You are on page 1of 191

ATATRK KLTR, DL VE TARtH YKSEK KURUMU TRK DL KURUMU YAYINLARI: 527

BLNMEYEN ASYA
L. LIGETI

Macarcadan eviren SADRETTlN KARATAY

Ankara niversitesi Basmevi -1998

Bu eserin 5846 sayu kanuna gre btn yayn, tercme ve iktibas haklan Trk Dil Kurumu'na aittir. Aklama Bilinmeyen t Asya'mn 1. basks 1946 ylnda kmt. Ofset yntemiyle yaplan bu yeni baskda 1. baskdan farkh olarak eserin Macarca aslndaki resimler eklenmitir.

Ligeti, Louis Bilinmeyen Asya / L. Ligeti; Macarcadan eviren Sadrettin Karatay. -2. bsk.- Ankara: Trk Dil Kurumu, 1998 361 s.: res.: hrt.; 23 cm. (Atatrk Kltr, Dil ve Tarih Yksek Kurumu Trk Dil Kurumu Yaynlan; 527) Bibliyografya var. ISBN: 975-16-0982-8 1. Orta Asya I. Karatay, Sadrettin (ev.) II. k.a. 958 1. Bask 1986 2. Bask 1998 ANKARA, 1998

BLNMYEN ASYA

isteme Adresi: Trk Dil Kurumu Atatrk Bulvar 217 Kavakldere ANKARA Tel: (0312) 428 61 00 Belgegeer (0312) 428 52 88

NSZ

Avrupa'h beyaz insann tarihi harikalar dolu bir kahramanlk destandr. Bundan bin yl nce onun kavimlerinden biri, mehulln karanlklar iinden anszn km; bilgi, sanat yaratm, almalarndan zenginlik ve refah meydana gelmi, ticaret yapm, istillar baarmtr. Bu varlklar meydana getiren ceddin hayat kudreti zayflaynca, onun yerine daha gen, daha taze enerjili bir hsm kavim gemi; yzyllar iinde biriktirilmi olan maddi ve fikr varlklar devir atm, bu miras korumu, oaltmtr. O da srasn savunca yerine bakas, daima bakalar gemi ve bu tarih geit resmi bylece srp gitmitir. Avrupa medeniyeti bylece domu, bym, gelimitir. Bunda garip, alacak bir ey olmyabilir, zira Dnya'mzn birbirinden uzak den daha baka noktalarnda da, zaman zaman, orijinal, mstakil medeniyet merkezleri meydana gelmitir. Eer bu alanda derece ve eref eskilie, ilk olana verilecek olsa, zafer dal herhalde bizim deil, bakasmndr, nk baka yerlerde yzlerce ve binlerce yllk medeniyetler yaar ve parldarken, Avrupa kavimleri barbarln uyuukluu iine gmlm bulunuyorlard. Biz, bu Yeni Dnya'nn Akdeniz'in dou ksmnda, uza gren bir amala ve bambaka artlar altnda domu olduunu bile ileri srecek durumda deiliz, zira o da teki medeniyetlerden biri olmaktan baka bir ey deildi. Yoksa bu medeniyet tekilere nasip olmyan uzun bir hayata m nail olmutur? Unutmyalm ki, yalnz in medeniyeti bile ondan hi olmazsa iki bin yl daha yaldr. Asl alacak olan nokta, Bat medeniyetinin bu uzun bin-yltn sonunda, zerinden bu kadar zaman geince bitkinlik, kocay almetleri gsteren, kendi ilerine kapanarak gemileriyle avunan

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

teki medeniyetler gibi cltzlavermemi, tersine olarak asl o zaman hzlanmaa balam olmasdr. Bu gururlu, kendini beenmi Batt medeniyetinin kymeti zerine mnakaa yrtlebilir, hatt bu parlak, gz alc d grnn ardnda bugn bile hl maarada oturan ilk insann hayvani bencilii, zalim ktl gizlenmekte olduu, bu stn snf Bat adamnn birok prensipleri kendine bouna izdii zerine deliller ortaya koymak da g deildir. Buna ramen, mahvolma tehlikesi bu medeniyeti ne derece tehdidederse etsin, biz ona yine o nispette kuvvetle bal kalrz. Ne de olsa bu Bat medeniyetinin mevcudiyeti inkr kabul etmez bir gerektir, hem de eine hibir yerde raslanamyacak birtakm karakteristik damgalarla vnebilir. Bu medeniyet, imdiye kadar yaam olan btn medeniyetleri gemi, Smer, Asur-Babil, Msr, Hint, in, nka, Astek medeniyetlerini hep geride brakmtr. Ama bu geii sanatta, felsefede, edebiyatta, insan zek ve kalbinin bin bir tezahrnde bulamayz; btn bu sahalarda evvelce de kendine lyk selefleri, tehlikeli rakipleri gelip gemitir. Fakat tabiatn gizli srlarn sezmek, korkun kuvvetlerini emri altna almak alannda, tekileri gerekten gemi ve bylece teknik medeniyeti yaratmtr. Afakine ejderleri, gazlar, ocaklar, ldrc silhlar, gk delen yaplar, elektrik, radyo, televizyon ve daha bir sr hayrl veya bell icatlar hep bu teknik medeniyetin, bu tehlikeli bilgilerin mahsulleridir. Bat medeniyetinin bu geliimi imdiye kadarki nizam kknden sarsm, insann maddi lemle olan mnasebetini znden deitirmitir. Bu sarsnt ve deime o kadar geniti ki, bazlar, Yunan Roma devrine kadar uzanan ve bugn artk pek iptidai grnen balangc tamamiyle inkr ile Bat teknik medeniyetini bsbtn mstakil bir sivilizasyon dnyas olarak ele almlardr. Grne gre bu telkki yerinde olabilir, fakat yalnz grne gre. Zira uras muhakkak ki, Bat'l beyaz insann bin yllk medeniyetinin tarihi, birbirinden aka aytrdedilebilecek birok devrelere ayrlr ve bugnk teknik devre de bunlardan biridir. Btn bu devrelerin veya alarn kendinden nceki veya kendinden sonraki dev-

reye uzvi bir ekilde balt olduu ise gn gibi aikrdr. Bu alardan her biri sade kendinden ncekine gre bir ilerleyi olmayp ayn zamanda kendinden sonraki an da dourucusu, hazrlayc-stdr. Eer kendinden nce btn bir a demek olan, neticeleri ve tesirleri llemiyecek kadar azametli bir nem tayan hdise, yani Dnya'nn kefi hdisesi olmasayd acaba bugnk teknik medeniyet meydana gelebilir, byle inkiaf edebilir miydi? Zor, hele bugnk lsnde hibir suretle. phesiz her ada, her medeniyet erevesi ierisinde byk kk birtakm keifler olmutur. lk insan bile, maarasndan kp uzaka evresini yoklamaa cesaret ettii zaman, ilk keif yoluna km bulunuyordu. Fakat insanln birka yz bin yllk tarihinde hibir zaman, hibir baka medeniyetin yaay devresinde, tek bir insan rknn byk bir evrenin ve hele bir ktann sk balarndan kendini kurtararak, btn Dnya'y tanmaa muvaffak olduu grlmemitir. Bu baar ilk defa Bat'l beyaz insana nasip olmutur. Teknik medeniyet iin Dnya'nn kefindeki nemi gerek deeriyle belirtmekten belki de ciziz. Bununla beraber bir fikir edinebilmek iin hi olmazsa en gze arpan neticeleri ele alabiliriz. Bir kere aratrma, anlama, kudreti altna alma hrsiyle hareket eden Bat'l insann nne yeni madde ve zenginlik kaynaklar almtr. nne serilen yeni hazineler onun bilgi ve mal hrsn harekete getirmi, teknik medeniyeti yaratma iine muzaffer bir tavtrla balyabilmek iin gerekli vastalar ele geirerek, usuz bucaksz grnen imknlar kapsndan Dnya'nn fethine kmtr. Arzn her tarafna dalan beyaz insan, her yanda smrgeler kurmu, bal bana btn ktalar fethetmi (Amerika, Avustralya) ve dnyann rki, lisani ehresinde o kadar derin tesirli deiiklikler yapmtr ki, benzerini eskiden belki ancak kozmik hdiseler husule getirebilirdi. nsan bilgisinin tamamlanmas, bilgiler mecmuasnn, yani ilmin kuruluu bakmndan da Dnya'nn kefi, yukartdakilerden hi-

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

bir suretle geri kalmyan bir nem tamaktadr. Esasen kefin kendisi de son derece byk bir corafya probleminin baarl zmdr. Eski dar, skc erevelerin zorlanp geniletiliine yalnz tabi bilgilerin neler borlanm olduunu dnmek bile ba dndrcdr. Fakat hakiki yeni dnya, asl merkezi insan olan bilgilere baknca gzlerimizi kamatrr. Henz keifiler, zamanlarnn alaca renkli etnografya haritalarm, insan topluluklarnn yaay tarzlarn inceleme ve kkl-bykl yabanc medeniyet erevelerinin snrlarn izme ilerini bitirmemilerdi ki, Bat insan, yz gren kimselerin basit mahedelerini bir yana brakarak, anlamtyanlartn nnde yedi mhrle kilitli srlar aacak olan bilgi vastalarm elde etmek iin hrsla ileri atld. Yanat ilk kaynak, dnceyi, bilgiyi ifade hususunda insanlarn ortak vastalar olan sz ve dil oldu. Bu yolda yryen Bat'l insan muhtelif fertlerinin almalariyle yeryznde yayan bin bir dili tamd, rendi, aklad ve hepsini herkesin faydalanabilecei bir hale getirdi. Ayn zamanda bu alandaki kar-makarttklt dzene kodu; says, belirsiz dilleri mterek kkenlerine gre, aralarnda yaknlk bulunan kmelere ayrd. nsanlk medeniyetinin en balca almetlerinden biri, ona mensup olan topluluklarn dncelerini anlatan dili iaretlerle, harflerle tesbit edebilmesi ve syleyeceklerini mesafe ve zaman iinde de anlatabilmesidir. Dnyada muhtelif ekillerde yayan yahut yaam olan bu yazlar da keza birok, daha az sayda yaz tiplerine irca edilebilirler. te Bat dnyasnn bilginleri o dillerle beraber bu yazlar zerinde de durdular {gayretleri ok defa baar ile neticelendi) ve eski, tarihe karm alardan yaztlarn, papirustartn, kitaplarn nelerden bahsettiklerini aratrdlar. Ve burada ileriye doru nemli bir adm daha attlar: o zamana kadar birbirinden ayr bir halde yayan insan kmelerinin, milletlerin ve kltrlerin hususi tarihleri iinden yava yava btn insanln umumi tarihinin hatlar belirmee balad. Dile ve yazya ait tarihi kaynaklardan sonra sra eski zamanlardan kalma baka eserlerin aratrlmasna geldi. Birtakm bilginler ve, birok keif kafileleri birbiri ardnca bu heyecan verici yeni

vazifeye, yzyllarn ve binyllarn toprak altnda gml kalm eserlerini meydana karmaa atldlar. Neticede kum sahralarnn ortasnda kaybolmu kltrlerin gz kamatrc manzaras canland, muhteem saray harabeleri, bakml ehirler, mhim ticaret yollar, kitaplar, ant yazlar, sanat abideleri meydana kt. Ve Bat'l bilgin ezel insan zeksnn bu dilsiz, fakat yine de konuan kalntlarn, tesadf kendi i sahasnda onun nne ister basit ve aatan yaplm bir zenci heykelcii, isterse ince Astek kltrnn azametli bir saray harabesini veya gebe hkmdarlarna ait muhteem mezarlarn karsn, hepsini de ayn ilgi ve sevgi ile inceledi, dzenledi. Demek ki Dnya'nn kefi unu da anlatmaktadr ki, ayn insan rk, yani Bat'l insan, zerinde yaad seyyarenin her eyi kucak-lyan insan hayatn bugniyle ve gemiiyle tantm, hatt daha ileri giderek, gerek kendi kudretiyle elde etmi olduu, gerekse dnyann her hangi bir noktasnda, her hangi yakn veya uzak bir zamanda baka bir insan rk tarafndan elde edilmi bulunan, tekmil beer bilgileri bir araya toplam, ona genel bir mahiyet vermitir. Corafi mnada bugn Dnya'nn kefi ii tamamlanmtr ve artk zerinde, uzakl, yaklalamad iin henz mehul saylan ve haritada beyaz renkle iaret edilen yer hemen kalmamtr. Bununla beraber bu alanda yaplacak baka i kalmadn sanmak phesiz hata olur. Anaizgileriyle gsterilmi olan bu bilgilerden sonra bunlarn teferruatnn incelenip ilenmesi gelir ki, bu alandaki i uzun yzyllar boyunca gelecek nesillerin srekli ve sebatl almalarna ihtiya gsterecek kadar oktur. Dnyay dolduran insanlarn tarih gemilerini renmek bahsinde de ayn eyleri syliyebiliriz. Dilsiz eserleri syletmenin usullerini ve vastalarn artk biliyoruz. Yine de bu konuda elde edebildiimiz manzara ancak bir taslaktr ve urasnda - burasnda anaizgileri bile belirsizdir. Baz birbirine bal ihtisas alanlarnda kaynak malzememiz o kadar byk bir yn haline gelmitir ki, imdilik bunlar hazmedebilecek durumda bile deiliz; buna karlk bazan da tli bir meseleyi aydnlatmak istediimiz vakit o bitmez tkenmez sandmz malzeme deryasn altst etmekle beyhude yoruluruz ve henz bu malzeme ynnn bile tamam olmadn ve esasa taallk eden h-

10

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

11

dise ve vakalarn izahlarnn da noksan olduunu byk bir hayretle grrz. nsanln bit yeni a Asya'nn kefiyle balamtr. Gerekten bu a, Bat'l insann gittike artan bir merakla gzlerini en yakn komu illere doru evirmesiyle balam, sonra yava yava cesareti artm ve nihayet ilk ulaklar bu ktay aa yukar dalamlar, grp iittiklerinden hesap vermilerdir. XIII. yzyln byk Asya seyyahlarndan olan Marco Polo'nun verdii raporun daha sonraki nesiller zerinde ne byk tesirler yapm olduu ve Asya'nn en dou noktas olan Cipengu, yani Japonya hakknda verdii malmatn Amerika'nn kefini hazrlam bulunduunu biliyoruz. Kolumbus ve arkadalar Marco Polo'nun bu acayip Cipengu'suna bat yoliyle ulamak istemilerdi, nk Dnya'ntn yuvarlak olduunu e batdan olsun, doudan olsun, her hangi bir noktasna ulamak kabil olduunu biliyorlard. Bu esrarl komu, yani Asya hakkndaki ilgi bugne kadar azalmad. Orasn enine boyuna dolatlar ve buz tutmu topram, rzgrlarn savurduu kumunu yahut azgn tropik bitkilerin rtt arazisini neresinden etilerse her yerinden, unutulmu insanlara, lm kltrlere ait srlar, hayret ve heyecan verici bir bollukla tat. Macarhk, ktral Aziz Istvan zamannda hristiyanlt kabul edince Bat'ya katlm oldu. Ve o vakitten, yani tam bin yldan beri, Bat topluluunun bu medeniyet uruna baardt ilerde feragatle alarak bu baardan saysna nispetle ok stn paym ald, bilgisi ve insan takatinin stndeki gayretleriyle onun deerini arttrdt ve icabnda netekim ka kere icabetmitir/ o medeniyeti kam pahasna korudu. Asya'nn kefinde de hazr bulunduk, o ie de katldk ve sra daha az ey vadeden, fakat o nispette fazla fedakrlk bekliyen tli aratrmalara geldii zaman da bilginlerimiz yerlerinde dayandlar. Btn insanlk bilgisinin artmas yolunda zerimize den borcu erefimizle ve bol bol dedik. Fakat bu kta, daha dorusu onun kendisine bu kitab tahsis ettiimiz kocaman paras, yani -Asya, biz Macarlart ayrca da yakndan ilgilendirir. Zira Macarlk, Bat medeniyet dnyasna katl-

mazdan nce ok uzun zaman, takriben yine bin yl kendi hayatn baka bir medeniyet erevesi iinde yaamtr. Finugorluk evresinden ayrlan Macar kavminin kendi karakteristik ehresi teekkl eder etmez, derhal bu, menei bakmndan t-Asya'l, mahiyeti bakmndan atl-gebe ve asker medeniyete girmi bulunduk. Demek ki Macarln teki, hristiyanlktan nceki paganlkla geen bin yl, saha bakmndan deilse bile, tarih ve medeni balar bakmndan Asya'dan ayrlamaz. Bu ise Avrupa medeniyeti iin Hellas ve Roma ne ise, I-Asya'nn da eski Macar tarihi iin onu ifade ettiini gsterir. -Asya'nn mazisi, medeniyeti yalnz bu bakmdan da bizi ilgisiz brakamaz.

I. -ASYA
Asya'nn blmleri. -Asya'nn snrlar ve blgelere ayrl. G ynleri. -Asya'nn bugnk siyasi ehresi. ngiliz egemenlii. Rus mlkiyeti. -Asya'nn tarihi. Trkler, Moollar, ran'llar, Poleo-Asyallar. Medeniyetlerin biriktii havza: -Asya.

Corafyaclar en eski ktann, Asya'nn topran corafya bakmndan be kocaman paraya ayrrlar. Corafya bilginlerinin corafyac gziyle izdikleri bu snr izgilerinin yalnz corafya bakmndan birlik gsteren, birbirine bal araziyi deil, ayn zamanda Asya'nn tarih ve medeni birliklerinin yayldklar alanlar da deta ll bir tamhkla gstermeleri ilk bakta belki biraz artcdr. Hakikatte bu tabi bir eydir, zira toprakla insan birbirinden ayrlamaz ve corafi artlar ise insann tarih yolunu, hayati hususiyetini deta kader gibi tyin ederler. Bir tarihi, corafi kuvvetlerin tesirini gz nnde tutmyan, haritaya ehemmiyet bile vermi-yen bir eski zaman tarihisi, hataya dmekten kendini kurtaramaz ve insan ynlarnn kaderini, kavim kaynamalarnn yolunu, hava boluunda oynatlan mukavva kuklalarn cansz oyunlar imi gibi seyreder. Asya'nn be byk corafya ve medeniyet birlii, srasiyle unlardr:

KuzeyAsya, aa yukar bugnk Sibirya demektir . DouAsya, siyasi tarihile rin dnd klerinde n ok daha dar bir blgedir. Corafy a bakmn dan asl in in'lileri n istil ettikleri topraklar hari, Japonya ve Japon adalar, Kora, Mancur ya (biraz iirilmi arazisiyl e Mancuk o

denilen yer burasdr) ve bir de Amur vadisiyle Kamatka buraya girerler. Gney-Asya Hindistan', in Hindi'ni ve Dou-Hint adalarm (Malaya) ihtiva eder. Corafya anlamiyle alnan ran, yani Acemistan, Afganistan, Ermenistan, Anadolu, Arabistan, Suriye ve Mezopotamya, yani Irak ise n-Asya'-

BLNMYEN

-ASYA

15

yi tekil ederler. Bu drt byk arazi paras beinciyi, Asya'nn en merkezi ksm olan -Asya'y tarafndan kuatr. Her hangi bir cesaretli sefer heyeti t-Asya snrlarn batan baa dolamak istese herhalde zerine ok uzun srecek bir i alm olur. Bu snr yukarda Ural dalarndan balar, Akmolinsk yaylasndan geer, Merkez-Altay'larn dndan dolanarak biraz kuzeye kvrlr, sonra Gney-Sibirya'nn kenar da zincirine varnca oradan douya doru, ta Byk-Kingan dana varncaya kadar, hep o zinciri takibeder; orada tabi bir corafya hududu bulunmadndan, itibari olarak izilen bir geometrik hat boyunca Bramaputra'ya varr. Bu en uzak gney-dou noktadan dika eklinde batya dner, Himalaya zincirinin kuzeyini takibederek Dnya-Tepesi'ne, Pa-mir'e ve onu kucaklyarak hafif kuzey-bat ynnde Hazer denizinin dou kysna kadar uzanr. Bu arada Afgan Trkistan denilen, Afganistan'n kuzey ksmn iine alr, fakat te taraftan bugnk Trkmenistan'n Kuzeylran ve Trkmen Balkanlar arasnda uzanan gney-bat kesini sahasndan darda brakr. Batda Hazer denizinin dou kysn, Ural nehrini, sonra Ural dalarn takiple t-Asya snrnn kuzey k noktasna ular. Fakat corafyaclar bat snr hakknda, bunun tam ve kusursuz bir ayrc hat olmadna, bunun batsnda ve dousunda corafya bakmndan nemli bir fark bulunmadna da hemen iaret ederler. Corafyac mahedesinin yle bal bana, keyf bir kanaat olmayp tarihinin tesbitleriyle garip bir ekilde birletii burada da hayretle grlr: i-Asya'nn bu bat blgesine den kavim corafya bakmndan ak olan snr aarak bir ayaiyle Avrupa'da bulunmaktadr, Ural nehrinin btn aa mecrasnda arasz bir geligidi vardr. Buras kavim glerine tabiatn at bir geittir. Corafya ile tarihin muvaziliini daha ileri gtrebiliriz. Anahatlariyle -Asya tam bir birliktir, btn olarak gz nne getirildiinde muhtelif derecelerde akntsz arazi, bozkr ve ldr, fakat blgelerini ayr ayr inceliyecek olursak, kkl - bykl birok ksmlara ayrldn grrz. Her eyden nce aa yukar bugnk Moolistan demek olan, Altay dalarnn dousuna den ksmn bat ksmlardan, yani Tarm havzasndan, Turan ovasndan ve Krgz istepinden kolaylkla ayrabiliriz. -Asya'nn bu bat ksmna ve evvelce sylenen dou alanlarna nc olarak bir de Ti-

16

B L N M YEN

ASYA

BtLNMYEN iASYA

17

bet yaylas katlr. lk ikisi arasndaki mnasebet bilhassa sk olduu halde nc ksmla, yani Tibet'le olan mnasebet daha gevektir. Corafyac byle demektedir. Buna karlk tarihin ifadesine ba vurduumuz zaman nmze ayzu manzarann ktn grnce az hayret etmeyiz. Yazl kaynaklarn bize bildirdii en eski alardan balyarak, Altay'lardan douya doru uzanan alanda kh u kh bu eit bir gebe unsur peyda olmu, devlet kurmu, gelimi ve ne zaman kuvvetinin gerildiini duymusa, muhakkak surette ve derhal gzn muazzam gney komusuna, in'e evirmitir. Bu neden byledir? Daha yksek komu medeniyetin dayanlmaz cazibesi mi, yoksa bitip tkenmez grnen ganimet sahasnn fsunu mudur? Bunu aratracak deiliz, imdilik inlilerle gebelerin iki bin yldan fazla sren temaslarnda saysz misalle dorulanm olan bu hdiseyi olduu gibi kabul etmemiz yeter. Kuzeyden in'e ynelen hcum dalgalar deta alacak derecede intizaml aralklarla birbirini kovalamakta, fakat btn dalgalarn krlmas da yine ayn intizamla tekrarlamaktadr. Hangi gebe kavim veya kavim krnts, ister istilc, ister istilya uram olsun, bir kere snr geip de Dou-Asya'nn monsun alanna girdi mi, eski gebe cemiyeti ve hayat tarz iin artk ebediyen kaybolmu, yava yava ve bir iz bile brakmakszn in medeniyeti iindeki kavimler deryasna gmlmtr. Ancak bu snr ama teebbsnn baar ile neticelendii ok nadirdir. ok defa bu ie yeltenen gebe kavmin kudreti krlm, kesin olarak geri atlm bir halde en eski k noktasna, Orkhon ve Selenga nehirlerinin kaynak blgelerine ekildii ve bir mddet sonra oradan yeni bir yne dnerek hareketine devam ettii grlr. Bu hareket ynne iyi bir gz atalm. Gebe kavim-dalgas, tereddtsz gebelerin ilk anayurtlar diyebileceimiz, Aitay'n dousuna den alandan kalkar ve hi amaz bir intizamla hep ayn ynde ilerler. Fakat bu yn hibir vakit hatt tesadfi bir istisna olarak da corafi miller gz nnde tutulmadan en ksa ve en mantki saylan Avrupa yolunda, yani Altay ve Ural dalarn birbirine balyabilecek bir yerde, Akmolinsk yaylasnn gney srtnda izilebilecek bir hat boyunda olmayp daima ve yalnz Cungarya

kapsndan geerek Balka gl aasna gtren tabi corafya yolundadr. Gebe anayurttan gelen kavim-dalgas burada etrafa yaylr, bir zaman iin yzyllarca duraklar ve sonra, eski mahiyetini kaybetmeksizin, orada bulutuu yar-gebe veya yerlemi, vaha kltrnde yayan yabanc, en ziyade ran'l kavimlerin tesiri altnda belirli bir deiiklie de urar. -Asya'nn, Cungarya kapsndan Hazer glne kadar olan blgesi gebe kavimlerin ikinci anayurtlardr. Bu ikinci anayurttan gebelerin etrafa dal iki ynden, ya buradan Iran havzasna doru, yahut da Ural dalarnn gney kollar ve Hazer glnn kuzey kys arasnda, Ural ve Volga nehirleri zerinden olabilirdi ve yle de olmutur. ran yolunu, orada oturan ve daha yksek bir medeniyet yayan kavimlerin kar komas ziyadesiyle gletirmitir. Bu canl kalenin almas nadiren baa-rlabilmi, bunun iin de o tarafa gemeyi pek deniyen olmamtr. Buna karlk Volga - Ural yolu ise corafya bakmndan geie elverili olduu gibi, hareket halinde bulunan kavimlerin bu cihete ynelmelerine baka artlar da yardm etmitir. Hususiyle bu yolu ne Avrupa ne de Asya tarafnda hibir kuvvetli medeniyet sahibi, yerlemi kavim tutmamtr. Bu hale gre ikinci anayurttaki gebe kavimlerin Avrupa'ya bu yoldan akm olmalar alacak bir ey midir? lk anayurtlarndan kan Asya'l gebe kavimler. Cungarya geidinden ikinci anayurda ve oradan Ural ve Volga nehirlerinin aa mecralar zerinden geen byk g yolundan baka dier bir yoldan da Avrupa'ya gemilerdir. Ancak herhalde bu yol boyunca g daha sessiz cereyan ettii ve corafi sebepler buradan at stnde yaplan hzl aknlara imkn vermedii iin olacak, bu g yolunu imdiye kadar deta hi dikkate almamlardr. Bu yol boyunca otlu bozkrlar yoktu. lk gebe yurdu olan Moolistan kuzeyden ve kuzey-batdan, yaratln atl gebelere bahettii bozkrlarla, baka hayat artlar istiyen ormanlklarla evrilidir. mdi birok ak misaller gstermektedir ki, baz felketli yenililerden sonra u veya bu^tl gebe-kable son snacak yer olarak ormanlk blgeye girmi ve bir daha cetlermin otlaklarna asla dnmemitir. Balangta kendisine yabanc gelen muhitte kalm ve yava yava yeni

F. 2

18

BLNMYFN ASYA

Bl 1. I \M V I'. \

ASYA

19

hayat tarzna uymutur. Bylece, srsn otlatan eski gebe, ormanda yayan balk-avc haline gelmitir. Gney - Sibirya ormanlarnda yayanlarn da kendi yava tempolu g ynleri vard ki biz imdilik bunun yalnz bat blgesine den ksmn daha tam olarak tanmaktayz. Altay dalarnn, kuzeydeki balca kmesinden, Sayan dalarndan balyan ve aslnda ticarete mahsus olan bu yol Gney Sibirya'dan geerek aa yukar bugn Bakrt topraklarnn bulunduu yerde Avrupa'ya alrd. I-Asya'daki anayola, kendine mahsus ticaret meta dolay-siyle nasl pek-yolu deniyorsa bu yola da, o sahann karakteristik ticaret mahsuliyle ilgili olarak pekl Krk-yolu ad verilebilir. Gerekten tarih kaynaklar bu yolun bat ucunda her ada, gelimi bir krk ticareti faaliyetinden bahsederler. Ezcmle Rus isteplerinin, bouan hayvanlar tasvir eden kendine mahsus kk - plstikas Gney - Sibirya'ya herhalde krk ticaretiyle girmi, oradan Kuzey - Altay ve Sayan dalarn aarak Kuzey Moolya'nn atl gebelerine gemi ve onlar tarafndan, hem de daha sa'dan nce ikinci yzylda Kuzey - in'e gtrlm olsa gerektir. Demek oluyor ki, - Asya'nn iki byk dou ve bat parasnn iki ayr hayat, ayn zamanda ikisi arasndaki sk balar, sade corafya gziyle incelendii zaman nasl aka grnyorsa tarihin altnda da yine ylece meydandadr. Ayn durumu Tibet'te de grmekteyiz. Tibet'te dou ve bat anayurt kavim unsurlarndan tamamiyle ayr, dil ve etnik bakmndan onlara yabanc bir kavim, fakir oban hayatn srp gitmektedir. Bu kavim gerek dou gerek bat gebe yurtlarna gmen kafileleri salvermedii gibi, oralardan da bu lkeye yeni ve serbest yerleme alanlar aratran yabanclar akn etmezler, nk Tibet'in corafya bakmndan nisp kapall, arazisinin ksrl bunu esastan imknsz hale getirmitir. Bununla beraber bu corafi kapallk hibir zaman Tibet'le dier iki gebe saha arasndaki btn mnasebetleri kesebilecek derecede deildi; nitekim de kesme-mitir. Turfan, Dun-huan, hatt Orkhon nehri vadisindeki delillerden anlaldna gre, kzl yzl lerin (Tibet'liler kendilerine bu ad verirler) yakn ve uzak atl gebelerle olan ticari, medeni

ve pek de kmsenmiyecek siyasi mnasebetleri devaml ve ok zaman gayet sk olmutur. - Asya'nn eski, tarih yaayna yn veren corafi kuvvetler bugn de deimemitir; u halde bugnk siyasi manzarasnn teekklnde bunlarn yine messir olmalarndan daha tabii bir ey olamaz. Bugnk siyasi durumu hazrlyan vakalar geen yzyln ortalarnda aramaldr. Sibirya ile Hazer gl arasndaki gler geidine sahip bulunmas itibariyle Rusya'nn Avrupa'l byk devletler arasnda Asya'nn bat ksmiyle ilk alka gsteren devlet olmas mukadderdi. Bilindii gibi bu alka kendini gstermekte gecikmemi, Hive ve Buhara'daki zbek hanlklarnn silinip sprlmesi eklinde amel neticeler vererek Trkistan'n bycek bir ksm Rus egemenlii altna girmitir. Rusya'nn douya doru daha ziyade yaylmasna ise corafi sebepler deil, bir an iin pek uygunsuz artlarn araya girmesi engel olmutur. nk bahis mevzuu olan Dou - Trkistan o zaman da yle gelii gzel ele geiriliverecek sahipsiz bir arazi deildi ve oray elinde tutan da yle gelip geici, sonradan grme biri olmayp o zamanlar keza kudretinin doruunda bulunan byk bir Asya devleti, in idi. in'in buraya kar olan ilgisi ve buradaki menfaati ise hibir zaman dnk gn balam deildi, nk onun btn yaylma gayreti bin be yz yldan beri bu sahalara ynelmiti. Ufak tefek faslalar saylmazsa bu gayreti her zaman parlak baarlar talandrmtr. Fakat burada baka bir rakp daha vard: ngiltere. Ancak aradaki zddiyet uzak, tatbik sahasna kmam plnlar altnda gizleniyor, o vakitler henz bertaraf edilemiyen "ve arada engel olan ncnn, yani in'in mevcudiyeti yznden patlamaya meydan bulamyordu. ngiltere Hindistan tarafndan genilemek istiyordu; asl aa vurduu pln, gya imdilik Hindist. /daki smrge arazisini emniyet altna almak iin Tibet'i ele geirmekti. Bu pln, bilindii gibi, uzun zaman yine Dou - Trkistan'a doru Rus yaylmasnn nne gemi olan in mukavemetiyle karlaarak akim kalmtr. Bu iki Avrupa'l rakipten ngiltere'nin durumu phesiz daha az elverili idi. Rusya'nn genileme yn tarihte denenmi, tabii yol-

30

BLNMYEN

ASYA

B L N M YIC.N

-ASVA

21

lardan geiyordu. ngiltere'nin ise tarihin imdiye kadarki safhalarnda istil niyetiyle kimsenin pek sokulamam olduu sahalarda, btn engelleri yenerek kendine yeni bir yol amas gerekiyordu. Tibet Hindistan tarafndan zorlanarak kolay kolay devaml bir istil altna alnamad gibi Kimir tarafndan da durum ayndr, yani Tibet topra bu ynden de nfuz geniletmeye elverili deildir. Rus genileyiinin Altay ve Gney - Sibirya kenar dalar boyunca D - Moolya'ya alan yollar zerinde durmas, tpk ngiliz ilerleyiinin Tibet snrlarnda duraklay gibi tabidir, nk burada da, orada da corafya kuvvetleri inat in mukavemetini desteklemitir. Manu hanedann deviren byk in ihtilli, onun ardndan ilk cihan harbi, - Asya'y ele geirmek yolundaki mcadeleye yeni bir ak vermiti. htill ve onu takibeden karde harbi, i nizamn tamamiyle altst oluu ve btn bunlar tamamlyan karklklar, savalar in'in asker kudretini bsbtn tketmiti. O sralarda Pekin daha sonra Nanking hkmeti deil uzaktaki, daha ziyade tbi durumda olan ve esas itibariyle imparatorluun yabanc blgeleri demek yerleri asker muhafaza altnda bulundurmak, asl in'in on sekiz eyalet denilen ksmnn mdafaasn bile baarabilecek durumdan uzak bulunuyordu. Onyllardan beri i ve d gaileler iinde rpnan in iin, tehlikede bulunan kenar lkelerini koruyabilmek iin elinde tek bir silh kalmt ki, o da politika idi. tiraf edelim ki, in bu silh uzun mddet maharetle kullanmtr ve nihayet bu da ifls ederek saknlmaz akbet kendini gstermise bu, onun elinde olmyan bir eydi. lk nce, uzun mcadelelerden sonra, Tibet'in kaderi damgaland. ngiltere, fazla bir zor kullanmaa lzum kalmakszn amacna ulat. htill atei iinde kvranan in'e kar Tibet'te daha aktan ve daha iddetli olarak hkm sren kurtulu kmldannn kendi istil politikas bakmndan olan deerini fevkalde bir duygu ile sezmi ve gze arpacak bir iddetle, in'den ayrlm olan mstakil Tibet'in yannda yer almtr. Beri taraftan bu byk hrriyetin, cahil ve gem almaz gebe kavme her hangi bir zarar dokunmamasna kar ise bizzat Lhasa tarafndan tedbir alnmtr. Tibet'teki budistliin birbirine rakip ve aralar son derece ak iki bakan,

Dalay lama ve Panen lama arasndaki diktatrlk kavgas o kadar kzmt ki, her iki taraf da dardan yardm bekliyordu. Panen lama mttefikini in'de bulmu, Dalay lama da dvas iin ngiltere'yi kazanmt. Hi phesiz yalnz bu mttefik seme ii mcadelenin neticesini belli etmiti. Panen lama, bilhassa ayn dva uruna girimi olduu silhl sava kendi hesabna kaybetmi bulunan bir mttefikten bir prensip mzaheretinden baka bir ey bekliyemezdi. Hasl zaferi Dalay lama kazand ve onun, daha dorusu taraftarlarnn iktidara geii ise memlekette sade ngiliz dostluu rnn galebesini deil, bundan daha fazlasn: hudutsuz, itiraz kabul etmez ngiliz nfuzunu ve Tibet'teki ngiliz hkimiyetine zarar verebilecek her trl kmldann amanszca boulacan ifa- i de ediyordu. Eski Avrupa'l rakibi olan Rusya, kendi i dertleri ve gaileleri yznden Asya karasnn bu uzak noktasnda olup geenlerle ilgilenemedii iindir ki, ngiltere Tibet'teki plnlarn daha kolaylkla yerine getirebilmitir. Rusya Sovyet Cumhuriyeti olduktan sonra, artk bundan byle F - Asya hkimiyeti mcadelesinde nemli bir mil olamyaca sanlmt. Fakat byle olmad. ok gemeden kendini toplyan Sovyet Cumhuriyeti eski arlk dnyasnn Asya'daki genileme siyasetini, braklm olan yerden, ancak baka silhlarla, devam ettirmek istediini aa vurdu. Ne olursa olsun bugn vaziyet udur ki, - Asya'nn dou ve bat byk paralar, iki gebe anayurt, ksmen eski miras, ksmen de yeni kazan olarak Sovyet Rusya'nn elindedir, bu yukarki iki paraya daha geveke bal bulunan nc gney ksm, yani Tibet ise, ngiliz nfuzu altna girdikten sonra imdilik o eski birlikten tamamiyle kopmu, ayrlmtr. - Asya'ya sahip olmak iin balyan mcadeleyi ve boazlamaya kadar varan ve phesiz bugn bile bitmi gziyle baklam-yacak olan savan mnasn, iin iyzn bilmiyenler pek de kav-ryamazlar. Grnte mnakaa Asya'nn en hoa gitmiyecek, en verimsiz topra zerinde oluyordu ve burann tabi zenginliklerinden de mucizeler beklenemezdi. Byk ksm kumsal ve tuzlu lden, su bakmndan fakir bozkrlardan ibaret olan - Asya'nn nfus skl da gze arpacak derecede dktr: dou blgesinde

23

BLNMYEN

-ASYA

B1, N M Y E N

ASYA

23

kilometre kare bana bir kii bile dmedii gibi, daha kalabalk olan bat parasnda da 20-yi gemez. Yalnz Sir-derya ve Amu-derya veya blgeleri mstesnadr, buralarda, kolayca anlalr sebeplerden dolay, yerlemi nfus daha sktr. Hakikaten I-Asya her hangi nfus fazlaln yerletirmee elverili bir saha deildir, nk bugnk nfus seyrekliinin sebebi gya 'gittike tkenmekte olan, aa snf insanlarn artk oalma kabiliyetlerini kaybedilerinden deil, sert olan tabiat artlarnn burada fazla nfus artna elverili olmayndandr. Fakat smrge usul yaylmann en nemli art, yani iptidai maddelerin mevcudiyeti bakmndan buradaki imknlar hi de o kadar ksr deildir. Bu cihetten her ne kadar Hollanda Hindistan'nn veya in Hindi'nin zenginliklerine ulaamaz, hatt yaklaamazlarsa da, mevcudiyetlerini, deerlerini inkr etmek de hakszlk olur. Burann yapa, deri ve krk gibi kendine mahsus mahsullerini bir tarafa brakarak sade gney bat snrlarnda geni lde yetitirilmekte olan endstri nebatlarn (pamuk v.s.) dnmek yetiir. Bunlardan baka snrlar boyunca uzanan kenar dalarn ve Altay'larn maden hazineleri plnl ve bilgili bir iletme ile balbana paha biilmez deer ifade ederler. Tibet'in henz almam olan altn madeni de baya bir efsane haline gelmi ve in'de hemen batan baa yaylmtr. ngiltere aleyhindeki ikyetlerin usan verecek kadar tekrarlanan nakarat da ngilizlerin in altnna hem de Tibet'te! ? el koymak isteyiidir. Fakat - Asya'daki genileme siyasetinin yaylarn harekete getiren bir ey daha vardr ki, o da burasnn, zengin ve medeni blgelere alan birok yollariyle bir geit sahas oluudur. Ancak bu hakikati itiraftan her iki ilgili taraf da ekinmitir. Mamafih ayn hakikati eski gelip geici gebe beyleri de anlamlar ve. bu nemli ahdamarlarm glerinin yettii kadar ellerinde tutmaa almlard. Ve o zamann daha samimi ifadesiyle aka ganimet sahas denilen o zengin ve medeni yerlere ancak bu suretle, kolaylkla so-kulabilmiler di. Fakat o eski sahiplere ne oldu ki bu byk kavgada sesleri bile duyulmuyor? Onlar yzyllardan beri srp giden boumalarda birbirlerini adamakll zayflatmlar ve son zamanlarn byk meseleleri or-

taya kt zaman ise artk kmldyacak takatlar kalmamtr. Onlarn kalknmalarnn srr eski siyasi kurulu tarzlar, airet usul idi ki, ok defa mahvolmalarnn da sebebi olmutur. Her hangi bir kudretli airetin etrafna, kendi istekleriyle veya cebr tevik zerine, daha kk ve daha zayf kabile kmeleri, airetler, hcrelerin oal gibi katlarak, hatr saylr mttefik tekil ederlerdi. Bu ittifaklar bazan yle bir kuvvet haline gelirdi ki, ilerinden ka kere dnya imparatorluklar meydana gelmiti. Buna karlk, ieride her hangi bir karklk ba gsterince, yahut da fethedilen sahalar devaml olarak merkezden idaresi mmkn olamyacak derecede genileyince, bu unsurlar yine ayn tabilik ve kolaylkla da-lverirlerdi. Bu atomlar kmldannn zayf taraf devamllk noksandr, kuvvetli taraf ise, yurt kuran Macarlara dair bir kaynan yazd gibi. onlar kati olarak yenmek, yahut istil altna almak mmkn olamayndadr; nk vuru ne kadar iddetli olursa olsun, kabile usul hemen kendisine yeni hayat verecek olan hcre retimine balar. Anlalan - Asya'nn bugnk sahipleri, kabile usulndeki bu hayat kudretinin farkna varm olacaklar ki. onun yerine yava yava ve belirli bir anla ile koyduklar siyasi nizam, o usuln pln dairesinde ortadan kaldrlmasn hedef tutmu gibidir. Biz kitabmzda yalnz. Altay'dan douya ve batya doru uzanan ve bugn Rus hkimiyeti altnda bulunan blmn durumunu inceliyeceiz. Gney - dou blmn, yani Tibet'i devaml ekilde dikkate almyacaz, nk bu toprak paras hakkndaki bilgileri ayrca, hulsa halinde toplam baarl bir eser yaknlarda kmtr,* alkadar burada sylenenleri oradan tamamlyabilir. Umumi olarak, Tibet'le ilgili yerler veya dediimiz eserde bahsi gemiyen meseleler geldike Tibet mnasebetlerine yine yer verilecektir. Altay'larn dousunda bugn mnhasran Mool kabileleri yaamaktadr. eski Trkler yzyllarca nce baka alanlara ekilmilerdir. Bu kabileler iinde en tannm ve ta son zamanlara kadar en kudretlisi Kfcql7cfeadrtJ3u Mool kabilesi kendini Cengiz han soyundan sayar. En byk ve en nemli saha onundur. Khalkha kabi* V. Juha.x, Tibet. Buclpest. 1936.

24

BLNMYEN -ASYA

B L N M YEN -A S YA

25

lei Manu hanedanna ait D-Moolya'nn en ileri gelen kabilesi olduundan teki kk akraba kabileler arasnda bir nevi gebe hkimiyeti srmekte idi. Bugn Sovyetler Birlii'nin Mool Cumhuriyeti halkn tekil edenler onlardr. Sovyetler en eski be kabilenin (aymak) arazi taksimatn, salhiyet evresini bozarak 1931-de btn lkeyi 13 idare blgesine ayrmlardr. Mool Halk Cmhuriyeti'nin arazisi bir milyon kilometre kareden fazla geniliktedir. Tam olarak ne kadar olduunu Ruslar kendileri de bilmezler, nk dou ve gney snrlar eskiden beri belirsizdi. Bu herhalde azmsanmyacak byklkteki toprakta nfus skl tam l karakterine uygundur. Ahalinin ezici ounluu Mo-oldur. Says be bini ancak bulan in'li nfus burada ok su bu-landrmaz; mevcudu yz bin etrafnda oynyan Rus kolonisi daha nemlidir. Moollar 600.000 olarak tahmin ederler, fakat bu rakamda, 1924-te elde edilen malmata gre saylar yine 600.000 kadar olan klelerle 1918 tahminlerine gre 480.000 kadar olan papazlar ve lamalar yoktur. Bu rakam yazk ki yalnz muhtelif zamanlara ait olmakla kalmayp, ayn zamanda birbirine taban tabana zt-politika vaziyetlerinin neticeleridir. Halen klelerin says ok daha az olduu gibi en ziyade 1918-de resm yardmn kesilmesi zerine ekmeklerinden emin olmyan lama srs de gzle grnr surette eksilmee balam, sonralar Sovyetlerce alnan tedbirler zerine ise daha ok azalmtr. u halde ilk 600 bin rakamnn iinde ki zaman itibariyle nn en yenisidirteki iki tabakadan da miktar kestirilemiyecek kadar ynlar vardr. Mool Sovyet Cumhuriyetinin mill nfusunu yle byle bir buuk milyon olarak tahmin edersek herhalde pek yanlm olmayz. Bu mill nfus Khal-khadan maada daha baka Mool kabileleri ile, ezcmle yalnz en nemlisini syliyelim Kalmuklarla ayn soydan olan Oiratlarla da artmaktadr. Mool Sovyet Cumhuriyetindeki Moollar hayvan yetitirici gebelerdir. Mill servetin en nemli ksm phesiz, halkn geimini temin etmekte olan 17 milyon hayvandr ki, bunun drtte koyundur. Memleketin iktisadi varl bu hayvan kadrosu etrafnda dner ve ihracatn cidd olarak hesaba katlabilecek tek maddesi de budur. Rejim deiikliinin husule getirdii siyasi sarsnt pek tabi olarak iktisadi hayatta da tesirini iddetle duyurmutur.

Moolistan in'in eyaleti olduu mddete ticaret hayatinin hemen tekmil balar bu memlekete ynelmi bulunuyordu. Fakat Sovyet Rusya Urga'y ele geirince her ey deiti, Moolya'da ine ynelmi olan iktisadi mbadele uzun mddet duraklad. Durum daha sonra da dzelmedi, ahval normalleince de Mool ticaret hayatnn Rus menfaat evresine balanmas iine pln dairesinde baland. Son durum hakknda bir fikir verebilmek iin tam da buhranl yllardan alnm olan birka -misal yetecektir. Moolya'nn 1927-de in'e ihracat 12 .milyon tugrik tutarken, 1929-da 6 milyona, ayn yllarda in'den yapt ithalt 27.5 milyondan 8.5 milyona dmtr. Rusya tarafna ise ayn yllarda rakamlarn artt grlmektedir: ihraoat 17 ve 21 milyon, ithalt 4 ve 7.5 milyon. Durumun bylece deimesinde de in'in zararnn Rusya'nn kazancndan fazla olduu o yllardaki siyasi huzursuzluklarla izah edilebilecei gibi belki Moolistan'n tabii piyasalarnn ne de olsa gneye doru almasiyle de aklanabilir. Nakil artlar burada bugn dahi iptidaidir, atalardan kalma deve kervanlar ile yaplan nakliyat yava fakat ucuzdur; her ne kadar birok yerlerde kamyonlarla l nakliyat yaplmakta ise de bu, imdiye kadar eski usul tamamiyle kaldramamtr ve belli bir zamana kadar kaldrabilecee de benzememektedir. Moollarn kendilerine mahsus medeniyetleri, Sovyetler idaresi altnda da kaybolmam, nk bu kavim ve onun nderleri iddetli bir zleyile Cengiz han geleneklerine atlmlardr. Resmi dil artk ince veya Manu dili olmayp, hatt Rusa da deil, eski Moolca-dr. Bu dilin yazs iin Sovyetlerin ileri srdkleri, Ltinceden yapma yaz ekillerinin hibirini almamlar, eski kahramanlk alarndan kalma Uygur - Mool yazsna sarlmlardr. yle byle kk bir ilim akademileri, bir de niversite ss verilmi ykseke okullar vardr. Her iki messesenin de Moollarn eski an ve ereflerini ne byk bir gayretle beslemekte, retmekte ve yaymakta olmalar dikkate deer. Moolistan'n kendine mahsus dinini, hatt dindarlk karakterini yeni siyaset sistemi de deitirememitir. Budizm dininin byk mezheplerinden biri olan lmaizm Tibet'ten maada bu memlekette mevcuttur. Moolistan'da Ulan bator khoto (Urga'nn yeni

26

BLNMYEN -ASYA

BLNMYEN

-ASYA

27

ad) Rus emri altna gireli Tibet'le olan mnasebet tabiatiyle kendiliinden kesildi, in imparatorluk saraynn tevecchn ise ihtill yznden oktan kaybetmi bulunuyorlard. Eski hubilganlar, yani canl tanrlar, en yksek ve ikinci derecedeki sayn lamalar ksz bir durumda kendi hallerine braklmlar, bir zamanlar debdebeli, imdi metruk ve yklmaa yz tutmu manastrlara ve kilise-kylere bakan kalmamtr. Bununla beraber eski din gayreti, hem de yalnz basit halk ocuunun kalbinde deil, ilerigelenlerde de, pek aa vurmasalar bile, yine de yaamakta, gelimektedir. Mool Halk Cumhuriyetinin kuzey-bat komuluunda Tuva veya Tannu - tuva adl bir Mool cumhuriyeti daha vardr. Burasn kuzeyden Sayan dalarnn, gneyden de Tannu - olann evrelediini sylersek, yerini daha iyi belirtmi oluruz. Bu memleket resmen Sovyetler Birlii himayesi altnda bulunmaktadr. Gerekten Tuva olduka garip bir devletiktir, bilginlerden maada onunla ilgilenen hemen yok gibidir. Fakat onlarn Sibirya ile - Asya snrnda bulunan bu 65 bin nfuslu kck memlekete kar ilgi gstermeleri iin de her trl sebep mevcuttur. Resmi dili olan Moolcay halk arasnda anlyan yzde ikiyi bile bulmaz, ounluk Trk - Tatar cinsinden insanlardr. Lmaizmi bilirler, fakat asl dinleri amanizmdir. En byk hususiyeti yine de ren-geyi-i kltrnn en gney snrnn buradan gemesidir; Sibirya'nn bu zel ehl hayvan Tuva'da hem atn hem de srn yerini tutar ki, esasen bu dalk ve ormanlk ufak memlekette her ikisi de pek az bulunur. Tannu-tuva halk dou komusu Mool gibi hayvan yetitirici gebe olmayp bu ile hibir vakit uramamtr da; o ormanda yayan avcdr, fakat bu iin tam ehlidir. Minimini Tuva, istiklli urunda koca in'e kafa tutmu ve kendisine nispetle bir dev olan Moolya ile penelemitir. Altay'lardan batya bugn Trklerle ranllar bulunmaktadr. Trk deyince yalnz stanbul'lu Trk hatra getirilmemelidir. Trk yalnz Mustafa Kemal'in milleti deildir, ondan gayri -As-ya'da, Sibirya'da, iran'da, Dou - Rusya'da, Kafkasya'da baka baka adlarla daha yle byle krk trl Trk kavim veya kabilesi yaamaktadr. Atalarnn yaay tarzn, yani gebe obanl en ziyade muhafaza etmi olanlar Asya Trkleridir, ilerinden an-

cak pek az bir yere yerlemi ve kendilerine esasen yabanc olan iftilie balamtr. Eski cetlerinin dinini, daha dorusu dinlerini islmln kzgn rzgr daha balangta, - Asya bozkrlarn ve vaha - isknlarn sprp getii zamanlarda brakmaa mecbur kalmlardr. Bugn buradakilerin hepsi koyu mslman ve Sovyet tebaasdr. - Asya Trkleri arasnda mttefik cumhuriyetler erevesinde bir dereceye kadar mstakil hayata kavuanlar: gebe veya' yar - gebe Krgzlar, Kazaklar, Trkmenlerle, ksmen bir yere yerlemi zbekler, Karakalpaklar ve artlardr. Daha yaknlarda Sovyet Rusya ile mnasebete girimi, yani ona balanm olan in Tr-kistan'nn Turki ad verilen Trklerini de unutmyalm. Sovyetlerin mttefik Trk cumhuriyetleri pek de yle mill devletler deillerdir, nk mesel Karakalpaklar, kendi memleketlerinde halkn ancak yzde 37-sini tekil ederler. Kazaklar bu bakmdan daha talihli durumdadrlar, nk onlar yzde 50 nispetini bulmakla -nebilirler, zbeklerin cumhuriyeti ise hepsinden ziyade gptaya deer, nk nfusun drtte zbektir. Mttefik cumhuriyetler olarak Sovyetler Birliine dahil olan yerler unlardr: Krgzistan, Tanr - dalar ve Alatau blgesinde olup genilii takriben 200.000 kilometre karedir, bakenti Pipek yahut bugnk adiyle Frunze'dir. Kazakistan, mesahas 2.814.600 klmk., nfusu yedi milyondan yukar olup bakenti, li nehri kysnda 64 bin nfuslu Alma-ata'dr. Trkmenistan, 443.000 klmk. geniliiyle, Avrupa lsne gre bugn bile gze arpacak byklkte bir memlekettir. Buna kar nfusu yalnz 1.270.000 kiiden ibarettir. Bakenti Akhabat'tr. 172 bin klmk. yzlm ve be milyon nfusiyle zbekistan ise eski Buhara hanln ihtiva eder, bakenti mehur Takent ehridir. Dediimiz gibi bunlar mstakil mttefik cumhuriyetlerdir. Aral glnn gney ky blgesinde bulunan Karakalpakistan'a gelince, bu o kadar ileri gitmemi, Sovyet Cumhuriyetleri ittihad iinde muhtar bir arazi olarak kalmtr, ve Moskova'ya olan ball; evvelkilerden daha sk imi. Be bin nfuslu berbat bir yer olan Turtkul adl bakenti hakknda imdiye kadar Bat'da ok bir ey sylenmemitir. Daha yaknlarda Rus h1 kimiyeti altna girmi olan in Trkistan, eski in adiyle Sin-cian'a dair henz elimizde tam bir bilgi olmad gibi Moskova ile

28

BLNMYEN

-ASYA

B LNM YEN ASYA

29

olan resm mnasebetinin ne merkezde olduu da pek belli deildir. Herhalde prensip bakmndan, yukarda adlar geen cumhuriyetlerden daha serbesttir ve Mool Halk Cmhuriyetininkine benzer bir nevi istikll elde edebilmitir. Katalog usulnde sraladmz bu kuru bilgilerden anlyoruz ki, eski tek para Rus imparatorluu - Asya'da mozaik-paralara ayrlmtr; Byle olmakla beraber bu yeni devlet - eyaletler siyasi bakmdan yine merkeze bob kalmlardr. Bununla beraber eski durum yine de esas bir deiiklie uramtr. arlk devrinin ruslatrma siyaseti bsbtrl ortadan kalk-mamijsa bil* kuvveti azalmtr ve muhtariyetle idare" olunan yerler, mttefik cumhuriyetler ilh. bittabi Rus politikasnn menaat-leriyle arpmyacak bir hudut iinde, dillerini ve mill kltrlerini kuvvetletirmek, gelitirmek alannda serbesttirler. Dillerinin tec-ridedilmi bir halde kalmas'yznden imdiye kadarki hkimiyet devrinde yaklamas imknsz bir halde kalm bulunan kitlelere kokutabilmek in, buradaki dilleri canlandrma iini bizzat Moskova tevik etmi, desteklemitir. Latin harfleriyle yeni yaz uydurulmu ve yaz yazma marifetinin geni halk tabakalar arasnda yaylna engel olan eski, zor yazlarn yerine bunun kullanlmas mecburi klnmtr. imdiye kadar hibir vakit tesbit edilmemi olan diller de yazya ve kitaplara kavutu, gerekten batma yolunu tutmu olan birtakm ekzotik diller deta son nefeslerinde yeniden kuvvet buldular. ktisad alanda hayvan yetitiriciliin gelimesi ve onunla birlikte plnl ziraatilik ise deta' kendiliinden meydana gelmitir. Kazakistan'n 30 milyon balk hayvan kadrosu; Krgzistan'n sade koyun mevcudu drt milyonu bulan srleri devlet kontrol altna girdi. Trkmenistan ve zbekistan bozkrlarnda otlyan koyun, sr, at ve develerin sk bir saym yapld. Yapak ve deriyi devletin merkez tekiltlar toplatmakta, i piyasada ve yabanc memleketlerde kymetlendirmektedir. Ziraat byk lde olarak zbekistan'da gelimekte ise de Krgzistan'la Karakalpakistan'n elverili alanlarnda da gittike genilemektedir. Atadan kalma eski suni sulamaya bugn de ihtiya varsa da, tabiatiyle bunlar teknik ve mhendislik bilgilerinin yardmiy-

le olduka slh edilmitir. Eski, babayani sknet zaten sona ermitir. Ziraatin en nemli mahsul olan pamuk eskiden ne kadar biterse onunla yetinirler, kendilerini zorlamazlard; imdi o eli ar zbeklerden ve Trkmenlerden rekor mahsul istenmekte olup buna gre tevik olunmaktadrlar. Rus endstrileme salgn buralara da bulat, ucuz iilik imknlar yapann, pamuun, derinin yerinde ilenmesini ayrca cazibeli bir hale koymutur. Sovyetlerin iktisadi ilgisini en ziyade zerine eken blge de hepsinin by ve en zengini olan Kazakistan olup burada muazzam dokuma ve kimya fabrikalar kurulmutur. Kendisine kar gsterilen ve pek de menfaatsiz olmyan bu alkaya kar Kazakistan, dou dalk blgelerinin demiriyle, kurunu, kmr, altn ve petrol ile krann demektedir. - Asya'da, Altaylardan batya doru, Trklerden baka bir de ran'llarn yaamakta olduklarn sylemitik. Onlar da bu topraklarn eski halkdr, hatt basklar altnda ezildikleri Trklerden bile daha eskiden beri burada bulunmaktadrlar. Bir zamanlar kuvvetli, ehemmiyetli ve zengin olan kabileleri bsbtn ortadan kay-bolmamlarsa bile ok ufalmlar ve son korunma yeri olarak Pa-mir'in sokulunmaz dalarna ve yaylalarna snmlardr. lerinden yalnz biri, Tacik kolu bugn de geliip yaylmaktadr. Bunlar Acemlerin yakn akrabas olan ifti ve tacir bir kavimdir. 1925-ten beri Rus himayesi altnda, Tacikistan adl devletleri iinde yaamaktadrlar, bakentleri, bugnk adiyle Stalinabat'tr. Bu birka verinti - Asya'nn bugnk durumu ve kuruluu hakknda umumi bir fikir verebilir. Burada yayan kavimleri, kabileleri Bat'da uzun mddet iptidai, garabet rnei birtakm insan ynlar gibi grm ve onlara srf romantik ynden renk vermeye almlardr. Bu miskin gebelerin, basit ve kendi halindeki obanlarn cetlerinin bir vakitler baka trl yaam olmalarn ise kimse hatrndan bile geirememiti. Eski alara dnp gemi yzyllarda bu topraklarda neler olup getiini anlatacak vastalar elde etmek iin son onyllarn byk keif baarlarna ihtiya vard. Bugn artk biliyoruz ki, tarihsiz sanlan - Asya'da byk gebe imparatorluklar yaam, son iki yzyln iptidai hayatn grdkten sonra kimsenin tahmin edemiyecei medeniyetler kurul-

30

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

mutur. Bu gemiin ele geirilebilecek btn ayrntlarm, hatt bunlarn en nemlilerini bile burada tantmaya almak ok klfetli bir i olur. Bu tafsilt yn mtehasss bilginlerde heyecanl bir ilgi uyandrrsa da, bugnk hani ve hen? tam eklini almam olan kaynak malzeme ufak tefek hadiseleriyle, garip ve yabanc bir sr adlariyle, bu sahaya yabanc olanlar iin yorucu olabilir. te bunun iindir ki, bizim burada yapacamz, bu bilgi yn iinden, byk alara, nemli hareketlere dair, bugn de sarih olarak karabileceimiz neticeleri taslak halinde vermekten ibarettir. - Asya'da ilk byk gebe devlet sa'dan nce III. yzylda Altay'n dousunda, bugnk Moolya'da kurulmutu. rili - ufakl baz gebe kabileler byk l daha evvelleri de gemiler ve uzun yahut ksa bir zaman snrlarda in'lilere rahatszlk vermilerdi, fakat tehlikeli rolleri ancak Mao-dun adl hkmdarlar zamannda balamt. Bu merhamet nedir bilmez, kanl gebe reisi idareyi e-line aldktan sonra (. . 209). yoluna dikilen herkesi boazlatm, kendi ailesine kar bile insaf gstermemiti. Ondan sonra mutaassp ordulariyle yryerek, bozkr ve l dnyasnda ele geirdii btn kabileleri inedi geti. Sonra oalan kuvvetiyle in'lilere dnd. in'liler ise bu sefer gelenlerin snrlarda apulculuk iin gemi alelade soyguncu kabileler olmayp, tehlikeli bir asker kudretin tehdidi karsnda bulunduklarn grerek tela dtler. Mao-dun'un zamannda yeni domu olan gebe devlet Kora'-dan Aral glne kadar yaylyordu ve azametli gebe hkmdar, in'in kuzeyindeki btn memleketlerin kendisinin olmasiyle -nyordu. Ve her ne kadar in cesaret ve meharetle, fakat herhalde var kuvvetini kullanarak bu aknlara kar kodu ise de, deiik talih ile srp giden harblerde baz kuzey eyaletlerini, geici bir zaman iin de olsa elinden kaptrd. Mao - dun'un bu byk gebe kavmi Hiun - nu idi. in'liler onlar bu adla andklar gibi herhalde onlar da kendilerine byle bir ad veriyorlard. Bat'l aratrclar bu Hiun - nu'larm ne trl bir kavim, Trkler mi, Moollar m, yoksa bakalar m olduklarn yorulmak bilmez bir gayretle inceleyip aratrdlar. Bu yle esrarl bir sorudur ki, buna bugne kadar tatmin edici bir cevap beyhude arand. sim benzeyii, sava hayat ekli ve baz krono-

lojik sebepler daha bundan iki yz yl nce Bat bilginlerini, in kaynaklarnda ad geen bu Hiun - nu'larn hakikatte byk kavimler-g devrindeki Hunlar olduklar dncesine iletmiti. phesiz bu tahminde unun da hissesi vard ki, kavimler - g devrindeki gebe srlerinin cetlerini Asya'da aramak icabediyor-du. O zamandan beri de ilim bu alanda karar m verememi; Hiun-nu kavimiyle Hunlarn ayn olduklarm ne yalanlam ne de doru-lyabilmitir. Fakat o faraziye artk sarslmaz bir akide haline geldiinden zamanmzn balca bilginleri Hiun-nu'lara Asya'l Hunlar demektedirler. Bu itibarla burada biz de bu ad kullanacaz. Demek oluyor ki, Asya'nn ilk gebe imparatorluu Asyal Hunlarndr; o imparatorluk ki gerek bykl gerekse k bakmndan, daha sonraki btn gebe hkmetlerin kurulu ve batlarnn iyi bir rnei olmutur. Mao-dun'un lmnden sonra yava yava kabile reisleri arasnda rekabet ve merkez hkmetin zayflamas balyor ve devletin mukavemet kudreti gittike geviyor. Derken birka byk asker felket, derken en elverisiz bir zamanda gelen tabi fetler; btn hayvan mevcudunu krp geiren byk bir kuraklk veya ldrc bir k... ve g artk nne geilmez bir eydir. Nitekim byle de oldu. in'liler bu evik gebe atllarn mnasebetsizliklerinden zaten yaka silkiyorlard; bir mddet sonra onlarn sava sularn rendiler ve nihayet kendi harb aletleri ve taktikleriyle -zerlerine yrdler. in'liler elde ettikleri baarlardan cesaret alarak bu ganimet dkn sergzeti aknclar snrlarndan kovmakla yetinmeyip pervaszca byk bir ie karar verdiler: kalktlar, yenilmi olan Hunlar ln bir ucundan brne kadar kovalya-rak onlar kendi yurtlarnda tepelediler. Gebe imparatorluk dalmaa balad. Kabile boumalarndan ve in darbesinden kurtulabilen bir kol Altay'lar geerek, li vadisi taraflarna yerleti. Bu suretle Dou - ve Bat - Hun imparatorluklar vcuda gelmi idiyse de her ikisinin kaderi de belli olmutu. kiye blnm olan dmann hakkndan gelmek in'liler iin kolaylamt. Birbiri ardna gelen felketlerden kaan baz kabileler kuzey ve bat ynlerinde uzaklara g ettiler. Bazlar ise kudretli in imparatorluuna, Gk oluna boyun emeyi tercih et-

32

B L N M Y E N ASYA

tiler, o da imparatorluun o zamana kadar tehdit altnda bulunan ve apullara uryan snrlarn kendi dik kafal kardelerine kar korusunlar diye onlar snr boylarna yerletirdi. Hunlarm daha nce boyun edirmi olduklar yabanc kablecikler Hun imparatorluunu zaten seve seve tamadklarndan, onlarda zayflk almeti belirince bu zoraki ittifaktan birbiriyle yar edercesine ayrldlar. Ve Asya Hunlar amansz bir surette tkenmekte idiler. lk nce Kuzey-Moolistan imparatorluklar ekmee balad, sa'nn doumu yllarnda Kun-in komuluu artk mazinin erefli bir htrasndan baka bir ey deildir, batda da daha yz yl kadar tutu-nabildiler, fakat saknlmaz akbet kendini burada da ok bekletmedi. Mttefikleri tarafndan terk edilmi olan Hun hkmdar, kendi deyimleriyle an-y, arkadan kovalyan inlilerden kaarak bakentine snd, fakat yeise dm bir halde, artk her eyin nafile olduunu, gkle topran kendi aleyhinde birlemi olduklarn anlam bulunuyordu. Baka zaman az szl, kuru in kaynaklar, son mstakil Hun hkmdarnn can vererek mahvolduu bu mcadeleyi btn dramatik tafsiltiyle tasvir ederler. Hun kavminin ne olduu ise artk in'lileri ilgilendirmiyordu. Fakat Avrupa'ya komu sahalara dalm olan bu ordularn ve onlara mensup gebelerin akbeti Bat bilgininin hayalini o nispette fazla iletiyordu. Kuzeye mi gitmilerdi yoksa gneye mi, yahut da acaba Volga'ya doru mu yollanmlard? Hun ve Hiun-nu'-nun ayn kavim olduu mtalasnda bulunanlar tabiatiyle son ekli kabul ediyorlard. Onlara gre, dalm olan Hun ktalar, felketli yenilgiden sonra yava yava bellerini dorultmular, kabile balar yemden salamlam, yanlarna gzellikle veya zorla, taze mttefikler bulmulard. Btn bunlar gya byk malbiyetin vuku bulduu yerden ok uzakta, in'lilerin alka ve kuvvetlerinin eriemiyecei yerlerde oluyordu. sa'dan sonra IV. yzylda yeniden kendilerini toparlyarak veyahut belki de her hangi bilinmiyen, doudan gelen bir basknn tesiri altnda, Alanlar nlerinde kovalya-rak Dou - Avrupa'ya girdiler. Attilnn korkun Hunlar gya ite bunlardr. Asya'daki Hun imparatorluunun ufalmasndan sonra, Altay-larn tesinde de berisinde de, bir mddet skn hkm srd. Fa-

BLNMYEN

-ASYA

33

kat IV. yzyln sonunda, eski Hiun-nu devletinin yerinde yeni bir cenki atl - gebe kavim, Juan-juan peyda olarak yaylmaa ba-lad. in'lilerin sadece bu yeni ad renmeleri lzmd, yoksa snr-larn tehdideden bu pervasz gebeler hakknda eski bildikleri kendilerine yetiirdi. Juanjuan'larn hviyetleri de Hiun-nu'lar gibi tamamiyle bulanktr. Gobi lnn kuzey taraflarndan gneye doru akp gelen bu gebe kavim unsurunun - Asya'daki dil ve rk kollarndan hangisine mensup olduunu bugn de bilmiyoruz. Bazlar, bu Juan-juan'larn yolunu, Asya'daki rollerini bitirttikten sonra Avrupa'da takibederek, Asya'dan kaybolan bu kavmin Avru-pa'da Avar adiyle grndkleri mtalasnda bulunurlar .Tpk Hiunnu ve Hun ayniyeti meselesinde olduu gibi, bunlar hakkndaki kanaatler baka bakmdan da dalrlar: bazlarna gre Juan-juan'-lar da (yani Avarlar da) Trktrler, halbuki bakalar ise bunlarda Moollar aratrrlar. Juan-juan'lardan biraz sonra, tahminen IV. yzylda, yine menei esrarl bir baka byk gebe kavim grlr ki, bu da To-ba'dr. To-ba sonuna kadar Asya'l olarak kald, hibir vakit Altay'lardan beriye gemedi. Gerekten buna sra da gelmedi, nk o, kendinden nceki iki kavmin beyhude yere denemi olduu eyi baarabilmi, o zamana kadar yenilmez sanlan gney rakibini yenmee muvaffak olmutu. To-ba hkmdar ailesi Kuzey-in'in en byk ksmn zaptederek, Gk olunun tahtna geti. Ancak bu zafer zahir idi. Silh zoriyle fethedilmi olan in, ierilerine kadar sokulan bu gebeleri medeniyetiyle, mnevi kuvvetiyle ezdi ve onlar, belki kendileri de farkna varmakszn in'li haline geldiler. To-ba hkmdar ailesinden, in'in en byk hanedanlarndan biri olan Vey dodu. VI. yzyldan itibaren daha aydnlkta yryoruz, artk ilk Trkler grnmlerdir. Juan-juan imparatorluunun ykntlar zerine Kk Trkler devletlerini kuruyorlar. Anayurttan, yani Orkhon nehri vadisinden etrafa yaylan Kk Trklk abucak byyp geliiyor, fakat daha birka onyl bile gemeden, karakteristik gebe devlet dal vukua geliyor. Bu suretle Orkhon vadisinden yalnz Dou - Kk Trk devletini idare ediyorlar ve gelenek halini alm olan lm-kalm savan in'lilere kar buradan devam ettiriyorlar. Balka glnn F. 3

34

BLNMYKN

-A S YA

B \. N M V F. N

f-ASVA

35

gneyinde, li vadisinde ise Bat - Kk Trk devletinin bakablesi oturmaktadr ve bunun birinci dncesi gneye ve batya doru yaylmaktr. in kaynaklarnn verdii bol tafsiltl bilgilerden, gebe devletlerin ne kadar eitli kavim unsurlarndan meydana geldiklerini imdi artk iyice grmekteyiz, byk bir ittifakn ortak kabilelerini tanyoruz, bunlarn kimler olduklarn phe gtrmi-yecek ekilde bildiimiz gibi, ounun tarihini zamanmza kadar da takibedebiliyoruz. Bundan aka rendiimiz ilk ey; dmanlkta olsun dostlukta veya ittifakta olsun, akrabala baklmaz, birbirine akraba veya tamamiyle yabanc kavimler, yanyana bulunabilecekleri gibi birbirine kar da gelebilirler. Mesel Kk Trk imparatorluunun VIII. yzyldaki anl durumunu ekemiyen dman yabanc bir kavim olmayp dil ve rk bakmndan onun en yakn akrabas olan Uygur kavmi idi. Uygurlar nce Dou-Kk Trklerini inedikten sonra, yava yava Altay-lardan szarak, snmek zere bulunan Bat-Kk Trkleri zerine yklendiler, daha sonra kendi devirleri de geerek yerlerini yeni bir istilcya terk etmek lzm gelince, son snacak ver olarak hepsi bir arada, bu sonraki yurtta kalmlard. Kk Trk kavmi geri sade istilc bir asker-kavimdir, fakat bu iin tam eri, en mkemmel bir rneidir. Tekilt kudretine, devlet kurma kabiliyetine ne kadar hayran olsak azdr. Uygurlar ise gebe tarihine taze renkler getiriyorlar, medenileme hususunda alacak istidat gsteriyorlar. ok erken, daha Orkhon yaylasnda iken, - Asya'da pek ziyade yaylm olan ve byk hkmdarlarndan Buku han tarafndan devlet dini haline ykseltilmi bulunan maniheizmi kabul ediyorlar. Sonralar, Altay'larn batsndaki yurtlarnda budizmi de yakndan tanyorlar. Bu dinler yoliyle birtakm yazlarla tanyorlar ve bunlardan birine kendilerine izafetle Uygur yazs diyorlar ki, bu yaz z bir deiiklikle Moollar arasnda bugn de yaamaktadr. Byk ksm Mani ve Buddha yaynlarnn tercmesi olan mukaddes kitaplarn IX. ve X. yzyllardan itibaren in'lilerden rendikleri usullere gre aa levhalar yardmiyle basyorlar. Kiliseler, ehirler yapyor ve din sanatlar, eski gebelerde o zamana kadar grlmemi bir fedakrlkla ve gayretle koruyup gelitiriyorlar. Sra baka kuvvetli gebe bir kavme, Krgzlara gelince, bun-

lar Orkhon vadisindeki _Uygur devletini de ortadan kaldrdlar. Bu yeni treme Trkler Yenisey nehrinin aa mecras kylarndan kopup gelmilerdi. Daha pek o kadar eski olmyan bir zamanda, dier ehemmiyetsiz Paleo-Asya'l kavimler gibi bunlar da yle yksek kltrleri olmyan basit hayatlarn orman blgesinin kuytu yerlerinde geirip gidiyorlard. Sava Trk komularnn tesiri altnda eski yaay tarzlarn brakmlar, hatt dillerini de Trkeye deitirmilerdi. ok gemeden bu alanda ustalarn geerek mkemmel renici olduklarn da gsterdiler. Uygur hegemonyas vz_yL-kadar ancak devam etmi, Krgz-larnki ise hemen o kadar bile srmemiti. Bunlarn byklkleri yeni bir Trk kudretinin. Korluklarn glgesi altna girdi. Trk kavimlerinin zerrelere ayrl bu zamandan, yani XI. yzyldan balyarak geliir; birbiri ardnca birok kabileler, halk kitleleri grnrler ve sonra - Asya'nn hareketli tarihine kararak kayboluyorlar. Fakat siyasi paralanmadan sonra gelen ve bir frtnann yaklatn haber veren bu durgunluk da ok sremezdi, yine byk ve hakiki bir gebe kavmin, bir kuyruklu yldz gibi gzkmesi gerekiyordu. Beklenen bu hdise XII. yzyln sonunda gerekleti, mehulln karanlklarndan o zamana kadar henz deta ad bile duyulmam olan bir atl-oban kavim ortaya kyor ki, bu Mooldur. Bu kavim, hkmdarnn, Cengiz hann babuluu altnda nce yakndaki, byk rakip kabileleri tepeliyor, zayflar ise kar komay bile denemeden ona katlyorlar. Cengiz han ile halefleri, oalan bir kuvvet ve artan bir itahla. Asya'nn istilsna kyorlar. Atl gebelerin deiiklikler gsteren zengin tarihlerinde muazzam sahalar ele geirmi olan byk fetihiler o vakte kadar da eksik deildi, fakat Cengiz hanla torunlarnn meydana getirdikleri kadar byk bir imparatorluk hibiri kuramamt. Btn - Asya onlarnd. Pln dairesinde asker icraatla koskoca in'i avular iine aldklar gibi Mool sllesinin bir kolu in imparatorluk tahtn da ele geirmiti. Uzak-Bat'da, ran'da, Afganistan'da Moollar hkm sryorlar, daha sonra Kuzey - Hindistan'a da ayak basyorlar. Dou - Avrupa'da btn mukavemetleri kran Moollarn nne geilmez ordular, bilindii gibi, Macaristan' iniyerek ta Dalmaya'ya kadar ilerliyor. Ancak gebe istillarn ve imparatorluklarn amaz kanunla-

36

B L N M Y E N -ASYA

BL N M YEN -A S YA

37

rina gre, bu, Kora'dan Adriyatik denizine kadar yaylm olan dev -imparatorluun bir elde ve hele nesiller boyunca tam btnl ile kalamyaca tabi idi. Nitekim nce merkez devlete bal tbi paralara ayrld, bunlar sonra mstakil hayat yaamaa baladlar. Ve sonunda, bu merkezden ve birbirlerinden kopmu, birer Mool babu idaresinde bulunan memleketler de birbiri ardnca, iten ve dtan gelen basklarn kurban olup gittiler. i Mool istil devri, hele XIII. ve XIV. yzyllar phesiz, As-lyaTnn en nemlijarihi alarndan birini tekil eder. Ancak bu '}devrin tesiri Asya snrlarndan ok uzaklara da yaylmtr: iki ih-jtiyar kta. Asya ile Avrupa ancak o devirde birbirini gerekten ta-| nmtr. -Asya, Dou Avrupa'nn siyasi ve etnograf ik manza-i ras bu a olaylarnn tesiri altnda teekkl etmitir ve o zamandan beri ne olmu, ne deimise bu ancak o gemi hdiselerin zaruri neticeleridir. Atl gebe asker - kavimlerden maada t - Asya'da baka Trk Mool cinsinden olmyan kavim unsurlar bulunduunu da biliyoruz. Eski in kaynaklar bize bunlarn hayatlar hakknda da tekiler kadar ak ve bol bilgi vermektedirler. Fakat bunlarn siyasi ve hele istil faaliyetleri tekilerinkine baknca nemsizdir ve biri kp da bunlarn askerlik tarihlerini yazmak istese syliyecek bir ey zor bulur, olsa olsa kh u ve kh bu istil dalgasna kaplm olduklarn yazabilir. Altay'larn dousuna den alanda, onun da daha ziyade bat ve gney ksmlarnda bizim eriebileceimiz en eski zamanlarda, byk kk vhalardaki ehir-devletler iinde Iran'l kavimler yaarlard ve bunlarn ancak ehemmiyetsiz bir ksmnca gebe veya yar - gebe hayat tarznn da mehul olmadn tahmin edebilmekteyiz. Bu tran'l halk her ne kadar askerlik faziletlerine kar fazla bir cokunluk gstermiyor idiyse de, -Asya'nn gemi yzyllarnda pek de ihmal edilecek ehemmiyetsiz bir yn deildi. (Saylarnn ykseklii bakmndan da olsa.) Zerdt'n, Mani'nin ve Buddha'mn dinleri, din edebiyatlar, sanatlar tran topraklarnda verimli bir gelime gsteriyordu. ran'llar kendi daha yksek, az zaman iinde ran'n rengini alan medeniyetlerini gebe asker-komularna da alamaa uratlar. iftiliin ustas idiler. Susuz,

verimsiz toprak zerinde arklar aarak sulu ziraat usuln ala- -. cak derecede mkemmelletirmilerdi. Asya'nn en kabiliyetli tc- | carlar onlard. Mool veya Hun d alannda ne ise baz ran'h I kabileler de bu alanda o kadar ileri idiler. Mesel Sogdlar ticaret seferlerinde Bat - in'e kadar vardklar gibi D - Moolistan'n i uzak bozkrlarnda da yatlk duymazlard. Ve bunlar yle basit ma- I cera yolculuklar da sanmamaldr. Sogd tacirleri devaml mnase- / betlcr_kurmaa alrlard; ehemmiyetli mevkilerde yabanclar ara- / sna yerleir, kk smrgeler kurarlar ve byk kervan yollarn- : dan yurtlarnn balca ticaret merkezlerine gidi gelii salamaa ( dikkat gsterirlerdi. Fakat i - Asya'da ne ranllarla ne de Mool - Trk cinsi kavimlerle hibir akrabalk ba bulunmyan bambaka bir kavim grupu daha yaamakta idi. Bunlarn mstakil devletleri vard ve ister istemez byk siyasi ve asker mnakaalara kh tbi bir halk kh mzi bir dman sfatiyle karrlard. Bunlardan ne zaman sz alsa inliler daima, dnyann en irkin kavimleri olduunu syler ve kzl sal, yeil gzl insanlar diye kendilerinden alayla bahsederler. Galiba in'lilerin umaclar sarn ve mavi gzl insanlard. Bat bilginleri eski Asya'nn etnografik haritasn tanmadklar mddete, bunlarn herhalde ran'h kavimler olacan sanmlard. Yanl yola saptklar ve bu sar sal, mavi gzl eski Krgzlarn, hatt Vu-sun'larn bile, bugn artk tamamiyle kk kesilmi bir Paleo - Asya'l kavim rkna mensup olduklar ve bunlarn son rnekleri de bugnk Yenisey - Ostyaklar olduu daha yakn zamanlarda meydana kmtr. Byk kk kabileler arasnda, bugn tandmz - Asya rklarndan ve dillerinden esasl bir surette ayrlan birtakm baka kavimlerin de yaam olduklar muhakkaktr. in'lilerin kaydettikleri bir sr ne olduu "belirsiz kavim ve kabile adlar arasndan hangisinin byle bir unsuru gizlemekte olduunu ise imdilik sylemek zordur. c - Asya'nn hareketli hayatna gelince, bu hayat hi de kapal kutu iinde gememitir. Kenar sahalardan beriye ve aksi istikamete insan ak daim olmu, kk byk g dalgalar, belli bal geilerden baka, snrlarda da nemli hareketler grlmtr.

38

B L N M Y E N -ASYA

B L N M Y E N -ASYA

39

Bunlar bilmedike bu blgenin hayatnn iyzn ne doru olarak ne de tamamiyle izah edemeyiz. - Asya, kavim hareketlerinin kay nat bir alan olduu kadar eitli medeniyetlerin hakiki toplanma havuzu da olmutur; nitekim buraya snrlar tarafndan, yabanc medeniyet muhitlerinin mnevi ve maddi mahsulleri bol bol akmakta idi,... in medeniyeti buradaki ak kaplardan boanm, serbeste yaylyordu. Hele ran medeniyeti iin fazla bir zorlaya hi ihtiya yoktu, nk en eski kaynaklarmzn dayand zamandan, iki bin yldan beri oturduu, kk sald bu yerler onun kendi yurdu, kenditopra idi. Hint kltr ve sanat hayat mahsullerine gelince; bunlar etrafa dalmaa daha sonra balamlar, ve o zamanda vine hep tran'llar vastasivle hedeflerine ulaabilmilerdir. Avrupa'l Gney - Rusya sanat ve kk - plstikasnn tesiri ise nce Krk -volu ile Kuzey -Moolva'daki atl gebelere varm, onlar da va-kit geirmeden ele geirdiklerini gneye, in'e iletmilerdi. - Asya hayatnn tarihi binlerce ve binlerce iplikle rlmtr ve onu bugn bu kadar tamyabiliyorsak bu, yzyllarn emei sayesinde mmkn olabilmitir. Pervasz eliler, talih deniyen cesur tacirler, dine aran gayretli misyonerler bu korkun mehulle doru ilk patikalar atlar. Bilgin aratrclar onlarn izleri zerinde keif yollarna ktlar. te bu bir sr dank verinti ve kaytlarn birbirine eklenmesi suretiyledir ki, ilk insicaml levha meydana gelebilmitir. u halde Bat'l insan - Asya'y nasl kefetmitir? Keifler tarihinde bu soruya imdiye kadar verilen cevap nispeten dardr. nk bazlarna gre keif, yalnz Bat'l insann kendi yaptdr. Bu grte bir dereceye kadar bundan yarm yzyl nceki, Akdeniz evresinden tede olan bitenlerden haberdar grnmek istemiyen zihniyet sezilmektedir. O zihniyete gre in, Hindistan veya eski Amerika medeniyetleri, Akdenizin yakn ve uzak kylarnda yine medeniyet yolunda sarf edilmi olan gayretlerin yannda sanki insanlk tarihinin geici bir epizodu ve bir ocuk oyunca saylrd. Bu gr zaten ilm bakmdan hakl olarak mnakaa gtrr, nk her hangi bir bilgi sistemi hibir zaman hangi kavimlerin

ona ne gibi unsurlar katm olmalarna bal deildir. Zaten artk bugn yle bir duruma gelmi bulunuyoruz ki, Bat'l benciliimiz incinmeksizin ve rahat yrekle meseleyi btn muliyle ele alabiliriz. nk t - Asya ile ilgili keiflerin en ou Bat'l bilginlerin eseridir; bundan maada artk yabanc yardma ihtiya kalmakszn, eski alarda baka kavimler bilginlerinin ne iler grm olduklarn renmek ve bu malmat ynn tenkidin kalburundan geirdikten sonra kendi bilgi sistemimize ekliyebilmek iin de elimizde lzumlu vastalar mevcuttur. Bu prensibi gz nnde bulundurarak aadaki sayfalarn tertibinde tam olmaa gayret ettik. Tam olmaktan kasdmz udur ki, burada baz keiflere ait olan yazlar, bunlar in'li veya Tibet'li melliflerin eserleridir, Avrupa'l deildir, diye gzden uzak tutmadk. Fakat gerek mnasiyle tam olmak ryamza bile giremez, zira -Asya'nn tamnmasiyle ilgili eserlerin, tetkiklerin bibliyografik bir listesi bile kocaman bir cilt tekil eder. u halde bizim iin bu eserler arasnda semek zarureti vard ve biz de hususiyeti olduunu sandmz her hangi bir aa ait ehemmiyetli, dikkate deer kaynaklar dile getirmeyi veya onlarn izinde yrmeyi denedik.

B L N M Y E N -ASYA

41

II. BYK N SEDD'NN TESNDE


Hun-m kahramanlk hayat.- Hunlarla inlilerin temaslar v* birbirlerine tesirleri.- Hun imparatorluunun i nisam. Hm topraklarna in'li keif seferleri.- Cang-ien'in Ye-c'lar lkesine elilii.- Trkistan'da bir in'li keifi.- -Asya'nn en eski Bat'h keifileri ve pek-yolu.

Da-tun nbet kulesinden duman kyordu; davullar gml-yor, gonglar inliyordu: Hunlar geliyor! Alarm iareti zerine btn in'li askerler, sivil halk kendini bilmiyecek bir aknlk iinde nceden hazrlanm smaa kouyordu. Kaplar kapadlar, yollar tkadlar; snr kalesinde hayat birdenbire duruverdi. mparatorun ltfiyle Da-tun'un tam selhiyetli efendisi olan general Li Mov aknc Hunlar bu suretle yola getirmek istiyordu. Ak arpmadan pln dairesinde kanrsa, sk sk gelen gebe aknclar adamlarna bir zarar veremez, apulculuun, soygunculuun nne geer; onlar da kilitli hisarlarn, yklmaz kaplarn nnden eli bo dnmekten eninde sonunda usanrlar sanyordu. Fakat Hunlar hi de yle kolay kolay yeise decee benzemi-yorlard. Aldr bile etmeksizin evik atlarnn srtnda in snrnn kh u kh bu noktasna koturuyorlar ve Li Mov'un mkemmel sanlan mdafaa plnnn urada burada ifls ettii grlyordu: nbetileri baskna uratyorlar, halk insafszca haraca kesiyorlar, tanmas mmkn ve onlarca bir kymet ifade eden ne varsa alp ldeki kararghlarna gtryorlard. Sonunda in'liler kendileri de bu iten usanmlar ve gz kara aknclara kar para etmiyerek feci bir ekilde ifls eden hile aleyhinde sylenmee balamlard. Li Mov gzden dt ve in snrlarndaki kahramanlk hayat yine eskisi gibi devam etti. inlilerle Hunlar arasnda, her iki tarafn da ayn derecede yiite dtkleri ufak tefek maceralarn haddi ve hesab yoktur.

Da-tun yaknlarnda, Huan-ho nehrinin kuzey-dou kvrmna civar bir yerde Yen-men adl ok mhim bir asker nokta vard. Burann istihkmlar, nbet kuleleri mehur general Li Guan'n emri altnda idi. Bu general ard aras kesilmiyen vurumalara her zaman kendisi de katlr ve askerleri gibi cesaretle keser bierdi. Fakat bir defasnda (. . 124) aknlardan biri naslsa ters netice verdi. Hunlar in'lileri dattlar ve yaralar iinde kalm olan komutan Li Guan' da esir ettiler. Bu pervasz ve mahir generali ele geirmesini Hunlar zaten oktan beri istiyorlard, byk hkmdarlar onu diri diri getirecek olana yksek mkfat vadetmiti. Talihli gebelerin sevinleri sonsuzdu, yaral in generalini iki atn eyeri arasna astklar bir salncaa gzelce yatrp yola koyuldular. yle 20 - 30 li kadar uzaklamlard ki, bu garip sedyenin yanna bir Hun delikanls yanamt. Li Guan yolda kendisini lm gibi gsteriyordu, derken birdenbire gzlerini aarak srad ve aran delikanlnn elinden silhn kapt ve atna da atlyarak geri dnp rzgr gibi utu gitti. Hunlar aknlktan kendilerine gelince hemen peine dtler, onu ok yamuruna tuttular, kovaladlar, fakat nafile! Kaak Li Guan bir kazasz in nbet kulesine ulat; kurtulmutu. Hunlarla in'liler asrlar boyunca birbirleriyle ite byle greip durdular. Arada bazan byk, cidd arpmalara da sra geliyordu, snr blgesi gerekten tehlikeler geiriyor ve bazan Gk olunun ehemmiyetli sahalardan vazgemesi icabediyordu, fakat harb talihi dnd ve in'lilerlc Hunlar yine eski bilinen yerlerde birbirlerinin karsna dikildiler ve eski grelerine yine baladlar. Harb arabalarna alk, uzun urbalar iinde serbest hareket edemiyen in'liler, bir kasrga hziyle kendilerine arpan ve yine byle ortadan kaybolan atl srlere kar balangta gerekten ne yapacaklarn bilememilerdi. Fakat ok gemeden kendilerini toparladlar ve bu dman ancak kendi sava vastalar ve harb usulleriyle yenebileceklerini anladlar. O zaman, tehditi barbar atllara kar yava yava kark bir mdafaa sistemi meydana geldi. Kuzey eyaletlerinin elden kmasndan korkan in imparatorlar doudan batya doru snr boyunca muazzam bir duvar ektiler ve bunu birbirinden muayyen uzaklkta hisarlar ve nbet kuleleriyle de tahkim ettiler. Eski in tarihilerinin, snr boyunca on bin li

B L N M Y E N -ASYA

43

uzunluunda dolanr ve inas binlerce ve binlerce biare esir ve srgnn hayatna mal olmutur, diye vnerek szn ettikleri byk in eddi ite byle meydana geldi. Nbet kulelerinde daim asker bulunur, nbetiler buradan her eyi yok edici gebelerin dolamasn gzetler, verecekleri bir iaret zerine asker derhal silha sarlrd. Bu mdafaa sistemini sonralar gittike daha mkemmelletirdiler. Lzumunda gnderilecek takviye ktalarnn evkini kolaylatrmak, abuklatrmak iin, byk masraf ve emeklerle balca snr kalelerinden imparatorluun ierlerine doru yollar atlar. Bir yandan da snr mdafaa eden askerin iaesini kolaylatrmak ve ucuzlatmak iin, daim ate hatt saylan snrlarn gerisine sivil halk yerletirerek, buralarda kyler kurdular. Bu uzun sava devresi iinde inli savalarn kyafetleri ve^ tehizatlar da deiti. Ar yol alan harb arabasn bir yana braka rak in askeri de tpk rakibi olan Hun gibi, ata bindi. Keeden ve ya bezden yaplan eski pabucunu kararak svari izmesi giydi. Tabiatiyle, bol, topuklar dven ve hareketi gletiren in urbasn da giyemezdi, gebelerde grd gibi giyinmee balad. Vcuda ya pan don, dar setri giydi ve bunu, eskisi gibi bezden, beline sarp nnde balad kuakla deil, tokal bir kayla skt. Hatt ba na da samur kuyruu ile ssl gebe kalpan geirdi. / Bu gebe sava kyafeti sade maksada pek ziyade elverili de-^ il, ayn zamanda ok da ssl idi. in'liler ise gsterili teferruata merakl olduklarndan fazla bir zenle bu sslere rtbe fark gsteren iaretler de uydurdular. Kalpan siperini samur kuyrukla be-1 raber sol tarafa getirenin ne rtbede olduunu, sa taraftaki ssn/ ne ifade ettiini ve nihayet mesel kalpann iki tarafna birden samur kuyruunu takabilmek iin bir kimsenin ne kadar yksek n-** fuz ve salhiyetinin bulunmas lzm geldiini tesbit ettiler. Kalpan n tarafnda maden bir plka parldyordu. Kibarlk ve zenginlik derecesine gre bu ss altn, gm veya nefritten olurdu. Keza alelade bel kemeri tokasndan baka, tun veya demirden, eitli ekillerde, sanatl tokalar da yaplmtr ki, bunlar da yine altn, gm veya gk firuze kakmalar sslerdi. Kemerin zerine yine rtbeye gre muhtelif sayda madeni halkalar konurdu. Kemerinde do-

44

B L N M Y E N -ASYA

B L N M Y E N -ASYA

45

kuz ve hele on bir halka bulunan kimse artk pek yksek saylrd. unu da syliyelim ki bu maden halkalar sade ss olsun diye deil, birtakm lzumlu ve faydal aletlerin muhafazas iin de tarlard. Bir in tarihisinin anlatt gibi, mesel yedi halkal ilerige-lenlerden birinin kemerinde u aletler sarkard: haner, bak, bilei ta, tarak, ayna mahfazas, akmak ta ve bir de ne ie yarad pek anlalamyan ve yalnz Hunca ad yazl bulunan bir eya. Anlalan yalnz in'liler Hm atllarnn klk ve kyafetini beenmiyorlar, Hunlar kendileri de, rahat dkn in'lilerin ince zevklerini gsteren ss eyasna kar ak bir ilgi gsteriyorlard. Yine ayn in'li tarihinin yazd sayfalar kartracak olursak, in imparatorunun t. . 177-de tevecchn ve dostluunu kazanmak istedii Hun hkmdarna yollam olduu hediyelerin listesine de bir gz atmak faydal olur. Bunlarn arasnda ilemeli, nakl, pamuk konmam bir ipek elbise vardr ki bunu imparator kendisi giyermi. Galiba bu fevkalde bir dostluk nianesi saylyordu. tekiler daha ziyade, gnderilen eyann sadece sralanndan ibaret: ilemeli, pamuksuz bir uzun tunik entari; kark renkli, nakl, pamuksuz bir ipek bini; bir tarak; bir altn kakmal kemer; bir altn kemer tokas; 10 para ilemeli ipek; 30 para eitli renkte nakl ipek; 40 para al renkte ar ipek kuma; 40 para yeil ipekli. mparatorun bu nezaketi herhalde Hun hkmdarnda ve baadamlarnda beklenen tesiri yapmt. Bu hoa gidecek eyler armaan olarak gelirse tabi memnun oluyorlard, fakat bir srasn drdkleri zaman da bunlardan mmkn olduu kadarn vergi olarak istemekten de ekinmezlerdi. Baka are de kalmazsa bu gibi ihtiyalarn zorla tedarik etmek de ellerinden gelirdi. Hun ordusunun erleri belki de yle yksek emellerle pek kendilerini zmezlerdi, fakat icabnda iyi para edecek l in ipeklilerini onlar da pek hor grmezlerdi. Ne de olsa o maceral aknlarda onlar da ilerine yaryacak ganimetleri ele geiriyorlard. inliler Hun komuyu sava temaslarndan gayr bin bir baka yoldan da tanmlard; daim eli geli-gidileri. kaaklar, casuslar ve bunlardan hi de geri kalmamak zere bar zamanlarnn ti-

caret mnasebetleri, istenildii kadar malmat almaa yetiiyordu. Hun hkmdarlariyle ilerigelenlerinin gittike moda haline gelmi olan bir arzular da in'li kar almakt. Tabi hepsi de bir imparator kz almak isterdi. Fakat Hun ilerigelenlerinin hepsine yetecek kadar prenses bulmak hibir zaman mmkn deildi. Anlalan in'li prenseslerin de bu uzak diyarlarn valyelerine ve kendilerini oralarda bekliyen yabanc, barbar hayata zaten pek bayldklar yoktu. Gerekten in'liler ltufkr dalaverelerle Hun hkmdarlarnn gzn birok defa alelade kzlarla boyamlard. Fakat Gk olunun ittifak veya bar politikasn korumak iin alet olmaa krkrne boyun eerek, narin yapl hakiki in prenseslerinin de ister istemez l yolunu tuttuklar oluyordu. Bunlarn hznl hayatlarn dokunakl surette tasvir eden iirler bu alarda deta ayr bir sanat tarz haline gelmiti. Hun kars olmu bir in prensesi, devrinin en parlak kadn airi, derdini u msralarla dkmektedir: Yurdumdan ayrldm, kara balarm. imdi de Hunlarn adr yerim. Ocam kl oldu, ona alarm, Dnyaya gelmemi olmak isteri?/!. Yapa eirir, kee giyerler, Gzme bet gelir, gnlme kt. Koyunun o kokmu etini yerler, emem bakrla sunulan st. Davulu her gece durmaz dverler, Dnerler ta gne doana kadar. Frtna bozkrda gk gibi grler, Yollar toz duman boana kadar. Birbirine bu kadar sk balarla girift olmu Hun-in'li hayatnn neticesi olarak, elimizde bulunan in kaynaklarnda bu kuzey gebe kavminin hayatna dair hemen her eyi bulmamz alacak ey midir? in kronikacs, byk kk btn sava vakalarn ayn derece salam bir dorulukla gelecek nesillere devretmitir. Fakat bundan maada Hun detleri, hayat tarzlar zerine ayrca faydal ve tesbite deer bulduu ne varsa onlar da toplamtr. Bununla beraber bu tavsiflerin birok eksii vardr, ama bu, bunlar

46

B L N M Y E N -ASYA

B L N M Y E N -ASYA

47

hakknda bir ey duymam olmalarndan deil, aksine olarak herkesin bildii eyler olduundandr. Hun imparatorluu byle uradan buradan toplanm pervasz bir gruhun zorbal ile ayakta duran bir devlet deildi, tersine ola rak orada cemiyetin en kk birlii olan aileye varncaya kadar b tn nizam ve tekilt vard. mparatorluun btn sa ve sol taraf olarak ikiye ayrlmt; daha kk birlikler bu ikisi iinde taksime urarlard. Askeri-siyasi her birliin banda, rtbesi ve salhiyeti tam olarak tyin edilmi bir ef bulunurdu. Devletin ceman yirmi drt erkn vard ve ilerinde yalnz en byklerinin emrinde on bin atl bulunsa da bunlarn her biri on bin atl unvann tard. Askeri birliklerin en by on bin atl idi. Bundan maada ayr ayr komutanlarn idaresinde bulunan bin, yz ve on atl birliklerin rolleri de mhimdi. Byk rtbeler babadan evlda miras kalrd. Hunlarn kanunlar hakknda da baz dank bilgimiz vardr, Kl eken adamn klla lmesi lzmd. Crm iliyenler iddetle cezalandrlrd, lm cezas vermek iin cok dnlmezdi. Buna karlk hapis cezas seyrekti ve on gn gemezdi. Kuzeyli barbarlarn tahkim edilmi yerleri, duvarla evrili ehirleri olmay tabii inlilerin gzne batyordu; bir fevkaldelik saydklar hkmdar kararghndan ancak sras geldike bahsederlerdi. Bir yerden baka bir yere, srlerini nlerine katarak gerlerdi. Atlarnn, koyun ve srlarnn says belirsizdi, eei, katr, deveyi de bilirlerdi. Bunlardan baka inliler, at veya eek cinsinden daha eit hayvan sayyorlarsa da bunlarn ne olduklarn iyice kestiremiyoruz. Topra ilemezler, bu ii hakir grrlerdi. Bununla beraber devlet erknnn hepsi ve savalar da kendilerine bir arazi paras ayrrlard; topra ilemee esirleri ve borlandrdklar yabanclar mecbur ederlerdi. Hunlar at milletti. At bakalar da bilirdi ama sade yk ektirmek iin kullanrlard. Asya'nn bu ksmnda uzak veya yakn, at srtna ilk binen kavim Hun olmutur, hem de bir daha inmemek zer*; yola, ava, savaa ancak at stnde gidebiliyordu. Hunlar ocuklarn ata altrmak iin, daha kkken oyun kabilinden onlar

kuzularn, koyunlarn srtna bindirirler, ellerine de ok ve yay ve rerek kulara, gelincik ve farelere nian attrrlard, bylece ocuklar bydkleri zaman daha cidd nian almasn renmi bulunurlard. Sava hevesi tavsayverir diye, bar zamanlarnda byk av-/ lar tertibederlerdi. Fakat vurduklar avn etine, pek darda kalmaz-J larsa el srmezlerdi; normal artlar iinde besledikleri ev hayvanla-j rnn etiyle gdalanrlar, elbiselerini de onlarn derilerinden yaparl lar, olsa olsa ssl cepkenleri iin nadir av hayvanlarndan birini^ kymetli krknden faydalanrlard. Onlar iin hayat gayesi savat. rili-ufakl birlikler halinde /toplanarak dman zerine, hem de artc bir hzla basknlar ya- parlard. Eer tesadfen, karlarna hakkndan gelemiyecekleri bir | kuvvet km bulunursa, karmakark bir halde yz geri etmekten de ekinmezlerdi. Ama onlar ka bile bir harb tuza yaparlard. Bir aralk imek hziyle geri dner, abucak ve sk bir intizamla sraya girerek, ne olduunu anlamyan dmann zerine saldrrlard. Savata gsterilen cesaret ve yararla ok kymet verdikleri ise gayet tabiidir. Kim en ok dman dorar veya esir getirirse hkmdar ona hediyeler verir ve bir tas arapla onu sevindirirdi. Sava meydannda telef olan bir arkadann cesedini getiren kimse onun btn malna konard. Hcumu veya sava ancak ayn bymekte olduu veya ta mamland gnlerde gze alrlard. Bu garip detin arkasnda aca ba ne gibi din, hurafevi itikatlar gizlenmekle idi? Bu soruya cevap bulabilecek bir durumda deiliz, nk in kaynaklar bu noktay , aydnlatacak hibir ip ucu vermemektedirler. Eldeki noksan kaytlara olsa olsa unu katabiliriz ki, bahkmdar belki ayn zamanda bapapaz gibi bir eydi, nk Tanrnn her sabah adrndan kar ve tapnr gibi bir tavrla, doan gnei selmlard; uur getireni yeni ay grnd zaman ise ayn sayg ile ay selmlard. Derken zaman deiti ve inliler, sanki habercilerin gevezeliklerine ve uzaktan gelen adamlarn dedikodularna doymular gibi, aslan inine girmeyi gze alarak kendileri yola ktlar. Hun apulcu aknlarnn bir trl sonu gelmiyordu ve uzun zamandr srp giden didimeler inlilerin sabrn gerekten tket-

48

BLNM!YKN

ASV\

misti. Hun devleti iinde de birtakm gaileler kmt. Kabileler arasnda geimsizlikler hkm sryor, komutanlar byk hkmdara kar isyan ediyorlard ve gneydeki dman, kendisinden zarar gelmiyecek, rahatna dkn bir ganimet lkesi saydklar in'i akllarna bile getirmiyorlard. in'liler ise, surlarn ve sedlerin himayesi altnda ne kadar kahramanlk gsterirlerse gstersinler, snrlarn talan eden bu gebelerden asla kurtulamyacaklarn. onlarn en byk hezimet zerine de hi tnmadan yurtlarna ekildiklerini ve yeni batan saldrmak iin kendilerine eki dzen verdiklerini nihayet anlamlard. Hun lkesini iyi tanyan in'li generallerin tavsiyeleri zerine gebelere kar hcuma geildi. lk in'li sefer ordusu, . . 128-de l geerek Hun devletinin kalbinde bugnk Moolya'nn bat tarafnda gebelerle harbe tututu. Hunlar ehemmiyetli zarara uradlar, fakat u cihet anlalmt ki, in'lilerin hazrlklar ne kadar geni lde olursa olsun, gebeleri tek bir seferle kendi yuvalarnda bile temizlemek mmkn deildir. in'liler byk hcumu 119-da tekrarladlar. Bu hayret verici ldeki sava seferi hakknda in tarihilerinin yazdklar okunmaya deer. O zamana kadar grlmemi derecede kalabalk olan ordu sefere kmazdan nce uzun hazrlklar grld. mparator komutay en kahraman iki generalinin eline vermiti. Bunlardan biri, Vey in, ilk kuzey seferinin komutan idi. Hunlar tekini de, Ho -bin'i de iyi bilirlerdi; yaptklariyle kendilerine pek ok yasl gnler hatrlatan bu adam en azl dmanlarndan sayarlard. te imdi kendilerine kar iki ynden gelen mterek hcumu o idare ediyordu. Bu iki komutandan her birine ellier bin atl verilmiti. Ho -bin ordusuna bundan maada 100 bin yaya askeri, nakliyat ve her eyi gze alm sergzeti gnlller katlmt, sade bunlarn kendilerinin 140.000 atlar vard. Daha buna, bu ynn uzun zaman muhta olduu yiyecek maddelerini tayan, azmsanmyacak saydaki kalabal da katmamz lzmdr. Bu iki general in'in kuzeyinde iki noktadan ktlar, maksatlar Hun byk hkmdarn tuzaa drerek muhasaraya almak-

B L N M Y E N ' ASYA

49

ti. Fakat sade inlilerin haber alma tekilt mkemmel ilemiyordu; bu tehlikeli pln Hunlar da vaktinde haber almlard. Byk hkmdar dman lyk olduu ekilde karlamak iin her hazrl yapt. Hzl harekete engel olan arlklar, arabalar ayak altndan kaldrtarak Uzak Kuzey'de emniyet altna koydurdu. in ordular byk l bir arzasz getiler. k noktalarndan yle bir 1.000 li (tahminen 400 kilometre) kadar uzaklamlard ki, nihayet Hun ordularna rasladlar. Durdular. Kendilerine sk bir ordugh kurmak iin, arabalar sk bir sra halinde yanyana dizdiler. Sonra harb vaziyeti aldlar; verilen bir iaret zerine komutann emriyle ilk be bin atl hcuma geti. Hun hkmdar en seme atllarndan on binini kendi etrafna toplam, hcuma yle hazrlanmt. Balangta Hunlar yiite yerlerinde tutunuyorlard, fakat mcadeleye durmadan yeni in birlikleri sokulduundan, ezici stnle kar bir ey yapamyacan abucak anlad. Mthi bir d btn gn srd. Gn batarken Moolistan'n korkun frtnas kt, toz ve kum dalgas her eyi kaplad, iki dman deta birbirini gremiyordu, bununla beraber savan iddeti bir trl azalmyordu. in'lilerin pln nihayet muvaffak olmu, Hunlar ember iine almlard. Bu umutsuz kargaal gren Hun hkmdar alt yrk katrn ektii arabasna atlad ve yz kadar fedai atlsiyle beraber dman hatlarn yararak kuzey - batya doru kat. Ama nereye gittiini baadamlar bile uzun zaman bilemediler. Geri kalan sktrlm gebeler ise ftursuzca dmeye devam ettiler. Bu vahi insan av gecenin karanlna kadar uzad ve in'lilerin kendilerinin de itiraf ettikleri gibi, her iki taraftan da lenlerin ve esir denlerin says pek yksekti. in'-liler byk hkmdarn katn ancak bir Hun esirinden renmilerdi, hemen arkasna dtler ve sabaha kadar 200 lilik bir mesafede izini kovaladklar halde ele geiremediler. O srada yalnz Hunca adn bildikleri bir daa vardlar. Hun reislerinden birinin hendekle evrili karargh o civarda idi. Kararghta geri hazineye raslamamlard, fakat oraya depo edilmi olan zahireye daha byk sevin naralariyle tler, zira bunu ele geirmekle dman askerinin iaesini sekteye uratm olacaklard. Kendi sarf edebilecekleri kadarn alp gtrdler, geri kalann da atee verdiler. Zafer kazanmken bile arca hrpalanm olan in ordusu F. 4

50

111HM t V K N

-\SYA

B LNMYKN

C \ S^ A

51

memlekete dnd. Hedefe henz ulalmamt ama netice nbet kulelerinin yaknlarnda gebelere kar kazandklar zaferlerden daha memnunluk verici idi, nitekim ok gemeden yeni bir kuzey seferine kmay kararlatrdlar. Bu hcum ordusu in'in kuzey-bat kesinden, bugnk Gan-cov civarlarnda yola kt (I. . 99), oradan kuzey-douya doru arkalarnda 1530 liden aa bir mesafe brakmamak suretiyle tam otuz gnlk bir yry yaptlar. Girimi olduklar bu teebbsn tam bir baarszla uram olduunu inliler de gizlemiyorlar. Ar kayplara uramlard, ac bir teselli olarak, snrda kadn-lariyle, ocuklariyle beraber aralarna katlm olan birtakm hrsz, hain, serseri gruhunun ordudaki inzibat ve sava gayretini bozmu olduunu sylyor, ii bu suretle rtbas etmee alyorlard. Bu nc seferin asker tafsiltn imdilik bir yana brakalm ve bunun yerine urasn gz nne koyalm ki, bundan bahseden in kaynaklar ayn zamanda Hun imparatorluunun uzak noktalar hakknda deerli corafya bilgileri de vermektedirler. Geri ekilen in ordusu Hun imparatorluunun o vakte kadar sokulun-maz yerlerinden gemiti; bu yol hakknda yazlanlardan tam olarak tesbit edebiliyoruz ki, byk hkmdarn karargh Orkhon nehrinin kysnda, sonralar Kk Trk ve Uygur byk hanlarnn oturduklar, daha sonra Mool hkmdarlarnn mehur Karako-rum'larmn bulunduu yere civar bir yerde bulunmakta idi. inliler, askeri keiflerde bulunduktan sonra baka yne doru ilerlemeyi denediler. Dikkatleri batya evrildi. Bu dikkat ekite Hunlarn da bsbtn tesirleri yok deildi. in'in bat komuluunda, Kuku nor civarnda, inlilerin sadk cizyecisi olarak yayan Ye-c adl byk bir barbar kavim, bar halinde, sessizce oturmaktayd. Silhlarnn zoriyle etrafa yaylan Hunlar ok gemeden bu kavmi kefettiler, onlar da silhla tehdidederek hkmleri altna almak istediler. Fakat iyi sz fayda vermemi, tehdit de boa gitmiti, bunun zerine Hun atllar Yec'lara vahice saldrdlar, onlar krp geirdiler, fakat yine de kendilerine tbi klamadlar, Ye-c'lar plprty toplayp batya doru go ettiler.

