You are on page 1of 162

Yaar Kemal _ Frat Suyu Kan Akyor Baksana Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden

Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu Yaar Kemal _ Frat Suyu Kan Akyor Baksana Yasar Kemal Frat Suyu Kan Akyor Baksana Bir Ada Hikavesi 1 Yaar Kemal Frat Suyu Kan Akyor Baksana Bir Ada Hikayesi 1 ayt No : , 1? Tasni f Vo : s ii^> ADAM YAYINLARI Adam Yaynclk ve Matbaaclk A.. Birinci Basm : Ocak 1998 (5.000 adet) kinci Basm : Ocak 1998 (5.000 adet) nc Basm : ubat 1998 (5.000 adet) Drdnc Basm : ubat 1998 (5.000 adet) Beinci Basm : Mart 1998 (5.000 adet) Altnc Basm : Mays 1998 (5.000 adet) Yedinci Basm : Temmuz 1998 (5.000 adet) Sekizinci Basm : Ekim 1998 (5.000 adet) Kapak Tasarm: Tlay Ulukl Kapak Fotoraf r Mari, Aslan Bal Kartal, III. bin yl ilk yars, Mezopotamya sanat, ykseklik 0.128 m. Lapiz-lazuli, altn, bakr, zift. 98.34.Y.0016.646 ISBN-975-418-464-X fL HALK KTPHANES/ Yazma Adresi: Adam Yaynlar, Kkparmakkap Sok. No. 17 Beyolu 80060 stanbul Tel: (0-212) 293 41 05 (3 hat) Faks: (0-212) 293 41 08 Yaar Kemal Frat Suyu Kan Akyor Baksana Bir Ada Hikayesi 1

Tanyerleri d yacakt. Deniz stlimand, apakt. Kreklerin prtsndan baka ses yoktu. Martlar daha uyanmamt. Gn domadan nceleri, dnya dmdzken, deniz ite byle sonsuz bir akla keser. Poyraz Musa dn akamdan bu yana hemen hemen hi soluk almadan, ince, telasz bir uyumla krek ekiyordu. Kimi zaman belli belirsiz bir yel esiyor, sonra yitiveriyordu. Delikanlnn ter kokusuna kreklerden gelen deniz kokusu karyordu. Yorulmutu ya aldrmyordu. Denizin de apak kesildiini grnce avularnn acdn, yorgunluunu, her eyi unuttu. Seher yeliyle birlikte iine, onu alp uuran bir sevin geldi oturdu. Akamdan beri sanki krek ekmiyormu-casna birden canland, kreklere asld, altndaki kayk uuyordu. Deniz daha stbeyazd. Kayk, krekler, gkyz, yldzlar da apakt. Poyraz Musa da tepeden trnaa apakt. Kar dalarn ard aydnlannca deniz meneviledi. Denizin stnde ok mor, ok turuncu, ok yeil, ok sar, ok krmz klar kaynamaya balad. Poyraz Musa, ban kaldrp karya baknca az ilerdeki aday grd, hzn kesti, kay durdurdu, ayaa kalkt, kollarn at, derin bir soluk ald, kayk saa sola hafiften sallanyordu. Bir tanskla kar karyayd. Ada pespembe bir a batmt. Pembe k denize yansm inceden dalgalanyordu. Poyraz Musa, gnn ucu gzknceye kadar olduu yerde, kaykla birlikte sallanarak orada yle, kendinden gemi durdu kald. nce denizin akl kayd gitti, bir anda gzden silindi. Ardndan denize yansm eftali ieklerinin pembesi birden utu gitti adann stne kondu. Yldzlar parlad snd. Bir balk, nerdeyse bir ocuk boyu, denizden frlad, havada akarak, elik mavisi, elik yeili, elik moru, elik krmzs klarn fkrtarak, geri dt. Balklar, bykl kkl arka arkaya denizden frlyor, klarn havada brakarak denize geri dyorlard. Denizin st bir ocuk boyu pul pul oldu. Poyraz Musa glmseyerek yerine oturdu, kreklere yapt, kayn burnunu gndouya dorulttu, ky ky gitmeye balad. Gn kulua doru da adann nndeki koya ulat, kayktan akl talarnn stne atlad, birka adm attktan sonra dnd, alandaki ulu nara bakt, narlar tomurcua durmutu, ince, tyl bir yeillik havay, denizi okuyordu. Gneye denizin kysna sra sra dizilmi, iki katl evlerin nnden son eve kadar yrd, oradan douya dnd, orada da evler iki katl yan yana dizilmi tahta evlerdi. Ardndan kyn iine yrd, hepsi tahta evlerdi, ou pekmez rengine, bir ksm da sarya, mora, patlcan rengine, maviye, aka boyanmt. Denizin kysna sralanm evlerin hepsinin de rengi silme, akt. Adadaki yel deirmenin de rengi apakt. deirmen de, her an, a batyor kyordu. Poyraz Musa ortadaki kk tepenin stne oturtulmu yeldeir-.menine doru yolland. Deirmenin kanatlar ar ar dnyordu. Kap akt, azck rkerek ieriye bir adm att. Kocaman, ar, kaln bir demir emberle kuatlm deirmen tann stne buday taneleri dklmt, benekli tan yresi bir kar yksekliinde bir tahta perdeyle evrilmi, nne byk bir un teknesi yerletirilmiti. -nen unlar bir aa oluktan bu teknenin iine akyordu. Poyraz Musa, bu koskocaman, byk kesme talarla rlm kulenin iine girince bir ho oldu. Burnuna, ok uzaklardan scack bir un kokusu geldi. Babasyla, semerli beygirlere buday uvallarn yklerler, kar dan dibindeki su deirmenine giderlerdi. Daha deirmene yaklamadan, uzaklardan bir su sesiyle birlikte inceden bir un kokusu gelirdi. Deirmen tan grnce de kulaklarnda su sesi, burnunda un kokusu... Deirmenin drt yannda birer ulu nar byklnde incirler, ok uzun, telli kavaklar, kavaklara sarlm asmalar, taa dan yamacna kadar giden narlar... Aylardan haziransa al al dalgalanan nar iekleri... Arkn kylarnda yabannaneleri, un kokusuna'karm bin bir koku. Deirmenin pervanesinden, kpe kesmi, kaynayarak dklen su. Suyun kysnda bitmi bin bir kokuda iekler... Un kokusuna karm suyun kokusu. Som sar sarasmalar incirlerde st ste... Sapsar her yn. Ilayan ekinler. Ova... Ova youn bir sar n alkantsnda, dalgalamnda, ge aan, durmadan akan dnen, k-vlcmlanan bir k denizi. Budaylarn tlmesi bitene kadar Poyraz Musa incir aalarnn stnden inmezdi. Bir daln stnde kendisi, br dallarda her biri bir gvercin kadar byk sarasmalar.

Glmseyiverdi. eriye bir adm daha att. Yana yreye atlm telis uvallar, paslanm, ne olduu belirsiz demir paralar, krk dililer, batan aa drt parmak aralklarla delinmi uzun bir kalas, duvara dayal. Gene duvara dayal yepyeni daha rzgar grmemi bir kanat, oraya buraya atlm yamru yumru, dipleri dm isli bakr tencere... Tahta merdivenleri gcrdatarak st kata kt. Burnuna daha, bir yerlerden un kokusu geliyordu, kekik kokusuna, incir st kokusuna karm. Yukar knca sert bir a arpt, salland. Douya, batya, kuzeye, gneye drt byk mazgal gibi pencere almt. Pencerelerin drdnn de kapaklar sklm yerde yatyordu. Gneydeki pencereye gitti, darya bakt, uzakta dmdz deniz gzkyordu. Evlerin kiremit damlar sanki ayann dibindeydi. Pencerelerden birinin nne gelince, deirmen duvarlarnn ne kadar kaln olduunu anlad. Zorla pencerenin iine kt oturdu, ku-lacyla duvar lt, nerdeyse kalnlk bir kulat. Pencereden geri atlaynca dizleri bkld, az daha yere kapaklanyordu. Tkenmiti. Doruldu, teki pencereye yrd. Pencereden, bu sabah tanyerleri madan denize pespembe iekleriyle yansm eftali bahelerini grd. Gkyz, deniz, toprak, dnyada ne varsa, iek, ku, aalar, yeiller, morlar, sarlar, turuncular hep pembeye kesmiti. Poyraz Musa, yle ban evirip kendine bakt, kendisi de tepeden trnaa, iliklerine kadar pembeye kesmiti. Deirmenin stndeki som pembe bulut klar iinde yuvarlanarak gneye doru salp gidiyordu. Ba dnerek doudaki pencereye vard. Oradaki her bir ey de pembeydi. O pencerenin nnde ok durmadan kuzey penceresinde ald soluu. Orada, pembe allarn arasnda kprdayan, sonra yryen, siner, koar gibi eden, ardndan da yitip ortadan silinen bir karart arpt gzne. ini bir korku, bir tedirginlik ald, abucak merdivenleri indi, darya kt, abuk abuk alana yrd, alandaki ilk evin kapsn at. Kuzeydeki narn dallan evin stn rtmt. Dallardaki ku yuvalar daha yavruya durmamt. Evin ii tamtakrd. Geriye, akltalarnn stndeki kayna dnd. Kay maviye boyanmt. Eildi, kayn iindeki yatan ald, birka kez zorlatt, az daha yata yerinden kaldrp yalamyordu. Sonunda iki eliyle tuttuu yataa sarl ipi ekti ald. a-krUarn stne indirdi, srkleyerek eve gtrd, yata neredeyse aa-mayacakt, soyunamadan yana dm dein stne devrildi. Gzlerinin nnden pencereden grd karart geti. Kayktakileri alp ieriye getirecek gc kalmamt. Ya o karart bir adamsa, ya gelip kayn iindekilerle alp gtrrse... Birden ayaa frlad, krekleri kapt gibi dnd, kapy kapatt srgledi geldi, daha yata aamadan ba drl yatan stne dverdi. Kr bir ata biniliydi. Ba sonu gzkmeyen dz bir ovada gidiyordu. Ova... ova apakt, k iindeydi. Pespembe, kocaman kocaman am iekler atn karnna deiyor, gittike de uzuyordu. At pembe iekleri zorlukla yaryordu. Ik da bastryor, sakrdyordu. Kar yksek dan tepesinden kopan su kprerek, grldeyerek dan yamalarndan uup ovaya iniyor, pembe ieklerin iinde yitip gidiyordu. Birdenbire suyun gmbrts durdu. At aha kalkt, da pespembe oldu. Pembe glgeler ovann stn rtt. Akdeniz mavide ttyordu. Iklar srklyordu. Yamur yayordu, pespembe. aha kalkm kr at kiniyordu, pembeye kesmi. Pespembe olmu da yrmeye balad, klar kprdeterek. Pembe bir sel kprerek akyordu dadan aa. Ovay binlerce, pembeye kesmi kr atn kinemesi doldurmutu. Atlar birbirlerine girmiler, uuyorlard. Atlarn kanadan birbirine deiyor, yeleleri, kuyruklar savruluyordu. Iklar gittike dnyay dolduruyordu. Sonra atlar, daha sonra som sarya kesmi ova kurun geirmez bir karanlk altnda kald. Som maviye kesmi gk, som maviye kesmi deniz, som maviye kesmi bulut k altnda kald. Her eyi youn bir k duman rtt. Sonra yava yava gene her ey pembeleti. Hm gibi bir yamur indirmeye balad. Gene her yer 10 karanla kesti. Gz gz grmez bir karanlk... Karanln iinden da kt, ktan. Dne dne, klarn savurarak ekti denize akt gitti. Karanlk deniz apak oldu, dnyaya n boaltan. At gene pembeye kesti...

Poyraz Musa kaynn iindeydi. Elleri kreklerde, avular imi, kollar da durmu, kaldramyor bile. kide bir krekleri suya indirip yreye bakyor, hibir kara paras, hibir yanda gzkmyor. Martlar kyamet, tepesinin stnde lk la, bir iniyor, bir kalkyorlar. Nerdeyse saldracak, onu para para edecekler. Korkuyor, kayn iine bzlyor. Martlar kanat kanada, st ste. Soluk alamyor. Da denize yrd. Daha karanln iindeydi. Yalp yalp yanyor, denizin dibine, batan bir gemi gibi iniyordu. Sonunda da batt, btn klar denizin yznde kald. Deniz en derinine kadar kla doldu. Denizin dibinde koskocaman gemiler, koskocaman balklar, balk srleri st ste, lk la uuan koskocaman martlar... Ku srleri sonsuz bir hortumda, yldzlarla karm dnyordu. Deniz gene apakt. Poyraz Musa kyya akltalarnn stne dizlerini dikmi, enesini de dizlerinin stne koymu km oturmutu. Byle aadan, denize dmdz bakarsan, denizi pul pul, elik moru, elik mavisi, ustura yeili, ustura krmzs binbir renkte menevilenir grrsn. Poyraz Musa ayaa kalkt ellerini beline koydu, bedenini saa sola dndrerek kayna yrd, kilim uvaln iindeki byk ceviz kutuyu ald, az ilerdeki byk kesme tan stne oturdu, ndeki byk narn dallar denizin stne doru uzamt. Dallardaki yuvalarn hepsi botu. Kular nereye gitmilerdi acaba? Cebindeki anahtar kard, kilidi at. Kilit kez, n, nn, nnn, diye tt. nce klavlama kayn ald sandktan, sonra usturasn, frasn, sabununu, su kabn ald. Su kabn denizden doldurdu. Sabun iyi bir sabundu ya, deniz suyuyla bir trl kprmyordu. Arkasn dnnce alandaki, narn tam ortasna oturtulmu emeyi grd, iini lk, umutlu, aydnlk bir sevin ald inceden, belli belirsiz. emeye gitti, musluu anca akr akr bir su boand, nce azn muslua dayad, doya doya bir su iti. Amma da susamt! Susamt ya bu kadar su iinde, ii yanyordu da susaml aklna gelmiyordu. Su kabn doldurdu, 11 geldi dallarn altndaki kesme tan stne kt. emenin stnde ne'olduu belli olmayan, yar yarya silinmi bir kabartma resim, bir de hibir yazya benzetemedii, resmin altna oyulmu eci bc ytfzlar... Kim bilir, belki bu yaz Rumlarn yazsdr. Sabun hemencecik kprd, kp ar ar frayla yzne yayd, usturay bir iki klavlad, be gnlk sakaln bir anda usta bir el alkanlyla syrd att. Limon kolonyasyla yzn usul usul ovalad. Tra takmn sanda koydu, sand kilitledi. Kilit gene kez n, nnn, nnnnn etti. Tra olduktan sonra biraz daha kendine geldi. Hemencecik oraya bir ate yakt, aydanl atee srd. ine bir tutam ay att. akl-talarnn stne serdii sofrann ortasna nakl bir bakr sahan koydu. Kllar sarkan kei derisi bir tulumdan bir avu peynir ald. Sofras, ekmek, soan, bir kavanoz balla da donanmt. nce belli ay bardana tavan kan ayn koydu. Barda eline ald, gzlerinden uzaklatrd, hayran, ayn rengine bir sre bakt. ay dupduruydu. nceden bir yel kt, youn bir deniz kokusu getirdi.Aalarn dallar usuldan salland. Daha yeni am kk, taze yeil yapraklar kprdar gibi etti. Poyraz Musa ayaa kalkt, sofrasn denize silkti, drd bkt kaya koydu, evlere doru yrd, gece uyuduu evin kapsn at, yatan ald getirdi, kayn nne, akltalarnn stne serdi. Yataktan bir kf kokusu geldi. Ellerini beline koydu, denize dnd. Denizde ince krklar. Bir efiliyen, bir kesilen incecik bir yel, taa uzak gkte de apak, yle salnp duran bir top bulut. Arkaya dnnce evlerin tesindeki brtlen allarnn iinde gene o belli belirsiz kararty grd. ine bir rperti dt. Bu ssz adada bu karart ne ki? Hele bir yerleelim, bakarz. Kaya dnd, daha irice baka bir sandktan tabancasn ald, bu bir Nagantt. Doluydu. Mermi de azndayd. Beline balad. Palaskay da her zamankinden daha ok skt. Evlere yrd, ilk kapnn nnde durdu. Kap kilitli deildi. Amasyla birlikte ieriye bir aydnlk akt. Gzne ilk arpan, keye koskocaman an germi, an st sa kesine de oturmu bir ar byklndeki krmz rmcek oldu. Kapnn tam karsndaki ocakln taban ak da12

marl kara mermerdendi. stnde kller, kmr paralan az nce sndrlm gibi duruyordu. stteki davlumbazn saaklar ilemeli tuntand. Saaktan sar damarl geni, ilemeli, krmzya alan bir mermer tabaka daralarak ikinci katn tabann delip yukarlara kyordu. Taban Malta tandand. Ocakln, kapnn her bir yanna birer pencere almt. Pencerelerin tahta kapaklar da ok gzel ilenmiti. Camlar ieriye, kapaklar darya alyordu. Pencerelerin drdn de arabuk at. Evin ii biraz tuzlanmt ya prl prld. Sadaki kap mutfak kapsyd. Kaplan kaaklaryla olduu gibi duruyordu. ok tuhaf, mutfak kf bile kokmuyordu. Merdivenleri kt. Tahta basamaklar tozlanmamt bile. Cilas olduu gibi parlyordu. Yukarda geni bir salon, salonun kuzeyindeki duvarda byk bir pencere, pencerenin her iki yannda yan duvara kadar bir resim. Resimde mavi bir denizin kylarnda kocaman kocaman am, dnyadaki hibir iee benzemeyen iekler, krmz, mor, pembe, sar, eflatun, alabildiine... Ik. Usta btn ieklerin ortasna da byk birer gne turuncusu oturtmu. nsan, yeryznn herhangi bir yerinde byle iekler atn bilse, dnyay diyar diyar dolar da, bu iekleri, Kafdann ardnda da olsa, arar bulur da grr. Denizin tam ortasnda tane yelkenli yelkenlerini am gzkmeyen sonsuzluklara, uzaklardaki aydnla uuyordu. stteki uzak gk de kanatlyd. Soldaki resim de sadakinin aa yukar tpksyd. Yalnz iekleri apayr, dille tarif edilemez byl ieklerdi. stteki resim pencerenin stnden tavana kadar kyordu. Ressam btn iek hnerlerini, ellerinin bysn, gzlerinin n bu ieklere dkm, aydnln stne bir cennet bahesi sermiti. iekler gene kl bir denizi erevelemiti. Deniz gene ok uzaklarda kaynaan klarda son buluyordu. Iklarn stnde, bir yapra mavi ge ulaan, ktan, belli belirsiz mavileyen bir tek iek amt, belki de en byl iek. Orta yerde, birbirinden uzak iki kuu srtlarn ktan rlm iee dnm, kyya doru geliyorlar, tam ortalarna da kanatlarn dikmi bir kuu iniyordu. Poyraz Musa az daha beklese kuu inecek, gerilmi kanatlarn ap diye denize vuracakt. Merdivenleri hzla indi, deniz kysna vard, yrei atyordu, derin bir soluk ald, gzlerini kapad, gzlerinin nn13 den kuu srleri, byl, grlmemi, kla doldurulmu azman iekler geti, maviyle yurulmu. Gzlerini at. Gzleri kamat. Karanlk alnca n rldadn grd. Arkasna dnd, ev, stne stne, btn iekleriyle geldi. Hzla merdivenleri kt. ieklerin karsnda durdu. Gzleri ak myd, kapal myd farknda deildi. Merdivenleri indi, merdivenleri kt, br evlere ne zaman girdi, ne zaman kt, bilemiyordu. Akama doru, ilk girdii eve gene girdi, iini korkuya benzer bir eyler sard, ben bu evi istemem, dedi, bu ev perili... Pencereden kar tepeye, yeldeirmeninin o yanlara baknca, gene belli belirsiz kararty grd. Bu karart insan karartsyd ya, insan karartsysa, neden yanna gelmiyordu? Merdivenleri, ikier ikier atlayarak indi, kararty grd yere kadar kotu, yana yreye baknd, kimsecikler yoktu. Tepenin stne kt, her yeri gzden geirdi, karartya benzer en kk bir kprt bile gzne arpmad. Tepenin yamacndan inerken kyda kararty grr gibi oldu. Karart bir gzkt bir yitti. Ulan bu karart benimle oynuyor, diye sylendi. Bu ada bir periler adas olmasn? Periler aday alnca adallar da... Bu, bir gzkp bir yi ten karart da... Yoksa bu kadar cennet bir ada niin bylesine pssz kalsn! O eve o resimleri perilerin nakkalar yapm olmasnlar? nsanolu, yle byl, grenin ban dndren byle resimler yapabilir mi? Btn bu evlerde periler oturuyor olmasnlar? Pekiyi, yleyse bu karart ne? Bir grnp bir yi-tiyor. Glmsedi, bu ada perili, byl bir ada, diye geirdi iinden. Buradan br perisiz adaya gitsem mi? Perisiz, bysz bir ada olur mu, diye sordu kendi kendine. Kyya indi ate yakt, tenceresine su doldurdu ocaa koydu. orba yapacakt. Gece yarsna kadar deniz kysnda oturdu, sonra yatan srda-d, en utaki eve gitti. Yata d kapnn mermer basamaklarnn stne koydu, elindeki gemici fenerini yakt. eriye girdi. erisi daha reine kokuyordu. Yatan

ocakln sa yanna serdi, kapy srgledi, ban yasta koyar koymaz da uyudu. ok erkenden uyand. Daha gn domamt. Denizin kysna akltalarnn stne basa basa gitti. Talar yankland. Deniz pul pul, 14 bin bir rengin elik morunda, yeilinde meneviliyordu. En uzaa bakyordu. Uzakta, kydaki gzkmeyen dalarn stnden bulutlar ykseliyordu. Apak bulutlar durmadan kabararak... Birden dnya ieklie kesti. iekler, duyulmam, grlmemi bir cennetin iekleriydi. O evde am ieklerin daha azman, daha renklisiydi. Krmzs parlak som krmz, sars, pembesi... Parlak, som eflatun. Kimin eliyse, bir el geldi, btn denizi som turuncuya, som a boyad. Ardndan da ok gibi bir krmz k akt, bir gz ap kapayncaya kadar geldi, nar aalarn doland geti gitti. Sonra da gnn ucu grnverdi. Poyraz Musa kayna yneldi, nce, kayktan byk ceviz sandn ald. Sandk ok ard. ki kulpundan tutmu, karnnn stne yerletirmiti. Sandk o kadar ard ki yar yolda indirmek zorunda kald. Ter iindeydi. Kaldra indire sand avludan geirip d kapnn mermer merdivenlerinin stndeki bolua, kapnn nne koydu. Bu bir Mara ceviz sandyd. Btn Gney Anadoluda ok nlyd. Sandn st, yanlar yekpareydi ve nnde byk gzl bir ceren kabartmas sn-m uup gidiyordu. Sand ne zaman asa burnuna bir da elmas kokusu gelirdi. Cebinden anahtar kard. Kilide soktu, ngrakl kilit kere n, nn, nnn... tt. st mavi iekli bir boha ald sandktan, at, lacivert pantolonunu kard. Bu bir klot pantolondu. ts hi bozulmamt. abuk abuk soyundu, yeni i amarlar ald baka bir bohadan, ceketini, ipek gmleini, yeleini srtna geirdi, kravatlarnn en gzelini, ok az takt yeil kravatn takt, krkl izmeleri dipteydi, onlar kard. Aah, bir de boy aynas olsayd, kendine yle bir baksayd. Bo ver, dedi. stndekileri gene abucak kard, dzgnce bohaya koydu. kard giyitlerini yeniden giydi, kaya uarak gitti, kayn iindekileri tamaya balad. Btn, kaykta ne var ne yoksa kerede eve tad, yerletirdi. Kk bir kutudan Longines marka saatini ald, saatin altn kstei bir avu gelirdi, cebine koydu. Giyit bohasn kaya gtrd, geriye dnd, merdiven basamana oturdu, dnceliydi. Bu evin kapsn nasl kilitleyecekti? Kilidemese, o karart gelir de neyi var, nesi yoksa alp gtrmez miydi? Gtrse nereye alp gtrecek, diye dnd. Bir eylerini alacak olsa, kim yok, 15 kimsecik yok bu adada, kapy kramaz myd? Aman be, dedi, ayaa kalkt, yrd. Sand bile kilitlememiti. Btn parasn da boynuna asl bir ipek kesede saklyordu. Kaya atlad, kreklere asld, dmdz denizde kayk uuyordu. Krek ekmeyi Akdenizde renmiti. Gn kavumadan da kyya yaklamalyd. Aday buluncaya kadar ok zorluk ekmiti. Yarn, hi olmazsa ikindiye kyya kasabaya ulamalyd. Bir de deniz bozarsa yandk, dedi. Talihine gveniyordu. Bir sre hzl, kuular gibi kaydktan sonra krekleri sudan ald, arkasna dnd, adadan bir hayli uzaklamt. Yeldeirmenlerinin kanatlar ar ar, gvenli, vakur dnyordu. narlar gittike uzam, genilemi, her biri bir kara tepe gibi kyya kmt. Adann apak evlerine gn vurmu, camlan balktm, btn aday yaldzlam, aydnla bomutu. Birden irkildi, yrei arpt, avular terledi, kyda kararty grmt. Karart kyda upuzun durmu, gittike de uzayp gidiyor, ona el sallyordu. Dpedz bir insan bu karart be! Ayaa kalkt, karartya, karartnn uzamas duruncaya kadar el sallad. Ne yapmalyd, geriye dnmeli, bu adam yakalamal myd? Hzla krekleri suya indirdi, kayn ban geriye evirdi, kreklere asld, sular kprd, hrdad. Arkasna bakt, bakar bakmaz da deliye dnd, karart yitip gitmiti. Kpek, diye var gcyle bard. Kal ulan kpek o adada yapayalnz da, yalnzlktan atla da l. Sa kree asld, dnd. Hem var gcyle krek ekiyor, hem de arkasna dnp dnp bakyor, kyda gzkverecek kararty bekliyor, karart gzkmedike de fkeleniyor, svyordu. Ulan bir hafta dnmeyeceim adaya, ulan bir hafta, atla da pada.

Ulan bir ay, be ay, bir yl, yl dnmeyeceim adaya, atla da patla... Ulan hi dnmeyeceim. fkesini bir iyicene kusunca rahatlad, dinginledi, iindeki sevincin yeyniliiyle krekleri biteviye ekmeye balad. Tekne krksz suda ya gibi kayyor, ardnda incecik, hemencecik snen kpkler brakyordu. Poyraz Musa Akdenizi bir hayli yaamt. Baka denizleri de biraz biliyordu, ama byle uysal bir denizi hibir yerde grmemiti. O gn karanla kadar krek ekti. Karanlk kavutu kavuacak krekleri ieri ald, bayat ekmeinin iine tulum peynirini doldurdu, itahla yedi, stne testiden uzun uzun bir su iti. Deniz kay usul usul sallyordu. Bahar denizleri byle olur herhal, diye dnd. Bir 16 saat srtn baaltnn tahtasna dayam, ylece kalakald. Kreklere asldnda bir iyice dinlenmi, anadan yeni domu gibi olmutu. Yldzlarn denizi aydnlatyor, yer yer de parlatyordu. Yldzlar iyi bilirdi. Ovada, yaylada, dalarda, llerde, denizlerde yldzlar baka baka gzkrlerdi. imdi yldzlar hem ok uzak, hem de kocaman kocamand, nerdeyse her birinden denize klar salaakt. Ynn yldzlara gre dorultuyordu. Onun yn yldz yalnz Demirkazk deildi, birok yldz ona yn gsterirdi. Yn sorununda yldzlar denizlerde ne kadar gerekliyse llerde de o kadar gereklidir. Krek ekerken hemen hemen hi yorulmuyor, azck yorulunca da krekleri be on dakika brakyor, bu srada da iri iri birer k gl gibi am, karanln kkne aklm yldzlar seyreyliyor, yeniden tertaze kreklere aslyordu. Birka kez, o kyda upuzun duran, gittike de uzayan karart geti kafasndan, stnde pek o kadar durmad. Hep eski gnler, anlar, Kafdann te yan, kularn padiah, ovann ortasnda Gavurdala-ryla Akdenizin arasndaki Payas Kalesi, Payas Kalesindeki kalebentler, Urfa ehri, Drtyol, portakal baheleri; turuncuya kesmi ky, Gavur-dandan kopmu gmbrdeyerek inen som kpk olmu bir su, ocukluu, babas, savalar geiyordu gzlerinin nnden. Ayaa kalkt, denizin tesine, kar kyya bakt, deniz nerdeyse aaracakt, kyda hayal meyal, sallanan, belli belirsiz dev karartlar dolayor, gene belli belirsiz birtakm klar gzkr gzkmez parlayp snyordu. apasn suya att, apa abucak dibi buldu. Demek ki ky bir milden de daha yaknd. Altna asker kaputunu serdi, oban kepeneinin iine girdi, tahtalarn stne kvrld. Uyandnda gn doarken grd, yavaa ayaa kalkt, drt bir yanna baknd. Kasaba tam karsndayd. Suya eildi, birka avu suyla yzn ykad. Baaltndan havluyu ald, kuruland, san tarad, byklarn el aynasnda uzun uzun svazlayarak dzeltti. Uzun uzun da denize iedi. Kayk hi su almamt, buna hem ard, hem de sevindi. Baaltndan, stne renk renk iekler-ilenmi bohay ald, at, stndekileri kard, drd bkt, tahtalarn stne yerletirdi, yeni amarlar kard, ipek gmleinin yakas, Halep ii, ilenmiti. Yelei 17 krk dmeli, en deerli mavi kumatand, arabuk giyindi kuand. Ah, imdi bir, bir de boy aynas olsayd da kendine yle bir baksayd. Kravatn ok gzel, zenle balad, incili inesiyle tutturdu, yaka cebine ak ipek mendilini soktu. Sra kalpaa gelmiti. Kalpak bycek bir ipek kumaa sarlmt. Kuma at, kalpa eline ald, bu kalpak gerek bir astragand. Kalpa uzun bir sre bana koymad. Gzlerini dikmi elindeki kalpa seyrediyor, gzelliine doyamyordu. Kalpa, nce Kuvayi Milliyeciler gibi yan geirdi bana. El aynasnda bakt, beenmedi, dzeltti. Krkl izmesi Halebin en nl kunduracsnn elinden kmt. Kutsal bir eye dokunurcasna okayarak ayaklarna ekti. Asker kaputunu altna koydu, kreklere oturdu, yava, bir damla su bile sratmadan kreklere asld. Kayk bir kuu gibi kayyordu. Kyya geldi, koya girdi, kay hzla kumlara srd, kayk, yarsna kadar denizden darya kt kumlarn stne oturdu. Hibir eye arpmamaya alarak aaya indi. skelede birka delikanl dolayor^ du, onlar ard, delikanllar, hemen kotular.

"Buyur Beyim!" "u kay karaya ekin." Delikanllar kaya yaptlar, yarn dibine kadar gtrdler. Poyraz Musa onlarn ellerine birka kuru sktrd, delikanllarn yz d. "Ben kasabaya iniyorum. Kaya mukayyet olun." "Ba stne Beyim." . Poyraz Musann sesi ylesine buyurgand ki, ocuklar neredeyse selama duracaklard. "Kaya gz kulak olun!" "Hep buradayz." Kasabann iine yolland. Hemencecik de aramadan, sormadan ary buldu. ok uzun bir aryd bu. Birinci berber dkkann geti, gerekten de bu dkkan dklyordu. Birka dkkan sonra bir berbere daha geldi, dkkann kapsnda durdu, ierdeki posbyklar ak, gbekli berberi de gz tutmad. Az ilerde kar srada byk bir tabelada "Uur Berberi" yazyordu. Karya geti. erde uzun boylu, uzun boyunlu, dk bykl, orta yal, sert yzl berber ayakta durmu elindeki usturay 18 durmadan klavlyordu. Poyraz Musann bunu gz tuttu. Bu tip bir insan berberlerin en konukan olabilirdi. Kapya yneldi. Daha o, kapya varmadan kap hemen ald. Berber, btn ikiyzllyle: "Buyurun efendim, buyurun mirim, ho gelip sefalar getirdiniz," diyerek onu karlad, bir eli kapda, bir eli yreinin stnde. Poyraz Musa ieriye girince, berber abucak gitti, omzundan ald havluyla koltuu temizledi, "buyurun efendim, buyurun mirim, ho gelip sefalar getirdiniz. Ho geldiniz kasabamza." Bir yandan konuuyor, bir yandan da rty Poyraz Musann boazna balyordu. Dkkan ok eskiydi, dklyordu. Poyraz Musa belki dedesinden kalmtr dkkan, diye dnd. "Benim adm, Uur ncelik Berberi Nuri. Ben buraya Istanbul-dan geldim. Beyolunda byk bir berber salonum vard, hem kadn ve hem de erkek. Dokuz tane kz erkek Rum kalfa alrd yanmda. Felek gzn kr olsun, evin yaklsn felek." Durdu, derin derin iini ekti. "Biz byle olacak adam mydk! Harp kt, biz de bu kasabaya dtk, bu dkkan belki yz yanda bir adamdan satn aldk. O adamn babas, dedesi de bu dkkanda icray sanat eylemiler. Biz bu yzyllk dkkann raconunu bozmayp ve hem de olduu gibi, hem de antik olaraktan muhafaza ettik. Hibir i de yok. Buralarda kimse tra olmuyor mirim, herkes bir kucak kirli sakalla, bellerine inen salarla dolayor. Kokuyorlar mirim, kokuyorlar nuru aynm. Oysa eskiden bu dkkana akr akr altnlar yaard." Eliyle dary gsterdi. "u evlerin..." denize dnd, "tekmil u adalarn hepsi Rumdu. Onlar gitti, betbereket de onlarla birlikte ban ald da gitti. Aaaah, biz byle olacak adam mydk! Bizim gibi berberler deil stanbulda, Pariste, Atinada bile bulunmazd. Efendimiz size bir ey syleyim mi, bu dnyann hi tad kalmad. Karnmz bile zor doyuruyoruz." Mangalda kaynayan, duman karan ibriin stne biraz su daha koydu: "Salarnz ykayacak mym?" Poyraz Musa bylesi insanlarla konumasn eskiden beri ok iyi bilirdi, tok, tepeden bir sesle: "Ykayacaksn!" 19 "4. -i <'h "Ba stne efendimiz." Berber hazrlklarn bitirdi, Poyraz Musann salarnda makas ilemeye balad. Usta berberlerin makaslar uyumu hi bozmadan, hi aksamadan biteviye iler. Konusun, barsn, arsn, kulann dibinde top patlasn makasn uyumu hi bozulmaz. "Ne dediler de bu Rumlar buradan gnderdiler! ite burada karde karde yaayp gidiyorduk. Onlar bize hibir ey yapmadlar ki... Onlar gidince betbereket de gitti. Evimizi yapacak bir duvarc, bir marangoz, skmz dikecek bir terzi, saban demirimizi dvecek bir demirci, bir doktor, bir baytar, bir tekne ustas,

bir motor tamircisi de kalmad. Ala duar olduk efendim, nuru aynm, mirim. Sizler okumu insanlarsnz, bilirsiniz, Rumlar niin gnderdiler, ben bunu dndm de bir trl karamadm. Kim gnderdi bunlar da bizi bu hale drd?" Poyraz Musa sert, ban kaldrd, az daha makas ensesine batyordu. Biraz bekledi, sonra fkeli konutu: "Biz gnderdik beyefendi, biiiz!" Berber korktu, telaland: "Demek zatalileri... Demek, demek, demek siz... Zatalilerinden hi kt bir ey sadr olur mu? eriatn kestii parmak acmaz. O Rumlarn da ellerinin hneri oktu ya srlmeyi, ldrlmeyi de hak etmilerdi. Zatdevletleri... Herhal hak etmilerdi." Poyraz Musa: "Traa devam, berber. imdi benim sorduklarma hi ekinmeden cevap vereceksin. Korkma, traa devam." Berberin elleri, titriyordu. Nerdeyse elindeki makas decekti. "Korkma canm berber efendi, siz onlardan daha ok i grebilirsiniz, ama biz onlar srdk. Aldrma." Kahkahayla gld: "Gemi gemitir. imdi sen bana kaymakam, mal mdrn, nfus memurunu anlatacaksn. Btn tecrbelerime dayanarak anladm ki, sen zeki, mr grm, felein emberinden gemi bir kiisin. Doruyu dosdoru sylersen bundan hibir zarar grmeyeceksin. imdi bana mal mdrn anlat. Sen ne biliyorsun onlar iin, halk ne sylyor, hepsini anlat. Bundan ok faydan olacak." 20 "Ba stne efendim, ba stne. Bam gzm stne efendim. Bam gzm stne." Berberin korkusu gemi, makas gene eskisi gibi kr kr biteviye ilemeye balamt. "Anladm efendim ne dndnz. yleyse sizi buraya Allah gnderdi efendim. Bu kaymakam da, mal mdr de milyoner oldular. Kp kp altn doldurdular. stanbulda yallar, saraylar aldlar. Nfus memuruna gelince gariban bir kii. Onu ldrsen rvet yemez. Bes onu veceksin. Onun dedesi een Han mym, Beyi miymi neymi. Diyeceksin ki ona senin soyunu bilmeyen var m koskoca Osmanl topranda, randa, Turanda, ol Trkiye Cumhuriyetinde. Diyeceksin ki ona, git koskoca vatan kurtaran, kaplan yrekli, aslan yeleli, deniz gzl, gne sal Mustafa Kemale, bak, senin Han deden iin ne diyecek. Bunlar duyunca senin ayann altna trap olur. Senin iin cann bile verir." "Anladm. Mkafatlandrlacaksn berber. Bu millete bu dostluunu bu vatan hibir vakit unutmayacaktr. Yalnz sana benden bir dostluk d, bundan sonra tanmadn kiilere Rumlardan bu ekilde bahsetmeyeceksin. Bana bir bela aarsn ki..." "Tvbe, tvbe, estafurullah tvbe... Tvbe, tvbe, haa tvbe." "Hah yle." "Evet efendim, bunlar Rumlardan kalan btn evleri, szm ona ak artrmayla sattlar. Yok, haa, kimsecikler ne bir tarlann, ne bir evin ak artrmayla satldn ne grd, ne de duydu. Hep el altndan sattlar. Hazineye kuru yatrdlarsa, keselerine yz kuru attlar. Bylelikle Karun kadar zengin oldular. Bu kasabada onlarn rvetiliini yedisinden yetmiine kadar herkes bilir. Bir iin mi dt mal mdrne, kapy almadan ieriye gireceksin. erde birileri mi var, bekleyeceksin. O senin niin beklediini duruundan anlar, odadakileri hemen bandan savar, ayaa kalkarak elini skar, seni karsna oturtur. Kahve syler, sen ho beten sonra, daha ondan ne istediini sylemeden keseye davranrsan, verecein altnn says ne istediine baldr, ama altndan azn kabul etmez. Eer altn yerine iki altn koyarsan nne ok fkelenir. Hele tek altn koyarsan dayak yemeden, kim olursan ol, odasndan kamazsn. Kar koyacak olursan da dardaki 21 zbandut gibi adamlar gelir, senin kemiklerini krar, un ufak ederler." Berber hzn alm konutuka konuuyor, makas da ayn uyumda krdyordu. brikten ortala oktandr scak bir buu yaylyordu.

Berber leeni getirdi, Poyraz Musann boynuna yerletirdi, sabunu kprtt, usturay birka kere klavlad, ortalk buulu bir sabun kokusuyla koktu. Berber bir anda sakal syrd ald. Sabunlu suyu boaltt. brie souk su koydu. Kaynar su birazck ld. Kokulu bir sabunla Poyraz Musann ba tertemiz oldu. Salar tarand. Kolonyalar srld. Ortal biraz daha youn kokulu bir buu sard. Poyraz Musa, Uur ncelik Berberine yklce bir para verdi. Berber yerlere kadar eilerek onu uurlad. "Yine beklerim sultanm efendim." "Gelirim berber efendi." Sonra aklna dt, geriye dnd: "Buralarda u izmelerimi yle bir gzel boyayacak bir kii var m.' "Amman efendim, amman sultanm ben sizin gibi bir Beyefendiyi hi boyacnn ayana gnderir miyim, buyurun dkkana, oturun koltua, ben boyacy hemen alr getiririm. Ne zahmet sultanm, ne zahmet." Koluna girdi, dkkana soktu, koltua oturttu, yel yepelek darya kotu, biraz sonra da boyacy kolundan tutmu ald getirdi. Poyraz Musa, ilk olaraktan, boyacnn ellerine, sonra da sandna bakt, evet, bu boyacda ok i vard. Sandn stnde bir turna katar sedef kakma, bir utan bir uca gidiyorlard. Belki biraz yorgun. Bir de mavi sedeften bir yelkenli bir aacn yanndan sandn ucuna darya akyordu. Boyacnn elleri de sand kadar hnerliydi, izmeyi ksa bir srede boyad, cilalad, parlatt. Poyraz Musa boyacya da hi beklemedii kadar bolca bir para vererek oradan ayrld. Sora sora Mal Mdrln buldu, kapdaki hademeye, dimdik durarak, sert: "Hemen git Beye syle, zatn Poyraz Musa grmek istiyor de. Ve 22 hem de byle syle." Mal Mdr Abdlvahap Bey, onun gr, buyurgan sesini ierden duymu ayaa kalkm, kapya ynelmiti. Abdlvahap Bey, bir insann kim, neci olduunu, Kuvayi Millici mi, aa m, bey mi, mfetti mi, subay m, kyl m, kasabal m olduunu sesinden anlard. Kapda karlatlar. "Buyurun efendim. Ho geldiniz Poyraz beyefendimiz." "Ho bulduk. Benim adm Musa." "Musa Beyfendimiz." Mal Mdr ellerini ovuturuyordu. "Poyraz benim lakabmdr. Urfada Franszlarla savarken bu Poyraz adn bana Mustafa Kemal Paa Hazretlerinin arkada Urfann milli kahraman Ali Saip Beyefendi koydu. imdi kendileri Adana mebuslardr." "Malumumuz efendim, biz de mingayrihaddin anakkalede, Sa-karyada savatk, lmcl yara aldk Afyon nlerinde, evet efendim.." Masann nne kadar gelmilerdi. Mdr, Poyraz Musay kolundan nazike tuttu ndeki sandalyaya oturttu, kendisi de karsna yerleti. Koltuu bo kalmt. Poyraz Musa byle oturtulmann, kapda karlanmadan da daha ok bir sayg gsterisi olduunu biliyordu. "Ne iersiniz efendim.?" "Bir sade kahve. Ltfedersiniz..." "Bir sade. Bana da. Estafurullah." Karlarnda el pene divan duran hademe hemen kotu. Kahve gelinceye kadar, hal hatr sorup havadan sudan konutular. Kahveler gelince, ikisi iki yerden hprdettiler. "Zatalinizin hademesi de kahve piirmesini bihakkn biliyorlarm." Bir daha hprdetti. El pene divan duran hademeye dnd, "teekkr ederim sana. ok gzel, kpkl bir kahve yapmsn." "Sa olasn Beyfendi hazretleri." "kabilirsin." Hademe, arka arkaya giderek odadan kt.

"Efendim biz ok madur olduk. Efendim bizi nan ekmee muhta eylediler. Efendim, anakkalede Mustafa Kemal Paann emrinde ecnebi donanmasn batran biz. Yamur altnda gnlerce srlsklam 23 sng sngye dven biz, yaralanan, lmden dnen biz..." Ceketini kard, sol kolundaki iri altn dmeyi zd, gmlein kolunu omuza kadar emredi, kolda dirsekten omuza kadar ok derin bir yara izi gzkyordu. "Ben topu mlazmevveliyim efendim, bir baktm aadan dman geliyor, neredeyse aramz otuz arn, ne yaparsn sen olsan, askerin elindeki sngl tfei kaptm, Allah, Allah, diye bararak yrdm, sonrasn hi hatrlamyorum, bir, bir karanlk... Gzm Karnca Adasndaki kilisede amm. Ya dman sngsn bir kar daha sola saplasayd, tam kalbimin stne... imdi ben yoktum." anakkale savan, batan gemileri, sng savalarn, ne kadar ngiliz ldrdklerini, sava alannn insan cesetleriyle dolduunu, dnyann btn kartallarnn, akbabalarnn, teki yrtc kularn sava alan stnde dndklerini, sonra lleri nasl paraladklarn bire bin katarak bir destanc ustalyla, cokuyla anlatyordu. anakkale sava destann kim bilir imdiye kadar ka kez anlatmt da dinleyenlerin parmaklan azlarnda kalmt. "Karnca Adas ite urada deniz ortasnda bir adadr. ok iyi doktorlar vard. Vapurlar dolusu yaral geliyordu. Kilisenin iinde hastalar st steydi. Yakndaki okul boaltlm, oras da yaralyla dolmutu. Durmadan da yaral geliyordu anakkaleden. Hastalar geldike evler boaltlyor, ev sahipleri de komu evlere tanyorlard. Ben, on ailenin bir tek eve dolutuunu biliyorum. Adann Rum kadnlar, kzlar hasta bakclk, alk yapyorlard. Bazen iae tkeniyor, Rumlar, evlerinde ne var, ne yoksa getiriyorlard. Bir an geliyordu ki Rumlarda da hi yiyecek kalmyordu. te o zaman yarallar, Rumlar, hepimiz a kalyorduk. Bu sefer yrenin Trkmen kyleri yetiiyordu imdadmza. Kayklarla, motorlarla adaya yiyecek tayorlard..." Poyraz Musa byle ok sava hikayeleri dinlemi, bkmt ya ne yapsn, Mdr o kadar gzel anlatyordu ki dalga bile geemiyordu. anakkale bitti, bu sefer de Sakarya balad. Mdr gittike couyordu. Anlatt anlatt, sonunda karlar stne yatm, kaputuna sarlm Mustafa Kemal Paay nasl grdne sra geldi. Sz Mustafa Kemal Paaya gelince daha bir cotu, ayaa kalkt oturdu, elini kolunu sallad, nerdeyse.az kprd, ordular hedefiniz Akdenizdir, diye ahadet parman Akdenize doru uzatt. 24 Poyraz Musa yeleinin cebindeki saatini kard bakt. Saatin gzellii, deeri mdrn gznden kamad. Bu srada da gene gz konuunun kol dmelerine takld. Bir altn erevenin iine safir oturtulmutu. Gzlerini bu gzel dmelerden alamad. Byle deerli saati, byle gzel giyinmi, byle gzel, deerli kol dmeleri olan bir kii... ok ileri gittiini anlad: "Affedersiniz Beyefendi, Poyraz Musa Beyefendi, afifinizi bilhassa rica ederim. Heyecanlandm efendim. Heyecanlandm da kendimi tutamadm efendim. Tutamyorum hibir zaman efendim. Nasl tutabilirim. Bizi ok madur ettiler. Afifinizi..." "Rica ederim." Sesi toktu, tepedendi. "Affedersiniz, size adm sylemeyi bile unuttum, affedersiniz. Adm Abdlvahap." "Teekkr ederim Abdlvahap Bey." Abdlvahap Bey sklarak, ellerini ovuturarak: "Birazck maruzatm daha var, dert syletir, hal alatr. Bendeniz savatan nce Mal Mdrlnde yirmi yanda katiptim efendim. Askerden mlazmsani olarak terhis edildim. Sava yz bile grmemilere madalyalar, anlar, hretler, makamlar, hanlar hamamlar, iftlikler, saraylar ihsan buyuruldu efendim, bendeniz iki yara alm, be yl cepheden cepheye srlm kii, ite byle ipipullah sivri klah kaldm. te byle kasaba kelerinde pinekliyoruz." fkeyle ayaa kalkt, gitti. fkeyle pat, diye makamna oturdu. Bir sre hi konumad. Parmaklarn kenetledi, gzlerini Poyraz Mu-sann gzlerinin iine dikti uzunca bakt. teki de gzlerini onun gzlerinden karmad. Gzlerini krpmad bile. Bylece birbirlerine bakarak anlatlar.

"Efendim, heyecan. Efendim, maduriyet. Efendim affedersiniz, zatnza sual edemedim, bir emriniz mi olacakt?" "Estafurullah Beyefendi, bir ricam olacakt. Hani biraz nce bahsettiiniz Karncal Ada var ya..." "Evet, Karnca Adas." "Ben o adaya yerletim." Abdlvahap Beyin yz gld. 25 "Evet Beyefendi, memnun ve hem de ok mesrur oldum. Btn ovay, dnyann drt bir yanndan, Kafkaslardan, Giritten, teki adalardan gelenler paylatlar. Btn kylar paylatlar, bir Allahn kulu kp da ben de Karncal Adaya yerleeceim demedi. ok memnun ve de mesrur oldum. Hangi eve yerletiniz?" Poyraz Musa ayaa kalkt, Mdrn yanna geti, nndeki kalemi ald, adann haritasn masann stndeki bo kda izdi: "te bu ev," dedi. "Mnasiptir. ok gzel bir evdir. Daha yeni yaplmtr. orbac Manolisin evidir. Kendisi bu mntkann en byk kuma, arap, zeytinya tccaryd, arab, zeytinyan Yunanistana, talyaya ihra eder, kuma da oralardan ithal ederdi. Mnasiptir efendim, en gzel evi semiler zataliieri. Bahesi de byktr. Var, bin arn murabba." "Var." Abdlvahap gene delici gzlerini Poyraz Musann gzlerinin iine dikti, bekledi. Poyraz Musa telala elini ceketinin i cebine att, ldayan bir kara kadife kese kard, kesenin doluluu Abdlvahap Beyi sevindirdi, yzne mutlu bir glmseme geldi oturdu. Poyraz Musa da onunla birlikte glmserken kesenin bzg ipini ekti, iinden be altn ald Mdrn nne koydu. Mdrde hibir kprdanma olmad, glmseyen yz acl, zavall, kahra uram bir yze dnt. Poyraz Musa hemen atld: "Muhterem Abdlvahap Bey, acaba kafi bulmadlar m?" "Estafurullah muhterem kardeim. Haa muhterem kardeim, yalnz, malumunuz a, biz madur olmu, gadre uram ahslarz. Malum derdi derunumuz, devlet bizi nan ekmee muhta etmitir." Poyraz Musa cebine koyduu keseyi yeniden kard, mdre' bakt, mdr dnyor, Poyraz Musaysa bzgs alm kese elinde yle duruyordu. Abdlvahap bir keseye, bir Poyraz Musann yzne bakt, sa elinin parmaklaryla iareti yapt. Hemencecik nnde altn daha parldad. "Beyefendi, neredeyse ikindi olacak, nerdeyse acnzdan leceksiniz. Vay benim aklsz bam, vah vah. Neredeyse aziz misafirimizi 26 acndan ldreceiz. Tuh, olacak i mi? Altn gibi, mcevher gibi deerli bir misafire yaplacak i mi? Heyecan efendim, heyecan..." Bu szleri sylerken gzleri hep yelek cebinden kard saatndayd. Onun da saati Longines markayd ve hem de altn kstei bir avutan daha oktu. "Buyurun kalkalm. Hac Stavronun lokantasna gidelim." Kalkt, Poyraz Musann koluna girdi kapdan ktlar, merdivenleri sevin iinde indiler. "Yemekten sonra tapucuya gideceiz. ok rica ederim, ona, bir altndan fazla vermeyeceksiniz. Malum sizin paranz benim param demektir. Bizim haberimiz olmadan o tapucu denilen kalpazan btn dnyay soymu da Kanndan da zengin olmu. Ona bir lira yeter. Paray benim nmde vereceksiniz. Bir liray az bulursa ben zatnza iaret ederim bir tane daha verirsiniz, iki tane deil. Tapuyu hemen, o anda alrz." "Ortadaki yeldeirmeninin de tapusunu istiyorum." "Onun stnde durmayn. Onun hibir kymeti yok. Buyurun efendimiz. Siz tapular aln. Ben ak artrmaya kartrm gayrimen-kulleri. Kimse grmez tabii ak artrma ilann... Gn gelince... Kafanza takmayn, oras kolay i." Lokantaya kol kola girdiler. Yemeklerini abuk yediler, tapu dairesine yollandlar. "Siz nasl muttali oldunuz Karnca Adasna?" "anakkalede yaralanm, Karnca Adasnn hastahanesinde yatm bir arkadam syledi. Bu aday anlata anlata bitiremiyordu. Ona gre ada bir cennet,

insanlar da melekti. Ben de efendim, sava bitince mrm bu adada tamamlayaym, dedim." "Durun bakalm, zataliieri daha ok gen. Evli misiniz?" "Deilim." "Gel gr ki, bir tek martdan baka o adada canl mahlukat yok. Onun adna da Karnca Adas demiler. Rumcas Mirmingi. Yani karnca demektir. Bir tek karnca bile yok o adada. Kimse de yerlemek istemiyor oraya sanki perili bir ada. Ama yle ok ar, yle ok ar var ki, teaccp.... Demek hi evlenmediniz?" "Evlenmedim." 27 "yle ya, ok gensiniz. Bu yata insan bu ssz adaya kendisini bir mr boyu hapse mahkum eder mi? Btn mntka Rumeli, Kafkas, arki Anadolu, Cenup muhacirleriyle doldu tat da kimse adalarda oturmak istemedi. Kimi gnderdimse, stelik de bir ake almadan, iki gn sonra kat da geldi. Senin Karnca Adasna da bir Allann kulunu, yalvar yakar oldum da kimsecikleri sokamadm. sterseniz zat-alinize ok bereketli bir iftlik vereyim. ok da para istemez. Mbadil-lik bitti, gelmiyorlar artk. Bu iftlii size birka altna satabilirim. Ben bu kasabada kim varsa, bir tek ake almadan ev sahibi, bu kylerde kim toprakszsa toprak sahibi ettim." "stemem efendim. Ben Karnca Adasnda oturacam. sterse hi kimse gelmesin, ben tek bama oturacam." "Tpk Robinson gibi." "Kim gibi olursa olsun, ben bu adada oturacam." Dnyor, dnyor bu Robinson adl keferenin kim olduunu karamyordu. Bir adada tek^ana oturan bir kiiydi ya kimdi, kimin nesiydi? Abdlvahap Bey, bu kiiyi yle bir sylemiti ki, bu kiinin ok naml bir kii olduunu onun syleyiinden anlamt. "zlmeyin, birka ay iinde belki birka kii gnderebiliriz. Amma velakin ada denince bizim milletin d kopuyor." Poyraz Musa, benim de dm kopuyor, diyecekti ya yuttu. "Ben yalnzl severim." Tapu Memuru onlar sevinle karlad, yandaki koltua buyur etti, kendi de bir sandalya ekti karlarna oturdu. Hal hatr sordu. "Ne iersiniz efendim?" "Kahve, sade." Abdlvahap Bey de: "Kahve, sade," dedi. Kahveler gelinceye kadar memleketin ahvalini konutular. Elbet, hal keyfiyet byle olacakt. Memleket harplerden km, yorgun dm, ar yaralar alm, Cumhuriyetse yeni kurulmutu. Mustafa Kemal Paann mritliinde, bu millet ok mesafeler alacak, muasr medeniyeti kovalayacak, ok ksa bir zamanda da ona ulaacak, onu yakasndan sk skya tutacakt. 28 Abdlvahap taaccp iinde kalmt. Bu Talip zrtapozu neden byle az deitirmiti? Ba baa olduklar zaman, arkadalarla birlikteyken Cumhuriyet, Bolevik Mustafa Kemal aleyhine atp tutar, azna geleni de gelmeyeni de sylerdi. Talibi tepeden trnaa szd. Tapucu bacaklarn bir iyice bititirmi, ceketini ilikle'mi, ellerini de dizlerinin stne koymu, ban nne emi bir hrmet abidesine kalbolmutu. Bunda bir i vard. Bu, bu Poyraz Musada bir i vard. Yoksa bu kpek feritahn nnde bile byle hazr ola gemezdi. Byle centilmen, yakkl, kibar, nazik bir insann byle bir ismi olabilir miydi, Poyraz Musa! Bu bir mstear isimdi. Hem de bylesi mstear isimleri ancak Kuvayi Milliyecilerin balar kullanrlard. Kahveler geldi, itiler. "Sizden bir ricamz var. Beyefendinin bir haceti olacak." Talip hemen ayaa kalkt, masasna geti, oturdu. Masas grkemli, byk, ilemeli prl prl bir masayd. Koltuu daha da grkemliydi. Marokendi. Oturunca insan iine gmlyordu. "Emriniz olur efendim."

"Poyraz Musa Beyefendi Karnca Adasndaki Manolisin kkn hazineden satn ald, sizden tapusunu istiyoruz. Bir de efendim, Deir-menciolu Yaninin deirmeninin tapusunu...." "Ba stne efendim." Hemen ayaa frlad, eski, kurt yemi raflara gitti, oradan cildi paralanm koskocaman kara, toz iinde kalm bir defteri ald masann stne koydu. Bu srada da Abdlvahap Bey Poyraz Musaya bir iaret akt. Poyraz Musa cebinden kesesini kard, bzgy at, iinden bir tek altn ald, bir adm att, altn Talip Beyin nne koydu. Talip Bey hi armad, paray defterin stnden ald, Poyraz Beye uzatt: "Buyurun efendim. Sizin paranz burada gemez. ok rica ederim Poyraz Musa Bey, buyurunuz efendim." Poyraz Musa ard, paray alsn m, almasn m, telalyd. Abdlvahap Beye bakt ne yapaym dercesine. "Buyurun efendim. ok rica ederim buyurunuz." Koltuundan ayaa kalkt, ceketinin ilikli dmesine sol eli gitti dmeyi zd ilikledi. "Sizin hakknz efendim. Sizler bu memlekette, siz memurlarmz 29 ok madur oldunuz. Buyurunuz efendim. Bu kadarck para ne ki..." "Hayr efendim, sizden bir kuru bile verseniz alamam. Bin lira bile verseniz alamam. Buyurunuz. Rica ederim, beni daha fazla mahcup etmeyiniz, ayanzn trab olaym." "Ama niin?" "nk siz bir kahramansnz. Size u kadarck bir hizmetimiz de olmasn m? Size hizmet hepimiz iin, herkes iin, mebuslar, vekiller iin de ereftir." "Beni nerden tanyorsunuz? Daha bu kasabaya bu sabah geldim." "Efendim, sizi kim tanmaz ki..." nge bir tavrla, "biz," dedi, "cahil deiliz kk bir tapu memuruysak da... Bizim de biraz mrekkep yalamlmz var. Rica ederim buyurunuz." Elini uzatm yle duruyor, gzlerinin iine yalvararak bakyordu. Poyraz Musa, ne yapacan bilemez Abdlvahap Beye dnd. O, sapsar kesilmi titrer gibiydi. Gz gze gelirlerken gzlerini kard, ban yere edi. "Buyurun Beyefendi hazretleri, buyurun Poyraz Bey. Size hizmet..." Poyraz Musa, altn ald, gitti yerine oturdu, kesesini kard, altn iine koydu. Talip rahat bir soluk alarak, sol eli ceketinin dmesinde, yerine oturdu. "Teekkr ederim Beyefendi." Ban defterin stne edi, sayfalan abuk abuk amaya balad. Bu srada da Abdlvahap Bey, mahcup, zgn, dudaklar titreyerek: "Affedersiniz Beyfendi, sizi tanyamadm." Poyraz Musa, tepeden: "Zarar yok efendim, zamanla tanrz." "Talip Bey, size sylemi miydim, tccar..." "Tccar Manoli efendim." Biraz sonra Talip Bey ince, uzun endamyla ayaa kalkt. Sol eli daha ceketinin dmesindeydi. "Buldum efendim. Mirmingi Adasnda Tccar Manolisin kk." Birka sayfa daha at: 30 "Evet Deirmenciolu Yaninin deirmeni... imdi efendim, Katip Beyi araym da... Onun yazs ok gzeldir." Az sonra katip geldi. "Beyfendi iin iki tapu yazacaksnz." Poyraz Musaya dnd. "Nfus czdannz efendim?" Poyraz Musa gld. Onunla birlikte Abdlvahap Bey de gld. Glenlere tapucuyla katip de katld. "Nfus czdanna gerek yok efendim. Zahmet buyurmayn. Siz syleyin, Katip Bey yazsn. Yazs ok gzeldir de... Onun iin sizin tapularnz ona havale ettim. abuk da yazar. Bir kahve efendim."

"Talip Bey, ben bir kahve daha ieceim, sade." ok dalgnd. Sanki burada deil de ok uzaklardayd, skmt, bir kurtulu yolu aryordu. "Sade." Poyraz Musa, cokun bir sevinle: "Madem Abdlvahap Bey kardeimiz iecek. Bana da sade." Hademe kahveleri getirdi. Onlar, kahvelerini daha bitirmeden katip odaya girdi: "Yazdm, mhr de bastm. Her ey tamam, bir imzanz.kald memur Bey." Talip Bey tapular imzalarken dikleti, mutlu bir glmseyi att ortala. "Hayrl olsun efendim. Salcakla, shhatle, saadetle oturun efendim." Poyraz Musa ayaa kalkt, masaya kadar gitti, Talip Beyi can gnlden kucaklad, "teekkr ederim," dedi. Abdlvahap Beyi bu hareket dilhun eyledi, ta yrekten yaraland. Eek kafa Abdl, diye iinden geirdi. nsan, byle bir adam bir bakta anlar, bir sznden kim olduunu karr deil mi eek kafa? Talip Bey, onlar Hkmet Konann avlu kapsna kadar uurlad. Avluyu dar knca Abdlvahap Bey Poyraz Musay bir keye ekti: "ok ok zr dilerim zatalinizden, mahcubiyetten nerdeyse ye31 rin dibine geeceim. Buyurun efendim altnlarnz." Avcundaki altnlar ona uzatt: "Buyurunuz. Siz bir kahramansnz." Poyraz Musa, altnlar ald, kesesini kard, teker teker sayarak, keseye koydu. "Allahasmarladk Abdlvahap Bey. Gene grrz. Her ey iin ok teekkr ederim. Bana ok yardm ettiniz. Allahasmarladk. Bu iyiliinizi lnceye kadar unutmayacam." Bu son szler Abdlvahap Beyi cana getirdi. "Gle gle Beyefendi," dedi. "Her zaman zatnz beklerim. Aff-nz da rica ederim. Tekrar be tekrar rica ederim efendim." Poyraz Musa, keyi dnnceye kadar arkasndan bakt. "Daha ne yapacaktk pezevenge," dedi, fkelendi. "Kim olursa olsun canm. lm eek kurttan korkar m? Daha ne yapacaktk, kendini tantmayan, kim olduunu sylemeyen bir kimseye." Daireye gitmeyi hi can istemiyordu. Kaymakama gitmeli, bu akam iin hazrlk yapmal, mkellef bir ilingir sofra kurmalyd. Adam bir akam sofrasna da armadk. kircikliydi. Bu hadiseyi kaymakama anlatmalyd. Bakalm ne diyecek. Ne kadar da ok ard adam, Poyraz Musa, parasn geri verdiimde, kim bilir, ne dnd benim hakkmda. Kaymakamla birlikte, bu adam anlatnca, ne kadar da gleceiz. Hele sekiz altn avucuna koyunca Poyraz Musann, onun asl ad Poyraz Musa olamaz, kim bilir, belki de ipten kazktan kurtulmu bir kimse. Ad da... Nasl da gzleri yuvalarndan frlad. Altnlar da tek tek, okayarak kesesine sayd, utanmasa nmde paralar on kere sayabilirdi. nanamyordu ki... Kaymakama anlatacam, onun paray alrkenki hali dille tarif edilemez. Kaymakam zevkinden drt ke olacak. Poyraz Musa allak allak olmutu. Abdlvahap Bey hakknda ne dneceini bilemiyordu. Altnlar herhangi bir korkudan, saygdan verebileceini hi sanmyordu. Onun kim olduunu bir bakta anlam, cierlerine kadar btn iini okumutu. Kck, ak gzkmeyen yeil gzleri velfecr okuyordu. Alnndaki birbirine gemi krklar, kim bilir ne kadar macera saklyordu. Altnlar verirken alnndaki btn krklar alm, gzleri birer damla yeil a kesmi, burun 32 kanatlar sevinten titremiti. Acaba tam tersi mi olmutu, yz sapsar kesilmi, elleri mi titremiti, yeil gzleri l koyun gzleri gibi buru buru mu olmu, dizlerinin ba m zlmt altnlar geri verirken? Abdlvahap Beye, ne olmusa olmu, ona ok kaba, i davranmt. Bu yzden de, ikircik iinde, karanlk iinde, kvranarak nne kan birka adama sorduu nfus memurluuna vard, dalgnlkla, kapy bile vurmadan nfus memurunun odasna girdi, memurun karsnda durdu. nndeki kurt yemi, yarlm tozlu masann

arkasnda pos byklar aarp kar gibi olmu, iri kafal, iri mavi gzl, geni omuzlu, salar bir topak bulut gibi gelmi bana konmu, bu masaya hi yakmam, bir heybet gibi, nereden, nasl gelmise gelmi oraya oturmu, gzlerini dikmi, sert, ona bakyordu. Otur falan da demiyor, glmsemiyor, salt yle, yz kprtsz, buz gibi, bir tanr yontusu gibi. Bir kprdasa, bir parman oynatsa hemen konumaya balayacak, onun azndan girecek burnundan kacak, avucunun iine alacak, buruturacak uraya atacakt ya adam ta kesilmi, donmu kalmt. Bu kasabada da amma acayip insanlar vard. Kimi grr grmez ayaa kalkp amuda dikiliyor, kimi resmini gazetede grd sava kahramanna, belki de Mustafa Kemal Paaya benzetiyor. te bu adam da, Han soylu babayiit de ta kesilmi soluk bile almadan, gzlerini bile krpmadan bekliyordu. nce sa ayan ne att, geriye ekti, birka kez bu devinimini srdrd. Arkasndan sol ayan. Boyac da izmelerini ne kadar gzel boyamt. Ayaklan yer deitirirken eski taban tahtalar birka kez gcrdad. Buna karn nfusuda hibir deiiklik olmad. Sonunda dayanamad, ne olursa olsun, dedi, cann diine takt konumaya balad: "Muhterem zeyir Bey Hazretleri, zatnza hazretleri diyorsam kusuruma bakmaynz, siz hazretten de, beyden de, paadan da daha li bir mevkidesiniz. Biz sizin kim olduunuzu bilerek huzurunuza geldik." nce sesi titredi, karncaland, sonra dzeldi, szckler azndan kolaylkla akmaya balad. "Sizi biliyoruz, yce soyunuzu da, Han Hazretleri, ve bunun iin de sizi diye geldik, huzurunuzda elpene divan durduk. Kendimi takdime cesaret edebilir miyim acaba, biz Das-tandan Anadoluya geldik, Toros dalarnn Uzunyaylasna, yani Bin33 boa dalarnn, Kayserinin Pnarba kazasnn Kaynar nahiyesine yerletik. Biz Kabartay erkezleriyiz. Ne yapalm, biz Kabartaylar hep kleyiz. Bunu hibir zaman inkar edemem. Kle de Allahm kuludur. Ben Burakzade Hac Rstemin olu Poyraz Musaym. Buraya gelince duydum ki siz bir eensiniz ve de een Hanlarnn ecereli soyu, son een Hannn bihakkn evladsnz. Osmanllarca madur edilmi, Hanl elinden alnm, bir li ahsiyetsiniz. Ne yapalm, biz erkez milleti, sizin gibi Hanlar da, bizim gibi kleler de btn dnyaya srldk, datldk, perian edildik. Tpk Yahudiler gibi, zulm grdk, insanlmz elimizden alnd." Gittike gzel konuuyor, heyecanlanyor, kendinden geiyor, kendi sesine kendini kaptrm, hem konuuyor, hem de zangr zangr titriyordu. Nfusuya hibir tepki gstermiyor, gene yle ta gibi hi kprdamyor, gene yle yz donmu kalm, gene yle bekliyordu. "arlar bizi Karkastan ine Maine, btn Orta Asyaya, Arabis-tana datt. Klelerimiz Msrda Klemenler Devletini kurdu. Ama gene de yenildik, perian olduk. Kafkasn muhteem kartallar, cesur ahinleri, hepimiz kuzgun olduk. Soyumuz rd. Ama gene de bamz dik tuttuk, kartal ba gibi, ahin ba gibi." Bamz dik tuttuk derken Poyraz Musa, zeyir Beyin gzleri nce derinden gelen bir kla parlad, sonra sland, sonra da gz ukurlarna birer damla ya geldi oturdu. Poyraz Musa da neredeyse kendi anlattklarna alayacakt. Kendini zor tutuyordu. "Evet, Han Hazretleri, imdi ben burada, bir kasabada nfus memurluunun kk bir odasnda, kurt yemi, bacaklar krk bir masaya oturmu li bir Hanla kar be kar duruyor, heyecanmdan tir tir titriyorum. Bir Han ki, ne in, ne Trkmen, ne de Mool Hanlarna benzer. O, ulu Kafkasn, ulu eenin Handr. Bizim Uzunyayla Trkmeninin A ne demi, ahin kocamakla vermez avn, taaa eskiden kurt enii kurt olur. Ben imdi burada bir ulu Kafkas kartalnn, Hannn karsnda hrmet ve sadakatle, bir teba olarak eiliyorum." Poyraz Musa, nce masann gcrdayarak bir kalkp bir indiini, sonra sandalyelerin devrildiini, odann sallandn, arkasndan da gibi posbyn stne abanp onu kucakladn grd, ba dnd. Nfus memuru ald, onu masann nndeki sandalyeye oturttu. 34

"Konu olum, tte biz byle olduk, tte bizi, Han olsak da, Kartal, Padiah olsak da kader bu hale getirdi." Buyuran bir sesle: "Konu!" dedi. "Evet, Han Hazretleri ite biz, biz, biz byle olduk." Bir szck daha etse alayacakt. Sylediklerine ylesine kendini kaptrm, ylesine kendini inandrmt ki... "Baysunguru anlatmalym ki size Hanmz Hazretleri, o zaman bizim kim olduumuz, ne biim bir Kafkas Kartal bir millet olduumuzu dnya anlamal. Evet, ite byle zeyir Han Hazretleri." zeyir Han bakt ki, Poyraz Musa klesi perian, alayacak. Bu sefer o balad ulu Kafkas, eyh amili, teki kahramanlklar, smail Beyi uzun uzun, vakarl, tane tane anlatmaya. Delikanlnn kendine geldiini grnce de sustu: "Syle bana," dedi, glerek, kvanl, "syle bana ulu Kafkasn kahraman Baysunguru, nasl bir ulu kiidir, nasl bir ulu kahramandr ki yeryzne an vermi." Poyraz Musa kendine gelmitk Teri kurumaktayd, titremesi de durmutu. Sesinin etkisini ok yitirdiini biliyordu, ama hikaye ylesine etkiliydi ki, zeyir Han, btn anlattklarndan daha ok etkileyeceine inanyordu. "Evet Sultanm, Hanm, Baysungur bir een kahramandr. Byle bir Kafkas kartal, Kafkas kahraman bu dnyaya gelmemitir. Onun kahramanlklarn bir bir anlatsam, onu destanclar, aklar gibi sylesem, gnler, aylar yetmez. Ben burada sadece onun bir tek macerasn syleyeceim. Bu bile Kafkas kartallar eenlerin ne kadar yiit, ne kadar mert insanlar olduklarn dnyaya gsterir. Biliyoruz ki eyh amil Avar Trklerinin ba, Baysungur da, Hac Murattan sonra eenlerin badr. Bir dalk, kayalk bir yerde byk bir Rus birlii, Baysungurla eyh amili kuatyor. "Baysungurun sa baca, sol kolu yok. Da gibi bir adam. Savaa giderken onu atnn stne balyorlar, silahn sa eline veriyorlar. Silahn bir eliyle kullanyor ya uan turnay gznden, kaan tavan art ayandan vuruyor. Rus birlii onlar kuatm ki, aralarndan karnca bile geemez. Borazanlarla teslim ars yapyorlar. Kurtuluu35 nuz hibir biimde yok, diyorlar. Ya lm, ya teslim, eyh amil bakyor ki, en kk bir kurtulu umudu yok. Bu kadar insan ldrt-mektense teslim olmas daha iyi. Baysungursa teslim olmak istemiyor. Aralarnda kran krana bir tartma balyor. Be yz askerin be yz de Baysungurdan yana oluyor. Bir yarma harekat yaparak emberden kurtulmak istiyorlar. Ya kurtuluruz ya da lrz, diyorlar da baka bir ey demiyorlar. eyh amil bakyor ki tek bana kald, arkasn dnp Rus birliine yryor, Baysungur Rus birliinin emberine yaklam eyh amile baryor, eyhim geriye dn, son bir kere mbarek yzn greyim. eyh, olduu yerde durup kalyor. kircik iinde. Rus birliine de birka adm kalm. eyh, olduu yerde bekliyor, ne geriye dnebiliyor, ne de ileriye gidebiliyor. eyhim geriye dn, geriye dn! Baysungurun gr sesi kayalklarda yanklanyor. eyh, ortada yle dimdik durmu, yere aklm gibi, bekliyor. Bir sre byle bekledikten sonra eyh, yeil cbbesiyle birden yrmeye balyor, ar ar gidiyor, Rus kumandanna teslim oluyor. Sonradan eyhe soruyorlar, eyhim diyorlar, Baysungur, sana o kadar yalvard da, mbarek yzn son gittilik bir kere daha grmek istedi de sen niin geriye dnmedin? eyh, cevap veriyor, ben Baysungurla tartrken, baktm ki Baysungur teslim olmayacak, tek bama ben teslim olmaya gidersem de beni ldrecek. Onun iin birden arkam Baysungura dndm, Rus askerlerine yrdm. Eer ki, bir an daha onunla yz yze kalsaydk Baysungur beni vururdu. Bardnda da gene dnseydim, Baysungur beni gene vururdu. Kafkasllar, en byk dmanlarn bile arkadan vurmazlar. Dneyim mi, dnmeyeyim mi, diye ok ikircik geirdim, sonra da dnmedim. imdi daha dnyorum, dnseydim Baysungur beni, eyhini acaba vurur muydu? Vururdu, vururdu. Dmana teslim olan kii eyhi deil, babas da olsa vurur, diyor eyh." "Vurur muydu?" diye sordu zeyir Han. "Vururdu," dedi Poyraz Musa.

"Biz de bozulduk," dedi, iini ekerek zeyir Han. "Biz imdi deil eyh amili, babamz bile arkasndan kurunlarz. Arkasndan deil, uykuda bile vururuz. Sen imdi benden nfus czdan m istiyor1?" sun? "stiyorum." 36 "Senin adn Poyraz Musa deil." "Deil." "Nfus czdanna ne yazacam, bu adn m?" "Bunu," derken tapular cebinden karp zeyir Hann nne koydu. "Ohhooo, sen nfus czdann karmsn bile Poyraz Musa." "kardk Sultanm." ekmeceden bo bir nfus czdan ald, katibi ard, tapuyu, bo czdan ona verdi, "bunu tapuya gre doldur, mhrle getir." Katip arabuk gitti. "Biz her gn, alt ay ncesine kadar yz yz elli czdan verirdik. Muhacirlerin czdanlar olmuyor ki, olanlar da ie yaramyor ki... Kimi Kafkastan, kimi Lazistandan, kimi, kimi Krdistan, kimi cenuptan, Arap llerinden geliyor. Burada deve bacakl Sudanllara, bir duda yerde bir duda gkte zencilere de czdan verdim, yerletirdik. Yalnz bu senin adaya kimsecikleri gnderemedik. Gnderdiklerimiz de gn sonra katlar. Yahu Poyraz Musa, sana bir kahve bile ikram etmedik. imdi eve gideceiz. Bu gece bizde kalacaksn. Bizim Hanm sana erkez yemei yapar ki, birlikte parmaklarn yersin." Poyraz Musa, eve gitmemek iin diretti ya zeyir Hanla baa m klr, ne yapsn, kabul etmek zorunda kald. Biraz sonra czdan geldi. "Bir fotoraf var m?" "Var," dedi Poyraz, i cebinden czdann kard, iinden bir vesikalk fotoraf ald, zeyir Hana verdi. zeyir Han fotoraf zamklad, mhrledi, imzalad, Katip tarihi yazmamt, yazd, "hayrl, uurlu olsun," dedi, uzatt. Poyraz Musa uzand, masann stnde yatan, Hann uzun parmakl ellerini, karmasna frsat vermeden ald pt, kez de bana gtrd. zeyir Han telaland. "Haa haa, kim bilir sen hangi byk soydansn... Haa, haa... Soylular, kim olduklarn kimseye sylemezler. Ben Han soyumu kimseye sylemi deilim, ama insanlar kimin ne olduunu derakap anlyorlar. Sylemeye gerek yok. Ben de senin ne olduunu anladm." "Estafurullah, estafurullah efendim, sizin yannzda biz kimiz 37 ki... Sizin soyunuz, ecereniz sadan evvel bin ylna kadar kar." "Hayr, hayr, yanl. bin deil, yanl... sadan evvel yedi yz ylna kadar ancak kar. Tevatr, bin ylna kadar kmamz, tevatr." "Olsun, dnyada eceresi sadan nce yedi yz ylna kadar kan bir soy var m? Byle bir soy ancak Kafkas dalarnda bulunur." "Haklsnz. Ancak Kafkas dalarnda... Haydi kalkalm." Kalktlar, kapda sen nce, ben sonra kacam, diye epeyce bir didime olduktan sonra Poyraz Musa baskn kt, nce zeyir Han kt odadan darya. Avlu kapsnda didimediler. Ev yaknd. Avluya gelir gelmez, daha ngra almadan, kap ald. zeyir Han Poyraz hzla ieriye itti. Evin kapsnda da byle oldu. Kapda onlar buru buru, tertemiz giyimli, beyaz bartl, uzun boylu bir kadn karlad, gle, sevin iinde. "Ho geldiniz olum, sefalar getirdiniz. Sizin geldiinizi bana zeyir Han haber verdi. Gelemeseydiniz ok zlecektim. Duydum ki burada bir ada almsnz." "Vallahi Hanm, istese btn aday ona veririz. Sadece bir evle bir deirmen..." "Bizim ocuklarmz da senin yanda evladm. Han babalar onlara dedi ki, iftlik mi istersiniz, ba bahe mi, ada m, kk m gelin de aln. stemiyorlar. Ne varsa o stanbulda, ayrlamyorlar. Biz de burada kar koca hasretlikten lyoruz. Senin baban anan nerde yavrum?" "Taaa uzaklarda, Toros dalarnn stnde, Uzunyaylada."

"Vah, vah evladm, vah! Ne varm ki o uzun yerde, insan buraya gelmez mi ki? Bakn u eve..." Ev deniz kysnda, byk bir bahenin iindeydi. ki katl ve beyaza boyanmt. kinci kata mee aacndan, cilalanm dnen merdivenlerle klyordu. Perdeler mavi kaln kumatand. "Hayrl olsun, eviniz ok gzel Hanmefendi." "ok gzel de sz m? Han amcana sor, bu ev bile bize gre deil, diyor. Han amcann Kafkas dalarnda saraylar varm. ok eski, hem de sradan." "Amaaan Hanm, sen de bir duyduunu unutmaz da unutmazsn. Mazide kald btn bunlar, hanlar hamamlar, saraylar, mazide..." 38 "Varsn kalsn. Saray, Han saray deil mi? O da bizim deil mi? Bin sene orada yaamadk m?" "Kim biliyor, kim gryor saray, soyu?" "Kimse grmesin, bilmesin ne olacak yani. O saray bizim saraymz, deil mi. ocuklarmz bunu anlamyorlar. Han soyu olduklarn bile bilmiyorlar, inanmyorlar." "Bilmesinler," diye fkeyle bard zeyir Han. "Sanki benim Han soyumun onlara ihtiyac var. nanmasnlar." Poyraz Musaya dnd: "Syle evladm, Kafkas kartallarnn hanlar, Osmanl padiahlarna, ran ahlarna benzerler mi?" "Kafkas Hanlar bu dnyada Hanken, Osmanl Padiahlar, ran ahlan, Rus arlar birer kei obanyd Hanmefendi anne. Varsn bizim kim olduumuzu kimse bilmesin, ne deiir ki..." "Ben ocuklarm zledim evladm. Han amcan stanbula gitmek istemiyor, onlarsa buraya gelmiyorlar. ki arada bir derede kaldm evladm. Hanlk, padiahlk onlarn umurlarnda deil. Burada da zeyir Hann Han olduunu herkes bilmiyor. stanbulda ne bilecekler ki..." "Bilmesinler," diye bard zeyir Han. "Varsn bilmesinler. Bizim Hanlmzn da onlara ihtiyac yok. Bak u kartal yavrusuna, beni demi de, Hanmz demi de bana gelmi." "Ho gelmi, sefalar getirmi," diye sevindi Hanm. "Sana her zaman sylerim ya Hanm. Benim tebam, benim oullarmdan daha deerlidir." "yle deme Han, yle deme. Evlat bakadr Han. Evlat cierdir." "Tebamz da daha bakadr Hanm, Hanm. te, tebas olmayan benim gibi olur. Buralarda benim gibi srnr." "Estafurullah Han, estafurullah. Gl yerinden su eksik olmaz. Siz gene btn insanln Hansnz." "Gene de evlat evlattr. Onlar hi aklmdan kmyor. Yreim yanyor." "Hanlmz, saraymz aklma dtke benim de yreim yanyor." "Benim de," dedi Hanm, "benim de... Hanl elinden alnm 39 kii hi unutur mu o Hanlk gnlerini." "Aman Hanm," diye posbyklarn svazlad zeyir Han. "Hanlk manlk iyi ama insan insan olmal." Hanm kalkt, aa indi, biraz sonra oradan kap kaak sesleri geldi. "er misin evladm?" "Biraz efendim." "Biraz miraz yok, adam gibi ielim evladm." "Adam gibi ielim Hanm, efendim." Akam olup gn kavuuncaya kadar eski gnlerden, Kafkasyann grkeminden sz ettiler. zeyir Han, eceresindeki btn Hanlar, bir tekini bile karmadan, adlar sanlar, yaptklar ettikleri, tekmil maceralar, eriilmez kahramanlklaryla, sadan nce yedinci yzyla kadar, teker teker sayd dkt. Dedelerinin btn hnerlerini, ne biim kllar kuandklarn, boylar poslarn, gzlerinin rengini, kartal burunlarn, atlarn, atlarnn cinslerini, soylarn, en ince ayrntsna kadar her bir eylerini bir bir biliyordu.

Poyraz Musa buna ap kald ve bir daha onun Han soyu olduuna inand iman etti. Yoksa herhangi bir insan bu kadar bilgiyi nereden, nasl edinirdi. "Kafkasyann tarihi insanln tarihidir. "Atei tanrlardan alp da insanla armaan eden kii kim, bir Akdenizli. O atei alp da insanlara verince atein sahipleri tanrlar ne yaptlar, gazaba, geldiler, ate hrszn cezalandrdlar. Cezas neydi, onu aldlar gtrdler Kafi Kuhinin en uzak, g delmi doruunda-ki sivri, akmaktandan ustura gibi keskin kayala ellerinden ayaklarndan ar zincirlerle baladlar. Kartallar, her sabah geliyorlar, onun cierinden bir para alp gidiyorlard. te, Kafkas dann halklar bundan, bir gn haberdar oldular. Bir insana tanrlarn bylesine zulmetmesi arlarna gitti. Ama ne yapabilirler, klmaz inilmez dan en sarp, en yce doruundaki insan nasl kurtarabilirlerdi. Biliciler, bilim adamlar, Hanlar, Beyler, hocalar, imamlar, papazlar hep bir araya geldiler, bir are dndler, aratrdlar, da ok yksekti, sarpt, imdiye kadar hibir insann aya dan doruuna dememiti. Ne yapmalyd? 40 "Ne yapsnlar, ne yapacaklar, ne edecekler, atei kendilerine ar-, maan eden bu insanolunun en hrszn, hrszlarn pirini tanrlarn, cier yiyen kartallarn elinden kurtaracaklar. "Sonunda, daa yol yapmaya karar verdiler. Kafkasta ne kadar demirci varsa, balad almaya. Kayalar krmak iin yzlerce binlerce klnk yaptlar. Kafkas halk yediden yetmie daa svand. Yllar srd dala insanln sava ve bir gn yol dorua kadar kt. Ate hrsz onlar grd. Teni yanm, bakr rengi olmutu. Gs de kan iindeydi. Kan, btn kayay krmzya boyamt. Sakal uzam, gsne kadar inmiti. nsanlar yanna kadar knca duru, mavi, iri gzleri sevinten yaard. 'Biliyordum,' dedi, 'ben bu insan soyunu biliyordum. Bir gn ne yapp edip beni buradan kurtaracaklarn biliyordum,' dedi. Sevin iinde akd. Kzgn tanrlar bu ie hi amadlar. Tanrlar da insanolunun bir gn ate hrszn kurtaracan biliyordu. "Ve insanlar, ate hrsznn zincirlerini skp onu aaya, dze indirdiler. O gece btn dalarn doruunda, ovalarda, denizlerde, sularda, btn yeryznde ateler yand. Yeryz apaydnlk oldu, krk gn krk gece... "te Kafkasllar, yavrum, byle kiilerdir. Bizim atalarmz, insanla bu en byk iyilii yapan kiiyi, kyamete kadar srecek bir ikenceden bylece kurtarmlardr. Btn dnya tarihleri bunu bylece yazar. Poyraz Musa, zeyir Han konutuka ona biraz daha, bir daha hayran kalyor, bym, koskocaman olmu gzlerini onun azndan alamyordu. Kafkas insanlar tanrlara bile bakaldrmalard. Bakaldrmay unutunca da klelemiler, dnyann drt yanna dalmlard. te bylece Hanlar da khne bir kasabada nfus memurluu yapyordu. Ate hrszn tanrlarn gazabndan kurtaran halk imdi ne halde! nce emiblbl srahi kondu masaya. Masann ortasnda mavi bir iek at. Poyraz Musann ii sevinten dolup tayordu. Sonra rak kadehleri geldi. Beyaz peynir, szme yourt, ceviz ii, humus, erkez Tavuu, daha baka Kafkas yemekleriyle de donand masa. "Buyur evlat, masaya. Sulu mu susuz mu?" 41 "Susuz, Han Hazretleri." zeyir Han, onun Hanlna can yrekten inanm bu gen adamdan dolay mutluydu. Ar ar, glmseyerek, kadehlere raky, suyu da koydu. "Haydaaaa, Kafkasyann erefine!" "Kafkasyann!" "Buraya, benden sonra ilk gelen erkez sensin. Senin erefine." "Ellerinizden perim zeyir Han." Kadehleri tokuturdular. Hanm da geldi masaya oturdu. "Sevgili Han, bir kadeh de bana doldur." "Ba stne. Hanm byle hususi gnlerde ok gzel ier."

"Aman, kimsecikler duymasn. Bu kasaba ok tutucudur. Erkekler ier de, kadnlara gelince kyamet kopar. Haydi erefe. O hrsz m ne, onun erefine. Hani biraz nce anlatyordun ya kular m yiyormu ne. te onun erefine." "Hrszn erefine," dedi, zeyir Han glerek. Yznden, gzlerinden, ellerinden, tepeden trnaa mutluluk tayordu. "Ala karl Kaf-kasn erefine," Hann sevinci Poyraz Musayla Hanma da geti. Han iyice ald. indeki btn setleri ykt, konuuyordu. Hanm kocas byle cokun konutuka ok rahatsz oluyordu. nk o, hi olmam eyleri de olmu gibi sylyordu. Btn olup bitenleri, hi ayrlmadan birlikte yaamlard, her eyi, byle counca abartyor, sslyor, iyi ynnden alyor, dpedz uyduruyordu. Hele u Abdl-vahap smsn gkyzne karyordu. Oysa, onu eytan kadar sevmiyordu. Byle gnlerinde, raky da ekince Abdlvahabn bir ermi olduuna kendi de inanyordu. Herkesi de inandryordu. Bu kck evi de yere ge koyamyordu. Gzel, temiz, yepyeni bir ev. O kadar. Bu ev, bir bakyordun, eenistandaki dedesinin sra saray oluvermi de km. Gene evden, Abdlvahap Beyden sz edecek, diye d kopuyordu. Neyse ki bu delikanl ona bir iyice hayrand. "Abdlvahap Bey iin bu kasabada ok kt eyler sylyorlar. Adamcaz halla pamuu gibi atyorlar. tin gtne sokup karyorlar. Yok, o, kendisine tane iftlik, be tane saray gibi ev alm. stan42 bulda Boaziinde her ocuuna bir yal yaptrm. Yalan efendim yalan. Klliyen yalan; O, herkesi ev sahibi yapt da kendisine bir kulbe-cik bile almad. Bu yrelerde, adalarda, yaylalarda, Rumlardan ne kadar ev, ne kadar zeytinlik, ne kadar ba bahe, ne kadar tarla kalmsa hepsini fakir fukara gmenlere datt. een Han, dmanlarca lkesinden srlm, sonra da srgnde unutulup bir kasabann yalnz-, lna, yoksulluuna mahkum edilmi een Han zeyir Beyi kim ev sahibi yapt, hem de deniz kysnda, hem de bir saray gibi grkemli bir ev, kim ev sahibi yapt, hem de btn masraflar kesesinden deyerek, ite bu alakgnll kahraman Abdlvahap Bey. O ki, madur edilmi mbarek bir ahsiyettir. Bu kasabann om azna bakarsan, karsna kan, iini yaptrmak isteyenden bir altndan be altna, on altndan yz altna, yz altndan... Can ne kadar isterse o kadar altn alyormu. Selam verenden bile bir eyler koparrm. Bylelikle kp kp altnlar biriktirmi. Vay fukara Abdlvahap Bey vay! Gaddarlk, iftira. Nerdey-se bir kadeh rak iin krmz eritli altn stiklal Madalyasn satacak. Evet, dorudur, hakikattir, o bu yrede ev sahibi, mal mlk sahibi etmedik kimseyi brakmad. Baz. muhacirlerden, yakkl gen kiilerden akacktan para alr ama geri verir. ok akac bir adamdr. O, tapucuya, kaymakama bile kimseden bir kuru aldrmaz. Nasl m aldrmaz, zorla erle deil, karsndakinin gzlerinin iine bir bakar, bakmasyla da onu afsunlamas bir olur. O, bir insan deil, bir melek, bir bycdr. Onun huzurunda kimsecikler rvet yiyemez. Alanlar da arplrlar. Abdlvahap Beyi yakndan tanynca ona hayran olmamak kabil deil. Tam Karkasn yamacnda een Hanlarnn sra saraylar ykselir. Arkalarnda ulu Kafkas dalar. Kimsesiz o saraylardan daha geceleri, bir de tanyerleri rken, bir de, bir de, bir de... Kl akrtlar gelirmi. Bir de sarayn nndeki ovadan binlerce kr atl een, gm savatl koumlar yanarak, kllar parlayarak geerlerken sarayn nne gelince atlarndan iner, alnlarn topraa koyar, be bin yllk een Hanlarn selamlarlar, sonra da atlarn doldurur, ovadan mor kayalkl dalara srer, dalarn mavisinin iinde yitip giderlermi. te bu durum, een Hanlar geriye dnp saraylarna yerleene dek, kyamet gnne dek her bahar, baharlar yitinceye dek byle srecek. zeyir Hann Hanm, ocuklar buna inanmyorlar. Varsn inanma43 snlar. Bir baharda Kafkasyaya gitsinler de sarayn nnde secdeye varm, binlerce kara kalpakl eeni, sarayn huzurunda secdeye varrlarken grsnler. "Bize iyi bakmad Osmanl. nk Osmanl rmt. een Hanlarna Han muamelesi yapmad. te byle, benim gibi. Saraylar, kyler, iftlikler vermedi. Oysa een Hanlar onlara ne iyilikler yapmlard. rd Osmanl, kokutu. Kurt yemi bir elma gibi de dalndan dt. Mustafa Kemal yle bir sallad, iini kurt yemi de boaltm, kurumu nar, kknden devirdi."

