You are on page 1of 214

VICTOR HUGO _ Deniz ileriVICTOR HUGO YAYINLARI DENZ LER ROMAN DNYA.

KIASKLER DENZ LER ISBN 975-385-122-7 BASKI : UMUT MATBAACILIK VE KITILIK LTD. T. DZG : ZG TANITIM TEL: (0212) 249 57 75 3. Basm Temmuz 1999 victor hugo Trkesi: NESRN ALTINOVA DENZ LER ODA YAYINLARI SAN. VE TC. LTD T. Tnel, Kumbarac Yokuu No : 119 Beyolu / stanbul Tel: (0212) 252 07 63 / 252 87 53 Fax: 249 79 62 i' NSZ Ta eski alardan, insanolunun kaosun yabanl uultusunu vurgulaya vurgulaya sesini ykselttii, lklarn, hl tufann balna bulanm yeryznn zerinden geen esintilere, ilk atein parltlarna katt o oluumun bulank afandan gelen efsanevi bir destan; bir mitoloji masal: te bu nedenle, pek oumuzun ocukluunda okuyup da bir daha yeniden ele almad bu kitap yazar ve yazld tarih bilinmeyen yklere benziyor. Aslnda zaten biz de onu toplum sahneleriyle, o otoportreleriyle karlatrmaktan kesinlikle kanyoruz. nsanlarn ktlnn almaktan, retmekten uzaklatrld gemi kalntsn denizin, kasrgann, ahtapotun elinden ekip kurtarmaya uraan Gilliatt'n akliara durgunluk veren giriimi, gen adamn admlarn, en eski alfabenin harflerinin okunduu, bir dselin koyduu talarn sraland yolu izleyerek insanolunun yeryznde belirdii tarihin belirtilebilecei admlarn iine oturtuyor. Tam tamna bir yzyl nce kaleme alnan bu sayfalarda, doa glerinin btn iddetlerini henz olduu gibi koruduklar, dnyann kurulu dneminin iirini buluyoruz. Ama, ayn zamanda insanolunun renme, dnyaya alma, yaamaya balama evresinin bir iiridir bu. dem gzlerini aar ve banda dnyann hesaba katmak zorunda olduu bir ly yanstr. Gilliatt ocukluk ve doa durumundan, yetikin, ergin yaamn arpmalarna, savamlarna ve kavgalarna geer hemen. Bu duruma, hi de kendisine uygun olmayan o ocuk-kadnn, Deruchette'in gnln fethedebilecek yetenekte kibar, zarif bir roman kahraman gibi midir Gilliatt? nsanolunun gnenli, mutlu bir toplumun temellerini atmak iin dnyaya geldiini kantlamak isteyen Robinson Crusoe gibi midir? Hayr, efendim. Gilliatt toplumu yeniden yalnzln iine atmaz; toplumsal stnlklerini de orada kazanmaz. Doa gleriyle dnyada bir bana boy lmek iin insanlardan ayrlr ve onlarn iine yeniden karr karmaz da yeniden Okyanus'un barna dner. Burada, romann kahraman ve Moby DicK'm son satrlarnda olduu gibi: "be bin yl nce olduu gibi kefenini yuvarlayarak", son sayfada yeniden onun zerine kapanp izini bile yok eden denizden baka ift yoktur. Mitoloji ateinin, bir topluma ait olan ve bir insan yazgsna kavuan birisi tarafndan alndn ok iyi biliyorum. Olaanst bir elipsle, Deniz ileri, en yal efsane yazarn, hemen ada bir bilinle birletirir. Sanki, be bin yldan beri o ssz kayasnn zerinde terk edilen Gilliatt, XIX. yzylda, bir sabah, Fransa kylarnn hemen pek yaknnda uyanvermi gibi... Elleri bombo deildir. O uyurken, Tarih yrmtr. Sahilleri andran, renleri yontan Zaman'n dileri arasnda, -dorudur, yktndan fazlasn getiren- insanolunun da dileri vardr. Onun ad da, karl patikadaki Gilliatt'n ad gibi, dnyann btn alannda grnr hale gelmeye balyor. Mnzevi kei, kularn plakln blmek iin yerlemiyor yuvasna. O oraya Durande'n makinesini geri almak iin gelmitir. Geri kalan, batk geminin ahap kesimleri, ara gerelerin madeni terk edilebilir. Her ne pahasna olursa

olsun, sadece ve sadece makine kurtarlmaldr; o bizi yeniden tarih ncesinin yavalklarna dmekten kurtaracaktr, o kesin ivmedir, en kestirme yoldur. Burada, V. Hugo, baka bir yerde nceden haber verdii o "gkyznn ortasnda"kini azaltmadan nce denizdeki o "rzgra bamll" azaltan sanayi uygarlna olan derin gvenini dile getiriyor. Ayrca, Clubin Efendi'nin canlandrd, toplumsal ktln insanolunu aldatp dehasn elinden alabileceini de sylyor. Gilliatt bir bakma, proletaryadr, o olmasa bilimin bulular ve zel mlkiyetin giriimleri temelsiz ve sonusuz kalr. Hugo ayn zamanda Victor Hugo olduunu da unutmaz, bunu o kadar unutmaz ki, Durande'n arasna skp kald o iki Douvres Kayal'nn oluturduu s kayalk, yazarn izdii resimlerde, Notre-Dame'n kule-Jleri arasnda birbirine dolamaktan ya da bir Burg'un merdiven basamaklarnn zerine atmaktan bir an geri kalmad bir majskl H izer. Adnn ba harfleri V.H. olan bu adam, bu kitab srgn edildii adada, 4 Haziran 1864'ten 29 Nisan 1865'e kadar yazmtr. Ve bildiiniz gibi, frtnalar da birer devrimdir; deniz kazasna urayanlar da, srgnler. Srgn, kendisi de, her eyi kendi elleriyle tutmak zorunda olan o ilk adamdr. O anda bile, onu sevmeyen Deruchette'i seven Gilliatt'n yksn yazan insan, yreinin ta ortasnda kendi z kznn kaamaklarnn, yaknlarnn dnekliinin, kendisini yapayalnz brakmalarnn derin acsn ekiyordu. Seven erkein bakirliinin ve sevilen kadnn masum acmaszlnn kadna verdii o yasaklanm ve eriilmez yzn gizledii sr hi llebilir mi? Demek ki, zincirin bir ucunda, yreinin ta derinlerinde ac eken ve tad adla gururlanan bir insan ve zaten utkularla zenginlemi bir yk var. Ama, balang ve ad bilinmeze dalan halka ne kadar daha ardr! Burada, sanayi uygarl, sadece kozmik glerin tutsa olan simgesini yetkilendirmitir, insanolunun, dnya zerinde, rplak uyanverdii o ilk gnde olduu gibi, bu kozmik gler onu katyorlar, kkrtyorlar ya da bil-memezlikten geliyorlar. Toplumsal yaamn dekoru geri ekilirken, ayaklanp saldrmak iin sadece bu an bekleyen eyi ortaya karyor. V. Hugo yle yazar: "Btn bu gler Gilliatt' evreliyordu, kuatyordu; onu ar ar sktryordu, bir bakma onun zerine kapanyor ve bir insann evresinde ykselecek bir zindan gibi, onu br canllardan ayryordu." Bu, ekilen tarihin zamandr bu ykselen balangtr. Bu sayfalarn anmsatt resimlerde olduu gibi, uzak profiller halinde, dnya artk grmemeyi baardmz kayg verici grnmleri nmzde aar. st deri bir eldiven gibi tersine evrilir, deri grnr: lm saray, deniz maaras, karanlklar tapna, ktln bin yzl belirtisi, "bilinmezin dlemi", bitey (bitki rts) direy direy (belirli bir blgede yaayan hayvanlarn topu). "Gne altnda neeli grnen deniz" tehlikelidir yanltcdr: te grntlerin tersine dnd yanslar, grntlerin bozulduu belirsizlikler, bunlardan nce ya da sonra grlen ekiller, ilk kvrmlarn kesiti, renlerin dantelleri, maaralarn, gecenin, denizalt derinliklerinin; kular gibi grnmez yaratklarla kaynayan havann bile bir eyleri gizlemesi. Deniz indiinde grntler; deniz kabardnda dehet, bilinmezin karaya vuran kalntlar plajlar kaplar. Bir "yldz yaknlndan" baka bir ey olmayan gnn ardndan, kklerimizin bulunduu gecenin gelmesi iin dnyann dnmesi yeterlidir. Besisuyunu henz iyice kurutamam olan, yaralar iyice kapanmam olan evrendoumlarn insan, insan gvdesini balktan kurtarp, stndeki hayvan postunu syrarak, barmalarn; ilk kez hissettii ve henz unutamad kucaklamann deheti iinde, bu ayrlktan frlayp kan bilincin iinde, bir dlt gibi dnyadan der... Elbette, altn ann, Hlderlin'm o Tanr zlemi iinde kefettii Varlkla yaknln efsanesi olmayan bir efsane: Kutsaln, Tanrsaln bizim uyumamza engel olacak derecede apak olduu zaman, kanl ve kaotik bir afan efsanesidir bu... Korkunun trleri altnda yaanan, belki de, en byk, tek iirdir - "ruhun kendinden geerek, korkarak bymesinin" iiri. Hi kukusuz, alma insan bu korkudan uzaklatryor ve Gilliatt alyor: Ama, korkunun henz tam ve eksiksiz olduu bir tarihncesi

ada. "Bedensel alma, saysz ayrntlaryla, orada bulunmann aknlndan, rkntsnden hibir ey eksiltmiyordu..." Bu masal, bir masaldr ama, anlarnn soyut yuman aan herhangi bir kimse tarafndan anlatlm deildir: Bakn durmadan tarad ve aratrd bir alanda * gzler nne serilmitir bu. akalerikleriyle kapl suyun altnda, uzaktan uzaa seilen bir kynn sivri kesiti gibi, bakn iinde yzen bir anlat. Tam anlamyla dramatik ge (anlat, diyaloglar) az yer tutuyor; anlat, kavramada, alglamada zrl gemi gibi su alyor. Kitabn gerektirdii zaman, bir filmin gerektirdii gibi, seyircinin resimlerin kopukluundan istedii sreklilik zamandr. Bir sahne (ky, koruma grevlisinin ldrlmesi, deniz Sandalyenin evresinde ykselirken, Cashmere adl geminin bir grnp bir gzden kayboluu) bir eylemin anlalabilir biimde yeniden anlatl deildir, sadece ksa paragraflarla bir dizi tek tek blmlerdir. yklemeli geiten yoksun olarak grnt grnty izliyor. Eya hemen hemen her zaman eylemin ok uzandan gsteriliyor, tpk anlat balamadan nce adann kendisinin tantld gibi: Hayaletli ev, Douvres Kayalklar, skemle ancak ok sonralar dramatik anlamlarna kavuacaklardr. Kamerann gz gibi, V. Hugo'nun gz de alglamay ele alyor, kubak grlen btnler zerinden kayp geiyor, duruyor, bir grnty n plana alyor, onu ykseliinde ve azalnda izliyor, onu paralara ayryor, yaprak yaprak blyor, ters eviriyor, onun btn boyutlaryla oynuyor, onu olas btn leklerde dzene sokuyor, bir mikroskobun ya .da teleskobun cam altna yerletiriyor, ondan anlalmazlnn buharlarn karyor, onu sklemez okunamaz iaretinin altna tutturuyor. te, Jacressarde ad verilen ev: "Avlu, kuyu. Avlunun evresinde, kapnn tam karsnda, kare biiminde olabilecek bir eit at nal eklinde bir hangar, eitsiz aralklarla sralanm tatan direklerle desteklenmi, kiri tavanl, ardna kadar ak, kurt yenii iinde galeri. Kuyu, tam ortada; kuyunun evresinde de, samandan bir yataklk ve ember biiminde dzenlenmi bir tebih gibi dizilmi ayakkab tabanlar, topuklar anm izme tabanlar, pabularn deliklerinden dar frlayan ayak parmaklar ve bir yn plak taban, erkek ayaklar, kadn ayaklar, ocuk ayaklar. Btn bu ayaklar uyuyordu. "Bu ayaklarn tesinde, hangarn alacakaranlna gmlen gzn grmedikleri..." Bu byleyici iirde, ara simgedir, bu da eyann yenilmezliidir, onun varldr... Bununla birlikte, eyaya yapan bir ses yorumluyor, sorular yneltiyor, baryor... Kitap, bakta olduu gibi, dilde de su alyor. Ses, ounlukla, bir play-off sestir, oysa resim ekran doldurur. Kimi zaman da, ekran dolduran sestir, tpk kaynamasnn resimlerini eken bir bulutsu gibi. Daha gz Jacresarde'a girmeden, ses orada bulunan halk ard: hrt prtnn her biimi ve onu giymenin her eidi, namusluluun rnleri, iflas etmi yaamlar, battn ilan eden vicdanlar, iti atlamada ve onu zorlayp krmada baarszla urayanlar... Frtna resimlerini zincirlerinden boandrmadan nce, karanlk odada, efsanevi ses rzgrlar sayp dkt, yklerini anlatt ve sanrsnz ki resimler, grntler, tpk bir fosforl gibi, bir prldama gibi, onun soluundan douyor. Efsanevi ses, evet, ama hi kimse kalkp da bu sesin grnty yazarn szckleri iine ya da konu d yazlarn iine gmdn sylemesin, nk kendi kpkleriymi gibi, masal ve bak tayan o sestir. 10 Kozmik korkuya yant veren de gene o sestir, "ben'in batmaz direngenliini" tayan, "ksa vadeli canlnn" zayf soluu. Gilliatt sessizdir, konumaz. Kozmosla btn o yz yze bulunduu sre iinde, azndan bir tek "Merhamet!" szc kar. Ne var ki, onun sessizlii, suskunluu, okyanusun yanks deil ama, yant o sesin suskunluudur. "Bir yanda bir trl kurumak bilmeyen, br yanda bir trl yorulmak bilmeyen". "Kaosun ahengi", Gilliatt'n ekicidir. airin grlty bastran sesidir, usuz bucaksz suyu son damlasna kadar imeye kesinkes kararl azdr: Uursuz gecenin avucundan imek pahasna olsa bile... nk deniz Gilliatt' sular altnda brakr. Yorulmak bilmeyen, lmeden nce, kurumak bilmeyeni bitiremez. Ama, lnn amlamalarna layk olduunu gsterdi.

Bu masal, bu bak, bu ses, ah! Btn bunlar iin ne syleyebiliriz ki? nsanlarn zamanlarn balangcnda icat ettikleri eylerin ok tesinde bulunduklarn ya da hl kendi adlaryla imzalamay srdrdklerini sylemekle yetineceiz. Ama bunu gerek itirazclarnn, gerek hasmlarnn karsnda yaparlar: Denizin krl, gecenin dilsizlii, "rzgra boyun eme" karsna dikilirler. gaetan picon 11 YAZARIN NSZ Din, toplum, doa: nsanolunun savam ite bunlardr. Bu arpma ayn zamanda da onun gereksinmesidir; bir eye inanmas gerekir, bylece tapnak olumutur; yaratmas gerekir, buradan da belde kurulmutur; yaamas gerekir, bylece de saban ve gemi meydana gelmitir. Ne var ki, bu zm ayn zamanda da sava ierir. Yaamn gizemli zorluu ite btn bu nden kaynaklanr. nsanolunun boi-nan eklindeki, nyarg biimindeki ve doa gleri biimindeki engelle grlecek hesab vardr. l bir ananke'nin arl hep omuzlarmza biner: Dogmalarn ananke'si*, yasalarn ananke'si, eyann ananke'si. Not-re-Dame de Paris'e yazar birinci ananke'yi aklar: Se-filler'e ikincisini bildirmitir; bu kitapta da ncy belirtir. nsanolunu sarp sarmalayan, kuatan bu kanlmazla i zorunluluk da katlr: feu yce ananke, insan yreidir. Hauteville-House, Mart 1866. * Ananke: Yunanca szck, yazg, kanlmazlk. Hugo'nun esinlenmesinin anahtarlarndan biri olan bu szck Notre-Dame de Paris adl yaptn bana konulmutur. 12 BRNC BLM k i CLUBIN BRNC KTAP KT BR N NELERDEN OLUUR I BEYAZ BR SAYFAYA YAZILAN BR SZCK 182... ylnn Noel'i, Guernesey'de pek olaanst oldu. O gn kar yad. Man Denizi adalarnda ortaln dona ektii bir k anmsanmaya deer, kar da nemli bir olay yaratr. O Noel sabah, Saint-Pierre Port'dan Valle'e kadar deniz kysnda uzanan yol bembeyazd. Gece yarsndan afak vaktine kadar kar yamt. Saat dokuza doru, gnein domasndan az sonra, Anglikan mezhebindekilerin Saint-Sampson Kilisesi'ne, Wediey yanda Metodistlerin de Eldad Kilisesi'ne gitmeleri iin vakit daha erken olduundan, yol hemen hemen sszd. Birinci kuleyi ikinci kuleden ayran btn yol kesiminde sadece yolcu, bir ocuk, bir erkek, bir kadn vard. Birbirinden ayr olarak yryen bu kii arasnda grnte hibir balant yoktu. Sekiz yalarnda kadar olan ocuk, merakla durmu, kara bakyordu. Erkek, yz adm kadar aralkla kadnn arkasndan gidiyordu. O da kadn gibi SaintSampson ynne gidiyordu. Daha pek gen olan bu adam ii ya da gemici gibi bir eye benziyordu. Srtnda gnlk elbiseleri, kahverengi kaba uhadan bir gmlekle, paalar katrana bulanm bir pantolon vard; bu da, yortu olmasna karn adamn hibir kiliseye gitmeyeceini belirtir gibi grnyordu. 13 Ham deriden, taban iri ivilerle kapl kaln ayakkablar karlarn zerinde bir insan ayandan ok, hapishane kilidine benzeyen bir iz brakyordu. Yolcu kadna gelince, besbelli kilise-lik giysilerini giymiti; astarnn arasna pamuk dikilmi siyah ipekliden geni bir pelerini vard; onun altna ok zarif bir ekilde, beyaz-pembe ubuklu irlanda poplininden bir giysi giymiti; ayandaki krmz oraplar olmasayd Paris'li bir hanm sanlabilirdi. Serbest, hafif bir canllkla dosdoru gidiyordu, daha hayatn hibir ykn tamam olan o yryle bir gen kz olduu anlalyordu. Gei devrelerinin en ince, en nemli olan, birbirine karan iki alacakaranl, bir ocuun sonunda bir kadnn balangc olan ilk genlii belirten yryn o sreksiz incelii vard onda. Erkek onun farknda deildi.

Bir kulbe bahesinin kesinde, Basses-Maisons denilen yerde bulunan bir top yeil mee aacnn yannda, gen kz birdenbire dnd, bu hareket erkein ona bakmasna yol at. Gen kz durdu, bir sre erkee dikkatle bakar gibi yapp, sonra eildi. Erkek onun parmayla karlarn zerine bir eyler yazdn grr gibi oldu. Gen kz doruldu, yeniden yrmeye balad, admlarn gene hzlandrd ama, bu kez glerek gene dnd, yolun solunda, Sarmak atosu'na ulalan itle evrili keiyolunda gzden kayboldu. Gen kz ikinci defa dndnde, erkek, lkenin son derece alml kz olan Deruchette'i tand. Adam telalanmak iin hibir gereksinim duymad. Birka dakika sonra da, kulbenin bahesinin kesinde bulunan o bir top mee aacnn yanna geldi. Gzden kaybolan yolcu kadn artk hi dnmyordu. Hi phe yok ki o anda denizde bir domuzbal ya da fundalarda bir sakakuu sra-sayd, bu adam gzn kua ya da bala dikerek yoluna devam edip giderdi. Tesadfen gzkapaklar inikti, bak hi farknda olmadan gen kzn durmu olduu yere takld. Oraya iki kk ayan izi kmt, yanda da, erkek, onun karlarn iine yazd u kelimeyi okudu: Gilliatt. Bu szck kendi adyd. Onun ad Gilliatt't. 14 Uzun zaman, u ada, u kk ayaklara, u kara bakarak, kmldamadan durdu; sonra, dnceli bir halle, yoluna devam etti. II SOKAIN KT Gilliatt, Saint-Sampson Mahallesi'nde oturuyordu. Kendisi orada sevilmezdi. Bunun iin birok neden vard. nce, ^ "perili" bir evde oturuyordu. Jersey'de, Guernesey'de, kyler de, hatta kentte bile ssz bir keden ya da kalabalk bir sokaktan geerken kimi zaman girii rlm bir eve rastlarsnz: obanpskl kapy kaplamtr; bilinmez hangi iren ivilenmi tahta, bir yak gibi, zemin katn pencerelerini tkar; yukar katlarn pencereleri hem kapal, hem de aktr: Btn pervazlar srglenmitir ama, btn camlar krktr. Bir avlu varsa orada otlar bitmitir, duvarn parmakl yklmtr. Bir bahe varsa o da yalnz srgan, al, baldrandr; orada en nadir bcekler incelenir. Bacalar atlam, damlar kmtr. Odalarn iinden grlebilen ksmlar yklm, tahta rm, ta yosunlanmtr. Duvarlarda, kalkm, sallanan ktlar vardr. Orada eski duvar kd rneklerini, imparatorluk devrinin akbabalarn, Directoire devrinin yarmay biimindeki kvrmlarn, XVI. Louis'nin parmaklklarn, balksz yarm stunlarn inceleyebilirsiniz. Sinek dolu alarn kalnl rmceklerin derin huzurunu belirtir. Arada srada demenin zerinde krk bir anak gze arpar, ite oras "perili" bir evdir. Oraya gece eytan gelir. Ev de insan gibi, l duruma gelebilir. Onu bir boinancn ldrmesi yeter. O zaman ev korkun olur. Bu l evler, Man adalarnda hi de az deildir. Kyller, denizciler eytandan yana pek rahat deillerdir. Man Denizi halknn, ngiltere takmadasyla Fransa kylarnda yaayan insanlarn, onun hakknda pek kesin bilgileri vardr. Dnyann her yerinde, eytann.elileri vardr. Muhakkak ki Belphegor cehennemin Fransa'daki elisidir, Hutgin 15 talya'daki, Belial Trkiye'deki.Thamuz ispanya'daki, Martinet isvire'deki, Mammon da ngiltere'deki elisidir. eytan da her imparator gibi bir imparatordur. eytan Caesar. Sarayndaki adamlar ok boldur: Dagon ekmekibadr! Succor Be-noth kzlaraasdr; Asmodee kumarlarn banko tutandr; Ko-bal tiyatro ynetmenidir, Verdelet de protokol bakandr; Nybbas soytardr, iyi bir gulyabani uzman, ok ok bilgili bir cinler, eytanlar yazar olan bilgin Wierus, Nybbas'a "byk alay yazar" adn verir. Man Denizi'nin Normandiya'l balklar, denizde olduklar zamanlar, eytann yapt gz boyamalar yznden pek ok nlem almak zorundadrlar. Uzun zaman, Ermi Mac-lou'nun akta, Aurigny ile Casquets arasndaki drt ke iri Ortach Kayas'nda yaad sanlmtr; eski devrin pek ok yal gemicisi uzaktan onu, orada oturmu, kitap okurken sk sk grdklerini sylerlerdi. Bylece, masal ortadan kaybolup da yerini geree brakt gne kadar, denizciler Ortach Kayas'nn nnde epey diz bktler. Ortach Kayas'nda oturann bir ermi deil

bir eytan olduu bugn biliniyor. Jochmus adndaki bir eytan, yzyllar boyunca kendini Ermi Maclou olarak tantmak muzipliinde bulunmutu. Zaten Kilise de bu aldanmalara debilir. Raguhel, Tobiel, Oribel adndaki eytanlar, Papa Zaccaria, dzenlerini anlayp da onlar kap dar ettii 745'e kadar ermi sayldlar. ok yararl olan bu kovmalar yapabilmek iin, eytanlar*konusunda ok bilgili olmak gerekir. lkenin yallarnn anlattna gre -yalnz, bu gerekler artk gemiin mal olmutur- Normandiya takmadasnn Katolik halk eski alarda, elinde olmadan, Protestanlardan daha ok eytanla balant kurmutu. Niin? Bilmiyoruz. Resmi olarak bilinense bu aznl eskiden eytan ok tedirgin etmiti. eytan Katolikleri pek sevmiti, sk sk onlarla grmeye alyordu; bu da, eytan'n Protestan'dan ok Katolik olduu inancn verebilirdi. Onun en ekilmez laubaliliklerinden biri de, bir kocann iyice, karsnn da yar uyuduu bir srada birdenbire, Katolik kar-koca yataklarna gece ziyaretleri yap-masyd. Yanlmalar buradan gelir ite. Patouillet, Voltaire'in 16 bu ekilde doduunu sanyordu. Bunda inanlmayacak bir ey yoktur. Zaten byle olaylar bilinen bir eydir. eytan kovma kurallar kitabnda u balk altnda tanmlanr: De errori-bus nocturnis et de semine diabolorum* Belki de Devrim sularnn cezalandrlmas iin, geen yzyln sonlarna doru Saint-Helier'de bu olaylar zellikle iddetlendi. Devrim zulmlerinin sonular hadsiz hesapszdr. Her ne olursa olsun, gece, ortalk pek aydnlk bir ekilde grlmedii bir srada uyurken, eytan'n kagelmesi pek ok dinibtn Ortodoks kadn tedirgin ediyordu. Bir Voltaire dnyaya getirmenin hi de hoa giden bir yan yoktu. Kaygya den bu hanmlardan bi- risi, gnah karrken, bu karkl tam zamannda aydnlatmann yolu hakknda papazna akl dant. Rahip u karl verdi: "Karnzdakinin eytan m, yoksa kocanz m olduunu anlamak iin alnn yoklayn; boynuz bulursanz emin olabilirsiniz..." Kadn: "Neden emin olabilirim?" diye sordu. Gilliatt'n oturduu ev eskiden "perili" bir yerdi; artk yle deildi ama, gene de pheli bir evdi. Herkes bilir ki bir byc perili bir eve yerleince, eytan evin yeteri kadar tutulduu yargsna varr, bycye kar, bir hekim gibi arld zamann dnda, bir daha geri gelmemek inceliini gsterir. Bu evin ad Sokan Kt idi. Houmet-Paradis Koyu'n-da ayr kk bir krfez oluturan bir toprak daha dorusu bir kaya dilinin ucunda bulunuyordu. Orada derin bir su vard. Ev, hemen hemen adann dnda bulunan bir burun zerinde, yalnz kk bir bahe iin yeterli olacak kadar toprakla tek banayd. Byk su kabarmalar kimi zaman baheyi kaplard. Saint-Sampson Liman'yla HoumetParadis Koyu arasnda, en stnde Valle ya da Archange atosu ad verilen u kuleler, sarmaklar ktlesinin bulunduu kocaman tepe vardr, yle ki SaintSampson'dan Sokan Kt grlmezdi. Guernesey'de bycden daha bol bir ey yoktur. Mesleklerini birtakm ruhani evrelerde uygularlar, XIX. yzyl onlar ilgilendirmez. Gerekten de su saylacak iler grrler: Altn kaynatrlar, gece yars ot toplarlar; herkesin davarlarna * Latince: "Gece yanlmalar ve eytanlarn tohumu zerine" (ev.) Deniz ileri/F. 2 17 yan bakarlar. Onlara danlr; ielerin iinde "hastalarn suyundan getirirler; onlarn da, alak sesle: "Su pek zgn grnyor" dedikleri duyulur. Bunlardan biri 1856 Mart'nn bir gnnde bir hastann "suyu" iinde yedi eytan grd. Onlardan korkulur; korkunturlar. Bunlardan biri de bir frncy "frnyla birlikte" daha geenlerde byledi. Bir bakas "iinde hibir ey olmayan" zarflar ok byk bir dikkatle kapatmak, mhrlemek alakln gsterir. Bir bakas, ii evinde bir rafn zerinde B etiketli ie bulundurmaya kadar gtrmtr*. Bu korkun olaylar saptanmtr. Birtakm bycler gnl alcdr; iki, altna hastalnz onlara satabilirsiniz. O zaman lklar atarak yataklarnn zerinde yuvarlanrlar. Onlar kvranrken siz: "A! hibir eyim kalmad!" dersiniz. Kimisi de vcudunuzun evresine bir mendil balayarak sizi iyiletirirler. yle basit bir are ki, imdiye kadar kimsenin dnmemi olmasna insan aar. Geen yzylda Guernesey saray mahkemesi onlar odun ynlar zerine koyar, canl canl

yakard. Gnmzde mahkeme onlar, sekiz hafta hapse, drt hafta kuru ekmekle suya, drt hafta da hcreye mahkm ediyor, bu byle zincirleme gidiyor. Amant alterna catenae**. Guemesey'de son byc yaklmas 1747'de oldu. Bu i iin ehir alanlarndan birini, Bordage kavan kullanmlard. Bordage kava, 1565'ten 1700'e kadar on bir bycnn yandn grd. Genellikle*bu sulular sularn itiraf ediyorlard. tirafta bulunmalar iin onlara ikenceyle yardm ediyorlard. Bordage kava topluma, dine daha baka hizmetlerde de bulundu. Orada dinden ayrlanlar yaktlar. Mary Tudor devrinde, orada, daha baka Protestanlar arasnda, bir anayla iki kzn da yaktlar. Bu anann ad Perrotine Massy idi. Kzlardan biri gebeydi, odun ateinin iinde dourdu. Tarihler: "Karn patlad" der. Bu karndan canl bir ocuk kt. Yeni doan bebek, atein dna yuvarland. House * "eytan, uursuzluk" anlamna gelen bale'in ksaltlm, (ev.) * 'Latince: "Zincirler zincirleme usuln severler." (ev.) 18 adnda biri onu yerden ald. nanm bir Katolik olan mahkeme bakan Helier Gosselin, ocuu yeniden atee attrd. "EVLENDN ZAMAN KARINA VERLMEK ZERE" Gilliatt'a dnelim. lkede anlatldna gre, yannda kk bir ocuk olan bir kadn Devrim'in sonlarna doru Guer-nesey'de oturmaya gelmiti. Kadn ngiliz'di, Fransz deil idiyse. Rastgele bir ad vard, Guernesey az ile kyl imlas onu Gilliatt yapmt. Kimine gre yeeni, kimine gre olu, bakalarna gre torunu olan, daha bakalarna gre de hibir eyi olmayan bu ocukla yalnz yayordu. Pek yoksul bir ekilde geinecek kadar paras vard. Sergentee'de bir para otlak almt, Rocquaine yaknnda, Roque-Crespel'de de bir tarla. Sokan Kt denilen ev o devirde periliydi. Otuz yl akn bir zamandan beri kimse oturmuyordu. Ykk dkk bir duruma gelmiti. Denizin pek sk ziyaret ettii bahe bir ey retmiyordu. Gece grltlerinden, klardan baka bu evin zellikle korkun olan yn de uydu: Gece ocan zerinde bir yumak ynle iler, bir tabak dolusu da orba braklrsa, ertesi sabah orba iilmi, tabak bo, bir ift de parmaklarnn ucu ak eldiven rlm bulunurdu. Bu kulbeyi iindeki eytanla birlikte birka ngiliz lirasna satla karmlard. Belli ki o kadn bu evi eytann drtsne uyarak almt; ya da ucuz olduu iin. Onu satn almaktan da ileri gitti, ocuuyla oraya yerleti. O gnden sonra da ev yatt. "Bu ev istediine kavutu" dediler. Hortlaklarn grnmesi kesildi. Artk oradan tan aarrken lklar duyulmuyordu. Akam kadncazn yakt ya kandilinden baka k grlmedi. Byc kadnn amdan eytann mealesine deer. Bu aklama halkn merakn giderdi. Kadn birka arn toprandan yararlanyordu. Sapsar tereya veren iyi bir inei vard. Lahana, "altn damla" tr patatesler retiyordu. Herhangi bir kyl kadn gibi "yaban 19 havucunu fyla, soanlar yzer yzer, baklalar da lekle" satyordu. Kendisi pazara gitmiyordu, rnn Saint-Samp-son Maslaklar'ndaki Guilbert Falliot eliyle sattryordu. Falli-ot'nun dosyalar, bir keresinde onun adna on iki kileye kadar " aylk" denen, en dayankllarndan patates sattn tesbit eder. Ev, iinde yaamaya biraz yetecek kadar onarlmt. Odalarn iine ancak pek iddetli havalarda yamur yayordu. Bir zemin kat odaya ayrlmt, ikisinde yatlyor, birinde de yemek yeniyordu. Kadn yemei piiriyor; ocua okuma retiyordu. Kiliseye hi gitmiyordu; yle ki, her eyi iyice tarttktan sonra, onun Fransz olduunu bildirdiler. "Hibir yere" gitmemek nemlidir. Ksacas, bunlar hibir eyin aklayamad insanlard. Belki de kadn Fransz'd. Yanarda talar frlatr, devrimler de insanlar. Bylece aileler uzaklara yolland, hayatlar lkelerinden ayrld, topluluklar dald; ufalananlar, aknlk iinde kalanlar; sanki bulutlardan dyorlar; unlar Almanya'ya, bunlar ngiltere'ye, berikiler Amerika'ya. lkenin yerli halkn aknlk iinde brakyorlar. Bu yabanclar nereden geliyor? Onlar kusan urada tten u yanardadr. Bu gktalarna, kovulan, kaybolan bu insanlara,

yazgnn bu uzaklatrdklarna eitli adlar verilir; onlara gmen, snm, servenci denir. Kalrlar, onlara katlanlr; giderler, sevinilir. Kimi vakit bunlar kesinlikle zararsz yaratklardr; kendilerini kovan olaylara, hi olmazsa kadnlar, iyice yabanc kalrlar; ne kin duyarlar, ne de fke; istemeden frlatlmlar, pek arp kalmlardr. Ellerinden geldiince kklenmeye alrlar. Hi kimseye bir ey yapmazlar, balarna gelenlerden de hibir ey anlamazlar. Bir mayn patlamasyla zavall bir tutam otun, lgnlar gibi havalara frlatldn grdm, Fransz Devrimi'nde, bir patlamadan ok, bu uzaa pskrmeler oldu. Guernesey'de Gilliatt kadn ad verilen kadn belki de bu ot tutamyd. Kadn yaland, ocuk byd, yalnz yayorlard, herkes onlardan kanyordu. Birbirlerine yetiyorlard. Dii kurtla 20 yavru kurt, birbirlerini yalarlar. Bu da evredeki iyi niyetin onlara verdii adlardan biriydi. ocuk delikanl oldu, delikanl erkek oldu; o zaman da, hayatn eski kabuklarnn dklmesi gerektiinden, ana ld. Resmi mirasn dediine gre kadn ona Sergentee'deki otla, Roque-Crespel'deki tarlay, Sokan Kt evini, bir de "bir orabn dibinde yz altn" brakmt. Ev, mee tahtasndan iki sandk, iki karyola, alt sandalye, bir masa, gerektii kadar da kap kaakla yeteri kadar denmiti. Bir rafn zerinde birka kitap vard, bir kede de hi de esrarl olmayan, miras saymnda alm bir sandk vard. Bu sandk bakr ivilerle, inko yldzlarla nakl kz- lms deridendi; iinde de Dunkerque ipliinden gzel dokumalardan gmlekler, eteklikler, ayrca ipekli kumatan giysiler, yeni, eksiksiz bir kadn giyim kuam takm, zerinde len kadnn kendi eliyle yazd u szckler okunan bir kt vard: Evlendiin zaman karna verilmek zere. Bu lm, hayatta kalan iin bir knt oldu. Yabaniydi, vahileti. evresindeki l tamamland. Ancak yalnzlkt, boluk oldu. nsan iyi olduu srece yaayabilir; tek bana kalnca hayat srklemek olanaksz gibi grnr. Savamaktan vazgeilir. Umutsuzluun ilk eklidir bu. Daha sonra devin bir dizi taahht olduu anlalr. lme baklr, hayata baklr, boyun eilir. Ama bu kanayan bir boyun emedir. Gilliatt gen olduu iin yaras kabuk balad. O yalarda kalbin etleri iyileir. Yava yava azalan znts doaya kart, orada bir eit by haline geldi; bu by onu eyaya doru, insanlardan uzaa ekti; bu ruhu gittike daha ok yalnzla katt. v -... ;:;;:: HALKIN HOUNA GTMEMEK Gilliatt, dediimiz gibi, mahallede sevilmezdi. Bu holan-maytan daha olaan bir ey yoktu. Ynla neden vard. nce -yukarda akladk- oturduu ev. Sonra, asl. O kadn kimin nesiydi? Bu ocuk niindi? lkenin insanlar yabanclarn giz iinde olmasn sevmezlerdi. Sonra, zengin olmamakla 21 birlikte hibir ey yapmadan yaayacak kadar bir eyleri varken, bir ii kl olan giysisi. Daha sonra, tarm yapmay baard, gndnm vurmasna karn patates elde ettii bahesi. Sonra da bir rafn zerinde duran, onun okuduu kaln kitaplar. Daha baka nedenler de vard. Nasl oluyordu da yapayalnz yayordu? Sokan Kt bir eit karantina yeriydi. Gilliatt' karantinada tutuyorlard; onun yalnzlna amalar, evresinde yarattklar yalnzlktan onu sorumlu tutmalar, hi de alacak bir ey deildi. Gilliatt hi kiliseye gitmezdi. ou zaman gece sokaa kard. Byclerle konuurdu. Bir kere onu akn bir halde otlarn iinde otururken grmlerdi. Ancresse dolmenine, krda, urada burada bulunan peri talarna dadanmt. Onun, Trk aran Kaya'y nezaketle selamladn grdn, herkes yeminle sylyordu. Kendisine getirilen btn kular satn alyor, sonra da salveriyordu. Saint-Sampson sokaklarnda kasaballara kar terbiyeli davranyordu ama, oralardan gememek iin seve seve yolunu deitiriyordu. Sk sk bala kyordu. Hep de balkla dnyordu. Pazarlar bahesinde

alyordu. Guernesey'den geen iskoya'l askerlerden satn ald bir gaydas vard; onu, hava kararrken, deniz kysndaki kayalarn zerinde alyordu. Bir tohum serpici gibi hareketler yapyordu. Byle bir adama kar lkenin nasl davranmasn isterdiniz? len kadndan kalan, Gilliatt'n okuduu kitaplara gelince, bunlar kayg vericiydi. Saint-Sampson'un sayn rahibi Jac-quemin Herode, kadnn cenazesi iin eve geldiinde o kitaplarn srtnda u balklar okumutu: Voltaire'den Dictionnaire de Rosier; Candide; Tissot'tan Avis au Peuple sur sa Sante. Devrimde g eden, Saint-Sampson'a ekilen bir Fransz soylusu: "Lamballe Prensesi'nin* ban tayan Tissot olmal bu" demiti. Sayn rahip bu kitaplardan birinin zerinde ger* Fransa Kraliesi Marie-Antoinette'in pek yakn arkada olan bu prenses Devrim'de ldrld. Kralieyle dostluuna yanl anlamlar verilmiti. Sylendiine gre, onu ldrenlerden biri kalbini yemiti. 22 ekten de suratsz, korkutucu olan u bal grmt: De Rhubarbaro*. unu da syleyelim ki, balndan da anlald gibi, eser Latince yazlm olduu iin, Latince bilmeyen Gilliatt'n bu kitab okumu olmas kuku gtrr. Ne var ki bir adam en ok okumad kitaplar sular, ispanya inquisition'u bu noktay karara balad. Onu phe d brakt. Kald ki bu kitap, Dr. Tilingius'un ravent zerine 1679'da Almanya'da yaymlanan bir incelemesinden baka bir ey deildi. Gilliatt'n byler, iksirler, imbikten geme ilalar yapmadna pek emin deillerdi. ieleri vard. Niin akamlar, kimi zaman da gece yarlarna kadar, yalyarlarda gezinmeye gidiyordu? Besbelli ki gece duman iinde deniz kysnda bulunan kt insanlarla konumak iin. Bir keresinde, arabasn amurdan kurtarmak iin, Torte-val'li byc kadna yardm etmiti. Moutonne Gahy adnda yal bir kadnd bu. Adada yaplan bir nfus saymnda, meslei konusunda kendisine soru sorulduunda u karl vermiti: "Tutulacak balk olursa, balk." Kendinizi insanlarn yerine koyun, bu biim karlklar sevilmez. Yoksulluk da, zenginlik de yerine gre deiir. Gilliatt'n tarlalar, bir de evi vard; hibir eyi olmayan birisiyle karlatrlnca yoksul saylmazd. Bir gn onu denemek, belki de, kim bilir, kkrtmak iin, -nk zengin bir eytanla evlenecek kadnlar vardr- bir kz Gilliatt'a: "Siz ne zaman evleneceksiniz?" diye sordu. O da: "Trk aran Kaya evlendii zaman ben de evleneceim" diye karlk verdi. Bu Trk aran Kaya B. Lemezurier De Fry'nin evine yakn bir kk avluda dimdik duran koskocaman bir tatr. Bu tan gzlenecek ok eyi vardr. Orada onun ne yapt bilinmez. Oradan, grnmeyen bir horozun tt duyulur; son derece sevimsiz bir eydir bu. Bu kayay o kk avluya cinlerle ayn ey olan iyi saatte olsunlarn koyduu besbelliydi. Gece, gk grlerken, bulutlarn kzl, havann titremesi iinde uan adamlar grlrse, bunlar "iyi saatte olsunlar"dr. ' Latince: "Ravent zerine." (ev.) 23 Grand-Mielles'de oturan bir kadn onlar tanyor. Bir kavakta, "iyi saatte olsunlar"n bulunduu bir akam, bu kadn hangi yoldan sapacan bilmeyen bir arabacya haykrd: "Yolunuzu onlara sorun; onlar iyiliksever kimselerdir, dnyada konuulacak tek terbiyeli kiilerdir onlar." Pek byk bir olaslkla bahse girilebilir ki, bu kadn bir bycyd. Beenilen, bilgili Kral I. James bu trden kadnlar canl canl kaynattryordu, etsuyunun tadna bakyordu, etsuyunun lezzetine gre de "Bu bir byc kadnd" ya da "Bu byc deildi" diyordu. Yazk ki krallar, bugn krallk kuruluunun yararnn anlalmasn salayan bu yeteneklerden, artk yoksundur. Gilliatt, salam nedenler yznden, byclkle tannarak yayordu. Bir frtnada, gece yars, denizde, Sommeille-use ynnde bir kayn iinde yalnzken yle bir soru sorduu duyuldu: "Gemek iin yer var m?" Kayalarn yukarsndan bir ses bard:

"Elbette! Ha gayret!" Kendisine karlk veren bir kimseye deil de kime sesleniyordu? Bu bize bir kant gibi grnyor. Bir baka frtna akam, ortalk yle karanlkt ki, hibir ey grnmyordu; cuma gnleri byclerin, keilerin, birtakm yzlerin dans etmeye gittii bir ift kaya dizisinin, Catiau-Roque'un pek yaknnda u aadaki korkun konumada Gilliatt'n sesini tanr gibi oldular. "Vesin Brovard nasl oldu?" Vesin Brovard bir duvarcyd, duvardan dmt. "iyileiyor." "Vay canna! u direkten daha yksek bir yerden dt. Hibir yerinin krlmam olmas harika bir ey dorusu." "Geen hafta yosun toplayanlarn ansna hava da iyiydi hani." "Bugnknden ok iyiydi." "Hem de nasl! Pazarda hi balk bulunmayacak bu gidile." "ok iddetli rzgr esiyor." 24 "Byle giderse alarn atamazlar." "Catherine kz ne lemde?" "Keyfi yerinde." "Catherine kz" belli ki iyi saatte olsunlardan biriydi. Anlalan, Gilliatt gece ii gryordu; daha dorusu, kimse bundan kukulanmyordu. Arada srada elindeki bir testiden yere su dkt grlyordu. Bilinen bir eydir ki yere dklen su eytanlarn biimini izer. Saint-Sampson yolu zerinde, 1 numaral gzetleme kuleinin tam karsnda merdiven biimi dzenlenmi ta ,-jf vardr. Bunlarn bugn bo olan sahanlnda bir ha vard; belki de bir daraac bulunuyordu burada. Bu talar pek tekin deildir. Son derece deneyimli kimseler, szlerine kesinlikle gvenilir kiiler, bu talarn yannda, Gilliatt'n bir karakurbaa ile konutuunu grdklerini sylyorlard. Oysa Guernesey'de karakurbaa yoktur; btn karaylanlar, Guernesey'dedir, btn karakurbaalar da Jersey'de. Demek ki bu karakurbaa, Gilliatt'la konumak iin, Jersey'den yze yze gelmiti. Konuma dosta geiyordu. Bu olaylar saptanm bir durumdadr; kant da u ki, o ta hl oradadr. Kukulanan kimseler varsa oraya gidip grebilirler; hatta, pek yaknlarda, kesinde u tabela okunan bir ev vardr: l, diri hayvan, eski ipler, demir, kemik, ineme ttn tccar; demesinde de, iinde de tezdir. Bu talarn bulunuuna, o evin varlna kar kmak iin kt niyetli olmak gerekir. Btn bunlar Gilliatt'a zarar veriyordu. Man denizlerindeki en byk tehlikenin Yeleliler Kral olduunu, ancak bilgisizler bilmezler. Ondan daha korkun deniz yarat olamaz. Onu her kim grrse iki Saint-Michel yortusu arasnda deniz kazasna urar. Cce olduu iin kktr, kral olduu iin sardr. Btn denizde lenlerin adn, nerede bulunduklarn bilir. Okyanus mezarn ok iyi bilir. Aas kaln, st dar bir ba, bodur bir gvde, yapkan, bi-imsiz bir karn, kafatas zerinde boumlar, ksack bacaklar, upuzun kollar, ayak yerine yzgeler, el yerine peneler, 25 yemyeil geni bir yz... ite bu kral byleydi. Peneleri alm el gibidir, yzgeleri de trnakldr. Yz, bir hortlak yz olan bir balk gz nne getirilsin. Ondan kurtulmak iin iindeki eytan kovmak ya da avlamak gerekir; yoksa, uursuzluu srp gider. Onunla karlamaktan daha kayg verici bir ey olamaz. Dalgalarn, dalgalanmalarn zerinde, sisin kalnlklarnn ardndan, bir yaratk tasla gze arpar: Bask bir aln, yass bir burun, dmdz kulaklar, dileri eksik koskoca bir az, deniz rengi bir srtma, seksen sekiz kalar, iri gle gzler. imek mor olunca o krmzdr, imek krmz olunca da o donuk renktedir. Yedisi nde, yedisi arkada, on drt kavkyla sslenmi, pelerin biimi bir zar zerinde, drt ke kesilmi, srsklam, sert bir sakal vardr. Bu kavklar bunlardan anlayanlar iin bir olaanstlktr.

Yeleliler Kral ancak iddetli denizde grnr. O, frtnann uursuz maskarasdr. Onun karaltsnn siste, borada yamurda belirdii grlr. Gbei irentir. Puldan bir zrh tpk bir yelek gibi kaburgalarn gizler. Esintilerin tepkisi altnda fkran, marangoz rendesinden km yongalar gibi kvrlan, yuvarlanan dalgalarn tepesinde dimdik ayaa kalkar. Btnyle dalgalarn dnda durur; ufukta tehlike iinde gemiler varsa, karanlklar iinde bembeyaz kesilerek surat belirsiz bir glmsemenin yla aydnlanarak korkun bir tavrla lgnlar gibi dans eder. ite bu ok kt bir rastlantdr. Gilliatt'n Saint-Sampson'un uralarndan biri olduu devirde Yeleliler Kraln en son gren kimseler, artk pelerininde sadece on kavk olduunu sylediler. On ... imdi daha da tehlikeli olmutu. Peki ama, on drdncs ne olmutu? Acaba onu birisine mi vermiti? Kime vermiti acaba? Hi kimse bunu bilecek durumda deildi; yalnz tahminlerle yetiniyorlard. Kesinlikle bilinen bir ey varsa o da Godaine dolaylarndan, ticari saygnl olan, seksen mahalleye yaylan mlk sahibi B. Lupin-Mabier yemin ediyordu ki bir gn Gilliatt'n ellerinde ok garip bir kavk grmt. ki kyl arasnda u karlkl konuma sk sk duyulurdu: "Deil mi, komum, benim kz de pek gzel?" 26 "Pek semiz, komum." "Bak hele, gerekten de!" "Etten ok iya." "Vay canna!" "Gilliatt ona hi bakmam, yle mi?" Gilliatt tarlalarn kysnda iftilerin yannda, bahelerin kysnda da bahvanlarn yannda dururdu; onlara birtakm esrarl szler syledii de olurdu: "eytangemi iek anca, k avdarn biin." (eytan-gemi dedikleri uyuzotu denen bitkidir.) "Dibudaklar yapraklanyor, artk don olmaz." "Yaz gndurumu, devedikeni iekte." "Haziranda yamur yamazsa, budaylar harap olur. Buday yanndan korkun." "Kukiraz salkmland, dolunaydan saknn." "Hava gkteki ayn altnc gn de, drdnc ya da beinci gnk gibi olursa, btn ay sresince on ikide dokuz birinci durumdaki, on ikide-on bir de ikinci durumdaki gibi olur." "Sizinle davas olan komularnza gz kulak olun. Muzipliklere dikkat edin. Scak st iirilen bir domuz atlar. Dilerine mrver srlen inek bir daha hibir ey yemez." "storngilos bal ryor, ateinizin ykselmesine dikkat edin." "Kurbaa kendini gsterdi, kavun tohumlarn serpin." "Cieryosunu iek ayor, arpay ekin." "Ihlamur iek ayor, ayrlar biin." "Geni yaprakl karaaa iek ayor, caml iek bodrumlarn an." "Ttn iek ayor, limonluklar kapatn." Korkun bir ey! tleri dinler de yolunda giderse insan rahat ediyordu. La Demie De Fontenelle ynnde, kumulda gayda ald bir haziran gecesi uskumru av kt gitti. Bir akam, sularn ekildii srada, onun Sokan Kt evinin karsndaki kyda, yosun ykl bir araba devrildi. Besbelli ki adaletin karsna karlmaktan korktu, nk arabann kaldrlmas iin ok urat, onu kendisi yeniden ykledi. 27 Komulardan kk bir kzda bit vard, Gilliatt da Saint-Pierre-Port'a gitmiti, oradan bir merhem getirdi, ocua srd. Kk kz bitlerden kurtarmt, bu da onlar kza Gilli-att'n verdiini kantlyordu. Herkes bilir ki insanlara bit geirmeye yarayan bir by vardr. Gilliatt'n kuyulara bakt kabul ediliyordu. Bak kt olduu zaman tehlikelidir. Gerek udur ki, bir gn, Saint-Pier-re-Port dolaylarnda, Arculons'da, bir kuyunun suyu sala zararl hale geldi. Kuyunun sahibi olan

yal kadncaz Gilli-att'a: "u suya baksana, kuzum" dedi, bir bardak dolusu su gsterdi. Gilliatt ban sallad. "Su pek koyu," dedi. "Evet, yle." Yal kadncaz kukulanmt. "Onu iyiletiriverin, n'olur!" dedi. Giiliatt ona birtakm sorular sordu: Ahr var mym? Ahrn lam var mym? Lam yolu kuyunun pek yaknndan m geiyormu? Yal kadn hepsine "Evet" dedi. Gilliatt ahra girdi, lamla urat, yolunu evirdi; kuyunun suyu da yeniden dzeldi. lkede herkes istediini dnd. Bir kuyu hi yoktan nce ktleip sonra da iyileemez; bu kuyunun hastaln hi de olaan bulmadlar. Gerekten de Gilliatt'n bu suya bir by atmadna inanmak pek zordu. Jersey'ye gittii bir seferde, Saint-Clement'da, Alleurs Soka'nda kaldn fark ettiler. Allefr'ler hortlaklardr. Kylerde kii konusunda belgeler toplanr; bu belgeler karlatrlr, toplam bir n meydana getirir. yle oldu ki, Gilliatt' burnu kanarken grdler. Bunu nemli buldular. ok gezmi, hemen hemen dnyann drt bucan dolam olan bir kayk sahibi, Tunguzlar'da btn byclerin burnunun kanadn syledi. Bir adamn burnunun kanadn grdkleri zaman, onun hakknda ne dneceklerini bilirlerdi. Bununla birlikte, akl banda kiiler Tun-guzlar lkesindeki bycler iin geerli olan bu zelliin, Gu-ernesey byclerinde ayn derecede grlemeyeceini de belirttiler. Bir Saint-Michel yortusu yaknlarnda, onun, Videclins 28 anayolunun kysnda Huriaux'lann bir ayrnda durduu grld. ayrn iinde slk ald, bir sre sonra da oraya bir karga geldi, bir sre sonra bir saksaan. Bu olay sonradan kral tmarnn yeni bir kitabn hazrlamakla grevlendirilen nemli bir kimse dorulamtr. Epine dolaylarnda, Hamel'de, bir sabah, tan aarrken, Gilliatt' aran krlanglar duyduklarna yemin eden yal kadnlar vard. Btn bunlara, Gilliatt'n hi de yufka yrekli olmadn da ekleyin (!) Bir gn, bir adamcaz bir eei dvyordu. Eek bir tr- l yrmyordu. Zavall adam tahta pabularyla hayvann karnna birka kez vurdu, eek yere dt. Gilliatt eei kaldrmak iin kotu, eek lmt. Gilliatt zavall adam tokatlad. Bir baka gn de, elinde, hemen hemen hi tysz, r-plak, yeni domu ku yavrularnn bulunduu bir ku yuva-syla aatan inen bir olan ocuunu grnce Gilliatt bu yuvay ondan ald. Ktl yuvay aataki yerine yeniden koyacak kadar ileri gtrd. Yoldan geenler bu konuda ona ktlar. Gilliatt aacn zerinde barp duran, yuvalarndaki yavrularna dnen anayla babay gstermekle yetindi. Kulara kar bir dknl vard. Bu, genellikle, byclerin tannmasna yardm eden bir iarettir. ocuklarn elencesi yalyarlarda mart yuvalarn bulup yerinden karmaktr. Oralarda bir yn mavi, sar, yeil yumurtalar getirirler; onlarla da ocak siperliklerinin zerine gl biimi ilemeler yaplr. Yalyarlar ok sarp olduklar iin kimi vakit ocuklarn ayaklar kayar, derler, lrler. Deniz kularnn yumurtalaryla sslenen paravanlar kadar gzel bir ey olamaz. Ktlk yapmak iin Gilliatt ne gibi bulular yapacan bilmiyordu. Kendi hayatn tehlikeye atarak deniz kayalarnn sarp yamalarna trmanyordu. Kularn oraya yuva kurmasna, bylece de ocuklarn oraya gitmesine engel olabilmek iin eski apkalarla saman demetlerini, her trl korkuluu kayalarn zerine asyordu. ite btn bunlardan dolay Gilliatt-lkede hemen hemen nefret edilir haldeydi. ok daha az bile buna yeterdi. 29 GILLIATT'IN KUKU UYANDIRAN DER YNLER Gilliatt konusunda kamuoyu pek kesin deildi. Genellikle onun marcou olduu sanlyordu, bazlar onun cambion olduunu sanmaya kadar gidiyorlard. Cambion

bir kadnn eytandan edindii oludur. Bir kadn bir erkekten art arda yedi erkek ocuk dnyaya getirirse, yedincisi marcou olur. Yalnz, bir kzn gelip de erkek ocuklar dizisini bozmamas gerektir. MarcoLfoun bir yerinde bir zambak iareti vardr; bylece de tpk Fransa krallar gibi, sracalar iyiletirir. Fransa'da, her yanda, zellikle de Orlean blgesinde, marcou'lar vardr. Gatinais kylerinin hepsinde bir marcou bulunur. Hastalar iyiletirmek iin, marcot/nun onlarn yaralar zerine flemesi ya da onlar kendi zambak ieine* dokundurtmas yeter. Olay zellikle kutsal cuma gecesi baarya ular. On yl kadar nce, Gatinais'deki Yakkl Marcou ad verilen, btn Beauce blgesinin arad, dant Ormes marcotfsu, Fo-ulon adnda, at, arabas bulunan bir fcyd. Mucizelerine engel olmak iin jandarma glerini ie kartrmak gerekti. Sol memesinin altnda zambak iareti vard. br mar-co/larda da bu iaret baka yerdedir. Jersey'de, Aurigny'de, Guernesfey'de de marco/lar vardr. Bu hi kukusuz Fransa'nn Normandiya Dukal zerindeki haklarndan geliyordu. Yoksa zambak ieinin ne ii vard? Man Denizi adalarnda sracallar da vardr; bu da mar-cov'larn varln kanlmaz hale getiriyor. Gilliatt'n deniz banyosu yapt bir gn orada hazr bulunanlar, onda zambak iei grr gibi oldular. Bunun zerine sorguya ekilince, karlk olarak glmeye balamt; nk o da, baka adamlar gibi, bazen glyordu. O zamandan beri onun ykandn bir daha gren olmad; artk yalnz tehlikeli, ssz yerlerde ykanyordu. Belki de denize gece, ay " Zambak iei Fransa krallarnn simgesidir, (ev.) 30 nda giriyordu; bu da, kabul etmek gerekir ki, kuku uyandracak bir eydir. Onun cambion, yani eytann olu olduunu sanmakta direnenler kesinlikle aklanyordu. Cambionlann yalnz Almanya'da bulunduunu bilmeleri gerekirdi. Ama, Valle ile Sa-int-Sampson, elli yl nce, bilgisizlik lkeleriydi. Guernesey'de birisinin eytann olu olduunu sanmak... te bu, gzle grnr bir abartmayd dorusu. Gilliatt'a zellikle kayg uyandrd iin danmaya geliyorlard. Kyller korkuyla gelip ona hastalarndan sz ediyordu. Bu korkuda gven vardr; kylerde de bir hekime ne * kadar gvenmezlerse, ilacna o kadar gvenirler. * Gilliatt'n, len yal kadndan rendii kendine zg ilalar vard; bunlar her isteyene bildiriyordu, karlnda para almak istemiyordu. Otlar koyarak dolamalar iyiletiriyor-du; ielerinden birindeki likr, atei kesiyordu; bizim Fransa'da eczac adn vereceimiz SaintSampson'un kimyacs bunun belki de bir knakna urubu olduunu dnyordu. Daha az iyi niyet sahibi olanlar, basbaya ilalar sz konusu olduu zaman, Gilliatt'n hastalara kar iyi davrandn gnl rahatlyla kabul ediyorlard. Ne var ki, Gilliatt marcou olmaya hi yanamyordu. Bir sracal onun zambak ieine dokunmak isterse, karlk olarak kapsn onun suratna kapatyordu. Mucizeler yaratmak, onun inatla kand bir eydi; bu da, bir byc iin gln bir durumdu. Byc olmayn ama, bycyseniz mesleinizi yerine getirin. Genel honutsuzluun iinde kural d bir iki kii vard. Clos-Landes'ten Landoys Efendi, yazlardan sorumlu, doumlar, evlenmeler, lmler defterinin bekisi, Saint-Pierre-Port mahallesinin zabt ktibiydi. Bu zabt ktibi Landoys, 1485'te aslan Bretagne defterdar, Pierre Landais'nin soyundan geldiini syleyerek vnrd. Bir gn Landais Efendi deniz banyosunu pek ileri gtrd, az daha boulacakt. Gilliatt suya atlad, kendisi de boulma tehlikesiyle kar karya geldi, Landoys'y kurtard. Landoys o gnden sonra Gilliatt hakknda hi kt sz sylemedi. Buna aanlara yle karlk veriyordu: "Bana hibir ktlk yapmayan, stelik de yardmda bulunan bir adamdan niin nefret edeyim?" 31 Zabt ktibi Gilliatt'a bir para dostluk gstermeye bile balad. Hi nyargs olmayan bir adamd. Byclere inanmazd, hortlaklardan korkanlarla alay ederdi. Bir gemisi vard, bo zamanlarnda elenmek iin balk tutuyordu, hibir zaman olaanst bir ey grmemiti; yalnz bir kere, ay nda, suyun zerinde

srayan beyazl bir kadn grr gibi olmutu ama, gene de pek emin deildi. Moutonne Gahy, hani u Torteval'deki byc kadn, boyunbann altna tutturulan, kt ruhlardan koruyan kk bir kese vermiti. Landoys bu keseyle alay ediyordu, iinde ne olduunu da bilmiyordu; yalnz o ey boynunda bulunduu zaman kendini daha gven iinde grdnden onu zerinde tayordu. Landoys Efendi'den sonra, birka yrekli kii, Gilliatt'ta birtakm hafifletici nedenler, birtakm stn nitelikler, az eyle yetinmek, ikiyle ttnden kanmak gibi iyi huylar buldular, ii onun hakknda u gzel vgde bulunmaya kadar gtrenler vard: "Ne iki, ne ttn iiyor, ne ttn iniyor ne de enfiye ekiyor." Ne var ki, iki, ttn imemek bir adamda ancak daha baka meziyetler varsa bir meziyet saylr. Genel nefret, Gilliatt'n zerindeydi. Yalnz, ne olursa olsun, Gilliatt bir marcou olarak ie yarayabilirdi. Bir kutsal cuma gn, gece yars, yani bu trden tedaviler iin kullanlan gnle saatte esinle ya da aralarnda alnan buluma kararyla, ellerini kavuturarak, iler acs yaralarla, adann btn sracallar, sr halinde Sokan Kt'ne geldiler, Gilliatt'tan kendilerini iyiletirmesini istediler. Adam buna yanamad. Bunda onun ktlnn bir bejirti-sini grdler. .4:v:..!': ';'.!... v "::... . ' ;,':.,":,. TAKA te Gilliatt byleydi. Kzlar onu irkin buluyordu. irkin deildi. Belki gzeldi bile. Yznn yandan grnnde bir eskia adamna benzer bir eyler vard. Durgun ve sessiz32 ken Traianus stunundaki* bir Daya'lya benziyordu. Kula kk, narin, kntszd, sesi iyi almaya yarayacak son derece gzel bir biimi vard, iki gznn arasnda yrekli, direken, dayankl kiilere zg o nl dikey izgi bulunuyordu. Aznn iki ucu aa doru dkt; bu acdr. Alnn soylu, sakin bir inii vard. Dalgalardaki k yansmasnn balklara verdii o krpmalarla bulanmasna karn, yalansz, ikiyzllkten uzak, ak gzbebekleri erkeke bakard. Gl ocuksu, pek sevimliydi. Onun dilerinden daha saf fildii dnlemezdi. Ama, ak havayla deniz onu adeta zenciletirmiti. Kt bir sonu almakszn okyanusa, frtnaya, geceye *j karmak olanakszdr. Gilliatt otuz yanda krk beinde gibi grnyordu. Yznde rzgrla denizin karanlk maskesi vard. Ona eytan Gilliatt adn takmlard. Bir Hint masal der ki: Brahma bir gn Gc'e sordu: "Senden daha gl olan kimdir?" O da karlk verdi: "Beceriklilik." Bir in atasz der ki: "Maymun olsayd aslan neler yapmazd!" Gilliatt ne aslan, ne de maymundu ama, yapt eyler in ataszyle Hint masaln doruluyordu. Orta boyda, orta gte olmasna karn ustal o kadar yaratc, o kadar glyd ki devlerin kaldraca ykleri kaldrmann, aralarn yaratabilecei mucizeleri yaratmann yolunu buluyordu. Onda bir cambaz yaradl vard; hi ayrt etmeden, sa elini de, sol elini de kullanabiliyordu. Hi ava kmazd ama, balk tutard. Kular esirgerdi, balklar deil. Sarlarn vay haline! Yetkin bir yzcyd. Yalnzlk ya hnerli kiiler ya da aptallar meydana getirir. Gilliatt bu her iki ekilde de grnyordu. Zaman zaman, daha nce szn ettiimiz o "akn halde" grnrd; ite o zaman ahman biri sanlabilirdi. Bunun dnda, gzlerine bilinmez nasl derin bir bak gelirdi. Eski alarn Kaldesi'nde byle adamlar vard; baz saatlerde obann donukluu saydamlar, ruhani kral ortaya * Roma'da 112'de Traianus'un erefine dikilen 29 m. yksekliindeki stun, (ev.) Deniz ileri/F. 3 33 karrd. Ksacas, okuma yazma bilen zavall adamcazn biriydi bu. Belki de hayalperestle dnr ayran snrn zerinde bulunuyordu. Dnr ister, hayalci katlanr. Yalnzlk yaln kiilere eklenir, onlar belirli bir biimde

karmak hale getirir. Bunlar, hi farknda olmadan, kutsal dehetle dolarlar. Gilliatt'n dncesinin iinde bulunduu glge, her ikisi de karanlk ama, ok deiik, hemen hemen eit lde, iki eden oluuyordu: iinde, bilgisizlik, sakatlk; dnda, gizem, sonsuz byklk. Kayalara trmanmak, sarplklar amak, her trl havada takmadada gidip gelmek, nne ilk kan deniz aracn kullanmak, gece gndz en zor geitlerde hayatn tehlikeye atmak yznden, hem de bundan hibir yarar elde etmeden, yalnz kendi istei, zevki iin, alacak bir denizci durumuna gelmiti. Gilliatt doutan kaptand. Gerek kaptan yzeyden ok, dipten gemi kullanan denizcidir. Dalga, geminin yol ald yerlerdeki denizalt grnyle, durmadan zorlaan bir d konudur. Gilliatt'n slk yerlerde, NormandiyaTakmadalar'nn kayalklar arasnda gemisini kullandn grdke insana, sanki onun kafatasnn kubbesi altnda deniz dibinin bir haritas varm gibi gelirdi. Her eyi biliyordu, her eyi gze alyordu. Tehlikeli yerleri iaretleyen kuleleri, oralara tneyen karabataklardan daha iyi biliyordu. Creux, Alligande, Tremies, Sardrette'teki drt iaret direini birbirinden ayran en ufak ayrntlar onun iin son derece belirli, akt, sisli havalarda bile. Ne Anfre'nin oval topuzlu kaznda aldanyordu, ne Roussea'un zl mzrak demirinde, ne Corbette'in beyaz yuvarlanda, ne de LonguePierre'in kara yuvarlanda. Onun ne Goubeau ha ile Platte toprana aklan klc, ne de Barbe-es Kona'nn eki biimindeki iaretiyle, Moulinet'deki krlang kuyruu biimindeki iareti birbirine kartrp armasndan korkulmazd. Onun bu az rastlanr gemici bilgisi, kayk yar denen o deniz yarmalarndan birinin Guernesey'de yapld bir gn, pek garip bir ekilde ortaya kt. Btn sorun uydu: Drt yel34 kenli bir gemide yalnz bulunmak, gemiyi Saint-Sampson'dan bir fersah uzaklktaki Herm Adas'na gtrmek, oradan da Saint-Sampson'a geri getirmek. Drt yelkenli bir gemiyi kullanmak... bunu yapamayacak bir balk yoktur, zorluk pek de byk grnmez ama, durumu arlatran uydu: nce, gemi geen yzyl gemicilerinin Hollanda takas adn verdikleri, Rotterdam modasna uygun, eski devrin karnl, geni, gl kaynn ta kendisiydi. Kimi zaman, denizde, hl, iyi karnl yayvan, yass, iskelede sancakta, esen rzgra gre biri ya da br ken, omurga yerini tutan iki kanad bulunan o eski Hollanda gemilerine rastlanr, ikincisi, Herm Adas'ndan d--^ n; ar ta safrasyla zorlaan dn. Bo gidiliyordu ama, ykl dnlyordu. Yarmann armaan kayn kendisiyle o daha balangta kazanana veriliyordu. Bu taka nder-ge-mi olarak kullanlmt; onu dzenleyen, yirmi yl sresince de yneten kaptan Man Denizi gemicilerinin en gls olarak kabul ediliyordu. Onun lmnden sonra, takay ynetecek hi kimse bulunamamt da teknenin bir deniz yar armaan olmas kararlatrlmt. Taka gverteli olmakla birlikte, birtakm stnlkleri vard, gemicilikten anlayan bir kimseyi ekebilirdi. Geminin banda bir direk vard: Bu da, yelkenlerin ekme gcn artryordu. Baka bir stnl de direin yklenmeye engel olmamasyd. ok salam bir tekneydi; ar ama, ak denize dayankl geni bir gemiydi; gerek bir hatun kiiydi. Onu elde edebilmek iin gerek bir me oldu. Yar zordu ama, armaan da gzeldi dorusu. Adann en gllerinden yedi, sekiz balk ortaya kt. Srasyla hepsi denediler; hibiri Herm'e kadar gidemedi. Son arpan, frtnal bir havada Serk ile Brecq-Hou arasndaki korkun deniz boazn krekle gemesiyle tannan gemiciydi. Terden srsklam olmu bir durumda takay geri getirdi. "Bu imknsz bir ey," dedi. Bunun zerine Gilliatt kayn iine girdi. nce kree sarld, sonra da yelkenin aa ucundaki iskot halatn yakalad, denize ald. Sonra, iskotu balamadan, -nk bu b35 yk bir tedbirsizlik olurdu- onu elinden de brakmadan -bu da, Gilliatt' byk yelkene hkim bir durumda tutuyordu- is-kotu, rzgrn keyfince, iskarmoz ipinin

zerinde yuvarlanmaya brakt, rotay bozmadan, sol eliyle dmenin tahtasn yakalad. eyrek saatte Herm'e ulat. saat sonra, iddetli bir lodos frtnasnn kmasna, liman yanlamasna tutmasna ramen, Gilliatt'n bindii taka, ta ykyle birlikte, SaintSampson'a girdi. stelik meydan okurcasna, yke, ada halknn her yl 5 kasmda Guy Faw-kes'in lm yldnm enliinde attklar tuntan kk topu da eklemiti. Bu arada unu da syleyelim ki, Guy Fawkes iki yz altm yl nce ld; bu olduka uzun bir sevintir dorusu. Bylece ar derecede ykl, ar derecede yorgun olan, yelkeninde lodos rzgr, teknesinde de stelik Guy Fawkes'in topu olmasna ramen, Gilliatt takay Saint-Sampson'a geri dndrd, hemen hemen, geri tad denebilir. Bunu grnce Lethierry haykrd: "te cesur bir gemici!" Elini Gilliatt'a uzatt. Lethierry'den ileride yeniden sz edeceiz. Taka Gilliatt'a verildi. Bu serven, onun eytan takma adna hi zarar vermedi. Birka kii, Gilliatt gemiye yabani bir dngel dal sakladna gre bunun hi de alacak bir yn olmadn syledi ama, bu kantlanamad. O gnden sonra Gilliatt'n takadan baka gemisi olmad. Bala bu ar gemiyle gidiyordu. Onu kendi evinin, -Sokan Kt'nn- duvar altnda, yalnz onun olan, pek uygun kk bir demirleme yerine balyordu. Gn batarken, alarn srtna atyor, bahesini ayor, kuru ta korkuluun zerinden sryor, bir kayadan brne yuvarlanyor, kayn iine atlyordu. Oradan da ak denize. Pek ok balk tutuyordu ama, dngel dalnn hl gemisinde bal olduunu sylyorlard. Dngel aac mumuladr. Bu dal hi kimse grmemiti ama, herkes buna inanyordu. 36 Fazla gelen balklar satmyordu, ona buna veriyordu. Yoksullar onun baln kabul ediyorlard ama, gene de u dngel dal yznden ona kzyorlard. Byle ey olmaz. Denize hile yaplmamalyd. Gilliatt balkyd ama, yalnz balk deildi, igdyle, oyalanmak iin drt meslek renmiti. Marangoz, demirci, arabac, kalafat, bir para da mekanisyendi. Bir tekerlei hi kimse onun gibi onaramazd. Btn balklk aralarn kendine zg bir ekilde kendisi yapyordu. Sokan Kt'nn bir kesinde kk bir demirci oca, bir de rs vard; kay- n da bir tek apas olduundan, kendisi, hem de tek ba- na, bir ikincisini yapmt. Bu apa kusursuzdu; lengerhalka-s istenilen gteydi, Gilliatt da, hi kimse bunu ona retmemi olmasna karn, apann devrilmesine engel olmak iin, apann ubuuna dikey olan kolun gerekli lsn kesinlikle bulmutu. Kayn kaplamasnn btn ivilerini byk bir sabrla deitirdi, yerine tahta civatalar koydu, bu da pas deliklerini ortadan kaldryordu. Bylece de kayn stn denizcilik zelliklerini pek ok artrmt. Bundan da yararlanarak, bazen, Chousey ya da Casquet gibi ssz bir adada biriki ay geiriyordu. Herkes: "Bak hele, Gilliatt artk ortalarda grnmyor!" diyordu. Bu durum da hi kimseyi zmyordu. VII PERL EVE BR HAYAL ADAMI Gilliatt hayal adamyd. Gz peklii de oradan geliyordu, ekingenlikleri de. Kendine zg dnceleri vard onun. Belki de Gilliatt'ta hayalcilikle kark bir ermi ruhu vard. Uyankken hayal grmek, Martin gibi zavall bir kylye dadand gibi IV. Henri gibi bir krala da musallat olur. Bilinmezlik kimi zaman insan dncesini artan iler yaptrabilir. Karanln birdenbire yrtlmas grnmezi grnr duruma getiriverir, sonra yeniden kapanr. Bu hayaller kimi zaman 37 biim deitirici olur; bir deve kervancsndan Muhammed'i, bir kei obanndan Jeanne d'Arc' meydana getirirler. Yalnzlk belirli bir lde ortala yce lgnlk yayar. Yanan alnn dumandr bu.* Bunun sonucu bilgini bir falc, airi de peygamber haline getiren esrarl bir dnce sarsnts, ortaya kar; bundan Horeb**, Kedron***, Embo****, Kastalya'nn gms inenince verdii esriklikler, Busion ayndaki aklamalar kar; Dodone'de Peleia, Delfoi'de

Femoneia, Lebade-ia'da Trofonios, Kebar'da Hazkyal, Mavera-y rdn'de Eremya kar. ou zaman hayal grme hali kiiyi gten drr, onu akna dndrr. Kutsal aptallama vardr. Mankafann uru gibi, Hint fakirinin de hayal denen yk vardr. Wittem-berg'deki tavan arasnda eytanlarla konuan Luther, alma odasndaki paravanayla cehennemi gizleyen Pascal, beyaz yzl tanr Bossum'la karlkl konuan zenci, glerine, llerine gre, iinden getii beyinlerin deiik biimlerde yaratt ayn olaydr. Luther'le Pascal ycedirler yce olarak kalrlar; Zenci budaladr. Gilliatt ne o kadar yksek, ne de o kadar alakt; yalnz, dnceliydi. Hepsi o kadar ite. Doay biraz garip bir biimde gryordu. Dupduru deniz suyunun iinde, pek ok kez beklenmedik deiik biimde, olduka iri hayvanlar grmt: Denizanas trnde bir yaratk; suyun dnda yumuak bir billura benzer, suyun iine yeniden atlnca, saydamlk, renk eitlii, kaybolacak derecede, oradaki ortama katlr. Bundan u sonuca ulamt: Deil mi ki canl saydamlklar suda yayordu, bunlar kadar canl daha baka saydamlklar da havada yaayabilirlerdi pekl. Kular hava yaratklar deillerdir; onlar hem havada, hem de karada yayorlard. Gilliatt ssz havaya inanmyordu. Diyordu ki: "Madem deniz doludur, hava neden bo olsun?" Hava rengindeki yaratklar k iinde grnmez * Tanr, Musa'ya bir al duman biiminde grnmtr. ** Tanr'nn Musa'ya ilk grnd da. *** Kutsal Kitaba gre Kuds' Musa Da'ndan ayran selin tat rmak. **** Eski Msr'da kutsal bir ehir, (ev.) 38 olurlard, bylelikle de gzmzden kaabilirlerdi; bunlarn havada bulunmadn kim kantlayabilir? Benzeme kural tpk deniz gibi havann da kendi balklar olmas gerektiini gsteriyor. Yaratc tedbirin onlara olduu kadar bize de yararl bir buluu olarak bu hava balklar saydam olabilirler; biimlerinin iinden geirerek, hi glge yapmayarak, biimleri bulunmadndan bizim bilgimizin dnda kalrlar, biz de onlardan hibir ey anlamayabiliriz. Gilliatt dnyordu ki, yeryznn havas boaltlabilseydi, bir glge avlanr gibi havada balk tutulabilseydi, orada bir sr artc yaratk bulunurdu. Hayaline unlar da ekliyordu: Bylece pek ok ey de aklanm olurdu. Bulut halindeki dnceden baka bir ey olmayan hayal uykuyla snr komusudur, snr gibi onunla da ilgilenir. Canl saydamlklarn yaad hava bilinmezin balangc olabilir ama, onun tesinde olabilirin geni akl uzanr. Orada baka yaratklar, baka gerekler. Hibir olaanstlk yok; ancak sonsuz doann gzle grlmez sreklilii. Gilliat, hayatnn bu yorucu isizlii iinde, garip bir gzlemciydi. Uykuyu gzlemeye kadar gtryordu ii. Uyku, bizim gerek d da dediimiz, olabilirle ilikideydi. Gece evren bir evrendir. Gece, gece olarak, bir evrendir. zerinde seksen kilometre ykseklikte bir hava stununun arl bulunan maddi insan organizmas, akamlar, yorgundur, bitkinlikten krlr, yatar, dinlenir. Bedensel gzler kapanr; sanldndan daha canl olan bu uyuklayan bata, baka gzler alr. Bilinmeyen belirir. Bilinmez dnyann karanlk eyleri, ya gerek balant bulunduundan ya da uurumun uzaklklarnda hayali bir bytme olduundan, insana yaknlarlar. Sanki boluun canl igdleri gelip bize bakarlarm, biz yeryz canllarna kar bir meraklar varm gibidir. Hayalet bir yaradl bize doru iner, kar, bir alacakaranlkta yan bamzdan geer. Bizim uzay seyretmemiz karsnda hem bizden, hem de baka eylerden oluan, bizimkinden baka bir yaam birleir, ayrlr. Tam anlamyla bakc olmayan, tam anlamyla bilinsiz olmayan bir uyuyan, bu garip hayvancklar, bu olaanst bitkileri, bu korkun ya da gle yzl, karaya alar 39 morluklar, bu katil ruhlar, bu maskeleri, bu yzleri, bu su ylanlarn, bu karklklar, bu aysz ayn, harikann bu karanlk ayrlmalarn, bulank bir younluun iindeki bu artlar, bu eksilileri, karanlklarn iindeki bu

ekil uumalarn, bizim d adn verdiimiz gzle grlmez gerein yaklamasndan baka bir ey olmayan btn o gizemin ayrmna varr. D gecenin akvaryumudur, ite Gilliatt byle dnyordu. VIII GLD-HOLM-UR SANDALYES Houmet Koyu'nda bugn Gilliatt'n evini, bahesini, takann barnd o ufack koyu bouna ararsnz. Sokan Kt artk yoktur. Evin bulunduu kk yarmada yalyar ykclarnn kazmas altnda dkld, kaya hrdavatlaryla granit ta tccarlarnn gemilerine araba araba yklendi. Oras, bakentte, rhtm, kilise, saray oldu. Btn o deniz kayal doruu epey zamandan beri Londra'ya tand. Yarklar, girinti kntlaryla kayalarn bu denize uzanmalar gerek birer kk srada dizisidir; onlar grnce, insan bir devin Cordillera Dalar'n seyrederken duyaca eyleri duyar. Yerli dil onlara "sandk" adn verir. Bunlarn deiik biimleri vardr. Kimisi omurgaya benzer, her kaya bir omurdur; kimisi bir balk kldr; kimisi de su ien bir timsah. Sokan Kt sandnn tam ucunda, Houmet balklarnn Canavar Boynuzu adn verdikleri byk bir kaya vard. Bir piramide benzeyen bu kaya, o kadar yksek deilse de, Jersey'nin sivri kulesini andrrd. Sular kabarnca deniz onu sandktan ayrrd, Boynuz da yalnz kalrd. Sular ekildiinde, oraya zerinde yrnebilir bir kaya kstayla gelinirdi. Bu kayann ilgin yn, denizden yana, dalgalarn oyduu, yamurlarn parlatt sandalyeyi andrmasyd. Bu sandalye haindi, insan oraya grnmn gzelliiyle farknda olmadan srklenirdi; Guernesey'de dendii gibi, "grnn gzellii yznden" orada dururdu. Bir ey sizi alkoyard. Kayann 40 sarp nyznde bir eit duvar oyuu oluturuyordu. Bu oyua trmanmak pek kolayd; onu kayann iine yontan deniz, altna yass talardan rahat merdiven yerletirmiti. Uurumun byle zentileri vardr, onun inceliklerinden saknn. Sandalye insan ekerdi. Oraya kar, otururdunuz. Pek rahatt. Oturacak yer dalgann andrd, yuvarlaklatrd kayayd; zel olarak yaplm gibi duran iki girintinin oluturduu, dirsek dayayacak yer de vard; arkalk olarak da, trmanmann g olacan aklna getirmeyi dnmeden, bann zerinden hayranlkla seyredilen btn o yksek dikey duvar, insann bu koltukta kendinden gemesinden daha ko-3 lay bir ey olamaz. Btn deniz gzler nnde uzanrd; uzakta giden, gelen gemiler grlrd. Bir yelkenli, Casquets Kayalklar'nn tesinde, okyanus yuvarlann altnda kay-boluncaya kadar onu gzle izleyebilirdiniz; hayran olur, seyreder, zevk alrdnz; meltemin, denizin okamasn duyardnz. Cayenne'de, ne yaptn bilen, yumuak, rknt verici bir kanat arpmasyla, glgede sizi uyutan, iri kulakl, yass burunlu bir yarasa vardr; rzgr ite o grnmez yarasadr: Krp dkc olmad zaman uyutucudur, insan denizi seyreder, rzgr dinler, kendinden gemenin uyuukluuna kaplr. Gzler gzelliin, n bolluuyla dolunca, onlar kapatmak byk bir zevktir, insan birdenbire uyanr. Artk i iten gemitir. Deniz azar azar kabarmtr. Su kayalar kuatyor. insan mahvolmutur. Bu korkun bir ablukadr: Ykselen deniz. Sular nce belli belirsiz, sonra hzla kabarr. Kayalklara ulanca, fkeye kaplr, kzp kpkler saar. Deniz yzeyindeki kayalarda yzmek her zaman baar salamaz. Usta yzcdrler. Sokan Kt'ndeki Boynuz'da boulmulardr. Kimi yerde, kimi saat, denizi seyretmek bir zehirdir. Tpk, kimi vakit bir kadn seyretmek gibidir bu. Guernesey'nin pek eski yerlileri, dalgalarn kayann iinde oluturduu bir oyua Gild-Holm-Ur ya da Kidormur adn veriyorlard. Dediklerine gre Kelte bir kelime ama, Kelte 41 bilenler anlamazlar da Franszca bilenler anlar: Qui-dort-mu-erf. Kyl dilinde evirisi ite budur. Bu, Qui-dort-muert evirisiyle, sanrm 1819'da, Armori-cain'de B. Athenas'n verdii eviri arasnda bir seme yapmakta herkes zgrdr. Bu saygdeer Kelte uzmanna gre, G/7c/-Ho/m-L/r"Ku-srleri-molas" anlamna gelir.

Aurigny'de de bu trden baka bir sandalye vardr; ona Rahip Sandalyesi ad verilir, denizin ylesine gzel oyduu, ylesine uygun bir biimde dzenledii bir knts vardr ki, deniz ayaklarnzn altna bir iskemle yerletirmek inceliini gstermi sanrsnz. Tam denizin iinde, sular ykseldiinde, artk Gild-Holm-Ur Sandalyesi grnmezdi. Sular onu bsbtn rterdi. Gild-Holm-Ur Sandalyesi Sokan Kt'ne komuydu. Gilliatt onu bilir, gidip oraya otururdu. Dnyor muydu? Hayr. Hayal kuruyordu. Sularn kabarmasna kendini kaptrmyordu. * Uyuyan-lr. (ev.) 42 KNC KTAP LETHIERRY EFEND HAREKETL YAAYI, SAKN VCDAN Saint-Sampson'un nemli kiisi olan Lethierry Efendi, mthi bir gemiciydi. Pek ok deniz yolculuu yapmt. Mio, yelkenci, gabyac, dmenci, lostromo, tayfaba, kaptan, gemi sahibi olmutu. imdi yalnz armatrd. Denizi ondan iyi bilen bir adam daha olamazd. Deniz kurtarmalarnda, gzn budaktan esirgemezdi. iddetli frtnal havalarda ufka bakarak, kyda bir boydan bir boya dolad. Orada grnen nedir acaba? Skntda olan birisi var: direkli bir Weymo-uth ky gemisi, bir Courseulle balk gemisi, bir Aurigny kay, bir lordun yat, bir ngiliz, bir Fransz, bir zengin, bir yoksul eytan... kim olursa olsun Lethierry, bir kaya atlar, iki yiit arr, gerekirse onlardan vazgeebilir, kendisi tek bana btn tayfann yerini tutabilirdi; palamar zer, krei kavrar, ak denize ilerler, dalgalarn ukurunda ykselir, alalr, yeniden ykselirdi; kasrgann iine dalar, tehlikeye atlrd. Onu bylece, uzaktan saanan iinde, kayn zerinde ayakta, yamur altnda srsklam imeklere karm, yelesi kpkten bir aslan gibi grrlerdi. Btn gnn byle tehlike iinde, deniz iinde, dolu iinde, rzgr iinde, batmak zere olan gemilere rampa ederek ykleri ve insanlar kurtararak, frtnayla ekierek geirdii olurdu. Akam evine dnp kendine bir ift orap rerdi. Bu yaay elli yl boyunca, on yandan altm yana kadar, btn genliinde srdrd. Altm yana ulanca 43 Varclin'in demirci dkkanndaki rs artk tek koluyla kaldramadnn farkna vard; bu rsn arl yz otuz be kiloydu. Birdenbire de romatizmalarn tutsa oluverdi. Denizden vazgemesi gerekti. Bunun zerine, yiitlik andan yallk dnemine geti. O zamandan sonra artk ancak yal bir adamcaz oldu. Romatizmalarla maddi bollua ayn zamanda erimiti. almann bu iki rn, birbirlerine seve seve arkadalk ederler, insan, tam zengin olduu srada, ktrm olur. Geen mrn dldr bu. nsan kendi kendine: "Artk hayattan yararlanalm" der. Guenesey gibi adalarda, insan topluluu, hayatlarn tarlalarnn evresini dolanarak geiren ve dnyann evresini dolanarak geiren adamlardan oluur. Bunlar iki eit tarla srcleridir: unlar topran, unlar da denizin. Lethierry Efendi ikincilerdendi. Bununla birlikte, topra da tanyordu. Gl bir ii hayat geirmiti. Karada yolculuk etmiti. Bir sre Rochefort'da, sonra da Cette'te gemi tezghlarnda marangoz olarak almt. Dnya gezisinden sz etmitik. Marangoz olarak Fransa gezisini tamamlamt; Franche-Comte tuzlalarnn kurutma aralarnda almt. Bu namuslu adam bir servenci hayat yaamt. Okuyup yazmay, dnmeyi, istemeyi Fransa'da renmiti. Her eyi yapmt, yapt her eyden de drstlk elde etmiti. Yaradlnn temeli gemiciydi. Su onundu. "Balklar benim evimdeler" derdi. Ksacas iki, yln dnda, btn yaamn okyanusa vermiti. "Yaamm suya attm" derdi. Byk denizlerde, Atlas Okyanusu'nda, Byk Okyanus'ta gemicilik etmiti ama, Man' stn tutard. Akla haykryordu: "Sert olan ite budur!" Orada domutu, orada lmek istiyordu. Bir ya da iki dnya gezisine ktktan sonra, bilgi sahibi olup bir karar vererek yeniden Gu-ernesey'e dnmt, bir daha da oradan bir yere kmldama-mt. Bundan byle btn yolculuklar Granville'le Saint-Ma-lo arasndayd.

Lethierry Efendi Guemesey'liydi, yani Normandiya'l, yani ingiliz, yani Fransz. Bu drtl anayurt usuz bucaksz ok44 yanusunun iinde batm, boulmu gibi, onun iindeydi. Btn mr boyunca, her yerde, Normandiya'l balk geleneklerine bal kalmt. Bu da gerektiinde onun bir kitap amasna, bir kitaptan holanmasna, filozof, ozan adlar bilmesine, ban gzn yararak her dilden bir para konumasna engel deildi. ZEVKLERNDEN BR Gilliatt bir yabanld. Lethierry de baka bir yabanl. Bu yabanln kendine zg incelikleri vard. Kadnlarn elleri konusunda pek titizdi. Genliinde, hemen hemen daha ocukken, gemiciyle mio arasndayken, Suffren belediye bakannn yle bardn iitmiti: "te, gerekten gzel bir kz ama, ne irkin, kpkrmz, kocaman elleri var!" Her konuda, amiralin bir sz stn gelir. Bir kehanetten de stn, bir emir vardr. Suffren belediye bakannn haykrmas Lethierry'yi, kk, beyaz eller konusunda duygulu, titiz bir hale getirmiti. Kendisinin o, maun rengi, krek gibi geni eli hafiflik iin bir balyoz, okama iinse bir kerpetendi; yumruk olarak indii zaman da bir kaldrm tan krard. Hi evlenmemiti. stenmemiti ya da istediini bulamamt. Bu belki de gemicinin des elleri istemesindendi. Bu ellere Portbail'in balk kadnlar arasnda hi rastlanmaz. Bununla birlikte, bir zamanlar, Charente'taki Rochefort'da, lksn gerekletiren bir ii kz kefetmi olduunu anlatrlard. Pek gzel elleri olan gzel bir kzd bu. Dedikodu yapar, trmalard. Ona satamaya gelmezdi. Gerektiinde pene olan, nefis temizlikteki trnaklar kusursuz, korkusuzdu. Bu sevimli trnaklar Lethierry'yi bylemiti, sonra da onu kayglandrmt. Lethierry kalbini alan bu kadna bir gn sz geirememekten korktuu iin, akn sayn belediye bakannn karsna gtrmemeye karar vermiti. Bir baka seferinde, Aurigny'de, bir kz pek houna git45 misti. Evlenmeyi dnd bir srada ora halkndan birisi ona: "Sizi candan kutlarm. Yetkin bir tezeki alyorsunuz" demiti. Bu vgy aklatt: Aurigny'de bir tre vardr, inek gbresi alnr, duvarlara yaptrlr. Onlar duvara frlatmann yntemi vardr. Tezek kuruyunca der, kn onunla snrlar. Bu kuru tezeklere coipiaux ad verilir. Ancak iyi bir tezekiyse bir kzla evlenilir. Bu ustalk Lethierry'yi karmaya yetti. Zaten onda gerek gerek ak, gerekse geici ak konusunda, tutkulu ama, asla balanmayan, gzel, salam bir kyl felsefesi, bir gemici aklll vard; genliinde "i etekliime pek kolayca kapldn da her zaman vnerek sylerdi. Bugn balinal, sepetli, krinolin eteklere o devirde i eteklii denirdi. Bu bir kadndan hem daha ok, hem daha az bir anlama gelir. Normandiya Takmadalarnn bu kaba gemicileri akll insanlardr. Hemen hemen hepsi okuma yazma bilir. Pazar gnleri, sekiz, dokuz yalarnda kk miolarn halat ynlarnn zerinde ellerinde bir kitapla oturduklar grlr. Bu Normandiya'l gemiciler her ada alayc olmulardr; bugn dendii gibi, nkteler yapmlardr. II. Henri'ye boa giden bir mzrak salladktan sonra Jersey'ye snan Montgomery'e: "lgn kafa bo kafay yard" diyen, onlardan biri, cretkr Kaptan Oueripel'di. Yanl olarak piskopos Camus'ye mal edilen u felsefi kelime oyununu yapan da bir bakas, Saint-Brelade'n sahibi, Touzeau'dur: ldkten sonra papalar pa-pillon, 'isr'ler de cirons haline gelirler*." DENZN KHNE DL Bu Man Adalar gemicileri gerekten yal Galya'llardr. Bugn hzla ngilizleen bu adalar uzun zaman Fransz yerlisi olarak kaldlar. Serk kylleri XIV. Louis'nin dilini konuur. "Papalar kelebek, soylu kiiler de peynir kurdu olurlar." (ev.j 46 Krk yl nce Jersey, Aurigny gemicilerinin aznda klasik denizci deyimlerine rastlanrd. nsan kendini XVII. yzyl denizciliinin tam ortasnda sanrd. Uzman bir arkeolog orada, Jean Bart'n borusundan kan, Amiral Hidde'i epeyce

korkutan Eskia'n manevra dilini, sava dilini inceleyebilirdi. Dedelerimizin, bugn batan baa yenilenmi olan denizci dili 1820'ye doru Guernesey'de hl kullanlyordu. Denize iyi dayanan bir gemi "iyi borina" idi; n yelkenlerine, dmenine karn, rzgrda hemen hemen kendiliinden sraya giren bir gemi "hamarat bir gemi" idi. Yola kmak "rzgr yn all mak"t; yelkeni faca etmek, "faalamak"t; hzl bir manevra yapp tekneyi halatla karaya balamak "durgunlamakt; yanl bir manevrayla ya da birdenbire bir rzgr deimesiyle yelkenlerinin boalvermesi sonucu bir geminin ou zaman borda deitirmek zorunda kalmas "kilise yapmak"t; palamarda iyi dayanmak "vasiyet etmek"ti; geminin iinde dzensiz olmak "karmakark olmak", yelkenlerde rzgr bulunmas "dmdz olmak"t. Btn bunlarn hibiri artk sylenmiyor. Bugn: louvoyer (volta vurmak) deniyor, o dnemde leauyer deniyordu; naviguer (gemi kullanmak) yerine eskiden: naviger denirdi; bugn "nn rzgra dnmek" deniyor, " "nn rzgra vermek" denirdi; "hzla ilerlemek"deniyor, "hzla ileriye doru yarmak" denirdi; "dzenle ekin" deniyor, "demiri skmeyin"denirdi; "ipi gerin" deniyor, "ipi ekin" denirdi; "deveboynu"deniyor, "palamar kaz"denirdi; "elik kalemler" deniyor, "apla kalemler" denirdi; gemi serenlerini tutan ipe balancine deniyor, valancine denirdi; tribold (sancak) deniyor, stribord denirdi; "iskeledeki nbetiler" deniyor, bas-bourdis denirdi. Tourville, Hocquincourt'a: "Svp katk" diye yazyordu. Rafale (bora) yerine, raffal; bossour (griva me-taforu) yerine bousoir; drosse (dmen zinciri) yerine, drousse; loffer (rzgrn en yaknna dmen krmak) yerine, faire une olofee; elonger (uzatmak) yerine alonger; "iddetli rzgr" yerine, survent; jouail (ipu) yerine, jas; "kumanya ambar" yerine, fosse denirdi. Man Denizi adalarnn gemicilik dili, bu yzyln banda, ite buydu. Jersey'li bir kaptann konumasn duysa, Ango 47 arrd. Her yerde yelkenlerin snmesine faseyer denirken, Man adalarnda barbeyer denir. Birden rzgr deimesi bir "lgn rzgr"d. Gotik tarz iki biim karaya balama ekli artk ancak orada kullanlyordu, valture ile portugaise. Eskia buyruklar artk ancak orada duyuluyordu: Tour-et-choque! -Bosse et bitte! Bir Saint-Aubin ya da Saint-Sampson gemicisi hl "bocurgat olduu" derken Granville'li bir gemici oktan elan diyordu. Saint-Malo'daki "engel ucu", Saint-Helier'de "eek kula" idi. Lethierry Efendi de, tpk Vivonne Dk gibi, gvertelerin ukurluuna "borda kavsi", kalafat kalemine de "odun kamas" adn veriyordu. Ququesnes dilerinin arasnda bu garip dile Ruyter'i, Duguay-Trouin de Wasnaer'i yendi; Tourville de 1681'de, gn ortasnda, Cezayir'i bombalayan ilk kalyonu batan, ktan balayp yan verdirdi. Bugn bu l bir dildir. Denizci dili bugn bambakadr. Duperre bugn Suffren'i anlayamazd. aretlerin dili de bir hayli deiti; La Bourdonnais'nin krmz, beyaz, mavi, sar kl drt mealesi nerde, ikier ikier, er er, drder drder dikilen bugnk on sekiz bandra nerde! Bunlar uzak haberlemenin ihtiyalarna gre yetmi bin biime girerler; hibir zaman sz aznda kalmaz; denebilir ki hatra gelmeyeni nceden sezer. IV NSAN SEVDNN ELYLE KOLAYCA YARALANIR Lethierry Efendi ak yrekliydi; geni bir eli byk bir yrei vard. Kusuru ise u harikulade stnlkt: Gven. Kendine zg bir sz verme ekli vard; kutsal bir eydi bu. "Tan-n'ya eref sz veriyorum" derdi. Bunu syledikten sonra, artk sonuna kadar giderdi. Yalnz Tanr'ya inanrd, baka eye deil. Az buuk kiliselere gitmesi de incelii yzndendi. Denize alnca boinanlar vard. Gene de hibir frtnal hava onu geri evirmemiti; bu da, 48 kendisine kar gelinmesine boyun ememesindendi. Bunu hi kimse iin kabul etmedii gibi denizden de kabul edemezdi. Sznn dinlenmesini isterdi; okyanus direniyorsa, bu onun kendi bilecei eydi; buna onun karar vermesi gerekti. Lethierry Efendi dnyada boyun emezdi. ekien bir komuyla olduu gibi, ahlanan bir dalga da onu durdurmay baaramazd. Azndan kan sz bir kere sylenmiti, tasarlad ey de gerekleirdi. Ne bir kar k karsnda, ne

de bir frtna nnde eilirdi. Onun szlnde "hayr" sz yoktu; ne bir insann aznda, ne de bir bulutun grlemesinde. Hi nem vermeden yoluna gider de teye bile geerdi. Red-f dedilmeye hi gelemezdi. Hayattaki inadyla okyanus zerin-' * deki korkusuzluu ite buradan geliyordu. Biberin, tuzun, gerekli otlarn lsn bildii iin balk orbasn rahata kendisi hazrlard; bu orbay imek kadar piirmekten de zevk alrd. Bir muamba apkann yce bir grn verdii, bir redingotun aptallatrd bir insand o. Salar rzgrda uuurken Jean Bart'a benzerdi, melon apkasyla Jocrisse'i andrrd. Kentte beceriksiz, denizde olaanst, korkun olurdu. Srt hamal srtna benzerdi ama, hi kfr etmez, pek seyrek fkelenirdi. Bir ses borusunda gk grlts haline gelen pek yumuak tatl bir sesti o. Encylopedie'yi okuyan bir kyl, Fransz Devrimi'ni gren bir Guer-nesey'li, ok bilgili bir bilgisizdi. Hibir yobazl yoktu ama, her trl hayaller grrd. Hz. Meryem'den ok Beyazl Ha-nm'a inanrd. Polfemos'un* gc, Kristof Kolomb'un iradesi, frldan mant vard onda. Bir para boa, bir para da ocuktu; hemen hemen yayvan, yass bir burun, gl yanaklar, btn dileri tamam bir az, yznn her yannda bir ka atmas, dalgalarn eliyle trtklanm gibi duran, zerinde krk yl rzgrglnn dnd bir yz, alnn zerinde bir frtna havas, deniz ortasndaki bir kayann rengi. imdi de bu sert yzn zerine iyi yrekli bir bak oturtun, Lethierry Efendi'yi grrsnz. Lethierry Efendinin iki ak vard: "Durande" ile Deruchette. * Eski Yunan Mitolojisinde tek gzl canavarlarn en gls, (ev.) Deniz ileri/F. 4 49 NC KTAP DURANDE LE DERUCHETTE KU CIVILTISI LE DUMAN nsan vcudu pekl ancak bir grn olabilir. Vcut bizim gereimizi gizler, mzn ya da glgemizin zerinde younlar. Gerek ruhtur. Kesinlikle sylemek gerekirse denebilir ki yzmz bir maskedir. Asl insan, insann altnda bulunandr. nsan vcudu denen bu hayalin arkasna gizlenen ya da snan insan seilebilseydi, pek ok artc eyle karlalrd. Herkesin dt yanllk d yarat gerek yaratk sanmaktr. Diyelim falanca kz, olduu gibi gr-nebilseydi, ku olarak grnrd. Kz biiminde bir ku... bundan daha gzel bir ey dnlebilir mi? Bunun sizin evinizde bulunduunu gznzn nne getirin, ite bu kz Deruchette olurdu. Nefis yaratk! nsann ona: "Gnaydn, Bayan obanaldatan kuu!" diyesi gelir. Kanatlar grlmez ama, cvlt duyulur. Zaman zaman akr. Tatl gevezeliiyle insandan aadr; akmasyla insandan yukar. Bu akmada bir giz vardr. Bir bakire bir melek klfdr. Kadn meydana gelince, melek gider; yalnz, daha sonra, anaya kck bir ruh getirerek geri gelir. Hayat beklerken, bir gn ana olacak yaratk uzun zaman bir ocuktu, kk kz gen kzda inatla devam eder, bu da bir aiblbldr. Onu grnce insan dnr: Uup gitmekle ne iyi davranyor! Tatl, iten yaratk evde, daldan dala, yani odadan odaya istedii gibi gider, gelir; girer kar; yaklar, uzaklar; tylerini dzeltir, salarn tarar; her trl minicik nazl grltler karr, kulaklarnza anlatlamaz eyler mrldanr. Soru sorar, ona karlk verilir; ona soru sorulur, ku gibi akr. Onunla gevezelik edilir. Gevezelik etmek konumann yorgunluunu giderir. Bu yaratn iinde gkyz vardr. Bu sizin kara dncenize karan mavi bir dncedir. Bu kadar hafif, bu kadar uzaklac, bu kadar kac, bu kadar az ele geer olduu halde, grnmez olmamak iyiliinde bulunduu iin ona gnl borcumuz olur. Yeryznde gzel, zorunlu olandr. Dnyada undan daha nemli pek az ura vardr: Sevimli olmak. Sinekkuu olmasayd orman pek zlrd. Nee samak, mutluluk yaymak, karanlk eyler arasnda bir k szntsna sahip olmak, hayatn yaldz olmak, ahenk olmak, incelik olmak sevimlilik olmak... btn bunlar size hizmet etmektir. Gzellik gzel olduu iin bana iyi gelir. Falan yaratkta btn evresinde bulunanlar iin bir sevin kayna olma gc vardr; kimi zaman kendisi bunun farknda deildir. Bu daha da ycedir: Varl

aydnlatr, yaknl str; o geer, kvan duyarsnz; durur, mutlu olursunuz; ona bakmak yaamaktr. O yaratk insan yzl bir afaktr; orada bulunmaktan baka bir ey yapmaz ama, o kadar yeter. Evi cennete evirir, btn gzeneklerinden bir cennet fkrr. Bu kendinden gemeyi, soluk almaktan baka bir gle katlanmadan, herkese datr. Bilinmez nasl, btn canllarn ortaklaa srkledikleri muazzam zincirin ykn azaltan bir gl olmak -size ne diyebilirim daha baka?- bir kelimeyle, Tanrsal bir eydir bu. te bu glmseme Deruchette'te vard. Daha da ileri giderek syleyelim: Deruchette bu glmsemenin ta kendisiydi. Yzmzden daha ok bize benzeyen bir ey vardr: Yzmzn tad anlam. Bundan daha ok bize benzeyen bir ey vardr: Glmsememiz. Glmseyen Deruchette, Deruchette'in ta kendisiydi. Jersey ile Guernesey'in kan zellikle ekici bir kandr. Kadnlarda, hele de gen kzlarda, parlak renkli, saf bir gzellik vardr. Birbirine karan Sakson beyazl ile Norman taze50 51 ligidir bu. Pembe yanaklar, mavi baklar. Bu baklarn, bir yldz eksiktir, ingiliz eitimi onlar hafifletir. Bu berrak gzler iinde Paris'in derin baklar orada belirdii gn, kar konulmaz bir gce ulaacaktr. Bereket versin ki Paris daha ngiliz kadnlarna ilemedi. Deruchette bir Paris'li deildi ama, bir Guernesey'li de deildi. Saint-Pierre-Port'da dnyaya gelmiti ama, Lethierry Efendi'nin elinde yetitirilmiti; o da irin olmutu. Deruchette'in bak ilgisiz, isteksiz ve farknda olmadan saldrgand. Belki ak szcnn anlamn bilmiyordu ama, insanlar gnl rahatlyla kendine k ediyordu, Bunda hibir kt niyeti yoktu. Evlenmeyi hi aklndan geirmiyordu. Baka yerden g edip Saint-Sampson'da kk salan yal soylu: "Bu kzcaz barut saar gibi flrt ediyor" derdi. Dnyann en gzel minicik elleri, bunlara uygun ayaklar Deruchette'teydi. Lethierry: "Drt tane sinek aya" derdi. Deruchette'in btn kiiliinde iyilikle tatllk vard. Ailesi, zenginlii amcas Lethierry'di, ii de kendini hayatn akntsna brakmak. Onda yetenek olarak birka trk vard, bilim olarak gzellik, zek olarak saflk, yrek olarak da bilgisizlik. Hoppalkla canllk kark, zarif bir melez tembellii, zgnle doru bir eilimi bulunan ocukluun akac neesi vard. Bir para adal havas olan zarif ama, uygunsuz bir biimde giyinirdi. Btn yl boyunca, iekli apkalar giyerdi. Saf bir yz, kvrak, ekici bir boynu, kumral salar, yazn biraz il basan beyaz bir teni, byk, salkl bir az, bu azn zerinde de glmsemenin taplmaya deer, tehlikeli aydnl vard. te Deruchette buydu. Kimi zaman, akamlan, gne battktan sonra, gecenin denize kart srada, alacakaranln dalgalara bir korku verdii saatte, Saint-Sampson Boaz'nda, dalgalarn uursuz kabartsnn zerinde, bilinmez hangi ekilsiz bir ktlenin, slk alan, tkrk saan canavar gibi bir grnts belirirdi. Bir hayvan gibi hrldayan, yanarda gibi duman salan, korkun bir eydi bu. Kpk kusan, sis srkleyen, mthi bir yzge vuruuyla, alev kan bir azla kente doru saldran bir deniz canavar gibi bir ey. Bu "Durande". 52 TOPYANIN EZEL YKS Man sularnda bir buharl gemi 182...' lerde mucize say-ylacak bir yenilikti. Btn Normandiya kylar uzun zaman bundan rkt. Bugn bir deniz ufku zerinde karlaan on, on iki buharl gemi hi kimsenin ban bile evirtmiyor; olsa olsa, onlarn dumanndan unun Wales kmr, bunun Newcastle kmr yaktn fark eden zel uzman bir sre ilgili lendirirler. Geip giderler, varsn gitsinler. Geliyorlarsa, ho geldiler; gidiyorlarsa, gle gle. Bu yzyln ilk eyreinde bu bululara kar insanlar daha kayglydlar. Bu makinelerle dumanlar zellikle Man Adalar halk hi de iyi bir gzle grmyordu, ingiltere kraliesinin kloroformla doum yaparak incil'in szlerine aykr davrand iin* iddetle yerildii bu ngiliz Protestan takmadasnda buharl geminin ilk baars eytan Gemi (Devil-Bo-at) adn almas oldu. Eskiden Katolik olan, bundan byle Protestanl kabul eden, hl ham sofu olan o devrin bu saf balkrtarna bunlar suda yzen cehennem gibi grnd. Bir blge vaizi bu konuyu ele ald: "Tann'nn ayrm bulunduu su ile atei birlikte

altrmaya hakkmz var m?"** Bu atele demirden meydana gelen hayvan Leviathan devine benzemiyor muydu? Bu, insan lleri iinde kaosu yeniden yaratmak deil miydi? lerlemenin ykseliinin, kaosun geri gelii olarak nitelenmesi ilk defa olmuyordu. "lgn bir dnce, byk bir yanllk, mantkszlk!" Bu yzyln balangcnda, Napoleon buharl gemiler konusunda Bilimler Akademisi'nin dncesini sormu, bu karl almt. Saint-Sampson balklar, bilim konusunda, ancak Paris geometri uzmanlar dzeyinde bulunurlarsa kusurlarna baklmaz; dinsel bakmdan da Guernesey gibi kk bir ' Yaradl blm, 11-16: "Ac ekerek douracaksn". '* Yaradl, 1-4. (V. Hugo). 53 ada Amerika gibi byk bir karadan daha aydnlk olmak zorunda deildir. 1807'de Livingston'un kotuduu gemi, ngiltere'den yollanan Watt makinesiyle donatlm, tayfadan baka iki de Franszn -Andre Michaux ile bir bakasnn- bulunduu ilk Fulton gemisi, ilk buharl gemi New York'tan Albany'ye ilk yolculuunu yaptnda, raslant olarak takvimler 17 austosu gsteriyordu. Bunun zerine Metodizm tarikat sz ald, btn kiliselerde vaizler, on yedi saysnn Apokalips canavarnn on duyargasyla yedi bann toplam olduunu syleyerek bu makineyi lanetlediler. Buharl gemiye kar, Amerika'da Apokalips canavar, Avrupa'da da Yaradl'taki canavar hatrlatlyordu. Btn fark bundan ibaretti. Bilginler buharl gemiyi olacak ey deil diye kabul etmemilerdi; rahipler de ona dine aykr olduu iin kar kyorlard. Bilim mahkm etmiti, din lanetliyordu. Fulton da ey-tan'n baka bir tryd. Kylarn, kylerin saf insanlar da bu yeniliin kendilerine verdii tedirginlikle bu kar ka katlyorlard. Buharl geminin karsnda, dinsel gr noktas yleydi: "Suyla ate bir boanmadr. Bu boanmay Tanr buyurdu. Tanr'nn birletirdiini ayrmamak, ayrdn dabir-letirmemek gerekir." Kyl gr noktas da uydu: "Bu beni rktyor." O uzak devirde, Guernesey'den Saint-Malo'ya giden bir buharl gemi gibi bir ii gze almak iin Lethierry Efendi olmak gerekti. Ancak o, dinsif olarak bunu kabul edebilir, yrekli bir denizci olarak da gerekletirebilirdi. Onun Fransz yn bunu akl etti, ingiliz yn de uygulad. Hangi nedene dayanarak? Onu da syleyelim. Ill RANTAINE Burada anlattmz olaylarn getii devirden aa yukar krk yl nce, Paris'in d mahallelerinde, devriye duvar yaknnda, Kurt ukuru ile Issoire Mezar arasnda, kuku uyandran bir konut vard. Bu, ssz bir ev; gerektiinde tehli54 keli bir yerdi. Orada eiyle, ocuuyla, dpedz hrsz olan, Chetelet cinayet mahkemesi savcsnn eski yazman, bir eit kentsoylu haydut oturuyordu. Daha sonralar ar ceza mahkemesine karld. Bu ailenin soyad Rantaine'di. Kulbede, maun bir komodinin zerinde iekli porselenden iki fincan grlyordu; bir tanesinin zerinde yaldzl harflerle u yaz vard: "Dostluk hatras", brnn zerinde de: "Sayg armaan". ocuk bu karmakark plkte sula kucak kucaa yayordu. Ana ile baba yar kentli olduklarndan, ocuk okuma reniyordu; onu yetitiriyorlard. Sapsar benizli, hemen hemen hrpani klkl ana, yavrusuna dnmeden "eitim" salyordu; ona heceleri retiyordu; bu ie, bir pusu iin kocasna yardm etmek ya da bir yolcuya kendini satmak iin ara veriyordu. O srada, "sa Ha" kitab, okumann yarm kald yer ak, masann zerinde, ocuk da dalgn, yan banda, duruyordu. Sust yakalanan anayla baba ceza kanununun karanlklar iinde kayboldular. ocuk da kayboldu. Lethierry yolculuklar srasnda, kendi gibi bir servenciye rastlad. Onu bilinmez hangi kt bir durumdan kurtard yardm etti, bundan dolay da ona gnl borcu vard. Ondan holand, onu yanna ald, Guernesey'ye gtrd. Gemicilik ilerinde onu pek akll buldu, kendine ortak etti. Bu byyen kk Rantaine'di.

Rantaine'in de, tpk Lethierry gibi, salam bir ensesi, iki omzu arasnda ar ykler tayacak biimde geni bir gvdesi, Herkl'n srtna benzer bir srt vard. Yry, tavrlar Lethierry ile aynyd. Rantaine daha uzun boyluydu. Onlarn yan yana rhtmda dolatn arkadan grenler: "te iki karde" derdi. Yzden grlnce, durum deiiyordu. Lethi-erry'de ak olan her ey Rantaine'de kapalyd. Rantaine ihtiyatl, az skyd. Rantaine silah kullanmakta ustayd, armonika alard, yirmi admdan bir kurunla bir mumu sndrr-d, grkemli bir yumruk vuruu vard, "Henriade"dan dizeler okurdu, dleri yorumlard. Treneuil'n "Saint-Denis'nin Mezarlar" ezbere biliyordu. "Portekizlilerin Zamorin adn verdikleri" Kalikut sultanyla bir zamanlar yakn dostluu bulun55 duunu sylyordu. zerinde bulunan kk not defteri kartrlacak olsayd, baka notlar arasnda, u trden yazlar bulunabilirdi: "Lyon'da, Saint Joseph Hapishanesi'nin zindanlarndan birinin duvarnn atlaklarndan birinde gizli bir ee vardr." Akll bir yavalkla konuurdu. Kendisinin bir Saint-Louis valyesinin olu olduunu sylerdi. amarlar takm halinde deildi, deiik harflerle markalanmt. Onur konusunda hi kimse onun kadar duyarl, alngan deildi; dvr, ldrrd. Baknda oyuncu bir anadan bir eyler vard. Hileye klf vazifesi gren g... te Rantaine buydu. Bir panayrda, bir cabeza de moro* zerine inen yumruun gzellii, vaktiyle Lethierry'nin kalbini kazanmt. Guernesey'de onun servenleri hi bilinmiyordu. Bu servenler pek renkliydi. Yazglarn bir giysi dolab varsa, Ran-taine'in yazgs mutlaka soytar klndadr. Rantaine dnyay grm, hayat yaamt. Karalar evresinde dolaan bir gemiciydi. Bulunduu meslekler bir dizi oluturuyordu. Madagaskar'da ah, Sumatra'da ku yetitiricisi. Honolulu'da general, Gallapagos adalarnda din gazetecisi, Umravute'de ozan, Haiti'de farmason olmutu. Bu son niteliiyle Grand-Goave'da bir cenaze syleve vermiti ki yerel gazeteler bu sylevden u paray sayfalarna geirmilerdi: "Elveda, yce ruh! imdi iinde utuun gklerin mavi kubbesinde, Petit-Goave'n temiz kalpli rahibi Leandre Crameau'ya hi kukusuz rastlayacaksndr. Ona de ki on yllk onurlu abasndan sonra Dana Koyu kilisesini tamamlasn! Elveda, yce deha, rnek mas!.." Grld gibi onun farmason maskesi Katolik takma burnu tamasna engel olmuyordu. Birincisi ilerlemeden yana olanlar, ikincisi de dzenden yana olanlar onun evresine topluyordu. Kendinin safkan beyaz olduu savn ileri sryordu. Zencilerden nefret ediyordu; bununla birlikte gerekten Suluk'a** hayran olurdu. 1815'te Bordeaux'da kralc olmutu. Onun kraldan yana esrikliinin duman alnndan buram buram ttyordu. Hayatn, grnp kaybolarak, yeni* "Marib kafas" denilen, g lme arac, (ev.) ** Haiti imparatoru Suluk (1782-1869) Napoleon'a zenirdi. (ev.) 56 den ortaya karak geirmiti.Yanar-sner ateli bir ahlakszd. Trke biliyordu; "giyotinde ld" diyecek yerde neboisse derdi. Trablusgarp'ta tutsak dmt, Trkeyi orada sopayla renmiti; devi, akamlar cami kaplarna giderek, oralarda tahta paralar ya da develerin krekkemikleri zerine yazlm Kur'an ayetlerini, yksek sesle inananlarn nnde okumakt. Belki Hristiyan olmaktan kmt. Her eyi, beterin beterini yapacak yetenekteydi. Hem kahkahayla gler, hem da kalarn atard. "Politikada ancak etkilere kaplmayan kiilere deer veririm" derdi. "Ben ahlaktan yanaymdr" derdi. "Piramidi tabann zerine yeniden yerletirmek gerek" derdi. Her eyden nce neeli, candand. Aznn biimi szlerinin anlamn yalanlard. Burun delikleri bir hayvan burnu yerine geebilirdi. Gznn kesinde her trl karanlk dncenin bulutuu bir krklar kava vard. Yz anlamnn gizi ancak orada zlebilirdi. Gznn ucundaki krklar demeti bir atmaca penesiydi. Kafatas tepede bask, akaklarda geniti. Biimsiz, al gibi tylerle kapl kula: "Bu inin iindeki hayvanla konumayn" der gibiydi. Gnn birinde, Guernesey'de Rantaine'in artk nerede ol-- duunu kimse bilemez duruma geldi. Lethierry'nin orta, ortakln kasasn bombo brakarak "svmt." Bu kasada elbette ki Rantaine'in paras vard ama, Lethierry'nin de elli bin frang vard.