Hunlar durdurmak iin ellerinden geleni yapm olan inliler bunlarn hibirinin istenen neticeyi vermediini grnce eski in politikasna ba vurdular; barbar dmana kar barbar mttefik aramaa koyuldular. Mttefik aratrrken, bu rol iin Ye-clardan daha elverili kavim bulunamyaca dncesi deta kendiliinden akllarna geldi. O zaman bir soru ortaya kt: acaba bu eski komular nereye gitmilerdi? Bu iin tahkikatna olur olmaz, itibar dk bir adam memur edemezlerdi. Barbarlara kar yaplan savalarda yabanc diyarlara gitmi ve oralardaki detlere alm generaller arasnda bu zor vazifeyi gnll olarak zerine alp da muvaffak olma umu-diyle yola alabilecek bakalm kim vard? mparatorun iln zerine narin yapl bir subay, Can ien mracaat etti. Bu adam Hunlar iyi tanyordu, hem de bildiklerini nbet kulelerinin dibinde edinmemi, arpmalar srasnda birok defa Hun topraklarnda da bulunmutu, Can ien'in yanma yz atl verdiler ve szde o lkeyi ok iyi bilen bir Hunu da klavuzluuna tyin ettiler. Ayrca Ye-c hanm kavmiyle beraber, terk eyledii eski yurduna, inin yanna dnmee ve mterek dman olan Hunlara kar birlemee davet etmeye yksek salhiyetle memur edildiine dair de imparator tarafndan kendisine bir ferman verilmiti. mparatorun elisi, maiyetiyle birlikte en batdaki nbet kulesinden memleketi terk ederek <. . 138) kaybolan Ye-clar aramaa kt. Grnte basit bir siyasi vazife ile gidiyordu, ve bu yolculuun yle byk ehemmiyette neticeleri olaca kimsenin hatrna gelemezdi. ok fena balam, henz yabanc topraa ayak basar basmaz Hunlarla karlamt. Kaybolan kavmi ne maksatla aradn aka sylemedii halde bunlar onun elilik vazifesine kar pek anlay gstermediler, kendi detlerine gre onu bir hayli hrpaladktan sonra esir olarak alp gtrdler. Can ien tela dmedi, hatt bu beklenmedik durumu gler yzle karhyarak onlara, zaten memleketine dnmee niyeti olmadn, orada kalmak istediini syledi. Gerekten oraya yerleti, bir Hun kar ald, ocuklar oldu ve orada sanki bir daha in'i hi grmek istemiyormu gibi yaad. Hakikatte byle bir eyi pek de ak-

52

BtltNMYEN

-ASYA

l l t L N M V 1CN - A S Y A

53

Una getiremezdi, zira Hunlar ona kar byk dostluk gstermekle beraber, hibir hareketini gzden karmyorlard. Bylece belki bir onyl gemiti ki, bu zoraki dostlar kendisine yle byle inanr olmulard. O zaman gnn birinde kat ve on yldr saklad imparator fermann kararak, sanki arada hibir ey olmam gibi, Yec'larn izini aratrarak batya doru yoluna devam etti. Uzun, yorucu bir yolculuktan sonra nihayet ilk ize raslad. Edindii malmata gre Ye-c'larn Kuku nor'dan kalkarak l-Asya'da ilk defa snm olduklar topra bulmutu. Fakat artk onlarn oradaki yerlerinde yeller esiyordu, nk onlar, daha ziyade kuvvetlenmi olarak gneye doru yollanmlar ve komu iranl kabileleri ineyip geerek bugnk Afganistan'n kuzey ksmnda yerlemilerdi. Can ien, arkalarndan oraya da gitti. Fakat Gk olunun parlak vaitlerle dolu eref verici mesajn Ye-c'lara beyhude sundu, bu gzel szleri dinliyen olmad, onlar orada rahattlar ve artk Hunlardan bir ikyetleri yoktu. mparatorun elisi, eli bo olarak fakat zengin tecrbelerle ister istemez memleketine doru yola kt. Dnte geldii yoldan gitmek istemedi, o yolun bin bir tehlike ile dolu olduunu biliyordu. Etraf bir yokladktan sonra, gney yolunu seti, niyeti Nan-an boyunca ilerliyerek Tibet snrlarndan geip in'e dnmekti. Hedefine yaklamak zere idi ki, aksi talih snr yaknlarnda onu yine Hunlarla karlatrd. Yakay yeniden ele vermiti, fakat bu defa esirlii ok srmedi, nk Hun byk hkmdar tam o sralarda lmt ve gmme, yeni seim grltleri arasnda kimse farkna varmadan svmaa muvaffak oldu. Neticesiz ve uzun sren yolculuuna ramen Can ien'i imparator saraynda souk karlamadlar, gerekten buna mstahak da deildi, zira bu ayrl ne de olsa elle tutulur bir netice dourmutu. Can ien imparatora sunduu raporunda ilk nce uzak batda, Tokhara (Da-hia)'da in meneli mallar, ezcmle bambudan yaplma eya ile ipekliler grdn kaydetmekte idi. Kunlar ve daha ileride yayan apulcu kavimler yznden bu eya t-Asya'ya, Ye-c'lara giderken onun da gemi olduu yoldan asla gidemezdi. Bunu soruturduu zaman orallar bu eyann kendilerine hakikaten dorudan doruya in'den deil, Hindistan'dan gelmekte olduunu sylemiler, oraya da bir gney yolundan getiini anlatmlard.

lk mhim netice imdiden elde edilmi bulunuyordu. Eskiden beri in'lilerin kendileri tarafndan da, haberleri olmakszn kullandklar ticaret yolu bulunmutu. nk bu uzak mnasebet imknlar yalnz bakentte, imparator saraynda deil, ticaret hayatnda, asl ilgili olanlarca da bilinmiyor, -Asya ticaret yollarnn karakteristik sistemi yznden, sevk olunan mallarn son istasyonunun neresi olaca onlarca da mehul bulunuyordu. Esasen bir tacir kervan, kt yerden varaca yere kadar hibir zaman hep ayn develerle ve ayn adamlarla gitmiyor, memleketten memlekete getike mal yeniden baka hayvanlara yklyorlar, yeni bir alveri oluyor ve dorudan doruya temas ettii adamdan baka kimse kimseyi tanmyordu. S-uan'l bir ipek tacirinin hatrna, kendi malndan Uzak - Bat'da, onun adn bile duymad Roma ehrinde elbiselik beklediklerini nereden gelebilirdi! Ama imdi in'liler, memleketlerinden i-Asya'ya bir deil yol gittiini ve bu yollarn byk ehirler, zengin kavimler lkesi olan orada tam bir yol ebekesi haline geldiini iyice renmilerdi. Ticaretin kan damar mesabesinde olan balca yol, en ileri bat karakoluna, Dun-huan'a kadar, bir kol halinde uzanyordu. En alttaki, Lop nor'dan gneye doru giden ve arklk'tan geerek Kagar'a alan yol oradan ayrlr. Ortadaki yol Kurla ve Kua'dan geer ve son dura yine Kagar'dr. Kuzeydeki yol Turfan-Urumi ynnde uzanr. Gariptir ki bu eski kervan yollar bugne kadar kaybolmamlardr. Can ien'in raporunun ikinci ksm in imparatorluk saraynda daha canl bir akis uyandrmt. Bu ksmda yalnz kendileriyle krl ticaret yaplabilecek, iinde biraz cesaretle boyun edirtilebi-lecek, vergiye balanabilecek hem pek de douken olmyan kavimlerin oturduklar zengin memleketlerden ehemmiyetli ehirlerden bahsedilmekte idi. Gerekten Gk olu Can ien'in raporunu dinlemekle kalmad, onun, yerinde olan tavsiyelerini de tuttu. in'in -Asya'ya.ynelttii askeri seferler ve in tarihinde, hemen zamanmza kadar geleneklemi olan, batya doru yaylma politikas bylece balam oldu. Can ien'in, bu -Asya Kristof Kolumbus'unun ahs etrafnda yava yava bir efsane-evresi meydana geldi: bu byk adam

54

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

55

uzak bat lkelerinde ne alacak ve ilgi uyandracak eyler grm ve yurduna ne ok faydal bilgiler salamt! Evvelce hi, duyulmam ne kadar nadir, bilinmedik bitki, yemi vard ki, bunlar gya ilk nce Can ien grm ve tohumlarn in'e gtrmt, bunlar bir nebatat bahesini doldurabilecek kadar oktu. Ya o bir sr garip hayvan, hele o midilliler lkesinde o kadar hayret uyandiran gkten inme yksek atlar! Geleneklerde mbala ve zoraki ssleme oktur, fakat uras muhakkak ki, Can ien'in bu maceral dolamalar sayesinde in gerekten birok nebat ve hayvanla tanmtr. Eski in'liler bile yazyorlar ki, bu mehur yolcunun getirdii tohumlar ekmiler, bakent etrafnda ok gemeden gz alabildiine yeil yonca tarlalar meydana gelerek ilkbahar mjdelemi, iitip merak edenler ta uzaklardan bunu grmee gelmilerdi. mparator saraynn bahesine ba ubuklar dikmiler ve bunun tatl yemii inlilerin pek holarna gitmiti. Can ien raporunda t-Asya dolamalar srasnda oradaki lkelerden drdn kendisinin de gezdiini, bunlar hakknda tam bilgi edindiini yazyor, onlarn etrafnda bulunan dier be-alt memlekete dair elde edebildii bilgileri de dikkatle topladn ilve ediyordu. Bu rapor in'lilerde grlmedik bir merak uyandrmt. O zamandan balyarak in tarih ve corafya literatrnde -Asya'ya ayrca bahis tahsis edilmi ve nce 36 sonra 50 memleketten bah-solunmu, bunlar tantmak iin birok muhtasar kitaplar yazlmtr. inlilerin bu alanda yazdklar, ksahklariyle beraber ok deerlidir ve her ne kadar u veya bu sorunun karln bunlarda beyhude aradmzdan ikyet etsek de inlilerin alm olduklar stereotip ekillere bal kalmalarn bu bahiste yeter derecede takdir edemeyiz. Anlatlan memleketlerin kuvvetlerini birbiriyle karlatrrken bu sistem gerekten ok ie yaramaktadr, nk her bahis ayn bir soruya cevap vermektedir. inlilerin sorular nelerdi? te: bir memleketin mevkiinin tyini, komularnn saylmas, in'den olan uzakl, memlekette ka aile, ceman ka nfus, ne kadar asker yaar; siyasi sistem, devlet adamlar hakknda ksa bilgi, corafi ve etnografik malmat: son olarak tarih vakalarn hlsas.

Bu bilgi yn tarihi iin olsun corafyac iin olsun paha biilmez bir hazinedir, fakat hakiki deerini daha ziyade geen elli yl iindeki ilm sefer heyetleri -Asya'nn tarihe karm mazisine biraz k vererek aydnlattklar zamandan beri anlam bulunuyoruz. inlilerin tanttklar -Asya memleketlerinin ou ranl a-sldan olan halktan meydana gelmitir; en ziyade onlar biliyoruz. Bu sahada alan mtehassslar pek ziyade ilgilendirecek olan mufassal verintileri ele alarak burada da bunlara dair geni ereveli malmat vermee girimek lzumsuzdur sanrz. Burada bahsimize konu olabilecekler yle kavimler ve lkelerdir ki, bu sahada alanlardan bakalar bunlarn adlarm bile duymamlardr ve esasen bunlar hibir zaman fazla bir ehemmiyet kazanamamlardr. Fakat rnek olarak olsun, -Asyal kavimlerden hi olmazsa bir tanesi hakknda burada -be sz sylememiz belki bsbtn lzumsuz saylmaz. Bunlar, sanki -Asya'nn siyasi hayatnda komularndan fazla sz sahibi olduklarndan deil, daha ziyade dikkatimizi, bilginlerin imdiye kadar pek hatrlarna gelmemi olan garip bir meseleye ektikleri iin ele alnmaktadr. Bu kavim unsuru, kendisini evreliyen ran'llarn komuluunda yabanc bir halde yayordu. Bunlarn bnyevi vasflarnn farkll, tekilerden ayrlan detleri inlilerin kendilerinin de dikkatini ekmiti. Tarihileri bu adamlarn dorudan doruya maymundan gelme, kzl sal, yeil kirpikli kimseler oluundan dehetle bahsederler. Ne ranl ne de Trk olmyan sarn, mavi gzl barbarlardan daha evvel ksaca bahsetmitik. Vu-sun kavmi ite bunlardandr. inli tarihilere gre bunlar kurallarna kun-mi derler, bakentleri in bakentinden 8.900 li uzaklktadr. Yine bunlarn tahminlerine gre bu memleketin nfusu 120.000 aile halinde yayan 630.000 kii kadardr, askerlerinin says 188.000 dir. Ayrca on drt kadar Vu-sun devlet adam uzun boylu tantlmaktadr. Vu-sun lar koca bir ovada otururlar, l meralarnda byk srler otlar. Esasen iklim ok souktur, sk sk yamur yaar. Dalarnda sade am yetiir. detleri bakmndan tpk Hunlara benzerler; bunlar da hayvan yetitirici gebelerdir, balca servetleri attr, zenginlerinin 4-5 bin balk at srleri vardr. in'liler bunlar

56

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYKN

-ASYA

57

hakknda pek iyi eyler sylemiyorlar; onlara gre Vu-sun kavmi komularnn bana bel, di bir hrsz gruhudur. Aralarnda yayan gelenee gre Vu-sun'lar imdi oturmakta olduklar yere daha doudan, bugnk Gan-cov taraflarndan, Utanlarn nnden kaarak gelmilerdir. V^" _____ Can ienL mehur seyahati mnasebetiyle -Asya'nn siyasi ^ / kudret artlarn lzumu kadar renmi bulunuyordu, onun iin / efendisine, Ye-c'lardan bir ey kmadna gre, hi olmazsa Vu^ \y sun'larla ittifak yapmasn teklik etti. Bunlar mkkemmel askerlerdi >^ ve komular olan Hunlarla bir trl geinemiyorlard. in saraynX da uzun sze hacet kalmadan, Vu-sun kavmine bir heyet gnderil<-j mesi kararlat, heyetin bana bu akl bulan, yani bizzat an i<x en'i tyin ettiler. Byle uzak bir yola kacak bir heyete yakaca V gibi, elinin yanma yksek sayda adam kattlar. 300 atl, 600 at. ^ gidiyordu, ayrca bu kadar insann o uzun yolda, hele barnlmyan lde yiyecei bulunsun diye, yanlarna takriben 10.000 kadar sr, koyun ilh. katlmt. Tabi iin mnevi taraf da ihmal edilmemi, ayet diplomatik grmeler baar ile sona ererse aurmasnlar, lzumlu politika simsarlar ve daha uzak lkelere yollanacak eliler el altnda bulunsun diye, Can ien'le birlikte bir alay saray adamn da yola karmlard. Heyet t. . 115-te yola kt ve bakamnn mehareti ve daha evvelce o havalide her tehlikeye gs gererek elde etmi olduu bilgisi sayesinde ok gemeden hedefine ulat. Oraya var ve kabul tarz pek elverili olmad. Vu-sun hkmdar kun-mi hi de yle dnyadan ayr kalm ve orann ahvalinden habersiz bir reise benzemiyordu. in'in kocaman bir lke olduunu pekl biliyordu, fakat.bu onda pek byk bir sayg uyandrm gibi deildi, nk o memleketin kendininkine ulalmaz bir uzaklkta olduu da onun nnde gizli kalmamt. Yine alacak surette unu da pek iyi biliyordu ki, bu uzak memleket komusiyle, kudret bakmndan tekinden geri kalmyan Hunlarla devaml harb halindedir ve in'li eliler Hun byk hannn sarayn sk sk ziyaret etmektedirler. Bu itibarla Vu-sun'larn kun-mi'si daha Can ien'le sze balamadan, heyet yelerinin kendisini tpk Hun byk hkmdarna gsterdikleri derin sayg ile selmlamalarn iste-

di. Bunun zerine i hoa gitmiyecek bir kmaza sapt. Can ien bu istei yerine getirmekten ekindi, nk byle yapacak olursa hemen arkasndan Vu-sun'lar la, kudretli in imparatorunun ittifakna almakla eref verecei her hangi bir ehemmiyetsiz barbar kavim gibi mzakereye girime yolunu kendi eliyle kapam olacakt. Pek elverili bir srada kmyan bu anlamazl yine naslsa dzelttiler, fakat artk grmeler yle Can ien'in dnd gibi iyi bir hava iinde gemedi. Geri kun-mi'nin ittifak yapmaa gnl var gibiydi, nk Hunlarn zorbalklarna artk doyup kan-mt, fakat teklif, ne kadar ekici de olsa byle tehlikeli bir teebbse aka giriivermekten kamyordu. Uzaktaki mttefikinin icabnda yapaca yardmn, bu teebbse kzaca muhakkak olan Hun komusunun karaca mnasebetsizlikleri karlyacak kadar hoa gidecek ve hele faydal olmyacan pek iyi biliyordu. Hele kav-miyle beraber eski yurduna, in'lilerin komuluuna dnmek meselesi hi iine gelmiyordu. Can ien btn kandrma kabiliyetini ele alarak in'le yaplacak ittifakn sahyaca btn iyilikleri bir rer birer sayd dkt. Son koz olarak da kendisine karla bir in prensesi de vadetti. Fakat kun-mi sz dinlemiyordu. Mzakereler, kandrmalar haftalarca srd, bu arada ise Hun byk hkmdar kendi aleyhine evrilen dolab haber almt. Hibir izahat istemee ve fazla merasime lzum grmeksizin Vu-sun'-lar yola getirme teebbsne giriti. Talih Can ien'in yzne o vakit gld, nk kunmi bu tehditi Hun teebbsn haber alr almaz, daha bir mddet nce reddettii in teklifini hemen canla bala kabul' etti. in'liler bylece Vu-sun'larla ittifak imzaladlar, hatt ikiye dkn, yal kun-mi'nin pis kokulu sarayna bir prenses de yollad lar, fakat artk bu iten yana balar armaz olmutu, tki barbar kavmi birbirine tututurmulard ya, maksat hsl olmutu, varsn onlar boazlasn dursunlar, hi olmazsa kendileri onlarla o kadar megul olmyacaklard. ^ Hulsa t. . II -1, yzylda bol ve alacak derecede tafsiltl in vakayinameleri, eli raporlar - Asya'nn her iki tarafna dair bilgi vermektedirler. Gryoruz ki bunlar daha o zamanlar, Altay'- j larm dou ve batsndaki btn memleketleri, kavimleri, corafi yerlerini pek iyi biliyorlarm.

58

BLNMYEN

t-ASYA

Mesele imdi uradadr ki, acaba - Asya'ya dair ayn zamanlardan veya daha eski alardan, inlilerden baka kavimlerden kalma bilgilerimiz var mdr? imdi herkesin aklna, . . VI. yzyl alarnda Gney -Rusya'nn barbar skit ksmlar, hatt ran hakknda alacak derecede ok eyler bilen Yunanllar gelir. Halbuki - Asya, hele Al-tay'larn tesindeki sahalara dair bilgi edinmek iin bu kaynaklar beyhude kartrrz. En eski Yunan yazarlarnda bile bulacamz ey nihayet Trkistan'n bat ksmndan teye hibir vakit geemez, Hem de bunlar elle tutulmaz, mphem verintilerden baka bir ey deildir. A Geri l.. IV. yzylda i - Asya'nn bat taraflarn bizzat I dolam olan byk bir keifi - istilcnn adn hatrlyabiliriz: /Makedonyal Byk iskender (. . 330-326) ordulariyle Kuzey -ran'dan OJCUS'U, yani bugnk Amu - derya'y geerek oradan Kabil yaylasndan Hindistan'a gemezden nce - Asya'ya girmiti. Fakat bu dolambal yoldan gidi - Asya'nn tannmas bakmndan ancak pek az bir ey ifade etmekte idi. / -Asya'nn bat ksm hakkndaki ilk, gerekten deerli ve in'e giden pek yoliyle ilgili olan corafya bilgisi bundan ok zaman sonraya aittir ve bu yol batdan douya doru, Suriye kylarndan balyarak, Dicle ve Frat nehirlerini geip Hazer glnn gney kysna varr, oradan bugnk Afganistan'n Belh ehrine doru ynelirdi, ondan sonra Pamir'den geerek i - Asya toprana ular ve orada mahalli yol sistemine katlarak Kagar'a kadar giderdi. in snrnda, Dun - huan'da tekrar birleen o byk ve nemli yol burada byk kola ayrlrd. Hlsa, byk bat-dou pek-yolu Kagar'dan, en gney yolu takiple Khotan'dan geerek ipein hakiki yurduna, in'e ulamaktayd. Bu yolu Makedonyal bir tacir, Maies Titianus gemiti. Yunan /corafyaclarndan ikisi, nce Tyrus Marinus (.. 100 yllarnda), sonra Ptolemaeus bu yolu onun hikye ettiine gre tantmlardr. Dou ve bat kaynaklarnn bu birleii son derece dikkate deer, fakat bilhassa bu iki muhtelif meneli bilgilerin bir araya toplanmasndan, in kaynaklarnn yalnz daha eski olduu deil, hacmi bakmndan da daha nemli olduu meydana kmaktadr.

111. ALTINDA

Kk Trk - Sogd elilik heyetinin Bizans'a gidii. Zemarkhos ve Bizans elilik heyetinin Kk Trk byk hkmdar nezdine gidii. Altnda eteklerinde Kk Trk kaannn karargh. Memleketlerine dnte Bizansllarn balarna gelenler. kinci bir Bizans elilik heyeti. Eski in kaynaklarnn teyidedici
ifadeleri.

Zengin Bizans'n hareketli, renkli hayatn mhim bir hdise altst etmiti. Bilinmedik dou lkelerinden, o vakte kadar bu kubbeli byk ehre siyasi bir vazife ile kimsenin gelmedii yerden bir barbar elilii gelmiti. Bat - Kk Trklerinin byk hkmdar olan kaan, mterek dmana, ran'a kar bir ittifak teklifinde bulunmak zere adam larn yollamt. Heyetin bakan bir Kk Trk deil, yabanc biri, Sogd kavminden Maniakh idi. Kk Trklerle Sogdlar bir araya ge tiren ey ne tesadfn bir cilvesi ne de Kk Trk kaannn her hangi bir licenapla kaplm olmas idi; Bizans kaplarna gelen ey. Uzak - Dou'da hkm sren bir frtnann dalgalaryd. Kky Trk kaann bu ittifakn yalnz siyasi ve asker taraf ilg:lendiri-( yordu, onunla sk ba olan iktisad taraf, ipek ticareti meselesi isel daha ziyade Sogdlar megul etmekte idi.

Yukarda grdmz gibi, pek - yolu - Asya'dan gemekte idi. imdi buna, bu yolun mhim bir ksmnn Sogd topraklarna dokunduunu ve bu cihetin doutan tacir bir kavim olan Sogdlar son derece ilgilendirdiini de ilve edebiliriz. - Asya'da ipek ticareti mnhasran onlarn vastasiyle yaplrd. pee kar olan alkalar yle bir merak halinde idi ki, bazan yabanc kavimlerin hkimiyeti

60

BLNMtYKN

f-ASYA

BLNMYEN

f-ASYA

61

altna gemek bile buna bir tesir yapamyordu. Sogdlar nce Efta-litalarn boyunduruu altnda bulunurlarken, sonra Eftalitalar da sprp geen Bat - Kk Trklerinin hkimiyeti altna girmilerdi. Kaderlerine raz, yaayp gidiyorlard; olsa olsa hareket serbestliklerine ve ticari faaliyetlerine bir engel karld zaman bir para kmldanr lard. Hemen Kk Trk hkimiyetinin balarnda idi ki Sogdlar, yine bu alanda kan dertlerine bir are bulmas iin kaana ba vurup yardmn istemilerdi. Acemler lkesine gidip gelen Sogd tacirleri ipeklerini orada oturan Medlere de satabilmek msaadesini elde etmek isterlerdi. Onun iin Acem kiralna bir eli yollayp kendilerinin Medler iine serbeste gidip gelmelerine izin temin etmesini efendilerinden, yani Kk Trk kaanndan rica etmilerdi. Bizans'-llarn Sizabulos adiyle tandklar kaan, fazla sze de hacet brakmakszn bu ricay yerine getirmee memnunlukla raz olmu ve gerekten Maniakh'n bakanlndaki bir Sogd heyetini kendi adna yola karmt. Maniakh'n elilik heyeti Acemler memleketine vard, fakat bu erefli ziyaret Acemleri pek sevindirmemiti, nk onlarn hatrna Kk Trk himayesi altnda dolaan Sogd tacirleriyle beraber birtakm mnasebetsiz yabanclarn da memleketlerine szaca, bunlarn orada etraf yoklyacaklar, arkasndan da atllariyle beraber Kk Trk kaannn kp gelerek ortal altst edecekleri ihtimali geliyordu. Bu endie pek de yersiz deildi, Sizabulos Sogd tebaalarnn iini yle alacak bir kolaylkla zerine alrken, kafasnda gerekten byle bir ey dnyordu. Acem kiral nce dnd eyi aka sylemee cesaret edememi ve hedefine ark usul, dolambal yoldan ulamak istemiti. Sogd heyetinin arzularn sknetle dinlemiti; fakat verilecek cevab hep ertesi gne atm ve uzun bir zaman bu ii byle sallayp durduktan sonra, nihayet gnn birinde vkelsn arp bir divan kurdurmutu. Acem kiralnn Sogd heyetine kar zaten pek iyi bir niyet besledii yoktu, heyet ise izin alnrsa yeniden gelip gitmee hacet kalmasn ve buradan doru Medlerin memleketine gidilsin gibi bir ileri dnce ile sataca ipeklileri de beraberinde getirmiti. Nihayet Sogdlardan nefret eden Eftalita mavirin de, kiral ikna

ederek ona son szn yoktu.

aka syletmesi iin lkrdy uzatmasna lzum

Acem kiral msaadeyi vermekten dorudan doruya kanarak Sogd tacirlerin beraberlerinde getirmi olduklar btn ipekli mallar satn alm ve hemen sca scana orada, gzlerinin nnde yaktrtmt. Eliler azlarn aamamlar, fakat bunun ne demek olduunu hemen kavryarak kt kt memleketlerine dnmlerdi. Heyet bu souk karlamay Kk Trk hkmdarna anlatarak ikyette bulunmu, o da belki hediyelerle yahut da iddet gstermek suretiyle Acemleri yola getirmek mmkn olur diye, yeni bir heyet yollamt. Fakat Acemler bu ikinci heyeti de pek gler yzle karlamadlar. Hatt vkel toplantsnda Sogdlarn gelip gitme msaadesi istekleri daha iddetli itirazla reddedildi. Bundan sonra yine rahatsz edilmenin nn almak iinse heyet yelerinden ounu gizlice zehirlemiler ve o kadar ok kar yaan Kuzey'in souk iklimine alk Kk Trklerin, Acemistan'n ldrc scan, kurakln kaldramadklar iin telef olduklar havadisini yaymlard. Sa kalan Sogd elileri bu iten phelenmilerdi ama, sonunda naslsa kendileri de inanmlar, onlar da gerekten Acemistan'n bu ar havasna dayanamayacaklarn sylemee balamlard. Fakat Sizabulos yle her eye kolay kanan bir adam deildi; elilerinin Acemlerin hainliine kurban gittiklerini pekl anlamt. Bununla beraber hemen mnasebetleri kesme yoluna gidilmemi, onun yerine Maniakh'n tavsiye ettii areye ba vurulmutu. En iyisi, Acemlerin memleketine uramamak, yalvarsalar da kendilerine bir para bile ipek vermemek, bunun yerine uzaktaki Bizans imparatoriyle dostluk kurmakt. pek ticareti bakmndan bu daha da krl olurdu, nk orada bu mallara olan ihtiya ve istek daha fazla olduu gibi, kurulacak dostluk asker bakmdan da faydal olabilirdi, zira Bizans'hlarla Acemlerin aras zaten teden beri akt. te. Maniakh'n bakanlndaki Kk Trk-Sogd eliliinin yola karlmasna bu gibi olaylar karar verdirmiti; heyet Bizans imparatoruna kaann dostluk ve ittifak teklif eden mektubundan baka ok kymetli ipekli hediye de gtrmekte idi.

62

BLNMYEN

ASYA

B L N MVEN

\SV\

63

Heyet Bizans'a doru yola kt. Hangi yollar takibettiini tam olarak bilemiyoruz. O zamanki Bizans'llar yalnz u kadar yazyorlar ki, bu yolculuk uzun srm ve Kafkasya'ya, oradan da mtat yoldan kolayca Bizans'a varncaya kadar birok memleket, dik ve karla rtl dalar, dz, ormanlk blgeler, bataklklar, nehirler gemiti. Bizans'llar barbar eliliklerin ziyaretine artk alm bulunuyorlard, gelen elileri kabul iin, resm makamlar vard; onlarla mzakerelere giriirler, icabederse gelenleri imparatorun katna da karrlard. Bu saray adamlar Maniakh'a hemen alka gsterdiler, Sizabu-los'un yollad skit harfleriyle yazl mektubu tercmana okuttular ve detleri zere onu, sade ne i iin geldikleri bakmndan deil, o uzak memleketlerin tekilt ve siyasi durumlar hakknda da sorguya ektiler. Bizans'llarn gstermi olduklar bu ilgiye, hususiyle tarihilerinin bu soruturmalarda elde edilenleri kaydetmi bulunmalarna pek ok ey borluyuz. Bunlar olmasayd etraftaki barbar kavimler hakknda bugn ancak pek az bir bilgimiz olurdu. Kk Trk elileri Bizansllara, Eftahtalar tamamiyle ezdiklerini, hkmleri altna aldklarn ve bugn bu kavmin, yine kendi ellerine gemi olan ehirlerde oturduunu anlattlar. Bu, bazan nezaket dna kan merakl sorular, sade ilm bir alkadan veya tarihilik merakndan domuyordu; Bizans'llar Ef tahtalarla ve Asya'dan oralara dalm olan baka bir kavimle, A varlarla da tam o sralarda mnasebete girimilerdi. Pek tabidir ki Bizans'llar, Kk Trk kaaniyle aralarnn almas yznden Avrupa'ya snm olan Avarlar hakknda bildiklerini syletmek iin heyet yelerini inceden inceye sorguya ektiler. Avarlarn bir ksmnn eski yurtlarnda kalm ve halen Kk Trk idaresinde yaamakta olduklar, batya g ederek Bizansllara snan ve orada yerleenlerin ise 20.000 kii kadar bulunduu bu sayede anlalmtr. Bundan baka Kk Trk imparatorluunun vergi veren tebaas olan dier kavim ve kabileleri de sayp dktler, ama anlalan bu barbarlar Bizansllar pek ilgilendirmemi olacakt, belki adlarn bile duymamlard; herhalde bunlar hakknda duyduklarn kayde deer bile bulmam olacaklardr.

Kk Trk elileri bundan sonra esas konuya, Kk Trklerle Bizansllar arasnda bir ittifak anlamas meselesine dndler. Onlara, snrlarna yakn olan btn dmanlar tarafndan (burada bata Acemleri kast etmi olacaklar) Bizans'a kar vuku bulacak her hangi bir hcumda Kk Trklerin de onlara saldracam vadet-tiler. Heyet bakan anlamay ellerini ge kaldrarak yemin etmek suretiyle mhrlemi, bu taahhtleri yerine getirmiyecek o-lursa kendisinin en korkun bellara uramasn dilemiti. Fakat ipek meselesinde Maniakh ve onun Sogd arkadalar garip bir srprize uramlard. Onlar Bizansllarn ipei hi bilmediklerini veya hi olmazsa byk glklerle elde edebildiklerini sanmlard. Onun iin yalnz bol miktarda ipeklileri deil, Bizans imparatoru II. Justinus'un gsterdii ipek bceklerini de grnce ve, imparatordan kendilerinin de ipek yapmasn bildiklerini duyunca son derece ap kalmlard. Halbuki bu yle zararsz bir gz boyaclktan baka bir ey deildi. Kayser Justinianus'un zamannda Bizans'a Hintli papazlar gelmilerdi, ipek bceini beraberlerinde getirenler ve ipekilii Bizansllara gsterenler onlar olmutu. Baka bir sylentiye gre ipek bceinin tohumunu Bizans'a, hem de doru in'den, ortas oyuk bir deynek iinde olarak bir Acem getirmiti. Fakat btn bu srlar renmi olmalarna ramen Bizansllar, baka mtevasst ticaret yollarna muhta olmyacak kadar ve istedikleri vasfta ipek elde edemiyorlard. Onlar ipei uzun zamandan beri Acemlerden almlar, herhalde bundan byle de onlardan alacaklard, Sogdlarn tavassut teklifleri bu iin eski gidiini deitirmemiti. Bununla beraber bu Kk Trk elileri Bizansllarn ilgisini fazlasiyle zerlerine ekmi olduklarndan, bunlar derhal bu dost ziyaretini iadeye ve bu frsattan faydalanarak Kk Trklerin kudretleri ve zenginlikleri hakknda onlardan duyduklarnn doruluk derecesini anlamak iin kendi gzleriyle de grmee karar vermilerdi. Nitekim yol hazrlklar tamam oluncaya kadar Bizansllar Maniakh' salvermediler. Byle bir hazrlk Bizans'ta da yle akamdan sabaha oluveremiyordu. Epeyce kalabalk olan Bizans elilik heyeti nihayet.bir yl sonra, I; s. 568-de yola kt; II. Justinus heyetin bana Kilikial Zemarkhos'u geirmiti.

64

n i i. i s M i v : \ i - \ s v \

BLtNMYE\

A S VA

65

Bizans'llar Maniakh'n klavuzluu ile ve ok gnler sren bir yolculuktan sonra Sogdlarn memleketine vardlar. Balca mahedeleri de burada balamaktadr. Sogdia'daki iik mola yerinde atlarndan indikleri vakit yanlarna Kk Trkler gelmi ve sat iin onlara demir arz etmilerdi. Bizans'tlar yaman bir alayl dille, Kk Trklerin bu alveri denemesinde, ne kadar zengin olduklarn, demirin ne kadar bolluunda bulunduklarn, yahut da bu kymetli madeni sanki kendilerinin kardklarn gstererek gya onlar aldatmaa yeltendiklerini kaydederler. Halbuki inanszlk gsteren Bizans'tlar bu sefer aldanmlard, bu ite bir aldatma kast yoktu, nk demir madencilii Kk Trklerin eskiden beri uratklar bir i olduunu ve Zemarkhos kafilesinin getii blgede demirin bulunmaz bir matah olmadn in kaynaklar bize retmektedir. Demir ticareti yapan Kk Trkler uzaklar uzaklamaz yanlarna baka bir kme yerli daha gelmiti; bu defa artk bunlar yle kolayca aramamlar, hatt szlerini dinliyerek arzularn yerine getirmek zorunda kalmlard. Bunlar pagan papazlar, yani mecuslar di. Beraberlerinde getirdikleri eyay yktktan sonra hemen garip okuyup flemelerine balamlard. aldan ate yakmlar ve Kk Trk diliyle Bizans'llarca anlalmaz birtakm sama eyler homurdanarak, zillerle, trampetlerle dehetli bir ahenk tertibetmilerdi. Sonra grlt gittike artm ve nihayet kt ruhlar oradan kovalamak iin, yanmakta olan dallar frdolay gezdirirken lgnca tepinip haykrmaa balamlard. Kk Trklerle Sogdlarn, hepsinin de eytanlar kovalanmt, lkin bu garip trenden Bizansllar da yakalarn kurtaramadlar. Ayr bir sayg almeti olarak Zemarkhos'u Kk Trkler kendileri-ateten geirdiler. Kle Trklerle Sogdlarn bir ksm brakp gitti; Bizansllarn yannda yalnz, bu uzak diyardan gelmi heyeti Kk Trk kaannn kararghna gtrmek vazifesi kendilerine verilmi olanlar kaldlar. Yeniden tekil edilen kafile ok gemeden Sizabulos'un oturduu yere, Ektag adl dan yannda uzanan ovaya vard. Ektag, Kk Trklerin dilince Altnda demektir. Yorgunluklarn giderir gidermez elileri kaann katna gtrdler. lk kabul treni yle tatan yaplm bir sarayda deil, kocaman bir adr iinde geti. Byk gebe hkmdar ssl ve altn yaldzl bir taht ze-

rinde oturuyordu; tahtn tekerlekleri bile vard ve icabnda nne at koulabiliyordu. Eliler Sizabulos'u lzm gelen sayg ile selmladlar, kendisine sunulan armaanlar bu ie memur ettii adamlar derhal teslim aldlar. Bundan sonra Zemarkhos iki memleket arasndaki samim dostluu belirten ksa bir nutuk syledi. Kaan buna ayn anlamda szlerle cevap verdi. Arkasndan elilerle Kk Trk devlet adamlar ziyafet sofrasna oturdular ve nee iinde akama kadar beraber kaldlar. Kk Trkler ziyafette arap da vermilerdi ama, bu, bildiimiz zm arab deil, yle ra gibi bir eit barbar ikisi idi, nk onlarn memleketinde zm yetimez. Akam herkes misafir edildii yere dnd. Ertesi gn baka, daha ssl bir adrda toplandlar, onun ii de ipek hallarla deli, heykelciklerle donanm idi. Kaan som altndan yaplm bir kerevet zerinde oturuyordu; adrn ortasnda altn gmler, ibrikler ve baka kablar yanyana dizilmi duruyordu. ki lemi yine balad, arada eski Kk Trk detine uyarak, devlet adamlarndan kh biri, kh teki kadeh kaldryordu. Bu lem de akama kadar srd. nc gn yine baka bir adrda bulutular; bu hepsinin en ssls idi. Aa direkler- altnla kapl olduu gibi, altn yaldzl kerevetin zerine altn ilemeli drt yastk atlmt. Bu adr-sarayn n avlusunda gm sahanlar, gm tepsiler, gm heykelcikler gibi hep gm eya ykl arabalar duruyordu. Bizans elisi, grd bu eyann gzelliinden, Bizans zevkinden hibir zaman geri kalmyn bu ihtiamdan takdirle bahseder. Anlalan Kk Trkler Bizans'llar hazine adrna tesadfi olarak gtrmemiler ve bununla gerekten hedeflerine de ulamlard, nk Kk Trk kaannn gzler kamatran servetini grdkleri vakit hayranlklar son haddini bulmutu. Bizans heyeti vazifesini bitirmiti ve isterse hemen memleketine dnebilirdi. Fakat grne gre kaan bu, kendi nfuzunu artran ziyaretten baka bir fayda da salamak niyetinde idi. Aralarnda eskiden beri mnakaa konusu olan bir mesele zerinde Acemlerle grmesi lzmd ve mzakereye Zemarkhos'u da yannda gtrmek istiyordu; tasarlanan bu seyahate Zemarkhos da memnunlukla muvafakat etti. Zemarkhos'un yannda heyet yelerinden yalnz yirmi kii kadar kald; tekiler, kaann emriyle K,holyatalar memleketinde bekF. 5

66

II I, N M I \ V

(,: - A V A S

B i . i N M i v : N i- A S Y A

67

lediler. Kaan Bizans'llarn hepsine hediyeler verdi, Zemarkhos ayr bir ltuf nianesi olarak bir Krgz cariyeye de kondu. Zemarkhos'la izabulos belli edilen bir gnde Acemistan yolculuuna ktlar. Yolda Tala denilen bir yerde Acem elisiyle karlatlar ve hemen durup orada grmelere baladlar. Kk Trklerde siyasi grmeler srasnda ziyafetten vazgeilemezdi. Kaan Acem mmessiline kar ok souk davranyordu, zaten ziyafette Zemarkhos'u daha ste oturtmakla ve Bizans dostluu ile gsteri yapmakla onu fena halde gcendirmiti. Acem elisi bununla beraber pek korkuya dmyor ve kendisine edilen sitemlere iddetle kar koyuyordu, fakat bununla da Sizabulos'u kendine kar daha beter fkelendiriyordu. Sizabulos ve maiyetindeki adamlar en ziyade bu elinin Kk Trk detlerine gre sofrada susaca yere durmadan ve yksek sesle yapt ukallklara kzmlard. Hasl Acem elisiyle tasarlanan grme byle geti. Kaan Zemarkhos'u bu grmtnin hatr iin alkomutu. Ondan sonra onu. yurttalariyle beraber gzelce uurlad ve uzun yolculuklar iin yanlarna bir klavuz da katt. Eski yol gstericileri Maniakh lmt, bunun iin kafilenin bana yeni klavuz verilmiti. Bunun ad Tagma olup Kk Trk ilerigelenlerindendi ve rtbesine gre kendisine tarkhan deniyordu. Tagma tarkhan, len Maniakh'n olu idi ve Kk Trk hkmdar, en sevdii yaknlarndan olan bu zat bu nazik ve ok dikkat istiyen tercmanlk ve yolmarallna semekle Bizans'llara kar olan dostluunun samimiyetini gstermi oluyordu. Zemarkhos maiyetiyle birlikte, Kholyatalar memleketinde bekleen arkadalarnn yanma dnd ve oradan da memleketinin yolunu tuttu. Bu fevkalde haber abucak her yana duyuldu ve etrafta, civarda oturan barbar kabilelerin hepsi bu nadir ziyaretileri grmek hevesine kapldlar. Birbiriyle yar edercesine Kk Trk kaanna varp bu elilik kafilesine katlarak o uzak lkedeki byk ehri ziyaret etmelerine izin vermesi iin yalvardlar. Bunlar arasndaki itiip kakma o dereceyi buldu ki, sonunda izabulos baa kamad ve kim olursa olsun, Kholyatalardan bakasnn Zemarkhos'lar m peine taklmasn menetti. Bizans heyetinin yolu, bilmedikleri memleketlerden geiyordu; klavuz olmasayd yollarn ararak kaybolmalar muhakkakt. Ne

yazk ki, eski Bizans kaynaklar bu uzun, herhalde ok dikkate deer yolun ancak bir - iki blmn kaydetmektedirler. Hem bu birka verinti de bu neviden olarak ortaya atlan dier malmata benzemektedir. Mesel birka corafi yer ad veriliyor ki, bunlar pek iimize yaramadktan baka stelik bir de bu kaynan el yazmas aslna, ortaa kopyecisinin dikkatsizlii yznden yanllk karm olmas ve bize kalan her hangi bir yer adnn byle yanl yazlm bir ad olmas ihtimali de vardr. Zemarkhos kafilesi dnte Altnda'dan, yani Ektag'tan kalkarak nce Kholyatalar memleketine vard (arada Talas'a uray-n imdi hesaba katmyoruz), oradan batya doru ilerliyerek yoluna den Oykh adl bir nehirden gemesi icabetti, ondan sonra da geni bir bataklk geliyordu. Bizans'llar gn kadar burada kalarak dinlendiler. Zemarkhos bu koca batakln yanndaki mola yerinden Georgius adl bir arkadan, eliliin memlekete dnmekte olduunu imparatora haber vermesi iin, acele Bizans'a yollad. Georgius yannda on iki Kk Trk atlsiyle susuz, plak topraklardan geerek tekilerden nce memlekete ulamak gayretiyle yola ald. Zsmarkhos'gil, zerinde gidip gelmesi anlalan daha kolay o-lan ve her zaman kullanlan byk yollardan birini tutarak batya doru ilerlediler. Bu yol tabi yalnz barbarlar tarafndan, o da haber gtrp getirme maksadiyle kullanlrd. Yolun oturulan yerlerden geip gemedii veya iki tarafnda, oralarda srlerini otlatarak barnan gebeler bulunup bulunmad da belli deildir, fakat bu yolun yolculara lzumlu suyu ve herhalde yiyecei de kolayca tedarik edebilecek dolaylardan getii verilen ksa bilgiden de anlalmaktadr. Bizans'tlar bu dediimiz mola yerinden kalkarak tehlikeli, bataklk arazide tam on iki gn durmadan yol aldlar. Balarna bir ey gelmemi olmasn Kk Trk klavuzlarna borludurlar; o blgeleri avularnn ii gibi bilen bu adamlar, zerinden emniyetle geilebilecek olan kumsal yerleri gsteriyorlard. Bizans'tlar bylece ilerlediler, yol aldlar; fakat yazk ki, yollarda grp rendiklerine dair tek bir kelime bile kaydetmemilerdir. Sanki kendileri iin en byk hdise yalnz byk ve geni bir nehre ne zaman raslanaca imi gibi, bataklk bo yerleri getikten sonra nihayet

68

B I. N M V E N

f AV A S

BhJ.NM Vi:.\ 69

-ASYA

Ikh nehrine, oradan Daikh nehrine vardklarn hemen kaydediyorlar. Nehirlerden sonra yine bataklk geliyor, onu da geince mehur Attila nehrine varyorlar. Bu nehri de geince yollarn Uurlar diyarna yneltiyorlar. Uurlar Bizansllar pek dosta karlyorlar ve onlara Kophen nehri taraflarnda tetikte olmalarn, nk oradaki byk ormanlarn iinde drt bin Acemin oradan geerken -rerlerine saldrmak iin pusu kurduklarn syliyerek dikkatlerini ekiyorlar. Uurlar da Kk Trk Sizabulos'un tbiiyeti altnda bulunuyorlard. Zemarkhos kafilesi Uurlarn szn dinliyerek yolunu deitirdi ve ssz bozkrlara ald. Fakat her ihtimali hesaba katarak, bu tenha yol iin Uurlarn verdikleri, ime suyu ile gzelce doldurulmu tulumlar da yanlarna aldlar. Yollar zerine den bu son bataklk ve sazlk alan Kophen nehri besliyordu. Ugurlarn iaret ve tembih ettikleri ksm burada balamaktayd. Zemarkhos, etraf yoklasnlar ve Acemlerin gerekten oralarda gizlenip gizlenmediklerini anlayp haber versinler diye, adamlarndan birkan ileri yollad. Her ne kadar bu ncler phe ekecek bir ey grmedilerse de Bizansllar yine de emin olamadklarndan, deta snr gibi, Alanlar lkesine gitmekte acele ettiler. Fakat bir trl heyecann sonu gelmiyordu. Burada da daha karlandklar zaman epeyce karklk oldu. Alan kiral Zemar-khos'gili sevinle kabul etti, fakat yanlarndaki Kk Trkleri, silhlarn darda brakmadan ieri almak istemiyordu. Onlar belki gn dayattlar, sonunda da yine dediklerini yaptlar. Fakat mesele bununla da bitmi olmuyordu. Alanlar da, tpk Uurlar gibi, tehlikenin birinden kurtulup brne den Bizansllar yine Acemlerle korkutuyorlar, yanlp da Mindimij/anlarn topraklarndan gememelerini, nk Suania taraflarnda Acemlerin onlar beklediklerini sylyorlard. Anlalan Zemarkhos'un tek canndan baka da saknd bir ey olacakt ki, bu tembih zerine, pusudaki Acemleri aldatmak iin, tehlikeli denilen Mindimiyana tarafna on, ipek ykl atl kervan yollad, kendisi de geri kalan daha kymetli y-kiyle baka bir yoldan abuk Karadeniz'e ulat, oradan da bir arzasz Bizans'a dnd. Zemarkhos'un seyahat raporu - Asya'nn o zamanlar kudretinin doruunda bulunan bir kavmine, Kk Trke, daha dorusu onun batt koluna dair baz eyler anlatr. Ne kadar ksa da olsa,

Zemarkhos'un bu raporu bize hayli ey sylemektedir ve bu haliyle de VI:. yzyl - Asya'sn tantan en cidd ve en fazla deer verilen kaynaklardan biridir. in tarihilerinin ayn aa ait notlar bu kayna deta noktas noktasna dorulamaktadr. Ancak bu raporda baz ayrntlar bakmndan hl aklanmaya muhta, hem de olduka mhim tek bir mesele vardr ki, o da Zemarkhos'gilin nerelerden getikleri, o tuhaf adl nehirlerin hangileri olduu, ve nihayet byk Bat - Kk Trk hkmdar Sizabulos'un (Dizabulos, Silzibulos, Sincibu diyenler de vardr; nerede oturduu meselesidir. Bilginler en ziyade Ektag'n, yani Altnda'n nerede olduu zerinde kafa yordular. Bu nokta tam olarak aydnlansa teki corafi adlarn karlatrlmas ii derhal kolaylaacakt. Bu ile uraanlar teden beri, eski gebe kavimlerin hep Altay etrafnda, en ziyade onun dousunda kaynatklarn grmlerdir. Bundan baka Avrupa'da ilk nce Moollarn tarihini rendiklerinden, tekmil teki bu eit kavimlerin detlerini, tarihlerini, hatt oturduklar yerleri bile buna gre tesbite uramlardr. Bugn artk daha aydnlk grmee balamsak bunu, balca iki mhim hususa; ynlarla tarihi ve corafi in kaytlarna daha ziyade yaklam bulunmamza, bir de u geen yarm yzyl iinde Asya'ya yaplan keif seferlerinde kum ve toprak altndan vaktiyle oralarda yaam ve zamanla kaybolmu kavimlere ait binlerce ve binlerce eserin karlm olmasna borlu bulunmaktayz. Altnda meselesinde de nce bu durumda bulunuyorduk. Bunu da Altay dalar topluluunda aratryorlard ve yaz masas banda geen uzun kafa yormalardan sonra, Altnda'n, bu zincirin gney - douya uzanan ve Mool - Altay denilen dadan baka bir yer olamyacan ileri srmlerdi. Baz inat corafyaclar bu knty hl bugn de haritalarnda Ektag - Altay diye iaret ederler. Fakat bundan daha ak bir yanllk olamaz. Bizans kaynaklar susuyor, meseleyi yeter derecede aydnlatmyorlar m? O halde bat kronikaclarndan ve eli raporlarndan daha doru, daha tamam bilgi veren in kaynaklarna ba vurmaldr! Bunlar bu alanda da imdadmza yetiirler. Bat - Kk Trk kaanlarnn bakentlerinin nerede bulunduunu, oraya bugnk Karaar'n kuzey batsnda Yulduz vadisinden geerek yedi gn-

70

H I N M VICN

f - A SY A

B I. N M V E N

C ,: \ V A S

71

lk bir yolculuktan sonra varldn, aa yukar Kua'nn, kuzeyinde olduunu aka sylerler. Fakat in'lilerden daha baka eyler de renmek mmkndr. Kua'nn kuzeyinde, bat-kuzey ynnde bir da uzanr ki, buraya yerliler A-cie da derler, Ektag herhalde buras olacaktr. Demek ki Ektag'la Mool - Altay ayn deildir ve Zemarkhos'-un, Acie dann kuzeyinde, Tekes vadisinde bulunan Bat - Kk Trk bakentine uram olduu phe gtrmez. Bizansllarn kaydettikleri ehirler maalesef daha ileride, in'lilerin ilgisinin yetiemedii yerlrde bulunmaktadr ve bu yzden bu nehirleri onlarn yardmiyle kontrol etmemiz mmkn deildir. Ama byle de olsa Oikhla u'nun ayn nehir olduu ve kh'n Emba'dan baka bir nehir olamyaca, sonra baka kaynaklarda da getii gibi Daikh'n Ural'n Trke adndan baka bir ey olmad muhakkak gibidir. Bir ahs adn andran Attila ismi altnda ise Volga'nn Kk Trk ad olan Etil'in gizlenmekte olduu da yine meydnHdr. ~1^F Zemarkhos heyetinin baarsndan gayrete gelen Bizans'tlar Kk Trklerle bir dostluk kurmak hevesine dtler. Demir satan Kk Trklerle atele eytan kovalyan mecuslarn memleketine birbiri ardna yeni yeni heyetler yolladlar. Bu dostluk Kk Trklerin de ilerine geliyordu, nk eninde sonunda bu yeni dostu nasl olsa bar bilmez dmanla, yani Acemle attrmaa muvaffak olacaklarn dnyorlard. Hesaplarnda yanlmadlar. Bizansllarla Acemler arasnda ok gemeden anlamazlklar ba gsterdi ve yirmi yl sren savalara (571-590) yol at. Fakat bu srada Kk Trklerle Bizansllar arasna da soukluk kart, hatt birbirine kar dman duruma girdiler. Zemarkhos'un anl elilik seferinden ancak sekiz yl gemiti ki, Bizans'l elileri artk bambaka bir tavrla karlamlard. Burada bir dakika durup, anlatacamz vaka arasnda - Asya'nn hayatna tez bir gz atmamz faydal olur, bylece sekiz yl iinde bu lkede ne deiiklikler olabileceini hayretle grrz. Bizans tahtna yeni bir imparator, Tiberius gemiti. Bu kayser daha saltanatnn ikinci ylnda Kk Trklerle olan ittifakn yenilenmesini, kuvvetlendirilmesini lzumlu grmt ki, bu onun

kayglarn gstermektedir. Gnderecei heyetin bana muhafz subaylarndan birini, Valentinus'u tyin etti. Valentinus, ald vazifeyi yerine getirmek zere eli kafilesini dzerken, uzun zamandan beri Bizans'ta oturan ve ilerinden ou bu bakente evvelce gelen heyetlerle deil de kendi alavereleri iin gelmi ve orada taklp kalm bulunan Kk Trklerden de yz alt kiiyi yanna ald. Bununla beraber Valentinus kendisi de bilmedii bir ii zerine alm, bsbtn yabanc bir yola hazrlanm deildi: buna benzer bir vazife ile o vakte kadar iki kere Kk Trklere gidip gelmiti. Elilik kafilesinin takibedecei yol da yeni saylamazd, nk bu yolu ilk defa yapacak olmadklar gibi zaten o yoldan da ayrlamazlard. Bir mddet Karadeniz'de gemi yolculuu yaptlar, sonra kyya karak Tavris dalar boyunca yollarna devam ettiler. Batakl sularn yannda uzanan krlarda at stnde ilerlediler; allklar, kamlklar ve bataklklar geerek Akkaga denilen bir yere ve oradan da uzun, yorucu bir yolculuktan sonra, nihayet Kk Trk hanlarndan olan Turksanthos adl birinin olduu yere vardlar. Turksanthos yle kk bir hand, karargh Altnda'da bulunmuyordu, hem Altnda'da o zamanlar Sizabulo^jSlm olduun-dan Tardu hkm srmekte idi. Bu Turksanthos'un nerede oturduuna, nerelere hkmettiine gelince, Bizansllar bu bahiste ta-mamiyle susmaktadrlar. Fakat herhalde elileri bu hann yanna ilk defa uramyorlard ve iin iinde bulunan eflerince buradaki balca adamlarn kimler olduu, nerede bulunduklar bir sr deildi. Elilik raporunda Zemarkhos'un, Kk Trklerin drt byk bakan olduunu sylemesi, ondan sekiz yl sonra yola kan Va-lentinus'un ise sekiz kabile bakanndan bahseylemesi herhalde dikkate deer. Bu sekiz bakandan Bizansllara en yakn oturan bu Turksanthos olmalyd, nk elileri ilk nce o kabul etmiti; yle anlalyor ki, Turksanthos'un karargh Ural nehrinin Avrupa tarafnda bulunuyordu. Valentinus kibirli Kk Trk hann Bizans diplomasisinin ssl ve yaltak diliyle selmladktan sonra yeni kayserin, Tiberius'un tahta ktn ve bu yolculuktan maksadnn Sizabulos'la yaplm olan silhl ittifakn yenilenmesi okluunu bildirdi. Bu duruma gre arzu ettikleri ey Kk Trklerin hemen Acemler zerine saldr-

72

BLfNMYEN

-ASYA

lli. N M I Vi:.\

-A S YA

73

mas idi, nk bunun tam srasyd. Fakat Bizansllarn ar nezaketi Turksanthos'a azck bile tesir etmedi, eliye serte kt, yalancln yzne vurdu ve imparatoru ile ayn ip zerinde oynadn syledi. On trl diliniz var ama, hileniz birdir dedi ve szne kuvvet vermek iin on parman azna soktu. Sonra, hayretten donakalm olan Valentinus'a izahat vermekte gecikmedi. O-nun kudretinden korkup kam olan Avar klelerini (Varkhoni-talar) rktp kovahyacaklar yerde onlar kabul etmi ve Panno-nia'ya yerletirmi olan Bizans'llar imdi ne yzle dostluktan ve ittifaktan bahsediyorlard? O nasl olsa A varlarn, o korkak kavmin hakkndan gelirdi, hem onlar klla temizlemiyecek, atlarnn nal altnda inetecekti. Turksanthos o fke ile yeniden Bizansllara dnd. Bizans'a giden Kk Trk elilerini Bizans'llar ne diye Kafkasya'nn geilmesi g, tehlikeli yollarndan gtryorlard? Bu hep kt niyetli olduklarndan, ikiyzllklerinden ve korkaklkla-rndand; onun hcum edeceinden korkuyorlard. Ama Turksanthos da Kk Trkler de Dnyeper'in (Danapris), Tuna'nn (ster) ve Ma-kedonya'daki Meric'in nerelerden aktklarn, Avarlarn Bizans lkesinde ne taraflara gittiklerini bilmez deillerdi. Bizans'llar gzlerini amallar ve Alanlarla Utigurlar hatrlarna getirmelilerdi. Onlar o kadar cesaretle, kahramanlkla kar gelmek istemilerdi de ne olmulard, imdi hep onun kleleri deiller miydi? Evet, Bizans'llar kendilerine gelmeli ve doudan batya kadar btn kavimlerin efendisinin Kk Trk olduunu kafalarna iyice koymallard. Turksanthos, bylece korkuttuu Bizans'l elileri, fke ile syledii gibi, kendisini ahsen de ar surette tahkir ettikleri iin, ayrca lmle de tehdid etti. Onu en byk yas arasnda rahatsz etmilerdi, stelik bu yasa itirak edecekleri ve suratlarn bakla entecekleri yerde arszca kendilerini mdafaaya yeltenmilerdi. Valentinus ve arkadalar, ne ssl szlerin ne de karlk vermenin fayda etmiyeceini grdler. Yaplacak bir ey olmadndan aresiz zerlerine zorla ykletilen yasa uyarak, inanmadklar halde yine acele hanerlerini karp yzlerini yaraladlar ve sonra bu duruma boyun eerek, yapmack bir kederle, gnlerce sren yas trenini seyrettiler. Bir gn ortaya drt Kk Trk esiri getirdiler, drd de balyd; sonra hann rahmetli babasnn, Sizabulos'un sevgili atlarn ektiler, lye onlarla haber salacaklard. Son derece

merakl olan yas treninin hikyesi maalesef burada bitiyor, nk orijinal Bizans el yazsnn bundan sonraki ksm kaybolmutur. Turksanthos Bizans elileriyle ancak yas trenleri bittikten sonra konumaa balad, fakat bundan da hayr yoktu. Tehditler savuruyor, Krm Bosforusu'na hcum ederek orasn zaptedecei-ne ahdediyordu. Bizans'llar bylece epey hrpalandktan sonra douya doru, Bat - Kk Trklerinin Altnda yaknlarnda eleen en byk kaanlarnn, o srada Tardu adiyle anldn sylediimiz byk hkmdarn yanna varmak zere yollarna devam edebilmeye gbel izin alabildiler. Bizans'h elilerin, byk hkmdarn yannda bir i bitirip bitirmedikleri bilinmiyor ama ellerine ok bir ey gemedii muhakkaktr, nk dnte, evvelce kendilerini o kadar souk karlam olan dostlarna, yani Turksanthos'a uramaa mecbur.kaldklar zaman onun fkesi hl yatmamt, hatt tehditlerinin bir ksmn yerine de getirdi. Emri zerine vezirlerinden Bokhanus adl biri ok sayda bir atl kta ile Krm Bosforusu'nun zaptna gitti, yolda baka bir Kk Trk komutan da ona katld. Bunlar ehri aldlar ve bylece Kk Trklerle Bizans'llar arasnda ak dmanlk balam oldu. Turksanthos Bizansllar evvelce de ho tutmamt, imdi ise dmanlnn btn icaplarn kendilerine iyice hissettirdi. Valentinus'u maiyetiyle birlikte uzun zaman yannda tuttu ve onlar adamakll hrpaladktan, epeyce eziyete soktuktan sonra memleketlerine salverdi. inliler uzak - bat lkesinde oturan Turksanthos hakknda hibir ey bilmiyorlar ama Valentinus'un raporunda ad geen byk hkmdar Tardu'ya dair o nispette fazla bilgileri.vardr. Bu bilginin yardmiyle, babas Sizabulos'un inlilerce mehul olmad ve ljp-^ tarihinin gerekten Valentinus'un da kaydettii gibij>75 yl sonlarna veya 576_baslarna dtn tesbit etmek zor deildir. Demek ki Bizans'h Rum kaynaklar - Asya hakknda son derece kymetli ve bu ktay iyice tanmak hususunda Bat'nn ilk ciddi habercileri saylan bilgiler vermektedir. Fakat Batllarn keiflerine ait etrafl, geni malmat veren ve bu bakmdan inlilerin kkl kaytlarna yaklaan eserler, ileride greceimiz gibi, bu ilk mjdecilereden ancak hayli zaman sonra, Mool - anda meydana gelmitir.

BLNMYEN

-A S YA

75

IV. BATI NBET KULELERNDEN DEMRKAPITA KADAR

ha blgelerin tasvirlerini ve her eyden nce o zamanki din durumlar hakkndaki malmat bu kaytlar vermekte, budistlerin yaadklar yer neresi idi, budizmin aydnlatmad barbarlar hangi yanl yollara sapm bulunuyorlard, bize bu kaytlar retmektedir. in, Hindistan'dan km olan budizm ile olduka erken tanm bulunuyordu. Doduu memleketi terke mecbur olarak - Asya'nn komuluunda yayan kavimlere snm olan bu din, oralarda sade yzyllarca yaam deil, daha sonraki yayllar iin de taze kuvvet toplamt. Buddha'nn dini ok gemeden kervan yollarndan in'e gelmi ve I. s. II. yzylda balyan gelime ve ikbal devri zamanmza kadar sona ermemitir. in'de din ve kei hayatna kar balayp, gittike geniliyen ilgi, byk Tan sllesi devrinde (618-907) o kadar tehlikeli bir ekil almaa balamt ki, keilik mesleine grlen hcumun -nne gemek iin hkmet kararlar karmak zorunda kalmt. Byle olmakla beraber biroklar, bilhassa kanaati insanlar iin o kadar rahat ve emniyetli olan bu hayata katlmak yolunu buluyorlard. Bu kei yn iinde, kalblerinin sesini dinliyerek abaya brnenler ve manastrn sessizlii iine gmlerek hayatn mnas zerinde dncelere dalanlar da az deildi. Hindistan haclar ite bunlarn arasndan kyordu. Bu haclar da hesapsz sayda idiler, ve ha yolculuklar hakknda bitip tkenmez eyler yazmlardr. Fakat imdilik bunlar,bir yana brakalm! Zaten Bat bilginleriyim inlilerin, kendilerinden en ok bahsettikleri mehur keifi keiler bu kk yldzlar glgede brakmlardr. Burada bu mehur keiflerin ilklerinden en parlak bir ad, Fa-hien'i anmamz yetiir. Onun seyahati ksaca yle olmutu. . s. 399-da in'in o zamanki bakenti olan an-an'dan, yani bugnk Si-an'dan yola kt. Bat Nbet kaps'ndan Turfan'a, oradan da, o zamanlar budizmin en zengin merkezlerinden biri olarak gelimekte bulunan Khotana vard. nce din incelemelerle burada bir on be yl geirdi ve ancak ondan sonra, asl pnarn bana, Hindistan'a gitti. Orada yetecek kadar okuyup rendikten sonra gneye doru yolland. Seylan adasna vard ve orada conka dedikleri bir gemiye bindi. Uzun ve zahmetli bir su yolculuu balamt. Frtnaya tutuldular, bilinen, allm kylardan uzaklara srklendi-

inli budist haclarn -Asyadan getikleri yel.- Han-dzang yala kyor (. s. VII. yzylda).- Batdaki be nbet kulesinden ve cinler sahrasndan geerek Tarm havzasna var.- Kk Trk byk hkmdarn ziyaret.Demirkap'dan Afganistan'l Kak Trkler diyarna.- Han-dzan'n Hindistan'dan dn.

Sz yine in'lilere brakalm. Bizans elileri byk bir cesaretle - Asya yoluna ktklar ve yava yava ta Altnda taraflarna, Bat-Kk Trklerinin bakararghlarna sokulabildikleri sralarda in'liler - Asya'nn oktan yabancs deillerdi ve uzak bir in vilyetinde olup bitenleri, li vadisinde veya Orkhon kylarnda yayan barbarlar arasnda geen hdiselerden daha iyi bilmezlerdi. Resm tarih yazarlarn eserleri batan baa bu havalinin tasvirleriyle, yeni yeni paralarnn keifleriyle doludur. Fakat artk bu alarda bat snrlarnn inli habercilerine kalabalk ve gayretli yeni bir kme daha katlmaktadr. Birtakm budist haclar, kendi memleketlerinde artk karmakark bir hale gelmi olan budist dinini aydnlatmak maksadiyle, Din'in erefli vatan olan Hindistan'a gitmek iin yola kyorlard. Bunlar ok kere - Asya'dan geiyorlar ve uzun sren ar hac yolunda uzaktaki barbarlarn ehirleri ve gebelerin adrlar arasnda gzlerini drt am olarak dolayorlard. Oralarda grdkleri, rendikleri eyleri ise yle unutup gitmezler, daha ziyade kendi dinlerinden olanlarn faydalanmalar iin kaydederlerdi; ama aradan ok uzun yzyllar getii halde bunlardan biz de faydalanmaktayz. nk, bilhassa resm in bilginlerinin, tarih yazarlarnn nemsiz bularak kaydetmee lzum grmedikleri eyleri, byk kervan yollarnn gnlk hayatn, ky, kenar yerlerin, insanlarn pek uramadklar ten-

76

11J N M t v i-: N I c; \ s v \

B 11 N M V K N f

(.: - \ S \ V

77

ler, canlarndan bile umutlarn kesmi bir duruma dmlerdi ki, frtna insafa gelerek onlar in'de bir kyya, an-dun yarmadasna att. Umumiyetle tannm ve beenilmi olan Fa-hien'in hretini baka bir hacmin, Han-dzan'n hreti .glgede brakmtr. Bunun seyahatnamesi' ve hal tercmesi VII. yzyl t-Asya'sn ve Hindistan'n en iyi tantmaktadr ve halk tarafndan sevilmi olmak bakmndan hemen syliyelim ki, tamamiyle haksz olarak bizim byk Bat'l keifilerden Marco Polo ile bir tutulmaktadr. imdi burada ondan bahsedeceiz. Onun seyahatnamesi oktan ilmin tenkidinden gemi ve deeri biilmi olup, son zamanlara kadar yaplan btn keif seferleri srasnda ne zaman yeni bir ve-rinti ile karlamsak her defasnda Han-dzan'n kitabm elimize alm ve onda daima bize yol gsteren yeni yeni bilgiler bul-muuzdur. Byk keifi A. Stein'n, her keif seferine knda bu eseri beraberinde gtrdn ve glklerle dolu olan almalarnda en sadk arkada ve rehber olarak onu yannda bulundurduunu sylersek eserin nemini belirtmee yetiir sanrz. Budist gelenei Han-dzan'n hayatnn hikyesini inanlmaz derecede tabiat st olaylarla sslemise bunda alacak ey yoktur, tersine olarak biz bunlarda, bizimkinden ok ayr den bir dnyann esiz iir gzelliklerini hayranlkla grrz. Han-dzan yola kmazdan nce acayip bir rya grmt. Mukaddes Sumeru da nnde duruyor ve drt mcevher, da gerei gibi sslyordu. Etraf frdolay kpkl dalgalarla hareketli, vahi bir deniz, daa trmanmak istiyor, fakat etrafta ne gemi var ne kayk; yine de teredddetmiyor, iinde zerre kadar korku yok, inliyen kpkl dalgalarn zerine basyor. O anda dipsiz derinliklerden ayann altna tatan bir lotus iei sryor, fakat ayan stnden eker ekmez lotus kayboluyor, sonra tekrar meydana kyor, bylece onu adm adm ileriye gtryor, bir de bakyor ki dan eteine gelmii. Dan tepesine trmanmak istiyor, btn kuvvetini, topluyor, ama olmuyor, dik ve keskin kayalardan durmadan yere dyor, derken anszn bir kasrga kyor ve onu bir kazasz Sumeru dann tepesine gtryor. Orada yle dnyann drt ynne bir bakyor, nne gzler kamatrc bir manzara alyor. O srada uyanyor.

Byk yolculua hazrlanan hac, bu gzel ryay hayrl bir fal saydndan karar ve yolculua balad umutlar kuvvet bulmutu. Manastrna veda ederek tek bana bat nbet kulelerine doru yola kt. Ksa bir zamanda ilk byk duraa, Lan-cov'a vard. Talihinden yolda, daha batda bulunan Lian-cov'a gidecek olan birka in'li atl subaya raslyor, onlar bu akn hacy himayelerine alyorlar ve bu suretle daha orada iken hedefine biraz yaklam oluyor. Lian-cov ehrinden hemen kp yoluna devam etmiyor. Yolculuk yava ve adm adm gidiyor. Bu ilk konak yerinde sessiz tefekkrlerle bir ay geiriyor, bazan etrafna toplaan mminlere vazlar ediyor ve arada yle, hi o deilden, yoluna nasl devam edeceini soruturuyor. Mamafih istediini renmekte fazla glk ekmedi, nk bu eletii ehir deta batya giden ve oradan dnen btn tacirlerin bulutuklar bir yerdi, iyi yrekli mminler onun va'zn candan dinliyorlar, kendisine kar takdirlerini ve hayranlklarn anlatmak iin onu her trl dnya malna, gme, altna, paraya, mcevhere bouyorlard, birok da beyaz at vermilerdi. Uzak yolculua niyetli olan hac btn bu bir sr armaan kabul etmi, fakat onlar alkomyarak, artk kendisi gibi faziletli bir zata yakacak surette fakirler ve kiliseler arasnda taksim etmiti. Ancak o durmadan gelip giden tacirler, ne tarafa gidileceini, neye dikkat edileceini ona beyhude tarif edip duruyorlard; yola kma iinin nne cidd ve byk engeller kmt. inliler Lian-cov'a tam o sralarda yerlemekte idiler, hududun getii yer uzak deildi ve civarda, ne trl niyet besledikleri bilinmiyen pheli unsurlarn dolamamasna son derece dikkat ediyorlard. Ve nizamn tam olmas iin de snrdan darya kimseyi brakmamas ehirdeki mevki komutanna skca tembih olunmutu. Komutan Li Da-lin ise bu akas olmyan talimata riayet gstererek yasak snrdan kimsenin gizlice kamamasna byk bir uyanklkla dikkat ediyordu. Zaptiyeleri ve hafiyeleri ehri gizliden gizliye btn gn gzetliyorlar, ne olur ne olmaz her hangi bir kimsenin yanl bir yola sapmasn vaktinde haber almak iin tetikte bulunuyorlard. Bu duruma gre, nne gelene hep budist yaynlarn incelemek iin uzak-bat yoluna kacan anlatan Han-dzan' yakalamak g bir i deildi. Nitekim fazla merasime lzum grmeden geveze papaz yakaladklar gibi Li Da-lin'in nne gtrdler. Li Da-lin

78

BLNMtY K S A S V A

BLNMYKN

AS VA

79

insafl bir adamd ve sofu hacnn bir teline dokunulmasn dnyada istemezdi; fakat emir emirdi, onun iin niyetinden vazgeerek derhal bakente dnmesini kendisinden srarla rica etti. Lkin Han-dzan kararndan dnmedi, hatt birtakm iyi yrekli insanlar, yoluna devam edebilmesi iin kendisine candan yardm ettiler. Lian-cov ehrinde Hui-vey adl kendi halinde bir budist papaz vard. Bu adam, bakentten gelen hacnn ne niyette olduunu haber alnca, gizlice kendisini bat yoluna dorultmalar iin talebesinden ikisini ona yollamt. O zaman artk yasak bir i peinde kotuunun Han-dzan kendisi de farkna varmt. Gndzleri sokakta grnmee bile cesaret edemiyor, gizlendii yerden ancak geceleri karak dostlarnn yanna gidebiliyordu. Nihayet gya sz dinlemi grnerek memleketine dnyormu gibi yapt, halbuki o iki talebenin yardmiyle daha ilerdeki bir ehre, Gua-cov'a kat. in'li seyyah burada ne kadar gizlenmek istemise onun geliini ilk haber alan yine ehrin askeri komutan olmutu. Fakat anlalan merhametli Buddha onun yoluna hep yufka yrekli askerleri karyordu. Komutan onu hemen yanna artt, geldii iin memnunluk gsterdi ,ve kendisine bol bol yiyecek iecek verdirdi. Hacnn ii biraz rahat etmi ve artk yeniden, bilinmedik bat yolu hakknda etraf soruturmaa balamt. Fakat duyduu eyler fena halde keyfini kard. Sylediklerine gre bat tarafna gidilirse, ehirden 50 li uzaklkta bir nehre varlrm. Bu nehrin aa taraf o kadar genimi ki, onu geerek adam bulunmazm; yukar ksm darm ama, orann da derinlii korkunmu ve nehir orada yle bir hzla akarm ki, kaykla gemeyi bile denemek beyhudeymi. Yine de yukar ksma gitmeliymi, nk mehur Y-men kaps orada bulunuyormu. Bu kapy geince birbirinden yzer li uzaklkta be nbet kulesi geliyor ki, bunlarn ara yerlerinde ne su ne ot var. Bir kere bu be nbet kulesini, ierlerindeki gz ak nbetileri artp da geti mi, artk ondan sonra in arkada kalr. n ise byk ldr. Dediim gibi, bu tehlikeleri duyunca keiin neesi kat. At da lmt, ne yapacan bilmiyerek sessiz ve kederli, ehirde dolap duruyordu. O byle akn bir halde ne yapacan dnrken

ehrin komutanna, Lian-cov'dan yazl bir emir geldi, bunda Han-dzan adl papazn yoluna mni olarak, hemen yakalatp memleketine geri yollamas emir ediliyordu. Gua-cov komutan yufka yrekli, insafl bir adam olduundan zaten ne yapabilirdi ki gelen mektubu yrtt ve yaklaan tehlikeye hacnn dikkatini ekerek hemen piliyi prty toplamasn, hem de elinden geldii kadar abuk ortadan kaybolmasn kendisinden rica etti. Gerekten, dnecek zaman deildi. Fakat klavuz talebelerden biri, biriken tehlike bulutlarndan rkerek Dun-huan'a dnmt. teki, kalmasna kalacakt ama, perian, dermansz halini gren stat ona kendisi izin verdi, bundan sonra gelecek olan byk zahmetlere katlanamyaca zaten belliydi. Vakit gittike daral-yordu. Acele kendisine bir at buldu, fakat bir trl yola kam-yordu. Yol gsterecek adam yoktu, yalnz da bu mehulle dalmay gzne kestiremiyordu. Pagodaya gitti ve kendisine yardm etmesi iin Maitreya - Buddha'nn nnde dua etti, yalvard. Orada byle duaya dalmken kiliseye bir yabanc girdi ve doru onun yanna vard. Sayg ile bir selm verdikten sonra, kendisini bir mmin olarak bu dine kabul etmesi iin ona yalvard. Han-dzan bu ricay yerine getirmekten kanmad, hatt bilmedii adama kar gittike gveni arttndan kendisinin ne i peinde olduunu anlatt ve tam imdi, bat yollarn iyi bilen ve kendisine arkadalk edebilecek birini aradn syledi. Daha szn bitirmeden br, yolu iyi bildiini, nk ln tesindeki -vu ehrine imdiye kadar ka kere uram olduunu anlatarak bu ii zerine almaa hazr olduunu bildirdi. stat fazla dnmedi, yabancy hizmetine ald ve ona elbise ile beraber bir de at ve yiyecek eyleri satn almas iin para verdi. Ertesi gn klavuz geldii zaman yannda bir ak sakall koca da getirmiti. Bu ihtiyar bat yollarn avucunun ii gibi bilirmi, -vu'-ya belki otuz sefer varp gelmi. stat meraktan kvranyor ve yol hakknda inceden inceye sorulariyle ihtiyar sktryordu. O ise pek yle iyi bir eyler sylemiyordu. Batya giden yol kt ve geilmesi zordu. Her taraf gz alabildiine kum, kum, kum ve hele kt ruhlarn saati ald zaman, cinler, ldrc kzgn rzgrlar yolcuya hcum ederler. ok kere kervanlar da yle skntya sokar, bunaltr ki, bir tek insan kalmyacak kadar telef olduklar olur.

80

BL N M VEN

-A S YA

I I I I . \ M V i: \

-\SV\

81

Allahn bu lanetleme yoluna kmak kimin haddine dmt? Kendisini bekliyen akla gelmedik tehlikeleri ne kadar korkun renklerle tasvir ettilerse stad niyetinden evirmek mmkn olmuyordu ve geri dnmektense ln eiinde telef olmaa raz olduuna yeminler ediyordu. htiyar hibir eyin fayda etmediini grnce merhamete geldi ve hi olmazsa o lar hayvanla yolculuk etmesin diye o yolu, l gemek suretiyle ok kere yapm olan kendi kuvvetli binek atn ona hediye etti. Ortalk aarnca stat, pagodada tutmu olduu mehul klavuzla yola kt. Nehre vardklar ve Y-men kaps karlarna kt zaman vakit hayli ilerlemiti. Kapnn 10 li tesinde nehir ancak on ayak geniliinde idi ve iki tarafnda koruluk uzanyordu. Klavuz birka aa devirerek kydan kyya uzatt, zerini allarla rtt gibi, onun stne de kum dkt. Byle abucak yaplan kprden getiler, atlarn da geirdiler. lk zorluu bir kazasz atlattklar iin stadn ii sevinle dolmutu. Yola dzlmeden biraz dinlenmek iin atndan indi. Yabanc klavuz da ona uyarak stattan elli adm kadar ileride hasrn serip uzand ve derin bir uykuya dalm gibi yapt. Biraz sonra ise, efendisinin iyice uyuduunu sanarak yavaa kalkt ve elinde baiyle ona doru yrd. Kendisine on adm kadar kalmt ki, stat birdenbire uykusundan srad, dnd, dik bir bakla yabancy szdkten sonra, sanki bylenmi gibi, mukaddes kitabn szlerini mrldand. Klavuz utanarak ks ks yerine dnd ve sesini karmadan yatt. Han-dzan bu ie aarak, rehberinin kendisinden acaba ne istediini dnd, bir ey anlyamyordu, fakat sesini kartmad. Ertesi gn el yz ykadktan ve biraz kahvalt yaptktan sonra hareket iareti verdi. O zaman artk klavuzun cesareti umutu, hatt stad da geri evirmek istiyordu. Yol boydan boya tehlike idi, ne su ne ot bulunmyan ssz yerlerden gemek lzmd. Suyu ancak nbet kulesinin yannda bulmak mmknd, ona da yalnz gece, kimseye gzkmeden yaklalabilirdi, nbetiler farkna varrsa yandklar gnd. Hac sz dinlemiyordu. Klavuz bir mddet onunla gitti, sonra birden durdu. imdi aklna gelmiti: onun grlecek aile ileri vard, daha ileri gidemezdi, hem o memleketin yasasna da aykr hareket edemezdi. Han-dzan onu zorlamad, vefasz adamn dnmesine bir ey demedi, hatt hediye bile verdi ve byle iyilikle ayrldlar.

Yalnz kalm olan stat, kum sahrasnda tek bana yola dt, yolun ne tarafa gittii ancak hayvan pisliklerinden belliydi. Anszn ileride bir kafile grd. Birka yz kii vard: bu kalabalk, silhl svari alay batan aa kumaa ve krke brnmt. Kimi deveye kimi ata binmiti, bayraklar dalgalanyor; mzraklar pa-rldyordu. Kh yaklayorlar, kh duruyorlard. Bazan o kadar yakna geliyorlard ki, deta elini uzatsa onlara deecekti. Bazan da o kadar uzaa geriliyorlard ki, ancak grlebiliyorlard. stat nce bunlar haydut sanmt, fakat bu koca kafilenin bir gz ap kapamada kayboluverdiklerini grnce uyank rya grdn, cinlerin kendisiyle elendiklerini anlad. Bylece 80 li yol ald. Nihayet ilk nbet kulesini grd. Nbetiler tarafndan grlmemek iin bir kum tepeciinin ardna sakland ve karanlk basncaya kadar orada kald. O zaman kalkt, suyu arad, susuzluunu giderdi ve elini yzn ykad. Tam yanndaki tuluma su dolduraca srada bir ok vzlyarak yanna dt, hatt dizini yaralad. Grlmt. Korku iinde var kuvvetiyle barmaa balad. Ben papazm, atmayn, bakentten geliyorum! Atn yedee alarak kapya gitti, nbeti kmt, elbisesini yukardan aa yoklad, doru sylediini anlad. Onu nne katarak ieri soktu ve komutann yanna kard. stat yeniden her eyi, kendisinin, herhalde onlarn da duymu olacaklar, Uzak-Bat'ya budizmi tetkike giden Han-dzan olduunu anlatt. Komutan iyilikle ve in'lilere vergi naziklikle onunla grtkten sonra, ikramda bulundu ve gece orada alkoydu. Ertesi sabah onu yola karrken, buradan dosdoru gitmesini, ylece drdnc nbet kulesine varacan syledi. Orann komutan altn yrekli bir adamdr, akrabamdr da; benim gnderdiimi syle, diye tembih etti. stat btn gn durup dinlenmeden gsterilen yne doru ilerledi ve hakikaten drdnc nbet kulesine vard. Ya daha teye brakmayverirlerse, diye iini bir korku kaplamt. Komutana gzkmezse daha iyi olacakt. Yine bir kum ynnn arkasna gizlendi, akam olunca oradan karak su imek iin dereye yaklamt ki, yine bir ok vzlyarak yanbana dt, yine nbeti onu yaka-lyarak komutann yanna gtrd. Fakat o da bir ey yapmad, ikram etti ve geceye orada alkodu. O srada teki komutann selmn kendisine sylemiti. Altn yrekli komutan da boJ hediyeler
6

82

D 11. i v M n i: \ <, - v s v \

11. i N \ I \ r. \ i ts\ v

83

vererek ertesi sabah onu yola karrken, beinci nbet kulesine sakn uramamasn, nk oradakilerin kt adamlar olduunu, bana bir i aabileceklerini skca kulana koydu. teki yoldan gitmesini ve 100 li aldktan sonra o mehur Ye-ma pnarna varacan syledi. Beinci nbet kulesine giden yoldan sapt zaman ldrc l onu korkun bir sessizlikle karlad. Ne tarafa baksa her yanda -lm havas estiren kum deryas. Bir tek ottan ne olur. fakat yorgun gzlerini dinlendirmek iin o da yok. Gidiyor, gidiyor, fakat ne havada trnak kadar bir ku. ne yerde ufack bir zavall bcek grebiliyordu. Sade etrafnda cinler srayor, her eit ve klkta ruhlar ardndan uyuuyor, kouuyor, onu korkutuyorlard. O ise durmadan Buduna ya dualar ediyor, korkusundan ona snyordu. Byle korku ve umutsuzluk iinde bunalrken 100 iden fazla yol alm bulunuyordu, fakat Ye-ma pnarnn ortada henz izi bile gzkmyordu. Yolunu armt. Mthi susamt. Susuzluunu gidermek iin eyerin stndeki tulumu indirdi, lkin tulum, yorgun, uyumu ellerinin arasndan gm diye yere dt ve kendisine hi skntsz, daha bin itlik yol iin yetecek olan su, yerlere dkld, susuz kum bir anda hepsini i i verdi. stat olduu yerde ta kesilmiti, ne yapacan bilmiyordu. Drdnc nbet kulesine dnmek belki en iyisi idi. Geriye doru on li kadar yol almt ki, lde mahvolacan bilse de bat lkelerini aramaktan vazgemiyecei zerine verdii sz aklna geldi. Bunun zerine atnn ban evirerek sessizce yoluna devam etti. Nerelerden getiini kendi de bilmiyordu. Hibir tarafta ne bir insan ne de bir hayvan izi vard. Geceleri cinlerle urayor, skntlara uruyordu, gndzleri ise sert bir rzgr iniltilerle eserek, memleketinde, in'de mevsiminde boanan yamur gibi. ln kumunu zerine yadryor, durmadan onu kamlyordu. Suya kar mthi bir hasret ekiyordu, susuzluk o kadar canna ilemiti ki. ii bir kor gibi durmadan yanyordu. Artk bir adm bile ilcrliyerniyerdu. le ayak basaldan beri drt gn ve be gece gemiti. Bitkin bir halde kuma uzanm ve umutsuzluk iinde Guan-yin boddhisattva'ya yalvarmaa balamt. Bu beinci geceydi. Anszn yzne serin bir rzgr arpt, ho bir uyuukluk ve gerimo ile uykuya dald. Uyand zaman vcudunda taze bir kuvvet buldu, al a sanki deimi gibiydi. Yeniden toparlanp yola koyulmutu ki, on li gitmeden at birdenbire, imdiye kadar

gittikleri mevhum yoldan sapt. ok gemeden gzel, yeillik bir ayra ulatlar. Kurtulmulard. At orada taze ve lezzetli otlara saldrm, yemekle doyamyordu. Fakat suyu bal gibi tatl ve ayna gibi parlak olan gl gren stadn da yrei sevinten paralanyordu. Atla binicisi taze kuvvet bulmulard ve ondan sonra artk iki gn gemeden l gemi bulunuyorlard. lk bat ehri olan -vu karlarna kmt. Budist kilisesinin ne tarafta olduunu soruturdu. Aralarnda in'li olan papazlarn hepsi de kilisenin nnde bekleiyorlard. lerinden ak sal, yalnayak bir bonz hkrklarla boynuna sarld, uzaktan gelen, beklenmedik hemeriyi grdne o kadar sevinmiti. Fakat yerli papazlar da uzak durmadlar, onlar da kendilerine yakacak tarzda onu selmladktan sonra, doruca -vu kiralnn yanna gtrdler. Kral, Handzan' kendi saraynda misafir etti, neye ihtiyac varsa hepsini verdi. Uzak - Dou'dan bir hacnn geldii haberi yldrm hziyle ortala yayld. Gav-an kiral elilerini tam o srada -vu'ya yollamt, bylece bu mhim hdiseden onun da hemen haberi oldu. Hi dnmeksizin adamlarn yollad, Han-dzan' kendi yanna getirtmek iin en gzel atlarndan yirmi tanesini seerek onlarla gnderdi. Fakat stadn baka plnlar vard. Dindar bir bonza yakacak ekilde mukaddes budist makamlarn ziyaret etmek istiyordu ve o srada, gzelliini, dikkate deer taraflarn -vu'da anlatmakla bitiremedikleri Kagan-stupa'ya gitmee hazrlanyordu. Lkin elilerin srarna dayanamayarak nihayet onlara katld. Gav-an memleketinin snrna ulancaya kadar Gney l'nde tam alt gn yol ldlar. Snrdaki kasabada dinlenmee bile vakit bulamad, nk yeniden baka eliler gelerek oralarda vakit kaybetmemesini rica ettiler. Bakent artk, oradan uzak deildi ve kral bekliyordu. stat ne yapsn, kr atn orada brakarak baka bir ata binip acele bakente gitmekten baka are yoktu. Oraya vard zaman vakit yle gece yars gibi idi. O saatte ehrin kaplar oktan kapanrd, fakat kiraln emriyle onu hemen ieri aldlar, zira sabrszlkla beklenmekte idi. Alev saan mealelerin nda btn ilergelenler onu karladlar, kral kendisi de oradayd ve misafirini hemen sarayna gtrd. Bu saray iki katl, muhteem bir yap idi;

84

H 11. N M I Y K N I - \ S Y A

B i I. N M i Y K N .* S V*

85

onun en ssl salonuna girildi. Biraz sonra, yannda bir alay halaykla, stada ho geldin demek iin kralie de odaya girdi. Gav-an saraynda Han-dzan'n itibar bykt. Oradan salivermek istemiyorlar, kral onu yannda alkomak arzu ediyor ve mrnn sonuna kadar kendisine bakacan vadediyor, istedii kadar talebesi olacan ve Gav-an'daki binlerce papazn hep onun emri altna gireceini sylyordu. Ama misafirinin direndiini grnce gnl istemiyerek de olsa, ondan ayrlmaa raz oldu, fakat kendisinden, dnte uryacana ve yannda kalacana dair kesin sz ald. Gav-an kiral, Han-dzan'n yoldaki rahatn salamak iin byk cmertlik gsterdi. Orann daha souka olan ikliminde, hava deiikliinde ie yaryacak urbalar, eldivenler, izme, yz siperi, hasl hatra gelecek, lzumlu ne varsa hepsini temin etti. Bu uzun yolda maddi skntya da uramamas iin birka yz ons altn, 30.000 gm, 500 top ipekli, ayrca yolluklar verdi. Halbuki bu kymetlerin tutar yalnz oraya gidip gelmee deil, ondan sonra da, hi olmazsa yirmi yl iin yeterdi. Ama bununla da i bitmiyordu. Otuz da at verdi, yanna yirmi drt uak katt ve gvendii bir adamn da vererek ona stad Bat - Kk Trkleri kiralnn, Cabgu kaannn yanna bizzat gtrmesini emir etti. O taraflara den yirmi drt kadar ufak memleketin bakanlarna, stat oraya vard zaman kendisine her hususta yardm gsterilmesi iin yazlm yirmi drt resm vesika, tavsiye mektubu verdirdi. Bu tavsiye mektuplar daha ssl ve hatr saylr olsun diye gayet gzel ipek tomarlar zerine ilitirdii gibi, tavsiyenin herhalde yerine gelmesi iin de Cabgu, Kk Trk kaan adna ayrca 500 top ipekli ile nefis ve nadir meyvalar ykl iki kervan da yola kardlar. Handzan kalabalk kafilesiyle koca bir kervan halinde yola karken kral, ailesiyle ve ilerigelenleriyle onu ehrin kapsna kadar geirdi ve orada hznl bir surette, gz yalariyle kendisine veda etti. Artk ondan sonra gezgin hac nereye uradysa her tarafta byk alayla karland. Bylece Gav-an'dan ktktan sonra ok gemeden pek tannm baka bir t - Asya memleketine, Agni'ye vard. Burada nce byk bir pnara urak verdi, sonra Gmda' geti. Bu Gmda gayet yksek ve geni yer tutan bir dalk olup

bat memleketlerinin bastrdklar paralarn gm buradan kard; dan bat tarafnda nne ekya kt, anlalan haydutlar, her yerde sayg gren mbarek zata pek aldr etmemi olacaklar ki, onu ancak epeyce bir ba aldktan sonra salverdiler. Budistlik bakmndan az yz kzartc olmyan bu maceradan sonra bir nehre vardlar, bunun kysnda eskiden, ssl bir kral ehri varm. Oraya vardklarnda stat byle ekya maceralarnn bu taraflarda bakalarnn da bana gelmekte olduunu ve kendisinin Gmda'da yine ucuz kurtulmu bulunduunu rpererek, yahut belki de kendine bundan bir teselli pay ayrarak grm olacakt. Tasarlanm olan mola yerinde nne dehet verici bir manzara kt; her tarafta kesilmi insan vcutlar yatyordu; bunlar kendisi oraya varmazdan biraz nce haydutlar tarafndan soyulmu ve ldrlm tacirlerin lleriydi. Ve bu iler hep Agni bakentinin kulann dibinde oluyordu! Hemencecik, emin bir yere snmann aresine bakt. Agni kiral da maiyetiyle ve devlet adamlariyle onu karhya-rak sarayna gtrd. Ancak, gsterilen saygdan duyduu sevince biraz can sknts karmt, nk bakentte, Gav-an'dan gelen ve darya kmaa cesaret edenlerin attklar adm gzden karmayan haydutlardan herkesin korkmakta olduunu renmiti. Agni kiral kendisi de Han-dzan'n yoluna devam edebilmesi iin yanna adam katmaktan ekiniyordu. Ama buna zaten pek ihtiya da yoktu, zira yukarda grdmz gibi, Gav-an kiralnn himmetiyle yannda istedii kadar silhl maiyet vard. Geri bunlar tam bir emniyet salamyorlard ama, ekya ile karlat zaman meydana kt gibi, tamamiyle soyulmaktan ve kesilmekten kurtulmak iin yeterdi. Tabiatiyle bu babacanlarn yolda svmamalar artt. Agni'de yalnz bir gece geirdi, ertesi gn palas pandras yola dzld. Batya doru nehirler, vadiler geerek birka yz itlik yol aldktan sonra yeni bir memleket hududuna eriti. Bu memlekete C- diyorlard. Burada da bakentte onu kural karlad, ileri-gelen adamlar da yanndayd. Budist papazlar ise, bu mehur hacy karlyabilmek iin bini bir arada ehrin kapsnda itiip kakyorlard. Bat memleketlerinde yolu ne yana derse her tarafta yn yn budist mminler bulunmasndan, pagodalarn okluun-

86

11.1 \ M I Y K S 1 c; - \ s v v

BI.NMYF.N

-A S YA

87

dan ve papazlarn ise saylamyacak kadar fazlalndan Han-dzan ta iinden sevin duyuyordu. Bu memleketler birbiriyle sk temasta bulunuyorlar, papazlar da bir yerden br yere kolaylkla gidip gelebiliyorlard. C- bakentindeki pagodada bir alay bonz yayordu, bunlarn ou Gav-an'dan gelmi, ehrin gney - dou tarafnda kendilerine ayr bir tapnak yapmlard. Gav-an'h bonz-lar anayurtlarndan gelmi olan bu gezgin hacnn etrafn sardlar ve deta zorla kendi yanlarnda misafir etmek istediler, fakat o ister istemez, kiraln davetini kabul etti. Han-dzan, C- ehrinden kalkarak yeni bir budist kilisesi grmek merakiyle, kuzey-bat-ya doru yoluna devam etti. O, pagodalarda yalnz etrafna baknmakla yetinmiyor, gayretle faaliyette de bulunuyordu. Etrafn a-lan halka durmadan vazlar ediyor ve frsat dtke (zaten ne zaman frsat dmez ki!) oral bonzlarla ilm mnakaalar tertibediyordu. imdi ziyaretine gittii O--li-mi dedikleri pagoda da yalnz gzellii bakmndan deil, banda Mokagupta adl tannm birinin bulunmasiyle de mehurdu. Mokagupta Hindistan' dolam, mukaddes kitaplar zerinde hayret verici bilgiye sahip olmu bir adamd, din mnakaalarnn bin bir inceliini onun kadar bilen yoktu. Ad ve san o zamanki - Asya'nn budist dnyasn doldurmakla kalmam, temiz ve lekesiz parlakln zamanmza kadar muhafaza etmitir. Mokagupta ile Han-dzan. memleket lsnde tertip olunan bir mnakaada bilgi yarna ktlar. Esasen bu nl pagodada stadn rahat yerinde idi. Lin dalar geidinin henz karla rtl olduunu ve belki de iki ay kadar bu mecburi misafirlikte kalacan hatrna bile getirmiyordu. Yola k saati geldii vakit C- kiral onun yanna bol bol uak, deve ve at verdii gibi, ayrlmakta olan keii kendisi de epey bir uzakla kadar geirdi. ki gnlk bir yolculuktan sonra iki bin kadar atl Kk Trk ekyasna raslad ki, bunlar o srada, soyduklar bir kervandan ellerine geen mallar paylayorlard. Haydutlar mallar paylaamadklar iin birbirine girmi deta boazlayorlard. Ondan sonra daha alt yz li kadar yol ald, arada kk bir l de geti ki, bunun tesinde Baluka bulunmaktayd. Baluka memleketinde ok vakit kaybetmiyerek hemen kuzeye doru yoluna devam etti. Arkada

yeniden bir 300 li mesafe braktktan sonra Han-dzan, karla kapal geidinden o kadar korktuu Lin dalarna ulat. Bu da gerekten pek tehlikelidir; bulutlara erien geit vermez tepeleri daim karla rtldr ki, bu karlar bazan erir, sonra kme kme buz haline gelir ve artk k yaz asla erimez; iddetli beyazl gzleri kr eder. Sivri, buz tutmu doruklar bazan yklrlar, halbuki bunlarn bazs yzlerce ayak boyunda olduklarndan, yolu boydan boya tkarlar. Bu taraflarda yolculuk son derece gtr. Sert rzgra, dondurucu soua kar insan en ar krkler bile koruyamaz. Yolcu, yolda bir yerde dinlenmek ve kendisine yemek piirmek istese tencereyi bir sehpa zerine asmaa, geceyi ise ne mthi! buz zerine serecei hasr zerinde geirmee mecburdur. Han-dzan bu korkun Lin dalnda tam yedi gn yol ald. Yanndakilerden on bir kii, kz ve atlarndan ise daha ou dondu. Dalktan ktktan sonra Cin adl bir gln yanna vard. nsan bu gln etrafn dolaacak olsa 1500 lilik yol alm olur, u-zunluu geniliinden fazladr, rzgr gln suyunu bazan inanl-myacak derecede ykseklere kamlar. Hep gl kenarn takibede-rek 500 li kadar yol aldktan sonra Han-dzan Suyab ehrine yaklat. Kk Trklerin kaan Cabgu burada oturuyordu. ehre girmesine lzum bile kalmad, yanna varmak istedii kaan tam o srada o taraflarda avlanmaktayd. Kaann zerinde yeil ipek elbise vard, salar serbese havada dalgalanyordu, banda, ucu arkasnda upuzun sarkan bir ipek kordele sarl idi. Maiyetinde yle iki yz kadar subay vard, her biri ar ipek kumatan elbiseler giymilerdi. Sanda, solunda kta komutanlar duruyordu; krkl elbiseler giymi olan bu adamlar, ellerinde karg ve kalkanlarla, bayrak altnda yanyana durmulard, arkalarnda bulunan Kk Trk askerleri hep deve veya at zerinde bulunuyorlar, alml atlar olduklar yerde tepinip einiyorlard. Bunlar o kadar kalabalkt ki, ucu gzle gzkmyordu. Cabgu kaan hacy byk bir sevinle karlamakla beraber programnda bir deiiklik yapmyarak iine devam etti; yalnz kendisini birka gn beklemesini in'li papazdan rica eyledi. Onlarn dilince tama denilen rtbedeki subaylarndan birini o vakte kadar hacnn yannda kalmaa memur etti. Subay onu geni bir adra gtrd ve kendisine tam bir rahat temini iin ne lazmsa her eyi

88

BLNMYF.N

-ASYA

BLNMYKN

-AS YA

89

yapt. Hakikaten kaan gn sonra dnd ve ilk ii Han-dzan' kendi adrna armak oldu. adr birbirinden gzel altn srmal eya ile ssl idi, bunlar deta gzleri kr edecek gibi parldyordu. Btn ilerigelenler (tar-kanlar) yere serili hasrlar zerinde oturmaktaydlar. Her birinin srtnda, parltl srmalarla ilenmi ssl ipek elbiseler vard. Kaann ardnda muhafzlar duruyordu. Han-dzan takdirle anlatr: her ne kadar kaan gebe bir kavme hkmetmekte ise de iinde yaad muhitin tanziminde gerekten beenilecek bir kibarlk vard. stat baadra yaklarken adrn kapsna yle otuz adm kala kaan ona kar geldi ve saygl bir naziklikle adra kadar kendisi gtrd, orada ikisi de oturdular. Konuma tercman yar dimiyle yaplyordu. v.^' Kk Trkler atee taparlar, bunun iindir ki. aatan yaplm Y /oturma yerleri yoktur; aa ate unsurudur ve atee kar olan say-^ glarndan aa zerine de oturmazlar. Oturmak istediklerinde yere hasr sererler ve onun zerine yerleirler. Fakat hacnn hatr iin demirden yaplm, zeri minderli bir iskemle buldular. Herkes yerine rahata oturduktan sonra Han-dzan'n Gav-an'dan beraber getirmi olduu eli heyetinin ieri girebilecei iareti verildi. Heyet ora kiralnn mektubunu ve hediyelerini verdi. Kaan hediyeleri srayla gzden geirdi, her birine ok memnun oldu. Bunun zerine heyet azalarn oturttular ve alg ile beraber, azlarna kadar dolu arap kupalar dizili sofrada ziyafet balad. Bu Kk Trkler zm suyu iiyorlard, sarholuk veren bu ikiden Gav-an'l eliler de zevk duyduklar gibi, zm kzn stat da reddetmemiti. arap taslar gittike daha sk boalyor, keyif ve nee gittike artyor, alg durmadan alyordu. Han-dzan yine takdirle kaydeder: bu bir barbar musikisi idi ama, yine de ruha ve gnle ferahlk veriyordu. Biraz sonra yemekleri getirdiler, misafirlerin her birinin nne byk para koyun ve dana etleri kondu; haclara da bir budist papaznn gnaha girmeden yiyebilecei eyler, pirinten yaplm poaalar, kaymak, eker, bal ve saire verdiler. Yemekten sonra arap tas yine etraf dolamaa balad. Han-dzan Kk Trklerin yannda birka gn kadar kald, burada bulunmaktan ok memnun olduu belliydi; in'de o kadar tehlikeli saylan bu barbarlar ona son derece dosta muamele yap-

yorlard. Kaan onu himayesine ald, hatt dostluundan ve ona acdndan, Hindistan yolundan vazgeirmee bile alt. Orada scak o kadar iddetli, iklim o derece tahamml edilmezdi ki, stat muhakkak dayanamaz, telef olurdu. Fakat onu saknd iin yapt bu ihtara ramen niyetinden vazgemediini grnce, askerlerinin arasndan ince anlyanlar ve Hindistan yolu zerine den memleketlerin dillerini bilenleri setirerek hepsini de yardmc olarak yanna katt. Subaylarndan bir tarkan da yine onunla yollad, veda ederken hediye olarak ona bir kat al ipek elbise ile elli para ipekli verdiler. Han-dzan Kk Trk kaanndan ayrldktan sonra batya doru yoluna devam etti ve drt lilik bir yol alarak Kk Trklerin Bin-yul dedikleri yere vard. Bu tuhaf ad onlarn dilinde Bin pnar demektir. Esasen bu Bin-yul yle ile byklnde bir arazi parasdr ki, zerinde pek ok gl ve kaynak vardr ve alacak zenginlikte, bol yaprakl yksek aalar yetimektedir. Serinlik veren rutubetiyle byk scaklarda pek ho bir dinlenme yeridir, bunun iin kaan da yazlar burada geirmeyi det etmitir. Bin-yul'dan yine yz elli lilik bir yol aldktan sonra ilk konak yeri olarak Tala ehrinde dinlendi. Han-dzan'n yolu Talas'tan gney-batya sapyordu. Buradan itibaren anlalan nfusu daha sk blge geliyordu, nk birbiri * ardna byk kk, fakat ou ehemmiyetsiz ehirlerden geiliyordu. Talas'tan yle tahminen C>('J 1600 li tede bir le vard; bu kum sahrasnda yolun istikametini v v ^\ ancak telef olmu hayvanlarn leleri gstermekteydi. Daha bir be tT^ -> " yz liden sonra Semerkant'a ulat. Semerkant halk, kralivle beraber atee tapar; dorusu burada stad zaferJfrUariyl hAtpmiyorlard, hatt ilkin kral bile ona kar souk davrand. Semerkant'-tan teye yol birtakm kk memleketlerden geiyor ve bin be yz li sonra Khvarizm memleketine (Huo-li-si-mi-cia) kyordu. O- ^ o radan gney - batya sapnca be yz lilik bir yol geldi ki, Han -dzan'm ufack kervan bu yolu da alnca dalar arasna girdi. Tehlikeli, dar bir yerden gemek icabediyordu, dimdik uurumlar zerindeki patikalarn baz yerlerinde bir adam bile ancak gbel ilerliyebiliyordu. Bylece yz li yol ald. Bu mddet zarfnda ne ot ne de su grd ve nihayet t - Asya'nn mehur Demirkap'sna vard.

90

B f I N M I V F. N

t % S V *

Demirkap'nn dar yolu sadan soldan dik kayalklarla devam eder. Yolun te ucunda iki kaya duvar arasna yerliler hakiki bir kap da yapmlar ve bu tabii kaleden ieriye Kk Trkler gee-mesinler diye, kapya anlar, ngraklar takmlar, gece gndz beklemekte idiler. Fakat anlalan Kk Trklerin yaylmalarna bu fethedilemez istihkm da engel olamam ki, Han-dzan Demirkap'dan teye geip de bugnk Kuzey - Afganistan'da bulunan Kunduz'a (Huo) vard zaman orada da Kk Trklere raslamt. Cabgu kaann en byk olu Tardu ad (Da-du-t Kunduz'ta oturmaktayd, kars Gav-an kiralnn kzkardei idi. Han-dzan'n Gav-an kiralndan ald tavsiye mektubu bu hatuna yazlmt. Fakat bu Kk Trk hatunu, kagatun, Han-dzan oraya vard zaman artk hayatta deildi, hatt kocas Tardu da ar hasta yatyordu. Ama bilgin papaz o hasta halinde de iyi kabul etti, hatt belki baka zaman yapabileceinden daha scak bir kabul gsterdi, nk derdinin dermann ondan bekliyordu. Kk Trk han, Han-dzan'n yardmiyle veya onsuz ok gemeden de iyi oldu. Kunduz'ta geirdii ksa zaman iin Han-dzan imdiye ka-darki seyahatlerinde edindii tecrbelere kk bir barbar entrikas da katabildi./Tardu ad iyileince len karsnn kzkardeiyle evlenmi, o da yeeninin, yani len ablasnn olunun sziyle Tardu ad' zehirlemiti. Entrikac yeen o vakte kadar bu gibi hanlara verilen tegin unvann tamaktayd, imdi hkmeti eline almt ve ykendisine ad deniliyordu, hem de tevzesi ile evlenmiti. \ Tardu adn cenazesinde Kk Trk detine uygun saltanatl yas trenleri yapld, bunlara Han-dzan da itirak etti ve bu yzden Hindistan'a doru giden yoluna ancak bir ay sonra devam edebildi. Biz artk stad bu yolunda da takibedecek deiliz. Hindistan'da, budizm diyarnda btn renmek istediklerini rendikten sonra memleketine dnerken Han-dzan yine -Asya yolunu tuttu. mkn bulduu yerde eski dostlarn ziyaret etti. Kunduz'a tekrar uryarak Kk Trk adn grd, fakat artk Demir-kap'ya bir daha uramad. Daha ziyade, henz bilmedii gney yolunu tercih ediyor; yine ekyaya raslyor, Kagar'a, Khotan'a uruyor ve nihayet mukaddes budist kitaplariyle ykl olarak 645 ylnda memleketine, in'in bakenti olan an-an ehrine varyor.

V. TATAR H A N I N I N SARAYINDA
Tatar istils ve Lyon "synode'u. Papalk tarafndan Tatar hanna yollanan Plano Corpini elilik heyeti. Batu'nun kararghnda. Byk hann saray: ira orta. Byk han efimi. KUyk'n papaya cevab. Plano Carpini'nin dn. Tatarlarn detleri. Mool devrinde -Asya'ya ve in'e gidon Batl seyyahlar.

Avrupa'nn hristiyan kavimlerini ve hkmdarlarn dehet sarmt: Tatar geliyor! Bunlar insan da deil, kana susam, merhamet nedir bilmez ve sade ldrmekten, yok etmekten zevk duyan kpek bal canavarlard! Tatar ordular Macaristan'a yaylp da hzla ilerliyen birlikleri Adriyatik denizine dayand vakit Avrupaclarn sahiden akllar balarna geldi ve ne yapmak lzm geldiini, batya doru gittike daha tehdidedici ekilde yaklamakta olan tehlikeyi ne trl nliyebileceklerini dnmee, mzakereye baladlar. Nihayet 1245 ylnda Lyon synode unda ilk olarak papa IV. nnocentius tarafndan Tatarlara eliler yollanmas, bu elilerin o zalim dinsizlerin bundan sonraki niyetlerini renmeleri ve mmkn olursa onlar hak dine evirmeleri kararlat, bylece belki bundan sonras iin felketlere son verilebilecekti. Bu vazifeye seilen Johannes Plano de Carpini. arkadaiyle, Stephanus Bohemus ile daha o yln paskalyasnda (16 nisan) Lyon'dan ayrld. Papann mektubiyle beraber alm olduu szl talimata gre nce ehistan'a, sonra Silezya'ya gitti. Breslau'da yanna nc yol arkada olan Benedictus Polonus katld. Krakovi'de Rus byk - prensi Vasilko ile bulutular; onun kardei, Galiya prensi o srada Tatarlarn yannda bulunuyordu. Talihli bir tesadf

92

B 11.1 N M I Y F N t - A S. Y

BL NM YEN

-A S YA

93

eseri, olarak Vasilko ile iyi bir zamanda karlamlard, Vasilko Tatarlar ok iyi tanyordu ve seyahatleri iin kendilerine gayet iyi nasihatlarda bulunmutu. Tatarlar memleketinde hediyesiz adm bile atamyacaklarh, Tatar bakanlarnn, bynn knn, elleri bo gidecek olurlarsa, kendileriyle sze bile girimiyeceklerini ve zerlerine aldklar vazifeyi yapamyacaklar gibi, sa olarak ellerinden kurtulabilirlerse ne mutlu olduunu ondan renmilerdi. Lyon'da iken bunlar dnmemiler ve tabi yanlarnda fazla para getirmemilerdi. aresiz yol harlklarnn mhim bir ksmm hediyelik krkler ve deriler tedarikine sarf ettiler, bu armaanlarn miktar yolda hristiyan prenslerin ve hkmdarlarn ltuflariyle biraz daha artt. Vasilko bu Franciscus keiini himayesine ald ve onlar beraberinde kendi memleketine gtrd. Kiev Tatarlarnn yanna gidebilmeleri iin onlara klavuz ve tercman verdi. Kiev'de dosta bir kabulden sonra papazlara orada da lzumlu nasihatlarda bulundular ve klavuzlar verdiler. Tabi ilk hediye verme ii burada balyordu. Tatarlar diyarnda ancak posta beygirleriyle gidebileceklerini her tarafta iittikleri iin, kendi atlarn birka adam-lariyle birlikte Kiev'de braktlar. Din Kiev atlariyle 1246 ubatnn 4-nde bilmedikleri blgelerde yola ktlar. Artk Tatarlara yaklayorlard. Dindar keiler Tatar memleketine varr varmaz Vasilko'nun ne kadar doru sylemi olduunu anlyarak yeise dtler. Hediye diye adm bana onlardan bac alyorlard! Bu Tatar detiyle ilk defa Alan babuu Mikheas'n sayesinde yakndan tanm oldular. Mikheas ii arszla dkmt, papann elileri aresiz her eye raz olmular ve yanlarna kataca adamlar iin orann detine gre mnasip grdkleri hediye - vergiyi teklif etmilerdi. Fakat bundan zararl ktlar, nk Mikheas bunu az buldu ve tehditlerini, pazarlklarn ileri gtrerek nihayet istediini almaa muvaffak oldu. Ancak ondan sonra, byk bir ltuf ta bulunuyormu gibi, iki keii ncs olan Stephanus Bohemus hastalanarak geri dnmt o blgede raslanacak ilk nemlice Tatar babuunun, Corenza'mn (Curo-niza) yanma kadar gtrmee raz oldu. Henz ilk Tatar nbeti kararghna varmlard ki, silhl paganlar haykrarak zerlerine saldrdlar; bereket versin dilmacn

vaktinde araya girmesi ve hele yeniden ortaya dktkleri hediyelerle bir zararsz kurtulabildiler. Biraz sonra Tatar subaylar ortaya ktlar ve artk gelilerindeki maksad onlara etraflca anlatabildiler. Corenza'mn yanna gitmek iin yanlarna posta atlar ve Tatar klavuzlar katlmadan nce yeniden hediyeler karmak lzm geldi. gn sonra oradaydlar. Bat utaki Tatar memleketlerinin en nfuzlu babuu Corenza idi; onun emrinde bulunan askerin says 60.000-den aa deildi. Tatar kararghna varp da kendilerine ayrlm olan yerde adrlarm kurunca, Tatar hannn adamlar yanlarna gelerek buraya ne maksatla geldiklerini anladklar ve ne gibi hediyeler beklediklerini kendilerine syledikleri gibi, Tatar bakannn huzuruna karken ne trl davranmalar lzm geldiini de onlara rettiler. Bu sk tembihe gre iki Franciscus keii Tatar babuunun kapsna vardklarnda sol dizlerini kere bkm ve kapdan girerken ayaklarnn kaza ile eie dememesine son derece dikkat etmilerdi, nk Tatarlarn itikadnca bu temas mukaddesata byk hakaret olurdu. Neyse ki Kiev'den beraberlerinde getirdikleri dilma sayesinde her i yolunda gitti. Buradan da Batu'nun yanna gidebilmek iin yanlarna lzumlu posta atlariyle Tatar klavuz verildi. ubatn 26 - snda ve bundan byle artk tamamiyle Tatar detine gre sk bir gidile yollarna devam ettiler. Gnde kere, drt kere at deitiriyorlar ve sabah erkenden gece ge vakte kadar yol alyorlar, bazan da btn geceyi at stnde geiriyorlard. Yollar Comania'dan yani Kumanlar memleketinden geiyordu. Bu memleket batan baa dzlkt ve ne tarafa baklsa krlar hep pelin otiyle rtl idi. Kumanistan arazisini drt byk nehir sulamaktadr. Birincisi Dnyeper olup Corenza bunun Ruslar tarafna den kysnda oturmaktadr; teki kynn beyi Mauci'dir. kincisi Don nehri, bunun kysnda Cartan, Batu'nun enitesi oturur, Volga vadisinde ise bizzat Batu'nun devleti yaylmaktadr. Drdnc nehir Jaick, yani bugnk Ural'dr. Tatar babularnn her biri kendi nehri boyunca g eder. Kn gneye doru, deniz kysna tanrlar, yazlar ise kuzeye, dalara doru ekilirler. Bu drt nehrin hepsinde de balk pek boldur, hele Volga nehri bu bakmdan ok zengindir.

94
B I. N M I Y E N f - AV A S

BL N M Y F . N f ASYA

Plano Carpini donmu Dnyeper zerinde gnlerce yol ald, hatt birok defa gneyde, Karadeniz'in buz tutmu kylarndan da gemek icabetti. Batu'nun kararghna vardklarnda elilik yelerini iki ate arasndan geirdiler. Papazlar her ne kadar buna itiraz ettilerse de sonunda. Tatarlara gre her trl kt niyetlerden temizlenmek ve belki beraberlerinde getirmi olduklar zehirlerin tesirini gidermek maksadiyle yaplan bu garip arzuyu yerine getirmek zorunda kaldlar. Ate yininden sonra Batu'nun yaveri gelerek efendisine getirilen hediyeleri, 40 kunduz, 80 porsuk derisini teslim ald. Tatar yaver Eldegai ancak bu nemli vazife bittikten sonra onlardan asl maksatlarnn ne olduunu sordu. O zaman, evvelce Corenza'nn yannda anlattklarn daha etraflca izah ettiler. Tatarlar nihayet onlar Batu'nun huzuruna gtrdler; kapya varnca, eie dikkat etmeleri, ieride ise hkmdar diz kerek selmlamalar ve syliyeceklerini o vaziyette sylemeleri iin dikkatlerini ektiler. Bu tembihleri yerine getirdikten sonra Plano Carpini, papann mektubunu Ruten (Rus), Sarasen (Acem) ve Tatar dillerine evirmek iin okuryazar bir tercman istedi. Bu i de bitti. Batu'ya Tatarca tercmeyi sundular, hkmdar onu dikkatle okuyarak iindekilerden bilgi edindi. Bir sr hediyeden ve zoraki merasimden sonra, Batu'nun kararghna inen papazlara o akam yiyecek namna pek az bir ey verdiler, o kadar ki kk bir sahan iinde nlerine konan dar iin, esasen boazlarna pek dkn olm-yan keiler bile ikyetten kendilerini alamadlar. Bunun dnda, Batu'nun saraynda saltanat ve debdebe bykt. deta byk hann saraynda olduu gibi, avular ve daha byk rtbedeki saray memurlar eksik deildi. adrn iinde Batu, taht gibi bir krsde yer almt. Yannda karlarndan biri oturmaktayd. Kardeleri, oullar ve baadamlar biraz aada, ortada duran bir sra zerinde, tekilerse onlarn arkasnda yerde ve iki sra halinde, sada erkekler, sol tarafta kadnlar olmak zere oturmulard. Batu'nun adr pek gz alc idi; nefis keten bezinden yaplm olup buraya Macar kiral IV. Bela'dan gelmiti. Kararghta sert bir inzibat hkm srmekteydi. Hann adrna ancak davetli olan veya geliini nceden haber vermi olup da kendisine izin verilmi bulunan kimse girebilirdi. Bunun dnda ieri girmek katiyen yasakt, dinlemiyenin kellesi uurulurdu. Tren toplantsnda P.

Carpini ile arkadalarn, teki eliler gibi. sol tarafa oturttular, halbuki byk hann sarayna urayp da dnte tekrar buraya geldikleri zaman, daha kibar saylan sa tarafta yer verdiler. adrda, kapnn yanndaki bir masa zerinde altn ve gm kablar iinde, Tatarlarca her zaman pek ziyade sevilmi olan mayalanm ksrak st, kmz bulunuyordu. Ne zaman Batu, herkesin gz nnde ierse, her defasnda taganni ediliyor ve alg alnyordu. Atla gezmee kt zaman, bann zerine, mzraklar ucuna taklm emsiye tutuyorlard, bu sayg Tatar hanlarnn ve hatunlarnn hepsine gsterilirdi. Papann elileri Batu'nun kararn nisann 7- sinde rendiler. Yaver Eldegai onlar hann adrna gtrd, ellerindeki mektupla ve zerlerine aldklar vazife ile byk Mool hanna, Kyk'e ba vurmalar orada kendilerine bildirildi. Paskalya pazarnda byk yola ktlar. Tatarlar byk han seiminde ve ta giyme treninde bulunabilmek iin Mool kararghna bir an nce varlmasn istiyorlard. Tatar usulne gre, at deitirilmek suretiyle zaten hzl gidilebilirdi, fakat gidecekleri yere daha erken yetiebilmek iin hepsinin balariyle el ve ayaklarn skca baladlar, bylece at stndeki devaml sarsntya daha iyi dayanabilmelerini salyorlard. Fakat ok hrpalanm olan papazlar bu vaziyette bile eyerin zerinde kendilerini zor tutuyorlard, nk yalnz, deta gece gndz at stnde bulunmakla i bitmiyordu, bir taraftan da byk perhizin devamnca sade tuzlu suda halanm dar lapas yiyorlar ve ime suyu olarak da eritilmi karla azlarn slatyorlard. Hl Kuman memleketinde yol almaktaydlar. Kumania arazisi gayetle genitir. Snrlarnda Ruslar, Mordvinler, Bilerler ki bunlarn memleketine Byk - Bulgaria derler , Bakrtlar (Bas-cart), bunlarn memleketi de Byk - Macaristan (Magna Hungaria) dr, onlarn kuzeyinde Parossitalar ve Samogedler (Samoyed?), Samogedlerin kuzeyinde ise kpek ballar oturmaktadrlar. Ku-mania'nn gneyinde Alanlar, erkesler, Kazarlar, Bizans'tlar, Grcler, Khaolar, Brutakhllar bu sonuncular Yahudi olup salarn kaztrlar ve Zikhler. Ermeniler ve Trkler (Turci) yaamaktadrlar. Kumania batdan Macaristan ve Rusya ile temas halindedir.

