You are on page 1of 173

T.C.

SELUK NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI KELAM BLM DALI

BN RDDE ULUHYET PROBLEM

DOKTORA TEZ

DANIMAN
Prof.Dr. erafeddin GLCK

HAZIRLAYAN Ltf CENGZ

KONYA 2006

NDEK LER
NDEK LER ............................................................................................. 1 KISALTMALAR.......................................................................................... 3 NSZ......................................................................................................... 4 G R ........................................................................................................... 7 ULH YET PROBLEM VE BN RD................................................. 7 1- Genel erevede Ulhiyet Problemi.................................................. 7 1.1- Szlk ve Terim Anlam............................................................. 7 1.2- Ulhiyet Probleminin Kapsam ve Snr................................... 10 2- bn Rdn Hayat ve Eserleri........................................................ 12 2.1- bn Rdn Hayat .................................................................. 12 2.2- bn Rdn Eserleri................................................................. 14 3- bn Rdn Dnme Yntemi ve Dnce Tarihindeki nemi..... 20 3.1- VI./XII. Yzylda Endlste Siyasi ve Fikri Ortam.................. 21 3.2- bn Rdn Dnce Tarihindeki Yeri ve nemi..................... 25 3.3- bn Rdde Akl- Nakil likisi................................................ 29 3.3.1- Akl Dncenin Dindeki Yeri........................................... 29 3.2.2- Tevil................................................................................. 34 3.3.3- Tevil Karsnda nsanlarn Durumu ................................. 41 B R NC BLM ...................................................................................... 45 BN RDE GRE ALLAHIN VARLII VE DEL LLER ................ 45 1- Allahn Varl ve Birlii ............................................................... 45 1.1- Allahn Varl (Vcd) .......................................................... 45 1.2- Allahn Birlii (Vahdaniyet).................................................... 49 2- Allahn Varlnn Delilleri ............................................................ 56 2.1- Kelamclarn Delillerine Ynelik Eletiriler.............................. 58 2.2- Allahn Varl ile lgili Deliller .............................................. 70 2.2.1- nayet Delili....................................................................... 71 2.2.2- htira Delili....................................................................... 75

K NC BLM......................................................................................... 80 BN RDE GRE ALLAHIN SIFATLARI....................................... 80 1- Subt Sfatlar ................................................................................. 81 1.1- lim .......................................................................................... 81 1.2- rade ve Kudret......................................................................... 88 1.3- Kelam (Kelamullah) ................................................................. 90 1.4- Sem ve Basar .......................................................................... 92 2- Selb ve Tenzih Sfatlar .................................................................. 93 2.1- Allahn Ezeli ve Ebedi Olmas ................................................ 95 2.2- Allahn Hdis Varlklara Benzememesi ................................... 96 2.2.1- Allaha Cismiyet zafe Etmek ............................................ 97 2.2.2- Allah in Yn/ Cihet Tayin Etmek.................................. 102 2.2.3- Allahn Grlmesi Meselesi ........................................... 107 3- Zat- Sfat likisi ........................................................................... 112 NC BLM .................................................................................. 117 BN RDE GRE ALLAHIN F LLER ......................................... 117 1- Yaratma (Allah- Alem likisi) ...................................................... 117 2- Peygamber Gnderme ve Mucize .................................................. 125 3- Kaza ve Kader............................................................................... 138 4- Adalet ve Zulm ( yilik ve Ktlk) ............................................. 146 5- lmden Sonra Dirili .................................................................. 151 5.1- Ahiretin Varl ...................................................................... 151 5.2- Ahiret Ahvali.......................................................................... 154 SONU .................................................................................................... 161 B BL YORAFYA .................................................................................. 167

KISALTMALAR
a.g.e. a.g.m. Ar. ev. Bkz. c. ev. DA haz. AD Kr. nr. S FD s. ss. sa. trz. vb. yy. ad geen eser ad geen makale Arapaya eviren Baknz cilt eviren Diyanet slam Ansiklopedisi hazrlayan slami Aratrmalar Dergisi Karlatrnz nereden Seluk niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi sayfa sayfa says say tarihsiz ve benzeri Basm yeri yoktur

NSZ
bn Rd, (520-595/1126-1198) yllar arasnda Endlste yaam, slam dncesinin nemli filozoflarndan birisidir. Siyas bakmdan etkili, ilm bakmdan da pek ok alim yetitiren bir aileye mensup olan bn Rd, kelamdan felsefeye, fkhtan manta ve tp ilmine kadar eitli alanlarda bir ok eser brakmtr. O, Endlste bn Hazm (994/1069) ile balayan ilm ve fikr hareketliliin zirvesini temsil eden bir dnrdr. bn Rdn en iyi bilinen yn, Yunancay bilmemesine ramen, Yahudi, Hristiyan ve Sryan tercmelerden hareketle Aristotelesin (m.. 384- 322) eserlerine yapm olduu erhlerdir. O, mantk, fizik, metafizik gibi pek ok ilmin hem kurucusu, hem de tamamlaycs olarak grd Aristotelesin hemen hemen tm eserlerine gerek geni, gerekse zet erhler yapmtr. Bunu yapmasnn nedeni ise, kendisine bu grevin tevd edilmesi bir yana, hakikatin sadece Aristoteles tarafndan ortaya konduuna olan salam inancdr. O, Aristoteles felsefesi ve mantna o kadar inanmtr ki, bu bakmdan onun, Aristo el- lah olarak tanmlanmasna katkda bulunmak istemitir. bn Rd, Batda daha ziyade Aristoteles arihi olarak tannmaktadr. Aristotelesin eserlerinin Batya giriinin 12. yzyln sonlar olduu dnlrse, Batnn Aristotelesi tanmasnda bn Rdn ne kadar etkili olduu anlalm olur. bn Rd, bir rih olmas yannda, ayn zamanda kendine zg dncesi ve felsefesi olan bir filozoftur. Ancak bn Rdn fikirleri Batda ok byk yank uyandrmasna ramen slam dnyasnda ayn etkiyi yapt sylenemez. Onun slam dnyasnda ciddi anlamda bir takipisi veya tenkidisinin bulunduunu sylemek de ayn derecede gtr. bn Rd hakikatin peinde olduunu iddia eden bir filozoftur. O hakikate ulamak iin objektif, tutarl ve kll bir bak asn yntem olarak benimsemi ve buna gre dncelerini ortaya koymutur. Bir filozof olarak bn Rd, pek ok alanda sz syledii gibi Kelam alannda da deerlendirme ve yorumlarda bulunmutur. Kelam ilmini, cedel ilmi olarak isimlendiren bn Rd, Kelam ilminin metodunun da cedel sanat olduunu ifade etmitir. Bu itibarla bu ekilde deerlendirmeleri olan bir filozofun kelam problemlerine yaklam tarz nemli hale gelmektedir. almamz Kelam problemleri ierisinde en merkez konumda olan

ulhiyet probleminin bn Rd dncesinde nasl ekillendii sorusunu cevaplamay ama edinen bir aratrmadr. Bu almada, ulhiyet konusunun snrllklar, bn Rdn almalarnda ele ald ve belirledii ekliyle, Allahn varl ve birlii, Allahn sfatlar ile Allahn fiilleri erevesinde deerlendirilecektir. Bu konular anlalr klacak olan, bn Rdn akl- nakil anlay ve buna bal olarak onun tevil anlay vb. hususlar olacaktr. bn Rdde Ulhiyet Problemi adn tayan bu almamz bir giri, blm ve sonutan olumaktadr. almamzn giri blmnde, ulhiyet kelimesinin anlam ve kapsam, bn Rdn hayat, eserleri, onun yaad dnemde Endlsn siyas ve ilm yapsnn nasl olduunu anlatmaya altk. Buna bal olarak bn Rdn dnce tarihindeki yeri ve nemi hakknda bilgiler verdik. nk, bir insann herhangi bir dncesini ortaya koymadan nce, onun genel durumu hakknda bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Btn bunlara ilave olarak, bn Rd dncesine yn veren, onun akl- nakil ilikisine dair yorumlarnn ne olduunu detayl bir ekilde incelemeye altk. Bu ve bunun gibi hususlar bn Rd' daha iyi tanyabilmek amacyla ve onun ulhiyet meselesine yaklamn ortaya koymada yardmc olaca dncesiyle ncelikli olarak ele aldk. Birinci blmde, bn Rde gre Allahn varl ve delilleri bal altnda Allahn varl (vcd) ve birlii (vahdniyet), Allahn varlnn delilleri ve Onun varlnn delilleri ile ilgili ortaya konmu, zellikle de kelamclar tarafndan ortaya konulmu delillere kar bn Rdn getirmi olduu eletirileri ve bu eletirilerin deerini ele aldk. bn Rdn delillerinin hangi deliller olduunu da teferruatl bir ekilde ortaya koyup deerlendirmeye altk. kinci blmde, bn Rde gre Allahn sfatlar bal erevesinde, onun sfat anlayna deindik. Onun sfatlar nefs sfatlar ve tenzih sfatlar olarak ikiye ayrdn grdk. Biz de onun belirlemi olduu bu sisteme uyarak, subut ve selb sfatlar alt balklarn kullanmak suretiyle onun aklamalarn deerlendirmeye gayret ettik. Bu arada onun zat- sfat ilikisini nasl ortaya koyduu husundaki aklamalarna da iaret ettik. nc blmde ise bn Rde gre Allahn fiillerini inceledik. Allahalem- insan mnasebeti olarak tanmlanmas mmkn olan Allahn fiillerini, onun belirlemi olduu ekliyle yaratma, peygamber gnderme, kaza- kader, adalet-

zulm, lmden sonra dirili meselelerinin, onun dncesinde ne ifade ettiini ortaya koymaya altk. alma konusunun tespiti, projenin hazrlanmas, almann yrtlmesi esnasnda destek ve teviklerini esirgemeyen, tenkit ve tashihleriyle almann olgunlamasn salayan ve fedakr davranlarndan mteessir olduum insanlara kar vefa borcumun olduunu dnyorum. Bu itibarla, her ynden desteini esirgemeyen muhterem hocam Prof.Dr. erafeddin Glck'e, yine almann seyri esnasnda kymetli tavsiye ve nerileriyle bana yardmc olan hocalarm Prof.Dr. Sleyman Toprak, Do.Dr. ahin Filiz ve Yrd.Do.Dr. Durmu zbeke gnlden teekkr ediyorum. Ayrca almay batan sona titiz bir ekilde okuyarak ok byk katklar salayan Do.Dr. Bayram Dalkla, Yrd.Do.Dr. smail Taa, Dr. Hseyin Palaya ve hadislerin kaynaklardan temininde yardmc olan arkadam Fikret Karapnara, dier hocalarma ve alma arkadalarma kalb kranlarm arz ediyorum. Ltf Cengiz Konya-2006

GR ULH YET PROBLEM VE BN RD


Ulhiyet problemi, Kelam ilminin en temel problemlerinden bir tanesidir. Kelam ilminin dier btn problemleri, ulhiyet problemi ile dorudan veya dolayl bir ekilde ilikilidir. Bu nedenle Kelam alimleri ilk dnemlerden itibaren, zellikle iman ile ilgili problemleri Allah meselesi erevesinde deerlendirmiler, bir anlamda Kelam ilminin konusunu bu problemden ibaret kabul etmilerdir. Aslnda bu durum, sadece Kelam ilmi iin de geerli deildir. ayet usul ve yntem farkllklar bir kenara braklrsa, ayn durum Felsefe iin de sz konusudur. Nitekim bn Rdn hem felsefe hem de slam dncesi ile ilgili olan almalarnda ulhiyet problemi, merkez bir konumda olup, hem metafizik hem de Kelam alannda kendi arln hissettirmektedir. Biz onun bu konuyu ele alma biimini incelemeden nce, ulhiyet probleminin genel ereve dahilinde problem alanlarn, onun grlerini daha iyi deerlendirebilmek iin; onun hayat, eserleri, yaad VI./XII. yzylda Endlste siyasi ve fikri ortamn nasl olduunu, dnce tarihindeki nemini ve onun akl- nakil ilikisiyle ilgili yorumlarn bu blmde incelemeye alacaz.

1- Genel erevede Ulhiyet Problemi


Acaba ulhiyet kelimesi szlk ve terim olarak hangi anlamlara gelmektedir? Bu kelimenin baka hangi kelimelerle ilgisi bulunmaktadr? Ulhiyet probleminin alt bal olarak hangi meseleler ele alnmaktadr? Yani ulhiyet meselesinin kapsam ve snr nedir? ncelikle bunlar izah etmeye alalm.

1.1- Szlk ve Terim Anlam


Ulhiyet kelimesi, eitli kkleri olmasna ramen, temel itibariyle elihe, elehe, velehe, lhe vb. fiillerden tretilmi olan masdar yapsnda bir kelimedir. lah kelimesinin de ayn kklerden geldii ifade edilmektedir. lah kelimesi, ibadet

edilen/kulluk edilen her ey veya her varlk anlamna gelmektedir. badet edenler de kulluk edilen bu varl ilah olarak kabul etmektedirler.1 Ulhiyet, Allahn zatnn dnda olmayan, Onun zatnn bir derecesini ifade eden ve Allahtan bakas iin kullanlmayan bir kavramdr. Bu kavram, kendisine kulluk yaplan bir ilah olmas sebebiyle, Allahn nitelendirildii ilahi isimlere karlk olarak kullanlrken, ona yakn anlamdaki rubbiyyet de; ekip- eviren ve dzen veren (mdebbir) olmas hasebiyle, kendisiyle Allahn tavsif edildii ilahi isimler olmaktadr.2 Ulhiyet, ayn zamanda zt ve mahlukt arasndaki engeli/faslay tanmlayan, zt ve mahlkt arasndaki farkll en mkemmel bir biimde anlatan bir kavram olmaktadr. Mahlukat da, zt ancak bu engel vastasyla bilebilmektedir.3 Dolaysyla ulhiyet, Allah, hem zt itibariyle, hem de sfatlar ve fiilleri itibariyle ifade eden bir kavram olarak karmza kmaktadr. Ulhiyet, tm isim ve sfatlar iine alan bir mertebe ve bu mertebelerin en ycesine iaret etmektedir. Bu mertebenin sahibinin ismi de Allahtr. Allah, her zaman var olan, deime kabul etmeyen Vcibul- Vcdun zatnn ismi olmaktadr.4 Allah lafznn mtak bir isim olmad konusunda genel bir kanaat olmasna ramen, baz alimler, onun ilah ve ulhiyet kelimelerinin kkleri olan elihe, elehe, velehe, lhe vb. fiillerden tretildiini belirtmektedirler.5 Allah lafznn bu fiillerden tretildiini iddia edenler, genel olarak u iddialara yer vermektedirler: Allah ismi, ilah kelimesinin bana harfi tarif getirilmek suretiyle teekkl etmi zel bir isimdir. lah kelimesi, "kulluk etmek" manasndaki elehe, ye'leh veya "hayret veya aknlk iinde kalmak, gnlden balanp snmak" anlamndaki elihe, ye'leh ve velihe, yevleh kknden ism-i mef'l manasnda masdar olup, "ibadet edilen, yce bir varlk olmas sebebiyle karsnda hayrete dlen, gnlden

Bkz. bn Manzr, Ebul- Fadl Cemalddin Muhammed b. Mkerrem, Lisnul- Arab, c. 1, s. 467, Beyrut, Trz; Zv, Tahir Ahmed, Tertb-l Kmus el- Muht, c. 1, s. 173, Yy. Trz.; Isfahn, Rb, el- Mfredt f arbil- Kurn, tahkik: Muhammed Halil tn, s. 31, Beyrut, 2001.

2 3 4 5

Suad el- Hakim, el- Mucemus- Sufi, c. I, s. 85, Beyrut, 1981. Suad el- Hakim, a.g.e., c. I, s. 86. Tehanev, Muhammed Ali el- Faruki, Keful- Istlhtil- Fnn, c. I, s. 146, Kahire, 1963. Tehanev, a.g.e., c. I, s. 147.

balanlp snlan" manalarna gelmektedir. "Gizlenmek, duyu organlarnn idrakinin zerinde olmak" anlamnda lhe, yelhu kknden tremi olup, duyularn idrakinin tesinde bulunan varlk olarak kullanld gibi, cahiliye araplarnn putlarndan olan el-Lt veya Aramce elh kelimelerinden de tretilmi olduunu iddia edenler bulunmaktadr.6 Fakat, Allah kelimesinin hibir kkten tretilmedii, aksine bunun, Mabud-i Hakk'n ismi hass, daha dorusu, ismi zt ve ismi alemi olduunu kabul edenler de bulunmaktadr.7 Buna gre, "Allah" ismi, isbat ve nefy yoluyla btn keml ve ulhiyet sfatlarn kendinde toplayan, Cenab- Hakk'a mahsus (zel) bir isimdir. nk, "en gzel isimler O'nundur"8 Dier bir ifadeyle, "Allah", btn esma-i hsnnn mnlarn kendisinde toplayan Hak ilah'n, btn sfat ve fiillerini ieren Yce Yaratc'nn en kapsaml ismidir.9 "Allah" ismi ve O'nun esma-i hsns Kur'n- Kerm'de de zikredilmektedir. Allah kelimesi, Kur'n- Kerim'de bir ok ayette gemektedir. "Allah vardr, O'ndan baka ilah yoktur"10, "Yoksa, onlarn Allah'tan baka ilah m var?"11 ayetlerinde; kendisinden baka ilah bulunmayan bir varln ismi olarak "Allah" kelimesi kullanlmaktadr. Bunun yannda ilah kelimesi de Kuranda ska zikredilmektedir. Allah kelimesi, kendinden baka ilah olmayan bir varln ismi olarak kullanlrken, ilah kelimesi ise, insanlarn kendisine ibadet ve itaat ettikleri her trl varlk olarak daha ziyade gemektedir. rnein, Fakat o Allah, benim Rabbimdir, ben Rabbime kimseyi ortak komam12 vb. ayetlerde, ibadet edilen, kullarn yaratan, rzklandran, ekip- eviren, kendinden baka ilah olmayan Yce Varlk kastedilirken; Allah ocuk edinmemitir. Onunla beraber hi bir ilh yoktur.

Bkz. bn Manzr, Lisnul- Arab, c. 1, ss. 467- 469; Isfahn, Rb, el- Mfredt, s. 31; Rz, Muhammed b. Ebbekir b. Abdlkadir, Muhtrus- Shh, ss. 22- 23, Kahire, 2000; Yazr, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, c. 1, ss. 27- 28, stanbul, 1982.

7 8 9

Yazr, a.g.e., c. 1, s. 18. Har, 59/24. Uluda, Sleyman, Tasavvuf Terimler Szl, s. 42, stanbul , 1991. Bakara, 2/255; Teabun, 64/13. Tr, 52/43 Kehf,18/38.

10 11 12

yle olsayd, her ilh, kendi yarattna sahip kar ve birbirlerine stn gelmeye alrlard. Allah onlarn kendisine verdikleri vasflardan mnezzehtir13 gibi ayetlerde ise, ilah kelimesi genellikle, Allahn dnda kulluk edilen, ancak kullarnn yaratlmas, rzklandrlmas gibi fiiller ile alakas olmayan dier varlklar olarak gemektedir. Allah isminin veya Ona delalet eden isimlerin, tevkif olup

olmad/nasslarda geen isimlerinin dnda Ona bir ismin verilmesinin uygun olup olmad konusunda bir takm tartmalar yaanmtr. Baz kelamclar (Mutezile), ayet ve hadislerde gemese de, Allah Telya, Vcibl- Vcd, Vcib Tel, Sn Tel gibi ulhiyeti anlatan isimlerin verilebileceini belirtirken, Ehl-i snnet kelamclar ise, ayet ve hadislerde bildirilmeyen isimlerin Ona verilmesinin uygun olmad zerinde durmulardr.14 Anlalan o ki, ilah ve Allah kelimeleri ile birlikte dnldnde ulhiyet kavram, mtel bir varl adlandrma probleminin zorunlu bir neticesi olarak karmza kmaktadr. Ayn zamanda bu kavram, mtel varln zt ve mahiyeti ile birlikte, Onun sfatlar ve fiillerini de anlatan bir kavram olmaktadr. imdi kavram olarak ortaya koymaya altmz ulhiyet probleminin hangi hususlar kapsad ve problem alannn ne olduunu belirlemeye gayret edelim.

1.2- Ulhiyet Probleminin Kapsam ve Snr


Ulhiyet probleminin ilgili olduu alanlar nelerdir? Bu problemin alt balklar neler olabilir? Kapsam ve snr itibariyle bu problemin durumu nedir? imdi bu konular deerlendirmemiz gerekmektedir. Ulhiyet meselesi ile ilgili olarak Kur'n'da, "O'nun misli gibi hi bir ey yoktur. O iitendir, grendir"15 vb. ayetler gemektedir. Bu ve benzeri ayetler, Allah'n zatnn bulunduuna iaret etmektedir. Ancak Kuranda bu zt ile ilgili her hangi bir bilgi verilmemektedir. Sadece O'nun sfatlar ve fiilleri anlatlmaktadr.

13 14

Mminun, 23/91. Bkz. Glck, erafeddin- Toprak, Sleyman, Kelam, s. 209, Konya, 2001; Yldrm, Suat, Kuranda Ulhiyet, ss. 57- 61, stanbul, 1987.

15

ra, 42/11.

10

Kuranda izah edilmeyen zt konusu ve buna bal meseleler, filozof ve kelamclar arasnda ciddi bir ekilde tartlmtr. Her bir filozof veya mtekellim bu konular anlayabilmek ve ortaya koyabilmek iin byk gayret sarfetmiler, Allahn zt ve mahiyetini zihinlerinde anlaml hale getirmeye almlardr. Kurandaki ulhiyet meselesi ile dnrlerin ortaya koyduu ulhiyet problemi arasnda bir farklln olduu kesindir. Kuran batan sona okunup deerlendirildiinde, onun, Felsefede ve Kelamda tartlan nazar deerlendirmelerden uzak olduu ok rahat anlalacaktr. nk Kuran, her hangi bir metafizik kitab deildir ve bir metafizik kitabnda yaplan deerlendirmelerden olduka farkldr. Kuran, metafizie dair eserlerde ele alnd gibi durgun, donuk, statik bir ulhiyet fikri ortaya koymamaktadr.16 Ulhiyet problemi, genel olarak varlk felsefesi, zel olarak da Allahn varl, sfatlar ve fiilleri problemlerini kapsamaktadr. Ulhiyet, varlk felsefesi ile dorudan ilikilidir. nk, hem Kelam hem de Felsefede Allahn dndaki btn varlklar, kendi varln Ondan almaktadrlar. Baka bir ifadeyle Allah, nedensiz ve zorunlu tek varlk iken, dier varlklar nedenli ve mmkn varlklardr. Bu bakmdan ulhiyet, ontolojik bakmdan varlk felsefesinin de en temel sorunu olmaktadr. nk Allah (Tanr) nasl bir varlktr sorusu, Felsefenin alt disiplini olan varlk felsefesinde de, Kelamda da ilk akla gelen ve ilk sorulan soru olmaktadr. Ulhiyet problemi, sadece Allahn varl problemiyle snrl olmayp, Onun dier varlklarla olan mnasebetini yani alem ve insanla olan mnasebetini de iine almaktadr. Byle olunca mesele, ayn zamanda Allahn sfatlar ve fiillerini de kapsayan bir problem olarak karmza kmaktadr. Dolaysyla ulhiyet problemi denildiinde u ana unsur akla gelmektedir: Bunlar Allahn varl- birlii, sfatlar ve fiilleridir. Bu ana unsur, ulhiyet probleminin alt balklarn oluturan konular olmaktadr. Bu konular detayl bir ekilde ortaya konulduu zaman, ulhiyet meselesi etraflca ele alnm olmaktadr. nk bu konular, ulhiyet meselesini ilgilendiren fikir ve dncelerin hemen hepsini iine almaktadr. Acaba Endls filozofu bn Rd, uluhiyet problemini ayn kapsam ve snrlar iinde mi ele almaktadr? Bu konuya gemeden nce, bn Rdn hayat ve eserlerine dair bilgiler vermeye alalm.
16

Yldrm, Kuranda Ulhiyet, s. XIII.

11

2- bn Rdn Hayat ve Eserleri


bn Rd nerede ve ne zaman domutur? Onun yaad toplum iindeki durumu nedir? O, dneminde siyasi veya ilmi bir takm grevlerde bulunmu mudur? Onun ilmi hayat nasldr? O, hangi tr eserler vermi ve bu eserler nelerdir? imdi bu ve buna benzer sorular cevaplandrmak suretiyle bn Rd ksaca tanyalm.

2.1- bn Rdn Hayat


Ebu'l-Veld Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rd, 520/1126 ylnda Endls blgesinde Kurtubada domutur. Aslen Sarakustal olup sonradan Kurtubaya yerleen bir aileye mensuptur. Babas ve dedesi de fakih seviyesinde alim olan bn Rdn ailesinin sekin bir aile olduu kaynaklarda gemektedir. Her ikisi de kdl- kudt vazifesinde bulunmu alimlerdir. Byk dedelerinden Rde nispetle bn Rd olarak tannmaktadr. Ayn isim ve knyeye sahip olan dedesi bn Rd Ced (dede) den tefrik edilmesi iin, kendisi bn Rd Hafd (torun) diye bilinmektedir. bn Rd, ocuk yalarnda Kuran, tefsir, hadis, Ear kelam, Arap dili ve edebiyatna dair eitli alanlarda bilgi sahibi olmu, o blgenin mezhep imam olarak kabul edilen mam- Mlikin Muvatta isimli hadis kitabn ezberlemitir. Bunun dnda matematik, fizik, astronomi, mantk, felsefe ve tp tahsili de yapmtr.17 Felsefe alannda bn Rdn (1198), bn Tufeyl (1185) ve bn Bacce (1138) gibi alim ve filozoflardan ders ald ne srlmtr. bn Tufeyl ile krk yandan sonra tanm olduu, bn Bccenin de, o henz 11 yahut 12 yandayken ld bilinmektedir. Bu sebeple sz konusu kiilerin bn Rdn yetimesinde nemli bir etkileri olduu hususu pheli18 grnmesine ramen yine de onlardan ders alm olmas ihtimal d deildir. Krk yandan sonra bn Tufeylden, 12 yanda da dnlebilir. olsa bn Bcceden ders alm, en azndan etkilenmi olduu

17

Ehvn, Ahmed Fuad, slam Dncesi Tarihi ( bn Rd), ev. lhan Kutluer, c. 2, s. 164, stanbul, 1990; bn Rd, Felsefe-Din likileri (Giri), haz. Sleyman Uluda, , ss. 11- 12, stanbul, 1985; Bardakolu, Ali, bn Rd, D A, c. 20, 254, stanbul, 1999.

18

Macclintock, Stuart, bn Rd, ( slamda Bilgi ve Felsefe iinde), haz. Mustafa Armaan, ss. 137138, stanbul, 1999.

12

bn Rd, biliyede bir sre kadlk yapmtr. Bu sre ierisinde, ilerinin younluu sebebiyle yeterince alamamaktan, Kurtubadan uzak kalmas sebebiyle kaynak eserlere ulaamamaktan devaml surette yaknmtr. Bir sre sonra da Kurtubaya adalet kurumunun reisi olarak tayin edilmitir. Bu dnem, bn Rdn telif hayatnn en verimli devresini oluturmaktadr. O, bir ok eserini bu dnemde kaleme almtr. bn Rd, ayn zamanda iyi bir tabib olduu iin, Halife Eb Yakup Yusuf, onu, bn Tufeylin lmnden sonra zel hekimi olarak Fasn Merake ehrine davet etmitir. Halifenin lmnden sonra, yerine olu Eb Yusuf Yakup gemi, bn Rd bir sre de onun zel hekimi olarak almtr.19 Yneticiler nezdinde bu kadar deer gren bn Rd, bir sre sonra gzden dmtr. bn Rdn halifeye olan yaknln kskanan alimler veyahut hakknda iddia edilen baz sulamalar sebebiyle, halife Eb Yusuf, onu, baz alimlerle birlikte, Kurtubaya 73 km. mesafede bulunan kk bir yahudi yerleim merkezine srgne gndermitir. bn Rd aleyhinde iddia edilen baz sulamalar unlardr: bn Rdn, hayvanlar tantan bir kitabnda zrafadan bahsederken, onu halifenin bahesinde grdn sylemesi ve bunun polemik haline getirilmesi. Onun Vens gezegeninin ilah nitelikte olduunu syledii iddialar. bn Rdn Kuranda zikredilen d kavminin tarihte mevcut olmadn ileri srmesi. Bunlarn dnda eitli siyasi sebeplerin de olduu kaynaklarda belirtilmektedir. te bu ve benzeri iddialar neticesinde bn Rd, mecbur ikmete tbi tutulmu, ayn zamanda kitaplar halkn nnde yaklma noktasna gelmi, filozoflara kar felsefe kitaplarnn tehlikeli olduu, bu ilimlerle ilgili tm kitaplarn yaklmasn emreden bir beyanname yaynlanarak Endlsn her tarafna gnderilmitir. Ancak bu olaylarn, Endlste sadece felsefeye kar olan antipati sebebiyle yaand iddiasn kabul etmeyenler de bulunmutur. Eer sebep, sadece felsefe dmanl ise, bn Rd ile birlikte srgne gnderilen baz fakihlerin durumunu izah etmek g olmaktadr.20 nk bn Rdn yaad dnemde, felsefeye kar olanlar olduu gibi, felsefeyi seven,

19 20

Bkz. Karla, Bekir, bn Rd, D A, c. 20, ss. 257- 258, stanbul, 1999. Bkz. Ehvn, slam Dncesi Tarihi ( bn Rd), c. 2, ss. 166- 167; Karla, bn Rd, D A, c. 20, s. 258.

13

filozoflara yardm eden ciddi bir destek de sz konusudur.21 Buradan u husus ortaya kmaktadr ki, o dnemde felsefe zerinde ciddi ihtilaflar ve kavgalar yaanmakla birlikte, bu ihtilaflarn, sadece felsefe dmanlndan kaynaklandn iddia etmek iin daha gl delillerin olmas gerekmektedir. bn Rd, srgn cezasnn kalkmasndan ksa bir sre sonra, Halife Eb Yusufun daveti zerine tekrar Merakee dnmtr. Ancak ok gemeden 75 yanda iken vefat etmitir.22 Zaman zaman en zirve noktada, zaman zaman da ileli bir hayat yaayan bn Rd, bu arada ok byk eserler de ortaya koymutur.

2.2- bn Rdn Eserleri


Geleneksel slam dnrlerinde olduu gibi bn Rd, ansiklopedik bir dnr olarak karmza kmaktadr. O, Fkhtan Kelama, Felsefeden Tp ve Ahlaka kadar hemen her sahada dnce retmi ve eserler kaleme almtr. bn Rdn eserlerine bakldnda; Aristo zerine erh ya da yorumlar, saf Aristoculuk adna Farabi ve bn Sinay tenkit etme ve doru anlalan felsefe ile doru yorumlanan eriat arasnda asli uyumu gsterme gibi ama gze arpmaktadr.23 bn Rd, Aristotelesin eserlerine ve fikirlerine ok byk nem atfettii iin, kendisine gelen Aristotelesin eserlerini erh teklifini24 hemen kabul etmi, onun btn eserlerine ksa, orta ve byk olmak zere pek ok erh yapmtr. bn

21 22

Farah Anton, bn Rd ve Felsefetuhu, s. 57, Beyrut, 1988. Bkz. Karla, bn Rd, D A, c. 20, s. 258; Ehvn, slam Dncesi Tarihi ( bn Rd), c. 2, s. 167; bn Rd, Felsefe Din likileri (Giri), s. 20.

23 24

Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, ev. Kasm Turhan, s. 341, stanbul, 2000. Bir rencisinin rivayetine gre bn Rd bu meseleyi yle anlatmaktadr: Bir gn bn Tufeyl beni yanna ard ve yle dedi: Duydum ki, mminlerin emiri, Aristotelesin veya mtercimlerinin ifadelerinin mulak oluundan yaknyormu. Eer birileri kp bu kitaplar zetler ve kendisi anladktan sonra, Aristotelesin anlatmak istediklerini basit bir ekilde ortaya koyarsa halkn bunlardan yararlanmas kolaylaacaktr. ayet bunu yapacak gc kendinde buluyorsan yap. Zihninin duruluunu, aklnn akln ve felsefe sanatna yatknln bildiim iin senin bu ii hakkyla ifa edebileceini umuyorum Bkz. Merrkeden naklen Cabiri, Arap- slam Aklnn Oluumu, ev. brahim Akbaba, s. 336, stanbul, 2000; Farah Anton, bn Rd ve Felsefetuhu, s. 61.

14

Rd, Yunancay bilmedii iin, Aristoteles felsefesini Yahudi, Hristiyan ve Sryanilerin tercme etmi olduu Arapa tercmelerden renmi ve erhetmitir. bn Rd, Aristonun kitaplarn ilkinde, ksa ve zet erh, ikincisinde orta boy erh, ncsnde ise uzun erh biiminde defa erh etmitir. Ksa ve zet erhler, Aristonun ele ald konularn bazsnn bn Rd tarafndan telif edilmesidir. Orta erhler, her konunun banda Aristodan birka cmle iktibas edilerek erh ve telif edilen metinlerdir. Bu tr erhlerde, bn Rdn arih mi, yoksa mellif mi olduu karmaktadr. Uzun ehler ise, bn Rdn Aristodan bir paragraf alnt yaparak, onun zerine geni aklamalar getirdii metinlerdir.25 bn Rdn bu erh metodunu baz ilim adamlar, Bat niversitelerinde tabiat felsefesi retiminin pratik ihtiyalarna gre tertiplenmi bir metoda benzetmektedirler.26 Aslnda bu metot, nceden beri slam dnyasnda erh gelenei iinde kullanlmakta olan bir metottur. bn Rd, mslmanlarn Kuran anlama gayretleri erevesinde yapm olduklar tefsirlere benzer bir almay Aristoyu anlamak iin yapmtr.27 Bunu yaparken de, Aristotelesin sadk bir talebesi gibi davranm, ona kesinlikle muhalefet etmeden telhis ve erhlerini yapmtr.28 Daha ziyade yapm olduu bu erhlerle tannan bn Rdn kendi dnce ve felsefesini ortaya koyduu pek ok eseri daha bulunmaktadr. Bu eserlerin, eitli ekillerde tasnifi yaplmtr. Bunlar ierisinde en ok dikkat eken tasnif, bn Rdn ilimler snflandrmasna gre yaplan tasniftir.29 Ancak biz, Macid Fahrinin yapm olduu tasnife gre bn Rdn eserlerinin neler olduunu ortaya koymaya alacaz. Macid Fahri, bn Rdn eserlerini drt ana gruba ayrmak suretiyle dkmn yapmtr: A- erhler ve Felsef Eserler 1- Cevmi Aristoteles fit- tabiiyyt vel- ilhiyyt.

25 26 27 28 29

Farah Anton, bn Rd ve Felsefetuhu, ss. 81- 82. Macclintock, bn Rd, s. 141. Hudayri, Zeyneb Mahmud, Eseru bn Rd fi Felsefetil- Usuril- Vusta, s. 5, Kahire, 1993. bn Haldun, Mukaddime, haz. Sleyman Uluda, c. 2, s. 1170, stanbul, 1991. Bkz. Sarolu, Hseyin, bn Rd Felsefesi, ss. 33- 39, stanbul, 2003.

15

2- Cevmiul- his vel- mahss. 3- Cevmiul- hitbe ve- ir. 4- el- Cevmi fil- felsefe. 5- Cevmi siyasiyyet-i Efltn. 6- erhu m badet- taba li- Aristoteles. 7- erhu kitbis- semi vel- lem li- Aristoteles. 8- erhu kitbin- nefs li- Aristoteles. 9- erhu kitbil- kys li- Aristoteles. 10- erhus- simit- tab li- Aristoteles. 11- erhu kitbil- burhn li- Aristoteles. 12- erhu makletil- skender fil- akl. 13- Telhsu kitb-i m badet- taba li- Aristoteles. 14- Telhsul- ilahiyyt li- Nikulvus. 15- Telhsu kitbil- ahlk li- Aristoteles. 16- Telhsu kitbil- burhn li- Aristoteles. 17- Telhisu kitbis- simit- tab li- Aristoteles. 18- Telhsu kitbil- kevn vel- fesd li- Aristoteles. 19- Telhsul- saril- ulviyye li- Aristoteles. 20- Kitbul- hayevn. 21- Makle fil- akl. 22- Makle fil- kys. 23- Makle f ittislil- aklil- mufrk bil- insn. 24- Mesil vakaat fil- ilmil- ilh fi kitbi- if li- bn Sn. 25- Mesele fiz- Zamn. 26- Makle fir- redd al bn Sn. 27- Mesil fil- hikme. 28- Makle fi hareketil- felek. 29- Makle fil- kys e- art.

16

30- Makle fil- cirm es- semv. 31- Kitbu tehftit- tehft. 32- Muhtasarul- mecist. 33- Telhsul- cedel. 34- Telhsus- safsata. 35- Tefsru m badet- taba. 36- Telhsu kitbin- nefs. 37- Telhsu kitbil- maklat. 38- Telhsu kitbil- ibre. 39- Telhsu kitbil- kys. B- erhler ve Tbb Eserler 1- Kitbul- klliyyt. 2- erhul- urcze el- mensbe li- bn Sn. 3- Telhsu kitbil- mzc li- Calins. 4- Telhsu kitbit- tearruf li- Calinus. 5- Telhsu kitbil- kuv et- tabiyye li- Calins. 6- Telhsu kitbil- ilel vel- arz li- Calins. 7- Telhsu kitbil- hummeyt li- Calins. 8- Telhsu kitbil- ustukst li- Calins. 9- Telhsul- kitbil- edviye el- mfrede li- Calins. 10- Makle fi hummeytil- afen. 11- Mesele f nevibil- humm. 12- Makle fit- tiryk. 13- Kitb fi hfzis- shha. 14- el- Kavl fi ltit- teneffs. 15- Makle fi esnfil- mzct ve nakdi mezhebi Calins. C- Kelam ve Fkh Eserler

17

1- Kitbu bidyetil- mctehid ve nihyetil- muktesd.30 2- el- Kef an menhicil- edille fi akidil- mille. 3- Faslul- makl fm beynel- hikmeti ve- erati minel- ittisl. 4- Muhtasaru kitbil- mustasf lil- azl. 5- Makle fl- ilmil- ilh (ed- Damme). D- Edeb ve Luav Eserler 1- ez- Zarr fin- nahv. 2- Kelm alel- kelime vel- ism vel- mutk.31 Bu eserlerinin hepsini tek tek tantmak, bu almann konusunu amaktadr. Zaten bu eserler zerine bibliyografik olarak ayrntl almalar yaplmtr.32 Ancak biz almamzn konusuna kaynaklk eden belli bal baz eserleri tantmak ve bn Rdn hangi maksatla bu eserleri yazdn belirtmek istiyoruz. Bu eserler iinde konumuz asndan en nemlisi el- Kef isimli eserdir. bn Rd bu kitab, eriatn halk mkellef tuttuu akidelerin zahiri ynn incelemek, btn bu hususlarda eriat getiren, vaz eden Hz. Peygamberin maksadn takat nispetinde ortaya koymak maksadyla yazdn belirtmektedir. bn Rd, bu eserde, baz frkalarn kendilerinin asl eriat zere olduklar, kendilerine muhalefet edenlerin ise, ya bidat veya kan ve mal mbah saylan kafirler olduunu ileri srmeleri sebebiyle eriatn maksadndan uzaklatklarn, bu sebeple de halkn bu konuda tam bir sknt iinde olduunu vurgulamaktadr.33 Felsefe ile din ilikisini ortaya koymaya alt eseri ise Faslul- Makl adl eseridir. Bu eserinde de bn Rd, felsefenin din meruiyetini ortaya koyarak, dinin ve felsefenin alanlarn belirlemeye almaktadr.

30

bn Rd bu kitab telif maksadnn, alimlerin daha ziyade drt mezhep imamnn fkh hkmlerdeki ittifak ve ihtilaf noktalarn delilleriyle birlikte ortaya koymak olduunu belirtmektedir. Bkz. bn Rd, Bidyetl- Mctehid ve Nihyetl- Muktesd, ev. Ahmet Meyln, c. 1, s. 7, stanbul, 1973.

31 32

Bkz. Macid Fahri, bn Rd (Feylesf Kurtuba), ss. 12- 15, Beyrut, 1986. Anawati, Georges C., Melleft bn Rd, Cezayir, 1978; Karla, Bekir, slam Dncesinin Bat Dncesine Etkileri, stanbul, 2004.

33

Bkz. bn Rd, el- Kef an Menhicil- Edille fi Akaidil- Mille mea Mukaddime fi Nakdi Medaris-i lmil- Kelam, tahkik: Mahmud Kasm, s. 134, Kahire, 1969.

18

Allahn ilim sfatn konu edindii ed- Damme el- lmil- lh adl eserinde ise, Allahn ilminin muhdes ilme mteallk olmas konusunu tartmaktadr. bn Rdn bu risaleyi -her ne kadar bn Rd ak olarak zikretmese de- Muvahhidilerin halifesi Ebu Yusuf Yakuba hitaben yazm olmas mmkndr. nk risalenin bandaki vg szleri daha ziyade sultanlar iin yaplmaktadr. Ayrca risalenin bandaki ifadelerden bn Rdn mektubu yazm olduu zatla daha nce bu konuda mzakerede bulunduu hissedilmektedir. Kald ki bn Rd, halife ile alemin kdemi konusunda ilm bir tartma ierisinde bulunmutur. Alemin kdemi konusu ile birlikte bu risaledeki konunun da aralarnda mzakere edilmi olmas uzak bir ihtimal deildir. Zira konularn birbiriyle ilgisi bulunmaktadr. Halifenin bn Rd tarafndan isim olarak belirtilmemesinin nedeni ise, onu felsefeye kar toplum veya ulemann gstermi olduu reaksiyondan uzak tutmak olabilir.34 Gazzl'nin telif etmi olduu Tehftl-Felsife adl kitabna bir reddiye mahiyetinde bn Rd'n yazm olduu Tehftt- Tehft adl eseri ise bir baka eseridir. Kendisinin belirttiine gre; bu eserin amac, Gazzl'nin Tehftl- Felsife adl kitabnda ileri srm olduu grlerin doruluk ve ikn edicilik derecesini gstermek ve bu grlerden byk bir blmnn kesinlik ve doruluk derecesinden uzak olduunu ortaya koymaktr. bn Rd, Gazl'nin filozoflar tenkid etmi olduu yirmi meseleyi, Gazlnin ifadelerini aktardktan sonra, mesele hakknda kendi fikirlerini belirtmektedir. bn Rd, Gazlyi iyi at da tkezler demek suretiyle eletirir. O, bir ok hususta Gazzlyi, filozoflarn zellikle de bn Sinann grlerini tekrar etmekle, onlar anlamamakla sular, baz hususlarda ise onu hakl bulur. bn Rd bu kitapta baz meselelerde Gazalinin yan sra ekinmez.35 bn Rde gre ilimler ve sanatlar (disiplinler) eittir. Bunlar; gayesi yalnzca bilgi olan nazar ilimler, gayesi amel hayat iin, davranlar yerletirmek bn Sinay da eletirmekten

34

Bkz. bn Rd, Dammetl- lmil- lahi (Faslul- Makal iinde), s.71, Kahire, 1983. bn Rd, Felsefe- Din likileri (Faslul- Makal, el- Kef an Minhcil- Edille), haz. Sleyman Uluda, ss. 172- 173, stanbul, 1985.

35

Bkz. bn Rd, Tehft Tehftil- Felsife, tahkik: Sleyman Dnya, Kahire, 1981; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ev. Kemal Ik- Mehmet Da, Samsun, 1986.

19

iin bilgi retmek olan amel ilimler ve btn ilimlerde belirleyici (muayyin) olma ve hatalardan koruyucu (mseddid) olma grevini yerine getiren mantk ilimlerdir. Nazar ilimler, kll ve cz ilimler olarak iki eittir. Kll ilimler; metafizik, cedel ve safsata ilimlerinden oluurken; cz ilimler ise fizik (el- ilmut- tabi) ve matematik (ilmut- Telm) ten olumaktadr.36 Amel ilimleri; tp, siyaset, ahlak ilimleri vb. olutururken; mantk ilimlerin ise; burhan, kyas, cedel vb. sanatlardan olutuunu sylemek mmkndr. Grld gibi bn Rd, Kelam ilmini cedel ilmi olarak kll nazar ilimler arasnda zikretmekte, Kelam ilminin metodu olarak grd cedel sanatn da mantk ilimler arasna yerletirmektedir.

3- bn Rdn Dnme Yntemi ve Dnce Tarihindeki nemi


bn Rd, ilim yolcusunun maksadnn zihinlerde phe uyandrmak ve akllar artmak deil, gerein peinde komak olmas gerektiini belirterek,37 gerek peinde olan kiilerin, gerek d olan bir gr ile karlatnda, bu grn gerek dln ortadan kaldracak salam ve gvenilir ncller bulamad takdirde, hemen onun geersiz olduuna inanmamalar; bu fikri ileri sren kimsenin izledii yolu ve metodu takip etmeleri, konuyu renmek iin uzun sre mesai harcamalar gerektiini ifade etmektedir.38 Ona gre, ilim ehli olan kiilerin yapmas gereken hususlardan birisi de, kendi muarzlarnn delillerini bile ortaya koyup deerlendirirken, tpk kendi delilleriymi gibi davranmalar, objektif olmaktan vazgememeleridir.39 Sahih bir dnce ina edebilmek iin, genel olarak insanln, zelde de mslman toplumun ortaya koyduu ilm ve kltrel birikimi de iyi anlayp deerlendirmek gerekmektedir.40 Hem bir tavsiye, hem de bir eletiri olarak bn Rdn nerdii bu fikirler, onun dnme biimi konusunda bize bir takm

36

bn Rd, Telhis m badet- Taba, tahkik: Osman Emin, ss. 1- 2, Kahire, 1958; bn Rd, Metafizik erhi, ev. Muhittin Macit, ss. 1- 2, stanbul, 2004.

37 38 39 40

bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 416; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 135. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 347; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 113. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 373; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 120- 121. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 26 ve 28.

20

ipular sunmaktadr. Bir filozof olarak bn Rd, daima hakikate ulamak maksad ile aratrmalar yaplmas gerektii zerinde srarla durmaktadr. bn Rd dncesine vkf olabilmek iin baz konularn aydnlatlmas gerekmektedir. Bu balamda u sorular nem arz etmektedir: Onun dncesi zerinde etkili olmas bakmndan VI./XII. yzylda Endls corafyasnn siyasi ve fikri yaps nedir? bn Rdn dnce tarihindeki yeri ve nemi nedir? O, gerek Batda gerek slam corafyasnda hak ettii deeri bulabilmi midir? O, akl- nakil ilikisi erevesinde gr ileri srm mdr? Onun bu konudaki deerlendirmelerinin genel dnce tarihine her hangi bir katks olmu mudur? imdi bu sorularn cevaplarn bulmaya alalm.

3.1- VI./XII. Yzylda Endlste Siyasi ve Fikri Ortam


Endls ne zaman fethedilmitir? Endlsn fethinden mslmanlarn buradaki hakimiyetinin sona ermesine kadar olan dnemde, siyas, sosyal ve kltrel ynlerden bu corafyann durumu nedir? Endlsn zellikle fikr ynden slam dncesine bir katks olmu mudur? imdi bu hususlarn deerlendirmesine geebiliriz. Dou istikametinde bir yol takip edilerek, Sasani mparatorluuna son verildikten sonra, ran ve Hindistan alarak ine uzanlmas, Gney ve Bat Anadolu zerinden stanbulun hedef alnmas ve Bat istikametinde Msr, Libya, Tunus, Cezayir gibi Kuzey Afrikann tamam ve spanyay iine alan bir yol olmak zere koldan gerekleen slam fetihleri41 neticesinde, Bat istikametinde olan spanya, m. 711- 714 yllar arasnda, Emevi halifesi Velid b. Abdlmelik zamannda, Musa b. Nusayrn genel komutas altnda fethedilmitir. yl sren bu fetih hareketinden sonra, Musa b. Nusayr, spanyann idaresini olu Abdlazize brakarak ama dnmtr. Bylece spanyada, m. 756 senesinde bamsz spanyadan Endls Emevi Devletinin tesisine kadar devam eden, Hristiyan Mslman Endlse intikal merhalesi balamtr.42

41 42

zdemir, Mehmet, Endls Mslmanlar, c. 1, s. 7, Ankara, 1994. zdemir, a.g.e., c. 1, s. 1.

21

Endls ismiyle,

slam hakimiyetine giren tm

spanya topraklar

kastedilmektedir. Ancak, ilerleyen yllarda lkenin kuzeyinde bamsz spanyol krallklarnn teekkl etmesi ve gneye doru genilemeleri ile birlikte, spanyada slam hakimiyetindeki topraklar klm, gneydeki Grnata ve evresi elde kalm, Endls denildiinde de bu evre anlalr olmutur. Fetih ncesinde, dini bakmdan spanya toplumunun ezici ounluunu Katolik Hristiyanlar tekil etmektedir. Bunun yannda azmsanmayacak sayda yahudi ve bilhassa dalk ve tenha blgelerde yaayan putperestler mevcuttur. Etnik olarak Hristiyanlarn ounu Hispano- Romen olan yerli halk olutururken, geri kalanlar ise German rkndan olan Vizigotlardr. Fetihle beraber ictimai bnyeye yeni bir din olarak slam ve bu dine mensup farkl etnik unsur daha eklenmitir ki, bunlar; Araplar, Berberiler ve Mevlden ibarettir. Bu unsura bilahare muvelledn ( spanyol muhtediler) ile Saklibe (Orta ve Dou Avrupa meneli azadllar) eklenmitir.43 Endls, Orta ada uygar Dou alemi ile geri kalm Bat alemi arasnda bir kpr vazifesi grmtr. Endls sayesinde Dou kltr ve medeniyetlerine ait birikimler, Orta a Avrupasna intikal etmi, kilise tarafndan bask altna alnan akl dnce ve hr dnme biimi, bu sayede zgrlne kavumutur. Bylece, Avrupada bilim tarihilerinin karanlk dnem olarak niteledikleri dnem son bularak aydnlanma dnemi balamtr.44 spanyadaki mslmanlar, dnce ve tefekkr alannda en yksek noktaya felsefe ile ulamlardr. Bu blgenin kltrel iklimi de bu konuda onlara yardmc olmutur. nk burada hazr bir Grek kltr ve medeniyeti zemini bulmulardr. spanya mslmanlar, doudan getirmi olduklar fikirlerle, Grek kltr ve medeniyetinin kendilerine has bir sentezini ortaya koymulardr. man ve akl, yani din ve felsefeyi uzlatrma konusunda byk aba gsteren mslman dnrler, Kuran- Kerimin gerein ta kendisi olduunu teslim etmekle birlikte, Aristoteles ve Platonn da doru fikirler ileri srdklerini grmlerdir. Ancak bu arada gerein bir tek olma zorunluluu vardr. Bundan dolay din konular ile akl meselelerin bir uyum ve uzlama haline getirilmesi gerekmektedir ki bu, slam

43 44

Bkz. zdemir, a.g.e., c. 1, ss. 30- 31. zdemir, a.g.e., c. 1, s. XIV.

22

dnrlerinin btn almalarn bu nokta zerinde toplamalarna neden olmutur.45 bn Rdn doduu ve yaad ehir olan Kurtuba, bn Bcce, bn Tufeyl gibi byk ilm ahsiyetlerin yetitii, zellikle felsef aratrmalar bakmndan merkez konumu olan bir yerdir. Bu blge, alimlerin ounun matematik ile urat, Aristotelesin eserlerine youn bir talebin olduu bir blgedir. Hatta Farab ve bn Sina gibi alimlerin yetersiz grld bir blgedir.46 Endlste ilk felsef gruplamalar, 9. yzyldan itibaren teekkl etmeye balamtr. bn Meserrenin Empedokles tesiri altndaki grlerini 12. yzylda sistemletiren bnl- rif, bn Hazm tarafndan ciddi bir ekilde eletirilmitir. bn Hazmn ada olan bn Gabirol da meleklerin madd beden ve suretlerinin bulunduunu ileri srerek felsefi tartmalara katkda bulunmutur. 12. yzylda Endls, felsefe asndan hareketli bir zaman dilimine hit olmutur. Bu yzylda yetien filozoflardan biri olan bn Bacce felsefe ile klasik kelam birbirinden ayrma cihetine gitmi, insann tek bana kabiliyetlerini gelitirerek Faal Akl ile temasa geebileceini iddia etmitir. bn Tufeyl ise, insanda felsefi ve metafizik dncenin doabilmesi iin herhangi bir retime ihtiya bulunmad, bu dncenin insanda doutan bulunduu tezini ileri srmtr. 12. yzyl Endlsnn en nemli filozofu phesiz bn Rddr. bn Rdn tesiri altnda kalan Musa b. Meymun da bu corafyada yetien yahud gelenee ait bir baka dnrdr.47 slam kltrnn ilk yllarna bakldnda, gerek din, gerekse dil ile ilgili ilimler, bu devrede doup bym, ancak sonraki asrlarda sz konusu ilimlere yaplan katk azalmtr. Ancak Endls tecrbesi, bir yandan kelam ilmi ve onun problemleriyle, bir yandan bn Sina felsefesi ve onun irk eilimleriyle, bir yandan da fkh mezhepleri ve onlarn kyaslaryla ilikisini kopard iin yeni ufuklar aralamay baarmtr.48 Bu, her ne kadar ok byk bir iddia ise de, Endls

45 46

Philip K. Hitti, History of The Arabs, ss. 579- 580, New York, 1968. Ehvn, slam Dncesi Tarihi ( bn Rd), c. 2, s. 164. zdemir, Mehmet, Endls, D A, c. 11, ss. 221- 222, stanbul, 1995. Cabir, Arap- slam Aklnn Oluumu, s. 355.

