durumda, sezgisel kanaatlerin ilave edilmesi ile birlikte tmevarmla elde edilen hkm kll bir mahiyet kazanacaktr. 187 Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 126.

62

Aristotelesin ve Frbnin tavsiye ettii bu msamahay, kll bilginin elde edilme zorluundan yani cz'leri birer birer sayma imknszlndan kaynaklanan bir msamaha olarak deerlendirmek gerekmektedir. Aksi takdirde, bu msamahay, fizk lemden metfizik leme srama imkn olarak alglamak, burhn teorisini yanl yorumlamak anlamna gelecektir. Aristoteles mantn aklarken burhn teorisinin fizk karakterine vurgu yapm ve bu teori ile fizk lemden hareketle metfizik leme dair burhn yarglar ortaya koymann imknszln dile getirmitik. Ayn imknszlk, grnen lemdeki varlklardan ya da sfatlardan hareketle grnmeyen lemdeki varlklar ya da sfatlar ispat etmeye alan kelm teorisi iin de geerlidir.188 nk, fiziktesi lem, meriyetini burhn yntemin snrllndan alan diyalektik bir sylem alandr. Bu noktada, diyalektik yntemi sadece kelmclarn kullandn iddia etmek, ilmlik ltn ihll etmek olacaktr. Ancak, diyalektik yntemin felsef ve kelm kullanmda farkllk gstermesi, iki farkl dnya grn karmza karmaktadr. Frb, duyusal ve deneysel verilerden beslenen burhn dnya gr ile bir tabiat felsefesi oluturmu ve bu temel zerinde diyalektik syleme mracaat etmitir. Kelmclar ise, tabiatla yz yze gelmekten ziyade, onu Tanr kitabndan okumay tercih etmiler; grnen lemdeki insan incelerken bile, aratrlan nesneye deil de kitaba mracaat etmilerdir. Bu noktada, kitaba mracaat etmekten ziyade, tabiatn gzard edilmesinden kaynaklanan birtakm problemler tezhr etmitir. Nitekim, irade meselesinde olduu gibi, baz kelmclar insan iradeye vurgu yapmlar bazlar ise tanrsal iradeye vurgu yapmlardr. Sonuta ise, insana kar Tanrnn hkmranln tesis etmeye alan bir Tanr-insan mcadelesi ortaya kmtr. Halbuki, insana birtakm zgrlklerin verilmesi ile tanrsal irade de bir eksikliin meydana gelmeyecei ortadadr. Kelm ilmi dini mdafaa etme maksadyla teekkl ettirilmitir. Ancak, bu ilmin dinden hareketle bir dnya gr tesis etmeye almas, hareket noktas zerinde sonu gelmez tartmalar da beraberinde getirmitir. Tanrsal kast

188

E'ar, Kitbl-Luma, s. 12; Kdi Abdlcebbar, el-Muhitu bit-Teklif, s. 167.

63

kefetmeyi amalayan bu giriimler, kimi zaman muhaliflerini kfrle itham etmi kimi zaman da sylemek istedii eyleri Tanrya sylettirmitir. Bunun akabinde de, sevgi, bar ve kardelik duygular ile zdeleen din; hiziplemenin, nefretin ve tekfirin egemen olduu bir mnkaa alan hline dnmtr. Yani, mdafaa edilmek istenen ey, bizzat tahrip edilmitir. Kanaatler, hakikate gre deil, hasmn grne gre ekillenmi; tartmalar, hakikati aramay deil, hasmn srtn yere getirmeyi amalamtr. 6.2. CEDEL Mantk ilmi asndan cedel, nclleri mehrattan veya msellemattan kurulu olan bir tr kyastr. Mehrat, herkesin veya ounluun, yahut belirli bir topluluun uzlat grleri ifade eden nermelerdir. Mesel, Adalet iyidir nermesi btn insanlar tarafndan benimsenmi bir nerme iken; Namaz dinin direidir nermesi Mslmanlar tarafndan, nek kutsaldr nermesi ise Hindular tarafndan benimsenmi nermelerdir. Msellemat ise, teslim olma fiilinden tretilmi bir kavram olup, bir tartmada, bir tarafn ya da her iki tarafn benimsemi olduu grleri ifade eden nermelerdir. Mesel, Hz. Muhammed mraca kmtr nermesi Mslmanlar tarafndan benimsenmi bir nerme iken; Hz. sa ge ykseltilmitir nermesi ise Hristiyanlar tarafndan benimsenmi bir nermedir.189 Aristoteles mantnda, herhangi bir akl yrtmeye gerek duymadan bilinen ve bu ynyle kyasa ncl olabilen baz nerme eitleri vardr. Bu nerme eitlerinden ilki yani tabi olarak makl olanlar(lk ncller), insan zihninde kll ve zarur olarak bulunan ilk prensiplerdir. Bu prensipleri, burhn kyasn hareket noktas olan ilk ncller olarak tanmlamtk. Mesel, tek saydr, Drt ift saydr gibi. Dier nerme eitleri olan kabul edilmi olanlar(makblat) ve yaygn olanlar(mehrat) ise cedel kyasn hareket noktasn oluturan ncllerdir. Kabul edilmi olanlar, rza gsterilmi bir kii veya bir topluluktan alnarak kabul edilmi eylerdir. Yaygn olanlar, btn insanlar arasnda veya ounluk arasnda veya onlarn bilginleri ve aklllar arasnda veya bunlarn ounluu arasnda hibir

189

Emirolu brahim, Cedel Nedir?, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XII, zmir, 1999. ss. 25-29; Ahmet Cevdet Paa, Miyr- Sedat (Klasik Mantk, Sad. Hasan Tahsin Feyizli), Fecr Yaynevi, Ankara, 1998. ss. 165-166.

64

itiraza mruz kalmadan yaylm olan yarglardr. Mesel, Ana ve babaya itaat etmek vaciptir gibi.190 Cedel kyasn hareket noktasn tespit ederken burhn ve cedel arasndaki yapsal farkll da grm olduk. Nitekim, burhn kyasn nclleri, aksini iddia etmenin mmkn olmad zorunlu kesin bilgiler iken; cedel kyasn nclleri ise, hakikat olup olmad tam olarak aratrlmayan, daha ok duyuma ve poplerlie dayanan greceli ve cz' yarglardr. Aristotelesin ifadesiyle, kyas; doru ve ilk olan ncllerden hareket ettii zaman bir ispat (burhn)tr, olas ncllerden hareket ettii zaman ise bir diyalektik(cedel)tir.191 Her insan lmldr nermesi, aksini iddia etmenin mmkn olmad yani zt ihtimli tamamen dta brakan burhn (bilimsel) bir ncldr. Her anne ocuunu sever nermesi ise, aksini iddia etmenin her zaman mmkn olduu cedel (ihtiml) bir ncldr.192 Mesel, (1) Her anne ocuunu sever. (2) Aye de bir annedir. (3) O hlde Aye de ocuunu sever. eklinde bir kyas kurulabilir. Ancak, ocuunu sevmeyen annelerin de her zaman mevcut olduunu ve olabileceini fark ettiimizde, kendisinden hareketle kyas tesis ettiimiz ncln andn greceiz. Cedel akln ileyi biimine dair verdiimiz rnekte sorgulanmas gereken ilk ey, mantn biimsel kurallarna uyup uymad; ikinci ey, sonucun doru olup olmad; nc ey ise, sonucun ne tr bir nclden ktdr. Misalde de grdmz gibi, cedel kyas, mantn biimsel kurallarna uygun bir ileyi ile karmza kmaktadr. Bu durumda, kyasn anlam ieriini sorgulayan dier iki problem zerinde younlamak gerekmektedir. Nitekim, cedel kyasn ncllerinin (mehrat-makblat) kesin bilgiden ziyade genel geer kanaatler ortaya koymas, sonu yargsnn da ayn keyfiyeti benimsemesine neden olmaktadr.193

190

Frb, Kitab ul-Burhn, ss. 73-74; Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, s. 101; Frb, Fsl-n Tetemil- al, s. 46. 191 Aristoteles, Topikler, ss. 3-4. 192 Emirolu, Cedel Nedir?, ss. 25-29; Ahmet Cevdet Paa, Miyr- Sedat, ss. 32-33. 193 Emirolu brahim, Cedelin leyii ve Deeri, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XIII, zmir, 2001, s. 25.

65

Aristoteles felsefesinde cedel, ilimlerin ilkelerini elde etmeyi amalayan bir eletiri srecidir.194 Bu ynyle o, kuramsal konularda belli bir miktar kullanm deeri tamaktadr.195 Bu kullanm meriyetinin gerekesi de, burhn yntemin snrl bir alanda ilevsel olmasdr. Bu gerei gzard ederek, her problemi burhn yntemle zmeye kalkmak, metodolojik bunalmlar beraberinde getirecektir. Nitekim, slm dncesi bu tecrbeyi Gazzl (1058-1111) ile yaamtr. Ayrca, burhn yntemle ispat edilmesi mmkn olmayan genel geer kanaatleri (mehratmakblat) yok saymak, materyalist eilimlere yol vermek anlamna gelecektir. Cedelin bir dier kullanm gerekesi de, burhn bilgiyi kavramaktan ciz olanlar ikna etme giriimidir. Bu kullanm, burhn teorisini sekin ve avam arasndaki anlay farkna vurgu yaparak tesis eden Frb iin hayli nemlidir. nk filozof, din-felsefe mnasebetini ve eitim-retim anlayn bu kanaat zerine tesis etmitir.196 Cedelin, insan zihnini gelitirme, aratrma tekniklerine katk yapma, elikiye dmekten sakndrma ve burhn kavramaktan ciz olanlar ikna etme gibi mspet gayeleri yannda; tartmada hakikati aramaktan ziyade muhalifi malup etmeye alma ve hakikati perdelemeye kalkma gibi menfi ynleri de vardr. Aristoteles ve Frb, burhn mekanizmann snrl olduu alanlar da dikkate alarak, cedel yntemin mspet gayelerine ynelmeyi tavsiye etmilerdir. Burhn yntemin snrl bir alanda ilevsel olmas, cedel ynteme metfiziksel bir kullanm alan takdim etmitir. Yani, hem felsefe hem de kelm metfizik alanda cedel yntemine bavurmulardr. Bu demektir ki, metfizik alanda felsefenin sylemi olduu her kanaatin burhn olduunu iddia etmek nasl mmkn deilse; kelmn sylemi olduu her szn de kesin olduunu iddia etmek o derece mmkn deildir. Mesel, Tanrdan akllarn sudr ettiini iddia etmek burhn adan mmkn deildir. Ayn ekilde, Tanrnn sfatlarnn varolduunu ve bu sfatlarn Tanr ile ayn ya da gayr olduunu iddia etmek de burhn adan mmkn deildir. Bu izah, burhn olmayann inkr edilebileceini deil, kesin bir biimde ispat edilemeyeceini gstermesi bakmndan da nemlidir.
194 195

Trker, Aristoteles, Gazzl ile Leibnizde Yarg Mant, s. 213. Miller, Frbnin Edeb El-Cedel Hakkndaki Tartmas, s. 217; Bkz. Frb, Kitabul-Hurf, Nr. Muhsin Mehd, Drul-Merik, Beyrut, 1970, ss. 132-133. 196 Frb, Tahslus Sada, s. 90.

