You are on page 1of 232

Mellifin Hayat ve Eserleri eyhlislm, Takiyddin, Rehber, alimler alimi, mcahid, nc; bilgide, ileri grllkte, hkmleri bilmede,

meseleleri ortaya karmada, zhdde, takvada, ibadetlere devamllkta, Allah'a dayanmada, toplumun slahna verdii nemde zamannn biricik alimi Ahmed b. Abdlhalim b. Abdsselm b. Abdullah bn Teymiye el-Harrn, ed-Dmek Hicr 661 ylnda Harran'da dodu. 667'de yaad yrenin Tatarlar (Moollar) tarafndan igal edilmesi nedeniyle, henz alt yanda iken babas le birlikte Dmak'a (bugnk am) hicret etti. Bu igal olay ve olayn gereklemesi srasnda mslmanlarn topraklarnn gasbedilmesi, kanlarnn dklmesi, namus ve ereflerinin ayaklar altna alnmas, henz ocuk yataki bn Teymiye zerinde olumsuz etkiler, mr boyunca izlerini belleinden silemeyecei ac anlar brakmt. Hayatnn daha sonraki yllarn, islm mmetinin toplumsal yapsnn rmesine ve kntye uramasna neden olan etkenleri tesbit yolunda harcamas ve insan gcn aan straplara gs germesi belki de srf bu yzden. bn Teymiye ya ilerledike bir yandan okuyup renme etkinliini srdryor bir yandan da islm lkelerinde olup biten hadiseleri, mslmanlarn duar olduklar siyasal bozulmalar, ihlas ve tevhid ahlk ve din yozlamalar bizzat gzlemliyordu. Mslmanlarn geri kallarnn dmanlarna kar koyma ve lkelerini savunma hususunda gsz dmelerinin balca nedeninin Rasll-lah'n (s.a) kendilerine emanet ettii "Srt- mstakm"den sapmalar

olduunu erken yata idrak etmiti. te bu nedenle o, tm mslmanlarn dncelerini egemenlikleri altna alm olan bid'atlarla hurfecilerin yalanlarn, hilelerini ortaya karp onlara kar etin bir sava vermeye karar vermiti. Bu arada ayn dnemde, btn bir slm aleminde terr estiren, slm mmetini kasp kavuran Tatarlara kar savaabilmek iin maddi ve manevi g hazrlama iini de ihmal etmemiti. Bu hususta kendisinin kayda deer pek ok kahramanlk rnekleri vardr ki bunlardan yeri geldiinde bahsedilecektir. Ibn Teymiye akl ve nakl ilimlerde, hibir insann ulaamayaca denli geni bir bilgi birikimi edinmeyi baarm ve sahasnda, derinlii kolaylkla tesbit edilmeyecek bir ilim deryas haline gelmiti. Hayat boyunca zellikle Kur'an okumay, manas zerinde uzun uzadya durmay, dnmeyi aralksz srdrm, ve bu alanda bir fninin ulaabilecei en st dzeye ulamt. Nitekim bu konuda da kendisi "Bugne dek yzyirmi kadar tefsir gzden geirdim. Bunlarda kaydedilen salam grlerin nerdeyse tamamm hafzamda tayabiliyorum." demitir. Ibn Teymiye'nin Kur'an sahasnda sahip olduu bu engin bilgi birikimi, tefsircile-rin grleri hakknda konumasn ve onlarn Kur'an ve sahih hadislere ters den grlerini eletirmesini salyordu. Ibn Teymiye Kur'an'n herhangi bir ayeti zerinde ylesine geni aklamalarda bulunuyordu ki, bunlara baka kaynaklarda rastlamak mmkn deildir. Tek bir ayetin yorumlanmas bir iki haftay alyor hatta daha da fazla sryordu. Bu srada o, ayetin en gzel manalarn birbir sralyor, dier nsanlara sakl kalan inceliklerini ortaya karyor, hi kimsenin aklna gelmeyen nkteleri birer birer tesbit ediyordu ve btn bu bulgularn da tatl, vr'dellifv bayat ve eserleri kolay bir anlatmla; ikna edici ve hi kimsenin itiraz edemeyecei bir slupla ifade ediyordu. eyhlislam Ibn Teymiye savunduu tezi kantlamak iin ilk nce Kur'an'a bavuruyor, iledii konu ile alakal ayetlerin tmn teker teker sralyordu. Kur'an'm bir konudaki ayetlerini ayklama ve bunlar ilgili olduklar konularda delil getirme hususunda, hi kimsenin baaramayaca bir hza sahipti; ki bunun birok rneini, bu kitabnda gzlemlemek mmkndr. stadn, Kur'an'la olan bu sk ilikisi mrnn sonuna dek srmt. Nitekim eyh, son nefesini verdii hapishanede, bu hususta unlar sylemitir. Cenb- Hak bu zindanda bu kez bana Kur'an'm manalar ve ilmin esaslar ile ilgili -pek ok alimin elde etmeyi umduu- birok eyin srrn at. imdi, zamanmn ounu Kur'an'm manalarndan baka eyleri incelemek iin harcadmdan dolay pimanlk duyuyoHadis sahasndaki lmi ve kudreti, Kur'an alanndakinden daha az deildi. Szgelii birok ilim ehlinin g yetiremedii sayda hadis metnini ezberlemiti. Bir tartma srasnda, tartlan konu le ilgili hadisleri, kaynaklaryla birlikte getiriyor, sahihlik ve zayflk derecelerini btn detaylaryla aklyordu. Ksacas o, ayn zamanda devrinde hibir ilim adamnn ulaamad derecede byk bir hadis alimiydi. Bu zelliinden tr, yaad dnemde hakknda sylenen "bn Teymiye'nin bilmedii bir hadis, hadis deildir" sz bir gerei yanstmaktadr. Fkhtaki ve mezheb imamlarnn grleri hakkndaki (mez-hebler tarihi alannda) bilgisi de ayn derecede idi. Bu konularda da yaad ada dengi yoktu.