Yanna yresine korkuyla, posbyklar titreyerek baknd, sesini alakt. "te bu kurt yemi, rm kck bir fiskeyle de yklm, darmadan olmu nar kalntsnn paralarn bititirip yeniden yeertmek istiyor Mustafa Kemal Paa. yi niyetli, ama hi rm, un ufak olmu nar yeerir mi? Gariban Mustafa Kemal Paa, iyi adam." Hanm: "Sus zeyir Han, byle bir sz bir daha syleme. Herkes biliyor ki, rm, un ufak olmu bir aac kimse yeertemez. Mustafa Kemal Paa istedii kadar cann diine taksn da urasn. Yazk, iyi adam. Sus, sus ki zeyir Han, rm narn gvdesi bizi ezmesin," dedi, derinden bir aaah, ekti. Maceras ne olursa olsun, byle bir insann, yakkl, akll, zeki bir insann, stelik de Kafkasl, Dastanl bir kiinin byle bir adaya kendisini, hem de tek bana hapsetmesi bir zveridir. Diyorlar ki o adada bir hayalet dolayormu. Bu hayaletten dolay o adann nnden bile kimse gemiyormu. O adadan ayrlan Rumlar, hayaletten kurtuluyoruz, diye bir sevinmi, bir sevinmiler, g emrini alnca gn gece zil takp oynamlar. Gnah vebali boyunlarna, onlar sevinlerinden sirtaki teperlerken, hayalet de gelmi aralarna girmi, o da onlarla gn, gece sirtaki tepmi. zeyir Han gene de o perili adada hemerisini yalnz brakmayacak, ne yapacak edecek, o aday dolduracak... Daha gn arkas kesilmemi, Kafkasyadan, Balkanlardan, adalardan, Krdistandan, Mezo-potamyadan, Suriyeden gelen gelene. "Ne yapsnlar muhacirler o adada. Ekilecek tarla yok, yetecek ka44 dar su yok. Biraz ba, biraz bahe, birka eftali aac, bu kadar. Bunca yl, belki de bin be yz, iki bin, bin yl bu Rumlar bu adada nasl yaamlar?" "Ben de yaarm zeyir Han Sultanm. Biz de yaarz." "O zaman tedarikini iyi greceksin. Yemek imek, su... Sen buraya nasl geldin adadan?" "Kk bir kaym var, yeni, dokuz arn." "Ka gnde geldin adadan buraya?" "Gece gndz krek ekerek bir buuk gnde." "Olmaz. Yarn seni kaptan Kadriyle tantracam. Onun yepyeni bir teknesi var. Motoru da yepyeni. Seni birka saatte adaya atar. imdi sana bir ev verdi ya Abdlvahap Bey, imdi sevincinden uu-yordur. Kime bir ev tapusu almsa sevincinden deli olmutur. Yarn seninle Kaptan Kadriye gideriz, sonra sen Kadriyle alverie karsn. O, ne nerede, hangi dkkanda satlyor bilir. Balk tutmasn bilir misin?" "Bilirim." "Nerede rendin, hangi denizde?" "Akdenizde. Drtyolda, skenderunda, Payasta, Mersinde kaldm." "yi, burasnn balklar nasl, ka metrede, hangi biim bir ala yakalanr, hepsini Kadri sana anlatr. Haydi kalkalm. Yarn erken uyanmal, Kaptan bulmalyz. yi geceler." zeyir Han ona odasn gsterdi. Hanm, yata yaptktan sonra gitmi, oktan uyumutu. "yi uykular." Poyraz Musa. abucak soyundu, uykusuzluktan lyordu, cebinden para kesesini ald, yastn altna koydu. Hemencecik de uyudu. Uyandnda gn iiyordu. Giyindi, muslua gitti, yzn daha el dememi pembe, kokulu bir sabunla iyice ykad. Yz numaraya girdi. Uzun yllardr byle tertemiz, gcr gcr bir ayakyolu grmemiti. zeyir Han onu glerek, sevinle karlad. Eline kolonya dkt. Yemek masasnn stndeki altn gibi parlayan semaverden buharlar fkryordu. Masaya oturdular. Han: "Zbeyde Hanm," diye seslendi, "biz hazrz." 45 "Geliyorum." Bal, tereya, zeytin, trl peynirlerle masann st donanmt. Kahvaltlarn ar ar, sindirerek yaptlar. Poyraz Musa, Zbeyde Hanmn elini, saygdan iki kat olarak pt. imdiye kadar byle Osmanl, byle erkek bir kadn hi grmemiti. Demek ki Han kadnlar da byle olurmu, diye iinden geirdi.

Bu sabah zeyir Hann yz apaydnlkt. Konumuyor, dalm, dnceden dnceye getii yznden her an belli oluyordu. "Ne dnyorsun Han Aabeyim?" "Seni dnyorum Poyraz olum. Orada tek bana bu ecinniler adasnda ne yapacaksn ki... Yalnzlktan lrsn." "Dayanmaya kararlym Han aabeyim." "Allah sana g ve kuvvet versin. Demek, bukasndan boanm soylu kr at, bizim sarayn nnden geerken znk, diye durur, ban yere eer, yelesi topra sprrm, o gn bugndr, btn soylu atlar byle yaparlarm. Yeleleri de topra sprrm." "Dorudur, yeryznn en gzel, en soylu atlar, Kafkas atlardr. Atlar Kafkasllar evcilletirmilerdir." Kahvalt bitmi, kahvelerini hprdeterek iiyorlard. Zbeyde Hanm yeil bir entari giymi, gsne ok gzel bycek bir elmas ine takm, salonda durmadan oraya buraya gidiyor geliyor, sevinten tayor, boyuna glmsyordu. zeyir Han da Hanmnn hibir devinimini karmadan onu hayranlkla izliyordu. Kalktlar. Poyraz Musa bir kere daha Zbeyde Hanmn elini pt. "Berhudar ol olum. Allah tuttuunu altn etsin. Her zaman beklerim. Bu ev senin evin. Ne zaman istersen gel, istediin kadar kal. Han da seni ok sevdi, oul sayd. Kim bilir, diyor senin iin, bu gen yata bandan neler, neler gemitir, diyor, sana acnyor. Gle gle git yavrum. Burda bir evin olduunu da unutma. Bizi de unutma." Poyraz Musa, Zbeyde Hanmn elini bir daha pt, kez de bana gtrd. Avludan darya ktlar, kk koyun yolunu tuttular. Daha koya varmadan yarn altndaki, n hepten cam, yeil boyas yer yer dklm kahvenin iine denizden esen rzgarla birlikte girdiler. Sigara 46 dumanndan gz gz grmyordu. Kahvedekiler, nfus memurunun ieriye girdiini grr grmez hep birden, yaylarna baslmcasna ayaa kalktlar. erisi youn, ho bir kahve kokuyordu. "Buyurun Bey." zeyir Han arad Kaptan Kadriyi kede buldu. Ayaa kalkm, herkes gibi o da saygyla bekliyordu. "Kaptan Kadri gel, seni aryorduk." Kadri kalabal, sigara dumann, youn kahve kokusunu yararak onlarn yanna kadar gelebildi. "Bir kahve ier misiniz zeyir Han?" Sakall, yal adam: "Hasibin yapt kahve Mekke kahvesidir. Rayihas bir hafta insann genzinden gitmez," dedi, Hann koluna dokundu. "Peki, birer sade ielim," diyen Han, nndeki yeil rtl masaya oturdu, tekiler de saygyla onun yresine sandalyelerini ekip hal-kalandlar. Ne tuhaf, diye dnd Poyraz Musa, zeyir Hana herkes gerek bir Hana davranr gibi davranyor. Nerdeyse, Kafkasyadaki, yeleleri yerleri spren kratlar gibi, buradaki insanlar da zeyir Hann nnde secdeye varacaklar. imdi bu kahveye u anda bir paa, bir vali, bir vekil girse, kim girerse girsin zeyir Han gibi yrekten bir saygyla karlanamazd. Demek soylu olmann bir gizi var. nsanlar, krk gnlk yoldan onun geldiini duysalar, kokusunu alyorlar. lkin, palavra sktn sandm zeyir Hann Hanlnn bysne az sonra ben de kaplp gitmedim mi? Ben onun Hanlyla alay etmek, dalga gemek iin hazrlanrken, biraz sonra zokay yutmadm m? Hi konumadan kahvelerini itiler. Dimdik duran Han posbyklarn svazlad, ayaa kalkt. Kahvedekiler de hep birden grp, diye ayaa kalktlar. birlikte kahveden ktlar. "Bak Kadri Kaptan, bu Poyraz Musa bizim evladmzdr, tpk senin gibi. Onu bugn Mirmingi adasna gtreceksin." "Ba stne Beyim." Bu kasabada onun Han olduunu biliyorlar ama birok kimse ona, zlr diye, Han demiyor, Bey diyorlard. "Haydi salcakla kaln."

Poyraz, Han kucaklad. Bir sre onu byle tuttu, ayrlr ayrlmaz 47 da gzleri ya iinde kald. Birka adm attktan sonra geriye dnd: "Merak etme," dedi, "hi kimse gelmezse adaya... bile... Ellerinden perim Hanm." "Gzlerinden perim." Kadri Kaptan ona bir tuhaf bakt, herkesin bildii bir gizi aklad, zeyir Hana Bey diyecei yerde Han dedii iin. Sana soluna baknd kahvenin kaps kapalyd, ortalkta da kimsecikler yoktu. Bereket versin Poyrazn szlerini duyan olmamt. Kadri Kaptanla arya ktlar, dkkan dkkan, leye kadar dolap, alveri ettiler. Poyraz Musa o kadar ok ey ald ki, Kadri Kaptan, teberiyi tamak iin iki kii daha tuttu. Bunlar da aryla tekne arasnda birka sefer yaptlar. Tam saat on ikide Kadri Kaptan motoru altrd. Motor yepyeni, yirmi alt beygirlik bir motordu. Tekne de dokuz metrelik Karadeniz yaps bir tekneydi. Beyaza boyanmt, kuu gibiydi. Kadri Kaptan teknenin Rumca adn silmemiti. Yazk ki, Rumcay da burada kimse okuyamyordu. Teknenin sahibi arkada ona teknenin adn sylemiti ya nerde o kafa ki Kadri Kaptanda, unutmu gitmiti. Tekne sular yaryor, yepyeni motor saat gibi iliyor, ses bile karmyordu. Yedeindeki kayk da tekneye bir yaklayor, bir uzaklayordu. Kadri Kaptan bu motora nasl sahip olabildiini mutluluktan uarak anlatyordu. Birden ada karlarna kverdi. Vakit ikindiye geliyordu. Motor ok yolluydu, tekne bir kuu gibi kayyordu. Poyraz Musa, birdenbire bararak ayaa kalkt: "Bak, bak, kyya bak Kadri Kaptan, narlarn nne bak, orada bir insan kararts. Gittike de uzuyor. Grdn m?" Kadri Kaptan, ellerini gzlerine siper etti, karya bakt: "Hibir ey gremiyorum," dedi. "Bak, bak, bak orada, kyda. Gittike de uzuyor." "Bak, bak!" O, bak, bak! derken karart o anda yitiverdi. Poyraz Musann elleri yanlarna dt: "Silindi gitti. Demek grmedin onu." "Grmedim," dedi Kaptan. 48 "Haber salam yerden," dedi Barba Spiros. "Mal Mdr Abdl-vahap Bey syledi. Haber ok gizli. Mal Mdr dedi ki, haberi bugnlerde sizlerden baka bir kimse duymazsa sizin iin ok iyi olur, dedi." "Ne haberi, ne haberi?" diye kalabaln iinden birka sabrsz ses geldi. "Ne haberi?" "Mbadele haberi." "O da ne demek?" "O demektir ki, dei toku olacak." "Ne olacak, ne olacak?" "Dei toku olacak. Yunan hkmetiyle bizim hkmet anlamlar, biz buradan Yunanistana gidecekmiiz, oradaki Trkler de buraya geleceklermi." "Bize, Yunanistana gider misiniz, diye sordular m?" "Ne iimiz var bizim Yunanistanda?" "Biz Yunanistana gitmeyeceiz." "O Abdlvahap Bey bir tuhaf adam." "O bir deli." "Sava bitti, her ey bitti." "Ortalk gl glistanlk." "Ben de dedim Abdlvahap Beye, mal mdrne, bizim ne iimiz var Yunanistanda, biz adamzdan memnunuz." "Memnunuz," dediler, mrltyla hep bir azdan. "Abdlvahap Bey ok iyi bir adam. Bize haberi kimse duymadan verdi ki, elimizdeki mallar satalm. Yoksa dei toku olacamz du-' 49 I

yarlarsa mallarmza bir metelik vermezler. Hepsi elimizde kalr. Sonra da sokaklara brakr gideriz." "Abdlvahap yalan sylyor." "Onun baka bir hesab var." "Hkmet bizi niin srsn Yunanistana? Biz ona ne yaptk ki?" "O bizden ne zarar grd ki?" "Onun szleri kandrmaca." "O iyi bir adam. Szleri nasl bir kandrmaca olabilir ki, bize hazrlanmamz sylerken ne kar olabilir ki? O, bizden sattklarmz alacak deil ya." "Belki de alr." narlarn altndaki alan gittike kalabalklayor, duyan geliyor, duyan geliyordu. Adada hasta sayr, yal, elden ayaktan dm herkes bir anda toplanmt narlarn altna. "Bakn, beni dinleyin, Abdlvahap Bey ok iyi bir adam. Dedim ona, Abdlvahap Beyim, sen de biliyorsun, biz ne kadardr bu adadayz, sen de biliyorsun, herkesler de biliyor. Buras ka yldr bizim ada-mzdr, sen syle. O, iyi bir adam, ac ac gld, glerken gzleri yaard, dnd, ban sallad, biraz daha dnd, siz, dedi, en az bin yldr bu adadasnz. Ben, dedim, bilmiyordum. O, derinden iini ekti, yleyse bil Barba Spiros. Yazk, dedi, ban sallad. bin yl! Abdlvahap Bey iyi adam, onu ok madur etmiler. O ok zulm grm. O vali olacakm da yapmamlar, doru adam olduu iin. O kadar iyi bir adam ki, kimseye bir ktlk edemeyecei iin onu vali yapmamlar. O, bana dedi ki, hem de gzleri yaararak, yazk, ok yazk ki yaknda size buradan gideceinizi ben tebli edeceim. Ben ona, bu tebli etmek de nedir ki bu kadar zlyorsun, dedim. O da bana dedi ki, ben bildireceim size buradan srleceiniz gn, dedi. Hazrlanalm arkadalar, adallar... bin yl sonra bu i burada bitti. Ne gnah iledik ki, bitti. Ne kadar zaman sonra srgn olacaz, dedim, sordum. Daha Ankaradan haber gelmedi, dedi. Ben de, inallah hi gelmeyecek, dedim. Yz sapsar oldu, dudaklar titredi. Ben sizleri ok severim, dedi. Size yaplan byk hakszlk. Buna insan yrei raz gelemez. bin yl sonra adanz brakp da nereye gideceksiniz? nallah o tebligat hi gelmez. Yazk ki, gelecek. Gelmese bile siz tedari-. *. 50 L HALK KTPHANE^/ kinizi yapn, neyiniz var, neyiniz yoksa satp paraya evirin. Gurbet elde paraszlk zor." "Yalan," dedi Yordanis Gzelolu. ok uzun boylu, uzun boyunlu, yeil gzl, yz, boynu kr kr olmu birisiydi. ok da akac bir adamd. fkelendii, bir eye kzd grlm deildi. Hep gler-yzlyd. anakkaleye, savaa giderken bile gle oynaya gitmi, herkes dvnp rpnrken, milleti krp geiren, ne zaman sylese duyan donuna ieten trksn sylemi, herkesi de bir iyice artmt. Onun btn soyu da byleydi. Bunlar, bu dnyaya insanlar gldrmek, sevince bomak iin gelmilerdi. anakkaleden, bir ayan orada brakp dnmt. Orada kalan aya stne de trkler karmt. Onun anakkalede, ngiliz gemileri stne top gllesi gibi uan baca stne kard destan da ayr bir macerayd. "Yalan, yalan, yalan," diye bard btn sesiyle. Hi kimse imdiye kadar bir kezcik de olsa Yordanisi byle yklm, byle fkeli grmemiti. Yz sapsar, kan ekilmi, lm gitmiti. Kalabalk onun sesini bylesine fkeli, yklm duyunca, tepeden trnaa rperdi. Korktular. Derin bir sessizlik oldu. Donmu kalm sessizlii neden sonra Lena Papazolu bozdu: "Yalan, yalan, yalan," diye bard. "Yunanistan bizi ne yapacakm!" "iek diye bana sokacakm Lena." "Seni asker edecek, avu yapacakm." "Atinada sana bir saray verecekmi." "Kralla seni evlendireceklermi." "Tuzlaym da sizi kokmayn," diye glerek bard Lena. "Gln, gln, oynayn, Barba Spirosa inanmayn bakalm. Gn gelince, greceim sizin hallerinizi." Yal, iki bklm, ksa boylu, ekik gzl, elmack kemikleri kk, genliinde parmak srtacak kadar gzel bir kadnd Lena. Onun gzellii btn adalara, ky kylerine, kasabalara, Rumlar arasna yayld kadar Trkler arasnda da yaygnd. Ona sevdalanp terki diyar edenler, onu bir kezcik bir daha grmek

iin balk arkadalarnn evlerini mekan tutanlar, ekmekten sudan kesilip karasevda balayanlar, Rum zenginleri, Trk Beyleri... Lenannsa gz Gzkaraolu Yorda51 niten bakasn grmemiti. "O adam, mdr m nedir, aka etmi, bizim saf Spirosu korkutmak iin. Ne demi o adam, siz bin yldr bu adada otururmusunuz, demi. bin yl nce nerdeymiiz, gkten mi inmiiz buraya? Yoksa Atinadan m gelmiiz? Kim getirmi bizi buraya? Kim getirmise, syleyin de gene o gtrsn bizi getirdii yere. yle mi Spiros? O adam, mdr m, paa m seninle aka etmi. Benim neyim var Yunanistanda? Bize hi soran oldu mu, Yunanistana gider misiniz, diye. Allah bizi burada, bu adada yaratt ahmak Spiros. O yaban ellere kim gider, sor bakalm, Barba Spiros. Onlar deli mi, bizi nasl, niin, hangi sebeple gnderirlermi Yunanistana? Ne haklar var? Akl olan hi adasn brakr da, baka bir yere, cennet olsa da, baka bir cennete gider mi?" yi Trke biliyordu. "Duy bu konutuklarm Mustafa Kemal Paa, olmaz ya, yle bir delilik yaparlarsa bunlar, ben de gelir senin yakan tutarm. Biliyor musun ben kimim, anak-kalede sen ngiliz gemilerini batrrken seninle birlikte o gemilere top mermisi atp da, bacalarnn iine dren Alekonun, Tanasinin, Pet-rosun, Miltonun anasym. Onlar daha gelmediler. Senin yanndalar. Zabittirler. Sen zabitlerini ok severmisin. Sen oullarm ok sever-misin de onun iin gndermiyormusun bana. Canlar sa olsun da varsn gelmesinler, senin gzel yannda kalsnlar. Sen onlara iyi bakarsn. Spirosa yrd, kolundan tuttu sallad: "Bak Barba," dedi sevecenlikle, "bana bak. Sen hi korkma. Byle bir ey olursa Mustafa Kemal Paaya giderim, ona her eyi sylerim. O da bu sz karanlara ok kzar, stelik de oullarm grrm." Kalabala dnd: "Dediimi duydunuz mu? anakkalede benim oullarmn arkada olan Mustafa Kemal Paa paalarn ba olmu, anladnz m?" Sustu, yorulmutu, gitti srtn narn gvdesine dayad, ellerini koynuna soktu. ok souk vard. Bir sre kalabalktan t kmad. Herkes Lenann haline o kadar zlmt ki dokunsan alayacaklard. "Benim diyeceim, satn mallarnz, hemen satn. Sonra kimse almaz. Yapmayn, etmeyin eylemeyin, o adam bize iyilik etmek istedi. Eli kulanda. Bizi yaknda buradan gnderirler. Mallar satn." 52 "Sen mi alacaksn mallar Spiros?" "Gevezelik yapmayn. Bu akaya gelmez, biz buradan gideceiz." "Gitmeyeceiz," diye kesin bir sesle sylendi kalabalk. "Siz bilirsiniz," dedi Spiros. "Ben yarn elimde ne var, ne yoksa doldurup bir tekneye satmaya gtreceim." "Pazar ola Barba Spiros." "nallah ok pahalya satarsn da zengin olursun." "Bu parayla da Atinada..." "Evdeki hallar, kilimleri, koltuklar, sandklar, alar, tekneyi, her eyi satacam." "Tekneni de mi satacaksn?" "Onu da satacam. Biliyorsunuz iki gzm gibiydi bu tekne. O tekneyi yaptrabilmek iin yllarca yemedim imedim, azma iki koymadm, sigaray bile terk ettim. Bu tekneyi alabilmek iin ne kadar ok, ne kadar ok altm. Bakn ellerime..." Kalabala avularn at. "Grdnz m, bakn stme bama, unlar kpee giydirsen, giyer mi?" "Giymez," diye gltler. "te byle alarak, a kalarak yaptrdm bu tekneyi yarn satacam." "Satma." "ki gzm teknemi... Bakn una." Denize dnd. "Bakn una, ne kadar da gzel, kuu gibi, hi bu tekneye kylr m?" Sesi hzn doluydu. Ondaki bu hzn narn altndakileri de etkilemiti.

"Bu tekne, bu gzelim tekne, bakn, denizle ne kadar da gzel konuuyor. Bakn bakn, denize de ne kadar yakm. te bunu ben yarn, alan olursa satacam. Kendi yavrumu, kendi elimle boazlayacam. Ne yapalm, Allah bin belalarn versin onlarn. Bizim ne suumuz var da bizi yurdumuzdan ayryorlar. Ben bir bu kadar daha yaasam, o da gurbette, ben bir daha byle bir tekne yaptrabilir miyim?" "Yaptramazsn." Parmayla, kydaki beyaza boyal prl prl evini gsterdi. "Hepiniz biliyorsunuz, bu evi ne emeklerle yaptrdm. Bu baheyi bu hale getirmek iin, hepiniz grdnz, kar kylardan kayk ka53 yk, ne kadar toprak tadm. Srtmda uval uval topra taya ta-ya srtmn yaraya kestiini, hepiniz biliyorsunuz. u baheme bakn, ta nerelerden iek, aa, al getirdim de dikmedim mi, bir cennet bahesi kesi deil mi bu bahe? Kim bilir bu gzel evimde kimler oturacak, kim bilir kaplar, pencereleri nasl kracaklar, bahenin aalarn nasl skecek, ieklerini nasl ineyecek, ezecekler." Birka kederli ses: "Sen de gitme!" "u adaya bakn. Bu dnyada byle bir ada grlm m? Beni ldrseler ben adamdan hi gider miyim. Aaaah, keski gitmesek. Haber yalan ksa, hepinize gn gece arapl, mastikal, koyunlu kuzulu, ball brekli ziyafetler ekerim." Sevinli, gen bir ses taa uzaktan geldi. Evlerde kimse kalmam herkes alana ylmt. "ekeceksin Barba Spiros." "Byle ok haber kmad m imdiye kadar?" "zmir boalrken, siz de aday boaltacaksnz, demediler mi?" "Bize dokunan oldu mu?" "Bizi gnderirlerse, byle bir arab kim yapacak onlara?", "Byle ak petekli bal?" "Byle yumruk byklndeki incirleri..." "Byle kehribar zmleri?.." "Byle oynar oynar balklan?.." "Barbunileri, kllar, orkinoslar, fener balklarn, dlger baln, mezgitleri've hem de palamutlar... Ve hem de tekirleri..." "Sen hi korkma Barba Spiros." Birdenbire alan kart. Her kafadan bir ses kmaya balad. Denizde ne kadar balk, pavurya, stakoz, bcek ad varsa sayld dkld. Teknelerin, kayklarn, adada yakalanp da ehirlere gtrlen kularn adlan da balklara eklendi. anakkaleye gidip de dnmeyenler, Lena-nn ehit dm drt olu da, Kanal savanda, Rus cephesinde, Me-zopotamyada kalanlar da Amele Taburlar da unutulmad. Yal, gl kuvvetli bir adamn sesi btn sesleri bastrd: "Bacan nereye sakladn, Yordanis Gzelolu, bacan ne yaptn? Bacan anakkaleden gelinceye kadar beklemeyecek misin? Ya 54 sen Barba Spiros, kardeini burada beklemeyecek misin? Onlar daha anakkalede dvyorlar. Sava bitirmelerine az kald. Onlar beklemeyecek misin? Sava bitince onlar adalarna dnmeyecekler mi? Bombo adada ne yaparlar?" Aday doldurmu grlt bu sesin altnda ezildi, pisti kald. Ortal bir sessizlik ald ki, bu koskoca kalabalktan sanki hi kimse soluk almyordu. Lena, nardan srtn ald, ar ar Spirosun yanna geldi, onu kolundan tuttu: "Haydi gidelim Spiros, satma hibir eyini. Bak, Trklerin bir sz var. Onlar ne derler," bunu Trke syledi, "gn domadan neler olur." "Gn domadan neler doar," diye bararak yineledi Barba Spiros Trke. Kalabalk ona Trke, Yunanca katld, "gn domadan neler doar." Sessizce daldlar. O gn, ondan sonraki gnler, kyde inanlmaz bir sessizlik ald ortal. Sinek vzldasa duyulur. Sokaklarda, ev aralarnda, narlarn altnda, kayklarn,

teknelerin banda kimsecikler gzkmedi. Sanki ada oktan boalm gitmiti, arada birka horoz tyor, onlarla birlikte adann tek eei anryor, kpekleri ryordu. Evden eve gitmeler gelmeler de kalkmt. Herkes evinin en kuytu kesine saklanm, karanlk bir yas iine girmiti. Belki de btn erkekler kollarna siyah bant balamlar, kadnlar tepeden trnaa karalar giyinmilerdi. Adalarnn lmne alyorlard. Ama gene de Barba Spiros bunann haberine inanmyorlard. Yalan haber onlar bu hale sokmutu, ya haber bir de gerek olsayd... Adallarn yas, Kavlakzade Hac Remzi efendi kye gelinceye kadar srd. Kavlakzade Hac Remzinin teknesi iskeleye yanap da, iinden iki adamyla Hac knca herkes pencerelere kotu. Hac Remziyi grnce mideleri buland. Hac, bunca yl sonra adaya ayak bastna gre bunda, salama, bir ktlk vard. Gzleriyle Hacy izlediler, Hac nde, adamlar arkada narlarn altndaki alan geip doru Perikles Karaglolunun evine gittiler. Perikles, yz sapsar kesilmi, elleri titreyerek onu karlad, evine buyur etti. Hac Remzi Periklesin 55 yumuak, yepyeni, mor kadife koltuuna rahata oturdu. Adamlar da rkerek gene mor kadife kanepeye ktler. Perikles de karlarna geti oturdu, gzlerini Hac Remzinin gzlerinin iine dikti, bekliyordu. Hac Remzi zgn grnyordu. Krl sakal karmakar olmu, hibir yere bakmayan anlamsz gzlerinden bir ey anlamann olana yoktu. Kahveler gelinceye kadar, ho beten baka, hibir ey konumadlar. nce odann iini ho bir kahve kokusu doldurdu, arkasndan da ieriye elindeki ilemeli gm tepsiyle gzel giyinmi, ince, alml bir gen kz girdi. Kahveleri, ilemeli ceviz sehpalarn stne koyup kt. "ok zgnm," dedi Hac Remzi kahve fincanna uzanrken. "ok ok kederliyim, haberi duyduumdan beri." Fincandan bir h-prt aldktan sonra szn ayn zntl sesle srdrd. "Sana gemi olsun demeye oktan gelecektim ya gz kr olsun, dkkan hi bo brakamyorum ki, yoksa sana, ban sa olsun demeye oktan gelirdim. Dn bizim olan, ellerinden per, hani o, zmirde Fransz mektebinde okuyan, senin sevdiin ocuk var ya o geldi de, ben de dkkan ona braktm da ancak gelebildim. Gemi olsun." "Anlamadm," dedi Perikles. "Niin gemi olsun, niin bam sa olsun? ok kr bizim hanede bir ktlk yok. Gene de sa olasn. Beni demi gelmisiniz. Bizde bir lm kalm yok." "Yani duymadn m?" "Duymadm ne ola ki?" Perikles Karaglolunun, Hac, daha ban sa olsun derken, yreine tp etmiti. Hac Remzi, sustu, ban nne edi, uzun sakal enesine yukar kvrld, yz aslp aln krt. "Sana nasl sylemeli bunu?" dedi. "Demek duymadn ha? Benim tarafmdan da bu kt haberin sana sylenmesi zor." Kar kanapede oturan, azlarn amayan kiiler de balarn sallayarak: "Zor, zor," dediler. "Zor, zor," diye yineledi Hac Remzi. "Sen benim en birinci dos-tumsun Karaglolu. Sen benim iin kardeten ilerisin. Birlikte bydk, birlikte yaadk. Seninle birlikte savatk Ruslara kar Sankam56 ta. Seninle birlikte gmdk doksan bin askeri Allahuekber dalarnn karlarna. Ben bunu sana, dillerim dner de, azmda iip kalmaz da dilim, ben bunu sana nasl sylerim. Gnlerdir kasaba bu haberle, sizin Yunanistana gnderilme haberinizle alkalanp duruyor. Mal mdr Abdlvahap Bey daha imdiden sizin evlerinizi mzayedeye kard bile. nk oradan gelen Trkler, zinhar, biz ada istemeyiz, bir ada cennet bile olsa, demiler. Bu adadan kimse ev satn almak istemiyor. Meccanen versen bile bu evleri, bu adaya kimse gelip yerlemek istemiyor. Duymadnz m haberi?" "Duyduk ya kimse inanmad," dedi Perikles. "Nasl inanrz ki... Yunanistanda bizim neyimiz, kimimiz var ki... Biz Yunanistan grmedik bile."

"Hi kimseniz yok. Buras sizin topranz, yurdunuz. Ben de ilkin duyunca inanmadm. Sonra Ankaradan sordurdum. Al, ite bak, ne yazyor." Telgraf Periklese uzatt, Perikles almad. Elini kaldracak hali kalmamt. "Ne bakaym," dedi. "Demek Barba Spiros doru syledi. Doru syledi de kimsecikler inanmad." Yz l yz gibiydi. "Ne gelir elden Perikles arkadam, ne gelir." "Keski, o dan tepesinde kara gmldmde kurtulamasaydm. Byle bir i bama geleceine, ben de o doksan bin kiiyle donsam l-seydim." Sustu, bir daha da, Hac Remzi efendi gidinceye kadar azn amad. "Evet Perikles, o doksan bin kiiden hi kurtulan olmad, Allah yalnz bizi kurtard. Karmza drt Krt kadnn kard da... Kadnlar bizi karn stnde sryerek evlerine gtrmler. Biz aylnca bize kaynam st verdiler de kurtulduk. lmden kurtulunca ne kadar da sevinmitik. O gnleri ben hi unutur muyum Perikles." Uzun uzun Sarkam, bitlerin yedii binlerce askeri, donmu kazk gibi olmu, atlarnn stnde kazk kesilmi svarileri, gnlerce yayan yapldak, kyden kye giderek, Erzuruma varlarn, oradan Siva-sa evklerini, sonra da... "Btn bunlardan sonra Perikles dostum, arkadam, bir de yur57 dundan m olacaksn. Seni kurtarmak iin hkmet adamlaryla, valiyle, miralayla, herkesle konutum, Perikles byle byle bir ahstr, dedim, o, Yunanistana gitmek istemiyorsa gndermeyelim. Bu vatan iin ok kahr ekti o dedim. Bamza gelen her eyi bir bir anlattm. yle gzel anlattm ki, miralay, o koskocaman miralay alad. Bam vurmadk yer brakmadm, hi aresi yok, dediler, btn adalar mbadeleye tabi tutulmutur, dediler. Ben de Ankaraya bavuraym, dedim. Oradan da hibir ey kmaz, iki devlet arasnda mukavele oktan imzaland, dediler." Perikles, koltuunun iine yumulmu, koskocaman adam bir to-pack kalmt. "Ben de senin iin, son gittilik, bir eyler yapaym, dedim, bu arkadalar da yanma aldm ki, tekneni, u koltuklar, u gzel hallar, senin talyadan gelmi yemek takmlarn vard ya altn yaldzl, onlar, bakaca neyin varsa satn alalm da bakasna gitmesin. Geldim ki, hem ba salna, gemi olsuna, hem de mallarn yok pahasna satmaya-sn, diye. Ne diyorsun, Perikles?" Konutu, konutu, bu deerli mallar stne ok diller dkt, Pe-riklesten ses seda kmad. Tata ses vard da onda yoktu: "Bak Perikles arkadam, biz seninle can kardeiyiz. Ha dedim, can kardeime son bir iyilik daha edeyim. Mallar ortalkta heder olmasn. Gnahtr. Srgne gnderilen kiilerin mallarna, altnlarna bile lm eek fiyat verirler. Bu kylar, kasabalar, kyler sizin srgnlnz hep duydular. Onlar imdi oktan az birlii etmilerdir, mallarnz almazlar. Haydi kardeim bir ey syle, bu gzel mallarn, dokunmaya kyamadn, gznden esirgediin mallarn yok pahasna gitmesin. Bir de sizleri srgn edenlerin ellerine dmesin. Bu koltuklara, sizi srgne, yabanc diyarlara gnderenler yan gelip otursunlar, Allahtan reva m? Bak u kadifeye, ipek gibi. Bak u halya, cennet bahesi... Ya u senin teknen, btn Akdenizde, Karadenizde byle bir tekne gibi bir tekne var m, aac kestaneden, motoru otuz alt beygirlik. ster misin ki, bir dmann, sana gavur diyerek aalayan, kmseyen, seni gavur diyarlarna sren bir ahs, senin bu gzel tekneni alsn, alsn da binsin. Senin barnn stnde dolar gibi teknende dolasn. Syle, byle bir felaketi ister misin?" 58 Kavlakzade Hac Remzi Bey bu minval zre daha birok eyden sz etti, dostluk, dedi, kardelik, tuz ekmek, krk yllk kahve, dedi, Perikles Karaglolundan en kk ses bile gelmedi. Orada, koltuun iinde ta kesilmiti. Hac Remzinin fkesi tepesinden duman olmu ttyordu ya eytana uyma, eytana uyma Hac, diyordu iinden. Sabrn sonu selamettir. Tekneyi almay o kadar ok istiyordu ki, bu tekne iin lyordu. be gn sonra her eyi anlayacak, bu gzelim tekneyi be kurua, kan be para etmez birine satacakt. "Etme eyleme Perikles. Vallahi de billahi de siz yaknda gidicisiniz. Hazreti sa gelse, Meryem Anamz gitse de Ankaraya yalvarsa sizi onlar bile kurtaramaz.

Syle Perikles, eski kardeliine, can bir arkadana bir ey syle. Elini ayan peyim, bana bir ey syle." Yerinden kalkt, Periklesi kolundan tuttu, dilerini gcrdatt, fke onu deliye dndrmt: "Konu, konu, bir ey syle aalk namussuz." Sesi bir ylan sl gibiydi. "Ulan konusana orbac. Ulan konusana kokmu domuz taa, ulan konusana uyuz kpek. Konusana ulan dinsiz olu dinsiz. Konusana ulan iki dinli de iki yzl. Ulan sizi srdler aklsz, yaknda san ls gibi kuyruunuzdan tutup atacaklar hepinizi buradan. Ulan uyuz it, Yunanllar geldiinde, bizim ordudan kap da Yunan ordusuna katlmadnz m, kasabalarmz, kylerimizi yakmadnz m, oluk ocuumuzun rzna gemediniz mi?" Periklesin elindeki kolunu krarcasna silkeledi att, kapya kadar gitti geriye dnd, Periklesin stne eildi, kahkahayla glerek: "Buras sizin bin yllk yurdunuzmu yle mi? Sizin bin yllk topranzm, yle mi? yleyse bu kadar oturduunuz yeter. bin yldr bu topraklar kokuttunuz." Glmesi kesilince var fkesiyle barmaya balad: "Cehennem olun, cehennem olun buradan. Ula, bu sizin banza gelen az bile. Az bile, az bile." O kadar baryordu ki adada kim var kim yoksa sesini duydu darya urad. Bir korku, ylgnlk kmt adann stne. Baka bir zaman olsayd, iskelenin az, narlarn alt bu kadar bartya azna kadar insanla dolard. 59 ki omuzundan tutup Periklesi koltuktan kaldrd, kulana eildi, yavaa: "A gzlerini Perikles," diye buyurdu. Sesi ustura gibi keskindi. "Gzlerini a Perikles, beni iyi dinle. Ama ok iyi dinle." Perikles gzlerini sonuna kadar at. "Hah, ite byle. Bu tekne benim. Onu kimseye satamazsn. Satarsan da seni hapse attrrm. Bana yz altn borcun var. Tekne bir yere karlrsa ben de senin kz dalara kartrm. On delikanlya teslim ederim. Artk dostluumuz, kardeliimiz bitti. Sen bitirdin. Anladn m, sen bitirdin. Seni hapis bile ettiririm. Sen bir casussun." Sesini biraz daha alakt: "Unutmadn deil mi Perikles, senin bana yz altn da borcun var. Noterden tasdikli elimde de senet var. Yz altn da derakap, derakap demezsen hapse sokarm seni, Yunanistann deil, cehennemin bile yzn gremezsin. Orada da ldrtrm seni." Arkasn serte Periklese dnd, merdivene yrd, paldr kldr aaya inerken, "kendi den alamaz, alamaz, alamaz," diye durmadan yineliyordu. Teknesine soluk solua bindi: "Bunlara iyilik yaramaz, yaramaz," diye bard. "Dostluk yaramaz." O tekneye binince bir anda narlarn alt insanla doldu. Hac Remzi, kalabal grnce sevindi. Barba Spiros en nde, kyda duruyordu. "Beni dinleyin Karnca Adallar," dedi, yumuak, kadife gibi okayc bir sesle. "Beni dinle Barba Spiros, dostum, sen akll bir adamsn. Siz yaknda buradan gidiyorsunuz. Elinizdeki mallar satmak zorundasnz. imdi hemen satn. Ben alrm. Yarndan sonra maazama gelin. Sizi zarara sokmam. abuk getirin. Daha ok ky, ok ada var sizin gibi srlen. Ge kalrsanz, arlar mallarla dolar. Ondan sonra bele verseniz de kimse almaz. Kusura kalmayn, Periklese ok kzdm. O benim askerlik arkadam da... Syleyin ona teknesini kimseye satmasn. O tekneyi kimseye yar etmem. Bizi gndermeyecekler, diye de aklnzdan geirmeyin. Hoa kaln." Motor alt, yol ald, hzland. Hac Remzi, uzaklancaya kadar, 60 alanda donmu kalm kalabala el sallad. Bu arada bembeyaz yzyle evinden inip gelmi Periklesin bana tler. Perikles: "Bizim gideceimiz katilemitir," dedi. "Hac Remziyle ne konutunuz?" "Ne konutunuz?" Perikles btn konutuklarn olduu gibi, hibir ey katmadan anlatt:

"Trklerin dedii gibi, bu, Allaha reva m?" Ve Trke sylenmeye balad, "bu hakka reva m? Bu insanla sar m?" Bundan sonra sonuna kadar Trke sylendi. "Sarkam ormanlktr. Ordu ormann iindeydi. Sabahleyin bir baktk ki, btn ordu karlarn altnda kalmz. Ne buz tutmu adrlarmz, ne orman, hibir ey kardan gzkmyor. Karlar delerek darya ktk. Bit iinde yzyorduk. Allahu-ekber derler ulu dalar var. Kar altnda. Biz kayoruz, Rus kovalyor. Ordu Allahuekber dalarna vurdu. Bizim blk dan eteinde Ruslarla sng sngye geldik. Bizim blkten ayakta kimse kalmad. Hepimiz dtk. Bir anda stmzikkar rtt. Ben yaralanmm ya kendimi lm sanyorum. Baktm ki lmemiim, yaralanmm. Yaram szlaynca lmediimi anladm. Donmuum. Donmak lmdr, biliyorum, haydi ayaa kalk Perikles, dedim, kalkamazsan, bunun ucunda lm var. Btn gcmle bir silkindim, iki silkindim, adamz gzmn nnde, sar iekler at buradan tepenin bana kadar. eftali, kiraz iekleri denize dt. Deniz pespembe iee durdu. Yaban glleri at adann her yannda. Deniz k gibi dalgaland. Ben bir dn altna girdim. Birden kar, tipi balad. Tipiyle birlikte horoz sesleri balad. Horoz seslerine eek anrtlar kart. Tek bama ortada kalakaldm. Bir tipi dalgas beni uzaa savurdu. Ayamn altnda daha soumam l bedenler. Beni tipi oradan oraya savururken, ben de direnirken, lme teslim olacakken, kolumun kan kurumu, btn bedenim donarken... Kolumun szlamas gemiken karn altndan biri ayama sarld, kenetlendi, beni brakmad. Silkindim, abaladm, el beni brakmyordu. Eildim, karn altndaki adam yakaladm kaldrdm. Bir baktm bizim Hac Remzi. Hac Remzi ayakta duramyordu. Bacaklarndan, kasndan yaralanmt. Ona kaputumu giydirdim ka61 putunun stne, srtmda donmasn diye. Bir sre o srtmda, tipi bizi savururken, seslerin geldii yne yneldim. Hacnn kan durmuyordu. Ilk lk srtma akyor, sonra da donuyordu. Durmadan da, 'Hac uyuma, Hac uyuma, uyursan lrsn, lrsn,' diye syleniyordum. Hac srtmda soumaya balaynca, onu srtmdan indirip, cana gelinceye kadar sallyordum. Sonra bir yere geldiimizi, yzme scak bir havann arptn, tezeklerin mis gibi koktuunu hatrlyorum. Ondan sonras bir karanlk. Uyandm ki, grl grl yanan bir ocan..." "Duyduk," dedi Tanasi Koiras. "Bin kere sen, iki bin kere de Hac Remzi anlatt, hepimiz biliyoruz." "Biliyorsunuz, o beni bugn ok yaralad. Bunca yllk, lm kalm dostluu. Beni ok yaralad. E..., dedi, bin yl oturdunuz burada, yeter, dedi. Cehennem olun, gidin, dedi. Ben de gidiyorum. Salcakla kaln, diyemedim." Dnd, evine yrd. Btn mrnde, hastalkta sayrlkta her zaman dimdik yryen Perikles iki bklm olmu, birdenbire kamburu kmt. Arkasndan yryen, delikanl olunun da kamburlar kmt. Daha merdivenleri karken Perikles: "Hazrlann ocuklar, gidiyoruz," dedi. "Hac Remzi beni ok krd. Byle bir adamn yaad bir yerde yaamak bana ok ar gelir. Her gn insanlmdan utanrm. Mustafa Kemal Paa gelse, bana yal-varsa ben bir saat bile burada kalamam. bin deil, on bin yllk topram olsa bile buras, ben burada kalamam. Bu adam benim yreimi kirletti." Yreimi kirlettiyi de Trke syledi. Kars: "Ben de duydum, o insanlktan km insann sylediklerini. On bin yl olsa bile durulmaz." "Durulmaz," dedi byk oul, tekiler de ona katldlar. "Haydiyin, abuk olun. Daha gn domadan, horozlar tmeden, kimsecikler yataklarndan kmadan biz adadan ayrlmalyz." Baba, oul oturdular, gidi planlarn yaptlar. Buradan kimsenin haberi olmadan kacaklar, teknelerinin hzna ulaabilecek ne buralarda, ne hkmette, ne balklarda, ne bakalarnda hibir tekne yoktu. Hkmet arkalarndan zrhl gnderecek deil ya. Demek ki bu 62 denizlerde onlar kimse yakalayamayacak.

Sabaha kadar altlar, evdeki btn teberilerini tekneye yerli yerince istif ettiler. Evin en kuytu kelerine kadar dnp dnp baktlar. Hibir ey kalmasn, diye tavan arasna kadar gzden geirdiler. Her ey tastamamd. Evde bir pasl ine bile brakmamlard. "Resimler kald baba." "Kalacak." "Onlar skelim." "Olmaz." "yice bozalm, kazyalm, yok edelim." "Onlara kalmasn." "Olmaz." "Yazk bu resimlere. Hac Remzinin o atak gzleri..." "O resimler, her iyi, her alak gz iindir. O resimlere hi kylr m?" "Kyacaklar baba." Sabahn, belli belirsiz ama keskin klar resimlere vurmutu. Deniz de resimlerin stnde klarn dalgalandryordu. Bu kta duvardaki iekler daha bir renklenmi, bym, denizse mavisini dnyaya salvermiti. Kuular kuyruklarnn stne km, kanatlarn fora etmiler, utular uacaklar. "Baba, bu evde oturacaklarn baba, ilk ileri baba bu resimleri duvardan kazmak olacak. Bu resimler bizim baba. Yok etmek de bizim hakkmz." "Bu resimler bizim deil. Bu resimler bu resimleri yapann olum. O, bu resimler yok edilsin, diye yapmad. Kyamete kadar byle iee dursunlar, diye akla evkle yapld." "Skecekler." "Bu resimler ustasna gre kyamete kadar yaayacaklar, sklmeyecekler. Kilisenin pencerelerindeki renkli camlar, resimler de bu ustann." "Kiliseyi de, bizim evi de ykacaklar." "te o zaman da olum, ustann resimleri olduklar yerlerden kalkacak, uacaklar, dnyann bir yerinde de, kadir kymet bilen insanlarn arasnda da kendilerine evler, kiliseler bulacaklar." 63 Perikles, biraz yaklaarak resimlerin nnde durdu, ilk olaraktan, az dolusu, esrik bir mutluluk iinde gld. "Kadir kymet bilen bir diyara uup gidecekler, orada..." Bu szleri de Trke syledi. "Haydi gidelim ocuklar," dedi glerek, sevinli bir sesle. Merdivenleri inerken, "dnya iyi insanlarla da dolu," diye mrldanarak yineliyordu. Motoru altrdlar, sesi duyulmasn, diye de rlantiye aldlar. Motor yepyeniydi, ancak duyulur duyulmaz bir ses karyordu. Adadan uzaklatktan sonra gaz verdiler. eftali, kiraz ieklerinin denize vurduu buruna geldiler. Motor yavalad. Deniz stlimand ve apakt. Apak deniz pembe ieklere durmutu. nceden inceden pembe dalgalar kyya vuruyordu. Iklar gittike kar dalarn ardndan, bulutlar srmalayarak, denizin stnden imek gibi kayarak, pembede akyorlar, denizi, elik pembesi, elik moru, elik yeili, som turuncuyla meneviliyorlard. Perikles Karaglolu, denize yansm kendi glgesini de grd pul pul menevilenen denizin stnde. "Sr olum," dedi yumuack, aydnlk, umutlu, sevecen bir sesle. "Ver gaz olum." Gn doarken ada ancak hayal meyal gzkyordu. Biraz sonra da silindi. Byk ada gzden silinince: "Baba," dedi zntl bir sesle, "ar kovanlarmz, bahemizdeki iekler, en gzel ba bu adada bizim bamzd, bamz, evimiz, adamz, her eyimiz kald artk." "Yaaa, kald," dedi Perikles Karaglolu. Karagloullarnn gece, her bir eylerini torlayp toparlayp, teknelerine binip gittikleri ancak ikindi st anlald. Kimine gre Perikles Hac Remzinin kzn karp on delikanlya teslim edeceinden, kimine gre oullarnn Hac Remziyi ldreceinden, kimine gre de ocuklar, kars, tm familyasyla birlikte hapse gireceinden korkmu kamt. Ne iin olursa olsun onun byle

kimseye haber vermeden gitmesi iyi olmam, herkesi zmt. Bunun stne Panos Valyanos teknesine binip kasabaya utu, Periklesin de aday brakp gitmesi ya64 raya tuz biber ekmi, hibir umut brakmamt. Artk her ey besbelliydi, apak ortadayd. Panos Valyanos, umduundan da daha abuk vard kasabaya. nk onun teknesi Karaglolunun teknesinden de yeniydi. Onun, daha ay nce teknesine takt motoru da sfrdayd. imdilik bura balklar arasnda en iyi motor onundu. Salam, gvenli, hi teklemeyen, durmayan, hele de dayankll... On saat durmadan alr da snmazd bile. Tekneden iner inmez de doru kasabaya yolland. skelede, yolda, caddede, sokaklarda karsndan kim gelirse gelsin durdurup boynuna sarlyor: "ok zldk Panosaki," diyorlard. "Kim giderse gitsin ya senin bu kasabada, bu adalarda, bu kylarda yerin bakayd." Gerekten de bu insanlar arasnda Trk olsun, Rum olsun, erkez, Grc, Krt olsun, hepsinin yannda yeri bakayd. Bir kere bu blgenin en iyi balks Panosakiydi. ok balk yetitirmi, yetitirdii her raa da olu, kardei gibi bakm, hasta olduklarnda onlar hastanelere tam, gnlerce, analar babalan, kardeleri gibi baula-rnda beklemi, paras olmayanlar^ para, ii olmayanlara i vermi, i bulmu, sevdallar birbirlerine kavuturmutu. Bu yrelerde hi kimse de onu, ne isterse istesin, hi krmamt. Ona herkes, ocuk olsun, byk olsun, kz, kadn, delikanl, yal olsun Panos demez de Panosaki derdi. Panosaki, duru mavi byk gzlyd. Dnyada her eye, kurda kua, karncaya, ota iee, dikene, hrlya hrsza, uursuza kocaman mavi gzleri hayretle, sevgiyle dolmu, ite byle bakard. Onun, ince uzun boyunu, krmz pos byklarn, dzgn kartal burnunu grenlerin ii sevgiyle dolard. Beline krmz kuak balar, saatinin bol gm zincirli ksteini de kuan stnden, bir batan bir baa atard. Siyah Karadeniz ii alvar giyer, bana Karadenizli bal takar, ayaklarna ksa konlu izmeler ekerdi. izmeleri yamurda amurda, kyde kasabada, karada denizde, her yerde prl prl olurdu. Herkese candan sarlr, "kardaimu," der kucaklard. Be gndr de kasaballar, ky kylkleri Panosaki gitmesin, Karnca adas onun olsun, o da orada usta balklar yetitirsin, diye bir imza kampanyasna girimiler, kime ulamlarsa, herkes, hi kimse kar kmadan imzasn atmt. Btn yrelerde hi kimse kalmaz 65 gnderilirdi de, bir tek Panosaki gidemezdi. O bu denizlerin, bu kylarn, bu adalarnd. Buralar Panosakisiz olmazd. Panosaki lrse, Panosaki Yunanistana gnderilirse buralar bo kalr, sszlard. Deniz denizlikten Ada adalktan, balk balklktan kard. Balk gnete byle prl prl yanmaz, sudan knca binlerce kla menevileyerek ak-mazd. insanlarn yaamlar deiir, tadlar kaard. Kadrinin kck beyaz evi, kk bir portakal bahesinin orta-sndayd. Portakallar salklyd. Panosaki, her eyden anlad gibi bahecilikten de anlard. Kadrinin bylesine gzel, salkl portakallar yetitirdiine ok sevindi, ii ald, yreinde ne kadar keder varsa utu gitti. Avlu kapsnn sana balanm ipi ekti, eker ekmez de evin kaps hemen ald: "Vay Panosakimu. Vay benim ustam." "Vay Kadrimu, vay canm. Vay benim gzel, yakkl olum. Biz de gnlerdir hep seni dnyor, hep seni konuuyorduk." Bir yandan konuuyor, bir yandan avlu kapsna doru kouyordu. O daha barr barmaz Kadri de hemen darya frlam, o da anasnn arkasndan komaya balamt. Yolun ortasnda birbirlerine kavutular, yerden sarma dola oldular. Panosaki ana oulun ortasnda eve girdiler. Ana hemen mutfaa kotu, abucak bir kahve yapt, havay mestedici bir kahve kokusu doldurdu. Kahveyi, biribirlerine glmseyerek ar ar, hi konumadan itiler. Kadn: "Hi byle de i olur mu Panosakimu? Grlm m bu! Hi Al-lahtan korkmuyor, Peygamberden utanmyorlar m bunlar. Senin balk yapp da kayk aldklarnn ou imdi tekne aldlar, oluk ocua kartlar. Dn hepsi geldiler de burada, bizim evde toplandlar, Ustamz Panosakiyi srgne, Yunanistana gnderiyorlarsa

bizi de gndersinler, dediler. Baka ne dediler, Panosakimu, bil bakalm, baka ne dediler, Rumlar gittikten sonra, biz Mirmingi adasn satn alp Pano-sakiye armaan edecek, adn da Panosaki adas koyacaz." "yle karar verdik Panosaki. Btn kasaba ayaa kalkt. Panosaki giderse biz de gideriz, diye." 66 "Kadnlar, kzlar, yallar da imza ettiler, cuma gn trene binip o imzalar Ankaraya, Mustafa Kemal Paaya gtrecekler." Ana oul, Panosun gnderilmeyeceine yzde yz inanarak konutular, gltler, sevindiler. Melek Hanm: "Bak Panosakimu, bak, aday sana alnca, biz Kadrimle konutuk, o da yaknda evlenince, biz adada seni yalnz brakmayacaz. Gelini de alp senin yanna geleceiz. Adadan da bir ev alacaz, iyi mi?" Panosun gz ukurlarna birer damla kocaman ya geldi, orada durdu. Bir dakika daha kalsa kendini tutamayacakt, hemen ayaa frlad, "Kadri kalk," dedi, "acele iimiz vard, unuttum gitti." "Ustamz, olum, acelen ne, olum, yemee kalmayacak msnz, hani sen benim yemeklerimi severdin?" Kadnn elini pt, dar frlad. Avlu kapsndan knca Kadri-yi bekledi. Yolda, gene nne gelen onu durdurdu, Panos Usta, beklemeden, koarcana yryor, buna da kimse bir anlam veremiyordu. skeleye geldiler, Usta doru teknesinin yanna gitti, tekneye atlad: "Gel Kadri," dedi yumuack; sevecen. "Gel otur. Bugn sana geldim." "Ho geldin, sefalar getirdin ustam, bam stnde yerin var." "Sen benim yanma, almaya geldiinde ka yandaydn Kadri?" "Yedi yasandaydm ustam." Kadri gld. "Anam beni mektebe gtrr gibi sana, eti senin kemii benim Panosakimu, demiti. Aklnda m ustam?" "Aklmda Kadirimu. Olduu gibi aklmda, sen de gzlerimin nndesin." "lk olarak bana alar, sonra oltalar, zpknlar, zokalar, inceleri gstermitin." Hep ac ac glerek, bir at syler gibi konuuyordu. "Her ey aklmda olum. Hibir eyi unutmadm." "Ben seni aabey, baba, arkada, karde belledim. Btn yetitirdiklerin de seni yle bilirler. Hepimiz de yemin ettik, ant itik seni Yunanistana gnderirlerse biz de seninle birlikte geleceiz, terki diyar edeceiz." 67 "imdi beni dinle, benim tekneye ilk admn attnda, btn tekneyi bir batan bir baa dolam, kedi gibi her bir yeri koklam, gelmi karma dikilmi, benim de byle bir teknem olacak, ben de senin gibi bir Panosaki Reis olacam, demitin. Ben o gn bu gndr, senin yle bir teknen olsun istedim. Sen de..." "Ben de istedim Panos Ustam." "te senin imdi byle bir teknen oldu Kadri Reis. Bu tekne senin. Bana gelince, ben de adallarla birlikte Yunanistana gideceim. Arkadalarna syle, Usta byle istiyor, de, Ankaraya gitmesinler. Onlar, beni krmazlar, Ankaraya da gitmezler." "Aman Ustam," diye Kadri Ustasnn ellerine sarld. "Bizi brakp da yaban ellerine gitme Ustam. ldrme bizi, kanmz aktma, biz sensiz ne yaparz burada. Ben tekne mekne istemem. Sen burada olur-, san, sana sz veriyorum Ustam, alrm, alrm kendime byle, bundan da daha iyi bir tekne alrm. Sen de eer gidecek olursan, ben de balkl brakr, hibir ey olmam." "Sus," diye, sevecen omzuna elini koydu Usta, "sus ve beni dinle. Al u kad. Al, diyorum sana!" Kadri elini uzatt, kad ald. "Bu katta sana bu tekneyi sattm yazl. Kad da notere tasdik ettirdim. Bu tekneyi elinden kimse alamaz." "Ustam gitme." Uzun bir sre yalvard Ustaya. Sonunda Panos bard: "Sus vre mendebur ocuk. Sustun mu? Koy o kad cebine." Kadri elleri titreyerek, kad, Ustann geen bayram ona ald ceketin cebine koydu.

"Beni iyi dinle Kadrimu, olum. imdi ben gidiyorum. Belki orada duramam geri dnerim, o zaman tekneyi seninle ortak altrrz." "Yok Ustam, yok. Ben gene eskisi gibi senin yannda pay orta olarak alrm. Bu sefer bana pay verirsin." "Yar yarya ortak olacaz, tekneye de, kazanca da... Haydi imdi beni adaya gtr de abuk geriye dn, anan seni merak eder." Kadri motoru altrrken Usta baaltna geti, yandaki telis uval katlad, yastk yapt, ban koydu, Atinann denizlerini dnmeye balad. ok para biriktirmiti bu ocuklarla birlikte. Tekneyi Kad-riye verdiinden dolay comutlu, sevinten tayordu. Bunca yaa gel68 mi, byle bir sevinci imdiye kadar hi tatmamt. Panos Reisin, teknesini tayfas Kadriye armaan ettii hemen o sabah btn adada duyuldu. Kimi ok kzd, kimi de zld. "O bilir o. Ona Panos Reis demiler. O her eyi bilir. Denizlerin de hem altn, hem de stn bilir." "Gideceimizi bildi o." "Tayfa Kadri onu ok sever." "mza toplamlar onun iin kasabada." "Hem de bin kii." "On bin kii." "Gideceklermi Ankaraya, Mustafa Kemal Paaya, bu aday da..." "Biz gittikten sonra Panosa vereceklermi." "Bu adada tek bana." "Panos oturacakm." "Tayfa Kadri onu ok sever." "Gideceimizi bildi o." "Eer gitmezsek..." "Gitmeyeceimiz belli olunca." "arr Kadriyi..." "Ona, getir Kadri teknemi, der." "Sen gene tayfamsn." "Kadri gene tayfa olur gene eskisi gibi." "Panos gene Reis." "Gene balklarla doldururlar balkhaneyi." "Bala gark ederler stanbulu, zmiri." "Panos Reis iini bilir. Onu bu denizlerde, onu bu kylarda sevmeyen bir tek kii var m?" "Onda eytan ty var." "Glnce yznde gller aar." "O herkesi sever de, herkes de onu sever." "O btn denizdekilerin babasdr." "Reisidir." "Hristiyannn da, Mslmannn da..." "Ona Panos Usta demiler. Eer biz buradan gitmeyecek olursak..." 69 "Ne olur, ne olur?" "Panos gidip de teknesini Kadriden almaz." "Kadri gelse de Usta gzn aydn, gitmiyorsunuz, al tekneni, dese. "Gene almaz." "Yalvarsa yakarsa, ayaklarn pse gene almaz." "Kt yapt Panos Usta. Belimizi krd. imdi herkes, teberisini satacak." "Gitmeyince de..." " misline..." "Drt misline..." "On misline geri alacak." "Madem Kadriye armaan edecekti teknesini, ya giderken edecekti, ya da kalacamz..." "yiden iyiye belli olana kadar..." "yi yapmad Panos."

"Onun iin btn kasabann, kylarn balklar ayaa kalkm Panos Reis gitmeyecek, diye." "Panos ne demi?" "Trkler ne derler, demi." "Herkesle gelen dn bayram derler, demi." "Niin armaan etti teknesini, fol yok, yumurta yokken..." "Ne demek istedi?" "Ben de Yunanistana adallarmla birlikte gideceim demek istedtt . Panos Reisin tayfas Kadriye o grkemli teknesini armaan etmesi bir anda btn kasabaya, kasabadan kylere yayld. Bununla birlikte de, ne yaplrsa yaplsn, onun burda kalmayaca, Karnca Adallarla birlikte srgne, gnll olaraktan gidecei sylentisi de kt. "Panos Usta ksm." "Ksmesin de ne yapsn." "O herkese iyilik yapt." "u denizde ne kadar balk varsa o yetitirmedi mi?" "Ksmesin de ne yapsn." "Yiit adam." 70 "iyi adam." "Ona gavur demeye insan olann dili varmaz." "Hangisine dilimiz varr ki..." "Kst." "Kserler." "Bu yaplanlar hangimize yaplsa ksmeyiz? Kstler." "Kserler." "Varsn kssnler." "Sen yle syle..." "te u sralar paran olacak ki..." "Be on kurua tekneler, hallar, kilimler... Be on kurua..." te bundan sonra cebine birka para koyan esnaf, tccar, memur, akla kim gelirse adaya, kylere, be kurua teberi almak iin dolutular. Panos Usta gibi akll bir adam teknesini bir kuru bile almadan tayfasna verirse tekiler, Yunanistana gtremeyecekleri mallarn be on kurua niin satmasnlar ki... Beleine mal almaya kanlar d krklna urayp akna dndler. Her ne kadar kylye, adalya neride bulunsalar, "Allah Allah, biz mallarmz niin satalm," diyorlar da baka bir ey demiyorlard. "Ne yapacaksnz teberinizi satmayp da, Yunanistana m gtreceksiniz? Nasl gtrrsnz? Gtrme paras teberinizin birka misli eder." "Satmayacak da denize mi atacaksnz?" "Biz, hibir yere gitmeyeceiz." "Tevatr." "Tevatr olur mu hi?" "Herkes iftlik alyor, tarla alyor." "Tevatr, imdiye kadar bizi Yunanistana ok gnderdiler." "Bu sefer gideceksiniz." "Gitmeyeceiz." "Gitsek de, gideceimizden ancak birka gn nce satacaz, mallarmz." "O zaman da yamaya gider. Yarn gidecek insann maln kimse almaz." "Biz de dostlarmza armaan ederiz." 71 "Gideceksiniz." "Gitmeyeceiz." "Panos Reis deli mi?" "Hem de zrdeli." "O zaten Kadire teknesini armaan eyleyecekti." Bylece, daha bir hafta srd alclarn adalara, kylere gidip gel-, meleri. Mbadillerden bir p bile alamadlar.

Bundan sonra da adaya hi kimse uramad. Denizdeki balklar bile adann yaknndan gemiyorlard. Sanki Karnca Adas bir cz-zamllar adayd. Ne oluyordu, neden bylesine herkes adayla btn iliiini kesmiti? lk gnler, adallar da, btn dnyaya ksmler gibi evlerine kapandlar. Adadan gene t kmyordu. Herkes bir ikircik, bir yas iindeydi. Bir yerlerden gelecek bir ses, bir umut szc bekliyorlard. Bu bekleme gnler getike ilerinde daha da byyordu. Sonunda birer ikier darya kmaya baladlar. Her gelen narlarn iki yanndaki tmseklere oturuyor, gzlerini denize dikiyordu. Her gn biraz daha, biraz daha tmseklere gelenler oalyor, oturup konumadan, kprdamadan denizden gelecek kiiyi bekliyorlard. Her sabah tanyerleri d yacak, tekmil kyller, oluk ocuk, gen yal toptan soluu tmseklerin stnde alyorlar, hi konumadan gzleri denizde, gelecek kiiyi bekliyorlard. Beklenen kii gelmedike de her gn biraz daha ilerine kapanyor, oturduklar yerden kalkamyorlard. Gnn birinde telerde bir teknenin kararts belirince azck yerlerinden kprdandlar, birbirleriyle bakr gibi oldular. Tekne yaklatka herkes biraz kendine geliyor, herkesin biraz daha yz alyor, karanlk gzleri parlar gibi ediyordu. Tekne geldi, iskeleye yanat, darya tfekli iki candarmayla salar, byklar, kalar aarm topallayan bir yzba kt. Yz koyu esmerdi, krkt, ylesine ac iindeydi ki, her an alyor sanrdn. "Bu adann idarecisi kim, hemen buraya gelsin." Sesi yznden de daha acyd. Milto Angelu geldi, yzbann karsnda hazr ola geti: "'Buyur yzbam, ben Milto Angelu. avuum. Aradnz ahs benim." 72 "imdi beni dinle avu." avuun kaln, gzlerinin stn rtm kalar yukarya kalkt, aln kr kr oldu. "Emret yzbam." "Hah, ite byle avu." Milto, biraz daha gerildi, tun gsn biraz daha kabartp ileriye kartt. "imdi avu iyice dinle beni." Gzlerini kalabaln stnde uzun uzun gezdirdi. Yz sertlikten kedere dnt. "Siz de beni bir iyice dinleyin. Okuyorum." Sesi yznden daha da kederliydi. Alamakl sesiyle emri tane tane okudu. Oradakiler ona yrekten acdlar. "Elimdeki emri size olduu gibi okudum. Emir Dahiliye Vekaletinden. O kadar. Anladnz m?" Yzbaya bombo gzlerle, kprtsz, hibir ey anlamam baktlar kaldlar. "Hibir ey anlamadnz, deil mi?" Kimseden ses kmad. Yzba glmsedi, "anlamadnz, anlamadnz," dedi, elindeki kad Milto avua uzatt, "al bunu. Sana tebli edilmitir." Oradakilerin hepsi bir gz kesilmi Yzbaya bakyor, bir kulak kesilmi onu dinliyordu. "ok zc, hazin bir haber ama, emir elinizde. imdi siz mbadeleye tabi klndnz. Yani siz buradan Yunanistana gidecek, oraya yerleecek, oradakiler buraya gelecek, buraya yerleecekler. Yani, yani dei toku olacaksnz. Bu benim iin hibir eydir. Sizin iinse, bin yl sonra insanlar topraklarndan etmek hi iyi bir ey deildir. Bunu yalnz ben sylemiyorum, bunu bizim mal mdr milli kahraman, altn stiklal Madalyas sahibi Abdlvahap Bey de byle sylyor. i fayda ki, elden gelir hibir ey yoktur. Benim bildiim..." Sesi titremeye balamt. "Benim bildiim ki, insanolu srgn, muhacir bir yaratktr. Bir kular byle muhacirdirler, bir bu gariban insanlar." Gariban insanlar, derken sesi iyice bozuldu, susmak zorunda kald. "Siz bugn, en ok da yarna kadar bu adadan kmak mecburiyetinde idiniz." Sertleti. Sesi ortal ustura gibi kesti. "Eer benim ye73 rimde imdi baka birisi olsayd u anda sizi derakap, derakap, evet, u anda derakap ada dna intikal ettirirdi. Ben size maysn onuna kadar mhlet veriyorum." Miltoya dnd:

"Milto Angelu, gel buraya." Milto karsnda, hazrolda duruyordu. Bir adm att ona doru, daha sk bir hazrola geti. "Anladn m?" "Anladm kumandanm." "Maysta gelecek, sizi buradan alacak, zmire intikal ettireceiz. Ona gre tedarikinizi yapn." "Yaparz komutanm," diye sert bir selam akt Milto Angelu. "Ha ite byle Milto. Unutma ki sen anadan asker domu bir topran ocuusun." "Unutmayacam," diye sert, askerce bard Milto. "Hibir zaman unutmayacam, ben anadan domu, asker bir topran ocuuyum." "Hepinize allahasmarladk. Sana da Milto. Asker domu... Toprak." "Asker domu..." diye, arkasndan bard, Milto avu. "Asker dodum, asker leceim, yzbam." Kalabalk ok rahatlamt. Srtlarndan ar bir yk kalkmt, konuarak, akalaarak evlerine daldlar. Kim bilir, kimler gelecek yerleecekti evlerine, kimler gelecek... Adallarn hemen hemen yandan ou bunu dnd. Bir de gidecekleri yeri dndler. Gidecekleri yerler ada m, ova m, dalk, kayalk bir yer mi, ky m, kasaba m, byk bir ehir mi? Konstantinopol gibi mi Atina? O gece adallar ok d grdler. Sabahleyin hibir ie gitmediler. Balklar bala bile kmadlar. ocuklar, ku bile avlamadlar, kadnlar yemek piirmediler. Kimsenin eli ie varmyordu. narlarn altna toplanp Milto avua yzbann getirdii kad belki on kez okutturdular. Milto avu hkmetin kadn okumaktan hi bkmyordu. steseler, yz kez, be yz kez bile okurdu. Bin kez de okusa ne kendi, ne de dinleyenler bir tek szck bile anlamayacaklard ya gene de okuyordu. 74 ikinci gn Milto avuun dinleyicisi daha da artt. Hemen btn kadnlar narlarn altna gelmiler, Milto avua bir sandalya getirmiler, nne bir masa koymulard. Milto avu bugn daha gzel, tane tane okuyor, kadnlar, ocuklar, yal erkekler pr dikkat dinliyorlard, yle yutarcana dinliyorlard ki, gzlerini bile krpmyorlard. avuun ykselen, alalan sesiyle birlikte saa sola, bir uygunluk iinde, Trkmen kadnlarnn at sylerken yaptklar gibi, ranyorlard. nc, drdnc gn, Milto avuun kalabal daha da artt. Evlerde hemen hemen kimse kalmad. Yzbann tebligatndan hibir ey anlamamalarna karn hemen hemen ocuklarn hepsi, kadnlarn byk bir ounluu, erkeklerin de bir blm ezber etmiti. Gene onu can kulayla dinliyor, sesinin hibir ayrntsn karmyorlard. Milto avu da, dinleyicisini bulmu ulu bir destanc gibi cotuka couyordu. Milto avuun okuduu destan ne kadar srd, adallar onu ne kadar dinlediler, kimse farknda olmad. Bir gn tam ikindi styd, herkes dalm gitmiti, kulaklarnda da Milto avuun comu, gittike de kadim bir trkye dnm sesi... Birden yal balk Aleko Makrisin sesiyle irkildiler, balarn kaldrdlar ki, balk Aleko, Milto avuun nnde dimdik duruyor, kaln, gr sesi: "Yok, bir tek bile, bunlar aday, topraklarn, denizlerini terk edecekler, Yunanistana muhacir gidecekler sz yok. Hibiriniz, Milto avuun okuduu Yzbann kadndan, byle bir laflar duydunuz mu? Milto avu da Yzbann kadn ne gzel okuyordu. Syleyin bu gzel kattan gelen, bu gzel szlerden byle bir ey, byle bir szler duydunuz mu?" rkilen kalabalk sonra duruldu, dnceye daldlar, ardndan da, birka kii bir azdan: "Bu katta byle bir szler yok," dediler. "Ka gndr dinliyoruz." "Olsayd bilmez miydik, hepimiz de Trke biliyoruz." "Milto avu Trklerden de iyi Trke konuuyor. Baavutur o. ok harp grmtr." "O Arapa da konuur." "Yemende rendi, avulukta..." "Dokuz yl askerlik yapt." "O Trkeyi paadan da iyi bilir." 75

"Validen de..." "Doktordan da..." "Kaymakamdan da..." "Syle Milto avu, sen okudun o elindeki kad." "Krk gn krk gece." Bu szleri Angelika, Miltonun nne kadar gelerek syledi. "Sen okudun, syle." Milto avu, bir kalabaln stnde, bir kadn stnde, bir kalabaln, bir kadn stnde gz gezdirdi, kad drd bkt, i cebine koydu. Bir ara gzlerini gene kalabaln stnde gezdirdi. Gzleri akmak akmak yand, glmsedi: "Yok vre yle szler," dedi, "Yok vre, ezberledim kad, bulamadm yle szler, yok vre." Ayaa kalkt, dimdik yryerek evine gitti. O gittikten sonra kalabalk bir grlt yuma haline geldi. Gn kavuuncaya kadar tarttlar. O gnden sonra kyn iinde kimse kalmad. Ne kimse sabahlardan akamlara kadar Miltoyu dinledi, ne kimse narlarn altna yan gelip yatt, ne de kimse evlerin karanlk kelerine sakland. Herkes, her zamanki gibi iine gitti. Balklar bala ktlar, balan olanlar balarn apalamaya, eftali, kiraz aalan olanlar aalarn dibini doldurmaya gittiler. gn gece yamur yad, kimse yamurda da bo durmad, bahelerini sulamak iin sarnlarn yamur suyuyla doldurdular. Yamurdan sonra almalar birka misli daha artt. Kovanlar olanlar arlarna baktlar, ilalar pskrttler. Bahar iekleriyle birlikte uyanm, eftali, kiraz ieklerine, yabangllerine, kr lalelerine o-kumu, bir anda yz iee konup kalkan arlarn konurlanarak izlediler, hayran kaldlar. Sava ncesi, balk leni geleneine yeniden dndler. Savatan nce balklar pazar ve aramba gnleri haftada iki gn yalnz, adallarn geleneksel leni iin balk tutarlard. Bu iki gn tutulan balklarn hibirisi satlmaz, her balk getirdii balklarn apak akl talarnn stne yar, koskocaman balk ynna eli keskin bakl kzlar gelir, balklar bir yandan temizler, prl prl ykar, kam sepetlere doldururlard. 76 narlarn altna oktan hasrlar serilmi, frnlardan taze km scak buulu ekmekler getirilmi, kalayl sahanlarn yanna konmutur. Mis gibi bir ekmek kokusu da ortal almtr. Orta yere yaklan ate oktan kzl kze kesmitir. Zeytin aacnn kzleri kolay kolay kl balamaz, teki odun kllerine benzemez, ta uzaklara kadar karanl deler, n yreye cmerte gnderir. Temizlenen balklar ince zeytin dallarna geiren kadnlar kzlar, balklar yaylm kzlerin stnde kzartrlar. Balklardan, btn adaya yaylan, insan devce acktran mis gibi bir koku kar. Kalayl sahanlarn bana gemi, bada kurmu oturmu yal, orta yal erkekler, ellerinde scak ekmekleri kzaran balklara bir an nce kavuabilmek iin boyunlar koparcasna balarn kzlere uzatrlar. Balklar gelince de klklarn usul usul bir iyice ayklar, yardklar ekmein iine koyar, dudaklarnn kylarndan yalan szdrarak, parmaklarn yalayarak yerlerdi. Bu lenlerde iki iilmezdi. Belki baka adalarda, ky kylerde iilirdi, kim bilir, yalnz Karnca Adas len geleneinde kesinlikle iki yoktu. Bu lenlere kimi zaman, dost Trkler de katlrlar, bu lenleri mrleri boyunca anmsarlar, yeri gelince de, nerede olurlarsa olsunlar, ballandra ballandra anlatrlard. Adalardaki, kylardaki Rum kylerinde yemek masada yenirdi. Belki Trklerden kapp yer sofrasnda yemek yiyenleri de kard aralarndan. Btn bunlara karn Karnca Adallar yemeklerini masada yerlerdi. Yalnz pazar, aramba balk lenleri hep yer sofrasndayd. Bu lenlerde balklar kzde kzartlrken denizde olanlar uzaktan yanm mis gibi balk yann kokusunu alrlar, dmeni adaya krar, kim olursa olsunlar, ister yedi kat yabanc olsunlar, gelir babalarnn sofras gibi sofrann bana geer otururlar, ilk kzarp nar gibi olmu balklar da onlarn sofrasna konurdu.

Bu akamki len btn lenlerden daha grkemli geti. Hi kimse ne gitmekten, ne kalmaktan sz etti. Bir kapkara dten bile uyandklarn unutmu gitmilerdi. Byle gzel bir gnn sabahnda, kilisenin br yanndaki evlerden bir patrt, bir grltdr ortal ald. Kyamet kopuyordu. narn altndaki kanepelerde oturanlar oraya koutular, vardlar ki Haris 77 Kondoluyla Petros Politisin ellerinde birer kaln sopa, birbirlerine veryansn ediyorlar. Yzleri, elleri, balar kan iinde kalm, ldrr-cesine birbirlerine vurup duruyorlar. Be alt gl gen onlar birbirlerinden zorla ayryor, tekiler sopalarn kaptklar gibi birbirlerinin bana, omuzlarna, yzne, artk Allah ne verdiyse, nereleri rastgelirse var gleriyle ldresiye vuruuyorlard. Sonunda ikisi de yorulmu olacak ki, oturtulduklar sandalyalar-dan bir daha kalkamadlar. Haris Kondolu, kana bulanm mendiliyle elinin yznn kanlarn siliyor, Petros Politis de ban nne emi, yarlm1 alnndan akan kanlara aldrmyordu bile. Haris Kondolu hem kanlarn siliyor, hem de baryor: "Doymuyor bu adam, doymuyor," diyordu." Hi doymuyor. Bu sabah uyandm baktm ki, bu adam benim itimi skm, bahesinin snrn adm getirmi, benim bahenin iine. admdan daha da ok. On be yldr byle yapyor. nce bir karla balad, ertesi yl yarm adm, ertesi yl bir kula, baktm, nerdeyse btn bahemi alacak." Ayaa kalkt, ter iinde kalm, terleri daha durmayan kanlarna karyordu. "Bu sabah uyandm baktm bu, bahemin itini skm. Ben de koarak evden aa indim, zr dileyecei yerde bana o kaln sopayla vurdu, bam yard, kan fkrtt bamdan. Ben de bir sopa kaptm." Barmas gittike artyor, boyun damarlar da parmak parmak i-iyordu. Haris, Politisin stne yldrm gibi atlarken onu tuttular. "ldreceim bu kpei ldreceim, yirmi yldr bahemi yama ediyor. Doymuyor. Gzn toprak doyursun, doymuyor." Petros ban nne emi susuyor, Haris bardka baryor, oysa ne ban kaldrp onun yzne bir kere olsun bakyor, ne de bir szck kyordu azndan. Kyller hibir ey sylemeden, zntl, balar nlerinde oradan ayrlrlarken, kavgaclar da delikanllarla evlerine gnderdiler. Ve beklenen kular da geldi. Byklerin hibirisi bu yl kulara ilgi gstermedi. Oysa geen yl adann, en azndan erkeklerinin yars, kadnlarnn da bir ou, ocuklarn hemen hepsi alarla, lks lamba-lanyla ku avna kmlard. 78 Nisann sonuyla mays balar birka gnlne adaya binlerce, on binlerce saysz trde ku, nereden gelirlerse her yl gelirler iki tepenin arasn st ste doldururlar. Yeryz, gkyz kua keser. Btn aday bir ku cvltsdr alr. Ku cvltsndan, deniz ne kadar dalgal olursa olsun, dalgalarn sesi bile duyulmaz. Koyan zeytin aalan, yaban glleri, incirleri, narlar, otlar, iekleri kutan gzkmez. Koyakta kulardan, hortumlaarak, dnerek, savrularak ge aan, inip kan, parlak, koskocaman bir top k olarak akan, aknca da g batan baa ikiye bien, inip karak, koya bir utan bir uca bir anda geip denize inen, iner inmez de, denizin stne varr varmaz da tam kyda znk diye duran, orada birbirlerinin stne ylan, sonra da, o anda arkaya savrulan, dnerken denizin stnde, kyda akltalarn-da ller, rpnan, kanatlarn ap da uamayan yarallar brakan kulardan baka hibir ey gzkmez. Adallar, kendilerini bildi bileli bu hep byledir. Kular ne ok gelirlerse, gkten yamur gibi, ne kadar ok yaarlarsa yasnlar bu tansk kimseyi artmaz. Yalnz binlerce kuun renkleri, dnyay doldurmu, salan renkleri herkesi bylemitir. Herkes uykuda olsun, gzleri ak olsun renk dleri grr, liklerine kadar, en ince damarlarna kadar renklerle dolar, bu by alr onlar baka, sarho, ba dndrc, sevinten deli eden dnyalara gtrr. Kulara alar kurulur, tnce balk alardr bu alar. Yzlerce ku bu

alara taklrlar, kzlar, kadnlar alardan kular toplarlar. Geceleri de ellerinde lks lambalar koyaa btn adallar gelirler. Kular, klara okuurlar, ellerine uzun zeytin dallar alm kiiler ellerindeki dallarla dalga dalga gelen ku srlerine vururlar. Yzlerce, binlerce ku cansz yere ylr. Ve gn rken gen kzlar deniz kysna iner, uvallar dolusu kck kck, parmak kadar kular temizlerler. Kck kularn iinde byk kular da vardr. Temizlenen kularn barsaklar, cierleri kyya sralanm kedilere atlr, bu ie en ok sevinen, dn bayram eden kedilerdir. Yllar yl balk yemekten bkmlardr. narlarn altna ateler yaklr, atelerin stne kazanlar konur, ku eti pilav yaplr. Dnyada bu ku eti pilav kadar lezzetli bir yemek, btn ada ant ier ncile el basar ki, dnyann hibir yerinde yaplamaz. j j 79 len gn srer. gn sonra adallar bakarlar ki, koya doldurmu ku kmeleri drtte n adada brakm ekmi gitmiler. Karnca Adasnda gn u gece sren ku krmnn, kularn kme kme uradklar birok yerde de, tpks, yaanr. rnein To-roslarn birok blgesinde... Adadaki olaylar boyunca ortada hibir ocuk gzkmyordu. Ne kalabalklarda, ne deniz kysnda, ne deirmenin oralarda, ne koyakta, ne bahelerde, ne de evlerde. Ya da ocuklar her yerde gryorlard da, kimse onlar fark etmiyordu bu hayhuy iinde. Ya da ocuklar balarn almlar ekmi gitmilerdi. Belki bir kayk ele geirmiler, belki byk bir motora el koymular, ver elini dnyann teki ucu, demilerdi. Belki de yzba gelip gittikten sonra bir maaraya, bir kuytuya, bir tnele, yedi denizlerin dibindeki peri padiahnn sarayna, baka bir adaya, da dana, belki de yalnz kendilerinin bildikleri bir sihirler lkesine snmlard. Birdenbire, hi yoktan, ocuklarn ortada gzkmeleri, ellerinde birer uzun yeil zeytin dal, omuzlarnda alar, on be yirmi ocuun bir a tamalar, gllerinin, sevin ve amatalarnn ku seslerine karmas, adallar kendilerine getirdi ya hibiri ku avlamak iin, kilisenin papaznn dnda ocuklara katlmad. Olanlar, kz ocuklaryla birlikte, byklerden daha gzel a gerdiler. Lks lambalarn daha uygun yerlere koydular. O kadar ok ku avladlar ki, kular kyya un torbalaryla tayabildiler. narlarn altna kazanlarn kurdular, byklerden daha lezzetli pilav yaptlar, yediler, doydular. Gene papazdan baka hibir byk onlara katlmad. ocuklar da bir tek byk kiiyi lenlerine armadlar. Bykler de, ocuklarn cmbn uzaktan seyrettiler. Kular gittikten sonra ocuklar gene yitiklere kartlar, bir varm, bir yokmua dndler. Vakit abuk geti, gz ap kapayncaya kadar mays ayna gelindi. Btn baheler dzenlenmi, iekler, sebzeler ekilmi, elma, kiraz, zeytin, eftali fidanlar dikilmi, gllerin, aalarn dipleri doldurulmu, kayklar, tekneler onarlm, boyanm, yeni alar rlm, eski alar elden geirilmi, damlarn kiremitleri aktarlm, su yolunun st alm, krlm phrenkleri deitirilmi, her ey yerli yeri80 ne konmu, balk avnaysa daha nisann banda kmaya balamlard. Bu yl da o kadar ok kl vard ki, ha maallah, suyun yzne serilmi uyuyan balklarn yeleleri aydnlk denizleri doldurmutu. Akam stleri denizden dnen balklarn tekneleri elli okkalk, yetmi, seksen, yz okkalk kllarla azlarna kadar dolu geliyorlard adaya. Ve balklar byk ehre gtren tekneler, o kadar ok baln hepsini bir seferde gtremiyorlard. Karnca Adasna olukla para akyordu. Deniz imdiye kadar bylesine verimli, cmert olmamt. Balklar sevinlerinden uuyorlard. Bylesine bir alma, bylesine bir hayuhuy iinde vaktin gelip de getiinin kimsecikler farknda olmad. Yzba, arkasnda on iki candarmayla birlikte adaya ayak basncadr ki herkes donup kald. Haneri alp da teker teker her birini hanerleyecek olsaydn hibirisinden bir damla kan akmazd. Yzbann arkasndan da tekneden

esnaflar, tccarlar, zengin, iftlik sahibi kyller, zengin kasaballar indiler. Bunlarn her birisi, gereksinmesi olan bir teberiyi alacakt. Gelenlerin bir bl salt ticaret iin gelmiti. Alclar hemen kyn iine yayldlar. nlerine gelen eve dalyorlar, uzun uzun evin iindeki hallar, kilimleri, koltuklan, duvardaki resimleri elleriyle yokluyorlar, beenirlerse, fiyatn soruyorlard. Hepsinin ald cevap da aynyd. "Bizim satacak bir pmz bile yok." "Ne yapacaksnz bunlar, gidiyorsunuz ite. Yolda hepsini denize mi atacaksnz.?" "Geri geleceiz." Alclarn ou, nah gelirsiniz, diye sert konuuyor, kimi glp alay ediyor, kimi de zlyordu. "Nah gelirsiniz. Doru, imdiden hazrlklara baladk, sizi zafer alaylaryla karlamak iin." "Toy dnle, yirmi bir pare top atyla karlayacaz sizi." "Geri dneceiz." "Bu gn de karrsanz, bu frsat da, mallarnz meccanen verseniz kimse almayacak, denize dkeceksiniz." "Denize dkmeyeceiz. Bu kasabada dostlarmz var, onlara brakacaz." "Dnemezsiniz, mbadelesiniz. Mbadiller geriye dnemezler. 81 Satn unlar. Yazk size. Bu gzel eyleriniz ziyan olmasn. Mallarnz dostlarnz, siz gider gitmez satacaklar." "Varsn satsnlar. Dostlarmza helali ho olsun. Onlar bizim dostlarmz. Bunca yln tuz ekmek hakk var. Varsn onlarda kalsn. Tuz ekmek..." Adadakilerin son szleri bu oluyordu. "Bunca yln... tuz ekmek... Varsn onlarda kalsn. Analarnn st gibi helal olsun mallarmz bizim dostlarmza. Bunca yllk tuz ekmek hakk iin... Helal olsun." Alclarn ou eli bo dnd. Yalnz adada arkada olan birka kii koltuklar, sfahan, Kula, Yac Bedir, sparta hallar, dededen kalma eski, ilenmi ikonlar, iekli porselen tabaklar, karpuzu byk pembe, mavi st gll lambalar alabildiler. Eli bo dnenlerin kimisi fkelenip, Rumlara az dolusu kfrediyor, kimisi arm, ne syleyeceini bilemiyor, kimisi ikircikli, bir tuhaf olmu, kimisi de bu hkmetlerin ileri belli olmaz, belki de geri dnecekler diye dnyorlard. Bylece, d krklna uram kiiler teknelerine dndler, kasabann yolunu tuttular. Yzba, arkasnda askerleri, d krklna uram alclar yanlarndan geerlerken, onlarn yzlerine bakmadlar. skelenin stnde yle dimdik kalmlar, alclarn telalarn, hrslarn, yaltaklanmalarn, yalvarlarn, svmelerini aknlkla seyretmilerdi. Bir sre orada, olduklar yerde, balar nlerinde beklediler, sonra yzba sa elini sallad, geriye dndler, motora bindiler, arkalarna bir kezcik olsun bakmadan ektiler gittiler. Alclar gittikten sonra, artk btn baharlk ileri bitmiti, adallar, her sabah tanyerleri r maz narlarn nne, yanlardaki tmseklere sralanp oturuyor, gzlerini telere dikiyor, gelecekleri bekliyor, akam olunca da byk atelerini narlarn altna yakyorlar, balklarn her akam daha ok getirdikleri balklar kzlerde kzartyor, ulu lenlerini srdryor, btn ada kzlerden savrulan balk dumanyla mis gibi kokuyordu. Bir akamst, gene byle narlarn altnda bir kz harman oluurken, pien balklarn yanan yal dumanlar adann stne sav-rulur, ortalk mis gibi kokarken yzba iskeleye yanaan bir tekneden arkasnda on iki candarmayla indi. Hasrlarn stne oturmu kyl82 ler kadn, erkek, oluk ocuk ayaa frlayp onlar karladlar, yzbay ba keye oturtup, nne kocaman bir gm tepside kzarm balklar, ekmek, bir byk ie de mastika koydular. Yzba cotuka iti, itike cotu. Tok, candan, inandrc sesiyle, "dneceksiniz," diyordu. "Abdlvahap Beyin dedii gibi, siz bin yllk topranza ve hem de on bin yllk denizinize geri dneceksiniz. Abdlvahap ok iyi insandr. O, krmz kordelal stiklal Harbi madalyasyla taltif edilmitir. O, vali olacakken, byle bir kede mal

mdrlnde kalmtr. O, madur edilmi bir zat eriftir. Sizler, gle gle gidin arkadalar. Mutlaka geriye dneceksiniz, ve hem de pek yaknda, nk muhterem, bilgili, kahraman bir zat olan Abdlvahap bendenize de kk bir iftlik sattlar, efendim. Ben yaknda emekli olup bu kasabada kalacam. Siz yaknda dnnce de, hep birlikte karde gibi yaayacaz. Ben sizin dostunuz muyum?" "Dostumuzsun, dostumuzsun, dostumuzsun." "yleyse erefe. Yunanistana gtremediiniz eyalarnz bizim eve brakabilirsiniz. Allah raz olsun Abdlvahap bana bycek bir ev satmak nezaketinde bulundular. O Dyk bir kahramandr. O, Anka-radaki byklerin hepsinin arkadadr. zeyir Han da sizin dneceinizi syledi. O, gerek bir Handr ve hem de bize snmtr. Onun dedelerinin Kafkas dalarnda sra saraylar vardr. Bu kasabada saklanyor. Nfus memurluu bahane. Ben sizin dostunuzum. Evet, Yunanistana gtremeyeceiniz ok kymetli eyalarnz, altnlarnz, gmlerinizi yere gmeceinize benim byk eve brakabilirsiniz. Eski kutsal ikonlarnz, hallarnz bana brakabilirsiniz. Dnnce koyduunuz gibi, el dememi bulacaksnz. nk sizler benim dostlarm-snz. erefe." Kadehini eli uzad kadar yksee kaldrd, "erefe, erefe! Byle ziyafetlere lnceye kadar devam edeceiz. erefe." "nallah, inallah." "Dndnz gn gene burada, bu narlarn altnda byle bir toy dn kuracaz, gn gece." "Krk gn, krk gece." "Ben sizin dostunuzum. Bunu hi unutmayn. Dndnzde burada arap, rak, mastika, uzo su gibi akacak." 83 "Akacak," dediler. Gidecekleri gne kadarki zaman, her gece balk lenleriyle, yzbann candan, iten, sevgi dolu nutuklaryla arabuk geti. Adallar da lenlerde yzbay ikide yalnz brakmadlar. Byle candan, dilinden ballar akan bir konuk, hem de dost bir konuk hi yalnz braklr myd. Kydeki kplerde ne kadar mor arap varsa narn altna tadlar. ie ie rak, mastika, uzo getirdiler. Savatan nce gemilerden aldklar, ke bucakta kalm Rus votkas bile buldular. Btn ky, o geceden sonra yzbayla, candarmalarla birlikte, kadn erkek, adada her aac, her iei, her otu, ta topra okayarak, kedi gibi her ke buca koklayarak dolatlar. Pazar gn de kiliseyi st ste doldurdular. Kilise kalabal almad. ou avluda kald. Papaz, imdiye kadar okuduu dualar okudu. imdiye kadar hi bylesine gzel dua okumam, sesi bylesine yank kmamt. Hep bir azdan syledikleri ilahiler de baka trlyd. Kilise avlusunun dnda duran, sk bir Mslman olan yzbay bile alattlar. Gidecekleri gn, daha deniz beyazken, kyllerin btn teberileri narlarn altna ylm, gelecek dost tekneleri bekliyorlard. Gn burnuna teknelerin motor sesleri duyuldu, arkasndan da gzktler. Gelenler, bir iki, be on tekne deil, bir balk flosuydu. Hepsi de eski balk arkadalard. Kydaki Trkmen kylerindeki, kasabadaki balklarn, hangisi duymusa arkadalarnn srldn koup gelmiti. Hepsi de evlerinden birer l kmasna yaslyd. Azlarn baklar amyordu. Bir ounun gz ukurlarnda yalar birikmiti. Denizin dosduu da hi baka bir dostlua benzemez. Eninde de, sonunda da mutlu bir dostluktur. Kyamete kadar unutulmaz. Teknelere abuk tandlar. Ve motorlar hep birden alt. Denizi bir kalabalk filo motorlarnn sesleri doldurdu. Ve Karnca Adallar, gvertede ynleri uzaklap giden adada, ada bir duman arkasnda kalncaya, silinip gidinceye kadar gzlerini adalarndan alamadlar. 84 Tekneler adadan ayrlr ayrlmaz, Vasili Atoynatanolu hemen kyya kotu, narlarn altnda durup gidenleri gzlemeye balad. Tekneler azna kadar, st ste insanla doluydu. Hepsi de ynlerini bu yana dnmler, bir daha gremeyecekleri, doup bydkleri adalarna gzlerini dikmilerdi.