66

Hem felsefenin hem de kelmn cedel yntemi kulland ortaya km oldu. Bu noktada, felsefenin benimsedii cedel ile kelmn benimsedii cedelin ayn olup olmadn sorgulamak gerekmektedir. Frb, duyusal ve deneysel imknlardan hareket ederek fizk lemi burhn yntemle ele alm ve bu yntemin snrl olduu metfizik lemde ise cedel yntemine mracaat etmitir. Kelmclar ise, din ilkelerden hareket ederek hem fizik hem de metfizik lemde cedel yntemine mracaat etmilerdir. Elbette, felsefenin kulland cedeli iyi ya da doru; kelmn kulland cedeli ise kt ya da yanl gsterme gibi bir ama ierisinde deiliz. Ancak, cedel yntemin kullanmndaki bu farkllk, farkl iki dnya grnn bilinaltn oluturmaktadr. Felsefe, fizk lemdeki varlktan (nesne) hareketle bir dnya gr tesis ederken; kelm ise, din ilkelerden hareketle bir dnya gr tesis etmektedir. Buradaki, dinden hareket etme olgusu, zerinde ciddiyetle durulmas gereken bir husustur. nk bu konu, hem felsef eletirilerin en youn olduu nokta hem de kelm ekollerin kendinden hareketle teekkl ettii ya da farkllat noktadr. Dncenin oluumunda din deerlerin dikkate alnmas farkl bir ey; dnceyi tamamen din ilkelerin oluturmas ve ynlendirmesi ise farkl bir eydir. Aslnda felsefe, kelmn din deerleri dikkate almasn deil; sadece din deerleri dikkate alarak farkl grleri gz ard etmesini ve fizk lemi ihmal etmesini eletirir. Mesel, kelm literatrde popler bir problem olan irade meselesi ele alnrken, kelmclarn gz insann eylemlerinden ziyade, din metinlere odaklanmtr. Bunun akabinde de, Tanr-insan mnasebeti, bir irade mcadelesi hline dntrlmtr. Kelmclar tarafndan, din ilkeleri mdafaa etme amacyla gelitirilen ruyetullah, halkul-Kur'n, irade, imamet, keramet, kabir azab ve byk gnahn hkm gibi meseleler balangta birer itihat veya mezheb deerlendirme olarak mtalaa edilirken zamanla inan ilkeleri gibi alglanmaya balanmtr.197 Bu konulara dair kanaatler, kelm ekollerin farkllamasna neden olduu gibi ekoller

197

elebi, Kelm Metodunun Ortaya k, Geliim Sreci ve Yeni Metot Araylar, ss. 256-257.

67

arasndaki iman-kfr ya da hidayet-dalalet ithamlarnn ortaya kmasna da neden olmutur. Byle bir ortamda, baz ekoller, korunma igdsyle kendi kabuuna ekilerek belli artlarn rn olan ve zamanla ileri boalan dinsel formlara sk sk sarldlar. Bu ie kapan da bir yozlama srecini beraberinde getirmitir. Baz ekoller ise, sonu gelmez bir eletiri merakna mptela olurken ya eletirdikleri eyin yerini dolduracak yeni bir dnce ortaya koyamamlar ya da alternatifleri gz ard ederek statik bir dnce yaps tesis etmilerdir. Frb, yaad toplumu dikkate ald gibi benimsedii dinin deerlerini de dikkate almtr. Bu iddiay, faziletli ehir idealine serpitirilen dinsel eler ile izah etmek mmkndr. Ayrca, filozofun dinsel eleri ele al biimi de nemli bir husustur. nk o, bu elerin din ynne vurgu yapmaktan kand gibi; iddiasn destekleyebilmek iin din metinleri delil olarak kullanmaktan da kanmtr. Filozofun bu tavrn, din ilkeleri gz ard etmek anlamnda deil; kelmclarn dm olduu dinsel mnkaa alanndan uzak durma abas olarak yorumlamak mmkndr. Frbye gre, kelm; din ilkeleri mdafaa etmeyi amalayan bir ilimdir.198 Bu mdafaa hareketinde kelmclar, hakikati aramaktan ziyade, kendi inan ve retilerini kar tarafa kabul ettirebilme ve kar taraftan gelen hcumlara da cevap verebilme maksadyla ska cedel yntemine bavurmulardr. Bu bavuruda cedel, ilm srece katk salayan bir yntem olmaktan ziyade, bir mnkaa ya da cedelleme olarak karmza kmaktadr Filozofun kelmclara ynelttii eletirilerin z de bu noktadr. Bu eletirileri detayl bir ekilde ortaya koyabilmek iin ncelikle Frbnin din felsefesine gz atmak gerekmektedir. Nih ama olarak, varl anlamlandrmay yani var olann bilgisini elde etmeyi ve bu bilgi dorultusunda hareket etmeyi kendisine prensip edinen Frb, kelmclarn aksine, hakikatin farkl yntemlerle de elde edilebileceini iddia etmitir. Onun bu iddias, hakikat aray ierisinde olan dnrlerin ve ekollerin epistemolojik deerlerini iddetli sarsntlara uratmtr. nk, kelmclar, dinden hareketle hakikat arayna girimiler ve adeta insan, dinin belirlemi olduu

198

Frb, hsul Ulm, s. 97.

68

hakikatleri benimsemekle ykml salt bir mekanizma olarak alglamlardr. Frb ise, insan, belirlenen hakikati kabul etmekle ykml bir varlk olarak deil, hakikati bizzat kefetme kabiliyetine sahip bir varlk olarak ele almtr. Frbye gre, bilginin elde edilme biimi iki trldr: Birincisi, bir eyin mahiyetinin aklca kavranlmas; ikincisi ise, bir eyin ona uyan bir misal(sembol) yoluyla tasavvur edilmesidir. Felsefe, Tanrnn mahiyetini ve dier soyut ilkelerin mahiyetlerini akl verilerle ele alrken; din ise, bu alana ait bilgileri, madd ilkelerden ald benzerlikler yoluyla199 muhatabn hayal gcne vurgu yaparak ortaya koyar. Mesel, din metinlerde Tanrnn hazinelerinin, mlknn, saraynn, kullarnn ve ordularnn (melekler) bulunduu ve bunlar aracl ile evrene buyruklar ynelttii bildirilmektedir. phesiz, bu antropomorfik anlatmda Tanrnn mutlak varl deil, muhataplarn idrak dzeyleri esas alnmtr. Bu ifadeleri, kiisel tasavvurlar olarak deil de Tanrnn mutlak varl olarak alglamak, din adan ciddi problemleri de beraberinde getirecektir.200 Kelmclar, din metinlerde geen bu antropomorfik ifadeleri, Tanrnn mahiyetini izah eden unsurlar olarak telkki etmilerdir. Bu ifadelerin yorumlanmas neticesinde de, kelm ekolleri bir birinden ayran izgi daha da kalnlamtr. Mesel, Ey blis! ki elimle yarattma(insana) secde etmekten seni men eden nedir?201 ayetinden hareketle, Tanrnn elinin olup olmad ya da buradaki el ifadesi ile neyin kastedildii sorgulanmtr. Bu gibi konularda, baz ekoller gr belirtmekten kanrken; bazlar ise, yalnzca kendi yorumlarnn tanrsal hakikati yansttn iddia etmilerdir. Frbye gre, din bilgiler, gerek izahn felsef bilgiler ile elde edebileceimiz bir semboller btndr. Filozofun bu iddias, onun nbvvet telkkisi ile dorudan ilikilidir. Frbye gre, dinin ieriini oluturan grler ve fiiller peygambere soyut olarak vahyedilirler; peygamber de bu grleri ve fiilleri bizzat sembollere dntrerek insanlarn idrakine sunar.202 Yani, peygamber,
199 200

Frb, Tahslus Sada, s. 90. elebi, Kelm Metodunun Ortaya k, Geliim Sreci ve Yeni Metot Araylar, ss. 256-257; Muhammed Hamidullah, slm Peygamberi (ev. Salih Tu), rfan Yaynlar, 1993, ss. 131-133. 201 Kuran Kerim, Sad, 75. 202 Bkz. Tokat, Dinde Sembolizm, ss. 124-125.

69

anlalmas zor metfizik konular, sahip olduu tahayyl gcnn yardmyla halkn kavrama kabiliyetine hitap edecek biimde somutlatrr. ayet, din bilgiler, peygamberin tahayyl gcnn taklit etme-dntrme ilemine tbi olmadan ekillenmi salt duyusal formlar olarak kabul edilirse, bu durumda, hem peygamberin dinin oluumundaki aktif rol pasifize edilmi olur hem de dinin felsef izahn yapmak imknsz hle gelir. phesiz, Frbnin bu kanaati benimsemesinde, din ve felsef bilgiye muhatap olan kitlelerin idrak seviyeleri etkili olmutur. Frb, bilgilerin kabl ve ispat noktasnda da iki farkl noktaya iaret etmektedir. Bu iddiaya gre, bilgi, ya kesin delil yntemi ile kabul ettirilir ya da inandrma ve ikna etme yolu ile kabul ettirilir. Filozofa gre, din, inandrma yani ikna etme yntemini kullanrken; felsefe ise, kesin delil yntemini kullanmaktadr.203 Bu noktada Frb, felsef bilgiyi din bilgiye nazaran bir st etkinlik olarak kabul etmektedir. Ona gre, felsef bilgiye sahip olanlar sekinler, din bilgiye sahip olanlar ise halktr. Bu durumda, toplumdaki herkesin anlay seviyesi, sekin kiilerin anlay seviyesine ulaamayacana gre, hakikatin dolayl bir anlatm olsa bile din bilginin gereksizliini ilan etmek mmkn deildir. nk halk, delillendirme ve aklettirmenin deil, inandrma ve ikna etmenin cazibesine kaplr. Frbye gre, din ve felsefe her ne kadar farkl epistemolojik deerlere sahip olsa da, her ikisi de ayn hakikati aramaktadr. Metfizik lemin zirvesine yerletirilen Tanr ve Onun buyruunu madd leme yanstan melek/faal-akl; madd lemin zirvesine yerletirilen peygamber/filozof ve onun tanrsal buyruu ile bireysel ve toplumsal olarak dnyevi ve uhrevi saadetin temini. Bu kurtulu retisi hem felsefenin hem de dinin ulamak istedii nih amatr. Bu nokta, dinin ve felsefenin, kaynak ve metot bakmndan olmasa bile, gaye bakmndan uzlat noktadr. Frb felsefesinde Muhammedin Tanrs, Aristotelesin kendi kendini dnen Tanrs ile, onlarn her ikisi de Plotinosun Bir olan ile birleir. slamn yaratm kavram ise, evrenin Bir olandan, Onun kendisi hakkndaki bilgisinin sonucu olarak tamasna (sudr) dnr. Peygamber, Pltonun deal Toplumunda filozofun oynad siyasal-ahlksal rol yerine getirmek zere Tanr tarafndan

203

Frb, Tahslus Sada, ss. 90-91.