47
48

23

blgesinin, zellikle sz konusu ettiimiz dnemde her ynden canl ve hareketli olduu gereini teslim etmemiz gerekmektedir. bn Hazmn lmnden yaklak yetmi yl sonra Fasta bn Tumertin liderliini yapt siyasi hareket, Fastaki Murbtn Devletine kar h. 511 ylndan itibaren silahl bir mcadele balatmtr. Endlsn ileri gelen alim ve fakihleri de kargaay nlemek iin ondan yardm istemilerdir. Murbtlar, l kkenli olduklar iin, siyasi ve idari mekanizmalarda hakimiyet, Malik mezhebi taraftar fakihlerin elindeydi. Mehdi b. Tumert, iyilii emretme ktlkten sakndrma prensibini dini bir silah, taklidi brakp asllara dnme prensibini de ideolojik bir silah olarak kullanmak suretiyle Murabtlarn din ve ideolojik yaplarna kar kmtr. bn Tumert, taklidi brakp asllara dnme slogann bayraklatrarak siyasi hareketini sonuna kadar gtrm ve Muvahhidn Devletinin kurulmasna n ayak olmutur.49 bn Tumerte kadar bu corafyada selef akide hkim idi. Onun yeni bir kelam mezhep denilebilecek dnceleri vard. Ayn zamanda onun itikad konulara dair dncelerinde her mezhepten krntlar bulmak mmkn idi. O, Ear deildi, Murbtn alimlerinin dedii gibi hrici deildi, mutezil deildi, akli dnce ve tevilden uzak olan selef deildi, Gazalci de deildi. Ama onun, bn Hazmdan etkilendii sylenebilir.50 Olaylara aklc ve gereki bir bakla yaklaan, yani din ve felsef bir konuyu, konunun verilerini gz nnde bulundurarak eletirel bir yaklamla ele alan Endls tecrbesinin tohumlarn bn Hazm atm, bn Tumert de bu tohumlarn yaayp gelimesi iin araclk etmi, bn Bacce ise, bu tecrbenin aklc ieriine derinlik kazandrmtr. Bu ahslar bn Rde yol am, onun meseleleri daha derin bir bilin ve gereki bir akl ile ina etmesine nclk etmilerdir.51 bn Rdn yaad dnemin siyasi, sosyal ve ilmi ynlerini bylece ortaya koyduktan sonra, onun dnce tarihindeki yeri ve neminden bahsedebiliriz.

49 50

Cabir, Arap- slam Aklnn Oluumu, ss. 330- 331. Arb, Muhammed, bn Rd ve Felsifetl- slm (min hill-i Faslil- Makl ve TehftitTehft), s. 29, Beyrut, 1992.

51

Cabir, Arap- slam Aklnn Oluumu, ss. 343- 344.

24

3.2- bn Rdn Dnce Tarihindeki Yeri ve nemi


bn Rdn dnce tarihindeki yeri ve nemi nedir? Onun Aristoteles ile balants nedir? Onun kendine has grleri var mdr? O bir filozof mudur? Yoksa aktarc (nkil) veya yorumlayc (rih) mdr? Batda ve slam dnyasnda nasl deerlendirilmektedir? Onun takipileri veya mnekkidleri var mdr? imdi bu hususlar incelemeye alacaz. Ortaa Avrupas, 12. yzylda Endlste yaplm olan felsefi almalar sayesinde Yunan felsefesini ve zellikle Aristotelesi tanma imkan bulmutur. Mslman filozoflarn nakil ile akl uzlatrma ynndeki abalar Ortaa Avrupasnda byk bir yank uyandrmtr. zellikle bn Rd, Aristoteles zerine yazd erhler yannda Tehaft Tehaftil Felasife adl eseriyle Avrupada kendisine itibar edilen bir filozof haline gelmitir. bn Rdn eserleri Paris niversitesi ve dier baz akademik kurumlarda ders kitab olarak okutulmu, bu kitaplarn tesiriyle ortaya kan Averroism ( bn Rdlk) ise, 16. yzyln sonuna kadar hakim bir dnce ekol olarak varln srdrmtr. Yaplan aratrmalar Musa b. Meymun araclyla bn Rdden etkilenen filozoflar arasnda Albertus Magnus, Duns Scotus, Spinoza ve mmanuel Kantn bulunduunu gstermitir.52 Aristotelesin eserleri Batya, nce spanya yoluyla Arapadan yaplm evirilerle, sonra da dorudan Yunancadan yaplm evirilerle ancak m. 13. y.y. da, hatta 12. y.y. n sonlarnda ulamtr.53 Bu tarihler bn Rdn yaad tarihlere denk dmektedir. Dolaysyla, bn Rdn yapm olduu erhler de, hemen hemen ayn tarihlerde Bat dnyasna ulam grnmektedir. Bu bakmdan bn Rdn Batya etkisi o derecedir ki, dnce tarihi zerinde deerlendirmelerde bulunan bir kitap yazan veya konuma yapan Batl bir bilim adam, konumalarnda veya yazlarnda bn Rdden bahsetmeden edemez. Bu duruma ahit olmak iin her hangi bir Batl bilim adamnn kitabn okumak yeterlidir. Kendisi vastasyla Batda tannmasna vesile olduu Aristotelese olan hayranln bn Rd, Tabiiyyat (Fizik) adl eserinin mukaddimesinde yle dile

52
53

zdemir, Endls, c. 11, s. 224. Koyre, Alexandre, Yeni a Biliminin Douu, ev. Kurtulu Diner, s. 24, stanbul, 1989.

25

getirmektedir: Bu kitabn yazar olan Aristoteles, Yunan halknn en aklls ve hikmete onlarn en stndr. Mantk, fizik, metafizik ilimlerinin kurucusu ve tamamlaycsdr. nk bu ilimlerle ilgili ondan nce yazlan kitaplar, onun kitaplar karsnda nemsiz kalmlardr. Bu yzden ilk kurucu odur. Ayrca o, bu ilimlerin tamamlaycsdr. nk ondan sonra yaayan filozoflarn hepsi- 1500 sene boyunca- onun sylediklerine ne bir ziyadede bulunmular, ne de onun eserlerinde bir hata bulmulardr. Bu ilimlerin tek bir insanda bulunmas, phesiz ok mthi bir hadisedir. Bu durumda olan kii olsa olsa melek olur. Zaten slam filozoflar da onu Aristo el- lahi olarak isimlendirmilerdir.54 Ayrca o yle demektedir: Aristonun burhan (akli kyas) apak bir hakikattir. Onun hakknda yle sylememiz mmkndr. lahi inayet, ilminin imkan verdii eyi bize retmesi iin, onu (Aristo) bize gndermitir. Allaha o kadar kretmemiz gerekir ki, byle mkemmel bir adam (Aristo) yaratm, onu insanlar arasnda tm zamanlarn en yksek derecesine karmtr.55 Grld gibi zerine erh ve yorumlarda bulunmutur. bn Rdn kat teistik inanc ve doulu olan rasyonel mistiklii, onu bn Rd, Aristotelese olan hayranln bu kadar net ifadeler ile anlatmaktadr. Daha sonra da, onun eserleri

Aristotelesilie yaklatrmtr denilebilir. bn Rdn felsefe ve din arasndaki ilikiyi kavrarken sahip olduu n Latinlerde olmayan bir ey olduunu, bn Rdn bu slam dncesi sayesinde felsefeye drdn sylemek mmkndr56 1251den nce bn Rd, Michael Scot ve dierleri araclyla Latin okullarna girmi durumdadr. Auvergneli William onun ilk yorumcularndan biridir. Albertus Magnus, bn Rdn akln birlii dncesini gzden geirir ve o Oxfordda byk bir yorumcu olarak kabul edilir. te yandan Duns Scotus, bn Rd ve Aristotelesi kantlama biliminin iki byk ustas olarak ilan eder. 14. yzyla kadar, Avrupada bn Rdlk felsefenin mayas olarak kabul edilir. John Baconthorpe bn Rdlerin en ileri gelenidir. Bu arada ayn eilimlere sahip olan Walter Burleyi de zikretmek gerekir. Avrupada bn Rd takip edenler arasnda

54 55 56

Farah Anton, bn Rd ve Felsefetuhu, s. 80. Farah Anton, a.g.e., s. 81. encyclopedia.jrank.org/de/ANS_ARB/ARABISCHE_PHILOSOPHIE.html-2006, s. 14.

26

unlar sayabiliriz: Paduada Petrus Aponensis, Jandunlu John, Bayernli Louis, Bolognal Urbanus, Venedikli Paul (1428), Cajetanus de Thienis (1465). Bu kiiler bn Rd hakknda tartmalar yaparak, ona dair ciddi bir klliyatn olumasna zemin hazrlamlardr. Cajetanus de Thienis, bn Rdn el yazmalar hakknda uzun bir liste hazrlamtr. Bu liste Lombardiya ktphanesinde titiz bir ekilde hazrlanmtr.57 bn Rdn Aristotelesin eserleri zerine yapm olduu erhlerin Avrupada ok byk yank uyandrmas, onun takipileri ve mnekkidlerinin olmasna ramen, slam Dnyasnda hemen hemen hibir rencisi olmamtr. bn Teymiyye istisna edildiinde bir mnekkidi olduundan bile bahsedilemez.58 bn Rdn Faslul- Makl adl eseri, m. 13. yzyln sonlarnda braniceye evirilmesine ramen, slam Dnyas bu eseri, Batl bir bilim adamnn (M.J.Mller) tek bir yazma nshaya dayanarak, m. 1859 ylnda neretmesi sebebiyle ancak tanyabilmitir. bn Haldun bile, bn Rd klliyatndan haberdar olmasna ramen, eserlerinde herhangi bir ekilde bu kitaptan sz etmemitir.59 Orta a felsefe tarihileri bn Rdden bahsederken, onun Aristoteles felsefesinin tefsirine byk katks zerinde younlamlardr. Halbuki bn Rdn slamn felsefi fikirler tarihindeki yeri temelinden farkldr. bn Rdn bu ekilde sunulmas, onun orijinal fikirlerinin anlalmasn engelleyen faktrlerden olmutur. Aristo arihi olarak zel bir yeri olmasna ramen, kendi dnce ve felsefesi ynyle tannd veya ne karld sylenemez.60 bn Rdn bu ekilde sunulmasnn bir ok nedenlerinden bahsetmek mmkndr. rnein onun Ortaada dlanm ve bir ok yanl szle st rtlm Aristotelesi, Farabiden sonra, hatta ondan daha salkl olarak ortaya karmas ve Rnesansa tamas vb. Ancak bn Rdn bu ekilde takdim edilmesinin nedenlerini, onun dncesinin genel hatlarn ortaya koyan oryantalist bak asnda aramak gerekmektedir. Zira

57 58 59

encyclopedia.jrank.org/de/ANS_ARB/ARABISCHE_PHILOSOPHIE.html-2006,s.18. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 343. Arkoun, Muhammed, min Faysalt- Tefrika il Faslil- Makl eyne huvel- Fikrul- slm, Ar. ev. Haim Salih, s. II, Beyrut, 1995.

60

Bkz. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, ss. 341- 342.

27

bn Rd, sadece Aristotelesi erhetmekle kalmam, ayn zamanda hazmedilmi bir felsefenin pratiini slm dncelerle ilgili eserlerine de yanstmtr. bn Rdn dnce tarihinde tannmasna sebep tekil eden faktrlerden birisi de Gazlnin Tehftne yazd reddiyedir. Bilindii gibi Gazl, filozoflar hakknda u iddialarda bulunmutur: Filozoflarn grlerinden bir ksm din ile hi ilikili deildir. Bunlar reddetmeye alan kimse dine zarar vermi olur. Bir dier ksm da tamamen terminoloji ve mantkla ilgilidir, bunlarn da din ile fazla bir ilikisi yoktur. Ancak alemin kdemi, Tanrnn sfatlar, bedenlerin hari gibi dini yakndan ilgilendiren konularda filozoflarn grlerinin bozuk (tutarsz) olduunun aklanmas gerekir.61 Bu iddialarla Tehaftl- Felsife adl eserini yazan Gazalinin filozoflara kar haksz deerlendirmelerde bulunduuna iaret eden bn Rd, Gazalinin kendisinin de filozoflar, onlarn temelini atm olduu mantk sanatnn ilkeleriyle ancak eletirebildiini ifade etmek suretiyle, herkesin yanlgya dme ihtimalini Gazalinin gzard ettiini vurgulamaktadr. Ona gre, Gazalinin belirttii ilahi meselelerde, Allahn masum kld peygamberler dnda herkesin hataya dme ihtimali olduu iin, filozoflarn da bu erevede deerlendirilmesi gerekmektedir.62 bn Rd, felsefe ve dini birbirine kartrdklar iin, hem Yeni Eflatunculuk* akmna, hem de kelamclarn sistemlerine kar itirazlarda bulunmutur.63 Hadiselerin zamana bal oluu balamnda dnecek olursak, Gazalnin de bu

61 62 *

Bkz. Gazal, Tehft, ss. 12- 14. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 546- 547; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 192- 193. Yeni Eflatunculuk, m. 270 ylnda len Plotinin, Eflatunun ideler nazariyesine dayanarak ortaya att mistik bir felsefedir. Plotinin mistik anlay mnist, panteist sudru esas alan bir felsefedir. En nemli zellii, her trl materyalist anlaya kar kmasdr. Romadan neet eden bu felsefe, Suriye ve Atinada bir mektep halinde temsil edilmitir. Atinadaki oluum, m. 529 ylna kadar devam etmitir. Yeni Eflatuncu felsefe, Hristiyan ve slam dnyasnda tasavvufun felsefi bir muhteva kazanmasnda tesirli olmutur. Bkz. Bolay, Sleyman Hayri, Felsefi Doktrinler Szl, ss. 321- 322, stanbul, 1984.

63

Yves Marquet, slam Felsefesi le lgili Franszca Etdlere Umumi Bir Bak, (Uluslararas Birinci slam Aratrmalar Sempozyumunda sunulan tebli), ev. Mehmet Demirci, s. 283, zmir, 1985.

28

eletirilerin istisnas olmadn syleyebiliriz. Bu itirazlar dolaysyla bir ok kesim, bn Rdn eletirilerini dikkate alm ve deerlendirmitir. bn Rdn dnce tarihindeki yeri ve neminden bahsettikten sonra, onun akl- nakil ilikisine dair dnce ve yorumlarna geebiliriz.

3.3- bn Rdde Akl- Nakil likisi


bn Rde gre akl ve nakil nasl konumlandrlmaldr? Bunlardan birini dierine tercih etmek mmkn mdr? Buna bal olarak onun tevil anlay nedir? Onun bu konuyla ilgili yorumlarnn orjinal olduunu syleyebilir miyiz? imdi bunlar deerlendirmeye alalm. bn Rd dncesinde felsefe ve din mnasebeti, dier bir ifadeyle aklnakil ilikisi nemli bir yer igal eder. Bu problemin kklerini slamdan nce Hristiyan kelamnda aramak mmkn olduu gibi, felsefenin slam dnyasna giriinde de aramak mmkndr. Sz konusu problem, slam dncesine dardan gelen yabanc bir unsurun (felsefe) hem hazmedilmesi, hem de slam unsurlarn felsef ynden izah anlamna gelmekteydi. Bu nedenle akl- nakil ilikisi henz bn Rde gelmeden nce, hem akl lehine, hem de nasslar lehine tartlmtr. Ksacas bn Rdden nce problem, ana hatlaryla ortaya kmt. bn Rd ise, meseleyi objektif, tutarl ve kll bir yaklamla ele alarak, zm noktasnda aba harcam ve kendince katk yapmaya almtr. Bat dnyasnda da bn Rd, akl- nakil (dindnya, din- siyaset) ilikisinin temellendirilmesi konusunda bir dnm noktas olarak grlmtr.64

3.3.1- Akl Dncenin Dindeki Yeri


bn Rde gre felsefenin ilevi, mevcdata bakmak (dnmek, nazar etmek), yaratlanlar zerinde tefekkr etmek, yaratcya delaleti bakmndan varlklar deerlendirmek olunca, felsefenin delalet ettii konunun bilinmesi eriat bakmndan vacip veya mendup olur.65 Dinin tevik ettii bu bak tarz, kyas

64 65

Abdulvahhab Meddeb, slamn Hastal, ev. Haldun Bayr, s. 28, stanbul, 2005. bn Rd, Fasl, s. 22.

29

trlerinin en mkemmeli olan burhan yoluyla ele alnmaldr.66 bn Rd balamnda felsefenin ilevinin mevcdat dnmek olmas ve bu dncenin de mevcdatn yaratcs olan Allah merkeze koymas, akl-nakil ilikisinin erevesinin bn Rde gre nasl belirlendiini gsterebilir. Bu erevede, varlk incelemesi, varln bir yaratcsnn olduunu tespit etmek ve varl bu yaratcya gre dnmek eklinde cereyan ettiinden, bn Rdn daha batan teist bir tavr ierisinde olduunu sylemek mmkndr. Bu kadar nemli bir faaliyetin eriat tarafndan gz ard edilmesi ise tabiatyla dnlemez. bn Rde gre, dine inanan bir kimsenin Allahn mevcdat zerine dnme konusundaki emrini yerine getirmeden nce, bu meselenin aleti konumundaki hususlar bilmesi gerekir. Nasl bir fakih, hkmleri derinliine anlama (tefakkuh) emrinden, fkh kyasn eitlerini ve bunlardan kyas olanlarla kyas olmayanlar bilmesi gerektii hkmn karyorsa, ayn ekilde arif kiinin de mevcdat zerine dnme emrinden, bilinen eylerden bilinmeyenlere ulamak demek olan akl kyas ve bunun trlerini bilmenin zorunlu olduu hkmn karmas gerekir.67 Allah ve dier varlklar burhan ile bilmek isteyen kimsenin ncelikle burhan trlerini ve artlarn, burhana dayal kyasn, cedel, hatab (hitab) ve mualataya dayal kyastan ne ile ayrt edildiini bilmesi gerekir. Bu ise, ncelikle mutlak kyasn ne olduunu, ka tr bulunduunu, hangi burhann kyas, hangisinin kyas olmadn bilmeden mmkn deildir. Ayn ekilde kyasn mukaddimelerinin ve bunlarn eitlerinin de bilinmesi gerekir.68

66 67 68

bn Rd, Fasl, s. 23. bn Rd, Fasl, s. 24. bn Rd, Fasl, s. 23- 24. Kyas ilemi bilindii gibi bir sonu ve mukaddimelerden oluur. Mukaddimelerin muhtevas gz nne alndnda kyas yakn ve zann kyas olarak ikiye ayrlr. Burhan, kendilerinden zorunlu ve kesin bilginin hsl olduu mukaddimelerden (yakniyyt) yaplan kyas trdr. bn Rdn konu edindii cedel ve hitabet ise, mmkn ve muhtemel mukaddimelerden kurulan zann kyas trleridir. Burhann mukaddimeleri; doruluu kesin olarak bilinen ve eree uygun nermeler olan yakniyyttan oluurken, cedel ve hitabetin mukaddimeleri; doruluu muhtemel olan mehurt ve makbult vb. nermelerden oluur. Bkz. Emirolu, brahim, Ana Hatlaryla Klasik Mantk, ss. 233- 259,

30

bn Rde gre hi bir kimse, akl kyasn ilk dnemde mevcut olmad bahanesiyle onun bidat olduunu syleyemez. Fkh kyas ve trleri de daha sonra ortaya km olmasna ramen bidat olarak grlmemektedir. Bu bakmdan akl kyas da ayn ekilde deerlendirmek gerekmektedir. u da bir gerektir ki, slam toplumu iinde Haeviyye taifesinden olan bir grup aznlktan baka akl kyas kabul etmeyen yoktur.69 Akl kyas ve trlerinin mkemmel olarak bilinmesi iin, bu konuda nceden yazlm klliyata bakmak gerektiini belirten bn Rd, ilm anlayn bunu gerektirdiini ifade etmektedir. Ona gre, akl kyas meselesi ile ilgili her eyi ncekiler mkemmel bir ekilde aratrm bulunduklarndan, onlarn kitaplarna mracaat edilmesi gerekmektedir.70 Burada ncekilerden kast, bata Aristoteles olmak zere dneminden nce konuyla ilgilenen dnrlerdir. bn Rd bu dncesiyle kll ve nazar dncenin Aristoteles ile kemale erdiini ifade eden Farabnin dncelerini yanstmakta ve Aristotelesi vazgeilmez bir stad olarak grmektedir.71 bn Rd, ey basiret sahipleri ibret aln72 ayetini delil getiren bir fakihin, bundan fkh kyasn gereklilii hkmn kardn belirterek, ayn ayetten Allah bilen (arif billah) kiinin de akl kyas bilmenin gereklilii hkmn karmasnn ok daha doru olduunu ifade etmektedir.73 Ona gre, helal ve haram konusunda hkm verecek kiinin ictihad artlarna -usul bilgisi ve kyas yoluyla bu usulden hkm karma- sahip olmas gibi, varlklar hakknda hkm verecek kiinin de akln temel ilkelerini ve bu ilkelerden hkm karma yollarn bilmesi gerekmektedir.74

stanbul, 1999; Kr. Crcan, Ali b. Muhammed, Kitbut- Tarift, ss. 44, 74 ve 99, Beyrut, 1988.
69

bn Rd, Fasl, s. 25; Kr. Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Risle f stihsnil- Havd f lmilKelm, nr. Richard Yusuf Maccarty, ss. 87- 97, Haydarabad, 1344.

70 71 72 73 74

Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 25- 26. Bkz. Farab, Ebu Nasr, Kitbul- Hurf, ss. 150- 151, Beyrut, 1986. Har, 59/2. bn Rd, Fasl, s. 25. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 44- 45.

31

Burada bn Rdn fkh kyas ve akl kyas ifadelerini yerinde ve iyi deerlendirmek gerekmektedir. Her eyden nce yukarda ifade edilen ayet ve buna benzer ayetlerde insanlarn ibret almalar, yani akletmeleri ve dnmeleri istenmekte ve netice itibariyle de bir ka eyi gz nne almalar ve bunlar arasnda bir takm balant ve ilikilerin kurulmas gerei ifade edilmektedir. Buna benzer ayet ve nasslardan hem fkhlar hem de filozoflar, kendi kyaslarnn meruiyetini karmaktadrlar. Ancak burada dikkat ekilmesi gereken husus, fkhlarn ve filozoflarn daha zel olarak mantklarn kyastan anlam olduu ekil ve muhteva ne idi? Bilindii gibi fakihlerin bilgi retme ve problem zmede kullandklar kyas, aibin ahide kyas idi. Dier bir ifade ile nasslarda mevcut olan hid ile, nasslarda mevcut olmayan ibin bir karine ile kyas edilmesi idi.75 Bu nedenle fakihlerin Fkhta gtm olduklar yntem ile, filozoflarn gtm olduu yntem birbirinden tamamen ayrlmaktadr. nk bn Rdn akl kyas eklinde ifade ettii kyasta, her hangi bir karine ile deil, orta terim ile hareket edilmektedir. te bn Rdn akl kyas ve fkh kyas ayrmn bu manada anlamak gerekmektedir. Dolaysyla bn Rde gre, eer sz konusu ayetler fkhlarn zann kyaslarnn meruiyetini salyorsa, burhan ve kesin neticeye gtren akl kyasn meruiyetini daha ncelikli olarak salar ve hatta gerekli klar. Kald ki kyas, sadece dini emir ve nehiyleri ortaya koyma ile de snrlandrlamaz. Hem din hem de dnyev bilgi retme ve elde etmenin, varlk zerine mantkl dnmenin en temel yntemi olarak da grlmektedir. bn Rdn fkh kyastan yola karak akl kyasn zorunluluuna vurgu yapmas onun her ikisini de bildiini gstermesinin yannda, kyasn vazgeilemezliini de gsterdii sylenebilir. bn Rd, felsefe ile megul olmamas gereken bir takm kimselerin durumuna76 bakarak, ona ehil olanlar engellemeye almann yanl bir yntem olduunu belirtmektedir. nk bu sebeple kiiye ilien zarar, kendiliinden deil,
75

Bkz. Cbir, Muhammed bid, Arap- slam Kltrnn Akl Yaps, ev. Burhan Krolu- Hasan Hacak- Ekrem Demirli, ss. 550- 551, stanbul, 2000.

76

bn Rde gre felsefi dnce sebebiyle yoldan kanlar u kiilerdir: Ftrat eksik olanlar, bir konudaki dnme biimini eksik ve yanl kuranlar, heva ve heveslerine stnlk salayamam olanlar ve konuyu anlamasn salayacak bir retici bulamam olanlar. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 29.

32

arazi olarak ilimitir. Kendiliinden ve tabiat bakmndan yararl olan eyin, arazi olarak mevcut olan zarardan dolay terki gerekmez.77 bn Rde gre felsefe, akll insanlarn iidir. Akll insanlar bu ekilde mutluluun bilgisine ular. Din ise, halk eitmeyi ama edinmekle birlikte, alim veya arif kimselerin ihtiyalarn da gzard etmez. Ortak mutluluk bu iki snfn salkl ilikisi neticesinde ortaya kar.78 bn Rdn bu konudaki dnceleri, kendisinden nce mutedil bir felsefe ve din mnasebeti ortaya koyan Sicistn byk benzerlikler tamaktadr.
79

ile

bn Rde gre akl, varlklar, sebepleriyle birlikte kavramaktan baka bir ey deildir. nsan akl, ancak varlk aleminden hareket ederek dnebilmektedir. Dolaysyla insan aklnn dzenli ileyii, onun varlk alemindeki tertip ve dzeni kavramasna bal olmaktadr. Bu bakmdan, insan aklnn son derece eksik olduunu belirten bn Rde gre, varlklarda bulunan tertip ve dzenin byk bir blmn insan aklnn kavramas mmkn deildir.80 Durum byle olunca, insan aklnn kavrayamayaca hususlarda dine mracaat edilmesi bir zorunluluk (vacib) olarak grnmektedir. nk vahiy ile elde edilen bilgi, ancak akl ilimlerin bir tamamlaycs (mtemmim) niteliindedir; yani akln aciz kald her eyi Allah insana vahiy vastasyla ulatrm ve bir rahmet olarak balamtr.81 Bu dorultuda bn Rd, mantk sanatnn da, sebepleri ve neticeleri ortaya koyarak

77

bn Rd, Fasl, s. 29. bn Rd, felsefeye olumsuz tavr taknanlar, hatta felsefe kitaplarn yasaklayanlar u iki rnek ile eletirmektedir: Birincisi; Allah Resul, kardeinin ishal olmas zerine ona bal imesini emredip de baln ishali fazlalatrmasndan dolay kendisine ikayet eden kimseye, Allah doru syler, senin kardeinin karn yalan syledi buyurmas. kincisi; Bir topluluun su ierken, suyun boazlarnda kalp lmeleri nedeniyle, bir kimsenin de susam birisini tatl ve souk su imekten menetmesi. nk suyun boazda kalmasndan dolay lmek arzi bir hal, susuzluktan lmek ise zarur ve zat bir haldir.

78 79 80

bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 867; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 329- 330. Bkz. Ta, smail, Ebu Sleyman es- Sicistn ve Felsefesi, ss. 170- 171, Konya, 2006. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 358; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 116; Kr. Cabir, Arapslam Kltrnn Akl Yaps, s. 705.

81

bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 415; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 135.

33

neticelere dair bilginin ancak onlarn sebeplerini bilmek suretiyle gerekleeceini ifade etmektedir.82 Dier taraftan yle sorular da dile getirilebilir: nsan akl, varlklarda bulunan dzenin byk bir ksmn kavrayamadna gre burhan veya akl kyas yoluyla Allah bilmek mmkn olabilir mi? Akl kyas yoluyla varln dzeni ve ilkelerini bilmek tam anlamyla mmkn olsa bile, byle bir inceleme/dnme tarzyla Allahn bilinebilecei iddia edilebilir mi? bn Rd, dinin akl dnceyi nemsediine dair Kuran- Kerimde saylamayacak kadar ok ayetin olduunu belirtir.83 O, ey basiret sahipleri ibret aln84 ayetinin, akl kyasn veya hem akl, hem er kyasn birlikte kullanlmasna iaret ettiini; gklerin ve yerin melekutuna ve Allahn yaratt eylere bakp ibret almadlar m?85ayetinin btn mevcdata ibret nazaryla bakp deerlendirmeyi tevik eden bir nass olduunu syler. bn Rd, onlar gklerin ve yerin yaratln dnrler86, bakmyorlar m develere, nasl yaratlm? Ge bakmyorlar m, nasl ykseltilmi?87, bylece biz
88

brahime gklerin ve yerin melekutunu

gsteriyorduk vb. ayetlerin de bu konuya birer rnek tekil ettiini ifade eder.

3.2.2- Tevil
bn Rd, akl- nakil ilikisi meselesini temel bir sorun olarak grmektedir. lk dnemlerde Aristotelesin eserlerine yazd kk erhlerde, bu konuya sadece telmihlerle yetinirken, orta ve byk hacimli erhlerde biraz daha fazla temas etmektedir. Fakat asl son dnemlerine doru kaleme ald ve ilahiyat meselelerini enine boyuna incelemeye alt, Tehft, el- Kef, Faslul- Makl ve buna ek olarak yazd ed- Damme adl eserlerinde bu konuya daha youn bir biimde yer

82 83 84 85 86 87 88

Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 785; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 292. bn Rd, Fasl, s. 22- 23. Har, 59/2. Araf, 7/185. l-i mran, 3/191. aiye, 88/17- 18. Enam, 6/75.

34

vermektedir.89 Meselenin kelam ynn el- Kef, felsef ynn Faslul- Makl ve ed- Dammede ele almtr. Tehaftte ise konuyu daha detayl bir ekilde incelemitir.90 Kindiden itibaren kelamclarn filozoflar tenkit ettikleri meselelerin banda gelen bu problemi, filozoflar izah ederken, hellenistik Yeni Eflatuncu gelenekten tevars edilen hakikatin birlii anlayn benimsemilerdir. Bylece filozoflar, felsefi meguliyetlerini hakl karabilecekleri, kelamclar yattrabilecekleri ve akln i uygunluk zlemini tatmin edebilecekleri mantkl bir yol bulmu oldular.91 Akl- nakil ilikisinde iki nemli husus, bn Rdn iini kolaylatrmtr: Birincisi; bizzat Kurann yapt92 ve teden beri mfessirlerin kabul edegeldikleri muhkem ve mteabih ayetler arasndaki fark. kincisi; Snni slamda, doktrini tayin etme hakkna sahip bir reti otoritesinin mevcut olmay. Birinci hususun neticesi, baz ayetlerin zahiri manada alnamayacan kabul etmek idi. kinci hususun neticesi ise, doktrinal ihtilaflar halletme hakkna sahip bir otoriteye duyulan ihtiya93 ve bn Rde gelinceye kadar bu konunun shhatli bir zemine oturmam olmas idi. bn Rd, eriatta zahir ve batnn vrid olmasnn nedenini, tasdik konusunda insanlarn ftratnn farkl, dncelerinin ayr oluuna;94 eriatta birbirleriyle eliir

89 90 91 92 93

Karla, bn Rd, D A, c. 20, s. 260; Karla, Bekir, Faslul- Makal (Giri), s. 33, stanbul, 1999. Karla, Faslul- Makal (Giri), s. 33. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 344. Bkz. Al-i mran, 3/5. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 345-346. ii slamda bu hak, mmetin lideri masum imama verilmiti. Bu husus, ii evrelerde akl ile nakil arasndaki ihtilafn ciddi bir mesele olarak grlmemesine yol amtr.

94

bn Rde gre insanlarn bir ksm hakikati burhan ile tasdik eder. Bir ksm cedelci szlerle tasdik eder. nk onun tabiatnda bundan daha fazla bir kabiliyet yoktur. Baz insanlar da hitabi szlerle tasdik eder. Zaten eriat, insanlar bu yolla tasdike davet etmitir: Hikmetle, gzel tle Rabbinin yoluna ar ve onlarla en gzel biimde mcadele et (Nahl, 16/125). Bundan dolay Allah resul kzla ve karaya peygamber olarak gnderilmekle temayz etmitir, (Ahmed b. Hanbel, 1/250 ve 30; Mslim, Mescid, 3) onun eriat, bu davet yollarnn hepsini iermektedir. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 31. Bu durumda bn Rde gre, tasdike ya delil

35

gibi grnen zahir manalarn varid olmasnn nedenini ise, ilim sahibi olanlarn zahir ile batn arasnda birletirici bir tevil yapmalar konusunda uyarlmalarna balar. O, aadaki ayetin de bu hususa iaret ettiini belirtir.95 bn Rd, bu ayeti de yle okumaktadr:Kitab sana O indirdi. Onun bazs Kitabn anas durumundaki muhkem ayetlerdir, dierleri de mteabihtir. Kalplerinde erilik olanlar, fitne karmak, kendilerine gre yorumlama isteinden dolay onun mteabih ayetlerinin ardna derler. Oysa onun tevilini Allah ve ilim sahibi olanlarn dnda kimse bilemez.96 Bu ayeti okurken, ilimde derinlemi olanlar (rasihun) kelimesi zerinde vakfetmek (durmak) gerekir. Zira ilim ehli tevili bilmeyecek olsayd, bu takdirde onlarn yannda ilim ehli olmayanlardan farkl bir iman gerektiren tasdik meziyeti* bulunmazd. nk Allah cc. onlar, iman edenler olarak vasflandrmaktadr. Bu ise, ancak burhan bakmndan geerli olan bir imana hamledilir ki, o da ancak tevili bilmekle mmkndr. Zira mminlerden ilim ehli olmayanlar da imana ehildir. Ancak onlarn iman burhan ynnden geerli bir iman deildir. Eer Allahn alimleri vasfettii bu iman, onlara has ise, bunun burhan yoluyla olmas gerekir. Burhan yoluyla olunca, bu da tevili bilmekle mmkn olur.97 bn Rd, biz emaneti gklere, yere ve dalara sunduk; onu yklenmekten kandlar ve korktular; onu insan yklendi98 ayetindeki emanetin sahih tevil

(burhan) ile, ya tartmayla (cedel), ya da hitabet ve belaatla ulalr. Bir insan, bu yoldan biriyle bir hkme, yani tasdike ular. Ve bir inan tesis eder. bn Rd, tasdik ve tasavvur arasnda ayrm yaparken, Aristotelesin cmle (kavl) ve sz (lafz) arasndaki ayrmn esas alr ve onun kesin olarak bir ey ifade eden, doru veya yanl olan diye tanmlad cmleyi tasdik; anlaml olan, fakat ne kabul, ne de inkar eden diye tanmlad sz de tasavvur olarak adlandrr. Bkz. zcan, Hanifi, Epistemolojik Adan man, s. 70, stanbul, 1992.
95 96 *

bn Rd, Fasl, s. 34. Ali mran, 3/7.

Tasdik halkn ounluuna mahsus olmas ynyle ve halkn az bir ksmn ilgilendirmesi ynyle iki eittir. Hatab ve cedel yol halkn byk bir ksmn, burhan yol da halkn az bir ksmn ilgilendirir. Dinin ilk maksad, burhan ehline uyarda bulunmay ihmal etmeden, halkn ounluuna nem vermektir. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 56.

97 98

bn Rd, Fasl, ss. 37- 38. Ahzab, 33/72.

36

olduunu belirtmektedir.99 Grld gibi bn Rd akl- nakil ilikisini tevile, tevili de burhana, yani felsef kyasa indirgemekte, dolaysyla zm felsefeye ve filozofa havale etmektedir. Daha ak bir ekilde ifade etmek gerekirse, bn Rde gre u sonucu karmamz mmkndr: Fasll-Maklde bn Rd, sahih tevile merkezi bir yer verir. O, mevcdat Yaratcdan bamsz bir ekilde dnmez. Buna gre, varl Yaratcya nispetle dnmek, din bakmdan da vacip grlen bir eyleme girimektir ve tevil de bu eylemin zn oluturur. Buna gre, bn Rdde tevilin sradan bir eylem olmadn, aksine temel bir eylem olduunu syleyebiliriz. Felsefenin ele alp inceledii ve hakknda hkm verdii bir konuda din asndan ey sz konusu olabilir: Ya o meseleye ilikin din hibir ey sylemez. Byle olunca felsefenin ortaya koyduu sonu, fakihlerin eri kyas yntemiyle ortaya koyduklar hukuki hkmler mesabesinde olup doru kabul edilmelidir. Daha ak bir ekilde ifade etmek gerekirse; filozoflarn ele alm olduu konuda din hibir ey sylemiyorsa, o zaman iki durum sz konusu olur. ayet bu durum, dinin hibir ey sylemedii bir zellik tayorsa, onlarn elde etmi olduu bu netice, fakihlerin ictihad ile elde etmi olduklar duruma paralel bir durum arz eder. Fakat filozoflarn zerinde durduu konu ve elde ettikleri netice, dinin hibir tespitte bulunmad ve din de olmayan bir konu ise, burada zaten fakihlerin deil, filozoflarn sz syleme hakk olur. Ya da o meselede her ikisi de mutabakat halindedir. bn Rde gre din ile felsefe arasnda zaten mutabakat olduu iin hibir problem yok demektir. Veyahut da arzi bir takm sebeplerle, felsefenin ulat sonu, ilk bakta baz insanlarda dini nasslarla eliiyormu izlenimi uyandrabilir. Byle bir durumda ise din ile felsefenin uzlatrlmas gerekir.100 Tevil yaplmas ile yaplmamas gereken yer arasndaki snr, bn Rd tarafndan tam bir aklkla ifade edilmemesine ramen, onun ifadelerinden tevili gerektiren halin olduunu karabiliriz: 1- er yahut itikad manalar zerinde icma vaki olmayan baz ayetler, 2- Birbiriyle tearuz eder gibi grnen baz ayetler,

99 100

bn Rd, Fasl, s. 62. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 32; Sarolu, a.g.e., s. 212.

37

3- Felsefenin yahut tabii akln ilkeleriyle tearuz eder grnen ayetler.101 Alemin yaratc ve mdebbiri olarak Allahn varl, birlii, kemal sfatlar, tenzihi sfatlar, adaleti, alemin yaratlml, peygamberliin doruluu ve mead gibi akide ve hkmler ise, tevil edilemeyen esaslar oluturur. Bu esaslar Kuran muhkem bir ekilde ortaya koymutur. Sradan insanlar, kelamclar ve filozoflarn bu hkmleri tasdik etmekten baka seenei yoktur. Bununla birlikte, bu hususlarn nasl anlalmas gerektii Kuranda muhkem bir ekilde tarif edilmemitir.102 Bu durumda sz konusu problemlerin anlalmas, bn Rd nazarnda kiilerin istidad ve birikimlerine gre sonulanacak bir eylem olmaktadr. Dinde baz eyler vardr ki, mslmanlar onlar zahirlerine hamletmek konusunda icma etmilerdir. Baz eyler de vardr ki, onlar tevil etmek konusunda icma etmilerdir. Baz eylerde ise ihtilaf etmilerdir.103 bn Rd nazari konularda icmann gereklemesinin artlarn ortaya koyarken, ayn zamanda bunun imkansz olduunu anlatmaya almaktadr. Ona gre; icmann ba sonu belli bir asrda meydana gelmi olmas, bu asrdaki btn alimlerin ahslar ve saylar itibariyle biliniyor olmas, belli bir mesele zerinde bu ahslarn her birinin grlerinin sonrakilere tevatren nakledilebilmi olmas gerekmektedir. Ayrca bu dnemdeki alimlerin; eriatta zahir ve batnn olmad, hangi konu olursa olsun onun hakkndaki bilginin hi kimseden gizlenmemesi ve eriat bilme konusunda insanlarn metodunun ayn olduu hususlarnda ittifak etmi olmalarna sonraki neslin inanmas gerekmektedir.104 Bu artlara gre bir deerlendirme yapldnda, nazari konularla ilgili bir icmann bulunduunu tasavvur etmek mmkn deildir. nk ilk dnemdeki alimlerin ou, eriatn zahiri ve batni ynnn olduuna, herkesin eriatn batnn bilmesinin mmkn olmadna inanmaktadr. rnein Hz. Alinin insanlarla bildikleri kadar konuun, Allah ve resulnn yalanlanmasn m istiyorsunuz?105 sz vb.106 Ona gre ameli

101 102 103 104 105

Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 348. Bkz. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, ss. 349- 350. bn Rd, Fasl, s. 34. bn Rd, Fasl, s. 35. Buhar, man, 49.

38

konulardaki icma ise mmkndr. nk byle bir icmann herkese aklanabilecei benimsenmitir. Konunun yaygnlk kazanmas ve o konuda bir muhalefetin olmamas yeterli art olarak kabul edilmektedir.107 bn Rd, her ne kadar din ile felsefenin mnasebeti zerine kaleme ald Faslul- Makal adl eserinde, sylediklerinin mantki sonucu buraya gtryorsa da, ifte hakikat teorisini savunmamtr.108 bn Rd felsefe ile din arasnda bir telif yaplabilecei midinde olmakla beraber, Tehaftte slam Dini ve Aristo felsefesi arasnda fiilen bir telif yaptn gstermemitir. Burhani szlerin Aristonun kitaplarnda olduunu sylemesi bir delil deil, iddiadr.109 Her ne kadar byle bir tespitte bulunulmusa da, Fasldaki ifadeleriyle Tehft birlikte mlahaza ettiimiz zaman, onun byle bir gayret iinde olduunu sylemek de mmkndr. Allahn bir, basit, gayr-i cismani olmas, sfatlar, ruh- beden mnasebeti, mead ve gk cisimleri hususunda bn Rd, Tehaftnde Gazalinin yapm olduu tenkitleri kabul ve tasdik etmek suretiyle felsefe ve din sahalarnn sonuncu ve kesin ekli ile telif edilebilir olmadklarn zmnen itiraf etmitir.110 bn Rd, Tehaftte, Allahn kendine ait meseleleri (Allahn cisim olup olmad, sfatlar, bilhassa ilim sfat, Allahn zatn, gayrn, czileri bilmesi vb.), fiilleri, (mucize, alemin suduru, mead meselesi) ruh ve ge ait meseleleri, eriattan bamsz olarak incelemenin haram olduunu syler; onlar anlamakta akln yetersiz olduunu belirterek meseleleri izah etmek zere sk sk ayetler zikreder. Ayn zamanda bu meseleleri aklla izah etmenin halkn saadetini artrmayacan, bu hususta eriatn bildirdiklerinin kafi olduunu ilave eder.111 slam me felsefesinin ilk temsilcisi olan Kindi, zaman zaman Kuran ayetleriyle felsefenin verileri arasnda zahiren bir elikinin grlebildiini, bu
106 107 108 109 110 111

bn Rd, Fasl, ss. 35- 36. bn Rd, Fasl, s. 36. Fazlurrahman, slam Felsefesi, s. 49. Trker, Mbahat, Tehaft Bakmndan Felsefe ve Din Mnasebeti, s. 378, Ankara, 1956. Trker, a.g.e., ss. 391- 392. Trker, a.g.e., s. 368.

39

durumda Arap dilinin inceliklerine bavurmak suretiyle ayetlerin tevil edilmesi gerektiini syler. Farabiye gre de; hakikat bir tanedir. Felsefe bu gerein bir yann, din de dier bir yann temsil etmektedir.112 Gazaliye gre, nazar ehli olanlar kesin delillere dayanarak tevil yapabilirler. Ancak baz nazar ehli olan kimseler kesin delillere dayanmakszn tevil yoluna gitmektedirler. Eer bunlarn tevilleri, dinin esasn ilgilendiren bir konuda deilse tekfir edilmezler. Ama dinin esasn ilgilendiren bedenlerin hari vb. konularda kesin delile dayanmakszn tevile yeltenenler kafir olurlar.113 Ayrca Gazali, ilmin kesin bulular karsnda inat ve srar etmektense tevile gitmenin daha akllca bir davran olduu kanatindedir.114 bn Rd, sanki Gazalyi desteklercesine tevil yapanlarn bir ksmn eletirmitir. Ona gre, slam frkalar burhan artlarna gre eksik olan teviller yapmlar, stelik bu tevilleri halka da aklamlardr. bn Rd Mutezilenin yapm olduu tevili Earlere gre daha isabetli grmesine karn,115 onlar da ayet ve hadisleri tevil edip dncelerini halka aklamakla sulamtr. Daha az tevile bavurmu olsa da Eariler de byle davranmlardr. Bu konuda birbirlerini tekfir etmiler veya bidatilikle sulamlardr. Byle yapmakla halk kin, nefret ve dmanlk iine sokmular, eriat paralamlardr. Onlarn tevil hususunda izledikleri yol, ne halk tarafndan ne de havas tarafndan muteber kabul edilmitir.116 bn Rde gre, bu konuda kelam ekollerin bazs, ilkin gerekli olan hususun nazar olduunu sylemi, bazs da iman olduunu sylemilerdir. Bylece onlar, eriatn insanlar davet ettii yollardan hangi yolun herkes iin mterek bir yol olduunu bilememi, bunun bir tek yol olduunu zannetmilerdir. Dolaysyla onlar, r Telnn maksadn saptrm, kendileri sapt gibi bakalarn da yoldan

112 113

Karla, Faslul- Makal (Giri), ss. 28- 29. Gazal, Ebu Hamid, Faysalu- Tefrika beynel- slam vez- Zendeka, tahkik: Sleyman Dnya, ss. 190- 191, Kahire, 1961.

114 115 116

Gazal, Ebu Hamid, Tehaftl- Felsife, ev. Bekir Sadak, s. 14, stanbul, 2002. bn Rd, Fasl, s. 57. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 62- 63.

40

karmlardr.117 Halbuki bn Rde gre tevil bakmndan insanlarn konumu birbirinden olduka farkldr.

3.3.3- Tevil Karsnda nsanlarn Durumu


bn Rd, tevil karsnda insanlarn durumunun farkllk arz ettiini dnmektedir. Ona gre insanlar bu konuda e ayrlr: Birinci grup; asla tevil ehli olmayanlardr. Bunlar, insanlarn byk ounluunu oluturan hatabe (nasihat) ehlidir. kinci grup; cedel tevili benimsemi olanlardr. Bunlar da, sadece tabiatlar ya da hem tabiatlar hem de alkanlklar sebebiyle cedelcidirler. nc grup ise; yakn tevili benimsemi olanlardr. Bunlar ise, hem tabiatlar hem de hikmet sanatlar (felsefe bilgisi) bakmndan burhan ehlidirler.118 Burhan nazar, eriata muhalif neticelere gtrmez. nk hakikat hakikate ters dmez. Aksine uygun olur ve onun lehine ahitlik eder.119 Bu balamda bn Rdn akl-nakil ve felsefe-din ilikisi hususunda ne dnd yle tespit edilebilir: O, felsefe ve dinin birbirine ters dmeyeceini, bu uyumun ise yakn tevili benimsemi olanlar araclyla ortaya konulabileceini dnmektedir. bn Rd tevil konusunda herkesin haddini bilmesi gerektii grndedir. Ona gre; zahire iman etmesi farz olan halktan birinin tevile yeltenmesi kfrdr. Tevil ehli olan bir kimse de, tevili bu tr kiilere aklayacak olursa, onu kfre davet etmi olur ki, bylece kfre davet eden de kafir olmu olur. Bunun iin tevillerin yalnz burhan kitaplarnda yer almas gerekmektedir. Bylece onlara ancak burhan ehli ulam olur. bn Rd, Gazalinin yapm olduu tevilleri, burhan kitaplarndan baka kitaplarda zikretmesi sebebiyle eletirmektedir. Ona gre; Gazali ne kadar iyi niyetli olursa olsun yapm olduu ey, hem eriata hem de hikmete (felsefe) kar ilenmi bir hatadr.120 Bu bakmdan Gazalinin bu ilimleri ihtiva eden kitaplarna,

117 118 119 120

bn Rd, Fasl, s. 64. bn Rd, Fasl, s. 58. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 31- 32. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 51- 52. bn Rd, Gazalinin iyi niyetinden emin olmakla beraber, insanlar yanl yola sevkettiini dnmektedir. O, Gazalinin halka ho grnme gibi bir amacnn olduunu, ancak zaman ve mekan itibariyle dnldnde, belki de onu sulamann hakszlk olacan belirtmektedir. bn Rde gre Gazali, kitaplarnda belli bir yolu (mezhep)

41

ilim ehli olmayanlara zarar gelmemesi iin yasak konulmas gerekmektedir.121 Ona gre burhan teviller ancak ehline aklanabilir. Halkn byk ounluu bir yana, cedel ehline dahi aklanmamaldr. nk bu kiiler, ortak bilgilerden uzak bulunmaktadrlar. Aklanacak olursa, hem aklayan hem de kendisine aklanan kfre der.122 Mkil olduu herkes iin ak olan ve tevilini bilmek halk iin mmkn olmayan hususlarda aka denilmelidir ki; Bu mteabihtir. Tevilini Allahtan bakas bilmez. Bu tr durumlarda Al-i mran suresinin 7. ayetini bu ekilde okumak ve uygulamak gerekir.123 Elbette bn Rdn bu dncelerini sradan insanlarn eitim araclyla burhan seviyeye ykseltilmemeleri eklinde anlamamak gerekmektedir. bn Rd, tevil meselesinin halk nezdinde tartlr olmasndan olduka rahatszdr. Eer byle bir durum olmasayd, kendisinin bu konuda bir harf bile yazmayacan ifade etmektedir. Zira ona gre bu tr konular, burhan kitaplarnda zikredilmelidir.124 Bu sebeple, kendisinin bu tr konular halkn nnde tartmayp burhan kitaplarnda ele aldn syleyen bn Rd, halkn nnde tartmaya girenleri, zehirli olan eyleri hayvanlara iiren kimselere benzetir. Zira bir hayvan iin zehirli olan bir ey, baka bir hayvan iin gda olabilir. nsanlara sunulan bilgiler iin de ayn eyleri sylemek mmkndr. Bir insan iin zararl olan bir bilgi, baka bir insan iin faydal olabilir. Hangi tr bilgilerin hangi insanlara ulatrlaca meselesi nem arz etmektedir. Dolaysyla, aslnda doru olan, fakat o kii iin zararl sonular dourabilecek olan bilgilerin anlatlmamas, anlatanlarn cezalandrlmas gerekmektedir.125 Dorusu bn Rdn yapm olduu bu eletiriyi

benimsememi olduu iin byle davranmaktadr. Ona gre Gazali, Earlerin yannda Ear, sufilerin yannda sufi, filozoflarn yannda filozof gibi davrand iin, normal insanlarn yannda da byle bir tutum sergilemektedir. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 52; bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 97- 98; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 18.
121 122 123 124 125

bn Rd, Fasl, s. 53. bn Rd, Fasl, s. 58. bn Rd, Fasl, s. 59. bn Rd, Fasl, s. 54. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 552; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 194.

42

de eletirmek gerekmektedir. nk Gazali de, prensip olarak tevile konu olan meselelerin, anlaylarnn buna msait olmamas sebebiyle halk seviyesinde tartlmamas gerektiini ve bunun bidat olduunu ifade etmektedir.126 bn Rdn Gazaliyi, o, teville ilgili meseleleri burhan kitaplarnn dndaki kitaplarda ele almtr eklindeki eletirisine gelince, bunu kesin olarak takdir etmek gerekten ok gtr. Nitekim ayn sulama, bn Rdn kendi eserleri iin de pekala sz konusu edilebilir. bn Rd, felsefe ile dini, akl ile nakli tevil ile uzlatrma teebbsnde, filozofun yeni bir akide vaz etme yahut tam tersine kesin bir akideyi kaldrma yetkisinin olduunu asla sylemez. Kutsal metinlerin mfessiri gibi, filozof da bu metinlere baldr. Bu, felsef tevilin ilk ve belki de en nemli snrdr. Filozofun da kendini kurtarabilmesi iin dinin inan sistemini benimsemesi gerekir.127 Dolaysyla bn Rdde tevil, dine kaynaklk etmek veya dini retmek deil, din metinlerde derinlemek, ve onlar daha kmil manada anlama gayretlerinden ibaret olmaktadr. Btn bunlardan sonra, bn Rd, hikmetin (felsefe) eriat (din) ile arkada hatta st kardei olduunu ifade etmektedir. Bunlarn tabiatlar, cevherleri ve amalar bakmndan iki arkada, iki dost olduklarndan, aralarnda dmanlk, kin ve nefreti tesis edecek eylerden her iki tarafn mensuplarnn da kanmas gerekmektedir. nk kiiyi en ok dostundan gelen eziyet ve sknt zmektedir.128 Grld gibi bn Rd, dine ve felsefeye iki ayr yap olarak bakmaktadr. Ona gre doru, her ikisinin kendi snrlar iinde aranmaldr. Burada kastedilen doru ise, temel ilke ve nermelerin doruluu deil, akl yrtmenin doruluudur. nk temel prensipler, felsefede olduu gibi, dinde de daha nce konulmu eylerdir, hibir delil olmakszn ncelikle onlarn kabul edilmesi gerekir. O halde filozof, dini meseleleri tartmak istiyorsa, ncelikle dinin temel ilkelerini kabul etmeli, Din bilgini de, felsefenin sorunlarn tartmak istiyorsa, ilk nce felsefenin temel prensiplerini kabul etmelidir. Dolaysyla iman mahalli olup Allah tarafndan konulduu iin dinin dayand temel ilke ve prensiplere filozofun tecavz etmemesi

126 127 128

Gazal, Faysalut- Tefrika, s. 196. Bkz. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 349. bn Rd, Fasl, ss. 66- 67.