BLINMVEN

ASVA BLSMYFN ASY\

97

Krk sekiz gnlk bir yolculuktan sonra Kumanistan'dan Kan-gitler lkesine vardlar ki, burada' oturanlar pek azdr ve su da zor bulunur. Burada yayan Tatarlar gebe Tatarlardr, 'iftilik bilmezler, evleri olmayp adrlarda otururlar. Bu l gibi memlekette tam bir ay (nisann 16-sndan maysn 16-sna kadar) yol aldlar. Kangitler memleketinden sonra islm dininden olan ve Kumanca konuan Bsrmenler tmslmanlar) memleketine vardlar. Getikleri yerlerde pek ok yklm ehir ve ky grdler. Bsrmenler arazisinde byk bir nehrin (Sir- derya) yannda Yanckint. Barchin ve Orna ehirleri bulunmaktadr. Bsrmenler memleketinden Kara Kitaylar lkesine vardlar, byk han Occoday'n byk bir saray yaptrtm olduu Omyl ehri buradadr. Bu saray, ehir muhafznn misafirleri sfatiyle papann elileri de gezdiler. ereflerine orada byk bir ziyafet, algl bir toplant tertibedildi. Omyl'den sonra kk bir gle vardlar. Gnlerce bu gln kysnda gittikten sonra, nihayet onu sol kolda braktlar ve bol sulu bir araziye girdiler. Artk bu taraflarda nehir oktu ve nehir kylar hep ormanlarla evrili idi. Batu'nun aabeysi Ordu'nun karargh buradayd. Buradan pagan Naimanlarn memleketine vardklar zaman hazirann sonu yaklayordu. Bu memleket batan baa dalktr, iklimi ok souktur, orada bulunduklar vakit, hazirann sonlarnda bile kar yamt. Naimanlar da gebe obanlardr. Gnlerce sren bir yolculuktan sonra papann elileri bizde* Tatar ad verilen Moollarn memleketine vardlar. Bu hzl yol al daha uzun hafta srdkten sonra, nihayet sabrszlkla bekledikleri gibi, hazirann 22 nci gn. Maria Magdalena bayramnda. Kyk'n olduu yere vardlar. Ne ise ki aceleleri boa kmam, ge kalmamlard. Vaktinde byk hann ordasna ulatlar ve Ba-tu'gilin tasarladklar gibi nadiren grlebilecek olan byk han seimi ve ta giyme trenlerinde bulunabildiler. Kyk onlara adr verdirdi, Tatarlarda misafirlere ve elilere kar zaten det olduu zere, her trl ihtiyalar yerine getirildi. Bundan baka Tatarlarn han papazlara kar, teki elilere yapldndan daha iyi muamelede bulunulmas hususunda da adamlarna talimat verdi. Henz seim sona ermi olmadndan Kyk
* Yani Macaristan'da. S. K.

papalk elilerini kabul etmemiti, fakat papann mektubunu, terc-meleriyle birlikte teslim ald. _Be__alt gn sonra Plajto_grpini'yi K^kjin_anas Turakina'nn katna kardlar, byk han secimi bitinceye kadar Mool imparatorluunda en yksek iktidar o temsil edivordu^JCurultay Turakina'nn kararghnda toplanmt. Bu tren mnasebetiyle gayet gzel ve iine iki bin kii alacak kadar muazzam bir adr kurulmutu. adrn etrafna frdolay tahta parmaklk yaplmt ki, bu, ii olmyanlarn ieri girmelerinin yasak olduunu gsteriyordu. Kabile bakanlar ve sair devlet adamlar hep toplanm bulunuyordu. Nihayet byk han seimi treni balad. lk gn oraya toplanm olan btn Tatar ilerigelenleri beyaz diba giymilerdi. kinci gn elbisenin rengi al, nc gn mavi olmutu; drdnc gn ise hepsi de en ar Badat dibasndan kesilmi urbalar giymilerdi. Tahta parmaklktan adra doru iki kap alyordu. Bunlarn birinden yalnz byk hann girmee hakk vard ve bunun nnde nbeti yok idiyse de hi kimse yaklamaya bile cesaret edemiyordu. teki kapda kll, oklu ve yayl askerler duruyordu, seimde oy sahibi olanlar bu kapdan giriyorlard. Buraya baka her kim yaklarsa nbetiler yakalayp adamakll pataklyorlard, bu haddini bilmez ayet kamaa kalkrsa ardndan, ucu kt kr oklar yadrrlard. Mool beyleri seime tam cenk kyafetiyle ve belirli saydaki maiyetleriyle geliyorlard. lerinden ounun atlarnn takmlar bile bir servet tekil ediyordu: gemler, eyerler, btn kaylar, altnlar iinde parldyordu. Atlar byk adrdan olduka uzak, iki ok atm bir yerde toplamlard. Bu at topluluuna ilerigelenlerden bakasnn yaklamas ise yasakt. Davetlilerden hibir eksik kalmaynca, hepsi de adra girdiler ve seim mzakereleri balad. Bu srada parmakln dnda mnasip bir uzaklkta her taraftan toplanm olan byk bir Tatar kalabal grlmekteydi. leye kadar grmeler bitmiti. nceden de tahmin edildii zere Kyk, btn Moollarn byk han oldu. Neticenin iln byk bir sevinle karland ve bunun erefine, akama kadar sren bir iki lemi balad. Bayram eden Tatarlar bu sevin gnnde pek ok kmz tkettiler. Papann elileri yeni
F. 7

98

IH 1.1 N M V K N

-ASY\

BLNMYEN

ASYA

99

bir tevecchle karlatlar: kendilerini adra davet edip kmz ikram ettiler. Fakat keiler, her ne kadar zorlarna gittiyse de, bir damlasn bile yutamyacak derecede tiksindikleri bu almadklar ikiyi reddettiler. Tatarlar buna darlmadlar ve onlara bira ikram ettiler. Plano Carpini'nin arkadalariyle birlikte adra girebilmesi gerekten byk bir mazhariyet saylrd, nk Suzdal byk-pren-si Yaroslav, birok Kitay, Solang (Kora'l?, Solon?) prensi, Grcistan kiralnn iki olu, Badat halifesinin elisi ki kendisi de sultand ve Sarasenlerin daha baka birok ilerigelen ahsiyetleri hep parmaklktan darda kalmlard. Han seimine gelen elilerin says drt binden aa deildi, bazlar vergi, bir ksm da hediyeler getirmilerdi. Tabiatiyle bu kalabaln hepsini parmaklktan ieri byk adra sokamazlard, fakat btn elilere iki ikramnda kusur edilmedi. Papazlar Tatarlarn han seimine mahsus ordalarnda drt hafta kaldlar. Bu zaman iinde Moollar Kyk'e kar btn sayglarn gsterdiler; arkclar ve ozanlar hep onu terennm ettiler, adrdan dar ayak attka yak kuyruklu bayraklarn indirip kaldrdlar. Bu karargh ehrinin ad Tatar dilince ira Orda idi. Ta giyme treni burada deil, baka bir yerde yapld. ira Orda'dan at stnde - drt saat gidilince, dalar arasndaki bir nehir boyunda son derece ho manzaral bir dzle varlrd. Altn Orda dedikleri bu yerde baka bir muazzam adr - saray bulunuyordu. Kyk'n tahta karlma treni austosun 17-sinde yaplacakt, fakat bu i geri kald, nk mthi bir frtna koptu, btn vadiye ok zararl dolu yad, bulutlardan o kadar ok ve o derece byk buz paralar dt ki, hava birdenbire iyileerek bunlar erimee balaynca meydana gelen sel suyu pek ok adr alp gtrd ve yz altm insan can verdi. Altn Orda gm levhalarla kapl ve altn ivilerle birbirine tutturulmu direkler zerinde duruyordu, adrn yan duvarlar ve tavan kymetli ipeklerle kaplanmt. Tahta oturtma treni austosun 24 - nde yapld. Ucu grn-miyen bir Tatar topluluu yksek sesle dualar ederek alay halinde geit yaptlar. Papazlarn ok bir ey anlamadklar bu tren uzun srd. Onlar sade bu kalabaln hep adra dndn ve Kyk'

tahta oturttuklarn grdler. Hanlar hep onun nnde diz kmlerdi, bunu gren halk da onlar gibi yapt. Tahta kma trenlerinin sonu alnnca Kyk'n Uygur aslndan olan inkai adl nazr papazlarn iini ele ald. Her birinden ayr ayr adlarn ve kimin namna elilik ettiklerini dikkatle sordu. Btn bunlar bittikten sonra onlar byk adra gtrerek orada yksek sesle, gelilerini haber verdi. Kapda ilerinden her hangi birinin tesadfen bak veya baka zararl bir alet var mdr diye hepsini sk bir yoklamadan geirdiler. Ondan sonra adra girebildiler ki onu, imparatorun da bulunduu bir zamanda ilk defa gryorlard.. Kyk han Tatar ilerigelenleri tarafndan kuatlm bir halde tahtnda oturuyordu. nlerindeki manzara gzler kamatrc idi. Toplanm olan hediyeler koca bir yn halinde duruyordu: ipek, kadife, birbirinden deerli krkler... Halbuki daha armaan - vergi olarak gelen eya burada bile deildi. Ssl takml, grlmemi gzellikteki atlar, develer ve katrlar baka bir yerde muhafaza ediliyordu. Altn, gm ve ipek elbiselerle tepeleme dolu olan be yz hazine arabas ise kararghtan epeyce uzakta, bir tepe stnde duruyordu. Altn Orda'dan sonra elileri nc bir yere de gtrdler. Bu adr en gzel erguvani kumatan yaplmt. Tiyatro sahnesi gibi bir krsnn zerinde tamamiyle fildiinden yaplm ve altn, kymetli talar ve incilerle ilenmi olan taht duruyordu. Krsye merdivenlerle klyor, tahtn etrafnda ise frdolay birok sralar dizilmi bulunuyordu. Sol tarafta byk hann karlar yer alm bulunuyorlar, sa tarafta ise baadamlar ve ilerigelenler yanyana oturuyorlard: yalnz onlarn oturacaklar yer hkmdar karlarnn yerlerinden biraz alaka yaplmt. Byk hann karlarnn her birinin beyaz keeden, ayr, geni birer adrlar vard. Bu ziyaretler, seyir ve temaalar srasnda Suzdal byk hkmdar Yaroslav lmt. Onun lmnden biraz sonra papazlar tekrar byk hann ordasna ardlar. Anlalan Tatarlar o srada kendi ufak tefek ilerine pek ziyade dalm olacaklard ki, bir mddet yzlerine bakan, hatt yiyecek iecek veren bile bulunmad, o kadar ki nerdeyse alktan leceklerdi. Eer bu ac artlar iinde geirdikleri bir ay arzasz savuturabildilerse bunu, Kosmas adl bir Rus kuyumcusuna borludurlar. Byk hann tahtm yapan

100

H L \ M t Y E N V A S \ \

B I T. N M t Y E N

C-ASYA

to

ve hann mhrn kazan bu Kosmas't. Her ne kadar Tatar bakentinde ileri byle kt gitmise de kendilerini teselli edecek bir ey vard ki, o da Tatarlar arasnda konuulan dili anlamadklar iin imdiye kadar renemedikleri birok yeni eyleri, bu mecburi oturu srasnda renmi olmalaryd. Tesadf bakentte onlar bir sr Bat'l insanla, Ruslar ve Macarlarla karlatrmt ki, bunlar Ltinceyi ve Franszcay iyi biliyorlard. Bu yabanclar arasnda yirmi hatt otuz yldan beri burada oturanlar vard, bunlar Tatarlarn dilini konuuyorlar ve balca olaylardan haberli bulunuyorlard. Byk hann emriyle inkai tekrar gelip de beraberlerinde getirdikleri evrak grmek ve alm olduklar szl talimat ve bir de kendi dileklerini kaleme aldrmak istedii vakit artk arma-dlar; dilmalk iinde kendilerine yardm edecek dost, tandk oktu. Tatarlar onlarn ne maksatla geldiklerini zaten biliyorlard, yeniden soruturmaa lzum grleri papann mektubuna verilecek cevab hazrlamak iindi. Lkin bu basit grnen i hi de kolay olmad. inkai ile Bala ve Kadak'n idare ettikleri Mool imparatorluk hkmet dairesinde ise ancak Rusa, Sarasence veya Tatarca yazmasn biliyorlard. Plano Carpini'nin istei zerine baka are olmadndan byk hann cevabn Tatar diliyle yazdlar. Sonra tercman yardmiyle Tatarca metni kelime kelime evirttiler ve papazlar bunu Ltince olarak yazdlar. Ltince tercme bitince Tatarlar bir ey unutulmu veya yanl anlalm olmasn diye noktas noktasna yeniden, hem de st ste iki kere kendi dillerine evirttiler. Bu dikkatli iten sonra inkai mektubun Tatarca asln (daha salam olsun diye), belki papann memleketinde Sarasence bilen bulunur dncesiyle Sarasen diline evirtti. Tatarlar, memleketlerine dnmeye hazrlanan papalk elilerini birka Tatar mmessilini de beraberlerinde papann sarayna gtrmeleri iin kandrmaya ok uratlar. Plano Carpini byk bir siyasi duygu ile, bu zahmetin gerekten lzumsuz olduunu, asl maksat byk hann cevabn gtrmekse onu ite kendilerinin gtreceklerini syliyerek bu istei reddetti. Hakikatte onun korktuu seyahat raporunda kendisinin de syledii gibi Tatar elileri kendileriyle beraber gider de oradaki bir sr anlamazlklar grrler ve belki de ilerisi iin daha byk hrsa kaplrlar noktasdr.

Hasl papazlar nihayet memleketlerine giden yola kendi balarna dtler. Btn k yol aldlar, krda kar stnde yattklar ok oldu, ka kere sabahleyin uyannca kendilerini karlar altnda buldular. Bylece 1247 maysnn 9-unda Batu'nun bulunduu yere vardlar. Batu, byk hann mektubunu dikkatle okudu ve kendisinin buna katacak bir eyi olmadn syledikten sonra ayrca her eyi olduu gibi papaya anlatmalarn skca tembih etti. Plano Carpini bir ay sonra, hazirann 9-unda Kiev'e, oradan Rusya, Lehistan, ehistan ve Almanya yoliyle Kolonya'ya ve nihayet Lyon'a vararak byk hann cevabn IV. nnocentius'a sundu. Byk hann papaya ne cevap vermi olduuna gelince; uzun zaman bunu ancak Ltince tercmesinden biliyorduk, zira bu'tercme dadaal yzyllara bir kazasz dayanm ve yanlsz olarak zamanmza kadar kalmtr. Tatarlarn memleketine gitmi olan keilerin yazdklar raporlara pheli gzle bakmak uzun zaman moda halinde kalm olduundan. Plano Carpini'ninin bu mektubun Tatarca bir asln ve hele bir de Sarasence tercmesini beraberinde getirmi olduuna da inamlmamt. Bu hiperkritik bilgiliin nasl aldatc yollardan yrdn ise bu mehur Sarasence tercmenin 1920 ylnda Vatikan evrak hazinesinde bulunmu olmasndan daha iyi hibir ey ispatlyamaz. Kyk'n mhriyle mhrlenmi olan bu yaz gzden geirilince Sarasen dilinin o vakte kadar sanld gibi Arapa olmayp Acemce olduu da meydana kmtr. Ayn zamanda inkai ile Bala ve Kadak'n keilerle iyi i grm olduklar tercmenin ok muvaffak oluundan anlalmaktadr. Mektubun Tatarca nshas henz meydanda deildir, fakat bilginler gnn birinde onu de bulacak olurlarsa hi de amayz. Demek ki bugn byk hann papaya ne cevap vermi olduunu mektubun Ltince ve Farsa tercmelerinden inceliyebilccek durumdayz. Bu cevap, dorusu tepeden konuan.- hatt tehditi bir cevaptr! Papalk mektubunun her satr ayr erh edilmekte her eye bir kaamak yolu, bir bahane bulunmaktadr. Papa, Tatar ordularnn pek ok hristiyan. Macar ldrdnden mi ikyet ediyor? Ceza olarak yapmtr, nk onlar onun elilerini ldrmlerdir v.s. Plano Carpini ite yol arkada Benedictus Polonus. bu uzun

102

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

!.-ASYA

103

yolda grp rendiklerinden papaya yalnz szle deil, yaz ile de hesap verdiler. Sonradan birok benzeri eserlerin takibettii bu elilik raporlar o ada, inanlmyacak derecede byk ilgi uyandrmt. Sade bu korkun pagan tehlikesinin dncesi bile insanlar szle anlatlmaz heyecana drmekteydi. Ya imdi, o zamana kadar dnyada olduklarn bile bilmedikleri birtakm lkeler ve kavimler hakknda byle etrafl bilgi edinince nasl kaygya dmezlerdi! Plano Carpini'nin raporu sade elilik heyetinin hangi yollardan getiini, nerelerde nasl karlandn anlatmakla kalmayp, Tatarlarn kendileri, detleri, tarihleri, soylar, cenk usulleri ve basklar altndaki kavimlere dair de bir kitaba yetecek kadar malmat vermektedir. Asya'nn uzak blgelerinde yayan kavimler hakknda Bat'da ilk defa ortaya atlan bu bilgilerin ne dereceye kadar hakikate uygun ve gvenilir olduuna gelince, bunu ancak dou kavimlerinde mevcut kaynaklarn bu konu zerindeki verintile-riyle karlatrdmz vakit tam deeriyle anlyabiliriz. Pagan Tatarlarn detleri hakknda Plano Carpini neler sylyor? Bunlar grnen ve grnmiyen lemlerin yaratcs bir Tanryja^inanmakiadrlar. rier turlu~yllk~~ve ceza ondan gelir~fakat ona ibadet etmezerT ilhilerde ve din yinlerle onu takdis eylemezler. Pagan ruhlarnn mcerret, belirsiz tanr mefhumu yannda anlalan baka bir eye de ihtiyac vard. Kendilerine abadan, insan suratnda putlar yapmlard. Gebe adrlarnn kaplarn putlara bekletirlerdi; dana dindar ve zengince olanlar kendi koruyucu putlarn ssl arabalar iinde muhafaza ederlerdi. Byle bir arabadan bir ey aracak olann vay haline; bu gnahnn cezasn ona merhametsiz bir lmle ektirirlerdi. Put, din bir trenle yaplr. Airetin nfuz sahibi kocakarlar bir araya gelirler, dindar bir hava iinde keser, bier ve dikerler. tamamlannca a treni balar. Bir koyun kesilir, eti toplu bir halde yenir, kemikleri atee atlr. Bir Tatar ocuu hastalannca putu onun baucuna asarlar ve ifay ondan beklerler. Baz Mool beyleri veya kabile bakanlar kararghlarnn ortasna put olarak ii doldurulmu bir teke dikerler. lk st puta verildii gibi ilk yudum iki ve ilk lokma yemek de onundur. Kesilen hayvann yreini bir sahan iinde pu-

tun nne koyarlar ve ancak ertesi gn ona dokunurlar ve o vakit piirip yerler. Dinsizlerin kee-tanrlar asker kararghlarda bile eksik olmaz; Plano Carpini ordu putunu nasl takdis ettiklerini Kyk'n kararghnda seyretmitir. Ona atlar adarlar ve bu atlara artk kimse binemez. Putun nnden geen onu diz bkerek selmlamaa mecburdur. Bunu ihmal edenin ba en byk tehlikededir. Bu sayg gsterie yalnz Moollar deil, btn uyruk kavimleri ve hanlar da mecbur tutarlar. Rus byk-prenslerinden biri olan Mikhael, Tatarlara teslim olduu zan . nce dete uyarak iki ate arasndan gemesi lzm gelmiti, sonra ondan, Cengiz hann putu nnde icabeden takdis trenini yapmasn istediler. Mikhael hristiyanln ileri srerek katiyen sz dinlemek istemedi. Batu'nun muhafzlarndan biri bunun kendilerince ne byk kfr olduunu hatrlyarak derhal biare Mikhael'in zerine saldrp onu yere ykm, topuiyle gsn, yreinin zerinden tekmelemi ve sonra klciyle ban kesmiti. Moollar gnee, aya ve atee, suya ve topraa sayg gsterirler. Kklemi din yinleri, hatt dinlerinin, mezheplerinin tam bir hududu yoktur, baka dinler mensuplarna kar msamahac, daha dorusu kaytsz olular da belki bundandr. Mikhael vakas da esasen din gayreti veya msamahaszlk rnei deildir; bu barbar muameleyi icabettiren ey onun, Batu'nun emrine inatla kar geliidir, bunun iinse ok daha az ehemmiyetli bir meselede bile lm cezas vard. Bir haneri atee dedirmek veya bir baltay atein yanna bile gtrmek gibi detleri bir dereceye kadar din, amanistik hurafelerle izah olunabilir. Kamya dayanmak veya kam ile oka dokunmak caiz deildir. Ku tutmak veya ldrmek yasaktr. Ata dizginle vurmak iyi deildir. Kemii kemikle krmak, st ve baka ikiyi yere dkmek gnahtr. Bu yasak eyleri bilmiyerek iliyen gnah iin cezaya katlanmaa mecburdur. Fakat byle bir gnah bile bile iliyen kimse insafszca lm cezas grr. Bundan baka Moollarn yiyecek ve iecekle ilgili olarak garip detleri vardr. Bir kimse et lokmasn bir kere azna ald m, houna gitsin gitmesin, onu yutmak zorundadr. .Eer terbiyesizin biri her naslsa lokmay tkrecek olsa onun cezas udur: adrn etei altndan bir delik kazlr, suluyu buradan dar srklerler, yani o adam

104

BLNMYEN BfLtNMtYFN f-ASYA

-ASYA

105

darya kapdan kmaa bile lyk grlmez, sonra darda hi acmadan ldrnceye kadar dayak atarlar. Tatarlar arasnda falclk, byclk, sihirbazlk gibi eyler pek rabettedir. Bir muameleye, byk bir ie balamak iin en ziyade yeni ay beklerler, olsa olsa ay eyrek halindeyken balarlar. Aya kar bilhassa byk sayglar vardr, byk han bile ay diz kerek selmlar ve kt ruhlardan korumasn ona yalvarr. Ta-tarlarca gne ayn anasdr. Atee ne kadar temizleyici kudret izafe ettiklerini imdiye kadar da grmtk. Hanlardan birine yabanclar, eliler gelince, bunlar gnahtan ve zararl eylerden kurtulsunlar, temizlensinler diye, iki ate arasndan geirilir, getirilen hediyeleri bile iki ate arasndaki bir yoldan geirirler. Her hangi bir Tatar lm halinde ise adrnn nnde topraa, zerine kara kee geirilmi mzrak dikerler. Bu, yabanc bir kimsenin o eve girmesi doru olmadn gsteren bir almettir; bunu dinlemeyip ieri giren kimse uzun mddet cenabet, yani mundar olur've bylesi byk hann veya sair byklerin katna kamaz. Eer hasta lrse ve tesadfen nfuzlu adamlardan biri ise kra gtrrler ve salnda en ok holand yere gmerler. Mezarna adrn kurarlar, kendisini ortaya oturttuktan sonra nne, zerinde et yl bir tepsi ve bir testi ksrak st bulunan bir masa koyarlar. Yanna tayiyle beraber daha bir ksrak ve btn takmlariy-le bir binek at da gmerler. Bundan baka bir at kesilerek etini cenaze ziyafetinde yerler, derisini de samanla doldurduktan sonra srklar zerinde mezarn tepesine dikerler. Cenaze ziyafetinde kurban edilen atn kemiklerini, lnn ruhunun selmeti iin atete yakarlar. Mezara altn ve gm eya da konur. lenin en sevdii arabasn, krp datrlar, adrn bozarlar ve onun adn tam nesil boyunca kimse azna alamaz. Daha yksek mevki sahibi olanlar daha baka trl gmerler. Cenazeyi gizlice bozkra gtrrler ve nereye gmldn hibir vakit kimsenin renmemesine dikkat ederler. Cenaze alay tasarlanan yere varnca imenleri byk paralar halinde kaldrrlar, oraya mezar ukurunu kazarlar, fakat ly oraya deil ukurun altnda yan tarafa doru oyduklar koridor gibi bir yere brakrlar. Cenaze treni ly, en sevdii klesinin srtna bindirmekle balar ve o zavally, pek de ho olmyan vaziyetinden ancak, korkudan

ve zerine basan arlktan deta akln yar yarya kaybettii zaman ekip kurtarrlar. Bu muameleyi kere tekrarlarlar; eer kle bu etin tecrbeyi bir zararsz atlatrsa onu azadederler, istedii yere gidebilir, bundan baka lenin ailesi evresinde de byk mevki kazanr. Bu hazrlk merasiminden sonra cenazeyi, kendisine ait her trl tehizatiyle o koridor gibi yere koyarlar. nce bu koridor, ardndan mezar ukuru, toprakla rtlr ve nihayet kalp kalp karlm olan imenleri yerlerine yerletirirler. Artk mezarn neresi olduu hibir eyden belli deildir. teki definlerde det olan yinler, cenaze ziyafetiyle birlikte tertiplenen trenler ta-biatiyle bunda da yaplr. Gmmeden sonra lenin arkada braktklarnn temizlikten geirilmeleri lzmdr. Bunun iin iki ate yakarlar, her birinin yanna topraa birer mzrak dikilir.jnzraklarn ularn iple birbirine balarlar ve bu ipe, putlar temsil eden niyet (bukeran) paavrala- \ r taktrrlar. ki ate arasnda, mzraklarn tekil ettii takn al-J tndan tekmil ev halknn, btn hayvanlariyle, arabaya ykletilmi adrlariyle gemesi lzmdr. Sada solda birer kadn-aman durur, geidin devam mddetince bunlar durmadan efsunlu ilhiler mrldanrlar, sular serperler. Bu yin srasnda krlan araba olursa veya yola bir ey derse bunlar efsuncu kadnlarndr. Bir sr korkun, kt eylere ve hurafeli detlere ramen Ta-\ t arlarn saygya lyk o kadar iyi vasflar vardr ki, Plano Carpini ayr bir faslda bunlardan takdirle bahsetmektedir. Dnyada Tatar kadar sayg bilir bir kavim daha yoktur. Tatarlarda inzibat, byklere kar itaat o derecededir ki, bizim kei snfmz bile onlardan rnek alabilirler. Aralarnda kavga eki nadir eydir, dv ve hele adam ldrme hi grlmez. Hrszl huy edinmi kimselerden burada korkulmaz, saraylarn, hazine arabalarn hibir zaman kitlemee lzum yoktur. Babo, serseri dolaan bir hayvan bulan, onu kendine mal edinmiyerek bu gibi ilere bakan memura gtrp teslim eder, asl sahibi ne zaman olsa maln orada bulur. Bunlar bir tek bvk ailenin fertleri gibi_yaarlat_ye her ne kadar dar artlar iinde hayatlarm geirip gitmektelerse de yiyeceklerini kaTdee ariarnd_a__paylarlar. Bir ikayetsiz ala katlandklar gibi at stnde bile soua dayanrlar; hava artlarna kar umu^

+4

t
>

Jc

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN ASYA

107

Jmiyetle gayet dayankldrlar. Hasetlik nedir bilmezler, nadiren birbirinden davac olurlar, karlar sadakatli ve namusludurlar. Fakat yabanc kavimlerle karlanca btn bu iyi vasflar derhal kaybolur. Bakalarna kar kibirli ve azametlidirler, en fakir, en kt bir Mool bile kendini her hangi bir yabancdan stn ) tutar, isterse o yabanc bir hkmdar olsun. Birka defa ad gemi olan Rus byk-prensi Yaroslav, birbirleri arasnda o kadar sayg bilen Mool klelerinin kendisini nasl hie saydklarn pek ok defa hayretle grmtr: ka kere hi pervasz onu arkada brakarak bayere otururlar, kendisi de arkada siner kalrm. Yabancya kar hibir doru ve samim szleri yoktur. Yeyip ime hususunda son derece pistirler, sarho tabiatl ve hrsldrlar. Et namna ne varsa; kpek, kurt, at, hepsini yerler. Asl inanlmyacak taraf bit ve san yemekten de ekinmeyileri-dir. Ne ekmek bilirler ne de sebzeleri vardr. Pekir falan gibi eylerin adn bile bilmezler; yemekten sonra, yal ellerini ya izmelerine yahut da otlara silerler. Bulak kablar ykamak detleri deildir, daha dorusu kab alkaladklar suyu da dkmezler, iine yeniden et koyarak o su ile piirirler. inden iliini ekmeden kemii kpee vermezler. En ok sevdikleri iki ksrak stdr. Kn daha fakirleirler, o zaman daha kanaatli yer ierler. Souk mevsimde ksrak st bulunmaz, o zaman bol suyun iinde dar piirip onu ierler. Fakat ondan da ancak sabahlar iki bardak iebilirler, ondan sonra btn gn bir ey yoktur; yalnz akam st yine bir para et yerler ve yannda et suyu ierler. Grld gibi Tatarlarda lm cezas byk bir i deildir. Haydudun, hrszn cezas bu olduu gibi sadakattan ayrlan kocay veya kary bekliyen akbet de budur. Ufak sulular denek ceza-siyle cezalandrlrlar, fakat hakkiyle vurulan yz denein sonuna varld zaman bu adalet tevzii ii yine mezarda bitmi olur. Tatar erkeklerinin hayat silhlar arasnda ve srleri peinde geer. Btn zahmet kadnlara ykletilmitir; kadnlar yalnz ev ilerini yapp espaplarm dikmekle kalmazlar, kervanlarn yklenmesinde falan da bulunurlar ve' icabnda arabac yerine kendileri geerler, hatt eyer stnde de keyifli ve rahat giderler. Plano Carpini'nin anlatt alacak dou dnyasn tanyanlar

gittike artt. Dominicus ve Franciscus rahiplerinden birou, kimi papann elisi olarak, kimi Fransa kiralnn emriyle, bazs da kendi kalbinin ilhamna uyarak imknsz bir eyi denemee kalkyorlar, gnahkr paganlar kt niyetlerinden uzaklatrmak iin birbiri ardnda yola kyorlard. Fransa kiralnn elisi, ok tannm Rubruck, Lombardia'l , Dominicus rahibi Anselmus, Johannes de Monte Corvino, Pordenon'- / f* lu Odericus Marignoli ve daha biroklar bunlardandr. Mteebbis ruhlu bir tccar olan Venedikli Maffeo Polo da bunlardan hevese gelmi ve bir gidiinde yeeni Marco Polo'y da yannda gtrmt, ite bu Marco Polo Mool - in imparatoru Kubilay'n gzne girmi, i-Asya'y, in'i dolam ve grdklerini harikulade merakl bir kitapta anlatmtr. O devirlerdeki ilgililer, dindar misyonerlerin hakikaten inanl myacak gibi olan mahedelerine pheli bir gzle bakm, Marco Polo'ya isnat olunan mbalalarla elenmi, olabilirler; bununla beraber Bat insannn daha XJ!II - XIV. yzylda eski, esrarl byk komusunu, Asya'y nihayet hakiki varliyle tanmas yine de o cokun adamlarn gayret ve fedakrlklar sayesinde mmkn ola bilmitir. *

BLNMYEN-ASYA

109

pek iyi bilirdi. Bilgili kimselerden etrafna mavirler toplamt ve her eit meselede onlaruTszlerine gre giderdi.

VI. BR NL CENGZ HANIN PENDE

PAPAZ

Cengiz han in'li taeist filozof an-fun'u karargahna davat diyor.- andun yarmadasndan. Pekinden geerek Kerulen nehri vadisine.- KuzeyMoolya'dan Cungarya kapsndan geerek Taran havzasna.Semerkant'ta dinlenme.- Cengiz hann, Afganistan'daki kararghnda an-unia bulumas. - in'li bir misyonerin zoraki kesHrilii.

nl taoist filozofun, an-un'un adn da onlardan duymutu. Onu o kadar vyorlard ki, nihayet kendisi de grmek istedi. Yazclarna bir davet mektubu yazdrd ve adamlarna vererek in'li bilgini arayp bulmalarn ve eer l yolculuunun bin bir rahatszlna ve zahmetine katlanmaktan rkmezse alp onun sade, gebe kararghna getirmeleri emriyle yollad. Cengiz'in yakn adamlarndan olan Liu un-lu, efendisinin tembihine gre hareket ederek, 1220 ylnda taoist stad hakikaten in'de arayp buldu. stat nce, kendisinin askerlik ilerinden hi anlamadn, siyasetin kark yollarnn tamamiyle acemisi olduunu ileri srerek zr diledi ve hele ya ilerlemi olduundan bu sonu belirsiz uzun yola srklenemiyeceini syledi. Gerekten an-un hayli ihtiyarlamt, bu eref verici daveti ald srada yetmi iki yanda bulunuyordu. Bununla beraber davetin samim olduunu grdnden raz oldu ve Liu un-lu ve yanndaki yirmi Mool atlsiyle beraber, o sralarda Naimanlar lkesinde karargh kurmu olan Cengiz han ziyaret edeceini vadetti. En sevdii talebelerinden on dokuzunu yanna alarak an-dun yarmadasndaki doum yerinden kalkp Pekin'e gitti. Bu ksa yolculuk ihtiyarn keyfini biraz karm olacak ki, yorgun argn oraya vard zaman, yanndaki Moollara, orada beklerlerse iyi olacan, nk Cengiz hann herhalde ok gemeden yolunu o tarafa ynelteceini syledi. Zaten yola devamlarna baka engel de kmt. nk un-lu'ya, o taraflara gitmiken hann haremi iin kzlar satn almas ve onlar da hemen beraberinde getirmesi evvelce tembih edilmiti. Byle bir kafile ile yolculuk etmeyi an-un kendisine bir trl yaktramadndan, onun hatr iin kervanlar birbirinden ayrldlar. an-un, ayn yl iinde (yani 1220-de) 18 mays gn tale-beleriyle ve klavuzlariyle birlikte gbel Pekin'den ayrld. Talebeden biri yolda bir htra defteri tuttu ve bu deftere: ne tarafa gittiklerini, dikkate deer~ne gibi eyle? grdklerini, yolculuk srasnda hatrlanmaya deer neler olduunu hep not etti.aj-un'-un seyahat raporu ite bu notlardan meydana gelmitir.

in'de evliya gibi yayan. ok bilpili. anft-un adl bir papaz vard. Bu zat Han-dzan'm mensup olduu cemaatten, yani budist deildi, in'in en eski hakimine. Konfucius'a da yemin etmemiti. Kendisi, hususiyle o vakitler her ikisiyle de taban tabana zt olan bir dinin, taoizmin hak olduunu iln etmekteydi. an-un bir taoist bonzdu. Onun sembol, dininin kurucusu, hayat esrarla dolu Lav-dz, ok eski devirde, byk rakibi Konfucius ile ayn ada fa-aliyette bulunmutu ( . VI. yzyl.) Hayatn "manasm, esrrT anlalmaz, belirsiz dav onun izinde aramaktayd. an-un, dnyann alyili sevinlerinden btn kalbiyle nefret eden hakiki bir filozof gibi yayordu. Uzak diyarlara n salmt, iitenler onun adn sayg ve hayranlkla anarlard. Bu nl insann ad zamanla, nne geilmez atllariyle o srada Kuzey - in'de btn mukavemetleri ineyip geen, her eyi ykp yuman, kesip bien Cengiz hann da kulana gitmiti. Barbar istilc o srada bu gzel lkeyi de ele geirmek istiyordu. Cengiz han, hayatn savaa vermi olan bu dik kafal gebe hkmdar, kitap bilgisinden, filozoflarn hikmetli szlerinden hibir ey anlamazd ve hayatnn sonuna kadar feibh dilde yaz yazmasn renmemiti. Faka^ kendisinde hakiki gelya. frikmeti vard, insan ruhunun, zeknn garip^gzelliklerini, deerlerini takdir eder ve kendisi gibi byk bir devlet hkmdarnn bunlara ihtiyac olduunu

110

HLNMYKN

-ASYA

.1 !. N M Y E N

A S YA

111

nce ok yava yol alyorlard; ihtiyar hakm yznden zaten daha abuk da gidemezlerdi. Pekin'den kuzey - batda bir kiliseye inmilerdi, orada dinlenme ve hazrlk o kadar uzun srd ki, farknda bile olmakszn yaz gelip gemiti. Tam yola kmaa gnlleri olduu zaman ise, k kendilerini ln ortasnda bulmasn diye, an-un kendisi kafileyi durdurmak zorunda kald. Bunun zerine o pagodada kaldlar ve ancak ertesi yln balarnda, 1 ubatta piliyi prty toplayp yola dzldler. Yava yava daha hzl yol almaa almlard, fakat byle olduu halde ancak iki hafta sonra Go-bi lnn kenarna ulaabildiler. Byk bir cesaretle kum deryasna ayak bastlar ve bu eziyetli yolculua sabrla gs gerdiler, fakat martn 25 - inci gn kum sahrasnn teki ucunda ilk meskn yeri grdkleri zaman, anlatlmaz bir sevinle geni nefes aldlar. Drt gnlk bir yolculuktan sonra kuzey-batya saptlar. imdi artk gerekten gebeler diyarnda ilerliyorlard, ne yana dnseler siyah arabalar, beyaz adrlar, srlerini otlatan gebeler grlyordu. Tuttuklar yoldan kl kadar bile a-makszn, ayn yol zerinde tam yirmi gn gittiler. Yirmi gn sonra, etraf kumsal bir nehre ulatlar, kyda sk bir sra halinde st aalar vard. Nehri getiler, gn ilerledikten sonra kuzeye dndler ve Kk-Gobi'den geerek Cengiz hann kk kardeinin kararghna doru yol aldlar. Oraya vardklar zaman nisann 23 - idi, karlar erimee, ilk taze imenler topraktan fkrmaa balamt. Kararghn kee adrlar etrafmda bir sr siyah araba kalabal gze arpyordu. Kararghta bir tel vard, ortada dntren oktu, Moollarda bir dn hazrl grlyor, kovalarla ksrak st tanyordu. Cengiz hann kardei, an-un'u gler yzle karlad ve hemen de kendisinden, uzun mrl olmak iin nasihatlar ve sihirli illar istedi. stadn byle eylere pek yanamadn grnce, yedi mhr altnda saklanan bu gibi srlar bizzat Cengiz han renmeden bakasna ifa etmenin yakk almyacan anlad. Sesini karmad, hatt in'li kafile yola karken ilerisi iin onlara birka yz at ve sair yk tayacak hayvan verdi. Dorusu, an-un ve maiyetinin Cengiz han kararghna giderken nerelerden gemi olduklarn tam olarak kestirmek gtr. imdilik u kadar biliyoruz ki, kafile kararghtan kuzey - batya

doru yoluna devam etmitir. Fakat maysn 14 - nde Kerulen nehrine, hem de onun birka yz itlik bir gl halinde geniledii noktaya ulatklarn syledikleri zaman, onlar yeniden tkibedebile-ceimize seviniyoruz. Bu glde yle frtnalar oluyor ki, kpren dalgalar balklar kyya atyor. Buradan, epeyce bir zaman Keru-len'in gney kysnda ilerliyorlar. O sralarda fevkalde bir hdiseye, tam gn tutulmasna ahit oluyorlar. Parlak bir le vakti birdenbire ortalk yle kararyor ki, bir mddet yldzlar bile kolaylkla grebiliyorlar. On alt gn sonra nehrin yn deitirerek tepeler arasnda kuzey-batya doru akt yere vardlar. Biraz daha ileride, gneybatda yollar, nemli posta duraklarndan birine urad, Moollar stad sevin clklariyle karladlar ve kendisine dar ikram ettiler. an-un karlk olarak yuyuba yemii vererek onlar artt, imdiye kadar bu mey vay hi grmemi olan Tatarlar mthi sevindiler. Yolculuk bir mddet hdisesiz bir ekilde, hep ayn havalide bylece devam etti: yass dalar, vadiler ve n.'.lirler birbirini taki-bediyordu. Barbar dilleri tabiatiyle anlamyan stadn dikkatini en ziyade urada burada gze arpan bir gebe topluluu, kee adrl obanlar, onlarn yaay tarzlar, klk kyafetleri ekmekteydi. Hayvan derilerinden, krklerden yaplm elbiselere gz abucak almt, ama kocal Mool karlarnn garip ba sslerini ilk gr?\ dnde o nispette fazla amt. Bu kadnlar salarna, aa ka-buundan yaplm, tahminen iki ayak boyunda ss koymakta ve fakir olanlar bunu yn kumala, zenginleri ise al ipekle kaplamaktadrlar. Bu ba ss, tepeden yanlara doru knt yapan ks-, miyle deta kaza veya rdee benzemektedir. Bu kyafet gzelse del '7 tamas rahat deildir ve gebe kadnlar, dikkat etmezlerse birisi kazara balarndan drr diye daim tasa iindedirler. Bu alml ziynetle adra girebilmek ise ayrca zor bir marifettir ve eer mahcup vaziyete dmek istemiyorsa bu moda gzeli, adra ancak bam emi olarak ve yenge gibi arka arka yryerek girebilir Kzlarn ssleriyle bu kadar dertleri yoktur, onlar salarn rg yapp kulaklarnn yanndan sarktrlar, erkeklerin salar da yine byle rg halindedir.

an-un, btn yolculuk esnasnda etrafn, gemi alarn htralar bakmndan bilgi gziyle inceliyordu. Buralar Kuzey-Mo-

112

B t L t N M Y E N ASYA

B L T N M F, N \ - A SV A V

olistan olduundan gze arpacak bir ey yoktu. Fakat dalardan inip de bir tablo gzelliiyle uzanan vadide, sokaklarnn nerelerden getii bile hla belli olan eski bir ehir reniyle karlat zaman o nispette fazla ap kald. Civardaki Moollarn doruladklar gibi, bu ehir eski Kitaylar tarafndan yaplmt. Gerekten gebelerin dedikleri hakikata uymaktayd, nk ykntlar arasnda aratrmalar yapan stadn bulduu at kiremitleri zerinde Ki-tay yazs vard. Temmuzun 3 - nde sk am aalariyle rtl yksek bir daa vardlar. Gariptir ki, dan kuzey srtnda aalarn sklndan deta adm atmak kabil olmazken gneye bakan srtlarda tektk alya bile zor raslanyordu. Yksek dalar arasndaki ylankavi yollarda, ba dndrc uurumlar stnde, amlar ve alyan kaynaklar arasnda iki hafta dolatlar, etraftaki manzara o kadar gz alc idi ki, insan tahammlnn stndeki yorgunlua ramen seyrine doyamyorlard. ki hafta sonra, yine sayl yerlerden birine, Cengiz hann karsnn ordasna vardlar. un-lu ileriye haber salmt; hakikaten de iyi bir kabul grdler, hann kars elilik kafilesini pek iyi arlad. Orda hayli bykt, an-un'gil adrlarn saysn en aa bin olarak tahmin etmilerdi. adrlarla her yerde nlerine kan arabalar, ssl grnleriyle daha uzaktan sahiplerinin hkmdar ailesinden olduklarn gsteriyordu. Moollar hep byle a-dr-ehirlerde yayorlard, bunlar daha kk veya daha byk, az gsterili veya ok ssl olabilirlerdi, fakat yerlerinden kml-datlamyacak olan tatan yapma ehirlerden holanmazlard. Moollar bu adr ehirlerine ordu veya orda: yani sadece karargh adn vermekteydiler. Bu tbirleri eski Batl seyyahlarn pek iyi bildiklerini Plano Carpinfnin sehayat raporunda grmekteyiz; hatt dillerinin temizliine, klsik gzelliine o kadar titizlikle dikkat eden in'ller bile, Mool lkesindeki seyahatlerine dair yazdklar eserlerde de bu barbar kelimeyi muhafaza etmiler, ancak in dilinin kendine mahsus deitirme usulne uyarak bunu daha barbarca bir ekilde vt-li-do olarak yazmlardr. Epeyce uzyan bir misafirlikten ve dinlenmeden sonra temmuz sonunda oraya veda ettiler ve han karsnn vu-li-do'sundan gneybatya dorularak artk bir keif yolculuuna benzemee .balyan

ziyaretin hedefine ulamaa, civa gibi bir yerde duramyan Cengiz han aramaa koyuldular nceleri fazla umut besliyemiyorlar, her tarafa gecikmelerle varyorlar, sava durumu da han kh uraya kh buraya ektiinden onu hibir yerde bulamyorlard. Durup dinlenmeden yollar tketmee alyorlard. Yine dalar arasna daldlar; yollar, alm olduklar amlklardan geiyordu, etraflarnda karl dalar uyuklamakta idi. Bu da yn iinde tek canl mahlka raslamadlar. Ulalmaz, geilmez gibi grnen koca dalarn geitsiz yollarnda kendilerinden nce bakalarnn da gemi olduklar olsa olsa soumu ocaklarn klleri ve dadaki ruhlara adanan kurbanlarn kalntlarndan belli oluyordu. Bir. gn nihayet bu aml dalar da sona erdi. Daha henz o daim yeil ormanlardan kmlard ki, birdenbire nlerinde kk bir kum sahrasnn kupkuru uzandn grdler. Bu kumsal ineyip getikten sonra, ok sren yalnzlktan bunalm olan gezginler insanlarn oturduu hareketli yerleri grnce yeniden geni bir nefes aldlar. O civarda oturanlar mslmanlar olup ze-t rinde yaadklar ksr topraklara ancak suni olarak can verebil-m misler, oralarda bulabildikleri az bir suyu, susam topraa haki geirmeden taksim edebilmek iin, tarlalarn her tarafna arklar,] rmaklar amlard. Alt gn kadar sren bir yryten sonra kk bir da stnden, bir gebe kararghnn snm olduu gney srtna getiler. Kafiledeki Moollar pek alk olduklar ve ok sevdikleri bu konak yerine, kendi ordalar imi gibi, btn kervan sevinle ekip gtrdler. Ama buradaki dinlenme ok srmedi, nlerinde daha uzun bir yol vard. ok gemeden Nan-an dana vardlar ve byk bir gayretle bunu da getiler. Buralardaki karl doruklarn souk gzellii stadn ruhunu yle altst etti ki, gerek bir in filozofuna ve bilginine yaraaca gibi, iinden kopan takn duygularn iire dkt. Bu sradalarn kuzey brne bycek bir gebe ehir yaslanmaktayd ki, bu artk orda saylamazd, hakiki bir ehir, hem de ad stnde inkai balgasun inkai ehri idi. Bu inkai, Mool imparatorluunun belli bal bir ahsiyeti olup nazrlk rtbesiyle ve hudutsuz salhiyetiyle Mool hkmetinin imparatorluk kanlaryasn o idare ediyordu. Onun bilgisi ve muvafakati olmadan koskoca Mool devleti iinde imparator emri kamazd ve her hanF. 8

114

H 11. J N M n v. s

11,: - A *> v A

B I L I N M I Y i: N

AS\A

115

gi bir vesika, ancak onun Uygur yazsiyle tasvibedilerek tamamlanm olduu zaman bir ie yarard. Soy bakmndAr^MooUardan deildi, Trkt, daha dorusu Kereit kavminden treme idi. Kere-itler, daha Cengiz han zamannda bile, bir hristiyan mezhebi olan nesturi dinini gtmekte idiler. in kaynaklarndan da anlalaca zere inkai kendisi de, ailesiyle beraber nesturi hristiyanla-rndand ve yine o kaynaklara gre oluna, nesturilerde moda olan adlar taklmt. Bu ok manal ad, her eyin biimini bozan in yazsiyle unlardr. Yav-su-mu (Jozef), Bogu-se (Bakhus), Kuo-li-ci-s (Georgius). Cinkai'in iktidar Cengiz han zamannda balam ve edei (Oktav)'in lmne kadar, btn hyk hanlarn itimadn kazanm olarak srmtr Gittike artan saray entrikalar yznden nihayet Turakina hatunun ksa sren saltanat zamannda gzden dm ve az kalsn felkete srklenecek gibi olmutu. Fakat yeni byk han Kyk ona eski geni salahiyetli mevkiini ve itimad geri vermiti. inkai bizce de bilinmiyen bir ahsiyet deildir, zira Plano Carpini byk hann sarayn ziyaret ettii srada papann mektubuna verilecek cevab kendisiyle grm olduunu hatrlarz. Sonunda felek yine kendisine yr olmam, byk han Mangu'nun saltanatnn ilk yllarn altst eden isyana kartndan, 1252-de dier silerle birlikte ortadan kaldrlmtr. Keza hristiyan olan yakn arkada ve hemerisi Kadak da ayn akbete uramtr; Plano Carpini'nin seyahat raporunda onun adna da raslamtk. Demek ki inkai, o sralarda henz iktidarnn doruunda, Cengiz hann en gvendii adam olarak Trkistan'da faaliyette bulunuyordu. an-un ve kervan onun ehrine varmlard. Bu ehir gerekten yle geliigzel bir gebe ordas olmayp, gney lkelerin mallarn kuzeye aktaran ilek bir ticaret merkezi idi. Fakat btn bunlar an-un'u olduka kaytsz brakyor, bozkrn bu tacir-ehri iin en kk bir heyecan gstermiyordu; o. btn sevincini, takdirlerini oradaki in kolonisi yelerinin ieklerle, emsiyelerle kendisini nasl karladklarn yazmaa sarf etmiti. Anszn aralarna gelmi olan hemeriyi memleket terifatlnn atafatl szleriyle selmlamak iin, evvelce oralara dm olan in'li prensesler bile koup gelmilerdi. stat bu sevinli gnlerin heyecann henz geirmiti ki,

ertesi gn inkai kp gelerek. Cengiz handan ald talimat zerine yolculuun bundan sonraki ksmn kendisi idare edeceini ve bu suretle hkmdarn kararghn daha kolayca bulma temin edeceini sylemiti. Dalarn vahi adam nn an-un tevazu ile kendine bu ad veriyordu bu sonsuz gezginlik zaten pek houna gitmiyordu ve nezaketle de olsa, srasn drdke uzunca bir mola tavsiye eder yahut da, daveti gelinceye kadar bulunduu yerde beklese daha iyi olacan ileri srerdi. Bu sefer de ayn bahaneye ba vurmak istediyse de inkai bu lzumsuz duraklama niyetlerini anlamazlktan geldi; zaten baka trl de yapamazd, nk buraya, Cengiz hann vakit geirmeksizin mmkn olan sratle kararghna gelmeleri hakkndaki kesin talimatn stada bildirmee gelmiti. Tabii buna kar bir ses karlamazd. Acele tedbirler alnd. Dik dalardan, dar patikalardan gemek lzm geliyordu, u halde arabalar orada brakmalyd. Herkes ata binecekti, maiyetindeki adamlarn en lzumlular gelecek, tekiler orada kalacakt. stat cieri yanarak da olsa talebelerinin bir ksmndan ayrlmak zorunda kalmt. Bunlardan dokuzunu orada brakyordu, mamafih Moollar, kendisi ziyaretinden dnnceye kadar, onlara iyi bakmlar, rahatlar iin yakn ilgi gstermilerdi. Kendilerine ayr bir pagoda yapmlar, yap iine ehrin k by itirak etmi, zenginler parayla, fakirler ellerinin emeiyle yardmda bulunmulard. Bir ay bile gemeden pagoda meydana gelmi ve adna, an-un'un doduu kyn nd olan Si-hia kilisesi denmiti. un-lu ile inkai'n idaresindeki kervan, stat, on talebesi ve arkalarndan en lzumlu eyay getiren iki araba ile austosun 26-snda yola dzld. Koruyucu olarak yanlarna, inkai ehrinden yirmi Mool katlmt. Batya doru yol almaa baladlar. Bu Mool yoldalar yolun bundan sonra gelen, en tehlikeli saydklar ksmna heyecanla hazrlandlar. Halk itikadnca eytanlarn, cinlerin ve azgn da ruhlarnn apulculuk ettikleri dalar arasndan gemek lzmd. Bu hurafeci kleler bunu mesele yaparak adaklar adadlar, birtakm yinler yaptlar ve bu eametli da ynna girmeye ancak ondan sonra cesaret edebildiler. Tehlikeyi atlatp da Altay'n dousuna getikleri vakit, geni nefes aldlar. inkai'n sk tedbirler almasnn gerekten bir temeli olduu sim-

1l6

1 I . N M \ KN

I- VS YA

i) I Li x M i v :\ i h vA

117

di meydana kmt. Yoku yukar dimdik, trmanmas g, ini tarafnda ise yuvarlanma tehlikesi olan bu da yollarnda, ar arabalarn ba bels olaca muhakkakt. Beraberlerinde getirdikleri o iki arabay da iplerle balayp ekmek suretiyle, tn zorlukla selmete karabilmilerdi. Her neyse, yine dan gney tarafna varmlar, orada su ve ot bulmulard. Dinlenmek iin adr kurarak arkadan gelen hayvanlar orada beklediler. stat, bo vaktini yine beyitler dzmekle geiriyordu. Mola yerinden kalktktan sonra gney-batya yneldiler ve birtakm alak, bitkisiz dalar geerek bir tuzlu le ulatlar. Burada raslyabildikleri tek bir kuyunun etrafndaki otlar koyunlar ve atlar tamamiyle inemilerdi. Buradaki dinlenmeden faydalanarak inkai ile un-lu, bundan sonra yaplacak ileri ve tutulacak yolu aralarnda etraflca grtler. inkai, havaliyi iyi tanyordu, merakndan szlanmakta olan stada, hangi yolu tutacaklarn, nerelerden geeceklerini iyice anlatt, ondan sonra yeniden yola koyuldular. an-un bu grlmemi garip manzaral havaliyi hayran hayran temaa ediyordu. ln uzaklklarnda yzden fazla kum tepesi grlyor, hepsi de denizde yzen koca gemiler gibi kmldyordu. Ertesi sabah bir ehre vardlar, bereket ok yorulmamlard, ama inkai zaten kervan dinlendirmek niyetinde deildi. Gece yolculuuna hazrlanmak lzmd. Moollarn neesi kamt, yine uursuz yerlerden, hem de gecenin karanlnda geilecekti. Bu sefer artk kurtulu adaklarna da pek gvenemiyorlar, daha tesirli pagan detine ba vuruyorlard. Kt ruhlarn tecavzlerine kar korunmak iin atlarn balarna da kan srmlerdi. Yorgun mandalar arabalardan salarak yerlerine altar at kotular. Cungarya lnde bylece yol alyorlard. ln kenarna vardklarnda, uzak ufkun eteklerinde, ulalmaz bir mesafede gmi bir aart grdler. Birka adm ileride karlarna kan odunculardan o uzaktaki gm izginin karl Tien-an dalar olduunu rendiler. Tien-anm kuzey srtlarna eylln (1221) 14-nde vardlar. Glkle tyin edilebilen yabani bir yoldan sonra, her vakitki ynde, yani Altay'lardan ve Cungarya kapsndan geerek an-un'-un kervaniyle daha eski in seyyahlar sk sk uram olduklar iin bizce mehul olmyan balca yerlerini pek iyi bildiimiz, i-

terinden bazlarn Han-dzan'n yardmiyle bizim de dolam olduumuz bir blgeye varm oluyoruz. inkai'n nceden syledii gibi, mslmanlarn oturduklar kasaba hakikaten dalarn kuzeyinde idi. Mslmanlar kervan karladlar ve gelenleri birok gzel szden baka mnasip armaanlarla selmladlar. zm ve arabiyle mehur Koo adl bir ehrin teki srtta, kendilerinden 300 li uzaklkta bulunduunu anlattlar. Buras ok eskiden beri oturulan bir yer olup siyasi frtnalar duvarlarn ka kere ykp yummu, nfusunu ne kadar azalt-msa, her defasnda yeniden belini dorultmutur. Bu Koo, Han-dzan'n evvelce Gav-an adiyle kaydettii ve hatrladmz gibi, kendisinin de misafir olarak bulunduu kasabadr. Esasen Koo ve Gavan ayn isimdir, her ikisi de in'lilerden kma olup ayn adn iki ayr syleniidir. an-un'gil bir nehir boyunda yollarna batya doru devam ettiler ve nispeten ehemmiyetsiz birka konaktan sonra yeniden, pek tannm bir yere vardlar. Buras, iinde oturanlarn, Trk aslndan olan Uygurlarn diliyle Bebalk Be ehir adn tamakta ve Cungarya'da bulunan bugnk Guen'den birka kilometre batya dmekte olup keza ok eski bir ehirdir. Bebahk'n komutan, memurlar ehre, Cengiz hana giden bir elilik heyetinin geldiini haber alnca, onlar daha byk bir trenle selmlamak iin, kar ktlar. Btn ehir halk, budist ve taoist bonzlar hep oradayd. Esas itibariyle Cengiz hann kudretli adam inkai iin yaplan bu gsterileri, an-un ve maiyeti, kendi lehlerine kaydetmekte gecikmediler. stad, talebeleriyle birlikte ehrin dnda bir bada misafir ettiler, ama o kendi hesabna, gsterilen saygdan mtehassis bulunuyordu. Bundan asl mtehassis olan belki de htra defterini tutan ve byk dine mensup papazlarn, byk ve aziz stadn etrafna nasl tklerini grnce sonsuz bir cokunlua kaplan talebe idi. an-un bu sefer de bilgin alkasn gstermekten ve ehrin gemiine dair ne elde edebildiyse bunlar dikkatle toplamaktan geri kalmad. Arada, kendisini en ok dndren noktay da, bu l yollarn daha ne kadar zaman arnlyacaklar ve daha hangi dik dalar trmanacaklar noktasn da u-nutmuyor, Cengiz hann kararghna ne vakit yarlacam merak ediyordu. Sabrsz soruturmalarna kar etraftan ald cevap do-

118

Bir. N M I Y K N lc;-\sv\

BL N M I B N V

t .% V A S

119

rusu onu pek sevindirmemiti, nk sylediklerin. gre, seyahatin son hedefine ulamak iin alacaklar yolun uzunluu on bin liden az deildi. Eylln 10-unda Bebalk'a veda ettiler. Drt gn yol aldktan sonra Lun-tay adl bir ehre vardlar, burada onlar selmlamaa hristiyanlarn en byk papaz geldi. On bin lilik yolun henz ancak yzn alabilmilerdi. Bugn bize, hi duyuln am bir yer gibi gelen bu Lun-tay da pek nemsiz bir yer deildi, Asya seyahatnamelerinin sayfalarn evirenler burann bug'.K ad olan Urumi'yi herhalde pek iyi bilirler. Haritaya baktmzda an-un'un kervannn Bebalk'n yannda, Batin'de bugnk An-si'den balayp Hami, Barkl. Guen, Urumi. Manas'tan geerek Kula'ya giden, oradan bir kolu ile byk Orta-yol ile birleen. teki kanadiyle de Isk-kl'n kuzeyinde bulunan Tokmak'a doru uzanmakta olan byk kuzey kervan yoluna sapm olduunu derhal grrz. an-un kervannn ondan sonra vard konak yerini biraz nce sylemitik. Gerekten kervan eylln 26-snda Uygurlarn Cambalk dedikleri ehre varmt ki, bu Cambalk bugn kuzey yolunda bulunan Manas'tan baka bir yer deildir. O sralarda Cambalk'ta Uygurlar oturmaktaydlar, ehrin en ba idare miri ise inkai'a eski dostluk balariyle bal bulunan bir Uygur idi. inkai' karlamak iin btn eli aya tutan halk, Uygur papazlarn bile kasaba dna kard. Karlama treninden sonra zengin bir ziyafet balad, bol arap ve meyva ikram ettiler, bu sonuncular arasnda karpuz ve dier ortaya konan tatl kavunlar pek ziyade beenildi. Tabi in'liler btn bu tel ve ikramn stada olduunu sanmlard. Cambalk'ta inkai yalnz bir gn dinlenme msaadesi verdi, ertesi gn yola devam edilecekti. On gn kadar Tien-an'n kuzey srtnda yol aldktan sonra kum lnde de btn bir gn gittiler. Aa yukar hep ayn ynde, batya doru gidiyorlard, nihayet gayet gzel bir gle vardlar ki, bunun evresi iki yz li idi, etraf dalarla evrili olan bu gln temiz ve duru suyunun iinde karl tepelerin keskin hatlar aksediyordu. Her ne kadar an-un gln adn sylemiyorsa da bunun bugnk Sayram gl olduu meydandadr.

Kervann yolu glden balayp gneye ynelerek tekrar dalara kyordu. am ve kavak ormanlarndan geerek derin sulu, hzl akl da kaynaklar arasnda ilerliyorlard. Bereket versin suyu gemek de zor deildi, nk Cengiz hann ikinci olu aatay, lzumlu yerlerde krk sekiz kadar aa kpr kurdurtmutu. Bu kprler, zerlerinde iki arabann ferah ferah yanyana geebilecei kadar geniti. Son geidi de arkada braktktan sonra geni bir vadiye vardlar ki, buras da bitki bakmndan zengindi, yuyu-ba ve dut aac da bulunuyordu. li vadisinde yine nemlice bir ehre ulatlar ki, Kulca adiyle bugn pek iyi bildiimiz bu ehri htra defterini tutan kronikac mez o zamanki adiyle Almalk diye kaydetmektedir. Almalk'ta da teki yerlerde olduu gibi bir kabul grdler. ehirde oturan mslmanlarn baiyle Mool mutasarrf, darugai, heyeti ehrin nnde karladktan sonra, ziyafet sofrasna oturttular. stat yine ehir dnda, bir meyva bahesinde misafir edildi; ziyaretine gelen hrmetkarlarn orada kabul etti. Bu ehrin en ok n salm eyi meyvas ve bunlar iinde de en fazla deer verileni elmas idi. Zaten ehrin ad da buradan alnma olup Almalk, elmal yer, elma bahesi demektir. ehrin baka bir hreti de tolma dedikler} bir elbise olup bir nebattan yaplmaktadr. Bu tolma herhalde vcudu str bir ey olacak ki, klk urba olarak kullanlmaktadr ve stadn pek houna gittiinden ihtiyatl davranarak dokuz tane birden almt. Arazi burada da arklarla sulanarak ilenmektedir.-Almalk'llar ime suyunu acayip ekilli bir ta testi iinde balarnn zerinde tadklarndan in'-lilerin su doldurma kablarn grdkleri zaman pek amlard. Drt gn sonra ok derin ve geni bir suya vardlar ve bunu ancak kayklarla geebildiler. an-un'un yol notlarna gre bu nehrin ad Tala mren'dir. Anlalan bizim yolcular Kulca'dan Talas'a kadar olan uzakl drt gnde alamamlard. Bu in seyahatnamesinin tefsiriyle uraanlarn hepsi burada bir yanlma, yanl yazma olduu noktasnda, li yahut belki de u nehri ad yerine Tala denildiinde birlemektedirler. Kervan artk Cengiz hann ordasna gerekten yaklamakta idi ki, klavuzlardan biri, un-lu'nun birka adamiyle beraber an-un'un gelmekte olduunu haber vermek zere ilerigitti. O srada stat beklemedii bir sevince kondu, tesadf onu memleke-

120

BfLNMYF.N

-ASYA

BLtNMiVKN IASYA

121

tine dnmekte olan in elisiyle karlatrd. in elisinin, onu ilgilendirecek bir haberi de vard: Cengiz han tahminen iki ay nce grmt, tam Khvarizm sultann kovalamaa gidiyordu. / Kasm aynn 1-inde Kara Kitaylar lkesine varld. Bu kavim, daha pek de o kadar eski olmyan bir zamanda in'in kuzey komuluunda oturmakta idi, gebe kuvvetiyle Gk memleketinin btn kuzey blgesini hkm altna alm iken karde bir kavim olan Cri'lerden yedii darbe zerine dalm, bir ksm dknts, eski gebe detlerine uyarak burada, I-Asya'nn bat ksmnda snmt. Eski anl devirlerini Kara Kitay adiyle bir daha yaamaa balad srada Khvarizm sultan gelip bu kk devleti ortadan kaldrvermiti. imdi ise sra Khvarizm sultannn idi. statla adamlar yedi-sekiz gn kadar dalarn yan sra at ve araba stnde yol aldktan sonra gneye saptlar ve ksa bir zaman iinde Sayram ehrinde karar kldlar. Sayram'dan ayrldktan sonra Sirderya'ya vardlar, bu byk nehri kayklarla getikten sonra nihayet aralk aynn 3-nde Semerkant'a ulatlar. stat burada taoist bonzlar beyhude bekledi, bu taraflarda o in hakiminin dinini bilen yoktu, yleyken bu ehri yine ok sevdi, buradan o kadar holanmt ki, zor ayrlabildi. Geri Semerkant'ta onu bir ba evine oturtmamlar, byk bir kadirbilirlikle kendisine vaktiyle Kara Kitaylar hannn oturduu, kale gibi bir kona tahsis etmilerdir ki, Mool ordular Khvarizm sultann buradan daha yaknlarda srp karmlard; ama uras da doru idi ki, her tarafa yaylm olan ekya eteleri yznden o srada ehrin bu ksmnda oturmak pek de emniyetli deildi, fakat stat hi tel gstermeksizin, taoistlerin bir eyden korkular olmadn syliyerek adamlariyle beraber bu ssz ve savalarda harap olmu bayku yuvasna ekildi. Semerkant'ta o vakitler Trkler oturuyordu ve ehrin adn da kendi dillerine uydurarak Semizkent, yani besili ehir e deitirmilerdi. Sava zamanndaki kargaalklarda binalar yklp yumulmu, etraftaki kprler harap edilmi ve halk arasnda korkun insan kayb olmutu. O dehetli harb bu havaliyi sarmazdan nce Semerkant'ta 100,000 aile otururken imdi bunun ancak drtte biri kalmt. Semerkant'm tarlalar ve baheleri hep mslmanla-rm elindeydi, fakat yeni emirlere gre, sahipleri ancak Kara Ki-

taylarn, in'lilerin veya Tangutlarn delleti ve murakabesi altnda bunlardan faydalanabilmekte idiler. ehir halk olduka karkt, gze arpacak derecede fazla in'li amele vard. Heyetin k Semerkant'ta geirmesi kararlat. Moollar etraf, hususiyle gneye giden yolu yoklamak iin yeniden keif kollar kardlar. stadn keyfine diyecek yoktu; imdilik o berbat yollar amak lzm deildi, rahat rahat etraf temaa edecek, felsefi dncelerine dalabilecekti. Bu mthi uzaklkta, yabanc detler, dillerini bile anlamad yabanc kavimler arasnda tesadf, kendisiyle dil-masz olarak, cannn istedii gibi konuabilecei bir yurtta kardka gerekten byk sevin duyuyordu. Bereket versin buralarda yerleip kalm olan ve diyar diyar dolaan in'lilere, hem de yalnz alelade insanlara deil, kendisiyle fikir teatisinde bulunabilecei kimselere hemen her yerde raslyordu. Semerkant'ta bir mneccimin ahsnda in'li arkadan bulmutu. stat gk bilgisini seve seve ortaya dkyordu, nk bu sahada daha yakn zamanlarda kendisi de birtakm bilgiler edinmiti. Yolda grm olduu gn tutulmasndan sz at ve ikisinin mahedesinin birbirini tutmadn yar hayret, yar memnunlukla grd. Kendi grne gre ayn gne tutulmas esnasnda gnein kararmas Kerulen nehrinin yannda onda alt idi ve saat tam on ikide grlebiliyordu. Semerkant'l astronom arkada ise kararmann burada onda yedi olduunu ve leden nce saat 10-da grldn sylyordu. Bundan da Konfuius'un lkbahar ve gz adl kronika-snda, gn tutulma nispetinin her on bin li uzaklkta baka baka olduunu ve bu olayn bir yelpazenin lmba nne tutuluuna benzediini yazarken tamamiyle hakl olduu anlalmakta idi; buna gre yle yer olur ki, yelpaze lmbann n tamamiyle keserek karanlk gsterir, br taraflarda ise lmbadan, daha fazla k grmek mmkndr! Semerkant'llarn yabanc ynlar arasna da merakla sokularak bir sr yenilikler grdke, stadn gz drt alyordu. Erkekler de, kadnlar da salarn ryorlar. Erkekler, zerinH den pskl sallanan yksek, sivri kalpaklar giyiyorlar, bu garip \ balk hazan cicili ilemelerle de ssldr. Byle kalpak giyenler

122

B f. I N M t Y I. N

(; - A S Y A

BL \ M V i: \

i t; \ S t \

123

yalnz kibarlardr, daha fakir snftan olanlar balarna alt ayak uzunluunda beyaz bezden sark sararlar. Kibar kadnlar balarna gayet nefis kumatan yaplm rt rterler, bu rt ok uzun olup siyah veya koyu krmz renktedir, ounda zeri iek nakldr. Fakir kadnlar balarna baya bezden rt atarlar. JrkeMer olsun, kadnlar nls^n umumiyetle st dar, alt bol, beyazjP^]&+-gQE9lgk gibi bir elbise giyerler. Her hangi bir koca fakir dse, kars lfsz szsz onu brakabilir. Semerkant'llar kocalara kar umumiyetle sert davranmaktadrlar, nk mesel bunlardan biri uzun bir yolculuu kafasna koyup da ay iinde geri dnmezse yahut da her hangi bir sebeple ge gelecek olursa, tuhaf bir duruma debilir: kar, uzun sren bir beklemeden usanp, hakkm kullanarak baka kocaya varm olur. stadn yalnz bir nokta houna gitmiyor ve durmadan ban, sallyordu: burada ne ok sakall, bykl kadn vard! Burann insanlar uzun boylu ve ok kuvvetlidir, her hangi bir Semerkant'l, kuak kullanmaa lzum bile grmeden, inanlmya-cak kadar ar yk tayabilir. lerinde, kendilerine Acemce ola-J rak daman denilen okumu adam oktur. Damanlar esas itibariyle mollalardr, halk da zaten hep mslmandr. Kn tam bir ay oru Jutarlar-^jgndzleri bir ey yemezler, fakat "akam oldu mur~ba-da kurup yere otururlar ve sabaha kadar yer ierler. Yukarsnda frdolay bir kk balkonu bulunan yksek kuleli yaplar vardr. Papazlar Allahn her sabah ve akam oraya kar, batya doru eilir ve tiz bir sesle okumaa balar, bunun zerine erkek kadn herkes ibadet iin tapnaa koar. an-un un anlattklarndan; cami ve napazaaran mezzinden bahsettiini anlamak g deildir. mam da tpk teki mminler gibi giyinir, yalnz, bana beyaz tlbentten bir sark sarar. an-un inlilerden o kadar ayrlan bu yabanc hayat keskin bir bakla incelemektedir. Sanki ziyarete gelmemi de ilm bir aratrma gezisine km gibi, her eyi byk bir dikkat ve itina ile gzden geirmektedir. Arabalara, kayklara varncaya kadar, her eye bakyor ve bunlarn da memleketi olan in'den ne kadar farkl olduunu hayretle kaydediyor. Silhlarn elikten, mutfak kablarm bakrdan yapyorlar; fakat porseleni de biliyorlar. a-^rap kablar, ieleri; bardaklar camdandr. Paralar altndr, fakat

bunlarn ekilleri de kendi vatanndakilere benzemiyor, ortalar delik deil. Parann her iki tarafnda islm yazs okunmaktadr. Fakir adamlarn bir sr tuhaf ileri arasnda biroklarnn test iinde su satlarna hayret ediyor. Ya bu ne lgnca det ki, su-syan adamlar kn da su iiyorlar! Souk k aylar, birer birer ite byle gelip geti. ubatn banda, un-lu keif yolundan dnerek, her eyin hazr, kprlerin tamir edilmi olduunu ve imparatorun Hinduku'un kuzeydousunda an-un'u beklediini haber verdi. stat honutsuzluunu hi gizlemedi. Yine rahatn karyorlard, bu yetmiyormu gibi bir de Amu-derya'dan gneye doru bt pirin ve sebzeleri yok ettiklerini duymutu; belki kendine yiyecek bile bulamyacak-t. Derken bahar geldi, badem aalar ieklerini dktler, fakat hl hareket etmiyordu. Nihayet nisann sonunda acele haberciler gelip onu bularak, vakit geirmeksizin hazrlanp Cengiz hana kavumak zere yola kmasn, nk onun, taoizmin derin hikmetlerini dinlemek iin sabrszlkla beklemekte olduunu bildirdiler. an-un, gelenleri yol hakknda bir kere daha, merakla soruturduktan sonra, talebesinden bir ksmn orada brakarak Mool klavuzlariyle birlikte nihayet zar zor yola kt. stad korumak iin peinden yz kadar silhl adam gidiyordu. Bu tedbir hi de' bouna deildi, nk Demirkap tarafnda haydutlar toplanmt, orada bu askerlerin gerekten ok faydas grld. Bunun dnda, yolculuk tamamiyle arzasz geti ve maysn 16-smda birok soruturma ve tarif ile bulduklar yollardan kazasz geerek Cengiz hann ordasna vardlar. Nihayet kendisini davet eden kimsenin evindeydi; lkin bu uzun boylu dnmeden kabul ettii daveti yerine getirmek iin aradan tamiki yl gemi^ ve bu uurda Asya'nn yarsnj^okvermjsli^ Gsterilen kabulden daha iyisi olamazd. Cengiz han taoist stada elinden gelen nezaket ve ikram gstererek kendi adrna gtrd ve misafir etti. Fakat daha yarm saat gemeden sorduu sualden, ebed hayata ermenin srrn aratran taoistlerin bu nl stadn ne iin davet ettii ve en byk hakm saylan filozofla kar karya gelebilmek iin yolda da adamlarna neden o kadar acele ettirdii meydana kmt.

124

B L t N M Y EN - A S YA

'

Ey uzak yoldan gelen aziz adam, lmezlii salyacak bir ilcn var mdr? stat hakimane ve dosdoru cevap verdi: Hayat muhafaza edebilecek areler vardr, fakat hayat sonsuz klacak il dnyada yoktur. ^ Yazn bunaltc scaklar balamt, Cengiz han misafirini beraberinde karl dalara gtrd. Koca fatih lmezliin srrn ele geirmek istiyordu, halbuki an-un taoizmin hikmetlerini kendisine retmek iin yola kmt. Felsefi izahlara girimek bu seferlik geri kald, nk yeni bir mslman isyan haberi gelmiti ve Cengiz han, karklk kan yeri dzenine komak iin derhal toparland. stat ise, seferin sonunu beklemek iin, gebe hkmdarn izniyle, tekrar Semerkant'a dnd. Austosun 8-inde Mool habercileri gelerek Cengiz hann Kabil civarndaki ordasnda kendisini beklediini bildirdiler. an-un eylln 28-inde gerekten yine byk hann adrnda, kmz dolu taslar karsnda oturuyordu, fakat her eyden konuulduu halde, onun taoist bilgisine kimsenin merak ettii yoktu. Ekim aynn 3-n-de ise Cengiz han adrn toplatarak kuzeye doru hareket etti. stat da onunla gidiyordu. Amu - derya'y gemilerdi ki, an-un'a sz sras geldi ve taoizm felsefesini aklamaa balad. Cengiz han in'li hakimin btn szlerini Moolcaya evirtiyor ve bu izahlar dikkatle, beenerek, bir noktasn karmakszn dinliyordu. Bu derslere baka frsatlar dtke devam ettiler; sonunda j^inkai^ hkmdardan an-un'un anlatt eylerin hepsinin ince ve Moolca olarak dikkatle yazlmas emrini ald.) in'li filozofla Mool han kuzeye doru daha bir mddet beraber gittiler, nihayet nisann 11-inde birbirinden ayrldlar. Ondan sonra an-un u nehrini ve Altay'lar geti; Kobdo'nun yannda talebeleriyle birlikte gney-dou istikametinde memleketine, in'e doru yolland. Cengiz hana yaplan bu ziyaret yl srm, sonunda ise daveti, hayal sukutuna uramt; sonsuz hayatn srr bundan byle de nnde sr olarak kalyordu. Fakat ziyaretinin de maceradan memnun kalmad muhakkakt, nk byk barbar istilcy taoist dinine evirememiti. Bununla beraber bu byk yolculuk yine de beyhude olmamt: an-un dine davet yoluna km, fakat coraf bir keif yolundan dnmt.

VII. SLM DNYASI HABERCLER


Arap va Acem corafyac va tarihileri. Sattk Bara han va Trklerin islmla irileri. in son kaif olunan bir Arap corafyas: Hudud-ullm.- bni Batuta va Asya ila Afrilca'daki sergzeti! seyahatleri. bni Batuta'nn -Asya dalamalar.

ark keifileri arasnda Avrupa'da uzun zaman yalnz Araplar tanrlard. Hatt bunlar sade tannmakla kalmyarak dnyay gezen bilginlerinin ve tacirlerinin fevkalde baarlariyle Bat keifilerinin aratrmalarn tamamladklar iin takdirle de karlanrlard. Bu takdire biraz bencillik kart inkr edilemez. Batllar bakalarnn bulularnda kendi bilgilerine kar hayranlk duyu yorlard. Araplar iyi matematiki, deerli corafyac ve kudretli fi lozofturlar. Niin? nk onlarn bu bilgilerinde Avrupa, hususiyle Yunan rneklerini, tesirlerini kolaylkla bulabiliriz. Hakikati sy lemek lazmsa, Arap keif seyahatlerinin bu ekilde deerlendiril mesi bundan yarm yzyl nce moda idi; o zamandan beri^A corafya ilmiyle ilgili bilgilerimiz genilemi ve onlarn bilgilerin den kendimize vn pay ayran jrencj| grlerden kurtulnTUftur_____ Gerekten Arap gezginlerinin ve corafyaclarnn eserleri Avrupa'da ok erken tannm, bilginlerimiz tarafndan asl metinleriyle veya tercme halinde yaynlanmt. Fakat garip bir tesadf ii olarak bu ilk ilim eserleri bu alandakilerin en nemlileri, gerekten r am veya en eski seyyahlara ait eserler olmayp, rasgele ele gemi ve hemen hepsi, nispeten daha son zamanlarda, ou baka kaynaklardan toplanarak meydana getirilmi derme atma eserlerdi. Tarihe ve corafyaya ait Arap ve onunla ayn kkten treme Acem eserleri koca bir nehrin nne set ekilebilecek kadar oktur.

126

H I. \M > I. N (.: VS1 \

B 1. \ M \ K \

\ S * \

127

Ayn konudaki Avrupa veya in eserlerinin ilmi arballna ve dorulua nem veriine alm olan bir kimse, rasgele bir Arap corafyacsn kendinden evvelkilerden ayrarak dikkatle okumaa balarsa, dorusu, onu hayal skutiyle elinden brakr. Bunlardaki uygunsuzluk, muhtelif olaylarn ve alarn birbirine kartrl o kadar oktur ki, tenkidciye ister istemez ba sallatr. Zaten netice de kendini gstermekte gecikmedi. Arap bilgisine kar olan sonsuz hayranln ardndan hemen ok gemeden, hayal krkl, hatt lsz bir isteksizlik geldi; bu Araplarda hibir tenkid duygusu yok, akllarna geleni yazyorlar, sz geen yer veya a hakknda baka kaynaklarmz yoksa onlarn yalan yanl uydurmalar ele alnmaa bile demez, deniyordu. Fakat o ilk hayranlk ne kadar ar idiyse sonraki inanszlk da o derece yersiz ve sebepsizdir. Arap ilminin corafya ve tarih alannda salad faydalarn nemi sonsuzdur, yalnz hangi bilginlerinin szn dinliyeceimizi bilmemiz gerektir. unu da bilmemjz fena olmaz ki, Arap corafyaclarnn ou, yazm olduu o bir sr uzak lkeleri gezmemi, hatt baz daha akl banda ve doru szl arkadalarnn yapmaktan ekinmedikleri gibi, uzak ktalara gidip gelen tacir kervansaraylarna kadar zahmet ederek hi olmazsa yazaca kitapta ad geecek memleket ve kavimler hakknda azdan baz haberler dinlemee bile lzum grmemitir. Arap corafya ve tarih literatrnn kendine has olan kusuru, dorudan doruya mahedeye veya birinci derecedeki kaynak gibi, bizim gzmzde son derece nemli olan salam temele ancak ksmen dayanmasdr. Yeniden meydana konan Arap eserleri ok defa, lykiyle anlamadan kartrlm, gemiteki melliflerin eserlerinden mnsz bir ekilde kopye -edilmi ve sade yeni mellifin adn tayan kitaplardr ki, bu kitaplarda, deiik alarda, deiik yerlerde yaam kavimler ayn aa derler ve ayn zaman iinde birok yerde baka baka adlarla grlrler. Akl almyacak bir surette birbirine kartrlm olan bu balar zebilmek iin birtakm kurnazca kaynak aratrmalar yapmak ve sonradan meydana getirilen derme atma eserdeki bilgi yn iinden de deeri olan ve eski, szne inanlr gren ve iitenlerin ifadelerini birer birer seip ayrmak lzmdr. Peki ama, Araplar bu kadar bilgiyi nereden toplamlard? O bir sr uzak milletleri, lkeleri nereden renmilerdi? Herhalde

bu adamlarn analarndan byle bir bilgi hrsiyle domadklar muhakkak. VII. yzyla gelinceye kadar bu kavim de, tpk kom sular gibi, ehemmiyetsiz, pagan bir_ gebe kavimdi. Sava ve teebbs idiler, ama eer kaderin anlalmaz-cttvesi, yahut belki amansz kanunu onlar zamanla deta yar dnyaya sahip klacak bir dnme ulatrm olmasayd, o uzak lkelere kendilerinin yaylmas yle dursun, oralarda adlar bile duyulmazd. Bu dnm Muhammet'in k ve islm dinini kuruu ile balamtr. slmlk kltr, derler. Gerekten bu yeni din kendisine mminler toplamak iin insanlar kandrmakla, onlara ahiret saadetleri vadetmekle ve tuba aacnn, gn gelince onu bekliyen serin glgesine armakla yetinmemitir. Belki de bu din, ona katlm olanlara, asl yemiini teki dnyada verecek olan en balca devin, dinsizleri, hem de sade dinin hakikatlarn yaymak, akln erdirmek suretiyle deil, daha ziyade silhla, zorla islm dinine evirmek olduunu uurlu bir ekilde alamtr. Muhammet'in dini, bylece nne geilmez, mutaassp bir istil politikasnn yaycs olmutur. Araplarn elstik hareketlilii bundandr. Haber toplayc ncleri yakn ve uzak memleketlerden sonra daha uzak lkeleri de gezip grmlerdir. Zamanla gittike kabarp ien mslman Arap imparatorluunda o vakte kadar birbirine uzak olan blgeler yaknlam, uzaktaki kabileler, ehirler arasnda sk bir ticaret hayat balamt. Mal ykl kervanlar, mslman lkesinin kymetleriyle ykl gemiler nihayet gnn birinde slm imparatorluu hudutlarnn nerede bittiine bakmyarak mal satmak iin, artk imdi yalnz ticaret iin, daha ilerideki dinsizlerin memleketlerine uzanmlarsa bu alacak bir ey midir? Arap kervanlar o vakte kadar, kendileri iin ulalmaz yer olan -Asya snrlarna, Gney-Sibirya'nn ormanda barnan kavimlerinin yanna byle varmlar, Arap gemicileri de gemileriyle Seylan, Cava adalarna yanaarak kendi ticaret bilgileri iin Gney-in limanlarn renmiler ve bu suretle r aan corafya keifisi olmulardr. Eskiden bir zamanlar, barbar gebelerin tek bilgisi, yazsiyle ve kitabiyle, dinden ibaretti. Bunun gibi, mslman Araplarn g-

128

RIMNMIYEN

-ASYA

BI.NMYI'.N

-ASYA

znde de nceleri bilgi demek, sadece Kuran ile, evliyadan saylan din ulularnn hikmetli, dinci tefsirleri demekti; gittike byyen corafya mesafeleri, sonralar yaz bilgisi sayesinde ~_gebjya. ve bilimi meydana getirmitir. ^ Bu bilimler arasnda Arap corafyas ve tarihi ilk olarak gelienlerden olmutur. Ve bunun hepsi de alacak bir hzla, yalnz iki yzyl iinde meydana gelmitir. Daha IX-X. yzylda Arap corafyas teekkl etmi ve hzla fethedilen ve tannan bir sr lke de bu corafyay abucak geniletmitir. Mslman - Arap istilcl i-Asya'nn kendine mahsus eski hayat iin felketli neticeler dourmutur. Bu din nce gney s^ '\Jr nurlarndan sinsice sokulmu, sonra gittike sesini ykseltmi ve ni/\^' D^ hayet silhlarna gvenerek kendini yeter derece kuvvetli bulduu vakit, vhalardaki ehirlere zorla yerlemi, gebe adrlarnn iiv ' t*5"> ne sokulmu ve fethedilen toprakta yava yava tek ve titiz bir ses \tf , j ykselir olmutur: Tanrdan baka yoktur tapacak, Onun elisidir ^ ^ Muhammet!
V fc rS Vaha - ehirlerin Iran'l halk abuk teslim olmutu; gebelerle V -v^^^ yapt harbler yznden bu halkn kuvveti zaten krlmt. Onun {/^Vpjf< fr iin budizmi, maniheizmi, atee tapmay, hasl eski hayatna, meC ^3^ / *^N deniyetine ait nesi varsa hepsini, hepsini unutarak gayretli msl^ C^^N f manlar haline gelmilerdi. Dikbal Trkler ise bir zaman bu mut'? sJ $? hasaraya dayandlar, fakat onlarda da yalnz balca kabilelerden L^ l birinin veya ilerigelen bir babuun bu salgn ada lkye katlmas btn kabilenin arkasndan srklenmesine yeterdi; bununla

kahramanlarla karlamlard. Evet, ulusuna bu hak dinini tantm olan Satuk Bora hann byklne, kahramanlna yaklaacak bir adam daha dnyaya gelmemiti. Onun ekli, efsanenin altn rtsiyle rtlm ve din gayretinin esrarl eli, bu artk insan deil deta yar tanr olan hkmdarn ehresinden tarih ve maddi btn izgileri silmiti. Btn kavmiyle birlikte islmlk safna jlk katlan_ggebe h; kjimjS^erelcten^ rn biliyoruz ki, bu~ nemli olay 9U tarihlerinde vuku bulmutur, fakat bu kavmin o zamanki - Asya'da yayan Trk kavimlerinin hangisi olduu kesin olarak bilinemediinden, bu nokta hl mna kaa konusu olmakta devam etmektedir. Belki Tarbagatay yama larndan inerek li vadisine ve sk - kl taraflarna yerlemi olan Karluk airetinden tremitir. Fakat Turfan havalisinde oturan Toguzoguz adl Trk kabile birliinin bir kolu olarak daha batya dm bulunan ve keza ileri bir Trk kabilesi olan Yamadan t remi olmas da ihtimal iindedir. uras muhakkak ki, Satuk Bogra han -Asya'da, eski islm kaynaklarnda ad Karahanllar mem leketi diye geen yeni ve byk bir Trk devleti kurmutur^Bu dev letin iki nemli byk ehri vard, bunlarn biri, bugn de iyi bili nen Kagar, teki ise eski zamanlarda ad ok sylenmi olan ve u nehri kysnda, Ik - kl'n yaknnda bir yerde bulunan Balasagun idi. slamlarn istilc politikas Karahanllara kalmt (halis kan Trklerin houna da gitmiyecek bir ey deildi bu) ve bunlar bir biri ardndan Yarkent'i, Khotan', budist medeniyetinin bu eski ka lesini almlard. Karahanllarn istils islmln zaferi demek ol duunu ve budist kiliselerinin, pagodalarn ykntlar zerinde ca miler ykseldiini, eski budist manastrlarnn islm mollalarna mahsus medreseler haline getirildiini belki Sylemee bile lzum yoktur.^feni Trk - islm hayat az zaman iinde, yeni alarn dA ncesine uygun Trk ilim ve edebiyatn yaratmt. u var ki X./ ve XI. yzyllarn - Asya's da bizim iin ok eskidir ve btnl -^P^ yadigrlar, eserleri zamanmza kadar kalmamtr. Byle olmakla \ beraber en hacimli iir mecmualar, lgat kitaplar gibi bugn elde / bulunan birok Trk - islm eserleri hep o adan kalmadr. -Asya kavimlerini tantan Arap ve Acem corafyaclarnn eserleri, hemen istisnasz, islm dininin bu topraa yerletii, fakat
F. 9

129

bK^v a K*

A"

ortada engel kalmyor, zaferin tamamlanmas artk sade bir zaman ii oluyordu, islmln zaferli yayl -Asya tarihinde sonu belirsiz tesirler yaratmtr/Bu msamaha bilmez din orada, eski dnyann o kadar zararsz grnen htralarna bile kym, onlar yok etmitir. Ve daha sonra, bundan birka yzyl nce, Bat'llar bu ktada istilc olarak grndkleri vakit, artk eski gemi yzyllarn olaylarn, medeniyetlerini hatrlatacak hibir ey bulamamlardr./ ^V, Gerekten bunlar, eski pagan insanlara, onlarn yar dnyay titreten kahramanlklarna dair hibir eye raslyamamlar, her yerde islmlk iin savaan ve hep bu sava terennm eden yeni

\\

BLNMYF.N SO Bil. NM Y E N ASYA

-ASYA

I henz zaferi tamamlanmam olup eski pagan Trklerin urada jburada yiitlikler gsterdii veya birbirleriyle boutuklar zamanlara aittir. X - XI. yzylda yaam olan bu mslman corafyaclarnn kitaplarn kartrmaktan daha merakl, daha heyecanl mtala olamaz: bir tarafta eski bir dnya can ekiiyor, yok oluyor, te yandan bunun ykntlar zerinde, her eyi yok eden, her eyi kendi ekline uyduran mslman hkimiyeti kuruluyor. Eski - Asya'nn tarihe karm medeniyeti zerine biraz k vurmaa balad u son zamanlarda ise, bilginler de bu kaynaklar zerine gittike artan bir ilgi ile eilmektedirler. Bir an iin bu sihirbaz mutfann kapsndan biz de bir gz atarak ieride ne piirildiine bakalm ve bu iin yorucu ayrntlariyle ilgilenmesek bile, zm iin bilginlerin birbiriyle hararetli mnakaaya tutumu olduklar yeni meselelerin hangileri olduunu grelim. Henz geen yzyln sonlarnda, 1892-de Tumanskiy adnda bir Rus bilgini Buhara'da Fars diliyle yazlm, corafyaya dair bir esere raslamt. Bu eser Hudud-ul-lm (Dnyalarn snrlar, yahut memleketleri) gibi ahenkli bir ad tamaktadr. Eser X. yzyla (982 983) aittir ve teki, eski Arap ve Acem kaynaklarnn zddna olarak, yle sonradan kalma bir kopye olmayp, dilinin eskiliinden ve iml tarzndan anlald gibi, ayn yzyla aittir. Bu eserin kefi hakkndaki haber o zaman, bilginlerin hayalini iddetle heyecana getirmiti. nk o ksa haberden de anlalmt ki, ele geen ey birok meselenin aydnlanmasna yardm edebilecek en eski islm eserlerinin en deerlilerinden biridir. Hudud-ul-lm, konu olarak sade mslman memleketlerini alm olmayp, btn komu lkelerinden de, bylece Hindistan'dan, in'den, Tibet'ten, hatt Dou - Avrupa'dan da srasiyle bahsetmektedir. Biz Macarlar hususiyle bu son ksm ilgilendirmiti. nk szan haberlere gre, kitapta, yurt kuruluundan nceki pagan Macarlara da kk bir fasl ayrlmt. Aradan zaman geti; her ne kadar Tumanskiy bu ok merakl Acemce el yazmasn yaynlyacan vadetti durdu ise de, szn yerine getiremedi. Bu eski arzu nihayet daha u geen yllarda, Tumanskiy'in lmnden sonra yerine geldi; eseri onu bulan deilse de bakalar nce asl metni fotorafya eklinde, sonra da bol aklamalarla ngilizce olarak, yaynladlar.

Arasz olarak urasn hatrlatalm ki, Hudud-ul-lm'n Dou-Avrupa kavimlerine ayrd bahiste Macarlar hakknda yeni bir ey sylenmemektedir. teden beri bildiimiz Arap ve Acem kay-" naklar aa yukar ayn eyleri kaydederler. Bu yeni kaynak da Macarlar hakknda ksaca unlar sylemektedir: Macarlar lke- 1 sinden douya doru bir da uzanr, gneyde Vulundur adl hris-tiyan bir kavim oturur, batdan ve kuzeyden Rus eyaletleriyle komudurlar. Macarlar memleketinde tahminen 20 bin insan vardr, krallarna ula derler. Memleket, uzunluuna 150, geniliine 100 parasangadr. Kn, kendilerini Ruslardan ayrmakta olan nehrin kenarnda yaarlar, o zaman balk tutarlar ve onunla geinirler. Memlekette aa ve akar su pek oktur. Macarlar ok zengindirler hepsi de yakkl adamlar olup insana sayg ve korku verirler. Etraflarndaki dinsizlerle durmadan sava halindedirler ve her zaman stn gelirler. t - Asya'ya dair olan bilgi ok daha genitir ve ksmen, baka kaynaklarda bulamyacamz bir ekilde tertiplenmitir. Sonradan meydana kt gibi, bu eserle ilk uraanlar en ziyade onun iindeki ehir, da ve nehir adlar rktmtr. Halbuki bu lkelerin o kadar deien tarih corafyasn inceden inceye bilmiyen kimse iin, bunlar yalnz tarif etmek deil, doru olarak okumak bile mmkn deildir. Dndrc noktalara daha yeni neirlerden sonra da raslanacaktr, fakat biz, konu zerinde o kadar titizlikle durmadmzdan, bunlara taklp kalamayz. Burada yalnz bu ad ynndan imdiye kadar sylediklerimizde rasladmz ve bundan sonra da megul olacamz birkan zikretmekle yetineceiz. Hudud-ul-lm'n in'e dair olan faslnda bunlardan bir - ikisinin ad geer. lk olarak Gua-cov'u, Han-dzan'n o mehur yoluna kt in serhat ehrini ele alalm. Gua-cov burada biraz deimi bir ekilde, Ahacu olarak gemektedir. Sonra, etraftaki nfuz blgelerine ramen in imparatorluunun - Asya'ya o kadar sokulmu olmas daha ok dikkate deer, nk Han-dzan'da C- adiyle geen yer bizim Acem kaynamzda Kua adiyle ve hl Gk olunun snrlar iinde gsterilmektedir. Bu ehir bugn de ayn ad tamaktadr. Komu Toguzoguz Trkleri bu sralarda durmadan Kua ehrine akn yapyorlard ve ehir zengin olduundan bu aknlar bouna da deildi. ki nehir arasnda bulunan ve snrlarnda

132

I I L S M V K V i(,: VSV.V

BiLNM1YKN

1-ASY\

133

insan yeyici vahi bir kavim oturan Khotan ehri de in'e aittir. Khotan'n balca serveti han ipek ve nefrittir. lkenin kiral balca memurluklar nadmlarla doldurmutur. Bu ehir - memleket askerlik bakmndan gayet kudretlidir, savalarnn says 70.000-den az deildir. Eski Dou-ve Bat-Kk Trk ve daha sonra Uygur imparatorluunun dalndan sonra - Asya'y bykl - kkl bir alay Trk kabilesi elinde tutmaktadr. Hudud-ul-lm bu Trk hkmetlerinden seki/ kadarn gstermektedir. lerinde belli bals, sonraki Uygur devletinin mirasna konmu olan Toguzoguzdur. Bunlarn memleketleri o devirde bile hepsinin en bydr ve her ne kadar sayca azalmlarsa da sava meziyetleri hi eksil-memitir. Silhlar hesapszdr ve komularna hakikaten dehet salmaktadrlar. Bunun dnda daha bar artlar altnda gebe hayal yaarlar, mevsimlere ve meralara gre hayvanlarn bir yandan br yana srerler. Topraklarnda misk kedisi, tilki, samur, kakm ve umumiyetle krkl hayvan oktur, hatt Tibet'e mahsus olar yak denilen mandaya da bol bol raslanr. Tabiatiyle balca zenginlikleri koyun, sr ve attr. Kratlarnn bakenti inankath'-tr. Bu ehir de yine eski tandmz bir yerdir. Han-dzan olsun, an-un olsun bu ehirden bahsederler, sade onlarda ad bakadr: Gav-an veya Koo'dur ki bunlarn ikisi de halis in adlardr. Halbuki inankath. ince deildir, hatt iinde oturanlarn Trk olmasndan anlaca gibi, Trke de olmayp rancadr ve in'li ehri demektir. Bizim Acemli habercimiz, btn eserindeki kt szlle uyarak, bu sefer de sade, burasnn orta byklkte bir ehir, Toguzoguzlarn bakenti clduunu, yazn mthi scak, kn ise havasnn o nispette tatl idiini anlatr. Toguzoguzlar memleketinden adlarn sayd tahminen yirmi kadar ehir, nahiye veya kyden olsa olsa daha bir tanesi, Pancikath kayde deer. Bu da ranca bir ad olup Be ehir demektir. Tarihi corafya bilgisi olmakszn bunun da neresi olduu anlalamaz ve belki de bunun, Uygurlarn teki mehur byk ehirleri olan Bebalk'n olduunu bir trl kestiremeyiz. Bu ehir, yani Bebalk - Pancikath, - Asya'nn kuzey yolu zerinde bulunduuna gre, keza bilinmiyen yerlerden saylamaz ve bu yoldan gemi olan eski yeni btn seyyahlarn yol programlarnda ad geer. Bundan baka Toguzoguzlar kiral eski

Uygur detini muhafaza ederek her yaz Pancikath'ta oturmaktadr. Byk Trk kabileleri arasnda anlmaa deenler, Krgzlarla Kartuklardan baka, Trklerin yeniden teekkl etmi olup sonradan kendisinden pek ok bahsettirmi bir kolu olan Ouzlardr. Bu Ogz kabile birliinin kendisinden ayrlan bir gney kolu Anadolu Trkleri, Kemal Paa'nn Trk ulusu olup, bu kavim, istilc g yoluna - Asya'dan km ve ran'dan geerek Kk - Asya'ya gelmitir. Kendilerine yeni yurt ariyan Macarlar yurt kurulutan nce o kadar uratrm olan Uz kavmi ise Ouzlarn bat korundand. Fakat bu son zamanlarda tannmaa balyan Hudud-ul-lm ile ilgili olarak ilm aratrmalarn biraz mcerret dnyasna yaptmz bu ziyaret galiba uzun srd. imdi buradan dnerek islm keif seyyahlar iinden, arkasndan tekrar Asya llerine yollanabileceimiz birini seelim ve grmeden de bildiimiz dolaylara varp baka memleketten, baka baka zamanda oralar dolam olan bir gezginin neler grm olduuna bir bakalm. Klavuz olarak bni Batuta'y. tek bana o zamanki dnyann, baka on sabrsz tacir ve bilgin aratrcnn gezebileceinden fazla yerini dolam olan yorulmak bilmez bilgin dervii seiyoruz. bni Batuta^doum yeri olan Tanca'dan, dindar Araplarn mukaddes ziyaret yeri olan Mekke yoluna kt zaman yirmi iki yandayd. Eer Tanr ona yle'sonsuz bir seyahat hrs bahsetmemi veya byle bir hrsla onu kahretmemi olsayd, sade bu Mekke yolculuu bile onun merakn gidermee yeterdi. Bylece bir kere hacca gitmekle yetinmiyerek mukaddes ehri birka defa ziyaret ettikten maada daha da ileri giderek Arabistan', Suriye'yi, ran', Mezopotamya'y (rak, Anadolu'yu gezdi, Gney Rusya'y yahut o zaman sylendii gibi, Kpak' batan baa dolat, stanbul'a gitti, Buhara'y; Afganistan' grd. Sergzeti ruhu onu oradan da ilerilere, Hindistan'a gtrd. Hindistan mslmanlarnn o zamanki bakentleri olan Delhi'ye vard ve parasz, basit tatlarla, hatt ok vakit yaya olarak yolculuk yapan bu seyyah, burada da yabanclk duymad. slmlk ilerindeki bilgisiyle, fakat ayn zamanda ig-zarlpsayesinde orada iki yl kadlk etti. Bu ite o kadar beceriklilik gsterdi ki, nihayet sultan ona, kendi kabiliyetine en uygun

134

R 1.1 N M > I. N

I - * S Y A

BLNMVI N

- ,\ S V \

135

bir vazife vermek suretiyle gvenini gstererek, eli olarak onu in imparatoruna gnderdi. Bu yolculuunda Malabar kylarna, Dou-ve Bat - Asya ticaretinin birletii ok nemli bir liman olan Kali-kt'e urad. Fakat durup dinlenmeden dnya gezenlerin balarna gelen akbet onu da bulmakta gecikmedi. Btn pl prtsn, servetini tekil eden klelerini bir in gemisine ykletmiken, gemi habersizce kalkverdi, o kalakalmt. ikyet etmekle, grlt karmakla derdine are bulunamyacan iyi biliyordu. Baka bir gemi buldu, Maldiv adalarna kt, bir buuk yl orada kald. Nihayet kese iyice suyunu ekince yeniden kad oldu. ok gemedi, yine duramyarak Seylan'a, Hindistan yarmadasna ve in'e gitti. Bylece tam yirmi yl dnyay dolatktan sonra 1349-da nihayet memleketine dnmee karar verdi. Memleketinde yle biraz yerleir yerlemez yine ayakland ve bu sefer Grnata'ya gitti, orasn daha grmemiti. lk byk yolculuundan daha iki yl gemeden yeniden garip bir niyete kapld. Fas'tan Sudan'a yolland, zenciler lkesini dolat, Melli ve Timbuktu bakentlerini ziyaret etti. Bu maceral yolculuklar tamamladktan sonra btn grdk-lerini bni Cezay adl mridine yazdrd. Byle ilerde olduu gibi, bu yazdr srasnda da ne de olsa araya tektk yanl, hatt inkra ne hacet! bazan mbalalar kayyordu. Yolculuu esnasnda hazrlam olduu notlar kaybolmutu ki byle dadaal, ser-gzetli bir seyahatte alacak bir ey deildir; Hint okyanusunda dinsiz kfirlerin her eyi elinden nasl aldklarn ve Buha-ra'da hazrlad notlarn ne trl yok olduunu, kitabnn bir yerinde kendisi hikye eder. bni Batuta'nn ba dndrc zenginlikteki seyahat mahedelerinden biz burada kk bir paray, Avrupa'dan gelirken Ural nehrinden balyan ve Termez'den geerek Afganistan'a, oradan da Hindistan'a gitmezden nce - Asya'nn en bat blgesinde gezdii paray ele alacaz ve bu, nispeten ksa yolda onu takibedeceiz. Volga kysndaki Sara'dan kalkarak on gnlk bir yolculuktan sonra Ural nehri kysna, Sarauk adl bir ehre varmt. Ural nehrinden, onun Trke adiyle dedii gibi Ulu-su zerinden, benzerini evvelce Badat'ta grd bir duba zerinden, kolayca gemiti. Sa-

rauk'a kadar arabayla gitti. 3 uzun yolculukta atlar o kadar k-tlemiti ki, deta kroldyamyorlard. Ama nndeki lde bunlardan zaten faydalanamayacakt. Geri her biri iin drder dinardan fazla vermedilerse de yine onlar elden kararak yerlerine, arabaya komak iin, develer kiralad. Sofu bir mslmana yakaca gibi (zaten onun uzun seyahatlerinin srr buradayd) Sarauk'ta mslmanlarn imamn ve kady ziyaret etti; her ikisi de ona ikramlarda bulunduktan sonra, yolluklar dzerek onu yolcu ettiler. Sarauk'tan tam otuz gn, hzl bir yol aldlar, gnde yalnz iki defa, sabahleyin saat on sularnda, akam gn batarken dinleniyorlard. Bu dinlenmeler de iki saatten fazla srmyordu, ancak atlarn yemini veriyorlar ve kendi fakir azklarn yiyebiliyorlard. bni Batuta. nerede seyahat, ederce etsin, orann detlerine uyard; mide meselesinde de nazlanmaz, herkes ne yerse o da onu yerdi. imdi Trkler arasnda seyahat ediyordu. Onlar deveyi arabV ya kouyorlard, o da komutu. Onlar dgiyi, yani dary suya\ salarak deta iilecek kadar duru piiriyorlar, gnete kurutulmu! tuzlu etin zerine eki st dktkten sonra, en mkellef ziyafete | konar gibi etrafna yorlard; bunlar grnce nce gzleri fal ta gibi almt, fakat sonra o da hi dnmeden ' onlara uydu. Arkalarndan Tatar kovalyormu gibi gidiyorlard, develerin yiyecei ot bulunmyan ve ime suyu da birbirinden iki gnlk uzaklklarda olan kuyulardan gbel tedarik edilebilen bu l gerekten fazla rahat aranacak yer deildir. Vakit kaybolmasn diye arabann iinde uyuyorlar ve azklarn da orada yiyorlard, BPY-lece soluk solua bir giditen sonra develer de, kendileri de hitkin bir halde ln te yanndaki Khvarizm ehrine vardlar. Khvarizm, bugnk Hive'nin eski addr ve ou Trk, hepsi rnslman olan halkndan, eski corafya ve tarih bilginleri pek ok bahsederler ve bahsettikleri kadar da vardr. Khvarizm'liler, uz;*'; lkelerde tannm tacirlerdi\_mallarivle yedi dvelin lkesini dolarlard. Yalnz byle bezirgan bir kavimde garip grlen bir *--s-raflar vard ki, silh kullanmasn da fevkalde iyi bilirlerd'. Kazarlar, komularnn tehlikeli hcumlarndan ka kere onlarn askerleri kurtarmt. Sonralp.r Gney - Rusya yi deta istil etmiler, Ruslarla temasa gelmilerdi. Ruslar bu tacir kavme Kaliz

BLtNMtYEN

t-ASYA

137

136

B 11.1 N M 11 I- N I : - A & V A

derlerdi. Alveriin kark girdi ktsn bunlardan iyi bilen kimse olmad gibi, para ilerinde neredeyse tehlikeli olabilecek bir n almlard. Bu mslman Kalizlcr alveri iin Macaristan'a kadar da uzanmlard; bunlarn incelmi ticaret duygularnn, dolambal mal kazanma yollarnn Macaristan'da ne kadar karklklar dourduunu anlamak iin, tarihimizin en eski sayfalarn evirmemiz yetiir. tbni Batuta ite bu K>varizm'li Kalizlerin bakentine varmt. Bu sekin Arap seyyahnn dedii gibi, gzel arlariyle, geni sokaklariyle, pek ok ssl yapsiyle buras Trklerin en gzel ehri idi. Bu ehirde oturanlarn says deta belirsizdir, sokaklarda her zaman byk bir kalabalk itiir, kakr, gelip geenlerin admlan sanki yeri titretir, uzaktan bu insan seli deta kpren, dalgalanan bir denize benzer. Bu zamanlarda Khvarizm zbek sultannn hkmnde bulunuyordu. Vali ise. Kutlu Demr adl bir Trk, hakiki bir mslmand, kendi parasiyle mollalar iin bir medrese ve kars, keza sofu mslman Trebeg hatun adna bir cami yaptrmt. Fakat Khvarizm'de her yerde raslanmyacak bir yer de vard ki, bu da hastanesi idi ve burann idaresi iin Kutlu Demr Suriye'den, ok nl, erbap bir hekim getirtmiti. bni Batuta nereye varsa, byk bir kavrayla kadnn, eyhin, valinin kim olduunu ve parasz haclarn nereye inmeleri iyi r olacan soruturur, renirdi. Khvarizm'de de byle yapt. Sonra, nnde alan gnllerin ve keselerin yalnz bu mevki sahibi kim-J selerinki olmayp btn ehir halknn cmertlikte ve misafirseverf likte birbiriyle yar ettiini grd zaman hayranl ve takdiri hudutsuz olmutu. Khvarizm'lileri vmekle bitiremez. Yeryznde onlardan daha scak kanl, daha mslman insanlar hibir yerde bu\ Ummaz. / | \ I I \ 1 I bni Batuta, Khvarizm'ltarin din gayretleriyle ilgili gayet gzel bir detlerini daha kefetmiti ki. bylesini, kendi itiraf ettii gibi, hibir yerde grmemitir. Khvarizm'de mezzin minarede ezann okuduktan sonra, bununla iini bitmi saymyarak o civardaki evlere gidip hepsinin kapsn alar ve gzellikle herkesi toplu ibadete arr. Fakat bu daveti unutann vay haline! Hkmet adamlar gelir, onu yaka paa ederek, kendilisinden gitmek istemedii yere gtrr ve btn cemaatin gz nnde adamakll pataklarlar. U-

nutkan tabiatllarn dikkatlerini ekmek iin de cami kapsnn ya-1 nnda bir boa av asldr ki, htray gcklamak iin tesirli bir devadr. Khvarizm'lilerin para krtsna kar zaflar olduundan, boa av cezasnn yanna bir de nara cezas katmlardr ki. herhalde be dinar para cezas tekinden hafif olmasa gerektir. bni Batuta bu be dinar para cezasn daha ok beeniyor. nk kendisi gibi fakir haclara, yoksullara ve srt abal dervilere bu suretle biriken paradan yardm yaplmaktadr. Sofu mslmanlarn hayal ettiklerine gre, cennetten kan drt nehirden biri olan Amu - derya, Khvarizm'in yanndan gemektedir. Bu nehir tpk til (Volga) gibi kn donar ve buz tabakas be ay kadar zlmez. Yazn ise zerinde gemi seferleri ilektir ve yukarya doru, Termez'e kadar gidilebilir. Zaten buday, avdar buraya oralardan gelmektedir. ehrin yaknnda, nl bir velinin trbesi yannda haclara mahsus bir tekke vardr ve asl hoa gidecek taraf, oraya uryan haclar bedava yiyecek, iecek bulurlar. bni Batuta, ehrin iinde daha kk baka bir tekke bulmutu, gezgin dervilere burada da hayrlarna bakyorlard. Bizim hac, o kadar yer gezdii, yorucu seyahatlerde uzun yllar geirmi, notlarn da kaybetmi olduu halde, en kk ziyaret yerinde bile kendisine yatacak yer ve yiyecek veren hayr sahibinin kim olduunu mkemmel hatrlamaktadr ki, bu da alacak bir eydir. Khvarizm'e varnca ehrin dnda kendisine elverili bir yer bul mutu. Tecrbeli seyyah ilk devinin, o yerin bykleriyle ahbap olmak olduunu biliyordu. Vakit geirmeksizin adamlarndan birini kadya yollad, kendi yazdna gre, kad gayet dindar, evliya gibi, ayn zamanda okumu ve hakim bir zatt. Onu bu kadar cokun bir ekilde vdne bakarak bu aziz ve hakim kadnn bni Batuta'nn yolculuunu kolaylatrmak hususunda yardm dokunan adamlardan biri olduunu derhal anlyabiliriz. Kad bizzat seyyahmzn ziyaretine gelerek, onu bulunduu mtevaz tekkeden kaldrd ve gtrp, daha yenilerde yaplm olan gzel bir medreseye yerletirdi. O gn ehri de gezdirdi ve ertesi gn evine davet etti. Zengin hallar, altn yaldzl gm vazolar ve Badat ii billur kablar arasnda zrt seyyahn kevfi pek yerindeydi ve

138

B L N M N

t, - \ S ^ \

B I I, i N M i Y E N - <V S V A

139

hele mkellef bir yemekten sonra, ev sahibi hakknda besledii yksek kanaati daha ziyade kuvvet bulmutu. Khvarizm kads Kbu Hafs Omar. misafirini baka ilerigelen zatlarla, tannm din ulemasiylc de tantrmt. Hatt onu, enitesi olan valinin. Kutlu Demiir'n yanma da gtrd. Bu ziyaret lbni Baluta'nn balca mahedelerinden birini tekil eder ve seyahatnamesinde bunu uzun uzun anlatr. Kutlu Demr'n konana varnca onu, kabul iin yaplm ayr bir binaya aldlar ki, burann salonlar tahtadand. Kabul salonunun aa ksmlar yaldzl sslerle kapl idi, duvarlara eitli renkte ar pahal kumalar ekilmiti ve tavan boydan boya altn ilemeli ipekle kapl idi. Ziyareti eri girdii srada. Kutlu Demr hastalndan dolay ayaklar rtl olduu halde bir ipek seccade stnde oturuyordu. Dnya gezen seyyah yanna oturtarak onunla dosta sohbet etti. Tabi iin ho taraf asl bundan sonra geliyordu. Misafirlerin nne, zerinde pili, turna, gvercin kzartmalar yl hazr sofralar geldi. Sonra nne tereyaiyle yaplm ve burada kulura dedikleri pastadan, onun arkasndan da rek ve tatl kodular. Bu eitli yiyecekleri icab kadar hakladktan sonra srayla meyva sofralar getirdiler. Altn ve gm tepsilerde soyulmu narlar, zm ve birbirinden nefis, eitli kavun, karpuz ikram ettiler. Kutlu Demr Trk siyasi kudretiyle din gayreti bir arada idare etmesini gayet iyi biliyordu. Divan kurduu gnler yanna iki kad, oturtuyordu. Bunlarn biri yarfjucl._ sivil idare ilerinde hkm veriyor, teki, MslmanTtacTiiseTdinle ilgili islerde, onun tasvibiyle, kararn sylyordu. Her ikisi de gayet doru, adaletli idi ve sylediine gre, hibirini rvetle elde etmek mmkndeildi. Khvarizm'e yapt ziyaretten l.ni Batuta'nn gerekten ikyete hakk yoktu. Ziyafetten evine, yani medreseye dnd zaman hemen arkasndan valinin adam gelmi ve hediye olarak pirin, un, bir - iki koyun, baharlar ve birka eki odun getirmiti. Oradan ayrlmazdan nce hamisi, onun erefine daha byk bir ziyafet vermeyi tasarlam idiyse de akll kadVn tavsiyesi zerine, ona sarf edecei paray, bin drahmiyi, mr zrtlkle gecen bni Batuta'-

nm avucuna saydrtmt. Yoluna devam edebilmek iin at lzmd, halbuki imdi o kadar at vard ki, belki biri kar da yalanc der diye, saysn bile sylemekten ekinmektedir. Kadnn kars yz dinar vermi, kzkardei Trebeg, yani valinin kars ise samur krkl bir kaftanla bir de deerli at yollamt. tbni Batuta Khvarizm'de btn defne dallarn topladna ve artk daha fazla armaan bekliyemiyeceine kanaat getirdikten.sonra toparlanmaa balamt. Birka deve kiralyarak Buhara'ya giden yolu tuttu. Yeniden on sekiz gnlk bir yorgunluk balyordu ve bu yolda ancak tek bir ehirde iyice dinlenebileceini umuyordu. Yolun ilk drt gnlk blmnden sonra Kat ehrine vard. Bu kk, fakat gzel ehirde dinlenme houna gitti. Asya gezginlerinin, haclarn detine uyarak o da ehir dnda, bir gl kenarna indi. Souun iddetinden gln suyu buz tutmutu ve zerinde ocuklar kzak kayyorlar, oynuyorlard. imdiye kadar aldanmad usulden burada da ayrlmyarak, ehrin, Khvarizm'den iyi tand kadsn ziyaret etti. Sonra emirle ahbap oldu, l yemeklerini yedi, o yerin din limleriyle ve airlerle gerei gibi mnakaalar yapt, armaan olarak kendisine verilen elbiseyi bohasna koyup hediye gelen atlar da kervanna kattktan sonra le ald. Gnlerce gittiler, hibir yerde bir damla suya raslamadlar, derken nihayet Vafkent'e ulatlar. Vafkent Buhara'ya bir gnlk yoldur, akar su-lriyle, irin baheleriyle, gayet gzel bir ehirdir. Burallar balca, baclkla urarlar, fakat zm sarf etmezler, bir yldan br yla saklarlar. Oraya mahsus meyvalardan biri de eriktir, bunu d.' kuruturlar ve uzak diyarlar gezen kervanlariyle in'e, Hindistan'a yollarlar. Vafkent'ten teye tbni Batuta'nn yolu gayet gzel ilenmi araziden geiyordu. Btn gn birbirine ulanm baheler, arklar, aalklar ve islenmi tarlalar arasndan getikten sonra Buhara ehrine vard.Cengiz han, Tanrnn bell Tatar Tengiz buralar ykp yummazBrTnce Buhara. Amu - derya'nn gneyine den "dolaylarn bakenti idi. O byk fetten sonra ehir hl kalkna-mamt. bni Batuta ziyaret ettii srada, az bir, ksm mstesna, camileri, arlar, medreseleri yknt halindeydi/Bizim seyyah nedense Buhara'ya pek baylmamt. Orallar hakknda ne kt ey biliyorsa hepsini ortaya dker. Buhara'llan adam yerine komazlar-

140

BILINM!VtN

1-ASYA

BI.NMYFN

-ASYA

141

m. Fesatlarm^, arszlarm, yalanclarm, Khvarizm'de dva ilerinde Buhara'lnn ahitliini bile kabul etmezlermi. Btn e-\ hirde bilgisine kymet verilecek bir tek adam, hatt bilgi iin al-^V I an bir kii bile yokmu. Kzgn Arap belki de doruyu sylemektedir, nk kad hakknda tam bir skt muhafaza etmekteyse de bu sefer eyh iin hatra gelebilen btn iyilikleri sayp dk-f inektedir. Buhara'da ehrin kenar mahallesinde bulunan ve bir hayr vakfnn hesabna btn oraya uryan haclara baklan byk bir tekkeye inmiti. Btn Buhara'da kendisine kar ilgi gsteren tek adam bu tekkenin eyhi olmutur. Onu misafir etmi, erefine ,j J hatimler indirtmi, hatt kendi Trk ve Acem dervilerine ilhiler ^Q. 1 okutarak geit" yaptrtmt. Bu unutulmaz akamn htras onu Buhara ile bartrm, oradan ayrlaca zaman artk gnlnde dar-I gnlk kalmamt. Buhara'dan, etraf bahelerle, arklarla evrili kk bir ehre, Nakeb'e gitti. Orada ehir surlarndan darda, valinin evinde misafir oldu, fakat ok kalmad, hemen ertesi gn, mehur Aleddin Tarmairin sultann kararghna gtren yola kt. Ertesi akam karargha varm bulunuyordu. Dehetli ackmt, baya ne yapacan bilemiyordu. Adamlarndan birini yollyarak biraz yiyecek bir ey aldrtt ve insafl bir tacirin teklifi zerine, geceyi onun adrnda geirdi. Sultan orada deildi, tam o sralarda avlanmaa kmt. Bann bir aresini bulmak iin vekilini, emir Tokbuga'y ziyaret etti, neyse o biraz ilgi gstererek kendisini himayesi altna ald ve caminin yannda yer verdi, daha dorusu orada ona bir *) erge kurdurdu. leri ne kadar kt de gilsc yine de eyhi ziyaret ' etmeyi ihmal etmedi, bu da bilgili bir zatt. Trklerin kendi dilte-rince ordu dedikleri kararghta epeyce gn geirmiti ki, bir sabah kendisini camide, o sralarda avdan dnm olan sultana takdim ettiler. Tarmairin'in zerinde yeil Kuds kumandan harmani gibi biilmi bir elbise vard, bana da ayn kumatan yaplm klah giymiti. Camiden adrna yaya gitti. Biraz sonra bni Batuta'-y katna kardklar zaman baadamlar arasnda oturmaktayd, nnde arkasnda hizmetkrlar duruyor, silhl askerler muntazam sra halinde yerde oturuyorlard. Sultann oturduu yer taht gibiydi ve altn ilemeli ipekle rtlmt. adrn ii de batan baa ipek denmi, parl parld. Tahtn baucunda inci ve mcevher-

lerle kaklm bir ta sarkyordu. bni Batuta'y, gebe babuun katna drt yksek rtbeli adam karmt. Sultan ltfederek ona Mekke'den, Medine'den, Kuds'ten, el-Halil'den, am'dan, Msr, Irak ve ran'dan haberler sordu. Grme ancak, mezzin sesi namaza ard zaman sona erdi. bni Batuta, Tarmairin'in misafirsever kararghnda elli drt gn kalmt. Hareket saati ald zaman yine denk yaplacak hediye eksik deildi. Sultan 700 dinardan baka, souklara bakarak bir samur krkl elbise, iki at, iki deve verdi. Souk gerekten korkun denecek kadar iddetli olmalyd, fakat dayankl Tarmairin Trklerini yanna alarak ava kmt. Yolda souktan titriyerek giden Araba raslad, ama bu beriki o kadar yordu ki, ayrlrken azndan bir tek sz bile kmad. bni Batuta, sultann kararghndan Semerkant'a gitti. Seyyahmz nehir kysna kurulmu Semerkant'n gayet gzel bir ehir olduunu, geni bahelerinin su dolap-lariyle arklardan sulandn syler. kindi namazndan sonra Semerkant'llar nehir boyunca gezinirler, gezinenler iin orada peykeler, iskemleler ve tatl, yemi satan dkknlar vardr. Semerkant halknn zenginlii, sanat zevki, saraylarndan, ssl yaplarndan bellidir. Son savalarda bu ehrin byk bir ksm harap olmutu; hl duvarlar ve kaplar yoktur. Ya halk? Bunlar o kadar iyi kalbli, dindar mslmanlardr ki. oraya den yabancy deta ellerinin stnde tarlar. bni Batuta burada ac bir karlatrmadan \ kendini alamyarak ar hkmn verir: Semerkant'llajL-Buhara'- J llardan ne kadar bambaka insanlardr-! Zrt hac Semerkant'ta da nerede iyi ve bedava yenip iilebileceini, sofu ve hakim eyhlerin, kadlarn kimler ve dindar bir mslman hacsnn grmesi gereken yerlerin nereleri olduunu abucak soruturup anlad. bni Batuta, Semerkant'tan Nesef ehrine gitti, orada ok dur-myarak bir zamanlar o kadar mehur olan Termez ehrine vard. Termez, onun zamannda zengin ars ve geni baheleriyle bakml, byk bir ehirdi. Burada ban pek ok olduunu syler; fakat en ziyade, uzak lkelere n salm olan ayvas hotur. Termez'li-ler baka besleyici maddelerciTde yokluk ekmezler, hele st o kadar boldur ki, umumi scak hamamlardan birine giden kimsenin yanna, ban ykamas iin bir gm st koyarlar. Termez es-

RLNMVF.N

-ASYA

kiden Amu - derya'nn kysnda bulunmaktayd, fakat Cengiz hann Moollar burasn ykmlar ve imdiki ehir, nehirden iki fersah tede yeniden kurulmutur. Termez bugn de bilinen bir yerdir, Rus - Afgan snnnda_bulunmaktadr, fakat bugnk Termez ber-bat, snk bir kasabacktn baka bir ey deildir, eski nemini ta-mamiyle kaybetmitir, ok sk gzetlenen yeni snr, Buhara'dan, Semerkant'tan Afganistan'a ve Hindistan'a giden Amu-derya zerinde en nemli kilit noktas Termez olan o mhim yolun roln hie indirmitir. bni Ba tuta'yi artk Hindistan'a kadar takibedecek deiliz, zaten orada ne yapm ve oradan in'e doru sergzetti yoluna nasl devam etmi olduunu ksaca grmtk.