Lethierry, gemici, gemi marangozu mesleinde, krk yllk almayla, drstlkle, yz bin frank kazanmt. Rantaine bunun yarsn ald gtrd. Lethierry yar yarya batmt ama, eilmedi, hemen dorulmay dnd. Yiit kiilerin varl yok edilebilir, yreklilii asla. O gnlerde buharl gemilerden sz edilmeye balanyordu. Lethierry'nin aklna, bunca tartmaya konu olan Fulton makinesini denemek, ateli bir gemiyle Normandiya Takma-das'n Fransa'ya balamak geldi. Elinde kalan btn parasn bu ie yatrd. Rantaine'in kandan alt ay sonra, Saint57 Sampson'un aknlklar iindeki limanndan, denizde bir yangn etkisi yaparak, dumanl bir geminin, Man Denizi'nde yol alan ilk buharl geminin kt grld. Herkesin kininin, hor grmesinin, alayla hemen Lethi-erry'nin ektirisi adn takt bu vapurun Guernesey'den Sa-int-Malo'ya dzenli yolculuk yapaca anlald. IV TOPYA YKSNN ARKASI Kolayca anlalaca gibi, olay nce pek kt balad. Guernesey Adas'yla Fransa kylar arasnda yolculuk yapan btn gemi sahipleri yaygaray kopardlar. Bunun Kutsal Kitaba da, kendi tekellerine de bir suikast olduunu ileri srdler. Birka kilise ate pskrd. Elihu adndaki bir rahip buharl gemiyi "bir dinsizlik" olarak niteledi. Yelkenli geminin dinin gereklerine uygun olmad duyuruldu. Buharl geminin getirip, karaya kard srlarn banda aka eytann boynuzlarn grdler. Bu kar k akla uygun bir sre srd. Derken, bu srlarn daha az yorgun olarak geldiini, daha uygun fiyatla satldn, etinin de ok daha iyi olduunu grdler. En sonunda, bu gemilerle deniz tehlikelerinin insanlar iin de daha az olduunu anladlar. Bu yolculuk hem daha ucuz, hem daha gvenli, daha ksayd. Belirli saatte gidiliyor, belirli saatte geliniyordu. Balk da, daha abuk yolculuk ettii iin, daha tazeydi. Bylelikle de, Guernesey'de pek sk rastlanan byk balk avndan artanlar bundan sonra Fransz pazarlarna srmek olana dodu. Guernesey'in ahane ineklerinin tereyalar, yolu yelkenli alupalar yerine, eytan Gemi ile daha abuk ayorlard; deerlerinden de hibir ey kaybetmiyorlard. yle ki, bunlar Dinan istiyordu, Saint-Bri-euc istiyordu, Rennes istiyordu. En sonunda, Lethierry'nin ektirisi adn verdikleri eyin sayesinde, yolculuk gvenlii, ulatrma dzeni, kolay, abuk gidi geli elde edilmi, evre genilemi, pazarlar oalm ticaret gelimiti. Sonu olarak, incil'e aykr olan, aday zen58 ginletiren bu eytan Gemi konusunda bir karara varmak gerekiyordu. Birtakm dinsizler, bir lye kadar, onaylamak cretinde bulundular. Zabt ktibi B. Landoys bu gemiy&ctuydu-u hayranl belirtti. Bu onun ynnden gsterilmi gerek bir yanszlkt, nk Lethierry'yi sevmezdi. nce, Lethierry Efendi'ydi, Landoys ise Bay'd. Sonra da Saint-Pierre-Port'da zabt ktibi olmasna ramen Saint-Sampson dinsel evresine balyd; o dinsel evrede de hibir nyargs olmayan iki kii, Lethierry ile kendisi vard; bu da birbirlerinden nefret etmeleri iin yeterdi. Ayn kanatta bulunmak insanlar birbirinden uzaklatrr. B. Landoys buna karn buharl gemiyi beenmek drstln gsterdi. Daha bakalar da ona katld. Belli belirsiz, olay nem kazand. Olaylar deniz gibidir. Zamanla, gittike, artan baaryla, yaplan hizmetin kesinliiyle, herkesin rahatnn artt grld iin, yle bir gn geldi ki, birka akll bir yana herkes Lethierry'nin ektirisi'ne hayran oldu. Bugn olsa pek o kadar hayran olunmazd. Krk yl ncesinin o buharl gemisi bizim bugnk yapmclarmz glm-setirdi. O harika biimsizdi; o mucize sakatt. imdiki byk buharl transatlantiklerle Denis Papin'in 1/07'de Fulde zerinde ilettii arkl, ateli gemi arasnda o kadar byk fark vard ki! gverteli, yetmi metre uzunluunda, on be metre geniliinde olan, krk metrelik byk bir sereni bulunan, bin tonilatoluk, bin yz kii, yz yirmi top, on bin glle, yz altm balya mermi tayan, savat zaman, her top atnda bin alt yz elli kilo demir kusan, yrd zaman be bin alt yz metrekare yelken aan "Monte-bello" gemisiyle, ta baltalar, yaylar ile

topuzlarla dopdolu, Wester-Satrup'un deniz amurlar iinde, Flensbourg belediye sarayna yerletirilmi II. yzyldan kalma, Norve krekli sava ektirisi arasnda da o kadar fark vardr. Tam yz yllk bir ara, 1707-1807, Papin'in ilk gemisini Fulton'n ilk gemisinden ayrr. Lethierry'nin ektirisi, muhakkak ki, bu iki taslaa gre de bir ilerlemeydi ama, kendisi de bir taslakt. Bu onun bir aheser olmasna engel deildi. Bilimin her ekirdei u ifte grn gzler nne serer: Dt gibi canavar; tohum gibi harika. 59 EYTAN-GEM Lethierry'nin ektirisi'nde direkler, rzgrlarn yelkenler zerinde topland kabul edilen noktaya gre dikilmemiti. Bu hi de onun kusuru deildi, nk gemi yapm kurallarndan biridir bu. Geminin iticisi ate olduuna gre, yelkenler ancak birer ayrntyd. unu da ekleyelim ki arkl bir gemi kendisine konan yelkenlere kar hemen hemen ilgisizdir. ektiri ok ksa, ok yuvarlak, ok tknazd; ar yanakl, ar kalalyd; onu hafif yapmaya kadar gtrmemilerdi ii. Bu gemide takann birtakm kusurlaryla birtakm stn nitelikleri de vard. Az sallanyordu ama, ok yalpalyordu. arklarn dolab ok yksekti. Geminin uzunluuna gre kemer denen kereste pek fazlayd. Ar makine onun bana dertti, gemiye daha ok mal ykleyebilmek iin kpeteleri lsz derecede ykseltmek zorunluluu meydana kmt; bu da, gemiye, aa yukar, hibir dzene uymaz bir su kesimi olan, sava, denizci hale getirmek iin budamak gereken yetmi drdn gemilerinin kusurunu veriyordu. Ksa olduundan, bir devir iin gerekli olan zaman gemilerin uzunluuyla orantl olduundan, abuk dn yapabilirdi ama, arl ksalnn kendisine verdii stnl ondan alyordu. En geni yerinde bulunan ift kemer kerestesi ok geniti, bu da onun yolunu kesiyordu, nk suyun direnci su zerindeki en byk kesime, geminin hznn karesine orantldr. Burun dikeydi; bugn bu bir yanllk saylmayabilirdi ama, o devirde deimez kural, burnu krk be derece emekti. Teknenin btn eik yzeyleri iyi ayarlanmt ama, eiklik iin yeteri kadar uzun deildi; hele, ancak yanlara doru itilmesi gereken, yeri deien su bimesiyle kout olmas iin uzunluu yetersizdi. Frtnal havalarda, kimi vakit nden, kimi vakit de arkadan, ok su yapyordu: bu da, arlk merkezindeki bu kusuru belirtiyordu. Yk, makinenin arl yznden, bulunmas gereken yerde olmad iin, arlk merkezi, ou zaman, 60 byk serenin arkasna dyordu; o zaman da, buhara gvenmek, byk yelkenden saknmak gerekiyordu, nk bu durumda byk yelkenin abas, gemiyi rzgra kar destekleyecek yerde rzgrn iine atyordu. Rzgra en yakn bulunduu zaman yaplacak tek ey, byk iskot halatn tmyle laka etmekti; bylelikle, rzgr, yelken ipleriyle, geminin bana doru toplanyordu, byk yelken de artk pupa yelkeni etkisi yapmyordu. Bu manevra zordu. Dmen eskia dmeniydi; bugnkler gibi arkl deil de, geminin k bodoslamasna skca gml menteeleri zerinde dnen, k kafesinin ubuu zerinden geen yatay bir hatlla oyna-* tlan dmen sryla ynetiliyordu. Bir eit kck sandal ** olan iki kayk kancalara aslmt. Geminin drt demiri vard: Byk apa; alan apa, working-anchor, iki de apraz apa. Zincirlerle atlan bu drt demir, yerine gre, ya ktaki byk bocurgatla ya da bataki kk bocurgatla funda edilirdi. O dnem pompal macuna daha boma ubuunun aralkl abasnn yerini almamt. Gemi, biri sancakta, br iskelede, ancak iki apraz demiri olduundan, kaz aya biiminde aprazlayamazd; bu da onu birtakm rzgrlarn karsnda biraz gten dryordu. Ne var ki, bu durumda ikinci apadan yararlanabilirdi. amandralar normaldi, su yznde kaldklar halde apalarn amandra palamarnn arln tayacak biimde yaplmt. alupa yararl ldeydi. Geminin gerek deposuydu; en byk apay kaldrabilecek kadar glyd. Bu geminin bir yenilii de ksmen zincirlerle donatlm olmasyd; ayrca, bu da geminin hzl manevra kvraklndan hibir ey eksiltmedii gibi durgun manevra gerilimlerini de azaltmyordu. kinci derecede olmakla beraber, seren direklerinde hibir dzensizlik yoktu; iyice sktrlan, iyice serbest

braklan seren ipleri az yer tutuyordu. Geminin kaburgalar, yelkenlideki incelii buhar gerektirmedii iin, salam ama, kabayd. Bu gemi saatte iki fersahlk bir hzla yol alyordu. Bozulup da ileyemedii zaman pekl burnunu rzgar ynne evirebiliyordu. Olduu ekliyle, Lethierry'nin ektirisi denize da61 yanyordu ama, suyu blmek iin utan yoksundu; pek uygun durumlar olduu da sylenemezdi. Bir tehlike halinde, suyun dzeyindeki kayalkta ya da kasrgada kullanlmasnn zor olaca anlalyordu. ekilsiz bir eyin atrts vard onda. Dalgann zerinde yuvarlanrken yeni bir ayakkab tabannn sesini karyordu. Bu gemi daha ok bir kapt. Savatan ok ticaret iin yaplm her gemi gibi de yalnz yk istifi iin hazrlanmt. Az yolcu kabul ederdi. Hayvan tamak yk istifini zorlatryor, zel bir hale sokuyordu. O zaman srlar ambara yerletiri-: yorlard; bu da, epeyce zorluk douruyordu. Bugn onlar n gverteye istif ediyorlar. Lethierry'nin eytan Gemisi'nin ark dolaplar beyaza, tekne su kesimi izgisine kadar ate rengine, geminin btn geri kalan da, o yzyln pek irkin modasna uyarak, siyaha boyanmt. Boken metre suya giriyordu, ykl olunca da be metre. Makineye gelince, makine glyd. Gc tonilato bana bir beygirdi. Bu da hemen hemen bir rmorkr gcdr. arklar iyi yerletirilmiti, geminin arlk merkezinin biraz nndeydiler. Makinenin en yksek basnc iki atmosferdi. Younlamal, patlamal olmasna ramen ok kmr harcyordu. Dayanak noktasnn sabit olmamas yznden volan yoktu; buna da, bugn bile yapld gibi, dnme ubuunun ularna yerletirilen bir tanesi l*noktasndayken br gl noktasnda bulunacak ekilde yerletirilmi iki manivelay art arda altran bir ift arala are bulunmutu. Btn makine bir tek dkme plakann zerinde oturuyordu; yle ki, pek byk bir bozukluk halinde bile, hibir dalga sarsnts onun dengesini bozamyordu; biimini yitiren tekne makineyi biimsizletiremiyordu. Makineyi daha da salamlatrmak iin en nemli hareket kolunu silindirin yanna koymulard; bu da, sarkacn dalgalanma merkezini ortadan uca gtryordu. O zamandan beri, hareket kollarnn ortadan kalkmasn salayan sallantl silindirler buldular; o devirde ise silindirin yanndaki hareket kolu makineciin son sz gibi grnyordu. 62 Kazan blmelere ayrlmt, tuz pompas da vard. arklar ok bykt; bu da, g yitimini nlyordu. Bacann ok yksek oluu da ocan hava ekmesini artryordu. Yalnz, arklarn byklne dalgalar biniyordu: bacann ykseklii de rzgrn etkisi altnda kalyordu. Pervane kanatlar tahta, kancalar demir, poryalar dkme... arklar ite bylece pek salam yaplmt; alacak yan da, sklebilmesiydi. Hep su iinde duran pervane kanad vard. Pervane kanatlarnn merkezinin hz, geminin hzn ancak altda bir ayordu; bu arklarn kusuru ite buydu. stelik, basn vidasnn sap ok uzundu, ayrca da buhar silindire fazla srtnmeyle da-$ tyordu. O devirlerde bu makine olaanst grnyordu, yleydi de. Bu makine Fransa'da Bercy demir fabrikasnda yaplmt. Lethierry Efendi onu biraz da kendi kafasnda izmiti; gemiyi onun tasars zerine yapan makinist lmt; yle ki bu makine tekti, deitirilmesi de imknszd. Mimar yayordu ama, yapcs yoktu. Makine krk bin franga kmt. Lethierry gemiyi, Saint-Pierre-Port ile Saint-Sampson arasndaki ilk kulenin hemen yannda bulunan kapal byk kzakta kendisi yaptrmt. Tahtalar almak iin Breme'e gitmiti. Denizcilik marangozluundaki btn bilgisini bu yapda kullanmt; ustal da ek yerleri dar, eit olan, katrandan daha stn Hint sakz ile kaplanan gemi kaplamasnda belli oluyordu. D kaplama geminin karinasna iyi ivilenmiti. Lethierry karinaya "gallegalle" srmt. Teknenin yuvarlakln gidermek iin cvadraya bir kontrabaston yerletirmiti; bu da cvadra yelkenine sahte bir cvadra eklemesini salyordu.

Denize indirme gn Lethierry: "te, sudaym!" demiti. Gerekten de ektiri baarya ulat, bunu herkes grd. Rastlant olarak ya da hesaplanarak, gemi 14 temmuzda suya indirildi. O gn Lethierry, gvertede, iki ark dolabnn arasnda ayakta duruyordu. Gzn krpmadan denize bakt, denize doru haykrd: "imdi sra bende! Paris'liler Bastille'i aldlar, imdi de biz seni ele geiriyoruz!" 63 Lethierry'nin ektirisi haftada bir Guemesey'den Saint-Malo'ya yolculuk ediyordu. Sal sabah gidiyor, cumartesi gn kurulan pazardan bir gn nce, cuma akam dnyordu. Geminin btn takmadada ileyen tek direkli yelkenlilerin en byklerinden daha salam bir tahta yaps vard, hacmi lleriyle orantl olduundan onun bir tek yolculuu, verim bakmndan, herhangi bir baka yelkenlinin drt yolculuuna bedeldi. Byk krlarn nedeni ite buydu. Bir geminin n yk istifine baldr. Lethierry de pek usta bir istifiydi. Kendisi artk denizde alamaynca, bir gemiciyi, mallar istif etmek zere yetitirdi. ki yl sonra buharl gemi net olarak yedi yz elli ingiliz liras kr getiriyordu, yani on sekiz bin frank. Guemesey lirasnn deeri yirmi drt franktr, ngiltere'ninki yirmi be, Jersey'inki de yirmi alt. Bu karmakark hesaplar grndklerinden daha az karktr; bankalar iin iinden kolaylkla karlar. VI LETHERRY'NN ZAFERE ULAMASI ektiri zenginleiyordu. Lethierry Efendi bay olaca gnn yaklatn gryordu. Guernesey'de insan bayla kolay kolay ulaamaz. Bir kimseyle bay arasnda trmanlmas gereken btn bir merdiven varchr. nce, ilk basamak, kupkuru ad... diyelim, Pierre; sonra, ikinci basamak, konu (komu) Pierre; sonra, nc basamak, Pierre Baba; sonra drdnc basamak, Pierre Aa; sonra, beinci basamak, Pierre Efendi; sonra, en tepesi, Bay Pierre. Yerden kan bu merdiven mavilikler iinde uzar gider. Btn rtbeler silsilesine bal bulunan ngiltere oraya girer, orada sralanr. Giderek daha parlaklaan basamaklar srasyla unlardr. Bay'n (gentleman'in) stnde kk derebeyi (esquire) vardr, onun zerinde, valye (sir, soydan gelir, varislere kalr); sonra lord, iskoya'da Laird; sonra baron, sonra vikont, sonra kont (ingiltere'de earl, Norve'te yar/); sonra marki, sonra dk, sonra ngiltere'ye bal kk kral, 64 sonra kral kanndan prens, sonra kral. Bu merdiven halktan burjuvaziye, burjuvaziden baronlua, baronluktan krala bal hkmdarla, oradan da kralla ykselir. Atakl sayesinde, buharn sayesinde, makinesinin sayesinde, eytan Gemi sayesinde, Lethierry Efendi bir kiilik kazanmt. ektiri'yi yaptrmak iin bor para almak zorunda kalmt; Breme'de borlanmt, Saint-Malo'da borlanmt; ama, her yl borcunu azaltyordu. Ayrca da, taksitle, Saint-Malo limannn giriinde, denizle bahe arasnda, kesinde Bravees yazl kagir, yepyeni, * gzel bir ev satn almt. n yz rhtm duvarnn bir parasn oluturan Bravees Kona, kuzeyde, ieklerle dolu bir avlu nnde, gneyde de okyanusa bakan, ift dizi pencerelerle dikkati ekiyordu; yle ki bu evin birisi frtnalara, br gllere bakan iki yz vard. Sanki bu yzler orada yaayan iki insan iin, Lethierry Efendi'yle Deruchette Kkhanm iin yaplmt. Bravees Kona Saint-Sampson'da ok nlyd, nk Lethierry en sonunda ne kavumutu. Bu n ona bir para iyiliinden, zverisinden, yrekliliinden, bir para da kurtard insan saysndan, pek ok da kendi baarsndan, bir de Saint-Sampson limanna buharl geminin gidi gelilerinin tekelini kazandrm olmasmdand. eytan Gemi'nin gerekten de iyi bir i olduunu grnce bakent Saint-Pierre onu kendi liman iin istemiti ama, Lethierry Saint-Sampson'da ayak diremiti. Oras onun doduu kentti. "Denize orada atldm" derdi. Ona kar blge halknn sevgisi bundan domutu. Vergi veren mlk sahibi nitelii onu, Guernesey'de "yerli" ad verilen bir kimse haline getiriyordu. u zavall

gemici, Guer-nesey'in toplum dzeni iinde, alt basamaktan beini amt; efendi olmutu; bay olmaya pek yaklamt; baylk basaman bile aamayacan kim bilebilirdi? Bir gn Guernesey yllnn ileri gelenler ve soylular blmnde u duyulmam, grkemli szn okunmayacan kim syleyebilir: Lethierry Esq? Ne var ki Lethierry eyann vnmeye deer ynn hor gryordu; ya da daha dorusu, bilmiyordu. Kendini yararl Deniz ileri/F. 5 65 gryordu, onun btn mutluluu da ite buydu. Halk arasnda nl olmak onu yararl olmaktan daha az ilgilendiriyordu. Daha nce de sylediimiz gibi, onun iki sevgisi, bylece de iki tutkusu vard: "Durande" ile Deruchette. Her ne olursa olsun, deniz piyangosuna para yatrmt, en byk dl de kazanmt. En byk dl de denizde yol alan "Durande" idi. VII AYNI VAFTZ BABASI AYNI SM ANASI Bu buharl gemiyi yarattktan sonra, Lethierry onu vaftiz de etti. Ona "Durande" adn vermiti. Durande... Biz de onu artk hep bu adla anacaz. Basm sanatnda usul ne olursa olsun, biz bu "Durande" adn trnak iinde yazmayacaz; Durande' hemen hemen bir insan gibi kabul eden Lethierry Efendi'nin dncesine uyacaz. Durande'la Deruchette ayn addr. Deruchette kltlmdr. Bu ksaltma Fransa'nn bat blgesinde ok kullanlr. Kylerde ermiler, ou zaman, adlarnn btn ksaltma-laryla, uzatmalaryla birlikte anlslar. Bir tek kimsenin bulunduu yerde birok insan varm sanlr. Deiik adlar altnda bu isim babalaryla isim analarnn eitlii hi de ender rastlanan bir ey deildir. Lise, Lisette, Lisa, Elisa, Isabelle, sbeth, Betsy, ... btn bu kalabalk Elisabeth'tir. Belki de Mahout, Maclou, Malo, Magloire ayn ermilerdir. Zaten, biz buna nem vermiyoruz. Ermi Durande, Angoumois'yla Charente blgelerinin ermiidir. Kurallara uygun mudur? Bu konu ermilerin yaam ykleriyle uraan Cizvit rahiplerini ilgilendirir. Uygun ya da deil; adna kurulmu kiliseler vardr. Lethierry, gen bir gemici olarak Rochefort'da bulunurken, belki de Charente'l bir dilberin kiiliinde ya da gzel trnakl, hoppa bir dikii kzn kiiliinde, bu ermi kadnla ta66 nrnt. En ok sevdii iki eye bu ad vermi olduuna gre ondan epeyce gl anlar saklamt: Durande ektiriye, Deruchette de kza. Birinin babas, brnn amcasyd. Deruchette len bir erkek kardeinin kzyd. imdi ne babas vard, ne de anas, Lethierry onu evlat edinmiti. Anann da, babann da yerini tutuyordu. Deruchette onun yalnz yeeni deildi; ayn zamanda vaftiz kzyd da. Vaftiz kurnasnn zerinde ocuu kucanda o tutmutu. Ona o isim anasn, Ermi Durande', o kk ad, Deruchette'i Lethierry kendisi bulmutu. Deruchette, dediimiz gibi, Saint-Pierre-Port'ta domu- tu. Doum tarihi dinsel blgenin ktnde yazlyd. Yeeninin ocuk, amcann da yoksul olduu srece, hi kimse bu Deruchette adna dikkat etmemiti; ama, kk kz bir kkhanm, gemici de bir beyefendi olunca, Deruchette gze batt. Bu ada ayorlard. Lethierry'ye soruyorlard: "Niin Deruchette?" O da karlk veriyordu: "Bu, ite, yle bir isim." Birok kez onu yeniden vaftiz etmek istediler, adam buna yanamad. Bir gn Saint-Sampson kibar tabakasndan gzel bir hanm, artk almayan zengin bir demircinin kars, Guerne-sey'de dendii gibi bir sixty, Lethierry Efendi'ye: "Bundan byle kznza Nancy adn vereceim," dedi. Lethierry: "Niin Lons-le Saulnier deil?" diye sordu. Gzel hanm asla yenilgiyi kabul etmedi, ertesi gn ona dedi ki: "Kesin olarak Deruchette'i istemiyoruz. Kznz iin gzel bir ad buldum, Marianne." Lethierry karlk verdi:

"Gerekten de gzel bir isim ama, kt iki hayvandan olumutur. Bir koca, bir de eek*." Deruchette adn brakmad. Yukardaki kelimeye bakarak yeenini kocaya vermek istemedii anlamn karmakla insan aldanm olur. Hi phesiz ki onu evlendirmek istiyordu ama, kendi yntemiyle ev* Marianne ikiye blnrse mari (koca), ne (eek) kelimeleri kar, (ev.) 67 lendirmek dncesindeydi. Yeeninin, kendine benzer, ok alan, karsna yaplacak pek bir i brakmayacak bir kocas olmasn istiyordu. Erkein kapkara ellerini, kadnn da bembeyaz ellerini severdi. Deruchette'in ellerinin bozulmamas iin, onu bir kkhanm gibi yetitirmiti. Ona bir mzik retmeni tutmutu, bir piyano alm, kk bir kitaplk dzm, bir diki sepetinin iinde de bir para ine-iplik hazrlamt. Gen kz dikiten ok okumay, okumaktan ok da mzii seviyordu. Lethierry de bunun byle olmasn istiyordu. Adamn ondan btn istedii sevimli olmasyd. Onu bir kadn olmaktan ok bir iek olmak zere yetitirmiti. Denizcileri inceleyen herhangi bir insan bunu anlayabilir. O sert insanlar bu ince eylerden holanr. Yeen amcann isteini gerekletirebilmek iin zengin olmak zorundayd. Lethierry'nin de dncesi buydu. Onun koskocaman deniz makinesi bu amala alyordu. Lethierry Durande'a Deruchette'e eyiz dzmek grevini vermiti. VIII "BONNY DUNDEE" HAVASI Deruchette, Bravees Konann, iinde budakl maundan eyalar bulunan, yeilbeyaz damal kumatan perdeli bir karyolann ssledii, baheye, Valle atosu'nun bulunduu yksek tepeye bakan, ift pencereli en gzel odasnda yayordu. Bu tepenin br ynnde de Sokan Kt denen ev vard. Deruchette'in notalaryla piyanosu bu odadayd. Sevdii arky, yank isko trks Bonny Dundee'/' bu piyanonun eliinde sylerdi. Bu havada btn akam vardr, kzn sesinde btn afak vard; bu da, tatl bir ekilde aknlk uyandran bir elime yaratyordu. "Deruchette piyano alyor" derler, tepenin eteinden geenler, bu taptaze sesle o yank trky dinlemek iin, kimi zaman bahe duvarnn nnde dururlard. 68 Deruchette evin iinde gidip gelen neeydi. Orada sonsuz bir ilkbahar yaratyordu. Gzeldi ama, gzel olmaktan ok, hotu; ho olmaktan ok da sevimliydi. Lethierry'nin arkadalar yal kaptanlara bir denizci trksnde, "o kadar gzeldi ki btn alayda yle kabul edilirdi," diye geen prensesi anmsatyordu. Lethierry: "Onun satan rlm bir demir halat var," derdi. Daha ocukluunda son derece sevimliydi. Uzun zaman burnu tedirginlik yaratmt; ama, kk kz, belki de gzel olmaya kesinlikle karar verdii iin, direnmiti. Byme a ona kt bir oyun oynamamt; burnu ne ar uzam, ne de i ar ksalmt; kk kz da, byyerek, sevimliliini korumutu. Amcasna hep "baba" derdi. Adamcaz onun birtakm bahvanlk, ev kadnl marifetlerine gz yumuyordu. Glhatmi, kzl renkli srkuyruu, canl renkli ate iekleri, al mbarekotlar dikilmi iek tarhlarn kendi eliyle sulard. Pembe ekiyoncalar yetitirirdi. ieklere o kadar uygun olan o Guernesey Adas'nn ikliminden yararlanyordu. Herkes gibi o da ham toprakta sarsabr yetitiriyor, daha da zoru, Nepaul'un beparmakotunu baaryla retiyordu. Kk sebze bahesi pek ustaca dzenlenmiti; orada spanaktan sonra, turplar, bezelyelerden sonra gene spanak yetitiriliyordu. Hollanda kambaharn, Brksel lahanalarn yetitirmesini biliyordu. Bunlar temmuzda yeniden dikiyordu, algamlar da austos iin, kvrck hindibalar eyll iin, yuvarlak yaban havularn sonbahar iin, kazaya kkn k iin hazrlyordu. Krekle trm pek ellememek, hele gbreyi kendisi koymamak artyla, Lethierry onu istediini yapmakta serbest brakyordu. Ona, biri Grace, br de Douce adnda hizmeti iki kz tutmutu. Bunlar Guernesey'de sk rastlanan adlardr. Grace'la Douce evin, bahenin btn iini gryorlard, onlarn elleri kpkrmz olabilirdi. Lethierry'ye gelince, limana bakan, sokak kapsnn bulunduu, evin eitli merdivenlerinin ulat, zemin kattaki bask tavanl, byk salonun

bitiiindeki kk bir aralkta yatyordu. Yatak odas gemici haniayla, kronometresiyle, 69 bir de piposuyla denmiti. Bir masayla bir de sandalye vard. Kirili tavanla drt duvar kirele svanmt. Kapnn sanda, W. Faden, 5. Charing Cross, Georgrapher of His Majesty* yazl gzel bir deniz haritas, Man Denizi Takmadas ivilenmiti; solda da zerinde, btn dnya donanmasnn renkli flamalaryla iaretleri izilmi, drt kesinde Fransa'nn, Rusya'nn, ispanya'nn, Birleik Amerika Devletleri'nin, tam ortasnda da ingiltere imparatorluu'nun sancaklar bulunan o kaba dokumadan mendillerden biri duvara ivilenmiti. Douce'la Grace -kelimenin iyi anlamyla- basbaya iki yaratkt. Douce kt kalpli deildi, Grace de irkin deildi. Bu tehlikeli iki ad pek kt bir sonu vermemiti**. Bekr olan Douce'un bir "dostu" vard. Man Adalar'nda bu deyim kullanlr; olaya da az rastlanmaz, elbette. Bu iki kzda, "melez ii" diyebileceimiz, takmadadaki Normandiya'l hizmeti snfna zg bir tr arlk vard. Grace sslenmeye meraklyd, gzeldi de; bir kedi kaygsyla, durmadan ufka bakard. Bu, Douce gibi onun da bir "dostu" olmasndan, stelik de -sylendiine gre- dnnden pek korktuu, gemici bir kocas bulunmasndan ileri geliyordu. Ama, bu bizim nemize gerek! Grace'la Douce arasndaki ayrnt uydu ki daha uysal, daha az masum bir evde olsalar, Douce hizmeti olarak kalrd. Grace ise oda hizmetisi olurdu. Grace'la Douce'un birtakm yetenekleri varsa da'bunlar Deruchette gibi saf bir kzn yannda kayboluyordu. Zaten Douc^e'la Grace'n aklar gizliydi. Bunlardan hibir ey Lethierry'nin kulana gelmiyordu. Deruchette'in zerine de hibir ey sramyordu. Sralarla, masalarla evrelenmi ocakl byk bir salon olan zemin kattaki bask tavanl oda, geen yzylda oraya snm Fransz Protestanlarna gizli toplant yeri olmutu. plak ta duvarn btn ss, iinde Meaux piskoposu Benigne Bossuet'nin marifetleriyle ssl bir parmen yafta ya-yl karatahtadan bir ereveydi. Nantes Ferman'nn kald rl* ingilizce: "W. Faden, Charing Cross Caddesi No. 5. Kral Hazretlerinin Corafyas." ** Douce "yumuak yaradll", Grace ise "zarafet, gzellik" demektir. 70 mas srasnda onun zulmne urayan, Guernesey'e snan, bu kartaln* dinsel evresine bal zavall Hrstiyanlardan bir ksm, tanklkta bulunmak zere bu ereveyi duvara asmlard. Ar bir yazy, sararm bir mrekkebi skebilmek mmkn olursa, orada, u pek az bilinen gerekler okunuyordu: "29 Ekim 1685. Sayn Meaux Piskoposu'nun ricasyla din iin, baba-oul Cochard'larn tutuklanmas. Cochard'lar dinlerini deitirdikleri iin serbest brakldlar." - "28 Ekim 1699. Protestan olan Mademoiselle De Chalandes ile Mademoiselle De Neuville'in, Paris'teki Yeni Katolikler manastrna yerletirilmelerinin gerektiini anmsatan bir muhtrann, Sayn Meaux Piskoposu'nun Kral'dan istei zerine verilen, Fubla- ines'in kt Katolikleri, Baudoin adndaki bir kimseyle karsnn hastaneye kaldrlmas emri uyguland." Salonun br ucunda, Lethierry Efendi'nin yatak odasnn kaps yannda, vaktiyle bir Protestan vaiz krss olan kk bir tahta knt, kck kaps bulunan bir kafes sayesinde, buharl geminin "yazhanesi", yani, Lethierry Efendi'nin kendi ilettii, Durande'n yazhanesi haline gelmiti. Eski mee krsnn zerinde, Alacak, Verecek yazl sayfalar bulunan bir dosya ncil'in yerini tutuyordu. IX RANTAINE' TAHMN ETM OLAN ADAM Lethierry Efendi denize alabildii srece Durande' kendisi ynetmiti; kendisinden baka kaptan, klavuz falan almamt; ama, dediimiz gibi, kendi yerine bakasn koymak zorunda kald bir saat gelmiti. Bu i iin, Torteval'dan, sessiz bir adam olan Clubin Aa'y semiti. Clubin Aa'nn btn ky boyunca pek zorlu bir drstlk n vard. Bu, Lethierry Efendi'nin ikinci varl, vekiliydi. Clubin, her ne kadar gemiciden ok notere benziyorsa * Piskopos Bossuety'ye Meaux Kartal ad verilmitir, (ev.) 71

da, yetenekli, az rastlanr bir denizciydi. Boyuna deien tehlikenin gerekli kld btn stn nitelikler vard onda. Usta bir istifi, dikkatli bir gabyac, titiz, uzman bir gverte baavuuydu; gl bir dmenci, bilgili bir klavuz, yrekli bir kaptand. Tedbirliydi; nlem almay ataklk derecesine kadar gtrd de olurdu ki bu da denizde byk bir yetenektir. Olabilecein igdsyle lmlaan olabilirin korkusu vard onda. O, ancak kendilerinin bildii bir lde tehlikeye atlan, her servenden bir baar elde etmesini bilen gemicilerdendi. Denizin bir adama brakabilecei btn kesinlik vard onda. stelik de, nl bir yzcyd; dalgann cambazlna alm, istenildii kadar suda kalan, Jersey'de Havredes-Pas'dan giden, Colette'i geen, ky eviyle Elisabeth atosunun evresini dolanan, iki saat sonra da gittikleri yere dnen insanlar so-yundand. Torteval'dand, pek ok kez yzerek o korkun Ha- nois'lerden Plainmont Burnu yolunu at sylenirdi. Clubin Aa'y Lethierry Efendi'ye en ok sevdiren eylerden biri de Rantaine'i yakndan tanyarak ya da yanna sokularak bu adamn drst olmadn ona bildirmesi, "Rantaine sizi soyacak" demi olmasyd. Bu da doru kmt. Lethierry defalarca, -uras gerek ki, pek nemsiz eylerle- Clubin Aa'nn ar dereceye vardrlan drstln denemiti; onun iin, btn ilerini ona emanet etmiti. "Her vicdanl kii gven ister," derdi. * X UZUN YOLCULUK YKLER Baka trl rahat edemedii iin, Lethierry Efendi hep denizci giysilerini giyerdi; hem de klavuz ceketinden ok gemici ceketini yelerdi. Bu da Deruchette'in o kck burnunu krtrrd. fkelenen inceliin yz buruturmasndan daha gzel bir ey dnlemez. Deruchette hem paylar, hem de glerdi. "Babacm," diye haykrrd. "f! katran kokuyorsun!" Onun kocaman srtna kk bir aplak vururdu. 72 Bu yal deniz kahraman yolculuklarndan artc ykler getirmiti: Madagaskar'da, tanesi bir evin damn oluturmaya yeten ku tyleri grm. Hindistan'da, metre boyunda kuzukula dallar grm. Yeni Hollanda'da, agami denen ve ku olan bir oban kpeinin ynettii, koruduu hindi srleri, kaz srleri grm. Fil mezarlklar grm, Afrika'da, iki buuk metre boyunda, bir eit tilki-insan olan, goriller grm. Macoco bravo adn verdii yabani makak maymunundan macoco barbado adn verdii makak maymununa kadar btn maymunlarn huylarn biliyordu. ili'de yavrusunu gstererek avclar andran bir dii maymun grm. Kaliforniya'da, at stnde bir adamn, iinde elli adm yryebilecei, yere dm, ii bo bir aa gvdesi grm. Fas'ta, "mozabif'lerle "biskri"lerin lobutlarla demir ubuklarla dvtklerini grm; "biskri"ler, kendilerine "kpek" anlamna gelen kelp dendii iin, "morabif'ler de kendilerine, "beinci snf halk" anlamna gelen hamsi dendii iin. in'de, bir kyn "p"n ldrd iin korsan an-tong-ku-an-lar-kuoy'un kesilip kk kk paralara blndn grm, Tun-da-Mofta ehir pazarnn tam ortasndan bir aslann yal bir kadn kapp kardn grm. Denizcilerin tanras olan Kuan-nam'm enliini Cholen pagotunda kutlamak iin Kanton'dan Saygon'a gelen byk ylann oraya varnda bulunmu. Moi'lerde byk Kuan-S'yu seyretmi. Rio De Janeiro'da Brezilyal hanmlarn geceleri salarna, her birinin iinde vagalumes dedikleri fosforlu gzel bir sinek bulunan kk tl kabarcklar taktklarn grm, bu da onlarn balarn yldzlarla sslyormu. Uruguay'da karnca yuvalar, Paraguay'da da ku rmceklerini grm. Bir ocuk kafas kadar iri ayaklaryla bir kulacn te biri apnda yer kaplayan tyl bu rmcekler, bir ok gibi ete saplanan, banlar kmasna yol aan kllarn frlatarak insanlara sald-rrm. Tocantins'in kolu, Arinos Irma zerinde, Diamanti-na'nn kuzeyindeki el dememi ormanlarda, murclagos denen korkun yarasalar grm; bu yarasalar beyaz salarla, krmz gzlerle doarlarm, ormanlarn karanlklarnda yaarlar, gndz uyuyup gece uyanrlar, koygun karanlklarda 73

balk tutarlar, avlanrlar, ay olmad zaman daha iyi g-rrlermi. Beyrut yaknlarnda, kendisinin de katld bir sefer kurulunun kamp yerinde, bir adrdan bir yaler arac alndnda, iki, deri eritle giyinen, pantolon asksyla giyinmi bir adama benzeyen bir byc, bir boynuzun ucundaki bir ngra yle iddetle sarsm ki, bir srtlan hemen gelip yaleri geri getirmi. Hrsz bu srtlanm. Bu gerek ykler o kadar masala benziyordu ki Deruchette'i elendiriyordu. Durande'n bebei gemiyle kz arasnda balantyd. Geminin burnundaki o tahtadan heykellere Normandiya adalarnda "bebek" derler. "Gemide bulunmak" yerine yerlilerin kulland "geminin kyla bebek arasnda bulunmak" deyimi oradan gelir. Durande'n bebei Lethierry Efendi iin zel bir deer tard. Onu yaptrd marangozu, Deruchette'e benzemesi iin zellikle uyarmt. Resim baltayla yaplma benziyordu. Gzel bir kz olmak iin aba gsteren bir odundu bu. Hafife ekilsiz olan bu tahta paras Lethierry Efendi'yi aldatyordu. Bir dindar hayranlyla bunu seyrederdi. Bu resim karsnda inanla doluydu. Orada Deruchette'i grr gibi oluyordu. te bir para bunun gibi, inan geree, tapnlan ekil de Tanr'ya benzer. Lethierry'nin haftada iki byk sevinci vard; bir s'evin sal gn, bir sevin de cuma gn. Birinci sevin Durande'n gidiini grmek; ikinci sevin de dnn. Dirseklerini pencereye dayar, eserini seyreder,*mutlu olurdu. Tevrat'n Yara-dl'nda buna benzer bir ey vardr. Et vidit quod esset bonum*. Cuma gn Lethierry'nin pencerede grnmesi bir iaret yerine geerdi. Braves Kona'nn penceresinde onun piposunu yaktn grenler: "Ah! demek ki buharl gemi ufukta" derlerdi. Dumann biri brn haber veriyordu. Durande, limana girince, Lethierry Efendi'nin pencereleri altnda, temel tana aklm iri bir demir halkaya halatn balard. O gecelerde, Lethierry bir yannda uyuyan "Latince: "Bunun iyi bir ey olduunu grd." (ev.) 74 Deruchette'in, bir yannda da rhtma balanm Durande'n bulunduunu bilerek, hamanda tam bir uyku uyurdu. Durande'n demirleme yeri liman annn yanndayd. Orada, konan kaps nnde, kck bir rhtm vard. XI KOCA OLABLECEKLERE BR BAKI Bu rhtm, konak, ev, bahe, itlerle evrili dar yollar, hatta dolaylardaki evlerin pek ou bugn artk yok olmutur. Guernesey granitinin iletilmesi bu topraklar sattrd. Bugn btn o yerler ta krclarn antiyeleriyle kapldr. Deruchette byyordu, evlenmiyordu da. Lethierry onu beyaz elli bir kz haline getirerek zorbee-nir etmiti. Bu tr eitimler, sonunda, sizin aleyhinize dner. Ho, kendisi ondan daha da zor beenirdi ya. Deruchette iin tasarlad koca bir para da Durande iin dnd kocayd, iki kzn da ayn zamanda evlendirmek istiyordu. Birinin yneticisinin brnn de klavuzu olmasn isterdi. . Bir koca nedir? Bir yolculuun kaptan. Kzla gemiye neden ayn adam sz geirmesindi? Bir aile hayat gelgite boyun eer. Bunlarn ikisi de aya, rzgra baldr. Clubin Aa Lethierry Efendi'den ancak on be ya kk olduundan Durande iin ancak geici bir kaptan olabilirdi; gen bir kaptan, kesin bir komutan, kurucunun, bulann, yaratcnn yerine geecek biri gerekti. Durande'n kesin kaptan bir para da Lethierry Efendi'nin damad demekti. Her iki damad neden bir tekinde toplamamalyd? Bu dnceyi kafasnda besliyordu. O da dlerinde bir nianlnn belirdiini gryordu. Yaz, grbz, gl bir gabyac, bir deniz pehlivan... ite onun lks buydu. Bu, Deruchette'inkine tpatp uymuyordu. Gen kz daha pembe hayaller kuruyordu. Her ne olursa olsun, amcayla yeen acele etmemekte anlam gibiydiler. Deruchette'in yaknda mirasa konacak biri haline geldii grlnce, ortaya ynla istekli kmt. Bu 75

can atmalar her zaman iyi cinsten deildi. Lethierry bunu seziyordu. Homurdanyordu: "Altn gibi kza bakr koca!" Kz istemeye gelenleri geri eviriyordu. Bekliyordu. Deruchette de bekliyordu. Garip bir ey ama, soylu kiiliine pek nem vermiyordu. Bu ynden akln almayaca bir ngiliz'di o. Deruchette'i isteyen Jersey'den bir Gandue'li, Serk'ten de bir Bugnet-Nicolin'i geri evirmeye kadar gittiine inanmak zordur. Hatta, dediklerine gre, Aurigny soylu kiilerinden gelen birini bile kabul etmemi, kukusuz Gnah karan Edouard'dan gelme, Edou ailesinin bir yesini de reddetmi ama, biz pek inanmyoruz. XII LETHIERRYNN YARADILIINDA BR KURAL DLK Lethierry'nin bir kusuru vard; hem de kocaman bir kusur. Birisinden deil de bir eyden nefret ediyordu; rahipten. Bir gn Voltaire'den -evet Vcltaire'i okurdu- bir para okurken "rahipler kedidir" lafna gelince kitab brakt. Alak sesle ho-murdand duyuldu: "Kendimi kpek gibi gryorum." Unutmamaldr ki btn Lutrter'ci, Calvin'ci, Katolik rahipler, onun eytan Gemi'yi buluu zerine kendisiyle iddetle arpmlar, sinsi sinsi zulmetmilerdi. Gemicilikte devrimci olmak, Normandiya Takmadas'na bir ilerlemeyi kaydetmeye abalamak, zavall kk Guernesey Adas'na yeni bir buluun nimetlerini kabul ettirmek... btn bunlar-biz hi de olaylar gizlemeye almadk- lanetlenecek bir pervaszlktr. O yzden onu bir para lanetlemilerdi. Unutmamak gerekir ki biz burada eski rahiplerden sz ediyoruz. Bunlar hemen hemen btn blge kiliselerinde, ilerlemeye doru liberal bir eilimi olan bugnk rahipler snfndan ok farklydlar. Lethi-erry'ye yz ekilde engel olunmutu; Protestan, Katolik vaazlarnda ne kadar engel bulunabilirse hepsi ona yneltilmiti. 76 Kilise adamlar kendisinden nefret ettikleri iin o da onlardan nefret ediyordu. Onlarn kini kendisininkinin hafifletici nedeniydi. Yalnz, unu da syleyelim ki, rahiplere kar duyduu nefret yaradlndan geliyordu. Onlara kin balamak iin onlarn kendisinden nefret etmelerine ihtiyac yoktu. Kendinin de syledii gibi, bu kedilerin kpeiydi o. Kafaca onlara karyd -azaltlmas daha da olanaksz bir ey- igdyle de onlara karyd. Rahiplerin gizli trnaklarn seziyor, o da dilerini gsteriyordu. Kabul edelim ki, bunda biraz hakl, biraz da hakszd; her zaman da yerinde bir davran deildi. Ayrt edememek bir yanltr. Ktle halinde, uygun nefret olmaz. Savoie'l papaz vekili* onun karsnda asla hakl kamazd. Lethierry Efendi'ye gre, iyi bir rahip bulunaca kukuluydu. Filozof ola ola, bir para seziinden yitirmiti. Ilmllarn fkesi gibi, hogr sahiplerinin de hogrszl vard. Yalnz, Lethierry o kadar babacand ki gerekten kindar olamazd. Saldrmaktan ok pskrtyordu. Kilise adamlarn kendinden uzakta tutuyordu. Onlar kendisine ktlk etmilerdi, o da onlara iyilikler dilememekle yetiniyordu. Onlarn nefretiyle kendisininki arasndaki fark uydu: Onlarnki dmanlkt, onunki ise ancak bir soukluk. Kck bir ada olmasna ramen, Guemesey'de iki mezhep iin de yer vardr. Adada Katolik de vard, Protestan da. unu da ekleyelim ki her iki mezhep bir tek kilisenin iinde toplanmamt. Her inancn kendi tapna ya da kilisesi vard. Almanya'nn Heidelberg ehrinde, bu kadar yapmaca kalkmazlar: Kiliseyi ikiye blerler; biri Ermi Petrus'a, biri de Calvin'e; yumruklarla mutalan nlemek iin de ikisinin arasna, bir blme. Eit paralar; Katoliklerin mihrab vardr, Protestanlarn da. Ayin saatleri ayn olduundan, tek kilise an her iki tapn iin de alar, hem Tanr'ya, hem de eytana tapnmaya arrlar. i basitletirmiler. Alman soukkanll bu yaknlklarla uyuabilir. Guemesey'de ise her din * J.J. Rousseau'nun kiisel, doal bir dinin gerekliliini ispat etmeye alt Bra/e'inden bir blm, (ev.) 77 kendi evinde yaar. Doru yoldan gidenlerin bir topluluu vardr, yanl yola sapanlarn da ayr bir topluluu. Ne biri, ne de br seilebilir. Lethierry Efendi'nin seimi byle olmutu.

Grnte pek basit olan bu gemici, bu ii, bu filozof, bu almann yeni grm aslnda hi de yle basit bir adam deildi. Kendi elimeleri, kendi inatlar vard. Rahip konusunda sarslmaz bir direnii vard. Montlosier* ile ak atabilirdi. ok yersiz alaylara kalkrd. Garip ama, bir anlam olan, kendine zg akalar vard. Gnah karmaya gitmek onun iin "vicdann ykamak"t. iki frtna arasnda, uradan, buradan toplayabildii bir miktar okumayla elde edebildii pek az edebiyat bilgisi imla yanllaryla doluydu. Bir de, hi de safa olmayan syleyi yanllar vard. XVIII. Louis Fran-sa'syla Wellington ngiltere's\ arasnda Waterloo Bar imzalannca Lethierry Efendi: "Bourmont iki ordu arasnda tra-tre d'union** oldu" dedi. Bir keresinde papaute'yi papa te*** diye yazd. Bunun zellikle yazldn sanmyoruz. Bu antipapaclk ingilizleri hi de ona yaklatrmyordu. Protestan rahipleri onu Katolik papazlarndan daha ok seviyor deillerdi. En arbal inanlar karsnda onun dinsizlii hemen hemen saygszcasna ortaya kyordu. Bir rastlant onu, sayn Jaquemin Herode'un cehennem konusunda verdii bir va'za gtrd... bir batan bir baa, ebedi aclar, ikenceleri, skntlar, lanetlenmeleri, amansz cezalar, bitmez tkenmez yanmalar, sndrlmez br dnya skntlarn salt gcn kzgnln, Tanr'nn fkelerini, Tanrsal leri, itiraz kabul etmez eyleri kantlayan, kutsal metinlerle dolu grkemli bir vaaz... dindarlardan biriyle dar karken onun yavaa: "Bakn, benim garip bir dncem var. Ben Tanr'nn iyi olduuna inanyorum," dedii iitildi. * Cizvitlere kar yazlaryla n kazanan Fransz yazar, (ev.) " Kelime oyunu. Trait d'union (birletirme izgisi) traitre D'union (birleti* me haini) olarak kullanlyor; *** Papaute "papalk" papa te "ortadan kaldrlm papa." (ev.) 78 Bu dinsizlik mayas ona Fransa'da kald gnlerden geliyordu. Guernesey'li -hem de olduka safkan- olmasna ramen, improper* zihniyeti yznden, adada ona "Fransz" adn takmlard. Zaten kendi de bunu gizlemiyordu, ykc dncelerle doluydu. u buharl gemiyi, u eytan Gemi'yi meydana getirmekteki inad da bunu pek gzel gsteriyordu. "Ben seksen dokuzun stn emdim"** diyordu. Bu hi de iyi bir st deildir. stelik, ynla mantkszlk da bulunuyordu. Kk lkelerde insann olduu gibi kalmas ok zordur. Fransa'da "grn kurtarmak", ngiltere'de "saygdeer olmak"... sakin bir hayat ancak bu pahaya elde edilebilir. Saygdeer olmak, pek gzel kutlanan pazar gnnden iyi balanan boyunbana kadar, birok din kuralna uymay zorunlu hale getirir. "Kendini parmakla gstermemek..." te korkun bir yasa daha! Parmakla gsterilmek aforoz edilmenin, lanetlenmenin kltlmdr. Dedikoducu kadnlar batakl olan kk kentler, drbnn ters ucundan grlm lanetleme demek olan bu ktlkte en stn dereceye ularlar. En yrekliler bile bu hakaret, nefret emberinden rker. Top ateine gs gerilir, frtnaya gs gerilir, Bayan. irret'in karsnda gerilenir. Lethierry Efendi, mantkl olmaktan ok, inatyd. Ne var ki bu bask altnda onun inad bile yumuuyordu. "arabna su katyordu..." gizli hatta kimi vakit aka sylenemez boyun emelerle dolu bir deyim daha. Kilise adamlarndan uzak duruyordu ama, onlara kapsn da kesinlikle kapatmyordu. Resmi durumlarda, rahip ziyaretlerinin gerekli olduu zamanlarda, ya Luther papazn ya da Katolik rahibini yeterince evine kabul ediyordu. Pek seyrek de olsa -daha yukarda da sylediimiz gibi- yalnz yln drt yortusunda Deruchette Anglikan kilisesine giderken ona arkadalk ediyordu. Szn ksas, ona zor gelen bu uzlamalar onu fkelendiriyor kilise adamlarna yaklatracak yerde, i dnyasndaki ingilizce: "Yakk almaz." (ev.) * 1789 Fransz Devrimi.(ev.) 79 sarpl daha da artryordu. O da daha ok alay ederek cn alyordu. Hibir acl olmayan bu yaratn bir bu konuda burukluu vard. Bu ynde onu dzeltmeye olanak yoktu. Bu onun gerek, kesin yaradlyd, buna katlanmak gerekti.

Hibir rahip snfndan holanmyordu. Onda Devrim'in saygszl vard. Tapnmann bir eklinden brne pek fark grmyordu. u byk ilerlemeye, gerek varlna inanmaya bile hak vermiyordu: Bu konulardaki miyopluu bir Protestan papazyla bir Katolik rahibi arasndaki fark gremeyecek dereceye kadar gidiyordu. Sayn Luther rahibiyle sayn Katolik rahibi birbirine kartryordu. "Wesley de Loyola'dan daha iyi deildir" diyordu. Bir Protestan rahibinin eiyle birlikte getiini grnce ban eviriyordu. O devirde bu iki kelimenin Fransa'da sylendii alayl bir sesle: "Evli rahip!" diyordu, ingiltere'ye son yolculuunda "Londra bapiskoposu hanm" grdn anlatyordu. Bu trden evlenmeler konusunda isyanlar fkeye kadar gidiyordu. "Bir entari bir entariyle evlene-mez!" diye bas bas baryordu. Ruhanilik ona bir cinsiyet etkisi yapyordu. Rahata: "Ne erkek, ne de kadn... rahip" diyebilirdi. Anglikan kilisesiyle Katolik kilisesine, kt bir zevkle, ayn hor gren sfatlar uyguluyordu; her iki "cbbe"yi de ayn anlama buruyordu. Hangi inanta olursa olsunlar, Katolik ya da Luther'ci, o devirde rahipler iin kullanlan askerce deyimler deitirmek skntsna katlanmyordu. Deruchette'e: "Papaz olmasn da, kiminle evlenirsin evlen," diyordu. XIII TASASIZLIK NCELN PARASIDIR Bir sz bir kez sylendi mi, Lethierry Efendi onu hi unutmazd. Bir sz bir kez sylendi mi, Deruchette onu unuturdu. Amcayla yeen arasndaki ayrm ite buradayd. Grld gibi yetien Deruchette pek az sorumlulua almt. Israrla syleyelim ki, yeteri kadar nemsenmeyen bir eitimde pek ok gizli tehlike vardr. ocuunun ok erkenden mutlu olmasn istemek belki de tedbirsizliktir. 80 Deruchette sanyordu ki, kendi memnun olduktan sonra her ey yolunda gidiyor demektir. Zaten kendisini neeli grnce amcasnn neelendiini sezinliyordu, o da hemen hemen amcasnn dncelerini kapmt. Ylda drt kez kiliseye gitmekle dinsel yn honut oluyordu. Noel'de onu pek ssl grrlerdi. Yaama ilikin hibir ey bilmiyordu. Bir gn lgncasna k olmak iin gerekli her ey vard onda. O zamana kadar da neeli olmakta devam ediyordu. Rastgele trk sylerdi, rastgele gevezelik ederdi; dpedz yaar, bir kelime frlatr, geip giderdi; bir ey yapar, kap giderdi. Son derece sevimliydi. Buna ingiliz zgrln * de ekleyin, ingiltere'de ocuklar kendi balarna giderler; kz* lar kendi balarna buyrukturlar; genlik tam anlamyla bamszdr. Gelenekleri byledir. Daha sonralar bu zgr kzlar tutsak kadnlar haline gelir. Bu iki szc biz burada iyi anlamda kullanyoruz; bymede zgr, devde tutsak. Deruchette her sabah bir gn nce yaptklarn unutmu olarak uyanrd. Geen hafta ne yaptn sorsanz pek zor durumda kalrd. Ne var ki bu, birtakm kaygl anlarda, esrarl bir sknt duymasna, gelimesiyle neesi zerinden hayatn, bilinmez hangi bir karanlk geiini sezmesine engel olmuyordu. Bu gkyzlerinin byle bulutlar vardr. Yalnz, bu bulutlar abucak dalyordu. Deruchette onlardan, ne niin kederlendiini, ne de niin sakinletiini bilemeden, bir kahkahayla syrlp kyordu. Her eyle oynard. Hnzrl yoldan gelip geenleri gagalard. Olan ocuklara muziplikler ederdi. eytana rastlam olsayd, hi acmadan, ona da oyun ederdi. Gzel kzd; bunun o kadar farknda deildi ki, iyi kullanmasn bilmezdi. Bir kedi yavrusunun pene vurmas gibi, o da glckler datrd. Trmalanann vay haline! Gen kz onu bir daha dnmezdi bile. Onun iin dn yoktu; bugnn btn iinde yaard. te mutluluun ars budur. Kar nasl erirse, Deruchette'te de anlar ylece kaybolup gidiyordu. Deniz ileri/F. 6 81 DRDNC KTAP GAYDA I BR AFAIN YA DA BR YANGININ LK KIRMIZILIKLARI Gilliatt Deruchette'le hi konumamt. Sabah yldz gibi, onu ancak uzaktan grerek tanyordu. Deruchette, Gilli-att'a Saint-Pierre-Port'dan Valle'e giden

yolda rastlayp da karlarn zerine adn yazarak onu artt tarihte on alt yandayd. Tam da bir gn nce Lethierry Efendi ona: "Artk ocukluu brak. Koca kz oldun!" demiti. Bu ocuun yazd bu ad, Gilliatt, bilinmez bir derinlie dmt. Gilliatt'a gre kadnlar neydt? Buna kendisi bile karlk veremezdi. Bir kadna rastlad zaman Gilliatt onu rktrd ama, kendi de rkerdi. Ancak baka aresi olmad zaman bir kadnla konuurdu. Hibir zaman hibir kyl kadnn "dostu" olmamt. Bir yolun zerinde yalnz olup da, uzaktan bir kadnn kendisine doru geldiini grnce bir avlu parmaklnn zerinden aar ya da bir alln iine dalar, svp giderdi. Yal kadnlardan bile kanrd. Hayat boyunca bir tek Parisli hanm grmt. Bu geici bir Paris'li hanmd; hi phesiz ki, o uzak devirlerde Gu-emesey iin de garip bir olayd bu. Gilliatt onun bana gelen felaketleri u kelimelerle anlattn duymutu: "Fena halde canm skld dorusu! apkamn zerine 82 yamur damlad. apka kays renginde; bu da, lekeyi pek belli eden bir renktir." Sonralar, bir kitabn sayfalar arasnda "Antin Cadde-si'nden, son derece zarif kyafetli bir hanm" gsteren eski bir moda resmi bulunca, bu hayalin ans olarak onu duvarna yaptrmt. Yaz akamlar, gmlekle denizde ykanan kyl kadnlar grmek iin Houmet-Paradis koycuunun kayalar arkasna saklanrd. Bir gn, bir itin arasndan, Torteval'li byc kadn orap ban dzeltirken seyretmiti. Belki de kadn nedir bilmiyordu. Deruchette'e rastlad, kzn da glerek onun adn yaz->*' d o Noel sabah, niin dar km olduunu anmsamadan, evine dnd. Gece olunca uyuyamad. Binlerce ey dnd: Bahesinde karaturp yetitirse iyi ederdi: bahenin durumu buna uygundu. Serk gemisinin getiini grmemiti; acaba geminin bana bir ey mi gelmiti? Mevsim iin pek az rastlanan bir ey: iek am karakoruklar grmt. len yal kadnn nesi olduunu hibir zaman tam olarak renememiti. Onun besbelli ki anas olmas gerektiini aklndan geirdi; bylece de onu artan bir sevgiyle dnmeye balad. Deri sandktaki kadn eyalarn dnd. Sayn rahip Ja-quemin Herode'un ne olursa olsun gnn birinde, piskoposun yerine geerek, Saint-Pierre-Port'a barahip atanacan, bylelikle de Saint-Sampson barahipliinin bo kalacan dnd. Noel'in ertesi gn gkteki ayn yirmi yedinci gnnde bulunacaklarn, bundan dolay da, deniz sularnn en yksek noktaya saat yirmi bir dakika gee balayacan, ya-rekilmenin saat yediyi eyrek gee balayacan, sularn saat dokuz otuz te iyice ekileceini, yarykseliin saat on iki otuz dokuzda olacan dnd. Kendisine gayday satm olan sko askerinin elbisesini en kk ayrntlarna kadar anmsad: Bir devedikenin ssledii balk, enli, uzun kama, ksa, drt ke etekli dar ceket, eteklik, deri kese, boynuzdan ttn kutusu, smushingmulf\e ssl srmal kemer, bir isko tandan yaplm ine, iki kuak -sashwise ile belts, kl- -swond, saldrma -direk- iki caicgorum'la ssl kara sapl kara bak -skene dhu-, askerin plak dizleri, oraplar, 83 satranl tozluklar, tokal ayakkablar... Btn bu klk bir grnt oldu, onu kovalad, ona ateler verdi, sonunda uyuttu. Uyandnda gn epeyce ykselmiti, ilk dncesi Deruchette oldu. Ertesi gn uyudu ama, btn gece skoyal askeri gene grd. Uykusunun arasnda, Noel'den sonra gelen Cheffs-Plaids yortusunun 21 ocakta kutlanacan aklndan geirdi. Yal barahip Jacquemin Herode'u da dnde grd. Uyannca Deruchette'i anmsad, ona kar iddetli bir fke duydu. ocuk olmadna zld, nk gidip camlarna ta atard. Sonra, ocuk olsayd, anas olacan dnd, alamaya balad. Gidip Chousey'de ya da Minquiers'de ay geirmeyi tasarlad. Gene de hibir yere gitmedi. Saint-Pierre-Port'tan Valle'e giden yola bir daha admn atmad. yle sanyordu ki kendi ad, Gilliatt, topran zerinde kazl kalmt, btn gelip geenler de ona bakyorlard. ADIM ADIM BLNMEZE GR

Buna karlk, Bravees Kona'n her gn gryordu. Bunu zellikle yapmyordu ama, o yana doru gidiyordu. yle oluyordu ki yolu hep Deruchette'in bahe duvar boyunca uzanan keiyolundan geiyordu. Bir sabah, o keiyolunda bulunduu srada, evden kan bir satc kadn bir baka kadna: "Lethierry'nin kz denizlaha-nasn pek sever," dedi. Gilliatt bahesinde bir denizlahanas tarlas at. Kukonmaz tadnda bir lahanadr bu. Bravees Kona'nn bahe duvar pek alakt; zerinden atlanabilirdi. zerinden atlamak dncesi ona korkun grnd ama, herkes gibi, oradan geerken, odalarda ya da bahede konuan kimselerin seslerini duymak yasak deildi. 84 Dinlemiyordu ama, duyuyordu. Bir keresinde Douce'la Gra-ce'n -iki hizmetininkavga ettiini iitti. Bu, evin bir grl-tsyd. Bu kavga bir alg sesi gibi kulaklarnda kald. Bir baka kez, br seslere benzemeyen, ona Deruchette'in sesiymi gibi gelen bir ses duydu. Hemen kat. Bu sesin syledii kelimeler belleine kazlp kald. Her dakika onlar tekrarlyordu. Bu kelimeler unlard: "u katr-trnan bana baylabilir misiniz?"* Gittike cesareti artt. Durmak cesaretini gsterdi. Bir keresinde, penceresi ak olmasna karn, dardan grlmesi olanaksz olan Deruchette piyanosunun bandayd, trk sylyordu. Kendi trks Bonny Dundee'yi sylyordu. Gilliatt sapsar kesildi ama, dinleyecek kadar metanet gsterdi. Bahar geldi. Bir gn Gilliatt bir hayal grd; sanki gkyz ald: Deruchette'in marullar suladn grmt. Az sonra, durmaktan da ileri gitti. Onun alkanlklarn inceledi, saatlerine dikkat etti, onu bekledi. Yava yava, sk aalklar kelebeklerle, gllerle dolarken, saatlerce, kmldamadan, sessiz duvarn arkasna gizlenmi, kimseye grnmeden, soluunu tutarak, Deruchette'in bahede gidip geliini seyretmeye alt. nsan zehire alr. Gizlendii yerden, sk sk, Deruchette'in, sk bir grgen fidan ardann altndaki srada Lethierry Efendi'yle konutuunu duyuyordu. Kelimeler aka ona kadar geliyordu. Balangtan beri ne kadar yol almt! imdi artk gzetleyecek, kulak misafiri olacak duruma gelmiti. Ah! insan kalbi eski bir casustur. Bahede, bir yolun kenarnda, grnen, hemen yaknda, bir baka sra daha vard. Deruchette kimi zaman oraya oturuyordu. Deruchette'in topladn, kokladn grd ieklerden onun koku konusundaki zevklerini anlamt. kszor-gan kzn en ok sevdii iekti; sonra karanfil, sonra hanmeli, sonra yasemin geliyordu. Gl ancak beinci sradayd. "Sprgeyi bana verir misiniz?" (V. Hugo) 85 Zambaa bakyordu ama, koklamyordu. Bu koku seimine bakarak, Gilliatt onu kafasnda canlandryordu. Her kokuya bir kusursuzluk balyordu. Deruchette'le konuma dncesi bile tylerini diken diken etmeye yetiyordu. Yal bir eskici kadn, gezginci ii kendisini arada srada Bravees Kona'nn bahe duvar boyunca uzanan dar yola ynelttike, Gilliatt'n sk sk bu duvarn yanna geldiini, bu ssz yere kar ar bir ballk gsterdiini belli belirsiz fark etmeye balad. Bu adamn bu duvar nndeki bulunuunu o duvarn ardnda bir kadnn bulunmasna balayabildi mi acaba? O gzle grlmez ba acaba grd m? Yoksul koca-mlnn iinde, gzel yllardan bir eyler hatrlayacak kadar gen kalabilmi miydi? Kendi kyla gecesi iinde, afan ne olabileceini biliyor muydu acaba? Hibir fikrimiz yok ama, bir keresinde "nbet tutan" Gilliatt'n yanndan geerken, hl gc yettii ldeki btn glmsemesini ona doru yneltmi, dilerinin arasndan: "iler kzyor!" diye homurdanmt. Gilliatt bunu iitti, at, iinden bir soru iaretiyle mrldand: "Kzyor mu? Bu kocakar ne demek istedi acaba?"

Bu kelimeyi btn gn farknda olmadan hep tekrarlad ama, bir trl bir ey anlayamad. Sokan Kt'nn penceresinde bulunduu bir akam, Ancresse'li be, alt gen kz, elenmek iin Houmet Ko-yu'nda denize girmeye geldileP. Gilliatt'n yz adm tesinde, pek safasna, suyun iinde oynuyorlard. Gilliatt penceresini hzla kapatt. plak bir kadnn kendisine dehet verdiini grmt. "BONNY DUNDEE" TRKS DADA BR YANKI BULDU Bravees Kona'nn bahe duvar arkasnda, obanps-klyle, sarmakla kapl, srganlarla dolu, aalam yaba86 ni bir ebegumeciyle granit talarnn arasndan biten byk bir srkuyruunun bulunduu bir duvar kesi vard, Gilliatt hemen hemen btn yazn orackta geirdi. Anlatlmaz derecede dnceli, orada duruyordu. Ona alan kertenkeleler, ayn talarda gnete snyorlard. Yaz aydnlk, okaycyd. Gilliatt'n ba zerinde bulutlar gidip geliyordu. Otlar iinde bir tan zerine oturuyordu. Her yan ku sesleriyle doluydu. Alnn iki elinin arasna alyor, kendi kendine soruyordu: "iyi ama, u kz benim adm karlarn zerine neden yazd?" ik Uzaktan deniz rzgrnn byk soluklar duyuluyordu. * Arada srada, uzak Vaudue taocanda, yolculara uzaklamalarn, nk dinamit patlatlacan duyurmak iin maynclarn borusu birdenbire tyordu. Saint-Sampson liman grnmyordu ama, aalarn zerinden direklerin tepeleri grnyordu. Dank bir ekilde, martlar uuuyordu. Gilliatt annesinin kadnlarn erkeklere k olabileceklerini, bunun kimi vakit gerekletiini sylediini duymutu. Sorduuna kendi kendine karlk veriyordu: "ite imdi anladm! Deruchette bana k." Kendini son derece zgn buluyordu. yle dnyordu: -."yleyse o da beni dnyor olmal. Bu iyi ite!" Deruchette'in zengin, kendisinin de yoksul olduunu aklndan geiriyordu. Buharl geminin berbat bir bulu olduunu dnyordu. Hangi ayda bulunduklarn hatrlamyordu. Grltyle duvarlarn deliklerine gmlen sar gvdeli, sar kanatl, iri eekarlarn dalgn dalgn seyrediyordu. Bir akam, Deruchette yatmak zere odasna girdi. Kapatmak iin penceresine yaklat. Gece karanlkt. Birdenbire kulak kabartt. Bu karanlklarn derinliinde bir alg sesi vard. Belki dan yamacnda ya da Valle atosu'nun kuleleri dibinde, belki de daha uzakta, birisi bir hava alyordu. Deruchette, gaydayla alnan, pek sevdii ezgiyi, BonnyDun-cfeeyi tand. Bundan hibir ey anlayamad. O gnden sonra, bu alg sesi, arada srada, ayn saatte, zellikle pek karanlk gecelerde, gene duyuldu. Deruchette bundan pek holanmyordu. 87 IV SESSZ BRER ADAMCAIZ OLAN AMCA LE VASYE GRE, SERENATLAR GECE GRLTSNDEN BAKA EY DELDR (Baslmam bir komediden msralar) Aradan drt yl geti. Deruchette yirmi bir yana yaklayordu, daha evlenmemiti. Birisi bir yere yle yazm: "Saplant bir burgudur. Her yl bir devir daha saplanr. lk yl onu kafamzdan karmak isterlerse, salarmz ekerler; ikinci ylda, derimizi yolarlar; nc ylda, kemiimizi krarlar; drdnc ylda, beynimizi koparrlar." Gilliatt ite bu drdnc yldayd. Deruchette'e daha bir tek kelime sylememiti. Durmadan o sevimli kz dnyordu; hepsi bu kadar. Bir keresinde, bir rastlantyla Saint-Sampson'da bulunduu srada, Bravees Kona'nn liman yoluna alan kapsnn nnde, Deruchette'in Lethierry Efendi'yle konutuunu grmt. Olduka yakna sokulmak tehlikesini gze almt. Oradan getii srada kz ona glmser gibi gelmiti. Bunda olmayacak bir ey yoktu. t Deruchette hl, arada srada gayday duyuyordu. Bu gayda sesini Lethierry Efendi de duyuyordu. En sonunda Deruchette'in pencerelerinin altndaki bu inat algy fark etmiti. Tatl bir mzik... bu

da arlatrc bir neden. Bir gece onun hi de holanmad bir eydi. Deruchet-te'i gn geldiinde, kz isteyince, kendisi de istedii zaman, kaytsz artsz, aksz, algsz evlendirmek niyetindeydi. Sabr tkenince, gzetlemi, Gilliatt' fark eder gibi olmutu. fke belirtisi olarak, trnaklarn yan sakallar arasnda dolatrarak homurdanmt: "Bu hayvan buralarda ne diye ddk alp duruyor? Deruchette'i seviyor, bu belli bir ey. Sen bo yere zamann ldryorsun! Deruchette'i almak isteyen bana bavurmal, hem de yle kaval alarak deil." Uzun zamandan beri beklenen bir olay meydana geldi. Rahip Jaquemin Herode'un Saint-Pierre-Port bapapaz olan Winchester piskoposuna vekil atand, yerine geleni yerletirdikten sonra Saint-Sampson'dan ayrlaca bildirildi. Yeni rahibin gelmesi gecikemezdi. Bu rahip, Normandiya asll B. Joe Ebenezer Caudray adnda bir beydi, ingilizlee-rek Cawdry olmutu. Yeni bapapaz konusunda, iyilikle ktln ters ynlerde yorumlad birtakm bilgiler veriliyordu. Yoksul bir gen olduu syleniyordu ama, genlii pek ok bilgi, yoksulluu ise pek ok umutla lmlanyordu. Mirasla zenginlik iin zel olarak yaratlan dilde lmn ad umuttur. Bu gen rahip de yal, zengin, Saint-Asaph bapapaznn yeeni, mirassy-d. Bu bapapaz lnce zenginlie ulaacakt. B. Ebenezer Caudray'n kibar akrabalar vard; hemen hemen "saygdeer" sfatna hak kazanyordu. Mezhebine gelince, onu eitli ekilde yorumlayanlar vard. Anglikan mezhebindendi ama, piskopos Tillotson'un dediine gre, ok "patavatsz"d, yani ok sertti. Sahte sofuluu reddediyordu; piskoposluktan ok ky papazna kayyordu. Adem'in Havva'y seme hakkna sahip olduu, Hierapolis piskoposu Frumentanus'un anayla babaya: "Kz istiyor, ben de istiyorum, siz artk onun babas deilsiniz, siz de artk onun anas deilsiniz, ben Hierapo-lis'in meleiyim, bu da benim eim. Bize ancak Tanr karr" diyerek, bir kz kendine e edinmek iin kard devirlerdeki ilkel kilisenin hayalini kuruyordu. Sylenenlere inanmak gerekirse, B. Ebenezer Caudray: "Anan, baban sayacaksn" szlerini kendine gre daha stn olan "Kadn erkein etidir. Kadn, kocasnn arkasndan gitmek iin, anasn, babasn brakacaktr" sznn yannda ikinci derecede tutuyordu. Zaten, babalk yetkisini snrlandrmak, her trl evlilik bann meydana gelmesini dinsel bakmdan desteklemek eilimi zellikle ingiltere'de, hele Amerika'da, btn Protestanla zgdr. 89 HAKLI BAARIDAN NEFRET EDLR Bakn o srada Lethierry Efendi'nin bilanosu neydi: Du-rande btn verdii umutlar yerine getirmiti. Lethierry borlarn demi, gedikleri onarm, Breme'deki borlarn kapatm, Saint-Malo'daki borlarnn sresini geirmemiti. Bravees Kona adn tayan evini ezici ipoteklerden kurtarmt; bu evin zerine kaydedilmi olan btn borlar demiti. retici byk bir sermayenin, Durande'n sahibiydi. Geminin net geliri imdi bin ngiliz lirasyd, gittike de artyordu. Akasn sylemek gerekirse, Durande onun btn servetiydi. Gemi ayn zamanda lkenin de servetiydi. Hayvan nakli geminin en byk kazanlarndan biri olduu iin, istifi dzeltmek, hayvanlarn giri kn kolaylatrmak iin asklarla iki kay kaldrmak zorunda kalmlard. Bu belki de bir tedbirsizlikti. Artk Durande'da ancak bir tek, kck bir sandal vard. Yalnz, bu kk kayk kusursuz bir durumdayd. Rantaine'in hrszlndan beri on yl gemiti. Durande'n baarsnn zayf bir yan vard: Hi gven vermiyordu. Bunu bir rastlant sanyorlard. Lethierry'nin durumu kural d kabul ediliyordu. Mutlu bir lgnlk yapm olduu syleniyordu. Wight Adas'nda, Cowes'da, ona benzemeye alan birisi baarya ulaamamt. Bu deneme ortaklar iflasa srklemiti. Lethierry: "nk makine iyi yaplmamt," diyordu ama, herkes ban sallyordu. Yeniliklerin dman udur ki herkes onlara kin duyar; en ufak bir yanl adm onlar lekeler. Normandiya Takmadala-r'nn ticaret khinlerinden biri, Paris'ten bankac Jauge, bir buharl gemi al verii iin ne dnd sorulduunda, dediklerine gre, srtn dnerek u karl vermiti:

"Siz urada bana bir dnme neriyorsunuz: Parann dumana dnmesi." Buna karlk yelkenli gemiler istedikleri kadar ticari sermaye buluyorlard. Sermayeler kazana kar dokumaya yat90 rlmakta ayak diriyorlard. Guernesey'de Durande bir gerekti ama, buhar daha bir yasa olmamt. lerlemenin karsnda yadsmann direnci ite bu derecededir. Lethierry iin: "yi ama, o da olsa hi phesiz yeniden balamak istemezdi," diyorlard. Onun rnek oluu, yreklendirecek yerde, korkutuyordu. Hi kimse ikinci bir Durande' tehlikeye atmak istemezdi. VI TALHLER VARMI K DENZ KAZASINA URAYANLAR TEK DREKL YELKENL GEMYE RASTLADILAR Man Denizi'nde gndnm pek erken gelir. Rzgr rahatsz eden, fkelendiren dar bir denizdir bu. Daha ubatta bat rzgrlar balar, btn deniz her ynde alkalanr. Deniz yolculuu kaygl bir duruma girer. Ky halk iaret direine bakar, batma tehlikesiyle kar karya olan gemilerle ilgilenir. Deniz bir tuzak gibi grnr. Grnmez bir borazan bilinmez hangi sava borusunu ttrr. fkeli byk solumalar ufku alt st eder... Korkun derinliklerinde, frtnann kara surat yanaklarn iirir. Rzgr bir tehlikedir; sis bir baka tehlike. Sis her zaman denizcileri korkutmutur. Kimi sisin iinde, havada asl gibi duran mikroskobik bimeler vardr. Mariotte* aylar, yalanc gneleri, yalanc aylar bunlara balar. Frtnal sisler karmaktr; eit olmayan zgl arlktaki eitli buharlar orada su buharyla birleirler, sisi katmanlara ayran bir dzen iinde st ste yerletirir, sisi gerek bir olgu haline getirir; en altta iyot vardr, iyotun zerinde kkrt, kkrdn zerinde brom, bromun zerinde fosfor. Elektrik, magnetik gerilimi de hesaba katarak bu, belirli bir lde, pek ok olay aklar: Kolomb'un, Magellan'n Saint-Elme atei; Sene-ca'nn szn ettii, Kastorla Polluks adl iki alev, Caesar'n * Fransz bilgini Edme Mariotte (1620-1684) deneysel fiziin kurucularndan biridir, (ev.) 91 Roma Alay'nn mzraklar alev ald sanmas; nbeti askerin mzrann demiriyle dokunarak Friol'daki Duino atosu'nun kargsndan ate kartmas, belki de, eski insanlarn "Satrn'n yeryz imekleri" adn verdikleri, o yalanc imekleri... Ekvator'da, muazzam bir srekli sis, yeryuvarlann evresine dolanm gibidir; bu, bulutlar halkas, Cloud-ring''r. Gulfstream'in grevinin kutuplar stmak olduu gibi onun da grevi tropikal blgeleri soutmaktr. Cloud-ring'in altnda sis ldrc bir hal alr. Bunlar beygir enlemleridir, horse latitude: Geen yzyllarn denizcileri orada, frtna zaman hafiflemek iin, rzgrlarn durgun olduu zamanlarda da su yedeini tutumlu harcamak iin beygirleri denize atarlard. Kolomb: "Nube abaxo es muerte"derdi: "Alak bulut lmdr." Astronomi iin Kaideliler neyse, hava olaylar konusunda ayn deeri tayan Etrskler'in iki ruhani bakanlklar vard; gk grlts bakanl; bulutlar bakanl. imek uzmanlar imekleri incelerdi, su uzmanlar da sisi. Tarquinii'deki khin rahipler kuruluna, Sur'lular, Fini-ke'liler, Pelasgoy'lar, Eskia'n idenizi'nin btn ilkel denizcileri danrd. Daha o zamanda frtnalarn nasl meydana geldii fark edilmiti. Bu, sislerin oluum ekilleriyle skca ilgilidir; tam olarak sylemek gerekirse, bu aym olaydr. Okyanusun zerinde sis blgesi vardr; bir ekvatorda, iki de kutuplarda. Denizciler onlara bir tek ad verirler: Tehlike ana. Btn o dolaylarda, zelliRle de Man Denizi'nde gnd-nm sisleri tehlikelidir. Deniz zerinde birdenbire gece yaratrlar. Ar derecede youn olmad zaman bile, sisin tehlikelerinden biri de, suyun renginin deimesiyle derinlik deimesini anlamaya engel olmasdr. Bu da, deniz dzeyindeki kayalarn, slklarn korkun bir gizlenmesi sonucunu meydana getirir. Kayalk bir sln ta yan bana kadar hibir ey sizi uyarmadan sokulabilirsiniz. ou zaman sisler hareket halindeki gemiye yelkenlerini orta alabandaya almaktan

ya da demir atmaktan baka zm brakmazlar. Rzgr kadar sisin de yol at deniz kazalar vardr. Bununla birlikte, o sisli gnlerden birinin ardndan gelen iddetli bir kasrgadan sonra Cashmere posta yelkenlisi pe92 kl ingiltere'ye ulat. Denizden kan ilk gn nda, Cornet atosu'nun gnee top atn yapt srada, Saint-Pier-re-Port'a girdi. Gkyz aydnlanmt... Cashmere yelkenlisi yeni barahibi Saint-Sampson'a gtrmesi iin bekleniyordu. Tek direkli yelkenlinin geliinden az sonra, gece, ii deniz kazasna uram tayfa dolu bir alupann onun bordasna yanat sylentisi kente yayld. VII BAIBO YOLCUNUN TALH VARMI K BALIKIYA RASTLADI O gece, Gilliatt, rzgrn yumuad srada, bala kmt; yalnz, kay kydan pek aa gtrmemiti. leden sonra saat ikiye doru, parlak bir gne altnda, sular ykselirken, Sokan Kt Koyu'na ulamak iin, Canavar Boynuzu'nun nnden geerek evine dnerken, Gild-Holm-Ur Sandalyesi'nin izdmnde kayann glgesi olmayan bir glge grr gibi oldu. Kayn o yne doru srd. Gild-Holm-Ur Sandalyesi'nde bir adamn oturduunu grd. Deniz imdiden epeyce ykselmiti, kaya her yanndan sularla evrelenmiti, artk dn olana kalmamt. Gilliatt adama heyecanl iaretler yapt. Adam kmldamad. Gilliatt yaklat. Adam uyuyakalmt. Adam batan ayaa karalar giymiti. Gilliatt: "Rahibe benziyor," diye dnd. Daha da yanna yaklat. Bir delikanl yz grd. Bu yz kendisine yabancyd. Bereket versin, kaya dimdikti, epeyce derinlii vard. Gilliatt szlp duvar boyunca gitmeyi baard. Deniz kay yeteri kadar kaldryordu. Gilliatt, teknenin kenarnda ayaa dikilerek, adamn bacaklarna eriebildi. Kayn kaplamas zerinde ykseldi, ellerini uzatt. Dseydi suyun yzne kabilecei pek kukuluydu. Dalga arpyordu. Kaykla kaya arasnda ezilirdi. Uyuyan adamn ayan ekitirdi: 93 "Hey n'apyorsun orda?" Adam uyand. "Seyrediyorim," dedi. Sonra, iyice uyand. "lkeye yeni geldim. Gezinirken de buraya ulatm. Geceyi denizde geirmitim. Grnm pek houma gitti. Yorgundum, uyuyakalmm." Gilliatt: "On dakika daha geseydi, boulacaktnz," dedi. "Adam sen de!" "Hadi, kaya atlayn." Gilliatt ayayla tekneyi tuttu, bir eliyle kayaya yapt, teki elini de byk bir eviklikle gemiye atlayan, kara elbiseli adama uzatt. Bu, pek yakkl, gen bir adamd. Gilliatt kreklere asld, iki dakika sonra da kayk Sokan Kt Koyu'na ulat. Gen adamn melon apkas, beyaz boyunba vard. Kara, uzun redingotu boyunbana kadar dmlenmiti. Sapsar salar, kadns bir yz, berrak bak, arbal bir hali vard. Bu arada, kayk karaya yanat. Gilliatt halat palamar halkasna geirdi. Sonra dnd, gen adamn, kendisine bir altn lira uzatan bembeyaz elini grd. Bu eli hafife itti. Bir sessizlik oldu. Gen adam bu sessizlii bozdu. "Hayatm kurtardnz." Gilliatt: "Belki," diye karlk verdi. Palamar balanmt. kisifle kayktan ktlar. Gen adam gene: "Size hayatm borluyum, baym," dedi. "Ne nemi var ki?" Gilliatt'n bu szlerinden sonra ortaya gene bir sessizlik kt. Gen adam: "Bu dinsel evreden misiniz?" diye sordu. Gilliatt: "Hayr," dedi. "Hangi dinsel evredensiniz?"

Gilliatt sa elini kaldrd, gkyzn gsterdi: "Bundan." Gen adam onu selamlad, uzaklat. Birka adm gittikten sonra, Gilliatt, korkuluk duvarna dirseklerini dayam, Saint-Sampson'a giden keiyolunun kesini kvrlan gen adamn arkasndan bakyordu. 94 Yava yava ban edi, bu yeni gelen adam unuttu, Gild-Holm-Ur Sandalyesi'nin varln bile unuttu. Onun iin artk her ey hayalin sonsuz derinliklerinde kayboldu. Gilli-at'n bir uurumu vard: Deruchette. Kendisini aran bir ses onu bu karanlktan kard. "Hey, Gilliatt!" Gilliatt sesi tand, gzlerini yukar kaldrd. "Ne var Landoys Aa?" Bu, gerekten de, Sokan Kt'nn yz adm tesinden, kk atnn koulu olduu faytonunun iinde geen, Landoys Aa'yd. Gilliatt'a seslenmek iin durmutu ama, ok * megul, telal grnyordu. 5 "Haberler var, Gilliatt." "Nerede?" "Bravees Kona'nda." "Nasl haberler bunlar?" "Olaylar sana imdi anlatamayacak kadar uzaktaym." Gilliatt rperdi. "Deruchette evleniyor mu yoksa?" "Hayr. Bir bu eksikti!" "Ne demek istiyorsunuz?" Landoys: "Bravees'ye git. Her eyi renirsin!" dedi, atn krrbalad. 95 BENC KTAP TABANCA I JEAN HANI'NDAK KONUMALAR Clubin Aa frsat bekleyen bir adamd. Ufak tefekti, sar benizliydi ama, bir doa gc vard onda. Deniz onu esmerletirmeyi baaramamt. Eti balmumuna benziyordu. Bir mum rengindeydi, gzlerinde de bu rengin silik aydnl vard. Bellei amaz, olaanst bir eydi. Onun iin bir adam bir kez grmek yeterdi; o adam artk bir dosyaya kaydeder-mi gibiydi. Bu ksa bak pene gibi yakalyordu. Gzbebek-leri bir yzn resmini alyor, saklyordu. Yz istedii kadar yalansn, Clubin Aa onu anmsard. Bu yapkan any yanltmak olanakszd. Clubin Aa sert, az eyle /etinen, souk bir adamd; hi el haraketi yapmazd. Onda ilk gze arpan, saf haliydi. Pek ok kimse onu saf sanrd; gznn kenarnda alacak bir aptallk izgisi vard. Ondan daha stn bir gemici olamazd; bunu daha nce de belirtmitik. Hi kimse, yelken ipini germekte, rzgr noktasn indirmekte, yn verilen yelkeni iskot-la tutmakta ondan stn olamazd. Onunkini aan tek dindarlk, drstlk n yoktu. Ondan kukulanan bir kimse kukuyu zerine ekerdi. Saint-Malo'da, Saint-Vincent Soka'nda, silah dkknnn yanndaki sarraf B. Rebuchet onun ok yakn dostuydu. B. Rebuchet de derdi ki: "Ben u dkknm Clubin'e emanet edebilirim." Clubin Aa'nn kars yoktu. Kendisi namuslu bir erkek ol96 duu gibi len kars da namuslu bir kadnd. iddetli bir namus nyle lmt. Bayarg onunla flrt etseydi, bunu hemen koup krala sylerdi; isa Peygamber kendisine k olsayd, koup hemen rahibe duyururdu. Bu kar-koca, Aa-Hatun Clubin'ler, Torteval'de kusursuz bir ingiliz sfat olan saygdeer] gerekletirmilerdi. Clubin Hatun kuuydu; Clubin Aa da kakm. Bir leke onu ldrebilirdi. Bir topluine bulsa hemen sahibini arard. Bir kibrit kutusunu davul gibi alard. Bir gn Saint-Servan'da bir meyhaneye girmi, meyhaneciye: " yl nce ben burada yemek yemitim, siz hesab yanl yapmsnz," demiti; sonra da meyhaneciye altm-4 be santimi geri vermiti. Dikkatli bir dudak bkmeyle karlanacak byk bir drstlkt bu. Yargya varm gibiydi. Kimler konusunda? Belki de namussuzlar konusunda.

Her sal Durande' Guernesey'den Saint-Malo'ya gtryordu. Sal akam SaintMalo'ya varyor, yklemesini yapmak iin iki gn orada kalyordu. Sonra cuma sabah Guerne-sey'e doru yola koyuluyordu. O zaman Saint Malo'da, rhtmda, Jean Han adn verdikleri kk bir otel vard. Bugnk rhtmlar yaplrken o han yktlar. O devirde deniz Saint-Vincent Kaps'yla Dinan Kaps'na kadar geliyordu; sularn alak zamannda, SaintServan'la Saint-Malo arasndaki ulatrmay, karada kalan gemiler arasnda, amandra-lardan, demir apalardan, halatlardan saknarak, arada bir alak bir serene, hafif bir floka yelkenine taklarak, mein tentelerini yrtma tehlikesiyle karlaarak ilerleyen, dolaan arabalar salyordu, iki su ykselmesi arasnda, alt saat sonra rzgrn dalgalan kamlad bu kumun zerinde arabaclar atlarn tartaklard. Gene bu kylarda, Saint-Malo'nun 1770'te bir deniz subayn yemi olan yirmi drt beki buldou babo dolard. Bu igzarlk onlarn ortadan kaldrlmasna yol at. Bugn Kk Talard'la Byk Talard arasnda hibir gece kpek havlamas duyulmaz. Clubin Aa Jean Han'na inerdi., Durande'n Fransa'daki yazhanesi oradayd. Deniz ileri/F. 7 97 Gmrklerle ky koruyucular Jean Han'na gelip yemeklerini yer, ikilerini ierlerdi. Onlarn ayr bir masalar vard. Binic gmrkleri, grevleri iin yararl olacak bir ekilde, orada Saint-Malo gmrkleriyle buluurlard. Oraya gemi sahipleri de gelirdi ama, yemeklerini ayr bir masada yerlerdi. Clubin kimi zaman bir masaya, kimi zaman br masaya otururdu. Yalnz, gmrklerin masasna gemi sahiplerinin masasndan daha ok giderdi. Bu masalarda yemekler bol eitliydi. lkesinden uzak dm, gurbetteki gemiciler iin blgesel iki incelikleri vard. Bilbao zppesi bir gemici orada bir helada bulabilirdi. Orada Greenwich'teki gibi stoudbirasy-la Anvers'teki gibi gueuse brune iilirdi. Uzun sefer kaptanlaryla gemi donanm satanlar da kimi zaman gemi sahipleri masasnda grnrd. Birbirleriyle haber alp verirlerdi: "ekerler ne lemde?" "Bu tatl madde ancak kk paralar halinde satlyor. Yalnz, birlikte ham eker iyi gidiyor. Bombay'dan bin uval, Sagua'dan da be yz f." "Greceksiniz ki sa kanat en sonunda Villele'i devirecek." "ivit nasl?" "Ancak yedi Guatemala surorfu ilem grd." "Nanine-Julie'y\ havuza ekmiler. Gzel bir Bretanya direklisi dorusu." "La Plata'da iki kent ite gene incir ekirdeini doldurmaz bir nedenden kavgaya tutumular." "Montevideo semirince Buenos Aires zayflyor." "Callao'da mahkm olan Regina-Corelli'nm ykn boaltmak gerekti." "Kakao ykseliyor; Caraques uvallarnn fiyat iki yz otuz drt, Trinidat uvallar da yetmi ten." "Champ De Mars geit resminde: 'Kahrolsun bakanlar!' diye barmlar." "Taze tuzlu derilerin fiyat, Gney Amerika tuzhanelerii-de, srlar altm, inekler krk sekiz franktan." 98 "Balkan'a getiler mi? Diebitsch ne lemde acaba?" "San Fransisco'da anasonlu iki sknts var. Plagniol zeytinya sat durgun. Fda Gruyere peynirinin kentali otuz iki frank." "Yahu, XII. Leon ld m?" Bunlar bararak syleniyor, grltyle tartlyordu. Gmrklerle ky koruyucular masasnda daha alak sesle konuuluyordu. Kylardaki, limanlardaki zabta olaylar daha az ses, konumada daha az aydnlk gerektirir. Gemi sahiplerinin masasna yal, bir uzun sefer kaptan, B. Gertrais-Gaboureau bakanlk ederdi. B. Gertrais-Gabo-ureau bir insan deildi, ayakl bir barometreydi. Deniz alkanl ona alacak bir tahmin yanlmazl vermiti. Yarnki hava konusunda hkm verirdi. Rzgr dinlerdi; denizin nabzn sayard. Buluta: "Bana dilini gster bakaym" derdi. Bulutun dili; yani, imek. Denizin,

esintinin, frtnann doktoruydu. Okyanus onun hastasyd. Her iklimi iyi durumunda, kt durumunda inceleyerek, bir hastane dolar gibi, dnyann evresini dolamt. Mevsimlerin i hastalklarn iyice renmiti. una benzer olaylar bildirdii iitildi: "Barometre bir keresinde, 1796'da, frtnann izgi altna dt." Akla denizciydi. Denize kar duyduu btn dostluk lsnde ingiltere'den nefret ediyordu. Zayf noktasn renmek iin ingiliz denizciliini renmiti. 1637'nin Sovere-ign'\y\e 1670'in Royal Williani\, 1735'in Victory'si arasndaki ayrntlar aklayabiliyordu. Gemilerin sust ksmlarn karlatryordu. 1514'teki Great Harr/nin, gvertedeki kuleleriyle huni biimindeki gabyalarn, hi phesiz, o alanlara pek gzel yerleiveren Fransz gllesi asndan, zlemle anmsyordu. Uluslar onun iin sadece denizcilik kurulular bakmndan vard; garip eanlamlar ona zgyd. Gnl rahatlyla ingiltere'yi Trinity House, iskoya'y Northern Commission-ners, rlanda'y, ise Ballast Board diye belirtirdi. ok bilgiliydi. Bir alfabe, bir almanakt; bir suekimi, bir tarifeydi o. Fener Paralarn, zellikle ingilizlerinkini ezbere bilirdi: Tonilato bana, unun nnden geerken bir metelik, tekinin nnden 99 geerken bir kuru. Size: "Small's Rock feneri iki yz galon ya kullanrken imdi bin be yz galon yakyor," derdi. Bir gn gemide, ar bir hastala tutulduunda, lecek sandlar. Tayfalar onun hamann evresine toplanmt. Marangoz ustasna unlar sylemek iin can ekime hkrklarn durdurdu: "Destemoralarn kalnlnn iine, her iki yandan da, demirden dingili olan, dkme bir makara dili yerletirilebilecek, kaln halatlar geirmeye yarayacak birer zvana koymak yararl olur." Konumann gemi sahipleri masasyla gmrkler masasnda ayn konu zerinde olduu pek seyrek grlrd. Anlattmz olaylarn bizi iine srkledii o ubat aynn ilk gnlerinde ise her iki masada ayn konu almt. ili'den gelip oraya dnecek olan, Kaptan Zuela ynetimindeki Tamauli-pas direklisi her iki masann da dikkatini zerine ekti. Gemi sahipleri masasnda onun yk, gmrkler masasnda ise davranlar sz konusu edildi. Copiapo'lu Kaptan Zuela bir para Kolombiyal kan tayan bir ili'liydi; karnn gerektirdii ekilde, kimi zaman Bolivar', kimi zaman da Morillo'yu tutarak, bamszlk savalarna katlmt. Herkese hizmet ederek zengin olmutu. Ondan daha Bourbon'cu, daha Bonapart', daha mutlakiyet-i, daha liberal, daha dinsiz, daha dindar bir adam olamazd. "Kazan partisi" adn verebileceimiz o byk partidendi. Zaman zaman Fransa'da ticaret evrelerinde ortaya kt oluyordu; dolaan sylentilere inanmak gerekirse, bol para veren, kaak kimseleri, sahte batknlar ya da siyasi srgnleri, hi ince ince aratrmadan gemisine alyordu. Onun gemiye yolcu alma yntemi pek basitti. Kaak kimse kynn ssz bir noktasnda bekliyordu, tam demir alnaca srada, Zuela, o adam almaya gidecek kay zyordu. Bu yntemle geen yolculuunda Berton davasnda gyabi hkm giymi birisini karmt; bu kez de, dediklerine gre, Bidassoa olaynda lekelenen adamlar gtrecekti. Polis haber almt, gz onun zerindeydi. O zamanlar bir ka devriydi. Kralln Yeniden Kurulma100 s bir tepkiydi. Devrimler gleri gerektirir, geriye dnmeler de srgnlere yol aar. Bourbon'larn dnnden sonra ilk yedi, sekiz yl, her yanda, yeryz sarslr gibi oldu, iflaslar birbirini kovalad, maliyede, sanayide, ticarette korkun bir kargaa balad. Siyasette bir kaan kaana durumu vard. La-vatte kamt Lefebvre-Desnouettes kamt, Delon kamt. Olaanst mahkemeler iddetli cezalar veriyordu; stelik, Trestaillon da vard. Saumur Kprs'nden, La Reole Meydanfndan kayorlard, Paris Gzlemevi'nin duvarndan kayorlard. Avignon'daki Taurias Kulesi'nden, tarihin iinde ackl bir ekilde dikilip duran, tepkinin izlerini tayan, bugn hl zerlerinde o kanl el fark edilen karaltlardan kayorlard. Londra'da, Fransa'da dallanan Thistlewood davas; Paris'te, Belika, svire ve talya'da dallanan Trogoff davas kayg ve kaybolma nedenlerini oaltm, o devrin toplum dzenindeki en yksek sralara

kadar bir boalma oluturan o derin, gizli geri ekilmeyi artrmt. Gven iinde bulunmak... btn dnce ite buydu. Bir olayda mimlenmek mahvolmak demekti. Sank olmak idam edilmek demekti. Jandarma mahkemelerinin ruhu, o kurulu lmken, hl yayordu. Mahkmiyetler dayankszd. Herkes Texas'a, Ro-cheuses Da-lar'na, Peru'ya, Meksika'ya kayordu. O zaman haydut, bugn soylu kii olan Zoire blgesinin adamlar Snak takmn kurmutu. Beranger'nin bir arks yle diyordu: "Vahiler, biz Franszz. Zaferimize acyn!" Tek kurtulu yolu srgne gitmekti. Ama kamaktan daha zor bir ey olamaz; bu iki hecenin iinde uurumlar vardr. Kap gidene her ey engel olur. Gizlenmek, klk deiikliini gerektirir. nemli, hatta nl kiiler ahlakszlarn yollarna bavurmak zorunda kalyorlard. yleyken, gene de baarya ulaamyorlard. Bunlar oralara yakmyorlard. stedikleri gibi zgr davranma alkanlklar kan ilmekleri arasndan szlmelerini gletiriyordu. Hapishane kakn bir usta hrsz, polisin gzleri nnde bir generalden daha uygun davranyordu. Suratna yapmackl haller vermek zorunda kalan zaferi gznzn nne getirebiliyor musunuz? pheli tavrl falanca yolcu sahte pasaport peinde koan nl bir kiiy101 di. Kaan adamn kukulu tavrlar gzlerimizin nnde bir kahraman bulunmadnn belgesi deildi ki. Devirlerin sreksiz, belirli iaretleridir bunlar; dzenli denen tarih onlar bolar, bir yzyln gerek ressam da onlar belirtmek zorundadr. Bu drst, namuslu adamlarn kann ardna daha az gzetlenen, daha az pheli olan ahlakszlarn ka sokulur. Svmak zorunda kalan bir haydut kargaalktan yararlanyor, srgnler arasna katlyordu; az nce de sylediimiz gibi, ou zaman daha stn bir sanat sayesinde, bu alacakaranlk iinde namuslu adamdan daha namuslu grnyordu. Sabkal bir drstlk kadar beceriksiz hibir ey olamaz. Durumdan bir ey anlamaz, beceriksizlikler yapar. Bir kalpazan bir meclis yesinden daha rahata kaabiliyordu. Belirtmesi garip ama, zellikle namussuz kimseler iin, denebilir ki, kama her eye ulatryordu. Bir ahlakszn Paris'ten ya da Londra'dan getirdii birazck uygarlk ilkel ya da barbar lkelerde ona sermaye yerine geiyordu; onu saygn bir kii gibi adeta salk veriyor, onu yol gsterici haline getiriyordu. Burada ceza kanunundan kap orada rahiplerin snfna ulamak serveninin hi de olmayacak yan yoktu. Kaybolmada gzboyamaclk vard; pek ok kan sonucu hayal gibi bir ey oldu. Bu trden bir kaamak insan bilinmeze, hayale iletiyordu. Borlarn demeden Avrupa'dan kan falanca batkn yirmi yl sonra Moolistan'da babakan ya da Tazmanya'da kral olarak ortayatkt. Kamalara yardm etmek bir ticaret yoluydu; olayn okluu gz nnde tutulursa, olduka krl bir ticaret. Bu dalavere birtakm geim yollarn tamamlyordu. ngiltere'ye kamak isteyen bir kimse kaaklara bavuruyordu; Amerika'ya kamak isteyen de Zuela gibi uzun sefer dzenbazlarna. CLUBIN BRN GRYOR ' Zuela da, ara sra yemek yemek iin Jean Han'na gelirdi. Clubin Aa onu tanyordu ama, grml yoktu. Kibirli 102 bir adam deildi; haydutlar tanmay hi de hor grmezdi. Sokak ortasnda onlara el vererek, selamlaarak ii onlarla tanmaya kadar gtrd bile olurdu. Deniz kaaksyla ngilizce konuur, da kaaksyla ispanyolca paralard. Bu konuda kendine zg yarglar vard: "Ktl tanyarak yarar salanabilir." "Korucu kaak avcyla yararl konumalar yapar." "Korsan deniz yzeyindeki kayalklar demek olduundan, klavuz korsan iskandil etmelidir." "Bir hekimin zehirin tadna bakmas gibi ben de ahlakszn tadna bakarm." Bunlara verilecek hibir karlk yoktu. Herkes Kaptan Clubin'e hak veriyordu. Onun gln bir titiz olmayn beeniyorlard. Bu konuda dedikoduya kim cesaret edebilirdi? Btn yaptklar hi kukusuz "grev uruna" idi. Onun her eyi basitti. Hibir ey onu lekeleyemezdi. Billur, istese de, leke tutmazd.

Bu gven, uzun bir drstln yerinde bir dlyd. Temeli salam nlerin kukusuzluu ite budur. Clubin ne yaparsa yapsn ya da yapar gibi grnsn, orada namusun muziplii grlrd. Kusursuzluk meziyeti ona hak tannmt; stelik de ok akll, sakngan olduu sylenirdi. Bir bakasnda olsa kuku uyandracak u ya da bu ilikiden, onun drstl bir beceriklilik n, hibir elikiye, karkla meydan vermeden uyumlu bir biimde onun saflk nne katlyordu. Becerikli bir safdil; bu vardr. Bu, namuslu adamn bir eklidir, hem de pek geerli olandr. Clubin Aa o adamlardand ki, bir dolandrcyla, bir haydutla senlibenli konuurken rastlansa da, gene gvenilir, anlalm, bu yzden daha da saylan bir kii olarak kabul edilirler, genel sevginin memnun gz krpmalarn toplarlar. Tamaulipas'm yklenmesi tamamlanmt. Kalkmaya hazr durumdayd, pek yaknda demir alacakt. Bir sal akam Durande daha ortalk iyice aydnlkken Saint-Malo'ya geldi. Clubin, kaptan kprsnde ayakta durmu, limana yaklama manevrasn izliyordu, Petit-Bey yaknnda, kumsalda, iki kayann arasnda, pek ssz bir yerde konuan iki erkek grd. Denizci drbnyle bakt, birini tand. 103 Kaptan Zuela'yd bu. tekini de tanm olsa gerek. tekisi uzun boylu, krl sal bir adamd. "Dostlarn silindir apkasn, arbal giysisini giymiti. Belki de bir qu-akerW. Alakgnlllkle ban nne eiyordu. Jean hanna gelince, Clubin Tamaulipas'm on gn sonra demir almay dndn rendi. O zamandan sonra onun baka bilgiler de toplad renildi. Gece bastrrken Saint-Vincent Soka'ndaki silahya girdi. "Altpatlar nedir, biliyor musunuz?" "Evet, Amerikan ii." "Konumay yeniden balatan bir tabancadr." "Gerekten de, hem sorusu, hem de karl vardr." "Karln karl da." "Dorudur, Bay Clubin. Bir dnernamlu." "Be, alt da mermi." Silah dudann ucunu aralad, bir ba sallamasyla birlikte hayranlk belirten o dil sesini kard. "Silah iyi, Bay Clubin. yle sanyorum ki baarya ulaacaktr." "Altpatlar bir tabanca istiyorum." "Bende yok." 'i "Nasl olur, sizin gibi bir silahda?" "Mal daha elime gelmedi. Anlarsnz ya, daha yeni. Daha balangta. Fransa'da hl tabanca yapyorlar yalnz." "Hay kr eytan!" "Daha piyasaya kmad." ,.,; "Hay aksi eytan!" , (.; , "Mkemmel pitovlarm var." .,,,,, "Ben altpatlar istiyorum." "Daha yararl, bunu kabul ediyorum. Hele durup bakaym, Bay Clubin..." , "Nedir o?" . "u srada, Saint-Malo'da, bir tane elden dme var, sanyorum." ' "Dostlar Dernei" denen bir Protestan mezhebi yesi, (ev.) 104 "Bir altpatlar m?" "Evet." "Satlk m?" "Evet." "Nerede bu?" "Nerede olduunu biliyorum galiba. renirim." "Bana ne zaman haber verebilirsiniz?" "Elden dme ama, iyi durumda."

"Ne zaman geleyim?" "Ben size bir altpatlar buluyorsam, iyi bir mal demektir.' "Bana ne zaman haber verirsiniz?" "Bir dahaki geliinizde." Clubin: "Benim iin olduunu sakn sylemeyin!" dedi. Ill CLUBN GTRYOR BR DAHA GER GETRMYOR Clubin Durande' ykledi, pek ok srla birka da yolcu ald. Her zamanki gibi, cuma sabah, Guernesey'e dnmek zere Saint-Malo'dan ayrld. Gene o gn, gemi ak denizde bulunduu srada -ki bu da kaptana kumanda kprsnden birka dakika ayrlma frsat veriyordu- Clubin kamarasna girdi, kapsn iyice kapatt, antasn ald, esnek bir blmeye giysiler, salam bir blmeye de peksimetler, birka konserve kutusu, birka libre ubuk kakao, bir kronometreyle bir denizci drbnn yerletirdi. antaya bir asma kilit vurdu, kulplarna -gerektiinde yukar ekmek iin- hazr duran bir halat geirdi. Sonra ambara indi, palamar ukuruna girdi. Denizde kalafatlara, karada da hrszlara yarayan, o kancal, dml iplerden biriyle yukar ktn grdler. Bu ipler trmanmay kolaylatrr. Guernesey'e gelince, Torteval'a gitti. Orada otuz alt saat geirdi. antayla dml ipi oraya gtrd, geri getirmedi. O devirde, ispanya kaaklar Guernesey'e kadar gelir105 lerdi. Oraya Havana purolaryla ingilizlerin sherry adn verdikleri, Xeres arab getirirlerdi. unu son bir kez olmak zere syleyelim ki, bu kitapta sz edilen Guernesey eski Guernesey'dir; artk yoktur, bugn onu, kylerden baka yerde bulamazsnz. Oralarda hl yaar, ama, kentlerde btn btn lmtr. Guernesey iin bulunduumuz bu uyarnn Jersey iin de yaplmas gerekir. Saint-Helier bizim Dieppe ayarndadr; Saint-Pierre-Port da Lorient ayarnda. lerlemesi sayesinde, bu kahraman kk ada halknn olaanst girikenlii sayesinde, Man Takmadalar'nda krk yldan beri her ey deiti. Karanlk olan yerde imdi k var. Bunu syledikten sonra, geelim. Uzakta kaldklar iin daha imdiden tarihsel alar olan o alarda Man Denizi'nde kaaklk ok etkindi. Kaak gemileri, zellikle Guernesey'in bat kylarnda pek boldu. Ar lde bilgili olan, neredeyse yarm yzyl nce olup bitenleri en kk ayrntlaryla bilen kimseler, hemen hemen hepsi Asturia'l, Guipuzcoa'l olan bu gemilerin pek ounun adlarn bile veriyorlar. Gerek uydu ki Saint Krfezi'ne, Pla-inmont'a bunlardan bir ikisi gelmeden geen hafta pek yok gibiydi. Bu sanki dzenli bir sefer halini almt. Serk'te bir deniz mahzeninin ad Boutiques'W, hl da ayn ad tar; nk kaaklarn maln gelip o maazadan satn alrlard: Bu al veriler dolaysyla, Man Denizi'nde, bugn unutulan, tatlsu Frenklerinin diliyle talyancann yaknl neyse, ispanyolcaya ayn lde yakn olan bir ett kaak dili konuulurdu. ngiltere, Fransa kylarnn pek ok noktasnda kaaklk ak, meydanda, deftere bal olarak yaplan ticaretle gizli bir anlama durumundayd. Pek ok yksek maliyecinin katna kabiliyordu, -elbette ki ieri gizli bir kapdan almyordu-ticari akmn, sanayinin btn damar dzeninde gizlice eriyip gidiyordu. Tccar nde, kaak arkada; bu pek ok servetin yksyd. Seguin bunu Bourgain'den aldn sylyordu; Bourgain de Seguin'den. Biz onlarn szne kefil olamayz; kim bilir, belki de birbirlerine kara alyorlard. Her ne olursa olsun, yasalarn kovalad kaaklk sz gtrmez ekilde maliyenin iine ilemiti. "stn tabaka" ile iliki kurmutu. Eskiden Mandrin'in Charolais Kontu'yla dirsek dirsee bulun106 duu o maara dtan namusluydu, topluma kar kusursuz bir nyz vard; d seni yakar, ii beni. Kanlmaz ekilde gizlenen pek ok suortakl oradan kmtr. Bu srlar iine girilemez bir karanlk gerektiriyordu. Bir kaak pek ok ey bilirdi ama, susmas gerekirdi; onun yasas sarslmaz, salam bir inant. Bir kaaknn ilk meziyeti doruluktu. Sk azllk olmazsa kaaklk olmaz. Gnah karmann srr olduu gibi kaakln da srr vard.

Bu sr sarslmaz bir ekilde korunurdu. Kaak hibir ey sylemeyeceine yemin ederdi; szn de tutard. Bir kaakdan daha ok gvenilecek bir kimse olamaz. spanya'da ^ Oyarzun mahkeme bakan bir gn, Kuru Limanlar'n bir ka-'* aksn yakalad, gizli sermaye sahibini syletmek iin ikence ettirdi. Kaak gizli sermaye sahibinin adn bir trl sylemedi. O gizli sermaye sahibi mahkeme bakannn kendisiydi. Bu iki suortandan -yargla kaakdanbiri, herkesin gznde yasalara boyun emek iin, ikence emri vermek, br de buna, yeminine boyun emek iin, dayanmak zorunda kald. O devirde Plainmont'a dadanan en nl iki kaak Blas-co'yla Blasquito'ydu. Her ikisi de tocayos idiler. Bu, cennette ayn ermie sahip olmak esasna dayanan bir spanyol-Kato-lik akrabaldr; kabul etmek gerekir ki bu yeryznde ayn babaya sahip olmak kadar saygnla yarar bir durumdur. Kaakln gizli, kaamakl yollarnn gereine aa yukar erdikten sonra, bu adamlarla konumaktan hem daha zor, hem daha kolay bir ey olamazd. Gece konusunda hibir nyargs bulunmamak, Plainmont'a gitmek, orada dikilen esrarl bir soru iaretiyle kar karya gelmek yeterdi. IV PLAINMONT Plainmont, Torteval'n yaknnda, Guernesey'in kesinden biridir. Orada, burnun ucunda, denize yukardan bakan bir yerde, yksek bir ayr sars vardr. 107 Bu tepe sszdr. Orada bir ev grld iin daha da sszdr. Bu ev yalnzln korkusunu artrr. Sylendiine gre perili bir evdir bu. Perili ya da deil, evin grn gariptir. Granitten yaplm, bu iki katl ev ayrn ortasndadr. Ykntya benzer hibir hali yoktur; oturulacak durumdadr. Duvarlar kaln, dam da salamdr. Duvarlarda bir tek ta, damda da bir tek kiremit eksik deildir. Tuladan bir baca atnn kesini destekler. Bu ev srtn denize dnmtr. Okyanusa kar olan yz ancak bir duvardr. Evin bu yz dikkatlice incelenince, rlm bir pencere fark edilir. ki at penceresi vardr. Ancak karaya bakan yzde bir kapyla pencereler bulunur. Kap rlmtr. Zemin katn iki penceresi de rlmtr. Birinci katta, yaklald zaman ilk nce gze arpan da zaten orasdr, ak ki pencere vardr ama, rlm pencereler bu ak pencerelerden daha az korkuntur. Aklklar gn ortasnda onlar kapkaranlk hale sokar. Camlar hatta pervazlar bile yoktur; pencereler ierinin karanlna alrlar. Oyulan iki gzn bo delikleri sanrsnz. Bu evin iinde hibir ey yoktur. Azna kadar ak pencerelerden ierinin ykk dkkl grnr. Hibir tahta duvar kaplamas, tahtadan bir ksm yoktur; yalnz plak ta. nsan, hayaletlerin dar bakmasn salayan bir mezar grr gibi olur. Yamurlar deniz ynnde temelleri oyup andrr. Rzgrn sarsalad birka srgan duvarlarn eteini okar. Ufukta, hibir insan konutu yok. Bu ev, iinde sessizliin bulunduu, bombo bir eydir. yleyken, durup da kulak duvara dayanrsa, zaman zaman, belli belirsiz rkek kanat rpmalar duyulur. rlm kapnn stnde alnl oluturan tan zerinde u harfler kazldr: ELM-PBLG; bir de u tarih: 1780. Gece, oraya zgn ay girer. Btn deniz bu evin evresindedir. Oras ok gzel bir yerdir; bundan dolay da uursuzdur. Yrenin gzellii bir giz halini alr. Bu evde niin kimse oturmaz? Yer gzel, evin durumu iyidir. Bu yzst braklmlk nedendir? Akln sorularna hayalin sorular da ekleniyor. Bu tarla tarma elverili; y108 leyse neden ekilmeden braklm? Sahipsiz. Kap rlm. Bu yerin nesi var acaba? Hibir ey olmuyorsa, niin hi kimse yok. Her ey uykuya vardktan sonra, acaba burada uyank kalan birisi var mdr? Korkun frtna, rzgr, yrtc kular, gizli hayvanlar, bilinmez yaratklar, zihinde belirip, bu eve karyor. Hangi yolcularn handr bu ev? Pencerelerden ieri dalan dolu, yamur karanlklar akla geliyor. Frtnal yalarn belirsiz su akntlar duvarn iinde izlerini brakmlar. Kaplar rlm, gene de ak olan bu odalara kasrga urar. Acaba orada bir cinayet mi ilenmiti? Sanrsnz ki, karanla braklan bu ev geceleri yardm ister. Sessiz mi kalr A acaba;

yoksa oradan sesler gelir mi? Bu yalnzlk iinde kimlerle urar acaba? Karanlk saatlerin srr burada pek rahattr. Bu ev le vakti bile kayg verici; gece yars ne olmaz ki? Ona bakarken bir gize baklr sanki. Hayalin mant, olabilecein de eilimi olduundan, insan, kendi kendine, bu evin akamn alacakaranlmla sabahn alacakaranl arasnda ne hale geldiini sorar. nsan-tesi hayatn muazzam dalnn, bu ssz tepede, onu durduran, gzle grnr hale gelmeye, aa inmeye zorlayan bir dm m vard yoksa? Acaba dank olan, oraya gelip, kasrga gibi dnyor muydu? Elle tutulamaz olan, orada, bir ekil alacak hale gelinceye kadar younlayor muydu? Bilmece. Kutsal korku bu talarn iine ilemitir. Bu korunan odalardaki karanlk karanlktan da ileri bir eydir; bilinmezin kendisidir. Gne battktan sonra, balk gemileri dnecektir, kular susacaklar, kayann arkasndaki kei oban keileriy-le birlikte gidecek, talarn aralarndan, gnl rahata kavuan srngenlerin ilk szlmeleri ortaya kacak, yldzlar bakmaya balayacaklar, rzgr esecek, tam karanlk bastracak, u iki pencere orada, ylece ak kalacaklar. Bu, hayallere yol aar; aptal ayn zamanda da derin olan halk inanc bu evin geceyle kayg verici ilidllklarn hayallerle, gnahl ruhlar, belirsiz ekilde fark edilen hayalet yzleriyle, klar iindeki maskelerle, gizemli ruhlarla, karanlk grltlerle yorumlar. Ev "perili"dir; bu deyim her soruya karlk verir. Saf kii-!er bu aklamaya inanrlar; dnen kiiler de bunda merak109 larn gideren aklamay bulurlar. Onlarn dediine gre, bu evden daha basit bir ey olamaz. Bu, Devrim savalar, mparatorluk devri savalarnn, kaaklklarn eski bir gzetleme karakoludur. Onun iin, oraya yaplm. Sava sonulannca karakol braklm. Evi ykmamlar, nk belki bir gn ie yarar diye dnmler. Zemin katn kapsyla pencerelerini, insan pisliklerinden korumak, herhangi bir kimsenin oraya girmesine engel olmak iin duvarla kapamlar; denize bakan yann pencerelerini de gney, bat rzgrlar yznden rmler. te hepsi bu kadar. Bilgisizlerle saflar srar ediyorlar: nce, ev Devrim savalar devrinde yaplmam. Devrim'den nceki tarihi tayor: 1780. Sonra, karakol olarak yaplmam; zerinde ELM-PBILG harfleri var. Bunlar iki ailenin ifte armalardr ki, bu da gelenee gre, evin gen bir kar-kocann yerlemesi iin yapldn belirtir. Demek ki eskiden orada oturanlar varm. Niin artk bu evde kimse oturmuyor? Evin iine hi kimse girmesin diye kapyla pencereler rldyse, neden iki pencereyi ak brakmlar? Ya hepsini rmek gerekirdi ya da hibirini. Neden pancur yoktu? Niin pervaz yoktu? Niin cam yoktu? Niin br yandaki pencereleri rmemiler de bu yanda-kileri rmlerdi? Yamurun gneyden girmesine engel olunuyordu ama, kuzeyden girmesine izin veriyorlard. Hi phesiz, saflar yanlyorlard ama, dnrler de hakl deillerdi. Bilmece srp gidiyor. Kesinlikle bilinen bir ey varsa o da evin kaaklara, zararl olmaktan ok, yararl olduunun kabul edilmesiydi... Korkunun bymesi gereklerin asl lsn yitirir. Hi kukusuz, kulbenin "perilenmesini" azar azar meydana getiren olgular arasnda, pek ok gece olay karanlk, kaamakl varlklar, hemen gemiye binen adamlarn ksa duraklamalar, ktlk yapmak iin gizlenen, korkutmak iin kendilerini hafife fark ettiren birtakm sanayicilerin ataklklar saylabilir. Epeyce uzakta kalan o devirde, pek ok atak yaplrd. Polis, hele kk lkelerde, bugn olduu gibi deildi. unu da ekleyelim ki, bu kulbe syledikleri gibi, kaaklara elveriliyse, bulumalar orada belirli bir noktaya kadar, 110 kolay oluyordu, nk eve iyi gzle baklmyordu. yi gzle grlmemesi ihbar edilmesine engel oluyordu. Hayaletlere kar insan, gmrklere, polis memurlarna bavurmaz. Bo-inan sahipleri ha karrlar, susarlar, dava amazlar. Bunlar grrler ya da grdklerini sanrlar, kaarlar ve asla konumazlar. Korkutanlarla korkanlar arasnda, ister istemez, gerek, sessiz bir suortakl vardr. rkenler rktkleri iin kendilerini hatal bulurlar, bir srr yakaladklarn sanrlar, kendileri iin de esrarl olan durumlarn

arlatrmaktan ekinirler, hayaletleri kzdrmaktan korkarlar. Bu durum da onla-^ r azlar sk bir hale getirir. Bu hesabn dnda bile saf kim->* selerin igds susmaktr. Dehette sessizlik vardr; mthi korkanlar az konuurlar; dehet onlara: "Sus!" der sanki. Blgesel efsanelere, rastlanan kimselerin anlattklarna inanmak gerekirse, eskiden boinanlar ok daha ileri gtrlmt. Bunlara gre Plainmont'taki bu evin duvarlarna, urada burada hl izlerine rastlanan ivilere, ayaksz fareler, kanatsz yarasalar, lm hayvan iskeletleri, bir ncil'in sayfalar arasnda ezilmi karakurbaalar, sar yahudibaklas filizleri, garip adaklar gibi eyler aslmt. Bunlar oralara hayalet grdklerini sanan ihtiyatsz gece yolcular asm; bu armaanlarla balanacaklarn, byc kadnlarn, gnahkr ruhlarn fkesini yattracaklarn ummular. Her devirde tlsmlara, byclerin cumartesi gecesi toplantlarna inanan saf insanlar olmutur; olduka yksek mevkide bulunanlar arasnda bile bylelerine rastlanmtr. Caesar, Sagna'ya danrd, Napoleon da Mademoiselle Lenormand'a. eytan'dan'gnahlarnn balanmasn istemeye kadar giden tasal vicdanlar vardr. "Tanr yapsn, eytan da bozmasn inallah!" Charles-Quint'in dualarndan biri ite buydu. Baka beyinler daha da kuruntuludurlar. Ktle kar gnah ilenebileceine kendilerini inandrmaya kadar varrlar. eytan'a kar kusursuz olmak onlarn en byk uralarndan biridir. Birtakm karanlk, byk ktlklere dnk tapnmalarn nedeni ite budur. Bu da bir eit yobazlktr. Birtakm hasta hayallerde eytan'a kar su ilemi olmak dncesi yaar; yeryz yasalarn inemi olmak bilgisizliin garip vicdanc111 larn rahatsz eder; eytan'dan yana vicdan tedirginlikleri duyarlar. Brocken'le Armuyr'un gizemlerine tapnmann yararna inanmak, cehenneme kar gnah ilediini sanmak, hayali sular iin hayali cezalara bavurmak, yalanclk ruhuna gerei itiraf etmek. Hatann babasnn karsnda gnahkrln kabul etmek, yanl ynde gnah karmak... btn bunlar vardr ya da vard; byclk davalar bunu dosyalarnn her sayfasnda kantlarlar. nsan hayali oraya kadar uzanr. nsan korkmaya balaynca artk duramaz. Hayali hatalar dnlr, hayali temizlenmeler dnlr; bylece ruhun temizlenmesi ii byc karlarn sprgesinin glgesine yaptrlr. Unutulmamaldr ki bu olaylar, Guernesey'li kyllerin, Yemlik olaynn* her yl, belirli gnde, kzler ve eeklerce tekrarlandn sandklar bir ada geiyordu; Noel gecesi, hayvanlar diz km grmekten korktuklar iin, hi kimsenin ahra girmeye cesaret edemedii a. Her ne olursa olsun, bu evin servenleri varsa, kendi bilecei itir bu; birka rastlantyla birka istisna bir yana, hi kimse gidip oraya bakmaz; ev tek bana braklmtr; cehenneme zg rastlantlarla karlamak gibi bir tehlikeye atlmak hi kimsenin holanaca ey deildir. Bu evi dehet korur, gzetleyebilecek, tanklk edebilecek herhangi bir kimseyi oradan uzaklatrrd; bu sayede de, bir ip merdivenden, hatta, yaknlardaki bir avludan alnan bir it merdiveninden yararlanarak gece vakti bu eve girmek her devirde iten bile deildi. Biri oraya bir giysi knyla yiyecek iecek getirdi mi, gizlice bir gemiye binme olanan, frsatn, gvenlik iinde bekleyebilirdi. Derler ki, krk yl nce, kimine gre siyasi, kimine gre ticari bir kaak bir sre Plainmont'ta-ki perili evde gizlenip yaam oradan da bir balk gemisine binip ngiltere'ye gitmeyi baarabilmi. ngiltere'den kolayca Amerika'ya geilir. " :a * isa dnyaya geldii zaman iine konulduu yemlik; evresini kzlerle eekler almt. Yazar, cahil kyllerin dini gerekleri bilmediini anlatmak istiyor, (ev.) 112 Gene ayn sylentiye gre, bu kulbeye braklan yiyecekler, hi kimse onlara elini srmeden, orada, ylece durur, onlar oraya brakann geri gelmesi kaaklar gibi eytan'n da yararnadr. Bu evin bulunduu tepeden, gneybatda, kydan bir deniz mili tede, Hanois s kayal grlr.