43

nasl nemli ve gerekliyse, ayn ekilde din bilgininin de felsefi sorunlara el atmamas, en azndan temel ilke ve asllar iyice bildikten sonra felsefeye yaklamas gerekmektedir.129 bn Rdn bu dncelerinin yansmalarn, kendisinden iki asr nce yaam olan Sicistnde bulmak mmkndr. nk Sicistn de, akl nakil arasndaki uzlatrmay, birbirlerinin alanlarna mdahale ettirmemek zerine kurmutur. Sicistn ve bn Rd arasnda bir balant kurmak ok mmkn grnmemekle birlikte, din- felsefe mnasebeti bakmndan birbirine ok yakn eyler syledikleri ve benzer zmler rettikleri anlalmaktadr.130 bn Rd, avama ve havassa farkl ekilde hitap etmeyi bir akide olarak benimsediinden, onun gerek fikrinin hangisi olduunu tespit etmek bazen bir hayli zor olmaktadr. Onun avama kar imanc, havassa kar aklc ve gereki tavrn bilmeyenler, kendisini tamamen yanl anlayabilmektedirler. Aslnda bn Rd bu ekilde anlalmaktan da ikayeti grnmemektedir.131 Kelam ilminin temel problemlerinden olan ulhiyet meselesinin genel ereve dahilinde problem alanlarn ve bn Rdn hayat, eserleri, yaad yzylda Endlste siyasi ve fikri ortamn nasl olduunu, onun dnce tarihindeki nemini, akl- nakil ilikisiyle ilgili dnce ve yorumlarn ele aldktan sonra, imdi de onun uluhiyetin en temel problemi olan Allahn varl ve varlnn delilleri ile ilgili fikir ve dncelerini incelemeye geebiliriz.

129 130 131

Cabir, Muhammed bid, Felsefi Mirasmz, ev. Said Aykut, ss. 276- 277, stanbul, 2000. Bkz. Ta, Ebu Sleyman es- Sicistn ve Felsefesi, s. 180. Bkz. bn Rd, Felsefe- Din likileri (Faslul- Makal, el- Kef an Minhcil- Edille), haz. Sleyman Uluda, ss. 33- 34, stanbul, 1985; Kr. Altnta, Ramazan, bn Rdn Din Anlay ve Kritii, AD, c. 15, sa. 3, s. 402, Ankara, 2002.

44

B R NC BLM BN RDE GRE ALLAHIN VARLII VE DEL LLER


bn Rd, Allahn varl ve birlii konusunu nasl ele almtr? Tezimizin ilk blmnde onun bu konudaki yaklamlarn, Allahn varl ve birliini temellendiren deliller ile ilgili grlerini ortaya koymaya ve deerlendirmeye alacaz.

1- Allahn Varl ve Birlii


bn Rd, Allahn varl ve birlii konusunda hangi dnce ve yaklamlar ortaya koymutur? O, bu konuyu aratrrken kendisinden nceki dnrlerden etkilenmi ve onlar eletirmi midir? imdi bu konularn deerlendirmesine geebiliriz.

1.1- Allahn Varl (Vcd)


Temel bir iman konusu olarak dinlerin temelini tekil eden Allahn varl problemi,132 Kelam ilminin ana meseleleri arasnda nemli bir yer tekil etmektedir. Hatta Kelam disiplininin bundan daha nemli bir baka konusu olmadn sylemek bile mmkndr. Acaba Allahn varl problemi, nasl bir problemdir? Allah sadece varlna iman edilmesi, zerinde konuulmamas gereken bir varlk mdr? bn Rde gre bu problemin tartlmas gerekmekte midir? O, bu konuda hangi noktalar zerinde durmaktadr? nsan aklnn ulaabildii en genel kavram olan varlk meselesi, herhangi bir eyden bahsetmek gerektiinde ilk olarak ele alnacak bir meseledir veyahut her hangi bir eyin varl, o ey hakknda verilecek her trl hkmden nce gelir.133 Dolaysyla Allahtan bahsetmek gerektiinde veya Onun hakknda konumak gerektiinde konu edilecek ilk ey, Onun varl olmaldr.

132

Topalolu, Bekir, slam Kelamclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl ( sbat- Vacib), s. 11, Ankara, 1992.

133

Sarolu, a.g.e., s. 151.

45

Genel hatlaryla Allahn varl ile ilgili olarak, insanlar gruba ayrmak mmkndr. Bunlardan birincisi, Allahn varl ya da yokluu meselesiyle ilgilenmediini ve byle bir konunun kendilerinin ilgi sahasnda bulunmadn ileri sren kesimdir. kincisi, Allahn varln inkar edenlerdir. Bunlar iinde bir ksm vardr ki, Allahn varln kabul etmezler ve yokluunu ispat etmek iin de herhangi bir aba iine girmezler; bir ksm da vardr ki, bunlar hem Allahn varln inkar ederler, hem de Allahn yokluu ile ilgili bir takm ispat yollarna bavurur ve delil getirme abas iine girerler. nc grup ise Allahn varln kabul edenlerdir. Allahn varlna inananlar arasnda, inanma iin hibir delile ihtiya bulunmadn savunanlar olduu gibi, Onun varl hususunda delillerin gerekli olduunu ileri srenler de bulunmaktadr.134 Acaba insanlar arasnda bu kadar farklla sebep olan Allah nasl bir varlktr? nsann kendisine inand veya inanmad yahut da hi ilgilenmedii ama hibir zaman da hakknda kanaat belirtmekten uzak durmad bir varlk, insan zihninde nasl bir tasavvur neticesinde ortaya kmaktadr? Aa, gen, Tanr (Allah) vb. varlklarn varlndan bahsederken, acaba bu varlklarn varlk kavramndan ayn derecede pay almalar mmkn mdr? Ya da bu varlklarn varlk sahas nedir? rnein; aa fizik bir varlk olduu iin, onun varlndan duyular vastasyla haberdar olunabilir. Yani aa denince, duyular vastas ile haberdar olunan d dnyada hakikati olan varlklardan zihn soyutlamalarla elde edilen bir kavramdan bahsediliyor demektir. Acaba btn varlklar d dnyada hakikati olan ve eit derecede herkesin varlndan haberdar olduu varlklar mdr? Varln sadece fizik varlklarla snrlandrlamayaca, geometrik ekillere baklnca en gzel bir ekilde anlalmaktadr. nk zihnin dnda bir kare ve genin varlndan bahsetmek mmkn deildir. Bunlar, zihn ve tamamen insan aklna bal varlklar olduu iin, bir evin bahesindeki her hangi bir aacn varlndan nasl hi bir phe duyulmuyorsa, onlarn varl hakknda da her hangi bir tereddtle karlalmamaktadr. Acaba Tanr nasl bir varlktr? Tanr d dnyada duyularla varlna ulalabilecek fizik bir varlk olabilir mi? Ya da Tanr, acaba matematiksel varlklarda olduu gibi, akln yaratt ve akln dnda her hangi

134

Bkz. Dalkl, Bayram,Yunus Emrede Allah-Alem- nsan Mnasebeti, ss. 60- 61, Konya, 2004.

46

bir hakikati olmayan akl varlklardan bir tanesi olabilir mi? Yoksa Tanr, ne fizik, ne de salt akl bir varlk olmayp, akln ulaabilmesi bakmndan makul olmakla birlikte, akln dnda hakikati de olan metafizik/ib bir varlk mdr? Eer Tanr metafizik bir varlk ise bu varln hakikati nedir? Bu her eyden nce bir bilgi meselesi gibi grnmektedir. Kelam ve felsefe tarihi, ite bu Tanrnn varlnn hakikatini ortaya koymaya alan deliller bakmndan olduka zengin bir klliyata sahiptir. Biz bunu bn Rdn zaviyesinden ortaya koymaya alacaz. bn Rd, varlk problemi zerinde dururken, zellikle Aristotelesin kullanm olduu mevcd (varolan) kavram ile konumaktadr. bn Rde gre mevcd, eitli anlamlara gelmekle birlikte, zihin dnda zt ve mahiyeti olan her ey veya bir eyin zihin dndaki var olma durumunun zihindeki kavram olarak iki temel anlama gelmektedir. Buna gre mevcd denildiinde, genel olarak zt anlamnda varolan mevcd ile doru (sdk) anlamnda varolan mevcd diye iki mana anlalmaktadr.135 bn Rd, kelamclar ve filozoflar tarafndan ittifakla kabul edilen bir varlk (mevcdt) snflandrmas yapmaktadr. Ona gre varlk; kadim, muhdes ve kadim ile muhdes arasnda kalan nc bir varlk tr olarak tasnif edilebilir. Bu ekilde bir genel snflandrmay kabul eden gerek kelamclar gerekse filozoflar, kadim ve muhdes tanmlamalarnda uzlarlarken, bn Rdn kendisinin ara varlk diye isimlendirdii varlk hakknda ise ihtilaf etmektedirler.136 Bu l tasnife gre kadim olarak adlandrlan varlk; varl kendinden olup, her hangi bir eyden (madde) ve her hangi bir ey sonucu (fail sebep) ortaya kmayan, ayn zamanda kendinden nce zamann gemedii bir varlktr. Bu varlk burhan ile idrak edilen klln faili, icad edicisi ve koruyucusu olan Allahtr.

135

Bkz. bn Rd, Telhis m badet- Taba, ss. 8- 9; bn Rd, Metafizik erhi, ev. Muhittin Macit, ss. 8- 9; bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 480; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 161;.Kr. Sarolu, a.g.e., s. 154.

136

Bkz. bn Rd, Fasl, s. 40; Varlklar arasndaki en keskin ayrmn Kelamda ezel varlk (Tanr) ve sonradan olan (hdis) varlklar (Allahn dndaki her ey) eklinde yapldn bilmekteyiz . Bkz. Dzgn, aban Ali, Nesef ve slam Filozoflarna Gre Allah- Alem likisi, s. 5, Ankara, 1998.

47

Muhdes, kendinden baka bir eyden (madde) ve kendinden baka bir ey sonucu (fail sebep) var edilen ve zamanla ilikisi bulunan bir varlktr. Bu, meydana gelileri duyular vastasyla idrak edilen su, hava, toprak, bitki ve canllar gibi cisimlerin, mrekkep varlklarn durumudur. ncs ise, her hangi bir eyden olmayan ve kendinden nce zamann gemedii, fakat bir ey sonucu (fail sebep) var olan bir varlktr ki, bu da btnyle alemdir.137 Bu dnceye gre varlk eidi ortaya kmaktadr ki, bunlar kadim, muhdes ve bu ikisinin arasnda deerlendirilmesi gereken alemdir. Aslnda gerek kelamclar olsun, gerek filozoflar olsun, bu anlamda bir tasnife kar kmamaktadrlar. Fakat kadim ve muhdes arasnda deerlendirilen alem hakknda ihtilafa dmektedirler. bn Rd, yapm olduu bu tasniften sonra, varlk zerine felsefe yaparken, varl en genel bir kavram olarak ikiye ayrmaktadr. O, ikiye ayrm olduu bu kavramlar vcib ve mmkn olarak isimlendirmektedir.138 Dolaysyla o varl, zorunlu ve mmkn olmak zere iki temel kategoride deerlendirmektedir. Zorunlu varl mutlak anlamda sebebi ve faili bulunmayan, zaman ile ilgisi olmayan, kendisi hakknda hibir ynden okluktan sz edilemeyen mutlak bir ve en yetkin varlk olarak tanmlarken; mmkn varl ise sebebi ve faili bulunan, zaman ile alkal, oklua ve deiime konu olan varlk olarak grmektedir. Sebebi ve faili olmas dolaysyla alemin de mmkn varlk kategorisinde deerlendirildii ortaya kmaktadr. bn Rde gre zorunlu varlk, mutlak anlamda basit olan bir varlktr. nk zorunlu varlkta asla bir illet ve malulden bahsetmek mmkn deildir.139 Bu bakmdan bn Rd, kadim varlk olan Allahn c.c. bir mahiyetinin olmasnn sz konusu edilemeyeceini belirtmektedir. nk mahiyet ayn zamanda okluk ve snrlamay da iermektedir. Buna gre Tanr ancak bir zta sahiptir; fakat bu da Tanrnn sadece var olu aksiyonundan ibaret olmaktadr.140 Ayn ekilde, kadim

137 138

Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 40- 41. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 331 ve c. 2, ss. 635- 636; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 108 ve 227.

139 140

bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 335- 336; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 109. Dzgn, Nesef ve slam Filozoflarna Gre Allah- Alem likisi, s. 134.

48

varlk olan Allahtan bahsederken zaman kavramndan da bamsz dnmek ve hareket etmek gerekmektedir. nk zaman, ancak muhdes varlklara ilien ve bitiik olan bir kavramdr. bn Rde gre, mmkn varln tabiatnn (tabatl- mmkin) zaruri varlkla (vcib) mnasebetinin nasl olduu meselesi, halkn anlaynn bu konular kavramaya uzak olmas ve bu konular bilmenin kendilerine bir fayda salamamas sebebiyle dini metinlerde ortaya konmam, yani din bu konuda susmutur. Bu erevede Earlerin, mmknn tabiatnn hibir eyden yani yoktan yaratld konusundaki grleri dnldnde, bu dncelerin dine uygun olmad ve burhan zere olmad anlalmaktadr. bn Rde gre, dinin aka ortaya koyduu husus, dinin suskun kald noktalar aratrmaktan saknmaktr.141 bn Rd, bir zorunlu varlk ve bunun dnda var olan mmkn varlklarn durumunu bu ekilde ortaya koymak suretiyle, genel olarak var olan eyleri snflandrm olmaktadr. Ona gre zorunlu varlk ile mmkn varln durumlar ve zellikleri tanmland ve belirlendii takdirde, her iki varlk arasndaki farkllk ortaya kmaktadr. Buna gre zorunlu varlk, ne fizik anlamda bir varla karlk gelmektedir, ne de salt akl bir varlk olup zihnin dnda var olmayan bir varlk olmaktadr. Zorunlu varlk, akln ulaabilmesi bakmndan makul (akledilebilir) olmakla beraber, zihnin dnda hakikati bulunan bir varlk olmaktadr. bn Rd, ite bu varln Allah c.c. olduunu ifade ederek, zerinde tartma yaplmayacak derecede Onun
142

varlnn

zorunlu

ve

ak

olduunu

ortaya

koymu

bulunmaktadr.

imdi Allahn varl meselesinin mtemmimi durumundaki bir meseleyi, Onun birlii meselesini bn Rdn bak asyla deerlendirmeye geebiliriz.

1.2- Allahn Birlii (Vahdaniyet)


bn Rde gre Allah, varl zorunlu (vacibl- vcud) ve dier btn mevcdtn, varlklarn kendisine borlu olduu bir varlktr. te byle bir varlk hakknda ilk ve zorunlu olarak dnlmesi gereken ey, Onun ayn zamanda bir

141 142

bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 605; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 214. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 209; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 61.

49

olduu meselesidir. Yani varlk problemi, zaruri olarak birlik meselesini gerektirmektedir. Bu bakmdan bn Rde gre bir ve tek anlamna gelen vhid kelimesi ayn zamanda mevcd kelimesiyle ayn anlama gelmektedir. Bu anlam tayan bir olma vasfnn veya kavramnn, ilk bir (el- vhidl- evvel) ile irtibatnn kurulmas, bunun yaplabilmesi iin de, her eyden nce, bu anlamdaki bir in, okluun zdd olduunun bilinmesi gerekir. Dolaysyla, her ynden bir olan Allah hakknda okluk ifade eden manalarn ortadan kaldrlmas gerekir. Bu da Onun birliinin ortaya konmas ve ispatlanmas anlamna gelecektir.143 bn Rde gre Allahn birlii hibir terkipten meydana gelmeyen basit bir birliktir. Allahn birlii, kendisinde okluun bulunmad ve tasavvur edilemedii bir duruma iaret etmektedir. Ona gre, Allah hakknda okluk ifade edebilecek anlamlarn, Ondan nefy edilerek, Onun her bakmdan bir olduu ortaya konmaldr. Buna gre; Allah, nicelik bakmndan birdir. Onun dnda her ey iin byle bir durum sz konusu olduu halde, Onun iin sz konusu edilemez. Onun cisim olmadna inanan herkes, Allahn nicelik bakmdan bir olduu konusunda birlemitir. O, nitelik bakmndan da birdir. Onun nitelik bakmndan, cismin madde ve surete blnmesi (inksm) gibi bir blnmeye mahal olmamas gerekir. Aksi takdirde Onun mrekkep bir varlk olduu tasavvur edilir. O, zt dolaysyla zorunlu varlktr, madde ve suret nevinden okluklardan uzaktr. Ayn zamanda O, sfatlarn okluunun kendisinden soyutlanmas itibariyle birdir. nk hem bu sfatlar hem de bu sfatlarn mahalli olan ztn zorunlu varlk olmas dnlemez. Eer byle olursa, zorunlu varlk birden ok olmu olur. O, cins ve ayrm olmamas ynyle de birdir. rnein insan, cins ve ayrmdan mrekkeptir. Canl olmas cins olduuna, akll olmas bir ayrm olduuna iaret etmektedir. Dolaysyla bu durum bir oklua karlk gelir. Byle bir okluktan Onun nefy edilmesi gerekir. Son olarak O, mahiyet itibariyle de birdir. Zihinsel bir kavram olarak mahiyet ile ilgili ortaya kabilecek okluktan Onun soyutlanmas gerekmektedir.144 Denilebilir ki bn Rde gre Allah cc. ancak bir zta sahiptir. Bylece bn Rd, Allahn felsef

143

Bkz. bn Rd, Telhis m badet- Taba, s. 108; bn Rd, Metafizik erhi, s. 95; Kr. Atay, Hseyin, bn Sinada Varlk Nazariyesi, s. 95, Ankara, 2001.

144

Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 475- 480; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 159- 161.

50

anlamdaki birliinden bahsettikten sonra, Kurandan hareketle Onun birliini ortaya koymaya almaktadr. Allahn bir ve tek olduuna delalet eden isim, vahdniyettir. Vahdniyet, Allah Tel'nn ztnda, sfatlarnda ve fiillerinde bir ve tek olmas, ei, benzeri ve ortann bulunmamas anlamna gelir.145 bn Rd, Allahn birliini ortaya koymak iin, kelime-i tevhid (lilhe illallah) cmlesindeki ifadeyi tahlil eder. Kelime-i tevhiddeki, Allah vardr msbet ifadesine eklemlenen Ondan baka ilah yoktur menfi ifadesinin nasl anlalmas gerektii, nefy ifadesinin kullanlmasndaki maksadn ne olduu zerinde sorular sorup bunlar cevaplandrmaya alr. bn Rd, Allahn birliinin, Onun dndakilerden ulhiyetin iptal edilmesiyle izah edilebilecei zerinde srarla durur. Bu metodun da, Kuranda akseik olarak beyan edildiini belirtir ve u ayeti delil olarak ileri srer: Eer yerde ve gklerde Allahtan baka ilhlar bulunsayd, ikisi de bozulup gitmiti146 Allah ocuk edinmemitir. Onunla beraber hibir ilh yoktur. yle olsayd, her ilh, kendi yarattna sahip kar ve birbirlerine stn gelmeye alrlard. Allah onlarn kendisine verdikleri vasflardan mnezzehtir.147 Deki: Eer dedikleri gibi, Onunla birlikte bir takm ilhlar olsayd, onlar Arn sahibine gitmenin yolunu ararlard.148 bn Rd, daha sonra bu ayetlerin ne anlama geldiklerini srasyla aklamaya alr: Ona gre ilk ayetin dellet ettii mana, insan ftratnda bulunan bir hususiyettir. yle ki: Yetkileri ayn olan iki hkmdarn (melik) bir lkeyi idare etmesi mmkn deildir. nk, ayn trden olan iki filin tek bir fiil vcuda getirmesi sonucunda, zaruri olarak onlarn idare ettikleri lkenin dzeninin bozulmas mevzu bahis olur. Ancak biri i yapar, dieri tl durumda kalrsa, o zaman bu mmkndr. Bir ilhn tl olmas ise, ilahlk vasfyla badamaz. O halde,

145 146 147 148

Glck- Toprak, Kelam, s. 226. Enbiy, 21/22, Mminun, 23/91. sr, 17/42.

51

ne zaman ayn mekanda, ayn trde olan iki fiil bir araya gelirse, mutlaka o yerin (mahal) idaresi ve dzeni bozulur.149 Dolaysyla bu alemde, ordu komutan vastasyla orduda, ehirlerin yneticileri vastasyla ehirlerde var olan dzene benzer bir biimde bir nizamn olmas gerekmektedir.150 Grld gibi bn Rd, meseleyi, grnenden hareketle grnmeyeni izah metoduyle ele almaktadr. bn Rd, ikinci ayetin ise, fiilleri farkl olan bir ok ilah kabul edenlere kar bir reddiye olduunu syler. nk, birbirine itaat etmeyen, fiilleri farkl ilahlardan, bir ve ayn varln meydana gelmemesi gerekir. Yaratlm olan lem bir olunca, byle bir varln, fiillerini maharetle yapan ilahlardan meydana gelmesi imkansz olur. bn Rd, Allahn birliinin bilinmesine eri (dini) ve tabii (akli) delil olarak zikrettii nc ayetin yorumunu ise yle yapmaktadr: Ona gre, bu ayet de fiilleri ayn trden olan iki ilhn bulunmasnn imknsz olduunu gsteren bir burhandr. Gklerde ve yerde, Allahtan baka, alemi yaratmaya kdir ilahlar olsayd, bunlarn aleme nisbeti de, yaratcnn (Allah) ona nisbeti derecesinde olsayd, bu ilahlarn, yaratcyla birlikte Ar zerinde olmas gerekirdi. Bu takdirde, bir tek nisbetle, bir yere mensup, birbirine denk iki varlk olurdu. phesiz ki, iki denk varlk, belli bir nisbetle, belli bir yere mensup olamazlar. Bu iki denk ilahn belli bir mahal ile kim olma zelliine sahip olduklarnn farz edilmesi durumunda byle bir vaziyet ortaya kar ki, zten Onun krss (Ar) gkleri ve yeri kaplamtr. Onlar koruyup gzetmek, Ona ar gelmez,151 ayetinde olduu gibi, ilhn Ara nisbeti deil, Arn ilaha (Allaha) nisbeti sz konusu olmaktadr.152 bn Rd, her defasnda iaret ettii gibi, bu delil karsnda insanlarn durumlarnn farkl olacan kaydeder. Ona gre bu delil, hem halkn rahatlkla anlayabilecei bir delildir, hem de ulem tarafndan benimsenebilecek bir delildir. Ancak ulemann, alemin yaratlmas ve oradaki nizam ve intizamn insan bedenindeki organlarn ileyiine benzer ekilde ilemesi konusunda daha fazla

149 150

bn Rd, el- Kef, ss. 156-157. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 297- 298; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 97; bn Rd, Telhis m badet- Taba, s. 141; bn Rd, Metafizik, s. 127.

151 152

Bakara, 2/255. bn Rd, el- Kef, s 157.

52

bilgiye sahip olmalar sebebiyle, halkn anladndan daha fazla bu delili anlamalar tabiidir.153 Her zaman ulemann akl ve zihn fonksiyonlarnn ayrcalna iaret eden bn Rd, bu konuda u ayeti ileri srerek, halk ve ulema arasndaki farklla dikkat ekmektedir: Yedi kat gk, arz ve bunlarn iinde bulunanlar, Onu tesbih ederler. Onu hamd ile tesbih etmeyen hibir ey yoktur; ama siz onlarn tesbihini anlamazsnz. O halimdir, ok balayandr.154 Sanki bn Rd, bu ayeti rnek olarak sunmakla, cansz sanlan her eyde insann fark edemedii bir canlln olduunu, akla aknlk verecek derecede olan kainattaki bu dzenin normal insanlar tarafndan idrak edilemeyeceini, ancak alimlerin bu irtibat derin bilgi ve kapasiteleriyle kurabileceine iaret etmeye almaktadr. bn Rd, Earlerin Allahn birliine delil olarak, Enbiya suresi 21/22. ayetten hareketle belirledikleri mumnaat delili (burhn- temnu)ni de eletirir. O, ncelikle onlarn bu delilinin akla da nakle de uymadn; nk szlerinin burhan olmadn ve delillerinin iknai olmas bir tarafa, bu hususta sylemi olduklar eyleri halkn anlama kudretine bile sahip olmadn belirtir.155 Burhn- temnu delili u ekildedir: ki veya daha fazla ilahn olduu ve bunlarn ihtilf ettikleri farz edilse, bu takdirde durum ortaya kar: 1- Ya her ikisinin murad tam olarak hsl olur. Bu takdirde, her iki ilahn birbirine zd fiilleri irade etmesi ve yaratmas sz konusu olur ki, ayn anda ve ayn mahalde zd eylerin bir araya gelmasi (ictimi nakzateyn) ihtimal dahilinde deildir. Alem bakmndan dnldnde, alemin, ayn anda hem var olmas, hem de var olmamas durumu (l mevcd/l madm) ortaya kar ki, bu imkansz bir durumdur. 2- Veya hi birinin murad hasl olmaz. Bu, her iki ilahn da ciz olmas anlamna gelir. Aciz olann da ne ilah olmas, ne de kadim olmas sz konusu olur. Ayn zamanda alem, var olmayan varlk durumunda (madum mevcd) olur ki, bu da imkanszdr.

153 154 155

Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 157- 158. sra, 17/44. bn Rd, el- Kef, s. 158.

53

3- Veyahut birinin murad hasl olur, dierininki olmaz. Bu duruma gre ise, iradesi (murad) gereklemeyen ilhn ciz olmas gerekir. Aciz olann da, kadim bir ilah olmas mmkn deildir. Haliyle, ikisi de birbirine denk olduu iin, br de ciz duruma der ki, bu da imknsz olan baka bir durumdur.156 bn Rd, bu delilin zayf olu sebebini yle aklamaktadr: hide kyas edildiinde, iki mridin ihtilf etmeleri mmkn olduu gibi, ittifak etmeleri de mmkndr. Hatta ilhlar, ittifak etmeye ihtilftan daha lyktr. ttifak etmeleri durumunda, ikisinin fiilleri ayn mahalde var olacandan birbirine yardm etmeleri (tevun) sz konusu olacaktr. yle denmesi de mmkndr: lahlardan biri ilerin bir ksmn, dieri de bir ksmn yapmaktadr (mudvele) ki, bu da ilhlar iin bir eksikliktir. Yani iki ilah ister ittifak etsin, ister ihtilaf etsin, her iki durumda da yardmlama sz konusu olacaktr. Dolaysyla bu delilin zayf noktas ittifak ihtimalinin gzetilmemesidir.157 Grld gibi bn Rdn Earlerin burhn- temnu deliline ynelttiii eletiri, delilin geerliliine/geersizliine ynelik bir eletiri deildir. bn Rd bu delili kabul etmekle birlikte, ayn zamanda delilin zayf taraflarn gstermeye almaktadr. bn Rd, ayrca kelamclarn bu delilde kullanm olduklar delilin de yanl olduunu sylemektedir. Ona gre, ayetteki kyas artl muttasl kyas olduu

156

bn Rd, el- Kef, s. 158; Geni bilgi iin bkz. Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Kitbul- Luma fir- Redd al Ehliz- Zey vel- Bida, nr. Richard Yusuf Mac Carty el- Yes, s. 8, Beyrut, 1952; Cveyni, mmul- Harameyn, Kitbul- rd, tahkik: Muhammed Yusuf Musa- Ali Abd el- Munim Abd el- Hamid, s. 55, Msr, 1950; Taftazni, Kelam lmi ve slam Akaidi (erh-i Akaid), haz. Sleyman Uluda, ss. 141-143, stanbul, 1991; Beydi, Kemalddin, rtlMerm min brtil- mm, tahkik: Muhammed Zhid Kevser, s. 97, stanbul, 1949; GlckToprak, Kelam, s. 228.

157

bn Rd, el- Kef, ss. 58- 59.

Bir ncl bitiik artl, dier ncl ise yklemli nermeden oluan kyaslardr. Bu tr kyaslarda ilk ncl, ise eklemiyle birbirine balanmaktadr. Eer yamur yaarsa yerler slanr. Yamur yamtr. O halde yerler slanmtr eklindeki kyas buna rnek olarak verilebilir. Bkz. Emirolu, Ana Hatlaryla Klasik Mantk, ss. 189- 190; Kr. Gazal, Mihakkun- Nazar, ev. Ahmet Kayack, s. 91, stanbul, 2002.

54

halde, onlar kendilerinin sebr ve taksim olarak kulland artl munfasl kyas olduunu zannetmilerdir. Bunun dnda, kelamclarn delilindeki imkanszlklar (muhlt), birbirini izleyen ve sreklilik gsteren imkanszlklardr. Halbuki, ayette belirtilen imkanszlk, belli bir zamanla snrldr. O da, mevcut olduu zamanda alemin bozuk (fsid) olarak var olmasdr. Buna gre, lem birden fazla ilhn eseri olmu olsayd, bozuk olmu (fsid) olurdu. Byle olmadna gre, ancak tek bir ilhn olduuna zorunlu olarak ulalm olur.158 bn Rdn kendisinin bu meselede ortaya koyduu ve doruya en yakn olarak sunduu delil ise udur: Allah bir deil de, iki olmu olsayd, alemin de iki olmas lzm gelirdi. Alem birdir. O halde onun fili de birdir. nk bir fiil ancak bir tek filden kar.159 bn Rd, bu fikrini temellendirirken, alemin bir ve btn oluundan yola kmakta ve byle bir sonuca ulamaktadr.160 Aslnda bu ayetten hareketle ortaya konan yorumlarn zorlama yorumlar olduunu sylemek mmkndr. Burada meselenin

nceleme ve blmlere ayrma anlamna gelen bu istidlal tr; bir eyin zihinde iki veya daha fazla ksmlara ayrlmas neticesinde ortaya kan ihtimallerin hepsinin doru ya da yanl olmasnn imkanszl grlnce, delil vastasyla yanl olanlarn elenmesi ve akln geriye kalan ihtimalin doruluuna hkmetmesi esasna dayanr. Yani ihtimallerin ortaya konmas ve bir delil ile yanl olan seeneklerin elenip doruya ulalmasdr. Bkz. Bakllan, Ebubekir Muhammed b. Tayyib, Temhidl- Evil ve Telhsud- Delil, ss. 31- 32, Beyrut, 1993; Crcan, Tarift, ss. 116- 117; Near, Menhicul- Bahs nde Mfekkiril- slam, ss. 135136; Cbir, Arap377, stanbul, 2003. slam Kltrnn Akl Yaps, s. 548; Altnta, Ramazan, slam Dncesinde levsel Akl, ss. 286- 288, stanbul, 2003; Gne, Kamil, Akl ve Nass, ss. 374-

Byk ncl ayrk artl nermeden oluan kyaslardr. Bu kyaslarn byk nermesi, ayrklk bildiren veya, ya ya da, eklemleriyle kurulur. Bu eklemler, nermede seeneklerin varln dile getirir. Devlet idare etmek, ya kuvvet ile ya da akl ve hikmetle olur. Kuvvet ile devlet idare etmek olmaz. O halde devlet idare etmek akl ve hikmet ile olur. Bkz. Bkz. Emirolu, Ana Hatlaryla Klasik Mantk, ss. 192- 193; Kr. Gazal, Mihakkun- Nazar, s. 94.

158 159 160

bn Rd, el- Kef, ss. 159- 160. bn Rd, el- Kef, s. 159. Sarolu, a.g.e., s. 226.

55

ok da karmak olmad anlalmaktadr. Bu ayette vurgunun tevhid zerine olduu gayet aktr. Verilmek istenen mesaj, ilahi irade ve insan irade boyutunda, Allah ve insan iki rakip g haline getirerek atma eksenli bir varlk anlay oluturmamas konusunda insan uyarmaktr. Daha dorusu burada, hayatn her alannda irkin ortadan kaldrlmas vurgulanmaktadr.161 bn Rde gre, Allahn varln kabul etme, Ondan bakasndan ulhiyeti red ve inkr hususunda dinin davet ettii yol, kelime-i tevhidin ihtiva ettii iki manadr. sbat ve nefyi, kabul ve inkar kim bu ekilde tasdik ederse gerek mslmandr. Akidesi bu delillere dayanmayan kimse, kelime-i tevhidi tasdik etse de, ancak ismen mslman saylr.162 Allahn birliini bu ekilde ortaya koyan bn Rd, birlik zerine fikir beyan eden bir takm slam dnrlerine netice itibariyle katlmakla birlikte, mantksal tutarllk bakmndan onlar eletirmektedir. bn Rd dncesinde Allahn birlii hakkndaki deliller, ulhiyet probleminin mtemmimi olmas bakmndan nemli hale gelmektedir. Onun bu konudaki grleri, genel olarak Allahn varlna dair deerlendirmeleri ile birlikte kendi iinde tutarl bir grnm sergilemektedir. Allahn varl ve birliine ilikin bn Rdn yorumlarn inceledikten sonra, imdi de onun deliller konusundaki gr ve dncelerini ele almaya alalm.

2- Allahn Varlnn Delilleri


Allahn varln ispat etmek iin ileri srlen deliller temelde ka eittir? Allahn varlna dair delil bulma abasnn arkasnda hangi nedenler bulunmaktadr? Allahn varl konusunda ne srlen delilleri tartmann ve problem etmenin sebepleri nelerdir? bn Rd bu konuyla ilgili delil ileri srm veya ileri srlen delillere eletiri getirmi midir? vb. sorular, bn Rdn bu konudaki dncelerini ele alrken dikkate alnmas gereken sorulardr. Allahn varlnn delillerini arama, sistemli bir ekilde ortaya koyma ve bu delilleri ayrntlaryla birlikte gelitirme ve savunma, tarih boyunca insanlarn en nemli megalelerinden biri olmutur. Bu hususta dini metinlerde yer alan ifadeler,

161 162

Bkz. Altnta, bn Rdn Din Anlay ve Kritii, s. 407. bn Rd, el- Kef, s. 160.

56

kiinin Allahn varl hakkndaki fikir ve kanaatlerini hayatnda taklid derecesinden tahkik derecesine karmak istemesi, yahut da phe iinde olanlarn bu husustaki phelerini giderme arzusu, inan konusunun baka alanlarla olan ibirliinin kurulmas gerei ve zarureti, bazen de kii ve sistemin gerei olarak delillerle megul olma zorunluluu, inanan insanlarn inanlarn akli temellere oturtmak suretiyle rasyonelletirmek istemeleri gibi sebepler bu konunun aratrlmasnda etkili olmutur.163 Btn insanlarn zerinde ittifak ettii delil/delillerden ve bu delillerin tasnifinden bahsetmek gerekten gtr. nk hemen herkes, kendi anlayna ve ilgi sahasna gre bir takm dnce ve aklamalarda bulunmaktadr. slam dncesinde ilk dnemlerden itibaren Allahn varlyla ilgili deliller temelde iki ayr dnce olarak ele alnmtr. lki Platonun dncesidir ki, alemin yoktan var olduu, kelamclarn ifadesiyle mahluk olduunu kabul esasna dayanmaktadr. Buna her yaratlm olann bir yaratcs vardr prensibi ilave edilerek, hemen bir yaratcnn var olmas gerektii sonucuna ulalr. kincisi ise Aristotelesin grdr. Bu dnce alemin kadim olduu esasna istinad etmektedir. Alemin mahade edilmesiyle onda var olan her eyin bir sebebinin olduu ve alem kadim olduu iin bu sebep- sonu zincirinin de sonsuz olduu sonucuna ulalr. Ancak bu silsilenin sonsuz olduu kabul edildiinde, bu sebepler zincirinin sonuna ulamak mmkn olmad iin, btn sebeplerin bir ilk sebebinin olmas gerektii ilkesine varlr.164 Bylece Allahn varl ispatlanm olmaktadr. Temel itibariyle slam dncesinde bu ekilde gelien ve tartlan deliller meselesi zerinde, zamanla bu yaklamlara bal olarak her iki dnceyi telif eden veya bu yaklamlar gelitiren dnceler ileri srlm ve byk bir delil klliyat ortaya kmtr. bn Rd genel olarak delil meselesi zerinde fikir yrtm, grlerini dile getirmitir. Biz ncelikle bn Rdn daha ziyade kelamclarn delillerine ynelik

163

Bkz. Aydn, Mehmet S., Din Felsefesi, ss. 18- 20, Ankara, 1992; ner, Necati, Allah nanc, Diyanet Dergisi, c. XVII, sa. 5, s. 261, Ankara, 1978; Dalkl, Bayram, Bertrand Russell, Yirminci Yzylda Bir Ateist Dnr, s. 57, Konya, 2000.

164

Metaphysicadan naklen Wolfson, Harry Austryn, bn Halduna Gre Allahn Sfatlar ve Kader, ev. Sleyman Toprak, S FD., sa. 2, ss. 213- 214, Konya, 1986.

57

eletirileri zerinde durmak istiyoruz. Buradan hareketle onun bu konudaki dncelerini, kendi tekliflerini ve bu tekliflerini hangi sebeplerle ileri srdn izah etmeyi amalyoruz.

2.1- Kelamclarn Delillerine Ynelik Eletiriler


bn Rd, Allahn varl ve Onun bilinmesi ile ilgili olarak hangi akmlar daha ziyade eletirmitir? Onun eletirilerinde ne kan noktalar nelerdir? imdi bunlara deinmeye alalm. bn Rde gre, Allah hakknda eitli inanlara sahip olan Mutezile, Btniyye (Sufiyye), halkn ehl-i snnet olarak grd Eariyye ve Haeviyye gibi frkalar, eriatn metinlerini zhirinden kopararak kendi inanlarna gre tevil yapmlardr. Ortaya koyduklar dncelerin eriatn ta kendisi olduu, bunun dndaki gr sahiplerinin kfir veya bidat ehli olduunu iddia etmilerdir.165 bn Rdn kanaatine gre, bu frkalarn hem yanl fikirler ileri srmeleri, hem de doru dncenin kendi dnceleri olduunu sylemeleri, onlarn eletirilmesi iin yeterli sebeptir. Bundan dolay da o, bu frkalarn grlerini ve metodlarn, ne lde geree ulaabileceklerini, bazen tafsilatl bir ekilde, bazen de ksaca deerlendirmek suretiyle ele almtr. bn Rdn, grleri zerinde detayl eletiriler getirdii frkalarn banda Eariyye gelmektedir. O, Earlerin Allahn varlnn sadece akl ile tasdik edilecei grnde olduklarn, ancak bu hususta takip ettikleri yollarn eri olmadn ifade eder. Earlerin, Allahn varlna delil olarak ileri srdkleri; alemin hdis olduu, her hdisin bir muhdise ihtiya duyduu, dolaysyla bu alemin de kadim bir muhdisi olduu eklindeki hudus delilinin ksmen doru olduunu belirten bn Rd, ancak kadim varln cisim olmadnn bu delilin nermelerinden tam olarak anlalamadn vurgular. O, zellikle alemin hdis olmas esasna ciddi itirazlarda bulunur.166

165 166

bn Rd, el- Kef, s. 134. Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 136; bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 364- 365; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 118.

58

bn Rd, Earlerin Allahn varl ile ilgili huds deliline temel tekil eden alem hdistir nermesini eitli ynleriyle deerlendirmeye alr. Ona gre, alemin muhdes olduu farzedilse, Earlerin de dedii gibi, onun iin muhdis bir fail lazm gelir. te bu muhdisin varln salkl bir ekilde ortaya koymak, zellikle Kelam ilmi iin bir takm zorluklar barndrmaktadr. yle ki; bu muhdis, ne ezeli ne de muhdes farzedilebilir. nk muhdes farzedilse bir muhdise ihtiya duyar. O muhdis de dier bir muhdise ihtiya duyar ve bu durum sonsuza kadar devam eder ki, bu imkansz bir durumdur. Eer ezeli olduu farzedilirse, bu durumda Onun olup biten eylerle (meflt) ilgili fiilinin de ezeli olmas, ayn zamanda mefultn da ezeli olmas icab eder. Halbuki hdis bir eyin varlnn hdis bir fiille ilgili olmas gerekir. Byle bir durumda, yani alemin hdis olduu kabul edildiinde, kadim bir failden hdis bir fiilin meydana gelmesi kabul edilmi olur. Acaba Earler byle bir eyi kabul ederler mi? Zira mefle filin fiilinin taalluk etmesi arttr. Earlerin hdis eylere bitien ey de hdistir eklinde belirlemi olduklar bir esas vardr. Byle bir esas, Earler iin vazgeilmez olduuna gre, ortada izah kabil olmayan bir durum bulunmaktadr.167 bn Rd, daha sonra Earlerin hdis fiil kadim bir iradeyle meydana gelir eklinde bir cevap verebileceklerini, ancak bunun da pheden kurtulmak iin bir yol olmadn ifade eder. nk irade, mefule taalluk eden fiilden baka bir eydir. Meful hdis olunca, onun icad ile ilgili fiil de hdis olmak durumundadr. Earlerin yukardaki gr, kadim hakknda u durumdan birinin kabul edilmesini gerektirmektedir: Ya hem irade, hem de fiil hdistir; ya fiil hdis, irade kadimdir; veyahut fiil de kadimdir, irade de kadimdir. Anlalan o ki Earler bu seeneklerden birini tercih etmektedirler. bn Rde gre, hdis bir eyin kadim bir iradeden meydana geldii kabul edilse bile, kadim bir fiilden hdis bir eyin vastasz (bil vsta) olarak meydana gelmesi mmkn deildir. radenin kendisini meful ile ilgili fiilin yerine koymak da makul deildir. Bu durum, failsiz bir meful farzetmek anlamna gelir. nk fiil, failden de, mefulden de, iradeden de baka bir eydir. rade fiil deil, fiilin ancak art olabilir. Ayrca bn Rd, hdis bir eyin sonsuz bir sre (dehr) yokluu dnldnde ne gibi bir sonucun ortaya kacan da belirtir.

167

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 136- 137.

59

Ona gre, bu kadim iradenin sonsuz bir zaman diliminde hdisin yokluuna taalluk etmesi gerekir. Kadim irade murada, ancak sonsuz bir zaman getikten sonra, yaratlmas icab ettii vakitte taalluk edebilir. O halde sonsuz bir ey sona ermeyecei iin, bu muradn fiil alanna kmamas veya sonsuz bir zamann bitmesi gerekir ki, bu son durum da imkanszdr.168 bn Rde gre, kelamclarn bu grlerinde, halk bir tarafa, kelam ve felsefe alannda uzman olan kimselerin bile iinden kamayacaklar zm zor pheler mevcuttur. Dolaysyla normal insanlarn, onlarn belirlemi olduu bu yollardan elde edecekleri ilimle mkellef tutulmas, g yetiremeyecekleri bir ii onlardan beklemek olur.169 Earlere gre alemin hdis oluu; cisimlerin blnmeyen paralardan (elcz ellezi l yetecezz, el- cevherul- ferd) olutuu, bu blnmeyen parann muhdes olduu, blnmeyen parann muhdes olmasyla cisimlerin de muhdes olmas olarak izah edilir. bn Rd, Earleri cevher-i ferdin hudusu konusunda anlalmaz bir yol takip etmekle sulayarak; halk bir tarafa, bir ok cedel ehlinin dahi onlarn aklamalarn anlamada zorlandklarn iddia etmek suretiyle, onlarn takip etmi olduu bu yolun burhani olmadn, Allahn varl ile ilgili kesin bilgi ihtiva etmesinin sz konusu olmadn belirtir.170 Buna gre Earler alemin hdis olduunu ispatlamak iin u mukaddimeyi delil olarak ileri srmektedirler: 1- Cevherler arazlardan ayr olamazlar. 2- Arazlar hdistir. 3- Hdislerden ayr olmayan ey de hdistir.171 bn Rd, daha sonra srasyla bu mukaddimeleri eletiriye tbi tutar. O, ncelikle ilk nermedeki cevher ile Earlerin neyi kastettiini sorgular. Eer

168 169

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 137- 138. bn Rd, el- Kef, s. 138. Earler, blnemeyen paraya cevher-i ferd ismini vermektedirler. Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 136; bn Rd, Telhis m badet- Taba, s. 12; bn Rd, Metafizik, s. 12.

170

171

bn Rd, el- Kef, s. 138.

60

Earler, cevher sz ile zatyla kim olan cismi kastediyorlarsa, o zaman bu doru bir nerme olur. Yok eer cevher-i ferd (atom) dedikleri blnmeyen paray kastediyorlarsa, bu durumda izah kolay olmayan bir phe ortaya kar. nk atomun varl hususunda birbiriyle zt grler mevcuttur. Bu grlerin iinden doruyu yakalamak, Kelam ilminin gc dahilinde deildir. Zaten Earlerin bu konuda kulland deliller de ounlukla hatabdir. Mesela onlar, filin paralarnn (cz) karncann paralarndan fazla olmas sebebiyle, filin karncadan byk olduunu sylerler. Earlerin byle sylemeleri, munfasl kemiyetler (saylar, rakamlar) ile muttasl kemiyetler (geometrik ekiller) arasnda fark grmemeleri yzndendir. Halbuki saylar iin geerli olan, geometrik ekiller iin geerli deildir. Munfasl kemiyetlerde o daha az veya daha ok denilebildii halde, muttasl kemiyetler iin ancak o daha byk veya daha kk denilebilir. Earlerin dncesi kabul edildii takdirde, her eyin saylardan ibaret olduu ve geometrik ekillerin mevcut olmad ortaya kar ki, bunun sonucunda geometri ve aritmetik ilmi ayn ilim haline gelmi olur.172 bn Rde gre, muttasl kemiyet denilen ve cisim, yzey ve izgiden ibaret olan her ktle veya byklk (zm, zam), ikiye blnebilen bir eydir. Blnebilen bir ey, ya blnemeyen bir eye, ya da blnebilen baka bir eye blnr. Eer blnemeyen bir eye blnrse, blnmeyen para (cz, atom) bulunmu olur. Yok eer blnebilen bir paraya blnrse, her defasnda blnebilen veye blnemeyen paraya blnp blnemeyecei sorusu sorulur. Sonsuz bir blnmenin gerekleecei sylenirse, sonlu bir eyde (cisim) sonsuz paralarn olaca nasl mmkn grlebilir? Herkes tarafndan bilinen bir ey var ki, sonlu bir eyin paralar da sonludur. Ayrca blnmeyen parann hdis olduu kabul edildiinde, bir araz olan hudus fiili nereye oturtulacaktr? Hdis bir ey var olduunda huds ortadan kalkm olur. Earlerin cevherler arazlardan ayr olmazlar prensibine gre dnldnde, hudus fiiliyle hdis bir ey arasndaki ayrlk/farkllk nasl izah edilecektir?173 Dolaysyla bu da izah edilmesi gereken konulardan biridir.

172

bn Rd, el- Kef, s. 139. bn Rd, el- Kef, s. 140; Kr. Topalolu, slam Kelamclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl, s. 50.

173

61

Blnmeyen parann hudusa konu olmasn akl kabul etmemektedir. Buna gre dnldnde, cevher-i ferdin hudusundan deil de kdeminden bahsetmek bir imkan olarak gz nnde durmaktadr. Burada u sorular da akla gelebilir: Allaha cevher-i ferd demek mmkn mdr? Allah ile cevher-i ferd arasnda bir benzerlik var mdr? Cevher-i ferd tek bana her ne kadar blnmeyi kabul etmeyen bir cz ise de, onun, benzerleri ilave edilmek suretiyle mrekkep hale getirilmesi mmkndr. Dolaysyla o, bir kemiyetin unsuru ve en kk czdr. Kendisi gibi saysz miktarda czler vardr ve btn bunlar kendilerinde tasarrufta bulunmay kabul ederler. Halbuki Allah, zat itibariyle kemiyeti kabul etmez ve Onun cevher-i ferdin aksine hibir benzeri yoktur. Dolaysyla Allah ile cevher-i ferd arasnda bir benzerlik kabul etmek mmkn deildir.174 Bilindii gibi cevherin yer kaplama (mtehayyiz) nitelii olmas sebebiyle Allah iin kullanlmasnn veya Ona sfat yaplmasnn imkanszln dnen kelamclarn175 grlerinin zddna, Farab gibi baz filozoflar, cevheri ve ztyla ezeli olmas, ezel oluunda baka bir varla muhta olmamas anlamnda Allah cevher olarak isimlendirmektedirler.176 bn Rde gre, bir baka sorun ise varln, yokluk olmadan (min ayr-i adem) meydana gelmesi durumunda, failin fiilinin neye taalluk edeceidir. nk Earler, yokluk ile varlk arasnda bir orta nokta kabul etmemektedirler. Failin fiili yoklua taalluk etmeyince, - ki zaten mevcdiyeti tamamlanm bir varla taalluku sz konusu olmaz- o zaman varlk ile yokluk arasnda orta (mutavasst) bir duruma taalluk etmesi gerekir. Mutezilenin yoklukta bir eit zatiyetin olduu dncesi de, byle bir eyi kabul etmelerinden kaynaklanmaktadr. Dolaysyla Mutezile, olmayan bir eyi var olarak kabul etme durumuyla kar karya kalmaktadr. bn

174

zler, Mevlt, Kurann ki Anahtar Kavram Inda Allahn Birlii Meselesinin Semantik Bir Tahlili, EKEV Akademi Dergisi, c. 1, sa. 4, s. 32, Erzurum, 1999.

175 176

Bkz. Cveyn, Kitbul- rd, ss. 46- 47. Dzgn, Nesef ve slam Filozoflarna Gre Allah- Alem likisi, s. 126.

62

Rde gre, her iki kelami mezhebin halnn varln kabul etmi olmalarnn sebebi budur.177 bn Rde gre, Allah bilme noktasnda bu tr llerin zellikle halk iin hareket noktas (mebde) haline getirilmemesi gerekmektedir. nk marifetullaha ulamak, bu kadar karmak ve girift izahlarla yaplmamaldr. Daha anlalr yollar bulmak mmkndr.178 bn Rd, Earlerin ikinci mukaddimesi olan arazlarn hdis olduu meselesinin de pheli olduunu ifade eder. Arazlarn hdis oluunda ortaya kan phe ve kapallk, cisimlerin hdis oluunda da mevcuttur. bn Rde gre, hidden hareket ederek evrede grlen cisim ve arazlarn hudusunun, aib olan cisim ve arazlarn hudusuna delil tekil etmesi ne kadar dorudur? rnein, aib olan semavi cisimlerin hide kyas edilerek, hdis olduklarn sylemek, pheli ve insana kapal bir durumdur. nk bu cisimleri insann hissetmesi, mahade etmesi sz konusu deildir. Ayrca bn Rde gre, araz olan zaman ve mekann da hdis olduunu tasavvur etmek zordur. rnein, hdis bir eyin yokluunun varlndan nce gelmesi (tekaddum), ancak zaman bakmndan tasavvur edilebilecek bir husustur179 ki, btn bu hususlar derin pheler iermektedir. bn Rde gre, Earlerin aibin ahide kyasna dayanan arazlarn hudsuna dair delil, ancak arazlarn kdemini savunanlara kar ileri srlebilir. Meseleyi niha anlamda zmek iin bu kyas yeterli deildir, hatabdir, makul deildir. Byle bir kyasn makul olabilmesi iin, hem hidin, hem de aibin tabiatlarnn eit olmas ve bunun yaknen bilinmesi gerekir.180 Earlerin alemin hdis oluuna dair mukaddimelerinin ncs de hdis varlklardan ayr olmayan eylerin de hdis olduu nermesidir. bn Rde gre, Earler bu ilkelerini alem iinde geerli olan imkanlara bakarak iletmilerdir. Dolaysyla onlar, byle davranmakla da doru sonulara ulamlardr. Ancak, ne
177

bn Rd, el- Kef, s. 140; Kr. bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 195- 196; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 57.

178 179 180

bn Rd, el- Kef, s. 141. bn Rd, el- Kef, s. 141. bn Rd, el- Kef, s. 142.