70

gnderilen kanun koyucu olur.204 phesiz, bu tarz ilikilendirmelerin temelinde, din ile felsefe arasnda varolduuna inanlan uyumu ortaya koyma abas yatmaktadr. Frb felsefesinde, dinde olan eylerin, felsefedeki eylerin rnekleri yani sembolleri olarak kabul edilmesi, din ve felsefe mnasebetinin en yaln biimde ifade edilmesidir. Frbye gre, felsefeciler, dinde bulunan eyleri, felsefedeki eylerin rnekleri olarak benimsemezlerse din ile kar karya geleceklerdir. ayet, felsefeciler, dinde bulunan bu eyleri, felsefede bulunan eylerin misalleri olarak kabul ederlerse din ile herhangi bir mcadele ierisine girmezler. Ancak, bu defa da kelmclar, felsefe ile kar karya gelecekler ve onunla savaacaklardr.205 Frb, dinde olan eyleri, felsefedeki eylerin misalleri olarak mlhaza ederek benimsedii din ile kar karya gelmekten saknmtr. Bu noktada, mcadele din ile deil din ehli ile yani kelmclarladr. Frbye gre, kelmclarn felsefeye ve felsefecilere sava ama nedeni, din felsefenin zdddr eklindeki bir inantan ileri gelmektedir. Byle bir inanc reddeden filozoflar ise, farkl ifade biimleri ile de olsa, dinin ve felsefenin ayn hakikatleri ortaya koyduunu iddia ederek kelmclarla kar karya gelmilerdir. 206 Frb, felsefe ve kelm arasndaki mcadelenin temel gerekesini ortaya koyarken bu iki ilim arasndaki diyalogun diline dair ipular da verir. Ona gre, kelmclarn felsefecilere sava amas, felsefenin gelimesini engelledii gibi filozoflarn eitli alanlarda otorite hline gelmelerini de engellemitir. Bu durum, hem felsefenin dine yapaca katky snrlandrm hem de halkn nefretinin felsefeye ve felsefecilere ynelmesine neden olmutur. Byle bir ortamda, kelmclarla tartmaya bazen mecbur kalan felsefeciler, kendilerinin selameti iin krmz izgilere basmamann yollarn aramak zorunda kalmlardr.207 Elbette, ilimler arasnda mkul eletirilerin ve tartmalarn olmas tabii bir durumdur. Ancak, slm dnce hayatna canllk katan felsef yaklamlar, ilm
204

Arslan Ahmet, slm Felsefesi zerine, (Bir slm Felsefesi Var mdr?),Vadi Yaynlar, Ankara, 1996, s. 13. 205 Cbir, Felsefi Mirasmz ve Biz, ss. 82-83. 206 Cbir, A.g.e., ss. 82-83. 207 Cbir, A.g.e., ss. 82-83.

71

dayanaktan yoksun bir ekilde, dine ve gelenee aykrlkla sulanmtr. Bu durumun doal bir neticesi olarak da, felsefeye ve filozoflara kar cephe alnmtr. Bu ideolojik muhalefet bireyler ve ekoller nezdinde cereyan ettii gibi, siyas otoritenin nfuzunu koz olarak kullanma eklinde de cereyan etmitir. Hatta, rakip retiye kar zaman zaman tehdit niteliinde sylemlerin de dile getirildii tarih bir gerektir. Hangi ilme ya da retiye ynelirse ynelsin, bu tarz davranlarn ilmlikle alkas olmad gibi, onlar tasvip etmek de mmkn deildir. slm dnce tarihinde, ilimler arasndaki mcadelenin ilmlikten kp, ideolojik mnkaalara dnmesinde eitli nedenler vardr. Bunlarn en nemlileri arasnda; baz felsef usul ve sonularn zellikle Btnler tarafndan ktye kullanlmas, hakikatin yalnzca kendi tarafnda olduunu iddia eden kelm sylemin (zellikle Mutezil kelm) siyasete bulam olmas208 ve kelmclar tarafndan meselelerin iman-kfr balamnda deerlendirilmi olmas gibi etken faktrleri saymak mmkndr. Bu erevede zellikle, kelm ilminin slm ne kadar temsil ettii sorgulanmadan, onun mensuplarnn farkl dncelere kulak kapam olmas, hem slm dncesinin farkl kaynaklarlardan beslenmesini engellemi, hem de fikr mcadele sahasnda rakiplerin yaam hakkn gz ard etmitir. Rakibe yaam hakk tanmayan bu tavrn bedelini ise, sadece felsefe deil, bir btn olarak slm dncesi demitir. slm dncesinin hemen hemen her dneminde, ilm olsun ya da olmasn, ekoller aras eletirel faaliyetler devam etmitir. Ancak, eletirilerin en youn ve en iddetlisi felsefe ve kelm arasnda cereyan etmitir. Kelmclar, din ilkeleri ihll ettikleri gerekesiyle felsefeye ve felsefecilere eitli eletiriler yneltmilerdir. Bununla birlikte, filozoflar tarafndan da kelma ve kelmclara yneltilen eletiriler olmutur. Bu karlkl eletirilerin objektif bir ekilde deerlendirilmesi, dnce tarihine yaplan ilm katk hakknda bir kanaat ortaya koyacaktr. Felsefe-kelm mnasebetinde Frbnin ortaya koymu olduu zgn tavr her iki ilim zerinde de derin izler brakmtr. Felsefe, Frbden sonra kelm eletirilerini daha sistemli bir ekilde ortaya koyarken; kelm ise, Frbnin
208

Gndem Mehmet, Mehmet S. Aydn le e Kritik Bak, yi Adam Yaynlar, stanbul, 2000, s. 132.

72

eletirileri neticesinde adeta metodik bir sarsnt geirmi ve sre ierisinde metodolojik deiimlere bir noktada mecbur kalmtr. Frb limlerin Saym adl eserinde, kelmclarn hangi iddialara dayanarak din mdafaa etmeye altklarn ortaya koymaktadr. Eletirel bir dille aa karlan bu iddialarn maddeler hlinde snflandrlmas, filozofun kelma bakn daha net izgilerle ifade edecektir.
6.2.1. DN ALANDA AKLIN CZL

Kelmclarn din alanda akla tahsis ettii bu acziyeti izah etmeden nce, Frb felsefesinde din ve felsef bilgi arasndaki ilikiyi zmlemek gerekmektedir. nk, bu zmleme, filozofun din alanda akla tahsis ettii rol de ortaya koyacaktr. Frbye gre, din bilgi, felsef bilginin dolayl bir anlatm yani sembollerle ifade edilmesidir.209 Frbnin din sembolizm anlaynda, din ve felsef bilgiye muhatap olan kitlelerin idrak seviyesi etkili olmutur. Bu ayrmda, felsef bilgiye sahip olanlar sekinler, din bilgiye sahip olanlar ise halktr. Filozofa gre, bilginin elde edilme biimi iki trldr: Birincisi, bir eyin mahiyetinin aklca kavranlmas; ikincisi ise, bir eyin ona uyan bir misal(sembol) yoluyla tasavvur edilmesidir. Felsefe, Tanrnn mahiyetini ve dier soyut ilkelerin mahiyetlerini akl verilerle ele alrken; din ise, bu alana ait bilgileri, madd ilkelerden ald benzerlikler yoluyla210 muhatabn hayal gcne vurgu yaparak ortaya koymaktadr. Peygamber, Faal-Akldan ald bilgileri, sahip olduu tahayyl gcnn de yardmyla, halkn kavrama kabiliyetine hitap edecek biimde somutlatrr. Felsefenin muhatap kitlesi halk (avam) olmad iin, filozofun bilgiyi somut formlarla ifade etme gibi bir abas da olmayacaktr. Frbye gre halk, denenmemi ortak grlere uygun olan eylerle yetinen ve yetindirilmeleri gereken gruptur. Sekinler ise, nazari bilgilerde kendilerini, denenmemi ortak grlerle snrlandrmayan, inandklar ve bildikleri eylere sk inceleme ve aratrmann sonular olan ncllere dayanarak ulaan gruptur.211

209

Frbnin bu yaklamnda Stoac ve Yeni-Pltoncu elerin izlerini grmek mmkndr. Stoaclar felsefeyi, din efsanelerin bir yorumu olarak grrken; Yeni-Pltoncu Porphyrius ise, din efsaneleri, felsefi hakikatin sembolik bir ifadesi olarak grmekteydi. Bkz. Tokat, Dinde Sembolizm, s. 67. 210 Frb, Tahslus Sada, ss. 90-91. 211 Frb, Tahslus Sada, s. 87.