Candarmalar, teknelerin kalkmasna bir saat kalncaya kadar evleri tek tek, bir kimse kalm m, diye aramlard. Bir kezinde de Vasilinin yakalanmasna ramak kalmt. Tekneler gzden silinip denizin arkasnda yitince Vasili geldi narlarn altndaki uzun sedirin ucuna kt. Btn ada hi direnme--den kuzu kuzu gitmiti. Bir insan doup byd, bir paras olduu topran, denizini, evini, bahesini, eliyle diktii zeytin aalarn, eftalileri, kirazlar nasl brakr da giderdi? Hi direnmeden, sesini bile karmadan, kuzu kuzu, yreindeki acy hi da vurmadan... Acaba onlar ac duymuyorlar myd? Belki de, yreklerinin ta derininde bir sevin vard da aa vurmuyorlard. Yeni bir diyara gitmek, yeni insanlar, yeni denizler, yeni balklar grmek, Yunancadan baka bir dil duymamak, kim bilir, belki de zledikleri bir eydi btn bunlar. Ne olursa olsun, bir insan toprandan koparp almak, onun yreini koparp almak gibi bir ac deil midir? Vasili, her sabah uyandnda u ikiz tepeyi grmek ister, yeldeirmenlerinin nn de kanatlarnn dndn grmek ister. Denizin dalgalarnn kyya usul usul, yumuack vurduunu duymak ister. Vasili bilir ki dnyann hibir yerinde, istedii zaman, byle yumuak olabilen, ipek gibi hibir deniz yoktur. Vtsili, denizin, tanyerleri rken st beyaz olmasn, arkasndan da, 85 gne ilk n gnderdiinde de bin bir renkte menevilemesini, seher yelleri eserken incecik, insan esrikletiren bir kokuyla kokmasn, baharn ucu grndnde ikiz tepelerin yamalarna gn vurduunda da ilk aan sar ieklerin dnyaya sar, mis gibi kokularn yaymasn, pembe kiraz, eftali, yabangl ieklerinin buulu buulu amasn, denize yansmasn, denizin pespembe dalgalanmasn ister. Kim ne derse desin, Vasilinin, bizzat kendisinin, ne bahane uydurursa uydursun, hibir bahanesi geerli deildir. O papaz var ya, o papaz, o papaz olacak hergele, sz verdi, ben adamdan ayrlamam, ayrhrsam, lrm dedi, gidenlerin teknesine ilk atlayan da o oldu. Ya Stelyos, kl avlamakta onun stne yoktu, o da adada kalacakt. Belki bu adada deil de kardaki Hayrsz Adada kalacaklard. Stavros da szm sz, dedi, hem de bunu Trke syledi. O, bir olta, bir zpkn ustasyd... Yz yllk motorlar onarr, yepyeni yapar, saat gibi tkr tkr iletirdi. O da sznde durmad. Ya Angelos, o lrd de szn yemezdi. Denizin neresinde, hangi kulata, hangi balk hangi ayda yakalanr, o bilirdi. En gzel stakoz sepetlerini rer, stakoz ikembe, kei, koyun kellesi kokusunun ne kadarna dayanamaz da, koar da gelir kendisini sepetin iine atar, bir tek o bilirdi. Hepsi de en nde, Vasilinin kendilerini gzlediini bile bile teknelere bindiler de utanmadan ektiler de gittiler. Kpekler! Hayrsz Adada bizi kim bulacakt. Biz orada, orada ne gzel, saray gibi maaralar var, o maaralara yerleirdik, drt tane motorlu kayk, orada bizi kim, kim bulabilirdi. Zaman geince de bizi unutur giderlerdi. stanbula gider, kalabala karr, kim kime dum duma, yiter gider, sonra da adamza dnerdik. Tabanszlar, katlar da gittiler. Stavros ne dedi, sen niin kalyorsun burada, herkes gidiyor da? Onun en sonunda bunu yapaca, sorduu sorulardan belliydi. Ben kimseleri beklemiyordum ki... Anamn mezarn da beklemiyordum. Babamn mezar zaten yok, bilmem hangi savata onu Ruslar ldrmler, knyesi gelmi. Anam ok alam. Sonunda da hastalanm. O hastalk onu iflah etmedi, yedi ay nce de ld. Dedemin mezarn da bilmiyorum. Anamn lmnden nce de, sonra da ben mezarla hi gitmedim. Sevmem mezarl. Kimseyi de beklemiyorum. O gittiinde ocuktu. Salar, kvr k86 1 vr, mavi gzl, yumuak, glen, on yanda bir kzd. Ak m denir buna. Gelirim, ne olursa olsun, yz yl gese de gene gelirim, dedi. Bir kck kz yz yln ne olduunu ne bilsin. Ablasndan duymutur. Ablasnn Manola neler sylediini adada duymayan var m? Ablas sznde durdu, geri geldi. Hem de tek bana. Biliyorum, Aliki de gelecek. Neee, o, imdiye kadar bym, koskocaman bir kadn m olmu, aptal Stavros! Olsun, olacak tabii. O imdiye kadar oktan evlenmi mi? Ben evlendim mi ki o evlensin, yani niin evlenecekmi! Ablas niin evlenmedi? O geriye dnecekse, gelir de beni Yunanis-tanda da, dnyann

br ucunda da bulur. yle mi? Nasl bulurmu! Atina koskocaman bir ehir, Yunanistan byk bir memleket, nasl bulacakm beni oralarda? Angelos, siz gidin yavrum, siz gidin bakalm. Ben Alikiyi de beklemiyorum. Dedemin mezarn da. Ben adamn bir parasym, gidemem. Ben adamdan ayr yaayamam, olmaz. nanmayn, bana ne, siz gidin cehennemin dibine, kalrsam ldrrler mi? Siz gidin de yaayn. Stalyos, sen susuyorsun, hibir ey sylemiyorsun. Sen demedin mi, sen benim kafama sokmadn m, kalalm adamzda, ne olursa olsun kalalm, demedin mi? imdi neden susuyorsun? Sen de mi, bunlar gibi tavan boku tavansn? ldrrlerse ldrsnler, kalacaz, diye sen demedin mi, imdi niin susuyorsun? Hayrsz Adada suyu nasl bulacamz da sen sormadn m, adamza ilk ayak basacak kiiyi ldrmeyi de sen aklmza drmedin mi? Bunun stne seninle Incile el basp ant imedik mi? Sonradan sen bir kiiyle yerinmedin de, kii ldrmek hakkmz demedin mi? imdi adamz brakp da nereye gidiyorsun? Sznden dnyorsun, yle mi? Sen hi adam ldrmedin mi? Ben ldrdm m sanyorsun, ben karncay bile incitmedim. Siz, adaya gelen kck kular ldrp ldrp babalarnzla birlikte yediniz. Syleyin, ben bir ku, bir canl ldrdm m? Ben, canldr, diye, balklar bile canldr, diye ldrmek istemem, baka geimim olsa. Ben bir balkym, Allah beni balk yaratm, ksmetimi de balktan vermi. Siz gidin, cehenneme kadar yolunuz var. Ben, adaya gelen ilk adam ldrdkten sonra, kayma binip kap gideceim, incil stne ant imedik ini? Neee, sizinle gelmek mi, Allah gstermesin. Trkler ne diyorlar, Allah yazdysa bozsun. ldreceim onu. Ada'mn intikamn alaca87 m. Haydi be siz de, aptallar, alt ay sonra gidenlerin hepsi geri mi dnecekler? O koskoca sava duymadnz deil mi? Yanan kyleri, paralanan, ldrlen insanlar... Bizim adadan bile yirmi bir kii gitti de Yunan askeri yazlmad m? Hi hkmet gnderdii insan geri alr m? Geri alacakt da niin gnderdi? Geri geleceklerine btn ada insanlar inand. nanmasnlar da ne yapsnlar. nanmasnlar da adalarndan koparlma acsna nasl dayansnlar. Ben mi, ben mi, ben mi nasl dayanyorum, ben, ilk adaya kan kiiyi babam da olsa, ldreceim. Belki onlar da beni yakalar, ldrrler. ldrsnler. Siz cehennem olun da gidin. Sen Alikiyi bekle, diyorsun Stelyos, yle mi, yrek yerine ikembe tayan adam, iyi ki konutun, demek bana son syleyecein buydu! Onlar uzaklatlar gittiler. Gn batdaki tepenin stndeydi. Gidenler yamatan inerlerken Vasili mavzerini ald, azna kurun srd, usta bir niancyd, unlarn n de, dedi, nian ald, elleri titredi, yapamayacam, yapamayacam, diye sylendi, tfeini yanndaki pampal pampal am, stlerinde arlarn kaynat som sar parlak ieklerin stne koydu. Yerinden kalkt, kyya indi teknedekilerin hepsi dnmler son bir kez adaya bakyorlard. Ona yle geldi. Tekne gzkmez olunca, oraya, kamlarn nndeki tmsein stne yumuldu. Bir kedi geldi bacaklarna uzun uzun srnd. Ada pssz kalmt. Sanki buraya kurulduundan bu yana kimse uramamt. inde ylesine bir yalnzlk, ylesine bir boluk duydu ki, gitmediine piman oldu. Ayaa kalkt, imdi gitmeli, diye dnd, kaya binmeli, kaynda da on be beygirlik bir ngiliz motr vard, daha onlar kasabaya ulamadan onlara yetiirdi. Bu dnceyi glkle de olsa kafasndan kovdu. Olduu yere geri oturdu. Ne yapacakt bu adada imdi tek bana? imdiye kadar denizden baka hibir yerde yalnz kalmamt. Yok, bir kerecik, bir byk frtnada Hayrsza dm, koya snm, o da birka gn, o koyda tek bana kalmt ya, can da burnundan gelmiti. Birdenbire ayaa frlad, deirmenlerin kanatlar dnyordu, tepelerin ortasndaki yeldeirmenine kotu. Kanatlar gcrdayarak, ar ar, ylgn, az sonra duracaklarm gibi, deceklermi gibi sallanyorlard. Yandaki daldan bir yabangl kopard, azna ald, inedi. Soluu belli belirsiz bir gl kokusuyla koktu. Kanatlarn gcrt88 s, martlarn sesleri, martlar bile saklandklar yerden kmlar, lk la kanatlarn yresinde dnyorlard, azndaki gl kokusu onu kendisine getirmiti. Adann boalmas onun bana bir balyoz gibi inmiti. eriye girdi, iri deirmen talarn, bir deirmen ustasymca-na, inceledi. kinci kata kt, yerde, tahtalarn stnde pembe ipekli, ilemeli bir gen kz barts,

pullu, serilmi, yle mahzun duruyor, az sonra gelip kendisini alacak sahibini bekliyordu. Pencerenin iine oturdu, ilemeli bartye gzlerini dikti, kyn btn gen kzlarn, delikanllarn gzlerinin nnden geirdi, kimler olabilirdi burada sevienler? Birok delikanlyla kz bir araya getirdi. Hepsini de sevitirdi, sonunda da bu bartnn hangi kzn barts olduunu bulamad. Kendine gelmi, iinde n n ten yalnzl unutmu gitmiti. br deirmene kotu, onun da kanatlar dnyordu. kinci katnda da tahtalarn stnde unutulmu, sevimekten, terden srlsklam olmu, burumu ipekli, kenarlar pullu bir mavi barts serilmi yatyordu. kinci deirmene varncaya kadar kyn bir ok delikanlsyla birka kzn sevitirdi. Yalnz, esmer gzeli, yirmi yandaki Hariklia kyn en gzeliydi. Onunla delicesine seviti. Hariklia kyde yatmadk delikanl brakmad demilerdi, ylesine candan, kendisini vererek lgncasna sevitiini aklndan bile geirme-miti. Bir kez olsun Harikliayla yatmadna zld. imdi, binse kayna kasabada kyllere ular, ne yapar, ne eder Harikliayla yatard. Deirmene vardnda daha Harikliayla seviiyordu. Deirmenin kapsn bir tekmede at. erde azna kadar dolu birka uval grd. uvallara bakmadan merdivenlere saldrd, bakt ki ortalkta ne ipekli, pullu barts ne bir ey... Hzla geriye dnd, gn batdaki deirmene kotu. Oradaki yeil ipekli pullu bartsn kimse almadan yeti-meliydi. Yetiti, merdivenleri gcrdatarak ikinci kata vard, yeil barts srra kadem basmt. ok fkelendi, ilk deirmene kotu. Pembe barts pullar, kvrmlar parlayarak bzlm, ortada, az sonra iri esmer memeleriyle gelecek sahibini daha bekliyordu. Burnuna terli bir kadn kokusu geldi. Ba dnyordu, pencerenin iine oturup bacaklarn sallandrd. Merdivenden bir tkrt geldi, gzlerini at, tam merdivenin banda Alikiyi grd. Yalnz kalacan bilmi, Amerika-dan binmi vapura gelmiti. Onu grr grmez sarld, ardndan da so89 yundular. Aliki zlemiti. Tahtalarn stnde oradan oraya yuvarlanarak yattlar. Pembe bartsnden insan ldrtan youn bir gen kz kokusu geliyordu. Koku geldike Vasili daha da azgmlayordu. ylesine azgmlayordu ki, tahtalarn stne bir sarn, kvrck sal Aliki geliyor, o gidiyor bir Hariklia rlplak giriyordu koynuna. Vasilinin bir Hariklia, bir Alikiyle yatmas ieriye krlangcn girmesiyle son buldu. Krlanglar, eski yuvalarna oturup ylesine v-crdatlar ki, Vasili kendine geldi, pencereden indi, bir ara, bir elmas paras gibi, kta, gzleri yakarcasna yanan bartye bakt, eilip yerden alamad, merdivenleri indi. Yel artmt, deirmenin kanatlar daha da hzl dnyordu. Kyya geldi, uzun mor kam kmelerinin nndeki tmsein stne, eski yerine oturdu, deniz bombo, kprtsz, yapayalnzd. Denizi hi byle yapayalnz grmemiti. Yalnzlk byyordu iinde. imdi arkadalar yannda olmalyd. Drdmz birden bu aday cennet yapardk. Hepimiz evlenir, ocuklarmz olurdu. Sonra da torunlarmz... Ada dnyann en gzel adas olurdu. En gzel incir, elma, eftali, zeytin burada yetiirdi, Karnca Adas bal eskiden beri ok nlyd. nne n katlrd. Evlenecei kz aklna gelince, hep Aliki geliyordu gzlerinin nne, Aliki ona gelirim, demi miydi, hi onunla bir kezcik olsun konumu muydu? O, bir ksz ocuk, Aliki bir orbacnn, kuma, zeytin, arap tccarnn kz. Babasnn bir de koca koca, canavar gibi gemileri vard. Aliki o gemilerden birine binmi gitmiti. Giderken de, iskele yolunda karlatklarnda salt bir kerecik, ona bakm glm-semiti yz pembeleerek, Stavros, Stalyos, Angelos, hep bir olmular, ne diyorlard, karasevda balamayan bir kz bir olana bakar da hi k-zararak glmser mi? Glmser. O beni ne zaman grse byle glmserdi. O zaman o, her zaman sana karasevda balamt. Karasevda szcn Trke sylyordu. Sen hi korkma, gelecek Aliki. O da Hariklia gibi gelecek, kendini senin kollarna atacak. Yanlyorsunuz, o imdi koskocaman Amerikada, beni deil aday bile unutmutur, yleyse niin kalyorsun adada, Aliki gelmeyecekse? Hiii, bu ada bizim deil mi? Neden brakp gidelim? Siz neden kalyorsunuz? Hep birden susmulard. te Vasilinin yreine bu susmalar kurt drmt. Ne iin olursa olsun, hibir ey iin, sebepsiz, leceim 90

de ben buradan gitmeyeceim. Gidin kpekler gidin! Yaknda geriye dneceksiniz. Bu ada da insanla dolacak, siz daha karaya adm atmadan, ben adamlarmla baracam, haydin kpekler haydin, kendinize baka kaplar arayn. Ben size sylemedim mi? Savata ssz, usuz bucaksz bozkrlar grmt. Sivri kayalklarn arasndaki bir kye snmlard. Ortalkta bir tek aa, bir tek ot, bir tek iek yoktu. Salt, mor, keskin ustura gibi kayalklar... nsanlar yar plak, hepsi de yalnayak, kaya kovuklarndan kyorlard. Askerleri byk bir maaraya almlard, ortada byk bir ate yanyor, dumandan gz gz grmyordu. Ocan stne kocaman bir kazan koydular, orba piirip askere verdiler. Yatak falan yoktu, herkes keelerin, ullarn stnde uyuyordu. te Yunanistan da, o Olimposun eteklerinde de byle yerler oktur. Yunanllarn, onlar oraya yerletirdiklerini grnce kyameti kopardlar ya ne yapsnlar, lmek var da dnmek yok buralara. Yeni yurtlar Olimposun ot bitirmeyen kayalklar olacak. Adallar, deil kayalk, cennet olsa da yerletirildikleri yer orada yaayamazlar. Denizi grmeden, tepeleri, yeldeirmenlerini... Orada herkes stmadan krlyor. Ceplerinde buradan ne para gtrmlerse o paralarla kei alyorlar. Bu ot bitmeyen yerde kei oban oldular. O keskin kayalklar birka gnde ayakkablarn yedi bitirdi, ayaklar plak kald. Angelos, Stavros, Stalyos dayanamadlar, katlar. Uzun maceralardan sonra adaya ulatlar. Haydiyin, haydiyin enikler, haydiyin san yavrular, bu adada size yer yok. Vasili, biraz sonra onlara ok acd, ayaa kalkt, belki onlar aracakt, ne yazk ki kayklar uzaklam, yitmi gitmiti. Geri dnerlerse onlar adaya alrm, dedi kendi kendine. Nasl olsa gelecekler. Onlar adada ok ie yararlar. Usta kiiler. Orada, kam kmelerinin nndeki tmsein stnde ne kadar kald, neler dnd, neler kurdu hi farknda deildi. Hibir ey dnmeden, kurmadan ayaa kalkt, doru bataki eve gitti, kapy at, ambara gitti, ambarda drt tane kilim uval azna kadar doldurulmu, duvara dayanm, duruyordu. Tahtalarndan darya ya km fy at, f zeytinle doluydu. Kapnn karsndaki duvarn dibine konmu damacanalarda da sapsar zeytinyalar l sld. ncir, pirin, biber, tuz, tuzlanp kurutulmu balk, msr, biber, kurutulmu kabak, 91 patlcan, bykl kkl baka yiyeceklerle de doldurulmu torbalar tahta raflara dzgn sralanmlard. Vasili, bu Tanasi Koiras da adaya geleceklere tam bir yllk yiyecek brakm, diye gld, hem de sevindi. Tanasi iyi bir adamd. Ona gre insanolunun hibir emei boa harcanmamalyd. Bu zeytinya ya haline gelinceye kadar ne kadar, ne kadar ok emek yemiti. nce zeytin fidesini dikeceksin, yetimesi iin ona bakacaksn, her yl dibini kazacak havalandracaksn, yabanileri alayacaksn, ay tutturmak iin usta bir ac olacaksn, usta bir ac olmak iin de yllar yl, deneylerden geecek, sonunda da ay tutturunca sevincinden gklere uacaksn, sonra da uzun yllar meyve versin diye bekleyeceksin. nce, yedinci ylda bir tek ya da meyve verecek. te o ilk sevincin, ilk gz aarndr, o ilk zeytini yemeyip bir armaan gibi saklayacaksn. teki yllar yirmi otuz tane kapkara, baparmak byklnde l l zeytinler alacaksn. nc yl salkl gen aacn rn artk sayszdr ve ok etlidir. Gen aacn zeytini byk, parlaktr. Yal aalarn meyvesiyse kk, buruuktur. Meyvesini vermi, olgunlatrm gen aa, yle uzaktan, insan grnce kabarr, sevinten yapraklan k gibi aar, titrer. Ya buday, ya pirin, ya incir, nar, elma, kiraz, eftali ne emeklerle yetiir. nsan dnmeli, elini att her zeytin tanesinde, her pirin, her buday tanesinde rie kadar, ne ok aln teri, ne kadar ok emek var. uvallarn stndeki rafta da stleri renk renk ieklerle ilenmi byk kavanozlar-dakinin ak petekli bal olduuna Vasilinin gzleri bir trl inanamyor-du. Bu Tanasi Koiras deli miydi neydi, bu kadar kavanoz kavanoz ak petekli bal nasl da brakp giderdi? Vasili, Trklerin dedii gibi, anam beni kadir gecesinde dourmu, diye dnd. Sevincinden her eyi, arkadalarnn brakp gidilerini, deirmendeki pembe, pullu, gen kz memesi kokan bartsn, Harikliayla yatn, arkasndan da Alikiy-le... Bir ehvet nbetinde ldrn, ldrlme, gelecek ilk adam ldrme korkusunu unutmu gitmiti. Vasili iini ekti, bu adadan herkes gnderilmeliydi de, bir tek kii

gnderilmemeliydi, o da dnya cmerdi Tanasi Koiras... Onun yerinde baka bir insan olsayd, o bal kavanozlarnn iine Tanasi a koymutur, diye dnrd. Ama insan Tanasi Koiras tanmsa, Tanasi Koiras gibi bir adamn, bakasna a vereceine, byle bir zorunlua dtnde de ay kendisi92 nin ieceine inanr... Sevinle ambar kapatt. Evin kapsn da, kendi bildiince almaz hale getirdi, koarak, adann kuzeyindeki maaraya gitti. Kay, paras, mavzeri, tabancas, alar, oltalar, kancas, gnderi, yiyecekleri, nesi var nesi yoksa oradayd. Sakl maaray Karnca Adallardan baka hemen hemen kimse bilmezdi. Maarann aznda yarlar aan uzun, geni, krmz damarl bir kaya ykseliyor burada bir maara var m yok mu kimse gremiyordu. Maarann azn kayadan baka bir de brtlenler, teki allar rtm, maaray btn gzlerden gizlemiti. Kk kayklar kolaylkla ieriye giriyorlar, Vasilinin kay gibi kayklarsa byk ustalklar istiyordu maaraya sokulmak iin. Vasili kayn buraya trl cambazlklarla sokmutu ya, bir de bunu buradan karmas vard. Yepyeni kayn maaradaki kumlarn stne ekmi, yatan en dipteki akl talarnn stne sermiti. Burada yatlmazd. Bat burnundaki Dimitronun kk katl bir saray gibiydi. Gece gelir onun cihannmasnda yatar, gn domadan da kar giderdi. Yatan, gnlerdir biriktirdii somunlarndan birini ald, orbac Dimitronun evine yolland, kap ardna kadar akt, bk solukta cihannmaya kt, yatan serdi, aadaki kata indi, btn odalar dolat, sonra br katlar dolat, bakmadk hibir yer brakmad, kk tamtakrd, bir p bile bulamad. Bu orbaclar, burada on be evdiler. Her birinin evi bir kkt, bunlar aylar nce kimseye hibir ey sylemeden, allahasmarladk bile demeden bir gn adadan ekip gitmiler, yitiklere karm, imleri timleri belirsiz olmutu. Ackmt, yarn balk tutarm, diye dnd. Vasili narlarn altna geldi, eve girdi, ambarn kapsn at, kavanozlardan birini ald, darya kt, sedire oturdu, petekli bal haneriyle alp somun diliminin stne koydu. Bal, ince bir kiraz iei kokusuyla kokuyordu. Yemeini bitirdi, emeye gitti, avularyla su iti. Doru maaraya... Tfei bir yark kayann ardndayd, oradan ald. Fieklikleri kuand. Fieklikler doluydu ve bir tek mermi eksii bile yoktu. Mavzer de doluydu. Nagantn da doldurmutu. Belindeki tabanca mermisi fieklii de doluydu. Bunu, Dzce erkezi, yakalad naml bir ekyadan almt. Fieklikler altn kakmayd. 93 Kaykta neyi var, neyi yoksa srtland. Yalnz kaykla, maarann duvarnn nne, akl talarnn stne konmu benzin tenekelerine dokunmad. Deniz kysndan kumlarn stnden yryerek orbac Dimitro-nun evine geldi, merdivenleri er er atlayarak yukarya, cihann-maya bir solukta kt. Yorgannn yz yeil ipektendi. lemeliydi. Yastk yz de gl ilemeli patiskayd. Mor meneke kokuyordu. Dei pamuktand. Yeni halla elinden kmt, kabarkt. nsan yatnca iine gmlyordu. Vasili arabuk soyundu, yataa girdi. Gnlerin gerginlii, yorgunluu, pembe pullu, insan ehvetten ldrtan kz memesi kokan barts onu bitirmiti. Ban yasta koyar koymaz uyudu. Tanyerleri d yacak, keskin uzun uzun ten bir horozun sesiyle uyand, cihannmadan nc kata indi, deniz ayaklarnn ucundan balyordu, stbeyazd. ncecik dalgalar kyya kadar geliyor, kumlarn stnde tkeniyordu. Cihannmaya geri kt, uvaldan yarm ekmek, birka dilim kaar peyniri, tane kuru incir ald, mutfaa geti. Can bir ay istedi, aydanlk yoktu, her yeri arad bir kahve fincan, bir bakr tas bile bulamad. Bulsa ne olacakt, ne ay vard, ne de eker. Kendi kendine, ahmak Vasili, ahmak Vasili Atoynatanolu, dedi gld. Yavrum, bu orbaclarn evinde konuk kalp onlar byle onurlandrrsan, daha bana neler gelecek, bekle bakalm imdi bu sabah, bu orbac domuzunun kknde uyanacana, uyanp da byle elaleme rezil, rezili rsva olacana, diye, Trke, geirdi aklndan, ermi Tanasinin evinde uyansan da ayl ekerli, ball brekli bir kahvalt yapsaydn nasl olurdu. Bre Vasili sen bu orbaclardan insanlara bir iyilik dokunduunu hi duydun grdn m, daha dei tokuun kokusunu almadan, hepimiz uykudayken, yuvadan prrr, kimsenin ruhu

duymadan uup gitmediler mi? Onlar, yaadklar srece, bir kuytuda bitmi som mavi bir iee dokunmaya kyamadan, gzleriyle olsun bir kezcik hi okamlar mdr, iliklerine kadar sevinten titreyip, iliklerine kadar bir mavi sevince kesmiler midir? Bir yamur yeli sonras, inen iri damlalar dnyay toprak kokusuna bomuken, ileri pr prr ederek, derin derin bu dnyann gzel kokusunu cierlerinin kkne kadar ilerine ekmi, u dnyaya, doacak gne, topra yaran filize, 94 at aacak tomurcua, bir ocuun kapp koyverdii glne hayran kalm, yaama bir kez minnet duymu, ok kr dnyaya geliimize, demiler midir? u deniz beyazken bir yaratln, n, tanyerlerinin yeliyle birlikte esmesinin gzelliinde, tadnda eriyip, bu tansa karp umu gitmiler midir? Kahvaltsn yapt aaya indi. Deniz imdi buradan, aadan deiivermi, menevilemiti. Bin bir rengin meneviinin cokusunda akl talarnn stnden narlara kadar geldi, barba Tanasinin, gitti kapsn, scack ii sevgiyle dolarak okad. "Hay barba Tanasi hay!" dedi, gzleri yaard. Bir sre tmsein stnde oturdu, arkasnda mor kamlar hrdyor, nar dallan mor bir aydnlkta ldyor, deniz meneviini, inceden, uzaktan gelen klarn stne savuruyordu. Vasili dnyay hi bu kadar gzel grmemiti. nsanlar m dnyay irkinletiriyor, kirletiyorlard, acaba? Derinden rperdi, titredi, menevili denize gzlerini dikti. Yok, yok, diye, geirdi iinden, yok, yok, olamaz. nsan scakl olmadan bu dnya byle candan olamaz. nsan gzleri bu dnyay bylesine okamadan, sevmeden bu dnya-byle gzel olamaz. Bu kokular, insanlar kokladklar iin byle delicesine dnyay doldurur, bu yldzlar insanlar baktklar iin bu kadar parlaktrlar, bu denizler insanlar sevinten ldrtmak iin byle menevilenirler. Ve bu gzel dnyada, u dourgan topraktan, u kokusu, rengiyle doludizgin am iekten, tanyerlerinin savrulan ndan, insann insan kucaklayndan, pten, sevinten, sevdalardan, cokulardan utanmadan insanlar birbirlerini ldryorlar. Ben ok ldrlm insan grdm, ben ok kopmu kol bacak, parampara edilmi, kan iinde bedenler, kpek srlerinin paylamak iin birbirlerini paraladklar insan llerini grdm. Ben, donmu, kaskat kesilmi, dimdik, gzleri yumruk gibi darya uram ller grdm. niltilerini duydum, yzlerce insan... Bu iniltilerin birdenbire kesildiklerini de... Sonra hepsinin gzlerinin prtlediini. Bu gzel dnyann iinde bunlar dnmemek olmuyor, olmuyor. Barba Tanasi ok sava, ok lm, ok ikence, ok zulm, ok a insanlar grmt. Nerde bir gzellik grse, bir iein an, bir gn douunu, bir yapran tiril tiril ediini, bir insann taa yrekten az dolusu gln... Utancndan elleriyle yzn rterdi. 95 Yerinden kalkt, tepeye yolland, yeldeirmeninin nnden geerken kendini, ieri girmemek iin zor tuttu ya oradan da ayrlamad, deirmenin yresinde birka kez dnd. erde, tahtalarn stnde pul pul yanan pembe bartsnden youn bir kz memesi kokusu fkryor, bu koku onu ldrtyordu. Deirmenin yresini bir kez daha dnd, bu kez daha hzl... Tepenin bana doru ald yatrd, stne ktnda soluk soluayd. Dnerek yreye bakt. Aadaki koyak sapsar iee kesmi, sapsar bir k btn hzyla denize doru akyor, denizi, g sarya bouyordu. Uzaklarda, douda batda, kuzeyde gneyde deniz dmdz, krkszd. Kardaki Hayrsz Ada mor, keskin bir a batmt. Martlar kanatlarn germi telasz, umuyormua-sna, gkyznde yle kprtsz birer aylak gibi, kanatlarn ince esen yele vermiler, ylece duruyorlard. eftaliler, kirazlar iee batp kmlar, pembelerini koyvermi gitmiler, gkyzn boyamlard. Havada youn bir pembelik sallanyor, pullu barts de pembelikle birlikte bir bayrak gibi dalgalanyor, youn kadn kokusu eftalilerin, kirazlarn, koyaktan alayarak akan sar n kokusuna karm dnyaya yaylyor, deniz uzakta, bombo uzanm, sessiz, yer yer kl uzayp gidiyordu. Bombo deniz de denize hi benzemiyordu. imdi bir kayk, yrtk kirli yelkenleri olan bir yelkenli, balk tekneleri, denizi yararak, homurdanarak giden bir gemi, kuu gibi apak bir gemi olsayd denizin stnde ite o zaman

deniz, deniz gibi bir deniz olurdu. Bu adada bir ocuk olsa, u aadaki koyakta ocuklar kulara zalimcesine tuzak kursalar, kadnlar kzlar mantar toplamaya ksalar, bir yal kii eilip kalka kalka gllerini budasa, bir bakas teknesini kalafatlasa, teki kayn boyasa, o zaman insanlarla birlikte ku sesleri de, teki sesler de doldururdu dnyay. imdi narlar, byk, al ieklerini asalar, fora etseler, aday bir yandan teki yana kadar dolansalard, kara, mor, lacivert, kk kk ak benekli ylanlar narlarn altna ekilip gelselerdi. nsansz hibir eyin tad yok. Havva anamzla Adem babamz cenneti insanszlktan dolay brakm olmallar vre Vasili, diye sylendi, vre olum, daha dn bir, bugn iki... Ohhooo, bu kadar abuk zler-sen insanolunu yandn, olusu... Sonra, burada bir mr boyu insansz ne yapacaksn? rperdi, dolar dedi, dolar yaknda bu ada. Dola96 1 maz, diye fkeden titredi, dolamaz. nk adaya ilk ayak basan vuracam. Tepeden aaya sallanarak iniyordu. Deniz hi deimiyor, uan martlar kanatlarn bile sallamyordu. Bunlar aylak, ahin olmasnlar, diye dnd Vasili, martlar telaldr, kanatlarn byle uzun bir sre sallamadan yapamazlar. Kim bilir, bunlar da ayr bir mart soyudur belki. Deirmenin nne geldi. Durmak istemedi ya, lk bir yel burnuna youn bir kadn kokusu getirdi. Deirmene kotu, ayn hzla merdivenleri kt, kar kmaz da son basamakta znk, diye durdu. Orada ortada pembe bart youn kadn, youn kz memesi kokusunu daha youn yreye datp duruyordu, kabarm, pullan ldayarak... Ba dnd, yandaki diree tutundu, yoksa merdivenden aa yuvarlanacak, deirmen tann stne decekti. Darya ktnda daha ba dnyordu. Derin bir soluk ald, yrrken karsnda bir tansk gerekleti, bombo deniz azna kadar doldu. Vasili gzlerine inanamad. Youn meme, youn kadn, youn, kabarm pullu, pembe barts kokusu silindi gitti. Karda, uzakta bir kayk kreklerini parlata parkta geliyordu. Vasili tepeden trnaa kadar sevince kotu. Dnya daha da ieklendi, daha da aydnlad. inden, gelen insan, kim olursa olsun scack kucaklamak geti. Hemencecik de, adaya ilk adm atacak adam kurunlayaca aklna dt, eli aya zld, oraya oturuverdi. Gzlerini inip kalkan kreklerden bir trl alamyordu. Sevinci fkeye kesti, yrei kt kt atmaya balad. Yakndaki ukurun iine atlad. ukurun nne yatm dz bir kaya paras onu aadan, denizden bu yana bakanlara kar saklar, onu kimse gremezdi. Adam iskelenin nne gelinceye kadar Vasili ikircik iinde tetie bassam m, yoksa adaya ilk kan kiiyi kudaklasam m, diye kendi kendine syleniyor, sonra da, kendime sz verdim, buraya, bu adaya ilk adm atan insan ldreceim, ncile el bastm, diyordu, aresiz ldr-meliyim. oktan hazrlanmt. lk adam ldrecek, lsn srtlayacak, mezarla gtrecek, kazlm, ii bo ok mezar vard mezarlkta. Onu bir orbacnn mezarna koyacak, baka bir orbacnn mezarndan al97 d ha da baucuna dikecek, lnn kayn da salverecek, akntlar da kay alacak kar kyya gtrecek. Kayk krekleri ieriye ald, kayk geldi, akl talarnn stne oturdu. Adam iskeleye kt, ynn evlere dnd, orada bir sre dikildi kald. Vasili nian ald. Tam yreinin st. Adam hi kprdamyor, daha yle dimdik, elleri arkasnda duruyordu. Vasili tetikten elini ekti. Bu tfekler bu kadar uzaklktan bir adam vuramazlar. Vur-salar da ldrmez, ancak yaralar, yaral adam da... Biraz yaklaaym, derken adam arkasn dnd, kayn ipini zd, atlad, kreklere asld. Kayn ynn douya evirdi. Adam ok gzel krek ekiyor, dedi Vasili. Bu bir balk, hem de usta bir balk. Balklardan baka kiiler byle usturuplu krek ekemezler. Ellerimi keserim ki krekler bir damla su karmyordun Adam giderken gene tepeden trnaa sevinten titredi, ayaa kalkt, rahat bir soluk ald. Adam dosdoru yol alm giderken, ne oldu, ne olmad kayn ba tam douya dnd, kayk ky ky krek ekmeye balad. Vasili de, bylenmiesine, onunla birlikte yava yava, kamlarn, kayalarn, brtlenlerin arkasna saklanarak yrmeye balad.

Kayk adaya ne bir kula yaklayor, ne de uzaklayor, ayn uzaklkta, gzleri kyda krek ekiyordu. Vasili bylece kaykyla birlikte aday turlad. Ona gzkmemek iin neler ekmemi, ne dikenli allarn, dikenli brtlenlerin iine dmemi, ne keskin kayalara bacaklarn arpmamt. Turu tamamladklarnda Vasilinin elleri kollar, ayaklar bacaklar kan iinde kalmt. skelenin oraya gelince kamln ukuruna indi, kayk da az sonra geldi nnden geti, yukarya, douya doru turunu srdrd. Ulan, bu deyyus deli midir nedir, diye tetie davrand Vasili, sonra da adaya kmyor ya, diye sylendi, bana ne, varsn eek gibi, hem de e-olu eekler gibi, isterse byle krk gn krk gece dnsn dursun. Benim ldrmeme de gerek kalmaz. Kendi kendine, krek eke eke lr gider. Koyan dibinden sinerek yukar tepeye kt. Sinmese bile koyan dibinde onu deil denizden, baka yerlerden bile kimsecikler gremezdi. Kayk buradan ok iyi gzkyordu. Burunu biraz hzlanarak dnd. Gzlerini, krekleri ne kadar hzl ekerse eksin, adadan ayr98 myordu. Bu adam bir eyler aryor, diye dnd Vasili. Ama ne aryor, adann yresini byle krek ekerek dolannca ne olur, byle ne aranr, ne bulunur ki? Kayk kreini eke eke maarann nne kadar geldi orada durdu. Buldu, diye dnd Vasili. Eer maarann iine girer de kay, benzin tenekelerini grrse ite o zaman yandk. Kay grnce burada bir insan kaldn anlarlar, aday didik didik ederler, babann mezarna bile girsen seni orada da bulurlar. Bulduktan sonra da ya paralarlar, ya hapsederler ya da Yunanistana gnderirler. Kaldndan dolay, bir pimanlk geldi, a gibi yreinin bana oturdu. Ayaa kalkt, tfeinin mekanizmasn evirdi heyecanla, nian: alacakken vazgeti, ok uzak, dedi, vurulmaz. Tepeden aa koarken, kayknn da krekleri suya daldrdn, maarann nnden yava yava uzaklatn grnce sevindi, olduu yere kt. Orada biraz oturduktan sonra elini yere dayayarak kalkt, tepeyi doland. Kayk ar ar krek ekerken kayk birden hzland, burnu havaya kalkt, motorun sesi duyuldu. Kayk motorunu altrmt. orbaclarn evlerinin nne gelince motor sesi kesildi, kayk yava yava giderek, burnu kumlarn stne kt, kayk aa atlad, baya uzun boylu bir adamd. Evlere yrd, avlularn nnde gzden yitti. Vasili, ya yataklar bulursa, ya teberileri... Ya adada bir adam olduunu anlarsa, anlayp da geri dnerse? O nasl olsa iskeleye dnecek, diye dnd. Ya dnmezse, diye de endielendi. Dnmezse dnmez, kardysak kardk, ne olacak yani. Nasl olsa bir bakas da gelecek, diye umutland. iskeleye indi, kam kklerinin ukuruna yerleti. Tam yannda sar gzl bir top nergis kmesi amt. Youn bir kokuyla koktu. Vasili, iyi ki dedi, dalgnlkla stne oturmadm, Aliki gelince, bu top nergisi olduu gibi koparp iskelede ona sunmak ne gzel olur. Kokusu btn iskeleyi doldurur, imdi kaml doldurduu gibi. Nergis kokusu alm onu ok uzaklara gtrmt. Hep on yanda biliyor, gryordu Alikiyi. Daha nce hi mi grmemiti, anmsamyor. Byk mavi ocuk gzleri, incecik bilekleri, gneten yanm bacaklar, sar, kzla alan kvrck salar... imdi, diyorlar ki, babas ok zengin olmu, buradayken de ok zengindi, gemileri vard, ka tane... Diyorlar ki, o bir koskocaman ada alm Yunanistanda, bu Karn99 ca Adasnn iki misli. Diyorlar ki, Harikliann balk kocas sylyormu, o da adadan orbaclarla birlikte ayrlmt, Aliki ok okumu, Amerikann en yksek mektebini bitirmi. Onun adresini bulsam, ona ok gzel, zene bezene bir mektup yazsam, ne olur, ne olmaz, bu insanlar hi belli olmazlar, belki... Vasili derin bir d iinde bir cennette yaar, Alikinin pembe pullu bartsnn kokusuyla kendinden geer, Harikliay da Alikiyle birlikte rlplak koynuna alrken... Ne yaparsa yapsn, ne kadar urarsa urasn nleyemiyor, Aliki ne zaman koynuna girerse, tam sar-madola olurkan o da geliyor, slak bedeni, ate gibi yanan teniyle aralarna giriyordu. Pembe gll bartnn kadn kokusu... Nergis de kadn gibi kokar. iekler iinde bir tek

iektir ki nergis tpk kadndr. Onu gecenin karanlnda kadndan ayramazsn. Vasili, krek aprtlaryla dalgnlndan ayld, ayaa frlad, eli tfeinin tetiindeydi, iyi ki dalgnlkla tetie basmad. Adam, krek eke eke geldi, iskelenin nnde durdu, ayaa kalkt, iskelenin tahtasna tutundu, kayk onu usul usul sallyordu. yle sallanarak, bir sre evlere bakt. Vasilinin eli tetikteydi. Bir ara tetikteki elini ekip, adam adaya kmasn, diye dua etti, ha kard. Tanr, sonunda Vasilinin dualarn dinledi, kayk iskeleyi brakt, motoruyla uramaya balad. Motoru alsn, diye de dua etti Vasili, kayk ok urat. Lanet motor bir trl almyordu. Sonunda alt. Kayk da arkasna bakmadan ekti gitti, Vasili de, nergisleri incitmeyerek, kalkt, kamln iinden kt. Yemek bile aklna gelmedi. ylesine bitkindi ki btn bedeni havanda dvlm gibiydi. Her bir yeri aryordu. Doru yatana gitti, yataa kendini att, giden motorun sesi bir sre kulaklarnda pat pat etti, sonra da silindi. Sabah uyandnda btn bedeni daha szlyordu. Bugn ne yapacakt, bir eyler yapacakt ya ne? Dnyor dnyor bulamyordu. Kalkt, banyoya indi, yzn ykad. Bir iyice ykanaym, diye dnd, sonra da kalsn, dedi. Baka bir gn ykanrm. Belki bir evde su stacak bir kap bulurum, sonra. Usturasn klavlad, souk suyla sakaln kprtmeye alt. Sakal kolay yumuamyordu, gene de sakaln ata ata ald. Bir arkadann zmirden gnderdii kolonyadan avucuna birazck dkp yzne srd. i alr gibi oldu. Birden de o 100 fL HAU< KTPHANE*^ unuttuu ey aklna dt, bugn bala kacakt. kacakt ya kay oraya zorla sokmutu, imdi nasl karacakt. Nasl girmise, yle de kar, diye gld. Maaraya, yeldeirmeninin nnden geerek geldi. Deirmenin nnden geerken kar konulmaz bir g onu ieriye ekiyordu. Zor kurtuldu. Pembe barts layp duruyordu orada, mor deirmen tann stnde. Bir kezinde Vasili bir nar aacnn altnda otururken, narlar iek amt, dallar apal nar ieklerini gt-remiyor, dallar iekten krlyor, bal arlar, sarca arlar, eek arlar, daha baka arlar ieklere okumular, aalara bulut gibi inip kalkyorlard. Vasili srtn aaca dayamt. Ban saa evirince Alikiyi grd. Alikinin btn yz bir ift koskocaman mavi gz olmutu, prl prl, hayran, sevgi dolu bakyordu. Vasilinin onu grdn anlamasyla ayaa kalkp frlamas bir oldu. Vasili dndke yaad yaamad ok eyi anmsyordu. Maaraya geldi, kayn umduundan daha kolay kard maaradan. Benzin deposunu yoklad, azna kadar doluydu. Oltalar da yerli yerindeydi. Motoru altrmad, kreklere asld, Hayrsz Ada ynne, douya evirdi kayn ban. Doudaki burunda ne toprak, ne kaya, ne aa gvdeleri, pembe eftali, kiraz ieklerinden baka hibir ey gzkmyordu. nnde btn ada sar, mor, mavi, krmz bir iek ynyd. Bir iek ynndan gelen kokularla da kokuyordu. Bir de deniz kokusu esiyordu adann iek kokusu stne. Burnun bir mil ana att oltasn, gvenli. Biliyordu, tam burada oltasn att yerde ok mercan tutmutu bir zamanlar. Tutmu, kimseye de bu mercan kayalklarn sylememiti. Mercann yerini o kadar iyi biliyordu ki niana miana hi gerek yoktu. Bir akamst zeytinliklerin iinden koyan yukarsna doru yryordu, bir atrt duydu, arkasna dnnce Alikiyi grd, Aliki onun dndn grnce kat, iki adam el ele verse eviremez bir zeytin gvdesinin arkasna sakland. Vasili, bir sre bekledi, Aliki gzkmedi. Vasili yrd. O yrynce kzn da arkasndan geldiini anlad. Biraz yrynce bir anda arkasna dnd. Aliki kaamad, olduu yerde kalakald. Vasili onu tepeden trnaa szd. Biraz daha bym, kaln, krmz dudaklar biraz daha kadns olmu, burun kanatlar titremeye balamt. Byle karlkl bekletiler. Gz gze, gzlerini krpmadan baktlar, 101 Vasilinin iinden l l bir sevgi akt Alikiye doru, kendini tutmasa gidip kza saldracakt. Ama olur mu, ama olur mu Vasili, dedi kendi kendine, o kck bir ocuk. Arkasn dnd, koarcasna yrd. Duyumsuyordu, Aliki de

arkasndan geliyordu, stelik de koarak. Kyya kadar arkasna bakmad. Kyda kaynn ipini iri bir sakzlk aacndan zerken, orada br sakzhk aacnn altnda durmu kalm Alikiyi grd. Arkasnca geldiini kesinlikle biliyordu ya gene de onu byle hznl, yz kzarm, gzleri imi grnce ard. Kendini toparlayp Alikiye varncaya kadar, br kat, bir anda da yitti gitti. Oltaya balk vurdu. Belli belirsizdi vuru. Vasili aldrmad. Gelir miydi bir gn acaba Aliki? Kim bilir? imdi aday bile unutmutur. Zeytin aalarn, beyaz badanal evleri, u tepelerin yamalarn sarm gitmi sar iekleri, mor, menevili denizi, her eyi oktan... Balk bir daha vurdu, Vasili oltay ekti, bir kocaman mercan gnete akt snd. Bal usta elleriyle oltadan ald, livara usulca koydu, bu bana bugn yeter, diye iinden geirdi. Sonra, birka tane de akam iin tutaym, dedi. Ekmekler de peksimet oldu, tala kramazsm. Eilip livara bakyor, suyun iinde tek bana yzen mercan izliyordu. Mercan, hibir ey olmam gibi, tahtalar koklayarak, livarn iinde dolayordu. Oltay suya atar atmaz bir balk rkek rkek kez ard ardna vurdu. Vasili oltay ekmedi. Acemi bir balk olsayd, ipi hemen ekerdi. Vasili bekledi. Amerikada okumu bir kz, belki Rumcay da unutmutur. Belki de adn unutmutur. O adann ad neydi, hangi denizde, hangi lkedeydi? Belki anasna, babasna sorar, anas, derinden bir ah! eker. Balk bir daha vurdu. Kimi balklarn vuruu bellidir, en ok da mercann vuruu belli olur. Lfer, kofana btn gcyle aslr oltalara, oltaya taklan palamutla uramak mkldr, derken ada geldi aklna, o yne bakt, ya birisi, u anda adaya gelmise, adaya yerlemise, aday atee vermise, evlerin hepsi tahta, bir tutuursa btn leye kalmaz, yanar biter. Ulan balk ne oldu sana, bir daha, bir daha vursana be, vursana hey uursuz balk, eolu eek. Ne nazlanyorsun, yoksa seni imdi brakr giderim. Kim bilir, ne oldu, ben bu kadar zaman buradayken, kim bilir ne yaptlar adaya, kimler geldi, kimler gitti adaya, ben burada balk tutarken... Sevin iinde oltay ekti. lk ektii mercan byklnde bir ipura ipin ucunda rp102 np duruyor, akp durduka keskin klarn denize yayyordu. Bal aldktan sonra olta kendiliinden denize indi, hemen de balk vurdu. Vay anasn, dedi Vasili, deniz balk kaynyor. ektii balk bir lferdi. Olta bir daha kendiliinden denize inecekti ki, Vasili kendini tuttu, kim yiyecek, diye iini ekti, bu balklar bana gn yeter. lk ektiim ipura le iin, ikincisi akama, ncs de yarn sabah kahvaltsnda... Oldu mu? Motoru altrd, heyecanndan lyordu. Gzleri hep adadayd. Sanki aday yerinden alacaklar, gtrp yedi denizlerin ortasna koyacaklard. Vasili gittike heyecanlanyor, motor da gittike hzlanyordu. Bir gz ap kapayncaya kadar iskeleye geldi, motoru durdurdu. Kyya kadar krekle geldi. Balklar livardan kard. Livarn suyu deimedii iin balklar yar canlyd. Kayktan iskeleye atlad, ipi babaya balad, deirmene kotu, ikinci kata kt, oh, dedi, derin bir soluk ald. Bart, orada, olduu yerde duruyor, pembe kocaman bir iek gibi am, deirmenin ta duvarlarn ipiltiye bouyordu. Aliki, gidecekleri gnn akam ortalktan yitti. Sabaha kadar btn aday aradlar bulamadlar. Onun Vasiliye kat kimsenin aklna gelmedi. Nasl gelsin ki, Aliki on yanda, Vasili de daha yeni delikanlla ayak basyor. Vasili, babasyla gitsin, diye gn gece Alikiye yalvard. Aliki onu dinlemiyordu. Alyor szlyor, baryor, dnyay birbirine katyordu. Sonunda Vasili evden kat, kayna bindi, doru Hayrszn yolunu tuttu. Bir hafta sonra Hayrszdan dnd ki gitmiler. Kimseye bir ey soramyordu. Alikiyi bulmular m, sa mym, selamet miymi, nerede, nasl bulmular? Keski karsayd Alikiyi, be alt yl sonra byr, kocaman kz olur, evlenirlerdi. Babas anas onu brakp da giderler miydi? l sanrlard, denizde boulmu, akntlar da alm onu kar kylara gtrm atm sanrlard. Onlar da baka bir adaya giderler, orada Alikiye kz kardeim, derdi. Bu barts Alikinin barts. Son grdnde byle bir barts yok muydu banda? Yoktu, diye bard Vasili, yalanc, hi de yoktu. Bartye doru bir adm att, eildi yakndan bakt, elini srmedi. Bu bart buru buru, diye geirdi iinden. ok sevimi, yatarken ok terlemi bir kzn barts. Teri daha deirmeni doldurmu kokuyor. Aliki ne demiti, bekle beni

103 burada. Kyamete kadar bekle. Yz yanda olsam da geleceim. lrsem de lm haberimi sana verecekler. Yoksa, ben bu adada tek bama, adaya ilk kan adam vurmak iin mi, yoksa babamn, dedemin toprak olmu kemiklerini beklemek iin mi? Aliki gelecek. Aliki, gelirim dediyse gelecek. Erkek kzdr. Aliki, karasevdaldr. nce kuru zeytin odunlaryla atei yakt? Ate kz olurken balklan abucak temizledi. Nereden geldiyse bir kocaman turuncu erkek kedi geldi, Vasilinin ayaklarna srnd. Vasili, onun srnmesinin bitmemesini istiyordu. Kedi de srtnmesini bir trl bitirmiyordu. Vasili bekledi, bekledi, insana hasret kalm kedi srtnmesini bir trl bitirmiyordu. Vasili eildi, kediyi okad, kedi ban kaldrd ona sevgiyle, dostlukla bakt. "Bre arkada," dedi Vasili, "ben bu adalym. Burada dodum, bydm. Sen de buralsn. Ka gndr de ikimiz buradayz, niin imdiye kadar beni arayp da bulmadn da, balk kokusu alnca..." Kedi miyavlamaya balad yz bulunca. "Dur arkada," dedi Vasili, "kahvaltm zatna veriyorum. Varlndan haberdar olsaydm, senin iin de birka balk tutardm. Her neyse, geldin ya, ne iin gelirsen gel, bam stnde yerin var." Lferi drde bld, atein biraz uzana koydu, kendi de, Tana-sinin evinden ald tuzlarla mercanlar tuzlad, kzlerin stne koydu. Kedi, lferlerin stne annda atld, bir paray ald narn gvdesinin dibine gtrd, yemeye balad. Biraz sonra gene geldi ikinci paray kapt gtrd. Kzlerden youn bir balk ya duman ykselir, ortal mis gibi bir kokuyla doldururken, Vasili bakt, kedi sandan, gzleripi kzlerin stne dikmi bekliyor. "Sen neden g etmedin arkada, bu kyde bir tek kedi sen deildin ya, onlarn hepsi el deer etek demez teknelere gizlice bindiler, kimini arkadalar, sahipleri gtrd. Kimi de... Bir de kpek ryor kyde. Daha merref olamadk. Bir de horoz tyor her afak vakti, onunla da erefyap olamadk. Korkuyor, arkada, elime geirir de keser yerim diye. Bilmiyor ki, bir balk, acndan lse de adada ten, aday terk etmek korkakln gstermemi yiit bir horozu kesip de yemez." 104 Bir yandan atein stndeki balklar evirirken, bir yandan da kediyi svazlyordu. Kedi, ocaktaki balklar unutmu mrldanmaya balamt. Vasili de, kedinin eski durumundan beter bir durumda, gzleri, kzaran balklarda, gittike de, kan balk duman kokular onu dayanlmaz bir alkta kvrandryordu. Neredeyse balklar ocaktan alp yar i yiyecekti. Bir balk yar i balk yemez, ya iyicene pimi ya da dpedz i balk yer. Kediyi okamak ona g verdi, dayand, balk nar gibi kzard, bal abucak ocaktan ald, kzlerin stnde son kalan ya yle bir koku sald, yle bir mis gibi koktu ki Vasilinin ba dnd. Kalayl sahanda azck soumu balktan bir koca para kendisi alyor, ayklayp yiyor, bir para da kediye veriyordu. Kedi, pay akllarn stne der dmez, hemen kapyor, kalalar titriye titriye narn kknn dibine gidiyor, parasn yutup geriye dnyor, gittike byyen gzlerini Vasilinin elinden azna, azndan eline dikip, bekliyordu. Balklarn yediler bitirdiler.-Vasili gitti Tanasinin evinden bir kalp sabun ald geldi, elini, azn sabunla, kprterek bir iyice ykad, ellerini yzn, gene Tanasinin evinden ald bir havluyla kurulad. Ar ar, ieklere, ieklerin stndeki arlara, birer ku byklndeki, kanatlarnn alt som krmz, byle bir krmzy ne bir iekte bcekte, kuta, kilimde halda, hibir yerde grmemiti, kapkara kelebeklere, imdiye kadar bu adada hi grmedii iekli otlara baka baka yryordu. Vasilinin tuhafna gidiyordu. Demek ki, doup byd aday hi tanmyordu. imdiye kadar bu adada ne byle iekler, ne byle bcekler, kelebekler, kular, arlar grmt. imdiye kadar, hep denize baktm ondan olacak, diye dnd. jte u kanatlarnn alt som krmz kara kelebek nerdeydi bugne kadar. Bu kanad mora

alan kara kelebein biri, bir yaban glnn stne konmu, kanadn da bititirmi, ylece duruyor, kadife krmzs. Bu krmzya bir ad bulunamaz, otur karsna iin renkle, yumuaklkla, tatla dolsun. Durmadan bak, bir krmz bin krmz olsun, bir tat bin tat, bir yumuaklk bin yumuaklk olsun. Sen de krmznn kanatlarnda u denizin stne u da git. 105 Vasili bir krmz d iinde evin kapsna geldi, durdu. Bu evlerin gten nceki durumlarn dnd. Vay anasn, dedi, ne tuhaf bir dnya, bir varsn, bir yoksun. Byle dnrken bacaklarna yumuack bir eyin dediini fark etti. Bacaklarna srnenin kedi olduunu grnce iine bir aydnlkla birlikte bir de sevin doldu. Eildi kediyi okad. Demek kedi, ta iskeleden buraya kadar ardndan gelmiti de o grmemiti. Bu kediler byledir ite. sterlerse omuzuna kar, seninle birlikte yrr, onun varlndan gene haberin olmaz. Bal yedikten sonra uykusu gelmiti. Nerdeyse ayakta uyuyacakt. Cihannmaya kt, soyundu, yorgann altna girdi. Drt pencerenin drd de akt. eriye tepedeki amlardan reine kokular esti. Kedi de geldi, sana, yorgann stne yatt, mrldamaya balad. ylesine bir mrldanyordu, mrltlar denizin sesini rtyordu. Sabahleyin, bir uval somununu ald, somunlar kurumutu, iskeleye geldi, bir ate yakt, ay demledi. Tanasinin zeytinleri stne de zeytin yoktu, her biri bir kara erik kadar. Ekmeini kzde kzartt. Kurumu ekmek tr tr oldu. O yedike kedi gzlerinin iine bakyordu, nne bir zeytin tanesi att, kedi hemen zeytini kapt, bir sre akllarn stnde zeytinle oynadktan sonra, k st oturup zeytini yedi. Bir zeytin daha att Vasili, kedi onu da ayn biimde yedi. Beinci zeytinde kedi pes etti, kara zeytin tanesi akl talarnn arasnda ylece kald. Kediyse biraz uzaa ekildi gzlerini de Vasilinin yzne hayranlkla dikti. Vasili ay bardan, aydanl ykadktan sonra ekmek uvalyla birlikte gtrd, Tanasinin evine koydu, kayn brakt yere yrd. zellikle deirmenin nnden gemedi. Motoru altrd. Daha o kaya binmeden kedi kaya atlam, Vasilinin yanna yerlemiti. Kayn ba gene Hayrsza dnd, bir buuk mil kadar gittikten sonra dnk yere yakn bir yerde durdu. Vasili, oktan oltalar hazrlamt. Hemen sald. Salmasyla da ekmesi bir oldu. Oltann ucunda byk bir mercan yanp snerek sallanyordu. Kedi de bym gzlerle bu tansa bakyor, dili darda yalanyordu. O gn ok balk tuttular. Hem leye, hem akama, hem de ertesi gne yeterdi. Belki adaya birileri kmtr, diye Vasili bast gaza, 106 abucak da iskeleye geldi. Balklar hemen gtrd Tanasinin evinde byk bakr bir tencerenin iine koydu, kapan da kapatt. Balk kokusunu alan baka kediler de gelir, btn balklar yerler, diye gld. Bu ssz adada, bu insan aya dememi yerde... Turuncu kedi ayaklarnn altnda, bacaklarna srtnyor, miyavlyor, yakaladklar balktan payn istiyordu. "Dur," dedi Vasili, "dur olum, hele u tepeye bir kalm, yana yne bir bakalm, adaya kim gelmi, kim gitmi, kim cann elimizden kurtarm, ya da nerelere saklanm bir grelim." Tepeye doru yola dt, zeytinlerin iinden geti, am aalarnn nnden, sel yatandan tepeye vard. Tepedeki dzln tam ortasndaki beyaz yaban gllerinin stnde bir sr ku tyordu, turuncu kedi yldrm gibi kulara kotu, tam onlardan birini yakalayacakken, kular, pr, dediler utular gittiler. Gn tepeye dikilinceye kadar Vasili, yabangllerinin az nndeki byk, ilemeli mermer tan stne oturmu adann her bir yerini, en kck kvrntsna, koylarna kadar gzden geirdi. Denize yansm k gzleri kamatryor, dnyay ipiltilere bouyordu. Ne gelen vard, ne giden. Denizin stnde en kk bir leke bile yoktu. Martlar bile uumuyordu. Nereye gitmiti martlar da? Herkes, her ey bu aday terk etmiti, u gariban Vasili, u gariban kediden baka. Gene koyaktan, zeytinlikten, amlarn nnden, bahar, deniz, ya-bangl, iee durmu yaban yoncalarnn iinden aaya indi. ner inmez de kedi kyametleri

kopard. Miyavlayarak bir Vasilinin ayaklarna srnyor, bir Tanasinin evinin kapsna gidiyor, kapnn tahtasna srnyordu. "Dur arkada, dur," diyordu Vasili, "dur. Dur arkada, dur. Ben de acktm. Biliyorum, sen ok yrdn, sen de acktn, dur. imdi ben atei yakaym, balklar temizlerken, sana da... Dur! Ben balklar temizlerken sen yana yreye bir bakn hele, bir gelen giden var m? Bir de bir baskna urarsak, o zaman yandk. Sen kaar saklanrsn, bana gelince ya lr ya ldrrm." Balklar piirdi, kedi karnn doyurur doyurmaz gitti, yarn stndeki salkm sdn altna kvrld yatt. Bundan sonra Vasiliyle kedi her gn, daha deniz beyazken bala kyor, en ge, kuluk vakti, adaya biri gelmi mi, diye tela iinde ge107 ri dnyorlard. Bakyorlard ki, ne gelen var, ne giden. Vasili rahat bir soluk alyordu. Kimi gn iki gnlk bal birden yakalyor, denize kmyor, tepenin bandaki ilemeli mermer tan stne oturuyor, sabahn alacakaranlndan gn batmna kadar, yemek yemeyi unutarak denizden gelecek tekneyi, kay bekliyordu. Ve deniz bombotu. Gzkrlerde ne bir karart, ne bir kprt. Sonunda yle bir duruma geldi ki, Vasilinin denize kmasyla dnmesi bir oluyordu. Kiminde oltay denize st ste birka kez salyor ekiyor, kiminde yem takmay unutuyor, kiminde tuttuunu kedinin nne atyor, kiminde de bir urur bile yakalamadan alelacele oltasn topluyor, son hzla adaya dnyor, o gn yemek yemeyi unut-mamsa, zeytin ekmee talim ediyor, koarak tepenin bana kyor, tepenin stnde drt dnerek, gn doudan gnbatya kadar btn denizi taryor, karanlk basnca da iskeleye iniyor, tahta kanepeye oturuyor, ban iki eli arasna alyor, ylece dnp kalyordu. Kimi gece de orada, ba iki eli arasnda, yanna bzlp yatm kediyi okayarak uyuyup kalyordu. "Sen de benim gibi elini tutmadn, bir kere olsun mavi gzleriyle gz gze gelmediin, Amerikadan dnsn, diye, bu adada Alikiyi bekliyorsun, yle mi?" Hem konuuyor, bu yalnz kediye yrei yaralanarak acyor, onu btn scaklyla okuyor, o okadka da kedi mest gittike mrltsn artryor, geriniyor, srtst yatyor, onu okayan eliyle oynuyor, parmaklarn yalyor, kucaklyor, bir yandan da dnp duruyordu. "Herkes gitti de, btn kediler bir yolunu buldular da, teknelere szdlar da sen niin bir tekneye atlayp da gitmedin de burada tek bana kaldn? Yoksa bu adada senden baka kedi yok muydu?" Vasili anmsamaya alt, gerekten bu adada hi kedi yok muydu? Dnd dnd, bir kedi topluluunu gzlerinin nne getiremedi. ocukluunda onun bir ala kedisi vard, o imdiki gibi gzlerinin nnde. yleyse teki kedileri niin hi anmsamyor? Her neyse iyi ki geldin de bana can yolda oldun kedi. Senin Ali-kin ne zaman gelecek? Senin Aliki de benimki gibi bebekken mi gitti Amerikaya? Eeeeeee... yleyse sen neden kaldn bu adada yle, cannn istedii iin mi? Bu adann dna kmaktan korktuun iin mi, 108 bu adann dna knca seni kpeklerin, aslanlarn kaplanlarn paralayacan bildiin iin mi? Seni savaa m gtrecekler, sen bu adann dna admn atarsan? Top glleleri tepende mi patlayacak? glle birden senin siperlerinin stne mi decek, toprak altnda m kalacaksn gn gece, soluk bile alamayacak msn? Seni topran altndan kardklarnda yannda Erzurumlu Hasan bulacaksn gzleri prtlemi, iki elini nne uzatm, krlerin yrd gibi yryen. Hastanede bile bit iinde kalacak, btn bedenine bit svanacak, yle mi? Gencecik askerler sapr sapr bitten dklerek, biti yerden sprgelerle toplayp stlerine gaz dkp yakacaksn, yle mi? Bu dedikleri-" mi da ta duydu. Yedi iklim, drt ke duydu, sen de duydun, yle mi, duydun da onun iin mi, korktun da bu adada kaldn, yle mi? Sava bitti. Belki daha sryor mu, diyorsun, bunlar sava bu aklla bitiremezler, bu insanlar, kendilerini yaratklarn en aklls sanyorlar, bu yaratklarn en acnas yarat, yaratklar iinde kendinin en ahmak yaratk olduunu bilmeyecek kadar en ahmak, kendi canna, tekmil yaratklarn canna kyan bu yaratklarn en kts yaratk, yaad u yeryznn bir cennet olduunu bilmeyecek kadar enayi, yediinin itiinin, doan gnein, akan suyun, esen yelin, uan bulutun,

yaan yamurun, aan iein, byyp gelien meyvenin, tomurcuun, yer altnda abalayan tohumun, uan kuun, petekteki arnn, saysz, milyarlarca, milyarlarca layan rengin bir tansk olduunu bilmeyecek kadar eek, hem de eolu eek. Bu korkun yaratk gene sava karacak, ormanlar yakacak, yzlerce binlerce yldr yapt ehirleri ykacak. Gzlerdeki btn gz nurlarn alacak, akll kedi sen onun iin mi bu adadan kmadn, yle mi? yleyse biz de bu adaya kan ilk yarat ldreceiz, yle mi? Kedi kalkt, gerindi, kanepeden atlad, salkm sdn altna gitti, topra eelemeye balad, bir sre kazd, ukura oturur gibi yapt, kaslarak st, sonra da zenle stn rtt geldi yanna yatt, yaland. Sabahtan, kedi uyand. Deniz stbeyazd. Vasili motoru altrd. Naslsa kimse gelmeyecek bu adaya, burasn tanr bile unuttu. Varsn gelmesinler. Gelirlerse de cehennemin dibine gelsinler. Yaaaa, kedim, onlardan, bu ahmaklardan birisini, hi olmazsa birisini ldre-mezsem, diye zlyor muyum? Hi de zlmyorum. Her gn, her 109 saat, her dakika bu srngenler, srngenlerin ayaklarn psnler, birbirlerini ldryorlar. Onlardan bir tanesini, bin tanesini, bir milyonunu ldrdn ne kar. Sen de benim gibi adana kacak ilk kediyi ldrmek iin mi katn da burada kaldn, ldrsen ne olacak, l-drmesen ne olacak, bu ldrme makinas insanolu, u yeryznde nne ne gelirse, kim karsa ldryor, havada uan kuu, -denizde yzen bal, ldrecek hibir ey bulamazsa kendini ldryor. Gel seninle buradan gidelim. Nereye gitsek bizi ldrecekler. Bana ahmak m diyorsun, gene en salam yer buras m? Vasili dalmt, tam Hayrszn dibindeydiler, bir krlang yakalasa ok iyi olacakt. yle kanatl, bir okkadan fazla,, koskocaman gzl, gzlerinde btn denizlerin rengi, lts... Krlang baln yerken insan btn denizlerin kokusunu da birlikte yiyordu. nsan tepeden trnaa denize kesiyordu. Anladk, haydi, bal ldryor, yiyoruz, havada uan kuun ne kabahati var? Sen ne iin kaldn burada kedi? Gitsen bir kasabaya, kye, byle yalanrsan sana bir lokma ekmei nasl olsa verirler. Senin teki arkadalarn, hani u fare avnda olanlar... Oltasn zenle yemledi, sallad, bekledi, neden sonra bir balk oltaya sert vurdu, balk ipi alm gtrrken Vasili ipe yapt, durdurdu, ekmeye balad, byk, oynak bir levrek, btn ltsyla, yanar dner, sudan frlad geri dt, suyun yznde oraya buraya kamaya alt ipi koparamad, bu srada da Vasili onu tekneye ok dikkatli ald. Bu byklkteki levrekler hem ok lezzetli, hem de canavar olurlar, parman kaptrmaya gelmez, koparamazlarsa da keserler. Oltasn bir daha, bir daha att, hep levrek geliyordu. Levrein buulamas krmz, kanatl, byk gzl krlangcn buulamasndan daha lezzetli olur ya, btn denizin kokusunu levrekle birlikte iemez, yiyemezsin. Levrek de baka bir gzel kokar baharda, mays aynda. Vasili leye kadar alt. Bir levrei drde bld kediye verdi. Kedi, kuyruu sevinten titreyerek levreini yedi, geldi k stne yatt, hemencecik de yalanmaya koyuldu. Adaya ar ar dndler. Vasili dnceliydi. Vasili ok gzel bualama yapard. Bunu da adalardaki, kylardaki balk arkadalar bilirlerdi. Bu hneriyle de vnrd. 110 Balklar zenle temizledi. Yazk ki taze domates yoktu, ama ermi Tanasinin evinde hem domates, hem de biber salas, hem de nar ekisi, hem de krmz soan vard. Ermi Tanasinin bahesindeki soanlar daha imdiden yaprak vermiti, birka gn sonra yenebilirdi. Kvrck salatalk daha imdiden yenecek durumdayd. Bir de bol biberli, nar ekili, krmz soanl salata ekmeliydi ki levrek buulamasnn yanna felek de maallah, desin. Sen hi Sankam grdn m kedi? Sarkam iinde Aynal ar. Aynal ar cehennem. Sen Aynal arda uup da denize gmlen gemileri hi grdn m? iyi ki grmedin. Sen hi para para ol^ mu, st ste tepelerce ylm, siperleri, koyaklar, ukurlar azna kadar doldurmu lleri grdn m? Ovalar dolusu rm, kokmu, kokusu insan boan llerin stnden hi yryerek getin mi? Sarkam savan grmemi, yaamam insan dnyada hibir eyi

grmemi, yaamam, demektir. Erzurum iinde Aynal ar. Sen kedi, sen hi, uykucu, rahat, gerinen kedi, sen hi Allahuekber danda olup bitenleri grdn m? insan boyu, iki insan boyu karn iinde yalnayak, ba kabak, pantolonu yrtlrn, kaputsuz, ceketsiz, koyunlar bit dolu, donmu elleriyle kanamayanlar, Rus topusunun karl dalar atee, zindana eviren gllelerini, karla birlikte uuan kollar, bacaklar, kollarla bacaklarla, gvdelerle birlikte gkten yaan kanlar, Allahuekber dalarnn doruklarnda frtnaya, boraya tutulup donan, ta kesilen, donmu kirpikleri, kalar, donmu gzleriyle bakan on binlerce askeri grdn m hi? Sen bunlar grmediysen hibir ey grmedin demektir. Sen bunlar grmediysen kedi, niin bir tekneye binip de kar kyda karaya kmyorsun? Sen bunlar grmediysen, insanlarn yzne bakmaktan niin utanasn? stersen, gel seni kar kyya brakaym. Karaya kar, kokusunu aldn ilk iyi adam sandn kiinin bacaklarna, btn scakln, tatllnla srnrsn. O da bundan holanr ya... Balkan harbi, anakkale, Sarkam, Amele Taburlar, sen bunlarn hepsini birka ylda st ste yaadn m kedi? Gnlerce a kaldn m, gnlerce susuz kalp, kurtlu sular itin mi? Dumlupnarda ldrlm binlerce kokmu, rm, liyme liyme olmu ly toplarken, toplar gmerken yzlerce Amale Taburu askerinin ldn duydun mu, grdn m? Duymadysan, grmediysen 111 bu dnyada ne hibir ey duydun, ne de hibir ey grdn. Sen bir insan olsan bir daha u insanlarn iine kar, bir daha onlarn yzlerine bakabilir misin? Dur kedi, dur, sana bir buulama levrek yapaym da gr, yle bir buulama yaparm ki sana levrekle birlikte parmaklarn da yersin. Trkler, bir yemein lezzetini anlatmak iin byle sylerler. gn, hi inmeden tepede bekledi. Tepe, drt bir yandan esen yellerle gelen, insan sevinten uuran kokularla kokuyordu. Bu adada domu, burada bymt, imdiye kadar burnu ne bu kokulan kok-lam, ne de gzleri deniz beyazken kyya indiinde denizin yz bin renkle menevilenerek, bir renk frtnasnda savrulduunu, ieklerin bylesine parlak, bylesine aday, renk renk, azna kadar doldurduunu grmt. Esen yeller bile masmavi esiyordu. Vasili, btn bunlar, lm kalm dnrken savalar, lmleri krmlar, ikenceleri alklar birlikte dnyor, acdan, sevinten uarken kanatlar eriyip yere aklyordu. gnn sonunda, bir sabah, gn rken adaya epeyce yaklam, dou ynnden iskeleye doru gelen bir kayk grd, Vasilinin yrei hop etti, sevinle ayaa frlad. Sevgiyle titredi. Koarak aa inecek, gelen kiinin boynuna sarlacak, onu bir sevin kasrgasna boacakt. Bu arada kedi bacaklarna, yumuack srnyordu. Bir, biraz daha turunculam kediye, bir kaya bakt, gerisin geri geldi mermer tan stne oturdu. Kayk o kadar yava ilerliyor, krekler o kadar ar kalkyor, iniyordu ki, Vasili, bu adam yorgunluktan lyor, diye iinden geirdi. Nerdeyse az sonra uyuyup kalacak, kayk da babo akntya kaplp kar kyda karaya vuracakt. Ayaklar ald onu aaya ekti gtrd. Koyan yamacndan, aklkta yrd. Grnrm grnmem diye de bir ey dnecek durumda deildi. i alp veriyor, gittike de kendini fkelendiriyordu. O kendini iyi bilirdi, aa ininceye kadar kendini kudurtacak, bir kurunda da u gelen, u yorgun, u uykusuzluktan len kiiyi tam alnnn ortasndan vuracakt. Gzlerini de kaykdan hi alamyordu. Kreklerin de ini klar gittike yavalamt. Bir sre krekler, bir daha hi kalkmayacak-m gibi, kayn yanlarnda srklendi kald, sonra da ar ar kalkt, havada asl kald, ardndan da gene usulca suya indi. 112 Kayk epeyce yaklanca iindeki adam doruldu, yorgun, bitkin, ter iinde kalm karanlk yzyle ayaa kalkt, iskeleye, narlara, evlere bakt, glmsedi. Kayk, kck dalgalarla sallanyor, ayaktaki adam da saa sola yalpalyor, decekmi gibi oluyor, geri doruluyordu. Vasili bu srada hi telasz, soukkanl, gz dnm, kam kklerinin, brtlenlerin sard ukura indi, tfeinin namlusunu bir kam kknn stne koydu, gez, gz, arpack tam alnnn ortas... Elleri titredi, zld. Adam da

kaykla birlikte sallanyordu. Tetikteki parman ekmese titreyen parma iniverecek, kurun da uup gidecekti. Sonra, kaykla birlikte yalpalayan adam kendine geldi. Yz bir iyice aydnland, kendi kendine gld, biraz nceki bitkin, glmsemeyi bile unutmu yz, ald, sevinten akd. Kreklere oturdu, glmseyerek asld, biraz nceki l gibi krek eken kii sanki bu deildi. Krekler, kayk, adam, hep birlikte, bir sevin uuntusunda kyya kouyorlard. Vasili de kendini bu sevince kaptrm, o da sevinten ii , apaydnlk, pr pr olmu uunuyerdu. O srada kedi de geldi omuzu-nun stne oturdu, boynunu yalamaya balad. Vasili elini mavzerden ekti, kediyi omzundan ald nne koydu, okamaya balad. Solundaki top top am katmer nergis, lk bahar gneine btn ieklerini sermi, ba dndrc bir kokuyla kokuyordu. Okanan kedi de yle bir mrldamaya balamt ki, on be yirmi adm teden duyulur. Nergis, kedi, yapraklar tir tir eden ilerdeki kavak aac, Vasili, uup gelen kayk, iindeki adam bir esrikliin tansk dnyasnda kvanyorlard. Kayk o hzla geldi, yarsna kadar akl talarnn stne kt. Kayn durmasyla adamn atlamas bir oldu. akl talarnn stnde akn duran adam narlara doru birka adm att, aalara, mutlu sevin iinde glerek bakt. Vasili, imdi, u anda bu adam dnyann en mutlu adam, diye dnd. Bunca yldr, hi byle mutlu, az dolusu glen bir kiiyle karlamamt. Yalnz ocuklar byle az dolusu, byle mutlu glerler. Adam, bir sre narlara baktktan sonra evlere dnd, ilk eve girdi kt, evlerin nnden birka kez geti, sonra gzden yitti. Kyn iine girmi olacak. 113 Vasili, mavzeri, kedisi, nergisleriyle orada oturmu kalm, yerinden kprdamyordu. Neden sonra kendine geldi ki, adam daha ortalkta yok. Kamlarn iinden frlad, koyaktan tepeye doru kotu, bir sivri kayann stnden, kendini gizliyerek ev aralarna bakt, kimseyi gremedi. Merakland, bu adam cin miydi, eytan myd, az nce gznn nndeyken, birden nasl yitip gitmiti? Deirmenin st bandaki ukurdan douya doru kt, ta buruna kadar gitti geriye dnd, sivri kayann stnde ok elenmedi, aaya, kamlarn iine indi, tfeini, kedisini kucana ald, srtn da bir kam kkne dayad. Nasl olsa, eninde sonunda adam kaynn yanna gelecekti. Gn kzdrdka nergisler daha da youn koktu, ba dndrc. Bir ayak sesiyle ayaa frlayan Vasili, tfeini kapt eli tetikte nian ald, az daha kendine gelmese, adamn yorgun, bitkin, dklen, acya kesmi yzn grmese oktan tetie basm gitmiti. Elleri titredi, zld, tfei elinden decekti, sk kavrad, bacaklar bkld, az nceki oturduu yere sald, kedi de geldi kucana oturdu, az sonra da mrldanmaya balad. Nergisler de kokularn fora ettiler, ortala salverdiler. Az daha adam ldryordum, diye iini ekti Vasili. Dur bre arkadam, ne oluyor yahu ant itin, hemen bugn ldrmen mi gerekiyor? Dur bakalm, baksana adam yprgunluktan lyor, bitmi tkenmi, insan olan insan bu durumdaki insan hi ldrr m? Savata, insanlar birbirlerinin bitkin, ylm, canndan bkm yzlerini grseler, Trklerin dedii gibi, alimallah, birbirlerine kurun skamazlar. Sng sngye dvn, bundan dolay, acs byktr. Sng savana girmi bir kii bundan dolay lnceye kadar mutlu olamaz, kendine gelemez, yaral kalr. Bir insan bir insann yzne baka baka onu kolay ldremez. Bir insann bir insan ldrmesi kendisini ldrmesinden de zordur. Adam kayna geldi. Yz de gittike yorgunlayor, tkeniyor bitiyor, kararyor, acya kesiyordu. u anda bu adam tepeden trnaa acya kesmi. Kim bilir ne aclardan geriye kalm. Ancak srekli ac ekmi insanlarn, acya dayanmlarn yzleri byle olur. Bir tepeden trnaa acya keser, bir az dolusu glerler, mrlerinde yanlarndan ac gememi gibi. 114 iyor, naa j i: -_. * Adam, kayna yapt, biraz daha karaya ekmek istedi, kay yerinden bile kprdatamad. Doruldu, yanna yresine bombo gzlerle baknd, bir daha yapt kaya, kayk gene yerinden kprdamad, ilk eve gitti girdi geri kt

geldi, kayktaki yataa asld, yk kalnca bir kendirle sarlmt, darya ekti. Yatak yerinden kalkmad. Adam bir daha asld, yz gerildi, boyun damarlar iti, adam yk ald, bacaklar bkld, ama bidcin adam srtlad ykn eve kadar gtrd. eriye att, kendi de bir daha darya kmad. Vasili ikindiye kadar bekledi, sonra da kalkt gitti. O gece sabaha kadar uyuyamad. Daha gn domadan yataktan kt giyindi. skele ynne bakt, kimsecikler yoktu ortada. Varsn olmasn, dedi Vasili, ku kafese girdi. Kayyla, yatayla, sandk sepe-tiyle gelmi ki buraya yerlee. Ne olacak, birka gn daha yaasn, ne yitirir ki... Gariban, kim bilir, ne mthi aclardan gemi, gemi de gelmi bu ssz adaya tek bana snm. Belki de bir kaaktr. Bir eski ekya, bir katil, bir siyasidir. Duru mavi gzleri bir ocuun tertemiz gzleri gibi. Yreye hayranlkla, sevgiyle bakyor. Bu adam ldrlr m, ldrlr. ldrlmeyecekse niin bu adaya geldi yleyse? Bu dnyada hi baka ada kalmad m? Bu adam bu adaya dpedz kendisini ldrtmeye geldi. Ben mi bu adam ldremem, gzleri duru ocuk gzleri gibi, hayranlkla dnyaya bakyor, diye mi? Gzleri her grd eyi sevgiyle okuyor, bu kadar aclardan, lmlerden lm beenlerden getii iin mi ben onu ldremeyeceim? Allahu-H. ekberde tepelerce ylm ller, Sarkamta, Dumlupnarda serilmi yatan... Onlarn iinde, o yz binlerce lnn iinde bu adam gibi dnyaya sevgiyle bakan bir tek kii yok muydu, hepsini ldrdler. Bugn yorgun, yarn nasl olsa ortaya kar. Kedisini kucana ald orbaclarn mahallesine dne dne yrd. Ne yapsnd Vasili, kendi ayayla tp tp ldrlmeye kendi gelmiti. Bir kere arkadalarna sz vermiti, ncile de el basmt, eeee, bu duru mavi ocuk gzl adam da gelmi aa dmt, ne gelirdi bu gariban Vasiljpin elinden. Ona, o ok ac ekmi, tertemiz yzl adama birka gn daha yaamak iin, o da birka gn izin verebilirdi, baka bir ey gelir miydi elinden? Delice fkeye kapld, u anda bu adam eline gese, bir iki demez derakap ldrrd. O kadar fkelendi ki, gnl diyor ki, dedi, o ier115 de uykudadr imdi, gir ieri, bir kurunda... Sonra, birden kendini kmsedi, sen ne olmusun bre Vasili, dedi. Ne oldu sana, uykudaki insan bile ldrmeye kalkyorsun... Kedisini kucana ald, abucak iskeleden uzaklat, orbaclarn mahallesine gitti. Ne diyorlard bu mahallenin adna, Mirmingi burnu. Nereden gelmi bu kadar karnca buraya? Gld. Aklndan da o yitiklere karm adam hi kmyor, glen, acl, lmlerden lm been yz gzlerinin nnden gitmiyordu. O lecek ne yapalm, onun da yazgs da byleymi, yazlan da bozulmaz imi. Maaraya gitti, bir iki zeytin, biraz peynir ekmek attrd. Mirmingi burnuna geldi, yukar kt, kapy srgledi, tfeini kucana alp yataa girdi. Bir trl uyuyamyordu. Gerginlikten, etleri ekiliyor, gnlerce srtnda ta tam gibi btn bedeni aryordu. Yatakta durmadan da bir o yana, bir bu yana dnyordu. Sabah, gn domadan uyand, usturasn klavlad, yzn yle bir sabunlad, kprtt. Hemencecik tra oldu, aaya indi, iskeleye yneldi, zeytin aalarna gelince, bir kayn adadan uzaklatn grd, eyvah, kardk, diye bard, kardk, kardk. Son hzla iskeleye kotu, akl talarnn stnde durdu, tfei kaldrd, nian ald, adam ok uzaklamt, ne kadar atc olursa olsun "bir insan bu kadar uzaktan onu vuramazd. Kardk, eyvah kardk, diye, inler gibi birka kez daha yineledi. Tfei, kendiliinden, dercesine yanna indi. Vasili orada, denizin kysnda yle dimdik kalakald. Kayk, uzaklat gitti, gzkmez oldu. O daha orada, kan ekilmi, donmu kalm ylece duruyordu. Nerden ktysa kedisi ortaya kt, miyavlayarak bacaklarna srnd. Kedinin scakln, yumuakln bacaklarnda duyumsaynca kendine geldi, gzleriyle denizi tarad, deniz bombotu. 116 Poyraz Musa gzden yitip gidince Vasilinin iki eli yanlarna dt, gzleri bombo, dalgasz denizde yle kala kald. Neden sonra kendine geldiinde bakt ki gne tepeye gelmi de devrilmi gidiyor. Arkasna dnd, bir adm att. Saa sola yalpalad. Bir tuhaft. inden bir eyler akm gitmi, uyumu, boalmt. nce deirmenlerin dnen