63

zaman u alemin hdis oluunu kadim varlk ile birlikte dnme, hdis olan alemin kadim varlk ile irtibatn izaha sra gelince, bu durumu aklamada glk ekmilerdir. bn Rde gre, Earler bu durumu izah edemediklerinden dolay, onlarn bu ilkeleri de geerliliini kaybetmitir. Sonu olarak, onlarn hudus delili ve buna bal olarak gelitirdikleri ncller, burhan bakmdan da, din bakmdan da yeterli deildir. Bu tr delillerin maslahat gerei halka da anlatlmamas gerekmektedir.181 Earlerin ikinci delili ise, mukaddimeye dayanmaktadr: 1- Alem, iinde bulunan her ey ile birlikte caiz ve mmkndr. Yani bu alem imdiki durumundan tamamen farkl bir ekilde bulunabilir. Mesela; alem imdi olduundan daha kk, daha byk veya daha baka ekilde; cisimlerinin says, cisimlerin her birinin hareket ynleri imdi olandan farkl olabilir. Ta yukarya doru, ate aaya doru bir hareket iinde olabilir. Doudan olan hareket batdan, batdan olan hareket ise doudan olabilir. 2- Caiz ve mmkn olan hdistir. Onun da bir muhdisi vardr. Yani caiz ve mmkn olan iki eyden birini dierine tercih eden bir fail vardr.182 bn Rde gre, ilk mukaddime hatabdir. Hatab olmas sebebiyle halk ikna etmek iin uygun olabilir. Ancak, bu alemin yaratcsnn (sni) hikmetini ortadan kaldrmas cihetiyle, halk iin de uygun deildir. nk hikmet, bir eyin sebeplerini bilmekten ibarettir. Eer bir eyin var olmasn gerektirecek bir takm zaruri sebepler olmazsa, o takdirde dier eylerin bilgisi bir yana, Allah Teala hakknda bile bilgi edinmek mmkn olmaz. Nitekim sanatla ilgili ilerin varl aamasnda zaruri sebeplerin olmad farzedilirse, o zaman ne sanattan, ne de sanatkra nisbet edilen hikmetten sz etmek mmkn olur. Dolaysyla byle bir eyi var saymak, btn fiillerin, varlklarn rastgele, tesadfen olduu anlamna gelir ki, bu da Allahn hakim isminin iptal edilmesini gerektirir. bn Rde gre, bir sanat eserini andran bn Rdn Cveynnin, el- Akidetn-

Nizmiye adl eserinde grd cevaz yahut imkan delilidir. Bu delilin temeli de iki

181 182

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 142- 145. bn Rd, el- Kef, s. 145; Kr. Cveyn, Kitbul- rd, s. 28.

64

bu alemdeki her eyin, imdiki yaratlndan baka trl bir yaratla sahip olduunu dnmek, ite bu tr sakncalar dourmaktadr.183 Earlerin imkan deliline ait ikinci mukaddimesi caiz ve mmkn olan her ey muhdestir nermesidir. bn Rde gre, bu mesele zerinde derin tartmalar yapld iin, zm zor olan bir meseledir. En nemli iki filozoftan biri olan Platon, caiz ve mmkn olan eylerin ezeli olabileceini kabul etmi, Aristoteles ise bunu kabul etmemitir. Cveyn ise, bu mukaddimeyi aadaki mukaddimelerle izah etmeye almtr: 1- Caiz olan bir eyin, caiz olan iki vasfndan birini dierine tercih eden (muhasss) bir varla ihtiyac vardr. 2- Bu varln irade sahibi olmas arttr. 3- Varl iradeye dayanan ey ise hdistir.184 bn Rd, bu nermelerin bir ksmnn doru olduunu, ancak caiz olan bir eyin, mrid (irade eden) bir failden meydana geleceini ifade etmenin zor olacan, bu hususun ak olmadn belirtir. Ona gre hudus delilinde irade ile balantl olarak ortaya kan zorluklar, bu delil iin de geerlidir. bn Rd, burada bilfiil irade ve bilkuvve irade ayrm yapmak suretiyle konunun zorluunu belirlemeye almaktadr. Ona gre Cveyni, caiz ve mmknden hareketle Allahn iradesini belirlemeye alt iin, bilfiil irade denilen bir irade ortaya kmaktadr. Bu bilfiil iradenin de zorunlu olarak hdis olmas gerekmektedir. bn Rd, Cveynnin meseleye yaklam biimini hatal bulmakta; muraddan nce bir iradenin olduunu, bu iradenin de muradn meydana gelmesini salayan bilkuvve irade olduunu, asl olann bu irade olduunu belirtir.185 bn Rd, bu delili savunan bn Sinay da eletirir. O, bn Sinann faili itibariyle zorunlu (vcib), zat itibariyle mmkn diyerek vasfettii alem hakkndaki bu ifadesinin aslsz olduunu; zira zat ve cevheri itibariyle mmkn olan bir eyin,

183 184 185

bn Rd, El- Kef, s. 146. bn Rd, el- Kef, s. 147; Kr. Cveyn, Kitbul- rd, ss. 28- 29. bn Rd, el -Kef, s. 148.

65

faili itibariyle zorunlu olabilmesi iin, mmknn tabiatnn vacibin tabiatna dnmesi gerektiini ifade eder.186 bn Rde gre din, kadim ve hdis irade hakknda teferruata dalmadan, mevcdatn yaratlmasna taalluk eden iradeden bahsetmekle yetinmitir. Nitekim Allah bir eyi irade ettii zaman, yapt i ona ol demekten ibarettir, o da hemen oluverir187 ayeti de bu hususu ifade etmektedir. Bu kadar izah ile yetinilmesinin nedeni, kadim bir iradeden hdis varlklarn nasl meydana geldiini halkn anlayamamasndan baka bir ey deildir.188 bn Rde gre Earlerin grlerini bina ettikleri usullerin ou sofistik bilgidir.* nk, arazlarn sbtu (varl), eyann birbirini etkilemesi, msebbebler iin zorunlu sebeplerin bulunmas, cevhere ait suretler (form) ve vastalar (ikincil sebepler) gibi, onlarn kabul ettii bu usuller, zaruri olan pek ok eyi ortadan kaldrmaktadr. Earlerden bir grubun mslmanlara kar tecavzleri o dereceye ulamtr ki, onlar, Allahn varln kendi kitaplarnda vazettikleri yollarla bilmeyenleri tekfir etmilerdir.189 bn Rd, Earlerin huds ve imkn delillerinin eletirisini yaptktan sonra yle der: Earlerin marifetullaha ulama konusunda ortaya koyduklar deliller, akl ve nakil bakmndan katiyet ve kesinlik (yakn) ifade etmemektedir. Allahn varlyla ilgili ayetler iyice dnldnde, u iki vasfn bir arada bulunduu grlecektir. Bu vasflardan biri, kesinlik (yakin) ifade etmesi, dieri de karmak

186

Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 147; bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 411- 412; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 134; Kr. Atay, bn Sinada Varlk Nazariyesi, ss. 197- 198.

187 188 *

Yasin, 36/82. bn Rd, el- Kef, s. 148.

M.. 5. ve 4. yy. da siyasi ve sosyal artlarn deimesi ve doa felsefesinin iflasnn ardndan, insan zerine felsefe yapmak iin ortaya kan Sofistlerin kulland bilgi trdr. Buna gre sofistik bilgi, dorular ifade etme deil de, yalnzca stn kmay, kazanmay amalayan tartmada, grnte doru olmakla birlikte, gerekte byk bir dikkatle incelendiinde grlecek ince bir yanl ieren aldatma ya da en azndan yanltma amal akl yrtme trnde kullanlan bilgidir. Bkz. Cevizci, Ahmet, Felsefe Szl, ss. 619- 621, Ankara, 1997.

189

bn Rd, Fasl, ss. 63- 64.

66

(mrekkeb) deil, basit olmasdr.190 Buna gre Earler, eri nasslardaki bu yol gsterici durumu anlayamam ve alglayamamlardr. Delil ileri srerken mukaddimeleri gereksiz ekilde fazlalatrmlar ve karmak olarak sunmulardr. bn Rd, Earlerin alemden hareketle Allahn varln ispat iin ileri srdkleri deliller meselesinde tutmu olduklar yollarn iki zellii olduunu belirtir. Birincisi; halk onlarn sylediklerini kabul etme, anlayabilme tabiatnda deildir. kincisi ise, Earlerin metodu burhani olmadndan, ne alimler ne de halk iin shhatlidir.191 Ancak bn Rdn huds ve imkn delillerinin eletirilerine bakarak, bu delillerin kkten yanl olduunu sylemek doru deildir. Haddizatnda bn Rd de bunu iddia etmemektedir. O, sadece delillerin karmaklndan ve burhani olmadndan yaknmak suretiyle, bu delillere rz olan pheler zerinde durmaktadr. yle de denilebilir: bn Rdn bu delillere kar yneltmi olduu eletiriler, bir ok kelamc ve filozof tarafndan daha nce dile getirilmi olan eletirilerdir. Bu bakmdan onun eletirilerinin, delillerin anlalmazln ve gln gstermesi ynyle yararl olduunu sylemek mmkndr. Glkleri grmek baka, delillerin ie yaramadn sylemek daha baka bir eydir. Dolaysyla onun eletirilerinin, hudus ve imkan delillerinin yetersizliini ortaya koyacak gte olmadnn belirtilmesi gerekmektedir.192 bn Rde gre Allahn varlna dair yanl fikir ve kanaat ileri sren frkalardan birisi de Haeviyyedir. Onlar, Allahn varlnn akl ile deil, nakil ile bilinebileceini iddia eder. Yani Allahn varl ile ilgili olarak insanlarn iman etmekle mkellef olduu hususlarda, nasl ahiret halleri ve bunun gibi konularda akln hibir rol yoksa, bu meselede de eriat sahibinden gelen bilgi ile iktifa edilmesi gerekir.193 Bu iddiada bulunan Haeviyyenin tuttuu yolun kusurlu olduunu belirten bn Rd, ey insanlar, sizi ve sizden ncekileri yaratan Rabbinize

190 191

bn Rd, el- Kef, s. 149. bn Rd, el- Kef, s. 138; Kr. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 323; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 105- 106.

192

Aydn, Din Felsefesi, s. 56; Kr. Topalolu, slam Kelamclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl, s. 136.

193

bn Rd, el - Kef, s. 135.

67

kulluk edin ki, Allahn azabndan korunasnz. O Rabb ki yeri, sizin iin dek, g de bina yapt. Gkten su indirdi, onunla size rzk olarak eitli rnler kard194, Gkleri ve yeri yaratan Allah hakknda phe edilir mi?195 vb. ayetleri rnek vermek suretiyle, insanlarn Allahn varln akli delillerle tasdik etmeye davet edildiini syler. Ayrca o, Allah Rasulnn iman eden herkese bu akli delilleri ileri srmemesinin bu delilleri ortadan kaldrmayacan, bir ksm insanlarn bu delillerle, bir ksm insanlarn da nakil vastasyla Allahn varln kabul edeceini ifade eder.
196

bn Rd, akln roln ortadan kaldrdklar, dini metinlerin zahir manalarna

sarldklar, zellikle Allahn varln ortaya koyma konusundaki metodlarnn eksik ve kusurlu olmas sebebiyle Haeviyyeyi dlamakta, onlarn metodlarnn aksine, Kurann da akli dnceyi ne kardn vurgulamaktadr.197 Burada yle bir durum ortaya kmaktadr ki; bn Rd, nasslara bal kalmamalar ve delillerinin er olmamas sebebiyle zellikle Earleri sularken, Haeviyye hakknda da sadece nasslar dikkate alp akl ihmal ettikleri deerlendirmesini yapmakta ve onlar da eletirmektedir. Grld gibi burada bn Rdn kanaatleri ak bir ekilde elimektedir. Ancak bn Rd, Earleri eletirirken, onlarn takip ettikleri metodlarn yanl olduunu belitmenin yannda, ortaya koymu olduklar bu metoda ncelikle kendilerinin uymamalar sebebiyle tenkitler yneltmektedir. O, Earlerin akl ve nakli delil olarak kabul edip, delil getirme aamasnda bu delillerini salkl bir ekilde sunmamalar, hangi delili nerede ve nasl kullandklarnn belli olmamas gerekeleriyle sulamaktadr. Yoksa o, sadece er delil ileri srmedikleri, dini metinleri deerlendirmedikleri iin onlar eletiriyor deildir. Ksacas bn Rde gre, dini delilin gerektirdii alanda dini delil kullanlmal, akli delilin gerektirdii yerde de akli delil kullanlmaldr. Hem dinin temsilcisi olduunu iddia etmek, hem de dinin delillerini kullanmamak veya ll bir ekilde kullanmamak, ona gre salkl bir tutum deildir. Bunun yannda

194 195 196 197

Bakara, 2/21- 22. brahim, 14/10. bn Rd, el- Kef, ss. 135- 136. Neccar, brahim Y., bn Rushds Criticisms of the Theologians Arguments for the Existence of God, University of Sharjah, 2001, www.al-bab.com/arab/articles/ibnrushd1.htm.

68

o, Haeviyyeyi eletirirken, onlarn tutumlarn deil, sadece metodlarnn yanl olduunu, onlarn bu metodlaryla sonuca ulamann mmkn olmadn belirtmektedir. Kelamclarn tenkidine ilikin konularda bn Hazmdan byk lde faydaland kabul edilen198 bn Rd, bununla birlikte Allahn varlyla ilgili sufilerin yntemlerini ve ulatklar sonular da eletirir. Ona gre sufiler, gerek Allahn gerekse dier varlklarn bilinmesinin (marifet), nefse ilk olunan bir ey dolaysyla olduunu dnmekte; bunun da ehvni arzulardan temizlenmek ve fikir plannda belirlenen hedefe ynelmek suretiyle gerekleeceini sylemektedirler. Sufiler, dncelerinin doru olduunu ispatlamak iin ise u ayetleri delil getirmektedirler: Ey iman edenler! Allahtan korkarsanz, O size iyi ile kty ayrt edici bir anlay (furkan) verir199 Allahtan korkun, O size retir.200 Bizim urumuzda stn gayret gsterenleri (cihad) biz, elbette yollarmza iletiriz.201 bn Rd, bu ayetlerden hareketle sufilerin tuttuu yolun doruluu iddia edilse de, tm insanlar iine alan bir davran ve yol olduunu sylemenin g olduunu ifade eder. nk Kuran, her defasnda nazar, itibar, ve istidlle davet ederek, insanlar dnmeleri (nazar) ynnde uyarmaktadr. ehevi arzulardan temizlenme, bilgiye ulamak iin ancak bir d art olarak kabul edilebilir. Kt davranlardan vazgeerek gzel davranlar kazanmann bilgi edinmedeki rol, bu konuda salkl bir bedenin oynad rolden daha fazla deildir.202 Cabiri, bn Rdn Batnlere itiraz etmediini, muhtemelen, her iki grubun da ayn metoda, yani irfana dayandklar iin sfler iin sylediklerinin Batniler iin de geerli

198 199 200 201 202

Arb, bn Rd ve Felsifetl- slm, s. 29; Yavuz, bn Hazm, D. .A., c. 20, s. 56, stanbul, 1999. Enfal, 8/29. Bakara, 2/282. Ankebut, 29/69. bn Rd, el- Kef, s. 150.

69

olduu203 tespitini yapmaktadr. Ancak bn Rdn eserlerine bakldnda, byle bir eyin iddia edilmesi doru gzkmemektedir. nk bn Rd, Sufiler ile Batniler arasnda bir ayrmda bulunmamaktadr. Onun Batniyye olarak zikrettii ekoln grleri zerine yapm olduu deerlendirmelerden Sufileri konu edindii ak bir ekilde anlalmaktadr. bn Rd, Allahn varlyla ilgili olarak Mutezilenin grleri ve metodlarn kendisinin bilmediini, bulunduu blgeye onlarn kitaplarnn ulamadn sylemesine ramen, onlarn yntemlerinin Earler ile ayn olabilecei tespitinde bulunmaktadr.204 Bu duruma gre onun, grlerini bilmedii halde Mutezileyi sapk frkalar arasnda zikretmesi, onlara yaplm bir hakszlk olarak gzkmektedir. Ancak bn Rdn eitli vesilelerle Mutezile ve Mutezili kelamclarn gr ve dncelerinden bahsetmesi pek de habersiz olmadn gstermektedir. Onun haberdar olmadn sylemesi, muhtemelen Mutezil kelamclarn eserlerinin eline gememesi sebebiyle olmaldr. Onun, Ear kelamclarn eserlerinden, en azndan Gazal ve Cveyn gibi kelamclarn eserlerinden faydalanarak Mutezilenin grlerinden haberdar olmas kuvvetle muhtemeldir. bn Rdn Allahn varl ile ilgili kelamclarn, zellikle de Earlerin delillerine yneltmi olduu eletirilere bylece temas ettikten sonra, onun bu hususta tercih ve tekliflerinin olup olmadn aratrmak ve ortaya koymak gerekmektedir. Zira, zihninde alternatif bir dncesi olmayan bir kimsenin bu tr eletirilerde bulunmas pek tabii grnmemektedir.

2.2- Allahn Varl ile lgili Deliller


Acaba bn Rdn Allahn varlna dair ileri srm olduu deliller nelerdir? O bu delilleri zikrederken hangi hususlar gz nnde bulundurmutur? bn Rd, Allahn varlna dair yukarda zikrettii baz gruplarn delillerinin hibirisinin insanlar Allahn varln ikrar ve kabule gtrmediini, o delilleri eletirerek ortaya koyduktan sonra, Kuran- Kerimin dikkat ektii ve sahabenin

203 204

Cabir, Arap- slam Kltrnn Akl Yaps, s. 658. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 150- 151.

70

itimad ettii ve eri delil olarak nitelendirdii delilleri serdeder. Ona gre, Kuran- Kerim okunup incelendii takdirde, Allahn varlna dair delillerin iki eit olduu grlecektir ki, bunlar da inayet ve ihtira delilleridir.205

2.2.1- nayet Delili


bn Rdn inayet delili olarak isimlendirdii bu delil, insana gsterilen inayete (ilgi, ihtimam) ve btn mevcdtn onun sebebiyle yaratldn bilmeye dayanan bir delildir. Ona gre bu delil iki temel zerine bina edilmitir: 1- Alemde mevcut olan her ey insann ve btn mevcdatn varlna uygun bir durum arz etmektedir. 2- Bu uygunluun/uyumun kastl ve irade sahibi bir fil tarafndan dzenlenmi olmas gerekir. Bu iki esastan kan sonu ise, alemin yaratlm (masnu) olduu ve yaratlm olan bu alemin bir yaratcsnn (sni) olduudur. nk tesadf eseri byle bir muvafakatn mmkn olmayaca aktr.206 bn Rd, alemdeki varlklarn insan varlna ne kadar uygun ve uyumlu olduuna dair rnekler vermek suretiyle konuyu aklamaktadr. Gece, gndz, gne, ay, mevsimler, iinde yaadmz mekan (yeryz), hayvanlar ve bitkilerin yannda, yamurlar, rmaklar, denizler gibi cansz varlklar lemi, zetle toprak, su, ate ve havann, insan ve onun ihtiyalar iin nasl bir uygunlua sahip olduu, btn bunlar dnmek ve deerlendirmek suretiyle yakinen bilinebilecek bir husustur. Ayn uyum, insann organlarnda ve hayvanlarn organlarnda, bu organlarn onun hayatna ve varlna uygun (muvfk) olmasnda da aa kmaktadr. Btn bunlar dolaysyla insann, Allah Tely tam bir marifetle tanyabilmesi iin, varlklardaki faydalar ve hikmetleri aratrmas gerekir.207 Alemde mevcut olan mahlukata bakldnda, mahlukatn ekil, miktar ve konum itibariyle belli bir gayeye ynelik yaratldnn grleceini belirten bn
205 206

bn Rd, el- Kef, s. 151. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 151 ve 195- 196; Tesadf neticesinde nizamn salanmasnn slam

imkanszl hakknda geni bilgi iin bkz. Muhammed Hiam Sultan, el- Akide vel- Fikrulslm, ss. 66- 72, Rabat, 1986; Glck- Toprak, Kelam, s. 169; Topalolu, Kelamclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl, ss. 168- 171.
207

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 151-152.

71

Rd, btn bu dzenin tesadfen deil, her eyi bilen, irade sahibi bir varln kastl fiili neticesinde meydana geleceini yle bir rnekle izah eder: Bir insan yeryznde, zerinde oturmaya elverili bir ta grse, o ta o vaziyete getiren bir ustann (sni) bulunduunu hemen anlar. zerinde oturmaya elverili olmayan bir ta grdnde ise, o tan varlnn tesadfen olduuna kesin olarak karar verir. te byle bir durum btn alem iin de geerlidir. nsan, alemde mevcut olan ve drt mevsimin, gecenin ve gndzn, yamurlarn, rzgarlarn vs. sebebi olan gne, ay ve yldzlar, insann ve dier canllarn orada bulunuunu, yeryznn bu canllara mesken olmasndaki uygunluu, sularn sularda yaayan canllara, havann uan canllara uygun (muvfk) olmasn dnp deerlendirince, insan, hayvan ve bitkiler iin, alemin btn paralarnda mevcut olan bu dzenin tesadfen olmadn, bu dzende bir bozulma olduunda tm bu mahlukatn varlna halel geleceini kesinlikle anlar. Ve btn bunlar var eden ve irade eden bir varln olduunu, onun da Allah cc. olduunu kavrar. Bylelikle alemin yaratlm (masnu) olduu zerinde kesin hkme ulam olur.208 nayet delili ile ilgili olarak Kuran- Kerimde pek ok ayetin olduunu belirten bn Rd, konuyla ilgili baz ayetlere deinmekte ve bu ayetlerin ne anlama geldikleri zerinde durmakta, bir anlamda ayetlerin tefsirini yapmaktadr. O, rnein biz yeryzn (arz) bir beik yapmadk m? Dalar da birer direk klmadk m?209 ayetleriyle ilgili yle yorum getirmektedir: Bu ayetler zerinde dnldnde, alemde mevcut olan her eyin insann varlna uygun olduu anlalmaktadr. Yeryz, zerinde insann ikamet etmesine elverili olarak yaratlmtr. Eer yeryz hareketli veya imdiki vaziyetinden farkl olmu olsayd, insann orada bulunmas imkansz olurdu. Ayette geen beik (mihd) ifadesi, gerek ekil, gerek vaziyet itibariyle var olan uyumu/uygunluu anlatmaktadr. Bu anlamn yannda, bu ifadede yumuaklk ve esneklik manas da mevcuttur ki, yeryznde bulunan her eyin insann mevcdiyetine olan uygunlua iaret edilmektedir. Ayrca yeryznn dalar sebebiyle hareketsiz (skn) vaziyette bulunmasnn faydalar ayetlerde

208

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 195- 196; bn Rd, Telhis m badet- Taba, ss. 12; bn Rd, Metafizik, ss. 162- 163.

209

Nebe, 78/7- 8.

72

vurgulanmaktadr. Dalarn yeryznde bu ekilde bulunmas bir denge vesilesi saylmakta, canllarn orada bulunmasna bir katk olarak grlmektedir. Yeryznn iindekilerle birlikte uyumlu halde bulunmas hususu da, tesadf eseri deil, her eyin farknda olan iradeli bir varln eseri olmaldr.210 bn Rd, Nebe suresindeki baz ayetlerin de inayet deliline iaret ettiini vurgulayarak izahlarn srdrmektedir. O, uykunun dinlenme vesilesi, gecenin bir elbise, gndzn maiet vastas klnmasn, gnein k saan bir meale yaplmasn, yeryznn zerinde yedi salam gn bina edilmesini, yeryznn iindeki canllarn faydalanmas iin yamur yadrlmasndan211 bahseden ayetleri izah ederken, devaml surette alemde bulunan tertip, dzen ve ahenge iaret etmekte, bu mekanizmann dililerinin bir tanesinin bile ilememesi durumunda dzenin bozulacan vurgulamaktadr. Dolaysyla o, bu dzenin akll bir varln eseri olduu sonucuna ulamaktadr. 212 bn Rd, Allahn varlna dair inayet delilini vurgulayan Kuran- Kerimden baz ayetleri rnek olarak vermektedir: Biz yeryzn bir beik yapmadk m? Dalar da birer direk klmadk m? Sizi ift ift yarattk. Uykunuzu bir dinlenme kldk. Geceyi, karanlyla sizi rten bir elbise yaptk. Gndz de geim salama zaman kldk. stnze yedi salam gk bina ettik. lerine k saan bir kandil astk. Skan bulutlardan arl arl su indirdik. Bylece onunla taneleri ve bitkileri karalm. Ve birbirine sarma dola vaziyette baheleri karalm.213 Gkte burlar yaratan, orada bir kandil ve aydnlatc bir ay var eden Allahn an ne ycedir!214

210 211 212 213 214

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 196-197. Bkz. Nebe, 78/9-16. Bkz. bn Rd, el -Kef, ss. 197-199. Nebe, 78/6-16. Furkan, 25/61.

73

nsan u yiyeceine baksn, zerinde dnsn.215 bn Rd, bu ayetler ve bunlarn dnda pek ok ayetin inayet deliline iaret ettiini, Kuran- Kerimin bu fikri destekleyen ayetler bakmndan olduka zengin olduunu ifade etmektedir.216 bn Rde gre alemin Allah tarafndan yaratlm olduunu en iyi ekilde ortaya koymann yolu inayet delilidir. nk bu delilin akla gre durumu, gnein duyu organlarna hitap etmesindeki kesinlie/akla benzer. Yani inayet delili anlalmas kolay, ak ve kesin nermeler ierdii iin herkesin anlamas mmkn olmaktadr. bn Rd, halka alemin yaratlmas ile ilgili byle bir delilin yeterli geleceini haber verirken, alemin var oluundan nceki durumunu anlatan o vakit Allahn ar su zerinde idi217, Rabbiniz o Allahtr ki, gkleri ve yeri alt gnde yaratt218 sonra Allah duman halinde olan semaya yneldi219 vb. ayetleri delil olarak ileri srmekte ve bunlarn tevil edilmemesi gerektiini ifade etmektedir.220 bn Rdn bu yaklam gerekten ok ilgin grnmektedir. Her eyden nce u soruyu sormak ve aratrmak gerekmektedir. Allahn varl ile ilgili delil ihdas ederken, bir delilin er olmas zorunlu mudur? Bu sorunun cevaplandrlmas gerekir ki, onun deliller konusunda hareket noktasn ve maksadn, hatta neden inayet delili ile biraz sonra aklayacamz ihtira delilinde karar kldn ve tercihini bu ynde kullandn anlam olalm. Yoksa bn Rd, felsef ve din delilleri zellikle mi birbirinden ayrmaktadr? Eer byle ise, Earlerin kulland deliller er olmad iin felsef olmas lazm gelir. O halde bu delillerin ne kadar mantkl ve tutarl olduunu felsef bir yntemle eletirmek gerekir. Eer er delil ama ise, o zaman burada felsef bir tenkide gerek olmayp sadece bu dine inanan mminin kalbinin tatmin olmas ve huzura kavumas hedeflenmektedir. Yoksa bn Rdn ortaya koymu olduu inayet deliline de ihtira deliline de felsef ynden olduka ciddi eletiriler yneltmek mmkndr. Ancak, ncelikle inayet delilinin

215 216 217 218 219 220

Abese, 80/24. bn Rd, el- Kef, s. 153. Hud, 11/7. Araf, 7/54. Fusslet, 41/11. bn Rd, el- Kef, s. 206.

74

balantl olduu ihtira delilini ortaya koyduktan sonra, bn Rdn bu delillerinin eletirilecek ynlerinin olup olmadn deerlendirmeye geebiliriz.

2.2.2- htira Delili


bn Rdn ihtira (yaratma) delili olarak isimlendirdii bu delil, cansz varlklarda hayatn, akl ve hissi idraklerin yaratlmas gibi, btn mevcdtn cevherlerinin de yaratlmas durumunu ifade eder.221 Hayvanlarn, bitkilerin ve gklerin varlklarn kapsayacak ekilde geni bir alan iine alan ihtira delili, btn insanlarn ftratnda bilkuvve mevcut olan iki esasa dayanr: 1- Btn bu varlklar yaratlmtr. Bu durum, kendiliinden bilinen (marfun binefsihi) bir gerektir. nsan cansz olan cisimlerde hayatn nasl ortaya ktn gzleriyle grr, bylece hayat icad eden ve onu ihsan eden bir varln mevcut olduunu kesinlikle anlar ve bilir. te bu varlk Allah Teldr. Ayn ekilde insan gkyzne bakar; orada aksamayan bir nizam grr. Onun da yeryzndeki varlklar iin memur ve musahhar klndn idrak eder. Bylece, musahhar olan bir varln zaruri olarak ihtira edildiini anlar. 2- Yaratlan (muhtera) her eyin mutlaka bir yaratan (muhteri) vardr. te bu iki esastan hareketle, varolan her eyin yaratc bir faile muhta olduu sonucuna ulalr. bn Rd, yaratlan her varln bu delile rnek tekil edeceini, Allah hakkyla bilmek isteyen bir kimsenin, eyann cevherleri zerinde dnmesi gerektiini ifade eder ve bu delile ayetlerden rnekler getirir:222 nsan neden yaratldna bir baksn. O atlan (fkran) bir sudan yaratlmtr.223 Bakmyorlar m develere, nasl yaratlm.224 Ey insanlar size bir misal getirildi, onu dinleyin. O Allahtan baka yalvardklarnz var ya, onlarn hepsi bir araya toplansalar, bir sinek dahi yaratamazlar 225

221 222 223 224

bn Rd, el- Kef, s. 151. bn Rd, el- Kef, s. 152. Trk, 86/5-6. Giye, 88/17.

75

Ben yzm tamamen gkleri ve yeri yaratana evirdim.226 bn Rd, bu ayetlerin dnda pek ok ayetin bu delili ortaya koyduunu belirterek, inayet ve ihtira delillerinin birlikte yer ald ayetlerden de rnekler verir:227 Ey insanlar, sizi ve sizden ncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki, Allahn azabndan korunasnz. O (Rabb) ki, yeri, sizin iin dek, g de bina yapt. Gkten su indirdi, onunla size rzk olarak eitli rnler kard. yleyse siz de bile bile Allaha eler komayn.228 u kuru (l) topra diriltip de, iinden onlar iin hububat karmamz da kendileri iin bir delildir.229 Onlar, ayakta, oturarak ve yanlar zerine yatarken Allah anarlar, gklerin ve yerin yaratl zerinde dnrler. Rabbimiz, bunu bo yere yaratmadn, seni tenzih ederiz, bizi atein azabndan koru, derler.230 bn Rde gre bu iki delil, dinin delilleridir. Allahn insanlar kendi varln bilmeleri iin davet ettii dosdoru yolu ifade eder. Zaten Allah Tela, insanlarn ftratlarnda bu delilleri idrak etmeleri iin bir istidt yaratmak suretiyle de, bu hususa onlarn dikkatlerini ekmitir. Rabbin, Adem oullarnn bellerinden zrriyetlerini alm ve Ben sizin Rabbiniz deil miyim? diye onlar kendine hit tutmutu. Onlar da evet, buna ahit olduk demilerdi231 mealindeki ayet de buna iaret etmektedir. Eer bir kimse, Allaha iman ve peygamberlerin getirdiklerine uymak (imtisl) suretiyle, Ona itaat etmeyi gaye edinmise, ite bylece inanmas icab etmektedir.232

225 226 227 228 229 230 231 232

Hac, 22/73. Enam, 6/79. bn Rd, el- Kef, s. 154. Bakara, 2/21- 22. Ysin, 36/33. l-i mran, 3/191. Araf, 7/172. bn Rd, el- Kef, s. 154.

76

bn Rde gre inayet ve ihtira delillerinin her ikisi de, hem ulemann, hem de normal insanlarn rahatlkla anlayabilecei delillerdir. Her iki zmrenin bilgisi arasndaki fark, tafsilttan ibarettir. Ona gre halkn, inayet ve ihtiray bilmesi, hisse dayanan ilk bilgiyle iktifa etmekten ibaret iken, alimlerin ise, varlklar hakknda his ile edindikleri bilgilere, burhanla idrak olunan eyleri de ilve etmeleri beklenir. Alimlerin, halkn durduu noktada durmamas tabii bir durumdur. Onlar bu hususta, burhni bilgiye ulamak iin istidll ve kyas yaparlar. Dolaysyla onlar, mevcdta halkn bakt gibi bakmazlar. phesiz normal insanlar da, yaratlan bir varlktan hareketle, onun bir de yaratcs olduu fikrine ulaabilirler. Ancak alimler, bunun yannda mevcdtn gayesi ve onlarn ne gibi hikmetler ihtiva ettii zerinde de dnrler. Onlar, mevcdt hakkndaki bilgilerinin derinlii ve salaml ne kadar olursa, mevcdtn yaratcs hakkndaki bilgilerinin de o derece derin ve salam olacan bilerek hareket ederler.233 Grld gibi, bn Rdn ortaya koymu olduu bu deliller, normal insanlar ikna ve tatmin etmekten te bir gayeyi gtmemektedir. Nitekim bn Rdn zikretmi olduu ayetler asla dinin ortaya koymu olduu Yce Varl burhan bir ekilde ortaya koymamaktadr. Daha ziyade bir tenbih/uyarma iermektedir. Bu nedenle bn Rdn kelamclara yneltmi olduu tenkitleri, ayet delillerin muhataplar gz ard edilirse, bn Rde de yneltmek mmkn grnmektedir. Her eyden nce denilebilir ki, bn Rdn tercih etmi olduu bu deliller de hatabdir. nk kesin ve kat nermelere dayanmamakta, mmkn ve muhtemel olan bir takm nermelere dayanmakta, dolaysyla zann ifade etmektedir. Burhana dayandn ifade etmek ancak bir iddia olarak kalmaktadr. Buna gre bn Rdn bu delilleri de, en azndan kelamclarn delillerinden daha kuvvetli gzkmemektedir. Her defasnda kelamclarn delillerinin burhana dayanmadn ifade ederek, onlarn dnce ve kanaatlerini yarglayan bn Rdn benzer iddialar ile deliller ileri srmesi, ayn hataya kendisinin de dtn gstermektedir. Burada ifade etmemiz gereken dier bir husus da, bn Rdn halk hedefleyen ve daha ziyade onlarn duygu ve hislerine hitap etme abas ierisinde olmasdr. Bu durumda bn Rde u soruyu yneltmemiz ve cevap bulmamz ne

233

Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 155.

77

kadar mmkndr: Acaba halkn anlayamayaca, fakat ulemann veya sekinlerin ancak anlayabilecei ve burhani olma niteliine sahip bir delil mevcut mudur? Aslnda bu sorunun cevabn bn Rdde olumlu bir ekilde bulmak mmkndr. Fakat onun ilahiyata dair yazm olduu eserlerinde bu tr delillere rastlanmamakta veya tafsilatl bir biimde ele alnd grlmemektedir. Onun Aristotelesin eserlerine yazm olduu erhlerinde, Aristotelesin benimsemi olduu ilk muharrik deliline itiraz etmedii bilinmektedir. Ancak ilk muharrik deliliyle ispatlanan Tanr, daha nce de ifade etmi olduumuz gibi, asla bu dinin Tanrs olmaz, felsefenin Tanrs olur. Baka bir ifade ile, hi bir d bilgiye ihtiya duymadan sadece akl ilkelerle, mantk bir tutarllk ierisinde ortaya konan, akln rn olan bir Tanr olur. Halbuki insan sadece akl bir varlk deil, ayn zamanda duygulu bir varlktr. Byle olunca, akln rn olan bir varln insan iin ne ifade ettii ayrca dnlmesi gereken bir husustur. Allahn varl hususunda ne srlen deliller ve ispat ekilleri meselenin byk lde bilgi ynn oluturmaktadr. Oysa dier yanda bir de meselenin inan yn bulunmaktadr. Allahn varlnn bilgi ynn oluturan deliller, genellikle Allahn varlna inan konusunda gereklilik arzetmekle birlikte yeterli grnmemektedir. Bir delilin gl oluunun, inan zerinde yksek bir tesir salamas sz konusu olduu gibi, bazen de delil, ne kadar gl olursa olsun muhatap iin bir ey ifade etmemektedir. Bazen de ok kk bir kvlcm, iman ateini yakmaya yeterli olabilmektedir. Bu mesele, delille, aklla, bilgi ile ilgili olmakla beraber; daha ziyade Allahn inayeti ve lutfuyla da alakaldr. nsan, Allahn varl ile ilgili ne kadar ok nazari bilgiye sahip olursa olsun, bu, pratik manada iman iin yeterli grlmemektedir; ancak bunlar da iman nurunun parlamas iin zaman zaman gerekli olabilmektedir.234 Allahn varlna dair deliller ile ilgili bn Rdn tenkitlerini, bu delillerin ona gre deerinin ne olduunu, bunun yannda kendi tercih ve teklif ettii delillerin neler olduunu belirttikten sonra, bn Rdn ortaya koymu olduu delillerin ne anlama geldiini ve bu delillerin yeterli olup olmadklar noktasndaki deerlendirmelerimizi ifade etmi olduk. Gerek kelamclar olsun, gerekse bn Rd

234

Bkz. Dalkl,Yunus Emrede Allah- Alem- nsan Mnasebeti, ss. 63- 64.

78

olsun, onlarn nermi olduu tm delillerin burhn bakmdan yeterli olmadn, bunun da ispat edilmek istenen varln mtel oluundan kaynaklandn anlatmaya altk. Ayn zamanda bilgi bakmndan kesin olarak ispatlanan varla inanma nedenleri arasnda bu delillerin ne lde yer aldn sorgulamaya altk. imdi de, bn Rdn Allahn sfatlar ile ilgili fikir ve dncelerini ele alp deerlendirmeye alacaz.

79

K NC BLM BN RDE GRE ALLAHIN SIFATLARI


bn Rd, Allahn sfatlar konusunda hangi yorumlar ileri srmtr? O, sz konusu meseleyi nasl ve ne ekilde ele almtr? O, hangi sfatlar zerinde etraflca durmutur? almamzn bu blmnde onun bu konudaki deerlendirmelerine yer vermeye alacaz. Allah'n isim ve sfatlar konusunda, "en gzel isimler Allahndr. O halde Ona bu isimler ile dua edin ve Onun isimleri hakknda erilie sapanlar brakn"235 buyurulmakta ve bu isim ve sfatlarn neler olduu Kuran ve hadislerde detayl bir ekilde haber verilmektedir. Var olduuna ve her eyin yaratcs olduuna inanlan Allah'n "nasl bir varlk" olduu, sfatlar vastasyla bilinebilmektedir. Ancak Allah'n kendisi hakknda Kur'an'da ve hadislerde belirttii bu sfatlar hususunda insanlar eitli fikirler ileri srmler, hatta bu mesele, zerinde tartlan en nemli konulardan biri olmutur. Denilebilir ki, sfatlar meselesi, frkalarn ayrmasna, eitli mezheplerin domasna katk salamtr. Bu konu zerinde kelam alimleri arasnda derin tartmalar yaand gibi, kelamclar ile filozoflar arasnda da kbil-i telifi g fikir ayrlklar ortaya kmtr. Hatta M. Aydnn deyimiyle,"Tanrya bir takm sfatlar atfetme meselesinde din ile felsefe arasnda hibir zaman gr birlii olmamtr. Din (kelamclar) felsefenin, felsefe (filozoflar) de dinin baz sfatlarn kabul etmeye yanamamtr."236 Allahn isim ve sfatlar nasslarda her hangi bir ekilde tasnif ve tahdid edilmi deildir. Sahabeden itibaren ilk asrlardaki selef alimleri de byle bir ey yapmamlardr. Sfatlar selb, subut, zt eklinde snflandrma almalar, felsef ve kelam tesirler neticesinde ortaya kmtr. Bu bakmdan, sfatlarn filozof ve mtekellimler tarafndan eitli ekillerde tasnif edildiini sylemek mmkndr.237

235 236 237

Araf, 7/180. Aydn, Dn Felsefes, s. 111. Yldrm, Kuranda Ulhiyet, s. 79.

80

bn Rd, kelam tasnifteki238 nefs sfat olan vcud, selb sfatlardan kdem, bek, vahdaniyet, muhalefet'n lil-hvadis, kyam binefsih; subt sfatlardan hayat, ilim, irade, kudret, sem', basar ve kelam sfatlarndan bahsetmi, Allah'n bu sfatlarla muttasf olduunu belirtmitir. Ancak o, sfatlar tasnif ederken bu kelam tasnifi dikkate almam, ncelikle subut sfatlar zerinde durmutur. Burada, zellikle bn Rdn bahsettii sfatlar zerinde durulacaktr. bn Rd, sz edilen sfatlar nasl snflandrm ve deerlendirmitir?

1- Subt Sfatlar
Sft- men, sft- zt, sft- manev ve sft- ikram239 eklinde de isimlendirilen subt sfatlar, Allahn cc. kendileriyle vasflandrlmas gerekli olan, Onun ztyla ilgili ezel manalar ieren hakiki ve zt sfatlardr. Bu sfatlarn ztlarnn Ona nispet edilmesi ise muhaldir. Dolaysyla bu sfatlara sahip olmayan bir varln ilah olmas mmkn deildir. Subt sfatlar meselesi, zerinde en ok tartlan meselelerdendir. Bu konuda kelamclar arasnda ihtilaflar bulunduu gibi, filozoflar ile kelamclar arasnda da ciddi ihtilaflar bulunmaktadr. Tartmalar, bu sfatlarn zellikle Allahn ztna zid bir takm manalar ykleyip yklemedii zerinde younlamaktadr. Bu husustaki tartmalara sonraki blmlerde deinmeye alacaz. bn Rde gre, Kuran- Kerimde alemin yaratcs (sni) ve var edicisi (mcid) olan Allah hakknda kullanlan bir takm sfatlar vardr. Ona gre bu sfatlar, yetkinlik (keml) ifade etmektedir ve insanlar iin de kullanlmaktadr. Bu sfatlar srasyla; ilim, hayat, irade, kudret, kelam, sem ve basar sfatlardr.240

1.1- lim
lim, Allahn cc. gemi ve gelecek, gizli ve ikar her eyi bildiini anlatan zt ve hakiki sfatlardan birisidir. Allahn ilmine delalet eden ilahi ilim, el- ilm elala, el- felsefe el- ula, el- ilm el- klli, ma badet- tabia, ma kablet- tabia olarak da

238 239 240

Bkz. Glck- Toprak, Kelam, s. 222; Cveyn, Kitbul- rd, s. 30. Bkz. Glck- Toprak, Kelam, s. 229. bn Rd, el- Kef, s. 161.

81

isimlendirilmektedir.241 Bu sfat, bn Rde gre kadim bir sfattr. nk Allah Telnn bu sfatla belli bir zaman iin muttasf olmas makul deildir.242 bn Rd, Allahn her eyi bilmesinin akl ve nakil bakmndan zaruri olduunu ifade eder. Ona gre, yaratan bilmez mi? O, latif ve her eyden haberdardr243 ayetinin delalet ettii gibi, akl da eyann Allahtan sudur etmesinin sadece Onun var olmas veya her hangi bir sfatla var olmas cihetiyle deil, ayn zamanda bilen olmas cihetiyle olduunu, buna ilave olarak Allahn muhdes bilginin sfat olan bir bilgiyle bilen (alim) olmadn tasdik etmektedir.244 Ayn ayetten hareketle bn Rd, paralar arasndaki tertip ve uyuma bakarak, eserin (masnu) tabiattan ibaret olan bir yaratc (sni) tarafndan meydana getirilemeyeceini; onun, her eyi belli bir gayeye gre dzenleyen ve bilgisiyle onu ihata eden bir yaratc tarafndan icad edilebileceini ifade eder. O bu durumu yle bir benzetmeyle aklar: nsan bir eve bakt zaman, onun temelinin duvar iin, duvarnn da at iin yaplm olduunu kavrar. Buradan hareketle o, evin, yap sanat hakknda bilgi sahibi olan birisi tarafndan icad edildiini anlar.245 bn Rd, insann bilgisi ile Allahn ilmi arasndaki fark belirterek, muhdes eylere mteallk olmas bakmndan kadim ilme arz olan pheleri bertaraf etmeye almaktadr.246 Ona gre, insann madum (yok olan) hakkndaki bilgisi ile, o ey var olduktan sonraki bilgisi farkldr. Eer farkl olmasayd, insann eyann var oluu hakknda bilgi sahibi olmamas gerekirdi.247 Allahn ilminin var olutan nceki durumu ile var olutan sonraki durumunun farkl olduu iddia edilirse, o zaman ya kadim ilmin deiken olduu iddia edilmi olur, ya da yokluktan varla gei esnasnda zaid bir bilginin olutuu iddia edilmi olur ki, bu iddialar kadim ilim bakmndan mmkn deildir. Allahn ilmi var olutan nce de sonra da

241 242 243 244 245 246 247

Tehanev, Keaf, c. 1, s. 147. bn Rd, el- Kef, s. 161. Mlk, 67/14. bn Rd, Damme, s. 76. bn Rd, el- Kef, s. 161. bn Rd, Damme, s.71. bn Rd, Damme, s. 73.

82

deimez, ayndr denildiinde ise, mevcd (varlk) ile madumun (yok/yok olan) ayn ey olduu iddia edilmi olur.248 Dolaysyla bir eyi var olmadan nce bilmek ile, var olduktan sonra bilmenin ayn ey olduunu tasavvur etmek olduka zor grnmektedir. Acaba Allahn ilmi sonlu ve sonsuz btn malumt ierdii (ihata) halde, bu malumtn oalmasyla oalmakta mdr? bn Rde gre Onun malumt tafsilatyla bilmesi imkansz deildir. nk Onun ilmi farkl bir bilgidir; insann bilgisi gibi deildir. Eer O, bakasn insann bildii gibi bilseydi, malumtn eseri olmu olurdu. Halbuki Onun ilmi, malumtn eseri deil, nedeni olmak durumundadr ve malumt btnyle iine alr. Bu bakmdan da sonlu ve sonsuz olan her ey Onun ilminde eittir ve oalmas mmkn deildir. Allahn sonlu ve sonsuzu ieren ilminin deimeyen ve tek bir ilimden ibaret olduunu insann kavramas, malumat btnyle kavrayamamas sebebiyle imkan dahilinde deildir. Eer insan malumat btnyle kavram olsayd, o takdirde onun akl Allahn akl yerine geerdi veya ayn olurdu ki, byle bir ey imkanszdr. nsann bir kimseyi bilmesi, fiil halindeki bir bilgi olduu iin, Allahn bilmesinin de kll ilimden ziyade ahs bilgiye benzediini zanneder. bn Rd, iki bilgi arasndaki bu temel fark bilen kimsenin gklerde ve yerde zerre arlnca bir ey, Ondan gizli kalmaz249 vb. ayetlerin anlamn da kavram olacan vurgular.250 bn Rde gre, kadim ilmin varlk karsndaki durumu, muhdes bilginin varlk karsndaki durumundan farkldr. Zira varln var oluu muhdes bilginin illeti ve sebebidir. Kadim ilim ise, bu varln illeti ve sebebi olmaktadr. ayet varln var olduu srada, muhdes bilgide olduu gibi kadim ilimde zid bir bilgi meydana gelmi olsayd, o zaman kadim ilim varln illeti deil, sonucu olmu olurdu. yleyse kadim ilimde muhdes bilgide olduu gibi bir deiikliin olmamas gerekir. Aslnda bu konudaki problem, kadim ilmin muhdes bilgiye kyas

248 249 250

bn Rd, Damme, s. 72. Sebe, 34/3. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 532- 536; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 185- 187.

83

edilmesinden kaynaklanmaktadr. bn Rd buradaki kyasn aibin ahide kyas olduunu, dolaysyla batl olduunu ifade etmektedir.251 slam filozoflarna gre, kadim ilim varla muhdes bilginin ilitii nitelikten baka bir nitelik ile birleir. Aralarnda bir ilikiden sz etmek mmkn deildir. Onlar, Allahn cziyyat muhdes bir bilgi ile bilemeyeceini sylerler. nk muhdes bilginin art, cziyyatn meydana geli artna baldr. Halbuki kadim ilim cziyyatn mall deil, illetidir.252 te bu sebeple slam filozoflar Allahn ilmi ile insann bilgisini ayr deerlendirmek, ayrmak iin Allahn cziyyat bilemeyecei tanmn getirmilerdir. bn Rd, Gazali aksini iddia etmesine ve buna bal olarak, onlar tekfir ile sulamasna ramen, mea filozoflarn Allahn cziyyat bildii grnde olduklarn nakleder. Filozoflara gre Allah, insan bilgisi cinsinden olmayan bir bilgi ile cziyyat bilmektedir. nk insann cziyyat ile ilgili bilgisi, bilinenin neticesidir. nsan, ahslar ve olaylar duyularla, genel varlklar (tmel) ise akl ile idrak eder. drakin illeti ise, idrak edilen nesnenin kendisidir. Dolaysyla malumun hadis olmasyla insann bilgisi de hadis olmakta, onun deimesiyle de deimektedir. Allahn varlk hakkndaki bilgisi ise bunun tersidir. Zira Allahn ilmi, var olan malumun sebebidir. Bu iki ilmi birbirine benzetmek, kart olan eylerin zatlarnn ve zelliklerinin ayn olduunu iddia etmek olur ki, aslnda bunlarn arasnda isim ortaklndan baka bir durum sz konusu deildir.253 Aslnda me filozoflar, Allahn yalnz czileri deil, kllileri de insann bildii ekilde bilmedii grndedirler. Zira insan tarafndan bilinen klliler, varolann tabiatndan kaynaklanmaktadr. Gerek klli, gerek czi olan eyler, varlklarn neden olduklar (mall) eylerdir; her ikisi hakkndaki bilgi de var olma (kevn) ve

251 252 253

bn Rd, Damme, s. 75. bn Rd, Damme, s. 76. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 38-39; bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 700; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 253; Kr. Gazali, Tehaft, ss. 147. bn Rd kadim ilim ile hdis bilgi arasndaki isim ortaklyla ilgili baz rnekler vermektedir. O, Arap dilinde celel kelimesinin hem kk hem byk, ayn ekilde sarmkelimesinin de, hem aydnlk hem karanlk iin ortak olarak kullanldn sylemektedir. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 39.

84

yok olma (fesd) istidadn tamaktadr. Allahn ilmi hususunda durum tam bunun tersinedir. Eer Allah varlklar, kendi ilminin bir nedeni (illet) olarak bilseydi, hem kendi aklnn var olan ve yok olan bir ey olmas, hem de daha yce ve erefli olann daha aa seviyede olan ile yetkinlik kazanmas sz konusu olurdu. te yandan, Onun zt, varlklar ve onlarn nizamn bilmeseydi, bu varlklarn suretlerini, tertip ve nizam bakmndan idrak edememi olurdu ki, bu her iki durum da imkansz grnmektedir. nk Allahn ztnn varlklar bilmesi, kendi sebebiyle var olan varlklarn bilmesinden daha yce olmas gerekmektedir. te bunun iin burhan, Allahn ilminin klli veya czi diye nitelenmekten mnezzeh olduu, bunun mmkn olmad sonucuna bizi ulatrr. Dolaysyla bu meselede filozoflarn tekfir edilmesinin de bir manas bulunmamaktadr.254 bn Rd, Allahn ilminin tikel eylere taalluku ile ilgili grlerinde filozoflara hakszlk yapldn ima ederek, filozoflarn Allahn ilminin her eyi ierdiini sylemekten kanmadklarn belirtir. Ona gre filozoflar, Allahn ilmini, mutlak anlamda bir neden olmas itibariyle btn varlklar iine alan, ihata eden bir sfat olarak grmektedirler. Onlara gre Allah, her eyi kendisinden baka hibir kimsenin bilemeyecei ekilde, insan bilgisi cinsinden olmayan bir bilgi ile bilmektedir.255 bn Rd, Allahn daha fazla bilgiye sahip bulunmas sebebiyle, ilminin yalnzca nicelik bakmndan farkl olduunu iddia edenleri ise cehaletle sulamakta, bu tr szlerin cedele dayal iddialar olduunu belirtmektedir. Ona gre, bu meselede asl vurgulanmas gereken nokta, Allahn ilminin bir tek olmas ve bu ilmin malumatn eseri olmayp illeti olduunun vurgulanmasdr. Tabiatyla sebepleri ok olan bir ey say bakmndan oktur. Fakat eserleri ok olan bir eyin sayca ok olmas gerekmez. Nasl malumun deimesiyle ortaya kan deiim Allahn

254

Bkz. bn Rd, Fasl, s. 40; bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 374- 375; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 121.

255

bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 373- 374; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 121.

85

ilminden soyutlanmakta (nefy) ise, ayn ekilde mahlukatn bilgisinde bulunan okluun da Ondan soyutlanmas gerekmektedir.256 bn Rd, Allahn ilmi konusunda kelamclarn Allah eyay zaman, mekan ve dier zellikleri bakmndan varlk sahasna getii zaman nasl olacaksa, olmadan nce o ekilde kadim ilmi ile bilir demelerine itiraz etmektedir. O, byle bir dnceyi benimsemelerinden dolay kelamclara bir ey yokluktan varlk sahasna karken bu durumda bir deiikliin olup olmadn sorar. Ayrca o, deiikliin olmadn sylemenin mmkn olmadn; bir deiimin olduu kabul edildiinde ise, bu deiikliin kadim ilim tarafndan bilinip bilinmediini sorar. Buradan hareketle, bir eyi var olmadan nce bilmek ile var olduktan sonra bilmenin ayn ey olmad sonucu ortaya kar.257 bn Rde gre gerek bilgi, var olan olduu gibi bilmektir. Bir eyin kendi zatnda deimesi, onunla ilgili bilginin de deimesi anlamna gelir. Eer deimezse, o ey olduu ekilde bilinmemi olur. Byle bir durumda ya kadim ilmin kendi iinde deiiyor olmas, ya da muhdes varlklarn Allah tarafndan bilinmiyor olmas ihtimalleri ortaya kar ki, her iki ihtimal de Allah Teala iin imkansz bir durumdur.258 bn Rde gre varlk, bazen bilkuvve, bazen bilfiil ortaya kar. Dolaysyla her iki varlk ile ilgili bilginin farkl olmas gerekir. nk varln bilkuvve var olma zaman ile bilfiil var olma zaman farkldr. Ona gre din, bu hususu sarahaten ortaya koymu deildir. Hatta den bir yaprak yoktur ki, Allah onu bilmi olmasn; ne yerin karanlklarndaki bir tane, ne ya, ne kuru hibir ey yoktur ki, apak bir Kitapta, Onun ilminde bulunmu olmasn259 ayetine bakldnda, Allah Telnn muhdes varlklar hudusu esnasnda bildii ortaya kmaktadr.260

256

bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 545; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 191; Kr. Gazali, Tehaft, ss. 115- 116.