73

Frbnin yapm olduu sekin ve avam ayrmn, bilgi-iman mnasebeti balamnda deerlendirmek de mmkndr. Filozof, bilgiyi imandan daha st bir etkinlik olarak gsterme eilimindedir. Bu noktada, sekinlerin bildii konular avam iman etmek sretiyle benimsemektedir. Bir baka ifadeyle, filozof en yksek mutluluu, Tanry ve aklsal varlklar kavrar ve bilir iken; halk ise, filozofun bildii bu eyleri semboller vastasyla kavramakta ve onlara iman etmektedir. Bu yaklam, filozofun dine ya da imana gereksinim duyup duymayaca eklinde bir soruyu da gndeme getirmektedir. Frb felsefesinde insan akl, her ne kadar stn meziyetlere sahip olsa da, varl tamamen idrak edebilecek bir kapasitede deildir. Bu durum, felsef dncenin de ulaamayaca ve sadece sezgisel olarak elde edilebilen bir alann daima varolacan ortaya koymaktadr. Mesel, Tanrnn zat hakknda felsefenin syleyebilecei eylerin ok az olmas, filozofa iman konusu olarak kalan bir alan tahsis etmektedir.212 Bu netice, epistemolojik deerlendirmelerin doal bir sonucu olarak karmza kmaktadr. Pltonda ve Aristoteleste olduu gibi, Frb de ahlktan yola karak bir felsefe tesis etmeye almtr. Bu yzden, filozofun din felsefesini, onun ahlki kayglarn ya da arzularn da dikkate alarak okumamz gerekmektedir. Nitekim, filozof dini deil insan merkeze alm ve en yksek mutlulua erimeyi de insan iin nih ama olarak belirlemitir. Bu noktada, hem felsefe hem de din en yksek mutlulua eriebilmek iin birer vasta konumundadr.213 Frbye gre, mutluluun elde edilmesi, insann yaratl gayesidir. Teorik olarak mutluluun ne olduunu kavrayan insan, bu teori dorultusunda hareket etmelidir. Bununla birlikte, insan, sosyal bir varlk olmas mnasebetiyle, toplumdaki dier fertlerin mutluluu ile de ilgilenmeli, salt bireysel tavrlarla mutluluun elde edilemeyeceini idrak etmelidir. Ayn zamanda, madde ve ruhun bir btnlk
212 213

Tokat, Dinde Sembolizm, ss. 255-256. ounluk ve kaba saba insanlar, iyinin ve mutluluun hazda olduunu dnrler ve bundan dolay haz yaamn severler. Sekinler ve eylem adamlar ise, iyilik ve mutluluun onurda olduunu dnrler. nsann nih gayesi mutluluktur. Bu mutluluk haz ile ayn ey deildir. Haz, sadece mutlulua elik eden bir niteliktir. Mutluluk ise, hibir aracya konu olmakszn, salt kendisine ulamak iin aranan eydir. Bkz. Aristoteles, Nikomakhosa Etik (ev. Saffet Babr), Ayra Yaynevi, Ankara, 1998. s.1; zcan Hanifi, Frbnin ki Eseri (Frb, Tenbh al seblis Sade), FAV Yaynlar, stanbul, 2005, s. 159.

74

ierisinde ele alnd bu felsef sistemde insann ulamak istedii mutluluk sadece madd lemle snrl deildir. Sevgi ve adalet prensipleriyle ekillenen bu sosyal dayanma ortam (Mednetl Fzla), dnyevi mutluluun teminini salarken, br dnya (ahiret) mutluluu iin de bir vesiledir. Frbnin din felsefesini, ondaki ahlki vurguyu gz ard ederek salt epistemolojik mlhazalarla okumak, bir takm problemleri de beraberinde getirecektir. nk, din bilgiler bir semboller btn olarak kabul edildiinde, bu sembollerin, filozoflardan ya da sekinlerden ziyade, yalnzca halka hitap ettii iddia edilmi olacaktr. Byle bir iddia da, dinin sekinlere hibir ey vermedii ya da veremedii anlamna gelecektir. Nitekim, bu kaygy sezen bn Rd (1126-1198) dinde sekinlere hitap eden burhn bilgilerin de mevcut olduunu iddia etmektedir.214 Aslnda, Frbnin yapmak istedii ey de, dini devre d brakmak deil, en yksek mutlulua eriebilmek iin dinin de bir ara olduunu ortaya koymaktr. Frbye gre, kelm bilginlerinden bir grup, dini muzaffer klma maksadyla u iddiay dile getirmektedir: Dinlerde bulunan grler insan akl ve idrak ile kavranlmas mmkn olmayan grlerdir. nk, kayna tanrsal vahiy olan din bilgi, mertebe bakmndan insan idrakin zerindedir. Ayrca, din bilgilerde insan aklnn idrak edemeyecei srlar da vardr.215 Din grlerin aklla idrak edilemeyecei iddias, ar muhafazakarlarla (selef) zdeletirilmi bir yaklamdr. nk onlar, Kur'nn ve Hadisin din rehber olarak yeterli olduunu savunuyor ve inan meselelerinde akln kullanmn gereksiz gryorlard. Bu noktada tam bir iman, teslimiyet ve itaat anlayn esas alyorlard. Bunlar, imanla alkal konularda akl kullanmay, hevya boyun emeye ve bidat karmaya sebep olaca gerekesi ile uygun grmyorlard. Bu yaklam, Kur'n ve Hadis kaynakl retileri olduu gibi benimseyerek, her eyin bu kaynaklarda tam ve mkemmel bir biimde yer aldn iddia ediyordu.216

214 215

Bkz. Sarolu Hseyin, bn Rd Felsefesi, Klasik Yaynlar, stanbul, 2003, s. 212. Frb, hsul Ulm, s. 98. 216 Kazan Fethi Kerim, Mutezili Dnce Sisteminde Ahlki Aklclk, Tabula Rasa Dergisi, Yl: 3, Say:7, Isparta, 2003, s.26.

75

Selefi dncenin prensiplerini, din metinleri olduu gibi kabul etmek, onlardan manas ak olmayanlar yorumlamaktan kanmak ve onlarla kalben dahi megul olmamak eklinde sralayabiliriz. Bu yaklama gre, din konularda yegane sz sahibi din metinlerdir. Ancak, bu metinler ierisinde bir takm anlam kapallklarnn(mtebih) mevcut olmas, eitli ihtilaflarn ortaya kmasna neden olmutur. Nitekim, her ekol, kendi prensipleri dorultusunda din metinleri yorumlamaya alm, prensiplerine aykr konularda ise yorum yapmaktan kanmtr.217 Selefi yaklama gre, din metinlerden anlam ak olanlar yorumlamaya gerek yoktur. Anlam kapal metinlerin aklamas ise ancak peygamber tarafndan yaplabilir. nk, bu metinlerin yorumlarn ancak Tanr bilir ve Ondan bu bilgiyi nakletmeye yetkili olan da peygamberdir. Eer peygamberden byle bir izah gelmemi ise bu metinlere dair yorumlar yaplmamaldr.218 phesiz, selefi dncenin bu tavr, yoruma kapal olduu iddia edilen metinleri eklen var olsalar bile hkmen yok sayma anlamna gelmektedir. nk, herhangi bir anlam ifade etmeyen ya da anlamlandrlamayan bir metnin Tanr tarafndan insanlara gnderilmesi anlamszdr.219 Anlam kapal metinler hakknda, insan akln, tanrsal iradenin kast ile zde yorumlar ortaya koyamayaca iddia edilebilir. Ancak, bu metinlerin hibir ekilde yorumlanamayaca iddia edilirse, insan aklnn tamamen devre d kalmas sz konusu olacaktr. Bu noktada, peygamberin vefatyla birlikte din tamam olacak ve insan akln kutsal alana dair sz syleme hakk ortadan kalkacaktr. Nitekim, toplumsal olgularn zamanla deiik ekillerde cereyan etmesi ve yeni ihtiyalarn belirmesi gibi faktrler, din dnceyi statikletiren bu yaklamn temellerini derinden sarst gibi, insan akla olan ihtiyacn zorunlu olduunu da ortaya koymutur. Dine duyulan sayg ve inancn ona sorular yneltme hakkmz ortadan kaldrmad bir gerektir. Bilkis, din metinlerde srekli tekrar edilen Niin
217

Baktr Mehmet, Mtekaddimun Selefiyye ve Metod Anlay, Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt: VIII / 2 , Sivas, 2004, s. 27. 218 Baktr, A.g.e., s. 28. 219 Baktr, A.g.e., s. 30.

76

akletmiyorsunuz? hitb insan dncenin gerekliliini pekitirmektedir. Kiiye, dnmesine gerek duymadan anlayabilecei mesajlar gnderme kudretine sahip olan Tanrnn, kapal metinler ile insan akln araya yneltmesi pekala mmkndr. Bu durumda, insann, inand eyi anlamaya ve onu akl yoluyla gelitirmeye almas gayet doaldr. Selefi yaklam, hakikati bulamama veya yanla dme endiesinden dolay, insan ftratnda mevcut olan bu sorgulama itiyakn gz ard etmektedir. Hakikati bulamama veya yanla dme endiesinden dolay din metinlerin mutlaklatrlmas ve statikletirilmesi, slm dncesinin gelimesini engelleyen temel etkendir. stelik, inan elerinin statiklemesi neticesinde dinsel hayat anlamn yitirecek ve bu alanda taklit hakim olacaktr. Taklit ise, bir bilinsiz ve anlamsz eylemler btn olarak dinsel dnce ve hayatn yozlamasdr. Kelm ilminin douunda kaynaklk etmi olmas nedeniyle, bu dogmatik srecin retileri kelm mlhazalar asndan nem arz etmektedir. nk kelm ilmi, gerek felsefenin cretkar aklamalar gerekse, toplumsal deiimin getirdii zorunlu ihtiyalar karsnda akla -kstl da olsa- alan tahsis etme zorunda kalm bir reti konumundadr. Dinlerde bulunan grlerin, insan akl ve idrak ile kavranlmasn imknsz gren kelmclar, bu iddialarn u gereke ile de pekitirmeye almaktadrlar: nsan yle bir varlktr ki akl ile idrak edemeyecei eyleri ancak vahiy yoluyla dinlerden edinebilir. Aksi takdirde, vahyin insana yalnzca bilmekte olduu eyi bildirmesi veya zerinde dnd zaman akl ile bilebilecei eyleri bildirmesi durumunda vahyin hibir anlam ve faydas olmayacaktr. Ancak, insan akl bu kabiliyette yaratlmamtr. Bundan dolay, dinlerin verdii bilgilerin, insan aklnn kavrayamayaca bilgiler olmas gerekir.220 Kelmclarn akla takdim ettii bu acziyeti iki ekilde tasnif etmek mmkndr. Birincisi, din metinlerin ieriinin yani anlam kapal metinlerin aklca kavranamayaca iddiasdr. Hi phesiz, bu iddia, bata Mu'tezile olmak zere baz ekollerin kanaatlerine kar teekkl ettirilmi bir antitez niteliindedir. Nitekim, baz

220

Frb, hsul Ulm, s. 98.