V I I I . HIRSTYAN DNYASI KEFLER


Timur Lenk'in saraynda Batllar. Hindistan'da cizvit misyoner-leri. Benedictus de Goes, Kathay' ve oraya gidon yolu kefediyor. Grueberie d'Orville'in in'den Hindistan'a gidileri. ki lazarc misyonerin, Huc ile Gabet'nin, Dou-Moolya'dan Tibet'e gidileri.

Tatarlar sade Avrupa'ya getirdikleri felketlerle tanyanlarn, bu ykc, lm sac, zalim Asya kavminden nefretle yz evirileri tamamiyle yerindedir. Onlar nereye gitmilerse arkalarnda ateten ve kandan baka bir ey brakmamlardr. Bat'ya yapm olduklar seferlerde iledikleri marifetleri ho gstermee almak ne kadar beyhude bir zorlay da olsa, uras muhakkaktr ki, btn bunlar, onlarn kendi geni tasarlarnda, istil- edilecek kavmi korkuya drmek, sndrmak iin ba vurduklar geici birer epizottu. Bu sava tabiyesi Avrupa'da ve hele Macaristan'da korkun ykntlara sebep olmutu; nk, orada yzyllar boyunca toplanm olan btn kymetleri bitirmi, yok etmiti. Bu fet eklinde ineyip geen saldr usul stepler dnyasnn adrc gebeleri arasnda domutu; bu tarz orada da insanca bir i deildi, fakat tesirleri bakmndan hibir vakit bu taraflardaki kadar ar olamazd. Tatarlarn koca imparatorluklar her ne kadar bu usulle kurulmu olsa da, onlar yine ayn usullerle muhafaza etmi olmadklarnn Avrupa'da anlalmas iin ok zamann gemesi lzm gelmiti. Mool devletinin temellemesiyledir ki, Asya'nn istilya uram memleketleri bara ve nizama kavumulardr. O vakte kadar birbiriyle arasz bouan, birbirini durmadan tketmee alan Asya uluslarn hakiki bir Pax mongolica birbirlerine dostlukla balamt. Eskiden bir ehrin insana siper olan duvarlar arkasndan kmldamaa cesaret edemezler ve yollar her zaman iin ker-

/nb3oi

v)>V 144

B'.NMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

145

ovanlarn gvenliini baltahyan haydutlarla yol kesen ekyann \ X(\ftehditleri altnda bulunurken, imdi oralarda, uzak, yakn kavim-. Np \Tlerin elileri korkusuz dolaabiliyorlar, bezirganlar rahatsz edilir rj^ meksizin alveri edebiliyorlard. Eskiden bir kimsenin uzaka bir \F ^ yere gitmeyi gze al byk bir cesaret ve kabadaylk saylyor-Y) p. du. Moollarn iki yz yllk hkm srmeleri zamannda Dou ve "^ -v / Bat birbirine yaklamtr. Bu koca imparatorluun en ar dev-t / lerinden biri, bitmez tkenmez uzaklklar ksaltmakt ve bu meseleyi parlak bir ekilde zmt. Bu sonsuz uzaklklara giden yollar yer - yer konaklarla eneltilmiti ve yolcularla salhiyet sahipleri buralarda her zaman din atlar bulabiliyorlard. ^

bir araya toplyarak bir kitap yazmtr ki, bu eser bugn de en merakla okunan kitaplardandr. Mool anda ilk Dominicus ve Franciscus rahiplerinin atklar rdan hristiyan din yayclar alay alay Asya topraklarna yollanmlar, bunlarn birou kara yolundan, i - Asya'dan geen yoldan in'e kadar varmlard. Pekin'de ve in'in teki byk ehirlerinde piskoposluklar meydana gelmi, hristiyanla girenlerin says epeyce oalmaa balamt. Bat dnyas Khatay memleketini ilk nce, in'e giden bu misyonerlerin seyahat raporlarndan, ayn zamanda, Marco Polo'nun tannm kitabndan renmitir. Douya giden yollar oktan kapanm, - Asya'da ve in'deki hristiyan misyonerler ortadan kaybolmulard; oradaki hristiyan-lar basz kalmt, fakat Khatay'n htras hl unutulmamt. Yalnz uras alacak bir eydi ki, bu gittike esrarl bir ekil almakta olan Khatay'n esas itibariyle Kuzey - in demek olduunu artk kimse bilmiyordu. Halbuki Asya'nn pagan kavimlerinin hak yoluna getirilmesi, kilisenin yine en ba dnceleri arasndadr. Dominicus ve Franciscus rahiplerinin erefle baladklar ve ok umut verici grnen bu ii, yeniden kurulmu bir cemaatin yeleri, Cizvitler zerlerine almlard. Loyola'l Aziz Ignatius ile Xaver'li Aziz Franciscus keileri Hindistan'da, Goa ehrinde umumi merkezlerini kurmular, Hindistan kavimlerine ncili retme iine oradan balamlard. Hristiyanlk mealesini Japonya'ya ve in'e gtrme devini zerlerine alm olan cizvit heyetleri de yine Goa'dan kmlard. Cizvitlerin balca ilgilendikleri yer in'di, nk bunun burada hristiyanln ilk kanadlan olmadn ve seleflerinin, Mool - in imparatoru Kubilay zamannda ne gzel baarlar elde etmi olduklarn pek iyi biliyorlard. lk gnderilen cizvit misyonerleri Hindistan'da, in'in imdiye kadar duyulmam bir adn iittiler. Bu ad in olarak syleniyordu ve Portekizce konuan misyonerlerin raporlarnda China ekline -girerek Bat'da byle yaylmt. Fakat J^in ile Khatay'n* ayn memleket demek olduunu akllarndan bile geirmiyorlard ve eski kitaplar, unutulmu seyahatnameler deposundan Khatay adn yeniden bulduktan sonra, o lke-

' Mool imparatorluunun her tarafa ak snrlarndan geen birok ilek yol alarndaki arasz gidi - geli sayesindedir ki, Bat dnyas Mool a denilen XIII - XIV. yzylda btn - Asya /ile hatt in'le tanabilmitir. Mool devletinin kudretli gnleri sona ererek bu imparatorluk paralara ayrld ve yerini eski dank, birbirinden phelenen, birbiriyle durmadan bouan leme brakt zaman Dou snrlar hemen kapanm ve bir vakitler Bat dnyasnn merakl gz nnde ekinmeden gzken o uzak dou kavimleri ve memleketleri zerine yeniden bir sis perdesi kmtr. XV. yzyldan itibaren -Asya yine sokulunmaz bir yerdir ve ancak birka Bat'l seyyah orann gney ucundan kk bir kesine o da sade Semerkant'a kadar gz atabilmilerdir. Bu Bat'l seyyahlar Timur Lenk'i, Asya'nn bu yeni, kana susam istilcsn kendi aslan ininde ziyaret etmek devini yklenmi kimselerdi. Buy Gonzales de Clavijo adl spanyol asilzadesi bunlardan biridir. Bu zat Kastilya kiral III. Enrique tarafndan eli olarak Trk padiahnn, Nibolu galibi Bayezit'in yanna gnderilmiti. Timur, Ankara meydan muharebesinde (1402) Bayezit'i yenerek esir edince eli de faaliyet merkezini Timur'un bakentine naklet-miti. Korkun Timur Lenk'in memleketi, ehirleri, Semerkant'n yaplar, tantanal, parlak ziyafetleri hakknda Clavijo'nun kitabndan bilgi ediniyoruz. Timur'un bakentine gidenlerden biri de Nibolu meydan muharebesinde esir dm (1396) alelade bir Bav-yerff eridir. Johannes Schiltberger adl bu adam orada grdklerini

CmKhA^^'M

Fl

'

146

Bt.fNMtYEN

-rASYA

D I. N M Y K N

- AS YA

147

de de hristiyanl yaymay denemee karar verdikleri zaman, henz hi bilmedikleri bir Asya lkesine varacaklarm sanmlard. Uzun mddet oraya giden yolu aratrmakla uratlar ve o memleketin, Marco Polo'nun kitabnda Kanbalk diye gsterdii bakenti acaba neresidir, diye hayli kafa yordular. Khatay'a yollanacak heyetin bana Benedictus de Goes adl cizvit papazm getirmilerdi. Bu zat Dou'nun acemisi deildi. Hindistan'da byk Mool han Ekber'in saraynda yllarca kalmt. Kuzey - Hindistan'da, t- Asya'dan gelen, Trke konuur tacirlerin azlarndan Khatay adn ok iittiklerinden (oral Trkler in'e tam olarak, Khitay derler), kaybolan memleket? bu taraflarda, kuzeyde aramaa karar verdiler.

ie yarar mallar yklediler, ondan sonra da Kagar, Aksu, Kua yoliyle Karaar'a yollandlar. Goes burada birinci defa olarak bir srprizle karlat. Doudan gelen bir kervana raslamlard ki, kendi anlattklarna gre bu kervan, onlarn o kadar aradklar Kanbalk'tan gelmekteydi. Konumay daha ileri gtrdkleri zaman yine birok alacak ey meydana kt. Kervann reisi, Goes'le arkadalarnn hristiyan papazlar olduklarn renince, Kanbalk'ta da bir papaz arkadalarnn bulunduunu, adnn Matteo Ricci olduunu sevinle haber verdi. O anda Goes'in kafasnda bir imek akt, zira Matteo Ricci'nin Pekin'de yaamakta olduunu pekl biliyordu. Demek ki, bu Kanbalk Pekin'den baka bir yer deildi ve Khatay ile, cizvit arkadalarnn gneydeki rahat deniz yolundan varp geldikleri in ayn eydi. u halde in'e karakolundan da gidilebiliyordu! [tOU TC Ht'4% Cizvitler bu beklemedikleri bulua bir hayli sevindiler, fakat yine yollarna devam ettiler. Allm kervan yolundan giderek yava yava Turfan'a, sonra Hami'ye ve 1605 sonunda in'in en batdaki byk ehri olan Su - cov'a vardlar. Bunca yoksulluklara katlanm olan zavall Benedictus de Goes'e bu keif yolunu zaferle sona erdirmek ve Pekin'i grmek nasip deilmi. nk o kadar aratrmadan sonra nihayet kavuabildikleri Arz- mevut'un, Khatay'n kapsnda, Su-cov ehrinde, 1607 - de ld.c&-Au)luy ^A t')^'i J .** v^n/e^ra*^ ,

>. Benedictus de Goes 1603-te, yannda iki kei olduu halde ger ekten Khatay' aramak ve hristiyan dinini orada yaymak iin yo la kt. nce Lahor'a yolu dt ve oradan, o urada keza Byk fajjMoollar imparatorluuna dahil bulunan Kabil ehrine kolayca va' racan sand. Arkadalariyle beraber Lahor'da hem de eh' bo ' ^Zr' olarak deil, tccar mal ykl develerle bir kervana katld. Afgan kabileleri Byk Mool imparatorluuna bir trl boyun emek istemediklerinden rahat durmuyorlar, arasz isyanlar karyorlar ve asl kts, kervan yollarn keserek durmadan ba alyorlard. Goes'i n kervan da bu akbetten kurtulamad, yolda birka kere hcuma urad ve ancak adamakll hafifledikten sonra arkadalariyle birlikte Kabil'e varabildi. Geirdikleri maceradan akllar balarna gelen Cizvitler kendilerine, daha gvenilebilecek bir kervan aradlar. Neden sonra buldular da: Khotan kraliesinin anasn memleketine gtren bir kervana katldlar. leri rahat etmiti. Byle ihtiyatl davranmalar hi de lzumsuz deildi, zira takibedecekleri bu yol daha az tehlikeli dolaylardan gemiyordu. Hususiyle yolun Bedahan'dan Pamir'e kadar olan paras ok tehlikeli olarak tannmt, tacirler, kervanlar buralardan deta titrerlerdi. Cizvitler tamamiyle ssz o-lan Pamir'e kadar yine bir arzaya raslamadan vardlar. Kervann yolu buradan Sarkol'a uruyordu, iinde bulunduklar 1604 yl-nnjkasm aynda Yarkent ehrine de ulatlar. Cizvitler Yarkent'te btn bir yl geirdiler ve ancak nlerindeki yola adamakll hazrlandktan sonra ayr bir kervan dzdler, her ihtimali dnerek,

Kahraman cizvitten rnek alarak bakalar da bu ii denediler. yle ki, o sralarda cizvitlerin in'e gittikleri deniz yolu ile ilgili olarak cemaatle Portekiz kural arasnda meseleler kmt. Porte kiz kiral btn misyonerlerin din yayc yollarna giderken onun in'deki smrge arazisinden, Makao'dan gemelerini istiyordu. Misyonerler buna pek yanamak istemediklerinden Goes'in kefini hatrlyarak, in'den Hindistan'a giden kara yolunu aratrmaa \ baladlar. Grueber ile d'Orville adl iki cizvit de 1661 - de Pekin'- \^//l**^ den Avrupa'ya bu kara yolundan ulamak istediler. Pekin'den Ku- J . ku nor arazisine gittiler, ertesi yl Lhasaya vardlar, daha sonra I ' da Napal'dan geerek Ganj vadisine ulatlar. Uzun zaman, benze- / tfni $tf rineraslanmam olan bu yolculuk da corafya keiflerinden sayld ve ancak iinde bulunduumuz yzyln balarnda idi ki, on-/

148

BLNMYKN

ASYA

BLNMYKN

-AS YA

149

lar gibi cesur bir seyyah ayn yoldan gitmeyi denedi. O iki Batl cizvit gerekten insan takatinin stnde zahmetlere katlanarak bu yollar yapmlar ve ilerinden biri, d'Orville, Hindistan'daki Agra'-ya varr varmaz, ektii glk ve skntlar yznden lmt. Fakat bu cesur misyonerlerden biri yklnca yerine bakas, bakalar geiyor ve salam bir yrekle byk ie, hristiyan dinini, bilinmedik uzak memleketlere yayma iine devam ediyorlard. Biz bunlarn her birinin kahramanca teebbslerinin etrafl hikyesine girimiyeceimiz iin, geni bir srayla hemen XIX. yzyla atlyor ve bu devrin en merakl, kendinden en ok bahsedilmi ve yine misyonerler tarafndan baarlm olan bir keif yoluna katlyoruz. Hikyemizin kahramanlar Jozef Gabet ve Evariste Huc adl iki lazarc din yayc papazdr. Bunlar Sivandze'deki vazifelerinin bandalarken mensup olduklar cemaat bakanlarndan, imdiye kadar yanlarna varlamaz saylan Moollar arasnda da hristiyan-l yaymay bir kere denemek iin emir aldlar. Bu seyahatte tutulacak yol ve varlacak yer amirlerince tyin edilmi olmakszn Huc ile Gabet bu uzun yola dzldler. Esas niyetleri D - Mool-ya'y ve onun bakenti olan Urga'y ziyaret etmekti, fakat ok gemeden orada hkm sren karklklar ve gittike artan Rus nfuzu yznden din yaym ilerinin sade istenilen sonucu vermemekle kalmayp bu ie balamann bile yenilmez glklere arpacan haber aldlar. O vakit akllarna batya doru, orada oturan Tatarlar ve Tibetliler iine yollarna devam edip misyonerlik iini orada denemek geldi. nceden tasarlanm olan bu seyahat son derece merakl bir netice verdi. Bu iki lazarc misyoner ta Lhgsa^ya, lmaizmin yanalmaz kalesine vardlar. Ne harikulade bir i yaptklarnn birdenbire kendileri de deta farknda deillerdi. Yabanclara kar kendi iine kapal bir kavmin bakentine, ondan sonra daha onyllarca bir tek Avrupa'lmn ayak basamad bir yere, Tibet'in kalbine sokulmulard. ki lazarc arkadatan biri. Evariste Huc, bu ortak yolculuu esiz bir kalem kudretiyle yazd son derece merakl kitabnda a-ig^Wgfofc Bu eser pek .byk baar kazand ve halkn henz uzak lkelere yaplan maceral seyahat yazlarna kar o kadar ilgi gs-

termedii bir devirde bile pek ok defa basld. Fakat asl alacak ey, kitaba kar gsterilen sevginin hl azalmam oluudur ve bu renkli, batan baa taze seyahatnameyi srf kendi zevkleri iin seve seve okuyanlar pek oktur. Bu cesur, fakat ayn zamanda baarl yolculuu hikye eden kitap etrafnda, uzun zaman ei grlmedik bir karklk kmt. Yazarnn doru szllnden, ilm esasllndan phe edenler olmutu. Ama beri tarafta cokun taraftarlar da vard ki, bunlar da brlerinin hcumlar nispetinde btn varlklariyle kitab mdafaa ediyorlard. Hayli kzan ve -rndar kan bu mnakaa kaoanal ok olmamtr. Bylece bu seyahat hakknda bilgi edinirken yalnz - Asya'nn en dou ve en gney ksmlarnn kefiyle nmze kendiliinden, merakl bir mozaik tablo almakla kalmaz, ayn zamanda Bat ilim dnyasnn bununla ilgili tenkidciliiyle de karlarz ki, bu tetkik ve kontrol her hangi bir keiften haber almakla yetinmiyerek onu tenkidin sert, hatt bazan pek fazla sert grlerine gre paralarna da ayrr. Dou - Moolya'daki lazarc misyonlar faaliyetlerini teden beri Mool topraklarnda, fakat inliler arasnda yapyorlard. H-ristivan dinini ancak Mool bozkrlarna yerlemi in kyleri halkndan kabul edenler vard, fakat bunlar i'inde halis Mool, rnek olarak olsa olsa bir - iki tane gsterilebilirdi. En ierilere sokulabi-len misvon. Cince ad Hei-ui. yani Kara sular yannda almaktayd. Huc ile Gabet imdilik baka bir hristiyan inli kyne. Bie - lie - kov'a, 1884 austosu basnda, buradan pittiler. Bu yerlerin her ikisi de Byk duvar'n dnda kalan ve ksr topraklarndan, yeni yerlemi inli gmenlerin ancak byk zahmetler pahasna bir ey elde edebildikleri ssz blgedeydi. Yln byk bir ksmnda krlar yakc bir kuraklk iinde kavrulur, yamur mevsimi gelince de her taraf hakiki bir tufan kaplar, ekinleri, mahsul, insan ve hayvanlar srkler gtrrd. Sanki bu Mool - inli blgesinde tabiat da baka yerlerden daha insafszd. Baka seyyahlardan ve Dou kaynaklarndan reniyoruz ki, burada, baka yerlerde grlmedik ldeki dolu ya da sktr. Tanrnn bu fetinden Huc de bahseder ve renkli bir kalemle, fakat hoa giden bir abartma ile her, biri en aa on iki font arlnda gelecek kadar buz paralarnn dtn gziyle grdn, bunlarn altnda koca sr-

150

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYFN

t. -AS YA

151

lerin yok olduunu yazar. Baka bir defa da, oturduu evin yaknma, grltl gklerden, deirmen ta byklnde bir buz dmtr ve frtna getikten sonra kazma krekle paralamlar ve hdise yazn en scak gnlerinde olduu halde, buz tamamiyle eriyinceye kadar gn gemitir. ' Bie-lie-kov'da Mool otlaklarndan gelecek olan gen lmauaklarnn, Samdaciyemba'nn develerle gelmesini sabrszlkla bekliyorlard; arkasndan beyhude yere adamlar yolladlar, ne lamadan ne de develerden bir haber kmad. Artk btn umutlarn kesmiler ve asl. niyetlerini deitirerek, deve kervan yerine in'li arabasiyle nce Dolon nor'a, Yedi - gl ehrine gitmeyi ve icabe-den malmat aldktan sonra yollarna devam iin orada hazrlkta bulunmay dnyorlard. Hareket gnn kararlatrm olduklar bir sradayd ki, Samdaciyemba, kaybolduklar sanlan develerle ve sevinli bir yzle anszn kageldi. O zaman anlald ki, imdi artk duman stnde bir hristiyan olan bu lama eskisi, tasarlanan yol iin setikleri bu klavuz ve uak, kendini, savsakl yznden bu kadar bekletmemi, fakat Otlar lkesinde uzun sren bir hastalk geirdii gibi, kaybolan bir deveyi buluncaya kadar da gnlerce dolamt. Hatt kendisine teslim edilen katrlardan birini aldrdndan, ilgili makamlara ba vurmak da lzm gelmiti. Neyse artk onun kusuruna baklacak zaman deildi: tella yol hazrlna baladlar, bu ite, hristiyan in'li kyller, by k ellerinden geldii kadar kendilerine yardm ediyorlard. ok gemeden azametli kervan yola kt. En nde o kadar zahmetle bulduu katrn srtnda, pek cidd bir ehreyle Samdaciyemba gidiyor, arkasnda vekarl admlarla, yk tayan iki deve ilerliyor ve nihayet deve srtnda Gabet ile beyaz atl Huc arka arkaya yol alyorlard. 35 li kadar bir yol ancak gitmilerdi ki, imdiye kadar alm olduklar in tarlalar blgesinden ayrlmlar ve Otlar lkesinde ilerlemee balamlard. Fakat ilk dinlenme yine bildikler arasnda, Yan-ba-r adl hristiyan bir in'linin hannda gemiti. Huc ile Gabet burada ok cesur bir ie kalktlar. imdiye kadar hep, in'de yayan teki misyonerler gibi bir klk ve kyafetle dolayorlard, yani in urbas giyiyorlar, uzatlm rg sa tayorlard; hasl yerli in'lilerden, tacirlerden fark edil-miyecek bir klkta geziyorlard. Halbuki bu seferlerinde in det-

lerini, in kyafetini brakmaa niyetlenmilerdi. nk Moollarla teki gebelerin, kendilerini her zaman aldatan, gzlerini boyyan in'lilere kar ne kadar gvensiz olduklarm oktan fark etmi lerdi. Bundan maada Moollar iine gitmee hazrlanyorlard ve orada ba bozuk kyafetle dolaan kimsenin, kendi deyimleriyle kara adamn din lerinde sz olamazd. Etraflarnda kalabalk eden inlilerin akn baklar nnde, rl salarn kestiler, balarn kazttlar ve in'li urbalarn bir kenara kaldrarak Mool\ ^. lamalarnn sar, kaftan biimi, yandan be yaldzl dme ile ilik-J ricr'j0 lenen o tannm urbalarn giydiler; bellerine krmz bezden b-\ ^*"Av klms kua doladlar, urbann stne erguvan rengindeki vaka I ffir*x ile sslenmi krmz yelei ve balarna da krmz dmeli lama j klahn geirdiler. ' Yan-ba-r'n misafirhanesinden ktklar zaman ilkin beceriksiz admlarla saa sola sallandlar, gidecekleri yolu ne kendileri ne de klavuzlar bilemediler, halbuki Samdaciyemba, imdi gidecekleri Gansu evaletindendi, fakat bu yoldan o da hi gememiti. Bozkrlar lkesinde ise ose yollar bulunmad gibi, ok zaman, yle anm ky yolu bile yoktur. Bu belirsizlik iinde tek akl hocalar beraberlerinde getirdikleri pusla ve bir de harita idi. Yine de kendi beceriklilikleri sayesinde ve talihlerinin yardmiyle bir arzasz Dolon nor'a, Yedi - gl ehrine vardlar. Bu kalabalk l boyu kasabasnn eribr sokaklarnda bir mddet dolatktan sonra gbel kendilerine elverili* bir han bulabildiler. ehir, dndan tamamivle in'lidir ve buraya in'in her tarafndan, abuk zengin olmak istiven sergzetiler akn ederlerdi. Uzak dolaylarda yayan gebe Moollar burada buluurlar, fakir gebe iftliklerinin mahsulnden satacaklar kadarn ve hayvanlarn, hele oralarda n alm atlarn satmaa, buraya getirirler, kendilerine memleketlerinde, otlar lkesinde lzm olacak eyleri burada, Dolon nor'da tedarik edip gtrrlerdi. Hasl kasabada yabanc kalabal pek fazla idi ve Huc ile Gabet, tasarladklar yolculukla ilgili malmat en gvenilir kaynaklardan edinmek iin bundan iyi yeri arasalar bulamazlard. Byle bir soruturma yle bir - iki saat iinde, batan savma yaplamazd; buna gnler lzmd. Bu arada kasabay gezip dolamaa da bol vakit bulmulard.

152

BtLtNMtYEN

-ASYA

BLNMYKN

ASYA

15S

Dolon nor'a bu gelileri ilk olmadndan buras hakknda edindikleri bilgi daha esasl olmaldr. Bu ehir esas itibariyle birbirinden olduka uzak iki ksmdan teekkl etmitir: birisi, inlilerin ticaret ehirleri olup asl Dolon nor burasdr; br lamalarn ehridir ve in'liler buna bakarak her iki ehir ksmn hir arada Lamambo adiyle anarlar. Ynlnz bizim babacan papazlar, yanlarnda gtrdkleri Andriveau Gou-jon'un haritasnda ne Lamamiao ne de Dolon nor adlarna raslya-myorlar, onun yerinde Co-Naiman-Some adl bir yer buluyorlard, fakat bunu da, kendi deyilerine gre. orallardan kimse bilmiyordu. 1929 - da Lamamiao'daki manastrlardan birinde t; ay kadar elemi ve Huc'n bu Mool ve in'li ehir hakknda yazdklarnn ne kadar sanatkrane ve hakikata uygun olduunu grerek amtm. Fakat onlarn seyahatlerinden beri geen hayli zaman iinde Dolon nor'da hayatn hemen hi deimemi olmas belki daha ok alacak bir eydir. Zaten Andriveau Goujon'un haritasnda gsterilenlerin, Huc'n sand gibi, hi de yanl olmadn ve Co naim sum adiyle bugn de bilinen bir yer olduunu, ancak adnn Dolon nor veya Lamamiao "olmayp bu adn. ehrin kuzey - batsnda birka tlik uzaklkta bulunan ehir harabesinin yerine konmu olan Mool adr ordasna verildiini o vakit renmitim. Bu ehir harabesi bir vakitler ok hretli yerlerdendi, hatt Marco Polo da kitabnda buradan bahseder; Kubilay'n in'liler tarafndan en ziyade an-du adiyle anlan tantanal yazlk saray buradayd. Huc ile Gabet, Dolon nor ehrinde birtakm geveze in'lilerin azn aratrmakla kalmyarak lamalarn kendileriyle de yakn tanklk kurmulard. Kendileri sylemiyorlarsa" da asl niyetlerinden vazgeerek yollarn Urga yerine batya doru deitirmee, lamalarla grtkten sonra, burada karar vermi olsalar gerektir. Lzumlu grdkleri her eyi rendikten sonra toplandlar ve ufack kervanlariyle lden, bozkrdan geecek olan yolsuz yola adldlar. imdi artk lama elbisesi giyiyorlar ve tpk lamalar gibi yaamaa alyorlard. Kendisi de bu hayat tatm olan, fakat fazla sert, hem de kendi temayllerine aykr bulduundan bir trl katlanamad manastr hayatna yz evirmi bulunan Samdaciyemba'nn, papazlann bu gayretlerinde mkemmel bir yardmc, hatt stat olduu anlalmt. Lamalar, ispirtolu iki kullanmazlar

ve onlara ttn de yasaktr, ite onlar da, in'li ahbaplarn ikram larna bakmyarak, barut gibi sert in arabna iltifat gstermiyorlard ve pek alm olduklar, uzun sapl, bakr Hileli in ubuu nu ise yklerinin en ulalmaz bir bucana sokmulard. Fakat Mo ol mutfann, Avrupa'l midesine pek gitmiyen marifetlerine de aresiz katlanmaa baladlar. Sonra in'lilerin ac aylar yerine mill Mool ikisine de kendilerini altrdlar: tula aydan bir\ para krarak kaynar suyun iine atyorlar ve suyun rengi kzarn- f/^fcaya kadar fokur fokur kaynatyorlard; o vakit harannn iine bir f <;;wa avu tuz atyorlar, ay yeniden kaynamaa balyor, nihayet rengi \i)i^<^> iyice kararnca zerine st katyorlard, l iki bylece hazr 16 e,*oluyordu. Jfr*. - ?/ZfLma kervan, izilen seyahat programna gre, byk bir en- 3****de-gele uramakszn, rahvan bir yryle yol alyordu. Tek dn- ^*<a T*1-celeri gnlk yollarn aldktan sonra konaklamak iin elverili su- b'ctsefryie ya ve ota yakn bir yeri nerede bulacaklar idi. Ama talihleri hep ocstte^ iyi gidiyor, gndzleri durum ne kadar umutsuz grnrse grn- e**"*'/ *""~ sn gn batarken selmete kavuuyorlard. Tabi frtnaya tutul- 3 "* * mak, iddetli yamurdan srlsklam slanmak gibi ufak tefek arza- "** lara onlar da uradlar. Fakat kayc ve yapkan balk zerine adrlarn kurarak iine bzlp imdi bozkrlarn biricik yakacan, argal dedikleri sr tersini nasl bulacaklarn dnrlerken de civardaki adrlarncan zavall yolcularn halini gren iyiliksever gebe Moollar imdatlarna yetimilerdi. Her neyse, asl mesele, alnacak olan fersahlarn saysnn gnden gne azalmakta oluu idi; gnn birinde kendilerini Huan -ho'nun kuzey dirseinde buluvermilerdi. Burada onlar Dolon nor'la da tepiebilecek kocaman bir gebe - in'li ehir, nisp rahat-lklariyle bekliyordu. Gerekten bir arzasz Kuku khoto'ya, Mavi-ehir e ulatlar. Buras da in ile gebe lemi arasndaki snrda yle bir tacir ehri, biraz da asker bir yerdi ve yabanc pek oktu; misyonerler burada, yolun daha ilerisi iin faydal bilgiler edinmeyi ummakta gerekten hakl imiler. Kuku khoto da iki ksmdan teekkl eder. ehrin daha yeni ksmna in'liler Gui-hua-n derler, o havalinin asker emniyetini gzeten Manu garnizonunun merkezi burasdr. Huc, bu fetihi gebe kuzey ulusunun ancak iki yz yllk bir hkm srmeden son-

154

LNMYEN

-ASYA

BttNMtYEN

-ASYA

155

V ra istilya uryan in'liler arasnda nasl yok olduunu derin derin dnr: Kuku khoto, Mavi - ehir, ^anularla dolu idi, fakat ne yana dnse, sade ince konuulduunu duyuyordu; Manu dibini artk kimse konumuyor, hatt kimse anlamyordu. Dilini, detlerini kaybetmi olan Manu halk, eski zamanlardan sade fetihilik gururunu muhafaza eylemiti. Lazarc papazlar in'deki misafirhaneler hakknda imdiye ka-darki yolculuklarnda da epey tecrbe edinmilerdi, fakat Mavi-ehir'de daha bir hayli grecekleri varm. Uzaktan gelen yabanc bir yolcu iin ilk raslad hana inemeyii bile ho bir ^ ey deildir. [Zira Kuku khoto'daki hanclar misafirlerini mesleklerine gre ayrmaktadrlar. At tacirlerinin hanlar ayrdr, teki hanc yalnz zahire tacirlerine yer verir, o snftan olmyan hann avlusuna S bile sokmaz, herkesin kendine gre bir han aramas lzmdr. Huc ile ^ V, / Gabet dar sokaklarn diz boyu amuru iinde saatlerden beri bey^ q hude dolamlard, gece olunca, balarnn aresine bakmak daha glemiti. Nihayet gbela kendilerine gre olmas lzm gelen ^ geici yolcular a mahsus hana varmlard ki, orada da ellerine bir ey & gemedi, nk insafsz hanclar, bu snf iin msaade edilmi-yen develeri grr grmez suratlarn asarak, kapy yzlerine arp( mlard. Sonunda bir Mool koyun taciri, onlarn haline acyarak \avlusuna almt.

kanuna teslim edilir. Crm ardr ve kaamak taraf yoktur, piy\ -Jy saya sahte para srmenin cezas ise lmdr. Fakat bizim Mool korkmaz ve mahkemede sra ona gelince, hkimin nnde gayet masum bir halle cebinden, zerine sarrafn ne kadar gm ald yazl bulunan puslar karr, sunar. Sonra da, sanki hibir eyden haberi yokmu gibi, sakin bir sesle, nne konan gmn sahiden sahte olduunu, fakat bunu kendisinin satmadm syler. spat l-| o zmsa tartlsn, der. Gm 52 ons arlnda idi, halbuki o, sar rafn verdii puslada kendi el yazsiyle grlecei gibi, 50 ons g m satmt... Kuku khoto in ehri, Manu mevki komutanlndan ancak birka li uzaklktadr. Huc ile Gabet btn gn en ok orada vakit geiriyorlard; zira Mool lama manastrlar Mavi - ehir'in bu ksmn-dadr, yakn Mool kabilelerinin gezmee hevesli gebeleri burada toplanrlar. Dinledikleri tlerden sonra, Huan-ho'yu dolamya-rak batya doru biraz daha gitmee ve sonra byk nehri geerek Ordos Mool arazisinden Tibet snrlarnda mehur lama manastrlarna ulamaa karar verdiler. Kasmn 13-nde ehirden ayrldlar, fakat daha pek uzaklamamalard ki, plnlarn tasarlamann, onu gerekletirmekten kolay olduunu anladlar. Han-ho bu beklenmedik zamanda da kabarmakta idi ve papazlar, iinde ancak tektk ykk evler, birka ksz aa, bir - iki yanalmaz sazlk bulunan deniz gibi bir suyun nlerine aldn grnce irkilip kalmlard. Ama umutsuzlua dmiyerek yollarnda ilerlediler, nehrin geilmeye elverili bir yerinde, civarda peyda olan kayklar onlar gbel karya geirdiler. Taan sularn kaplad yerlerden de kendi gayretleriyle geerek Ordos Moollar iine vardlar. Ordos'tan teye yollar tekrar in topraklarndan geiyordu. nce Alaan'n bat tarafndaki Nin-hia'ya uradlar, Nin-hia'dan teye belli bal baka bir in ehri olan Si-nin'a varncaya kadar epeyce bir yol almalar lzm geldi. ki lazarc papazn seyahatlerinin en merakl dnm noktalarndan biri zaten burada balamaktadr. yleki, imdi artk ne olursa olsun Tibet'e gitmeyi ve onun o kadar ok duyduklar bakentini, Lhasa'y ziyaret etmeyi kurarak umumi kararghlarn Si-nin'den kk bir in kyne, Dan-kov-r'a kaldrdlar. inceyi ikisi de iyi biliyordu, Mool dilini de az ok anlyorlard, fakat bundan sonraki yolda Tibet dilini de bil-

si

S. V

Bizim misyonerler de yolda kendilerine lzm olacak eyleri f Mavi ehir'de tedarik ettikleri gibi, kn souunu dnerek scak elbiseler de satn aldlar ve aym zamanda in'li tacirlerin madrabazlklar hakkndaki bildiklerini, istemiyerek artrmi oldular. Buna zaten bol bol frsat kyordu, nk tacirler bu iki yabancya Mool lamalar gziyle bakyorlar ve saf gebelere kar yaptklar insafsz muameleyi onlara kar da yapmakta kusur etmiyorlard. Hele para bozdurmaa mecbur kalan gebeleri aldatmakta byk ustalk gsteriyorlard. Kendilerine satlmak istenen gm hileli tartyorlar ve tutar olan paray hesaplarken her defasnda yanllk yapyorlard. Tabii bu yanlln hibir vakit kendi zararlarna olmadn sylemee lzum yoktur. Fakat onlar orada iken Moollardan biri in'li bir sarraf adamakll matetmiti. Bu Mool bu sefer sarrafa gerekten sahte para, yani gm satar. Akama i meydana kar ve satan adam belli olduundan abuk yakalanarak \.

156

Bl.ffNMYKN

-AS*YA

BI. N M Y E N

ff-ASYA

157

mek lzumu kanlmaz bir surette kendini gsteriyordu. Bunun zerine oradan ayrlmazdan nce imkn nispetinde Tibet dilinin srlarm anlamay kafalarna koydular. Bu i pek baarlamyacak gibi grnmyordu, zira uzak lkelere n salm olan ve iinde hi olmazsa drt bin lamann yaad Kumbum ehri'yaknlarnda idi ve ilerinde hocala elverili papaz bulmak g olmazd. Gabet kendisi kalkp Kumbum'a gitti ve oradan en parlak neticeyle dnd. Tesadf bu ya. Gabet'nin yannda getirdii lama, Tibete hocalar olacak zat, pek de yabanc biri olmayp, sadk klavuzlarnn, Samdaciyemba'nn amcazadesiydi. Bu adam geri Tibet'li cetlerlc vnemiyordu, Samdaciyemba gibi o da Ciahur kabilesindendi, fakat Tibetede hakiki stat saylyordu. te sakall Sandara, Tibete retmeni bu idi. Papazlar, isizlik ve avarelikten can skldn grdkleri Samdaciyemba'y, varsn Kuku nor etrafnda develeri otlatsn diye evden uzaklatrdlar ve kendileri Sandara'nn rehber-liiyle rahata dil derslerine koyuldular. Tibete retmeni bu iten ok iyi anlyor, mkemmel alyordu. Balangta fena bir pedagog gibi de gzkmyordu, lama urbal iki papaz sabrla, nezaketle retiyordu. Fakat zaman getike, zerindeki yaldz dklmee, sert ve kaba olmaa balamt. Birden sabr tkeniyor ve zor gramer kaidelerini soruturduklar zaman talebelerine kabaca kyordu: Nasil. siz limler olun da bir eyi size kere anlataym, bu olur ey mi? Ben bunu kere bir katra sylesem, o da aklnda tutar! i Papazlar hi ses karmadan bu hakaretleri yutuyorlar ve sadece Sandara'nn phe gtrmez bilgisinden imkn nispetinde faydalanmaa alyorlard. Mamafih Sandara, kabaliyle beraber talebelerine ilgi gsteriyordu ve onlarn mukaddes dilde yeter derecede ilerlediklerini grd zaman. Kumbum'daki Lima arkadadalariyle grerek, iki Batl lamann Tibet'e gidinceye kadar manastrda elemelerini mnasip grmt. Huc ile Gabet zor gizliyebildikleri bir sevinle bu teklifi kabul ettiler. Nasl kabul etmesinler ki. kendilerinden nce oraya hibir Avrupa'l ayak basmamt. Hele ordaki budist leminin en byk manastrlarndan biri olan bu manastrn srlarn, gnlk hayatn renmek hi kimseye nasip olmamt. Fazla dnmeden her eylerini arabaya yklettiler ve Dan-

kov-r' brakarak Kumbum yolunu tuttular. Lamalar, arkadalarndan drdn onlara kar yollamlard; bunlar vakarl bir ehre ile, resm bir devle geldiklerini gsteren krmz bir alla sslenmi ve balarna sivri klahlarn geirmi olduklar * halde gelenleri karladlar. Kasabaya vardklar zaman saat dokuza geliyordu, ssz sokaklarda bir kilise sessizlii vard, hibir tarafta tek canlya raslanmyordu. lk geceyi .Sandara'nn hcresinde geirdiler, ertesi gn kendilerine mnasip bir ev aradlar. Huc ile Gabet, Kumbum manastrnda aydan fazla kaldlar, oraya ait merakl htralar bugn de okunmaya deer. ay geince bu al-tna sona ermiti. Dediimiz gibi, her ikisi de lama elbisesi giyiyorlard, fakat Mool lamalar bu elbiseyi kilise dnda, din yinleri bittikten sonra halk arasna kartklar zaman da tarlar. Lkin bu sefer Kumbum'daki Tibet'li barahibin gnderdii adamlar gelerek, Huc ile Gabet'nin dikkatlerini manastrn nizamlarna ektiler: herkes* ay mddetle kendi elbisesini tayabilir, fakat bu mddetten sonra, orada kalmak istiyen kimse rahiplik nizamna boyun emee ve Tibet lamalarna mahsus papaz elbisesini giymee mecburdur. u halde ya Kumbum lamalarnn al elbise- ^^j, sini giyecekler, krmz al brnecekler ve kolsuz delmevi srt- elt^t-j larna, sar papaz klahn da baslarna geireceklerdi: bu suretle istedikleri kadar kalabilirlerdi, yahut da manastr snrlarn terk etmeleri lzmd. ki lazarc bir dakika bile dnmediler. Her ne kadar Mool lamalarnn, yar dnyevi saylan elbiselerini giydi-lerse de kendilerinden, din emriyle, birbirine zt pagan yinlere uymalar da istenince derhal manastr terk ettiler ve gittike daha iyi neticeler vadeden Tibet dili almalarna da bu suretle son vermi oldular. Fakat Kumbum lamalarnn onlara kar olan duygular yine de dmanla evrilmemi, aksine olarak onlara, yakndaki o-bortan manastrna gitmelerini kendileri tavsiye etmilerdi. Lamalarn szn tuttular, ama orada da ok kalmyarak yollarna devam etmee karar verdiler (arada Samdaciyemba da, develerle kagelmiti). Kuku nor'u dolatlar ve uzun, yorucu bir yolculuktan sonra asl Tibet'e girdiler. Napu kynden geerek nihayet, birok grgler elde etmi olduklar seyahatlerinin amacna, Lha-sa'ya ulatlar.

158

B1 L t N M Y E N J A S VA

BLNMYEN

-A S YA

159

Balang umut verici olmakla beraber Lhasa'da ve Tibet'te de ok kalmadlar. Orann in'li valisi bu mnasebetsiz Batllara pheli gzle bakyordu ve ok gemeden stelenmez emrini verdi; mukaddes ehri terk eylemeleri lzmd. Papazlar imdiye kadar tuttuklar yol yerine douya yneldiler ve S-uan'dan, in'den geerek, hakiki ehemmiyet ve deerini ancak bilgin Fransz yurttalarna tafsiltiyle anlattklar vakit kavradklar, harikulade bir seyahatin zengin intbalariyle Kanton'a yardlar (1846). Huc ve Gabet'nin Tibet yolculuklar etrafndaki mnakaalarda en sert vaziyeti, tannm Rus seyyah Prjevalski taknmtr. Prjevalski bu hususta o kadar ileri gitmi ki, iki lazarc misyonerin mrlerinde Tibet toprana ayak basm olduklarn bile reddetti. Kuku nor dolaylarnda yapt, ileride daha etrafl anlatacamz seyahatinde Prjevalski, vaktiyle Huc ile Gabet'nin gemi olduklar yoldan gemiti. Olgun bir corafyac ve ekzotik bitkilerle canllar mkemmel bilen bir adam sfatiyle Rus seyyah, Huc'un kitabn okurken, yanl veya noksan olduuna kolaylkla inand birok noktalara raslamt. Fakat baka birtakm hususlara da ayr ayr dokunuyordu. Kuku nor ve Tsaydam taraflarnda gezdii sralarda iki misyonerin deta izleri stnde aratrmalar yapm ve iddiasnn doruluunu ispat edecek olan yok edici neticeyi muzaffer bir tavrla ortaya atmt: ad geen yerlerde, Huc'un dediine gre onlarn da katlm olduklar byk kervan iyi hatrlyorlard, fakat o iki yabancy kimse bilmiyordu. 30-40 yldan beri manastrda yayan Kumbum'lu ihtiyar lamalardan soruturmu, Huc ile Gabetyi onlar da hatrlyamamlardr. Prjevalski ne kadar azl aleyhtar olarak ortaya atldysa, keza Douyu gezmi olan Orleans prensi Henri'nin ahsnda da iki lazarc papazn o nispette keskin bir mdafii meydana kmt. Prjevalski nin inanszlnn hibir temele dayanmadn ispat etmek onun iin zor olmamt. Gerekten Kuku nor taraflarnda Huc ile Gabet'nin adlarn bilen yoktu, fakat vaktiyle Tibet diliyle megul olan iki Batl lamann memleketlerine uradklarn pekl hatrlyorlard, ingiliz ve Fransz seyyahlar, Lhasa yolculuunun baahidi olan ve bu mnakaalar srasnda ihtiyar bir adam olarak Ordos'ta, Boro balgasun adl Mool ehrinde yayan Sam-

daciyemba'y bulup kardlar. Onun ifadesi de yino, Huc'n kitabnda yazl olan beraber yaplm yolculuu doruluyordu. Ne Huc ne de Gabet corafyac deillerdi, nebatlar ve hayvanlar leminde hususi bilgi sahibi olmakla da vnemezlerdi; o nl seyahatnameye ise bu alanlarda, kolaylkla yanllar, dikkatsizlikler karm olabilir. En yeni tenkidcisi olan Fransz profesr Pelliot'-nun tesbit etmi olduu gibi, Huc'n kronoloji ile de aras iyi deildi, gn gnne alnm notlar olmadan, htray yoklamakla yazlan bu kitapta yazar, tabi, var ve kalk tarihlerini tam olarak ha-trlyamad gibi, baka hususlarda da ufak tefek hatalara dm, halis kan bir yazar duygusiyle bazan olaylara istedii rengi vermi, baka yerde edindii intibalar, hem de kendininkilerden baka, -arkada ve efi Gabet'ninkileri de bu seferin yazlna katmtr. Fakat bu iki lazarcnn Tibet'e ve Lhasa'ya yaptklar yolculuun r ac nemi ve ilm deeri asl ite bu ayrntlarn zlmesinden sonra aydnlanm ve mnakaa gtrmez bir ekil almtr.

BLNMYEN

A S VA

161

IX.
BATI CORAFYACILARININ YOLA IKILARI
Prjevalski'nin Zoisang'ton Tibet'e gidii.- Lhasa nndeki muvaffakyetsizlik. Prjevalski'nin teki -Asya seferleri. Sven Hedin'in -Asya'ya keif seferleri. Sven Kedin Tibet'te. Transhimalaya'nn kefi.

Kazak yzbas Bay Mihaylov Nikolay Prjevalski, Rus Corafya Kurumu tarafndan ve Harbiye nazrlnn emriyle - Asya'ya tasarlad keif seferini yapmak iin yeni izilmi olan in snrna, Zaisang'a gelmiti. Yannda 11 askeri, bir tercman ve .29.000 rublesi vard. Kahraman yzba efendi byle teebbslerin acemisi olmad gibi, tercman ve askerlerinin bir ksm da, byle uzak seferlere kan bir heyetin mensuplarna den devi pek iyi biliyorlard. Kervan kurdular, yolda neye ihtiyalar olacaksa, canl hayvan, camba dedikleri kavrulmu un, dvlm dar, eker, kuru yemi, konyak, rak, hepsini tedarik ettiler. Sahra mutfak takmlarm ilm aratrmalara lzumlu letleri ve bunlardan hi de geri kalmyacak ehemmiyetteki silh deposunu develere yklediler. nk kafile bu yola kendini talih rzgrna brakp eli bo olarak deil, dikkatlice hazrlanm ilmi bir programla ve etrafl bir asker ihtimamla kmak istiyordu. Her trl tehlikeyi tevekklle karhyan eski l seyyahlarna uyulmyacak, r ac bir keif yoluna klacakt, ite bunun iindi ki, kafilenin yannda asker gidiyor, ilm yardmc yeler, asistanlar hep ordu mensuplarndan seilmi bulunuyordu. Kafile, belki yolda ba gsterecek olan gda ihtiyacn avclkla gidermek ve yabanc, vahi dolaylarn soyguncu kabileleri arasnda icabnda en tesirli vasta olan silhla, da amalarna yol amak iin bol silh ve cephane ile de donanm bulunuyordu. Seyahatin gayesi, Corafya Kurumunun ilgisinden anlalaca gibi, phesiz ilmi idi, fakat kafileye katlan askerlerin tayiniyle harbiye nazrlnn gsterdii alka ve mzaheret, bilinmiyen dolaylarn ilm bakmdan kefinin yalnz ilim adamlarn ilgilendi-

ren bir i olmayp, asker ve siyasi evrelerin hi de gizli olgyan ilgilerini tatmin etmeyi gttn hissettiriyordu. Ykl develeri zincir halinde sralayp birbirine baladktan sonra kazaklar zerlerine atladlar ve kervan yola ald. En bata, yannda temenlerden biriyle klavuz olduu halde kafilenin bilgin bakan Prjevalski gidiyor, arka ksma br temen nezaret ediyor, dilma, asistan ve teki askerler onun yannda gidiyorlar, mutfan yedek ihtiyac iin gtrdkleri koyun srs de yanlarnda otlyarak yol alyordu. 1879 nisann basnda hareket eden kafilenin en yakn hedefi imdilik Zaisang'tan, aradaki l geerek Barkl vahasna ulamakt. nce. Ulungur glne vardlar, sonra Bulun-tokhoy kasabasna uryarak yollarn Urungu nehri vadisine ynelttiler. Eski alarn basit vastalariyle yolculuk eden, kendini daha ziyade kr talihin keyfine brakarak dolaan keifilerinin getikleri yollar bilen bir kimse, yeni alardaki sefer heyetlerinin ta-kibettikleri yola bakarak eski yolun yeni ile ikide bir birletiini, yahut her yerde hep ayn yerden getiklerini grerek hayrete ve heyecana kaplr. Zaisang'tan - Asya'daki kuzey yolu denilen yola kan yol hibir vakit, en ilek ve hele en rahat yollardan biri deildi, yleyken yine de eski tandklarmzdan Plano Carpini, U-lungur gl civarnda dolamt; taoist filozof ang-un'un ise Urungu dolaylarnda gezdiini grmtk. Altay ile Tien-an arasnda uzanan lden, inam da, hayvan da azaba sokan geiin tasviri esasen an-un'da ne ise Prjevals-ki'de de ayndr, olsa olsa sahip olduu geni tabiat bilgisi Rus bilgininin gzne, in papaziyle mezlerinin kaytsz kaldklar eyleri de gstermitir. Rus sefer heyeti Cungarya ln atlattktan sonra hi tereddde dmeksizin Guen'den Barkl'e giden byk kervan yoluna sapt. ok gemeden bu, deta resm sfatla seyahat eden, her trl tavsiye mektubunu yannda tayan ve silhl kuvvetle de desteklenmi olan kafilenin, yerlilerin dostluuna ve yardmna hi de gvenemiyecei anlald. Daha Barkl ehrinde ilk zorluklar ba gstermiti. in'li mandarin Ruslar ehre bile sokmad, ellerindeki in pasaportlarn beyhude gsterdiler, ancak en lzumlu eyleri satn alabilmelerine msaade etti. Uzun ricalardan sonra, tasarlara li

162

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

163

dklar en yakn konak yerine, Hami'ye kadar onlar geirmek iin yanlarna klavuzlar da verdi. Klavuz meselesi btn t - Asya sefer heyetlerinin en ba dncesidir; fakat bu zoraki naziklik Prje-valski'yi o kadar sevindirmemiti, nk balarna doladklar alt in askeri sahiden bir yardm olmaktan ziyade zerlerine bir ykt. Onlarn yannda fotoraf ekemedikleri gibi, mnasebetsiz-likleriyle de kendilerini boyuna kzdrmakta idiler. Daha Hami'ye varmadan, yar yolda, oradaki in'li valinin adamlar karlarna gelerek bir an nce ehre girmeleri iin tella onlara acele ettirdiler. Bu terifatlarn Hami'den gelilerine sebep ar bir misafirseverlik deil, belki de btn in mandarinlerinin bu mnasebetsiz yabanclardan ekinmeleriydi ve onlardan bir an nce kurtulmak iin ellerinden geleni yapyorlard. Hami ehrinde sahte nezaketli gsteriler yapmak ve armaanlar alp vermekle be gn geirdiler. Heyet, her ey ate pahasna olan bu in kasabasnda zar zor bir aylk erzak, be binek at iin biraz yem ald; mandarinin yazl msaadesi olmadan hibir tacir bu yabanclara bir ey satmaa cesaret edemiyordu. Prjevalski kafilesi douya giden byk yolu brakmyarak An-si ehrine doru ilerledi, sonra anayoldan saparak a-cov'a yneldi. imdi de canlarnn istedii gibi kendi balarna gidemiyorlard, grnte takn bir nezaket gsteren mandarin onlarn istedikleri iki klavuz yerine, balarna on alt asker dolamt. Bunlarn saysn altya indirinceye kadar hayli sknt ektiler. Hami'den krk kilometre kadar ayrlr ayrlmaz iskna elverili toprak bitmi, korkun Hami lne ayak basmlard. Bu cehenneme benzer yer hakknda Prjevalski'nin yazdklarn okurken elimizde olmyarak dindar budist hacs Han-dzan'n tasvir ettii levha gzmzn nnde canlanyor. Ve gerekten gryoruz ki, in'li bonz ektii meakkatleri anlatrken, sevap kazanmak gayretiyle bile fazla mbalaya dmemitir. Burada toprak sade akl ve molozdur, bitkinin eseri bile olmad gibi, hatt dikkatle de baklsa ne bir sefil srngen, ne de bir bcek fark edilebiliyordu. Kervann raslad tek ey, lm develerin, atlarn, katrlarn bembeyaz kaznm kemikleridir. Gndz hava, sanki kzgn topran stne duman km gibi buuludur ve pek seyrek olarak serinletici bir rzgr esecek olsa, yolcunun gz, kula tuzla kum-

la dolar. Sada, solda serabn cilveli oyunlar grlr. te bir zamanlar sahradaki uursuz cinlerin oyunlar sandklar bu serapt ve Handzan'n dehetle alan,gzleri nne klhl, atl haydut eteleri karan da yine bu idi. Hami'den a-cov'a kadar yolun uzunluu 346 kilometredir, Prjevalski heyeti bu mesafeyi, arada iki gnlk bir mola ile, on drt gnde almt. acov'a, baka deyimle Dun-huan ' vahasna ulamak istiyorlard, nk gzlerinin nne, yaklalmaz Tibet'e sokulmak, onun bin bir yasakla evrilmi bakentine, Lhasa'ya varmak gibi zor bir hedef dikmilerdi. a-cov'da in makamlar, yabanc yolcular gze arpacak bir souklukla karlamlar ve balangtan itibaren onlarn orada bulunularn iyi gzle grmemilerdi, nlerine dp kendilerini Tibet'e gtrecek bir adam da u-mamazlard. Hatt yakndaki dalara kmazlarsa kendi menfaatleri bakmndan iyi ederlerdi, nk byle bir ihtiyatszlk yznden Tanut haydutlarla balarn belya sokabilirlerdi. Fakat Prjevals-ki'gil onlardan daha iki ay nce oralar gezmi olan kont Szechenyi'-ye yaptklar gibi, asl plnlarn kolayca deitirtemediler ve bunlar, en lzumlu eyleri satn alarak, zararsz bir hile ile in'lileri aldattlar; kendilerinden nce davranarak yollarna bir engel karmasnlar diye, memleketlerine dnyormu gibi yaparak civar dalara doruldular, t - Asya keif seferleri srasnda o kadar n- alm olan Dun - huan'a, Bin Buddha maaralarna bu yolculuk bahanesiyle varm oldular. Bu tannm yer hakknda kitabmzn baka bir yerinde daha geni bilgi verilecektir. Nan-an'da yaplan aratrmalardan sonra heyet alma sahasn Tsaydam arazisine kaldrd. Burada grlen ilerle seyahat programnn ilk ksm sona ermiti. Zaisang'tan buraya kadar arkalarnda braktklar yolun uzunluu 2130 kilometreden az deildi. Hemen hi oturlmyan, o-' u yerde l sahasndan geen yol boyunca daha ziyade bitkilere ve hayvanlara ait keiflerde bulundular, ayrca birka yeni mahedeyle de vnebiliyorlard; etnorafik neticeler pek elde edememi olmalar ise tabidir. O kadar hararetli bir heyecanla beklenen byk an da nihayet gelmiti: Tibet' girilecekti! Bu byk yola beraberlerinde 35 deve ve be binek at gtryorlard. Eylln 24-nde Tsaydam'l Mo-ollara veda ederlerken onlar bu pervasz teebbse kar dehet-

164

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYF.N

-ASYA

165

lerini gstermekten kendilerini alamyorlar ve bir trl sz dinlemek istemiyen Ruslar, byk bir tella, fazla karla ve yollar tehdit altnda bulunduran haydutlarla korkutmak istiyorlard. Cesaret hususunda eksiklik yoktu, fakat klavuz olmazsa bunun para etmiyecei abucak anlalmt; klavuz vazifesini zerine alan bir Mool ise, kendinden beklenen iin ehli deildi. Yolu bilmiyordu; belki de kervan, sa ve salim dnlecei pheli olan vahi dalar arama kasten srklyordu. Bu ie yaramaz adam kovmaa mecbur oldular. Ama bunun kendilerine ok bir faydas olmad. Bilmedikleri dalarn arasnda, ne tarafa yneleceklerini bilmez bir durumda kalakalmlard ve etraflarda 100 kilometrelik bir evrede jnsan mahlkunun izi bile grnmyordu. Bununla beraber iin akas yoktu, zira karl Kukuili dalarnn vahi yamalarnda durmadan dolamaa yalnz develerde deil, her trl zahmetlere alk askerlerde bile tahamml yoktu. Tez bir kararla, etraf lzumu kadar yoklandktan sonra her eyi gze alp yola ktlar. Bu cesur karar baariyle neticelendi ve selmetle Mur usu vadisine vardlar. Buralarda dolarken Si-nin ve Lhasa arasnda iliyen kervanlarn atklar yolu da bulmu oldular. Fakat ok srmedi, o belli izler kayboldu ve kendilerini yine tabi duyularnn idaresine brakmak zorunda kaldlar. Bu lanetleme blgede, karda kta kervan telef olmaa balamt; develer ve atlar birbiri ardna kt gibi, dermanszlam olan adamlar da kendilerini zor srklyorlard, fakat gsterdikleri metinlik yine yemisiz kalmad: Dan-la yaylasna ulamlard. Burada rasladklar insanlara pek sevinmedilerse de yine de bu kadar zaman sonra nihayet insanlarn oturduklar yerlere gelmilerdi. O havalide Ngoloklar ve Yagraylar oturuyorlard ki, bunlarn balca ileri Lhasa'ya gitmekte olan tacirlerle haclarn yollarn kesip onlar soymakt. Burada dolaan Yagraylar akgzllkleri sayesinde kervan abucak kefettiler. Bir mddet bu yabanclarn etrafnda dolaarak "onlarn ne eit insanlar olduklarn anlamaa altlar. Kendilerine baz eyler bile sattlar. Derken gittike cesaretleri artt ve nihayet vaktin gelmi olduunu grdler. Kervan Dan-la geidini gemee abalamakta idi ki, on be kiilik bir Yagray etesi ona yaklamt. Silhl gebeler nce tereya satmak istediler, sonra da tercmanla kavgaya tututukla-

rndan, mterilere saldrdlar. Prjevalski iin duraksyacak zaman deildi, askerlerine ate emrini verdi. Ekyadan drd l olarak karlarn stne yklm, birka yaralanm, tekiler kamt. Kafile kendini muvaffakiyetle korumusa da durumu hi de hoa gidecek gibi deildi. Yagraylar hl oralarda dolap duruyorlar, toplap dalyor ve besbelli, yeni bir hcuma hazrlanyorlard. Gerekten ertesi gn i meydana kt, Yagray atllar kervann geecei boazn azn tutmulard. Ayrca Yagrayhlardan, az sayda bir piyade grupun da akmakl tfekleriyle pusuya yatm olduu fark ediliyordu. Derken kervan yrd. Sessizce, iki kilometre kadar ilerlemiti ki, birdenbire 60 - 70 kadar Yagray atls yolunu kesti. Bu durumda dnp tanmaa pek vakit yoktu, hele balarna gelenden sonra haydutlarn fazla yaklamalarna meydan vermek doru deildi. Yedi yz adm kadar kalmlarken Prjevals-ki'nin askerleri, zerlerine ldrc bir ate atlar. Bu beklemedikleri karlaytan Yagraylar ararak kurtuluu kamakta aradlar. Rus silhlarnn atei boazn aznda pusuya yatm olanlar da silip spryordu. Boaz ller, yarallarla dolmutu, fakat yol serbestti. Kervan, vakit geirmeksizin toparland ve bu aknlktan faydalanarak sapasalam, geidin tesindeki dzle kt. Ruslar bu yayla zerinde daha be gn yol aldktan sonra San-un yannda ilk Tibet konak yerine ulatlar. Lhasa yolculuunun galiba biraz g olacam daha burada anladlar. Gerekten bakent de bu beklenmedik yabanclarn mevsimsiz gelilerini vaktinde haber almt. Prjevalski, adamlariyle birlikte Napu'ya doru giden yola sapnca karsna kesin bir emirle Lhasa'dan gnderilen, nce Mool, sonra Tibet'li delegeler karak ileriye bir adm daha atmamasn, bakente girmeyi hi aklndan geirmeyip bir an nce Tibet arazisini terk etmeyi dnmesini kendisine bildirdiler. Bu yasa hie saymann ne ar neticeleri olabileceini anlamamak kabil deildi. Bu on Avrupa'h her ne kadar gayet mkemmel silhlanm idiyseler de, ezici bir stn kuvvete muvaffakiyetle kar gelmeyi tabii hatrlarndan geiremezlerdi. Bundan maada kkrtlm olan halk da kervan her tarafta dmanca karlamaktan ve en lzumlu eyleri satmaktan bile ekinmekteydi. Prjevalski zor yerine Tibetlilerle grerek onlar iknaa almann daha akl kr olacan anlad. Tibetlilerin ilk arzularm

166

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN

-A9YA

167

yerine getirerek Lhasa'ya doru daha fazla ilerlemedi ve Bumza dann eteinde, Nierungu'nun kaynad yere indi. Fakat btn gzel ve kandrc szler fayda vermemi, Tibet'tiler dediklerinden dnmemilerdi. Bunun zerine Prjevalski, Lhasa'dan, seyahatinin o kadar hasretini ektii son durandan ancak 450 itlik bir uzaklktan adamlariyle birlikte geri dnmek zorunda kald. Prjevalski'nin bu boa kan Lhasa yolculuu XIX. yzylda balyan byk corafya keiflerinin balca epizotlarndan biridir. Zamanla, rasgele yaplan ahsi seyahatlerin yerini, pln dairesinde, tam tesbit edilmi ilm programla -Asya'nn belirli bir parasnda yaplan sistemli aratrmalar almtr. Bu kabil alkalara bazan siyasi gayelerin karmas inkr gtrmezse de, hepsinde de yeni ilmi vastalarla modern ilmi zenginletirmek gayreti vardr. imdiye kadarki seyyahlarn yerine aratrclar gemekte ve bunlar, tesadfn nlerine kard merakl eyleri, kavimleri, dolaylar grmekle yetinmiyerek u veya bu muayyen bir ilm soruyu sistemli bir surette cevaplandrmak istemektedirler. O eski, daha ziyade etnorafyac alka tabii yine kendi yolunda yrmektedir, fakat bunun yamnda, o uzak lkelerin bilgin aratrclar, grlmedik bir merakla, topran st tabakasn tanmaa koyulmular, bylece haritaclk, topografya keifleri ve bunlardan geri kalmamak zere, corafya ilminden srme bir filiz olan morfoloji aratrmalar alm yrmtr. Byk kk birok sefer heyetleri, tek basma kan aratrclar, inanlmaz bir hrsla Asya'nn hemen btn sahasna yaylmaktadrlar. Bu alka ok byktr; - Asya'nn corafya bakmndan kefi deta moda olmaktadr. Gittike artm olan bu alka dalgas ancak dnya harbinin* kmasiyle durgunlamsa da balanm olan i biraz mtevazi bir ekilde de olsa bugn de devam etmektedir. Bu ilgi en ziyade baz byk blgeleri hedef tutmaktadr ki, bunlar: Altay, Tien-an dolaylar, Pamir, hususiyle Tarm havzas ve Tibet'tir. XIX. yzylda byk bir hzla balyan - Asya corafya keiflerinin en byk simalarndan biri, phesiz, sevimli Rus bilgini
1914 -18 harbi. S. K.

Prjevalski'dir. Byk kervanlar haline getirilmi, her trl maddi malzeme, ilmi vastalarla iyice donatlm kalabalk heyetler onun izinde yola kmlardr. Verdii rnek Avrupa'daki meden milletlerin ilim kurumlarn ve aratrclarn birbiriyle deta yara sevk etmitir. Onun nc roln Lhasa yolculuu da aka meydana komu ve bunun zerine, o yanalmaz mukaddes ehre kimin daha nce girebilecei hususunda ak bir rekabet balamtr. Prjevalski'nin seyahati, demin Lhasa yaknlarna kadar beraber gittiimiz yolculuktan ibaret deildi. O, ilk yolculuuna (1870-1873) in'den, Kalgan'dan karak Alaan, Kuku nor ve Tsaydam dolaylarn aratrmt. kinci defa, Lop nor meselesi etrafnda kzan mnakaaya yaknlamak istiyerek, (1876-1878) kervann Kul-ca'dan Tarm havzasna gtrmt. Lhasa yolunu baarmak iin yukarda anlattmz seyahati (1879 - 1880) onun nc Asya yolculuudur. Fakat bununla da iini bitmi saymam, drdnc defa olarak ve bu sefer ne olursa olsun Lhasa'ya varmak karariyle (1883-1885) Kuku nor ve Huan-ho taraflarna almt. Pln bu kere de muvaffak olmad, ama yorulmak bilmez aratrc bir trl mcadeleden vazgemiyordu, beinci defa da (1888) bir sefer heyeti kurdu, fakat artk ok uzaklara varamyarak, Ik - kl'n yaknnda Karakol'da ld. Onu orada, kefi iin btn mr boyunca yorulup didindii Asya'da, unutulmaz gayretlerinin htrasn sbnsuzlatrmak iin hl Prjevalsk diye anlan Karakol'-rta defnettiler. Prjevalski'nin ahsi tesiri pek bykt. Onun elinin altnda bir alay Rus keifisi yetimitir ki, bunlarn en nls olan Kozlov'u ihtisasn dar erevesi dnda da pek iyi tanrlar. Fakat burada, bir yn i-Asya corafya aratrcsndan, sade herkese tannm byklerini bile ele alacak olsak bunlarn adlarn, faaliyetlerinin neticelerini hatrlatmak da imknsz olur. Lkin dar tuttuumuz erevemiz iinde bile bunlardan birine yer vermeden edemeyiz, nk onun elde ettii ilmi neticeler Prjevals-ki'ninkilerle boy lt gibi, herkese tannp sevilmek bakmndan, btn arkadalarnn nlerini glgede brakmtr. Bu bilgin aratrc Sven Hedin'dir. Sergzeti bir ruhla yaratlm olan Sven Hedin Dou ile da-

168

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

169

a pek gen iken tanm ve ona kar olan ballndan bir daha kurtulamamtr. Arka arkaya dzd sefer heyetlerini yorulmak bilmeksizin -Asya topraklarna gtrm, aras kesilmi-yen bu seyahatlerde Tarm havzasnn ve Tibet'in srlarm aratrmtr. Ve bu arada her ne kadar yllar uup gitmise de o, ruhunda daima gen kalmtr ve ak sal baiyle de kervanlarn yine ayn, yirmi ksur yandaki ilk seyahatlerinde olduu kadar heyecanla idare etmektedir. Onun eitli zengin seyahatlerine, bir yn kitabna bakarak ilerinden hangisinin daha byk, daha -nemli olduunu bilemeyiz, semekte glk ekeriz, yine de, brakt htralarn en gzeli ve en lmezi belki de 1906 - 1908 - deki seyahatinde Tibet'te yapt aratrmalar srasnda kefettii ve ilim dnyasnn, Macar seyyah L. Loczy'nin eserinden sade faraziye olarak sezdii Transhimalaya sradalarn batan baa dolaarak ilm ekilde yazmasdr. imdi biz de kalkp, tam u srada Tibet'e yeni bir kervan hazrlamakta olan Sven Hedin'i Hindistan'da ziyaret edelim. Artk atlar ve katrlar toplanm, kervann ihtiyac olan erzak ve tehizat tedarik olunmutu. Kervan geirenlerle Hedin'in i arkadalar sade hareket emri bekliyorlard. Halbuki o dakikada Tibet'e sokulmaktan daha umutsuz, daha ok cesaret istiyen bir ey olamazd, ingilizlerle Tibetliler, aralarndaki malm anlamay o sralarda yapmlard ki, buna gre ingilizler Tibet - Hindistan snrndan geebilmek iin hibir Avrupalya msaade vermiyecek-lerini taahhdetmilerdi. Ne kadar kuvvetli iltimaslar olsa da, ingilizler Sven Hedin'e de istisna yapamamlard. Hindistan' kuzeyden terk etmek ii bile hayli takibe lzum gsterdi: gerekten, Tibet'e deil de in Trkistan'na gitmek niyetinde olduunu ispat edebilmek iin in pasaportu edinmee mecbur olmutu. Hindistan'daki resm ngiliz makamlarnn her artn yerine getirdikten sonra, nihayet temmuz aynda kervaniyle Srinagar'dan geerek Leh'e, yani hakikaten Trkistan'a giden yola doruldu, halbuki kafasnda, tamamiyle baka tasarlar eviriyordu. Kendi kendine, bir kere Hindistan'dan kma, ingiliz makamlarnn nfuz evrelerinden yakay syrarak Bat-Tibet'e gemeyi dnyordu, gerisi onun bilecei iti. Kervan, korkun ang-la geidini atladktan sonra douya y-

neldi, sonra Tanksi kynde durarak Trkistan yerine Tibet yoluna hazrland. Hint'li yardmclar geri dndkten sonra, Sven Hedin'in yannda otuz adam ve yz otuz hayvan kalmt. Mnasebetsiz adamlar defolup gidince, imdi kendi adamlarna tasarsn serbeste at. Akl almyacak kadar zorlu bir arazide, kayalk, u-urumlu dalarda, gcr gcr karlar zerinde ie baladlar. Bir mddet kuzey - douya doru ilerlediler, sonra Karakorum ile Kun-lun arasnda cesaretli bir karar vererek yasak blgeye girdiler. Bu yol, daha hibir Avrupalnn gemedii, tamamiyle bilinmedik yerlerden geiyordu. Issz, vahi dolaylarda gebelerden eser bile yoktu. Gerekten, kervannn akbetini merak ettii kadar ilm almalarn da dnen Sven Hedin'in omuzlarna yklenen dnce ve mesuliyet az deildi. Ama bu g devi yiite baard. ok gemeden Yeil-kl'e vard ve getii yollar ayrntlariyle haritaya aldktan sonra nce dou, daha sonra gney ynnden ilerledi. Neden sonra, ilk gebeler grnmee balaynca tehlikeler de artt. Bunlarn,, yasaa bakmadan buralardan geen Avrupallar grr grmez Lhasa'ya haber gtrecekleri muhakkakt, bu yz-dense balarna, sonu belirsiz iler alabilirdi. O zaman Sven He-din, kt bir durumun nne gemek iin, bir are dnd ve dman grnen Lhasa hkmetine kar, ancak Dalay lma'mn byk rakibi olan Tasi lma'ya snmann grnrde en kolay yol olduunu tahmin etti. Bunun zerine kervana emrini verdi: istikamet, en ksa yoldan igatse! Gebe obalarndan sonra kyler, lama manastrlar birbiri ardndan geliyor, hedefleri olan igatse'ye adm adm yaklatklarn hissediyorlard. Karlarna, mukaddes ehirden gelen hac gruplar kyor, baka haclar da oraya gidiyorlard. Yolda karlarna gelenler, azlar ak olarak, akn akn bu hi grmedikleri insan rkna ve yanndakilere bakyorlard. Yabanc bir insann mukaddes topraa ayak basmasnn ne kadar sk bir emirle yasak e-dilmi olduundan buradakilerin pek haberleri olmamalyd. Yerliler onlara, umumiyetle gler yz gsteriyorlard, yollara ylyor, gelen yabanclarn etrafn alyorlar ve Tibet detine gre, onlar <\ dillerini kararak sayg ile selmlyorlard. Corafya bakmndan S*' bu blgeyi daha yakndan incelemek ok merakl bir i olurdu, fa-

170

BLtNHtYEN

f-ASYA

BLNMYEN

t-ASYA

171

kat Sven Hedin iyi balam olan bu igatse ziyareti, vakitsiz yakay ele vererek bozulmasn diye, durmaa cesaret edemiyordu. Yava yava artk manastrlar arkada kalm, fakir hububat tarlalarndan ve kylerden geerek bozkra kmlard. Buradan gneye sapnca, nlerinde Brahmaputra suyu parlayverdi. Hakikati sylemek lazmsa, Sven Hedin'in igatse ziyareti imdilik hi de evvelden sanld gibi tehlikeli bir teebbse benzemiyordu. Lhasa'ya gitmee kalkan her yabancy ilk dakikada saran nefret havasndan burada eser bile yoktu. Zaten Isve'li keifi adamla-riyle beraber balarna ne gelebileceini vaktinde soruturmu ve eer zaman geirmeden karar verilirse beklenmedik bir ey olam-yacam anlyarak ileri rahat etmiti. igatse'ye yle gnlk kadar bir yol kalmt ki, Tibet'li kk bir heyet onlar karlad. Bunlar Tai lma'nn kardeinin, Kung Guuk'un adamlar idi ve armaan getirmilerdi. Bu, iyi bir almetti, kervan, umutlar ve gveni artm bir halde gneye doru yolunda ilerledi. Artk Brahmaputra'ya varm olduklarndan, Sven Hedin igatse'ye sokulmak iin baya birharb pln hazrlad. A-damlarn iki kmeye ayrd, birinci byk kmeyi, baya yoldan gnderdi, kendisi de. yannda iki adamiyle, tulumdan yaplm bir sala, yani kelei binerek nehir yoliyle ehre hareket etti. Hedin, yasak igatse'ye bir an nce varmak iin byk heyecan duymakta idiyse de, bilginlik vazifesini de bir tarafa brakamyor, tehlikeyi falan dnmiyerek, bu su yolculuunda da, dnyann en kaytsz bir adam tavriyle, nehrin ak ynnn plnn haritasna iziyordu. Bu srada arkadalar tetikte idiler ve khne saln karaya otur-mamasna dikkat ediyorlard. Nihayet, Tang-gang ky yannda karaya yanatlar, atlara bindiler ve batan gnein klar altnda, igatse'ye doru yollandlar. Artk klavuza ihtiyalar yoktu; yolda gelen giden o kadar oktu ki. ne zaman isterlerse, sorduklar eye cevap alabiliyorlard. Ve Tibetliler alacak derecede dosta davranyorlar, her sorularnda memnunlukla kendilerine cevap veriyorlard. Zaten igatse kalesinin keskin izgileri de gzkmt ve daha birka dakika sonra, yorgun atlar, beyaz evlerin arasnda ilerliyordu. ehre ar bir sessizlik kmt ve bu davetsiz, cesur misafirin yolunu kesecek kimse kmyordu. Sven Hedin, kervann byk kmesini abucak

buldu; bunlar, kendilerinden ok nce gelmiler ve mnasip konak yeri hazrlamlard. Talihleri de varm ki, dinlenme kararghn prens Kung Guuk'un bahelerinden birine kurabilmilerdi. iga-tse'de iyi kabul grecekleri bundan da anlalyordu. Sabahleyin ortalk aard vakit, yorgunluklar gemiti. Fakat ilerinden, kendilerini sulu gibi hissetmi olacaklar ki, btn gn yerlerinden ayrlmadlar ye ilk hkmet adamnn gelmesini beklediler. Akam oluyordu, neden sonra hakikaten, ehrin in'li mevki komutan olan biri, Bay Ma kageldi. O kendisi de buraya henz yeni gelmiti; Lhasa'dan igatse'ye tyin edileli ok olmamt ve bir Avrupa'hnn, bir engelle karlamadan ehre girebilmi olmasn kafas bir trl almyordu. Eer vaktinde haber alm olsayd, Sven Hedin'i, muhakkak yolundan alkoyacan gizlemiyor, fakat mademki buraya gelmitir, kalabileceini, kendisine kimseden bir zarar gelmiyeceini sylyordu. Ama, ayrca bir deeri olan bu dosta karlay bizim seyyah hi de tatmin etmedi ve durumun dzeliinden cesaret alarak niyetini, Tai lma'nn katna kmak istediini ileri srd. Bay Ma, burada rendiklerini, olduu gibi yukarya haber verdi. Netice ok gecikmedi. Ertesi gn oraya, yannda Duan Sun adl gen bir in'li ile Tai lma'nn ktibi Lobzang Tsering geldi. Murahhaslar pek dosta ve nazik davranyorlard ve azck ekingenlik var idiyse Sven Hedin pasaportunu gsterdii zaman o da kaybolmutu. Geri bu vesika Tibet'e deil, in - Trkistan'na girmee msaade veriyordu, ama yine de tesirini yapmt. Duan Sun ktlar yanna alarak bir mddet iin uzaklat, tekrar geldii zaman Sven Hedin'in arzusunun memnunlukla yerine getirileceini, hatt ertesi gn balyacak olan ve yabanclar sokmak det olm-yan ylba treninde bulunabileceini de haber verdi. Tibetliler gerekten szlerinde durmulard; ertesi sabah ba-mabeyinci ile Lobzang Tsering geldiler, Tai lama, igatse'de kalaca mddet iin Sven Hedin'in yanna onlar memur etmiti. sveli seyyah bapapazn arzusu zerine, biimli frakn giyerek ata bindikten sonra, adamlarndan bei ve iki Tibet'li yannda olduu halde manastra doru yola kt. Bu, gerekten alelade olmyan manzaray btn yol boyunca alay alay haclar, dilenciler, ocuklar ve inliler seyrediyor, pelerine taklyorlard. Byk kapya

172

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMfYEN

t-ASYA

7S

varnca attan inmek ve oradan, dar sokaklardan yaya gitmek lzm geldi. Bina ynnn bir tarafndan ieri girdikten sonra lamalarn kaynamakta olduu karanlk bir dehlize vardlar. Dehlizde ilerleyince kaln aa direkler zerine kurulmu bir balkon grnd. Sven Hedin'i oraya gtrp deli, dar bir blmeye oturttular. O, nereye gelmi olduunun ancak o zaman farkna varmt. Sanki bir tiyatroda oturuyordu. Ta deli byk avlunun etrafm, st ak, birka katl bir yap, amfiteatr biimi evreliyor, bunun karsnda da gerekten, merdivenle klr bir sahne ykseliyordu. Onun locas ikinci kattayd. Avluda yksek bir direk zerinde asl bayrakklar rzgrda rpnyorlard. Tiyatro, papazlarla ve memleketin her tarafndan bu byk gn iin toplanm mminlerle azna kadar dolu idi. Tibet'in yksek tabakas, askerler, memurlar ve Tai lma'nn btn saray mensuplar resm kyafetleriyle, ssl, sar ve krmz urbalar iinde hazrdlar. Btn mcevherlerini, mercanlarn, firuzelerini takm taktrm, nefis, renkli elbiseleri iinde tavus kuu gibi kabaran en yksek tabakaya mensup Tibet hanmlar da ayr bir balkona kurulmulard. Dier mminlerin, misafirlerin says her zamankinden de ok fazla idi, nk Dalay lma'nn kandan beri igatse'nin ve Tai lma'nn itibar pek ziyade artmt. Birdenbire, bu heyecanl bekleyi anndaki itiip kakmaya, uultuya, Tibet borazanlarnn mell sesleri kart. Trene balann ilk iareti olan bu ses zerine orada hazr bulunan btn lamalar, aylarn hprdetmee baladlar. ok gemeden sedef borularn iniltili sesiyle ikinci bir iaret daha iitiliyor. Ar, siyah yn perdelerle kapatlm olan balkonun arkasndan musiki heyetinin ilhisi ykseliyor. stlerindeki balkonda, yle ortalarda, srma ilemeli sar ipek Derde arkasnda bapapazlk taht gizlenmektedir ve Tai lama btn treni oradan seyredecektir. Merakl kalabaln profan baklar onun mbarek ahsn rahatsz etmesin diye, perdenin ortasna yuvarlak bir delik almtr ki, byk lamann buradan ancak yz grlebilirdi. O srada yeniden bir borazan sesi ykseliyor. Bu, mbarek zatn, sarayn, Labrang', o anda terk ettiini iln etmektedir. Salonun her yannda, cemaatin alak sesli duas uuldamaktadr; derken herkes olduu yerde ayaa kalkyor. Tai lma'nn endam g-

zkyor. Vakarl admlarla yerine giderek bada kurup oturuyor. O zaman perde indiriliyor, dindar cemaat ondan sonra artk onun ancak yzn grebilmektedir. Cemaat de yerini alyor, yalnz ura da burada bir lamann veya bir kara adam in ayaa kalkt gr lyor ki, bunlarn kalkp oturular. Tibet dnyasnn bvk papa zn, gkten yere inmi tanry, nnde secdeye kapanmak suretiyle^ sejmTamaKtr. ~Tai lama, yinin devam mddetince yabanc seyyah, iyi niyetli, tatl bir bakla seyretti, tyi niyetini, dostluunu, zaten balangtan itibaren meydana vurmutu. Selmn Tibet'te ve Mo-olya'da det olan almetini, ipek khadalc Sven Hedin'e daha o sabah gndertmiti. Ve imdi burada, tiyatroda da, tren balar balamaz, lamalarla onun locasna arka arkaya meyva ve tatllarla dolu tepsiler gnderip durmutu. yin balad. Panen lma'nn bandaki srmal klah knca,^ btn cemaat ona uyarak klahn karyor, en itibarl tanrlardan on birinin bayran getirip Panen rinpoe'nin nnde eiyorlar. Maskeli lamalar temsil eden bir heyet, her birinin elinde dini yinlerin belli eyasndan biri olduu halde ortaya kyor. Koro heyeti ieri giriyor. Nefesli musiki heyetinin en ileri gelen yeleri, birka metre uzunluundaki nefirleriyle nde geliyorlar, gen lamalar letleri tamak iin bunlara yardm ediyorlar. Arkalarndan fltler yryor. Onlardan sonra, bir sra dikilmi davullariyle, krk kadar davulcu ve en son olarak da, janturcular giriyor. algclarn hepsi, kendilerine ayrlan yerlere oturduktan sonra, lamalardan biri, elinde bir bardak kei kaniyle ortaya kyor; dne dne lgn bir dansa balyor ve sonunda elinde bulunan bardaktaki kan ta merdivene serpiyor. Sven Hedin'in doru olarak grd gibi, yinin bu ksm gerekten Tibet'in, kzgn cinleri; kt ruhlar bartrmak iin insan kurban eden, budizmden nceki pagan detlerine dayanmaktadr. yinin esas ksm bundan sonra balyordu. Lamalar, cin ve hayvan maskeleriyle, gln ay hareketleri yaparak dilsiz dans numaralar gsterdiler. Sven Hedin'in o zaman galiba ilk defa grd, fakat sonraki seyahatlerinde ok kere karlat eytan 1

l~i

174

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

175

dans ite bu idi. Mslman tercman Mehmet Isa, esasm bilmedii bu yini kendisi de anlamam ve efendisine iyice anlatamamt. Bu yzden bunun tasvir ve izah Hedin'in eserinde de eksiktir, krk dkktr ki, buna da ne kadar acnsak azdr, nk Tibet ve Moolistan lama manastrlarnda bu karakteristik ylba yininin, yani eytan dansnn pek ok ekilleri vardr. Trenin devamnca lamalar, misafirsever kimselerin hamarat-liyle, hazr bulunan cemaatin saflar arasnda dolayor, her hangi birinin fincamndaki armaan-ayn tkenmi olup olmadna dikkat ediyorlard. Koca bakr haramlar birbiri arkasna boalyor, fakat lamalarn ay yedekleri bitip tkenecee benzemiyordu. yinin sonunu gsteren umumi byk dans balarken Panen lama yerinden kalkt ve tpk geliindeki gibi ar admlarla, debdebeli mai-yetiyle kp gitti. Sven Hedin, ruhunda bu alaca tren tablosunun, renkli, hareketli yinin derin izleriyle evine dnd. Bu nadir trende bulunmak imknn kendisine verdii iin Panen lma'ya kar derin bir minnet duyuyordu. Evine vard zaman ise yeni bir srprizle karlat. Adamlar nne, Panen lma'nn armaaniyle, un ve kuru yemile ykl bir kervan ektiler. Bundan baka sevinli bir haber de vard; Tibet'in bapapaz onu bizzat kabul etmek istemekle daha byk bir dostluk gsteriyordu. Hedin ertesi sabah, belirli bir saatte yeniden resm kyafetini taknarak, yannda uaklar olduu halde Tai lma'nn saraynn byk kapsna vard. Eci bc sokaklardan, karanlk dehlizlerden geerek mukaddes saraya, Labrang'a trmandlar. Oradan, yeniden birtakm geitlerden, dik merdivenlerden sonra, nihayet Tai lma'nn saray nazrnn ekzotik bir.debdebe ile deli odasna vardlar. Ksa bir bekleyiten sonra mabeyincilerden biri gelerek, kabuln balyacam iaret etti. Sven Hedin, yannda tercman ve adamlarndan biriyle, dar bir sofaya girdi, orada ayaklarna siyah pabular verdikten sonra kabul odasna soktular. Panen lama orada, bir pencere girintisindeki kk bir peykede oturuyordu. Odas bir manastr sadelii gsteriyordu, kendisi de, kilisenin en aa snfndan, en fakir bir kei gibi sade bir elbise giymiti. Srtnda, tamamiyle sssz, koyu - al lama cbbesi vard; ba ve kollar akt, parmaklar arasnda, hi elinden dmiyen lama tespihini ekip

duruyordu. Gler yzl, ak bakl gen papaz, misafirini glm-siyerek karlarken ona, iki elini birden uzatmt. Grme tam saat srd. Bu zaman iinde bapapaz, kendisini ilgilendiren her eyden konutu. Dou'lu, kibar adamlarn safa sraladklar sorular gibi, o yalnz kendi merakn giderecek eyler soruturup durmuyor, kendisi de grdklerini anlatyordu; Hindistan yolculuundan bahsediyor ve durmadan, bilgin seyyahn yolculuu ve elde ettii ilm neticeler hakknda besledii ilgiyi aa vuruyordu. Seleflerinin tahtnda yedinci olarak oturan Panen lama medeni, kltrl bir adam olduundan Avrupa'l ilim adamna kar sevgisini gizlemiyor idiyse de, dostluu ileri gtrecek olursa inlilerle bann derde gireceini de pek iyi bildii iin, in'li hkmet adamlarnn yannda bu kabulden bahsetmemesini misafirinden birka kere rica etmiti. Halbuki bunu gizli tutmak pek de kolay bir i deildi; akam st btn ehir Tai lma'nn, uzaktan gelen yabanc ile saatlerce konutuunu biliyordu. Geici bir zaman iin de olsa, haberin Tibet'liler arasnda bu kadar abuk yayl Sven Hedin'in iine yaramt, nk orada kald mddete herkes mmkn olan naziklikle ona yardma kouyordu. igatse'deki gzel gnler ok srmedi. O kabul haberi, duyulmamas lzm gelen yere de, Lhasa'ya da varmt. Zaten Lhasa'nn kula pek delikti, Sven Hedin daha igatse'ye varmazdan nce, bu davetsiz yabancmn kendiliinden sokulup geliini haber almt. Hemen iki memur da yola karm idiyse de bunlar yanl yolda yrdklerinden Panen lma'nn ehrine ancak bir buuk gn sonra varabilmilerdi. Lhasa'dan getirmi olduklar tezkereyi icabeden yere verdiler, bunda kesin bir ksa szllkle, sade ngiliz - Tibet anlamasnn tek bir maddesi vard: Bir yabancnn, Hindistan tarafndan Tibet toprana ayak basmas yasaktr, t bu ekli alnca, o vakte kadar daima iltifat olan Duan Sun bile Sven Hedin'e hemen uzaklamasn tavsiye etmekten baka bir ey yapamad. Tibet'lilerin arzusuna uyarak, yine geldii yoldan Hindistan'a dnmesi lzm geliyordu. Diplomatik grmelerin, tefsirlerin hibir tesiri olmadndan bu arzuyu, hi olmazsa onun, igatse'yi bir an nce terk etmee dair olan ksmn yerine getirmek zorunda kalmt. Gerekten kervaniyle hareket ederek evvelki yolundan, nce kuzeye, sonra

176
BtL!NMYEN I-ASYA

kuzey - batya doru ald. Fakat ok gemeden, yanndaki Tibetli geiricileri bandan savmaa muvaffak olunca, kendisinden zorla alnan sz unutarak, pervaszca gneye, Raga sampo ovasna doruldu. Zaten seyahatinin sonsuz zahmetlerle dolu, fakat buna karlk Transhimalaya zincirini meydana kararak seferinin en gzel, en unutulmaz antn diktii ksm burada balyordu. Sven Hedin burada bitkin, bezgin bir halde, Tibet makamlarnn takibinden gizlenerek, sahte kyafetle, yz kurumla karartlm bir halde, keif iini baar ile tamamlad. Yeni kefettii sradalardan birka kere geti, en esasl bilgileri toplad ve nihayet azalm olan kervaniyle ilk hareket noktasna, Hindistan'daki Leh'e dnd. Fakat Sven Hedin yine rahata kavumu deildi, daha arkasnda pek ok, neticelendirilmemi mesele brakt kanaatindeydi. Yeniden bir kervan dzd ve ksa bir dinlenmeden sonra, insanlarn koyduklar yasaklara ve tabi engellere kar koyarak o uursuz memlekete yeniden yolland. Bu ikinci Tibet yolculuu hakiki bir kahramanlk destandr. O bir yn dili soruyu aydnlatarak bilgin ruhunun hrsla arad cevaplar bulmaa muvaffak oluncaya kadar, insanlardan gizlenerek, kutup frtnalarna gs gererek krk derecelik souklarda alt, aratrmalar yapt, haritalar izdi... Bu zamanlar i-Asya kefinin kahramanlk devri idi; bu devirde pek ok Sven Hedin yetimi ve bilinmesi istenen arazinin baka baka yerinde, belki ayn zahmetlere ve tehlikelere gs gererek, belki daha az fedakrlkla, fakat daima ilmin garazsz akiyle o byk ortak dvaya bir ey katabilmee almlardr.

X. -ASYADA MACAR ARATIRICILARI


S. Krsi Csoma'nn Nagyszeben'den Darciling'e yolculuu. Yugarlar lkesi. Vambery'nin -Asya dolamalar. L. Berzenczey'nin bandan gecenler. Kont B. Szechenyi'nin sefer heyeti. Kont J. Zichy'nin nc. Asya seyahati. K. UJfalvy. Tien-an'da aratrmalar yapan Macarlar: Gy. Almassy, Gy. Prinz.

Macarln kknn Asya'l oluu hakkndaki muammal sr aldatc serabiyle cokun gezginleri uzun zaman Asya'nn bilinmi-yen lkelerine ekmitir. Atalarmzn kalkp Tuna-Tisa arama geldikleri o usuz bucaksz otlu krlar acaba nerelerdir? Braktmz anayurtta hl yayan kardelerimiz var mdr? Bunlar yle sorulard ki, eski tarihimizin kronikaclar ve onun renkli masallar zerinde duran bilginlerimiz, hasretle, hrsla cevaplarn aratrmlardr. Pek ok -emek harcanarak, disiplinli bir ilimle alarak sonunda u ac hayal sukutuna varlmtr: artk Dou'da kardelerimiz kalmamtr, onlar, uluslar denizinde yok olup gitmilerdir. Bununla beraber, anayurdu aratrma ii, gevemiyen bir kuvvetle yine devam etti. Baz cokun hulyaclar, Macarln beiinden haber almak ve haber getirmek iin ard ardna dou lkelerine yollandlar. Yazk ki, tek varlklar ilerindeki cokun evk ve gayret olan bu zrt gezginlerin ou yollarda telef oldu; aralarnda Kafkasya veya Ural snrlarndan teye geebilen ancak birka kii kt. Bu yorulmak bilmiyen gayretli alayn son fedaisi, btn tekilerin hretini glgede brakan byk Sekel aydn S. Krsi Cso-ma'dr. Henz memleketi olan Erdel'in bir kolejinde iken, ruhunda hafif bir alev parlyor ve o, bu alevin altnda etraf yoklyarak F. 12

178

BLtNMtYEN ASYA

BLNMYEN

t-ASYA

179

fZ.

milletinin esrarl meneini aratryordu. Gttingen'de bilgin profesrlerinin azndan, Asya'l kavimlere dair yeni ilmin ilk bilgilerini duymas, atee dklen gaz ya gibi, ruhundaki alevi daha ziyade parlatmt. Yugria'ya ve o zamanlar henz yeni bilinmi olan esrarl Asya kavmi Uygurlara dair anlatlanlar dinledike hayallere dalyordu. Bu byk soruya memleketinde, hibir zaman kandrc, merakn giderici cevap alamyacam daha o vakit anlamt. Onca, dou dilleri bilgisine kanlmaz lzum vard, fakat sil are, kalkp uzak dou memleketlerine giderek susmakta olan gemii orada syletmee almaktr. Ve Krsi Csoma, Macarlarn ilk oturduklar yeri ziyaret etmek, tarihi htra olarak onlardan ne kalmsa toplamak ve bizim dilimizle dou dilleri arasndaki yeni benzerlikleri aratrmak zere kesin bir niyetle, gerekten bu byk yola kt. Uzun boylu hazrlanacak bir eyi yoktu, iki yz florin parasn koynuna sokup gezgin asasn eline alarak bu sonu belirsiz sergzete atld. Tesadf, Krsi Csoma'nn hayatnn ve almalarnn bu byk dzenleyicisi, onun, nce tasarlad Odesa - Moskova yn yerine baka bir yol semesini istedi. Nagyszeben'den, 1819 sonlarnda Bkre'e gitti ve ertesi yln aralk aymn birinci gn Sofya'ya giden Bulgar tacirleri arasna katld. Bylece Filibe'ye vard, fakat ondan sonra urak vermek istedii stanbul'dan vazgeti. Trk bakentinde o srada veba ba gstermiti, bunun iin bir Yunan vapuruna binerek Msr'a geti. Orada, skenderiye'de biraz fazlaca kalmak niyetindeydi, nk aratraca meselede eski Arap kaynaklarndan ne kadar faydalanabileceini Gttingen'deki almalar srasnda anlamt. Fakat birdenbire skenderiye'de de veba salgn balamt, bu yzden ister istemez oradan da uzaklat. Gemi ile nce Kbrs adasna, oradan am Trablusu'na ve Lzikiye'-yc gitti. Lzikiye'den tabana kuvvet Halep'e vard ve oradan g-bcl, Musul'a giden bir kervan bularak ona katld. Yolculuk, karnca yavaliyle gidiyordu ve Krsi Csoma Badat'a vard zaman takvim temmuzun yirmi ikisini gsteriyordu. Badat'tan teye ngiliz elilik adamlar yardm ettiler. ran'a gitmekte olan bir kervana katld, bu kervanla srasiyle Kerman-ah'a, sonra Hemadan'a ve nihayet Acem bakentine, Tahran'a vard. Bu bilmedii, ssz Asya ehrinde yine ngiliz eliliine ba

vurdu; orada iyilikle ve anlayla yardmna kotular. Bu yardm sayesindedir ki, Tahran'da tam drt ay kalabildi ve seyahatinin de-, vam mddetince o kadar faydasn grd Acem dilinin konumasn da ilerletmi oldu. 1821 nisanmn 18 - inde kitaplarn ve sair evrakn orada brakp Ermeni tacir klna girerek Kuzey-ran'daki Mehet'e gitti. Mslmanlarn bu mbarek ehrinde yeniden yol semek icabediyordu. Onun asl niyeti, kuzeye, -Asya'nn Trkler oturan blgesine doru yoluna devam etmekti, lkin oralarda ilm seyahat ve hele aratrmalar iin lzumlu olan skn pek yoktu ve btn o havali sava patrtsiyle alkanyordu. Bu yzden Mehet'ten bile ancak uzun bekleyilerden sonra ayrlabil-di. Fakat Buhara'ya giden yolda daha be gn ilerlemiti ki, sava haberleri onu geri dnmee zorlad ve bu sefer yolunu Mehet'ten douya yneltti, Afganl bir kervann yardmiyle Belh'e, oradan Bamiyan'a, daha sonra Kabil'e vard (6 ocak 1822). Krsi Csoma, Kabil'den Hindistan'a doru yoluna devam etti. Peaver'de Allard ve Ventura adl iki Fransz seyyahiyle karlat, Lahor'a onlarla beraber gitti. Burada da durmad, Kimir'e ve oradan, hazirann 9-unda Ladak eyaletinin bakenti olan Leh'e vard. Orada, Asya'nn kendisini aran sesine uyarak, yine kuzeye, Yarkent'e doru gitmeyi denedi, fakat ok ilerliyemedi, nk bu yolun mthi masrafl, uzak ve ayn zamanda tehlikeli olduu abucak anlalmt. Bunun zerine Lahor'a dnd, tesadf onu orada ngiliz ajan Moorcroft ile karlatrd. Bu karlama Krsi Csoma'nn hayatnda, tasarlarnda beklenmedik bir dnm noktas oldu. Moorcroft Macar seyyahn, kendisince belirsiz, anlalmaz tasarlardan vazgeirmek iin btn gayretini harcad ve'onun yerine, vaktini ve emeini o zamana kadar deta hi bilinmiyen Tibet dilini incelemee vermesi iin kandrmaa alt. Krsi Csoma'y, tasarlarnn yersiz olduuna inandrmann imkn yoktu. Fakat hep maddi ihtiyalar iinde bocalyan, en byk yoksulluklara katlanarak gezen Macar seyyah, bu yeni devi baarmaa kendi gnliyle raz oldu, nk bylece asl hedefine herhalde yaklam olacan ve burada elde edecei tecrbeler sayesinde, balam olduu yolda daha kolaylkla ilerliyebileceini ummaktan geri kalmyordu. ngiliz koruyucusu ile yeniden Leh'e gitti ve orada Acem ve Tibet dillerini bilen bir hocann nnde, in-

180

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

-ASYA

181

celenecek olan dilin srlarn renmee balad. Kasmn 20-sinde Kimir'e, Moorcroft'un yanna dnd, 1823 maysnn 26-snda ise tavsiye mektuplariyle donanm olduu halde ve cebinde mtevaz bir parayla Tibet'in lama manastrlarna doru yola kt. lmin bu z gnlls Tibet'teki lama manastrlarnn sala elverisiz hcrelerinde yllar geirdi ve zerine ald devi, yoksulluk iinde, souktan titriyerek, fakat erefiyle sona erdirdi. Nihayet, emeklerinin olgun yemii halinde Tibete gramer kitab ve szl meydana knca, ilim dnyas, o zamana kadar hi tanmad Macar bilgininde, yeni bir bilim kolunun, deeri unutulmaz kurucusunu bularak onu selmlad. "~ Krsi Csoma ancak d gren insann gznde asl programna sadk kalmamt. Hakikatta, uzak yurdunu, Erdel'i niin brakp geldiini bir an bile hatrndan karmyordu. Tibete szleri sadakatle topluyor, .bilinmiyen dilin gramer kurallarn dzenliyor, ruhuna yabanc olan budizmin mukaddes kitaplarnn yapraklarn eviriyor, fakat bu arada, kendisini byk amacna kavuturacak gizli bir yol bulmak iin, btn dikkatini harcyordu. Emekleri boa kmad! Tibet'li kronikacnn verdii ksa haberler arasnda aradn, Yugarlar memleketini bulmutu. Kitabn sararm yapraklarn heyecanla kartrarak Yugarlar memleketini, kendi arz- mevudunu nerelerde bulacan aratrd. Fakat bu kitaplardan ancak o memleketin kuzey taraflarda bir yerde bulunduundan fazla bir ey karamad. Krsi Csoma ngilizlerin verdii devi bitirmiti, elde ettii ilmi neticeleri Bengale'deki Asya Kurumuna devrettikten ve geici bir i olarak zerine ald Tibet gezisinin tozunu silkindikten sonra, yine seyyah asasn kavryarak Tibet tarih kitaplarnn iaret ettikleri yerlere doru, Yugarlar lkesini aramaa kt. Fakat Kal-kuta'dan Yugarlar memleketine kadar yol uzaktr ve ince yapl yorgun gezgine bu yolu almak ksmet deilmi. Tera'nn lm saan batakl ona ldrc bir stma alad ve 1842 nisannn linde Darciling'te sonsuzlua erdi. Onun bu harikulade fedailiini herkes anlyamamt. yleleri kt ki, Krsi Csoma'nm aldatc bir hayale kurban gittiini ve onun, asl emelinden vazgeerek kendini Tibet dilinin tetkikine

verdii vakit, yanl yola sapm olduunu kendisinin de teslim ettiini yaydlar. Fakat bu zorluk karclar Krsi Csoma'nm almalarm lyk olduu derinlikte incelememi olanlardr ve yine ancak onun Yugarlar lkesine yapma tasarlad seyahatin mnasn kavramyanlardr ki, aldantan, hayal sukutundan bahsederler. Bununla beraber bugnk bilgilerimizle hkm verecek olursak, Krsi Csoma'nm Yugarlar lkesinde muhakkak bir hayal sukutuna uram olaca dorudur. Eer birka kere bahsi geen tasar gereince Lhasa'dan geerek kuzeye, Kuku nor taraflarna ve sonra Su - cov havalisine ynelmi olsayd, adm adm ilerlemek suretiyle ve yeniden birok zahmetler pahasna, arad memleketi bulabilirdi. nk kendisinden yarm yzyldan fazla bir zaman sonra oralara giden Avrupa'l aratrclar, gerekten o Su-cov taraflarnda bir kavme raslamlard ki, bu kavim kendisine Ygur demekteydi. Ve netekim o uzak memleketlerin en kk kavimlerine dair bugn birbirine bal birok bilgi elde edildikten sonra, Ygurlar hakknda da oralar dolam olan seyyahlarn verdikleri gayet ksa malmattan fazlasn verebiliriz. -Asya'nn dou ksmnda Or-khon ve Selenga vdilerindeki byk gebe kavimlerden Kk Trklerin yerini 745 - te, karde bir kavim olan Uygurlarn alm olduunu daha nceki sayfalarmzda grmtk. Doudaki byk gebe imparatorluun miraslar sfatiyle Uygurlar, geleneki gebe siyasetine sadk kalarak in'le ve birbirleriyle lm dirim savama devam etmilerdi. Bunlarn devletleri ancak yz yl kadar yaamt ki, gayretli rakipleri olan Krgzlar taze kuvvetleriyle -zerlerine saldryorlar. Bu felketli darbeden sonra Uygur kavmi dalyor. Bir ksm, her zamanki geit yollarndan gney-batya, Gav-an dolayna, yani bugnk Turfan toprana snyor. Bu, daha sonraki Uygur devletidir ki, bundan ileride bahsedeceiz. teki kol ise in'e, hususiyle onun kuzey bat snrlarna, bugnk Su - cov taraflarna snmak zorunda kalmtr. Krsi Csoma'nn Yugar adiyle Tibet kaynaklarnda raslad kavim ite bu Uygur smrge-sidir ve bugn yine ayn yerde yaamakta olan Ygurlar o dknt Uygurlarn torunlardr. Krsi Csoma eer Su-cov'daki Yugar - Ygur toprama gitseydi aklanacakt, nk orada, arad hsmlar yerine, Macarlkla do-

182

BLtNMYFN

-ASVA

BLNMYEN

-ASYA

183

nidan doruya hi ba olmyan bir Trk kavmi bulacakt. Ama "Vugar ve Ungarus adlar arasndaki akla uygun benzerlik onu yanltt ise, bu yanll ona yklemek doru olmaz. Rusya'y dolam olan seyyahlarn kitaplarnda Yugria diye bir kuzey lkesinin ad tam o sralarda ortaya atlm bulunuyordu. limlerimiz gittike artan bir ilgi ile gzlerini bu esrarl memlekete evirdiler, sonradan anlaldna gre bouna da deil, nk orada oturanlar, Vogullarla Ostyaklar dil bakmndan gerekten Macarln en yakn hsmlardr. Fakat bu i o vakitler hi de imdiki kadar aydnlanm deildi, zira kardesiz sanlan dilimizin hsmlarn o zamanlar hl el yordam ile aratryorlard. Asya meselelerindeki bilgisizlik yalnz memleketimize mahsus bir ey deildi. O sralarda ilk defa ortaya kan Uygur adn ar bir tarafgirlikle Yugria ile birletirmek istiyen bilginlere yabanc memleketlerde de Taslanyordu. Demek oluyor ki o zamanlar, birisinin Tibet kaynaklarndaki Yugar kavmiyle Macar anatarihi arasnda balar aramaa kalkmas pek yle ayplanacak bir kusur saylmyordu, hatt meseleyi bugnk grmzle de incelediimiz zaman Krsi Csoma'nn Yugarlar memleketine tasarlad seyahatini baaramayna ancak acnmamz gerektir. Herhalde aradnn orada bulunmadn kendisi de grm olacakt, fakat eer o Su-cov'lu Ygurlarn dilini ve tarihini Tibet aratrmalarnda gstermi olduu esasl almayla ve o sonsuz ilim sevgisiyle incelemi olsayd bu dikkate deer kavim dknts hakknda bugn, ehemmiyetiyle llemiyecek derecede az, ksa ve zayf bilgiyle yetinecek durumda bulunmazdk. Bundan maada, unutulup gitmi olan eski t-Asya'nn kefinin, onun aratrmalariyle balam bulunacan da dnrsek bu sahada 60 - 70 yl kaybetmemi olacamz kendiliinden meydana kar. Su-cov boyundaki Yugarlar lkesi Krsi Csoma'dan sonra da bir mddet zihinlerf megul ediyor. in'de bulunan Gtzlaff adl bir misyoner 1850 yllarnda, kendinden evvelki byk seyyahtan haberi olmakszn, Kuku nor yanndaki Cungar (Cugur) kavminin Hunlardan ve Asya'da kalm Macarlardan treme olduklarn iddia etmiti. Gtzlaff, artk ilim dnyasnda daha yirmi yl nce bile muhakkak saylabilecek kadar hararetli bir kabul grmedi. O sra-

Jarda Macar ilim dnyasnda tenkid kabiliyeti ve saduyu da ok gelimi, romantik hayallere kaplmann yerini ilim gayreti alm bulunuyordu. Artk yle gelip geici heveslere deer veren yoktu ve mesel J. T. Gaspar'n Asya'da kalm kardelerimizi ve hsmlarmz aratrmak iin kurulacak sefer heyeti hakknda diye verdii muhtray Macar lim Akademisi, yahut o zamanki adiyle Macar Alimler Birlii (Pete 1859) cevaba deer bile bulmuyor, Cun-garya'da Asya'l Macarlar aratrma iini o kadar ciddiyetsiz sayyordu. Bununla beraber - Asya'ya kar deimeden sregelen ilgiyi Macarlarn ruhundan skmek ondan sonra da mmkn olamamtr. Fazla tenkidei olan zihinler Asya'da kalm Macarlar aratrmann budalalk olduunu anlamlar, bununla beraber bu ktada baka aratracak bol bol ey bulunduunu, ancak kardeler yerine hsmlar veya kader ortaklar aranmas lzm geldiini ve bu yolda da en nemli vastann dil olduunu ileri srmlerdir. Bu yeni ynn ilk mmessili A. Vambery'dir. O kadar n salm olan l-Asya yolculuundan nce Macar lim Akademisinde a sylevini verdii zaman Vambery yeni seyahatlerin gayesini yle anlatmt: Biz, kulaa daha ho ve daha romantik gelen Macarlarn anayurdu yerine dilcilik alanndaki gerekleri aratracaz. A. Vambery -Asya yolculuuna gerekten dilcilik ynnden hazrland. Trkeyi iyice bellemek iin nce birka yl stanbul'da kald, ark hayatnn detlerine kendini altrd, her trl inceliklerini rendi. Ve gerekten, bu hazrlayc okuldan gemeden, Hi-ve ve Buhara'nn mutaassp Trkleri iine yapaca seyahatten tam bir baar bekliyemezdi. Vambery, stanbul'da Trklerle kurduu tankln baka tr-^ l de faydasn grd. Trk dostlar onun tasarlad dou seyahatinin btn zorluklarn ve tehlikelerini bildiklerinden, son are I olarak eline resm bir kt vermilerdi, bunda, onun Avrupall tamamiyle saklanyor ve meru bir yalanla, vesika sahibi Mehmet Reit efendinin stanbullu bir seyyah, din gayretiyle msl-man ziyaret yerlerini dolaan bir hac, bir dervi olduu tasdik ediliyordu. Cebinde bu kymetli mektup ve Macar lim Akademisinin bin

184

BLtNMtYEN

t-ASYA

BLNMEYEN - A S Y A

V5

floriniyle Vambery, 1862-de stanbul'da gemiye binerek Trabzon'a gitti. Kafasnda geni bir tasar eviriyordu, nce Buhara'-ya, Semerkant'a, oradan Hokant'a, Kagar'a, Khotan'a gidecek ve ta Pekin'e kadar durmyacakt. Oradan yine hep kara yolundan dnerek Kun-lun'dan geip Hindistan'a gidecek ve byk selefi Marco Polo'nun izinde yryerek herhalde onun eritii erefe yaklaacakt. Trabzon'da ata binerek, Erzurum'a giden bir kervana katld. O zamanlar pek iptidai, tehlikeli bir i olan dou yolculuunun pek iyi gemiyeceini zaten biliyordu. Dnd gibi de kt^Er=_ zurum yolunda kervana Krt ekyas saldrd, fakat bu ilk maceray arzasz atlatt. Kendine yeni arkadalar buldu, onlarla yoluna devam ederek Tebriz'e, oradan da kolaylkla ran'n bakentine. Tahran'a vard. Balang olarak ilkin aklndan yalnz Buhara yolculuu geiyordu, fakat daha yle birka yoklay admndan sonra, bunun bile ne kadar yenilmez engellere arptn grd. Acemistan'da yayan ve ilerinden biroiyle dostluk kurduu yabanclar, yolculuun tehlikelerini anlatmakla bitiremiyorlar ve dehet verici misaller sayarak onu bu korkulu teebbsten evirmee alyorlard. Vambery imdilik Gney - Acemija^da u_fak_ tefek dolamalar yapyordu/ fakat bu vesilelerle de zenghf tecrbeler edinmi, islmlktaki taassubun ve mezhepler arasndaki d.^ 1 manln ne demek olduunu yakndan grmt. Kendini her trl ^fdr* ' tecavzden uzak tutmak iin stanbul derviinin andracak paavra kyafetine girmi olan Vambery, imdi^sji_mgszhebjndpki mgr ^^ plman ve din kardelerinden adm bana kpek snni hakaretini iitiyor ve bu iltifatlar yutmaa mecbur oluyordu. Mrailiin, ikiV^V/O^ yzlln ve zilletin Acemistan'daki bu yksek okulu, Buhara 5' ' yolculuu iin gerekten faydal olmutu. Gney-ran gezisinden Tahran'a dnd zaman Mekke'den vtam o srada gelmi olan yirmi be kiilik bir hac kafilesiyle karlamas Vambery'nin pek ziyade iine yarad. Hi dnmeden ilerine katld. Haclar Semerkant'a gidiyorlard, derbeder dervii memnunlukla aralarna aldlar ve btn yolculuu srasnda kendisine pek_j|ostanuajnele_jsJ^ maz gvenleriyle kac kere hakiki tehlikeden kurtardlar. Yol nce Trkmenler diyarndan geiyordu. Burada balca urak yerleri,

Karatepe, sonra Hazer gln geince Gmtepe'dir. Gebe Trkmenler arasnda nce faydal eyler grp reniyordu, fakat ok gemeden, bekledii gibi yoksulluklar ve skntlar ba gsterdi. Bir gn nlerine serseri bir Trkmen ekya etesi kt. Karlatklar yok edici tehlikeden kurtulmak iin, ldrc kum sahrasna kendilerini atmaktan baka are kalmamt. Zaten pek fakirce donanm olan haclar arasnda en fakirinin, dilenci derviin bu l yolunda neler ekmi olduu kolayca dnlebilir. Bu umutsuzluk topranda sekiz gn yolculuktan sonra nihayet naslsa, Buhara'nn altn parltl kubbeleri gzkmt. Bu selmetti var Vambery'yi vcut zahmetlerinden kurtarmt ama, teki hac yoldalar istedikleri gibi dinlenir ve ilerisi iin kuvvet toplarken, kendisi sahte dervi kyafeti iinde Avrupa'h insan ke-fediverirler korkusiyle titremeler geiriyordu. Emirin baadamla-rndan biri phelenmiti bile, fakat stanbul'da ald mhrl yaz ve hele hac yoldalarnn kendisine kar gsterdikleri gven ve ballk sayesinde bunu da savuturdu. haftalk bir dinlenmeden sonra kervan yeniden yola dzld. Vambery arkadalarna minnet borlu olduunu biliyordu, onun iin kendilerinden ayrlmya-rak Semerkant'a kadar beraber gitti, fakat artk orada yine ayrlmalar lzm geldi, yannda yalnz Kongrat kabilesinden shak adl sadk bir zbek kald. Semerkant'a var Vambery iin yeni bir maceral hayatn balangc olmutu; gezgin satc olarak etraf dolayor, hayatn o yolda kazanyordu. Vcut ve ruh yorgunluu o zamana kadar Vambery'yi o kadar skmt ki, artk Tarm havzasna, Pekin'e .kadar yolunu uzatmay dnmyordu bile. Zaten tasarlad o yolculuu gerekletirmesi yenilmez engellere arpacakt, nk ne tarafa gitmek istediyse her yanda sava hkm sryordu. Bu yzden o' zamana kadar grdkleriyle yetinerek yolunu dou yerine gneye evirdi ve uzun, macera dolu dolamalardan sonra, ki bu arada onu kaak bir kle de sanmlard, Afganistan toprana vard. Bu yolculuunda byk ehirlerden Andkhuy'a, Maimene'ye, Bala Murgau'a urad ve nihayet Afganistan'n en nemli' bat ehrine, Herat'a ulat. Herat sokaklarnda umutsuz bir halde srnd, a ana, titriyerek dilendi ve burada elindeki resm ktlarna gre kendisinin de mensup olduu tam mslman snniler arasnda bulunmasndan eline bir

186

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

187

ey gemedi; burada da tpk te tarafta Acemlerden grd muameleyi grd. Herat emrinin konamda, bamdaki dert bsbtn artt: emrin olu onu bir ngiliz casusu sand ve bu tehlikeli durumdan syrlabilmek iin, skntnn en byn geirdi. Uzun ve zntl bekleyilerden sonra nihayet kurtulu gnei domutu. Herat'tan Mehet'e, Acemistan'n mukaddes ehrine koca bir kervan gidiyordu. Smkl bcek arliyle ilerliyen bu on iki gnlk yolculuu bitip de yorgunluktan perian bir halde Me-het'teki ngiliz dostunun kapsn ald zaman zaten bu skntl - Asya seyahatlerine son vermi bulunuyordu. Acemistan'dan memleketine ulamak artk bir elence idi ve o kadar zahmetli gezmelerden sonra Budapete'ye dn seyahati kendisi iin bir hava tebdili olmutu. Uzak yollardan dnen seyyah memleketinde souk bir ilgisizlikle karlamlard ve ancak Londra'y ziyaretinden sonra, cesur teebbsnn mkfat olarak hreti dnyaya yaylverincedir ki, burada da herkes ona ehemmiyet vermee balad. Memlekette grlen ve. Vambery'nin o kadar ikyet ettii bu ilgisizlik belki, hele bir dereceye kadar muhakkak, sebepsizdi; fakat hibir vakit onun sand kadar deil. Vambery'nin - Asya seyahatinin yalnz ilm yaylarla harekete getirilmi bir teebbs olmayp ngilizler hesabna siyasi malmat toplamak vazifesinin jie verilmo35gu~kesin olarak anlalmtr. Bu ikinci devini parlak bir surette baarm olduu da muhakkaktr. ngilizlerin cokun hayranlklar zaten bundand. Fakat bu seyahat ilim bakmndan ok daha aa bir deer tamaktayd, zira Buhara ve Hive topraklar oktan beri artk bilinmiyen arazi (terra incognita) saylmyordu ve bundan baka da kendisinin yeni yeni deerli incelemelerde bulunmak iin lzumlu corafya ve tabi ilimler bilgisi noksand. Hem sahte klkla ahsiyetini gizliyerek dolama tarz da yeni bir ey deildi. Orenburg okulunun Tatar dili retmeni olan baron Desmaison da sahte klkla, Tatar mollas kyafetinde daha 1834-te, yani Vambery'den hemen hemen otuz yl nce Orenburg'-tan kalkarak Buhara'ya girmiti. Bu iki seyahatin benzerlii sade onun ayrntlar bakmndan bu kadar hayret verici olmakla kalmayp ayn zamanda baron Desmaison'un da tpk Vambery gibi, Trk dilinin tam bir bilgini ve trkolojinin ayn ayarda nl bir

yapcs olmasiyle de gze arpmaktadr. ngilizlerin verdii hususi vazife ve dnyay kaplyan ngiliz reklm olmasayd, belki Vambery' nin seyahati etrafnda da baron Desmaison'unkinden fazla bir ey sylenmezdi. Vambery'nin hakiki ehemmiyeti zaten burada deil, yola k*^ mazdan nce akademiye bildirmi olduu program tamamiyle ger ekletirmi olmasndadr. Bizde Trk dillerini aratrma iinin nemi onun sayesinde anlalm, trkolojimiz onun emeiyle mey dana gelmi, bu kadar gelimitir. Ve yine bu sayededir ki, stanbul Osmanl Trkesinden gayri Dou'nun Trk dillerine ve lehele rine kar gittike artan bir alka uyanmtr. Macar dilinin kk meselesi de onun zamannda aydnlanmtr ve her ne kadar Macarln Trklerden treme olduu hakkndaki yanl gr mdafaa] ederek yeni varlan neticeye, yani Macar dilinin Finugor ailesinden' oluuna dair olan nazariyeye en iddetle kar koyan kendisi olmu sa da, almalar bu alanda da boa gitmi deildir. Anayurt ara ma ii yerine geen anatarih aratrmasnn onun ar nazariyele rinden ok ey rendiini syliyebiliriz. Hatt Macar dilinin in kr gtrmez bir ekilde Finugor kknden oluunu, ayn zaman da dilimizin ve anatarihimizin Trk mnasebetleriyle dolu bulun duunu ortaya koyan bugnk kanaate de onun at yoldan va rlmtr.