257 258 259 260

bn Rd, Damme, s. 73; bn Rd, el- Kef, s. 161. bn Rd, Damme, s. 72- 73. Enam, 6/59. bn Rd, el- Kef, s. 162; Kr. elebi, lyas, slam nan Sisteminde Aklclk ve Kad Abdulcebbar, s. 247, stanbul, 2002.

86

bn Rde gre Allahn ilmi ile ilgili olarak dinin vazettii husus u ekildedir: Allah bir eyi, olmadan nce, o ey olacaktr diye bilir; olan bir eyi, oldu diye bilir; yok olan bir eyi de, yok olduu vakitte, yok oldu diye bilir. Ona gre bu ekildeki bir anlay, normal insanlarn, halkn genelinin (cumhur) sarlmas gerken bir anlaytr. nk onlarn grnr alemden bunun dnda bir anlam karmalar mmkn deildir. bn Rd, kelamclarn varlklarn deimesiyle deien ilmin muhdes olduu, muhdes olan bir eyin de Allah Tel ile kim olmasnn mmkn olmad eklindeki prensiplerine kar karak, Allahn yaratlan varlklarn var olduunu, yok olan varlklarn da yok olduunu bildiini, ancak bu bilginin muhdes veya kadim olarak ifade edilemeyeceini iddia eder. O, Rabbin asla unutkan deildir261 ayetinin de bu erevede deerlendirilmesi gerektiini ifade eder.262 bn Rd, ilim sfatna haiz olan bir varln (Allah) zaruri olarak hayat sfat ile de muttasf olduunu belirtir. O, burada ahidi aibe kyas etmek suretiyle, ilim sahibi olmann artnn hayat sfat olduunu vurgular. Bu konuda kelamclarn delillerine itirak ettiini de aka ifade eder.263 Grld gibi, bir ok durumda aibin ahide kyas ilkesini eletiren, byle bir kyasn anlamsz ve geersiz bir kyas olduunu, bu kyas kullanan kelamclarn geree tam manasyla ulamasnn mmkn olmadn belirten bn Rd, hayat sfatnn Allaha izafe edilmesinde byle bir kyas kullandn sylemekten ekinmemektedir. Ancak bu durumun onun asndan bir eliki dourduu sylenemez. nk, kendisinin de ifade ettii gibi ilim sahibi olan bir ztn hayat sfatna hiz olmas zorunludur. Hayat sfat, idrak edebilen ve hareket kabiliyetine sahip varlklar iin geerli olan bir sfat olmas hasebiyle, burada ahidden hareketle aib hakknda hkm vermek, yerinde kullanlan bir burhan olmaktadr. Yalnz bn Rdn aibin ahide kyasna dayanan deliller konusunda ok genel hkmler vererek, bu tr kyaslarn doru sonulara ulatrmayaca iddias, grld gibi her hal ve artta geerli olan bir sz olmamaktadr.

261 262 263

Meryem, 19/64. bn Rd, el- Kef, s. 162. bn Rd, el- Kef, s. 162.

87

1.2- rade ve Kudret


rade, dilemek, bir ey zerinde karar klarak onu yapmaya veya yapmamaya azmetmek anlamnda kullanlmaktadr. Allahn sfat olarak kabul edilen irade, Onun ztna mahsus ezeli bir sfat olup, mmkn olan bir eyin olmas veya olmamas ynnde Onun tarafndan yaplan tercihi anlatmaktadr. Bu bakmdan irade sfat, yalnzca aklen caiz olan eylere taalluk eder, vacib ve muhale taalluk etmesi mmkn deildir. Vacib ve muhal, zaten zaruri olarak var ve yok olan kavramlar olduklar iin, onlarn olmas veya olmamas gibi bir durum sz konusu olamaz. Allah hakknda bu sfatn kullanlmas, Onun zorunlu olarak baz fiilleri yerine getirmesi, cebr altnda bulunmas gibi manalar ortadan kaldrmaktadr.264 Kudret ise, Allah Telnn sonsuz g sahibi olmas ve btn mmkinta irade ve ilmine uygun olarak tesir etmesi demektir. Kudret sfat da irade sfat gibi ancak mmkn olan eylere taalluk eder. Kudretin zdd olan alan acz vb. manalar, Onun kudretinin yetmeyecei hibir ey olmamas sebebiyle sz konusu deildir.265 rade ve kudret sfatlarnn birbiriyle mnasebetini Gazali yle ifade etmektedir: rade, bir eyi benzerinden ayrmak ve tercih etmek zellii bulunan bir sfattr. Bu sfatn byle bir zellii olmasayd, kudret sfat ile yetinilir, ayrca irade sfatna ihtiya kalmazd. Kudret sfatnn birbirine zt olan iki eye ynelii eit olduundan ve bir eyin tpk kendisi gibi olan baka bir eye tercih edilmesi iin tercih unsuruna ihtiya bulunduundan dolay, kadim varln kudret sfatndan baka, ayn olan iki eyden birini tercih etme zellii tayan baka bir sfatnn daha bulunmas gerekmektedir.266 Buna gre kudret, iradeye tesir eden bir sfat267 olmaktadr. Kudret, ancak irade ile bir neticeye ynelmektedir. rade olmadan kudretin balbana bir fiil meydana getirmesi mmkn deildir. Fiilin hsl olmas iin nce irade, daha sonra kudret gerekmektedir.268

264 265 266 267 268

Bkz. Glck- Toprak, Kelam, ss. 236- 237. Bkz. Glck- Toprak, Kelam, ss. 238- 239; Aydn, Din Felsefesi, s. 143. Gazal, Tehaft, s. 31. Crcn, Tarift, s. 173. Glck, erafeddin, Bakllan ve nsann Fiilleri, s. 103, Ankara, 1997.

88

bn Rd iradeyi, failin bir fiili yapma istei (evq) anlamnda kullanmaktadr. Ona gre fail fiili iledii zaman, bu istek sona ermekte ve murad gereklemi olmaktadr.269 O, iradeyi evk anlamnda kullanmakta ve failin bir fiile ynelme arzusunu ifade etmi olmaktadr. Ancak bir fiilin sadece irade ile ortaya kmayacan dnen bn Rd, bununla ilgili olarak irade ile azm arasnda bir ayrma gitmektedir. Dolaysyla fiilin meydana gelebilmesi iin baka bir irade gayret gerekmektedir ki, onu da bn Rd, azm olarak isimlendirmektedir.270 bn Rde gre, Allah Tealann kudret sfatnn, snrl ve sonlu zamanlarda geerli olmas sz konusu deildir. Yani Allahn belli bir vakit kudret sahibi, baka bir vakitte ise kudretinin olmadn dnmek mmkn deidir. Allah c.c. kadim bir varlk olarak her daim g ve kudret sahibi, ezelden itibaren fiil ilemeye kdir bir varlktr.271 bn Rd, Gazalinin filozoflara gre Allah irade sahibi deildir, hatta Allahn hibir sfat yoktur272 szne kar karak, filozoflarn mutlak anlamda Allah irade sahibi olmamakla deil, Onun insan iradesine benzer bir irade ile irade eden olmadn sylediklerini aktarmaktadr.273 bn Rd, genel olarak btn sfatlarn Allahn ztyla mnasebeti noktasnda ifade ettii gibi, irade ve kudret sfatlarnn anlalmas noktasnda da ayn uyary yapmaktadr. Buna gre bu sfatlarn inkar edilmesi gibi bir husus mmkn deildir. bn Rde gre, Allah Tel irade ve kudret sfatlaryla muttasftr. Bu sfatlar, ilim sfatnn gerei olan ve yaratma (ihtira) ile ilgili olan sfatlardr. nk her eyi bilen bir failin bir eyi yapmas iin, onu yapacak gcnn (kudret) olmas ve irade sahibi olmas gerekmektedir. bn Rd, kelamclarn dile getirdii Allahn sonradan olan eyleri kadim bir iradeyle irade eder szlerini, halkn genelinin byle bir sz kolayca anlayamamas ynyle ikna olmayaca, ilim sahibi insanlar nazarnda da makul olmamas sebebiyle eletirir. Ona gre byle bir durumda en
269 270 271 272 273

bn Rd, Tehft, c. 1, s. 70; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 7. Dzgn, Nesefi ve slam Filozoflarna Gre Allah- Alem likisi, s. 199. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 183; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 52. Gazali, Tehaft, s. 66. bn Rd, Tehft, c. 1, s. 273; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 88.

89

doru yaklamn, biz bir eyin olmasn istediimiz zaman, syleyeceimiz sz, sadace ona ol dememizdir, o da hemen oluverir274 buyruundan hareketle, Allah bir eyin olmasn, o ey gerekleecei zaman irade eder, gerekleme vaktinin dnda irade etmez eklinde olmas gerektiini dnmektedir.275 bn Rd, irade ve kudret sfatlarn Allah cc. hakknda kullanmakta, Onun sfatlar olarak zikretmekte ve isimlendirmektedir. O, birbirlerini tamamladklar iin her iki sfat da birlikte deerlendirmektedir.

1.3- Kelam (Kelamullah)


bn Rde gre Allahn kelam sfat vardr. Kudret sfatnn yaratma ile ilgisi gibi, kelam sfatnn da ilim sfatyla ilgisi sz konusudur. Kelam sfat, konuan kimsenin (mtekellim) kendisinde olan bilgiye muhatabn ahit tutmas veya muhatab, kendisinde mevcut olan bilgiye vkf olacak bir hale getirmesine yarayan bir fiildir. Hakiki fail olmayan insan, bilgili ve kudretli olmas itibariyle byle bir fiile sahip olduuna gre, hakiki fail olan Allahn kelam sfatna sahip olmas hayli hayli mmkndr.276 Bu manada kelam sfat, ister lafz olsun, ister baka trl olsun, yaplan fiil hakknda failin bilgisini ifade eden zhir bir iarettir. bn Rde gre, kelam sfatnn ehadet aleminde geerli olmas iin bir vastaya ihtiya vardr. O da sz, yaz ve iaretten ibaret olan277 lafzdr. Byle olunca, bu fiilin Allahn setii bir peygamberde, her hangi bir vastayla husule gelmesi gerekir. Bu, bazen bir melek vastasyla, bazen lafz olmakszn vahiy ile, yani Allahn dinleyicide (smi) meydana getirdii bir fiil ile, bazen de dinleyicinin (rasl/neb) kulanda yaratt lafz vastasyla olur ki, bu duruma u ayette iaret edilmektedir: Allah bir insan ile ancak vahiy ile, yahut perde arkasndan veyahut da izniyle dilediini vahyedecek bir eli gndermek suretiyle konuur278 Bu ayette geen hali bn Rd yle aklamaktadr: Ayette geen vahiy, lafz olmakszn

274 275 276 277 278

Nahl, 16/40. bn Rd, el- Kef, s. 163. bn Rd, el- Kef, s. 163. Glck- Toprak, Kelam, s. 3. ura, 42/51.

90

muhatabn nefsinde manann meydana gelmesidir. Perde arkasndan konumak, muhatabn nefsinde veya kalbinde Allahn yaratt lafz vastasyla manann hsl olmasdr. nc hal ise, bir melek vastasyla vahyin ulatrlmasdr.279 bn Rd baz frkalarn bu meseleyi izah ederken yanldklarna iaret eder. Ona gre, manay dikkate almakszn sadece lafz gz nnde bulunduran, meseleyi umll bir ekilde ele almayan Mutezile, Kuran mahluktur sonucuna ulam, sadece lafzn delalet ettii manay dikkate alan Haeviyye ise, Kuran mahluk deildir grn ieri srm, dolaysyla her iki grup da hata etmitir. En dorusu, her iki durumu da birlikte deerlendirerek varlacak sonu olmaldr.280 bn Rd, ayn zamanda kelam sfatnn mtekellim ile ilgili ynn, dolaysyla Kurann mahluk olup olmad meselesine kadar uzanan tartmalara da deinmektedir. Ona gre Earler, kelam sfatn zt ile kim olarak dndkleri iin, mtekellimin kelamn faili (yaratc) olmasn reddetmilerdir. nk mtekellimin, kelamn faili olduu kabul edildii takdirde, Allahn ztnn hdis eylere mahal olmas lazm gelecei dnlm, kelamn zt ile kim olan kadim bir sfat olmas durumuna halel gelecei zannedilmitir. bn Rde gre, Earlerin bu gr, nefs kelam iin sylendiinde dorudur, ancak nefs kelama delalet eden lafz kelam iin sz konusu edildiinde hataldr. nk zt ile kim olan sfat nefs kelamdr, ona delalet eden lafz deildir. Mutezile ise, kelam, mtekellimin yapm olduu eydir grnden hareketle, kelam sadece lafzdan ibaret kabul etmi, dolaysyla nefs kelam inkar etmi ve Kurann mahluk olduu sonucuna ulamtr. Onlara gre kelam fiil olduu iin, kelam sfatnn zt ile kim olmas mevzubahis olmayacaktr. Sonu itibariyle bn Rde gre kelamclar, sz konusu mesele zerindeki grlerini keskinletirmiler, mutlak ifadeler kullanmlardr; baz noktalarda hakllk paylar olmakla birlikte, baz hususlarda da hataya dmlerdir.281 bn Rde gre, gayet aktr ki, Allahn kelam olan Kuran- Kerim kadimdir. Ancak Ona delalet eden lafz ise, insann deil, Allahn mahlukudur.
279 280 281

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 163- 164. bn Rd, el- Kef, s. 165. bn Rd, el- Kef, s. 165.

91

Mushaftaki harfler de, Allahn izniyle insana ait olan fiillerdendir. Mushafa veya mushaftaki yazlara ihtiram edilmesi (tazim), mahluk olmayan mana ve Allahn mahluku olan lafz sebebiyledir.282 Buna gre, Kurann mahluk olup olmamas noktasna mesenin ekilmemesi ve bu dar alanda tartlmamas gerekmektedir. Bu erevede dnldnde, problem zerinde tartlacak her hangi bir yn kalmamaktadr. Meselenin detaylara boulmas, konunun anlalmasn zorlatracak neticelere bizi ulatrmaktadr. yle grnyor ki, kelamullah zerinde gr bildiren eitli mezhep veya ekoller, belli bir noktadan sonra, kendi grlerini hakl kararacak ekilde ar yorumlara gitmiler, muhtemelen kurmu olduklar sistem ierisinde bu meseleyi zebilmek hedefi dorultusunda hareket etmiler, hatta meseleyi nihai anlamda zme ulatrmay unutarak, muarzlarnn grlerini rtmek maksadn n plana karmlardr.

1.4- Sem ve Basar


Sem ve basar, iitme ve grme anlamlarna gelen Allah Telnn kemale delalet eden sfatlarndandr. Bu sfatlarn Allaa isnad edilmesiyle, onlarn zdd olan manalar ortadan kalkmaktadr. Tabiatyla Yce varln bu sfatlarla muttasf olmas, insanlarn bu sfatlar ile nitelenmesine benzememektedir. Onun her hangi bir ekilde iitmek iin kulak, sinir, beyin gibi, grmek iin gz, k gibi uzuvlara ve aletlere ihtiyac bulunmamaktadr.283 bn Rde gre her iki sfat da Kuran- Kerimde Allah Telya isnad edilen sfatlardandr. Sem ve basar, varlklar aleminde akl tarafndan alglanamayan bir takm eyleri idrak etme fonksiyonuna sahip olan sfatlardr. Mahlukatta bulunan her eyi idrak etmek, onu yapan ve yaratan iin bir art olduuna gre, Allah Telnn sem ve basar sfatlarna haiz olmas gerekmektedir. Allah Telnn grme ve iitme duyularyla idrak edilen eyleri de bilmesi zorunlu bir durumdur. nk Onun yaratt eyi btn ynleriyle bilmemesi dnlemez.284 Allahn cc. her eyden haberdar olmas noktasndaki genel ilkeye uygun olarak, duyular

282 283 284

bn Rd, el- Kef, ss. 164- 165. Glck- Toprak, Kelam, s. 240. bn Rd, el- Kef, s. 166.

92

aleminde akledilebilir olan eylerin yannda hissedilebilir olan eylerin de Onun tarafndan bilinmesi sem ve basar sfatlaryla mmkn hale gelecektir. bn Rdn yukarda ifade ettii gerekelere gre, Allahn da bir akl olduu ve aklyla alglayamad eyleri sem ve basar sfatlaryla idrak ettii sonucunu karmak mmkn grnmektedir. bn Rde gre idrak edilme zelliine sahip olan her eyi idrak etmek, ilah ve mabud olmann gereidir. Babacm, iitmeyen, grmeyen, ve sana hibir faydas olmayan eylere niin ibadet ediyorsun?285, siz Allah brakp da size hi bir fayda ve zarar vermeyen eylere mi ibadet ediyorsunuz?286 vb. ayetlerde iaret edildii gibi, insann, iitmeyen, grmeyen, idrak etmeyen bir varla ibadet etmesinin dnlmesi mmkn deildir.287 Bu tr ayetlerin bilmek ve haberdar olmak anlamnda mecaz manalar tad da ifade edilebilir. bn Rde gre Allaha cc. verilen isim ve sfatlar bunlardan ibarettir. Dinin ak ve kesin olarak bildirdii bu sfatlardan baka bir sfat ihdas etmek, bn Rd asndan yanl olur. Bu bakmdan insanlarn Allaha verilen isim ve sfatlar konusunda bu kadarla iktifa etmesi gerekir.288

2- Selb ve Tenzih Sfatlar


Allahtan cc. ztna layk olmayan manalar ortadan kaldrp nefyetmeleri sebebiyle selbi ve tenzihi sfatlar olarak isimlendirilen bu sfatlar,289 Allahn cc. ne olmadn anlatan sfatlardr. Selbi ve tenzihi sfatlar, Allahn, yaratm olduu mahlukttan tamamen farkl olduunu belirtmek iin ihdas edilen sfatlardr. Bu bakmdan, bu sfatlar ile ilgili olarak ciddi tartmalarn olduunu syleyemek mmkn deildir. bn Rd, Allah Telnn noksan sfatlardan tenzihi ile ilgili olarak, dinin bu konuda ortaya koyduu hususlarn snr ve niin byle bir snrla insanlar

285 286 287 288 289

Meryem, 19/42. Enbiya, 21/66. bn Rd, el- Kef, s.166. bn Rd, el- Kef, s. 166. Glck- Toprak, Kelam, s. 223.

93

snrlandrdnn bilinmesi gerektiini dnmektedir.290 Yani din, tenzih konusunda insanlar hangi yollara sevketmitir? Bu konuyla ilgili sylenecek szlerin bir snr var mdr? nsanlara byle bir snr koymann sebepleri nelerdir? bn Rd, Allah Telnn noksan sfatlardan tenzih edilmesi hususunda, Kuranda pek ok ayetin mevcut olduunu, bu ayetlerin iinde en ak ve mkemmel olan ayetin Onun gibi hibir ey yoktur. O, iitendir, grendir.291 ayeti ile yaratan, yaratmayan gibi midir? Hi dnmyor musunuz?292 ayetinin olduunu belirtir. Ona gre ilk ayetin burhan ise ikinci ayettir. Herkes ok iyi bilmektedir ki, yaratan varlk, yaratlan varln sfatna hiz olamayaca gibi, onun sfatna benzeyen bir sfata da sahip deildir. Aksi takdirde, yaratan varlk yaratlan varlk gibi olur. Yaratlan varlk tarafndan meseleye yaklaldnda, yani yaratlan varlk da yaratan varlk gibi deildir, denildiinde, hem mahlka it sfatlarn Hlkta mevcut olmadn, hem de bu sfatlarn mahlukta bulunduu ekilden baka ekilde (ayr el- cihet) Hlkta mevcut olduu dnlr. nk Hlkta mevcut olan sfatlarn bazlarnn varlna, insanlarn sfatlaryla delil getirilmektedir. Hayat, kudret, irade vb.293 Bylece, Hlk ile mahlk arasnda bir benzerliin (mmselet) olmamas durumu, burhan ile aklanm olmaktadr. bn Rde gre benzerliin nefyedilmesinden iki ey anlalr: Birincisi, mahlkun sfatlarndan bir ounun Hlkta olmamas, ikincisi, mahlka ait sfatlarn, aklen sonsuz olan en stn ve en mkemmel ekillerinin Hlkta mevcut olmasdr. te bu iki hususla ilgili dinin hangi hususlar aklad, hangi hususlar aklamad ve aklamamasndaki hikmetin ne olduu, zerinde dnlmesi gereken bir konudur.294 bn Rd, daha sonra, yaratcda bulunmayan, mahlkta ait eksik ve noksan sfatlarn neler olduunu ortaya koyar. Bunlardan biri lmdr. lm, ezeli olan Allah hakknda kesinlikle dnlmemesi gereken bir haldir. Nitekim Allah Tela
290 291 292 293 294

bn Rd, el- Kef, s. 169. ra, 42/1. Nahl, 16/17. bn Rd, el- Kef, ss. 169-170. bn Rd, el- Kef, s. 170.

94

yle buyurur: lmeyen hayat sahibi varla tevekkl et 295 Bir dieri uykudur, ve gaflet vb. buna benzeyen dier hususlardr ki, Allah Tel bunlarla vasfedilemeyeceini belirtmektedir. Kendisini ne bir uyuklama ne de uyku tutar.296 Bir dieri ise, unutma ve hatadr. Onlarn (nceki nesiller) bilgisi Rabbimin yannda bir kitaptadr. Rabbim amaz ve unutmaz297 ayetinde de bu duruma iaret edilmektedir.298 bn Rde gre ite bu eksik sfatlarn Allah Telda mevcut olmad kesin bilgi (el-ilm ez-zarri) derecesinde bilinen bir hususiyettir. Noksan sfatlarn Allah Telda bulunmadnn delili ise, bir aksaklk (ihtill) ve bozulma (fesad) olmadan varlklarn nizamnn salandnn ikar olmasdr. Eer yaratcya gaflet, hata, unutma ve dikkatsizlik (sehv) trnden sfatlar rz olsayd, mevcdtn nizam aksard. Allah, yerlerinden oynamasnlar diye gkleri ve yeri tutmaktadr. ayet yerlerinden oynarlarsa, Allahtan baka hi kimse onlar tutamaz299 vb. ayetler bu duruma iaret etmektedir. Ancak bir de, zarri bilgilerden uzak, bir ksm insanlarn anlayamayaca sfatlar vardr ki, bunlar, insanlarn pek ounun bilemeyecei vurgulanmtr. Nitekim Allah Tela, pek ok ayette, insanlarn ounun baz hususlar bilemeyeceine dikkat ekmitir.300

2.1- Allahn Ezeli ve Ebedi Olmas


Kdem, ezel olmak, varlnn bir balangc bulunmamak demektir. Bek, varlnn sonu olmamak, ebed olmak demektir. Kadim, ncesi olmayan Bki ise, sonu olmayan demektir. Kadim ve Bki, kendisine ne nce, ne de sonra yokluk ilien varlk demektir. Allah Telnn varl, ztnn gerei olduu iin, o kadim ve ezeldir, evveldir, ilk olandr, sonradan var edilmi deildir, Onun varlnn bir balangc olmad gibi sonu da yoktur. Kdem ve Bek, Allahtan ztna layk

295 296 297 298 299 300

Furkan, 25/58. Bakara, 2/255. Taha, 20/52. bn Rd, el- Kef, s. 170. Fatr, 35/41. bn Rd, el- Kef, ss. 170-171; Ayetler iin bkz. Araf, 7/187, Mmin, 40/57, Rum, 30/30.

95

olmayan gemiteki yokluu ve gelecekte yok olmay ortadan kaldrd iin selb sfatlardandr. Bu sfatlar, hrite bir varl olmadndan, tibr birer sfattrlar.301 Daha nce de ifade edildii gibi bn Rd, varlklarn (mevcdt) tasnifini ortaya koyarken, kadim, muhdes ve bu iki u arasnda kalan ara varlk olmak zere l bir snflandrma yapm idi. Buna gre kadim varlk, varl kendinden olup, her hangi bir eyden (madde) ve her hangi bir ey sonucu (fail sebep) ortaya kmayan, ayn zamanda kendinden nce zamann gemedii bir varlk olmaktadr. O da, burhan ile idrak edilen klln faili, icad edicisi ve koruyucusu olan Allah c.c. tr.302 Bunun karsnda yer alan hdis varlk iin ise, bir deiim sz konusu olduundan imkan ve madde unsurlar zorunlu olarak her zaman sz konusu olmaktadr. Eer varlk kendi zat bakmndan var olmu ise, onun yok olmas da, sonradan olmas da mmkn deildir. 303 Dolaysyla varl zorunlu olarak mevcd olan bir varln, kadim olmas ve bk olmas zorunlu olmaktadr. Bu kadim varln ayn zamanda, zamandan bamsz olarak dnlmesi gerekmektedir. Allahn kadim olmasn, zaman geriye doru sonsuz bir izgi gibi dnerek, Onu bu nihayetsiz izginin en son noktasnda var olmas biiminde deil, Ondan bahsedildiinde zamandan sz edilememesi olarak anlamak gerekmektedir.304 nk bn Rde gre, kadim varlk, kendinden nce zamann gemedii bir varlk olmaktadr. bn Rdn kadm ve bk olarak niteledii zorunlu varlk, ayn zamanda baka bir zta muhta olmayan ve kendi kendine kim olan bir varlktr. Bu varlk, varl ztnn gerei olan bir varlktr.

2.2- Allahn Hdis Varlklara Benzememesi


Sonradan olan varlklardan Allahn farkl olmasn anlatan bu sfat, yaratan ile yaratlan arasndaki en ayrc sfat durumundadr. nk, lk varln hdis olan

301 302 303 304

Bkz. Glck- Toprak, Kelam, ss. 223- 224; Gazal, Tehaft, s. 101 Bkz. bn Rd, Fasl, s. 40. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 235; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 72. zler, Kurann ki Anahtar Kavram Inda Allahn Birlii Meselesinin Semantik Bir Tahlili, s. 35.

96

varlklara benzemesi demek, Onun da hdis olmasn gerektirmektedir. Oysa O, kadim olmas itibariyle dier varlklardan farkl bir durumda bulunmaktadr. Muhlefetn lil- havdis olarak telaffuz edilen bu sfat, Allahn mmkn varlklarn sfatlarndan olan ve baka bir varla ihtiyac gerektiren cisimlik, cevherlik, arazlk ve czlerden mteekkil olma gibi cismn ve madd hallerden; yeme, ime, uyuma, oturma ve kalkma gibi beer fiillerden; znt ve sevin gibi rh hallerden tenzihi ifade etmektedir.305 bn Rd, Allah Telnn bir benzeri olmamasndaki zorunluluu, Onun var olmasndaki zorunlulua kyas ederek,306 bu konuyla ilgili belirlemi olduu problemleri aadaki maddelerde ele almaktadr.

2.2.1- Allaha Cismiyet zafe Etmek


Acaba cismiyet sfat, Allah Teldan nefyedilen sfatlardan mdr? Allaha cismiyet izafe etmek mmkn mdr? Yoksa hakknda konuulmayan bir sfat mdr? bn Rdn bu tr sorular karsndaki tutumu nedir? bn Rde gre cismiyet sfatna ilikin olarak, dinin genel tutumundan anlalan, nasslarn ak ve net ifadeler tamamas nedeniyle, bu mesele zerinde fazla durulmamas gerektii ynndedir. Nasslara bakldnda, cismiyetin nefyinden ok, isbat ynnde ifadeler bulmak mmkndr. nk Kurann bir ok ayetinde Allahn yz ve iki eli olduuna dair iaretler vardr. Bu ayetler, Hlkn mahlka nazaran, cismiyet bakmndan daha stn ve mkemmel olduu izlenimini vermektedir. te bundan dolaydr ki, Hanbeliler bata olmak zere pek ok mslman Halkn dier cisimlere benzemeyen bir cisim olduu eklinde bir dnceyi benimsemilerdir.307 bn Rd, meselenin genel grnmn bylece ortaya koyduktan sonra, kendi zmn ise yle sunmaktadr: Ona gre, cismiyet hususunda, dinin taknd tavrn benimsenmesi, nefy veya isbat ynnde kanaat belirtilmemesi en

305 306 307

Glck- Toprak, Kelam, ss. 225. bn Rd, Tehaft, c. 1, ss. 208- 209; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 61. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 171- 172.

97

doru yol olarak gzkmektedir. Bu konuda soru soranlara da Onun gibi hibir ey yoktur308 ayeti ile cevap verilmeli, bu nevi sorulardan da menedilmelidir.309 bn Rde gre, Allah Telann cisim olmad konusunda, dinin ak ve net bir tutum sergilememesinin eitleri nedenleri vardr: 1- Allah Telnn cisim olmad meselesi kendiliinden bilinen hususlardan deildir. Yani bu mesele zerinde herhangi bir mutabakat sz konusu deildir. rnein Earlerin konuyla ilgili grlerine bakldnda, bunun byle olduu grlr. Onlar, Allahn cisim olmadna delil olarak, her cismin muhdes oluunu ileri srerler. Her cismin muhdes oluunu da, hdis eylerden uzak olmayan ey de hdistir dncesine dayandrrlar. te byle bir dnce burhni bile olsa, insanlarn idrak snrlarn aan bir dncedir. Onlarn Allahn zt ile sfatlarnn birbirinden ayr olduuna dair fikirleri deerlendirildiinde, yine Allahn cisim olmad meselesi aa kavumu olmayacak, hatta Onun cisim olduuna dair ipular ortaya kacaktr ki, bylece dinin bu konuda skut etmesi de anlaml hale gelecektir.310 2- Normal insanlar varln hayal edilebilen (mtehayyel) ve hissedilebilen (mahsus) bir ey olduunu dnr. Onlara gre zihnen tahayyl edilemeyen ve duyularla alglanamayan ey, yok (madum) hkmndedir. te bu seviyedeki insanlara, cisim olmayan bir varln olduu, bir de bu varln alemin ne dnda, ne iinde, ne altnda, ne de stnde bulunduu sylendiinde, onlarn hayal etme melekeleri ortadan kalkacak, onlara gre bu varlk yok kabilinden olacaktr. Bundan dolaydr ki, Allaha cismiyet izfe edenler, cismiyeti reddedenlerin Allah yok saydn (mlei), cismiyeti reddedenler ise, cismiyeti isbat ve kabul edenlerin (mksir) birden ok ilh ihds ettiine kni olmulardr.311 3- Allahn cisim olmad aka ifade edilmi olsayd, ahiret (med) vb. pek ok konuda phe ve tereddtler ortaya kard. Mesel hadislerde sbit olan ryet (Allahn ahirette grlmesi) meselesi hakknda phe ve tereddtler hsl olurdu.
308 309 310 311

r, 42/11. bn Rd, el- Kef, s. 172. bn Rd, el- Kef, s. 172. bn Rd, el- Kef, ss. 172- 173.

98

Cismiyeti aka nefyeden Mutezile ve Eariyyedir. Mutezile bu dncesine sdk kalnca, ryeti inkr etme durumunda kalmtr. Earler ise her iki hususun arasn telif etmek istemi, fakat telif konusunda bir takm sofistik (muglata trnden) sylemlere mracaat etmek zorunda kalmlardr.312 nk, hem cismiyeti reddetmek, hem de ryeti kabul etmek, kbil-i telif olmayan bir durumu gstermektedir. Ayrca bn Rde gre, Allahn cisim olmad iddia edildiinde, cihetin (yn) de Ondan nefyedilmesi icab edecek, bu takdirde de dinin en temel konular bile mtebih hle gelecektir. yle ki; peygamber gndermek, Allahn gkte olduuna binen onlara semadan vahyin indirilmesi esasna dayanr. Ayn ekilde, meleklerin semdan inmeleri ve yine oraya kmalar (nzl-sud) gibi hususlar, problemli hale gelecek, izah zorlaacaktr.313 Nitekim bu hususlara ak bir biimde Kuranda iaret edilmitir: phesiz ki, biz onu mbarek bir gecede indirdik.314 Gzel sz Ona kar, iyi ameli de Allaha ykselten Odur .315 Melekler ve Ruh (Cebrail) Ona kar (urc eder). 316 Bunlardan baka, cismiyetin olumsuzlanmas (nefy), hareketin de
317

olumsuzlanmasn gerektirecektir. Sonu olarak da, mehur nzl hadisi,

312

bn Rd, el- Kef, s. 173. Earlerin, cismiyeti reddetme konusunda ileri srm olduklar her cismin sonradan yaratlm olduu esasndan baka bir delil bulamamalarn bn Rd garipsemektedir. O, bu delilin bu konuda ileri srlebilecek en zayf delillerden birisi olduunu iddia eder. nk Earler kadim olan mrekkep bir varln imkann kabul ettiklerine gre, kadim bir cismin varln hayli hayli kabul etmeleri gerekir. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 613- 614; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 218- 219.

313 314 315 316 317

bn Rd, el- Kef, s. 173. Duhan, 44/3. Ftr, 35/10. Meric, 70/4. Nzl hadisi u mealdedir: Ebu Hureyrenin r.a. bir rivayetinde Hz. Peygamber yle buyurmaktadr: Allah c.c. , her gece dnya semasna iner ve orada gecenin sonuna kadar kalr ve yle nida eder: Bana kim dua ediyorsa onun duasn kabul edeyim? Benden bir ey isteyen varsa ona vereyim? Benden balanmasn isteyen varsa onu afvedeyim?. Bkz. Ahmed b. Hanbel, Msned, 2/433, 4/81; Ebu Davud, Salt, 311.

99

melekler saf saf vaziyetinde iken Rabbin geldi.318 vb. nasslar, Allahn geliinden ve hareketinden bahsettii iin, onlar tevil etmek, halka salkl izahlarda bulunmak olduka zorlaacaktr. Zahir manalar iptal edecek ekilde halka izahlarda bulunmak, yani tevil etmek, dindeki benzer nasslarn hepsinin tevil edilmesini gerektirecek, bylece bir kargaa meydana gelecek, dinden beklenen hikmet de ortadan kalkm olacak; nasslarn hepsinin mtebih olduu gndeme gelmek suretiyle din, anlalmaz bir bilgi yn haline dnecektir.319 bn Rd, Allahn cisim olmadnn halk nnde tartlmasnn dinin maksad olmadn syler ve buna baz rnekler verir. Mesel; sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindendir. Size ilimden pek az bir ey verilmitir320 ayetinde grld gibi, ruhun mahiyeti ve ne olduu aka anlatlmamtr. Ruh, cismni bir ey olmad iin, hakknda yeterli bilgi verilmemitir. Zaten zt ile kim, fakat cisim olmayan bir varln var olduunu burhana dayanarak anlatmak, duyulabilen ve tahayyl edilebilen eyleri idrak edebilen halk iin olduka zor olacaktr. ayet bu husus, normal insanlarn vkf olaca bir ey olsayd, Kuranda ifade edildii zere Hz. brahim, hasmna kar delil getirirken, Earlerin dedii gibi, sen cisimsin, Allah cisim deildir, nk her cisim muhdestir demeyi yeterli bulurdu.321 Oysa Hz. brahim, inkrcnn ben de ldrr ve diriltirim szne karlk, Allah, gnei doudan getirir, sen de onu batdan getir322 diyerek cevap vermitir. bn Rde gre, Allahn ne olduu ile ilgili bir soruya verilebilecek en gzel cevap, bir eyin ztndan ibaret olan bir sfatla nitelenmesi eklinde, Kuranda Allahn kendisini vasfettii cevaptr.323 Allah gklerin ve yerin nurudur324 ayeti,

318 319 320 321 322 323

Fecr, 89/22. bn Rd, el- Kef, ss. 173-174. sra, 17/85. bn Rd, el- Kef, s. 174. Bakara, 2/258. bn Rd, el- Kef, s.176.

100

bu duruma en gzel bir delildir.

Hz. Peygamber de, Allah bu vasfla

nitelendirmitir. Bir hadise gre; kendisine Rabbini grdn m? diye sorulduunda O bir nurdur, nasl grebilirim ki325 diye cevap vermitir. Bir baka hadiste, Hz. Peygamber Allahn nurdan bir perdesi vardr. Bu perde alsa, Onun hameti ve celli, kendisine bakanlarn grme duyusunu yakp kl ederdi326 buyurarak insanlar bu konuda bilgilendirmektedir. bn Rde gre, yukardaki hadislerde ifade edilenler, Allah Telnn nitelendirilmesi konusuna uygun dmektedir. nk nur, hem cisim olmamas, hem de akl ve duyu organlar tarafndan idrak edilememe zelliklerini kendisinde bulundurmaktadr. Dier taraftan nur, hissi varlklarn en ereflisi olduu iin, varlklarn en ereflisini temsil anlamnda en uygun kavram olarak gzkmektedir. Bunlarn yannda Allah Telnn nur olarak isimlendirilmesini gerektiren bir baka sebep daha vardr: Allah Tely aklla idrk etmeye alan ulemnn, dnceleri neticesinde ulaacaklar durumun da, Onun tam anlamyla idrak edilememesine dayanaca iin, son tahlilde ulema ile normal insanlarn hali rtm olacak ve bu vasf, her iki kesim iin en doru bir vasf olmu olacaktr. Bylece Allah nurdur denildiinde, ahiretteki ryet hususunda da herhangi bir phe meydana gelmeyecektir.327 Bylece bn Rd, normal insanlarn gaibteki bir varln cisim olmadn bilememeleri sebebiyle, dinin niin skutu (mesele zerinde konuulmamas) benimsediini ortaya koymu olmaktadr. Ona gre, aslnda Allahn cisim olmad yakn bir bilgi ile ortaya konabilir. Fakat halk, bu bilgiden yoksun olduu iin, byle bir sonuca ulamalar mmkn deildir.328

324

Nur, 24/35; Mutezile, bu ayetteki nur fadesini, mnevvir olarak anlamakta, ayete de gkleri ve yeri nurlandran manasn vermektedirler. Bkz. Kad Abdulcebbar, erhul- UslilHamse, tahkik: Abdlkerim Osman, s. 291, Kahire, 1996.

325 326 327 328

Mslim, man, 178; Ahmed b. Hanbel, 5/157. Bkz. Tabern, el- Mucemul- Evsat, 6/278. bn Rd, el- Kef, s. 176. bn Rd, el- Kef, s. 176.

101

Allahn cisim olup olmamas problemine yakn, hatta ona bal olan baka bir problem de cihet problemidir. Acaba bn Rd bu problemi nasl ele almakta ve deerlendirmektedir?

2.2.2- Allah in Yn/ Cihet Tayin Etmek


bn Rde gre, Allah Tealann belli bir yn (cihet) de oluu, balangtan itibaren kabul edilegelen bir husustur. Ancak Mutezilenin bu sfat Allah Tealadan nefyetmesiyle birlikte, Earler de Mutezileye tbi olmulardr.329 bn Rde gre, nasslar zahir itibariyle deerlendirildiinde, Allah Teala iin yn isnadnn sabit olduu grlecektir. Mesela; O gn Rabbinin tahtn (ar), stlerinde sekiz melek tamaktadr.330 Allah, ii gkten yere doru dzenler. Sonra sizin hesabnza gre bin yl sren bir gn iinde i, yine Ona kar.331 Melekler ve Ruh (Cebrail) Ona ykselirler332 Gkte olann sizi yere batrmayacandan emin misiniz? O zaman yer birden sallanmaya balar.333 bn Rde gre bu tr ayetlerin hepsi tevil edildii takdirde, dinin tamam mevvel hale gelir, dini konular anlalmaz hale gelir. nk btn dinler, Allahn semada olduu esasna dayaldr. Peygamberlere vahyi getiren melein oradan indii, ilahi kitaplarn semadan indirildii, isr ve mirc hadiseleri hep semaya doru vaki olmutur. Btn dinler bu hususun zerinde ittifak ettikleri gibi, tm filozoflar da ittifak etmilerdir.334 Acaba Allaha yn isnadn reddedenler neye dayanarak reddetmektedirler? Onlara gre, Allaha yn izafe etmek; Onun iin mekan tayin etmek, akabinde Onun cisim olduunu iddia etmek anlamna gelmektedir. Bu gre katlmadn
329 330 331 332 333 334

bn Rd, el- Kef, s. 177. Hkka, 69/17. Secde, 32/5. Meric, 70/4. Mlk, 67/16. bn Rd, el- Kef, s. 177.

102

belirten bn Rd, yn ve mekann farkl eyler olduunu syler. Ona gre yn, bir cismin kendisini ihata eden yzeyleri (sutuh) olup, alt-st, sa- sol, n- arka olmak zere alt eittir. Mekan ise, bu alt ynn sahibi olan cismi kuatan baka bir cismin i yzeyidir. Mesela, insan ihata eden havann yzeyi insan iin, havay ihata eden felein yzeyi de hava iin mekandr. te bylece felekler birbirini ihata etmektedir. En son felein (el- felek el- harici) yzeyine gelince, onun dnn (hric) cisim olmadna dair delil vardr. nk byle olsayd, bu cismin haricinde de dier bir cismin bulunmas gerekir ve bu durum sonsuza dek uzar giderdi. Buna gre alemdeki cisimlerin en sonuncusu asla mekan olamaz. Mekan olmad iin de, orada bir cismin bulunmas mmkn deildir. Eer bir mevcdun var olduuna dair bir delil getirilirse, bu mevcdun da cisim olmas gerekir. Dolaysyla bu durumda imkansz olan ey, cisim olmayan bir varlk deil, cisimli bir varlk olur.335 bn Rdn bu dncesi tartmaya olduka aktr. Bu dnce her eyden nce, cismin mekandan, mekann da cisimden ayr dnlemeyecei kabulnden hareket eder. Buna gre, bu alemdeki en son cisim mekan olmasa bile, bir ynyle bir nceki cisme bal olacaktr. Dolaysyla byle bir benzetme araclyla Allaha cihet izafe edilip edilemeyeceini karara balamak bize gre yeterli deildir. bn Rde gre, bu alemin dnn da boluk (hal) olduunu iddia etmek, teorik (nazari) bilimleri hie saymak anlamna gelir. nk boluk, iinde cisim olmayan boyutlardan, yani en, boy ve derinlikten daha fazla bir ey deildir. Ayrca, haldan bu boyutlar kaldrlmas halinde, ortada yokluk kalacaktr. Boluun bir varlk olarak kabul edilmesi, arazlarn cisim olmayan bir yerde mevcut olmasn gerektirecektir. nk boyutlar nicelik trnden arazlardr. lk zamanlarda alemin dnn ruhanilerin (Allah ve meleklerin) mahalli olarak grldn hatrlatan bn Rd, bunun sebebinin de, o mahallin mekan olmamas ve zamann da onu iine almamas/iermemesi olduunu syler. nk zaman ve mekanla ilikili olan eylerin kevn ve fesada (olu ve bozulu) uramalar tabiidir. Dolaysyla alemin dndaki varlklarn kevn ve fesada uramamalar gerekmektedir.336

335 336

bn Rd, el- Kef, ss. 177- 178. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 178-179.

103

bn Rd, btn bu izahlardan sonra yle bir sonuca ulamaktadr: Bu durumda ortada varlk veya yokluktan baka bir alternatif kalmamaktadr. Bilinen bir eydir ki, var olan bir ey ancak varla nisbet edilir, yoklua nisbet edilmesi mmkn deildir. Eer btn varlklarn en ereflisi olan bir varlk varsa, bunun duyular alemindeki varlklarn en erefli parasna nisbet edilmesi lazm gelir ki, o da semalardr. Buna gre, Allah iin yn belirlemenin aklen ve eran zaruri olduunu belirten bn Rd, aksini iddia etmenin dini ortadan kaldrmak anlamna geleceini ifade eder. Yukarda izah edilen Allahn cisim olmad dncesi ile Ona yn isnad edilmesinin birlikte anlalmas, haliyle kolay olmayacaktr. nk bunun d dnyada (hid) bir karl (misal) mevcut deildir.337 bn Rde gre, bir meselede aib hakkndaki hkmn, ahiddeki varl ounluk tarafndan bilinemeyecek durumdaysa, bu takdirde din iki ekilde hareket eder: 1- Halkn bilmesinin gerekli olmad hususlar onlara yasaklar. Ruh hakknda ilim elde etmek gibi. 2- Eer halkn bilmesi gereken bir konu ise, o takdirde grnr alemden (ahid) onlara misaller getirir. Ahiret halleri vb.338 bn Rde gre, Kuran Kerimdeki ayetlerin ou ayb alannda bulunup, ehadet aleminde bir karl olmayan hususlardan haber vermektedir. ehadet aleminde karl bulunmayan eyler de, ehadet aleminde bulunup da, o varlklara en yakn olan ve onlara en ok benzeyen eylerle ifade edilmektedir. Byle durumlarda insanlar farkl zellik arz ederler: 1- Bu tr durumlarda ortaya kan phe ve tereddtlerin farkna varamayan normal insanlar. 2- Kendilerine phe ve tereddt arz olan, ancak bu durumun zmne g yetiremeyen kelamclar. 3- Mteabih nasslar anlayan ve zme kavuturan filozoflar.339

337 338 339

Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 179. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 179- 180. Bkz. bn Rd,el- Kef, ss.180- 181.

104

bn Rd, bu insan gruplar ierisinde ulema ve halkn doru ve shhatli bir tutum ierisinde olduklarn belirtir. Ancak kelamclarn kalplerinde erilik olanlar, fitne karmak, kendilerine gre yorum yapmak iin onun (Kuran) mteabih ayetlerinin peine derler340ayetinde iaret edildii ekilde davrandklarn, onlarn izledikleri yolun shhatli olmadn ifade eder. bn Rde gre kelamclar, zahiri manann kastedilmediini dndkleri bir ok nass tevil etmiler, dinin kastettii manann da kendilerinin tevil ettii mana olduunu iddia etmilerdir ki bu, ak ve seik olma bakmndan mucize olan Kuran Kerimi, dinin maksadndan uzak olarak anlamak demektir. Dinden bir eyi tevil edip, tevil etmi olduu eyin dinin maksad olduunu iddia eden ve bu tevili halka aklayan kimseleri, bn Rd bir benzetme yaparak yle tavsif etmektedir:341 Bir blgede maharetli bir doktor tarafndan yaplan bir ila herkesi salna kavuturmaktadr.Ancak bu ila, o toplumda bulunan birisinin derdine deva olmaz. nk, bu kiinin pek az kimsede bulunan miza bozukluuna (redaet) dayal bir rahatszl vardr. Daha sonra bu kii, ila kendi bnyesine yaramad iin, ilacn terkibinde bulunan maddelerden birini deitirir, onun yerine doktorun esas maksad zannettii baka bir maddeyi ilaca ilave eder, insanlara da doktorun kastettii ilacn bu olduunu syler. Ve insanlar bu ilac kullanrlar. Ancak bir ounun shhati bozulur. Bunun zerine baz kimseler, bu ila sebebiyle insanlarn shhatinin bozulduunu fark ederler ve ilac slah etmeye alrlar. Onlarn yapm olduu ilacn kullanlmasyla, bu sefer baka bir hastalk toplumda ba gsterir. Her defasnda birileri bu ilala ilgili bir takm dzenlemeler yapmaya alr. Ancak sonu deimez ve toplumda yeni hastalklar kmaya devam eder. Dolaysyla mkemmel bir ekilde terkip edilmi olan ilk ilatan elde edilen shhat ve maslahat artk ortadan kalkm olur. bn Rde gre mkemmel olan ilk ila dinin kendisi, o ilac deitirenler de, tevil usulleri yanl olan bir takm frka ve mezheplerdir. Ona gre,mmetim yetmi iki frkaya blnecek, bunlardan biri mstesna dierleri

340 341

Al-i mran, 3/7. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 181- 182.

105

atete bulunacaklardr342 buyruu ile iaret edilen de ite byle davranan frkalar olmaktadr.343 bn Rd, bu frkalarn, yani ilacn terkibini bozan frkalarn ilkinin Hariciyye, sonra Mutezile, daha sonra Eariyye ve onlardan sonra da Sufiyye olduunu; Gazalinin ise bunu sonuna kadar zorladn iddia etmitir. Ona gre Gazali filozoflarn grlerini ve felsefeyi aka halka anlatmtr. Bu suretle bir ok kimseyi felsefeden de eriattan da uzaklatrmtr. Gazali aklanmamas gereken tevili aklamakla hem eriat ihlal etmi hem de felsefeyi ihlal etmitir. Onun aklamalaryla insanlar eriatn felsefeye muarz olduunu zannetmilerdir. bn Rde gre, ehil olmayan bir kimseye hikmetten (felsefe) bahsetmek, esas itibaryla ya felsefenin ya da eriatn iptal edilmesi anlamna gelir. Yaplmas gereken, bu konularn halka anlatlmamas, usulnce din ve felsefenin arasn bulmak(cem)tr. Din ve felsefenin uzlatrlmas da, ancak her iki alan hakknda ihatal bilgilere sahip olan kiilerin yapabilecei bir eylemdir. bn Rd bu konulara aklk getirmek iin; hikmetin dine muvafk olduunu aklamak maksadyla Faslul-Makali, dinin felsefeye muvafakatn da bir anlamda el-Kef isimli eserinde ortaya koymutur.344 bn Rd kelam problemlerin izahnda nasl bir yol izlemektedir? Bunun tartlmas gerekir. Acaba o, meseleleri izah ederken, selef bir yntem mi kullanmaktadr, yoksa daha nce de ifade ettiimiz gibi, din ve burhan ayrmna dayanan bir yol mu izlemektedir? Selefi yntem, Kitap ve Snnet ile istidll etmek, nasslar hibir surette tevil etmemek345 eklinde anlald takdirde, Onun bu yntemi takip ettiini sylemek olduka zordur. nk o, nasslardan delil getirmekle birlikte, tevilin akl lehine yaplmas gerektiini srarla vurgulamakta, hatta yaplmamasn sakncal bulmakta, zahire gre hareket edip tevili yasaklayanlar iddetle eletirmektedir.346 Bu mmkn olmadna gre, bn Rdn din- burhan ayrmna dayanan bir yol izlediini syleyebiliriz. Ancak, kelam problemleri izah

342 343 344 345 346

Ebu Davud, Snne, 1; Tirmiz, man, 18. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 182- 183. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 183- 186. Glck- Toprak, Kelam, s. 102. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 24- 25.

106

ederken, daha ziyade din ynden bir bak as gelitirmektedir. Yani nasslara dayal olarak yorumlar yapmakta ve halkn bundan fazlasn anlamasnn mmkn olmad zerinde younlamaktadr. Zaten doruya ulatrmayaca dncesiyle cedel yntemini benimsememektedir. Geriye burhan yntem kalmaktadr. bn Rd, meseleleri burhan yntemle ele almak istemesine ramen, bunu ne kadar yaptn sorgulamak gerekmektedir. Onun ynteminin daha ziyade dier yntemleri eletirmek eklinde gelitiini sylemek mmkndr. nk o, mesleleri ortaya koyarken, diyelim ki cihet meselesini tartmaktadr, cihet meselesinin nasslarda nasl getiini, buna gre meselenin nasl ortaya konmas gerektiini belirttikten sonra, halkn bundan daha fazlasn anlamayacana vurgu yaparak konuyu bitirmektedir. Ayn meselenin alimler tarafndan burhan yntemle farkl tartlmas gerektiini srarla belirtmesine ramen, o meselenin burhan ynden nasl ortaya konduu eklindeki izahlarn belirtmemektedir. Ya da ayn konuda gr bildiren baz dnrlerin kanatlerini sorgularken, onlarn delillerinin burhan olmadn, yntemlerinin hatal olduunu belirtmek ile iktifa etmektedir. rnein kelamclar kapal ve anlalmaz ifadeler kullanmakla itham ederken, ayn konuda kendi yaklamlar kapal ve mulak olabilmektedir. Aslnda bu zorluklarn konularn zorluundan kaynakland ok aktr. bn Rd, cismiyet ve cihet meselelerinin halk tarafndan anlalmasnn mmkn olmadn, bu meselelerin kelamclarn ele ald ekilde izahnn sorunlara yol atn, ancak d dnyada (hid) karl olmad iin bu tr problemlerin anlalmasnn zor olacan belirtmektedir. Allah iin yn tayin etme meselesini bn Rde gre deerlendirdikten sonra, Allahn grlmesi meselesi ile ilgili tartmalara deinebiliriz.