77

Mu'tezil dnrler, Dinde hibir ey yoktur ki aklla bilinebilir olmasn. eklinde bir tez ortaya koymulardr. Bunun doal sonucu olarak da Akla dayanmayan iman, iman deildir.221 eklinde bir prensip tezhr ettirilmitir. Bu gibi iddial yaklamlar karsnda din mdafaa etme igds ile hareket eden selefi yaklam, din metinlerde mevcut olan grlerin aklla kavranamayacan belirterek, ayn derecede iddial bir yaklam ortaya koymutur. Kelmclarn akla takdim ettii ikinci acziyet tr ise, din metinlerin ieriini anlamaktan ziyade, hakikati elde etme sreci ile ilgili bir problemdir. Baz ekoller, din olmadan da insan aklnn hakikati elde edebileceini iddia etmektedirler. Selefi dnce ise, bu iddial yaklama kart bir sylem oluturarak, din bilgileri insan akln eriemeyecei bir hakikatler btn olarak kabul etmektedir. nk, onlara gre, salt akln hakikati elde etmesi mmkn olsa idi, insanlar kendi akllarna bavururlard. Byle bir durumda da peygamberlie ve vahye ihtiya duyulmazd. Kelmclar, akln rol ile ilgili kanaatlerine kant olarak nbvvet messesesini gstermilerdir. Onlar, insann akl ile hakikati tam olarak kavrayabilmesi durumunda nbvvetin gereksiz bir messese olacan yani, akln yetersizliinin doal bir sonucu olarak nbvvet messesesinin varolduunu iddia etmektedirler. Halbuki, hakikatin aklla elde edilebileceini iddia eden Frb, hibir eserinde nbvvetin gereksiz bir messese olduunu iddia etmemi, bilkis nbvvete nemli bir deer atfetmi ve onu akl bir zemine yerletirme abas ierisine girmitir. Onun, idealinde kurmu olduu tanrsal devletin bana peygamberi yerletirmesi ve peygamberle filozofu zdeletirme abas, nbvveti gereksiz bir messese olarak alglamadn gstermektedir. Frbye gre, kelmclardan bazlar, sadece akln acziyetini iddia etmekle kalmam, din bilgilerin aklla elimesinin mmkn olduunu da iddia etmilerdir. Zira, onlara gre, din bilgiler ierisinde, akllarmzn reddedecei ve tasavvurlarmzn imknsz bulaca eyler mevcuttur. Bunlar, reddedilmesi gereken eyler de deildir. Buradaki eliki, dinden kaynaklanan bir eliki deil, insan akln acziyetinden yani durumu kavrayamamasndan kaynaklanan bir elikidir. Bu

221

Frb, hsul Ulm(nsz inde), s 40.

78

noktada, insan aklla elisin ya da elimesin, din bilgileri mutlak bir teslimiyet ile benimsemek gerekmektedir.222 Din bilgilerin aklla eliebilecei iddiasn, akla dayanmayan iman iman olarak tasvip etmeyen baz ekollere kar dillendirilmi bir antitez olarak yorumlamak da mmkndr. Kelm sylemin mkulln destekler mahiyettedir. Din bilgilerin aklla kavranamayacan ve hatta aklla eliebileceini iddia eden kelmclara gre, akln din ile ayn gerekleri ortaya koymas imknszdr. Ayrca, din bir iman konusu olduu iin ona sorular yneltmeden inanmak lazmdr. Ancak, byle bir tutum, dnen bir akl iin olduka gtr. Frb de byle bir iddiay, kelm sylemin din dnceyi dogmatikletirerek kendi nfuzunu merulatrma abas olarak alglar. nk ona gre, hakikati elde etmenin yegane yolu vahiy deildir. Faal-Akl araclyla tanrsal hakikati vahiyle elde edebilen insan, akl kazanmlar ile de hakikati elde edebilir. Frbye gre, din bilgilerin aklla kavranamayacan hatta aklla eliebileceini syleyen kelmclar, bu iddial yaklamlarn Tanrdan bize vahiy getiren kiinin, yalan sylemi olmas kabul edilemeyen doru bir kii olduu tezi zerine tesis etmilerdir. Bu dorulua kant olarak da peygamberin elinde gereklemi olan mucizeler ile doru ve sz makbul kiilerin, peygamberin doruluuna ve Tanr yanndaki mevkiine ilikin ehadetlerini gstermilerdir. Nitekim, peygamberin doruluu tespit edildikten sonra, artk, onun sylemi olduu eylerde akla ve dnceye gereksinim duyulmayacaktr.223 Din alandaki her akletmeyi, dine kar yaplm bir yanllama abas olarak alglayan kelmclar, akla alan her kapy kapatmaya almlardr. Amacna ulaabilmek iin peygamber otoritesine de mracaat eden bu yaklam, ilmlikten uzak, demagojik bir tavr grnmndedir. Bu yaklam, insan aklnn deer yaratma kabiliyetini yok ettii gibi, din alan asndan da bir takm problemler retmitir. Nitekim, hakikat otoritesi olarak kabul edilen peygamberin szlerinin akl tenkide tbi tutulmadan nesilden nesile aktarlmas, bir ok istismar da beraberinde
222 223

ilminin, dini mdafaa

maksadyla teekkl etmi olmas, yani bir tepki hareketi olarak ortaya kmas da bu

Frb, hsul Ulm, ss. 98-99. Frb, A.g.e., s. 99.

79

getirmitir. Hakikatin yalnzca kendi tarafnda olduunu iddia eden kii ya da gruplar, ideolojik sylemlerini, peygamberin diliyle hakikate dntrme abas ierisine girmilerdir. Frka ve mezheplerin faziletlerine dair ortaya konan uydurma sylemler bu durumu en iyi ekilde rneklemektedir. Bu tarz bir istismara bavuranlar da, peygamberin doruluk otoritesinden nemalanmaya alan kii ya da gruplardr. Kelmclar, peygamber retisinin doruluuna ve sorgulanamazlna kant olarak mucizeleri delil gsterirler. Frb ise, nbvveti ispat eden bir ara olduu iin mucizeleri kabul eder ve onlarn, tabiatst olmakla beraber, tabiat kanunlar ile elimediklerini iddia eder. nk, Frbye gre, mucize kanunlarnn kayna metfizik lemde, madd lemi idare eden akllarda bulunur; bir kez bu metfizik lemle iletiim kuruldu mu, o zaman olaylar bizim iin olaan olandan farkl cereyan etmeye balar. Bu durumda peygamber, mnev bir gce sahiptir ve onun aracl ile Faal-Aklla temas kurar. Bu temas sayesindedir ki peygamber, yamur yamasna, ayn ikiye blnmesine, snn ylana dnmesine ya da m ve czzamlnn iyilemesine sebep olur.224 Mucize konusuna bu ekilde akl bir izah getiren Frb, bu izahyla hem kelmclarn mucizelerin akldlndan nemalanmalarnn yanlln ortaya koymu hem de hibir peygamberin, Tanrnn izin ve emri olmakszn (metfizik akllarla irtibat kurmakszn) bir mucize gsterme yetkisine sahip olmadn225 belirten din metinle paralel bir anlay ortaya koymutur. Ayrca, mucizeyi bizzat yaam bir peygamber bile tatmin edici bir bilgiye ulaabilmek iin Tanrya lleri nasl dirilttiini226 sorabilirken, metfizik alana ait byle bir sorgulamay inanan kii iin tuhaf bir davran olarak deerlendiren kelmclarn bu kat tutumu, felsef adan tutarl bir davran deildir. Baz kelmclarn, din bilgilerin aklla kavranamayacan hatta aklla eliebileceini iddia ederken mucizenin otoritesine bavurmalar tutarl bir davran mdr? Mucizelerin muhatabnn akl sylemleri kavramak istemeyen kii ya da
224 225

brahim Medkr, Frb I, s . 60. Kuran Kerim, Mmin, 78. 226 Kuran Kerim, Bakara, 260.

80

toplumlar olmas bir tesadf mdr? Mucizelerin akl olup olmad tartlabilir; akl onlar kavrayamasa bile, Tanrnn olaand, gayri akl bir fiili peygamberi elinde gerekletirebileceini dnmek mmkndr. Ancak, Frbnin de eletirmi olduu gibi, mucizenin peygamberin doruluunu tasdik etmesinden hareketle, din alann aklla kavranlamayacak bir mitler alan olduunu iddia etmek, dini anlamlandrma amacnn nndeki en byk engeldir. stelik mucizelerle doruluu tasdik edilmi bir peygamberin sylemleri zerinde kafa yormak, bu sylemleri yanllama abas olarak yorumlanlmamaldr. Nbvvet messesesinin kutsiyet otoritesine snarak akl kart iddialarna dayanak salamaya alan bu ksm kelmclar, iddialarna ilm (mantki) izahlar getirmekten ziyade, sofistik (yanltc) deliller kullanmakla itham etmek mmkndr. Frbnin eletirilerinin temelinde de bu itham yatmaktadr. nk, iddiay konud delillerle ya da subjektif duygularn yneldii otoritelerle desteklemeye almak, hakikatin hakikat olarak ele alnmasn engelleyen mantksal bir yanllktr. Netice olarak, hem din bilgilerin aklla kavranamayaca iddias hem de bu bilgilerin aklla eliebilecei iddias salam dayanaktan yoksun grlerdir. Din metinler ierisindeki bir ok ifade de bu iddiann temelsizliini ortaya koymaktadr.
6.2.2. DN BLGLERN ZORLAMA TEVLLERLE ZAHI

Kelm ilmi, dinin inanla ilgili elerini konu olarak alan ve onlar rakip her trl teoloji veya retiye kar savunmay amalayan bir mdafaa hareketidir. Bu durum, felsefenin zgr ve eletirici tutumuna; evreni bizzat kendisi bakmndan bilme, gerei Aristotelesin deyimi ile hasbi, arkasnda bir kar duygusu tamayan bir tavrla tanma amacna hayli aykr bir yaklamdr. Nitekim bu zellikleri bakmndan kelm, Frb ve bn Rd gibi filozoflarn eletirilerine hedef olmutur. Maymonidesin(1135-1204) de belirttii gibi, filozoflar, varla tarafsz, nesnel ve zgr bir biimde yaklaarak onun ne biimde olduunu bilmek isteyen insanlardr. Oysa, kelmclar, felsefeye tamamen ters den bir tutumla, evrenin ne biimde olduu ile deil; ne biimde olmas gerektii ile uraan insanlardr. nk onlar, balangta ortaya konmu birtakm din ilkeleri hareket noktas olarak alrlar, sonra bu din ilkelerin doru olmas iin evrenin ne ekilde olmas gerektiini sorgularlar.227
227

Arslan, Bir slm Felsefesi Var mdr?, ss. 37-38.