Pek tabi olarak ilim bakmndan Vambery'nin seyahatinin arka plnnda hibir ey sezmeksizin srf maceralara, heyecanl tehlikelere, sonra bir de bunlara karlk kazanacaklar hrete kaplarak, onun izinde uzak Asya lkelerine seyahat edenler olmutur. Bunlardan birisi L. Berzenczey'dir ki, sergzeti yolculuunu -Asya'ya yapt iin, hakknda birka sz syliyeceiz. Berzenczey, seyahatine Rusya'dan, 1873 - te kt. Kazan'dan Omsk'a gitti ve oradan aa saparak Almat'ya vard. Buradan itibaren kt durumlarn birinden kurtulup brne dt, kh Ruslarla att, kh yerli hanlarla, baz da ngilizlerle aras ald. Daha Kagar'a giderken ngiliz casusu diye tevkif etmilerdi. eitli gailelerden sonra naslsa salimen akmak'a varabildi, fakat bu sefer de burada, anlalan deiiklik olsun diye, Rus casusu olarak hapsettiler. Hapisten kurtulduktan sonra Kagar'a gitti, burada her ey yoluna girmiti, emr kendisine ok iyi muamele ediyordu, fakat sonra,

lf-S

BINMYEN

-ASYA

BtLtNMYEN

-ASYA

189

.V *\

VJ

ioruduu adamn daha ileriye, Aksu'ya, Urumi'ye ve Manas'a, o-radan da, itikadnca Macarlarn hsmlar bulunan Cungacya'ya gitmek istediini renince dostluk birden bozuluverdi. Emr, tasarlad bu seyahatin hi de houna gitmediini kendisinden gizlemeyince, Berzenczey, Cungarya'y ziyaretten hemen vazgeerek Yar-kent'e gitti. Fakat orada da duramad ve Karakorum dalarndan geerek faaliyet merkezini Ladak'n bakenti olan Leh'e kaldrd. Berzenczey'nin talihi burada da iyi gitmedi, o yerin ngiliz valisi Ladak' terk etmesini tavsiye etti ve bylece aresiz, Hindistan yoliyle ve seyahatinden hibir netice almadan memlekete dnd. Bizde byleK aa yukar ahsi sergzet seyahatleri yaplrken yabanc memleketlerde, evvelce bahsettiimiz o byk, tekiltl sefer heyetleri yola kyordu. Bunun zerine, yabanc baarlardan rnek alarak, Macaristan'dan da o vakte kadar grlmedik lde bir sefer heyeti Asya ktasna, hareket etti. Bu kafilenin koruyucusu, kurucusu ve ba, en byK Macarn* olu, kont Bela Szechenyi idi. Bu keif seferi 98.100 florine mal oldu ki, bu gerekten o zamana kadar, ne de ondan sonra bizde, benzeri bir teebbse sarf edilmemi derecede byk bir para idi. Elde edilen ilm neticeler bakmndan da bu kabil byk ldeki dier yabanc i-Asya sefer heyetlerinden hi de geri kalmyan bu seyahat yl_JJ^77jJ:8je)_srd1. Ta bugne kadar Macar -Asya aratrmalarnn en by olan bu seferle hakl olarak vnebiliriz, fakat buna karlk da onu yabanc memleketlerde bizden daha iyi bildikleri ve daha ok deer verdikleri iin utan duymamz lzmdr. Byk masraflarla, adamakll donanm olan sefer heyeti kont B. Szechenyi'den baka topu topu azadan teekkl ediyordu: kafilenin ruhu ve en byk kymeti L. Loczy idi; bir de sonradan Kolozsvar niversitesi profesr olan tannm ark dilleri bilgini G. Balint ile Viyana asker harita dairesi subaylarndan G. Kreit-ner adl, olduka orta deerde Avusturyal bir corafyac vard. Asl tasarya gre, Pekin'den hareket edilerek Huan-ho'nun kuzey dirseinden Gobi lne girilecek, oradan Tarm havzasna d* XXI. yzylda byk ahmalariyle asri Macaristan' kuran kont I. Szechenyi'ye Macarlar En byk Macar adn vermilerdir. S, K.

nlecek ve gneydeki Khotan yolundan Kagar'a vardktan sonra oradan da ya batya doru Semerkant'tan geerek yahut da gneye saparak Hindistan yoliyle memlekete dnecekti. Fakat bu ilk tasan suya dt. Trkistan'daki islamlarn isyan sebebiyle btn o taraflarda karklk hkm sryordu, in dileri bakanl oraya gitmek iin istenen msaadeyi kesin olarak reddetti. Bunun zerine Szechenyi'gil ilk tasarlarndan vazgeerek' daha gney yolunu semee ve Tibet'te aratrmalar yapmaa karar verdiler. Aada greceimiz gibi burada da Tibetlilerin azimli mukavemetleriyle karlatlar. Heyet yeleri in'e, Svey'ten geerek denizden gittiler. leri acele deildi, kh tek tek, kh toplu bir halde uzunca molalar verdiler, Hindistan'da, Cava adasnda ve Japonya'da epeyce aratrmalarda bulundular. Bu fazla yavalk (heyetin sonsuz zararna olarak) biricik dilci yenin evkini kard, G. Balint, daha asl aratrmalar balamadan arkadalarn brakp Avrupa'ya dnd. Heyet Triyeste'den 1877 aralk aynn 4-nde yola kmt, fakat saylar e indikten sonra ancak ertesi yl aralnn 7-sinde anghay'dan in'in bat snrlarna doru aldlar. Esasl corafya ve jeoloji incelemeleri yapmak suretiyle 1879 oca sonlarnda Si-an'a, in'in eski bakentine vardlar. Buradan, allm byk yol zerinde kuzey - batya ilerliyerek Lan - cov'a, daha sonra Su - cov'a ulatlar, sonra batya doru Dun huan'a kadar varmak cesaretini gstermilerdi, buradan da ileride yollarn Tibet'e evirmek niyetiyle Kuku nor'a ve daha ileride Lop nor kysna varmak istiyorlard. Fakat, Prjevalski'nin seyahat raporunda da grdmz gibi, tasarlarn aka ortaya dken Macar sefer heyetinin daha ileri gitmesine in'li. mandarin msaade etmedi. Bunun zerine geri dnerek Sinin'a uradlar ve mehur Kumbum manastrn ziyaret ettiler. Ama Tibet dncesi Szechenyi'gili bir trl rahat brakmyordu. imdi bu taraftan ilerlemek iin hibir umut kalmaynca, inlilerin szn dinliyerek S-uan eyaletine girdiler. m-du'da, eyaletin bakentinde, Tibet'e o taraftan da girmenin mmkn olmadn anladlar, bunun zerine Da-ien-lu'ya doru ilerliyerek oradan cesur bir kararla Batang'a, Tibet snrna sokuldular. Hepsi bouna idi. Tibetliler bu inat aratrclara silhla

193

BLNMYEN

-ASYA

BtLtNMYEN

-ASYA

193

Yenisey kysnda birtakm yazl ant talar kmt ki, keif olunmalar ve zlmeleriyle btn ilim dnyas alkanmt. Bu yazl kayalar kont Zichy'nin de gznden kamam olmaldr, zira yanlarna alm olduklar Buryat lamas Gomboev rkutsk mzesinde kendisine aym bu yazlarla oyulmu ta eserler gstermiti ve hakikaten Urga'ya vard zaman bu garip kaya yazsn hatrlamt. Nalaikha, Tola ve Kerulen nehirleri kylarna kk bir gezi yaparak o mehur antlar grd, ilerinde en fazla gze arpan, Kk Trk devlet adam Tonyukuk'un yazl antn adiyle de kaydeder, hatt, herhalde Gomboev'in gayretiyle olacak, seyahatine dair kaleme alm olduu mufassal raporuna bu yazl tan el yazmas suretini de komutur. Yazk ki, bu ziyaret merakl bir turist gezisinden daha verimli olmam, hakknda o sralarda ciltler yazlan Kk Trk devlet adamn Zichy Mool han sanmtr. Bu bilinen eserlerin temaasnda, onlarn resimlerini ekme iinin ihmalinden baka, o blgelerde daha etrafl incelemeler yaplmasnn da ne kadar zahmete deer olduunu ise daha sonraki yllarda oralarda yeni yeni, byk yazl talarn k meydana koymutur. Macar aratrclarnn dikkati t - Asya'nn gittike batya den blgelerine doru evrilmiti. Bu blgeleri dolaarak yapt keiflerle, Asya'nn Avrupa'ca tannmas tarihine adn silinmez bir ekilde yazdran bilgin seyyahlarmz oktur. Fakat bunlar, aratrlacak alana fazla'sayda, iyi donanm sefer heyetleri yerine, tek balarna, yahut olsa olsa birka geirici ile gidiyorlard. Her ne kadar Hive'nin ve Buhara'nn Rus igali altna gemesi ve Trans-Hazer demiryolunun yapliyle artk aratrmalarn hareket noktasna kolayca varlyor idiyse de, asl keif yolculuu, zahmetleri ve tehlikeleriyle, bu seyyahlardan da o eski r aclardan istedii kadar ahsi fedakrlk ve yoksullua katlan istiyordu. Fransa'da yerlemi olan K. Ujfalvy 1876 -1882 yllar arasnda Asya'y kere ziyaret etti. Semerkant havalisini dolat ve Pamir'de pek deerli aratrmalarda bulundu. Ujfalvy'nin, Pa-mir'in dil ve rk bakmndan o kadar kark kavimleri arasndaki antropoloji aratrmalar bilhassa ok dikkate deer; bunlar yava yava balyan Dou antropoloji aratrmalarnn ilk cidd neticeleridir. Tien-an da ynlar, corafya ve etnografya aratrmalar

iin iki Macar bilginini de kendine ekmitir. Bunlardan biri, Gy. Almasy, nce 1900-de, ikinci defa 1906-da yola kmtr. lkin Takent'e, oradan Balka glne ve sonra da Prjevalsk'e, uryarak Tien-an gney sradalarn aratrmaa gitti. slm dininin ancak yle byle urad, eski Trk yaay ekline bugn de en ziyade bal kalm olan Krgzlarn detlerine, hayat tarzlarna ve dillerine dair yapt esasl incelemelerle, kendisine unutulmaz bir erdem salamtr. ok yazk ki, bu seyahatine dair olan raporu, koca bir cilt tutan eseri, yalnz Macar diliyle kmtr ve yabanc memleketler bilginleri bu byk malzemeden bilgi edinememilerdir. Tien-an'n teki Macar aratrcs Gy. Prinz'tir. O da buraya iki sefer yapmtr. Onu nce 1906 - da Gy. Almasy'nin yannda gryoruz, fakat Almasy'nin anszn memleketine dnnden sonra o, orada kalyor, iddetli Asya knda aratrmalarna devam ediyor ve corafyaca bilinmiyen Sarcas dolaylarn meydana karyor. Prinz, ikinci defa 1909 - da yine dou yolunu tutmu ve Andican'-dan karak Tien-an'n o zamana kadar bilinmiyen taraflarn btn gezmi, hatt Kagar'dan geerek cesaretle gneye, Kun-lun zincirine kadar inmiti ki, bunun en gney noktas Yarkent-derya'-mn yanndaki Kuerab'tr. Prinz tam bir corafyacdr, fakat bunun yannda, oradaki da obanlarnn yaay tarzlar zerinde de mkemmel incelemeler yapmtr. Corafya, dil ve etnografya bakmndan - Asya'daki aratrmalar hl devam etmektedir. Bu byk ortak ie umarz ki, gnn birinde biz Macarlar yine katlr ve bunca bilginimizin engel tanmaz bir azimle ve vlmee deer neticelerle baardklar asil gelenei devam ettiririz. * - Asya'y tanma tarihini yle bir gzden geirmi bulunuyoruz. Belirli baz alarn en fazla sivrilmi aratrclarn yanna katlarak onlarn kendi zamanlarnda -Asya'nn eitli dolaylarnda ve trl kavimleri arasnda neler grdklerini rendik. Fakat bu doludizgin ilerleyi srasnda elimize geirdiimiz eski tablolarn temaasiyle hibir vakit devimizi sona erdirmi deiliz. Geen yzyln sonundan beri yeni yeni keif seferleri birbirini kovalam ve bunlar eski - Asya tarihinin, medeniyetinin birbirinden deerli maddi htralarm beklenmiyen bir ekilde nmze sermitir. BaF. 13

194

BtLtNMYEN

-ASYA

bil ve Ninive'nin kefinden beri ilim dnyas bu kadar heyecan verici hdise grmemitir. O ynlarla arkeoloji ve dilcilik eserleri ve bunlarla ilgili bir sr tarih ve corafya meselesi deta btn teki alkalar arka plna atmtr. Tarih kaynaklar gittike oalm bulunuyordu ve eldeki bu sonsuz verintiler sabrla, bilgi ve anlayla birbirine eklenince, arm gzlerimizin nne ba dndrc zenginlikte, deiik manzaral bir tablo almaa balad: Eski t - Asya. Bundan sonraki blmlerde bu aratrmalarn birka nemli grupunu tantmak istiyoruz.

XI.
ORKHON VE YENSEY KIYILARINDA ESRARLI YAZITLAR
Yenisey mezar yaztlarnn kefi. Orkhen yazttan. Vilhelm Themsen Orkhen ve Yenisey Kek Trk oyma yazlarn zyor. Kk Trk tarihinin balca olaylar. Kl teginin hayat ve lm. Bilge kaan ve hakim maviri Tonyukuk. mparatorluun ykl.

sve kiral XII. Karl'n mehur Poltava meydan muharebesinde Johann Philipp Strahlenberg esir dmt. Esir olan birok arkadalariyle beraber bu ilme dkn adam da Sibirya'ya srklenmi ve orada geirdii uzun yllar boa gitmemi, Sibirya'nn o zamana kadar hemen bilinmiyen kavimlerine dair grp iittiklerini toplyarak mehur kitabnda yaynlamt. Birtakm cetvellerle, resim ve ekillerle sslenmi olan bu kitapta Strahlenberg birok garip eyler arasnda Yenisey nehri kysnda byk kk talar, mezar talar gibi birtakm antlar grldn de anlatr. Tek bana bu mahede henz bir ey deildir, nk gebe kavimler, Gney - Sibirya'da olsun, Moolya'da clsun, ne tarafta bulunmularsa oralarda byle tatan dikilmi iaretler, hatt bazan iptidai heykel ekilleri srsiyle bulunur. Yenisey kysnda dank bir halde bulunan talar, her birinin zerinde yazya benzer birtakm anlalmaz iaretler grld iin Strahlenberg'in dikkatini ekmilerdi. Bu mezar talar ile ilk nce ne yapacaklarn bilemiyorlar, birka satrlk, hatt bazan birka kelimelik yazlarn dilinden anlamyorlard ve tabiatiyle ne trl bir yaziyle karlatklar bilinmiyordu. Hatt talarn zerine kaba saba oyulmu olan izgilerin harf mi, yoksa yle bir iaret veya damga m olduu da belli deildi. Strahlenberg'in talar deta unutulmu gitmi (hi olmazsa

196

BLNMYEN

t ASYA

BLNMYEN

-ASYA

197

bunlar ne yapacaklarn bilemiyorlard) idi ki, geen yzyln sonlarndaMUafigi. Fin Arkeoloji Birliinin aklna, bu dalm yaztlar toplyarak kolayca baklabilecek bir atlas iinde ilgili limlerin nne komak fikri geldi. lgi bakmndan geri noksanlk yoktu, ama daha ilk incelemede bu bilinmiyen yazl yaztlarn krk dkkl yznden bunlarn zm ii tamamiyle umutsuz grnmt. Bunun, topu topu baz harflerin ekillerini tam olarak tes-bit edebilecek ve her satrda uzun ksa uzaklklarda yalnz dz izgi zerinde oyulmu harfler arasna konmu olan ift noktalardan, tahminen her bir kelimenin nerede bittiini anlyacak kadar faydas olmutu. Bu verintilere dayanarak u garip i meydana geldi ki, ne yazy ne de onun yazld dili bilmedikleri halde Yenisey yaztlarnn szln kardlar. limler bu bilinmiyen dil ve bilinmiyen yazl metinler zerine heyecanla eildiler, fakat bu, daha balangta ok umutsuz grnen zme iine henz iyice dalmamlard ki, ayn 1889 ylnda trkutsk'lu bir Rus limi olan Yadrintsev'in Kuzey - Moolya'da, Orkhon nehri ve Koo Tsaydam gl yaknlarnda, mehur Karako-rum ehrinin ykntlar yannda yeni birtakm eserlere raslad haberi geldi. Bunlar aa yukar, ayn yaz ile ve tahmine gre ayn dilde yazlm, fakat azametli eserlerdi. Irkutsk Corafya Birlii derhal mahalline bir heyet yollad ve ilk sathi incelemelerin sonularna dair ertesi yl, Rus arkeologlar kongresine bir rapor bile verdiler. Bu kefin nemi herkese anlalmt ve mesafe itibariyle en yakn olan ilgili ilim birlikleri yeni bir heyet yollanmasn kararlatrdlar. Bylece Finugor Birlii adna Heikel acele Orkhon vadisine gitti (1890- 1891). Ele geirebildii btn yaztlarn kop-yesini aldktan, btn heykelciklerin ve yklarn resimlerini ektikten sonra hepsini yeni bir albmde toplyarak seferinin ertesi ylnda (1892) ssl bir ekilde yaynlad. te yandan Rus bilginleri de harekete gemilerdi; onlar da en sekin trkologlardan olan W. Radloff'un ynetimi altnda 1891 - den itibaren bu yazl talar incelemek iin birka sefer heyeti gnderdiler. ok gemeden Rus aratrclarnn elde ettikleri neticeleri gsteren albm de kt, imdi artk Ruslarla Finlerin iki mkemmel koleksiyonu, kendine gvenen bilginleri i bana aryordu. Orkhon yaztlar meydana knca durum birdenbire deiiver-

misti. O zamana kadar elde bulunan krk dkk ksa metinlere iki uzun yazt da katlmt. Bu esrarl yazlarla batan aa dolu iki yeni yazt, grn itibariyle de gsterili idi. Bunlardan biri hibir eksiksiz, dikildii yerde, ta tabana dayal bir halde duruyordu. 332 santimetre boyundaki bu tan 231 santimetrelik ksm yazlyd. Genilii 132, kalnl da 46 santimdi, teki ant ta bir zamanlar yerinden yklmt ve drt paraya ayrlm bir halde ta kaidenin etrafnda yatmaktayd. Artk metin bakmndan eksiklik yoktu, zira tan sade n tarafnda krk satr sralanmakla kalmyor, kaya parasnn teki yzleri de yaz iaretleriyle doldurulmu bulunuyordu. Byle sevin verici bir ekilde artm olan bilinmiyen dilli ve yazl eserlerin zm artk imknsz gzkmyordu. Fakat bilginler, ok etin olduu phesiz grnen bu ite beklemedikleri baka yardm da buldular. Yeniden kefedilen her iki ant zerinde ince yazlar da vard. Bunlarn yardmiyle bu iki tan hangi kavimden kalma .olduunu tesbit etmek kolayd. Bunun zerine anlald ki, biri_732i teki 734 yllarndan kalma olan bu iki yazt, in kaynaklarnca evvelden beri pek iyi bilinen Kk Trk kavmi hkmdarlarndan birinin, Bilge kaann ve kk kardei, sekin komutanJKl teginin htralarn anmaktadr. Sonra bu ele geirilen bilgiler sayesinde bu yaztlarn anlalmaz satrlar arasnda eski Trk dillerinden birinin gizlendii tahmin edildii iin, bunlarn zmne bir adm daha yaklalm oldu. Fakat oradaki ince yaznn, bilinmiyen metnin tam tercmesi olmad, onun nispetsiz derecede ksa oluundan da, daha nce anlalmt. Artk o zaman bilginler arasnda, bu, VIII. yzyldan kalma Kk Trk yaztlarn ilk nce kimin dile getirebilecei ve hele tam anlamn kimin ortaya koyabilecei yolunda bir yartr balad. Bu yenime abuk neticelendi: 1893 - te, tannm Danimarka'l lim Vilhelm Thomsen, zmn^ son alarn en byk ehemmiyetteki ilm neticesini Danimarka lim Akademisine sundu. Tabiatiyle, ihtisas adam olsun veya olmasn, herkes, acaba Thomsen bu zm nasl elde etti, diye meseleyi merakla deelemee balamt. zmn doruluundan kimse phe edemezdi. Yaztlarn 38 iaretten ibaret olan alfabesine verilmi olan anahtar yardmiyleonlar herkes istedii yerden okuyabilirdi. Yalnz Trk

198

BLNMYEN ASYA

BLNMYEN ASYA

199

dillerinden anlamak artt, nk her iki yazt da biraz eskice, fakat halis Trk diliyle yazlmt. Danimarka'l limin bu zm nasl elde ettii gerekten merakl bir eydir. Bu gibi isler iin mazbut bir kafa, sistemli bir dnce kabiliyeti lzm olduu muhakkaktr, fakat iyi bir talihin yardm olmadan bu mkemmel hazrln da her zaman amaca ulat-ramyaca inkr edilemez. lk nce Thomsen'in dikkati her iki yaztta da, birbirine muvazi kelime uygunluklarna ilimitir. Yoliyle dnen bir bilgin iin kendi bana bu basit mahede bile mkemmel bir hareket noktasdr. Zira her hangi bir kimse zme balamadan nce, harflerin birbiri ardna nasl sraland, sonra da satrlarn nasl devam ettikleri meselesini aydnlatmas lzmdr. Bir de satrlar acaba incede olduu gibi sadan sola doru mu okunacaktr, yoksa Moolcadaki gibi soldan saa m? Birbirine muvazi olan metin paralar meseleyi aka meydana koydular: satrlar sadan sola gitmektedir. Dikkatli incelemelerle Thomsen meselenin btn ayrntlarn aydnlatmt. Bylece, yeni bir adm olarak harflerin yukardan aa okunacan anlad gibi, daha sonra yaz iaretlerini tabi durularna gre deil, yan evirerek hem de her iaretin tepesi sola, kuyruu ise saa decek ekilde birbiri altna sralanm olduunu fark etti. Buna gre harf ve satrlarn sras ve durumu yledir:
e we

Kk Trk ahsiyetlerinin adlar da bulunuyordu, tuttu, o bilinmi-yen yaztlarda bunlarn yerlerini bulmaa alt. Bylece, o garip kelimeler arasnda aratrp dururken, kelimelerden birinin sade bu iki yaztta deil, Yenisey antlarnda da sk sk getiinin farkna vard. Bu kadar tekrarlanan kelimenin son harfi, kendisinin evvelce farz ettii i olduuna gre bunun, arad zel adlardan biri olmayp Trke tanr demek olan tengri olmas ihtimalinin akla daha yakn olacan dnd. Bu suretle elde ettii birka harfle denemelerine devam etti. Ayn zamanda una da dikkat etmiti ki, bu harf kmelerinden biri, yaztlarn yalnz birisinde, hem de tam ince metne gre e-t-cin (Kl tegin) 'e ait yaztta gemektedir. Bu harf kmesini Kl tegin keliniesinin harfleriyle karlatrd. Kl tegin ve tengri kelimelerinin harflerini doru olarak elde ettikten sonra zm artk hzla ilerledi ve ancak birka saatlik bir almadan sonra bilinmiyen yaznn hemen btn harfleri ele gemi bulunuyordu. Daha derin bir incelemeden sonra btn zorluklar ortadan kalkt. imdi artk yaztlar dpedz ve kolaylkla okunabiliyordu. Arkaya sade bir i, metnin tercmesi ve aklanmas kalmt. O srada haber alndna gre Orkhon yaztlar bilmecesiyle tannm Rus trkolou W. Radloff da adamakll uramaktayd, hatt Thomsen kendi zmn ortaya koyduu zaman o da bir - iki harf ele geirmi bulunuyordu. Dediimiz gibi, harflerin meydana karlmasiyle mesele henz kapanm bulunmuyordu. Hatt en heyecanl ksm bundan sonra balamt: bu Orkhon yaztlar acaba neler anlatyordu? ite bu iki eser okunup tercme edilmee balannca o unutulup gitmi bilinmiyen harflerin altndan, eski ve byk bir gebe imparatorluunun mcadeleleri, uzak lkelere yaylm an ve erefi meydana kmtr. Bu kudretli Kk Trk kavmi, kaynaan komu kabilelere kar nasl savam, muzaffer ordular uzak gneyde, in topraklarnda ve Han-dzan ile an-un'un pei sra bizim de dolatmz ltay dalarnda, ta Demirkap'ya kadar nasl ilerlemiti! limler, eski in tarihilerinin Kk Trk kavmi hakknda neler yazdklarn hararetli bir gayretle aratrmaa balyarak acele ele geirdikleri malmat yaztlarda Kk Trklerin kendileri hak-

Asl zm bundan sonra geliyordu. Henz tek bir harf bile tanmad iin, nce evvelden hazrlanm bir istatistie gre bu iaretlerden hangilerinin vokal, hangilerinin konsonan olduunu anlamay denedi. Ondan sonras artk talih meselesiydi: deiik tahminlere gre setii vokal iaretinden, sonradan anlald gibi, ikisinin kymetini (i,u) tam olarak bulmutu, fakat ncs uymamt ve bu nc harf o kadar karkla yol at ki, bilginin neesi tamamiyle kam ve uzun zaman yaztlara elini srmemiti. Thomsen, bu inatla dayatan yazy sonra tekrar eline ald vakit* baka bir usul denedi. Yaztlarn ince ksmnda birok ilerigelen

200

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

20i

knda kendi anlattklariyle karlatrdlar ve en kk noktalarda bile uygunluk grnce ap kaldlar. Bu hal tabiatiyle yalnz in'-lilerin veya yalnz yaztlarn kaydettikleri hdiseler zerinde hkm verme hususunda da onlarn kendilerine olan gvenlerini, hakl olarak kuvvetlendirmiti. in'lilere gre Kk Trk kavmi, uzak kuzeyde, Orkhon ve Se-lenga yannda yaar, srlerini otlatarak bir yerden baka bir yere ger, kee adrlarda oturur ve kahramanlk hayatna baylr. Bu kavmin yle uradan buradan toplanm bir sr olmayp tekiltl bir devlet halinde yaad anlalmtr. En ileri gelen adamlarndan in tarihileri 28 eit rtbe sayarlar. Bunlardan 9-10 kadarnn Kk Trke adlarn da kaydederler. Yabgu, ad, tegin, tar-kan bunlardan olup, zlen yaztlarda imdi hepsi de grlmt. Kk Trklerin salar serbeste havada dalgalanr (in'lilerinki gibi deil), elbiselerini sola iliklerler (Gk olu devletinin evltlar gibi saa deil). detleri ise eski Asya'l Hunlarnkine benzer, ihtiyarlar saymazlar, yalnz takn kudretli genlere deer verirler. Ya-kmlarndan birisi lnce garip bir ekilde ya&Jatarlar. Aclarnda dklecek gz yalar, yzlerinden fkracak kanlarla ayn izden aksn diye, suratlarn bakla izerler. Kibarlar topraa gmerler ve savata ka dman ldrmse mezarna o kadar ta koyarlar. Mezar zerinde yz, hatt bin ta bulunan kahraman savalar nadir deildir. Kaan, yani hkmdarlarnn karargh Al-tay'n bir kanadnda, onlarn dillerince tken da dedikleri yerdedir, bu dadaki maaralardan biri, atalardan kalma bir ziyaret yeridir, Kk Trk ilerigelenleri her yl hanlarnn bakanl altnda oraya giderek kurbanlar adarlar. Zaten Kk Trkler gk ve yer ruhlarna ok sayg gsterirler, cinlere inanrlar ve aman mecuslar vardr. Bunlar uzun zaman klelik hayat yaamlar, dalarda madencilik yapmlar ve efendileri olan Asya'l A varlarn veya baka deyimle Juanjuan'larm en nl demircileri olmulard. Fakat 552-de kurtulu saatleri alm, yaztlarda ad Bumn kaan diye geen ilk yiit hkmdarlar, kavmini hrriyete kavuturduu gibi, hatt btn teki kabileleri de hkm altna alm, koca gebe imparatorluu ta byk in duvarna kadar geniletmi ve Al-tay'n batsnda uzanan lkeleri ve gebeleri de devletine katmt.

Fakat geni sahalara yaylan bu Kk Trk imparatorluunun birlii ok srmedi, daha otuz yl gemeden ikiye blnd. Doudaki ksm atadan kalma yerleri tutmakta devam ediyor ki, Orkhon yaztlar bu ksma aittir. Batdaki Kk Trk imparatorluu, yani On Ok (on kabile) kavmi Cungarya kapsndan geerek Tarm havzasnn kuzey ve bat taraflarna yayld. Han-dzan bunlara uram, Bizans elileri bunlarla ittifak yapmlard. Batya doru nne geilmez bir ekilde yaylan ve Hazer glnn bat taraf ile Kafkasya'da yayan kavimleri hkmleri altna alanlar ite bu Bat - Kk Trkleridir. Fakat bir de Dou-Kk Trklerine dnerek onlarn tarihlerine, bu tarihin, Orkhon yaztlarnda adlar geen iki kahramann, Bilge kaanla Kl teginin yaad blmne tez bir gz atalm. Kk Trk kaan lmt, fakat setii halef, olu, yani kk: kaan tahta geemedi, nk gebelerin hkmdar ldren ge leneine uyarak Trk ilerigelenlerinden biri, kabilesini etrafna toplyarak ona hcum etmi ve savata ldrmt. Bu Trk ileri-geleni Kl tegin idi. Fakat eline geirmi olduu hkmdar tahtna kendi yerine aabeyisini oturtmutu. O da Kk Trk ilerigelenlerindendi, fakat bu bar yaradll, insan duygulu, nemsiz kabile bakan, kabilesinin kk ad o zamana kadar bir kenarda kalmt. Ama imdi, kk kardeinin himmetiyle han olmu ve Kk Trklerin parlak hkmdar adlar arasnda kendisine Bilge kaan (hakim hakan) unvann semiti. Kk Trk ordularnn en ba komutanlk devini ise, aabeyinin yannda Kl tegin zerine almt. in tarihileri yllklarnda,- aralarnda bir kimse sava meydannda lmeyip de hastalktan telef olursa Kk Trklerin bunu ayp saydklarn_saarak kaydederler. Kl teginin ayp saylacak bir eyi yoktu. Asya'nn yarsnda batan baa savalar vermi olan bu kahraman sonunda, sinsice zerine saldran stn kuvvetteki dmana kar kararghiyle ailesi halkn koruduu umutsuz, iddetli bir savata lmt. Onun hayat hakknda in'liler de baz eyler yazmaktalarsa da en tam htras yine aabeyisi Bilge kaann, in imparatoriyle birlik olarak ve onun mtehasss iilerinin yardmiyle taa oydurduu yaztlardr ki, biraz nce anlattmz ekilde kefedilen Orkhon antlarndan biri bunu gstermek-

202

B L N M YEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

203

tedir. Zira onun lm zerine dnyann her tarafndan basas-na gelip toplanan elilikler arasnda in imparatorunun adamlar da eksik deildi. Hem de bu eliliin bakan, Gk olunun, len Kk Trk kahramannn adna, onun deerlerinin lmezi estirilmesi iin yazl ta dikilmesi, heykelinin ve bu antlarn yanma bir tapmak yaplmas hakkndaki mhrl emrini de beraberinde getirmiti. mparator, tapnan drt duvarna da Kl teginin baard kahramanca savalarn resimlerini yapmalarm emir ediyordu. En sekin in sanatkrlarndan altsn bu ie ayrmlar ve bunlar zerlerine aldklar ii o kadar mkemmel baarmlard ki, herkes bu canl sava sahnelerini hayranlkla seyretmi ve Bilge kaann kendisi de henz bu dnya zerinde eine hi raslanmam olan bu ressamlk aheserini heyecanla gzden geirmiti. Bu Kk Trk yazt Kl teginin eitli kahramanlklarn btn ayrntlariyle, hayret verici bir ekilde canlandrmaktadr. Yazt tabiatiyle, gebe ozanlarnn geleneine uygun olarak, birinci ahsla konumaktadr. Zaten buraya geirilen olaylar Kl teginin aabeyisinin, Bilge kaann azndan dinliyoruz: Kk Trk ulusunun n kaybolmasn diye beni bu tahta Gfcn ltfu oturtmutur. O zaman ulusum zengin ve kudretli deildi, yoksul ve kuvvetsizdi, yiyecei yoktu, giyecei yoktu. Kardeim Kl te-ginle grtm ve (babamla amcamn bir araya getirdii) ulusumun ad ve san ortadan kalkmasn diye, gecelerimi uykusuz geirdim. Gndzleri dinlenmedim. Kl teginle ve iki adla beraber urap didindim. Han olduum vakit dank ulus yaya olarak ve perian bir klkla bana kotu. Ulusumu ykseltmek iin kuzeye doru O-guzlara, douda Kitay ve Tatablara, gneyde in'lilere hcum ederek on iki byk sefer yaptm ve bir sr savata arptm. Ve -^ Gfcn yardmiyle ve talihim beni terk etmedii iin can ekien >f ulusumu kalkndrdm, plaklar giydirdim, fakiri zengin ettim ve . azalm olan saflar oalttm. tf\ Dnyann drt bucandaki uluslar arasnda bar yarattm, dmanlklar ortadan kaldrdm ve biroklarn hkmm altna aldm. Kardeim Kl tegin bu byk iimde benim sadk yardmcm oldu. Kaan babamz ld vakit o daha yedi yandayd, fakat

Umay perisinin benzeri olan anama ne mutlu ki, abucak geliti. On alt' yandayken artk imparatorluk ve devlet hizmetinde yararlk lar gsteriyorduTAlt ub ve Sogdia'ya kar seferler atk ve her eyi yok ettik. in'li Ong tutuk, elli bin kiilik bir ordu ile zerimize geldi ve biz onunla savaa tututuk. Kl tegin bu hcumu yaya ola rak idare etti, silhl Ong tutuk'u esir ald, kaana bar salad. Yirmi drt yanda iken aa sengn'e kar savatk. Kl tegin, Tadk ur adl doru atna bindi ve savaa yle gitti. Bu atn ldr dkleri zaman Ibara yamatar adl krma binerek yeniden hcum etti. Bunu da ldrdkleri vakit baka bir ata bindi ve yeniden h cum etti. Kalkanna, zrhna yzden fazla ok yad. Kk Trk er leri, ounuz bu hcumu hl hatrlarsnz! fo lj. Bu orduyu yok ettikten sonra, Yr-Bayrku kavminin byk ^ . " 'i han dmanmz oldu. Trgi-yargun glnn yannda savalarn . ^/ dattk, yok ettik, byk han ancak birka adamiyle kap kurtu- ",4_, labildi. Kl tegin yirmi alt yama girdii zaman Krgzlara kar ie,/ sefer atk. Getiimiz yerlerde yle kar vard ki, mzraklarmz sa- ^/V. pna kadar kara batyordu; ama yine de Sayan dalarn geerek fjfca_ Krgz ulusunu uykusunda bastrdk, kaaniyle bir ormanda arptk. Kl tegin ata srad, bir kiiyi okla ldrd, ikisine mzran saplad, Krgz kaann ldrdk, kavmine boyun edirdik. Ayn yl iinde Trge ulusuna kar savaa girierek Altay dalarndan getik. rti nehrinden getik, bir eyden haberi olmyan Trge ulusu zerine saldrdk. Fakat kaanlar ordusiyle zerimize ate gibi, kasrga gibi geldi. Ve biz savatk. Hcumu, kr atnn stnde Kl tegin idare etti. Sogd ulusunu yola getirmek iin tnci nehrini (Jaxartes = Sir-derya) geerek ordumu Demirkap'ya kadar gtrdm. Fakat o vakit Kara Trge ulusu ba kaldrmaa balad. Ordumuzun atlar larlamt, yiyecek yoktu ve dermansz kalm olan adamlarmza taze kuvvetteki askerler hcum ediyordu. armtk, son are olarak bir avu askerle Kl tegini onlara kar gnderdik. Kl tegin beyaz atnn stnde savaa giriti, Kara Trge ulusunu perian ve esir etti. Kl tegin yirmi yedi yana bast zaman kuvvetli Karluk ulusiyle bamz derde girmiti. Ama Mukaddes Pnarba'nda onunla da arptk, Kl tegin savaa Alp-al adl beyaz atnn zerinde gitti, mzran iki kiiye saplad. Karluklar perian ve esir ettik.

2C4

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

,205

O zaman Az ulusu bize dman oldu. KaragTn yannda onlarla da arptk. Kl tegin o zaman otuz bir yanda idi; savaa yine beyaz Alpal atiyle gitti, Az ulusunun bakann esir etti, kavmini ortadan kaldrd. zgil ulusu zerimize yrd zaman kavmimiz ve memleketimiz yorgun dmt. Kl tegin yine beyaz Alp-al'-nn zerinde savaa nde gitmiti. Alp-al'y ldrdler ama, zgil kavmi de yok olmutu. Tokuzoguz kavmi benim kavmimken imdi bana dman olmutu, bir yl iinde be kere arpmamz lzm gelmiti. lkin Togu ehri yannda dvtk, Azman adl beyaz atnn stnde hcuma geen Kl tegin, mzraiyle alt kiiyi yere serdi. Gs gse geldiklerinde yedinciyi klciyle dorad. kinci defa Kuhgak'n yannda Edizlere kar savatk, Kl tegin Az adl doru atnn stnde dvt, bir kiiyi mzraiyle, dokuzunu da gs gse geldikleri zaman ldrd. Ediz kavminin hesabn grmtk. nc defa Ouzlara kar savatk, Kl tegin yine beyaz atnn, Azman'n stnde hcuma geti, dman ordusunu yendik, ulusuna boyun edirdik. Drdnc defa u pnarnn banda savaa sra geldi. Fakat artk Kk Trk ulusu bitkin dm, sava istei kalmamt. Beinci defa yine Ouzlarla dvtk. Kl tegin Az adl doru atna binerek hcuma giriti, mzraiyle iki a-dam ldrd, dman yok ettik. K Amga-kurgan istihkmlarnda geirdikten sonra ilkbaharda ordumuzu yine Ouzlara kar ileri srdk. Tmenin bana Kl tegin geerek hcum emrini verdi. Fakat bu srada Ouzlar kararghmz, orduyu basmlard. O zaman Kl tegin ksz adl beyaz atma bindi, dokuz kiiyi mzraklad ve orduyu bylece korudu. Eer Kl tegin olmasayd anam hatun, vey analarm, ablalarm, halalarm, teyzelerim, baldzlarm, yengelerim, karlarm, sa kalanlar esir olacaklard, tekiler de l olarak obalarda veya yollarda srneceklerdi. te imdi Kl tegin yoktur.* Ben, Bilge kaan, umutsuzlua dtm; gren gzm sanki artk grmyor, anlayl zihnim sanki
* Kk Trk yaztnn bu noktas aydnlk deildir. Bazlarna gre Kl tegin tabi lmle lmtr. Bakalar ise onun orduya mdafaa ederken, silh elinde olarak ld fikrindedirler. Yerinde sebeplere dayanarak biz de ikinci gre katlrz.

anlamyor. ardm, ama sonsuz olan yalnz Gk ve Zamandr, in-san olu lmldr. Gzlerimden yalar akt, yreimden hkrk-\ lar ykseldi, skldm, strap ektim. Sandm ki, iki adn, prensle- * rin, beylerin ve btn milletin gzleri ve kalar alamaktan harap olacak. Kitay ve Tatab kavimlerinin elileri alyarak, yas tutarak geldiler, in imparatorunun adam Likeng, ynla deerli eyler, altn, gm getirdi. Tibet kaan banazrm yollad; Bat'l Sogd, ran ve Buhara kavmi Neng sengn' ve Oul tarkan gnderdi, Bat - Kk Trklerinden, Trge kaanndan mhrdar, O-guzlardan Bilge adl mhrdar, Krgz han adna da Tardu nanu ur geldiler. in imparatoru tapna yapmak ve Kk Trk Yolg teginin izdii yazy taa oymak iin adamlar yollamt. Kl teginin kahramanlk hayatn, ordunun mdafaas uasnda yiite lmn, onun yasn tutan aabeyisi Bilge kaan ite byle anlatyor. Olaylarn yn, bilinmiyen kk yerlerin hi iitilmedik adlar arasndan da, Kk Trk imparatorluunun bykln, hretini yaratan, # hibir vakit dinlenme nedir bilmemi Kk\ Trk savaln pek iyi grebilmekteyiz. Fakat ayn zamanda, hayat duraksz boumalarla geen bu gebe devletin talihi silhlarn baarsna ne kadar bal kalm olduunu da flr^yoruz. Gryoruz ki, savalarda bitkin den bir ilerigelen kabile, artk eski hzn gsteremez hale gelince, taze kuvvetine gvenen baka bir gebe ulus onu gayet kolaylkla yerinden itebilmekte ve baarla-ryle, tpk nceki gibi, kar konmaz bir surette kk kavim un-surlarn kendine ekmektedir. Kk Trk kudretinin ve byklnn bu son parlay anda Kl teginin yannda ikinci yksek ahsiyet Bilge kaandr. O-nun hayat hakknda da, in tarihilerinin ve Orkhon yaztlarnn lmezletirmi olduklar eyleri ksaca anlatalm. Askerlik alanndaki faaliyetinin byk ksmn, Kl teginin gz kamatrc ykselii mnasebetiyle grdk. Buna, olsa olsa birka izgi daha katabiliriz ki, bunlar daha ziyade onun siyasi faaliyetini gsterir. Sava seferlerini, silhl teebbsleri Kl tegin idare ediyordu; bu onun ii idi. Fakat byk ldeki savalara ne zaman giriilebilecei ve hele gl ve zengin gney komusuna, in'e kar nasl bir tavr taknlacan kaan kararlatrrd. Eski kaynaklar kartrnca Kk Trk hkmdar saraynn bu ilerde pek yle geli-

206

BLNMVKN

l(.:-ASYA

B 1. N M V E N - A S YA

207

igzel, her hangi br geici hevese kaplarak karar vermediini hayretle grmekteyiz. Dorusu Bilge kaan, bu mesuliyetti byk ilerde yalnz kalmyordu. Fakat yle tecrbesiz, hamhalat kk kabile bakanlarnn tlerine de ihtiyac yoktu. Yannda gn grm, akll Trk devlet adam, yetmilik Tonyukuk vard ki, o-nun hayran olan Alman ilim adamlar takdirlerini anlatmak iin kendisine Kk Trk imparatorluunun Bismarck' demilerdir. Bebalk dolaylarndaki in'liler entrikalarn o kadar .ileri gtrdler ki, nihayet oralardaki gebeler, Bilge kaann Kk Trk devleti aleyhine dndler. Kl teginin ktalar, tehdidedilen yere tam zamannda yetierek silerin akllarn balarna getirdiler. Bunun zerine Bilge kaann can sklarak in'e hcum etmek istedi, fakat Tonyukuk, o zamana kadar Kk Trk hanna hizmet etmi olan bu emektar vezir, onu bu tehlikeli tasarsndan vazgeir-di. Zira in'liler o kadar uzun zamandr bar iinde yayorlard ki, zenginlemiler, kuvvetlenmilerdi! Hem imparatorlar da kendi kuvvetine gveniyordu. Halbuki Kk Trk ordular arasz savalarda yorgun dmt, askerlerin arasnda, yeniden ele geirilen yerlerin, ballklar denenmemi dermeatma insanlar bulunduu gibi, bundan baka asl ordunun da zaten dinlenmee ihtiyac vard. ii bir trl rahat etmiyen, sonsuz hrs yznden durmadan yeni ykselme yollar aratran Bilge kaan in'lilerin hametlerini kskanm, budist manastrlariyle, taoist tapnaklariyle ehirler yaptrmak hevesine dmt. Tonyukuk, bu istei de yerinde bulmad. Kk Trkler in'lilerle yara kmamallard. Zaten yz Kk Trk iinde, bayrak altnda bir kii savatktan, tekiler srleriyle meralarda veya av peinde dolatktan ve daim barnaklar olmadktan sonra in'lilerle nasl yarabilirlerdi? Asl ileri savat ve kendilerini kuvvetli bulunca ileri atlrlard, zayf bulunca da kar, saklanrlard. Eer milletini duvarla evrili ehre kapatrsan, gnn birinde Cin'live yenilirsin ve ona esir olmaktan kurtulamazsn! Hem Buddha ve Lav-dz, insanlara sevgi ve tevazu retir ki, bunlar zaten sava bir ulusa lzumlu bi,'fl'1ar ri,p'1,,i" Bilge kaan Tonyukuk'a hak verdi, hem de o kadar hak verdi ki, bar anlamas yapmak iin in'e eliler yollad. Fakat in imparatoru bu bar isteinden gebelerin zayf olduklar neticesini

kararak Kk Trklere hcum emrini verdi. Onlara kar byk bir in ordusu karmakla kalmyarak, birka ynden saldrp ilerini bitirmek iin gebe mttefiklerini de batda Basml, douda Kitay ve Tatab kavimlerini ayaklandrd. Bilge kaan korkmutu, fakat, Tonyukuk onu yattrd. zerlerine saldracak ordular birbirinden o kadar uzakta idiler ki, birlemee vakitleri kalmyacakt. Gerekten dman ordularnn her biri tekini bekliyordu ve beyhude beklediini grnce her biri memleketine ekip gitmiti. Sra imdi Bilge kaannd. Basmllar Bebalk ehrinde habersizce bastrd, aknla uram olan kavmi yenilgiye uratt, sonra in'e doru ilerliyerek in ordularn datt ve bat nbet kuleleri dolaylarn talan etti. Bylece askerlik nnn temelini atm oldu, hatt in imparatoru bile derhal daha tatl bir dil kullanmaa balamt. Bilge'nin in'lilerle olan iyi mnasebeti ancak 727-de, Tibet'A lilerin onu el birliiyle in'lilere saldrmaa raz etmek istedikleri 1 ve onun bu teklifi kabul etmek yle dursun, imparatora haber ver- I mesi zerine gerekten salamlam oldu. Gk olu buna sade min-net duymakla kalmyarak, bu duyguyu pek cidd bir ekilde aa I vurdu. Kk Trklere Ordos'un kuzeyinde bulunan bir in ehrinde \ serbeste alveri yapabilmek iin msaade verdi. Bu ite iki taraf da krl kmt. in'liler istedikleri zaman, kolaylkla at satm alabiliyorlard, gebe Kk Trkler 'ise gme ve kumaa kavu-mulard. in'liler bu Kk Trk ticaret ehrinin aln ltuflu bir l msaade olarak gsterirler, fakat galiba iin iinde i vard. Herhalde yine bu vesile ile kaydettikleri, in imparatoru her yl Kk Trk kaanna hediye olarak 10.000 para ipekli gnderir, sz manaldr. Bilge kaann gcne gidecek artk tek bir ey kalmt. Atalarnn tahtna kandan beri durmadan, en sekin gebe hkmdarna verilmesi deta resmen icabeden in'li bir prenses istiyordu. O ana kadar onun bu isteine, kh aka, kh uydurma bahanelerle ret cevab vermilerdi. Fakat imdi kudretinin kesin olarak tannmasna karlk, bu arzusunu yerine getirdiler. in'li yavuklu geldi, fakat o zamana kadar da gebe talih defterinde Bilge'nin sayfas kapanmt. Kk Trk ilerigelenlerinden Buyruk cur. onu zehir lemisti. lmle peneleen kaan, en ar anlarnda bile g-

208

BLNMYEN ASYA

cebe geleneinin emir ettii devi unutmad, Buyruk ur'u btn ailesiyle beraber ldrtt. .j/f>, Kaan ld (734), yas eliler geldiler, in imparatorunun 7^ /'adamlar da gelerek, Orkhon sefer heyetinin ikinci ant olan ta *} ( yazp diktiler. Zaten Bilge kaanla beraber koca Kk Trk imparatorluu da mezara girmiti. Olu ve halefi her ne kadar gittike bozulan, zayf-lyan gebe imparatorluun ilerini bir mddet daha idare etti ise de artk akbetin saknlmaz olduu grlyordu. Ve yklmay ha-zrlyan frtnalar gerekten ok gemeden koptu, her yandan gelen isyan haberleri hkmdarn ordusunu rktt. Tela den, yorgun ve saflar seyreklemi Kk Trk ktalarnn artk uramaa takati kalmamt; netekim gnn birinde (745), yeni zamanlar yeni gebe efendileri olan Uygurlar bir kasrga hziyle meydana atldklar vakit, bitkin bir halde onlarn nlerinde eildiler.

XII. ESK KAVMLERN ZNDE


A. Stein'n c-Asya'ya seferi_____Rus arkeoloji aratrmalar. Pelliot ve Franszlarn -Asya'daki almalar. Japon aratrma seyahatleri. Almanlarn Turfan'a drt seferleri. Drdnc Turfan seferi ve Bat aratrmalarnda duraklay. "Croisiere Jaune". pek-yolunda Sven Hedin'in son aratrmalar. Amerikan Roerich seferi.

- Asya'ya yaplan byk keif seferleri, etnografya ve dil aratrmalar birbirini kovalarken kh u, kh baka bir seyyahn, kayn aac kabuuna izilmi garip el yazmalar bulduklar haberi gelmiti. Bu, ilk bakta da ok eski olduklar grlen eserler, Trkler lkesinde, Trkistan'da, hasl tamamiyle islm medeniyetine bal yerlerde bulunduklar iin hayret uyandrmlard. O zaman, Tarm havzasnn bu eskiden beri oturulan medeni topranda, batan alarn tarihiyle ilgili daha pek ok eserin bulunaca dncesi ilk defa ortaya kt. Fakat o vakit henz iten anlar bilginlerin aratrmasiyle bu l kumunun birok bilinmiyen dillerde, bilinmi-yen el yazmalarn, sanat eserlerini ve antikalar yn yn vereceini herhalde tahmin edememilerdi. lk habercilerden biri olan Bower, bir ngiliz subay, Kua'nn gneyinde ahyar'da bulduu Sanskrit diliyle kayn aac kabuuna yazlm bir el yazmasn getirmiti. Fakat bunun arkas skn etti. Asya'ya yapt seyahatte Tibetliler tarafndan ldrlm olan biare Dutreuil de Rhins'in 1893-te ele geirmi olduu eyler arasnda yine kayn aac kabuuna yazlm, iki bin yllk baka bir el yazs paras kt. Bu yeni bulunan ey tpk teki, yerli gm arayclarnn toplayp oralarda dolaan Avrupallara iyi parayla sattklar eski el yazlar gibi, Khotan blgesinde kmt. Bu ok ey vadeden bulular zerine, yerli gm arayclarnn
F. 14

BLNMYEN

-ASYA

211

bir eyler ele geirdikleri yerlerin sistemli bir alma ile Avrupa'h bilginler tarafndan da aratrlmas yerinde olaca dncesi gittike daha belirli olarak meydan ald. Bu tasar abucak gerekleti ve tpk evvelki corafya aratrclarnn hazrlk ve heyecanlariyle yeni birtakm sefer heyetleri ve tek bana kan aratrclar Asya'da eski eserler aramaa koyuldular. Bunlar da kalabalkt, Avrupa'nn btn medeni milletleri, birbiriyle deta yar edercesine bu ortak ie katldlar. Ve netice gecikmedi, t - Asya'nn arkeoloji bakmndan anlanmas, ayn zaman iinde yaplan corafya aratrmalarnn vnebilecei neticelerle her bakmdan boy lebilecek bir gelime gsterdi. Ve imdi arkeoloji keiflerinin tarihine dnp bakarsak, bu b yk baarda en nde gelen ehrenin, elde ettii neticelerle btn) arkadalarn ok geride brakan iinin, bizim sekin yurttamz 'A. Stein olduunu grerek gurur duyarz. ' A. Stein pek gen yanda, daha niversite talebesi iken yabanc memleketlere dt. nce Viyana'da, sonra Almanya'da, en nihayet Londra'da okudu ve artk kader onun bir daha yurduna ancak misafirlikle dnmesini istedi, ingiliz hizmetine girdi ve vazife ald yerde, en elverili artlar iinde, ok gzel neticeler vadeden ettlerine devam etti. Resm vazifesi kendisini Kuzey - Hindistan'a balyordu, fakat bu arada, durup dinlenmeden, hayalinde hep kuzey snrlarnn zlemiyle, zihninde hep, o esrarl Himalaya'nn tesinde ne vardr, sorusiyle ilmi almasna devam ediyordu. Dutreuil de Rhins'in kumlar altndan karlm garip el yazmasnn havadisi bilginler arasnda o sralarda (1897) yaylmt, bu heves verici haber A. Stein'n merakn bsbtn artrd. Ertesi yl (1898) artk bir istida ile Hint hkmetine dayanyor ve bundan bir - Asya seyahati tasarsn ilk defa ortaya atyor. Yanl kap lmamt, hi zorluk ekmeden seyahat msaadesini ald gibi, ayrca maddi yardm da grd. A. Stein'n byk deeri uradadr ki, her ne kadar gznn nnde sadece arkeoloji amalar canlanyor idiyse de tabiat bilgilerini de ihmal etmemi ve imkn bulduka her zaman yannda ihtisas adam bulundurmutur. Fakat bu alanda da en birinci ihtisas adamnn yine kendisi olduu sonradan anlalmtr. Raporlarnda vnerek, kran duyarak tekrar tekrar and gibi, Budapete Ludovika harb okulunun sekin bir

212

BtLtNMtYEN

ASYA

BLNMYEN

t - A S YA

213

retmeninden elde ettii haritaclk bilgisinden faydalanarak gayet geni alanlarn haritasn izmitir. A. Stein ilk - Asya seferine 1900 ylnn 29 maysnda km ve Karakorum ile Pamir'in pek de rahat saylamayacak olan geitlerinden geerek Kagar'a varmt. Orada kervann dzd ve Tarm havzasnn gneyinden geerek eski byk gney yolundan hareket etti. Bugn artk nemini kaybetmi olan bu kervan yolundan lzum grdke sapmak suretiyle ilerliyerek Taklamakan'n lml kum sahrasna dald. Kazlar iin iiye lzum vard, bunlar hep yolda, en yakn kasaba veya kyden bulmak lzm geliyordu. S-rasiyle btn bycek gney vahalarna, Yarkent'e, Kargalk'a, Khotan'a, Keriya'ya, Niya'ya ve ldeki ehir renlerine uradktan sonra, toplad ilim haznesiyle Londra'ya gitmek zere 1901 maysnn 29 - unda Kagar'a dnd. On iki sandk tutan el yazmalar ve antika eserler ilmi neticeler bakmndan Tarm'n gneyinde gelimi olan eski kavimlerin hayat zerine beklenmedik geni ufuklar amtr. Bu kaybolmu dnyadan, A. Stein'n daha sonraki keiflerini de gz nnde tutarak, bundan sonraki blmde etraflca bahsedeceiz. nk bu yolculuk, bilgin yurttamzn henz ilk seferi idi ki, bunu baar bakmndan daha zengin baka seferleri ta-kibetmitir. lk yolculuunun neticelerini tertibine koyar komaz, A. Stein yeni bir sefer zerinde, zihnini yormaa balamt. Bu ikinci seferin hazrl kolay oldu ve maddi bakmdan ilkinkinden daha mkemmel bir ekilde donanm olarak kervaniyle Yarkent yolunu tuttu. - Asya'nn yolsuz yollarnda tam yl dolat. nce, ilk seferinde grm olduu renlere tekrar uryarak daha ne kalmsa hep aratrd, fakat ondan sonra douya uzand, Lop nor'a, Tarm nehrine, oradan, lde bulunan ve ilk defa Sven Hedin'in haber vermi olduu Lou-lan renlerini ziyaret etti. Lop nor lnden getikten sonra kuzey - douya ynelerek in'e doru ilerledi ve bu arada in'lilerin, barbarlarn saldrlarna kar ektikleri in snr duvarn, ilmesini grd. Nbet kulesinden nbet kulesine varmak suretiyle mehur Y-men kapsn buldu. Bir vakitler Ye-c lan ariyan Can ien ve ok daha sonra Hindistan'a giden budist hacs Han-dzan -Asya yollarna bu kapdan geerek almlard.

in limesini meydana karmakla A. Stein ikinci seyahatindeki keiflerini bitirmi olmuyordu. Bu yakn dolaylarda, Dun-huan'n yannda ok eski ve son derece merakl grnen eylere, Bin Budd-ha maaralarna raslanabileceini, vaktiyle dostu L. Loczy'den haber almt. Gerekten, bu faydal sz dinliyerek Dun-huan'daki budist maaralarn bulmu ve umulmadk zenginlikte sanat ve edebiyat hazneleri ele geirmiti. A. Stein Dun-huan'dan ilerliyerek An-si vahasna gitti, oradan, ortadaki byk yol boyunca Hami'ye ve Turfan'a vard ve daha ileride Karaar, Korla ve Kua'da aratrmalar yaptktan sonra byk bir cesaretle Taklamakan lne dald. ln ierlerinde tarihe karm vaha renlerine raslad. Gneye doru ilerliyerek batya kvrldktan biraz sonra, ln tesindeki Khotan'a selmetle u-lat. Fakat yine ii rahat etmedi ve ikinci defa olarak bu sefer kuzey - gney ynnde Taklamakan' bir daha geti. Bu ku umaz yolu da bir arzasz atlatarak, toplam olduu eserlerle Yarkent'e dnd. imdi artk kolayca Hindistan'a dnebilirdi, fakat her zamanki yol yerine yeni izlere saparak corafya mahedelerine ve harita almaa devam etti. Bu arada buzlarla kapl dalarda basma ar bir i geldi, iddetli ayazdan ayak parmaklar donmutu. Bu ikinci yolculuundan A. Stein bitkin bir halde, sakat ayakla, fakat doksan alt koca sandk tutan bir koleksiyonla Londra'ya dnd. Ancak bu koca yn malzemenin derlenmesi ve ilenmesi bu sefer o kadar abuk bitecek bir i deildi. Seyahatin ayrntlarn bildiren kitap her ne kadar ok gemeden kt ise de asl ilm ilemelerden meydana gelen muazzam ciltler ancak yllarca sonra ortaya konabildi. Bununla beraber bu iki yaynlama arasnda geen yllar hi de boa gitmedi. A. Stein yeniden hazrlanyor ve her tarafn gezip dolat l vahalar dnyasna yeniden can atyordu. Bu aratrmalarn gz kamatrc neticelerinden sonra ok kimse artk o ssz dolaylarda aranacak bir ey kalmadn sanmt. Fakat A. Stein biliyordu ki, kumlar iine gml gemi zamanlarn meydana karlmas ii hi de sona ermi deildir. Biliyordu, nk ilk iki seyahatinde de u veya bu sebepten tr ve ancak yle stn kr inceledii ve yakn zamanda yeniden bulumak umudiyle kolayca ayrld birtakm eserler ve renler kalmt. Ay-

214

Bt. NM YUN -A S YA

B L 1 N M Y E N -ASYA

315

n zamanda bir taraftan yeni bulular da umuyordu, nk o, kervann tesadfn rzgrna brakarak deil, fakat eski alarn tarih kaynaklarn halis bir bilgin dikkat ve zeniyle kartrarak gtryordu. Bundan baka A. Stein o zamana kadarki seferlerinde elde ettii, vnmee deer birok parlak neticenin, o eski hareketli tarih alarnn ne kadar kk bir kesini aydnlattklarn da pek iyi gryordu. Hasl A. Stein nc aratrma yoluna hazrland. Eski tecrbelerine dayanarak seyahatini daha etrafl bir grle dzenledi, kendisine ak bir program izdi. Bu teebbsn neticesine gvenle bakabiliyordu, zira aratrmasna gittii ktann byk bir ksm ona artk yabanc deildi, oradaki yolculuun ne kadar zorluklar olsa da, icabnda gvenebilecei yerli ahbaplar, sadk yardmclar da vard. Ve belki de asl bunun iin, an bir hrsla gzn evvelki yolculuklarndan daha uzak hedeflere dikti. Gerekten, daha byk maddi hazrlklara, elde edilmi tecrbelere uygun olarak nc seferdeki baar llemiyecek derecede byk oldu. Bir kere, alm olduu yol 18.000 kilometreden aa deildi ve toplanan eski eserlerle el yazmalar 182 sandk doldurmutu. Bu nc - Asya seferine 1913 hazirannda Hindistan'dan, her zamanki k yeri olan Srinagar kasabasndan kt. Bu defa eski byk kervan yolundan gidecei yerde da ynlar, uurumlu kayalklar, karla buzla kapl geitlerdeki yolsuz yollardan kuzeye doru atld. Yolda nemli mahedelerde bulunmak suretiyle corafyaclk merakn gidererek Asya aratrma yollarnn belli-bal durak yeri olan Kagar'a vard. ok dikkat ve zen istiyen kervan dzme iini bitirdikten sonra kuzey dou ynnde, eski t - Asya kervanclnn byk orta yolunu tuttu. A. Stein'dan nceki Avrupa seyyahlarndan birou bu byk yollardan gemiti, fakat bunlarn hakiki mnalarn, byk nemlerini onun kadar anlyan kimse olmamtry/Bu byk orta yol bugn Dou - Trkistan ile in'i birbirine balyan en nemli yoldur .Curadaki vahalar bugne kadar boalmamlar, ancak buralarda birbiri ardna baka baka kavimler yerlemilerdir. Bu a-landa bulunan meskn yerler arasndaki yollar zerinde eski alar eserlerinin nasl yok olduklar kolayca anlalabilir. Fakat A. Stein bu yok olmak zere bulunan veya en iyi ahvalde insan gzn-

den gizlenen eski eserleri bulup karmann yolunu biliyordu. Kagar'dan ta Maralba'na kadar doru yoldan ilerledi. Onun pervasz maceras asl buradan balar. Burada kervaniyle Taklama-kan lne dald. Lkin ln akc kumunda, koca kum ynlar arasnda develer ie yaramad ve btn kervan gz gre orada yok etmektense geri dnmek icabetti. ln tam ortasndan geen yol yerine baka yne sapmak lzm gelmiti. Taklamakan' kuzey -gney ynnde ikiye blen Khotan - derya rma boyunca kuzeyden gneye doru ilerledi. Bu, az yorucu olmyan yolda Mazartag tepesinde kk bir kale renine raslad. Kale vaktiyle Tibet'lilerin elinde imi. Kumlar altna gml renlerde aratrmalar yaparken arkeologun eline geen haznelerin en zenginleri ve en manallar her zaman olmyacak yerlerde, atlan sprntlerden meydana gelmi ynlarda bulunuyordu. Fakat yok olmu bir hayatn bu garip birikinti yerlerini kartrmak ne kadar faydal olursa olsun, burnu iyi koku alan bir Avrupa'l byle bir kllkte einmekten pek de holanmasa yeridir. ln kuru kumu yalnz nazik kt paralarn, abuk ryebilecek aa ve sair nebat krntlarn deil, ayn zamanda ok asrlk sprnt ynnn halis kokusunu da muhafaza etmiti. A. Stein, Tibet sprnt ynlarnn bu bakmdan btn tekilerini geride brakm olduunu ve kefettii her hangi bir eseri aratrmak iin daha elini dedirmeden uzaktan, orada bir vakitler Tibet'lilerin barndklarn anladn akac bir dille syler. Mazartag'tan gneye doru, yle 800 kilometre ilerledikten sonra eski aratrmalarnda iyi tanm olduu Khotan ehrine vard. Byk gney yoluna ulam bulunuyordu. Bu byk gney yolu boyunca douya doru ilerliyerek, ta eren'e, daha sonra da evvelki seyahatlerinde o kadar sanat eseri bulduu ve deta eski el yazmalariyle kitaplarn bir hazinesi olan Miran'a vard. Dilcilik bakmndan deeri olan bu buluntular arasnda hele el yazmas bir. fal kitab vard ki. Tjjrke olarak ve Orkhon'daki ant kayalardaki Bir yandan o, renler iinde aratrmalarna devam edip eski heykelleri, kabartmalar toplarken, yanndaki Hint'li haritaclar da durmadan alyorlard. Ele geirilen eyler o kadar oalmt ki, bunlar arzasz olarak yannda tamak mmkn olamyaca anlald. Onun iin hepsini gzelce sandklara yerletirip develere

216

BMNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

217

yklettikten sonra Kagar'da fngiliz bakonsolosuna teslim edilmek zere yola kard. A. Stein kendisi 1914 ubatnda Miran'dan hareket etti. Dehetli souk bir kt, fakat kurak l evresinde yolculuk iin bundan daha iyi hava aransa bulunamaz, nk ln en byk derdi, yedek su bulundurmak meselesi en kolay olarak bu zamanda zlebilir. Tuluma ve hele tamas daha g olan baka su kablarna lzum yoktur; kervan, ihtiyac olan suyu dondurulmu olarak beraberinde gtrebilir. Buz paralan eritilmek suretiyle lzum grldke istenildii kadar ime suyu hazrdr. A. Stein yoluna Lou-lan renlerine doru devam ediyordu, fakat daha yolda iken bir sr kk kale kefetti. Bu renleri anca eski oturma odalar, ilerinde pek ok ev eyas ve para kt. Lou-lan'da o zamana kadar henz almam renleri aratrmaa koyuldu. Yine bu defa da aa zerine ve kda oyulmu bir alay vesika buldu ki, bunlardan hele Semerkant taraflarndan buralara, /in yaknlarna dm olan Sogdlarn eski yazmalar pek byk ilgi uyandrd./Kuzey - douya doru yine bir sra ren kt, btn bu yok olmu istihkmlar, askerlik konaklar, in nbet kulelerine alan eski ticaret ve askerlik yolunun nereden getiini pek belli bir ekilde gsteriyordu, tnsan, A. Stein'n aratrc elleri altnda ne kadar eyler ktn sylemekten deta ciz kalyor. Eski ipek ticaretinin yolu ite buradan geiyordu ve her ne kadar beklenmedik bir ey deil idiyse de, meydana kan dokumaclk isleri, bu ok eski zamanlardan ilk elimize geen eyler olmak bakmndan yine de baya mucize tesiri yapmtr. Ynla ortaya kan renk renk ipek dokumalar, buraya herhalde in'den gelmi olacakt. Fakat yine byk miktarda bulunmu olan ince i. Yunan tarznda dokunmu yn gobelin paralarnn nerelerden gelme olduunu kestirmek o kadar kolay deildir. / Lou-lan renlerini batan baa iyice inceledikten sonra A. Stein, kervaniyle Lop nor tuzlu sahralarna girdi. ok vakit olduu gibi, bu sefer de talihi fevkalde idi. Krkrne dolap durmyacakt, nk iki bin yl nce bu tuz lnden gemi bir in kervanna ait delinmi bir torbadan dklm olan paralar kendisine klavuzluk ediyor, zerinde ilerlenecek yolu gsteriyordu. Tuzlu ln br kenarnda yine douya yneldi ve eski in duvarn, bnesi boydan bo-

ya takibederek Torak-bulak'tan gney-douya, oradan An-si'ye, oradan da ta Etsin gol'a kadar uzanan ksmn aratrd. Bu eski snr duvarnn en dou noktasndan kuzey-douya sapt ve Etsin gol boyunda, ileride szn edeceimiz Kara khoto ehir renini ziyaret etti. Kara khoto civarndan in'in Gan-su eyaletine, iyi bildii Gancov'a dnd. Yazn iddetli scaklarnda kazya devam edilemiyordu, onun iin harita ilerini ele aidi. Fakat bu ii de, az kalsn felketli olabilecek bir kaza, yzst braktrd. Bir gn, at rkerek onu altna alm ve yle tepeleyip ezmiti ki, haftalarca yerinden kmldyamamt. Sonra vaziyeti yle byle dzelir dzelmez, sanki hibir ey olmam gibi, seyahatine devama hazrland. Kervan, Han-dzan ile Prjevalski'nin anlattklar lden geip kuzey yolu boyunca ilerliyerek Hami'ye, oradan hep kuzey yolu zerinde, Bar-kl vahasna uramak suretiyle Guen'e vard. O srada k da girmi bulunuyordu, fakat dinlenmeyi hatrna bile getirmeksizin, yine keif iine devam etti. Guen yaknlarnda, Cinsa yanndaki geni bir alana yaylm olan renleri aratrd. Sonraki Kk Trklerin ve onlarn ardndan Uygurlarn Bebalk'la-r, Beitin burada bulunuyordu. Tabiatiyle A. Stein'n dikkati buradan, Alman aratrmalar neticesinde o sralarda byk bir hret kazanm olan, daha gneydeki Turfan'a evrildi. Bu yere Urumi'den geilmek suretiyle bugn de kolayca varlabilir, fakat A. Stein daha rahat olan asl yolu brakarak, o zamana kadar henz hi kimse tarafndan haritas izilmemi olan daha gneydeki karl sradalardan geti. A. Stein'n ilm yetkinliine ve harikulade talihine u da bir delildir ki. Almanlarn byk Turfan seferinden sonra da o, Turfan sahasndan bol mahsul toplyarak ayrld. A. Stein bir mddet Turfan'm gneyinde aratrmalarda bulunduktan sonra, ortadaki byk yola saparak Korla'ya, oradan da eski kervan yolunu tutarak Kagar'a dnd. Seferinin verimlerini sandklara yerletirerek Londra'ya yollad gibi, Hint'li yardmclarn da memleketlerine gnderdi, fakat kendisi pek ziyade hakettii dinlenme veya gayet basit olan Hindistan'a dn yerine, Pamir'de aratrmalar yapmak iin kk bir kervan dzd. Lkin bu i de bittii halde yine memleke-

218

BLNMYLN

-ASYA

ULNMYN

-ASYA

319

tine dnmei dnmedi, Pamir dalarn atktan sonra Semer-kant'a dnd ve orada yeniden bir sefer tertibetti. Trkmenistan'daki Akhabat'tan kervaniyle karak tran ve Afganistan snrlarnda bulunan Seistan'a vard ve orada incelemelerde bulundu. Ancak bu i de tamam olduktan sonradr ki, A. Stein 1916^martnda Belu-cistan yoliyle Hindistan'a dnd. A. Stein'n seri halindeki - Asya aratrma sehayatleri bal-bana bile, bu alan zerine kurulmu olan eski ilm gr kknden deitirmee yeterdi. Fakat bu keif ilerine baka biroklar daha katld ve gemi zamanlar hakknda gittike daha girift, daha ok ayrntl bir manzara meydana gelmee balad. Bu aratrclar arasnda ilk nce ortaya atlanlar tabiatiyle Kular olmutur. Rus ilim adamlar bu bakmdan btn milletlerin evltlarndan daha elverili bir durumda bulunuyorlard, bu ise sade aratrlacak olan alanlarn yaknl yznden deil, ayn zamanda Rus makamlarnn bu gibi ileri btn kuvvetleriyle desteklemelerinden ilerigeliyordu. Bunlar arasnda Kua vahasn aratrm olan Berezovski, bilhassa fevkalde neticeler elde etmekle vnebilecek durumda idi. Rus lim Akademisinin genel sekreteri olup o zamandan beri lm bulunan Oldenburg da Karaar ve Turfan vahalarnda pek deerli iler baarmtr. Kua, Karaar ve Turfan, renleriyle, eski eserleriyle en ok aratrlan alanlardr. Ruslar pek o kadar dikkate deer yeni eyler bulmamlar, daha ziyade teki aratrclarn ilerini, fakat gerekten deerli bir surette, tamamlyan eyler ele geirmilerdir. Bsbtn yeni yollardan yryerek -Asya'da o vakte kadar bakalarnn hi el srmedii pek nemli bir yer kefeden, Prjevalski'nin talebesi ve hretinin mirass, corafyac Kozlov'dur. Etsin gol'un dousundaki Kara khoto renlerini ilk aan ve bu sayede bizi, Tibet rkndan kavimler medeniyetinin pek kuvvetli bir kmesine gtren o olmutur. Fransz bilginleri de bo durmadlar. Byk kk sefer heyetleri yollyarak Tibet'te, in-Tibet snrlarnda aratrmalar yaptlar, Tarm havzas vahalarn dolatlar./Btn Fransz seferleri arasnda en ok sivrileni Pelliot'nunki olmutur. - Asya bilgisinin, deeri herkese teslim edilen bu en byk mmessili, oradaki vaha renleri arasnda, kendisinden ne daha nce ne daha sonra dolaanlarda bulunmyan bir bilgi yetkinliiyle yola kmt, in dilini ve

hem de en gizli kalm in kaytlarn pek mkemmel bilen bu zat, alacak derecede geni malmatiyle tek bana, buralarda gelip gemi btn bilinmiyen veya lm dillerin biricik mtehasss idi./ Bakalar, bulduklar eyin aslnda ne olduunu ancak memleketlerine dndkten sonra ve bir alay ihtisas adamnn yardmiyle meydana karabilirlerken Pelliot, eline geen yazma eserin Sogd, Tibet, Uygur, Tokhar veya her hangi baka bir dille yazlm olduunu daha orada i banda iken anlyor ve in yaz tomarlarnn iin-dekilerden, yazlarndan, bulunan eyin hangi aa ait olduunu") tam olarak kestirebiliyordu. En zengin koleksiyonu, L. Loczy'ninl iareti zerine A. Stein'n meydana karm olduu Dun-huan Bin/ f Buddha maarasnda toplamtr. A. Stein yukarda sz gemii S olan ikinci seyahatinde bu ortaa ktphanesinin ancak bir ksm-|>-, m kaldrmaa muvaffak olabilmiti. Orada kalm olan malzemenin ! byk ksm Pelliot'nun baarl grmeleri sayesinde Paris'e ta\ _\ sinmitir. Bylece Paris'te ve Londra'da bulunan Dun-huan'dan gelme el yazmas koleksiyonlar birbirini mkemmelen tamamlamaktadr. A. Stein alrken, adamlarnn acelesi yznden, maaradan kucaklayp kaldrdklar kitap ynnn tanmas srasnda her hangi bir tomarn veya kitabn ikiye blnerek yarsnn o-rada kald grlmtr. Halbuki Pelliot, koleksiyonunu o kadar dikkatle semitir ki,' A. Stein'n brakt tomar paralarn bile a-lp gtrmtr.

Bunun ardndan Japon aratrclar da kme halinde ortaya ktlar. Japonlar, asl kayna in dili olan btn eski tarih aratrma ilerinde gerekten stattrlar. Onlar, alacak kadar ksa bir zamanda Bat tekniini nasl alp benimsemilerse, kendi geleneklerine dayanan ilm yetkinliklerini, Bat sistemlerini benimsemek suretiyle, ayn hz ve baar ile tamamlamlardr. Bilgin- Japon msteriklerinin, sanat tarihi ve arkeoloji duygular hayranla deer bir ekilde gelimitir. Kendileri de Buddha dininden olduklar iin, bilginlerinden birou btn dikkatlerini tarihe karm i-Asya'daki budizm eserlerini incelemee evirmilerdir, t - Asya'ya sefer eden keifi seyyahlarndan bilhassa ikisi, Qtani ve T^hibana- ^ kendilerine lmez erdemler salamlardr. Yksek ilim deerleriyle ilk safta yer alan Japon baarlarna kar Bat ilim dnyas ayr bir a/*" yer vermektedir. Ancak yazk ki, elde ettikleri sonularn

220

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN ASYA

221

yalnz bir ksmn yaynlamlardr; bu yzden Japon sefer heyetlerinin sandklarnda neler gizlendiini bugn de iyice bitmiyoruz. Bu uluslar aras bilgi yarndan tabiatiyle Almanlar da geri kalamazlard. Onlar, Almanlara vergi olan dikkatle btn kuvvetlerini bir yerde, Turfan vahasnda topladlar. Almanlar buraya, hem de drt sefer heyeti yolladlar; bunlar arada baka vihotara da uradklar gibi, drdnc seferde Turfana hi varmadlar, iakat teebbslerinin tek - hedefliliini ve elde edilen sonularn nemini mmkn olduu kadar belirtmek iin, hepsine birden Turfan - seferleri derler. Almanlar, Turfan dolaynn aratrmasna hi de hazrlksz veya yetkisiz kmamlardr./Beklenen neticeler, sanat tarihi ve dilcilik olarak iki byk kmeye ayrlmt. Bu ikisinin iyi anla-abilmesi iinse nc bir bilgiye, din tarihi bilgisine ihtiya var-d. Alman sefer heyetlerinin bakanlar bu bakmdan gerekten talihli imiler, nk Berlin'e yollyacaklar sandklar unutulmaa mahkm mze eyasiyle doldurmadklarn, gelecek olan bu hazineleri orada en yetkili ihtisas adamlarndan toplanm dehetli bir bilgin alaynn beklediini biliyorlar ve bunun iin, rahata ilerine bakyorlard, t - Asya bilimi o kadar ok tarafldr ki, tek bir insann bunun her dalnda ayn salhiyetle almasna imkn yoktur. Tahta, kayn aac kabuu, kt zerine yazlm metinlerini iletmek iin A. Stein'n Almanlara, Franszlara, ngilizlere ve Danimarkallara ba vurmas lzm gelmiti./lmanlarn ise bu ilerin hepsi iin kendi adamlar vard./rlatta u bakmdan da talihli idiler ki, bu bilginlerin ou, ierisinde Turfan seferine ait buluntulara da yer verilmi olan Berlin Etnografya Mzesi etrafnda toplanm bulunuyorlard. Almanlar, Hamburg msterikler kongresinde A. Stein'n birinci seferi hakkndaki raporunu dinledikten sonra bu kadar baarlar vadeden Tarm havzasna kendileri de hemen bir heyet yollama kararlatrmlard. Aratrma seferi iin lzumlu paray abucak bulup buluturdular. Aratrma yeri olarak da Turfan vahasn seip, oraya gidecek olan heyetin bana budistlik sanat tarihisi Grnwedel ile Tibet dilinin sekin bilgini Huth'u getirdiler, ilk Turfan seferi bir deneme mahiyetinde oldu ve heyet vahada ancak ksa bir zaman, 1902 kasmndan, 1903 martna kadar alt,

Daha sonraki seferlerin sonularna nispetle bu ilk, stn kr kazlardan elde edilen ganimet de daha gsterisizdi. Topu topu krk alt kk sandk doldurabilmilerdi. Mamafih Berlin'de bu ilk seferden gelen sandklardan da ok ey rendiler. En nemli bulu saydklar ey, bu, yzyllardan beri Trklerin barmd toprak zerinde bir zamanlar bambaka u-luslarn, hem yalnz ranllarn falan deil, yeniden kefedilen diline dayanarak deta Avrupal denebilecek kavim unsurlarnn yaam olduklarnn meydana kdr. BTkavim Tokhar kavmi idi. Fakat ele geen sanat kalntlarnda ve yazlarda Uygur, Sogd eserleri de meydana km, budizmin ve maniheizmin mukaddes kitaplar, tarihe karm dinler dile gelmilerdi. Bu yabanc yaz ve kitaplar durmadan toplanyor, birikiyordu. Sonunda Berlinli limler bu tozlu, yrtk prtk metinlere bir gz gezdirdikleri zaman, /Turfan seferlerinden gelen yazma eserlerin 24 eit yaz ile, 17 l, bir ksm bilinmiyen dille yazlm olduklar meydana kt./ lk Alman Turfan seferi bakanlarndan biri olan Huth, ektii zahmetler ve yoksunluklar yznden ok gemeden gen yanda ld. Grnwedel ile de gr ayrlklar ba gsterdi ve bylece heyetin ynetimi tamamiyle yeni ellere geti. kinci Alman heyeti Turfan yoluna Le Coq'un kafa idaresi altnda kt (1904 -1905). Bu da Turfan vahasnda alt ise de a-ratrmalarn douya doru, ta Hami'ye kadar geniletti. nc Alman seferi esas itibariyle, ikincinin devamdr, nk Le Coq'gil memleketlerine bile dnmediler, yalnz Grnwedel'gilin de katl-masiyle yeni adamlar ve maddi yardm alm oldular. Bu nc heyet 1905 aralk ayndan 1907 haziranna kadar -Asya'da alt, fakat Le Coq daha bir yl nce, aratrmalarn arkas alnmadan, Hindistan yoliyle memlekete dnd. Drdnc sefer heyeti Turfan'a 1913 ylnn banda gitti ve almalar tam bir yl srd. Bu sefer zerine birka sz sylemek belki lzumsuz olmaz, nk Avrupal aratrclarn - Asya'ya yaptklar hcumlarn neden krldn bundan anlyabiliriz. Daha bu heyetm hareket hazrlklar srasnda ilk zorluklar ba gstermiti. Avrupa'da siyaset havas gergindi ve in - Trkistan'n-da eski nizam altst olmutu. Bir hayli eki dten sonra Ruslar-

223

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

223

dan gei msaadesi alnabilmiti.. Fakat Pekin, uzak Trkistan'da dolamak istiyen Le Coq ile arkadana pasaport vermee bir trl yanamyordu. in ihtillinden sonraki zamanlarda yayorduk, Manu hanedannn kovulmasiyle gven tamamiyle ortadan kalkmt, gen cumhuriyet memlekette, hele Trkistan gibi uzak lkelerde duruma hkim deildi. Buralarda imdi ancak asker kaaklarndan, yol kesen haydutlardan toplanma bir gruhun birtakm siyasi parolalar ileri srerek (veya srmeden) her istedikleri oluyordu. Durmadan, sel gibi kan aktlyor, eski asker ve sivil mandarinler birbiri ardndan kesiliyordu. A. Stein'n aratrmalarm o kadar sevgi ve anlayla karlyan Kagar'daki ngiliz bakonsolosu Le Coq'gilin de yardmna kotu ve Pekin hkmetinden olmasa bile, mahall in makamlarndan giri msaadesini ald. Alman kervan bylece Andican'dan Ka-gar'a vard. Bu uzun mzakereler ve mektuplamalarla ok zaman kaybedilmi ve Kagar yolculuu da en byk zorluklarla yaplabilmiti. Yine talihleri varm ki, bir arzasz ehre ulatlar, nk donlarn zlme zaman tehlikeli bir surette yaklayordu; sularn tamasndan ve lardan korkulurdu. Ama Kagar'da glkler sona ermi deildi. Arkeoloji aratrmalar iin in valisinden hususi bir msaade alncaya kadar yeniden haftalarca sren mzakerelerde bulunmak lzm geldi. Almanlar Kua vahasna mays sonunun iddetli scaklarnda vardlar, o civarda gayet gzel baarlarla altlar. Eski budist tapna Kizil'in yklarn kazp meydana kardlar, mehur maaralarn incelediler ve tam orada bulduklar fresklerle el yazmalarna sevindikleri bir sra idi ki anszn Kagar'dan rktc bir haber geldi. ehirde ihtill belirtileri ba gstermitir, siyasi katil hdiseleri birbirini takibetmektedir. Kagar ngiliz bakonsolosu bu tel verici olaylar Le Coq'a haber vermi, arkadaiyle beraber kamaa hazr bulunmas iin onun dikkatini ekmiti. Fakat bu ilk merak verici haberlerin arkas gelmedii iin Le Coq, hakiki ilim adam sknetiyle, renleri kartrmaa devam etti. Arkeoloji aratrmalarn Kua yaknlarndaki teki iki kk yere, o vakitten beri pek ziyade hret alm olan Kiri ve Kumtara'-ya da geniletti. Fakat o, dnya olaylarn umursamamaa beyhude alyordu, ortalk dzeninin pek yerinde olmadnn ister istemez

farkna varmas lzmd. Kazlarda altraca iileri byk glklerle buluyor, ertesi gn onlar da kayordu. Kua'daki askeri valinin grnteki ahbapl bir eye yaramyordu, hem yarya-mazd da, nk bu valinin adamlar ayn zamanda yabancya hizmet eden iileri ve yerli yardmclarn dvyorlard. Le Coq, sonunda kendi uandan maada hepsinin, yanndan kaybolup gittiini grd. aresiz ii yzst brakp memlekete dnmek lzm geliyordu. Durum gerekten hi de gl pembe deildi. Kua'da, Fergana'-dan oralara dm olan Trklerle in'liler arasnda arpmalar o-luyordu, fakat gneyden ve doudan gelen haberler de i ac deillerdi. Le Coq'gil bu vaziyette de vakti beyhude geirmek istemiyorlard, onun iin dnte, daha nce Pelliot'nun ve A. Stein'n gzden geirmi olduklar Tumuk renlerini incelemee baladlar. Tumuk'tan Maralba'ya uramak suretiyle, pek de rahat sayla-myacak artlar altnda yaplan aratrmalarn gerekten hayrete deer neticesiyle,^56 koca sandkla Kagar'a dndler. Turfan'a yaplan drdnc Alman seferinin heyecanl safhalarndan biri de bu sandklarn, usun boylu kovalamalar ve hzlandrmalar sayesinde, birinci dnya harbinin patlamasndan ancak bir hafta nce Rus snrlarndan geirilebilmi olmasdr./ lk dnya harbi ve ondan sonra hkm sren iktisadi sefalet yznden Almanlar artk Turfan seferini akllarna getirememiler ve kalan maddi kuvvetlerini de eldeki koleksiyonlarn dzenlenmesine ve ilenmesine harcamlardr. Fakat bu yarm kalan ii devam ettirmei galip denilen devletlerin ilim adamlar da dnememilerdir. Avrupa karkl devam ettii mddete Asya'nn bu ksmnda da durum dzelmemi, belki daha ziyade bozulmutur. in ihtillinin kopard frtna bir trl yatmak bilmiyordu. Birbirini deitiren ve hep lm saan asker klikler devrinden sonra, nihayet in milli birlik hkmeti ortaya knca herkes ilim adamlarna da bar ve rahat gnnn doduu zannna kaplmt. Yazk ki byle olmad. in'lilerin yabanclara kar, hakikatta pek de sebepsiz olmyan gvensizlikleri ve ekingenlikleri daha iddetli bir ekil almaa balam, bu elverisiz hava yabanc aratrclara kar'da dzelmemiti, iftiatt tersine olarak memleketin her tarafnda acele meydana getirilen SanaL Eserlerini Koruma birlikleri resm

234

BLNMYEN

-ASYA

BL t NM YEN -A S YA

225

himaye altnda alarak, btn Bat'l aratrma teebbslerinin -nne gemee balamtr. A. Stein da bu birlik oyunu oynyan sahte in bilginlerinin gznden dm, aratrmalara hazr bir halde bulunan kervan, merkezden verilen bir emir zerine in Trkistan toprandan karlmt. Halbuki byk seferinde elde ettii zengin tecrbelerden maada, hibir sefer heyetine nasip olmyan maddi hazrlklara sahip olduu gz nnde getirilirse, A. Stein'n bu drdnc -Asya seferinin geri kal yznden ilmin ne kaybetmi olduunu dnmek zor olmaz. Bereket versin sonradan, in'lilerin yarattklar bu souk duruma bakmyarak, onlara yaranma bilmek ve zayf taraflarn bularak bir diplomat maharetiyle kendilerine yanamak suretiyle yarda kalan bu ii srdrmee muvaffak olan aratrclar kmtr. Ancak bu heyetler, yanlarnda in'li i ortaklar gtrmek zorunda idiler ki, bunlarn orada bulunular bazan yardmdan ziyade kontrol iin olduu anlalyordu. Gittike sklaan karklklar, anlamazlklar ise bazan ak rezalet eklinde patlak veriyordu. Bunun iin mehur Fransz Citroen seferini hatrlamak yetiir. Bu tannm otomobil fabrikas ticari bir reklm maksadiyle, Croisiere Jaune diye btn Asya'y dolaacak bir kervan geidi tertibetmi ve bunu gayet becerikli bir ekilde ilm aratrmalarla birletirmiti. Croisiere Jaune'un bakan ve yeleri denenmi, nl limlerdi. Byk ldeki bu seyahat plnna gre Citroen sefer heyeti iki kmeye ayrlarak ve iki ayr noktadan kalkmak suretiyle -Asya'y evirdi, iki aykr ynden gelecek olan kervan kmesi ortada bir yerde buluacakt. Biri batdan, Suriye'den hareket etmi, br yolculua doudan, Pekin'den balamt. Tabiatiyle Pekin'den kacak grupun mecburi olarak yanlarna alacaklar in'li i ortaklariyle beraber gelmesi lzmd. Halbuki Franszlarla in'liler arasna, el birlii ve anlay yerine gittike iddetini artran bir anlamazlk girdi ve daha tyin edilen ii bitirmeden, birbirine dman kesilen iki taraf ayrlmaa mecbur kald. Croisiere Jaune in arazisinde baarlmas lzm gelen iini ancak batan savma, yarm bir ekilde bitirebilmiti, nk geen hdise zerine merkez in hkmeti de ii protesto etmekte gecikmemi, hatt ilerini mmkn

olduu kadar abuk bitirirlerse memnun kalacan Fransz aratrclarna bildirmiti. Ama sekin seyyah Sven Hedin in talihi, grnte btn Avrupallara zorluk karmak istiyen in'lilerin yannda da daha akt. Zaten o, o zamana kadar da bir masal kahraman kesilmi, yerli halkn dilinden fevkalde iyi anlamasiyle, insan kendine balyan tavr ve sevimli halleriyle en knden, en ta yrekli mandarinlere varncaya kadar herkese kendini sevdirmi, kolaylkla onlara yaklamt. 1927-de yeni bir -Asya seferine kt vakit hibir zorluk ve honutsuzluk gstermeden in hkmetinin arzusunu yerine getirmi, yanma verilen in'li i ortaklariyle birlikte ie koyulmutu. uras da var ki, Sven Hedin bu defa sefer heyeti almalarn daha ziyade yneltmekle megul olmu, shhi durumunu yerine getirmek maksadiyle, adamlar belirli yerlerde aratrmalar yaparlarken kendisi Pekin'de, Avrupa'da, Amerika'da dolam ve bayra altnda alan Alman ve in'li mtehassslar kafilesine ancak sonradan katlmt. Sven Hedin resm in evreleriyle gayet iyi bir anlayla alm ve hatt byk bir maharetle idare ettii ileri sayesinde Nan-king hkmetinin en deerli bir i orta olmutur. Btn in Trkistan boyunca kurduu meteoroloji mahede istasyonlar ile in'liler gurur duyarlar. Merkez in hkmetinin en zor problemi, memleketin mnakale artlarnn zmdr. Sven Hedin Nanking hkmetine bu alanda da yardm etmee alarak o zamanki plnlara gre abucak yaplmas gereken in Trkistan demiryoliyle otomobil yolu iini incelemee balamt (1933 -1934). Bu keif seyahati esnasnda ksa bir zaman srmek zere si general Ma unyin'in esaretine bile dmt. Btn bunlarla beraber Sven Hedin'in bu son seyahatlerinin yle oportnist, neticesiz gsterii teebbsler olduu hatra gelmemelidir. O, baz tesadfi iler baard gibi, pek deerli corafya mahedelerinde de bulunmutur. Hatt yanna katlan ve ayak ba bir ukal saydklar in'li arkadalarn bazan gerekten deerli bir bilgin olduu da meydana kmt. 1927 -1929 seferinde Sven Hedin'in sa'dan sonra I. yzyla ait binlere varan in el yazlar bulduunu, V - VII. yzyllardan kalan mezaryaztlariyle Mool devrine ait iki dilli yaztlarn F. 15

226

BLNMYF.N

-A S YA

Btl. N M Y F . N

ASYA

227

saysnn da yzlere vardm ilim dnyas bu in'li bilginlerin nceden verdikleri malmattan renmitir. O vakte kadar -Asya aratrmalarndan uzak kalm olan Amerika'n aratrclar ite tam bu zor zamanlarda ortaya kmlardr. Bunlardan Roy Chapman Andrews mevcut artlarla zor da olsa uylaarak arkeoloji ve jeoloji aratrmalarnda bulunmutur. Sefer heyetlerinin o eski serbeslikleri, toplanan malzemenin bir takntsz alnp gtrld zamanlar artk gemiti. Bir yabanc sefer heyeti yalnz in'li i ortaklarn megul etmee borlu olmakla kalmyor, ele geirdii buluntulardan da ancak belirli bir ksmn, hem de daha ziyade onlarn ikinci bir nshalarn gtrebili-yordu. Hususiyle sk bir kanun her hangi bir antikann, deerli eski kitap veya el yazmasnn in'den dar karlmasn yasak ediyordu. Eer i politika karklklarndan, d gailelerden bir trl gz aamyan in, mazisinin en bata kendisini ilgilendiren bu e-serlerinin vandalca yok edilmesini nliyebilirse, tabiatiyle btn bu tedbirlere kimsenin bir diyecei olamaz. Umarz ki bu tedbirler bundan byle gzetilen gayeyi temin ederler. Amerikallarn Uzak - Dou'ya kar gzle grnr bir ekilde artan ilgileri neticesidir ki, Andrews'tan baka bilginlerle birtakm sergzet ardnda koan seyyahlar, st ste, hem de yalnz in'i deil - Asya'y da ziyaret etmilerdir. Amerikan Roerich sefer heyetinin Tibet'te ve Moolistan'da hemen be yl sren (1923 -1928) kallarn ve dolamalarn son zamanlarn bu kabil teebbslerinden saymamz lzmdr. Bu uzun sren ve hatr saylr genilikte lkeleri gezmi olan sefer heyetinin, hedeflerine ulamak ve ilm bayrlarn gerekletirmek bakmndan biraz garip yollardan yrd inkr olunamaz. Heyetin yeleri ve bakanlar ressam profesr Roerich ile kars ve oullar idi. Bu seyahatte Roerich ailesi kendine ama olarak, dikkate deer manzaralarn resmini yapma, ileride gerekletirilebilecek arkeoloji kazlarn kolaylatracak keif hazrlklarnda bulunma ve nihayet etnografya ve dilcilie dair malzeme toplama almlard. Bunlar ie Tibet'ten baladlar. Tibeteyi renmek iin sade Darciling'te iki yl geirdiler. Oradan Hindistan'n kuzey-bat kesine ekildiler ve asl seyahate orada, Srinagar'dan baladlar. nce vakitlerini Khotan'da geirdiler, mahall in makamlariyle ara-

larnda kan anlamazlk yznden oradan Kagar'a gemeleri lzm geldi. Kagar'dan her zamanki yoldan Karaar'a, oradan Tur-fan'a uramakszn Urumi'ye, daha sonra Cungarya'dan gemek suretiyle Prjevalski'nin seyahatlerinden tandmz Zaisang'a vardlar. Zaisang'tan trenle Sibirya'ya, Baykal glnn yanna vardlar, sonra bir kervan dzp Urga'ya, oradan da gney - bat ynnde An-si'ye gittiler. An-si'den yine gney - batya ilerliyerek Tibet'e girdiler ve Lhasa ile igatse'yi kuzey ve gney taraflarndan dolaarak Hindistan'a, Darciling'e dndler. Bu dolalan yol gerekten pek ziyade dikkate deer, ama ekilen bu kadar zahmetin, geirilen tehlikenin ve harcanlan parann ne gibi ilm sonular verecei sonradan belli olacaktr. Heyet imdilik yollarda yapm olduu be yz kadar tablo ile vnebilmektedir. Gen Roerich'in Tibet'te yapt incelemeler ise bu bakmdan daha cidd umutlar veriyor, fakat bugn iin onun en deerli baars olarak grnen ey de, Tibet'in budizmden nceki, hemen hemen hi bilinmiyen dini olan bon dinine ait, bir kervan yk tutan Tibete yazlm mukaddes kitap haznesidir^ __ Demek oluyor ki - Asya aratrmalar bugn zor artlar iinde rpnmakta olan in tarafnda bile henz sona ermi deildir. Rus nfuzu altndaki blgelerde ise, kendi sovyet bilginlerinden gayr yabanclar pek sokmasalar bile, almalar hararetle devam etmektedir. Bugnk durum, - Asya'nn kumlar altnda kalan gemiinin meydana karlmas iinin henz hi de bitmediini ve bundan sonraki nesillerin belki de, bizim zorlu emeklerimizi, bundan sonra yaplacak byk aratrmalar iin ancak umut verici bir balang olarak hatrlyacaklarn gstermektedir...