Bu s kayalk pek nldr. Bir kayann yapabilecei her trl ktl yapmtr. En korkun deniz katillerinden biridir. Gece karanlnda, haincesine gemileri beklerdi. Torte-val, Roquaine mezarlklarn geniletti. 1862'de bu s kayann zerine bir fener yerletirdiler. Bugn Hanois Kayal eskiden yoldan kard gemileri aydnlatyor; tuzan elinde bir meale var. Bir cani gibi kanlan bu kaya imdi bir koruyucu, yol gsterici olarak ufukta aranlyor. Kayalklar rktm olduklar bu geni gece alanlarnda artk gvenlik salyorlar. Bu, biraz da, sonradan jandarma olan haydut gibi bir eydi. Hanois vardr: Byk Hanois, Kk Hanois, bir de Mor Hanois. Bugn "krmz k" Kk. Hanois'in zerindedir. Bu s kayalk, bir ksm su altnda kalan, bir ksm ise sudan dar kan, bir sivri ular topluluu arasndadr. Hepsinden stn durumdadr, hepsine egemendir, onlara tepeden bakar. Tpk bir kale gibi, ileri tahkimat vardr; ak deniz ynnde, on tane kayalk eridi bulunur. Kuzeyde iki dalgakran: Hautes-Fourquies'le Aiguillons; bir de kum yn: Herouee; gneyde, kaya, Cat-Rock, Percee, Roque Herpin; iki de amur yn: Gney amurluu ile Mart amurluu, ayrca da, Plainmont'un karsnda suyun yzeyinde Irmak Az Nohut Yn. Bir yzcnn Hanois Boaz'n aabilmesi, olanaksz deil ama, pek zordur. Bunun Clubin Aa'nn baarlarndan biri olduu anmsanr. Derinlikleri iyi bilen bir yzc iin dinlenebilecei iki durak vardr: Yuvarlak Kaya ile, bir para sola kvrlnca, Kzl Kaya. Deniz ileri/F. 113 YUVA BOZANLAR Aa yukar, Clubin'in Torteval'da geirdii o cumartesi gnne doru, nce lkede az yaplan, ancak pek sonralar ortaya kan garip bir olay vardr ki buna balanabilir. nk daha nce de belirttiimiz gibi pek ok ey, bunlar grenler zerinde yarattklar korku duygusuyla gizli kalr. Tarihi belirtiyoruz, onun doru olduunu da sanyoruz: Cumartesiyi pazara balayan gece, ocuk Plainmont'un sarp yamacn trmandlar. Bu ocuklar kye dnyorlard. Denizden geliyorlard. Bunlar ora dilinde deniquoiseaur dedikleri ocuklard; yani, yuva bozanlar. Yalyarlarn ve deniz zerindeki kayalarda deliklerin bulunduu her yerde, ku yuvas toplayan ocuklar pek boldur. Bundan daha nce de sz etmitik. Anmsanaca gibi, kular ve ocuklar yznden, olayla Gilliatt ilgileniyordu. Ku yuvas toplayanlar, korkusuz, okyanus klhanbeyleri gibidir. Gece ok karanlkt. Kaln bulut birikimleri gkyzn kaplamt. Torteval'n bir byc balna benzeyen, yuvarlak, sivri an kulesinde saat sabahn n daha yeni almt. Bu ocuklar niin bu kadar ge dnyorlard? Bundan daha basit bir ey olamaz. Nohut Yn'nda, mart yuvas toplamaya gitmilerdi. Mevsim ok yumuak getii iin kularn sevimesi erken balamt. ocuklar yuvalarn evresinde erkek kularla diilerin tutumunu gzetmiler, bu inat kovalamayla oyalanmlar, saati unutmulard. Sularn kabarmas onlar kuatmt; kayklarn baladklar kk koya vaktinde dnemedikleri iin denizin ekilmesini kayaln sivri ularndan birinde beklemek zorunda kalmlard. Ge saatlerde, dnleri ite bundand. Bu dnler analarn heyecanl kaygsyla beklenir, bu kayg yatnca da, sevincini fkeyle belirtir, gzyalaryla byr, dayakla yok olup gider. Onun iin, ocuklar, olduka tasal bir halde, acele ediyorlar114 di. Gnl rahatlyla gecikebilecek eve hi gitmemenin gizli isteini tayan o trden bir aceleleri vard. amarlara karan bir kucaklamann kendilerini beklediini biliyorlard. Bu ocuklardan birinin korkacak hibir eyi yoktu; bir kszd. Bu olan anaszbabasz bir Fransz'd, anas olmadna da o srada pek memnundu. Kendisiyle hi kimse ilgilenmedii iin dvlmekten kurtulacakt. br ikisi Guerne-sey'den hem de Torteval blgesindendiler. Kayalarn yksek sars alnca yuva bozan perili evin bulunduu dzle geldiler.

nce epey korktular; bu da, bu saatte, bu yerde, her yolcunun, hele de her ocuun, deviydi. Hem tabana kuvvet kamak hem de durup bakmak isteini iddetle duydular. Durdular. Eve baktlar. Ev kapkaranlk, korkuntu. Issz dzln ortasnda, karanlk bir ktle, bakml, irkin bir kabart, dz izgili, keli, drtgen biiminde yksek bir ktle, bir cehennem mihrabna benzer koskoca bir eydi bu. ocuklarn ilk aklna gelen, kamakt; ikincisi, yaklamak oldu. Bu evi hi bu saatte grmemilerdi. Korkma merak diye bir ey vardr. Yanlarnda kk bir Fransz bulunuyordu; bundan dolay yaklatlar. Franszlarn hibir eye inanmadklar bilinen bir eydir. Zaten tehlikede kalabalk olmak gven verir; kii birlikte korkmak insana cesaret verir. Sonra da, serde avclk var, ocukluk var; nn ya toplam otuzu bulmuyor; aratrmadadrlar, gizli eyleri kartrrlar, gzetlerler. Btn bunlar yar yolda durmak iin mi? Ban u delie soktuktan sonra, tekine sokmamak olur mu? Ava kan avlanr; kefe kan kendini arka kaptrr. Bunca ku yuvasna bakm olmak bir para da hayaletlerin yuvasna bakma isteini uyandrr. Cehennemin iini aratrmak; neden olmasn? Avdan ava, en sonunda eytan'a ulalr. Serelerden sonra, cinlerle periler. Analarn, babalarn kendilerine alad btn o korkularn nitelii konusunda en sonunda bir karar verebileceklerdi. Masallarn izi zerinde bulunmaktan daha 115 kaygan bir ey dnlemez. O geveze kadnlar kadar bilgili olmak ekici bir eydir. Guemesey'li yuva avclarnn igdsel btn bu belirsiz dnce kargaal, en sonunda, snrsz bir ataklk biiminde ortaya kar. Eve doru yrdler. Zaten, bu kahramanlkta onlara dayanak noktas olan kk olan, buna pek laykt. Pek kararl bir ocuktu o. Kalafat rayd. Hani pek erken erkeklemi ocuklar vardr: antiyede, saman zerinde, hangarda yatarlar; ekmek parasn kazanrlar; kaln bir sesleri vardr; rahata duvarlara, aalara trmanrlar, yanndan getikleri elmalara kar hibir nyarg beslemezler; sava gemilerinin havuzlanmasnda almlardr; rastlantnn olu, beklenmeyen, mutlu bir olayn ocuu, neeli bir kszdr onlar; Fransa'da, bilinmeyen bir yerde domulardr ki yrekli olmak iin ite iki etken; bir yoksula iki metelik vermekten ekinmezler; ok ktdrler, ok da iyidirler; kzl denecek kadar sarndrlar; Parislilerle konumulardr. te bu ocuk da onlardan biriydi. O srada, Pe-queries'de tamirde bulunan balk kayklarnn kalafatlanmasndan gnde bir ilin kazanyordu. Can istedii zaman da kendi kendine tatil yapyor, gidip ku yuvas topluyordu. Kk Fransz ite bylesine bir ocuktu. Yrenin sszlnda bilinmez nasl bir skntl durum vard. Orada korkutucu bir dokunulmazlk duyuluyordu. Ortalk pek yabanld. Bu plak, sessiz dzlk inili, kayboluveren eimini, az tede, uurumda gizliyordu. Aada deniz susuyordu. En ufak bir rzgr yoktu. Otlar kmldamyordu. Kk ku yuvas avclar bata Fransz ocuk, eve bakarak, ar admlarla ilerliyordu. ilerinden biri, daha sonra, olay ya da aklnda kalan az buuk gerei anlatrken, ekliyordu; "Ev hibir ey sylemiyordu." Bir hayvana yaklar gibi soluklarn tutarak yaklayorlard. Evin ardndaki dik bir bayr trmandlar. Buras, denizden yana pek geit vermeden, kk, kayalk bir kstaa ulayordu. Kulbenin pek yaknna gelmilerdi ama, batan baa 116 rlm olan gney yzn grebiliyorlard ancak. Sola kvrlmay gze alamamlard; bu onlar, iki pencere bulunan br yzle karlatracakt ki bu da korkun bir eydi. Yalnz, kalafat ra: "Sancaktan yana dmen kralm. Asl gzel olan o yandr. Karanlk iki pencereyi grmek gere-Kir" deyince yreklendiler. "Sancaktan yana dmen krdlar," evin br yanna geldiler. iki pencere aydnlkt. ocuklar katlar. Uzaklanca, kk Fransz geri dnd.

"Bakn hele!" dedi. "Artk aydnlk yok." Gerekten de, pencerelerde k kalmamt. Kulbenin -|grnts zmbayla kesilmi gibi, gkyznn belirsiz soluk-luu zerinde belirmiti. Korku hi dalmad ama, merak geri geldi. Ku yuvas avclar yeniden yaklatlar. Birdenbire, her iki pencerede de ayn zamanda k belirdi. Torteval'l iki olan tabanlar kaldrp katlar. Kk Fransz eytan ilerlemedi ama, gerilemedi de. Evin tam karsnda, ona bakarak, kmldamadan ylece kald. Ik snd, sonra yeniden parlad. Daha korkun bir ey olamazd. Aydnlk, gecenin buusuyla slanan otlarn zerinde belirsiz bir ate serpintisi oluturuyordu: Bir ara evin i duvarna kmldayan koskocaman kafa glgeleri izdi; yandan grnen kara kara suratlar... Kulbe tavansz, blmesiz olduundan, pencerenin biri aydnlanmadan br aydnlanamazd. Kalafat rann durduunu grnce, teki yuva avclar da, adm adm, birbiri peinden, korkudan titreyerek merak iinde geri dndler. Kalafat ra onlara yavaa alak sesle: "Evde hortlak var! Bir tanesinin burnunu grdm," dedi. Torteval'l iki kk, Fransz'n arkasna gizlendiler. Ayaklarnn ucuna dikilerek, onun omuzunun zerinden, onunla korunarak, onu kalkan gibi, kullanarak, o eye kar tutarak kendileriyle hayal arasnda olmasndan gvenlik duyarak, onlar da baktlar. Kulbe de sanki onlara bakyor gibiydi. Bu usuz bucaksz, sessiz karanlkta evin kpkrmz iki gz vard. Bunlar 117 pencerelerdi. Ik kayboluyor, yeniden beliriyor, gene kayboluyordu, tpk o tr klarda olduu gibi. Bu uursuz aralklar iin kukusuz cehennemin gidi gelilerine baldr. Alr, sonra kapanr. Mezarn bodrum penceresi, hrsz fenerini andrr. Birdenbire insan biimi, ok kaln bir karalt, dardan ge-liyormuasna pencerelerden birinde dikildi sonra evin iine dald. Sanki ieriye birisi girmiti. Pencereden girmek hortlaklarn alkanldr. Bir ara aydnlk daha glendi, sonra snd, bir daha da belirmedi. Ev yeniden kapkaranlk oldu. O zaman oradan grltler ykseldi. Bu grltler seslere benziyordu. Bu hep byledir. Grld zaman duyulmaz; grlmedii zaman duyulur. Denizin zerinde gecenin zel bir sessizlii vardr. Burada karanln sessizlii her yerdekinden daha derindir. Genellikle kartallarn utuunu duyamadmz bu kmltl, hareketli alanda, ne rzgr, ne de dalga olduu zaman bir sinek usa duyulurdu. Bu mezar sessizlii, kulbeden kan grltlere hznl bir anlam katyordu. , Kk Fransz: "Bakalm, grelim," dedi. Eve doru bir adm ilerledi. v br ikisi yle ok korkuyorlard ki onun ardndan gitmeye karar verdiler. Artk tek balarna kamay gze alamyor-lard. Bilinmez nedendir bu yalnzlk iinde onlara gvenlik veren olduka byk al rp demetini daha yeni gemilerdi ki bir fundann iinden bir akbayku utu. Bir dal hrts oldu. Akbaykularm bir tr kukulu, kayg verici bir verevlikte uular vardr. Ku ocuklarn zerine, gecenin iinde parlayan yusyuvarlak gzlerini dikerek, yanlamasna onlarn yan bandan geti. Kk Fransz'n arkasndaki kk toplulukta bir titreme oldu. ocuk akbaykua seslendi. ,,-! "Serem, ok ge kaldn. Artk zaman deil. Grmk istiyorum." , ilerledi. ivili kaln ayakkablarnn hasrotlar zerinde kard trt, bir konumann sakin, srekli sesiyle ykselip alalan, kulbedeki grltlerin duyulmasna engel olmuyordu. Bir sre sonra, ocuk. "Zaten hortlaklara ancak aptallar inanr," dedi. Tehlike iinde kstahlk geri kalanlar toparlar, onlar ileri iter.

Torteval'l iki olan, admlarn kalafat rannkine uydurarak peinden yrmeye koyuldular. Perili ev onlara son derece byyormu gibi geliyordu. li Korkunun yol at bu gr yanlmasnda gerek pay da ' vard. Ev gerekten de byyordu, nk ona yaklayorlard. Bu arada evin iindeki sesler giderek daha belirginlei-yordu. ocuklar dinliyorlard. Kulan da bytmeleri vardr. Bu, mrltdan baka bir eydi; fsltdan ok, uultudan az. Zaman zaman aka sylenen bir iki kelime seiliyordu. Bu anlalmaz szler garip bir ses karyordu. ocuklar duruyorlar, dinliyorlar, sonra gene yrmeye koyuluyorlard. Kalafat ra mrldand: "Hortlaklarn konumas bu ama, ben hortlaklara inanmam ki." Torteval'h kkler al rp ynnn arkasna gizlenmeyi pek istiyorlard ama, ondan bir hayli uzaklamlard. Sonra, kalafat arkadalar da kulbeye doru yrmeyi srdryordu. Onun yannda bulunduklar iin dleri patlyordu, ondan ayrlmay da gze alamyorlard. aknlk iinde, adm adm onun ardndan gidiyorlard. Kalafat ra onlara doru dnd. "Bunun doru olmadn siz de biliyorsunuz. Hortlak diye bir ey yoktur!" dedi. Ev, gittike daha yksek grnyordu. Sesler gittike daha belirginleiyordu. ocuklar yaklayordu. Yaklatka evde kslm k gibi bir eyin bulunduu anlalyordu. Bu, belirsiz bir kt, az nce szn ettiimiz o hrsz fenerinin etkilerinden biriydi. Bu fenerler cadlarn cumartesi gecesi toplantlarndaki aydnlanmalarda pek boldur. 118 119 Pek yakna gelince mola verdiler. ki Torteval'ldan biri u dnceyi ortaya att: "Hortlak deil, beyazl hanmlar bunlar." br: "Nedir o pencereden sarkan?" diye sordu. "Bir ipe benziyor." "p deil, ylan o." Fransz, buyurur gibi bir sesle: "Adam asma ipi o," dedi. "Onlar bunu kullanrlar. Ama, ben bunlara inanmam ki." admda deil de, srayta kulbenin duvar dibine ulat. Bu kahramanlkta iddet vard. br ikisi de, titreyerek, onun yapt gibi yaptlar. ocuklar kulaklarn duvara dayadlar. Evin iinde konumaya devam ediyorlard. Hayallerin syledikleri unlard: "Asi, entendido esta?" ' : "Entendido." ' ' "Dicho?" ! '" ; "Dicho." "Aqui esperara un hofhbre, y pdra marcharse in nglat-terra con Blasquito?" "Pagando." '' "Pagando." [ "Blasquito tomara al hombre en su brca." 'K "Sin tratar de conocer su<pas?* ''' "No nos toca." "Ni de saber su nombre?" "No se pregunta el nombre, pero sfe pesa la bolsa." ("te byle, anlald m?" " "Anlald." ' ' "Karar m?" "Karar." "Burada bir adam bekleyecek. Blasquito'yla ngiltere'ye gidebilir mi?" J "Parasn verdikten sonra." "Parasn verecek." 120 "Blasquito adam sandalna alr."

"Hangi lkeden olduunu aratrmadn m?" "Bu bizi ilgilendirmez." "Adamn adn sormadan m?" "Ad sorulmaz; kese tartlr." "S/en. Esperera el hombre en esacasa." ' "Tenga que comer." "Tendra." "En donde?" "En este saco que he traido." "Muy bien." "Puedo dejar el saco aqui?" "Los contrabandistas no son ladrones." "Y vosotros, cuando os marchais?" "Manana por la manana. Si su hombre de ustedprado esta, podria venir con nosotros." "Parado ne esta." ' ' .,......>.>'-. "Haienda suya." ;?'v;:ju5;;'-. ''' "Cuantos dias esperara all?" '*'' ' '">'< "'<< "Dos, tres, quatro dias. Menos o mas."' ".'v~ "Es cierto quel el Blasquito vendra?" ^ : ' : "Cierto." ' "">' '" '' "A esta Plainmont?" - J --"W 'J:>i' ' ..-:;-"A este Plainmont." C: v* ;^o "En que semana?" '-;c o-^ . : "La que viene." ("iyi. Adam bu evde bekler." " '"! "Yiyecek bir eyler bulmal." fe! "Bulur." "''v^ -;:,::' .^, "Nerede?" ' :?tw, J'-,' "Getirdiin u torbada." "ok gzel." "Bu torbay burada brakabilir miyim?" V -' > "Kaaklar hrsz deildir." ' '>' -'" "Peki, sizler ne zaman gidiyorsunuz?" 121 "Yarn sabah. Adamnz hazr olsayd o da bizimle gelebilirdi." "Daha hazr deil." "O kendi bilecei i." "Bu evde ka gn bekler acaba?" "ki, , drt gn. Daha ok ya da daha az." "Blasquito mutlaka gelir mi?" "Mutlaka." "Buraya m? Plainmont'a m?" "Plainmont'a." "Hangi hafta?" "Gelecek hafta.") ._, "Acualdia?" , ; "El viernes, el sabado, o domingo.", "No puede falter?" "Es mi tocayo." fs "Por cualquiera tiempo viene?" "Cualquiera. No teme. Soy el Blasco, es el Blasquito." "Asi, no puede faltar en venir a Guernesey?" "Vengo yo un mes, y viene al otro mes." "Entediendo." . "A contar del otro sabado, desde hoy en ochidias, ne parsaran cinco dias sin que venga el Blasquito." "Pero un mar muy maloT "Egurraldia gaiztoa?" ... "Si." "No vendria el Blasquito tan pronto, pero vendria." "De donde vendra?" "De Vilvao." , "Adondeira?" "A port/and." ; "Bien." ;

:.. J ("Hangi gn?" "Cuma, cumartesi ya da pazar." "Gelmemezlik etmez, deil mi?" .'<> 122 "O benim tocoyo'mdur." "Her havada gelir mi?" "Hepsinde. Korkmaz o. Ben Blasco'yum, o da Blasquito." "Demek ki Guernesey'e gelmemezlik etmez, yle mi?" "Bir ay ben giderim, bir ay da o gider." "Anladm." "Sekiz gn sonra, gelecek cumartesiden balayarak be gne kalmadan Blasquito gelir." "Ama, deniz ok kt olursa?" "Kt hava m?" "Evet." "Blasquito o kadar abuk gelemez ama, gene de gelir." "Nereden gelecek?" "Bilbac'dan." "Nereye gidecek?" , :;,-..a .. ; "Portlan'a." "Peki.") "O a Torbay." "Mejor." ,.-. , "Su hombre de usted puede estar quieto." "No sera traidor el Blasquito?" "Los cobordes son traidores. Somos Valientes, El mar es la iglesia del invierno. La traicion es la iglesia del inferno." "No se entiende lo que decimos?" "Escucharnos y mirarnos es imposible. El espanto hace alli el desierto." "Lose." iPro>,,; "Quien se atreveria a escuchar?" .fii; < > t "Es verdat." "Aun quando escucharian. Hablamos una lengua fiera y nuestra que no se conoce. Despues que la sabeis, sois de nosotros." "Soy venido para componer las haciendas con ustedes." "Bueno." "Y ahora me voy." . . ,< , v^ "Corriente." ' ^ 123 "Digame usted, hombre. Si el pasagero quiere que el -| Blasquito le lleve a algun aotra parte que Portland o Tor-bay?" ("Ya da Torbay'ye." "Daha iyi." "Adamnz hi kayglanmasn." "Blasquito arkadan vurmaz, deil mi?" '-'?} "Korkaklar haindir. Bizler yrekliyiz. Deniz kn kilisesi-dir. hanet cehennemin kilisesidir." "Sylediklerimizi kimse duymaz, deil mi?" "Bizi dinlemek de, bizi grmek de olanakszdr. Dehet burasn l gibi sszlatrd." "Biliyorum." "Bizi dinlemek iin kim kendini tehlikeye atmay gze alabilir ki!" "O da var ya." "Diyelim ki dinlediler, kimse bir ey anlamaz ki. Kendimize zg, kimsenin bilmedii bir dil konuuyoruz. Siz bu dili bildiinize gre, siz de bizdensiniz demektir." "Sizinle hazrlklarda bulunmak iin geldim." "yi yleyse." - ? "imdi ben gideyim artk." : -1 "Peki." "Buraya bakn: Yolcu, Blasquito'nun kendisini, Port-lan'dan ya da Torbay'dan baka yere gtrmesini isterse?") "El Blasquito haro la quire hombre?" "El Blasquito hace lo que quieren las "Es menester mucho tiempo para ir Tor&yf* "Tenga onzas." -*.> . t v "Como quiere el viento." -! *? ; "Ocho horas?"

"Menos, o mas." "El Blasquito obedecera el pasagero?" "Si le obedece el mar el Blasquito." "Bien pagado sera." Ol t 124

'"' "'

"El oro es el om. El viento es el viento." "Mucho." "El hombre hace lo que puede con el oo. Dios con el viento hace lo que quiere." "Aqui esta a viernes el que desea marcharse con Blasquito. " "Pues." "A qua momento liega Blasquito?" "A la noche. A la noche se llega, a la noche se marcha. Tenemos una muger que se llama el mar, y una hermana eue se llama la noche. La muger puede faltar, la hermana no." ("Blanquito adamn istediklerini yapar m?" "Blanquito meteliklerin istediini yapar." "Torbay'ye gitmek ok zaman alr m?" "Paralar cebine indirsin de." "Rzgrn gnlne kalm." "Sekiz saat srer mi?" ,. ., '...;.. "Aa yukar." .. .,, .. :-.-.-; "Blasquito yolcusunun szn dinler mi?". ..... .-, "Deniz Blasquito'nun szn dinlerse." . , , "yi para alacak." "Altn altndr. Rzgr rzgrdr." ,. "Doru ya." "insan altnla her istediini yapar. Tanr da rzgrla her istediini yapar." "Blasquito'yia gitmek isteyen adam cuma gn burada olur." jt/ft ;? "iyi." iff -1;ns-' "Blasquito ne zaman gelir?" (' ; " ' "Gece gelir. Gece gelinir, gece gidilir. Bizim deniz adnda bir karmz, gece adnda da bir kz kardeimiz vardr. Karmzn aldatt olur ama, kz kardeimiz hi aldatmaz.") "Todo esta dicho. Abur, hombr'es." 125 "Buenas tardes. Un trago de aguardiente?" "Gracias." "Es mejor que xarope." "Tengo vut stra palabra." "Mi nombre es Pundonor." "Vaya usted con Dios." "Sois gentleman y soy caballero." ("Her ey kararlatrld. Hadi, dostlar, Allaha smarladk." "yi akamlar. Bir kadeh iki imez misiniz?" > "Teekkr ederim." i, "erbetten daha iyidir." 5, "Bana sz verdiniz." "Benim adm eref Noktas'dr." "Allaha smarladk." ?; "Siz beysiniz, ben efe.") Bu dili ancak eytanlarn konuabilecei aka belliydi. ocuklar daha ilerisini dinlemediler, katlar. Bu sefer, kk Fransz hepsinden daha hzl kouyordu, nk en sonunda o da inanmt. Bu cumartesiden sonra sal gn, Clubin Aa, Durande't geri getirerek, SaintMalo'ya dnmt. Tamaulipas hl mendirein iindeydi. Clubin, iki nefes pipo arasnda, Jean Han'nn sahibine sordu: "Kuzum, bu Tamaulipas ne zaman gidecek?" Hanc "brs gn, perembeye," dedi.

O akam Clubin ky koruyucularnn masasnda yemeini yedi, alkanlna aykr olarak, yemekten hemen sonra ayrld. Bu kn sonucu u oldu ki Durande'n yazhanesine gidemedi, hemen hemen de geminin yklenmesine yetiemedi. O kadar dzenli bir adamda bu gze arpt. Sylendiine gre bir sre sarraf dostuyla konumu. Noguette, ate-sndr aldktan iki saat sonra dnd. Brezilya an saat onda alar. Demek ki gece yars olmutu. 126 VI LA JACRESSARDE Krk yl nce Saint-Malo'da, Coutanchez Aral ad verilen dar bir sokak vard. Gzelletirmelerin iine katldndan, bu sokak artk ortadan kalkmtr. Buras, birbirinin zerine eilmi, aralarnda sokak denen bir dereye yer verecek kadar bir boluk brakan iki sra tahta evden meydana gelmiti. nsan ban, dirseklerini sadaki, soldaki evlere arparak, bacaklarn suyun iki yanna aarak yrrd. Ortaadan kalma bu khne Normandiya barnaklarnn sanki insan bir yz vardr. Bunlarla byc kulbeleri arasnda pek ayrm yoktur. erlek katlar, erilikleri, arpk urpuk kap saaklaryla demir kargaal dudaklara, eneye, buruna, kalara benzer. Tavan aras penceresi tek gzdr. Buruuk kabarckl duvar yanaktr. Sanki kt bir oyun hazr-larmasna, bu evlerin alnlar birbirine dokunacak kadar yaklamtr. Eski uygarln "tehlikeli geit", "sarho yata", "boaz kesen" gibi btn szckleri bu mimariye balanr. Coutanchez Aral'nn evlerinden bir tanesi, en by, en nls ya da en ad km La Jacressarde adn tayordu. La Jacressarde evde oturmayanlarn konutuydu. Btn kentlerde, zellikle de liman kentlerinde, halkn altnda, bir tortu vardr: "Serseriler." yle ki, ou zaman adalet bile onlarn bir tanesini oradan ekip alamaz; serven yaratclar, frsat avclar, dolandrc trnden kimyaclar, hayat boyuna yeniden potaya koyarlar; her eit hrpani klkla bu kl giymenin her ekli, eriliin baarsz rencileri, iflas halindeki hayatlar, iflasn ilan etmi vicdanlar, merdivende ya da avlunun krk kapsnda baarszla urayanlar (nk byk su ileyenler yksekten bakp stte kalrlar), ktln kadn, erkek iileri, kopuklarla haysz kadnlar, yrtlm vicdanlarla delik dirsekler, yoksullua den namussuzlar, iyi mkfatlanmayan ktler, toplum dellosunda yenilenler, agzllkle yutmu olan alar, cinayetin bileyicileri kelimenin iler acs ifte anlamnda kopuk dilenciler; ite bunlarn kad127 ^l rosu. insan zeks orada hayvanlamtr. Bu, ruhlarn plk yndr. Bir kede, arada srada polis baskn ad verilen o sprge darbesinin getii yerde kmelenir. Saint-Ma-lo'da La Jacressarde ite o keydi. Bu ekiya inlerinde rastlanan ar sulular, haydutlar, ekirdekten yetime hrszlar, katiller bilgisizliin, yoksulluun byk rnleri deildir. Cinayet orada temsil ediliyorsa o da herhangi bir kaba sarhoun iidir; hrszlk yankesicilikten teye gitmez. Toplumun kusmuundan ok, tkrdr bu. Serseri dilenci, evet; haydut, hayr! Gene de pek gvenmeye gelmez. Serseriler bu son katnda alakasna taknlklar, kavgalar, dvler olabilir: Bir keresinde, Saint-Malo iin L'Epi-Scie'ye polis an atnca Lancenaire'i yakalamt. Bu yuvalar her eyi kabul eder. Dme bir dzenlemedir. Kimi vakit, soyunan namus buraya der. Namusla drstln -bu ok grlmtr- servenleri olur. Hibir zaman ilk bakta ne Louvres saraylarn takdir etmeli, ne de krek hapishanelerini hor grmeli. Genel sayg da tpk genel ayplama gibi ayklanmak ister. Oralarda birtakm beklenmedik eylerle karlalr. Genelevde bir melek, gbrelikte bir inci; bu ackl, gz kamatrc bulu mmkndr. La Jacressarde bir ev olmaktan ok bir avluydu, bir avludan ok da bir kuyu. Sokak zerinde hi kat yoktu. Bask bir kap oyulmu yksek bir duvar onun nyzyd. Kapnn mandal kaldrlyor, kap itiliyor, bir avluya girilmi oluyordu. Bu avlunun ortasnda, toprak dzeyinde tatan bir kenarla evrelenmi yuvarlak bir delik grlyordu. Bu bir kuyuydu. Avlu kkt, kuyu byk. km bir ta deme, kuyu bileziini evreliyordu.

Drtke biimindeki avlu yn zerine kurulmutu: Sokaktan yana hibir ey yoktu; kapnn karsnda, bir de sada, solda konut vard. Gece bastrdktan sonra buraya girilecek olursa -bu da elbette her trl tehlikeyi gze alarak yaplabilirdi ancak- birbirine karm soluk sesi gibi bir ey duyulurdu; gzlerin nndeki karanlk izgilere biim vermek iin yeteri kadar da ay ya da yldz varsa, grnm uydu: 128 Avlu. Kuyu. Avlunun evresinde, kapnn tam karsnda, drt ke bir at nal biiminde bir ambar, kurt yeniinden dklm, her yan ak, kiri tavanl, dzensiz bir ekilde aralkl stunlarla desteklenmi, bir sundurma vard; tam ortada, Kuyu; kuyunun evresinde, bir ot yatan zerinde, halka biimini alm bir tespih gibi epeevre ayakkab tabanlar, kesi paralanm izmeler, ayakkablarn deliinden dar kan parmaklar, epey plak topuk, erkek ayaklar, kadn ayaklar, ocuk ayaklar. Btn bu ayaklar uyuyordu. Bu ayaklarn tesinde, gz, sundurmann alacakaranlna dalarak, gvdeler, ekiller, uyuklayan balar, hareketsiz uzanmalar, her iki cinsiyete de ait prtl giysiler, gbrenin iinde bir ilidllk, bilinmez hangi uursuz bir beeri maden yata seebiliyordu. Bu yatak odas herkesindi. Oraya haftada iki metelik deniyordu. Ayaklar kuyuya dokunuyordu. Frtna gecelerinde bu ayaklarn zerine yamur yayordu; k gecelerinde bu gvdelerin zerine kar yayordu. Bu yaratklar kimlerdi acaba? Bilinmeyen kimseler. Akam olunca buraya geliyorlar, sabah olunca oradan gidiyorlard. Toplum dzeni bu gnahl ruhlarla karmak hale gelir. Kimisi bir gececik olarak szlr, hibir ey demezdi. Pek ou btn gn azna bir lokma koymamt. Her trl ktlk, her trl ahlak dkl, her trl hastalk, her trl ac; ayn amur yatann zerinde ayn bitkinlik uykusu. Bu yaratklarn ryalar birbirleriyle iyi geiniyordu. Ayn rmln iinde kmldayan, birleen, bir lokma ekmeksiz, bir tek iyi dnceden yoksun bir gnn yorgunluklarnn, halsizliklerin, szp kalan sarholuklarn, yrylerin, geri yrylerin, gzkapaklar kapal solgun benizlerin, pimanlklarn, hrslarn, sprntlere karm salarn, lmn baklarn tayan yzlerin, belki de karanlk azlarnn pmelerinin ackl bulumas. Bu insan rml bu fda mayalanp kabaryordu. Bu barnaa onlar yazg, yolculuk, bir gn nce gelen gemi, hapisten k, talih, gece atmt. Yazg her gece heybesini oraya boaltyordu-. steyen giriyor, elinden gelen uyuyor, cesaret eden konuuyordu. nk buras bir fslt yeriydi. Karileri/F. 9 129 makta acele edilirdi. Karanlkta kaybolunamadna gre uykuda kendini unutmaya allrd. lmden ne koparrlarsa onu alrlard. Her gece yinelenen bu karmakark can ekimede gzler kapanrd. Bunlar nereden kyorlard? Yoksul olduklarna gre, toplumdan; ayaktakm olduklarna gre, bilinmezliklerden. Her isteyen bir tutam samana kavuamyordu. Pek ok plak gvde tan zerinde srnyordu; yorgunluktan bitkin bir halde yatyorlard; kulun iinde uyanyorlard. Hibir korkuluu, kapa olmayan, hep ak duran kuyu on metre derin-liindeydi. Oraya yamur yaar, pislikler szar, avlunun btn su birikintileri szlrd. Su ekmeye yarayan kova yan bandayd. Susayan oradan su iiyordu. Derdi olan orada bouluyordu. Gbrelikteki uykudan bu uykuya kaylyordu. 1819'da oradan on drt yanda bir ocuk kardlar. Bu evde bir tehlikeyle karlamamak iin "o ey"den olmak gerekti. Yabanclara iyi gzle baklmazd. Bu yaratklar birbirlerini tanyorlar myd acaba? Hayr. Birbirlerinin kokularn alyorlard. Gen, olduka gzel, banda kurdeleli bir balk bulunan, arada srada kuyunun suyuyla yzn gzn ykayan, bir baca tahta, bir kadn evin sahibiydi. Daha tan aarrken avlu boalrd; orann gediklileri uup giderlerdi. , Avluda, btn gn gbrelikte eelenen, bir horozla tavuklar vard. Direkler zerinde yatay duran bir kalas avluyu batan baa aard; burada pek de aykr kamayan bir daraac-na benzerdi. ou zaman yamurlu gecelerin ertesi, bu

kalasn zerinde, tahta bacakl kadna ait olan slak, amurlu, ipekli bir entarinin kuruduu grlrd. Sundurmann zerinde onun gibi avluyu evreleyen bir kat, katn stnde de bir tavan aras vard. rk tahtadan bir merdiven sundurmann tavann delerek yukar ulayordu; sarsak kadnn grltyle trmand sallanan bir merdiven. Haftalk ya da gecelik, geici kiraclar avluda kalyorlard; devaml kiraclarsa evde. 130 Pencereler vard, bir tek cam yoktu; pervazlar vard, bir tek kap yoktu; bacalar vard, bir tek ocak yoktu; ev byleydi. Bir odadan brne hi ayrm gzetmeden uzun drt ke bir delikten, eskiden kap ya da blme hatllarnn aras olan ke bir aklktan geiliyordu. Den svalar demeyi kaplyordu. Evin nasl ayakta durduunu kimse bilmiyordu. Rzgr onu kmldatyordu. Merdivenin anan basamaklarnn kayganl zerinde zorlukla klyordu. Her ey aralkt. Suyun bir sngere girmesi gibi k eve giriyordu. rmceklerin okluu hemen bir yklmaya kar bir gvenlik yaratyordu. Hibir eya yoktu. Kelerde, ortas patlam, samandan ok kl grnen, iki ot yatak. urada burada, eitli ilerde kullanlan, bir testiyle bir de toprak anak. Yumuak, iren bir koku. Pencerelerden avlu grlyordu. Bu grnm amurlu bir p arabasnn stne benziyordu. Eya, burada ryen, burada paslanan, burada kflenen insanlar hesaba katmazsak, anlatlr gibi deildi. Dkntler kardee kaynamlard; bunlar duvarlardan dklyor, insanlardan dklyordu. Paavralar yap ykntlarn gbreliyordu. Avluda konaklayan, deien saydaki halkndan baka, La Jacressarde'de kirac vard: Bir kmrc, bir paavrac, bir de altn yapc. Kmrcyle paavrac birinci kattaki ot minderlerden birinde yatp kalkyorlard; kimyac geinen altn yapc, bilinmez neden "kulbe" adn tayan tavan arasnda yatyordu. Kadnn hangi kede yattn bilen yoktu. Altn yapc bir para da airdi. atda, kiremitlerin altnda, bir odada yayordu. Bu, odann darack bir penceresiyle, rzgrn uuldad bir uuruma benzeyen, tatan yaplm byk bir oca vard. Tavan aras penceresinin pervaz olmadndan, adam bir gemi paralanmasndan gelen bir paavra parasn oraya ivilemiti. Bu sacdan biraz k, pek ok da souk geiyordu. Kmrc arada srada bir uval kmr veriyordu; paavrac haftada bir tavuklara bir lek yem veriyordu; altn yapc hibir ey vermiyordu. O arada da evi yakyordu: Zaten az olan tahta kaplamalar yolmutu, sk sk duvardan ya da atdan, altn tenceresini stmak iin bir kiri ekiyordu. Blmenin zerinde paavrann sefil iltesinin stnde, 131 haftadan haftaya adamn tebeirle izdii, bir lek yemin metelikten ya da be kurutan alnna gre biri 3'lk, biri 5'lik, iki say stunu vard. "Kimyac"nn tenceresi onun kazan rtbesini verdii, iinde gerekli maddeleri kartrd eski bir bombayd. Madenlerin deiimi onu pek ekiyordu. Bundan kimi vakit avludaki yalnayaklara sz aard, onlar da glerlerdi. Beriki de "Bu insanlar nyarglarla dolu"derdi. Altn yapmaya yarayan kimyatam bilimin suratna frlatmadan lmemeye karar vermiti. Frn ok tahta yutuyordu, Merdivenin parmakl orada kaybolmutu. Btn ev yava yava oradan geiyordu. Ev sahibi kadn ona: "Bana sadece tekneyi brakacaksnz" diyordu. Adam ona iirler okuyarak yumuatyordu. La Jacressarde ite byle bir yerdi. Belki de bir cce olan, on iki ya da altm yanda saylabilecek, boynu urlu, eli sprgeli bir ocuk da uaklk ediyordu. Gedikliler avlu kapsndan ieri giriyordu; gelip geiciler dkkndan. Dkkn nasl bir eydi? Sokaa bakan ykek duvarda, avlu giriinin sanda, hem kap, hem de pencere olan, gnye biimi bir aklk oyulmu-tu. Btn evin rezeleriyle srgleri eksiksiz olan tek kepengi, camlar bulunan tek penceresiydi bu. Sokaa bakan bu pencerenin arkasnda, sundurma yatakhaneden bir blme olan kk bir oda vard. Sokak kapsnn zerinde u yaz okunuyordu: Burada antika satlr. "Antika" kelimesi daha o zamandan kullanlyordu. Cama dayanm, raf gibi kulpsuz ini kse, yer yer atlam, ap kapamas olanaksz, resimli, kursaktan bir in

emsiyesi, demir ya da ekilsiz kumlu tatan kap kaak krklar, yamru yumru, erkek, kadn apkalar, drt tane denizkula kabuu, birka deste kemik, bakr dmeler Marie-Antoinette'in resmiyle sslenmi bir enfiye kutusu bir tek cilt Boi'sbertrand Cebir kitab. Bu, dkknd ite; bu eyalar da "antika". Dkkn, bir arka kapyla, kuyunun bulunduu avluya ulayordu. Bir masayla bir iskemle vard. Tahta bacakl kadn tezghtaki hanmd. ' ; .VOfS-fft' 132 VII GECE ALICILARI, KUKU UYANDIRAN SATICILAR Btn sal akam Clubin handa grnmemiti; aramba akam da orada yoktu. O akam, gne batarken, iki adam Coutanchez Aral'na girdiler; La Jacressarde'n nnde durdular. Adamlardan biri cama vurdu. Dkknn kaps ald, ieri girdiler. Tahta bacakl kadn onlara, kentlilere saklad glmseyile gld. Masann zerinde bir mum vard. Gerekten de bu iki erkek kentliydi. iki erkekten cama vurmu olan: "Gnaydn, hatun. ey iin geldim," dedi. Tahta bacakl kadn gene glmsedi, kuyulu avluya alan arka kapdan kt. Bir sre sonra arka kap gene ald, aralktan bir adam belirdi. Bu adam bana kasket, srtna ii ceketi giymiti; ceketinin altnda da bir kabart vard. Ceketinin kvrmlarnda saman pleri, gzlerinde de yeni uyandrlan bir kimsenin mahmurluu vard. Adam ilerledi. Baktlar. i ceketli adamn akn, dzenbaz bir hali vard. "Silah siz misiniz?" diye sordu. Cama vurmu olan: "Evet," dedi. "Paris'li siz misiniz?",,. "Kzlderili denen. Evet." "Gsterin." "ite." Adam ii gmleinin altndan o devirde Avrupa'da pek az bulunan bir ara, altpatlar bir tabanca kard. Tabanca yepyeni, prl prld. iki adam onu incelediler. Evi tanyormu gibi duran, ii gmlekli adamn "silah" diye niteledii kii mekanizmay iletti. Elindeki eyi, daha az kentliye benzeyen, srtn a vererek duran teki adama verdi. Satcya sordu. ..... ,,,,,,.,.,.,, 1R.)O,,,,,.."Ka? a?" :,:,, ;.-v;,,,i,;"it.;,*;;!;. ii klkl adam karlk verdi: :;...... ,, "Ben bunu Amerika'dan getirdim. Sanki Franszlar brbarmslar gibi hayvanlar, maymunlar, papaanlar getiren kimseler var. Ben bunu getirdim. Yararl bir bulu bu." 133 Silah gene sordu: "Kaa?" "ark dnen bir tabancadr bu." "Kaa?" "Paf! Bir ilk at. Paf! Bir ikinci at. Paf!.. dolu yaar gibi bir ey valla! yi i gryor." "Kaa?" "Alt mermi alyor." "E peki, carnm, kaa?" "Alt mermi, alt Louis altn." "Be altna olmaz m?" "mknsz. Mermi bana bir altn. Fiyat bu." "Bir anlama yapamaz myz? Makul olun." "Ben fiyat syledim. Hele unu bir inceleyin, silah bey." "nceledim." "ark Bay Talleyrand gibi dnyor. Bu ark 'Frldaklar Szl'ne geirebilirlerdi. Mcevher gibi bir ey." "Grdm."

"Mermiye gelince, spanyol demiridir." "Farkndaym." "Burmal elikle yaplmtr. Bakn, bunlar nasl yapyorlar, bu burma elikleri... Hurda demir toplayan bir eskicinin kfesini demirhanede boaltyorlar. Btn eski hurda paralarn, eski nalbant ivilerini, krlm at nallarn..." "Eski orak baklarn." "Ben de onu syleyecektim, silah bey. Btn bu eski psk, krk dkk demir paralarn bir gzel eritiyorlar, sonra da ahane bir demir elde ediyorlar..." "Evet ama, atlaklar, yarklar, arpklklar olabilir." "Elbette olabilir ama arpklklar kk sandk gemeleriyle dzeltiyorlar, bunun gibi astarlanma tehlikesini de skca dverek nlyorlar. Demiri kzdrarak, kocaman ahmerdana tutturuyorlar, iki kere daha, erir derecede strlar; demir ar derecede snrsa azar azar starak eski durumuna getirirler. Sonra demiri gererler, daha sonra kalbn zerine iyice sararlar. te o demirle de size u mermileri yaparlar." "Siz meslekten misiniz?" 134 A. i "Her meslek elimden gelir benim." "Mermiler su renginde." "Bu bir gzelliktir, silah bey. Bunu antimon yayla elde ederler." "Size be altn vereceimizi sylyorduk, deil mi?" "Alt demek erefinde bulunduumu beyime hatrlatmak cretini gstereceim." Silah sesini alaltt. "Beni dinleyin, Paris'ti efendi! Frsattan yararlann. undan kurtulun gitsin. Byle bir silah sizin gibiler iin hi de hayrl deildir. Dikkati adamn zerine eker." Parisli: "Gerekten de, biraz ar gsterili," dedi. "Bir ehirli beye daha yakr." "Be altna oluyor mu?" "Hayr, alt. Daha aa olmaz." "Peki, yleyse alt Napoleon altn." "Alt Louis altn istiyorum." "Siz Bonaparte' deilsiniz demek? Bir Louis'yi bir Napo-leon'dan stn tutuyorsunuz." Kzlderili denen Paris'li glmsedi. "Napoleon daha iyi ama, Louis daha pahal," dedi. "Alt Napoleon altn." "Alt Louis altn. Bu benim iin yirmi drt franklk bir fajrk meydana getiriyor." , "yleyse i suya der." "yle olsun. Ben de bibloyu saklarm." "iyi saklayn." "ndirim olur ey deil! Yeni icat bir eyi bu biim elden karacam hi aklma gelmezdi." "Hadi yleyse, iyi geceler." "Bu, esapeakes Kzldirililerinin nortay-u-hah adn verdikleri pitovun yannda byk bir ilerlemedir." "Pein para be Louis altn arlnca altn demektir." "Nortay-u-hah, 'ksa tfek' demektir. Pek ok kimse bunu bilmez." "Be altnla birlikte bir de gm, raz msnz?" "Alt altn dedim, beyim!" 135 br adam, tek kelime sylememiti. Aleti elinde evirip e-riyordu. Silahnn kulana yaklat. "Mal iyi mi?" diye fsldad. "Mkemmel!" "Alt Louis altn veriyorum." Be dakika sonra, Kzlderili denen Paris'li elde ettii alt altn ii gmleinin koltuunun altndaki gizli bir yrtmacn iine yerletirirken,

tabancay pantolonunun cebine sokmu olan alc, silahyla birlikte, Coutanchez Aral'ndan kyordu. VIII KIRMIZI ZIPZIPLA KARA ZIPZIPIN KARAMBOL Ertesi gn, perembe gn, Saint-Malo'nun pek yaknlarnda, Decolle Burnu'nun yannda, yalyarn yksek, denizin de pek derin olduu bir yerde korkun bir olay meydana geldi. Dar bir kstakla karaya balanan mzrak ucu biimindeki bir kaya dili suyun iine uzanr orada birdenbire sipsivri, byk bir dalgakran kaya ile sonulanr; deniz mimarisinde bundan daha sk rastlanan bir ey yoktur. Kydan gelip sivri kayann dzlne ulamak iin, trmanmas kimi vakit pek zorlaan eik bir alandan klr. te buna benzer bir dzln zerinde, akam saat drde doru bir adam ayakta duruyordu. Bir asker kaputuna sa-rnmt; belki de silahlyd; pelerininin keli kvrmlarndan bunu anlamak pek kolayd. Bu adamn bulunduu tepe olduka geni bir dzlkt; ok byk talara benzeyen, aralarnda dar geitler brakan iri kaya paralar serpilmiti. Kaln, ksa bir otun bittii bu dzlk denizden yana dik bir kayala ulaan bo bir alanla sonulanyordu. Kabarm denizin zerinde yirmi metre kadar ykselen bu kayalk eklle yontulmua benziyordu. Yalnz, sol kesi anm, pek kullanl olmayan basamaklar dev admlaryla soytar zplamalarn gerektiren granit yalyarlara zg o doal merdivenlerden biri meydana gelmiti. Bu kaya anmas denize kadar diklemesine iniyor, oraya dalyordu. Hemen hemen bir uurumdu bu. Bununla birlikte, 136 gene de gerektiinde, buradan inip yalyarn duvar altndan gemiye binilebilirdi. Rzgr esiyordu. Kaputuna skca sarnm sol eliyle sa dirseini yakalam, bacaklarnn zerinde salamca duran adam, bir gzn krptryordu, tekini de bir drbne dayamt. Dikkatle bir eye bakyordu. Sarp kayann kenarna yaklam baklar, amaz bir ekilde ufka dikilmi orada kmldamadan duruyordu. Sular en yksek dzeye ulamt. Dalgalar yalyarn aasn dvyordu. Bu adamn gzetledii, ak denizdeki bir gemiydi. Gemi gerekten de pek garip bir manevra yapyordu. Daha bir saat nce Saint-Malo Liman'ndan ayrlan bu gemi kayalklarn arkasnda durmutu. direkli bir yelkenliydi bu. Demir atmamt, nk belki de derinlik ancak halatn ucunu atmasn salayacakt, nk gemi demirini talyamar-nn altnda sktrrd; orta alabandaya almakla yetinmiti. Kaputunun belirttiine gre bir ky koruyucusu olan adam direkli geminin btn manevralarn gzetliyordu, zihinden not alyormu gibiydi. Gemi, bir fener tam, bir fener yar ak durumda orta alabandaya gemiti; bunu da kk gabya ile byk gabyada braklan rzgr belirtiyordu. K direini kenara ekmi, konramikann gabya ubuuna, yelkenleri birbirini engelleyecek biimde bir yn vermiti; bylece de daha az yol alacak, kydan daha az ayrlacakt. Rzgra kar bulunmaktan ekinmiyordu, nk kk gabyay gemi omurgasna dikey olarak brasa etmiti. Bu ekilde, yanlamasna durduu iin, olsa olsa saatte yarm mil alyordu. Ortalk daha epey aydnlkt, zellikle ak denizde, yalyarn zerinde. Kylarn alak kesimleri kararyordu. Ky koruyucusu, kendini iine vermi, ak denizi grev duygusuyla gzetledii iin yanndaki, altndaki kayay incelemeyi dnmemiti. Yalyarn dzlyle merdiven bozuntusuna srtn dnmt. Orada bir eyin kmldadnn farknda deildi. Bu merdivende, bir girintinin arkasnda, bir adam vard. Anlalan, oraya, ky koruyucusu gelmeden nce gizlenmiti. Ara sra, karanln iinde kayann altndan bir ba beliriyor, 137 yukar bakyor gzetleyeni gzetliyordu. Geni bir Amerikan apkas giymi olan bu be on gn kadar nce, Petit-Bey kayalklarndan, Kaptan Zuela'yla konuan adamn bayd. Birdenbire nbetinin dikkati artar gibi oldu. Drbnn camn kolunun kumayla abucak sildi, drbnn hemen direkli yelkenliye dikti.

Gemiden bir kara nokta ayrlmt. Deniz zerinde bir karncaya benzeyen bu kara nokta bir kaykt. Kayk kyya ulamak ister gibiydi. inde hzla krek eken birka gemici vard. Kayk yava yava yan dnyor, Decolle Burnu'na doru ilerliyordu. Nbetinin gzetlemesi en yksek duraanlk derecesine gelmiti. Kayn bir tek hareketini karmyordu. Yalyarn ta ucuna yaklamt. O srada uzun boylu bir adam, -aadaki adam- merdivenin yukarsnda, nbetinin arkasnda ortaya kverdi. G-zetleyici onu grmyordu. Bu adam, bir sre, kollar iki yannda, yumruklar skt, nian alan bir avcnn bakyla durdu. Ky koruyucusunun srtna bakyordu. Onu br adamdan ancak drt adm ayryordu. Bir ayan ne koydu, sonra durdu; ikinci bir adm daha att, gene durdu. Yrmekten baka bir hareket yapmyordu, gvdesinin btn geri kalan yan heykel kesilmiti. Aya sessiz otlara basyordu. nc adm da att, durdu. Elindeki drbnle hl kmldamadan duran nbetiye hemen hemen dokunacak duruma gelmiti. Adam yumruklar skl iki elini ar ar kprckkemikle-rinin hizasna getirdi. Sonra birdenbire iki kol uzand, iki yumruu -sanki bir tetikle frlatlm gibi, nbetinin iki omzu zerine vurdu. Vuru ldrc oldu. Nbeti barmaya bile vakit bulamad. Ba aa yalyarn tepesinden denize dt. Pek ksa bir an ayakkablarnn taban grnd. Suya bir ta dm gibi oldu. Her ey yeniden kapanverdi. Karanlk suyun yznde iki, halka olutu. Yalnz, nbetinin elinden kurtulup yere, otlarn stne den drbn kald. br adam, sarp yamacn kenarndan eildi, halkalarn 138 suyun yznden silinmesini seyretti. Birka dakika bekledi, sonra dilerinin arasnda bir trk mrldanarak doruldu: Polis efendi ld Cann vererek. Bir daha eildi. Hibir ey grnmedi. Yalnz, nbetinin sulara gmld yerde, suyun yznde, dalgalarn sallant-syla genileyen kahverengi bir koyuluk meydana gelmiti. Belli ki nbetinin bir sualt kayasna arparak beyni paralanmt. Kan suyun yzne karak deniz kpklerinin zerinde bu lekeyi oluturuyordu. br adam, bir yandan bu birikintiye bakarak, bir yandan da trksne devam etti: lmnden daha bir eyrek saat nce, O hl Sonunu getirmedi. Arkasnda kendisine seslenen pek tatl bir ses duydu: "te yakaladm seni, Rantaine! Gnaydn! Bir adam ldrdn." Rantaine arkasna dnd. O be adm kadar tesinde, iki kaya arasnn banda, elinde bir tabanca, ufak bir adam grd. Karlk verdi: "Evet, grdnz gibi. Gnaydn, Clubin Efendi." Ksa boylu adam rperdi. "Beni tandnz m?" Rantaine: "Siz beni tandz ya!" dedi. Bu arada denizden bir krek sesi geliyordu. Bu, nbetinin gzetledii, yaklamakta olan kaykt. Clubin Efendi, kendi kendine konuurmu gibi, alak sesle: "ok abuk oldu," dedi. Rantaine: "Bir emriniz mi vard?" diye sordu. "Pek bir ey deil. Sizi grmeyeli aa yukar on yl oldu. yi iler grmsnzdr. Naslsnz?" Rantaine: "yiyim. Ya siz?" dedi.' 139 Clubin Efendi karlk verdi: !" "ok iyiyim." Rantaine ora doru bir adm att. Kulana kk, tok bir ses geldi: Clubin tabancann horozunu amt. "Birbirimizden on be adm uzakta bulunuyoruz. Rantaine. Bu iyi bir uzaklktr. Olduunuz yerde durun!" Rantaine: "Ya yle mi?" dedi. "Benden ne istiyorsunuz?"

"Sizinle sohbet etmeye geldim." Rantaine bir daha yerinden kmldamad. Clubin: "Az nce bir ky koruma memurunu ldrdnz," dedi. Rantaine apkasnn kenarn kaldrd. "Bunu daha nce de bana sylemek ltfunda bulunmutunuz." "Daha az kesin kelimelerle sylemitim. Bir adam demitim; imdi, bir ky koruma memuru diyorum. Bu nbeti alt yz on dokuz numaray tayordu. Aile babasyd. Karsyla be de ocuu kald." Rantaine: "Olabilir," dedi. Belli belirsiz bir duraklama oldu. Sonra, Clubin: "Bunlar seme insanlardr," dedi. "Bu ky koruyucular, hemen hepsi de eski denizcidir." "Anladm: Genel olarak kanlaryla be ocuk brakrlar." Clubin: "Bu tabanca bana kaa mal oldu, kestirebilir misiniz?" diye sordu. * Rantaine: "Gzel bir para!" dedi. "Buna ne fiyat biersiniz?" "Yksek bir fiyat biiyorum." "Bana yz krk drt franga mal oldu." "Bunu Coutanchz Soka'ndaki silah dkknndan alm olmalsnz." Clubin: "Hi barmad. Dme sesi kesiyor," diye baka bir laf at. "Clubin Efendi, bu gece rzgr kacak." "Srr bir ben biliyorum." Rantaine: "Hl Jean Han'nda m kalyorsunuz?" diye sordu. 140 H'f! -. "Evet, oras hi de fena bir yer deil." "Orada pek lezzetli lahana turusu yediimi hatrlyorum." "Son derece gl olmalsnz, Rantaine. yle bir omuzlarnz var ki! Sizden bir fiske bile yemek istemem. Ben dnyaya geldiim vakit yle sskaymm ki, beni bytp bytemeye-ceklerini bilemiyorlarm." "Ama, pek iyi baarmlar, ok kr!" "Alkanlklarm brakmadm, hl o khne Jean Han'nda kalyorum." "Sizi neden tandm, biliyor musunuz, Clubin Efendi? nk siz beni tandnz. Kendi kendime dedim ki: Bunu ancak i Clubin yapabilir." Bir adm ilerledi. "Eski yerinize dnn, Rantaine!" Rantaine alak sesle sylenerek, geri ekildi. "Bunlarn karsnda insan ocuk gibi oluyor." Clubin yeniden sze balad: "Durum u: Samzda, Saint-Enogat'dan yana, buradan yz adm tede alt yz on sekiz numaral bir baka ky koruma memuru var; solda, Saint-Lunaire'den yana bir gmrk karakolu var. Be dakika iinde buraya gelebilecek yedi kii demektir bu. Kayalk sarlr, boaz kapatlr. Kamak olanaksz. Yalyarn eteinde bir l var." Rantaine tabancaya yan yan bir gz att. "Dediiniz gibi, Rantaine. Gzel bir para. Belki yalnz barutla doldurulmutur ama, bunun ne nemi var? Silahl kuvveti buraya koturmak iin bir el ate yeter. Bende atlacak alt mermi var." Kreklerin birbirini kovalayan sesleri pek belirginleiyordu. Kayk ok uzakta deildi. Uzun adam ksaya garip bir ekilde bakyordu. Clubin giderek daha sakin, daha yumuak bir sesle konuuyordu. "Rantaine, gelen kayktaki adamlar, az nce sizin burada yaptnz renince hkmet kuvvetlerine yardmc olup yakalanmanz salayabilirler. Yolculuk iin Kaptan Zuela'ya on bin frank veriyorsunuz. unu da syleyeyim ki Plainmont kaaklar bu ii ok daha ucuza yaparlard; ama, onlar sizi an141 cak ngiltere'ye kadar gtrrlerdi. Pek iyi tannmak onuruna 1 eritiiniz Guernesey'e gitmek tehlikesini gze alamazsnz. Ben gene duruma dnyorum. Ate edersem sizi yakalarlar. Kamak iin Zuela'ya on bin frank dyorsunuz. Ona pein olarak be bin frank verdiniz. Zuela be bin frangn zerine oturur, ekip gider, ite byle. Klnz pek gzel, Rantaine. u apka, u acayip elbise, u tozluklar sizi deitiriyor. Gzl unutmusunuz. Yan sakallar uzatmakla iyi etmisiniz."

Rantaine di gcrtsna benzer bir glmsemeyle gld. Clubin: "Rantaine," dedi, "ifte cepli bir Amerikan pantolonu giymisiniz. Ceplerin birinde saatiniz var. O sizde kalsn." "Teekkr ederim, Clubin Aa." "brnde bir yayla alp kapanan, dvme demirden kk bir kutu var. Bu eski bir gemici enfiye kutusudur. Onu cebinizden karp, bana atn." "Ama, hrszlk!" "Koruculara seslenmekte serbestsiniz." Clubin gzn krpmadan Rantaine'e bakt. Rantaine ak elini uzatarak, bir adm att: "te bakn. Clubin Efendi..." "Efendi" bir iltifatt. "Olduunuz yerde durun, Rantaine!" "Clubin Efendi, anlaalm. Size yarsn teklif ediyorum." Clubin kollarn ylesine kavuturdu ki tabancasnn ucu darda kald. "Siz beni ne sanyorsunuz, Rantaine? Ben namuslu bir adamm," dedi. Bir sre sessizlikten sonra da ekledi: "Ben hepsini istiyorum." Rantaine dilerinin arasndan homurdand: "Bu da epey hzl gidiyor!" Bu arada Clubin'in gzleri parldad. Sesi bir bak gibi ak, kesici hale geldi. "Gryorum ki aldanyorsunuz!" diye bard. "Hrszlk diyen sizsiniz. Ben buna 'geri verme' diyorum. Bakn dinleyin, Rantaine. On yl nce bir ortakln kasasndan, sizin olan elli bin frang alarak, bir bakasnn olan elli bin frang orada brakmay unutarak, gece vakti, Guernesey'den ayrldnz. O olgun, 142 saygdeer Lethierry Efendi'den, ortanzdan, aldnz bu elli bin frank, on yllk bileik faizle bugn seksen bir bin alt yz altm alt frank altm alt santim eder. Dn bir sarrafa gittin. Size onun adn vereceim: Rebuchet, Saint-Vincent Soka. Siz ona Fransz banknotu olarak yetmi bin frank verdiniz, o da bunlara karlk size, ufaklklarn dnda, her biri bin ngiliz liras, banknot verdi. Siz bunlar demir enfiye kutusuna koydunuz, demir enfiye kutusunu da sa cebinize yerletirdiniz. Bu bin ngiliz liras, yetmi be bin frank eder. Lethierry Efendi adna, ben bunlarla yetinirim. Yarn Guernesey'e dnyorum, bunlar ona gtrmeye kararlym. "Rantaine, urada orta alabandada duran direkli yelkenli Tamaulipas'tr. Tayfalarn antalarna, bavullarna kartrarak, sandklarnz bu gece o gemiye yklediniz. Fransa'dan ayrlmak istiyorsunuz. Kendinize gre bir bildiiniz var. Kayk sizi almaya geliyor. Siz burada onu bekliyorsunuz. Geliyor. Denizde ilerledii duyuluyor. Sizi gndermek de, burada alkoymak da benim elimde. Yeteri kadar konutuk. Demir enfiye kutusunu bana atn." Rantaine cebini at, kk bir kutu kard, Clubin'e att. Demir enfiye kutusuydu bu. Kutu Clubin'in ayaklarnn ucuna kadar yuvarland. Clubin ban indirmeden eildi, Rantaine'e iki gzn, tabancasn ynelterek sol eliyle enfiye kutusunu yerden ald. Sonra bard: "Arkanz dnn, dostum!" Rantaine arkasn dnd. Clubin tabancay koltuunun altna yerletirdi, enfiye kutusunun yayn oynatt. Kutu ald. iinde, tanesi bin liralk, bir tanesi de on liralk drt banknot vard. Bin liralk banknotlar tekrar katlad, yeniden kutunun iine yerletirdi, enfiye kutusunu kapatt, cebine koydu. Sonra yerden bir ta ald. Bu ta on liralk kt parayla sard, seslendi: "Dnn artk." Rantaine dnd: 143 Clubin: " bin ingiliz lirasyla yetineceimi sylemitim si-> ze," dedi. "ite on liray geri veriyorum." Tala arlatrlan kt paray Rantaine'e doru att. Rantaine bir tekmeyle banknotla ta denize frlatt. Clubin: "Cannz nasl isterse!" dedi. "Hadi, hadi, epey zengin olmalsnz. Gnlm rahat."

Bu konuma srasnda durmadan yaklam olan krek sesi kesildi. Bu da, kayn yalyarn eteine geldiini belirtiyordu. "Arabanz aada. Gidebilirsiniz, Rantaine." Rantaine merdivene doru yneldi, gzden kayboldu. Clubin dikkatle sarp kayaln ucuna kadar geldi, ban uzatarak onun iniine bakt. Kayk, son kayalk basaman yannda, tam nbetinin dt yerde durmutu. Clubin, Rantaine'in yuvarlanrcasna iniini seyrederken, homurdand: "Zavall alt yz on dokuz numara! Kendini yalnz sanyordu. Rantaine de yalnz iki kii olduklarn sanyordu. kii olduumuzu bir ben biliyordum." Ayaklarnn dibinde, otlarn zerinde, nbetinin drd drbn gzne arpt. Onu yerden ald. Kreklerin sesi yeniden balad. Rantaine kaya atlamt; tekne denize alyordu. Rantanie kaya girip de birka krek boyu gittikten sonra, yalyar arkasnda uzaklamaya balaynca, birdenbire ayaa kalkp dikildi, surat korkun bir hal ald, yumruunu uzatt. "Ya! eytan bile bir alaktr!" diye bard. Birka dakika sonra Clubin, yalyarn tepesinde, drbnn kaya dikmi bakarken, denizin grlts iinde yksek bir sesle sylenen u szleri belirli bir ekilde duydu: "Clubin Aa, siz namuslu bir adamsnz. Olay bildirmek zere Lethierry Efendi'ye mektup yazmamda bir saknca grmezsiniz sanrm, ite kaykta, Tamaulipas'\n tayfalarndan, Ahier Tostevin adnda Guemesey'li bir gemici de var. Zu-ela'nn gelecek yolculuunda Saint-Malo'ya dnecek, Lethierry Efendi'ye verilmek zere size bin ingiliz liras verdiime tanklk edecek." Rantaine'in sesiydi bu. 144 M Clubin hibir ii yarm brakmazd. Ky koruma memuru gibi kmldamadan, ayn yerde, gz drbnn iinde, bir an bile baklarn kayktan ayrmad. Onun dalgalar arasnda kln, kaybolup yeniden ortaya kn, orta alabandadaki gemiye yaklamasn, ona yanamasn seyretti, Tamauli-pas'm gvertesinde Rantaine'in uzun boyunu tanyabildi. Kayk gemiye alnp da engellere yerletirilince, Tamauli-pas orta alabandadan kt. Rzgr karadan esiyordu, btn yelkenleri iirdi. Clubin'in drbn, giderek ufalan bu karaltnn zerine dikilip kald. Yarm saat sonra, Tamaulipas akamn alacakaranlnn soluk gkyz zerinde gittike ufalan kara bir boynuzdan baka bir ey deildi. IX DENZAIRI YERLERDEN MEKTUPLAR BEKLEYEN YA DA MEKTUPLARDAN EKNEN KMSELERE YARARLI AIKLAMALAR Clubin o akam da ge kalmt. Gecikmesinin nedenlerinden biri de, bana dnmeden nce, meyhanelerin bulunduu Dinan Kaps'na kadar gitmi olmasyd. Kendisini kimsenin tanmad bu meyhanelerden birinden bir ie iki alp, sanki onu oraya gizlemek istiyormuasna, gemici ceketinin geni cebine yerletirmiti; sonra da, Durande ertesi gn yola kaca iin, her eyin yolunda olduunu anlamak zere gemiyi bir dolamt. Jean Han'na dnd zaman alt kat salonunda yalnzca yal, uzun sefer kaptan B. Gertaris-Gaboureau kalmt. Byk bardak birasn iip piposunu tttryordu. Gertrais-Gaboureau bir nefesle bir yudum arasnda Clu-bin'i selamlad. "Merhaba, Kaptan Clubin." "iyi akamlar, Kaptan Gertrais." "ite, en sonunda Tamaulipas da gitti." Clubin: "Ya, yle mi?" dedi. "Hi dikkat etmedim." Gertrais-Gaboureau Kaptan tkrd. Deniz ileri/F. 10 145 "Svverdi... Zuela!"

"Ne zaman oldu bu i?" "Bu akam." "Nereye gidiyor acaba?" "Cehennemin dibine!" , "Ona phe yok ama, nereye gidiyor?" "Arequipa'ya." Clubin: "Hi haberim yoktu," dedi. "Ben yatmaya kyorum." Clubin mumunu yakt, kapya kadar yrd, sonra geri geldi. ' "Siz Arequipa'ya hi gittiniz mi, Kaptan Gertrais?" ' "Gittim. Yllarca nce." "vedili bir i iin nerede durulur?" "Her yerde. Ama, bu Tamaulipas asla durmaz." Gertrais-Gaboureau bir taban kenarna piposunun kln silkeledi. "Cardiff'e giden direkli ky gemisi 'Troya At' ile u gzel direkli yelkenli, Trentemouzin'\ biliyorsun. Hava yznden, ben gitmelerinden yana deildim. Grlecek bir durumda geri geldiler. direkli ky gemisi terebentin yklyd, su alm, pompalan altrrken de suyla birlikte btn ykn atm. direkli yelkenliye gelince, o daha ok yukar kesimlerinde zarara uram. Gemi tayamar, burun, konta meta-foralar, sancaktaki apann ipusu... hep hasara uram. Byk floka yelkeninin kontrabastonu destemoranm dibinden krlm. Floka yelkenlerinin halatlarndan, gem suluklarndan gr bakalm bir ey kalm m! Mizana direine hibir ey olmam, oysa iddetli bir sarsntyla kar karya kalm. Cva-drann btn demiri yok olmu. nanlr gibi deil ama, cvad-ra yalnz kopmu, batan baa yolunmu. Geminin teknesi sancaktan yana ayak kadar delinmi. te kimsenin szn dinlememenin sonu!" Clubin mumunu masann zerine brakm, gemici ceketinin yakasndaki bir sra ineyi yeniden inelemeye balamt. ''Tamaulipas'in hi durmayacan sylyordun, deil mi, Kaptan?" "Durmaz. Dosdoru ili'ye gidiyor." 146 d "yleyse, yoldan bir haber gnderemez." "Kusura bakma ama, Kaptan Clubin, bir kere, yolda rastlayaca, Avrupa'ya yelken am btn gemilere yazlar verebilir." "Doru." "Sonra da denizin posta kutular emrinde." "Denizin posta kutular da ne demek?" "Bunu bilmiyor musunuz Kaptan Clubin?" "Hayr." "Magellan Boaz geilirken." "Evet, ne olmu?" "Her yanda kar, hep frtnal hava, kt rzgrlar, be para etmez bir deniz." "Sonra?" ;. "; '. "Monmouth Burnu'nu atktan sonra." ^ "Peki. Daha sonra?" "Sonra Valentin Burnu'nu geersiniz." ...,-.', "Ya sonra?" "Sonra Isidore Burnu'nu geersin." "Daha sonra?" "Anna kntsn geersin." ;.-.-; "yi. Peki ama, denizin posta kutusu dediiniz ey nedir?" "ite imdi oraya geldik. Sada dalar, solda dalar. Her yanda penguenler, frtna kular. Korkun bir yer. Ah! Pek pis bir yerdir! Bir kyamet ki sormayn gitsin! Hem de ne arpar! Frtnann yardmna ihtiyac yoktur. Gemiyi saran tahta kuak ise burada gzden geirilir! Yelken orada azaltlr! Floka yelkeni byk yelkenin yerine, frtna yelkeni de floka yelkeninin yerine ite burada konur! Rzgr tokat stne tokat indirir. Sonra da kimi vakit drt, be, alt gn yol alamazsnz. ou zaman yepyeni bir yelken takmndan elinizde ancak bir paavra kalr. Ne sallant! direkli bir yelkenliyi bir pire gibi

zplatacak zorlu rzgrlar! Bir ngiliz yelkenlisinin, True Blue'nun zerinde, serende uraan kk bir mionun Tanr'nn be yz bin milyon frtnasna karp gittiini -hem de serenle birlikte gzlerimle grdm. Havaya kelebekler gibi uulur ite, ne bileyim ben! ki direkli gzel bir hafif gemi olan Revenue'nun lost147 romosunun n kpeteden rzgra kapldn, hemen ldn grdm. Gemimi saran kaplama krld, su borularm paraland. Oralardan btn yelkenler yenmi bir durumda klr. Ellilik firkateynler sepetler gibi su alr. Ya o ky denen cadaloz! Ondan daha suratsz bir ey dnlemez. Sanki hnzr bir ocuk elinden km gibi, trtk trtk kayalar. Port-Fami-ne'e yaklalr. Oras beterin beterinden de beter. Hayatmda grdm en korkun dalgalar. Cehennem dolaylar. Birdenbire krmzy'a yazlm iki kelime gze arpar: Post-Office"*. "Ne demek istiyorsunuz, Kaptan Gertrais?" "unu demek istiyorum ki, Kaptan Clubin, Anna kntsn geer gemez, otuz metre yksekliindeki bir tan zerinde byk bir denek grlr. Bu, boynunda bir f bulunan bir direktir. Bu f mektup kutusudur ite. ingilizler bunun zerine Post-Office diye yazmadan duramamlar. Onlar ne karyorlar, kuzum? Okyanusun postasdr o kutu. u sayn beyefendiye, ingiltere kralna ait deildir. Bu mektup kutusu ortak maldr. Btn bandralara aittir o. Post-Office'mi\ Samalk deil mi bu! Birdenbire eytann sunduu bir fincan ay gibi geliyor insana. imdi de bakn bu nasl iliyor: "Geen her gemi kendi mektuplarn bir kaya koyar, diree gnderir. Atlas Okyanusu'ndan gelen gemi mektuplarn Avrupa'ya yollar, Byk Okyanus'tan gelen gemi de mektuplarn Amerika'ya yollar. Sizin kay yneten komutan fya sizin mektuplar brakr, orada bulunanlar alr. Bu mektuplardan siz sorumlusunuzdur; sizden sonra gelecek olan gemi de sizin mektuplarnzdan sorumludur. Ters ynlere doru yolculuk edildiine gre sizin gelmekte olduunuz kara benim gitmekte olduum karadr. Ben sizin mektuplarnz gtrrm, siz de benimkileri. F diree bir zincirle balanmtr. Yamur yaar! Kar yaar! Dolu yaar! Rezil, berbat bir deniz! Drt bir yanda sanki eytanlar uuur. Tamaulipas oraya gidecek. Fnn salam bir kapa vardr ama, kilidi yoktur. Gryorsunuz ki insan dostlarna mektup yazabilir. Mektuplar yerlerine ular." * ingilizce: "Postane", (ev.) 148 Clubin dalgn bir halde mrldand: "ok garip, dorusu!" Kaptan Gertrais-Gaboureau bira bardana doru dnd. "Diyelim ki u haylaz Zuela bana mektup yazd, u serseri karalamasn Magellan'daki fya koydu... Drt ay sonra o apknn yazs elime geer... A, buraya bakn, Kaptan Clubin, yarn gidiyor musunuz?" Clubin bir eit uyurgezerlik iindeydi, duymad. Kaptan Gertrais sorusunu tekrarlad. Clubin kendine geldi "Hi phesiz, Kaptan Gertrais. Benim gnm. Yarn sabah gitmem gerek." "Ben sizin yerinizde olsam gitmezdim, Kaptan Clubin. Kpeklerin derisi slak ty gibi kokuyor. ki geceden beri deniz kular deniz fenerinin evresinde dnp duruyorlar. Kt iaret. Bir frtnalerim var, lgnlklar yapp duruyor. Gkteki ayn ikinci sekizindeyiz; slakln en yksek dereceyi bulduu gnler. leden sonra, yapraklarn kapatan abdestbozanotla-ryla saplar dimdik olmu bir yonca tarlas grdm. Solucanlar topraktan kyor, sinekler ok kt sryor, arlar kovanlarndan uzaklamyorlar, sereler birbirlerine danyorlar. Ta uzaklardan an sesleri duyuluyor. Bu akam Saint-Lunaire'den gelen akam duasnn an seslerini duydum. Sonra da, gne pis batt. Yarn ok zorlu bir sis olacak. Yola kmay salk vermem. Frtnadan ok sisten korkarm ben. Sinsinin biridir sis." "t t ., 149 ALTINCI KTAP i SARHO DMENCYLE AYIK KAPTAN <* I . '* DOVER KAYALIKLARI

Karadan be mil kadar akta, Guemesey'in gneyinde, Plainmont kntsnn tam karsnda, Man Adalar'yla Saint-Malo arasnda. Dover Kayalklar ad verilen s bir kaya topluluu vardr. Buras lmcldr. Bu Douvre (Dover) ad ok s kayalklarla yalyarlara verilir. zellikle Kuzey Kylar yaknnda bir Dover Kayas vardr, u srada onun zerine bir fener yaplmaktadr; tehlikeli bir s kayalktr ama, bizim szn ettiimizle kartrmamak gerekir. Dover Kayalklar'na en yakn Fransz topra Brehant Burnu'dur. Dover Kayalklar Normandiya Takmadas'na oranla Fransa'ya bir para daha uzaktr. Bu s kayalktan Jersey'e olan uzaklk aa yukar Jeeey'nin byk kegeniyle llr. Jersey Adas bir reze zerinde dner gibi Corbiere'in evresinde dnebilseydi, Saint-Catherine Burnu gidip hemen hemen Dover Kayalklar'na arpard. Bu da drt mili akn bir uzaklk eder. Bu uygarlk denizlerinde en vahi kayalar bile pek seyrek olarak sszdr. Hagot'da kaaklara rastlanr, Binic'te gmrklere, Brehant'da Keltlere, Cancale'de istridye reticilerine, Cesambre'da Caesar Adas'nda tavan avclarna, Brecq-hou'da yenge toplayclarna, Minquiers'de tarakl ala balk avlayan balklara, Ecre-hou'da kepeyle avlanan balklara. Dover Kayalklan'nda hi kimse yoktur. Deniz kular burada kendi evlerindedirler. 150 Bundan daha korkun bir karlama olamaz. Dediklerine gre, "Ak Gemi"nin kaybolduu kayalklar, Calvados'un deniz dibi kayalar, Wight Adas'nn sivri kayalar, Beaulieu kysn pek tehlikeli duruma getiren Ronesse, Merquel'in giriini daraltan, kzla boyanm engel kulesini yirmi kulaca koymak zorunluluunu ortaya karan Preel sl, Etables ile Plo-uha'nn hain yaknlamalar, Guernesey'nin gneyindeki granit iki Galya rahibi -Koca Anderlo'yla Gen Anderlo- Corbi-ere, Hanois'lar, "Ras'y geersen, lmediysen, titrersin" atalar-szyle dehet salan Ras Adas, l Kadnlar, Boue; Frouqu-ie geidi; Guernesey'le Jersey arasnda Deroute; Minqu-iers'lerle Chausey arasnda Hardent; Boulay-Bay'le Barneville arasnda Huysuz At bile daha az kt tannmlardr. Btn bu s kayalklar tehlikesine birbiri peinden rastlamak Dover Kayalklar'na bir kez rastlamaktan daha iyidir. Batnn Ege Denizi olan btn bu tehlikeli Man Denizi zerinde korkunluk bakmndan Dover Kayalklan'nn ei ancak Guernesey'le Serk arasndaki PaterNoster s kayaldr. Gene de Pater-Noster'den bir iaret verilebilir; oradaki bir kazaya yardm ulatrlabilir. Kuzeyde Dicard ya da Icare Burnu, gneyde de Koca-Burun grlr. Dover Kayalklarmdan hibir ey grlmez. Zorlu rzgrlar, su, bulut, snrszlk... Dover Kayalkla-r'ndan lgnlklardan baka kimsecikler gemez. Granitler kaba, korkun grnl bir boydadr. Her yanda sarp kayalklar vardr. Uurumun hain konuksevmezlii. Buras ak denizdir. Orada su son derece derindir. Dover Kayalklar gibi kesinlikle ssz bir kayalk insanlardan uzaklamak gereksinimi duyan hayvanlar eker, barndrr. Bu bir tr ok geni denizalt mercan adadr. Suya batm dolambal yollardr. Orada, uzman dalclarn pek glkle ulatklar bir derinlikte, inler, maaralar, yrtc hayvan yataklar, karanlk, korkun sokak kesimeleri vardr. Canavar trnden hayvanlar orada pek boldur. Birbirlerini paralarlar. Yengeler balklar yer, onlar da bakalar. nsan gzyle grlmemek zere yaratlm korku veren biimler, canl olarak bu koyu karanlk151 ta babo dolarlar. Belirsiz, hayvan az, duyargalar, dokunalar, yzgeler balk kanatlan ak eneler, balk pullar, peneler, kskalar orada yzer titrer orada byr, orada rr, orada uursuz saydamlk iinde yok olur. Yapacaklar eyi yaparak, yzen korkun ar oullar dolar. Bu bir suylan kovandr. Dehet orann lksdr. Elinizden gelirse, bir denizhyarlar kaynamasn gznzn nne getirin. Denizin iini grmek demek, Bilinmez'in d dnyasn grmek demektir. Onu korkun ynnden grmek demektir. evrinti geceye benzer. Orada da yaradl, vicdann uyumas, daha dorusu, grnrde uyumas vardr. Sorumsuzun cinayetleri

orada tam bir gvenlik iinde meydana gelir. Orada, korkun bir bar iinde hayatn hemen hemen hayalet, batan baa canavar olan birtakm taslaklar karanln dehet verici ileriyle urarlar. Krk yl nce, olaanst bir biimdeki iki kaya okyanus yolcularna uzaktan Dover Kayalklar'n belli ederdi. Bunlar, tepelerinden hemen hemen birbirine dokunan, sivri, kvrk iki kntyd. Sulara gmlen bir filin iki dii denizden km sanlrd. Yalnz, bunlar da gibi bir filin kuleler kadar yksek dileriydi. O karanlk canavarlar kentinin bu doal iki kulesi aralarnda ancak, dalgalarn saldrd dar bir geit brakyordu. Uzunluu birka kula olan bu Kvrml geit iki duvar arasndaki bir sokak kesitine benziyordu. Bu ikiz kayalara ifte Do-ver'ler ad veriliyordu. Byk Dover, Kk Dover vard; birinin ykseklii yirmi metre, tekininki on be metreydi. Dalgalarn gidi gelii en sonunda bu kulelerin temelinde bir testere izgisi meydana getirdi, 26 Ekim 1859'daki iddetli gndnm frtnas bunlardan bir tanesini devirdi. Ayakta kalan kn, tepesi kopmu, anmtr. Dover topluluu kayalarnn en gariplerinden birinin ad Adam'dr. Bu kaya bugn de hl yerindedir. Geen yzylda, bu dalgakran kayalarn zerinde yolunu kaybeden balklar bu kayann tepesinde bir l buldular. lnn yannda, ynla, ii boalm deniz bcei kabuklar vard. Bir adam bu ka152 yada deniz kazas geirmi, oraya snm, orada da bir sre deniz bcekleriyle yaam, orada lmt. Bu Adam ad oradan geliyordu. Su yalnzlklar pek ackldr. Hem grltdr, hem sessizliktir bu. Orada yaplanlar artk insan trn ilgilendirmez. Bilinmez yararllktr bu. Dover Kayalklarmn yalnzl ite byledir. epeevre, gz alabildiine, dalgalarn muazzam ikencesi. II UMULMAYAN KONYAK Cuma sabah, Tamaulipas'n gidiinin ertesi gn, Duran-de de Guernesey'e gitmek zere yola kt. Saint-Malo'dan saat dokuzda ayrld. Hava duruydu, sis yoktu; Kaptan Gertra-s-Gaboureau Baba samalam gibi grnyordu. Hi kukusuz Clubin Aa'nn urat br iler onun hemen hemen ykleme iine yetimesine engel olmutu, ge kalmt. Yalnz Saint-Pierre-Port'un "fantezi eya" satan maazalar iin sandk mal almt: Bir sandk sar sabun, bir sandk ubuklu mum, bir sandk da Fransz kselesiyle seme gderi. nceki yknden de Fransz gmrnn geri evirdii bir kasa ekerle kasa da ay geri gtryordu. Pek az hayvan yklemiti, ancak birka sr. Bu srlar ambara olduka dikkatsizce istif edilmilerdi. Gemide alt yolcu vard: Bir Guernesey'li, sr tccar iki Saint-Malo'lu, daha o devirde de dendii gibi bir "turist", belki de ticaret turisti olan yar zengin bir Paris'li, bir de ncil datmak zere yolculuk eden bir Amerikal. Durande'da -kaptan Clubin'i saymazsak- yedi tayfa vard: Bir dmenci, bir kmrc, bir marangoz, bir ah -gerektiinde manevraclk da yapyordu-, iki atei, bir de mio. ki ateiden biri ayn zamanda arkyd. Surinam eker fabrikalarndan kam ok yrekli, akll Hollandal bir Zenci olan ateiarknn ad Imbrancam'd. Zenci Imbrancam makineden ok iyi anlyor, ona ok iyi hizmet ediyordu. lk zamanlar153 da, ocan iinde kapkara grnerek, Durande'a eytani bir hal vermeye epey katkda bulunmutu. Doutan Jersey'li, soydan Cotentin'li olan dmencinin ad Tangrouille'du. Tangrouille yksek bir soylu kiiydi. Bu, harfi harfine gerekti. Man Adalar da, tpk ingiltere gibi, rtbeler silsilesine bal bir lkedir. Orada hl kastlar vardr. Kastlarn, korunmasna yarayan, birtakm dnceleri vardr. Bu dnceler Almanya'da olduu gibi Hindistan'da da ayndr. Soyluluk kl gcyle elde edilir; almayla yitirilir; isizlikle, aylaklkla elde tutulur. Hibir i yapmamak kibarca yaamaktr; almayan herhangi bir kimse sayg grr. Bir meslek sahibi olmak insan drr. Eskiden Fransa'da yalnz camclar, kural dyd. ieleri boaltmak bir para soylu kiilerin zaferi olduundan, ie yapmak onlar iin hi de onursuzluk deildi. Man Takmadas'nda da, Byk Britanya'da olduu gibi, soylu kalmak isteyenin zengin kalmas gerekir. Bir iadam bir beyefendi olamaz; olan bile, artk soylu

saylmaz. Falanca gemici askerli tmar sahibi valyelerden gelir de bugn ancak bir gemicidir. Otuz yl nce, Aurigny'de, Philippe-Auguste'n ald Georges senyrlnde hak iddia edebilecek durumdaki gerek bir Georges denizde yalnayak yosun topluyordu. Salnda Jersey'in en byk adli memuru olan bir Carteret de Serk'te arabaclk eder. Veulle mahkeme bakannn yeeninin yeeni olan bir Mademoiselle De Veulle bu satrlarn yazarnn evinde hizmetilik etmiti. Jersey'de bir uhac. Guerne-sey'de de bir ayakkab tamircisi vardr, bunlarn ikisinin de ad Gruchy'dir, onlar adlarnn Grouchy olduunu, kendilerinin de Waterloo Mareali ile karde ocuu olduklarn ileri srerler Coutances piskoposunun eski ilemli kt izelgeleri, Aa Seine'de Tancarville'in hi kukusuz akrabas olan bir Tangroville derebeyliinden sz ederler. Tangroville derebeyinin okusu Johan De Heroudeville onun ardndan "zrhn, daha baka silah takmlarn" tard. Bertrand Du Guesclin'in sylediine gre, mays 1371'de, Pontrorson'da, "Bay Tangroville devini aday valye olarak yapmt." Normandiya Adalarfnda, yoksulluk kagelirse, insan soyluluktan abucak uzaklatrrlar. Bir syleyi deiiklii yeter. Tangroville hemen Tangroue-le oluverir. 154 Durande'm dmencisinin bana gelen ite buydu. Saint-Pierre-Port'ta, Bordage'da, belki de bir ngorville olan, bugn ngrouille ad verilen bir hurda demir satcs vardr. iman Louis devrinde, ingroville'lerin, Valognes konutluunda mahalleleri vard. Trigan adnda bir rahip "Norman-diya'nn Ruhani Tarihf'ni yazd; bu tarihi Trigan, Digoville derebeyliinin papazyd. Halk tabakasna dseydi Digouille derebeyi Digouille adn alrd. Eskiden belki Tancarville, belki de Montmorency olan Tangruille'da da o eski soylu kiilik meziyeti -bir dmenci iin ok nemli bir kusur- vard: ip sarho oluyordu. Clubin onu alkoymakta ayak diremiti. Lethierry'ye onun iin kefil olduunu bildirmiti. Dmenci Tangrouille gemiden hi ayrlmazd, orada yatard. Clubin, yola kmadan bir gece nce, akamn olduka ge bir saatinde, gemiye bakmaya geldiinde, Tangrouille ha-mandayd, uyuyordu. Tangrouille gece yars uyand. Bu onun gece alkanlyd. Kendine sz geiremeyen her sarhoun gizli bir kesi vardr. Tangrouille'un da "kumanya ambar" geminin su deposun-dayd. Hi kimsenin aklna gelmez diye, oray semiti. Bu gizli yeri yalnz kendisinin bildiini sanyordu. Kaptan Clubin iki imedii iin ok sertti. Dmenci, kaptann uyank gzetlemesinden karabildii pek az konya, cini, su deposunun bu esrarl kesinde, bir iskandil kovasnn iinde yedekte tutuyordu, hemen hemen her gece de bu kumanya ambaryla klara zg bir bulumas vard. Gzetleme iddetli, sefahat ise pek orta halliydi. Genellikle Tangrouille'un gece arlklar gizlice yutuverdii iki yudumla snrlanyordu. Kimi zaman kumanya ambar bombo bile oluyordu. O gece Tangrouille orada hi ummad bir ie rak buldu. Sevinci ok byk olmutu, aknl daha da byk. Bu ie ona hangi gkten dyordu acaba? Bunu ne zaman, nasl gemiye getirdiini hi anmsamyordu. Hemen iti. Biraz da korkudan byle abucak imiti; ikinin ele geip yakalanmasndan korkuyordu. ieyi de denize att. Ertesi gn, dmenin 155 bana getii zaman, Tangrouille biraz sallanyordu. Gene de gemiyi hemen hemen her zamanki gibi ynetti. Clubin'e gelince, bilindii gibi, yatmak zere Jean Han'na gitmiti. Clubin gmleinin altna deriden bir yol kemeri takard. Yirmi altn kadar yedek bir paray bunun iinde saklar, kemeri ancak gece yatarken karrd. Kemerin iine ham derinin zerine, suda erimeyen yal bir bask mrekkebiyle de Clubin diye adn yazmt. Yataktan kalknca, yola kmadan nce, banknot halindeki yetmi be bin frangn bulunduu demir kutuyu kemerin iine yerletirmi sonra da, her zamanki gibi, kemeri vcudunun evresine tokalamt. KESLEN KONUMALAR Gemi nee iinde kalkt. Yolcular antalarn, elbise bavullarn sralarn stne ya da altna yerletirir yerletirmez, gemiyi aratrmaya baladlar.

Bunu hibir zaman karmazlar; o kadar allmtr ki adeta zorunlu sanlabilir. Yolculardan ikisi, turistle Parisli, hi buharl gemi grmemilerdi. arkn daha ilk dnlerinde kpklere hayran oldular. Sonra da hayranlkla seyrettiler. Gvertedeki, iki gverte arasndaki btn u denizcilik aralarn para para, iplik iplik incelediler. Halkalar, kancalar, engeller, somunlu vidalar... bunlar amazlk, ayar yznden bir eit dev lde kuyumculuk haline gelmitir; frtnann pasla yaldzlad demir mcevherler. Gverteye bal duran kk imdat topunun evresinde dolatlar. Turist onun "bir beki kpei gibi zincirle balandn" bildirdi. Paris'li de "nezle olmasna engel olmak iin katranl bezden bir gmlekle rtldn" ekledi. Karadan uzaklatka Saint-Malo'nun grnm zerine allm szler sylendi; bir yolcu u bilinen gerei ortaya att: Denizin yaklamalar yanltr, kydan bir mil uzaklanca Ostende'e Dun156 kerque kadar hibir yer benzeyemez. Dunkerque konusunda sylenecek eyleri bir gzlemle tamamladlar: Krmzya boyal u nbeti gemisinden birinin ad Ruytingen, brnnki ise MardyckW. Saint-Malo ufukta ufald, sonra da gzden kayboldu. Denizin grn sonsuz bir dinginlikti. Geminin ardndaki iz okyanusta, gz alabildiine, kvrmsz, kpkle izilmi uzun bir sokak meydana getiriyordu. Guernesey, Fransa'daki Saint-Malo'dan ingiltere'deki Exeter'e ekilecek dz bir izginin tam ortasndadr. Denizdeki dz izgi her zaman akla en uygun izgi deildir. Bununla birlikte, buharl gemilerin, belirli bir noktaya kadar, yelkenli gemilere tannmayan, dz izgi zerinden gitme yetkileri vardr. Rzgrla karmak hale gelen deniz bir gler karmadr. Bir gemi bir makine karmadr. Gler sonsuz makinelerdir, makineler snrl glerdir. Biri bitip tkenmez, br akll, bir iki organizma arasnda, ite u gemicilik denen arpma balar. Bir mekanizmadaki bir gllk sonsuzlua kar denge oluturan kar gtr. Sonsuzlukta da bir mekanizma vardr. eler ne yaptklarn, nereye gittiklerini bilirler. Hibir g kr deildir, insan gleri gzetlemeli, yollarn bulmaya uramaldr. Yasa bulununcaya kadar arpma srer. Bu arpmada da buharl gemi, insan dehasnn, gnn her saatinde, denizin her noktasnda elde ettii lmsz bir utku gibidir. Buharl gemiciliin olaanst yn de, gemiyi bir dzen altna almasdr. Rzgra boyun emeyi azaltr, insana boyun emeyi artrr. Durande hibir zaman denizde o gnknden daha iyi almamt. Kusursuz bir ekilde davranyordu. Saat on bire doru, serin bir kuzey-kuzeybat esintisiyle Durande, az buhar harcayarak, batya doru yol alarak, yelken ipleri iskelede, rzgra en iyi ekilde evrilmi olarak, Minqu-iers aklarnda bulunuyordu. Hava hl ak, gzeldi. Bu arada, tarakl ala avlanan balk kayklar limana dnyorlard. Yava yava, sanki limana bir an nce dnmekten baka bir ey dnmyormu gibi, gemiler denizden syrlyordu. 157 Durande'n her zaman alk olduu rotadan gittii sylenemezdi. Tayfa bununla ilgilenmiyordu, kaptana kar duyulan gven kesindi. Gene de, farkndaydlar: Belki de dmencinin hatas, bir para sapma vard. Durande, Guemesey'e doru deil de, daha ok Jersey'e doru gidermi gibiydi. Saat on birden az sonra kaptan yn dzeltti, geminin ba aka Guemesey'e verildi. Bu ancak bir para zaman yitimine yol at. Ksa gnlerde zaman yitiminin sakncalar vardr. Gzel bir ubat gnei vard. inde bulunduu durumda, Tangrouille'un ne aya salamca yere basyordu, ne de kolu pek glyd. Bunun sonucu olarak da zavall dmenci sk sk yoldan sapyordu; bu da, ilerlemeyi yavalatyordu. Rzgr hemen hemen kesilmiti. Elinden drbn bulunan Guemesey'li yolcu onu, zaman zaman, rzgrn yavaa, batda ufkun en ucuna srkledii, ,| zerinde toz bulunan, pamua benzer kurunimsi kk bir sis yumann zerine dikiyordu.

Kaptan Clubin her zamanki sert yzn taknmt. Dikkatini artrm grnyordu. Durande gemisinde her ey sessiz, hemen hemen gleti. Yolcular sohbet ediyorlard. Bir deniz yolculuunda, insan gzlerini kapatarak, konumalarn ses tonundan denizin durumunu anlayabilir. Yolcularn tam dnce serbestlii suyun kusursuz durgunluuna karlk Verir. rnein, una benzer bir konumann son derece durgun bir denizden baka bir yerde | srdrlmesi olanakszdr: "Beyim, u gzel yeilli-krmzl sinee bakn." "Denizde yolunu arm, geminin zerinde dinleniyor." "Sinek pek yorulmaz." "Gerekten de yle hafiftir ki! Rzgr onu gtrr." "Beyim, otuz gram sinek tartmlar, sonra da onlar saymlar, alt bin iki yz altm sekiz taneymi." Drbnl Guemesey'li sr tccar Saint-Malo'lularn yanna yaklamt, onlarn konumalar da u trden bir eylerdi: "Aubrac srnn gvdesi yuvarlak, bodurdur, bacaklar k158 sa, derisi kzlmtraktr. Bacaklarnn ksal yznden ar hareket eder." "Bu adan, Salers sr Aubrac'dan daha stndr." "Beyim, ben hayatmda iki gzel sr grdm. Birincisinin bacaklar alak, n kaln, butlan dolgun kalalar geniti; enseden sarya kadar gzel bir uzunluk, gzel bir omuz ba yksekilii, bol ya kabartlar, yzlmesi kolay bir deri. kincisi yerinde bir semirmenin btn izlerini tayordu: Tknaz gvde, gl gerdan, hafif bacaklar, beyazl-krmzl deri, dolgun butlar." "Cotentin rkdr bu." i "Evet ama Angus boasyla ya da Suffolk boasyla birtakm ilikileri olmu." "Beyim, inann bana, gneyde eek yarmalar yaplr." "Eek mi?" "Evet, eek. erefim zerine! Hem de irkinler en gzelleridir." "Demek ki tpk katr douran ksraklar gibi. Makbul olanlar irkinlerdir." "yledir. Poitou ksra, iri karn, iri bacaklar." "En iyi katr douran ksrak drt direk zerindeki bir fdr." "Hayvanlarn gzellii insanlarnki gibi deildir." "Hele kadnlarnkine hi benzemez." "Dorudur." "Ben bir kadnn gzel olmasna nem veririm." "Ben kadnn iyi giyinmi olmasna dikkat ederim." "Evet, derli toplu, temiz, iki dirhem bir ekirdek, prl prl." "Toy tavrl olmal. Gen kz dediin kuyumcudan yeni km gibi olmal." "Ben gene srlarma dnyorum. O iki srn Thouars pazarnda satldn grdm." "Thouars pazarn ben de bilirim. Marans'n buday tccarlar Bonneau De La Rochelle'le Bahu'leri bilmem tanr msnz. Onlar da o pazara geleceklerdi." Turistle Parisli de o ncil'li Amerikalyla sohbet ediyorlard. Orada da konuma deimez, gzel havay gsteriyordu. Turist: "Beyim," diyordu. "Uygar dnyann yzen tonaj 159 yledir: Fransa yedi yz on alt bin tonilatodur; Almanya bir milyon; Amerika Birleik Devletleri be milyon; ingiltere be milyon be yz bin. Kk bandralarn payna deni de ekleyin. Toplam; On iki milyon dokuz yz drt bin tonilato, yeryznn sular zerinde, yz krk be bin gemiye dalr." Amerikal onun szn kesti: "Beyim, be milyon be yz bin olan Amerika'dr." Turist: "Kabul ediyorum," dedi. "Siz Amerikalsnz, deil mi?" "Evet, beyim." "Gene de kabul ediyorum." Bir sessizlik oldu, misyoner Amerikal, kendi kendine, bir incil vermenin zaman olup olmadn sordu. Turist konumasn srdrd. "Beyim. Amerika'da sizin takma adlara dkn olduunuz ] gerek mi? O derece ki btn nl kiilerinize birer ad takm-j siniz, Missouri'li nl bankacnza, Kle Altn Baba dermisiniz, yle mi?" "Zacharie Taylor'a da Zach Baba adn veririz." "General Harrison da Tip Baba, deil mi? General Jackson da Ceviz Baba, deil mi?" "nk Jackson etin ceviz gibi serttir, nk Harrison Kzlderilileri Tippecanoe'da yenmitir."

"Ama, siz bir Bizans tresini kabul etmisiniz." "O bizim alkanlmzdr. Van Buren'e Kk Byc adn veririz; banknotlarn kk kuprlerini yaptrtan Leward'a Kk Billy deriz; bir-yirmi boyunda, byk bir gzel konuma yetenei olan illinois'in Demokrat senatrne de Kk Dev deriz. Texas'tan Maine'e kadar gidebilirsiniz. Cass'a Cass diyen bir tek kimseye rastlayamazsnz: Cass'a Byk Michigan'l denir; Clay'ye de Yz Yaral Deirmen Ua; Clay bir deirmencinin oludur nk." Paris'li yolcu: "Ben dmdz Clay ya da Cass denmesini yelerim," dedi. "Bylesi daha ksa olur." "Toplum kurallarna aykr davranm olurdunuz. Maliye Bakan Corwin'e El Arabas Ua deriz. Daniel Webster de Kara-Dan'dr. Winfield Scott'a gelince, ngilizleri Chippe160 way'de yendikten sonra, ilk dncesi sofraya oturmak olduu iin, biz ona abuk-Bir-Tabak-orba adn veririz." Uzaklardaki sis yumac bymt; imdi ufukta yaklak olarak on be derecelik bir daire parasn kaplyordu. Rzgr olmad iin suyun zerinde srnen bir bulut sanla-bilirdi. Artk hemen hemen hi esinti yoktu. Deniz araf gibi dmdzd. Daha le olmamt ama, gne soluklayordu; aydnlatyordu ama, artk stmyordu. Turist: "Hava deiecek galiba," dedi. Paris'li yolcu: "Belki yamur yaar," dedi. Amerikal. "Ya da sis bastracak," dedi. Turist yeniden sze katld: "Beyim, italya'da en az yamur Molfetta'ya, en ok yamur da Tomezzo'ya yaar." le vakti, takmadann geleneklerine uyarak, yemek an alnd. steyenler yemek yedi. Birka yolcunun yannda teberisi vard, gvertede neeyle onlar yediler. Clubin hibir ey yemedi. Bir yandan yemekler yenirken bir yandan da sohbetler srp gidiyordu. Guernesey'li, incil'lerin kokusunu alm, Amerikalya yak" famtt. Amerikal: "Siz bu denizi iyi tanr msnz?" diye sordu. "phe mi var! Ben buralym." Saint-Malo'lulardan biri: "Ben de yle," dedi. Guernesey'li bir selamla ban sallad, szne devam etti: "imdi ak denizdeyiz ama, Minquiers'nin dolaylarnday-ken sise rastlamaktan hi de holanmazdm." Amerikal Saint Malo'luya: "Adallar ky hakkndan daha ok denizcidirler," dedi. "Dorudur. Biz ky uaklar yar denizci saylrz." Amerikal: "Minquiers'ler dediiniz nedir, kuzum?" diye sordu. Saint-Malo'lu karlk verdi: "ok kt kayalar." Deni; leri/F. 11 161 Guernesey'li sze kart: "Grelets'ler de var ama." Saint-Malo'lu: "Ona ne phe!" dedi. Guernesey'li yolcu: "Chouas'lar da unutmayalm!" diye ekledi. Saint-Malo'lu kahkahalarla gld. "Onlar hesaba katmaya kalkrsak, Sauvages'lar da var!" dedi. Guernesey'li belirtti: "Ya Moine'lar!" Saint-Malo'lu haykrd: "Ya Canard'a ne dersiniz?" Guernesey'li kibarca karlk verdi: "ok hazrcevapsnz, beyim!" "Saint-Malo'lu demek muzip demektir." Bu karl verdikten sonra Saint-Malo'lu gzn krpt. Turist araya bir soru sktrverdi: "Btn bu kayalklardan geecek miyiz biz de?" "Hayr! Gney-gneydouda braktk onlar. Arkamzda kaldlar."

Ve Guernesey'li: "Byk, kk olmak zere, Grelets'ler-de tam elli yedi tane sivri burun vardr," diye srdrd. Saint-Malo'lu: "Minquiers'lerde de krk sekiz tane vardr," dedi. Burada konuma Saint-Mlo'luyla Guernesey'li arasnda younlat. "Saint-Malo'lu bey, bana yle geliyor ki, sizin hesaba katmadnz kaya daha var." "Hepsini saydm." "Deree'den Maitre-lle'e kadar?" "Evet." "Ya Maisons'lar?" "Minquiers'lerin ortasnda yedi kayadr bunlar. Evet." "Gryorum ki talar tanyorsunuz." "Talar tanmasaydk Saint-Malo'lu olamazdk." "Fransz dncelerini duymak zevk veriyor dorusu." Saint-Malo'lu da selamlad, karlk verdi: 162 "Sauvages'lar kayadr." "Moines'lar ikidir." "Canard tektir." "Canard oulsuz olduuna gre bir tanedir." "Hayr, nk Suarde tekil olduu halde, drt kayadr." Guernesey'li sordu: "Suarde dediiniz nedir?" "Sizin Chouas'lar dediinize biz Suarde diyoruz." "Chouas'larla Canard'n arasndan gemek iyi deildir." "Ancak kular geebilir." "Bir de balklar." "Pek o kadar deil. Frtnal havalarda kayalara arparlar." "Minquiers'lerde kum vardr." "Maisons'larn evresinde de." "Jersey'den grnen sekiz kayadr bunlar." "Azette kumsalndan, evet. Sekiz deil, yedi." "Deniz ekildii zaman Minquiers'lerde gezinilebilir." "Hi phesiz, yer alr." "Ya Dirouilles'lar?" "Dirouilles'larn Minquiers'lerle ortak hibir yn yoktur." "Tehlikeli olduunu sylemek istiyorum." "" "O Granville ynndedir." "Grlyor ki siz Saint-Malo'lular da bizler kadar bu denizlerde gemicilik etmeye ksnz." "Evet, yalnz u ayrntyla ki, biz: 'Alknz' deriz, sizlerse: 'Tutkumuz var' dersiniz." "yi denizcilersiniz." "Saint-Malo'dan biri daha vard, kimdi o?" "Surcouf." "Bir bakas?" "DuguayTrouin." Burada ticaret yolcusu Parisli sze kart: "Duguay-Trouin mi? ingilizlerin eline geti. Yrekli olduu kadar da sevimliydi. Gen bir ingiliz hanmn houna gitmesini bildi. Onun zincirlerini o hanm krd." O srada gr bir ses bard. "Sen sarhosun!" 163 IV KAPTAN CLUBIN'N BTN STN NTELKLERNN ORTAYA IKTII YER Herkes dnd. Kaptand bu; dmenciye sylemiti. Kaptan Clubin hi kimseye "sen" diye seslenmezdi. Dmenci Tangrouille'a byle seslenmesi iin ok fkeli olmas ya da yle grnmek istemesi gerekti. Yerinde bir fke parlamas sorumluluu ortaya karr, kimi vakit de sorumluluun yerini deitirir. Kaptan, kumanda kprsnn zerinde, iki ark dolabnn arasnda ayakta durmu, gzn krpmadan dmenciye bakyordu. Dilerinin arasndan tekrarlad: "Sarho!" Tangrouille drst adamd, ban nne edi.

Sis gelimiti. imdi ufkun yarsna yaknn kaplyordu.! Her yne birden ilerliyordu. Siste ya damlasna benzer bir ey vardr. Bu sis belli belirsiz geniliyordu. Rzgr onu ace-lesiz, grltsz itiyordu. Sis yava yava okyanusun zerine kyordu. Kuzeybatdan geliyordu, geminin pruvasnn nndeydi. Devingen ve ba sonu belirsiz geni bir yalyar gi-biydi. Denizin zerinde yksek bir duvar beliriyordu. Muazzam > suyun sisin altna girip kaybolduu belirli bir nokta vard. Sisin iine bu giri noktas, daha yarm mil kadar uzaklk-1 tayd. Rzgr dnerse, sise batmaktan kurtulabilirlerdi; amal rzgr hemen dnmeliydi. Yarm millik ara kapanyor, gz g-| rrcesine azalyordu, gemi de ona doru gidiyordu. Clubin buharn artrlmasn, douya doru saplmasn emretti. Bylece, bir sre sisin kysnca gidildi ama sis hl ilerli- yordu. Yalnz gemi gene de tam gnein iindeydi. Zorlukla baarya ulaabilecek bu manevralarla zaman: kaybediliyordu. ubatta gece abucak bastrr. Guernesey'li yolcu bu sise dikkatle bakyordu. Saint-Ma-lo'lulara: "Ne kadar da gl bir sis!" dedi. 164 Saint-Malo'lulardan biri: "Deniz zerinde gerek bir rezalet bu, dorusu!" diye belirtti. br Saint-Malo'lu da: "ite bir deniz yolculuunu berbat eden budur!" diye ekledi. Guernesey'li Clubin'e yaklat. "Kaptan Clubin, sise saplanm olmamzdan korkuyorum." Clubin: "Saint-Malo'da kalmak istiyordum ama, yola kmam salk verdiler." "Kimler?" "Deneyimli yallar." Guernesey'li: "Gerekten de yola kmakta haklydnz," dedi. "Yarn frtna kmayacan kim bilebilir ki? Bu mevsimde daha beteri de beklenebilir." Birka dakika sonra Durande sis tabakasnn iine giriyordu. Bu ok garip bir an oldu. Birdenbire geminin arkasnda olanlar ndekileri gremez hale geldiler. Yumuak bir blme gemiyi ikiye ayrd. Sonra btn gemi sisin altna dald. Gne artk iri bir aydan baka bir ey deildi. Birden, herkes souktan titremeye balad. Yolcular paltolarn, gemiciler de kukuletal yn gm- teklerini giydiler. Hemen hemen hibir kr bulunmayan denizde durgunluun souk yldrcl vard. Sessizliin bu arlnda bir antrma varm gibiydi. Her ey donuk, renksizdi. Kara bacaklaryla kara duman gemiyi kuatan bu lm rengine kar savayordu. Bundan byle douya sapmann hibir yarar olmayacakt. Kaptan geminin burnunu gene Guernesey'e doru krd, buhar artrd. Guernesey'li, ocak blmnn evresinde dolap dururken, arkada ateiyle konuan Zenci Imbrancam'n sesini duydu. Kulak kabartt. Zenci diyordu ki: "Bu sabah ortalk gne iindeyken ar gidiyorduk, imdi sis iinde hzl gidiyoruz." Guernesey'li yolcu Clubin'in yanna dnd. "Kaptan Clubin, tehlike yok ama, gene de fazla buhar vermiyor muyuz acaba?" 165 "Ne yapalm, beyim? u sarho dmencinin yznden kaybettiimiz zaman kazanmamz gerekiyor." "Haklsnz, Kaptan Clubin." Clubin: "Dnmekte acele ediyorum," diye ekledi. "Sis olduka kaln; stelik, bir de gece bastrrsa tamam olur, dorusu!" Guemesey'li Saint-Malo'lularn yanna dnd. "Mkemmel bir kaptanmz var," dedi. Aralkl olarak, halla pamuu gibi, byk sis dalgalar youn bir ekilde ortaya kveriyor, gnei gizliyordu. Sonra da hasta gibi daha soluk bir yzle yeniden beliriyordu. Gkyznden kalan ufak bir para da eski bir tiyatro dekorunun kirli ya lekesi iindeki gkyz izgilerine benziyordu. Durande, ihtiyatl davranp demir atm bir kotrann pek yaknndan geti. Bu, Guernesey'den "Shealtiel"\. Kotrann kaptan Durande'in hzn grd. Bir de

ona gemi tam rotasnda deilmi gibi geldi. Batya doru oka kaym grnd. Sis iinde btn hzyla ilerleyen bu gemi onu pek artt. Saat ikiye doru sis yle youn duruma geldi ki kaptan kumanda kprsnden ayrlp dmencinin yanna gitmek zorunda kald. Gne kaybolmutu, her eyi sis kaplamt. Durande'in zerinde bir eit beyaz karanlk vard. Yaygn solukluun iinde yol alyorlard. Artk ne gkyzn grebiliyorlard ne de denizi. Hi rzgr yoktu. ark dolaplarn gvertesi altnda bir engele asl olan terebentin bidonunda en ufak bir sallant bile yoktu. Yolcular sessizlemilerdi. Yalnz, Paris'li dilerinin arasndan, Beranger'nin "Bir Gn Tanr Uyandnda" arksn mrldanyordu. Saint-Malo'lulardan biri ona seslendi: "Paris'ten mi geliyorsunuz beyim?" "Evet, efendim. Ban pencereden uzatt." "Paris'te ne var, ne yok?" "Gezegenleri belki de mahvoldu. Paris'te her ey ters gidiyor, beyim." "Demek ki karada da denizdeki gibi?" , 166 "Gerekten de kt bir sise yakalandk." "Pek ok felakete yol aabilir." Paris'li haykrd: "Ama, ne ii var felaketlerin! Ne gerei var felaketlerin! Neye yarar ki felaketler! Bu tpk Odeon yangn gibi. ylece aileler hasr stnde kaldlar. Hakl m bu? Bakn, beyim, sizin dinsel inancnz bilmiyorum ama, ben hi de memnun deilim." Saint-Malo'lu: "Ben de memnun deilim," dedi. Paris'li szne devam etti: "Yeryznde olup bitenler bozulan bir ey etkisi yapyor. Bana yle geliyor ki btn bunlarda Tanr'nn hi rol yok." Saint-Malo'lu anlamaya alan bir kimse gibi bann tepesini kad. Paris'li devam etti: "Tanr ortalkta yok. Tanr'y yerinde bulunmaya zorlamak iin bir yasa kartmak gerekirdi. Yazlk evine ekilmi, bizimle hi mi hi ilgilenmiyor. Onun iin de her ey tersine gidiyor. Hi phe yok ki, beyim, Tanr artk ibanda deil tatilde; ileri de bir papaz vekili, bir rahip mezi melek, sere kanatl herhangi bir mankafa yrtyor olmal!" "Sere" kelimesini, bir Paris d mahallesi klhanbeyi azyla syledi. Kaptan Clubin iki sohbetiye yaklaarak elini Paris'linin omuzuna koydu. "Susun," dedi. "Szlerinize dikkat edin, beyim! Deniz zerindeyiz." Ondan sonra hi kimse artk konumad. Be dakika sonra, her eyi iitmi olan Guemesey'li Saint-Malo'lunun kulana fsldad: "Hem de inanl bir kaptan!" Yamur yamyordu ama, insana srsklam olmu gibi geliyordu. zgnln iine girilmi gibi oluyordu. Sis okyanusta sessizlik yaratr; dalgay yattrr; rzgr boar. Bu sessizlik iinde Durande'in hrltsnn bilinmez nasl kaygl, yalvaran bir hali vard. Artk hibir gemiye rastlanmyordu. Uzakta, gerek Guer-nesey, gerekse Saint-Malo ynnde sisin dnda deniz ze167 rinde bir gemi varsa bile sislere batm Durande onun iin grnmez durumdayd; hibir eye bal olmayan uzun duman, onlarn zerinde, beyaz bir gkyznde kara bir kuyrukluyldz andryordu. Birdenbire Clubin haykrd: "Hay, krolasca! Yanl bir k yaptn. Bizi hasara uratacaksn. Zincire vurulmay hak ettin! Defol ordan, sarho!" Dmene kendisi geti. Dmenci utanmt, nndeki halatlarn arasna snd. Guemesey'ii yolcu: "te kurtulduk," dedi. ilerleme hzla devam etti.