81

Sadece din ilkelerden hareketle olgularn doruluunu belirlemeye almak, dinin skolastik bir ehreye dnmesine neden olabilecei gibi, hakikat arayndaki genilik erevesini de daraltacaktr. Din metinlerde hibir dayana olmamasna ramen Halife Ebu Bekirin, Kur'n sahifelerinin birletirilmesine (cem) karar vermesi, Halife merin slma yakn (mellefe-i kulub) kiilere verilen yardm iptal etmesi vb. gibi uygulamalar, hakikatin salt din metinlere baml olmadn gsteren rneklerdir. Frbye gre, kelm bilginleri ierisinde bir grup vardr ki onlar, din bilgiler nda duyusal eyleri (mahssat), toplumda genel kabul gren eyleri (mehrat) ve aklsal eyleri (maklat) incelerler. Bu incelemelerinde dinin lehine ehadet eden bir ey tespit ederlerse, onunla dini muzaffer klarlar. ayet, inceleme konusu olan bu dnsel ve olgusal eyler ierisinde dine aykr olan bir ey tespit edilirse, bu durumda, din bilgiler aykrl giderecek biimde tevil edilir. Ancak, din bilgileri tevil etmek mmkn olmaz ise, o zaman, insan tecrbeye konu olan bu dnsel ve olgusal eyler ya rtlmeye allr ya da dine uygun decek biimde yorumlanr.228 nsan tecrbeye konu olan dnsel ve olgusal eyler hususunda dinin baz mesajlar vermesi gayet normal bir durumdur. Zaten byle olmasayd, din, insan vicdan ile Tanr arasna skan soyut bir mefhum olmaktan teye gidemezdi. Din bilgiler ierisinde baz konular, zerinde farkl yorumlar yaplamayacak derecede ak iken; baz konularda da adeta, anlam zerinde insan abann zorunluluunu ortaya koymay amalayan bir kapallk hakimdir. Kutsal retinin bu epistemolojik muhtevas, baz meselelerde farkl dnmeyi ve yorumlamay gerekli klmaktadr. Ancak, her ne ekilde olursa olsun, dini muzaffer klmay kendilerine vazife bilen baz kelmclar, karlatklar dnce ya da olgular hususunda zaman zaman zorlama yorumlara bavurmulardr. Dnsel ve olgusal eyler ile din eleri karlatran baz kelmclar, bunlar arasndaki zayf ilikiyi bile, kendi prensipleri dorultusunda irtibatlandrmlardr.

228

Frb, hsul Ulm, s. 100.

82

Her seferinde dinin muzaffer ilan edildii bu srete, kimi zaman din bilgiler kimi zaman da dnce ve olgular zorlama yoruma mruz kalmlardr. Yorum yapmann mmkn olmad durumlarda ise peygamberin doruluk otoritesine snan bu kelmclar, Bu ey dorudur; nk yalan sylemesi veya yanl yapmas mmkn olmayan biri tarafndan bize bildirilmitir229 diyerek dini muzaffer klmaktadrlar.230 Dnceleri ve olgular din elerle irtibatlandrmaya alan zorlama yorumlar, ou kez olumsuz sonular dourmaktadr. nk, bu olgulara din bir kimlik takdim edildii ya da dayatld zaman, sre ierisinde onlarn dinden bamsz bir kutsiyet kazanmakta olduklarn grmekteyiz. Elbette, olgusal olann gz ard edilerek, salt din olann hakimiyetini gerektiren bir din ve olgu ayrmn mdafaa etmiyoruz. Zaten dinin de olgusal olandan bamsz hareket etmeyen bir ierie sahip olmas, bu ikisi arasndaki ilikinin ilevselliini ortaya koymaktadr. Ancak, u da bir gerektir ki, zorlama yorumlarla olgulara youn bir kutsiyet atfedilmesi neticesinde, geleneksel kltr tabulatrlmakta ve gelenein otoritesi dinin otoritesinden daha buyurgan bir konuma yerlemektedir. Bir baka ifadeyle, ekil deerden daha ncelikli bir konuma yerlemektedir. slm dnce tarihinde cereyan eden tevil faaliyetin en belirgin zellii, dini mdafaa maksadyla balayan srecin, kendinin ya da kendi ekolnn hakikatini mdafaa eden bir hviyete dnmesidir. Sonu gelmez bir mnkaa sahnesinin perdelendii bu srete, her ekol kendi kanaatlerinin en doru ya da en din olduunu iddia etmitir. Bu ekoller, kanaatlerini destekleyebilme gayesiyle de zaman zaman zorlama yoruma bavurmaktan kendilerini alamamlardr. Din bilgilerin zorlama yorumlarla kendi grlerini destekler hle getirilmeye allmas, ekoller aras fikir atmasnda sklkla karlalan bir durumdur. Haric, i ve Mtezil mezheplerinde olduu gibi Ehli Snnet mensuplar da kelm meseleleri ele alrken muhaliflerinin iddialarna kar, din metinlerin sadece kendi grlerini destekler mahiyetteki ksmlarn ele almlardr. Tezhr eden olgular hakknda grler ortaya konulmu, zm yollar retilmi daha sonra da din
229

Yorum yapmann mmkn olmad durumlarda bavurulan bu ifade, bir nceki blmde, din alann tamamnda akln acziyetini ifade etmek iin kullanlmt. 230 Frb, hsul Ulm, ss. 100-101.

83

metinlerde kendi grlerinin doruluunu tasdik edecek deliller aranmtr. Din metinlerdeki hakikati kefetmekten ziyade, kendi grlerini dine teyit ettirme abas arttka da dinsel istismar daha da belirginlemi ve ekoller arasndaki fikr uurum daha da artmtr. Kelm ekollerin kendi grlerini din metinlere teyit ettirme abasna rnek olarak irade hrriyeti bahsini ele alabiliriz. Kaderiyye ve Mutezile ekolleri, insanlarn fiillerinde hr ve sorumlu olduklarna dair din metinleri n plana kararak insann fiillerindeki ilh iradeyi inkr etmiler ve insan mutlak hr olarak kabul etmilerdir. Cebriyye Tanrnn gc ve iradesini esas alan ayetleri n plana kararak insan iradeyi reddetmi; tanrsal iradenin hakimiyetine vurgu yaparak fiillerin oluumunda ve neticesinde insann sorumlu olamayacan iddia etmitir. Ehli Snnet ise, insann fiillerini Tanrnn yarattn ve insan fiillerde hem ilh hem de insan iradenin mevcut olduunu iddia ederek, bu grn teyit edecek din delillere bavurmutur.231 Bu noktada, geleneksel slm dnce ekollerinin hakikat araylarn, kendi grlerini delillendirebilmek iin din kendi saflarna ekme abas olarak yorumlayabiliriz. Din alandaki zorlama yorumlara, sadece kelm ekoller arasnda cereyan eden fikr mcadelelerde bavurulmamtr. Siyas otoritenin meruluunu tesis etme gibi amalarla da bu ynteme bir ok kez bavurulmutur. Byle bir ortamda, dnceyi ve dnce adamn, siyas meriyetinin bir arac olarak gren zihniyet ne kadar sorunlu ise; siyas iktidarn hrslarn kitabna uyduran dnce adamnn zihniyeti de o derece sorunludur. Aslnda bu, ister din isterse siyas maksatla olsun, gerein arptlmas ve istismar edilmesinden baka bir ey deildir. Din ve olgu arasndaki tevil faaliyetinde, din olan yorumlamak ve olgusal olana da dinsel meriyet kazandrmak her zaman mmkn olmayacaktr. Kelmclar byle bir durumla karlatklar zaman, ilme muhalif psikolojik bir tavr taknarak, yalan sylemesi ve yanl yapmas mmkn olmayan kiinin (peygamber) gvenilirliine snacaklar; bu konuda akl yrtmenin gereksizliini iddia ederek

231

Sarkaya, slam Dnce Tarihinde Mezhepler, ss. 24-25.

84

din muzaffer kldklarn iddia edeceklerdir.232 Frb, kelmclarn bu tavrn, duruma ve artlara gre deiebilen esnek bir yntem telkkisi olarak alglar. slam dnce tarihinde peygamberin gvenilirlii meselesi, din

istismarclarnn adeta sna olmutur. yi ya da kt niyetle ortaya koymu olduklar dncelerini peygambere tescil ettirmek isteyen bu kiiler, peygamber adna hadis uydurarak, kendi dncelerine kutsallk kazandrma abas ierisine girmilerdir. Ancak, bu alann (hadis ilm) problemler yn hline gelmesinde hadis uyduranlar kadar, geleneksel hadis ilminin metodoloji eksiklii de etkili olmutur. Nitekim, hakikati ortaya karmaktan yoksun bu tarz subjektif delillerin kullanm, hem ilimlerin deerini zedelemi hem de zgr dncenin gelimesi engellemitir. Din ilkelerden hareketle, olgular aras ilikilerde din destekleme bakmndan gl olann doru, dierinin yanl olarak gsterilmeye allmas, subjektif bir tavr olarak karmza kmaktadr. Bu durum, Tanr adna, tanrsal iradenin yetkisiyle, olgular hakknda doru gr belirleme yetkisinin kelmclara ait olmadn da ortaya koymaktadr. Ayn ekolden kelmclar arasnda bile, belirli bir konuda farkl grlerin ortaya konulmas bu iddiay daha da anlalr klmaktadr.
6.2.3. DDAYI KARIT DDA LE SUSTURMA

Din metinlerin belli bir ksmnn anlalmasnda insan abaya ihtiya duyulduuna gre, bu alanda yorumun ve eletirinin olmas normaldir. Hakikatin hibir tevile gerek duyulmadan apak bir ekilde sunumuna da gc yeten Tanr, insan aklna, aray itiyakn ltfederek, insann yaam sreci boyunca hakikatin araycs olmasn dilemitir. Ancak, din metinlerin fikr eitlilik yelpazesini gz ard ederek, salt kendi sylemlerinin hakikati temsil ettiini syleyen baz kelmclar, din alanda akln sadece yzeysel bir ileve sahip olduunu iddia etmilerdir. Akln ilevselliini yitirdii bir alanda da dnsel yani eletirel bir muhalefetin ho karlanmas mmkn deildir. Frbye gre, rakip teoloji ve retilere kar dini savunma amacyla hareket eden baz kelmclar, kendi dinlerindeki eletirilebilir eylerin gndeme getirilmesinden honut olmadklar iin muhaliflerin dinlerindeki eletirilebilir
232

Frb, hsul Ulm, s. 100.