2.2.3- Allahn Grlmesi Meselesi


Allahn ahirette grlmesinin mmkn olup olmad meselesi, Kelam Tarihinde uzun uzun tartlmtr. Kelam problemleri arasnda, bu kadar byk tartmalarn olduu konular olduka azdr. Temel problem, byle bir olayn Allahn tenzihi asndan bir mahzurunun olup olamayaca meselesidir. Bu bakmdan bn Rd de, ryet meselesinin nceki konularla ilgisinin olmadn sylemesine ramen, yine de bu meseleyi cismiyet ve cihet konularyla balantl olarak ele alm ve ylece deerlendirmitir.

107

Allahn ahirette grlmesini Mutezile, hem akl, hem de nakl bakmdan deliller getirmek suretiyle imkansz grmektedir. Onlar, gzler onu idrak edemez, o ise gzleri idrak eder.347ayetine dayanarak, ok ve mehur olmasna ramen bu konudaki rivayetleri de dikkate almakszn inkar etmektedirler. Hatta ryetin imkanna delil olabilecek ayetleri de, kendi sistemlerine gre tevil etmektedirler. Onlara gre, Allah Teala iin cismiyet sz konusu olamaz, cismiyet olmaynca, Onun bir cihette olmasndan bahsetmek mmkn olmaz. Cihet olmaynca da ryetin olmamas lazm gelir. nk grlen her ey, grenin bir ynnde ortaya kar. Dolaysyla mutezile bu argman ileri srerek, yukardaki ayeti de kendilerine dayanak yapmak suretiyle ryeti inkar etmiler, ryeti ispat eden rivayetleri de ahad haber kabul ederek deerlendirmeye tabi tutmamlardr.348 Earler ise, Allah Tel iin cismiyetin sz konusu olmamas meselesiyle cisim olmayan bir eyin duyularla grlmesinin mmkn olmas hususlarn telif etmeye almlardr. Ancak, bu konuda zorlanmlar, bir takm sofistik deliller ileri srmlerdir. bn Rde gre Earlerin ryet meselesindeki delillerinin bir ksm Mutezilenin delillerini rtmek, bir ksm da cisim olmayan bir eyi grmenin caiz oluuna ve byle bir eyi farz etmenin imkansz (muhal) olmamasna dairdir. Earler grlen her eyin grenin belli bir ynnde bulunduu eklindeki mutezili dnceye kar kmak iin demilerdir ki; Mutezilenin syledii bu sz, ehadet aleminde geerli olan bir szdr, ayb aleminde deildir. Ryet meselesi, ahide ait bir hkmn aib olana nakledilmesini gerektiren bir konu deildir. Nasl insan, gz olmakszn grme kuvvetine (el kuvve el mubsra) sahip ise, bir cihette olmayan bir eyi de grmesi mmkndr.349 bn Rde gre, Earler akln idraki ile gzn idrakini kartrmaktadrlar. Ona gre, bir ynde veya mekanda olmayan bir eyi idrak eden akldr. Gzn idrak etmesi iin, grlen eyin gze nazaran belli ve zel bir ynde olma art vardr. Bunun yannda; 1- In mevcut olmas,
347 348 349

Enam, 6/103; Kr. Kyme, 75/23; Araf, 7/198. Bkz. Kad Abulcebbar, erh Uslil- Hamse, ss. 232- 233; bn Rd, el- Kef, s. 186. bn Rd, el- Kef, ss. 186- 187; Kr. Taftazn, erh-i Akid, s. 187.

108

2- Gzle, grlen ey arasnda effaf bir cismin (hava) olmas, 3- Grlen eyin renkli olmas gibi artlar sz konusudur ki, bunlar inkar etmek herkesin tabii olarak kabul ettii ilk bilgileri (el-evil el-akliyye), optik (menzr) ve geometri (hendese) ilimlerini geersiz klmak anlamna gelir.350 Earler ayrca ahide ait hkmn aibe nakledilmesi erevesinde, bir eyin grlebilmesi iin var olma esasn yeterli grmekte, buna gre Allahn da grlebileceini iddia etmektedirler. Her alim canldr nermesinde olduu gibi, alim olmak iin hayatta olma art vardr. bni Rde gre grme eyleminin yerine getirilmesi iin de bir takm artlar (k, effaf cisim ve renk gibi) vardr. Acaba bu artlar ibe ahid ile delil getiriliriken nasl deerlendirilecektir? Bu hususun cevaplandrlmas gerekir.351 Gazalinin, her grlen ey grene nispetle bir ynde bulunur eklindeki mutezili dnceye kar kmak iin, insann kendisinin aynada grd, aynadaki grntnn cisim olmad, bir mekan ve cihette bulunmad, kendisi de kar cihetteki aynaya hulul etmediine gre, bir cihet olmakszn grmenin gerekleebilecei eklindeki iddiasnn bn Rde gre herhangi bir geerlilii yoktur. nk aynada grlen ey, kiinin kendisi deil hayalidir. Bu hayal, ancak belli bir ynde bulunan aynada grlebildiine gre, o da bir ynde bulunuyor demektir.352 Earler, cisim olmayan varlklarn grlmesinin imkann temellendirmek iin iki delil ileri srmektedirler: 1- Bir nesnenin grlebilmesi iin ya renkli olmas, ya renk olmas, ya cisim olmas, yahut da mevcut olmas gerekir. Nesnenin sadece cisim olmas itibariyle grlmesi dnlemez, eer yle olsayd, rengin grlmemesi gerekirdi. Yine bir eyin renk itibariyle grlmesi de dnlemez, eer yle olsayd, o zaman da cismin grlmemesi gerekirdi. Dolaysyla geriye bir nesnenin ancak mevcut olmas itibariyle grlebilecei seenei kalmaktadr.353 bn Rde gre Earlerin bu
350 351 352 353

bn Rd, el- Kef, s. 187. bn Rd, el- Kef, ss. 187- 188. bn Rd, el- Kef, s. 188. bn Rd, el- Kef, s. 188; Kr. Taftazn, erh-i Akid, s. 184.

109

szleri mualata (safsata) dr. nk grlen eylerin bir ksm dorudan, bir ksm da dorudan grlen ey vastasyla, dolayl olarak grlmektedir. rnein renk dorudan, cisim ise renk vastasyla grlr. Bu duruma gre renkli olmayan eyler grlmezler. Eer bir ey sadece mevcut olduu iin grlseydi, seslerin ve be duyunun da grlmesi gerekirdi. Byle olunca da, grme, itme ve dier be duyu tek bir duyudan ibaret kalrd. te bundan dolaydr ki kelamclar, renkleri iitmenin, sesleri grmenin mmkn olduunu kabul etmek zorunda kalmlardr. ok ak olan bir husus var ki, bu duyu organlar birbirlerinin vazifelerini yerine getiremezler. Yani grme aleti olan gz ile, iitme aleti olan kulak fonksiyon itibariyle birbirlerinden ayr olan melekelerdir. Dolaysyla btn duyular tek bir duyuya indirgemek eklindeki bu yaklam aklen mmkn grlmeyen bir husustur.354 2- Cveynnin dile getirdii bir baka husus da Earlerin delili olarak zikredilmektedir. O da udur: Duyu organlar nesnelerin sadece zlerini (zt) idrak eder. Bir de nesnelerin birbirinden ayrld bir takm vasflar (ahvl) vardr, bu vasflar duyu organlarnn idrak etmesi mmkn deildir. Dolaysyla duyu organlar, btn nesnelerde mterek olarak bulunan z (nefsl- vcd) idrak eder. Bu da u demektir: Duyu organlar bir nesneyi srf mevcut olmas itibariyle idrak etmektedir.355 bn Rde gre byle bir yaklam da geersizdir. nk, mesela grme duyusu sadece nesnelerin zn idrak edip onlarn vasflarn idrak etmezse, siyah ile beyaz bile ayrt etmesi mmkn deildir. Yani duyu organlar, nesneleri mterek olarak bulundurduklar zler vastasyla deil, kendilerine has ayrt edici vasflar itibariyle alglar. Her duyunun alglama zellii farkldr. Duyu organlarnn, nesnelerin ayrt edici vasflarn deil, hepsinde mterek olan zlerini idrak ettii iddia edildii takdirde, duyularn farkll ortadan kaldrlm olur. Btn duyular tek bir duyuya indirgenmi olur ki, bu da yine makul olmayan bir husustur. Salam ftrat ve saduyu sahibi bir kimsenin byle bir iddiay tasdik etmesi mmkn deildir.356

354 355 356

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 189- 190. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 189- 190; Kr. Cveyn, Kitbul- rd, s. 177. bn Rd, el- Kef, s. 190.

110

bn Rde gre Earlerin, cisim olmayan bir varln olmas sz ile bu varln grlebilecei szlerini birlikte anlamak ve deerlendirmek, bunun sonucunda bir kanaate (itikad) ulamak istemeleri, onlar gln durumlara drm, anlamsz szler sarfetmelerine yol amtr. Halbuki byle bir ey, ne aklen mmkndr, ne de din onlardan byle bir ey istemektedir. Ona gre din, zahir itibariyle deerlendirildiinde, ryet konusunda herhangi bir phe ve teredddn hasl olmas mmkn deildir. Yukarda getii ekilde Allahn nur olduu357 ve Onun nurdan bir hicabnn olduu358 dolaysyla tpk gnein grld gibi ahirette mminlerin Allah Tely grebilecei359 bir ilke olarak belirlendii takdirde mesele zmlenmi olacaktr. nk normal insanlara bu meseleyi, cismiyeti (Allahn cisim olduu) inkar ederek anlatmak mmkn deildir. Onlara cismiyetin ne varlnn ne de yokluunun tasrih edilmemesi gerekir. Onlar, idrak edemedikleri, tahayyl edemedikleri bir varla inanmak istemezler. Alimler ise, bu halin (ryet) bir ilim ziyadelemesinden (mezd- ilm) ibaret olduunu burhani olarak tasdik eder. Ancak alimler de, byle bir dnceyi benimsediklerini halka aklamamakla mkelleftir. Aksi takdirde din, normal insanlar nazarnda btl hale dnm olur, bu konuyu aklayanlar da halk tarafndan kfr ile itham edilir.360 Sonu olarak bn Rd, ryet meselesinin halk nazarnda ve alimler nezdinde farkl zmlenmesi gerektii inancn tamaktadr. Ryetin, bir ilim artndan ibaret olduunu sylemekle de Mutezile ile hem fikir olduu anlalmaktadr. Ancak o, Mutezileyi bu kanaatlerini halka akladklar iin eletirmektedir. Allahn tenzih sfatlar ile ilgili olarak sylenebilecek btn bu ifadeler, bir bakma daha nce ele alm olduumuz subt sfatlarn da gerek anlamda kullanlmadklarn ve tebih ifade olduklarn bize gstermektedir. Her ne kadar bn Rd, ifade etmi olduu ayetlerdeki subt sfatlar kelamclarn ele ald ekilde ifade etmi olsa da, iin gerei tenzih problemi Allahn btn sfatlar hakknda, Onun hi bir eye benzememesi kaydyla dier sfatlar doru anladmz da

357 358 359 360

Nur, 24/35. Tabern, el- Mucemul- Evsat, 6/278. Buhari, Tefsir, 79; Mslim, man, 183. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 190- 191.

111

tereddtl hale getirmektedir. Bu nedenle yle bir soru akla gelmektedir: Acaba Kuranda zikredilen bu tr sfatlar, Allah btn ynleriyle idrak etmekten aciz olan insana gre bir ilah m, yoksa gerekten gren, iiten vb. bir varl m sz konusu etmektedir? Yoksa baz mutezili kelamc ve filozoflarn ifade ettii ekilde O, btn bu sfatlarn ayn olduu bir zt mdr? Bu bakmdan zt sfat ilikisinin tartlmas gerekmektedir.

3- Zat- Sfat likisi


Sfatlarn zt ile ilikisi nedir? Sfatlar, nefs (zt) sfat mdr, yoksa manev sfat mdr? Yani sfatlar nefs sfat olarak m isimlendirmek gerekir, yoksa manev sfat olarak m? Sfatlar ztn ayns mdr, yoksa zttan farkl mdr? Bu sfatlar zta bitiik, zt zerine zid olabilir mi? Bu problemi tartmak ne ifade eder? Bu tartma gerekli bir tartma mdr? imdi bu sorular cevaplandrmaya alalm. bn Rd bu konuyu ele alrken iki eit sfat olduundan sz eder. Bunlar, nefs (zt) ve manev sfatlardr. Ona gre nefs sfatlar, Allahn bir ve kadim olmas rneklerinde olduu gibi, zt zerine zid bir manann zt zerine kim olmas anlamnda deil, ztn bizzat kendisiyle vasfland sfatlardr. Manev sfatlar ise, ztn kendisinde olan bir mana sebebiyle vasfland sfatlardr.361 bn Rde gre zt- sfat mnasebeti zerinde farkl gr ortaya kmtr. Bunlardan ilki; sfatlar ztn ayns olarak gren ve Allah hakknda okluun (kesret) olamayacan dnen ve savunan Mutezilenin grdr. bn Rd, bu grn ilk ve temel bilgilerden (el- merif el- evvel) uzak, hatta onlara zt olarak grlebileceini ifade eder. Ona gre, byle bir dnceyi kabul eden kimse izah edilmesi g bir takm zorluklarla kar karya kalr. O da udur: Sfatlarn tek bir zta iaret etmesi durumunda ilim, irade, kudret gibi kavramlar tek bir kavram ve tek bir zt olmu olur. Ayn zamanda ilim ile alim, irade ile mrd, kudret ile kdir ayn anlama gelmi olur. rnein, ilim ve alim kavramlarnn ayn olmad, ya da bu kavramlarn tad anlamn farkl olduu bilinen hususlardandr. lim ve alimin ayn olmas, baba ve oulun ayn anlama gelmesi gibi, iki muzaf birbirine karine yapmak suretiyle ancak mmkn olabilir. Nasl bir babann varl oulun varln,

361

bn Rd, el- Kef, s. 166.

112

oulun varl da babann varln gerektiriyorsa, ilim ve alim sfatlar da, birbirine iaret bakmndan yekdierinin ayn olabilir. Fakat bu, sadece mantksal bir tespit, mantk bir izafet olmu olur. Darda varl olan bir nispet olmaz. bn Rde gre bu tr izahlar, halk irad etmekten ziyade, onlar dalalete sevkedebilecek beyanlardr. Bu bakmdan zt ve sfat birlii dncesinin halka aklanmamas gerekmektedir.362 kincisi, zt ve sfatlar ayr olarak deerlendiren, sfatlarn bakasyla kim (kimetn bi ayrih), yani zt ile kim olduunu dnen ve Allah hakknda okluun sz konusu edilebilecei tasavvuruna yol aan Eariyyenin grdr. bn Rde gre Earler, bu sfatlarn manev sfatlar olduunu, zt zerine zid olduklarn; rnein Allahn zt zerine zid olan bir ilimle alim olduunu, yine Onun zt zerine zid olan bir hayat ile hayy ve diri olduunu iddia etmektedirler. O, Earlerin ehadet aleminden hareketle ileri srdkleri bu iddiann sonucunda, yaratc olan varln (hlk) cisim olarak vasflanm olacan ifade eder. nk ortada bir sfat ve mevsuf, yani konu ve yklem mevcuttur ki, bu da tam olarak cismin halini ortaya koymaktadr. Akas, bir ztn ve onunla kim olan bir takm sfatlarn olduunu iddia etmek; ztn, sfatlarn varlnn, sfatlarn da ztn kemlinin art olmas gibi bir durumu ortaya karr ki, bu da zt ve sfatlardan oluan varln kendi iinde sebep- msebbeb ilikisi olan mrekkep bir varln olmas demektir. bn Rde gre Earler byle bir gr ortaya atmak suretiyle, Allahn zt ile sfatlar arasndaki mnasebeti, cevher ile araz arasndaki mnasebete benzetmi olmaktadrlar. nk cevher, zt ile kim olan bir eydir. Araz ise bakasyla (zt) kim olabilir. Cevher ile arazdan oluan ey ise zaruri olarak cisimdir. Dolaysyla byle bir dncenin benimsenmesi, zorunlu varln cisim olmas ve muhdes olmas gibi baz mahzurlar barndrmaktadr.363 ncs ise, zt ve sfatlar ayr kabul eden, sfatlarn okluuna kanaat getiren, ayrca bu sfatlarn bakasyla kim deil, zt gibi kendi kendine kim

362

Bkz. bn Rd, el- Kef, s. 167; bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 494; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 169.

363

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 167- 168; bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 494- 495; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 169.

113

cevherler olduklarna inanan Hristiyanlarn grdr. Onlara gre Allah iin unsur (uknm) sz konusudur: Vcud, hayat ve ilim. Allah bir ynden tektir, bir ynyle de tr. Mevcd, Hayy ve Alim olmas itibariyle tr, btn bunlarn toplam olmas itibariyle de tek (vhid) tir. bn Rd, Hristiyanlarn sfatlarn zta bitiik olmadklar, biztih kim olduklar eklindeki grlerini eletirerek, byle bir grn bir ok ilahn mevcut olmasn ilzm edeceini belirtir ve Allah n ncsdr diyenler kafir oldu364 mealindeki ayeti de zikrederek, Hristiyanlarn sapm, yoldan km olduklarn ortaya koyar.365 Gazal, zat- sfat ilikisi konusunda filozoflarn da Mutezili kelamclara paralel olarak, ilim, irade, kudret gibi sfatlarn her ne kadar dil bakmndan kullanlmas mmkn olsa da- zta bititirilmesinin mmkn olamayacan iddia ettiklerini haber vermektedir. Onlara gre, bu sfatlarn insann ztna eklenmi bir nitelik olmas gibi Allahn ztna bititirilmesi, varl zorunlu olann (vciblvcd) okluunu (kesret) gerektirecei iin sz konusu olamaz.366 Gazalnin bu szlerinden filozoflarn Mutezili kelamclar gibi, sfatlar ztn ayns olarak kabul ettikleri anlalmaktadr. bn Rd ise, Gazalnin filozoflarla ilgili deerlendirmelerine ksmen katlmakla birlikte, filozoflarn farkl ynlerini de ortaya koymaya alr. Bu bakmdan, onun yukarda yapm olduu tasnife filozoflar dhil etmemesinden, bir ynyle onlar Mutezile ile ayn kategoride deerlendirdii anlalrken, bir ynyle de onlar Mutezileden farkl grd hissedilmektedir. nk o, filozoflarn, ne Mutezile ile ayn gr paylatn sylemi, ne de onlar ayr bir maddede deerlendirmitir. Ona gre filozoflar, sfatlarn zt zerine zid olmayan zti sfatlar olduunu, bu zti sfatlarn, kendilerini fiilen tayan varln (zt) okluunu (kesret) gerektirmediklerini, nk byle bir okluun, ztn dnda fiili bir okluk olmayp zihinsel bir okluk olduunu dnmektedirler.367 Onlar, tek bir ztn,

364 365

Maide, 5/73. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 167- 168; bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 471; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 157- 160; Kr. Cveyn, Kitbul- rd, ss. 47- 51.

366 367

Gazal, Tehft, s. 107. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 478; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 160.

114

sfatlarn oalmasyla oalmakszn, eitli ekillerde (olumlu- olumsuz) bir ok sfatlara sahip olmasn imkan dahilinde grmektedirler. Bu durum, bir eyin hem var (mevcd), hem bir (vhid), hem mmkn, hem de zorunlu varlk (vcib) olmasna benzer. Zira bu tek olan varln kendisinden, kendinden baka bir eyin sdr olmas ynyle, Onu kdir ve fil olarak; birbirine zt (mtekbil) iki fiilden birini tercih etmesi ynyle mrd olarak; yaratt eyi (meful) idrak etmesi ynyle lim olarak; ilmin hareketin sebebi olmas dolaysyla hayy olarak isimlendirmek mmkndr. nk hayy, zt itibariyle idrak eden ve hareket edendir. Ancak burada, biztih kim, fiilen mevcut birer cevher olan sfatlara sahip basit tek bir varlktan sz etmek mmkn deildir. Bu sfatlarn fiil halinde bir, kuvve halinde ise ok olmas sz konusu olabilir.368 Sfatlar konusunu baka trl anlamann zorluklarna dikkat eken bn Rd, kuvve halinde bulunan sfatlarn okluunun kabul edilmesinde bir saknca olmadn, bu meselenin zihn bir kategori olarak dnlmesi gerektiini vurgulamaktadr. Ayn zamanda o, bu sfatlarn Earler gibi zt zerine zid manev sfatlar olarak deerlendirilmesi durumunda, zt hakknda okluun bertaraf edilemeyeceini iddia ederek, sfatlarn zt sfatlar olarak kabul edilmesinin gereklilii zerinde srarla durmaktadr. bn Rd, filozoflarn sfatlar konusundaki grlerine btnyle katldn da ihsas ettirmektedir. O, zt- sfat ayrmn reddetme, sfatlarn zttan ayr deerlendirilmemesi, sfatlarn zt zerine zid olmad eklindeki Mutezil dnceye yaknln da, onlarn bu hususta Earlere gre geree daha yakn olduklarn vurgulamak369 suretiyle gstermektedir. bn Rd, Allahn biztih zorunlu varlk olduunu, zorunlu varln da ne kendi ztnda ne de dnda var olmasn salayan hi bir nedeninin bulunmadn dnen herkesin, sfatlar zt sfatlar olarak kabul etmesi gerektiini belirtmektedir. nk sfatlar, zt dolaysyla varlklarn devam ettirselerdi veya zt zerine zid olsalard, bu takdirde zt, zt dolaysyla zorunlu varlk, sfatlar da bakas dolaysyla zorunlu olan varlklar olmu olurdu ki, yukarda ifade edildii gibi bu da, mrekkeb (bileik) bir varla karlk gelirdi. htilafn zorunlu varla hibir biimde

368 369

bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 497- 498; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 170- 171. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 372; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 120.

115

nedeni olmayan varlk veya kendisine eklenmi fil bir nedeni bulunmayan varlk eklinde farkl anlamlarn verilmesinden kaynaklandn gayet iyi bilen bn Rd, Earlerin ileri srm olduu burhann, Hristiyanlarn iddia ettii ekilde, sfatlarn, kendi kendilerine kim cevherler olarak anlalmasn artraca iin geersiz olduunu, zorunlu varln hibir biimde nedeni olmayan varlk olarak kabul edilmesinin gereklilii zerinde srarla durmaktadr.370 bn Rde gre btn bu grler, dinin maksadndan uzak olan grlerdir. Her ne kadar kendisi de, bu tr tartmalara girmi olsa da, yakin derecesinde bilgi sahibi olmayan, burhan sanatn bilmeyen insanlarn yapmas gereken ey, tafsilata dalmadan dinin aklad kadaryla sfatlarn var olduunu kabul etmektir.371 nk byle tartmalardan, burhan sanatn bilmeyen halk kesimindeki insanlarn faydalanmas ve bir netice karmas sz konusu olmad gibi, aksine onlarn gerek d, hakikate aykr bir takm sonulara ulaarak yoldan sapmalarnn kolaylaaca kanlmaz bir akbet olarak gzkmektedir. Uluhiyet meselesinin temel ilgi alanlarndan olan Allahn sfatlar konusunda bn Rdn yaklamlarn bylece ortaya koyduktan sonra, imdi de ulhiyet meselesiyle ilgili olan Allah- alem- insan mnasebetinin nasl kurulduu ynnde Allahn fiillerinin de akla kavuturulmas gerekmektedir.

370

bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 499- 500ve 506- 507; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 171- 172 ve 175.

371

bn Rd, el- Kef, s. 168.

116

NC BLM BN RDE GRE ALLAHIN F LLER


bn Rd, Allahn fiilleriyle ilgili hangi fikirleri sunmutur? O, sz konusu meseleyi nasl ve ekilde ele almtr? Hangi fiiller zerinde daha ziyade durmutur? bn Rdn Allahn fiilleri erevesinde deindii meseleler; alemin yaratlm olmas yahut yaratma (halq), peygamber gnderme, kaza- kader, adalet- zulm (tadl- tecvr) ve ahiret (med, dirili) ile ilgili konulardr. Buraya kadar genel olarak Allahn ztyla ilgili problemler ele alnrken, aadaki konular bir bakma Allah- alem- insan mnasebeti ile ilgili meselelerdir. imdi bu konularn izahna geebiliriz.

1- Yaratma (Allah- Alem likisi)


bn Rde gre alemin durumu nedir? Aleme kadim veya muhdes demek mmkn mdr? Alem kadim veya muhdes ise hangi bakmdan kadim veya muhdestir? Alemin yoktan yaratlm olmas mmkn mdr? Alemin Allah tarafndan yaratlm olmas konusunda her hangi bir phe sz konusu olabilir mi? Eer phe varsa bunu ortadan kaldrmann en mantkl yolu nedir? Alemin tesadfen yaratlm olmas sz konusu mudur? imdi bu hususlar irdelemeye alalm. Allah'n varlnn almeti olan lemin ezel ve ebed veyahut sonradan ve sonlu olmas gibi problemlerin zmnde farkl anlay ve grler ortaya kmtr. Alemin yaratlmas hususunda Gazali, insanlarn farkl dnceler iinde olduklarn ifade ederek, insanlarn bir ksmnn (ehl-i hakk), alemin sonradan yaratldn, sonradan yaratlm olann kendiliinden (binefsih) meydana gelemeyeceini, dolaysyla bir yaratcya muhta olduunu dile getirdiklerini; bir ksmnn ise, alemin imdi olduu gibi kadim olduu, dolaysyla bir yaratcsnn olmadn iddia ettiklerini, dier bir ksmnn da (filozoflar), alemin kadim olduunu iddia ettikleri halde, onun bir yaratcsnn bulunduunu kabul ettiklerini belirtir. Ona gre bu kanaatler arasndaki ilk iki gr, doru veya yanl olmalar bir tarafa kendi iinde tutarl, filozoflarn gr ise, bu ekliyle elikilidir ve herhangi bir delil ileri srmeye gerek yoktur. Byle sylemesine ramen Gazali, filozoflarn bu

117

dncelerini ciddiyetle eletirmitir.372 bn Rd de, Gazalinin yapm olduu bu snflandrmaya katlmakta, ancak filozoflarn grlerinin elikili ve tutarsz olduunu dnmemektedir.373 bn Rd, alemin kdemi veya hudusu meselesiyle ilgili olarak, Ear kelamclarla filozoflar arasndaki ihtilafn isimlendirmeden ibaret olduunu sylemesine ramen, onun sonraki izahlarndan problemin pek de basit olmad aa kmaktadr. Zira bn Rd, Ear kelamclar ve filozoflar tarafndan ortaya konulan; varlklarn kadim, muhdes ve kadim ile muhdes arasnda olan varlk tr olarak l bir tasniften sz ederken, onlarn kadim ve muhdes tanmlamalarnda ittifak ettiklerini, dierinde ihtilaf ettiklerini belirtir.374 htilafn olduu nokta ise, meselenin zmsz kald nokta olmaktadr. Bu l tasnife gre kadim, bir eyden (madde) ve bir ey sonucu (fail sebep) olmayan, ondan nce zamann gemedii varlktr. Bu varlk burhan ile kavranan klln faili, icad edicisi ve koruyucusu olan Allahtr. Muhdes, kendinden baka bir ey (madde) ve kendinden baka bir ey sonucu (fail sebep) var edilen varlktr. Bu, meydana gelileri duyular vastasyla idrak edilen, su, hava, toprak, bitki ve canllar gibi cisimlerin, mrekkep varlklarn durumudur. ncs ise, bir eyden olmayan ve kendinden nce zamann gemedii bir varlk trdr. Ancak o, bir ey sonucu (fail sebep) var olmutur ki, bu da btnyle alemdir.375 Buna gre, zellikle alem ile ilgili yaplan tanmlamann taraflarca kabulnn ne kadar zor olduu tartlr. Hatta sonraki deerlendirmelerinde bn Rdn dahi, bu tanmdan farkl yaklamlarda bulunduu sylenebilir. bn Rde gre, Ear kelamclar alemden nce zamann gemediini kabul ederler. nk onlara gre zaman, hareket ve cisimlere bitiik olan bir eydir. Ayrca onlar, gelecekteki zamann ve varoluun sonsuz olduu konusunda filozoflarla ayn dnmektedirler. htilaf edilen nokta gemiteki zaman ve var olu konusudur. Onlar Platon ve taraftarlar gibi gemi varolu ve gemi zamann sonlu olduu
372 373 374 375

Bkz. Gazal, Tehaft, s. 89. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 456; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 149. Bkz. bn Rd, Fasl, s. 40. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 40- 41.

118

kansndadrlar.376 Halbuki alemin bir balangc (mebde) olduu kabul edildiinde, bir sonunun da olacan kabul etmek, ilke baznda daha tutarl bir gr olarak grnmektedir.377 bn Rde gre alemin Allah tarafndan yaratld konusunda phe yoktur; ancak kelamclarn ileri srd gibi yoktan yaratlm olduu da kesin deildir. Dinde Allahn yoklukla beraber var olduunu ifade eden bir nass yoktur. Aksine nasslarn zahiri aratrldnda, alemin suretinin (grnr ynnn) muhdes, z itibariyle zaman ve maddesinin muhdes olmad (gemi ve gelecek bakmndan srekli olduu) grlr. Allah gkleri ve yeri alt gnde yaratt. Ar da su zerinde idi378 mealindeki ayette, alemin yaratlmadan nce Ar denilen ve onun da zerinde bulunduu bir sudan bahsedilmekte, suyun, arn ve onlarn mddetini len zamann ezeli olduuna; Allah ge yneldi ki o, duman halindeydi379 mealindeki ayette de gn nceden var olan bir eyden, dumandan yaratldna iaret vardr. Ayrca o gn yer baka bir yer ile deitirilir. Gkler de380 mealindeki ayetin zahirinden de, alemin bu var oluundan sonra ikinci bir var oluun olaca anlam karlabilir.381 Buna gre bn Rd, yukardaki tanmlamalara katlmasna ramen, bu ayetleri yorumlarken alemin bir ynyle muhdes, bir ynyle de kadim olduunu syleyerek Eflatun ve taraftarlarnn ezeli muhdes tanmna katlr grnmektedir. bn Rde gre, alem konusundaki grler birbirinden ok farkl olmad iin, bir ksm insanlarn tekfir edilmesi gibi bir durumun sz konusu olmamas gerekir. Burada sorun, kelamclarn alemin tmne kdem ve hudus isimlerinin

376

bn Rd, Fasl, s. 41. bn Rd bir baka eserinde, Eflatunun alemin hdis olduu, dolaysyla bir yaratcnn bulunduu grnde olduunu ileri srmektedir. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 290; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 94; Kr. Olguner, Fahreddin, Bat ve slam Dnyasnda Eflatunun Timaiosu, s. 3, Konya, 1990.

377 378 379 380 381

bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 91; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 15. Hud, 11/7. Fusslet, 41/11. brahim, 14/48. Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 42- 43.

119

verilmesini birbirinin kart olarak grmeleridir.382 Yani onlar bu kavramlar keskinletirmilerdir. Alemin hudusu gibi anlalmas zor meselelerin tevilinde ihtilafa denler, ya isabet edip mkafat kazanmlar, ya da hata edip mazur saylmlardr. Zira bir eyin zihinde meydana gelen bir delil sebebiyle tasdiki, ihtiyari deil zaruri bir durumdur. nsann onu tasdik edip etmeme gibi bir seenei yoktur.383 bn Rde gre alemin Allahn masnuu ve eseri olduu, bu eserin Onun tarafndan yaratld; tesadfen ve kendi kendine mevcut olmadnn bir hakikat olarak insanlar tarafndan bilinmesi nem arz etmektedir. Ancak bu hususun bilinmesi ynnde takip edilecek metodlarn, dinin n grd gibi, mukaddimeleri az, sonucu da ak ve seik olarak kendiliinden kavranabilecek dzeyde basit olmas, anlalmas g, uzun ve karmak kyaslardan olmamas gerekmektedir.384 bn Rde gre, alemin Allah tarafndan yaratlm bir eser olmas ile ilgili olan ayetler incelendiinde, konunun Kuranda basit ve anlalr bir ekilde ortaya konduu, bu metodun da daha nce Allahn varlna delil olarak ileri srlen inayet delilinden ibaret olduu grlecektir. Hatrlanaca gibi bu delil u iki esasa dayanmaktadr: 1- Alem btn paralaryla insann ve btn mevcdatn varlna uygun olacak ekilde var edilmitir. 2- Btn paralaryla bir fiile uygun ve bir tek gayeye ynelik olarak mevcut olan her ey, zorunlu olarak yaratlmtr. Bu iki esastan tabii olarak kan sonu ise, alemin yaratlm olduu ve onun bir yaratcsnn olduudur.385 bn Rd, kendisinin ortaya atm olduu inayet delilinin, Earlerin iddia ettikleri varlklarn Allahn varlna delil olmas, onlarda mevcut olan ve inayeti

382 383 384

bn Rd, Fasl, s. 41. bn Rd, Fasl, s. 44. bn Rd, el- Kef, s. 194. bn Rde gre, Gazalinin alemin sonradan yaratldna dair kelamclardan ve filozoflardan aktarm olduu deliller burhani olmad iin kesinlik (yakin) ifade etmemektedirler. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 86; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 14.

385

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 195- 196.

120

gerektiren bir hikmetten dolay deil, imkan ynnden olduu; btn varlklarn u veya bu nitelikte bulunmasnn aklen mmkn oluuna dayal imkan delilinden ok farkl olduunu, belirtir. Ona gre, kelamclarn bu anlay, insan ftratndan uzak olarak, insan ile alem arasndaki uygunluu ortadan kaldrmakta, hikmeti yok etmektedir.386 Dolaysyla alemin Allah tarafndan yaratlmasnn insan ftratndan uzak delillerle izah edilmesine hi gerek yoktur. Her insann rahatlkla anlayp deerlendirme yapabilecei inayet delilinin bu bakmdan doru sonulara ulatraca aktr. Bilindii gibi, Gazaliye gre, sebep ile sonu arasndaki iliki zorunlu bir iliki deildir. Bir eyin varl dier eyin varln gerektirmedii gibi, birinin yokluu da dierinin yokluunu gerektirmez. rnein, su imekle susuzluun ortadan kalkm olmas, yemek yemekle doymann gereklemesi, atein ilimesiyle yanmann meydana gelmesi, gnein domasyla aydnln ortaya kmas, boyunun kesilmesiyle lmn gereklemesi, ilacn iilmesiyle iyilemenin olmas vb. hususlarda bir zaruret sz konusu deildir. Tersine yemek yemeden doymann, boyun kesilmeden lmn, boyun kesildii halde hayatn devam etmesinin ve buna benzer btn ilikilerin Allahn gc dahilinde ve takdiri neticesinde yaratldn, Gazali zellikle vurgulamaktadr.387 bn Rd, Gazalinin vermi olduu bu tr misallerden hareketle, baz mslmanlarn, "Yce Allah'n iki kart ayn anda biraraya getirme kudretiyle nitelendirilebileceini" ileri srmelerini yadrgam, bilhassa bu hususta, Gazl'nin hocas olan Cveyn'yi eletirmitir.388 O, var olan nesnelerin uygunlar (mtensibt) ve kartlar (mtekbilat) olmak zere ikiye ayrldn belirttikten sonra; "eer uygunlar ayrlabilseydi, kartlarn da bir arada bulunmalar mmkn olurdu. Oysa

386 387 388

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 199- 200. bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 777- 778; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 289. bn Rd, Gazalnin baz konularda sadece bn Sina ve onun taraftarlarnn grlerini

zikretmesine ramen, sanki tm filozoflarn grlerinin de ayn ekilde olduunu ihsas ettirmesini yanl bulurken, kendisinin de, daha ziyade Gazal ve Cveynyi eletirmesine ramen, btn kelamclar ayn lde sulamasn unutmu grnmektedir. Bkz. Tehaft, c. 1, s. 389; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 126. bn Rd,

121

ne kartlar bir arada bulunmakta, ne de uygunlar ayrlabilmektedir" diyerek, Allah Telnn varlklardaki hikmet ve yaratlan eylerdeki snnetinin bu olduunu, bunda bir deiikliin sz konusu olamayacan389 ifade etmitir. Ayrca byle bir grn, ancak Sofistler arasnda geerli olabileceini de hatrlatmadan gememitir.390 bn Rd, ehadet aleminde gzlenen etkin nedenlerin varln inkar etmenin bir safsata olduunu belirtir. nk ona gre, bu grte olan kiinin, her fiilin mutlaka bir faili bulunduunu kabul etmesi mmkn deildir.391 Sebep- sonu ilikisinin zorunlu olduunu belirten bn Rd, bunu kabul etmemenin veya inkar etmenin Allah (Sni Tel) inkara yol aacan ifade eder. bn Rde gre, imkan ne kararak, sebeplerin neticeler zerindeki tesirini yok farzetmek, hikmeti yok etmek demektir. Eer neticelerin imdiki sebepler ile mevcut olmalarnn imkan derecesinde, baka bir takm sebepler ile de mevcut olma imkan olursa, o takdirde imdiki sebepler ile mevcut olmalar konusundaki hikmet ortadan kaldrlm olur.392 Sanki bn Rd, bu ifadeleri ile mspet bilimlerin ulamay hedefledii bilimsel kanunlara iaret etmektedir. Ancak bugn de zerinde durulduu gibi, mspet bilimlerin ortaya koymu olduu kanunlarn izaf olduu ve bir takm deikenlere bal olduunu da ifade etmek gerekir. bn Rd, sebep-sonu arasndaki iliki ve dzenliliin kabul edilmedii ve tamamen birbirine zt ve farkl niteliklerin vuk bulabilecei durumu kabul edildii zaman, bir takm endielerin olacan, nk eer bir dzenli ilikiler sistemi kabul edilmezse, sabit bir l ve dzenli-dengeli sonular olmayacan belirterek,

389 390

Ahzab, 33/62; Ftr, 34/43; Feth, 48/23. bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 811- 812; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 302- 303; Sebeplilik konusunda Gazal ve Cveynden nce Bklln de, birbiri ardnca gelen olaylar arasnda zorunlu olarak bir balantnn olmadn, her olayn ayr ayr Allah tarafndan yaratldn, dolaysyla sebep- msebbeb ilikisinin zorunlu olmad ynnde baz grler ileri srmtr. yle grnnyor ki, bn Rd, Bkllnnin bu deerlendirmelerinden habersiz grnyor. Bkz. Glck, Bkllan ve nsann Fiilleri, ss. 65- 66.

391 392

bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 781; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 290. bn Rd, el- Kef, s. 200.

122

Gazzl'nin ve bu dzenlilii kabul etmeyen kelamclarn da ithamlara layk kimseler olduunu vurgular.393 Ona gre sebep- sonu ilkisinde durum sz konusudur: 1- nsann beslenmesi iin gda almas rneinde olduu gibi, sebebin varl netice iin zorunlu (zdrr) dur. 2- nsann iki gznn olmas gibi, neticelerin daha mkemmel ve yetkin olmasn salamaya ynelik bir iliki. Bu iliki ise zorunluluk esasna dayanmayan bir ilikidir. 3- Bu iki hususun bulunmad bir iliki. Bu durumda da neticelerin sebeplerden meydana gelmesi tesadfen ve maksatsz olarak gereklemi olur ki, bu takdirde hikmet ortadan kalkm olur. Byle bir ilikinin faile (sani) delaleti ortadan kalkar, tesadfe bal bir iliki sz konusu olur.394 Dolaysyla ona gre sebep netice ilikisini ortadan kaldrmak, tesadfe yol aaca iin bir yaratcnn mevcut olmasna da gerek kalmayacaktr. Ancak unu ifade etmek gerekir ki, ne Gazal ne de Gazal gibi dnenlerin, sebep- msebbeb ilikisinin zorunlu olmadn ifade ederken ii tesadfe braktklarn sylemek mmkn deildir. Sadece bu ilikinin zorunluluuna itiraz etmilerdir. Bu da bn Rdn ifade ettii gibi, ii tesadfe brakmak mdr, yoksa zorunluluu Yaratcdan kaldrp Onun iradesine vurgu yapmak mdr? Sanki bn Rd bu konuda meseleyi tek tarafl ele almaktadr. bn Rde gre, bu alemde daha mkemmeli olamayacak ekilde bir dzen ve ahenk mevcuttur. Sebep netice ilikisinin zaruriliini gzeterek bu dzeni salayan da Allah (c.c.)dr. Her eyi mkemmel bir ekilde yapan (itkan) Allahn eseri395 ve Rahmann yaratmasnda bir aykrlk, uygunsuzluk gremezsin. Gzn evir de bak, bir bozukluk grebiliyor musun?396 mealindeki ayetlerde bu duruma iaret edilmektedir.397

393

bn Rd, Tehft, c. 2, s. 795; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 296; Kr. Dalkl, Bayram, Tehaft Geleneinde Mucize Meselesi, ss. 28- 29, Konya, 2002.

394 395 396 397

bn Rd, el- Kef, ss. 200- 201. Neml, 27/88. Mlk, 67/3. bn Rd, el- Kef, s. 202.

123

Allahn fiillerinde tesadfe yol aacak ekilde getirilen izahlara iddetle kar kan bn Rd, bu tr endieler sebebiyle Earlerin imkan delillerine de itiraz etmektedir. O, bu itiraznn sebebini ise, onlarn bu delillerinin Allahn varlndan ok yokluuna iaret etmesi olarak gstermektedir. nk imkan anlay, rastgele olmay artrmaktadr. Bylece bu alemde tertip ve dzenden bahsetmek mmkn olmamaktadr. Tertip ve dzenin olmad yerde de, alim ve irade sahibi bir failin varlndan bahsetmek anlamsz hale gelmektedir.398 O zaman bu iliki zorunlu ise, Allahn kurmu olduu dzenin deimesi anlamna gelen kyamet nasl anlalacaktr? Gelecekte sz konusu olan bir deiim, u anda mevcut olan bu dzen ve intizamn zorunlu deil, imkan halinde olduunu gstermez mi? Bu tr eletiriler oaltlabilir. Netice olarak Gazali ve benzerlerinin meseleye imkan olarak bakmalar bu alemde dzen olmadn gstermemektedir. bn Rdn bu eletirisini hibir tabiat kanununu kabul etmeyenlerle snrlandrmak gerekmektedir. Btn bunlara ramen, Earleri sebep- netice ilikisinin zaruri olmad sonucuna gtren bir takm sebepler vardr ki, bn Rde gre bunlarn ilki; onlarn Allahtan baka bir takm fail sebeplerin varln kabul etmekten kanmalardr. Allahn varlk aleminde terkip etmi olduu tabii kuvvetlerin (el- kuv et-tabiiyye) fail sebep olarak kabul edilmesi, Earlere gre Allahn birliine aykr bir durumu ortaya karmaktadr. Allahtan baka fail olmadn belirten bn Rd, sebepleri ihtira edenin Allah c.c. olduunu, sebeplerin etkisinin de yine Onun izniyle gerekletiini ifade etmek suretiyle Earlerin endielerinin yersiz olduunu vurgulamaktadr. kincisi ise; sebep- netice ilikisinin zaruri olmasn kabul ettikleri takdirde, Earlerin mevcdatn mmkn olmas prensiplerinin zarar grecei, bylece de mrid olan bir failin varln kabul etmenin kendileri iin zor olacan dnmeleridir. Halbuki onlar, byle davranmakla/dnmekle mrid olan failden hikmeti kaldrmlar, varlklar aleminde tesadfn geerli olacan kavrayamamlardr. Aslnda Earler de imkan dncelerinin, irade eden bir varl gerekli ve zorunlu kldn dnmektedirler. bn Rde gre, Allah her varl sebeplerle yaratm ve o varlklar sebeplere dardan musahhar klmtr. Varlklar dardan teshir eden semavi cisimlerdir. Allah baz varlklar da, o

398

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 203- 204.

124

varlklarn zatlarnda icad ettii sebeplerle vcuda getirmitir. Bu da, nefs (ruh) ile tabii kuvvetlerden ibarettir. Bylece varlklarn varl muhafaza edilmi ve hikmet tamamlanm olmaktadr.399 bn Rde gre kelamclar, Allahn varlnn kadim olduunu kabul etmelerine ramen, Onun fiilinin (alemin yaratlmas) kadim olmadn ileri srerek yanl bir deerlendirmede bulunmulardr. Bu da, kadim kavramna bir nedeni olmayan anlamn yklemelerinden kaynaklanmtr. Byle olunca, Allah iin kullanlan kadim sfatnn, alem iin kullanlmas g olmaktadr. Oysa dini metinlerde de, alemin kuvve halindeki varlk durumundan fiil halindeki varlk durumuna geii (hudus)400 sz konusu edilmektedir. O halde alemin yaratlmas fiilinin, fiil olmas bakmndan hdis, ancak fiilin ncesi ve sonras bulunmamas bakmndan kadim olarak isimlendirildii eklindeki bir dnce, bn Rde gre doruya daha yakn gzkmektedir.401 Ona gre filozoflar da, alemin bir eyden var olduunu, bir zaman iinde bulunduunu ve yokluk halinden sonra var olduunu sylememek iin, alemi kadim olarak isimlendirmilerdir.402 bn Rde gre Allahn yaratma fiilini, kendi dnda olan bu alemin Onun tarafndan yaratlm olduunu bylece ortaya koyduktan sonra, Allahn insanlara peygamber gndermesi ve mucizenin peygamberlik iin delil olup olmamas meselesini ele alabiliriz.

2- Peygamber Gnderme ve Mucize


bn Rde gre, peygamberliin delili olup olmamas asndan mucizenin durumu nedir? O, Hz. Muhammedin peygamberliini nasl deerlendirmektedir? Ona gre hangi olaylar mucize saylr? Yine ona gre Kuran- Kerim bir mucize midir? Eer mucize ise, onun mucize olmasn salayan noktalar neler olabilir? Bu hususlarn aklanmas gerekmektedir.

399 400 401 402

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 204- 205; Sarolu, a.g.e., s. 247. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 283; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 92. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 222; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 69. bn Rd, Tehft, c. 1, s. 276; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 89.

125

Nbvvet meselesini Allahn fiillerinden kabul eden bn Rd, Allahn peygamber gndermesinin iki boyutu olduunu ifade etmektedir. Bunlar; nbvvet messesinin varl ve Hz. Muhammedin (s.a.v.) peygamberlii meseleleridir.403 bn Rd, peygamberlik kurumunun (risalet-nbvvet) toplum iinde mevcut olup olmadn ncelikle sorgulamaktadr. Bu balamda kelamclarn delillerini hatrlatr. Kelamclar, Allah mrid, mtekellim ve kullarnn mliki durumundadr. te byle istediini yapan, kullarn koruyup gzeten, kelam sfatna sahip bir zatn peygamber gndermesi insanlar iin mmkndr. Bu mmkn durum, aibde Allah iin de sz konusudur demek suretiyle nbvvet messesinin gerekliliini ortaya koymaya alrlar. Ayrca kelamclar, Berhime404nin konuyla ilgili ileri srm olduu hususlara itirazlarn rnekler vererek dile getirirler. Onlara gre, bir kimse sultann huzurunda ayaa kalkarak ben bu sultan tarafndan size gnderilen bir eliyim dese ve zerinde de eli olduuna dair sultann bir takm alametleri olsa, bu elinin doruluuna hkmedilir. 405 bn Rd, kelamclarn bu konuda takip etmi olduklar yolu zellikle halk iin ikna edici bulmakla birlikte, baz noktalarn aklanmas gerektiini dnmektedir. O, kelamclarn Berhimeye kar ileri srdkleri rnekten yola karak yle demektedir: Sultann elisi olduunu iddia eden ahs tasdik etmemiz, ancak onun zerindeki alametin, sultann elilerine ait bir alamet olduunu bilmemiz halinde doru olur. Bu da, ya sultann tebaasna, bana mahsus olan u alameti kimin zerinde grrseniz, onun benim tarafmdan gnderilen bir eli olduuna hkmedin demesiyle veya sultann adetine baklarak, bu eit alametlerin

403 404

bn Rd, el- Kef, s. 209. nsan, aklyla kendisine gerekli olan her eyi kavrayacak gce sahip olduundan peygamberlik kurumuna gerek yoktur diyen grup. Allahn birliine inanmakla birlikte, insanlara peygamber gndermenin hikmet eseri olmadn, insanla k tutmak asndan akln yeterli olduunu, mucizelerin fiilen gereklemediini, peygamberlerin getirdii ibadetlerin manasz olduunu iddia eden bir mezhep veya din. Bkz. Bkllan, Temhid, ss. 126- 156; Gazl, Ebu Hamid, Faysalut- Tefrika, s. 134.; Tehanev, Kef, c. 1, s. 215; Tmer, Gnay, Brahmanizm, D A, c. 6, s. 333, stanbul, 1992; Sarolu, a.g.e., s. 248; Karata, Cafer, Bkllanye Gre Allah ve Alem Tasavvuru, s. 74, Bursa, 2003.

405

bn Rd, el- Kef, s. 209; Kr. Sbn, Nureddin, Maturidiyye Akaidi, ev. Bekir Topalolu, s. 111, Ankara, 1979.

126

ancak onun elilerinde bulunacann bilinmesiyle anlalr.406 Dolaysyla bn Rd, kelamclarn vermi olduu misalin eksik ve yetersiz olduunu ifade etmeye almaktadr. bn Rd, peygamberlerin mucize yoluyla bilinebileceini tasdik eder. Ancak bu mucizelerin peygamberlere mahsus olduunun bilinebilmesi noktasndaki ekincelerini de belirtmeden edemez. Ona gre, peygamberliin sbit olmas u iki mukaddimeye dayanmaktadr: 1- Peygamberliini iddia eden ztn mucize ortaya koymas. 2- Her mucize ortaya koyan kimsenin peygamber olmas. Buna gre her iki mukaddimenin zaruri sonucu olarak, o zatn peygamber olmas gerekir.407 bn Rd, srasyla bu iki mukaddimeyi ele alarak tartmaktadr. Ona gre, ilk mukaddime mahadeye dayanmaktadr. Ancak o, byle bir eyi syleyebilmek iin, ortaya kan mucizenin, ne sanatkr vastasyla meydana getirilen bir sanat, ne de kabiliyete dayal bir fiil olmas gerektiini, ayrca bu tr fiillerin hayal mahsul de olmamas gerektiini belirtmektedir. O, ikinci mukaddimenin de, peygamberlerin ve mucizenin varln kabul edenler nazarnda doru olacan eklemektedir.408 Dolaysyla bu mukaddimelerden hareketle ulalan sonucun, ancak peygamberlerin varln kabul eden kiiler nazarnda anlaml olabileceini ve haliyle geersiz olduunu bn Rd ifade etmektedir. bn Rde gre mucizenin peygamberlere mahsus alametlerden olduu, ne eriat ile ne de aklla bilinebilecek bir husustur. nk peygamberin peygamber olduu kesinlemeden eriatn sabit olduunu iddia etmek doru olmaz. Byle bir ey yapld takdirde, yani nakle mracaat edildiinde, bir eyi, bizzat kendisi ile tashih etme trnden bir i yaplm olur ki, bu yanl bir yntemdir. Akl da bu mucizenin peygamberlere mahsus olduu konusunda hkm verme imkanndan mahrumdur.409

406 407 408 409

bn Rd, el- Kef, ss. 209- 210. bn Rd, el- Kef, s. 210. bn Rd, el- Kef, s. 210. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 210 ve 212.

127

bn

Rd,

mucizenin

peygamberliin

delili

olup

olmadn

da

sorgulamaktadr. Ona gre akl, peygamberlik ile mucize arasnda bir irtibat kuramamaktadr. Nasl tedavinin tbba ait bir fiil olduu ve bu fiili ileyen kimsenin de doktor olduunu akl kolaylkla idrak ediyorsa, ayn ekilde mucizenin de peygamberlie ait bir fiil olduu ve bu fiili yerine getirenin de peygamber olduunu akln kavramas gerekmektedir. Ayrca bn Rd, mucizenin peygamberliin delili olmas durumunda bir takm skntlarn doacan, baz sihirbaz ve velilerin elinde zuhur eden harikulde hallerin izah edilemeyeceini belirtmektedir.410 Akl ancak belli sebeplerden hareketle sonuca gidebildii ve bir ey hakknda o vakit karar verebildii iin, sebepler henz olumadan akln hkm vermesi beklenemez. bn Rd, kelamclarn mucize peygamberlie dellet eder, onun iin peygamber olmad halde kendisinden harikulde haller zuhur eden bir kimse peygamberlik iddia etse, ondan mucize zuhur etmez demelerini eletirmektedir. Ona gre bu szler, delile dayanmayan iddialardr. nk, kendisinden hrikulde haller zuhur eden kimsenin peygamberlik iddiasndan sonra, ondan hrikulde haller zuhur etmemesi, ne eriat ne de akl tarafndan bilinebilecek bir husustur.411 Mcize meselesinin tartlma sebebini, bn Rd'n ilgili kitaplarnda aka grebiliyoruz. Ancak unu hemen belirtmek gerekir ki, bn Rd, meseleyi Gazzl tartt iin, ilgili hususlarda cevap vermek amacyla ele almaktadr. nk, esasen bn Rd asndan mcize, hakknda tartma yaplmamas gereken bir meseledir. Ona gre; "eski filozoflar (kudema), mcize konusunda hibir ey sylememilerdir. Filozoflar, mcizelerin aratrlmas ve problem haline getirilmesine hacet olmadn dnmektedirler. Aslnda mucize, eriat'n ilkelerinden biridir; bunlar aratran ve bu konularda kukuya den kimsenin, onlara (filozoflara) gre "acaba Allah var mdr, mutluluk var mdr, erdemler var mdr"? diye eriat'n dier ilkelerini aratran kimse gibi cezalandrlmas gerekmektedir. nk bunlardan phe edilmez. Onlarn nasl var olduklar, insan akllarnn kavrayamayaca ilh bir husustur."412 Bu bakmdan mucize de Allahn fiillerinden bir fiil olmaktadr.