Saat e doru sisin alt yan ykselmeye balad, yeniden denizi grdler. Guernesey'li: "Bundan hi holanmadm," dedi. Gerekten de sisi ancak gne ya da rzgr databilir. Gneli olursa iyidir; rzgrda dalrsa pek o kadar iyi deildir. Gne olamazd, nk vakit ok geti. ubat aynda, saat te, gne zayflar. Gnn bu zor saatinde rzgrn yeniden esmeye balamas pek istenecek bir olay deildir. Bu ou zaman bir kasrga habercisidir. te yandan, esinti varsa bile, pek az belli oluyordu. Clubin'in gz fenerle pusula dolabndayd. Dmeni tutuyor, gemiyi ynetiyor yolcularn kulana kadar gelen u szlerin benzerlerini dilerinin arasnda geveliyordu: "Kaybedilecek zaman yok. u sarho bizi iyice geciktirdi." Yz kesin bir anlamszlk iitdeydi. Deniz sisin iinde daha oynakt. Birka dalga seiliyordu. Donmu klar suyun yznde dmdz yzyordu. Denizin stndeki bu k paralar gemicileri kayglandryordu. Bunlar yukardaki rzgrn sisin tavannda oluturduu gedikleri belirginletiriyordu. Sis dalyor, daha da younlaarak yeniden iniyordu. Kimi vakit donukluk tamd. Gemi gerek bir sis buzulunun iine skmt. Ara sra bu korkun ember bir kska gibi aralanyordu; bir para ufku ortaya karyor, sonra yeniden kapanyordu. Guernesey'li, elinde drbnyle, bir nbeti gibi geminin burnunda duruyordu. Bir aydnlanma oldu, sonra kayboldu. 168 Guernesey'li rkerek telala dnd. "Kaptan Clubin!" "Ne var?" "Dosdoru Hanois Kayalar'nn zerine yneliyoruz." Clubin souk bir tavrla: "Yanlyorsunuz," dedi. Guernesey'li srar etti: "Bundan kesinlikle eminim." "Olamaz!" "Ufukta kaya grdm." "Nerede?" "urada." "Oras ak deniz. Olamaz!" Clubin geminin ban yolcunun gsterdii nokta zerinde tuttu. Guernesey'li yeniden drbnne sarld. Bir sre sonra arkaya kotu. "Kaptan!" "Gene ne var?" "Gemiyi yana evirin!" "Niin?" "ok yksek, pek yaknda kaya grdme eminimi. Bu Byk Hanois Kayas'dr." : "Muhakkak ki siz ok youn bir sis grdnz." "Byk Hanois Kayas'n grdm. Gemiyi yana evirin, n'olur!" Clubin dmeni krd. CLUBN KENDSNE KARI HAYRANLII SON NOKTASINA IKARDI Bir atrt duyuldu. Bir s kayalkta denizin ortasna bir gemi brnn paralanmas dnlebilecek seslerin en uursuzudur. Durande birdenbire durdu. arpmadan gvertede birok yolcu yere dt, yuvarland. 169 Guernesey'li yolcu ellerini gkyzne doru kaldrd. "Hanois Kayalar'nn zerine zerine gidiyoruz, demitim ben!" 1 Geminin stnde uzun bir lk koptu. j "Mahvolduk!" | Clubin'in kuru, sert sesi l bastrd. "Hi kimse mahvolmad! Susun bakalm!" Imbrancam'n beline kadar plak kara gvdesi ocak blmesinin drt ke aznda grnd. Zenci, sakin bir tavrla: "Su giriyor, Kaptan!" dedi. "Makine nerdeyse duracak!" Korkun bir and bu.

arpma, geminin kendini ldrmesi gibiydi, isteyerek yaplsayd bundan daha korku olamazd. Sanki kayaya saldr-yormuasna zerine bindirmiti; Kayann sivri ucu bir ivi gibi geminin iine girmiti; sereke kopmu, nsereke krlmt; geminin ba kmt. Tekne alm korkun bir kaynamayla, denizi yutuyordu. Bu, deniz felaketinin ieri dolduu bir yarayd. arpma ylesine iddetli olmutu ki arkadaki kilitsiz, kendiliinden alp kapanan dmen barnaklarn paralamt. Sa kayalk gemiyi kertmiti; geminin evresinde de, imdi kapkara kesilen kaln, youn sisten baka bir ey grnmyordu. Gece bastryordu. Durande batan batyordu, karnna boann boynuzlar saplanan at gibi. Gemi lmt. Denizde su ykselmesinin kendisini belli ettii saatti. Tangrouille'un sarholuu gemiti. Bir gemi kazasnda kimsenin sarholuu kalmaz. Dmenci alt gverteye indi, yukar kt. "Kaptan, ambar su bast! On dakika sonra su gverte lorn-1 bozlarnn hizasnda olacak." Yolcular lgna dnmlerdi. Kvranyorlar, teknenin zerinden aa sarkyorlar, makineye bakyorlar dehetin btn yararsz hareketlerini yapyorlar, gvertede kouup duruyorlard. Turist baylmt. Clubin eliyle iaret etti, herkes sustu. Kaptan, Imbran-1 cam'a sordu: 170 "Makine daha ne kadar alabilir? "Be alt dakika." Kaptan sonra Guernesey'li yolcuya dnd: "Ben dmenin basndaydm. Siz kayay incelediniz. Hanois Kayalar'ndan hangisinin zerine bindirdik?" "Mauve'un zerine. Az nce ortalk aydnlandnda Ma-uve'u iyice tandm." "Mauve'un zerinde olduumuza gre, sancaktan yana Byk Hanois, iskeleden yana da Kk Hanois var. Karadan bir mil uzaktayz." Tayfayla yolcular kaygdan, dikkatten rpererek, gzleri kaptann zerine dikili, dinliyorlard. Gemiyi hafifletmek yararszd; zaten olanaksz da. Yk denize boaltmak iin lombarlarn amak gerekecekti, bu da suyun girme olasln artracakt. Demir atmak yararszd; ivilenmilerdi. Zaten, bu derinlikte demir atlsa da zincir hi kukusuz apann kollarna dolard. Makine hasara uramad ate snmedii srece de, yani birka dakika daha, geminin emrinde kaldna gre, gemi buhar gcyle gerileyebilir, s kayalktan kopabilirdi. Yalnz bu durumda da hemen batarlard, nk kaya belirli bir noktaya kadar delii tkyor, suyun gemesini zorlatryor, engel oluyordu. Delik alnca su yolunu krletirmek, pompalarla suyu boaltmak imknsz olurdu. Kalpteki bir yaradan haneri ekip karan kimse yaraly hemen ldrr. Kayadan kurtulmak demek dibe batmak demekti. Ambarda srlar brmeye baladlar, su onlara kadar gelmiti. Clubin emir verdi: "Cankurtaran kayklar denize!" Imbrancam'la Tangrouille hemen kotular, ipleri zdler. Geri kalan tayfalar, aknlktan donup kalm bakyorlard. Clubin: "Herkes i bana!" diye bard. Bu kez hepsi boyun ediler. Clubin, soukkanllkla, bugnn denizcilerinin anlamayaca o eski kumanda diliyle emirler veriyordu: "pi gerin! Bocurgat ksteklendiyse salamlatrmak iin bir halata balayn! Geminin evrilmesi yeter. Yelkenleri mayna edin! Katransz halatlarn makaralarnn kavumasna en171 gel olun! ndirin! abucak, iki ucu mayna edin! Hep birden! Dikkat edin delinmesin! Fazla srtnme var. Byk palamar makarasnn halat tutun! Dikkat!" Cankurtaran kay denize inmiti. Tam o srada da Durande'n arklar durdu, duman snd. Ocak suya gmlmt.

Yolcular merdivenden aa kayarak ya da devinim halindeki halatlara yaparak, inmekten ok kendilerini cankurtaran kayna attlar. Imbrancam baylan turisti kucaklad, kayaj gtrd, sonra gene gemiye geri dnd. Gemiciler yolcularn peinden saldrdlar. Mio ayaklar al-j tna yuvarlanmt; ocuun stne basyorlard. Imbrancam yolu kapatt. "Miodan nce hi kimse geemez!" dedi. Kapkara kollaryla gemicileri itti, mioyu kucaklad, cankur- 5 taran kaynda ayakta duran Guernesey'li yolcuya uzatt, o da ocuu yakalad. Mio kurtulduktan sonra Imbrancam kenara ekildi, tekilere: "Gein!" dedi. Bu arada Clubin kamarasna gitmi, geminin ktlarn, aralarn paket etmiti. Pusulay kutusundan kard. Ktlarla aralar Imbrancam'a, pusulay da Tangrouille'a verdi. "Cankurtaran kayna inin!" dedi. Adamlar kaya indiler. Tayfa onlardan nce inmiti. Kayk dolmutu. Sular st kenarna kadar geliyordu. Clubin bard: "imdi, gidin artk!" Cankurtaran kayndan bir ses ykseldi: "Ya siz, Kaptan?" "Ben kalyorum." Deniz kazasna urayan insanlarn uzun tartmalara vakitleri yoktur, hele acmaya hi. yleyken, gene de cankurtaran kaynda bulunanlar, bylece de olduka gvenlikte olanlar, kendilerinden bakas iin heyecana kapldlar. Btn sesler ayn zamanda srar etti: "Bizimle gel, Kaptan." "Kalyorum ben." 172 Guernesey'li deniz gereklerinin asln iyi bilirdi!.. "Beni dinleyin, Kaptan! Gemi Hanois Kayalar'nn zerine oturdu. Yzerek Plainmont'a ulamak iin ancak bir millik yol var. Kaykla ancak Rocquaine'e yanalabilir; bu da, iki millik bir yoldur. Ortada iki deniz kayas, stelik de sis var. Bu can-Kurtaran kay Rocquaine'e ancak iki saat sonra ulaabilir. O zaman da ortalk zifiri karanlk olur. Deniz ykseliyor, rzgr serinliyor. Kasrga yakndr. Dnp sizi almay ok isteriz ama, frtna karsa, gelemeyiz. Burada kalrsanz mahvolursunuz. Siz de bizimle gelin!" Paris'li sze kart: "Kayk dolu, hem de ok dolu. Bir adam daha alamaz ama on kiiyiz... uursuz bir say. Bu sayyla kalmaktansa bir adam daha yklemek hayrldr. Onun iin, gelin, Kaptan!" Tangrouille da seslendi: "Btn bunlar benim yzmden oldu, yanl sizin deil. Gemide kalmanz doru olmaz." Clubin buna karlk gene: "Kalyorum!" dedi. "Frtna bu gece gemiyi paralayacak. Ben ondan ayrlmam. Gemi batnca, kaptan lr. Arkamdan: 'Sonuna kadar grevini yapt' derler. Tangrouille, sizi balyorum." Sonra kollarn kavuturarak bard. "Kumandaya dikkat! Palamar toptan al, gemiden uzakla! Gidin!" Cankurtaran kay ald. Imbrancam dmen tahtasn yakalad. Krek ekmeyen btn eller kaptana doru kalkt. Btn azlar bard: "Yaasn Kaptan Clubin!" , , Amerikal: "ite kusursuz bir adam!" dedi. , ,..,.,. Guernesey'li de: "Btn denizlerin en namuslu adarnjdjr," dedi. ' '':": '''^v:- Tangrouille alyordu; alak sesle mrldand: "Yrekli olsaydm onunla kalrdm." Kayk sisin iine dald, gzden kayboldu. , Artk hibir ey grlmez oldu. Kreklerin sesi azald, kesildi. . f Clubin yalnz kald. 173 IV BR UURUMUN AYDINLANIYOR

Bu adam kendisini, u kayann zerinde, u bulutun altnda, u suyun ortasnda, her trl canldan, her trl insan sesinden uzak, lme braklm, ykselen denizle inen gece arasnda yapayalnz grnce, derin bir sevin duydu. Baarmt. Hayaline kavumutu. Yazg zerine imzalad uzun vadeli polie en sonunda ona denmiti. Ona gre, braklmak kurtulmak demekti. Hanois Kayala-r'nn zerinde, karadan bir mil uzakta bulunuyordu; yetmi be bin frang vard. Bundan daha ustaca dzenlenmi bir deniz kazas meydana gelmemiti. Hibir eksik yan yoktu. uras gerek ki her ey nceden tasarlanmt. Clubin'in, daha genliinden beri, bir dncesi vard: Hayatn kumarna para olarak drstl koymak, namuslu adam olarak kabul edilmek, oradan yola kmak, frsatn kollamak, kumara srlen parann artmasna frsat vermek, iin pf noktasn bulmak, zamann kollamak; el yordamyla yoklamamak, yakalayvermek; bir yumruk vurmak ama, bir tek yumruk; bir vurgunla ii bitirmek, ahmaklar arkasnda brakmak. Aptal hrszlarn yirmi defada baaramadklarn bir defada baarmak niyetindeydi, ahmaklar daraacn boylarken kendisi servete erimek istiyordu. Rantaine'e rastlamas ona ilham vermiti. Hemen, ne yapacan tasarlamt. Rantaine'in boazna basmak, onu teslim olmaya zorlamak; sra onun aklamalarna gelince de ortadan kaybolarak sulamay sfra indirmek. l olarak kabul edilmek kaybolularn en iyisiydi. Bunun iin de Durande' mahvetmek gerekiyordu. Bu deniz kazas olacakt. stelik de iyi bir n brakarak gitmek, bu da onun btn hayatn aheser haline getiriyordu. Bu deniz kazasnda Clubin'i biri grse eytan mutlu halde grdn sanrd. Clubin btn hayatn bu dakika iin yaamt. Btn varl u iki kelimeyi anlatyordu: "En sonunda!" Bu karanlk yzde korkun bir sknet sararp soldu. Dibinde bir 174 blme varm gibi grnen donuk gzleri derin, korkun bir hal ald. Bu ruhun i tutumas orada yansd. Vicdann da, d yaradl gibi, kendi elektrik gerilimi vardr. Bir dnce bir hava olaydr. Baar srasnda, onu hazrlam olan birikmi dnceler aralanr, oradan bir kvlcm fkrr. nsann iinde ktln penesi bulunmas, orada bir av sezmesi, yanks olan bir mutluluktur. Zafer kazanan kt bir dnce bir yz aydnlatr. Baarlan birtakm dzenler, ulalan birtakm amalar, birtakm yabanl mutluluklar insanlarn gzlerinde ltl uygunsuz parltlarn yanp snmesine neden olur. Bu, sevinli frtnadr; bu gzda veren afaktr. Bu artk bir karalt, bir bulut haline dnen vicdandan da kar. Bu adamn gzbebeinde de yle bir kvlcm ldad. Ne gkyznde, ne de yeryznde ldad grlen hibir eye benzemiyordu bu imek. Clubin'in iinde, bask altnda bulunan namussuz dar frlad. Clubin korkun karanla bakt, sessiz, alak uursuz bir kahkaha atmaktan kendini alamad. Demek ki artk serbestti! Demek ki artk zengindi! En sonunda onun bilinmezi ortaya kyordu. Kendi sorununu zmlyordu. Clubin'in nnde vakit vard. Deniz ykseliyordu, bylece de Durande'a destek oluyordu. Onu en sonunda ykseltecekti de. Gemi skca s kayala yapyordu; hibir batma tehlikesi yoktu. stelik de kaya uzaklama zaman brakmak gerekti. Kayk belki de batp kaybolacakt; Clubin bunu umuyordu. Kazaya urayan Durande'n zerinde ayakta, karanlklar iinde bu brakln tadn kararak, kollarn kavuturdu. Otuz yl boyunca bu adamn zerine ikiyzllk kmt. Kendisi batan aa ktlktr, drstlkle ortaklk etmiti. Namustan, uygunsuz bir evlilik yapmlarn kiniyle nefret ediyordu. Hep namussuz bir tasars olmutu; erkek yana girdiinden beri bu sert zrh, grn tayordu. Onun altnda bir canavard; iyiliksever bir adam kl altnda bir haydut kalbiyle yayordu. Tatl grnl bir korsand. Drstln elinde tutsakt. Susuzluk denen u mumya kutusunun iine hapse175

dilmiti. Srtnda, bir cani iin ezici olan melek kanatlar vard. Genel saygnn altnda ezilmiti. Namuslu bir adam olarak kabul edilmek zordur. Kt dnp iyi konumay dengede tutmak ne g bir abadr! Cinayet hayaliyken drstlk hayaleti olmutu. Bu mantkszlk onun yazgs olmutu. Ahlakl, dayankl grnmesi, insan iine kabilir ekilde kalmas, alttan alta fkelenip kprmesi, di gcrtlarn glmseme gibi gstermesi gerekmiti. Ona gre, namus insan boan bir eydi. Btn hayatn aznn zerindeki bu eli srmak isteiyle geirmiti. Onu srmak isterken de pmek zorunda kalmt. Yalan sylemi olmak ac ekmi olmak demektir, ikiyzl biri hem sabreden, hem de katlanan bir kimsedir; bir zaferi hesaplar, bir ikenceye katlanr. Sertlikle yan yana yrterek, dengede tutarak boyuna bir kt darbenin tasarlanmas, kusursuz bir nle sslenen i rezillik, durmadan aldatmak, hibir zaman kendisi olmamak, gz boyamak... bu bir yorgunluktur. Kafasndaki btn bu karanlk dncelerle safl meydana getirmek, kendisine sayg duyanlar kemirmeyi istemek, okayc olmak, kendini tutmak, kendini bask altna almak, hep tetikte bulunmak, durmadan kendini kollamak, gizli suuna yadrganmayacak bir hava vermek, biimsizliini gzellik biiminde gstermek, ktlyle kendine bir kusursuzluk yaratmak, hanerle gdklamak, zehire eker katmak, davranlarnn yuvarlaklna, sesinin yumuaklna dikkat etmek, kendi bakna sahip olmamak... bundan cfaha zor, bundan daha ackl bir ey olamaz, ikiyzlln irenlii belirsizce ikiyzlnn iinde balar. Durmadan kendi dzenbazln imek bulant verir. O karmn tadn aznda hep duymak zorunda olan alak hilenin alakla verdii tatllktan irenir, yle bulant anlar vardr ki ikiyzl adam dncesini kusacak gibi olur. O tkr gerisin geriye yutmak pek irentir. Buna bir de son derece derin byklenmeyi de ekleyin, ikiyzlnn kendini beendii garip dakikalar vardr. Dzenbazda lsz bir benlik vardr. Solucan da, ejderha gibi kayar, onun gibi dikleir. Hain, isteini ancak ikinci role boyun eerek yapabilen huzursuz bir despottan baka bir ey deildir. ok byk eye yetenei olan bir kklktr bu. ikiyzl adam cce bir devdir. ^ 176 Clubin, byk bir gnl rahatlyla, ezildiini dnyordu. Ne hakla zengin domamt? Anasndan, babasndan yz bin lira gelire konmay pek isterdi. Neden byle bir geliri yoktu? Kendi suu deildi bu. Hayatn btn bu zevklerini ona vermeyerek onu niin almaya, yani aldatmaya, arkadan vurmaya, bakalarn mahvetmeye zorluyorlard? Bu ekilde, neden onu u yze glmek, yerlerde srnmek, kendini beendirmeye almak, kendini sevdirmek, saydrmak, gece gndz suratnda bir bakasnn yzn tamak cezasna mahkm etmilerdi? kiyzl davranmak bir iddete katlanmaktr, insan yalan syledii kimseden nefret eder. En sonun-J1 da, saat almt. Clubin cn alyordu. Kimden? Herkesten, her eyden. Lethierry ona iyilikten baka bir ey yapmamt; ite bir yaknma daha: Lethierry'den c alyordu. Karlarnda kendini skt herkesten c alyordu. Karln veriyordu imdi. Kendisi iin iyilik dnm olan herkes onun dmanyd. O adamn tutsa olmutu. Clubin hapisten kurtulmutu. k gereklemiti, insanlarn dndayd. lm olarak kabul edecekleri ey onun hayatyd; yaamaya yeni balayacakt. Gerek Clubin yalancsn bir yana atyordu. Bir rpda her eyi alt etmiti. Ayayla Rantaine'i bolua, Lethierry'i iflasa, adaleti karanla, kanlar yanlla, btn insanl, kendisinin dna itmiti. Dnyay bir yana atmt. Tanr'ya gelince, bu be harflik kelime onu pek dndrmyordu. Dindar olarak tannmt. Peki, sonra? kiyzllkte maaralar vardr; daha dorusu, ikiyzl adam tmyle bir maaradr. Clubin yalnz kalnca maaras ald. Bir elence an oldu; ruhunu havalandrd. Cinayetinin havasn cierlerinin btn gcyle iine ekti. Ktln dibi bu yzn zerinde gzle grlr duruma geldi. Clubin alp neelendi. O srada, onun baknn yannda Rantaine'in bak yeni domu bir ocuunki kadar temiz grnrd.

Maskenin koparlp karlmas, ne kurtulu! Kendi z benDeniz ileri/F. 12 177 ligini iren bir ekilde plak grmekten, ktln iinde serbeste ykanmaktan vicdan derin bir zevk alyordu. Uzun bir insan saygsnn basks en sonunda utanmazla kar lgn bir istek yaratr. Bylece, alakln iinde, belirli bir ehvete ulalr. O kadar az iskandil edilen o korkun ahlak derinliklerinin iinde, cinayetin irkinlii olan ne ac, ne ho eyler sergilenir! Szde iyi tannm olmann yavanl ayba kar itah uyandrr. nsanlar ylesine hor grlr ki onlar tarafndan aalanlmak istenir. Beenilmek, saylmak can skcdr. Dn, istedii gibi davranmaktaki serbestliine hayranlk duyulur. Alakln iinde o kadar rahat olan rezillie iddetli bir istekle baklr. Zorla eilen gzlerde ou zaman bu kaamak yan baklar vardr. Messalina'ya* hibir ey Marie Alacoque kadar yakn deildir. Ta, taht sahibi kadnla Louvries rahibesini karlatrn. Clubin de sanki rahibe peesi altnda yaamt. Edepsizlik hep en heves ettii eydi. Fahieye, kabul edilen rezilin tun gibi suratna imrenirdi; kendini o kzdan daha ok sokak kz gibi grr, bakire olarak tannmaktan nefret ederdi. Edepsizliin arsz olmutu. En sonunda, u kayann zerinde, u yalnzln iinde iten, akszl olabilirdi; ite olmutu da. ren olduunu iten duymak ne byk doyumdur! Cehennemin tadlabilecek btn doyumlarn Clubin o dakikada tatt; ikiyzlln geri kalm taksitleri ona dendi. kiyzllk bir bortur; eytan onu dedi. nsanlar ortadan kalkt iin, urada ancak gkyz kald iin, Clubin kendini utanmazln sarholuuna kaptrd. Kendi kendine: "Ben bir serseriyim, bir alam" dedi, memnun oldu. Bir insan vicdannda hibir zaman byle bir ey olmamtr. ikiyzl birinin yanarda gibi ate pskrmesi... hibir yanarda az bununla llemez. Orada hi kimsenin bulunmamasndan son derece memnundu ama, birisi bulunsayd hi de can sklmazd. * Roma mparatoru Claudius'un ei, Britannicus'la Octavia'nn anas Messa-lina elenceleri n salmt. Marie Alacoque ise ermilie ykseltilen bir rahibedir, (ev.) 178 nsanln yzne kar: "Sen bir ahmaksn!" demek onu mutlu ederdi. insanlarn bulunmay zaferini kesinletiriyordu ama, onun deerini azaltyordu. Zaferinin seyircisi olarak ancak kendisi vard. Ceza boyunduruuna vurulmu olmann gzellii vardr: Sizin alak olduunuzu herkes grebilir. Halk sizi seyretmeye zorlamak g gsterisinde bulunmak demektir. Boynunda demir halkayla, drt yol aznda bir sehpann zerinde ayakta duran bir krek mahkmu kendine doru dnmeye zorlad btn baklarn despotudur. Bu daraacnda bir heykel taban vardr. Genel dikkatin bir toplama merkezi olmak... bundan daha byk bir zafer olabilir mi? Genel gzbebeini bakmaya zorlamak, ama edinenler iin yz karas bir ayladr. Oradan herkese yukardan baklr. Herhangi bir eyin yukarsnda bulunulur. Orada insan kendini ahane bir ekiide gzler nne serer. Btn evrenin grd bir da-raacnn tahtla benzerlikleri yok deildir. Gzler nne serilmek, seyredilmek demektir. Kt bir saltanatn kukusuz sergileme doyumlar da vardr. Roma'y yakan Neron, Palatinat'y haince ele geiren XIV. Louis, Napoleon'u yava yava ldren kral vekili George, uygarln gzne baka baka Polonya'y ldren Nikolay, muhakkak ki Clubin'in dledii doyuma benzer bir eyler duymulard. Hor grmenin ycelii hor grlene bir plakllktr bu. Yce mutluluk. Bu dnceler ikiyzl bir adamda bir elime gibi grnrse de gerekte deildir. Btn alaklk kurnazdr. Bal zehirdir. Escobar da Sade Markisi'ne* pek yakndr. kiyzl, eksiksiz kt kii olduu iin, ahlakszln iki kutbunu kendinde toplar. Bir yandan rahip, bir yandan da fahiedir. Onun eytanlk cinsiyeti ifttir. kiyzl ktln korkun hnsasdr. Tek ba-

* spanyol Cizvit papaz Escober y Mendoza (1589-1669) vicdann isteklerine uydurmakla tannmtr. Fransz yazar Sade Markisi (1740-1814) sapk hovardalklaryla nldr. Bakasna eziyetten ehvet zevki almak anlamna gelen sadizm onun adndan gelir, (ev.) 179 sna kendi kendini dller. Kendi kendini dourur. Kendi kendini deitirir. Onu sevimli mi grmek istiyorsunuz, yzne bakn; korkun mu grmek istiyorsunuz, arkasn evirin. Clubin'in benliinden btn bu belirsiz dncelerin glgesi vard. Onlar kendisi pek az sezebiliyordu ama, onlardan pek byk doyum alyordu. Gecenin iinde bir cehennem kvlcmnn getii grl-dyse bu, ruhun dncelerinin birbirini kovalamasyd. Clubin bylece bir sre dalgn kald; ylann eski derisini izler gibi drstln izliyordu. Bu drstle herkes inanmt, hatta bir para kendi bile. kinci bir kahkaha att. Onu l sanacaklard; oysa, zengin bir adam olmutu. Onu kayboldu sanacaklard; oysa, kurtulmutu. Dnyann aptallna ne gzel bir oyun oynamt! Bu aptalln iinde Rantaine de vard. Clubin onu snrsz bir hor grmeyle dnyordu... sansarn tilkiye kar duyduu hor grme. Rantaine'in baaramad bu kaama kendisi baarmt. Rantaine, ba nnde, utanm, gidiyordu; Clubin ise zafere ulam olarak yitiyordu. Rantaine'in kt davrannn yatanda onun yerini almt; kumar kendisi kazanmt. Gelecee gelince, kesin bir karar yoktu. Kemerinde gizli duran demir kutuda tane banknotu vard; bu kesinlik ona yetiyordu. Adn deitirirdi. Altm bin frangn alt yz bin frank deerinde olduu lkeler vardr. u Rantaine hrszndan geri alnan parayla o lkelerden birine gidip namuslu bir hayat yaamak hi de fena bir hal aresi deildi. Para dalavereleri yapmak, byk ticaretin iine girmek, sermayesini artrmak, ciddi ekilde milyoner olmak... bu da hi fena olmazd. Szgelimi, Kosta Rica'da, oras byk kahve ticaretinin balangc olduu iin, kazanlacak tonlarla altn vard. Neyse, sonraki iti bu. Pek nemi yoktu. Bunlar dnmenin sras gelecekti. imdilik, zor olan yaplmt. Rantaine'i soymak, Durande'la birlikte kaybolmak en nemli noktayd. Bu tamamlanmt. Gerisi kolayd. Bundan byle hibir engel yoktu. Korkulacak hibir ey kalmamt. Bana hibir ey gelemezdi. Yze yze kyya 180 ulaacak, gece bastrnca Plainmont'a kacakt. Yalyar trmanacak, dosdoru perili eve gidecekti. nceden kayann bir deliine gizledii dml ipi sayesinde oraya kolayca girecekti. Perili evde, iinde kuru elbiseleriyle yiyecekler bulunan antasna kavuacakt. Orada bekleyebilirdi. Bilgi edinmiti. Sekiz gne kalmadan spanyol kaaklar, belki de Blasquito, Plainmont'a kacaktr. Birka altna da, tahminleri yanltmak iin Blasco'ya dedii gibi Torbay'a deil ama, Pasages'a ya da Bilbao'ya kendini gtrtebilirdi. Oradan Vera-Cruz'a ya da Yeni Orleans'a geebilirdi. Denize atlama zaman gelmiti artk: Cankurtaran kay uzaklamt. Clubin iin bir saatlik yzme hi de nemli deildi. Hanois Kayalar'nn zerinde olduuna gre, onu karadan ancak bir mil ayryordu. Clubin'in hayallerinin bu noktasnda siste bir yrtlma oldu. O korkun Dover Kayalklar belirdi. VII BEKLENLMEYEN ARAYA GRD ^,, -.-; Clubin akn akn bakt. Bu, gerekten de, korkun ssz, s kayalkt. Bu biimsiz ekil zerinde aldanmak olanakszd, ikiz Dover'ler, iren bir ekilde, aralarnda bir tuzak gibi darboaz gstererek, dikiliyorlard. Okyanusun tehlikeli geidi sanlrd. ikiz kayalar pek yakndaydlar. Sis bir suorta gibi onlar gizlemiti. Clubin sisin iinde yanl rotadan gitmiti. Btn dikkatine ramen, iki byk gemicinin -Beyaz Burun'u kefeden Gonza-les'le Yeil Burun'u kefeden Femandez'in- bana gelenler onun da bana gelmiti. Sis ona yolunu artmt. Tasarsnn gereklemesi iin sis ona pek kusursuz grnmt ama, tehlikeleri de vard. Clubin batya kaymt, yolundan sapmt. Guernesey'li

yolcu Hanois Kayalar'n tandn sanarak onun dmen krmasna yol amt. Clubin bylece, Hanois Kayalar'nn zerine dtn sanmt. 181 Kayaln slklarndan biriyle delinen Durande ikiz Do-, ver'den ancak birka yz metre bir uzaklktayd. ki yz kula daha uzakta koskocaman bir granit ktlesi gze arpyordu. Bu kayann sarp yamacnda, trmanmaya yarayacak birka entikle birka kabart grlyordu. Dik al bu dik duvarlarn dz izgi halindeki keleri en stteki dzln tepesini belli ediyordu. Adam Kayas'yd bu. Dover Kayalklar'ndan daha da yukar ykseliyordu. stteki dzl onlarn geit vermez ifte burnuna yukardan bakyordu. Kenarlarndan yklan bu dzlkte bir kumlanma, bilinmez nasl bir heykelimsi dzgnlk vard. Bundan daha ackl, daha uursuz bir ey dnlemezdi. Denizin, gecenin korkun hayaletleri iin bir tr taban olan bu iri kara parasnn drt ke yzlerine, ak denizin dalgalar sakin rtlerini kvrmlandrmaya gelirlerdi. Btn bu topluluk durgundu. Havada ancak bir esinti, suyun yznde belli belirsiz bir buruuk. Suyun bu sessiz yzeyinin altnda derinliklerin suya gmlm sonsuz hayat seziliyordu. Clubin sk sk Dover'in s kayaln uzaktan grmt. Orada bulunduunu kesinlikle anlad. Kukuya yer yoktu. Birdenbire, korkun deiiklik: Hanois Kayalar yerine Dover! Bir deniz mili yerine be deniz fersah. Be deniz fersah! Olacak ey deil! Tek bana bir deniz kazazedesi iin Dover Kayalklar gzle grlr, elle tutulur son dakika demektir. Karaya ulamak yasaktr. Clubin rperdi. Kendi kendini karanln azna atmt. Adam Kayas'ndan baka barnak yoktu. Belki de gece frtna patlayacakt. Durande'n ar ykl olan cankurtaran kay devrilirdi. Deniz kazasndan hibir haber karaya ulaamazd. Clubin'in Dover Kayal'nda brakldn bile kimse bilemeyecekti. Souktan, alktan lmekten baka bir olaslk yoktu. Yetmi be bin frang ona bir lokma ekmek bile salayamazd. Kurduu eylerin hepsi bu pusuya ulayordu. Clubin kendi ykmnn becerikli mimaryd. Hibir are yoktu. Hibir kurtulu olana yoktu. Zafer uurum haline gelmiti. Kurtulu yerine, tutsaklk. Zengin bir uzun gelecek yerine, can ekime. Clu182 bin'in btn mrnce tasarlad, kurduu yap gz ap kapayncaya kadar, bir imek akm kadar ksa bir zamanda yklmt. Bu eytann hayalinde kurduu cennet, gerek yzne, mezara kavumutu. Bu arada rzgr kmt. Sarslan, delinen, kopan sis, ekilsiz byk paralar halinde, karmakark, ufkun zerinde gidiyordu. Btn deniz yeniden ortaya kt. Giderek daha ok suya gmlen srlar ambarda brp duruyordu. Gece yaklayordu; belki frtna da. Durande, ykselen denizle, yava yava oturduu yerden yzmeye balam, sadan sola, sonra da soldan saa yalpalyor, bir eksen zerindeymi gibi s kayann zerinde dnme: ye balyordu. Bir an gelip onu bir dalgann koparaca, akntdan yana yuvarlayaca anlalyordu. Ortalk imdi kazann meydana geldii sradakinden daha aydnlkt. Saat daha ilerlemi olmasna ramen, evre daha iyi grlyordu. Sis giderken karanln bir ksmn da alp gtrmt. Bat btn bulutlardan kurtulmutu. Akamn alacakaranlnda byk, beyaz bir gkyz vard. Bu byk aydnlk denizi aydnlatyordu. Durande, eik bir dzlem zerinde, kndan pruvasna doru oturmutu. Clubin geminin hemen hemen suyun dnda kalan arka yanna kt. Baklarn ufka dikti. ikiyzlln zellii umuda inatla bal olmaktr. kiyzl, bekleyen kimsedir. kiyzllk korkun bir umuttan baka bir ey deildir; bu yalann dibi, kusura dnen o meziyetten oluur. Sylemesi gariptir ama, ikiyzllkte gven vardr. kiyzl bir adam, bilinmezlik iinde, ktle izin veren ilgisiz bir eye kendini brakr. Clubin alana bakyordu. Durum umutsuzdu; bu kt ruhlu adam hi de umutsuz deildi.

Kendi kendine, bu uzun sisten sonra, orta alabanda da ya da demir atp sis iinde kalm olan gemilerin yeniden yollarna koyulacaklarn, belki de bunlardan bir tanesinin ufuktan geeceini dnyordu. 183 Gerekten de, ufukta bir yelkenli belirdi. Yelkenli doudan gelip batya gidiyordu. Yaklatka, geminin yaps belirdi. Bir tek direi vard, yat gibi donatlmt. Cvadras hemen hemen dikeydi. Bir kotrayd bu. Yarm saate kalmadan Dover slnn olduka yaknndan geecekti. Clubin kendi kendine: "Kurtuldum!" dedi. Byle bir dakikada insan her eyden nce hayat dnr. Bu kotra belki de yabancyd. Plainmont'a giden kaak gemilerden biri olmadn kim bilebilirdi? Biasquito'nun kendisi olmadn kim bilebilirdi? O zaman yalnz hayat deil, serve de kurtulmu olurdu. Dover slyla karlamas, sonucu a-J buklatrarak, perili evdeki beklemeyi ortadan kaldrarak, ser-j veni deniz ortasnda sonulandrarak, mutlu bir olay olabilirdi. Baarnn btn inanc bu kaygl dnceye yeniden hz-| la doldu. Baarnn kendi haklar olduuna, alaklarn ne kadar kolaylkla inandklar grlmeye deer garip bir eydir. Yaplacak bir tek ey vard. Durande, kayalarn iine saplanm, karaltsn onlarn karaltsna katyordu; aralarndaki bir izgiden baka bir ey de-~ ilmi gibi girinti kntlarna karyordu; orada belirsiz, yitmi gibiydi; az kalan gn nda geip gidecek olan geminin dikkatini ekmeye yeterli olmayaakt. Buna karlk, akamn alacakaranl, Adam Kayas zerinde kara izgilerle belirirken, kayann zerinde ayakta duran, imdat iaretleri yapan bir insan hi phesiz ki seilirdi. Kazaya urayan adam kurtarmak iin kayk gnderirlerdi. Adam Kayas ancak iki yz kula tedeydi. Yze yze ulamak iten bile deildi, oraya trmanmak da kolayd. Yitirilecek bir dakika bile yoktu. Durande'n ba kayann iindeydi; denize arkadan, o srada Clubin'in bulunduu noktadan atlamak gerekiyordu. ie bir iskandil atmakla balad. Geminin arka tarafnn altnda ok derinlik olduunu anlad. Yukar gelen mikroskobik deliklilerle derisidikenliier el srlmemi durumdaydlar; bu da, 184 orada ok oyuk kaya maaralar bulunduunu, yzeydeki dalgalanmalar ne kadar gl olursa olsun orann, srekli durgun kaldn gsteriyordu. Clubin soyundu, elbisesini gvertenin zerinde brakt. Onu kurtaracak olanlar kendisine giyecek verirlerdi. Yalnz deri kemeri brakmad. plak kalnca, elini kemere gtrd, tokasn dzeltti, oradaki demir kutuyu eliyle yoklad; su yzndeki kayalarla dalgalar arasnda, Adam Kayas'na ulamak iin tutaca yn baklaryla abucak inceledi; sonra, ba aa atlayarak suya dald. Yksekten dt iin ok derine dald. Suyun ok aalarna indi, dibe ulat, ona dokundu; bir sre sualt kayalarnn pek yaknndan gitti; sonra yzeye kmak iin bir hamle yapt. Tam o srada, ayandan biri ekiyormu gibi geldi... .f.lt .*> .(> ht 185 YEDNC KTAP BR KTABA SORULAR SORMANIN TEDBRSZL I UURUMUN DBNDEK NC Gilliatt, Landoys Efendi'yle yaptr ksa konumadan birka dakika sonra, SaintSampson'dayd. Telalanacak kadar kayglyd. Ne olmutu acaba? SaintSampson'da, rktlen bir ar kovannn uultusu vard. Herkes kaplarnn nne uramt. Kadnlar haykryordu. Bir eyler anlatyormu gibi duran, elleriyle hareketler yapan kimseler vard; halk onlarn evresinde toplanmt. u sz duyuluyordu: "Ne felaket!" Birok yz glmsyordu.

Gilliatt hi kimseye bir ey sormuyordu. Sormak onun yaradlnda yoktu. Zaten yabanclarla konuamayacak kadar heyecanlyd. Anlatlanlara gveni yoktu, her eyi bir rpda renmeyi yeliyordu; doruaa Bravees Kona'na gitti. Kaygs ylesine bykt ki evden ieri girmekten ekinmedi bile. Zaten rhtma alan bask alt kat salonunun kaps ardna kadar akt. Kapnn eiinde bir kadn erkek kalabal vard. Herkes ieri giriyordu, o da girdi. eri girer girmez, kapnn pervaznn hemen yannda Landoys Efendi'yi buldu. Adam ona alak sesle: "Olay artk biliyorsunuzdur deil mi?" dedi. "Hayr." "Bunu size yoldan haykrmak istemedim. nsan kt haber getiren uursuz kular andrr sonra." "Ne olmu?" "Ourande batt." 186 Salonda byk bir kalabalk vard. Topluluk, tpk bir hastann odasndaym gibi, alak sesle konuuyordu. Komular, gelip geenler, merakllar, sradan kiilerdi btn bunlar. Bir eit korkuyla kapnn yannda ylm duruyorlar, salonun arka blmn bo brakyorlard. Orada, gzyalar iinde oturan Deruchette'in yannda Lethierry Efendi ayakta duruyordu. Dipteki blmeye srtn dayamt. Gemici bal kalarnn zerine dmt. Aarm bir tutam sa, yanann zerinde sarkyordu. Hibir ey sylemiyordu. Kollarnda kprdanma yoktu aznda da hi soluk yokmu gibiydi. Duvara dayanm bir eyaya benziyordu. Onu gren, iinde hayatn ktn anlyordu. Durande olmadna gre artk onun da yaamas iin bir neden kalmamt. Denizde bir ruhu vard, bu ruh sulara gmlmt. imdi ne yapacakt? Her sabah yataktan kalkmak, her akam yatana yatmak. Bir daha Durande' beklememek, bir daha onun gidiini grememek, geliini izleyememek. Amasz bir yaam art nedir ki? Yemek, imek; ya sonras? Bu adam btn almalarn bir bayaptla, btn zverilerini bir ilerlemeyle ssleyerek tamamlamt. lerleme yklm, bayapt lmt. Bombo birka yl daha yaamak neye yarard ki? Bundan byle yapacak hibir eyi kalmamt. Bu yata yeniden bala-namaz; stelik de iflas etmiti. Zavall yal adamcaz! Deruchette, bir sandalyenin zerine oturmu, alyor, iki elinin arasnda amcasnn yumruklarndan birini tutuyordu. Eller birbirine kavumutu, yumruk sklmt. ki znt arasndaki ayrm ite buradayd. Kavuturulan ellerde bir ey hl umut eder; sklm yumrukta, hibir ey. Lethierry Efendi kolunu ona brakm, istedii gibi davranmasna izin veriyordu. Kendisini koyvermiti. Onda ancak bir yldrm arptktan sonra kalabilecek kadar bir can kalmt. Kimi zaman uurumun dibine yle iniler vardr ki sizi canllar arasndan ekip alr. Odanzda gidip gelen kimseler belli belirsizdir; size kadar ulaamadan sizinle dirsek dirsee yaarlar. Siz onlar iin yanna yaklalamazsmz; onlar da size gre 187 iine girilemez durumdadrlar. Mutlulukla felaket; soluk alnacak ayn ortamlar deillerdir; insan felakete uraynca, bakalarnn yaayna uzaktan seyirci kalr, hemen hemen onlarn varlndan haberli bile olmaz; istendii kadar etten, kemikten olsun, insan kendisini artk gerek olarak gremez; kendi kendisi iin artk ancak bir dtr. Lethierry'nin baknda ite bu anlam vard. Topluluk fsldayordu. Herkes bildiklerini birbirine sylyordu. te haberler unlard: Durande, dn, siste, gne batmadan bir saat kadar nce, Dover Kayalklar'nda kazaya urayp batmt. Gemisinden ayrlmak istemeyen kaptandan baka herkes cankurtaran ka-yyla kurtulmutu. Sisten sonra ortaya kan bir gneybat rzgr onlar, az kalsn ikinci defa kazaya uratacakt. Rzgr onlar Guemesey'in tesine, ak denize srklemiti. Gece, iyi bir rastlantyla, Cashmere'\e karlamlard. Bu gemi onlar alp Saint-Pierre-Port'a

getirmiti. Hepsi, Tangoruille'un suuydu. Adam imdi hapisteydi. Clubin pek yce gnll davranmt dorusu. Kalabaln iinde pek bol olan klavuzlar, u "Dover Kayalklar" szn pek garip bir ekilde sylyorlard. Onlardan biri: "Kt konak yeri!" diyordu. Masann zerinde bir pusula, bir tomar dosya, not defterleri grlyordu; bunlar hi kukusuz kayk ayrlrken Clubin'in, Imbrancam'la Tangrouille'a teslim ettii Durande'n pusulasyla gemi defterleriydi; kendini lme brakt anda bile ktlara kadar kurtaran u adamn grkemli gnl tokluu; ycelikle dolu kk bir ayrnt; yce bir kendini unutu. Clubin'e hayran olmakta herkes birleiyordu; stelik, her eye karn, onun kurtulmu olmasnda da birleiyorlard. She-a/f/e/kotras Cashmere'en birka saat sonra gelmiti; en son haberleri ite bu gemi getirmiti. Durande'la ayn sularda yirmi drt saat geirmiti. Orada sis srasnda sabretmi, frtna srasnda da volta vurmutu. Shealtiel'm kaptan da orada bulunanlar arasndayd. Gilliatt ieri girdii srada bu kaptan Lethierry Efendi'ye bildiklerini anlatmt. Bu anlat gerek bir rapor gibiydi. Sabaha 188 I kar kasrga sona erip rzgr uygun hale geldiinden Shealti-efin kaptan deniz ortasnda sr brtleri duymutu. Dalgalar arasnda otlak sesi iitmek onu artmt. O yana doru ynelmi, Dover Kayalklar iinde Durande gzne arpmt. Deniz de, rzgr da yaklaabilmesi iin uygundu. Batk gemiye seslenmiti. Buna ancak ambarda boulan srlarn brts karlk vermiti. Shealtiel'm kaptan, Durande'n teknesinde hi kimse bulunmadna kesinlikle emindi. Batk geminin pek dayankl bir hali vard; kasrga ne kadar iddetli olursa olsun, Clubin orada geceyi geirebilmiti. yle yenilgiyi kolay kolay kabul edecek adamlardan deildi Clubin. Orada yoktu. Demek ki kurtulmutu. Granvelle'den, Saint-Malo'dan tek direkli pek ok yelkenli, iki direkli pek ok yelkenli gemi, sisten kurtulunca, dn akam -bunda asla phe yoktu- Dover Kayal'nn pek yaknndan gemi olmalydlar. Onlardan biri Kaptan Clubin'i teknesine alm olabilirdi. Hatrlamak gerekir ki Durande'n cankurtaran kay karaya oturan gemiden ayrlrken ok doluydu, pek ok tehlikeyle kar karyayd, fazla bir kii bile ar bir ykt, kay batrabilirdi; ite zellikle bu durum Kaptan Clubin'i batk gemide kalma kararn vermeye zorlamtr; ama, son grevini yerine getirdikten sonra, kurtarc bir gemi ortaya knca, muhakkak ki Clubin ondan yararlanmak iin hibir zorluk karmamtr, insan kahraman olur ama, ahmak olmaz. Kendini ldrdn dnmek pek mantksz olurdu, nk Clubin kusursuzdu. Sulu Clubin deil, Tangrouille'du. Btn bunlar kesinlikle inandrcyd; Shealti-e/ln kaptan gzle grnrcesine haklyd, herkes Clubin'in pek ksa bir zamanda ortaya kmasn bekliyordu. Onu zaferle karlamay tasarlyorlard. Kaptann anlattklarndan ortaya iki gerek kyordu: Clubin kurtulmutu, Durande yok olmutu. Durande'a gelince, olay olduu gibi kabul etmek gerekti, felaket kanlmazd. Shealtiel'm kaptan deniz kazasnn son blmn grmt. Aa yukar Durande'n iine ivilendii olduka sivri kaya btn gece dayanmt, sanki batk gemiyi kendine saklamak istermi gibi frtnann iddetine kar koymutu ama, sabahleyin, kurtarlacak kimse olmadn anlaya189 rak, Shealtiel\n Durande'dan uzaklaaca srada, frtnalarn son fkeli vuruu olan o zorlu dalgalardan biri ortaya kver-miti. Bu dalga fkeyle Durande' kaldrm, sivri kayadan koparm, frlatlan bir okun hz ve dz izgisiyle, iki Dover kayasnn arasna atmt. Kaptann dediine gre, "eytani" bir atrt duyulmutu. Dalgann belirli bir ykseklie kaldrd Du-rande, kpetesine kadar, kayalarn arasna skmt. Gene ivilenmiti ama, deniz altndaki sivri kayadakinden daha salam aklmt. Orada ackl bir ekilde aslm btn rzgra, dalgalara teslim edilmi, yle kalacakt. Sftea/f/e/tayfalarnn dediine gre, Durande'n drtte paralanmt. S kayalk onu tutmu, kaldrm olmasayd, hi phesiz ki gece batard. Shealtietm kaptan drbnyle batk gemiyi incelemiti. Denizci kesinliiyle

kazann ayrntlarn veriyordu. skeleden yana gvde paralanmt; direkler kopmu, yelkenler, evre ipleri sklm, direkleri salamla-tran halatlarn hemen hemen btn zincirleri kesilmiti, bir serenin dmesiyle giri kapsnn parmakl ezilmiti; byk direkten geminin yuvarlak arka ucuna kadar kpetenin dibinden halatlarn sarld tahta direkler krlmt; kumanya ambarnn tavan kmt; kayn kzaklar devrilmiti; dmenin sopas krlmt: dmen zincirinin ivileri sklmt; kpeteler dibinden kopmutu; geminin babalar gitmiti; kereste harap olmutu; latalar tutan tahta kuak yok olmutu; geminin k bodoslamas krlmt. Bu, frtnann lgnca ykp bozmasyd. Bataki diree gemi olan ykleme vincine gelince, hibir ey, hibir haber yoktu; yok olmutu; iri halatyla, palangalaryla, demir makara-' syla, zincirleriyle cehennemin dibine gitmiti. Durande parampara olmutu; su imdi onu trtklayacakt. Birka gn sonra gemiden hibir ey kalmayacakt. Yalnz makine -alacak ey, kusursuzluunu kantlayan ey- bu yklp bozulmadan hemen hemen hi zarar grmemiti. Shealtiet'm kaptan "ma-nivela"nn pek bir hasar olmadn syleyebileceini sanyordu. Geminin direkleri krlmt ama, makinenin bacas dayanmt. Kumanda kprsnn demir korkuluklar sadece kvrl-mt; ark dolaplar zarara uramt, kafesler ezilip rselen190 misti ama, arklarn bir kanad bile eksilmemie benziyordu. Makine kusursuzdu. Shealtiet'm kaptannn kans buydu. Toplulua karm bulunan atei Imbrancam da bu kany paylayordu. Pek ok Beyaz'dan daha akll olan bu Zenci makinenin hayranyd. Kara ellerinin on parman aarak kollarn havaya kaldryor, sesi kmayan Lethierry'e:. "Efendim, makine hayatta, yayor!" diyordu. Artk Clubin'in kurtuluu salandna, Durande'n teknesi gzden karldna gre, topluluklarn konumalarnda makine sz konusu oluyordu. Tpk bir insanm gibi onunla ilgileniliyordu. yi davran karsnda hayranlk duyuluyordu. Bir Fransz gemicisi: "te salam, dayankl bir kocakar!" diyordu. Guernesey'li bir balk da: "Ondan iyisi can sal!" dedi. Shealtiet'm kaptan yeniden sze katlarak: "O frtnadan byle bir iki syrkla, iin iinden kurtulabilmesi iin son derece ansl olmas gerekir!" dedi. Yava yava bu gemi genel dnce haline geldi. Yanda ve kart dnceleri glendirdi. Makinenin dostlar da vard, dmanlar da. Eski bir yeklenli gemisi olan, Durande'n mterilerini ele geirmeyi uman pek ok kimse, Dover Kayal-'nn yeni bulua kar hak ettii ekilde davranm olmasna, hi de zlm deildi. Fslt uultu haline geldi. Hemen hemen grltyle tartld. Bununla birlikte bu hl bir para saygl bir grltyd; zaman zaman da, Lethierry'nin mezar andran sessizliinin etkisi altnda, birden seslerini alaltyorlard. Her keden giriilen konumalardan u sonu ortaya kyordu: Esas olan makineydi. Gemi yeniden yaplabilirdi, makine yeniden meydana getirilemezdi. Bu makine tekti. Onun bir eini yapmaya para yetimezdi; daha da beteri, ii bulunmazd. Makinenin yapcsnn lm olduu hatrlatlyordu. Makine krk bin franga mal olmutu. Bundan byle hi kimse bir olaslk iin, yle bir sermayeyi tehlikeye atmazd. stelik de yle bir karara varlmt: Buharl gemiler de tpk yelkenli gemiler gibi batabiliyordu; Durande'n bugn urad kaza gemiteki btn baarsn sulara gmyordu. Bununa birlikte, makine191 nin u anda iyi durumda, tam olduunu, ama hi kukusuz be, alt gne kalmadan tpk gemi gibi onun da paralanacan dnmek iler acs bir eydi. Makine var olduu srece, denilebilir ki gemi kazaya uramamtr. Ancak makine yok olursa bir daha yerine konulamaz. Makineyi kurtarmak felaketi onarmak demektir. Makineyi kurtarmak... sylenmesi kolayd ama, bunu kim zerine alacakt? Acaba bu olabilir miydi? Yapmakla gerekletirmek iki ayr eydir; kant da u ki hayal kurmak kolaydr da onu gerekletirmek zordur. Yaplamayacak, akln almayaca bir hayal varsa o da uydu: Dverler zerine oturan bir makineyi kurtarmak. Bu kayalarn zerinde almak iin bir gemiyle tayfa yollamak

mantkszlk olurdu; bunu akldan karmak gerekti. Deniz frtnalarnn mevsimiydi; ilk kasrgada, demirlerin zincirlerini denizalt kayalarnn sivri ular testere gibi keser, gemi de s kayalkta paralanrd. Bu, ilk deniz kazasnn yardmna ikinci bir deniz kazas yollamak demektir. Alktan len efsanevi kazazedenin barnd, st dzlkte bulunan o delie benzer yerde ancak bir kii iin yer vard. Bylece, demek ki, bu makineyi kurtarmak iin bir tek adamn Dover Kayalklan'na gitmesi, tek bana gitmesi gerekiyordu... o denizde yalnz, o lde yalnz, kydan be fersah uzaklkta yalnz, o dehetin iinde yalnz, haftalarca yalnz, beklenenin, beklenmeyenin karsnda yalnz, yokluun iddetli kayglar iinde, yiyecek-ieceksie, kazann olaylar iinde yardm beklemeden, orada alktan can veren eski kazazedeninkin-den baka hibir insan izi olmadan, o lden baka bir arkada, can yolda olmadan. Kald ki makineyi kurtarmak iin nasl davranacakt acaba? Onun yalnz gemici deil, demirci olmas da gerekti. Hem de ne zorluklar iinde! Bunu deneyecek insan kahramandan da teye bir varlk olacakt. Bu bir deli olabilirdi, nk insanst gcn gerektii birtakm lsz giriimlerde kahramanln da zerinden lgnlk vardr. Gerekten de, her eye karn, demir yn iin kendini feda etme, ar bir lgnlk olmaz m? Hayr, hi kimse Dover Kayalklan'na gitmezdi. brleri gibi makineden de vazgemek gerekti. Gerekli kurtarc ortaya kmazd. Byle bir adam nerede bulmal acaba? 192 Bu, bir para baka trl sylenerek, halk arasnda fsldanan btn konumalarn temelini oluturuyordu. Shealtieln eski bir klavuz olan kaptan herkesin dncesini yksek sesle sylenen u szlerle zetledi: "Hayr! Her ey bitti. Oraya gidip makineyi geri getirecek adam yoktur." Imbrancam: "Mademki ben gitmiyorum, demek ki oraya gitmek olanakszdr," diye ekledi. Shealtiel'm kaptan, olanakszln kesinliini belirten o sertlikle sol elini sallad. "Ya yle bir adam varsa..." Deruchette ban evirdi. "Ben onunla evlenirdim," dedi. Bir sessizlik oldu. Topluluklarn ortasndan sapsar bir adam glmsedi. "Onunla evlenir miydiniz, Bayan Deruchette?" dedi. Gilliatt't bu. Btn gzler yukar kalkmt. Lethierry dimdik dikilmiti. Kalarnn altnda garip bir k vard. Yumruuyla gemici baln yakalad, onu yere frlatt, sonra kutsal bir arballkla, orada bulunanlarn hibirini grmeden nne bakt. "Deruchette onunla evlenecektir. Bu konuda ben Tanr'ya eref sz veriyorum." BATI KIYISINDA PEK OK AKINLIK O gnden sonra gece, saat ondan sonra, kr kr ay olacakt. yleyken, gene de gecenin rzgr, deniz bakmndan iyi grn her ne olursa olsun, hibir balk ne Hougue La Perre'den, ne Bourdeaux'dan, ne Houmet Benet'den, ne Platon'dan, ne Port Grat'tan, ne Vason Koyu'ndan, ne Perelle Krfezi'nden, ne Pezeris'den, ne Tielles'den, ne Saints Koyu'ndan, ne Petit Bo'dan, ne de Guernesey'in liman ya da liDeniz ileri/F. 13 193 mancndan dar kmay aklndan bile geirmiyordu. Bu da pek basitti: le vakti horoz tmt. Olaanst bir saatte horoz tnce balk av yaplmazd. Derken, o akam, gece bastrrken, Omptolle'e dnen bir balk aknla urad. Houmet Paradis hizasnda, iki Bra-yes ile iki Grunes'n tesinde, ters evrilmi bir huniye benzeyen Plattes Fougeres'ler iaret kulesini soluna, bir insan suratna benzeyen Saint-Sampson iaret kulesini sana alan nc bir iaret kulesini kulesi grr gibi oldu. Bu kule neyin nesiydi acaba? Onu bu noktaya ne zaman dikmilerdi? Hangi sl belirtiyordu? aret kulesi bu

sorulara hemen karlk verdi: Kule oynuyordu. Bir yelken direiydi bu. Balknn aknl azalmad. Bir iaret kulesi soru konusu oluyordu, bir direk daha da ok soru uyandryordu. Bir balk av olamazd. Herkes limana dnerken, birisi kyordu. Kim? Niin? On dakika sonra, ar ar yol alan yelken direi, Omptol-le balksnn olduka yaknna geldi. Balk kay tanyamad. Krek ekildiini duydu. ki krein sesinden baka bir ey yoktu. Demek ki grne gre bu bir tek kiiydi. Fontenelle Burnu'nun tesinde rzgra kavumak iin yzyordu. Orada belki yelken aacakt. Demek ki Ancresse'le Crevel Da'n gemek istiyordu. Bunun anlam neydi acaba? Direk geti, balk limana dnd. Gene o gece, Guemesey'in bat kysnda, dank, tek tek gzlemciler, deiik saatlerde*, deiik noktalarda, bir eyler grdler. Omptolle'lu balk kayn halatla karaya daha yeni balamt ki, bir yosun arabacs, yar mil daha uzakta, Clotu-res'n ssz yolu zerinde, eski Kromlek antnn yannda, 6,7 numaral gzetleme kulelerinin dolaylarnda atlarn krbalarken, denizde, ufukta olduka uzakta, gerektii kadar iyi bilinmedii iin pek seyrek gidilen bir yerde, Roque-Nord'la Sab-lonneuse'n karsnda, yelken ekildiini grd. Aslnda, gemiden yana deil de arabadan yana olduu iin, pek dikkat etmedi. Arabacnn bu yelkeni grmesi zerinden yarm saat ya gemi, ya gememiti ki, kentteki iinden dnen bir svac, 194 pelee su birikintisini dolanrken, birdenbire, Quenon, Rousse De Mer, Grippe de Rousse kayalarnn arasna byk bir cesaretle girmi olan bir kaykla hemen hemen burun buruna geldi. Gece ok karanlkt ama, deniz aydnlkt; bu, sk sk meydana gelen bir olaydr. Ak denizdeki gidi geliler fark edilebilirdi. Denizde bir o kayk vard. Biraz daha aada, biraz daha ge saatte, Port Soif' Port Enfer'den ayran kum izgisinin zerine canl balk sandklarn yerletiren bir stakoz toplaycs, Boue Corneille'le Moulret-te arasnda szlen bir kayn ne yaptn anlayamad. Orada tehlikeyi gze almak iin hem iyi bir kaptan, hem de bir yer-![ lere yetimek iin acelesi olmak gerekirdi. Catel'de saat sekizi alarken, Coco Bay'nin meyhanecisi, olduka ararak, Boue De Jardin'le Grunettes'lerin tesinde, Suzanne'la Bat Grunes'lerinin pek yaknnda bir yelken grd. Coco Bay'den pek uzak olmayan bir yerde, Vason Koyu'nun o ssz Houmet sivri kntsnn zerinde, iki k birbirinden ayrlmakta, birbirini alkoymaktayd; kzn olana: "Gidiyorsam seninle birlikte olmamak uruna deil iim var da ondan," dedii srada yanlarndan geen ve Messellettes'lere doru yol alan olduka byk bir kayk ayrlk pmelerinin arasndan onlar oyalad. Pipet adl yalda oturan B. Le Peyre Des Norgiots, akamn saat dokuzuna doru, rn hrszlarnn meyve bahesi Jennerotte'ta ve "aa dikili avlusunda", itte atklar bir delii incelemekle urayordu; zarar saptarken bir yandan da gecenin bu saatinde byk bir cretkrlkla Crocq Burnu'nu geen bir kayk gzne arpt. Bir frtnann ertesi gn, denizde hl srp giden karklk kalntsyla bu yol pek gvenli deildi. Dar geitleri ezbere bilmedike, o yolu semek tedbirsizlikti. Saat dokuz buukta, Equerrier'de, an tayan bir tarakl a balks, Colombelle'le Souffleress arasnda, bir gemi olmas gereken bir eyi seyretmek iin bir sre durdu. Bu gemi kendini pek tehlikeye atyordu. Orada birdenbire ok tehlikeli rzgrlar kard. Souffleresse kayalnn bu ad almasnn nedeni, birdenbire kayklarn zerine esmesindendir. 195 Tam ay doduu srada, sularn ykselmesi tam olduundan, deniz de kk Li-Hou Boaz'nda pek durgun olduundan, Li-Hou Adas'nn yalnz bekisi pek rkt; ayla kendi arasndan uzun, kara bir eklin getiini grd. Yksek, dar olan bu kara ekil ayaa kalkm yryen bir kefene benziyordu. Kaya dizilerinin meydana getirdii o bir nevi duvarlarn zerinden ar ar szlyordu. Li-Ho'nun bekisi Siyahl Hanm' tanr gibi oldu.

Beyazl Hanm Tau De Pez D'Amont'da, Kurunili Hanm Tau De Pez D'Aval'de oturur. Krmzl hanm Banc-Marqu-is'nin kuzeyinde Silleuse'de, Siyahl Hanm da, Li-Houment'in batsnda, Grand-Etacre'de oturur. Gece, ay nda, bu hanmlar karlar, kimi vakit de birbirlerine rastlarlar. En kt olaslkla bu kara ekil bir yelken de olabilirdi. zerlerinde yrr gibi grnd uzun kayadan duvarlar gerekten de arkalarndan geen bir kayn teknesini gizleyip yalnz yelkeni akta brakabilirdi. Ama, beki kendi kendine, bu saatte, Li-Hou, Pecheresse, Angullereres'lerle Leree Burnu arasndan hangi kayn gemeyi gze alabileceini dnd. Hem de hangi amala? Bunun Siyahl Hanm olmas ona daha akla yakn grnd. Ayn Saint-Pierre Du Bois'nn an kulesini daha yeni at srada Rocquaine atosu'nun avuu, asma kprnn merdiveninin yarsn kaldrrken, koyun aznda, Yukar Ca-nee'den daha uzakta, Sambtle'den daha yaknda, kuzeyden gneye inermi gibi grnen yelkenli bir gemi grd. Guernesey'in gneyinde, Plainmont'un arkasnda, uurumlardan, sarp yamalardan meydana gelen, dimdik denize inen bir koyun dibinde 1855'ten beri adada oturan, belki de bu satrlarn yazaryla ayn kimse olan bir Franszn, "Drdnc Kattaki Liman" ad verdii, bugn de genel olarak bu adla anlan garip bir liman vardr. O zamanlar Moie adn tayan bu liman, yar doal, yar yontulmu, suyun dzeyindeki on iki metre kadar ykseklikten, eik dzlemli, yan yana iki kaln kalasla denize ulaan bir kaya dzldr. Zincirlerle, makaralarla, kol gcyle yukar ekilen kayklar, iki raya benzeyen bu iri kalas boyunca denizden ykselir, yeniden oraya inerler. nsanlar iin bir 196 merdiven vardr. O devirde bu limana kaaklar sk sk urard, pek az kullanldndan buras onlarn pek iine yaryordu. Saat on bire doru, kaaklar, belki de Clubin'in gvenmi olduu adamlar, kk denkleriyle Moie'nn bu dzlnn tepesindeydiler. Kaaklk eden gzetler; onlar da gzetliyorlard. Plaintmont Burnu'ndan birdenbire kveren bir yelkenliyi grnce pek ardlar. Ay vard. Bunun, byk Hanois Kayas'nn arkasna gzetlemek iin pusu kurmaya giden bir ky koruma memuru olmasndan korkarak, bu yelkeni gzetlediler. Ama yelken Hanois Kayalar'n geti, Boue Blon-del'i kuzeybatda ardnda brakt, ufuktaki sislerin morumsu glgeleri iine ald. Kaaklar kendi kendilerine: "Bu kayk hangi cehenneme gidebilir?" diye sylendiler. Gene o akam, gnein batndan az sona, Sokan Kt kulbesinin kapsna birisinin vurduu duyuldu. Bu, kahverengi giysili sar orapl gen bir ocuktu; kl dinsel evrenin rahip mezlerinden biri olduunu gsteriyordu. Sokan Kt'nn kaps ve pancurlar kapalyd. Elinde bir fenerle kaykta dolaan yal deniz rnleri avcs kadn, olana seslenmiti, Sokan Kt'nn nnde, yal balk kadnla kk kilise mezi arasnda u szler konuulmutu: "Ne istiyorsun, delikanl?" "Buradaki adam." "Adam evde yok." "Nerede?" , "Haberim yok." "Yarn evde olur mu-acaba?" "Bilmem." ; . , , "Gitti mi acaba?" ,:;;. .;: '.-,: ,',,;) ;;" "Bilmem." ': ; "nk, bak, hatun, dinsel evrenin yeni barahibi Sayn Ebenezer Caudray onu grmeye gelmek istiyordu." "Bilmem." "Sokan Kt'ndeki adam yarn evinde olacak m diye sormam iin sayn rahip beni yollad." "Bilmem." 197

NCL' TEDRGN ETMEYN Olaydan sonraki yirmi drt saat iinde, Lethierry Efendi uyku uyuyamad, yemek yemedi, su imedi, Deruchette'i alnndan pt, hl bir haber alnamayan Clubin'i sordu, hibir ikyette bulunmayacan bildiren bir ifade imzalad. Tangrouille'u serbest braktrd. Btn ertesi gn Durande'n yazhanesindeki masaya dirseklerini yar dayayarak, ne ayakta, ne oturarak, bylece kald. Kendisiyle konuulduu zaman yumuaklkla karlk veriyordu. Zaten herkesin merak yatm olduundan Bravees Kona'na yalnzlk geri gelmi. Kap yeniden kapanmt; Let-hierry'i Deruchette'le brakmlard. Lethierry'nin gzlerinden geen imek snmt; felaketin balangcndaki zgn bak yeniden gzlerine dolmutu. Deruchette kayglanm, Grace'la Douce'un dyle, hibir ey sylemeden, onun yanna, masasnn zerinde, kt haber geldiinde amcasnn rmekte olduu bir ift orab b-rak vermiti. Lethierry ac ac glmsedi. "Demek beni aptal sanyorlar!" dedi. Bir eyrek saat sessizlikten sonra da ekledi: "nsan mutlu olunca bu tutkular ie yarar." Deruchette o bir ift orab ortadan kaldrvermiti, frsattan yararlanarak Lethierry'nin pek bakp durduu pusulayla geminin ktlarn da ortadan kaldrmt. leden sonra, ay saatinden az nce, kap ald, karalar giyinmi, biri yal, br gen iki adam ieri girdi. Genci bu yknn anlatl srasnda belki de gzden kamamtr. Bu adamlarn ikisinde de arbal bir hal vard ama, bambaka bir arballkt; yalsnda "grn arball" diyebileceimiz ey vard. Gencindiyse yaradltan arballk vard. Birini klk kyafet verir, brn dnce. Bunlar, her ikisi de yerlemi dinden olan, iki kilise adamyd; klklar bunu belirtiyordu. Gen adamda, gzlemciyi ilk bakta etkileyen ey, gzlerinde ok derin olan bu arballkt, bu hi kukusuz onun kiiliinden deil, dncesinden doan bir arballkt. Arballk tutkuyu kabul eder, onu saflatrarak yceltir ama, bu gen adam her eyden nce yakkl, gzel bir erkekti. Rahip olduundan, en azndan yirmi be yandayd ama, on sekizinde grnyordu. Onda ruhun tutku, bedenin de ak iin ya-radlm gibi grnmesinden ileri gelen bir uyum, belki de bir eliki vard. Sarn, pembe-beyaz, krpecik bir delikanlyd; arbal elbisesinin iinde, gen kz yanaklaryla, ince elleriyle, ok narin, ok yumuakt; bask altna alnm olmakla birlikte, ok canl, doal bir tavr vard. Onda her ey gzellik, zarafet, adeta ehvetti. Baknn gzellii bu zarafet arln kapatyordu. ocuk dilerini gsteren iten glmseyii dnceli, dindard. Bu gen bir saray soylusunun sevimliliiyle bir piskoposun saygnlyd. Sk sar salarnn altnda -o kadar ki pek zarif grnyorlard- kafatas yksek, saf, biimliydi. ki kan arasnda, kanatlar ak, uan bir dnce kuu izlenimini uyandryordu belli belirsiz. insan onu grnce, iyi niyetli, saf, temiz, baya insanln ters ynnde ilerleyen, hayalin akllandrd, tecrbenin heyecanland o yaratklardan biriyle karlatn anlyordu. Onun saydam genlii i olgunluunu gsteriyordu. Yanndaki ak sal rahiple karlatrlnca, ilk bakta onun olu gibi grnyordu, ikincisinde babas gibi. Bu yal rahip sayn Jaquemin Herode'dan bakas deildi. Barahip Jaquemin Herode, bir para papasz papalktan yana olan yksek kiliseye balyd. Anglikanlk daha o zamanlar bile, sonralar bir ksmn Katoliklie gtren hareketin iinde belirmi, toplanm eilimlerle ileniyordu. Barahip Jaquemin Herode, hemen hemen Roma Katolik Kilisesi'nin bir ekli olan o Anglikan kulundand. Uzun boylu, dengeli, dar yapl, yce grnl bir adamd. Onun i gr n dar pek az szard. stelik de gsteriliydi. Kiilii yer doldururdu. Bir barahipten ok bir rahibe benzerdi. Redingotu bir para papaz cbbesi biiminde dikilmiti. Onun gerek ortam Roma

198 199 olmalyd. O doutan bir meclis ruhanisiydi. Adeta bir papay donatmak, btn papalk buyruundakilerle birlikte, in abitto paonazzo*, tanan papalk koltuunun ardnda yrmek iin yaratlma beziyordu. ngiliz domu, incil'den ok Tevrat'a dnk bir dinsel eitim grm olmak kt rastlants onu bu yce talihten yoksun brakmt. Btn grkemi unda zetleniyordu: Saint-Pierre-Port bapapaz, Guernesey Adas bara-hibi Winchester piskoposunun yerine atanm olmak. Bu, hi kukusuz, zaferdi. Bu zafer, her eye ramen, Bay Jaquemin Herode'un olduka iyi bir kimse olmasna engel olmuyordu. ilahiyat olarak, anlayanlarn saygsnda iyi bir yeri vard, ngiltere'nin Sorbonne'u gibi olan Arches bilim kurulunda kendisine bir bilgin gzyle baklyordu. Bilgin hali, gl ar bir gz krp, kll burun delikleri, dilek az, ince st duda kaln alt duda, saysz diplomas, kabark papaz arpal, soylu dostlar, hep cebinde tad bir de incil'i vard. Lethierry Efendi'nin kafas ylesine doluydu ki iki rahibin ieri giriinin meydana getirdii btn tepki belirsiz bir ka atmas oldu. B. Jaquemin Herode ilerledi, selam verdi, sade bir ekilde yce birka szckle, daha pek yeni kan tayinini hatrlatt. Dinsel evrede, kendi yerine gelen rahibi, Saint-Sampson'un yeni barahibi Sayn Joe Ebenezer Caudray'i Lethirerry Efen-di'yle tantrmaya geldiini syledi. Kurallara gre yeni rahibi kentin ileri gelenleriyle tantrmas gerekiyordu. Deruchette ayaa kalkt. Sayn rahip Ebenezer, yani gen papaz eildi. Lethierry Efendi B. Ebenezer'e bakt, dilerinin arasnda homurdand: "Kt gemici." Grace sandalyeleri getirdi, iki rahip masann yanna oturdular. Sayn Herode bir konumaya giriti. Olay duymutu: * talyanca: "Eflatun elbiseler iinde". Katolik piskoposlarnn elbisesi eflatundur, (ev.) 200 Durande deniz kazasna uramt. Rahip sfatyla, avutmaya, t vermeye gelmiti. Bu deniz kazas ktyd ama, bir yandan da iyiydi. Kendi kendimizi bir tartalm: Bollukla, refahla byklenmemi miydik? Mutluluk sular tehlikelidir. Felaketleri kt yanndan almamak gerekir. Tanr'nn yollar bilinmez. Lethierry Efendi iflas etmiti. Peki, ne olmutu yani? Zengin olmak tehlikede bulunmak demekti! nsanlarn szde dostlar vardr. Yoksulluk onlar uzaklatrr. nsan yalnz kalr: Solus eri. Dediklerine gre, Durande ylda bin ngiliz liras kr salyordu. Bir bilge iin bu oktur. eytan'n bizi kkrtmasndan kaalm, altn hor grelim. Felakete urayp tek bana braklmay minnettarlkla kabul edelim. Yalnzlk rnlerle doludur. Orada Tanr'nn ltuflarna ulalr. Aia, babas Sebe-on'un eeklerini gtrrken, yalnzlk iinde scak sular buldu. Yazgnn, anlamna eriilmez kararlarna kar bakaldrma-yalm. Hz. Eyyub, yoksulluktan sonra byk bir servete kavumutu. Durande'n kaybndan ileri gelen, zarar ziyann, geici de olsa, kapatlamayacan kim bilebilir ki? Mesela, kendisi, barahip Jaquemin Herode, Sheffield'de kurulmakta olan ok verimli bir ie sermaye yatrmt; Lethierry Efendi, elinde kalan sermayelerle, o ie girmek isterse, orada yeniden servet sahibi olabilirdi; bu, Polonya'y ezmekte olan Rusya ar iin byk bir silah taahhdyd. Oradan yzde yz kazanlacakt. ar kelimesi Lethierry'yi uyandrr gibi oldu Sayn Herode'un szn kesti. "Ben ar istemem." Sayn Herode karlk verdi: "Lethierry Efendi, hkmdarlar Tanr istemitir. yle yazldr: 'Caesar'n hakkn Caesar'a veriniz.' ar da Ca-esar'dr." "O da kimmi, Caesar? Tanmyorum." Sayn Jaquemin Herode tlerine yeniden balad. Sheffield zerinde ayak diredi. Caesar' istememek cumhuriyeti olmak demekti. Sayn rahip bir kimsenin

cumhuriyeti olmasn pekl anlyordu. yleyse Lethierry Efendi bir cumhuriyete doru ynelsindi. Servetini Birleik Devletler'de ingiltere'de201 kinden daha iyi kalkndrabilirdi. Elinden kalanlar on katna karmak istiyorsa, yirmi bini akn Zenci altran, Texas'm byk iftlik iletmeleri irketinden hisse senetleri almas gerekirdi. Lethierry: "Ben klelik istemem," dedi. Sayn barahip Herode karlk verdi: "Klelik kutsal bir kurulutur. yle yazlr: Efendisi klesini dverse, ona hibir ceza verilmez, nk bu onun parasdr." Grace'la Douce, kapnn eiinde durmular, sayn bapapazn szlerini kendilerinden gemi gibi dinliyorlard. Sayn rahip srdrd. Ne de olsa, daha nce de sylediimiz gibi, iyi bir adamd; Lethierry Efendi'yle aralarndaki snf ya da kiilik ayrl her ne olursa, elinden gelen her trl manevi, hatta dnyalk yardm byk bir itenlikle ona sunmak iin gelmiti. Lethierry Efendi, Rus ya da Amerikan, herhangi bir yatrm iine krl bir ekilde katlamayacak derecede iflas etmise neden hkmet grevine, cretli memurluklara gitmiyordu? Bunlar soylu memurluklard, sayn rahip Lethierry Efendi'yi oralara yerletirmeye hazrd. Tam da o srada, Jersey'deki vikont vekillii botu. Lethierry Efendi sevilip saylyordu. Guemesey bapapaznn yerine atanan Sayn Herode da Jersey'deki bu grevi ona salayacana emindi. Bu memurluk nemli bir iti; kraln temilcisi olarak durumalarla, halkn mahkemedeki ak savunmalarna, mahkeme kararlarnn yerine getirilmesine katlrd. Lethierry gzbebeklerini barahip Herode'a dikti. "Aslmalardan holanmam," dedi. Barahip Herode o zamana kadar btn szckleri ayn sesle sylemiti; imdi bir fke nbetine tutuldu, yeni bir sesle konutu: "Lethierry Efendi, lm cezas kutsal bir buyruktur. Tanr klc insanoluna teslim etti. yle yazldr: 'Gze gz, die di'." Sayn Ebenezer sandalyesini belli belirsiz sayn Jaqu-emin'inkine yaklatrd, ancak onun iitebilecei bir ekilde: "Bu adamn dedikleri, ona syletiliyor," dedi. Jaquemin Herode ayn sesle: "Kim syletiyor? Ne yolla?" diye sordu. 202 Ebenezer ok alak sesle karlk verdi: "Vicdan." Sayn Herode cebini kartrd, kk boy. kaln, ciltli, tokal bir kitap kard, masann zerine koydu, yksek sesle de: "Vicdan ite budur!" dedi. Kitap bir ncil'di. Sonra barahip Herode yumuad: Btn istei, son derece sayg duyduu Lethierry Efendi'ye yararl olabilmekmi. Rahip olduuna gre, t vermek onun hakkym, deviymi; bununla birlikte, Lethierry Efendi serbestmi. Lethierry yeniden dncelerine, derin kederine dalmt, sylenenleri dinlemiyordu. Onun yannda oturan Deruchette de dnceliydi. Gzlerini nnden kaldrmyordu; pek cansz srp giden sknty ekliyordu. Hibir ey sylemeyen bir tank anlatlamaz bir arlktr. stelik de barahip Herode onun varlndan habersizmi gibi duruyordu. Lethierry artk karlk vermedi, barahip Herode meydan bo buldu. t kiiden gelir, esin Tanr'dan; rahibin dnde esin de vardr. tleri kabul etmek yararldr, geri evirmek tehlikelidir. Nathanael'in zendirmelerini hor grd iin Sochoth'u on bir eytan yakalad. Havari Andre'yi evinden d-, an kovduu iin Tiburine czzama yakaland. Btn byclne kar Barjesus, ermi Paulus'un szleriyle alay ettii iin kr oldu. Onlarn otuz sekiz fersah yksekliindeki sa'larnn bir eytan olduunu gn gibi ak olarak kantlayan Valen-cianus'un uyarmalarn alalttklar iin Elhai ile kz kardeleri Martha ve Marthena imdi bu saatte cehennemde bulunuyorlar. Judith adn da tayan Oolibama tleri dinlerdi. Ru-ben'le Faniel, Yukar'nn uyarlarn dinlerlerdi; sadece adlar bile bunu belirtmeye yeter; Ruben "Tanrsal bulgunun olu", Faniel de "Tann'nn yz" anlamna gelir. Lethierry yumruunu masann zerine vurarak: "Elbette! kabahat benim," diye haykrd.

Jaquemin Herode: "Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu. "Kabahatin bende olduunu sylyorum." "Kabahat mi? Hangisi?" "nk Durande' cuma gn geri getirtiyordum." 203 Jaquemin Herode, Ebenezer Caudray'in kulana eilerek: "Bu adam bo inanlara bal," dedi. Sonra sesin, ykselterek, eitici bir tavrla konutu: "Lethierry Efendi, cuma gnne inanmak ocuka bir eydir. Byle masallara kanmamak gerekir. Cuma da btn teki gnler gibi bir gndr. ou zaman da uurlu bir tarihtir. Me-lendez, Saint-Augustin kentini bir cuma gn verdi; Mayflower haclar, Providence-Town'a bir cuma gn vardlar. Washington 22 ubat 1732'de Cuma gn dnyaya geldi; Kristof Ko-lomb Amerika'y 12 Ekim 1492 tarihinde Cuma gn kefetti." Bunu syedikten sonra ayaa kalkt. Birlikte geldii Ebenezer de ayaa kalkt. Grace'la Douce sayn rahiplerin gideceklerini anlaynca kapnn iki kanadn birden atlar. Lethierry hibir ey grmyor, hibir ey iitmiyordu. Jaquemin Herode alak sesle Ebenezer'e: "Bizi selamlamyor bile," dedi. "zntsnden deil, kalabalndan. Deli olduuna inanmak gerek." Bununla birlikte masann zerindeki kk incil'i ald, uup gitmesinden korkulan bir kuu tutarcasna ileri uzatt iki elinin arasnda tuttu. Bu duru orada bulunanlar zerinde bir bekleyi duygusu yaratt. Grace'la Douce balarn uzattlar. Rahibin sesi grkemli olabilmek iin her eyi yapt. "Lethierry Efendi. Kutsal Kitap'tan bir sayfa okumadan birbirimizden ayrlmayalm. Hayattn eitli durumlar kitaplarla aydnlanr; inanmamlarn Verg/7/usVari yaaylar vardr; inanmlar incil'in uyarmalarna uyarlar. Rastgele bir kitap rastgele alnca bir t verir; ncil rastgele alnca bir srr bildirir. ncil zellikle dertliler iin iyidir. Kutsal Yaz'dan kanlmaz ekilde kan sonu dertlilerin aclarnn yumuamasdr. Dertlilerin yannda, Kutsal Kitap' yerini aratrmadan amak, zerine dnlen yeri temiz kalple aratrmadan amak, zerine dnlen yeri temiz kalple okumak gerekir. nsanolunun semediini Tanr seer. Bize neyin gerektiini Tanr bilir. Onun grnmez parma okuduumuz blmn zerindedir. Bu sayfa her ne olursa olsun, ondan mutlaka k kar. Daha bakasn aramayalm, onunla yetinelim. Bu Yukar'nn szleri'dir. Yazgmz gvenle, saygyla anlan metinde gizlice bize bildirilir. Dinleyelim, ona uyalm. Lethierry Efendi, siz ac iindesiniz; bu da, avunma kitabdr. Siz hastalk iindesiniz, bu da salk kitabdr." Sayn Jaquemin Herode kitab kapatan tokann yayn oynatt, trnan rastgele iki sayfann arasna kaydrd, bir an elini ak kitabn arasna koydu, iine kapand; sonra, buyurucu tavryla gzlerini eerek, yksek sesle okumaya balad. Okuduklar unlard: shak, Yaayan, Grenin Kuyusu ad verilen kuyuya ulaan yolda geziniyordu. Rebeka, ishak' grnce: "Kardan bana doru gelen bu adam kim acaba?" dedi. Bunun zerine shak Rebeka'y adrna soktu, onu kendine e olarak ald. shak'in Rebeka'ya kar duyduu ak bykt. Ebenezer'le Deruchette baktlar. 204 205 KNC BLM EYTAN GILLIATT BRNC KTAP SI KAYALIK I GELMES SIKINTILI, DNMES ZOR OLAN YER Bir akam nce, deiik saatlerde, Guemesey kysnn birok noktasndan grlen kayk, tahmin edildii gibi, takayd. Gillatt ky boyunca kayalar arasndaki dar boaz semiti; bu, tehlikeli ama, en kestirme yoldu. Onun tek tasas en ksa yoldan gitmekti. Deniz kazalar beklemez, deniz aceleci bir eydir, bir saatlik bir gecikmeyle i iten gemi olabilir. Tehlikedeki makinenin yardmna bir an nce komak istiyordu.

Anlalan, Guernesey'den ayrlrken Gilliatt'n dncelerinden biri de kimsenin dikkatini zerine ekmemek olmutu. Tpk svp kaarcasna yola kmt. Saint-Sampson'la Sa-int-Pierre-Port'un karsndan gemeyi yararsz bulan bir kimse gibi dou kysndan kand; pek insan bulunmayan br kydan sessizce szld; adeta kayd denilebilir. Sivri krei suyun yasalarna gre kullanyordu: Suyu arpmadan almak, acele etmeden geri vermek. Bylece karanlkta en byk hzla, en az grltyle denizde yol alabildi. Onun kt bir i yapaca sanlabilirdi. Gerek udur ki, grnen bir ie kendini gz kapal atarken, hemen hemen hepsi de kendi aleyhinde olan btn olaslklarla hayatn tehlikeye atarken rekabetten korkuyordu. afak skmeye balarken, belki de boluklarda ak olan bilinmez gzler denizin ortasnda, en ok yalnzlk, tehlike bulunan noktalardan birinde, birisi brne yaklaarak aralarndaki uzakl azaltan iki eyi grebildiler. Dalgalarn geni devinimi iinde hemen hemen belirsiz olan bir tanesi yelkenli bir kaykt; Gilliatt' tayan takayd bu. Devinimsiz, dev lde kapkara olan brnn ise dalgalarn zerinde artc bir yz vard. Yksek iki direk sularn dnda, bolukta, iki tepe arasndaki bir kprye benzeyen bir eit yatak, kalas destekliyordu. Kalas, uzaktan o kadar biimsizdi ki onun ne olduu kestirilemezdi; iki destek stunuyla bir tek para olmutu. Bu bir kapya benziyordu. Deniz denen bu drt yan ak yerde kap neye yaryordu acaba? Oraya, okyanusun ortasna, yce bir istein eliyle dikilen, yaplarn uurum llerine gre tasarlamaya alm ellerin yapt dev gibi bir dolmene benzetilebilirdi. Bu vahi karalt ay nda dimdik ykseliyordu. Doudan yana sabahn aydnl gittike byyordu; ufkun beyazl denizin karaln artryordu. Karda, br yanda, ay batyordu. Bu iki direk Dover'di. ki pervaz arasndaki bir stun ayakl gibi onlarn arasna skan ktle de Durande. Bu s kayalk bylece avn tutarak, onu gzler nne sererek, korkun bir hale brnyordu. Canszlarn kimi vakit insanlara kar ac, dmanca bir bbrlenmeleri vardr. Bu kayalarn tutumunda meydan okuma vard. Beklermi gibiydiler. u topluluktan daha kurumlu, daha kstah bir ey olamaz: Yenilen gemi, stn gelen uurum. Bir ncesinin frtnasyla hl srsklam duran iki kaya tere batm savalara benziyordu. Rzgr yumuamt, deniz sakin sakin kvrmlanyordu. Hemen suyun yznde, kpk sorgularnn inceden inceye zerlerine dkld yerde birka sivri kayann bulunduu anlalyordu. Ak denizden ar uultusunu andran bir mrlt geliyordu. Kara iki stun gibi dimdik ayakta duran iki Dover kayasnn dnda, her ey yatk durumdayd. Kayalar belirli bir ykseklie kadar yosunlarla sanki tylym gibi duruyordu. Sarp yamalarnda zrh prltlar vard. Yeniden ie balamaya hazr grnyorlard. Mumlarn suyun altna, dalara kk salm olduklar anlalyordu. Onlardan bir eit ackl g yaylyordu. PfP 206 207 Genellikle deniz indirecei tokatlar gizler. Gnl holu-uyla karanlk kalr. Bu llemeyen karanlk her eyi kendine saklar. Gizemin srdan vazgemesi pek seyrek rastlanan bir eydir. Hi kukusuz ki felakette canavarca bir yn vardr ama, bilinmeyen bir ldedir bu. Deniz sabrl, sr tutucudur; kanr, yaptklarn aklamak istemez. Bir deniz kazas yapar, onu rter; geminin sulara kaynamas onun utancdr. Dalga sinsidir; ldrr, alar, aldn saklar, bilmemezlikten gelir, glmser. Kkrer, sonra da kuzular. Burada buna benzer bir ey yoktu. Dover'ler, len Duran-de' sularn zerinde kaldrarak, muzaffer bir hale brnyor-lard. Uurumdan kan, frtnalara bu gemi lsn gsteren iki canavar kolu sanlrd. vnen bir katil gibi bir eydi bu. Vaktin kutsal deheti de buna ekleniyordu. afak saatinde hayal kalntsyla dnce balangcndan meydana gelen gizemli bir ycelik vardr. O bulank anda, bir para hayalet hl uuup, durur. Birletirme izgisi olarak Durande' alan

iki Do-ver'in oluturduu ulu H bilinmez nasl bir alacakaranlk hameti iinde ufukta beliriyordu. Gilliatt deniz giysilerini giymiti: Yn gmlek, yn orap, ivili pabular, rme yn gemici ceketi, kaba kaln kumatan cepli pantolon; banda da, geen yzylda "krek mahkmlar bal" ad verilen, o devirde denizcilerin kulland o krmz yn balklardan biri vard. S kayal tand, ilerledi. Durande denize batan bir geminin tam tersi bir durumdayd; havaya aslm bir gemiydi bu. Bundan daha garip bir kurtarmaya giriilemezdi. Gilliatt s kayaln sularna geldiinde gn iyice ykselmiti. Daha nce de sylediimiz gibi, denizde pek az bir alkant vard. Suda ancak kayalarn arasndaki daralmann verdii lde bir dalgalanma oluyordu. Her koy, kk ya da byk rpntlardr. Bir boazn ii boyuna dalgalanr. Gilliatt Dover'lere nlem almadan yanamad. Birok defa iskandil att. Gilliatt'n yaplacak ufak bir kartmas vard. II 208 1 Denize kmaya alk olduu iin evinde hep yol iin hazr yedek eyas bulunurdu. zerinde iekler boyanm bir Norve sandnn iinde bir torba peksimet, bir torba avdar unu, bir sepet kurutulmu morina balyla isli sr eti, byk bir bidon tatl su, iinde birka kaln yn gmlek, muambas, katranl izmeleriyle bir de geceleri gemici ceketinin zerine att bir koyun postu vard. Sokan Kt'nden ayrlrken bunlarn hepsini, ayrca da taze bir ekmei aceleyle antann iine koymutu. Gitmekte tela ettii iin alma arac olarak yanna demirci ekicinden, baltasndan, kk baltasndan, bir testereden, ucu engelli, dml bir halattan baka ara almamt. Bu trden bir merdivenle eitli ekilde yararlanarak, sarp yamalar alr. yi bir gemici en sarp yamalarda bile gemeye elverili olan yerleri bulabilir. Serk Adas'nda, Gosse-lin Liman'nda balklarn dml bir ipten nasl yararlandklar grlebilir. Alar, oltalar, btn balk av takmlar kayktayd. Onlar oraya, dnmeden, alkanlkla yerletirmiti; nk ii uzarsa, bir sre bir sivri kayalar takmadasnda yaayacakt, balklk aralarnn orada hibir yarar olamazd. Gilliatt s kayala yanat srada deniz alalyordu; bu da, uygun bir durumdu. Azalan sular, Kk Dover'in eteinde, bir deme tahtasn tayan demir kancalara olduka benzeyen, dmdz ya da pek az eimli birka tane ta dizisini akta brakyordu. Kimi dar, kimi geni olan bu yzeyler dikey tek para tan boyunca eit olmayan aralklarla sralanmlard, iki kayann arasnda ikinlik oluturan Durande'm altna kadar dar bir izgi biiminde zyorlard. Gemi oraya bir mengene-deymi gibi skmt. Bu dzlkler karaya kmak, ne yaplacan dnmek iin pek kullanlyd. Takada getirilen eya geici olarak buraya boaltlabilirdi. Yalnz, abuk olmak gerekti, bunlar sadece pek az bir zaman iin suyun dndaydlar. Deniz ykselince yeniden sularn altna gmleceklerdi. Kimi dz, kimi eik olan bu kayalarn nne Gilliatt kayn srd, durdurdu. Islak, kaygan bir yosun tabakas kayalar rtyordu, eiklik de yer yer kayganl artryordu. Deniz ileri/F. 14 209 Gilliatt ayakkablarn, oraplarn, kard; yalnayak, deniz yosunlarnn zerine atlad, atanay sivri bir kayaya balad. Sonra da dar granit yol izgisinin zerinde gidebildii kadar uzaa gitti. Durande'n altna geldi, gzlerini kaldrd, bakt. Durande yakalanm, aslm, hemen hemen suyun yedi metre kadar yukarsnda iki kayann arasna iyice yerletirilmi gibiydi. Onu oraya denizin azgn bir fkesi frlatm olsa gerekti.

Bu lgn vurularn deniz insanlarn artc hibir yan yoktur. Bir tek rnek belirtmek iin anlatalm: 25 Ocak 1840'da, Stora Krfezi'nde, sona eren bir frtna, son dalgasnn arpmasyla, karaya oturmu La Marne korvetinin iskeletinin zerinden btnyle iki direkli bir yelkenliyi frlatm, n cvadras iki yalyar arasnda, onu oraya yerletirmitir. Zaten Durande'n ancak yars Doverler'deydi. Gemi, dalgalardan koparlp alnm, bir bakma kasrgayla sudan yolunmutu. Rzgr evrintisi onu bkm, deniz evrintisi onu alkoymutu; bylece de frtnann iki eli onu ters ynlerde kvrm, gemi bir padavra gibi krlvermiti. Arkas, makineyle, arklarla birlikte, suyun dna kalkm, kasrgann btn hzyla, Dover Boaz'na atlm, teknenin en geni ksmna kadar oraya girmi, orada kalmt. Rzgrn tokad iyi inmiti; o keyi u iki kayann arasna sokmak iin kasrga balyoz olmutu. Geminin rzgrla kopan, savrulan ba, sivri kayalarn zerinde paralanmt. ken ambar boulmu srlarn denize boaltmt. Geni bir paras hl tekteye bal duruyordu; sol yann ark dolabna bir balta vuruta kolayca krlabilecek, krk dkk birka balantyla aslmt. S kayaln uzak, girinti kntlarnda, yer yer kalaslar, deme tahtalar, yelken paavralar, zincir paralar, her trl kalnt, sessiz sessiz, kayalarn zerinde duruyordu. Gilliatt dikkatle Durande'a bakyordu. Geminin omurgas bann zerinde tavan gibi duruyordu. Snrsz suyun belli belirsiz kmldad ufuk son derece durgundu. Bu geni mavi yuvarlaktan gne grkemli bir biimde kyordu. Batk gemiden ara sra bir damla su szlyor, denize dyordu. 210 FELAKETN KUSURSUZLUU Dverler biim bakmndan olduu kadar ykseklik bakmndan da birbirinden deiiktir. Kvrk, sivri olan Kk Do-ver'in zerinde, temelinden tepesine doru, dilimleriyle granitin iini blmelere ayran kiremit rengi, olduka yumuak bir kayann uzun damarlarnn dallanp yayld grlyordu. Bu krmzms dilimlerin hizasnda trmanmaya yararl kesitler vard. Bunlardan batk teknenin bir para stnde bulunan bir tanesi dalgann sramalaryla yle gzel genilemi, hazrlanm ki iine bir heykel yerletirilebilecek ekilde bir oyuk olumutu. Kk Dover'in granitinin yzeyi yuvarlaklam, denekta gibi krlenmiti ama, bu grnteki yumuaklk onun sertliinden hibir eyi gtrmyordu. Kk Dover, bir boynuz gibi, sivri bir ula sonulanyordu. Byk.Dover, cilal, dmdz, kaygan, dikeydi; sanki bir mimarn izdii taslak zerine yontulmu gibi tek parayd, kara fildiinden yaplma benziyordu. Ne bir delik, ne de bir kabart. Sarp yama konuksever deildi; ne bir forsa kamakta, ne ..- de bir ku yuvasn kurmakta ondan yararlanabilirdi. Tepede, tpk Adam Kayas'nda olduu gibi, bir dzlk vard, ama bu dzle ulamak olanakszd. Kk Dover'e klabilirdi ama, orada durulamazd; Byk Dover'in zerinde yaanabilirdi ama, oraya klamazd. Gilliatt, ilk gz attan sonra, takaya dnd, ykn suyun hizasndaki en geni eridin zerine boaltt, olduka az miktardaki btn bu yk muamba bir rtnn iinde bir denk haline getirip dmledi, ona kaldrma engeliyle birlikte bir bocurgat halat da ekledi, dalgalarn eriemeyecei bir kaya girintisinin iine itti. Sonra, elleriyle ayaklaryla, kntdan kntya, Kk Dover'e ulaarak, en kk girintilere yaparak, havada karaya oturmu olan Durande'a kadar kt. ark dolaplarnn yksekliine gelince gverteye atlad. Batk geminin ii pek hazindi. Durande'da korkun bir boumann btn izleri grl211 yordu. Frtnann korkun saldryd bu. Frtna bir korsan etesi gibi saldrr. Saldrya hibir ey bir deniz kazas kadar benzemez. Bulutlar, gk grlts, yamur, rzgrlar, dalgalar, kayalar... bu suortaklar yn pek korkuntur.

Yzst braklm, battal gvertenin zerinde, deniz perilerinin fkeli, zorlu tepinmesine benzer bir eyler olmutu sanki. Her yanda fke izleri vard. Demirlerin garip bklleri rzgrn lgn titremelerini belirtiyordu. Alt gverte her eyin paralanp krld bir deli hcresine benziyordu. Bir avn derisini yzmek iin deniz gibi bir hayvan yoktur. Su pene doludur. Rzgr srr, dalga kemirip yutar. Su bir enedir; hem koparan, hem de ezen bir ene. Okyanusla aslann pene vuruu ayndr. Durande'n ykk dkk halinin u zellii vard ki ayrntl, zenliydi. Bu bir eit korkun ayklanmayd. Pek ok ey zellikle yaplma benziyordu. "Ne hainlik!" denebilirdi. Gemi kaplamalarnn krklar ustaca yaprak yaprak edilmiti. Bu tr ykma, kasrgalarn zelliidir. Paralamak, ufalamak... ortal birbirine katan bu korkun canavarn hnzrl ite budur. Kasrgada celladn bulular vardr. Onun getirdii felaketler ikenceye benzer. Sanrsnz ki hnc vardr; bir vahi gibi siler, sprr. ldrerek amlar. Deniz kazasna ikence eder, c alr, elenir; iin iine alaklk katar. Bizim iklimlerinizde kasrgalar seyrektir, beklenilmedikleri lde de korkunturlar. Frtna bir kayaya rastlaynca frdolay dnverir. Belki de bora Dover'lerin zerinde bir burgu yapmt, s kayala arpnca birdenbire hortuma dnmt; bu da, geminin u kayalarn zerinde, byle bir ykseklie frlatln aklyordu. Kasrga esmeye balaynca bir gemi rzgrn karsna, bir sapann ucundaki bir tatan daha ar deildir. Durande'da ikiye kesilen bir adamda bulunabilecek yara vard; barsaklara benzeyen bir yn dkntnn grnd ak bir gvdeydi, ipler uuuyor, rperiyordu; zircirler titreerek sallanyordu; geminin lifleriyle sinirleri akta aslm kalmt. Krlmam organlar ayrlmt; kaplamann deniz altndaki karinasndaki enli bal ivi aklm ksmlar ivilerle di212 Ken diken olmu kaalara benziyordu. Her eyde bir yknt grnm vard: Bir rgat manivelas bir demir parasndan baka bir ey deildi; bir iskandil artk bir kurun parasyd; halat makaras bir tahta parasyd; yelkenin yaka ipi bir para kenevirden baka bir ey deildi; halatn yuvarlak ucu, ipleri birbirine dolam bir yumaktan baka bir ey deildi, yelkenin ipi artk bir teyel ipliiydi. Her yanda ykntnn iler acs perianl... Asld yerden kmayan, ivisinden kurtulmayan, boydan boya atlamayan kemirilmeyen, erilip bklmeyen, geminin batmas iin delinmeyen mahvolmayan hibir ey kalmamt. Bu iren yntda hibir derli topluluk yoktu; her yanda yrtlma, ayrlma, kopma. Sava ad verilen insan arpmasndan kaos ad verilen unsur arpmasna kadar btn bu karmakarkl belirli hale sokan bilmem nasl dayanksz, svms bir ey. Her ey yklyor, her ey akyordu. Deme tahtalar, ambar kapaklar, demirler, palamarlar, kiriler aknts omurgann byk krnn ucunda, en kk bir vurula hepsi denize yuvarlanabilecek yerde durmutu. Eskiden o kadar tantanal olan o gl karinadan artakalanlar, iki Dover arasnda asl duran, belki de dmek zere olan btn u arka taraf uradan buradan atlamt; geni deliklerden geminin karanlk ii grnyordu. Dalga aadan bu iler acs, sefil eyin zerine tkr-yordu. SA AMA, SALAM DEL Gilliatt geminin ancak yarsn bulacan hi mi hi aklna getirmemiti. Shealtietm kaptannn pek de kesin olarak anlattklarnda hibir ey geminin bu ortadan kesiliini dndrmyordu. Kaptann duyduu o "eytani" atrt belki de dalgalarn kr edici younluklar altnda bu kesiliin olutuu anda ortaya kmt. Kaptan besbelli ki son rzgr vuruunun koptuu srada uzaklamt, onun, geminin iine giren byk bir dalga sand da hortumdu. Gillatt daha sonra sonra, karaya oturma213 yi incelemek iin yaklatnda batk geminin ancak n kesimini grebilmiti; geri kalan, yani geminin nn arkadan ayran geni kesinti; s kayaln daralmas yznden onun baklarndan gizlenmiti. Bu bir yana, kaptann btn anlattklar ancak gerei yanstyordu: Tekne mahvolmutu, makine salamd.

Bu rastlantlar, yangnlarda olduu gibi, deniz kazalarnda da ok sktr. Belalarn mantna aklmz ermez. Krlan direkler dmt; baca erilmemiti bile. Makineyi tayan byk demir levha onu toplu olarak tutmutu. ark dolaplarnn tahta kaplamalar hemen hemen bir pancurun tahta ubuklar gibi ayrlmt; yalnz, parmaklklar arasnda iyi durumdaki iki ark grlyordu. Birka pervane eksikti. Makineden baka arkadaki bocurgat da dayanmt. Zinciri duruyordu; kaln mee kerestesinden bir ereveye salamca gemi olduu iin daha epey i grebilirdi, ama ndeki babann abas deme tahtasn atlatmazsa. Gvertenin kaplama tahtalar hemen hemen her noktasndan bel vermiti. Btn bu eper sallanp duruyordu. Buna karlk, Dverlerin arasnda kalan ksm, daha nce de sylediimiz gibi, iyi dayanyordu, salama da benziyordu. Makinenin byle bozulmadan kalnda bilmem nasl gln bir durum vard, ykma ac alay ekliyordu. Bilinmezin karanlk muziplii kimi vakit bu biim ac alaylarla ortaya kar. Makine kurtulmutu ama, bu onun mahvolmasna engel deildi. Okyanus onu keyfince paralamak iin saklamt. Kedi oyunu. Makine orada ylece can ekiecek, para para dklp gidecekti. Dalgalarn vahetine oyuncak olacakt. Gnden gne ufalacak, hemen hemen eriyecekti. Buna kar ne yapmalyd acaba? Hem ar, hem de narin, arl yznden hareketsizlie mahkm, bu yalnzlk iinde ykc kuvvetlere braklm, s kayaln kaytsz artsz rzgrn, dalgann emrine verdii bu ar makinenin, ark dzeninin bu acmasz ortamn basks altnda yava yava harap olmaktan kurtulabilmesini dnmek bile lgnla benziyordu. Durande gemisi Dover Kayalar'nn tutsayd. 214 Onu oradan nasl kurtarmal? Onu oradan nasl karmal? Bir insann kamas zordur; ama, u da korkun bir iti: Bir makinenin kamas! IV BLGEY NCEDEN BR NCELEME Gilliatt ivediliklerle evrilmiti. Gene de, en acele olan, nce takaya demirleyecek bir yer, sonra da kendisine barnak bulmakt. Durande iskeleden ok sancaktan yana kt iin sadaki ark dolab soldakinden daha yksekti. Gilliatt sadaki ark dolabnn zerine kt, oradan sivri, s kayalarn alak kesimini tepeden gryordu. Dover'lerin ardna krk alar gibi dizilen dar kaya geidi birok dirsek oluturuyorsa da, Gilliatt s kayaln geometrik plann inceleyebildi. e, bylece, bulunduu yeri tanmayla balad. Daha nce de belirttiimiz gibi, Dover'ler dikey yzl granit kk bir yalyar ara sokann giriini belirten gen biimi yksek iki at gibiydiler. lka denizalt oluumlarnda, baltayla kesilmie benzeyen o garip geitlere sk sk rastlamak olasdr. Olduka dar olan bu boaz, sular ekildii zaman bile hi kurumazd. Pek sallantl bir aknt hep bir yandan te yana oradan geerdi. Dirseklerin sertlii, o srada esen rzgrn kertesine gre deiirdi: Kimi zaman dalgay artr, onu yatt-rrd; kimi zaman da onu fkelendirip azdrrd. Bu sonuncu durum en sk rastlananyd. Engel denizi fkelendirir, arlklara iter; kpk dalgann abartmasdr. ki kaya arasndaki bu daralmalarda frtna da ayn sktrmayla karlar, ayn kt huyu kapar. Bu, frtnann idrar zorluu ekmesidir. Muazzam esinti muazzam olarak kalr, kes-kinleir. Balyozdur, hanerdir. Ezerken delerde. Kasrgann bak gibi kesen rzgr haline geldiini gz nne getirin. 215 Aralarnda o bir eit deniz sokan brakan iki kaya dizi-zi gittike azalan ykseltiler halinde Dverlerden daha aaya doru sralanrlar; birlikte, belirli bir uzaklktan suyun iine dalarlard. Orada Dover'in dar liman azndan baka, daha alakta, daha da dar, boazn dou girii olan bir liman az vard, iki da kesitinin ifte uzantsnn yolu, su altndan, s kayaln br ucunda drt ke bir hisar gibi duran Adam Kaya-s'na kadar, uzatt anlalyordu.

Zaten, sularn ekilme zamanlarnda -Gilliatt'da gzledii ite bu and- bu iki sra sln st yzeyleri grnrd; kimisi suyun dnda kalr, hepsi gzle grlebilirdi. Adam Kayas, batda, ifte Dverlerle desteklenen s kayaln btn ktlesini doudan snrlyor, payandalyordu. Kubak baklnca, btn s kayalk, bir ucunda Do-ver'ler, br ucunda da Adam Kayas bulunan, deniz yzndeki kayalardan oluan kvrml bir dizi halinde grnrd. Btnyle ele alnnca, Dover s kayal, bir da tepesi gibi, okyanusun dibindeki doruklardan diklemesine kan, hemen hemen birbirine ulaan dev lde iki granit tabakasnn suyun yzne kmasndan baka bir ey deildi. Uurumun dnda bu ulu dallanmalar vardr. iddetli rzgrla dalgalar bu tepeyi testere haline getirmilerdir. Bunlarn ancak st ksm grnyordu; bu da, s kayalkt. Denizin gizledii kesim muazzam olmalyd. Frtnann Durande' att dar geit, bu dev ldeki iki keskin ban arasyd. Bir imek gibi zikzakl olan bu dar yolun genilii hemen hemen her noktada aynyd. Okyanus onu yle yapmt. Ebedi kargaaln byle garip dzenlilikleri vard. Denizden bir geometri kar. Geidin bir ucundan brne, Durande'n sarsnn lsnn tpatp uyduu bir uzaklkta, iki kaya duvar yan yana birbirlerinin karsnda uzanyordu, iki Dover arasnda, eik, devrik olan Kk Dover'in akl ark dolaplarna yer salamt. Baka herhangi bir yerde olsa ark dolaplar ezilirdi. S kayaln ifte i eperi irenti. Okyanus ad verilen su lnn aratrlmasnda denizin bilinmezlikleriyle karlaldnda her ey artc, biimsiz hale gelir. Gemi yknts216 nn tepesinden Gilliatt boaz grebildii kadarndan dehete kapld. Okyanusun granitli boazlarnda ou zaman garip bir srekli deniz kazas grn vardr. Dover Boaz'nda da yleydi; bu da korkuntu. Kayann oksitleri sarp yamacn zerine, uraya buraya, donmu, phtlam kan birikintilerini andran kzllklar serpitirmiti. Bu bir kanara mahzeninin kanl sznts gibi bir eydi. Bu s kayalkta l yl mezarlara benzer bir ey vard. Burada kayayla karan cival madeni bileiklerin rmesiyle, surda kfle, deiik biimde renklenen sert deniz tann zerine, yer yer mthi kzllar, pheli yeillenmeler, al sramalar yaylyor; bir cinayet, kltan geirme dncesi uyandryordu. Bir cinayet odasnn iyi silinmemi duvar sanrdnz. Denebilirdi ki insan ezilmeleri orada izlerini brakmt; dimdik kayada bilinmez hangi ylm can ekimelerin izi vard. Kimi yerde bu toptan ldrmelerden hl dere gibi kan akt sanlrd. Duvar slakt; insana yle gelirdi ki oraya parman dayadktan sonra onu kana bulamam olarak oradan ekmek olanakszd. Bir ldrmenin pas her yanda seziliyordu. Yan yana iki sarp yamacn eteinde, suyun dzeyinde dank bir biimde, ya dalgalarn altnda ya da suyun oluturduu anmalarn iinde, suyun dnda, koskocaman yuvarlak akllar, kimisi kzl, kimisi kara ya da mor, i organlara benzerlik gsteriyorlard; insan bunlar taze akcierler ya da rmekte olan karacierler sanrd. Sanrsnz ki orada dev karnlar deilmiti. Uursuz szntlar sanlabilecek uzun krmz yollar graniti yukardan aa iziyordu. Bu grntlere denizin maaralarnda sk sk rastlanr. DOA UNSURLARININ GZL BRLKLER ZERNE BRKA SZCK Yolculuk rastlantlaryla, okyanusta bir s kayalkta geici olarak oturmak zorunda kalanlar iin s kayaln biimi hi de ilgilenilmeyecek bir konu deildir. Suyun dnda bir tek tepe 217 olan piramit biimi kayalklar vardr; pek iri talardan olumu bir yuvarlaa benzeyen daire biimi kayalklar vardr; geit biiminde kayalklar vardr. Bu geit biimi s kayalk en ok kayg uyandrandr. Bu, yalnz eperleri arasndaki suyun verdii rknt yznden, skan denizin grltsnden deildir; buna bir de, deniz ortasndaki iki kayann birbirine koutluundan

doarm gibi grnen bilinmez birtakm meteorolojik zellikler de yol aar. Bu dmdz iki yzey gerek birer volta pili gibidirler. Geit biimindeki bir s kayalkta belli bir yn vardr. Bu ynelme nemlidir; gereklidir. Ondan dolay havayla su zerinde ilk etkiyi meydana getirir. Bu biim bir s kayalk, biimi bakmndan mekanik olarak yan yana duran, birbirlerine engel olan ktleleri bakmndan da galvanik olarak, dikey alanlarnn deiik mknatslanmasyla suyu da, rzgr da etkiler. Bu s kayalk tr kasrgann iinde dank duran btn azgn, fkeli gleri kendine eker; bora zerinde garip bir toplama gc vardr. Bu suyun yzndeki kayalarn dolaylarnda frtnalarn artmasnn nedeni ite budur. Rzgrn bileik bir ey olduunu bilmek gerekir. Rzgr yaln bir ey sanlr; deildir. Bu g yalnz dinamik olamakla. kalmaz, kimyasaldr da; yalnz kimyasal olmakla da kalmaz manyetiktir de. Onda anlatlamaz bir ey vardr. Rzgr havai olduu lde elektriktir. Kimi rzgrlar kuzey afaklaryla ayn zamana rastlar. Aiguilles'ler deniz dibi kayal Dumont d'Urville'i artan otuz metre yksekliinde dalgalar yuvarlar. Bu nl Fransz denizcisi der ki: "Korvet kime uyacan bilemiyordu." Gney kasrgalar altnda, gerek hastalk urlar okyanusun yzn iler iinde brakr, deniz yle korkun bir grnm alr ki vahiler grmemek iin maaralara karlar. Kuzey kasrgalar daha bakadr; onlara buz ineleri karr. Bu soluk alnmaz poyraz rzgrlar Eskimolar'n kar stndeki kzaklarn geriye iter. Kimi rzgrlar da yakar. Bu, Afrika'nn sa-mum rzgrdr; in'de tayfun adn alr, Hindistan'da da sam-ye/derler. Samum, Tayfun, Samyel... insan, eytann adlarn t sylermi gibi oluyor. Bu rzgrlar dalarn tepesini eritir; bir frtna Tolucca Yanarda'n cam haline getirmitir. Kzl bulutlarn zerine saldran mrekkep renginde bir kasrga olan bu scak rzgr Veda'lara:* "ite kzl inekleri almaya gelen kara tanr" dedirtmitir. Btn bu olaylarda elektrik gizinin basks grlr. Rzgr bu gizemle doludur. Deniz de yledir. O da karmaktr; onun gzle grlen su dalgalarnn altnda grlmeyen g dalgalar vardr. Her eyden olumutur. Btn karmaka-rklklardan en blnmezi, en derini okyanustur. Yzeye ulaacak kadar byk olan bu kaosu gznzn nne getirmeye aln. Evrensel kap, alanmalar iin depo, deimeler iin potadr. Toplar, sonra datr; biriktirir, sonra tohumlar saar; sonra tohumlar aar; yutar, sonra yaratr. Yeryznn btn lamlarn alr, onlar paraya evirir. Deniz buzulunda katdr, deniz suyunda sv, bulutta gaz; rzgrda gzle grlmez, esintide elle tutulmaz durumdadr. Madde olarak ktledir, g olarak soyuttur. Olaylar eitletirir, uygun hale getirir. Bileikte sonsuzla basitleir. Karma, bulanma sonunda saydamla eriir. Suda eriyebilen eitlilik onun birliinde erir. Onun o kadar ok unsuru vardr ki bir zdelik olup kar. Damgalarndan bir tanesi onun btndr. Frtnalarla dolu olduu iin dengedir. Platon krelerin oynadn grrd. Garip ama, gerek: Gnein evresindeki ulu yeryz deviniminde okyanus, gelgitiyle, dnya yuvarlann rakkas, denge esidir. Bir deniz olaynda btn olaylar vardr. Deniz, bir sifonla emilir gibi, kasrgayla emilir; frtna bir pompa birliidir; yldrm havadan olduu gibi sudan da gelir; gemilerde bouk sarsntlar duyulur, sonra zincirlerin ukurundan bir kkrt kokusu gelir. Okyanus kaynar. Ruyter: "eytan, denizi kazann iine koydu" derdi. Mevsimlerin hareketini, yaradl glerinin dengeye girmesini belirten birtakm frtnalarda dalgalarn dvd gemilerden bir k szar gibidir; halatlarn zerinde fosfor kvlcmlar uuur; manevraya o kadar yakndan karrlar ki, gemiciler ellerini uzatp bu ate kularn uarken yakalamaya ' Hindu'larn Sanskrite yazlm kutsal kitaplar, (ev.) 218 219

alrlar. Lizbon'da meydana gelen depremden sonra bir cehennem soluu, yirmi metre yksekliindeki bir dalgay kente doru itmiti. Okyanusun dalgalanmas yeryznn tepinmesine balanr. Bu llemez derecedeki gler btn genel felaketlere yol aar. 1864'n sonlarnda, Malabar kylarnn yz fersah anda, Maldive Adalar'ndan bir tanesi sulara gmld, tpk bir gemi gibi denizin dibine batt. Sabahleyin giden balklar akama hibir ey bulamadlar; ancak denizin altnda kalan kylerini belli belirsiz seebildiler; bu kez evlerin denize gmlmesini kayklar grd. Doann kendini sanki uygarla kar sayg duymak zorunda grrm gibi davrand Avrupa'da buna benzer olaylar yok denecek kadar seyrektir. Bununla birlikte, Jersey ile Guernesey vaktiyle gndnm frtnas ingiltere'yle skoya snrnda Drtlerin Birincisi, Fist of the Fourth yalyarn ykt. Bu, korku ve tela yaratan birdenbire saldran gler, Lyse-Fiord adn tayan o artc kuzey boazmdaki kadar hibir yerde korkun bir ekilde birlememitir. Lyse-Fiord okyanustaki dar, uzun s kayalklarn en korkuncudur. Gsteri orada tamdr. Bu, Norve denizidir; o sert Stavanger Krfezi'nin yaknlar, elli dokuzuncu enlem derecesidir. Su, aralkl bir frtna nbetiyle, ar, kapkaradr. Bu suyun iinde, bu sszln ortasna karanlk bir byk anacadde vardr. Hi kimseye yaramayan sokak. Oradan hi kimse gemez; hibir gemi orada?) gemek tehlikesini gze almaz. Bin metre yksekliinde iki duvar arasnda on fersah uzunluunda bir geit... ite nnzde alan giri budur. Bu boazda da, dalgann bkmesiyle meydana geldikleri iin hibir zaman dmdz olmayan btn deniz sokaklar gibi dirsekler, keler vardr. Lyse-Fiord'da deniz hemen hemen her zaman durgundur, gkyz sakindir; korkun yer. Rzgr nerede? Yukarda deil. Gk grlts nerede? Gkte deil. Rzgr denizin altnda, imek kayann iindedir. Ara sra, bir su titremesi olur. Kimi zaman, havada bir tek bulut yokken, dikey yalyarn yksekliinin ortalarna doru, dalgalarn yz, be yz metre stnde, kuzey kydan ok gney kyda, birdenbire kaya grler, bir imek akar, ileri atlr, sonra geri ekilir, 220 tpk ocuklarn elinde uzayp yeniden toparlanan oyuncaklar gibi; bzlmeler, genilemeler olur; kardaki yalyara saplanr, sonra gene kayaya girer, gene kar; yeniden balar, balarn, dillerini oaltr, sivri ularla diken diken olur; yetiebildii yerlere arpar; bir daha... sonra uursuz bir ekilde sner. Ku srleri kar. Grlmezden kan bu top atei kadar esrarl hibir ey olamaz. Bir kaya brne saldrr. S kayalar birbirlerine yldrm yadrr. Bu sava insanlar ilgilendirmez. Uurumdaki iki kayann kinidir. Lyse-Fiord'da rzgr akkan bir madde haline gelir, kaya bulut ii grr, gk grlts de yanarda klarna benzer. Bu garip boaz bir elektrik pilidir; unsurlar da kendi iki yalya-rdr. VI AT N BR AHIR Gilliatt'n s kayalklar konusunda Dover'leri ciddiye alacak kadar bilgisi vard. Daha yukarda da sylediimiz gibi, her eyden nce, takay gvenlik altna almak gerekiyordu. Dover'lerin arkasnda girintili kntl bir hendek biiminde uzanp giden s kayaln ifte kesitinin kendisi de urada, burada baka kayalarla topluluk meydana getiriyordu; oralarda ara sokaa alan, bir aa gvdesinin dallar gibi asl boaza balanan kmaz sokaklar, mahzenler vardr sanlyordu. Kayalarn aa kesimi varek yosunuyla, yukar kesimi de liken yosunuyla kaplyd. Varek yosunlarnn btn kayalarn zerinde deimeyen dzeyi sularn en kabark haliyle denizin en ekilmi halini belirtiyordu. Suyun ulamad noktalarda, beyaz likenle sar likenin aiacabulacalnn deniz granitlerine verdii gml, yaldzl grn vard. Kavklarn oluturduu bir leke, kayann kimi yerlerini kaplyordu. Granitin kuru rmesi. Baka noktalarda, yzeyi sudan ok rzgrla dalgalanan bir kumun biriktii ierlek kelerde bek bek mavi devedi-kenleri vard. 221 Denizin az dvd kntarda denizkestanesinin oyduu kk inler gzs arpyordu. Dikenlerinin zerinde yuvarlanarak yryen, canl bir yuvarlak

vardr. Deniz bcei cinsinden bir kirpi; zrhl byk bir sanatkrlkla yerletirilmi olan bu yaratk on bini akn paradan meydana gelmitir; bilinmez neden, azna "Aristotele feneri" ad verilmitir. Denizkestanesi-dir bu. Ta sran be diiyle graniti oyar, delie yerleip oturur. Deniz rnleri arayclar onu ite bu kovuklarn iinde bulurlar. Onu drde blerler, istiridye gibi i i yerler. Kimisi bu yumuak ete ekmeini de batrr. Bundan dolay "denizyumur-tas" adn alr. Alalan sularla akta kalan slklarn uzak tepeleri, Adam Kayas'nn sarp yamacnn altnda, hemen hemen her yandan s kayalkla rl kk bir koya kadar gidiyordu. Hi kukusuz orada demir atacak uygun bir yer vard. Gilliatt bu kk koyu inceledi. Buras atnal biimindeydi; bu dolaylarn en az kt rzgr olan dou rzgrna yalnz bir yanndan alyordu. Su orada hapsedilmiti, olduka durgundu. Bu koyda barnabilirdi. Hem zaten, Gillatt'n pek baka aresi olmad iin ister istemez buna katlanacakt. Gilliatt, sularn ekilmi durumundan yararlanmak istiyorsa acele etmesi gerekiyordu. stelik, hava da iyi, sakin gitmekte devam ediyordu. Kstah deniz imdi pek keyifliydi. Gilliatt gene aa indi; orabn, ayakkabsn giydi, halat zd, kaynn iine girdi, denize ald. Kreklere dayanarak, s kayaln dndan gidiybrdu. Adam Kayas'nn yaknna gelince, kk koyun azn inceledi. Sularn kmldamas iinde duraan bir hare, bir denizciden baka kimsenin gremeyecei bir krk geidi izgilendi-riyordu. Gilliatt denizin yznde hemen hemen belirsiz izgi olan bu kvrm bir sre inceledi; sonra, kolayca dnebilmek, rahata yol alabilmek iin bir para ald; hzla, bir tek krek vuruuyla, kk koya giriverdi. skandil etti. Gerekten de demirlemek iin kusursuz bir yerdi. Taka orada mevsimin hemen hemen btn tehlikelerine kar korunabilirdi. 222 En korkun s kayalklarda bile byle durgun keler vardr. S kayalklarn iinde bulunan limanlar Bedevi'nin konuk-serverliine benzer; ikisi de namuslu, emindir. Gilliatt tekneyi elinden geldii kadar Adam Kayas'nn yaknna ekti; yalnz, kayk ka doru yatt zaman kayaya arpmayacak uzaklkta kald. ki demirini de suya att. Bu da olduktan sonra, kollarn kavuturdu, kendi kendisiyle tartmaya koyuldu. Tekne barnak bulmutu; zmlenmiti; ama imdi de ortaya ikinci sorun kyordu: Kendisi nerede barnacakt? nnde iki barnak vard: Aa yukar oturabilinecek durumdaki kamara bozuntusuyla takann kendisi; bir de, trmanmas kolay olan Adam Kayas'nn dzl. Bu barnaklarn ikisinden de sular alaldnda, kayadan kayaya atlayarak, hemen hemen suya hi bakmadan, Duran-de'n bulunduu Dover'lerin aralna gidilebilirdi. Ne var ki sularn alalmas pek ksa sryordu, geri kalan zamanda barnaktan da, gemiden de iki yz kulatan daha uzakta kalm olacakt. Bir s kayaln sularnda yzmek zordu; hele bir para da deniz olursa. yleyse, takadan da, Adam Kayas'ndan da vazgemek gerekiyordu. Yaknlardaki kayalarda da kalamazd. Aadaki tepeler gnde iki defa ykselen sularn altnda kalyordu. st tepelere durmadan dalgalarn sramalar ulayordu. Hi de konuksever olmayan bir ykanma. Geriye gemi kalyordu. Acaba orada yaanabilir miydi? Gilliatt bunu umuyordu. VII YOLCUYA BR ODA Yarm saat sonra, Gilliatt gemiye dnd, st gverteden alt gverteye, alt gverteden de ambara inip kyor, ilk geliindeki incelemesini derinletiriyordu. Takann yknden yapt dengi bocurgattan yararlanarak 223 Durande'n gvertesine ekmiti. Bocurgat iyi davranmt. Onu dndrmek iin tahta kollar eksik deildi. Bu batk yn iinde Gilliatt istediini seebilirdi.