BLNMYEN

ASYA

229

XIII. KHOTAN
5
Eski Khotan'n arkeoloji ve dilcilikle ilgili yadigrlar.- in'le olan balar. Saka dilinin kefi. - Hindistan smrgecilii. Buddha ve dini.- Hindistan'dan Khotan'a kadar budizmin yolu.-Khotan'da sanat. Gandhara ve greko-budist sanat. budizm

mt, fakat en dikkatli aratrmalar sonunda dahi yle el yazmalarnn veya her hangi baka yazma bir eserin izini bile bulamamt. in asl tuhaf o sylenen yerlerde teden beri her hangi bir yazma eser bulunduunu civar halkndan gren, bilen de yoktu. O zaman artk A. Stein'n gznde mesele aydnlanvermiti; o kadar kymet verilen bu eserler ancak slm Akhun'un madrabazlnn verintileri olabilirdi. imdilik meseleyi kartrmadan iine devam ederek aratrmalarn bitirdikten sonra bu slm Ak-hun iini tamamiyle temize karmaa niyet etmiti. slm Akhun'un, bu kurnaz gm araycnn defteri o zamana kadar da pek temiz deildi ve bu yzden in makamlariyle ba ka kere derde girmiti. Hint'li ajanlar, el yazmalarnn ounu ondan satn alrlard, onun iin bu ite pek susuz olmad hakkndaki phe yerindeydi. A. Stein'n dilei zerine, aydn, bilgin mandarin Pan darin, slm Akhun'u gayet gizlice yakalatt. teki gm aratrclarnn hepsi, btn yol boyunca Avrupa'l aratrcnn, A. Stein'n etrafna tkleri halde bu adam her nedense ona hi yanamamt. Fakat bu sefer, btn isteine aykr olarak bu hoa gitmiyecek bulumaa zorlannca yine bana bir i kacan sezmi olacakt. A. Stein bir sorgu hkimi gibi, bu hinolunu syletmee balad, fakat o kesin olarak inkr ediyor, o musibet ktlarla bir ilgisi olduunu hi zerine almak istemiyordu. Ama slm Akhun ne kadar gayret ederse etsin artk bu ite baya bir sahtekrlk olduuna phe kalmamt, nk onu yakalamaa memur edilen Trk beyi, yalnz gm araycnn kendisini getirmekle kalmam, evinde ne kadar kt bulduysa hepsini toplayp getirtmiti. Bunlarn hepsi de A. Stein'n izini aratrd ve gerekliklerinde hakl olarak phelendii el yazmalarndan ve aa basmalarndand. Btn deliller yzne vurulduu zaman slm Akhun Avrupa'-lnn artk aldatlamyacan grerek bu eski eserler in hakikaten sahte olduklarn itiraf etti. Fakat bunlar yapan kendisi deildi; hatt bulan da o deildi ve sz geen renlerden de kmamt, bu ie onu bakalar sevk etmiler, byle eylere ok ilgi gsteren Avrupallara satabilirse yi para kazanacan syllyerek kandrmlard. Tabiatiyle bu kandrclardan imdi kimse hayatta de-

A. Stein ilk - Asya seyahati srasnda Kagar'a varp oradan da o kadar sabrszlkla bekledii Khotan yolunu tuttuu srada, bir yandan nne gelenden, gm arayclar m eski el yazmalarn nerede bulduklarn soruturuyordu. Dutreuil de Rhins'in bulduu kayn aac kabuuna oyulu eski yazmalarn Khotan'dan kt hatrmzdadr. Bu ilk bulutan sonra 1895 - ten beri yine ayn yerden buna benzer, bilinmiyen yazl eserler gittike daha sk olarak ortaya kmt. Khotan'l gm arayclar, oralara giden Avrupallara ve Hint'li ajanlara bunlardan o kadar ok getiriyorlard ki, artk Avrupa'da bu eserlerden birka para bulundurmyan hatr saylr ktphane kalmamt. A. Stein bu Khotan el yazmalarna balangtan beri pheli bir gzle bakyordu. Bu aa kabuklarnn zerindeki garip iaretler teden beri bilinen veya onlara dayanlarak ileri srlebilen yazlarn yardmiyle bir trl zlebilecek gibi eyler deildi. Onun ilk ii bu esrarl el yazs meselesini meydana karmak oldu. Ras-geldii gm aratrc sini ve onlarn almalar hakknda bir bilgisi olabilen herkesi soruturmaa balad. Sade byle soruturma ile de kalmvarak Avrupa'da bile pek tannm bir flrt, aratrcs olan, slm Akhun'un gya bu eserleri bulduu btn renlerde sra ile aratrmalarda bulundu. Elde ettii sonu alacak gibiydi. A. Stein kum ynlar arasnda gerekten o renlere rasla-

230

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN

ASYA

231

ildi, yahut da kim bilir nerelere gitmilerdi. Ama bu inat inkr bir fayda vermedi, in makamlariyle beraber A. Stein da artk zerine dtke dyorlard: kime, ne zaman ne gibi el yazmalar sattn ve bunlar nerede bulduunu syletmek iin kendisine yemin verdirmek suretiyle sktrlnca dayanamad ve yava yava her eyi itiraf etti. slm Akhun oralara gelen Avrupallarn bu bir ie yaramaz eski yazl ktlar iin ne ok paralar sokaa attklarn grnce hemen bu ok kr vadeden ie sarlmt. Fakat bu kymetli mallar uzak renler arasnda aratrp ele geirmek iin bir sr zahmete katlanmak da hi iine gelmediinden daha kolay yolunu bulup bunlar kendisi yapmaa balamt. Ama bu da az zahmetli deildi, onun iin ok gemeden bundan da usanarak kendi uydurduu harflerle izitirilmi yazlar imaline ba vurdu. slm Akhun bilgili ve kurnaz bir herifti, bu sahte yazlar kendi eliyle yazarken kulland kd da ona gre hazrlama iini ihmal etmiyordu. nce nebati bir boya ile kda eski bir renk veriyor, yaz bittikten sonra kt yapraklarn atee tutarak islendiriyor ve bu ktlar bir araya dikme ii de tamamlannca sayfalar arasna ince kum sayordu. Bu antikalara kar olan istek o kadar fazla idi ki, slm Akhun artk ok yorucu bulmaa balad el yazs sahtekrlm da brakarak daha verimli ve kolay olan, aa levhalar zerine bask iine geti. slm Akhun'un kalpazanlk atelyesi mkemmel iliyordu ve aldatlm olan bilginler pheye dp onu nihayet burada kepaze bir duruma drnceye kadar hayli zaman gemiti. A. Stein' iin sade bu taraf ilgilendiriyordu ve artk tekinin, in makamlar tarafndan da hakettii cezay giymesine onun bir diyecei kalmamt. Bilginlerin Khotan'a kar gsterdikleri ilgi yeni bir ey deildir. teden beri bu lkeye dair in tarihilerinin kaytlarnda, A-rap ve Acem kaynaklarnda ne bulurlarsa toplarlard. Bugn ms-lman Trklerle inlilerin oturduklar bu blgede bir zamanlar bambaka bir hayat getiini biliyorlard, fakat eski alarn urada burada kalm olan haberlerinden burada vaktiyle olan geen eylerin ancak silik, belirsiz bir manzaras meydana kyordu. Bizi hakikata yaklatran A. Stein'n aratrmalar olmutur. O, aratrma kervaniyle Khotan'dan geen byk gney yolu boyunca

ilerler ve kumlar altnda gml kalm kale ve ehir renlerini kartrrken, yok olmu bir hayatn gz alc bir canllk gsteren esefleri meydana kvermiti. Fakat urasn nceden sylemeliyiz kiyKhotan'n, bugn o kadar nemsiz olan bu kasabann ad vaktiyle, snrlar tarih boyunca genileyip daralan bir vaha - devletini gstermekte idi. Hem bakenti de bugnk Khotan deil, onun a-a yukar 11 kilometre kadar batsna den kk Yotkan ky idLiA.. Stein, nce bu eski bakentin yerini tam olarak belli etti. Yazk ki, oraya ok yakn olan renler yerli gm arayclarnn dikkatini oktan kendine ekmi ve bunlar ykk duvarlar arasnda altn bulmak iin oralarn vandalca altst etmilerdi. Bu adamlar gemiin kaybolan eserleri arasnda sade heykellerin ve yap sslerinin zengin altn kaplamalar ilgilendiriyordu. A. Stein'n yolu Yotkan renlerinden Taklamakan lne Sven Hedn in, birka yl nce nemli bir ren olan Dandan-uilik'i bulduu yere gidiyordu. Bereket versin, evvelce sve'li seyyah oraya gtren klavuzu bulabildi. A. Stein, Dandan-uilik'ten Kenya'ya ve birka gn orada kaldktan sonra Niya renlerine geti. Bir zamanlar pek nemli olan ve meydana kan pek ok yazl eserden baka dier birtakm kalntlarn yardmiyle . s. III. yzylda halk dalm bulunan bu yere A. Stein daha sonraki seyahatlerinde de uramtr. Niya'ya yapt ikinci yolculuk da neticesiz kalmamt. Yine bylece Endere renlerini de birka kere ziyaret etmi ve orada ilk seferinde kk bir kale ile bir budist ziyaret yeri bulmu, ikinci seferinde ise bunun Endere kasabasnn yalnz bir ksm olduu ve daha sonraki alarda bu terk edilmi renlere baka halklarn gelip yerlemi olduklar meydana kmt. Btn bu yerler vaktiyle Khotan'a ait yerlerdi. A. Stein ve bakalar tarafndan Khgtan civarnda yaplan aratrmalarn en belli bal neticesi bu eski vaha - devletinde Dou ile Bat'nn pek salacak bir ekilde aka birletiini grmemiz olmuturTTununla beraber eer DU tarihe karm devletin, vaha - enrlermden geren byk gney yolunda bir yandan kervanlariyle kolayca in'e el uzatabildiini, te yandan ise nnn batya doru Hindistan'la - Asya'nn bat ksmna doru ak bulunduunu dnecek olursak, bu hal bizi pek de hayrete drmez. Eer imdiye kadar yaplan kazlardan ele geenlerin, Kho-

232

B L N M YEN -A S YA

BLNMYEN

-ASYA

233

tan'n kudretli dou komusuna ait olanlarm dikkatle toplayp bir araya getirecek olsak, bugn artk in'le olan mnasebetlerin deta btn devreleriyle ilgili maddi eserlere sahip olduumuzu grrz. Pandan - uilik renleri arasnda 713 ve 741 tarihleri arasndaki yl-"Taraat in bakr paralar bulunmutur. Burada kazlm olan renler de aa yukar o zamanlarda mahvolmu olmaldrlar. Budist keilerinin barnaklarnda da bir sr in belgeleri buldular. Bu belgeler, hele muhteviyatlar bakmndan pek ziyade dikkate deerler, nk bunlar her zamanki mukaddes budist metisleri yerine Amnya hayatnn gnlk akn anlatmalar bakmndan pek kymetli bir manzara gsterirler. Bunlar arasnda veresiye mal veren i adamlarnn, alacaklarn tahsil iin verdikleri ince dilekeler, I ufak tefek dnlere dair senetler, halkn hususi hayatlariyle ilgili .X fr j eitli ilerini ortaya dkt gibi, mevki komutannn yeni talimat ,^ T7 istiyen raporu ve saire de vardr. Btn yeni meydana karlan 1^5 eski evrak-kmesi gibi bu da baz mhim tarih ve corafya klavuzluu yapmaktadr, mesel in'lilerin bu yere Lisie dediklerini V_buradan anlyoruz./ Manastrdaki papazlarn in'li olduklar, fakat manastrn faizle verdii paradan sevinle faydalandklar anlalan cemaatin yerli halktan topland, orada ele geen evraktan renilmitir. Tarihleri tam olarak konmu olan bu evrakn yardmiyle in tarihilerinin, bu blgede in hkimiyetinin VIII. yzylda yklm olduuna dair verdikleri haber kontrol edilebilmektedir. Dandan-uilik'teki budist tapnaklarndan birinde kefedilen bir tablo da Dek ibret vericidir. Bu aa levha zerinde eit eit efsane sahneleri vardr, hele bunlar arasnda tarla faresi kafal acayip bir tanrnn baklariylc karlarz. Mehur budist hacs Han-izan'n sadk okuyucusu olan A. Stein bu sahnenin, byk hacnn vazd efsanenin tasvirinden baka bir ey olmadn sevinle kefetmiti. Han-dzan'n kaydettii mahall bir gelenee gre atl bir dman ktas ehre akn etmiken tarla fareleri dman atlarnn deri takmlarna erek kemirmiler ve bu suretle halk muhakkak bir yok olmadan kurtarmlard. O zamandan beri orada mukaddes tarla farelerine ve bunlarn krallanna kar byk sayg gsterirler. Khotan vaha - devleti pek - yolu boyuna dyordu ve yerliler

kendileri de ipekilii oktan renmilerdi. Bunlarn geleneine g re Khotan'a ilk ipek bcei kozasn bir in prensesinin, hotozunun iine gizliyerek getirdiini, nk bunun in'den gzellikle karlmasna imkn bulunmadn yine Han-dzan anlatr. zerine resimler oyulmu aa levhalarn birinde A. Stein bu efsanenin tas viriri de bulmutu. Bu tabloyu uzun zaman aklyamamlard Fakat o, ortada yer alm olan, sslce giyinmi kadn suretinin efsanedeki prenses olduunu, onun sanda solunda diz km olan iki suretten birinin eliyle prensesin ban iaret ettiini gsterdi. Resimde grlen sepette ise nce sanld jjibi meyva deil, ipek! kozas vardr. Yine orada, ne olduu anlalmyan ey de dokum tezghndan baka bir ey deildir. Niya renlerinde meydana kan in eserleri ok daha eski zamanlar anlatmaktadrlar. lk olarak burada da in bakr paralar dile gelmiler, ok eski plkler altndan kan ve in yaz iaretlerini tayan ufak aa levhalar ise tekilerin ifadelerini kuvvetlendirmilerdir. Kronoloji bakmndan zamanlar tam olarak tesbit edilebilen bu iki nevi buluntu kmesine dayanarak Niya iskn yerini in'lilerin t. s. III. yzylda terk etmi olduklarn ve yerlilerin de herhalde yine o adaki byk karklklarda baka tarafa gtklerini tahmin edebiliriz. Khotan'n en esiri halknn kimler olduu meselesi balangtan beri bir bilmece idi. Trkleri kimse hatrna getirmiyordu, bu gney blgelerde eski gebelerin ne kadar sonradan gelme olduklarn herkes biliyordu. inliler de olamazd, nk onlar buraya, Khotan vahasna smrgeci olarak yaylmlar ve ancak asker kuvvetle orada tutunabilmilerdi. Zaten in manastrlarndaki evraklarda geen budist mminlerinin adlarndan da sezilebiliyordu ki, burada en eski barnanlar herhalde, t - Asya'nn bat evresinde Trklerin grnnden nce yaam olan ndo - Avrupa'l ve hu-susivle Iran'l kavimler olacakt. ok gemeden bu i daha iyi anlald. Dandan-uilik'teki yap yklar aratrlrken kk manastrlardan birinde kt zerine baslm bir el yazmas buldular. Bu uzun, ktk halindeki sayfalarn zerinde Hindistan'dan kma brehmen yazsiyle budist konulu metinler bulunuyordu. Bunlar bilinmiyen bir dille yazlmt. Uzun mnakaalardan sonra bilginlerin vardklar neticeye gre Khotan'n en eski halk, bugn ittifakla Saka denilen bu dil} konu-

234

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYF.N

-ASYA

235

makta idi. Bu dilin zm fazla zahmetli olmad, hatt ok gemeden, bunun gerekten ran dillerinden olduu ve t. s. I.,yzylda Baktria'da konuulan dilin yakn akrabas bulunduunu da meydana kardlar. Khotan'da Saka dilinin bulunuu ve onun zm - Asya seferlerinin en gzel neticelerinden biridir. Fakat bununla, Khotan dolaylarnda yaplan kazlarn ortaya kard artc eylerin hi de sonuna ermi deiliz. Daha Dandan-uilik renlerinin alnda bunun ilk dikkati eken belirtileri grlm, sonralar bunlar gittike oalm ve nihayet yalnz Khotan'n deil, btn Tarm havzasnn kendine mahsus medeniyetinin erevesini tam olarak vermitir. Bu bakmdan ilk yolu, kazlardan meydana kan yap renleri gstermitir. Sra Dandan-uilik renlerinin alna gelince ve yerli gm arayclarnn tarifleri zere onlarn Butkhana dedikleri yap kmesi iiler tarafndan moloz ve kumdan temizlenince yapnn esas pln apak meydana kvermiti. Ortada drt ke bir yer vard. Bu yapnn manastr olarak yapld phesiz olduuna gre, keiin oturduu yerin, hcrenin de buras olmas lzmd. Bu hcre drt tarafndan, ayn uzaklkta drt d duvarla evrili idi. Hcre ile d duvarlar arasnda dolanan koridor ise yin yaplrken dolamaa mahsustuyBu basit yap tasars erbap bir aratrcya daha ilk anda, Khotan lkesinde Hint din yapcln bilHilrWini anlatyordu. Hint tarzndaki bu ilk Khotan yapsn, kazlan renlerin altndan birbiri ardna kan benzeri eserler takibetti./ Khotan'da Hindistan tesirinin ne derece olduu noktas, ancak eski el yazmas eserlerin zmlendii zaman tam anlamiyle meydana kt. Dandan-uilik'teki budist manastr renleri arasnda kt zerine yazlm el yazmalar ynla bulundu. Bunlarn bir ksm brehmen iaretleriyle ve Sanskritce olarak yazlm olmalar bakmndan apak Hint medeniyeti erevesini gstermekteydi. Niya renindeki kharosth yazl aa levhalar da yine ayn anlamda idiler, fakat bu ngyi eserlerin asl harman yerini baka bir rende, bugn mslmanlarn- bir ziyaret yeri olan Cafar Sadik yaknnda buldular. Burasn daha nce oralarda dolam olan gm arayclar ka-

rtrmlar, fakat bereket versin ciddi bir zarar yapmamlard Oray bilen bir tandk yerlinin delaletiyle A. Stein rene varr var maz, beyhude gitmedii anlalmt. Daha gelirken yolda dklm birka kharosth yazl aa levha bulmutu. Yaplardan birinin damna ktklar zaman yeniden, dank bir halde levhalar grdler, yerli bir gm arayc kendisince deeri olmyan bu levhalar kartrm ve frlatp atm olacakt. A. Stein' bu aa levhalarn asl kt odaya soktuklar zaman, seyyah yle bir heyecana kapld ki, bunu ancak kendisi de eski eserler peinde aratrmalarda bulunmu olan kimse anlyabilirdi. Bu odann kesinde tula bir ocak ile duvar arasna yaplm kk bir blmenin iinde, tam bir intizamla birbiri zerine ylm aa levhalar duruyordu. Bu deerli eserlerin says daha ilk gnden yz gemiti. Bu aa levhalar zerine oyulan metinler mektup veya resm yazlar olup bir mektupgibi de gzelce kapatlmlard. yle ki, aa levhalar birbiri zerine kapanacak ekilde ift olarak yaplmt. Asl yazlacak ey, alttaki levhann i yzne geliyor, oraya smyacak olursa, zerine kapatlan levhann i tarafnda devam ediliyordu. stteki levha zarf ii gryor, adres veya gnderenin ad ile mektubun kapanmasna yaryan kil mhr bunun zerine geliyordu. Eserlerin dikkatlice gzden geirilmesiyle sade kharosth yazsnn Hint meneli olduu deil, dilinin de o meneden tredii meydana kt. Daha ileri gidilince. bu yazy bir zamanlar Hindistan'n kuzey-bat snrlarnda kullandklar, iaretlerinin ekli . s. I. yzyl gsterdii anlald. Mektuplarn a dili Sanskriteye yakn o-lan Prakritedir. Demek oluyordu ki, yalnz yaz deil, dil de Hindistan'n kuzey - bat blgesinden, ndus nehrinden tedeki alanlardan gelme idi. Bu hale gre imdi ele geen bu gzel buluntular Han-dzan'n seyahatnamesindeki ve Tibet tarihlerinde bulacamz kaytlarla karlatracak olursak o zaman durum aydnlanm: Hint'li istilclarn Khotan'a Hindistan'n, eski Yunanllarca Taxila denilen ksmndan, kendilerine mahsus medeniyetlerini, dil ve yazlarn da beraber getirmek suretiyle yaylm olduklar anlalmtr. Bu smrgeletirme ii aa yukar . . II. yzylda gemitir. Eski Khotan topranda meydana kan, aaca yazl eserler za-

236

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

ASYA

237

ten d biimleri bakmndan da mektup veya resm vesika olmaktan baka eye elverili deillerdir. Gerekten bunlardan ounun resm talimatname olduu abucak anlald. Bunlarn yle kmeli bir halde bulunduklar yer ise orann byklerinden birinin resm dairesinden baka bir yer olamazd. Evrakn teki ksm da resm muhaberatt. dare ve emniyet ileriyle ilgili raporlar, celp ktlar, ikyetler, tevkif mzekkereleri, muhasebe evrak, amele defterleri, hesap puslalar... o alarn gnlk hayatnn birer htras olarak bir arada bulunuyordu. Eer bu aa levhalar zerine izi-tirilmi yazlar bize kalm olmasayd, o zamanlarn gnlk hayatna dair bir bilgimiz olmazd, nk biz bir tarihiden, onun gznde deeri olmyan, tesbitine nem vermedii ufak tefek iler hakknda en kk bir klavuzluk dahi bekliyemeyiz. r Bu alardan bunlara benzer evrakn Hindistan'da bile kalmad dnlecek olursa bunun, Khotan eserlerinin deerini ne ka-\dar ykselttiini belki sylememize de lzum yoktur. ' Hindistan meneli olan bu eserlerin teki ksm ise Sanskrit di-| ndendir ve dine aittir. Btn bu buluntu kmeleri pek kymetli olmakla beraber eski Khotan tarihine ait ancak birtakm eksik belgeler salamaktadr. Khotan kazlarm^nencou. arkeoloji eserleri ve yazlar umumiyetle dnyevi hayatn kaUnfalanolmayp bir dine, budizme ait eserlerdir. - Asya'nn renler altndan karlm olan eski hayat birbirine en uzak olan yerlerde bile pek ok mterek hatlar gsterir. Fakat bu, hibir zaman bu gemiin tarihinde ve medeniyetinde tamamiyle ayn olduunu ve tannmas iin tek bir yerinin almas yeteceini anlatmaz. Bu az ok birlik, hi olmazsa medeniyet tarihi bakmndan ortak olan - Asya blgesinin iinde birok mstakil merkezler de kurulmutur ve bunlar u veya bu fikir cereyannn yaratlnda, yaymnda en ba rol almlardr. te asl bunun iindir ki, ilerideki blmlerde, belki biraz haksz olarak, her admda gze arpan mterek hatlar bir yana brakarak, yeniden renilmi olan ok eitli eser ynndan da ancak belirli bir blgeye en ziyade damgasn vurmu, daha ok hususi hatlar kendinde toplam ve eski zamanlarda da barol oynam olan ahsi hatlar hatrlatacaz.

Budizmin kalesi olan Khotan lkesi, bu kovalanan din iin yalnz bir snak olmakla kalmam, onu bol bol beslemi, gelitirmi ve daha geni yerlere, - Asya'ya, hatt ondan da teye, Uzak - Dou'-ya, in'e kadar yaylabilmesi iin ona lzm olan her eyi vermitir. Fakat budizmin gelimesi etrafnda Khotan'n hakiki roln anlamaklmz iin bu dinin meydana geliinin, tarihinin ilk yzyllarnn baz nemli hareketlerini ksaca hatrlamamz yerinde olur. Bir kral soyundan gelme olan Siddhartha L . VI. yzylda Hindistan'n Mafladha toprafrn^A Supyaya gelmiti. Bu kral ocuunun hayat balangta tpk teki Hint hkmdar ailesinden gelen genlerinki gibiydi. Yirmi dokuz yasna gelip de krlara ekilip bir dervi yaay iinde hayatn manasjizerinde dncelere dalmaa balad zaman da o kadar allmadk garip bir yola sapm deildi, nk kendinden nce de, onun yaad zamanda da ayn eyi yine hkmdar ailesinden olan baka genler de yapmlard. Fakat onun kra ekiliinin sonu tekilerinki gibi olmad, zira yllarca sren dnce leminden sonra brehmenlerin gsterdikleri yolda kendisine hibir vakit ruh skneti bulamyacan anlamt. Nihayet bir gece mucize kendini gsterdi, zihni aydnlanm, buddha olmutu. Hakikati, strap ekme hakikatini bulmutu. Olu straptr ve arzunun, douun, ihtiyarln, lmn birbirini ko-valyan ve birbirini tamamlyan zincirinden meydana gelmitir. Bu strabn sonu yoktur, nk lmle de bitmiyerek yeni bir vcutta eklini bulur ve nesiller, binyllar boyunca, dnya alarnn sonu bilinmez devirlerinde devam eder gider. O unutulmaz gecede Bud-dha'mn nnde aydnlanm olan ikinci hakikat, strabn sona erdirilmesi hakikatidir. Istrabn sonsuz devrinden ancak arzuyu, yaamak hrsn sndrmekle kurtulanabilir: ite o zaman ve ancak o zaman, artk strabn bulunmad hale, nirvanaya varlr, nk tenlemelerin, incarnationlarn sonu gelmiyen zincirinden kurtulan iin artk vcut yoktur. Buddha'nn zihni bu aydnla kavutuktan sonra hakikatin kelmn, dharmay yaymaa balad ve kilisesini, sanghasn kurdu. Budizm ite byle dodu. Yeni din Siddhartha'nn doduu toprakta, Magadha'da Hindistan'n dou tarafnda hzla kuvvetlendi. Muvaffakiyetinin, hzla yaylnn bir izah phesiz eski Hint di-

Khotan'n eski bugn artk izi bile belirsiz tarihinden, btn dier artlan bastrarak budizm sivrilmektedir,

238

Bil N M Y F . N

ASYA

BLNMYEN

ASYA

39

ninin, brehmenizmin o zamanlar henz Dou - Hindistan'da derin kk salmam oluu, bir de bvehmenizm snf sistemine dayand halde, budizmin hi semeden herkesi cemaati arasna aldr. Dou kratlklar, Magadha ve Kosala daha Buddha'mn salnda yeni dinin safnda yer aldlar. Sonra Magadha Hindistan'n kuzeybat taraflarn istil edince (1. . IV. yzyl) budizm mahall bir din hareketi olmaktan karak yaylan bir din haline geliyor. Budizmin en eski tarihi daha ziyade masal nev'inden geleneklere dayanmaktadr ve Bat'l bilginler bunlar birok bakmdan tenkid etmilerdir. Bu tenkidciler arasnda Buddha'mn kendisini de bir efsane ahsiyeti sayanlar kmta-; fakat bu hiperkritik yn gittike daha arka plna ekilmi, budist geleneinden budizm tarihinin en eski ksmiyle ilgili malzemeyi kabul ederek olsa olsa iin masal tarafn bir yana brakanlar oalmakta bulunmutur. / Bu gelenee gre Buddha'mn lmnden sonra (I. . 483) mezleri kelmn mukaddes metinleri iinden hangilerinin gerek ol-I duunu tesbit etmek iin toplandlar. Mukaddes kitaplar muhtevalarna gre byk kmeye ayrarak hepsini Tripitaka, yani " \ sepet" adl er'i bir mecmua halinde topladlar. Budist kilisesinin ilk I byk toplants ite bu Racagriha synodeu olmutur. ok gememen cemaat ve papazlar sayca oalnca mnakaalar balad, ' Buddha'mn baz akidelerinin doru tefsiri zerinde gr farklar I kt. Mnakaalar kzt, budizm birlii tehlikeye dt. Henz Buddha'mn lmnden ancak yz yl gemiti ki, Vayal synodeunda toplanan keiler ve din ulular arasnda mnasebet kesildi. [ Bylece kuzey ve gney budizmleri pek erken olarak birbirinden ayrld. Bu ikiye bln yine de dindeki birliin hi olmazsa birbirinden ayrlm iki okul halinde temelli olarak devamn salam deildi. imdi yalnz kuzey budizminin, mahayana okulunun tarihine bir gz atmamz yeter. Bylece ahsiyetsiz, yani tanrsz bir din olan eski budizmin nasl tanrlar, yar - tanrlar, koruyucu ruhlar ve cinlerle kalabalklam ok - tanrl bir din haline genilemi olduunu hayretlerle grrz. Bu dinciler Buddha'y antropomorfizm nazariyesinin btn beer tekmlleriyle beziyerek abucak tan-rlatrdlar. Tabiatiyle ok gemeden bunun arkas geldi: tarih Buddha o zamana kadar gelmi gemi buddhalardan biridir ve in-

sanl aydnlatacak, doru yola gtrecek olan son gelecek buddha, Maitreya, daha arkadadr. Bu gelecek olan buddha.henz aydnlanm buddhann mkemmellik derecesine varmamtr, fakat "gelecein buddhas", bodhisattva olmas itibariyle hemen ona yakn bir halde bulunmaktadr. Bu bodhisattvalar kuzey mahayana mezhebinde bilhassa byk rol oynamlardr. Bunlar, nirvana, yani ebed selmet iin uraan insann merhametli yardmclardr. Buddha-larn ve bodhisattvalarn, adlariyle, kendilerine isnat olunan tarihleriyle belirtilen alaylar ok gemeden bir misli artt. Budist teolojisi btn buddhalarin ve btn bodhisattvalarn yanna, ancak tefekkrle yaklalabilecek, mcerret eini de, dhyanibuddhay da yaratt. Dhyanibuddhalar arasnda halk tarafndan en ok tannan Amitabha oldu. Dinci hayal bunun etrafnda yeniden almaa balad. Ar derecedeki saygdan deta yeni bir din srgn verdi ki, bunun en kendine mahsus mahsul budist cenneti olup Ami-tabha'nn ltfiyle kurtulmu olan dnya mahlklar orada lotus ieinin ortasnda yeniden doarlar. Vayroana adl baka bir dhya-nibuddha da vardr ki, budizm panteonunun gittike aprak bir hal alan gknde daha garip istihalelerden geerek en ba, en sonsuz yaratc tanr, Adibuddha olmutur. Fakat budist gknn btn tanrlarn burada saymaa zaten imkn yoktur. Kalabalk toplantlarnda kendi okumular bile kolay kolay iin iinden kamazlar. Budizmin, kuzey mezhebinden geerek, ilk sadeliinden Tibet ve Mool lmaizmine kadar ald yol ba dndrcdr. _y Her neyse, biz imdi ilk yzyllarn mcadeleli tarihine dnelim, t. . III. yzylda Magadha ile Hindistan'n kuzey-bat ksmnda bulunan Gandhara'nm hkmdar olan Aoka budizm cemaatine katlr. Devleti iinde bu dini yayd gibi, snrlarndan darya da din davetisi misyonerler yollar. Onun misyonerleri gya Yunan lkesine (Yavana) varaslarm, fakat ayn din davetisi vazifesiyle - Asya'ya da gitmi olduklarna dair bir iz vokturT Budizmin - Asya'da grn ve yayl, daha sonralar ortaya kan Yue-c'larn zamanna der. in'e komu olarak Dun-huan civarnda oturan ve Asya'l Hunlar tarafndan anayurtlarndan karldklar iin batya doru gerek kendilerine yeni yurt ariyan bu gebe kavmin evvelce sz gemiti. Bunlarn nce li vadisine snmak istediklerini ve

240

B L N M Y E N ASYA

Asya'h Hunlar kendilerine burada da rahat vermeyince Fergane'ye biriktiklerini, sonra Oxus'tan (Amu - derya) teye getiklerini ve Byk iskender'in halefleri olup birbiriyle dalaan sonraki Yunan beylerinin elinden Sogd lkesini aldklarn grmtk. Oraya vardklar zaman Sogdia, yle dorudan doruya girilip oturulacak babo bir toprak deildi. Burada Sakalar, Khotan'llann dil ve rk akrabalar yayordu. Ye-c'larn hcumu zerine Sakalarn bu ksm, daha gneye ekilerek kendilerine, o zamana kadar yine bir Yunan beyinin elinde bulunan Baktria'y igal ettiler. Lkin burada da ok kalamadlar, Ye-c'lar onlar yeni edindikleri bu yurttan da kardlar. Bundan sonra in'in komuluundan srklenip gelen Ye-c kavminin baz kabileleri I. . 125 yllarnda, teden beri Kuzey Afganistan'da, Amu-derya'nn iki tarafnda oturan yerlileri yenerek orada Tokharistan adiyle yeni bir yurt kurdular. in imparatorunun elisi Cang ien eski komuyu geri dnmee raz etmek ve onlarla barbar dmana, Asya'h Hunlara kar ittifak yapmak zere kendilerini bulmak iin bilinmiyen - Asya'dan geerek arkalarndan ta buralara kadar gelmiti. Bu eliliin bir netice vermemi olduunu biliyoruz. Ye-c'lar deien muhite abucak uymulard ve hibir ey onlar eski yurtlarna ekmiyordu. Ye-c'larla istil altna alnm kavimler ksa bir zamanda birbirine karmlar, belki diyebiliriz ki birbiri iinde erimilerdi. Herhalde en byk hkmdarlarndan biri, istil altna girmi olan Kusanlar arasndan kmt. Kudreti artm olan bu kavim I. s. 25 yllarnda Gandhara'ya ve Penab'n bir ksm zerine el komutu. . s. II. yzylda en byk hanlarndan biri olan Kanika, budizmin en gayretli koruyucusudur. Budizmin - Asya'ya doru zaferli ilerleyii bu zamanda balar. Bu dinin - Asya'da yaylnn en kudretli devresi Kusanlarn . s. 120 yllarnda geici bir ekilde Kagar', Yarkent'i ve Khotan ehrini, daha dorusu lkesini igal ettikleri zamana deil, daha sonraya, asl vatan olan Hindistan'da durumunun ktletii ve Kanika'dan sonra Kusanlar arasnda da talihinin snmee balad zamana raslar. in'liler, kendilerinden uzak olan Kusanlara, ondan sonra da hep Yec adn vermiler ve yle anmlardr. Bu sonraki Ye-c'lar sade kendileri flayrPtlM-.nHj{ ^In^afr^a kalmayp, dinlerini ,yax-mak hususunda dajgek byk rol oynamlardr. - Asya'da dinin

BtLNMYF.N

t ASVA

241

emirlerini etrafa tayanlar ve kei manastrlarn yapanlar onlar olduu gibi, asl in de budizmi, bu sonraki Ye-c'larn hkimiyetleri altna geirdikleri ran'l halka mensup neofitlerle (yeni mminler) saylar pek ziyade artm olan papaz snf vastasiyle tanmtr. i-Asya'nn en nemli blgesi olan Tarm havzas sessizce, fakat geni lde bir din yaym neticesi olarak tamamiyle budist lkesi haline geliyor. Byk kervan yolunun orta hattndaki Ka-gar ile Kua gney, hinayana mezhebine, gney yolunun vaha -devletleri, Yarkent ve Khotan ise kuzey, mahuyana mezhebine katlyorlar. Budizmin Hindistan'da kovaland sralarda oradan kaan keilere ve okumulara ilk kapsn aan Khotan olmutur. Buras, o yok yoksul papazlara yalnz barnacak yer vermekle kalmyarak onlar iyi hayata, zenginlie kavuturmutur. . s. IV. yzyln sonunda ve V. yzyln balarnda brehmenizm basks o kadar artmt ki, Hindistan'da budizmin deta ad bile anlmaz olmutu. Khotan ite bu srada, kovalanan budizmin korunma hisar, cenneti haline gelmitir. VII. yzyln ortalarnda budist hacs Han-dzan Hindis-tan dns^T^E^gig^dJiL-eSgrek in'e giderken budizmin oradaki bykln ve zenginliini hayranlkla grmt. Onun zamannda Khotan'daki manastrlarn says yzden aa deildi ve en aa be bin kei dine hizmet ediyordu. Budist kavimlerin edebiyatnda bir yn eser, budizmin cenneti olan Khotan'dan bahseder. Bunlardan sade en hacimlisini, en tannm olann hatrlatmak iin, daha sonraki budizmin eriat klliyatndan olan Tancur'-da kaln bir eserin Khotan tarihinden bahsettiini kaydedebiliriz. Ama bu tarih budizmin Khotan'daki deiik, fakat her zaman parlak talihinin hikyesinden baka bir ey deildir. u hale gre imdi A. Stein'n Khotan kazlar budist byklnn eski, harap eserlerini yniyle ortaya dkmse bu alacak bir ey midir? Eski bakentte, Yotkan'da kazma krek altndan manastrlar, kei hcreleri kt. Dandan-uilik'teki budist renleri olduka sonraki zamana, VII. yzyla aittirler. Oradaki mukaddes yaplarn samanl kerpile rlm duvarlar tempera boyal resimlerle sslenmitir. Yzyllarn harap ettii renlerden kan resim dkntleri, sanat gzellii ve nispetli lleriyle bugn dahi seyF. 16

242

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

-ASYA

243

redenlerin gzn almaktadr. Tam olarak kalm duvar paralarn tabiden daha byk lde buddha ekilleri doldurmakta, baz yerlerinde de yanyana uzun sralar halinde kk azizlerin zenle resmedilmi ekillerinde budizm efsanelerinin eitli sahneleri canlanmakta veya erit gibi seyredilmektedir. Budizm sanat eserlerinin ou, tablolar ve heykeller umumiyetle hayrseverlerin yardmla-riyle meydana gelmitir. Budist mitolojisinin ekilleri ve sahneleri yannda tanrlarn nnde diz ken bu hayrsever ahsiyetler de eksik deildir. Buradaki budist sanat - Asya'nn her bakmdan birikme havuzu olan bu ksmnda eitli yabanc tesirlerin hakiki aynas olmutur. Bu itibarla buluntu kmelerinin hemen hepsinde, Khotan'-da olduu gibi Kua'da veya Turfan'da da dinci sanatn her eit izlerini, Hint unsurlarn, ran, hatt Acem tesirini, daha sonraki alarda ise in sanatnn resim iaretlerini, kk veya byk lde bulabilmemizde alacak hibir ey yoktur. Fakat dtan gelen btn bu sanat ilhamlarn ilkin Bat'l seyircilerin gznde teki, esas itibariyle Avrupa'dan gelme ve - Asya'da budizm ile beraber yaylarak yine budizm ile in'e ulaan sanat tesiri deta ezmitir. Bu sanat okulu aslnda Yunandr ve ilk olarak ekillendii yer Afganistan'n kuzey - dou, Hindistan'n kuzey - bat ksmnda yaylan eski Gandhara lkesidir. Bu greko - budist, elenistik sanat, sonraki Baktria Yunan beyliklerinin Elen sanatiylc Hindistan tarafndan gelen budist ekil resmi sanatlnn kucaklamasndan tremitir. Geen yzyln sonunda Gandhara'mn budizm konulu elenistik sanatn ortaya kardklar zaman bat dnyas, Yunan sanatnn bu, dou malzeme ve konu iini birbirine uyduran rts altnda da saygya deer eserleri karsnda hayretle kark bir hayranlk gstermitir. Fakat Yunan ilham, budist ikonorafyasnn kendisinde de bir devrim olmutu\^=ki Hint dncesine gre Buddha ahsiyetsizdi, dinci sanatta onun resmini bile yapma denememilerdi, varln sembolik ekilde, mesel ayak izleriyle, bo bir, taht ile sezdirirlerdi. Yunan sanatnn tesiriyledir ki, eski ekil verme tarzndan kolayca ayrlmlar ve Apollo'nun tasvirlerinden rnek alarak Buddha'ya antropomorfik suretler vermilerdir^ A. Stein'n kazlar neticesi Khotan ve Miran civarlarnda meydana kan veya Turfan'a yaplan Alman seferleri srasnda, bir za-

manlar gelimi olan budist manastr hayatna dair bulunan ve Gandhara elenistik tesirini gsteren eserler sayszdr. jj^Asya h-dist^ sanatn bugn. Khotan-Miran. Kuca -_ Kagar ve_ir_dfiJIur= fan olmak zere kmeye ayrrlar. Drdnc kme olarak Dun -huan' sayabilirsek de bundan daha ileride bahsedilecektir. Demin de sylediimiz gibi bu kmenin hepsi sanat tesirleri bakmndan birbirine gayet sk bir surette baldrlar, fakat elenistik ilhamn izlerini de hemen hepsinde bulmaktayz. Bunlardan Khotan kmesinde, hele A. Stein'n Ravak kazlarnda meydana kan eserlerde elbise kvrmlarnn Yunanl ekilleri gze arpar. Yotkan ve Niya renlerinde ise bilhassa, elinde imek ve kalkanla Pallas Athene ile Eros, Herakles ve Zeus grnrler. Miran budist keilerinin, kanadl meleklerinin elenistik unsurlar pheye yer brakmyacak kadar aktr. Kua, Karaar ve Turfan'daki elenistik eserler evvelkilerden eski, umumiyetle VI-VIII. yzyla aittirler. Apollo bal buddhalar, Yunan biimi taranm kadn ekilleri ve daha birok elenistik hatlar Alman aratrclarnn, Grnwedel'in ve hele en ziyade Le Coq'un deta gzlerini kamatrm ve kazlar hakknda yaynladklar kaln ciltlerle Bat, yani Yunan ruhunun - Asya'daki yaylna azametli bir ant dikmilerdir. Budizmin ve Gandhara elenistik sanatnn kabulnde, yaylnda, kronolojik sebeplerle de bata Khotan gelir. Hindistan istilsn, in garnizonlarndaki smrgeci ktalarn basksn kolayca atlatm olan bu zengin ve renkli budist hayat yzyllarca srd, fakat yabanc tanrlar var kuvvetiyle yok eden islmlkla temasa gelince i deiti ve budizm amansz bir surette ykld, kayboldu.

BLNMYEN

-ASYA

245

XIV. TURFAN
I. s. 845-te in'de din zerine yaplan byk basklar. Turfan ve Kua'da bilinmiyen bir Indo-Avrupal dil: Tokharca. Turfan Uygurlar. Van Yen-dnn elilii. Turfan'da Uygur budst-lii. Mani ve maniheizm. Uygur maniheizmi. Bg han efsanesi. Turfan buluntularna gre maniheizm edebiyat ve sanat.

iddetli emirler vermiti. Bu emre gre budist, maniheist, nesturi keileri sivil hayata dnmee, aile kurmaa, vergi demee ve askerlik yapmaa mecbur tutuluyordu. Emri dinlemiyenter lm cezasna arplyordu. Kanunun tatbiki dehetli kan aktlmasna, yok edilmelere sebep olmutu. Zira o sralarda in imparatorluu idaresindeki yabanc dinlerden yalnz budistlerin 260 binden ziyade erkek ve kadn keileri vard. Byk ehirlerde 4600, tarada* da 40.000 tapnak ve manastr yklp yumulmutu. En ufak bir kar koma hareketi grlen yerde imparatorun emrini insafszca yerine getirerek, boyun emiyen papazlarn hi acmadan kanlarn dkmlerdi. ite bu Budist manastr - ehri, yani Koo o zamanlar yklm ve Le Coq'la Bartus, bu vahi emre kar gelerek dinlerini ve kiliselerini korumak istiyen yzlerce papazn kalntlarna duvarla rtl bu kubbeli odada raslamlard. Turfan vahas da, tpk Kua veya Khotan gibi budist idi. Bu kovalanan din daha IX. yzyln ortalarnda olan, byk ykntdan sonra da nihayet hkimiyeti bsbtn muzaffer islmla brakmak zere bir mddet iin canland. renlerin al ileri ilerledike aratrclarn bilginlere mahsus heyecanlar da arttka artt. Turfan vahasnn yava yava tamamlanan eski hayatnn manzaras onlar iin lm odasnn korkun kefinden daha heyecanl oldu. slmlktan nce burada bu-dizmin hkm srdn ise byk bir hayret duymakszn kaydettiler. Fakat mesele bu vahadaki eski halkn hangi kavimden toplanm olduunun tesbitine gelince, ite asl o zaman ap kaldlar. renler altndan karlan yazl kaytlarn dili, eski oturanlarn, mesel Khotan'llar gibi ran'l olmadklarn, hatt - Asya'ya karm olan Hintlilerden de olmayp bu kumral sal ve mavi gzl Turfan'l ve Kua'llarn Avrupa'h diyebileceimiz bir dil konuan kavimler olduklar anlalmt. BujjTl Tokharca idi ki. Turfan ve Kua taraflarnda da bunun eitli leheleri konuulurdu. ndo - Avrupa'l aslndan olan Alman, Fransz, ngiliz ve Rus bilginleri bu imdiye kadar bilinmiyen, yeniden meydana km~i-li byk bir merakla incelemee ve uzak Asya'da kefedilen eski hsmlarn dillerinden, tarihlerinden, yksek medeniyetlerinden

Turfan'a sefer yapan Alman heyetinin bilgin yeleri ikinci yolculuklarnda bugnk Karakoca'nn yerindeki eski Gav-an yahut Koo'nun sistemli bir ekilde almasna karar verdikleri zaman topraa karm olan bu manastr ehrinin nemlice yaplarnn -renlerini srayla gzden geirmilerdi. Bu eski ehrin yap kmelerinden birini kazarken kubbeli yaplardan birinin iinde duvarla rlm bir kapya rasladlar. Eski kubbe gmt, fakat daha sonraki budist keileri bunun zerine yeni bir tabaka ekmiler ve altnda ne bulunduunu herhalde bilmedikleri yknt yn zerine manastrlarn yapmlard. Almanlar demeyi skyorlar, eski kubbenin ykntlarn buluyorlar ve karlarna duvarla rlm byk bir oda kyor. O zaman bilginler nlerine alan tyler rpertici manzara karsnda ayaklar yere akl bir halde, dehet iinde kalyorlar. Odann ii korkun bir karmakarklkla. birbiri stne atlm llerle dolu idi. Elbiselerine baklrsa bu zavall kurbanlar budist papazlar olacakt. Kurumu gzler, kanlara bulanm esvaplariyle st ste ylmlard. lerinden birinin salar salam kalm, kurumu derisinin zerinde ldrc yarann yeri belliydi, bir bakasnn ise kafatasndan dilerine kadar yedii bir kl vuruiyle sonsuz uykuya dalm olduu grlyordu. Bu rktc kefin asln anlamak iin eski in yllklarm kartrmamz lzmdr. Bunlardan rendiimize gre 1. s. 845 - te byk Tan hanedan imparatorlarndan biri taoist mavirlerinin szn dinliyerek yabanc din cemaatlerine ve papazlarna kar

246

B1 L I N M Y E N I - A S Y A

BL t NM YEN ASYA

247

gurur duyarak bahse baladlar. Bu cokunluun ilk ateiyle bilginler arasnda bugne kadarki nazariyelerden yz evirerek, mterek tndo Avrupa'l anayurdu Asya'da anyanlar bile oldu. Bu aratrc heyecannn ateini ve onun tesiriyle ortaya kan tndo - Avrupa'l kader, beraberliinin csp.sen ok srmemi o-lan parlayn ve bundaki nemi tam mnasiyle anlyabilmemiz iin bizim bilginlerimizin, anszn kefedilecek yksek kltrl bir Finugor kavminin haberini nasl karlyacaklarn, yahut da yurt kuruluundan nceki yzyllarda bizimle sk balar olan byk Trk kavimlerinden birinin tarihi, medeniyeti ve dili, bugnden yarna, Turfan veya Kua'daki Tokharlarda olduu kadar birdenbire aydnlanverse ne kadar sevin ve hayret uyanacan dnmemiz icabeder. Tokharlarn, bu uzak ndo - Avrupa'l kavmin, islm istilsn beklemeyip, dilinin ok zaman nce kaybolduu, kendisinin ise (bir iz brakmakszn deilse bile) zerine yerleen, kuzeyden akp gelme Trklerin iine karp kaynam olduu Turfan vahalarnda yaplan aratrmalar sonunda abucak meydana kmtr. Bu kaynama ok erken balamtr. Turfan ve Kua, her ikisi de byk g yn zerinde bulunuyordu, kavimlerinin ve dillerinin hususiyetlerini bu yol zerinde koruyabilmek, hele gebe yaylmalarnn birbirini takibettii ilk zamanlarda, kolay bir i deildi. Moolya'-dan gelen ve Trk diline mensup olduu phesiz bulunan ilk kavim, bildiimiz gibi Kk Trktr. Bat - Kk Trk imparatorluu Tala ve li vadisinden sade batya doru nne geilmez bir ekilde yaylmakla kalmyarak baz kabileleriyle Turfan'a da sokulmu, hatt, birka dkntsnn snr bekilii vazifesini zerine almak suretiyle in snrlarnda yerletiklerini hesaba katmasak bile, daha ilerilere, Dun-huan'a kadar varmlardr. Kk Trklerden sonra Turfan vahasna Uygurlar sahip olmulardr. Ancak yz yl kadar sren bir gelimeden sonra Krgzlarn basks altnda Orkhon vadisindeki Uygur devleti kerek (840), Uygur kavmi de gebe geleneine uygun olarak dalmaa, daha telere gmee balaynca, o zaman, in tarihilerinin ahitliklerine gre, bir ksm Ansi ve Tibet'e doru, nemlice bir paras da Turfan dolayna g etmiti. Uygur azametinin miras ise Turfan'-daki Uygurlara kalm ve bunlar in'in batsnda gelimekte olan

ikinci bir Uygur devleti kurmulard ki, buna ancak Mool istils son vermitir. Turfan Uygurlarnn siyasi rolleri eski Uygurlarn anl devrine hibir zaman yaklaamam, buna karlk Tarm havzasnn kendine mahsus medeniyetini o kadar hrsla ilerine sindirmiler, orada yaylan dinlerin yle sadk mminleri arasna girmiler, sanatlarn, yaz bilgilerinin, kitap basclnn yle gayretli ve kudretli iileri olmulardr ki, bugn de hakl olarak - Asya'nn en kltrl kavimleri srasnda yer almaktadrlar. Yazk ki, in kaynaklar Uygurlar hakknda pek az ey kaydetmektedirler. Herhalde, o sralarda zaten yeni birtakm gebelerle, yani Kuzey - in'i birbiri ardna hkmleri altna alm olan Kitaylarla, sonra da Crilerle ba dertte olan Gk imparatorluuna Uygurlarn fazla bir zararlar dokunmam olacakt. Grnte bu gailelerden kurtulan in, hepsinden daha tehlikeli olan kuzeyli dmanla, Cengiz hanla ve Moollariyle lm dirim savana girdi. Btn bunlarn yannda mevzi bir gaile saylabilecek olan Turfan Uygurlar ii bunun iin in'lilerin kafalarn o derece yormamt. Turfan Uygurlar hakknda bu zamanlara ait yine de baz eyler duymusak bunu bir in elilik heyetine borlu bulunmaktayz. Gk olunun emriyle 981-de yapt byk seyahatinde Van Yeri - d Uygurlara da uram ve krallarn, Aslan han ziyaret etmiti. Uygur han in elisinin geliini haber alnca her eyden nce kabul vaktini grmek zere baadamlarndan birini ona kar gndermiti. Uygur baadam mneccimler takviminde uygun grnen uurlu gn aryarak elciyi ancak o zaman, yedi gn sonra hann katna kard. Kabul pek az grlen bir merasimle yapld. Kral, oullariyle, btn baadamlariyle beraber grnerek, yz douya dnk olduu halde Van' kabul etti. Hkmdarn yannda barbar bir algc, tnlyan bir taa vuruyor ve terifata gre yaplacak kabuln nceden kararlatrlan her hareketi onun sesine uyduruluyordu. lk tnlay zerine hann selmlama sylevi duyuldu. Tan kard ikinci sese hkmdarn oullar, kzlar ve hsmlar hep atlardan inerek onlar da selmladlar. in elisinin getirdii armaanlar ancak bu terifat sona erdikten sonra aldlar.

248

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

249

Kabul resmi, gece ge vakte kadar sren bir ziyafetle bitti. Seme yemek ve ikiler, musiki ve ozanlarn arklariyle veriliyordu. Ertesi sabah han btn ailesi ve eliyle birlikte bir gle sandal safa-i sna gitti ve sandal gezisi devam ettii mddete musiki kyda durmadan ald. in'li eli ehri gezmee ancak nc gn vakit bulabildi. O I gn 637 de yaplm bir budist tapnam ziyaret etti. ehirde yaplarn, kulelerin, bahelerin pek ok olduunu syler. Uygurlar anlayl, doru szl ve namuslu insanlardr. Altn, gm ve bakr eya yapmakta gayet beceriklidirler, y tan (yeim ve nefritin eitleri) ilemeyi fevkalde iyi bilirler. yi bir atn fiat bir top ipektir orta cinsten, yemee elverili bir at ise yalnz metre ipekliye mal olur. Garip ey, en fakir insanlar bile etle yaarlar. Uygur topraklarnda hububat yetiir, yalnz buday bitmez. Kibarlar at eti yerlerse de halk koyun, rdek ve kaz etiyle de yetinirler. Memleket gayet zengindir, hele sansar, samur derisi, beyaz aba, ilemeli, iekli kumalar pek boldur. Bu eya o kadar oktur ki, baka memleketlere de yollarlar. Uygur erkekleri ata binmee , ve okulua baydrlar, kadnlar ruganl balk giyerler. Btn memlekette in takvimini kullanrlar ve Toprak tanrsna adadklar kurbanlar da ona gre keserler. Gezmeyi ok severler ve ne zaman uzunca bir geziye ksalar her defasnda yanlarnda musiki aletleri gtrrler, nk musikiden ok holanrlar. ehirde tahminen elli I kadar budist tapma bulunmakta ve bunlarn kimin hayr olarak, I ne zaman yapldklar zerlerindeki yaztlarda grlmektedir. Manastrlarda ynlarla budist kitab muhafaza edilmekte ve Van ' Yen-d'nn in'li gznn derhal sevinle fark ettii gibi, bu kitaplarn arasnda baz tannm in szlkleri de yer almaktadr. Gav - an (yani Turfan) Uygurlar gayretli budisttirler. lkbahar aylarnda cemaat halinde toplanarak civardaki manastrlara akm ederler. Bu mukaddes yerler ehirden o kadar uzaktrlar ki, oraya varmak adamakll bir gezinti yerine geer. Ata binerler, yaylarn, oklarm yanlarna alrlar ve bo inanlara kaplarak kt ruhlarn tesirlerinden kurtulmak iin baz eya zerine atlar yaparlar. Gav - an ehrinde Mani adiyle mukaddes saydklar bir tapnak daha vardr ki, papazlar Iran'ldr. Mani papazlar dinlerinin

kurallarn sadakatla gderler ve kendilerince tanrsz saydklar budistlerin yazlarm reddederler. in'in kuzey ksmnda gebe aslndan olan Kitay hanedam hkm srmee balad zaman (907 -1125) Turfan Uygurlar yi-| ne eskisi gibi, seslerini karmadan, allm zamanda, allm ye- re, yani in'liler adna hkmet banda bulunan Kitaylara elilerini ve vergilerini yollamakta devam etmilerdir. Anlalan medeniyet sahibi Uygurlarla yakn temasa gemeleri in'in barbar sahipleri zerine tesirsiz kalmad. Nitekim ilk Turfan elilii geldii | vakit, onlarn garip yazlarm merakla gzden geirdiler ve ok holarna gitmi olacak ki, o yazy rnek alarak kendileri iin kk' Kitay yazs denen yazy meydana getirdiler. Ayrca urasn da syliyelim ki, hzla medenileen Kitaylar daha sonra Uygur rneini bir yana brakarak ve onunla llemiyecek derecede kark olan in iaretlerini esas tutarak, dillerini tesbit iin byk Kitay denilen yazy bulmulardr. Cengiz han 1209-da Kuzey-in zerine yrrken Turfan'dal henz Uygur hkmdar son Ki tay larn vasal olan Baruk idikut'tu. Baruk idikut srann kendine gelmesini beklemiyerek Cengiz'e , acele boyun edi ve ilerlemekte olan Mool ordularna katld. Kuvvetleriyle Mool seferlerine itirak etti, Khvarizm ahma kar ya-plan savalarda bulundu, Niabur ehrini Moollarla beraber muhasara etti, Tangutlar yola getirmek iin alan seferde yararlklar gsterdi ve btn savalarda kahramanliyle kendini beendirdi. Minnet ve kran karl olarak da Cengiz han ona kzm verdi. Turfan Uygurlarnn medeniyetleri, gelimi din kltrleri hakknda in tarihilerinin kaleminden kan birka sz sonraki zamanlarn bilgin aratrclarna daha ziyade IX - XII. yzyllarda Turfan vahas Trklerinin yaaylarn sezdirmee yarar. Ancak byk arkeoloji keifleri baladktan sonradr ki bu eski Uygur medeniyeti btn manzarasiyle gz nnde canlanmtr. Koo, Yar-khoto, Mur-tuk ve Tuyuk budist tapmaklarnn, manastrlarnn renleri birbiri ardna meydana kt. Kazlardan ele geen sanat eserlerinin dzene konmas ii daha devam etmektedir. Onun iin henz Turfan'da-ki Trk budist sanatnn nelerden ibaret olduu zerine tam bir fikrimiz yoktur, fakat bu antikalar en iyi bilenlerden biri olan Grnvvedel'e dayanarak imdiye kadar ortaya konmu olan eserler/

250

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

-ASYA

251

Syle kmeye ayrlabilir. Birinci kmeye girenler Grnwedel'e gre eski Trk tarz zelliini gsterirler. Bu kmede henz da* ha eski Tokhar ve ran tarzlar sezilmekte, in unsurlarnn okluu da gze arpmaktadr. Daha gen Trk tarz olarak vasflandrlan ikinci kme, hakiki Uygur eserlerini bir araya toplamaktadr ve en ziyade Turfan yaknlarnda ve mesel Murtuk'un yanndaki Be-zeklik'te kan tablolar en gzel rnekleridir. nc kme en gen devreye aittir, burada toplanan eserlerde Tibet'e alan budist tarikatnn, lmaizmin sanat tesiri gzden kamaz. r Kazlardan yalnz Uygur budizminin _sanat eserleri deil, Trk i diyk yazlm bir yn mukaddes kitap da kmtr. Bulunan el yazs veya basma metinler yazk ki ok kere ykntlar altndan pek yrtk prtk, eksik bir halde km ise de bu ekilleriyle de Turfan vahasnda gemi olan parlak Trk budist edebiyat hayatm sezdirmee yaramlardr. Umumiyetle -Asya budist edebiyat gibi bunlarn da byk bir ksm eriatla ilgili mukaddes me-* tinler tercmesinden ibarettir. Bilgin keileri Sanskrit, Tokhar, in ve Tibet dillerinde, o zamanlar - Asya budistlerinin en fazla nem verdikleri budist kitaplarn Uygurcaya nakletmilerdir. Bu tercmelerin hangi dillerden yapldn gz nne getirecek ve Turfan budist eserlerinin geni anlamda tam Uygur denebilecek dilinin lehesini ve teki zelliklerini karlatracak olursak, hi de almyacak olan u neticeye varrz ki, Uygur sanat eserleri bize ne retiyorlarsa bu Uygur budist metinler de ayn eyleri retmektedir. Turfan vahasnn Uygur budizmi yzyllarca yaad ve bu hatr saylr zaman iinde anahatlariyle birbirinden .ayrlm olan devri, kmeyi ylnifr sa"at "gorlpr. deil. Uygurca . yazl mukaddes kitaplar da belgelemektedir. Uygurlarn baehrinde Mani akidelerini ran diliyle reten bir kiliselerinin de bulunduunu Van Yen-d, Turfan seyahatnamesinde garabet nev'inden olarak anlatr. Bu nemsiz kayt bizi eski Uygur medeniyetinin pek nemli baka bir meselesine, maniheizme gtrmektedir. t. s. III. yzylda Babil'li Mani, gnostisizmin (akidecilik) daha ziyade Babil'de gelimi olan mezhepi akidelerinden hareket etmek ve baz hristiyan ve tran'l, zerdt unsurlarn da katmak suretiyle yeni bir din kurmutu. Kurduu dinin temeli dualizm idi.

Dnyay dolduran iki unsur, iyi ve kt biri k br loluk birbiriyle sonsuz mcdele halindedir. Her birinin kendi ayr mah lklar, ayr lkeleri vardr. Mcadele tabiat r zaferiyle sona erer. Kinatn mevdana gelii, ileride sona erii, o zamana kadaTTrecek olan mcadele btn ayrntlariyle, yorucu bir dikkatle hazrlanm kozmogoni, metafizik ve ahlk ilimlerinde gsterilmitir. Akidesinin iln ve yaym iin Mani daha salnda kilisesini kurmu ve sonralar burada cemaatinin ve papazlarnn tam olarak tesbit edilmi olan rtbe ve dereceleri (hie-rarkhia) de meydana gelmitir. Mani'nin kurduu din, maniheizm, IV. yzylda Bat'da. Jele Afrika'da ve Kk-Asva'da tehlikeli bireklde genilemee ba-lamt, yle ki bir zamanlar artk hristiyanln varln deta tehdidediyordu. Bilindii gibi bizzat Aziz Augustinus bile tam dokuz yl bu dini gtmt. Fakat bu kadar baar ile yaylmakta olan istilc maniheizm sonralar mcadelenin arkasn getirememi ve Bat'da muzaffer hristiyanlk, daha sonra Dou'da islmlk onun yazl eserlerini bile yok etmilerdir. Mani'nin akideleri bylece en esrarl dinlerin biri haline gelmi ve onun hakknda bildiklerimiz ancak hristiyan ve mslman dincilerinin mnakaal yazlarnda grlen, hem de ok zaman esasl bile-olmyan birtakm din prensiplerinden ibaret kalmtr. Mani bir mddet ran'da dinini baar ile yayabilmi, fakat ok gemeden gzden dm ve yalnz kilisesi takiplere uramakla kalmam, kendisine de zulmler yaplm ve nihayet vcudu insafszca ortadan kaldrlmtr. O zaman mezleri, papazlar zoraki birer din davetisi olarak I-Asya'ya dklmler ve bu kovalanan dine orada taze toprak, kendilerine de geim yolu aramaa koyulmulardr. Maniheizm akidesi - Asya'daki snp parlyan yaaynda birtakm yeni budist unsurlarnn katlmasiyle genilemitir. Byk -Asya kazlar bu tarihe karm din zerine de k serpmi, bu sayede kaybolan mukaddes kitaplarnn bir ksm meydana karld gibi -Asya, in ve bathristiyanlk ve islm kaynaklarn karlatrmak suretiyle, manihcizmin esas akidelerini ortaya dkecek ve daha .sonraki deiikliklerini aydnlatacak olan temel ciddi bir ekilde atlmtr. in tarihilerinin anlattklarna gre719-da bir maniheist pa-

253

BLNMYEN

t-ASYA

B L NM YEN -AS YA

253

paz ve mneccimi, byk bir mecus. Tokharistan kiralnn emriyle bakente geldi. Bu maniheist byk mecus hemen dinini yaymaa balam ve faaliyeti herhalde byk baarlar dourmutu, nk cemaatin kayg verici bir ekilde oaldn gren in imparatoru 732 de kard bir emirnamede tebaasndan bir kimsenin bu murtatlar dinine girmesini yasak etmiti. Bununla beraber maniheizm daha in'de ortadan kalkmam, kovalamaya ramen urada burada sinmi, hatt gizlice yaylmasna devam etmitir. Maniheizm anszn, fakat pek de ok gemeden, kaybettii haklarn yeniden kazand. yle ki, Orkhon blgesi Uygurlar o sralarda kudretlerinin doruunda bulunuyorlard ve nne geilmez kuvvetteki atl ktalariyle, i gailelerle uraan in'in bakentine, Lo-yan'a da girmilerdi. Bu Lo-yan akn (762) pek byk neticeler dourdu. Ksaca Bg kaan diye de adlandrlan uzun unvanl Uygur hkmdar in bakentinde maniheizmi renerek kabul etti ve Orkhon yanndaki ordasna dnnde, beendii bu dini tebaasna da kabul ettirmek iin, yannda drt maniheist papaz gtrd. Bg kaann yardmiyle o zamandan itibaren maniheizm Uygur devletinin resmi dini haline geldi. Orkhon civarndaki gebeler, hanlarnn szn dinliyerek bir mukavemet gstermeksizin bu yabanc dine girdiler. Bu nemli olayn in maniheizmi zerine olan tesiri az deildi. Kudretlerini etrafa tantm olan Uygurlar, elilerini, ktalarn st ste bakente gnderiyorlard; Loyan yaknnda deta bir Uygur ehri meydana gelmiti. Maniheizmin koruyucular sfatiyle Uygurlar ilkin, in'de yerlemi olan Uygurlarn kendilerine serbese tapnak ve manastr yapabilmelerini istediler. Uygur koruyuculuu altnda bylece 768-de Lo-yan maniheist kilisesi, aradan birka yl geince (771) Gney-n'de, Yan-dz nehri kysndaki bycek ehirlerin hemen hepsinde maniheist merkezleri kuruldu. Bu bat dinine in'lilerin ancak Uygurlarn basks altnda ister istemez katlandklarn gsteren en kuvvetli delil udur ki, Orkhon Uygur devleti Krgzlarn vuruu zerine 840-ta ykld zaman hemen deta bugnden yarna imparatorun, btn maniheistleri in elbisesiyle gezmee mecbur eden emirnamesi kmt. Aradan birka yl geince daha sert bir adm atlyor: btn kiliselerini ykyorlar, resimlerini yakyorlar, mallarm zaptediyorlar. Bu gibi emirlerin ye-

rine getirilmesi hibir zaman bir mukavemete arpmakszn yrmediinden maniheistler safnda da byk kesip bimeler oldu. Sade bakentin iinde yetmi maniheist rahibesini doradlar, fakat in'lilerin tahminlerine gre bu yllarda Mani dinini gdenlerin en aa yars yok oldu. in tarihileri de kaydederler ki, Bg kaan Mani dinini Orkhon yaknlarndaki ant kaya zerinde tesbit ettirmitir. Kl tegin ve Kk Trk hkmdar Bilge kaann oyma yazl htralarnn bulunduu seferlerde Bg kaann htras da bulunmutur. Bu ok meraka deer yazl-ta D-Moolya'da, Karakorum'un, yani sonraki Mool bakentinin yaknnda, Karabalgasun'da bulundu. Paralanm ve pek ziyade zedelenmi olan yazlarn zm I ye aklanmas bilginleri etin bir ile karlatrd. U yazt arasn- / dan birinin ince, ikincisinin de Uygurlarn kendi dilleriyle ve Kk/ Trk oyma iaretleriyle yazld hemen anlalm idiyse de ncsnn maniheistlerin mukaddes diliyle, Sogdca yazld ancak sonradan meydana kmtr. Aratrmalar, en az zedelenmi olan ince metne dayanarak balam, fakat nceleri bundan da yalnz bir dinin kabulne dair olduu mnas karlabilmiti. Bir mddet nesturilikten, sonra islm dininden phelenmek suretiyle yanl yollar zerinde yrmek pahasna da olsa, nihayet Karabalgasun \ Uygur eserlerinin maniheizmin kabul treni zerine yazld anlald. Bir mddet elimizde, Uygurlarn maniheizmi ile ilgili, kendilerinden kma baka hibir belge yoktu. Bg kaann maniheizme dn Trk kabileleri arasnda bir efsane rengine brnd. Mani dini ortadan kalktka, akidesi unutulup gittike, Bg kaann etrafn saran, efsanenin balar da birbirine dolat. Mool ann tannm ran'l tarihilerinden, biri olan Cuvayni (1260) Buku han dedii Bg kaanla ilgili u efsaneyi Uygur kitaplarnda okuduunu anlatr. Uygurlar aslnda Orkhon nehri kylarnda barnrlarm. Bu nehir Karakorum adl bir dadan kaynarm ve gdei byk hann ayn ad tayan ehri daha o zamanlarda onun yannda kurulmumu. Orkhonboyu Uygurlarnn iki kabileleri varm. Daha sonralar, oaldklar zaman kendilerine bir han semiler ve Bu-

BL 254 arika-l

artlar altnda km. Bu hikyeyi, eer aadaki ekilde ke-[fedilmi olmasayd, kimse bilmiyecekti.

B L N M . Y E N A SY A

255

k u , b e y z y l s o n r a, i le b u h a n la r n a r a s n d a n , h e m d e h

Orkhon nehri kysnda bir ehir reni ile harabe halinde bir saray vardr. Bu ehre bir zamanlar Ordu-balk derlerdi ve o ad geen sarayn nnde eski alardan kalma birka yazl ta bugn de grlmektedir. Bu talar byk han gdeUin zamannda yerlerinden oynatmlar, sz geen yazt o vakit bulmulardr. Byk han bu yaznn ne anlattm incelemelerini emir etmi, fakat bir sr kavim ve kabile iinde onu zecek bir kii kmamtr. Nihayet Khatay'dan okumu adamlar getirtmiler, bunlar /kendi harfleriyle yazlm olan yazt zmlerdir ki, bu yaz unlar anlatmaktadr: Tolga ve Selenga nehirlerinin birletikleri yerde Kumlancu denen bir yer vardr. Bu yerin yaknnda yanyana iki aa bym. Bunlardan biri fistuk aac olup ama benzerdi ve servi gibi her zaman yeildi. teki ise baya bir ak am aac idi. Bu iki aacn arasndan kk bir tepe grnrd, gnn birinde bu tepecie gkten bir k vurdu. O gnden sonra tepecik alacak surette bydke byd, sonra bir gn yarld ve zerinde be kk adr peyda oldu. adrlarn her birinin altnda bir kk erkek ocuk yatyordu. Uygurlar sayg ile ocuklarn etrafn aldlar ve gkten inme olmalarna bakarak onlara itaat gsterdiler. lerinden en kn, Buku tegini kendilerine hkmdar setiler. Buku tegin Buku han oldu ve Uygur kavmini akllca, adaletle idare etti. Semavi vazifesinde gk kuzgunu onun sadk yardmcs olmulard. Bu kuzgun dnyadaki dillerin hepsini bilirlerdi ve nerede ne olursa gelip hana haber verirlerdi. Sonra bir gn bir i oldu, Buku hann dnde bir gk ruhu grnd ve onu Kut-tag dana gtrd. Bu d yedi yl alt ay ve yirmi iki gn tekrarlad. O gk ruhu her defasnda Buku hanla gryordu, son gece kendisine veda edip ayrlrken, btn dnyaya sahip olacam ona bildirdi. Han uykusundan uyannca ordularm toplad ve drt kardeinin komutas altnda onlar Moollar, Krgzlar, Tangutlar ve Khatay zerine yollad. Kardeler her yerde zaferle

savatlar ve bol ganimet, yn yn esirle Orkhon vadisine dndler. Ordubalk' o vakit kurdular. Buku han ok gemeden baka bir d grd. Karsna beyaz lar giymi bir adam kmt, banda da beyaz kurdellar vard, elinde am aacna benzer bir^ju tas tutuyordu. Bu adam ona unlar syledi: Bu ta yanndan ayrmazsan, dnyann drt bu andaki milletleri hkmn altna alabilirsin! Ayn gecede ba-veziri de ayn d grmt. Buku han yine ordularm toplad ve bu sefer batya doru, yeniden yola kt. Trkistan toprana varp da geni bozkrlar, zengin meralar ve gr akarsular grnce oraya yerleti ve bugn Guz-bahk dedikleri Balasagun ehrini kurdu, ordular dnyann her yanna ulat, btn uluslara boyun edirdi ve artk onun kudretine kar kafa tutacak kimse kalmad. Boyun edirilen memleketlerin kurallar, sayglarn gstermek iin birbiri ardndan Buku hann katna geldiler ve uluslarnn hediyelerini, vergisini beraberlerinde getirdiler. nsanlar taralndan barnlan dnyay bylece hkm altna aldktan sonra ehrine, Orkhon nehri vadisine ekildi. Bu alarda Uygurlar henz pagan idiler ve byc papazlarna kam derlerdi. Cuvayni bu kamlar imdiki Moollarn, cinleri hkmleri altnda bulundurduklarn ve istedikleri eyi onlardan rendiklerini syliyen sihirbazlarna benzetir. Moollar, hatt hkmdarlar bile bunlarn szn dinlerler, her hangi bir ie gi-rimezden nce onlara danrlar ve eer onlarn yldzlar bilgisin den kardklar belirtiler uygun deilse ilerini baka zamana brakrlar. Hastalarn bile byclere sattrrlar. tmdi bu Uygurlar, kendilerine nom kitaplarn anlyan adamlar gndersin diye Khatay hkmdarna eliler yollarlar. Zira Khatay paganlarnn bilimleri ve dinleri nom olup bunda masala benzer eitli gelenek ve hikye bulunur.yBunlarda btn peygamberlerin akidelerine ve yaymlarna uygun dinci nasihatler de vardr. Baz ksmlar da ktlkten ve zulmden saknmay, iyinin daima kty yeneceini, hayvanlara eziyet edilmemesini ve daima buna benzer eyleri retir. Ainleri birok eyi bir araya toplar, fakat en ziyade ruhun intikali nazariyesini gdenlerin akidelerine benzer. Mesel derler ki, bugn yaamakta olan insanlar bin-

256

B 1,1 N M I V E N

I->SVA

lerce yl nce bir kere yaamlardr ve iyi ameller tpk ktlkler gibi, meyvalarn verirler. Khatay'dan nomu anlyan adamlar gelince yerli byclerle, kamlarla mnakaaya baladlar. Mukaddes kitaplarnn urasndan, burasndan az bir ey okuduktan sonra ak mnakaada byclerle kamlar deta perian ettiler. Uygur kavminin bu dine, nom adamlarnn yaydklar dine katlmalar byle olmutu. Bilginlerin derhal farkna vardklar gibi, Cuvayni'nin anlatt bu efsane Orkhon boyu Uygurlarnn nl hkmdarlariyle ilgilidir ve in'den gelen papazlarn onun kavmini nasl maniheiz-me evirdiklerini de sylemektedir. Cuvayni XIII. yzylda yaamtr ve kendi notlariyle geniletmi olduu eski geleneki efsane onun kaleminde epeyce ekil deitirmitir. Buku hann maniheist papazlarnn Uygurlara gtrdkleri mukaddes kitaplarn budist-' likle ilgili olduu da ancak bu deiikliklerle izah olunabilir. Turfan kazlar srasnda Murtuk'ta birok Uygur el yazmas arasnda birka yapraklk yarm yamalak bir metin de kmtr. Sayfalarn kenarlar ypranm, yazs yer yer silinmi olmakla beraber bu metnin hecelene hecelene zlmesi yine de zahmetine demitir, nk bu, bir zamanlar Avrupa biiminde ciltlenmi olan kitabn paralar olmas lzm gelen sayfalarda efsanevi Bg hann hikyesi vardr. Eserin ba yoktur, sonu da eksiktir. Onun iin ne maksatla kaleme alnm olduunu sylemek zordur. Uygurlarn Mani dinine dnlerini hikye etmekte ise de bu noksan eser belki de rapor veya mektup eklinde olarak o zamanlar gemi olan hdiseleri anlatmaktadr yahut da- kim bilir sadece ma-niheizm din edebiyatna ait daha sonraki zamanlardan kalma bir eser olup bu tarihi olay srf bir ibret dersi olarak ele almtr. Turfan yadigrna gre Bg han maniheizme dndkten sonra mavirlerinden birinin, bir tarhann fesat szlerine kaplarak, ok gemeden bu dinden yz evirmi, hatt Mani akidesine ve kilisesine kar kt bir harekette de bulunmutur. Bu ktln ne olduu o para yazdan anlalmamaktadr. syanc tarhan, kavminin atalardan kalma kurumlarn ve sava ruhunu korumak istedii iin hkmdarn yabanc dine ve onun yabanc papazlarna kar kkrtmt. Fakat bunlardan bir ey kmad, in'-

BLNMYEN

ASYA

257

den gelen papazlar stn ktlar ve Bg han pimanlk getirerek onlara dnp kendisini, brakt dinin mminleri arama, hem de di mmin dinleyici (auditores, nigosaklar) arasna deil, mani, heist keiler sekinler (electi, dindarlar) srasna kabul eylemelerini yalvard. Bu nemli meselede bir karara varabilmek iin han ile sekinler iki gn iki gece grmelerde bulundular. Turfan'da bulunan maniheist metne gre Bg hann bu dinci kararn sekinler ve btn imparatorluk halk snrsz bir sevinle karladlar. Bu bahtiyarla kimse doyamyordu, kendi aralarnda ne olduunu, nasl olduunu durup durup konuuyor, birbirini kutluyorlard. Binlerce, on binlerce kii toplanarak neeli oyunlarla elendiler, byk bir sevin iinde sabahlara kadar bayram ettiler. Ortalk aarmaa yz tutarken kk perhiz yaptlar, sonra ilh Bg han ve maiyetindeki btn sekinler, prensler ve prensesler, baadamlar ve kibarlar hep atlara bindiler, sevin iindeki halk da onlarn pelerine dt ve bylece bayrama devam etmek zere ehrin kapsna gittiler. O zaman ilh Bg han, tacn bana koydu, al ipekten merasim elbisesini srtna geirerek altn kaplamal tahtna oturdu. Sonra orada toplanm olan kibar snfa ve halka dnerek Mani dinine ikinci ve son dnn bildirdi ve papazlarn emirlerini tam bir sadakatle gtmeleri iin sk tembihte bulundu. . JDemek. ki Uygurlar, eski imparatorluklarnda, Orkhon vadisinde de Mani dinini gtmekte idiler: mparatorluun devriliinden sonra byk dalma balaynca, anlalan Turfan vahasna yerleen byke bir ksm Uygur halk Mani dinini de beraberinde getirmitiV/e gerekten, Turfan sefercileri renler altndan kardklar Uygurca, Orta - ranca ve Sogdca metinler arasnda -nemli sayda, maniheizm ile ilgili olanlarn da buldular. Yazk ki bunlar da, demin szn ettiimiz, Bg hann ikinci defa dn-iyle ilgili hikye gibi, molozlarn altndan yrtk prtk bir halde kmt. muhteviyat bakmndan maniheist eserler, yine orada ele geen, ayn aa ait budist metinlerinden ok daha fazla nem tadklar iin buna o nispette daha ok acrz. Zira Mani'nin, en nemli din akidelerini yakndan renmei - Asya maniheist e-serlerinden bekliyoruz. Bununla beraber durum umutsuz deildir. O bir sr krntnn her bir parasnda aka mnalandrlabi-lecek bir - iki ksm vardr ki, bunlarn birbirine eklenmesiyle en
F. 17

258

BI.NMYKN

ASYA

it i. i \ M i YF\ iv,AST*

2S9

ehemmiyetli meseleleri daha imdiden olduka aydnlk olarak grmekteyiz. Bizim burada, Uygur maniheizminin din hkmlerini incelemek veya bu eserlerin ne gibi kmelere ayrlabilecei meselesi -zerinde durmak amacmz deildir. Fakat unu hatrlatalm ki, Uygurlarn manihejst^ ilhileri en ok meraka deer paralardandr. Bu merakn sebebi, ilhilerin byk bir ksmnn tam metin halinde veya pek az zrl olarak ele gemi bulunmasiyle aklanabilir, tte bunlardan, herhalde Sogd dilinden Uygurcaya evrilmi bir metnin kelime kelime tercmesi ki, bal bile eksik deil: r "Drt ahane varla" ilhi I Tanrya, a, kuvvete, akla yalvarrz, \ Gne, Ay tanrlarna niyaz ederiz, Ik tanrsna, '^ j Byk Akide'ye, Mani hazretlerinin meleklerine saadet iin / tazarru ederiz; N^ Ey Tanrm, vcudumuzu koru, ruhumuzu kurtar, "^ Ik tanrlar, sizden saadet dileniyoruz, Selmetle yaamamza, bahtiyar olmamza izin verin.'
Y^.

ayn zamanda iyi ile ktnn de karldr. lkin karanlk a hcum etmi, onu gemi ve lkesinin bir ksmn ele geirmiti. Zapt olunan yerde k ve karanlk birbirine karyor, bu kaybo lan toprakta tanrlk nn emanation u yeni bir savaa ba lyor ve bu seferki arpmada karanlk altta kalyor. Ikla karan ln birbirine karan unsurlarndan .gk, toprak ve ilk inan ?ifti mevdaja gglivor~~ " zamann aklann Khuastuanitin kendisinde bulmaktayz: Toprak ve gk henz yokken ne olduunu biliyoruz (l); Tan-\ -v rntn eytanla niin savatn, n karanla nasl kartn W^~ ve topra ve g kimin yarattn biliyoruz (2) :_br zaman ge- f%^ liv de topran ve gn nasl sona ereceini ve ynk^ui^tanj nasl ayrlacan ve on{jan_gpnra ne olacan biliyoruz (3). Ezrua tanrya inanyoruz, Gne ve Ay tanrlarna inanyoruz,V% "* kuvvetli tanrya inanyoruz, peygamberlere inanyor ve gveniyoruz, "dinleyici" L mmin] olduk ve drt n almetini-.Ezrua tanrnn almetini, sevgiyi; Gne ve Ay tanrsnn almetini, iman; kuvvetli be tanrnn almetini, tanr korkusunu; peygamberlerin alnetini, bilgiyi kalbimize iledik. Mani'nin kark akideleri Uygurlar arasnda byk yank uyandrd, o devrin tanklarna gre Uygurlar arasnda manifyeist-ler budistlerden cok fazla idi. Maniheizmin de ayrca kendi sanat vard. Mani kendisjjifrtl \ M^ * bir ressam olarak tannmt, onun en amansz dmanlar olan \7? / bu murtat dinin kurucusunun adn bile duymak istemiyen mslmanlar dahi kendisinin ressamlktaki bykln takdir etmi lerdiYMani'nin sanat duygusu, ressamlk istidad dinine de damga sn vurmutur. - Asya'da meydana km olan maniheist me tinler, iini ap bakmadan bile deta uzaktan tannacak gibidir, zira bunlarn hepsi, en iyi mrekkeple, en nefis beyaz kt zeri ne ve en dikkatli gzel yaz ile yazlmtr. Fakat bu kadarla da yotinmiyerek din konulu el yazmalar sanatl minyatrlerle de ss lemilerdir. J Grnwedel ile Le Coq'un Turfan kazlarnda maniheist sana-

Uygur maniheist metinlerin en ok yer tutan, ayn zamanda en iyi durumda kalm olanlarndan biri Mani dinini gdenlerin gnah karma rnei denebilecek olan paradr. Yalnz Turfan'da deil baka yerlerde de pek ok paralar (hatt tam metni de) bulunduu iin Uygur maniheistleri arasnda pek ziyade yaylm olduu anlalan bu on be blmlk Khuastuanit adl eser gayri-ahsi gnahlarn saylmasn kolaylatran bir yardmc vastadr. Uygur Khuastuanitinin i - Asya maniheizmi ' aratrmalar bakmndan deeri byktr, nk maniheistlerce gnah saylan her eyi sralar, hatt metin arasna sokulan maniheist din- artlar dinin en gze arpacak noktalarn da aydnlatr ki, bunun sekizinci blm unlar syler: Biz gerek Tanry ve onun doru Akidesini reneliden beri iki kk ve zaman akidesini biliyoruz. In kkn, tanrlarn lkesini biliyoruz, karanln kkn, cehennemi biliyoruz. ki kk denilen ey, maniheizm dalizminin iki temel unsu-rundan, kla karanlktan baka bir ey deildir. Ik ve karanlk

260

BLtNMtYEN

-ASYA

tnn, freskler, ipek zerine boyanm resimler gibi birok baka eserleri de ortaya kmtr. Bunlarn zerindeki resimlerin hemen hepsinde maniheistler beyaz urbalarndan ve maniheist klahlarndan bellidirler. Tablolardan biri, bamn zerinde bir hle ve etrafnda papazlariyle, Mani'nin kendisini gstermektedir. Maniheiz-min bu ran'dan kma dinin sanat eserlerinde tran tesirlerinin okluu ise kendiliinden anlalr. Gryoruz ki, Turfan vahasnn da kendine mahsus srlar varm

XV.
BN BUDDHA MAARALARI
Dun - huan'daki budist maara-ziyaret yerleri. Dun - huan'da ortaadan kalma, duvarla rl ktphanenin kefi. Dun-huan budist sanat eserleri. yi-ehzade ile Kt-ehzade'nin hikyeleri. Gan-su in eyaletinin Sar Uygurlar. Uygurlar ve Moollar. Gansu'lu Uygur budist din yaylalarnn' Mool Altan hann ehrindeki (almalar.

...

L. Loczy, kont B. Szechenyi'nin sefer heyetiyle Bat - in'de dolarken, Dun-huan maaralarna urad zaman toprak iinde gml birok budist hcrelerindeki ssl tablolar aarak seyretmiti. Kendisi ne arkeolog ne de sanat tarihisi deildi, onun iin bunlar incelemee bile kalkmad, fakat sonralar A. Stein'la karlat vakit, Dun-huan'n o kadar hayret verici budist eserlerine, Bin Buddha maaralarna onun dikkatini ekmei ihmal etmedi. A. Stein, Loczy'nin bu yol gstericiliini kranla anar. Bylece Dun-huan', tarihe karm - Asya medeniyetinin imdiye kadar en deerli eserlerinin bulunduu hi phe gtrmiyen yerini bir Macar kefettii gibi, yzlerce yllk sanat ve dil hazinelerini meydana karan da yine bir Macar, A. Stein olmutur. Bu birincilii elimizde tutmakta tamamiyle haklyz. Geri yabanc memleketlerin, Szechenyi seferinin neticelerini bildiren kaln ciltleri tanmyan arkeolog evrelerinde Dun-huan maaralarn ilk defa Prjevalski'nin haber verdii yaylmt. Gerekten Prjevalski Dun-huan'a, kitabmzn baka bir yerinde epeyce szn ettiimiz Tibet seyahati srasnda uramt. Fakat Prjevalski seyahat raporunda Macar heyetinin, Bat - in'in bu blgelerinde hemen kendinden nce dolatn aka syler, hatt tasarlad yoldan bir mddet nce Szechenyi'gil gibi in mandarinlerinin szn tutarak yle kolayca vazgeivermemi olmakla da -vnr. teki Avrupa'l seyyahlar, Bonin (1898 -1900) ve dierleri

262

UILINMIVK\

I-ASYA

Bfl.NMh KN

-ASYA

263

ise Bin Buddha maaralarna hep Szechcnyi'den ve Prjcvalski'den sonra varmlardr. Netekim A. Stein kendisi de: Bende Dun-huan maaralarn grme merakn uyandran Loczy olmutur <> demiti. Bununla beraber bu ok nemli yeri onun bu iareti zerine 1907 maysnn 20-sinde, A. Stein ikinci* aratrma seyahatinde ziyaret etmi ve maaralarn sonsuz deerdeki hazineleri ancak o zaman meydana karlmtr. Dun-huan, Tan-ho rmann batsnda, Gan-su adl in eyaletinde, Hami'ye giden byk kervan yolunun, ln beri tarafndaki son in konak veri olan An-si'den gney - douya der. Dun-huan pek eski zamanda, . . 111-de in imparatorlarndan biri tarafndan, tabii sava maksatlarla, yaptrlmtr. Buras, Asyal Hunlarn topraklarndan Tibet'e giden yolu tutmakta olan drt e-hemmiyetli asker garnizondan biri idi. te inlilerin ien - fo -dun, yani Bin Buddha maaralar dedikleri mehur maaralar bu Dun-huan'n aa yukar on be kilometre uzaklnda bulunmaktadr. Gerekten burada, atafatl ince adiyle sylendii gibi bin tane deilse bile, birbirinin altna, stne sralanm pek ok, herhalde be yz kadar maara vardr. ok eski zamanlarda bu maaralarda budist keiler yerlemilerdi. Kendileri buralarda oturduklar gibi tapnaklar, mbarek makamlar da burada idi. U-zak diyarlardan gelen dindar haclar burada toplanrlard. Be yz maaradan ou . s. V - XI. yzyllar arasna den zamanda budist haclarn balariyle yaplmt. Bu mukaddes yer, allm kervan yoluna sapa dtnden ta XI. yzyla, yeni tremi olan Tangut imparatorluu istilclarnn nnden buradaki keilerin kamaa mecbur olduklar zamana kadar kendi leminde yasya-bilmiti. Fakat keiler buray terk etmezden nce, alt yzyldan fazla bir zaman iinde birikmi olan kymetleri maaralardan birinin iine tamlar ve oray duvarla rmlerdi. A. Stein 1907 martnda Bin Buddha maaralarna vard zaman, her yl det olan haclk yinleri tam o Srada yaplmakta idi. Tasarlanan ie balamak iin ortalk henz yeter derecede tenha-lamamt. Her taraftan oraya toplanan haclarn memleketlerine dnmelerini beklemek lzmd. Fakat daha bu ilk frsatta da duvarla rlm yan hcrelerden birinde bulunan hazineler hakknda sylenti kabilinden bir eyler A. Stein'n kulana almt.

Tapnan bekiliini Van adl bir taoist papaz,, yahut da in'lilerin dedikleri gibi bir dav- yapyordu. ok gemeden Van dav-'nn burada vazife ile bulunmaktan ziyade kendi iindeki dinci gayrete uyarak bu isi zerine alm olduu ve btn zamann, btn parasn candan sevdii bu maara - hcreleri tamire, sslemee harcad anlald. A. Stein az izan ve politika mahareti istemiyen mzakerelere daha ilk frsatta girimis*: Sylentiler hakikaten doru kt. Van iav- maaralarn gzelletirilmesi, tamiri srasnda, XI. yzylda zerine duvar ekilmi bir maara - tapnaa raslamt. A. Stein ilkin yalnz yoklamalar yapabiliyordu, Van dav- yerinde deildi, vahadaki budist mminler arasnda dolayor, yardm istiyor, dindarlardan sadaka topluyordu. Mukaddes yerde topu topu bir Tangut keii bulunuyordu. A. Stein, maaralarn asl byk kmesinin kuzey ucu yaknnda, duvarla rlm tapnan birinde Van dav-'nn bir araba yk eski el yazmas bulduunu ondan rendi. Bunlar ince yaz iaretleriyle fakat ince olmyarak yazlmlard. Tangut keiten numunelik olarak uzunca bir tomar da alabildi. Kdndan, yazsndan A. Stein bu budist metinli in tomarnn ok eski olabileceini anlamt. Maysta oraya, Bin Buddha maaralarna dnd zaman Van dav- onu bekliyordu, fakat imdilik ok bir ey mit edilemezdi. pheci ve gvensiz olan dav-s sanki oray tehdideden tehlikeyi sezerek martta, o vaz hazinelerine yle byle sokulunabi-len yarklar da svayp kapamt. Bu basit sofu papazn Cin yaz bilgisinden pek akt yoktu ve bekledii mukaddes yerin sevgisinden maada bir zayf taraf daha vard: byk budist hacs Han-dzan'a k idi. Bunlar hep A. Stein'n iine gelmiti. yle usulca bir deniyerek o kadar sevdii mukaddes maaralara bir yardm olmak zere bvke bir paa teklif etti. Han-dzan meselesine gelince, o bakmdan da zorluk yoktu; zaten btn -Asya yolculuunda byk in hacsnn eseri yannda olmakszn deta bir adm bile atmam ve her zaman o kitaptaki o kadar ok faydal bilgiye baka baka onun izinde yrmt. Bunu, yani kendisinin tam o Han-dzan'n eserinden ilham alarak ta Hindistan'dan yola ktn ve .her tarafta onun izini sadakatle takibederek ller

364

R i I. i N M I V K N

. \ S Y \

B L N M Y i: N

A S Y A

265

ve dalar ap buralara, Dun-huar'daki Bin Buddha mayruhrna geldiini Van dav-'ya da anlatt. Adamcaz nihayet yola geldi ve nazire deer evrak tomarlar ile resimleri geceleri gizlice birbiri ardna karmaa balad'. alacak bir tesadf eseri olarak ilk ele alnan tomar incelenirken bunu Hindistan'dan Han-dzan'n getirdii ve inceye evirdii meydana knca Van dav'nn son tereddtleri de dalarak ii tamamiyle rahat etmiti. Artk A. Stein', o zamana kadar kskanlkla koruduu mukaddes harime soktu. Maarada kmldamak bile zordu, yn halindeki tomarlar, deste deste el yazmalar o kk yeri hemen tamamiyle doldurmutu. Van Dav-'nn gveni gittike arttndan, fazla nemli saylan paralar misafirinin, yabanc gzlerden uzak, kk hcrelerden birinde daha dikkatle inceliyebilmesine msaade etti. Duvarla rlm olan bu ktpanenin ne byk deerde eserler saklad o zaman meydana kt. Btn paralar eski idi ve dank ynlar halindeki tomarlarn iinde, tarihe karm - Asya vahalarnda vaktiyle konuulan dillerin hepsinden bir eyler vard^fonee evrak tomarlarndan maada burada Uygurca,, oyma Ck/rrk yazs, Tokhar-ca, Kua, Saka, Sogd ve Tibet dillerinin hepsinden ynlarla evrak vard! Asl mhimmi, bu yazl eserleri yklan binalar, gen manastrlarn enkaz yrtp paralamam, rzgr ve hava datp atmam ve hele o tamahkr gm arayclar arp gtrmemilerdi^ Yalnz iin zorluu bundan sonra geliyordu: btn mevcudu salam bir halde ele geirmek nasl mmkn olabilirdi? Uzun boylu grmelerden sonra ilmin sonsuz zararna olarak bunun aresi olmad anlald. Van dav- yalnz A. Stein'a, cannn istedii paralar semee msaade etti, fakat btn mevcudu teslim etmee asla yanamyordu. Seme iinin tam hararetle devam ettii bir srada idi ki bir gn Van dav-'nn aklna ne geldiyse, birdenbire maaraya yeniden bir duvar ektii gibi Allaha smarladk bile demeden vahada kayboldu. Neden sonra, artk ii rahat etmi olacakt ki, tekrar maaralarnn yanna dnp geldi. Yeniden kymetli evrak vermesi tabi hatra bile gelemezdi. Bereket versin darda bulunan el yazmalariyle resimleri, tapnaklarnn tamirine kar teklif

ettii byk para karl olarak A. Stein'a teslim etmekte glk karmad. Fakat talihli aratrc, emniyet altna ald ganimeti, ^inmjOTtsandkyazma eserle be sandk resim've ilemeyi Londra'ya doru yola uTSrTTken, bu baarya da kredebilirdi. hretli Fransz bilgini P. Pelliot da tam bu sralarda - As ya'da bulunuyordu. Kagar'dan, aratrclar yolunu takibetmek suretiyle Kua'ya gitti, yolda Maralba yaknnda Tumuk ren lerini, Yulduz'u, Duldur-akhur'u gzden geirdikten sonra Kua'dan Urumi'ye, Turfan'a, Hami'ye vard ve 1908 martnda o da Dun-huan'a ulat. Yolda gelirken A. Stein'n talihli kefini ha ber ald iin vakit geirmeksizin Van dav- ile mzakereye giriti. Orada kalm olan, hl nemli miktardaki evrak takmiyle ele geirmee o da muvaffak olamad ise de msaade olunan semelerde byk baarlar gsterdi, nk bu ite kimseye ihti yac yoktu, mtehasss gziyle hangi el yazsnn ne deerde oldu unu derhal gryordu. Bin Buddha maaralarnn hazine daire-j lerinde Peliot'nun gzden pprirHifti ^1 yazmalarnn say on be t y^c^fl jinden aa deildi. Bu hatr saylr evrak ynnn mhimce bir / ksmn elde etmee muvaffak olmakla beraber orada da daha azmsanmyacak miktarda eser kalmt. / Pekin'deki in hkmeti bu Dun-huan keiflerini haber al d ve orada eski eserlerden ne kalmsa hibirini brakmyarak hepsinin Pekin'e yollanmasn emir etti. Yazk ki, bu emir olduka in ii olarak yerine getirildi. Kymetli yazmalarn epeycesini aldlar, birou gtrlrken kayboldu, yle ki, in bakentine ancak pek az bir ey varabildi. A. Stein nc seferinde Dun-huan' tekrar ziyaret ettii zaman in'liler, hem de asl Dun-huan'da deil byk kervan yolu boyunca Cin Trkistan'nn baka yer lerinde de etrafa dalm, alnm, tutann elinde kalm olan bu eski yazmalardan demet demet getirip ona satmak istemilerdi. Fakat Van dav- ileri grl davranarak bu ganimetten kendi hissesini de ayrmt. Yeni birtakm grmeler sonunda _A. Stgjn,')WB\ay1*soyulmu Bin Buddha maaralar haznelerinden, ^skisine ilve o-\j.urte^+ lavak daha be sandk el yazmas kurtarabildi. / Dun-huan'da bulunan eserlerin ilm ilenmesi de henz sona ermi deildir, hele ynlarla el yazmalarnn metin aklanmas ok zaman kaybettirmektedir. Bu malzemenin yalnz dil bakmn-

266

fi 1 L N M t Y E N

t - A S YA

BLNMYEN

-ASYA

267

dan deU, konu bakmndan da ne kadar deiik olduunu gz nne getirirsek hepsinin elden geirilmesi iin ka ihtisas adamnn kafa patlatacan tahmin etmek kolaylar. phesiz bu iten en krl kanlar in tarihiyle, felsefesiyle, edebiyat tarihi ve dil-ciliiyle uraanlar olmutur. Bu budist mbarek makamnda bulunan eserler arasnda kervan yollarndan oraya toplanm olan ve in'li olmyan - Asya'l budist mminlerine ait olanlarnn da e-peyce yer tutmakta olduu da phesizdir. Turfan'da bulunan Uy* gur budist basma kitaplar ise Dun-huan'da bulunan basma eserler yannda gerekten solda sfr kalr. Bin Buddha maaralarnda bulunan, . s. 868-den kalma aa levhalar yardmiyle baslm in tomar zaman bakmndan yalnz Turfan basmalarn gemekle kalmayp bugn iin in kitap basclndan bize kalm olan en eski eserlerden de biridir. Dunhuan'da yalnz budistliin deil, maniheizmin de umulmadk yeni eserleri ele gemitir. Bunlar arasnda Pelliot'nun Paris'e gtrerek kurtarmaa muvaffak olduu, ok esasl bir nem tayan ksa bir metin ile Pekin'e yollanm olan el yazmalar iinde gerekten bakente varm olanlardan olup nemi, byk in bilgini Lo Cn-y tarafndan derhal anlalm ve yaynlanm olan yine ince bir maniheist eseri saymak kfidir. Maniheizmin in'deki tarihine dikkati eken bu ince maniheist metinler olmutur. Balyan aratrmalar sonunda. in ierlerinde dank bir halde yayan ve Uygurlarn yklndan sonra da daha yzyllarca gelimelerine devam eden maniheist iskn yerlerinin bulunduu meydana kmtr. Dun-huan maaralarnn sanat eserleri -Asya ve in sanatlarnn bilgin aratrclar nne yine bin bir mesele karmtr. Burada bulunan ipek zerine boyanm din konulu tanr resimleri, mitolojik levhalar hep haclarn hediyeleri, adaklar o-larak toplanmtr. Dun-huan resimleri her ne kadar tara zevkini tayan yerli kk ustalarn eserleri iseler de yine de pek dikkate demektedirler, zira bunlarn ou, elimizde baka vesikalar pek bulunmyan gayet eski alara aittir. Sade maaray, koridoru, sundurmay ve bycek dairelerin duvarlarn kaplyan malzeme bile muazzamdr. Dun-huan freskleri, daha dorusu (tapnaklardan biri hari), tempera boyasiyle (al secco) yaplm duvar resimleri hep budist konulu olduu halde, ipek veya kt zerine

yaplm kk resimlerde din dnda baka konular da yer alr. Bin Buddha maaralarndaki budist resimleriyle yalanc mermer sslerinde (stuc) ve heykellerinde, tpk -Asya budist sanatnn Khotan'da, Turfan'da ve daha baka yerlerde kan eserlerinde grlen stil karlamalar ve eitli tesirlerin arpmas gze arpar. Bunlarn en nemlisi, en ziyade in'li sanatlar tarafndan ilenmi eserlerde grlen in tesiridir. Fakat bunun yannda Hindistan gubta ilhamlarnn izlerine de rasland gibi Gandhara sanatnn bulunuu da pek ziyade bellidir. Batdan in'e doru gelen ve burada en nemli noktalarndan birinde bulduumuz bu Gandhara okulu buradan in'e doru ilerlemesine devam etmi ve orada aslen gebe olan To-ba kavminden treme in hkmdar sllesinin, Vey hanedannn zamannda byk gelime gstermitir. Yn-gan ve Lun-men maaralarndaki heybetli budist heykelleri bu okulun Uzak - Dou'da lmez antlardr. Budist ikonorafyasn bilmeden tabiatiyle Dun-huan budist resimleri arasnda adm bile atlamaz. Bu tasvirlerin merkezini en ehemmiyetli tanrnn, Buddha'-nn tekil etmesi tabidir. Tarih Buddha'nn ahsiyle hayatnn, din faaliyetinin bin bir yziyle ilgili olan ksmlar bu sevilen konunun ancak bir blmdr. Sra Buddha'nn daha nceki hayatlarnn tenlemelerine lincarnation) gelince, bu konu daha ziyade geniler ve o zaman t ile buddhalarn tefekkr yoliyle duyulabi-len i sonsuz okluundan, dhyanibuddhalardan hl bahsetmi olmayz. Fakat kuzey budizm leminde, straplarn arkndan syrlmakta insanlarn iyi kalbli yardmclar olan bodhisattvalar daha byk rol oynamaktadrlar. Bunlardan mesel en ok sevileni, kendisine fazla deer verilerek merhamet bodhisattvas denilen Ava-Iokitevara'dr ki, Dnhuan'daki budist tablolar iinde pek ok sanat eserine konu olmutur. Pelliot'nun koleksiyonundaki birok eser arasnda byk lde bir Avalokitevara resmi bulunduu gibi, ayn koleksiyonun baka bir tablosu da yine, zerindeki en kk parseller bile sanki bir minyatr sanatkrnn elinden km gibi, en ince ayrntlara varncaya kadar, Avalokitevara'nn mucizelerini canlandrmaktadr. A. Stein'n Londra'ya gtrm olduu sanat eserleri arasnda da pek ok Avalokitevara resmi grrz. Bunlardan biri bu sevilen tanry, ayakta olarak tam bir

268

B I . N M VKN

ASYA

BLNMYEN

ASYA

269

Hint'li duruiyle, elinde iekli bir dalla gstermektedir. Bir bakas tabi byklkte bir tablo olup sanat bakmndan da mkemmel bi* eserdir. Fakat Hindistan'da, in'de ve Tibet'te budist mminler ve sanatkrlar arasnda deta yar edercesine kutlanan, sevgi ile kuatlan merhametli Avalokitevara'nn duvarlara, ipek zerine, kda ka eit resminin yapldm sylemek imknszdr. / Budist panteonunun en ok resmi yaplan simalarndan biri de Dnyakoruyan veya Lokapala'dr. Hibir kilise, manastr veya ad ne olursa olsun bir budist din yaps yoktur ki, iinde dnyann drt tarafn koruyan bu tanrnn resmi bulunmasn. Dun-huan e-serleri arasnda bir yn tablo veya kilise bayra onun mminler a-rasndaki deerli yerini gsterir. Sanatkr bunlar yaparken kendi hayalinin, din duygularnn tesiri altnda alm olabilir, fakat btn almetleri budist ikonorafyasna sk skya uygundur. Kuzey kiral Vayravana elinde bir teber ve bir minyatr tapnak tutmaktadr. Gney kiralnn, Virupaka'nn elinden kl hi dmez. Dhritaratra, Dou hkmdar memleketini ok ve yayla mdafaa eder. Bat hkmdar Virudhaka ise, yaklamak istiyen kt ruhlar elindeki grzle korkutmaktadr. Budist cenneti, dinci sanatn en bata gelen bir konusudur. Mitolojik hayallere uygun olarak yaplan tablolarnda ortasndan ona lyk olan ruhun bir ocuk gibi doduu grlen lotus iei bulunur. Ortada, taht zerinde Buddha, onun etrafnda Amitabha'-nn bat cennetinin sevilen bodhisattvas ile birok kk rtbeli tanr yer almtr. A. Stein, koleksiyonunun ok dikkate deer paralarndan birinde, taracann kartmasnda grdmz alt musikici ile alt -dans kadn da grlr ki bunlar cennet saadetinin sembolleridir. Taracann sanda solunda, suda yzen lotus iekleri zerinde cennete girmi yeni domu ocuklar vardr. Buddha'nm hayatndan alnm levhalar arasnda en gzellerinden biri de Paris koleksiyonundaki muhteem bir tablodur. Bu resim, budist eytan Mara'nn, kendi lemine ekilmi, dnceye dalm olan Buddha'y ayarttn gsterir. Mara'nn iki kz dalgn tanrnn sanda solunda bayader tarznda rgalanmaktadrlar. Bu ayartmalar boa ktndan, bata cehennem kiral olmak -zere btn zebaniler Buddha'nm zerine saldrrlar. Hep korkun

cin ehreleri. fkeli, strap iinde kvranan korkun tavrl eytanlar, vahi hayvan suratlar, dehet verici garip ekilleriyle ucu g-zkmiyen bir alay halinde tabloyu tarmaktadrlar. Buddha'nm hayatnn ok tefsire uram baka bir epizodu Drt hayal (vision) dur. Buddha, hkmdar olan babasnn saraynda servet ve refah iinde byyor. Nzl ehzadenin att her adm gzetilmektedir. Fakat ne kadar saknsalar nafile, ehzade bir gn atna binerek saraydan kar ve dolarken insanlk strabnn drt almetiyle, kendinden ciz bir ihtiyarla, dkn bir hasta ve saire ile karlam ve bunlar zihnini aydnlatarak hayatn straplarn anlam, kurtulua, nirvanaya gtrecek yolu aratrmaa balamt. Efsanenin bu esas motifi pek ok ekilde mevcuttur. En ok tannan ekillerinden birine gre ehzade, insan olunun sonsuz aclarn grerek saadet verici cevheri, inta-maniyi aramak iin uzun bir yola kar. Bu romantik hikyeyi budist din edebiyat alarak ve renkli, airane hayallerle ssliyerek mminlerine sunmutur. Mcevher ariyan ehzade hikyesi bugn en ok okunan budist masallarndan biridir ve Tibet'te, Moolistan'da, in'de ayn derecede yaylmtr. Fakat bu yayl "yeni deildir. -Asya'da keif olunan budist metinler arasnda hemen btn hatr saylr dillerden ele gemitir ve birok tam veya para metin bize bunlarn eski zamanlarda yalnz bilinmekle kalmayp, ok okunduunu da gstermektedir. Saadet ariyan ve iyi ahlkiyle fazileti kardeinin, Ki-en-zade'nin fenalklar yannda daha ziyade sivrilen yi - ehzade'nin (/y1 masaln Dun-huan% Uygar yazmalar arasnda da bulmulardr. _ (1^ Dun-huan Uygur kitab bandan ve sonundan eksiktir, ortasndan da birka yaprak dmtr, byle olmakla beraber o mehur hikyeyi burada yine takibedebilmekteyiz. yi - ehzade atna binerek ehirden kar. Tarlalara varnca orada iftilerin sapanlariyle topra srerlerken toprak kurtlarn da meydana kardklarn ve bulutlardan inen kularn bu biare, zararsz mahlkuklar yuttuklarn grr. Daha yolunda ilerledike yrtc kularn, halklarn, avclarn ve kuularn canl mahlklar nasl yok ettiklerini grr. yi - ehzade'nin kalbi ac ile burkulur. nsanlarn ata, kze eziyet ettiklerini, koyunu, domuzu ve daha baka hayvanlar boazladklarn grr.* nsanlar hayvan-

270

B I . N M VKN !(,; AV.\

B I. N M V K N

i t}A V A

271

larn derisini yzyorlar, kann alyorlar, etini satyor ve yiyorlar. Btn bunlar kendisine dokunur ve alyarak saraya dner. Hkmdar, sevgili nazl olunun ne kadar kederli olduunu fark edince ne olduunu anlamak iin onu sktrr. yi - ehzade ehirde ve ehirden darda neler grdn anlatr. Bunun zerine hkmdar, kederli ocuunu avundurmak iin strap eken, sefil insanlara istedii kadar yardm etsin diye, sarayndaki btn hazinesini, mcevherlerini ona balar. ehzadenin sadaka datt haberi dnyann drt bucana yaylr, bunun zerine sabahtan akama kadar saraya dilenciler akn eder. Gnler, aylar geer, ehzade hazineyi data data nihayet pek az bir ey brakr. O zaman baadamlardan biri, haznedar, bu lgnca israftan ikyete balar. Fakat iyi - ehzade yine sadaka datmaa devam eder. Hemen her ey bittii zaman btn teki devlet adamlar, inanlar ve buyruklar gelerek kurala: evketli, devletin, memleketin temeli zenginliktir, zenginlik tkenirse devleti, memleketi nasl idare e-deriz? derler. Ertesi gn dilenciler geldiklerinde haznedarlar orada yoklar-m, bir ey alamazlar, hepsi de szlanarak iyi - ehzade'ye varrlar, o da alamaa, dnmee balar. Hazine benim deil ve hkmdar babam herhalde halkn dilinden korkuyor, onun iin sadaka datmam istemiyor. Artk kendi malmdan hayr iliyece-im. Byle dnerek memleketin ilerigelen adamlarn toplar ve onlardan servetin ne trl toplanabileceini sorar. Bunlardan biri topra iler, pamuk veya kendir yetitirirse zengin olabileceini syler. teki hayvan retmeyi salk verir. ncs ise en kolay zengin olma yolunun batya ve douya gidip ticaret yapmak olduunu ileri srer. Bu cevaplardan hibiri yi - ehzade'nin houna gitmez, fakat drdncs, kanun bilir bir hakim denize kmasn ve yeryznde yayan insanlarn her dileini yerine getiren in-tamani denilen mcevheri arayp bulmasn syleyince bu fikri hemen beenir. Hkmdar bunun gzellikle nne gemek, iyi olunun tehlikeli bir yola gitmektense hazinesinde daha ne kalmsa ona vermek ister. Zira o insan yutan deniz canavar orada deniz yolcularn beklemektedir. Onun tesadfen uykudan uyanmas yetiir, gemiyle birlikte herkesi yutar. Ya o denizdeki koca korkun dalar,

gzle de grnmezler, nk su rengindedirler, gemi ona arpar, para para olur, iindeki yolcular korkularndan lrler. Bundan baka gemiye deniz cinleri de hcum edebilirler, bir yerini deler ve batrrlar. Koca dalgalar gemiyi devirirler, yahut da korkun bir rzgr kar ve hepsi denize dklrler. Hkmdar ve kars alar, kederlenir, baadamlar alarlar. Fakat ne kadar yalvarr-larsa para etmez, iyi - ehzade niyetinden ayrlmaz, nk in-tamani mcevheri ejderlerin kiralnda bulunmaktadr ve onu kim ele geirirse dnyadaki btn canl mahlklar bahtiyar klabilir. Hkmdar buna bir ey diyemez ve seyahate raz olur. yi -ehzade'nin yanna deniz yollarn bilen be yz tacir verir ve Ba-ranas (Benares) ehrinden, hayatnda be yz kere denize alm ve her defasnda bir arzasz, kazasz dnm olan en tannm dmenciyi getirtir. Bu dmenci ok ihtiyarm, seksen yanda varm, hem iki gz de grmezmi. Hasl bu kr dmenci de yi -ehzade'nin yanna katlr, be yz tacir biner, gemilere yiyecek, iecek, hayvan ve bu uzun yolda daha ne lazmsa her ey yklenir. Hemen hareket etmek zere iken Kt - ehzade acele acele gelerek o da aralarna katlr. Anam babam sade aabeyimi, lyi-ehzade'yi seviyorlar, benden nefret ediyorlar. imdi aabeyim denize kar da saadet getiren intananiyi ele geirecek olursa onu daha ok sevecekler, benim halim daha kt olacak. Byle dnerek o da onunla gidor. Yedi gnlk uramadan sonra gemiler yola kar ve gnlerce sren bir yolculuktan sonra da mcevherler adasna varrlar. Yedi gn dinlenirler, yedinci gn gemiyi her trl mcevherle ve has inci ile doldururlar. Ama tyi-ehzade yine de mesut deil, nk bu birok mcevherle ne kadar ok iyilik yapabilse de intamani yine de onda deildi. Adamlarn ve kardeini, Kt - ehzade'yi t-kabasa dolu gemide brakp yanna yalnz kr dmenciyi alarak intamaniyi aramaa gider. Kh bellerine, kh boazlarna kadar kan suda bata ka yedi gn gittikten sonra nihayet Gm-ada dana varrlar. Orada toprak da, kum da halis gmtendi. Bitkin den ihtiyar dmencinin artk takati kalmamt, leceini anladndan yi - ehzade'ye oradan ne tarafa gideceini anlatr. Oradan dosdoru giderse Altn - da'a varrd. Altn da'da mavi lotus iekleri aar. Lotus ieinin her birinde bir zehirli ylan" gizlenir.