410 411 412

bn Rd, el- Kef, s. 213. bn Rd, el- Kef, s. 214. bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 773- 774; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 286-287.

128

bn Rd, mcize meselesini, farkl ve uygun olmayan metodlarla tartmaya at gerekesiyle Gazl'yi eletirmektedir. nk Gazl, mcize meselesinde, kendisinin de bir ok yerde aklad gibi, peygamberlerin doruluu konusunda alimlerin metodunun baka bir metod olduunu bildii halde, bu yntemi kullanmamtr.413 Mucize ile ilgili grn imkan anlayna dayal olarak aklayan Gazalinin yntemi takip edildiinde, mcizeye yer bulabilmek ve mcizeyi kabul etmek iin, normal tabiat hadiselerindeki sebep-sonu ilikisini, bu ilikideki dzenlilii-gereklilii, dengeyi kabul etmeyip, reddetmek gerekecektir. Mcizeyi kabul etmek, normal tabiat hadiselerindeki sebep-sonu ilikisini zedelemeyecei gibi, bu iliki de mcizenin kabul edilmesini reddettirecek bir durum deildir. Ancak, bu iki durumdan her biri iin dieri feda edilmek istendii zaman problem kacaktr. Birinde mcize kabul edilmeyecei gibi, dierinde de btn olaylara pheyle yaklalacak, muhal eylerin daima olabilecei endiesi zihinlerde yer bulabilecektir.414 bn Rd, Gazl'nin "filozoflarn mcizeleri kabul etmedikleri" fikrine katlmamakta, hatta bunu iddia edenleri yadrgamaktadr. O, filozoflarn mcizeleri tartma konusu bile yapmadklarn; ancak slm dnyasnda baz kimselerin mcizelere inanmadn, fakat filozoflarn bizzat, bu insanlara hogryle bakmadklarn ifade etmektedir. Ona gre filozoflar, insan aklnn kavrayamayaca ilahi bir husus olduu iin, sebepleri bilinemese de kabul edilmeleri gereken dinin ilkelerinden olduu gerekesiyle, mcizeler konusunda, hibir ey sylememilerdir; nk onlara gre mcizeler, aratrlmalarna ve problem haline getirilmelerine gerek olmayan hususlardandr. bn Rd, filozoflarn mcizeyi eriatn bildirdii tarzda kabul ettiklerini, bunun dnda fikir belirtmediklerini ve onu problem edinmediklerini savunmaktadr. O, mcize, ldkten sonra dirili vs. konularnda eriat ne emrediyorsa onu kabul etmek gerektiini, bunun dnda fikir beyan

413

bn Rd, Tehft, c. 2, s. 776; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 287. Bu yntem, peygambere peygamber isminin verilmesine neden olan aybdan haber vermek, geree uygun kanunlar getirmek ve btn insanlarn saadetine vesile olacak davranlar kazandrmay salayan sfata mteallk bir fiildir.

414

Bkz. Dalkl, Tehaft Geleneinde Mucize Meselesi, s. 30.

129

etmenin salkl olmadn, ilimde derinlemi olanlar: Ona inandk, hepsi Rabbimizin katndandr derler
415

ayetinin belli bir aamadan sonra gz nnde

bulundurulmas gerektiini ifade etmektedir.416 bn Rd, Hz. Muhammedin peygamberlii meselesini izah ederken, onun, davasn insanlara tebli aamasnda, bir varl (ayn) baka bir varla dntrmek (galb) gibi harikulde fiiller ortaya koymadn, eer bir takm olaanst fiiller zuhur etmise, bunlarn da bir meydan okuma eklinde deil, hdiselerin tabii seyri ierisinde cereyan eden olaylar olduunu belirtmekte417 ve u ayetleri de delil olarak ileri srmektedir: Dediler ki: Yerden bize bir kaynak su fkrtmadka sana inanmayz. Yahut senin hurmalardan ve zmlerden oluan bir bahen olmal, aralarndan rmaklar fkrtmalsn. Yahut iddia ettiin gibi zerimize gkten paralar drmelisin, yahut Allah ve melekleri karmza getirmelisin. Yahut altndan bir evin olmal, ya da ge kmalsn. Maamfih, sen bizim zerimize, okuyacamz bir kitap indirmedike senin sadece ge kmana da inanmayz! De ki: Rabbimin an ycedir. Ben sadece eli olarak gnderilen bir insan deil miyim?418

415 416

li mrn, 3/7. bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 773- 774 ve 791- 792; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, ss. 286- 287 ve 294.

417

bn Rd, el- Kef, s. 214; Kelamclar bn Rdn belirttii harikulade olaylarn da bir mucize olarak tabiat kanunlarna aykr bir ekilde gerekletiini kabul etmektedirler. Bu mcizenin sz konusu olmas durumunda akla nemli husus gelmektedir: Mcize'yi yaratan (Allah), mcizenin elinde yaratld ahs (peygamber), mcize konusu olan ey (tabiat hadisesi). Zaten, mczenin tanm gznnde bulundurulursa, normal bir tabiat hadisesinin, peygamberliini iddia eden kimsenin elinde, Allah'n yaratmasyla normal deil de, tersine vuk bulmas olarak aklanabilir. Bu yzden, mcize meselesinde bu hususun herbiri asndan (bunlarn kabul ya da inkar hakknda) tartma sz konusu olmaktadr. Kr. Sbn, Maturdyye Akaidi, s. 111; Glck- Toprak, Kelam, s. 370. Dalkl, Tehft Geleneinde Mucize Meselesi, s. 14.

418

sr, 17/90-93.

130

Bizi mucizeler gndermekten alkoyan ey, evvelkilerin onlar yalanlam olmasdr.419 bn Rd, asl mucize olarak Kuran- Kerimi kabul etmektedir. O, Kuran- Kerimi Hz. Peygamberin insanlara meydan okuduu ve peygamberlik iddiasnn doruluuna delil sayd bir mucize olarak grmektedir.420 Ona gre; mcizelerin en ak olan; olaanst nitelii, asann ylana dnmesi gibi, bakalarndan iitmek suretiyle (nakl olarak) iletilmi olmayan Allah'n yce kitabdr. Onun mcize oluu, ancak bugn varolan ve kyamete kadar var olacak olan insanlarn duyumlar/alglar ve incelemeleri sayesinde anlalmtr ve anlalacaktr. Bu nedenle bu mcize, teki mcizelere nazaran, ok daha stndr.421Ayrca u ayetlerde de Kurann mucize oluu ifade edilmektedir: De ki: Andolsun eer insanlar ve cinler u Kurann bir benzerini getirmek zere toplansalar ve birbirlerine arka kp yardm etseler, yine onun bir benzerini getiremezler.422 Yoksa, onu uydurdu mu diyorlar? De ki: yleyse siz de onun benzeri on uydurulmu sure getirin; eer doru iseniz, Allahtan baka, arabildiklerinizi de yardma arn.423 Burada bn Rd, bir taraftan mucizenin peygamberlie delil olmas

meselesini eletirirken, br taraftan Kurann mucize oluu ve Hz. Muhammedin (s.a.v.) peygamberliine delil tekil etmesi konusundaki sylemine itirazlarn gelebileceini varsayarak, bu hususu akla kavuturmak istemektedir. Ona gre, Kurann Hz. Peygamberin nbvvetinin doruluuna (sdk) delil olmas, iki esasa dayanmaktadr:424

419 420 421 422 423 424

sr, 17/59. bn Rd, el- Kef, s. 215. bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 775- 776; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 287. sr, 17/88. Hud, 11/13. bn Rd, el- Kef, ss. 216- 217.

131

1- nsanlar iinde resul ve nebi olarak isimlendirilen, Allahtan aldklar vahyi insanlara tebli eden, onlar gzel iler yapmaya aran, irkin (kabih) iler yapmaktan da meneden baz insanlarn varl tarihen sabittir. Bu, filozoflarn ve btn insanlarn ittifak ettii bir husustur. Kuranda da, Biz, Nuha ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiimiz gibi, sana da vahyettik. Nitekim brahime, smaile, shaka, Yakuba, Yakuboullarna, saya, Eyyuba, Yunusa, Haruna, Sleymana da vahyetmi ve Davuda da Zeburu vermitik.425 De ki: Ben elilerden bir tredi deilim, (peygamberlii ilk defa ben ortaya atmadm, ya da nceki peygamberlerin hi sylemedii bir eyi syleyen, ortaya bidatler atan bir peygamber deilim).426 vb. ayetler ile buna dikkat ekilmektedir. 2- Allahtan ald vahiy ile kanun (eriat) vaz etme fiili (fiil er-rusul) kendisinde bulunan herkes nebidir. Bu hususa da Ey insanlar, size rabbinizden burhan gelmitir ve size apak bir nur indirdik.427 Ey insanlar, peygamber size Rabbinizden hak olan getirmitir. O halde sizin iin hayrl olana inann.428 Fakat ilerinden ilimde derinlemi olanlar ve mminler, sana indirilene ve senden nce indirilene inanrlar.429 Allah, sana indirdiini kendi ilmiyle indirmi olduuna ahitlik eder. Melekler de buna ahitlik ederler. Zaten ahit olarak Allah kafidir.430 ayetleriyle iaret edilmektedir. Buna gre bn Rd, peygamberlerin varl ve gereklilii ile bir kiinin peygamber olup olmadnn yegane lsnn, o kiinin insanlar teorik (ilmi) ve pratik (ameli) adan tatmin edecek, yani fert ve toplum hayatna katklar salayacak, onlar bilgi, inan ve ahlk ynnden doyuracak nitelikte bir din ve bir sistem getirmek olduunu dnmektedir.431 O, nbvvet zerine asl kati ve zaruri delil tekil eden eyin ilim ve amelde ortaya kan mucize olduunu, denizin patlamas

425 426 427 428 429 430 431

Nisa, 4/163- 164. Ahkf, 46/9. Nisa, 4/174. Nisa, 4/170. Nisa, 4/162. Nisa, 4/166. Sarolu, a.g.e., s. 254.

132

(infilk) gibi mucizelerin, eriatn biztihi zne taalluk etmediini belirtmektedir. Eer bu tr mucizeler, ilim, amel ve ahlk ne karan Kuran mucizesiyle birlikte bulunduu taktirde ancak anlaml olmaktadr.432 bn Rd, mucizeyi berrn (kevn, hiss, hric) ve mnasib yahut ehl olarak ikiye ayrmaktadr. O, berrn mucizenin halka has bir yol olduunu belirterek, bu mucize trnn, peygambere peygamber isminin verilmesine esas olan sfata denk dmediini ifade etmektedir. Ona gre berrn mucizeye yneltilen eletirileri de halkn anlamas mmkn deildir. Dolaysyla halk berrn mucizeyi kabul eder ve ylece inanr. Ancak eriat iyice incelendii takdirde, mnasib veya ehl (ilm, ahlk, manev) mucizenin dinde karlnn olduu grlecektir. Bu mucize ile tasdik ise halk ile ulema arasnda mterek olan bir yoldur.433 Buna gre bn Rd, berrn mucizeden ziyde mnasib mucizeyi nemsemektedir. nk o, mnasib mucizenin, dinin kendi znde tad yce hakikatler ile insann duygu, dnce ve ruh dnyasn olaanst bir tarzda iten ie kuatarak, kiiyi her bakmdan tatmin edecek dzeyde olduunu vurgulamaya almaktadr.434 Mbahat Trkerin bn Rd bir filozof olmasna ramen mucize meselesini, bu vasf ile telif edilemeyecek bir ekilde bir teolog gibi neticelendirmitir435 deerlendirmesi ve buna benzer deerlendirmeler, onun dinin temel problemleri zerine tarttn unutarak yaplan deerlendirmeler olarak grnmektedir. bn Rdn bir filozof olarak vahyin verilerini ileri srmesini sadece gereke gstermek ne kadar tutarl bir deerlendirme olabilir? Tartlan konu, dini bir mesele olduu iin, o erevede vahyin verilerinin kullanlmas gayet tabii bir durum olmaktadr. bn Rd, peygamberlere gelen vahyin ve inen Kurann, yine kendisi zerine, yani nbvvete delil olmas meselesinin de tavzih edilmesi dncesiyle, vahyin (Kuran) stn zellikleri zerinde durmaktadr. nk, onun savunmakta olduu mucizenin peygamberliin varlna delil olmada yetersizlii fikri ile Kurann, Hz. Muhammedin peygamberliini kantlayan tek mucize olduu fikrinin nasl telif
432 433 434 435

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 217- 218. bn Rd, el- Kef, s. 223. Sarolu, a.g.e., s. 258. Trker, Tehaft Bakmndan Felsefe ve Din Mnasebeti, s. 358.

133

edilecei, zmlenmesi gereken bir noktadr. Aksi takdirde, bir eyin varln gstermek iin yine o eyden yararlanlmas, totoloji ve geersiz bir yntem olmaktadr.436 bn Rde gre bu meselenin zmlenmesi iin u hususun bilinmesi gerekmektedir:437 1- Kurann ihtiva ettii teorik (ilim) ve pratik (amel) bilgilerin, renme yoluyla deil, vahiyle elde edilecek trden bilgiler olmas. 2- Kurann aybdan haber veren bir takm ayetler ihtiva etmesi. 3- slup ve ifade asndan, dnerek ortaya konan dier metinlerden farkl ve stn olmas. Bu hususlar iinde ilk maddenin dikkate deer ve zerinde durulmas gerektiini belirten bn Rd, meseleyi aa kavuturmak iin, Kurandaki ilmi ve ameli hkmlerin Allahtan gelen bir vahiy sonucu olduunun nasl bilineceini ve Kurana hangi sebeple Allah Kelam dendiini sorgulamaktadr. Bu sorunun cevaplandrlmas iin de baz hususlarn bilinmesi gerekmektedir: eriatn vaz olunmasndaki bilgiye vkf olabilmek iin; Allahn bilinmesi (mrifetullah), insann mutluluu ve bedbahtlnn bilinmesi, saadete ulatran hayr ve hasentn, bedbahtla gtren er ve seyyitn bilinmesi gerekir. Beeri mutluluu ve mutsuzluu bilmek, nefsin mahiyetini, cevherinin neden ibaret olduunu, uhrevi bir saadetin ve bedbahtln bulunup bulunmadn, ayet varsa bu saadetin ve bedbahtln derecesinin ne olduunu bilmeyi gerektirir. Ayrca hangi miktardaki hasentn saadete sebep olduunu anlamak icab eder. Zira gelii gzel bir miktarda alnan ve rastgele bir zamanda kullanlan gdalarn shhate sebep olmad, shhat sebebi olabilmesi iin belli bir vakitte ve belli bir miktarda kullanlmas gerektii gibi, hasent ve seyyit hususunda da durumun byle olmas gerekmektedir. Bunun iin btn bu hususlarn eriatlarda tespit edilmi olduunu, hepsinin veya byk bir ksmnn ancak vahiy ile aa kavuacan anlamamz gerekir.438 Dolaysyla insan aklnn bilemeyecei bir takm meseleler Allahtan

436 437 438

Bkz. Sarolu, a.g.e., ss. 254- 255. bn Rd, el- Kef, s. 218. bn Rd, el- Kef, s. 219.

134

gelen vahiy ile ortaya konmu olmaktadr. Ayrca Hz. Muhammedin ilim ve felsefeden mahrum bir toplum iinde yetimi, mmi bir insan olduu dnld takdirde, onun peygamber olduu, Kurann Allahn kelam ve vahyi olduu konusu, tam bir yakn ve katiyetle ortaya km olmaktadr.439 bn Rd, aadaki baz ayetleri zikretmek suretiyle de konunun iyice zihinlerde pekitirilmesini istemektedir: De ki: Andolsun eer insanlar ve cinler u Kurann bir benzerini getirmek zere toplansalar ve birbirlerine arka kp yardm etseler, yine onun bir benzerini getiremezler.440 Ey Muhammed, sen bundan nce bir kitap okumuyordun, elinle de onu yazmyordun. yle olsayd, o zaman Allahn szn boa karmaya alanlar kukulanrlard.441 mmler iinde, onlardan bir peygamber gnderen Odur.442 Onlar mm olan peygambere uyarlar.443 bn Rd, Kurandaki ilmi ve ameli hakikatlerin Allahtan gelen vahiy ile olduunu ve onun Allah kelam olduunu anlamann bir baka yolunun da, dier kitap ve dinlerle mukayese etmek olduunu belirtmektedir. Bu durumda Kurann, dier din ve kitaplara stnlk salad grlecektir. Eer yeryznde ierdii bilgiler sebebiyle Allahn kelam olmaya lyk kitaplar mevcut ise, aktr ki O, Kurandr. O, bu ismi fazlasyla hak etmektedir. Tevrt ve ncile vkf olanlar bu hususu derhal fark ederler. bn Rd, bu kitaplarn batan sona kadar tahrif edildiini kabul etmemekle beraber, Kurann Kitb- Mukaddesten daha yce ve eriilmez bilgiler ihtiv ettiini, bu yzden de slamn son din olarak kabul edildiini sylemektedir.444

439 440 441 442 443 444

bn Rd, el- Kef, s. 220. sr, 17/88. Ankebut, 29/48. Cuma, 62/2. Araf, 7/157. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 220- 221.

135

bn Rde gre Kurann ilah kaynakl oluunun bir dier delili de, onun mesajndaki evrenselliktir. Onun hkmleri zaman ve mekan st zellikler tamakta, tm insanlara hitap etmektedir. Dinleri gdalara benzeten bn Rd, gdalardan bazlar, nasl herkesin veya byk bir ounluun bnyesine uygun ve yararl geliyorsa, dinlerin ortaya koyduu bilgilerin de ayn olduunu sylemektedir. Bundan dolay o, nceki dinlerin belli bir kavme tahsis edilip, slam Dininin btn insanla mil olduunu, Hz. Peygamberin de dier peygamberlerden stn olduunu belirtmektedir. Bu stnln sebebi de, Hz. Peygamberin vahiyde onlara stn oluudur. Yani ona Kuran Kerimin gnderilmi olmasdr.445 Nitekim baz nasslarda da Hz. Peygamberin risaletinin evrenselliine ve onun stnlne dikkat ekilmitir: De ki: Ey insanlar, ben sizin hepinize gnderilmi olan Allahn elisiyim.446 Ben rengi siyah ve kzl olanlar dahil herkese peygamber olarak gnderildim447 Hibir peygamber yoktur ki kendisine btn insanlarn inand

mucizelerden verilmi olmasn. Bana verilmi olan da sadece vahiydir. Umarm ki, kyamet gn, mensuplar en ok olan peygamber ben olaym448 bn Rde gre, btn bu aklamalardan sonra Kurann Hz.

Muhammedin s.a.v. nbvvetine delil oluu ortaya kmaktadr. Ona gre Musa (as)nn ylan haline dnen asas, sann (a.s.) lleri diriltmesi, alacal ve kr iyiletirmesi gibi mucizeler, her ne kadar peygamber olanlardan bakasndan zuhur etmeyen fiillerden olup halk ikna edici ise de, tek balarna kaldklar vakit, delil deildirler. nk bu gibi fiiller, nebiye nebi isminin verilmesine sebep olan sfatn fiillerinden bir fiil deillerdir.449 Bu bakmdan Kurann mucize oluu, bu

445 446 447 448 449

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 221- 222. Araf, 7/158. Ahmed b. Hanbel, Msned, 1/250, 301; Mslim, Mescid, 3. Buhar, Fedill- Kuran, 1; tisam bis- Snne, 1; Mslim, man, 152. bn Rd, el- Kef, s. 222; Hz. brahim'in atete yanmamas da bn Rdn tartt mucize eitlerindendir. O Gazzl'nin, Hz. brahim'in bahs geen mcizesi konusunda filozoflara

136

saydmz mucizelerden ok farkldr. nk bu tr olaanst olaylar, akldan ziyade duyulara hitap ettii iin, etkisi sadece ona ahit olanlarla snrl kalacaktr. Dolaysyla belli bir zaman ve mekanda, snrl sayda insanlara hitap eden bu tr olaanst olaylar, peygamberlik ve vahiyle dorudan ilgili deildir. Kuran- Kerim ise dorudan vahyin bir rn ve sonucudur.450 bn Rd bu durumu yle bir misal ile aklamaya alr. ki ahs tabib olduunu iddia etse, birisi: Benim tabib olduumun delili, su zerinde yrmemdir derken, dieri benim tabib olduumun delili de hastalar iyiletirmemdir dese, sonra birincisi su zerinde yrse, ikincisi hastalar tedavi etse, bu takdirde hastalar tedavi eden zatta tp bilgisinin (tabbet) olduu burhan ile, su zerinde yryen kiide tp bilgisinin mevcut olduu da ikna suretiyle tasdik edilir. Bu durum karsnda, normal insanlar yle dnrler: nsann yapabilecek kapasitede olmad su zerinde yrme iini yapan bir kimsenin, yapabilecek kapasitede olduu tedavi iini yapmas zaten mmkndr. Bu rnekte anlatmaya alt gibi bn Rd, peygamberlere ait sfatn fiillerinden olmayan mucize ile, peygamberin peygamber olmasn salayan sfat (vahiy) arasndaki irtibatn byle bir ey olduunu vurgulamaktadr.451 Yine de bn Rd, Allahn bir kimseyi garip ve hayret verici bir ie kdir klmasnn, bu gc, o zaman dilimindeki dier insanlar iinde, sadece ona tahsis etmesinin, o kimsenin de Allah vahyine mahzar klmak iin beni tercih etti tarznda bir iddiada bulunmasnn uzak bir ihtimal olmadn, bu hususun olas bir durum olduunu belirtmektedir. Allahn peygamber gndermesi ve bu konuda mucizenin delil olup olmad hususunda bn Rdn yaklamlarn ortaya koyduktan sonra, daha kapsaml ve kompleks olan ve hem Allah hem de insan fiilleriyle alakal olan kaza ve kader problemini de tartmak gerekmektedir.

malettii grlerin, mslmanlar arasnda zndklar tarafndan ileri srldn belirtip, filozoflarn bu mcizeyi inkar ettiklerine dair hi bir belgenin olmadn savunmaktadr. nk ona gre; filozoflarn bilgeleri, eriatn ilkeleri zerinde konumay ve tartmay caiz grmezler, filozoflara gre, bu yola bavuran kimselerin iddetle cezalandrlmalar gerekir. bn Rd, Gazalinin bu konudaki eletirisini olduka ar bulmaktadr. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 791; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 294.
450 451

Sarolu, a.g.e., s. 257. bn Rd, el- Kef, ss. 222- 223.

137

3- Kaza ve Kader
Allahn fiillerinden birisi olan kaza ve kader meselesi nasl anlalmaldr? Bu fiil karsnda insann durumu nedir? nsan yaratlm bir varlk olarak nasl bir varlktr? Onun fiilleri ynyle durumu nedir, hr mdr, yoksa programlanm bir yapya m sahiptir? Bu ve buna benzer sorular iine alan kaza- kader meselesi, Kelam Tarihinde en ok tartlan problemlerden birisidir. slam toplumu arasndaki en nemli ihtilaf, siyasi bir mesele olan imamet meselesi zerinde olurken452, ikinci nemli ihtilaf ise kader meselesi zerinde vki olmutur. Siyasi ihtilaflar ayr deerlendirdiimiz takdirde, ilk ve en nemli ihtilaf konusumun kader problemi olduunu sylemek mmkndr. Bu bakmdan ehristn de, ilk slam toplumunda usle dair yaplan tartmalarn ilkinin kader problemi olduunu ifade etmektedir. 453 mamet meselesi sonucunda belli frkalara ayrlan toplum, kader meselesi ile daha farkl grup ve mezheplere ayrlm, mesele zerindeki tartmalar gnmze kadar devam ederek gelmitir. Ayn zamanda kader problemi zor bir konudur. bn Rd de bu konunun din meseleler iinde anlalmas en zor problemlerden biri olduunu dnmektedir. Zorluun sebebini ise, konunun anlalmasn salayacak akli ve nakli deliller arasnda tearuz bulunmasna balamaktadr. Kuran- Kerim tetkik edildiinde, kader ile ilgili baz ayetlerin, her eyin bir kadere gre cereyan ettii, insann fiillerini ilerken mecbur olduuna delalet ettii grlrken; dier baz ayetlerin de, insann fiilini kendi tasarrufuyla ortaya koyduu, fiilleri hususunda mecburiyet altnda olmadna iaret etmektedir.454 Bu hususun iyice anlalmas iin bn Rd u ayetleri rnek olarak ileri srmektedir: Biz her eyi bir kadere (nezdimizde olan bir dzene, bir plana) gre yarattk.455

452

Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Makltl slmyyin ve htilflMusallin, tahkik: Helmut Ritter, s. 2, Weisbaden, 1980; ehristn, EbulFeth Muhammed b. Abdlkerim, el-Milel ven-Nihal, talik: Ahmet Fethi Muhammed, c. 1, s. 13, Beyrut, 1992.

453 454 455

Bkz. ehristn, el- Milel ve- Nihal, c. 1, s. 22. bn Rd, el- Kef, s. 224. Kamer, 54/49.

138

Onun katnda her ey bir miktar (l) iledir.456 Ne yerde ne de kendi canlarnzda meydana gelen hibir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan nce, bir kitapta (yazlm, ezeli bilgimizde tespit edilmi) olmasn. Dorusu bu, Allaha kolaydr.457 Grld gibi yukardaki ayetler ve bu manay ieren dier ayetler btn ilerin zaruri olduunu anlatmaktadr. bn Rd bu ayetlerden farkl olarak insann yapt ileri kendisinin kesbetmi olduuna ve yaplan ilerin zaruri deil mmkn olduuna iaret eden u ayetleri de rnek olarak vermektedir: Yahut yaptklar iler yznden onlar helak eder, bir ounu da affeder (kurtarr).458 Banza gelen her hangi bir musibet kendi ellerinizin yaptklar yzndendir.459 O kimseler ki kt iler yaptlar.460 Herkesin kazand iyilik kendi yararna, ktlk de kendi zararnadr461 Semud kavmine gelince, onlara yol gsterdik; fakat onlar krl ve dalaleti hidayete yelediler.462 bn Rd, ayn ayet ve ayet kmesi ierisinde de farkl iki dncenin yer aldn belirtmektedir. rnein; banza bir bela gelince ki siz onun iki katn onlarn bana getirmitiniz- bu nereden bamza geldi? dediniz. De ki: O kendinizdendir463ayetinin peinden gelen ayette, iki topluluun karlat gn banza gelen, ancak Allahn izniyle olmutur.464 Sana gelen her iyilik Allahtan,

456 457 458 459 460 461 462 463 464

Rad, 13/8. Hadid, 57/22. ura, 42/34. ura, 42/30. Yunus, 10/27. Bakara, 2/286. Fusslet, 41/17. Al-i mran, 3/165. Al-i mran, 3/166.

139

her ktlk de kendindendir465 ayetinden nceki ayette ise De ki: Hepsi Allahtandr466 ifadesi yer almaktadr. Ayetlerden rnekler vermek suretiyle kader meselesinin Kuranda nasl ifade edildiini ortaya koyan bn Rd, ayn durumun baz hadisler arasnda da mevcut olduunu belirtir ve her ocuk ftrat zere doar, sonra anne ve babas o ocuu Yahudi veya Hristiyan yapar467 hadisi ile bunlar cennet iin yaratldlar ve cennet ehlinin amelini ilerler, unlar da cehennem iin yaratldlar ve cehennem ehlinin amelini ilerler468 hadisini rnek olarak verir. O, iki hadis arasndaki tearuzu da u ekilde izah etmektedir: lk hadisten kfrn sebebinin insann bulunduu evre, imann sebebinin de ftrat olduu anlalrken, ikinci hadisten ise kfrn ve gnahn Allah tarafndan yaratlm olduu ve kulun bunlar yapmaya mecbur olduu anlalmaktadr.469 Anlalan o ki bn Rd, insann evresini deitirmesinin mmkn olabilmesi yannda ftratnn dnda baz davranlar sergilemesini imkan dahilinde grerek, insan fiilleriyle irtibatlandrmakta ve yukardaki hadisi de buna rnek olarak vermektedir. Byle olunca ikinci hadisle birlikte konu deerlendirilmeye alldnda bir tearuzun olduu hissedilmektedir. bn Rd, kader hususunda nakl delillerin yannda akl delillerin de teruz ettiini yle aklar: nsann fiillerini bizzat kendisi icad ve halk ettii farz edilirse, bu takdirde ortada Allahn dilemesi ve ihtiyar dnda cereyan eden bir takm fiillerin olmas gerekir. Dolaysyla Allahn dnda bir yaratc sz konusu olur ki, byle bir ihtimal sakncal grlmtr. ayet insann fiilleriyle ilgili bir katksnn olmad farz edilirse, bu takdirde de, insann cebren bu fiilleri yerine getirdii sonucu ortaya kacaktr. nk cebr ve iktisabn ortas yoktur. nsan fiillerini yapmaya mecbur olunca, o halde teklifin g yetirilemez (ml yutk/insann boyunu aan) cinsten olmas gerekir ki, bu da insanla cansz bir madde arasnda fark olmamasn gerektirir. nk cansz maddede istitaat yoktur. Bundan dolaydr ki

465 466 467 468 469

Nisa, 4/79. Nisa, 4/78. Ahmed b. Hanbel, Msned, 2/233, 275, 393; Buhar, Ceniz, 78, 91. Muvatta, Kader, 1593; Ebu Davud, Snne, 17. bn Rd, el- Kef, s. 225.

140

ulema, teklifin gereklemesi iin, akln yannda istitaatn da insanda var olduu sonucuna varmlardr. Ayrca byle bir durumda iyi ile kt arasnda fark kalmayaca iin, iyi olan elde etmek, kt olandan kanmak anlamszlaacaktr. Dolaysyla fayda temin etmek gayesi gden ziraat vb. meslek ve sanatlar ile ktlkten korunmak maksadyla gelitirilen tp, askerlik vb. mesleklerin de gereksiz olduu gibi bir durum ortaya kacaktr ki, btn bunlar aklen mmkn grlmeyen hususlardr.470 bn Rd, akl ve nakl delillerin teruzu neticesinde farkl dnen iki frkann ortaya ktn; ilkinin, gnahn ve sevabn sebebinin insann fiili neticesinde meydana geldiini, bu yzden de insan iin mkafat ve cezann terettp ettiini savunan Mutezile, ikincisinin de, insann fiillerinde mecbur olduuna inanan Cebriyye olduunu syler. Earlerin ise, insann kesbi vardr, bu kesb vastasyla ortaya konan ey de Allah tarafndan yaratlmtr diyerek, her iki gr arasnda bir yol bulmak istediklerini, ancak byle bir dncenin de nihai anlamda insana bir mecburiyet yklediini, sonu itibariyle onlarn anlamsz bir tutum sergilediklerini belirtir.471 Kader meselesini genel hatlaryla ortaya koyan bn Rd, akl ve nakil bakmndan teruzu ak olan problemin nasl telif edilecei sorusunun cevabn aramaktadr. O, ncelikle eriatn maksadnn bu iki inanc birbirinden ayrmak olmadn belirterek, bu meselede hak olan orta bir noktada gr birliine varmann dinin gayesi olduunu sylemektedir. bn Rd bu gayenin nereden ve nasl anlaldn da yle izah eder: Allah Tela insan iin bir takm melekeler yaratmtr ki, insan bu sayede birbirine zt olan eyleri yapabilmektedir. Lakin onun bu gibi eyleri yapmas, Allahn d lem (hric) den insana musahhar kld sebeplerin ve kendi (insan) iradesinin muvafakat (uyum) neticesinde mmkn olacaktr. Zaten Allahn kaderi diye tabir edilen ey de, d lemden olan fiillerin (d sebepler) insan irdesi (i sebepler) ile muvfakatndan baka bir ey deildir. D sebepler, sadece insann

470 471

bn Rd, el- Kef, ss. 226- 227. bn Rd, el- Kef, ss. 225- 226; Kr. Ear, Kitbul- Luma, s. 37; Toprak, Sleyman, Nesefinin Tabsratl Edillesinde Kaza ve Kader, S FD, sa. I, ss. 133- 134, Konya, 1985.

141

yapmak istedii fiilleri tamamlayc veya onlar engelleyici olarak kalmaz, iki zttan (mtekbil) birini tercih etmesine (irade) de sebep olur. nk irade, herhangi bir eyi hayal etme (tahayyl) veya tasdik etmekten dolay, insanda meydana gelen bir evk ve arzudan ibarettir. te bu tasdik, insann tercihi (ihtiyar) ile deil, d lemde olan eylerden insana rz olan eydir.472 Bu hususu bn Rd, yle bir rnekle izah etmektedir: nsan, evresinde itahn kabartan bir ey grse, ister istemez, zaruri olarak ona meyleder. Ayn ekilde houna gitmeyen bir ey de ona rz olsa, zaruri olarak ondan uzaklar ve kaar. te bu rnekte olduu gibi, insan iradesi d dnyada gerekleen eylerle snrl, engellenmi ve onlarn etkisi altnda bulunmaktadr. nsan, nnden ve arkasndan izleyen (melekler) vardr, onu Allahn emriyle korurlar473 ayeti de bu etkiye iaret etmektedir.474 bn Rde gre, d sebepler belli bir nizam ve mkemmel bir tertibe gre cereyan etmekte, yaratcsnn takdirine tbi olarak nizam ihll etmemektedir. nsan iradesi ve fiilleri de, esas itibariyle, bu d sebeplere muvfakat etmek suretiyle husule gelmektedir. O halde, insan fiillerinin de belli bir nizama gre cereyan etmesi/belli vakitlerde ve belli miktarda meydana gelmesi gerekmektedir. Bunu gerekli klan husus, insan fiillerinin d sebeplerin neticesi (msebbeb) olmasdr. Aktr ki, mahdud ve mukadder olan sebeplerin neticesi olan her ey, zaruri olarak mahdud ve mukadder olur. Aslnda bu irtibat, sadece d sebepler ile insan fiilleri arasnda deil, Allahn insan bedeninde yaratt sebepler ile insan fiilleri arasnda da vardr. ve d sebeplerin bal bulunduu bu belirlenmi (mahdud) nizam,

472

bn Rd, el- Kef, s. 227; Kr. bn Rd, Tehft, c. 1, s. 70; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 7.

473

Rad, 13/11. Bu ayetin tamam okunduunda kader meselesi,

bn Rdn aklamalar

dorultusunda ak ve net bir biimde anlalr (makul) hale gelmektedir. Ayetin tamamnn meli yledir: nsan, nnden ve arkasndan izleyen (melekler) vardr, onu Allahn emriyle korurlar. Bir millet kendi durumunu deitirmedike, Allah onlarn durumunu deitirmez. Allah da bir kavme ktlk istedi mi, artk onu geri evirecek yoktur. Zaten onlarn, Ondan baka da koruyucular yoktur.
474

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 227- 228.

142

Allahn kullar iin yazm olduu kaz ve kader olup, bu da levh-i mahfuzdur.475 D dnyada, insan bedeninde ve ruhunda mevcut olan ve deimeyen nizamdan ibaret olan kaz ve kader erevesindeki bu sebepleri var eden ve ihta eden de, bn Rde gre Allahtr, Onun bu sebepleri ve ortaya kan neticeyi bilmesidir. De ki: Gklerde ve yerde Allahtan baka hi kimse gayb (Allahn gizli ilmi) bilmez476 Gaybn anahtarlar Onun yanndadr, onlar Ondan bakas bilmez. O, karada ve denizde olan her eyi bilir. Den bir yaprak, -ki mutlaka onu bilir- yerin karanlklar iinde gmlen dne, ya ve kuru hibir ey yoktur ki, apak bir Kitapta olmasn.477 ayetleri de bu duruma iaret etmektedir.478 Bylece bn Rd, teruz olduu zannn uyandran ve manalar umm olan ayet ve hadislerin ifadeleri tahsis edildii takdirde teruzun ortadan kalktn, akl deliller arasnda grlen phe ve tereddtlerin de, insan fiillerinin, d sebepler ve insan iradesi olmak zere iki etken nedeniyle gerekletiini ortaya koymak suretiyle kader meselesini vuzha kavuturduunu dnmektedir. Ona gre problem bu ekilde telif edilmez, iki husustan (cebir ve ihtiyar) birine yaslanlrsa, phe ve tereddtler tekrar geri dnecektir.479 bn Rd, kendisinin bu konuda ulam olduu sebep-msebbeb ilikisi yorumu zerine yaplabilecek Allahtan baka fail yoktur esasna dayal eletirileri hakl bulmakla birlikte, bu esasn derinlemesine tahlilinin gerektii grndedir. Ona gre Allahtan baka fail yoktur demek, Ondan baka ve Onun tarafndan ynlendirilen (teshir) sebeplere, mecazen bile olsa, fail isminin verilemeyecei anlamna gelir. nk bu sebeplerin varl Ona baldr. Bunlar, var olan sebepler haline getiren de Odur. Ancak his ve akln ahitliine bavurulduunda, kinatta (lem) baz eylerin dier baz eylerden meydana geldii, varlklar lemindeki bu nizamn sebebinin de, hem Allahn koymu olduu tabiatlar ve canlar (tabi ve nfus), hem de bu varlklar dtan kuatan dier varlklar olduu grlecektir. Bu d

475 476 477 478 479

bn Rd, el- Kef, s. 228. Neml, 27/65. Enam, 6/59. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 228- 229. bn Rd, el- Kef, s. 229.

143

varlklarn en bilineni gk cisimlerinin hareketleridir. Gece, gndz, gne, ay ve dier yldzlar, Allah tarafndan, alemin nizam ve tertibini salamak iin, iinde bulunan varlklarn muhafaza edilmesi tabiatnda yaratlm ve dier varlklar da bu durumun tesiri altndadr. rnein gnein ve ayn, yeryznde bulunan sular, rzgarlar, yamurlar, denizler ve bilcmle hissi varlklar zerindeki tesiri olduka aktr.480 Allah Tel Kuran- Kerimin birok ayetinde bu hususa dikkat ekmi ve yle buyurmutur: O, geceyi, gndz, gnei ve ay sizin hizmetinize verdi. Yldzlar da Onun emriyle size boyun edirilmitir. phesiz bunda akln kullanan bir toplum iin ibretler vardr.481 De ki: Baksanza, eer Allah, zerinize geceyi kyamet gnne kadar srekli klsa, Allahtan baka size k getirecek tanr kimdir? itmiyor musunuz? De ki: Baksanza, eer Allah, zerinize gndz kyamet gnne kadar srekli ksa, Allahtan baka, size dinleneceiniz geceyi getirecek tanr kimdir? Grmyor musunuz? Rahmetinden dolay sizin iin geceyi ve gndz var etti ki, geceleyin dinlenesiniz ve gndz de Allahn ltfunu arayasnz ve kredesiniz.482 Allah, gklerde ve yerde bulunan eyleri, kendinden bir ltuf olarak size boyun edirdi. Elbette bunda dnen bir toplum iin ibretler vardr.483 O, srekli olarak grevlerini yapan gnei ve ay emrinize verdi, geceyi ve gndz de emrinize verdi.484 Grld gibi bn Rde gre, gk cisimlerinin dier varlklara tesiri olmasayd, onlarn mevcut olmasnn, insana bir ltuf olduu ifade edilmez ve zellikle karlnda kretmesi gereken nimetlerden olarak sunulmazd.485

480 481 482 483 484 485

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 230- 231; Kr. Ear, Kitbul- Luma, s. 39. Nahl, 16/12. Kasas, 28/71- 73. Csiye, 45/13. brhim, 14/33. bn Rd, el- Kef, s. 232.

144

Allahtan baka fail yoktur esas zerine tahlil yaparken bn Rd, cevheraraz ayrmna dayanan baka bir yorum daha ilve etmektedir. Ona gre hdis varlklarn bir ksm cevher ve ayan, dier ksm da, hareket, soukluk ve scaklk gibi eitleri olan arazdr. Cevherler ve ayan Allah tarafndan yaratlr. Cisimlerle birlikte olan sebepler ise, bunlarn cevherlerinde deil, sadece arazlarnda tesirli olur. bn Rd bu durumu bir ka misl ile amaya almaktadr: Meni, (erkeklik suyu) kadna veya onun tams denilen hayz kanna sadece hararet verir. Ceninin yaratl ve hayattan ibaret olan ruhunu ihsan eden ise mtel olan Allahtr. ifti iin de durum ayndr. O, sadece tarlay srp tohumu atar. Baan yaratln salayan Allah Teldr. Byle olunca Allahtan baka yaratc olmad anlalr. nk hakikatte mahluk olanlar sadece cevherlerdir.486 Bu manaya Ey insanlar, size bir misal verildi, onu dinleyin; Allahtan baka yalvardklarnz var ya, onlarn hepsi bir araya toplansalar, bir sinek dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir ey kapsa, bunu ondan kurtaramazlar. steyen de ciz, istenen de.487 Allah kendisine hkmdarlk verdi diye mararak, Rabbi hakknda brahimle tartan grmedin mi? brahim: Benim Rabbim Odur ki hayat verir, ldrr demiti. Ben de hayat verir, ldrrm dedi. brahim: Allah gnei doudan batya getirir, sen de onu batdan getir! deyince inkar eden o adam arp kald. Allah zalim toplumu doru yola iletmez.488 ayetlerinde de dikkat ekilmitir. bn Rd, kader meselesini izah ederken kullanm olduu ilke ile ilgili eletirilere de cevaplar verir. Onun iin, Allahn izniyle, sebeplerin neticeleri zerine tesiri nemli bir ilkedir. Bu ilkeyi reddeden kimse, ona gre hikmeti de, ilmi de iptal etmi olur. nk ilim, eyay sebepleriyle bilmek olup, hikmet ise ib (hissi olmayan) sebepleri bilmektir. ehdet aleminde sebeplerin reddini savunan bir kimsenin, ayb aleminde fil bir sebep bulunduunu ispat etmesi mmkn deildir. Zira bu konuda ib hakknda hkm vermek, sadece hid hakknda verilen hkm sayesinde olmaktadr. ehdet lemindeki sebepler reddedildii takdirde, Allah Tel hakknda bile mrifet ve bilgi sahibi olunamaz. nk bu dncede olanlarn her

486 487 488

bn Rd, el- Kef, s. 232. Hacc, 22/73. Bakara, 2/258.

145

filin bir fili vardr prensibini kabul etmemeleri gerekir. Durum bylece olunca, mslmanlarn Allahtan baka fail yoktur sz zerinde ittifak etmelerinden, hiddeki filin varlnn inkar ve reddedilmesi manasnn karlmas mmkn deildir. nk ibdeki filin varlna, hiddeki failin varlndan hareket ederek, ancak delil getirilebilir.489 bn Rd, hidin ibe kyasn kader meselesinin izahnda da kullanmaktadr. Btn bu aklamalardan sonra bn Rd, kader meselesinde iki u noktada bulunan Mutezile ve Cebriyenin hatal olduklarn, Earlerin ise, orta bir yol bulmak istemelerine ramen, ifadelerinde bu durumun grlmediini belirtir. Zira Earler, insann kesbini tanmlarken, insan elinin titremesi sonucu olan hareket ile, iradeyle elin hareket etmesi arasnda bir fark grmekten te bir mana kastetmemektedirler. Bylece onlar, her iki hareketin de insan tarafndan olmadn ifade ederek, kesbi dedikleri hareket ile titreme sonucu olan hareketi, mana bakmndan eit hale getirmektedirler. Fark da, sadece lfzda kalmaktadr. Lfz ve isimlendirmedeki farkllk ise, meselenin zyle ilgili bir hkmn mevcut olmasna sebep tekil etmemektedir.490 bn Rdn kader anlayn bylece ortaya koyduktan sonra, imdi de kader konusuyla balantl olan adalet ve zulm konusunda onun dncelerini deerlendirmeye geebiliriz.

4- Adalet ve Zulm ( yilik ve Ktlk)


Kelam ilminde hayr-er, husun-kubuh, hidyet-dellet ad altnda ilenen konular, bn Rd cevr-adl (zulm-adalet) bal altnda ele almaktadr. Adalet ve zulm konusu, bir ynyle Allah-lem ilikisi ve yaratmayla, bir ynyle kaz ve kaderle, bir ynyle de ahlk meselesiyle yakndan ilikilidir.491 bn Rde gre bu mesele, Earler tarafndan yanl anlalm, eriata zt yorumlar yaplmtr. Dolaysyla onlarn bu husustaki inanlarnn dzeltilmesi gerekmektedir. Onlar derler ki; bu konuda aib olan Allah, hid olan insann aksinedir. Bu da undan

489 490 491

bn Rd, el- Kef, s. 233. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 233- 234. Sarolu, a.g.e., s. 264.

146

kaynaklanmaktadr: nsann adalet ve zulm ile muttasf olmas, onun fiilleri zerinde eriat tarafndan konulan kstllk (hacr) halinden ileri gelmektedir. nsan, eriatn adalet olarak vasfettii bir ii yaparsa dil, eriatn zulm olarak vasfettii bir ii de yaparsa zlim olmu olur. Ancak eriat tarafndan getirilen bir kstlama ve mkellefiyet altnda olmayan yce varlk hakknda, adlet ve zulm denilebilecek fiillerden bahsetmek mmkn deildir. nk Onun tm fiilleri adalettir. Bu bakmdan, u lemde biztihi adalet veya biztihi zulm diye bir ey yoktur.492 Dolaysyla adalet ve zulm, onlara gre bir deer yargs ifade edip sadece yklemden ibaret olmaktadr. bn Rde gre, adaletin biztihi hayr, zulmn de biztihi er olduu bilinen (maruf) bir ey olduu iin, Earlerin bu sznden yola kld takdirde, rnein Allaha irk koma fiili, biztihi ne hayr ne de er olacaktr. Sadece eriat bakmndan hayr veya er olacaktr. Eer eriat Allah eriki olduuna itikad edilmesi gerekir diye emretmi olsayd, bunun adalet; yine ayn ekilde eriat, Allaha si olmay emretmi olsayd, bunun da adalet olmas gerekirdi. Ona gre byle bir durum, akla ve nakle muhalif bir durumdur.493 Byle bir iddiann nakle aykr olduu u ayetlerden anlalmaktadr: Adaletle kim olarak, Ondan baka ilah olmadna, Allah da, melekler ve ilim sahipleri de ehadet etmektedir494 Rabbin kullara zulmedici deildir.495 Allah zulmederler.496 Btn bu ayetlerde Allah, kendisini dil olmakla (kst) vasfetmekte, zulmden de kendisini nefyetmektedir.497 insanlara hi zulmetmez, fakat insanlar kendi kendilerine

492

bn Rd, el- Kef, s. 235; Kr. Ear, Kitbul- Luma, ss. 70- 71; Glck, Bkllan ve nsann Fiilleri, s. 284.

493 494 495 496

bn Rd, el- Kef, s. 235. Al-i mrn, 3/18. Fusslet, 41/46. Yunus, 10/44.

147

bn Rde gre Kuranda yle yetler vardr ki, kader meselesinde olduu gibi bu meselede de onlarn telif edilmesi gerekmektedir. rnein Allah dilediini dallete drr, dilediini de hidayete erdirir498 Dileseydik, herkese hidyete ulatrrdk499 vb. ayetlerin zhirine hamledilmemesi gerekir. nk, zhiri manas itibariyle, bu ayetlerle teruz eden pek ok ayet bulunmaktadr. Allah kullar iin kfre rza gstermez500 vb. ayetler, bu duruma rnek tekil ederler. Grld gibi Allah c.c. kendisinden zulm nefyetmektedir. nceki ayetlerde, Allahn doru yolu gsteren ve yanl yola sevkeden olduu anlatlrken, peinden zikredilen ayetlerde, Allahn, kullarnn kfrne rz olmad iin, onlar dallete drmedii belirtilir. Buna gre, Earlerin, rz olmad eyi yapmak, irade etmedii eyi emretmek, Allah hakknda mmkndr demeleri, anlamsz hale gelmekte, ancak kfre tekbl edecek bir sz olmaktadr. Nitekim Allah Telnn insanlar dallet iin yaratmad, aksine ftrat zere yarattna nasslarda iaret edilmektedir.501 bn Rd, nasslar arasnda byle bir taruzun olduunu ortaya koyduktan sonra, bu durumu akl leinde deerlendirmeye alr. O, Allahn hidayete erdirmesi meselesinden ziyde, Allahn dallette brakmasnn mmkn olup olmadn sorgular. Ancak, onun bu konudaki deerlendirmelerinin mulak olduunu sylemek pek de yanl olmayacaktr. nk, yukardaki sylemlerinden, onun, Allahn kullarna zulmetmeyecei, onlar iin kfre rza gstermeyecei mealindeki ayetleri daha fazla ne kardndan, Allahn kullarn dallette brakt melindeki ayetleri bu ynde tevil edecei beklenirken, sanki kullarn dallete dmesinde, Allahn mdahalesi olduunu vurgulamaktadr. Onun izahlarndan u hususun da anlalmas mmkndr: Allah, ezeli iradesinde, dallette olma hali

497

bn Rd, el- Kef, s. 235, Ali mran 3/18 ayetindeki kst vasf, genellikle ilim sahiplerine izafe edilerek tercme edilmesine ramen, bn Rdn anlad ekilde Allaha izfe edilmesinde de bir saknca olmad grlmektedir.

498 499 500 501

Mddesir, 74/31. Secde, 32/13. Zmer, 39/7. bn Rd, el- Kef, s. 236; Bkz. Rum, 30/30; Araf, 7/172; Ahmed b. Hanbel, Msned, 2/233, 275, 393; Buhar, Ceniz, 78, 91.

148

bulunan bir zmrenin olmasn dilemitir. Bu durumu, belli bir kiinin saptrlmas anlamnda deil, byle bir zmrenin varlnn gerekliliiyle ilgili bir durum olarak anlamak daha doru olacaktr. bn Rdn u sorusu yukardaki deerlendirmelerimizi hakl karmaktadr: Mahlukt iinde, tabiatlar ile dallete hazrlanm bir grubun olmasna niin ihtiya vardr? Bu, zulmn ulat en son nokta deil midir? Ona gre, ilhi hikmet, bunun byle olmasn gerektirmitir. Byle olmasayd, asl o zaman zulm olurdu. nk, insann yaratlna esas tekil eden tabiat ve hiz olduu terkip, az da olsa baz inanlarn tabiat gerei erir olmas sonucunu dourmaktadr. Ayn ekilde, insanlarn doru yolu bulmalarn salayan bir ksm hrici sebepler, rzi olarak baz insanlarn da dallete dmesine vesile olmaktadr. lhi hikmet, az miktardaki ktlk (er) sebebiyle, ok daha fazla iyilii (hayr) feda etmektense, iyilik uruna ktln nemsenmemesini ister. Bu husus, Kuran- Kerimde ifade edilmektedir. Bir zamanlar Rabbin meleklere Ben yeryznde bir halife yaratacam demiti. Onlar da orada bozgunculuk yapacak, kan dkecek, birisini mi yaratacaksn? Oysa biz seni verek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz, dediler. Allah da Ben sizin bilmediklerinizi bilirim dedi. (Bakara, 2/30) bn Rde gre bu ayette, meleklerin anlamad ey, errin hikmetten oluu idi. Yani varlklardan bir eyin varl, hem hayr, hem de er olur da, ondaki hayr yn daha fazla bulunursa, hikmet, onun yok edilmesini deil, var edilmesini gerektirir. Buna gre Allah, baz insanlarn ktle meyletmelerine sebep olan eyleri, bu zelliklerinden dolay deil, ktle oranla ok daha fazla iyilie sebep tekil ettikleri iin yaratmtr. Asl mutlak adalet ite budur.502 bn Rd, teruz eden ayetlerin telifini yapma sebebini de izah eder. O, insanlarn hayr ve er konusundaki dncelerinde yanl yola sapmamalar iin, bu hususta tevile bavurup, konuyu aklamak durumunda kaldn belirtir. bn Rd, Allahn erri niin yarattn bir rnekle anlatmaya alr: Ate, varlk sebebi olduu eyler iin iyi (hayr)dir. Bununla birlikte, baz varlklarn fesdna da sebep tekil eder. Ateten rzi surette ortaya kan ve erden ibaret olan fesad ile yine ondan meydana gelen ve hayr olan varlk mukayese edilecek olursa, atein

502

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 237- 238.