Kalntlar arasnda, besbelli ki gemi marangozunun avadanlk kutusundan dm olan bir aa keskisi buldu, onu da kk ara antasna ekledi. Ayrca, -nk yoklukta her eyin deeri vardr- ba da cebindeydi. Ortal aarak, salamlatrarak, dzelterek, btn gn gemide alt. Akam olunca unu anlad: Btn gemi rzgrda titriyordu. Bu iskelet, Gilliatt'n att her admda da sarslyordu. Oynamaz, salam olarak yalnz teknenin kayalarn arasna skan, makinenin bulunduu kesimi vard. Orada, kemer kerestesi iyice granite dayanmt. Durande'n iine yerlemek ihtiyatszlk olurdu. Bu gemi iin ayrca bir yk olurdu; ona arlk vermekten ok hafifletmeye bakmalyd. Geminin ykntsna yaslanmak, yaplmas gerekenin tam tersiydi. Bu yknt en byk dikkati istiyordu. Can vermek zere olan bir hasta gibiydi. Ona sert davranmak iin rzgr yeterdi. Orada almak zorunluu bile zcyd. Geminin katlanmak zorunda kalaca alma onu hi kukusuz yoracakt, belki de bu onun gcn aard. stelik de, Gilliatt uykudanken herhangi bir gece kazas oluverseydi, geminin iinde bulunmak onunla birlikte sulara gmlmek demekti. Hibir yardm olana yoktu; her ey mahvolurdu. Gemiden kalanlar kurtarmak iin darda olmak gerekiyordu. Onun hem dnda, hem yaknnda bulunmak; btn sorun ite buydu. Zorluk karmak bir hale giriyordu. Bu koullara uygun bir barna nerede bulmalyd? Gilliatt dnd. Ortada ancak Dover'ler kalyordu. Onlar da pek oturulacak gibi grnmyorlard. Aadan, Byk Dover'ler kalyordu. Onlar da pek oturulacak gibi grnmyordu. 224 Byk Dover'le Adam gibi yass tepeli dimdik kayalar, kafalar koparlm doruklardr. Birtakm kayalarda, zellikle ak denizde rastlananlar arasnda, saldrya uram aalar gibi yarklar vardr. Bir yarcnn baltasn yemi gibidirler. Gerekten de kasrgann, o deniz oduncusunun, sonsuz gidi-geliine urarlar. Daha baka deiiklik etkenleri vardr, bunlar daha bile derindir. Bu eski granitler zerindeki bunca yara onlarn eseridir. Bu devlerden kimisinin kafas kesiktir. Kimi zaman bu ba, nasl olduunu kimse anlayamadan, dmez; yaralanm, sakatlanm bir durumda, tepesi kesik dorukta ylece kalr. Bu tuhaflk hi de seyrek rastlanan bir ey deildir. Guernesey'deki eytan Kayas, Annweiler Vadisi'nde-ki Masa, en artc durumlaryla, bu garip jeolojik esrar gzler nne sererler. Besbelli Byk Dover'in de bana byle bir ey gelmiti. Dzln zerinde grlen kabart, tan doal bir kamburu deilse, muhakkak ki harap olan tepeden kalm bir parayd. Belki de bu kaya parasnn iinde bir oyukluk, bir ukur vard. iine girecek bir delik... Gilliatt bundan ounu istemiyordu. Ama, dzle nasl ulaacakt? Yapkan, kaygan bir su-keteni tabakasyla yar yarya kapl, bir akl ta gibi youn ve cilal, sabunlu bir yzey gibi kaygan bir grnts olan bu dik duvara nasl trmanmal? Durande'n gvertesinden dzln ucuna kadar en aa on metre vard. Gilliatt ara kutusundan dml ipini kard, borda en-geliyle beline balad, Kk Dover'e trmanmaya balad. Yukar ktka ykselmek zorlayordu. Ayakkablarn karmay ihmal etmiti; bu da, trmanmay zorlatryordu. Epey eziyetle buruna geldi. Buruna gelince, dikilip ayaa kalkt. Orada ancak iki aya iin yer vard. Buray kendisine konut edinmek gt. Ancak mrn bir stun stnde geiren bir filozof bununla yetinebilirdi; Gilliatt daha zorbeenir bir insand, daha iyisini istiyordu. Deniz ileri/F. 15 225 Kk Dover byne doru eiliyordu; yle ki uzaktan baklnca onu selamlyormu gibi grnyordu. Bylece, iki Dover arasnda aada yedi metre kadar olan aklk ancak metre kadar kalyordu. Gilliatt, trmand burundan, Byk Dover'in dzln ksmen kaplayan kayalk bir knty daha belirli bir ekilde grd.

Bu dzlk onun bann zerinde kulak kadar ykseklikteydi. Arada bir uurum vard. Kk Dover'in eik duran sarp yamac Gilliatt'n altnda kalyor, grnmyordu. Gilliatt dml ipi kemerinden zd, baklaryla abucak lt, engeli dzln zerine frlatt. engel kayay trmalad, saplanamad, ta tarad. Ucu engelli dml halat, Kk Dover'in boyunca Gilliatt'n ayaklarnn dibine dt. Gilliatt, kaya kntsna nian alarak ipi daha ileri frlatt. Orada atlaklar, yivler grmt. Frlatma ylesine ustaca, dzgn oldu ki engel tutundu. Gilliatt halat ekti. Kaya krld, dml ip de gelip gene Gilliatt'n altndaki sarp yamaca arpt. . Gilliatt engeli nc defa att. Bu sefer engel artk dmedi. Gilliatt ipe skca asld. Halat direndi. engel demirlen-miti. engel Gilliatt'n gremeyecei herhangi bir girintinin iine taklmt. Bu bilinmez dayanaa hayatn teslim etmesi gerekiyordu. Gilliatt hi duraksamad. Vakit dard. Her ey sktryordu. Kestirmeden gitmek zorundayd. Artk Durande'n gvertesine dnp de baka bir are dnemezdi. Belki kayard ama, dme aa yukar kesindi. Yukar klr, aa inilmez. Btn iyi gemiciler gibi Gilliatt'ta da kesin davranmak huyu vard. Hibir zaman gcn boa harcamazd. Hep ll davranrd. Hi de olaanst olmayan kaslarla kuvvet harikalar yaratmas ite ondand; onda rastgele bir kimsenin pazu226 lan vard ama, yrei baka trlyd. Bedensel gce tinsel gc ekliyordu. Yaplacak ey korkuntu: u ipe aslarak iki Dover'i ayran aray amak. zveri ya da dev davranlarnda, sanki lm ortaya atma benzeyen o soru iaretlerine sk sk rastlanr. Karanlk: "unu yapacak msn?" der. Gilliatt engeli ikinci kez denemek iin ekti; engel dayand. Sol eline mendilini sard, sa eliyle dml ipe sarld, sol yumruunu sa yumruunun zerine kapatt. Sonra, bir ayan ne doru uzatt, itme gcnn ipin kendi ekseni evresinde dnmesine engel olmas iin br ayayla kayay iddetle iterek, Kk Dover'in tepesinden, kendini Byk Dover'in sarp yamacna frlatt. arpma iddetli oldu. Gilliatt'n ald nleme karn, ip dnd, kayaya omzu arpt. Bir srama oldu. Bu sefer yumruklar da kayaya arpt. Mendil yerinden oynamt. Yumruklarnn derisi yzld; krlmam olmas ne kadar mutluluk vericiydi! Gillatt bir sre sersemleyerek, ipe asl kald. Ba dnyordu ama, halat elinden brakmayacak kadar kendini toparlad. Halat ayaklaryla yakalayncaya kadar sallantyla, sramalarla epeyce bir zaman geti; en sonunda, ona ulat. Kendine gelince, halat elleriyle olduu kadar ayaklaryla da tutarak aaya bakt. pin uzunluundan yana kaygs yoktu, nk daha byk yksekliklerde pek ok defa kullanmt. Gerekten de ipin ucu Durande'n gvertesinde srkleniyordu. Geri inebileceine emin olunca trmanmaya balad. Birka dakikada dzle ulat. Buraya kanatllardan baka hibir yaratk ayak basmamt. Bu dzlk ku pislikleriyle kaplyd. Bu, Byk Dover ad verilen o dev boyutlu granit prizmann kesiti, dzensiz bir yamuktu. Ortas bir leen gibi oyuktu. Yamurlarn ii. 227 Gilliatt doru tahmin etmiti. Yamuun gney asnda, belki tepedeki kntnn kalntlar olan bir kayalar yn grlyordu. ok byk kaldrm ta ynna benzeyen bu kayalar, tepede yolunu aran vahi bir hayvana aralarna s-zlebilecek kadar bir yer brakyordu. Bunlar karmakark bir halde dengelenmiti; moloz yn gibi aralklar vard. Orada ne kovuk vard, ne

maara; ancak, tpk bir sngerinki gibi delikler. Bu inlerden bir tanesi Gilliatt' iine alabilirdi. inin ii otla, yosunla rtlyd. Gilliatt orada bir klfa girmi gibi olacakt. Hcrenin az yarm metre yksekliindeydi. Dibe doru gidildike daralyordu. Bu biimde ta tabutlar vardr. Kaya ynts gneybatya yaslandndan, in saanaklara kar korunmutu ama, kuzey rzgrna akt. Gilliatt bunun iyi olduunu dnd. Her iki sorun da zmlenmiti. Teknenin bir liman vard, kendinin de bir evi. Bu evin stnl batk geminin pek yaknnda olmasyd. Dml ipin iki kaya parasnn arasna den engeli oraya skca taklmt. Gilliatt, zerine kocaman bir ta koyarak, onu sabitletirdi. Sonra da hemen Durande'la uramaya balad. Bundan byle artk kendi evindeydi: Byk Dover onun eviydi; Durn-de da iyeri. Gidip gelmek, kp inmek... bundan daha basit bir ey olamazd. Dml ipten abucak gverteye atlayverdi. Gn iyiydi, i iyi balyordu, Gilliatt memnundu. Karn ackmt. Yiyecek antasnn ipini zd, aksn at, tts-l etten bir dilim kesti, kara ekmek somunundan bir lokma srd, tatl su bidonundan bir yudum su iti, kusursuz bir akam yemei yedi. iyi i grmek, iyi yemek yemek... bunlar iki doyumdur. Dolu mide memnun edilen bir vicdana benzer. Akam yemeini bitirdikten sonra nnde bir para daha gn kalmt. Geminin ok acele olan hafifletilme iine balamak iin bundan yararland. Gnn bir ksmn dkntleri ayrmakla geirmiti, ie 228 yarayabilecek ne varsa -tahta, demir, halat, yelken bezi- hepsini makinenin bulunduu salam blmeye yerletirdi, ie yaramayacak olanlar denize att. Takann bocurgatla gverteye ekilen yk, ne kadar az olursa olsun, gene de bir engeldi. Gilliatt, Kk Dover'in duvarnda, elinin eriebilecei bir ykseklikte bulunan, oyulmu yuva gibi eyi anmsad. Kayalarn iinde, kaps olmayan bu biim doal dolaplar sk sk grlr. Bu kovuu bir depo gibi kullanabileceini dnd. ki sandn -ara sandyla giysi sandn- iki torbasn -avdar tor-basyla peksimet torbasn- oraya koydu; en ne de -belki uca pek yakn olarak ama, baka yeri yoktu- yiyecek sepetini yerletirdi. Giysi sandndan da koyun postuyla kukuletal muambasn, lastik izmelerini karmt. Dml ipin rzgra kaplmasn nlemek iin ucunu Du-rande'n bir kaplama tahtasn balad Durande oka ieri kk olduundan bu tahta epeyce bkkt, ipin ucunu kapal bir elin yapaca kadar iyi tutuyordu. Geriye ipin yukar ucu kalyordu. Alt ban balam olmak iyiydi ama, sarp yamacn tepesinde, dml ipin dzln kesitine geldii yerde, kayann keskin ucuyla azar azar trplenmesinden korkulabilirdi. Yedee koyduu dknt ynn kartrd, oradan bir yelken bezi parasndan, bir eski halat parasndan da birka uzun sap ald, bunlarn hepsini cebine tkt. Bu yelken bezi paralaryla, ip saplaryla dml ipin kayann keskin ksmndaki kat yerini glendirip onun her trl ypranmaya uramasn nleyeceini bir gemici bilirdi; bu ie "krk giydirme" ad verilir. Paavra yedeini yaptktan sonra, ayana lastik izmeleri geirdi, gemici ceketinin zerine muambasn giydi, yn balnn zerine kukuletasn ekti, koyun postunun iki ayan boynuna balad; tam donanmla bylece giyindikten sonra, artk salam bir biimde Byk Dover'in yamacna balanm olan ipi yakalad, bu karanlk deniz kulesini ele geirmek iin trmanmaya balad. Ellerinin yaralanmasna ramen kolayca dzle ulat. 229 Batnn son beyazlklar da snyordu. Denizin zeri iyice geceye brnmt; yalnz Dover'in tepesinde bir para k kalmt. Dml ipi salamlatrmak iin bu aydnlk kalntsndan yararland. pin kayann zerinde yapt dirsee, yelken bezini birka kat katlayarak, her kat

skca iple balayarak bir sarg yerletirdi. Bv, opera oyuncularnn beinci perdedeki can ekimeleri, yalvarmalar iin dizlerine koyduklar yastklar gibi bir eydi. Gilliatt melmiti, ipin sargs tamamlannca doruldu. Birka dakikadan beri, dml ipin zerine o paavralar yerletirirken, havada garip bir rpertiyi belli belirsiz seziyordu. Bu, akamn sessizlii iinde, son derece byk bir yarasann kanat rpmasnn meydana getirecei bir grltye benziyordu. Ban kaldrd. Akamn alacakaranl iinde derin, beyaz gkyznde, bann zerinde byk bir kara daire dnyordu. Eski tablolarda, buna benzer daireler ermilerin bann zerinde grlr. Yalnz onlar, koyu renk bir zemin zerine altn yaldzla izilmitir; bu ise aydnlk bir zemin zerinde kapkara duruyordu. Bundan daha garip bir ey olamazd. Byk Dover'in gece afa anlabilirdi. Bu daire Gilliatt'a yaklayordu sonra da uzaklayordu; daralyordu, sonra da geniliyordu. Bunlar martlar, byk martlar, kutan kular, karabataklar, aknlk iinde kalan bir sr deniz kuuydu. Belki de Byk Dover onlarn hanyd, yatmak iin geliyorlard. Gilliatt orada bir oda tutmutu. Bu beklenmeyen kirac onlar kayglandryordu. Burada bir insan... ite onlar bunu hi grmemilerdi. Bu rkek, telal uu epeyce srd. Gilliatt'n gitmesini beklermi gibiydiler. Gilliatt dnceli gibiydi; baklarn onla^ ra dikmiti. Bu uan kasrga en sonunda kararn verdi, bu daire birdenbire helezon biiminde dald, bu karabatak bulutu s kayaln teki ucundaki Adam Kayas'nm zerine gidip kapand. 230 Orada, birbirleriyle grp tartr gibiydiler. Gilliatt granit klfna uzanp, yanann altna yastk yerine bir ta yerletirirken, uzun zaman kularn birbiri ardndan, her biri srayla terek konutuklarn duydu. Sonra sustular, herkes uykuya vard; kular kayalarnn zerinde, Gillatt da kendi kayasnda. VIII IMPORTUNAEQUE VOLUCRES* Gilliat iyi uyudu. Yalnz, d; bu da, onu ara sra uyandrmt. Doal olarak ayaklarn ieri doru, ban da eikten yana koymutu. Yatandaki olduka keskin bir yn ta ayklamam, bunlara aldr etmemiti, bu da uykusunu ruhatsz bir duruma sokuyordu. Zaman zaman gzlerini aralyordu. Kimi zaman derin patlamalar duyuyordu. Bu, top patlar gibi grltyle s kayaln maaralarna giren, kabaran denizdi. inde bulunduu btn bu ortamda hayalin olaanstl grlyordu, evresinde hayal dnyas vard. Gecenin yar aknl da buna eklenince, kendini olmayacak eylerin iine gmlm gibi gryordu. inden: "D gryorum" diyordu. Sonra yeniden uyuyordu. Bu kez gerekten dnde kendisini Sokan Kt'nde, Bravees Kona'nda, Saint-Samp-son'da gryordu; Deruchette'in ark sylediini duyuyordu; gerek iindeydi. Uyuduu srece, uyank olup yaadn sanyordu; uyand zaman, uyuduunu sanyordu. Gerekten de bundan sonra Gilliatt bir d dnyasndayd. Gece yarsna doru, gkyznde ok byk bir grlt olmutu. Gilliatt uykusunun arasnda bunun belli belirsiz farkna varmt. Belki de rzgr kyordu. Bir keresinde, souktan rpererek uyand, gzkapaklarn biraz daha aralad. Ba ucunda geni bulutlar vard; ay kayordu, peinden de kocaman bir yldz kouyordu. ' Latince: "Amansz kanatllar". (ev.J 231 Gilliatt'n kafas dlerin belirsizliiyle doluydu; bu hayalin yaratt bytmeyle de gecenin vahi grnmleri karmak hale geliyordu. afak skerken, souktan donmu, derin derin uyuyordu. Gn douunun sert drt onu belki de tehlikeli olan bu uykudan uyandrd. Yatt yer tam doan gnein karsndayd.

Esnedi, gerindi, kendini deliinden dar att. O kadar derin bir uykudayd ki nce birdenbire kendini to-parlayamad. Sonra yava yava gerek durumunu anmsad, o kadar ki: "Kahvalt edelim!" diye haykrd. Hava sakindi; gkyz souk, durgundu; bir tek bulut bile yoktu, geceki sprme ufku temizlemiti. Gne gzel douyordu. Bu, balayan ikinci gzel gnd. Gilliatt kendini pek keyifli buldu. Srtndaki muambayla izmelerini kard, yn ieri tarafta olmak zere, koyun postunun iine sard, kn bir beyaz halat parasyla balad, inin dibine doru, yamur yaarsa korunacak biimde itti. Sonra yatan dzeltti, yani talar kenara ekti. pten aa szlerek Durande'n gvertesine indi, yiyecek sepetini yerletirdii kovua kotu. Sepet orada yoktu. Kenara ok yakn olduu iin, geceki rzgr onu alp denize frlatmt. Bu, doann korunma niyetini belirtiyordu: Rzgr gidip oradan o sepeti almak iin belirli bir inat, belirli bir eytanlk gstermek zorunda kalmt. Bu bir sava balangcyd. Gilliatt bunu anlad. Denizin sert itenliinde yaarken, rzgr bir insan, kayalar da birer kiilik gibi grmemek ok zordur. Artk Gilliatt'a, avdar unuyla peksimetlerden, Adam Kaya-s'nn zerinde alktan len kazazedenin besledii deniz bceklerinden baka yiyecek bir ey kalmamt. Balk avna gelince, bunu dnmek bile yersizdi. arpmalar hi sevmeyen balk, deniz yzndeki kayalarn yaknndan kanr; sepetlerle tarakl alar s kayalklarda bo yere vakitlerini kaybederler, urarlar; buralar ancak alar yrtmaya yarar. 232 Gilliatt kayadan epey zorlukla koparabildii birka deniz bceiyle karnn doyurdu. Az kalsn ban kracakt. Bu yavan besini yerken denizin zerinde garip bir grlt iitti. Bakt. Bu bir mart sryd. Kanatlarn rparak, birbirlerini yuvarlayarak, barp ararak alak kayalardan birine saldryorlard. Hepsi grltyle ayn noktada kaynayordu. Bu gaga, pene srs bir eyi yamalyordu. Bu ey de Gilliatt'n sepetiydi. Sepet, rzgrlar bir kntnn zerine frlaynca patlamt. Kular da, kouup gelmiler, paralanan her trl paray gagalaryla alp gtryorlard. Gilliatt uzaktan, isli sr etiyle baln tand. Kular da savaa katlyorlard. Onlarn da dmanlar vard. Gilliatt onlarn evini almt, onlar da onun yemeini alyorlard. XI SI KAYALIK, ONDAN YARARLANMANIN YOLU Bir hafta geti. Yamur mevsimiydi ama, yamur yamyordu; bu da, Gilliatt' pek memnun ediyordu. Onun giritii i, hi olmazsa grnte, insan gcn oktan ayordu. Baar o kadar akl almaz bir eydi ki byle bir ie girimek pek lgnca grnyordu. Dar ve skk zamanda yaplan ilerde engeller, tehlikeler belirir. Tamamlamann ne kadar zor, eziyetli olacan anlamak iin balamak yeter. Her balang direnir. Atlan ilk adm amansz bir aklaycdr. Dokunulan zorluk bir diken gibi batar. ok gemeden, Gilliatt'n engeli de hesaba katmas gerekti. Durande byle drtte ne kadar saplanm durumdayken makinesini karmak iin, byle bir yerde, byle bir mevsimde, byle bir kurtarma iinden en ufak bir baar elde etmek isteniyorsa bu ie bir tabur insanla girimesi gerekli gibi grnyordu, Gilliatt yalnzd; btn bir marangoz, makinist aralar gerekirdi, Gilliatt'ta bir testere, bir balta, bir keski, bir de eki 233 vard; iyi bir atlyeyle iyi bir baraka isterdi, Gilliatt'n ats bile yoktu; azk, yiyecek isterdi. Gilliatt'n ekmei bile yoktu. Btn bu birinci hafta sresince. Gilliatt'n s kayalkta altn gren bir kimse onun ne yapmak istediini anlayamazd. Artk Durande' da, iki Dover'i de dnmyor gibiydi. Ancak deniz yzndeki s kayalarla ilgileniyordu; kendini gemi kalntsnn kk paralarnn kurtarlmasna vermi gibi

grnyordu. Denizin alalmasndan yararlanarak, deniz kazasnn kayalara pay ettii eyleri topluyordu. Denizin oraya attklarn, yelken bezi paralarn, halat paralarn, demir paralarn, tahta ambar kapa paralarn, kopmu gemi kaplamalarn, krlm serenleri, uradan bir kalas, buradan bir zinciri, teden bir makaray toplayarak kayadan kayaya gidiyordu. Bir yandan da s kayaln btn girinti kntlarn inceliyordu. Gece, Byk Dover'in atsnda yaad iki ta arasnda mt, daha rahat bir tavan aras bulmak istiyordu. Byk hayal krklna urad: Bunlarn hibiri yaanacak gibi deildi. Bu girintilerden iki tanesi olduka geniti; kayadan oluan yer demesi her yanda eik, dzensizse de ayakta durulabilir, yrnebilirdi. Yamurla rzgr oraya serbeste girebiliyordu ama, denizin en ok ykseldii zamanlarda bile sular ula-amyordu. Bunlar Kk Dover'e yakndlar; her saat oraya yaklama kolayl vard. Gilliatt bunlardan birinin depo, brnn de demirhane olmasna karar verdi. Eline geen btn seren yakas kstekleriyle, btn drt-ke yelkenlerin stke kstekleriyle ufak knlar yapt, kalntlar deste, yelken bezlerini de paket haline getirdi hepsini iplerle gzelce balad. Deniz ykselerek bu knlar yzdr-dke, Gilliatt onlar s kayalklardan srkleyerek deposuna tayordu. Bu kayann kovuunda bir halat bulmutu, en kaln kereste paralarn bile bununla yukar ekebilirdi. Denizden, suyun yzndeki kayalarn arasna dalm duran pek ok zincir paras kard. Gilliatt bu almada inat, artcyd. stedii her eyi yapyordu. Karnca inadna hibir ey kar koyamaz. Haftann sonunda, Gilliatt bu granit deposunda, frtnann 234 btn karmakark teberisini dzene koymutu. Bir kede kaln halatlar vard, bir kede ince halatlar: borinalar kande-lislerle karmyordu; bigotalar delik saylarna gre dizilmiti; krlan apalarn lenger halkasndan zenle ayrlan ipler ile halinde sarlmt; krklar olmayan manika makaralar me-seka topluluundan ayrlmt; halat babalar, halatlarn getii tahta makaralar, pataralar, gabaronlar, paraullar, seren direini aa tiremola etmek iin kullanlan makineler, bir yz yanlamasna ak makaralar; bir diree balanan ucunda teberi takmaya yarayan bir halka bulunan halatlar, gemi demirlerinin trnaklar, trusa emberleri, ksa ipler, kontrabastonlar, hasara urayarak bsbtn biimsizlememi olmak artyla ayr blmeleri dolduruyordu. Btn ahap ksm, arkuru keresteler, srklar, ambar destekleri, destemoralar, lambar kapaklar, drbnler, salam kaplamalar ayr yerlere ylmt. Borda kaplama tahtalarnn paralar elden geldiince birbirinin iine geirilmiti. Ne camadan rme halatlaryla tornavida rme halatlarn birbirine kartrabilirdiniz, ne de yz yirmi kulalk halalarla balk kepelerini, ne gabya, babafingo ubuklarnn armh halat patriselerle katransz beyaz halatlarn makaralarn, ne gemi karinasnn batan ka giden kaplama paralaryla gemi kpetelerini. Gabya armk halatlarn ve gabya destek bacaklarn tutan, Durande'n iskele, sancak direklerinin halatlarn balayan kaln leme halatnn bir ksmna bir ke ayrlmt. Her krntnn, her ykntnn yeri vard. Btn deniz kazas orada, blmlenmi, etiketlenmi, duruyordu. Depolanm kaos gibi bir eydi bu. Bir destek yelkeni, epeyce delik deik olmasna karn, iri talarla tutturulmu, yamurun zarar verebilecei eyleri rtyordu. Durande'n ba ne kadar paralanm olursa olsun, Gilliatt oradan makara arklaryla birlikte iki griya mataforasn da kurtarabilmiti. Cvadray buldu, urganlar oradan zmekte ok zorluk ekti; her zamanki gibi bocurgatta toplandklar, bu i de kuru havada yapld iin son derece skp yapmlard. Bu kaln, katransz halatn kendisine.ok yarar salayabileceini dnerek, Gilliatt gene de onu zd. 235 Alalan denizin akta brakt yerde, sln bir ukurunda tklm duran kk apay da kurtarp almt. Tangrouille'un kamaras olan yerde bir tebeir paras buldu, onu da dikkatle bir kenara koydu, iaretler yapmak gerekebilirdi.

Deriden bir yangn kovasyla olduka iyi durumdaki birok tahta kova da bu alma deposunu tamamlyordu. Durande'n yerkmr yknden btn arta kalan depoya tad. Bu kalnt kurtarma ii sekiz gnde tamamland; s kayalk temizlendi. Durande hafifletildi. Gemi batnn zerinde makineden baka bir ey kalmamt. Ban artaya yapan duvar gemi iskeletini hi de andrmyordu. Bir kaya kntsna dayand iin orada, hi ekitirip durmadan, sallanyordu. Zaten enli, geniti; srklenmeyecek kadar ard; stelik de depoda tkanklk yaratrd. Bu duvar kaplamasnn bir sala benzer grn vard. Gilliatt onu olduu yerde brakt. Gilliatt bu alma srasnda pek dnceliydi. Durande'n "gemi aslan"n bo yere arad. Bu, dalgalarn alp gtrd eylerden biriydi. Gilliatt, onu bulmak iin iki kolunu birden verirdi ama, kollarna imdi ok gereksinimi vard. Deponun giriinde, darda, iki dknt yn grlyordu: Yeniden dvmek iin demir yn, yakmaya yarayacak odun yn. Gn doarken Gilliatt iba ediyordu. Uyku saatlerinin dnda, bir an bile dinlenmiyordu. urada burada uuan karabataklar onun almasn izliyorlard. DEMRHANE Depoyu tamamlaynca, Gilliatt demirhaneyi hazrlad. Setii ikinci oyukta, olduka derin, dar, uzun bir yola benzer bir yer vard. Gilliatt nceleri oraya yerlemeyi dnmt ama, 236 i hi durmadan yeniden balayan rzgr bu geitte yle krk gibi esiyordu ki orada oturmaktan vazgemek zorunda kalmt. Bu krk ona bir demirhaneyi dndrmt. Mademki bu maara onun yatak odas olamyordu, yleyse iyeri olurdu. Engeli kendi hizmetine kullanmak baarya doru byk bir admdr. Rzgr Gilliatt'n dmanyd; Gilliatt onu kendi hizmetinde kullanmay denedi. Birtakm kimseler iin kullanlan: "Her ie elverili, hibir ie yaramaz" sz kaya kovuklar iin de sylenebilir. Gsterdiklerini vermezler. Falanca kaya ukuru bir kurnadr ama, bir atlaktan suyu szdrr; bir bakas odadr ama, tavan yoktur; br yosun yatadr ama, slaktr; daha teki bir koltuktur ama, tatandr. Gilliatt'n kurmak istedii demirhanenin taslan doa hazrlamt; ama, bu tasla kullanlr hale getirinceye kadar dzeltmek, maaray bir laboratuar durumuna sokmak gerekiyordu ki bundan daha zor, daha etin bir i dnlemezdi. Rastlantlar orada huni eklinde ii boaltlm, dar bir atlaa ulaan, geni , drt kayayla biimsiz bir krk oluturmutu. Bu krk son derece geniti; her soluk alta aaya otuz bin metrekare hava veriyordu; metre uzunluundaki o eski byk demirhane krklerinden ok daha baka ekilde gl bir krkt bu... bambaka bir ey. Kasrgann lleri hesaplana-maz. Bu ar g bir engeldi; bu esintiyi dzenlemek zordu. Maarann iki sakncas vard: Orada su da bir yandan bir yana geiyordu, hava da. Buradaki, araf gibi bir deniz deildi; selden ok szntya benzeyen, srekli kk bir akntyd. S kayaln zerine durmadan arpp krlan, kimi zaman otuz metre havaya ykselen dalga, ukura yukardan bakan yksek kayalardaki bir doal tekneyi en sonunda deniz suyuyla doldurmutu. Bu su deposuna yaknd yeri, biraz arkada, sarp yamata, drt, be kulatan dklen, bir parmak kalnlnda ince bir cavlan meydana getiriyordu. Buna az buuk bir yamur da ekleniyordu. Bu hi tkenmeyen, boyuna taan su deposuna ara sra 237 bir bulut, gerekten, bir saanak boaltyordu. Su tuzluydu, iilmeye elverili deildi ama, tuzlu olmasna karn berrakt. Bu cavlan, salarn ularndan akar gibi, karaltlarnn ularndan zarif bir ekilde damlyordu. Gilliatt, rzgr dzen altna almak iin bu sudan yararlanmay dnyordu. Bu huniyle, tahtadan oyulup, abucak birbirine eklenmi iki, boru ald;

bunlardan biri musluktu. Sonra, kocaman bir kovay alt depo olarak yerletirdi; bunu yukardan bir bomakla, aadan da emici deliklerle tamamlad. Daha nce de syledik ya: Gilliatt bir para demirci, bir para da makinistti. Bylece, elinde bulunmayan demirhane krnn yerini tutmak zere yle bir aygt yapt ki bugn "Cagniard kr" denilen kadar kusursuz deilse de eskiden Pireneler'de "boru" ad verilen krk kadar da ilkel deildi. Yannda avdar unu vard, onunla bir yaptrc yapt; kat-ransz beyaz halat vard, ondan da ktk yapt. Durande'da bulduu, iaret topunda fitil sar olarak kullanlm kk bir maden borudan oluturduu bir hava deliini brakarak, kayann btn br atlaklarn bu ktkla ve yaptrcyla, birka da tahta parasyla tkad. zerine demirhanenin ocan yerletirdii geni bir dz tan stne bu hava bacasn yatay olarak uzatt. Bir isparinadan yaplan bir tpa da gerektiinde onu kapatyordu. Bundan sonra ocaa kmr, odun doldurdu, akma kayaya arparak, bir avu ktn aerine kvlcm drd, yanan ktkla da odunla kmr ateledi. Kr denedi, mkemmeldi. Gilliatt, havann, suyun, atein efendisi olmutu; bir yar-tanr gururu duydu. Havay emri altna almt. Rzgra bir eit cier yapm, granitin iinde bir solunum aygt yaratmt; bir krk yapmt. Suyu emri altna almt; Kck avlan-dan bir su frlda yapmt. Atei emri altna almt: su altndaki bu kayadan alev fkrtmt. ukurun st hemen hemen her yandan ak olduundan duman, knt yapan sarp yamac karartarak, serbeste gidiyordu. Ancak dalgalar iin yaplma benzeyen bu kayalar, is nedir tandlar. Gilliat rs olarak, aa yukar istenilen biimde ve lde 238 son derece youn bir tatan yuvarlanm iri bir akl tan seti. Bu, ok tehlikeli, patlayabilecek bir vurma temeliydi. Bu ktlenin ularndan biri yusyuvarlakt, bir knt biiminde bitiyordu; bu, gerektiinde, rsn konik ksmnn yerini tutabilirdi ama, rsn teki paras, piramit biiminde olan eksikti. lkel insanlarn ta rsyd bu. Dalgalarn parlatt yz, hemen hemen elik kadar sertti. Gilliatt kendi rsn getirmediine piman oldu. Duran-de'n frtnayla ikiye kesildiini bilmedii iin, geminin baam-barnda marangozun avadanln bulacan ummutu. Gel-gelelim, tam da geminin ba taraf yok olmutu. Gilliatt'n s kayalktan elde ettii iki oyuk yan yanayd. Depoyla demirhane birbirine balyd. Her akam, i gn bitince akam yemei olarak bir para peksimet, bir denizkestanesi, bir yenge ya da daha baka birka deniz bcei yiyordu; bu kayalarda ancak onlar avlayabiliyordu nk. Sonra, dml ip gibi souktan titreyerek, yatmak iin byk Dover'in zerindeki deliine dnyordu. inde yaad o bir eit soyutluk, ilerinin maddeciliiyle daha da artyordu. Yksek lde gerek insan rktr. Saysz ayrntlaryla bedensel aba orada bulunmann, yaptklarn yapmann aknln ortadan kaldramyordu. Genel olarak maddi yorgunluk yere doru eken bir iptir; ama, Gilliatt'n giritii iin gariplii onu bir eit hayali, alacakaranlk bir blgede tutuyordu. Zaman zaman bulutlar ekitirip dururmu gibi oluyordu. Baka bir sefer aralar ona silahlarym gibi grnyordu. Kendisinin bastrd ya da nledii gizli bir saldrnn garip duygusu vard iinde. Katransz, beyaz halat rmek, bir yelkenden bir ispavli karmak, kaln bir mee kerestesini payandala-mak... bunlar sava makineleri yapmak gibi bir eydi. Bu kurtarma, iini bin bir zenli abas, pek az gizlenmi, son derece saydam, akll saldrlara kar alnan nlemlere benzemeye balyordu. Gilliatt dnceleri belirten szckleri bilmiyordu ama, dnceleri seziyordu. Kendini giderek daha az ii, giderek daha ok vahi hayvan dvs gibi gryordu. Gilliatt orada vahi hayvan eiticisi gibiydi. Eittii hayvan hemen hemen anlyordu. Onun kafas iin garip genilemeydi bu. 239 stelik de evresinde, gz alabildiine, kaybolmu almann sonsuz hayali vard. Srrna eriilmezin, snrszn iinde glerin nasl yayldn grmekten daha heyecan verici bir ey olamaz. Hedefler aranr. Boyuna devinim

iindeki uzay, yorulmak bilmeyen su, tela varm gibi grnen bulutlar, geni, karanlk aba... btn bu titreme bir sorundur. Bu sonsuz titreme ne yapar? Bu boralar ne meydana getirir? Bu sarsntlar ne kurarlar? Bu arpmalar, bu hkrklar, bu lklar... ne yaratr bunlar? Bu grlt neyle urar? Bu sorularn gelgiti denizinki gibi sonsuzdur. Gilliatt kendi yaptn biliyordu ama, boluun rpntl devinimi, telal gizemiyle, kendisini belirsiz bir ekilde tedirgin ediyordu. Gilliatt, farknda olmadan, dnmeden buyururcasna, baskyla, szn dinleterek, bilinsizce, adeta vahi bir hayvanlktan baka bir sonuca varamadan, dnceli, dalgn bir halde, denizin yararsz mucizeye benzeyen almasn kendi z almasna kartryordu. Gerekten de, orada olup da, alkan suyun korkun srlarnn nasl . etkisinde kalnmaz, nasl dnlmez? Her insan kendi dnce ls iinde, denizin sallanmasn, dalgann inadn, kayann gzle grlmez anmasn, drt rzgrn lgncasna cierlerini paralamasn nasl olur da dnmez? Ebedi yinelenme, kuyu okyanus, Danaos'un bir sr kz* bir hi uruna btn bu abalama... dnce iin ne dehet! -- Bir hi uruna m? Hayr. Ama, ey Bilinmez! Ne iin olduunu bir sen bilirsin. ...,_.; i /..'. x ' .. . '' , , jBULU Kyya yakn bir s kayal kimi zaman insanlar gezmeye gelirler; deniz ortasnda bir s kayala ise kimse gelmez. Niye gelsinler? Ada delidir ki. Umut edilecek hibir kazan yoktur: Ne meyve aac, ne otlak, ne davar, ne ime suyu kaynaEfsaneye gre Danaos'un elli kz varm; birinin dnda hepsi evlendikleri gece, babalarnn buyruuyla, kocalarn ldrmler, dipsiz bir fy suyla doldurmaya mahkm edilmiler, (ev.) 240 . Yalnzlk iinde bir plaklk. Suyun dnda sarp yamalarla, suyun altnda sivri ularla, bir kayadr bu. Burada, deniz kazasndan baka bulunacak hibir ey yoktur. Eski denizci dilinin cra adn verdii bu tr s kayalklar, daha nce de dediimiz gibi, garip yerlerdir. Orada deniz yalnzdr. Can ne isterse onu yapar. Yeryznn hibir grn onu kayglandrmaz. nsan denize dehet salar; deniz ona meydan okur; ne olduunu, ne yaptn insandan gizler. S kayalkta denizin gnl rahattr; insanolu oraya gelmez. Dalgalarn kendi kendilerine konumalar bozulmayacaktr. Deniz s kayalkta alr; onun hasarlarn onarr, ularn sivriltir, onu diken diken bir hale getirir, yeniler, iyi durumda saklar. Kayay delmeye kalkr; yumuak ta datr, sert ta andrr; etini karr, kemiini brakr; kazar, paralar, oyar, deler; kanal aar, kmaz sokaklar birbirine ulatrr; s kayal hcrelerle doldurur, byk lde sngere yknr, iini oyar, dna oyma yapar. Kendi mal olan bu gizli dada kendine inler, tapnaklar saraylar yapar; sran yzc otlardan, kk salan canavarlardan oluan bilinmez nasl hem iren hem ahane bitkileri vardr; bu korkun grkemi suyun karanlklarnn altna gizler; ssz s kayalkta hibir ey onu gzetlemez, ispiyonla-maz, tedirgin etmez; o orada, insanolunun eriemeyecei esrarl ynn rahata gelitirir. Oraya canl ve iren, korkun salglarn brakr. Denizin btn bilinmeyeni oradadr. Yksek kntlar, burunlar, deniz yzeyinde kayalar, s kayalklar, -bunun zerinde srarla duralm- gerek birer yapttrlar. Topran oluumu okyanusun oluumuyla karlatr-lrsa pek nemsiz bir eydir. S kayalklar, denizin o evleri, dalgann o piramitleri, o yeralt firavun mezarlar, bu kitabn yazarnn bir yerlerde Doa'nm kendilerine zg muazzam bir eit yntemleri vardr. Kaamak orada istenilmie benzer. Bu yaplar biim biimdir. Onlarda mercan adasnn karmakark-l, byk bir kilisenin ycelii, tapnaklarn gariplii, dan genilii, mcevherin incelii, mezarn deheti vardr. Bir eeka-ras yuvas gibi oralarda kovuklar vardr; hayvanat bahesi gibi inleri, kstebek yuvas gibi tnelleri, hapishane gibi zindanlar, sava alan gibi pusuda askerleri vardr. Kaplar vardr

Deniz ileri/F. 16 241 ama, set ekilmitir; stunlar vardr ama, tepeleri kesiktir; kuleleri vardr ama, eiktir; kprleri vardr ama, kopuktur. Blmeleri serttir; bunlar kular iin deildir; bunlar yalnzca balklar iindir. Geilmez. Onlarn mimari yzleri deiir, arr; statik kurallarn kantlar, yadsr, inkr eder, krlr, birdenbire biter; ssl kemer halinde balar, stun teknesi halinde sona erer; ktle zerine ktle. Burann duvarcs y/ce/ac/os'tur*. Olaanst bir dinamik, orada zmlenmi sorunlarn ortaya dker. rkn sarktlar korkutur ama, dmezler. Bu ba dndrc yaplarn nasl ayakta durduklar bilinmez. Her yanda erilik, bozuk dengeli durular, boluklar, lgn sarkntlar; bu Babil Kulesi mimarisinin yasas anlalamaz. u ulu mimar, Bilinmez, hibir eyi hesap etmez, her eyi baarr; karmakark kurulan kayalar canavar bir yap meydana getirirler; hibir mantk yoktur, geni bir denge vardr. Salamlktan da stn bir eydir bu; lmszlktr. Dzensizliktir de. Dalgann grlts, kargaal granite gemie benzer. Bir s kayalk ta kesilmi frtnadr. Boyuna yklan, boyuna ayakta duran bu vahi mimarlk kadar dnceyi heyecanlandran bir ey olamaz. Orada her ey birbirine yardm eder, her ey birbiriyle eliir. Bir yapyla sonulanan bir izgiler arpmasdr bu. Orada u iki kavgann, okyanusla kasrgann ibirlii grlr. Bu mimarln baeserleri vardr. Dover Kayalklar bunlardan biridir. Bu yapy deniz korkun btr akla kurmu, kusursuz hale getirmiti. Hrn su onu yalyordu. Bu s kayalk iren, hain karanlkt; maaralarla doluydu. Eriilmez derinliklerde dal budak salm denizalt deliklerinden oluan btn bir damar sistemi vardr. Bu iinden klmaz deliklerin pek ounun az, deniz alaldnda, suyun dnda kalrd. Oralara girilebilirdi; her trl sorumluluk kendine ait olmak zere. * Efsaneye gre, Zeus'a kar ayaklanan devlerin en nls. Kaarken Sicilya'da yakaland, yldrmla arpld, Etna Da'nn altna gmld. Onun alevli soluu yanardan atelerini meydana getirir; dnmek istedii zaman da btn da, aday yerinden sarsar. 242 Gilliatt, giritii kurtarmann gerekleri yznden, btn bu maaralar aratrmak zorunda kald. Korkun olmayan bir tanesi bile yoktu. Bu maaralarda, her yanda, okyanusun abartmal lleriyle, Dverler arasnda garip ekilde iz brakan o kanara grnts yineleniyordu. Bu trden oyuklar iinde, lmsz kayann duvarlar zerinde, doann o korkun duvar resimlerini grmemi olanlar bunlar gzlerinin nne getiremezler. Bu yrtc maaralar sinsiydiler; oralarda oyalanp gecikmeye gelmezdi. Deniz ykselince tavana kadar su dolard. Kaya bcekleri, deniz meyveleri orada pek bol bulunurdu. Bu maaralar yuvarlaklam akllarla tkanmt, bunlar kubbelerin dibinde tmsek halinde ylmlard. Bu akllardan pek ou bir tondan daha ardlar. Her lde, her renkteydi-ler; pek ou kanl gibi grnyordu; tyl, yapkan suketen-leriyle kapl olanlar, kayay aratran iri yeil kstebekleri andryordu. Bu maaralardan pek ou birdenbire bodrum eklinde bi-tiveriyordu. Gizemli bir gidi geliin anayolu olan bakalar, kvrml, kara atlaklar halinde kayann iinde uzanp gidiyordu. Bunlar uurumun sokaklaryd. Bu atlaklar boyuna daral-yordu, bir insan oradan geemezdi. Yanan bir meale orada sular szan karanlklar ortaya karrd. Bir keresinde, Gilliatt, oralar aratrrken, bu atlaklardan birine dald. Sularn ekilme saati bu ie uygundu. Durgun, gneli, gzel bir gnd. Tehlikeyi artrabilecek hibir deniz olayndan korkulacak gibi deildi. Daha nce de belirtmitik, Gilliatt' bu aratrmalara iki gereksinim itiyordu: Kurtarma iine yararl kalntlar aramak, bir de beslenmesi iin yengeler, stakozlar bulmak. Doverler'de deniz bcekleri sknts ekmeye balamt. atlak dard, gemek hemen hemen olanakszd. Gilliatt tede k gryordu. abalad, ufald, elinden geldii kadar eilip bkld, gidebildii kadar ileri gitti.

Hi de farknda olmadan, tam Clubin'in, Durande' hzla sivri burnuna arpt kayann iinde bulunuyordu. O sivri burnun altndayd. Dtan sarp, keskin, yanna yaklalmaz olan 243 kayann ii boalmt. Bir Msr firavununun mezar gibi geitleri, kuyular, odalar vard. Suyun mekanik almasyla, yorgunluk bilmez denizin at hendekle oluan bu anma, dolambal yerlerin en karmak olanlarndan biriydi. Deniz altndaki bu yeralt yol azlar, kimi denizin dzeyinde ak kimi grnmez derin huniler halinde pek ok k yoluyla, muhakkak ki darnn sonsuz suyuyla balantl durumdaydlar. Oraya pek yakn bir yerden Clubin denize atlamt ama, Gilliatt bunu bilmiyordu. Gilliatt, timsah tehlikesinin hi de bulunmad bu timsah biimi duvar yarnda kvrlyor, yerlerde srnyor, alnn arpyor, eiliyor, doruluyor, basacak yer bulamyor, yeniden topraa aya deiyor, zorlukla ilerliyordu. Yava yava dar yol geniledi, bir yar aydnlk belirdi, Gilliatt birdenbire bambaka bir maaraya admn att. XII DENZALTINDA BR YAPININ Bu yar aydnlk tam zamannda geldi. Gilliatt, bir adm daha atsayd, belki de dibi olmayan bir suya decekti. Bu maara sular insana yle bir me, yle ani bir tutukluk verir ki ou zaman en gl, en usta yzcler bile orada kalr. Zaten yeniden ykselmenin, aralarnda skp kalnan sarp yamalara tutunmann olana yoktu. Gilliatt birdenbire durdu. kt yark dimdik duvarda bir kntya dar, yapkan bir cumbaya ulayordu. Gilliatt srtn duvara dayad, bakt. Byk bir mahzenin iinde bulunuyordu. zerinde koskocaman bir kafatasnn alt kesimine benzer bir ey vard. Bu kafatasnn hemen yeni kesilmi gibi bir hali vard. Kayann yivlerinin sular szan kabartlar kubbenin stnde liflerin balantlarn, bir kafatasnn trtll ek yerlerini andryordu. Tavan tatand; deme suydu; maarann drt duvarnn arasna skan dalgalar titreyen geni mermer deme talarna benziyordu. Maara her yanndan kapalyd. Ne bir at penceresi, 244 ne de bir kmrlk penceresi; duvarda hibir gedik yoktu, kubbede en ufak bir atlak yoktu. Btn bunlar aadan suyun iinden aydnlanyordu. Anlatlamaz karanlk bir parldatmayd bu. Geidin karanlk yolunda Gilliatt, gzbebekleri genilemi, bu alacakaranlkta her eyi seebiliyordu. Defalarca gitmi olduu iin Jersey'deki Plemont maaralarn, Guemesey'deki Creux-Maille'yi mallarn oraya gizleyen kaaklar yznden Boutiques dedikleri o Serk'teki maaralar biliyordu; o inlerin hibiri iine girdii bu yeralt, denizalt odayla llemezdi. Gilliatt tam karsnda, suyun altnda suya batm kpr kemeri gibi bir ey gryordu. Denizin oluturduu doal sivri bir pencere olan bu kpr kemeri, derin, kara iki ayann arasnda prl prld. Ak denizin aydnl maaraya ite su altndaki bu kemerden geliyordu. Bu suya batmann verdii garip aydnlk. Bu aydnlk, dalgann altnda, geni bir yelpaze gibi alyor, kayann zerine vuruyordu. Zeminin donukluu zerine dmdz uzun izgiler halinde vuran bu dz k izgileri, bir girinti kntdan tekine aydnlanp karararak, cam levhalardan aralklar andryordu. Bu maarada k vard ama, bilinmeyen bir kt. Bu aydnlkta bizim mza benzer hibir ey yoktu, insan baka bir gezegene adm attn sanabilirdi. Ik bir gizemdi; bir Sfenks'in gzbebeinin deniz rengi prltsn andryordu. Bu maara, koskocaman grkemli bir l kafasnn iine benziyordu; kubbe kafatasyd, kpr kemeri de az; bir, gzlerin delikleri eksikti. Gelgit yutan, kusan darnn tam le vakti ak olan bu az k yutuyor, aclk kusuyordu. Hem akll, hem kt olan kimseler ite buna benzerler. Cam gibi bir deniz suyu kalnlnn tkad bu kemerden geerken gne Eldran Yldz'nn gibi yeil oluyordu. Bu slak kla dopdolu olan su erimi zmrde benziyordu. Grlmemi gzel bir ak zmrt rengi btn bu maaray

tatl bir renge bo-yuyordu. Kubbenin, hemen hemen beyin dilimlerini andran paralaryla, sinirlerin yaylmasna benzeyen, srnen dallanp 245 budaklanmalaryla tatl bir ak yeil akik parlts vard. Denizin tavana yansyan dalgalar orada, hi bitip tkenmeden, esrarl oynayla, altn sars alarn geniletip daraltarak, ayrlp yeniden bileiyorlard. Bundan dsel bir duygu yaylyordu; bu olaanst canl ate an hangi avn ya da hangi bekleyiin bu kadar keyiflendirdiini insan dncesi kendi kendine sorabilirdi. Kubbenin kabartlarnda, kayann kntlarnda, belki de kklerini kayann iinden geirerek yksek bir su tabakasnda ykayan, ularndan birbiri ardna bir damla, su, bir inci yuvarlayan ince uzun bitkiler sallanyordu. Bu inciler tatl kk bir sesle uuruma dyordu. Bu btnn verdii heyecan anlatlr gibi deildi. Bundan daha sevimli bir ey dnlemez, daha da hazin bir eye rastlanamazd. Bu, memnun olan lmn, bilinmez hangi sarayyd. XIII ORADA GRLENLER, YARIM YAMALAK GRLEBLENLER Gzleri kamatran karanlk; bu alas yer, ite byleydi. Denizin yrek arpntlar bu maarada kendini belli ediyordu. D dalgalanma, bir soluk alma dzeniyle, iteki su tabakasn iiriyor, sonra da sndryordu. Sessizce ykselip alalan bu byk, yeil perdenin iinde insan esrarl bir ruh sezer gibi oluyordu. Su muhteem bir ekilde berrakt. Gilliatt orada, deiik derinliklerde birtakm dzlkler seebiliyordu. Bunlar giderek daha koyulaan yeil renkteki kaya kntlarnn dzlkleriydi. Birtakm karanlk ukurlar da belki llemeyecek derinliklerdeydi. Denizalt kemerinin her iki yannda karanlklar dolu, ok alak kemer taslaklar, merkez maarann daha alak yan kubbeleri vard ki bunlar belki de sularn pek ar derecede ekildii zaman girilebilen yanlardaki kk maaralard. Bu girinti kntlarn dar ya da geni a biiminde, eik tavanlar vard. Denizin aratrmalaryla ortaya kan birka met246 re geniliinde bu eikliklerin altna dalp gzden kayboluyor-lard. urada burada, uzunluklar iki metreyi geen otlar, rzgrda uuan salarn sallantsyla, suyun altnda dalgalanyordu. Deniz yosunu ormanlar gze arpyordu. Suyun dnda, suyun iinde, maarann btn duvar, yukardan aa, kubbeden balayp gzle grlmez bir yerde kayboluncaya kadar, batan aa bu olaanst okyanus i-ekleriyle kaplanmt; bunlar insan gz o kadar seyrek grr ki yal spanyol denizcileri onlara praderias del mat* adn verirlerdi. Zeytin renginin btn ayrmlarn tayan gl bir yosun granitin ilerini gizliyor, bytyordu. Btn kntlardan, balklarn kendilerine barometreler yaptklar, kabartma nakl ince varek yosunlar fkryordu. Maarann karanlk esintisi bu parlak kaylar kmldatyordu. Bu bitkilerin altnda, okyanusun elmas kutusunun iinde en deerli mcevherler, fildileri, deniz salyangozlar, eytan-minareleri, frfrlar, eytanklhlar, sarmal eritler hem saklanyor, hem de kendilerini gsteriyorlard. Mikroskobik kulbelere benzeyen petalidislerin anlar her yanda duvarlara yapyordu; sokaklarnda, dalgalarn u donuzlan bcekleri oscab-r/nlarn dolat kyler halinde toplanyorlard. Bu maaraya talar ancak pek ok zorlukla girebildiinden kavkl bcekler oraya snyordu. Bu bcekler byk soylu kiilerdir, batan aa nakl, ssl olduklar iin, talardan oluan aa tabaka halkn sert, kimi yerde, suyun altnda, aralarndan bir gk mavisi, sedefler, suyun btn ayrmlarnn altn sarlarnn kar-makarkl grlen anlatlmaza klar yayyordu. Maarann eperinde denizin yzme izgisinin bir para stnde grkemli, garip bir bitki, yosundan duvar kaplamasna bir kenar ss gibi, ekleniyordu; onu uzatyor, tamamlyordu. Lifli, ok gr, iinden klmaz derecede eri br hemen hemen kapkara olan bu bitki, gzlere, her yanna lacivert renkli saysz kk iekler saplanm, geni, bulank, karanlk tabakalar halinde

grnyordu. Suyun iinde bu iekler yanar-m gibi oluyor, insan mavi korlar grdn sanyordu. Bun* ispanyolca: "Deniz ayrlar", (ev.) 247 lar suyun dnda iekti, suyun iinde de birer gkyakut; yle ki, deniz ykselip, bu bitkilerle kapl maarann tabann sular altnda braknca kayay yakutlarla kaplyordu. Bir akcier gibi ien dalgann her kabarnda, ykanan bu iekler parldyordu; her inite de snyorlard; Yazgyla ac bir benzerlik. nce hayat olan soluk alma; sonra lm olan soluk verme. Bu maarann harikalarndan biri de kayayd. Bu kaya, kh duvar, kh kemer, kh omurga ya da duvar destei olurdu; yer yer yaln plakt; sonra hemen yan banda en ince doal oymalarla ilenmi grnrd. Pek akll, bilinmez nasl bir ey kayann youn aptallna karyordu. Uurum ne byk sanatyd! Drt ke kesilmi, eitli yuvarlak kntlarla kapl bir duvar paras belirsiz bir oyma kabarty canlandryordu; zerinde bulut bulunan bu kabartmann karsnda insan, Michelangelo iin taslak hazrlayan Prometeus'u grr gibi olurdu. Sanlabilirdi ki, dhi, birka eki vurunca, cinin balam olduu yapt tamamlayacakt. Baka yerlerde, kaya, bir Maribi kalkan gibi altn, gm tellerle, demir zerine ilemelerle sslenmi ya da bir Floransa eme yala gibi savatlan-mt. Korintos tuncundan yaplma benzeyen kaplamalar vard; sonra, bir cami kaps gibi giriik bezemeler, sonra eski Cermen, skandinav harfleriyle kapl bir yazt gibi, bilinmez, akla gelmez trnak izleri. Kvrk, burmal minicik dall bitkiler likenlerin yalnzlar zerinde aprazla^or onu telkari naklarla kaplyordu. Bu yrtc hayvan inine bir Maribi kralnn saray ekleniyordu. Rastlantnn hem grkemli, hem biimsiz mimarisinde vahetle kuyumculuun karlamasyd bu. Denizin ahane kfleri granitin kelerine kadife kaplyordu. Sarp yamalar dmemekte becerikli, iri iekli sarmaklar ylesine gzel sslenmilerdi ki insan bu bitkileri akll birer varlk sanabilirdi. Acayip iekli yapkan otlar pek yerinde, byk bir zevkle demetlerini gzler nne seriyorlard. Bir maara iin dnlebilecek btn ss tutkusu, incelik orada vard. Hem deniz alacakaranl, hem de cennet lts -suyun altndan gelen alacak bir cennet aydnl- bir eit hayal yaylmas iinde btn izgileri glgeliyordu. Her dalga bir bimeydi. Bu gkkua rengindeki dalgalanmalarn altnda eyann 248 14 ularnda, ar derecede dbkey merceklerin renklilii vard; suyun altnda gne tayflar yzyordu. Bu afak vakti yar saydaml iinde denizde boulmu gkkua paralarnn kvrandn grr gibi olurdunuz. tede, baka kelerde, suyun iinde bir ay vard. Sar, gece gibi karanlk, bilinmez nasl bir eyi yaratmak iin btn grkemler orada toplanma benziyordu. Bu maaradaki bu gsteriten, bu zenginlikten daha artc, daha esrarl bir ey dnlemez. Her bir yan by kaplamt. Olaanst bitkilerle biimsiz bir katmerleme birbiriyle anlayor, bir uyum meydana getiriyordu. Vahi eylerin bu birlemesi pek ekici olmutu. Dallar hafife dokunur-mu gibi grnerek yapyorlard. Vahi kayayla yabani iein okamas pek derindi. Ar filayaklarnda stun balklar, balantlar olarak, batan baa rperti dolu narin elenkler vard, bunlar insana eytann ayaklarn gdklayan peri parmaklarn hatrlatyordu. Kaya bitkiye destek oluyordu, bitki de canavarca bir incelikle kayaya sarlyordu. Esrarl bir ekilde birbirine uydurulan bu biimsizliklerin sonucu bilinmez bir grkemli gzellik olumutu. Dhinin eserlerinden hi de daha az yce olmayan doann yaptnda saltlk vardr; kendilerini zorla kabul ettirirler. Onlardaki beklenmeyen eyler dnceyi zorla buyruu altna alr; orada insann dnda olan bir tasarlama gc sezilir. Doann yaptlar hele korkuntan birdenbire zarifi ortaya karverdikleri zaman insan yle artrlar ki! Bu bilinmez maara denebilir ki, -byle bir deyim yerinde olursayldzlandrlmt. Orada hayranln, aknln en akla gelmeyenin en beklenilmezinin etkisinde kalrdnz. Bu yeralt mezarn bir kyamet gn dolduruyordu. Bir eyin gerekten olup olmadndan insan pek emin olamyordu.

Gzlerin karsnda olanakszlk izleri tayan bir gerek vard, insan ona bakyor, oraya dokunuyor, orada bulunuyordu; yalnz buna inanmak ok zordu. Acaba denizaltndaki u pencereden gelen ktan myd? Yoksa bu karanlk fnn iinde rperen sudan m? u kemerlerle u revaklar bir maaray taklit eden gksel bulutlar deil miydi? insann ayann altndaki nasl bir tat? Bu dayanak dalp da bulut oluvermeyecek miydi acaba? u bcek kabu249 u mcevhercilii neyin nesiydi? Hayattan, dnyadan, insanlardan ne kadar uzakta bulunuyordunuz acaba? Bu koyu karanlklara karan bu hayranlk neyin nesiydi? Suyun dibinde, otlarn yumuak kaygsnn eklendii iitilmemi, hemen hemen kutsal heyecan. nce, uzun bir biimi olan maarann ucunda, garip ekilde dzgn biimli dev lde bir kemer oymasnn altnda, hemen hemen belirsiz bir ukurda sanki in iinde in gibi, tapnan iinde kutsal eya dolab gibi bir yer vard ki orada, bir tapnak rts gibi araya konan yeil bir aydnlk perdenin ardnda, suyun dnda, drt ke bir ta gze arpyordu, bir kilise mihrabyla benzerlii olan bir ta, su bu ta her ynnden kuatyordu. Sanki bir tanra oradan daha yeni inmi gibiydi. Bu yeralt mezarnda, bu mihrabn zerinde dnceli dnceli duran, bir erkein ieri giriiyle kaybolan bir plak gzeli hayal etmekten insan kendini alamyordu. Bu grkemli hcreyi, iinde bir hayal olmadan tasarmlamak gt; imgelemeyle anmsanan grnt kendiliinden oluuyordu; belli belirsiz seilen omuzlarn zerinde temiz, utanga bir k seli, afakla ykanan bir aln, tanrsal bir szgn yz, gizemli gslerin yuvarlakl, utanga kollar, afan iinde zlm salar, kutsal bir sisin iinde beyazlkla biimlenmi anlatlamaz gzellikte kalalar, su perisi biimleri, bir bakire bak, denizden kan bir Vens, kaostan kan bir Havva... insann kendini alamad, d ite bu trden bir dt. Orada bir hayaletin bulynmamas akln almayaca bir eydi. inde bir yldz bulunan rlplak bir kadn muhakkak ki az nce u mihrabn zerindeydi. Anlatlamaz bir kendinden gemenin ortala yayld u tabann zerinde, canl, ayakta duran bir beyazln varl hayal ediliyordu. Bu maarann sessiz tapnmasnn ortasnda, insan dncesi bir Amfitrite, bir Tets, sevmek yeteneindeki herhangi bir Diana*, kusursuzun bir parltdan oluan, karanla tatllkla bakan heykelini dlyordu. Giderken, maarann iinde, o yldz bedenden * Amfitrite "dnyay kuatan" anlamna gelir. Deniz Tanras olarak kabul edilirdi; Tets denizin verimliliini temsil eden bir Tanradr; Diana ise orman, av, bakire Tanras, (ev.) 250 kan aydnl -k-koku benzeri u aydnl- brakan ite o tanrayd. O hayaletin parlts artk burada deildi; ancak gzle grlmezin grmesi iin yaradlan o yz seilemiyordu ama seziliyordu; insan kendini bir ehvet olan o titremeye kaptryordu. Tanra yoktu ama, kutsall oradayd. Maarann gzellii bu varlk iin yaplm gibiydi. Bu tanra uruna, bu sedefler perisi, bu esintiler kraliesi, dalgalardan doan bu zarafet tanras uruna, ancak onun urunadr ki -hi deilse yle sanlyordu- bir sayg olan karanl, bir grkem olan sessizlii hibir eyin asla bulandrmamas iin bu yeralt tapna dindarca bir biimde grlmt. Doann bir eit bycs olan Gilliatt, belli belirsiz heyecanlanarak, dnyordu. Birdenbire, birka adm altnda, erimi mcevhere benzeyen bu suyun sevimli saydaml iinde kelimelerle anlatlamaz bir ey gzne arpt. Dalgalarn sallantsnda uzun bir paavra kmldyordu. Bu paavra yzmyor, denizde ilerliyordu; bir amac vard, bir yerlere gidiyordu, hzla ilerliyordu. Bu paavrann, sivri ularla, bir soytar kuklasna benzer bir biimi vard; gevek olan bu sivri ular, dalgalanyordu; slatlamaz bir tozla kapl gibi grnyordu. Korkuntan da beterdi irenti. Bu eyde hayale benzer bir hal vard; bir grnt deilse, bu bir yaratkt. Maarann karanlk yanna doru ynelmi gibiydi, oraya dalyordu. Su younluklar onun zerinde kapkara bir renge bulandlar. Bu karalt szld, uursuz bir hava iinde gzden silindi gitti.

HPI" 251 KNC KTAP HER EY EKSK OLAN KMSENN OLANAKLARI Bu maara insanlar kolay kolay brakmyordu. eri giri pek kolay olmamt, k daha da tkalyd. Gilliatt iin iinden syrld ama, bir daha da oraya dnmedi. Aradklarndan hibirini orada bulamamt, merakl olmaya da hi vakti yoktu. Demirhaneyi hemen almaya geirdi. Aralar eksikti, onlar tamamlad. Yakt olarak gemi yknts, motor olarak su, frc olarak rzgr, rs olarak bir ta, sanat olarak igds, g olarak istei vard. Gilliatt bu karanlk ie byk bir cokuyla giriti. Hava da ona gler yzl davranr gibiydi, kuru gidiyordu; elinden geldii kadar, hi de gndnm gnleri gibi grnmyordu. Mart gelmiti ama, peksessiz gelmiti. Gnler uzuyordu. Gkyznn mavisi, engin deniz devinimlerinin sonsuz tatll, tam le vaktinin durgunluu her trl kt niyeti uzakta brakyordu. Deniz gnete neeliydi. Daha nceki okama ihanetleri enilendirir. Bu okamalardan yana deniz hi de cimri davranmaz, insann bu kadna ii dnce glmsemesinden kukulanmaldr. Pek az rzgr vard; bundan dolay su kr daha iyi alyordu. Ar rzgr yardm etmekten ok engel olabilirdi. Gilliatt'n bir testeresi vard; kendine bir de ee yapt; testereyle tahtaya saldrd; eeyle de demire. Sonra bunlara demircinin engel biimindeki iki kaldracn, bir kerpetenle bir kskac ekledi; kerpeten sktrr, kska alr; bir tanesi el gibi, teki de parmak gibi i grr. Avadanlk bir organizmadr. 252 Yava yava Gilliatt kendine yardmclar ediniyor, silahlarn yapyordu. F tahtasndan demirhanesinin ocana saak yapt. Balca ilerinden biri de makaralarn seilmesi, onarm oldu. Byk palangalarn kasasn, krklarn onarp eski durumuna getirdi. Krlan btn kirilerin kntlarn kesti, ularn yeniden biimlendirdi; daha nce de sylemi olduumuz gibi, doramaclnn gereksinimleri iin, biimlerine, llerine, cinslerine gre depolanm, hazrlanm pek ok gemi kaburgas vard; mee tahtalar bir yandayd, am tahtalar bir yanda; tamir kaplamalar gibi eri paralar gverte kaplamalar gibi dz tahtalardan ayrlmt. Bu onun, belirli bir anda pek ok ihtiyac olabilecei dayanak noktas, kaldra yedeiydi. Bir palanga yapmay tasarlayan bir kimse kirileri, manikalar salamalyd; yalnz, bu yeterli deildir, ip de ister. Gilliatt halatlarla palamarlar eski durumuna soktu. Yrtlan yelkenleri gerdi, onlardan pek gzel halat ipleri kard, leme bir halat yapt. Bu leme halatla, iplerin ularn birbirine ekledi. Yalnz, bu ek yerleri rmeye mahkmdu, bu iplerle halatlar kullanmakta acele etmeliydi, nk, katran olmad iin, ancak beyaz halat yapabilmiti. Halatlar onarldktan sonra, zincirleri de onarld. rs olarak kulland tan yan tarafnda koni eklindeki ke yerini tutan ucu sayesinde, kaba ama salam demir halkalar dvebildi. Bu halkalarla, krk zincirleri birbirine ekledi, uzun zincirler elde etti. Tek bana, yardmcsz demir dvmek yorucu olmaktan-da te bir almadr. yleyken, Gilliatt bu ii de baard. uras da bir gerektir ki demirhanesinde yalnz kk arlktaki paralara biim veriyordu; onlar kskala bir eliyle tutup ynetirken, teki eliyle de ekile dvyordu. Kumanda kprsnn yuvarlak demir ubuklarn paralar halinde kesti, her parann bir ucuna sivri, br ucuna yass bir ba dvd; bu da, yaklak olarak otuz santim uzunluunda byk iviler oluturdu. Kprckte ok kullanlan bu iviler, kayalarn iine gmmelerde ok ie yarar. Gilliatt neden kendini bu kadar eziyete sokuyordu acaba? ileride greceiz. 253

Baltasnn azyla testeresinin dilerini ou kez yenilemek zorunda kald. Testeresi iin keli bir trp yapmt. Gerektiinde Djrande'n bocurgatndan da yararlanyordu. Zincirin engeli krld. Hemen yenisini yapt. Kskacnn, kerpetenin yardmyla, kaleminden de bir tornavida gibi yararlanarak geminin iki arkn skmeye giriti; baard da; bu skln gerekletirilebilir bir i olduu unutulmamt; o arklarn yaplnn bir zelliiydi bu. arklar rten davlumbazlar onlara sandk ii grd; davlumbazlarn tah-tasyla Gilliatt iki sandk yapt, onlarn iine para para, dikkatle numaralad iki ark yerletirdi. Bu numaralama iinde tebeir paras ona ok yardm etti. Bu iki sand Durande'n gvertesinin en salam bir yerine yerletirdi. Bu n almalar sona erince, en byk zorlukla kar karya geldi: Makine sorunu ortaya kt. arklar skebilmiti ama, makineyi skemeyecekti. Bir kere, Gilliatt bu mekanizmay iyi tanmyordu. Rastgele davranarak ona dzeltilemeyecek bir zarar verebilirdi. Sonra, nlem almadan ie girierek makineyi para para skmeyi denese bile, demirhane olarak bir maara, krk olarak aralktan esen bir rzgr, rs olarak da bir tatan ok daha baka aralar gerekti. Makineyi skmeye kalkarken onu para para etme tehlikesi de vard. Burada insan kendini olanakszlkla iyice kar karya sanabilirdi. * Gilliatt u "olamaz" denen duvarn dibine gelmi dayanm gibiydi. Ne yapmalyd? SHAKESPEARE'N AISHULOS'LA KARILAMASI GB Gilliatt kafasnda bir eyler tasarlamt. On altnc yzylda, bilimin ilk alarnda, Amortons'un srtnmenin birinci kuraln, Lahire'in ikinciyi, Coulomb'un ncy bulmasndan ok 254 I i nce, Salbris'li bir marangoz vard; hibir t vereni, yol gstereni olmakszn, ancak bir ocuun -kendi olunun- yardmyla biimsiz bir avadanlkla, bir ie giriti, Charite-sur-Loire Kilisesi'nin o "koskocaman saatinin" indirilmesini zerine ald. Bir araba kargaalnda tekerleklerin birbirine geip hepsinin birbirine engel olmas gibi aprak bir ii, be, alt statik, dinamik sorununu bir rpda zmleyiverdi. Bu ii yaparken de bir tek teli koparmad, bir tek ark dzeninin mandaln oynatmad. "Bir gece bekisinin kulbesi kadar byk" olan o, batan baa demirden, bakrdan, ar saat kafesini, bir mucize yaratr gibi sadelikle, bir tek para halinde, an kulesinin ikinci katndan birinci katna kaydrverdi; hem de makinesi silindirleri, zemberek yuvalar, kurma dzenleri, engelleri, arlklar, anlar, akrep, yelkovan kadran, yatak sarkac, maalar, kk, byk zincir ileleri, bir tanesi iki yz kilo eken ta ar-laaklar, ngraklar, zilleri... hepsini birden. te, bu olanst manevralardan beri, bu mucizeyi gerekletiren, imdi ad bile bilinmeyen o adamdan beri, Gilli-att'n tasarladna benzer bir ie hi kimse girimemiti. Gilliatt'n dleyip tasarlad i belki de daha beterdi; yani, daha da gzel. Durande'n makinesinin arl, incelii, zorluklarn kar-makarkl hi de Chartie-sur-Loire'n saatinkinden aa deildi. Gotik devrin marangozunun bir yardmcs, olu vard; Gilliatt ise yalnzd. Orada gerektiinde Salbris'li marangoza yardm edebilecek, onu iyi niyet dolu grltsyle gayrete getiren, Meung-sur-Loired'dan, Nevers'den, hatta Orleans'dan bile gelen halk kalabal vard; Gilliatt'n evresindeyse rzgrdan baka grlt, dalgalardan baka kalabalk yoktu... Bilgisizliin ekingenliine onun ataklndan baka hibir ey e olamaz. Bilgisizlik cret etmeye balad zaman, bir pusulas var demektir. Bu pusula, gerein igdsyd; bu igd de kimi zaman bn bir insanda karmak dnceli bir insandakinden daha berraktr. . Bilmemek denemeyi arr. Bilgisizlik bir dtr, aratrc 255

d de bir gtr. Bilmek kimi zaman d krklna uratr, ou zaman da vazgeirir. Gene, bilgin olsayd, Frtnalar Bur-nu'nun karsnda geri ekilirdi. Kristof Kolomb iyi bir kozmog-raf olsayd Amerika'y dnyada kefedemezdi. Galvani gerekten bilgin olsayd, geri dnen arpmann ne demek olduunu bilseydi, lm kurbaann sramalar onun hi de merakn uyandramazd, "galvanizm" ad verilen o olaanst yasalar topluluunu kefedemezdi. Mont Blanc'a ikinci olarak trmanan bir bilgindi: Saussure; ilki bir oband: Balmat. unu da ekleyelim ki, bu olaylar kural ddr, btn bunlar, kural olarak kalan bilimden hibir eyi eksiltmez. Bilgisiz bulabilir, yalnz bilgin kefeder. Taka hl Adam Koyu'nda demirli duruyordu, orada deniz onu rahat brakyordu. Hatrlanaca gibi, Gilliatt her eyi teknesine rahata gidip gelebilecek ekilde hazrlamt. Oraya gitti, birok yerinden kayn kemerini, zellikle en geni kesi-mindekini byk bir titizlikle lt. Sonra Durande'a dnd, makinenin demesinin en byk apn lt. Bu byk ap, elbette ki arksz olarak, takann en geni kemerinden yarm metre daha dard. Demek ki makine takaya girebilecekti. Yalnz, onu oraya nasl sokmal? GILLIATTIN AHESER LETHIERRYNN AHESERNN MDADINA YETYOR Bundan bir sre sonra, bu mevsimde o dolaylarda dolaacak kadar lgn olan bir balk, gz pekliinin dln Do-ver'ler arasnda garip bir eyi grmesiyle alm olurdu. Gzne unlar arpard: Eit aralklarla, Dover'in birinden brne uzanan, kayalarn arasna son derece byk bir salamlkla skm gibi grnen kaln kaln drt kalas. Kk Dover ynnde ular kayann kntlarnn zerinde duruyor, birbirlerine destek oluyorlard; Byk Dover'den yana ise bu ular, akt kalasn zerinde ayakta duran gl bir ii ekile sarp yamacn iine iyice gmlm olsa gerekti. Bu kalaslar iki 256 kaya aralnn geniliinden bir para daha uzundu; birbirine geilerinin salaml oradan geliyordu; eik dzlem eklinde yerletirilmeleri de bundand. Byk Dover'e dar a olarak, Kk Dover'e de geni a olarak bitiiyorlard. ok az ama, eit olmayan ekilde eiktirler; bu da, bir kusurdu. Bu kusur bir yana zerlerine bir kprnn tabliyesi konmak iin oraya yerletirilmiler sanlabilirdi. Bu drt kalasa, her biri yk kaldrmaya yarayan halatlarla donatlm palangalar balanmt; iki krkl manikann kaln kalasn bir ucunda, yaln makarann da kar uta bulunmas gibi bir cretkrl, tuhafl vard. Tehlikeli olabilecek kadar byk olan bu aklk hi kukusuz yaplacak iin gerei nedeniyle byle olmutu. Manikalar gl, makaralar da salamd. Bu palangalara, uzaktan iplere benzeyen halatlar balanyordu; manikalarla kerestelerden meydana gelen bu havai makinenin altnda kocaman gemi ls, Durande, bu iplere asl gibi duruyordu. Durande'n kalnts daha aslm deildi, iri kalaslarn altnda, onlara dik olarak, geminin gvertesine delikler almt: Drt tanesi makinenin sancak ynnde, drt tanesi iskele ynnde, sekiz tanesi de bunlarn altna, geminin karinasna manikalardan dikleme inen halatlar gverteye giriyor, sonra iskele deliklerinden karinadan kyor, geminin omurgasnn, makinenin altndan geiyor, sancaktaki deliklerden gemiye giriyor, yeniden ykselerek, gverteden geerek, gelip iri kalaslardaki drt makaraya sarlyorlard. Orada gl bir palanga onlar yakalyor bir tek kolla ynetebilen tek halata bal bir halatn geip ile haline geldii bir manika makaras arac tamamlyor gerektiinde de onu arlatrp durduruyordu. Bu dzen drt palangay birlikte almaya zorluyordu; kullanlmam glerin gerek freni, ii yneten klavuzun elinin altnda dinamik dmeni olarak, harektn dengesini salyordu. Bu palanga dzeninin pek hesapl yerletirilmesinde bugnk Weston makarasyla eski Vitruvius* "polyspaston"unun sadeletirici ye* Eski Roma'l bir mimar (M.. I. yzyl). Julius Caesar'a sava makineleri yapt, Roma ordularyla birlikte Gajya, ispanya seferlerine katld sylenir, (ev.) Deniz ileri/F. 17

257 teneklerinden birka vard. Gilliatt bunu, artk lm olan Vit-ruvius'la daha domam olan Weston'u tanmamasna ramen bulmutu. Halatlarn uzunluu iri kalaslarn eit olmayan eimine gre deiiyordu; bylelikle de bu eitsizlii bir para dzeltiyordu, ipler tehlikeliydi, katransz beyaz halat kopabilir-di, zincir kullanlsa daha iyi olurdu ama, zincirler palangalarn zerine iyi sarlmazd. Kusurlarla dolu olsa da bir tek adam yapt iin btn bunlar pek artcyd. Zaten aklamay ksa kesiyoruz. Olay meslekten olanlar iin aydnlatabilecek, bakalar iin karmak hale getirecek olan pek ok ayrnty atlamamza hak verilecektir. Makinenin bacasnn st ksm ortadaki iki kalasn arasndan geiyordu. Hi farknda olmadan bilinmezin bilinsiz eser taklitisi olan Gilliatt yz yl arayla, Salbris marangozunun makinesini, onu kullanmak cesaretinde bulunacak bir kimse iin korkun olan makineyi yeniden yapmt. unu da syleyelim ki, en kaba kusurlar bile bir makinenin ilkel, yanl, iyi kt ilemesine hi de engel olmaz. Topallar ama, gene de yrr. Roma'da San Pietro Meydan'ndaki dikilita btn statik kurallarna aykr olarak ykseltildi. Rus ar Deli Petro'nun arabas o ekilde yaplmt ki her admda dev-rilecekmi gibi dururdu; gene de tekerleklerinin zerinde ilerlerdi. Marly makinesinde ne ok*biimsizlik vard! Orada her eyin arlk merkezi dar doru kamt; gene de XIV. Lo-uis'nin ime suyunu salyordu. Her ne olursa olsun, Gilliatt'n gveni vard. Gelecekteki baarya o kadar inanmt ki takann teknesine, oraya gittii bir gn ift demir halka takmt; bunlar takarken Durande'da bulunan, bacann drt zincirinin baland drt halkann arasndaki akl gzetmiti. Ne olursa olsun pek kusursuz, pek kesin bir tasar vard. Btn olaslklar kendisine kar olduu iin btn nlemleri kendinden yana ekmek istiyordu. Bounaym gibi grnen eyler yapyordu, bu da dikkatli bir tasarnn belirtisiydi. 258 I Bunu daha nce de belirtmitik. Gilliatt'n davran tarz, iten anlayan bir gzlemciyi akna dndrrd. Onun almalarn izleyen biri, rnein, kendi dvp hazrlad sekiz, on byk iviyi, akl almaz abalarla hayat pahasna ekile s kayaln dar geidi giriinde, iki Dover'in alt kesimine aktn grm olsayd, bunun nedenini anlayamaz, kendi kendine btn bu abann neye yarayacan sorard. I Sonra Gilliatt, anmsanaca gibi, geminin ykntsna yapk olarak kalan ba duvarnn parasn lm, bu parann st ucuna kaln bir palamar balamt; duvar parasn -( tutan krk keresteleri baltayla kesmi, onu yukardan ekerken aadan iten sularn yardmyla, geitten dar srklemiti; en sonunda da dar geidin azndan daha geni olan bu ar kereste, kiri tabakasn, palamarla, bin bir zorlukla, Kk Dover'in temel kesimine akl ivilere balamt. Gzlemci bunlar grseydi hi phesiz ki durumu daha da kavrayamaz, Gilliatt, hareketlerinin rahatl iin Dover'lerin dar geidini bu tkanklktan kurtarmak istiyorsa, suyun akntsyla onu alp gtrecek olan denize atvermesinin yeterli olduunu dnrd. Belli ki Gilliatt'n byle davranmakta bir bildii vard. Dover'lerin alt kesimine ivileri akabilmek iin kayann btn aralklarndan yararlanyordu; gerektiinde onlar geniletiyor, oralara nce tahta paralar sokuyor, sonra demir ivileri akyordu. S kayaln dar boaznn teki ucunda, dou ynnde ykselen iki kayada da ayn hazrlklar tasarlad; oradaki btn atlaklar, gerektiinde bu atlaklar kancalan tutmaya hazr bulundurmak istermiesine, takozlarla donatt; ama, bu basit bir nlem gibi grnyordu, nk oraya hi ivi akmad. Yokluk iindeki saknmla davranarak, elindeki gereleri ancak sras dtke, gereksinim ba gsterdike, zorunluluk doduka kullanmas akla yakn bir eydi. Bu da birok zorlua eklenen yeni bir glkt.

Bir i tamamlannca, arkasndan bir ikincisi ortaya kyordu. Gilliatt hi duralamadan birinden brne geiyordu; azimle, metanetle o dev admlarn atyordu. 259 IV SUB RE* Btn bunlar yapan adam korkun bir hale gelmiti. Bu ok ynl almada btn gcn ayn zamanda harcyordu; bu gc pek zorlukla yenileyebiliyordu. Yokluk bir yandan, yorgunluk bir yandan, Gilliatt zayflamt. Sa, sakal uzamt. Parampara olmayan ancak bir tek gmlei kalmt. Ayakkabsnn bir tekini rzgr, bir tekini de deniz alp gtrd iin, yalnayak kalmt. Kulland ilkel, pek tehlikeli rsten srayan kvlcmlar ellerinde, kollarnda kk yaralar oluturmutu. Bunlar yaradan ok syrkt, yzeydeydi ama, ak havayla, tuzlu suyla azmt. At, susuzdu, yordu. Tatlsu bidonu boalmt. avdar unu kullanlm ya da yenmiti. Ancak bir para peksimeti vard. Islatmak iin suyu olmadndan, peksimeti dileriyle kryordu. Azar azar, gnden gne kuvvetten dyordu. Bu korkun kaya onun hayatn damla damla szdryordu. Su imek, yemek yemek sorundu; uyumak sorundu. Bir deniz bcei ya da bir yenge yakalayabilirse yemek yiyordu; bir kaya kntsna bir deniz kuunun indiini grrse su iiyordu: Hemen oraya trmanyor, iinde bir para tatlsu bulunan bir ukur buluyordu.,Kutan sonra, kimi zaman da kula birlikte o da iiyordu; nk martlar ona almlard, o yaklanca uup gitmiyorlard. Gilliatt en byk alklarnda bile onlara hibir zarar vermiyordu. Hatrlanaca gibi, kulara kar boinanlar vard. Salar diken diken, korkun, sakal da uzun olduundan artk ondan korkmuyorlard; bu yz deiiklii onlara gven veriyordu; artk onu bir insan olarak deil de bir hayvan olarak kabul ediyorlard. Kularla Gilliatt imdi artk iyi dost olmulard. Bu zavalllar birbirlerine yardm ediyorlard. Gilliatt, avdar unu olduu srece yapt peksimetlerden kk paralar onlara ufala* Latince: "Eyann altnda". (eviren) r 260 m iti; imdi de onlar Gilliatt'a su bulunan yerleri bildiriyorlard. Kabuklu deniz bceklerini i i yiyordu; bunlar bir lye kadar susuzluu gidericidirler. Yengelere gelince, onlar piiriyordu; tenceresi olmad iin, Feroe Adalan'nn vahi insanlar gibi, atete kpkrmz hale getirilen iki ta arasnda kzartyordu. Bu arada bir para gndnm rzgr kmt; yamur da yamt ama, dman bir yamurdu bu, Saanak deil de, Gilliatt'n elbiselerini derisine kadar, derisini de kemiklerine kadar delen, ince, buz gibi, iliine ileyici sivri, uzun inelerdi bunlar. Bu yamur iecek az su veriyordu, ok slatyordu. Yardm konusunda cimri, sefalet bakmndan eliak, gkyzne layk olmayan bir yamurdu bu. Bir haftay akn, gece, gndz, Gilliatt onu srtnda duydu. Bu yamur yukarnn kt bir davranyd. Gece, kayalar arasndaki deliinde, ancak i yorgunluundan uyuyordu. Byk deniz sivrisinekleri gelip onu sryorlar-d. Her yan kabarcklarla kapl uyanyordu. Atei vard, bu da onu ayakta tutuyordu. Ate ldren bir yardmdr. gdyle, deniz yosunlarn aznda iniyor ya da s kayaln kuru atlaklarnda biten elimsiz yabani turp yapraklarn emiyordu. Zaten kendi acsyla pek ilgilenmiyordu, iinden ba alp da kendisiyle oyalanmaya vakti yoktu. Durande'n makinesi salamd ya; bu ona yetiyordu. Her an, ii gerektirdiinden, kendini denize atp yzmek zorunda kalyor, sonra karaya kyordu. Evinin bir odasndan brne geer gibi suya girip kyordu. Giysileri artk kurumuyordu. Bunlar hi dinmeyen yamur suyuyla, hi kurumayan deniz suyuyla iliklerine kadar slanmlard. Gilliatt hep slak yayordu. Islak yaamak bir alkanlk halini alr. YaIsyla, anasyla, hemen hemen rlplak gen kzlaryla, ocuklaryla, Londra sokaklarnda, evlerinin kelerinde birbirlerine bzlerek, saanak, kar altnda k ak havada geiren yoksul rlandal topluluklar slak yaar, slak lrler.

Hem slak, hem de susuz olmak; ite Gilliatt bu garip ikenceye katlanyordu. Zaman zaman gemici ceketinin kolunu sryordu. 261 Yakt ate onu hi stmyordu; ak havada ate ancak bir yar yardmdr; insann bir yan yanar, br yan donar. Gilliatt ter iindeydi, souktan titriyordu. evresinde, bir eit korkun sessizlik iinde, her ey direniyordu. Kendini dman sanyordu. Eyann korkun Bir Non possumus'u* vardr. Onlarn canszl, hareketsizlii uursuz bir uyarmadr. Sonsuz bir kt niyet Gilliatt' evreliyordu. Yanmalar, r- " permeler duyuyordu. Ate onu sryor, su donduruyor, susuzluk ate veriyor, rzgr giysilerini yrtyor, alk midesini kemi-riyordu. Tketici bir topluluun basks altndayd. Tanr yazgs olan gerein belirli sorumsuzluunu duyan ama gene de bilinmez hangi vahi szbirliiyle dolu sakin, usuz bucaksz bir engel her ynden Gilliatt'n zerine toplandn duyuyordu. Ondan kurtulmann hibir yolu yoktu. Bu tpk bir insan gibiydi. Gilliatt kendisini yok etmek iin abalayan karanlk bir itilii, bir hnc sezer gibiydi. Kamak kendi elindeydi ama, deil mi ki kalyordu, srrna erilemez bir dmanlkla uramas gerekiyordu. Onu dar atamadklar iin alttan alyorlard. Kimler? Bilinmeyen varlklar. Bunlar onu skyor, bastryor, yerini alyor, soluunu kesiyordu. Gilliatt grnmez bir yerinden lesiye yaralanmt. Esrarengiz vida her gn bir dn daha skyordu. Bu kayg verici ortamda Gilliatt'n durumu, iinde bir hainin bulunduu pheli bir delloya benziyordu. Karanlk glerin birlii onu evreliyordu. Kendinden kurtulmak iin bir karar alnm olduunu sezinliyordu. Sapkn kayay buzul ite byle kovar. Bu gizli birlik, hemen hemen ona hi dokunmaz gibi grnerek, onu ul iinde, kan iinde, aresiz, denebilir ki savatan nce sava d brakyordu. Btn bunlara karn gene de, hi ara vermeden alyordu; yalnz, i gelitike, ii zlyordu. Denebilir ki bu vahi doa, ruhtan ekindii iin, kiiyi tketme kararna varmt. Gilliatt kafa tutuyor, bekliyordu. Uurum onu andrmaya balyordu. Daha sonra ne yapacakt acaba? * Latince: "Biz yapamayz, elimizden gelmez." (ev.) 262 Denizin ortasnda pusu kurmu olan u kaya ejderha, ifte Dover'ler, Gilliatt' kabul etmilerdi. eri girmesine, almasna izin vermilerdi. Bu kabul edi ak bir canavar aznn konukseverliine beziyordu. insan iin bunca terslik dolu bulunan l, geni su alan, uzay; yollarna giden olaylarn sessiz acmaszl, amansz, sessiz genel byk yasa, gelgit; her knts burgalarla dolu bir yldz olan, kara yldzlar topluluu, bir akntlar yaylmasnn merkezi s kayalk; bir yaratn cretkrlna kar eyann ilgisizliinin bilinmez hangi tuza; k, bulutlar, kuatan deniz... btn bunlar Gilliatt' evreliyor, bir adamn evresinde ykselen bir zindan duvar gibi onu canllardan ayryordu. Her ey ona karyd, hibir ey onunla, ondan yana deildi; tek bana kalm, yzst braklm, zayflam, tkenmi, unutulmutu. Kumanda ambar bombotu; aralar entiklenmi, ya da gevemiti; gndz susuzlukla alk, gece souk; yaralar, hrpani elbiseler; irinli yaralar zerinde paavralar, elbiselerde, etinde delikler; eller paralanm, ayaklar kan iinde; kollar bacaklar zayf, surat mosmor, gzlerde bir alev... ite Gilliatt bu hale gelmiti. Grkemli alev, gzle grlen istem, insan gz ylesine yaplmt ki orada onun erdemi, namusu grnr. Gzbebeimiz iimizde bulunan insan miktarn syler. Kamzn altndaki kla kendimizi belirtiriz. Kk vicdanlar gzlerini krptrr, bykler imekler frlatr. Gzkapann altnda hibir ey parlamyorsa, demek ki beyin hibir ey dnmyor, demek ki kalp hibir ey sevmiyor. Seven insan ister, isteyen insansa aydnlatr, parlar, istem bak atelendirir; ekingen dncelerin yanmasndan oluan grkemli ate. inatla sebatl kiiler yce kimselerdir. Yalnz yiit olanda bir tek ate vardr; yalnz yrekli olanda ancak bir yaradl, bir huy vardr; gerek iindeki inatda ycelik vardr. Byk kalplerin hemen hemen btn srr u kelimenin iindedir. Preseve-rando*. Tekerlek kaldra iin neyse sebat da

cesaret iin ayn eydir; dayanak noktasnn boyuna yenilenmesidir. Hedef yeryznde ya da gkyznde olsun, hedefe ulamak... btn ' Latince: "Sebat ederek." (ev.) 263 mesele ite buradadr; birinci durumda insan Kolomb olur, ikincisinde ise isa. ekilen eziyet, katlanlan ac lgndr; zaferi ite ondan gelir. Vicdannn tartmasna izin vermek, gene de kmemek... ite acya, zafere bylece ulalr. Manevi gerekler dzeninde dmek umay saf d brakmaz. Dmeden ykselme doar. Orta deerdeki kimseler yzeydeki engellerle savamaktan vazgeerler; gllerden, hayr. Mahvolmak onlarn belkisidir, fethetmekse onlarn kesinlii. Ta yamuruna tutulup da ldrlmemek iin ermi Etienne'e her eit akla uygun nedeni gsterebilirsiniz. Akla yakn kar klarn hor grlmesi, din uruna ehit olma ad verilen o yce yenilmi zaferi dourur. Gilliatt'n btn abalar olmaza kenetlenmi gibiydi; baar pek zayf ya da ok ard; az bir ey elde etmek iin ok almak gerekti. Onu yceletiren ite buydu; onu dokunakl hale getiren ite buydu. Karaya vurmu bir geminin zerine o drt kalas yerletirmek, bu gemide kurtarlabilecek yerleri kesmek, ayrmak zere, kalntnn iinde, halatlaryla drt tane palanga yerletirmek iin bunca hazrlk, bunca alma, bunca el yordam, kat talar zerinde bunca gece, eziyet iinde bunca gn... tek bana almann sefaleti ite buradayd. Nedenin uursuzluu, sonucun kanlmazl. Gilliatt bu sefaleti kabul etmiten de te bir durumdayd; onu istemiti. Bu ibirliki sonunda bir rakip olabilecei iin, bir ibirlikiden ekindiinden hibir yardmc aramamt. Ezici giriim, tehlike, kendi kendisiyle arplarak oalan i, kurtarcnn kurtarma iine kaplp kaynama tehlikesi, alk, ate, tam plaklk, sknt... btn bunlar Gilliatt yalnz kendisi iin kabul etmiti. Bu bencillii gstermiti. Bir eit korkun emici fanus altndayd. inden yava yava canllk ekiliyordu. Kendisi bunun pek az farkna varyordu. Glerin tkenmesi istemi tkenmez. nanmak ancak ikinci gtr; birincisi istemektir, inanmann tad efsanevi dalar istemin yaptklarnn yannda hi kalr. Gilliatt gten kaybettiklerini sebattan, inattan yana kazanyordu. Bu vahi doann geri pskrtc etkisi altnda fizik kiinin azalmas, gten dmesi manevi kiinin bymesi sonucuna ular. 264 Gilliatt yorgunluk duymuyordu; ya da daha dorusu, ona boyun emiyordu. Vcut dermanszlklarn geri eviriren ruhun ibirlii muazzam bir gtr. Gilliatt almasnn att admlar gryordu; yalnz bunu gryordu. Sefaletinin farknda olmayan bir sefaletti bu. Hemen hemen ulam olduu hedefi onu dlere bouyordu. Btn bu aclara aklna u dnceden bakas gelmeden katlanyordu: "leri!" Eseri onun bana vurmutu. stem ba dndrr, insan kendi ruhuyla sarho olabilir. Bu sarholuun ad kahramanlktr. Gilliatt bir eit okyanus Eyyub'uydu. arpan, savaan bir Eyyup; ykmlara kar duran, fetheden bir Eyyub; zavall bir yenge avcs, stakoz avcs bir gemici iin bu biim kelimeler ar kaacak kadar byk olmasayd, bir Prometeus-Eyyup denebilirdi. SUB UMBRA* Gece, kimi zaman Gilliatt gzlerini ayor, karanla bakyordu. Kendini garip ekilde heyecanl buluyordu. Karann zerine alan bir gz. Ackl durum; kayg. Karanln basnc vardr. Anlatlamaz bir karanlklar tavan; iine kimsenin dalama-yaca yksek bir karanlk; bu karanla karan k, bilinmez hangi yenilmi, kaygl k; toz haline gelmi bir aydnlk... Bu bir tohum mudur? Bu bir kl mdr? Milyonlarca meale var, hibir aydnlk yok; gizemini sylemeyen muazzam bir yan, duruveren bir kvlcm uuuna benzeyen toz halinde bir ate yaylmas; evriminin dzensizlii, mezarn hareketsizlii; uurum akl gsteren bir sorun, yzn hem gsteren, hem saklayan bilmece; karalarla maskelenmi sonsuzluk... ite gece budur. Bu st ste ylma insana arlk verir. * Latince: "Karanln altnda." (ev.) 265

lmcl bilmece kadar ruh trleri zerine ters orantl olarak etki yapar, insan gecenin karsnda kendisini eksik bulur. Karanl grr, sakatl sezer. Karanlk gkyz bir kr gibidir, insan geceyle kar karya gelince yklr, diz ker, secde eder yzkoyun yerlere yatar, bir delie doru srnr ya da kendine kanatlar arar. Hemen hemen hep Bilinmez'in u ekilsiz varlndan kamak ister. Bunun ne olduunu kendi kendine sorar; titrer, eilir, bilmez; kimi zaman da oraya gitmek ister. Nereye? Oraya. Oraya m? Oras neresi? Orada ne var? Hi kukusuz bu merak yasak eylerin merakdr. nk o ynde insann evresindeki btn kprler atlmtr. Sonsuzluun kurtulu gemisi yoktur. Ama, yasak olan insan eker, nk o bir uurumdur. Ayan gidemedii yere baklar ulaabilir; bakn durduu yerde, dnce daha uzaa gidebilir. Pek zayf, pek yetersiz olsa da, denemeyen insan yoktur, insan, yaradlna gre, gecenin karsnda ya aratrmadadr ya da durgundur. Kimisi iin bu bir iine kapanma, kimisi iin de bir genilemedir. Grn karanlktr. Oraya "anlatlamaz" karmtr. Gece durgun mu? Bu bir karanlk zeminidir. Gece frtnal m? Bu bir duman zeminidir. Deneye kapal, varsaymlara ak olan sonsuzluk, kendini hem esirger, hem de verir. Saysz k noktalar sonsuz karanl daa da kara hale getirir. Krmz yakutlar, ltlar, yldzlar. Bilinmez'de seilen varlklar; gidip bu aydnlklara dokunmann korkun yasa. Bunlar mutlak iinde yaradl iaret direkleridir; artk uzaklk olmayan yerde bunlar uzaklk iaretleridir; bu, derinliklerin ekilmesinin olanaksz ama, gerek olan bir eit numaralandr. Ildayan mikroskobik bir nokta, sonra bir bakas, sonra bir bakas, sonra bir bakas; bu farkna varlamayandr, bu ulu olandr. Bu k bir ocaktr, bu ocak bir yldzdr, bu yldz bir gnetir, bu gne bir evrendir, bu evren hibir ey deildir. Sonsuzluun karsnda her say sfrdr. Hi olan bu evrenler yaarlar. Onlar grnce hibir ey olmakla hi olmamay ayran fark sezilir. 266 iine girilemezse eklenen eriilemez, anlatlamaza eklenen kavranamaz, llemeze eklenen anlatlamaz... gkyz ite byledir. Bu seyretmeden yce bir olay yaylr: Ruhun aknlkla bymesi. Kutsal korku insana zgdr; hayvan bu korkuyu bilmez. Zek bu yce korku iinde gze grnmez hale geliin, kantn bulur. Karanlk tektir; korkunun nedeni ite budur. Ayn zamanda da karmakarktr; korkunun nedeni ite buradadr. Onun teklii bizim dncemizin zerine arlk verir; direnme kar koyma isteini yok eder. Onun karmakl, insann evresinde her yne bakmasna yol aar; sanki ekinilmesi gereken birdenbire geliler vardr. Teslim olunur, ekinilir. nsan Her ey'in huzurundadr, boyun emenin nedeni ite budur; Pek ok ey'in huzurundadr, gvensizlik de ite bundan doar. Karanln tekliinde bir okluk vardr. Maddede grlebilen, dncede sezilebilen gizemli okluk. Bu, sessizlik dourur; tetikte bulunmak iin bir neden daha yaratlm olur. Gece -bunlar yazan kimse baka yerde de ayn eyi sylemitir- bizim de iinde bulunduumuz zel yaradln kendine zg normal bir durumudur. Uzayda olduu gibi zaman sresi iinde de ksa olan gn bir yldz yaknlndan baka bir ey deildir. Evrensel gece mucizesi srtnmesiz gerekleemez, byle bir makinenin btn srtnmeleri de hayatn ezilmeleridir. Makinenin srtnmeleri... bizim Ktlk adn verdiimiz ey ite buradadr. Bu karanlk iinde, Tanrsal dzenin gizli yalanlamas, asi gerein lkye iten ie kfr olan Ktl sezeriz. Ktlk, bilinmez hangi bin kafal canavar, sonsuz genilikteki kozmik toplulukla karmatrr. Ktlk kar gelmek iin her eyde vardr. Kasrgadr, bir geminin yrmesini zorlatrr; kaostur, bir dnyann almasna engel olur. iyilik'te birlik vardr, Ktlkle ikilik. Ktlk bir mantk olan hayat akna evirir. Sinei kua, gezegeni kuyrukluyldza yedirir. Ktlk yaradla bir karalamadr.

Gece karanl bir ba dnmesiyle doludur. Onu derinletiren oraya gmlr, orada rphr. Karanlklarn bu aratrl267 masna benzer bir yorgunluk dnlemez. Bir silinmenin incelenmesidir bu. Dnceyi yerletirebilecek hibir kesin yer yoktur. Geli noktas olmayan k noktalan. elien sonularn kavaklan-mas, kukunun ayn zamanda ortaya serilen btn dal budaklar, sonsuz bir itiin altnda snrsz ekilde dalan olaylarn dallanmas, birbiri iine dklen btn yasalar, madenleme-nin zorlukla olumasna, bitkinin yaamasna, dncenin incelenmesine, akn k samasna, genel ekimin sevmesine yol aan, srrna eriilemez bir yaknlk; btn sorularn snrsz karanlk iinde gelien muazzam hcum cephesi; bilinmezi taslaklayan grme; belirsiz byk uzayda, baklar iin deil de zek iin, tam grnt halindeki kozmik birlik; d haline gelen grlmez. Bu, Karanlk'tr. insanolu onun altndadr. Ayrnty bilmez ama, dncesi lsnde, tmnn ca-navarcasna arln tar. Bu saplant Kalde'li obanlan astronomiye itiyordu. Yaradln gzeneklerinden istemd alamalar kar; bir bilim terlemesi bir bakma kendi kendine oluur, bilgisize ular. Her yalnz kii, bu gizemli etki altnda ou zaman bunun ayrmna varmadan, doal bir filozof haline gelir. Karanlk blnmez. Issz deildir. Yer deitirmeksizin mutlak oray kaplar; oraya yer deitirerek de gelip oturanlar vardr. Kayg verecek bir ey. Orada kmldama vardr. Kutsal bir oluum orada blmlerini tamamlar. Tasarlamalar, gler, hedefler orada, ortaklaa, lsz bir eseri hazrlarlar. Onun iinde korkun, mthi bir hayat vardr. Muazzam yldz deiiklikleri vardr, yldz ailesi, gezegen ailesi, burlar blgesi, akmlarn, akkan maddelerin, kutuplanmalarn, ekimlerin quid divinum'u* hem kucaklama hem uyumazlk vardr; evrensel elikinin grkemli bir gelgiti, merkezler ortasnda serbest kalan bir taknlk; kreler iinde zsu, krelerin dnda k, babo dolaan atom, dank tohum, dllenme iftleme, arpma rastlantlar, iitilmemi bolluklar, dlere benzeyen uzaklklar, ba dndrc gidi geliler, hesaplanamazn iinde dnyalarn gmlmeleri, karanlklar iinde birbirini kova* Latince: "Kutsal olan." (ev.) 268 layan mucizeler, ilk ve son olarak bir mekanizma, kaak yapan krelerin soluklar, dndkleri sezilen tekerlekler vardr. Bilgin tahmin eder, varsayar; cahil kabul eder, titrer; bu vardr, gizlenir; bununla arplamaz; bu erim ddr, yaklama dndadr, insan bask altnda kalacak kadar inanmtr, insann zerinde bilinmez hangi kara bir kesinlik vardr. Hibir ey yakalanamaz. Elle tutulamayan eyle insan ezilir. Her yanda bir akl almazlk; hibir yerde anlalamaza rastlanmaz. Btn bunlara korkun soruyu da ekleyin: Bu Kendiliinden Var-Olma bir Yaradan mdr? insan karanlk altndadr. Bakar. Dinler. Bununla birlikte, karanlk dnya ilerler, yuvarlanr; iekler bu ulu devinimi sezer; sinekkapan otu akamn on birinde alr, yaban sseni de sabahn beinde. Heyecan verici dzenlilikler. Baka derinliklerde su damlas evren haline gelir, tek hcreli pek ksa zamanda abucak oalr, dev lde tohum hayvancktan kar, gzle grlmez bykln gzlerin nne yayar, sonsuz bykln ters yn kendini gsterir; bir tek yeil deniz saz bir saatin iin de bin yz milyon tohum retir. Btn bilmecelerin ayn zamanda ne ulu nermesi! Azaltlamayan, yalna indirgenemeyen oradadr ite. nsan inanmak zorunda kalr. Zorla inanmak, ite sonu budur. Ama rahat etmek iin inan sahibi olmak yetmez. Amacn garip bir biim gereksinimi vardr. Dinlerin meydana gelmesinin nedeni budur. Hibir ey evresiz bir inan kadar yorucu olamaz. Ne dnlrse dnlsn, ne istenirse istensin, insann iinde ne kadar direnme olursa olsun, karanla bakmak hi de bakmak deildir; seyretmektir. Bu olaylar ne yapmal? Onlarn bir noktada birlemeleri altnda nasl davranmal? Bu basnc bozmak olanakszdr. Btn bu gizemli sonulara hangi d uygulamal? Anlalmaz, ayn zamanda meydana gelen, kekeleyen, kendi

kalaba-lklaryla kendilerini karartan, konumann kekeleme eitleri, ne ok anlalmaz aklamalar vardr! Karanlk sessizliktir; 269 ama, bu sessizlik her eyi aklar. Bundan muhteem bir ekilde bir sonu kar: Tanr. Tanr akl almaz bir kavramdr. Bu kavram insann iindedir. Mantk kyaslamalar, kavgalar, yadsmalar, dzenler, dinler onu azaltmadan zerinden geerler. Bu kavram karanlk onaylar. Yalnz, btn geri kalann zerinde karklk vardr. Korkun bir Kendiliinden Var-Olma. Glerin anlatlamaz anlalmas btn bu karanln dengede tutulmasyla ortaya kar. Evren sallanr; hibir ey dmez. Hi durmayan, son derece byk yer deitirme kazasz, krksz olur. Bu yer deitirme devinimine insanolu katlr, karlat sallantya da Yazg adn verir. Yazg nerede balar? Doa nerede biter? Bir olayla bir mevsim arasnda, bir zntyle bir yamur arasnda, bir erdemle bir yldz arasnda ne fark vardr? Bir saat su deil midir? leyen arklar, insanoluna karlk vermeden, duygusuz dnmelerini srdrp dururlar. Yldzlarla kapl gkyz bir arklar, sarkalar, denge arlklar grntsdr. Bu, yce dnmeyle, denetlemeyle iki kat artan yce temaadr. Bu, btn gerektir; stelik btn soyut dnce. Ondan tede hibir ey yoktur, insan kendini yakalanm gibi grr. Bu karanln basks altna girilmitir. Hibir kap kurtulma yolu yoktur. nsan kendini arklarn iinde bulur; bilinmez bir B-tn'n ayrlmaz paras olmutur; iindeki bilinmezin kendi dndaki bir bilinmezle esrarl by ekilde oynatn duyar, ite, lmn yce belirtisidir bu. Ne kayg, ayn zamanda da ne hayranlk! Sonsuzlua katlmak, bu katlmayla belki de kendi kendine gerekli bir lmszlk vermek zorunda kalmak, kim bilir belki de bir sonsuzluk bu evrensel hayat tufannn mucizevi dalgasnda benliin yenilmez inadn sezmek! Yldzlara bakp da: "Ben de sizler gibi bir ruhum!" diyebilmek, karanla bakp da: "Ben de senin gibi uurumum!" diyebilmek. Bu ycelikler Gece'dir. Yalnzlkla daha da artan btn bunlar Gilliatt'n zerine kyordu. O bunu anlayabiliyor muydu? Hayr. Bunu duyabiliyor muydu? Evet. "'" Gilliatt kaygl bir dnce, vahi bir byk kalpti. 270 VI GLLATT TEKNESN YERLETRYOR Daha nce de sylemi olduumuz gibi, Gilliatt'n tasarlad makinenin bu kurtarl gerek bir kat; kan gerektirdii sabr da herkes bilir. Bu iin almalar da bilinen eydir. alma mucizeye kadar uzanr; sabr da can ekimeye kadar gider. Falanca tutuklu, rnein, Thomas, Mont-Saint-Michel Hapishanesi'nde, bir duvarn yarsn ot minderinin iine doldurmann aresini bulur. Bir bakas, Tulle'de, 1820'de, hapishanenin gezinti dzlnn zerinden kurun keser. Hangi bakla? Bunu hi kimse tahmin edemez. Bu kurunu eritir. Hangi atele? Bunu hi kimse bilemez. Bu erimi kurunu kalba dker. Hangi kalba? Bunu biliyorlar: Bir ekmek ii kalbna. Bu kurunla, bu kalpla bir anahtar yapar, bu anahtarla da mrnde ancak deliini grd bir kilidi aar. Bu iitilmemi ustalklar Gilliatt'ta da vard. Boisroe yalyarn kp inebilirdi. Bir gemi lsnn Trenck'i, bir makinenin de Latude'y*. Hapishane gardiyan deniz Gilliatt' gzetliyordu. stelik, unu da syleyeyim, yamur her ne kadar nankr, kt davrandysa Gilliatt ondan yararlanmasn bilmiti. Bir para yedek tatlsu bulmutu; ama snmez bir susuzluu vard, bidonunu hemen hemen doldurduu hzla bitiriyordu. Bir gn -nisann son gn, sanrm ya da maysn ilk gn- her ey hazr durumdayd. Makine, drd bir yanda, drd teki yanda, palangalarn sekiz halatyla adeta erevelenmi gibiydi. Bu halatlarn getii on alt delik gvertede, karinann altnda testereyle almt. Geminin i demeleri, kaplamalar kalemle, gemi omurgasnn makinenin zerinde bulunduu blm aka kesilmiti, makineye destek olarak onunla birlikte kaymaya hazrd. Btn bu korkun hazrlk, artk kendisi de bir eeyle kesilmesini

* Trenck (1726-1794) Maceraralar, hapisten kamalaryla tannm Avusturyal bir subaydr; Latude (1725-1805)-Bastille'den kamay baarm bir Fransz'dr, (ev.) 271 bekleyen bir zincire dayanyordu. Bu sonulanma noktasnda, sonucun bu kadar yaknnda, acele etmek saknganlk saylr. Sular iyice ekilmiti, tam zamanyd. Gilliatt ular engel oluturabilecek, havada kalmay durdurabilecek durumda olan arklarn tahtasn skmeyi baarmt. Bu ar paray makinenin kafesi iine, diklemesine balamay baarmt. Artk i bitirme zaman gelmiti. Az nce de sylediimiz gibi, Gilliatt, yorgun olmak istemedii iin, hi yorgun deildi ama, aralar yorulmutu. Demirhane yava yava kullanlmaz hale geliyordu. rs diye kulland ta yarlmt. Krk iyi almyordu artk. Kk cavlan deniz suyundan olduu iin aracn ek yerlerinde tuz kalntlar birikmiti, ilemesini zorlatr-yordu. Gilliatt Adam Koyu'na gitti, takay gzden geirdi. Orada her eyin hazr durumda olduunu kesinlikle grd, zellikle de iskele ve sancaktan yana aklan drt halkann pek salam olduunu anlad. Sonra demir ald, krek ekerek, takayla birlikte, Dover'lere dnd. ki Dover'in aras tekneyi iine alabilecek durumdayd. Orada yeteri kadar derinlik, aklk vard. Gilliatt daha ilk gnnden teknesinin Durande'n altna kadar itilebileceini anlamt. Bununla birlikte, manevra etrefildi; bir kuyumcu kesinlii gerektiriyordu. Teknenin s Kayala sokulmas zor bir iti; | nk Gilliatt onu, dmeni nde olmak zere srmek istiyordu. Takann yelken direiyle donanmnn geminin tesinde, dar li- | man azndan yana kalmas gerekiyordu. Manevradaki bu zorluklar almay Gilliatt iin bile gletiriyordu. Artk Adam Koyu'nda olduu gibi, bir krek vurma ii deildi bu; ayn zamanda itmek, ekmek, krek ekmek, iskandil etmek gerekiyordu. Gilliatt bylece orada en aa on be dakika urat. Neyse, sonunda baard. On be, yirmi dakikada taka Durande'n altna yerletiril- ] misti. Tekne oraya hemen hemen batan, ktan balanp yan duruma getirilmiti. Gilliatt takann iki demirini kullanarak apraz demir att. iki demirin en by, bat rzgr olan rzgr- J 272 larn en ok korkulanna kar dayanabilecek ekilde yerletirilmi oldu. Sonra bir kaldraca, bocurgatn yardmyla, bocurgat halatlar hazr duran, sklen arklarn bulunduu iki sand takann iine indirdi. Bu iki sandk safra ii grd. Gilliatt, iki sandktan kurtulunca, palangalar durdurmaya ayrlan dzenleyici palangann halkasn bocurgatn zincirine balad. Gilliatt'n tasarlad iler iin teknenin kusurlar meziyet haline geliyordu. Kayn kumanda kprs yoktu, bylece yk iin daha ok derinlik elde ediyordu, dorudan doruya ambara yerleebilecektir; teknenin direi batayd, belki de pek ndeydi, bundan dolay yke daha ok yer kalm oluyordu; seren direi geminin dnda kald iin de kn hibir ey engellemeyecekti; taka ancak bir tekne tabanyd; denizde de hibir ey bir tekne taban kadar dengeli, salam olamaz. Gilliatt birdenbire denizin ykseldiini fark etti. Rzgrn nereden geldiine bakt. VII YAKIN BR TEHLKE Az bir esinti vard ama, batdan esiyordu. Bu, gndn-mnde rzgrn rahata edindii bir kt alkanlkt. Ykselen deniz esen rzgra gre, Dover Kayalklar'nda deiik ekilde davranr. Onu iten rzgra uyarak su bu dar geide ya doudan ya da batdan girer. Doudan girerse gevektir; batdan girerse, iddetlidir. Bunun da nedeni udur: Karadan geldii iin dou rzgrnn soluu azdr; Atlas Okyanusu'nu aan bat rzgr ise engin denizin soluunu getirir. Batdan geliyorsa, pek az bir esinti bile kayg vericidir. Bu esinti snrsz alann geni dalgalarn yuvarlar, pek ok dalgay ayn zamanda dar boaza iter.

ukura gmlen bir su korkuntur. Bir kalabalk iin durum neyse bir su iin de ayndr. Kalabalk da bir svdr; ieri girmek isteyen miktar ieri girebilecek miktardan daha oksa Deniz iileri/F. 18 273 kalabalkta ezilme, suda da sarsnt meydana gelir. Bat rzgr estii srece, en kk bir esinti de olsa Dover'ler gnde iki kez bu saldryla kar karya kalrlar. Deniz ykselir, sular sktrr, kaya kar koyar, dar liman az pek hnzrcasna alr, zorla sokulan dalga srar, brr; kendini kaybetmi, lgn bir dalga dar geidin iindeki iki eperi dver. yle ki Dverler en hafif bat rzgrnda u garip grn gzler nne sererler: Darda, denizin zerinde, durgunluk; s kayaln iinde, frtna. Bu blgesel, snrl kargaaln bir frtnaya benzer yan yoktur; bu ancak dalgalarn bir ayaklanmasdr ama, korkuntur. Kuzey, gney rzgrlarna gelince, onlar s kayal yanlamasna tuttuklar iin bu dar boazda pek az arpp krlma meydana getirirler. Hatrlatlmas gereken bir ayrnt: Doudan giri, Adam Kayas'nn snrndadr; batnn korkun akl tam kar uta, iki Dover arasndadr. te Gilliatt karaya vurmu Durande ile kayalarn arasna batan, ktan balanm takayla bu bat aznda bulunuyordu. Bir felaket kanlmaz gibi grnyordu. Meydana gelmesi yakn, kesin olan bu kaza iin, gerokli rzgr vard; azd ama, yeterdi. Birka saate kalmadan, ykselen denizin kabarmas zorla Dverlerin dar boazna saldracakt. lk dalgalar hrdyordu bile. Btn Atlas Okyanusu'nun yukar aknts, anaforu olan bu kabarmann ardnda denizin tm bulunacakt. Hibir kasrga, hibir fke; ama, Amerikandan kalkp Avrupa'ya ulamak iin iki bin fersah yol aan bir itme gcnn bulunduu yce gl bir su. Okyanusun dev ldeki yn olan bu su kayaln boluuna rastlard; giriin kuleleri, boazn filayaklar da, iki Dover de krr, ykselmeye kabarr, engellenmeyle taar, kayayla pskrtlr, rzgrla hrpalanr, kayala kar iddet kullanr, karlat engelin btn kvrlmalaryla, engellenen dalgann btn lgnlklaryla, iki kaya duvarnn arasna girer, orada takayla Durande' bulur, onlar parampara ederdi. Bu tehlikiye kar bir kalkan isterdi. O da, Gilliatt'ta vard. Denizin ilk saldrda birdenbire girmesine engel olmak, ykselmesine izin verirken arpmasn yasaklamak, ieri giriini nlemeden yolunu tkamak, ona kar koymak, ona boyun 274 1 emek, dar liman aznda, btn tehlikeyi meydana getiren dalgann skmasna kar nlem almak, birdenbire saldry ieriye girmek haline getirmek, dalgann fkesini, sertliini ustalkla yok etmek, bu iddetli yumuakla zorlamak gerekiyordu. fkelendiren engelin yerine yattrc engel koymak gerekiyordu. Gilliatt, kendisinde bulunan, gten daha da gl o ustalkla, dada bir dakeisi, ormanda bir maymun gibi davranarak, en ufak ta kntsn sallantl, ba dndrc admlar iin kullanarak, suya atlayarak, sudan karak, evrintide yzerek, dilerinin arasnda ip, elinde ekile kayaya trmanarak, Durande'n n blme parasn Kk Dover'in temeline yapk ve yukarda asl tutan palamar zd. Halat paralaryla bu blmeyi granite akl iri ivilere balayan bir eit rezeler yapt. Bu rezelerin zerinde, bir bent kapana benzeyen tahta levhay dndrd, bir dmen kanad gibi onu koltuk altndan, bir ucunu iten, Byk Dover'in zerine yaptran dalgaya kar brakt. Bu srada da ip rezeler tahta levhann teki ucunu Kk Dover'in zerinde tutuyordu. Gilliatt, nceden akt yedek ivilerle Byk Dover'in zerinde de kkteki balamalar yapt. Bu geni tahta levhay dar liman azn ift stununa skca balad. Bunun zerine bir zinciri zrhn zerindeki omuz kay gibi aprazlad. Bir saatten daha ksa bir zamanda bu blme denize kar dikildi, s kayaln dar geidi de bir kap gibi kapand. Ar kalas, kereste ktlesini -dzlemesine dursa bir sal ii grebilecek olan, ayaktayken bir duvar olan bu gl asky Gilliatt, denizin de yardmyla, bir

hokkabaz el abukluuyla kullanmt. Hemen hemen denebilir ki ykselen deniz bunu daha fark edemeden oyun tamamlanmt. Jean Bartn* bir deniz kazasndan her syrlp kurtulduunda denize syledii nl szc syleyecei durumlardan biriydi bu. "Aldandn, ngiliz!" Herkes bilir ki Jean Bart okyanusa kmak istedii zaman ona "ngiliz" diye seslenirdi. * nl Fransz denizcisi (1650-1702) nceleri Hollanda emrinde alt, bu devlet Fransa'yla savaa girince anayurduna dnd (ev.) 275 Dar boaz kapatldktan sonra Gilliatt teknesini dnd. Onun sularla birlikte ykselebilmesi iin iki apay da yeteri kadar salverdi. Eski denizcilerin "halat dmleriyle demirlemek" adn verdikleri iin benzeri bir alma. Btn bunlar olup biterken Gilliatt habersiz yakalanmamt; olay nceden biliyordu. Meslekten olan bir kimse bunu takann arka blmnde bulunan, ilerinden, ular iki apann lenger halkalarna dikilmi iki palamarn getii, galo biimi iki iri halat makarasndan anlard. Bu arada sular kabarm, yar ykselme gereklemiti. O srada deniz durgun bile olsa, dalgalarn arpmas sert olabilirdi. Gilliatt'n tasarlad ey gerekleti. Deniz engele doru yuvarlanyor, onunla karlayor, orada kabaryor, altndan geiyordu. Darda korkun dalga vard, ieride szlme. Gilliatt denizde Caudium boyunduruuna* benzer bir ey dnmt. Deniz yenilgiye uramt. . VIII SONU OLMAKTAN OK DEKLK j; Korkun an gelip atmt. Artk makineyi takann iine yerletirmek gerekiyordu. Gilliatt, sol kolunun dirseini sa eliyle, alnn da sol eliyle tutarak birka dakika dnceli kald. Sonra, bir ksm -makine- ayrltnas gereken, bir ksm da -iskelet- kalacak olan gemi batna kt. skele, sancak yanlarndan bacann drt zincirini Duran-de'n blmesine balayan drt bocurgat halatn kesti. Halatlar yaln ipten olduu iin ba bu iin hakndan kolayca gelebildi. Serbest, basz kalan zincirler bacalarn boyunca gelip asldlar. Gilliatt sonra geminin kalntsndan kendi yapt araca kt, ayayla kalaslara vurdu, manikalar gzden geirdi, makaralara bakt, halatlar elledi, eklentileri inceledi, katransz beyaz * M.. 321'de Caudium Geidi yaknnda yenilen Roma ordusu boyunduruk altndan gemek zorunda kalmt, (ev.) 276 halatn pek derinlemesine slanmadna gven getirdi. Hibir eyin eksik olmadn, hibir eyin gevemediini grd. Sonra, salam kaplamalarn tepesinden gverteye atlayarak, Du-rande'n Dverlere takl olarak kalmas gereken kesiminde, bocurgatn yannda yer ald. Onun alma yeri orasyd. Arbal, ancak yararl heyecanla duygulu bir halde, palangalara son bir gz att. Sonra bir ee ald, her eyi asl tutan zinciri eelemeye balad. Denizin homurtusunun iinde eenin gcrts duyuluyordu. Bocurgatn dzenleyici palangaya bal olan zinciri, Gilliatt'n uzanabilecei yerde, elinin yaknndayd. Birdenbire bir atrt oldu. Eenin diledii yardan ou kesilmi olan zincir halkas kopmutu; btn ara harekete geiyordu. Gilliatt kendini palangann zerine atacak kadar zaman ancak bulabildi. Kopan zincir kayay kamlad. Sekiz halat gerildi. Eelenen, kesilen btn ktle gemiden ayrld. Durande'n karn ald, arln halatlara veren makinenin demir demesi omurgann altnda grnd. Gilliatt palangay zamannda yakalamam olsayd, bu bir dme olacakt. Onun korkun eli oradayd; bu bir ini oldu. Jean Bart'n kardei, u gl, akll sarho, Fransa byk amiraline "sen" diyen Dunkerque'in u zavall balks Pieter Bart, Ambleteues Koyu'nda batmakta olan Langeron kalyonunu kurtard zaman; fkeli koyun su yzndeki kayalarnn ortasndan yzen o ar ktleyi ekip karmak iin, yuvarlanm byk yelkeni deniz sazlaryla balad zaman; bu sazlarn kendiliklerinden koparak imek zere yelkeni rzgra vermesini istedii zaman, Gilliatt'n zincirin krlmasna gvendii gibi o da sazlarn kopmasna bel balamt; alacak baaryla sonulanan ayn garip cretkrlk.