kanatlan stnde durdu gzleri. Doudaki deirmenden duyulur duyulmaz bir gcrt geliyordu. Ortadaki deirmenin kaln duvarlarnda yaban incirleri bitmiti. Bu Allahn belas incirler de byle sahipsiz duvarlar, renleri bulmasnlar, hemen orada bitiverirler. Kayalklarn stnde bile biterler. Bir de arsz bir sar iek vardr. Kck mine iekli, o da cilalanm mermer tan stnde bile biterdi. Ayann dibindeki kedi miyavlad. Tam bu srada bann stnden bir top yalm geti, yalm o kadar hzl, hlayarak geti ki, Vasili yerinden kprdayamad. O stnden geen yalm topu biraz ilerdeki siperlerin stne dt, patlad, gkten kol, bacak, gvde, kan, toprak yad bir sre. Bir sre ortal lklar ald, hemencecik de kesildi. Btn bedeninden terler boand, suya girdi kt. Bann stnden bir top yalm daha geti, az ilerde, kulaklar sar eden bir patlama oldu, yerden yalmlar fkrd. Top top yalmlar arka arkaya stnden geiyor, barmalarla birlikte yalmlar uuuyordu. Ortalk kapkaranlk oldu, Vasili oktan kendisini yere atmt. Gzlerini atnda, usuz bucaksz ova kar altndayd. lerdeki am orman yanyordu. Yalmlar koskocaman orman nne katm alm gtryordu. Paralanm llerden daha oluk oluk kan akyor, karlar kpkrmz kana kesiyordu. Bir 117 gne alabildiine dnyay doldurmutu. Kan, gne, yangn, iniltiler. Vasili uyumutu. stne ylm topran altndan kmaya urayor kamyordu. Mangasndaki Manisal Alinin sesini duydu, sevindi, iki el onu kavrad, topran altndan ekti ald. Aliyi bir grd, karanlk bast, Aliyi yitirdi. Ali, gne, karlarn stne serilmi kanayan ller birden ortaya ktlar. Alinin sesini duydu, kucaklatlar, el ele tutuup yanan ormana yrdler. Ormann kysna gelince stlerinden gene top top yalmlar gemeye balad, orman yanyor, lklar geliyordu yanan ormandan bebek alamalar gibi. niltiler doldurdu dnyay. Her yer karanla kesti. Vasilinin kulana biraz sonra denizin usuldan sesi geldi. Yerden doruldu, gzlerini uuturdu, kedisi yanndayd, mrl mrl ediyordu. Ayaa kalkt kediyi kucana ald, saa sola baknd, ortadaki deirmene vard, kapdan girdi, doru merdivene yrd, pencerenin stne kt oturdu, ortadaki yeil bart burumu orta yerde yle duruyordu. Gzlerini kapad, Alikiyi dnd... Ne Hariklia, ne Aliki geldi gzlerinin nne. Ne sevitiler, ne ptler, hibir ey olmad. Gzlerini at, yeil bart bir iyice burumu, solmu gitmiti. Koarak deirmenden kt. Kapnn aznda durdu, saa sola baknd, ada boalmt, hibir yerden en kk bir ses, bir fslt gelmiyordu. Bir anda aadaki deniz, koyaktaki zeytinlik, zeytinliin yukarsndaki amlk, bir yan keskin kayalkl tepe, kapsnda durduu, kanatlar ar ar dnen deirmen, ayann altndaki toprak, her ey, her ey silindi. Koarak ieriye dnd, merdivenleri ikier ikier kt, pencereye geldi oturdu, gzlerini bartsne dikti. Kedi usul usul, sinerek, bir fareye gider gibi saklanarak yeil bartsne gitti, bir ucundan, byklar titreyerek koklamaya balad. Vasilinin de burun kanatlar titredi. Onun da burnuna terlemi kz memesi kokusu geldi, gelir gelmez de geti gitti. Kabarm, lt iinde kalm bart burutu, soldu, kedi de bu solmu kokuya arkasn dnd, keye gitti. Kenin tabann uzun uzun koklad, byklar gene kabard. Yukarda, tavanda bycek, yeil amurdan rlm krlang yuvas daha botu. Krlanglar oktan gelmilerdi ya kim bilir neden daha yuvaya uramamlard. Kedi, gzlerini yuvaya dikmi, yalanarak bekliyordu. Vasili pencereden atlad, tahtalarn stne sert dt, tahtalar a-trdad, kedi miyavlad, darya kt. Dnen kanatlar daha ok gcr118 diyordu. Kedi de geldi ayaklarna srnd, yumuack. Kedi ayaklarna srndke Vasili kendine geliyordu. lerdeki, uzun bir dal stnde tek bana am koyu pembe iei grd. Oraya yrd, dokunmadan koklad. imdiye kadar, o kadar iei koklam, hi byle bir kokuya rastlamamt. Bu adada domu bym, doudan batya, kuzeyden gneye dolam byle uzun boyunlu, byle gzel kokulu, bylesine kadife renkli, insan durmadan okayan bir renge rast gelmemiti. Oraya, iein dibine uzanverdi, gzlerini gkyzne dikti. Gkyz ok uzaklardayd, gittike de uzaklayordu, ner-deyse gzden yitip gidecek, yerinde

bir top ak bulut gibi, bir top, insann yreini hoplatan, kann kaynatan, kanna karan bir top mavi kalacakt. Birden ayaa frlad, koarak kayna vard, zd, biraz yem bulaym, diye dnd. Kedi neredeydi, saa sola baknd, kedi oktan gelmi, kayn iine kurulup oturmu, keyifle yalanyordu. liklerine kadar sevince kesti, kaya atlad, motoru kolaylkla altrd, gneye doru dmen krd, deniz dmdzd. Gne kzdryordu. Deniz de bahar kokuyor, dedi. Baharda en ok denizler bahar kokar. Elini uzatt, kediyi okad. Kedi sevincinden kez takla att, ardndan da n ve arka ayaklarn alabildiine, orta yerden kopacakm gibi uzatarak gerindi. Birden de ayaa kalkt, hemencecik de yalanmaya balad. Onunla da yetinmedi, Vasilinin elini hzla yalamaya koyuldu. Bundan ok holanan balk elini ekmedi. Yemi unuttuu aklna dnce dmeni kyya krd. Ky ky, ok ar gidiyordu. Birka zargana yakalad. Zarganalar temizledi, kesti, oltaya geirdi, denize att. Burundan be kula kadar alrken oltaya bir balk takld. Balk oltann ucunda ylesine rpnyordu ki, nerdey-se ipi koparacakt. Vasili baln lfer olduunu anlad. Fazla yorulmadan lferi ieri ald. Balk, sandndan da daha bykt, livara att. Kedi bir sre umutla livarn yresinde aznn suyu akarak dnd. Vasili, "biraz sabreyle arkada, nc balk senin," diyerek onu okad. nc balk, ok abuk geldi. Bu daha byk bir balkt. Vasili, bal temizledi, kesti, en byk paray kedinin nne att, kedi parann yresinde her bir yan koklayarak dolat, geldi Vasilinin ellerine uzun bir sre srnd, sonra bala gitti, byklar titremekten uarak 119 nndeki paray hemencecik yuttu. Vasili aknlkla teki paray da verdi. Kedi, onu da... Baln hepsini yedikten sonra gitti, arkadaki telis uvaln stne kvrld yatt, dnyayla btn ilikisini kesti. Gn batt batacak geri dndler. Vasili narlarn altna bir ate yakt, yalmlar dallara kadar snen, taa uzaklardan gzken, Vasili, varsn gzksn, dedi, inallah biri adaya der de, ben de onu ldrrm de, bu ikenceden kurtulurum. Ama nerdeee, deniz bombo, ne gelen var, ne de giden. u anda bir gelen olsa, yanndaki tfeini okad, ah bir gelen... Hi saptmaz, alnnn ortasndan ivilerdi. ini bir sevin ald, o giden adam nasl olsa yarn br gn gelecekti. teberisi herhalde u evlerden birisindeydi. Pien balklar bayat ekmekle, kedisiyle birlikte yedi. Yarn ilk i olaraktan onun teberilerine bir bir bakacakt. orbacnn evine gitmedi, iskelede kald, kayktan telis uval ald, bana yastk yapt, uzun kanepelerin stne uzand, boluk onu ok yormutu, hemen uyudu. Sabahleyin erkenden uyand, Poyraz Musann teberilerini koyduu eve gitti, kap kilitli deildi, ieriye dald, alt kat koskocamand, solda byk bir mutfak, mutfaa bitiik bir oda, karda iki oda daha, karda damarl, sar Kazda mermerinden bir ocaklk, ilemeli, yepyeni, daha kullanlmam. Odalarn kapsn amadan merdivenlere yrd, yukarya kt. Buras da aas gibiydi. Uzun bir salon, salonun her iki yannda ikier oda, gene karda mermer, tahta karm ilenmi bir ocaklk. Ocakln sa yanna serilmi yatak. te o adamn yata. Yatan yannda bir eski terlik, yastn stnde yeni, belki daha hi kullanlmam bir mavi havlu. ncecik, yorgan bozmas, mavi izgili dek, dein stnde de mavi bir incecik yorgan. Bu adam maviyi seviyor. Ayak ucuna, duvarn dibine yerletirilmi ceviz sanda hayran kald Vasili. Sandn n yznde, kapann stnde trl kabartmalar... Byle bir sand Payasta bir Trkmen Beyinin konanda da grmt. Bu sandklarn kilitleri hep ngrakl olur. Sandn alt ucuna da bir kam sepet dayamt adam. Sepet, renkli kamlardan rlmt, azna kadar da doluydu. Vasili olduu yerde uzun bir sre kprdamadan durdu. Hibir ey dnemiyor, ocakln, sandn, sepetin naklar gzlerinin nnde biribirlerine girmiler kouturup duruyorlard. 120 Sng tak, diye bir ses geldi. Top glleleri hldayarak yayor, ormann iine dyor, ormann iinden kopan topraklar ta buraya kadar geliyor, stlerine yayordu. Sng taktlar, siperlerden atladlar, her yan toz brd. Bir toz karanl iinde kald dnya. Barut koktu her yan. Gz gz grmyordu. Tozun

iinden iniltiler, krlan kemik sesleri geliyordu. Bu sng sava ne kadar srd, kimse farknda deildi. Toz karanl kalktnda Vasili aryan omzunu tuttu, sng omzunun bu yanndan girmi, br yanndan kmt. Sngleyen askerin gzlerini hi unutamyordu. Sngl tfei elinde koup gelirken, aralar ya iki ya kulat, fazla deil... Kardan gelen askerin yeil kanl gzleri korkudan prtlemi, delirmi, bitmi, ne yapacan bilemez, btn yz gerilmi, yzlkten km, bir korku olmu. Kar karya geldiklerinde akn asker ne yapacan iyice ard, dnp kamak istedi, kaamad, kvrand kald. Vasili soukkanl, hibir ey olmuyor gibi, onu seyrediyordu. Askerin o anda yz ald, prtlek gzleri parlar gibi etti, akn sngnn omzuna geldiini grd Vasili. Dehet bir korkuyla rperdi, sa omzu, gs, kolu uyuurken o da sngsn var gcyle karsndaki-allak bullak yzn bedenine saplad. Karn stne birlikte dtklerini biliyor. Gzn atnda bir byk adrn iindeydi. Karsnda gle yzl, beyaz gmlei kan iinde bir doktor duruyordu. "Bir eyin yok," dedi doktor. "Seni yaralayan sen de ldrememisin. O da kurtulacak ya sakat kalacak." Aradan gnler geti, bir aydnlk gnd. Karlarn stne ipiltiler km, dnya gz kamatryordu. Sava alan geni bir ovayd. Bir yan kardan, yksek, doruu bulutlardan gzkmeyen bir da, bir yan ucu buca olmayan kar altndaki ormanlard. Ovay on binlerce, kaldrlmam, yatm kalm l silme kaplamt. "Bugn deilse, yarn gelir o adam. ldreceim onu. Ona krmz gtl mektup mu yazdm. Ne ii var onun bu adada? Onu, bu adaya gel, diye kim ard. Gelir gelmez, karaya kar kmaz, akllara basar basmaz alnnn ortasndan..." Merdivenleri fkeyle indi. En ok savalar, savalardaki krmlar dndke fkeleniyordu. Bir meydan muharebesinin verildii ovaya getirilmilerdi. Yz elli askerdiler. Alandaki l askerleri toplayacak uzaktaki dan yamac121 na gtreceklerdi. Meydan muharebesi verileli gnler olmutu ve ller kokmutu. Daha ovaya yaklamadan ar bir koku bir yumruk gibi iniyordu yzlerine. Kokudan kimi askerler yere dyor, dipik zoru, lm korkusu bile onlar yerlerinden kprdatamyordu. Canlarn dilerine takp kalkanlar da, birka adm sonra yere titreyerek dyor, der dmez de canlar kveriyordu. Vasili dayankl kt. Bir kez olsun, yzne top gllesi gibi inen koku onu yere dremedi. Yere derse bir daha kalkamayacan biliyordu. Sonunda ovaya, ovay silme doldurmu llere ulatlar. Bataki yzba, mendiliyle azn burnunu kapatm, "mar mar," dedi, "mar, mar, her asker bir ly srtna alp u kar tepenin yamacna gtrecek. Mar mar..." * Askerler kotular, her biri bir askeri srtlad. Srtlayanlarn byk bir ksm yolda yere dp topraa kapaklanp kaldlar. Vasilinin srtna ald l kurtlanmt. Vl vl eden kurtlan Vasili lnn paralanm boynunda, gsnde grd. Yandaki lnn ceketini kard, kendi lsn sard, srtna ald. Yolda birka kez tkezledi ya, dayand. l ylesine kokuyordu ki, cieri sklyordu. Ne yapt etti de lsn yolda brakmad, tepenin yamacna gtrd, askerlerin kazd geni, derin ukura att. Yel esti, teri kurudu, yel kokuyu ald gtrd. Vasili tepenin ardna geti, orada, kendisi gibi koku kakn ok asker vard, belki bir alay. lerinde yz bembeyaz olmu, bitmi bir de binba gze arpyordu. Elinde de koskocaman bir sopa vard. Vasili, bir kayann kuytusuna kendini koyverdi, bir kle gibi yere yld. Az sonra da eli sopal avularn sert, stne yamur gibi yaan sopalarn altnda kendine geldi. Gzlerini at ki herkes ayakta. Elleri tetikteki askerler de balarnda. Vasili bunca yl sren askerliinde her eyi anmsyor da bu gnden sonrasn hi anmsamyor. Bir koku denizinin iinde, srtnda rm ller, ovadan tepeye, tepeden ovaya ka gn geldi gitti, o i nasl bitti, oradan nereye gtrldler, hibir eyi anmsamyor. Salt anmsad ilk srtna ald gsnde kvl kvl kaynaan kurtlaryla ilk l, binba, eli sopal, sopalarn askerlerin srtnda kran avular, bombo gzleriyle grmeden bakan, burnu koku almay unutmu binba, kendinden gemi. 122

"Alnnn ortasndan vuracam o adam. Hele bir adaya dnsn. lsn de, kokmu lsn de srtma alacak, ite u mezarla gtreceim. sterse kokusu yedi deniz tesine kadar denizleri kokutsun. skeleye geldi, bir saa, bir sola vurdu kendini. Uca gitti, narlarn nn de gvdesine dokundu, kamlara vard. Mor kamlar eyll sonuna doru tozaklar, dedi. Kam tozaklar ne gzeldir, diye dnd, mutlu oldu. Koyaa yrd, zeytin aalarnn iinden geti. ok yal, btn gvdeleri akur ukur olmu, iki adam el ele verse gvdesini eviremez, dallar gdklemi zeytin aalar grd. Bu zeytinliin iinde bymt. Kendinin de, babadan dededen kalma on bir aa zeytini vard. Zengin saylrd. Aalar da genti, verimliydi. imdiye kadar bu bin yandaki zeytinleri nasl olmu da grmemiti, alr. Oysa bu zeytinler dillere destand, btn adann vncesiydi. Zeytinlerin st bandan denize baknca ta uzakta bir balk teknesi grd. Tekne bu yana doru geliyordu. Ka gndr ilk olaraktan bu sularda bir tekne gryordu. i sevinle doldu tat, ne yapacan bilemedi. Sana soluna dnd,,koarak yal zeytinlerin arasna geldi durdu. Kaln gvdeleri severek okad. Gdk kalm dallara acd. Kedi ayaklarnn uundayd habire bacaklarna dolanyordu. O da sevinten dolmu tayordu. Kediyi yerden kucana ald, ii giderek okuyor, seviyor, yumuack tylerini yzne sryor, bir yandan da gelen tekneye, derin bir cokuya kaplm, bakyordu. Tekne, hzn alm doru bu yana geliyordu. Kimin teknesi olabilirdi bu? Buradaki, aa yukar, btn balklar tanr, tekneleri bilirdi. Gelen tekneden gzlerini ayrmadan, bu teknenin kimin teknesi olduunu bulmaya alyor, bir de adaya gelen dostunu nasl arlayacan dnyordu. Bu balklarn hepsi kafay ekerdi ve Tanasinin evinde horoz sesi duymadk araplar vard. Birka ie rak, mastika, uzo da grmt. Tanasi evindeki yiyeceklerle gelen konuunu drt ba mamur arlayabilirdi. Ya gelen balk, adaya yerlemeye gelen gmenleri getiriyorsa, gelenleri adaya kar kmaz, balknn nnde onlar nasl vuracakt, balky da vurdu diyelim, nereye kap saklanacakt? Nereye kaarsa kasn balklar onu arar bulur, parampara ederlerdi. Balky da gmenlerle birlikte ldrse, balknn ne suu var... 123 indeki bu ikircik sevincini ald sildi sprd gtrd. Dnya bombo kald, yresinde drt dnd. Tepeden trnaa uyutuunu duyumsad. Kucandaki kediyi yere brakt. Kedi de ksknd. Onun da sevinci yreinden akm gitmiti. Gitti o yal aalardan birinin altna yatt yalanmaya balad. Kediyi yerden kucana ald, orbacnn evine kotu, tfei, fieklikleri dein altndayd. Fieklikleri, aprazlama, kuand. Tfeini omzuna takt, merdivenleri inerken arand, kedi onunla birlikte odaya kmamt, zld. Aaya, avluya inince kedi d kapdan koarak geldi bacaklarna srnd. Vasilinin ii gene sevinle doldu tat. Yamac trmannca tekneyi grd, mavi bir Karadeniz yaps bir tekneydi bu. Ali Osmann teknesiydi. Yollu bir tekneydi. yl nce kydaki kylklerden kaan bir Rum halkdan satn almt. Dediklerine gre Ali Osmanla Rum balk kaaklk yapyorlarm. Ne kaakl yaptklarn hi kimse renememi, bilememiti. Balk Sakza m, baka bir yere mi kamt, onu da kimse bilmiyordu. Bir ksm Rum onun Mustafa Kemal Paann ordusuna silah kardn sylyordu. Mustafa Kemal Paaya silah karmsa Sakza, Yunanistana nasl kayordu? Yamata bir sre bekledi. Gzlerini, yitip, ortadan silinip gidecekmi gibi, hi tekneden ayrmyordu. Tekne denizi yararak, kprterek geldi adaya yaklat, Vasili de koarak iskeleye indi, Tanasinin evine girdi geri kt. Buras tehlikeliydi. nk tekne gelip de iskeleye yanatnda gmenlerin, ilerine bakmak iin ilk atklar kap Tanasinin kaps olacakt. Darya kt, kendine snacak yer arad, buldu da. Kamln arkasnda stnde yklm ilemeli mermer direkler ve eski bir ren olan kk bir tepecik vard. Tepecii de epeevre yal zeytin aalar sarmt. Oradan btn deniz tabak gibi gzkrd. Kaln mermer direin arkasna geldi oturdu. Tfeinin mekanizmasn evirdi, fiekliini yoklad, tabancasn belinden ekti ald. Gnee gelen tabanca mene-viledi. Vasili sevindi, deniz de byle meneviliyordu. stelik gnete de deil. Daha gn domamken, uzaklardan, tepeden daha deniz beyazken, kydan, akl

talarnn stnden baknca deniz byle sonsuz bin bir renk cmbnde menevilenir, bin bir renkte kvlcmla124 Tekne geldi geldi iskeleye yaklat yaklaacak, geriye dnd. Teknenin iine slak alar ylmt. Teknede de kimseyi gremedi. Tekne uzaklarken kyya kotu, akl talarnn stne dimdik dikildi. Tekne gzden yitinceye kadar da ayak parmaklarnn ucuna dikilerek bakt. Sonra da bacaklar onu ekemez oldu akl talarnn stne sa-lverdi. Uzaktan bir motor patpat duyuncaya kadar, enesi dizlerinin stnde yle kalakald. Patpat duyunca da hemen ayaa frlad, yaklam gelen turuncu balk motorunu grd. Motor doru adann stne geliyordu, birincisinden daha cokun bir sevin iinde alkand. te bu tekne mmkn yok adaya kacakt. Yoksa niin byle son hzla adann stne gelsin... Tepecie kotu, tfeini, fiekliklerini, tabancasn bir ukura koydu, geldi iskelenin ucuna dikildi. Tekne geldi geldi, yarm mil kadar tede durur gibi oldu, Vasili, "gelin, gelin, gelin," diye bard. "Bu adada insan var, gelin. Ben Atoynatanolu balk Vasiliyim, gelin." Vasili bu sefer daha da bozuldu. fkesi duman oldu da tepesinden kt. Kst, gitti tepecie, tfeinin yanna oturdu. te bu ssz adada da tek bamza kaldk. Ne-olacak halimiz. Kim gelir ki bu adaya, bu cehennemin dibine. Tuh be... Sava dnmek, o korkun gnleri yeniden yaamak onu biraz rahatlatyordu. Az dolusu savaa, sava karanlara svyordu. Sava karanlara ilk sven kiiyle Sarkamta karlamt. Bu bir doktor binbayd. Akama kadar hi durmadan yarallar ameliyat ediyor, durmadan da svyordu. kincisi, btn bedeni yara iinde, paralanmam bir yeri kalmam bir temendi. Ondan sonra savalardan ne kadar geriye kalm kiiyle karlamsa, kfr nedir bilmeyenler bile, savaa, sava icat edenlere, sava karanlara yediden yetmie veryansn ediyorlard. nsanlarn ne hayvanlklar, ne srngen hayvandan-daha srngen olduklar, ne kvl kvl eden, l l ryen solucan olduklar kalyordu. Mermer tan stne oturdu, denize yzn dnd, ne olacakt imdi? Deniz izgi izgi mavileyip geliyordu gnein doduu yerden. Her an da rengi deiiyordu. Alarda rpnan balklar. Sepetlerde, oltalarn ucunda rpnan balklar. Ne hakkmz var, bu kadar can yakW maya: 125 teden, ok mavi izginin ucundan bir balk teknesi daha kt. Bu kadar uzaktan rengi belli olmuyordu. Vasili, delicesine sevindi, ite bu tekne adaya gelecekti. Hem de yzde yz. skeleye kotu, ucunda durdu. Deniz gene dmdzd. Belli belirsiz, deniz kokusu, ot, iek, tomurcuk, kam kokularn getiren lk, ince bir yel esiyordu. Vasili yava yava ortaya kan tekneyi, boynunu uzatm, teknenin bir an nce adaya ulamasn bekliyordu. Tekne birden ortaya kverdi. Mor, ak izgili, geni karnl bir tekneydi bu. fkeli patpatlar ta buradan duyulduuna gre, kim bilir motoru ne kadar eskiydi. "Bu tekne adaya urayacak," diye sylendi Vasili. "Kimse kimsenin ksmetini yemez, derler Trkler, iki tekne geti gitti, adaya uramadlar. Bu tekne gelecek, iskeleye yanaacak, ben 3e, ben de Tanasi-nin arabn, byle bir arap Amerikada bile yoktur, bu gelen teknede-kilere ikram edeceim." Tekne gittike yaklayor, Vasili ayakta, boynu denizin stne doru snm bekliyordu. Tekne yaklat, iinde yal uzun ak sakall bir adamla dk krmz bykl iki gen vard. skelenin tam nne geldiler durdular, demir mi atacaklar, iskeleye mi yanaacaklar, bir sre el kol sallayarak konutular. Vasilinin yrei gsn dvyordu. Bir inecek gibi oluyorlar, Vasilinin sevincine diyecek yok. Bir gidecek gibi davranyorlar, Vasili kahroluyor. yerden de gzleriyle aday taryorlard batan ayaa. Sonunda, Vasilinin yreini azna getirerek motoru altrarak, ortal sarsan patpatlaryla ektiler gittiler. Vasili de onlar ekip giderlerken, olduu yere, iskele tahtalarnn stne kverdi. Az kurumutu ya, kalkp emeden bir su iecek hali kalmamt.

Bir tekne daha kt uzaklardan. Belli belirsiz bir sis iinden ancak gzkyordu ya, Vasili bunun bir balk teknesi olduunu hemen anlad. Ne sevindi, ne de zld. Bu tekne de yaldat, iindekiler a ayklyorlard. Adaya bakmadan getiler gittiler. Vasili iyice bozuldu, umutsuzlua dt. Bu ada eskiden, insanlar yaarken byle miydi, bu adann nnden bir tekne, kayk, gemi hi adaya uramadan geip gider miydi... Srtndaki rm l alabildiine kokuyordu. Burnu kokuya sonunda almt ya ensesi, srt, salar, ayaklar llerin kokusuyla 126 kokuyordu. Toprak, kayalar, karki karl da, sar iekler, an aac iekleri, afyon iekleri, otlar, aalar, uan kular, akan ylanlar, her ey, her ey kokuyordu. skelenin nnden arka arkaya tekneler, klarm fora etmi gemiler, a batm km kayklar geiyor, tekneler, kayklar, gemiler kprm bir k seli stnde yzyorlard. Vasili, srtnda l, getii dalar, denizleri, akar sular kokutarak kouyordu. Getii kyler, kasabalar, ehirler, adalar kokudan dolay gzleri yumruk gibi prtle-yip darya uram, evlerinden frlam kouuyorlard, arkalarndan canavarlar kovalyormucasna. Top glleleri, top top yalmlar topraa dehet patlamalarla dyor, yer beik gibi sallanarak sarslyor, lklar, iniltiler dnyay dolduruyor, esen yeller rtc koku esiyorlard. Ve balk tekneleri karanln iinden klarn fora etmi geliyor, adann nne gelince sndryor, aday getikten sonra da yeniden yakyorlard. Vasili nnden ka geminin klarn sndrerek getiini sayamad. Sabaha kar da kendinden geti, iskelenin ucuna kvrld yatt, uyudu. Bir uyand ki gne oktan domu, kavak boyu da kalkm, ortal kzdryordu. Her yan aryor, yerinden kprdayamyordu. Srtst uzand. Gkyz uzak, dumanl bir boz maviydi. Dnk arka arkaya adann nnden geen tekneler dt aklna. O kadar teknenin bir teki bile adaya uramam, adann burnunun dibinden geen teknedekiler dnp de bir kezcik olsun adadan yana bakmamlard. Utanyorlar, bu bombo kalm adadan utanyorlar. Ben, diye dnd, Yunan askerlerinin lleri yanndan, iinden geerken utancmdan bam yerden kaldrabildim miydi hi? nsanoludur, iinde azck insanlk kalm insanlar da vardr, insanlarn, her insann derininde kalm, az da olsa bir insanlk damar her zaman depreebilir. te onlar bu adaya getirmeyen, nnden geerken baktrmayan, balarn nlerine ediren bu damardr. Sava alanlarnda ldrdkleri binlerce yan yana, st ste yatan llere utanlarndan bakamayanlar, onlar toplayp gmemeyenler onlar ldren utku kahramanlardr. llerin yatt alandan geen yenmi ordunun askerleri bile birbirlerinin yzlerine bakamazlar. 127 Doru mu, dnyorum, diye kendi kendine sordu Vasili. Doru dnsem, dedi, bu adaya kan ilk kiiyi ldreceim, diye hi kafama takar mydm? ldrdkten sonra da ne olursa olsun, der miydim? Dehet bir koku sard drt bir yann. Duvar gibi bir karanln iinden geti. rm, para para dklen lleri srtnda taya ta-ya srt yar olmutu. "ldreceim o adam, lsn para para edecek, yukardaki kayalklarn stne serecek, kokutacam." Sava alan batakln kysndayd, scakt, gkten ate yayordu. Ova, siperler stste imi llerle dolmu, hava, toprak, gk, nergis tarlalar, gelincikler, tarlalar dolusu yarpuz, lavanta l kokularyla kokmu. lleri gmnceye kadar kokudan ok asker lmt. sa bu sefer de anas Meryemle bir araya gelmi Vasiliyi korumutu. "ldreceim onu." Zorla doruldu. Gne onu terletmiti. Karn zil alyordu ya bir lokma yiyecei bile azna atabileceini sanmyordu. Kalkt kayna yolland, atlad, denize ald ya bu srada o adam gelir de adaya yerleir, demedi. Ne olursa olsun, o adam vuracakt. lmeden nce, belki de lmcl yaralyken ona taze bir levrek yedirirdi.

Ar ar ky boyunca gidiyor, kydaki, kaan kck balk yavrularn gzden karmyordu. Balklar birden binlerce bir araya geliyor, yukarda incecik bir dalgann sallanyla darmadan oluyordu. Balklar, krein indiini gren yengeleri, yenge yavrularn, suyun stne konmu halanlarn seyrederek btn aday dnd, ardndan da kayn gnbatya doru srd. Batakln kk mor, san, turuncu kelebekleri llerin stn kapatmlar mor, sar, turuncu ynlar oluturmulard llerin stlerinde. Levrek, dedi, seslice. yle deil mi arkada? Senin de cann levrek istiyor, yle mi karde? yleyse dur, bugn kendimize bir levrek ziyafeti ekelim ki... Aklndan uzo imek geti. Sonra da o adamla karlkl... Derken, utand, dnceyi orada kesti. Bu denizde ne kadar ta var, Vasili hemen hemen bilirdi. Levrein yerlerini de bilirdi. Bundan sonra buraya decek balklar ancak yirmi be elli ylda o talar, o balk kaynayan yuvalar, yerleri bulabilirler. 128 Adadan epeyce, ada bir boz duman altnda kalncaya kadar uzaklatlar. Vasili niana bakt. Levreklerin kaynat tarlaya gelmilerdi. /Ermeni Avram Reis, bylesi olaan d yerlere, benim' tarlam derdi. imdi ok yaland Avram Reis. Taa Karadenizden, stanbullardan buralara kadar gelir en gzel, en ok bal da o avlard. O, denizin ne konutuunu duyar, onun dilini anlard. Bir sylentiye gre balklarn dilinden de anlard. Oltasn att. Vasili denizin, balklarn dilinden an-lamyordu, onun da balklktaki hneri, bu denizde, ok ustadan geride kalmazd. Oltasn sallad. Yendi oltay sallamadan yle tuttu. Levrek devinimi sert, hzl, canavar bir balk. Acemiler levrek yakalayamazlard. Yakalarlarsa da, en azndan bir yerleri kanar, sakatlanrlard. Dileri sivri, sert, elik ivi gibiydi. Vasili, oltas denizde ok bekledi. Sonunda alttan balk sert vurdu ekildi. Birka kez daha vurdu ekildi. Sonuncuda Vasili oltay sert ekti. Oltann mengene gibi eneye girdiini duyumsad. Oltann ipi yay gibi gerildi, koptu kopacakt. Vasili, biraz verdi ekti. Balk sudan ktnda yle bir oynuyor, yle bir rpnyordu ki, yakalayp ieri almak hi de kolay deildi. Vasili gvertedeki telis parasn ald, bal kendine doru getirdi, telisle yakalad, oltadaki ylesine bir rpnd ki, Vasilinin nerdeyse kolu kopacakt. Balk, elinden kayd, teknenin iine dt. Kedi de gelmi, rpnan baln yanna oturmu, ban bala uzatm, kocaman olmu gzlerle akn, rkm, korkmu, tetikte, balk bir kez daha atlasa durumunu ayarlam, hemen kaacak, bekliyor, uzanp koklamay bile unutmu. Kedinin bu bekleyii Vasilinin bal alp livarn iine koyuncaya kadar srd. Balk livarn suyuna girince bir daha rpnd, srad ya, gc kesilmiti, uzun bir sre kuyruu seyirdi durdu. Bu yl deniz ok tuhaft. Balk kaynyordu ortalk. Kendini bildi bileli bu kadar bir sre iinde arka arkaya bal hi tutmamt. Deniz bayram ediyordu. Bo oltasn denizden ekti, "haydi arkada," dedi kediye, bandan kuyruk sokumuna kadar elini srtnda gezdirdi. "Haydi arkada gidelim. Kimseler adamz alp gtrmeden yetielim. Yetielim de balklarmz piirdim. stersen bir de Barba Tanasinin araplarndan ielim ki Yuna- nistandaki Barba Tanasinin ruhu ad olsun. O, insan emeinin bir damlasnn bile boa gitmesini istemezdi. Biz de bir damlasn dkmeden." 129 O konutuka kedi holanyor, onun gzlerinin iine hayranlkla sevgiyle bakyordu. Adaya dndklerinde ok ackmlard. Yemekten sonra zeytinliklere getiler. Vasili denize bakmamak iin gzlerini yumdu. Adann nnden boy boy, renk renk durmadan tekneler geiyordu. Dayanamad, gzlerini at. Kedi ayann dibinde uyumutu. O, ayaa kalknca kedi de gzlerini at, ardna dt. Vasili, denize inmedi, brtlenlie evirdi yolunu. Koyan dibi, denize kavumadan nce gr bir brtlenlikti. Anasyla birlikte, daha gn madan, sonbaharlarda brtlenlie inerler, her birisi baparmak kadar olmu brtlenleri toplarlard. Anas brtlen toplamakta zeytin rpmaktan da daha ustayd. Daha gn rken sepetleri

doldurur eve dnerlerdi. Vasili brtleni o kadar sever, yle ok yerdi ki, eli yz kapkara olurdu. Brtlenler iee durmutu. Mosmor ieklerden gzkmyordu dallar, yapraklar. Kapkara, her birisi bir ocuk eli kadar byk kelebekler de kimi ieklere konmu kanatlarn ap ap kapatyor, kimi kanatlarn bititirmi, birou da ieklerin stnde dnyor, ge ykseliyor, geri iniyor, bir araya geliyor, kme kme, kanatlarnn alt som kadife krmzs, kpkrmz akarak, kvlcmlanarak geriye dnyor, az sonra gene hep birden dalga dalga denizin kysna gidiyor geri dnyorlard. Yeil bcekler, kanatlar sert kabuklu, bu bcekleri hi grmemiti... Bir telli kavaa svanm, yukar doru giden sarca karncalar, sarca kvlcmlar gibi. Kurumu, yeermeye alan top top dikenlerin altnda binlerce, on binlerce kara benekli ok krmz uur bcekleri... Vasili eildi, dikenlerin altndan bir pana bcek ald havaya savurdu. Bu kadar bcein iinden ancak bir ikisi uabildi, gerisi hep yere dt. Vasili, hi bu kadar ok uur bceini de bir arada grmemiti. Doup byd aday daha yeni gryordu. imdi, en kk ot, iek, kk, gvde, yaprak, dalga, renk, akl, kaya gzlerinden kamyordu. Her yerde de karsna yeni, hi grmedii bir ku, bir ar kyor, Vasili aknlk iinde kalyordu. Ne kadar da ok ar, ne kadar ok ar tr varm da bu adada kimsenin haberi yokmu. Az ilerde hthtle130 ri grd. ok htht kuu grmt ya bunlar koskocamand. Kepezleri de uzundu. Renkleri daha parlak, gz alcyd. ayrln stnde durmadan yemleniyorlard. adm nne kadar geldiler. Nerdeyse gelecek omuzlarna konacaklard. Oysa hthtler ok rkek kulard. Hthtleri rktmeden kovanlarn oraya kt. Kovanlara da hi dokunulmamt. Ceketiyle yzn, ellerini kapatp bir kovan at, apak petekler azlarna kadar balla dolmutu. Kapa kapatt. En gzeli anlarn oul vermesiydi. Oul zamanlar gen arlar kovanlara smaz dar karlar, salkm salkm dallardan sarkarlard ta ki, balclar onlar yeni kovanlara alncaya kadar. Bir salkmda on binlerce ar, titreyen kanatlarnda on binlerce ipilti. Bir ipilti yuma binlerce ipilti, binlerce renkle birlikte akarak... Vasili o gn adada akama kadar renklere, ipiltilere, mavilere, ltlara batt kt, mrnde hi bu kadar mutlu olmamt. Yemeyi imeyi, gelecek adam unutarak yataa girdi. Byle bir savatan sonra, bu kadar can ekime, bu kadar rm, ulmu insan grdkten sonra dnyann bylesine tadna varmak, mutluluun ne olduunu anlamak... yi ki, iyi ki lmemiim, iyi ki bu gn de, bu dnyay da grdm, diye sevinten titredi Vasili. Savalar, o gelecek adam hi dnmedi. Yanna kvrlm kedisi de mrltya veryansn ediyor, o da mutluluktan ne yapacan bilemiyor. Hthtler de bir insan grmekten mutlu olmular, nerdeyse gelip stne konacaklar. Bu kadar beladan, bu kadar yl sonra byle bir gn grmek, yaamak bir tanskt. Yatakta birka kez dnd. Mavi bir bynn iine batt kt, sonra da uyudu. Kedi mrltsn srdryordu. Sabah erkenden kalkt, doru zeytinlie kotu, gn dodu doacak, bir aldan br alya gerilmi byk bir rmcek a grd. imdiye kadar hi bu kadar byk bir a grmemiti. An alt kesine de baparmak byklnde bir rmcek sinmiti. Vasili rmcei grnce korktu, rmcein krmzs ok zehirli olurdu. Onun sokmas, ne yeil, ne ok ylannn sokmasna benzerdi, sokar sokmaz ldrr, l donar kalrd. Adallarn en korktuu yaratk bu krmz rmceklerdi. rmcek ana i yam, aa birok da tr tr sinek d- mt. tanesi de daha rpnp duruyordu. Hemen oradan uzakla131 ti. Bu sabah zeytinlik gerilmi, her birisi bir araf kadar alarla dolmutu. Korktu, teki alardaki rmcekler krmz deillerdi. Gene de korktu, zeytinliin dna kt. Orada da bir kovuun azna ylm, yuvaya girip kan eek arlarn grd. Eek arlarndan d kopard. Sokunca ldrmezse eer davul gibi iirirdi. ok da kurnaz arlard, tnsana yaklarlarken vzltsz sessiz yaklarlar, sokar kaarlard. Balardan, br bir ksm tr

arlar insan sokunca ineleri insann etinde kalr, sokmay canlaryla derlerdi. Oysa eek arlarnn inelerine hibir ey olmaz, arka arkaya, frsat bulurlarsa yz kiiyi bile sokarlard. Yalnz eek arlar belki dnyadaki en gzel yaratklard. Renkleri, o kanat altlar kadife krmzs kelebekler var ya tam o krmzyd. Daha parlak. Kuyruklarnda sar, mor halkalar vard. Kanatlar gnete menevilenir, renk renk ipiltiler doldururdu dnyay. Kocaman gzlerinden de renkler ipiltiler taard. Ardnda kedisi, o gn hibir yerde durmadan btn aday dolat. Bugn de her eye hayran kald. Gn batarken bala kt, kyda a att, voliyle ok balk tuttu, bir ounu denize att, aa bir de bycek krlang dmt, buna sevindi. Bu akam bir balk orbas yapacakt. Tenceresi baaltnda duruyordu. Kyya geldi, kurumu zeytin dallaryla bir ate yakt, tencereyi ocaa vurdu. Kydaki evlerden birisinin arka bahesine girdi, maydanoz, yeil soan toplad. Bir de domates olsayd. Aklna tp etti, Tanasinin evi ne gne duruyordu, hemen kotu, byk kavanozlarda domates, biber salas... Krlangca tr balk daha ekledi. Kedisiyle birlikte sofraya oturdu. Kediye adan kan en gzel kk balklar ayrmt. Kedi o kadar balk yedi ki karn davul gibi iti, olduu yerde uyudu kald. Vasili yatt eve giderken kedisini kucana ald, yrmesin fkara dedi. Bu sabah yataktan bir trl kmak istemiyordu. Bir o yana bir bu yana dnyor, bir trl rahat edemiyordu. Dnd dnd, sonunda da yataktan kt, giyindi, aa indi. Sabunu, usturas yanndayd, yzn souk suyla kprtt. Sabun halis bir sabundu. Usturasn uzun uzun klavlad, sinek kayd bir tra oldu. Bir de kolonya olsayd. O adamn sandndaki kolonya ok gzel bir kolonyayd. Alamazd ki... ldrecei bir insann kolonyasn nasl alr da srnrd. 132 Kyn btn evleri tutumu yanyordu. Kyn evlerinin hepsi tahtadand. Yallar, iki bklm olmular, hastalar, ocuklar, gen gzel kzlar, daha byklar yeni terlemi delikanllar, yanan evlerden can havliyle dar frlyorlar, frlar frlamaz da youn bir yaylm ateiyle karlanyorlar, den dyor, dmeyenler de yanan evlere yeniden snyorlar, az sonra yeniden darya, yaylm atei, geri, evlere... ierde cayr cayr yananlar... Darda kan iinde debelenip debelenip sonra kaskat kesilenler. Byle ok ky yangn grd Vasili. Askerlerin bir ksm yangndan kaanlarn stne kurun skmyorlard. Yzba uzaktan kurun skmayanlar saptyor, koa koa geliyor, o askerin kafasna, tabancasnn namlusunu dayayp skyor, yere den asker eer lmemise, ta-bancasndaki kurunlar bitinceye kadar ard ardna bu yedi canl insann bana boaltyor, yreye dalm beyne tiksinerek baktktan sonra oradan ayrlyor, teki askerin beynini datmaya gidiyordu. Gene de birok asker yangndan kaanlara kurun skamyord. Vasili bugn kendini ok tuhaf buluyordu. Bunca sava, bunca krm, bunca lm grm, bir, bu, yangndan kaanlar, ikincisi de ark Cephesinde bitten sapr sapr yere dklen binlerce l aklna geldike, her zaman kafasndan kovmu, bu korkunluklar dnmemek iin elinden geleni yapm, her zaman da kendisiyle baa kamamt. Sonunda da karar vermiti, ark Cephesinden gelen dknt-lerin hibirisine inanmayacakt. Bugn o adam gelecekti ve bu adam yangndan kaanlara kurun skmayan askerlerin beyinlerini datan yzbaya benziyordu. Benzemese bile ldrecekti ya, benzemesi ok daha iyiydi. Daha gzel ldrrd. Oydu o. iki insan birbirine tp tpna bu kadar benzer mi, odur o. O, oktan lm hak etmitir. O deilse, onun burada, bu ssz adada ne ii var, bir yzba niin, bu dnyann te ucundaki adaya gelsin, hem de tek bana? Pekiyi, bu boy onun boyu, bu krmz byklar onun by, bu uzun yz, bu kaln dudaklar, bu kemerli burun onun burnu deil mi? Onu bir gz ap kapayncaya kadar bile yaatmak su deil mi? En yal zeytin aacnn dibine oturdu. Aadan esen lk yel deniz kokusunu getirdi. Keski, o yangnlar, o bitten dklenleri aklna getirmemi olsayd. ok tuhaf olmutu. Kendini yok gibi sayyordu. 133 Tfeini nne ald, boaltt, yalad. Tabancasn da yalad. Fiekleri doldurdu boaltt. Boaltt doldurdu. Usand, ayaa kalkt, iskeleye indi,

emede yzn yudu. O adamn evine gitti, sandn at kapatt. Zeytinli koyaa kt, arka arkaya tane rmcek an bozdu. Bir eek ars yuvasn yeil uzun otlarla tkad. Eek arlar geldi yuvann yresinde dolatlar dolatlar gittiler. Sonra da yuvann yresinde oalarak, kanat kanada dnmeye baladlar. Dndke vzltlar artyor, bir fkeye dnyor, vzltlar arttka da fkeleniyorlard. Bir an geldi ki, yuvann yresi krmz, fkeden uunan, kpkrmz kvlcmlanan arlarla doldu. Arlar fkelendike iri gzleri biraz daha prtlyor, klanyor, kvlcmlanyor, byyordu. Arlarn vzltlar artyor, bir grltye dnyor, yuvann yresinden kopan bir blk ar da gelmi Vasilinin bann yresinde dnyorlard. Vasili az daha kalkp elleriyle ban korumasayd arlar onu oktan iirecek ya da br dnyaya gndereceklerdi. Vasili bann yresinde dnen arlarla birlikte iskeleye aa alp yatrrken kardan gelen uzaktaki balk teknesini grnce olduu yerde znk diye durdu. Acaba bu tekne adaya m geliyordu, gelen bir tandk arkada myd, burada arkada olmayan balk var myd ki... Gelen bir arkadaysa Tanasinin araplar ne gne duruyordu. Zeytin aac kzlerinin stnde balklar kzartrlar, mor araplar tas tas ierlerdi. Kim gelecek, elbette bir balk arkada gelecekti onu zleyen. Onun burada kaldn kimsenin bilmedii aklna gelmiyordu. Tfeini gtrd kamln iine, nergislerin nne yatrd, fiekliklerini de mavzerin stne koydu, geldi iskelenin ucunda durdu. Tekne gittike yaklayordu. Bu tekne, bu tekne, bu tekne, bildii bir tekne ya kimin teknesi? Tekne yarm mil kadar yaklat. Bu tekne kimin teknesi? Kedi de gelen tekneyi grm, bacaklarna srnyordu. Vasili iskelenin tahtalar stnde gitti geldi, geldi gitti. Teknenin gvertesinde o adama benzer birisini grd. Teknenin de kimin teknesi olduunu bir trl karamyordu. Kendini doru kamln iine att, az sonra teknenin iskeleye vurduunu duydu. Bu kaptan acemi bir kaptan, diye iinden geirdi. Ayakta durmu iskeleye kacaklar bekliyordu, nce o adam kt iskeleye. Gzlerini dikip adaya, evlere, nar aalarna, deir134 menlere, tepelere bakyordu. Teknesini iskeleye balayan kaptan da kt iskeleye geldi adamn yannda durdu. Teknenin kaptann hemen tand. Bu, tayfa Kadriydi. Vasilinin yannda da almt, iyi, dost insand. ok da iyi, bir Rum gibi Rumca bilirdi. O adam tpatp yzbaya benziyordu. Yzba deilse kardeiydi. Kardei de olsa bu kadar benzeyemezdi. Bu, o yzbayd, iyi ki burada, bu adada o kadar insann cn ondan alacakt. Yzba amma da gzel giyinmiti. Saatinin kordonu belki drt parmakt. Lacivert yeleinin bu cebinden teki cebine atmt. Krkl parlak izmeleri, astragan kalpa, sedef dmeli ipekli ak gmlei, krmz yaka mendili, demek askerlikten soyununca byle giyinmiti. Giyinsin varsn. O gzel giyitler onun kefeni olacak. O alak, o canavar bedene dokunan giyitleri hibir insan giymemeli. Yakmal o giyitleri ki, kimseye bulamasn onun canavarl. Eildi tfeini okad, eline ald, kaldrd, gez gz arpack, tam alnnn ortasna nian ald, tetie basacakken ya Kadri, diye dnd. Onun bir anas var. Anasnn da tek ocuu Kadriyi de bu ada halk ocuklar gibi severdi. Bu adam ldrnce Kadriyi de ldrmek gerekmez miydi? "" Adamla Kadri iskelenin stnde el kol sallayarak konuuyorlar tartyorlard. Adam sonunda yatt eve yrd. Evin avlu kapsnda bir sre durdu hayran hayran yapy, baheyi seyretti, ieriye yrd, biraz sonra da giyitlerini deitirmi geri kt. "Gene de o yzba," dedi Vasili. "Hem de ta kendisi. sterse rlplak olsun, gene de o yzba bu adam. Ben de onu yarn ldrrm. Bu aday da ldrtt o kadar asker iin, yaktrtt kylerden, parampara ettii beyinlerden tr bu aday ona mkafat olarak vermitir hkmet," Vasili kamln iinden arkasndaki ukura kadar yrd, oradan zeytinliin iine kt, yal bir zeytin aacna srtn dayad, bada kurdu oturdu, mavzerini kucana uzatt. Mavzeri yepyeniydi, hemen hemen kullanlmamt. Oturduu yerden iskeleyi gryordu. Tayfa Kadri teknenin iinden sandklar, sepetler, koltuklar, kilimler, hallar, kaplar, buradan gremedii baka ufak

tefek teberi alyor yzbaya, Vasili artk bu adama yzba, diyor, yzba dedike de fkesi daha artyordu, veriyor, 135 yzba da teberiyi iskelenin stne yyordu. Yzba o kadar ey almt ki iskelenin st dolmutu. Vasili arm kalmt, bu kadar teberiye. Ayna almt ki yzba insan boyunda. Aynaya vuran gne en yal zeytin aacna yansm, yal, yamru yumru aac a evirmiti. Adamn yznde alttan alta bir glmseme, bir mutluluk... Demek ki yzba bu aday aldndan dolay mutluydu. Vasili iyi anmsyordu, imdiki gibi gzlerinin nnde, yzba askerlerin kafalarn paralar, beyinlerini parampara topraa saarken de byle glmsyor, mutlu, kvanl gzkyordu. skelenin stne ylm teberileri eve tamaya baladlar. Tama, akama kadar srd. 136 Vasili, niin korktum, niin ikisini birden ldrmedim, diye yaknyor, kendi kendine syleniyordu. Byle sylene sylene zeytinlerin iinden yukarya kadar kt. Kedi de arkasndan geliyordu ya, onun hibir yana bakt yoktu. Ne kelebek gryordu, ne bir ey. Oysa yresinde kelebek kaynayordu. Hele koskocaman bir kelebek vard, bu kelebein kanatlar ptrl, pul pul yaldzl, yumuak, insann iini okayan, ta derinliine, iliklerine kadar ileyen bir kadife maviiydi. O kocaman turuncu kelebei de iyi tanrd Vasili. ocukluunda bir ya-banglne konmu, kanatlarn ap kapatarak dinlenen bu kelebein hibir turuncuya benzemeyen turuncusu da alr onu baka turuncu dnyalara gtrrd. Bozulmu asker, bir kyn iine girdi. Yaral, kan iindeydiler, yor, sapr sapr dklyor, yollarda kalyordular. Kyn orta yerindeki emenin yresinde bir sr kadn, kz, oluk ocuk bekleiyor, kaytsz gzlerle bu yalnayak, bitmi tkenmi, bedenleri bitle sval askerlere bakyorlar. Yzba, emir verdi: Diz k, silah omza, ate. Hi kimse diz kmedi. Hibir askerin diz kecek hali de kalmamt. eme bandakiler, yzba daha ate komutasn verir vermez, su kaplarn orada brakm oktan yitiklere karmlard. Yzba komutasn daha srdryordu. Birka asker dayanamad, diz kt, yzba emeyi gsterdi, ate! emenin talarna birka kurun yapt, bir ksm da karavana dedi. Yzba da her ate emrinin ardndan emenin talarna ate ediyor, sonra da elini beline koyup kendi kendine glyordu. "Ate, ate, ateeee!" "Srtlarnzdaki hastalar emenin nne brakn." 137 Herkes yarallar, hastalar karlarn stne brakt. "Evlere daln. Kimi bulursanz aln buraya getirin." Askerler kyn iine daldlar. Evler bombotu. Askerler eli bo dndler biraz sonra. Yzba fkeden deliye dnd. Boyun damarlar imi, gzleri prdemiti. Bir keden yal, uzun ak sakall sarkl, iki bklm bir adam geliyor, ho geldiniz yavrular, ho geldiniz, diyordu. Birka szck daha syleyecekti ki, yzbann tabancas arka arkaya kez patlad, yal adam nce dizlerinin stne kverdi, ardndan da sa yanna devrildi. "Yarallar srtnza aln. ller urada, bu alaklarn kylerinin ortasnda kalsn. Bunlar Mslman, bunlar insan ha... Askerin geldiini grr grmez bir kak su, bir lokma ekmek vermemek iin dalara kayorlar. Hepsini, hepsini, nmze kim karsa ldreceiz. Bunlar insan deil, Mslman deil. Yiyeceklerini de hep dadaki maaralarda saklyorlar. Hayvanlar da maaralarda. Kendileri de... Bakn u halimize, bakn onlarn ettiklerine." emenin yresinde ok l kald. Arkadan daha ok asker geliyordu, srtlarnda yaral arkadalaryla. Durmadan da yollarda dklp kalyorlard. Byklar buz tutmu yzba ldrmt. nlerine, rerek tane byk, grkemli oban kpei kt. Yzba, kpein n de azlarndan vurdu. Kpekler, korkun seslerle kvranarak yere yuvarlandlar. Askerler, dnp dnp arkalarna, kvranan kpeklere bakyorlard. Beyinleri paralanm, kana batm km kpek de bacaklarn germiler titretiriyorlard.

emenin yanndan, braklm l askerlerden birisi ayaa kalkt, "beni brakmayn yzbam," dedi, boylu boyunca yere serildi. Yzba: "Kim brakt bu adam?" diye bard, ne kadar baracak gc kalmsa. Topallayan, bir deri bir kemik kalm bir asker kt ortaya: "Ben braktm yzbam," dedi, duyulur duyulmaz bir sesle. "lmt de onun iin. Dirilivermi. Ben ne bileyim." "Asker, dur!" Yzbann gene boyun damarlar imi, gzleri prtlemiti. Tabancasn ekti, bln birka adm nndeki askeri kolundan tuttu 138 ald orta yere getirdi, nian ald tam alnnn ortasndan vurdu. Askerin daha ayaktayken can kt, yere kprdamadan serildi. Vasili, bu yzba o yzba ite. Bu yzba gzn krpmadan adam ldryordu. Yalnz insanlar deil, almt, nne hangi canl gelirse basyordu kurunu. Bu yzba o yzbadr. Yemin etmesem bile bu yzbay ldr-meliydim. Byle bir insan lmeli. Bu, bir insanlktan km kan iici bir zalim. Gn batncaya kadar tepenin banda yzbay btn savalara gtrd. ldrdkleri Yezidilerin, cerenlerin, Araplarn, Krtlerin btn ldrme emrini yzba verdi. Yzbaya gre nne kim gelirse asker kaayd. Her silahl da ekyayd, ldrp silahn, mermilerini almak gerekti. Btn dnya Osmanlya, Trke dmand. Her nne kan ldrmesi gerekti. Ve nne gelen her canly ldryordu. Srler halinde dolayordu cerenler Mezopotamyada. Bir ceren srsyle kar karya kaldlar, daha cerenler balarn kaldrp kamaya frsat bulamadan yzba ate, diye bard, cerenler yerde debelenmeye baladlar. Kaan cerenlerin de-arkasndan kurunlar yetiiyor, cerenler kumun stnde debeleniyorlar, bacaklar titreyerek can ekiiyorlard. te bu yzba o zalim yzbayd. Bu dnyada bir gn bile soluk alma hakk yoktu. yi ki burada, bu adada tanr onun lmn Vasiliye nasip etmiti. Oh ne gzel, dedi kendi kendine, oh, yarn sabah erkenden onu ne gzel, ne biim ldreceim onu, diye sevindi. Gzel kedim, diye okad, bacana srnen kediyi. yi ki onun eline gemedin. Seni grr grmez ldrrd. O btn canllara dman. Beni, seni bu dnyada kimi grrse... Neee, o buraya m geliyor? Telaland. Arkadan maaraya indi, darya kt, geri dnd, ierden bir peksimet ald, kke yrd. ok ackmt. Kedi de at. Sabahtan beri a susuz, fukara ardnca srnmt. Ne.yapmalyd? Kklerin nnde duruyordu kay, bindi. Krekleri ar ar ekiyor, krekler en kk bir pm karmyorlard. Ayn ucu grnm, denize belli belirsiz bir k dmt. Krekler her inip kalktka younlatrlm bir k, eritilmi bir altn yn parlayp snyordu. Denizi hi bylesine altndan da bin kez daha kl, btn denizi erimi altna dntren 139 yakamozu, bu adada domu bu denizde bym, bir kere olsun byle grmemiti. Dnya deiiyor, diye dnd. lmm m yaklayor, insan lrken dnya insann gzne cennetten de daha gzel g-zkrm. Her eyi unutmu, kreklerin kard yakamozlara kendisini kaptrm gidiyordu. Bir baln denizden atlamas, ap diye de dmesi, tam bu srada da kedinin miyavlamasyla kendine geldi. Telala oltalarna saldrd, bir kak ald, denize att, motoru altrd, motoru pat pat etmiyor, duyulur duyulmaz iliyordu. Hibir yerden duyulmazd. Daha yz, yz elli kula gitmeden oltann ipi arlat, bir iki kez de sallad Vasili ekti, bycek bir lfer yakalamt, ald, temizledi, birka paraya bld, kedi saldryordu, ilk paray kesinceye kadar kediyle epeyi cebelleti. nne atlan bal kedi bir anda yuttu. Vasili ikinci paray oktan kesmiti, btn paralar, ikinci paray biraz daha yava yiyen kedinin nne koydu. Bu akam can hi yemek istemiyordu. Oltay toplad, yola dt. Kayk, dalgasz denizde ya gibi kayyordu. Koarak merdivenleri kt, kar kmaz da geri indi, kay zd maaraya srd, kolaylkla ieriye girdi, kediyi kucana ald evin yolunu tuttu.

Yatakta dnp duruyordu. lde Yezidileri ldren bir Arap Emirini duymutu. Yzlerce kiisiyle Yezidilerin stne saldrm, beikteki ocuklar, hamile kadnlarn karnndaki bebeleri kartp snglerinin ucuna takyorlard. Koskocaman bir Yezidi kabilesinin hepsini ldrmt. Kpeklerini, kedilerini de ldrmler, srlerini, develerini almlar, Abdlaziz dalarna doru akmlard. Bir ou dalara ekilmi Yezidileri de oradaki Mslmanlar ldryorlard. -te bu adam o Arap kabilesinin emirine benziyordu. Tpk o. Bir ekya etesiyle karlamt Murat Dann dibinde. te bu ete reisi de bu adama benziyordu. Vasili ylesine kendisini hazrlad, ylesine fkelendi ki, neredeyse yrei patlayacakt. Yataktan kt, tabancasn beline takt, fiekliklerini kuand, mavzerini omzuna ald, iskeleye kotu. Evi atee verecek, o adam da kapdan knca basacakt kurunu. Maaraya geri dnd, benzin tenekelerinden birini ald geldi, narlarn altndaki tahta sedirlerden birine oturdu, benzin tenekesini 140 nne koydu. Biraz dinlenince eski fkesi utu gitti. alt abalad, yzba insanlara yle ikenceler, zulmler, yle ktlkler yapt ki, bir tanesiyle bile bin kez lm hak eder, diyerek, kendini inandrd. On kez evin kapsna, pencerelerin altna gaz tenekesiyle gitti, ama benzini bir trl dkp ateleyemedi. Sonunda da, "sen de mi insanlktan ktn Vasili, uykudaki adam ldrlr m, yaklr m?" diye kendine svd. Bu szleri syleyince bir sevindi, bir sevindi, kucana kedisini, eline benzin tenekesini ald, kke geldi, koarak karanlk merdivenleri kt, soyundu, yataa girdi, kedisi de yanna uzand. kisi de bitap dmt. Hemencecik uyudular. Kamlar ince bir yelde usuldan sallanyorlard. Kaln yaprakl, sert dikenli brtlen tevekleri tedeki hendein iine kadar uzanmlard. Yeil, gr dall lgnlar kamlar sarmlar, ukuru sk bir zncar-la evirmilerdi. Bir de zncarlkta diz boyu ot, yarpuz bitmiti. Arkadaki, ta yara kadar uzanan geni hendekte biten nergislerin iinde turuncu, kanatlarnn alt som kadife krmzs, mavi, ak kelebekler uumaktayd. Vasili btn bunlar grecek halde deildi. Yrei du-racakm gibi ierden kacak adam bekliyordu. Ne pahasna olursa olsun onu vuracakt. Vurduktan sonra da onu hemen ldrsnler razyd, nceleri, gn rken gelip buraya, kamln iine yerletiinde soukkanlyd, ama zaman getike bir ho oluyor, zlyordu. imdi de btn bedenini bir titreme almt. Elindeki mavzer titremekten uuyordu. u anda o adam kapdan gzkse, deil o adam, nndeki koskoca narn gvdesini bile vuramazd. Epeydir kendisini toparlamaya alyor, altka daha ok zlyor, damarlarndaki kan boalm gibi oluyor, elleri daha ok titriyor, elleri titredike de daha ok zlyordu. Bunca savaa girmi km, bir sr dmanla sng sngye gelmi, yanna den top glleleriyle birok insan paralanm, kollar, bacaklar, gvdeler, kesik balar havaya savrulmu, gkten yamur gibi kan yam, hi byle olmamt. Bir l tepesinin altndan, tepeden trnaa kanlar iinde km, grenler onu kandan insan sanmlar gene byle olmam, koarak yakndaki dereye gitmi kendini suya bile atmt. imdi yerinden kprdayamyordu. Vazgesem mi, u adam ldrmekten, diye dnd. Sonra da vazgetim, vazgetim onu l141 drmekten, diye yksek sesle konutu, gene de bedeninde, ellerinin titremesinde hibir deiiklik olmad. Yerinden kalkabilse, kalkp yryecek hali olsa burada bir anck bile durmayacakt, ldrmeyeceim, ldrmeyeceim, ona hibir ey yapmayacam, evini de yakmayacam, diye durmadan iinden yineliyordu. Bu adam da ne kadar ok gecikmiti. nsan dediin insan da bu kadar ok uyur mu, gn bile geldi de bir kavak boyu ykseldi, insan hi stne gn dodurur mu? Arkasndan da kim bilir, diye dnd, garibann bandan neler, neler gemitir, ne savalara girmi km, ne belalara dm kmtr, yorgunluktan ne kadar lmtr de bu saate kadar uyuyor. indeki acma damar kabard, Vasili de bu damara yklendike, yklendi. Tkenmilii, boalmas geti, damarlarna kan doldu, ellerinin titremesi durdu,

kendine geldi, ayaa kalkt geri oturdu. Kedisi otlarn stne oturmu aknlk dolu gzlerle onu izliyor, ona kmseyerek bakyordu. Kediyi okarken: "te byle kedim," dedi, "insan insan eden ne kadar iimizdeki sevgiyse de, tanr bunu byle sylemise de ondan daha ou da ac- h madr. nsan insan yapan da, sevgiyi sevgi yapan da acmadr. yle deil mi arkada?" diye seslice sylendi. Her eyi yapacaksn da insann iindeki, kyamete kadar kalacak tek teline dokunmayacaksn, o da acma teline. Ben bu adam gzm krpmadan ldrrm, ama acma telim bir tnlarsa ben sinei bile l-dremem. Hele sava grmlerin acma telleri o kadar gerilmitir ki, btn insanlklar o telde toplanmtr. Yerine bir iyice yerleti, kedi ona daha yle bakyordu, durumunu hi bozmam. Bir de basbaya glmsyordu. Vasili de yrekten glmsedi. Nerde kald Vasili, diyordu, senin o yere ge sdrama-dn acma damarn, acma telin, insan insan yapan... Tam bu sralar kap ald, o adam darya kt, merdivenin banda durdu, gerindi, denize bakt, iki eliyle gzlerini ovuturdu. Vasili de gerildi, tetie ha bast, ha basacak, adam emeye yrrken ok acl, kr kr yumulmu yz ald, gnee bakt, gzlerini krptrd, yz ald, btn bedeni mutlulua kesti, belli belirsiz glmsedi. Yzndeki mutluluk, glmseme gittike artyordu. Onun mutluluu, yrekten glmsemesi Vasiliye de geti. Adam dimdik iliklerine kadar mutlulua kesmi 142 emeye gitti, Vasili de iliklerine kadar... Kedi de... Adam elindeki sabunu mermer emenin tana koydu, kollarn emredi, pembe sabunu ald, bir iyice kprtt, yzn, boynunu ova ova bir iyice yudu. Bel kemerine soktuu havlusuyla kuruland, uzand havluyu narn dalna ast. Vasili glmseyerek ayaa kalkt, tfeini omzuna, kedisini kucana ald, koyaktan yukar sine sine tepeye kt. narlarn altndan bir duman ykseldi. O adam imdi ayn kaynatyordu. Az sonra kahvaltsn yapacakt. Vasili aaya kklere indi, o da ay kaynatt, zeytin yedi, gene tepeye kt, sar ieklerini am dikenli allarn duldasna oturdu. Bir bodur, gneye doru yan yatm ama srtn dayad, narlarn altna gzlerini dikti. Adamn en kk bir devinimini gzden karmyordu. narlarn altndan ince bir buu gibi ge ykselen atein duman kesildi. Biraz sonra da o adam narlarn altndan kt kamlarn yanna geldi, kamlarn yresinde dndkten sonra gzden yitti. Kamlarn iine girmi olacakt. Epeyi bir zaman sonra oradan kt, saa dnd denizin kysna indi, ky Jboyunca uzanan an aalarnn iine girdi kt. Bugnlerde an aalarnn iek amalar yle dursun tomurcua bile durmamlard. Adam anlarn iinde ok oyalanyordu. Eilip kalkyor, anlarn iinde bir yitiyor, bir ortaya kyordu. Vasili de onun en kk bir devinimini bile karmyor, boynunu uzatm soluksuz izliyordu. Adam kulua kadar an aalarndan kamla, kamlktan an aalarna, iki bklm, gzleri yerde gitti geldi, sonra da koarak deirmene gitti, deirmenin iinde uzun bir sre kald. Bu sre iinde Vasili hop oturdu hop kalkt. Kendi kendini yiyordu. Ne etmi, ne eylemiti de bu sabah bu adam ldrmemiti. "Aaah eek kafa," Trke sylendi. "Aah, eek kafa!" Bana vurdu. Alikinin bartsne eer azck bir dokunmusa, onu para para eder de, her parasn bir kayann stne sererim. Onu orada ylan iyan yer. Aaah, eek kafa. Bu yzba be. Hem de nasl yzba! Srtlarndaki rm, kokmu, nlim hilim olmu lleri tayamayp da yere den lleri, dt o an kurunlayan, yzlerce askeri ldren o deil mi? ldrd her kiiyi, her Yezidi bebesini ldrdkten sonra cebinden aynasn karp 143 uzun uzun kendi suratna bakan o deil mi? Byle bir insana acmak, acmak deil, ona yaam hakk tanmak insanl aalamaktr. Adam deirmenden knca srtndan ar bir yk kalkt, ii aydnland. nallah bartsne elini srmemitir, yoksa... Ayaa kalkt, deirmene gidecekti. Adam deirmenin nnde durmu dnyordu, fkeyle yerine oturdu. Nerdeyse bu yakkl adam Harikliayla yatacakt. te buna izin veremezdi. Ne malum, belki de yatmt. Kskanlktan deliye dnd. Hem adalarndan onlar srsnler, hem de adam gelsin Alikinin bartsn koklasn, stelik de Harikliayla yatsn, o

adam bin kez lm hak etmitir. "ldrlecek," dedi, rahatlad. Artk kesinlikle bu adam lecekti. Adam deirmenin nnde bir sre dndkten sonra, eilip yere baka baka koyaa yrd. Bu adam iz sryor, diye dnd Vasili, hem de benim izimi. Vay anasn, amma da izci kftehor. Usta bir av kpei gibi izleri, bir tekini karmadan, kokluyor. Hazrland, ilenmi mermer tan yanna az koyun uzand, gez gz arpack... Tetie basmad. Bu kadar uzakla ulaamaz kurun, dedi, iini ekti. Adam bana gelecei anlam olacak ki, yal bir zeytin aacnn yannda durdu. Bu aac ok iyi biliyordu Vasili. Aa btn adalarda, blgede de nlyd. Adam aacn yresinde uzunca bir sre, her yaprana, gvdedeki her yara, kabua bakt bakt, ardndan da amln batya bakan yamacna yneldi. Vasili o ortadan yiter yitmez, koarak deirmene indi. nmesiyle deirmene girmesi, merdivenleri trmanmas bir oldu. Pembe bart olduu yerde, olduu gibi duruyordu. Vasili, bartnn her kvrmn, duruunu gzlerinin en derinine ilemiti. imdi nne ksa adama sarlr, onu perdi. Dar knca adam tepede grd, orada, uurumun ucunda dimdik duruyordu. O da Vasiliyi grm olacakt ki hemen ortadan silindi. Vasiliyse, aalarn altndan koyaa kayd, oradan amla, ar kovanlarnn oraya kt. Arlar, kovanlarda uulduyorlard. Sar iekli dikenli al kmesinin iine girdi sakland. Buradan da birok yer gzkyordu. Adam, birden tepenin altnda, kayalk uurumun dibinde ortaya kt. plak tabancas elindeydi. Artk her ey anlalmt, 144 ya o onu ldrecek, ya da... Adam doru dzle, deirmene indi, deirmenin yresini dnerek arand, ieriye girdi kt. Ar ar dnen, gcrdayan kanatlara baktktan sonra oradan ayrld, koyaa girdi. Vasili onu bir sre grmedi. Sonunda adam narlarn altna girerken ortaya kt. Vasili adam bir grd, bir yitirdi. Adam imdi bir karabatak gibiydi, bir batyor, bir kyordu. Vasili ocukluunda ok karabatak izlemiti. Karabatak battnda ne kadar sonra, nereden kacan kestirmek iin ok uram, bu iin bir ustas olmutu. imdi de bu adamn nerede batp, nereden kacan kestirmeye alyordu. Evler bittikten sonra mezarln bu yannda kavak kadar uzun bir nar aac vard. Vasiliye gre adam az sonra bu aacn altnda bitivere-cekti. Daha o byle dnrken adam narn altnda gzkt. Vasili sevindi. Adam, eftalilie girdi, kirazln nnde gzkt, oradan mezarla geldi, ellerini havaya kaldrd, dualar okudu. Demek Mslmanlar da Hristiyan mezarlklarnda dua okuyorlar, ne tuhaf, dedi. imdiye kadar byle bir eyle karlamamt. Belki bu adam Mslman deildir, diye dnecek oldu, vazgeti. Adam, ellerini havaya am dua okuyor, ardndan da yzn .svazlyordu. Mslmanlar hep byle dua etmezler miydi? Adam mezarlkta bir sre dolat, sonra da hibir yerde durmadan, hibir aaca, iee bakmadan doru amlarn iine girdi, gzden yitti. Vasilinin onu izlemekten boynu kopmutu. "Cann cehenneme adam," dedi, "bugn deilse yarn seni ldrrm. Ben imdi bala kyorum. Sen bu adada tek bana, beni arayarak kal, ne bok yersen ye. Ne kadar aa, toprak, bcek, kelebek, kstebek, karnca, ku yuvas varsa, ne bulursan kokla ha kokla. Acndan da l. Seni nasl olsa yarn deilse brs gn ldreceim. Seni o dua ettiin stne ha dikilmi bir mezara da gmeceim." Ksmt. O adamn yzne bile bakmadan, arkasn dnd, kayna gitti, kreklere asld. Adadan bir kula uzaklanca motoru altrd, bir mil kadar yol alnca durdu, oltasna yem takt. Deniz balk kaynyordu, oltay bir on be kula indirince, tamam, dedi. Tamam, der demez de sert bir vurma. Vasili iinden, bu bir byk levrektir, dedi. Bir yandan oltay ekiyor, bir yandan da kediyle konuu145 yordu. "yi baladk arkada, hi yalanma, bu bal doru livara atacam. nc balk ne olursa olsun, ne kadar byk olursa olsun, olduu gibi tm senin ksmetin." Drdnc balktan sonra Vasili Atoynatanolu motoru altrd ya, adaya gitmedi, Hayrsza srd, adann yresini ar ar birka kez doland.

Gneydeki keskin kayalar kpkrmzyd ve yzlerinde pul pul ipiltiler kvlcmlanyordu. Krmz kayaln karsna demir att, gzlerini de ipileen krmzya dikti. Gne batarken ipiltiler ok keskin yand snd. Bir krmz imek ok mavilemi yumuak denizin bu yanndan girdi kynn oralarda, belli belirsiz, dumana batm' dan altndan kt. Denizin stnden kayarken pul pul ipiltiler saan krmz imek, bir sre mavide salnd kald. Gn kavuurken adaya geri dnd, motorunu hi zorlanmadan maaraya soktu, balklarn bir kam sepete koydu. Balklar daha lmemiler, oynayorlard. Kediyi de kucana ald, kklere geldi. Evlerin arkasna geti, oraya bir ate yakt. Burada, evlerin avlusunda, az da olsa kuru odunlar vard. Kolaylkla tutuuyorlard. Kyya gitti balklar abucak temizledi. "Gene mi balk," diye sylendi. "imiz dmz balk oldu." Kuru zeytin aac odununun da yle bir kz oluyordu ki, lts uzaklara kadar yaylyordu. Balklan kzlerin stne koyduktan biraz sonra youn bir duman savruldu ocaktan. Geceleyin ak havada da bu dumanla birlikte balk ya kokusu btn aday alr, denizin telerine kadar gider, denizdeki balklarn, yolcularn itahlarn kabartr, acktrrd. imdi oradaki, iskeledeki o adam bu kokuyu almtr, alnca da acndan lmtr. Belki de kokunun geldii yeri aramaya kmtr bile. Eer adamn doru drst koku alan bir burnu varsa, burasn, kokunun izini sre sre eliyle koymu gibi bulur. Yanndaki tfeinin kundana elini koydu, adamn gelecei yeri avullad. Tam buradan gelecekti, o da bir kurunda onu devirecek, adam ne olduunu bilemeyecekti. Dumanlar savruldu balklar piti, balklar piti dumanlar savruldu. Kedinin yiyecei balk paralan tan stnde soudu. Karnlarn doyurdular. Vasili tfeini kucana ald, imenlerin stne uzand, 146 kedi de yanna yumuldu yatt. Kulaklar kirite, bu mis gibi duman kokusuna dayanamayp gelecek adam beklediler. Adam bir trl gelmiyordu. Bu krmz, l l kzde kzaran baln kokusunu bir kii alr da hi kokunun geldii yeri aramaz m? Belki de o adam adada yoktu. .Bekliyor, fkeleniyordu. Bu yzba o yzbayd. Kylleri camilere, kiliselere doldurup veriyordu atei, veriyordu atei, evlerin, camilerin, kiliselerin iindekiler de cayr cayr, dehet bir yank kokusu kararak yanyorlard. Btn emirleri de bu yzba veriyordu. te bu yzba o yzbayd, ite ssz bir adada eline dmt. Hemen ldrmeye-cekti onu, onu yakalayacak, u evlerin uzandaki, tek bana, byk bir bahenin ortasnda duran kkn iine gtrecek, diree balayacak nce pencerelerden, direklerden, sonra kapdan ateleyecekti kona. Yzba kendi lmn seyrede ede lecekti, lklar, yalvarmalar gkyzn tutarak. Onun lklarn, yalvarmalarn duymayacakt. Ate karard, snd, yeller ald balk kokusunu uzaklara gtrd, gece de yary buldu. Kylerden geiyorlard. Btn kyler yanm, toprak damlar kmt. Kylerden geerlerken bir iki evin kapsn aacak oldular, l kokusu yle yzlerine arpt ki, az daha cansz yere serileceklerdi. Yank kyler, yarm saat uzaklktan kokuyorlard. Rus snrndan Fratn aasna kadar hibir yanm kyn iinden gemediler. Dalara kam at eti, eek, deve eti yediler. Yanmam kasabalar, kyleri ekirge konmua dntrdler, yama ettiler, kar koyanlar da, koymayanlar da ldrdler. te bu yzba o yzbayd. Yanan bir kasabaya geldiler bir kuluk vakti. Kediler kpekler kayorlard. Arkasndan kadnlar, ocuklar, sonra da yal erkekler, delikanllar skn ettiler. Kasabann dna siperler kazlmt. Yzba, "mar, mar, siperlere," diye bard. Srtlarndaki yarallar, lleri kayalk bir geitte birlii kuatan ekyalardan canlarn kurtarmak iin atmlard. Yzba da bundan dolay iyice fkelenmi, btn insanoluna yediden yetmie kin balamt. "Ate, ate, ate," diye bard ve asker ate etti. Bir uyurgezerdi her asker, ne yaptn ettiini bilmeden ocuklarn, kadnlarn, yallarn stne ate ediyorlar, vurulan vurulup dyor, vurulmayanlarn bir blm gerisin geri kasabaya ka147

yor, bir ksm da kendini kasabann nndeki sipere atp karlk veriyorlard. Yzba siperlerin stnde dimdik, bir oraya gidiyor, bir buraya geliyordu. Akama doru yzba gene bard, bu yanda da, brlerinde de ok l vard, "ate kes!" Kirp, diye her iki yan da atei kesti. "Teslim ol, siperden darya k, silahn yere at. Teslim olan kiinin klna dokunulmayacak." Yzbann isteklerini hemen yerine getirdiler. "Geriye dn, kasabaya mar, mar!" Geriye dndler, dner dnmez de, hep birden balarn evirdiler, arkamzdan kurun gelecek mi, gelmeyecek mi, diye yzbaya baktlar. "Biz, dmann bile arkasndan kurun skmayz, istikamet kasaba, mar mar." Yzba soukkanl, dingin: . "Haydi gidin de, onlarn btn silahlarn, mermilerini aln da gelin." avu sevinle bard: "Yzbam, yzbam, yiyecek torbalar, su dolu mataralarla da dolu siperler." "Aln gelin." Geldiklerinden bu yana kasabadan hi durmadan, eksilmeden ezan sesleriyle an sesleri geliyor, grltler, padamalar dnyay doldurmu, kulaklar sar edercesine ortalk gmbrdyor, toprak sarslyor, yangnsa azttka aztyor, yalmlar ge savruluyordu. Yzba, az kulaklarnda: "Haydi gidelim," dedi, "haydi gidelim kardelerim, bu insanlara, bu olanlarn bin misli bile mstahak. Haydi gidelim kardelerim. Yanmayan bir ky, bir kasaba, bir ehir buluncaya kadar gidelim. Yanmayanlar da biz yakalm." Bir matara da kendi asmt boynuna, askerler torbalar dolusu yiyecekleri tayamyorlard. "u ilerde bir orman olacak. Orada kalalm bu gece." Askerler ok sevinip admlarn sklatrdlar. 148 IV Bu yzba o yzba deilse iki kolumu, iki ayam keser, kendimi u denize atarm. Hzla yryerek iskeleye geldi, yzbann kayn grr grmez de sevindi. Demek yzba bir yere gitmemiti. yleyse balk kokusuna niin gelmemiti? Ya uykudayd, ya da gece dar kmaktan korkuyordu. Bu kadar ok sava grm kiiler, sylenilenlerin, bilinenlerin tam tersine ok korkak oluyorlar, karncadan bile rkyorlard. Vasili glmsedi, en byk, en yrekli kahraman l bir kahramandr. nsanlar o kadar ok korkmasalar, uan kutan, glgelerinden bile rkmeseler kahramanl, yreklilii bu kadar yceltirler miydi, yrekli sandklarn tanrlarnn yerine koyarlar myd, en" korkak insan kendini en yrekli gsterip insanlarca ba tac edilir miydi? Bu korkak, gece evinden kamayan bu kii, insanlar cayr cayr yakan, insanlarn derisini yzen o kii, o yzba deil midir? Onun btn zulmn grp de sesini karmayan, imdi de eline gemiken, adaya ilk kan kii olmuken, btn adaya da bir kuru vermeden konmuken onu ldremeyen sere yrekli kii de ben deil miyim? Savaa gitmeseydim, bu kadar kan, jm, ate grmeseydim, ben byle bir tavandan da rkek bir insan olur da ka gndr u adamn ardndan koar mydm, ellerim titremekten uar, iim boalp bombo kalr myd? yleyse gece dar kmaktan... O baka, dedi kendi kendine. O baka, diye sylendi durdu. Ne olursa olsun, hibir zaman o eski insan olamayacakt. Savaa girmeyenler de, sava hi grmeyenler de o eski insanlar olamayacaklard. Uyandnda gn kuluktu. Bir trl yataktan kmak istemiyor, damarlar ekiliyor, her bir yan aryordu. Ne olacak yani, dedi, birka gn daha yaasn yzba. Zalim kpek. Dilerini yle ok skt ki enesi atrdad. leyi az gee ar ar yataktan kt. ok dingindi. Usturasn ayn dinginlik, yavalkla klavlad. Sakaln kprtt, sinek kayd tra oldu, tfeini srtna ald, yanna ynne baknd, baknrken kedi geldi bacaklarna srnd. Yemek yemek aklna geldi ya, hele u ii bitirelim de az tadyla bir yemek yiyelim, diye dnd. Nedense bugn iyice uyumu gitmiti. Sallanarak

yrrken, yle bir omzuna asl tfeini yoklad. Koar koar fiekliklerini de kuanmt. Tabancas da 149 belindeydi. Koyan yamacn trmand, tepe gibi bir ykseldie kt. Buradan iskelenin n tabak gibi gzkyordu, yzbann kayn gremedi. Bir sre ii kavrayamad, oral bile olmadan yoku aa iniyordu ki, birden znk, diye kalakald. Yzbann kay... Gzleri grebildii yerlere kadar btn denizi tarad, saknarak, biraz da gizlenerek koyan dibine indi. Buradan denize kadar lgnlkt, uzaktan deil, burun buruna gelseler, kimse kimseyi gremezdi. Ilgnlardan kamlarn iine geti buradan her iki burun da gzkyordu, deniz dmdz, bombotu. stnde bir mart, bir karabatak bile yoktu. Vasili gzlerini eve dikti, yzbann kapdan kmasn bekledi. Kedi de onun gzlerini diktii yere gzlerini dikmi, o da bekliyordu. Sabr tan atlatacak kadar beklediler. Ne gelen vard, ne giden... Ku yuvadan gene umutu. "Ne olursa olsun," dedi Vasili, silkindi, tfei omzuna takt. Kurun tfein azndayd. Yzbann evine sonsuz bir fkeyle yrd, kapy itti, akt, ieriye girdi, oraya buraya yle bir bakndktan sonra hemen ikinci kata kt. Yatak sa kedeydi. Yaldzl karyolann stnde kaln bir dek. Kenarlar ilemeli patiska yzl bir yastk, ilemeli mavi bir yorgan dzgn yaplm, mavisi k duvara vuruyor, btn oday doldurmucasna duruyordu. Kar duvara resim aslmt. Birincisi angal bykl, gzlerini sonuna kadar, koskocaman ayrm, krk yalarnda gsteren bir kii, insan korkutan azgn suratl... kinci resim dingin, sevecen bakl, beyaz bartl yumuak yzl bir kadn. nc resim de yzbann resmi. O da angal bykl adam gibi gzlerini ayrm tam karya yiyecekmi gibi bakyor. Vasili bataki iki resmi bir iyice inceledi. Sonunda gzleri geldi yzbann resminin stnde durdu. Baktka bir tuhaf oluyor, iini bir korku alyordu. Birden titredi, tepeden trnaa da rperdi. Meraktan lmeseydi, u anda bu resme arkasn dner, koarak evden kar giderdi. Yerlerde deerli hallar seriliydi. Dou Anadoluda bir Krt Beyinin konanda da byle, tam buna benzer, dnyada ei menendi olmayan hallar grmt. Konaa birlikte gittikleri temen byle sylemiti. Bu, yerdeki hallar da tpk onlar gibi altn ltsndaydlar. Kardaki duvarn dibine de tane ceviz sandk sralanmt. Ceviz 150 sandklarn yznde yabanglleri, snm, alabildiine koan ceren-ler, kanatlar gerilmi turnalar... Vasili, sandklar amak iin can atyordu. Birinci sanda yneldi, sa dizini sandn nnde yere dayad, kapa amaya alt, sandk kilitliydi. Vasili, glmsedi. Nasl bir kilit olursa olsun, isterse ini Mainden, Krd Krdistandan, isterse Firengistandan gelsin, her tr kilidi amann ustasyd. alvarnn cebinden bir sr anahtar, bir tuhaf kck kck demirler, elik halkalar, ubuklar kard. Elini gvenle sol avucunda parlayan parmak byklndeki tornavida gibi bir elik parasna uzatt, paray alr almaz da kilide soktu, kilit kere n, n, n ederek ald. Sandktan ar bir da elmas kokusu yayld. Vasili bu kokuyu iyi bilirdi. Bu elma denizin tesindeki da Danda yetiirdi. Sandk, patiska gmlek, kravat, iki kat lacivert giyit, ayakkablar, yeleklerle doluydu. Teker teker sandktakilerin hepsine bakt, sonra da drd bkt yerlerine koydu. Sand da kilitledi. kinci sand da gene kolaylkla at. Bu sandkta da bir sr kk kk, renk renk boyal, stleri nakl cvl cvl sandk, kadife, boncuk rme kese, torba vard. Sandn nne bada kurdu oturdu. Kk sandklardan neler neler kmyordu ki... Bycek, az bzgl ipek kesenin azn ap keseyi halnn stne boaltnca yere il il altnlar dkld. enmeden, babasnn malym gibi altnlar teker teker, birka kez sayd. Saydka gzlerine inanamyor, bir daha, bir daha sayyordu. Bu adam bir zengindi, hem de ok zengin. tane de altn cep saati kt baka bir krmz keseden. Her birinin altn kstei de iki avu gelirdi. teki, yani nc sand gnlsz at ya, bu sandk da onu artt. Gene boncuklu, kadife keselerin iinden inci, altn gerdanlklar, bilezikler, kpeler, dmeler, ineler kyordu.

Vasili nc sand da kilitledi. Sallanarak merdivenlerden aa indi. iskeleye geldi, narlarn altndaki uzun tahta sedirlerden birinin stne kt. Bu adama, bu kan iici adama, bu adaya, bu kadar parayla, hazineyle snmasna bir trl anlam veremiyordu. Sandn iindeki nfus czdan, tapular da bir tuhaft. Bu kadar zengin bir insan oturduu bu evi, bir de ortadaki deirmeni alm. tane de kalpak vard sandn iinde saf astragan. Bir tanesi kara, bir tanesi kahverengi, bir tanesi maviye alan kirli beyaz. Bu adam istese bu aday ta151 puyla on altna deil, u bir tek kalpaa satn alabilirdi. stelik bir de altn madalyas vard. Biliyorum, diye gld Vasili. Gzmle grdm de biliyorum. Bu adam bir Yezidi eyhinin ya da aasnn, beyinin, bir Krt, bir erkez, bir Arap, bir Ermeni, bir Rum beyinin evini soymutur. Bu yzba kyleri talan etmitir, biliyorum, gzmle grdm, derken yrei kendine bakaldrd. "Yok," dedi," yok arkada, bizim yzbann hali bizden daha ktyd. O da bizim gibi, bizimle birlikte acndan lyordu. Sonra Van Gl kysna Tatvana geldiimizde yzba yere usulcana ylverdi. Vardk baktk ki, lm." Bu yzba o yzba deil. O yzba deil de bu kadar paray nerden buldu? avu bizim yzbann ceplerini yoklad. Koynundan gen bir kadnn resmiyle ilemeli bir ipek mendil, bir de gm mecidiye kt. Bakaca da hibir ey yok. Ama bu yzba lecek. O altnlar, o hazineyi de... Hi hrszlk yapmadm, diye dnd Vasili. Hem adam ldr, adaya ayak bast diye, arkasndan da adamn hazinesini al da ka. Almam dedi Vasili. Gmerim o krmz kayaln dibine. Kimse bulamaz. Ya defineciler?. Sedirden kalkt, iskelenin ucuna kadar gitti. Kedi de ardndan geldi. Kedinin gzleri alamsyd, keder iindeydi. Ne oluyor bu kediye, diye acnd Vasili. Bu kediler de... Ackmt ya yemek yemek hi aklna gelmiyordu. skelenin ucundan btn gneyi, douyu, baty gryordu. Denizde ince kprtlar, bol bir gne, gz kamatran yansmalar vard. Yalnz, derin bir duman arkasndan bir gemi belli belirsiz, geer gibiydi. skeleden kumsala, a-kltalarnn stne atlad. Ayaklarnn kard akrtlar uzun srd. Dou burnunu dolanrken kiraz, eftali bahelerinin iine dt. Gneyden esen ince, lk yel imdiye kadar hi koklamad, pren kokusuna benzer bir koku getirdi. Vasili ne preni grm, ne ieini kok-lamt. Gene ii aydnland, iine sevin doldu. Sava, lm dnmek ktdr byle bir gnde diye, aklndan geti. nsan ldrmek de bir ey mi, dedi. O kadar ok insan, o kadar ok insan ld ki savata... Ben bir yzbay ldrsem ne olur. ldrsem de o paralan alsam. Alsam da oook uzaklara, bilinmedik diyarlara gitsem... Demek, ben, ben bile parasn almak iin bir adam ldreceim, tuuu insanlma. 152 Ada turunu bitirip geri iskeleye geldiinde akam oluyordu. Ban kaldrnca denizden adaya doru gelen kay grd. skelenin ucuna kadar kotu. Yrei kt kt atyordu. Kayk yzbann kayyd. Ne yapacan arm, iskelenin ucunda kalakald. Ne saa, ne sola dnebiliyor, ne oradan ayrlabiliyor, ne de gzlerini gelen kayktan alabiliyordu. "Aman," diye bir ses kard, hem de Trke. "Aman, yaklayor. Aman, grecek." abucak arkasn dnd, kamla girdi, eski yerine oturdu, tfeinin namlusunu da iskelenin stne dorulttu, tam alnnn ortasndan... O kadar zenerek toplad, ipekli, boncuklu kadife keselere doldurduu altnlar, incileri iine ok yarayacak Karnca Adasnn Hristiyan mezarlnda. Artk imdi ldrecekti. Ne eli titriyor, ne de bedeni zlyordu, ne gzel, savalar, yzbann zulmlerini de dnmenin bir gerei yoktu. Tetie hemen usuldan bir basverecek, tamam. Krmz bykl yzba gle gle. Gle gle derken dehet bir fkeye kapld, eli aya zangr zangr titredi. Ayaa kalkt geri oturdu, gene kalkt, kendi yresinde dnd, gene oturdu. Ben bile, diye iinden geirdi, ben bile kendi kendimi o adam paras iin ldrmediime inandramam. Ne yapacam ben imdi...