272

BLtNMtYEN-ASYA

Zehirleri, duman gibi iein etrafna dalr ve ldrc tesiri u-zaktan bile tehlikelidir. Daha gidilince ejderler kiralnn mcevherli ehrine ve sarayna varlr. Bu ehrin ortasndan yedi sra hendek geer, bunlarn iinde, her yerde ejderler ve zehirli ylanlar yatmaktadr. Fakat korkmadan gitmeli, saraya, ejderler kiralnn yanna varmal, arad mcevheri onda bulacaktr. Dmenci bunlar syliyerek lr. yi - ehzade gerekten onun dediini yapar ve gnn birinde ejderler kiralnn ehrine varr. ehrin kapsnda drt kz mcevher ip rerlermi, bunlar kapnn bekileriymi. Gider gider, baka bir kapya varr, orada da drt dilber cariye gm ip rerek kapy beklemektelermi. Sarayn kapsnda da gayet gzel sekiz kz altn ip rerlermi. Ejderler kiral yi ehzade'nin kendisini grmek istediini duyunca bir ey demeden onu ieri alr, nk bu kadar tehlikeyi ve engeli aarak saraya kadar gelen ancak bodhisattva o-labilir. Onu mcevherli tahtna oturtur. Budist akidesinin tatl szlerini dinledikten sonra intamaniyi karp kendisine verir. yi -ehzade ejder kiralnn saraynda yedi gn kalr. Yedinci gn bir ejderin srtna binerek okyanusu geer ve geminin olduu yere salimen varr. Mcevher ykl gemiden sade kardeini Kt - ehzade'-yi bulur. ki karde birbirini grnce sevinlerinden alaarak sarlrlar. Kendilerine geldikleri zaman Kt - ehzade denizde byk bir frtnaya tutulduklarn, be yz tacirin hepsinin telef olduunu, kendisinin de bir gemi parasna sarlarak gbel kyya kabildiini anlatr. yi - ehzade bu gaileli yolculuktan pek ok yorulmu olduu iin uykuya dalar. Bunun zerine Kt - ehzade kafasnda fena niyetler hazrlyarak bir kazk bulur ve ucunu sivriltip onunla u-yuyan aabeyinin gzlerini karr ve mcevheri alp kaar. yi -ehzade duyduu acdan, kyya dm bir balk gibi yerde kvranr ve hkrklarla kardeini arr ama o zamana kadar teki oktan uzaklam olur. O vakit anszn yannda bir koruyucu melek peyda olarak onu en yakn memlekete, tesadfen, setii yavuklusunun babasnn hkm srd yere gtrr. ehzade nereye vardn bilmedii gibi, hkmdar da bu kr dilencinin kendisinin ilerdeki gzel gveyisi olduunu anlamaz. ehrin kapsna vard zaman kiraln oban tam o srada be

BL NM Y E N

ASYA

273

yz inei ayra sryormu. Sr srsnn nnde giden boa bodhisattva - ehzadeyi grnce korurcasna ona doru eilir, inekler etrafna toplarlar ve dilleriyle kanl, yaral gzlerini yalyarak iindeki, rp giderirler. Sr oban da oraya gelerek kendisini sefil kr dilenci olarak tantan yi - ehzade'yi alp evine gtrr. Bana gelen felketlerin haberi etrafa duyulur da o yzden Kt -ehzadeye bir zarar gelir diye kim olduunu anlatmaz. Biraz iyileince obann kendisine armaan ettii kopuzu alarak ehre gider. Orada bir keye oturarak gzel bir sesle okuyup almaa balar. Herkes etrafna toplanr, holanarak dinlerler ve yiyecek, iecek verirler. Memleketin hkmdar yrei merhametli bir adamm, avlusunda be yz dilenciye bakarm. ehirde alp syliyerek dilenen kr ehzadeyi grnce onu da yanna alr ve meyva bahesine beki yapar. Uygurca metin burada bitiyor, fakat masaln arkas yledir?\ Hkmdarn kz kr dilenciye k olur ve kendisine varr. Sonra 1 mucize kabilinden delikanlnn gzleri alr, derken kr dilencinin / yi ehzade'den baka kimse olmad, hkmdarn kz ise (onurt imdiki kars) eski nianls olduu meydana kar. Mesut ehzade ; karsiyle birlikte babasnn memleketine dner ve kardeini, Kt \ ehzade'yi hapisten kurtarr. Sonunda masalc, yi - ehzade'nin) Buddha'nn hayatnn bir tenlemesi, hkmdarla karsnn Gauta-ma'nn ana babas ve Kt - ehzade'nin ise onun hain kardei Rahu olduunu da aa vurur. imdi bu masal tarznn Barlam ve Yoazaf eklinde Bat'ya ge- t en hikyesini inceliyecek deiliz. Fakat unu iaret etmeden ge- 1 emiyeceiz ki, Dun-huan maaralarndaki duvar resimlerinden biri de konusunu buradan almtr ve tam ineklerden birinin ehzadenin gzlerini yaladn gstermektedir. yi - ehzade hikyesinin Dun-huan'da ele geen Uygurca el yazmas daha az nemli olmyan baka bir meseleyi de ortaya karmtr. Bu metin buraya nereden gelmitir? Turfan, Kua veya Sogd kitaplar ve yazmalar gibi bunu da Dun-huan'a haclar m getirmilerdir, yoksa buralarda m yazlmlardr? Evvelce grmtk, ki, Orkhon Uygur devletinin yklndan sonra balyan dalma zamannda Uygurlarn yalnz bir ksm TurF. 18

274

BLNMYEN

ASYA Btl.t NM YKN ASYA

275

fan'a gitmiti. br ksm ise in'in bugnk Gan-su eyaletine snmt. in kaynaklar, siyasi bakmdan o kadar nemli olan Turfan kmesi ile de olduka az megul olurlar, teden beri daha az nemi olan Gan-su Uygurlar hakknda ise hemen pek az bir ey syliyecekleri kendiliinden anlalr. Fakat bu pek az bir ey onlarn tarihlerini, hatt yabanc Trk kabileleri seli iinde Turfan Uygurlarnn adlarnn bile unutulduu sonraki zamanlarda da aka takibedebilmemize fazlasiyle yetiir. /Gan-su iskn alannda oturanlara ok eskiden, daha Mool andaSanUygurlarad verilirdi. Onlar Plano Carpini bu adla and gibi in - Mool hanedannn resm tarihi, Yan- da byle tanr. Bu sonraki kaynak Macaristan'a da uram olan nl Mool komutan Subutay'n 1226-da Hami'nin tal ln geerek Sar Uygurlara boyun edirdiini syler. Daha sonraki bir in tarih kitab Sar Uygurlarn nerelerde oturduklarm da yakndan anlatr, nk in asker garnizonlarndan birinin Gan-cov'dan 1500 li uzaklkta gney-batda bulunan An-din'in onlarn lkesinde bulunduunu syler. in bakentini 1081 - de ziyaret eden bir Kho-tan elilii de Khotan'dan Tangut'a giderken Sar Uygurlarn lnden getiklerim kaydederleryBtn bu verintilerden Uygurlarn bu kmesinin Gan-su'nun en bat kesiminde Hami lnn gney, Tsaydam'n kuzey tarafnda oturduklar neticesine varlr. XIII. yzylda in'in bat snrlarnda grnen mslman ordular da Sar Uygurlarla dvmlerdir. / Geen yzyln sonunda Rus bilgini Potanin'in, birinci dnya harbinden nce de Finlandiya'l Mannerheim'n urad ve bugnk adiyle Sar Ygur denilen Sar Uygurlar bunlardr. Bugn de hl eski kaynaklara gre aryabileceimiz yerde, Su-cov ve Gan-cov dolaylarnda oturmaktadrlar. Bunlar inlilerle, Moollar veya Tangutlarla birlikte nereye yerlemilerse orada dillerini kaybetmiler ve yabanc kavim iinde tamamiyle erimilerdir. Fakat rahatsz edilmeksizin kendi hallerinde yaadklar yerlerde de eski geleneklerinden, bugnk fakir durumlarm eski tarihlerinin belli bal olaylariyle birletirecek bir ey kalmamtr. Efsaneleri yoktur, masal nedir bilmezler, kendi dillerinde trk syliyemezler. Eski budist dinini olduu gibi muhafaza etmiler, sade bu blgede yaylm olan tarikata, lmaizme katlmlardn\ Baka almetler-

den de karabileceimiz gibi bu katllar da yeni bir ey olmayp \ herhalde daha Mool a sonlarnda olmutur. \ Krsi Csoma'nn, lkelerine varma o kadar zledii Yugarlar ite bunlardr. 1 Sade d gren kimse Gan-su Sar Uygurlarnn bugnk fakirliklerinden, nemsizliklerinden yanl neticeler karabilir. Daha cidd incelemelerle bu toprak bugn bile eski bykl, budist medeniyetini yayma alanndaki rol hakknda Potanin ve Mannerheim'n seyahat raporlarnda tahmin edildiinden fazlasn syler. Tannm Rus bilgini Malov da hemen birinci byk harbden nce i Sar Uygurlar arasnda dolam ve bir ey ifade etmiyen etnograf- I ya incelemeleri yerine dikkatini gemii aratrmaa evirmitir. I Bu teebbs beklenmedik bir baar talandrm ve birok k- I k yazl eser yannda Uygur diliyle yazlm budist edebiyatnn I bugn iin en hacimli, kaln bir cilt tutan metnini Altn k - sutra I denilen kitab bulmutur. Baz sayfalarn sonlarna yazlm olan notlardan hayretle gryoruz ki, bugn, Uygur yazsnn ne olduu bilinmiyen Sar Uygurlar topranda, nispeten ok ge zamanlarda, XVII. yzylda byle kocaman bir kitabn sureti karlmtr. Kitabn Uygurca tercmesi ise ok daha nce, herhalde Turfan'da bulunan teki Uygurca budist eserlerle ayn zamanda yaplm ol- j maldr. XVII. yzyla ait olup Gan-su civarnda bulunan suret eski budist edebiyatnn bu toprakta kaybolmu olmadnn, hatt eski edeb dil bilgisinin ve yaz sanatnn yaamakta devam ettiinin I en parlak belgesidir. Budizmin Uygurlar vastasiyle XIII. yzyldan itibaren Moollar arasnda nasl yaylm olduunun asl anan-! tan da bu Gan-su Sar Uygurlarnn elindedir. Aratrmalar srasnda bir mddet sade unu grmtk ki, Moollarn kendi dillerini tesbit iin ilkin hi deitirmeksizin kullandklar yaz garip bir surette Uygur yazsndan tremedir ve eski yazda bulunmyan bugnk ayrdedici iaretleri ise sonradan bulmulardr. Mool geleneine gre yaznn kabulnde baarlar grlen okumular hep budist keileri idi ve bu keiler yalnz yaznn deil dinin yaylmasnda da, bugn grld gibi, kmsen-miyecek gayretler gstermilerdir. Mool dilinin budist kelime hazinesi Uygur unsurlarla tkabasa doludur, bunlarn iinde yleleri vardr ki. Uygurcayada baka dilden, Kua, Tokhar veya Sogd dil-

276

B L N M I YEN ASYA

B L N M t YEN

-ASYA

277

lerinden gemitir. Moollar iindeki Uygur aydnlar Mool ve Uygur dillerine pek ok budist mukaddes kitab tercme etmilerdir. Mool mukaddes kitaplarndan birinin sonuna karalanm bir haiyeden ilkin, hususiyle yetecek kadar Moolca tercme kitaplar yokken, Mool budistlerin din dilinin Uygurca olduunu da anlyoruz. Fakat Moollar Uygur medeniyetiyle Turfan vahasnda deil Bat - in'in Gan-su eyaletinde yayan Uygur iskn vastasiyle tanmlardr. Kendimizi tahminlere terk etmemize lzum yoktur. u anlatacamz ey Moollar arasnda ilk Uygurca okumularn Gansu'lu olmalarndan daha ok ey ifade eder. Byk han Kubi-lay'n zamannda onun iki kardei, Dorta ve Godan beylere Gan-su'-da Liancov ehri yaknnda aile maliknesi verilmiti. Dorta ile Godan oradaki Uygur budist papazlarn tevikiyle budist dinini kabul etmiler ve neofitlere mahsus din gayretiyle budizmin ve onunla beraber olan Uygur-Tibet medeniyetinin insafsz yaycs kesilmilerdi. Uygur papazlar ve ilerigelenleri, Moollarn in imparatorluunda abucak seslerini duyurabilecek bir duruma gelmilerdi. Baz hkmdarlarn zamannda Uygur politikaclariyle papazlar gze arpacak byk roller oynamlard. Mesel in-Mool imparatorlarndan Klg hana tarihiler, ar derecedeki Uygur dostluundan tr Uygur hkmdar demilerdi. in'deki Mool hanedannn dmesiyle Uygurlarn altn alar da sona ermi, ister istemez Gan-su'daki yerlerine, manastrlarna ekilmilerdir. ki yz yl kadar bir zaman, deta adlar hi duyulmadan byle gemi, neden sonra yeniden sahnede grnmlerdir. Fakat garip bir surette o zaman da Moollarla yine din gayretleri dolaysiyle temasa gelmilerdir. Mool hanedannn dmesiyle Kubilay'n gebe kavmi atalarnn meralarria ekilir ekilmez budist dinini unutuvermilerdir. Bunda zorluk da ekmediler, nk kendi topraklarnda manastrlar yoktu, en ou yabandan gelme olan papazlar ise ilk tehlikeyi grr grmez dalmlardr. XV. yzyln sonunda Huan-ho'nun kuzey - dou dirseinde Kuku khoto blgesinde yeni bir Mool imparatorluu henz kurulmutu ki, ok gemeden Gan-su'lu Uygurlar yine ufukta gzkmlerdir. Kuku khoto Mool devletinin hkmdar. Altan han, za-ferli savalar srasnda Gan-su'ya, Uygurlarn oturduklar yere de

varmtr. Bu baarl seferden bakentine zengin ganimet ve pek ok esirle dnmtr. Esirler arasnda birka Uygur budist papaz da vard ki, ne olacaz diye hi tela dmemiler, tersine olarak, bir yolunu bulup Mool hanna yaklatklar gibi, ne yapp yapp onu budist dinine evirmee de muvaffak olmulardr. Tibet budiz-minin, lmaizmin reformu bu yaknlarda olmutur. Eski, bozulmu, kzl tarikat denilen saltanat yklm ve Amdo blgesinden Tsongkhapa'nn slahat, sar apkallarn dinini Tibet'ten sonra imdi Moollar arasnda da yaymaa balamtr. Altan hann Uygurlar esasl i baarmlardr, bugnk M07 olistan'n budizmi de onlarn gayretleriyle meydana gelmitir.^

BLNMYEN

t ASYA

279

XVI. ESK T B E T
Tibet budizminin balanglar. Padma Sambhava tarikat ve lamaizm. Pagan kral Lang darma ve kaatili, Dpal rda - rce lama.- Atia- ve Kalaakra-sistemi.- Tibet kronolojisi.- T'bet'in etki pagan inam, ban dini. f-Asya'da keif olunan Tibet eserleri. Tibetlilere komu etki kavimler.

sona erdi, dr.ya enlik ve 5::r\detle doldu. Gkten gelen bir ses To-torfye, haleflerinden beincisinin, bu drt mbarek eyay kullan masn da bileceini anlatt. Bu fal kt. Totori'nin, tahtnda beinci halefi olan Srong-btsan Sgam-po memleketine budizm dinini soktu ve bununla gerekten budistliin drt mukaddes almetinin mnasn anladn gsterdi. Srong-btsan Sgam-po . s. 617 - de dodu ve dnyaya geliip birtakm mucizeli almetlerle oldu. Buddhalar ve bodhisattvalar bu doumu kutladlar, gkten iek yad ve yer, alt kere deprendi. <7" Budizmin Tibet'e giriini ve orada yayln yerli hikayeciler ite byle renkli masallarla anlatrlar. Srong-btsan Sgam-po'nun gerekten tarih olan ahsiyetini, dinci gelenek, yere inmi tanr ekline sokmutur. Sjong-btsan^Sgam-^o. sevdii mer.'eketi ve halkn, selmete eritiren dinin srlarna erdirmek iin Tibet'e inmi olan merhametli Avalokitevara'nn yeryzndeki tenlemesidir._Bu_iifc_ saf nedir hilmiyen var vahi gebe hkmdarn, - Asya ile in'e Tibet silhlarna, sa,yg' flstermeyi reten bu pervasz istil-cgm, budist hikayecilerinin hayran kalemleriyle nasl biraziz^ hatt bir merhamet tanrs haline getirildii hayret ve dikkate deer. Muzaffer gebe hkmdarlarn rneine uyarak o da ilerige-len yabanc lkelerden kendisine bir kar edindi. nce Nepal kiralnn kz Bhrikuti, sonra in prensesi Ven-n ile evlendi: Her iki gelin de nce kendilerini almaa gelen elilerle o ssz, vahi memlekete gitmekten ekinmiti, fakat sonradan, ilerindeki ilh sesi dinliyerek yola ktlar. Her iki kadn da gayretU budist mmini idiler ve her ikisi de o gururlu, pagan kocay budist akidesinin nurlu yoluna getirmeye ayn ekilde niyet etmilerdi. NepaTh prenses yeni vatanna yalnz bana gitmemi, yannda budist bilginleri, mukaddes kitaplar getirmiti. in prensesi de byle yapm, fazla olarak o, yanna santal aacndan yaplm sihirli bir Buddha heykelcii de almt. Tabiatiyle bu iki budist kar abucak yere inmi tanralar oluverdiler. uras muhakkak ki, Srong-btsan Sgam-po iki budist karsnn tesiri altnda gerekten bu yabanc dine ilgi gstermee balam ve Tibet budizminin ilk kanadlan onun saltanat srasnda olmutu. Fakat sonraki din ulularnn yazdklar gibi, budizmin eli kll ya-

Tibet hkmdar Totori, sarayndan kt ve alan gklerden ayaklarnn nne grlmemi eyler, ibadet iin balanm iki el, altn yaldzl kk bir stupa ve iinde o sihirli intamani taiyle bir de kitap bulunan ufak bir sandk dt. Hkmdar gkten gelen bu eyann mnasn, ne ie yaradklarm ne kadar kafa yorduysa anlyamad gibi baadamlar ve bakanlar da anlyamadlar. Fakat, neye yararlarsa yarasnlar, bu drt para gk eyasn atma hatrna getirmedi, onlar saray haznesine kitlettirdi. Muhafazalar altna verilen eyann ne i greceini, ne ifade ettiini keza anlamyan haznedarlar bunlar hazne dairesinin en altna, yere brakverdiler. Lkin gk eyasnn byle aa-lan dehetli akbetler* dourdu. Hkmdarn bana st ste felketler geldi. ocuklar analarndan kr olarak dodular, ekinler ve meyvalar dondu, hayvanlar krlmaa balad, ktlk kt, arkasndan da ldrc bir salgn memleketi kaplad. Tibet batan baa kan alyordu. Krk yl byle getikten sonra nihayet bir gn hkmdarn katnda esrarl be yabanc adam grnd. O zaman bunlar bu sonsuz straplarn ve sefilliin neden ilerigeldiini anlattlar. Be yabanc nasl beklenmeden geldiyse yine yle kimseye gzkmeden kayboldu. Ama hkmdar onlarn dediklerini anlamt, hazne dairesinden o drt para gk armaann getirtti, onlar bayraklarnn ucuna balatt ve herkesin bunlarn nnde secdeye kapanmalarm emir etfi. alacak ekilde, btn bellar birden geti. Nur topu gibi ocuklar domaa balad, ekin ve meyva bol oldu, alk ve let

280

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

t-ASYA

281

ycs olduu da abartmadr. Gelenee gre Tibet yazsnn kabul ve yayl da Srong-btsan Sgam-po'nun eseridir. Gvendii ba-adamlarndan birini, Thonmi Sambota'y, kavmine bir yaz verdirtmek iin on alt kiilik bir heyet halinde Hindistan'a yollyan o idi. Thonmi Sambota, zerine ald ii mkemmel bir ekilde baard. Kendisince bilinen Hindistan yazlarndan Tibet alfabesini meydana getirdii gibi, ilk Tibet gramerini ve Tibete ilk tercmeleri de o yapt. Onun memlekete dnnden sonra Srong-btsan Sgam-po kendisi de drt yl gayretle alarak yeni bilgiyi elde etti. tik byk Tibet hkmdar bir bakent kurdu, bugnk Lha-sa'nn yksek bir yerinde sarayn yaptrtt. Karlarnn adna manastrlar ve tapmaklar kurdurduu gibi, kendi din gayretine uyarak balca budist mukaddes kitaplarn Tibet diline evirtti. Tibet'li din ulularnn sonu gelmez alay ilk aziz kurallarnn eklini dindarln btn almetleriyle ne kadar sslemek isteseler de, saltanat srasnda budizmin hi de o kadar derin kk salm olmad kendi eserlerinden de anlalmaktadr. Zira lmnden sonra gelen yzyln hdisesizliini, nemsizliini bu eserlerinde, yeni dinin gelimesini, yayln gsterecek hareketlerle kendileri bile doldurmaa muvaffak olamamlardr. Aradan bir yzyl getikten sonra, Tibet budizminin pek ziyade tazim gren baka bir simas, hkmdar Khri-srong Lde-btsan sahnede grnyor. Bu dinci hkmdarn hayatn, akide urundaki emeklerini ne trl hikye ettiklerine baklnca bundan Tibet'te budizmin onun zamannda da henz pek zayf temeller stnde durduu grlr. Khri-srong Lde-btsan in'li bir anadan dnyaya gelmiti. Her ne kadar anas gibi kendisi de gayretli bir budist idiyse de, eski pagan kara din e eken byk adamlarn kr taassubu yznden, dinini ancak sonradan aa vurabilmitir. O zaman da bunu, kendilerinden emin olduu sadk adamlariyle deta bir darbe tertibetmek ve paganlarn menfaatlerini gzeten babakann anszn yakalatp diri diri gmdrmek suretiyle yapmtr. Esasen budizmin Tibet'teki yayl da ancak o zaman balam ve budizm ulular da Tibet'te ilkin o vakit grnmlerdir. Bunlarn gelileri ve yaymlarda bulunmalar, Tibet'teki budizm tarikatlarnn tarihiyle ayn eyi ifade eder.

Hkmdar Khri-srong Lde-btsan'n darbesi muvaffak olunca cemaatin ilk ii Hindistan'dan, budizm akidesinin tannm bilgini anti Rakita'y davet etmek oldu. anti Rakita geldi, fakat hl kolay bir i karsnda deildi. Pagan dininin bakoruyucularn L una temizlemilerdi, halk zoraki deiiklie bir trl yanamyordu. Budist geleneinin anlatna gre, bu yabanc papaz va'zetmee balaynca korkun bir gk grlemesi olmu, bir imtl derek kral sarayn harap etmi, nehirler tam, srler yok omu ve dehetli bir let insan saflarn seyreltmiti. Baka bir deyimle, honutsuzluk gsteren Tibet'liler ayaklanmaa balamlard, o korkun almetlerin saylmas ise anti Rakita'nn Tibet'ten Nepal'e yle anszn gidivermesini rtbas etmek iin uydurulmu saf bir bulutan baka bir ey deildir. Gelenee gre anti Rakita kendi kudretinin yetersizliini grerek Khri-srong Lde-btsan'a, kendi yerine memleketine btn engelleri ve tehlikeleri pervaszca yenmesini bilen budist bycs Padma Sambhava'y salk verdi. Padma Sambhava Hindistan'n kuzey-bat snrnda, bugnk Kemir ile Afganistan arasnda uzanan lkede domutu ve orada yayordu. Bu lkede budizm garip bir deiiklie uram ve yerli pagan unsurlarla kararak acayip bir ekle girmiti. Eski temelin yerini, sihirbazlk, efsunculuk, birtakm mnsz muskalar, byler, esrarl eyler almt. Pdma Sambhava Tibet'e, budizmin bu -rndan km eklini getirmiti. Her eyden honutsuzluk gsteren pagan Tibet'liler onun yaymlarna* daha abuk sndlar, zira kendi dinleriyle bu yeni yaymlanan akide arasnda pek ok yaknlk vard. stadn etrafm bir alay mez sarmt ve bunlar kendilerinin sahip olduklar sihirli kuvvet karsnda ne maddi ne de ruhi hibir engel bulunmadn vnerek yayyorlard. Gelenek bunlarn iinden tannm olanlar adlariyle saymakta ve kimin hangi bynn ustas olduunu da ilve etmektedir. Sf Tibet'lilerin kendilerini nelere inandrdklarn grmek insanr hayrette brakr. Padma Sam-bhava'nn mezleri gn na binerler, bir kaz kayaya terpya-na saplar gibi saplarlar, ly diriltirler, ku gibi havada uarlar, yrtc hayvanlar ve kular elleriyle tutarlar, yaban domuzunun srtna binerler, suyun iinde balk gibi yzerler, tula yerler, leleri altm yaparlar, imei tutar ve onu yaylariyle, ok gibi atarlard.

282

BLNMtVEN

ASYA

BiLtNMtYEN

t A S1*A

283

Padma Sambhava'nm tarikat bu idi. O, budist keilerinin perhizci hayatn yaamaz, iki kars bile bulunurdu. Kendisinin, dinin kurucusu Gautama Buddha'dan daha byk sihirci olduunu iln ederdi. Altn yapmasn bilmekle, byl ikilerinin aldatmaz oluiyle ve simya biliminin en byk stad olmakla vnrd. yleyken yine de aziz hayat srmek, tanr sllesinden gelmi olmak ve gkten inmi bulunmak gibi bin bir efsaneye brnerek yalnz Tibet budizminin panteonuna girmekle kalmam, orada en byk eref yerine de gemitir. Padma Sambhava Amitabha'nn mnevi evldadr ve kr kral Indrabhuti'nin olu olarak bir lotus ieinin ortasndan domutur. Kral Indrabhuti aziz hayat sren mbarek bir zatt, btn maln, hazinesini fkaraya datnv, yleki kendisine hibir ey kalmamt. Hazinesi boalnca uzun yolculua km ve tehlikeli uzak denizlerden geerek hazineler adasndan, btn niyetleri yerine getiren cevheri, intamani tan alp getirmiti. Dindar kral semavi olunu, Padma Sambhava'y yetitirmi ve onu Seyln'l bir prensesle evlendrmiti. Kral olu bolluk iinde rahat bir hayat geirebilirdi, fakat gkten gelen iareti dinliyerek, dnya gsterilerinden yz evirdi ve kendini bycle verdi. Kral saraynn balkonunda rlplak dans etti ve elinde tehditi bir ekilde kaldrd sihirli imek - vacra ile kral babasnn tbilerini arka arkaya ldrd. Artk onun fazla dindarl para etmiyordu; taknl haddini amt. Bunun zerine yksek byclk ilmine kulak asmyan baadamlar onu kaza oturtma cezasna arptrmlard. Fakat Padma Sambhava'nm sihirbazl bouna deildi, byle ufak tefek eyler onun keyfini karamazd. Hi istifini bozmadan nce dinsiz hkimlerine, imek - vacra ile ldrd adamlarn hepsinin de bozulmu insanlar olduunu ve evvelki hayatlarnda iledikleri ktlkler yznden bu cezay haketmi bulunduklarn ispat etti. Muvaffakiyetli mdafaasnn neticesini merak bile etmedi, halbuki lm cezas srgne evrilmiti ve sihirli atnn, Valahaka'-nn srtna atlyarak cinlerin yardmiyle havada kayboldu. Bu acayip katan sonra Padma Sambhava btn lkeleri dolam, btn bilimleri, tabi bata yldzlar bilimi, kimya, simya bilimleri olmak zere renmitir. Bilimlerin hepsini yuttuktan sonra vcudu havada dalp kayboldu. Derken btn gkleri dol-

durdu ve vcudundan alkm renkli pek ok bulut meydana geldi. Akidelerinin yaymna o zaman kt. Doduu memleketi. Urdyan' ziyaret etti, dnyann sekiz bucan dolat, nereye gittiyse orada akidesinin arkn evirdi. Padma Sambhava'mn uysal, her eye yatan gayretli din eviriciliinin karakteristii, budist geleneine gre de, dolat yerlerde hep orada yaylm hurafeleri ve -fjn_Rffr"?1f>r'1 fz nnde tutarak akidelerini yer ver dpistirmc-ldL. Pagan detlerine inatla sarlaT~TIbeTte~<r"kari3r haar elclc' etmesi herhalde bundand! Padma Sambhava'nm akbetinin, douu ve dnyadaki yalay gibi esrarla dolu olduu ise tabiidir. Son saati ald, eserini tamamlam olduunu grd zaman bir srayta sihirli atma bindi. Dudaklarndan son bir iaret daha duyuldu ve bir an sonra havaya ykseldi. Hkmdarla mminler ayaklar yere akl bir halde onun nasl uzaklatna ardndan bakakalddar. Artk ancak bir karga kadar grnyordu, sonra bir sinek ve nihayet bir haha tanesi kadar grebildiler, ondan sonra hibir ey grlmez oldu, yalnz ertesi gn tanrnn ltfiyle kalb gzleri ald ve Padma Sambhava'nm cinler lkesinde bir aa altnda oturduunu ve altn tozuna bulanm olarak atnn da yanmasnda durduunu grdler. Padma Sambhava'nm tarih ahsiyeti etrafndaki bilgimiz ok daha zayftr. Genel bir sanya gre mehur eski Bsam-yas manastrn onun kurdurmu olmas herhalde temelsiz olmasa gerektir, sonralar bu manastrn Padma Sambhava cemaatinin merkezi olduu ise muhakkaktr. Kendi cemaatinin babo hayalinin pervaszca uydurduu abartmalarn yannda Padma Sambhava'nm Tibet budiz-mi tarihindeki rol daha nemli, daha kalcdr. Budizmin, onun zamanndan beri lmaizm dediimiz tarikatnn akidesini Tibec sokan, yerletiren o idi. Lmaizm, adn esasen yksek rtbeli papaz demek olan lama sznden almtr. Bunun en eski eklinin akideleri Padma Sambhava'nm Tibet'te yerletirmi olduu acayip prensiplerle talimlerin tamamiyle ayndr. Bu ilk zamanlarda pagan Tibet'liler arasnda budizmin iki byk tarikat, makayana ve hi-nayana, deiik baarlarla birbirleriyle mcadele etmilerdir. Padma Sambhava'nm zaferiyle bu mcadele sona ermi, en acayip ekliyle de olsa, mahayana tarikat stn gelmitir. Lmaizm o vakitten beri de pek ok deiiklik, reform geirmi, fakat balangtan beri

284

BLNMYEN

-ASYA

Dil. I N M VE N

ASYA

285

en esasl unsuru, bugn de temel hkmlerinden olan efsuncu formler ve tantra akideleri olduu gibi kalmtr, Khri-srong Lde-btsan'n saltanat zamannda budizm Tibet'te gerekten temellemi ve ondan sonra da bir mddet daha gelimesine devam etmitir. Budizm, altn devrinin doruuna onun torunu ve ikinci halefi olan Ral-paan zamannda erimitir. imdi artk IX. yzyln ortalarnda bulunuyoruz. Byk Hint'li panditalar, Ci-namitra, Surendrabodhi ve tekiler grnyorlar. Bunlarn idareleri altnda ve Ye-es-de, hos-kyi Rdyalmkhan gibi sekin ahsiyetlerle Tibet'te tercmeci aydnlar snf meydana geliyor (ve alyor). Hint'lilerle Tibetlilerin el birliiyle gen lmaizmin ilk durulmas balyor. Pagan unsurlarn en gze batan ksmuu atyorlar, birtakm tarikatlarn akidelerini kknden temizliyorlar ve plnl bir ayklama ile, ele geen ie yarar metinlerden Tibet bu-dizminin eriat mecmuasn bir araya getirmee balyorlar. Kilisenin durumu, yalnz mnevi deil maddi bakmdan da salam-layor. Ral-pa-an her bir keiin baklma iini yedi ailenin omu-zuna yklyor. Bu tedbir papaz snf iin muazzam bir yardm olmakla beraber, ok. gemeden ortaya kan honutsuzluun tohumunu da tamaktadr. Maddi ykler altnda ezilen gebeler kulaklarm merakla pagan papazlarn szlerine dikmilerdir. Honutsuzluk arttka artyor, nihayet nne geilmez bir ayaklanma halinde patlak veriyor. siler budist kral Ral-pa-an' ldrdler ve yerine, paganlarn gzbebei olan Lang darma'y tahta oturttular. Gerek budist papazlar gerekse cemaatleri korkulu gnler geiriyorlard. Manastrlar, tapmaklar yktlar, tanr heykellerini paralayp nehre frlattlar. Papazlarn eski yaay tarzlarn brakmalar lzm geldi, ya kendilerinin nefret ettikleri pagan htralar uyduran avclk hayatna yahut da budist ruhlarnn en byk sayd gnaha, canl mahlklar yok etmee raz olarak, kasapla balamak zorunda kaldlar. lerinden inatlk gsterenler derhal lmn penesine dyordu. Bir yolunu bulan, bu kana susam mstebitten kaarak maara kelerinde, ssz dalarda, ulalmaz uzak lkelerde bir yere snd. Bu tethi saltanat tam yl srd halde kovalamalar, zulmler iddetinden bir ey kaybetmedi. Fakat kovalananlarn c duygusu da hafiflemedi.

Nihayet i saati ald. Dpal rdo-rce lama o. zamana kadar snd yerden kp c alma hrsiyle soluyarak bakente yrd. Paganlarn arasna kararak, kimseye sezdirmeden kral saraynn yaknna sokuldu. Eski sava seferlerini ebediletiren byk yazl ta, sarayn nnde ykseliyordu. Dindar bir dikkatle yazmn metnini inceliyormu gibi yaparak btn gn oralarda vakit geirdi. Hakikatta ise hep mnasip an gzetiyordu. Dpal rdo-rce lama bu eametli yola kmazdan nce. her eyi inceden inceye tasarlamt. Beyaz atn kmrle karaya boyam, srtna, ii kr gibi beyaz, kocaman, siyah bir pelerin atmt. O yazl tan etrafnda baknd srada pagan kral grnd ve kendisine doru yrmee balad. Dpal rdo-rce lamann bekledii frsat kendiliinden ayana gelmiti. Tebaalk saygs icab, kiraln nnde kere yere kapand. Fakat ilk yatnda bol pelerinin altnda oku yaya takmt, nc defasnda ise onu pagan Lang darma'mn kalbine frlatt. ehirde ortalk altst oldu. Kiral vurmulard! Halkn akl bana gelip de kaatilin peine dnceye kadar Dpal rdo-rce lama da dere amt. O, atn nehre srerek yzdrp geti, srtnn kara kmr boyas aknca at yeniden kar gibi aard. Pelerini tersine evirip beyaz tarafn dna getirdi. Kendisini kovalyanlar aldatarak kap dalara snd. Lang darma 1. s. 900 - de ldrlmt. O kadar zlenen sknet yerine memleketin havasn i arpmalarn patrts doldurdu, paralanan Tibet topraklar zerinde, bencillikle kendi menfaatlerini korumak istiyen kk krallar barbarca dvyorlard. Kendisinden nefret edilen mstebit yok olmutu; ancak budist papazlar daha uzun zaman buna sevinemediler. Kt olan durumlar daha beter oldu. Bir pagan yerine ok-kafal bir canavar boazlarna sarlm, durmadan onlar sktryor, hrpalyordu. Hin-distan'l panditalar memleketten kardlar, Tibet'li budist tercmeci okumular darmadaan ettiler ve lamalardan ellerine geirebildiklerini paraladlar. Bu lgn kovalamalar biraz hafifleyince ve kovalanan lamalar birer ikier, altst olmu tapnaklarna dnmeyi gze alncaya kadar uzun zaman geti. Her eye batan balamak lzm geliyordu, fakat Buddha ocuklarnn gzleri hibir eyden yunuyordu. Ykntlar temizleme ilerini sessizce bitirdikten sonra yava yava

286

B 1.1 N M Y E N ASYA

BLNMYF.N

t ASYA

287

kendilerine geldiler, hatt anlalan, eski kudretlerini de gitgide ellerine geirdiler. XI. yzyln banda Tibet kilise tarihinin yeni bir parlak blm balyor. O zaman (1039) Tibet'e, 'tannm bir Bengal'l pandita, altmlk Atia geldi. Karmakark olmu, yabanc otlar sarm olan akidenin temizlenmesi onu beklemiti. A-tia, Tibet budizmi tarihinin, tpk daha eskiden gelmi olan Padma Sambhava gibi, yksek bir simasdr. Padma Sambhavajnn byc_mecus akidelerini, deimi ekilleriyle bugn Tibet'in ancak birka ke bucanda gderler. Buna kar Atia'mn eseri zamanmza kadar ortadan kalkmamtr. Onun ad Kalaakra denilen usuln kabul ve yaylmasiyle ayn eyi ifade eder. Bu usuln tekilerden ne gibi noktalardan ayrlmakta olduunu burada aklamak bizi konumuzdan uzaklatrr. Atia'mn usul anlalan Tibet'e Hindistan'dan gelmitir, fakat asl vatan oras da olmayp -Asya'da bir yer olmaldr .Tibot'li din ulular bu esrarl doum yerine Sambhala derler. Bu Hinteye benziyen Sambhala adn hangi -Asya lkesine verdiklerini ise henz tam olarak tesbit etmek imknszdr. Bununla beraber Kalaakra usulnn en gze arpan iki niteliini burada kaydedeceiz. Adi - Buddha'nn akidesini kabul eden mezhep budur; Adi - Buddha'dan, ecelden beri vasvan ve her evi yaratm "l^n pn *"? tanrdan evvelce bahsetmitik. Zaman hesaplamann, bugn de kullanlan zel bir tarzn Tibet'te yine bu r.ezhcp yerletirmitir. - Asya'daki kavimler, tpk in gibi, zaman hesaplamann o byk, hristiyanlarnkine veya mslmanlarnkine benziyen ve yzyllardan beri kullanlan kronolojik usuln bilmezlerdi. lerinde tesadfen medeniyetin, yaz ve edebiyatn gelimesini icabet-tiren bir basamana ykselenler, zaman hesaplama esas olarak kendilerine, hkmdarlarnn saltanat yllarn almlardr. Okuyup yazma bilmiyen baka gebe ynlarnn ise bu zaman hesaplamadan tabiatiyle haberleri olamazd, onlarn ayr bir zaman - hesaplama usulleri vard. Bu usul Kalaakra kronolojisinin de temelidir ve esasn, netice itibariyle aa yukar 12 yllk bir devre gsteren, Mteri (Jpiter) seyyaresinin astronomik incelenmesinde aramak lzmdr. Bunda hareket noktas on iki yl gsteren bir birimdir ve bunu meydana getiren yllarn her biri tam olarak be-

lirletirilmis bir pra ile, birtakm hayvan adlarn tamaktadr ki onlar da unlardr: san, kz, kaplan, tavsan, ejder, ylan, at.f ,*'*> koyun, maymun, tavuk, kpek, domuz.
-

\"^f r "'i
/ y

Bu on iki yllk kronolojik birim olsa olsa bir insan mrnriA olaylarm gstermee yaryabilir. Gebe oban, hangi hayvann Vv, burcunda doduunu syledii zaman, onun ya amaz bir doru- i . hkla tyin edilebilir, nk onlarda kimsenin mrnde on iki yl\ ^3 birden yanlmak mmkn deildir. Fakat bu on iki yllk hayvan - devri geni zaman - birimi iinde zaman tyinine yetmediinden, baka on unsurla geniletilmitir. Bu on unsuru da (aa, su, demir, toprak, ate) tabi unsurlarn ele almak ve bunlarn her birini erkek, dii (yani: erkek aa, dii aa, erkek su, dii su) olmak zere bir misline karmak suretiyle elde etmilerdir. mdi bu onluk ve on-ikilik usullerin birbirine katlmasiyle altm yllk-devreler karlmtr. Zaten byk Mteri - devresi denilen zaman ls de bu kadardr, u halde - Asyajhn on iki ye altm yjlhk_devrei_ile Mteri - devresinin birlemesi bir tesadf ii olmasa gerek! Kalaakra - kronolojisi bu zaman ls esasna dayanmaktadr, yalnz sistemini, altm yllk devreyi numaralamak suretiyle daha geniletmitir. Buna gre Tibet Kalaakra - kronolojisinin verdii btn r ilgiler bizim zaman hesabmza tamamiyle evrilebilmektedir. Bylece mesel rasgele alacamz nc devrenin dii - ate - kaplan yil bizim hesabmza gre 1206 - ya der. lk altm yllk - devre . s. 1027 - den balar ve devreler o vakitten zamanmza kadar faslasz devam eder. Dediimiz gibi on iki yllk devrenin birinci yl san yldr. in'lilerin kronolojisi bu hayvan yl ile balar, gebe kavimlerin byk ounluu da bu balang noktasn deitirmeksizin muhafaza etmilerdir. Fakat baz -Asya kavimleri de trl sebeplerle bu esas balang noktasndan ayrlmlardr ve mesel Moollar devreyi kaplan yl ile balatrlar. Byle olmakla beraber hayvan yl hesabm kullanan btn kavimler her bir noktada birleirler. Kaplan yl in'de de, Tibet'te de, Moolistan'da, Tokharlarda, Uygurlarda, Sogdlar-da, hasl hayvan - devresini bilen ve kullanan btn kavimlerde istisnasz kaplan yldr. Bylece byk devrelerin san yl ile balamayndan hibir zaman karklk kamaz. San yl, Kala-

288

BLNMYFN

ASYA

akranm Tibet te kabul sralarnda 1024-e dyordu, 1025 kz yl, 1026 kaplan yl, sz geen 1027 ise tavan yldr. Kalaak-rann ilk altm yllk devresi 1027 yl ile, yani tamamiyle yeni bir Mteri - devresinin balad ve fiilen de tam Tibet'te kullanlmaa baland ylda balar. Fakat 1027 yl bu on iki yllk hayvan - devresinin ilk yl olan san yl ile ayn zamana dmyordu. Beri yandan - Asya'da umumiyetle geen hayvan - srasn da mesel hepsini drt yl ileriye almak suretiyle ihtiyari olarak seilen bir yl balang alarak bozmaa da bir trl imkn grlemiyordu. te bunun iin, 1027 - ye raslyan normal tavan yln esas tutarak her tarafta det olan sraya gre zaman hc-taba devam ettiler. On iki yllk devrede balang olarak tavan yln alnca, o zaman devrenin son yl kaplan yl olaca tabiidir. Buna gre - Asya'nn teki kavimlerinde kullanlan usullerle Tibet'lilerin hayvan - devresi yle karlar: in, Kk Trk v.s. 1 san 2 kz 3 kaplan 4 tavan 5 ejder 6 ylan J 7 at tavuk \. 8 koyun ) 9 maymun / 10 tavuk / 11 kpek | 12 domuz Tibet tavan ejder ylan at koyun maymun kpek domuz san kz kaplan

XI. yzyldan itibaren Tibet lmaizminin tarihi koca bir nehir haline gelmektedir, artk onun genilemelerini, kvrlmalarn takibe devam etmiyeceiz. Belki yalnz urasn kaydedebiliriz ki Lhasa Dalay lamalar XIV. yzylda grnmlerdir ve sava gebe devlet bnyesi o vakitten balyarak ruhani (theocratique) bir devlet eklini almtr. Tibet budizminin ilk yzyllarndaki, glkler ve mcadele-

B L N M Y E N ASYA

289

lerle dolu hayatn gzden geirirken eski pagan din ile ne kanl savalar geirmek zorunda kaldn grmtk. u halde bu sk-Jemiyecek kadar kklemi olan atalar-dini acaba ne idi? Bu dinin ad bondu, neyi ihtiva ettii ise bugn her zamankinden esrarldr. Bu atalar-dini inat mcadeleye ramen ykld. Fakat her yerde olduu gibi, karsndaki dman, yani budizm de tam bir zafer elde edememitir, inenen pagan dinin hurafeleri, mahall talimleri farkna varlmadan onun akideleri arama sokulmutur. jtan dinine gelince, yzyllarn frtnalarna dayanm ve Tibet'in yanalmaz blgelerinde bugne kadar yaam ise de, o da artk eskisi deildir. Hayatna kast eden yabanc dine kar cann verircesine beyhude urat, yava yava kendisinin de ierden ve dtan gelen budist tesirlerle dolduunu grd. Eski bon dininin, gebe obanlarn eski amanizmlerinden baka bir ey olmadm sylerler. Bu geliigzel hkm esasen meseleyi etraflca incelemekten kanmak demektir. nk pek ziyade umumilemi olan amanizm ad altnda elle tutulabilecek bir muhtevay beyhude aratrrz. Sibirya'daki Goldlarla Buryat-larn gttkleri dinin amanizmin Tibet'teki bon dininin ayn olduunu en sathi tetkiki bile iddia edemez. Eski Tibet din ulularnn eserlerinde o byk pagan dmann dini hakknda uzun boylu bilgi aramamz tabiatiyle beyhudedir. Budizm unsurlar ile doldurulmu bugnk bon dini ise eski karanlk gnlerin balanglar hakknda ancak vastal ekilde yol gsterebilmektedir. Bu zor meselenin aydnlatlmas gelecek nesiller bilginlerini beklemektedir. imdilik inlilerden, VI. yzyl Tibet pagan dini hakknda bize kalm olan ksa birtakm kaytlarla yetinmemiz lzmdr. Tibet ilerigelenleri her yl bir kere kk andime trenine toplanrlard. O zaman koyun, kpek, maymun kurban edilirdi. Kurbanlk hayvanlarn nce ayaklarn krarlar, sonra keserler, i uzuvlarn karrlar, paralarlard. Byc papazlar gk, toprak, dalar, nehirler, gne, ay ve yldzlar tanrlarna yalvarrlard. ylda bir byk andime treni yaplrd. Geceleyin, bu i iin yaplm ve en nefis yemekler konmu yksek bir mihrap nnde toplanrlard. Trenin esas bu sefer de yine kurban kan dkmekti. Byk andime treninde tanrlarn ve ruhlarn selmeti iin yalF. 19

390

BLNMYEN

t-ASYA

BLNMYEN

-A S YA

291

nz kzlerden, eeklerden, atlardan deil insanlardan da kurban verilirdi. u muhakkak ki, insan kurban etmek bon dininin en g^ ze batan, en barbar detlerindendi. Eski Tibet kaynaKKrlhda ve daha yeni bon kitaplarnda bu eski pagan dinin de Tibet'e yabandan geldiini okumakla az hayrete dmyoruz. Asl vatan gya Jang-jung kavminin lkesi imi ki, burasn bugnk Gu-ge eyale-tiyle bir sayarlar. Bu eski memleketi de ilerisi gzkmez bir karalt rter ve her ne kadar bon dininin mukaddes kitaplar, fakat Padma Sambhava tarikatna ait eserler de, pek ok Jang-jung kelimesi, kitap ad kaydetmekte iseler de, henz bunlarn srlarna yakndan gz atmak mmkn olamamtr. Lmaist mminlerin Om mane padme hum dualar pagan Donlarn aznda Om matre muye sale du ekline girer. Bugn artk tabiatiyle, mukaddes kitaplarnn eski Jang-jung kelimelerini nasl anlamyorlarsa, bunun da tam anlamn bilmiyorlar. Bugnk jribet't$xbon_c^naat iki_kmeye j^rn^r; bunlarn biri fcarabonu, teki ak-bonu gder. Kara tarikat eski gelenekleri yle byle henz sadakatle muhafaza etmekte ise de ak-bon tarikat deta alacak bir benzerlikle budist terifatn kopye etmitir. Eski bon dini kilise, manastr ne olduunu bilmezdi, din kitab yoktu. Ak-bon tarikatlarnn bugn yle zengin manastrlar vardr ki, budist rakipleriyle istedikleri gibi yara kabilirler. Sonra lamalarla giritikleri yarta hibir bakmdan geri kalmamak iin onlar da kendilerine 140 cilt tutan bir Kancur ve 160 ciltlik bir Tancur uydurmulardr.- Amerikal Roerich sefer heyeti byle bir Kancur ve Tancur kefetti, fakat bu iki mkemmel mecmuadan Tibet'in eski pagan dininin aydnlatlmas iinde fay-dalanamyaca da pein olarak sylenebilir. Tibetlilerle hsm Lepalar, Lololar, Mosolar ve daha bakalar gibi barbar kavimlerin bo inanlarnn, detlerinin henz erbabn bekliyen dikkatli incelenmelerinden daha ok fayda elde edilecei umulur. Budistlik ilhamiyle yazlm Tibet kitaplarna inanan bir kimsenin, Tibet tarihinin oradaki budizm ile baladna ve bu ssz Asya lkesinin en parlak devirlerinin budist ile aydnland alar olduuna inanmas lzmdr. Byk Asya seferlerinin keif ileri burada da az alacak eyler ortaya karmamtr. Miran'da, Mazartag'ta, sonra Turfan'da ve Dun-huan'da IX. yzyldan ele

geirilmi olan, Tibet garnizonlarna ait eserler, Tibet din ulularnn bu alarn byk budist baarlarn ven bencil iddialarn hi de teyideder grnmemektedir. Meydana kan bu eserlerin ou dnya konulu olup budist akidesinin, sonralar her eyi silip spren karakterinin izini bile tamazlar. Tersine olarak baz evraktan pagan kara nazrlarn budist aleyhtar tavrlar sezildii gibi dier birtakm eserler de yanl anlalmyacak ekilde budist kovalamalarn anlatmaktadrlar. Asl garibi udur ki, gelenee gre, kabul dindar kral rong-btsan Sgam-po'nun adna balanm olan ve mukaddes budist kitaplarnn tercmeleri ve yaymlanmalariyle ilgili gsterilen Tibet yazs henz oralarda budizmin ad bile duyulmad bir zamanda Tarm havzasnn Tibet garnizonlarnda grlmektedir. i - Asya seferleri srasnda meydana kan VIII - X. yzyllardan kalma eserlerin byk nemi budizmin, herhalde dikkate deer olan ilk yzyllarnn aydnlatlmas bakmndan deil, daha ziyade, gebe bir asker - kavmin byk, istilc ann paha biilmez deer tayan kaynaklar olularndadr. Bu eserlerin bulunduklar yerler ok vakit, Tarm havzasnn nem tayan u veya bu noktasnn Tibetliler eline ne zaman getiini meydana koyarlar. Muhteviyatlarndan ise, krk dkk de olsa, Tibet'in askerlik tekilt, merak uyandrc ekilde ortaya kar.. Tesadfen kalm olan eski el yazmalar, mektuplar, vesika krntlar; eski Tibet ordular, grlen hizmetler, karakollar, askerlik tekilt, ordu iaesi, askerlik cretleri, silhlar, terbiyeleri, birliklerin blmleri ve az ok ehemmiyetteki kavga ve dvlere dair deta uzun bahisler tutacak bilgi vermektedirler. in tarihilerine gre Tibet'liler, btn komularnn gznde kendilerine korkun bir hret salyan sergzeti aknlarna daha VI. yzyln ortalarnda balyorlar. 590 yllarnda Tibet hkmdar, pek ziyade bym, snrlar gneye doru, Hindistan komuluuna ulaan bir lkenin sahibidir. Bu, Tibet tahtnda Srong-btsan Sgam-po'nun oturduu zamandr. O, in'e kar olan vasallk durumuna son verdii gibi, ordulariyle yryerek Gk olunu vergiye bile balyor. Srong-btsan Sgam-po 641 -de in prensesi Ven-n' da asker baarlar sayesinde alabilmitir. Srong-btsan Sgampo in'lilere gre 650 - de ld. Halefi artk Tarm hav-

393

BLNMYEN

-ASVA

BLNMYEN

-ASYA

293

zasnda dolamaktadr ve 670 - e doru drt garnizon: Khotan, Ku-a, Karaar ve Kagar Tibet'lilerin eline geiyor. Tibet'lilerin tehlikeli gebe dman olan Tu-y-hun kavmi tamamiyle yok oluyor ve nne geilmez bir hzla geniliyen Tibet yayl Kk Trk imparatorluu snrna kadar durmuyor. Tibet silhlarnn baarlarn btn ayrntlarnda takibetmesek bile byk Tibet devletinin belli bal iki olayn hatrlamamz gerektir. Tibet'liler Araplarla birleerek in'lilerin elinden Fergane'yi aldlar. Uygurlarla anlaarak i karklarla uraan in'e hcum edip oray igal, bakentini harap eyledikleri ve bol ganimetle memleketlerine dndkleri 763 yl, tarihlerinde daha nemli bir yer tutar. Bundan sonra gzlerini hrs bryerek artk eski mttefikleriyle, Uygurlarla da hesaplamak istediler; 790 - da Beba-lk' ele geirdiler ve Turfan ehri yamac Tibet ordularnn elinden glkle kurtuldu. Fakat Tibet byk devletinin gnei bu son baarlardan sonra artk dmee balyor ve 886 ylndaki byk yenilgi kesin olarak kaderini damgalyor. Snr blgelerini hep kaybediyorlar, kuzey eyaletleri Turfan Uygurlarnn eline geiyor. Bu suretle, budizm memlekette kuvvetlendike sava ruhun zayflay ve imparatorluun gittike bzlp ufal hayrete deer. Budizm, pagan bon dinini yere sermee muvaffak olmu, mukaddes; Hint kitaplarnn tercmesine ve tefsirine yaman bir gayretle sarlm, ayni zamanda ise Tibet artk 1125 yllarnda in hkimiyetini tanmak zorunda kalmtr. Miran reninin almasiyle Tibet'lilerin - Asya'daki hkimiyetlerinin en dikkate deer eserlerinden biri meydana kmtr. Dikkate deer birtakm dkntlerden toplanm olup en deerli tarih kaynaklar haline gelen kokulu Tibet sprnt ynlar hemen yar yarya toprak iine yaplm basit, in gibi barnaklarda bulundu. Bu sprnt ynlarndan kt ve aa zerine oyulmu yazl metinler, baz aletler, elbise paralan, silh krklar, atlm ev eyas kt. Btn bunlar VIII - IX. yzyldan, yani Miran'da, in'lilerin yerine yerleen Tibet'lilerin hkim olduklar zamandan kalmtr. Tarm havzasnn Tibet'lilerin oturduklar yerlerinde, sprnt ynlar iinde ele geen Tibete e-serler Tibet snr boylarndaki askerlik hayatn aydnlatmaktadr.

Turfan ve hele Dun - huan'da bulunan Tibete yazlar ise daha sonraki zamanlara ve budizme ait eylerdir. - Asya'nn eski tarihi bakmndan VIII - X. yzyldan kalma Tibet eserleri iinde asl budist olmyanlar ayrca dikkate deer bulunmaktadr. Bunlarn arasnda IX. yzyldan kalma, imdiye kadar henz tantlmam ve Uygurcadan Tibeteye evrilmi bir el yazmas vardr ki, asker bir keif yolculuunun neticelerini hkmdara arz etmekte ve gnderilen eli, Asya seyahatinde nerede, hangi kavimlere rasladn anlatmaktadr. Bunun gibi deerli eserlere onlarn arasnda pek az raslanr. Tibet tarihinin belli bal olaylarn gzden geirirken Tu-y-hun kavminin ad gemiti. Bu gebe kavim Mancurya'dan, Liav nehri civarndan in'in Kuzey - Gan-su taraflarna . s. 250 - de gm, sonra da oradan Kuku nor blgesine gelmitir. Asllarna gre Mool olan bu Tuy-hun'lar Kuku nor boyundaki Tibet'li soydan olan kavim unsurlarna kendilerini tantarak byk bir devlet kurmulard. Yaylmakta olan Tibet'liler bu devlete ancak 663 - te son vermiler ve birka onyl geince son dkntlerini bile Kuku nor kylarndan srp karmlard. Meydana kan Tibet kaynaklarnda tabiatiyle bu Tu-y-hun'larn adlar da sk sk gemektedir, yalnz orada teki adlariyle, Aja diye anlmaktadr. Tibet sprnt ynlarndan karlan eserlerden Kk Trkler, Uygurlar hakknda Khotan'a, Hint'e ve in'e dair neler renebileceimizi imdi burada geelim. nk VIII - X. yzyla ait Tibet eserleri arasnda imdiye kadar anlalm olmaktan ziyade sezilmi birtakm meselelerin zmnde yol gstermee yaryacak olanlar vardr. Bu eserler bilinmiyen kavimlerden bahsetmekte, bilinmi-yen dillerin birka szn, baz adlar nmze koymaktadrlar. Byle bilinmiyen kavimlerden biri Sum-pa kavmidir. Tu-y-hun'larn gney - batsnda, Tibet'in kuzey-dou taraflarnda bir yerde otururlard. Bilmediimiz baka bir kavim ve dil de Bru-ja'-dr. O zamanki ran'la snrda ve bugnk Gilgit blgesinde bulunan memleketlerini Tibet hkmdar Khri-srong Lde-btsan VIII. yzyln ikinci yarsnda zaptetmiti. Tibet'in Bru-ja ile olan balar siyasi olarak kalmamt. Tibet'teki ilk tarikatlar, hele Padma Sambhava ve akirtleri felsefelerini anlalan buradan almlar, a-

294

B1UNMfY\N

-ASU

kidelerinin temeli olan mukaddes kitaplarn buradan getirmilerdi. Jang - jung'tan, pagan bon dininin gya vatan saylan memleketten bahsetmitik. Bilinmiyen memleketlerden ve dillerden haber veren dank bir haldeki Tibet kaytlar bu bakmdan ayr bir nem kazanmlardr, nk byk kazlarn nadir eserleri arasnda Tibet yazs ile yazlm olduu halde hangi dilden olduu bilinmiyen ve bugn bilinen Asya dillerinden hibirinin yardmiyle zlemiyen metinler de bulunmutur. Demek ki, tarihi olmad sanlan eski Tibet, i - Asya'da yaplan kazlar sonunda zenginlemi, gzellemi ve birok yeni problemlerle karmza km bulunmaktadr.

X V I I . PAPAZ JOHANNES VE HIRSTYAN TATARLAR


Popom Johannes efsanesi.- Nestorius ve onun mlhit akidesi-in'de, Kereit ve ngt kabilelerinde nesturilik.- tabban Souma ve Rabban Marcus. Mool-a seyyahlarnn papaz Johannes hakknda syledikleri.- Nesturi eserleri.- Nesturilerin Trke ve Moolca adlan.Tarsia.- Mool - anda Roma kilisesinin in vo -Asya'deki basanlar.

XII. yzyln ortasnda anszn ortaya kan bir haber Arz- mukaddesle saldran mslmanlarla uraan hristiyan hkmdarlarn yreklerine yeni bir umut damlatmt. 1145 ylnda Suriye'deki Gabala piskoposunun Papa III. Eugenius'a bir mektup yolladn ve bunda, Ermenistan ile ran'n tesinde Johannes adl bir hkmdar bulunduunu, bu hkmdarn bundan birka yl nce Media ve Acemistan'la harbe tutuarak Ek-batana'y aldn, dman ordusunu dattn ve hristiyanla yardm iin askeriyle Arz- mukaddes'e gitmek niyetinde olduunu ilk defa Freising'li Otto'dan iitiyoruz. Asya'l hkmdar Johannes kavmiyle beraber hristiyan, daha dorusu nesturi olup kavminin yalnz hkmdar deil, ayn zamanda ruhani reisidir. Papaz Johannes efsanesi bylece dodu. Gabala piskoposunun verdii haberin ardndan baka haberler tredi ve Asya'l hristiyan hkmdarn masallar hatrlatan simasn, skk duruma dm olan bat - hristiyanlarnn imdadna yetiecek bir adam diye, renkli hayal iekleriyle sslediler. Zaten ikinci hal seferi onun muhakkak saylan yardmna gvenilerek balamt. XIII. yzyln banda ise bat - hristiyanl Tatar tehlikesinin korkun tehdidi karsnda kald zaman, nne geilmez grnen, bu byk savata papaz Johannes efsanesi yeniden canlanyor ve ondan yardm bekliyorlar. Sylentilerin okluu papaz Johannes efsanesini karmakark

296

BtLtNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

297

etmitir. Papaz Johannes'le olu David kh Asya'da kh Afrika'da aranyordu. Tatar istils zamanndaki seyyahlarn hepsi de onun alacak isleri, kahramanlklar hakknda bir ey bilirler, fakat bu bir sr ifadeyi birbiriyle karlatracak olsak taban tabana zt hkmler ortaya kar. Aradan geen uzun yllardan sonra bu karkl dzeltmek ii hayli zaman imknsz grnmt. Biz imdi burada efsanenin btn paralarn gz nne getirmek istemiyoruz ve getiremeyiz de, olsa olsa onun yalnz nemli noktalarn aklamaa alacaz. XII - XIV. yzyllarda . - Asya'da hristi-yanln bilindii acaba doru mudur? Tarihin altnda, Tatar fanlarndan hristiyanl kabul etmi var mdr ve eer varsa bun-larn arasnda efsanevi papaz Johannes diyebileceimiz kimse bulabilir miyiz? Bu sorularn karln, ayn zamanda meselenin hareket nok-\S* tasm Gabala piskoposunun mektubundan karabiliriz. Papaya ^l% A yollanm olan bu rapor jaapaz Johannes'in ve kavminin nesturi j ^ y 0 olduklarn ackca_bildirmektedir. h $ v\^ Suriye'den km olan Nestorius'un. bu geni bilgili, fakat zap\\r v tolunamyacak kadar hrsl, inanlmaz derecede kendini beenmi S* papazn Roma kilisesiyle nasl anlamazlklar kardt mlhit bir. akidenin kurucusu haline nasl geldii, hristiyan din tarihini bilen-lerce gizli bir ey deildir. ^Jetorjug, Suriye'nin Germanicia kasabasnda domutur, ama doum tarihini bilmiyoruz. Byk bir ihtimale gre Antakya^: yetimi olacakj. manastr hayatna orada atlm oldu~~5e muhakkaktr. En ziyade sesinin gzelliine ve sz syleme kudretine hayran olunan gen kei, muhitinde bilgili bir adam ve sofu bir papaz olarak tannmt. Mesleinde hzla ilerliyerek ksa zamanda yksek bir mevkie gemi, 428-de Bizans patrii olmutu. Bu en ileri ruhani mevkie geerken btn emeli, o sralarda alm yrm olan rfzilie kar amansz bir sava amakt, halbuki ok gemeden en byk gnaha girmi/kendisi rfzi oluvermiti. Nestorius sade isa'da iki ruhani varlk gizlendiini yaymakla kalmyor, kendi akidesine gre onda tanrlk ve insanlk diye iki ahsiyet ayr-yorduyrJestorius'un rfzi yaymlarn hristiyan kilisesi reddetti ve Ephesus (Ayaslog) synode u 431-de kendisini aforoz etti. Drt yl sonra da (435) srgn olarak Msr'a gitmek zorunda kald. Ki-

lisenin aforozu burada da onun zerine ar bask yapyordu, piskoposlar arasnda ona yardm etmee yeltenenler hep mevkilerin-den oluyorlard. Bir yerde rahat kalmamt, Msr'n bir bucandan brne srklenip duruyordu. Fakat nereye gitse aforoz onun yakasn brakmyordu; kovalyorlar, kitaplarn yakyorlar, bir czaml imi gibi ondan kayorlard. Tahmine gre 454 ylnda ld. V. yzyln sonunda ran'da, Irak'ta Nestorius'un akidelerine dayanan yeni bir 'fizi tarikat kurulmu ve bir yangn hziyle komu memleketlere de yaylmt. Nestorianizm ite budur. Fakat bu yeni dinin sapTT akidelerinden ne kadarnn kurucusunun eseri olduunu syliyebilmek bugn artk zordur. uras muhakkak ki, ksa bir zamanda iran'n resm dini haline gelmi ve Acem topranda tutunmas zerinden bir - iki yzyl gemeden - Asya'ya doru yava yava yaylmaa balamt. Daha ilk balangta Hindistan yarmadasnda ufak tefek baa rlar elde etmi olan nesturilik, akidelerini dorudan doruya ha vari Aziz Thomas'tan aldn buradaki mminlerine inandrmaa almt. Nesturiliin - Asya'ya doru ilk nemlice adm V. yzyln sonuna raslar ki Merv (Maru) ve Herat (Hara) piskopos luklar o zaman kurulmutur. Btn baka grlerin aksine ola rak nesturilik, bu gney kylarndan Amu-derya'y ancak VII. yzyln ilk yarsnda geebilmitir. jf Nesturilerin - Asya'ya yayllarnn srrn hi de sava gebeler veya kendi halindeki vaha halk zerine kurnazca din hkmleriyle tesir yapm olmalarnda aramamaldr. Bunlar o basit insanlarn kalblerine tamamiyle pratik yoldan sokulmulardr. Ka kere meydana kt gibi, nesturi misyonerleri din bilginlerine pek iltifat gstermezlerdi, fakat buna karlk Jiarel ilerinden cok iyi anlarlar ve hastalklar iyi etmesini bilirlerdi. Gezgin satc olarak uzak lkelere kadar giderlerT^ek ok halk ynlariyle temas ederler, paraca da kimseye muhta olmazlard; gebelerce o kadar deerli grlen bilgileri ve para bakmndan hr olmalar sflyesinde cok gemeden lyk olmadklar erefe kondular. - Asya nesturilik tarihinin, bu dinin in'deki yayliyle sk bir ilgisi olduu kolayca anlalabilir. Nesturi papazlar in topraklarna c - Asya'dan geerek, yahut da dorudan doruya - Asya'-

298

n I L i N M I v i: N I A S YA

BILNMfYKN ASVA

299

dan gelmilerdir. Bu kervan yollar dininin, yabanc akidelerden teden beri rken asl in halk arasnda pek byk baarlar elde edemeyii alacak bir ey deildir. Nesturiliin in'deki tarihini gzden geirecek olursak, btn lkede olduka yksek sayda bulunan nesturi iskn yerleri halknn aslSfn in'li olmayp yabanclardan, en ziyade Trkler, belki biraz da Moollardan olduunu ve hemen hepsinin tccar olduklarn grrz. - Asya ve _in_ nesturiliginin en nemli antlarndan biri mehur Sian yazt tas olup bunu o eski bakentte 1623 veya 1625 ylnda kefetmilerdir. O zamanlar, aralarnda Voltaire de olmak zere, Bat'nn sinik filozoflar bunun zerinde pek ok atmlar, antn gerekliine bir trl inanmak istememiler, hatt st kapal olarak veya aka, kendilerine bir eref salamak iin bu -yazt dikmekle cizvit misyonerlerini phe altna almlard. ince ve Sr-yanice yazlm olan bu Si-an yazt. in nesturiliginin bu en eski eseri o hayszca iftiralar ve sitemleri atlatt. Bugn artk onu eski in kaynaklar mdafaa etmektedir, nk bunlar nesturilerin gelilerinden bahsetmekte, hatt yaztta ad geen balca byk a-damlar da kaydetmektedirler. Bu tannm ant 781 - de bir nesturi din toplants vesilesiyle ve kendi masrafiyle Yazdbozed adl yksek rtbeli bir nesturi dik-tirmitir. Tabi Yazdbozed de yabanc idi, in'e, Tokharistan'n Balkh ehrinden gelmiti. Bu yazta gre in nesturiliginin tarihi, 635 ylnda in'e varm olan A-lo-bn adl bir papazn faaliyetiyle balar. lk nesturi din eviricisi olan A-lo-bn ancak yl kadar sren bir almadan sonra ilk manastrnn yaplmasna izin ald. Bundan sonra bu Bat dini bir engele arpmakszn yaylm ve gzelce gelimitir. Ancak 845 - te vukua gelip Turfan budizmini kana boyam olan yukarda bahsettiimiz din kovalamalar in nestu-riliini de kknden ykmtr. Bu hdiseden sonra nesturilik, btn dinlere kar'msamahac hi olmazsa kaytsz olan Mool imparatorluu nesturi din eviricilerin yeni bir akn nnde kaplarn ancaya kadar tekrar canlanamamtr. - Asya gebelerinin nesturi hristiyanlklarnn balca o-laylar da hemen Mool hkimiyetinden nceki zamana raslar. Nesturilikle ilgili olarak adn duyduumuz ilk byk gebe kavim Kereit'tir.

XI. yzylda yaam Bar Hebraeus adl bir kronikacnn eserinde Merv metropoliteinin 1009 - da nesturi patriine mektup yolladn okuyoruz. Mektubun iindeki udur: Kuzey - dou taraflarnda - Trk (Turkaye) denilen bir Kereit (Kayreth) kavmi otu-ruyormu. Bu kavmin kiral bir gn yksek bir daa ava gider, fakat her naslsa k bastrr ve kral taze yaan karlar iinde yolunu kaybeder. akn bir halde ileri geri dolar, bir trl yolunu do-rultamaz. Yorgun gzlerinin nnde anszn gkten inmi bir adam peyda olur ve ona: sa'ya inanrsan sana yol gsteririm ve lmden kurtulursun der. Yitik kral. evliyann klavuzluiyle gerekten dzle kar ve oradan da kolaylkla kararghn bulur. Bunun zerine tam o sralarda memleketinde bulunan tccarlar artr, onlarn akidelerini dinler ve kavmlyle beraber hristiyan dinine girer. Merv metropoliti ite bu hristiyan Kereitler lehine patrie ba vurmu ve kendisinden, gebelerin perhizlerini hafifletmesini rica etmiti. Kereitlerin yedikleri et ve stt, nasl perhiz yapabilirlerdi? Patriin ne cevap verdii belli deil ama, mektubu aldktan sonra onlara papazlar yollad muhakkak, nk diyor mektup Kereitlerin arasnda kraldan baka daha iki bin nesturi yaamaktadr. Baka inanlr tarih kaynaklarda Kereitlerin adlarnn tekrar grnmesi iin aradan iki yz yl geiyor. Bu byk Trk kabilesi o sralarda Orkhon vadisi taraflarnda yaamaktadr. Ong han adndaki hkmdarlar Cengiz hann sadk mttefiki olarak Moollarn ilk byk kabile savalarna katlyor. Hristiyan papaz Johannes efsanesi bir mddet bu hkmdarn nesturi htristiyanl ile ilgili grlmektedir. Gerekten Kereitlerin hepsi hristiyand. Bu kavim daha sonraki alarda gze arpacak bir rol oynam olup eldeki kaynaklardan kolayca anlalacana gre ilerigelenlerinin hepsi nesturi hristiyan ad tamaktadr. Mesel hkmdarlardan birinin ad Marguz (Marcus) dur, bunun olu da babas gibi hristiyan olup onun ad da bat adlarndan Kurcakuz (Cyriacus) dur. Kereitlerin hristiyanl Mool hannn ailesine de girmitir. Man^ gu, Kubilay ve Hleg hanlarn anas Kereit prensesi olup avn 'zamanda gayretli bir nesturi hrstiyandr. Bunun gibi, Mool hanlarnn mavirleri arasnda da epeyce hristiyan bulunur, bunlarn da ou Kereit kabilesinden tremedirler. Kereit kabilesinin en

300

BLNMYEN

I - A S YA

BLNMYEN

-A S YA

301

tannm ilerigeleni olan inkai' eskiden tanyoruz, mehur taoist filozofu an-un'u Cengiz hann yanna onun gtrm olduunu grmtk. Onun yine hristiyan arkada, devlet adam Kadak'tan da bahsetmitik. Byk han Mangu'nun en ba maviri Kereit Bolgai da hristiyand. Mool siyasetinin ynetiminde o da byk rol oynam ve sonralar da yine Mool ilerine fazla karmak bahtszl onun felketine sebep olmutu. Kubilay'n kardei Ark Bu-ka'nn saray isyanna katlm ve teki fedailerle birlikte ldrlmt. I - Asya gebeleri arasnda nesturi hristiyanlgiyle n alm tv I olan kabile yalnz Kereit deildir. Bu alanda Huan-ho'nun kuzey < \ dirseinde, adn sk sk duyduumuz Kuku khoto veya Mavi-ehir ^1 yaknlarnda oturan Oneut veva ngt kabilesi de ona lyk bir jj^ JYrakptir. ngt kabilesi Bat-Kk Trk imparatorluundan ayrlm a-to Trkleri kablelerindendi. Bu a-to Trkleri in impara-J v / torlarnn hizmetinde olarak Mancurya'dan Gan-su'ya kadar in ^ ^ m a-to Trkleri kablelerindendi.

reti geldi, bu Baimi el olu Marcus'tu. O da nesturi keii idi ve Kav-an ehrinde otururdu. Bu Kav-an denilen yer Khanbalk'n on be gnlk tesinde, Tangut'a giden yol zerindeydi. Bu iki gen nesturi keii birbiriyle iyi anlatlar. ok gemeden kalkp Arz- mukaddes'e gitmeyi, Kuds' ve sa'nn ektii ilelerle mbareklemi olan yerleri ziyareti kararlatrdlar. Rabban uama ile Marcus gerekten yola ktlar, hakikatta yol denklerini din kardelerinin iyi dileklerinden baka pek az dnya eyas kabartyordu. Yollar nce Rabban Marcus'un ana babasnn oturduu Kav-an ehrine uruyordu. Onlarn gelilerini ehrin Trk valisi Kn Boa ile Ay Boa, byk han Kubilay'n iki enitesi haber alnca keileri hemen kararghlarna ardlar ve nce onlar bu uzun ve tehlikeli yoldan vazgeirmee altlar. Buna muvaffak olamaynca kendilerine birok armaan vererek uurladlar. Rabban Sauma ile Rabban Marcus'un yollar Kav-an'dan Tangut ehrine doru gidiyordu. Oradaki nesturi hristiyanlar Kuds yoluna den iki keiin ehirlerine yaklatn iitince hep dar dkldler ve onlar sevin gz yalariyle karladlar. Keiler Tangut ehrinde ok elemediler ve tam iki ay, durmadan yollarna devam ederek ssz l getiler. Btn yolculuklar boyunca ancak sekiz gn, o da byk zorluklarla, tatl su bulabilmilerdi. Nihayet Khotan ehrine ulatlar, fakat o kadar sabrszlkla bekledikleri dinlenmeden pek memnun kalmadlar. Savalar, ehri ve dolaylarn harap etmiti, binlerce insan telef olmutu, kervan yollarnda ancak gbel ilerlenebiliyordu. Yiyecek bulmak hemen imknsz gibi idi, byk ktlk yznden insanlarn binlercesi lyordu. Ortalk dzelip de yollarna devam etmeyi hatrlarna getirmee cesaret edinceye kadar Khotan'da alt ay kalverdiler. Khotan'-dan Kagar'a vardlar. Fakat iki kei burada da daha i ac bir manzara ile karlamadlar. Issz bir hale gelmi olan ehri dman yama etmi, nne ne geldiyse yakp ykmt. Bereket versin o tehlikeli yollarda mantar gibi oalm olan hrsz ve ekyalarla balar belya girmedi. Kagar'dan Talas'a gittiler, byk han Kubilay'n amcazadesi Kaydu'nun karargh burada idi. Kaydu, Kuds yolcularn ok iyi karlad, onlar da onun memleketini takdis ve mrne dua ettiler. Kaydu han onlara, yolda kimsenin kendilerine ilimemesi, herkesin elinden gelen yardm esirgememesi iin

1' * / snrlarnda gelip gemekte idiler, Moollar onlara aan Tatar \^ fAkTatar) derlerdi. in'lilere gre ngtlerin bakenti Mool - anda Tien - d idi, Marco Polo'nun Tenduc diye and ehir burasdr. Dilleri Trke olan bu ngtlerin ilerigelen birok mmessillerinden in tarihileri bahsederler. Sargis adl birisi bunlardan olup bunun XIV. yzylda yayan bir torunu, ann in'de en tannm yazardr. Nesturi ngtleri tanmak da byk bir marifet deildir, hepsi de Simun, Georgius, Pavlus, Yakup, Denha, Luka ve Yiso (sa) gibi hristiyan adlar tamaktadrlar. Burada ngtlerin iki nemli a-x damndan daha etraflca bahsetmemiz lzmdr. XIII. yzylda, o zamanlar Moollarn Khanbalk dedikleri Pekin ehrinde ngtlerden bir nesturi oturuyordu. Bu adamn ad Si ban idi ve Khanbalk nesturi kilisesinin visitator denilen bir vazifesinde yer alm bulunuyordu. Kars Ki am ta da hristiyand ve tabiidir ki Sauma adl ocuklarn da tam bir nesturi olarak yetitirmilerdi. Sauma erkenden papazlk mesleine girmi ve o zamandan balyarak kendisine Rabban Sauma ad verilmiti. Temiz ve uslu yaay tarziyle arkadalar arasnda abucak kendini gsterdi, bir kei gibi dalara ekilerek hayatm tamamiyle tanr hizmetine verdi. Gnn birinde, ekildii yere beklenmedik bir ziya-

302

B L t N M Y E N ASYA

B L N MYEN t ASYA

303

bir tavsiye mektubu da verdi. Hann gsterdii bu tevecchn de yok bir faydasn grmediler ve tenha, garip yollardan bin bir zahmet ve yoksulluk iinde ilerliyerek nihayet Horasan'a varabildiler ve orada Tus ehri yaknnda bulunan nesturi manastrna sndklar zaman nihayet rahata kavumu oldular. Bundan sonra keiler yine yollarna devam ederek Babil'e vardlar, ora halk onlardan birini, Rabban Marcus'u III. Yahbalaha adiyle kendisine patrik seti. Rabban Sauma bir mddet onun yannda kaldktan sonra 1287-de patrik ve ran'daki Mool hkmdar adna hususi bir siyasi - din vazife ile Bizans'a, Roma'ya ve Fransa'ya gnderildi. Bu herkese nasip olmyan erefli yolculukta, Gaskonya'da ngiliz kraliyle, Paris'te Gzel Philippe'le grt. Rabban Sauma ile Rabban Marcus'un bat yolculuklar Mool andaki byk geli - gidilerin, keiflerin en dikkate deer bir rneidir. Bu iki ngt keiinin Pekin'den kalkp - Asya'y geerek seyahat ederlerken getikleri yol, kendilerinden az sonra seyahate km olan byk Venedik'linin, Marco Polo'nun takibettii yolun aa yukar ayn idi. Marco Polo, yeni papaz Johannes'i, yani onun halefi olan kral Georgius'u ngt. bakentinde kendi yazd gibi Tenduc'ta buluyor. Biroklar bugn bile bu Georgius'un Kereit olduunu sanrlar, halbuki bunun ne kadar yanl olduunu, o alarda Kereit-lerin artk Mool imparatorluu iinde tamamiyle dalm olmalarndan daha iyi bir ispat olamaz. Onlarn rollerini artk Huan-ho yanndaki Tenduc'ta bulunan nesturi ngtler almlard ki, in tarihileri bunlarn btn krallarmn papaz olduunu kaydederler. Ba kral Georgius, yahut da Dou'lularn syledikleri gibi Grgz veya Givargis, iyi bildiimiz inkai'n dostlarndand ve Kaydu'nun byk han Kubilay'a kar yapt savaa o da karm, daha sonra da, 1298 de Moolistan karklklar srasnda telef olmutu. Bu kral Georgius hakkndaki bilgiler zerinde birleinceye kadar -limler arasnda ok mnakaa oldu. Bugn artk tamamiyle meydana kmtr ki, btn kaynaklar Ltin, tran ve in kaynaklar hep ayn ahstan bahsetmektedirler. Suriye'de bulunmu o-lup 1298 - de Erel adl bir nesturi kadnnn arzusiyle ve onun mas-rafiyle yaplm olan bir Sryani ncil de bu ahsiyet hakknda gzel bir tamamlayc delildir. nk sureti karan papaz bu tncilin

sonuna Erel'n, hristiyanlar kiral, ngtler (ngaye) hkmdar Georgius'un kzkardei olduunu yazmtr. Bundan baka ngt hkmdar Georgius'un, bulunal ok olmyan ince mezar ta yaztnda da lnn btn erkek ve kz kardelerinin adlar yazldr ve bu sonuncular arasnda Erel'n esrarl grnen ad da bulunmaktadr. - Asya nesturiliinin iki Trk kabilesini, yani Kereitle n-gt rendikten sonra, Mool - a seyyahlarnn papaz Johannes ve hristiyan Tatarlar hakknda yazdklarn derhal baka bir gzle okuruz. Fakat Kereitlerle ngtlerden baka teki kabileler arasnda ve mesel balca Naimanlar ve Kara Kitaylar iinde de epeyce sayda nesturi bulunduunu unutmamalyz. XIII. yzylda Tatarlar iine seyahat yapm ve bakentleri o-lan Karakorum'a da uram olup hret bakmndan Plano Car-pini'den geri kalmyan Rubruck, papaz Johannes'in Naimanlar hkmdar olduunu syler. Ona gre, Kereitlerin Ong hanlar bu papaz Johannes'in Kardeidir. fadesini daha kark bir hale getirmek iin Rubruck, Naimanlarn papaz Johannes'ine Kara-Cathay da dediklerini ilve eder. Tarih hakikat udur ki, Cengiz han Naimanlarn nesturi hkmdarlarn yeniyor, bunun zerine malp hkmdarn olu - Asya'daki Kara Kitaylara snyor. Orada kendisini misafir eden Kara Kitay han C-lu-gu'nun kziyle evleniyor, daha sonra tahtna da geiyor. Rubruck'un papaz Johannes'i ite bu suretle birdenbire Naiman ve Kara Kitay olmutur. Kereitlerin dalndan sonra seyahate kan Marco Polo ile Monte Corvino'nun, kendi alarnda barol oynyan ngtlerin nesturi hkmdarlarn efsanevi papazn ahs ile kartrmalar tabi saylabilir. Marco Polo'nun hemen her urad yerde, Kagar'-da, Yarkent'te, ingintalas'ta ve in snrnda, Alaan'da v.s. nes-turilere raslayna da almaz. Bu diyarlarda dolaan keilerle misyonerlere gelince bunlar papaz Johannes'in nesturi cemaatinden ve papazlarndan umumiyetle az sevgi ile bahsederler. Mesel Rubruck bu nesturi papazlarnn hibir ey bilmediklerini anlatr. Geri yin yaparlar, Sr-yamce yazlm kitaplar da vardr, fakat dinin esaslarndan haberleri bile yoktur. Okuyular Bat'daki Ltince bilmiyen, din keli-

304

BLNMYEN

-AS YA

BLNMYEN

ASYA

305

meleri azlarnda akl ta gibi geveliyen cahil keileri hatrlatr. Bundan baka kt kalbli, menfaat dkn, sefih adamlardr. Bunlarn Tatarlar iinde yayanlar bir deil, iki kar alrlar. Cuma gn de et yerler, zaten tatilleri de, birok baka eylerde de taklidettikleri mslmanlar gibi, pazar deil, cuma gndr. Piskoposlar etliye stlye pek karmazlar ve cemaatlerinin arasnda olsa olsa elli ylda bir kere grnrler. Nesturiler arasnda papazlk mesleinin cazibesi fazladr ve hemen btn erkek ocuklar papazla verirler. Papaz snfndan olmyan erkek pek azdr. Simo-nie aralarnda alm yrmtr, mukaddesat (sacramentum) bile para ile verilir. Akllar fikirleri hep paradadr, din yayclna aldr bile etmezler. irkin, hrsl yaaylar ve kt rnekleriyle dine zarardan baka bir eyleri dokunmaz ve Moollar, pagan olduklar halde, papazlariyle birlikte batan km bu insanlardan ok daha namuslu ve sevimlidirler. Nesturiler - Asya'daki cemaatlerini arabuk piskoposluklar idaresinde tekiltlandrdlar. am metropoliti Elyas'n muhtrasnda IX. yzyln sonunda Herat'ta, Merv'de ve Semerkant'ta piskoposluklar grmekteyiz. XIV. yzyl ortasnda ise evvelkilere Trkistan, Khanbalk ve Tangut piskoposluklar katlyor. - Asya'da Mool hkimiyeti batmaa balaynca oradaki nes-turilik de yava yava kayboluyor. Oralarda sonuna kadar yabanc kalm olan bu din ilkin in'de temizleniyor, sonra da mslman ilerleyiinin basks altnda Asya'da kaderi belli oluyor; Timur Lenk kendi imparatorluu iinde nesturilerden deta haberci bile brakmyor. Yok olan dinin eserleri urada burada bir mddet daha yayor, Benedictus de Goes, bildiimiz seyahatinde Karaar Trk han katnda islm din limleriyle mnakaa ederek hristi-yanlk akidesini aklarken, hkmdar cetlerinin dinini hatrlya-rak hayrette kalmt. Byle olmakla beraber Karaar Trk hannn cetleri Roma kilisesinin deil, nesturi dininin cemaatlerinden idiler. - Asya aratrmalar srasnda nesturiliin dikkate deer birok eser kmeleri meydana kmtr. Yedisu'da ve li dolaylarnda karlm olan drt nesturi mezarl oktan beri bilinmektedir. Mezar talarnn yaztlarnda 1200 ve 1360 arasndaki tarihler yazldr ve Tien - an'n kuzeyindeki Almalk ve Tokmak nesturi-

terine ait bulunmaktadr. Almalk'ta ve Tokmak'ta gelien nesturi isknlarnn cemaati hep Trklerdi. Dun-huan maaralarndaki el yazmalar arasnda Pelliot pek dikkate deer bir nesturi. eseri de bulmutu ki bu, ince bir Azizlik Trinite) ilhisi idi. lhinin sonunda gayet deerli bir ilve vardr ki, burada VIII. yzyln sonunda bilinen ince nesturi kitaplar gsterilmitir. Bu kitaplarn ounu inceye evirenin Si-an'daki byk yaztl ta yazm olan Adem adl birisi olduunu sylemek de lzumsuz deildir. Bu malzeme nesturiliin ince kaynaklarn aratrma iini yeniden hzlandrm ve bu aratrmalarn deerli klavuzluu - Asya ve in nesturilik tarihinin incelenmesinde artk bir zaruret olmutur. Fakat in'de nesturilerle ilgili metinlerden baka eyler de bulmaktayz. Pekin mzesinde muhafaza edilen Sryanice yazlm bir nesturi eseri Dunhuan maaralarndan oraya yollanm el yaz-malanndandr. Kalgan - Dolon nor yolu boyunda bir nesturi mezarlnn kalntlarna raslanmtr. Kuzey in'deki budist ve ta-oist tapnaklarndan bazlarnn nesturiler tarafndan kendileri iin yaplm kiliseler olduu anlalmtr; eski bir ss olan mukaddes iaret, yani ha bugn de asl yapnn ant talarndan birinin zerinde hl durmaktadr. Yeni aratrmalarn n plnnda tabiatiyle eski byk nesturi isknlarndaki eserlerin almas bulunmaktadr. Tokmak ve Almalk nesturilerine ait mezarl bulduklarn grmtk. ngtlerle Kereitlerin izlerine raslamak ise daha zorcadr. Her iki kabile de Trklerdendi, fakat Mool istilsndan beri zerlerine yerleen Moollarn basks altnda deta izleri belirsiz bir ekilde kayboldular. Tam u son yllardadr ki, bu alanda ho bir aldana varlm olduu meydana kt. Eski Tenduc topraklarnda, fakat Kuku khoto'dan Ordos'u geerek ta Ninhia'ya kadar, bu a-lann her hangi bir noktasnda sistemli bir kaz yaplmakszn, epeyce nemli sayda nesturi ha bulundu. Dikkate deer ki, burada o-turan Moollar, aralarna karm olan ngtlerin htralarn da muhafaza etmilerdir. Ordos'taki Mool kabile ve soylar ngtle. F. 20

504

BLNMYEN

ASYA

BLNMYEN

^ASYA

305

meleri azlarnda akl ta gibi geveliyen cahil keileri hatrlatr. Bundan baka kt kalbli, menfaat dkn, sefih adamlardr. Bunlarn Tatarlar iinde yayanlar bir deil, iki kar alrlar. Cuma gn de et yerler, zaten tatilleri de, birok baka eylerde de taklidettikleri mslmanlar gibi, pazar deil, cuma gndr. Piskoposlar etliye stlye pek karmazlar ve cemaatlerinin arasnda olsa olsa elli ylda bir kere grnrler. Nesturiler arasnda papazlk mesleinin cazibesi fazladr ve hemen btn erkek ocuklar papazla verirler. Papaz snfndan olmyan erkek pek azdr. Simo-nie aralarnda alm yrmtr, mukaddesat (sacramentum) bile para ile verilir. Akllar fikirleri hep paradadr, din yayclna aldr bile etmezler. irkin, hrsl yaaylar ve kt rnekleriyle dine zarardan baka bir eyleri dokunmaz ve Moollar, pagan olduklar halde, papazlariyle birlikte batan km bu insanlardan ok daha namuslu ve sevimlidirler. Nesturiler I-Asya'daki cemaatlerini arabuk piskoposluklar idaresinde tekiltlandrdlar. am metropoliti Elyas'n muhtrasnda IX. yzyln sonunda Herat'ta, Merv'de ve Semerkant'ta piskoposluklar grmekteyiz. XIV. yzyl ortasnda ise evvelkilere Trkistan, Khanbalk ve Tangut piskoposluklar katlyor. - Asya'da Mool hkimiyeti batmaa balaynca oradaki nes-turilik de yava yava kayboluyor. Oralarda sonuna kadar yabanc kalm olan bu din ilkin in'de temizleniyor, sonra da mslman ilerleyiinin basks altnda Asya'da kaderi belli oluyor; Timur Lenk kendi imparatorluu iinde nesturilerden deta haberci bile brakmyor. Yok olan dinin eserleri urada burada bir mddet daha yayor, Benedictus de Goes, bildiimiz seyahatinde Karaar Trk han katnda islm din limleriyle mnakaa ederek hristi-yanlk akidesini aklarken, hkmdar cetlerinin dinini hatrlya-rak hayrette kalmt. Byle olmakla beraber Karaar Trk hannn cetleri Roma kilisesinin deil, nesturi dininin cemaatlerinden idiler. - Asya aratrmalar srasnda nesturiliin dikkate deer birok eser kmeleri meydana kmtr. Yedisu'da ve tli dolaylarnda karlm olan drt nesturi mezarl oktan beri bilinmektedir. Mezar talarnn yaztlarnda 1200 ve 1360 arasndaki tarihler yazldr ve Tien-an'n kuzeyindeki Almalk ve Tokmak nesturi-

Icrine ait bulunmaktadr. Almalk'ta ve Tokmak'ta gelien nesturi isknlarnn cemaati hep Trklerdi. Dun-huan maaralanndaki el yazmalar arasnda Pelliot pek dikkate deer bir nesturi. eseri de bulmutu ki bu, ince bir Azizlik Trinite) ilhisi idi. lhinin sonunda gayet deerli bir ilve vardr ki, burada VIII. yzyln sonunda bilinen ince nesturi kitaplar gsterilmitir. Bu kitaplarn ounu inceye evirenin Si-an'daki byk yaztl ta yazm olan Adem adl birisi olduunu sylemek de lzumsuz deildir. Bu malzeme nesturiliin ince kaynaklarn aratrma iini yeniden hzlandrm ve bu aratrmalarn deerli klavuzluu - Asya ve in nesturilik tarihinin incelenmesinde artk bir zaruret olmutur. Fakat in'de nesturilerle ilgili metinlerden baka eyler de bulmaktayz. Pekin mzesinde muhafaza edilen Sryanice yazlm bir nesturi eseri Dunhuan maaralarndan oraya yollanm el yaz-malarndandr. Kalgan - Dolon nor yolu boyunda bir nesturi mezarlnn kalntlarna raslanmtr. Kuzey in'deki budist ve ta-oist tapnaklarndan bazlarnn nesturiler tarafndan kendileri iin yaplm kiliseler olduu anlalmtr; eski bir ss olan mukaddes iaret, yani ha bugn de asl yapnn ant talarndan birinin zerinde hl durmaktadr. Yeni aratrmalarn n plnnda tabiatiyle eski byk nesturi isknlarndaki eserlerin almas bulunmaktadr. Tokmak ve Almalk nesturilerine ait mezarl bulduklarn grmtk. Ongtlerle Kereitlerin izlerine raslamak ise daha zorcadr. Her iki kabile de Trklerdendi, fakat Mool istilsndan beri zerlerine yerleen Moollarn basks altnda deta izleri belirsiz bir ekilde kayboldular. Tam u son yllardadr ki, bu alanda ho bir aldana varlm olduu meydana kt. Eski Tenduc topraklarnda, fakat Kuku khoto'dan Ordos'u geerek ta Ninhia'ya kadar, bu a-lann her hangi bir noktasnda sistemli bir kaz yaplmakszn, epeyce nemli sayda nesturi ha bulundu. Dikkate deer ki, burada o-turan Moollar, aralarna karm olan ngtlerin htralarn da muhafaza etmilerdir. Ordos'taki Mool kabile ve soylar ngtle. F. 20

306

B 1L 1 N M i Y K N

i (,: - A S V \

BLNMYEN

-ASYA

307

rin Hristiyanlklarn hatrlatan adn bugne kadar unutmamlardr. Esasen nerede tredii belli olmyan bu ad Erkegn'dr. XIII -XIV. yzyllarda inliler, Moollar ve Acemler nesturi hristiyan-lar bu adla anarlard. Asya'ya yaptm ilk yolculukta tam Kuku khoto civarndan Moolca bir budist kitab getirmitim ki, metnin sonuna yazlan bir haiyede bu eserin meydana getirilmesine oradaki Erkegn piskoposunun da para vermek suretiyle yardm ettii yazldr. D - Moolya'da, Orkhon nehri civarnda oturan Kereitlere dair eserler ise ok daha azdr. Hem esasen o birka han da Hereklerin nesturi eserlerinden olduu da muhakkak deildir, nk imdilik onlarn oturmu olduklar yeri de tam olarak belirtecek durumda deiliz. Bununla beraber baz almetlere baklrsa, D-Moolya Mool kabilelerinin bazlarnda arasra grlen Erkegn soyadlarn onlarla ilgili gsteren Rus limleri yine de doru iz zerinde yrmektedirler. - Asya'daki byk keifler de beklenen nesturi metinleri vermilerdir. Alman sefer heyetleri Turfan vahasn aarlarken birok nesturi kilisesi de meydana kmtr, Uygurca yazlm, ou noksan nesturi el yazmalarn ise buradaki ykntlar altndan bulup karmlardr. Turfan'l Uygurlarn nesturilikleri yeni bilinen bir ey deildir. Eski Bat seyyahlarnn eserlerinde grdmz gibi bunlar da 845 - teki byk din kovalamalarnda yok olmular ve Mool hkimiyeti ile beraber yeniden canlanmlardr. Zaten Uygurlarn nesturilikleri etrafnda epeyce mhim karklklar olmutur ki, bunun kaynan ta XIII - XIV. yzyllarda aramak lzmdr. Zira - Asya'da nesturileri Erkegn adiyle deil Tarsa adiyle anarlard. Bu Tarsa sz ise Acemce bir kelime olup asl mnas titrek demektir. Bu garip deyimi nesturilerin, atee tapan zerdtlerden korktuklar anlamna aklamak istemilerdir. Fakat bu aklay phesiz yersizdir, yersiz oluu da yalnz zer-dtlerin kendilerinin de mslmanlardan korkmaa sebepleri oluundan, bakalarn korkutacak durumda bulunmaylarndan deildir, nk Acemler Tarsa demekle nceleri zaten zerdtleri kast ederlerdi, ancak sonralar, bu kelime dinsiz = pagan anlamn alncadr ki, nesturilere verilen bir ad haline gelmitir.

Tarsa ad Erkegn gibi yle abucak ve iz brakmadan ortadan kaybolmamtr. XIII - XIV. yzyllarda -Asya'ya giden Bat'l seyyahlar papaz Johannes efsanesiyle birlikte bu deyimi de almlar ve haritalarnda onun memleketini Tarsia adiyle gstermilerdir. Bu Tarsia ad, corafya bilgilerini XIII. (ve XIV.) yzyl seyyahlarnn eserlerinden tamamlyan bizim bir ksm Macar kroni-kaclarmzn corafya adlar arasna da girmitir. Sonradan treme olduklar phe gtrmiyen bu adlara Macaristan'da uzun zaman fazla nem verilmiti, nk daha eski kaynaklarda tabiat iyle ge-miyen bu corafya bilgilerini Macarln anayurdundan beraber getirdii bir htra saymlard. Bilginler Tarsia adiyle daha sonralar da megul olmular, fakat bu memleketi - Asya'nn hangi tarafnda aramamz lzm geldiini bugne kadar tam olarak bildirememilerdir. Yalnz urasn aka grmlerdir ki, Mool - a kaynaklar Tarsia ve Uygur deyimlerini birbiri yerine kullanmlardr. Bundan ise bu iki kelime ile ayn eyin anlatlmak istenildii ve bylece Tarsia'nn Uygurlar yurdundan baka bir yer olamyaca neticesini karmlardr. Eer bu aklay yerinde ise o zaman, kronikalarmz-daki Tarsia'nn Turfan vahas Uygur imparatorluu olmas lzm gelir. Halbuki i hi de bu kadar basit deildir. Uygur ad X. yzyln sonundan itibaren artk etnik olmaktan ziyade siyasi bir tbirdir ve Orkhon blgesinden gelen Uygurlara olduu kadar, Uygur imparatorluunun teki, en ziyade eski Bat -Kk Trk devletinin dknt kabilelerinden olan Trk unsurlara da amildir. u muhakkak ki, Turfan Uygur dili denilince mterek Uygur yazsnn ve edeb geleneinin bir araya toplad eitli Trk lehelerinin topluluu anlalmaldr. Uygur dili ilk byk edeb Trk dili olup bu dil hemen tamamiyle - Asya Trklnn daha sonraki, aatayca denilen edeb dilinin roln oynamtr. Geri Turfan Uygurlar arasnda hayli sayda nesturi yaad sz gtrmez. Fakat bunlarn, vahann budistleri ve maniheistleri yannda Turfan'llara tamamiyle nesturi damgas vuracak kadar nemli rol oynam olduklarn da kimse iddia edemez. Uygur sznn ne kadar siyasi bir kavram olduunu bildik-

508

B L N M YEN

-ASYA

BtLNM1YEN -\SYA

3C9

ten sonra hakikatta Kereit, hem de nesturi olan inkai'a uzaktaki Acem tarihilerinin Uygur demelerine, yahut da Rabban Sa-uma'nn yolda olan ngt kavminden Rabban Marcus'un Uygurlar arasnda yer alna amayz. Zira aslnda ne Uygur ne de hristiyan olmyan kimselere de Uygur deniliverdiini de biliyoruz, t - Asya'nn baka bir yerinde, li vadisinde Yedisu'da nesturi kilisesinin ne kadar nemli bir merkez olduunu dnrsek asl o zaman, saylar pek de fazla olmad sanlan Turfan hristiyan-larn tamamen bir tarafa brakabiliriz. Almahk'ta nesturi metropo-litei otururdu, onun batsndaki Tokmakta ise piskopos bulunurdu. Buna bir de yukarda grdmz gibi, hkmdarlarndan biri Mool - a seyyahlarnn kitaplarnda papaz Johannes diye geen Kara Kitay devletinin bu blgede yayldn katarsak, o vakit bu Mool - a seyyahlarnn Tarsia'sn Turfan taraflarnda deil, Kara Kitaylar arazisinde gelien Almalk - Tokmak nesturileri-nin lkesinde aramamz daha yerinde olacan sanrz. XIII - XIV. yzyllardaki Asya seyyahlarnn ou keitir, ba-zan siyasi eli de olsa her vakit din evirici bir misyonerdir. Bu keilerin azimli almalarnn yemii ok gemeden ermiti. Roma kilisesi nce in'de tutundu, bir mddet sonra da t - Asya'da vnlecek sonular elde etti. Oralara daha nce yerlemi olan nes-turiler Roma'nn din eviricilerine iyi gzle bakmyorlard. tiraf edelim ki bu da sebepsiz deildi. Sade - Asya'da deil, hatt in'de de cemaat arasndan biroklar Roma kilisesine katlmlard. Dnenler arasnda bazan yksek ahsiyetler de vard. Biraz nce ad gemi olan ngt hkmdar Georgius bunlardan biri olup Monte Corvino'nun gayreti sayesinde nesturilerden yz evirmi ve Roma kilisesinin gayretli bir mensubu sfatiyle bakentinde kilise yaptrtmt. Monte Corvino'nun, hkmdaf Georgius'un olunu da vaftiz ettiini, hem de Giovanni adn taktm biliyoruz. Johannes de Monte Corvino Papa IV. Nicolaus'un emriyle 1289 - da, tam Rabban Sauma'nn getirdii haberler zerine in'e hareket etmiti. Corvino bu yola birok tavsiye mektubu ile kmt. Bunlarn arasnda ran'n Mool hkmdar Argun hana, Kk - Ermenistan kiralna ve kraliesine, byk han Kubilay'a yazlm mektuplar olduu gibi, hatt o zamanlar artk Tataristan'n i ileri iyi bilindiinden ihtiyaten, Kubilay'n dman olan Kaydu

hana yazlm birka satr da bulunuyordu. Monte Corvino 1305 ylnn ta banda Khanbalk'a varmt. Anlalan orada iyi kabul grd, hi olmazsa in'de on bir yl geiriinden ve 'baarl din evirici faaliyetinden bunu karabiliriz. Daha alt yl gemeden Khanbalk'ta bir katolik kilisesi ykselmiti ve kulesindeki an, o zaman saylar alt bin kadar olan hristiyan cemaati ibadete arrd. Roma'ya yollad mektuplarnda yalnz nesturilerin mnasebetsizliklerinden ikyet etmektedir. Esasen bu byk papazn fevkalde altn raporlarndan grmekteyiz. Cemaatinin ocuklarna Ltince ve Yunanca retiyor, onlar iin ilhiler, kasideler yazyordu. lerinden on bir ocuk seerek bir okuyucu kmesi kurmutu ki, byk han kendisi de bunlar memnunlukla dinlerdi. Corvino Tatarlarn dilini ve yazlarn renmiti, ncili ve Mez-murlar Tatarcaya evirmi, btn Ltince yin kitabnn (rituale) tercmesi iini de ngt hkmdar Georgius'la grmt. Monte Corvino din yaym iinde Khanbalk'ta uzun zaman tek bana alt. Sonunda, sevin verici ekilde oalan ilerle baa kamadndan ricas zerine Papa V. Clemens 1307 - de hepsi de piskopos rtbesinde olmak zere yedi minorita yollamt. Bu yedi kiiden yolda lm, biri geri dnm, teki 1308 - de sa salim Khanbalk'a varm ve orada Monte Corvino'yu Khanbalk bapiskoposluuna ve in primatlna ykseltmilerdi. Mool hkimiyeti srd mddete Roma kilisesinin byk eseri in'de gittike gelimi, ilerlemitir. Roma'l din eviricilerinin dikkati - Asya'da ilk nce nesturi cemaatine evrildi. XIV. yzylda li vadisinde Aziz Franciscus rahipleri yerlemilerdi, bunlarn ba olan Richardus daha 1338 - de Almalk piskoposu olmutu. li vadisi Franciscus rahipleri arasnda Elias adl bir Macar papaz da vard ki, orann Trk hkmdar zbek'in ve olu Tanibek'in ayr tevecchlerini kazanmt. Yine Franciscus rahiplerinden olan Marignolli 1338 - de in'e, Mool byk hannn Khanbalk'taki sarayna giderken yolda o Macar papaz Elias'a herhalde uramas kendisine skca tembih edilmiti. Zaten t-Asya'daki franciscanus din eviricileri arasnda Macarlarn epeyce sayda olduklarn gryoruz. Nitekim 1338 - de Khanbalk'a giden heyetin drt yesinden biri de Gregorius (Gergely) adl bir Macar Franciscus rahibi idi.

310

BLNMYEN ASYA

Almalk Franciscus rahiplerinin akbeti hakknda bildiimiz, yazk ki ok azdr. Tesadf eseri olarak tspanya'h Pascal'n, memleketindeki papaz arkadalarna yollad mektup bulunmam olsayd bu kadarla da vnemezdik. Onun hakknda da ancak bu mektup sayesinde bir eyler reniyoruz. Pascal dou yolculuuna Avignon'dan km, nce Venedik'e uradktan sonra Galata'ya gelmiti Buradan Karadeniz yoliyle Krm yarmadasna, yahut o zaman dedikleri gibi Gazaria'ya gitmi ve onun Tana adl ehrinde karaya kmt. Tana'dan Saray'a ve Sarauk'a uryarak Urganca vard. Urgan'tan balyarak ta Almalk'a kadar yolu hep msl-manlar iinden geti. Almalk Franciscus rahiplerinin heyeti o zaman piskoposla beraber yedi yeden kurulmutu. Misyonerler bir mddet engelsiz alabildiler, nk orann Trk hkmdarnn gvenini kazanmaa muvaffak olmulard. Fakat pek iyi balyan din yayclma irkin bir olay son verdi. Alisolda adl sergzeti bir Trk, hkimiyeti eline geirerek eski hkmdar ailesiyle birlikte yok etmi ve misyonerlerin hepsini de paralatarak hristiyanlar arasnda dehetli kan dkmt. Almalk'ta gzelce gelimekte olan hristiyan cemaati 1339 - da veya 1342 - de (yln tam olarak tesbit mmkn deildir) bylece sona erdi. Onunla beraber - Asya topraklarndaki hristiyan misyoner heyetleri de uzun bir zaman iin kayboldular.

XVIII. L EHR: KARA KHOTO


itki Tongut devleti veya Si-hio. Tangut yazs ve eserleri.-Kozlov Kara khoto'yu, eski Tangut ehrini kefediyor. Kara khoto'daki hazineler. Tangut imparatorluunun akbeti. Tan-gutann teki dillerle olan balar. Tangut kavimlerin Yenisey-boylu Paleo-Asya'l kabilelerle mnasebetleri ihtimali.