Gilliatt'n yakalad palanga iyi dayand, iyi i grd. Hatrlanaca gibi, onun ii birokken bir taneye indirilen, bir birlik haline getirilen glerin hafifletilmesiydi. Bu palangann bir borina lenger trnayla bir benzerlii vard; yalnz, bir yelkene yn verecek yerde, bir mekanizmay dengeliyordu. Gilliatt, yumruu bocurgatn zerinde, ayakta dururken, sanki eli aletin nabzndayd. 277 Burada Gilliatt'n icad doruuna ulat. Olaanst bir gler karlamas meydana geldi. Durande'n ktle halinde ayrlan makinesi tekneye doru inerken, tekne de makineye doru ykseliyordu. Gemi baty-la kurtarc kayk ters ynden birbirlerine yardm ederek birbirlerini karlyorlard. Birbirlerini aramaya geliyorlar, birbirlerini iin yarsndan kurtaryorlard. ki Dover arasndan sessizce kabaran sular kay kaldryor, Durande'a doru yaklatryordu. Deniz yenilmiten de teye, evcilletirilmiti. Okyanus da mekanizmann bir paras olmutu. Sular ykselirken takay, arpmadan, yumuaka, hemen hemen zenle, adeta fafurdanm gibi kaldryordu. Gilliatt her iki almay da -suyunkini de, aracnkini de-birletiriyor, dengeliyordu. Bocurgat banda, kmldamadan, btn hareketlerin ayn zamanda boyun edii bir heykel gibi, iniin arln kn arl zerinde ayarlyordu. Ne dalgalarda itme, ne de palangalarda sarsnt vardr. Boyun edirilen btn doal glerin garip bir ibirliiydi bu. Bir yanda, makineyi getiren yerekimi, te yanda, kay getiren deniz. Yldzlarn ekimiyle yerler. Onlarn ballnda ne durma, ne de duraklama vard. Bu edilgin gler, bir ruhun basks altnda, etkin yardmclar haline geliyorlard. dakikadan dakikaya ilerliyordu; takayla gemi arasndaki uzaklk belli olmadan azalyordu. Yaklama sessizce, sanki oradaki adamdan bir eit korku iinde yaplyordu. Doa emir alyor, onu uyguluyordu. Tam sular ykselmeyi kestii srada, halatlar da zlmeyi kestiler. Birden, hi sarsntsz, manikalar duruverdiler. Makine sanki elle yerletirilmi gibi teknenin iine oturuverdi. Orada dimdik, ayakta, kmldamadan, salam duruyordu. Destek levhas drt kesiyle, dengeli bir ekilde ambarn zerine dayanyordu. Olmutu. Gilliatt, heyecandan lgna dnerek, bakt. Zavall yaratk sevinten hi de marmamt. Byk bir mutluluun kaslmasna kapld. Btn organlar kaslyordu. O ana kadar hibir heyecana kaplmamken, zaferin karsnda titremeye balad. 278 x li Gemi batnn altndaki tekneye, teknenin iindeki makineye bakt. Buna inanamaz gibiydi. Gerekletirdii eyi bek-lemiyormu gibiydi. Ellerinden bir mucize kmt, o da buna akn akn bakyordu. Bu aknlk ksa srd. Gilliatt uykudan uyanan bir adam gibi, testeresinin zerine atld, sekiz halat kesti. Sonra, artk, sularn kaldrmas sayesinde, ancak metre kadar bir uzaklkta bulunduundan, teknesine atlad. Bir kangal leme halat ald, drt tane bocurgat halat yapt. Bunlar nceden hazrlanan engellere geirdi. Daha bir saat nce Durande'da bal olan, bacann drt zincirini, her iki yandan, takann teknesine balad. Baca balandktan sonra Gilliatt makinenin st ksmn kurtard. Durande'n gvertesinin drt ke bir kepenk paras oraya yapmt. Onun ivilerini skt, takay bu tahta, kiri tkanklndan kurtarmak iin onlar kayann zerine att. Yararl bir hafifleme. te yandan, tahmin edilecei gibi, taka makinenin yk altnda metanetle dayanmt. Ancak iyi bir sukesimi izgisine kadar gmlmt. Durande'n makinesi ar omasna ard ama, takann vaktiyle Herm'den getirdii ta ynyla toptan hafifti. Demek ki her ey tamamlanmt. Artk gitmekten baka yapacak bir ey kalmamt.

IX VERLR VERLMEZ GER ALINAN BAARI Her ey daha bitmemiti. Durande'in bir blmesiyle kapal olan dar liman azn amak, hemen takay kayalktan dar itmek... bunlarn hepsi iin artlar uygundu. Denizde btn dakikalar nemlidir. Pek az rzgr vard; ak denizde ancak bir krklk. ok gzel olan akam gzel bir geceyi mjdeliyordu. Deniz araf gibi dmdzd ama, sularn alalmas kendini belli etmeye balyordu. Gitmek iin zaman pek uygundu. Do-verler'den kmak iin alalan denizden, Guernesey'e girmek 279 iin de ykselen denizden yararlanabilirdi. afak skerken Sa-int-Sampson'da olabilirdi. Derken, hi beklenmedik bir engel ortaya kt. Gilliatt'n nlemlerinde bir boluk kalmt: Makine serbestti; baca serbest deildi. Deniz, havada asl duran gemiye takay yaklatrarak iniin tehlikelerini azaltm, kurtarma iini ksaltmt ama, bu uzaklk azalmas bacann st kesimini Durande'm ak duran teknesindeki bir eit ak erevenin iine dalm olarak brakmt. Baca oraya drt duvar arasmdaym gibi skmt. Suyun yapt yardm bu iten pazarlkla karmak bir duruma girmiti. Sanlrd ki boyun emee zorlanan denizin bir art dncesi vard. Aka grlyordu ki sularn ykselmesinin yaptklarn sularn alalmas bozacakt. kulatan biraz daha yksek olan baca iki buuk metre kadar Durande'm iine gmlyordu; sular drt metre alala-cakt; baca da azalan sularn zerinde tekneyle birlikte inerek bir buuk metre kadar bir akla kavuacakt! Bylece de kurtulabilecekti. Ama, bu zgrle kavumak iin ne kadar zaman gerekiyordu? Alt saat. Alt saat sonra hemen hemen gece yars olacakt. Byle bir saatte de hangi k aresi denenebilirdi ki? Gn ortasnda bile iinden klmaz durumda olan btn o deniz yzndeki kayalarn arasndan hangi daj geidi tutmal, kapkara gecenin ortasnda bu slklar tuzanda kendini nasl tehlikeye atmal? Ertesi gn beklemek zorundayd. Kaybolan bu alt saat en azndan on iki saat kaybettiriyordu. Kayaln dar liman azn aarak ii ilerletmeyi dnemezdi. Engel bir dahaki deniz ykselmesinde gerekli olacakt. Gilliatt dinlenmek zorunda kald. Dover Kayalklan'na geldiinden beri, kollarn kavuturmak yapmad tek eydi. Bu zoraki dinlenme onu sinirlendirdi, sanki kendi suuy-mu gibi de fkelendirdi. Kendi kendine: "Burada hibir ey yapmadan durduumu grse, Deruchette benim iin ne dnrd acaba?" dedi. 280 Yalnz, bu g toplama belki de yararsz deildi. Taka imdi kendi emrinde olduuna gre, geceyi orada geirmeye karar verdi. Gidip Byk Dover'in zerinden koyun postunu ald, gene aa indi. Birka kabuklu bcein etiyle, iki, denizkestane-siyle akam yemeini yedi. ok susam olduundan, hemen bombo kalan bidonundaki son tatlsu yudumlarn iti; ynnn kendisine zevk verdii koyun derisine sarnd; bir beki kpei gibi makinenin yanna yatt, gemici baln gzlerinin zerine indirdi, uyuyakald. Derin bir uykuya dald. Yaplan ilerden sonra insan byle uykulara kavuur. DENZN UYARMALARI Gece yars, birdenbire, sanki bir zemberein geveyiver-mesiyle, uyanverdi. Gzlerini at. Bann zerinde Dover'ler sanki byk, beyaz bir kor nn vurmasyla aydnlanmt. Kayaln btn kara yznde bir atein yansmas gibi bir ey vard. ; Bu ate nereden geliyordu? Sudan. Denizde olaanst bir hal vard. Sanki denizde yangn km gibiydi. Bakn yaylabildii kadar uzakta, kayaln iinde, dnda, btn deniz alev alev yanyordu. Bu alevlenme krmz deildi; yanarda azlarnn, frnlarn byk canl aleviyle hibir benzerlii yoktu. Hibir trdama, hibir scaklk,

hibir kzllk, hibir ses. Mavimsi yollar dalgann zerinde kefen kvrmlarn andryordu. Geni bir soluk k suyun zerinde rperiyordu Yangn deildi bu; yangnn hayaletiydi ancak. Bu, bir mezar iinin bir d aleviyle mosmor tutumas gibi bir eydi. Alevlenmi zifiri karanlklar gznzn nne getirin. Gece -bulank, dank sonsuz gece- bu donmu atein yaktym gibi duruyordu. Gafletin dourduu bilinmez bir ay281 dnlkt bu. Karanlk da bir baka e olarak bu hayalet a katlyordu. Man Denizi gemicilerinin hepsi bu anlatlamaz yakamoz-lanmalar bilirler. Bunlar gemici iin birtakm uyarmalarla doludur. Bu yakamozlanmalar hibir yerde isigny yaknnda, Byk V'de olduklar kadar artc deillerdir. Bu aydnlkta her ey gerekliini yitirir. Dsel bir k s-zlmesi onlar adeta saydam bir hale getirir. Kayalar artk birer izgiden ibarettir. apalarn halatlar, bembeyaz oluncaya kadar kzdrlm demir ubuklara benzer. Balklarn a su altnda rlm atei andrr. Krein bir yars abanozdan, br yars, dalgann altnda, gmtendir. Krekten denize den damlalar denize yldz vurur. Her tekne ardndan bir kuyrukluyldz srkler. Islanan, kl gemiciler yanan kimselere benzerler. nsan elini suya sokar, geri ektiinde alevdan eldivene brnmtr. Bu alev ldr yakmaz. Kolunuz kor kesmitir. Denizin iindeki ekillerin, dalgalarn altna suyun akntsyla yuvarlanp gittiklerini grrsnz. Deniz kp kvlcm saar. Balklar ateten diller, soluk bir derinlikten kvrlan imek paralardr. Bu aydnlk Gilliatt'n kapal gzkapaklar arasndan ieri szlmt, ite onun sayesinde uyanmt. Bu uyanma tam zamannda yetiti. Sular inmiti; yeni bir ykselme geliyordu. Gilliatt'n uykusu srasnda kurtulan makinenin bacasn zerinde ak duran gemi yeniden yakalayacakt. Baca ar ar gene oraya nyordu. Bacann Durande'n iine yeniden girmesi iin iki kar kalmt sular iin. ki karlk bir ykseli de, yaklak olarak, yarm saatlik bir itir. Gilliatt, daha nce de sz konusu edilen bu kurtulutan yararlanmak istiyorsa nnde yarm saatlik bir zaman vard. Srayarak doruldu. Durumun btn ivediliine ramen, yakamozlanmay seyrederek, dnerek, birka dakika ayakta durmaktan baka bir ey yapamad. Denizi, tam olarak, ok iyi biliyordu. Denizin btn yaptklarna karn, ou zaman ondan ktlk grm olmakla birlikte, uzun zamandan beri onun arkadayd. Okyanus ad ve282 rilen bu esrarl yaratn kafasndan Gilliatt'n tahmin edemeyecei hibir ey geemezdi. Gilliatt, gzlemle, hayalle, yalnzlkla hemen hemen ngilizcede weather wise dedikleri, bir hava falcs haline gelmiti. ri halatlara kotu. Demirin ipini ekti. Sonra artk apraz demirle tutulmad iin, takann kancasn yakalad. Kayalara dayanarak, kay Durande'n birka kula tesine, dar liman azna doru, engelin hemen yaknna itti. Guernesey gemicilerinin dedii gibi du rang vard. On dakikadan daha ksa bir zamanda taka karaya vurmu teknenin altndan ekip karld. Artk bacann yeniden tuzaa yakalanmas tehlikesi kalmamt. Sular istedii kadar ykselebilirdi. Gene yakamozlanmay seyretti. apalar ekti, ama, onlar geri almak iin deil; takay yeniden, hem de pek skca apraz demirle demirlemek iin. kn hemen yanna demirledi. O zamana kadar takann ancak iki demirini kullanm, anmsanaca gibi su yzndeki kayalklarda bulduu, Durande'n kk apasndan yararlanmamt. Bu demiri, zor durumlarda kullanmak zere, teknenin bir kesine koymutu, demir hazr bir durumdayd: , drt ipten yaplm halatlary-la iri halat makaralar yedeiyle, nceden ok sert kntlarla donatlm duruyordu; palamarlardaki bu kntlar su akntsna engel olur. Gilliatt, bir ucu apann lenger halkasna yaka ipiyle dikilmi, br ucu da takann bocurgatna bal bulunan bir palamara halatn iyice baladktan sonra bu nc demiri de denize att. Bylelikle de, iki demirle yaplan apraz demirlemeden ok daha salam olan bir eit l aprazlama yapm oldu. Bu,

zorlu bir dnceye, bir nlem artmasna iaretti. Bir denizci bu almada, olaanst bir havada gemiyi rzgr altndan yakalayabilecek bir akntdan korkulduu zamanlardaki demir atmaya benzer bir eyler sezerdi. Gilliatt'n gzetledii, zerinden gzlerini ayrmad yaka-mozlanma belki de ona gzda veriyordu ama, ayn zamanda da ona yardm ediyordu. O olmasayd uykunun esiri, gecenin de kurban olacakt. Yakamozlanma onu uyandrmt, imdi de onu aydnlatyordu. Bu yakamozlanma kayaln iinde bulank bir aydnlk oluturuyordu. Ama, bu k, Gilliatt'a ne kadar kayg verici grnm olursa olsun, u yarar salamt ki tehlikeyi ona gs283 termi, manevray mmkn hale getirmiti. Bundan byle, Gil-liatt yelken amak istedii zaman, makineyi tayan taka yola kmakta serbesttir. Yalnz, Gilliatt giderek yola kmay daha az dnr gibiydi. Taka batan, ktan balanp yanlamasna yerletirildikten sonra, deposunda bulunan en salam zinciri almaya gitti. Bunu, Doverler'e, aklm olan ivilere balayarak, daha nce dardan aprazlanan, br zincirle korunan i deme tahta-syla kirilerden yaplm siperi ieriden de glendirdi. k yolunu amak yle dursun, onu iyice kapatyordu. Yakamozlanma onu hl aydnlatyordu ama, gittike azalyordu. u da vard ki afak skmeye balyordu. Gilliatt birdenbire kulak kabartt. XI ANLAYILI KYE, SELAM Sonsuz bir uzaklkta, hafif, belirsiz bir ey iitir gibi oldu. Kimi vakit derinliklerin bir homurtusu vardr. Gilliatt bir daha dinledi. Uzaktan gelen sesi gene duydu. Bunun ne demek olduunu bilen bir kimse gibi ban sallad. Birka dakika sonra, o ana kadar serbest olan dou ynndeki giri yerinde, kayaln dar geidinin teki ucunda bulunuyordu. ekicini hzla vurarak, Doverler'in dar liman aznda yapt gibi, Adam Kayasna yakn bu dar azn iki ucundaki kayaya da kocaman iviler akyordu. Bu kayalarn atlaklarnn hepsi hazrd; hemen hemen hepsi de mee budaklaryla, tahtalarla donatlmt. Kayalk bu ynden ok deilmi olduu iin pek ok atlak vard. Gilliatt da oraya Doverler'in temeline olduundan daha da ok ivi akabildi. Bir an geldi ki, sanki zerine flenivermi gibi, yakamozlanma snvermiti; dakikadan dakikaya daha aydnlanan sabahn alacakaranl onun yerini alyordu. iviler aklnca, Gilliatt kalaslar, sonra halatlar, sonra zincirleri srkledi. Gzlerini iinden ayrmadan, bir an bile oyalanmadan, yatay olarak yerletirilen, halatlarla balanan kaln mee keresteleriyle, Adam Kayas'nn dar liman azna, 284 bugnk bilimin kabul ettii, "dalgakran" adn verdii o parmaklkl engellerden birini yapmaya balad. Guernesey'de Rocquaine'de ya da Fransa'da Bo-urgd'Ault'da kayaya saplanan birka kazn yapt etkiyi grm olanlar bu kadar basit dzenlerin gcn anlarlar. Dalgakran, Fransa'da "set" ad verilenle ngiltere'de dick ad verilen eyin karmdr. Dalgakranlar, frtnalara kar istihkmlarn saldr kazklar, kirpileridir. Denize kar ancak o gcn bl-nebilme yeteneinden yararlanarak savalabilir Bu arada gne byk bir berraklkla ykselmiti. Gkyz aydnlk, deniz durgundu. Gilliatt ii abuk bitirmeye alyordu. Sakindi ama, acelesinde bir kayg gze arpyordu. iri admlarla kayadan kayaya, barajdan depoya, depodan baraja gidip geliyordu. Kh bir onarm kaplamasn, kh bir gverte kaplamasn lgnlar gibi srkleyerek geri dnyordu. Bu kereste yedek deposunun yarar ortaya kt. Hi kukusuz nceden bilinen bir olaslkla kar karyayd. Kaln bir demir ubuu kirileri kmldatmak iin kaldra gibi kullanyordu. alma o kadar hzl ilerliyordu ki bu bir yapdan ok bir bitkinin boy atmasyd. Askeri bir kpr iisini grmemi olan bir kimse bu abukluu gznn nne getiremez.

Doudaki liman az batdakinden daha da dard. Bir buuk, iki metre ancak vard. Akln az oluu Gilliatt'a yardm ediyordu. Glendirilecek, kapatlacak yer ok snrl olduundan, donanm daha salam, daha sade olacakt. Bylece, yatay kiriler yeterliydi; diklemesine konacak paralar istemezdi. Gilliatt, dalgakrann iki hatln yerletirdikten sonra, onlarn zerine kt, dinlendi. Homurtu anlaml bir hale geliyordu. Gilliatt iini srdrd. Onu, ark makarasnn iine geirilmi yelken ipleriyle kirilerin karmaklna balanan, Du-rande'n iki griva mataforasyla destekledi. Hepsini zincirlerle balad. Bu yap ubuk yerine kaln mee kalaslar, saz yerine de zincirleri olan, dev lde bir eit kalburdan baka bir ey deildi. Bu, kurulduu kadar da rlme benziyordu. 285 Gilliatt balar artrd, gereken yerlere iviler ekledi. Gemi batndan pek ok yuvarlak demir elde edebildii iin bu ivilerden byk bir yedek hazrlayabilmiti. Bir yandan alrken bir yandan dilerinin arasnda bir peksimeti geveleyip duruyordu. Susamt ama, tatlsuyu olmad iin iemiyordu. Bidonu bir gn nce akam yemeinde boalmt. Drt, be tahta daha akt, sonra gene barajn zerine kt. Dinlendi. Ufuktaki ses kesilmiti. Her ey susuyordu. Deniz pek yumuak, pek ahaneydi. ehirlilerin denizden honut olduklar zaman ona kondurduklar btn ince, zarif sfatlara laykt: "bir ayna"; "bir gl"; "ya gibi"; "bir latife"; "bir kuzu". Gkyznn derin mavisi okyanusun derin yeiline uyuyordu. Bu gkyakutla bu zmrt birbirlerini hayran hayran seyredebilirlerdi. Birbirlerine bulacaklar hibir kusur yoktu. Ne yukarda bir tek bulut, ne aada bir tek kpk. Btn bu parlaklk iinde nisan gnei tm grkemiyle ykseliyordu. Bundan daha gzel bir hava olamazd. Ufkun ta sonundan geen uzun bir kara ku dizisi gkyznde bir izgi oluturuyordu. Kular hzl gidiyorlard. Karaya doru ynelmilerdi. Uularnda ka varm gibiydi, Gilliatt yeniden dalgakran ykseltmeye koyuldu. Elinden geldii kadar, kayalarn eimlerinin elverdii lye kadar ykseltti. leye doru, gne ona olmas gerektiinden daha scak gibi geldi. le vakti gnn netameli saatidir. Gilliatt tamamlad salam parmakln zerinde ayakta durdu, yeniden geni alan seyretmeye koyuldu. Deniz sakinden de teyeydi, durgundu. Bir tek yelken bile grlmyordu. Gkyz her yanda berrakt; yalnz, maviyken beyaza dnmt. Garip bir beyazlkt bu. Batda, ufukta kt grnl kk bir leke vard. Bu leke olduu yerde hi kmldamadan duruyordu ama, gittike byyordu. Su yzndeki kayalarn yaknnda, deniz pek yavaa rperiyordu. Gilliatt dalgakrann yapmakla iyi etmiti. Frtna yaklayordu. Uurum en sonunda sava amaya karar veriyordu. 286 NC KTAP ARPIMA ULAR BRBRNE DOKUNUR, BR EYN TERS TERSN HABER VERR Hibir ey geciken gndnm frtnas kadar tehlikeli olamaz. Denizin zerinde "engin rzgrlarn gelii" adn verebileceimiz korkun bir olay vardr. Her mevsimde, hele birlemeler dneminde, bunlarn en az beklendii srada, denizi birdenbire garip bir durgunluk kaplar. O mucizevi srekli kmldan durulur; zerine geveklik ker; yorgunluk, uyuukluk bastrr; sanki kendi kendine dinlenme izni verecekmi gibidir; yorgun -."' sanlabilir. Btn deniz kumalar, balk bayrandan sava sancaklarna kadar hepsi, direkler boyunca asl kalr. Amirallik, krallk, imparatorluk sancaklar uyur. Birdenbire, bu bezler hafife kmldamaya balar. Gkte bulut varsa, tybulutlarn olumalarn gzlemenin tam zamandr; gne batyorsa, akamn kzlln incelemek gerekir; geceyse, ay da varsa, aylar incelemelidir.

Byle dakikalarda, kimin icat ettii bilinmeyen o frtnal-erlerden bir tanesine sahip olmak mutluluuna erimi kaptan ya da filo komutan bu cam mikroskopla inceler; karmda erimi eker grn varsa gney rzgrna kar, karm e-reltiotu ya da am ormanlarna benzer billrlamalar halinde ayrlyorsa kuzey rzgrna nlemlerini alr. O dakikada, Bre-tanya'da da menhir, rlanda'da cruach ad verilen o dimdik, esrarl talardan birinin zerine Romallar'n ya da eytann eliyle kazlm bilmece gibi anlalmaz tslml iareti inceledikten 287 sona, zavall irlandal ya da Bretanyal balk sandaln denizden eker. Bu arada gykznn de enginin de durgunluu srer. Gn neeyle doar, afak glmser. Bu da gnein yalanclna inanlabilmesi karsnda dehete kaplan eski ozanlar, bilicileri dindarca bir korkuyla doldurur. Solem quis dicere falsum audeat? Gizli "olabilirin karanlk grnts eyann uursuz do-nukluuyla insanoluna ulamaktan alkonulur. Grnlerin en korkuncu, en amansz uurumun maskesidir. "Kaya altnda ylanbal" denir; "durgunluk altnda frtna" demek gerekirdi. Birka saat, kimi vakit birka gn byle geer. Klavuzlar drbnlerini uraya buraya dikerler. Yal denizcilerin yznde, beklemenin gizli fkesinden ileri gelen bir sertlik vardr. Birdenbire, belirsiz byk bir mrlt iitilir. Havada uzanr. Yalnz, ses artar; byr, ykselir. Konuma belirlenir. Ufkun arkasnda birisi vardr. Korkun birisi: Rzgr. Rzgr, yani bizim Esinti adn verdiimiz o devler kalabal. Karanln muazzam ayaktakm. Hindistan onlara maruflar, srail erub'lar, Eski Yunan bo-reas adn verirdi. Bunlar sonsuzluun gzle grlmez vahi kulardr. Bu kuzey rzgrlar kouurlar. ^ . Jl AIK DENZ RZGRLARI Bunlar nereden gelir? llemez derecedeki usuz bucakszdan. Onlarn geniliine uurumun ap gerekir. Son derece geni, byk kanatlarnn, yalnzlklarn sonsuz geri ekilmesine gereksinimi vardr. Atlas Okyanusu, Byk Okyanus, o geni mavi aklklar, ite onlara uygun olan bunlardr. Onlar bunlar karanlk hale getirirler. Orada topluca uarlar. Komutan Page bir keresinde ak denizde yedi tane hortumu ayn za* Latince: "Gnein yalan olduunu sylemeye kim cret edebilir?" (ev.) 288 manda grm. Orada, korkun, vahi, dikilip dururlar. Felaketleri tasarlarlar. Onlarn almas denizin hem geici hem sonsuz kabartsdr. Neler yapabilecekleri bilinmez, ne istedikleri bilinmez. Onlar uurumun Sfenks'leridir. Gama da onlarn Oidipus'u. Boyuna kmldayan alann bu karanl iinde, onlar bulutlarn yz olarak belirirler. Denizin ufku olan bu danklkta onlarn mor izgilerini fark eden bir kimse azaltlamaz, indirgenemez gcn karsnda bulunduunu anlar. Sanrsnz ki insan zeks onlar kayglandrr; onlar da, bu zekya kar dikilirler. Zek yenilmez ama, madde de ele gemez, elde tutulamaz. Yakalanamayan ikilie kar ne yapmal? Esinti balyoz kesilir, sonra gene esinti olur. Rzgrlar ezerek arprlar, gzden kaybolmayla kendilerini savunurlar. Onlara rastlayan bir kimse en son arelere bavurur. Geri tepmelerle dolu eitli saldrlar insan akna dndrr. Saldrlar kadar da kamalar vardr. Onlar elle tutulmayan yapkanlardr. Nasl baa kmal? Argo gemisinin; Dodone meesinden oyulmu, hem ba, hem klavuz kprs olan pruvas onlarla konuurdu. Ak deniz rzgrlar bu tanra-pruvaya kar sert davranrlard. Onlarn "La Pinta"ya doru geldiklerini grnce Kristof Ko-lomb komuta kprsne kar, oradan onlar ermi Yuhan-na'nn incili'nden ilk ayetleri okurdu. Surcouf onlara hakaret ederdi. "te ayaktakm!" derdi. Napier onlara topla ate aard. Onlarda kaosun diktatrl vardr. Kaos vardr onlarda. Bunu ne yaparlar? Kim bilir ne amansz bir ey! Rzgrlar ukuru aslanlar ukurundan ok daha korkuntur. Bu usuz bucaksz kvrmlarn altnda nice l vardr! Rzgrlar karanlk, ac, byk ktleyi amanszca

isterler. Onlarn sesi hep iitilir, onlarsa hibir ey dinlemezler. Cinayetlere benzer iler yaparlar. Denizin beyaz kpk yoluntular-n kimlerin zerine attklar bilinmez. Deniz kazasnda nice inansz vahet vardr! Yazgya kar ne byk hakaret! Zaman zaman Tanr'nn zerine tkrr gibi bir halleri vardr. Bilinmez yerlerin despotudur onlar. Venedik'li gemiciler luoghi spaventosi* diye mrldanrlar. rperen boluklar da iddete urarlar. Bu sonsuz yzst * italyanca: "Korkun yerler." (ev.) Deniz ileri/F. 19 289 brakliarda neler olduu anlatlr gibi deildir. Atl birisi karanla karmtr. Havada bir orman grlts vardr. Vakit ledir, birdenbire gece oluverir. Bir kasrga geer; kutup akm yanar. Bir eit iren dans, felaketlerin doa olaylar zerinde tepinmesi gibi, kasrgalar, ters ynde birbirlerini kovalar. ok ar bir bulut ortasndan krlr, paralar halinde denize der. Kzllarla dopdolu baka bulutlar ortal aydnlatr; homurdanrlar, sonra uursuz bir ekilde kararrlar. Yldrmn boaltan bulut kararr, o artk snm bir kmrdr. uvallar dolusu yamur sis halinde delinir. tede, iine yamur yaan bir frn; beride, iinden bir alevlenme kan bir su. Saanak altndaki denizin beyazlklar artacak kadar uzaklar aydnlatr; iinde benzerliklerin babo dolatklar younluklarn biimlerini yitirdikleri grlr. Muazzam gbekler bulutlar oyarlar. Buharlar dner, dalgalar frldak gibi ark eder; sarho su bitkileri yuvarlanr. Youn, gevek deniz gz alabildiine yerini deitirmeden kmldar. Her ey mosmordur; bu morarm solukluktan umutsuz lklar ykselir. iine girilemeyen karanln derinlerinde, byk glge demetleri rperir. Zaman zaman, en iddetli haline brnr. Uultu grlt halinde gelir, tpk hafif dalgalanmann mthi dalga halini almas gibi. Dalgalarn belirsiz st ste gelmesi, bitip tkenmez sallantdan baka bir ey olmayan ufuk srekli baso sesiyle mrldanr. atrt fkrmalar orada garip bir ekilde patlar. nsan deniz ejderle/i aksryor sanr. Souk esintiler, sonra scak esintiler ortaya kverir. Denizin tepinmesi, her eyi uman bir deheti haber verir. Kayg. iddetli sknt. Sularn derin korkusu. Birdenbire, kasrga, bir hayvan gibi, okyanusun suyunu imeye gelir. itilmemi emme. Su gzle grlmeyen aza doru ykselir. Bir vantuz oluur, ur ier. Hortumdur bu. Eski insanlarn Prester dedikleri: Yukarda sarkt, aada dikit, dnen ters ynde ifte koni, brnn zerinde dengede duran sivri bir u; iki dan pmesi; ykselen bir kpk da; inen bir bulut da; suyla karanln korkun iftlemesi. Hortum, ncil'deki stun gibi, gndz karanlk, gece aydnlktr. Hortumun karsnda gk grlts susar. Sanrsnz ki ondan korkar. Yalnzlklarn sonsuz derecedeki heyecann bir dzeni, 290 perdesi vardr. Korkun ykseli; Rzgr, kasrga, bora, frtna, ksa bora hortum; rzgrlar rbabnn yedi teli, uurumun yedi notas, Gkyz bir geniliktir, deniz bir yuvarlaktr; her ey iddettir, karmakarklktr. O fkeli, sert yerler ite byledir. Rzgrlar koar, uar, atlrlar; bitirir, yeniden balarlar, szlr, slk, alar, brr, glerler; lgn, ehvetli, zapt olunamaz rzgrlar fkeli denizin zerinde rahatlarna bakarlar. Bu uluyuculann bir ahengi vardr. Btn gkyzn seslendirirler. Bakr bir algya fler gibi bulutlara flerler; boluu flemeli saz gibi azlarna alrlar; sonsuzluk iinde, borazanlarn. Eski Romal asker borularnn, valyelerin fildii borularnn, anahtarl borularn, trompetlerin birbirine karan btn sesleriyle, bir eit Prometeus cmbyle trk sylerler. Onlar iiten Pan'\* dinler. Korkun olan udur ki oynarlar, elenirler. Karanlktan meydana gelen dev lde bir neeleri vardr. Yalnzlklar iinde gemilerin srek avna karlar. Hi ara vermeden, gece-gndz, her mevsimde, kutuplarda olduu gibi ekvatorda da, lgn borularn ttrerek, bulutun, dalgann kar-makarkl arasnda deniz kazalarnn kapkara byk avn ynetirler. Av kpei srlerinin sahipleridirler. Elenirler. Kayalarn peinden dalga delen kpekleri havlatrlar. Bulutlar birletirirler, datrlar. Usuz bucaksz suyun yumuakln, milyonlarca elleri varm gibi, yoururlar.

Su yumuaktr, nk sktrlamaz, abann altnda kayar gider. Bir yandan kaar. te bylece de su deniz olur. Dalga onun zgrldr. ; DENZLE RZGR Biz su denizlerini grrz; hava denizlerini grmeyiz. Havann da, engin deniz gibi, gelgiti vardr. Bu daha da byktr Kocaman bir ur gibi, aya doru ykselir. * Doa ve mzik tanrs, (ev.) 291 Birliin karmakl dourmas, daha nce sylediimiz gibi, yasalarn yasasdr. Havann mekanizmas basittir. Havann elektrik gcyle topran mknats arasnda bir salnm kurulur. Tropikler buharl makine kazanlardr, kutuplar kondansatrler. Skma genilemeye eittir; yukardan ekvatordan bir dkme yaplr, aadan kutuplardan bir geri verme meydana gelir. te bu gidi-geli, rzgrdr. Btn doa bir al veritir. ki rzgr dairesi, biri kutuptan, br ekvatordan, sonsuz bir ekilde yeryuvarlann evresinde dner. Dnen bu iki halka altnda, dnya yuvarlanr. Korkun bir grn, iki rzgr dairesinin dik adan karlamas havaya arpar, onu krar; bizim "frtna" adn verdiimiz o krklklar oluturur. Bu krlmalardan kasrgalar doar. Kasrgalarn rastlad ilk engel onlara daire biimindeki hareketi verir. Suyun ortasnda, Teneriffe Doann doruu ya da Dover Kayalklar gibi bir ta yeterlidir. Boluk iinde spiral biiminde giderler, halkalarnn iinde denizi de srklerler. Bir hortum gverteli bir gemiyi bir amarc kadnn amar skmas gibi bker. Bir fersah yksekliinde, , drt yz fersah uzunluunda, okyanusun zerinde mthi bir hzla dnp duran kocaman bir hava ylann gz nne getirin. Rzgr denizi hrpalar. iddet "deniz" ad verilen bu geni uyumu bulandrmaya kadar gider. Acdan kvranan dalgalar ayaklanrlar. Elektrik torbalar*olan bulutlar kabarrlar; ekilsiz bir kabartdan, boa ylannn karnndaki lm hayvan gibi, onun brnde esir bulunan yldrm tahmin edilir. Deniz, Anadomene Afridotesi'nin kalalar zerindeki keten elbise gibi, s kayaln belinden bin bir kvrmla akar. Barometre alalr, sonra ykselir, sonra der; frtnada da ayn karanlk dzen vardr. Yaradln hkr iitilir. Deniz byk alaycdr. nlemelerle, yaknmalarla ykldr; okyanus ac eken her eyin yerine szlanr. Akmlar su altnda, bir tek yanarda -Hekla Yanardaolan kuzey kutbundan, iki yanarda -Erebus'la Terror Yanardalar- olan gney kutbuna kadar, saniyede yetmi bin fersahlk bir hzla gidip gelirler. Svyla akkan arpr. Savunmasz yalnzlklar bu vahi sava oyununun tokatlarn 292 yerler. Hi kimse yoksa, tufanlar; insanolu varsa, deniz kazalar meydana gelir. Karanln korkun serveni ite byledir. Rzgrlar akarlar, yklrlar; akarlar, bu hayattr; yklrlar, felakettir. Ekvatordaki rzgr halkasnn altnda, srekli bir yldrm grlts vardr. Dnyann dnmesi gney yarkresindeki rmaklarn sol kysn andrr. Bu grkemli geometriyi zetleyelim. Rzgr helezonlarnn dairelerinde elektrik kutuplamas vardr; bir yardaire artdr, tekisi eksi. Bunu elektroskop kantlar Hortumun merkezindeki gei izgisi iki elektrii ayrr. Merkezde yerekimi azalr. Hortumun merkezinde, tam bir sessizlik, denge vardr. Frtna kendi kendiyle bar halindedir. Souk blgelere ykseldike hortumun dnme dzlemi eikleir. Tropiklerde bir teettir, kutuplarda bir sekant. nce yatay olup da sonra dikleen bir tekeri gznzn nne getirin. lerleyen bir hortum dokuz yz millik bir uzaklktan barometreyi kayglandrr. Havann bir damar rgs vardr, iinden rzgrlar dere gibi akar. Kimi vakit bu a tkanr. Frtna damar tkanmasndan oluan bir kopmadr. Deimezin iinde deiebilen -bunun zerinde srarla duralm- bu yasama ite byle bir eydir. Saysz dzenler oraya eklenir, grnte o kadar basit olan drt, be yasay bir orman haline getirirler. Her olay bir logaritmadr; eklenen bir terim onu deitirecek ekilde dallandrp budaklandrr. Eyada,

yaradln byk izgilerinin ekillenip topland bir genel grn vardr; iskandil edilemeyen, srrna eriilemeyen alttadr. Fizik biliminin bir zihin kstlanmas vardr ki kimyadr bu. Btn doa yasalarnn bir bodrum kat vardr. Doann tek oluundan, onun basit olaca yargsna varrlar. Yanl! Her yanda, eski bilimin "doa olaylar" adn verdiklerinde, bugnk yenibilim olumalar kefetti. Mesela deniz suyu, Putagoras iin basit bir eyken, geen yl yirmi be maddeden oluuyordu; bu yl (1864) zmleme iki element daha ekledi; Borla alminyum; bylece, say yirmi yediye ykseldi. 293 Olaylar birbirleriyle rlmtr. Onlardan ancak birini grmek hibir ey grmemektir. Afetlerin zenginlii biter tkenir gibi deildir. Btn zenginlikler gibi onlar da ayn artma yasasna dolama- baldrlar. Biri brnn iine girer. Olayn olay iine girmesi mucizeyi dourur. Mucize, bayapt halindeki olaydr. Bayapt kimi zaman bir ykmdr, ama, hemen btnleiveren harikulade dalma olan yaradln arklarnda, hibir ey amasz deildir. iftleme ilk dnemdir, dourma ikincisi. Evrensel dzen grkemli bir dndr, bir evlenmedir. Dzensizlikle dlleme olmaz. Kaos bekrlktr. Adem'le Havva ncesizdir. Adem yer-yuvarladr; Havva da deniz. Deniz istedii zaman neelidir. Hibir sevinte denizin gsterili neesinin grn yoktur. Engin deniz bir prltdr. Ona buluttan baka hibir ey glge veremez; engin onu da bir esintiyle koyverir. Yalnz yzeyi grlnce, engin deniz zgrlktr; eitliktir de. Bu dzeyde btn klanmalar rahattr. Gkyznn muhteem gl oraya yaylr. Durgun deniz bir enliktir. Daha tatl, daha sevimli bir denizkz ar olamaz. Gitmek istediini duymayan denizci yoktur. Hibir ey bu sessizlik, bu dinginlik derecesine ulaamaz; ve btn sonsuzluk bir okamadr; deniz suyu iini eker; s kayalk trk syler; yosun kayay per; gabyalar, martlar uar; gevek deniz ayrlar dalgadan dalgaya yalpalanr; ancak kularnn yuvas altnda su stnineye, dalga nintjiye benzer; te yandan da gne parlak bir k kalnlyla uurumun bu korkun ikiyzllklerini rter. Deniz grntleri abuk geicidir, uucudur; o kadar ki uzun zaman inceleyen bir kimse iin denizin grnm tama-miyle metafizik bir hal alr; bu sertlik soyutlua dnr. Dalp yeniden oluan bir niceliktir bu. Bu nicelik genileyebilir; sonsuzluk onun iine sabilir. Hesap da, deniz gibi, hi kesintisiz bir dalgalanmadr. Say gibi dalga da bounadr. Onun da devinimsiz, cansz bir katsayya ihtiyac vardr. Say sfrla deer kazand gibi o da s kayalkla deerlenir. Sularn da saylar gibi altlarnda derinlikler belli eden bir saydamlklar vardr. Sular gizlenir, yok olur, yeniden oluurlar; hi kendiliklerinden var olmazlar; kendilerinden yararlanlmasn beklerler, ka294 ranlkta gz alabildiine artarlar, srekli oradadrlar. Suyun grn kadar hibir ey saylarn hayalini uyandramaz. Bu hayalin zerinde kasrga kanatlarn ap szlr. Soyutluktan frtnayla uyanlr. Mare portentosum*. u yaygn hareketlilik, altndan o kadar sakin olan u frtnalar rts, i humusunu dar atan o balk yanardalaryla gizli yollardan balants olduundan bize dnyann da insanolu gibi, topraktan derisi, amurdan etleri bulunduunu aklar. Hi kukusuz yeryuvarla canl bir yaratktr. Acaba yayor mu? te soru buradadr. Canl olmakla yaamak arasnda bir ayrm vardr ki bu da, kiiliktir. Dnyann kiilii olsa muazzam bir benlik olur. Var demeye kim cesaret edebilir? Kim yadsyabilir? Her ne olursa olsun, sular rzgrlarn maldr. Deniz esintiye boyun eer. Bunun sonucunda, dtan elikili, derininde uyumlu bitmez-tkenmez eitte, belirli olaylar ortaya kar. Bunlarn saysz deiikliklerini izlemekte Hippokrates, Aristoteles, ibni Sina, Albert Le Grand Galielei, Porta, Huyghens, Mariotte, Volta, Vallisneri, Spallanzani, Beccaria, Wheatstone, Lyell, Coulvier-Gravier, Maury, Peltier, Maxadorf, Schnbein, Humboldt, hatta usta Mathieu De La Drome,

gene hatta u akll, bilgin yazarlar: Margolle'yle Zurcher -rzgrn iki tarihisi-zorluk ekerler. Esinti, geici heves u isten, flat ubi vulf* eskiden Kral Ardir'le Kralie Paryatis'in iki klcyla alay ettii gibi, bugn de Snow-Harris'in maden telleriyle alay ediyor gibidir. O iki kl yldrmsavarn tohumuydu. On be fersah kalnlnda olan, otuz fersaha kadar geni-letilebilir halde bulunan hava tabakasn Galilei tart, barometrenin mucidi Toricelli civayla dengeledi, Saint-Jacques Kulesi'-nin tepesinden Pascal lt, Lavoisiler elementlerine ayrd. imdilik iin burasnda bulunuyoruz. Bilimin nerede duracan kim bilebilir? insanolunun bir gn rzgrn anahtarn yapmay baaramayacan kim iddia edebilir? * Latince: "Harika deniz", (ev.) ** Latince: "istedii yerde eser." (ev.) 295 Bilim, kasrgay yakalamak iin, ilmekleri gittike oalan bir a ryor; Londra gzlemevinde Amiral Fitz-Roy'un yirmi alt haritas bulunuyor, Paris gzlemevi Frtnalar Atlas'n hazrlyor. Bilim havay nceden sezmeye, eit barometrik basntaki btn erileri, olaylarn karlatrlmasyla, hesapla okyanusun zerine elden geldii kadar uzaa uzatarak hemen hemen onu gaipten kefetmeyi baaryor. Bu erilerin hkmleri havann deiikliklerini belirtiyor. Bilmecenin bir ksm zld. Sorunun teki verileri incelenmekte. Rzgrlar -u despotlar- yerine gre boyun eerler. Bu dank, acayip topluluk komuta altndadr; bu lgnln yasalar vardr. ylesine yce yasalar ki onlar ynetmek bile korkuntur. Grand-Jean De Fouchy'nin gzlemledii on dokuz yllk ay dnemi, lekelerin en byk ksmnn yeniden belirledii krk bir yllk gne dnemi, 10 austosla 12 kasm arasndaki tehlikeli, nazik gecelerde kuyrukluyldzlarn ynla geii... btn bu gizemli yasama karanlk rzgrgln ynetir. Kuzey afa kasrgay balatan bir iarettir. Gnee bir gkta der, yeryznde bir kasrga patlar; iitilmemi rastlant, belki de yasa. Mucizeler yaratan etkiler. llemez derecede byk baka apraklklar da grlyor. 1781'in 10 Ekiminden 1782'nin martna kadar, Herakles burcunun elli beinci yldz snerken, okyanus frtnalarla alt st oldu. Schwabe bunun bir gtine olay olduunu ileri srer, Slough yldz olay olduunu. Neden olmasn? Yeryuvarlan-da bir karncann arl vardr; bir yldzn da evrende arl olabilir. Bizim de Antinous burcunun Gamma Yldz'nn deimelerine ne derece bal bulunduumuzu kim bilebilir? Kozmik etkinin llerini kim biliyor? Akmlarn uzunluunu kim biliyor? Bir l iinde, kendi z gezegenimizin yapsndaki tepkilerden, btn o uzak, muazzam varlklar, Srius'un, Mira Cet'nin, zaman zaman adeta Canopus younluuna ulaan Argo'nun Hevelius'un Hudra'snn varln sezmiyor muyuz. Humblodt bunlarla dlere dalard. Szgelimi, gemileri ormanlara demir attracak kadar denizi Elliatt's Key'in topraklarna doru karalarn iine iten rzgrda bir gecede on alt bin gktann birden 296 geiinin hibir etkisi olmadna emin olunabilir mi? Ledbury-Snow'un gemicileri, uyandklarnda apalarnn suyun altnda aalarn tepelerine taklm olduunu grmler. Yaradlta kesinti yoktur; krk kpr kemeri yoktur; yanllk yoktur; bir olay ve ona bal olanlar btn doay kucaklar; zincir az ya da ok uzundur ama, hi kopmaz. u muazzam dml ipten trmann, birbiri peinden olaylar ele aln, bakteriden yldz topluluuna ularsnz. Kendiliinden var olan mucize kendi kendisine balanr. Hibir ey kaybolmaz. Kaybolan hibir aba yoktur. Evrende gerekli olan vardr, ancak gerekli olan. Yldzlarn etkisi topran etkisiyle birleir. Dnyann yrngesinin daralmasyla ilgili olaylar, rnein, baz kuzey rzgrlarnn hzl uuuna, zellikle, bir keresinde barometreyi bir gnde Skudernoes'te yirmi bir milimetre, Christiansund'da da otuz bir milimetre dren o iddetli Norve rzgrlarna hi balanmaz m?

Srrna eriilmezin kendi makinesi vardr. Laplace "gkyz mekanizmas" der. Onun dzenlerini gzmzle gremeyiz, ylesine byktr. Onun kaldra kollar "gerek" adn verdiimizden "soyutluk" adn verdiimize kadar uzanr. Geometrik noktaya kadar g arpmalar vardr. Bu canlln byyen, azalan yaknlklarn, belirsizin sonsuzluktaki ba dndrc itmesiyle yayln bize hibir l, hibir hayal anlatamaz. Sonsuz derecedeki byk sonsuz derecedeki ke ular, sonsuz derecedeki kk de sonsuz derecedeki bye. Bir tutam trablus topra aln; bu, ele gelmez birazck tozun iinde krk bir milyar iskelet vardr. Bu klle Samanyolu ad verilen br toz arasnda nasl bir ayrm yapabilirsiniz? Bu ikisi arasnda hangisi daha akl almaz bir eydir? Burada yeil denizsaz, orada yldz. Aada olduu gibi yukarda da kklk; yukarda olduu gibi aada da sonsuz byklkler. iki ey arasndaki oran gerek tek l olduundan, mikroskobik lemin de devleri vardr. Ufack deniz yaratklar yannda urur bal sazan balnn yannda balinadr. Mikroskobik evrenle teleskobik evren arasnda eitlik vardr. Btn i drbnn geni aznda. 297 insann kendisi bile, -u akll, iradeli dev- mikroskobiktir. Bir milyar kii, yeryznn btn nfusu, yz metre ykseklikte, yz metre genilikte, iki bin metre uzunlukta bir tabutun iine sabilir. Alp Dalar'nn en k btn insanlara mezar olmaya yeter. Hayat halkadan hl bir balantdr; hadde, ark kay, zincir. lm ad verilen ey bir halka deiikliidir. Hibir sreklilik aresi olmadndan benliin sonsuz sreklilii sabit olayn sonucudur. Olmu olmak unutulsa zincir kopar. Kesin olarak unutulsa, demek istiyoruz; nk geici unutma olabilir, bu benliin srekliliinden hibir ey eksiltmez; uykuyla kantlanmtr. Yeryz hayatmz belki de bir uykudur. Ruhun lmszl btn ynettii gibi kiiyi de yneten yaradln evrensel btnlnden baka bir ey deildir. Bu btnln ne olduunu, bu kendinde var olmann ne olduunu kestiremeyiz. Bu, hem dayanmay douran alam, hem de ynleri yaratan benliktir. Her ey "n sama"yla aklanr. Yaratklar akmlarn birletirirler; bu, yaratmadr. Biz hem geli noktas, hem de gidi noktasyz. Her yaratk dnyann bir merkezidir. ilerin bile haberleri olmadan merkezdeki tek byk ruhun bir hedefe doru ektii bir almas, btn tek bana almalardan meydana gelme bir btn almas vardr. Yaradln kendinden varoluu gibi, bu varoluun iindeki alma da anlalr gibi deildir. Kudretin yetenekleri bilinmez, insan bile insann gcn tanmaz, insan almas bile yle deitirici bir gtr ki Tann'nn almasn gzlerimiz kamamadan dnemeyiz. Bir kadn alar; kimyager Smithson oradadr; bu sudan bir damla alr; bir kadnn bu gzya, bir bilim daln douracak bir kimya forml haline gelir. Quentin Metzis ya da Benvenuto Cellini bir demir parasn birka saat ellerler, onda kendi izlerini brakrlar; ite bylece bu demir altndan daha deerli hale gelir. Byron, ktsndan ald bir ilinlik mrekkep iesini yaynevine yz bin franga satar. Biz burada ancak maddi sonucu bildirmekle yetiniyoruz; manevi sonu bundan daha da hayret vericidir. Bir maden ya da ta ktlesine, bir beze, bir kt tabakasna szlen belirli bir alma ona yle bir ycelik verir ki o ey maddeyken dnce haline 298 I gelir. almadan her trl formle dayankl gler, deerler yaratcs metafizik bir dinamik doar. Gerekletirmek ikinci yaratmadr, ilk yaratma ancak harekete getirmedir. zsudan sonra kafa. "lyada Destan" haline gelen bir papirs gznzn nne getirin. Yaratcnn srrn aran o artc yeryz Prometeus'lar byle eyler yapabilirlerse, onlar gerekletire-bilirlerse, yukarnn tanrsal gleri neler gerekletirmezler ki! Yaratc'nn kendisi nelere kaadir olmaz ki! Quid domini faci-ent, audent cum talia furesf Evrensel almann verileri her trl terimcilie meydan okur. Onlar belirtmek iin hibir are yoktur; onlar evrelemek, snrlamak iin hibir are yoktur. Ztlar birbirine uyar; uzaklklar birer dokunmadr. Size ayrlma gibi grnen, evlenmedir. Nefret, kin akla sonulanr. arpmann altnda pme vardr. Her ey katsaydr. Siz bir kutupta bulunduunuzu sanrsnz, tekinde bulunursunuz.

Ayrln en aresiz olduu yerdekinden daha sk birlik olamaz. Da hareketin ne olduunu bilmez, tekhcreli hayvanck uykunun ne olduunu bilmez, ie bakn ki da yapan tek hcreli hayvandr. Btn Avustralya bir bcein yapt bir mercandr. Her yanda, beklenilmeyen. Benzerlikler de aykrlklardan daha az garip deildir. Bunun una eit olmas olaanst bir eydir. Bir doa olay bir bakasnn rneidir, kopyadr. Tanr kendi kendini yineler. Tanrsal Kudret Yaradan'n kopyacsdr; ycenin yorgunluunu en ok bu taklitiliin karsnda duyarsnz. Bir baka yerde** gnele rmcek arasndaki biim eitliini belirttik. Bu yinelemeler icadn mucizesidir. rkerek seyredilir, lgnlar gibi dinlenir, iitilmemi derinliklerde sonsuzluun sesleri yinelenir. Ta burlara kadar varan uzaklklardan sezilebilecek yapl benzerlikleri... bundan daha alacak ne olabilir. Birliin ne korkun bir kantlan! Kuyrukluyldz yusufuk bcei gibi uuverir. Bir bulut gibi grnen belirsiz bir yldz yn belki de koza iinde bir evrendir. Gk kubbesiyle su damlasnn ekli * Latince: "Hrszlar bu kadar cretli olunca efendiler ne yapabilirler ki!" (ev.) ** La Leende des Siecles'de (V. Hugo). 299 ayndr; her ikisi de lemleri kapsar. Trtln srngenlii bizim sefaletlerimize, kusurlarmza benzer; iinde kanatlar vardr. Kasrgayla fke ayn kalptan kar. Bu benzetmeler sonsuz derecede oaltlabilir. z birliinin aklaycs olan yasa birlii zerinde durmaktan hibir zaman usanmamak gerekir. Birtakm sakat felsefeler, ayn kaynaktan ayn kapla durmadan yeniyi alan yaratc dllenmenin logaritmik harikalarnda ksrlk grmek istediler. Tann'y nerdeyse yallkla sulayacaklar. Samalyorsun, Jupiter! Arbal bir dnr, hatra gelmeyenin grltl arpmalarndan ok, belki de bu byk eitliklerine heyecanlanr, daha ok akna dner. Uyum gz alabildiine grkemli bir izgidir. Onun dmdzl gz kamatrc bir eydir. Belirli anlarda, yasann yeni bir biim altnda kendini kabul ettirecei anlalr, sezilir. Tanr'nn gelii grlr. Yce bir kavray! iin gizi ele geirilmi gibidir. Biraz daha aba gsterilse sanki kendisi de yaratabilecekmi gibi gelir insana. O da ite byle yapar. Tanr'nn aracna el atmann ba dnmesine yakalanr. Burada elimeyle alr, orada eitlikle. Bundan daha yce bir ey olamaz. Bir tek buyurucu vardr. Ruh yasasnda da yldzlar yasasnn tpks bir ekim gc vardr; maddi maneviyi etkiler; denge adaleti kantlar; insanolu gerein gezegenidir. Tanr her eyi ayn biimde yapar. Evren onun ean-lamlldr. Deimez olan geiciyle ayn benzerliktedir. Tanr yapsn deitirir, geometrisini deil; etkisini deitirir, kuraln deil. Yeil deniz yosununun dnme dairesi yeryuvarlann ilerlemesinde ona hizmet eder; baka bir biim icat etme skntsna girimez; mademki bcek onu kullanyor, evren, senin iin de pekl iyidir. Kendini tekrar tekrar kopya eden Tanrsal gcn sknetinde dehet veren bilinmez nasl bir ey vardr. Yaradl birlik zerine dallanr. Gelime deiik, kk ayndr. Bilmecenin bu bakmllklar karsnda kutsal korkuya ulamak pek kolaydr. Sonsuz byn denge kart sonsuz kktr; uyumluluun tepkisi titremedir; hareket sabit kasrgadan baka bir ey deildir; Samanyolu bir buluta benzer; bir buhar yn bir sradaa benzer; aata bir rmak akar, bir dallanma akarsuyu kvrr, ayrntlara bler, oaltr; zsu bir kan300 dr; aydnlk bir sudur; hareket bir yanmadr; yaamak yanmaktr; tketmek yakmakla eittir; btn eylemler bir biimdir; btn madde ayn biimde st ste konmalar... evren ite budur. Bir avu klle bir avu dnya arasnda hibir ayrm yoktur; ayn varolu koullar, hemen hemen ayn grn; yalnz aralarnda sre ayrntlar vardr. Ayn ebedi yeniden erime; yukarda da, aada da ayn rs; burada soluk kesici, orada sakin olan alma ayn ekilde ortaya kar; birdenbire olanda da yle, sndrlemez olanda da. nantan,

aknlktan dili tutulan dnr demirhane ateinin kvlcm halinde, uzay ateinin yldz halinde ufalanmasn seyreder. Artk kabul edilmi olan, yleyken, gene de burnunun ucunu gremeyen bilimin snrlandrmaya alt kozmik bamllmz giderek kendini daha ok belli ediyor. u saatte daha aydnlanmam olan falanca yeryz olay bir bur trevidir. Yldzlarn hareketleri mevsimlerimizin yer deitirmesinde arl olan bir olaydr. Mknatsl inenin meridyenin batsnda, dousunda tam salnmn tamamlamas iin alt yz yirmi yl ister. 1660'ta balayan bugnk salnm ancak 2280 ylnda tamamlanacak. Frtnalar kanunu bu salnma baldr. Bu alt yz yirmi yllk dnemde kimi vakit Asya kutbu, kimi vakit de Amerika kutbu en souk kutup olur. Birlik, uyuma daha pek ok baka biimler altnda da kendini belli eder. Kuzeydou rzgrlarnn kaynann gneybatda bulunduunu Franklin kantlad. Ekvatorun gneyinde kasrgalar bir saatin akrebiyle yelkovan ynnde dnerler, ekvatorun kuzeyindeyse ters yne. Topraktaki grizu patlamalar denizdeki gndnm frtnasyla ayn zamana rastlar. Denizciliin incelemesi gereken gizli iler, by kn. Btn olaydan kukulanabiliriz. Ondan her ey beklenir. Varsaym sonsuzluu kefeder; onun bykl ite buradadr. Grnen olayn arkasnda gerek olay arar. Varsaym yaradla dncesini, sonra da art dncesini sorar. Byk mucitler doaya kukuyla bakanlardr. Bymede, gelimede, karanlk blnmede, her yndeki derin filizlenmelerde, belirsiz bitkisel yaamda hep kuku; grlmeze doru uzantlarda hep kuku. Varsaymn yce el yordam ite bu uzantlara doru ynelir. Yaradln grlmezinde bu uzantlar gren bir insan 301 sihirbazdr; kaderin grlmezinde bu uzantlar seebilen kimse peygamberdir. Doa her ynde kuku uyandrr. Onun muazzam bykl kukuyu emreder. Onun yapt ey, yapar grnd ey deildir; onun istedii ey, ister grnd ey deildir; Grlmezin zerinde gzle grlenin maskesini koyar, yle ki grmediimizin eksikliini duyarz, grdmz ey de bizi yanltr. Tanr'y yadsmaya doann -Tann'nn u btnlnn- salad kantlar ite buradan gelir. Doa akszl deildir. Yzn insana eksik, silik gsterir. Doa grntr; bereket versin ki ayn zamanda da saydamlktr. Garip ey ama, galiba onu tahmin ederek hesaplarken olduundan daha az yanlma oluyor. Aristoteles Ptolemaios'tan daha uza grr. Stagaf\\ hayalci* rzgrlarn art arda esmesinin gnein gzle grnen hareketinden sonra olduunu sylerken Galilei'nin buluuna hemen hemen parmak basm gibiydi. Bir matematiki ancak ayn zamanda bir bilge olmak kouluyle bilgin olabilir. Doa hesabn snrlarndan kaar. Say uursuz bir kaynamadr. Doa ise saylamayandr. Bir dnce bir toplamadan daha ok i grr. Niin? nk dnce btn gsterir, toplama ise toplam kendiliinden karamaz. ahane, tek olan sonsuzluk zeky bereketlendirir; saylar -u krkayaklar- zeky paralarlar. Kemirirler. Kendini saylarn ukuruna atan bilgin kendini haarat ukuruna atan Brahman rahibine benzer. Hi kukusuz hesap olaanst^sonular elde eder; evet ama, varsaymla karmamak kouluyla. Kk hesap varsaym hor grr; byk hesap onu gz nnde tutar. Hesap ancak arpabilir; varsaym ise kimi vakit yaratr. Hesabn snr kesinliktir, varsaymn snr mutlaktr; ok daha baka biimde derin alan. Say olanaksza arpar; yan evrilmi 8'e rastlar; 8; sonsuzluk. Varsaym ise ancak gizeme arpar. Dairenin karesini aramak, olanakszn peinde komak samadr; kimyatan aramak sama deildir. Kutsal olarak kabul edilen saygdeer doa sonsuz bir kuku altnda tutulmutur. Eskia'n Zerdtlk yasasnda da, * Aristoteles Makedonya'da Stagira'da domutur, (ev.) 302 ada bilim yasasnda da byledir; keif zihniyetinin hareket noktasdr bu. Astronomlarla kimyagerler yzlerden maskeleri indirirler. Bir gn Kemeralt'nda* "Hangi tanray plak grmeyi isterdiniz?" diye soruyorlard. Plato: "Afrodite'yi" dedi. Sokrates: "sis'i" dedi. isis, Gerek'tir. sis gereklik'tir. Mutlaka, gerek kusursuz olanla, lkyle eittir. Yehova'dr, ey-tan'dr. isis'tir. Vens'tr; Pan'dr. Doa'dr.

Doa batan baa iki katldr. Yeralt dehlizi gibidir, btn yollarn alarn birbirine kartrr. Bizim ksa grmz iin onun grnen dorultular gerek eilimlerine engel olur. Olaylarn yzeydeki akmdan ayr bir i akmlar vardr. Doann gizi bir tek kii bilir; asl giz olan da ite kiidir. Yeryznde dnen yaratklar bulunduundan beri, doa kaygl gzlerle, hatta yan baklarla gzetlenmektedir. Transversa tuen tibus** Doa dindarn gzne sefahat, rezalet olarak grnr; bilginin gzne d olarak, filozofun gzne iyilik uruna ktlk olarak. Biri iin doa hafifmerep, br iin yalancdr, beriki iin yrtc. O bunlardan hibiri deildir. Ancak, bizde eksik olan ey vardr onda: Zaman, boluk. Hibir ey ona acele ettirmez, hibir ey onu snrlamaz. izgisi dz deildir, bizim algmzn dnda kalr, onu anlayamayz. Amacna ulamak iin sonsuzluun dolambacna sapar. Doa, bize yabanc olan bir olabilirlik iinde kvrla kvrla gider. Bizim snrlarmzn iinde olmad iin, bizim ahlakmz da onda yoktur. Harika olmasayd, canavar olurdu. Baka bir yerde de sylemitik: Sonu onun bavurduu areleri hakl karr. Bu hak yalnzca mutlak'ndr. Belki de lsz olan ey vicdan kaygs duymaz. Yeryznn urad byk deiiklikler, -sorumsuzun o hkmet darbeleri- ite bundan meydana gelir. Felakete neden olan hayvanlar da bundan doar. Eskia-'n Ejder'i bir masal deildir. Yz kollu canavar sonsuz derecede kk olann iinde de vardr, sonsuz derecede byn iinde niin bulunmasn? Bonnet De Geneve, her bakmdan * Filozof Zeno ile rencileri Atina'da kemerli bir geitte toplanrlard. ** Latince: "Ona yan bakanlar yoluyla." (ev.) 303 incelenmeye ak olan u doa bilgini, okyanus lsndeki bin kollu ejdere inanyordu. Bu olay konusunda, kesin olarak kabul ettii, yz otuz dokuz gzlemde bulunmutu. Suyun sszlklar aratrlmamtr. Sadece iki kutbun her birinde, sekiz yz bin fersah apnda bilinmeyen yzey vardr. Orada neler var acaba? Manyetik yaam kutuplarda merkezlenmitir. Bunlar yaratklar bakmndan mucizevi bir ortamdr. Buffon'un inand Kraken bir kutup ejderidir. Hayatn bu kaynamalar zaman zaman korkun rneklerini bize kadar iletir. Cuvier ejderhay bulmutur. Ornitorink bir Anka kuudur. Epiornis Bin Bir Gece Masal-lar'ndaki efsanevi kutur. Madagaskar krallarnn kulbe-sa-raylarndan birinin dam epiornis'in tyyle meydana gelmitir. Bu muazzam tyler dev bir kartaln kanat akln ortaya koyar. Kkln, kltme varsaymnn gnll dostu olan bugnk bilim epiornis'in ksa kanatl kular snfndan olduunu haksz yere bildirmitir. Moa denilen bir baka dev ku da tallarndan ortaya karld. Bir aya insan boyunu aar. ngiliz lsyle bir ayak alt parmak; kaval kemii ayak parmak; ayak tara: bir ayak sekiz parmak; ayak parma: on parmak. Zooloji de kozmografi kadar snrszdr. Deniz ejderi diye bir eyin var olduu denizde kpekbal-yla, karada da timsahla yeteri kadar kantlanmtr. Yaratklar arasnda dalla baka korkun hayvanlar da vardr. Bu kitabn gidii srasnda belki onlara da rastlarz. Yaradlta bir Bilinmez vardr. Bu Bilinmez'in nedenleri vardr. Onun var oluunun nedenini kavrayamayz. Kendini dehette olduu kadar grkemde de harcar. Onun korkun baarlar insan rpertir, insanolunun d hep yaradln at bir denemedir; dten daha ok geceye ait bir ey vardr; o da, olaydr. Gerek, dten karabasan geride brakr. Bizim hayaletlerimiz baarszlklardr. Doa bizden nce ya da bizden sonra, onlar yaratr; daha tam olarak, eksiksiz olarak Cayenne'de, uyuyan insanlarn zerinden, yarasa kanatlaryla vampir uar. Bilinmeyen, Grnmeyen, Olabilecek Olan... Bu uurumu iskandil edin. S304 nrsz olan tartmayalm. Tartmak snrlamak deildir; yadsmak snr izmek deildir. Bizim iyimserliimize karn, dehet yaratklar vardr. Korku, -etten, kemikten- vardr. O alt-mzdadr, stmzdedir. Ona dokunduumuz zaman bile, o bizi tuttuu zaman bile, akl almazln elden brakmaz, dehet vere vere yaratn dmdaym gibi grnr. Beklenilmez bizi gzetler, bize gzkr,

bizi yakalar, kemirir de bize ancak yle byle gerek gibi grnr. Yaradl, bizi evreleyen, bizim farknda bile olmadmz ba dndrc olumalarla doludur. Ar gsteri ya da ar biimsizliktir bu. Burada uyum taknl, tede kaos fazlal. Tanr abartr. Yukarda olduu gibi aada da, ok uzaa gider. Canlln dalgalar suyun hareleri kadar snrszdr, sonsuzdur. Bunlar birbirine dolanr, dmlenir, zlr, yeniden dmlenir. Evrensel gerein blgeleri ufkumuzun stnde de, altnda da, usuz bucaksz bir helezon halinde kvrlr. Yaam sonsuzluun mucizevi ylandr. Ne ba, ne kuyruk, ne balang, ne sonu; saysz halkalar. Yldz halkalar vardr, peynir kurdu halkalar vardr. Her ey birbirine baldr. Her ey yapktr. Daha nce baka bir yerde de sylemi olduumuz gibi, ters ynde iki Babil Kulesi; biri dalan, br ykselen. te dnya budur. Bizim bunu anlam olmamz artc bir ey olurdu. Olsa olsa bunu tahmin edebiliyoruz. Evren olan bu evrintiye llerimizden hangisini uygulayabiliriz ki? Derinliklerin karsnda, bizim tek gcmz d kurmaktr. Soluu abuk kesilen bizim anlaymz u muazzam solua, yaradla, adm uyduramaz. Birtakm korkulardan baka bir ey olmayan varsaymlarmz olasln anlatlamaz dallanp budaklanmalarn; gerein btn ynlerde genilemelerini ancak akn akn seyreder. Tanr gkyznn yldznda olduu kadar denizin yumuakalarnda da akl almaza eriir. O'nun arl bizi kimi vakit O'nu inkr etmeye kadar gtrr. O'nun karmlarnn eriilmez logaritmas bizi hayran eder ya da isyan ettirir ama, isyanc ya da hayran olalm, bizi gene ezer. En ufak olayda O'nun sonsuz varl bizi artr. O'nun varl zellikle u olaylarda, "snr olaylar" ad verilebilecek iren ya da ahane harikalarda belirli ekilde ortaya kar. Bunlar gerekten de blgelerin balangcdr. Buna ulalnca, bu grlnce, bu Deniz ileri/F. 20 305 fark edilip etkisi altnda kalnnca, artk hibir ey anlamayz. D gc denize dalmaktan da, havada umaktan da vazgeer; bilim el yordamyla ilerlemeyi reddeder. Canavardan teye, artk ancak hayalet vardr. Biz daha fazlasn renmek istemeyiz. Bu iyidir, yeterlidir, doygun haline geldik, ykmz aldk. Beyin bilim konusunda, snrl bir kaptr. Bir canlnn gerei ok derin bilmesi br canllara lgnlk gibi grnr; eksiksiz bilim bir lgnlk hali olur. Eyann doruunda Byk Bi-linmez'le burun buruna karlamay baaran bahtsz insan Sina Da'ndan ancak Bedlam'a girmek iin inerdi. iskendili fazla ileri atmayalm. Kozmik gr asndan olan olabilecek olanla karmak halde kabul etmekle yetinelim. Gerek olabilecein sonumazdr; rastlama noktas sonsuzun ucundadr. Bizim zarfmz olan, bizim kavray blgemiz olan yaradlta, sama bir yana, kendini ldren bir yana, bunlarn dnda hibir ey deneyime dayanmadan, belgesiz inkr edilemez. Anlalamaz, olabilir olmayana yer kalmayacak kadar yer tutar. Mademki kuyrukluyldz vardr, karaylan da pekl olabilir. Karanln ucu da aydnln ucu gibi bulunmayabilir. Bilinmez her iki ynde de alr. Miyazmann da k gibi mant vardr; mantk da, yaamdr. Felaketlerin nedeni bizim anlaymzn zerindedir. u felaket neye yarar? u yangnn, u su basknnn, u depremin, u deniz kazasnn u vebann, u yanarda pskrmesinin ne yarar vardr? Genel felaketlerindi nedir? insann dnda, Yaradan'n yapt yapmakta ne gibi bir neden vardr? Gizemli dzenleyici nedenleri, sonular hangi adan gryor? Doa olaylar, O'nunla bizim aramzdaki u araclar, uyank, akl banda mdr? Onlar bize ou zaman kendini kaybetmi, kimi vakit de lgn grnrler. Lavoisier: "Havann garabeti" derdi. Karanlklarda davranlar bizi artan gler vardr. yle sanlr ki biz canllarn, grnmez ktlklerle deilse, bile, hi olmazsa eyann davrannn bir ksmyla ykl birtakm bilinmez krleri hesaba katmamz gerekir. Bu karanlk gler insanlar el yordamyla kullanr. Bununla birlikte unu da syleyelim ki, krle karanl birbirinden ayrmak gerekir. ine girilemezlik krlk deildir. Bu 306

gler karanlktr; bu onlarn bilinsiz olduunu kantlamaz. Bunlar sadece edilgin olamamak iin yeteri kadar etkindirler. Biz bunlara g diyoruz, onlar belki de gllk'tr. Ubi Vulf esintide bir ama belirtir. Rzgr ne diyor? Kiminle konuuyor? Dinleyicisi kimdir? Hangi kulaa mrldanyor? Topran yaknnda kimi vakit susar; yukar ykseltilerde hi susmaz. Rzgr sestir. Btn br sesler durur ya da ara verir, onunki srp gider. Rzgrn sayklamas havay doldurur. Bu, byk, inat bir mrltdr. Bir omolog mudur bu? Bir karlk mdr bu? Bundan daha tekdze, daha yce bir ey olamaz. Uurumun bu sayklamasn eskiden pek ok filozof kt yanndan ele almt. Tanr'nn teklii felsefesine bal Hint tasavvuf dervileri, doaya hesap sormaya alk olduklarndan, bunlara fkeleniyordu. Hep ayn olan bu slk nedendi? Hep ayn olan bu di gcrdatma nedendi? Durmadan ayn eyleri tekrarlamak zere bulutlarn iinde grtlan paralarcasna haykrmak neye yarard? Haykrmalarnz deitirin. lmnden sonra be talente -bugnn bebin frang- satlan bir bastona dayanan bir kelbiyum filozofu, Peregrinus Proteus, deniz kysnda omuzlarn silkerek dolard. Esintilerin grltlerini tpk avukatlarn savunmalarn dinler gibi dinlerdi. iddetli poyraz rzgrlarn, hep o bitmez tkenmez homurtularn tekrarladklar iin, dinleyicilerin cann sktklar, onlar bomadan nce btn bu amansz bayalklarla sar ettikleri iin azarlard. Bu filozof, gnl rahatlyla: "Konumasz deniz kazas" diyebilirdi. Aslnda rzgr bir g deildir; sadece bir hzdr ama, hz da iddettir, kuvvettir. yle bir g ki en sonunda bir hzn birdenbire duruu ani yanmayla denir. Atlm atete sonulanr, ileri atlm arpmay oluturur. Hzla hava mermi haline gelir. Hz ezer. Kaplan kaplan yapan srama kasrgay da kasrga yapar. 1836'da sabahn onunda Londra'dan yola kan bir rzgr akamn onunda Stettin'deydi. Bir bakas, 27 ubat 1860'da, Paris'in zerinde yarm saatte yirmi iki milyon ton arlnda hava yuvarlad. Bir bakas, gene ayn Paris'in zerine, 23 Mays 1865'te otuz daf|P * Latince: "istedii yerde." (ev.) 307 kikada on alt milyon metrekp su dkt. Sonra, Asya ile Afrika rzgrlarnn yannda Avrupa rzgrlar hi kalr. Birtakm meteoroloji uzmanlarnn ileri srdklerine gre, kimi vakit hortum, top gllesi gibi, saatte alt yz fersah yol alr. Burada bizim dncemize gre bir abartma vardr. Bu hzn kuvvet vurular hayranlk uyandrr. Bir esinti geer, "Sene" firkateyninin gvertesinde otuzluk bir kaval topunu koparr; bir bakas 1854'te Jersey'de, Saint-Luc yaknnda, yirmi kula uzunluundaki bir duvar, tpk bir kt tabakas gibi, btnyle dmdz yere serdi; bir bakas, Guernesey'de, Saint-Martin yaknnda, byk bir deirmeni paralad, dnmekte olan drt kanadn krd, o iki iri kalas, basamaklaryla birlikte, oradan elli adm teye, iki ty gibi dimdik topraa saplad; bir bakas, 7 Haziran 1859'da Granville'in bir sokan yerle bir etti, bir bakas Saint-Pol-de-Leon dolaylarnda yirmi drt kilise an kulesini devirdi. Bir bakas, Haziran 1885'te, Correze'de, on be dakikada, Meilhard bucan paralad, iki yz dam kopard, btn bir ky, bir tek evi bile kalmayan Sauviate' havada datt. Bir bakas bir orman kuruttu; onlarn koca koca paralarn Bourbon Adas'nn vadilerine srkledi; bir bakas alt yz evlik Kingstown'u on drt kulbeye indirdi. Donanmalar bu iten hi de ucuz kurtulmazlar. Bir tek solukla rzgr Orella-na'dan iki gemi, Duquesne'den , Anson'dan drt, Rod-ney'den drt gemi, Medine Sidonua'dan gemilerin hepsini ald. Rzgrn bu kuvvet harikalar zerine efsane bilimle ayn grtedir; yalnz, bir para dalla ileri gider elbette. Hekla Yanarda onlar stmaya yetecek bir ocak olmad iin, bir gn izlanda halk iklimlerinin sertliinden yaknyorlard. Kuzey rzgr onlara haykrd: "Adanza bir rmork balayn, ben zlanda'y sizin istediiniz yere ekerim." Bu gler byk bir kskanlkla boluklar ellerinde tutarlar. Rzgr denizi bir mal sahibinin sertliiyle korur. nsanlarn saldrsna kar gizledii cehennemler gibi, koruduu cennetleri de Gney Kutbu'nun yanardalar, Erebus'la

Terror'u Du-mont D'Urville'e kar, Otaiti'yi de Cook'a kar savunur. Avrupa'nn ncleri gene de direnirler; trl nedenden tr direnirler, inat ederler: Marco Polo Byk Hatay'a yaklamak iin; Rubriquis Byk Han'n dinini deitirmek iin; Diaz, Pretre308 Jean' bulmak iin; Pigolano, Seviglia svari birliinin komutan seilmek iin; Qurino Buscon da eytan'n Malabestia ad altnda anlarn ald Plusimanos Manastr'n bulmak iin. brlerinde uygarln kutsal, gvenli igds vardr; onlar da ilerleme uruna deniz kazasn gze alrlar. Yanl tartan zaferi uzaklatrn, yerine teraziyi aln: Uygarln karsnda, Keyhsrev'in, Sesostris'in ordular, iskender'in taburlar, Ca-esar'n alaylar, Vasco Da Gama'y izleyen yz altm kiiden, Cook'a elik eden yz on sekiz kiiden daha az bir arlktadr. Denizcilik bir eitimdir. Deniz gl okuldur. Hi de uysal olmayan bu doa olaylaryla birlikte yaamak, gerekten sev- mek gereken sert bir insan neslini -denizcileri- yetitirir. Onlar- dan baka fatih yoktur. Gezgin Odsseus sava Ahileus'tan daha ok i grr. Deniz insana su verir; asker ancak demirdir, denizci eliktir. Gvertenin zerindeki u gemicilere, sakin kurbanlara, sessiz muzafferlere, baklarnda uurumdan kma u dini tayan o erkek yzlere bakn bir kere. unu da ekleyelim. Denizcilik savan tersidir. Denizcilik yaban uygarla gtrr, sava uygarl yabana. Denizcilerin yapt itiraf edilir eylerdir. Garip bir gerek ama, insanolu ldrmelere keiflerden daha ok hayrandr. Hayvsnn iki ynne de sahip olmak ister; yabanilik, art aptallk. Bunca boazlamalar ite bundan ileri gelir. Sava iin ordular, ordular iin sava, ite bundan ileri gelir. Van Diemen'in Caeser'dan daha tannm olduu gn, pusulann klca stn tutulduu gn, denizcilerin sevgisi askerlerin sevgisinin yerini ald gn bar gerekletir. nsanlk iki malnn da, karann tmyle, hayatn tmnn sahibi olur. imdilik, uygarlk -yz kzartc bir ey- gemiciye kar sert davranyor. 1863'te, -yalnz o yl belirtmi olmak iin syleyelim- ingiliz denizcilii yirmi be bin be yz on kam yedi. Bu kamlar kim indirdi? Subay gemiciye. kisinden hangisi derecesinden dt? Kara, deniz yoluyla fethedilir. Durmadan sz konusu edilen geni alma. Btn deniz tehlikeli bir gizlilii rter. Bununla birlikte, onun hakkndan geliniyor. Azar azar, adm adm, ar ar, bilimsel olarak. Ancak yirmi yldan beri, deni309 zin incelenmesiyle, gl iskandilci Maury'nin gzel almalar sayesinde, ekvator yolunu on gn, in yolunu on be gn, Avustralya yolunu da elli gn ksalttlar. insanolu kendisinin olmayan bir mala el atyor; boluklar buna boyun emi gibi grnyor. Okyanus bar grmelerine girer gibidir. Frtna geri ekilir ama, aha kalkmadan deil. Rzgrlarn, boanmas bir engeldir. Kuzey rzgrlarnn ilk karakolu Hercule stunlarndadr; Calpe'yle Aby'laya saldrrlar; o zaman Afrika'nn arka kesiminde, ilerleyen insan gemisinin karsna, okyanusun ortasnda hareketsiz, ayakta, ifte bulut kann altnda bir eit bak olan tehditkr Non Bumu dikilir. Gemek yasaktr. nsanolu geer. Rzgrlar dn verir. Akkan engeli Bojador Burnu'nu geen Gilianez, Kanarya Adalar'n kefeden Cadamosto, Yeil Burun'u kefeden Fernandez, Azor Adalar'n kefeden Alvarez Cabral, And Dala-r'nn yanardalarla sonuland Horn Burnu'nu geen Jacques Lemaire, Magallan'n baladn srdren Sebastien Del Cano, Cook'un baladn srdren Clarke, daha da yzlercesi geri iter. Rzgrlar "eski mavi buzlan" delmeye alan Du-mont D'Urville'e kar direnirler. Lapeyrouse'la Franklin'i ldrrler. Bir korsanla karmaan u kahramana, Anson'a daha uysal davranrlar; Ladrones Adas'nda ona "Centurion" gemisini geri getirirler. Anson ancak onlarn izniyle, davul, boru seslerinin ortasnda spanyol kurulularyla ykl otuz iki yk arabasyla Londra'ya dnebilmitir. ingiltere'ye kar daha nce de rzgrlarn byle ltuflar olmutu; zellikle, Brigantes kraliesi Cartis-Manduan'nn Rouean'a kar ilkel gemi filolarn yollad zamanlarda. Ara sra rzgrlar insanlara nem vermez gibi olurlar. Uygarlk iin ya da ona kar insanoluna boyun eerler. Ayn ilgisizlikle Atilla'y talya'ya, Kolomb'u da Amerika'ya gtrrler. Rzgr byk, uursuz, ilgisiz bir ya-bancym gibi

durur. Ksacas, kasrgalar eer, bker, krar, geri ekilir, boyun eer, insann istediini yapmasna izin verir. Zaman zaman bu bir gerilemeye benzer. Fethedilmeye boyun eerler. Drake Kaliforniya'y bulur. Tasman Avustralya'y kefeder. Rzgrlar yalnzlklarn iinde mmkn olduu kadar uzaa ekilirler; eriilmeze snrlar, bilinmezin iine kendilerini srgn ederler. Onlar hemen hemen unutulur. Nerededir310 ler acaba? Birdenbire, ortaya kverirler, nne geecek hibir ey yaplamadan, bir kanat vurula her eyi geri alrlar. Biz onlardaydk, imdi onlar bizdeler. c almak isterler, insanolunu almaya gelmilerdir, fkelidirler. Yirmi noktadan birden ona kar sava aarlar. Avrupa'yla birlikte Asya'da da arprlar. Bir ayda, hemen hemen-bir gnde, Londra'da, bir solukla devrilmi tula kulelere benzeyen fabrika bacalarnn altnda be katl evleri ezerler, Thames Irma zerinde, Bugs, Hole'un karsnda, birka dakikann iinde, kmr ykl altm mavnay suya gmerler, Can- dernagor'da Hint mahallesini yok ederler, Kalkta'da ngiliz donanmasn, Fransz donanmasn, Amerikan donanmasn ayn lmn iine katarlar. Bir k yaparlar. Derin llerinden ayrlr, karaya saldrrlar. Niin? Ktlk yapmak iin mi? Hem evet, hem hayr. Doa olay bir yandan genel felakettir, br yandan da iyiliktir ama, onun asl byk yn iyiliktir. Birtakm byk uursuzluklar Tanrsal gten phe ettirir. Sanrsnz ki korkun doa: "Ya! demek ki sen Tanr'ya inanm-.. yorsun? Pek haklsn!" diyordur. Bir tufan, bir veba salgn, bir deprem... bunlar Tanr'ya inanmamann birer cezas gibidir. Bereket versin ki ktlk ancak bir ters yndr; iyilik yaradln asl yzdr. Bir frtna dengeyi kuran karanln bir diktatrlk eylemidir. Sras gelmiken unu da syleyiverelim: Toplumsal olaylar blgesinde, bir adam bunlarn eini yapmak iddiasnda bulunursa, bu taklidin ancak bir tek kusuru vardr: Sonsuzluu yoktur. nsan eliyle yaplm bir deprem sutur. Tanr'nn yetkisini taklit etme kalkan insan kk kalr, iren olur. Maymun eytann balangcdr. Diktatrlk sonsuzlukla lmszl gerektirir. Kasrgalar, yamurlar ak denizden karaya doru srkleyen olaanst lokomotiflerdir. Bitkilere karbonik asidi, nitratlar, amonyaklar getirirler; geni evrensel mayalanmaya, 311 sonsuzluun eliyle dzenlenen u mikrop ldrcy, ozonu salarlar. Onlar olmasayd, karann ne rmaklar, ne ormanlar, ne ayrlar, ne yemileri, ne iekleri olurdu. Onlar havay solunur hale getirirler, topra oturulabilir hale getirirler, insan yaayabilir hale getirirler. Onlar miyazmalarn sprlmesiyle ykmldrler. Onlar su depolanmasyla ykmldrler. Havann olaanst aklanmas. Yapp yok edenlerin iine yarar. Suyu kaldrn, geriye ne kalacan gznzn nne getirin. Bu haydutlar imbikidirler. Bir bulut grdnz her seferde, onlarn imbiklerini grrsnz. Su deposu tuzludur, yle olmasa bozulurdu. Okyanusun damlasndan rzgrlar yamur damlas yaparlar. Onlar eksik olsalard, yeryz evreni iki lden meydana gelirdi: Bir sv l, bir de kat l. Suyun dndaki her ey kuraklk olurdu. Yeryz yuvarla gkyznde yuvarlanan muazzam bir l bann plak kafatas olurdu. VI GILLIATT'IN DNLED GRLTNN AIKLANMASI Rzgrlarn karaya doru byk akn gndnmlerinde olur. Bu dnemlerde tropikle kutup dengesi bozulur, engin hava denizi gelgiti, sularnn kabarmasn bir yarkreye, alalmasn da teki yarkreye dker. Bu doa olaylarn belirten burlar vardr: Terazi, Kova burlar. .,..-,. Frtnalarn patlama saatidir. Deniz bekler, sessiz durur. !

Kimi vakit gkyznn kt bir grn vardr. Benzi soluktur, byk bir karanlk para onu kapatr. Denizciler karanln fkeli haline kaygyla bakarlar. Yalnz, onlar daha ok onun memnun halinden ekinirler. Glen bir gndnm g, keskin trnaklarn penelerinin tyleri arasna gizleyen bir frtnadr. Byle gkyzleri grldnde, Amsterdam'daki Alayan Kadnlar Kulesi ufku gzleyip inceleyen kadnlarla dolup taard. 312 ilkbahar ya da sonbahar frtnas gecikirse, bu onun daha iri bir yn topladn gsterir. Tahribat iin servet biriktirir. Gecikmi taksitlerinden ekinin. Ango: "Deniz borcunu unutmaz" derdi. Gecikme ok uzun olduu zaman, deniz sabrszln ancak daha byk bir durgunlukla aa vurur. Yalnz, magnetik gerilim de suyun tutuup alevlenmesi adnn verilebilecei eyle kendini belli eder. Denizden klar kar. Elektrikli hava, fosforlu su. Gemiciler byk bir yorgunluk duyarlar. Bu anlar hele demir kaplamal gemiler iin pek tehlikelidir; demir tekneler pusulada yanl iaretler meydana getirebilir, onlar mahvedebilir. Buharl "Yowa" transatlantii ite byle batt. Denizle byk bir yaknl olan kimseler iin denizin onlardaki grn pek gariptir; sanrsnz ki hortumu hem ister, hem de ondan korkar. Doann da pek istedii birtakm evlenmeler ite bu ekilde karlanr. Ksnme srasndaki dii aslan erkek aslann nnden kaar. Denize de ate basmtr. Ttiremesi bundandr. Grkemli evlenme gerekleecek. Bu evlenme, eski imparatorlarn dnleri gibi, ldrmelerle kutlanr. Bu felaketler enili bir enliktir. Bu arada, oradan, ak denizden, arplmas imknsz yksekliklerden, yalnzlklarn mosmor ufkundan, snrsz zgrln derinliklerinden, rzgrlar gelir. Dikkat edin, ite gndnm olay geldi. Bir frtna suikast gibi dzenlenir. Eski mitoloji, dank byk doann iine karan o belirsiz kiileri grr gibi olurdu. Aiolos, Boras'\a* danarak tuzak kurar. ki doa olaynn birbiriyle anlamas gerekir, ii aralarnda blrler. Dalgaya, buluta, elektrik akmna verilecek itme hareketleri vardr; gece bir yardmcdr, onu kullanmak gerekir. Yolu artlacak pusulalar, sndrlecek gemi fenerleri, gizlenecek liman fenerleri, saklanacak yldzlar vardr. Denizin ibirlii yapmas gerektir. Her frtnadan nce bir mrlt olur. Ufkun arkasnda kasrgalar ncesi fslt vardr. Karanln iinde, uzatan, denizin rkm sessizlii iinde ' Aiolos rzgr Tanrs, Boreas de kuzey rzgrdr, (ev.) 313 iitilen ite budur. Gilliatt bu korkun fslty duymutu. Yakamozlanma ilk uyarma olmutu; bu mrlt ikincisiydi. Sr denilen bir cin varsa* besbelli ki Rzgr'dr o. Rzgr eitlidir ama, hava tektir. u sonu oradan doar: Her kasrga karmaktr. Havann birlii bunu zorunlu hale getirir. Her uurum bir frtnann iine sdrlmtr. Btn okyanus bir borann iindedir. Btn kuvvetleri sava hattna girer, arpmaya katlr. Bir dalga aann uurumudur; bir esinti yukarnn uurumudur. Bir kasrgayla uramak, btn denizle btn gkyzyle uramak demektir. Denizciliin adam, Cluny'deki kulbesinin dnceli astronomu Messiar: "Her yann rzgr her yanda" derdi. O, kapal denizlerde hapsedilmi rzgrlara bile hi gvenmezdi. Onun iin hibir ideniz rzgr yoktu. Onlar geerken tandn sylerdi. Falan gn, falanca saatte, Constance Gl'nn Fohn'unun Lucretius'un eski alardaki Favonius'unun Paris'in ufkundan getiini sylerdi; bir baka gn Adriyatik Denizi'nin Boras's; falanca gn, Kiklad Adalan'nn emberi iinde hapsedilmi olduu iddia edilen, dnen Notus'un getiini bildirirdi. Onlarn akmlarnn cinsini aklard. Malta'yla Tunus arasnda dnen gney-gneydou rzgryla Korsika'yla Balear Adalar arasnda dnen gney-gneydou rzgrnn kap kurtulmalarna olanak bulunmadn dnmyordu. Kafeslerin iine hapsedilmi aylara benzer rzgrlarn

bulunabileceini kabul etmiyordu. Messiar diyordu ki: "Her yamur tropikten gelir, her imek de kutuptan gelir." Gerekten de rzgr kesien dairelerin ekseninin ularn belirten kesime noktalarnda elektrikle dolar. Ekvatorda da suyla dolar; bylece rzgr Ekvator izgisi'nden svy, Kutuplar'dan akkan getirir. iki yerde birden bulunma yetenei, ite bunu rzgr gerekletirir. * Hikyeye gre, isa bir hastay cinin elinden kurtarm, cine: "Senin adn ne?" diye sormu. Cin: "Benim adm Sr" demi. Gerekten de bu bir tek cin deil, bir sr cinmi. Bunlar kap bir domuz srsnn iine dalmlar, sry denize dkmler, (ev.) 314 . ; Bu, hi kukusuz, rzgrl blgeler yok demek deildir. Hibir ey srekli akmla rzgrlar kadar kantlanm deildir. Bir gn hava gemicilii, bizim gereke tutkumuzla "aeroskaf" adn verdiimiz hava gemilerinin yararlanarak, onun belli bal yollarn kullanacaktr. Havann rzgrla srklendii kesinlikle bilinen bir eydir. Rzgr rmaklar, rzgr aylar, rzgr dereleri vardr; yalnz havann kavaklanmalar suyun kavaklanmalar-nn tersine olur; burada dereler aylardan kar, aylar da rmaklardan kar; toplanma yerine dalma ite buradan gelir. Rzgrlarn birbirine balln, havann birliini ite bu dalma oluturur. Yer deitiren bir molekl brnn de yerini deitirir. Btn rzgr topluca hareket eder. Bu derin birleme nedenlerine, btn dalaryla havay delen, rzgrn at yollar zerinde, dmler, kvrmlar yapan, her ynde evrintiler meydana getiren, yeryz kresinin engebelerini de ekleyin. Usuz bucaksz yaylma. Rzgr olay iki okyanusun birbiri zerinde sallanmasdr; su okyanusunun zerinde bulunan hava okyanusu bu kaa dayanr, bu sarsntnn zerinde de sendeler. Blnemez olan ey blmelere girmez. Bir dalgayla brnn arasnda blme yoktur. Man Denizi'nin adalar mit Burnu'ndaki itmeyi duyarlar. Evrensel denizcilik bir tek canavara kafa tutar. Btn deniz ayn deniz ejderidir. Dalgalar denizi bir eit balk derisiyle rterler. Okyanus, Keto'ur*. Bu birinin zerine saysz olan devrilir. TURBA, TURMA** Pusula iin otuz iki rzgr vardr, yani otuz iki yn; ama, bu ynler sonsuz ekilde blnebilirler. Rzgr, yne gre snflandrlnca, lye gelmez; eidine gre snflandrlnca da, sonsuzdur. Omeros bile bu saym karsnda gerilerdi. * Grek efsanesine gre, Pontos (Karadeniz'le Gala) Orta Anadolu'nun kz; deniz canavar. ** Latince: "Kargaalk, kalabalk." (ev.) 315 Kutup aknts tropik akntsna arpar, ite bylece soukla scak birleir. Denge arpmayla balar; bundan da rzgrlarn denizi imi, dank, korkun akntlar halinde her yne paralanm olarak kar. Esintilerin dalmas ufkun drt bir kesine havann olaanst dank salarn silkeler. Pusulann gsterdii otuz iki ynn aralarndaki uzaklklarn hepsi oradadrlar: Terre-Neuere'n zerini bunca sise boan gulfstream rzgr; insanolu'nun asla gk grlts duymad dilsiz gkyz blgesi, Peru'nun rzgr; gagas izgili, Alca impensis, Byk Auk'un utuu Nowrede-Ecosse rzgr; in denizlerinin Demir kasrgalar; sandallar, yelkenleri hrpalayan Mozambik rzgrlar; Japonya'nn gongla haber verilen elektrikli rzgr; Masa Da ile eytan Da arasnda yaayan, oradan taan Afrika rzgrlar; alize rzgrlarnn zerinden geen ve tepesi hep batya kar bir parabol izen ekvator rzgr; yanarda azlarndan kan ve alevin korkun soluu olan yanarda rzgr; kuzeyde yeilimsi bir bulut karan Awu Yanarda'na zg garip rzgr; Cava'nn muson rzgr: bu rzgra kar "frtna evleri" ad verilen siperle kazlmtr; ngilizlerin bush (al) adn verdikleri kavak-l rzgr; Malaka Boaz'nn, Horsburgh tarafndan incelenen kemerli rzgr kasrgalar; Gney Amerika akbabasn gtren, onu bir vahinin yeni boazlanm sr derisinin altnda srtst yatp ayaklaryla yayn gererek bekledii

hendekten kurtaran, ili'de Pampero, Buenos Aires'te Rebojo ad verilen gl gneybat rzgr; Lemer'ye gre bulutun iinde gk grlts talar yapan kimyasal rzgr; Kfirler'in Bat Afrika rzgr; deniz buzullarn peine takan ve lmsz buzlarn srkleyen kutuplarn kar sprcs; Nijniy Novgorod'a kadar giderek Asya panayrnn kurulduu tahta barakalar genini ykan Bengal Krfezi rzgr; byk dalgalarn, byk ormanlarn ayaklandrc Cordilleres sradalarnn rzgr; bal avclarnn dev gibi okalipts aalarnn dallarnn koltukaltla-rnda gizlenen yabanl kovanlar bulduklar Avustralya Tak-madalar'nn rzgr; siroko, mistral, hurricane kuraklk rzgrlar; sel rzgrlar; tufan rzgrlar; yakclar, Brezilya yaylalarnn tozunu Cenova sokaklarna atanlar, gndz dnmeye boyun eenler, ona kar gelenler, Herera'ya: "Malo viento torna contral el sol"* dedirtenler, alt st etmek iin anlaarak, birinin yaptn teki bozarak, ift dolaanlar; Veraguas kysnda Kristof Kolomb'a saldrm olan eski rzgrlar; 21 ekimden 28 kasma kadar krk gn sreyle Byk Okyanus'a yaklaan Magellan' ikenceye sokanlar; Armada'nn direklerini kranlar, II. Felippe'nin zerine fleyenler. Daha da bakalar. Sonunu nasl bulmal? Okyanusun zerinde hayvan bulutlar iten, kara-kurbaa, ekirge tayan rzgrlar; "rzgrn birdenbire birka kerte deimesi" ad verilen eyi yapanlar; grevleri deniz kazasna urayanlarn iini bitirmek olanlar; bir tek solukta geminin yknn yerini deitirip onu yana eik bir durumda yoluna devam etmek zorunda brakanlar; circimcumuli'ler kuran rzgrlar, circumstrati\er kuran rzgrlar; yamurla kabaran ar, kr rzgrlar; dolu dzgrlar; nbet rzgrlar; yaklamas Kalabriya'nn tuzlu amurla gaz pskren yanardalary-la kkrtl buharlar karan topraklarn kaynatmaya balayanlar; Demir Burnu'nun allklarnda dolaan Afrika parslarnn tyn kvlcmlandranlar; bulutlarnn dnda, Afrika'nn ok zehirli gen kafal ylannn dili gibi, mthi, atall imeini savunarak gelenler; kara karlar getirenler. te byle bir ordudur, rzgrlar ordusu. Gilliatt dalgakrann kurarken, Dover Kayalklar rzgrn uzaktan gelen nal seslerini iitiyordu. Az nce sylediimiz gibi, Rzgr, btn rzgrlar demektir. Btn bu ordu geliyordu. Bir yanda, bu ordu. te yanda, Gilliatt. VI GLLATT SEME DURUMUNDA Gizemli gler zamann iyi semilerdi. Eer rastlant diye bir ey varsa, ok becerikliydi dorusu. * italyanca: "Kt rzgr gnein ters ynnde dner." (ev.) 317 Taka, Adam Koyu'nda bulunduu srece, makine kalnt iinde durduu srece, Gilliatt sava dnda kalabilirdi. Taka gvenlikteydi, makine de emin yerde; makineyi zapt etmi olan Dverler onu yava yava krlp dklmeye mahkm etmilerdi; ama, herhangi bir beklenmedik olaya kar onu koruyordu. Her ne olursa olsun Gilliatt'a bir are kalyordu. Harap olan makine Gilliatt' mahvetmiyordu. Kurtulmak iin elinde taka vard. Yalnz, takann eriilmez bulunduu demirleme yerinden ekilmesini beklemek, onun Dverlerin dar boazna girmesine izin vermek, o da s kayaln eline geinceye kadar sabretmek. Gilliatt'a kurtarmay, makinenin kaydrlmasn, tekneye yklenmesini gerekletirmesine izin vermek, her eyi takann iine koyan bu olaanst almaya engel olmamak, bu baarya boyun emek... ite tuzak buradayd. Burada, uursuz bir eit taslak izgisi gibi. Uurumun karanlk hilesi kendini gsteriyordu. u saatte, makine, taka, Gilliatt, hepsi kayalk dar geitte toplanmlard. Tek vcut olmulard. S kayalkta ezilen taka, dibe batan makine, boulan Gilliatt, btn bunlar bir tek gcn bir tek nokta zerindeki iiydi. Hepsi bir kerede, ayn zamanda, dalmadan olup bitiverirdi; hepsi bir vuruta ezilebilirdi. Gilliatt'n durumundan daha nazik bir durum olamaz. Hayalperestlerin karanln dibinde olduundan kukulandklar Sfenks, ona u iki soruyu soruyordu sanki: "Kalmak m, gitmek mi?" ;, -i,,

Gitmek lgnlkt, kalmak korkuntu. VII SAVA Gilliatt Byk Dover'in zerine kt. Oradan btn denizi gryordu. Bat artcyd. Oradan bir duvar ykseliyordu. Alan boydan boya kapatan byk bir bulut duvar, ar ar, ufuktan ba ucuna doru ykseliyordu. Ykseltisinde bir tek atlak bulunmayan, kenarnda bir tek yrtk bulunmayan bu 318 dmdz, dik duvar gnyeyle yaplm, ekl ipiyle izilmi gibiydi. Kayaya benzeyen bir duvard bu. Gney ucunda tam dikey olan bu bulutun sarp yamac kuzeye doru, bklen bir sa gibi, bir para eiliyordu, eik bir dzlemin belli belirsiz kaymasn gsteriyordu. Bu sis duvar, ken karanln iinde hemen hemen fark edilmeyen ufuk izgisine paralel olmaktan bir an bile ayrlmadan, geniliyor, byyordu. Bu hava duvar sessizce tek bir para halinde ykseliyordu. eklini ya da yerini deitiren en ufak bir dalgalanma, en ufak bir kvrnt, en ufak bir knt yoktu. Hareket halindeki bu hareketsizlik kayg vericiydi. Bilinmez hangi kt saydamln ardnda soluk, bembeyaz olan gne bu esrarl izgileri aydnlatyordu. Bulut daha imdiden hemen hemen boluun yarsna yaknn kaplyordu. Uurumun korkun sk orman derdiniz. Yerle gkyz arasnda bir dan domas gibi bir eydi bu. Gn ortasnda gecenin ykselmesiydi. Havada bir soba scakl vard. Bu esrarl ylmadan bir etv buhar kyordu. Gkyz maviyken beyaza dnmt, beyazken kuruniye. Byk bir kayaanta sanrdnz. Altnda, donuk, kurunlam deniz baka bir muazzam kaya-antat. Ne bir esinti, ne bir dalga, ne bir ses. Gz alabildiine, ssz deniz. Hibir yandan hibir yelken. Kular saklanmlard. Sonsuzluun iinde ihanet seziliyordu. Btn bu karartnn bymesi belli belirsiz geniliyordu. Doverler'e doru ilerleyen buhar da "sava bulutlar" ad verilebilecek o bulutlardan biriydi. Korkulu bulutlar. Bu karanlk ylmalarn arasndan bilinmez hangi alk bize bakar. Bu yaklama rknt vericiydi. Gilliatt bulutu gzn krpmadan inceledi, dilerinin arasndan homurdand: "Susadm. Sen de, bana iecek su vereceksin!" Birka dakika, gzleri buluta dikili, kmldamadan, ylece, kald. Sanrdnz ki frtnay yukardan aa szyordu. Yn gemici bal gemici ceketinin cebindeydi, onu ekti kard, bana giydi. O kadar uzun zaman yatt delikten yedek giysilerini ald; uzun tozluklarn bacaklarna geirdi, muambasn da srtna; tpk harekete gemek zere olan bir 319 valyenin zrhn giymesi gibi. Ayakkabs olmadn biliyoruz ama, plak ayaklar kayalarda sertlemiti. Bu sava sslenmesi bittikten sonra dikkatle dalgakrann gzden geirdi, abucak dml ipi yakalad. Dover dzlnden aa indi. Aadaki kayalarn zerine bast, deposuna kotu. Birka dakika sonra, almaya koyulmutu. Sessiz, muazzam bulut onun eki vurularn duydu. Gilliatt ne yapyordu? Elinde ne kadar ivi, ip, kalas kaldysa, onlarla doudaki dar liman aznda, birincinin , drt metre arkasna ikinci bir parmaklk yapyordu. Sessizlik hl derindi. S kayaln yarklarndaki ot paracklar hi kmldamyordu. Birdenbire gne kayboldu. Gilliatt ban kaldrd. Bulut ykselmi, gnee erimiti. Sanki gne snm, yerini karmak, soluk bir lt almt. Bulut duvarnn grn deimiti. Artk birliini yitirmiti. Gkyznn geri kalan ksm, zerine knt yapt ba u-cuna ulanca, yatay olarak bzlmt. imdi bulutun katlar vard. Frtnann olumas orada sanki bir siper parasnn iindeymi gibi belli oluyordu. Yamur tabakalaryla dolu yataklar fark ediliyordu. Hi imek yoktu ama, korkun bir dank k vard; nk korku dncesi k dncesine balanabilir. Frtnann belli belirsiz soluk al iitiliyordu. Bu sessizlik.. derinden derine kalp gibi arpyordu. Gilliatt, kendisi de sessiz, btn bu sis ktlelerinin bann zerinde toplanmasna, bulutlarn ekilsizliinin meydana geliine bakyordu. Ufukta

klren-gi bir sis yn arlap yaylyordu, ba ucunda da kuruni bir yn yaylyordu; yukardaki bulutlardan aadaki sislerin zerine morumsu paavralar sallanyordu. Buluttan bir duvar olan dip taraf renksiz, strenginde, toprak gibi, donuk, anlatlamaz bir biimdeydi. Bilinmez nereden gelen beyazms ince bir bulut, karanlk yksek duvar kuzeyden gneye doru yanlamasna kesiyordu. Bu bulutun ularndan biri denizin iinde srkleniyordu. Dalgalarn karmakarklna dokunduu noktada, karanlkta, krmz bir buhar skmas fark ediliyordu. Soluk renkli uzun bulutun altnda, ok alakta, kapkara, kk bulutlar, sanki ne olacaklarn bilmiyorlarm gibi, birbirine ters ynde uuyorlard. Dipteki gl bulut her ynden birden b320 I yyordu, gne tutulmasn artryor, uursuz araya giriine devam ediyordu. Artk, douda Gilliatt'n arkasnda, kapanmak zere olan bir parack ak gkyz kalmt. Hi rzgr yokken, gene de garip bir kurunimsi ty yaylr gibi oldu; sanki u koyu karanlklar duvarnn arkasnda dev bir kuun tyleri yolunmu gibi dalm, ufalanmt. En dipteki ufukta denize ulaan, orada karanla karan, youn bir karalk tavan olumutu, ilerleyen bir ey seziliyordu. Geni, ar, vahi bir eydi bu. Karanlk younlayordu. Birdenbire muazzam bir gk grlts patlad. Sarsnty Gilliatt bile hissetti. Gk grltsnde d vardr. Dsel blgenin bu hoyrat, kaba gereinde rkn bir ey vardr. Devlerin odasnda bir eyann dtn iittiinizi sanrsnz. Patlamaya hibir elektrik alevlenmesi elik etmedi. Karanlk bir gk grlts gibi bir ey oldu bu. Yeniden sessizlik kt. Mevzi alnd zamanlarda olduu gibi bir eit aralk meydana geldi. Sonra birbiri peinden, ar ar, biimsiz byk imekler ortaya kt. Bu imekler sessizdi. Grlt yoktu. Her imekte her ey aydnlanyordu. Bulut duvar imdi bir vahi hayvan iniydi. Orada kubbeler, kemerler vard. Orada karaltlar seiliyordu. Canavar gibi balar taslak halinde iziliyordu; boyunlar uzanyor gibiydi; srtlarnda kulelerini tayan, yarm yamalak grlen filler silinip kayboluyordu. zerinde beyaz bir buhar dmdz, yuvarlak, kapkara bir ses stunu, sularn altnda kazann stan, duman karan, batm, dev gibi bir buharl geminin bacasna benziyordu. Bulut tabakalar dalgalanyor, insan bayrak kvrmlarn grr gibi oluyordu. Merkezde, ate krmzs kalnlklarn altnda, elektrik kvlcmlarnn ulaamayaca, frtnann karnnda bir eit iren dlte benzeyen youn, cansz bir bulut ekirdei, kmldamadan gmlyordu. Birdenbire bir esinti Gilliatt'n salarn datt. , drt geni yamur rmcei evresinde, kayann zerinde ezildiler. Sonra ikinci bir gk grlts oldu. Rzgr kt. Karanln bekleyii son aamaya ulamt. lk gk grlts denizi kmldatmt; ikincisi bulut duvarn yukardan aa atlatt; bir delik ald, asl bulunan btn saanak o yana Deniz ileri/F. 21 321 dkld; atlak yamur dolu ak bir az gibi bir ey oldu, frtnann kusmas balad. Korkun bir an oldu bu. Saanak, kasrga, gk grltsyle akan imekler, bulutlara kadar dalgalar, kpk, patlamalar, lgn kvranmalar, haykrlar, kaplan lklar, slklar... hepsi birden. Canavarlarn boanmas. Rzgr yldrm gibi esiyordu. Yamur yamyor, devriliyordu. Ykl bir kaykla deniz ortasnda bir kayalar aralna giren Gilliatt gibi zavall bir adam iin bundan daha korkun bir bunalm olmazd. Gilliatt denizin ykselmesi tehlikesini alt etmiti ama, frtnann tehlikesi yannda hiti. Durum syledi: Gilliatt'n evresinde her ey uurumdu. Son dakikada yce tehlikenin karsnda, ustaca bir sava tasarlam, dayanak noktasn dmann kendisinden almt. S kayalkla ortaklk kurmutu; eskiden dman olan Dover Kayalklar bu muazzam delloda imdi onun yardmcsyd. Gilliatt onu emrinin altna almt. Bu mezardan kendine kale yapmt. Denizin bu korkun kulbesinde

kendini mazgallarn ardna almt. Orada ablukaya alnmt ama, surla evrelenmiti. Denebilirdi ki, kasrgayla kar karyayd, kayala srtn dayamt. Darboaz, dalgalarn u geidini barikatla kapatmt. Zaten bundan baka yapacak bir ey de yoktu. Kendisi de bir despot olan okyanusun barikatlarla yola getirilebilecei sanlr. Taka yandan da gvenlik altna alnm saylabilirdi. S kayaln iki i ynyle skca sarlan, demirle apraz demire alnan tekne kuzeyden Kk Dover'le, gneyden onlara engel olmaktan ok deniz kazalar karmaya alm vahi sarp yamalar olan Byk Dover'le korunmutu. Batdan da denizin sert kabarmasn yenen, pervazlar s kayaln stunlar ifte Dverler olan denenmi barajla, kayalara balanm, ivilenmi kalaslardan yaplma siperle korunmutu. O yandan da ekinilecek hibir ey yoktu. Tehlike asl doudayd. Douda ancak dalgakran vard. Bir dalgakran bir pskrme aletidir. Ona hi deilse iki parmaklk gerektir. Gilliatt'n ancak bir tanesini yapmaya vakti olmutu. kincisini frtnann altnda yapyordu. 322 Bereket versin ki rzgr kuzeybatdan geliyordu. Deniz beceriksizlikler yapar. Eski karayel olan bu rzgrn Dover Kayalklar zerinde pek az etkisi vard. Kayala yanlamasna saldryordu, dalgay da boazn dar azlarndan ne birinin zerine itiyordu, ne tekinin; yle ki bir geide girecek yerde bir duvara arpyordu. Frtna iyi saldramamt. Ne var ki, rzgrn saldrlar eiktir; onun iin, birdenbire bir dne hazrlkl olmak gerekti. Bu dnme ikinci dalgakrann parmakl yaplp bitmeden olursa tehlike byk olurdu. Frtnann kayalk geidi kaplamas tamamlanr, her ey mahvolurdu. Frtnann aknl gittike artyordu. Btn frtna aralkszdr. Kuvveti ite buradadr; ayn zamanda zayf yan da buradadr. lgnlk olsa olsa zekya frsat verir, insanolu da savunur; ama, nasl bir eilme altnda! Bundan daha canavarca bir ey olmaz. Hi rahat yoktur, ara vermek yok, dinlenmek yok, soluk almak yok. Bitmez tkenmezin bu eli aklnda bilinmez nasl bir korkakl vardr. Esenin sonsuzluun cieri olduu sezilir. Ayaklanan btn usuz bucakszlk Dover Kayalklar'na saldryordu. Saysz sesler iitiliyordu. Kim baryor byle acaba? Eskia'n lgn deheti oradayd. Zaman zaman, sanki birisi bir emir veriyormu gibi, bunun bir konuma hali vard. Sonra uultular, boru sesleri, garip tepinmeler, denizcilerin "Okyanusun armas" adn verdikleri o byk grkemli lk. Rzgrn belirsiz, abuk yitiveren burgular denizi kvrarak slk alyordu; bu dnmelerin etkisiyle daire haline gelen dalgalar, grnmez atletlerin att muazzam diskler gibi, su yzndeki kayalara doru frlyordu. Yukarda seller, aada salyalar. Sonra grlemeler artyordu. Hibir insan ya da hayvan uultusu denizin bu paralanmalarna karan atrtnn ne tr bir ey olduu konusunda bir fikir veremez. Bulut top patlatyordu, dolu taneleri misket yadryordu, dalga dz duvarlara trmanyordu. Kimi noktalar deimez gibi duruyordu; bakalarnn zerinde rzgr saniyede yirmi kula ilerliyordu. Deniz gz alabildiine bembeyazd; on fersah sabunlu su ufku doldu-ruyordu. Ateten kaplar alp kapanyordu. Her bulutu bir bakas yakyormu gibi grnyordu; korlara benzer kzl bulut ynlarnn zerindeki bulutlar dumanlara benziyordu. Uuan 323 ekiller arpyor, birbirine karyor, birbirlerinin biimini bozuyorlard. llemez miktarda bir su akyordu. Gkyznde yaylm ateleri iitiliyordu. Karanlk tavann ortasnda, sanki devrilmi bir kfe vard, iinden karmakark bir halde hortum, dolu, bulutlar, kzllklar, fosforlar, gece, k, grlt, yldrmlar dklmt. Uurumun bu eilmeleri ylesine korkuntur! Gilliatt bunlara dikkat etmiyor gibiydi. Ban kendi iine emiti, ikinci parmaklk ykselmeye balyordu. Her gk grltsne o bir eki vurarak karlk veriyordu. O kaosta bu ahenk iitiliyordu. Gilliatt'n ba akt. Bir rzgr yn gemici baln alp gtrmt. Susuzluu yakc bir haldeydi. Belki atei de vard. Kaya deliklerinin iinde, evresinde yamur birikintileri olumutu. Ara sra avucuyla su alp iiyordu.