149

varlnn, yok oluundan daha iyi olduu anlalr. Buna gre ate er deil, hayr olmaktadr. Tpk bunun gibi Allah, erri er ile birlikte bulunan hayr iin yaratmtr. Bu takdirde, Allahn erri yaratm olmas da, Onun adaletinin eseri olmaktadr.503 Btn bunlar iyilik ve ktln izaf olduunu gstermektedir. Aslnda Earler de z itibariyle bir iyilik ve ktln olmadn iddia etmektedirler. Tek bir farkla ki bn Rd, eyada hayrn baskn olduunu ifade etmektedir. bn Rd, Allah yaptndan sorulmaz, ama insanlar sorulur504 ayetini aklarken u ifadelere yer verir. Allah bir ii, o i zerine vcib olduu iin yapmaz. Allah i yapmaya mecbur bir varlk deildir. Eer aksi olursa, O, zaruri olarak o fiile muhta olur veya o fiil ile kendini tamamlam olur ki, Yce Allah her iki durumdan da mnezzehtir.505 Meseleye bu adan bakldnda, insann adletli olmas, biztihi hayr olan eyden yararlanma amacna yneliktir. Adaletli olmad takdirde, kendisi iin faydal bir netice hasl olmam olur. Allahn adaletli olmas ise, ztnn kemale ermesi iin deil, ztnda mevcut olan kemalin adletli olmasn gerektirmesi eklinde olur. Dolaysyla Allahn adaletle muttasf olmas ile, insann adaletle muttasf olmas arasnda byle bir fark vardr. Byle dnld takdirde, Ear kelamclarn, esas itibariyle Allah adaletle muttasf olmaz. Onun fiilleri ne adaletle ne de zulm ile birlikte kullanlr demelerine gerek kalmaz. nk o zaman, hem akli hem de nakli olan hususlar ortadan kalkm olur. Allahn adaletle muttasf olmad farz edilirse, insan akl iin hayr ve er olan hususlarn zerinde dnmesine gerek kalmayacaktr. ayet Allahn, insann muttasf olduu cihetten adaletle vasflanmas sz konusu edilirse, bu durumda da Onun iin bir noksanln mevcut olmas gerekir. nk adalet yapan bir ztn varl, urunda adalet yapt varlk sayesinde anlaml hale gelecektir.506 bn Rd, konunun sonunda, buna benzer konularn avam (halk) tarafndan anlalmasnn mmkn olmadn belirtir. Ona gre; halk, nasslarn umum

503 504 505 506

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 238- 239. Enbiya, 21/33. bn Rd, el- Kef, s. 239. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 239- 240.

150

ifadeleri arasnda bir teruz bulunduunu idrk edemeyecei iin, bu nasslar zahirine hamletmeleri ve ylece anlamalar gerekir. Ayrca halk, mmkn olan ile mmteni olan bile ayrdetme kabiliyetine sahip deildir. Onlar, Allahn her eye kdir olmas sebebiyle, Onun imkansz olana da kdir olduunu dnmekte ve inanmaktadrlar. Allahn imkansz olana kdir olmasnn sylenemeyeceini ifade etmek, onlarn nazarnda Allah Tela iin bir nakisa olmaktadr ki, bu da onlarn zeka, bilgi ve kltr seviyesi itibariyle yetersizliklerinden kaynaklanmaktadr.507 Bylece bn Rdn adalet ve zulm konusundaki yaklamlarn ortaya koyduk. imdi ise onun ahiret (med) ile ilgili deerlendirmelerine deinmeye alacaz.

5- lmden Sonra Dirili


bn Rd, Kelam ilminin asl probleminden birini tekil eden ahiret meselesini nasl ele almtr? O sem bir problem olan ahiret konusunu akli bakmdan temellendirmeye alm mdr? Ona gre ahiret ile ilgili bir takm tartmalar yapmann gerei var mdr? imdi bu hususlar izah etmeye alalm. bn Rde gre, ahiretin (med) varl konusu zerinde, btn dinler ittifak etmi, ulem da konu zerinde burhanlar (akli delil) ileri srmlerdir. Ahiretin mahiyeti ve ahvali zerinde ise ihtilf edilmitir. htilf, aib olan bu durumun, normal insanlara temsili olarak anlatmnda yaanan sorundan kaynaklanmaktadr. nk halk, bu tr soyut hususlar anlama konusunda glk ekmektedir.508

5.1- Ahiretin Varl


bn Rde gre ahiretin varl zerinde oluan ittifak, hem nasslarda bu konunun aka belirtilmesi, hem de herkesin ahiretin varl ile ilgili zaruri, kesin, kati deliller ileri srmesi sebebiyledir. nk, insan iin dnyevi ve uhrevi iki saadetin mevcut olduu konusunda herkes mttefiktir. Bu ittifakn altnda ise birtakm esaslar yatmaktadr:509

507 508 509

bn Rd, el- Kef, s. 240. bn Rd, el- Kef, s. 241. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 241- 242.

151

1- nsann varlklarn bir oundan daha erefli olmas. 2- Hibir varln bouna (abes) yaratlmad, her varlktan beklenen/istenen bir takm fiillerin olduu dncesinden hareketle, insann da manasz, anlamsz bir gaye iin yaratlmam olmas. Btn varlk aleminde bu hususun geerli olduuna Kuran- Kerimde de iaret edilmitir: G, yeri ve ikisi arasndakileri bo yere yaratmadk510 Onlar ayakta, oturarak ve yanlar zerine yatarken Allah anarlar, gklerin ve yerin yaratl zerinde dnrler. Rabbimiz, bunu bo yere yaratmadn, sen ycesin, bizi ate azabndan koru! derler.511 Bizim sizi bo yere, bir oyun ve elence olarak yarattmz ve sizin bize dndrlp getirilmeyeceinizi mi sandnz?512 nsan ba bo braklacan m sanr?513 Ben cinleri ve insanlar ancak bana kulluk etsinler diye yarattm.514 3- Yaratcy bilme ynnden ibadetin gerekliliinin ikr olmas. Ben niin beni yaratana ibadet etmeyeyim? Siz de sonunda Ona dndrleceksiniz.515 ayeti de bunu aklar. Yukardaki aklamalardan anlalan o ki, btn varlk alemi tek tek ele alndnda, her varlk kendisine ait bir takm fiilleri yerine getirmek iin yaratlmtr. Tabiatyla, insann durumu, bu dier varlklardan farkl olmaldr. bn Rde gre dnen bir varlk olan insan (en-nefs en-ntka), ilm ve amel olmak zere iki fazilete sahiptir. nsan, bu her iki kuvvet (ilm ve amel fazilet) itibariyle mkemmel olmak durumundadr. nsann bu iki fazilete sahip olmas, iyi iler yapmas sebebiyle gerekleirken, onun bu faziletlerden uzaklamas ise kt fiiller ilemesi sebebiyledir. Bu fiillerin bir ou vahiy ile tespit edilmi, bunun sonucunda

510 511 512 513 514 515

Sad, 38/27. l-i mran, 3/191. Mminun, 23/115. Kyme, 75/36. Zriyt, 51/56. Yasin, 36/22.

152

insan, iyiliklere davet edilmi, ktlklerden de menedilmitir. Her ahsn zaruri olarak bilmesi gereken Allah tanmak (mrifetullah), melekleri bilmek vb. hususlar, en mkemmel bir biimde zellikle slam Dininde ortaya konmutur. Yani slam Dini, insan hem ruh hem amel bakmdan donatacak bir takm esaslar getirmitir.516 bn Rde gre akl, ahiret ahvalinin anlatm hususunda, herkes iin idrak edilmesi mterek olan imkndan daha fazla bir ey idrak edemez. Ancak Kuranda bu hallerin imkan hakknda, herkes tarafndan mtereken tasdik edilen delilleri bulmak mmkndr. Bu deliller ise unlardr: 1- Birbirine eit ve denk olan iki eyden birinin varlnn imknnn brne kyas edilmesi. rnek vermek gerekirse, kendi yaratln unutarak, u rm kemikleri kim diriltecek? diye bize mesel vermeye kalkt517 ayetinde avdetin (dn, tekrar yaratma) bidyet (balang, ilk yaratl) zerine kyas edilmesi sz konusudur. Bu iki husus da birbirine eit ve denk olan eylerdir. Avdet ve bidyet arasnda fark olduunu ileri srerek itiraz edenlere kar ise de ki: yeil aatan sizin iin ate karan Odur518 ayetiyle bir eyin onun zdd olan dier bir eyden yaratlabilecei haber verilmektedir. 2- Az olann ok olann varlna kyas edilmesi. Gkleri ve yeri yaratan onlarn benzerlerini yaratamaz m? Elbette yaratr. O, ok bilen yaratcdr519 mealindeki ayette bu duruma iaret edilmekte, Allahn bu alemi yaratt gibi, daha fazlasn da yaratabilecei vurgulanmaktadr.520 bn Rde gre, med ile ilgili nasslar, tevil edilmesi veya tevil edilmemesi noktasnda pheye dlen nasslardr. Nazar ehli bir grup (Earler), bu nasslar tevili caiz olmayan zahiri nasslar olarak deerlendirirken, bir grup da (Gazali ve bir ok mutasavvf), zellikle ulema iin bu tr nasslar zahirine hamletmenin caiz

516 517 518 519 520

bn Rd, el- Kef, s. 242. Yasin, 36/78. Yasin, 39/80. Yasin, 39/81. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 244-245; bn Rd buna benzer delillerin tekrar edilmesinin sz uzatacan belirterek bu kadar delil ile iktifa etmektedir. Bu deliller ile ilgili geni bilgi iin bkz. Glck Toprak, Kelam, ss. 444- 446.

153

olmadn, dolaysyla tevil edilmesi gerektiini ileri srmektedirler. bn Rde gre ahirette dirili konusu dinin esaslarndan birisi olduu iin, bu esasn varln inkar etmemek artyla, onun sfatlar ve ahvali konusunda deerlendirmelerde bulunanlar mazur grlmelidir. Ancak alimlerin bu konu zerine yaptklar teviller halka aklanmamal; halk da bu tr konularda tevile yanamamaldr. Esas ile ilgili bu tevil, alimler iin bir saknca dourmazken, normal insanlar kfre kadar gtrebilir.521 bn Rde gre, akl ve nakil bakmndan varl delillendirilmi olan ahiret, iptal ve inkr edilmedike, herkesin dncesi ve kanaatine gre fikir yrtmesi ve inanmasnda herhangi bir saknca yoktur. Dolaysyla ahiretin varl kabul edilmek artyla oradaki hayatn mahiyeti ve ahvali konusunda deerlendirmelerde bulunanlar mazur grlmeli, isabetli yorum ve aklama getirenlere ise teekkr edilmelidir.522

5.2- Ahiret Ahvali


Semav dinlerin dndaki eski dinlerde, llerin bu dnyadan mezara gtrdkleri bedenin aynyla dirileceine inanld gibi, Yahudilik ve Hristiyanla mensup baz topluluklarda da bu inanca benzer itikatlar ortaya knca, hatta slamda bile diriliin bu ekilde olacana inananlar olunca, filozoflar, ahiret ve oradaki nefislerin har ve ner olacana dair ak hkmn inkar edilmemesi kaydyla, ruhun, terkettii bedenin aynsna dnn iddia etmenin, ilm ve fenn bakmdan bir ok mahzurlar ortaya karacan, srf bu mahzurlarn giderilmesi iin harin ruhan oluunun cisman oluuna tercih edilmesinin gereklilii zerinde durmulardr.523 Gazali, filozoflarn cismani dirilme hususunu reddedip ruhan dirilmeyi savunmalarna kar karak, nefislerin bizatihi kim olan cevherler olarak lmden sonra bki olup, hair zamannda mutlak olarak bedenlere geri dndrleceklerini ifade etmektedir. O, bu durumun dine aykr olmayp, Allah yolunda ldrlenlere

521 522 523

Bkz. bn Rd, Fasl, ss. 49- 52. bn Rd, el- Kef, s. 247; bn Rd, Faslul- Makal, s. 51. Musa Kazm Efendi, Klliyat (Din ve ctima Makaleler), haz. Ferhat Koca, ss. 259- 260, Ankara, 2002.

154

ller demeyin; hayr onlar diridirler, ama siz farknda olmazsnz524 mealindeki ayetler ve yine bu anlama yakn bir ok hadis-i erif, ruhlarn, sadaka ve hayrlar, Mnker ve Nekirin sorularn anlayp idrak ettiklerine dair kymetli haberler verdiklerini nakletmektedir. Ona gre bir ok ayet, lmden sonra yeniden dirili ve cesetlerin harinin olacandan ak bir ekilde bahsetmektedir. Cesetlerin hari ise, nefsin bir bedene geri evrilmesiyle mmkn olacaktr. Ancak o beden ister bu beden olsun, ister dier bir bedenin maddesinden teekkl etmi olsun, hatta yeniden icad olunan bir maddeden meydana gelsin, bunun nemli olmadn belirtmektedir.525 bn Rde gre, cismani dirilme meselesi yakn dnemlerde ortaya km bir konu deildir. Hz. Musadan sonra gelen srailoullar peygamberlerinden itibaren yllardr kabul edilegelen bir inantr. Filozoflar ise daha sonraki zamanlarda bu konuyu ele almlardr.526 Ona gre, nefs (ruh) konusundaki tartma olduka kapaldr. Allah Telnn sana ruh hakknda soru sorarlar. De ki: O Rabbimin emrimdendir, bu hususta size pek az bilgi verilmitir527 ilahi ikaz gereince, normal insanlarn ruh konusuna dalmalarnda saknca vardr. Bu konuda gr belirtmesinde saknca olmayanlar, ilimde derinlemi olan alimler olmaldr.528 bn Rde gre, ruhun bki olduu hususu, btn dinler ve ulema tarafndan kabul edilen bir hususiyettir. Ruhlar, lmden sonra cismni arzulardan uzaklarlar. Temiz olan ruh, cismni arzulardan arnmakla temizlii, sfiyeti daha da artm olur. Pis ve kirli (habis) olan ruh ise, bir yandan yapm olduu pis ilerden (rezil) dolay ac ekerken, bir yandan da, bedenden ayr kalmas hasebiyle, temizlenme frsatn kard iin iddetli bir hasret iinde tutuur durur. nk ruhlar, ancak beden ile bulunduklar vakit, iyi veya kt fiil ilemeleri mmkn olur. O gn gnahkar nefsin ve ruhun yle demesinden saknn: Allaha kar ar gitmemden dolay

524 525 526 527 528

Bakara, 2/154. Bkz. Musa Kazm Efendi, Klliyat. ss. 249- 250. Bkz. bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 864- 865; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 329. sra, 17/85. bn Rd, Tehaft, c. 2, s. 833; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 313.

155

yazklar olsun bana. Gerekten ben alay edenlerdendim.529 te bu durumu btn dinler kabul etmi, uhrevi saadet ve ekvet bahis konusu olmutur.530 bn Rd, uhrevi saadet ve ekvet hususunda, yani lmden sonra, mesut olacak ruhlar ile bedbaht olacak ruhlara ait hallerin temsili noktasnda, dinlerin farkllk arzettiini sylemektedir. Ona gre baz dinler, lmden sonraki hayatta, ruhlarn haz ve elemlerine dair hallerini, ehdet alemiyle kyaslamakszn, bir rhni hal ve melek lezzet olarak anlamaktadrlar. Dier baz dinler ise, bu hali ehdet lemiyle kyaslayarak, temsili bir anlatm benimsemektedirler. kinci ksma mensup olan eriat sahipleri (peygamberler), bu hususlar ya vahiy yoluyla byle anlamlar, ya da halka, hissi ve maddi eylerle izah etmenin maksad ifade etmede daha tesirli olacan dnmlerdir. slm Dininde de byle bir anlatm tercih edilmitir.531 bn Rde gre slm Dini, halkn, ldkten sonraki hayat daha kolay anlamalarn salamak iin cismni anlatm (temsil) yntemini kullanmtr. nk cismni ve hissi anlatm, ruhlar, orada bulunan eylere doru harekete geirme ve sevketme bakmndan ruhani ve manevi anlatmdan daha tesirlidir. Ahiret ahvali hakknda dinde bahis konusu edilen temsilin anlalmasnda, mslmanlar ksma ayrlmaktadrlar:532 1- Birinci gre gre, ahirette var olan eyler ile bu alemde grlen eyler, nimet ve lezzet olmalar bakmndan birbirinin ayndrlar. ki lem arasndaki farkllk, birinin sreksiz ve kesintili, dierinin dimi ve ebedi oluundan ibarettir. 2- kinci gre gre, ahiret hayat, hissi (duyulur) eylerle anlatlmasna ramen, yine de ruhnidir. Cismni yntemle anlatlmas, meselenin kolaylkla anlalmas amacna matuftur. 3- nc gre gre ise, ahiret hayatndaki varlklar cismnidir. Ancak orada mevcut olan cismaniyet bu alemdeki cismaniyetten farkldr. nk buradaki cisimler bozulmaya msait iken, o alemdeki cisimler iin byle bir ey mmkn

529 530 531 532

Zmer, 39/56. bn Rd, el- Kef, s. 242. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 243- 244. Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 245- 246.

156

deildir. Ulemaya en lyk olan bu grtr. bn Rd, aslnda kendisinin de ayn grte olduunu bylece ihsas ettirmektedir. Ona gre bu grn imkn, kimsenin itiraz edemeyecei bir takm hususlara dayanmaktadr ki, bunlardan biri ruhun bki olmasdr. kinci esas ise; ruhun bu alemdeki cisimlere dndnn (avdet) kabul edilmesi halinde birtakm imkanszlklarn ortaya kmasna karlk, baka cisimlere dneceinin kabul edilmesi halinde bu tr imkanszlklarn sz konusu olmamasdr. Aktr ki, bu alemdeki cisimlerin maddelerinin bir cisimden dier cisme intikal ettii ve bir cismin dierini izledii grlmektedir. Yani, bu alemdeki ayn maddenin muhtelif zamanlarda bir ok ayr ahs zerinde bulunmas sz konusu olup, bu cisimlerin birer rneinin ayn zamanda ve fiilen var olmas imkanszdr. nk onlarn maddesi birdir. rnein; bir insan lnce bedeni toprak haline gelir. Bu toprak bitki haline gelir. Bu bitki de baka bir insana gda olur. Adamn yedii bu bitki meni olur ve bundan da baka bir insan doar. Fakat ahirette bu alemdeki cisimlerin dnda baka cisimlerin olaca farz edilirse, bu gibi imkanszlklar da ortadan kalkm olur.533 bn Rde gre, ahiret zerine sylenen btn bu hususlar ruhun bki ve srekli oluu esasna dayanr. Acaba ruhun beks hakknda bir delil ve buna dair bir iaret var mdr? Ona gre, u yet ruhun bekas hakknda bir delildir: Allah, lmekte olan canlar alr, lmeyenleri de uykularnda (bedenlerinden alp kendilerinden geirir); Sonra lmne hkmettiini yannda tutar, tekilerini de belli bir sreye kadar salverir.534 Allah, uykuda ruhun faaliyetini durdurmak (tatil) suretiyle lm ile uykuyu eit tutmutur. lm halinde ruhi faaliyetlerin olmamas (muattal), ruhun leti olan bedenin deimesinden deil de, bizzat ruhun kendisinin (zt) bozulmasndan (fesad) ileri gelmi olsayd, uyku halinde bulunmayan ruhi faaliyetlerin de ruhun kendisinin (zt) bozulmasndan ileri gelmesi gerekirdi. Byle olunca da, uyand zaman ruhun eski biimine dnmemesi gerekirdi. Eski ekline dndne gre, artk bilinir ki, ruhi faaliyetlerin muattal olmas, ruhun cevherine ilave edilen bir eyden ileri gelmemektedir. Sadece bedene eklenen bir eyden ileri gelmektedir. Yani beden muattal olmaktadr. Bedenin muattal olmasyla, ruhun da

533 534

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 246- 247. Zmer, 39/42.

157

muattal olmas gerekmez. lm de faaliyetlerin durmas olduuna gre, bedenin uyuduu zamanki haline benzeyen bir halin de lm annda meydana geldii/gelecei anlalmaktadr.535 lmden sonra bedenin fani oluuna bakarak ruhun yok olacan sylemek, ruhu da aynen beden gibi dnmek olur ki, bu akl ve mantk kurallaryla badamaz. nk ayr zelliklere sahip iki eyin birbiriyle kyaslanmas mmkn deildir.536 bn Rde gre ahiret konusunda ifade edilen eyler, insanlar ameli faziletlere ynlendirmektedir. Bundan dolay ahiretin insanlara cismani ifadelerle anlatlmas, ruhani ifadelerle anlatlmasndan daha iyidir. Bu husus, u ayet ve hadislerde ak bir ekilde tezahr etmektedir: Allaha kar gelmekten saknanlara vaad edilen cennetin durumu yledir: Onun altndan rmaklar akar537 Cennette hibir gzn grmedii, hibir kulan duymad, hibir insann hatrna bile gelmeyen eyler vardr.538 bn Abbas da bu konuda yle demektedir: Ahirette bu dnyaya ait isimlerden baka hibir ey yoktur.539 te btn bu deliller, teki dnyadaki varln bu dnyadaki varlktan daha stn olan bir baka yaratl, yine teki dnyadaki durumun bu dnyadaki durumdan daha erdemli (efdal) olduuna iaret etmektedir.540 bn Rd, diriliin ruhan mi, yoksa beden mi olaca konusunda, Gazalinin filozoflara kar sylemi olduu baz hususlarda hakl olduunu belirtmekte, ancak akli ve nakli delillerin de gsterdii gibi, nefsin lmsz olduunun ve teki dnyada dirilen varln bu dnyadaki cisimlerin kendileri (ayn) deil, benzerleri (emsal) olduunun kabul edilmesini gerekli grmektedir. Zira bizzat yok olan ey, iade olunamaz. Ona gre, nefsin araz olduuna ve dirilen cisimlerin bu dnyadaki

535

Bkz. bn Rd, el- Kef, ss. 247- 248; bn Rd, Tehft, c. 2, ss. 834; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 313.

536 537 538 539

Toprak, Sleyman, lmden Sonraki Hayat, s. 229, Konya, 1991. Rad, 13/35. Bkz. Buhari, Tevhid, 15; Buhari, Bedl- halk, 8, Buhar, Tefsir, 270. Gannc, Muhammed Sddk Hasan Han, Katfus- Semer f Beyn-i Akidet-i Ehlil- Eser, s. 49, Beyrut, 1984.

540

bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 870- 871; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 331.

158

cisimlerin kendileri olduuna inanan baz kelamclarn grleri doru deildir. nk yok olutan sonra mevcut olan ey, tr bakmndan tek (vhid bin- nev) olup, say bakmndan tek (vhid bil- aded) deildir.541 Yani insan tr bakmndan bir var olma sz konusu olup, tek tek varlklarn mevcut olmas mmkn deildir. Bu dnce bn Rdn nefsi, kll nefse dahil bir varlk olarak anlamasndan ileri gelmektedir. Buna gre bn Rd, bn Sinann yapt ekilde har- cismani gibi dini nasslar reddetmese de, say bakmndan benzer bedenlerin yeniden dirilemeyecei iddiasnda bulunmu olmaktadr.542 bn Rd, Gazalyi bu meselede kafa karkl ile, meseleyi birbirine kartrmak (tahlit) ile sulamaktadr. Ona gre Gazal, Tehaftl- Felsife adl kitabnda, ruhan dirilmenin hibir mslman tarafndan ileri srlmediini sylerken, baka kitaplarnda sufilerin byle bir dnceyi benimsediklerini ileri srmektedir. Bu durumda, Gazalnin filozoflar ruhan dirilmeyi kabul ettikleri iin tekfir etmesi ve baka eserlerinde mslmanlardan hi kimsenin ruhani dirilmeyi kabul etmediini sylemesi, ak bir eliki dourmaktadr.543 lk yaratln srlarna akl erdiremeyen insann, ahiretteki yaratln srlarna akl erdirebilmesi pek mmkn grnmemektedir. nk her iki alan da ilimlerin snrlar dndadr. limlerin snrlar iinde bulunanlar bilmek insan iin mmkndr; dndaki eyleri ise bilmek mmkn olmayp, onlara ilahi vahiy ve peygamberlerin retileri ile inanmak gerekir. Dolaysyla konu, ilme ait olmayp

541 542

bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 871- 872; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 331. Fazlurrahman, slam Felsefesi, s. 50. bn Rd, Gazalnin bu kitabn, okuyan kimseye tutarszlktan baka bir fayda salamad gerekesiyle Tehaftl- Felasife olarak deil, yalnz bana Tehaft olarak isimlendirmektedir. Ayrca o, Gazalnin syledii btn szlerde, arazi (bil- araz) olan eyi zt olann yerine kim etmeye altn belirterek, Gazalnin bu kitabn Mutlak Tutarszlk Kitab (KitabtTehaft el- Mutlak) ya da Tehaft Eb Hamid, kendi kitabn da Doruyu Tutarsz Grlerden Ayrma Kitab (Kitabt- Tefrika beynel- Hakk vet- Tehaft minel- Ekvil olarak isimlendirmektedir. Bkz. bn Rd, Tehaft, c. 1, s. 126 ve 253; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 31 ve 80.

543

bn Rd, Tehaft, c. 2, ss. 873- 874; bn Rd, Tutarszln Tutarszl, s. 332.

159

imana ait meselelerdendir.544 ayb alemine ait bir konunun aydnlatlmas, gerek anlamda ancak oradan gelecek bilgiler dorultusunda mmkn olabilecektir ki, bu da peygamberlerin insanlara getirdii vahiy ile gereklemi olacaktr. Kelam ilminin en nemli meselelerinden olan ulhiyet meselesi, Allahn fiillerinin de ortaya konmasyla bir anlamda tamamlanm olmaktadr. Allahn varl, birlii, sfatlar ve fiillerini iine alan ulhiyet meselesinin bn Rd tarafndan nasl anlald ve deerlendirildii erevesinde gelien bu almann sonu itibariyle ne ortaya koyduu ile ilgili deerlendirmelerimizi de imdi ifade etmek istiyoruz.

544

Bkz. Musa Kazm Efendi, Klliyat, ss. 261- 262.

160

SONU
bn Rd, Aristoteles arihi olarak tannmasna ramen onun kendine zg dnce ve felsefesi vardr. Onun fikirleri iinde en ok ne kan husus, akl-nakil ilikisine dair ileri srm olduu yorumlardr. O, bu anlamda Faslul- Makl isimli bir eser ortaya koymutur. O, bu eser ile, Farabi ve zellikle bn Sina gibi Yeni Efltunculuk dncesi taraftar me dnrler vastasyla yanl anlalan Aristotelesi temize karma ve yine kelamclar eliyle yanl anlaldn iddia ettii Akidi temize karmak istemitir. Hatta, sadece bu eserinde deil, tm eserlerinde bu amac tamakta olduunu grmek mmkndr. bn Rde gre din ve felsefe iki ayr alan olup, birbirlerine kartrlmamalar gerekir. O, hibir zaman akl ve naklin her ikisini de bir potada birletirmek eklinde bir gaye gtmemitir. O, akln alann belirlemi, bu alanda akl ilke ve prensipleri kullanmtr. Bunun karsnda naklin alann da tespit ederek bu sahada naklin delillerini kullanmaya almtr. Onun bu konudaki fikirlerinin yansmalarn kendisinden iki asr nce yaam olan Sicistande (Ebu Sleyman el Mantk) bulmak mmkndr. nk o da, akl ve naklin alanlarnn farkl olduunu iddia etmi ve savunmu bir filozoftur. bn Rd felsefe ile dini iki ayr yap olarak grd iin, yani felsef meseleleri felsefenin delilleri ve kavramlaryla, din meseleleri de dinin delilleri ve kavramlaryla izah ettii iin, felsef meselelerde burhanlik artn, ulhiyet ve benzeri din meselelerde ise erlik vasfn aramtr. Bu ekilde hareket etmeyen kelamclar ve Yeni Eflatuncular ciddi ekilde eletiriye tbi tutmutur. O, bu konuda temel dncenin ve hareket noktasnn her daim bu metottan ayrlmadan, din ve felsef meseleleri birbirine tedhul etmeden yorum ve deerlendirmeler yaplmas zerinde srarla durmutur. bn Rd, kelamclarn metotlarnn yanl olduunu, daha dorusu, belirlemi olduklar metot ierisinde onlarn yanl bir yol tutturmu olduklarn dnmektedir. Hatta o, bir kelamc kelam problemlerini nasl ele almaldr sorusuna vevap verebilmek iin el- Kef adl eserini yazmtr. O, bu eserinde ulhiyet problemiyle dorudan veya dolayl bir ekilde ilgili olan tm kelam problemlerine deinmitir. Ulhiyet meselesi, Allahn varl ve birliinin yannda

161

Onun sfatlarn ve fiillerini de iine alan bir problemdir. Bu bakmdan, btn kelam problemleri bir ekilde ulhiyet problemiyle alakal olmaktadr. O, Allahn varlnn, zt ve mahiyetinin kelam problemleri ierisinde tartlmamas gerektiini ihsas ettirmi, bu bakmdan buna benzer konular zerinde durmamtr. Daha ziyade, Onun varlnn delilleri, sfatlar ve fiilleri erevesinde deerlendirmelerde bulunmutur. nk ona gre bu konuda nasslarda herhangi bir delil bulunmad iin, salkl ve doru neticelere ulamak mmkn deildir. bn Rde gre, ulhiyet meselesiyle ilgili konular, dine mracaat edilerek zmlenmesi ve anlatlmas gereken meselelerdir. zellikle kelamclarn bu ekilde hareket etmesi gerekmektedir. Ona gre, kelamclarn bu konular etrafnda ne srm olduu deliller ve yorumlar olduka kapal ve mulak olan deerlendirmelerdir. Bu bakmdan, bu hususlar halkn anlamas mmkn deildir. Ayn zamanda onlarn delilleri dine de uymamaktadr. rnein, Allah- Tealann nerede bulunduunu anlatmak isteyen bir kelamc, o kadar mulak ifadeler ile meseleyi anlatmaktadr ki, hem halkn anlayamayaca ekilde bir dil kullanm olmaktadr, hem de nasslar balamndan kopararak yanl ve hatal sonulara ulamaktadr. Halbuki kelam alimlerinin dini halka ulatrma gibi bir grevleri bulunmaktadr. bn Rde gre yukarda geen rnekte olduu gibi, cihet meselesi zerinde durulurken, gereksiz izah ve yorumlara dalmadan, Allahn semada olduunun kelamclar tarafndan sradan insanlara sylenmesi, nasslar bakmndan daha doru ve tutarl bir yol olarak grnmektedir. Bu tr dncelerinden hareketle bn Rdn selef bir bak asyla hareket ettiini syleyebiliriz. Ancak u da bir gerek ki, bn Rd bu tutumunun daha ziyade halka ynelik anlatmlarda geerli olduunu vurgulamaktadr. bn Rdn kelamclara ve kelama bitii rol dinin delillerinin balamndan koparlmadan halka ulatrlmasdr. Ona gre, ulhiyet ve benzeri din meselelerin felsefenin delilleri ve kavramlaryla izah edilmesi ok yanl sonulara gtrmektedir. Bu bakmdan kelamclar sahalar neyi gerektiriyorsa ona gre hareket etmeli, bunun dna kmamaldrlar. Bu arada unu da vurgulamak gerekir: Acaba kelamclar bu derece sulayan bn Rdn Kelam tarihi bilgisi ne dzeydedir? Onun eserlerine bakldnda, Gazal ve Cveynden baka bir kelamcdan bahsetmemektedir. Eer bu yeterli bir sebep olursa, onun kelamclar hakkndaki

162

bilgisinin yeterlilii pheli hale gelmektedir. Zaten Mutezile kelam hakknda bilgisi olmadn kendisi sylemektedir. bn Rdn yeterince bilgi sahibi olmad bir mevzuda- her eyden nce kendi ilkelerine de ters derekkonumasn yadrgadmz ifade etmek isteriz. Tabii unu da ifade etmek gerekir: bn Rdn sadece Gazal ve Cveynden sz edip, baka bir kelamcdan bahsetmemesini gereke gstererek, onun kelamclar ve Kelam Tarihini bilmediinin iddia edilmesi de, en azndan onun iddiasndan daha gl bir iddia deildir. bn Rdn btn izahlarnda felsefe ve dinin ayr alanlar olduu, bunlarn birbirlerine kartrlmamas gerektii esas, defalarca tekrarlanan bir esastr. Onun fkh ile ilgili eserlerine bakldnda filozof ynne rastlamak mmkn deildir. Kelam ile ilgili eserlerine bakldnda filozof ve fakih ynnn olduu yine fark edilmez. Felsefeye dair eserlerinde de o, akln ilkelerini ne alan, akln dnda delil aramayan bir hviyete brnr. Ksacas bn Rd, yeri geldiinde fakih, yeri geldiinde mtekellim, yeri geldiinde filozof ve rih olarak hareket eden bir grnt vermektedir. bn Rd, varl genel olarak vcib ve mmkn diye ikiye ayrm, zorunlu varl mutlak anlamda sebebi ve faili bulunmayan, zaman ile ilgisi olmayan, kendisi hakknda hibir ynden okluktan sz edilemeyen mutlak bir ve en yetkin varlk olarak tanmlam, mmkn varl da,sebebi ve faili bulunan, zaman ile alkal, oklua ve deiime konu olan varlk olarak belirlemitir. O, ayn zamanda zorunlu varl, mutlak anlamda basit varlk olarak deerlendirmitir. Bu varlk da Allahtr. Allah, zerinde tartma yaplmayacak derecede varl zorunlu ve ak olan bir varlktr. bn Rd, mevcd kelimesiyle bir ve tek anlamna gelen vhid kelimesini ayn anlamda kullanarak, sanki Allahn birliinin varlndan ayr ortaya konulamayacan ifade etmek istemitir. Ona gre Allah, hibir terkipten meydana gelmeyen basit bir birliktir ve Onun hakknda okluk ifade edebilecek nicelik, nitelik vb. tanmlamalardan da uzaktr. bn Rd, Allahn bir ve tek olduunu vahdniyet sfatyla izah etmeye almtr. bn Rd, Mutezile, Sufiyye, Eariyye ve Haeviyye gibi frkalar, marifetullaha ulama konusunda ortaya koyduklar deliller konusunda, akl ve nakil bakmndan katiyet ve kesinlik (yakin) ifade etmedii ve basit olmad iin sapk

163

frkalar olarak isimlendirmi, Earlerin Allahn varlna dair hudus ve imkan delillerini eletirmitir. Ancak onun eletirilerinin, delillerin anlalmazln ve gln gstermekle birlikte, yetersizliini ortaya koyacak gte olmadnn belirtilmesi gerekmektedir. bn Rd delil olarak inayet ve ihtira delillerini bemimsemi, insan ftratna en uygun delillerin bunlar olduunu savunmutur. bn Rd, alemin yaratcs ve var edicisi olan Allahn bir takm sfatlar olduunu ifade etmi, bu sfatlarn, yetkinlik ifade eden ve insanlar iin de kullanlan ilim, hayat, irade, kudret, kelam, sem ve basar sfatlar olduunu belirtmitir. O, Allahn her eyi bilmesinin akl ve nakil bakmndan zarur olduunu, ancak kadim ilmin muhdes bilgiye kyas edilmemesi gerektiini, Onun ilminin muhdes bilginin illeti olmas sebebiyle kll veya cz diye nitelenemeyeceini vurgulamtr. lim sfatna haiz olmas dolaysyla da, Allahn zarur olarak hayat sfat ile muttasf olduunu belirtmi ve bu sonuca da aibi hide kyas etmek suretiyle ulamtr. bn Rde gre Allah Tel irade ve kudret sfatlaryla muttasftr. Bu sfatlar, ilim sfatnn gerei olan ve yaratma (ihtira) ile ilgili olan sfatlardr. Allah, kelam sfatna da sahiptir. Bu bakmdan Allahn kelam olan Kuran- Kerim kadimdir. Ancak Ona delalet eden lafz, insann deil, Allahn mahlukudur. Mushaftaki harfler de, Allahn izniyle insana ait olan fiillerdendir. Mushafa veya mushaftaki yazlara ihtiram edilmesi (tazim), mahluk olmayan mana ve Allahn mahluku olan lafz sebebiyledir. Allahn her eyden haberdar olmas noktasndaki genel ilkeye uygun olarak, duyular aleminde akledilebilir olan eylerin yannda hissedilebilir olan eylerin de Onun tarafndan bilinmesinin sem ve basar sfatlaryla mmkn hale geleceini ifade etmitir. Bu sfatlarn karsnda bn Rd, lm, uyku, gaflet, unutma ve hata etme gibi fiillerin zarur olarak Allahdan nefyedilmesi gerektiini, cihet, cismiyet ve ryet vb. meseleleri nefyetmekle birlikte, bu hususlarn halka anlatlmasnda yaanacak problemlerin nassa tb olmak suretiyle zmlenmesi gerektiini vurgulamtr. bn Rd, filozoflarn sfatlar konusundaki grlerine btnyle katldn ihsas ettirmektedir. O, zt- sfat ayrmn reddetmi, sfatlar zttan ayr grmemi, sfatlarn zt zerine zid olmad eklindeki mutezil dnceye yaknln vurgulamtr.

164

bn Rd, alemin Allah tarafndan yaratldn, tesadfen ve kendi kendine mevcut olmadn belirtmi, ancak bu hususun bilinmesi ynnde takip edilecek metodlarn, dinin n grd gibi, mukaddimeleri az, sonucu ak, anlalmas basit kyaslardan olmas gerektiini ifade etmitir. bn Rd, Allahn alemi sebep- sonu ilikisi erevesinde yaratt zerinde durmu, imkan ne karan, sebeplerin neticeler zerindeki tesirini yok farzeden deerlendirmeleri sakncal bulmutur. bn Rde gre, bu alemde daha mkemmeli olamayacak ekilde bir dzen ve ahenk mevcuttur. Sebep- sonu ilikisinin zarurliini gzeterek bu dzeni salayan da Allahtr. bn Rd, nbvveti Allahn bir fiili olarak deerlendirmi, peygamberliin mucize yoluyla bilinebileceini kabul etmekle birlikte, bunun hakikatini sorgulamtr. Ona gre tek mucize vardr. O da Kuran- Kerimdir. Bu itibarla Hz. Muhammedin peygamberlii bu mucize ile bilinebilir. Hz. Peygamber, davasn insanlara tebli aamasnda, her hangi bir varl baka bir varla dntrmek gibi harikulde fiiller ortaya koymamtr. Eer bir takm olaanst fiiller zuhur etmise, bunlarn da bir meydan okuma eklinde deil, hdiselerin tabii seyri ierisinde cereyan eden olaylar olduunu belirtmitir. bn Rd, bir kiinin peygamber olup olmadnn yegane lsnn, o kiinin insanlar teorik ve pratik adan tatmin edecek, yani fert ve toplum hayatna katklar salayacak, onlar bilgi, inan ve ahlk ynnden doyuracak nitelikte bir din ve bir sistem getirmesi olduunu ifade etmitir. O, nbvvet zerine asl kati ve zaruri delil tekil eden eyin ilim ve amelde ortaya kan mucize olduunu, denizin patlamas (infilk) gibi mucizelerin, eriatn biztihi zne taalluk etmediini belirtmitir. bn Rde gre, insan iradesi ve fiilleri, d sebeplere muvfakat etmek suretiyle meydana gelmektedir. D sebeplerle insan fiilleri arasndaki bu irtibat, sadece d sebepler ile insan fiilleri arasnda deil, Allahn insan bedeninde yaratt sebepler ile insan fiilleri arasnda da vardr. ve d sebeplerin bal bulunduu belirlenmi nizam, Allahn kullar iin yazm olduu kaz ve kader olup, bu da levh-i mahfuzdur. bn Rde gre kaz ve kader, d dnyada, insan bedeninde ve ruhunda mevcut olan ve deimeyen nizamdan ibarettir. Bu erevede sebepleri var eden ve ihta eden de, bn Rde gre Allahtr.

165

bn Rde gre Allah, erri er ile birlikte bulunan hayr iin yaratmtr. Bu takdirde, Allahn erri yaratm olmas da, Onun adaletinin eseri olmaktadr. Btn bunlar iyilik ve ktln izaf olduunu gstermektedir. Aslnda Earler de z itibariyle bir iyilik ve ktln olmadn iddia etmektedirler. Tek bir farkla ki bn Rd, eyada hayrn baskn olduunu ifade etmektedir. bn Rd, ahiretin varl konusunda bir problem olmadn, ancak mahiyeti ve ahvali zerinde ise ihtilf edildiini belirterek, ihtilfn sebebinin, aib olan bu durumun, normal insanlara temsil olarak anlatmnda yaanan sorun olduunu belirtmitir. nk halk, soyut meseleleri anlamakta glk ekmektedir. Bu bakmdan slam Dini, halkn, ldkten sonraki hayat daha kolay anlamalarn salamak iin cismn anlatm (temsil) yntemini kullanmtr. nk cismni ve hissi anlatm, ruhlar, orada bulunan eylere doru harekete geirme ve sevketme bakmndan ruhan ve manev anlatmdan daha tesirlidir. bn Rd, diriliin ruhan mi, yoksa beden mi olaca konusunda, nefsin lmsz olduunu ve teki dnyada dirilen varln bu dnyadaki cisimlerin kendileri deil, benzerleri olduunu kabul etmitir. nk bizzat yok olan eyin, iade olmas mmkn deildir. Yok olutan sonra mevcut olan ey, tr bakmndan tek olup, say bakmndan tek deildir. Yani insan tr bakmndan bir var olma sz konusu olup, tek tek varlklarn mevcut olmas mmkn deildir. Bu dnce bn Rdn nefsi, kll nefse dahil bir varlk olarak anlamasndan ileri gelmektedir. Buna gre yeniden dirilemeyecei iddiasnda bulunmutur. bn Rdn ulhiyet dncesini ortaya koymay ama edinen buna benzer almalarn, zellikle Kelam ve Felsefe disiplinleri alannda, kayda deer katklar salayaca aikardr. Bu bakmdan bir filozofun bak asyla Kelam ve kelamclar deerlendiren almalarn yaygnlk kazanmas nem arz etmektedir. bn Rd, har- cismn konusundaki nasslar reddetmemi, ancak say bakmndan benzer bedenlerin

166

B BL YORAFYA
Ahmed b. Hanbel, Ebu Abdullah e- eybn, el- Msned, c. 1- 5, stanbul, 1981. Altnta, Ramazan, slam Dncesinde levsel Akl, stanbul, 2003. Altnta, Ramazan, bn Rdn Din Anlay ve Kritii, AD, c. 15, sa. 3, Ankara, 2002. Anawati, Georges C., Melleft bn Rd, Cezayir, 1978. Arb, Muhammed, bn Rd ve Felsifetl- slm (min hill-i faslil- makl ve tehftit- tehft), Beyrut, 1992. Arkoun, Muhammed, min Faysalt- Tefrika il Faslil- Makl eyne huvelFikrul- slm, Ar. ev. Haim Salih, Beyrut, 1995. Atay, Hseyin, bn Sinada Varlk Nazariyesi, Ankara, 2001. Aydn, Mehmet S., Din Felsefesi, Ankara, 1992. Bklln, Ebubekir Muhammed b. Tayyib, Temhdl- Evil ve TelhsudDelil, Beyrut, 1993. Beyd, Kemalddin, rtl-Merm min brtilmm, tahkik:

Muhammed Zhid Kevser, stanbul, 1949. Bolay, Sleyman Hayri, Felsefi Doktrinler Szl, stanbul, 1984. Buhar, Ebu Abdullah Muhammed b. smail, el- Cmiul- MsnedsSahihul- Muhtasar min Umri Rasulillah s.a. ve Snenih ve Eyymih, tahkik: Muhammed Nizr Temm ve Heysem Nizr Temm, Beyrut, trz. Cabir, Muhammed bid, Arap- slam Aklnn Oluumu, ev. brahim Akbaba, stanbul, 2000. Cabir, Muhammed bid, Arap- slam Kltrnn Akl Yaps, ev. Burhan Krolu- Hasan Hacak- Ekrem Demirli, stanbul, 2000. Cabir, Muhammed bid, Felsefi Mirasmz, ev. Said Aykut, s. 276- 277, stanbul, 2000. Crcan, Ali b. Muhammed, Kitabut- Tarift, Beyrut, 1988.

167

Cveyn, mmul- Harameyn, Kitbul- rd, tahkik: Muhammed Yusuf Musa- Ali Abd el- Munim Abd el- Hamid, Msr, 1950. elebi, stanbul, 2002. Dalkl, Bayram, Tehft Geleneinde Mucize Meselesi, Konya, 2002. Dalkl, Bayram,Yunus Emrede Allah-Alem- nsan Mnasebeti, Konya, 2004. Dzgn, aban Ali, Nesef ve slam Filozoflarna Gre Allah- Alem likisi, Ankara, 1998. Ebu Davud, Sleyman b. El- Eas es- Sicistn, es- Snen, c. 1- 5, stanbul, 1981. Emirolu, brahim, Ana Hatlaryla Klasik Mantk, stanbul, 1999. Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Makltl slmyyin ve htilfl Musallin, Tahkik: Helmut Ritter, Weisbaden, 1980. Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Kitbul- Luma fir- Redd al EhlizZey vel- Bida, nr. Richard Yusuf Mac Carty el- Yes, Beyrut, 1952. Ear, Ebul- Hasen Ali b. smail, Risle f stihsnil- Havd f lmilKelm, nr. Richard Yusuf Maccarty, Haydarabad, 1344. Farab, Ebu Nasr, Kitbul- Hurf, Beyrut, 1986. Farah Anton, bn Rd ve Felsefetuhu, Beyrut, 1988. Fazlurrahman, slam Felsefesi ( slamda Bilgi ve Felsefe iinde), haz. Mustafa Armaan, stanbul, 1999. Gannc, Muhammed Sddk Hasan Han, Katfus- Semer f Beyn-i Akidet-i Ehlil- Eser, Beyrut, 1984. Gazal, Ebu Hamid, Faysalut- Tefrika beynel- slam vez- Zendeka, tahkik: Sleyman Dnya, Kahire, 1961. Gazal, Ebu Hamid, Mihakkun- Nazar, ev. Ahmet Kayack, stanbul, 2002. Gazal, Ebu Hamid, Tehaftl- Felsife (Filozoflarn Tutarszl), ev. Bekir Sadak, stanbul, 2002. lyas, slam nan Sisteminde Aklclk ve Kad Abdulcebbar,

168

Glck, erafeddin - Toprak, Sleyman, Kelam (Tarih- Ekoller- Problemler), Konya, 2001. Glck, erafeddin, Bakllan ve nsann Fiilleri, Ankara, 1997. Gne, Kamil, slam Dncesinin ekilleniinde Akl ve Nass (Bkllan ve Kad Abdulcebbarda Kelamullah Meselesi rnei), stanbul, 2003. Hudayr, Zeyneb Mahmud, Eseru bn Rd fi Felsefetil- Usuril- Vusta, Kahire, 1993. Isfahn, Rb, el- Mfredt f arbil- Kurn, tahkik: Muhammed Halil tn, Beyrut, 2001. bn Haldun, Mukaddime, haz. Sleyman Uluda, stanbul, 1991. bn Manzr, Ebul- Fadl Cemalddin Muhammed b. Mkerrem, LisnulArab, c. 1- 15, Beyrut, Trz. bn Rd, Bidyetl- Mctehid ve Nihyetl- Muktesd, ev. Ahmet Meyln, c. 1- 2, stanbul, 1973. bn Rd, Faslul- Makal, tahkik: Muhammed Amara, Kahire, 1983. bn Rd, Faslul- Makal (Felsefe- Din likileri), ev. Bekir Karla, stanbul, 1999. bn Rd, Damime elMuhammed Amara, Kahire, 1983. bn Rd, Felsefe- Din likileri (Faslul- Makal, el- Kef an MinhcilEdille), haz. Sleyman Uluda, stanbul, 1985. bn Rd, Menhicl- Edille fi Akaidil- Mille mea Mukaddime fi Nakdi Medaris-i lmil- Kelam, tahkik: Mahmud Kasm, Kahire, 1969. bn Rd, Tehftt- Tehft, tahkik: Sleyman Dnya, c. 1- 2, Kahire, 1981. bn Rd, Tutarszln Tutarszl (Tehftt- Tehft), ev. Kemal IkMehmet Da, Samsun, 1986. bn Rd, Telhis m badet- Taba, tahkik: Osman Emin, Kahire, 1958. bn Rd, Metafizik erhi, ev. Muhittin Macit, stanbul, 2004. Karata, Cafer, Bakllaniye Gre Allah ve Alem Tasavvuru, Bursa, 2003. lmillahi (Faslul- Makal iinde), tahkik:

169

Karla, Bekir, slam Dncesinin Bat Dncesine Etkileri, stanbul, 2004. Karla, Bekir, bn Rd, D A, c. 20, stanbul, 1999. Koyre, Alexandre, Yeni a Biliminin Douu, ev. Kurtulu Diner, stanbul, 1989. Macclintock, Stuart, bn Rd ( slamda Bilgi ve Felsefe iinde), haz. Mustafa Armaan, stanbul, 1999. Macid Fahri, bn Rd (Feylesf Kurtuba) Beyrut, 1986. Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, ev. Kasm Turhan, stanbul, 2000. Malik b. Enes, Ebu Abdullah el- Meden, el- Muvatta (Yahya el- Leys rivayeti), c. 1- 2, tahkik: Muhammed Fuad Abdulbki, Msr, Trz. Meddeb, Abdulvahhab slamn Hastal, ev. Haldun Bayr, stanbul, 2005. Muhammed Hiam Sultan, el- Akide vel- Fikrul- slm, Rabat, 1986. Musa Kazm Efendi, Klliyat (Din ve ctima Makaleler), haz. Ferhat Koca, Ankara, 2002. Mslim, Ebul- Huseyn b. Mslim, bn Haccc el- Kueyr en- Neysbr, elCmius- Sahih, c. 1- 3, tahkik: Muhammed Fuad Abdulbki, stanbul, 1982, Neccar, brahim Y., bn Rushds Criticisms of the Theologians Arguments for the Existence of God, University of Sharjah, May, 2001, www.albab.com/arab/articles/ibnrushd1.htm. Near, Ali Sami, Menhicul- Bahs nde Mfekkiril- slam, Kahire, 1966. Olguner, Fahreddin, Bat ve slam Dnyasnda Eflatunun Timaiosu, Konya, 1990. ner, Necati, Allah nanc, Diyanet Dergisi, c. XVII, sa. 5, Ankara, 1978. zcan, Hanifi, Epistemolojik Adan man, stanbul, 1992. zdemir, Mehmet, Endls, D A, c. 11, stanbul, 1995. zdemir, Mehmet, Endls Mslmanlar, c. 1- 3, Ankara, 1994. zler, Mevlt, Kurann ki Anahtar Kavram Inda Allahn Birlii Meselesinin Semantik Bir Tahlili, EKEV Akademi Dergisi, c. 1, sa. 4, Erzurum, 1999.

170

Philip K. Hitti, History of The Arabs, New York, 1968. Rz, Muhammed b. Ebubekir b. Abdlkadir, Muhtrus- Shh, Kahire, 2000. Sbn, Nureddin, Mturidiyye Akaidi, ev. Bekir Topalolu, Ankara, 1979. Sarolu, Hseyin, bn Rd Felsefesi, stanbul, 2003. Suad el- Hakim, el- Mucemus- Sufi, c. 1- 2, Beyrut, 1981. ehristn, EbulFeth Muhammed b. Abdlkerim, el-Milel ven-Nihal, talik: Ahmet Fethi Muhammed, c. 1- 3, Beyrut, 1992. Tabern, Ebul- Kasm Sleyman b. Ahmed, el- Mucemul- Evsat, tahkik: Tark b. Ivedullah b. Muhammed- Abdulmuhsin b. brahim el- Huseyn, , c. 1- 10, Kahire, 1415. Taftazn, Kelam lmi ve slam Akaidi (erh-i Akaid), haz. Sleyman Uluda, stanbul, 1991. Ta, smail, Ebu Sleyman es- Sicistn ve Felsefesi, Konya, 2006. Tehanev, Muhammed Ali el- Faruki, Keaful- Istlahatil- Funun, tahkik: Lutfi Abdul- Bedi- Abdun- Naim Muhammed Haseneyn, Kahire, 1963. Tirmiz, Ebu sa Muhammed b. sa b. Sevra, es- Snen, c. 1- 5, stanbul, 1981. Topalolu, Bekir, slam Kelamclarna ve Filozoflarna Gre Allahn Varl ( sbt Vacib), Ankara, 1992. Toprak, Sleyman, lmden Sonraki Hayat (Kabir Hayat), Konya, 1991. Toprak, Sleyman, Nesefinin Tabsratl Edillesinde Kaza ve Kader, S FD, sa. I, Konya, 1985. Tmer, Gnay, Brahmanizm, D A, c. 6, stanbul, 1992. Trker, Mbahat, Tehaft Bakmndan Felsefe ve Din Mnasebeti, Ankara, 1956. Uluda, Sleyman, Tasavvuf Terimler Szl, stanbul , 1991. Wolfson, Harry Austryn, bn Halduna Gre Allahn Sfatlar ve Kader, ev. Sleyman Toprak, S FD, sa. 2, Konya, 1986. Yavuz, Yusuf evki, bn Hazm, D A, c. 20, stanbul, 1999.

171

Yazr, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, c. 1- 10, stanbul, 1982. Yldrm, Suat, Kuranda Ulhiyet, stanbul, 1987. Yves Marquet, slam Felsefesi le lgili Franszca Etdlere Umumi Bir Bak, (Uluslararas Birinci slam Aratrmalar Sempozyumunda sunulan tebli), ev. Mehmet Demirci, zmir, 1985. Zv, Tahir Ahmed, Tertb-l Kmusu'l- Muht, c. 1- 4, Yy., Trz.

172

You might also like