- Asya'da yaplan arkeoloji aratrmalarnda bulunan eylerin ou Tarm havzasnda ve civarnda kmt. D - Moolya'da, Orkhon ve Selenga vadilerinde bulunan ksm ne kadar nemli de olsa, tedeki malzemenin sade bolluu ve eitlilii bakmndan da onunla boy lemez. Fakat ilm nemi yine de sz gtrmez, nk bulunan malzeme mtevaz olmakla beraber, ne de olsa bize t -Asya'nn bir baka, tekinden olduka ayr herhalde orijinal kaybolmu, unutulmu bir medeniyetini tantmtr. Gerek Tarm havzasnda, gerekse Orkhon vadisinde meydana karlan eserlerin en byk nemi, bunlarn oralarda gelip geen kavimlerin tarihini ve medeniyetini bize, bilinen veya bilinmiyen dillerin yazl eserleriyle dorudan doruya veya vastal olarak aklaymdadr. Yazl eserler kltrlerinin ta eserler kltrlerinden ne kadar yksek olduu bugn artk herkese bilinen bir eydir. Geri in tarihileri bahsettikleri pek ok - Asya kavminin sade adlarn kaydetmekle kalmayp onlarn balarndan geen eyleri ok defa uzun boylu ve birbiriyle ilgili bir surette anlatmlardr. Buna ramen Asya keifleri srasnda, in kaynaklar sayesinde, tarihi hakknda baz eyler bildiimiz her hangi bir eski kavmin dili meydana karld zaman duyulan sevin yine pek bykt ve yalnz dilcilere mnhasr kalmamt. En ince ayrntl in kaytlarnn da ne kadar cansz ve kansz olduklar, en basit eylerin aklannda bile ne kadar yanl yollara saptklar ancak konuyu tekil eden kavmin meydana karlan eserleri bizzat ve o kavmin

312

L N M 1 Yi:N JC A s V \

ti i i N M i v :N i : \ s v \

313

diliyle konumaa balad zaman hakkiyle anlalm oldu. Dilleri henz bilinmiyen Asya'l Hunlarla Asya'l Avarlarn in kaynaklarnn okluuna ramen hl esrarl kalmalarn bununla izah edebiliriz. nk bukavimlerin hviyetlerini tesbite yarya-cak en esasl unsur, yani bunlarn dilleri henz mehulmzdr. nl Rus seyyah Kozlov'un eski Kara khoto'da, l ehirde, Etsin gol yaknnda yapt keif bunun iin byk nem tar. Etsin gol civarnda eyaya, sanata ve kendi dilinin edebiyatna dair eserleriyle yok olmu bir imparatorluun medeniyeti meydana kmtr. Bu yer, mehullk karanlndan birdenbire syrlarak barbar iptidailikten alacak bir hzla kltrn o zaman bilinen en yksek zirvelerine erimi ve sonra yine o hzla yklarak yok olmu olan Tangut kavminin devleti idi. Tangut adn bugn de bilmekte ve bununla Tibetlilerin. Kuku nor'dan Lhasa'ya doru uzanan yol boyunda barnarak kendi gebe hayatn yayan ve atadan kalma ekyalk ve soygunculuk sanatna devam eden byk kabilesini anlamaktayz. Bu Tangutar haclara ve tacir kervanlarna korku verdikleri gibi in mandarinlerinin ve Tibet kabile bakanlarnn da her zaman yaka silktikleri babellardr. Fakat bu haydut kabileyi, imparatorluklarnn aa-ki sayfalarda szn edeceimiz ayn addaki Tangutlarla kartrlmalyz. Bugnk haydut.-Tangutar bu ad in'in Kitay veya Tabga adn ald gibi almlardr, yani kendilerine miras kalmtr. Evvelce grdmz gibi, gebelikten triyen Kitaylar X - XI. yzylda (907-1125) btn Kuzey in'i hkmleri altna almlard. Birtakm yeni gebe kabilelerin onlarn yerine geileri durumu deitirmedi. Kuzey - in ondan sonra da Kitay, Khatay olarak kalm, Mool - ann Bat'h seyyahlar da onu bu adla tanmlardr. Hatt Kitay ad Moolcada olduu gibi bugnk Rusada bile inTi anlamna gelmektedir. Yine gebelikten kalma olan To-ba kavminin ad da in iin tpk byle olmutur. in'i onlar da igal etmilerdi (386 - 534), onlarn adlar olan Tabga, daha sonraki Kk Trkler ve Uygurlar iin hl in'i, tabii onun kuzey blgesini gstermektedir. te Tangut adiyle de durum byledir. Eski, gerek Tangutlarn izleri oktan kaybolmutur, yerlerine gelen Tibet'li kabHelere o taraflardaki kavimler Tangut demeye devam etmiler ve hl da byle demektedirler.

in'liler en eski alardan beri in - Tibet kuzey-bat snrlarndan baz gebe kavimlerden bahsetmekte ve bunlar barbarlarn btn kt hu^lariyle, hainlikleriyle vasflandrmaktadrlar. Gya ilerinde yamyamlar da varm. Tuy-hun'larm ve Tibetlilerin asker kudretleri, her eyi iniyen stnlkleri yava yava Oin'lileri bu nefret ettikleri, hie saydklar batl komularna kars daha yakn ilgi gstermee mecbur etmiti. Tangutar hakkndaki ilk haberleri in'liler de bu zamanlarda, tam olarak IX. yzylda, herhalde epeyce ge olarak bulmaktayz, zira yz yl daha nceki zamana ait Kk Trke Orkhon yaztlarnda Bilge kaann Tan-gutlara kar yapm olduu sefere dair eyler okumaktayz. in'deki Tan hanedan, memlekette kan byk bir isyan ancak gebe komularn yardma armak suretiyle bastrabil-miti. Bar - kl boylu Trkler ktalariyle in'e bu zamanlarda geldikleri gibi (882) pek az bilinen Tangutar da hkmdarlarndan birinin komutas altnda in'de o zaman gzkmlerdir. Bu sonuncularn hkmdar in imparatorundan mkfat olarak Hia prensi unvann alyor. Bu unvann nemi vardr, nk sonralar byk Tangut devleti kurulunca in'liler buray Si - Hia, yani Bat-Hia adiyle annlaa balyorlar. Tangutlarn baka bir adlar olup Marco Polo'nun Moollardan iiterek Caschi, Coshi eklinde tesbit ettii ad da aslen incedir, ve nehrin, yani Huan-ho'nun batsndaki memleket (Ho-si) demektir. X-uncu yzyln sonunda (990) Tangutar in'in bat snrlarnda dolamakta ve Gan-su eyaletinin byk bir ksmn imparatorluun o zamanki sahiplerinin, Kitaylarm ellerinden alarak Nin-hia'y bakent yapmaktadrlar. Kitaylar gittike daha kuvvetlenen, Li Yan-hav'n ahsnda gerekten byk bir hkmdar bulan Tangutlarla bir trl baa kamyorlar. Li Yan-hav 1031 - de Uygurlarn Gan-cov ve Su-cov yanndaki yerlerini zaptediyor. Tangut devleti onun saltanat zamannda medenileiyor. in'lilerin akl ermiyen yaz bilgileri onlarla uzunca zaman temasta bulunan kuzey ve bat gebelerinin dehetli holarna giderdi. Eer tesadfen her hangi bir dinin okur - yazar papazlar yaz Jjjlimini onlara retmezlerse, in imparatoriyle yapacaklar mektuplamalar iin hkmdarlarnn saraylarnda in'li yazclar bulundurmakla yetinirlerdi. Okumaa hevesli, aydn olmak istiyen

314

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYKN

ASYA

315

genleri ise bazan in yazsnn vs edebiyatnn srlarn elde ederlerdi ama, bildikleriyle kendi kavimlerine hibir fayda salya-mazlard, nk memleketlerinden ayrldktan sonra in topluluu iinde abucak erir giderlerdi. Aym zamanda X. yzylda in yaz bilgisi inamlmyacak derecede garip yemiler verdi. Eski gebe kavimler arasnda, kark in yazsn rnek alarak kendi alfabesini kuran kavim bir deil, birbiri ardna tane de grlmtr. Bunlarn ilki Kitaydr. Bu ask suratl gebeler in'deki yerlerine snr snmaz (920) in yaz iaretlerine gre kendi yazlarm meydana getirmilerdir. O zamandan beri hkmdarlarndan ounun Kitay yazsiyle ve Ki-tayca yazlm birok eserleri ele gemise de okunmasna imkn olmyan bu yazlar karsnda bilginler ciz kalmaktadrlar. nk Kitay yazs ne harf yazs ne de hece yazsdr. Tek bir Kitay iareti bazan yalnz bir ses, bazan iki hece, baka bir defa da alt hece ifade etmektedir. Demek ki Kitay yazsnn binden fazla iaretlerini suni yolla meydana getirmilerdir, yle ki bunlarn zm iin baka bir alfabeden yaplm anahtar olmadka iinden kmann imkn yoktur. Dediimiz gibi, Tangut Li Yan-hav istilc ve medeniletirici faaliyetine balad srada Kuzey-in'de Kitay hanedan hkm srmekte idi. Tangut yazs 1036 - da onun emri zerine, hem de dorudan doruya in yazsna gre deil, ona uydurarak yaplm olan Kitay iaretleri rnek alnarak meydana getirilmitir. Fakat sade bir taklitle yetinmemiler, anlalan Tangut dilinin hususiyetlerini gz nnde tutarak olduka dikkati ekecek deiiklikler yapmlardr. Tangut yaz iaretlerinin Kitay iaretlerinden ok daha girift ve daha fazla izgilerden yaplm olduu bunlara yabanc olann da gznden kamaz. Tangut yazsn da okumak, zmlemek mmkn deildir, nk bu da bir harf yazs deil, kelime yazsdr. Byle olmakla beraber yine de tekrarlanan mterek unsurlar zerinde durarak bir gn kendisini meydana getiren esaslarn ele geirilmesi umulabilen yaz bu Tangut yazsdr. Kitaylar ve Tangutlar gibi, in yaz sistemine dayanarak kendi yaz iaretlerini meydana getirmi olan nc kavim Cridir. Sonraki Mancularla hsm olan Criler de Kitaylar kovarak Kuzey-in'i ele geirmilerdi (1115-1234). lkin bunlar hibir de-

iiklik yapmadan Kitay yazsn almlarsa da sonralar onu ok kark bularak kendilerine, grnte daha sade, fakat hakikatta yine onun gibi in rneine dayanan, iinden klmaz bir yaz bulmulardr. Kk Cri denilen bu yaz ile zamanmza birka yaztt ta kalmtr, bu talar dile getirebilmemiz daha sonraki zamanlardan kalma ve ayn zamanda o tuhaf yaznn anahtar olan bir Crice - ince szlk sayesinde mmkn olmutur. Bu szlkte hakiki Cri yazsiyle her kelime vardr, bunlarn nasl okunaca ve anlamlarnn ne olduu da in iaretleriyle hizalarnda gsterilmitir. Szlkte gemiyen Cri yaz iaretleri karsnda bugn de arp kalmaktayz. Zaten ister Kitay ister Tangut veya Cri yazlarnn bilinmiyen iaretlerini byle buna benzer yardmc olmakszn zmenin ne umutsuz bir i olduunu bu anahtar da gstermektedir. Fakat biz imdi Tangutlarn mill yazlarna dnelim. Bat bilginleri in'de ve in snrnda eski Tangut devletinde keif ilerine balarken, kaybolan yaz ve dil eserlerini byk bir dikkatle aratrmlardr. ok gemeden Tangut yazl yazt ta meydana kt. lerinde en mehuru Kalgan - Pekin yolu zerinde bulunan C-yun-guan kapsnn alt dille yazlm yaztnn Tanguta ksmdr. Bundan baka Tangut iaretli birka para para da bulunmutur ve 1900 ylndaki Bokser (Boxer) isyan seferleri srasnda Tangut yazl, Tanguta ilk kitap, tannm bir budist eserinin tercmesi ele gemitir. Bu gsterisiz balangtan sonra Kozlov'un ve ardndan A. Stein'n kazlarnda meydana kan binlerce Tangut kitab ve el yazmasnn ele geiinin ne demek olduunu kolayca anlyabiliriz. Tannm Asya - aratrcs Kozlov, Prjevalski'nin talebesidir. Asya corafya ve arkeoloji meselelerini ve aratrmalarda gdlecek doru usulleri onun ynetimi altnda renmiti. Prjevalski'nin son defa hazrland, fakat Kara-kol'dan ileri gidemedii, bildiimiz - Asya yolculuunda Pevtsov ve Roborovski ile beraber o da bulunmutu. Kozlov 1899-da ilk mstakil seyahatine kaca zaman hakikatta - Asya aratrma yoluna nc defa o-larak kmakta idi. Sadk talebe stadndan miras kalan merakla Mool - Altay dalarndan ve Orta - Gobi'den Mau nehrinin kaynak blgesini incelemee gitt<. kinci mstakil yolculuunda (1907)

316

hLNMVKN

ASYA

BLNMYEN

ASYA

317

Kyakhta'dan kalkp Gobi lnden gemek suretiyle Gaun nor'a indi, orann gneyinde Kara khoto l ehrinin renlerini kefetti. Kara khoto'dan ilerliyerek Prjevalski'nin sevdii aratrma yerlerini, Alaan', oradan da Kuku nor havalisini ziyaret etti. Esasen daha gneye ilerlemek niyetinde idi, fakat Tangut haydut etelerinin tehditti tavrlarndan rkt iin bu iten bir ey kmad. Geri dnmeye mecbur oldu ve dn seyahatinde ikinci defa olarak da Kara khoto'ya urad, aratrmalarnn en deerli ksmn orada tamamlad. Kozlov eski Rus okulunun geleneine uyarak kalabalk bir kervanla yola km, l yolculuunda teki aratrclarn ektikleri zahmeti ekmi, onlarn uratklar zorluklarla karlamt. Bilginlerin, kalabalk kervanlariyle nasl seyahat ettiklerini birka misalle grdmz iin Kozlov'un Urga'dan kalkp byk le nasl aldn adm adm takibedecek deiliz. Ancak devaml yolculuunu yarda brakarak Kara khoto ren ehrinin aratrmalarna balad zaman onun kafilesine katlacaz. Gaun nor'dan biraz gney - douya den Sogo nor gl yanna vard zaman Kozlov, aratrmalar iin lzumlu hazrlklara balad. O civarda Moollarn ona gre yar vahi bir kabilesi oturuyordu. Tercmann, yle bir eli gibi, tabii icabeden armaanlarla beraber bu kabilenin, yani Torgutlarn bakanna yollad. Bu Mool kabile bakaniyle ahbapla ok ihtiya vard, nk onun iyi niyetli yardm olmazsa renleri kartrma ii kolaylkla sarpa sarabilirdi. Asya'nn neresinde ren - ehirler grlrse civarnda oturan gebeler, yahut vaha - sakinleri, hep doutan gm - arayclardr. Masallarda duyduklar hazineyi yklarn altndan bulup karmak iin vandal ykcliyle her eyi altst ederler. Kara khoto'nun da kendi gm efsanesi vard, fakat nasl olduysa ykk duvarlara, l kumunun rtt mukaddes yerlere kimse ilime-miti. Topraa gizlenmi olan hazine ne kadar ekici bir parlt ile parlarsa parlasn. hrsl gm - arayclarn hevesleri kamt. -renlerle ilgili bo inanlara kaplan aratrclar, kendilerini arpacak kuvvetten korkuyor, titriyorlard. Bo inanl gebelerin kendi balarna felket gelmesine sebep olurlar diye oralara yabanclara da el srdrmyorlard. Kozlov kararghn Etsin gol'un yannda kurdu. Drt gn son-

ra ileri yollad eli dnd ve Mool kabile bakannn nce kendisini olduka souk karladn, fakat duygularnn yava yava deierek, ne istiyorlarm bakalm o Ruslar, gelsinler kendileri yzme anlatsnlar, diye birka askerini yolladn haber verdi. Kervan toparland ve Mool klavuzun ynetimi ile, her eyi toza batran bir l kasrgas altnda bakann kararghna yolland. Durgun kum deryasnn ortasnda eski medeniyetlerin tektk kalntlar, batm gemilerin enkaz gibi duruyordu. lkin Atsa-tsonci kulesinin ykntlar gzkt. Bu bir zamanlar Kara khoto ehrini gzetliyen asker garnizonlardan biri olmalyd. Atsa-tsonci'nin biraz tesinde Toroi-onze adl bir yer vard ki, Torgut bakannn tavsiyesi zerine Kozlov kararghn buraya kurmutu. Fakat artk bakann karargh da uzak deildi. Etrafta gebelerin kee adrlar gzkmt, bu adrlar yz elli kadar vard. Karargha olduka kark duygularla yaklayorlard, nk aalatc bir tarzda herkesin diline destan olmu olan: aalar arasnda en kts tograk, Moollar arasnda en kts Torgut, diyen Mool ata szn biliyorlard. Ne olur ne olmaz, Moollarn detini yerine getirerek, sayg almeti olan ipek rty (khadok) bakana vermek zere tercman tekrar yolladlar. Kozlov'un bu nezaketi tesirsiz kalmad, bakann gsterdii iltifat hudutsuzdu. Ona ssl bir adr kurdurdu, hizmetine adamlar verdirdi, asl hepsinden ehemmiyetlisi, lfsz szsz, renler arasnda aratrma yapmasna izin verdi. Kozlov'un anlatt gibi, seyahatinin balca amalarndan biri Kara khoto renlerinin almas idi. Arkeoloji bakmndan o kadar ok ey vadeden bu kumlar altnda kalm renlerden, baka bir Rus seyyahnn, Potanin'in raporundan bilgi edinmiti. Potanin'den sonra oralarda dolam o-lan baka Rus corafyaclar civar gebeler arasnda beyhude soruturmalarda bulunmulard, fakat l ehir hakknda kimsenin bir bildii yoktu. Bu durum Kozlov'un Kara khoto eserlerine kar olan merakn bsbtn artrmt. Hayvanlarn, lzumsuz eyasn Toroi-onze'de, kararghnda brakp yanna sade birka adamn ve tahminine gre renler arasndaki aratrmalar srasnda yetiecek kadar yiyecek, iecek ald. Torgut bakannn iyilii onu bouna yoklamalardan ve sonu be-

318

BtLtNMVEN

-ASYA

BLNMYEN

AS YA

319

iirsiz aratrmalardan da kurtard, nk onu dosdoru renlere gtrmesi iin adamlarndan birini yanna katt. Yolda bile birok faydal eyler grdler. Henz pek uzaklamadan, iyi yolda yrdklerini anlamlard. Adm basma, yok olmu eski hayatn kalntlarna Taslyorlard; urada deirmen talar yatyor, tede kumlar altndan kapkacak, anak mlek paralar, krk porselen fincanlar, vazolar grnyordu. Eski hayatn en nemli unsuru olan suyu gtren harklar da meydana kmt. l ln dili her a-dmda aldka alyor, onlar yok olan vahann mehur ehrine. Kara khoto'ya ekip gtryordu. ren ehrin yaknnda bir nehrin kurumu, iinde l rzgrnn ve tozun parlatp cilalad devrilmi aa gvdeleri yatan yatandan getiler. Bu kurumu nehir yatanda ilerliyerek bir zamanlar Aktan khoto hisarnn bulunduu bir tepeye vardlar. Vaktiyle buras da Kara khoto'yu koruyan istihkm emberi iinde bulunuyor ve eski kaynaklara gre burada bir atl garnizon barnyordu. Artk ok yol almaa lzum yoktu, o kadar hasretle arad Kara khoto renleri Kozlov'un gzleri nnde belirmiti. Duvarla evrili, muntazam geometrik ekildeki ehir alak bir taraa zerinde, kabartl sert talardan yaplmt. - Asya'nn her yerinde alan ehir renlerinin, eer onlar gebelerin oturduklar yerlerse, ne kadar bir rnek olduklar dikkate deer. Bu ehirlerin plnlarn gzden geirdiimiz zaman hepsinde de bir gebe adr - kararghnn asker intizamn grrz. Ve gerekten, bir yere yerlemi olan gebelerin ehirleri tatan yaplm birer adr - kararghlardr. Kara khoto'nun pln da etraf duvarla evrilmi tam bir drtgendir, muntazam geometri hatlarn olsa olsa baz yerlerinde ileri frlyan kntlar ve kuleler bozmaktadr. Kozlov'gil ren ehre kuzey - bat ynnden yaklatlar. Kuzey-bat ke kulesinin yannda tepesi sivri ve etraf birok, daha kk ayn eserlerle evrili kocaman budist eserine, stupaya Tasladlar. Buralarda da yolun her tarafnda kiremit paralar grlyordu. Stupa - kmesinin biraz tesinde kk bir tepeye trmandlar ki, buradan btn Kara khoto seyredilebiliyordu. Gayretli aratrmalardan sonra ehrin bat kapsn buldular ve buradan duvarlarn arkasna getiler. Bat kapsndan ehrin ortasna uzanan, orada dika ile kuzeye dnen ve sonra yine ayn a ile douya ev-

rilip oradan da, anlalan Tacirler soka olarak ehrin dou kapsna giden yol anacadde olmalyd. Kara khoto ehri, balca byk yollarn nerelerden getii, en nemli yaplarn, manastr ve tapnaklarn nerelerde bulunduu belli olmyacak kadar ortadan kaybolmamtr. Krekler almaa balar balamaz yap ykntlarnn altnda neler gizlendii meydana kveriyordu. Burasnn bir dman baskn neticesinde mah-volduu ilk bakta grlmekteydi. ok defa yle evlere raslan-yordu ki, bunlarn enkazndan, dardan yklm olduklar anlalyordu. Tapnaklar ve onlara bal yaplar temellerine kadar g-rlmlerdi, bunlarn ykntlar arasndan ne kmsa hep para para idi. Kara khoto'nun durumu da aka belli ediyordu ki, eski vahalar, gelien hayatlariyle birlikte sade iklim deimesi ve kuraklk yznden sszlamamlar, ldrc vuruu daima ilkin dmandan yemiler, dman tarafndan yklp yumulmulardr. Halknn says azalan veya tamamiyle yok olan ehirler artk vaha hayatna en lzumlu olan suyu getiren harklarla megul olmam veya olamamtr. Bu harklar yava yava harap olduka bitki hayat durmu, oralarda insanlar iin de yaama imkn kalmamtr. Felkete uryan topraktan son haberci de ekilmi ve her eyi altna alan l, kendi haline braklm bu renlere hkim olmutur. Kara khoto renleri ynlarla eser saklamaktadr. Kozlov, daha ilk stn kr aratrmasnda bile pek ok kiremit, porselen, demir, bakr, hatt gm kablar, alet edevat bulmutu. Dkkn ykntlar altndan daha zengin ganimetler elde ettii kendiliinden anlalr. En ok para burada bulunduu gibi, hatt in - Mool hanedannn karm olduu banknotlardan sapasalam kalm birka rnek de yine burada ele gemitir. Alan yap yklarndan, ele geirilen eitli din tren eyasndan, levhalardan, el yazmalarndan Kara khoto halknn en ziyade Buddha dinini gttkleri fazla kafa yormadan anlalabiliyordu. Bu zengin malzemeden Koz-lov'un ne kadar az eyle yetindii alacak eydir: ilk kazlarnn sonucu topu topu her biri on alt kiloluk on sandk tutuyordu. Kozlov daha ziyade corafyac idi ve kendisi iin hep ayn olan budist tablolarndan yahut sonuna kadar hep mnsz putlar gziyl bakt budist heykelciklerinden ok bir ey anlamyordu. Fakat

320

B I L N M I Y F. N 1 - A S V\

asl nemli olan ey u idi ki, daha bu ilk, daha ziyade keif yolculuu saylabilecek aratrma seferinde de anlalmaz .Tangut ya-zsiyle ve Tanguta hayli el yazmas ve kitap paralar bulmutu. Kozlov'un ilk raporlar Petresburg'a varr varmaz Rus lim A-kademisi kendisine, ilk frsatta hemen tekrar Kara khoto'yu ziyaret etmesi ve balad aratrmalara daha esasl bir ekilde devam eylemesi iin talimat verdi. Bu ie, Kozlov'un kendi tahmininden daha abuk sra geldi. Tibet seyahatinden ister istemez vazgeince dnd ve ertesi 1909 yl maysnda yine l ehrin renleri arasnda idi. Kervannn bir ksmn, biriken sandklarla ve adamlarndan birinin idaresi altnda, vakit geirmeksizin Urga'ya yollad. Kendisi de 21 deve, yetecek kadar hizmetkrla ve birka Rusla, iyi bildii renlerin arasna dald. Torgut kabile bakaniyle ahbapl yeniledi. Sonradan anlald gibi bunun ok faydasn grmt, nk onun yardm olmakszn kazlarda lzumlu ameleyi kolay kolay bulamyacakt. rahata ilerledi ve renler arasnda alan Ruslarn yiyeceklerini ve iecek sularn hep kabile bakan kendisi temin etti. ok saydaki rgatlara i dayanmyordu. Kumlar altna gml yaplar sihirbaz elinden kyormu gibi yze geliyor, yava yava, sra sra sokaklar meydana kyordu. Basit gebe rgatlarnn ne kadar hevesle altklar ve krekleriyle kumlarn altndan yeni eserler kardka bilgin efendileriyle beraber nasl heyecan duyduklar grlecek eydi. nce ehrin kuzey kenarnda bir tapnak meydana karmt ki, bunun alt ksm alacak derecede salam kalmt. Tapnan mihrabn bulmulard, zerinde eski budist tanr heykelleri duran ssl tabanlar orada idi, duvarlarda ise din konulu fresklerin paralar grlyordu. ok gemeden, yorucu bir biteviyelikle srp giden budist eserlerinin kazlmas iinden usanarak baka yerlerde aratrmaa baladlar. ehir surunun dnda, kurumu bir nehrin kysnda bycek bir budist stupas buldular. Kozlov Kara khoto'daki aratrmalarnn en gzel neticesini bu stupaya borludur. Skca kitlenmi olan stupann iinden bez, ipek ve kt zerine boyanm 300 kadar budist tablosu kt gibi, bundan baka burada yn yn heykelcikler, aa oymalar, kk stupa modelleri gizlenmiti. Bu zengin buluntu - kmesinin ayr bir deeri de el demiyecek ekil-

BLNMYF. N - A S Y A

321

de saklanm olan eyann zaten kurak olan iklimde tamamiyle salam bir halde kalmasnda idi. l goblenlerin, usta elden km tablolarn renkleri yzyllarca nce yapldklar zamandaki tazeliini muhafaza etmiti. Fakat Kara khoto stupas baka bir srpriz de gizlemekteydi. Kozlov'un adamlar renleri iyice aratrnca koca bir ktpane dolduracak kadar kitap ve el yazmas meydana kt. Tangut dili ve yazsiyle ilgili, ie yarar bilgilerimizin temelini bunlar kurmulardr. Stupada, oturur vaziyette gmlm, herhalde yksek rtbeli bir papaza ait olmas lzm gelen bir ceset de buldular. Daha bundan sonraki aratrmalarda tarihi aydnlatacak olan stupa, anlalan bu adamn adna yaplm olmaldr. Kozlov'un hazineler gizliyen sandklar Petresburg'a varr varmaz Rus bilginleri hemen incelemelerine baladlar. Bunlar, budist eserlerinin birinci mtehasss, Rus limler A-kademisi umumi ktibi, o vakitten beri lm bulunan Oldenburg'-un ahsnda derhal en salahiyetli erbabn buldular. Kozlov'un, put heykelcikleri ve putlar Oldenburg iin tabi pek ok incelikler tamakta idiler. Daha ilk gzden geirmede bu eserlerin sanat bakmndan iki kmeye ayrldn tesbit etti. Bir ksm Tibet il-hamiyle yaplmt, teki (eserlerin byk ksm bu kmededir) tamamiyle in okuluna baldr. Budist sanatlarnn pek sevdikleri konuyu, Amitabha cennetini Kara khoto budist tablolar arasnda da bulmaktayz. Bu Kara khoto tablosu daha uzun zaman kendinden bahsettirecektir, fakat bu, konusunun grlmedik bir ey veya tablonun harikal bir sanat eseri oluundan deil, asl budist sanatnn imdiye kadar ei bulunmyan bir eseri olduundandr. Tablonun balca ksm tamamiyle bir in tablosudur, ikinci derecedeki ekillerle tablonun teki ksmlar ise sanki bir Tibet tablosundan kesilerek tekine yaptrlm gibidir. Asl Tangut eserlerini gzden geiren, Petresburg lim Akademisi yelerinden Kotvvicz olmutur. Polonya'l Kotwicz bir moo-list olduundan, tabiatiyle, bilinmiyen yazl el yazmalarnn ve kitaplarn iindekileri tesbit edememitir. Fakat Uygur yazl Moolca eserlere dayanarak bulunan bu paralarn tamamiyle XI -XII. yzyl arasndaki zamana ait olduu neticesine varmtr. Oldenburg da budist eserlerine dayanarak bunu iddia etmi ve sonralar F. 21

323

BLNMYEN

-ASYA

BI.lNMtYEN

ASYA

S23

bu ilk tesbitlerin tamamiyle doru olduklar anlalmt. Kozlov 1908 - 1909 yllarndaki seyahatinde, Kara khoto renlerini bir kere daha aratrd, fakat esasl arkeoloji ve din tarihi bilgisi olmakszn bu aratrma iinin tam bir netice vermiyccei ve ikinci seferinden sonra da renlerde hayli malzeme kalm olduu nceden belli idi. Sahiden, nc -Asya yolculuunda A. Stein kendisi de l ehre urad zaman bu grn doruluu anlald. Kara khoto ziyareti onun aratrmalarnn sade araya sokuturulmu bir epizodu idi, fakat onun erbap eli altnda az zaman iinde bile birbirinden deerli yn yn eser ele geti. Stupalarn temelini ve tapnaklarn demesini dolduran enkaz temizledikten sonra bunlar arasnda sade pimi kil kabartmalar, al ssler ve freskler deil, Tibete, Tanguta yazlm pek ok budist el yazmas kitap, daha dorusu kitap paralar buldu, ren ehirlerde eski eserlerin topland en deerli yerlerin sprnt ynlar olduunun A. Stein daha eski kazlarnda farkna varmt. Gerekten, Kara khoto sprnt ynlarnda da eli bo kmad. Koku saan plklerde adamlar srl anaklar, ziynet eyas, tatan ve madenden yaplm antikalar bulup kardklar gibi, yazl eserlerin deerini o kadar iyi anlyan A. Stein' en ok sevindiren ey buradan da ok sayda Tanguta, Uygurca ve ince yazl eserler kmas oldu. Kara khoto, Tangut devletinin kuzeyde en nemli merkezi idi. Tarihini imdilik pek iyi bilmiyoruz, fakat zamanla ve en ziyade in kaynaklarnn yardmiyle hayatnn balca hareketleri ve yok oluu aydnlanacaktr. Albay Kozlov Kara khoto ve halk hakknda civarda oturan gebelerden baz eyler renmek istemiti. Fakat srleriyle g halinde bulunan Torgutlar Rus aratrcsnn merakn pek gideremediler. Onlara gre ehirde vaktiyle in'liler otururmu, nk duvarlar arasna kapatlm bir ehirde in'liden baka kim oturabilir ki? Atalardan evltlara kalan gelenek, bu in ehrinin in'li sahibi, Kara adl bir generalin in imparatorunun hkmetini devirmek istemi olduunu anlatr. Fakat in imparatoru enmemi, ordusunu Kara khoto zerine yollam. in'liler o kadar oklukmu ki, general Kara onlar grnce kendi adamlariyle ehir surlar iine ekilmi. Ama imparatorun askerleri vazgeivermemiler, surla evrili ehri her tarafndan kuatmlar. Yalnz silhla bu ii baara-

myacaklarn anlaynca Kara khoto'ya giden su yollarm kesmiler ve yeni bir yataktan suyu baka tarafa aktmlar. General Kara iyice daralnca ehirde kuyular kazdrtmak istemi, fakat ne kadar derine gitmilerse nafile, kuru topraktan bir damla bile su kmam. Kurtulu yolu olmadn anlaynca btn hazinelerini toplatarak (80 - den fazla araba yk tutmu), bunlar ehrin kuzey - batsnda dipsiz bir kuyuya attrm. Bu i bitince, dman e-line gemesinler diye kadnlar boazlatm, ocuklarn ldrtm ve korkun dmanla bir daha kuvvetini denemek iin askerlerini toplayp, evrilmi ehirden bir k yapm. in imparatorunun ordusu sava kazanm, general Kara sava meydannda lm, ehrini alan taran etmiler ve halkn tamamiyle kltan geirmiler. Torgut geleneine gre Kara khoto'nun ortadan yok oluunun hikyesi budur. Hakikatta Tangut devletini yenenler Moollardr. Bilindii gibi Cengiz han son byk savan tam Tangut bakenti zerine yapmt. Bu bakent aa yukar bugnk Nin - hia'nn yerinde bulunuyordu. Tangut hkmdarnn kabahati askeriyle beraber zamannda Mool istilcsnn ordughnda bulunmam olmas idi. Sz dinlemiyen vasal yola getirmek iin Cengiz han, ordusunun bana gemiti. Tangutlar muhasaraya iddetle kar komular ve byk gebe hkmdara ehrin zaptn grmek bile nasip olmamt. oktan beri hastalk eken Cengiz han 1227 - de, muhasara ettii Nin-hia surlar nnde ld. Ordusu, ehri birka gn sonra yine zaptetti ve ekilen dmann by k koca Mool imparatoruna ahirette hizmet etsin diye btn halkn kltan geirdi. Cengiz hann dosta olmyan bu ziyaretinden sonra Tangut bakenti harap olmusa da Tangut devleti ondan sonra da epeyce bir zaman yaad. Marco Polo'nun mehur kitabnda gryoruz ki. vasal durumuna dm olan Tangut devleti Venedik'li seyyahn zamannda henz mevcuttur, nitekim M. Polo vaha - ehirlerden bazlarn kaydetmekte ve ksmen kendi grdklerine, ksmen de iittiklerine dayanarak a-cov (Sachion), Hami (Kamul), ingintalas (Cincitalas), Su-cov (Succiur), Gan-cov (Kampion) ve Ezina hakknda bilgi vermektedir. Bunlarn hepsi de bilinen vaha - ehir-

324

BLNMYEN

-ASYA

L N M YEN

-A S YA

325

lerdir, Ezina'dan maadas bugn de mevcuttur. Fakat bizi asl ya* landan ilgilendiren de bu Ezina'dr. Marco Polo Ezina ehrine varmak iin Kampion'dan kuzeye doru on iki gn yol almak lzm geldiini sylemektedir. Bu ehir byk ln kysnda bulunmaktadr ve halta puta tapar, yani budisttir. Ezina'hlarn ok develeri ve baka hayvanlar vardr. lkelerinde meyva bol yetitiinden ve hayvanlarnn eti ihtiyalarna yettiinden, ticarete pek nem vermezler. Ama Ezina mhim bir ehirdir, nk byk hann ehrine, Karakorum'a gidecek olan kervanlarn kuzeye doru yapacaklar krk gnlk uzun yol iin her eyi buradan tedarik etmeleri lzmdr. Yolda hibir tarafta insann barnaca yer olmad gibi, dalarda ve baz vadilerde ya-yan gebelere de ancak yazn raslanr. Bilgin aratrclarn meydana koduklar gibi, Ezina ehri, aln Kozlov'la A. Stein'a borlu olduumuz Kara khoto'dan baka bir yer deildir. Tangut devletinin akbeti, Mool hanedan zamannda, Marco Polo'nun oralarda gezdiinden bir mddet sonra nihayet belli oldu. Kubilay'n ordular Tangut bakentine hcum ederek orasn zaptettiler. Yaplarn, tapnaklarn yktlar, budizm eriatnn kocaman kitabnn, Kancurun baslmas iin hazrlanm olan Tanguta yazl tahta levhalar etrafa o zaman yaylmt. Tanguta ve Tangut yazsiyle meydana getirilmi olan eserler gittike oalm ve artk bugn Londra, Paris, Berlin, Pekin ve Japonya ktpanelerinde bunlardan nemli sayda eser ylmtr. Ancak bu garip yaznn zmlenmesi bugne kadar nasip olmamtr. Bereket versin Kara khoto buluntular arasnda bir ince -Tanguta szlk de bulunmutur ki, bunda Tanguta sz in yazsiyle ve ince anlamiyle gsterilmektedir. Ne yazk ki, bu kk szlk yn halindeki eserin okunmasna hi de yeter deildi. Vaziyet byle iken beklenmedik bir yardmc kt. Tangut devleti topraklarnda bulunan Tibet el yazmalar arasnda yazs Tibete olsa da dili Tanguta olan birka metin de ele gemiti. Ve bylece Tangut yazsiyle baa klamamsa bile hi olmazsa bu Tanguta-nn ne trl bir dil olduunu anlamak mmkn olmutur. in'in en bat eyaleti olan Suan'da, in'in bat ucunda bin yldan beri

kendi halinde yayan bir sr gebe ve yar - gebe kabile vardr: Lolo, Moso ve Miyaoze. Dil bakmndan Tangutlar bunlarla hsm olduklar gibi Tibetliler bunlarn hepsiyle uzak yakn dil akrabasdrlar. Gan-su'nun bat snr dolaylar, hususiyle onun, Tangut devletinin de ksa fakat parlak hayatnn balad ksm, i - Asya'nn en esrarl lkelerindendir. - Asya'ya doru o kadar gebe kavmin dald bu toprak, kavimlerin ve kavim hareketlerinin deta beii idi. O hareketli hayat tarih alarda da srp gelmitir. Ye-c'larn ve teki gebelerin Bat - -Asya'ya varan yollarn burada yeniden uzun boylu tekrarlamak lzumsuzdur. Bunun yerine - Asya meselelerinin bir bakasna, bilim edebiyatnda hemen hi temas edilmemi olup Asya ile Sibirya arasndaki eski balar dikkate deer bir ekilde aydnlatan bir meselesine temas etmeyi daha uygun bulmaktayz. Orkhon nehri dolaylarnda Kk Trklerle arptktan sonra onlarn arkalarndan gelen Uygurlara atan ve nihayet trkleerek IX. yzyl ortalarnda D - Moolya gebe devletini ellerine geirmi olan eski Krgzlardan birka yol bahsetmitik. in kaynaklar bu eski Krgzlar hakknda, vaktiyle buradan, yani Gan-su'nun bat snrlar yanndan kalkarak daha batya gittiklerini ve sonra Altay dalar boyunda Sayan yaknndaki yurtlarna geldiklerini yazarlar. Bunlar Kk Trkler ve Uygurlarla, imdi sylediimiz ok dosta olmyan balarn Sayan boyundaki yurtlarnda kurmulard. O sralarda bunlarn birtakm byk kabileleri vard ki, Orkhon yaztlarnda adlar geen ik ve Az kabileleri belki de bunlardand. Asl bakabile olan Krgzlar hakknda kaynaklar, daha epeyce zaman, yeniden rendikleri Trkenin yannda eskisini de anladklarn ve konutuklarn sylerler. O eski dilin ne olduunu bilmekten ziyade seziyoruz. Az ve ik kavimlerinin dilleri hakknda ise henz hibir neticeye varlmamtr. Baz bilginler (Trom-betti, Ramstedt, Kai Donner) Yenisey havzasnda yayan ve tkenmek zere bulunan Paleo - Asya'l kavim ve dil krntlarnda bu kaybolmu kavmin ve dilin sonraki tremelerini kefettiklerini sanmaktadrlar. Bu tkenen kavim - kmesinin bugn de ras-lanabilen tek rnei Yenisey'li Ostyaklardr. Bunlara yakn olan Kotlarn, Asanlarn ve Kestimlerin son rnekleri bundan yz yl

326

BLNMYEN

-ASYA

kadar nce tkenmilerdir. Dillerinden kurtarlabilen az bir eyden, bunlarn hibir Sibirya'l veya Moolistan'h kavimle hibir yaknlk balar bulunmad aka grlmektedir. Yenisey blgeli Pa-leo - Asya'llar dil bakmndan da Gan-su komuluuna, Kuku nor havalisine gtrmek istiyenlerin ve en yakn akrabalarn Lololarda, Mosolarda ve Tangutlarda aryanlarn doru iz zerinde yrmekte olmalar imknsz deildir. Bu merakl, geni ereveli mnasebetleri daha etraflca belgelendirebilmek iin herhalde yeni, uurlu keiflere ihtiya olsa gerektir.

XIX. GEBE HKMDARLARIN GMLDKLER YERLER


Herce Pelo'ya gere Tangutlarda cenaze treni. Orman ve bozkr blgelerinde cenaze ka'dtrma ekilleri. Noinula'daki hkmdar mezarlar. Pazirik mazar buluntular. Kitay hkmdarlarnn gmlme yerleri. Lo-lan hykleri. Liav-dun mezarlar.

Marco Polo, Tangut devletine bal Sachion lkesinde, daha dorusu vaha - ehrinde ilerigelenlerden biri ld zaman u ekilde gmldn anlatr: lnn hsmlar mneccimleri eve arrlar ve dnyadan gen adamn hangi yln hangi gnnde, hangi saatinde doduunu kendisine syledikten sonra, uurlu almetlere gre cenazenin ne zaman gmlmesi iyi olduunu gsteren bir zayie (horoskop) isterler. Eer uygun olan gezeen yldz tam o srada ykselme halinde deilse, dinlerine gre cenazeyi o zaman gmmek iyi deildir; ly icabederse bir hafta evde brakrlar, hatt bazan ly gmmeye ancak alt ay sonra sra geldii de olur. rmee bal-yan cesetten evin iine dayanlmaz bir koku yaylmasn diye enli tahtadan yaplm tabuta koyarlar. Tabiatiyle tabutun ek yerleri skca yaplm olup, iine de kokulu amsakz, kfur, baka baharlar saarlar. Ek yerleri ziftle baldan yaplm bir macunla doldurulur ve kalnca svanr. Bylece hazrlanan, dikkatlice kapanm tabut sonra boyanr ve ipek rtye sarlr. l gmlnceye kadar tabutun bulunduu odada, yemeklerden kan buu ile lnn orada uan ruhu da doysun diye, yemek saatlerinde zengin bir sofra hazrlanr. Ancak mneccimlerin ly gmme gn ve saatinin uurlusunu arayp bulmalar da kfi deildir, tabutun evin ne yanndan ka-

528

HLNMYISN

-A S YA

BLNMYEN

-ASYA

329

rlmas gerektii iinde .de onlarn reylerini almak lzmdr. nk evin asl kapsn uursuz saydklar ok olur, o zaman eer yapnn baka tarafnda bir kacak yer varsa ne l, fakat yoksa, lnn ruhunu kzdrmamak, yahut onu incitmemek iin duvarlardan birini amaktan baka are kalmaz, lleri topraa gmmeyip yakarlar. ehirden darya tabutla gtrrler. Cenaze alaynn getii yerlerde, yol kenarlarna, nceden hazrlanm ve ipeklerle sslenmi barakalar, tahta kulbeler dizilmitir. Bunlarn her birinin nnde bir mddet durarak cenazeyi sokup nne yiyecek iecek koyarlar. tikatlarna gre bu suretle lnn ruhu lzumu kadar kuvvet bulur, tazeleir ve gmme treninin son safhasna gelince, son muameleye, yaklma iine kolaylkla katlanr. l yakma trenine akrabas, belirli bir aa kabuundan yaplm ve zerlerine kadn, erkek, deve, et, para, elbise resimleri yaplm bir yn kt paralar gtrrler. Kda yaplm resimlerdeki ahslar ve eya ahirette lenin iine yarar itikadiyle l ile beraber onlar da-yakarlar. Marco Polo'nun Tangutlarnn cenaze trenleri esiz bir fevkaldelik deildir. - Asya gebe kavimlerinin arasnda gezmi o-lanlar ayn detleri pek oklarnda grmlerdir. Byle bir trendeki detlerden ne kadarnn kknn atalardan gelme, hangilerinin etraftaki medeni kavimlerin tesiriyle karm olduunu meydana karmak tabiatiyle basit bir i deildir. imdi anlattmz Tangut treninde, lnn ahiretteki maiyetini gsteren, ktlara yaplm resimlerin yakl detinin in'den gelme olduu aka grlmektedir. lnn yakl ise f Asya'da, hususiyle daha kuzey yerlerde eskiden beri bilinen ve izleri urada burada bugn de belli olan bir dettir. u da gariptir ki, yalnz Tangutlarda deil, baka yerlerde de en ziyade, ilerigelenlerin lleri yaklr. Eski gebe gmlme detlerini, az ok dokunulmam orijinal ekliyle ancak -Asya'nn daha ziyade Altay'lardan douya den yerlerinde buluruz. Altay'larn batsnda olup da komu yar-gebe veya yerlemi kavimlerin baka eit detleri yannda geleneklerini muhafaza edebilmi Trk kavmi az bulunur. Douda bu-distlik. batda islmlk gibi byk dinlerin eski l gmme ekillerine ne kadar tesir etmi olduklarn veya kknden deitirdiklerini ise hesaba bile katmyoruz,

Gebelerin detleriyle megul olanlar u hayrete deer neticeye varmlardr ki, bu detlerin ou, hele gmlme ekli, kltr evrelerine gre deimektedir. Bu kltr evreleri Kuzey Buz Denizi'nden gneye doru gidildike yledir: Tundra, burada yln ancak belirli bir mevsiminde oturulabilir, balca meguliyet balklk, avclk ve ksmen ren geyii yetitirmektir. Orman evresi halk nehir kylarnda yerleir, asl balk ve avc insanlar bunlar olup ren geyii yetitirmenin asl yeri de burasdr. Bozkr blgesi halk gebe obandr. Tundra veya orman blgeleri nasl Sibirya'nn hususiyeti ise bozkr da - Asya'ya hakiki ehresini veren bir hususiyettir. Bozkrla orman blgesinin - Asya'nn Altay'lardan douda uzanan snrnda nasl birletiklerini ve iki blgenin ayr yaay tarzl kabilelerinin bu keskin ayrma duvarndan birbirleriyle ne trl temasa geldiklerini grdk. Bu ekilde temasa gelen kabileler, istekleriyle veya zaruri artlar altnda kendi topraklarn brakp baka blgeye gmedike hususi yaay tarzlarn deitirmezler. mdi etnografyaclar, biz Macarlar yakndan da ilgilendiren bu orman blgesinin pek garip l gmme deti olduunu tesbit eylemilerdir. Burada cenazeyi topraa gmmeyip ormanda iki, , bazan drt aac budarlar, adam boyundan biraz ykseke srklarla birbirine balar ve ly tabutu ile beraber orada son istira-hatine terk ettikleri gibi balknn, avcnn hususi aletlerini ve iptidai kavimlerde her zaman grld gibi, ahiret yiyeceini de craya koyarlar. l gmmenin bu garip eklini bozkr blgesinde beyhude ararz. Bu ise orada belki daha ykselmi bir dnce dnyas veya daha yksek din grleri olduundan deil, sadece burada, orman blgesindeki aa bolluunun bulunmayndandr. Bozkr blgesinde ly ya yakarlar veya topraa gmerler. D - Moolya'nn eski Trk ve Mool halk arasnda llerin aaca gmlmesi deti bilinmiyen bir eydir. Bunun izleri bugn de ancak eski yurtlarn brakp Gney - Sibirya'nn ormanlk blgesine g etmi olan kabileleri (mesel Buryatlarn bir ksm) arasnda grlebilir. Bu garip gmlme eklinden eski in tarihilerinde de bir tek de olsa kayda raslaymz o nispette fazla diRkate deer. Bu, imdilik eine raslanmam olan in haberi bizi t. s. VI rVIII. yzyla gtrmesi itibariyle son derece deerlidir.

330

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

331

in'liler Kk Trk ve sonra da Uygur hkimiyeti altna gemi o-lan kavimler arasnda Du - bo adl (To - ba ile kartrlmamaldr) bir kavimden bahsederler, bu Du - bo'nun Trk cinsinden olan gebelerden olmad bellidir. Bunlar ormanda otururlar, kulbelerini aa kabuundan yaparlar ve kar zerinde kayaklarla gelip giderler, llerini tabuta koyarlar, fakat topraa gmmiyerek ya bir daa brakr, yahut aalara balarlar. Yenisey'in yukar yatana doru oturan bu kavim baka almetlerden de anlaldna gre, Samoyetlerdendir. Macar anatarihini aratranlar iin Finugor-Samoyet dil kardelerimizin baz kabilelerinin, hem de Trk kavimlerin komuluunda olarak Gney - Sibirya'da ne zaman grnm olduklar tabiatiyle ok ilgi uyandrmtr. inlilerin anlattklarna gre eski, Orkhon-boyu Kk Trklerinde ly yakarlar, atn ve kulland eyay da onunla beraber atee atarlard. Bu ekilde defnedilen Kk Trk kahraman ile-rigelen biri olursa, Kl teginin gmln anlatrken grdmz gibi, hem kayaya oyulan bir yaztla kahramanlklar ebedletirilir, hem de mezarnn zerine kke bir yap, in'lilere gre bir tapmak oturtulurdu. Tapnak ta lenin resmini, icabnda hayatnn balca olaylarn duvara asarlar, yani duvara resmederlerdi. Son zamanlardaki arkeoloji aratrmalar bu Kk Trk detinin izi olarak l yakcln izlerini hatrlatan buluntular meydana karmtr. Bu tapnak lardan imdiye kadar bir tanesine bile raslanmamtr, fakat bunun da sebebi meydandadr. Bu yaplar ne kadar gsterisiz lde bile olsalar yine de memlekete saldrarak vandalca ykp yuman dmann gzne arpacak gibi idiler. Savalarla dolu geen uzun yzyllardan sonra bir veya iki yaztl antla etrafna sralanm, insan eklini gsteren heykellerin yine hep krlm, ok zaman balar koparlm bir halde zamanmza kadar kalm olmalar gerekten alacak bir eydir. Eski gebe ilerigelenlerinin, hkmdarlarnn baka bir gmlme detleri daha vard. Bu, topraa gmlmenin bir ekli ise de, yle herkesin bildii, yani ly tabuta koyarak veya tabutsuz, tabi her zaman oradaki gebe detine uyarak atiyle, yahut atlariyle ve ahiret yolluu ile kk veya byk kabir ukuruna yatk, bazan oturur vaziyette ve hele ayakta olarak Uygurlarda olduu gibi yzn dnya ynlerinden birine evirerek yaplan basit gmme ek-

li deildir. Burada bizim bahsetmek istediimiz topraa gmlmenin, esas lenin kalntlarnn tek bir mezar ukuruna konmayp yer altnda bir mahzenli kabire konuu eklidir (blmeli gml). Gmlmenin, Tatar ilerigelenleri arasnda grlen bu garip misalini Plano Carpini'de okumaktayz. Kitabmzn baka bir yerinde (bk. 104-105. s.) bunun szn etmitik. Etnografya aratrclar ayn deti bugnk Krgzlar arasnda da bulmulardr. Krgzlar her ne kadar mslmanlar gibi, ly ykarlar ve kefenlerlerse de basit bir mezara gmmeyip kefenledikten sonra eski pagan detlerini gderler. Mezar ukurunun dibinde yana doru bir koridor aarlar, ly oturur vaziyette, tabi tabutsuz ve yz douya dnk olarak, bu koridora yatrrlar. Tpk Plano Carpini'nin anlatt Moollarda olduu gibi, burada, da nce koridorun azn kapatrlar ve bo kalan mezar ukurunu ancak ondan sonra doldururlar. Ayn gmme ekli douda bulunan baka, yine mslman, Trk kabilelerinde de grlmtr. Burada treni molla yaparsa da pagan selefinin, amann roln de kendine mal eder, tpk pagan kabilelerin aman gibi, miras olarak, lenin atna, eyerine ve takmlarna konar. Dou Trk kableleriyle Krgzlarn detleri arasndaki fark u kadar ki. Dou Trkleri ly mezara oturur vaziyette deil yatk olarak, hem de ban kuzeye, ayan gneye doru koyarlar. Koridorun azn ise toprakla deil pimi tula ile rterler. Bu gmlme detinin en zel taraf, yerinin belirsiz brakl-dr. Plano Carpini'nin anlatt Moollarn mezar yerini kimsenin aklna gelmiyecek, ssz yerlerde nasl aradklarn ve blmeli mezar ukurunun zerine tmsek yapmak yle dursun, dikkatle kesilmi, bir tarafa konmu olan imen keseklerini el dememi imenler altnda, kymetli eyas ve en iyi urbasiyle yatan yksek ahsiyetten kimsenin haberi olmasn diye l gmldkten sonra nasl dikkatle yerlerine yerletirdiklerini grmtk. Gebe ile-rigelenlerine ait bu gizli mezarlarn mnasn aklamak gtr. Belirtisiz mezar yapmaa onlar sevk eden ey din itikatlar m idi, yoksa zengin mezarlar gnahkr elleriyle yama edecek olan mezar soyuculardan m korkuyorlard, bilinmemektedir. Gebe hkmdar mezarlarnn teki ksm herkesin dikkatini, altnda dinlenen kibar lye herhalde gze arpan tepelerle, kurganlarla ekmitir, Ve gerekten, son aratrmalarla meydana k-

532

DLtNMYEN

-AS YA

B L N M YEN

t-ASYA

333

t gibi, bu mezarlar soyduklar ok grlmtr. Halbuki asl mezar bazan pek ziyade heybetli olan kurganlarn iinde deil, ta onlarn altnda bulunmakta idi. Fakat anlalan o eski zaman soyguncular, gz kamatrc hazneler vadeden yere nispeten az bir zahmetle ne trl eriilebileceini imdiki baz arkeologlardan daha iyi biliyorlard. Eski byk gebe hkmdarlarn mezarlarnn alna balanal henz ok olmamtr. Bunlarn en deerli- kmesi imdilik Noinula hykleridir. Noinula hkmdar mezarlarnn al erefi Kara khoto ren ehirleri keifisinin, Kozlov'un adiyle ilgilidir. Kozlov 1923 ylnda kurduu sefer heyetiyle nc mstakil yolculuuna hazrlanrken, kafasnda tamamiyle baka plnlar eviriyordu. O zaman, kendisine o kadar eref kazandrm olan l - ehir renlerini tekrar ziyaret etmek, oradan da hakiki corafyac meyillerine uyarak Yan-dz nehrinin yukar yata blgesini incelemek niyetinde idi. Fakat birtakm siyasi sebepler gzel ve meraka deer sonular vadeden bu tasarya engel oldu. Bylece ister istemez kendisine baka aratrma alan aramak zorunda kalmt. O zaman Kozlov Kuzey - Moolistan'da aratrmalar yapmaa karar verdi (1925). ok gemeden talihinin pek de ksr olmad anlald. Birtakm yenilmez .engeller onu asl maksadna erimekten alkoymu iseler de, onun yerine kendisini Kara khoto'daki aratrmalarn salad eref ve hreti geride brakacak byk lde keiflere gtrmt. Kozlov, Urga-Kkhta anayolu boyunda Noinula ormannda aratrmalar yaparken Urga'nn yz kilometre berisinde, gebe hkmdarlarn o vakitten beri pek ziyade n alm olan mezarlarnn yanna varmt. Bu alandaki mezarlar, kurganlar, kurgan ad verilemiyecek ynlar ve nihayet hibir tmsek tekil etmeyip ancak mezar ukurunun zerindeki basklktan mezar olduu anlalan baya mezar ukurlar olmak zere kmeye ayrlabilir. Kozlov aratrmalarna kurganlardan balad. Bunlardan bir rnek - kurgan seerek sistemli bir kaz ekli gtmek suretiyle ay sren bir almadan sonra onu at.

Kurgann lmleri, kazlar idare eden Teploukhov'a gre, enine boyuna 16x14 metre olup ykseklii de, yer dz olmadndan, yarm ile bir buuk metre arasnda deimektedir. Kurgann altndaki mezarn derinlii tahminen 9 metredir. Mezarn kaps saylacak olan asl ukurun yanlar, tamamiyle dnya ynlerine uydurulmu ve duvarlar o zamandan aa direklerle tutturularak at yaplmtr. Drt duvardan tamamiyle diktir, drdncs ise dardan ieriye doru inili olup vaktiyle tabut buradan sokulmutur. Fakat buras mezarn yalnz bir blmesidir. Bu d blmenin bir yanndan yine baka bir i blmeye giriliyor ki, buras da 3xl.70xl.20 m. lm ile olduka genitir. Bu blme de tavan-lanmtr, direkler o kadar mkemmel bir halde kalmlar ki, bugn bile ne trl malzeme olduunu anlamak kolaydr. Asl mezar bu i blm olup, hkmdar lsnn 216x77x78 sm. lsn-deki tahta tabutu burada bulunmaktadr. Alan kurgandaki hkmdar mezar yazk ki bize dokunulmam bir halde kalmam, gebe mezar soyucular tarafndan oktan soyulmutu. Deer tayan altn ve gm eya sr olmu, ly tabutundan srklemilerdi; hi olmazsa lnn kemiklerinin tabuttan darda, yerlere srnmesinden bu anlalyordu. Blme tavannn baltayla grlm oluu da buraya zorla girilmi olduunu gstermektedir. D blmeyi dolduran toprak, kazlar urasnda grld gibi, hayvan kemikleriyle dolu idi. Herhalde bunlar, gmme treninde kesilip gmlen hayvanlarn kalntlardr. Bu mezar, hazineler bakmndan olmasa da antika eserler bakmndan bu haliyle de pek zengindir. Ayn zamanda mezarda soyguncularn gznden kam bir - iki para altn eya da kalmtr. Netekim burada birka altn rozet, tabuta aklm, ssl ve tal, boncuklu birka altn levha bulunmutur. Fakat tun eyaya daha ok raslanmtr. lerinden en nemlisi phesiz tun kazanlardan biridir. Teploukhov'a gre, yklm bir sayvann kalntlarndan o-lan tun ulu ve in lkal denekiklerin herhalde din tarihi bakmndan nemleri olmaldr. Rozetler arasnda tabiatiyle tuntan olanlar da vardr. Bulunan eya arasnda demirin o kadar az oluu dikkate deer. Bunlardan hemen hemen yalnz yzl ok ularm syliye-

334

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

335

bileceiz ki, kaba saba ilenmi olmalarndan yerli yaps olmalar lzm gelir. Mezarda ele geen in lkal eya gzmzn nne' daha yksek bir medeniyetin tesirini koyarlar. Lkal fincanlar arasnda hele bir tanesi ince sanat iiliiyle gze arpar, ii krmz olup d altn yaldzldr. Daha ele alnr alnmaz bu lkal eyann hibir zaman gebe ii olmayp buralara gneyden, in'den gelmi olduu anlalmt. Lkal fincanlarn altnda birtakm iaretler vard ki, Rus aratrclar ilkin bunlar hkmdar damgas, zat mhr sanmlard, fakat sonra in yaz iaretleri olduunu anladlar. Bu iaretler ayn zamanda buluntunun an tyinde ie yaramlardr. Ruslar Noinula mezarlarm t. . I - II. yzyllara gtrmlerdi, halbuki in yaz iaretleri bu lkal eyadan bir ksmnn 1. s. I. yzyln ilk yarsnda in'in S-uan eyaletinde yaplm olduklarn gstermilerdir. Mezarn aa yukar kestirilebilen ya da bu olmaldr. Noinula hkmdar mezarndan kan ipeklilerle in nakl yn dokuma rt de in'den gelmedir. Fakat yabandan getirilmi malzeme zerinde yerli zevkin sanat ilerini de grmekteyiz. Bunlarn bir ksmn gebeler kendileri yapmlardr, bir ksm ise gebeler iin hazrlanan eyay onlarn gebe zevklerine gre yapan in'li sanatkrlar ve ustalar tarafndan ilenmitir. Noinula gebe sanatnn en gze arpan zellii skit - Sibirya'l denilen hayvan tasvirciliidir. Bunlarn en gzel rnekleri Noinula kuma-larndaki geyik-grif, geyik-yak resimleridir. Grifin saldr zerine ken geyiin alacak derecede canl tasviri Sibirya'dan bir taraftan Gney - Rusya'ya, hatt Macaristan'a, te taraftan Kuzey -in'e kadar yaylan tskit - Sibirya sanatnn en tipik mahsullerinden biridir. Buluntularn bir ksmnda Yunan ruhunun o kadar kuvvetle kendini gstermesi ok daha hayret vericidir ve burada artk tesirden deil, Karadeniz kys Yunan ithaltndan bahsedilebilir. Demek ki, Noinula mezarlarndaki eserler sade t. s. I. yzyl gebelerinin gelimi kltr kabiliyetlerini ve ihtiyalarn gstermekle kalmayp o zamanki gebe imparatorluunun Kuzey-Moolya merkezini Sibirya vastasiyle Avrupa'ya ve her zamanki gebe yoliyle de in'e balyan, uzaklk tammyan byk gidi -selisleri de gzmzn nne sermektedir.

Noinula buluntusunun hangi gebe kavmin eseri olabilecei sorusu daha Kozlov sefer heyetinin bilgin mtehassslar tarafndan ortaya atlmt. Mezarn a balangta da sa'nn doumu yllarna konduuna gre sonraki tahminler de bunda fazla bir deiiklik yapmamlardr, o tarihlerde Kuzey - Moolistan'da byle zengin hkmdar mezarlar bulunabilecek yalnz bir kavim hatra gelebilir ki, bu da Hiun-nu, yani Asya'l Hunlardr. Hiun-nu hkmdarlarnn daha o zamanlar byle zengin mezarlar olduu ise in tarihilerinin bir kaydndan anlalmaktadr. Bu kayda gre Mancurya'da, Liav-dun yarmadasndan Kora'ya doru oturan Sien-bi kavminin bir kabilesi olan Vu-huan 1. . 77 - 74 arasnda Asya'l Hunlarn lkesine saldrm ve hkmdarlarnn mezarlarn yama etmitir. Bu cretli saldrganl Hunlar tabiatiyle cezasz brakmamlar, l soyucularn dersini vermek iin 20.000 atl ile zerlerine yrmlerdir. Rus aratrclar bu in haberini, grdmz gibi hakikaten eski soyguncular tarafndan yama edilmi olan Noinula hkmdar mezarlarna yaktrdlar. Tabiatiyle Ruslarn bu tahminleri sade kronolojik sebeplerden de imknszdr. Fakat Vu-huan'larn mezar soyuculuklar, Asya'l Hunlarn, Noinula'dakinden daha eski hkmdar mezarlar da bulunduu bakmndan faydal bir bilgidir. Hkmdar mezarlar t - Asya'nn gebeler oturan alanlarnn baka yerlerinde de kmtr. Bunlar arasnda hepsinden nce Dou - Altay'da Pazirk yannda meydana karlan mezarlar hatrlamamz lzmdr. Bu kaz 1929 - da yaplmtr. Buradaki mezar be metre apnda 1.5x2 metre yksekliinde bir ta kurgan altnda bulunuyordum Mezar ukurunun lmleri pek heybetlidir: 7.2x7.2x4. Mezar soyguncular Pazirik buluntusunun alnda da arkeologlardan nce davranmlardr. Deeri olan eya buradan da kaybolmutur, alan mezarn deeri yine de bykse, bu, iki arttan ilerigelmektedir. Birincisi, mezarn iindeki eylerin, s derecesi daima sfr altnda olan bir toprakta bulunuu ve bylece daha abuk ryen malzemenin de salam kaldr, teki ise, buraya gmlen kavmin medeniyetinin Noinula Hunlarnnkinden tamamiyle baka oluudur. Gmlme srasnda mezara konulan hayvanlarla eyann ne-

336

BLNMtYF.N

-ASYA

BLNMYEN ASYA

337

mi, darmadaan edilmi tabutla iindeki lden ok daha fazladr. Anlalan, lnn kurbanlk hayvanlarn, yani atlar, mezar ukurunun aznda sopa ile ldrmler ve eyeriyle, btn takmiyle st ste hepsini ukura yuvarlanmlardr. Buz mahzenine de elverili olan bu ukurda atlar da gayet iyi bir halde kalmlardr, y-leki bunlar zerinde yalnz arkeologlar deil, o zamanki at rklar zerinde incelemelerde bulunacak olan tabiat bilginleri de incelenecek eyler bulurlar. Basit eyerler iki mein yastkla birer karn, gs ve sar kaylarndan mrekkeptir. zengiyi, daha sonraki atl gebelerin bu mkemmel icadm burada henz grmyoruz. Eyer yastnn altnda drtke bir mein rt'bulunduu gibi yastk da deri ve kee pskllerle ssl deriden veya keeden yaplm rtlerle kapldr. Eyer rtlerinin ss konular skit - Sibirya sanatnn bilinen motifleri, yani geyiklerle griflerdir. Ele geen on gemden biri tuntan, tekiler demirden yaplmtr, hepsinde ssl hayvanlar, insan ehreleri gsteren motifler grlmektedir. Atlardan ikisi gze arpacak gibi sslenmiti. tekilerin zerindeki takmlardan baka bu ikisinde sslce birer mein rt ile yele rts bulunuyordu, sonra her ikisinin balarn birer maske rtyordu. Maskelerden biri tabi byklkte, boynuzlariyle beraber bir ren geyii kafas gstermektedir. n tarafna bir ay resmi yaplmtr. Baka bir maske yine ren geyii kafas gstermekte ise de bunda kafaya boynuz yerine kanadlar konmutur. Her iki maske de ok ssldr, boyanm, altn ve gm kakmalarla sslenmitir. Ren geyii kafasiyle maskelenmi at balarn baz Rus bilginleri gya sonraki atl gebelerin' ren geyiini attan daha nce tanm, zerine binmek ve yk tatmak iin ren geyiini kullanm olduklar eklinde aklamak istemilerdir. Gya yeryznde yk tayanlarn veya binitlerini yani ren geyiklerini, ahirette de kendilerini tatmak iin beraber gmdrtmek deti bu zamanlarda yerlemitir. At ren geyiinin yerine geince de o eski det olduu gibi kalm ve artk bulunmyan ren geyii yerine atlara onun maskesini geirmilerdir. Fakat bu aklama doru olmasa gerektir. Ren geyiinin maskesi, ay resmi, daha ziyade bir dinip ifadesidir. Sibirya samanlarnn bugn bile, vecde gelerek br dnya ruhlariy-le temas etmek istedii zaman bana ren geyiinin boynuzlu mas-

kesini, bazan da ay veya erkek yaban domuzu maskesi geirdii bilinmektedir. Yani vecde gelen amann ruhunu fnilere gstermeksizin srklemee memur edilen muhayyel hayvan bu maskeler temsil etmektedirler. Sibirya'l ozanlar dzdkleri destanlarn mnacatnda hep bu yardmc hayvandan, ok zaman geyikten medet umarlard. Pazirik buluntusunun dier balca eyas arasnda tahta kalp zerine ekilmi mein kalkanlar, hamutu, herhalde iinde ly getirdikleri sanlan iki tekerlekli arabay kaydedebiliriz. uvallarda, lnn ahirette yemesi iin konulmu yolluk erzak vard. Mezardan, zerleri skit - Sibirya tarz hayvan motifleriyle ssl pek ok aa yontmalar kmtr. Pazirik mezarnn en byk deeri phesiz tam takml yedi attr. Buras Noinula hkmdar mezarndan biraz daha eski zamana aittir. Noinula ve Pazirik. mezarlarn, ayn karakterde baka eserler tamamlamaktadr. Bunlardan Minusinsk bozkrlarndaki Oglakti'yi, Bat - Altay'lardaki Katanda ile Onguda'y, rti kaynak blgesinde Beriol'u ve nihayet Bia vadisindeki Kudirge'yi saymamz lzmdr. Noinula hkmdar mezar en ziyade yer altndaki mahzenle-riyle dikkati ekmiti. Herhalde ileri, zel bir medeniyetin tesirini sezdiren bu gmlme tarznn izlerini baka taraflarda da aratrmamz faydasz olmyaca kanaatindeyiz. nce baka bir gebe kavmin epeyce sonraki zamanlara ait, fakat tamamiyle ayn tarzdaki hkmdar mezarlarn hatrlatalm. Bu kavim, Kuzey - in'deki hkimiyetinden, yazsndan imdiye kadar birka yol bahsettiimiz Kitaydr. Kitay hkmdar mezarlarm, Orkhon Kk Trk yaztlarnn bugn Khingan denilen eski Kadirkan dalarnn Varinmangga adl ksmnda (Barin ile Ucumin Mool hanl snrnda) 1922 - de Belika'l bir misyoner kefetmitir. Bu nemli yere onun dikkatini gm ariyan, mezar soyan in'liler ekmilerdir. Bunlar o eski imparator mezarlarnn her naslsa farkna varmlar ve le zerine en kargalar gibi, akllarndan geirdikleri hazneleri oradan armak iin toplanmlard. Fakat o yerin Mool hannn askerleri ilerini bozmutu. Ne kadar olsa mesele etrafa duyulmu ve bilgiF. 22

538

BL NM YEN

-A S YA

B t L N M t Y E N

* ASYA

339

lere kar cokun bir alka gsteren Belikal misyoner L. Kervyn de bu suretle haber almt. Her zaman ele gemiyecek olan bu frsattan faydalanarak, deelenmi olan Kitay imparator mezarlarna sokuldu, iindekileri gzden geirdi, orada bulduu Kitay ve in yazl yaztlarn suretini kard; fakat bu ii bitiremedi, nk din duygular incitilmi olan Mool halkn basks zerine hkmdar, gnahkr ellerin am olduu mezarlar tekrar kapattrmaa mecbur olmutu. En son haberlere gre Japonlar Mancurya'y ve Jehol'u ellerine geirdikten sonra Kitay hkmdar mezarlarn yeniden amlar, ilm ekilde aratrmalar yapmlar ve iindekileri, bunlarn arasnda demin szn ettiimiz yaztl talar da Mukden mzesine gtrmlerdir. Mezarn giri yeri bir granit dan brne alm sekiz keli byk bir sofadr. ly, hem de yalnz bir tanesini deil, orada bulunan eserlere gre hepsini buradan geirmilerdir. Tabiatiyle bunlar hep hkmdar ailesinin yeleri idi. Kervyn'in kefine gre yaztl talardan biri Kitay imparatoru Dav - dzun'un (lm I. s. 1101), teki ise kars impartorie -d'nn htrasna dikilmitir. Giri yerini tekil eden byk sofay anlalan vaktiyle skca kit-lemiler. Orasn kapyan kocaman bir kaya keif srasnda bile dokunulmam bir halde yerinde durmaktayd, yalnz kenarlarnda a-lm olan yarklardan ieriye su szmtr. Asl mezar blmne varmadan nce bu suyu aktmak lzm gelmiti, suyun ve molozun temizlenmesinden sonra skca kitlenmi yeni giri yerleriyle karlald ve bunlarn almas epeyce i oldu. Kitay hkmdar trbesinin ne heybetli lde bir mezar olduu o zaman anlald. Bu yeralt mezarnn belkemii sekiz ayak genilikte, 60-70 metre uzunlukta bir koridor olup ortasndan, daha kk koridorla kesilmektedir. Koridorlar sekiz keli birer odada sona ermekte olup ortada birletikleri yer geniliyerek byk, tek bir sofa halini almaktadr. Gerekten hkmdara lyk olan bu makberin, daha dorusu onun sekiz keli odalarnn duvarlar maviye boyanm tula ile rlm olduu gibi tavan da kubbelidir. Yerden kubbeye kadar dayankl bir cins kokulu aa (tuya- aac) direkler uzanmaktadr; bunlarn ykseklikleri 3 metre, kalnlklar 17, genilikleri ise 27 santimetre olup st taraflarnda kertiklerle birbirine geirilmiler-

dir. Kitay imparator mezarlar vaktiyle de soyguncularn ziyaretine uram ve grne gre onlar, 1922 - de kovalanan kalpazan yamaclardan daha baarl i grmlerdir. mparatorun t'abutu en sondaki odada durmaktayd ve haydutlar sanki Noinula'l meslektalarn taklidetmek istemi gibi, tabutu zorlayp skmler ve iindeki cenazeyi yere drmlerdir. Kitay hkmdar gmlme yerinin Noinul'dakinden daha geni lde yaplm, daha karmak ve ileri bir eser olduu phesiz ise de bunun da Kuzey - Moolistan'daki topraa gmme tarznn ayn tiplerden olduu mnakaa gtrmez. Japonlarn Kora'da ve Liav-dun yarmadasnda yaptklar keiflere gelince, bunlar a bakmndan belki bizi Noinula mezarlarna yaklatrrlarsa da mesafe bakmndan o nispette uzaklara gtrrler. Bunlar da hkmdar mezarlardr, i tertipleri Noinula'da-kine benzer, fakat asllarna baknca in yaps olduklar meydandadr. Hun hkmdar gmlnn mahzenli kabir usulnn in tesirini ne dereceye kadar aksettirdii ve bu tesirin dorudan doruya m olduunun meydana karlmas gelecekteki aratrmalarn devidir. Kora'da ve Liav-dun yarmadasnda alan mezarlar baka bakmdan da pek ziyade dikkate demektedir ki, o da bunlarn soyguncular tarafndan gebe hkmdar mezarlarnn olduu kadar hayszca soyulmam olmalardr. Kora'da, Sul civarnda, daha dorusu Lo-lan'da, sa'nn doumundan yz yl kadar nce in imparatorluu smrgecileri yerlemiler ve vasal bir devlet kurmulard. Bu in'den treme hanedan Kora'da be yz yldan fazla bir zaman hkm srmt. Lo-lan'daki 1386 tane hyk onlardan kalmadr. Japonlar bu mezarlardan bir ksmn atlar, netekim o alardaki gmlme detleri zerine olan bilgilerimizi hi beklenmedik derecede artran ok deerli neticeler Japonlarn sayesinde elde edilmitir. Kora'daki in mezarlarndan asl en eskileri toprak altndaki mahzenli kabirlerdir. Burada bamahzen iki ksma ayrlmtr ve ayrca bir blme de bunlara ilve ettirilmitir. Tpk Kitay hkmdar mezarlarnda olduu gibi, mahzenlerin st burada da kubbe halinde, ssl aalarla rtlmtr. Desi tamamiyle in usulnde-dir. Tabut in lkal tahtadandr. in topraklarnda meydana kan

340

BLNMYEN

-A S YA

mahzenli kabirlerde grld gibi, orada ne trl ssler varsa burada da lnn etraf btn bunlarla evrilmitir. Bunlardan, Kora mezarlarndan birindeki altn - tac ayrca hatrlatabiliriz, nk buna amanistik bir nem verilmekte ve kk kuzey gebeleri arasnda aranmaktadr. Liav-dun mezarlar Dairen ile Port-Artur arasnda almtr. Yer altndaki mahzenlerin tertipleri burada da ayn olup her biri ksma ayrlmaktadr. Bunlarn tepeleri aala deil tula ile rtlmtr, duvarlarna batan aa freskler yaplmtr. Gnlk hayatnda kulland eya burada da l ile beraber br dnyaya gider, hatt tpk Honan mahzenli kabirlerinde olduu gibi burada da muhitinin kltlm terra cotta (pimi toprak) rnekleri, hele bunlar arasnda minyatr evler, kuyular, frnlar ve av hayvanlarnn kltlm ekilleri bulunur. Dediimiz gibi Kora ve Liav-dun kazlar yalnz eski in gmlme detlerini ve dolaysiyle o zamanki in hayat zerine k serpmekle kalmayp byk gebe hkmdar gmlme yerlerinin mahzenli kabir usuln aydnlatmak hususunda da son derece deerli malzeme vermektedir.

XX.

-ASYA VE MACAR ANATARH


Dou'lu olu geleneinden onotarih aratrmalarna kadar. Macar anataribinin kronolojik blmleri. Dil ve rk kkenleri. Finugor kkenli Macarln Dou ile olan balar. Macar anataribinin ilk a (I. s. V. yzyla kadar): Krk-yolundan gelen Trk kavimleri meselesi* kinci a (Yurt kurmaya kadar): Byk Bat - Kk Trk imparatorluu.

Eski Dou ve Bizans kaynaklar yurt kuran Macarlar Doumdan gelme Trk kavimlerinden olarak gsterirler. Bu eski tarih kaynaklar, gzlerinin nnde geen olaylarn kahraman, Macar kavmi zerine yrttkleri mtalalarda yanlm da deillerdir. Macarln Dou'dan gelme olduunda bir an bile tereddde demeyiz, hatt ortaada Avrupa hududunun Ural nehri olmayp Don olduunu dnecek olursak, kkenimizin Asya'l olduundan da cesaretle bahsedebiliriz. Bu Dou'lu olu gelenei Macarlarda, hristiyanla girdikleri ilk yzyllarda da hi deimeksizin yayordu, hatt Tuna ve Tisza nehirleri arasnda, Karpatlar havzasnda yerlemi olan Macarlk daha Asya'daki, yani anayurttaki karde kavimlerin htralarn da sadakatle muhafaza etmekte idi. Zaten hemen Tatar istilsndan biraz nce yola km olan Macar dominicanuslarnn verdikleri haberleri hatrlamamz da yetiir. Mesel bunlardan rahip Julianus, o zamandan beri kaybolan Ltince kronikalarda eski yurtta kalm olan kardelerimizden bahsedildiini aka sylemektedir. Seyahatlerinin, mutlak olarak ileri srlen amac da Dou'da kalm olan bu kardeleri ziyaret ederek onlardan haber getirmektir. Asl Macar halknn Dou'dan gelme geleneini ne zamana kadar muhafaza ettiini sylemek ise kolay deildir. Fakat aydnlarn uzun yzyllardan beri bu gelenei muhafaza etmekte olduklarn ve zamanmza kadar yaatp geldiklerini hepimiz pek iyi biliyoruz. Zaten bu eski, mnas gittike silikleen haberler sayesindedir ki,

342

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

-ASYA

343

daha bundan yz yl nce de, oralarda kalm olan hsmlar aratrmak iin Asya'ya giden ve sonra Macar anayurdunu da oralarda aratran cokun gnll seyyahlara raslamyordu. Bilginlerimiz, btn bunlarn artk ardndan komak caiz olrriyan, seraba benzer bir d olduu kanaatine ancak geen yzyln ikinci yarsnda varmlardr. Artk anlalmt ki, Asya ktasn batdan douya, kuzeyden gneye kadar aratrmamz nafiledir, oralarda, yurt kurmadan nce ayrlm olan Macarlar hibir suretle bulamayz; anayurdu bulmak iin hatt Asya bozkrlarn da bouna dolarz, eski Macarlarn oralarda oturduklarnn elle tutulacak hibir izine ras-lanmaz. O byk meselenin, yani Macar kavminin nerede tredi-i, bu olayn ne gibi artlar altnda meydana geldii, eski yurdu brakmaa ne gibi artlarn yardm veya mecbur ettii, hulsa bugnk yurduna ne trl ve ne taraftan geldii meselesinin zmne ancak bilim aralariyle, eski kaynaklar aratrmakla, dillerin, detlerin ve antropolojinin yardma arlmasiyle yaklaabiliriz. Macar milleti hayatnn en eski an kucaklyan bilim kolumuz, Macar anatarihi, bu sorularn incelenmesiyle meydana gelmitir. Macar anatarihi ann balang noktas bakmndan gr ayrl yoktur, bu balang tam olarak meydana konmu deilse bile bunun, Macarln henz az ok birlik halindeki hsm kavimlerle olan balarndan kurtulup kendi hayatn yaamaa balad tarihe konmas gerektiinde herkes birlemektedir. Fakat Macar anatarihinin son bitim snr etrafndaki grler hi de byle deildir. Bu son nokta olarak bir kere yurt kurmay kabul edenler vardr. Zamanmzdan balyarak Macarhk tarihini ve bin yllk yurdun erefli kurulu artlarn geriye doru aratrdmzda milletimizin hayatnda en nemli tarih olarak 896 yln bulacamz phesizdir. Bakalar, umumi Avrupa anatarih bilgisinin esas prensiplerine dayanarak Macar anatarihinin de olaylarn sralann takvim yllarna balyabildiimiz zamanda sona erdiini retirler (kont I. Zichy). Anatarihin son noktasnn bu ekilde tyini olduka kararszdr, nk yeni kaynaklar ktka bu hudut tarih devirlerin lehine olarak deiebilir. Biz Macarhk tarihinin balang noktasndan hareket ederek (Macarl zaman ve mekn iinde ta-kibetmek suretiyle) Macar anatarihinin neyi ihtiva ettiini,

Macarln, baka bir yaay tarzna bal medeniyetinin nerede baladn tesbit etmeyi mmkn olduu kadar tarafsz kalmaa alarak vaktiyle denemitik. Demin sylediimiz gibi, 896 ylna den yurt kurma. Macar t.rihinde byk nem tayan bir olaydr. Fakat g eden Macarl bir de doudan takibedecek olursak, o zaman nce Lebedia'da, daha sonra da Etelkz'de ayn yurt kurma amaciyle yerlemi olduunu anlamamz g deildir. Macarhk, otu ve suyu bol olan bu meralar, yani o zamanki yurdunu brakmsa bunda doudan batya doru ardndan ilerliyen kuvvetli gebe kavimlerin basks, Macarlarn yurt deitirme meyillerinden daha byk bir rol oynamtr. Macarhk nihayet, Karpat-larla evrili lkede bugnk son yurdunu bulduu zaman da, yaay tarzn, medeniyetini hi deitirmemitir. Arpad'tan sonraki hkmdarlarn zamannda da tpk Etelkz'de* veya Lebedia'daki daha eski yaayna devam etmitir. Macarln hayat, medeniyeti bakmndan a ayran byk duvar phesiz bugnk yurdun igali deil, ilk aziz krallar zamannda hristiyanl kabul edii ve Bat hristiyan medeniyetine katldr. Demek ki bizce Macarln i muhtevada birlik gsteren ve bu birlikte tabiatiyle blmlere ayrlan anatarihi Aziz Istvan'a kadar hesabedilmek lzmdr. Fakat Macar anatarihinin son noktas etrafndaki belirsizlik, daha dorusu kararszlk imdiye kadar yaplan aratrmalarda pek karkla sebep olmamtr. Zaten sebep olamazd da, nk uzun zaman her eyi glgede brakarak ilgiyi zerine eken ey kken (mene) meselesi idi. Geen yzyln banda, netice olarak bugnk anatarih bilimini douran ilk kanadlanmalar balad zaman, aydnlar tarafndan gelitirilmi olan mill gelenee dayanarak Dou'dan gelen Macarlarn etlerini ve hsmlarn tabiatiyle Dou kavimleri arasnda aratrdlar. Bununla beraber Macar anatarihi aratrmalarnn ilk cidd ve dilcilik esasna dayanan usul ancak Vambery'nin almaa balad zamanlarda ortaya konulmutur ve bu usuln ispat kudretine kar olan inan bugn de deta tek olarak hkm srmektedir. O zamandan beri hep Macar dilinin kknn nerede olduu, hangi tabi Dou dillerle yaknl bulunduu meselesi incelenmektedir,

Her ne kadar yetkili bir dilci deildiyse de Vambery, anatarih

eski Macarln kendine mahsus hayatnn nerede bittiini ve bugnk

344

I! L t N M Y K N

ASYA

B I, N M Y*. N A S Y A

345

aratrmalarnda kesin nemi bulunan dilcilik prensibini tereddtsz benimsemi, fakat ayn -zamanda daha nceki onyllarda hkm sren Doulu akraba arama hevesinden de ayrlmamt. Vambery, iin bu malm safhalarndan sonra dilcilik yoliyle Macar dilinin Dou kknden, tam olarak Trkeden treme olduunu dorulamay denemiti. O zamanki dncelere gre tabiatiyle bu, Macar kavminin Trk kknden olmas anlamna geliyordu. Vambery ile az saydaki taraftarlarnn, Finugorcu Budenz ve onun gittike artan taraftarlariyle yaptklar heyecanl bilginler kavgas bugn bile bsbtn unutulmu deildir. Fakat artk bugn bu mnakaaya kapanm gziyle baklabilir. Kk bakmndan Macarcann Trkeden gelmeyip Finugorcadan geldii ve em yakn hsmlarnn Vogul ve Ostyak dilleri olduu gibi Ob Ugorcasnda birleen bu iki dilin Macarca ile birlikte nc olarak Ugor dilini tekil etmi olduklar en kk bir phe bile gtrmez. Bu sarslmaz salamlktaki tesbitten ancak garabetilerle her trl bilgi yetkisinden mahrum hevesliler phe etmilerdi. Fakat bu garabetciler ve heveskrlar da artk ta-mamiyle yklm olan Trkeden treme gr zerinde fazla duramyarak onun verine Kafkasva'daki Kabard, Hindistan'daki Dra-vida ve daha bunlar gibi ekzotik dillerin basma kalp hsml dvasn gtmee baladlar. Bununla beraber Macar dilinin Finugor, daha yakndan Ugor kknden olmasnn acklanmasiyle Macarln kkeni meselesi hi de kapanm olmuyordu. Vambery'den sonraki bilgin neslin, tabiatiyle Finugor dil hsmlnn sarslmaz taraftarlarndan olan en sekin yeleri eski Bizans ve Arap kaynaklarnn gerek yurt kuran gerekse yurt kurmadan nceki Macarl Trk medeniyeti gden, Trk andran bir kavim olarak kaydettiklerini grdkleri gibi, Macar dilinin, phe gtrmiyecek kadar Finugor olan temel tabakasnda gze arpacak sayda ve ihmal edilemiyecek nemde Trke kknden gelme sz - kmeleri bulunduunu da fark etmilerdi. Bugnk Macar anatarihinin aratrmalar yurt kuruluundan nceki bu Trk dn kelime tabakasnn tarih bakmndan iyice deerlendirilmesi etrafnda dnmektedir. Ancak bu ite Macar dilinin, anatarihin deta temelini tekil eden verintileriyle yetinmek zorunda kalnmayp yurt kuruluundan nceki zamanlara ait Bat

ve Dou kaynaklarndan da faydalanlmakta ve gerekli incelemeler Dou Avrupa'nn IX. yzyldan nceki Macarl ve onunla vastal vastasz balar bulunan Trkler; Hunlar, A varlar, Bat-Trkler, Sabrlar, Kazarlar ve Peenekler arasnda dilcilik ve tarih kaynaklarnn klavuzluiyle yaplmaktadr. Z. Gombocz'un ve hele Gy. Nemeth'in aratrmalarna gre bu alanda genel gr imdilik Macar dilinin, zel ses ekilleri gsteren eski Trk dn kelimelerini Volga-Ural boylu, daha sonra Kafkasya taraflarndaki Bat-Trk kavimlerinden alm olduu merkezindedir. Finugor aslndan olan Macarl atadan kalma balk - avc hayat tarzn brakarak Trk kavimlerinin atl - gebe yaay tarzna geiren de bu kavimdir. Trkln, Finugorca bir dil konuan, fakat Trk tarznda yayan Macar kavmine olan tesiri Bat - Trklerin hkimiyetiyle de sona ermedi. Bat Trklerin hkimiyetinden sonra Macarlar Kazar Trklerinin hkimiyetleri altnda uzun bir zaman geirdiler ve Kazar kaannn Macar ilerine olan tesiri, Macarlar Kazar devletini terk edip Etelkz'e gtkten sonra da devam etti. Bilindii gibi Macar kavimleri tam bu Kazar kaannn d ve dilei zerine Arpad'n ahsnda kendilerine mterek bir hkmdar semilerdi. Yahudi dinine o sralarda dnm olan Kazarlarn Yahudi dinli Kazar kaanndan memnun olmyan, ona kar ayaklanan bir Kazar kabilesi, yani Kabar ise Macarlara katlm ve yurt kuruluuna da itirak ettii gibi yurt kuruluundan sonra da teki kabilelerle birlikte elde edi'jn yeni yurda yerlemiti. Btn bunlardan anlalyor ki, Trklkle sk balar olan ve mttefik halinde yayan Finugor dilli Macarlk, yaay tarz ve kl bakmndan o kadar trklemiti ki, eski Dou ve Bat kaynaklar onlar hep Trk kavimlerinden sayarlard. Hele yurt kurulu zamannda Macarl idare eden, lerigelen tabakann (anata-rihle uraanlarn ounun dnd gibi) asllar bakmndan da Trk olduklar ve her ne kadar tebaalarnn Finugor dillerini renmislerdiyse de kendi Trk lehelerini de unutmam bulunduklarn gz nne getirirsek tabi yurt kuran Macarln Trk karakteri daha fazla ze arpabilirdi. Macarlarn anatarihini aratranlarn kanaatlerinde ufak tefek baz ayrlklar bulunmakla beraber genel olarak herkes bu aklamay kabul etmiti. Byk bir ihtiyatla, sk bir tenkidle Ve bir-

546

BLtNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

347

oklarnn almalar neticesi, Macar anatarihinin en esasl meselesi, Finugor kkll ile ok kuvvetli Trk tesirinin nasl bir araya getirilebilecei noktasnda topland. Macar anatarih aratrmalarnda, btn anatarih aratrmalarnda olduu gibi, baz verintilerin geni zaman boluklariyle birbirinden ayrlmakta ve bu boluklar faraziyelerle doldurmak lzm geldiinde tabiatiyle hayal ve mantk iin de birok farz etme imknlar kmaktadr. Macar anatarihinin bugn genel olarak kabul edilen eklinde birtakm zorlayc delillerin evkiyle, en esasl mesele zerinde, yani Macarln asl dilinin bugn konuulan, Finugor kknden gelme bir dil olduu noktasnda herkes birlemitir. Macar anatarihilerimizin en sekin simalarndan olan ve kendisi de bugne kadar bu hkim kanaatin taraftarlarndan bulunan kont I. Zichy yaknlarda kard, kitle iin yazlm bir hulsa eserinde kendisince kesin nitelikteki baz kaynak - aklamalarna dayanarak, Macarlk kkeninin anahtarn bugne kadar kimse tarafndan ortaya atlmam; baka bir ihtimalde bulmaktadr. Bu yeni ve mantk zerine yrtlen faraziye Macarln rka Trk kknden, hatt dil bakmndan da Trk olduunu ve bugnk Finugor dilini ancak sonradan rendiini ileri srmektedir. Kont I. Zichy imdiye kadarki aratrmalariyle Macar anata-rihi bilimini birok deerli grle zenginletirmitir, ezcmle anayurdun tyininde o kadar verimli olan nebat ve hayvan corafyas grlerinin ortaya kn ona borlu bulunmaktayz. Bu seferki nazariyesinin hareket noktas da mutlak olarak alndndan doru olan genel bir prensip, dil deiimi prensibidir. Bu prensibin ruhu, Meillet'nin: "Dilini hi olmazsa bir kere, fakat genel olarak birka kere deitirmemi kavim yok gibidir" sznde ifadesini bulmaktadr. mdi kont 1. Zichy Macarln, ille yurt kuran Macarlarn Trk klklarndan ve yaay tarzlarndan, Macar ana tarihinde de dil deiimi faraziyesinin yerinde olduu sonucunu karmaktadr. Kanaatine gre Trk rkndan ve Trk dili topluluundan olan Macarlk asl dilini u ekilde kaybetmi ve bugn konumakta olduu Finugor diline gemitir,

bugnk Bakrt toprann savanlarnda ve bozkrlarnda bulunmakta idi. Bu lkenin kuzeyinde, sonradan Jugria adn alm olan toprakta Vogullarla Ostyaklarn atalar, yani Ob Ugorlar otururlard. Bu eski Ob Ugorlar ormanda oturan balk, avc insanlard. Onlarn gneyinde, bugnk Bakrt topranda oturan ve henz Trk olan Macarlar, baka bir deyimle Onogurlar hayvan yetitirmekle, ifilikle ve krk ticaretiyle urarlard. Krk taciri Onogurlar zamanla, kendilerinin kuzeyinde oturup dank, yksek bir topluluk tekiltndan mahrum olarak yayan Ob Ugorlarm idareleri altna geirdiler ve onlarn Finugor dillerini, yani Ob Ugorca-sn rendiler. Fakat onun yannda kendi Trk dillerini de konuuyorlard ve bylece iki dilli kavim haline gelmilerdi. Artk uzun zamandan beri iki dilli olan Onogurlar ilerlemekte olan Sabrlar 460 tarihlerinde g etmee zorladlar. Onogurlarn bir ksm o zaman Kafkasya'dan kuzeye doru uzanan ovaya gt gibi teki ksm da eski yurtta kalmt. Rahip Julianus'un XIII. yzylda yapt seyahatinde bularak kendileriyle kendi diliyle konutuu bu sonraki Onogur krnts kavim Magna Hungaria'nn Macarlar olmaldr. Kont I. Zichy'ye gre bylece Finugor dilinden olan ve Trklkle ayn zihniyet tayan Macarlk daha t. s. V. yzyldan nce teekkl etmitir. Zichy'nin byle geri bir tarih koyusuna unun iin lzum vardr ki, islm kaynaklar, fakat rahip Julianus da, Macarln her iki kolunun mterek kkten olu geleneini muhafaza etmilerdi. u halde Macarlkta dil ve medeniyet teekkl bu iki kolun ayrlndan nce olmas lzmd. imdi burada Zichy'nin, esas itibariyle pek ihtiyatl bir ekilde ifade ettii yeni ve hayret verici nazariyesinin ayrntlarn a-iklamak amacmz deildir. Faraziyeler zerine kurulan bu nazariyenin yle aklanamaz, ortadan kaldrlamaz glkleri vardr ki, daha nceki kanaatten ayrlmaa hibir sebep bulamyoruz. Z. Gombocz, B. Homan ve Gy. Nemeth'in ortaya koyduklar bu kanaatin z udur: Macarlk hem dil, hem de etnik bakmdan Finugor kkenindendir, fakat anayurdu braktktan sonra Trk cinsinden kavimlerin tesiri altnda Trklere mahsus medeniyeti almtr.

Asl sylemek istediklerimizden zaten uzaa sapm bulunuyoruz, fakat bu sap da lzumsuz deildi, nk bundan Macarln

Bugnk Macarln Trk aslndan olan cetlerinin eski yurtlan

548

OLNMYEN

-A S YA

BLNMYKN

-A S YA

349

teekklnde, kendine has medeniyetine varnda Dou'lu, birinci derecede Trk kavimlerin ne byk rol oynam olduklar aka grlmektedir. Asl bunun iin, i - Asya'l Trklk yoliyle dorudan doruya olmasa bile, dolaysiyle unutulmu, tarihe karm eski i- Asya'nn renilmesinden Macar anatarihinin neler beklediini anlamak zor deildir. Ve gerekten, yeniden alm olan -Asya'daki Trk kavimlerinin tarihlerinde bize yol gsterecek ne ok ey olduunu grmek iin Gy. Nemeth'in yurt kuran Macari-n teekkl zerine yazd deerli kitab ele almak yetiir. i - Asya'nn son zamanlarda renilen eski tarihine dayanarak varabileceimiz ilk sonu, -Asya topranda ne imdi ne de tarihin bugn iin ulalabilecek alarnda Finugor dilli kavimler o-turmam olduudur. u halde Finugor kkeninden olan Macarh bu alanda saduyu ile kimse aryamaz. kinci soru tabiatiyle udur: Macarln meydana geliinde o kadar byk rol olan Trk kavimlerinin i - Asya tarihlerinden ne gibi yeni eyler karabiliriz? Bunun cevab, doruluu phe gtrmiyecek olduu kadar da hayret vericidir: bugn ulalabilecek en eski tarih alarnda, demek ki 1. . III - IV. yzylda i - Asya'nn Tarm'dan batya den ksmlarnda Trkln hatt izi bile yoktur, bu toprak o zamanlar Iran'l kavimlerin ellerinde bulunmaktadr. kinci soruya, yani yleyse o vakitler Trkler nerelerde otururlard? sorusuna verilecek cevap ok daha zordur. Bu alanda gerek tarih gerekse dil bakmndan phe gtrmez kesinlikte hibir tutamamz yoktur. Trke, Altay dillerindendir. Onun en yakn hsm Moolca ile Tunguzcadr. imdi, yle dilciler vardr ki (Ramstedt). onlara gre I. . IV - III. yzylda Trk veya Mool dilinden sz amak budalalktr. Zira Ramstedt'e baklrsa o zamanlar bu dil henz birbirinden ayrlmam, az ok birlik bir tek dil halinde Dou - Asya'da Kh in gar dann gney kollarnda, in'in hemen bitiiinde yaamakta idi. Demek ki o Trkeyi nihayet bir Dou Asya dili saymaktadr. Ramstedt'in nazariyesine iaret ediimiz bunu doru bir zm olarak kabul etmemizden deil belki de menedeki silik yzyllarda durumun ne kadar belirsiz olduunu ve meselelerin zmnde hayalin hl ne byk bir rol bulunduunu misaliyle gstermek iindir. nk says az olan en eski kaytlar syletecek plursak, o zaman, - Asya'da o alarda pekl Trk, hi olmazsa

Trk olduklar sanlan kavimler bulunduunu syliyebiliriz. Ancak bu nevi tetkikler en eski gebe yurdun Asya'l Hunlar veya Hiun-nu'lar zamannda etnik bakmdan mehul olan siyasi bir birlik oluundan ve bu birliin etnorafik ve dil bnyesinin imdiye kadar girift ve iinden klmaz meseleler arz ediinden dolay olduka gtr. Gobi lnn gneyinde Hiun-nu devletinin hangi unsurlarnn oturduunu tam olarak sylememiz imknsz olduu gibi, asl hkim olan Hiun-nu kabilesinin etnik ve dil bakmndan nereye bal olduu sorusuna da yattrc bir cevap bulunamyor. phe gtrmiyecek doruluktaki ilk Trk izlerini ancak Orkhon Kk Trk imparatorluunun kuruluundan nceki onyllarda, VI. yzyl banda, V. yzyln sonunda bulmaktayz. Ancak bu Trk kavimleri Khingan'n gney eteklerinde, in'in komuluunda deil, kuzeyde, Altay ve Sayan dalar blgelerinde bulunuyorlard ve yakndaki savanlardan ancak daha sonra bozkra gemilerdir. Biz bu ilk phe gtrmez doruluktaki verintilerin hatr iin Trklerin anayurdunu ayn yerlerde aryacak deiliz. Fakat V - VI. yzyl Trklnn Gney - Sibirya savanlarnda bulunuuna ehemmiyetle dikkati ekmeyi de ihmal edemeyiz. Daha balangta hatrlattmz gibi Kuzey - Moolistan gebeleri Avrupa'ya iki yoldan girmilerdir: 1. Gney batdan g ederek Cungarya kapsndan, Tarm havzasnn kuzey tarafndan, Krgz bozkrndan geip Ural dalar ile Hazer denizi kys arasndaki yoldan; gebe aknlarnn en sk takibettii yn budur. 2. Kuzey - Altay, Sayan dalar boyundaki yurtlarndan sessiz bir gle Gney - Sibirya'dan geerek ki, bu yol, dediimiz gibi Bakrt toprana gider. Macar anatarihi bakmndan iki esasl - Asya sorusunun karl aratrlmaldr: ilk Trk kavimleri Gney-Ural ve Hazer denizi arasndaki yoldan Avrupa'ya ne zaman gelmilerdir? Bir de, -teki eski g ynnden, Altay ve Sayan dolaylarndan Bakrt toprana doru Trkln yapt gn izi nasl bulunabilir? Her iki sorunun .esas, batya akan kavimlerin hviyetlerinin hem Asya'da hem de Avrupa'da tesbit edilebilmesine dayanr. Durum bugn iin henz kolay deildir. imdi burada, Avrupa tarafiyle ilgili Bat kaynaklarnn bildirdiklerinin ne kadar az ve onlarn yardmiyle kendimize izebildiimiz manzarann ne kadar silik olduundan, bu azck bilginin, Dou kavimlerinin Dou - Av-

350

BLNMYEN

t-ASYA BtLtNMYEN t-ASYA

rupa topranda gemi olan hareketlerinde, tarihi rollerinin geliiminde hayale ne kadar yer vermi bulunduundan sz aacak deiliz. Burada sade Asya tarafnn Asya'l kaynaklarndan neler bek-liyebileceimizi inceliyeceiz. Yazk ki, imdilik bu da fazla bir ey deildir ve hele durumu tam bir kesinlikle aydnlatabilmek iin herhalde azdr. i-Asya tarihi zerine olan bilgilerimizin iki nemli kayna olduunu biliyoruz. Bunlardan birini in kaynaklar tekil etmekte, tekini ise topraklarndaki yazl veya eyaya mtaallik eserleriyle -Asya kendisi salamaktadr. mdi bizi daha yakndan ilgilendiren blgeler hep in dnyasnn kenarna dtne gre, onlardan edineceimiz bilginin in'in komuluklarnda bulunup da onlarla sk balan olan kavimler hakknda verdikleri bilgiden ok daha az olaca meydandadr. in daha kts, bu az bilgilerde de in tarihiliinin en byk meziyetinin, devamlln eksik oluudur. Ne zaman gebe kavimlerden biri kudretiyle ve silhnn zoriyle gebe komulara ve in'lilere kendini saydrmsa o zaman in tarihilerinin azndan lf su gibi boanr. Fakat ayn gebe kavmin gnei batmaa yz tutunca tarihinin ilgisi ondan kesilerek hemen arkasndan gelen teki gebeye ynelir. Buna ne kadar yanak yeridir. Zira Kuzey -Moolya ve Tarm havzas gebe-belerini, hzla telere g etmee zorlyan artlar, byk yenilgiler, bitkinliklerdir. Bu gebeler batya doru yolculuklarna o zaman kmakta, Dou - Avrupa'da birtakm Finugor ve Trk kavimleriyle o zaman temasa gemektedirler. Macar anatarihinin en nemli olaylarn ve dnm noktalarn anlamak ancak bu doudan gelen gebe dalgalarn yakndan ve btn ayrntlariyle incelemekle mmkndr. Cungarya kaps yoliyle Kuzey- Moolya'dan gelen ve Hazer glne doru ynelen gleri, hi olmazsa belli bir yere kadar, in kaytlarnn yardmiyle de takibedebiliriz. Sayan dandan balyan Sibirya yolu zerinde ki Macarlk bakmndan bu yolun nemi nispeten daha fazladr artk inlilerden de hibir ey bekliye-meyiz. Bir t-Asya aratrcs sfatiyle syliyebiliriz ki, Sibirya yolu, - Asya aratrclar iin de incelenebilecek durumda deildir. Bu mesele zerine syliyeceimiz az bir ey varsa o da Sibirya yolunun dou balang noktas ile ilgilidir.

ss

Arkeolojik eserlere gelince, imdiye kadar bunlar ancak Altay'-lardan douya den alann en kuzey blgesinde ele gemitir. Bunlar da bize etnik ve hele dilcilik bakmndan fayda salyacak eyler deildir. Burada unu da kaydetmemiz yerinde olur ki, imdiye kadar gz nne aldmz -Asya tarih kaynaklar hep Macar anatarihi aratrmalarnn balang noktas saydmz aa, yani sa'nn doumundan sonraki IV. yzyln sonuna ve V. yzyln balarna kadar olan zamana aittirler. Bu a Macarln zel etnik ve dil ehresinin teekkl ettii ve sonunda da, herhalde Trk kavimlerinin beraberinde olarak, glerine balad adr. Bilindii gibi, Macar anatarihi Hunlarn, Bat - Trklerin, Sabrlarn, Onogurlarn, Kazarlarn ve Peeneklerin tarihlerinden ayrlamaz. -Asya tarihinde, Trk olduklar phesiz olan kavimler hakkndaki bilgilerimiz V. yzyln sonunda, VI. yzyln banda baladna gre, imdi burada syliyeceklerimizi de elimizdeki - Asya kaynaklarnn Macarlkla balar kurmu olan Trk kavimleri hakknda V. yzyldan nce ve V. yzyldan sonra neler kaydettiklerine gre iki blme ayracaz. lk blmn balang noktas olarak biz de sa'nn doumu yllarn alyoruz; ikinci blm ise yurt kurulu aiyle, yani IX. yzylla kapanmaktadr. Bu ie hangi tarafndan bakarsak bakalm, Macar anatarihi aratrmalarnn en nemli bir k noktas dilimizde, bugn ve eskiden bilinen birok Trk dillerinden ses zellii bakmndan ancak biriyle, bugnk uvaa ile birleen eski, yurt kurulutan nceye ait Trke dn szler bulunduudur. mdi bu, Kazan yaknlarnda, eboksari blgesinde konuulan uva dili, yabanc ve Macar dilcilerle tarihilerin kanaatlerine gre, bir zamanlar Trkln pek byk, medeni fakat oktan tkenmi olan bir kolunun, Volga boylu Bat - Trklerin dili idi. Bat - Trkler Trkln teki, dou kollarndan (yalnz dil deil, medeniyet bakmndan da) kesin olarak ayrlyordu. eitli Ogur kavimleri, Onogurlar, ara-gurlar ve Utigurlar gya hep onlardand. Bu bilginlere gre btn Bat-Trk kavimleri Attil'nn Hun imparatorluu iinde kalyordu. Mamafih bizce muhakkak olan ancak Bat - Trklerin Bulgar adiyle Avrupa'da ilk defa, Avrupa Hun imparatorluunun yklndan sonra gzkm olmalardr. Bu mesele ar derecede kark olduu iin gerek dilcilik, ge-

352

Btr.tNMYEN

-ASYA

BLINMYEN ASYA

353

rekse tarih alannda grnen zorluklarn yerini bolca faraziyelerle doldurmak zorunda kalnd. phe ve mnakaa gtrmiyecek bir ey varsa o da Macar dilindeki en eski dn szlerin, Trk dillerinin bugn yalnz uvaa ile temsil olunan kmesinden kma olduudur. Bizde benimsenmi olan genel bir gre gre Trk dillerinin bugn yalnz uvaa tarafndan temsil olunan kmesi sonradan, daha eski dou kmesinden ayrldktan sonra meydana gelmitir. Yabanc memleketlerde ise, bata Finlandiyal Ramstedt olduu halde bakalar, Trk dillerinin eski zelliklerini muhafaza edenin bu uva kmesi olduunu ve dou kolunun sonradan t-rediini ileri srmektedirler. Ve bu kanaat ayrl sade dilcilik tas-lyanlarn kl krk yarmas olmayp, pek nemli tarih neticelere de yol amaktadr. Eer uva - kmesi, bizim dndmz gibi, sahiden sonradan meydana gelmise, o zaman bir vakitler bu dili konumu olanlar muhtemel Trk kavimlerinin saysn kendiliinden dar bir ereve iine sktrm oluyoruz. Yok eer Ramstedt'in hakl olduu meydana kacak olursa o zaman bu, . s. IV. yzylda btn Trk kavimlerinin bu dili konumu olduklarn gsterir, nk ona gre, Trk dillerinin uvaadan ayrlan byk, bugn deta genellemi kmesi bu tarihten sonra ekillenmitir, Macaristan'da hkm sren, biraz nce de sylediimiz kanaat zerine dil bakmndan Bat - Trklere balanan Ogur dediimiz kavimlerin, yani Onogurlar, aragurlar ve Utigurlar uvaa tipinden olan Trkeyi konutuklar gr meydana gelmitir. Dou -ve Bat - Trklerin dilleri arasndaki fark ogur sznn kendisi de mkemmel gstermektedir. Ayn kelimeyi Bat-Trkler ogur, Dou - Trkler ise ouz diye sylerler. Bu iki kelimedeki z - r deiiklii iki dil tipini en zel bir surette birbirinden ayran bir criterium olarak belirmektedir. Bize daha yakn olan bir misal de vermek iin kz anlamna gelen kr szn alabiliriz. Bu sz Macarcada en eski dn kelimelerden biridir. teki biroklariyle beraber bu kelimemiz Trk dillerinin bugn yalnz uvaa ile temsil edilen bat kmesinden kmadr. Bu kelime yalnz uvaa ile Macarcada r ile sylenir, btn teki Trk dillerinde onun yerine z sesini buluruz. Dilcilie dayanan Macar anatarihinin ekirdei saylabilecek o-lan bu lesbit sarih ve ak olup Budenz'ten beri bugne kadar bundan phe etmek kimsenin aklndan gememitir.

Fakat meselenin asl etin taraf bundan sonra geliyordu: Macar diline dn szler verdii srada yukarda sz geen ve kendine gre zellikler arz eden Trk dilini acaba kimler konuuyordu? Bugnk uvalarn cetleri kimlerdi? uva cetlerden maada baka Trk kavimleri de bu dili konumular mdr, konumularsa bunlar hangileridir? te buraya gelince kararszlk yznden faraziyeler alanna girmek zorunda kalyoruz. Bu dilin Volga Bulgar -Trkleri arasnda yaam olduu gerekten doruya benziyor, fakat yle verintilerimiz de var ki, bunlar Volga Bulgar - Trklerinin baz kabileleri arasnda Dou - Trke denilebilecek teki Trke tipinin de bilindiini gstermektedir. Buna karlk Kazarlar Dou - Trke konuan Trklerden sayarlar. Byle olmakla beraber Kazarlarn, hi olmazsa bunlarn baz kabilelerinin dahi bugnk uvalarn Ogurca denilebilecek dillerini bildikleri ekli de ortaya atld. Onogurlarn, aragurlarn, Utigurlarn Bat Trk dili denilen dille konutuklar keyfiyeti daha zayf temellere dayanmaktadr. Meselenin pek de kesin olmyan deerdeki bu zmnde en byk rol sadece kavim adnn r - si oynamtr. Bunun ne kymeti olduunu ise, tamamiyle Dou - Trke tipi bir dil konuan Trk kavmine Uygur denmesi aka ispat eder. Eer tesadfen - Asya aratrmalarndan, kazlarndan Uygur kavminin dilini renmi olmasaydk, sade adna bakarak onu da Bat-Trk sanlan Onogurlarn, aragurlarn, Utigurlarn arasna katardk. Meselenin bu ksm imdilik tam bir kanaat verecek ekilde zmlenemez ve ister bu ister u zm tarzna ba vuralm, ancak faraziyeler arasnda bocalarz. Bununla beraber bata Onogur olmak zere Ogur kavimlerinden biriyle her hangi bir tarih bamz olduu phesizdir. Ama bu temasn mahiyetinin nasl olduunu sylemek daha zordur. Bazlarnn hatrna mttefiklik veya vasallk geliyordu, bakalar ise btn bu balarn, Macarlarn Rusya'daki gleri srasnda Onogurlarn yerlerine yerlemi olmalar faraziyesinden ileri gidemediler. Macar kavminin, kendisi tarafndan hibir zaman kullanlmam o-lan, fakat komular ve onlar vastasiyle daha uzaktaki yabanclarca bugne kadar hep onunla anlmakta bulunan ad, gya bu Onogur yurduna yerlemenin htras olarak kalmtr. Bu ad, yani Hun-garus, Ungar, Hongrois...gerekten o eski Onogur sznn aksinF. 23

354

B L N M Y F. N - A S YA

BLNMYFN

ASYA

355

den baka bir ey deildir ve yukarda sz geen faraziye yerinde ise bu adlandrma tpk kuzey gebelerinin, To - ba kavmi ortadan kalktktan sonra onun yerine tekrar yerleen in'lilere To - ba adm, Tabga verdiine, yahut da yine bir kuzey gebesinin. Ki-tayn izi oktan kaybolduu halde in'liye Kitay adn vermekte devam ediine benzemektedir. Tabii in'liler de Macarlar gibi, bu Tabga veya Kitay adn hibir zaman benimsememilerdir. Aratrmalar sonunda bilhassa Bat kaynaklarna dayanarak a dikkate deer sonu da karlmtr ki, VI. yzylda Kafkasya dolaylarnda grlen Ogurlarla Onogurlar ve aragurlar daha gneylere birka yzyl nce kuzeyden, muhtemel olarak Bakrt lkesindeki yurtlarndan inmilerdir. Bu kavimler Bakrt toprandaki yurtlarn, zerlerine doudan kuvvetli bir kavmin, Sabrlarn yklenmesiyle brakmak zorunda kalmlardr. Sabrlar, yurtlarndan kardklar Ogurlarn, Onogurlarn ve aragurlarn ardndan daha sonra Kafkasya'ya da gitmilerdir. Ancak biz imdilik ilkin Bakrt toprandaki olaylar ele alalm. Tpk Ogurlar, Onogurlar ve aragurlar gibi Sabrlar da Bakrt toprandaki yurtlarna Asya'dan gelmilerdi. Asl k noktalarn daha tam olarak da belirtebiliriz: bu alan rti blgesidir. Yani btn bu kavimlerin, Trklerin eski bat kolundan olduklar faraziyesini kabul* edecek olursak, o zaman bunlarn anayurtlarnn Irli blgesi olduuna inanlabilir. Fakat eer tesadfen Sabrlarn dil bakmndan Dou - Trkler arasndan tredikleri meydana karsa, o zaman ikinci bir faraziyeyi, yani rti blgesine Kuzey Al-tay ve Sayan dolaylarndan, nemini yeteri kadar belirtemediimiz Sibirya yolu boyundan gm olduklar faraziyesini kabul edebiliriz. Bazlar, (Deguignes'e dayanarak) birtakm in verintilerinden deliller gstermek suretiyle Sabrlarn e-Asya'da oturduklar zi-habna kaplmaktadrlar. Bu gre gre Asya'l A varlar, yani Juan-juan'lar 458-de yenmiler, onun zerine bunlar glerine devam ederek Turfan', Sabrlar lkesini 460-ta zaptetmilerdi. Gya aragurlar ve Onogurlar zerine yryenler buradan karlan Sabrlard. Hdiselerin bu ekildeki anlatlnda Juan-juan'larn yenilmesine kadar olan ksma bir diyecek yoktur. Eer Juanjuan'lar 460 - ta Turfan vahasnda gerekten Sabrlar bulmularsa ve bun-

lar oralar Juan-juan'lar1 .ski?! altnda terk etmi iseler, o zaman Sabrlarn iki yolu olabilirdi. Ya Cungarya kapsndan geerek Al-tay'lann dousuna dnerler ve Sayan boyundaki Sibirya yolunu orada ararlar, yahut da Turfan'dan batya doru Ural nehrinden geerek Avrupa'ya girerlerdi. Fakat bu iki faraziyenin ikfei de imknszdr. Kuzeyden gelen Juan-juan'lar yznden kendileri de kolay kolay kuzeye doru gidemezlerdi, yok eer Onogurlarn yanna Hazer gl tarafndan gelmi olsalard, o zaman da Bakrt toprana varm, Onogurlarla aragurlan kendi gney taraflarna doru deil kuzeye itmi olacaklard. Ayn zamanda asl - Asya keiflerinden unu da renmi bulunuyoruz ki, . s. 460 - ta Turfan'da yle fazla Trk isknlar yoktur, zira o alarda orada Tokharlar tam gelime halinde idiler. imdiye kadar yaplan aratrmalara dayana-k kesin bir ekilde ileri srebiliriz ki, I. s. V. yzyla kadar sren devrede Asya'dan gelen. Macarlarla mnasebet kuran Trk kavimlerinin bir ksm Bakrt toprana - Asya'nn dna den Sibirya yolundan gelmitir. Fakat bu zaman iinde Hazer golnn kuzey kysndan geen gney yolu dediimiz yoldan da Dou Avrupa'ya birtakm Trk kabileleri gelmitir ki, bunlar sonralar Macarlkla her hangi bir temasa gemi olabilirler. Gney yoliyle gelmi olan Trkler meselesi bizi. -Asya'nn en nemli devresine, Hiun-nu ana gtrr. Bilindii gibi byk Hiun-nu devleti sa'nn doumu sralarnda yklm ve bu ada C-c hkmdarl altnda Cungarya kapsnn batsna den yerlerde gelip geici bir bat devleti ortaya kmt. inlilerin vuruu zerine bu bat devleti de abucak yok oluyor ve dalan halk daha . s. I. yzylda Avrupa'ya doru gmee balyor. IV. yzylda olan byk Hun gnn herhalde daha bakalariyle de kuvvetlendirdii Trk kavim unsurlarn Avrupa'ya bu kk ldeki ilk g getirmi olacaktr. Bizi en ziyade ilgilendiren mesele zerine, yani bu iki kavimler gnn Avrupa'ya ne gibi Trk kavimleri srklemi olduuna dair bugn yazk ki pek az bir ey syli-yebiliyoruz. Macar anatarihinin V IX. yzyla kadar olan ikinci ana ait - Asya kaynaklarna gelince, bu alanda ok daha bahtl bir durumda bulunmaktayz.

356

BLNMYEN

-ASYA

BLNMYEN

ASYA

557

1. s. 552-de kurulan Kk Trk devletinin abucak Dou ve Bat olarak ikiye blndn grmtk. Bu ikisini ayran izgi, yahut onlar birletiren ba Altay dalar ve Cungarya kaps idi. Douda Uygur ilerleyii, batda (Turfan!) in'lilerin istils ile son saati yaklaan Kk Trk imparatorluunun en gze arpacak olaylar, Juan-juan'larn yenilii, Eftalitalarn istillar, sonra ksa bir zaman iin Kk Trk istikllinin kaybolmasiyle ortaya kan in va-salh, istikllin geri alnmas zerine dou ve bat ynlerinde yaylmalardr. Macar anatarihi bakmndan bizi ilgilendiren, Bat - Kk Trk devletinin hayatdr. Bu hususta kaynak bakmndan skntmz yoktur. Bat - Kk Trk imparatorluunun geirdii balca olaylar canlandrmak iin ynlarla in kaydna, islm, Bizans v.s. kaynaklarna dayanabiliriz. Sonra iin asl nemli taraf, yabanc kaynaklarn dediklerini Kk Trklerin kendi yazl eserleriyle kontrol edebilmemiz, tamamlyabilmemizdir. Bu yazl eserler arasnda tabiatiylc ilk hatrmza gelen, byk Orkhon yaztlardr. Bat - Kk Trk devleti zerine yazlm kaynaklar ok boldur ve bunlar sadece siyasi olaylarn balca dnmlerini .gstermekle kalmayp Kk Trk kavminin medeniyetini, din artlarn, devlet tekiltn, itimai kuruluunu da canl bir ekilde anlatmaktadr. Bu kaynaklar Macar anatarihiyle ilgili iki nemli mesele kmesine de k serper. Bunlardan biri tarih ve siyasi mahiyette olup Macarln. VI. yzyln ikinci yarsnda ve belki VII. yzyln balarnda da. o vakitler ta Krm yarmadasna kadar yaylan Bat - Kk Trk devleti iinde bulunmasiyle ilgilidir. (576 tarihlerinde Kk Trklerin. Krm'n Bosforus ehrini aldklarn Valentinus'un elilik raporunda grmtk.) kinci mesele kmesi bundan aa nemde olmayp yurt kurulu zamanndaki Macarln Trk medeniyetini aklamada son derece nem tamaktadr. Bu ikinci mesele kmesinin yardmiyle gryoruz ki, Macarlarn kabile tekiltlan ve harb usulleri Gy. Nemeth'in eserinde en yeni malzemeyi gz nnde bulundurarak meydana koyduu gibi, tamamiyle Trk-lerinkine benzemektedir. Bu alanda en ziyade Trk ve onun ayn olan Mool itimai ve devlet kurulularnn incelenmesinden ok ey bekliyebiliriz. nk, belki sylemee de lzum yoktur ki,

kaynaklarn bir araya getirilmesi ve aklanmas ii bugne kadar henz sona ermi deildir. Eski - Asya'nn meydana karlmas iinin yzyln bandaki byk gayret ve baarlardan sonra bugn haylice yavalam olduunu grmekteyiz. Fakat bu hibir zaman oradaki eski eserlerin tkenmi olduunu ve artk bir ey bekliyemiyeceimiz anlamna gelmez. Tersine olarak, ilk keiflerin erefli neticelerine lyk yeni yeni, dikkate deer bulularn ortaya k ancak uygun bir durumun gelmesini, bahtl artlarn araya girmesini beklemektedir. Bundan sonraki - Asya keiflerinden bir ey bekliyen varsa bu, herkesten ziyade Macar anatarihinin aratrcsdr.

BL N M Y E N

ASYA

S59

BBLYOGRAFYA
I. F. Machatschek, Innerasien. E. von Seydlitz'sche Geographie, Hundertjahr - Ausgabe. Breslau, 1927 adl eserde. P. Pelliot, La Haute Asie. Paris, 1931. R. Grousset, L'empire des steppes. Pa ris, 1939. A. Herrmann, Historical and Commercial Atlas of China. Cambridge Mass., 1935. II. J. J. M. de Groot, Chinesische Urkunden zur Geschichte Asiens. I-II. Berlin - Leipzig, 1921, 1926. L. Aprily, Ts'ai Yen kinai kltn tizennyolc verse Iin kadn airi Tsay Yen'in on se kiz iiri]. Budapesti Szemle 248. C. 1938. A. Berthelot. L'Asie ancienne centrale et sud - orientale d'apres Ptolemee. Paris, 1930. III. C. de Boor, Excerpta de legationibus. I. Berlin, 1903. 170. s. v. s. Dr. Lukinich I., Menander Protector trteneti mve-nek fennmaradt tredekei. Kzepkori kronikasok | Menander Pro-tector'un tarih eserinden kalma paralar. Ortaa kronikaclarl. Brasso, 1905. E. Chavannes, Documents, bak. XI. IV. in'li haclar hakknda: R. Grousset, Histoire de l'Extreme Orient. I. Paris, 1929, 291. s. v. s; 255. s. v. s. St. Julien, Vie et voyages du pelerin Hiouen Thsang. Paris, 1853 - 58. S. Beal, Huen Thsang, Si yu ki, Buddhist Record of the Western World. London, 1906. V. A. von den Wyngaert, Sinica Franciscana. I. Quaracchi -Firenze, 1929. F. Risch, Johann de Plano Carpini. Leipzig, 1930. A. C. Moule-P. Pelliot, Marco Polo. I-II. (teki ciltler daha kacaktr.) London, 1938. VI. A. Waley, The Travels of an Alchemist. the Journey of the Taoist Ch'ang-ch'un from China to the Hindukush at the Som-mons of Chingiz Khan. Broadvvay Travellers. London, 1931. E. Bretschneider, Mediaeval Researches from Eastern Asiatic Sources. 1,35. London. VII. W. Barthold, Turkestan Down to the Mongol Invasions,

2. bask. London, 1928. V. Minorsky, Hudud al-'alam. The Regions of the World. London, 1937. Defremery - Sanguinetti, Voyages d' lbn Batoutah. I - IV. 3. bask. Paris, 18S3 -1922. VIII. H. Yule-H. Cordier, Cathay and the Way Thither. Hakluyt Society. I - IV. London, 1913 -16. C.Wessels, Early Jesuit Travellers in Central Asia. La Haye, 1924. E. Huc, Souvenirs d'un voyage dans la Tartarie et le Thibet. Nouvelle edition par J. M. Planchet. I - II. Pekin, 1924. H. Bernard, Le Frere Bento de Goes. Chez les Musulmans de la Haute Asie (1603 -1607). Tientsin, 1934. IX. W. Barthold, Die geographische und historische Erforschung des Orients mit besonderer Bercksichtigung der russischen Arbeiten. Leipzig, 1913. Cholnoky J., Europa, Kis- Azsia, Bels - es Kelet - Azsia felfedezese es meghoditasa fJ. Cholnoky'nin Budapete'de 1938-de kan a Dnya keifileri ve fatihleri adl eserinden I. c.: Avrupa, Kk - Asya, - ve Dou Asya'nn kefi ve fethi]. N. M. Prjevalski, Zajzanbol Khamin at Tibetbe [Zayzan'dan Khami yoliyle Tibet'e]. Budapest, 1884. Hedin Sven, Transzhimalaja [TranshimalayaJ. Budapest, 1910. X. Halasz Gy., t vilagresz magyar vandorai [Be; kta ze rinde Macar seyyahlar]. Budapest, 19.J6. Grof Szechenyi Bela, keletazsiai utjanak tudomanyos eredmenye [Kont B. Szechenyi'nin Dou-Asya seyahatinin ilm baarlar]. I-III. Budapest, 1890-97. Zichy Jen groj harmadik azsiai utazasa [Kont J. Zichy'nin nc Asya yolculuu]. I-V. Budapest, 1900-1905. [Macarca, Al manca.] Almassy Gy., Vandorutam Azsia szivebe [Asya'nn kal bine yolculuum]. Budapest, 1903. Prim Gy., Utazasaim BelsAzsiaban [-Asya'da seyahatlerim]. Budapest, 1911. XI. E. Chavannes, Documents sur les Tou - kiue (Turcs) occidentaux. St. Pbg., 1903. V. Thomsen, Inscriptions de l'Orkhon. Memoires de la Soc. Finno-Ougrienne V. V.Thomsen, Alttrkische Inschriften aus der Mongolei. Zeitschr. d. Deutschen Morgenl. Ges. 1924. W. Radloff, Die alttrkischen Inschriften der Mongolei. Erste Lieferung. St. Pbg., 1894; Neue Folge. 1897. XII. H. Cordier, Melanges d'histoire et de geographie orir entales. I - IV. Paris, 1914 - 23. Stein Aurel, si svenyeken

3tf)

BLNMEYEN

J- ASYA

B i i.! N y i . r N i-i. s v \

361

Azsiaban [Asya'da eski izler zerinde]. Budapest, 1924. A. v. Le Coq, Die vierte deutsche Turfan - Expedition. Turan 1918. XIII. A. Stein, Ancient Khotan. MI. Oxford, 1907. A. Stein, Sand - buried Ruins of Khotan. London, 1903. Stein Aurel, Homokba temetett varosok [Kuma gml ehirler]. Budapest. A. Foucher, L'Art greco-bouddhique de Gandhra. Paris: I. 1905.; II, 1. 1918; II, 2. 1922. XIV. W. Fuchs, Das Turfangebiet. Ostasiat. Zeitschr. N. F. III. J. Marquart, Guwaini's Bericht ber die Bekehrung der Uiguren. Sitzungsberichte d. Pr. Ak. d. Wiss. 1912. E. Chavannes -P. Pelltot, Un traite manicheen retrouve en Chine. Journal Asiatique, 1911, 1913. P. Alfaric, Les Ecritures manicheennes. Paris, 1918. XV. A. Stein, The Thousand Buddhas. Ancient Buddhist Paintings from the Cave - temple of Tun - Huang on the Western Frontier of China. London, 1921. P. Pelltot, Les grottes de Touen houang. I - IV. Paris, 1914 - 24. P. Pelliot, La version ouigoure de l'histore des princes Kalyanamkara et Papamkara. T'oung Pao 1914. XVI. Ch. Bell, Tibet. Past and Present. Oxford, 1924. Ch. Bell, The Religion of Tibet. Oxford, 1931. J. Bacot-J. Hackin, L'Art tibetain. Paris, 1911. Ligeti L., Tibeti forrasok KzepAzsia trtenetehez [Orta-Asya tarihi iin Tibet kaynaklar]. Krsi Csoma - Archivum I. Ergnzungsband. Budapest, 1936. XVII. P.Y. Saeki, The Nestorian Documents and Relics in China. Tokyo, 1937. P. Pelltot, Chretiens d'Asie Centrale et d'Extreme - Orient. T'oung Pao 1914. W. Barthold, Zur Geschichte des Christentums in Mittelasien. Tbingen - Leipzig, 1901. J. B. Chabot, Histoire de Mar Jabalaha III et du moine Rabban Cauma. Paris, 1895. Homan - Szekf, Magyar trtenet [Macar tarihi]. 3. bask. I, 523 ve daha sonraki sayfalar. XVIII. P. K. Kozlov, Mongolei, Amdo und die Tote Stadt Chara - Choto. Berlin, 1925. N. Nevskiy, Oerk istorii tanguto vedeniya. Izvestiya Akademii Nauk 1931. B. Laufer, The Si - hia Language. T'oung Pao 1916. K. Donner, Beitrge zur Frage nach

dem Ursprung der Jenissei - Ostjaken. Journ. de la Soc. F. - Ougr. XXXVII. XIX. Uno Harva, Die religisen Vorstellungen der altaischen Vlker. Helsinki, 1938 (bilhassa 292 - 321. s.). A. M. Tullgren. Sur les antiquites trouvees depuis la guerre dans l'Asie septentrionale. Journ. de la Soc. F. - Ougr. XLIX. A. Alfldi, Die geistigen Grundlagen der hochasiatischen Tierstiels. Forschungen und Fortschritte VII. c. 1931. Z. de Takacs. L'art des grandes n;it;rations en Hongrie et en Extreme - Orient. Revue des Arts Asiatiques VII. c. 1932. XX. Homan - Szekf, Magyar trtenet LMacar tarihi]. 3. bas k. I. c. Nemeth Gyula, A honfoglalo magyarsag kialakulasa | Yurt kuran Macarlarn teekkl]. Budapest, 1930. Zicy Istvan grof, A magyarsag strtenete es mveltsege a honfoglalasig. A Magyar Nyelvtudomany Keziknyve [Yurt kurmaya kadar Macarln anatarihi ve medeniyeti. Macar Lisaniyat El Kitab]. Budapest, 1923. Zichy Istvan grof, Magyar strtenet | Macar anatarihi]. Kinesestar 5. c. 1938.

NDEKLER
nsz .................................................................................................... I. I-Asya .............................................<.................................... II. Byk in seddi'nin tesinde................................................ III. Altnda ................................................................................. IV. Bat nbet kulelerinden Demirkap'ya kadar .................... V. Tatar hannn saraynda ........................................................ VI. Bir in'li papaz Cengiz hann peinde.................................. VII. slm dnyas habercileri....................................................... VIII. Hristiyan dnyas keifileri ................................................. IX. Bat corafyaclarnn yola klar ..................................... X. i- Asya'da Macar aratrclar............................................. XI. Orkhon ve Yenisey kylarnda esrarl yaztlar ................... XII. Eski kavimlerin izinde............................................................ XIII. Khotan..................................................................................... XIV. Turfan..................................................................................... XV. Bin Buddha maaralar ....................................................... XVI. Eski Tibet ................................................................................ XVII. Papaz Johannes ve Hristiyan Tatarlar................................. XVIII. l ehir: Kara Khoto ............................................................ XIX. Gebe hkmdarlarn gmldkleri yerler....................... XX. I-Asya ve Macar anatarihi ................................................... Bibliyografya........................................................................................ indekiler ........................................................................................... 5 13 40 59 74 91 108 125 143 160 177 195 209 228 244 261 278 295 311 327 341 358 362

You might also like