Sonra, frtnann ne dereceye ulatn bile incelemeden, yeniden iine koyuluyordu. Her ey bir tek ana balyd. Dalgakrann zamannda bitiremezse kendini neyin beklediini ok iyi biliyordu. lmn suratnn yaklatn bir dakika sonra grmek neye yarard ki? Gilliatt'n evresindeki kaynama kaynayan bir kazan gibiydi. atrt, grlt vard. Zaman zaman gk grlts bir merdivenden inermi gibi oluyordu. Elektrik arpmalar, belki diyorit damarlar bulunduu iin, hep ayn kaya kntlarna geliyordu. Yumruk kadar iri dolular yayordu. GHliatt gemici ceketini silkelemek zorunda kalyordu. Cepleri bile doluyla dolmutu. Kasrga imdi batdayd, iki Oover'in barajn dvyordu. Yalnz, Gilliatt'n baraja gveni vard; bunda da, haklyd. Du-rande'n n ksmnn byk parasyla yaplan bu baraj denizin vuruunu yumuaka karlyordu. Esneklik bir direnmedir. Stevenson'un hesaplarna gre, kendisi de esnek olan dalgaya kar, istenilen lde, aralar harla doldurulmu, belirli bir ekilde birbirine balanm bir tahta, btnyle duvardan yaplm bir dalgakrandan ok daha iyi bir bir baraj meydana getirir. Doverler'deki baraj bu artlar karlyordu; zaten ylesine ustalkla balanmt ki dalga, zerine vurarak.iviyi akan bir eki gibiydi; onu kayaya dayyor, berkitiyordu; onu skmek iin Doverler'i devirmek gerekirdi. Gerekten de, rzgr, barajn zerinden takaya birka kpk frlatmaktan baka bir ey 324 baaramyordu. Bu yanda, baraj sayesinde, frtna ancak tk-rk savurmaktan baka bir baar gsteremiyordu. Gilliatt bu abalamaya srtn dnmt. Arkasnaki bu bouna kudurganla hi aldr etmiyordu. Drt bir yana uan kpk yumaklar yne beziyordu. Usuz bucaksz ve fkeli su, kayalar suya bouyor, zerlerine kyor, iine giriyor, i atlaklarn rgsne iliyor, granit ktlelerden bu tufann iinde kk, sakin emeler oluturan bitmez, tkenmez asla kurumayan azlara benzer dar yarklardan geri kyordu. urada, burada, bu deliklerden denize zarafetle gm su szntlar dklyordu. Doudaki barajn berkitme parmakl tamamlanyordu. Birka ip, zincir dm daha, bu parmakln da savaabilecei an yaklayordu. Birdenbire byk bir aydnlk oldu. Yamur durdu. Bulutlar daldlar. Rzgr birka kerte deitirmiti. Ba ucunda alacakaranlk bir pencere ald, imekler snd, iin sonunun geldiine inanlabilirdi. Gerekte, iin daha balangcyd bu. Rzgrn kerte deitirmesi gneybatdan kuzeydouya doru olmutu. Yeni bir kasrga ordusuyla frtna yeniden balayacakt. Kuzey iddetli saldrya geecekti. Korkulan bu tekrarlamaya denizciler "tersine rzgr" adn verirler. Gney rzgrlarnn daha ok suyu vardr, kuzey rzgrnn daha ok imei, gk grlts. imdi saldr, doudan geldii iin, zayf noktaya kar olacakt. Bu sefer Gilliatt iinden ayrld. Bakt. Hemen hemen bitmi durumdaki ikinci parmakln arkasnda, eik bir kaya kntsnn zerinde ayakta durdu. Dalgakrann birinci parmakl giderse, daha berkitilmeyen ikinciyi ykard, bu ykntnn altnda da Gilliatt' ezerdi. Gilliatt setii yerde, takann, makinenin, btn eserinin bu gmlme, batma iinde mahvolduunu gremeden ezilmi olurdu. Btn olaslk ite buydu Gilliatt onu kabul ediyordu; korkun ey ama; onu istiyordu da. Btn umutlarnn suya decei bu deniz kazasnda, nce kendisi lmek istiyordu; ilk olarak lmek; nk makine ona 325 bir insanm gibi grnyordu. Yamurla gzlerine yapan salarn sol eliyle kaldrd, btn avucuyla ekicine yapt, kendi de tehdit ederek, arkaya doru eildi, bekledi. Uzun zaman beklemedi. Bir gk grlts iareti verdi, ba ucundaki soluk aklk kapand. Bir saanak dalgas saldrd. Her ey yeniden karard, imekten baka da, meale yoktu. Kayg verici karanlk saldr geliyordu.

st ste akan imeklerle grlebilen gl bir dalga, douda, Adam Kayas'nn tesinden dodu. Kaln bir cam yuvarlaa benziyordu. Deniz yeili, kpkszd, btn denizi kapatyordu. Dalgakrana doru ilerliyordu. Yaklarken kabaryordu. Okyanusun zerinde yuvarlanan bilinmez hangi geni karanlklar silindiriydi bu. Gk grlts bouk bouk homurda-nyordu. Bu dalga Adam Kayas'na ulat, orada ikiye krld, teye geti. Birleen iki para artk bir su dandan baka bir ey deildi, dalgakrana koutken ona dikey hale geldi. Kalas biimi bir dalgayd bu. Bu koba dalgakran zerine atld. arpma mthi grltl oldu. Her ey kpn altnda kayboldu. Grmedinizse, denizin kendine ekledii, Guernesey'deki Grand Aanderlo'yla Jersey'deki Pinacle gibi, otuz metreden daha yksek kayalar altna gmd o kar larn gzlerinizin nne getiremezsiniz. Byle bir dalga Madagaskar'daki Saint-Marie'de Tintingue Burnu*nun zerinden atlar. Su yn birka dakika kadar, her eyi gzden sildi. fkeli bir ylmadan, lsz bir kpkten, mezarn rzgrnda dnp duran kefenin beyazlndan, altnda ldrmenin alt bir grltyle frtna ynndan baka hibir ey grlmyordu. Kpk dald. Gilliatt ayakta duruyordu. Baraj iyi dayanmt. Kopmu bir tek zincir, yerinden km bir tek ivi yoktu. Tehlikeli snavda baraj dalgakrann iki zelliini kantlamt: Bir parmaklk kadar kvrak, bir duvar kadar da dayanklyd. Dalga orada yamur halinde erimiti. Darboazn zikzaklar boyunca kayan bir kpk aknts gidip takann altnda eridi. Okyanusa bu az tasmasn takan adam durup dinlenmedi. 326 Bereket versin ki frtna bir sre yolunu deitirdi. Dalgalarn inat saldrs kayaln rlm ksmlarna dnd. Bu bir dinlenme molas oldu. Gilliatt arkadaki parmakl tamamlamak iin bundan yararland. Gn bu almayla sona erdi. Kasrga uursuz bir tantanayla iddetini kayaln zerinde srdryordu. Bulutlardaki su kabyla ate kab boalp bitemeden dklyordu. Rzgrn yksek, alak dalgalanmalar bir ejderhann hareketlerine benziyordu. Gece indiinde zaten geceydi, farkna bile varlmad. te yandan, bu tam, eksiksiz karanlk deildi. imekle ji aydnlatlan, krletirilen frtnalarda grlebilir, grlemez T aralklar vardr. Her ey beyazdr, sonra her ey kapkaradr. Hayaletlerin kt, karanlklarn girdii grlr. Kuzey kzllyla kpkrmz bir fosfor kua bulut younluklarnn arkasnda dsel bir alev paavras gibi dalgalanyordu. Bundan, geni bir soluk renk ortaya kyordu Yamurun etkiledii genilikler aydnlkt. Bu aydnlklar Gilliatt'a yardm ediyor, ona yol gsteriyordu. Bir keresinde dnd, imee: "Bana amdan tut!" dedi. Bu kla arkadaki parmakl ndeki parmaklktan daha yksee kaldrabildi. Dalgakran hemen hemen tamamlanm bir durumdayd. Tam Gilliatt yksekteki serekeye bir berkitme halat balarken, poyraz btn iddetiyle onun yzne fledi; Gilliatt'a ban kaldrtt. Rzgr darboaza giriyordu. Birdenbire yeniden kuzeydouya dnmt. Dou liman aznn saldrs yeniden balyordu. Gilliatt ak denize gz att. Dalgakran gene saldrya urayacakt. Yeni bir deniz tokad geliyordu. Bu dalga ok sert arpt; ardndan bir ikinci, sonra bir bakas daha, grltyle, be alts, hemen hemen hep birlikte saldrdlar; en sonunda en korkuncu geldi. Glerin bir toplam gibi bir ey olan bu sonuncusunda bilinmez hangi canl bir eyin yz vard. Bu ikinlikte, bu saydamlkta kulaklar, yzgeler grr gibi olmak hi de zor olmazd. Dalgakrann zerinde yassld, ezildi. Hayvan andran biimi bir fkrmann iinde orada paraland. Kayayla tahta ktlesinin zerinde, bir deniz ejderinin yamyass ezilmesi gibi bir ey oldu bu. Dalga lrken yakp ykyordu. Su yapr, srr gi327

biydi. Derin bir sarsnt kayal kmldatt. Buna hayvan homurtular karyordu. Denizin kp bir devin tkrne benziyordu. Geri dklen kpk ykntnn grlmesini salad. Bu sonuncu atlama ok i grmt. Bu sefer dalgakran paralanmt. ndeki parmaklktan kopan ar, uzun bir kalas arkadaki barajn zerinden, bir an iin Gilliatt'n sava alan olarak setii eik kayann stne frlatlmt. Bereket versin ki Gilli-att bir daha oraya dnmemiti. Yzde yz lrd. Bu direin dmesinde bir gariplik vard. Kaln mee kalasn yeniden sramasna engel olarak, Gilliatt' sekmelerden, tepkilerden kurtard, ileride grlecei gibi, bir baka bakmdan ona yararl bile oldu. knt halindeki kayayla boazn i eperindeki sarplk arasnda bir aralk, bir balta yarna ya da bir kenin ukuruna pek benzeyen olduka byk bir boluk vard. Dalgann havaya frlatt kalasn ularndan biri derken bir bolua girmiti. Boluk bylelikle genilemiti. Gilliatt'n aklna bir ey geldi: br ucun zerine arlk vermek. Bir ucundan genilettii kayann yarna tutunan iri kalas, oradan uzatlm bir kol gibi, dmdz dar kyordu. Kola benzer bir ey darboazn i eperine kout olarak uzanyor, kalasn serbest kalan ucu da dayanak noktasndan krk, elli santim kadar uzaklayordu. Harcanacak aba iin iyi bir aralkt bu. * Gilliatt ayaklar, denizleri, elleriyle sarp kayaya dayand, iki omzuyla da muazzam kaldraca yasland. Kalas uzundu, bu da, arlk vermenin gcn artryordu. Kaya yerinden oynamt bile. Gene de Gilliatt drt defa tekrarlamak zorunda kald. Salarndan aa yamur kadar da ter akyordu. Drdnc aba lgncasna oldu. Kayann iinde bir kaplan brts duyuldu, atlak halinde uzanan boluk bir ene gibi ald, ar ktle, gk grltlerinin sesine karlk olarak, korkun bir grltyle boazn dar aralna dt. Bu deyim kullanlabilirse, dmdz dt, yani krlmadan. Tek para halinde yksek bir yerden atlan bir ta stun gz nne getirilsin. 328 Kayadan sonra kaldra-kalas da devrildi, Gilliatt da az kalsn onunla birlikte decekti, tam zamannda yana ekildi. Denizin dibi orda akllarla iyice dolmutu, pek az su vard. Tek para ta, Gilliatt'n zerine srayan bir kpk rpnt-syla darboazn iki byk kayas arasna yatt, iki sarp yamacn birletirme izgisi gibi, enlemesine bir duvar meydana getirdi. Duvarn iki ucu bitiiyordu. Biraz uzun gelmiti, krlenmi kayadan olan tepesi yerine yerleirken, ezildi. Bu dmenin sonucunda, bugn hl grlebilecek, garip bir kmaz sokak olutu. Bu ta engelin arkasnda su hep durgundur. ki Dover arasna yerletirilmi. Durande'n n ba blmesinden daha da yenilmez bir siperdi bu. Bu baraj tam zamannda yetiti. Denizin dvmeleri hi kesilmemiti. Dalga engelin zerinde hep ayak direr. Yara alan ilk parmaklk paralanmaya balyordu. Bir dalgakrandan zlen bir ilmek nemli bir yaradr. Deliin genilemesi kanlmaz olur, hemen de are bulunamaz. iddetli bir dalga gelse iiyi gtrrd. Bir elektrik akm kayal aydnlatt, dalgakrann ald yaray, frlatlan kalaslarn, rzgrda yerinden oynayan zincir paralarn, aracn merkezindeki bir gedii Gilliatt'n gzleri nne serdi. kinci parmaklkta hibir ey yoktu. Gilliatt'n o kadar gle dalgakrann arkasndaki arala frlatt ta ktlesi parmaklklarn en salamyd ama, bir kusuru vard: ok alakt. Denizin vurular onu paralayamazd ama, stnden aabilirdi. Onu ykseltmeyi aklndan bile geiremezdi. Bu ta engele ancak ta ktleleri ylabilirse yararl olurdu. Yalnz, onlar nasl yerlerinden ayrmal, nasl srklemeli, nasl kaldrmal, nasl st ste dizmeli, nasl balamalyd? Tahta eklenebilir, kaya, eklenmez. Gilliatt Eghelados* deildi ki. Bu granit kstan pek yksek olmay Gilliatt' dndryordu. Bu kusur kendini belli etmekte gecikmedi. Rzgrlar artk dalgakrandan hi ayrlmyordu; ii inat etmekten de teye var* Grek efsanelerinde tanrlara kafa tutmu bir delikanl, (ev.) 329

drmlard sanki. Sarsalanan bu tahtalarn zerinde bir eit tepinme iitiliyordu. Birdenbire, bu paralanmadan ayrlan bir kaplama paras ikinci parmakln tesine atlad yanlamasna duran kayann zerinden utu, boaza dt; orada su onu yakalayp dar geidin kvrmlarnn iine gtrd. Gilliatt onu orada gzden kaybetti. Kalas gidip belki de takaya arpmt. Bereket versin, kayaln iinde her yandan kapal olan su d kargaalktan pek az etkileniyordu. Pek az dalga vard; onun iin, arpma ok iddetli olmamt. Gilliatt'n bununla uraacak zaman da yoktu. Btn tehlikeler ayn anda douyordu; frtna en zayf noktann zerinde younlayordu; en yakn tehlike Gilliatt'n karsndayd. Bir an derin bir karanlk oldu. Bu karanla bir imek ara verdi. Uursuz szbirlii: Bulutla deniz birlikte davrandlar, bouk bir tokat indi. Arkasndan, bir atrt. Gilliatt ban uzatt. Barajn nndeki parmaklk yklmt. Kalaslarn sivri ularnn denizde sradklar grlyordu. Deniz ikinci dalgakran topla dvmek iin birinci dalgakrandan yararlanyordu. Gilliatt, nc birliinin pskrtldn gren bir generalin duyaca eyleri duyuyordu. Kalaslarn ikinci sras vurua dayand. Arkadaki levha skca balanm, desteklenmiti ama, kopan parmaklk ard; onu frlatan, sonra geri alan dalgalarn insafna braklmt. Ancak kalan balar onun paralanp dalmasna engel oluyor, btn hacmini olduu gibi tutuyordu. Gilliatt'n bir savunma arac olarak ona verdii btn zellikler onun kusursuz bir ykma arac olmas sonucunu dourmutu. Kalkanken balyoz olmutu. stelik de krklar onu diken diken bir hale getirmiti; her yanndan kiri paralar kyordu, dilerle, mahmuzlarla kaplym gibiydi. Frtnann kullanmasna bundan daha elverili daha korkun bereleyici bir silah olamazd. Bu levha atlan eydi, deniz de mancnkt. Vurular bir eit zc dzenlilikle birbirini kovalyordu. Gilliatt, kendinin barikatlad bu kapnn ardnda dnceye dalarak, ieri girmek isteyen lmn bu vurularn dinliyordu. 330 Ykntnn o kadar uursuz bir ekilde zapt ettii Duran-de'n u bacas olmasayd, u anda, daha sabahtan, Gueme-sey'e dnm, gvenlik altndaki takayla, kurtulmu, makineyle limana girmi bulunacan ac ac dnyordu. Korkulan ey gerekleti. Krlma meydana geldi. Bu bir hrlt gibi oldu. Dalgakrann btn tahtalar, ezilen, birbirine karan iki levha, bir dalga hortumuyla, birden, dan zerindeki kaos gibi gelip ta barajn stne saldrd, orada durdu. Bu artk, ekilsiz kalas allndan baka bir ey deildi; giren sular toz gibi datan bir karmakarklk. Yenilgiye urayan bu siper kahramanca can ekiiyordu. Deniz onu paralamt, o da denizi kryordu. Devrilmi olmasna ramen, belirli bir lde ie yaryordu. Kaya, hibir gerileme olana olmayan bir baraj gibi, boaz bu noktada ok dard; muzaffer rzgr bu daralmada ktle halinde btn dalgakran kartrm, ezmiti; ktleyi sktrarak, krk paralar birbirinin iine sokarak, itmenin iddeti de bu ykmay salam bir ezme haline sokmutu. Harap olmutu ama, sarslmaz bir haldeydi. Ancak birka tahta paras koptu. Dalga onlar datverdi. Adam onun rzgrn yznde duydu. Yalnz, birka dalga, kasrgalarda amaz bir sreklilikle geri gelen o iri dalgalar, dalgakrann yknts zerinden atlyordu. Bunlar yeniden boaza dyorlar, geidin yapt dirseklere ramen, orada suyu ykseltiyorlard. Boazn suyu uursuz bir ekilde kmldamaya balyordu. Dalgalarn kayalara verdikleri belirsiz pck belirli bir hale geliyordu. imdi bu ayaklanmann takaya kadar yaylmasna nasl engel olmalyd acaba? Bu rzgrlarn btn i suyu frtnaya evirmeleri iin pek uzun bir zamana ihtiyalar yoktu; birka vurula taka delinir, makine de batard. Gilliatt rpererek dnyordu ama, hi armyordu. Bu ruh iin gerileme diye bir ey yoktu. Kasrga imdi artk ek yerini bulmutu, lgncasna boazn iki duvar arasna saldryordu.

Birdenbire, Gilliatt'n bir para arkasnda, imdiye kadar iittiklerinden ok daha korkun bir atrt koptu; kesilmiyor, srp gidiyordu. 331 Takann bulunduu yerden geliyordu. Orada uursuz bir eyler oluyordu. Gilliatt oraya kotu. Kendisinin bulunduu doudan yana liman azndan, geidin zikzaklar yznden, takay gremiyordu. Son dirsekte durdu, bir imein akmasn bekledi. imek yetiti ona durumu gsterdi. Doudan yana olan liman azndaki denizin vurularna batdaki liman az zerine bir rzgr karlk vermiti. Orada bir felaket hazrlanyordu. Takada gzle grlen hibir zarar yoktu; apraz demirlen-dii iin pek tehlikeye kar deildi; ama, Durande'n iskeleti tehlikedeydi. Byle bir frtnada bu yknt vurulara bir yzey oluturuyordu. Geminin iskeleti suyun dnda, havada, tehlikeyle kar karya braklm gibiydi. Makineyi karmak iin Gilliatt'n at delik de teknenin zayflamasn tamamlyordu. Geminin omurga kalas kesilmiti. Bu iskeletin bel kemii krkt. Kasrga onun zerine flemiti. Bu kadar da yetmiti. Gvertenin kaplamas alan bir kitap gibi bklmt. Paralanma olmutu. Kasrgann iinden Gilliatt'n kulaklarna gelen ite bu atrtyd. Yaklarken grd manzara hemen aresiz bir durum gibi grnyordu. Gilliatt'n yapt drt ke,kesik bir yara haline gelmiti. Bu kesikten rzgr bir krk yapmt. Bu enlemesine krk yknty ikiye ayryordu. Takaya yakn olan arka ksm kaya mengenesinin iinde salam duruyordu. Gilliatt'n tam karsnda olan n ksm sallanyordu. Bir krk, dayand srece, bir reze gibidir. Bu ktle krklarnn zerinde, menteelerin s-tndeymiesine, sallanyordu, rzgr da onu korkun bir grltyle sallyordu. Bereket versin, taka iki Dover arasnda akl, kmldamadan duran teknenin teki yarsn sarsyordu. Sarsntdan sonra kopmaya pek uzak deildir. Rzgrn inad altnda, paralanan ksm, hemen hemen takaya dokunan br ksm birdenbire srkleyebilir, hepsi, takayla makine, bu kntnn altnda sulara gmlebilirdi. 332 Gilliatt'n gzlerinin nnde ite bu manzara vard. Felaketti bu! Bunu nasl ortadan kaldrmal? Gilliatt tehlikeden yardm fkrtan kimselerdendi. Bir an dnd. eki iyi almt, imdi sra baltadayd. Sonra ykntnn zerine kt. Kaplamann bklmemi olan ksm zerinde durdu, Dover'ler arasndaki uurumun zerinden eilerek krlan kalaslarn iini bitirmeye, sallanan teknedeki balar kesmeye balad. Ykntnn iki parasnn ayrlmasn tamamlamak, salam kalan yary kurtarmak, rzgrn yakaladn denize atmak, frtnann payna deni vermek... ite btn i buydu. Bu, zor olmaktan ok, tehlikeliydi. Teknenin sallanan yars, rzgrla, kendi arlyla ekildii iin, ancak birka noktadan tutunuyordu. Gemi batnn tm yar ivilenmi bir levhaya benziyordu. Bklm, patlam ama, kopmam be, alt gemi kaburgas hl dayanyordu. Kuzey rzgrnn her gidi geliinde, onlarn krklar atrdyor, geniliyordu. Denebilir ki balta da sadece rzgra yardm etmekten baka bir ey yapmyordu. Bu almann kolayl meydana getiren bu az saydaki balant, ayn zamanda, almann tehlikesini oluturuyordu. Gilliatt'n altnda hepsi birden kebilirdi. Kasrga en iddetli noktasna ulamt. Frtna pek zorluydu, korkun bir hale geldi. Denizin sarsnts gkyzne de geti. Bulutlar her eye stn geliyordu, istediini yaparm gibiydi, ileri hamleyi o balatyordu; bilinmez hangi meum uyankl, akl bandal elden brakmayarak, lgnl dalgalara dkyordu. Aada lgnlk, yukarda fke. Gkyz esintidir, engin deniz ancak kpk. Rzgrn stnl oradan gelir. Kasrga dehadr. Ne var ki kendi dehetinin sarholuu onu artmt. Artk kasrgadan baka bir ey deildi. Geceyi douran krlkt bu.

Kasrgalarda lgn bir an vardr; bu, gkyz iin bir eit beynine vurmak gibi bir eydir. Artk uurum ne yaptn bilmez. El yordamyla yldrm saar. Bundan daha korkun bir ey olamaz, iren bir saattir bu. S kayaln tepinmesi son derecesine ulamt. Her fr333 tnann gizemli bir ynelii vardr. Bu, frtnann en kt yandr. O anda "rzgr lgn bir delidir" derdi Thomas Fullar. ite frtnalarn iinde Piddigton'un "imek alayan" adn verdii o srekli elektrik boan o anlarda meydana gelir, ite o anlarda bulutun en koyu karanlk ksmnda, bilinmez neden, evrensel korkuyu gizlice gzetlemek iin, eski spanyol gemicilerinin "frtnann gzesi" (el ojo de tempestad) adn verdikleri o mavi k halkas beliriverir. Bu uursuz gz imdi ban kaldryordu. Her balta vurutan sonra, azametle doruluyordu. zerine kibir gelmeyecek kadar kendinden gemiti ya da yle grnyordu. Umutsuzlua m kaplyordu? Hayr. Okyanusun son fke nbetinin karsnda, yrekli olduu kadar sakngand da. Ykntnn iinde ayan ancak salam, dayanakl noktalara basyordu. Kendini hem tehlikeye atyor, hem de koruyordu. O da son haddine ulamt. Gc on kat artmt. lgncasna cesaretlenmiti. Balta vurular, meydan okumalar gibi ses karyordu. Frtnann kaybettii uyankl, akl bandal Gilli-att kazanma benziyordu. Dokunakl anlamazlk, eliki. Bir yanda bitmez tkenmez, te yanda yorulmak bilmezlik. Artk kimin kimi yenecei, pes ettirecei belli olmayan bir arpmayd bu. Korkun bulutlar sonsuzluklar iinde canavar maskeleri iziyorlard, mmkn olan btn korkutma gsterileri ortaya seriliyordu. Yamur dalgalardan geliyordu, kpk de bulutlardan. Rzgrn hayaletleri eiliyorlar, gkta yzleri kpkrmz kesiliyor, ortadan kayboluveriyordu. Bu ortadan silinmelerden sonra karanlk korkun bir hal alyordu. Her yandan birden gelen bir tek aknt vard; her ey kaynamayd; ktle halindeki karanlk tayordu. Doluyla ykl, yrtk, klrengi bulutlar bir dnme lgnlna kaplm gibiydiler. Havada bir kalburun zerinde sarslan kuru bezelye sesi vard. Volta'nn inceledii ters elektrik akmlar buluttan buluta imek aktran oyunlarn srdryordu. Yldrmn kollar rknt vericiydi. imekler Gilliatt'n hemen yaknna yaklayordu. Gillliatt uurumu aknla uratr gibiydi. Gverteyi admlarnn altnda titreyerek, vurarak, yontarak, keserek, dilimlere ayrarak, baltas elinde, imeklerin altnda solgun, salar darmadank ayaklar plak, paavralar iinde, yz 334 4 denizin tkrkleriyle kapl, bu gk grlts bataklnda yce, sallanan Durande'n zerinde gidip geliyordu. Glerin lgnl karsnda yalnz beceriklilik savaabilir. stelik beceriklilik Gilliatt'n zaferiydi. Paralanan btn kalntnn tm halinde dmesini salamak istiyordu. Bunun iin de onlar iyice koparmadan, mentee krklarn zayflatyor, geri kalan tutan birka tel brakyordu. Baltay havada tutarak birdenbire durdu. alma kvamna gelmiti. Btn para ayrld, koptu. Gemi kalntsnn bu yars iki Dover'in arasna, br yarnn zerinde, ayakta, eilmi bakan Gilliatt'n altnda suya gmld. Para diklemesine suyun iine dald, kayalara su sratt, dibe ulamadan daralmann iinde durdu. Denize drt metre yukardan bakacak ekilde, suyun dnda yeterince yknt kald. Dikey kaplama iki Dover arasnda duvar meydana getiriyordu. Boazn iine biraz daha yukarya yanlamasna atlan kaya gibi, her iki ucundan pek az bir dalga szlmesinin gemesine izin veriyordu. Denizin bu geidi iinde Gilliatt'n frtnaya kar yapverdii beinci barikatt bu. Gafil kasrga bu sonuncu barikatn yaplmasna almt. eperlerin daralmas, bu barajn dibe kadar gitmesine engel olmas pek mutlu bir rastlantyd. Bu ona daha bir ykseklik veriyordu; ayrca da su engelin altndan geebilirdi; bu da, dalgalarn gcn azaltyordu. Alttan geebilen stten atlama. Suda yzen dalgakrann srr ksmen, ite buradadr.

Bundan byle, bulut her ne yaparsa yapsn, takayla makine iin korkulacak hibir ey yoktu. Onlarn evresinde su k-mldayamazd. Onlar batda savunan Dover'ler parmaklyla onlar douda koruyan yeni baraj arasnda, ne denizin, ne rzgrn hibir vuruu onlara ulaamazd. Gilliatt felaketten kurtulu salamt. Sonunda, bulut ona yardm etmiti. Bu i de bittikten sonra bir yamur birikintisinden avucu-nun iine bir para su ald, iti, buluta: "Testi kafal!" dedi. fkeli glerin en sonunda yardm eden sonsuz aptalln grmek, arpan zeklar iin alayc bir needir. Gilliatt da, ta Omeros'un kahramanlarna kadar uzanan, bu balang ta335 rihi bilinmez dmanna hakaret etme gereksinimi duyuyordu. Gilliatt takann iine indi, imeklerden yararlanarak onu inceledi. Zavall tekneye yardm ulatrlmasnn zaman gelmiti. Daha nceki saatlerde pek sarslmt, eilmeye balyordu. Gilliat bu ksa gz atmada teknede hibir zarar grmedi. Yalnz, takann zorlu arpmalara urad belliydi. Su durgunlatktan sonra tekne de kendiliinden dorulmutu. apalar iyi dayanmt. Makineye gelince, drt zinciri onu iyice yerinde tutmulard. Gilliatt bu incelemeyi bitirdii srada yanndan bir beyazlk geti, karanla dald. Bu bir martyd. Kasrgalarda bundan daha iyi bir grnt olamaz. Kular gelince frtna ekiliyor demektir. Gzel bir iaret daha: Gk grlts artyordu. Frtnann son iddetlen onu dzensizletirir. Bunu btn denizciler bilir. Son arpma serttir ama, ksa srer. Gk grltsnn artmas sonun geldiini bildirir. Birdenbire yamur kesildi. Sonra bulutlarda ancak sert bir yuvarlanma grlts kald. Kasrga, yere den bir tahta gibi, sona erdi; denebilir ki krld. Bulutlarn muazzam makinesi zlverdi. Aydnlk bir gkyz atla karanlklar ayrd. Gilliatt arakald: Gn epey ykselmiti. Frtna yirmi saate yakn srmt. Her eyi rzgr getirmiti, gene rzgr gtrd. Belirsiz bir karanlk knts ufku tkad. Kopan, kaan sisler, grltyle, karmakark yldlar. Bulutlar izgisinin bu ucundan brne bir geri ekilme oldu. Giderek azalan uzun bir grlt iitildi. Son birka yamur damlas dt. Gk grlts dolu btn bu karanlk korkun bir sava arabas kalabal gibi ekilip gitti. Birdenbire gkyz masmavi oldu. Gilliatt yorgunluktan bitkin bir halde olduunun farkna vard. Uyku yorgunluun zerine bir yrtc ku gibi saldrr. Gilliatt bkld, yerini bile semeden kendini kayn iine att, uyuyakald. Bylece, birka saat aralarnda yatt kalaslarla kirilerden farksz, cansz, uzanp kald. Uyand zaman karn ackt. 336 1 DRDNC KTAP ENGELN GZL KATLARI I KARNI ACIKAN YALNIZCA GLLATT DEL Deniz yatyordu. Yalnz, ak denizde, hemen yola ka-lamayacak kadar dalgalanma vard hl. stelik, gn epey ilerlemiti. Takann tad ykle, Guernesey'e gece yarsndan nce varmak iin sabahleyin yola kmak gerekti. Her ne kadar alk sktryorsa da, Gilliatt rplak soyunmakla ie balad; snmak iin tek are buydu. Giysileri frtnadan slanmt ama, yamur suyu deniz suyunu ykamt; bylece de giysileri artk kuruyabilirdi. zerinde yalnz pantolonunu brakmt; onu da dizlerine kadar svad. Gmleini, gemici ceketini, muambasn, tozluklarn, koyun derisini uraya, buraya serdi, kayann kntlarna akllarla tutturdu. Sonra yemek yemeyi dnd. Bilemeye, iyi durumda tutmaya byk zen gsterdii bana bavurdu, granitten, birka tane deniz hayvan kopard. Bunlar hemen hemen Akdeniz'dekilerin ayndr. Bilindii gibi bu hayvanlar i yenir. Yalnz, bunca deiik, sert almadan sonra bu besin pek zayf kalyordu. Artk peksimeti

kalmamt. me suyuna gelince, artk susuzluk ekmiyordu. Susuzluunu gidermekten de teye, suyla boulmutu. Denizinin alalmasndan yararlanarak, stakoz aramak zere dolamaya balad, iyi bir av bulmay umacak kadar olduka bol buluu vard. Yalnz, artk hibir ey piiremeyeceini dnmyordu. Deposuna kadar gitmi olsayd, yamurdan yklm bulacakDeniz ileri/F. 22 337 ti. Odunu kmr suya batmt, kav yerine kulland stpnn de slanmam bir tek teli bile yoktu. Ate yakmak iin hibir are kalmamt. stelik, krk de bozulmutu. Demir ocann saa sklmt. Frtna laboratuar yama etmiti. Kurtulan ne kadar avadanlk varsa, Gilliatt, gerektiinde, onlarla marangoz olarak alabilirdi ama, demircilik edemezdi. Ne var ki Gilliatt u srada atlyesini falan dnmyordu. Midesiyle baka bir yne ekildii iin, daha uzun dnmeden, yemeinin peine dmt. Kayaln darboaz iinde deil de darda, su yzndeki kayalarn arkasnda dolayordu. On hafta nce Durande ite oralarda s kayalara gelip arpmt. Gilliatt'n yapt av iin boazn d iinden daha iyiydi. Yengeler, sular alalnca, hava almaya karlar, sevinle gnelenirler. Bu biimsiz yaratklar le scan severler. Bol kta onlarn sudan k garip bir eydir. Kaynamalar insan adeta irendirir. Beceriksiz, yampiri gidileriyle, ar ar, kvrmdan kvrma, kayalarn alt katlarn, bir merdivenin basamaklarn kar gibi ktklarn grnce, insan okyanusun da bcekleri bulunduunu kabul etmek zorunda kalr. iki aydan beri Gilliatt bu bceklerle besleniyordu. Gelgelelim, o gn yengelerle stakozlar gizleniyordu. Frtna bu yalnz yaratklar gizli deliklerine itmiti; hayvanlar hl gven duyamyorlard. Gilliatt, ak ba elinde, ara sra yosunlarn altndan bir kabuklu bcek koparyor, yiye yiye gidiyordu. Clubin Aa'nn kaybolduu yerin pek uzanda olmasa gerekti. Gilliatt denizkestaneleriyle yetinmeye karar vermiti ki ayaklarnn dibinde bir su prts oldu. iri bir yenge, onun yaklamasndan rkm, suya atlamt. Yalnz, Gilliatt'n onu gzden kaybedecei kadar derine batmamt. Gilliatt kayaln temelinde yengecin peinden komaya balad. Yenge kayordu. Birdenbire, ortada kovalanacak bir ey kalmad. Yenge kayann altnda bir yarn iine girmiti. 338 Gilliatt yumruuyla kayann kntlarna yapt, eriliin alt kesimlerini grmek iin ban ileri uzatt. Gerekten de orada bir girinti vard. Yenge besbelli oraya gizlenmiti. Yarktan daha te bir eydi bu; kemerli kap gibi bir ey. Deniz bu kemerin altna giriyordu ama, derin deildi. akllarla kapl dibi grnyordu. Bu akllar camgbei rengin-deydi, zerleri suketenleriyle kaplyd; bu da, onlarn hibir zaman kuru kalmadn gsteriyordu. Bu akllar yeil salarla rtl ocuk balarnn tepesine benziyordu. Gilliatt ban dilerinin arasna ald. Elleriyle, ayaklaryla sarp yamacn tepesinden aa indi, o suya atlad. Su hemen hemen omuzlarna kadar geldi. Kemerin altna girdi. Bann stnde sivri bir kubbe taslayla ilkel bir geitte bulunuyordu eperler parlak; kaygand. Yengeci gremiyordu. Ayaklarn basabiliyor, gittike azalan bir aydnlk iinde ilerliyordu. Artk hibir ey fark edemez oluyordu. On be adm kadar sonra, tepesindeki kubbe bitti. Geidin dndayd. imdi daha geni bir alan, bunun sonucu olarak da daha ok aydnlk vard. Gzbebekleri de genilemiti; olduka berrak grebiliyordu. Hi beklemedii bir eyle karlat. Bir ay nce gezdii o garip maaraya gelmiti. Yalnz, bu sefer oraya denizden girmiti. imdi sular altnda grm olduu kemerden girmiti. Sularn alak olduu zamanlar o kemerden geilebiliyordu.

Gzleri alyordu. Giderek daha iyi grebiliyordu. arp kalmt. u olaanst karanlklar sarayn, u kubbeyi, u stunlar, u kanlar ya da kzllklar, u yeralt mezarn, bir mihrab andran u ta yeniden bulmutu. Bu ayrntlarn pek az farknda oluyordu, ama tm akln-dayd, hepsini yeniden gryordu. Tam karsnda, sarp kayaln belirli bir yksekliinde, ilk kez buraya girdii, imdi bulunduu noktadan geilemez gibi duran yar gene gryordu. Sivri kemerin yanndaki u bask, karanlk maaralar, mahzen iinde kk mahzenlere benzeyen, uzaktan incele339 mi olduu maaralar gene gryordu. imdi onlarn yaknn-dayd. Kendisine en yakn olan kuruydu, kolaylkla yaklaabilecek gibiydi. Bu knteden daha da yaknda, su dzeyinin stnde, elinin yetiebilecei yerde, granitte yatay bir yark grd. Belki de yenge buradayd. Yumruunu uzatabildii kadar daldrd, bu karanlklar deliinde el yordamyla aratrmalara balad. Birdenbire kolunu bir ey yakalad. Anlatlamaz bir rknt duydu. nce, sert, yass buz gibi souk, yapkan, canl bir ey karanlkta plak koluna dolanmt. Gsne doru da ykseliyordu. Bir kayn skmas, bir burgunun itmesiydi bu. Bir saniyeden daha az bir zamanda, bilinmez hangi helezon bileini, dirseini kaplam, omzuna yaklamt. Sivri u koltuunun altn aratryordu. Gilliatt kendini arkaya doru att ama, ancak bir para kmldayabildi. Mhlanm gibiydi. Serbest kalan sol eliyle, dilerinin arasndaki ban ald, ban tutarak bu eliyle kayaya dayand, lgn bir abayla kolunu ekmeye urat. Ancak daha da skan ba bir para tedirgin etmiti, o kadar. Bu ba deri gibi gevek, elik gibi salam, gece gibi souktu. Dar, sivri ikinci bir kay kayann yarndan kt. Bu bir hayvan enesinden dar kan bir dil gibiydi. rknt verecek ekilde Gilliatt'n plak gsn yakalad; birdenbire, lsz uzayarak, derinin zerine kondu, vcudunu sard. Hibir eye benzetilemez, iitilmemi bir ac Gilliatt'n gerilen kaslarn kabartyordu. Derisine yuvarlak, korkun batmalar duyuyordu. Ona yle geliyordu ki, etine saysz dudaklar yapmt, kann emmeye alyordu. nc bir kay kayann dnda dalgaland, Gilliatt' yoklad, kaburgalarn bir ip gibi kamlad, oraya yapt. Kayg, rknt son haddine varnca sessizdir. Gilliatt bir lk bile atmyordu. zerine yapan iren ekilleri grebilmesine yetecek kadar k vard. Drdnc bir ba -bir ok kadar hzl- karnnn evresine atld, oraya sarld. Gilliatt'n gvdesine -hem de pek ok noktadan- skca yapan bu kaygan kaylar kesmek, koparmak olanakszdr. 340 Bu noktalarn her biri korkun, garip bir ac yuvasyd. insana bir sr ok dar az kendisini yutuyormu gibi geliyordu. Beinci bir kol delikten frlad. brlerinin zerine kondu, Gilliatt'n karnna doland. Kaygya skma da ekleniyordu; Gilliatt zorlukla soluk alabiliyordu. Ular sipsivri olan bu kaylar, kllarn kabzalarna doru genilemesi gibi giderek geniliyordu. Belliydi ki bunlarn bei de ayn merkezden kyordu. Gilliatt'n zerinde yryor, srnyorlard. Kendisine biraz ar gibi gelen bu karanlk basklarn yer deitirdiini duyuyordu. Birdenbire, yuvarlak, yass, geni bir yapkanlk yarn altndan dar kt. Bu merkezdi; ubuklarn bir tekerlek por-yasna baland gibi bu be kay da oraya ulayordu. Bu iren dairenin br yannda, kayann girintisinde kalan teki kolun balangc fark ediliyordu. Bu yapkanln ortasnda, iki gz vard. Bu gzler Gilliatt' gryordu. Gilliatt bunun ahtapot olduunu anlad. CANAVAR Ahtapota inanmak iin onu grmek gerekirdi. Eski su ejderhalar ahtapotun yannda gln kalr.

Kimi zaman insann, dlerimizde yzen o ele gemezin izgilerinin belirdii mknatslara rastladn, dn bu karanlk sabitlemelerinden de yaratklarn ktn dnecei gelir. Bilinmez, mucizeyi emrinde hazr tutar, canavar meydana getirmek iin ondan yararlanr. Orfeus, Omeros, Hesiodos ancak dsel canavarlar yaratabilmilerdir. Ahtapotu Tanr yaratt. Tanr, isterse, irente kusursuza eriir. Bu istencin nedeni, niini dindar dnr dehete salar. Btn lkleri kabul edersek, dehet bir amasa ahtapot bir bayapttr. Balinada muazzamlk vardr, ahtapot kktr; suaygrnn 341 bir zrh vardr, ahtapot plaktr; yararaka ylannn sl vardr, ahtapot dilsizdir; gergedann tek boynuzu vardr, ahtapotun boynuzu yoktur; akrebin inesi vardr. Ahtapotun inesi yoktur; yann kskalar vardr, ahtapotun kskalar yoktur; maymunun tutucu kuyruu vardr, ahtapotun kuyruu yoktur, kpekbalmn keskin yzgeleri vardr, ahtapotun yzgeleri yoktur; iri kulakl yarasann trnakl kanatlar vardr, ahtapotun kanatlar yoktur; kirpinin dikenleri vardr, ahtapotun dikenleri yoktur; klbalmn palas vardr, ahtapotun palas yoktur; tor-pilbalnn yldrm vardr, ahtapotun yldrm yoktur; karakur-baann bir virs vardr, ahtapotun virs yoktur; engerek ylannn zehiri vardr, ahtapotun zehiri yoktur; aslann peneleri vardr, ahtapotun peneleri yoktur; uakkapan kuunun gagas vardr, ahtapotun gagas yoktur; timsahn enesi vardr, ahtapotun dileri yoktur. Ahtapotun kendine zg ktlesi yoktur; korkutan, gzda veren barmas, zrh, boynuzu yoktur; inesi yoktur; kskac yoktur; tutucu ya da yaralayc kuyruu yoktur; kesici yzgeleri, trnakl kanatlar yoktur; dikenleri yoktur; klc yoktur; elektrik akm yoktur; virs yoktur; zehiri yoktur; peneleri yoktur; gagas yoktur; dileri yoktur. yleyken, ahtapot gene de hayvanlarn en korkun silahlsdr. Ahtapot nedir yleyse? Bir vantuzdur. Ak denizlerin s kayalklarnda; suyun btn gsterilerini yayd, gizledii yerlerde; gezilmeyen kayalarn ukurlarnda; bitkilerin, kabuklu hayvanlarn bol olduu bilinmez maaralarda; okyanusun derin kaplarnn altnda; yrenin gzelliinin ekiciliine kaplp da oraya giren bir yzc byle bir karlama tehlikesindedir. Byle bir rastlantyla kalarsa-nz, meraka kaplmayn, kan. nsan oraya gzleri kamaarak girer, dehetle kar. Ak denizin kayalklarnda karlaabileceiniz bu rastlant bakn nasl bir eydir: Kurunimsi bir ekil suyun iinde dalgalanr. Kol kalnln-dadr, yarm arn kadar uzunluu vardr. Bu bir paavradr; sapsz, kapal bir emsiyeye benzer. Bu paavra azar azar size doru ilerler. Birdenbire alr, iki gz olan bir yzn evresinde sekiz kol birden uzanverir. Bu kollar canldr; dalga342 lanmalarnda alevlenmeler vardr. Bu bir eit tekerlektir; ak haldeyken bir buuk metre apndadr. Korkun alma. Bu korkun ey zerinize atlr. Deniz ejderi insan zpknlar. Bu hayvan avnn zerine yapr, onu rter, uzun eritle-riyle balayp dmler. Hayvann alt sarmtraktr, st toprak rengi. Bu anlatlamaz toz rengini hibir ey tanmlayamaz; suda yaayan, klden yaplm bir hayvan sanrsnz. Biim bakmndan rmcekgillerdendir, renk bakmndan da bukalemun. fkelenince mosmor olur Korkun ey: Yumuaktr da. Onun dmleri insan smsk balar; inme inmi gibi olursunuz. Grn iskorbt, kangreni andrr. Canavarlk biimine girmi hastalktr o. Onu ekip koparamazsnz. Avna sk skya yapr. Nasl? Bolukla. Balangta geni olan sekiz kol giderek incelir, ine gibi sona erer. Her birinin altnda, birbiri yan sra, gitgide ufalan kabarcklar uzanr; bykler baa yakndr, kkler utadr. Bunlar iki sradr, her srada da yirmi be kabarck vardr. Demek ki her kolda elli, btn hayvanda da drt yz kabarck. Bu kabarcklar vantuzlardr. Bu vantuzlar boru biiminde, kvrk, morumsu kkrdaklardr. Byklerde bunlar be franklk madeni parann apndan bir mercimek byklne kadar klerek

gider. Bu boru paralar hayvandan kar, geri dner. Bunlar avn iine iki, santim saplanabilirler. Bu emme aracnda bir kalevyenin btn incelii vardr. Dorulur, sonra kaar. Hayvann en ufak isteklerini yerine getirir. En ince duyarllklar bile hayvann i hareketleriyle d olaylar ayarlayan bu vantuzlarn bzlebilme yeteneine eriemez. Bu ejderha duygulu bir yaratktr. Denizcilerin "ahtapot", bilimin "kafadanbacakl", efsanenin de "kraken" adn verdii canavardr bu. ingiliz gemiciler ona devil-fish (eytan-balk) derler. Blood-sucker {kan emici) adn da verirler. Man Denizi adalarnda "ahtapot" denir. Ahtapot Guernesey'de pek seyrektir, Jersey'de ok kktr, Serk'teyse ok byktr, sk da rastlanr. Buffon yaynlarndan, Sonnini'nin yapt bir estamp bir sa343 va gemisini kollarnda skan bir "ahtapof'u gsterir. Denis Montfort yukar enlemlerde ahtapotun bir gemiyi gerekten ba-trabilecek gte olduunu syler. Bory Saint-Vincent bunu yalanlar ama, bizim blgelerimizde insana saldrdn kabul eder. Serk'e gidin, Brecq-Hou yaknnda, bir ahtapotun, birka yl nce, bir stakoz avcsn yakalayp boduu kaya ukurunu size gsterirler. Ahtapotun yzgeleri olmad iin yze-meyeceini sanmakla Peronla Lamarck aldanyorlar. Bu satrlarn yazar Serk'te bir maarada bir ahtapotun yze yze bir yzcy kovaladn kendi gzleriyle grd. ldrldkten sonra onu ltler, bir boydan bir boya bir buuk metreydi, drt yz de emici vard. Hayvan, can ekiirken, kv-rana kvrana onlar darya doru itiyordu. Yksek derecedeki igdsnn bycle kadar indirdii ya da kard o gzlemcilerden birine, Denis Montfort'a gre ahtapotta aa yukar insanlarn btn tutkular vard. Bu arada, ahtapot nefret eder. Gerekten de, salt dncede, iren olmak nefret etmek demektir. Biimsiz, irkin olan bir ey yok etme gereksinimiyle rp-nr ki bu da onu dman haline getirir. Yzen ahtapot, denebilir ki, klfn iinde durur. Btn kvrmlarn sk sk kapatarak yzer. inde bir yumruk olarak dikilen bir elbise kolunu gzlerinizin nne getirin. Hayvann ba olan bu yumruk svy iter, belirsiz bir dalgalanmayla ilerler, iki gz, byk olmakla birlikte^ su renginde olduklar iin, pek belirli deildirler. Ahtapot avlanrken ya da pusuda yatarken, gze grnmez; klr, toparlanr; en basit haline gelir. Alacakaranlkla karr. Dalgann bir kvrmna benzer. Canl bir eyden baka bir eye benzer. Ahtapot ikiyzldr. Ona aldr edilmez; birden, alverir. istenci olan bir yapkanlk, bundan daha dehet verici ne olabilir! Kinle yorulan kse. Denizin bu obur iren yldz berrak suyun en gzel mavisinde birdenbire ortaya kverir. Yaklamas yoktur; ite bu korkuntur. Hemen hemen daima insan onu grd anda yakalanr. Yalnz, gece, zellikle de iftleme mevsiminde, ahtapot 344 yakamozlanr. Bu korkun eyin aklar da vardr. Evlenmeyi bekler. Kendini gzelletirir, yanar, aydnlanr, sonra da bir kayann tepesinden, onun aada, kapkara derinliklerde soluk bir ldamayla, hayalet gne gibi, yayld grlr. Ahtapot yzer; yrr de. Ahtapot bir para balktr, bu onun bir para da srngen olmasna engel deildir. Denizin dibinde srnr. Yrrken sekiz ayan da kullanr, trtl gibi srklenir. Ahtapotun kemii yoktur, kan yoktur, eti yoktur. Gevektir, iinde hibir ey yoktur. Bir deridir. Sekiz kolu da bir eldivenin parmaklar gibi iten da evrilebilir. Gvdesinin ortasnda bir delik vardr. Bu tek boluk ans mudur, az mdr? Ayn zamanda her ikisidir. Ayn delik iki ii de yerine getirir. Hem giri, hem ktr. Hayvan batan baa souktur. Bu Akdeniz etoburu irentir. Yzcy saran, ellerin iine batt, trnaklarn iine gt, ldremeden yrtlan, karamadan koparlan, parmaklarnzn

arasndan geen bu kaygan, yapkan yaratktan, u canl jelatinden dokunmas daha iren bir ey olamaz; hibir korku, aknlk sekiz ylann hizmet ettii u Medusa'nn, ahtapotun birdenbire ortaya kveriine u eit olamaz. Ahtapotun kucaklamasna benzer artc, heyecan verici bir kucaklama daha yoktur. Size saldran bir hava makinesidir. Ayaklar olan bolukla uramak zorundasnz. Ne trnak ne di, anlatlamaz bir hacamat. Isrma korkuntur ama, emilme kadar deil. Vantuzun yannda bir pene hitir. Penede, etinize giren palvandr; vantuzda hayvann iine giren sizsiniz. Kaslarnz ier, lifleriniz kvrlr, deriniz iren bir arln altnda atlar, kannz fkrr, korkun bir ekilde yumuakann akkanna karr. Hayvan binlerce iren azyla sizin zerinize gelir. Deniz ejderi insanla tek vcut olur; insan deniz ejderine karr. Artk ikiniz bir teksinizdir. Bu hayal sizin zerinizdedir. Kaplan ancak sizi yiyebilir; ahtapotsa -korkun- sizi soluuyla iine eker. Sizi kendine, iine eker; siz de, bal, kseye tutulmu, gsz-kuvvetsiz, yava yava bu korkun antann iine boalr gibi olursunuz; bu anta bir canavardr. 345 Diri diri yenme korkuntur; bunun da tesinde anlatlamaz derecede diri diri iilmek vardr. Ar ihtiyat alkanlyla bilim nce bu hayvanlar kabul etmez, hatta olaylar karsnda bile; sonra da onlar incelemeye karar verir; onlar kesip bier, snflandrr, kataloglara geirir, zerlerine birer etiket yaptrr; onlar mzelerde cam altna yerletirir; terimler szlne girerler; bilim onlar yumuakalar, omurgaszlar, nllar diye niteler; yaknlarn bulur; mrekkepbalklarnn biraz tesinde, sepia'larn biraz berisinde. Bilim bu tuzlu su ejderlerine tatl suda bir benzer bulur; su rmcei. Onlar byk, orta, kk trler diye bler; byne karlk kk tr daha kolaylkla kabul eder, bu da zaten btn dallarda bilimin eilimidir. Bilim teleskobik olmaktan ok mikroskobiktir. Onlarn yaplna bakar, "kafadanbacakllar" adn verir, dokunalarn sayar, "sekizayakllar" adn verir. Bunu yaptktan sonra, onlar orada brakverir. Bilimin brakt yerden onlar felsefe alr. Felsefe de bu yaratklar inceler. Bilimden hem daha yakna, hem daha uzaa gider. Felsefe onlar terih masasna ya-trmaz; onlar dnr. Neterin alt yerlere varsaymlar sokar. Son nedeni aratrr. Dnrn derin tasas. Bu yaratklar onu hemen hemen yaratc zerinde kaygya drr. Bu hayvanlar beklenmedik, iren eylerdir. Dnceye dalann oyun bozanlardr. Dnen lgnca onlar grr. Onlar ktln istenilen biimleridir. Yaradln bu kendi kendine olan kfrleri nnde ne hale gelmeli? Kime kzmal? Olabilirlik korkun bir dlyatadr. Bilmece canavarlar halinde somutlar. Bu ktleden, para para karanlklar kar; lmszlk. Bunlar birbirini yrtar, birbirinden ayrlr, yuvarlanr, yzer, younlar, evredeki karanlktan borlar alr, bilinmez kutuplanmalara urar, hayat bulur, karanlkta bilinmez hangi biime girer, miyazmayla da bilinmez hangi ruha brnrler; l ruhlar olarak, canlln iinde dolarlar. Bu, hayvan haline gelmi koyu karanlklar gibi bir eydir. Ne yarar var? Bu ne ie yarar? Sonsuz soru. Bu hayvanlar canavar olduklar kadar hayalettirler de. Onlar hem kantlanmtr, hem de olaslk ddrlar. Var olmak onlarn gereidir, olmamak onlarn hakkdr. lmn iki can-; 346 daridir. Onlarn mantkszlklar varlklarn zorlatrr. Akl snrnn yaknndadrlar, hayal snrn doldururlar. Siz "Vampir yoktur" diyorsunuz, ahtapot ortaya kyor. Onlarn kaynamas bizim gvenimizi artan bir gerektir. Bununla birlikte, gerek olan iyimserlik onlarn karsnda hemen hemen ne yapacan arr. Onlar kara dairelerin grlen ulardr. Bizim gereimizden bir bakasna olan geici iaretlerdir. Dnrn gecenin bodrum penceresinden belli belirsiz fark ettii o korkun yaratklar balangcna aitmi gibidirler. nce grlmezin iinde, sonra da olabilirin iinde, bu canavarlar byclerle filozoflarn kendinden gemeleri, sabit baklar seer gibi olmu, belki de grmtr. Cehennem diye bir yerin bulunabilecei dncesi ite bundan gelir.

eytan grnmezin kaplandr. Ruhlarn yrtc, vahi hayvann insanlara iki hayalci aklad; birinin ad Yuhanna, tekinin ad Dante*. Gerekten de karanlk emberleri sonsuzlua kadar srp gidiyorsa bir halkadan sonra bir baka halka geliyorsa, bu hep byle snrsz bir ilerlemeyle sryorsa, bizim phe etmeye kararl olduumuz bu zincir gerekte varsa, uras kesindir ki bir utaki ahtapot br utaki eytan' kantlar. Bir utaki ktnn br utaki ktl kantlad bir gerektir. Her kt hayvan, bozuk ahlakl her zek gibi, bir sfenkstir. Korkun bilmeceyi soran korkun sfenks. Ktln bilmecesi. Byk dnrleri ifte tanrya doru Manes mezhebinde-kilerin korkun ikiyzllne doru een ite ktln bu mkemmellii, kusursuzluudur. Son savata, in imparatorunun sarayndan alnan bir in ipeklisi, trtl yiyen krlangc, krlangc yiyen kartal, kartal yiyen ylan, ylan yiyen timsah, timsah yiyen kpekbaln temsil eder. Gzlerimizin nndeki btn doa hem yer, hem yenir. Avlar birbirini srr. * Hz. Yuhanna ileride olacaklar grm, talyan airi Dante de Cennetle Cehennem'i anlatmtr, (ev.) 347 Bununla birlikte, bilginler, ayn zamanda filozof olan, bylelikle de yaradla kar iyi niyet sahibi olan bilginler aklamay bulurlar ya da bulduklarn sanrlar. Hele son hedef, daha sonralar Geoffroy Saint-Hilaire'in Cuvier'ye kar olduu gibi, Buffon'a kar olan u gizemli dnr, Bonnet De Gene-ve'i pek artmtr. Aklama u olabilir: lm her yerde olduu iin her yerde bir eylerin gmlmesini istiyor. Yrtclar g-mclerdir. Btn yaratklar birbirinin iine girer. rme besindir. Yeryuvarlann korkun temizlenmesi. Et yiyici olan insan da bir gmcdr. Hayatmz lmden meydana gelmitir. Korkun yasa byledir. Bizler mezarz. Bizim alacakaranlk dnyamzda dzenin bu kanlmazl canavarlar oluturur. Siz: "Neye yarar?" dersiniz. Bu byledir. Bu bir aklama mdr? Bu, sorunun karl mdr? Peki yleyse, neden baka bir dzen yok? Soru yeniden ortaya kyor. Yaayalm! iyi, ho ama, alp abalayalm da lm bize ilerleme olsun. Daha az karanlk dnyalar isteyelim. Bizi oraya gtren bilincin ardndan gidelim. nk unu asla unutmayalm ki iyi, ancak iyiyle bulunur. UURUMDA ARPIMANIN BR BAKA BM Birka dakikadan beri Gilliatt' ele geirmi olan yaratk ite buydu. Bu canavar bu maarann sahibiydi. Orann korkun perisiydi. Suyun bir eit karanlk eytan. Btn bu grkemin merkezi dehetti. Geen ay, Gilliatt'n ilk defa maaraya girdii gn, onun gizli suyun kvrmlar iinde fark ettii, ancak d izgileri grnen karalt bu ahtapottu. O burada kendi evindeydi. Gilliatt bu maaraya ikinci defa yengecin peinden girerek, yengecin iine snm olabileceini dnd u yar anmsad zaman, ahtapot o deliin iinde pusuya yatmt. 348 Bu bekleyii gznzn nne getirebiliyor musunuz? Uurumun iinde pusuya yatm uursuz sabrlar dnlecek olsayd bir tek ku kulukaya yatmaya cesaret edemezdi, bir tek yumurta almaya cesaret edemezdi, bir tek iek amaya cesaret edemezdi, bir tek gs st vermeye cesaret edemezdi, bir tek gnl sevmeye cesaret edemezdi. Gilliatt kolunu deliin iine sokmutu; ahtapot onu yakalamt. Hayvan onu brakmyordu. Gilliatt bu rmcein sineiydi. Ayaklar kaygan akllarn yuvarlakl zerinde gerilmi, sa kolu ahtapotun kaylarnn yass sarlmalaryla sktrlm, bask altna alnm, beline kadar suyun iindeydi. Btn gvdesi bu korkun sargnn aprazlamalar, katlar altnda hemen hemen kayboluyordu. Ahtapotun sekiz kolundan kayaya yapmt, bei de Gilliatt'a. Bylece, bir yandan granite tutunarak, bir yandan da Gillliatt'a tutunarak onu kayaya balam oluyordu. Gilliatt'n zerinde iki yz elli tane emici vard. Korku,

tiksinme karma. Bir metreye yakn uzunlukta esnek parmaklar, etinizi aratran canl kabarcklarla dolu, son derece byk bir yumruk onu sktka skyordu. Daha nce de sylemitik, insan kendini ahtapottan koparamaz. Byle bir denemeye giriirse, ok daha kesinlikle balanr. Ahtapot ancak daha ok kapanr. Onun gc sizinkine orantl olarak artar. Daha byk bir sarsnt, daha sert bir skma meydana getirir. Gilliatt'n bavurabilecei ancak bir tek are vard: Ba: Yalnz sol eli serbestti ama, bilindii gibi, onu kuvvetle kullanabiliyordu. Onun iki sa eli vard denilebilir. Ak ba bu elindeydi. Ahtapotun dokunalarn kesemezsiniz; kesilmez bir deridir bu; ban altnda kayar. Sonra, yle st ste sarlmt ki bu kaylara vurulacak bir bak sizin etinizi de yaralard. Ahtapot korkuntur ama, ondan yararlanmann bir yolu vardr. Serk balklar bunu bilirler; ahtapotlarn denizde birtakm sert hareketlerde bulunduunu grm olanlarda bunu bilirler. Bunu domuzbalklar da bilirler; mrekkepbalnn kafa349 sini kesecek biimde bir srlar vardr. Ak denizde rastlanan btn o basz, cins cins mrekkepbalklar ite buradan gelir. Gerekten de ahtapot ancak bandan yaralanabilir. Gilliatt bunu bilmez deildi. Bu lde bir ahtapot hi grmemiti. lk seferde, en byk cinsine yakalanmt. Bakas olsa telalanrd. Boayla savata olduu gibi ahtapotla savata da hayvann hemen yakalanmas gereken bir an vardr: Boann ban edii an, ahtapotun da ban ileri uzatt an. Bu kvam karan mahvolmu demektir. Bizim btn bu anlattklarmz ancak birka dakika srmt. Gilliatt buna ramen iki yz elli vantuzun emmesinin arttn hissediyordu. Ahtapot haindir. Avn nce sersemletmeye alr. Yakalar, sonra bekleyebilecei kadar bekler. Gilliatt ban tutuyordu. Emilmeler artyordu. O ahtapota bakyordu, ahtapot da ona. Birdenbire hayvan altnc dokunacn kayadan ayrd, Gil-liatt'n zerine frlatarak onun sol kolunu yakalamaya alt. Ban da hzla ileri uzatt. Bir saniye daha geerse, ans-az Gilliatt'n gsne yapacakt. Delikanl, barndan kan emilerek, iki kolu smsk bal, lecekti. * Ne var ki Gilliatt uyank davranyordu. Gzetlendii iin gzetliyordu. Dokunatan kl pay kurtuldu. Hayvan tam gsn sraca srada silahl kolu onun zerine indi. Ters ynde iki titreme oldu: Biri ahtapotun titremesi, br Gilliatt'n. iki imein arpmas gibi bir ey oldu bu. Gilliatt bann ucunu yass yapkanla saplad. Bir kam vuruunun bkmesine benzeyen bir hareketle, iki gzn evresinde bir daire meydana getirerek, di sker gibi, ba kopard. Bu i bitmiti. Hayvan devrildi, ipten den amar gibi. Emici pompa paraland iin boluk bozuldu. Drt yz vantuz kayay da, 350 adam da birden braktlar. Bu paavra denizin dibine batt. Gilliatt arpmadan soluk solua kalmt. Ayaklarnn dibinde, akllarn zerinde, biimsiz iki pelte yn gryordu; ba bir yanda, geri kalan bir yanda. "Geri kalan" diyoruz, nk buna "vcut" denemezdi. Bununla birlikte, Gilliatt, can ekimenin yeni bir saldrsndan korkarak, dokunalarn ulaabilecei uzakln dna geriledi. Hayvan iyice lmt. Gilliatt ban kapatt. IV HBR EY GZLENMEZ, HBR EY KAYBOLMAZ

Gilliatt ahtapotu tam zamannda ldrmt. Hemen hemen soluu kesilmiti; sa koluyla gvdesi mosmordu; iki yz akn ilik belirlemeye balamt; bunlarn kimisinden kan fkryordu. Bu yaralarn ilac tuzlu sudur. Gilliatt denize dald. Avucuyia da gvdesini outuruyordu. Bu outurmalarn altnda ilikler kayboluyordu. Gerileyerek, suyun iinde daha ileri doru dalarak, farknda olmadan, ahtapotun zpknn yedii yarn yaknnda, daha nce de gzne arpan maaraya benzer eye yaklamt. Bu maara yanlamasna uzanyordu; asl maarann geni eperleri altnda kuruydu, suyu ekilmiti. Oraya biriken akllar onun tabann genel su dzeyinin stne ykseltmiti. Bu girinti olduka geni bir bask kemerdi; bir insan eilerek oraya girebilirdi. Denizalt maarasnn yeil aydnl o araya szlyor, hafife aydnlatyordu. yle oldu ki, Gilliatt ien derisini aceleyle outururken farknda olmadan ban kaldrd. Bak maarann iine dald. Bir rperti geirdi. 351 Bu deliin br ucunda karanlkta glen bir yz grr gibi oldu. "Hayal grmek" deyimini bilmezdi, ama olay bilirdi. Akl almaz olaylar, iin iinden kmak iin "hayal grme" adn verdiimiz rastlantlar tabiatta oktur. Hayal ya da gerek grntler geer. Orda bulunan kimse de bunlar grr. Daha nce de sylemi olduumuz gibi, Gilliatt bir dnrd. Peygamberlerin o hayal grme ycelii onda da vard insan hibir cezaya arplmadan ssz yerlerin dnr olamaz. Gece adam olduu iin pek ok defa kendisini aknla uratan o seraplardan birini gryorum sand. Girinti tam bir kire frnn andryordu. Sepet sap gibi bask bir hcreydi bu. Sarp kemer kovanlarnn, akl talarnn, kayadan kubbenin birletii, kmaz yolun bittii ve yeralt mezarnn ucuna kadar daralarak gidiyordu. Gilliatt oraya girdi, alnn eerek dipteki eye doru ilerledi. Gerekten de, bu neyse, glyordu. Bir l kafasyd bu. Orada yalnz ba deil, iskelet de vard. Bir insan iskeleti bu maarann iinde yatyordu. Cretli bir adamn bak byle rastlantlarda iin aslimi renmek ister. ' ;~Gilliatt baklarn evresinde dolatrd. Bir yn yengele kuatlmt. Bu yn hi kmldamyordu. l bir karnca yuvas gibi bir eydi bu. Btn bu yengeler canszd, ileri botu. uraya, buraya serpilmi topluluklar, maaray dolduran akl tann zerinde, biimsiz kmeler oluturuyordu. Gilliatt'n baklar baka yere dikilmiti, hi farknda olmadan onlarn zerine basmt. Yeralt mezarnn Gilliatt'n ulat ucunda daha da byh bir ynt vard: Dokunalardan, ayaklardan, bcek enelerin den olumu, kmldamayan, diken diken bir yn. Ak ks kalar dimdik duruyor, kapanmyorlard artk. Kemikten kutu lar dikenden kabuklarnn altnda hi kmldamyorlard; kimis ters dnm morumsu ukurlarn gsteriyordu. Bu ynt bi 352 kuatanlar savana benziyordu; bir ln karmakarkl vard onda. te iskelet bu ynn altndayd. Bu kskalar, kabuklar karmakarklnn altndan, yivle-riyle kafatas, omurlar, uyluk kemikleri, kaval kemikleri, trnaklar, boumlu uzun parmaklar gze arpyordu. Kaburga kemiklerinin yuvas yengelerle doluydu. Orada bir kalp arpmt. Gz deliklerini deniz kfleri kaplamt. Burun deliklerinde patalidis'ler tkrklerini brakmlard. Kayaln bu kesinde ne deniz yosunu, ne ot, ne de bir hava esintisi vard. Hibir kmldama yoktu. Diler srtyordu. Gln kayg verici yan l bann yapt glme taklididir. Denizin btn mcevherleriyle ilenmi, sslenmi uurumun bu alacak saray en sonunda kendini aa vuruyor, gizini sylyordu. Bu bir hayvan iniydi, ahtapot orada yayordu; ayn zamanda da bu bir mezard, orada bir adam yatyordu.

skeletin, hayvanlarn rktc hareketsizlii, bu ta kesilmenin zerine titreyen denizalt sularnn yansmasyla, belli belirsiz dalgalanyordu. Yengeler -korkun karklk- yemeklerini tamamlyorlarm gibi bir haldeydiler. Bu kabuklar bu iskeleti yermi gibiydiler. u lm avn zerindeki u l bceklerden daha garip bir ey olamaz. lmn karanlk srp gidii. Gilliatt'n gzlerinin nnde ahtapotun yemek dolab vard. Eyann derin dehetinin kendini sust yakalatt ac grnt. Yengeler adam yemilerdi, ahtapot da yengeleri. lnn yannda hibir elbise kalnts yoktu. Adam plak yakalanm olsa gerekti. Gilliatt, dikkatle, aratrarak, adamn zerindeki yengeleri kaldrmaya balad. Bu adam neyin nesiydi acaba? l gvdesi pek gzel bir biimde kesilip biilmiti dorusu. Bir anatomi dersi hazrl sanlabilirdi. Btn eti alnmt; bir tek kas kalmamt; bir tek kemik eksik deildi. Gilliatt meslekten olsayd, bunun farkna varrd. plak haldeki kemik zarlar bemDeniz ileri/F. 23 353 beyaz, parlak, cilalanm gibiydi. urada, burada birka suke-teni yeillenmi olmasayd, fildii sanlabilirdi. Kkrdakl blmeler zenle inceltilmi, korunmutu. Mezar byle yrek szla-tc kuyumculuk ileri yapar. l yengelerin altna gmlm gibiydi; Gilliatt onu oradan karyordu. Birdenbire hzla eildi. Omurga kemiinin evresinde ba gibi bir ey grmt. Bu, salnda adamn karnnn zerinde tokalanm olan bir deri kemerdi besbelli. Deri kflenmiti. Toka paslanmt. Gilliatt kemeri kendine doru ekti. Omurlar direndi, kemeri alabilmek iin onlar koparmak zorunda kald. Kemer olduu gibi duruyordu. zerinde bir kabuklu bcek tabakas meydana gelmeye balamt. Gilliatt kemeri yoklad, eline i yannda drt ke sert bir ey geldi. Tokay amak dnlemezdi bile. Deriyi bayla yard. Kemerin iinde kk bir demir kutuyla altn paralar vard. Gilliatt yirmi altn sayd. Demir kutu eski bir gemici tabakasyd, bir yayla alyordu. Tabaka pas iindeydi, smsk kaplyd. Yay da iyice paslanmt, artk ilemiyordu. Bak gene Gilliatt' skntdan kurtard. Ban ucunun bir dayanmas kutunun kapan atverdi. Kutu ald. inde ktlar vard. ncecik, drde katlanm kk bir kttomar kutunun dibini kaplyordu. Islakt ama, bozulmamt. Kutu sk skya kapand iin onlar korumutu. Gilliatt ktlarn katlarn at. Bunlar, her biri bin ingiliz liras, banknottu; toplam yetmi be bin frank ediyordu. Gilliatt bunlar gene katlad, kutunun iine yerletirdi, orada artakalan kk bir yere yirmi altn da koydu, kutuyu yeniden skca kapatt. Kemeri incelemeye balad. ;: Eskiden d cilal olan derinin d hamd. Bu yabani zemin zerine yal bir kara mrekkeple birka harf izilmiti. Gilliatt bu harfleri heceleye heceleye okudu: Clubin Aa. 354 : BR KARILA KARI ARASINDA LMN SIABLECE KADAR YER VARDIR. Gilliatt kutuyu gene kemerin iine koydu, kemeri de pantolonunun cebine yerletirdi. skeleti, yannda l ahtapotla, yengelerle brakt. Gilliatt ahtapotla, iskeletle bir arada bulunduu srada, deniz ykselerek giri boazn sular altnda brakmt. Gilliatt ancak o kayadan kemerin altndan dalarak kabildi. Pek zorluk ekmeden iin iinden syrlabilir; k biliyordu, bu deniz jimnastiklerinde de ustayd.

On hafta nce burada geen faciyay gz nne getirmek kolayd. Bir canavar bir baka canavar yakalamt. Ahtapot Clubin'i yakalamt. Amansz karanlkta bu, hemen hemen "ikiyzllklerin karlamas" adn verebileceimiz bir durum olmutu. Uurumun dibinde, beklemeyle karanlklardan oluan bu iki varlk arasnda rampa olmu, bir tanesi, hayvan olan, tekini, insan olann ldrmt. Uursuz adaletler. Yenge rm llerle beslenir, ahtapot da yengelerle. Ahtapot yzen bir hayvan, bir susamurunu, bir kpei, bir adam -durdurabilirse- geerken durdurur, kann ier, l gvdeyi suyun dibinde brakr. Yengeler denizin l yiyici do-nuzlan bcekleridir. ryen et onlar eker. Gelirler, ly yerler, ahtapot da onlar yer. l eyler yengecin iinde kaybolur, yenge de ahtapotun iinde. Bu yasay daha nce de belirtmitik. Clubin ahtapotun olta yemi olmutu. Ahtapot onu tutmu, bomutu; yengeler de yemilerdi. Bir dalga onu maaraya, Gilliatt'n onu bulduu girintinin dibine itmiti. Gilliatt oradan dnd. Kayalar aratryor, denizkestanele-ri, patelidis'ler aryordu; artk yenge istemiyordu. Ona insan eti yermi gibi gelecekti. stelik de gitmeden nce elinden geldii kadar iyi bir ye355 mek yemekten baka bir ey dnmyordu. Artk ona hibir ey engel olmuyordu. Byk frtnalardan sonra, kimi zaman gnlerce sren bir durgunluk gelir. Denizden yana korkulacak hibir tehlike yoktu imdi. Gilliatt ertesi gn gitmeye karar vermiti. Gece boyunca, ykselen deniz yznden, Dverler arasna yerletirilmi olan baraj elde tutmak gerekiyordu ama, Gilliatt bu baraj afak skerek bozmay, takay Doverler'in dna itmeyi, Saint-Sampson'a doru yelken amay tasarlyordu. Esen sakin gneydou rzgr tam da ona gereken rzgrd. Mays ay aydnlnn ilk eyreine giriliyordu; gnler daha imdiden uzamt. Gilliatt, kayalarda dolamas bitince, karn da aa yukar doyunca, takann bulunduu Dover'ler aralna dnd. Gne batmt. Akamn alacakaranl, "yeniay aydnl" ad verilebilecek o yar ay yla artyordu. Sularn ykselmesi doruk noktasna ulam, yeniden alalmaya balamt. Takann zerinde ayakta duran makinenin bacas frtnann dalgalaryla bir tuz tabakasyla kaplanmt, imdi bu tabakay ay - aartyordu. Bu da Gilliatt'a frtnann takann iinde pek ok yamur suyu, deniz suyu attn, ertesi gn yola kmak istiyorsa, tekneyi boaltmas gerektiini hatrlatt. Yenge av iin takadan ayrlrken, ambarda yaklak olarak bir kar kadar su bulunduunu grmt. Bu suyu dar atmak iin krei yeterdi. Kayn yanna gelince dehetle r-perdi. Teknenin iinde kara yakn su vard. Korkun olay! Taka su alyordu. Gilliatt yokken yava yava dolmutu. Tad bu ykle, kar su tekne iin tehlikeli bir arlkt. Gilliatt az daha ge-cikseydi, taka batabilirdi. Bir saat sonra gelmi olsayd, belki de suyun dnda ancak bacayla seren direini bulacakt... Karar vermek iin geirilecek bir dakika bile yoktu. Suyun girdii yeri bulmak, tkamak, sonra da tekneyi boaltmak ya da olmazsa hafifletmek gerekiyordu. Durande'n pompalar deniz kazasnda kaybolmutu; Gilliatt takann su boaltma kreiyle yetinmek zorundayd. Her eyden nce suyun girdii yeri bulmalyd. in en acele olan buydu. 356 Hemen ie koyuldu. rperiyor, giyinmek iin bile vakit ayrmyordu. Artk ne alk duyuyordu, ne de souk. Taka dolmaya devam ediyordu. Bereket versin, rzgr yoktu. En ufak bir rpnt tekneyi batrabilirdi. Ay batt. Gilliatt, eildi, yardan ok suya dald, uzun zaman el yordamyla arad. En sonunda teknedeki delii buldu. Kasrga srasnda teknenin erildii o tehlikeli anda, dayankl kayk ka doru gitmi, olduka hzla da kayaya arpmt. Kk Dover'deki kntlardan biri, teknenin iskele yannda bir gedik amt.

Bu gedik, kt bir rastlantyla -hemen hemen haincesine denebilir- ki onarm kaplamasnn birleme noktasnn yaknnda bulunuyordu; onun iin, Gilliatt'n, karanlkta, kasrga tela iinde, ayrca frtnann en iddetli annda yapt arama srasnda, delii grmesine engel olmutu. Krn kayg uyandran yan, geni olmasyd; gvenlik veren yan da, u anda i suyun altnda bulunmasna ramen, kayn sukesiminin stnde olmasyd. Teknede gedik ald srada boazn iindeki su iddetle alkalanyordu; artk sukesimi diye hibir ey kalmamt, su takann iine delikten girmiti; tekne de, bu arln altnda, bir kar kadar suya gmlmt; dalgalar yattktan sonra bile, ieri szan svnn arl sukesimi izgisini ykselttii iin delii suyun altnda tutmutu. Tehlikenin yaknl buradan geliyordu. Suyun ykseklii bir kartan kara kmt. Ne var ki, delik tkanabilirse teknede su boaltlabilirdi; kayk kurutulunca da, normal sukesimine kard, yara sudan ykselir, suyun dnda olunca da onarm kolay, hi deilse de mmkn olurdu. Daha nce de sylemitik. Gilliatt'n hl olduka iyi durumda olan marangozluk aralar vard. Ama, bu karar uygulayncaya kadar ne duraksama! Ne tehlike! Ne kt talih! Gilliatt suyun amanszca kaynadn iitiyordu. Bir sarsnt oldu mu her ey sulara gmlecekti. Ne sefalet! Belki de artk i iten gemiti, kim bilir! Gilliatt ac ac kendini sulad. Teknenin yarasna hemen bakmas gerekirdi. Ambardaki bir kar su onu uyarmalyd. Bu bir kar suyu yamura, denize yormakla aptallk etmiti. Uyu357 mu, yemek yemi olduu iin kendini sulad; hemen hemen frtnadan, geceden kendini sulu buldu. Her ey onun hatasy-d. Kendi kendine sylendii bu sert szler almasnn gidi gelilerine karyor, ne yapacan dnmesine engel olmuyordu. Gedik bulunmutu; bu ilk admd; onu stpyle tkamak ikinci admd. imdilik bundan ilerisi yaplamazd. Su altnda marangozluk yaplmaz. Teknenin krk yeri iskeleden yana, makinenin bacasn tutan iki zincirin arasndaki boluktayd. stpden yaplacak tka bu zincirlere balanabilirdi. Bu arada su ykseliyordu. Suyun kabarmas imdi kar geiyordu. Gilliatt dizlerinin stne kadar suya dalmt. VI DE PROFUNDIS AD ALTUM* Takann ara ambarndaki yedek paralar arasnda, Gilli-att'n emrinde, drt ucunda uzun halatlar bulunan, olduka byk, katranl bir tente vard. Bu tenteyi ald, iki ucunu, suyun girdii delikten yana bacann zincirlerinin iki halkasna halatlarla balad, tenteyi teknenin dna att. Tente bir araf gibi Kk Dover'le kayk arasna dt, suya batt. Ambara dolmak isteyen suyun itmesi onu tekneye, deliin zerine yaptrd. Su bask yaptka tente daha da yapyordu. Denizin kendisi onu yarn zerine yaptrmt. Teknenin yaras sarlmt. Bu katranl yelken bezi ambarn i eperiyle darnn dalgalar arasna giriyordu. Artk ieri bir tek damla su girmiyordu. Delik kapatlm ama, stpyle tkanmamt..... Bu bir vakit kazanmayd ancak. Gilliatt kreini eline ald, tekneyi boaltmaya bala. Onu in,. "Latince: "Uurumdan dorua." (ev.) 358 .; d. hafifletmenin oktan vakti gelmiti. Bu alma onu bir para stt ama, yorgunluu da son kerteyi bulmutu. Sonuna kadar gidemeyeceini, ambarn suyunu iyice kurutamayacan kendi kendine itiraf etmek zorunda kald. Pek az bir ey yemiti, bitkinlik duyduu iin de kendinden utanyordu. almasnn ilerlemesini dizkapaklarndaki suyun inmesiyle lyordu. Bu alalma pek ar gidiyordu. stelik, delik ancak geici olarak kapatlmt. Yara hafiflemiti; iyi edilmi deildi. Suyun delie doru ittii tente ambarn iinde ikinlik yapmaya balyordu. Bu ikinlik de yelken bezinin iinde, onu patlatmaya alan bir yumruu andryordu. Dayankl, katranl yelken bezi dayanyordu ama, ikinlikte gerilme artyordu, yelken bezinin sonuna kadar dayanaca hi de

kesin deildi, her an ikinlik yarlabilirdi. Suyun ieriye boalmas yeniden balayabilirdi. Byle durumlarda -tehlikedeki gemi tayfas bunu bilir- bir tkatan baka are yoktur. El altnda bulunan her trl paavra alnr, gemici dilinde "krk" ad verilen her ey toplanr, atlan iindeki tentenin ikinlii elden geldii kadar geri itilir. Bu "krklerden Gilliatt'n elinde yoktu. Paavra, stp olarak nesi varsa ya almalarnda kullanlmt ya da rzgrda dalmt. Gerektiinde, kayalarn arasn aratrarak birka kalnt bulabilirdi. Tekne onun bir eyrek saat kadar ayrlabilmesine yetecek derecede hafiflemiti ama, bu aratrmay ksz nasl yapabilirdi ki? Karanlk tamd. Artk hi ay kalmamt; ancak yldzl karanlk gkyz vard. Gilliatt'n fitil yapmak iin kuru leme halat, mum yakmak iin iya, tututurmak iin atei, barndrmak iin feneri yoktu. Takada da, kayalkta da her ey karmakark, belirsizdi. Yaral teknenin evresinde suyun ses kard iitiliyordu ama, atlak grlmyordu bile; tentenin artan gerilmesini Gilliatt elleriyle anlyordu. Bu karanlkta, su yzndeki kayalklarda dalm yelken bezi paralarn, katransz beyaz halatlar nasl bulabilirdi ki? Oralar aka grmeden bu paavralar nasl toplayabilirdi? zgn zgn, geceye bakyordu. Btn yldzlar ldyordu, onun bir tek mumu yoktu. Kayn iinde sv ktlesi azald iin d basn artyor, 359 tentenin ikinlii de byyordu. Giderek daha da kabaryordu. Patlamak zere olan bir ban gibiydi. Bir an iin dzelen durum yeniden korkutucu bir hale geliyordu. Bir tka kesinlikle gerekiyordu. Gilliatt'n artk elbiselerinden baka bir eyi yoktu. Hatrlanaca gibi, kurutmak iin onlar Kk Dover'in knt kayalar zerine sermiti. Gidip onlar toplad, getirip takann kenarna brakt. Muambasn ald, suyun iine diz kerek, tentenin iini darya doru iterek, bylece de onu boaltarak muambay yarn iine soktu. Muambaya koyun postunu, koyun postuna yn gmleini, yn gmleine gemici ceketini ekledi. Hepsini oraya yerletirdi. zerinde artk bir tek giyim eyas vard, onu da kard, pantolonuyla tkac bytt, salamlatrd. Tka yaplmt, yeterli grnyordu. Bu tka, sarl olduu tenteyle birlikte, yarn dna tayordu, ieri girmek isteyen su engeli sktryor, yarn zerini yararl bir ekilde geniletiyor, salamlatryordu. Bu bir eit dtan kompresti. eride, ancak ikinliin merkez ksm geri itildiinden yarn, tkacn btn evresinde, tentenin daire biimi bir kararts kalyordu. Yarn entikleri de onu oraya iyice yaptryordu. Delik krletirilmiti. Ne var ki bundan daha ereti bir ey olamaz. Tenteyi yaptran, yarn o sivri knllar onu delebilir, bu deliklerden gene su girebilirdi. Gilliatt karanlkta bunun farkna bile varmyordu. Bu tkacn sabaha kadar dayanaca pek de kesin deildi. Gilliatt'n kaygs biim deitiriyordu ama, gc azaldka da kaygs artyordu. Yeniden ambar boaltmaya balamt ama, kollarnn gc kesilmiti, suyla dolu krei zorlukla kayrabiliyordu. plakt, souktan rperiyordu. Sonun korkun yaklamasn sezinliyordu. Aklndan bir ihtimal geti: Belki de ak denizde bir yelkenli vard. Tesadfen Dover sularndan geen bir balk ona yardm edebilirdi. Bir yardmcnn mutlaka gerekli olduu an gelmiti. Bir adamla bir fener... her ey kurtulabilirdi. ki kii olun360 ca ambar kolaylkla boaltabilirlerdi. Kayk, aknts kesilir kesilmez artk bu sv yknden kurtulaca iin, ykselecekti; sukesimi dzeyine kavuacak, yark suyun dna kacak, kalafat yaplabilecekti; tkacn yerine hemen bir kaplama paras konacakt; yarn zerine konan geici tka yerine tam bir onarm yaplacakt. Yoksa, sabaha kadar, btn gece beklemek gerekti! Teknenin batmasna yol aabilecek uursuz gecikme.

Gilliatt' acelenin atei sarmt! Rastlant olarak grnrlerde bir gemi feneri varsa Gilliatt Byk Dover'in tepesinde iaret verebilirdi. Hava durgundu, rzgr yoktu, deniz yoktu, gkyznn yldzl zemini zerinde kollarn sallayan bir adam kolayca seilebilirdi. Bir kaptan, hatta bir kayk bile drbnn Dover Kayalklan'na dikmeden bu sulardan gemezdi; ihtiyatl davranmak iin hep byle yaparlard. Gilliatt kendisini greceklerini umdu. Batk gemiye trmand, dml ipe yapt, Byk Dover'in zerine kt. Ufukta bir tek yelkenli yoktu. Bir tek fener yoktu. Su gz alabildiine sszd. Hibir yardm, hibir dayanak umudu yoktu. O ana kadar grlmemi bir ey: Gilliatt kendinde dayanacak g bulamyordu, btn gcn kaybetmiti. Karanlk yazg imdi onu eline geirmiti. Kay, Duran-de'n makinesi, btn abas, btn baars, btn cesaretiyle uurumun mal olmutu. Artk hibir sava olana kalmamt; boynu eik bir hale gelmiti. Denizin kabarmasna, sularn ykselmesine, gecenin srp gitmesine nasl engel olabilirdi ki? Bu tka onun tek dayanak noktasyd. Onu yapmak, tamamlamak iin kendini tketmi, tkenmiti; artk onu ne glendirebilir, ne de salamlatrabilirdi; tka neyse oydu, ylece kalacakt. Btn abalama kesin olarak bitmiti. Deliin zerine yerletirilen o abucak hazrlanveren takm denizin emrindeydi. Bu cansz engel nasl davranacakt acaba? imdi artk arpan oydu, Gilliatt deil. O paavrayd arpan; bu dnce deil. Bir suyun kabarmas yar amaya yeterdi. Az ya da ok basn; btn sorun ite buydu. Her ey mekanik iki niceliin mekanik arpmasyla so361 nulanacakt. Gilliatt bundan sonra ne yardmcya yardm edebilir, ne de dman durdurabilirdi. Artk hayatnn ya da lmnn ancak seyircisiydi. Yazgnn bir parasyken, son dakikada yerini bilinsiz bir direnmeye brakmt. O zamana kadar geirmi olduu skntlar, dehetler bunun yannda hi kalyordu. Dover Kayalklan'na gelince, yalnzlkla kuatldn, yakalanr gibi olduunu grmt. imdilik yalnzlk onu kuatmaktan da ileri gidiyor, onu iine alyordu. Bin bir tehlike birden ona yumruunu sallyordu. Esmeye hazr rzgr oradayd; kkremeye hazr deniz oradayd. Bu az -rzgr- tkamak olanakszd; u enenin -denizin- dilerini skmek olanakszd. Gilliatt gene de arpt; insanken okyanusla gs gse savamt; frtnayla boaz boaza gelmiti. Daha baka kayglara, daha baka skntlara kar koymutu. Btn felaketlerle uramas gerekmiti. Elinde hibir ara yokken iler yapmas, hibir yardm grmeden ykler kaldrmas, hibir bilgisi olmadan sorunlar zmesi, hibir erzak olmadan yiyip imesi, yataksz, damszken uyumas gerekmiti. Korkun bir sehpa olan bu s kayaln zerinde, srasyla, istedii zaman ana, istedii zaman cellat olan doann eitli ikenceli uursuzluklar elinde ikenceye yatrlmt. Yalnzl yenmi, al yenmi, susuzluu yenmi, souu yenmi, nbeti yenmi, almay yenmi, uykusuzluu yenmiti. Yolunu tkamak iin birlemi engellerle karlamt. Yokluktan sonra madde, denizden sonra kasrga, kasrgadan sonra ahtapot; canavardan sonra hayalet. Ackl son olay. Gilliatt'n dman yenmi olarak kmay tasarlad bu kayalkta, l Gilliatt glerek ona bakmaya geliyordu. Hayaletin srtmas haklyd. Gilliatt mahvolduunu sanyordu. Kendini Clubin gibi lm gryordu. K, alk, yorgunluk, paralanacak kalntlar, bir tekneden bir tekneye tanacak makine, gndnm frtnalar, rzgr, gk grlts, ahtapot... btn bunlar szan suyun yannda hiti, insan soua kar atei, ala kar kayalarn bceklerini, susuzlua kar yamuru, kurtarmann zorluklarna kar almay, abay, denize frtnaya kar dalgakran, ahtapota 362 kar ba kullanabilirdi. Gilliatt da onlar kullanmt. Szan suya kar, hi. Kasrga ona bu uursuz ayrlma selamn brakyordu. Son saldr, hain kl, yenilenin yenene sinsi saldrs. Kaan frtna arkasndan bu son oku frlatyordu. Geri ekilen, arkasna dnyor, vuruyordu. Jarnac'm* uurumda savurduu yumruktu bu.

Frtnayla arplabilir; bir szmayla nasl savalr? Tka dayanmazsa, delik yeniden alrsa, teknenin denize gmlmesine hibir ey engel olamazd. Bu, zlen bir atardamar bayd. Bir kere de tekne suyun dibine batt m, o ykle, makineyle, onu oradan karmak iin hibir are yoktu. Muazzam iki ayn yce almas bir yok olmayla sonulanyordu. Yeniden balamak olanakszd. Gilliatt'n artk ne demirhanesi vard, ne de aralar. Belki de afak skerken, btn eserinin ar ar, kar konulmaz bir halde uuruma gmldn grecekti. insann ayaklan altnda korkun bir g bulunduunu sezmesi... ne rknt verecek bir ey! Uurum onu kendine ekiyordu. Kay sulara gmldkten sonra, teki gibi, Adam Kaya-s'nda kazaya urayan gemici gibi, alktan, souktan lmekten baka yapacak ii kalmyordu. Grlmezin iinde bulunan bilinler, koruyucular, tam iki ay boyunca unu grmlerdi: Bir yanda geni alanlar, dalgalar, rzgrlar, imekler, gktalar; te yandan bir adam; bir yanda deniz, te yanda ruh; bir yanda sonsuzluk, te yanda bir atom. arpma da olmutu. ite imdi belki de bu mucize baarszla uruyordu. Bylece bu iitilmemi kahramanlk gszle ulayordu. Gs gerilen bu korkun arpma. Hi'in Her ey'e kar bu savamas, bu bir kiilik ilyada Destan bylece umutsuzlukla, kederle sonulanyordu. "Baron Jarnac (1508-1572) delloda rakibini eskiden yara alm olan dizine anszn bir kl vurarak yenmiti, (ev.) 363 Gilliatt, lgna dnm, bolua bakyordu. Artk bir tek giyecek eyi bile yoktu. Sonsuzluun karsnda rlplakt. Bunun zerine, btn bu bilinmez arln bitkinlii iinde, kendisinden ne beklendiini bilemeden, kendini karanlkla karlatrarak, bu azaltlamaz karanln karsnda, sularn, dalgalarn, denizin, kpklerin rzgrlarn grlts iinde, bulutlarn altnda, esintilerin altnda geni, dank gcn altnda, u kanatlarn, yldzlarn, mezarlarn gizemli gk kubbesinin altnda, okyanusla, zerinde yldz kmeleriyle, anlalmazn altnda yld, vazgeti, kayann zerine boylu boyunca, srtst yatt. Yz yldzlara dnkt. Yenilmi olarak, korkun derinliin karsnda ellerini kavuturarak, sonsuzluun iinde bard: "Acyn!" Yce glere yenilince onlara yalvard. Orada, u denizin ortasnda, u kayann stnde, u gecenin iinde, yapayalnz, bitkinlikten yklmt; yldrmla vurulmu gibiydi; sirkteki bir gladyatr gibi plak; yalnz, sirk yerine uurum, yrtc hayvanlar yerine karanlklar, halkn gzleri yerine bilinmezin bak, Vesta rahibeleri yerine yldzlar, Caesar yerine Tanr... o da, btn bunlarn karsnda yapayalnzd. Souun, yorgunluun, gszln, yakarn, karanln iinde eriyormu gibi geliyordu ona. Gzleri kapand. VII BLNMEZN NDE BR KULAK VARDIR Birka saat geti. Gz kamatran prl prl parlak gne dodu. lk Byk Dover'in dzl zerinde kmldamadan duran ekli aydnlatt. Gilliatt't bu. Hl kayann zerinde uzanm, yatyordu. Souktan donmu, katlm bu plaklkta bir tek rperti bile yoktu. Kapal gzkapaklar bembeyazd. Onun l olup olmadn anlamak ok zordu. Gne ona bakarm gibiydi. 364 ,i k -i Bu plak adam l deilse bile, lme o kadar yaknd ki en ufak souk bir rzgr onu ldrmeye yeterdi. Ilk, canlandrc rzgr esmeye balad; maysn bahar soluu. Bu arada gne derin mavi gkyznde ykseliyordu; , daha az yatay olunca, kzllat. Aydnl scaklk haline geldi, Gilliatt' sard.

Gilliatt hi kmldamyordu. Soluk alyorsa bile, bir aynay ancak belli belirsiz donuklatracak, snmeye hazr bir soluktu bu. Gilliatt'n zerinde gnein nlar giderek daha dik olarak ykseliyordu. nceleri lk olan gne imdi scakt. Kaskat, plak vcut hl kmldamadan duruyordu; yalnz, deri morluunu biraz yitirmi gibiydi. Gne, ba ucuna yaklanca, Dover dzlnn zerine tam tepeden, diklemesine dt. Gkyznn yukarsndan bir k seli boand; durgun denizin geni k yansmas da buna eklendi; kaya lnmaya balad, adam stt. Bir i ekme Gilliatt'n gsn kaldrd. Yayordu. Gne hemen hemen yakc okamalarn srdrd. Rzgr artk le rzgr, yaz rzgr olmutu, geveke eserek bir az gibi Gilliatt'a yaklat. Gilliatt kmldad. Denizin durgunluu anlatlr gibi deildi. ocuunun yanndaki bir stninenin mrlts vard onda. Dalgalar s kayal sanki beik gibi sallyorlard. Gilliatt' tanyan deniz kular, kaygyla, onun zerinde uuyorlard. Bu artk onlarn eski vahi kayglar deildi; bilinmez hangi sevgi dolu, kardee bir eydi. Kesik kesik lklar koparyorlard. Ona sesleniyorlarm gibi bir halleri vard. Bes-beli onu seven bir mart, yan bana gelecek kadar yaknlk gsterdi. Onunla konumaya balad. Adam hi de onu iitir gibi grnmyordu. Ku onun omzuna srad, yavaa dudaklarn gagalad. Gilliatt gzlerini at. Kular, sevinli, rkek, uup katlar. Gilliatt dorulup ayaa kalkt, uyanan bir aslan gibi gerin365 di, dzln ucuna kotu, altndaki Dover'ler aralna bakt. Taka orada olduu gibi duruyordu. Tka dayanmt; belki de deniz onu pek hrpalamamt. Her ey kurtulmutu. Artk Gilliatt'n bitkinlii kalmamt. Gcn yeniden kazanmt. O baygnlk bir uykuya dnmt. Tekneyi boaltt, ambarn suyunu kuruttu, delinen yeri su-kesiminin dna brakt. Giyindi, su iti, bir eyler yedi, neelendi. Teknedeki yark, gn nda incelenince, Gilliatt'n sandndan daha byk almay gerektirdii grld. Olduka nemli bir yarayd bu. Gilliatt'n onu onarmas iin btn gn ancak yetti. Gilliatt, ertesi gn, afak vakti, baraj bozduktan, boazn kn atktan, suyun szmasn yenen o paavralar srtna giyindikten sonra, Clubin'in kemeriyle yetmi be bin frank da yannda, kalafat edilen takann iinde, kurtulan makinenin yannda, uygun bir rzgrla kusursuz bir denizde Dover Kayalk-lar'ndan kt. Geminin burnunu Guernesey'e krd. . Kayalktan ayrld srada, orada biri bulunsayd onun alak sesle Bonny Dundee trksn sylediini duyard. 366 NC BLM DERUCHETTE BRNC KTAP GECE VE AY '" " ."::. ' ..., !' LMANIN ANI Bugn Saint-Sampson hemen hemen bir kenttir; krk yl ncesinin Saint-Sampson' ise bir ky gibiydi. Bahar gelip de uzun k geceleri sona erince, orada geceleri ksaltrlar, erkenden, gne batar batmaz, yataa girerlerdi. SaintSampson eskiden karartma yasasna bal bir kyd, erkenden mumunu sndrmek alkanln gene de brakmamt. Orada gnele kalklr, gnele yatlrd. Bu eski Normandiya kyleri tavuk kmesi gibidirler. Ayrca unu da belirtelim ki, Saint-Sampson'da, birka zengin ailesinin dnda, halk ya taoca iisidir ya da dlger. Liman bir kalafat limandr. Btn gn ya ocaklardan ta kartlr ya da kaln am, mee kalaslar ilenir; burada

ksk, urada eki. Boyuna mee tahtasnn ya da granitin ilenmesi. Akam olunca yorgunluktan dklrler, kurun gibi ar bir uykuya dalarlar. Sert iler derin uykular verir. Lethierry Efendi, mays banda bir akam, birka dakika, aalardaki yeniaya baktktan, gecenin serinliinde, Bravees'-de, tek bana dolaan Deruchette'in ayak seslerini dinledikten sonra, limana bakan odasna girdi, yatt. Douce'la Grace daha nce yatmlard. Deruchette'ten 367 baka, evde herkes uyuyordu. Saint-Sampson'da da herkes uyuyordu. Her yanda kaplar, pencereler kapanmt. Sokaklarda hibir gidi geli kalmamt. Hizmetilerin, uaklarn yatmak zere olduunu bildiren birka seyrek k, snmek zere olan gzlerin krpmas gibi, urada, burada, damlardaki at pencerelerini kzllatryordu. Tarih olarak drt tane bir -1111, yani bin yz on bir- rakamn tamak acayipliini Jersey'deki Saint-Brede Kilisesi'yle paylaan o, sarmak kapl, Romen mimar tarz an kulesinde saat dokuzu alal epey olmutu. Lethierry Efendi'nin Saint-Sampson'da halk arasnda n, baarsna dayanyordu. Baar ortadan kalknca, boluk olmutu. Talihsizliin bulac olduuna, mutlu olmayan kimselerin vebaya yakalanm olduklarna inanmak gerekir, nk onlar son derece hzla garanti altna alrlar. yi ailelerin oullar Deruchette'ten kanyorlard. Bravees'lerin evresindeki yalnzlk imdi o hale gelmiti ki o gn btn Saint-Sampson' grltye boan blgesel kk "byk olay" orada duyulmamt bile. Dinsel evrenin bapapaz, sayn Joe Ebenezer Caud-ray zengin olmutu. Amcas, Saint-Asaph'n grkemli barahi-bi, Londra'da lmt. Daha o sabah ngiltere'den gelen, seren direi Saint-Pierre-Port Liman'nda gze batan posta yelkenlisi Cashmere haberi kente getirmiti. Cashmere ertesi gn le vakti Southampton'a dnecekti, sylendiine gre de, el: de edilecek byk bir mirasn daha baka kanlmaz ileri hesaba katlmazsa, vasiyetnamenin resmi al iin ksa bir sreyle ngiltere'ye arlan sayn bapapaz da sylemiti. Cashmere gemisi, sayn Ebenezer, len amcas, zenginlii, gidii, gelecekte ulaabilecei yksek mevkiler mrltlarn temelini oluturmutu. Bir tek ev -Bravees Kona- bundan hi haberli olmam, sessiz kalmt. Lethierry Efendi, soyunmadan, elbiseleriyle, hamann zerine kendini asmt. Durande'n felaketinden beri, hamana kendini atvermek onun tek aresiydi. Ot minderinin zerine uzanvermek... her tutuklunun bavurduu eydir bu. Lethierry Efendi de zntnn tutsayd. Yatveriyordu; bu bir silah brakmasyd, bir soluk tazeleme, fikirlere bir ara vermeydi. Uyuyor muydu? Hayr. Uyank myd? Hayr. Szn dorusunu sylemek gerekirse, iki buuk aydan beri, -aradan tam 368 iki buuk ay gemiti- bir uyurgezer gibiydi. Hl kendisini to-parlayamamt. Byk bitkinliklere, zgnlklere urayanlarn tand o kark, belirsiz ruh durumu iindeydi. Szleri dnce deildi, uykusu dinlenme deildi. Gndz uyank bir adam deildi, gece uyuyan bir adam deildi. Ayaktayd, sonra yatyordu, ite hepsi bu kadar. Hamanda bulunduu zamanlar, kendini bir para unutabiliyordu, o buna "uyku" adn veriyordu. Hayaletler onun zerinde, iinde uuyorlard; belirsiz yzlerle dolu olan gece bulutlu beyninin iinden geiyordu; mparator Napoleon ona hatralarn yazdryordu; birok Deruchette vard; garip kular aalarn zerine konmutu; Lonsle-Saulnier sokaklar ylan haline geliyordu. Karabasan umutsuz zntnn direnmesiy-di. Lethierry Efendi gecelerini d grmekle, gnlerini de hayal etmekle geiriyordu. Kimi zaman btn bir leden sonrasn, anmsanaca gibi, limana bakan yatak odasnn perceresinde, hi kmldamadan, ba nne eik, dirsekleri tan zerinde, kulaklar yumruklarnn iinde, srt btn dnyaya dnk, bak penceresinin birka adm tesinde evinin duvarna gml, eskiden Durande'n palamarnn baland khne demir halkaya dikili, ylece duruyordu. Bu halkay kaplayan pas seyrediyordu. Bilinsiz yaama durumuna gelmiti. Gerekleebilecek dncelerinden yoksun kalnca en kahraman kimseler bile bu hale gelirler. Boalveren varlklarn etkisidir bu. Hayat bir yolculuktur; dnce de, tutulan yol. Gidilecek yol kalmaynca, insan durur. Hedef kaybolmu,

g lmtr. Yazgnn diledii yargy verme yetkisi vardr. De-neiyle bizim manevi varlmza bile dokunabilir. Umutsuzluk, keder ruhun iten el ektirilmesi gibi bir eydir. Ancak ok byk ruhlar buna dayanabilirler; o bile kukuludur. Lethierry Efendi, zihnin kurcalanp durmasna "dnme" ad verilebilirse, bir eit bulank uurumun dibinde, boyuna dnyordu. Azndan una benzer zgn kelimeler dklyordu: "Artk yukardan, k biletimi istemekten baka yapacak bir eyim kalmad." unu da belirtelim ki, deniz gibi karmak olan bu yaradDeniz ileri/F. 24 369 lta -ho, onun bir deniz rn oJduunu da syleyebiliriz ya-bir eliki: Hi dua etmezdi. Gsz olmak bir gtr. Bizim iki krlmz -yazgyla doa- karsnda, kii gszl iinde dayanak noktasn -duay- buldu. insanolu korkuyu imdadna arr; rkntsnden yardm ister; kayg bir diz kme ddr. Ruha zg olan yce g -dua- bilmeceyle ayn trdendir. Dua karanlklarn yceliine seslenir; dua bilmeceye karanln gzleriyle bakar; yalvaran bu bakn gl duraanl karsnda da bilinmezin bir yumuamas, yola gelmesi sezilir. nsann grr gibi olduu bu olanak da bir avuntudur. Gelgelelim, Lethierry dua etmezdi. Mutlu olduu zamanlarda, onun iin Tanr vard, hatta denebilir ki etten, kemikten bir Tanr. Lethierry onunla konuur, ona sz verir, adeta zaman zaman onunla el skrd. Bana gelen felaket ise, Tanr ortadan silinmiti. Sk sk rastlanan bir olayd bu. nsan kendine etten; kemikten bir Tanr yaratrsa, ite bu durumla karlar. iinde bulunduu ruh halinde, Lethierry iin bir tek belirli grnt vard: Deruchette'in glmsemesi. Bu glmseyiin dnda, her ey karanlkt. Birka zamandan beri, Deruchette'in o sevimli glmseyii daha seyreklemiti; belliydi ki bu, Durande'n yitimi yzndendi; olayn tepkisini sezinlemjgti. Dnceli grnyordu. O ku, o ocuk incelii kaybolmutu. Artk onun, sabahlar, afak vakti atlan top sesine eilerek selam verdii, doan gnee: "Gnaydn! Ltfen ieri buyrun!" dedii grlmyordu. Zaman zaman -bu tatl yaratkta zc bir ey- ok ciddi bir hale brnyordu. Bununla birlikte, Lethierry Efendi'ye glmek iin aba gsteriyordu; onu oyalamaya alyordu ama, neesi gnden gne soluyor, parlakln kaybediyordu, bir ine saplanan kelebein kanad gibi tozla kaplanyordu. unu da ekleyelim ki, ya amcasnn zlmesine zlmesinden, -nk byle yank aclar vardr- ya da baka nedenlerden dolay, imdi dine kar son derece eilimli grnyordu. Eski bapapaz B. Jaquemin Herode zamannda, bilindii 370 I gibi, kiliseye ylda ancak drt defa giderdi. imdi pek sk gidiyordu. Ne pazar ayinini karyordu, ne de perembe ayinini. Dinsel evrenin dindar kiileri bu tvbekrl sevinle karlyorlard, nk, erkekler ynnden bunca tehlikeyle kar karya bulunan bir gen kzn byle Tanr'ya ynelmesi byk bir mutluluktu. Hi olmazsa, bylece zavall ana babann kaamak sevgilerden yana gnlleri rahat olurdu. Akamlar, hava uygun olunca, Bravees Kona'nn bahesinde bir iki saat geziniyordu. Hemen hemen Lethierry Efendi kadar dnceliydi, hep de yalnz dolard. En son o yatyordu. Yalnz, gene de Douce'la Grace ona biraz daha gz kulak oluyorlar, hizmetilie karan o gzetleme igdsyle onu gz hapsinde tutuyorlard; hizmet etmek sknts gzetlemeyle giderilir. Lethierry Efendi'ye gelince, kafasnn bulunduu bulank durumdan, Deruchette'in alkanlklarndaki bu ufak deiiklikler gznden kayordu. O hi de gen kz dads olarak dnyaya gelmemiti. Deruchette'in kilisedeki ayinleri hi karmaynn bile farknda deildi. Rahipler snfyla ilgili eylere, kiilere kar nyargsna inatla bal olduundan, bu kiliseye gidileri hi de sevinle karlamazd.

Bu onun ruhsal durumunun deimediinden deildi. znt buluttur, biim deitirir. Daha yukarda da sylediimiz gibi, gl ruhlar, felakete uraynca grevlerinden bsbtn deilse de biraz uzaklarlar. Lethierry gibi yiit yaradlllar belirli bir zaman iinde tepki gsterirler. Umutsuz zntnn gittike ykselen dereceleri vardr. Bitkinlikten bezginlie, bezginlikten byk zgnle, zgnlkten perianla klr. Perianlk bir alacakaranlktr. Ac karanlk bir neeyle oraya karr. Perianlk zgn olmann mutluluudur. Bu ac hafiflemeler hi de Lethierry iin deildi; onun yaradl da, felaketinin cinsi de bu ayrntlar iine alyordu. Yalnz, onu yeniden bulduumuz srada, ilk zgnlnn hayali, bir haftadan beri, aa yukar dalmaya doru gidiyordu; daha az zgn deilse de, daha az canszd; hep kaygl, kara dnceliydi ama, daha az tasalyd; gerekleri, olaylar 371 belirli bir lde kavramaya balyordu, "geree dn" ad verilebilecek olaydan bir eyler sezinlemeye balamt. Bylece, gndzleri, alt kattaki bask salonda, konuanlarn szlerini dinlemiyordu ama, onlar iitiyordu. Bir sabah Grace sevinle Deruchette'e gelip Lethierry Efendi'nin gazetesinin katn atn duyurdu. Gerein bj yar kabul edilii, aslnda, iyi bir iarettir. Bu iyi olma dnemidir. Byk felaketler bir ba dnmesidir. Ondan insan byle kurtulur. Ne var ki bu iyileme, ilk nce, ktye doru bir arlama etkisi gsterir. Daha nceki dalgnlk hali acy zayflatyor, krletiriyordu; hibir eyden kurtulmak yoktur, her ey kanatr, yara arlar. Fark edilen her ayrntyla ac artar. Hatrada her ey yeniden grlr. Her eyi anmsamak her eyin zlemini duymaktr. Geree bu geri dnte her eit ac tadn art vardr. nsan kendini daha da kt durumda grr. te Lethierry de bunlar duyuyordu. Daha belirli bir ekilde ac ekiyordu. Onu gerek duygusuna dndren bir sarsnt oldu. Bu sarsntnn ne olduunu anlatalm. 15 ya da 20 nisana doru, bir gn leden sonra, Brave-es Kona'nn alt kattaki bask salonun kapsnda, postacy haber veren iki vuru duyulmutu. Douce kapy at. Bir mektup gelmiti. Bu mektup denizden geliyordu. Lethierry Efendi'ye gnderilmiti. Lizbon damgasn tayordu. Lethierry yatak odasna Kapanmt. Douce mektubu ona gtrd. Adam mektubu eline ald, masasnn zerine brakt; ona bakmamt bile. Mektup, bir hafta kadar, hi almadan masann zerinde kald. Derken, bir sabah Douce'nin Lethierry Efendi'ye: "Beyim, mektubunuzun zerindeki tozu alabilir miyim?" diyecei tuttu. Lethierry uykudan uyanr gibi oldu. "Doru!" dedi. ; Mektubu at. > ,' -: unlar okudu: ,;. ; .-.,-: ; ; :' >, Denizden, 10 mart ;;} 372 Saint-Sampson'da Lethierry Efendi'ye, Size vereceim haberlere sevineceksiniz. Dnlmez lke'ye doru yol alan "Tamaulipas" gemisinde bulunuyorum. Tayfa arasnda Guernesey'li, Ahier-Tostevin adnda bir gemici var. O geri dnecek. Size anlatacaklar var. Lizbon'a giden "Hernan Cortez" gemisiyle karlamamzdan yararlanarak size bu mektubu gnderiyorum. aracaksnz: Ben namuslu bir adammdr. Clubin Aa kadar namuslu bir adamm. Gelen eyin elinize getiine inanmam gerek; gene de olay benim size anlatmam belki de bouna olmaz. Mesele u: Sermayenizi size geri verdim.