85

eyleri tespit edip, onlar gndeme getirerek kendi dinlerini muzaffer klmay amalarlar.233 Bu noktada kelmc, yntem olarak problemden hareketle geree ulamak ve bu ekilde din savunmak yerine, muhalifini susturmay amalamaktadr. Burada gaye rakibi susturmaktr, sorunu zmek deil. Bu sus pay, belli bir sre muhalifi susturmu olsa bile, problemin zmne dair bir katk salamayacaktr. Bu durum lde zeri toz birikintileri ile rtlm bir kaya parasna benzer ki, rzgar estii zaman kaya paras tekrar gn yzne kacaktr. Tencere dibin kara; seninki benimkinden kara eklinde cereyan eden bir tartma, rakip retiye saldrarak kendi eksiini kapatmaya alan cedel bir mnkaadan baka bir ey ifade etmeyecektir. limler kendi iddialarn ispat etmek iin psikolojik basklardan ziyade, mantk deliller ve bilimsel gerekliklerden hareket ederler. Her ne yntem ve ekille olursa olsun, dini savunmay ama edinen kelmclarn fikr temelden yoksun bu tutumu, slm dnce tarihinde eletiriye ak dnsel bir zihniyet yapsnn teekkln engelleyen faktrlerdendir.
6.2.4. DDAYI TEHDT LE DESTEKLEME / YANITLAMA

Frbye gre, hasmlarna kar ciz kalan baz kelmclar, bu acziyeti ortadan kaldrabilmek iin utan verici ithamlara ya da felaket tehditlerine bavurmaktadrlar.234 Bu iddia, kullanlan yntemlerin ilmlikten kp psikolojik bir baskya hatta kaba bir tehdide dntn gstermektedir. slm dnce tarihinde bu davrana genellikle, siyas otoritenin desteini arkasna alan egemen kelm ekoller ya da dnrler bavurmulardr. Frb, hakikatin psikolojik bask ve kaba tehditlerle deil, salam delillerle tesis edilmesini arzulamaktadr. Filozof, herhangi bir ekoln fikr ve siyas destei ile hakikatin tescillenmesini de kabul etmez. slm dnce tarihinde hibir ilim, siyas otoriteye srtn dayama gereini ve arzusunu kelm ilmi kadar hissetmemitir. nce, Mu'tezile kelm siyasete bulam ve kendi dncesine muhalif olan ekolleri ve dnrleri tehdit etmekten kanmamtr. Zamanla, siyas otoritenin desteini de arkasna alarak egemen bir dnce dnyas tesis eden Snn kelm ise, bu iktidarn ncelikle Mu'tezile kelm
233 234

Frb, hsul Ulm, s. 101. Frb, A.g.e., s. 101.

86

ile yapaca rvana tahsis etmitir. Byle bir ortamda, psikolojik bask ve kaba tehditlerle felsef dncenin de sindirilmeye allmas, Frbnin kelma ve kelmclara ynelttii eletirilerin dozajn daha da artrmtr. Hr ve mspet dnceyi bomakla dinin kurtulabileceini dnmek, vehimden baka bir ey deildir; nk, byle yapmakla bizzat din almlar zayflar ve fakirleir. Bu tecrbeyi bizzat yaayan Snn kelm, zamanla, eskimi ve ierii olmayan biimsel bir yap ile ba baa kalmtr.235 Hangi ekol ya da otorite olursa olsun, zgr dnceyi kstlayan her hareket, slm dncesinin gelimesini engelleyen bir faaliyet olagelmitir. Bu gerek dorultusunda, hakikatin sadece kendi tekellerinde olduunu iddia edenler, aslnda, hakikat savunucularnn ahsnda hakikate cephe almlardr.
6.2.5. DN MDAFAADA AHLKDII KANITA CEVAZ VERME

Frbye gre, baz kelmclar kendi dinlerinden ve inanlarndan o derece emindirler ki onlar, hasm susturabilmek ve dini mdafaa edebilmek iin yalana, aldatmaya ve artmaya mracaat etmede bir beis grmemilerdir. Bunlarn nazarnda, kendi doru dinlerine kar kanlar ya dmandr ya da akl yoksunudur. Eer dman ise, dmana kar yaplan savata olduu gibi her trl yalann ve aldatmann kullanlmas caizdir. Eer akl yoksunu ise, kadnlara ve ocuklara yapld gibi onu vesayet altnda tutmak hatta bu kimseyi, kendisinin fark edemedii iyiliklere doru yalan ve aldatma ile ynlendirmek gereklidir.236 Elbette, benimsenen dinin ya da retinin doruluu nemli bir husustur. Bu doruluun kudreti, eletirilere kar gsterdii mukavemetin derecesi ile de llmektedir. Zaten, eletirilere kar direnemeyen bir iddiann salkl olmas da mmkn deildir. Frbnin de belirttii gibi, mensubu olduu dinin ya da retinin eletiri ve yorum kabul etmeyecek bir kesinlikte olduunu iddia eden kiiler, bu alandaki akl yrtmelere tahamml edemeyecekler, kendi kutsaln mdafaa edebilmek iin farkl yntemlere mracaat edeceklerdir. Bu kiiler, sadece kendilerinin doru yolda olduunu ileri srerek, baka trl dnmenin bir imanszlk ve kafirlik olacan iddia edeceklerdir.
235

Fazlur Rahman, Trih Boyunca slmi Metodoloji Sorunu, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 1997, s. 128. 236 Frb, hsul Ulm, ss. 101-102.

87

Kendi hakikatlerinden son derece emin olan bu kiiler, dini mdafaa etmek ve onunla ilgili pheleri ortadan kaldrmak iin yalan ve hile gibi gayri ahlki yntemlere bavurmakta bir saknca grmeyeceklerdir. Aslnda, yalan ve hile, kt maksatlarla kullanlmaya elverili yntemlerdir. Zaten, buradaki tavrn, hakikati ortaya koyma gibi bir amaca hizmet etmedii de aka ortadadr. O, sadece kendi hakikatini savunmay ama edinmi, ilmlikten yoksun gayri ahlki bir tutumdur. Frbnin kelmclara ynelttii bu eletiriler, mantk ilkelerini gz ard etmekten kaynaklanan metodik ve subjektif problemlerdir. nk, mantk ilminin kullanlmamas neticesinde ortaya kan temyiz eksiklii, mensubiyet duygusu ile arln hissettiren ideolojik taassup, hakikati salt kendi ekolnn temsil ettiine dair inan, baka trl dnlmesinin imknszl fikri, yanla dm olma gibi bir ihtimli dah benimsememe gibi btn bu tavrlar, muayyen bir ama dorultusunda kendi gereini perinleme gayretinin doal bir rndr. Frbnin de belirttii gibi, bu vasflarla ete kemie brnm olan bir gr, zan ile (topik), aldatma ile (sofistik), ikna ile (retorik) ve hayal ile (poetik) kendi meriyetini tesis etmeye alacaktr.

88

SONU
Felsef epistemolojide duyu, akl ve sezgi bilgi kaynaklardr. Duyular, fiziksel ve metfiziksel karmlar ortaya koyabilmesi iin akla malzeme salamaktadrlar. Bu verileri mantksal bir btnlk ierisinde ileyen akl, hakikati bizzat kefetme kabiliyetine sahiptir. Bu stn meziyetlerine ramen o, snrsz bir g de deildir. Akl, btn imknlarn seferber etmek artyla, sezgisel birikimlerden de istifade edebilmektedir. Kelm epistemolojide duyu ve haber zorunlu bilgi kaynaklardr. Akl ise, bilgi kayna olarak kabul edilmekle beraber, hareket alan nakil tarafndan snrlandrlm bir kabiliyet konumundadr. Nitekim, zamanla kltrel etkileimin artmas, yeni ihtiyalarn belirmesi gibi etken faktrler, akln deer retme fonksiyonunu gzard eden bu yaklamn yetersizliini ortaya koymutur. Frb, kelm akln deer retemeyeceini iddia eder. nk, bu akl yaps, hakikati ortaya karmaktan ziyade toplumsal aklla mutabakat kurma ya da ounluun kanaatlerini merkeze alma eilimi ile hareket etmektedir. Halbuki, Frb felsefesinde ounluk ya da halk, hakikati bizzat kavrama kabiliyetinden yoksun olan ve bu nedenle, dolayl anlatmlarla (sembol) yetindirilmesi gereken bir gruptur. Frb, Aristotelesin mantk ilmini metot olarak benimsemitir. Bu kabul, filozofun sistemli bir felsefe ortaya koymasna yardmc olmutur. Ancak, Frb felsefesinde mantksal ilerliin mkemmel ve sorunsuz olduunu iddia etmek de mmkn deildir. nk, bu metodolojik yapnn zirve noktasnda yer alan burhn teorisi ksmen andrlmtr. Aslnda, bu ypranmada Frbnin giriimleri kadar burhn yntemin metfiziksel snrll da etkili olmutur. Mantk ilmini tesis eden Aristotelesin yaklamlarnda bile bu tarz problemlerin ortaya kmas, konuyu aydnlatmas asndan nemlidir. Mantk ilminin baars, her eyi burhn yntemle ifade edip etmemesi ile deil, dncenin ileyiini dzenleme giriimi ile llmelidir. nk, her konuyu

89

burhn olarak ifade etmek mmkn deildir. Ayn zamanda, dnce kaymalarnn yani hataya dme noktalarnn tespit edilmesi de nemli bir problemdir. Nitekim, mantk bilgisine sahip olan kimse, gerek kendi iddialarnn gerekse muhatap olduu iddialarn mantksal erevesini; manta ehemmiyet vermeyen kiiden daha iyi analiz edecektir. Kelm ilmi, grnenden hareketle grnmeyen hakknda hkm verme yntemini, bir karm metodu olarak benimsemitir. Bu metodun, nesneler arasndaki benzerlikten hareketle fiziksel hakikatleri ortaya koymas mmkndr. Ancak, kelm tecrbenin fiziksel varlklardan hareketle metfiziksel varlklar ispat etmeye ya da tanmlamaya almas bir takm problemleri de beraberinde getirmitir. Nitekim, Tanr ve insan arasnda yaplan kyaslamalar, antropomorfik eilimleri de gn yzne karmaktadr. Bu tarz dinsel kayglar, yntemi esneterek amaya almak da ayr bir problemdir. Kelmclar, akl yaplarnn da bir gerei olarak, cedel yntemini

benimsemilerdir. Aslnda, burhn mekanizmann snrl olduu alanlarda bu ynteme mracaat etmek mmkndr. Ancak, bu mracaat meruiyetini psikolojik, sosyolojik ve dinsel kayglardan deil, burhn yntemin snrllndan almaldr. Aristoteles mantnn cevaz verdii cedel, bir tartma ya da kendi hakikatinde srar etme diyalektii deil, burhn aamaya katk salayan ilm bir sretir. Frbye gre, kelmclar, cedel yntemi bir tartma diyalektii olarak benimsemilerdir. Bu benimseyiin, hakikati birlikte arama (ra) gibi bir kaygs da yoktur. O, tamamen kendi hakikatini benimsetme abas ierisindedir. Bu maksatla, iddiasn delillendirebilmek iin konu d delillere, inancn otoritesine, popler olana, duygusal kelimelere hatta ve hatta tehdide bile mracaat edebilmektedir.