bn Teymiye o dnemdeki alimlerin gelenek haline getirdii gibi belirli bir mezheb imamna balanmam, kitab ve snnetten getirilen salam deliller zerine bina edilmi grlere uyarak bunlarla fetva vermitir. Bunu yaparken de hibir knaycnn knamasndan korkmamtr. Usl'd-din fakid) konusuna; hla s ve tevhid Hariclerin, Rfzlcrn, M'tezilc ve dier bid'at sapk frkalarn grleri hakkndaki malumatna ve bu grleri rtme yntemlerine gelince; bu alanda da karsna kma cesaretini gsterecek kimse yoktu. Bu ilm gcnn yansra stad gzel bir ahlaka, drst ve dzgn bir yaantya leri derecede cesarete ve dnyadan el etek ekmi zhid bir kiilie sahipti. Nitekim hayat hikayesini yazan nl biyografi alimi Zeheb kendisini yle tan m la m tr. "Daima hakk syleyen, mnkerden (eriatn ve insan vicdannn ho-grmedii flitlerden) sakndran, sert mizal, atak ve hi kimseye boyun emeyen bir kiilie sahipti". Yine Zeheb onun hayat hikayesini tm ayrntlar ile anlatmakta yetersiz kaldn i tirat ile szlerini yle srdrmtr: bn Teymiye; benim gibi aciz birisinin bayat hakknda ortaya koyduu vasflardan ok daha byk bir kiiliktir. Eer Rkn ve Makam (Kabe'de bulunan mekan) arasnda yemin edecek olsaydm "Ben bu gzlerle, onun gibi birini grmedim; kendisine benzeyen bir baka kimseye daha rastlamadm.11 diye yemin ederdim. bn Teymiye okuyup rendiklerini kavrad ve tesbit ettii tm bilgileri mutlaka insanlara aktarr ve anlatrd. Bu amala birok faydal kitap ve risale kaleme ald. Ancak tm aktvitesini ilim ve fetva alannda kitaplar yazmaya, risaleler tasnif etmeye hasretme m itir. Btn bu almalarnn yansra Moollara kar verilen savaa bizzat katlm, sultanlar ve emirleri onlara kar cihada, slm'n eref ve haysiyetini savunmaya tevik etmiti. Bu amala am'dan Msr'a gitmi ve ender rastlanan bir yreklilikle Msr'da ikamet etmekte olan sultann karsna karak ona "am yresinde yaayan ve ynetimi altnda bulunan halka gereken destei verme hususunda ihmalkar davranmas halinde, Allah'n, yerine bu Vecbeyi ifa edecek bir bakasn getireceini ve Cenab Hakk'n bu konuda "Eer yz evirecek olursanz, (Allah) yerinize baka bir toplum getirir de, onlar sizin gibi olmazlar" (Muhammed, 47/38) buyurduunu sylemitir. ibn Teymiye'nin bu nasihati zerine sultan ordusuyla birlikte am'a sefere kmtr. Onun bu cesareti tm Msr ulemas -ki bunlardan birisi de eyh ibn Gkayk el-d idi- parmak srmt. O Allah'a en mkemmel manada man etmi, yalnzca O'na gvenip dayanmt; nk Allah'tan bakasndan, ancak "sadece O'ndan korkmay i'r edinenler" korkmazlard. bn Teymiye'nin ne derece gl bir imana sahip olduunu gsteren bir dier rnek de -adndan krallarn dahi ekindii-Tatar pdihnn karsna karak diplomatik bir ciddiyetle konumas ve ona ak bir dille t vererek mslmanlara ikence etmekten vazgeip gzel nasihatlarda bulunmasn tavsiye etmesidir. Nitekim stadn bu tleri kraln zerinde olumlu etkiler brakmt. Cephelerde mcahidlerle birlikte olur, maneviyatlarn yceltmek ve cihada tevik etmek iin onlara Kur'an'dan ayetler okur, va'z ve nasihatlerde bulunurdu.