Bir para usulsz ekilde, sizden elli bin frank bor almtm. Saint-Malo'dan ayrlmadan nce, size verilmek zere, gvendiiniz adama, Clubin Aa'ya, her biri bin ingiliz liras tane banknot teslim ettim; bu da, yetmi be bin frank eder. Hi phesiz bu demeyi yeterli bulacanz umarm. Clubin Aa faizlerinizi de ald, paraya hrsla el att. Bana pek gayretli grnd, onun iin, ite size haber veriyorum. Gvenilir adamnz. :. .< '''!' Rantaine Not-Clubin Aa'nn tabancas vard; ondan dolay makbuz alamadm. Bir torpile dokunun, doldurulmu bir Lyde iesine dokunun. Lethierry Efendi'nin bu mektubu okurken duyduu eyi duyarsnz. u zarfn altnda, ilk zamanlarda hi de dikkat etmedii drde katlanm u kt tabakasnn zerinde, bir sarsnt vard. u yazy tand, u imzay tand. Olaya gelince, nce ondan hibir ey anlamad. yle bir sarsnt ki, dncesini ayaklandrd, denebilir. Rantaine'nin Clubin'e emanet ettii yetmi be bin frank bir bilmece olduundan, Lethierry'nin beynini almaya zorla373 mas bakmndan, sarsntnn yararl yanyd. Bir tahminde bulunmak dnce iin yararl bir uradr. Dnme uyanr, mantk arlr. Birka zamandan beri Guernesey kamuoyu Clubin'i, bunca yldan beri sayg, sevgi dolamnda oybirliiyle kabul edilmi olan bu namuslu adam yeniden yarglamaya girimiti. Herkes kendi kendine soruyor, kukulanmaya balyor, lehte, aleyhte iddialara giriiliyordu. Garip aydnlanmalar olmutu. Clubin aydnlanmaya balyordu, yani kararyordu. 619 numaral ky koruma memurunun ne olduunu renmek iin Saint-Malo'da bir aratrma almt. Adliye yanl yolda yrmt, buna da sk sk rastlanr. Ky koruma memurunun Zuela'nn ie ald, ili'ye gitmek zere "Tamaulipast'a bindirildii tahmininden hareket etmiti. Bu kusursuz varsaym pek ok yanlmaya yol amt. Adliyenin uza grememe hastal Rantaine'i fark edememiti. Yalnz, yol alrken, yava yava ilerlerken, sorgu yarglar baka izler bulmulard. Karanlk olay karmak hale gelmiti. Clubin bilmecenin iine girmiti. "Tamaulipas'\n gidiiyle Durande'n batmas arasnda, bir rastlant, belki de bir iliki kurulmutu. Clubin'in tannmadn sand Dinan kapsndaki meyhanede onu tanmlard. Meyhaneci konumutu: Clubin bir ie iki almt. Kimin iin? Saint-Vincent Soka'ndaki silah konumutu: Clubin tabanca almt. Kime kar? Jean Han'nn sahibi hanc konumutu: Clubin'in anlalmaz ortadan kaybolmalar olmutu. Kaptan Gertral-Gaboureau konumutu: Clubin, uyarlm olmasna, sisin iine alacan bilmesine ramen, gitmek istemiti. Durande'n tayfalar konumutu: Gerekten de, ykleme eksik yaplmt, istifleme de kt olmutu, kaptan gemiyi batrmak istiyorsa, anlalmas kolay olan bir savsaklamayd bu. Guernesey'li yolcu konumutu: Clubin Ha-nois Kayalar'nn zerinde kazaya uradn sanmt. Torte-val halk konumutu: Durande'n batmasndan birka gn nce Clubin oraya gelmiti, gezintisini Hanois Kayalar'na yakn olan Plainmont'a doru yneltmiti. Elinde bir anta vard. "Onunla gitmi, onsuz dnmt." Ku yuvas avlayan ocukla konumutu: Onlarn anlattklar Clubin'in kayboluuna bala-nabilir gibi grnd, u tek artla ki orada bulunan hortlaklarn 374 yerine kaaklar koymak gerekti. En sonunda Plainmont'daki perili evde konumutu: Bilgi elde etmek isteyen kimseler ieri girmiler, hem de ne bulmulard? Clubin'in antasnn ta kendisini! Torteval On kileri antaya el koymu, onu atrmt, iinde yiyecek, bir drbn, bir kronometre, erkek elbiseleri, Clubin'in markalarn tayan amarlar vard. Btn bunlar SaintMalo'daki, Guemesey'deki konumalarda bir araya getiriliyor, en sonunda gemi sahibine verilen zarar ortaya koymaya yarayan bir btn oluyordu. Belirsiz izgiler birbirine yaklatrlyordu; dncelerde garip bir horgrme seziliyordu: Sis olaslna aldrmay, istiflemede kukuyu eken bir ihmal, bir ie iki, sarho bir dmenci, kaptann dmencinin yerine gemesi, en azndan

pek beceriksiz bir dmen krma gze arpyordu. Batan gemiden ayrlmama kahramanl alaklk haline giriyordu. stelik de Clubin s kayalkta yanlmt. Byle bir niyeti olduu kabul edilince, niin Hanois Kayalar'n setii anlalyordu. Yzerek kyya ulaacak, kama frsatn beklerken perili evde bir sre oturacakt. anta, bu yedek eya, kantlamay tamamlyordu. Bu servenin hangi bala teki servene -ky koruma memurunun serveninebalandn hi kimse anlayamyor-du. Bir rastlant tahmin ediliyordu; o kadar. O adamn asndan -619 numaral ky koruma memurunun asndan- tam bir facia vard ortada. Belki Clubin bu oyunda role kmyordu ama, onu kulisten grebiliyorlard. Her ey gemiyi zarar ziyana sokmakla aklanamyordu. Bu ite pay olmayan bir tabanca vard. Bu tabanca belki de teki ile ilgiliydi. Halkn sezi yetenei keskindir, yanlmaz. Gerein paralardan, ulardan oluturulan bu ortaya karlnda halkn igds kusursuz alr. Yalnz, iinden akla yakn gelen bir gemi batrmann belirdii bu olaylarla nemli duraklamalar vard. Her ey tutuyordu, her ey uyuyordu ama, temel eksikti. Batrma zevki iin bir gemi batrlmaz. Btn bu sis, s kayalk, yzme, snma, kama tehlikelerini hibir kar olmadan atlnmaz. Clubin'in ne gibi kar vard acaba? Davran grlyordu, nedeni grnmyordu. Birok kimsedeki kuku ite buradan douyordu. Nedenin 375 bulunmad yerde hibir davran bulunmamas gerekir gibi geliyordu. Boluk bykt. Bu boluu Rantaine'in mektubu doldurmutu. Bu mektup Clubin'in davrann aklyordu: alnacak yetmi bin frank. Rantaine makinenin iindeki tanryd. Elinde bir mumla buluttan aa iniyordu. Onun mektubu son aydnlk vuruuydu. Mektup her eyi aklyordu; stelik, bir tan, Ahier-Tos-tevin'i haber veriyordu. Kesin olarak da tabancann kullanl yerini anlatyordu. Hibir phe yok ki Rantaine'de epey bilgi vard. Mektubu her eye parmak bastryordu. Clubin'in alaklna hibir hafifletici neden gsterilemezdi. Deniz kazasn tasarlamt; kant da perili eve getirdii antayd. Bir an iin onun susuzluu dnlse, deniz kazasnn rastlant olduu kabul edilse bile, batan gemi zerinde kendini feda etmeye kararl olduuna gre, son dakikada, can kurtaran sandalyla kaan adamlara, Lethierry Efendi'ye verilmek zere yetmi be bin frang teslim etmesi gerekmez miydi? Bunun byle olduu gze arpyordu. Peki, imdi Clubin ne olmutu? Hi phesiz aldanmasnn kurban olmutu. Kesinlikle Dover Kayalklan'nda lmt. Grld gibi, geree pek de uygun den bu tahminler yn gnlerce Lethierry'nin kafasn kurcalad. Rantaine'in mektubu onu dnmeye zorlamak gibi bir hizmette bulundu. lk nce bir aknlk sarsnts geirdi, sonra dnmeye koyulmak iin gereken abay gsterdi. Daha da zor olan baka bilgiler edinme abasna giriti. Konumalar dinlemek, hatta aramak zorunda kald. Sekiz gn sonra, belirli bir noktaya kadar baarl olmutu. Akl balant kurabilir hale gelmiti, hemen hemen iyilemiti. O kaygl, bulank durumdan kmt. Lethierry'nin parasna kavuma umudunu besleyebildiini varsaysak bile, Rantaine'in mektubu bu son umudu da sndrd. Lethierry, Durande felaketine, yetmi be bin franklk bu yeni deniz kazasn da ekledi: Mektup Lethierry'e parasn ge376 ri alabilecei umudunu vermi, sonra da felaketinin derinliini gstermiti. Az nce belirttiimiz yepyeni, keskin ac ite oradan geliyordu. ki aydan beri yapmad ey: Eviyle ilgilenmeye, onun dzenini nasl srdreceini, neyin yeniden yerine konulmas gerektiini dnmeye balad. Hemen hemen zntden de beter, bin bir dikenli kk tasa. Felaketin en ince ayrntsyla kar karya gelmek, oldubittinin elinizden almak iin geldii alan adm adm savunmaya

uramak korkun bir eydir. Felaketin ktlesi kabul edilir, tozu deil. Tm mahveder, ayrnt ikence eder. Az nce felaket sizi yldrmla arpyordu, imdi didikliyor. Bu, ezilmeyi arlatran bir utantr. Birincisine eklenen ikinci bir mahvolmadr; hem de irkindir. Bir derece daha bolua inilir. Kefenden sonra, paavradr bu. Klmeyi dnmek: Bundan daha ac bir dnce olamaz. Mahvolmak... bu, basit grnr. iddetli vuru, kaderin sertlii... bu, kesin felakettir. Kabul. Ona boyun eilir. Her ey bitmitir. flas etmisinizdir, olmusunuzdur. Hayr. Yayorsunuz. Daha hemen ertesi gn bunun farkna varlr. Nelerden anlalr? ne batmalarndan. Falan yolcu artk sizi selamlamaz, satclarn faturalar yaar, ite urada eski dmanlarnzdan biri glyor. Belki de Arnal'n anlatt son fkraya gl-yordur ama, ne olursa olsun, bu fkra ona ancak siz iflas etmi olduunuz iin bu kadar ho grnyor. Yabanc kimselerin baklarnda bile klmenizin iaretlerinizi okursunuz. Evinizde yemee gelmi olanlar sofranzda trl yemek bulunmasn ok grrler. Kusurlarnz herkesin gzne batar. Hibir ey beklemedikleri iin nankrlkler ortaya kar. Btn ahmaklar sizin banza gelenleri nceden tahmin etmilerdir. Ktler size saldrr, daha beterleri size acrlar. Sonra, daha yzlerce baya ey. Gzyalarmdan sonra bulant gelir. zm arab iiyordunuz, elma arab ieceksiniz. ki hizmeti mi? Biri bile ok! una yol verip ileri buna yklemek gerekecek. Bahede ok iek var: Onlarn yerine patates ekmeli. Meyveler dostlara veriliyordu, imdi pazara yollayp sattrmal. Yok377 sullara gelince, artk onlar dnmemek gerek; asl yoksul olan kendisi deil midir? k elbiseler, iler acs konu. Bir kadndan bir kurdelay geri almak; ne ikence! Size gzellii verenden ss esirgemek! Bir cimri gibi grnmek! Kadn belki de size: "Nasl, bahemin ieklerini kaldrdnz, imdi de onlar benim apkamdan m kaldryorsunuz!" diyecek. Ne yazk! Onu solmu elbiselere mahkm edeceksiniz ha? Aile sofras sessizdir. evrenizdekilerin size hnc olduunu sanrsnz. Her gn yeniden lmek gerekir. Dmek hibir ey deildir; o, kor ateidir. Klmek, ar atetir. Yklma Waterloo'dur; azalma, Sainte-Helene Wellington'un temsil ettii yazgda hl bir para onur vardr; ama, o onur Hudson Lowe* biimine girince, ne alaklk! O zaman yazg onursuzlasn Campoformiodaki** adamn bir ift ipek orap iin ekitii grlr. Napoleon'un ngiltere'yi klten klmesi. Waterloo'yla Sainte-Helene, gnlk hayat llerine indirilirse, iflas eden her insan bu iki dnemden gemitir. Szn ettiimiz, mays aynn ilk gecelerinden biri olan gece, Lethierry Efendi Deruchette'i ay nda bahede gezinmeye brakarak, her zamankinden daha da zgn yatmt. Btn bu clz, sevimsiz ayrntlar, kaybolan servetlerin zorluklan, tatsz olmakla balayan, ac olmakla sonulanan btn bu nc derecedeki dnceler kafasnda yuvarlanp gidiyordu. Usandrc sefajet ynlar. Lethierry dnn aresiz olduunu seziyordu. Ne yapacaklard? Ne olacaklard? Deruchette'i hangi fedakrlklara zorlamak gerekecekti? Douce'la Grace'dan hangisine yol vermeliydi acaba? Bravees Kona'n satacaklar myd? Adadan ayrlmak zorunda m kalacaklard? Bir yerde her eyken, hibir ey olmamak... gerekten, dayanlmaz bir d. * Napoleon Waterloo'da ingilizlere yenildi. Sainte-Helene Adas'nda ingilizlerin elinde esirken ld. Wellington, Waterloo Sava'ndaki ingiliz komutan, Hudson Lowe ise Sainte-Helene'de Napoleon'u gz hapsinde tutan komutandr. ** Napoleon Savalar'nn ilk dnemi italya'da Campoformio'da Fransa ile Avusturya arasnda imzalanan barla sona ermitir, (ev.) 378 Her ey bitmiti! Fransa'y Takmadalar'a balayan o yolculuklar, o gidi sallar, o dn cumalar, rhtmdaki kalabalk, o byk ykler, o al veri, o zenginlik, o dorudan doruya gemisini kendisi kullanarak yapt vakur gemicilik, insanolunun iradesini koyduu o makine, o gl kazan, o duman, o gerek! Buharl gemi, tamamlanan pusula demektir; pusula doru yolu gsterir, buhar o yoldan gider. Biri nerir, teki uygular. Durande', o grkemli, gururlu

Durande' nerelerde acaba? O denizler fatihi, kendisini kral haline getiren o kralie! Kendi lkesinde dnce adam, baar adam, devrim adam olmak! Sonra da vazgemek, feragat etmek! Artk var olmamak! Herkese gln olmak! Alkanln, inadn, grenein, bencilliin, bilgisizliin stn geldiini grmek! Ortaa yelkenlilerinin, dalgalarla sallanarak, gidi gelilerinin aptalca yeniden baladn grmek! Khneliin genletiini grmek! Btn hayatn kaybetmi olmak! Eskiden kken glge olmak! Ah! dalgalarn zerindeki u kurumlu baca, u olaanst boru, dumandan balyla u stun,Vendome Stunu'ndan daha byk olan u stun! nk birinin zerinde ancak bir insan vardr, tekinin zerinde ilerleme! Okyanus alttayd. Bu, deniz ortasnda kesinlikti. Bunu u kk adada, u kk limanda, u kk Saint-Sampson'da grmlerdi! Evet, grmlerdi! Nasl? Grmlerken, bir daha da gremeyecekler ha? zntnn btn bu saplants Lethierry'e ikence ediyordu. Dncenin hkrklar vardr. Belki de hibir zaman kaybndan dolay iinde bu kadar ac duymamt. Bu iddetli nbetlerden sonra belirli bir uyuukluk gelir. Bu zgnlk arl altnda, uyuyakald. ki saat kadar, az uyuyup, ok dnerek, nbet iinde, gzleri kapal kald. Bu uyuukluklar beynin son derece yorucu karanlk bir almasn gizler. Gecenin ortasna doru, gece yarsna biraz nce ya da biraz sonra, bu uyuklamay silkeledi. Uyand, gzlerini at. Hama tam pencerenin karsndayd. Olaanst bir ey grd. Penceresinin nnde bir ekil vard. Grlmemi bir ey: Buharl bir geminin bacas! Olduu gibi dikilip oturdu. Hamak bir frtnann sarsntsna 379 tutulmucasna salland. Lethierry bakt: Pencerede bir hayal vard. Ay iindeki liman camlarda ereveleniyordu; bu aydnln zerinde de, hemen evin yaknnda, dmdz, yuvarlak, kapkara, grkemli bir karalt beliriyordu. Bir makine borusu vard orada. Lethierry hamaktan aa atlad, pencereye kotu, cam kaldrd, darya eildi. Tand: Durande'n bacas karsndayd. Eski yerinde duruyordu. inde, makinenin altnda, karmak bir evresi olan bir ktlenin fark edildii bir geminin kpetesine, drt zinciriyle balanm duruyordu. Lethierry geri ekildi, srtn pencereye dnd, dercesi-ne hamann iine oturdu. Dnd bakt, hayali gene grd. Bir an sonra, gz ap kapayncaya kadar ksa bir zaman iinde, elinde bir fenerle, rhtma inmiti. Konan penceresinin nnde, Durande'n eski palamar halkasna, bir para arkaya doru, bir kayk balanmt. Kayn ba, evin duvarnn kesinin dna, rhtmn hizasnda, uzanyordu, iinde de, ar bir ktlenin zerinden, dimdik bir baca ykseliyordu. Kaykta kimse yoktu. Bu kayn kendine zg bir biimi vard, onu btn Guer-nesey kolayca tanyabilirdi. Takayd bu. Lethierry takann iine aflad. Direin tesinde grd ktleye kotu. Makineydi bu! Makine, orada, tam, kusursuz, dkme demesinin zerinde rahata oturmu duruyordu. Kazann btn blmeleri yerindeydi. arklarn direi kazann yanna dikilmi, skca balanmt. Tuz pompas da yerindeydi. Hibir eksik yoktu. Lethierry makineyi inceledi. Onu aydnlatmak iin fenerle ay birbirine yardm ediyordu. Btn mekanizmay gzden geirdi. Yanda duran iki sand grd. arklarn direine bakt. Kamaraya gitti. Botu. Gene makinenin yanna geldi, elledi. Ban kazann iine uzatt. erisini grmek iin diz kt. 380

1 Fenerini ocan iine yerletirdi. Ik btn makineyi aydnlatt, hemen hemen klandrlm bir makinenin canl resmini meydana getirdi. Lethierry sonra bir kahkaha att, dorularak, gzleri makinenin zerine dikili, kollar bacaya doru uzanm, haykrd: "Yetiin!" Limann an birka adm tede rhtmn zerindeydi. Oraya kotu, zinciri yakalad, an hzla sallamaya balad. GENE LMANIN ANI Gerekten de Gilliatt, kazasz belasz bir yolculuktan sonra, takann yknn arlndan dolay biraz ar ar, gece karanlnda, dokuzdan ok ona yakn bir saatte, Saint-Samp-son'a gelmiti. Saati hesaplamt. Sularn yar ykselmesi meydana gelmiti. Ay da, su da vard; limana girebilirdi. Kk liman uykuya varmt. stinga ipleri serenlerin zerinde, gabyalar serenlere bal, fenersiz birka gemi oraya demirlemiti. Dipte, kalafat yerinde karaya ekilmi, onarlmakta olan birka kayk seilebiliyordu. Parmaklklarla delik deik teknelerin stnde, soyulmu omurgalarnn eik ularn ykselten, ayaklar havada, srtst yatm l donuzlan bceklerine pek benzeyen direksiz, kocaman tekneler. Gilliatt, dar liman azn aar amaz, liman da, rhtm da incelemiti. Hibir yerde k yoktu; baka yerlerde olmad gibi, Bravees Kona'nda da hi aydnlk yoktu. Belki de bir kii, rahip evine giren ya da oradan kan bir adam bir yana, braklrsa sokaklarda hi gidip gelen yoktu. Bunun bir adam olduu da pek kesin deildi ya, gece izdii her eyi glgelendirip silikletiriyordu, ay da belirsiz eylerden baka bir ey ortaya karmyordu. Uzaklk da karanla ekleniyordu. O gnlerdeki rahip evi limann br yannda, bugn bir ak gemi havuzu kurulmu olan yerdeydi. Gilliatt sessizce konaa yanam, takay, Lethierry Efen381 di'nin penceresinin altnda bulunan Durande'n halkasna balamt. Sonra da kpetenin zerinden atlayp karaya ayak basmt. Gilliatt rhtmdaki takay arkasnda brakarak, evin kesini kvrld, ufak bir sokak boyunca gitti, sonra bir sokak daha geti. Sokan Kt'ne sapan keiyolunun ayrld kavaa bakmad bile. Birka dakika sonra da, haziranda pembe iekler aan bir hatminin, obanpsklnn, sarman, srganlarn bulunduu o duvar kesinde durdu. Eskiden orada, yaz gnlerinde, allarn arasna gizlenip, bir tan zerine oturarak, defalarca, saatlerce, aylarca, zerinden atlamay deneyecek kadar alak duvarn stnden Bra-vees Kona'nn bahesini, aalarn dallar arasndan evin bir odasnn iki penceresini seyretmiti. Tana, allarna, alak duvara, karanlk keye gene kavumutu. Hepsi gene eskisi gibiydi. nine dnen bir hayvan gibi, yrmekten ok kayarak, oraya bzld. Yerine oturduktan sonra, artk hi kmldamad. Bakt. Baheyi, bahenin dar yollarn, aa kmelerini, iek tarhlarn, evi, odann iki penceresini gene gryordu. Ay bu hayali ona gsteriyordu. Soluk almak zorunda bulunmak korkun bir eydir. Buna engel olabilmek iin elinden geleni yapyordu. Bir hayal cenneti gryormu gibi oluyordu. Btn bunlarn uup gitmesinden korkuyordu. Bunlarn gerekten de gzlerinin altnda bulunmas pe olacak ey deildi. Orada bulunuyorlarsa, bu olsa olsa bir hayaldi, kesinlikle silinip gidecekti. Bir esinti zerine, her ey dalp giderdi. Gilliatt bir rperti geirdi. Hemen yaknda, karsnda bir bahe yolunun kenarnda, yeil boyal tahta bir sra vard. Bu sray anmsayacaksnz. Gilliatt iki pencereye bakyordu. Bu odadaki kimsenin imdi belki de uyumakta olduunu dnyordu. u duvarn ardnda birisi uyuyordu. Bulunduu yerde olmamay isterdi. Burada gezinmektense lmek daha iyiydi. Bin gs kaldran soluu dnyordu. O, u serap, bir bulut iindeki o beyazlk, dncesindeki o kararsz saplant, Deruchette ite oradayd! Gilliatt uyuyan eriilmezi dnyordu. Bu eriilmez yle 382

yaknd ki, hayalinin eli altnda gibiydi. Uyuyan gen kz, kendisi gibi imdi hayallere dalm olan eriilmez kz dnyordu; gzlerini yummu, yz elinin iinde bulunan uzak, ele ge-irilemez o gen kz aklndan geiriyordu; kusursuz yaratn uykusunun gizemini bir hayalin grebilecei dleri dnyordu. Daha tesini gzlerinin nne getirmeyi gze alamyordu; gene de dnyordu. Dlemin saygsz davranlarna giriiyordu. Bu melekte bulunabilecek kadn kiilii onu heyecanlandryordu. Gece saatleri, ekingen gzleri, kaamakbaklar yreklendirir. Gilliatt bu kadar ileri gittii iin kendine kzyordu. Dndke, kutsalla saygszlk etmekten korkuyordu. Elinde olmadan, zorla, istemeyerek, rpererek, grlmeze bakyordu. Bir iskemlenin zerindeki bir eteklii, halnn zerine atlm bir pelerini, tokas alm bir kemeri, bir boyun atksn gznn nne getirerek rpermeye, hemen hemen acya katlanyordu. Bir korseyi, yerlerde srnen bir korse eridini, oraplar, orap balarn hayal ediyordu. Ruhu yldzlardayd. Yldzlar bir milyonerin kalbi kadar Gilliatt gibi bir yoksulun kalbi iin de yaratlmtr. Tutkunun belirli bir derecesinde, her insan derin hayranlklara kaplr. Sert, ilkel bir yaradlsa, bu daha da iddetli olur. Hayale yabanilik de eklenir. Her doluluk gibi hayranlk da taar. u pencereleri grmek Gilliatt iin barda taracak damlayd. Birdenbire, Deruchette'in kendisini grd. Baharla daha imdiden sklaan bir koruluun dallarndan, anlatlamaz bir hayal, bir melek yavalyla, bir ekil, bir elbise, kutsal bir yz, hemen hemen ay altnda bir aydnlk ortaya kt. Gilliatt baylacak gibi oldu. Deruchette'ti bu. Deruchette yaklat. Durdu. Uzaklamak zere birka adm att, gene durdu. Sonra, dnp, tahta srann zerine oturdu. Ay aalarn iine girmiti. Soluk yldzlarn arasnda birka bulut dolayordu. Deniz karanlktaki eylerle alak sesle konuuyordu. ehir uyuyordu: Ufuktan bir sis ykseliyordu. Btn bunlardan derin bir zgnlk yaylyordu. Deruchette, hibir eye dikkatle bakmayan o dnceli gzlerle, alnn eiyordu. Yan oturmutu. Ba yar akt. Na383 rin ensesinde salarnn balangcn akta brakan, kurdeleleri zlm bir bal vard. Baln kurdelelerinden birini parmana saryordu. Yar karanlk onun heykel gibi parmaklarn biimlendiriyordu. Elbisesi gecenin beyaz gsterdii o renklerden birindendi. Aalar, sanki ondan yaylan by ilerine girebilecekmi gibi kmldyorlard. Deruchette'in ayaklarndan birinin ucu grnyordu. Aa yukar eilmi kirpiklerinde, ieri szlen bir gzyan ya da geri itilen bir dnceyi haber veren o belirsiz zlme vard. Kollarnda da dirseklerini nereye koyacan bilememenin sevimli kararszl. Btn oturuuna bir para uuan bir ey karyordu. Bu bir ktan ok hafif bir prlt, bir tanradan ok, bir zarafetti. Eteinin altndaki kvrmlar nefisti. Taplasya gzel yz masumca dnceliydi. Gen kz o kadar yaknndayd ki korkun bir eydi bu. Gilliatt onun soluk aldn iitiyordu. Derinlerde bir blbl akyordu. Rzgrn dallardan geii gecenin anlatlamaz sessizliini kmldatyordu. Gzel, kutsal Deruchette, bu alacakaranlk iinde bu nlarn, bu kokularn toplam gibi grnyordu. Bu sonsuz, dank by gizemli bir biimde ona ulayor, onda younlayordu. Deruchette bu bynn almasyd. Gen kz btn bu karanln ruh iei gibiydi. Deruchette'de kararsz olan btn bu karanlk Gilliatt'n zerine kyordu. Delikanl,lgna dnmt. Duygular kelimelerle anlatlamaz. Heyecan hep yepyenidir, kelime ise her zaman kullanlmtr. Heyecan anlatmann olanakszl ite buradan gelir. Hayranln bitkinlii vardr. Deruchette'i grmek, onun kendisini grmek, baln grmek, parmanda evirdii kurdelesini grmek... buna benzer bir ey tahmin edilebilir mi? Onun yaknnda olmak, bu olas mdr? Onun soluk aldn iitmek... Demek, soluk alyor? yleyse yldzlar da soluk alyorlardr. Gilliatt rperiyordu. nsanlarn en zavalls, en sarhouydu. Ne yapacan bilmiyordu. Gen kz grme taknl onu mahvediyordu. Nasl? uradaki

Deruchette miydi? Buradaki ne kendisi mi? Hayran dnceleri bir mcevherin zerine 384 I saplanr gibi, bu yaratn zerine saplanmt. O enseye, o salara bakyordu. Btn bunlarn imdi artk kendinin olduunu, pek ksa bir zaman sonra, belki de yarn, bu bal zme hakkn, bu kurdeleyi ama hakkn elde edeceini aklndan bile geirmiyor-du. Oraya kadar dnmeyi, bu ar creti bir an bile aklna getiremezdi. Dnceyle dokunmak hemen hemen elle dokunmak demektir. Ay iin bal neyse Gilliatt iin de ak oydu: Nefis, leziz d! Belirsiz bir biimde dnyordu. Kendisine ne olduunu bilmiyordu. Blbl akyordu. Gilliatt can ekitiini hisseder gibi oluyordu. Ayaa kalkmak, duvar amak, yaklamak, "ite ben geldim!" demek, Deruchette'le konumak... bu dnce aklna bile gelmiyordu. Bunu akl etseydi, kaar giderdi. Aklnda dnceye benzer bir ey fiiizlenebiliyorsa, o da uydu: Deruchette uracktayd. Daha ilerisi yoktu; oradan sonra sonsuzluk balyordu. Bir grlt her ikisini de, gen kz hayallerinden, Gilliatt' kendinden gemesinden, ekti kard. Bahede biri yryordu. Aalar yznden kim olduu grlmyordu. Bu bir erkek yryyd. Deruchette gzlerini kaldrd. Admlar yaklat, sonra da durdu. Yryen kimse durmutu. Pek yakn bir yerlerde olmalyd. Srann bulunduu keiyo-lu iki aa topluluunun arasnda yitiyordu. O kimse orada, o karanlkta, srann birka adm tesindeydi. Rastlant dallarn younluunu o ekilde dzenlemiti ki o kimseyi Deruchette gryordu ama, Gilliatt gremiyordu. Ay topran zerine, aalarn dna, sraya kadar bir glge dryordu. Gilliatt bu glgeyi gryordu. Deruchette'e bakt. Deruchette bembeyazd. Aralk azndan bir aknlk l frlad. Srann zerinde yar yarya dorulmutu, yeniden oraya yld. aknl korkuyla dolu bir sevinti. Dudaklarnn zerinde hemen hemen glmsemesinin prlts, gzlerinde de yalarn vard. Yaknnda bir kimsenin bulunuuyla Deniz ileri/F. 25 385 yz deimi gibiydi. Gen kzn grd yaratk yeryzne ait deildi sanki. Bir melein yansmas vard baknda. Gilliatt iin bir glge olan yaratk konutu. Aalarn arasndan bir kadn sesinden daha tatl bir erkek sesi kt. Gilliatt u szleri duydu: "Kkhanm, her pazar, her perembe sizi gryorum. Eskiden kiliseye bu kadar sk gelmediinizi sylediler. yle diyorlar, zr dilerim. Sizinle hi konumadm, bu benim de-vimdi; bugn sizinle konuuyorum, bu da benim devim. nce sizinle konumam gerek. Cashmere gemisi yarn gidiyor, ben de ite onun iin geldim. Her akam bahenizde dolayorsunuz. Beslediim dnce olmasayd sizin alkanlklarnz bilmek benim iin hi de iyi bir ey olmazd. Kkhanm, sizin servetiniz yok; ben ise bu sabahtan beri zenginim. Beni kendinize e olarak kabul eder misiniz?" Deruchette yalvaran bir kimse gibi iki elini kavuturdu. Baklar sabit bir noktaya dikili, batan ayaa titreyerek, kendisiyle konuan adama sessizce bakt. Ses devam etti: "Sizi seviyorum. Tanr insann kalbini sussun diye yaratmad. Mademki Tanr bize lmszl adyor, iki kii olunmasn istiyor demektir. Benim iin yeryznde bir tek kadn vardr, o da sizsiniz. Bir duay dnr gibi sizi dnyorum, inancm Tanr'yadr, umudum da sizde. Benim kanatlarm siz tayorsunuz. Siz benim hayatmsnz, imdiden de cennetim." Deruchette: "Szlerinize karlk verecek kimse yok evde, efendim," dedi. Ses yeniden ykseldi: "O tatl d grdm. Tanr dlere engel olmaz. Siz bana bir zafer gibi geliyorsunuz. Sizi tutkuyla seviyorum, kkhanm. Kutsal masumluk sizsiniz. Herkesin yatm olduu saat bu; biliyorum ama, baka bir zaman seemezdim.

ncil'den bize okuduklar bir para vardr, hatrlyor musunuz? Yaradl, yirmi beinci blm. O zamandan beri ben onu pek ok dndm. O paray sk sk okudum. Sayn Herode bana: 'Size zengin bir e gerek' dedi. Kkhanm, size yaklamadan konuuyorum, glgemin ayaklarnza dokunmasn istemiyorsanz, geri bile ekilirim. Her ey size bal. sterseniz 386 bana gelirsiniz. Seviyorum, bekliyorum. Siz kutsalln canl eklisiniz." Deruchette mrldand: "Pazar, perembe gnleri beni fark ettiklerini bilmiyordum, efendim." Ses devam etti: "Meleksi eylere kar kimsenin elinden bir ey gelmez. Btn yasa aktr. Evlilik Adanm lke'dir. Siz de adanm gzelliksiniz. Ey gzellikle, ltufla dolu varlk, sizi selamlyorum." Deruchette karlk verdi: "Btn teki drst kimselerden daha ok ktlk ettiimi bilmiyordum." Ses devam etti: "Tanr niyetlerini ieklere, afaa, bahara balamtr. Yaratklarn sevmesini istiyor. Gecenin bu kutsal karanlnda ok gzelsiniz. Bahe sizin elinizle yetitirildi, onun kokularnda sizin soluunuzdan katklar var. Kkhanm, ruhlarn karlamas kendi ellerinde deildir. Bu bizim kabahatimiz deil. Siz hazr bulunuyordunuz, hepsi o kadar; ben de oradaydm, hepsi o kadar. Sizi sevdiimi anlamaktan baka bir ey yapmadm. Ara sra gzlerim size yneldi. Hata ettim ama, ne yapabilirdim? Her ey size bakarken oldu. Engel ulunamyor ki. Bizi aan anlalmaz istemler var. Tapnaklarn birincisi kalptir. Sizin ruhunuzu evime kabul etmek... ite ben bu yeryz cennetine ulamak istiyorum. Siz buna raz oluyor musunuz? Yoksul olduum srece, hibir ey sylemedim. Yanz biliyorum. Yirmi bir yandasnz, ben de yirmi alt. Yarn gidiyorum. Beni reddediyorsanz, bir daha dnmeyeceim. Szlm olun, ister misiniz? Zaten daha nce elimde olmadan gzlerim pek ok kez bu soruyu sizin gzlerinize sordu. Sizi seviyorum. Buna vereceiniz karl bildirin bana. Beni kabul eder etmez amcanzla konuacam ama, ben nce size yneliyorum. Ribkah* ancak Ribkah'tan istenir. Beni sevmiyorsanz o baka." *Hz. ishak'n babas, olu iin iyi bir kz bulmak grevini Elyezer'e vermiti. Elyezer bir kuyu banda Ribhak'a rastlad, onu ishak'a istedi, (ev.) 387 Deruchette ban edi, mrldand: ) "Ah! ona tapyorum!" Bunu o kadar alak sesle sylemiti ki yalnz Gilliatt iitebildi. Sanki glgedeki yz dnceyi glgeleyebiliyormu gibi Deruchette ba nne eik durdu. Bir sre sessizlik oldu. Aalarn yapraklar kmldamyordu. Eyann uykusunun yaratklarn uykusuna eklendii o ciddi, sakin and bu. Gecenin, doann kalbinin atlarn dinler-mi gibi grnd and. Bu kendinden geite, bir sessizlii tamamlayan bir ahenk gibi, denizin muazzam sesi ykseliyordu. Ses devam etti: "Kkhanm." Deruchette rperdi. ;'., Ses devam etti: "Ah! Bekliyorum." "Ne bekliyorsunuz?" "Sizin vereceiniz karl." Deruchette: "Onu Tanr iitti," dedi. Bunun zerine ses grleti, ayn zamanda da tatllat. u kelimeler, yanan bir allktan* kar gibi, aalarn arasndan kt: "Sen benim yavuklumsun. Ayaa kalk, gel. Yldzlarn bulunduu derin mavilik, ruhumun ruhunca kabul ediliini grsn, ilk pmemiz gkyzne karsn!" Deruchette ayaa kalkt. Bir an kmldamadan durdu. Bak nne, hi kukusuz baka bir baka dikilmiti. Sonra, ar admlarla, ba dimdik, kollar sallanarak, ellerinin parmaklar, bilinmeyen bir eyin zerinde yrnd zaman olduu gibi ayrk, aalara doru yneldi, orada kayboldu.

Biraz sonra, kumun zerinde bir yerine iki glge vard. Birbirlerine karyorlard. Gilliatt, ayaklarnn ucuna kalkm, bu iki glgenin kucaklamasn gryordu. Zaman bizden bir kum saatinden akar gibi akp gider de biz bu kan farknda bile olamayz, hele yce anlarda. Ken* Tanr Hz. Musa'ya bir al yangn gibi grnmtr, (ev.) 388 dilerini grenden habersiz, onu grmeyen u ift bir yanda, u ifti grmeyen ama, orada olduunu bilen adam br yanda, gizemli bekleyi iinde bylece ka dakika kaldlar acaba? Bunu bilemeyiz. Birdebire, uzaktan bir grlt duyuldu, bir ses haykrd: "Yetiin!" Umann an ald. Bu grlty, o esrik, meleksi mutluluk belki duymad bile. an almaya devam etti. Duvarn kesinde Gilliatt' arayan bir kimse artk onu orada bulamazd. 389 KNC KTAP TAM DESPOTLUK NDEK MNNETTARLIK KAYGIYLA EVRELENEN SEVN Lethierry an lgnca alyordu. Birdenbire durdu. Rhtmn kesinden sapm, bir adam geliyordu. Gilliatt't bu. Lethierry ona doru kotu ya da -daha yerinde bir deyimle- onun zerine atld, elini avularnn iine ald. Bir an sessizce, gzlerinin iine bakt. Nereden kacan bilemeyen gizli bir patlamayla dolu olan o sessizliklerden biri. Sonra iddetle Gilliatt' sarsalayarak, ekitirerek, kollarnn arasnda skarak, konan bask tavanl salonuna soktu. Odann aralk kalan kapsn topuuyla itti. Oturdu daha dorusu, byk bir masann yanndaki sandalyenin zerine yld. Ay masaya vuruyordu, Gilliatt'n yzn belli belirsiz aydnlatt. Lethierry kahkahalarla hkrklarn birbirine kart bir sesle bard: "Ah! olum benim! Gaydal adam! Gilliatt! Bunu yapann sen olduunu biliyordum ya ben! Taka... elbette, canm! unu anlat bana bakalm. Demek ki sen oraya gittin, yle mi? Yz yl nce olsayd, seni yakarlard. Byclktr bu. Bir tek vidas bile eksik deil. Her eye baktm, her eyi elledim. arklar da o iki sandn iinde sanrm. En sonunda ite buradasn! Seni kamaranda aradm. an aldm. Seni aryordum. Kendi kendime: 'Nereye gitti bu, bulsam da unu yesem!' diyordum. Olaanst eyler olduunu kabul etmek gerek. u hayvan Dover Kayalklarndan dnyor. Hayatm bana geri getiriyor. Hey Tanrm! Sen ne meleksin. Evet, evet, evet, benim makinem bu! Hi kimse buna inanmaz. Onu grrler: 'Gerek deil' der390 ler. Her eyi yerli yerinde, daha ne olsun! Her ey tamam! Bir tek ince boru bile eksik deil. Bir tek vida eksik deil. Su borusu bile yerinde oynamam. Hibir zarar grmemi olmas inanlr gibi deil. Yalnz, biraz ya koymak yeter, iyi ama, sen bunu nasl basardn? Demek ki Durande yeniden ileyecek! arklarn direini sanki bir kuyumcu skm. Deli olmadm, ldrmadm erefin zerine syle bana!" Dimdik ayaa kalkt, soluk ald, szne devam etti: "Yemin et bana. Ne deiiklik! Kendimi imdikliyorum, d grmediimi anlyorum. Sen benim evladmsn, sen benim o-lumsun, sen Tanr'nn gcsn. A! olum! Gidip de u benim ahlaksz makineyi getirdin ha! Denizin ortasnda! O s kayalk tuzanda. Ben hayatmda ok acayip eyler grdm. Buna benzer hibir ey grmedim. eytann ta kendisi olan Parislileri grdm. Onlarn bile yapamayacaklarna eminim, Bastil-le'den beter bir ey bu. Pampa'larda ift sren sr obanlar grdm. Saban yerine dirsekli bir aa dal, pulluk olarak da kayla ekilen bir demet dikenli al kullanrlar; bunlarla fndk byklnde buday taneleri yetitirirler. Bunlar senin yannda zmbrt kalr. "Sen bir mucizeyi gerekletirdin, tek bana! Ah! apkn seni! Boynuma sarlsana! lkenin btn mutluluunu sana borlu olacaklar. Saint-Sampson'da kim bilir nasl homurdana-caklardr! Ben imdi hemen gemiyi yeniden yapma iiyle uraacam. alacak ey! Makinenin kolu krlmam. Beyler bu efendi Doverler'e gitti. Doverler'e diyorum! Tek bana gitti. Dverler! Daha beteri bulunmayan bir kayalk! Biliyor musun? Sana sylemediler mi? Kantland.

zellikle yaplm, Clubin, bana getirmesi gereken paray armak iin Durande' batrm. Tangrouille'u sarho etmi. Uzun hikye. Bu korsanl sana baka bir gn anlatrm. Bense, koca ahmak, Clubin'e gveniyordum. Namussuz fena skt! Kesinlikle oradan kurtulamamtr. Alak! Bir Tanr var! "Anlyor musun, Gilliatt, hemen acele sca scana, Durande' yeniden yapacaz. Alt metre daha uzun yaparz. imdi gemileri daha uzun yapyorlar. Danzig'den, Bremen'den tahta alrm. imdi makinem olduuna gre, bana veresiye verirler. Gven yeniden gelir." 391 Lethierry durdu, tavann ardndan gkyzn gren o bakla gzlerini kaldrd, dilerinin arasndan: "Tanr var!" dedi. Sonra sa elinin orta parmann trnan burnunun zerine bastrarak, iki kann arasna koydu. Bu da, insann aklndan bir tasar getiini belirtir. Szne devam etti: "Ne olursa olsun, her eye daha byk bir lde yeniden balamak iin, bir para pein para pek iime yarard. Ah! u Rantaine haydutunun bana geri gnderdii, u Clubin haydu-tunun benden ald banknotum, yetmi be bin frank elimde olsayd!" Gilliatt, sessizce, cebini kartrd, Letthierry'nin nne bir ey koydu. Geri getirdii mein kemerdi bu. Ay nda zerindeki Clubin kelimesi okunan kemeri at, masann zerine uzatt. Kemerin cebinden bir kutu kard. Kutudan da katlanm tane kt parasn kard, at, Letthierry'e uzatt. Lethierry o kt parasn inceledi. 1000 saysyla thousand kelimesinin mkemmel ekilde grlebilmesi iin yeteri kadar aydnlkt ortalk. Kt paralar ald, yan yana masann zerine yerletirdi. Onlara bakt, Gilliatt'a bakt. Bir an aknlk iinde kald. Sonra bir patlamadan sonraki bir pskrme gibi bir ey oldu. "Nasl, bu da m? Sen olaanstsn! Banknotlarm! birden! Her biri binlik! Benim yetmi be bin frangm! Demek ki cehenneme kadar gittin sen! Clubin'in kemeri bu! Elbette, hi kukusuz! zerinde onun irkef adn okuyorum. Gilliatt makineyi geri getiriyor. stelik, paray da! ite gazetelere yazlmaya deer bir olay. En iyi cins tahta alrm. Tahmin ediyorum, lsn bulmu olacaksn. Herhangi bir kede ryp kalan Clubin, am tahtasn Danzig'den, meeyi de Bremen'den alrz. Gzel bir erit yaparz; meeyi ie, am da da koyarz. Eskiden gemileri bu kadar iyi yapamazlard ama, daha iyi dayanrlard; nk tahta daha uygundu, nk bu kadar ok da gemi yaplmazd. Belki de tekneyi karaaatan yaparz. Su altnda kalan ksmlar iin karaaa iyidir; bir kuru kalp, bir su iinde bulunmak onu rtr. Karaaa hep su iinde bulunmak ister, suyla beslenir. Ne gzel bir Durande hazrlayacaz! Bana boyun ediremezler. Artk veresiyeye ihtiyacm olmayacak. Param var benim. Hi mrlerinde byle Gilliatt grm392 ler mi acaba? Ezilmi, lm, yere serilmitim. Beni kaldrp drt ayamn zerine koydu! Bense onu hi aklma bile getir-miyordum! iyice aklmdan kmt. imdi her eyi hatrlyorum. Zavall olan! A! hele, hele, biliyorsun ki Deruchette'yle evleneceksin!" Gilliatt, sendeleyen bir kimse gibi, srtn duvara dayad, ok alak ama, pek belirli bir sesle: "Hayr!" dedi. Lethierry yerinden srad. "Nasl, hayr m?" Gilliatt: "Ben onu sevmiyorum," dedi. Lethierry pencereye gitti, cam at, gene kapad. Masaya dnd, banknotu eline ald, katlad, demir kutuyu zerlerine koydu. Ban kad. Clubin'in kemerini yakalad, hzla duvara frlatt. "Bunda bir i var!" ki yumruunu da ceplerine soktu. "De-ruchette'i sevmiyor musun? Demek ki gayday sen benim iin alyordun yle mi?" Gilliatt hl duvara dayal duruyordu. Az sonra soluu bsbtn kesilecek bir insan gibi sararyordu. Onun yz bembeyaz olduu lde, Lethierry de kpkrmz kesiliyordu.

"Byle bir ahmak grlm mdr hi! Deruchette'i sevmi-yormu! Peki yleyse, onu sevmenin aresini aratr, nk o senden bakasyla evlenmeyecek. Hangi eytan masal anlatmaya urayorsun sen bana orda! Sana inandm m sanyorsun! Hasta msn yoksa sen? yi ya yleyse, doktoru art ama, bu biim samalklar syleme. Birbirinizle kavga etmeye vakit olmad ki ona kzm olasn! uras gerektir ki, klar pek aptaldrlar! Syle bakalm, neden? Dndklerin varsa ekinme, syle. Bir kazn bile kendine gre dndkleri vardr. Dur bakalm, kulaklarm biraz tkal, belki de senin szlerini iyi iitmedim, bir daha syle!" Gilliatt karlk verdi: "Hayr dedim." "Hayr dedin! Hayvan herif, hem de ayak diriyor! Sende bir ey var bu kesin! Hayr dedin! ite bilinen dnyann snrlarn aan budalalk. Bundan ok daha az iin insanlar dularn altna tkarlar. Ya! demek ki Deruchette'i sevmiyorsun, ha! yleyse btn yaptklarn yal adamcazn ak uruna yaptn! 393 Peder beyin kara gzleri iin mi Doverler'e gittin; dn, soukla karlatn, alktan, susuzluktan geberdin; kaya bceklerini yedin; yatak odas olarak sisi, yamuru, rzgr benimsedin; kafesten kaan bir kanaryay gzel bir kadna geri getirir gibi, makinemi bana geri getirmek iini gerekletirdin! Ya o gn nceki frtna! Farknda olmadm m sanyorsun? Epeyce glkle karlamsndr! Benim koca kafama doru azn bztrerek yonttun, kestin, dndrdn, evirdin, srkledin, trpledin, testereledin, marangozluk ettin, icat ettin, ezdin... Sen tek bana cennetteki btn ermilerden daha ok mucize yarattn. Ah! sersem! Gaydanla epey canm skmtn ya! Buna 'Bretanya gaydas' derler. Hep ayn hava, ahmak! "Ya! demek ki Deruchette'i sevmiyorsun! Senin nen var bilmiyorum. imdi her eyi pek gzel anmsyorum. Ben urada kedeydim, Deruchette'. 'Onunla evleneceim' dedi. Seninle evlenecek! Ya! Onu sevmiyorsun demek ki! Dnyorum, gene de hibir ey anlamyorum. Ya sen delisin ya da ben. te imdi de yle durmu, bir tek kelime bile sylemiyor. Btn yaptklarn yapp da en sonunda: 'Ben Deruchette'i sevmiyorum' demene izin verilemez, insanlar fkelendirmek iin onlara yardm edilmez. Peki, sen onunla evlenmezsen o da Ermi Catherine'e balk giydirecek*. Bir kere, benim sana ihtiyacm var. Sen Durande'n klavuzu olacaksn. Senin byle ban alp gitmene boyun eeceimi sanyorsan! Yo, yo, yo... olmaz, hayatm! Seni elimden brkmam. Elimdesin. Seni dinlemiyorum bile. Senin gibi bir gemici nerede bulunur! Sen benim adammsn. Canm, konusana, bir eyler sylesene!" Bu arada an ev halkn da, btn o dolaylar da uyandrmt. Douce'la Grace yataktan kalkmlar, akn akn, hibir ey sylemeden, alt kattaki salona girmilerdi. Grace'n elinde bir mum vard. Aceleyle dar frlam kasabal, denizci, kyl, bir sr komu da, Durande'n takadaki bacasn, ta kesilmi gibi, aknlkla seyrederek, darda rhtmn zerinde duruyordu. Lethierry'nin sesini duymu olanlar aralk kapdan ieri usulca szlmeye balyorlard, iki kocaka"Evlenmemi kzlar Ermi Catherine'in yortu gn olan 30 nisanda onun bana ieklerden yaplm ta giydirirler, (ev.) 394 r yznn arasndan Landoys Aa'nn ba uzanyordu. Bulunamadna piman olaca her yerde bulunmak onun alkanlyd. Byk sevinler bir seyirci ktlesiyle karlamaktan pek memnun olurlar. Bir kalabaln gsterdii biraz dank dayanak noktas holarna gider; oradan ileri atlrlar. Lethierry birdenbire evresinde insanlar bulunduunu grnce hemen bunlar kendisine dinleyici olarak seti. "A! ite sizler de geldiniz. Ne iyi oldu! Haberi renmisi-nizdir. Bu adam oraya gitti, onu ald getirdi. Gnaydn Landoys Aa! Az nce uyandm vakit bacay grdm. Tam pencere-& min altndayd. O eyin bir tek ivisi bile eksik deil. Napole** on'un resimlerini yapyorlar; bence bu Austerlitz'ten de stn.

Ahbaplarm, yataklarnzdan kalktnz. Siz uykudayken Duran-de size geliyor. Siz pamuklu takkelerinizi giyerken, mumunuzu flerken, kahramanlklar gsteren kimseler var. Bir yn korkak, isiz gsz srs... romatizmal bacaklarn strlar. Bereket versin ki bu, hi de zorlu, kudurgan inat kimselerin var ' olmasna engel olmuyor. Bu kudurganlar gidilmesi gereken yere gidiyorlar, yaplmas gerekeni yapyorlar. Sokan Kt-'ndeki adam Dover Kayalklarndan geliyor. Denizin dibinden Durande' kard, Clubin'in daha da derin bir delik olan cebinden de paray kard. Peki, bunu nasl baarabildin? Her ey sana karyd... Bunu syleyenler pek de o kadar aptal deiller, canm. Durande geri geldi! Frtnalarn istedikleri kadar ktl olsun, bu onlarn ktln ta kardan kesiyor. Dostlarm, artk hi deniz kazas olmadn size bildiririm. Makineyi gezdim. Yeni gibi; eksiksiz, kusursuz. Daha ne olsun! Buhar blmeleri tekerlek stndeymi gibi alyor. Dn sabah yaplm sanrsnz. Bilirsiniz: kan su, scakln kullanmak iin, giren suyun getii borunun iine yerletirilmi boruyla geminin dna iletilir. te o iki boru yerli yerinde duruyor. Btn makine! arklar da! Ah! onunla evleneceksin!" Landoys Aa sordu: "Nasl makineyle mi?" "Hayr, kzmla. Evet, makineyle. Her ikisiyle de, iki defa damadm olacak. Kaptan olacak. Good bye. Kaptan Gilliatt! yle bir Durande olacak ki hem de! Onunla iler, gidi geliler, 395 ticaret yaplacak, sr, koyun tanacak! Saint-Sampson'u Londra'ya deimem, ite yaratcs. Size bunun btn bir serven olduunu sylyorum. Bunu cumartesi gn Mauger Baba'nn gazetesinde okursunuz. Byc Gilliatt bir sihirbazdr... uradaki Louis altnlar da ne?" Lethierry banknotlarn zerinde duran kutunun iinde, altn bulunduunu kapan boluundan grmt. Kutuyu ald, at, iindekileri avucuna boaltt, bir avu altn masann zerine brakt. "Yoksullar iin, Landoys Aa, bu liralar benim adma Sa-int-Sampson komutanna verin. Rantaine'in mektubunu biliyorsunuz, deil mi? Onu size gstermitim. te, bylece banknotlara kavutum. Meeyle am satn aln marangozlua balamaya yeterli para var burada. Bir de unu dnn hele. gn nceki havay hatrlyor musunuz? Ne rzgr, ne yamur vahetiydi o! Gkyz toplarn patlatyordu. Gilliatt bunlarla Doverler'de karlat. Ama, btn o patrt grlt, benim saatimi kartmam gibi, makineyi kartmasna engel olamad. Onun sayesinde yeniden kiiliime kavutum. "Lethierry Baba'nn ektirisi gene hizmete balayacak, baylar, bayanlar! ki ark ve bir pipo borusu olan ceviz kabuu... Bu icada ben teden beri deli olurdum. Kendi kendime her zaman. 'Bir tane de ben yapacam!' derdim. Bu pek eski bir ykdr. Paris'te. Christine Soka ile Dauphine Soka kesindeki kahvede, bundan sz eden bir gazeteyi okurken aklma gelmiti. Biliyor musunuz Ifl Gilliatt Marly'nin makinesini cebine indirip onunla dolamakta hibir zorluk ekmez? Bu adam dvme demirden, su verilmi elikten, elmastan yaplm, sapna kadar bir gemici, bir demirci, Hohenlohe Pren-si'nden daha da artc, olaanst bir yiittir. Ben buna akll bir adam derim. Hepimiz pek deeri olmayan kiileriz. Deniz kurtlar ben, siz, biz; deniz aslan ise, ite bu. Yaa, Gilliatt! Nasl davrandn bilemem ama, kesinlikle bir eytan gibi davranmtr. Deruchette'i ona vermem de kime veririm!" Deruchette birka dakikadan beri salondayd. Bir tek kelime sylememi, hi ses karmamt. Bir glge gibi ieri girmi, hemen hemen fark edilmeden Lethierry, ayakta durmu, heyecanl, grltl, neeli el hareketleri yaparak yksek ses396 le konuurken gen kz gelip onun arkasndaki sandalyeye oturmutu. Az sonra da, sessiz bir baka grnt belirmiti: Karalar giymi, beyaz boyunbal, elinde apka bulunan bir adam, kapnn aralnda durmutu. Yava yava byyen topluluun iinde imdi pek ok mum vard. Bu klar karalar giyinmi olan adam yandan aydnlatyordu; sevimli bir beyazlktaki krpe yz bir madalyon saflyla karanlk zeminin zerine iziliyordu; dirseini kapnn bir kanadnn kesine dayamt, alnn da sol eline. Farknda olmadan zarif bir duru meydana getiriyordu; bu da, alnn geniliini elin kklyle

deerlendiriyordu. Bzlm dudaklarnn kesinde bir kayg izgisi vard. Derin bir dikkatle inceliyor ve dinliyordu. Dinsel evrenin bapapaz sayn Ebenezer Caudray'i tandklar iin orada bulunanlar o gesin diye geri ekilmilerdi ama, rahip kapnn eiinde kalmt. Duruunda kararszlk, bakndaysa kararllk vard. Bu bak zaman zaman Deruc-hette'in bakyla karlayordu. Gilliatt'a gelince, belki rastlantyla, belki de zellikle karanlkta duruyordu, ancak pek belirsiz bir ekilde grlebiliyordu. Lethierry nce B. Ebenezer'i fark edemedi ama, Deruchette'i hemen grd. Ona doru gitti, alnn zerine kondurulan bir pckte bulunabilecek btn taknlkla onu pt. Ayn zamanda da kolunu Gilliatt'n bulun-duu karanlk keye doru uzatt. "Deruchette," dedi, "ite yeniden zengin oldun. te bu da kocan." Deruchette byk bir heyecanla ban kaldrd, o karanln iine bakt. Lethierry: "Dn yaparz, mmkn olursa hemen yarn," dedi. "Kiliseden izin alnr. Zaten burada ilemler ar deil. Rahip istediini yapyor. 'Aman, dikkat!' demeye kalmadan evleniliyor. Fransa'daki gibi deil. Orada bildiriler, ilanlar, sreler, bir alay ey vardr. Eh, artk kahraman bir adamn kars olmakla vnebilirsin. Knanacak bir yan yok. Tam bir denizcidir o. Ben bunu daha ilk gnden, kk topla Herm'den geri dndn grdm zaman dnmtm. imdi de, kendi servetiyle, benim servetimle, btn lkenin servetiyle Dover'den geliyor. Bir gn kendisinden hi kimse iin mmkn olmayacak ekilde sz edilecek bir adamdr o. Sen: 'Onunla evleneceim!' dedin, evleneceksin. ocuklarnz olacak, ben de 397 dede olacam. Sen de alan, yararl olan, yz kiiye bedel, bakalarnn bulularn kurtaran, bir kurtarc olan, alacak, arbal bir delikanlnn hanm olmak talihini elde edeceksin. Bylelikle de hi olmazsa bu lkenin hemen hemen btn zengin cadalozlar gibi bir askerle ya da bir rahiple yani ldrlen bir erkekle ya da yalan syleyen bir erkekle evlenmemi olursun. "iyi ama, Gilliatt, kene ekilmi ne yapyorsun sen orada? Douce! Grace! Ik getirin, damadm gn gibi aydnlatn bakalm. Sizin niannz ilan ediyorum, evlatlarm, ite senin kocan, ite benim damadm. Sokan Kt'nn Giliatt' bu. Mert delikanldr, byk gemicidir. Ben baka damat istemem. Senin de ondan baka kocan olmayacaktr, yeniden Tanr'ya eref sz veriyorum. A! Siz misiniz, rahip efendi? u genlerin evlenme ilemlerini size havale ediyorum." Lethierry'nin gzleri sayn Ebenezer'e taklmt. Douce'la Grace sz dinlemilerdi. Masann stne yerletirilen iki mum Giliatt' bandan ayana aydnlatyordu. Lethierry: "Ne kadar da yakkl!" diye haykrd. Gilliatt irenti. Daha o sabah Dover Kayalklarndan kt gibiydi: Paavralar iinde; dirsekleri patlam; sakal uzam; salar diken diken; gzleri alev alev, kpkrmz; yznn derisi yrtlm; elleri kan iinde; ayaklar plak. Ahtapotun meydana getirdii ikinliklerden birka kll kollarnda hl grlyordu. Lethierry onu hayranlkla seyrediyordu. "te benim gerek damadm! Denizle nasl da arpmt! st ba lime lime olmu, paavralar iinde kalm! Ne omuzlar! Ne eller! Ne kadar da yakklsn, gzelsin!" Grace birden Demchette'e doru kotu, onun ban tuttu. Deruchette baylvermiti. DER SANDIK afak sker skmez Saint-Sampson ayaklanmt. Saint-Pierre-Port da gelmeye balyordu. Durande'n dirilii, adada Fransa'nn gneyinde Salette'in kopard grltyle llebi398 lecek bir grlt koparmt. Takadan kan bacay seyretmek iin rhtma byk bir kalabalk birikmiti. Makineyi grmeyi, ona bir parack da dokunmay pek isterlerdi ama, Lethierry, bu sefer gn nda muzaffer makinenin yeni bir teftiini yaptktan sonra teknenin iine yaklamalara engel olmakla grevli iki gemici yerletirmiti. stelik de baca seyretmeye yetiyordu.

Halk hayran kalmt. Artk Gilliatt'tan baka bir eyden sz edilmiyordu. Onun eytan olan takma ad tartlyor, vurgulanyordu. Hayranlk rahat rahat u cmleyle tamamlanyordu: "Buna benzer eyler yapabilecek kimselerin adada bulunmas hi de, her zaman ho deildir." k Lethierry dardan grlyordu: Penceresinin nnde '" masasnn bana oturmu, bir gz kdnda, br gz makinenin zerinde, yaz yazyordu, iine ylesine dalmt ki ancak bir defa Douce'a seslenip Deruchette'in ne yaptn renmek iin ara vermiti. Douce: "Kkhanm uyand, sokaa kt," dedi. Lethierry de: "Hava almakla iyi ediyor," dedi. "Dn gece scak yznden bir para rahatszland. Oda ok kalabalkt. Sonra da aknlk, sevin... stelik pencereler de kapalyd. Dorusu ya yrekli, nl bir kocas olacak!" Yeniden yaz yazmaya koyuldu. imdiye kadar Bre-rnen'deki en nl gemi tezgh mdrlerine birer mektup yazp imzalam, mhrlemiti. ncsnn zarflanmasn tamamlyordu. Rhtmdan gelen bir tekerlek sesi zerine boynunu uzatt, pencereden dar eildi. Sokan Kt'ne gidilen keiyolun-dan, bir el arabasn ite ite, gen bir ocuun ilerlediini grd. Bu ocuk Saint-Pierre-Port'a doru gidiyordu. El arabasnda, bakr, kalay ivilerle naklanm, sar deriden bir sandk vard. Lethierry: "Nereye gidiyorsun, ocuk?" diye seslendi. ocuk durdu. "Cashme'e gidiyorum," dedi. "Ne yapmaya?" "Bu sand gtrmeye." "Peki yleyse, u mektubu da gtrrsn." Lethierry masasnn ekmecesini at, oradan bir para sicim ald, yazd mektubu bir araya balad, paketi olana frlatt, o da onu havada yakalad. 399 "Cashmere'in kaptanna bunlar benim gnderdiimi syle, zen gstersin. Almanya'ya gidecek. Londra yoluyla Bre-men'e." "Kaptanla konumayacam ben, Lethierry Efendi." "Niin?" "Cashmere rhtmda deil." "Ya!" "Akta demirlemi." "Dorudur. Deniz yzndedir." ? "Ben ancak kaykyla konuabilirim." J) "Benim mektuplarm da ona emanet edersin." ' "Peki, Lethierry Efendi." "Cashmere saat kata kalkyor?" "On ikide." "le vakti, bugn, sular ykselirken. Kar deniz var." "Evet ama, uygun rzgr var." Lethierry iaret parman makinenin bacasna dikerek: "Boy", unu gryor musun? O rzgrla da, denizle de alay eder," dedi. ocuk mektuplar cebine yerletirdi, gene el arabasnn kollarn yakalad, ehre doru komasna yeniden koyuldu. Lethierry: "Douce! Grace!" diye seslendi. Grace kapy aralad. "Ne var efendim?" "ieri gir, bekle." Lethierry bir tabaka kt ald, yazmaya balad. Grace, onun arkasnda, ayakta duruyordu. Merakl olsayd da efendisi yazarken ban uzatsayd, onun omzunun zerinden unlar okurdu: Tahta iin Bremen'e yazdm. Deer bitirmek iin btn gn marangozlarla greceim. Yap ii abuk ilerleyecek. Sen de, kendi ynnden, kilise izinlerini almak iin barahibe git. Dnn en ksa zamanda yaplmasn istiyorum. Hemen olmas en iy isidir. Ben Durandela urayorum, sen de Deruchette'le ilgilen. ingilizce: "ocuk." (ev.)

400 Tarih koydu, imzalad: Lethierry. Mektubu zarfa koyup mhrlemek zahmetine girimedi; yalnz, drde katlad, Grace'a uzatt. "Bunu Gilliatt'a gtr." "Sokan Kt'ne." "Sokan Kt'ne mi?" Deniz ileri/F. 26 401 NC KTAP "CASHMEREN GD I KLSENN YAKININDAK LMANCIK Saint-Pierre-Port sszlamadan Saint-Sampson'da kalabalk birikemez. Belirli bir noktadaki merak uyandran bir olay emici bir pompadr. Kk lkelerde haberler hzl koar. Let-hierry Efendi'nin pencerelerinin altndaki Durande'n bacasn seyretmeye gitmek gnein douundan beri Guerseney'in en nemli iiydi. Bunun yannda baka herhangi bir olay silinip gitmiti. Saint-Asaph barahibinin lm silinmiti; artk ne sayn Ebenezer Caudray, ne birdenbire zengin oluu, ne de Cash-mere'\e gidii sz konusu ediliyordu. Doverler'den geri getirilen Durande'n makinesi... gnn konusu ite yalnz buydu. Buna bir trl inanamyorlard. Deniz kazas olaanst grlmt, ama, kurtarma ofanaksz gibi grlyordu. Onun iin, herkes kendi gzleriyle grp emin olmak istiyordu. Bunun dnda btn iler geri braklmt. Ailece gelen, uzun bir kuyruk olan kasaballar, uaktan efendiye kadar, erkekler, kadnlar, ocuklaryla analar; bebekleriyle ocuklar, btn yollardan, Bravees, Kona'nn nndeki "grlecek ey"e doru yneliyorlar, srtlarn Saint-Pierre-Port'a dnyorlard. Saint-Pierre-Port'taki pek ok dkkn kapalyd. arda kesin bir al veri durgunluu vard. Btn dikkatler Durande'n zerinde toplanmt. Bir tek satc siftah etmemiti; yalnz bir kuyumcu bunun dnda kalyordu. "ok acelesi varm gibi grnen, kendisine barahip efendinin evini soran bir adam"a altn bir nikh yz satt iin pek seviniyordu. Ak kalan dkknlar 402 mucizevi kurtarmann grltl bir ekilde tartld sohbet yerleriydi. Bugn, neden bilmem Cambridge Park ad verilen, o gnk Hyvreuse'de bir tek kimse yoktu. O zaman Grand'Rue adn tayan High Street'te kimsecikler yoktu; o zamanlar Demirhaneler Soka adn tayan Smith Street'te de, Hautevil-le'de de kimsecikler yoktu; Gezi bile bombotu. Gnlerden pazar sanrdnz. Ancresse'teki milis birliini tefti eden kraliyet ailesinden biri kenti bu kadar boaltamazd. u Gilliatt gibi bir hi iin yer yerinden oynamasna, arbal insanlarla dengeli kimseler omuz silkiyordu. Yan kollar, sivri an kulesiyle, yan yana l sivri atsyla Saint-Pierre-Port Kilisesi limann sonunda, suyun kysnda, hemen hemen iskelenin zerinde gibidir. Gelenlere ho geldiniz der, gidenlere de gle gle. Bu kilise kentin okyanusa kar oluturduu uzun izginin balangcdr. Bu kilise ayn zamanda hem Saint-Pierre-Port blgesinin dinsel evresini, hem de btn adann barahipliini kapsar. Grevli rahibi, tam yetkili kilise adam piskopos vekilidir. Bugn ok gzel, ok geni bir liman olan Saint-Pierre-Port Liman, o devirde, bundan on yl ncesine kadar bile, Sa-int-Sampson Liman'ndan daha kk, daha nemsizdi. Sal sollu kydan balayp, kk bir beyaz fener bulunan ularnda hemen hemen birbirine kavuan, son derece byk iki duvardan ibaretti. Bu fenerin altnda, Ortaa'da orasn kapatan zincirin iki halkasnn hl durduu dar bir liman az gemilere geit veriyordu. Aralk duran bir stakoz kskac gz nne getirilsin, ite Saint-Pierre-Port Liman buydu. Bir kska uurumun zerinden, denizin bir parasn alyor, onun sularn yattryordu. Yalnz, dou rzgrlar estiinde aralkta da dalga olurdu, liman prdard; onun iin, ieri girmemek daha ihtiyatl olurdu. te Cashmere o gn byle davranmt. Dou rzgr olduu zamanlarda gemiler, stelik onlarn liman masraflarn azaltan bu karar sevine sevine alyorlard. Bu durumda, yeni limann ilerinden uzaklatrd cesur denizciler topluluu olan ehrin grevli kayklar, ya iskeleden ya da kumsaln bekleme yerlerinden yolcular almaya gidiyorlard; hem onlar, hem de eyalarn, ou zaman frtnal denizde, hibir kazaya uramadan, yola kmak zere olan gemi-

403 lere gtryorlard. Dou rzgr bir yan rzgrdr, ngiltere yolculuu iin pek uygundur; gemi sallanr ama, yalpa yapmaz. Kalkmak zere olan gemi limanda bulunduu zaman, herkes limandan gemiye binerdi; gemi akta olduu zaman da kydaki demirleme yerine yakn noktalardan birinden kaya binebilirdi. Btn kk koylarda 'gnll' kayklar bulunurdu. Kk liman da bu koylardan biriydi. Bu limanck kentin hemen yaknandayd ama, o kadar sszd ki pek uzaktaym gibi grnrd. Liman bu yalnzl, bu gsterisiz koya yukardan bakan George Kalesi'nin yalyarlarnn sarp yalnlna borluydu. Kk Liman'a birok keiyolundan gelinirdi. En j, kestirmesi su boyunca uzanyordu. Kente ve kiliseye be daki- i kada iletmek stnl vard; buna karlk da gnde iki kez suyla rtlmek sakncas vard. Az, ok sarp olan br keiyol-lar dik yamalarn girintilerine dalyordu. Kk Liman gn ortasnda bile bir alacakaranlk iindeydi. Her yandan dayanak noktas tam denge yerinde olmayan ktleler sallanrd. Bir brtlen, allk dikenlii younlayor, bu kayalara dalgalar kar-makarklnda bir eit tatl gece yaratyordu. Durgun havalarda bu koy kadar sessiz bir yer dnlemezdi; sular kabarnca da ondan daha grltl bir yer olamazd. Orada suyun boyuna slatt dal ular vard. Baharda ieklerle, ku yuvalaryla, kokularla, kularla, kelebeklerle, arlarla doluydu. Pek yeni gerekletirilen almalar sayesinde btn bu vahilikler bagn artk yok olmutur; onlarn yerini dmdz, gzel, izgiler ald... imdi duvarclk ileri, rhtmlar, kk baheler var. Topran dzlenmesi ok zarar verdi; zevk dan acayipliklerine, kayann dzensizliklerine gerekeni yapt. BULUAN KEDERLER Sabahn saat onundan biraz nceydi; Guernesey'de denildii gibi 'eyrek ncesi'. Btn grne gre, Saint-Samp-son'daki kalabalk byyordu. Merak nbetine urayan halk 404 btnyle adann kuzeyine akt iin gneyde bulunan Kk Liman her zamankinden daha da sszd. Yalnz, bir kaykla bir kayk grlyordu. Kayn iinde bir gece antas vard. Kayk bekler gibiydi. Cashmere akta demirliydi. Ancak le vakti gidebilecei iin hl hibir manevraya girimemiti. Yalyarn merdiven-keiyollarndan birinden kulak kabartan bir kimse Kk Liman'da bir mrlt iitebilirdi. Eilimli kayalarn zerinden aa sarksayd, kayktan biraz tede, kayknn baklarnn gremeyecei bir kayalar, dalgalar girintisinde iki kiiyi, bir erkekle bir kadn, Ebenezer'le Deruchette'i grebilirdi. Deniz banyolarna merakl hanmlar pek eken deniz kysnn bu karanlk kuytular her zaman sanld gibi ssz deildir. Oralarda kimi zaman insanlar gzetlenilir, szleri dinlenir. Oralara snan, barnan kimseler bitkilerin younluklar arasndan, keiyollarnn okluu, karkl sayesinde, kolayca izlenebilir. Gizli grmeyi saklayan kayalar, aalar bir tan da saklayabilirler. Deruchette'le Ebenezer birbirinin karsnda, baklar baklarnn iinde ayakta duruyorlard; el ele tutumulard. De-ruchette konuuyordu. Ebenezer susuyordu. Kirpiklerinin arasna birikmi bir gzya duraksam, akmyordu. Ebenezer'in dindar yznden zntyle tutku izilmiti. Bunlara iler acs bir boyun ei, inantan gelmekle birlikte inanca dman bir boyun ei ekleniyordu. O gne kadar ancak meleksi olan bu yzde uursuz bir anlatmn balangc vard. imdiye kadar ancak dinsel inanlar dnm olan bir kimse -bir rahip- iin hi de uygun olmayan bir dnceye kaplyor, yazgy dnmeye balyordu. nan orada bozulur. Bilinmezin altnda eilmek... bundan daha artc bir ey olamaz, insanolu ikence ettii kiidir. Hayat srekli bir aktr; biz de ona boyun eeriz. Rastlantnn birden iniinin hangi yandan geleceini hibir zaman bilemeyiz. Felaketler, mutluluklar girerler, karlar, tpk beklenmeyen kiiler gibi. Onlarn insann dnda

yasalar, yrngeleri, genelekimi vardr. Erdem, namus hi de mutluluk getirmez; su da mutluluk vermez. Vicdann bir mant vardr, kederin 405 bir baka mant. Hibir badama yoktur. Hibir ey nceden tasarlanmaz. Karmakark st ste yayoruz. Vicdan dz izgilidir, hayat kasrgadr. Bu kasrga insann kafasna umulmadk bir ekilde kara kara kaoslar, masmavi gkyzleri frlatr. Yazgda dzgn gei sanat yoktur. Kimi vakit ark o kadar hzl dner ki insan bir olayla br olay arasndaki ayrl, dnle bugn arasndaki balanty seemez. Ebenezer dnceyle kark bir inanm, tutkuyla karmak bir rahipti. Bekrl ngren dinler ne yaptklarn bilirler. Bir rahibi bir kadn sevmek kadar hibir ey yolundan ayramaz. eit eit bulutlar Ebenezer'i karartyordu. Deruchette'i ar hayranlkla seyrediyordu. Bu iki yaratk birbirine tapyordu. Ebenezer'in gzbebeklerinde umutsuz zgnln sessiz tapnmas vard. Deruchette: "Gitmeyeceksiniz," diyordu. "Ben buna dayanamam. Bakn, size veda edebileceimi sanmtm, yapamyorum. nsan bir ey yapabilmeye zorlanamaz. Dn niin geldiniz? Gitmek istiyor idiyseniz gelmemeliydiniz. Ben hibir zaman sizinle konumadm. Sizi seviyordum ama, kendim de bilmiyordum. Yalnz, ilk gn, Bay Herode, Ribhak'n yksn okurken, sizinle gz gze geldiimiz zaman yanaklarma ate bast. yle dndm: 'Ah! Ribhak kim bilir ne kadar kzarmtr!' Her ne olursa olsun, nceki gn biri bana: 'Sen bara-hibi seviyorsun' deseydi, glerdim. te bu akn korkun yan bu. Tpk bir aldatma gibi oldu. nlemeye hi almadm. Kiliseye gidiyordum, sizi gryordum, herkesi de benim gibi sanyordum. Sizi sulamyorum, sizi sevmem iin hibir ey yapmadnz, hibir skntya katlanmadnz. Yalnz bana bakyordunuz, insanlara bakyorsanz bu sizin kusurunuz deil ki. Bu da, benim sizi taparcasna sevmeme yol at. Hi kukulanmyordum. Kitab siz elinize aldnz zaman ancak bir kitapt. Ara sra gzlerinizi zerime dikiyordunuz. Byk meleklerden sz ediyordunuz. Byk melek sizdiniz. Sylediklerinizi ben hemen dnyordum. Sizden nce Tanr'ya inanp inanmadmn ayrmnda deilim. Sizden beri, hi amadan duasn yapan bir kadn haline geldim. Douce'a: 'Beni abuk giydir de ayine ge kalmayaym' derdim. Sonra da kiliseye koardm, ite 406 bir erkee k olmak budur. Bilmiyordum ki. Kendi kendime: 'Dindar olmaya balyorum!' diyordum. Kiliseye Tanr iin gitmediimi bana siz rettiniz. Oraya sizin iin gidiyordum. Gzelsiniz, yakklsnz, iyi konuuyorsunuz. Kollarnz gkyzne doru kaldrdnz zaman beyaz ellerinizin arasnda kalbimi tutuyormusunuz gibi geliyordu bana. lgnmm, bilmiyordum. Yaptnz yanll syleyeyim mi size? Dn baheye girmeniz, benimle konumanz. Siz bana hibir ey sylememi olsaydnz, ben belki zlrdm ama, imdi mutlaka lrm. imdi sizin beni sevdiinizi, benim de sizi sevdiimi bildiim iin artk gidemezsiniz. Ne dnyorsunuz? Beni dinler gibi bir haliniz yok." Ebenezer: "Dn sylenenleri duydunuz," dedi. "Ne yazk ki evet." "Buna kar elimden ne gelir ki?" Bir sre sustular. Sonra Ebenezer: "Benim iin yaplacak bir tek ey var," dedi. "Gitmek." "Benim iin de lmek. Ah! Deniz olmasn, yalnz gkyz bulunsun isterdim. Bana yle geliyor ki bu durum her eyi dzeltirdi, gidiimiz ayn olurdu. Sizin benimle konumamanz gerekirdi. Niin benimle konutunuz? yleyse gitmeyin. Ben ne olacam? Syledim size, kesinlikle lrm. Ben mezarlkta olursam sizin elinize ne geecek? Ah! kalbim para para oldu. Pek talihsizim. Oysa amcam hi de kt bir insan deildir." Deruchette Lethierry Efendi'den sz ederken ilk defa 'amcam' diyordu. O zamana kadar hep 'babam' demiti. Ebenezer bir adm geri ekildi, kaykya iaret etti. akllarn zerinde kancasnn grlts, kayn iinde de adamn ayak sesi duyuldu. Deruchette haykrd:

"Hayr, hayr!" Ebenezer yeniden onun yanna geldi. j 't "Byle olmas gerek, Deruchette." ,'. , "Hayr, olmaz! Bir makine iin! Olacak ey mi! O korkun adam dn grdnz, deil mi? Beni brakamazsnz! Akllsnz, bir are bulursunuz. Bu sabah gelip sizi bulmam sylerken ekilip gideceinizi dnmyordunuz elbette. Ben size hibir ey yapmadm ki. Benden ikyeti olamazsnz. u gemiyle mi gitmek istiyorsunuz? Ben istemiyorum. Benden ayrl407 mayacaksnz. insan gkyzn yeniden kapatmak iin amaz. Kalacaksnz diyorum size. Hem, daha erken; vakit gelmedi. Ah! Seni seviyorum." Adama doru atlarak on parman onun ensesinde kavuturdu, sanki dolanan kollaryla Ebenezer'le bir ba kurmak, kavuan elleriyle de Tanr'ya bir dua ykseltmek ister gibiydi. Ebenezer, Deruchette'in elinden geldiince direnen bu nazl sarln zd. Deruchette, bilinsiz bir hareketle, giysisinin kolunu, sevimli plak kolunu a kU brakacak ekilde dirseine kadar syrarak, sabit gzlerind? slak, soluk bir kla, sarmak kapl bir kaya kntsnn zerine ylrcasna oturdu. Kayk yaklayordu. Ebenezer onun ba^ iki elinin arasna ald; bu gen kz bir dul kadn andryordu, bu gen adam da pek yal bir dedeyi. Ebenezer, Deruchette'in salarna dindarca bir sevgiyle dokunuyordu. Bakn birka dakika onun zerine dikti, sonra alnna, altndan bir yldzn douverecei sanlan o pcklerinden birini kondurdu, en yce kaygnn titredii, iinde ruhun kopmas sezilen bir sesle ona u kelimeyi, derinliklerin kelimesini syledi: 'Allaha smarladk!' Deruchette hkrmaya balad. O srada ar, ciddi bir ses iittiler: "Neden evlenmiyorsunuz siz?" Ebenezer ban oevirdi, Deruchette gzlerini yukar doru kaldrd. Gilliatt karlarnda duruyordu. Yandaki keiyolundan ortaya kmt. Dnk ayn adam deildi bu: Salarn taram, sakaln tra etmi, ayana ayakkab giymi, srtna byk devrik yakal bir gemici gmleiyle, en iyi gemici giysilerini geirmiti. Kk parmanda bir altn halka vard. Son derece sakin grnyordu. Gne yan yz morarmt. Ac eken tun... ite bu yz ona benziyordu. akn akn ona baktlar. Her ne kadar tannmaz haldeyse de Deruchette onu tand. Syledii szlere gelince, bu szler, o srada ikisinin de dndklerinden o kadar uzakt ki bellekleri, in zerinden kayp gitmiti. 408 Gilliatt: "Birbirinizden niye ayrlyorsunuz?" dedi. "Evlenin. Birlikte gidersiniz." Deruchette rperdi. Batan ayaa titredi. Gilliatt: "Bayan Deruchette yirmi bir yan doldurdu," diyordu. "Artk kendi bana buyruktur. Amcas ancak amcasdr. Birbirinizi seviyorsunuz..." Deruchette alak sesle onun szn kesti: "Nasl oluyor da burada bulunuyorsunuz?" Gilliatt szne devam etti: "Evlenin." Deruchette bu adamn kendisine sylediklerinin anlamn yava yava kavramaya balyordu. Kekeledi: "Benim zavall amcacm..." Gilliatt: "Evleneceiz derseniz, olmaz der ama, siz evlendikten sonra kabul eder," dedi. "Zaten siz gideceksiniz. Geri dndnz zaman balar." Ac bir sesle ekledi: "Hem imdi gemisini yeniden yapmaktan baka bir ey dnd yok. Sizin yokluunuzda bu onu oyalar. Onu avutacak Durande' var." Deruchette, iinde sevin sezilen bir aknlkla kekeledi: "Ardmdan zntler brakmak istemezdim." Gilliatt: "Bu zntler uzun srmez," dedi. Ebenezer'le Deruchette'in aknlktan gzleri kararmt sanki. imdi kendilerine geliyorlard. Azalan heyecanlar arasnda, Gilliatt'n szlerinin anlamn kavrayabiliyorlard. Orada hl bir bulut kalmt ama, direnmek

onlarn ii deildi. Kurtarcnn istedii gibi davranmasna karlmaz. Cennete girie insan ancak pek gevek kar kar. Deruchette belli belirsiz Ebenezer'e yaslanmt, duruunda Gilliatt'n syledikleriyle gizlice anlaan bir eyler vard. Bu adamn szlerine, hele De-ruchette'i artan orada bulunuundaki srra gelince, bunlar sonra dnlecek sorulard. Bu adam onlara "Evlenin!" diyordu. Bu, son derece akt. Bir sorumluluk varsa, adam zerine alyordu. Deruchette, onun deiik nedenlerden dolay hakl olduunu belli belirsiz seziyordu. Lethierry Efendi iin syledikleri doruydu. Ebenezer dnceli bir halde mrldand: "Amca baba deildir." 409 O da beklenmedik, mutlu bir servenin bysne kaplyordu. Papaz olduu iin uyanabilecek btn vicdan szlamalar bu zavall k kalpte eriyip dalyordu. Gilliatt'n sesi buyururcasna, sert bir hal ald; iinde ateli bir damarn atlar sezilir gibiydi: "Hemen! Cashmere iki saat sonra kalkacak. Vaktiniz var; ama, ancak vaktiniz var. Gelin!" Ebenezer ona dikkatle bakt. Birdenbire haykrd: "Sizi hatrladm. Hayatm kurtaran sizdiniz." Gilliatt: "Sanmyorum," dedi. "Orada. Banques Burnu'nda." "Ben yle bir yer bilmiyorum." "Buraya ilk geldiim gnd." Gilliatt: "Vakit kaybetmeyelim," dedi. "Sonra, yanlyorum, siz dn akamki adamsnz." ,.-^ "Belki de." "Adnz nedir?" Gilliatt sesini ykseltti: "Kayk, bekle bizi! Geliyoruz. Kkhanm, nasl olup da burada bulunduumu soruyorsunuz bana. Gayet basit: Arkanzdan yryordum. Yirmi bir yandasnz. Bu lkede kiiler erginlik yana gelince, kendi balarna buyruk olunca, bir eyrek saat ierisinde evlenirler. Suyun kysndaki keiyolundan gidelim. O yoldan geilebilir, deniz ancak saat on ikide ykselecek. Ama, hemen, abuk olun! Gelin benimle." Deruchette'le Ebenezer gzleriyle birbirine danr gibiydiler. Yan yana, kmldamadan ayakta duruyorlard; sarho gibiydiler. u uurumun -mutluluunkysnda, byle garip duraksamalar vardr. Anlamadan arlyorlard. Deruchette alak sesle Ebenezer'e: "Ad Gilliatt" dedi. Gilliatt sert bir tavrla steledi: "Ne bekliyorsunuz? Benimle gelin dedim size!" Ebenezer: "Nereye?" diye sordu. "uraya." Gilliatt parmayla kilisenin an kulesini gsterdi. , Onun peinden gittiler. Gilliatt nden yryordu. Admlarn pek salam atyordu. tekiler sendeliyorlard. 410 an kulesine doru ilerledike, Ebenezer'le Deruchette'in o saf, gzel yzlerinde az sonra glmseme haline gelecek bir ey filizleniyordu. Kiliseye yaklamak onlar aydnlatyordu. Gilliatt'n ukur gzlerinde gece vard. ki ruhu cennete gtren bir hayalet sanlrd. Ebenezer'le Deruchette balarna geleni pek iyi anlayamyorlard. Beklenmedik bir anda bu adamn ie karmas boulan kimsenin tutunduu dald. Umutsuzluun ilk nne gelene duyduu boyun emeyle, Gilliatt'n ardndan gidiyorlard. lmekte olduunu sezen kimse olaylar karsnda pek yle ince eleyip sk dokumaz. Deruchette daha bilgisiz olduu iin daha ok gveniyordu. Ebenezer dnyordu: Deruchette ergin yatayd, ingiltere'de evlenme ilemleri son derece basittir, zellikle tarada; oralarda dinsel evre barahiplerinin hemen hemen istedikleri gibi davranma yetkileri vardr. Gelgelelim, rahip, amcann raz olup olmadn renmeden evlendirmeyi kabul edecek miydi acaba? Burada

byle bir soru ortaya kyordu. Gene de, bir deneme yaplabilirdi. Her ne olursa olsun, gene de bir erteleme saylrd bu. Yalnz, bu adam neyin nesiydi? Dn akam Lethierry Efendi'nin damad olarak ilan ettii delikanl gerekten buysa, urada yapt ie nasl akl erdirmeliydi? Ortadaki engelken kurtarc haline giriyordu. Ebenezer iin iinden kamyordu ama, kurtulduunu sezen adamn sessiz, acele raz olmasyla, olup bitenleri kabul ediyordu. Keiyolu dzgn deildi; kimi yerde slakt, geilmesi zordu. Ebenezer dalgnd, su birikintilerine, iri akl ta ynlarna dikkat etmiyordu. Gilliatt arada bir arkasna dnyor, Ebenezer'e: "u talara dikkat edin, ona elinizi verin," diyordu. ZVERNN NLEM Onlar kiliseden ieri girerken saat onu alyordu. Gnn erken o saatinde, bir de ehirdeki o gnk tenhalk yznden, kilise botu. Yalnz, dipte, Protestan kiliselerinde mihrabn yerini tutan masann yannda, kii vard: Bapapazla yardm411 cs; bir de ktk yazcs. Bapapaz Sayn Jaquemin Hero-de'du, oturuyordu; tekiler ayakta duruyordu. incil masann zerinde, ak duruyordu. Yanda, bir sehpann zerine, baka bir kitap almt; dinsel evrenin ktk defteriydi bu. Dikkatli bir gz orada yeni yazlm, mrekkebi daha kurumam bir sayfa bulunduunu ay-rmsayabilirdi. Ktn yannda bir mrekkep kalemiyle bir hokka duruyordu. Sayn Jacquemin Herode Sayn Ebenezer Caudray'n ieri girdiini grnce ayaa kalkt. "Sizi bekliyordum," dedi. "Her ey hazr." Gerekten de barahip ayin elbisesini giymiti. Ebenezer Gilliatt'a bakt. Sayn barahip: "Emrinizdeyim, meslektam," dedi selam verdi. Bu selam saa sola dalmad. Barahibin gr izgisinin ynnden de anlalyordu ki onun iin ancak Ebenezer vard. Ebenezer rahipler snfndand, soylu kiiydi. Barahip selamnn iine, ne yanda duran Deruchette'i, ne de arkada bulunan Gilliatt' alyordu. Onun baknda, iine ancak Ebenezer'in alnd bir ember vard. Bu ince noktalarn gzetilmesi dzeni oluturur, toplumlar salamlatrr. Barahip zarife azametli bir tatllkla: "Meslekdam, size ifte tebriklerimi sunarm," dedi. "Amcanz ld, evleniyorsunuz da; ite birisi yznden zengin, brnden tr de mutlusunuz. Ayrca, imdi, yeniden kurulacak olan o buharl gemi sayesinde Bayan Deruchette Lethierry de zengin, bunu da can gnlden onaylyorum. Bayan Deruchette Lethierry bu dinsel evrede dodu, doum tarihini ktkte buldum. Ergin bir yatadr, kendi bana buyruktur. Zaten, btn ailesi demek olan amcas da rza gsteriyor. Yolculuunuz dolaysyla hemen evlenmek istiyorsunuz, anlyorum. Yalnz, bu bir barahibin evlenmesi olduu iin ben biraz daha trenli olmasn isterdim. Sizi memnun etmek iin ksa keseceim. Esas zetin iine girebilir. Szleme u grdnz ktkte daha nceden hazrland; yalnz tamamlanmas gereken adlar kald. Yasaya, treye gre, nikh kayttan hemen sonra kylabilir. Kilise izni iin gereine bavuruldu. Kk bir dzensizliin sorumluluu412 nu kendi zerime alyorum, nk izin isteme yedi gn nce kaydedilmelidir. Ne var ki ben sizin gidiinizin kanlmazln, ivediliini kabul ediyorum, ite byle. Sizi evlendireceim. Yardmcn erkein tan olacak! Kadnn tanna gelince..." Barahip Gilliatt'a doru dnd. Gilliatt bir ba iareti yapt. Barahip: "Tamam," dedi. Ebenezer kmldamadan duruyordu. Deruchette kendinden gemi, ta kesilmiti sanki. Barahip: "Yalnz, bir engel var," dedi. Deruchette bir hareket yapt. Barahip szne devam etti: "Lethierry Efendi'nin imdi burada hazr bulunan elisi sizin adnza kilise iznini istedi, beyannameyi ktkte imzalad..." Barahip bunu derken sol elinin

baparmayla Gilliatt' gsterdi; bu da onu, o baya ad azna almaktan kurtaryordu. "Lethierry Efendi'nin, kendisi gelemeyecek kadar ii olduundan, evlenmenin hemen yaplmasn istediini syledi. Azdan bildirilen bu istek hi de yeterli deildir. Verilmesi gereken kilise izinleri, sorumluluunu zerine aldm dzensizlik yznden, Lethierry Efendi'ye danmadan bir ey yapamam; ya da bana onun imzas gsterilsin. yi niyetim her ne olursa olsun, bana tekrarlanan bir szle yetinemem. Yazl bir kt ister." Gilliatt: "istediiniz bu olsun," dedi. Sayn Bapapaza bir kt uzatt. Bapapaz kd yakalad, bir rpda gz gezdirdi. Birka satr atlar gibi yapt; belli ki bunlar gereksiz satrlard. Yksek sesle okudu: "...Kilise izinleri almak iin bapapaza git. Evlenmenin en ksa zamanda yaplmasn istiyorum. Hemen olursa daha iyi olur." Bapapaz kd masann zerine koydu. "mza: Lethierry. Bunu bana daha bir sayglca yazabilirdi. Ama, mademki bir mesiekda sz konusudur, bana bu kadar da yeter, daha ounu aramam." Ebenezer yeniden Gilliatt'a bakt. Ruhlar arasnda kurulan anlamalar vardr. Ortada bir hile olduunu seziyordu; o hileyi 413 aklamaya gc yetmedi, belki de hi aklna bile gelmedi. Ya sezinledii gizli bir kahramanla sayg duyarak ya da mutluluun yldrm arpmasyla vicdannn sersemlemesinden, bir tek kelime sylemeden durdu. Barahip kalemi eline ald, sicil kt yazcnn yardmyla, ktkte yazl sayfann beyaz yerlerini doldurdu, sonra doruldu, elinin bir hareketiyle Eebenezer'le Deruchette'i masaya ard. Tren balad. Bu garip bir an oldu. Ebenezer'le Deruchette rahibin karsnda yan yanaydlar. Ryasnda evlendiini gren bir kimse de onlarn duyduklarn duymutur. Gilliatt, birka adm geride, filayaklarnn karanlnda duruyordu. Deruchette sabahleyin uyand zaman son derece zgn, umutsuzdu; tabutu, kefeni dnm, beyazlar giyinmiti. Bu yas dncesi dnde pek yerinde olmutu. Beyaz elbise hemen bir nianl kz meydana getirir. Mezar da bir nianllktr. Deruchette'ten bir prlt yaylyordu. Hibir zaman u andaki gibi olmamt. Onda belki de u ok ho olup da yeteri kadar gzel olmamak kusuru vard. Onun gzellii -bu bir kusur saylrsa- ar zarafetle kusurlanyordu. Deruchette, sakin sakin, yani tutkunun da, acnn da dnda olunca -bu ayrnty daha nce de belirtmitik- daha da sevimli oluyordu. Sevimli kzn yznn deiiklii kusursuz bir bakire yzdr. Akla, acyla yceleince -kelimeyi bize balasnlar- bir ilerlemeye ulamt. Daha ok arballkla ayn saflk, daha ok kokuyla ayn tazelik vard onda. Bu, zambak oluvereri papatya gibi bir eydi. Yznde, kuruyan gzyalarnn hafif slakl duruyordu. Glmseyiin yan banda belki de hl bir gzya vard. Kuruyan belli belirsiz gzyalar mutluluun karanlk, tatl ssdr. Barahip masann yannda ayakta duruyordu. Bir parman ak ncil'in zerine koydu, yksek sesle sordu: "tiraz eden var m?" .,,.,;- , Hi kimseden ses gelmedi. , Barahip: "Amin!" dedi. 414 Ebenezer'le Deruchette bir adm ilerlediler. Barahip: "Joe Ebenezer Caudray bu kadn kendine e olarak kabul ediyor musun?" dedi. Ebenezer: "Ediyorum," dedi. "Durande Deruchette Lethierry, bu erkei kendine e olarak kabul ediyor musun?" Deruchette, tpk ya ok gelen lambann boulmas gibi, ar sevin altndaki ruhun can ekimesi iinde, ancak mrldanabildi: "Kabul ediyorum." Bunun zerine barahip ngiliz usul nikhn o gzel deti gereince, evresine bakt, kilisenin karanlnn iinde u kutsal soruyu sordu:

"Bu kadn bu erkee kim veriyor?" Gilliatt: "Ben," dedi. Bir sessizlik oldu. Ebenezer'le Deruchette sonsuz sevinlerinin iinde bilinmez hangi belirsiz skntnn getiini sezdiler. Barahip Deruchette'in sa elini Ebenezer'in sa elinin iine koydu. Ebenezer Deruchette'e doru dnd: "Deruchette, daha iyi ya da daha kt olsan da, daha zengin ya da daha yoksul olsan da, hastalkta, salkta, lnceye kadar sevmek zere seni kendime e olarak alyorum, sana inancm balyorum." Deruchette de Ebenezer'e dnd: "Ebenezer, daha iyi ya da daha kt olsan da, daha zengin ya da daha yoksul olsan da, hastalkta, salkta, seni sevmek, sana boyun emek zere seni kendime e olarak alyorum, inancm sana balyorum." Barahip: "Nian yz nerede?" diye sordu. te bu hesapta yoktu. Ebenezer bu ie hazrlksz, birdenbire girimiti, yannda nikh halkas yoktu. Gilliatt kk parmandaki altn halkay kard, barahi-be uzatt. Belki de bu, sabahleyin ardaki kuyumcudan satn ald nikh halkasyd. Barahip halkay kitabn zerine koydu, sonra Ebenezer'e verdi. 415 Ebenezer Deruchette'in tir tir titreyen, kck sol elini tuttu, halkay drdnc parmana geirdi. "Bu halkayla seninle evleniyorum." Barahip: "Baba'nn, Oul'un Kutsal Ruh'un adna!" dedi. Yardmcs: "Amin!" dedi. Barahip sesini ykseltti: "Artk kar-kocasnz." Yardmcs gene: "Amin!" dedi. Barahip: "Dua edelim," dedi. Ebenezer'le Deruchette masaya doru dndler, diz ktler. Gilliatt ayakta kalmt, ban edi. Onlar Tann'nn huzurunda diz kerlerken o da yazgnn buyruuna boyun eiyordu. IV "EVLENDN ZAMAN KARINA VERLECEK" Kiliseden ktklar zaman Cashmere'\n demir almaya hazrlandn grdler. Gilliatt: "Tam vaktinde yetieceksiniz," dedi. Gene Kk Liman'a giden keiyoluna saptlar. Bu sefer onlar nden yryorlard. Gilliatt arkadan geliyordu. ki uyurgezer gibiydiler. Denebilir ki ancak aknlklarnn nitelii deimiti. Ne nerede bulunduklarn biliyorlard, ne de yaptklarn; bilinsiz bir acele iindeydiler. Hibir eyin varln artk hatrlamyorlard, birbirlerini ancak sezinliyorlard; iki dnceyi birbirine balayamyorlard. Bir selin iinde nasl yzlemezse kendinden geme halinde de dnlemez. Karanlklarn ortasndan, birdenbire bir sevin Niyagara'snn iine dmlerdi. Denebilir ki cennete atlmaya boyun eiyorlard. Birbirleriyle konumuyorlard; nk, ruhlaryla, aralarnda ok ey syleiyorlard. Deruchette Ebenezer'in kolunu skca kendine doru ekiyordu. Gilliatt, arkalarndan gelirken, admlar zaman zaman onlara orada olduunu hatrlatyordu. Her ikisi de son derece duygulanmlard ama, bir tek kelime konumuyorlard. Ar heyecan aknla dnr. Onlarnki gzel bir aknlkt 416 .i ama, eziciydi. Evlenmilerdi. Dn gnn geriye brakyorlard, birbirlerini greceklerdi, Gilliatt'n yapt iyi bir eydi, ite hepsi bu kadar. Bu iki kalp derinliklerinden ona kar iten-liK.fi, cokulu belli belirsiz bir minnet duyuyordu. Deruchette, daha sonra iinden kmas, bir aresine bakmas gereken bir eyle kar karya bulunduunu dnyordu. O zamana kadar, her eyi olduu gibi kabul ediyorlard. Hi kimseye sormadan, kendi bana karar vererek onlarn mutluluunu yaratan bu gz pek, atlgan adamn emrinde olduklarn sezinliyorlard. Ona bir ey soramaz, onunla konuamazlard. zerlerine pek ok duygu birden akn ediyordu. Boulur gibi olmalar hogrln

Olaylar kimi zaman doluyu andrr. Sizi delik deik ederler, sarlatrrlar. Genel olarak sakin olan yaaylarn iine den olaylarn hoyratl, acsn ekenlere ya da yararlananlara abucak olaylar anlalmaz hale getirir. nsan kendi serveninin gereini kavrayamaz. Tahmin etmeden ezilir; anlamadan baar elde edilir. Hele Deruchette, birka saatten beri, her eit heyecana uramt: nce gz kamamas, Ebenezer bahede, sonra karabasan, kocas olaca bildirilen o canavar; sonra znt, kanatlarn aan, gitmeye hazrlanan melek; imdi sevin, iitilmemi bir sevin, srr anlalmayan bir nee; canavar melei kendisine, Deruchette'e veriyordu; can ekimesinden kan evlenme; dnn felaketi, bugnn kurtuluu olan u Gilliatt. Deruchette hibir eyi pek iyi kavrayamyordu. Sabahtan beri Gilliatt'n onlar evlendirmekten baka ii bulunmad bir gerekti. Her eyi o yapmt: Lethierry Efendi'nin yerine konumu, barahibi grm, dilekeyi imzalamt; ite nikh byle kylabilmiti. Ama, Deruchette bunu anlayamyordu; zaten nasl olduunu anlayamazd. Gzlerini kapamak, iinden teekkr etmek, yeryzn, hayat unutmak, bu iyi yrekli eytann eliyle cennete gtrlmeye raz olmak... yaplacak bundan baka bir ey yoktu. Bir aklama ok uzundu, bir teekkr ok azd. Deruchette mutluluun o tatl sersemlii iinde susuyordu. Kendilerini ynetmeye yetecek kadar akllar kalmt. Sngerin, suyun altnda beyaz kalan k'smlar vardr. Denizi Deniz ileri/F. 27 417 karadan, Cashmere'i herhangi bir baka gemiden ayrt etmeye yetecek kadar uyanklklar vard. Birka dakika iinde Kk Liman'a ulatlar. Kaya ilk nce Ebenezer girdi. Deruchette de tam onun arkasndan binecei srada, biri hafife kolunu ekti. Gilliatt't bu. Elbisesinin bir kvrm zerine parman koymutu. "Bayan," dedi, "yola gideceinizi beklemiyordunuz. Belki de giysiye, amara gereksinmeniz olabileceini dndm. Cashmere'de, iinde kadn eyalar bulunan bir sandk bulacaksnz. Bu sandk bana anamdan kald. Evleneceim kadn iin hazrlanmt. Onu size armaan etmeme izin verin." Deruchette ryasndan yar yarya uyand. Gilliatt'a doru dnd. Gilliatt ancak duyulacak kadar alak sesle devam etti: "Sizi geciktirmek istemem ama, bakn, bayan, imdi size bir aklama yapmam gerektiini sanyorum. O felaketin olduu gn, siz alt kattaki bask salonda oturuyordunuz, bir sz sylediniz. Hatrlamyorsunuz, elbette. "insan syledii btn szleri hatrlamak zorunda deildir. Lethierry Efendi son derece zgnd. Hi phesiz ki mkemmel bir gemiydi, iyi i gryordu. Deniz kazas oldu; lke heyecan iindeydi. Btn bunlar elbette ki artk unutulmu eylerdir. Kayalarda paralanan gemi yalnz o deil ki. insanlar hep o kazay dnecek deiller ya. Yalnz, benim size sylemek istediim udur ki hi kimse gidemez dedikleri iin ben oraya gittim. mknsz olan o deildi. Ksa bir sre beni dinlediiniz iin size teekkr ederim. Anlyorsunuz ki, bayan, ben oraya gittiysem, bu sizi gcendirmek iin deildi. Zaten olay epey eskidir. Aceleniz olduunu biliyorum. Vakit olsayd, ko-nuulabilseydi, hatrlanabildi ama, bu hibir ie yaramaz. Olay, her yerin karla kapl olduu bir gne kadar uzanr. Sonra da bir kere ben geerken, glmsediniz gibi geldi bana. ite bu byle aklanabilir. Dne gelince, evime dnmeye vaktim olmamt, iten dnyordum, her yanm paramparayd. Sizi korkuttum, fenalk geirdiniz. Hata ettim, kimsenin evine o klkta gelinmez. Kusuruma bakmamnz rica ederim. te aa yukar sylemek istediklerimin hepsi buydu. Yola kacaksnz. Gzel havayla gideceksiniz. Rzgr doudan esiyor. 418 Gle gle, bayan. Sizinle bir para konumu olmamn bir sakncas yok, deil mi? Bu son bir dakikadr." Deruchette: "u sand dnyorum," dedi. "Niin ileride evlendiiniz zaman karnza vermek zere saklamyorsunuz?" Gilliatt: "Belki de hibir zaman evlenmeyeceim bayan," dedi.

"ok yazk olur. nk siz iyi bir insansnz." "Teekkr ederim." Deruchette glmsedi. Gilliatt da buna glmseyerek karlk verdi. Sonra kaya binmesi iin Deruchette'e yardm etti. Bir eyrek saate kalmadan, Ebenezer'le Deruchette'in iinde bulunduklar kayk Cashmere'e yanayordu. BYK MEZAR Gilliatt ky boyundan gitti. Saint-Pierre-Port'tan hzla geti. Sonra deniz kysndan, kendi hatas yznden gelip geenlerle dolu yollardan kanarak, kimseyle karlamamaya alarak, Saint-Sampson'a doru yrmeye balad. Bilindii gibi, Gilliatt'n, uzun zamandan beri, hi kimseye grnmeden lkeyi her ynden amakta kendine zg bir yntemi vard. Keiyollarn biliyordu, kendine, kvrla kvrla uzanan ssz yollar yaratmt. Sevilmediini sezen yaratn vahi, ekingen alkanl vard onda. Herkesten uzak kalyordu. Daha kck ocukken insanlarn yznde pek az yaknlk grd iin bu huyu edinmiti; bu da onun uzakta durma igds haline gelmiti. Gezi'yi, sonra Salerie'yi geti. Arada bir arkasn dnp, limanda yelken aan Cashmere'e bakyordu. Pek hafif bir rzgr vard. Gilliatt Cashmere'den daha hzl gidiyordu. Deniz kysnn en utaki kayalarndan, ba nne eik yryordu. Sular ykselmeye balyordu. Bir ara durdu. Srtn denize dnerek, birka dakika, Valle Yolu'nu gizleyen kayalarn tesindeki bir kme mee aacn dikkatle seyretti. Bunlar Alak Evler denen yerin meeleriydi. 419 Orada, eskiden Deruchette'in parma, o aalarn altna, karlarn zerine Gilliatt diye onun adn yazmt. Bu karlar eriyeli epey zaman olmutu. Gilliatt yeniden yoluna koyuldu. O gn hava, o yl hi grlmemi derecede gzeldi. Bu sabahn bilinmez nasl bir dn havas vard. Maysn kendini btnyle verdii o bahar gnlerinden biriydi. Sanki yaradln kendine bir enlik hazrlamaktan, kendi mutluluunu yaratmak- * tan baka bir amac yoktu. Ky kadar ormann da, hava kadar dalgann da, btn grltlerinde bir kumrunun dem ekmesi vard. lk kelebekler ilk gllerin zerine konuyorlard. Doada her ey yeniydi... otlar, yosunlar, yapraklar, kokular, klar. Sanrdnz ki gne hi kullanlmamt. akllar daha yeni yi-kanmt. Aalarn derin trksn daha dn domu kular sylyordu. Belki de onlarn kck gagalarnn krd yumurta kabuu daha yuvann iindeydi. Dallarn titremesinde kanat denemeleri hrdyordu. lk trklerini sylyorlar, ilk defa uuuyorlard. avukularnn, isketelerin, incirkularnn, sakalarn, akrak kularn, tepeli kularn hep bir azdan tatl bir konumasyd bu. Leylaklar, inci iekleri, defneler, mor salkmlar sk ormanlkta nefis bir alacabulacalk oluturuyorlard. Guernesey'de bulunan pek sevimli bir sumercimei, kk glleri bir zmrt rtyle kaplyordu. obanaldatan kularyla pek zarif yuvalar kuran daha baka kular orada ykanyorlard. Bitkilerin btn aralklarndan gkyznn mavilii grlyordu. Gkyznn bu engin maviliinde tembel bir-iki bulut bin bir kvrmla supe-rilerinin dalgalanmalaryla birbirlerini kovalyorlard. Grnmez azlarn birbirine yollad pcklerin havadan getiini duyar gibi olurdunuz. Bir tek eski duvar yoktu ki, bir gvey gibi, yakasnda ebboy demeti bulunmasn. akalerikleri iek amt, sar salkmlar iek amt; dallarn karlamalar arasndan parlayan bu beyaz ynlarla kvlcmlar saan bu sar ynlar grnyordu. Bahar btn grnn, altnn ormanlarn o kocaman delikli sepetine atyordu. Yeni srgnler, taptaze, yemyeildi. Havada ho geldiniz lklar duyuluyordu. Konuksever yaz uzaktan gelen kulara kapsn ayordu. Krlanglarn gelme 420 zamanyd. Akdiken elenkleri gelinceye kadar, ukur yollarn eilimlerini karaallarn elenkleri evreliyordu. Gzelle ho iyi kaynayorlard; ahanenin eksii zarifle tamamlanyordu; byk k rahatsz etmiyordu; konserin hibir notas kaybol-muyordu; mikroskobik gzellikler geni evrensel gzellik iinde kendi yerlerindeydiler. Duru bir suyun iindeymi gibi her ey

ak seik grlyordu. Her yanda kutsal tamlk ve esrarl bir kararma, alma halindeki zsuyunun telal, kutsal abasn belli ediyordu. Parlak olan daha ok parlyordu; seven daha iyi seviyordu. iekte Tanrsal bir ezgi, grltde de klanma vard. Dank byk ezgi alp yaylyordu; filizlenmeye balayan topraktan kmaya balayana cesaret veriyordu. Hem aadan gelen, hem yukardan gelen bir karklk, filizlerin dank, gizli, yeralt etkisiyle batan kabilen kalpleri belli belirsiz kmldatyordu. iek gizlice meyveyi mjdeliyordu; her gen kz d gryordu; karanln muazzam ruhunun tasarlad yaratklarn remesini, eyann yayd klar iinde taslak haline geliyordu. Her yanda her ey nianlanyor, her ey evleniyordu. Dii olan hayat erkek olan sonsuzlukla birleiyordu. Ortalk gzeldi aydnlkt, scakt; itlerin arasndan, avlularda ocuklarn gld grlyordu. ocuklarn kimisi kaydrak oynuyordu. Elma aalar, eftali aalar, kiraz aalar, armut aalar, soluk renkli ya da kzl renkli iri iek demetle-riyle, meyve bahelerini kaplyordu. ayrn iinde uhaiek-leri, cezayirmenekeleri, civanperemleri, papatyalar, gzel-hatun iekleri, smbller, menekeler, yavanotlar. Mavi hodanlar, sar ssenler, daima toplu olarak iek aan bu yzden 'kafadarlar' ad verilen o gzel, pembe yldzlarla birlikte pek boldular. Batan baa yaldzl hayvanlar talarn arasnda kouuyorlard. iek am dam koruklar saz damlar hzla bo-yuyordu. Kovanlarnn iileri dardaydlar. Ar iba yapmt. Boluk denizlerin uultusuyla dopdoluydu. Baharda suya kar geirimli olan doa ehvetle nemliydi. Gilliatt, Saint-Sampson'a geldiinde limann kuytu girintisinde henz su yoktu; ayaklarn slatmadan, kalafattaki gemi teknelerinin arkasndan, grlmeden geebildi. Orada bulunan 421 aralkl bir yass ta eridi bu geide yardm eder. Gilliatt kimsenin gzne arpmad. Kalabalk, limann teki ucunda, dar liman aznn yannda, Bravees Kona'nn nndeydi. Orada ad btn azlardayd. Ondan o kadar ok sz ediyorlard ki onu fark etmediler bile. Gilliatt, bir bakma uyandrd grltyle gizlenerek, geip gitti. Uzaktan takay balam olduu yerde, makinenin bacasn drt zincirinin arasnda grd. Bir marangoz ie balamt; gidip gelen belirsiz ekiller vard. Lethierry Efendi'nin emirler veren gr, neeli sesini duydu. Dar geitlere dald. Bravees Kona'nn arkasnda kimseler yoktu, nk btn merak nde toplanmt. Bahenin alak duvar boyunca uzanan keiyoluna sapt. Yabani hatminin bulunduu kede durdu. zerine oturmu olduu ta grd; Deruchette'in oturduu tahta sray grd. Yolun topra zerinde, kucaklaan, sonra da kayboluveren iki glgeyi grd yere bakt. Yeniden yrmeye koyuldu. Valle atosu'nun bayrn trmand, sonra oradan aa indi, Sokan Kt'ne doru yneldi. Houmet-Paradis sszd. Evi sabahleyin, Saint Pierre-Port'a gitmek zere giyindikten sonra brakt gibi duruyordu. Bir pencere akt. Bu pencereden duvardaki ivide asl duran gayda grlyordu. Bir masann zerinde, bir yabancnn -Ebenezer'in- teekkr olarak Gilliatt'a vermi olduu kk ncil gze arpyordu. Anahtar kapnn stndeydi. Gilliatt yaklat, elini anahtara att, kapy iki defa kilitledi, anahtar cebine koydu, uzaklat. Karadan yana deil de denizden yana uzaklat. Kendi bahesinden yanlamasna geti; en kestirme olan yerden, iek tarhlarna hi aldrmadan, yalnz deniz lahanalarn ezmemeye dikkat ederek ilerledi; onlar Deruchette sevdii iin ekmi, yetitirmiti. Parmakl at, kayalara doru indi. Hep dmdz giderek, Sokan Kt'n Hayvan Boynuzu ad verilen, denizin ortasnda dimdik duran o koskocaman 422

kayadan dikilitaa balayan uzun, dar, s kayalk izgisi boyunca gitmeye balad. Gild-Holm-Ur Sandalyesi ite oradayd. Bir s kayadan tekine, tepelerdeki bir dev gibi adm atyordu. S kayalarn doruunda bu admlar atmak bir damn tepesindeki kesitin zerinde yrmeye benzer. Kepeyle avlanan bir balk kadn biraz ileride yalnayak su birikintilerinde dolayor, kyya dnyordu. Gilliatt'a: "Dikkat edin. Deniz geliyor!" diye seslendi. Gilliatt ilerlemeye devam etti. Burundaki o byk kayaya, denizin zerinde sivri bir kule gibi ykselen Boynuz'a ulanca, durdu. Kara da orada bitiyordu. Buras kk burun ucuydu. Bakt. Akta, demirli birka kayk balk tutuyordu. Ara sra bu kayklarn zerinde, gnete gm akntlar grlyordu. Alarn sudan kyd bu. Cashmere daha Saint Sampson aklarna gelmemiti. Gemi byk gabya yelkenini amt. Herm'le Jethou arasndayd. Gilliatt kayay kvrld. Gild-Holm-Ur Sandalyesi'nin altna, aydan daha ksa bir zaman nce, Ebenezer'e inmesi iin yardm ettii, o bir eit sarp merdivenin eteine ulat. Yukar kt. Basamaklarn pek ou daha imdiden su altndayd. Ancak iki, tanesi kuruydu. Onlar da trmand. Bu basamaklar Gild-Holm-Ur Sandalyesi'ne gtryordu.-Sandalyeye geldi. Bir sre dikkatle ona bakt. Elini gzlerinin stne dayad, yava yava bir kandan brne kaydrd. Bu tpk, gemii silmek istermiesine yaplan bir el hareketiydi. Arkasnda sarp yama, ayaklarnn altnda da okyanus olduu halde, bu kaya ukuruna oturdu. Cashmere o srada denizin iindeki yuvarlak, iri kulenin yanndan geiyordu. Bir avula bir topun koruduu bu kule havuzun iinde Herm'le Saint-Pierre-Port arasndaki yar yolu belirtir. Gilliatt'n bann stnde, yarklarda, birka kaya iei rperiyordu. Su gz alabildiine maviydi. Rzgr doudan es-ti iin Serk evresinde pek az dalga krlmas vard. Guerne423 sey'de Serk'in ancak bat kys grnr. Uzaktan bir sis gibi Fransa'yla Carteret'nin sar kumlarnn uzun eridi seiliyordu. Kelebekler denizde dolamay pek severler. Esinti pek hafifti. Btn bu mavilik yukarda olduu gibi aada da hareketsizdi. Denizin yzeyinde ukurlarn gizli kvrmlarn belirten daha ak ya da daha koyu bir maviden ylanlar hibir titreme kmldatmyordu. Rzgr pek az ittii iin Cashmere, esintiyi yakalayabilmek zere, gabyadaki yaprak yelkenlerini amt. Batan baa yelkenle kaplanmt. Rzgr yandan estii iin, yaprak yelkenlerin etkisi onu Guernesey kylarnn pek yaknndan gitmek zorunda brakyordu. Gemi Saint-Sampson iaret kulesini gemiti. Valle atosu'nun bayrna ulayordu. Sokan Kt burnunu kvrlp geecei an yaklayordu. Gilliatt onun geliini seyrediyordu. Havayla deniz uyumu gibiydiler. Suyun ykselmesi dalga halinde olmuyordu da kabarmayla oluyordu. Suyun dzeyi arpntsz ykseliyordu. Ak denizin snen grlts bir ocuk soluuna benziyordu. Saint-Sampson Liman ynnde bouk, ksa vurular iitiliyordu, bunlar eki vurularyd. Belki makineyi takadan karmak iin palangalar, yk arabasn hazrlayan marangozlard bunlar. Srtn dayad granit ktlesi yznden bu sesler Gilliatt'a belli belirsiz ulayordu. Cashmere bir hayalet yavalfyla yaklayordu. Gilliatt bekliyordu. Birdenbire bir su rpnts, bir souk duygusu onu aaya bakmaya zorlad. Dalga ayaklarna arpyordu. Gzlerini indirdi, sonra kaldrd. Cashmere pek yaknlarndayd.

Yamurlarn Gild-Holm-Ur Sandalyesi'ni oyduu sarp yama ylesine dikti, orada o kadar ok su vard ki, gemiler durgun havalarda, tehlikesizce, kayann birka palamar tesindeki geitten geebilirlerdi. Cashmere geldi. Birdenbire ortaya kverdi, dikildi. Suyun zerinde byyormu gibiydi. Bir glgenin bymesi gibi. Geminin donanm, denizin grkemli sallants iinde, kapkara bir 424 renkte gkyznde belirdi. Gnete bir an iin st ste gelen uzun yelkenler adeta pembeletiler, anlatlamaz bir saydamla eritiler. Sularn belirsiz bir mrlts vard. Bu karaltnn ahane szln hibir ses rahatsz etmiyordu. Gvertenin zeri sanki oradaymsnz gibi grnyordu. Cashmere kayay adeta syrd. Dmenci dmenin bandayd, bir mio halatlara trmanyordu, kpeteye dayanm birka yolcu havann durgunluunu seyrediyordu, kaptan piposunu tttryordu. Gilliatt bunlardan hibirini grmyordu. Gvertede gne iinde bir ke vard. Gilliatt ite oraya bakyordu. O gneli yerde Ebenezer'le Deruchette duruyordu. O aydnln iinde, yan yana oturuyorlard. Byk bir zarafetle, bir le gneinde snan iki kumru gibi, birbirlerine sokulmular, iyi donatlm gemilerde yolcularn emrine verilen ve bu bir ngiliz gemisiyle zerlerinde For ladies only yazl, kk bir katranl atyla rtl sralardan birinde oturuyorlard. Druchette'in ba Ebenezer'in omzundayd, Ebene-zer'in kolu Deruchette'in belinde. Parmaklar birbirine dolanm olarak el ele tutumulard. Bir melei brnden ayran ayrntlar masumluk dolu bu iki gzel yzde pek belirliydi. Birine daha el dememiti, teki daha meleksiydi. Onlarn saf kucaklamalar anlamlyd. Bu sra daha imdiden bir yatak hcresi, hemen hemen bir yuvayd. Ayn zamanda da bu bir zaferdi; bir bulutun zerinde komakta olan akn tatl zaferi. Sessizlikte gksel bir derinlik vard. Ebenezer'in baknda bir kran, bir hayranlk vard. Deruchette'in dudaklar kmldyordu. Bu ho sessizlikte, rzgr karaya doru estii iin, Gilliatt yelkenlinin Gild-Holm-Ur San-dalyesi'nin birka kula andan szld o hzl anda Deruchette'in tatl, nazl sesini duydu: "uraya baksana! Kayada biri varm gibi duruyor." Bu grnt abucak geti. Cashmere Sokan Kt burnunu arkasnda brakt, dalgalarn derin kvrm arasna dald. Bir eyrek saatten daha "Yalnzca hanmlar iin." (ev.) 425 az bir zamanda geminin direkleri, yelkenleri, denizin zerinde, ufukta gittike ufalan beyaz bir dikilita haline geldi. Gilliatt dizlerine kadar suyun iindeydi. Yelkenlinin uzaklamasn seyrediyordu. Esinti ak denizde serinledi. Gilliatt Cashmere'in aadaki yaprak yelkenlerini, floka yelkenlerini atn grd. Gemi bu rzgr artndan yararlanmak istiyordu. Cashmere artk Guernesey sularnn dna kmt. Gilliatt gzlerini ondan ayrmyordu. Deniz beline geliyordu. Sular ykseliyordu. Vakit ilerliyordu. Martlarla, karabataklar, kaygya kaplmlar, onun evresinde uuuyorlard. Uyarmaya alyorlar sanrdnz. Belki de bu ku srlerinin iinde, Dover'den gelen, kendisini tanyan bir mart da vard. Aradan bir saat geti. Ak deniz rzgr limann iinde kendini pek belli etmiyordu ama, Cashmere'm klmesi hzl gidiyordu. Btn grne gre, yelkenli tam hzla ilerliyordu. Daha imdiden hemen hemen Casqets'lere ulamt. Gild-Holm-Ur Kayas'nn evresinde kpk yoktu. Graniti hibir dalga dvmyordu. Su sakin sakin kabaryordu. Hemen hemen Gilliatt'n omuzlarna ulayordu. Aradan bir saat daha geti. Artk Cashmere Aurigny sularnn tesindeydi. Ortach Kayas bir an iin gemiyi izledi. Gemi kayann grnmez ksmna girdi, sonra oradan kt, tpk fne tutulmas gibi. Yelkenli gemi kuzeye doru kayordu. Ak denize girdi. Gemi

artk, gnein yznde, bir k prlts olan bir noktadan baka bir ey deildi. Kular Gilliatt'a ksa lklar atyorlard. Artk Gilliatt'n ancak ba grnyordu. Deniz uursuz bir tatllkla ykseliyordu. Gilliatt, kmldamadan duruyor, Cashmere'm gzden siliniine bakyordu. Sularn ykselmesi hemen hemen tamamlanmt. Akam yaklayordu, Gilliatt'n arkasnda, birka balk gemisi limana dnyordu. Gilliatt'n gz ta uzaktaki yelkenliye dikilmiti. 426 Bu sabit, kprtsz gz yeryznde grlebilen hibir eye benzemiyordu. Bu ackl, sakin gzbebeinde anlatlamaz bir ey vard. Bu bak gereklemeyen hayalin brakt btn yatmay kapsyordu; baka bir gereklemenin ldrc be-nimsenmesiydi bu. Bir yldz kaymas buna benzer baklarla izieniyordur. Dakikadan dakikaya, gr izgisi bolukta bir tek noktaya dikilmi duran bu kalarn altnda gkyznn karanl yer alyordu. Gild-Holm-Ur Kayas'nn evresindeki sonsuz suyla ayn zamanda ykseliyordu. Cashmere, gzle grlmez hale gelmiti, artk sisle karan bir lekeye benziyordu. Onu seebilmek iin nerede olduunu bilmek gerekti. Artk bir ekil bile olmayan bu leke, yava yava soluklaSonradahada uf ald. Sonra yitti. Geminin ufukta silindii srada, kayalardaki ba da suyun altnda yitti. Ortalkta denizden baka bir ey kalmad. SON 427 ODA'DA YAYINLANAN KTAPLAR JACK LONDON'UN KTAPLARI MARTN EDEN DEMR KE GNE OCUU BEYAZ D YANAN GNIII AY VADS DEHET LKES CNAYET RKET VAHETN ARISI HALK AVCISI SEVGNN KATIKSIZI BYK SERVEN ADEM'DEN NCE ATE YAKMAK DREN ALIN TER AMPYON NTHAR ALASKA KD TANRILAR VE KPEKLER . KIZ, KAR VE KAN D LKESNE YOLCULUK CAN YOLDAI DOU YAKASI MAKSM GORK'NN KTAPLARI EKMEM KAZANIRKEN OCUKLUUM BENM NVERSTELERM ANA ARKADA EKMEK LER 428 " ZGRLK NSANLARIMIZ

ZULM MATVEY KOJEMYAKN LER YARARSIZ BR ADAM HALKIN NDE FOMA ARTAMONOVLAR HANN ANASI STENBECKN KTAPLARI GAZAP ZMLER BTMEYEN KAVGA FARELER VE NSANLAR NC YUKARI MAHALLE AL MDLL HEMNGVVAriN KTAPLARI SLAHLARA VEDA YALI ADAM VE DENZ YA HEP YA H IRMAI GEMEK ASKERN DN ANLAR KMN N ALIYOR PARS BR ENLKTR YENLMEYEN ADAM B. TRAVEN'N KTAPLARI ALTINA HCUM KANLI OYUN GECE ZYARETS KANLI YRY 429 TOLSTOY'UN KTAPLARI OCUKLUK DELKANLILIK GENLK DRL SAVA VE BARI (4 cilt) VAN LY'N LM KAZAKLAR ANNA KARENNA (2 cilt) BALZAC'IN KTAPLARI KYLLER KYL SYANI GORIOT BABA EUGEN GRANDET KBAR FAHELER OTUZ YAINDAK KADIN VADDEK ZAMBAK K GELNN ANILARI KY DOKTORU DOSTOYEVSK'NN KTAPLARI EZLENLER KUMARBAZ NSANCIKLAR U VE CEZA L EVNDEN ANILAR BUDALA ( 2cilt) YER ALTINDAN NOTLAR BEYAZ GECELER BAKASININ KARISI EV SAHBES : DELKANLI KARAMAZOF KARDELER (2 cilt) ECNNLER NETOKA NEVZANOVA TATSIZ BR OLAY victor hugcnun kitaplar SEFLLER (2 Cilt 1480 Sayfa) deniz iileri zola'nn kitaplar germinal GEREK BR AK SAYFASI TOPRAK EMEK (2 cilt) NANA MEYHANE ODA'NIN DER YAYINLARI BLBL LDRMEK . YZBAININ KIZI

L CANLAR DNYAYI SARSAN ON GN SAAT DOKUZ BUUKTA BLARDO EYLEM ADAMLARI BR KADININ YRM DRT SAAT MADAM BOVARY CARMEN LESYE YAAMAK HASIZ HALILAR KISKANLIK SNGER AVCISI DRENME SAVAI KAMELYALI KADIN : Harper Lee : Pukin : Gogol :John Reed : Heinrich Bll : Jean Laffitte : Stefan Zweig : Flaubert : Prosper Merimee : Remarque : Arthur Koestler : Alberto Moravia : Panait Istrati : Nguyen Due Thuan : A. Dumas Fils 430 431 KURULUK ROMAN KOMSER MEMO PASTORAL SENFON AFAKTA KAZANDIK ZAFER KIRMIZI VE SYAH PARMA MANASTIRI YENDEN ARMIHA GERL PARKTA VE ELE SU VERLD BR AK HZMET ALBAYIN AKI : Brecth : Dritelo Agoli : Andre Gide : An duk : Stendhal : Stendhal : N. Kazancakis : Marquerite Duras : N. Ostrovski : O. Henri : Konstantin Simonof 432 YAYNLAR VICTOR HUGO DENZ LER ROMAN Deniz ileri Victor Hugo'nun yaamnda, sanatnda, dnce dnyasnda en olgun aa vard dnemin eserlerinden biridir. Byk yazar bu romannda, gerek anlatm bakmndan, gerek roman rgs bakmndan kendisini artk aamayacak ykseklie erimi, sanatnn doruuna varm bulunuyor. Bir Fransz eletirmeninin dedii gibi, ' Victor Hugo kendisinden kalan en nemli eserleri srgn gnlerinde yazm, Sefiller'de de Deniz ileri'nde de bir harika yaratmtr'. ISBN 17S-35-122-7

You might also like