Kamln iinde fkeden delirerek kvranrken, kayn kreklerinin sesini duydu, oh, dedi. Tamam, dedi. Kayn yarsna kadar kumluun stne ktn grd. Adam kayktan atlad, dnd krekleri yerletirdi. Sepeti ald. Gez gz arpack, tam alnna nian ald. Adam kayn yannda durmu yznden bedeninden mutluluklar fkryor, gzlerini sepetin iine dikmi, tuttuu balklara bakarak glmsyordu. Vasiliye de geti onun mutluluu. O da kedisine bakarak glmsedi. Kediyle karlkl bir sre glmsediler. Vasili tfei indirdi, kedisini kucana ald. Ilgnlarn, kamlarn, brtlenlerin arasndan kayd zeytinli koyan dibine indi. liklerine kadar mutlulua kesmiti. Maaraya gitti, kayn darya kard, denize ald. Denizde mutluluu bir kat daha artt. i yle yeynilmi, yle yeynilmiti ki, sanki bir kanatsz ku olmu uuyordu. 153 Oltasn att ta her zaman verimli olan bir tat. Bu ta da, adal olsun, darlkl olsun ok kii bilmezdi. Ve Vasili her zaman bu tata istedii kadar balk tutmutu. imdi de oltay atar atmaz hemen ekeceini sanyordu. Oysa balk deil bir kezcik vurmak, oltann yanndan bile gemiyordu. Kedisi de, kendisi de bu mendebur adam yznden at. O nerde, yzbalk nerde, diye dnrken, kadife ve hem de ipekli, hem de boncuklu keselerdeki altnlar, deerli talarla rlm taklar geldi gzlerinin nne. Bu zalime de acd. Onunla sevindi. Eli tetie varmad. Neden sonra balk oltaya vurduunda ilk bal tuttuu anki kadar heyecanland. Oltay telala ekti. Koskocaman levrek ipin ucunda takla atyor, kvranyor, kracakm gibi ipi geriyor, gnee geldike renk renk kvlcmlanyor, bir parlyor, bir snyordu, ipiltilerde. Geceye yamur yayor, deniz gmbrdyordu. Azgn da bir frtna yamurla birlikte esiyor, aalarn gcrtlar btn sesleri bastryordu. Yzba oktan beri, varlndan haberdar olmu Vasiliyi izliyordu. Bu gecenin kurun geirmez karanlnda, hm gibi yaan yamurun altnda bile elinde gemici feneri iskelenin stnde, narlarn altnda dolayor, Vasiliyi aryordu. Gndz de, ii gc brakm, sabahtan akamlara kadar aday, her alnn iine, her kovua, her ukura bakarak onu aramt yorulup bitap dnceye kadar. rkek bir bayku gibi de gzleri ardna kadar alm korkuyla yreye bakyordu. Kiminde, tabancas elinde, bir tan, bir aa gvdesinin, bir ktn, bir tmsein, bir alnn arkasna, bir ukurun dibine saklanp gzleri drt keyi aratrarak bekliyor, Vasili de bir yere gizleniyor, ondan gzlerini ayrmyordu. Vasili biliyordu, rkekliinden, her adm atnda kukuyla yresine bakndan kendisini ilk gnden bu yana grdn, aradn artk biliyordu. Hep uzaktan karartsn grm, bu karartnn gzkp yitmesine bir anlam verememiti. Daha da ikircikliydi ya, son kez onu yakndan grm, ona doru komutu. Eer koyan ucundaki sk kamln, allklarn arasna hemen kaymam olsayd kar karya geleceklerdi. O gn btn aday akamdan sabaha, sabahtan akama kadar didik didik etmi, ku yuvalarna bakm bir iz bulamamt. Adadan da hemen bir yere kmyor, balk avndan da arabuk geri dnyordu. 154 Sabah erkenden, daha ortalk alacakaranlkken yataktan kyor, tra bile olmuyor, emede yzn iki avu suyla ykyor, kahvalt etmeden adann iine dyor, cehennem gibi yzyle san deliklerine bakyor, kimseyi bulamadka da yz daha ok kararyor, byklar, krmz sakal dtke dyor, dudaklar sunuyor, fkeden deli divane olduunda da aday, brtlen teveklerine, kam, aa, karaal kklerine takla takla, ukurlara de kalka, eli yz kan iinde kalarak bir utan br uca kouyor, hzn alamyor, dizlerine kadar da denizin iine yryordu. Vasili de onun adada kimseyi bulamayp fkeden deliren hallerini, tavrlarn, cehenneme dnen yzn grdke kuduruyor, parman tetie basacakken ii boalyor, btn bedenini bir titreme alyordu. Nasl oluyorsa kimi gnlerde de o adam, yzba, byle gnlerde de bu adam oluyor, deiiyor, yz iiyor, dudaklarna mudu bir glmseme geliyor yerleiyor, ortada durup, her aac, her kuu, her kelebei, gz neyi gryorsa

onu okuyor. Vasili de tpk onun gibi, onunla birlikte mutluluu yayor, onu ldrmeyi ertesi gne, yzbann yznn cehenneme dnt ana saklyordu. Btn gece yzbann zulmlerini, savataki kan iiciliini kuruyor, kendisini o hale getiriyordu ki, yzba, babas, kardei bile olsa onu ldrebilecek, gz dnm bir hale getiriyordu. Sabah olunca da ya zlp bombo kalyor, tetie bir trl basamyor. Ya da yz iiyor, ylesine bir mutluluk iinde yzyordu ki, Vasili de onunla birlikte sevinten tayordu. Belki bir hafta, on gn o adam, yzba aday didik didik ettikten sonra evleri teker teker aramaya balad. Btn evlere srasyla giriyor kyor, ierden, elinde plak tabancasyla knca da yz azgnlatk-a azgnlayordu. Vasili kkn cihannmasndaki yatan ald maaraya, kayna gtrd, kayn iinde yatp kalkmaya balad. O, her eve girip ktka Vasili kuduruyor, yzbann da banda bulunduu askerlere, evleri yanp yaklm kyllere, kasaballara, nne gelen herkese yapt zulmler arttka artyor, her geen gn de onun cehennem yz biraz daha azgnlayor, baklmaz bir hal alyordu. 155 "Buldum," diye bard Vasili. "Bu i tamam. Varsn tetie basarnasn parmam. Varsn zlp bombo kalaym. Onu uykuda ldrmeyeceim ki... Kapdan, btn pencere altlarndan ate vereceim, hem de yldz poyraz eserken. Yldz poyraz eserken bu am ev hemen alr, yalmlar birden her yan sarmken yzba uyanr, ba kesilmi tavuk gibi ortada dolanr durur. Ya pencereden atlarsa?" Biraz dnd: "Ben de onu vururum," dedi. "Tamam. Oldu bu i." Artk rahatt. Her sabah gn madan kalkyor, peksimetlerini, tuzunu, kedisini alyor, adann arkasndan Hayrsza kadar gidiyor, kolaylkla yiyecekleri kadar bal tutuyor, Hayrszn kumlu bir koyuna kayn ekiyor, al rpyla ate yakp balklarn piirip yiyor, orada kuytu bir yerde bahar gneine uzanyor, bu gece azgn bir yldzpoy-raz, yldzkarayeli bekliyordu. Maarann kapsnda azna kadar dolu bir teneke benzin duruyor, gnler geiyor, deil yldzpoyraz, deil yldzkarayel, deil azgn bir frtna, bir fsilti bile esmiyordu. Vasili ldrm gibiydi. Ulan bu zalimi, bu kan iiciyi ldreme-yeceim. Allah bile ondan yana. En kk bir yel bile esmiyor. Sanki bu adaya hi yel uramam gibi. Deirmenlerin kanatlar bile durdu, dnmyorlar. Ama bir gn nasl olsa esecek. Hem yle bir yel esecek ki aalarn dallarn bile kracak, aalan, hem de u koca narlar kklerinden skecek kadar. Ve cumartesi gn ikindi st bir frtna koptu. Deniz, ta narlarn dibine kadar geldi. Yzba zar zor kayn evlerin nne ekebildi. Vasilinin sevincine diyecek yoktu. Ya btn evler yanarsa, Tana-sinin de evi yanarsa, iindeki yiyecekler de yanarsa... Bir buday tanesi bile yz damla aln teridir. Varsn o da yansn, diye, her eyi gze alm sylendi Vasili. Gn kavutu, karanlk bast, Vasili koarak maaraya gitti, benzin tenekesini ald, kamln iine getirdi, tenekeyi tornavidayla at, geceye benzin kokusu yayld. Esen yel azttka aztt, gece yary geldi geti, yzbann daha yanyordu. Vasili, ne yapsn, bekleyecekti. Uyumutu. Bir grltyle yerinden frlad. Gnee bakt, gn kulua gelmiti. Grlty de iskeleye yanaan Ali Osman Reisin tek156 nesi karmt. Ali Osman da tayfalaryla iskeleye km yreye bak-nyordu. Bu srada da evinden yzba kt, iskeleye geldi, Ali Osman Reisi glerek karlad, "ho geldiniz," dedi, "benim adm Poyraz Musa. ktm u evi, u yukardaki deirmeni satn aldm." "Hayrl olsun." "Sa olasnz ya buraya gelen ilk kiiler sizlersiniz. Bu aday Allah bile unutmu." Bylelikle Vasili yzbann adn da rendi. O gn akama kadar Vasili kamln iinden ayrlamad. Kedi kamlktan kp yeni gelen adamlarn yanna gitmek istiyor, Vasili onu yannda tutmak iin akla karay seiyordu, Poyraz Musa kediyi bir grrse her eyi sezerdi. Burada bir kiinin yaadn biliyordu. Kediyi de byle besili grrse...

Poyraz Musa epeyce konukan bir kiiydi ya hi ak vermiyor, kendisinden hemen hemen hi sz etmiyordu. Savalar, insanlarn ektiklerini, insann insana ettii zulm, gezip grd yerleri, bu aday anakkalede yaralanan, yaralanp da buradaki hastanede yatan bir arkadandan duyduunu, arkadann da burasn anlata anlata bitiremediini, kendisinin bu cennet adaya bu yzden yerlemek istediini, ilk frsatta da maln mlkn sataraktan buraya geldiini, yalnz d krklna uradn, nk aday bombo bulduunu, insansz bir yerin de ne kadar gzel olursa olsun be para etmeyeceini, insanszl-n da ne kadar zor olduunu, insansz bir yerde, o yer bir kez deil, bin kez de cennet olsa bile orada yaanamayacan yana yakla anlatyordu. "Korkma," diyordu, Ali Osman Reis, "bu dnyada hibir yer bo kalmaz. Hele byle bir cennet bahesi...." narn altna yaktklar atein kznde piirdikleri balklar, koskocaman, tekerlek ekmeklerle yedikten sonra sedirlerin stne uzanp yattlar uyudular. kindi st uyannca ilk ileri emede yzlerini ykamak oldu. Bu srada yzlerce srck gelmi narlarn stne konmu, durmadan vcrdayorlard kulaklar sar edercesine. Ali Osman Reis: "Sana o hastaneyi gstereyim Poyraz Musa," dedi. "anakkale savanda kiliseyi, onun az yukarsndaki kz okulunu, hastalar oaldk157 a evleri, evler de dolunca adrlar hastane yaptlar. Senin anlayacan, btn ada hastane oldu. Haydi sana kiliseyi gstereyim." Hep birden kiliseye gittiler. Kilise o kadar gzeldi, aydnlkt. Denizin , kokusu, sesi olduu gibi yapnn iindeydi. Dndler. Ali Osman Poyraz Musadan frsat bulduka konuuyor, en ok da ada Rumlarnn giderkenki hallerini anlatyordu. Onlarn gnderilmelerinin onu derinden sarst anlalyordu. "Sen olsan zlmez misin, kahrolmaz msn, kederden lmez misin? Biz de, btn balk arkadalar da, kasaballar da zldk onlar kadar. Dostlarmz, arkadalarmzd ou. Aramzda tuz ekmek hakk vard. Hemen hemen btn balklar onlar uurladk. Yunan vapurlar iskeleye yanancaya kadar adallarda da, bizde de yle bir znt, keder yoktu. Sanki onlar birka gnlk bir seyahata kyorlard. Biz / de onlar birka gn sonra yeniden grecektik. Onlar gemilere binince birdenbire bir sessizlik oldu." Bu, geldiklerinden bu yana Ali Osman Reisin nc anlatyd. Her anlatta da sesi bozuluyor, gzleri doluyor, konumasn da bir sre kesiyor, biraz sonra da kald yerden anlatmaya koyuluyordu. "Yallar, orta yallar iki bklm olmular, ayakta duramyorlar, yalpalyorlard. ylece, geminin stnde kaskat kesilmiler, yzleri de apak olmutu. Kadnlar, kzlar alayorlard. Biraz sonra, gene sessiz-. ligi bozmadan, gemilerden karaya inmeye, geri binmeye baladlar. Binerken de, inerken de kimsenin yzne bakmyorlar, hi de konumuyorlard. Bizim kyden Kara Yani Reis, komum, ocukluk arkadam, denizdeki btn talar, nerede hangi balk var, hangi balk nerede ka kulata yakalanr, o bilirdi. Biz hepimiz denizi ondan rendik. O, tanrya deil, denize tapard. Kimi insan kularn, karncalarn, kelebeklerin, brt bcein, kimi insan n, yamurun, topran, aacn, iein dilini anlar, konuur, Kara Yani de bilumum balklarn dilini bilirdi. Kara Yaniyle iskelede belki on kez ptk. Onunla sarmap pyoruz, o vapura giriyor, girer girmez de geri kyor, kar karya durup bakyor, sonra da o koarak vapura biniyor, hemencecik de geri kyordu. Bekliyordu orada, sanki birisi gelecek de, dur Yani, gitme, diyecekti. Hi kimse vapur kalkncaya kadar gideceine inana-myordu. Bizler de, onlar iskelede uurlayanlar da inanamyorduk. 158 Sonunda vapur kalkt, gidenler st ste gverteye yldlar, gzlerini ayrldklar topraklara dikmiler, yerlerinden kprdayamyorlard." Ali Osman Reis, ustas Kara Yani Reisin trl hnerlerini, nc-n cncn anlattktan sonra ayaa kalkt: "Poyraz Musa karda, ho gelip safalar getirmisin... Bir hacetin olursa bamz stne. Adan sana kutlu, mutlu olsun."

"Sa ol Osman Reis. Gene beklerim." Tekne gzden yitinceye kadar Poyraz Musa iskelenin ucunda durdu, balklarn arkasndan bakt. Onlar gzkmez olunca da evine girdi. Vasili bekledi, bekledi, gn kavutu gitti de Poyraz Musa darya kmad. Sabahleyin, durmu poyraz karayel leye doru yeniden balad, gn kavuurken de iyice aztt. Vasili, kediyi kucana ald kamlktan darya kt. Kendisi ackmt ya kedinin hali periand. Baln kokusunu aldka kamak iin ldrm, Vasili onu gndermedike de ellerini, yzn rmalam, miyavlamaya altka da Vasili onun azn mendiliyle kapatm, kedinin rpnlar duruncaya kadar da yle tutmu, braktnda da kedi yerde yar baygn kalmt. Kedinin bu durumu onun yreini paralam, o kadar zlmt ki nerdeyse alayacak. imdi de onu a brakmamalyd. Benzin tenekesine hi dokunmad, kamlkta brakt. Gece gelip eve dkecekti. O kadar insann balk art nasl olsa bir kediyi doyururdu. Bu karanlkta artk balklar nasl bulacakt. Kedi gzleri gibi layan kllenmi kzleri grnce sevindi. Bir yandan artklar kendi toplamaya alrken kediyi brakmalyd. Kedi nasl olsa artklar koklayarak bulur, afiyetle yerdi. Kediyi kzlerin yanma brakt, kzlere fledi, kzlerin biraz daha yreyiaydnlatr oldu. Vasili el yordamyla yar yanm birka balk kuyruu bulunca ok sevindi. Aramasn srdrd, bir sr daha eti stnde kuyruk, klk buldu. Kedi de bir eyler bulmu trdata tr-data itahla yiyordu. Kedinin trtlar azalm, Vasili de birok balk paras bulmu, sedirin tahtas stne koymuken, Poyraz Musann evinin kapsndan bir gcrt geldi, Vasili o yana dnd, kap ald, karart kapdan kt, merdivenleri indi, bu yana yneldi, Vasili, yerden kediyi, sedirin stnden balk paralarn ald, kamlarn ardn dnmesiyle koyan di159 bindeki lgnlarn iine girmesi, byk zeytinin duldasna sokulmas bir oldu. Zeytinin altndan Poyraz Musann ayak seslerini duyuyordu. Poyraz Musa kamln nnden geti, brtlenlere dt. Aya bir brtlen teveine taklm olacak ki, pat, diye yumuak bir ses geldi kamln nnden. Bir de, "f," diye bir ses duyuldu. Ses, "Vay anasn," diyerek de ayaa kalkt, yrd. Vasili, btn bedeniyle kulak kesilmi ayak seslerini dinliyordu. Ayak sesleri bir sre imenlerin stnden, sonra kumlardan, ardndan da akl talarndan geldi. Vasili ayaa kalkt, kararty karanln iinde, karanln kprdayan bir paras gibi grd. Frtnadan, kabarm denizin sesinden tr ayak seslerini duyamyordu. Geri yerine oturdu, aacn gvdesine belini dayad, kulaklarn da geceye dikti. Uzun bir sre ayak sesi duyamad. Gerilmi, yorgun, fke iinde beklerken ayaklarnn ucuna uzanm, nne koyduu balk paralarn a gzllkle yemi bitirmi kediden bir mrlt geldi. Kedi rahatlaynca o da rahatlad. Birazck da olsa Poyraz Musay unuttu, zld, kediyi okarken akl talarndan ayak sesleri gelir gibi oldu, ayaa kalkt, kyya baknd, karartya benzer bir ey gremedi. Yalnz akl talarndan gelen ayak sesleri, denizin, frtnann uultusu iinden seiliyordu. Bir ara ayak sesleri duyulmaz oldu. Vasili artk Poyraza yzba deil de Poyraz Musa diyordu o adama, yzbaya, kumsala dm olacak ki ayak sesleri duyulmayan kiiye. Kedi mrldanr, Poyraz Musa da dalm gitmiken adm ilerden ayak sesleri duyuldu. Zeytinin gvdesinden stlerine scak bir soluk akt, yrei hop etti, belinden tabancasn ekti, karartya dorulttu, tam bu srada da, burunlarnn ucundan bycek bir ku parlad geti gitti. Kanat aprts frtnann uultusunu bastrd. Karartnn d patlam olacak ki, paldr kldr de kalka lgnlarn dna kt. Soluk soluayd, soluu zeytin aacnn altndan duyuluyordu. Gece yary oktan geti, bir ara ayak sesleri kesildi. Vasili, daha mrltsn kesmemi kedisini kucana ald koyan iinden trt karmadan yukarya, tepeye kayd. Aada Poyraz Musa gemici feneri elinde bir lgnlarn iine giriyor, al kmelerine, kam kklerine teker teker bakyor, oradan da ta amlara kyor, kayalklardan tepeye yneliyor, tepenin stne varmadan geriye dnyor, durmadan da nnden kular parlyor, Poyraz Musa da her ku parladnda alyor 160

yatryor, dyor kalkyor, elindeki fener yerde yuvarlanyor, yumuak otlara dtnden olacak cam krlmyor, gaz akmyor, Poyraz yerdeki fenerini alp aramasn rahat, baka bir ku parlaynca-ya kadar byle srdryordu. Bylece Poyraz Musa aramasn tanyerleri yncaya kadar srdrd. Ortalk aydnlannca da lambasn sndrd, douya yneldi, kydan, her alnn altna, her ukurun iine, her aacn stne baka baka btn aday doland, sonra da yorgun argn, bitkin evine girdi. Vasili yerinden kalkt. Her yan uyumutu. rkek rkek, o da her alnn altna, kamlarn kklerine, kayalklarn arkalarna, ot brm ukurlara bakarak kklere indi, evin cihannmasna kt, yata orada yoktu. Bombo oda iine dokundu, yalnzl, sszl ta yreinin kknde duydu, ii czzzz etti. Koarak aa indi, arkasna bakt, kedi gelmemiti, koarak maaraya gitti, yatan srtlad geriye dnd. Kedi, her zamanki yatt yere kvrlmt, yata onun yanna serdi. Kediyi de dein stne koydu. Odann ortasnda durdu dnd. Gene merdivenleri indi, maaraya geldi, teberisinin gtrebilecei kadarn srtland, cihannmaya getirdi. Byle birka sefer daha yapt. Maarada benzin tenekelerinden, kayktan baka bir ey kalmad. Gelirse gelsin, gelecei varsa grecei de var o yzbann, diyor, fkeleniyordu. Kedi gelmi yatan stne yatmt. Kediyi uyandrmamaya alarak kucana ald, yastn stne usullack koydu. Kedi iyice doymu olacak ki, uyanmad, sanki o kadar yol gelmemi gibi uyumasn srdryordu. Erkenden kalkt, torbadan kuruyup ta gibi olmu bir ekmek ald maaraya geldi, kay kard. Daha motoru iletmeden, ayaa kalkt, yreye bir gz gezdirdi. Dn geceki frtna durmutu, gene de dalga ular akt, kayk sallanyordu. Bugn de ikindi st frtna kabilirdi. yleyse u karki Kaba Adaya gitmeliydi. Adada hem su vard, hem de yeillikti. Tepeden trnaa keskin akmakta kayalkt ada. Kayalklar ikiye ayrlm, orta yerde bir yemyeil, aalkl dzlk olumutu. Kayalklarn arasndan da yer yer kk dzlkler gzkyordu. Dzlerde de aalar, allar bitmiti. Bu adaya korsanlardan, balklardan, ekyalardan, kaaklardan baka kimsecikler uramamt. Ada ok 161 kkt ve be ba insan bile besleyemezdi. Yalnz bu adada keiler vard, hem de mavi, akr tyl. Ne zaman, niin kim getirmi de bu keileri bu adaya brakmt, kimse bilmiyordu. Bu kck adada tavan, tilki, ylan da vard. Hem de som lacivert, hem de ak benekli upuzun ylanlar. Adada yrtc, krmz bakr rengi bir ku da grdn sylyordu Lefter Reis. Lefter Reis, tyleri ok krmz, kz gibi yanan bu kuu yakalamak istemi, yuvasna a bile germi, btn avclk hnerlerini kullanm, cva gibi kuu bir trl yakalayamamt. Ku, atmacadan biraz bykt. Uarken ya da konmuken gnee gelince tyleri kzl bir imek gibi akyordu. Her adada, her yerde gvercin, baka kular vard da bu adada bu kzl kutan baka ku yoktu. Gmen kular, g zamanlarnda btn adalar, dalar, ovalar dolduru-yorlard da bu adann yaknndan bile gemiyorlard. Vasili, motoru altrd, ynn Kaba Adaya evirdi. Dalgalarn ular gittike aaryordu. Hayra alamet deil, diye iinden geirdi. Bu gece frtna karsa, kayn kumlua eker, adada da kalabilirdi. Adann nne geldiinde dalgalar biraz daha bym, rzgar daha artmt. Kumsala yz kula kala Vasili gaz kesti, demir att, oltasna yem takt, denize att. Birka saatte yeterinden de ok balk tuttu. Frtna da birdenbire balad. ocukluundan bu yana denizi, rzgarlar, frtnalar avucunun ii gibi bilen Vasiliyi, frtnann byle birdenbire balamas her zaman artmt. Dalgalar yle yksekti ki, motor, hemen o anda almasayd kim bilir kendilerini hangi kynn kayalklarnda bulurlard. Dalgalarn kay, bir ceviz kabuu gibi kaldrp oradan oraya atmas, derin uykulara dalm kediyi bile uyandrm, korkutmutu. Kayalara vuran dalgalarn sesinden tedirgin olmu kedi kaacak delik aryordu. Kayk daha adaya yanamadan kedi ortadan yitti, baaltna kat, kayn burnuna kadar sokuldu, oraya bzld, rkm gzleri akn lyordu, kayk inip ktka. Dalgalar kay kumlarn stne att, kayk da ilerilere, ortadaki zeytin aalarna kadar gitti, dayand. Vasili, kendini kumlukta bulunca, derin bir oh, ekti, uzand, korkmu, bzlp bir avu

kalm kediyi baaltndan ald kumlarn stne koydu. Kedi olduu yerde kald, saa sola gmbrdeyip gelen dalgalara baknd, kap snacak bir yer bulamam olacak ki, vard aacn dibine bzld. Gzlerini de Vasiliden ayramyordu. 162 Vasili, livardan balklar ald, kayann yamacndan aa yukardan bir su akyor, aada kck bir glet oluturuyordu, balklar gle-tin banda temizledi, byk bir para da kedinin nndeki tan stne koydu. Korkmu kedi, deil kalkp bal yemek, uzanp kokla-mad bile. Oysa o da Vasiliyle birlikte, dnden beri at. Vasili aalarn arasndan kuru odun toplad, atei yakt, ate kz oluncaya kadar bekledi. Kzn stne balklan serdi. Darda kyamet kopuyor, dalgalar kavak boyu kalkyor, kayalara gmbrtyle arpyor, geri dyordu. Vasili, balklar pierken kalkt, kay daha da ieriye ekti, utaki yal kaln zeytinin, ne olur ne olmaz, diye gvdesine balad. Balklardan keskin, mis kokan bir koku almt ortal. Bu kayalarn arasndaki imenli dzl, aalarn altnda am bin bir tr iek azna kadar doldurmutu. Dardaki frtnann burada bir damlas bile yoktu. Sonunda kedi kendine geldi, ayaa kalkt, uzun uzun gerindi, birazck da yalandktan sonra, tan stndeki bala bakmadan Vasilinin yanna vard, nce kucana ktt, geri indi, ona srnerek yresini dnd. Arada srada da dnp, darda var gcyle kayalara arparak geri den dalgalara bir gz atmaktan geri kalmyordu. Her gz atta da gzleri deiiyor, tyleri kabaryor, kaacak bir delik aryor, hemen kendini yalamaya geiyor, sonra da, her eyi unutuyor, Vasiliye srnyordu. Vasili, dilim dilim kestii talam somunu suda slatt, kzlerin stne serdi, kzartt. Kzartp ak tan stne koyduu balklar bir kendi yiyor, bir kediye veriyordu. Yemekten sonra srtn bir aacn gvdesine dayad, gzlerini yumdu. Kedi de geldi yanna bzld. Uyandklarnda gn yklm gitmi, denizin stne indi inecek. Kedi, ban kaldrm, kayaln tepesine gzlerini dikmi bakyordu. Vasili de ban kaldrd, tam kayann sivrisinde uzun boynuzlu, karnlarnn alt ak, mavi akr kei, yanlarnda da gene mavi akr olak duruyor, aaya bakyorlard. Burada, u kayann sivrisinde Vasilinin keileri grmesi onun yreini sevince bodu, hemen, bu sevinle kayalara trmanmaya bala163 di. Dorua ktnda hemen hemen hi yorulmam, soluk solua bile kalmamt. Doruktan aa baknca deniz daha azgn gzkyordu. Apak kesilmi dalgalar hmla bu kck adann keskin, krmz, kahverengi, ak akmakta kayalarna arpyor, dnyay sarsyor, aday da yerinden oynatyor, zangr zangr titretiyor, btn dnyay, dalar, talan, ovalar nne katm, var hmyla srp gtryordu. Bunca frtna, deniz yaam Vasilinin bile iini rperti, korku alm, uzun bir sre buradan denize bakamyor, gzlerini duman iindeki kayalklarn buulu renklerine eviriyordu. Hi byle bir yer grmemiti. Kayalklarn arasnda birok kk dzlk gzkyordu, yemyeil. Kimi dzlkte de aalar bitmiti, geni dall. Kar kayala baknca oradaki yeil bir dzlkte de on bir tane mavi akr kei sayd. Yedi tane de mavi olak... Aaya indi, bir bycek dzlkte soluk ald. Dzlk batan baa parlak krmz, parlak mavi, parlak turuncu uzun boyunlu ieklerle dolmutu. Derinden, taaa yreinin kknden bir, aaaah, ekti Vasili, aaah, ah! u aadaki dzle bir ev yapsayd, keilerini buraya braksayd, zeytinleri a-lasa, toplasa, ya karsayd. u keye ba dikse, bu kadarck topran ba bir evi deil, be evi beslerdi. Aliki Amerikadan gelse... Sus ahmak Vasili, diye kendine kt. Aliki nerden, nasl gelecek bre deli adam. Aliki aday deil, Trkiyeyi, burada doduunu bile unutmutur, be ahmak adam, seni mi anmsayacak? Baka, gzel bir kadn... Gzel ocuklar olacak, kz ve olan. Kei style, zmle, kei eti, zeytinyayla beslenecek, gl, salkl insanlar olarak byyecek, byk okullara gidecekler. Byle bir adada byyen ocuklarn kafalar da salkl olur. Eeeeh, nasl, hangi parayla okutacaksn byk ehirde ocuklar ahmak Vasili? Ulan, brak u ahmakl, enayi. Balk tutarsn. Bu denizler kl dolu. Levrek, lfer, orkinos, barbuni dolu. Bir

baharda, belki yz elli liralk kl tutarsn. Belki de iki yz elli liralk. Bir yl, iki, yl... On yl bile biriktirirsin paralar, ocuklar deil stanbul, deil Atina, Pariste bile okutursun. Kayalklardan, temkinli, aa indi. Keskin kayalar ustura gibiydi, elleri birka yerden kesilmi, kanyordu. Yukardan grd geni dall aacn dibine oturdu, belini gvdeye dayad, ellerinin kann imenlere sildi, yaralarn stn de yaprakla kapatt. 164 Bu adaya, u kayalklarn arasndaki dzle, dzln topra ok verimli olmal, her iei azman, zeytinlerin yapraklar byk, kaln, birka arkadala bile yerleilebilir. yleyse, imdiye kadar buraya niin yerlememiler? Vasili, bunu ok dnd, trl sebepler geldi geti kafasndan. Sonunda da, insanlarn yalnzlktan, byle ssz adalardan d kopar da ondan, dedi. Gittike ada gznde byyor, gzelleiyordu. Birdenbire gzlerinin nnden Poyraz Musa geti. te bu adam byle gzel bir adada yaayabilir. Evlenir, burada kalr, ocuklar da olur. ocuklar da olur derken, onu hemen aklndan sildi. Dalm gitmiti. Karl Allahuekber dalarn, perperian dadan inilerini, binlerce kiinin, koskocaman bir ordunun dan yamalarnda, kuytularnda donup kallarn, ta kesililerini dnyor, bu korkun grnt gzlerinin nnden netse neylese gitmiyordu. Sonra Ar Dana gelileri, tifsten, gnde yzlerce kiinin sapr sapr dkllerini, koskoca Osmanl ordusunun bir avu dkntsnn Mezopotamya llerinde srnmesini, stmadan krllarn... Vasili bunlar dndke utancndan kahroluyor, deil insann, brt bcein, yerdeki karncann, gkteki kuun yzne bakamyordu. Ban kaldrnca mavi akr keilerin, dzln yresindeki kayalara sralanp ona aknlkla baktklarn grd. Ayaa kalkt, geri oturdu, ksrd, keiler aldrmadlar, durumlarn bile bozmadlar. nsan, kurt, yrtc baka bir yaratk grmemiler ki insan grnce kasnlar, diye dnd Vasili. Bir de bu adalarda, kylarda bu keilerin ad kutsala kmt. Bu keiler denizler, balklar pirinin keileriydi. Denizler piri de geceleri elinde bir koskocaman top kla adadan adaya kydan kyya, denizden denize yldrm hzyla dolar, ba belada denizcilerin yardmna koard. Denizciler piri, denizler ermii Hzr, bu denizlerde ok kiinin cann kurtarmt. imdi bile, pirin kurtard birok gemici, balk boz atl, eli top kl Hzrn kendilerini nasl kurtardn yemini billah sylerler. Byle olunca da kim pirin keilerine dokunabilir. Keilere bu yzden de kimse dokunmam deil, dokunmak istemilerdir de, u kayalarn sivrilerinde kalmtr lleri. Buralarda da bunu herkes bilir. Vasili dzlkten denize, teki kayalara, kayalarn arasndan fkrm, imdiye kadar hi grmedii, adlarn bilmedii ieklere hayran 165 kalm bakyordu. Bu ada byl bir adayd. Belki de insanlar bu gzel yere bylendikleri, karsnda hayretten lal ebkem kaldklar, bu kayalar, iekleri, bin bir menevite akan, andan ana grlmemi bir renk cmbnde alkalanan denizi seyretmekten elleri ie gce varmad iin buraya yerlememilerdir. Aaya ar ar, sivri kayalara tutunarak iniyordu. Keiler de onunla birlikte... Onlar aada, miyavlayarak, sevinerek kedi karlad. Yabanl, yrtc yaratk kedi keileri rktmesin, diye Vasili onu kucana ald, kaya gtrd. Dzle inmi, Vasiliye gzlerini dikmi, karnlarnn alt ak, sakallar uzun keiler de bir anda ortadan yittiler gittiler, nlerinde, belki de teki keilerin bir misli iriliinde bir teke kayadan kayaya sekerek gidiyordu. Kllar, tekilerin kllarndan daha koyu bir renkteydi. Vasili yitip giden keileri aranrken onlar kayalarn sivrisinde durmu, yan yana dizilmi, aay seyrederlerken buldu. Daha da oalmlard. u kck adada amma da ok kei varm. Hepsi de arktan km gibi mavi akr, diye glmsedi. Pirin keileri. Poyraz Musay zlemi gibiydi. Yerinde duramyor, bir eyler yapmak iin rpnrken, kendini kar kayala trmanr buldu. Bu kayalk daha bir gzel, daha bir renkli, mavi, krmz, sar ipiltilerle kvl-cmlanarak akan damarlarla bezenmi bir kayalkt. Ortalktaki dzlklerin iekleri daha gr,

renkleri yaldrdayan, keskin renklerdi. Keiler de onu hemen benimsemiler, artk ona aknlkla bakmyorlard. Vasili, tam dorukta, koltuk gibi dzlemi bir kayann stne oturdu, gnein denize inmesine, yepyeni, prl prl bir dnyann yaratlmasna, her eye, savalara, zulmlere, alklara karn, dnyann ulu, turuncu bir iek gibi amasna tanklk etti. i sevinle doldu. Bu sevinle de aa indi. Dardaki frtna buradan duyumsanmyor-du ya, incecik bir yel iekleri, imenleri, yapraklan ralyordu. Kedi gelmi bacaklarna srnyordu. Kucana ald, kedi de hemencecik mrltya balad. Kedi kucanda kaya gitti, livardaki balklar artk canl deildi, ald, kayalklardan akan suyun havuzunda temizledi, tuzlad, atei yakmak kolayd, aalarn altnda ok kuru odun vard. 166 Kediyle karlkl balklarn yediler. Vasili, kediyi okarken, cokuyla konutu, iyi ki buraya geldik bugn arkada, dedi. Sana bir ad koymayacam. Senin adn olmayacak arkadam. Senin bir adn olursa ban beladan kurtulamaz. Onun iin sen adsz kalacaksn. Sana arkada, arkadam, diyeceim. Grdn ya bu ustura olmu, keskin, akmakta kayalar, bu yabanl, insan yz grmemi keiler, bu otlar, aalar, iekler grdn, bizi nasl karlad, barna bast. Sava, Poyraz Musay, ada insanlarnn yreklerinin kerpetenle koparln d-~ nmek istemedi. O kadar mutluydu ki, bu turuncu bir iek gibi am dnyay yaamaktan baka hibir ey umurunda deildi. Dnk frtna durmu ortalk st limand. ieklerin, otlarn, kayalklarn keskin kokular deniz kokular birbirine karm, dnya nennileniyordu. Vasili kay denize srd, adann yz kula nnde oltasn denize att, ok az bir srede de yeterince balk tutup yola koyuldu. Keiler, kayalklarn sivrilerine kmlar onlar seyrediyor, kprdamadan olduklar yerde yle duruyorlard. Vasilinin iindeki merak gittike azdryor, aklna savalar, kan, lmler, parampara olmu, her paralar bir dalda kalm insan paralar, dumanlarn iinde kalyor, burnuna rm l, barut kokular geliyor, ii, dnyas karardka kararyordu. Poyraz Musa, artk, adada bir kiinin olduunu biliyor, onu aryordu. Benzin tenekesini bulmu muydu acaba? Bulsa da bulmasa da imdi o ortala dm adadaki adam aryordu. Yemeyi imeyi unutup onu buluncaya kadar da arayacakt. Kaba Aday, bin bir renk iinde balkyan ieklerini, mavi, belki de dnyann en gzel, yaramaz, inat keilerini, ktan bir iek olmu da alm denizi, her eyi unutmu, kendini kurtarmak iin btn yaadklar kt eyleri, karmakar ederek dnyor, fkelendike de kuduruyordu. Motora, sonuna kadar gaz verdi, bir an nce adaya ulamal, u adam ortadan kaldrmalyd. imdiden de zlmeye, eli aya titremeye balamt. Ya tabancas elinde, maarann st bandaki kayalkta kendisini bekliyorsa yzba? Poyraz Musa gene yzba olmutu. Bekleyen yzba, o maaraya yaklarken ya tam alnnn ortasndan vurursa? Yzba, tanmad bir insan niin vursun? O, adaya ilk ayak basan, kim olursa olsun, vurmak iin yemin edip Inci167 le el basmad ki... Ben onu ldrmeye mecburum. O da oktan benim onu ldrmek iin adada kaldm, onu ldrmeye ant itiimi oktan renmitir. Onun imdi bu adada dolaan kiiden d kopuyor, korkusundan gzlerine uyku girmiyordur. Bunlar dndke de ne yapacan bilemiyor, fkenin stne, elini ayan kesen bir de korku ekleniyordu. O da Vasiliyi ldrecekti. Maarann nne yz, yz elli kula yaklanca Vasili gaz kesti, hibir tabanca kurunu buraya ulaamaz, diye de sevindi, gven geldi ya, gene de kay yz kula aa almadan rahat edemedi. Kedisini de ald ayaa kalkt, maarann nndeki, stndeki allarn, yredeki aalarn, kayalarn kuytularn aratrdktan sonra kreklere yapt, maaraya girdi. Girer girmez de kayktan atlad, iz var m yok mu, diye kumlarn stne bakt, rahatlad. Kedisi de onunla birlikte maaray aratryor, kukuland yerleri kokluyordu. Kimse gelmemiti. O da rahatlad. Kedisini kucana ald maaradan kt. kar kmaz da, orada, akl talarnn stnde direkledi kald. Niin bu kadar inat ettim, diye aklndan geirdi. Bu ada art m, insan o gzelim keiler adasnda, Kaba Ada demeye dili varmyordu,

yaayamaz m? Oraya bir ev yaplamaz m? Bu keiler, denizler ermii, piri boz atl Hzm keileri diyelim, adaya st veren drt be kei braklp st iilir de, eti yenmez mi? Zeytinler alanamaz, dzlklere msr, domates, soan, buday ekilemez, nar, elma, dut, kiraz dikilemez mi? Burada insan kim grr, ona kim ne der ki... Sonra bir balk arkada bulunur belki... Birden aklna Krt Haydar dt. Babayiit, yakkl, gzel gzl, yrekli, mert, sznn eri bir kiiydi. Bir Rum kzyla birbirlerine sevdalanmlar, kap bir Trkmen kyne snmlard. Krt Haydar, kzn istemesine karn karsn Mslman etmemiti. ki ocuu vard ve Trkmen kynde sersefil, bir kar topra bile olmadan, kar koca zeytin rpcl, rgatlkla yaayp gidiyorlard. Krt Haydar bu aday grsn lnceye kadar ayrlamazd. Bu ada yz, yz elli keiyi bile beslerdi. Adann denizi de balk doluydu. Adaya gitmeli, yerlemeli, sonra da gidip o Trkmen kynde Krt Haydan bulmal alp buraya getirmeliydi. Hayr, hayr, Krt Haydar mert, yiit bir adamd. Deil bir arkadan yedi kat yabancy bile ele vermezdi. 168 Dnd maaraya yrd. Kayn karp, teberisini, Tanasinin evindeki yiyecekleri, bir gn yzba adadan ayrldnda, alacak Keiler Adasna gtrecekti. Haydar da Hzrn, denizler ermiinin, balklar pirinin elindeki bir top yalmla benli boz ata binili dolatna inanyordu. Maarann iine bir iki adm att, bir daha da yryemedi. Sanki ayaklarna yz kilo arlnda elik glleler balamlard. Geriye dnd, kydan, allarn duldasndan yryerek kamln iine geldi, benzin tenekesi olduu yerde duruyordu, buna sevindi. Sevinmesi de az srd. Yzba, bir tuzak olarak benzin tenekesini burada brakp, sonra da gelip onu burada gafil avlayamaz myd? Kamln iini hemen brakt, lgnln ukuruna kayd. Buradan da iskele, narlarn alt, bir ksm evlerin n gzkyordu. Gne gelmi tepeyi gemi, batya yklmt. Beklemekten usanm. Korkusu da gittike artyor, yerinde duramyor, bu adam adada m, yoksa ekip gitti mi, meraktan da lyor, lgnlarn iinden de kmak istemiyordu. Ilgnlarn topraa yapm gr, yeilden patlam dallar ona gven veriyordu. Aklna, kayk buradaysa yzba da buradadr dncesi gelince, o anda lgnlarn ukurundan denize doru yatarak, ses karmadan, dallar sallamamaya aba gstererek kayd, bir karaal topluluunun nnden geti, burnuna, ezilmi bir iekten ac bir koku geldi, kokunun geldii yne dnd, bekledi, burun delikleri ald kapand, Keiler Adas, olaklar, krmz damarl, dmdz, apak yksek kayalktan akan su, suyun ak akl tal, kylarnda yarpuz bitmi havuzu, savrulan altn kvlcml mavi kayalar gzlerinin nnden geti, yarpuz kokusu esen lk bir yelle yzn yalad, denize utu. Kyya ulatnda, derisine sinmi yarpuz kokusu ban dndrr gibiydi. Yeti ya denizler piri, ermii, benli bozun binicisi Hzr yeti yardmma, diyerek ayaa kalkt, iskelenin br yannda akllarn stne ekilmi kay grnce hemen yere kt, demek ki, yzba burada, diye sylendi, az aa yere uzand, srnerek lgnla yneldi. Otlarn arasnda bir ts ts duydu. Karaalln nnde ift kaplumbaa tslayarak iftleiyorlard. Vasilinin aklna yeil ipekli barts geldi. Bartnn pullar yldrdad, gzlerini kamatrd. Kokusu da yarpuz kokusuna, yal kei tekesinin kayalklara sald kokuya kart, ayaa kalkt, grnmeyi, vurulmay aklndan geirmeden deirme169 ne kotu, merdivenleri ikier kt, kapnn aznda kalakald. Yeil barts kabarm, yeili fkrm, pullar yanar dner, Vasilinin yzne glyor, ortala ldrtan bir meme kokusu yayyordu. Krlanglar da yuvalarn bitirmiler iine yerlemiler, fldr fldr gzlerle Vasiliye bakyorlard. Vasili pencereye yaklanca yzbay grd, hemencecik de geriye ekildi. Yzba yukardan aaya, deirmene geliyordu. Merdivenleri ikier ikier atlayarak aaya indi, kendisini insan boyu bym hatmilerin iinde buldu, oraya yatt. Yzba hzla geldi, deirmene girdi, ayn hzla da geri kt. Sana dnd, soluna dnd, deirmenleri dolat. Bu arada Vasili kendini, sr kuyruu, hatmi, brtlen, yabanglyle rlm duvarn ardna att. allar aralad, yzbaya bakt. Yzbann belindeki tabancay grd, grrse eer kurtulu yok, dedi. Yzba, al duvarnn nne kadar geldi, prtlemi,

rkm, korkudan delirmi gzlerle al duvarnn her yanna bakt. Vasilinin stne eildi, nnde bir eyler aratrd. Vasilinin yrei yerinden frlayacakm gibi atyordu. Yzba, nasl olduysa onu gremedi, ekildi. Vasilinin yrei daha da hzlanarak atyordu. Vasilinin bandan ekilen yzba bir koku alm ki daha oralarda dolayor, deirmene giriyor, geri kyor, zeytinliin koyana kadar gidiyor, parlayan kck bir kutan rkerek geriye frlayp, rkp korktuu yerde de duramayarak, durmadan arkasna bakarak, durup yreyi dinleyerek, gene korkarak, rkerek zeytinliin iinde, bin yllk aa gvdelerinden saknarak, yere yatarcasna sinerek, dolaarak, kendi yresinde dnerek, yz yabanl, korkmu bir yabanl hayvann yznden de daha yabanl, biimden biime girerek... Vasili, yzba tam nne gelince, artk onun kendini grdn anlaynca tabancasn ekti, yzbaya dorulturken elleri titredi, tabanca yere, talarn stne dt. Yzba gzleri bym, bir an dondu kald. Gz gze geldiklerini sand Vasili, ama o grmedi. Hemencecik aaya, iskeleye ald yatrd, kaynn yanna gitti, denize srd, iine atlad, kreklere sarld, bir yz kulatan fazla krek ektikten sonra durdu, ayaa kalkt, gzlerini bir sre adann stnde, daha ok deirmenin stnde durarak dolatrd. Hzla oturdu, kreklere yapt, kayn akllarn stne frlatrcasna kard, hemen de 170 tabancasn ekti, tabancas elinde kaml doland, oradan evlerin aralarna, uzun narn altna vururken Vasili de kendine gelip tabancasn yerden ald, maarasna kadar sallanarak, gizlenmeyi, rkmeyi, korkmay unutmu, bitkin varabildi. O gece yzbann sabaha kadar yand. Gece yarsna doru da elinde gemici feneri koya indi kt. Bir sre de tepenin stnde dikildi kald. Bir ara ortadan silindi. Evine girmi olacak diye dnd Vasili. Vasili teki kk tepenin stne kt. Buras alt bir yerdi. ok yksek bir tepe deildi ya, sarpt, kayalar keskindi, mavi kvlcmlyd. Yzba birka saat sonra ortaya knca rahatlad. Gece ok karanlkt. Yamur inceden, arada bir iseleyip karanl slatyor, sonra da duruyordu. Sabaha doru yamur btn hmyla inecekti. Bunun byle olacan btn balklar bilirdi. Vasili yar uykuda yar uyank, oradan oraya giden feneri izliyordu. Fener yamata bir duruyor, bekliyor, ardndan ar ar, oraya buraya yalpalayarak, zikzaklar izerek yryor, yrrken yere dyor, bir sre otlarn arasndan atebcei ltsnda bir ipilti grnp snyor, gene ayaa kalkyor, deniz kysna iniyor, kyda uzun duruyor, sonra da sallanarak, orbaclarn kklerinin nne gidiyor, orada gzden yitiyor, birka dakika sonra da, evlerin duldasndan geerek, sallanarak fener gzkyordu. Sabahleyin, daha gn madan yamur boand, bir anda, tepedeki iri am aacna srtn vermi Vasilinin cc kt. yle bir yamur yayor, yle bir yel esiyordu ki Vasili yerinden kprdayamyor-du. Bu yamurda bile gemici feneri oradan oraya, nereye gittiini bilmeden, bir uyurgezer gibi gidiyor, birka adm sonra duruyor, yana yne sallanyor, kendi yresinde dnerek fener ktan halkalar iziyor, gene duruyor, gene dnyor, gene yryor. Sabah oldu gn at, gkler grledi. Vasili, vah, vah, diye iinden geirdi, vaaah, vah, Poyrazn bana bir hal geldi. zld, ii bombo kald. Vah, vah, vah! Ayaa kalkt. Btn bedeni ard, kemikleri skld. Giyitleri stne yapmt. Aday batan sona gzleriyle tarad. Yamur daha hm gibi indiriyordu, karanlk, kurun geirmez bir gece gibi... Vah, vah, vah! Bir hal gelmitir bu ocuun bana, vah, vah! 171 Bir ukura dm, yamur suyunda boulmutur, vah, vah! Kayalklardan, kk sel yataklarndan, kk koyaklardan seller grltyle akyor, talar, ktkleri, odunlar nne katm alp gtryordu. Bir yerde lp kalmtr fukara. Kim bilir nerelerden, kimlerden kamtr da buraya snmtr. te ben de, ben canavar da onun bana bu halleri getirdim. Ne yzbayd, ne bir eydi zavall adam. Kim bilir kimlerden kamt da cann zor atmt bu ssz adaya. d .J de kopuyordu. Gzleri, btn bedeni korkuya kesmiti. Korkuyu arayarak ld.

Byle, ii alp vere vere narlarn altna kadar geldi. Gkten karanlk seller iniyor, gz atrmyordu. skelenin stne baknca orada dimdik kalakalm, elinde daha yanan feneriyle kararty grd, nce ne yapacan bilemedi, karartya doru birka adm att, sonra znk, diye durdu, sevindi. Sonra da sevinci boaznda kilitlendi kald. Poyraz Musa narn altnda koskocaman alm, prtlemi gzleriyle ona bakyordu. imek gibi bir korku geti iinden, bacaklar titredi. Tepelerinde bir imek akt, yakn bir yerlere yldrm dt, gk grledi, sanki gk yarlm, delinmiti, deniz kudurmu, btn aday yuta-cakmcasna, stlerine stlerine geliyordu. indeki korku ald onu kamlarn iine gtrd. Kamlarn aralndan narlarn altna bakt, Poyraz Musa olduu yerden kprdamam, yle kaskat kesilmi kalmt. Prtlemi gzleriyle bakyordu ya grmyor gibiydi. Allahuek-ber dalarndaki on binlerce ayakta donmu, kazk kesilmi, kardan adam olmu askerler de bunun gibiydi. Gzleri de byle ardna kadar alm, dnyaya hasret kalm bakyorlard. Elinden brakmad fener de snmt. Vasiliyi daha beter bir korku sard. lm geldi yakasna yapt, titrediinin, dilerinin birbirine vurduunun farkna vard, ald yatrd, oradan uzaklanca arkasna dnd bakt, narlarn altndaki kararty gremeyince daha da korktu. Korkusu ald onu kamln iine gtrd, belki bir iyice lmtr de iskelenin tahtalarnda yatm kalmtr, belki hastadr, yardma gereksinmesi vardr, diye iinden geirdi, kamlarn aralndan iskelenin stne bakt, kimseyi gremedi. Yana yreye, narlarn, altna bakt, kimsecikler yoktu. Kamlktan kt. mekten iki bklm olmu, dileri, krlacakm gibi birbirine 172 vuruyordu. narn stne km kedi oradan miyavlad, Vasili ban kaldrd, kedinin biraz yukarsnda slanm tyleri domur domur olmu, bzm, balarn ilerine ekip dallara sralanm bir sr kuu grd. Kedi onu grnce, kn kn zorla gvdeden aa indi, bacaklarna srnmek iin yanna bile gelemedi, aacn dibinde bzld, bir topack oldu. Vasilinin iindeki korku azttka aztt. Kediyi kapt gibi maaraya kotu. Arkasndan imekler akyor, deniz grleyerek adann stne yryor, yldrmlar dyor, ada depreme uram gibi sarslyordu. Maaraya girdi, bir ate yakmasa lecekti. Maarada ne kuru odun, ne bir ey vard. Cebindeki kibrit de slanmt. Muamba torba, nerede, diye dnd, kkteydi. Darya kt. O kar kmaz da ilerdeki kayaya yldrm dt, ada batan ayaa atrdad. imekler, yldrmlar, kapkara, seller gibi akan yamuru durmadan bierek adaya, kapkaranlk denize salyordu. Yzne bir yumruk gibi inen frtna az daha onu yere arpacakt. Yamurdan, yreyi grecek hali yoktu. Cann kke zor att, soluk soluayd ve dileri zangrdyordu Titremekten yorulmu, titreyecek hali bile kalmamt. Her eye karn muamba torbadan kibriti karabildi, ocakln yanna koydu. Ortalkta odun yoktu. Bir kapy krmak istedi. Hem gcnn yetmeyeceini anlad, hem de acd. Titreyerek, aranarak aaya bodruma indi, bir oda azna kadar dzgn biilmi odunlarla, am ralaryla doluydu. Odunlar, ralar yukar kard. Atei kolaylkla yakt. Ate yana dursun, bodruma birka kez daha indi kt. Ocan yanna epeyce bir odun yd. Ceketini, alvarn kard, krk bir sandalyann arkasna ast. Pantolonunu da kard, uzun donuyla kald. oktan beri ykanmak, amar deitirmek aklna gelmemiti. Patanlarnn aras cierlerini skercesine kokuyordu. Yanan gr atete bir sre bir iyice kurunduktan sonra, kurumu alvarn, ceketini giydi, titremesi iyice durmutu. Evine gitmek aklna geldi. Eve urayp amarlarn almalyd. Kedi yanan ocan yanna kvrlmt. O, merdiveni inerken gzlerini bile amad. Darda yamur olduundan da beter indiriyordu. Yaan yamur, akan imekler, den yldrmlar,'ayaa kalkm gmbrdeyen deniz biribirlerine 173 karmt. Vasili, ister istemez geriye dnd, ocan bana oturdu, ban da dizlerinin stne koydu. u bizim adamn bana bir ey gelmesin, diye kaygland. u ssz adada da, bir bana, gzleri prtlemi can vermek, donup kalmak... Ben burada olmasam, evin iinde gnlerce ls kalarak imek...

imekten patlamak... Btn aday kokutmak... Adann bir mil uzandan geenlerin, kokudan cierlerini skmek, onlar kokudan bayltmak... Yarn, diye, zgn sylendi, yarn sabah erkenden... Gider ona bakarm. Ya onunla kar karya gelirsek, o, korkusundan tabancasn ekerse, eker de... O lmtr. Gzleri o biim prtlemi insan hibir zaman yaamaz. Allahuekber dalarnda gzleri byle prtlemi, kazk kesmi lleri ancak baharda yerlerinden skebilmilerdi, hem de balyozlarla. Ama bu adam donmamt ki... Donmamt ya, gzleri prt-lemiti. lmtr, lmtr. Yarn yamur durursa onu bir kefene... Kefen bezi mi, odasnda kar gibi araflar var. mam nerden bulmal? Varsn imamsz olsun. Bir gn adaya bir imam gelirse, ilk iim imam onun mezarna gtrp okutmak olacak, sz. Belki adaya Mslmanlar yerleir... Buraya kimse yerlemez, diye fkelendi Vasili. Kim gelir buraya, bu hapisaneye, hangi enayi? Bu gariban nereden dmse dm. Ona da yldrm arpt yand. Yandysa ls nerde? Yarn yamur durursa bulurum. skeleden aaya dmtr. yleyse, deniz alm onu gtrmtr. Deniz gtrmse daha iyi olmutur. Daha iyi olmutur, der demez de iine, nne geemeyecei bir ac kt, reklendi. Bunca yl, bunca belalar, ekilmez, dayanlmaz aclar iinde kvrandnda bile alayamamt. Bu adamn iskele stndeki, prtlemi gzleriyle boynunu alabildiine uzatm yardm isteyen durumu onun yreini paralyordu. Belki onu kurtarabilirdi. Kurtarabilir de sz m, kurtarrd. O da kurtulunca gelir Vasiliyi alnnn ortasndan vururdu. Evine gitti. Ev, iki oda bir salondu. Vasilinin, arap dolu flarla ykl teknesiyle birlikte batan babas bu evi zene bezene, kendi de alarak en iyi Ermeni ustalara yaptrmt. Evin iindeki oyma ii dillere destand. Vasilinin babas bu denizlerin hemen hemen en tannm balk-syd. O tuttuu balklarn bu kylarda, kasabalarda satmaz, zmire 174 gtrrd ve zmirde onun tuttuu balklarn, stakozlarn, pavuryalarn, bceklerin alclar hazrd. Balk Stefani balklarn kk bir havuz byklndeki livarna koyar, livarn bana da, suyu deitirmesi iin bir tayfa dikerdi. Evdeki servi aacndan yaplm, ilemeli Edirne ii sand at. Sandk, kez n, n, n diyerek tt. Vasili ngrakl sandklar anahtarsz amay, hangi kilit olursa olsun, bu sandklarda renmiti. Sandn ii mis gibi sabun, da dandan getirilmi elma kokuyordu. amarlarn sandktan kard, masann stne koydu. Bir kalp da kokulu pembe sabun ald. Yllardr, kokusuyla mest olduu sabunlar unutmutu. Bir de beyaz amar sabunu ald. Bu sabunlarla ykanan araflar, yorgan yzleri sakz gibi olur, sakz gibi de kokard. Askere gitmeden nce kasabadaki terziye kat giyit diktirmi, patiska gmlekler, kravatlar almt ki byleleri stanbulda, Atinada da yoktu. Vasilinin, ocukluu, delikanll ok iyi gemiti. Babas onu hibir eyden yoksun brakmam, onu orbaclarn ocuklarndan daha iyi giydirmi, daha iyi yedirmi iirmiti. Vasili de balklkta babasndan geri kalmam, o da bu adalarn sayh,-usta balklarndan biri olmutu. Savatayken anas lm, ancak savatan dndkten sonradr ki anasnn lmn renmi, u dardnyada yapayalnz kalmt. Evi byle dzgn, her eyi yerli yerince grncedir ki kendine gelmiti. Yarn gizlice eve gelecek, kocaman bir kazan su stacak, kokulu sabunla ykanacak, sakz gibi, mis gibi sabun kokan amarlarn giyecek, dolaptaki yatan indirecek, yle bir, yle bir uyku ekecekti ki... imdi Tanasinin evine gitmeli, oradan bir f zeytin, bir byk kavanoz petekli bal almal maaraya ya da cihannmaya gtrmeliydi. Yoksa acndan lecekti. Bu adam gmdkten, mezarnn baucuna da bir ha diktikten sonra Tanasinin braktklarn evine tayacakt. Maarada, orbacnn cihannmasnda yatmaya hibir gerek yoktu, bu adam ldkten sonra... Darya kt, yamur azttka aztm, yeri g birbirine katmt. Yamura vurdu. Tanasinin evine varncaya kadar belki on be kez imekler, g bir utan bir uca yararak akt. Denizin stnde de mor, ustura yldrmlar patlad. Artk ne gizlenmek vard, ne bir ey, eskisi gibi dimdik Tanasinin evine girdi, bir f zeytin, bir kavanoz ak 175

petekli bal ald darya kt, narlarn altna gelip de ban kaldrnca deirmenin nnde, dikilmi duran, kprdamayan yzbay grd. Yzbann uzun bedeni her imek aktka bir top k iinde tek bana, heybetli kalyor, ardndan da karanlk yamura karyor, yerinde belli belirsiz bir karart, duman gibi bir ey kalyor, bu duman gibi ey de kanatlara yukar sunuyordu. Vasili, neden sonra kendine geldi, telala evlerin duldasna kayd, oradan da kyya indi ya, ky yrnecek gibi deildi. stste dev gibi dalgalar geliyor, en yksek yarlarn stne kadar kyordu. Kyda yryemeyeceini anlaynca, kamlarn arkasndan allar buldu, allarn nnden kklere yrd. Yamur yzne, bir devin krbac gibi arpyor, onu sendeletiyordu. Kke geldiinde stnden seller gibi sular akyordu. Ocan bandaki kedi onun geldiini duyunca bir gzn at, hemen de geri kapatt. Odunlar ocaa yd, am rasn altlarna srd kibriti akt. Kuru zeytin odunu abucak ate ald. Vasili de ocan bana bada kurdu, ceketini kard, atee tuttu, ceketten dumanlar kt. Hep kafasnda yzba vard, ne olmutu da byle yamurun altnda kazk gibi kaklm kalmt, Allahuekber dalarnda donmu kalm askerler gibi. Dan yamalarnda donmu kalm on binlerce kardan adam orman. Ve bu orman bahar gelip de gne kzdrnca erimi, yzlercesi birden sellere kaplm gitmi, bir ksm dzlklerde kalm, bir ksm da rmaklara inmiti. Kurumu, ta kesilmi bir somunu ortadan ikiye zorla bld, atein kz balam yerine koydu. Ekmek biraz sonra ttmeye balad, Vasili ekmei ald, souun diye ocan mermerine koydu, yanndaki fdan birka zeytin ald, bu srada kedi uyanm yalanyordu. nne bir zeytin att, kediye gn dodu, zeytini grr grmez stne atlad, oynamaya balad. Zeytinle ylesine bir oynuyordu ki kedi, odann bir ucundan br ucuna kadar gz ap kapayncaya kadar gidip geliyordu. Bir sre kediye kaplp izledi, Nekmek azck souyunca zeytin ekmekle karnn bir iyice doyurdu. stne de koca bir marapa suyunu ekti. Rahatlam, uyuyacakken yeri g sarsp birbirine katan bir imek akt. imek akar akmaz da Vasilinin aklna ilk den yzba oldu, fukara orada, deirmenin nnde lp kalacak, dedi, zl176 d. zldnn farkna varnca da btn bedenini bir fke kaplad, ayaa frlad, mavzerini kapt, bu arada daha gl bir imek akt, bir gk grlts patlad. Tfeini boaltt, geri doldurdu. Fiekliklerini kuand, koarak aaya indi, deirmene yrd. Deniz kudurmu, nerdeyse btn aday yutacakt. imekler de arkas arkasna indiriyordu. Deirmene yaklanca Poyraz Musann, giyitleri bedenine yapm, sallanarak yrdn grd. Birka adm yryor, sonra da duruyordu. Her imek akp gk grlediinde de sendeliyor, yere de-cekmi gibi oluyor, geri doruluyordu. Ardndan da yumulmu, boynunu iine ekmi, bir eyler aratrrcasna gzleri yerde, yryordu. z sryor, diye iinden geirdi Vasili. Hem byle uyurgezer olmu, hem de iz sryor yalpalayarak, her an da yere kapaklanacakm gibi. anakkaleden, dou cephesi savalarndan geenlerin ou byle oluyor, byle mankafa, byle uyurgezer, byle perian, byle kendinden gemi. Ellerimi keserim ki bu adam, bu iki savatan da geriye kalm,-Dumlupnarda da savamtr. ki bklm yryen adam, st ste tkezlemeye balad, uzun narn yanna gelince de yere kapakland. Vasili de olduu yerde durdu. Yamur at kuyruu gibi indiriyor, sanki gk delinmi, btn rmaklar boanm yere akyordu. Poyraz Musa da dt yerde alyor abalyor bir trl ayaa kalkamyordu. Sonunda abalamaktan vazgeti, uzand yerde kprtsz kalakald. imekler akyor, gkler yrtlyor, ada beik gibi sallanyor, ortalk kapkaranlk kesiliyordu. Vasilinin gzlerinin nnde top top savrulan, insanlarn stne kapkaranlk yaan, ardndan da insanlarla, bilcmle yaratkla birlikte donan karlar geti. O karlara dayanan niin bu yamurda byle olmutu? Vasilinin iinden dehet bir acma, Poyraz Musay kucaklayp kaldrma, eve gtrme, bir ate yakma, scak bir ay yapma, onu soyup ocan bana serdii yataa yatrdktan sonra ona scack bir orba piirme geti. Ona doru yrrken, iyi ya Vasili, nereye gidiyorsun olum, iyi, lyor ite, sen onu ldrp, savata ldrdklerin yetmiyormu gibi, bir de bununla yreini karartmadn, adam kendiliinden lyor, ne gzel.

Bir de kurtarp bana bela almann bir alemi var m? Zaten yreinin ii cehenneme dnm. Bir mezarn stne bir ha daha dikme.-Hem byle dnerek yryor, ardndan da duruyor, geriye dnyor, 177 birka adm atyor, sonra da gene, ikircikli yrmesini srdryordu. Yamur daha da hmlad, gz gz grmez oldu, Vasili Poyraza yaklamken durdu, iinden, u adamn bana basp onu topraa gmeyim, diye geirdi. Ardndan da kaldrp srtna almak, ona scaklndan scaklk katarak diriltmek, grd btn savalar, girdii btn arpmalar anlatmak... Bir adm Poyraza doru atyor, iki adm geriye atyordu. Yamur da gittike bastryor, nne bir perde gibi geriliyor. Vasili perdenin ardndan yerde yatan Poyraz hayal meyal gryordu. Ne yapacan bilemez, ikircik cehenneminde kvranrken bir mucize gerekleti, Poyraz dimdik ayaa kalkt, yrd, uzun nar geti, iki bklm oldu, yere bakmaya balad. Byle byle, dmeden ncekinden daha hzl yryerek Tanasinin evinin nne geldi, kapya gitti vurdu. Kulan tahtalara dayad, dinledi, bir ses alamaynca yeniden, daha hzl arka arkaya vurdu. Vasili, kapy krp da ieriye girmeye kalkarsa onu kesinlikle ldrrm, dedi, diz kt, nian ald, Poyraz da, o nian alr almaz geriye dnd, Vasili de tam bu anda kendini bir alnn ardna att, Poyraz nnden geip gidinceye kadar orada kald. Hemencecik de ardna dt. Dileri takr takr birbirine vuruyordu. Poyraz gene boynunu iine ekmi, bzlm ama dp kalka kouyor, ardna da durmadan dnp dnp bakyor, o baktka da Vasili kendini ya bir alnn arkasna atyor, ya bir ukura siniyordu. Poyraz narlarn altna kadar izledi. Yamur bir karanlk gece olmu stlerine ta gibi dyordu. Poyraz, ortadaki narlarn altna gelince geriye dnd, Vasili onu hayal meyal gryordu, Poyraz ona glmser gibi etti. Vasili arkasna baka baka kklere doru ald yatrd. Her arkasna bakta Poyraz narn altnda dikilmi kalm gryordu. Dileri birbirine vurarak merdivene atld. Titremekten o kadar yorulmutu ki soluk alamaz olmutu. Odasna kadar zor kt. Bedeninden seller akyordu, merdivenler sular iinde kalmt. Oda kapsnn eiinde soyundu. Bereket havlusu bykt, Bursa ii tylyd, silindi, kuruland. Kedisi, onu odann alt katnda ilk olaraktan miyavlayarak karlam, bacaklarna srnm, slannca vazgemi, ondan nce cihann-maya kmt. Kurulannca bir gmlek giyindi. Dileri daha takr ta178 kr vuruyordu. Hemencecik odunlar alt, yalmlar byd. nk tane kaln am rasn odunlarn altna srmt. Hava iyice ald. Ortalk gnlk gnelik. Topraktan buular ykseldi. allar, aalar, tepeler, kayalar buudan gzkmyorlard. Vasili iskeleye yryor, nn gremiyor, yordamlyordu. Geldi iskelenin stnde durdu, ynn de Poyrazn evine dnd. Sis dalgalanyor, alp kapanyordu. Vasili sis alncaya kadar iskelenin stnde bekledi. Evden hi kimse kmad. Geldi sedirin gneten bozarm tahtasnn ucuna oturdu. En kk bir trtda hemen ayaa frlyor, kamla yneliyor, evden kimse kmaynca yerine geri dnyordu. O gn, gn kavuuncaya, karanlk basncaya kadar bekledi. Her eyi gze alarak evin kapsna kadar gitti, kapya, pencerelere kulan dayad, ierden bir ses soluk duyabilmek iin trl yollara bavurdu, abalar harcad, bir trt bile duyamad. nce fkelendi, sonra zld. Poyraz Musa lmt. Boazna geldi bir yumruk tkand. Onu gmecek, ban da alacak buralardan gidecekti. O gece sabaha kadar evin nnde doland durdu. Hep kendini suluyor, kendine demediini brakmyordu. Bin pimand. Poyraz Musa adaya ayak bastnda onu karlasa, ona balklar tutup Tanasinin araplar, raklaryla arlasa, sava grm, iindeki acma duygusu, sevgisi gelimi bir kii olan, bu adam ona arkadalk etmez mi, onu korumaz myd? Bir insan, hele byle, byk yangnlarn iinden domu da ssz bir adaya snm bir kii, karde olmaz myd? s^ <.- "Biz ayn atein kllerinden doduk," diye barrcasna, st ste birka kez sesledi, arkasndan da gitti kulan kapya dayad, dinledi, ierden bir trt bile gelmedi, "ld, ld, ld," dedi. "Ben ne yapaym imdi?"

narlarn altna hzla gitti geldi.- kapya kulan dayad. Merak gittike artyordu. Tepeye kadar kotu. Deirmenin nnden geerken durdu, gideyim de u yeil bartsn alaym, dedi, vazgeti. Nasl olsa o ld, diye dnd, bart olduu yerde kalsn. Byle dnr dnmez de ortal youn bir kadn, taze bir kz memesi kokusu ald, her eyi,, lm, Poyraz Musay, btn savalar, srtnda gnlerce tad, ldrrcesine kokan, rm, liyme liyme lleri 179 unuttu. inde bir de sevince benzer bir aydnlk balkd. Tepeye kmadan koyaa vurdu, kklere geldi. Kedi onu merdivenin dibinde karlad, hem miyavlyor, hem bacaklarna srnyordu. Birlikte yukarya ktlar, Vasili hemen zeytin fsndan birka zeytin ald kedinin nne att. Kedi bu sefer zeytinlerle oynamad, o kadar ackmt ki, hemencecik zeytinin birini yedi. Geriye kalanlar da arka arkaya mideye gtrd. Byklarn bir sre patisiyle sildikten sonra, kalan ekirdeklerle, odann bir bandan br bana kadar bir oyun tutturdu. Vasili de ackmt, zeytin ekmek yedi. Uyumaya alt, bir trl uyuyamyor, yatt yerden kalkyor, alana iniyor, umutla Poyrazn evinin nne gidiyor, kulan kapnn tahtasna yaptryor, ierden bir ses kmaynca da zlyor, evin nnden iskeleye, iskeleden evin nne hzla gidip geliyor, kapy krp ieriye girmek istiyor, kapya gelince de zlyor, ya sasa, diye korkuyor, sonunda da kklere kadar alp yatryor, cihannmaya kyar, biraz dinlendikten sonra ii gtrmyor, Poyrazn evine gidiyor, gene kulan kapya dayyor, dinliyor, ses ada yok, iskeleye gidiyor, geliyor, kapy krmak istiyor, bir trl yapamyor, cihannmaya kouyor, orada ksa bir sre durduktan sonra gene Poyraz Musaya... Vasili, bu gidip gelmelerin ne kadar srdn, bir saat m, yz saat m, bir gn m, gn m srdn bilemiyor, gene de srnerek de gidip geliyor, bir kezcik olsun, Poyrazn evinde bir n yandn, bir damla yalmn olsun ipilediini grmyor, gc yettiince ldryor, burnuna srtndaki Poyrazn lsnn kokusu geliyor, maaraya kadar gidiyor, kayn abalayarak bitkin darya karyor, motoru altryor, yarm mil ancak gidebiliyor, ben ne yapyorum, diye birden irkiliyor, motorun gazn kesiyor, denizin dalgalaryla sallanarak bir sre dnyor, sonra da kedinin tek bana adada kald aklna gelerek, onu almak iin geriye dnp kayn maaraya ekiyor, yorgun argn, bitkin evin nne gidiyor kulan kapya dayyordu. Aradan ne kadar bir zaman geti, Vasili hi farknda deildi. Kulan kapya dayam, orada yle kalakalmt. Denizden bir motor sesi geliyor sonra susuyor, sonra gene geliyordu. Vasili bu sesin ne olduunu bilecek durumda deildi. Birka kez kulan kapdan ayrd, ama bir ses duymad. Sesler de gittike artyordu, denize bakt, deniz 180 aydnlk, st limand, ok uzakta bir tekne hayal meyal gzkyordu... Uzun bir sre iskelenin stnde durdu bekledi. Tekne adaya doru geliyor, gittike da yaklayor, ortaya kyordu. Bu bir balk teknesiydi ve Vasili bu tekneyi tanyordu ya kimin teknesi olduunu karamyordu. Tekne yarm mil yaklancaya kadar iskelenin stnde bekledi. nce orta boylu bir kii kt gverteye. O, biraz sonra gzden silindi. Arkasndan da uzun boylu bir adam geldi, saa dnd sola dnd, sonra yn adaya dnk, olduu yerde kalakald. O anda da Vasili bu uzun boylu kiinin kim olduunu anlad. Birden, tepeden trnaa sevince kesti. Sevinten ne yapacan bilemedi, kamla kotu, orada duramad, evin nne gitti, kulan kapya dayad, glmseyerek oradan ayrld. Kendinden gemi bir kamla, oradan lgnlarn iine, oradan yal zeytin aacna gidip geliyor, sevinten uuyordu. Srtndaki, kokusu cierlerini sken l oktan ban alm ekmi gitmiti. Gidip gelerek, ortalkta drt dnerek geldi iskelenin stnde durdu. Poyraz Musa, lacivert giyitini ekmi, mavi kravatn takm, mavi mendilini yaka cebine sokmu, astragan kalpa banda, krkl izmelerini ekmi, krmz eritli stiklal Madalyas gsnde, yznde her greni gnendirecek bir mutluluk... Vasili, o, iskeleye ayak basar basmaz onu kucaklayarak, pecekti. Telaland, iskelenin stnde bir oraya, bir buraya gitti geldi. Bakt ki tekne

yaklam gelmi, hemen kat, kamln iine girdi. skeleye yanaan tekneden nce Poyraz Musa atlad. skelenin stnde durdu, tekneden kan insanlar bekledi. Kadri Kaptan nce alvarl, krmz kuakl, kravatl, kartal burunlu, uzun yzl, mavi cipil gzl, posbykl, kaln beygir dudakl, sert olmayp da sert grnmeye alan, gs her zaman ilerde, kurumlu gzkmeye alm, aynann nnde iki buuk saat byk burarak ok yakkl suretine bakt her halinden belli olan, iri, uzun boylu, gsten gbekli, heybetli bir kiiyi elinden tutup iskeleye almak istedi, adam, elini Kadri Kaptana vermedii gibi, onu sinek kovar gibi, elinin tersiyle bir yana itti, iskeleye atlad. Heybetli adam nce gen kzla, ocuklar iskeleye ald, ardndan da arafl kadn... Kadnlar pee takmlar, yzleri gzkmyordu. Sonra delikanly, sonra da ocuklar... 181 Poyraz Musa narlarn altndaki plak tahta sedirlerde onlara yer gsterdi. Gneten bozarm bu tahta sedirlere ancak adaya binde bir gelen hkmet adamlar iin dekler serilir, arkalarna yastk konulurdu. Heybedi adam gs ilerde, kabarm, sallana sallana geldi, Poyrazn saygyla gsterdii yere oturdu. Bu yelek cebinden br yelek cebine att kalabalk altn kstei gnete, gz kamatrc klar saarak parldad. Ayak ayak stne att, hayranlkla yeni krkl izmelerine bir sre bakt. Ayakta durmu bekleyen karlarna, kzlarna oturun diye, ahadet parmayla bir iaret akt. En sonra da ocuklar oturdu. Hepsi yere bakyor, susuyordu. Kadri Kaptan sedirin denizden yana den ucuna oturmu, onlarla ilgisini kesmi, teknesini, denizi hi grmemi gibi izliyordu, Poyrazsa ayakta bekliyordu. "Ali Paa Selim Bey, bir emriniz," diye sordu Poyraz Musa. Ali Paa aldrmad, oral bile olmad. Poyraz st ste birka kez daha yineledi. Ali Paa oral olmad. Poyraz da susup gitti sedirin bir kesine oturdu beklemeye koyuldu. Gzn de Ali Paadan ayrmyordu. Pa-aysa gzlerini yerden ayrmyor, yzyse azgnlatka azgnlayordu. Cehenneme kesmi yzyle birdenbire ayaa frlad, sedirlerden iskeleye, iskeleden sedirlerin, narlarn altna gitti geldi. Ba dndrc bir hzla yryordu. Oradakilerin hepsi de gzlerini ona dikmiler gidi gelilerini, balarn onun hzna uydurarak izliyorlard. Yrrken kalarn atyor, ellerini denizin stne doru sallyor, homurdanyor. Arada srada da sa ayan akarcasna iskelenin tahtalarna vuruyor, iskele sallanyor, her ayak vuruta iskeleden top patlamas gibi bir ses kyor, sedirlerde oturanlar irkiliyorlard. Kiminde iskelenin ucunda duruyor, biraz dinginliyor, bir denize bakyor, dnyor bir adaya, evlere, narlara, zeytinli koyaa, yel deirmenlerine, kamlara bakyor, sonra gzleri geliyor sedirlerdekilerin stnde bir sre duruyor, sonra daha da hzl dnmeye balyor, ter iinde kalm azgn yz daha da kararyordu. Poyraz Musann gzleri gidip gelen Ali Paa Selim Beyde ne yapacan bilemiyor, aknlk iinde, yumulmu, onu izliyordu. Kamln iinde sinmi kalm Vasili adamn hallerine, kedisini okayarak glmsyor, yumulmu kalm, Ali Paann gidi gelilerini izlemekten boynu yorulmu Poyraza acyordu. Hane halk Ali Paa Seli182 min bylesi hallerine alm olacaklar ki yzlerinde hibir deiiklik olmuyordu. Ali Paa Selim sonunda o kadar yoruldu ki bacaklarn gerip yaylanmaya balad. Sonunda da ahadet parman uzatarak, Poyraza sert, "gel buraya," diye buyurdu. Poyraz yerinden ar ar kalkt geldi Ali Paa Selimin nnde, yzne hayretle bakarak durdu. "Sen, siz bu Abdlvahab tanyor musun?" "Tanyorum." Poyraz Musann sesi fkeli, karncalam kt. "Nasl tanrsn?" Poyraz Musa daha da fkeli. "ok iyi bir adam olarak tanrm." "Olamaz bir iyi adam o kii." "Niin olamasn?"

Sesi ok daha sert, fkeli kt Poyraz Musann. O anda da Ali Paa Selimin yz deiti, yumuad. "Olamaz bir kii iyi o. Haan bilirim ben, grmm ok insan, var idi yle ok insan iftliinde dedemin. Ben grmm ok insan, Abdlvahap gibi ok yalanc insan. Hem de insanolu insan. Grmedim o insanlar arasnda byle bir tane yalanc. Var idi dedemin Sela-nikte bir saray, Osmanl Padiahnn Saray gibi, krk oda. Var idi dedemin gemileri on bir tane, pa pa pa! Yzer idi Amerikaya kadar. Var idi dedemin bir dedesi, o bir Padiah idi. Derlerdi ona Tepedelen Ali Paa. Dedem ben dounca koymu adm Ali Paa. Ninem gelmi, var-mi onun da dedesi, ad Selim Paa..." Ali Paa Selim konutuka yumuuyordu. Dedesi Tepedelen Ali Paadan sz ederken bir anck glmsedi bile. Elini Poyrazn omzuna dosta koydu, birlikte gittiler sedirin stne oturdular. "Olunca byk ben, olunca akilbalk, dedim, bir adam olamaz iki paa, yeter bana Tepedelen Ali Paann paal. Dedim ben istemem Selim Paann paaln. Dediler bana pa, pa, pa! Ben dedim onlara sa olun. Dedim ne sa olun, Tepedelen Ali Paann yanna, dedim yaklar m baka bir paa. Yaklar m Padiahi Osmani? Pa, pa, pa!" Elini Poyraz Musann dizine vurdu: "Pa pa pa!" 183 "Bu Abdlvahap ok yalancdr, yledir?" "Bilemem." "Sen nasl bilmez. O syler bana, bende var altn madalya. O, syler bana, zmirde dkmm ben denize. O, der bana, Yunanistan ben dkmm denize. O, syler bana yedi dvel nmde benim diz kmtr, gitmitir secdeye. O, syler bana, ben olacak paa, kskanm beni paa Ankarada yapmam paa. O, syler bana senin deden Tepedelen paa delmemitir ba, insan tepesi, tepe delen olmamtr hibir vakit. Senin deden der bana, Ali Paa Tepedelen kynde dnyaya gelmitir de olmutur ad Ali Paa Tepedelenli. Ben ok kzmm, uzatmm aha bu parmaklarm, haan karam iki gzn. O korkmu benden, patlam dudaklar, patlam yrecii... Pa, pa, pa! Bir aplak daha indirdi Poyrazn dizine. "A be Poyraz Efendi, var idi bizim memlekette bir Poyraz. Var idi iftlik onda tane, u kadar!" u kadar derken denizi gsterdi. Gzleri byyerek. "Senin bir evin, bir de deirmenin var burada, yledir?" "Var," dedi Poyraz Musa. "Hangi ev?" . Poyraz Musa ayaa kalkt, evi gsterirken Ali Paa da onunla birlikte birka adm yrd: "Bu ev benim," dedi Poyraz Musa. "A be gzel ok bu ev," dedi. "Baka?" "Bir de deirmen." "Hangisi?" Poyraz gsterdi. Ali Paa kahkahalarla geldi yerine oturdu. "A be yok burada insan. Ku bilem. Sen teceksin karncalara un? Var Karnca Adada ok karnca?" Poyraz glerek: "Vardr elbet ok karnca. Siz de geldiniz ya." Ali Paa Selim bu szleri duyar duymaz yle bir ayaa frlad ki, nerdeyse ba narn dalna deecekti. "A be ben mi oturacam bu adada! Bu hapisanede. A be buras avucumun ii kadar. A be yan yana gelir adam, smaz buraya. A 184 be sen deli. Kandrma beni. A be var orada bir tane nfuscuk memuru, nah bu kadar byklar, var tilki kuyruu kadar. O bir padiah imi eenistan lkesinde... Muharebe etmi Rus Padiahiyla. O da syledi bana bu ada Karnca Adas dedi bir cennet. Demedi bana o bir ku-cazn yuvas, bir kuun kafesi, bir insann hapisanesi. Gelmi o padiah, olmu bir kyde Nfus Memuru. Gelmi bu kye Abdlvahap, dkm Yunanistan denize zmirde. Olmu general paa. Olmu

Mal Mdr. A be nasl bir Trkiye buras? Olur Padiah Nfus Memuru, olur general paa Mal Memuru, doru?" Doru mu, diye sorarken yz allak bullakt. "Doru," dedi Poyraz Musa. "O, byk bir Handr. Onun byk bir Han olduunu btn dnya bilir." Ali Paa Selimin gzleri falta gibi ald. "Demek doru?" "Bu eenler Kafkasyann en byk krallan, padiahlardr. Bu eenler Allahtan atei alp insanlara veren kiiyi cehennemden karm, cennete yollamlardr.'.' "Haa, haa, Allann cehenneminden atei kim alabilir, haa, haa, bin kez haa." "Bu eenler alarlar," diye dikleti Poyraz Musa. "Ali Paam bu eenler insan soyunun en yiitleridir. Hi kimseyi, kan iici dmanlarn bile arkalarndan vurmamlardr." "Pa, pa, pa," diye aknln belirtti Ali Paa Selim. "Pa, pa, pa!" Sonra dikleti, "benim dedem Tepedelen Ali Paam da hibir adam arkasndan vurmamtr. Onun bam kesen dmann bile. Tepedelen Ali Paa, olur benim byk dedem, girmi Rus ordusunun iine, alm grzn eline, vurmu nne gelen dmann tepesine, akama kadar tepesini delmi binlerce askerin. Padiah demi, seni paa yaptm. Sen Tepedelen Ali Paasn. Abdlvahap da general paa m?. Yunanistann hepsini denize mi?" "General paadr. Btn Yunanistan denize..." "Yunanistan denize dkm ha! Pa, pa, pa!" "Dkmtr." "Pa, pa, pa! Benim dedem Ali Paa olmutur vezir, bavezir, sadrazam. Olmutur padiah. Arnavutluk, Yunan padiah... Var imi iki 185 yz otuz iftlii, altm bir saray, hepsi sra. Sizde derler sra, sra saray? "Bizde de yle derler. te o een Han zeyir Hann Kaf dalarnda sra saray vard ki, gnee sen doma ben doaym, diyordu." "Pa, pa, pa! Demek byle bir padiah idi bu memurcuk?" "Hem de ne padiah, Rus arlar nnde titrer, secdeye varrlard." "Osmanl Padiah dedem Tepedelenden korktu, bir gn gelir benim de tepemi deler, dedi, tuzaa drd Padiah dedem Tepeleri deleni. Bir adada bar iin beklerken aday sard Osmanl sefineleri. Var idi dedemin be olu, hepsi de kahraman. Be olu da kllar ektiler. Dedem Tepedelen ald eline grzn vurdu dmana. arpt misali Hazreti Ali, Allann aslan gibi, krk gn krk gece, hem de ehit oldu, o anda derakap cennete utu gitti. Be olunun ba, bir de zatnn mbarek ba imdi, stanbulda, Ayasofya Camisinde yatar yan yana. Her cuma gecesi de gkten der nurlar, nah bu kadar." Kollarn at, "yanar balarnn stnde klar, byk, nah bu kadar, nah bu kadar. Iklar btn stanbulu aydnlatnca, stanbullular karlar evin ^alkonuna, pa, pa, pa! Allah iyi ki Tepedelene klarn gnderiyor da, ' oluyor stanbulun geceleri gndz. Dedemin mbarek na da orada, memlekette kendi yaptrd Ulu Camide yatar." "een Han zeyir Han da..." "Gel," dedi, biraz yumuam Ali Paa Selim. "Gel Poyrazm, ka-rndacm, gel ki sana ben ne syleyeceim." Koluna girdi onu kiliseden yana ald gtrd, an kulesinin dibine gelince durdu: "A be ok byk bir kilise bu. Bulmular, bulmular para nereden? Bu evler de byk fazla. Bulmular para, bulmular nereden?" Kilisenin iine girdiler. "Pa, pa, pa! Selanikte, Atinada yoktur bylem bir kilise, altn yaldz iinde. Durur olduu gibi. Dokunmamlar hibir eyine. sa resmine, heykeline bilem. Gerilmi armha, kapam gzlerini, alar kendi kendisini, bekler muhterem Validesini, haa, haa, haa! Sylerler, sa, Allahmzn z bir oludur." "Haa!" dedi Poyraz Musa. Poyrazn kolundan tuttu, azn kulana yaklatrd: 186

"Kulan a iyi, imdi sana veririm bir sr, demeyesin kimseye. Olursun sen de zengin, ben de... Yalnz syler isen bir kimseye, duyar ise Trk hkmeti, fakir hkmet, lr acndan, ldrr bizi. Syle bana." Omuzundan tutmu sarsyordu. "Tuttu gzm seni. Et yemin babann ba stne, hem de Kuran... Fa etmeyeceksin srrmz, kurtaracaksnz canmz. Ver elini." Elini ald, sallamaya balad: "Ver bana sz, etme srrmz fa!" Durmadan koparrcasna Poyrazn elini skyor, sallyor, szlerini yineliyordu. "Ver bana sz..." Kolunu o kadar ok sallad ki, Poyraz Musa edemedi: "Veriyorum sz," dedi. "Olmaz, ediyorum Kuran stne yemin..." "Yemin edemem." "Ediyorum, babam, hem de anam ba iin yemin. Hem de Kuran..." "" Ali Paa Selim gittike hrslanyor, hrslandka Poyrazn kolunu btn gcyle sallyor: "Edeceksin yemin, olacaksn zengin, hem de Karun... Hem de Sultan Sleyman, hem de..." Poyraz bakt ki kol gidiyor, ya krlacak, knlmasa da yerinden kacak. Sa ayan ileri att, btn gcn bacana verdi, asld ve elini Ali Paann elinden kurtard. Ali Paa terlemi, boyun damarlar parmak parmak imiti. Derin bir soluk koyverdi: "Sen," dedi, "Poyraz Musa Efendi, var hrmetim sana. Benzersin mert bir adama. Bende var bir harita. Sen bilirsin nedir?" "Bilemem." "Sen bilirsin Tepedelen Paann byktr hazinesi Osmanldan?" "Bilemem." "Sen bilirsin Tepedelen Paa arkadadr, can bir kan kardatr Rus Padiahna, ngiliz, talyan, Fransz kiralna?" "Bilemem." 187 "Osmanl kesti kellesini Tepedelenin, oullarnn. Kald hazinesi. Osmanl daha geen yla kadar arard hazinesini Tepedelenin, o adada, bulamaz. Neden bulamaz, sen bilirsin?" "Bilemem." "nk yoktur elinde bir haritack haan. Yoktur elinde bir ia-retik. Sen bilir misin, vardr bir adamn elinde bir haritack, bir ia-retik?" "Bilemem." "Kimdir bu adam?" "Bilemem." Ali Paa elini gsne st ste kere vurdu. "te o adam benim. Elimde var ferman padiahtan, ben olmuum torunu Tepedelenin. aret bendedir, harita bendedir hanenin. Sen anladn?" "Anladm." Ali Paa ok sevindi, sevincinden Poyrazn srtna bir tokat indirdi ki sesi narlarn altndan duyuldu. "Pa, pa, pa! Var sende ok akl, ok zeka, hem de ok feraset. Anladn?" "Anladm." "perim gzlerinden, hem yanaklarndan can gnlden..." O sevinle gene koluna girdi, onu alm karda gzken kklere gtrrken okulu grd, nnde durdular. "A be nedir bu byk konak?" "Mektep." "A be ok zengin bu karncalarn adas." "ok zengin." "Sen bana hepsini anlattn?" "Anlatmtm." "Ama kk ok. Dnemem bir bama bile ben bu adada. Krlang yuvas kadar."