90

BBLYOGRAFYA
Kuran Kerim Ahmet Cevdet Paa, Miyr- Sedat (Klasik Mantk, Sad. Hasan Tahsin Feyizli), Fecr Yaynevi, Ankara, 1998. Aristoteles, Nikomakhosa Etik (ev. Saffet Babr), Ayra Yaynevi, Ankara, 1998. Aristoteles, Organon I Kategoryalar (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1995. Aristoteles, Organon III Birinci Analitikler (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1996. Aristoteles, Organon IV kinci Analitikler (ev. H. Ragp Atademir), stanbul, 1996. Aristoteles, Organon V Topikler (ev. H. Ragp Atademir), M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1996. Aristoteles, Ruh zerine (ev. Zeki zcan), Alfa Yaynlar, stanbul, 2000. Arslan Ahmet, Felsefeye Giri, Vadi Yaynlar, Ankara, 2002. Arslan Ahmet, slm Felsefesi zerine,Vadi Yaynlar, Ankara, 1996. Atademir Hamdi Ragp, Aristonun Mantk ve lim Anlay, A...F. Yaynlar, Ankara, 1974. Atay Hseyin, Frbnin Eseri, Morpa Yaynlar, stanbul, 2003. Aydn brahim Hakk, Frbde Bilgi Teorisi, tken Neriyat, stanbul, 2003. Aydn Mehmet S., Din Felsefesi, L-VAK Yaynlar, zmir, 2002. Aydn Mehmet, Frbde Pratik Akl Yrtme, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XXI, zmir, 2005. Baklln, et-Temhd, Kahire, 1947. Baktr Mehmet, Mtekaddimun Selefiyye ve Metod Anlay, Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, Cilt: VIII / 2 , Sivas, 2004. Bingl Abdlkudds, Klasik Mantkn Tanm Teorisi, M.E.B. Yaynlar, stanbul, 1993. Cbir Muhammed bid, Arap-slm Aklnn Oluumu (ev. brahim Akbaba), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2001. Cbir Muhammed bid, Arap-slm Kltrnn Akl Yaps (ev. Burhan Krolu, Hasan Hacak, Ekrem Demirli), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2000. Cbir Muhammed bid, Felsef Mirasmz ve Biz (ev. Said Aykut), Kitabevi Yaynlar, stanbul, 2000.

91

elebi lyas, Kelm Metodunun Ortaya k, Geliim Sreci ve Yeni Metot Araylar, slmi limlerde Metodoloji (Usl) Meselesi I, Ensar Neriyat, stanbul, 2005. ubuku Aydn, Mantk ve Diyalektik, Evrensel Basm Yayn, stanbul, 1993. Demir Hilmi, Delil ve stidllin Mantk Yaps, Baslmam Doktora Tezi, Ankara, 2001. Ebu Mansr el-Mtrd, Kitbut Tevhd (ev. Bekir Topalolu), sam Yaynlar, Ankara, 2005. Emirolu brahim, Cedel Nedir?, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XII, zmir, 1999. Emirolu brahim, Cedelin leyii ve Deeri, D.E.. Yaynlar, lahiyat Fakltesi Dergisi, Say: XIII, zmir, 2001. Erdem Hsameddin, lka Felsefesi Tarihi, H-er Yaynlar, Konya, 2000. Erdemci Cemalettin, Mutekaddimin Kelamnda Nass Anlama Sorunu ve Ar Yorum, Baslmam Doktora Tezi, Ankara, 2002. E'ar Ebul-Hasan Ali bin smail, Kitbl-Luma (Thk. J. McCarth), Beyrut, 1952. Frb, Efltun Felsefesi, ev. Hseyin Atay (Frbnin Eseri iinde), Morpa Yaynlar, stanbul, 2003. Frb, Efltun Kanunlarnn zeti (ev. Fahrettin Olguner), K.T.B. Yaynlar, Ankara, 1985. Frb, El-Medinetl Fzla/deal Devlet (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 2004. Frb, Et-Tavtiatu Fil-Mantk, ev. Mbahat Trker-Kyel (Frbnin Baz Mantk Eserleri iinde), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990. Frb, Fusll Meden, ev. Hanifi zcan (Frbnin ki Eseri iinde), FAV Yaynlar, stanbul, 2005. Frb, Fsl-n Tetemil- al, ev. Mbahat Trker-Kyel (Frbnin Baz Mantk Eserleri iinde), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990. Frb, hsul Ulm/limlerin Saym (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 1999. Frb, Kitabul-Hurf, Nr. Muhsin Mehd, Drul-Merik, Beyrut, 1970. Frb, Kitab-ul Kyas-is Sair, ev. Mbahat Trker-Kyel (Frbnin Baz Mantk Eserleri iinde), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990. 92

Frb, Kitb ri ehlil-mednetil Fzla, ev. Mahmut Kaya (slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri iinde), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002. Frb, Kitbl Burhn, ev. Mbahat Trker-Kyel (Frbnin erit UlYakni iinde), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 32, Ankara, 1990. Frb, Kitabl Cem, ev. Mahmut Kaya (slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri iinde), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002. Frb, Peri Hermeneias, ev. Mbahat Trker-Kyel (Frbnin Peri Hermeneias Muhtasar iinde), Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 33, Ankara, 1990. Frb, Risle f menl Akl, ev. Mahmut Kaya (slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri iinde), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002. Frb, erit Ul-Yakn, ev. Mbahat Trker-Kyel, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 32, Ankara, 1990. Frb, Tahslus Sada/Mutluluun Kazanlmas (ev. Ahmet Arslan), Vadi Yaynlar, Ankara, 1999. Frb, Tenbh al seblis Sade, ev. iinde), FAV Yaynlar, stanbul, 2005. Frb, Uynl Mesil, ev. Mahmut Kaya (slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri iinde), Klasik Yaynlar, stanbul, 2002. Fawka Hussein Mahmoud, Frbnin Felsefesinde Evrenin Olumsall (ev. Ahmet Cevizci), Uluslararas bn Trk, Hrezm, Frb, Beyrn ve bn Sn Sempozyumu Bildirileri, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 42, Ankara, 1990. Fazlur Rahman, Trih Boyunca slmi Metodoloji Sorunu, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 1997. Glck erafettin ve Toprak Sleyman, Kelm, Tekin Kitabevi, Konya, 2001. Gl Abdlbaki vd., Felsefe Szl, bilgikuram md., Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 2003. Gndem Mehmet, Mehmet S. Aydn le e Kritik Bak, yi Adam Yaynlar, stanbul, 2000. Hanerliolu Orhan, Felsefe Szl, Remzi Kitabevi, stanbul, 1996. Hospers John, Felsef zmlemelerde Yntem (ev. ahin Filiz ve Mehmet Harmanc), Kkler Yaynlar, Konya, 2002. Kdi Abdulcebbar, el-Mun fi Ebvbit-Tevhd vel-Adl, IV, Thk. Muhammed Mustafa Hilmi, Ebl Vefa el-Guneym, Kahire, ts. Kdi Abdlcebbar, el-Muhitu bit-Teklif, Drul Msryye, Kahire, ts. 93 Hanifi zcan (Frbnin ki Eseri

Kaya Mahmut, slm Filozoflarndan Felsefe Metinleri, Klasik Yaynlar, stanbul, 2002. Kazan Fethi Kerim, Mutezili Dnce Sisteminde Ahlki Aklclk, Tabula Rasa Dergisi, Yl: 3, Say:7, Isparta, 2003. Keklik Nihat, Felsefenin lkeleri, Dou Yaynlar, stanbul, 1982. Kl Recep, Ahlkn Din Temeli, T.D.V. Yaynlar, Ankara, 1996. M. Muhammed erif, Klasik slm Filozoflar ve Dnceleri, nsan Yaynlar, stanbul, 2000. Miller Larry, Frbnin Edeb El-Cedel Hakkndaki Tartmas (ev. Ahmet Cevizci), Uluslararas bn Trk, Hrezm, Frb, Beyrn ve bn Sn Sempozyumu Bildirileri, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 42, Ankara, 1990. Muhammed Hamidullah, slm Peygamberi (ev. Salih Tu), rfan Yaynlar, 1993. Mbahat Trker-Kyel, Frbnin erit Ul-Yakni, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 32, Ankara, 1990. Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Baz Mantk Eserleri, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 31, Ankara, 1990. Mbahat Trker-Kyel, Frbnin Peri Hermeneias Muhtasar, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say: 33,Ankara, 1990. Nesef mer, Akaid, Bayrak Yaynlar, stanbul, 1995. Olguner Fahrettin, Frb, tken Neriyat, stanbul, 1999. ner Necati, Klasik Mantk, Bilim Yaynlar, Ankara, 1996. zcan Hanifi, Frbnin ki Eseri, FAV Yaynlar, stanbul, 2005. zcan Hanifi, slm Felsefesinde Metodoloji Problemi, slmi limlerde Metodoloji (Usl) Meselesi I, Ensar Neriyat, stanbul, 2005. Sarkaya M. Saffet, slam Dnce Tarihinde Mezhepler, Tura Matbaas, Isparta, 2001. Sarolu Hseyin, bn Rd Felsefesi, Klasik Yaynlar, stanbul, 2003. Ta smail, Ebu Sleyman Es-Sicistan ve Felsefesi, Kmen Yaynlar, Konya, 2006. Taylan Necip, slm Felsefesi, Ensar Neriyat, stanbul, 2000. Taylan Necip, Mantk Tarihesi Problemleri, FAV Yaynlar, stanbul, 1996. Tokat Latif, Dinde Sembolizm, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2004. Topalolu Bekir, slm Kelmclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl, D..B. Yaynlar, Ankara, 1992. 94

Topalolu Bekir, Kelm lmi, Damla Yaynevi, stanbul, 2000. Trker Sadk, Aristoteles, Gazzl ile Leibnizde Yarg Mant, Dergah Yaynlar, Ankara, 2002. lken Hilmi Ziya, Felsefeye Giri, A...F. Yaynlar, 1963. Yrkan Yusuf Ziya, Ebul-feth ehristani (Milel ve Nihal zerine Karlatrmal Bir nceleme ve Mezheplerin Tetkikinde Usul), Yaynlayan: Murat Memi, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara, 2002.

95

You might also like