Kklere geldiler, Ali Paa denizin kysnda, yaplarn karsnda durdu teker teker evleri gzden geirdi: "Sen bir ev almadn burada?" "Almadm." 188 "Verirler ka paraya?" " be altna ya, sen mbadilsin, senden para almazlar." "Bilirim almazlar. Veririm sana bir daha. Dedim sana, var idi dedem Tepedelen Ali Paann yz iftlii, kald bana. iftliklerimi ald elimden Yunan. Yazmlar beni mbadile. Bilirler torunuyum Tepedelen Paann. Korkarlar benden. Yaptlar ol sebepten beni mbadil... Sen duydun Napolyon altn nedir? "Duydum." "Ben de verdim avu avu altn Yunan memuruna, aldm on be bin dnmlk Tepedelen Ali Paa veresesinden bir tapucuk. Buraya gelince gsterdim Abdlvahaba tapuyu, verin bana on be bin dnm-ck arazimi bana. Dedem Ali Paadan bana dm. Abdlvahap tapuya bakt bakt, beraber tapucuya gittik. Tapucu bakt bakt, amen-nadr, dedi, bu tapu elik gibi salam bir tapudur. Abdlvahap ben ne yapaym, dedi. Ben Yunanistan denize dken, Maraal Tirikopisi esir alan, esir alnca da klcn ona geri kuatan Kemal Mustafa Paaya giderim, dedim. Ben de syledim Ankarada, keski sylemez olaydm da, dilim azmda kuruyayd, Tepedelen Ali Paann torunu olduum. Bundan sonra bir ay, iki ay gittim geldim. stme gldler, beni buraya, bu adaya gnderdiler. Dedim onlara var bende harita, her bir tekilat. Sizindir hepsi, hazinesi Ali Paann. Bulurum, hazineyi koymu gibi elimlen. Dedim a lyor Trkiye. Dedim, ben veririm tapusunu hazinenin. Trkiye senede olur Avrupa. Sen bilirsin, olur?" "Bilirim." "Pa, pa, pa! Bilirsin, bravo sana. Aklsz bu Trkiye. Yok onlarda zekavet. Adam hi ok byk eenistan padiahn yapar bir ky memuru? Bunlar bilmez politika. Yarn, brs gn deiir politika, olur gene padiah Han zeyir?" "Olur." "Benzer padiaha Han zeyir. Vardr byklar tilki kuyruu gibi. . Yarn Kemal Mustafa Paa kaar eenistana, olur srgn, yaparlar onu memur bir kyceize. Yok akl bu Osmanlda." "Yok. Osmanl lm, rm." "lm rm. Aha bu gzlerimle grmm ben. Gitmiim Ankaraya, aha bu ferman gstermiim onlara. Bak bak ne yazar bura189 da, yazar Tepedelen Ali Paa veresesi Ali Paa. Ali Paa kim, ben." Koynundan Arapayla yazlm bir yrtk kat paras kard: "Al, oku!" Poyraz bir sre kad okudu, hibir ey anlamad, Ali Paaya geri uzatt. ' "ok zordur anlamak. Vardr anlamak gerek okumak Sultani mektebinde. Yazmtr padiah, kimdir verese Tepedelen Ali Paaya, kim?" Gzlerini Poyraz Musann gzlerinin iine dikti, bekledi. O kadar, ne diyeceini bekleyerek, yalvararak bakt ki Poyraz Musa glmseyerek: "Sen," dedi. Ali Paa Selim Bey, sevinle gsne vurdu: "Abe ben," dedi. "A be olacak kim, ben. te elimde tapu. Al bak." Yunan harfleriyle bezenmi, yepyeni, gcr gcr kad Poyraza uzatt. Kad alan Poyraz, evirdi evirdi bakt, hibir ey anlamad, yzn buruturdu. "Bilirim anlamaz sen. Onu okur Ankarada byk memurlar, yksek tahsil yapm Atinada. Hem de blbl gibi. Var iinde bir iftlik on be bin dnm. Verecekler bana burada on be bin dnm. Orada ne kadar, burada o kadar. Vermezler bana bir avu toprak, srerler beni bu adaya. Hem de karncalarn adasna. Kurarlar bana tuzak, yaparlar putluk. Dedem Tepedelene yapmlar byle, kesmiler kellesini,' hem de be ana kuzusu, be yavrucann kellesini onunla beraber. Getirirler padiaha, padiah bakar kesilmi kellelere, gzleri alm kaplan gzleri gibi, gzleri bakar. Kesilmi kelleleri gzleri bakar. Her birinin yzlerinden nur fkrr. Kamar gzleri padiahn. Syler Sadrazama, "abuk bir trbe yaptrn

bu mbarek zatlara ki Sultan Sley-mann trbesi gibi olsun Sleymaniye camisinin iinde. Kurdular bana tuzak, dediler burada, Yunanistanda ne kadar evin, iftliin var ise, orada Trkiyede verecekler sana o kadar. Ben de kese kese altn verdim Yunan tapucusuna aldm bu tapuyu. Sen duydun Napolyon altn?" "Duydum." "Pa, pa, pa! Ha maallah. Vardr sende zekavet. Sen ne yapacak bu adada? Gnahtr sana. Sana gerek byk iftlik, ok altn." 190 Konuarak narn altna geldiler, onlarn ba gzkr gzkmez sedirde oturanlarn hepsi birden ayaa kalktlar, tekiler oturduktan sonra gene hep birden yerlerine oturdular. "Ben istemem byle bir ada. Ben lr burada. Var idi bizim ok byk ovalarmz. Koar idi asil Arap atlarmz. Osmanl bilir ben kimim. Srer beni karncann adasna. Kesecek burada kafam, atacak o kayalarn stne, oyacak gzlerimi kular, hem de karncalar." Poyraz Musa glmsedi, soukkanl, yumuak: "Bir ey olmaz sana burada Ali Paam." "Olur, hem de nasl! Pa, pa, pa!.. Sen bilmez bu Osmanl ne hilebazdr, kan iicidir. O, insan kellelerinden alemi ibret iin kaleler ykseltmitir. Yoktur dnyada bu Osmanl gibi insan dman. Der ne Osmanl iin ecnebiyat, Trklerin ve hem de Osmanllarn getikleri yerlerde kyamete kadar ot bitmez." "Ali Paam Selim Beyim, o Osmanl gitti, yerine Cumhuriyet geldi. imdi baka..." Ali paa ayaa kalkt, boyun damarlar iti, elini kolunu sallayarak heybetle konutu: "Olamaz, olamaz, olamaz." Grda paralanrcasna baryordu. "Olamaz. Osmanlda hner oktur, hile oktur. Olamaz, Osmanl kalkm da ben neden burada? Neden beni memleketimden koparmtr? Haan ben ne yapmm ona? K demiim tavuuna? Benim Yunanistanda, vatanmda, evimde, topramdan beni bir canavar gibi alm getirmitir buraya, ne sebepten? Bu Osmanl tuza deil de bizi neden, bizi, bizi bizi neden?.. Beni bu adaya, neden? Mustafa Paa Kemal Osmanlnn bir zabiti deil mi?" "Zabiti ya, o baka. O, Osmanl padiahn kard." "Kard da yerine geti. Yaaa, ben bilir yerine geti. Ben bilmez, o beni dedem gibi... Bu adada... Karncalar... Ad da olmu Karnca Adas..." "Sana ktlk etmek iin buraya gndermediler." "Ya ne iin?" diye sorarken, terlemi, yorulmu, biraz da dingin-lemi yerine oturdu. "Ya ne iin?" "Sana iyilik iin?" "Onlar, onlar bana iyilik iin.. Onlar ha? Onlar anladlar ben Te191 pedelen Ali Paa torunu, elimden aldlar tapuyu, ferman, stme gldler. Yzme attlar padiah fermann. Olur?" "Olmaz ama bu ada bir cennet." "Ne var senin cennet? Sen bir deli." "Baksana u zeytinlere. Byle zeytin hibir yerde yok. Her aa be uval zeytin verir." "Sen deli. Var bizim Yunanistanda bunun bin misli zeytin. kar on bin teneke zeytinya." "Bak u eftali, bu u kiraz, ceviz aalarna." "Baktm hepsine. Var bizim Yunanistanda on bin misli." "u tepenin arkasnda da belki yz tane byk ar kovan." Ar kovan deyince Ali Paa deiti. Yunanistan szn etmedi. "Demek var yz kovan besili ar?" "Var." "ok gzel." "u yukarda bir incirler olur, ball." Kalarn att. "Hah, ball incir?" "Ball incir?"

"On yedi kk, grdn. Krk dokuz, iki, katl ev, kkleri de ayr. Denizler de balk dolu." "Sen demi sen ne, ka dkkan?" "On yedi." "Ne yaparlarm bu adada, bu dkkanlar ilen?" Ali Paa iyice dinginlemiti. Cebinden, imamesinde altn pskl kehribar tespihini kard, akrdatarak ekmeye balad. "Aaah, aah, ite Tepedelen Ali Paadan kalan tek ey bu tespih. Osmanl her eyimizi yama etti. Bu dkkanlar ilen?" "Kasabada sylediklerine gre buradan Amerikaya zeytinya, balk, bal ihra ederler, Yunanistandan, talyadan, Fransadan, ngiltere-den kuma getirir satarlarm." "Pa, pa, pa..." derken, birden durdu, dnd, "olamaz, olamaz," diye kkredi. "Avucum ii kadar bir ada. Kim gelir eder alveri?" "Bilemem. Kasabada yle sylediler." "Belkim dorudur." Poyrazn kulana eildi: "Bak kardam, 192 Poyraz Efendim, bak ka tane var bende ocuk, bunlar bu adada kiminle evlenecekler, yuvas kuracak?" "Bu ada yaknda insanla dolar." "Kim gelecek?" diye bararak ayaa kalkt Ali Paa. "Gelecek kim, kim?" Omuzundan tuttu Poyraz da kaldrd, deniz kysna ekti gtrd. Poyraz omuzunu onun elinden kurtardktan sonra: "Dnya muhacir dolu. Bu harp herkesi, btn dnyay yerinden yurdundan etti. Btn yreler de dolmu, kasaballar syledi. Bu aday bir haber almasnlar, ekirge srs gibi inerler adaya." "Sen de hibir i bilmez," diye bard Ali Paa. Gene kpkrmz kesilip boyun damarlar iti, bararak. "Sen burada lecek, lecek. Sen kam buraya bir dmandan. Korkmu lm sen. Kurt yer senin lei. Yok okusun bir Hoca sana Kuran." "Buras bir cennet," diye bard Poyraz Musa. ok fkelenmi titriyordu. "Cehennem," diye karlk verdi Ali Paa. "Sen ne anlarsn cennetten. O ot bitmez Yunanistan da sen bir ey sanyorsun." "Hakaret yok, benim vatan Yunanistan. Ben ldrr seni." Poyrazn stne yrd. Birbirlerine barmalarndan bir hr kacan anlayan Kadri Kaptan koarak yetiti aralarna girdi. Ali Paann babalar tutmu, az kprm, Kadri Kaptan bu iri adam bir trl tutamyor, yandan yreden yardm bekler gibiydi. Poyrazsa biraz ilerde durmu tepeden, kmseyerek, glmseyerek ona bakyordu. "Ulan buras hem bir cehennem, hem de bok kuyusu. Hah aday-m." "Buras, bu ada Allahn yeryzne gnderdii cenneti aladan bir ke. Yeryznde byle bir cennet kesi ini Mainde, ol Arabistan-da, Kaf Dann arkasnda, Frengistanda, gavur Yunanistanda, Hazre-ti Ademin cennetten yeryzne kt Serendip adasnda yok." Poyraz Musa btn konumay hi kzmadan, soukkanl, hibir ey olmuyormu gibi, tane tane anlatyor, her szn de buras bir cennet diyerek yavaa bitiriyor, tekiyse, "cehennem, cehennem," diye 193 baryordu. "Burada trl renkte, mor, krmz, turuncu mavi kelebekler, bin bir renkte de uan cennet kular var. Buras bir cennet. Burasnn cennet olduunu yalnz insanlar anlar. Baka tepegz mahlukadar anlayamazlar." Biraz dinginlemi Ali Paa: "Var senin mahlukat tepegz. Var senin baban cehennem.1 "Yok senin mahlukat baba cennet." O kadar birbirlerine svyorlard ki, szleri birbirine karyor, cennet cehennemden baka sz anlalamyordu. Artk Kadri Kaptan Ali Paay brakm, o da gelmi Poyrazn nnde durmu, dm byklarn svazlyor, derin derin de soluyordu. Kan ter iinde de kalmt. Gzlerini Poyraza dikmi, krpmadan, ona yiyecekmi gibi bakyordu.

"Buras cehennemin dibi. Buraya kimse gelmez bundan sonra. Buras bir mezar. nsan gnlyle gelir de mezara girer mi?" Ali Paa yle bir dinginlemiti ki, az nceki kudurmu insan sanki bu insan deildi. yi ki adama bir ey yapmadm, onu incitecek ar bir sz sylemedim, diye dnd Poyraz. Gene de kendini tutamad: "Buras mezar deil," dedi. "Mezar," dedi Ali Paa. "Bak sola duvar, bak saa duvar. Bak ge duvar, bak yere duvar. Cehennem." "Duvar deil deniz." "Sen var kafa atlak?" "Ben yok kafa atlak." "Sen kafa yok." "Var." "Ben syleyecek Abdlvahap. Ben syleyecek Talip Efendi. Ben syleyecek Padiah zeyirmi Han, ben diyecek orada karnca at gibi, yiyor insan, bir dakikada. Kalm kemikleri, kalm gzleri kayann stnde, smkl bcek gibi." ahadetparman sert Poyraza frlatt: "O sen." Birden fkelendi, gene boyun damarlar iti, barmaya balad. Bir anda da ter iinde kald. 194 "Sen o, sen o, sen, sen, sen bcek, smksen o." Poyraz glmeye balad. "Adam var arsz, hem de gler." Kendi de glyordu. "Sen smk, sen var bcek." "A be ben yok bcek. Sen bcek, smk. lm. Yemi karnca. Yemi seni smk bcek." Ayaklarn kt kt yere vurmaya balad, ardndan da hzla iskeleye yrd. Sedirin altndakiler hep birden ayaklandlar. skelenin ucuna gelince ayan tahtalara vurdu: "Aaah, aaah," dedi cieri sklrcesine, "buras memleket olsayd, seni para para yapar, her paran bir kpein nne atardm. Seni yemezdi kpekler bilem." "Sen de burada kalsaydn, ben de seni para eder, kpek balklarna atardm." "Bak bana kpein olu, ben senin, kim olduun bilir. Yoksa adam gibi adam olmu bir kii gelir bu mezarcn iine girer?" "Allann bir cenneti. Ben buraya gelmeden iftliklerimi sattm, btn dnyay dolatm, en gzel cennet yer burasn buldum, yerletim. Sen ne bilirsin cenneti cehennemi." "Ben bilirim cehennemi, hem de seni. Akl banda var bir adam, gelir buraya tek bana, girer cehenneme. Sen kaak. Sen ldrdn on zabit. Sen ldrdn bir paa. Sen ldrdn kendi yzban, kendi binba, kendi paa. Sen kat dman. Teslim oldu. Sen kat dman. Sen yapt adn Poyraz Musa, syledi yalan. Ben bilmez, senin ad baka... Ben grdm seni Yunan ordusu iinde. Sen hain. Senin ad baka... Hi olur bir ad Poyraz Musa. Sen uydurdu. Kaak. Seni hkmet, hem de padiah asacak." "Git cehennemin dibine palavrac kpek. Tepedelenlinin toru-nuymu da, ne it taaym da..." t taa sz Ali Paaya ok dokundu, deliye dnd, yumruklarn skm Poyraza koarken Kadri Kaptan onu yakalad. "Gel," diye dilerini skt Poyraz, "ok oldun sen. Gel de seni parampara edeyim de her paran bir kpek balna ataym. Drt miralay, on paa, sekiz binbay nasl yapmsam seni de yle edeyim. Seni it taa domuz derisi pezevenk. Gel gel, gel. Sen bu adaya bir daha 195 gelirsen ayaklarn kknden keserim, senin de leini benim adamn karncalarna atarm. Haydiii it taa Ali Paam tepeleri delenin yalanc olu." Kadri Kaptan Ali Paay kolaylkla geri evirdi, koluna girdi tekneye bindirdi. Ali Paa bitkin, soluyarak alarn stne oturdu, ban iki elinin arasna ald, motor almaya balaynca alarn stnden gverteye frlad, iskelenin teki ucunda durmu Poyraza sa kolunu uzatt.

"O senmisin, it taa. O senmisin bcek smkl. Sen kimsin ben bilmez haan. Sen ipten kazktan kurtulmu, kam, karncann hapisanesine girmi bir klesin. Syledi bana sen klesin, padiah ze-yir Han. pten kazktan kam." Tekne uzaklancaya kadar Ali Paa Selim Bey, Tepedelenli Ali Paa, dnyalar padiah, ite onun z bir torunu Ali Paa Selim Paa bard Poyraza: "pten kazktan, ipten kazktan kam kurtulmu. pten kazktan, ipten kazktan, kazktan..." Kamln iinden olup biteni izleyen Vasili hem Poyraza kzm, hem ona acm, hem de onu sevmiti ya, onu yarn deil brs gn de ldrmekten de vazgememiti. Sabahleyin ok erkenden uyanan Vasili kklerin nnde kyya dikilmi kalm Poyraz grd. Menevilenen denizi, arada, bir kulaca kadar adayan irili ufakl mor balklar seyrediyordu. Yz muduluktan apaydnlk olmu, altn sars byklar glyordu. Gne dodu doacak lgnlarn iine girerken usullack durdu Poyraz. nce bir daln stnde is karas bir kelebek. Kanatlarn ap ap kapatyor. Kanatlarn stnde i ie mavi, turuncu, yeil, yaldz halkalar. Kanatlarn alt kpkrmz. Byle bir krmzy bu kelebee kadar insanolunun grml yok. Poyrazn yz gittike aydnlanyor, kendinden gemi, kanatlarn usul usul ap kapatan kelebei seyrediyor, altn sars byklar glyordu. Gn tepeye gelip oturuncaya kadar kelebek konduu dalda kanatlarn usul usul indirip kaldrmay srdrd. Poyraz, gzlerini kelebekten ayramyordu. Turuncu, azman bahar ieinin yapraklar, ta yapraklarnn stnde iri, koyu krmz, kara benekli uurbcekleri hi yerlerinde dur196 muyorlar. Kimi uuyor, kimi iniyor, yapraklarn stnde bir krmz kara cmb. Uurbcekleri uarken kanatlar altndaki zar kanatlarnda ine ucu mavi kvlcmlar. Poyraz iein bana bada kurmu oturmu, elik mavi, koyu krmz, kara, turuncu yeil, birbirine karm kvlcmlanyor, gnee karm uup yitiyor. Poyrazn baparmann stnde bir uurbcei btn elini, avcunun iini parmaklarn durmadan dolayor, sonra ahadetparmann stnde duruyor, kanatlarn ayor, mavi kvlcmlar uuuyor ve bcek uuyor, Poyraz gzleriyle onu izliyor. Bcek avarak, zikzaklar izerek uuyor, bir ara gzden yitiyor, ardndan da turuncu tayaprann stne iniyor, indii yerden de kmldamyor, karncalar, brtlen iekleri, mavi, ok kokulu ha-yt iekleri. Koskocaman bir armut aac iskeledeki narlar kadar byk, tepeden trnaa iee durmu. Ne yaprak gzkyor, ne dal. Yz adm bile yaklamadan bir uultu, bir uultu, insan znk diye akn duruyor. Armut aac iee deil arya durmu. Yreyi de insann ban dndren bir iek, bir ar kokusu alm. Poyraz Musa aacn altna yatm, lk gnein altnda, byklar ldyor, glyor, mest. Karncalar, bulutlar, akan mor kelebek kmeleri, ku kmeleri gibi, san, mavi, turuncu, stbeyaz adann stnden uuyorlar. Kepezli, yeil, krmz kanatl, ok sar, mavi tyl, dzgn uzun gagal, parlak, k tyl, kuzgun, kuzgun yeili, bin kez turuncu, bin kez stbeyaz, bin kez... Poyraz gzlerini falta gibi am, uyurgezer gibi patlam, ldrm, nesi var, nesi yoksa lk gnein altna dkm baharn ortasna dm, kendinden gemi dolayor. Vasili de kendisini ona kaptrm, inmi eftali bahelerinin iine. Gne daha kar dalarn ardnda, deniz stbeyaz, dnya uyanyor, yeniden yaratlyor, kayalktan aaya iniyor, kayalardan fkrm ieklerin youn, keskin kokusu arasnda. Aaya akl talarnn, kumlarn arasna inince deniz menevileniyor. Ku sesleri, deniz, iek, ar kokusu... Poyraz Musa sar katramaklarnn arasna uzanm uyuyor. Gne vurmu ieklere, ada sarya kesmi. Gkteki yldzlar alkanyor. Yldzdan gk gzkmyor. Silme yldz. alkanyor, savruluyor. Tepeden trnaa iee kesmi aacn yz binlerce, milyonlarca ieinin kokusu bceklerin, kularn, n, balklarn, karncalarn ban dndryor. Adada her ey, ta kaya bir esriklik iinde. Karncalar bile kokulardan mest, serilmiler gnein altna, kendilerinden gemiler yerlerinden kmldayamyorlar, uyumu kalmlar. 197 Vasili, korkmaya balad. Poyrazn yz kr kr olmu, azgn, bir cehennem zebanisinin yzne dnmt. Tfeinin mekanizmasn evirdi, namluya kurunu

verdi. Bu adam lecek, lecek, lecek, diye diini skt, atrdatt. Tetie bast basacak stlerinden bir mavi bulut gibi bir kelebek kmesi geti, Poyrazn yz ald, aydnland, ii sevinle doldu. Vasili, kedisini ald, doru evine gitti yatana girdi, yorgan bana ekti. Pnarn yresini mor iekler am pren almt. Pren ieklerinin kokusu baharn btn kokularn bastrm, deniz kylarna kadar inmiti. Poyraz Musa erkenden prenlerin kokusunu sre sre pnara geldi, suyun yanndaki bir ak tan stne oturdu. Dz, yksek, krmz kayaln dibinden kan su kayann nnde geni bir havuz oluturmutu. Suyun altndaki akltalarna gn vurmu, havuzu kaynaan ipiltilere bomutu. Suyun ipiltileri dalga dalga krmz kayaya vuruyor, krmz ipiltiler pren kokusuna karyor, k, koku, mor, krmz birbirine girmi durmadan savruluyordu. Kayann dibindeki karnca kresinden kan karncalar arka arkaya tirkenmiler, otlarn arasndan kendilerine yol yapmlar, yukardan aaya, aadan yukarya, arada srada koklaarak uzun yolculuklarn srdryorlard. Havuzun drt parmak geniliindeki kovuunun nnde be tane kaygan bcei, kollarn, bacaklarn germiler, uyur gibi yan yana suyun stne serilmilerdi. Pren kokusu, dedi Poyraz Musa, sabahtan bu yana buradaym, daha almad burnum. Gittike de bastryor, daha keskin kokuyor. ocukluunda yedii pren bal geldi aklna, btn bedeni kemiklerine, iliklerine kadar pren kokmutu. O kokuyu da her bahar, daha iliklerinde duyar. Bu adada da Toros preni gibi kokulu prenin yetitiini grmesi onu kvanca bodu. Kaygan bceinin bir tanesi, ne oldu, ne olmad, birden gzn gremeyecei bir hzda kayd, dosdoru bir izgide kar kyya gitti. Ayn hzda da durdu. yle uyur gibi orada serildi kald. Glgesi de ak akl talarna, kaynaan ipiltilere dt. Sonra tekiler de bir utan bir uca, gz gremez hzda kaydlar. Suyun stnde, suyun altnda, akl talarnda, klarda be kaygan bcek bei de bir kayma cmbnde, havuzun yznde dz izgi, akllarn, klarn stnde izgiler, izgiler, byyor, klyor, kaygan 198 bcekleri gidiyor, geliyor, uunuyor, dz izgiler birbirine karyor, yumaklyor, o anda da zlyor, gene yumaklyor, gene alyor, izlemenin hibir olana yok. Kapkara bcekler nerdeyse hzdan yok olacaklar. Gzleri kararmaya, ba dnmeye balad, ayaa kalkt, gerindi, kovanlarn oraya dndrd ynn. Niin o kadar, gzkmez oluncaya kadarlk bir hzla kayyorlar bu kara bcekler? Sonra byklarn svazlayarak glmsedi. Biz, dedi, biz niin uunan bir hzla kouyoruz, bu kadar ldrc, aalayc, bu kadar utandrc korkulara dayanarak da stelik, biz nereye, niin gidiyoruz? Olduu yerde durdu kald, bir sre byle dimdik dnd, yz gerildi, aln krt, azdka azd, cehennem zebanisine dner dnmez de, o anda deiti, aydnland. Belki u denizdeki k, u yz bin eit mavi, u pnar, kaygan bcekleri, suyun dibinde, akl talarnn stnde kaynaan ipiltiler, pren kokusu, arlarn kokusu, u aadaki apak iek ulu bir ak bulut gibi topraa km, arlardan dallarn kaldramaz olmu aa, bir insan scakl, insan kokusu, zlem, kzlarn ktan, esmer bacaklar, ceren karas kederli, ehvetli gzleri onu byle sevince bomutu. alnn arkasndaki VasilinH elindeki tfek yere iniverdi. Onu byle iliklerine kadar sevince batm grnce, o da sevinten titredi. imdiye kadar byle birdenbire iliklerine kadar sevince batm km bir kiiyi grmemiti. Gzlerini Poyrazdan alamyordu. "Yz k gibi at," diye sylendi. "Byle bir adam ldrlr m?" Bu anda da Poyrazn iskeleye doru alp yatrdn grd. Sana soluna, yanna yresine baknd, ok uzaklarda adaya doru gelen bir tekneyi grd. Poyraz narlara ulap iskelenin ucunda dimdik durarak beklemeye balaynca o da kedisini kucana ald, zeytinli konaktan kamla yrd. Kedisi bugn evde kocaman bir san yakalam, gvdeye indirmiti. Ondan sonra da hi mrlts durmam, daha da, kucanda mrldanyordu. Ilgnln iinden yzkoyun kayarak kamla geldi. Birka nergis ezmi olacak ki, ortal youn bir nergis kokusu ald. Poyraz Musa sa eli enesinde dnceli, iskelenin stnde gidip geliyordu.

Tekne iskeleye yanancaya kadar byle gitti geldi. Tekneden, uzun boylu, ilk bakta krmz, mor pskll fesi gze arpan, yakkl, burma bykl bir gen atlad iskeleye. Arkasndan da Kadri Kaptan 199 kt geldi. Glerek, elindeki kilim torbay gsterdi Poyraza. "Bak, bunun ii ne dolu biliyor musun, has ekmek dolu. Bu torbay sana kim gnderdi, biliyor musun, zeyir Han. Kim bilir iinde daha neler var ekmekten baka." "Sa ol," dedi Poyraz, torbay gtrd, sedirlerin stne koydu. "Sana bir ey soracam Kadri, Rumlar gtkten sonra bu adaya gelen ilk insan ben miyim?" "Sensin." "Pekiyi, ben bu adaya geldiim gnden beri bu adada ne kpek, ne de kedi grdm. Bunlarn kpekleri kedileri yok muydu?" "Vard," dedi glmseyerek Kadri. "Nereye gitti kpekler kediler?" "Haa, onu sana syleyim Poyraz Efendi. Rumlar gittikten sonra Reis dt ortala, hey millet siz de din iman yok mu, adalarda kediler, kpekler kald, bunlar birbirlerini yiye yiye tkenecekler. Ky ky dolat, yle eyler anlatt ki, insanda yrek koymaz. Bir sabah, kylarn btn balklar adalara yola ktk." Poyraz Musa Kadrinin szn kesti, iskelenin ucunda yle durup kalm adama yrd, el sktlar, "ho geldiniz. Gelin de uraya oturalm." narlarn altna gitti, gelen kiiye yer gsterdi/Kendi de yanna oturdu. Kadriye dnd: "Sonra?" "Sonras ktk adalara, ne kadar kedi kpek kalmsa topladk. Belki kap saklanan birka kpek kalmtr. Giderlerken kedilerini, kpeklerini alanlar da oldu. Yakaladmz kedileri, kpekleri kylerdeki evlere dattk." "Yaaa," dedi Poyraz Musa. "Evet," dedi gelen adam. "Benim adm Cemil. Baytarm." "Ne gzel, ok gzel," diye azndan kard Poyraz. "Ben bu adaya yerlemeye geldim. Sizden baka bu adada kimse yok yle mi?" "yle." "Kasabada bana bu adann bombo olduunu, yani zatalinizden baka, kimse bulunmadn sylemediler. Bu kyden baka bu adada baka ky yok deil mi?" SEftALK 200 ~>A "Yok." "Ben bu adaya yerleirsem ne yapabilirim ki? Siz bu adada ne yapyorsunuz?" "Hii, imdilik hibir ey yapmyorum." "Ne yiyip, ne iiyorsunuz?" "Arada bala kyorum. Adaya gelirken Kadri Kaptanla ok yiyecek almtk. ok da ekmek... Ekmekler kurudu ta gibi oldu. Islatp kze koyuyor, yiyorum." "Baka hi adam yok mu adada, hi, hibir canl?" "Var," dedi Poyraz, "Var bir tane. Geldiim gnden beri o adamn bu adada olduunu biliyorum. Bu adada uzun boylu bir karart gece gndz dolayor. Ben onu kovalyorum, o beni kovalyor. Hi karlaamadk. Cin midir, peri midir, gremiyoruz. Beni ok korkutuyor bu adam. Yzn bir grsem. eytan mdr, dost mudur, dman mdr, meraktan da atlyorum. Belki de bir delidir. ok geceleri gzlerime uyku girmiyor, gece gelir de uykumda beni ldrr, diye. Kimi geceler de tabancam elimde uyuyup kalyorum. Hep lm korkusu iindeyim. Bunca savatan geriye kaldm, yzlerce arpmaya girdim ktm, yzlerce lmlerden lm beendim, ok vaka yaadm, hi bu kadar korkmadm. Adam benim glgem gibi." "Hi kimse yok bu adada," dedi baytar Cemil, "Allah baa vermesin, insan tek bana kalrsa ssz bir yerde, hele hele avu ii kadar bir adada hayaletler de grr, cinler de, eytanlar da, denizden bp gelen yedi bal canavarlar da... Senin yannda bir kii, bir canl, bir kedi, kpek, kei, at, eek, bir horoz." "lk birka gn birka horoz tt, sonra da ses ada kesildi. Tilki falan da yok sanrm bu adada." Baytar gld: "Herhalde o horozlar, o hayalet yedi."

"O, hayalet deil Cemil arkada." "O zaman tilki." "O adam bulmak iin bu aday didik didik ettim, halla pamuu gibi attm, kularn kanatlarnn altna, ylanlarn deliine bile baktm, adam yok." "Yalnzlk." 201 "Sen geldin ya arkada, ho geldin arkada, ben de seni bekliyordum. imdi anlayacaz bu adam kim. Geceleri birimiz uyur, birimiz bekleriz. Adam da bizi ldremez." Baytar boynunu bkt: . "Ben az sonra gidiyorum," dedi. "Burada at var m, kedi kpek, sr, koyun kei, zrafa, aslan, kaplan, tilki, akal, tavan, vaak, pars, atmaca, ahin, kzl kartal?" "Yok. Balk var." "Ben balklarn hastalndan anlamam." "stersen seni gezdireyim. Bu ada Allann yeryzne ihsan buyurduu bir cennet. Kalk, seni u aaca gtreyim." Elinden tuttu, tepeden trnaa iee durmu ulu armut aacna ekti baytar. Baytar direnecek oldu ya kendini aacn dibinde buldu. Aa uulduyor, dehet bir koku yayyordu lk gnee ar kokusuna karm. Ba dnen baytar yere kverdi. Poyraz da bana dikildi kald. Konumak istiyor konuamyordu. Neden sonra kendine gelen baytar yoku aa koarcasna indi, sedirin stne kendini att, biraz dinlendikten sonra: "Ben gidiyorum arkada. Anlamyorum kasabadaki arkadalar beni buraya niin gnderdiler. Savata benim her eyim gitti. Kym kasabam, anam babam, her eyim. Rumlardan kalma iftlikler, tarlalar, evler datyorlarm, diye buraya geldim. Beni bu kuru adaya gnderdiler. Ben de sandm adada be on ky var. Bunlarn da bir ksm Trk ky... Onlarn da iti at, kedisi, sr var." "Bu ada yaknda dolacak." "Dolamaz. Dolsa dolsa, bu ada ka kiiyi alr, besler?" "Bak ne kadar ev var." "Bu adaya kimse gelmez. Gelseler de kheylan atlarla, ikiz douran ineklerle gelmezler. Haydi bana allahasmarladk." Baytar hemen ayaa frlad: "Buras cennet," diye glmsedi, "ama yalnz bir cennet. Sen de, daha seni hayalet yemeden buradan derakap ayrl, kendine bir yer bul. Bir iftlik, bir ky. Bunlar da bulamazsan bir ehrin kalabalnda kay-bol. Okur yazar, akll bir insana benziyorsun. Seni bu adada bulurlar da kalabalk bir ehirde kimse bulamaz." 202 "Biliyorum," dedi Poyraz. Bu baytara burada kalmaya gelmi, diye umut balamt. zntlyd, azn baklar amyordu. Baytar, elini uzatt, l eli gibi canszlam Poyrazn elini tuttu skt: "Kusura kalma," dedi, "balklar adalardan kpekleri, kedileri toplamasalard kpekler, kediler vahileir, adada ne kadar canl varsa yer, sonra da birbirlerini... Bundan on on be yl nce stanbul Belediye bakan stanbulda ne kadar kpek varsa hepsini toplad doldurdu Sivriadaya." "Biliyorum," dedi Poyraz. fkeden gzleri akmak akmakt. Baytar hemen tekneye atlad, ieriye girdi. Kadri Kaptan da onu izledi. Motor alt, birden de yol ald. Tekne gzden yitinceye kadar orada uyumu kald. Evet gitmenin sras, diye dnebildi. D kapy ancak aabilecek gc buldu kendisinde, ar ar merdivenleri kt, odaya girdi, kapy srglemeyi unutmad. Soyunmadan kendini yataa att. Uzaktan gelen tekneyi gren Poyraz iskeleye kotu, iskelenin tam ucunda durdu, beklemeye baladr. Tekne ar ar geldi yanat. Tekneden gverteye zayf bir insan kt, gzleri kamamt, yere bakarak gzlerini ovuturdu. Poyraz elini uzatt zayf adam iskeleye ald. "Teekkr ederim efendi olum." Poyraz aknln gizleyemedi. "Bir ey deil efendim." Motorcu, bu bir balk teknesiydi ve gverteye alar ylmt, alarn yannda durdu:

"Seni, konutuumuz gibi, ikindi st gelip alacak mym? Bu adann, Rumlar gittikten sonra kpeklerini ben topladm." "Gel," dedi zayf adam, "belli olmaz, belki de sadece gelir paran alrsn. Sana iyi ksmetler." "Sa ol baba." Motor uzaklarken Poyraz zayf adam elinden tuttu narlarn altna gtrd. Bir sedirin stne yan yana oturdular. Zayf adam yerine oturunca elini uzatt: "Ben," dedi, "Doktor Selman Sami. Askeri doktorum, binbalktan emekli oldum." "Ben de Poyraz Musa, merref olduk efendim. Ho geldiniz." 203 "Sa ol evladm. Bu balk bu adann btn kpeklerini biz topladk demekle ne demek istedi?" "rendiime gre Rumlar adadan gittikten sonra birok insan kpeini gtrememi. Ky kylerdeki balklar da gelmiler, kpekleri yakalam, birer ikier, onar beer kylere datmlar, alktan lmesinler, diye." "Anladm, dedi, doktor. Sivriada meselesi. Sana sonra anlatrm, byk facia." "Tapunuz cebinizde mi efendim?" "Ne tapusu?" "Evinizin tapusu. Siz buraya yerlemeye gelmediniz mi?" "Tapu mapu yok cebimde. Yerleecek miyim, bilmem. Kasabada sizden baka kimse yok adada, dediler." "Bir kii var." "Nerede, niin burada deil?" "O grnmez bir adam. Geldim geleli sadece karartsn gryorum, yzn hi grmedim. Kimi gn sabahtan akama, akamdan sabaha kadar o beni izliyor, kimi gn de ben onu izliyorum, bir trl karlaamyoruz." "Bir hayalet olmasn." "Siz de mi doktor?" "Bu adada ok asker ld, yzlerce, binlerce. Onlardan birisinin hayaleti olmasn...." "Demek bu adada uzun kaldnz?" "Bir yldan fazla..." "Ben de buraya yerleeceksiniz sandm." Doktor Selman Saminin yz sapsar kesildi, elleri titremeye balad, ayaa kalkt ynn kiliseye dnd yrd. Sa aya aksyordu. Srtnda uzun bir asker kaputu vard. Kaputun etekleri bacaklarna dolanyor, onun aksakln biraz daha oaltyordu. Pantolonu yepyeniydi. ts de kl az gibiydi, ayn kumatan olup stne kalp gibi oturmu ceketinin mendil cebine ipekten ak bir mendil sokuluydu. Mavi benekli kravatn belki de bugn takmt. Kunduras, oraplar, gmlei de yepyeniydi. Poyraz da arkasndan kalkt. Kilisenin nne gelince Doktor durdu. Dnd Poyraza bakt, ona ac ac glmsedi. 204 Glmsemesi bir lk gibi, diye iinden geirdi Poyraz Musa, at yakar, rrken gzleri ya iinde kalm kadnlarn glmsemesi gibi. "Kap ak m?" Sesi lm deindeki bir kiinin sesi gibiydi. Oysa uzun, yakkl yz gen, din grnyordu. Poyraz, abucak gitti kilisenin kapsn at. Doktor bir l gibi, cansz, yz gittike de sarararak ak kapdan ieriye girdi. Kapnn aznda durdu, yeilli mavili vitraylara bir gz gezdirdi, Isann ba daha yle orta yerde duruyor, hznl gzlerle dnyaya bakyordu. Doktor, neler grmedi, bu gzler, diye iinden geirdi. Ka bin yaralanmn, paralanm, gz km, barsaklar darya frlamnn, ka bin... Ka bin kiinin lm iniltilerini duymad. Btn anakkale toplarnn grlts, toprann beik gibi sallanmas, topran, sularn gkyzne aarak geri dmesi stne kt, duvara yaslanmasa yere decekti. Poyraz onun durumunu anlad, koluna girdi, Selman Sami, can veren bir ku gibi azn ap ap kapatyor, zorla soluk alyordu. "Dar kalm," diyebildi. Dar ktlar. "Tepeye gidelim." Tepeye giderken doktor canland, Poyrazdan daha abuk yrmeye balad. Tepeye geldiler, yan yana, srtlarn o yazl mermer taa dayadlar oturdular. Doktorun yz yava yava deiti, kendine geldi. Topran, ieklerin, otlarn kokusunu duyumsad.

Aadan, imdiye kadar Poyrazn hi duymad bir kuun sesi geliyordu. Doktor, "dinle evlat," dedi, "bu ses cennetten geliyor. Bu ku bir cennet kuudur." Poyraz, "baka bir yerde bu sesi hi duymadm," dedi. Doktor konumaya balad. anakkaleyi, anakkale arpmalarn, bu aday, yarallarn kiliseyi, okulu, ky evlerini doldurduktan sonra koyaktan bu tepeye kadar adrlar kurularak yerletirildiklerini, stanbulu, adalar, Sivriaday, kpeklerini bir cokuyla anlatrken, "insanolu, insanolu, bu insanolu," diye ayaa frlad. Kendi yresinde birka kere dndkten sonra, "kaalm, kaalm, buradan kaalm. Drt duvar. Drt yan, drt karanlk duvar, drt karanlk, drt karanlk, drt karanlk, kprm drt nala stmze gelen drt karanlk duvar." Salland. Poyraz koluna girdi, aaya indiler, doktor durmadan homur homur ediyordu. 205 narlarn altna oturdular. Doktor oturur oturmaz ayaa frlad, iskelenin ucuna kadar gitti. "Nerde kald bu adam, bu balk? Aman, aman, amaaaan.! atlayacam, deli olacam, duramam. Bana bir iyilik yapn. Beni buradan hemen, hemen gtrn Poyraz Bey, hemen, hemen, ok rica ederim... ok rica ederim. Ben, burada biraz daha kalrsam lrm. ok ok rica ederim. Duramam, duramam. Of, of, of, ooof Poyraz Bey olum, leceim, leceim, dayanamyorum. Beni atn kaynza, gtrn kasabaya. Ben oradan stanbula giderim. Kabus, kabus efendim, kabusu kebir. Beni buradan kurtarn, kurtarn! Rica ederim, ellerinizi perim, bouluyorum." Poyrazn koluna asld, yalvarmaya balad. Vasili doktoru ok duymutu. Dnyann en iyi insanyd. Buraya yaral olarak gelmi. Daha yaras sarlmadan hastalara komu, onlarla uramaya balamt, arkasndan yetien br doktorlar onu yakalam, kan iinde donup kalm sarglarn deitirmilerdi. "Bouluyorum, bouluyorum." Vasili imdi u kamln iinden kabilse, bir top nergis kopar-sa, gtrp doktora verse, biraz beni bekle doktoramu dese, biz seni ok iyi tanrz, sen ok iyi adam, sylese... "Bu balk ne zaman gelecek?" "imdi efendim. kindist demedi mi efendim? imdi gelir. Size bir kahve yapaym m?" "Yapn yapn, ama beni brakmayn. Ben de sizinle geleceim." "Buyurun efendim, gelin efendim." Eve birlikte girdiler, evden birlikte ktlar. Cezveyi, eker torbasn, kahve kutusunu getirdiler sedirin stne koydular, al rp, odun toplamaya birlikte gittiler, Poyraz nde, doktor arkada geri dndler, atei birlikte yaktlar, kahveyi piirdiler. Ortal bir taze kahve kokusu ald. Kpkl kahveleri hprdettiler. Doktor biraz dinginle-di. Kahveyi iince de bir iyice kendine geldi. "Affedersin Poyraz olum," dedi, "drt kapkaranlk drt duvarn aras... Bu gzler neler grd, bu kulaklar neler duydu... Affedersin." "Estafurullah." "Oysa ben bu adaya yerlemeye gelmitim. lnceye kadar burada, bu cennette, buradaki cvl cvl insanlar arasnda yaamak istiyor206 dum. Oysa drt kurun geirmez karanlk duvar iinde kaldm. Sktka sktryor. Bir de siz olmasaydnz..." "Byle bir cennet bo kalmaz doktorum. Gene dolacak, gene bu ada cvl cvl olacak?" "Ne zaman gelecek balk, ne zaman gelecek? u tekne sizin deil mi, beni kasabaya atamaz msnz?" "Motorum yok efendim. Bir gn bir gecede ancak kasabaya varabiliriz. " "O zaman da ben motorun iinde lrm." "Allah saklasn efendim." "Allah saklasn, Allah saklasn!" diyerek doktor ayaa kalkt, iskeleye yrd, geri dnd. Homurdanmaya balad, "atlamak, atlamak... Ada, dnya, kurun geirmez karanlk... Duvar, almaz... Sktryor." Kiliseye kadar abuk abuk gitti. Poyraz da arkasndan... Kiliseye gitti, ierde tur att, geriye dnd, iskelenin ucuna geldi, elini alnna gtrd uzun

uzun, dnerek, denize bakt. Gene kiliseye kotu, geldi sedire oturdu, konutu konutu. O kadar gzel konuuyordu ki, sylediklerini usta bir masalc gibi anlatyor, dilinden ballar akyordu. Poyraz Musa, keski burada kalsa, onun elini lktan soua vurdurmaz, gider kasabadan ona bakacak bir de kadn getirirdim, diye dnd. Doktor, szn tam konunun ortasnda kesti, rkm, fldr fldr ku gzleriyle yreye kukuyla, korkuyla bakt, ayaa frlad iskeleye gitti, dnerek denizi tarad, orada bir sre bekledi, narlara geldi, evlerin arkasna gitti, bir topak bulut gibi topraa km armut aacnn dibine vard: "Gel Poyraz Musa olum gel, kokuyor, kokuyor, uulduyor, arlar, arlar, uulduyor." Poyraz onun sevinli sesine kotu. "Bak," dedi, "bak, kendinden gemi, bak! Ne mthi bir aa, ne koku. Ne ok ar, ne kadar, ne kadar ok ar. Bu adada bu kadar kaldm da bu aac grmedim." Boynunu bkt, hznlendi. "O zamanlar kandan, lmden, irinden baka bir ey mi gryordu insann gzu. Gene birden: 207 "Bak, bak," dedi, "bak, bak! u kua bak!" Poyraz Musa gsterdii dala bakt, orada bir ku, boynunu iine ekmi, yumulmu uyuyordu. "Bak, bak!" Poyraz Musa imdiye kadar bylesine prltl, dehet bir mavide balkyan bir ku grmemiti. "Bak, bak! Cennette bile byle bir mavi var mdr?" "Yok," dedi Poyraz. "Yok," diye yineledi doktor, "yok." Poyraz, doudaki burundan gelen balk teknesini grd. Bir trl dili varp da gzlerini kua dikmi kalm doktora teknenin geldiini syleyemiyordu. Boynunu iine ekmi, ban uzatt, gzleri fldr fldr dnd, biimli kara, uzun gagasn kanadnn altna soktu kand, kanatlarn at, gerindi, birka kez kanat rpt, sonra da denizin stne utu gitti. Doktor uan kuu izlerken gelen tekneyi grd, dingin bir sesle: "u gelen bizim tekne deil mi?" "O," dedi Poyraz bozulmu, ksm bir sesle: "O." Dudaklar snmt. "O." skeleye indiklerinde tekneyi iskeleye yanam buldular, doktor hemen atlad, gvertede bekledi. "Gene geleceim Poyraz olum," dedi. "Bu ilk geliim. Aday byle bombo bulacam beklemiyordum. Gene geleceim. Hem de yaknda." Poyrazn boazna bir yumruk gelmi tkamt. Azn aamyor-du. Tekne gzden rayncaya kadar olduu yerde durdu kald. Vasili, kamln iinden lgnlara kayd, "pis adam, korkak, dlek, insanlktan km. Biz de grdk sava. Senin anakkalen yannda ocuk oyunca kalr. Kimse senin gibi delirmedi." Dedi, ok iler oldu stanbul ehrinde. Dedi, stanbul ehri bir kan deryasdr. ok padiah, ok sadrazam, ok vezir ldrld. Dedi, Sultan Osman on dokuz yanda boulmadan nce rzna geildi Yedikule zindanlarnda. Sultan Osman hem Padiah, hem de Peygamberin vekili, halifesiydi, Devleti-ali Osmanda. Dedi, baka baka ok byk iler oldu stanbul ehrinde, sel gibi kan aktld fakir fukarnn. 208 Dedi, stanbul ehrinde olanlar anlatlamaz, dile gelmez. Kelimeler yetmez. Padiahlar oullarn, oullar padiah babalarn, padiahlar btn kardelerini doradlar. stanbul ehri bir lm, bir krm yeridir. Dedi, ok iler oldu stanbul ehrinde, dile gelmez. Dedi, stanbul ehrinde prensler, gzlerine mil ekilerek adalara atldlar. Hem de ada zindanlarna. Zindanlarda lm, kr edilmi prenslerin kemikleri, Bi-zanstan bu yana zindanlarn dibindedir. stanbul adalarnn adna Prens Adalar, diyorlar, zindanlarda lm, lleri kokmu rm prenslerden dolay. Dedi, Osmanl ok iyi, ok merhametliydi. Dedi, hastalanm, yozlam, delirmi, insanlktan

kmlard, ocuklarnn, kardelerinin gzlerine mil ektikten sonra hem de adaya, hem de zindana atmyorlar, hemen boduruveriyorlard. Dedi, Osmanl ok byk bir dnya devletiydi. Devleti Osmaniyenin selameti uruna bin karde feda olsun, diyorlard. Osmanl ok iyi, ok merhametliydi. Oullarn, kardelerini ldryorlar, llerinin stne gzya dkyor, dualar ediyor, namazlar klyorlar, grkemli trenler dzenliyorlard. Kr edilip zindanlara atlm. prenslerin adalarn, Bykaday, Heybeliyi, Burgaz, Knaly, Yassaday, Sivriaday biliyorlard. Dedi, Osmanl ok merhametliydi. Bizansllarn yaptklarn yapmyorlar, hemen ldryorlard. Dedi, anakkale binlerce insan ald gtrd. Dedi, bu savata ne ii vard Osmanlnn, alkanlk, l Arabistanda, Viyana nlerinde len, dokuz yl askerlikte ryen insanlarn ne ileri vard oralarda, alkanlk, bir de Anadolunun, alkanlk. Dedi yedi deniz ortasnda Giritte ne ii vard Osmanlnn, dedi, zrriyetini kesmek Anadolunun. Dedi, Osmanlnn bir bildii vard bu ite. Dedi, Sivriada, Sivriada deyince szn kesti, bir sre orada durdu. Gzleri buuland. Adalar karanlktr, cehennemdir. Ben bu adaya gene geleceim. Hele bir toparlanaym. Sivriadada olan oldu on on be yl nce. Dedi var idi bir ehremini, toplatm idi btn kpeklerini Istanbu-lun, doldurmu idi Sivriadaya. Dedi Istanbulda be yl hibir kpek kalmad. Dedi, stanbul ehri bombo kald. Sivriadada kpekler st ste yldlar, sivri, keskin kayalklarn aralarna, su yok, yiyecek hibir ey yok. Kpekler alktan susuzluktan, deniz suyu iip yanaraktan, hep bir azdan gece gndz hi kesmeden rmeye baladlar. Dedi, 209 o kadar ok ryorlard ki, sesleri stanbuldan duyuluyordu. Sivri-adann yaknlarndan gemez olduk. Bilmeyip de geenler, kulaklarn tkadlar. Balklar, Sivriadann yaknlarna bile uramadlar. Kpekler, sonunda birbirlerini paraladlar, birbirlerinin etini yiye yiye tkendiler. ehremini, bir yl sonra, birincisinden de daha ok binlerce kpei adaya doldurdu. Onlar da birbirlerini yediler, bitirdiler... nc, drdnc yl... Dedi, ehremini lmedi, daha yayor. Osmanl ok merhametli, ok iyidir, kpeklerin gzlerini oymuyor, dedi. Poyraz Musa yar uykuda yar uyank sabah zor edebildi. Doktorun szleri kulaklarnda nlyordu: "Gene geleceim, gene geleceim buraya, hele bir kendime gelebileyim." Dedi, bir tek kpek kurtuldu Sivriadadan, milleri yze yze Bur-gazadasna geldi, kyya, kumlarn stne serildi kald. Dedi, merhametli insanlar onu grdler. Bir derin derin soluk alyor, bir, soluu kesiliyor, kk, tyleri birbirine yapm, daha da klm turuncu kpek cansz kalyor, sonra da birden karn kabarp inerek soluk alyor, kyda, onun macerasn, yani Sivriadadan kap cann kurtardn bilenleri sevindiriyordu. Dedi, bir baytar, kalabaln arasndan syrld geldi, kucaklad kpei gtrd. Bir hafta sonra kk turuncu kpekle adada dolayor, dedi, sevinlerinden insanlara gzya dktryorlard. Aaya, emeye yzn ykamaya indi. Ba uyumu gibiydi. Ban suyun altna soktu, bir sre tuttu. Kokulu sabunla ova ova yzn ykad, kuruland. Dorulup ayaa kalknca, sedirin stnde bir karart grd. rkt, belindeki tabancasna elini att, olduu yerden bir sre ayrlamad, sonunda kendini narn arkasna att: "Kimsin sen?" Sesi alacakaranlkta, korku dolu, nlad. "Benim," dedi sedirde oturan kii, yerinden kprdamadan. "Sen kimsin?" "Beni mi sordun, ben Hanerli Efeyim." "Ne dedin ne?" "Bana da derler Hanerli Efe." "Kalk da buraya gel." "Bana da derler Hanerli Efe. Sen buraya gel." 210 du. Hanerli Efe, olduu yerden hi kprdamyor, istifini bozmuyor"Geliyorum."

Poyraz, biraz rkerek, biraz da korkarak, eli tabancasnn stnde gitti Hanerli Efenin karsnda durdu. "Adamza ho geldin." "Ho bulduk. Gel otur yle yanmdan." Eliyle yanndan Poyraza yer gsterdi. Alacakaranlkta birbirlerinin yzn ancak seebiliyorlard. Poyraza yle geldi ki, bu adamn dizlerinin stne uzatlm bir tfek var. "Hayrola bu gece yars?" , "Gndz gelemezdim." On drt yanda akrcal Efeye kzanlk iin gitmi, akrcal ona bakm bakm, anasnn avutamad, babasnn bytemedii hep benim bama m toplanacak, demi. Nerde tfein diye de sormu, bu da belinden uzun, iki yzl erkez hanerini ekmi, Efem, demi, baksana, ne gzel bir hanerim var. Bu, akrcal Efenin houna gitmi, ok glm. Kzanlarna, u hanerli efeye Dr tfek, fieklikler, mermiler getirin, demi. Kzanlar hemen komular, ona yepyeni, prl prl bir tfek getirmiler. akrcal Efe sormu, sen hi tfek kullandm m? Hanerli Efe hazr ola gemi, kullandm Efem diye barm. akrcal Efe, kullandnsa gster hnerini. Hanerli Efedir, sa dizini yere koymu, syle Efem, nereyi, neyi vurmam istiyorsun? Efe, kzanlarna buyurmu, gidin de u aacn gvdesine bir kk halka izin. Aa ne uzak ne de yaknm. Kzanlar bu pi kurusunun tavrna kzmlar, bir tanesi gitmi kk bir halka izmi aacn gvdesine. Hanerli Efenin bu ka-' dar kk bir hedeften gz korkmu ya ne yapsn, gez gz arpack, be kurunu halkann tam ortasna st ste geirmi. akrcal Efedir, Hanerli Efeyi iki gzlerinden pm, sen, demi, bama bir hal gelecek olursa benim yerime geeceksin. Kzanlar arm, ben, demi, Hanerli Efeyi sizin banza efe yaptm. Ben sa olduka, bugnden sonra Hanerli Efe benim vekilimdir. Her buyruu da, ben olaym olmaym, benim buyruumdur. Benden sonra da Hanerli Efe sizin banz, efenizdir. Ben bu yaa geldim, bunca efeyle kaptm, Kamal Efe gibi bir efeyi hakladm, bunca efe duydum, grdm, ben bylesi bir niancya 211 hi rast gelmedim. Allah onu devlete, millete, Ali Osmana balasn. Bu ocuk efe ok, ok byk bir efe olacak, Krolu gibi zenginden alacak fakire verecek. Aman onun yresinde iyi kenetlenin. Ortalk yava yava aaryor, Hanerli Efe btn grkemiyle ortaya kyordu. ok iri, geni gsl, uzun boylu bir kiiydi, ilk bakta onun apraz atlm, bir koar da beline balanm fieklikleri, srmal cepkeni, krmz, mavi Bursa ii ipekli mintan gze arpyordu. Elmack kemikleri kk, kz gzleri kadar byk hznl kara gzleri, geni aln, kaln kalar, palabyklar, kartal burnu onun grkemine daha bir heybet getiriyor, greni korkutuyordu. Bacaklarnn stne uzatt tfeinin kunda sedef ilemeliydi. Bandaki binbir iekten rlm, mor fesinin stne zenle balanm yemenisi gz alcyd. akrcah Efe ldrldnde o, o gnk atmada yokmu, baka bir yerde candarmalarla arpyormu. Gn akama ererken de can-darmalar bozmu, onlar kasabann iine kadar kovalam. Geri, a-krcalnn yanna dnm ki, ne grsn, akrcal vurulmu, maarann iinde yatyor. arpma da btn iddetiyle sryor. Nerdeyse kuatlp yakalanacak ya da toptan lecekler. "Bre amann ahmaklar, hdkler ne yapyorsunuz, yandk, yandk," diye barm Hanerli Efe. "Bir yarma harekatna gemezsek bunlar bizi ldrecekler. Efenin vurulduu da bilinmesin." akrcal Efenin babas akrcal Ahmet Efenin babasnn bir kzan varm, adna da Krt Hac derlermi. akrcal Efenin de aklda-neiymi. "Ne diyorsun Hanerli Efe?" Hanerli Efe ne diyecek, "ban kesip alalm, gsnden onu tanrlar." Gs derisini yzmler, ban da alm, gece de kuatmay yarmlar, kp gitmiler. Hac demi, ben bir ocuun buyruuna giremem. ok tartmlar, Hanerli Efe bakm ki, kan kacak, Hac da ok byk, aksakal bir efe, ben gidiyorum, iyi etmiyorsunuz ya olsun. Sonunuz, bensiz kt olacak. Sonlan da kt olmu, candarmalar hepsini bir evde kuatmlar. Eve vermiler atei. Tahta konak, kav gibiymi, hemen parlam. Evden dar kanlar da kurunlamlar.

Hanerli Efe, Karncal Daa km kendine bir ete kurmu. Yanna yedi kzan alm. Her bir kzan birer kaplan gibiymi. Hepsi de 212 ok merhametli insanlarm, ellerinden geldiince adam ldrmyor-larm. Zenginden alm fakire vermiler. Fukara, ksz kzlar, delikanllar bagz etmiler. Derken Yunanllar zmire kmlar. Efeler dada bir konuuk dzenlemiler, Yunanla dvmeye karar vermiler. Balamlar dvmeye. Demirci Efe gelmi ona, byle tek tek olmaz, birleelim, demi. Hanerli Efeye bu neri uygun gelmi. Balamlar Yunan ordusunu hrpalamaya. Bu sralarda da kasabalarda, illerde kylerde padiahlar tremi, Kemalcilere dman olmular. Gittike de gleniyorlarm. Gn kuluk oldu, nar dallarnn arasndan kk alana pare pare k dyor, Hanerli Efenin silahlarn parlatyordu. Hanerli Efe gle bir adamd, hep glyor, glerken de yz ocuklayordu. "Girdik bir kye, Demirci Efe benden ok yal bir efe, dedi, bana imamla muhtar getirin. Getirdiler. Kyn akl banda olanlarn da getirin. On on be kii getirdiler. Dedi, bu kylleri yatrn yere, yatrdlar. Basn sopay, ekin trnaklarn, hem el, hem de ayak. Sorun onlara bu kyde Padiah yanls, Yunan yanls kim var? Dayak yiyen, trna ekilen diline kim gelirse sylyordu. Bunlarn iinde kendini de ele veren be kii kt. O gn kyn orta yerindeki ulu nara on be yirmi kii astk. Sonra bu byle srd gitti. Hangi kye, kasabaya girmisek Demirci Efe azttka aztt, nne geleni asmaya balad. Evleri, kasabalar, kyleri yakt. Ben buna dayanamam artk, dedim, yalvardm Demirci Efeye, elini ptm, o benden ok yalyd, etme eyleme Efem, dedim. Astklarmzn ou susuz. Gel, alalm bunlar, bir da kyne toplayalm, Yunanllar memleketten karnca da teslim edelim Mustafa Kemal Paaya, o ne yaparsa yapsn. Bir fkelendi, bir fkelendi, tabancasn ekti, az daha beni ldreyazd. akrcal Efe seni iyi yetitirmemi, dedi. Yaaa, dedim... Benden korkuyordu, ben tabancam eker ekmez, o, tabancasn glerek yerine soktu. Ben gidiyorum Efem, dedim. Gle gle, dedi. Yalnz bu iin sonunu iyi dn, biliyorsun asker kaaklarn da asyorlar, dedi, "Karncal Daa dndm. Zenginden aldm fakire verdim. Arada srada da dze iniyor, Yunana saldryor, geri daa ekiliyordum. Demirci Efe btn bu yaptklarm duyuyor, beni ortadan kaldrmak iin .aryordu. Kanma susam. Beni ele geiremedi." 213 "Yunan yenildi, Yunanllar, yerlerini yurtlarn braktlar gittiler. Ben dada kaldm. Beni ok aradlar. Bir yandan Demirci Efe, bir yandan candarmalar. Fakir fukaralar beni ele vermedi. Sonra da ben kzanlar dattm. Hibirisinin dada olduunu kimse bilmiyordu. Birer asker giyiti uydurdum onlara, kylerine gnderdim. Elinizdeki silahlar, srtnzdaki giyiti kye gidince Askerlik ubesine teslim edin, dedim. Kim kime dum duma, kayd yok, kuydu yok, bizim kzanlarn askerlik yapmadklarn kim ne bilecek." "Ben de dze indim ya kye gitmedim. u balk yrk Haydarn cann kurtarmtm, Demirci Efenin elinden. Onun evine geldim. O beni saklad, bakt. Karnca Adasnn bo olduunu syledi, ben de geldim. Karncal Da beni ho tuttu, saklad. Bakalm Karnca Adas bana ne diyecek." Glerek ayaa kalkt, uzun uzun kendi yresinde dnerek yreye bakyor, yz de gittike aslyordu. Yerinde oturmu kalm Poyraz da gzlerini ona dikmi, her an deien gittike azgnlaan yzn izliyordu. Az nceki yedi yandaki yaramaz, koskocaman, palabykl ocuk yz gitmi, onun yerine kan iici bir canavarn yz gelmi oturmutu. "Bu kadarck m bu ada?" diye sordu gmleyen sesiyle. "Ben de Karnca Ada denince bizim Karncal Da gibi bir ey sanmtm. Bir de bana bombo demilerdi. Ben bu bombo aday toptan satnalaym da iftlikler kuraym, buraya sra saraylar dikeyim, demitim. Sonra da yrkleri alp buraya yerletireyim de iftliklerimde altraym, demitim. Hepsi bu kadar m bu adann?" "Bu kadar. Az m?" "Bo sanmtm." Bo ite. "Bo da senin ne iin var burada?"

"Bu evlen, u kanatlar dnen deirmen benim. Geenlerde satn aldm." "Bir de para m verdin?" diye glmeye balad Hanerli Efe. Ksack, altn srma ileme alvar, ayandaki rugan ayakkablar, cepkeninin gsne inelenmi yeil mendili, imi gbeinin stndeki yeil ipekli kua, kuan altna sokulmu kabzas gm savatl, bir k214 l kadar uzun, kn altn, gmle bezeli haneri, upuzun boyuyla gln duruyordu. "Verdim," dedi Poyraz Musa. "stersen sana satarm. Ben de senin yanna snrm, istersen. Yeter ki sen bu adada kal. Yrklerini getir enelt burasn. Bu ada cennetten bir para, sana yakr." "Beni ok mu sevdin?" "Senin gibi bir ko yiidi kim sevmez ki... Sen byle bir adann sultanlna yakrsn." Hanerli Efe gsn iirdi: "Biliyorum yakrm yakr olmasna ya bu ada ok kk. O kadar adam nereye sdrrm?" Poyraz adann byld stne yle ok diller dkt, adann havasn, suyunu yle bir vd ki, Hanerli Efe: "Hele bir dolaalm bakalm, senin aday." Poyraz nde, zebella Hanerli arkada yola dtler. Bu adamlar kaynak suyu grnce dayanamazlar, diye onu ilk nce pnarn oralara gtrd. Hanerli Efe dibi ak aakl pnar ok sevdi, oraya, pnarn bana diz kt. Sanki bir eski tapnaktayd, gzlerini kapatt derin dncelere dald. Bir sre derin bir tapnmada yle, gzleri kapal durdu kald. Yzn bir sevin, bir mutluluk kaplad. Gzn atnda glmsyordu. Saa sola, bir alkanlkla, byk gzleri rkm, korku iinde kalarak bakt. Poyrazla gz gze geldiler, Hanerli Efe gzlerini kard, suyun stne eildi, suretini seyretti, byklarn burdu, fesini, bin bir boncuklu iekle donatlm yemenisini seyretti, suyu avulad, itikten sonra da drt be avu suyla yzn yudu, ayaa kalkt: "Aaah," dedi, "aaah!" Derinden iini ekti. "Aaaah! Bizim Karncal Dada da byle ok pnar, ok kaynak vard. Baharda yazda, gzde kta da, pnarlarn ba hep byle kokard." "Cennet," dedi Poyraz. "Allann u sularn ortasna getirip koyduu bir cennet bahesi." "Paras," dedi Hanerli Efe. Kaynaktan yola kp btn aday dolatlar. Ne Hanerli ne de Poyraz azlarn ap bir szck olsun konumuyorlard. Hanerli dalp gitmiti. Poyraz da gzlerini onun yznden, ne dnyor, diye 215 ayrmyordu. Btn aday bylece dolatktan sonra narlarn altna geldiler. "Karnmz ackt, bir yemek yiyelim," diye nerdi Poyraz. "Ne iyi olur," dedi Hanerli. iskeleye balanm bycek bir balk teknesi sallanyordu. Poyraz, eve girip karak arabuk sofray kurdu. "O adam da aralm," dedi. "Gelsin de bizimle bir eyler attrsn." "Olmaz," diye brd Hanerli. "Olamaz. Sen biraz ekmek, biraz bir ey gtr tekneye." Poyraz Musa bir masa rtsnn iine koyduu yiyecekleri tekneye gtrp balkya verdi. Balk yavaa: "Aldrma onun afur tafuruna. iyi adamdr, yiit adamdr," dedi glmseyerek. Btn gn boyunca Poyraz aday, eftalileri, zeytin, nar, kiraz aalarn gezdirdi ona. Denizin balkla dolu olduunu, sarayn yaptrnca Mustafa Kemal Paann bile sarayna geleceini, paalarn, valilerin sarayndan ayrlmayacan syledi, yle diller dkt ki, Hanerli Efe bir daha: "Aaaah, ah, aaah!" diyerek derinden iini ekmek zorunda kald. "Aaaah, ah, ah!" Sofradan kalkt emeye gitti, elini yzn, Poyrazn getirip tan stne koyduu yasemin kokan sabunla yudu, gitti sedirin stne oturdu, belini arkasndaki nara dayad, gzlerini kapad. Poyraz sofray kaldrd geldi:

"Kahve," diye sordu. "Sade," dedi Hanerli. Yakt rplarla abucak bir kahve yapt Poyraz, teki daha gzlerini kapam uyukluyordu. Buyur. Hanerli gzkapaklarn ar ar kaldrd, yavaa tepsideki kpkl kahveyi ald. Fincan ok gzel, dibi dar, az geni krmz izgili fincanlardand. Kahveyi hprdeterek iip bitirdikten sonra gene, "aaaah, ah, ah!" diye iini ekti Hanerli. "Ben bu adada kalamam. Avu ii kadar bir 216 yers Saklanacak da hibir kuytu, kovuk yok. Demirci Efe benim iin ok kt sylemi, erkez Etemler Yunan tarafna geti. Yalan, yalan, yalan," diye barrken ayaa kalkp oturuyordu. "Yalan, yalan!" Boyun damarlar imi yz kpkrmz kesilmiti. "Yalan, yalan! Mustafa Kemal Paa da benim katlime ferman karm. Nerede bulursanz o Han-erliyi, demi, derakap asasnz, asp br dnyaya intikal ettiresiniz, demi. Ben burada, bu avu kadar, bir kar boyunda adada kalrsam, can-darmalar karlar adaya, onlar beni gz ap kapayncaya kadar bulurlar, ben teslim olmam. arpma balar. Ben bir kii, onlar bin. Binini l-drsen bini daha gelir. Saklanacak bir yer olsa, aaah, aaaah, ah!" "Var," dedi Poyraz. Bir sr saklanacak yer syledi, olanak buldu, hanerli beenmedi. "Bu ada bir kapandr," dedi, yle bir syledi ki szlerini, Poyraz onun kesinlikle burada kalmayacan anlad. Tartma bitip de Hanerli Efe bo kalnca yarlarn stndeki tmsee kt, denizlere bakmaya, korkuyla drt bir yan aratrmaya balad. "Sen de bak Poyraz, btn-denizlere bak." Poyraz evinin st katna kt, drt yana bakt. "Bir gelen giden yok," dedi. "iyi," dedi Hanerli Efe. Geldiler, narlarn altna oturdular. Karanlk kavuuncaya, oban, yldz douncaya kadar yerlerinden kalkp koarak tepeye ktlar, bir gelen giden var m, diye, en uzaklara kadar denizleri taradlar. Balk da onlara yardm etti. Gece bir iyice bastrp, karanlk knce Hanerli Efe Poyraz kucaklayarak ondan ayrlrken, "Kusura kalma," dedi, "ben bunca dalarda gezdim, zenginden aldm fakire verdim ya hibir cana kymadm. Beni asmalarn da istemiyorum. Yaknda af kacak, diyorlar. Af knca belki de gelir senin yanna yerleirim. Senin pnarn gzel kaynyor, suyu gzel kokuyor." Tekneye atlad: "Salcakla kal Poyraz. Bir tek adam ldrecek olsaydm, insana kyabilseydim, Demirciyi ldrrdm, hem de kolaylkla. O kadar, o kadar cana kyd. Salcakla." 217 Ekya da geldi, ekya da gitti diye iinden geirdi Vasili. Boyu da adam boyu kadar var. Allah bir insan deil, dev yaratm. Yrei de ocuk yrei. Ne kadar da korkak. Vasili ha kard. Ya Poyraz, o bir canavar. Ne yapmal. Benim burda olduumu biliyor. Ya o yaayacak bu adada, ya ben. kisinin ortas yok. Ekya neden gece gitti? Balk da nnde hazr olda duruyordu. Canavar Poyraz ona ok yalvard da kalmad. Hakl, bu kck adada nereye saklansn? Ahmak Poyraz didik didik etti de evleri cihannmaya bakmad. Didik didik etti de aday maaray grmedi. Oysa candarma olsa bir bakta, bir arayta bulurdu. Belki de Poyraz beni bulmak istemiyordu. Hanerli ekyann teknesi adadan ayrlrken o da kamlktan kt, kke gitti, yukar kt, lambay yakt, kedi yatann stnde uyuyordu. Kediyi uyandrmadan yataa girdi. stne ayn anda be top gllesi birden den denizdeki, ate kusan ngiliz gemisi bir yalmdan tepe gibi suya gmlyordu, teki gemiler daha durmadan ate kusuyorlar, anakkale Boaznn yamalar yanyor, tutumu askerler kayor, kendilerini denize atyorlard. Denizin yz yalm yalmd. Her glle dtke koskocaman da, bir o yana, bir bu yana sallanyor, zangr zangr titriyor, yalmlarla karlar ge savruluyor, ta toprak, kaya siperdeki askerlerin stne yayor, neden sonradr ki, her siperden darya ancak birka asker kabiliyor, onlar da nereye gittiklerini bilmeden dan doruuna de kalka

kayorlard. Birka gn sonra, naslsa sa kalm, dklen, ylgn, yar l bir alay asker, dan yamacnda ayakta donmu, yumulmu, iki bklm olmu, yere kaskat uzanm bir asker ormanyla karlat. Dan br yamacn inerlerken de akama doru yeri g sarsan, bir frtna kt, onlar da bu yamata dondular. Vasili bir ovada tek bana yryordu. Deniz gibi sonsuz, apak kardan bir ovayd. Birden, kulann dibinden vzldayarak bir kurun geti. Bir daha, bir daha... Vasili kendini yere att. Az sonra da uykusu geldi. Gittike uyuuyor, tatl bir uykuya gz kapaklar iniyor, bedenine mestedici bir scaklk, yumuack yaylyordu. Vasili bunun ne olduunu biliyordu. Bir dakika daha karlarn stnde kalsa donup kaskat kesilecekti, asker ormanndakiler gibi. Byle dnmesiyle ayaa frlamas bir oldu. Ayaa kalkar kalkmaz komaya balad. Drt bir 218 yanndan vzr vzr kurunlar geiyordu. Yere bir daha yatmad, yatnca uyuyacan, bir daha da uyanamayacann bilincindeydi. Hep a-nakkaleyi dnyordu, dndnn hi farknda olmadan. a-nakkaleden buraya, Sarkama, Allahuekber dana, bu keskin kayalklara, yer altna, evleri yer altna oyulmu kylere ne zaman gelmi, ne zaman kar yamaya balam, ne zaman ordu bozulmu, yz geri etmi hi mi hi anmsamyordu. Drt bir yanndan, bann yresinden, bacaklarndan, gsnn oralardan durmadan arka arkaya kurunlar geiyor, o hi aldrmyor, saknmyor, rkmyor, lk bir bahar gnnde iekli bir yolda yrr gibi dingin yryordu. Bu kurunlar skanlar belki de onu korkutmak, onunla alay etmek iin ate ediyorlard. Bu ate frtnas evleri yer altna oyulmu bir ky buluncaya kadar srd. Biteviye gidiyor, sana soluna, nne arkasna bakmyordu. Bir kpek havlamasyla uyand. Kendine doru havlayarak gelen kpee bakt, iri, boz bir oban kpeiydi. Yerin altndaki evin deliinden yalnayak, bakabak bir ocuk kt, kpei boynundan kucaklad, ald eve gtrd, kap delikten ieriye girdiler. Vasili de arkalarndan. Ev, koskocaman bir evdi. Koyunlarla aralarnda bir it blme vard. Ev halk sekiye oturmu, tandrn stne rttkleri yorgan stlerine ekmiler konuuyorlard. Bir srden daha ok koyunlarn, mandalarn, atlarn, eeklerin soluklarnn, tandrn scakl yzne arpnca Vasili yere dt. Kendine ancak ikinci gn gelebildi. Ona tas tas scak st iirdiler, leyin bol yal bulgur pilavyla yourt verdiler. Bu yer altndaki kydeki yedii tandr ekmei gibi lezzetli bir ekmei, mrnde, hibir yerde yememiti. Yataktan hemen ayaa frlad. Kediyi unutmutu. Kedi yataktan yere dt mrltsn kesti. Hemen aaya indi. Karanlkta gaz tenekesini buldu. Tfei omzundayd, iskeleye, kydan gitti. Poyrazn kaynn yanndan evinin nne geldi. Poyrazn daha yanyordu. Ben onu bu gece ldrmezsem o beni ldrecek. Veririm atei, bir anda alr ev, yarm saatte de yanar kl olur. Btn bu evlerin de hepsi yanar. Poyraz da uyank, hemen kaar ya karanlkta vuramazsam. Ya karanlkta vuramazsam, diye diye sabah etti. Gn doarken de kamln iine ekildi. Bu sefer ne tfei doldurdu, boaltt, ne eli aya zld, ne bir ey oldu. Ama bekledi, bekledi Poyraz ne evden 219 kt, ne de baka bir yerde gzkt. fkeyle kamlktan kt, lgnlarn iine, koyan dibine saklanmadan maaraya yrd, kayn dar kard. Yz kula kadar akta durdu oltalarn dzeltti, syrtmayla birka kk balk tuttu, kk kk kesti, yem yapt, ald, ok iyi bildii bir taa geldi, ta balk kaynyordu. Dnerken motoru altrmad, krek ekti. Gn kavuurken adaya kt. ok, ok korkuyordu Poyrazdan. Adaya kan ilk kiiyi ldrecei yeminini unutmu, ona bu sebepten dman kesilmiti. Bir de her gn biraz daha ondan korkuyor, her gn biraz daha, aday yakp buradan uzaklamak dncesi kkleiyor, her gn onu ldrmek karar yeni, salam, vazgeilmez bir kararllk kazanyordu. Cuma gn bala kmad, cumartesi gn ak ak, saklanmadan, sinmeden en grlebilecek yerlerde, btn aday, Poyraz arayarak dolat. Karl ovada yrrken bann yresinden vzr vzr geen kurunlarn arasnda yry

dt aklna. Pazar gn kiliseye gitti. Artk her eye hazrd. Poyrazn mezarnn baucuna koyaca ha bile hazrlad. Tfeini, kurunlar, tabancasn gzden geirdi, evine gitti, en gzel bayramlk giyitlerini giyindi, dar kt, kklere giderken denizde, bu yana gelen Kadri Kaptann teknesini gTd, yolunu kamla evirdi, koyaa indi. Otlar, iekler o kadar uzamt ki, Vasili iinde yitti. Ilgnlktan srnerek kamla girdi. Kedisi artk onu izlemiyordu, nedendi acaba? Bugnlerde de adaya st ste insanlar geliyordu, hayrola. Kadri Kaptann teknesinin iskeleye yanatn, iskelenin kard sesten anlad. Tahta gcrtlarnn arkasndan da tandk bir kadn sesi geldi. Vasili, bu tandk ses kimin sesi, diye ayaa kalkt, kamlar, uzam gitmi sazlar, bol tozakl okluklar aralad. skelenin stne km en akrak glen Lenay grd. nce onun da iine bir sevin dodu, Lena ana kam, dedi. Lena, birden, "Vasili, Vasili, Vasili ben geldim," diye barnca rkerek yerine oturdu. Kadri Kaptann teknesi geriye dnm uzaklarken Lena srtndaki torbasn sedirin stne koydu, "Vasili, Vasili, Vasili, ben geldim," diye deirmene yukar koarcasna yrd. Deirmenden Vasilinin evine dnd, "ben geldim, Vasili ben geldim," diye kapy yumruklad. Bekledi, bekledi, ses ada kmaynca eftali bahelerinin iine girdi. Baryordu. Barmas bir 220 sevin lyd. Bu ada ada oldu olal byle sevinli bir ses, byle aydnlk, k gibi am bir yz, prl prl, masmavi ipiltili bir ift gz grmemiti. Bu sevin Vasiliyi de sard, kalkabilse, arkasndan kosa Lena anay kucaklasayd. Birka kez ayaa kalkt, Poyraz aklna dt, yerine oturdu. Bu kadn bu kadar baryor da Poyraz neden hi ses karmyordu? O tam bunu dnrken doudaki deirmenin oradan bir ses duyuldu. Vasili artk Poyrazn sesini tanyordu. Poyraz, "kim o, kim o, gelen kim?" diye iskeleye kadar geldi. Sesi duyan Lena da oraya kotu. Bu sesin Vasilinin sesi olmadn, yabanc bir ses olduunu anlam, belki de, ldrmediine gre, Vasilinin arkadadr bu adam, diye dnmt. Poyraz, kendisine doru koarak gelen Lenay karlamak iin ona doru yrd. Kadnn yanna gelince ok ard. Yz kr kr olmu, bu derin, duru mavi gzl, ak bartl, ksa boylu kadn iliklerine kadar ilemi mutluluunu daa taa, ota iee, brt bcee datyordu. "Ben geldim, ben geldim, ben geldim," diyor, bir gen kz gibi yanaklar ukurlaarak glyordu. . ^ "Ho geldin," dedi Poyraz onun mutluluk-frtnasnn iinde kalarak. "Ho geldin, sefalar getirdin." "Ho bulduk. Sen kimsin?" "Benim adm Poyraz Musa." "Ne yaparsn burda?" "Ben buraya yerlemeye geldim. u evi satn aldm. u deirmeni de..." Evi ve deirmeni eliyle gsterdi. "Para verdin?" "Para verdim." "Kimdir o?" "Hkmete." "Ben anladm." "Sensin kimsin?" "Ben?" "Sen." "Ben Lena Papazolu. Drt olum gitti anakkaleye, Mustafa Kemal Paann yanna. Harbetti. Sonra baka yerlere gitti, Mustafa 221 Kemal Paann yannda. Sonra Yunan kt benim drt olum yannda Mustafa Kemal Paann. Mustafa Kemal Paa, dedi onlara, harp bitti, siz kalasnz benim yanmda. Ben ok sevmi sizi. Gnderin bir adam adaya, alsn gelsin Lenay. Geldi yzba, syledi, syledi siz gidecek Atinaya, Yunanistana. Ben, dedim, sen yzba, sen bilirsin, ben gitmem Yunanistan. Bana sordu mu Yunanistan, sen gelirsin Atina. Ben dedim, var drt olusu Mustafa Kemal Paann yannda. Gitti onunla beraber zmirin iine. Syler benim iki olusu beraber Kemal Paa ilen,

anakkale iinde aynal ar, mama ben giderim dmana kar. Dedim yzba, ben adada hi yere kmam, beklerim iki olusu, gndersin bana Kemal Paa. Ben ona telgraf, ben katm Atinada, gnder bir olusu, ben grsn onu, gelsin tekisi." Atinaya nasl gittiklerini, st ste balk teknelerine nasl bindiklerini, balk teknelerinde, rk, kk vapurlarda nasl rezil kepaze olduklarn, onlarn hepsini bir dan yamacna nasl st ste ydklarn, Yunanllarn onlara, Trk, diye nasl svdklerini, susuz, a braktklarn, o dan dibinde aha bu deniz kadar insan olduunu, her gn ocuklarn hepsinin ldn, kendisinin nasl katn bir ngiliz gemisine bindiini, geminin tayfalarnn ounun Trk olduunu, ona saygda kusur etmediklerini, o tayfalarn iinde Karadenizli, kocaman burunlu, kk grtlak kemikli bir ba tayfann bulunduunu... "Dedim ona gel buraya birinci tayfamu. Dedim ona ben sana syleyecek gizli. Tutmu elimden gtrm beni geminin bana. Syle bana, nedir o gizli. Dedim, benim olusu ba tayfamu, getir kulan bana, ben sylerim sana. Beni adadan kard Yunanl. Benim var adam, bin senede lm benim dede. Kemik var orada. Sormad bana. Benim iki olusu Kemal Paann yannda. Kemal Paa izin verecek ona, git Lenay gr, abuk gel, diyecek. Olusu gelecek adaya Lena yok, hi kimse yok. Soracak kime? te ben de kat. Gidecek Kemal Paaya, diyecek, sen nasl paasn, ben Lena Papazolu, sen nasl paa, bana ite byle, byle, ite tam byle yapt Yunanl. Benim drt olusu... Ba tayfa Karadenizlinin onu nasl gemide sakladn, zmire gelince balk Hayriye teslim ettiini, Hayrinin de onu kasabaya getirdiini... 222 "Geldim iskeleye, nasl gider adaya? Ben orada ok gezdim. A kaldm. Yok bir balk. Dedim, sordum, bir gen adama, nerde evi Kaptan Kadri, dedi bana senin ne olur Kaptan Kadri, dedim, arkada. Gen glm. Dedim karda. Gen gene glm bana. Dedim, komu. O gene glm, demi, sen Hoca Nasrettin, demi. Sen nasl bilmez komu evi, senin nerede? Ben demi ona eski komu, sorma bana. Gster bana ev. yi ocuk gstermi bana ev. Ben gitmi, alm ngrak. Ben demi, ben Lena, Papazolu Lena. O demi bana, ben bildim seni. Vay Lena, vay Lena. O, ok alam, anas Kaptan Kadri. Akam Kaptan Kadri yarn gelmi, ben seni yarn gtrr ada iine amma yok orda hi insan, var bir kii. O bilmez burada var baka bir... Vasili... Vasiliyi, kim olduunu, askerdeyken dada donduunu, yaralarna kurt dtn, Amele Taburunda srtnda ok l tadn, deli olduunu... Adaya ilk kacak kiiyi ldrmek iin ncile el bastn, ondan dolay adada kaldn, ok kocaman da silahlan olduunu... "lk sen ktn adaya?" "Ben." "Seni ldrmedi Vasili?". -"ldrmedi..." "Ne iin? ld Vasili?" "Bilemem." "Adada Vasili?" "Adada." "Sen nasl grmedi?" "Saklanyor. Ben onu ok uzaktan gryorum, sonra kayboluyor." "Ben gittim eve, vurdum kap, yok." "Ben de gittim, yok." Lenayla Poyraz kalktlar, eve girdiler, bir tencere, iki sahan, bir tas, kak, drl yer sofrasyla dar ktlar. Poyraz birka sefer daha yapt eve, bir eyler daha getirdi. Lena, yakt ocakta pirin pilav yapt. Tavada kzdrp yakt tuzlu tereyan pilavn stne dkt, btn alan ho bir yanm ya kokusu ald, Vasilinin az suland, ne zamandr a olduu aklna dt. "Sen korkma Poyrazmu. Vasili delidir ama iyi bir ocuktur. He223

lal emmi st. Ben syler ona, sen ldrme Poyrazmu. Var onda tfek ok byk. Var onda bir sandk fiek. O ok yapm harp Rus ilen. Sylerim ona, Poyrazmu..." "Syle," dedi glerek Poyraz. "Syle de Vasili beni ldrmesin ana. "Sen ye, pilav gzel yavrusu. Ben bulur Vasili, ona demi, dur Vasili, tamam." "Tamam," diye akd Poyraz. Bir tek insan, bir yal kadn insann yaamn birden deitiriveriyor. O, oullarnn Sarkamta kaldn bilmiyor mu, herkeslerden iyi biliyor ya inanmyor, ne gzel. lnceye kadar da inanmayacak, oullar hep Mustafa Kemal Paann yannda kalacak, ona yoldalk edecekler. O, bir daha, Mustafa Kemal Paa bile arsa adasndan kmayacak. Vasili fkesinden deliye dnerek kamlktan kt. Lenaya azna geleni sylyordu. imdi ne yapacakt, ikisini birden ldrecekti. Allah bin belan versin Lena. Ne yapalm, kader byle imi Lena. Evine gitti, kapy at ieriye girdi. Bakt ki iinde bir boluk var. Ayakta, dnerek bulmaya alt. Buldu da, kedi cihannmada kalmt. Cihannmaya dnd. Kedi onu zlemi, alt katta, tetikte bekliyordu. Daha uzaktan ayak seslerini duydu, miyavlamaya balad. Kap alnca, uzun uzun Vasilinin bacaklarna srnd. Vasili sabaha kadar uyumad. Yzba geldi, btn canavarl, za-limliiyle karsna dikildi. Durmadan da, bu sabah ikisini de birden ldrecei stne yemin ediyor, hem Incile, hem de Kurana el basyordu. Daha gn atmadan kalkt, doru deirmene gitti. Yresinde dolat. Yeil bartsn ok zlemiti. Burnunda ttyordu. Alikiyse ok bymt. Deirmeni dolat dolat, bir trl ieriye giremiyordu. Yukarya, kaynan oraya kt. Buz gibi sudan avu iti. Bir sre karanlk suda kudurmu bir kurda dnm suretine bakt, ayaa kalkt, hzla deirmene indi, kapda durmadan ieriye dald. kier ikier basamaklar atlayarak ikinci kata kt, bartsne bakt yerinde yoktu. Belki karanlkta gremiyorum, diye kt pencereye oturdu, ayaklarn sarktt, gzlerini de bartsnden ayrmyordu. Sanki bir byl el gelecek, bartsn gzlerinin nnden alp gtrecekti. 224 Gn dodu, ortalk aydnland, deirmenin ii kla doldu. Yeil barts yoktu. Bir trl gzlerine inanamyor, yerinden kprdaya-myordu. "te bunu da yapt bana sonunda," diye bard. Barts bir lkt. Onu oktan ldrmeliydim. Korkak, dlek, kutan rken it, bir adam, avucunun iindeki bir adam ldremedin. Sava grm adam, dnyann en korkak adamdr. O, bir daha deil insan, bir sinei bile ldremez. imdi iki kiiyi birden ldreceim, stelik de anamn arkada. Dilerini skt, atrdatt, yle bir fkeyle iskeleye indi ki karsna babas ksa ldrrd. Sana soluna baknd, hemen Poyrazn evine kt, yatak dzgn yaplm kimsecikler yoktu. Merdivenleri ikier ikier atlayarak indi. Kapda znk diye durdu. Kayk da yerinde yoktu. Saa sola baknd, kklere kotu, eftalilie gitti, tepeye kt, denizi tarad, hibir yerde bir nokta bile gremedi. ok uzaklardan, duman iinde bir yolcu gemisi geiyordu. Balara kt. Yama, yeni yapraklanm zm ktklerinden dolay taze bir yeillikte buulanyordu. Balardan denize, ktklerin, ba aralarndaki aalarn altna bakt. Demek Lena onu balara getirmemiti. Btn aday kovuk, delik, kuytu aradktan sonra deniz kysna indi, kumlarn stnde yryerek btn aday dnd. Sonra evleri de teker teker arad. Kayk olmadna gre Poyraz denize balk tutmaya kt diyelim. Pekiyi, Lena nerede? Onu da gtrm olmasn, d koptu. Denizde en kk bir karart gzkmediine gre, bu ahmak adam Lenay da gtrm olmasn. Bugn frtna kacak, yamur yaacak, yle bir deniz yapacak ki zavall Lena adasn grdnden bir gn sonra denize klr m be eek kafa, denize karken hi mi doan gnee bakmadn, bu sabah gne kpkrmz, bir kz topu gibi domad m, doduktan sonra do-nuklamad m, yresi de dumanlanmad m? Byle bir gnde, be rezil, aklsz adam, insan, bin yanda bir kadn yanna alr da denize kar m, birka balk iin? Sen hi denizden anlamyor musun, baksana deniz nasl parlyor, gz kamatrmyor mu, gne vurmu ayna gibi deil mi? yle bir bora frtna geliyor ki, senin o ceviz gibi kayn deil, koskocaman gemiler ortalarndan yarlrlar da denizin dibini bulurlar. Belki de Kaba Ada

nndedirler, koya snrlar frtna dinince-ye kadar. Keileri de, iekleri de grrler. Kaba Adaya umut balayn225 ca rahatlad, evine gitti, bir ay yapt, zeytin ekmek, peynir ve balla gzel, ar ar bir kahvalt etti. Dinginlemiti, darya kt, denizin kysna indi, denizin yz buruuyor, dalgalar byyordu. Birdenbire de bir yel kt. skeleye gelinceye kadar dalgalar yuvarland, balar krld. ler ktye gidiyor, artk kurtulamazlar, dedi. Dalgalar gittike artacak. Yerinde duramyor, gzlerini de denizden ayrmyordu. skeleden adann bat ucuna geti. Burada da kaya benzer bir ey gremedi. Deniz, gzn grebildii yere kadar bombotu. Dou ucuna gelinceye kadar artk dalgalar kpk iinde kalmlar, balan koparak uuuyorlard. Doudan kuzeye geti, maarann stndeki kayala oturdu. Dalgalar, artk yarlarn stne kadar kyor, frtna slk alyordu. "Her ey bitti," dedi inleyerek. ini ekti. "Vay," dedi, "vay Le-na. ki olunun ikisinin de Allahuekber dalarnn karlarnn altnd. kaldn bilmiyor." Dalgalar o kadar byd ki aday sallyordu san ki. Vasili artk denize de bakmyordu. Poyraza da svmyordu. l bir kiiye svlr m? Gel dnyann br ucundan, yerle bir adaya, evler, deirmenler satn al, sonra da, sonra da... Yerinden kalkt, sanki ii boalmt. nsan devirecek kadar gl yele kar yrd. Yeller, ona arptka kendine geldi. Yldzpoyraz esiyordu. Bu yldzpoyraz da kolay kolay dnmezdi. Gene gzlerini denize dikti, kavak boyu dalgalardan baka bir ey gremedi. Bir kayann stne oturdu, yzn elleri arasna ald. "Ah bir kurtulsa bu adam, aah bir kurtulsa, onu bir kere deil, bin kere ldrrm. Aaah, bir kurtulsa..." Gittike fkesi artt, fkesi arttka kfrlerini oaltt, Poyraz Musann svmedik hibir yerini brakmad. "Kurtulamaz, o ceviz kabuu bu frtnadan. Boulur Poyraz, Le-nay karmamtr denize. Niin karsn o yal, bin yandaki kadn, ne iine yarar denizde? Belli olmaz ki, belki sen de gel, demitir. O da, olur yavrusu, Poyrazimu, teki de... Bu yzden denizin dibini boyla-mtr." O kadar dolat aday. Lena adada olsa onu grmez miydi, gzlerinden hi kaar myd? "Yaldr, belki de gzleri grmez olmutur," diye bir umut daha alad yreine. Gzleri grmez olmutur, diye kendi kendine de birka kez sylendi. Gzleri grmez olmutur. i rahatlad, az bir sre geince de f226 kelendi: "Geber ulan kpek. Geber ulan, geber ulan," diye dilerini skt, dileri atrdad. "Geber ulan ingene. Balklar, seni parampara etmilerdir. Bu denizde ok, sryle kpek bal vardr, imdiye bir kck paran bile kalmamtr. Hepsi kpek balklarnn kanundadr. Oh olsun sana, oh olsun! Elimden iyi kurtuldun. Ben de seni bin kere ldrp bin paraya blecektim. yi oldu, temiz." Bir sarho gibi yalpalyordu. Ynn denize dnd bard: "Bin para, bin para... Hepsi de balklarn karnnda. Kpek balklarnn," derken denizde bir kayk grd. Kayk, bir iniyor, ortadan siliniyor, bir kyor, sonra uzun bir sre yitiyor, gzden siliniyordu. Kayn iinde iri bir adamn kararts krek ekiyordu. Vasili admlarn sklatrd, gzlerini bir yitip bir gzken kayktan ayrmadan geldi, maarann stndeki kayaln stnde durdu, bir kaya paras gibi orada dikildi kald. Kayktaki adam, Vasili artk onun Poyraz olduunu anlamt, Poyraz ylmyor, dev gibi dalgalar onu oradan oraya atarken krek ekmesini srdryor. Deniz gmdrdyor, yarlara, kayalklara arpan dalgalar kyda top gibi patlyor, bacaklarn am, bir iyice germi Vasili, kayaln stnde frtnaya kar tutunabilmek iin var gcn harcyordu. Bir ara kayk iyice gzden silindi, Vasili durumunu bozmad. Kayk dalgalarn tepesinde gzknce de, olduu yerden kprdanmadan, yle kalakald. Kayk, dalgalar azgnlatka daha uzun yitiyor, neden sonradr ki ortaya kyor, kar kmaz da dalgalarn arasnda kalyor, ok az ilerliyor, belki de hi ilerlemiyordu. Sonunda kayk iyice yitti. Korkun dalgalar geliyor geiyor,

kayk bir trl gzkmyordu. Epeyi bir sre getikten sonra kayk yerine, bir dalgann tepesinde Poyraz grd, kula atmaya alyor, iki kula atamadan dalga onu altna ahveriyordu. Gittike byyen dalgalar arasnda oradan oraya savrulan Poyraz artk kula da atamyor, arada srada ancak kollarn sallayabiliyor, ardndan da dalgalara gmlyordu. Artk boulaca kesindi. Vasili, ar ar, soukkanl kayalktan indi. Dalgalar maarann nndeki kumluu geip kayalkta bomba gibi padyordu. Vasili suya 227 dald, kayal geti, ieriye girdi. Sular maarann nerdeyse dibine kadar gelmiti. Kayna bir iki teneke benzin koydu, darya srd, kolaylkla iine bindi. Motoru altrd. Yepyeni motor glyd. Dalgalar onu oradan oraya atyordu ya gene de ilerliyordu. lerde bir dalgann stnde rpnan Poyraz gene grd, dmeni ona doru krd. 228 Poyraz Musa bir grnyor, bir dalgalarn arkasnda kalyor, bir sre gzkmyor, bir an gzktnde de baka dev bir dalgann altna giriveriyordu. Batyor kyor, denizle cebelleiyor, abalar hibir ie yaramyordu. Vasilinin motoru da yle kolay yol alamyor, dalgalar onu oradan oraya atyordu. Vasili bir ara batp kan Poyraz gremez oldu. lk olarak da soukkanlln yitirdi, ayaa kalkti/Sadan soldan yklenen dalgalar, nerdeyse onu, bir canavar gibi, motorun stnden alacaklar, denizin dibine gtreceklerdi. Dmenin yanna kverdi, sol eliyle de kpeteye yapt. Gzlerini de Poyraz Musann yittii yerden ayramyordu. Birden bir dalgann ak kpklerinin stnde Poyraz grd, Poyraz dalgann tepesinde rpnyor, yzer gibi bir eyler de yapyordu. Dalga, Poyraz bu yana atnca Vasili bir sevindi, bir sevindi, bir sre sevincinden ne yapacan bilemedi, ayaa kalkt, ayakta duramad, hemencecik de oturdu. Poyraz, gene yitmi, Vasilinin sevinci kursanda kalmt. Dalgalarn ortasnda kalakalm Poyrazn bir dalgann tepesinde gene gzkmesini bekliyordu. Biraz sonra Poyraz ulu bir dalgann stnde gzkt. Vasili dmeni o dalgann stne krd. Bunun ne kadar tehlikeli olduunu biliyordu. Dalga stnden geldi geti,, kayn iine su doldu ya batracak kadar deil. Vasili heyecanlanmad. Byle denizlerden ok geriye kalm, byle ok tepeden trnaa suya batm kmt. Dalga geip gittikten sonra Vasili, denizin stne uzanm kalm, ancak ellerini oynatabilen Poyraz grd. Arkadan ykselerek 229 gelen dalga daha epey uzaktayd. Vasili Poyraza ulaabilirdi. Dalga yetimeden de ulat, Poyrazn koluna yapt, bu srada da kayk gelen dalgann tepesinden aaya indi. Poyraz ierdeydi, ortaya srtst uzanm, soluk alr gibiydi. Vasili onu az aa evirdi. Onunla uraacak zaman yoktu, Poyraz canlyd ya! inden bir sevin trksne benzer bir eyler geiyordu. Az daha kayalklarn stne decekler, parampara olacaklard. Ancak iskelenin yanndaki kumlarda karaya kabilirlerdi. Dmeni dalgalarn stne krd, uzaktan, yan yan iskeleye doru zorla yol alyorlard. Gzlerini de Poyrazn srtndan ayrmyordu. Adamn srt, uzun aralklarla da olsa inip kalkyordu. O, her soluk aldka Vasilinin yrei sevinten gsne smyordu. skelenin karsna geldiini uzun kamlarn prklerini grnce anlad. Sonrasn anmsamyor. Kendine gelince kayn kumsal, akl talarn ap narlarn altna kadar ktn grd. "Amma da dalga!" dedi Vasili, usul usul kendine geliyordu. Lenann yz cehennem gibi olmu, teden, kamlarn ardndan km geliyordu. Yumulmu, bir topack kalmt. Kayn yanna gelince alayarak, dizlerini dvmeye balad. Vasili gvenli bir sesle: "Alama Lena," dedi, "lmedi." Lena, kirp diye alamasn kesti. O anda da alamas sevince dnt. "Demek l deil, sen onu nerede buldun?" "Denizde," diye glmsedi Vasili. "Adaya ilk kan Poyraz deil mi?" "O," "Sen onu ldrmeyecek miydin, yemin etmemi miydin?" "ldrecektim."

Lena daha baka bir ey sormad. Vasili de konumad. Poyraz kayn iinden ald, az aa sedirin stne yatrd, onu bir sre saa sola sallad, kaldrd indirdi. "Poyraz su yutmam Lena," dedi. Sevincini Lenaya belli etmek istemiyor, yzn azdryordu ya Lena onun bir sevin frtnasnda devindiini oktan anlamt. 230 "Poyraz eve tayalm. Sen git amarlarn hazrla. Bir de ay kaynat. Havlu var m ierde? Baksana ben de su iindeyim." Btn bunlar Rumca konuuyorlard. Lena Poyrazn evine koarken Vasili de Poyraz srtlad eve gtrd, onu bir koltua oturttu el abukluuyla da soydu. Lena yepyeni havlular getirmi Vasiliye uzatyordu. Vasili Poyraz tepeden trnaa kurulad, yepyeni amarlarn giydirdi. "Bak Lena, grdn m, gz kapaklarn oynatyor. Sen ay hazrla. Ben hemen eve gidip stm bam deitirip geleyim. Poyraz az sonra gzlerini aar. Sen ona, ben gelinceye kadar bol ekerli ay ver." "Ya imezse? Bu Trkler hi belli olmazlar. Ama bu ok iyi bir adam." "ay imezse sen de bandan aaya dk." kt, az bir srede de dnd, Poyraz gzlerini am, srtn duvara dayamt. Vasiliyi grr grmez bir tuhaf, la benzer, uzun bir lk atacakm da atamam gibi bir ses kard, elini boazna att, eli bombo kald. rpnd, ayaa kalkmaya alt. Durmadan eli gsne, boazna gidiyor, bir eyler, aryor, ardndan elleri, btn bedenini titreyen, uan bir abuklukla tepeden trnaa taryordu. O kadar rpnd, o kadar kvrand ki bitkin elleri yorgann stne dverdi. Gzleri de kapand. Yz sar yeile kesti. nliyordu belli belirsiz, can verir gibi. "Ne oldu, ne oldu?" diye telaland Vasili. Lena ne yapacan bilemiyor, oralarda, kendi yresinde dnp duruyordu. [_> "Ne oldu, ne oldu?" ;j!.ib, "Muska," dedi Poyraz lm bjr seje. Mosmor olmu dudaklar ancak titreyerek. \ ;,, "Ne, ne, ne?" , "Muska." ,,,(.. Vasili birka kere daha sylettikten sonra Poyrazn muska dedii-1 ni anlayabildi. "Grdm," dedi Vasili, "grdm, grdm. Seni kolundan tuttuumda, seni kayn iinde yzkoyun dndrrken de boynunda parlayan bir ey grdm. Altn gibi bir ey." 231 "Nerede o?" diye btn gcn toplayarak gzlerini ardna kadar at Poyraz. Vasili dnd: "Belki kayn iine dmtr." Koarak kaya gitti, gitmesiyle elinde muska dnmesi bir oldu. "Al," dedi, "bu deil mi?" Poyraz, "bu" derken ayaa frlamak istedi, yerinden kprdayama-d, elini uzatt Vasiliye, Vasili muskay uzatrken Poyraz uzand onun elini pt. Vasili elini hzla ekerken muska yorgann stne dt. Poyraz muskay ona gsterdi. Vasili muskay elinden ald boazna takt. Poyraz glmsedi. Uzun bir sre glmsemesi yznde bir sevin olaraktan akd. Lena da durulmu, o da glmsyordu. Yalnz Vasilinin aknl daha sryordu. Lena: "Vasili bu," dedi, "Poyraz olum, Vasili bu!" Poyraz ona uzun uzun bakt. "Vasili bu ite. Bu Vasili o Vasili ite." Baktklar srece hi konumadlar. Sonra ikisini birden bir glmedir ald, Lena da onlara katld. "Sen gerekten o musun, Vasili misin?" "Benim," dedi Vasili. Yer yatann yanndan bir yer gsterdi! "Gel otur uraya!" Vasili dein stne utanga, oturdu.

"Ana, Vasiliye de bir ay, o da d." "Ben de dm. Bir ay," dedi Vasili. Yaramaz ocuklar gibi hem utanga, hem de hnzr, orada birbirlerine bakp bakp glmsyorlar, sonra da balarn nlerine eiyor dncelere dalyorlard. Gldkleri anlarda da Poyrazn eli hep muskasna gidiyor, tapnrcasna onu okuyordu. Vasili, st ste be kadeh ay itikten sonra ayaa kalkt, "imdi gelirim," dedi gitti. Bu arada da Poyraz, o kapdan karken onu tepeden trnaa sevgiyle, dostlukla, minnetle szd. O karartnn boyu ok uzundu, diye de dnd. Bu Vasili o deil mi? Lenaya gre adada ka232 lan, adaya ilk kacak kiiyi ldrmeye yemin eden, arkadalar korkup da kaan, burada tek bana kalan kii bu Vasili, o Vasili deil mi? Belli belirsiz glmsedi. Bu, o Vasiliyse beni niin ldrmedi? yleyse beni boulmaktan neden kurtard? "Lena!" "Buyur olum. yi misin?" "Bu Vasili o Vasili deil mi?" "Odur." "Peki, adada dolaan o karart kimdi?" "O da budur." "Peki, yleyse beni niin ldrmedi?" "Bilmem." "Peki, beni boulmaktan niin kurtard" dakika daha yetimese, ben denizin dibindeydim. imdiye kadar da balklar beni para para etmi, yemilerdi. Hazr eline dmken, ben lrken?.. "O, ok iyi bir ocuktur." Denizin yz krt, ortalk birden karard. imdiye kadar be tane iri ipura tutmutu. Daha da tutacakt. Deniz, balk kaynyordu. Ve lezzetli bir balktr ipura. En ok anakkale Boaznda, Ege denizinde de bol bulunur. Oltasn ekmeye frsat bulamad, deniz birden patlad. Poyraz abucak toparlanp kreklere asld can havliyle ekmeye balad. Ortalk gittike kararyor, dalgalarn ular aaryor, krlp uuyordu. Sonra dalgalar gittike byd, kck kaya drt bir yandan yklendiler. Poyraz kendisini bir, dalgalarn tepesinde buluyor, bir, karanlk bir kuyuya iniyordu. Adann arkasna yaklatnda o kararty yeniden grd. Yorulmu bitmiti. Kollarn kaldramyordu. Eli aya iyice zlmt. Deniz de azttka aztyor, saldryor, Poyraz, kendini toparlyor kreklere yapyor, iki krek ekip adaya birazck daha yaklayor, kay kuatm dalgalar onu alyor uzaklara atyordu. Bir yandan da ter iinde kalm, ter gzlerini yakyor, atrmyordu. Birden ada, az ileri-sindeymi gibi, elini uzatnca tutacakm gibi karsna kyor, kayalara dp parampara olacak, diye d kopuyor, sonra da birden ortadan siliniyor yitip gidiyordu. Sonra elleri krekleri tutamaz oldu. K233 petelere yapt, artk hibir eyi grmyordu. Arada srada o uzun karart gzlerinin nnden geip gidiyor, bir dalgann stnden iniyor, baka bir dalgaya bininceye kadar bir daha gzkmyordu. Sonra her ey silindi, dnya kapkaranlk oldu, denizin dibine indi. Denizin dibine gn vurdu. Binlerce balk klar saarak, sar, yeil, mor, krmz, yanp snerek yresinde kaarak dndler. Denizin alt onu ektike ekiyor, bir kapkaranlk kesiliyor, bir apaydnlk, bin bir renkte uuan, kvlcmlanan balklarla birlikte klar sayordu. Ardndan bir karanla daha gmld. Karanlk bile silindi. Son olarak gzlerinin nnden incecik, keskin bir k, karanl ortadan biip geti gitti. Vasili gzlerinin nndeydi, glmsyordu. Karsnda kilimin ortasna konmu byk bir kavanoz grd. Kavanoza apak petekli bal doldurulmutu. "Bu ne?" "Bal," dedi Vasili. "Ermi| Tar^asidensana Bir Lena ald Tanasiyi anlatt, bir Vasili... seviyorlard ki anlata anlata bitiremiyorlard.

"Anladm," detli Poyraz glerek, "inallah onu ben de grr tanrm. "nallah," dedi Lena. "nallah ama o ok yalyd giderken. Benden de yalyd. Diyorlar ki canimu, diyorlar ki..." Durdu, bekledi. Syleyeyim mi, syleyemeyeyim mi diye ikircildendi. "Diyorlar ki," diye gene balad. "Bir yal insan toprandan ayrlrsa o ok yaamaz-m, diyorlar." Vasili hep yere bakyor, konuuyor, glyor, seviniyor ya, bir trl Poyrazn yzne, gzlerinin iine bakamyordu. Onun bu utangalnn, skntsnn sebebini Poyraz oktan anlamt ya elinden ne gelirdi, Vasiliye ne anlatabilirdi. Poyraz: "Hakl," dedi, "hakl ermi Tanasi. Bakn, iki balk iin, Vasili olmasayd ben oktan kpek balklarnn karnndaydm." Birden telaland, kalkmaya davrand, daha gc yerine gelmemiti, dorulamad. "Benim balklar nerede?" "Denize geri katlar," dedi Vasili. 234 Poyraz dnd kald. Bir eyleri anmsar gibi oldu ya anmsaya-mad. "Demek denize geri katlar?" Katlar, derken anmsad, gld. "Yahu Ana," dedi, "sen ne biim anasn, balklar kamsa ne olmu yani. Bak, petekli bala bak, onun iinde ne var?" Kavanozun yanndaki kk fy gsterdi. "te unun?" II ry . u Zeytin, unun? "Peynir?" unun? Yag "Bu Tanasi btn bunlar dmanlarna brakp da gitti, yle mr .,.,;(<) fJ( ;n"Onun u dnyada iyiden,d,,kptdfin;4 hi.dman jpjktu,,ep iyile de seni onun ambarna gtreyim, bize braktklar on eve yeteri "Bize deil," diye gld Poyraz, "herkese braktklar..." "Herkese braktklar," diye onaylad Vasili. "Btn insanlara braktklar..." Lena: "Aaaah vre ocuklar, ben Tanasinin genliini bilirim. yle iyi, yle yakkl bir delikanlyd ki Tanasi, Trkler ne diyorlar, diyorlar yakkl adamn nah buras da," yreini gsterdi, "gzel olur, diyorlar. Btn bu adalardaki, kylardaki kzlarn hepsi ona akt. Boyu da sizin boylarnz kadard, nah byle uzun." "Ana, deniz beni ldremedi ama, sen beni acmdan ldreceksin. "Hayde yavrisumu, sen uyu. Ben hemen sana imdi ekmek, pilav yaparm. Hemen yavrisimu, sonra sen hi lmeyecek." Lena sevinle merdivenleri indi. Vasili, yere bakarak, duyulur duyulmaz: "Poyrazimu, kardeimu sen yat imdi, ben de Lenaya yardm edeyim." Poyraz mutlu, glmseyerek ban yasta koyarken, gzleri ya iinde kalm, hey insanolu, gzelim insanolu, sen ne biim bir ya235 jyle, ne anlalmaz... Onun dmanlar yoktu. O hibir ya-iman deildi. Kurda kua, brt bcee, ylana yana hay-- ier yaratn bir gzellii vardr, bir gzel yan. Ne demi ermi Tanasi, yeter ki bir damla insan teri boa gitmesin. nsan soyunun gzellii aln terindedir. Hey bre Tanasi, boa giden, insann karnna girmeyen bir buday tanesi, bir tek zeytin, bir elma, bir... Neye, ne kadar aln teri dkmse insanolu hepsi bizden sonra bu adaya geleceklere analarnn st gibi helal olsun, demi ermi Tanasi. Lenayla Vasili Poyraz gn yatandan karmadlar, lm di-rilmi Poyrazn da yataktan kacak hali yoktu ya. Savaa ok gen arlmt. Epeyce okumuluu olduu iin kk zabit olarak katlmt orduya. Tifsten sapr sapr dklen, Alla-huekber dalarnn yamalarnda ayakta donup kazk kesilmi asker ormann grm, insanlarn nasl donup kaldna, yere dmediklerine am kalmt. Usuz bucaksz yamalarda donmu bir ulu orman. Gzlerine bir trl inanamyordu ya donmu, ta kesilmi

insan orman da bir trl gzlerinin nnden gitmiyordu. Allahuekber dalarnda bit yiyen, donan doksan bin asker, sylemesi dile kolay. Bozulmu ordunun kalntlar Allahuekberden sonra Ar Da dzlne indi. Atlar, periandlar ve kaabildikleri kadar kayor, gneye, batya, orta Anadoluya g etmi bo kylerden d krklna uram geiyor, naslsa kaamam bir ky bulunca da sevinlerinden deliye dnyor, neleri var, neleri yoksa yama ediyorlar, kyde bir zrnk yiyecek kalmayncaya kadar tketip yle yollara dyorlard. Mezopotamya dzlne indiklerinde koca bir taburdan yedi kii kalmlard. Buralarn halk konukseverdi. Bir de yiyecek bir eyleri vard. Hakkaride ky ky dolaarak ok st itiler, ok kavurma, tereya, ok yourt, ok bulgur a yediler. Baya da imanlayp kendilerine geldiler. Buralarda savatan, doksan bin kiilik ordunun sakat, bir deri bir kemik, hasta kalntsndan baka askere benzer kimsecikler yoktu. Bir ksm halk, Krd, Arabi, Trk silahlanmlar Yezidi avna kmlard. Poyrazn kk, bitkin, ylgn birlii de Yezidi avclarna, ister istemez katld. Yezidi avclarna katlm baka ordu kalntlaryla da, baka etelerle de karlatlar. Bu eteler Yezidi kylerine giriyor, yediden yetmie hibir canl brakmamacasna kurundan, sn236 gden geiriyorlar, koyunlarn, keilerini, atlarn eeklerini, hallarn kilimlerini, budaylarn unlarn, kadnlarnn taklarn, paralarn alyorlard. Krm haber alp da dalara kaanlar da teker teker avlyorlar, hibir Yezidinin kamasna da izin vermiyorlard. Bir sabah, Dicleyi geer gemez bir Yezidi gyle gene karlatlar. G, yaya atl eekli, kzl inekli, koyunlar, keileriyle dalara ekiliyordu. Gn ard arkas gzkmyordu. Yezidilerin de biraz silahl atllar vard ve onlar g*n nndeydiler. Atl Krtler, Trkler, Araplar, asker kaaklar birlemiler, Yezidilerden, silahsz kyllerden zorla aldklar atlara binmiler, dilerine kadar silahlanm, Yezidi blgesine girmilerdi. Dalar ve l kana batm kmt. Yezidi atllary-la arpma balad. Bir avu Yezidiyle bir taburdan ok Yezidi avcsnn boumas geceli gndzl iki gn srd. Yezidi savalarnn hepsi ldrld, lleri rlplak soyuldu, Dicleye atld. Sonra silahszlara geldi sra, nce erkekleri, erkek ocuklar ldrdler, rlplak soydular Dicleye attlar. Sonra kadnlar, kzlar... Kadnlardan aldklar taklar, erkeklerden aldklar paralar, saadar bir hurmann altna, yyorlard. Sonra paylam balad. Yamaclarn gen beyi, talan ikiye bld yarsn kendi ald. Gen Bey, teki yarsn da kuyruk olmu etelerine datt. Askerlere tekilerden ok para, altn saat.verdi. Poyraz Musa, bir avu altn kstekli, altn saatini saatlerin arasndan kendi seti. Bey ona byle buyurmutu. nk Bey onun bir kk zabit olduunu giyitinden anlamt. Ve krm ve paylama gn srd. Daha sonra ok Yezidi ky bastlar, ok Yezidi kestiler. Dicle yarlarnn stne ulu ateler yaktlar, kzlerinde koyunlar kzarttlar. lde ok scak vard. Bey, dalara m, Lalie mi, diye sordu. Lalite ok altn var, ok da Yezidi. eytann da evi orada. eytan da o evde yaarm. Lalie gidersek, ok Yezidi ldrrz. Onlar da bizden ldrrler. Yalnz bizden lenler doru cennete giderler. nk onlar biliyorsunuz, Yezidiler eytana taparlar, eytani da Allah'n en byk dmandr, onun iin biz eytan ldrmeye gittiimiz iin, ehit dersek, doru, sorgusuz sualsiz Allann cennetine gideriz. Hele bir de eytan ldrrsek Allah bizi kendisine vezir, hem de sadrazam yapar. eytann evinin duvarlar, ats, eik ta bile altndandr. Yezidilerin hazinesi de byk avlunun ortasndaki havu237 zun altndadr. Orada da yz katr yk altn var. Yalnz hazineyi kara bir ylan, bir ejderhayla bir tavus kuu bekliyor. Bu tavus kuu suretine girmi eytandr. nce tavus kuunu, sonra da ylan ldreceiz. Ylan ldrmek o kadar kolay deildir. Ylann yedi banda da yetmi akl vardr. Bu ylan Nuh Tufan zamannda Nuh babamza eytanla birlikte isyan etmi. Bu ylan Adem babamz devrinde de eytanla birlikte hem Allaha, hem de Adem babamza isyan

etmi, Allah da onlarn ikisini birden cennetinden kovmu. Nuh babamz da kendisine isyan eden, gemisini delen ylanla eytan gemisinden kovmu. Ylan da eytann srtna binmi, dnyada sular kuruyunca Lali koyana inmiler. Nuh babamz eer eytanla ylan gemisinden kovmam olsayd, imdi dnyada hibir yaratk, ku, brt bcek, insan, hibir yaratk olmaz, bombo dnya eytanla ylana kalrd. Bey Arapa, Trke, Krte, erkezce konuuyordu. "imdi size ben Lalie gidip eytanla ylan, onlara tapanlar ldrmeyi teklif ediyorum. Siz kabul etmezseniz ben tek bama Lalie gidecek, eytan ldrecek, ondan sonra da Allahn cennetinde onun sadrazam olaraktan ebediyen, Allahn mr ne kadarsa o kadar yaayacam." Heybelerini altnlarla, taklarla dolduranlar, Lalie, dediler. Dalar, l getiler. Lali koyann nne geldiler, hurmalarn altnda dinlenmek iin de atlarndan indiler, geceyi orada geirdiler, gn batmna atlandlar, doludizgin Lalie srdler, koyaa girince sadan soldan yle bir yaylm ateiyle karlatlar ki ardlar, ne yapacaklarm bilemediler, Yezidi avclarnn yars atlarnn ayaklarnn dibine dtler, Allahn cennetine uarak gittiler. Bey, hemen atnn ban geriye evirdi, vurulanlarn atlarn aln da arkama dn, diye bard. yle yaptlar. lde, bir hurmalkta toplandlar. Bey, zor dedi, ylan duydu. eytan haber verdi de bu i olmad. imdi ben hem airetlere, hem bedevilere, eytan ldrp de Allahn veziri olacaklara gideceim, bin atlyla geriye dneceim. Haydiyin. O gece Dicle kysnda konakladlar. Ceren vurdular, yaktklar ulu atelerin kzlerinde kzarttlar, karnlarn doyurdular, sabahleyin de Allahn cennetine eytan tarafndan gtrlm arkadalarnn ga238 nimetlerini aralarnda pay ettiler. Bey, bu paylamadan da Poyraza otuzdan ok altn ayrd. Poyraz, ikinci gnn gecesinde avclar uyurken, o, asker arkadalaryla kat, doludizgin le dtler. Urfaya kadar at srdler. Haranda bir sabah gn rken kendilerini candarma-calarca sarlm buldular. Candarmalar onlar aldlar yzbaya gtrdler. Yzba Poyraza ok sert, kalarn atarak sordu: "imdiye kadar nerede kaldnz?" "Geldik ite yzbam." Bandan geenleri bir bir, hibir eyi saklamadan anlatt. "Her biriniz onar altn vereceksiniz," dedi Yzba. "Bastne," dedi Poyraz. "Burada Franszlarla savayoruz. Senin ok tecrben var olum zabit, sen milislerin bana geeceksin, yarn da msademeye gireceksin. imdilik serbestsiniz. Kentinize gidip bir ev bulun, sivil, gzel elbiseler aln. Urfann bedesteninde ok gzel elbiseler vardr, gzel giyinin. Atlarnz var. sterseniz izme de aln. gn sonra hepinizi burada beklerim. Kamak yok, dman yenersek sizi buradan terhis edeceim. Yenemezsek de zaten terhissiniz. Esir dmemeye bakn. Kaarsanz, gznzn yama bakmadan, nereye giderseniz gidin sizi yakalatr kuruna dizerim." nce Poyraz, arkasndan teki askerler Yzbann masasnn stne onar altn sayp oradan ktlar. Yzba Mustafa Kemal Paann, Franszlara kar halk rgtlemesi iin gnderdii Kerkkl bir Krtt. Sert, nne geleni kurunlayan cinsindendi. Birka gn iinde igalci Fransz askerleriyle atmalara girdiler. Bedevi Arap kabileleri de Trklerle anlamlar Franszlara kar savamaya balamlar, Bedevi Emirleri oktan, yzbann verdii paalk rtbesine kavumulard. Sava sonunda da altn kahramanlk madalyalar alacaklard. Urfa arsndan Yezidi krmndan paylarna den sattklar taklardan aldklar paralarla en gzel, Halepten getirilmi grkemli giyitleri, hanerleri, altn srma ileme fieklikleri aldlar, giyindiler kuandlar, on be kadar asker kaan da kandrp, Franszlarla az bir sa239 vap teskere alacaklarn syleyerek yanlarna aldlar. Onlar da giyindirip kuattlar, savaa girdiler. Fransz askerleri ylgnd. yle ok savamak heveslisi deillerdi. Bir iki arpmada be asker yaralanp, bir iki kii

lnce ya tabana kuvvet kayor, ya teslim oluyor ya da, bunlarn hibirini yapamazlarsa, da ta, yazy yaban, kyleri kasabalar topa tutuyorlard. Asker kaaklar, Arap atllar, yzbann toplad milis birlikleri geceleri Fransz birliklerine baskn yapyor, ortal tarumar ediyorlar, Franszlarn mitralyzlerini, mermilerini, neleri var, neleri yok yamalyorlard. Urfa arsnda yok pahasna atlar, gi-yider, tfekler, tabancalar, mitralyzler satlyordu. Poyraz Musa, iki tane ar topun satldn da gzleriyle grd. Sava uzun srmedi. Franszlar Urfa ve yrelerinden ekildiler. Hem de btn arlklarn brakarak. Onlarn geride braktklar da Urfa arsna dt, Urfallar Fransz subay, asker giyiti, apkas, gmlei giydiler, ayaklarna Fransz izmeleri, ayakkablar ektiler. Franszlar gittikten sonra savaa alm asker kaaklar ilerini srdrdler. Bu sefer Bedevilerin adrlarn basyor, onlar yamalyorlard ya, her basknda da birka l veriyorlard. Ne kadar l verirlerse versinler, Poyraz Musann umurunda deildi. Her vurulup denin yerine be tane daha asker kaa geliyordu eteye. Her birisi de savalar kalnts, felein emberinden gemi, uan turnay gznden vuran kiilerdi. Bir de ya lecekler, ya da evlerine cepleri altnlarla dolarak gideceklerdi. Bu asker kaaklarndan evlerine koyun srleri, ylklar, soylu atlarla, yollarda evlendikleri kzlarla dnenleri de vard. Resulayndan, aadaki lden Abdlaziz dalarna kadar hibir Bedevi kabilesi kalmad. Nereye ekilip gitmilerse imleri timleri belirsiz oldu. Oysa Bedeviler ok iyi savayorlar, frsat bulunca da etelerin kkn kurutuyorlard. Kurutuyorlard ya ne kymeti var, ldrlenlerin yerine, biri gidiyorsa bei geliyordu. Poyraz Musa bir Fransz yzbas klna girmiti. Belinde kl, bacaklarnda prl prl izmeler, altn srmal kemer, altn kakmal haner, fildii sapl tabanca, krmz posbyklar, geni omuzlar, mavi duru gzler, sar salar, upuzun bir boy, kunda sedef kakma Alman filintas, bir Arap Emirinden ald grkemli Arap at... Bir erkek gzeli. 240 Bu ie girdiine ok zlyor, soygunculuu her gece, her soygun sonu brakyor, sabah olunca da grkemli atna biniyor, arkasnda da Fransz askeri klna girmi atl askerleri le doludizgin sryordu. Bir gece, ok nceden gzlerine kestirdikleri zengin bir Bedevi kabilesine baskn verdiler. Bedeviler her olasl dnerek kalabalk bir gle pusuya yatm, onlar beklemilerdi. Menzile girince yamur gibi yaan bir yaylm ateiyle karlatlar. imdiye kadar yzlerce arpmadan geriye kalm bu kiiler u kck pusudan yzgeri etmediler. Gecenin karanlnda yklan adrlar, kineyen atlar, develer, lklar, kaan insanlar hep birbirine kart, bu karman ormanhk sabaha kadar srd. Hem Bedevilerden, hem etelerden birok l, yaral kumlarn stnde kald. Gn atarken Bedevi atllar her eylerini brakp katlar. eteler kadnlarn bileklerine, boazlarna saldrdlar, sandklar, ilemeli uvallar, torbalar atrdlar, ykte hafif, pahada ar ne varsa aldlar, geriye dnerlerken, bir hurmaln iinden bastklar kabilenin kaan at-llaryla yardma ardklar teki Arap kabilelerinin atllar karlarna ktlar. Kyasya bir arpma oldu. Bu arada bir kurun geldi Poyraz Musann omzunu deldi kt. Poyra;, bu yaral halinde bile arkadalarn yalnz brakmad, arpmay sonuna kadar srdrd. ok kan yitiriyor, gzleri kararyordu. Atnn ban le aa evirdi, srd. Arkasna da Arap adisi takld. Onlar da rzgar gibi at sryorlard. Akamstyd, atn stne yatm, yeleye yapmt. Yanndan ynnden cv, cv kurunlar geiyordu. Gzleri de artk hibir eyi grmyor, bann iinde binlerce cvltya dnm, cv, cv eden kurun sesleri, deve bartlar, kadn lklar, ocuk alamalar... Soylu at alkn, geldi, byk bir adrn nnde durdu. adrn iinden silahl adamlar ktlar, Poyraz ieriye tadlar, atn kaza baladlar. Biraz sonra da Poyraz kovalayanlar yetitiler. Atn gelip de nnde durduu grkemli adr Emirin adryd. Emir, Poyraz yandaki blme aldrd. Yatak yaptlar, yatrdlar. Emir, yandaki adrdaki cerrah ard. Cerrah yaraya bir iyice baktktan sonra:

"Sultanm," dedi, "bu adamn bir eyi yok, kurun omuzu delmi km, o kadar, baka hibir eyi yok. ok da kan yitirmi. Ben onu yarn ayaa kaldrrm." 241 adrn nnden barmalar, grltler geliyordu. Emir cerraha: "Bunu yarn ayaa kaldrrsan iyi olur," dedi, darya kt: "Ne var." " atl var kapda." "Ne istiyorlar?" "erdeki adam istiyorlar." Emirin boyun damar iti, elleri titredi. "Ne?" diye grledi. "Ne? Benim evimden adam almaya m gelmiler? Kim bunlar? Haydi, abuk getirin buraya." Emir o anda elini belindeki tabancann stne koymu, fkeden yrei yarlrcasna kvranyordu. eriye ok uzun boylu beyaz libaslar kana batm km gen getirdiler. Emir sert bir sesle, btn fkesini sesine yklemi grledi: "Kimsiniz siz, ne istiyorsunuz?" Konuklar Emirin karsnda el pene divan durmulard. Geceki baskn, lenleri dilleri dndnce anlattlar ve bu adra giren kovaladklar adamn katillerin ba olduunu, onun ya dirisini, ya lsn istediler. "Demek benden, evime snm bir insann ya lsn, ya dirisini istiyorsunuz?" Ak libasl delikanllar boyun krp sustular. Emir ok soukkanl, btn fkesini dizginlemi olduu alnnda ien damardan belli: "Demek benden, Emir evine snm bir kiiyi istiyorsunuz?" "Biliyoruz, istenmez Emirimiz, bunu ok iyi biliyoruz. Haa huzurdan Sultanmz. Dn gece bu adam bizden ok kii ldrd. Bizde hi erkek koymad." Emirin gzleri akmak akmakt. nn de gzlerinin iine, hi konumadan, teker teker, uzun uzun bakt, tekiler dayanamadlar, bataki en uzunu, "kusurumuzu bala sultanm. Bizden ok kii ldrd de, yoksa sultanmz, biz byle bir hata iler miydik, gelir de senden, senden evine snm bir kiiyi ister miydik. Bizi bala." 242 Balan nlerinde, utanm, yerin dibine gemi oradan ayrldlar. Onuru krlm Emirin fkesinden daha btn bedeni seiriyor, titriyordu. Cerrahn btn iyi bakmalarna, yarasnda yeni yeni ilalar denemesine, Emirin yiyecek olarak kustnden ceren etine kadar hibir eyi esirgememesine karn Poyraz bir buuk ay sonra ancak ayaa kalkabildi. Poyraz dar ktnda Emirin adr Lali koyann yukar ucuna, kayalklarn yanna, iri aalarn altna kurulmutu. Yezidi eyhleri onu ziyarete geliyorlar, Emir de gelen eyhleri huzuruna ayakta kabul ediyordu. Poyrazn bildiine gre Emir Yezidi deildi. Be vakit namazn klyor, dudaklarndan da dualar dmyordu. Emir, onun Yezidilere kar tutumuna ok ardn gzlerinden anlad, ar sayg gsterdii bir Yezidi eyhi yanndan ayrldktan sonra da onu yanna ard: "Gel otur yle yanma," dedi. Sert, keskin, bak gibi yz yumuam, gzleri sevgiyle dolmutu. "Bak bana yavrum, iyi dinle. Biliyorsun, ben Snni Mslmanm. Ben bir tek insanm. Bir tek insan ac ekiyorsa, btn insanlar ac ekiyordun Bu Yezidiler yzlerce yldr ac ekiyorlar, ldrlyorlar, soylarn tketiyorlar. Dnyada bir tek Yezidi kalmad, diye dnler, bayramlar ediyorlar. Uzun bir sre de Yezidiler ortalarda gzkmyorlar. Herkes artk onlarn soylarnn tkendiini sanrken bir de bakyorlar ki Yezidiler kurt srleri gibi dalardan le inmiler, eyh Adi Bin Misafirin dergahna yz sryorlar. Sen de grdn herhalde, yllardr, nne gelen Yezidi ldryor. ocuk demiyor, bebek, gen kz, delikanl, yal, hasta demiyor, dalar lleri, maaralar, delikleri bir bir arayarak Yezidi bularak ldryorlar. Gene de tkenmiyor, ylmyor direniyorlar. Ve btn insanlar, haberleri olsa da olmasa da onlarla birlikte ldrlyor, ac ekiyor, aalanyor, tkeniyor ya onlar tkenmiyor. ldrenler de onlar kadar, onlar gibi onlarla birlikte lyorlar ya ldklerinin, rdklerinin farkna varmyorlar."*"

Emir anlattka yz aclayor, derinden ac ektii, her halinden, sesinin gittike bir ada dnmesinden anlalyordu. Poyraz, Emirin Bedevileri niin basp talan ettiklerini, ldrdklerini soracandan d kopuyor, o da birok eyi soruyor, anasn, ba243 basn, kyn kasabasn, yaamlarn, Sarkam, Enver Paay, bitlerin yiyerek ldrd Hafz Paay, her eyi, her eyi soruyor, Bedevi basknlarn, asker kaaklarnn, Krtlerin, Trklerin, Araplarn Yezidi soykrmlarn bir trl soramyordu. Yezidi krmlarn anlatrken o koskocaman hznl ceren gzleri kslyor, kapanyor, ac iinde rpnyor, sesi kslncaya kadar kendinden geerek konuuyor, sesi kslp kmaz olunca da susuyordu. "Frat," diyordu, "Frat, gnlerce, aylarca insan lleriyle doldu da tat. Frat suyu kan akyor baksana. Dicle," diyordu, "Dicle gnlerce, aylarca insan lleriyle doldu da tat. Dnyann btn kartallar le indiler, lde insan etine doydular." Birden yz yveriyor, gzlerine sevin, sevgi doluyor, az dolusu glyor, sonra susuyor, ardndan da patlarcasna konuuyordu: -"Bunlar eytana, gnee, topraa, atee tapyorlarm. O eytan ki Allaha bakaldrm. Kim grd eytan, Allahm huzuruna kim gitti? Bir yandan bakarsan Yezidiler hakl. Vareden ve yaratan ki topraktr, gnetir, sudur, havadr. Yezidiler gnde kere, bir sabah gn doarken, bir kez de tam leyin, gne tepedeyken, bir de gn batarken ynlerini gnee dnerler dualarn okurlar. Yzyllardr bu insanlar ldrldler, o kadar srgn edildiler, o kadar ikence grdler, o kadar aalandlar gene de ylmadlar, tkenmediler. u insanolunda ylesine bir g var ki tkenmiyor, rmyor, lmyor, toprak gibi, k gibi, su gibi. Ben Yezidi deilim, ama onlarn direnme glerini, insanlklarn, dostluklarn seviyorum, onlarn direnlerine sayg duyuyorum. Onlar adam ldrmezler. Adam ldrenler Yezidilikten karlrlar. Onlar sayas bir toplu krm sayarlar. Savaa katlmamak iin direnirler. Yzyllardr kan revan iindedirler, durmadan durmadan kanlar seller gibi akmtr. Ottan baka yiyecek bulamamlar, ama yrekleri kararmam, sevinlerini yitirmemiler, hangi koul iinde olurlarsa olsunlar, yce dalarn kovuklarnda kartallar gibi yaamlardr." Emir counca Arapadan Sryaniyeceye, Sryaniceden Krteye, Krteden Farsaya geiyor, en sonunda da gene Arapada karar klyordu. "Ben Yezidi deilim. Ben bir Emirim, onun iin ben bir Yezidi olamam. Ben Yezidi olursam btn kabilem de Yezidi olmak zorunda. 244 Bu lde dolaanlarn yandan ou benim kabilemden. Ben bu insanlarn Emiriyim ya vicdanlarnn da Emiri olmak istemem. nsan din deitirirken ok ac eker. Ben insanlara ac ektirmek istemem." Emir ona Yezidileri, lm ve yaam anlatrken Poyraz Musa yumulmu;, kldke klyor, bir topak kalyor, yz kzaryor bo-zaryor, onun karsndan kalkp kamak, nereye olursa olsun, kalkp gitmek istiyor, Emirin szlerinin bysne kaplm yerinden bir trl kprdayamyordu. -"Gnde kez gnee dner dua ederler, dedim. Onlarn bizim gibi bellenmi dualar da yok. Her isteyen oluk ocuk, gen yal olsun, eyh olsun, emir olsun herkes gnein karsna geer iinden o anda ne geiyorsa gnee syler. Belki de insan soyunun imdiye kadar syledii en gzel dualar bunlardr. Belki de en gzel trkler, en gzel iirler bu dualardan kmtr. Belki de Mezopotamyann btn destanlarnn temelinde bu dualar vardr." Mezopotamyada trl kavimler, trl dinler, trl uygarlklar... Poyraz btn bunlar can kulayla dinliyor ya hibir ey anlamyordu. Yalnz, insanlarn ilerinden geldii gibi, gnee dnp dua etmeleri, yreinin ta kkne kadar ilemiti. Artk bundan sonra ne zaman dua ederse iinden nasl gelirse yle dua edecekti. "nsanlk ok eskidir olum. Milyonlarca, milyarlarca insan, milyarlarca dnce yaratmlar. Milyarlarca destan, trk, iir yaratmlardr. u insanlarn birinci derdi de kendinin ve insanlarn gizine ulama abas olmutur. Bugn, insan evrende insan bildii kadar hibir eyi bilmez. nsan insan olduundan bu yana ldrmekten, savatan irenmitir ya gene de ldrmtr."

Yumulmu kalm, klm bir topak olmu Poyraz birden toparland, doruldu: "Doru," diye bard, sonra da ban nne edi, gene bir topa-ck kald. Onun bu davranna Emir de onun kadar ard ama bozmad. "Bir tek insan ne kadar ac ekerse btn insanlar o kadar ac ekiyor demektir. Bir insanla birlikte btn insanlk ldrlmyor mu? Savaa kar savamak, ldrmeye kar ldrmeden savamak bu topraklarn yaratt en gzel dnce olmutur. Yzlerce, binlerce yl bu 245 topraklardaki insanlar savamamlardr. Sonra, sonra da baka kavimler gelmiler Mezopotamyaya, btn iyilikleri, gzellikleri, btn gzel dnceleri yakm ykmlar, sava, irkinlik tohumlarn bu topraklara atmlardr." Gene: "Doru," diye bard Poyraz, Emir ona yrekten gld. Poyraz da Emire katld, bylece karlkl bir sre glmeleri srd. Kaskat kesilmi Poyrazn nce kollar, bacaklar, sonra da btn bedeni yava yava ald. Emir neesini bulmutu: -^'Ben stanbulda, Fransada okurken arkadalarma Mezopotamya-y, Mezopotamya tarihini, insanlarn anlatyordum. Bu arada da bir gn Yezidileri anlattm onlara. Yezidilerin teki dinler gibi kitaplar yoktu. Onlar gene yreklerinin buyurduu gibi doaya, insana, suya atee, gnee inanyorlard. Bir krmdan sonra Yezidiler gene ortadan kaybolmulard. Onlar aylarca demir ark, demir asa arayarak, Sincar dalarnda, Cudi, Ararat, Sphan dalarnda buldum. Birka yl onlarla dalarda kaldm. Dilleri Krteydi. ok zengindi, ok scakt. Ben bu dili biliyordum. Burada herkes birbirinin dilini bilir. Bu dil yle scak, insanlar ylesine birbiriyle kaynatran, insanlarn aralarndaki btn duvarlar ykan byl bir dildi ki, bu birka ylda insanl daha iyi renmek mutluluuna eritim. Diller ikiyzl deildir. Dillerin karanlk duvarlar yoktur. Kimi diller sonradan talam, katlam, scakln yitirmitir. Arapa bile katlam bir dildir. Krtede ben, o dalarda, dilin eriilmez scakln, insan yreinin n, apaydnlk sevgisini buldum." "Doru," diye bard Poyraz. "Doru," dedi, Emir, ayaa kalkt, aaya Lali koyann ucuna, hurma bahelerine yrdler. Emir uzun boylu, kartal burunla, hznl iri ceren gzlyd. Ayandaki kundura yepyeniydi, parlyordu. Bandaki agel altn srmayd, gnee gelince akp snyordu. Uzun stbeyaz malah kundurasnn stn rtyordu. Sa kulandaki altn halka onun bakr rengi, derin gamzeli yzne baka bir gzellik katyordu. Simsiyah kvrck sakal, bakr rengi yz, ok uzun boyuyla, biraz nce Lali ko246 yandan km gelmi, grkemli bir Smer kral heykeline benziyordu. Az sonra da gene bir tun heykele dnecekti. Durmadan Poyraza sorular soruyordu. Poyraz da hibir eyi esirgemeden, onun her sorduuna en kk ayrntsna kadar karlk veriyordu. Emir ona: "Burada, benim yanmda kal. Ben ok byk ehirler grdm. Aa yukar, btn Avrupann ehirlerinde yaadm, byle gzel, scak, insanca bir yaam hibir yerde bulamadm. Sonra her eyi braktm le dndm. imdi cerenleri evcilletiriyorum. imdiden bir sr cerenim var. Yaknda sr ok daha byyecek. Ben cerenleri evcilletirmenin gizine erdim. Eski trklere bakarsan Ninovallar da cere-ni evcilletirmiler, Smer, Babil krallar hep ceren st ierlermi. Ben de iiyorum. Benimle kal burada. Benim kabilem ok geni. Taa buradan Akdeniz kylarna, Filistin llerine, Zeytin dana kadar. Aa yukar btn Arabistana yaylm bir kabile. Her yl btn airetleri dolamak zorundaym. Birlikte dolarz." Poyraz karlk vermiyor, Emir durmadan kabilesini, kabile soya-acnn Kral Sargona kadar ktn sylyordu. Poyraz anlyordu, kabile soy ktnn Emirin soy kt olduunu. adra dnnce Emir ilemeli gl aac bir sandktan ipek bir kuma stne yazlm bir soyaac kt kard. Bir hayat aac, uzun, yeil ipekli kuman stne yaplm, aacn her bir dalna bir ad yazlmt. En tepedeki

dalda da Kral Sargonun ad vard. Poyraz uzun uzun soyaacn incelerken Emir susuyordu. - "Seni eyh Adi Bin Misafirin dergahna gtreyim. ok ilgintir. Lali, sanyorum ki kutsal bir koyaktr, belki de Smerlilerden bu yana. Belki de ilk atein parlad yerdir. nsan Lalie varnca, bu dnyadan her eyiyle ayrlyor, baka, byl bir dnyaya giriyor, burada domu bymesine hemen oraya alveriyor, bir daha da oradan ayrlmak istemiyor. Buraya gelip de bir daha darya hi kmayan ok kii biliyorum." Emir szlerini ayni minval zre srdrdke Poyraz bir ho oluyor, kvranyor, yerin dibine geiyor, Emirin yzne bir daha, ban kaldrp da bir trl bakamyor, rpertiler geiriyordu. Emir, bir tuhaf 247 bir huyu vard, gzlerini karsndakinin gzlerine bir takt m, artk o kii bir daha gzlerini onun gzlerinden alamyor, bylenmi kii, gzleri Emirin gzlerinde ylece kalakalyordu. Ve Emir insann yreinin iini okuyordu. Poyraz, daha ilk gnden, yaras daha azgnken bunu anlamt. Gz gze gelecekler, Emir onun iini okuyuverecek de her eyi anlayacak diye d kopuyordu. "eyh Adi Bin Misafirin trbe kapsnn sol yannda bir buuk insan boyundan da uzun bir ylan tasviri var, kez bklm, sa yandaki duvarda da birok timsal var, byl. Buradaki her ey byl. Aa, kurt ku, brt bcek, yeryz, gkyz, her ey byl. Bu byl tuhaf biimlerin hibirini kimse bilmiyor. Nedir, neyin bys-dr, bilen yok, soran da yok. Ylannsa ne olduunu bilmiyorlar ya bir eyler uydurmular. Bir de yz yl kadar nce de Fratn dibinden tun bir ylan heykeli karmlar, kzl gzleri hep yanan. Ylan ve teki duvardaki timsaller belki de Smerlerden bile ncedir. nsanlar insan olduklarndan bu yana drt bir yanlarn timsallerle rmler. Ylan da her yerde kutsal. Tufann en azgn gnlerinde Nuhun gemisi delinmi, su alyor. Nerdeyse batt batacaklar. Ylan km ortaya, kuyruunu geminin deliine sokmu. Lalie sonra gideriz. Ylan grrz. "-"Sonra gideriz," dedi Poyraz, bir l sesle. "Kalacak msn?" "Yllardr anam babam grmedim." "Nerdeydin?" Poyraz glmseyerek: "Savataydm," dedi. "On alt yamda okuldan aldlar bizi savaa srdler." "Anan baban grdkten sonra gelecek misin?" "Belki," dedi Poyraz onun yzne bakarak. Gzlerinin nnden Dicle suyunun stnde rlplak akan ller geiyordu. Gzlerinin nnden st kan kpkl Zap suyu akyordu. Emir, Yezidilerden sz edince Poyrazn allak bullak olduunun iyice farkna varm, her eyi anlamt, gzlerini gzlerinin iine dikti: "zlme," dedi, "biz insanoluyuz, doumdan lme kadar bamzdan gemeyen kalmaz. Yalnz unu bil ki karde, insanolu her gn 248 anasndan tertaze domu gibi bir kez daha doar, her gn doan gnle birlikte." "Doar m?" diye kendini tutamayarak sordu Poyraz. "Yeter ki her sabah gnle birlikte domay isteyelim," dedi Emir. "Btn sulardan, ktlklerden, pisliklerden arnp pirpak oluruz. nsan kendi kendini arndrdnda kendi kendini balar. te o zaman insan yeniden doar, prpak olur." Poyraz Musa bir sre ba nnde dnd kald. Lali koyann ucundan dndler. Poyraz dndklerinin farknda deildi, adrlarn nne gelince at kinemeleri, deve sesleri onu kendine getirdi. Gkte kartallar dnyordu. lde ilk olaraktan kartal gryordu. Bu kadar ok kartaln da ne demek olduunu biliyordu. Frat suyunun stnde akp giden rlplak ller geldi gzlerinin nne. Bu akp giden ller kyya vurmulard. O yzden de Sincar dann kartallar le inmiti. Ve Poyraz dnyordu ve Poyraz kendi kendine dnyordu, sen, diyordu, Emirim sen Allahuekber dann yamalarnda dimdik, ayakta donmu kalm insan ormann

grdn m? Sen Emirim, yzlerce insann oluk ocuun, gen kzlarn, yallarn hanerlenerek, rlplak soyulduktan sonra Frata, Dicleye atldklarn grdn m?_ Sen, yzne bakmaya kyamayacan, doyamayacan kzlarn memelerinin kesilerek ldrldklerini grdn m, kesilmi kanl memelerin kzgn kumlarda kanadklarn?.. Yzlerce kartaln memelerin stne okustuklarn?.. Kanl memeler iin o yrtc kartallarn pene peneye, tyleri savrularak birbirlerinin gzlerini oyduklarn?.. Topraa taa karm paralanm gvdelerin, kollarn, bacaklarn, balarn gkten yere yadn, askerlerin l asker kokularndan ldn, ormanlarn yandn, yanarken dan tan, kurdun kuun, brt bcein, ylann kaplumbaann rarak katn, yeryznn gkyznn uzun inlemelerle sarsldn, on gn on gece bir ormann byle yandn, yangn yerinin gnlerce tttn, sen bir savan ne olduunu bilir misin Emirim?.. Ben kyme gideceim Emirim. Dnya dnya olal, insan gzleri, byle eyler grm mdr Emirim... Poyraz Musa ok ey grmt. Bir ounu anmsamak deil bel249 leinden silmek istiyor, ama kimi geceler bir an geliyor, ne yaparsa yapsn o any aklndan karamyordu. Emirin sylediklerinden hibir ey anlamadn sanyordu ya birounu da reniyor, nne hi bilmedii dnyalar alyordu. O akam ok gzel bir yemek yediler. Emir mor bir arap iti, kokusu adrn iini dolduran. Kendisi imedi. Sabaha kadar konutular. Emir, yani Mezopotamya kral onu alkoymak iin ok diller dkt. Ona en byk gizini bile at. Yaknda buralardan petrol kacakt. O imdi bir Emirdi, yarn bir imparator olacakt. nk bu ln alt hep petrold. Onunla birlikte... Emir bakt ki olmayacak: "Bana bak," dedi, "arkada, anladm, sen burada kalmayacaksn. Yalnz bil ki sen lmle kar karyasn. Sen buraya geldiinden, bu eve sndndan bu yana bekleniyorsun. O seni kovalayanlar pusudalar. Buradan kar kmaz seni ldrecekler. Seni benim evimden alp ldrmek iin, geleneklerimizi bile ineyerek benim evime girenler, seni buradan kar kmaz, ldrmezler mi sanyorsun?" "ldrrler." "Eee, yleyse? Seni grmediler mi, seni tanmazlar m sanyorsun. Seni o kabilede kim varsa herkes, fotorafn ekmilercesine tanyor." "Belki kurtulurum. Belki saklanacak bir yer..." "Sen burada bir yl, be yl da kalsan seni sonunda ldrecekler. Seni almak iin benim evime girenler... Senin her eyini renmiler. Kyn kasaban, akraban, baban anan, nerelerde savatn, her eyini, her eyini, doduundan bu yana her bir eyini biliyorlar. Bu kabile Arabistann en kan iici kabilesidir. Btn Arabistanda, Anadolu-da, randa kollar vardr. Sen de amma insanlara atmsn be birader, seni korkutmak istemiyorum, ama sen nereye gidersen git, istersen ylann deliine gir, istersen ku kanadnn altna sn seni gene bulacaklar, sen onlarn kardelerini ldrmsn. Mutlaka seni ldreceklerdir. imdi btn Arabistan olan biteni, senin benim evime sndn, onlarn seni, yllarca pusuda bekleyerek, bu evden kar kmaz ldrleceini biliyor." "Biz seninle darya ktk ya, Laliin kapsna gittik ya." Emir gld: 250 "Yannda ben vardm. Ben vardm da... Senin yzn biz Laliin kapsndayken yediden yetmie ezber etmilerdir. Bu lde senin lmn herkes bekliyor. Yezidiler de senin burada olduunu renmiler. Yalnz onlar, ne yaparsan yap, insan ldrmezler. eyh Adinin trbesine girsen, zr dilemeye geldin sanrlar, sana saygda kusur etmezler." "ok tuhaf." "ok tuhaf deil, ok insan."* "Emir Sultan sen hi adam ldrmedin mi?" "ldrmek istemezdim." "Ben de..."

Sabaha kar daha gn madan le ktlar. Gkyz yldzla deliydi. Durmadan da yldzlar oradan oraya st ste kayyorlard. Altlarndaki soylu Arap atlar onlar yumuack, bir beikte gibi rala-yarak gtryorlard. ncecik bir seher yeli esiyor, onlar, altlarndaki atlar sevinten uuruyordu. Alacakaranlkta bir ceren srsyle karlatlar. Onlar gren sr inceden, belli belirsiz, nlerinden szld gitti. Uzaktan bir ku sesi geldi. Ppyraz Musa, byle bir ku sesini hi duymamt. Sevin dolu, insann iini mutlulukla dolduran bir sesti bu. "Duydun mu?" diye sordu Emir. "Duydum," dedi Poyraz, "ne kuu bu? Ben imdiye kadar, hibir yerde byle bir ku sesi duymadm." "Ben de bu kuu hi grmedim. Kimse de grmemitir. Yalnz, her sabah tam bu saatte ter. Ama, duyduun gibi bir kez ter, sonra da susar. Eski Mezopotamya dinlerinin bir tanrs olacak bu. O gnlerden bu yana, bu, gn rken ten kuu insanlar hep aramlar, grmek iin yapmadklar kalmam. imdiye kadar bu kuu gren bir tek kii yok. Onun iin her kavim bu kuu baka baka tasvir etmi..." dedi Emir. Atlardan indiler, adra girdiler, yer sofras serilmi, kahvalt hazrd. Gen, gzel giyinmi zenciler ellerindeki altn tepsilerde kahve fincanlar, bekliyorlard. Kahvalt bittikten sonra Emir bir hal hur ald yklkten hurcu at, iinden bykl kkl bir sr abanoz kutu kard. Kutularn 251 I stne trl tasvirler ilenmiti. Boalar, cerenler, ylanlar, kaplanlar, hibir eye benzemeyen birtakm biimler. Hibir kua benzemeyen kular. Poyraz her eyi unutmu kutulara dalmt, leye kadar hallarn stnden Poyraz o kutuyu ald, uzun uzun bakt, usulca yerine koydu, tekisini ald bu sefer de... leye kadar, hayranlkla, her kutuda gzleri biraz daha byyerek bakt. Bylenmiti. Emir, onun her kutuyu eline aldnda yzndeki aknla, gzlerindeki hayranla, bir by dnn iine girip kna bakyordu. Aaah diye iini ekti, keke bu adam burada kalsayd, diye dnd. Onunla birlikte bu dnyay yaamak ne gzel olurdu. "Kutular gstermek iin bunlar ortaya karmadm. Onlarn iindekileri sana gstereceim. Beni iyi dinle, bunlarn iindekileri sana bir bir gstereceim. Bunlarn iindekilerin en genci be bin yllk. Yedi bin yllklar da var... Ya belli olmayanlar da..." Uzand, en utaki byk kutuyu ald. stnde birok kanad olan, gzleri de kuyruunda bir ku vard. "Al u kutuyu." Poyraz uzand kutuya ald. "A!" Poyraz, kutsal bir eye dokunurcasna, elleri yanacakm gibi, ikircikli, kutuyu at. Uzun kvrck sakall, sert bir kara taa oyulmu, inceden belli belirsiz bir glme tutturmu, kvrck sakall, yz krk iinde, kaln kal, gzleri fldr fldr, bir ba, hnzr, alayc, mudu, az sonra kutudan kp yryp gidecekmi gibi sabrsz, gittike glmesini arttrarak kutudan frlayp kaamayacan anlaynca da ksecek, yzn asp, gzlerini kapatacakm gibi bakyordu. Kutular arkas arkasna alyordu. oundan da ku heykelleri kyordu. Bu dnyada hi grlmemi, balar salkm saak pskll, tek gzl, gzleri alnnda, salt iki kanat, kanatlarnda iri insan gzleri. Ejderha kafal, altndan, lapisten, kapkara, kpkrmz, yeil, mavi talardan kular. Emir, Poyraz kutulardan kan heykellere dalm gitmiken adrn kapsndan bir glge gibi bir kadn szld ieriye. Emir hemen ayaa frlad: "Bizim Hatun." Poyraz da ayaa kalkt. Kadn glmseyerek elini uzatt, Poyraz eilerek Hatunun elini skt. Kadn sar sal, 252

derin mavi gzl, uzun boylu, ipekli apak giyitler iinde, baka bir dnyann byl bir yarat gibi, u kutulardan kan, ala afakta bir kezcik ten kuun, dnyadaki btn kularn Emiresi sanki. "Kuun sesini bu sabah birlikte duyduk," dedi Emir. "Uurdur," dedi Hatun. "Talihiniz var, o ku dnya kurulduundan bu yana her sabah gn doarken ter ama sesini ancak binde bir kii duyar." Hatun ok gzel bir stanbul Trkesiyle konuuyordu. "Bizim Hatun bu Mezopotamya eserlerine benden daha merakldr. u anda u lde, u dalarda on on be uzman kii, hi baka i yapmadan bize heykeller topluyorlar." "artc," dedi Emire. "Her bulunan yeni heykel ayr bir dnyadan. Bana yle geliyor ki Mezopotamyann halklar binlerce yl her gn yeni bir dnya kurmular." Hepsi birden kutularn nne dizst ktler. Alan kutular elden ele dolat. Her kutu alnda nn de birlikte gzleri falta gibi alyordu. Hatun da her heykelin hangi tatan yapldn, hangi kavmin ve hangi zamann yapt olduunu duraksamadan onlara sylyordu. Hatunun sesi de gzeldi. Poyraz kendinden gemi gzlerinin nnden akan renk renk talara, tunlara, altnlara, biimlere, kadnn ince uzun parmaklan karm, altn, mermer, tun mhrlere bakyor, kadnsa comu anlattka anlatyordu. Sanki eski alardan km gelmi, Emirin nne diz km gzel sesiyle destanlar anlatan bir eski zaman ozanyd, uzun dumanl sar salar, ok mavi derin gzleriyle. Poyraz, gzleri heykellerde, artk hibir eyi grmyor, gzlerinin nnde kadnn yz, kulaklarnda sesi. le oldu, vakit ikindiyi geti, gn batt batacak, kendilerinden gemiler, kutulardan her kan heykelin bysne, kadnn sesine kaptrmlar zlerini, atyla, devesi, adr lyle bu dnyay unutmular... Hatun birden ayaa frlad. tekiler de onunla birlikte kalktlar. "Acmzdan ldk, deil mi?" dedi darya kt. Poyraz Musa, bu bir melike diye dnd, kendini bu kadnn dne kaptran bir da253 ha sonuna kadar onun esriklii iinde dner dururdu. Emir de melikesinin esriklii iindeydi. Ve cerenler l doldurmulard, binlerce. Frat kylarndan Dic-leye, oralardan Haran lne, Suriyeye, ukurovaya, oralardan Dicle-ye, iki nehir boyunca Cudi dandan Basraya kadar dalga dalga gidip geliyorlard. l insanlarnn bir bl iin ceren kutsal bir hayvand. Emir Sultan dnyor ve soruyordu, ceren kutsal bir hayvand da u heykeller iinden niin hibir ceren heykelcii, ceren kabartmas kmamt? Ve ln yldzlar... Sabah yldz doarkenki gkyz... Yumuak serin, buulu, aydnlktan da daha aydnlk, insann bedenine kanyla birlikte girip dolaan bir aydnlk. nsan k gibi eden... Krmz k gibi akan cerenler. Poyraz Musa Emir Sultana hak veriyordu. Bu l hibir baka yere benzemiyordu. Buraya geldi geleli, daha da ok iyi oldu olal bir byl d dnyasnn iine girmi kmt. u lm korkusu olmasa, u lde onu bekleyen Bedevilerin onu yzde yz bir gn ldreceklerini bilmese burada mrnn sonuna kadar kalr, o, sesi var da kendi yok kuu, Emir onu aramaktan bkm da olsa, Emirle birlikte lnceye kadar arard. Her sabah uyanp o kuun sesini dinliyordu. Ses uzaklardan, taaa dnyann teki ucundan geliyordu. Onlarsa bu kuu buralarda aryorlard. Btn Mezopotamya, da ta, l, zigurat Emir Sultan iin heykelcikler, tasvirler, yazl tulalar aryorlar, bulduklarn Emir Sultana getiriyorlar, bahilerini de alyorlard. Atalarndan Emire ok altn, ok elmas, ok yakut, ok lapis, ok g kalmt. Emir Sultan Osmanlya ok balyd amma buralarda asl sultan oydu. Gnlerce kumlardaki, hurlardaki heykellere baktlar. ri gzl kadnlar, gzlerini aknlkla am dnyaya bakanlar, aslanlar, kaplanlar, boalar, kular... Hepsi de gzlerini sonuna kadar amlar... "Bana destur Emir Sultanm."

''Biliyorum kalmayacaksn. Biliyorum, benim yanmdan da hi ayrlmak istemiyorsun. Biliyorum o kuu buluncaya kadar benimle birlikte aramay da kuruyorsun. Ben de senin gibi dnyorum, tpk senin gibi. Ama kalamayacaksn burada. Aada adr kurmu Bedevilerin seni beklediklerini, eninde sonunda seni ldreceklerini bili 254 yorsun. Haklsn. Biliyorsun ki, ya Emir bir gn lrse... Diyorsun ki Emir yal..." "Haa haa, Emirim Sultanm, haa. oluk ocuum da, karm da olsa, senin yannda kalmak, seninle birlikte o kuu lnceye kadar aramak isterdim..." "O kuu aramak, bulmak, grmek gzel olurdu. imdi beni kulan a da iyi dinle, senin adn ne?" "Geldiimde sylemedim mi Sultanm, Abbas." "z adn bu mu, takma falan deil mi?" "z adm bu." "Bundan byle yaamak istiyorsan adn deitireceksin. Nedenini sorarsan, bu Bedeviler seni ldrnceye kadar ardn brakmayacaklar. Bu Bedevilerin kan gtmeleri korkuntur. Daha imdiden kynn nerede olduunu, daha nce de sana syledim ya, adn, babann adn, sizin Kafkasyadan gelip o ky kurduunuzu, her eyinizi, her eyinizi renmiler. Nasl m rendim bunlar, benim her kabilede adamlarm var. lde bir ar vzlasa benim haberim olur. Bu gece gideceksin." ' Abbas, Emir Sultann ellerine sarld. Onun gibi bir insan tanmakla mutlu olduunu, u adrdan kar kmaz lse bile gam yemeyeceini syledi. Bu srada da Hatun ieriye girdi, Abbas o ieriye girer girmez ayaa kalkt, ellerine sarld pt. Hatun, "otur!" dedi. Abbas dizst kt. "Gle gle git Abbas. Bu ev senindir. Ne zaman istersen gel." Gld, "Emir Sultanla birlikte o kuu ararsnz. Geldiin gn Kafkas-l olduunu anlam, Emire de sylemitim. Ben de erkezim." Bunlar ne biim insanlar, diye dnd Abbas, insann iinden geen her eyi biliyorlar. Aklndan gemeyenleri bile okuyorlar. "Buraya gelip de, bu kuun sesini duyup da, bu sesin nasl bir kuun sesi olduunu renip de bu kuu aramaya kalkmayan hi kimseyi grmedik de biz." yerden gldler. Sonra Hatun getirdii bohalardan birini at, bu apak bir Arap giyitiydi. Yakas altn ilemeli bir fistand. Fistann stnde bir kefiye, bir de agel vard. teki bohay da at, onun iinden de bir lacivert 255 giyit kt. Ak bir gmlek, bir de kravat vard, giyitin stnde. Hatun bir el rpt, teki adrdan bir hal heybeyle uzun bir zenci girdi ieriye. Heybeyi getirdi Hatunun nne koydu, kt. Hatun nndeki bohalar toparlad, birini heybenin bir gzne, brn teki gzne koydu: "Buyur Abbas." "Sa ol Hatunum." Mutluluundan gzleri yaarmt. Kendini tutmasa alayacakt. Emir Sultan yerinden kalkt. O kalkar kalkmaz Abbas da ayakland. Yz andan ana bir acya kesiyor, bir sevin iinde kalyordu. Onun yzne can yrekten bakmayan bir kii ondaki bu deiikliin, allak bullakln farkna varamazd. Emir Sultan teki odadan elinde kadife keseyle dnd. Deine oturdu, nce yeil kesenin bzgsn at, iindeki gvdesi lapis, ba, kanatlar, kuyruu altn kuu kard. Abbasn yrei hop etti. Hatunun gzleri parlad. Ku bir ahadetparma byklndeydi. Emir Sultan glerek: "Bu o kutur ite. Yumurtasndan belki yedi bin yl nce km, daha da her sabah tmektedir. Kuu stnden hi ayrmayacaksn. Sana hibir ktlk yaklaamayacaktr, iyilik tlsmdr." Abbasn soluu kesildi, dili tutuldu, azn ap bir tek szck bile syleyemedi. Emir, ikinci turuncu keseyi at onun iinden de gene bir parmak boyunda ba lapis, gvdesi, altn bir ylan kt. "Bu da salk tlsmdr."

nc keseden glen bir kz ba kt. Kocaman gzleri btn dnyay iine alacakm gibi almt. Tuntan yaplmt. Emir: "Bu da bir tanradr," dedi, baka bir ey demedi. Elindekilerin ne de son bir hayranlkla bakarak, okayarak keselere koydu, bzg iplerini ekti, Abbasa uzatt. Abbas ter iinde kalmt. Gene azndan bir tek szck kmad. Hatun el rpt, uzun zenci elinde mavi, biraz daha byk bo bir kese getirdi, teki keseleri Abbasn elinden ald, mavi keseye koydu, "bunu boynuna as ve de hi karma." 256 Abbas, keseyi hemen boynuna ast. teki uzun zenci geldi: "Atllar hazr," dedi. birden ayaa kalktlar. "Bunlar seni Urfaya kadar gtrecekler, tabancan, filintan da al. lde silahsz iki adm gidilmez. Ben baka." Abbas Emirin eline sarld pt, arkasndan Hatunun da... Bir eyler syleyecek oldu, kekeledi, ne konutuu anlalmad. Atna da zorla bindi, eli aya kesilmiti. Emir de Hatun da ok zlmt. Ancak, "gle gle," diyebildi-ler. Abbasla yanndaki adamlar atlarn karanla srdler. Ernir Sultanla Hatun uzun bir sre adrn nnde durdular, arkalarndan karanla baktlar. adra dndklerinde daha konuma-mlard. Gece yarsna doru Emir Sultan: "Hatun," dedi. "Bu giden adam gene gelecek, o kuu arayacak." "Biliyorum," dedi Hatun. "Acaba ona verdiklerimizin deerinin ne olduunu biliyor mu?" "Biliyor," dedi Emir, "onlar lnceye kadar boynundan karmayacak. A, sefil kalsa da, ona dnyay da verseler, onlarn bir tekine bile kimseyi dokundurtmayacak." ln en karanlk gecelerindendi ya stlerinde yldzlar karman orman olmular oradan oraya kayyorlard. Kar dalarn doruklarnda kme kme yldz, dalar yldz na durmu, belli belirsiz, gecenin karanlna yapyorlard. nceden bir yel esiyor, ardndan da hemen duruyordu. Yldzlarsa gittike oalyor, gkyzn, sa solu, n arkay doldurmu savruluyorlard. Gece gittike aydnlanyordu. Bir tepenin, ardndan, yldzlarn iinden, bir suyun kysndan getiler. Durgun suyun dibine yldzlar kt. Kaynaan yldzlarn gkyzndeki sar, mavi parltlar yanndan getikleri tepenin kayalarna, kumlarna vurmutu. Drt atl gecenin iinde, tetikte, inanlmaz bir sessizlikte, atlarnn ayak seslerini dinleyerek ilerliyorlard. Ortalkta ne bir ku, ne bir bcek, ne de bir ylan sesi vard. Sanki dnyadaki btn sesler bu gecede, bu ln ucunda bitmi tkenmiti. 257 Sanki atllarn da szleri bitmiti, kimse azn ap da bir tek szck etmiyordu. Yldzlarn olmad bir karanlk kum koyana dtler. Atlarn ayaklar dize kadar kuma gmlyor, yldzlar gittike azalyor, gk uzaklayor, karanlk koygunlatka koygunlayor, gz gz grmez oluyordu. Koyaktan ktklarnda gece yary oktan gemiti. Uzaktan bir ses geldi, ne sesi olduunu bir trl anlayamadlar. Ses biraz daha yaklat, oald, anlalr gibi oldu. Bataki atl fsltyla: "Yetitiler," dedi, atn doldurdu. Atlar l gecelerinde komaya alktlar, ok hzl komaya baladlar. Yanlarndan ynlerinden, cv cvvv kurunlar akyordu. Bir an yldzlarn iine gmldler ktlar. Atlarn ter kokusu da yzlerine arpan yelle birlikte gerilerde kalyordu. nlerinden, uzaklardan yzlerce tfein, topun patlad bir sava sesi geldi kulaklarna. Abbas, bunca yl savalara girmi savalardan kmt, hibir

savata, yzlerce topun hep birden patlad, yeri g sarst savalarda bile bylesine bir grlt duymamt. Gece, yldzlar, l, karanla yapm kar karanlk da hep birbirine girmiti. Bataki atl soukkanl: "Bir ey yok," dedi. "Geceleri lde bir kk arpma bile olsa dnya birbirine girer, ite byle." Abbas, geriye dnmeyecek miyiz, az daha ilerlersek savan iine deceiz, diyecekken vazgeti. Az sonra da grlt durdu. ' Abbas, gn madan ok nce kulak kesilmi kuun tmesini bekliyordu. Ortalk biraz daha, biraz daha dka da umudu gittike azalyor, znts de artyordu. Gne ln teki ucundan ar ar kt, ne o kuun tmesi, ne baka bir kuun sesi geldi. "Hani gn madan nce bir ku terdi?" Bataki atl heyecanla sordu: "Sen o sesi duydun mu?" "Duydum," dedi Abbas. "O sesi herkes duyamaz," dedi adam, sustu. Abbas da stelemedi. 258 O gn akama kadar, hibir yerde durmadan, heybelerinden kardklar yiyeceklerden azlarna birer ikier lokma peynir ekmek atarak, mataralarndan birer yudum su ierek at srdler. Akam st bir vahada atlardan indiler. Vaha hurma aalarnn, dikenli, kocaman al iekler am kaktslerin iindeydi, nce atlarn suladlar, sonra yemeklerini yediler, klavuzun, bata at sren uzun boylu sarn, uzun yzl, mavi gzl kiinin yz karmakarkt. Bu da Abbasn gznden kamyor, onu endielendiriyordu. "zimizdeler." "Kim onlar?" "Senin dmanlarn." "Ne yapacaz?" "Dnyorum. Bir pusuya debiliriz. Eer bir pusuya dersek, hibirimiz pusudan sa kamayz. Onlar btn Arabistann en sava kabilesidir, sen cann iyi kurtarmsn. Emire snmasan da baka bir kabileye dseydin, kim olursa olsun, btn gelenekleri grenekleri iner, arparak seni onun elinden alr, gnlerce ikence ederek, derini yzerek, gzlerini oyarak, seni para para dorayarak, her paran bir akbabann nne atarak, seni ldrrlerdi. Ama arkada sen Emire kret. O kabile o kadar canavar ki, Emirin evine kadar girip seni ondan isteyebildiler. imdiye kadar bu l Arabistanda Emire kar yaplm en byk saygszlk. Emir bunun stnde durursa o kabilenin eyhi Arabistanda duramaz. Korkuyorum, onlar bizi izlediler. Bir yerde kstracaklar. Sana gelince Abbas karde, bin yl da gese, sen dnyann teki ucuna da gitsen seni bulacak ldrecekler, nk sen eyhin kardeini ldrdn." "Onlar da benim btn arkadalarm ldrdler." "O baka." "Beni nerede bulacaklar?" "Onlar seni dnyann neresine gidersen git bulurlar. Dnyann her yerinde kollar var. Senin kyn, evini oktan buldular. Onu da Emire bildirdiler. Keski Emir Sultann yannda kalsaydn. Seni ok sevdi. Hatun da seni ok sevmi. Sen erkez misin? "erkezim." "Emire de erkez." 259 "Sen de erkezsin," dedi Abbas. "Ben de erkezim." "Adn ne?" "amil." "Ne yapalm yleyse amil?" "Seni baka bir yoldan, herkesin, her zaman gittii yoldan gtreceim. Onlar en kuytu yolda pusu kuracaklar, btn saklananlarn getikleri yolda..." Akam oldu, gn batt, l kokusundan baka kokular getirdi esen incecik yel. Atlara bindiler, atlarn karanln, kaynaan, st ste akan, savrulan

yldzlarn iine srdler. Mezopotamya lnn gkleri geceleyin saf yldza keser, karanl da... Uzaklardan bir ku sesi geldi. l inler gibi etti. Abbasn iine bir korku geldi oturdu, boazn skt. Yldzlarla birlikte yanlarndan yrelerinden karanlk da akyordu. amil arkasna dnd: "Buray abuk gemeli, gn domadan kar da tutmalyz." Gn domadan sabaha kadar atlarn ban ekmeden doludizgin gittiler. Alacakaranlkta, dan dibine gelince bir yaylm ateine tutulup yz geri ettiler. Uzun koya gemiken geidin tam azndan daa geri dnp kayalklarn arkasnda pusuya yattlar. amil: "Bu sefer onlar pusuya decekler," dedi. leye kadar elleri tetikte beklediler. Ne gelen oldu, ne de giden. amil: "Tamam," dedi, "onlar deil, kurtulduk. Bu koyan arkasna dersek nmzdeki gece yarsna doru Urfay tutarz." Koya abuk atlar. Dan br yznde de bu koyan tpks bir koyaa vardlar. Koyak ate gibi yanyor, bir fsilti bile esmiyordu. Gkyznde ok kartal, ok kzl ahin dnyordu. Sar damarl keskin mor kayalklara akbabalar okumu avlarn bekliyorlard. Akbabalar grnce Abbasn iindeki korku daha da byd. Bu amil bu kayalk koyakta beni ldrecek, diye dnd, atnn ban yava yava ekerek, en geride kald. amil bunun farkna vard. Bu, scaktan cayr cayr yanan keskin, sar damarl kayalklar, kayalklara tnemi 260 bekleen akbabalar, havada arka arkaya dnen, szlen kartallar, kzl ahinler, n n ten sszlk onun da yreine bir korku salmt. "Abbas!" diye bard arkasna dnerek. "Nerede kaldn Abbas?" Atnn ban ekti. tekiler de durup Abbasi beklediler. Abbas yanna gelince atn srd. "Burasinsan korkutuyor," dedi. "Korkutuyor." "Bak u ban indirip indirip kaldran kertilerin kalarna. Buras korku geidi." "Korkutuyor." "nsan burada tek bana kalyor. nsana, bu koyaa dnce dnya bombo geliyor. Bu bolukta..." "Korkutuyor." "Ben bunca sava, lm, krm, kan grdm, hibir yerde bu koyaktaki kadar korkmadm. u havada dnen kular da olmasa, u ban alm da ok uzaklara ekmi gitmi, yeri bombo kalm gk, her biri bir canavara kesmi ustura kayalar korkudan adam ldrr." "ldrr," dedi Abbas. kindist bir serinlik kt. Kayalklarn arasndan km yemyeil allar, uzun boyunlu sar iekler, yumruk gibi dikenli ieklere durmu mor kengerler koyan dibinden geenleri kendilerine getirdi, ilerindeki korku yava yava silindi gitti. Korkuyu iinden atan Abbasn iinde azck bir sevin kprdad geti. Koyaktan bir dzle indiler. Da burada birdenbire bitiveriyor-du. Buna ok ardlar. amil buradan ok gemiti. nlerinde alabildiine alan le o bile at. "Niin burada bize pusu kurmadlar, hi anlamadm," diye herkesin yzne teker teker bakarak sordu amil. "Bunca yl bu koyaktan geerim bu kadar korktuumu anmsamyorum." ' "Ben de korktum," dedi Abbas. "Ben de," dedi ksa boylu kck atl. Kararts bir ocuk kararts kadard. "Yalan syleme," diye kt amil, "sen hi bir eyden korkmazsn." 261 "Burada korktum," dedi ksack adam. "Bir koskocaman mor kelebek grdm. Bir kzl kartal kadar bykt. Kanatlaryla boynumu biecekti." "Haydi sen de palavrac." "Vallahi billahi kelebek yle bir hmla stme kurun gibi geliyordu ki..." "Ben de ok korktum," dedi teki atl.

Atlar dzlkte ar ar, kendiliklerinden ilerliyorlard, dizginleri stlerine atlmasna. "Bu savalar bizi perian etti. Korku bizim iliklerimize ilemi. Ya kkne kadar, lrcesine korkuyoruz ya da hibir eyi umursamyo-ruz. Biz her eyimizi, insanlmz yitirdik. Bu savalar neyimiz var, neyimiz yoksa hepsini ald gtrd. Yreimiz rlplak kald. lenlerimiz ld, lmeyenlerimiz de parampara, liyme liyme. ok kr ki daha korkuyoruz. Onu yitirmedik. Ya onu da yitirseydik, korkuyu da!.." Abbasn yz birdenbire deimi, buruup klm, acnacak bir hal almt. "ok kr," dedi amil. "ok kr," dedi ksack adam. "ok kr korkumuzu daha yitirmedik." "ok kr," dedi teki adam da. "Ya onu da yitirseydik!.." Korktuklarndan dolay, insanca bir duyguyu, hi olmazsa korkuyu yitirmediklerinden dolay sevin iindeydiler. "Ben de Kafkas cephesindeydim. Nasl sa kaldm, nasl aklm yitirmedim, bilemiyorum. Bana yle geliyor ki yreimi skp aldlar gtrdler. Bombo kaldm, u koyakta korktum da ben de iimde daha bir eylerin kaldn rendim." Hep bir azdan trkler sylemeye baladlar. Syledikleri, uzun, gklere kadar kan erkez atlaryd. Sonunda atlar sevin trklerine dnt. Farknda olmadan geceye girdiler, atlar doludizgin srdler o anda da. Atlarn yeliyle birlikte de yanlarndan yrelerinden karanlkla karman orman olmu kayan yldzlar akyorlard. Urfada candarma komutanlnn nnde durduklarnda gn iiyordu. Atlardan inip kucaklatlar. 262 amil, biraz uzaa ekildi: "Beni dinle Abbas," dedi, "Emir Sultan seni ok sevdi. Altndaki ata baksana senin atn deil." "Biliyorum," dedi Abbas. ., "Emirin en sevdii atdr. Byle bir at btn Arabistandayoktur." "Biliyorum." "Seni o kadar sevdi ki Emir, onunla yakn akraba olduunuzu sandk." "Sa olsun Emir". "Ne zaman istersen gel! Emir sana bunu byle sylememi istedi. O ok skacak, ne zaman isterse, kapmz da, yreimiz de ona ak, dedi." "Hepiniz sa olasnz." "Bizi habersiz brakma. Nereye gidersen yaz. Emir yle istedi. Mektubunun stne, Emir Selahaddin Sultan, Badat yazacaksn. Bizim elimize geer. Emir byle buyurdu." Atlarna bindiler: "Salcakla kal!" Bir el geldi at tuttu. Abbas, attaki heybeyi ald, komutanla yrd. Kapdaki nbetiler selama durdular. Bir kk zabit arkada, onu avluda grnce basamaklar er er atlayarak aaya indi, kucaklatlar. "Bizim yzba Ankarada mebus oldu. Mustafa Kemal Paann yannda. Senin altn madalyan da gnderdi ok oldu. Onun yerine bir binba geldi. Altn gibi yiit bir kii. O da seni bekliyor. Sen nerelerdeydin?" "Ben mi, sorma." "Biz seni lm biliyorduk. Seninle gidenlerin hibirisi dnmedi de... Ama gene de seni bekliyorduk. Yzba, ona bir ey olmaz, diyordu." Abbas gld: "Olmad ite." Arkada onun koluna girdi, merdiveni konuarak ktlar, binbann odasna girdiler. Binbann karsnda hazr ola getiler. "Binbam, arkada Abbas," dedi. 263 Binba glmseyerek ar ar ayaa kalkt, Abbasn elini skp onu kucaklad. "Ho geldiniz," dedi. "Sizi uzun bir sredir, ben buraya geldim geleli bekliyorduk. Buyurunuz efendim, oturunuz." Yer gsterdi, Abbas gitti yandaki sandalyaya kt. Binba kk zabite de yer gsterip gitti yerine oturdu.

"Siz bir kahramansnz. Sizi tebrik ederim. Altn madalyanz geleli bir hayli oldu. Gzmz yollarda kald. Derken ok kr geldiniz. Ekya takibine sizinle birlikte kan hibir arkadanz dnmedi. Biz sizi de..." "Ekyayla baa kmak Franszla baa kmaktan daha zor. Bir pusuda btn arkadalarmz dt. Ben Emirin evine sndm. Eki-yalar beni Emirin evinden alamadlar." Binba: "Ben Irak cephesinde arptm. Btn l bilirim." Abbas binbann yzne bir tuhaf bakt, binba gzlerini kard. "Valiyle konuaym da ondan gn alaym, size trenle madalyanz vereyim, belki frka kumandan albay da gelir." "Sa olun binbam, ben bu sre iinde burada kalabilir miyim?" Binba bir sre gzlerini Abbasn gzlerinin iine dikti, dnd. Neden sonradr ki birden kendine geldi, telala: "Tabii kalabilirsiniz mlazm." Sonra aklna geldi, "madalyanzla birlikte mlazmlk rtbeniz de geldi. Tabii kalabilirsiniz, siz daha askersiniz. Madalyanzla birlikte terhis teskerenizi de alacaksnz." "Sa olun kumandanm," diye ayaa kalkt temen Abbas, bir sre durdu. Kk zabit de onunla birlikte ayaa kalkmt. Binba kk zabite, "olum," dedi, "Ben buraya geldiimde kaldm oday mlazm beye gster, orada kalsn." "Ba stne kumandanm," Temen Abbas nde kk zabit arkada aa indiler. Asker daha olduu yerde atn ban tutmu ylece bekliyordu. Abbas, atn terki-sindeki eyerini zd omuzuna ald. erdeyken heybeye, bir ey olur, diye ii gitmiti. Heybenin iki az da rglyd ve rglere kilit taklmt. 264 Tren gn sonra cuma sabah gerekleti. Vali de, Albay da gelmiti. Albay da, Binba da tren giyitlerini giymilerdi. Bando da gelmiti. Tren marlarla balad. Abbasa temenlerden birinin eski tren giyitini giydirmilerdi. Gndere bayrak ekildi. Bando arka arkaya be mar ald. Arkasndan Albay, onun arkasndan da Vali konutu. Vali de Albay da milli kahraman olan, imdi de Mustafa Kemal Paaca bizzat mebuslua atanan yzbay gklere kardlar. Binbann sylevi ok firakl, ok gz yaartcyd. Savan getirdii aclan, ykm, savan, ister savaa girsin, ister girmesin insan insanlktan kardn uzun uzun anlatt. Albay kendini tutamam, alyordu. Sonunda da fkeden titreyerek, "Yeter Binba," diye bard. Binba kirp, diye sustu. O susunca gzyalarn silen Albay ardnda gen, sava grmemi, elinde bir tepsi tutan temenle gnderin dibine geldi. Yukarda al bayraklar dalgalanyordu. Temen Abbas da gndere yrd, selama durdu. Albay onun Franszlara kar gsterdii kahramanlklar vd, onu kutlad. Onun da kahraman yzba gibi Byk Millet Meclisine onurla gireceini de szlerine eklemeden edemedi. "Yurt uruna her kann dken kahraman dllenmelidir," diye de szn bitirdi ve madalyay temen Abbasn, yurt iin rpnan, kann aktm atal yreinin stne takt. Madalyann berat ve terhis teskeresi de tepsinin stndeydi. Onlar da temen Abbasa uzatt, ptkten sonra da, "bu gece benim onur konuumsun mlazim," dedi. Tren biter bitmez Abbas, heybesindeki armaan ald, doru sara ehmusa gitti. Sara ehmus btn Mezopotamyann buradan Badata, Basraya kadar en nl saracyd. Abbas dkkana girince sara ban iinden kaldrmadan sordu: "Ne istiyorsun?" "Benim iim ok kk, ok da byk bir i. Bunu da bu dnyada senden baka yapacak bir usta daha yok." Sara, ban kaldrd: "Oooo Abbas, biz de seni Bedeviler ldrd biliyorduk. Btn Urfa gnlerce Bedevilerin sizi nasl pusuya drd, ldrdyle alkand. Demek sen kurtuldun?" "Kurtulduk Ustam." 265 "Bedeviler senin sa kurtulduunu biliyorlar m?" "Biliyorlar Ustam."

Ustann yz sapsar kesildi, dudaklar titredi, "nasl geldin, o l ap da buraya kadar, nasl onlarn elinden cann kurtardn?" Abbas olan biteni olduu gibi anlatt. "Bunlar oldu yle mi," dedi ehmus Usta. "Bunlar oldu ha! Yoksa seni bu lde onlarn elinden Allah bile kurtaramazd, smme haa! Bu lde kurdun kuun, aslann kaplann, ylann ejderhann, gazelin, insann, bilcmle yaratn bir tek Sultan Emir Selahaddindir. Onun evine dmeseydin yanmtn. Seni getiren, Emirin adamlar dndler mi?" "Dndler ehmus Ustam." "imdi sen rlplak kaldn." "yle ehmus Ustam." "Gnlerin sayl. Onlar seni, nereye gidersen git, bulurlar. Hi bunun mmkn aresi yok. Ne yaptn da bulatn onlara?" "Ne bileyim Ustam." "Ben sana syleyeyim, bunlar btn Arabistann en yrtc kabile-sidir. iyi ki Emirin evine snmsn. imdi Mustafa Kemal Paann yanna da gitsen seni orada da bulur ldrrler. Paann sarayna da girsen... Ne yaparsan yap, kurtulamazsn. in-i Maine de gitsen seni bulurlar." "Nasl bulurlar?" "Onun orasn bilemem ama bulurlar. Onlarda bir sihir, bir keramet var. Kurtulu yok." ehmus Usta zlmt, Vah, vah, vaaah, diye habire ban sallyordu. Vaah, vaaah, vah! Uzun bir sre sustular. "Olum Abbas, sen Emirin yanna dnsene. Bir tek orada kimse dokunamaz sana. Yoksa Emir seni yannda daha ok istemedi mi?" "stedi. Kal, diye hem kendisi, hem de Hatunu yalvar yakar oldular." "Hemen dn. u iin neyse hemen bitireyim de hemen dn Abbas. Sana yazk olacak. Senin Franszlarla arpman dillere destan oldu. Bak sana kahramanlk madalyas bile taktlar. Hemen dn Emirin 266 yanna. Dalardan git. Saklan. imdi burada, u anda senin ardnda keskin atc en az kii var." "Var," dedi Abbas. "iini syle." "Bana bir muska yapacaksn." Eline bir kat ald, masann stnde zene bezene byk bir gen izdi. "Bu muskay bir mr boynumda tayacam. Boynuma asacam kaytan da bir mr boyu.." "Baka, baka bir mr boyu?" "Bakas, u altnlar alacak kuyumcuya gtreceksin, Emirin damgasn biliyor musun?" "Biliyorum, bir acayip gnetir onlarn damgas. Be bin yldr onlarn damgasdr bu gne. Sen imdi git karargaha oradan kma. Ben akamst en salam deriden muskan yapar, stne de Emir damgasn salam akar sana getiririm. abuk askerlerin arasna yeti. ehirde de hi gzkme. Onlar, ordunun iinde de ldrr, ldrdkten sonra da kamazlar, sen ldkten sonra da kendi balarna bir kurun skarlar. Haydi abuk, cann askerlerin arasna, at." Abbas bir solukta, ona buna arparak, karargaha vard, odaya girdi, kapy ierden kilitledi, temen giyitini kard. Heybenin bir gz giyecekle doluydu. pekli bir bohann iinden lacivert bir giyit kt, giyindi. stne kalp gibi uydu giyiti, sanki ok usta bir terzi, lsn zenerek bezenerek alm yle yapmt. Bu soylu adama, bu Emi-re amamak elde deil, diye dnd Abbas. ln be bin yllk tanrlarnn soyundan. Baka nasl bir adam olacakt ki... Kapy aralad, nbetteki askere: "Bana hemen imdi bir mlazm gnderiver," dedi. "Ba stne kumandanm." Az sonra kap ald, bir arkada girdi ieriye, kucaklatlar. "imdi u ayakkaby al," kundurasnn tekini uzatt arkadana, "izmeci Muhoya git, bir krkl izme al getir." Eline bir altn tututurdu.

Arkada biraz sonra bir ift krkl izmeyle kt geldi. Abbas izmeyi giydi. "Sa ol karde," dedi. "Ben yarn gidiyorum, salcakla kaln." Arkada temen ona bir lye bakar gibi bakt, kucaklatlar. 267 "Gle gle git arkadam." Abbas, herkes biliyor, diye dnd. Bu ehirde tandk tanmadk, albay bile, vali bile bana lye bakar gibi bakyorlar... Kendi kendine gld. Bunca savaa girdik ktk lmedik de... Akamleyin gn batt batacak kap alnd, Abbas korkarak kapya gitti: "Abbas olum benim, ehmus Usta." Abbas sevindi." "Al!" Muskay uzatt. Muska kaln, parlak bir deriden yaplmt. stnde de Kral Sargonun mhrndeki altn gne parlyordu. Emir Se-lahaddin Sultan ne demiti, ben Araplarn Emiriyim ama Arap deilim, demiti. Asurlular baka bir soydur. ehmus Usta, btn abalarna karn ondan para almad. "Bu da benden sana bir armaan olsun," dedi kt gitti. Korku gittike onu saryordu. Bu geceki, Albayn trenine nasl gidecekti? Az nce izmeyi getiren arkadan ard, her eyi anlatt. Arkada zaten hemen hemen her eyi biliyordu. "Yemek yiyeceiniz yer, Krt Beyi Milli brahim Paann konadr, oraya kimse yaklaamaz ya ben gene de paann konan belli etmeden kuatrm." Konaa askerlerin ortasnda gitti. brahim Paa onu merdivenin banda karlad. pekli yer sofras serilmiti. Az sonra yemee baladlar. Yemek gece yarya doru bitti. Hep sava, Trk askerinin kahramanlklarn konutular yemekte. Krt brahim Paa duruu, oturuu, konumas, tavrlaryla tpk Emir Selahaddin Sultand. Arballklar, baklar, alakgnlllkleriyle hk demiler birbirlerinin burunlarndan dmlerdi. Onu brahim Paann konana getiren arkadalar avlunun dnda askerleriyle bekliyorlard. Abbasi aralarna aldlar karargaha kadar gtrdler. Abbas, kapda: "Turul karde, askerler gitsinler de sen kal," dedi. Karyolann stne oturdular. 268 u uzun savata ne gemiti ellerine. Binlerce, on binlerce asker lmt. u Allahuekber danda olanlar, plak ayaklan plak bedenleriyle iki, insan boyu karn iinde dmanla boumadan ayakta donanlar, dan yamalarnda bir ormanmasna st ste donup kalanlar. Alk, yokluk, tifs, boalm kyler, kasabalar, batan baa yklm yaklm bir lke. Yz binlerce askerden geriye kalan birka bin yaralanm, sakatlanm, yar deli, yar meczup... "imdi biz ne yzle, nasl dneceiz evimize. Hi olmazsa koynumuzda birka altnmz olsayd. Oysa u ldeki Bedevilerde heybeler dolusu altn. Bir aireti bassak yeter." Turul Temenin bu ie akl yatt. "Ka kii gerek?" "yi nianc on be kii yeter." Birka saat iinde on be keskin nianc tamamd. Sabaha kadar tarttlar. "Araplar hepimizi ldrr," "Sen cann zor kurtardn Abbas." "Daha da kurtarm deilsin." ., "Keseler dolusu altnla gitmek iyi, iyi ya... Ya sonu." "Sizin hepinizin Bedevilerden gznz korkmu." "Asl senin korkmu. Git bakalm kyne, gidebilirsen." "Gidebilirsen..." "Gidebilirsen..." "Gideceim kyme. Ne varm ki?" Hepsi birden kirp, diye kestiler seslerini. "Gidebilirsen..." Bunda, bu gidebilirsende ok bir i var, diye dnd Abbas. Sanki kefenim boynumda. "Ne var arkadalar bizim kyde, bir ey mi olmu?"

Sustular. En sonunda bir avu: "Biz ne bilelim senin kyn," dedi. Gn rken, birbirlerinden kucaklaarak ayrldlar. Onlar gittikten sonra Abbas odasna kt, iyice at gaz lambasnn donuk nda gne damgal muskay seyretti, sonra da koy-nundaki keselerden nce lapis gvdeli, altn kanatl kuu kard, onu 269 da uzun uzun seyrettikten sonra Kral Sargonun mhr tanray kard, ardndan da kvrm olmu, krmz dili darda hlayan ylan... n de muskann iine gzelce yerletirdi, muskann azn yle bir yapmt ki ehmus Usta bir kez kapatnca kolay kolay almayacak biimde. Halep ipeinden rlm krlmaz kaytanl muskay boynuna takt Abbas. Muskay boynuna takar takmaz da bir baka insan oluverdi Abbas. Bir ku kadar hafifledi. Yrei yundu arnd, ne korku kald, ne endie, ne ylg... Yzndeki ektii aclarn krklar da silindi gitti. Yzn tra ederken kendini askere alnd gnk gibi prl prl, apaydnlk grd. Sanki ektii btn aclar, yapt btn ktlkleri muska yreinden skm alm, uzaklara frlatp atm gitmiti, mrnde ancak birka kez bylesine sevince batm kmt. Tra olduktan sonra, darya kt, ehre indi, onu tanyanlarn birou onunla karlamamak iin yollarn deitirdiler. Bir ksm, yanlarna ynlerine korkuyla bakp, ho geldin, dedikten sonra hemen ondan uzaklatlar. Bir ksm da ok arp, adam safi yrek, dediler. ehmus Usta onu dkkanna ard. Abbas, sa ol ustam, dedi ah dkkanna girdi. Kahvaltdan sonra Anzelhaya gitti, balklara, ahdan ald, ekmek krntlarn att. leye doru Halil brahim Peygamberin makamn ziyaret etti. Kapsnda ikindiye kadar oturdu. Ardndan bitiikteki camiye girdi. Mimberin nne diz kt oturdu. Millet akam namazna gelmeye balarken o camiden kp kebapya girdi. Kebap onu tand. Bir acl Urfa syledi. Rak istemedi. Bir tabak dolusu yeil biber, maydanoz, krmz turp geldi. Abbas uzun bir sredir kebap yememiti, yedi, iti, doydu. Karargaha vardnda karanlk oktan kavumutu. Yatt odaya girdi, giyitlerini arabuk deitirdi. Merdivenleri ikier ikier atlayarak aaya indi. Avlunun ortasnda, dnk asker atnn ban tutmu onu bekliyordu. Askere bir altn verdi. Asker, elindeki altna akn akn bakt kald. ehrin ana caddesini boydan boya geti. ehri knca yreini bir korku ald, rperdi. Bu yreleri ok iyi bilirdi, Antep yoluna kt. An-tepte birka gn kald. Burada onu korkutan bir eyler vard. zlendi270 ini anlayp izini artt. Gece yars ehrin dndaki ehre Kst mahallesinden Mara yoluna kt. Her kardan, her arkadan gelenden kukulanyordu. Marata hi duramad. Kedeki ahda karnn doyurup, kardaki dkkandan yrk peyniri, zeytin, helva ekmek ald, ana yola kmad, atn Ahrdann eteindeki kylere srd. Bir gece yrk adrlarnda kald. Onlardan da kukuland. Suriyede Rahva ovas, Me-zopotamyada Harran, Urfa, Cizre, Nusaybin yreleri, Dicle, Frat kylar yrklerin klaklaryd ve bu yrkler ne kadar Bedevileri sevmeseler de i ieydiler. Abbas bu gebelerin ilikilerini ok iyi renmiti. Yoksa l Bedevisinin bir kolu stanbulda, Adanada, Urfada, Ankarada, tzmirde, bir kolu Halepte, Samda, Badatta, Basrada nasl olurdu. Meryemil belinden sonra orman ii kylere vurdu. Orman ii Trkmenleri konukseverdiler, onu el stnde tuttular. Yemediler ye-dirdiler, imediler iirdiler. Son kald Trkmen ky, kyne iki buuk saat uzaktayd. ocukluunda babasyla birlikte bu kye birka kez dnlere gelmilerdi. Kyller onu tanmadlar, o da kim olduunu sylemedi. Kyde bir hafta kald, onlara geceleri bkmadan usanmadan sava anlar anlatt. Kyller ulu bir destancy dinler gibi onu dinliyor, kyden gitmesini hi istemiyorlard. Kyn birka kez kyllere soracak oldu, kyller ona die dokunur bir ey syleyemediler. Ya sylemek istemiyorlar ya da ky stne hibir ey bilmiyorlard. Bilmiyebilirlerdi. Bu Trkmen kylleriyle buraya, Binboalara yerlemi erkez kyllerinin hibir ilikisi yoktu hemen hemen.

Birka kez gn rken atna bindi yar yoldan geriye dnd. Kyne bu kyden bir kiiyi de gnderemiyordu. inde bir korku vard ki yze karamyor, korkusundan alabildiine korkuyordu. Sonunda kylyle helallat, atna bindi, doludizgin kyne srd. Kye girmeden tere kpe batm atnn ban kyn kapsnda ekti. Bir sre bekledi, kyden t kmyordu. Birka kez atn kyn iine srd, her srnde geriye dnd. Bir trl kyn iine giremiyordu. Kyn yresini dolanmaya balad. Kyden bir ku sesi bile gel271 miyordu. Btn evlerin kaplar akt, at altlarnda ne sereler uuuyorlard, ne de srcklar. Edemedi, cann diine takt kye girdi, evlerine srd, atndan atlad doru ak kapdan ieriye girdi. Ev bombotu. Ocaktaki kller, yar yanm odunlar burada bir zamanlar insanlarn yaadna tanklk ediyordu. Kendi evlerinden kt yan eve girdi. Orada da kller, yarya kadar yanm odunlar. Ksa bir zamanda kyn btn evlerine delirmi bir hzda girdi kt. Kller, yar yanm odunlar. Bir canl yoktu. Bir kertenkele, sinek, bcek bile. Atna atlad. Atlar atlamaz da kulann dibinden vzlyarak keskin bir kurun geldi geti. Kendisini yere att, pnarn yanndaki kayala ekildi. At arkadaki maaraya saklad. Adamlar kyn iine daldlar. Ak libaslydlar. Tahta evleri atee verdiler. Abbas, onlar evleri atee verirlerken birkan devirdi. arpma gece yarya kadar srd. Abbasn elindeki Alman filintas ok etkiliydi. Susamt, pnardan doyasya bir su iti, atn maaradan darya ekti bindi, biner binmez de doldurdu. Evleri yakmaya uraanlar arkasndan onu bir yaylm ateine tuttular ya bouna. Daha gn domadan kasabay tuttu. Bir sre alann orta yerindeki ulu narn altndaki pnarn banda bekledi. Atn sulad. Kendi de am oluktan bir su itikten sonra babasnn dostu Davut Aann evine atnn ban ekerek yolland. Daha konaa yaklamadan Avar Beyi Davut Alinin sevin iindeki sesini duydu: "Hatun, Hatun k dar, k dar da bak, kim geliyor, Abbas, Abbas, bizim Abbas." Kar koca merdivenlerden indiler, Abbasi kucakladlar, Abbas heybesini atn terkisinden ald yukarya ktlar. "Biz de seni bekliyorduk, hem de drt gzle," diye konutu Davut Ali. "Sen kye uradn m?" "Uradm," dedi Abbas. "Ben olan biteni duyunca yanma drt kii aldm dtm yola. Vardm kye ne grem, ky bombo, siniler sinek yok. Yaknlardaki kylere gittim, sen gittin mi?" "Gitmedim." "Kyllere sordum, ne oldu kye? Kimse die dokunur bir ey sylemedi. Bam vurmadm yer kalmad. Bir gn bakmlar ki ky272 de hibir canl kalmam. Hi kimse kydekilerin ne olduunu, nereye, ne zaman gittiklerini bilmiyor. Evlerdeki btn teberiler, kilimler, dekler, sandalyalar, masalar, kap kaak, el dokunulmam, olduu gibi duruyor." "Ben de grdm." "G ettiler desek, teberilerini alr yle giderlerdi. Kardlar desek, kedileri, kpekleri, atlar eekleri, teki hayvanlar kalrd kyde. Ben bu ie akl sr erdiremedim. Hepsini ldrdler desek, btn kylere haber saldm, dereleri, koyaklar, maaralar, ormanlar aradlar, bir tekinin lsn bile bulamadlar. Sen ne diyorsun?" "Bu ie aklm ermedi." Bu sorun stne uzun uzun konutular, bir sonuca varamadlar. Davut Ali: "Bu erkezlere akl sr ermez Abbas olum," dedi, zlm. "Nereye gider bir kocaman ky byle sessiz sedasz? Hepsini hapisaneye attlar, diye dndm. Yrede hapisane koymadm arattrdm. Sonra da aklma dt, bunlar Kafkaslardan geldiklerinde, Uzunyaylaya ky kurduklarnda byle birka ky birden ortadan silinmi, yitmi gitmi, imleri timleri belirsiz olmutu."

Davut Ali Beyin be olu vard, bei de Sarkama gitmiti. Ortada hi kimse gzkmediine gre hibiri dnmemiti. Yemek geldi yediler, kahvelerini itiler. Uzun bir sre yumuldular, konumadlar. Abbasn ocuklarndan sz etmesini bekliyor, soru dolu gzlerle ona bakyordu. "Allahuekber dalarnda sen de var miydin?" "Vardm," dedi Abbas iini ekerek. "Hepsini bit yemi, doksan bin kiiyi." "ou da dondu." "Yalnayak ba kabakmlar." "yleydik." "Bizim, buralardan, Toroslardan gidenlerden hibiri gelmedi. lk gelen sensin." Abbas gene yal adamn gzlerinin iine soru dolu bakt. "Bizimkilerden hibiri dnmedi. Bei de..." 273 O gece hi uyumadan konutular. Abbas Sarkam, Allahuekber bozgunlarn, bozgundan geriye kalan askerleri, asker kaaklarn, donmu insan ormann, Yezidi krmn, Ermenileri, Ermenilerle savalar, Ermeni krmn anlatt. Davut Ali Bey sonunda gzyalarn tutamad. Abbas konuyu baka yne, Bedevilere evirdi. Emir Selahaddin Sultan, onun dostluunu, sesi duyulup da kendisi gzkmeyen kuu anlatt. Davut Ali Bey kendine geldi, glmsedi. "Kim bilir bu ku ne biim bir kutur." dedi. "Ben de merak ettim, sesini duyunca. yle bir sesi var ki insann yreine iliyor, kanna karyor. Onun sesini bir kere duyunca, her afak vakti bir kere daha, bir kere daha dinlemek istiyorsun, kuun sesini duyunca mutluluklar, sevinlerle doluyorsun, lm unutuyor, lmszln, cennetin kapsna varp dayanyorsun. Emir Selahaddi-nin dediine gre, imdiye kadar binlerce kii mrlerini bu kuu aramakla geirmi, hibiri de kuu bulamam. Sesi var, kendi yok bir ku. nsanlar yedi bin yldr bu kuun tasvirini, heykellerini yapyorlarm. Emir bana ok tasvir, ok ku heykeli gsterdi, hibiri de tekine benzemiyordu." Davut Ali Bey dncelere dalmt, ban kaldrd: "Eskiden bizim buralarda da byle insann iini stan bir ku terdi, onu da kimse gremezdi. ocuklarmzn hepsi, on be yandakiler bile savaa srlnce, hibiri de geri dnmeyince o ku sesini kesti." Davut Ali Bey iini derinden ekti. Gene gzleri ya iinde kalmt. "Sava icat eden grmesin cennet," dedi. Kuluk vaktine doru konak kadn erkek, gen yal insanlarla dolmutu. Gelen sevin iinde Abbasi kucaklyor, pyordu. Hi olmazsa savatan bir kii de olsa bir can dnmt. Bir umut kaps almt Abbasla. Kalabaln sevinci dorua kt. Davut Ali Bey, kalabaln sevincine bakt bakt da: "Olum Abbas, sa olasn, var olasn, geldin de insanlarn iine bir umut yaktn." Sonra llerin giderken braktklar giyitler ortaya atld. Kadnlar halka olup ada baladlar. Hem alyor, hem sylyorlard. "Dnya dnya oldu olal kocalar dnmeyen gelinler, oullar 274 dnmeyen analar, kardeleri dnmeyen kzlar gibi sava kimse byl lanetlemedi. Senin dnmen onlar cennete gtrd getirdi. Bu kadar da onlarn yaamasna yeter. Bu, yalnz umut da deil, bu, benim anlamadm baka bir ey olacak." Konak, bylesine gn doldu doldu boald. nc gnn sabah, daha tanyerleri madan Abbas Davut Ali Beyden izin istedi. O da: "Nereye gidiyorsan gle gle git ya bizi unutma yavrum. u yitip giden erkez kynden bir haber alrsan bize bir haber ulatr," diye ondan dilekte bulundu. "Ba stne. Senden bir isteim var." "Syle yavrum, Abbasm." "u benim atm ok soylu bir attr. Btn Arabistanda bu atn soyundan ok az at var. Bana Emirin teberiidir. Bu at sende kalsn. Soylu bir ksrak bulursan ona ek de tayn al. Soyu tkenmesin bu atn."

"imdi senin yanna iki adam vereceim, altna da baka bir at, senin atn burada kalacak. Atna lnceye kadar da gzm gibi bakacak, soyunu kurutmayacam." Kahvaltya oturdular. Darya ktklarnda iki atl onu, eyerli bo bir atla bekliyordu. Abbas ahra gitti, atnn ban kucaklad, gzlerinden pt, geriye dnd, onu bekleyen ata atlad, srd. Hatun, onun arkasndan bir kova su dkt. Poyraz Musa yatandan zorlukla doruldu. Hep mutlu glyordu. Ellerini dee bastrd, ayaa kalkt salland, decekken Vasili yetiti koluna girdi, birlikte yznumaraya kadar gittiler, o iini grrken Vasili onu tuttu. Ayaa Vasilinin yardmyla kalknca, onun yzne bakamadan: "Kusuruma kalma Vasili," dedi, "senin bana yaptklarn anam, babam bile yapmad." Vasili kpkrmz kesildi, sesi titriyerek: "O nasl szdr azndan kan. Ben sana ne yaptm ki?" "Sen kardelerimden bile ileridesin benim iin." "Suuus," diye kzgnlkla konutu Vasili. "Bir daha byle konu275 ma. Yatana yatrd. "Hep byle kalmam, deil mi Vasili?" "Kalmazsn Poyrazimu. Yaknda iyileeceksin. ok su yutmu, dalgalar seni ok derinlere ekmi. Seni deniz diplerine vurmu ama altta ok kalmamsn, dibe alm darya atm, darya atm hemencecik de dibe ekmi. Deniz her zaman byle olmaz- Poyrazimu. Senin talihin varm, abuk iyileeceksin. Deniz ou zaman insan dibine ekerse, darya ancak lsn atar." "Ben bu kadar beladan sonra iyilesem ne olur ki... Sarkamtan, Allahuekberden, llerden, krmlardan, kanlardan sonra..." Gzleri bym, yz birden sar yeile kesmiti. Vasili onun yorgann stndeki elini tuttu, scack gzleri dolarak skt. Bu anda da Poyrazn gzleri yaard. O da onun elini skt. "Ben de anakkaleyi grdm Poyrazimu. Ben de... Ben de... Ben de... Btn savalarda dmanla arptktan sonra... Amele Taburuna verdiler beni. Dumlupnar ovasndan saatlarce uzaklara kokmu, rm, srtmda para para lleri dan dibindeki dereye tadm. O kadar yara aldm lmedim de llerin kokusu cierlerimi skyor, beni ldryordu. Birka gn daha l tasaydm, mmkn yok lrdm. ok arkadamz, stlerinde l, dizst kmler, yle lmlerdi. anakkalede yan yana arptmz bizim blkten Vanl Ahmet avu beni grd de kotu geldi. stmdeki ly ald att, beni binbaya gtrd. Benim hakkmda ok ey syledi de binba brakt, "kusura kalma olum Vasili. anakkaleden geriye kalanlara byle ikenceler, lmler reva deildir. Sarkam bozgunundan sonra ben de nasl eski Vasili olurum kardeimu? Bizi sakatladlar kardaimu, bizi yaraladlar, yreimizi skp yerinden kopardlar aldlar. Biz nasl eski..." "Suuus Vasili," dedi Poyraz. "nsan isterse her sabah gn atmy-la birlikte yeniden doabilir, kirlerinden, aclarndan, yaralarndan ar-nabilirmi." "yle mi?" diye sordu Vasili kukuyla ona bakarak. "yle," dedi Poyraz. "Ben imdiden arndm bile, seni, Lenay grdkten sonra. Bu dnya hep karanlk, hep kan, hep sava deilmi. Sizler de varmsnz bu dnyada." 276 "yle mi?" dedi Vasili, kukulu. "yle," dedi Poyraz. "Ka geceyi grdk sabah olmam." "Ka insan grdk yaralanmam." "Sus Vasili, sus! Sonra bol bol konuuruz." Gzlerini kapatt. Yz rahatt, az sonra derin bir uykuya dald. 277 "ok dndm, Kafkasyaya gmler, Kafkasyadaki kylerine gitmilerdir, diye ok dndm. Ne Bedeviler, ne bir ey. Sen mezarla gittin mi?" "Gittim. Gittim de ite orada kurun yamuruna tuttular beni." "Taze mezar var myd?"

"Yoktu." "Bir ay, be ay sonra bile taze mezar belli olur." "yle olur." "Evlerin kaplar ardna kadar ak myd?" "Syledik ya, akt." "Kyde bir kedi, bir kpek grdn m?" "Grmedim." "Evlerin iindekiler olduu gibi duruyordu, yle mi?" "Duruyordu." "Ky Kafkasyaya gmtr." "Btn ky, hep birden mi?" "Hep birden." "O yanlardaki teki erkez kyleri yerlerinde duruyorlar myd? "Bilemem." "Onlar da gmler mi, hep birden? "Bilmiyorum, bilemem." "Bilemezsin." ' "Benim bu ie aklm ermedi." "Benim erdi. Benim bir dedem vard, ad da Vasili. Atoynatano-lu derlerdi ona." 278 Atoynatolu Vasili, nasl dtyse bir gn adaya dvermi. Geldiinin ilk aynda kyn en zengin adamnn gzel kzyla evlenmi. Paras varm, ok da gzel iki katl, bol odal bir ev yaptrm. Yakkl bir adamm. Byk mavi gzleriyle dnyaya sevgiyle bakarm. Burma krmz byklar, geni aln, kartal burnu, geni omuzlar, uzun bacaklaryla heybetli bir adamm. Evlendikten bir ay sonra Vasili ortadan yok olmu. Ada halk bu yitie armam, geldii gibi gitti, demiler. Arkasndan da bir sr dedikodu karmlar. Karsn, karsnn babasn sulamlar. Dn geldi, nenin nesidir, diye sorulmadan byle bir adama varlr m, kz verilir mi, demiler. Adalarnn en gzel kznn bylesine braklmasn kendilerine yedirememiler. Bu ada, ada oldu olal balarna byle bir hal gelmemi. Kz da gebe kalm. Daha ocuk domadan Vasiliyi unutmu, adn bile anmaz olmular. Sanki adaya Vasili adnda biri ne gelmi, ne de gitmi. Bir gn leye doru uzaklardan byk bir tekne gzkm, adallar iskeleye koumular. Adaya ne zaman byle bir tekne urasa iskele oluk ocuk, kadn erkek, kedi kpek dolanm. Tekne iskeleye burundan yanam. Dz burun tahtasn iskelenin stne yatrmlar. Tekne alnca ok gzel, uzun bacakl, eyeri, dizginleri gm savatl, yerinde duramayan, einen bir kr atn stnde Vasiliyi grmler. Vasilinin yz, burma byklanyla yaramaz bir ocuun yzym. Yznde hnzrca glmsemeye benzer bir eyler varm. Atn stnde dimdik duruyormu. ok gzel, lacivert giyitleri, ayaklarndaki krkl parlak izmeleri, sa yanna yatrd mor pskll fesi ona ok yakm. Kalabala bakmadan atn zen-gilemi tekneden km, doru evine srm. skeledekilerden t kmam, arkasndan bakakalmlar. Evin avlusunda atn durdurduunda karn burnunda kars onu karlam, atnn ban tutmu. O da atndan atlam, atlar atlamaz da karsna sarlp pm. Heybeyi terkiden karsyla birlikte alm, ieriye girmiler. Az sonra adallar evin avlusunu doldurmular, herkes sevin iindeymi. Gelen, grkemli kr atn yresinde dnerek inceden inceye, at cambazymlar gibi, at inceliyorlarm. Adada imdiye kadar hibir at grmemiler-mi. Vasili kalabal grnce darya km. Ona hep bir azdan, "ho geldin Vasili," demiler. Vasili de sevinli bir sesle onlara kar279 lk vermi. Ho be etmiler, "atn ok gzel Vasili," demiler, oradan ayrlmlar. Vasili ikinci sabah erkenden atna binmi, ky ky giderek aday dolanm. kinci gn tepelere km. nc gn Zeytinli Koyaa girmi, beinci gn... Adada gitmedik yer brakmam... Bundan sonra da her gn atna binip bir, birka kez aday dolam, yalnz, bilenler onun bir tek gn ata binmediini sylerler, o da olunun doduu gn. At ld gn alam, yas tutmu gnlerce. Ardndan da gene yitip gitmi. Uzun bir sre sonra da gene grkemli kr bir atn stnde geri dnm.

Dnlerde, bayramlarda at stnde trl cambazlklar yapar, doludizgin attan atlar, atlamasyla ata binmesi bir olur, at gene son hzla giderken, karnnn altndan girer, br yandan atn stne kar, srtnda dimdik durur, bu hi at grmemi adada herkesin yreini azna getirirmi. Altndaki atla akla hayale gelmez ok baka hnerler de yaparm. Adada kald srece ok at alm Vasili, ok da gzel atlar olmu her zaman. Olu bym, kars kocam, olu balk olmu. Vasili bunu hi yutamam. Doan torununun adn Vasili koymular. ok yalanm Vasili, beli bklm, gzleri bozulmu, gene de atna biniyormu her gn. Bir gn Vasili gene ortadan yitmi. Birka gn sonra da byk bir tekneyle geri dnm. Tekne iskeleye yanam. Kyl oluk ocuk yediden yetmie iskeleye dolumu. Atnn srtnda yz adaya dnk, kprdamadan yle dimdik duruyormu. Ne beli bkk, ne de omuzlan dkm. nce uzun yeil bir dal gibi. Uzun bir sre hi ses karmadan, iskeledekilerle bakmlar. Neden sonra tekne iskeleden ayrlm, Vasili de atnn ban hemen adaya geri evirmi, arkada kalanlara bir el sallam, hemencecik de elini geri indirmi. O gzden yitinceye kadar kalabalk da teknenin stnde, atnn srtnda kprdamadan duran Vasiliye hi ses karmadan, gzden yitinceye kadar bakm. "Ondan sonra da babama Atoynatanolu, demiler. te ben bylece Atoynatanolu olmuum. Soruyorum sana, Atoynatan Vasili niin 280 geldi bu adaya, ya sonra, beli bklm, bu adadan niin nereye gitti? Gitti de bir daha dnmedi?" "Ne bileyim ben" "Niin gitti bu adadan?" "Sen syle niin?" "Niin gitti onu bilemem ya, herkes bilir, btn bir ada halk bilir, o gece gndz memleketi stne Rumca, Trke trkler syler, memleketinin hasretinden lr geberirmi." "Nereliydi?" "Hi kimseye sylememi, byk anama da, babama da... Yalnz, babam, anladma gre derdi, o Orta Anadolunun usuz bucaksz bozkrlk bir yerindendi. Syledii trklerden, gkleri hep ok uzaa ekilmi gitmi, yldzlar, gnei gn yedi kat stnde olan sonsuz, usuz bucaksz dmdz bir yerden olduu anlalyordu, derdi. Anam da, neden, nereden geldiini bilmiyordu. O da o uzak gkleri, usuz bucaksz aasz bozkrlk bir yerden olduunu trklerinden kardn sylyordu. Sonunda gitmi ite. Niin gitmi sence?" "Ne bileyim ben." . "Senin erkezler yurtlarndan niin kmlar?" "Savatan dolay. Yenilmiler, kamlar." "imdi niin?" "imdi sava bitti mi sanyorsun oralarda, sava bitti de onun iin mi gittiler, diyorsun?" "Bilemem. Onlar bilir." "Ya beni kyde kurun yamuruna tutanlar?" "Bilemem." "Ya Emir Selahaddine benim kym bulduklarn syledikleri, ya kuun kanadnn altna saklansam da, ylann deliine girsem de beni bulacaklar?.." "Bilemem," dedi fkeyle Vasili. "Bu adada seni kim bulabilir. Bu Allann bile unuttuu,ada kimin aklna gelir. u kasabada, ky kylerde insanlarn ou byle bir adann olup olmadn bile bilmezler, bilenler de nerede, hangi yanda olduunu, birka balknn dnda, arasalar bulamazlar." "Tamam," dedi Poyraz Musa kzgn. "yle olsun. Biz imdi ii 281 mize bakalm. Ben ok domates, biber, kabak, patlcan, trl trl iek tohumu aldm, eksek mi? Vakit ge mi?" "Tam zaman," dedi Vasili. Hemen ie koyuldular. Poyraz Musa geldiinden bu yana koyan azndaki sellerin getirip yd milli topraa gz koymutu.

Poyraz, birtakm uvallar da almt. ki telis uval setiler, koyan dibine gittiler uvallar toprakla doldurup baheye tadlar, akama kadar baheye bycek bir bek milli toprak ydlar. Poyraz, "ok yorulduk Vasili," dedi, "bu byle olmayacak, yarn sabah erkenden kasabaya gitmeliyiz. Nasl olsa benzinimiz ok." "ok," dedi Vasili sevinerek. "Birlikte gideceiz, yle mi?" "Birlikte gideceiz," dedi Poyraz. "Yarn ben laciverdimi ekip stiklal Madalyam takacam. Tlsml muskam da boynumda. Sana o resimli evi alacaz. Bir de yatak, koltuklar, aynalar, bir eve ne gerekse hepsini.. Sana bir de gzel bir giyit alacaz. Bana da bir eyler..! Bu adada bir insana ok ey gerekiyor. Bir el arabas da alacaz. apalar, krekler, testere, balta, orak, ok ey, ok ey. Kapkacak. Ne gerekse hepsini." "Ne gerekse hepsini," dedi glerek Vasili. "Bende o kadar para yok ki..." "Bende var," dedi Poyraz ona biraz kskn bakarak. "Syledim sana, bende var!" "Var," dedi Vasili, "kzma arkada." "Kzmadm," dedi Poyraz, "sen de amma alngan olmusun arkada. Bu gece bizde kalr msn?" "Olur," dedi Vasili, "Olur ama resimli evden baka bir de o deniz kysndaki deirmeni istiyorum." "Olur. Baheyi de byteceiz." Vasili gitti evinden yatan srtlad getirdi. "Evden mis gibi bir yemek kokusu geliyor, Lena ne piiriyor, kim bilir." "Kim bilir," dedi Musa. "Kokusu..." Burnunu havaya dikti, burun delikleri bir atn burun delikleri gibi alarak havay koklad. "Kim bilir." Yemeklerini glerek elenerek yediler. 282 Sabahleyin, daha gn madan uyandlar, emenin banda tra oldular, kahvaltlarn yaptlar, "Yaasn ermi Tanasi," diyerek gldler, ierden bir teneke benzin alp kayn deposunu doldurdular. Kayk denize alrken Lena arkalarndan bir tas su dkt iskelenin tahtalarnn stne. Kasabaya vardklarnda vakit leyi geiyordu. .Kahvenin bahesinde oturan Kadri Kaptan onlar daha iskeleye yanamadan grd, tand. Kayklarn karlad. aknlkla, "ooo Vasili," dedi, "sen burada miydin, sylyorlard da inanmyordum." Vasili: "Sus Kadrimu, kaptanamu, sus!" dedi. Poyraz: "Merhaba Kaptan," dedi Kadrinin elini skt. "Vasiliyi ben gndermedim. O hep burada kalacak. Yarn bizi sen gtreceksin adaya." "Ba stne," dedi Kadri sevinerek. skeleden, hi konumayarak, kese bir yoldan Kadri Kaptan onlar nfus memurluuna kadar gtrd,"yarn sizi iskelede bekliyorum. Ne zaman gelirseniz oradaym," dedi ayrld. zeyir Han onlar cokuyla karlad. kisini de kucaklad, koltua eliyle oturttu, uzun uzun aday sordu. "Size bir kii daha gelecek," mutusunu verdi. "Ama ne adam," dedi. "zlmeyin adanz yaknda azna kadar dolacak," diye eklemeyi de unutmad. "sterlerse gelmesinler Hanmz, biz bize yeteriz." Kahvelerini itiler. Han bir coku iindeydi, gzlerini de madalyadan, kocaman, gne damgal muskadan alamyordu, ilk gryor gibi. "Sen Vasili iin mi geldin?" "Onun iin Hanmz. Ona bir ev, biraz teberi, kapkacak almak iin, bir de..." "Anladm," dedi zeyir Han. "Tezkeresi var m bunun?" "Var," dedi Poyraz. Vasili kard tezkereyi zeyir Hana uzatt. "Ohhooo," dedi zeyir Han, "sen bir kahramanmsn." Durdu bekledi. "Dur, sen nereli olabilirsin?" Dnd. "Buldum," diye sevindi, "sen stanbullusun." 283 "Dedem oral."

"Kim derlerdi dedene?" " Atoynatanolu." "Atoynatolu Vasil, Nfus kadn hemen hazr olacak, nce mal mdrne, sonra tapucuya, sonra da kaymakama gideceiz." "Ba stne Hanmz." Nfus kadn katip az bir srede hazrlad, Vasilinin eline verdi: "Hayrl olsun." "Haydi kalm." Mal Mdr Bey de onlar saygyla, cokuyla karlad. Resimli evi, deirmeni hemencecik onlara para almadan vermek istedi. Vasili ard, telaland. Bu hal Poyrazn gznden kamad. "Benim iin deil Atoynatanolu Vasili iin" dedi. "Kesinlikle, zorla, erle bu paray alacaksnz bizden." Masann stne altn koydu. "Yahu Poyraz Bey kardeim, herkese bilabedel veriyorum, hibir kimse o adaya, stne bir kese altn da versen, hi kimse, oluk ocuuyla a da kalsa gitmiyor. Bilmem nedendir." "Olsun," diye grledi Poyraz, ayaa kalkt oturdu. Gsndeki madalyas bir o yana, bir bu yana sallanyordu. "Olsun, bu paray alacak, deirmeni ve evi bize satacaksnz." Tartma uzun srd. stiklal Madalyas, hakk yenmi milli kahraman Abdlvahap Beyi, zeyir Hann da yardmyla yendi, altn Poyraz masann stnden alp kahramann cebine koydu. Sat muamelesi de abuk yapld. zeyir Han, oradan ayrlrken: "Bu akam bizdesiniz mirim, size yle mezeler, yle mezeler, yle ikiler, mirim, horoz sesi duymam..." "Desene yaadk." "Yaadk," dedi zeyir Han. "Kaymakam da aracam." "Desene mirim, felekten iyi bir gece alacaz." Tapucuya gitmeden, zeyir Han evine urad, Hanma sk bir tembihatta bulundu. Hanm, "sen hi kayglanma Hanmz, her ey dediinden de gzel olacak," diye onun kayglarn yattrd. Tapucu onlar grlmemi bir cokuyla karlad. Onlar oturttu, kahveleri syledi. Sevincinden ne yapacan bilemiyor, odann iinde 284 dnp duruyordu. Vasilinin gzleri falta gibi alm olan biteni seyreyliyordu. Tapu da hemen hazrland. Kaymakamlk yaknd. Abdlvahap oktan kaymakama umu, ona mutuyu vermiti. Arbal kaymakam onlar kapda karlad, birka kere de Poyraz tepeden trnaa szd. Poyraz ok merak ediyordu: "Nerelerde savatnz Poyraz Bey?" Poyraz utanga: "Sarkam, Allahuekber, Ar Da, Van, Badata kadar gittik." "stiklal madalyas?" "Urfada Franszlara kar." "Maallah efendim, maallah." "Teekkr ederim." Kaymakam da anakkalede savamt. anakkale anlar anlatmaya balad. Aradan epeyi bir zaman geti, kaymakam comu, kendinden gemi anlattka anlatyordu. zeyir Han, bir ara szn kesti: "stadm efendim," dedi, "ok gzel konuuyorsunuz. Sznz balla kestim. Bu akam bizim eve eref vereceksiniz." "Demek yle zeyir Hanmz, demek... Demek, bu akam yemeklerle beraber parmamz da yiyeceiz. Bir de ikiler, bir de iki-ler..." "Bir de ikiler, bir de Kafkas yemekleri, stanbul mezeleri... Bir de kaymakammz. Bir de anakkale anlar..." "Bir de bir mjdem var Poyraz efendi oluma... yle bir mjde ki..." Durdu bekledi, sz demledi, glerek. "Biliyor musunuz kim geliyor, kimseciklerin beenmedii o Karncal Adaya, kim, Doktor binba Halil Nuri Bey. O adann stne Devlet Kuu kondu. Halil Nuri Bey, o, anakkale kahraman, o evliya Karncal Adaya yerlemeye geliyor."

Poyraz Musa, ekingen, utanga: "Karnca Adas." "Evet evet, affedersiniz, Karnca Adas." O akam yemek gzel geti. Comu kaymakam anlattka anla285 tyor, gemiler batyor, gemiler kyor, deniz, toprak, karanlklar bir utan bir uca tutumu yanyor, anakkale boaz yalm akyordu. Yalmlarn stne yanan geceden sararm parampara ller dyor, laan bir kan yamuru, yayordu. Geceyi, denizi top, mitralyoz, insan sesleri doldurmu, yer yerinden oynam, dnyann gzleri korkudan prtlemi, soluk alamyordu. Kaymakamn konumas sabaha kadar srd. Kimse onun szn kesmek istemiyor, o da kendini korkun savan seline kaptrm, yanndaki yresindekileri, dnyay unutmu veryansn ediyordu. Gzleri, kulaklar, kollar, salar, soluk allar, btn bedeniyle anlatyordu. Gnn klar pencereden ieri girer, oradakilerin yzlerine vururken, gzleri kamaan kaymakam bir an sendeledi, durdu, gzlerini krptrarak, yanndakilerin kimler olduunu dnp karamayarak teker teker yzlerine bakt, sonra birden dn geceyi anmsad, gzleri stiklal Madalyasnn stnde durdu, aylr gibi oldu, kendine geldi, hemencecik de sustu. Susar susmaz da gene balad: "Yangndan hepimiz gnp ktk. Yangndan hepimiz yanm, kavrulmu, yreklerimiz parampara olmu ktk. Biz yaralandk, biz insanlmz yitirdik, derdi Doktor Halil Nuri Bey. Bizim insanlmz gitti, klmz kald. Artk biz eski salkl insanlk deiliz. Bizim ocuklarmz da artk o eski insan olamayacak. Torunlarmz da.. stlerine kyamete kadar kan yaacak, yaralanm, yar deli, birbirlerini yiyerek, btn acma, insanca duygularn yitirmi, u dnyada ilerindeki n boaltm, yle dolaacaklar, birbirlerinin gzlerini oyarak..." Kaymakam Bey kalkt, uzun boylu, sert, krk iinde kalm uzun, sar yzl bir adamd, apteshaneye gitti, uzun uzun iedi geldi, "ben dm," dedi, oraca uzanverdi, kendinden geti. Ev sahibi Hatun oktan kahvalty hazrlamt, kaymakamn dnda orada bulunanlar sofraya oturdular. ' Poyrazla Vasili herkesten nce, izin isteyerek arya ktlar. arda, hemen hemen uramadk dkkan brakmadlar. Vasili, drt be deste uzun srk ald bir keresteciden. Bu srklar ne ie yarayacak, diye iinden geiren Poyraz, sormad. 286 Vasili: "Bunlarla zeytin rpacaz," dedi. "Ne rpacaz, ne?" "Zeytin." Vasili zeytin rpmann ne biim bir i olduunu Poyraza uzun uzun anlatt. leye kadar o kadar ok teberi almlard ki, drt be kii ancak iki saatte tekneye tayabildiler. Tekneden iner inmez, Poyrazn ilk ii Vasilinin elini tutup zeytinlie gitmek oldu. "Bunlar zeytin." "Grdm." "O kara kara zeytinleri bunlar verir." "nce yeil". "Sonra kara," diye gld Vasili. Vasili zeytinin nasl toplanacan, yann nasl karlacan en ince ayrntlarna kadar, bktrncaya usandrncaya kadar, uzun uzun anlatt. ., Arkalarn dnnce, kendilerini izleyen Lenay grdler. "Dnn, haydi ocuklar," diye gld Lena. "Btn kasabann dkkanlarn buraya tamsnz. Neredeyse Kadri Kaptann teknesi batacak. Bunlar gece yarsna kadar indiremezsiniz." "Biz de yarn indiririz," dedi Poyraz. "Kadri Kaptann yataca yerimiz de var Ana."

"Acnzdan ldnz, haydi abuk," diye yalancktan kzd Lena. "abuk." "abuk," dedi Poyraz, koar adm eve doru yrd. skelede Kadri Kaptan tekneden bir eyler indiriyordu. "Tamam Kaptan, acmzdan ldk, kim bilir Lena Ana ne gzel eyler yapmtr. Tekneyi yarn boaltrz." "Evden mis gibi kokular geliyor," dedi Kadri Kaptan eve kadar abuk abuk yrd, merdivenlere gelince durdu tekileri bekledi. Yukar kata ktlar. Tabaklar, peeteler, ekmekler, bardaklar, kaklar masaya konmutu. Lena tten orba tenceresini mutfaktan ald masaya koydu. Poy287 raz Musa kepeyi kapt, nce Lenann, sonra tekilerin, sonra da kendinin taban doldurdu. Nar ekili, nohutlu, hamur ii beparmak orbas nane kokuyordu. "Bu ne orbas, ben bu orbay hi grmedim Lena Ana," diye sordu Kaptan. "Bu orbay bizim Anadolunda yaparlar, adna da beparmak, derler. Neden beparmak derler, nk, o kadar lezzetlidir ki be parman birlikte yersin." orbann ardndan gene nar ekili patlcan dolmas geldi. "Ana patlcan nerden buldun?" Ana mutlulukla gld: "Ermi Tanasi sa olsun, patlcanlarn iini oymu, iplere de dizmi kurutmu, salkm salkm da kilerinin duvarna asm." Vasilinin boazna lokmalar dizildi: "Vay ermi Tanasi vay," dedi, "imdi o yaban ellerde kim bilir ne yapyordur. Hep burada lmek isterdi. Baka yerde lse de buraya, adasna gmlmek isterdi. Vay Tanasi vay. Bak bana neler geldi, neler grd gzlerin. Yaarsan, kim bilir, daha neler greceksin." Erkenden tekneyi boaltmaya baladlar. tane gen gl kii daha le olmadan tekneyi boaltp Vasilinin teberilerini yeni, resimli evine tamaya baladlar. erkek koltuklar, yata, kanepeyi, san-dalyalar, aynalar, hallar, kilimleri, kk byk teberileri, kap kaaklar tayorlar, Lena da her eyi uzun uzun dnerek, lp bierek yerine koyduruyor, her seferinde de erkeklere: "Oldu mu?" diye soruyordu. Onlar da, saygyla: "Sa ol Ana," diyorlard. "Sen yerletirirsin de gzel olmaz m?" Evi yerletirince salon, pencereler, ocaklk, kardaki grkemli resim deiti, gzelleti. Ev kland, canland. Darya bir trl kmak istemiyorlar, turuncu kedi arkalarnda o oda senin, bu merdiven benim dolap duruyorlard. Bir ara kedi miyavlaynca kendilerine geldiler. Lena: "Bu ackt," dedi, "yoksa hi miyavlamaz." "Yiyecei bir ey var m?" 288 "Var," dedi Lena, "Ermi Tanasinin zeytinleri. Zeytinlere baylyor. Bir sahan iine be on tane zeytin koyuyorum. nce sahandan bir zeytin alyor, onunla uzun uzun oynuyor, yorulunca da oturup bir gzelce yiyor, sonra da sahann yanna geip kyor, zeytinlerin ekirdeklerini sahann iine dzgnce diziyor." "Hi byle bir kedi grmedim," dedi Poyraz. "Vasilinin kedisi, yle deil mi?" "Ben urada kamlarn iinde beklerken bu kedi yanma geldi, bir daha da benden ayrlmad, ondan, benden baka canl kalmamt ki adada. Bir de kular..." "teki kedilere, kpeklere ne oldu?" "Herkes kedisini kpeini gtrd," dedi Lena. Yz burutu, gzleri doldu, "Sonra..." dedi sustu. "Sonra?" sordu Poyraz. "Sonra," dedi Vasili. Lena ban emi bir trl karlk veremiyordu onlara. "Sonra?" "Sonra?" "Sonra?" Sonralar uzad gitti. Lenann enesi kilitlenmicesine bir trl almyordu. "Sonra?"

"Sonra?" Lena ban hmla kaldrd, ya iinde kalm gzlerini onlarn gzlerine dikti teker teker onlara bakt. "Limanda teknelere almadlar kedileri kpekleri. A susuz, kimsiz kimsesiz ylece sokaklarda kaldlar, ite ldler." Kedi gitmi kanepenin stne yatmt. Lena kediyi hmla kapt gibi merdivenlere kotu. "Bunda baka bir i olmal," dedi Poyraz. "Kediler kpekler sokakta kald, diye bir insan bu kadar fkelenemez." "Biliyorum," dedi Vasili, "Lena benim kediyi grdnde kendini tutamad." "Ne syledi?" "Yunan tekneleri denize aldktan epey sonra bir kedi miyav289 lam. Gemiciler bunu duymular, btn tekneyi aramlar, bulduklar kedi kpekleri denizin ortasna atmlar. Srgnlerle gemiciler arasnda byk bir kavga km. Kedi kpek kavgasnda yaralananlar, ka gz patlayanlar, kolu, baca krlanlar olmu, teki teknelerde de kedi kpek bakaldrlar olmu. Pireye knca, adallarn hepsini hapse atmlar, Trk tohumu, diye de ikencelerden geirmiler." "Aaah, sava," diye iini ekti Poyraz. "Aaah, sava, seni icat eden grmesin cennet. Aaaah, sava. u yeryznde canl koymad krd geirdi. Gkteki kuu, yerdeki brt bcei, sudaki bal..." "anakkalede denize her top gllesi dtnde suyun st silme, ak karnlar yukarda balk lleriyle doluyormu. Sylediklerine gre anakkale boaznda hi balk kalmam. Deniz kurumu." Elini Vasilinin omzuna koydu, gzlerini onun gzlerinin iine, dosta dikti bakt, gz bebeklerinde sevgi kvlcmlar uuarak: "Bu kedinin ad ne?" dedi. "ok gzel bir kedi." "ok gzel bir kedi," diye sevindi Vasili. "Bunca yalnzlkta bana can yolda oldu. Benden hi ayrlmad. Adn da bilmiyorum. Ad, kedi ite." "Hi kedi olur mu byle bir kedinin ad," diye Vasiliye kt Poyraz. Onlar byle konuurlarken kedi Lenann elinden kurtulmu gelmi, batan sona evi dolaarak yeni gelen eyalar birem birem koklamaya balamt. Vasili eildi onu kucana ald. Kucaa alkn kedi yumutu kald. "Ne koyalm adn yleyse?" Poyraz onun kucandaki yumumu, tyleri ltl turuncu kediyi uzand ald. inden l l boanan, Lenay, Vasiliyi, ortal sarmalayan bir sevgiyle kediyi okad. Birdenbire de, kendiliinden: "Bunun ad Abbas olsun," dedi, hemencecik de piman oldu, yz kpkrmz kesilerek, azmdan nasl kardm, diye dnerek, "yok, yok, yok, olmaz," diye glmsemeye alt, "Kediye insan ad da konur mu canm. Benim bir asker arkadam vard da..." Sonra Vasiliye yalan sylemekten utand, vazgeti. Vasili diretti: 290 "Bu kedinin ad Abbastr. Herhal eskiden de, bana gelmeden de ad Abbast," diye diretti. Ok yaydan kmt, Poyraz: "yleyse kedinin ad Abbas olsun," diye boynunu bkt. Bunu sylerken iinden bir sevin dalgas kabard geti. "Haydi arkada Ab-basla birlikte aa inelim de teki aldklarmz da yerletirelim. Kadri Kaptan nerede?" "Zeytinli koyaktan yukar karken grdm." Aa inip getirdiklerinin bir blmn Vasilinin, geriye kalann da Poyrazn evine koydular. Onlara, Zeytinli koyaktan dnen Vasili de yardm etti. i bitirdikten sonra Kadri Kaptan: "Poyraz Aa efendi," dedi sustu. "Ne syleyeceksen syle Kaptan." "Diyeceim odur ki..." Kaptan gene szn bitiremedi. "Yahu Kaptan, ne syleyeceksen syle be arkada." "Yani, yani, yani..." Uzun bir sre bir suskunluk oldu. Herkes ban emi yere bakyordu. Sonunda gene Kaptan konutu:

"Anam gelmez ki," dedi abuk abuk. "Anam bir gelse bu adaya. Ben de buradan bir ev alsam, portakal bahesini de satsam. Ama sata-mam ki, baheyi satarsam anam lr. Adaya gel desem, bu ssz adaya gelmez ki... Ne yapacam bilemiyorum, sizden de ayrlmak istemiyorum. Szlerini bak gibi kesti, dudaklarn su ilemi bir ocuun dudaklar gibi sundurdu, ban da, utanga nne edi, yumuldu, derin dncelere dald. Poyraz Musa sevecen: "Bak Kaptanm, kardeim, senin bamz stnde yerin var. Portakal bahesini satmann da hibir gerei yok." "Nereden para bulacam da buradan bir ev alacam. Bir de askerlik var bamda. Bir de..." Kzaryor bozaryor, yutkunup duruyor, bir dc.nin bir trl sonunu getiremiyordu. "Bir de Kaptan?" 291 Kaptan: "Bir de..." dedi gene sustu. Poyraz Musa onun srtn okarken: "Kaptanm," derken ta yrekten gelen sevin dolu bir glmsemeyle glmseyerek, "evet kaptanm, bir de seni bekleyen birisi var." Btn skntlarn stnden atm Kaptan barrcasna: "Var," dedi. "yleyse beni dinle Kaptan. Szme bir iyice kulak ver." Elini i cebine att, oradan kesesini kard bzgsn at, iinden bir altn ald, Kadri Kaptana uzatt, Kaptan, altnn farkna varnca uzanm elini geri ekti. Poyraz Musa buyururcasna: "Al unu," dedi. Sesi keskindi. Kaptann eli kendiliinden altna uzand. "Ha yle. Yarn br gn kasabaya indiinde doru mal mdrne gideceksin. Benim selamm syleyeceksin, byle, byle, byle diyeceksin. Elindeki altn ona uzatacaksn, o altm almak istemeyecek, paray masasnn stne koyacak, o ne derse desin azn amayacak, yere bakacaksn. O svecek sayacak, sen susacaksn. O, kprecek, sen gene susacaksn. stne yrse gene yerinden kprdamayacaksn. Bir kaya paras gibi duracaksn. Sonunda, o azck durulunca sen yavaa konuacaksn, 'ben bilmiyor muyum sanki,' diyeceksin, 'sen hakk yenmi bir kahramansn. Kahramanlara bu bir tekcik altn az ama, ben ne yapaym, bu kadar. Evimi sataym da...' o zaman o szn kesecek, 'sus,' diye baracak, ardndan da yumuayp iini grecek. Ondan sonra da tapucuya gider..." Elindeki mecidiyeyi kaptana uzatt, "bunlar da tapucuya vereceksin." Tapucuyu da uzun uzun anlattktan sonra: "Haydi aaya inelim. Beendiin bir ev var m?" "Yok. Yok ya size komu olmak isterim, olur mu?" "Haydi u evlere bir bakalm." Kaptan, Vasilinin evinin yanndaki evi seti. Ev iki katlyd. Patlcan moruna boyanmt, nndeki ve arkasndaki bycek bahesinde trl trl iekler am, ortalk, arlar, kelebekleri, iekleriyle bir ltda, bir renk cmbndeydi. 292 "Bu kimin evi?" "Keti Sotirinin evi." "Haydi kp dolaalm Keti Sotirinin evini. O da Vasilinin evi kadar gzeldir. Yalnz ocakln stne yaplm uzun, pembe beyaz iekli bir badem dalndan baka resim yoktur." Vasili: "Benim evden de gzeldir gzel Ketinin evi." "Keti Sotirinin evini istiyorum, diyeceksin mal mdrne." Kadri Kaptan Keti Sotiriyi ok iyi tanyordu. Kzl sal, byk mavi duru gzl, ince eneli, kaln dudakl, uzun boylu, diri memeleri ta uzaktan belli olan bir kadnd. Belki de bu yrenin en gzel kadnyd. Kocas Balkan Savanda ldrlm bir ihtiyat zabitiydi. Elia Sotiri stanbulda, Atinada, Pariste okumutu. Zengin bir aileden geliyordu. Bir evi kydaki byk ehirdeydi. Bir evi de ite bu evdi. Elia Sotirinin iki erkek ocuu kalm,

Keti de ehirdeki evini, hann, dkkanlarn satm, altna evirmiti. ki ocuuna babalarnn salnda-kinden daha iyi bakyor, daha iyi yediriyor iiriyor, daha gzel giyindiriyordu. Keti, Ketinin ocuklar Kadri Kaptann gzlerinin nne gelmiler, yere aklmcasna orada durmular, bo gzlerle evlerine bakyorlard. "Kaptan, iyi ki sen aldn gzel Ketinin evini. Ya kadir kymet bilmez biri alsayd." Poyraz Musa bir kaptann, bir Vasilinin yzne bakt, ikisi le zgnd. "ok mu gzeldi Keti Sotiri?" kisi iki yerden: "ok, ok," dediler zntyle. Ve Vasili, Elia Sotirinin Balkan Savanda kck birliiyle bir Rus taburuna kar koyarak, gn gece arptn, birliinden bir tek kiinin kurtulmadn uzun uzun anlatt. nce ok sevindi Kadri Kaptan, sonra zld. Yz bir aydnlanyor, bir kapanyordu. Bu da Poyrazn gzlerinden kamyordu. "Kadri Kaptan bu ada yaknda dolacak. Bu evlerin her biri bir kiinin olacak. O kiilerin, kim olduklarn, hrl m, hrsz m, kanl m, 293 zalim mi, kim olduklarn ne bileceiz. Brak da iyi adamlarn evinde iyi adamlar otursunlar. Sen gzel Ketinin evine gzn gibi bakarsn." "Bakarm," diye sevinerek konutu iine kapanm, yumulmu Kaptan. "Anam ne diyecek bu ie, gzel Ketinin evini aldma, bilmem ki..." "Ne diyecek," diye gld Poyraz. "Byle gzel bir ev tstanbulda bile yok. Anan gzel Ketiyi tanr myd?" "Tanmaz olur mu hi. Keti kasabaya indiinde, btn kasabal kadn erkek, ocuk gen onu grmek iin arya dklrd. O kadar gzeldi Keti, bir huri kadar." lif * (I yi ya... "yi ya, anam istemezse..." "Neden istemesin?" "O ok ters bir kadndr." "Tapuyu almadan ona syleme?" "Sylemem. Bu iyi ite." Kadri Kaptana birden bir eyler oldu. Kpr kprd, yerinde dura-myordu. Gz de, iskelede sallanan teknesindeydi. Bir Poyraza bir Vasiliye bakyordu. "Ne pireleniyorsun Kaptan?" "Ben gideyim artk Poyraz Reis." teden glerek gelen Lena: "Ne oldu sana byle Kadrimu, olumu. Hayrl olsun. Gzel insanlarn evleri iyi insanlara yakr. Anan da gelecek mi adaya?" "Bilmem ki Lena Ana. O, hi belli olur mu ki?" "Olur, belli olur. O buraya gelecek. O ok aklldr. O, bu aday sever. "Ya portakal bahesi?" "Buraya da portakal aac dikersin." "Dikerim," dedi Kadri Kaptan ayaa kalkt, koarcasna iskeleye vard, teknesine atlamasyla, motoru altrmas bir oldu. Poyraz arkasndan: "Bana bir haber salmay unutma. Ya da sen gel," diye bard. Kaptan, biraz alnca gaz sonuna kadar verdi, prl prl motor ylesine yolluydu ki denizi yaryordu. ok, ok, ok abuk ulamak is294 tiyordu kasabaya. Hemen Mal Mdrne gitmek, huzuruna kmak, altn masann stne koymak, o ne derse desin aldrmamak, sen bir hakk yenmi ulu bir kahramansn demek, Poyraz Musa Reis selam etti diyerek ii pekitirmek... Sonra tapucuya... Elini derin alvar cebine att, dipteki paralara dokundu, st ste sayd. Tapuyu alr almaz Vasilinin kedisi gibi bir de kedisi olacakt. Anas stsz yapamazd, de kei... Kaba Adadaki Hzrn mavi keileri kim bilir ne ok st verirlerdi. Ama onlara dokunulmazd ki. O keilerden birini bir avc vurmu. Daha kurun keiye demeden avc ont oluvermi, kaskat, kayann

sivrisinden denize yuvarlanm, ta gibi de dibe km. Ben vurmayacam ki keileri, diye dnd, ben stn saacam yalnz. Anam da yourt yapacak, yayk yayp ya alacak, stn iecek. Keiler yavrulayacak. Deniz mavisi bir sr kei dolaacak adada... Anam sevinecek. Keileri zeytinli koyakta kl eirerek gdecek. Mavi kllardan da ilemeli ullar dokuyacak ki, her biri altn eder... Sonra da, sonra da... Bunu dnmekten bile utanyordu. Sonra da, sonra da... Keti Sotiri gibi gzel bir kzla evlenecek. Belki Rumlar geri dnerler, o da bir Rum kzyla evlenir. Anas bir Rum kzyla evlendi, diye kzar m ki? Kzmaz kzmaz, o Rumlar ok sever... Ya szls? Utand. Kasabaya ne kadar zamanda vard, farknda bile olmad. Karanlk kavuurken evdeydi. Anas onu sevinle karlad, kucaklad, pt, "anlat," dedi. "Senin geleceini biliyordum, mant yaptm." Bir sofray seriyor, bir, "bugn senin aklnda bir eyler var, anlat anlat," diyordu. Kadri Kaptan bir yandan yemeini yerken, bir yandan olan biteni anasna anlatyordu. Anas da, "iyi olmu, iyi olmu, Atoynatano-lu iyi olandr, iyi olandr," diyordu. "Bu Poyraz Reis de ne adamm ha! Kim bilir kimdir, kim bilir nerelerden gelmitir?" "Byk bir soydan olacak. Gsnde altn madalyas, boynunda da altn muskas var. Nah, bu kadar muska, altn." Kaptan anasna olup biten her eyi, bir tekini karmadan anlatyordu da kendi ald gzel evi, eve alaca ala, mor, kahverengi, turuncu keileri bir trl syleyemiyor, ii iini yiyordu. Ya kedi! O gece sabaha kadar uyuyamad. ii alp alp verdi. Sabah erkenden, daha gn domadan yataktan kt, abucak t295 ra oldu, sofraya oturmasyla, azna birka lokma atp kalkmas bir oldu, az sonra da kendisini mal mdrlnn nnde buldu. Avlu duvarnn stne oturdu. Teknedeki dnk dlerden daha youn d stne d kurmaya balad. Bu tekneyi kendisine hediye eden ustasna gidecek. Yaknda zengin olacakt ya, usta diyecek, bana Allah ok verdi. Her ey senin yznden oldu. Duydum ki sen burada ok sklmsn. Seni almaya geldim. Sen hi korkma. Bizim adann Reisi Poyraz Reis, altn madalyas da var. Mustafa Kemal Paa vermi. Paann ok has adam. Bir de boynunda nah bu kadar altn muskas var, onu da bir ermi vermi ona Arabistanda, Urfada. O da bana, syle Ustana gelsin, dedi. Senin Ustann, yle bir adamn bamz stnde yeri var. yle bir adamn yaban ellerde ne ii var. Syle ona, dedi, evi, o gelene kadar, yz yl da gese, ev rse de, yklsa da bo kalacak. "Ne o Kadri Kaptan, oraya ne oturmu kalmsn, bu duvarn stne, ne malihulyalara dalmsn." Ban kaldrnca karsnda balk arkada Kara Hasan grd. "Bir iin mi var burada?" "Var." "Kl zaman geldi de geiyor. stersen bu yl senin teknende alrm. Bktm o reislerden. Sen beni bilirsin." "Bilirim Hasan Usta." "Zpkncl biz icat ettik." "Bilirim Ustam." "yleyse?" "Hele dur, iim var." "Ne kadar?" "Bilemem. Sen git bir kez daha teki tekneye, sonra ben seni bulurum." "Sende i yok olum. Bu gzel tekneyi isiz gsz, bombo, denizde rt bakalm." "Seni yaknda bulurum." "Ben de seni beklerim." Gn kavak boyu ykselmi, daireler almt. vedilikle Ab-dlvahap Beyin karsna kt, mal mdr onu sandndan iyi karlad, masann stne koyduu altn ses karmadan ald. Onunla biraz ho be ettikten sonra bir de kahve syledi. ini abuk grp onu 296

tapuya yollad. Poyraz Musann, Abdlvahap Beyin selamn alan, kz gz gm mecideyeyi de avucunda bulan tapucu da onu bekletmedi. Tapucunun yanndan kan kaptan doru kahveye gitti, kahvede kimsecikler yoktu, ocakya selam verdi. Ocak kaptan bunca yldr tanyordu, onu hi byle sevin iinde grmemiti. Kapdan bir sevin yeli gibi iskeleye akt, teknesine bindi motoru altrd gaz verdi dmeni denizin ortasna krd, bir sre gittikten sonra saa dnd, ardndan sola, ne, arkaya... Nereye gideceini, ne yapacan bilmiyordu. Gaz kesti, teknenin kpetesine oturdu, kalkt kalkt oturdu. skeleye geldi yanat, tekneyi eski yerine balad, kahveye girdi, kahvede daha kimsecikler yoktu, darya kt. Ocak arkasndan, "ne o Kadri Kaptan, ne oluyor," diye bard. O duymad. Kasabaya dnd ynn, arya indi, berber dkkannn nnden birka kez geti, her geiinde de aynada hayal meyal kendisini grd. Berber dkkannn nnde volta vurmaya balad. Burnuna sabun, limon iei kolonyas kokusu geliyordu. Bulank, buulu dkkann iine girdi. Aynay, kendini, berberi, arkasndan aynaya yansm ary, gelip geenleri bir sis bulutu arkasndan gryordu. Ne zaman tra oldu, ne zaman darya kt, ne zaman avlu kaplarnn nne geldi, bilemiyordu. Tapusu elindeydi. Bu hi anlamad kargack burgack izgilere bakyordu. Avlu kapsn amt ya ieriye giremiyordu. Daha limon ieklerinin, buulu sabun kpklerinin kokusu burnundayd. Kapdan da ayrlamyordu. "Gzel Keti So-tirinin evini aldm ana!" Anas kyameti koparacak, yzne tkrecek, onu aalayacak, belki de, ok kzdnda yapt gibi, ban alp kar dadaki kyne gidecek, btn kasaba yoluna dklse, elini ayan pseler yolundan dnmeyecekti. Ancak birka yl sonradr ki fkesi dinecek, ondan sonra geri gelecek, Kadri Kaptann boynuna alayarak sarlacakt. "Ne durdun kaldn orada olum, Kaptanm, o elinde tuttuun kat da ne?" Birden kendine geldi, sust yakalanmt. Ne yapacan, elindeki kad nereye saklayacan bilemedi. O cebine koyuyor, ordan karyor, teki cebine koyuyor, oradan oraya elleri mekik dokuyordu. Anas olunun bylesine akn halinden korkmutu. 297 "Ne oldu sana byle olum, Kaptanm, o saklamaya altn elindeki kat ne?" "Tapu Ana, tapu," dedi Kadri Kaptan can havliyle, bir kurtulu umuduyla. "Ne tapusu olum, Kaptanm?" Anasnn sesi scack, sevgi dolu, sevecendi. Her zaman byle olmazd. Onun bu hali Kaptan iyice kendine getirdi. "Ev tapusu Ana?" "Ne evi yavrum?" Kaptan, hem sevinli, hem de endieliydi. "Karnca Adasndan bir ev aldm Ana." "Nasl bir ev yavrum?" Anas iyice meraklanm, glmsemeye balamt. Ana nde, Kaptan arkada eve yrdler, sedire karlkl oturdular. "Patlcan rengi bir ev, iki katl. ats krmz kiremit. Alt katta bir ocaklk var yeil mermerden, st katta bir ocaklk var, mavi damarl mermerden. Ocakln stnde de bir resim, iek am bir badem dal... Daln yresinde de trl trl kck, bin bir renkte kular uuuyor, kanatlar pr pr... Ev denize bakyor, iskeleye yakn. Hem nde, hem de arkada, u bizim portakal bahesinin belki de be misli birer bahe. Evin nndeki bahede de tane koskocaman nar aac var. "Narlar pembe mi?" "Bilemem." "Yoksa nar vermiyorlar m, narlar ok mu yal?" "Yok ana yok. Yal deil. Daha nar zaman deil de ondan. Sonbahara... Bu kocaman aalarn nar hi pembe olmaz m?" "Nasl aldn, yerlilere parasz vermiyorlarm da." "Poyraz Reis alverdi bana." "O kadar ok mu paras var onun?"

"ok, ok... Altn madalyas var. O kadar ok harp etmi ki, Mustafa Kemal Paa vermi ona. Bir de boynunda koskocaman bir altn muskas var. Onu da Mustafa Kemal Paa vermi. ok da para vermi! "Neden ald bu evi sana?" 298 "Komu olalm, diye. Beni ok seviyor da..." Ana ayaa kalkt, olunun karsna geti, gzlerini ona dikti, bir sre tepeden trnaa szd kaptann, olunu hayranlkla. "Kim sevmez ki, benim olumu," diye vnd. "O Karnca Adas ok yeil. ok ot, ok aa, ok ba, ok eftali, ok badem, ok zeytin aac da var orada. Sana be tane krmz, tane de mavi kei alacam. Kaba Adaya gidip sana Hzrn keilerinden n de yakalayacam. dii, biri teke." "stemem," diye sapsar kesilerek bard ana. "Kesmeyeceiz ki onlar ana." "Istemeeeem. O keilere dokunulmaz." "O keilerin stn ienler yz yl yaarlarm." "stemem." "yle olsun ana. Krmz keiler sana yeter." " de kara kei. Kara keilerin stleri ifaldr." "ifaldr." Ana ayaa frlad. O yumuack, ad gibi, Melek kadn ortada dimdik durdu. Heyecandan soluu tam, gs inip inip kalkyor, byk memeleri hopluyordu. "Haydi kalk, evi hemen toplayalm." "Nereye ana?" "Evimiz Karnca Adasnda deil mi?" "Orada." "nnde de koskocaman pembe narlar veren aa yok mu?" "Var." "yleyse ne duruyorsun? Yarn sabah erkenden yola kmal, .evimize tez, tez, tez ulamalyz. Haydi kalk, durmann zaman m?" "Ana bak..." "Haydi kalk, diyorum sana, kalk!" "Ana bak, sana ne diyeceim." "Diyecein senin olsun. Haydi kalk, yarn sabah gn madan evimizde olmalyz. Kalk, kalk... Kalk olum, kalk kara gzlm, kalk yiidim kalk! Durmann sras deil." "Ana bak, sana ne diyeceim." 299 "De bakalm, ne diyeceksen." "Ana biliyor musun, bu ev kimin?" "Bana ne, kimin olursa olsun, sen satn almadn m, Mustafa Kemal Paann madalyals, altn muskals sana bu evi vermedi mi?" "Verdi." "yleyse daha ne syleyeceksin?" "Bu ev Keti Sotirinin evi." Ana bir an durdu, ban nne edi, dnd. Biraz sonra ban kaldrdnda Kaptan anasnn yznn allak bullak olduunu grd. Yz hemencecik de deiti. "Gzel Ketinin evi yle mi?" Bunu sorarken yz ald, gzlerinin ii gld. Her yanndan mutluluklar fkrd gibi geldi kaptana. "Gzel Ketinin evi." "yi ya, ok gzel ya. Gzel Ketinin evinde oturacam ya. Ne var bunda?" Kaptan kvrand, bir eyler syleyecek oldu vazgeti. Anas sevin, bir mutluluk yeli gibi esiyordu. "Hani dndm ki..." "Ne dndn bakalm." imdi mutluluk yeli durmu, yerinde keskin, dimdik bir kaya kalmt. "Hani dndm ki bir uursuzluk olmasn." "Neden uursuzluk olacakm?"

"Onlar srdler ya, bin yllk topraklarndan kopardlar ya..." "Bize ne bundan..." "Hani gzel Ketinin kocas da dini bir uruna ehit dt ya..." "ehit mi dt?" "ehit dt, tstanbulu Ruslar alyordu ya, Ruslar gelmi Istan-bulun kaplarna dayanmt ya... tstanbula girmeden yolun stnde krk gzl bir kpr vard ya, ite mlazm Elia Efendi, bln ald kprnn stne pusuya yatt, mitralyznn banda pusuya yatt. Dman lmn stnden gemeden, bu kprden, tstanbuldan yana geemez, dedi. gn gece, kprnn stnde bir adm gerilemeden dmanla arpt. Dman kyamet kalabalkt, kpry tu300 'L HALK KTPHANES tanlarn hepsi ldrld. Dman da ancak ondan sonra, onlarn llerini ineyerek Istanbuldan yana geebildi. Daha o kprnn stnden sabahlara kadar klar gidip geliyor, dolap duruyormu. imdi Elia Efendi, gzel Ketinin kocas, ermi bir ehit deil mi?" "Deil.11 "Neden deil imi?" "ite ondan deil." "ehit dmese Elia Efendi o kprnn, hem de krk gzl, uzun kprnn stne sabaha kadar k yaar m?" Yaar. "Bir ehidin evinde oturmak uursuzluk getirmez mi?" "Getirmez." "Dini bir uruna..." "Hah, dini bir urunaym! Tuzlaym da kokma sen Kadri Kaptan. Benim gzel olum, Kaptanm, o ehitmi! Mslman olmayan ehit olabilir mi?" "Olur ana, olur. ite Elia Efendi. O ehit olmad da, o, kprnn stnde sabaha kadar dolaan klar ne?" "Kim grd, kim syledi sana?" "Herkes biliyor. ehit, diye kilisede dua okudular, mumlar yaktlar onun iin." "Suuuus," diye bard Melek Hanm, "suuuus, dinsiz imansz adam. Onlar kilisede kedilerine bile mum yakyorlar." "Kzma, fkelenme ana, hani dedim ki..." "Tvbe et, tvbe et, dinden imandan ktn, tvbe et!" "Tvbe ana tvbe! Hani diyordum ki..." "Bu evi satarz, pahallandnda ok paraya. O parayla da ben..." "Balk tut, balk tut, kl bal... Daha ok para kazanrsn. Ben de adada otururum. ki katl evde, has bahenin ortasnda. Bu kmes gibi evden de kurtulurum. Bahede de al iekli tane nar aac, hepsi de yan yana iee durmular. Denizin ortasnda kpkrmz, yaaaa!" "Ana ya portakal bahemiz... Her bir aac kendi elimle dikmedim mi, her birisini bebeler gibi ninni syleyerek bytmedim mi?" "Adadaki evimizin bahesine de dikersin. Bu baheyi de, bu kmesi de satarsn." 301 "Kimse almaz ki burasn. Millette para yok ki..." "Sen de milletin paras olduunda satarsn." "Ana, sen orada deli olursun. Kim yok, kimsecik yok, drt bir yan deniz, avu ii kadar bir ada. Hapisane gibi." "Hahhah,"diye gld Melek Hanm, "Hahhahhaaa, sanki buras hapisane deil." Ayaa kalkt, kck kadn fkeden kocaman olmu, ak salar kabarmt. "Ulan, ben yarn sabah erkenden adaya gidiyorum. stersen gel, istersen gelme. Ben tek bama otururum gzel evceizimde, pembe, mayho narlarm da o altn muskal adama satarm. Yarn sabah erkenden... Sen ister gel, ister gelme." "Ana, yapma etme ana." "Seni kpek, inat kpek. Baban da byleydi. Senin gibi inatyd. Dedim ki ona Mustafa, kulun kurbann olaym askere gitme, orada seni ldrrler. u kar daa git. Bizimkiler oraya Kazda, Rumlar da derler. Benim babamn ky de oradadr. Sana iyi bakarlar. Seni orada ballan kaymaklan beslerler. Sava bittikten sonra da, kim kime, dum duma. Ondan sonra askerliini yapar evine dnersin. gn gece, krk gn krk gece yalvardm da beni dinlemedi, ban

ald da gitti. Gencecik, fidan gibiydi. Sen on be yanda ya vardn, ya yoktun. Aklnda m gidii?" "imdiki gibi gzlerimin nnde. Ne yapsn ana, gitmese asarlard onu." "Bak, bak, u kasaba, u kyler hep asker kaaklaryla dolu, astlar m hibirini. Hepsi de zengin oldu." "Babam da ehit oldu. Mezarnda k yanyor." "Hahhah, hahha... Mezarnda k m yanyor?" "Ik yanyor ya." "Vay olum vay, aklsz olum vay, babann mezar yok ki..." "Yok, biliyorum ana, yok." Kaptan da fkelenmi, sesini ykseltmiti. Melek, olunun bylesine kmasn, sesini bu kadar ykseltisini ilk olaraktan duyuyordu. ard, ne yapacan, ne syleyeceini bilemedi. u ocua ne olmutu byle? aknln stnden tez att. Keskin, sert, ar ar konutu: 302 "Duydun mu, hi duydun mu ismail avuu?" "Duydum. Hem de ka kere." "Bir daha duy yavrum." "Bir daha da, bir daha da, duyarm." "Yaaa, benim gzel olum, yakkl olum, akll olum, inat olum. smail avu ne dedi, babann yanndaym." "Biliyorum." "Aada denizi, batan sona ate alm, deniz yamyormu, gemiler yanyormu, topraklar yamyormu. Yanan denizden de stlerine top glleleri yayormu." "Biliyorum." "Bilmez ol. Baban smail avuun elli adm tesinde siperin iindeymi. Bir top gllesi gelmi babangilin siperine dm. Der dmez de ge bir yalm rma fkrm. smail avu varm bakm ki, gllenin at koskocaman ukurda hibir ey yok topraktan baka. Ne azck bir para et, ne bir kymk kemik... O yreyi hep aram, hibir para bulamam." "Biliyorum ana." ., "Bilmez ol. Baban toz olmu. Sen, hi tozdan ehit duydun mu?" "Duymadm ana." "te baban beni dinleseydi byle olmazd. Mezar, kemii bile yok. Hava gibi bir ey olmu baban. smail avu byle demedi mi?" "Dedi ana." "Kulaklarnla duydun ya." "Duydum ana." "smail avu ne diyordu?" "Diyordu ki ana, keski askerden kasaydm da, bacaklarm orada brakp, toprakta byle srnmeseydim. Ben ayaklar altnda ellerimle yrr, srnrken, onlar bana tepeden bir solucana bakar gibi bakarken keski ben de toz olsaydm da bu gnleri grmeseydim. Aaah, babam bu kadar inat olmasayd." Kadri Kaptan glerek ayaa kalkt, anasna sarld, salarndan pt. "Babam gibi inat olmayacam ana. imdi evi topla. Ben arya gidiyorum, bir iki ey alacam. Hemen dnerim." 303 "Anan sana kurban olsun, hayran olsun Kaptanm. Allah senin tuttuunu altn etsin. Baban gn grmedi, Allah sana kt gn gstermesin ahinim. Btn denizlerin balklar senin ana, senin oltana, senin zpknna gelsin inallah! Ben de hemen gider, komularla helalla-r, gelir evi toplarm." Kaptan darya frlad. Bu evin tapusunu aldnda o kadar, o kadar sevinmi, btn bedeni sevince kesmiti, yleyse anasn grr grmez adaya gitmekten neden caymt? Anasna, o yalnz adada bir mr geirecek anasna m acmt? Anasna kzm myd, anasn m denemiti, bilemiyordu. Bu iin stnde daha ok durmak istemedi. Korktuu bana gelmemiti ya. Anas ondan nce, ondan daha istekli adaya kouyordu ya. Ona olakl, stl kzl keiyi, iki olakl ala keiyi, bir de tekeyi, bugnden tezi yok alacakt ya. Nerdeyse arnn ortasnda parmak akrdatp gbek atacakt. Alveriini yapp eve hemencecik

dnd. Anas da komularla helallap eve dnm, hemen hemen evi toplam, denkleri balyordu. Ter iinde kalmt. "Geldin mi yavrum," dedi. "Geldim ana. Sen otur uraya, denkleri ben balarm." Anasnn elinden ipi ald, kilime sarlm yataklar balad duvarn dibine koydu, kap kaa bir uvala doldurdu, hasrlar toplad. Duvardaki resimleri indirdi. Mavi, yeil, krmz boyal resimdeki gemiden yalmlar fkryor, burnundan, yar yarya denize gmlm teki vapur da batyordu, teki resimler de hep sava resimleriydi. Dalgalanan ay yldzl byk bayran altnda general Trikopis Mustafa Kemal Paaya klcn teslim ediyordu. teki, araf kadar geni resimde de iki asker snglerini kkne kadar birbirlerine sokmular, ayakta yle dimdik kalakalmlar, glmsyorlard. Bahedeki el arabasn kapya getirdi. Yedek su kpn, testileri darya tad. Ortalkta hibir ey kalmaynca vard anasnn yanna oturdu, anasna sarld: "yi ki adaya gitmek iin inat ettin gzel anam, greceksin, evimiz ne gzel bir ev." "Gzel Ketinin." "Ketinin evi," diye vnd Kadri Kaptan. Gzleri, bir ey kalm m, diye evin iini tarafken farkna vard: 304 di. "Ana, her eyi topladk, biz nerede yatacaz bu gece," diye yaknAna bozmad: "Hasrlarn stnde," dedi. "Bir geceden ne olur ki... Yanlarmz rmez ya." "rmez," dedi Kadri Kaptan. Gn madan, daha deniz beyazken yola koyuldular. Onlar, Kadri Kaptann btn ocukluk, balk, Melek Hanmn da mahalle arkadalar, bu sabahn krnde uurlamaya gelmilerdi. Sabah ald, gn dodu. Deniz dmdzd. En kck bir dalga, bir krk yoktu suyun yznde. Melek Hanmn ii alp alp veriyor, bir an o kimsiz kimsesiz, ssz adaya, o cehennemin dibine gittii iin zlyor, hemencecik de arkasndan iini bir sevin dolduruyor-du. Tekne adaya yaklarken Melek Hanm ayaa kalkt, elini gzlerine siper etti, nndeki, denizden kapkara ykselen adaya bakt. Ada deyince kck bir ey sanmt. Meer kocamanm, bir da gibi bir eymi. Yaklatka nndeki da daha da ykseliyor, geniliyordu. Alandaki ulu aacn arkasndaki sra sra evlerin cam, pencereleri, renkleri yava yava ortaya kyordu. Melek Hanm, elleri belinde nnde ykselen bu yemyeil daa hayranlkla bakyor, adaya yaklatka da aknlktan aknla uruyordu. "Neresi oras?" Sa elini uzatm iskeleyi gsteriyordu Melek Hanm. "Adann iskelesi." Melek Hanm sevincinden uuyor, "ne gzel, ne gzel, ne gzel bir yere getirdin bizi, o, kck evde nerdeyse boulacaktm. Allah tuttuunu altn etsin." Teknenin bana doru sallanarak, tkezleyerek yrd. "Ana deceksin," diye Kadri koup onu yakalamasa denize decekti. "Ana ne yapyorsun sen?" "Ne olmu yani, niin dyormuum, olum. Ne gzel, ne gzel bir yer." > "Ben sana demedim mi?" 305 "Allah seni bu dnyada da, teki dnyada da bahtiyar klsn." Melek Hanm sallanarak, koarcana Kadri Kaptana giderken, denize dmekten onu gene hemen yetien Kaptan kurtard. "Ana ne yaptn, ana ne yapyorsun?" "Ne olmu, bir ey yapmadm. Ayam kayyordu." Sevinten soluk solua, dolup taarak, "bak arkadalarn bizi karlamaya gelmiler." Kaptann ellerinden kayarak aaya szld, bu sefer de alyordu. "Ana ne oldu?" Kaptan eildi, onu yerden kaldrd. Melek Hanm bir alyor, sonra gzyalarn silerek, bir glyor, bir alyordu.

"Anam etme. Ana, seni byle grnce arkadalarm kim bilir ne sanacaklar. Belki de seni zorlan getiriyorum sanacaklar?" "Ne sanarlarsa sansnlar," dedi Melek Hanm, hemencecik de kendine geldi, gzlerinin yan sildi. Tekne iskeleye yanarken yznn krklklar iyice alm, yz pesbembe bir sevin ieine dnmt. Birinci Kitabn Sonu S T A n B u h L HALfC r HA VTESt lv.3yt Tasnif rTo :; 306 TasnUHJ. : j Yaymlayan: Adam Yaynclk ve Matbaaclk A.. Kapak: Ana Basm Sanayi A.. t Bask: efik Matbaas Konu No:______________ Kayt No: 1 I \ l^ W KTAP CEB Yaar Kemal Frat Suyu Kan Akyor Baksana Bir Ada Hikayesi I Yaar Kemal'in yeni kitab Frat Suyu Kan Akyor Baksana, Bir Ada Hikayesi lsnn ilk kitab. Bir Ada Hikayesinde, Ege'de yzleri birbirlerine dnk milyonlarca insann yerlerinden yurtlarndan ediliinin yks anlatlyor. Sonunda insanolunun yol at bir trajedinin ilk roman. "Yaar Kemal amzn en byk romann yaratanlardandr." (Le Monde, Fransa) "Yaar Kemal ada dnyann en byk anlatclarndan biridir. Onu okumak yaamn kendisini anlamaktr. O, korkusuz bir kahraman gibi yazyor." John Berger (ngiltere) "Yalnz Mitterrand'n yreindeki sevgili ozan deil, Yaar Kemal edebiyatn bir devidir." Andre Clavel (Fransa) "Yitirdiimiz anlatm geleneini ne mutlu ki Yaar Kemal bulmu. Tarihi ve politikay altst ederek yirmi be otuz yzyl sonra Yunanl ozan (Homeros) susmu ve sz sras Truval ozana (Yaar Kemal) gemi." Robert Kanters "Yaar Kemal Homeros'tan bu yana gelen en eski geleneksel anlatcdr. Baka bir sesi olmayan halkn sesidir." Elia Kazan "Yaar Kemal yzylmzn en byk romanclarndan biridir." (Europe, j adam 646 ISBN 975-418-464-X /li 9 789754 184648 Yaar Kemal _ Frat Suyu Kan Akyor Baksana Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda

Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu Yaar Kemal _ Frat Suyu Kan Akyor Baksana

You might also like