Yine hakk korkusuzca haykrdnn bir dier delili de ms-lman olduklarn aka ifade etmedikleri, islm mmetinin halifesine de dorudan bakaldrmadklar ve halifeye bir sre itaatten sonra bakaldrm olmadklar halde Tatarlarla (Mool) yaplan savan hangi kategoride deerlendirilmesi gerektiine dair sorulan bir soruya verdii u cevaptr. Tatarlar, emirlik hussunda kendilerini daha layk grerek Muviye ile Hz. Ali'ye bakaidran "Hriciler" gibidirler; zira Hriciler hakk stn tutma hususunda, kendilerini dier miislmanlardan daha layk gryorlar, bakaldrdann zulm ve isyan oiarak tanmlayan msmanlan eletiriyorlard. 'latadarsa u an onlardan kat kat byk zulm ve isyan iinde bulunmaktadrlar. bn Teymiye yine bu balamda mslmanlara "Beni o tarafta (Tatarlar ierisinde) grdnz de bamn zerinde Kur'an- Kerim dahi tasam ldrmekten ekinmeyin!" demitir. stadn tahrfilerin snr tanmayan isteklerine, bid'atlarm sapklklarna kar islm'n yceliini savunma konusunda verdii savaa gelince, bu hususta kendilerinden sonra gelecekler iin parlak bir numune olmu, benliini yeni batan din bir slahtan geirmeyi amalayan herkesin uymas gereken rnek bir tavr sergilemitir. Islm retileri bulanklatran sflerle mezarclardan (llerden efaat bekleyenler) oluan bid'atlara, dnyev kar uruna slm kavramlar saptranlara kar etin bir mcadele balatm, her trl sapmann karsna tek bana dikilip, iddia ve iftiralar rtm, sndklar kaleleri ve surlar yerle bir etmiti. Balarn sokacaklar smak bulmayp btn hile ve tuzaklarnn aa ktn gren bd'atlar, son are olarak devrin padiahna ve yarglarna snarak onlar bn Teymi-ye'ye kar kkrtmak zorunda kaldlar. stad onlarn bu abalar yznden byk skntlara urad, ikencelerden geti am ve Khire'de birok kez hapse atld. Ancak btn bu olumsuzluklar aktivitesi zerinde menfi bir etki yapmam, onu hakk aka haykrmaktan alkoymam ti. Nitekim bir keresinde am'da bulunan kral vekili, "Ahmediye fakirleri" diye adlandrlan grup hakknda kendisiyle pazarla girmiti. bn Teymiye kraln vekili araclyla kendilerini eletirmekten vazgemesini ve durumlarn onaylamasn isteyen bu gruba u cevab vermitir: Byle birey kesinlikle mmkn deildir. Mslmanm diyen herkesin sz ve eylem olarak mutlaka Kitap ve snnet ats altna girmesi gerekir. Bu iki kaynan snrlar dna kim karsa, reddedilmelidir. Btn bu bid'at ve hurafeperest gruplar frsat bulduka onun karsnda braraya geliyor, avam ve havastan tm insanlar ona kar kkrtyor bir sr hile ve tuzaklar kuruyor hatta ldrme giriiminde bulunuyorlard. O ise btn bu yaplanlar karsnda, insanlarn en yce ahsiyetlisi, en yumuak huylusu olmay ve peygamberlerin serdar Hz. Muhammed'e (a,s) uymay iar edinmiti. stn geldii ve kendilerini yenilgiye uratt her seferinde onlar affeder, kusurlarn grmezlikten gelir ve balard. Nitekim Kral Nasr bir keresinde, aleyhinde konuan kadlar srgne gndermeyi veya boyunlarn vurmay nererek yle demiti:

"Daha nce onlar sana kar kyor, aleyhine mcadele veriyorlar, sana sknt ektiriyorlard, imdi dilersen onlar srgne gndereyim ya da boyunlarn vuraym". stad, kraln bu teklifini geri evirerek "Bunlar ldrecek olursan onlar gibisini bulamazsn." demitir. Buna karlk kral szlerini yineleyerek "Ama onlar sana ikence ediyor ve tekrar tekrar senin ldrlmeni istiyorlar." dediinde verdii cevap u olmutur: "Bana ikence eden kimse gvenlik iindedir; ama kim Allah ve Rasl'ne kence ederse, Allah ondan intikamn alr. Ayrca ben kendim iin bir bakasndan yardm talebinde bulunmam". Grld gibi sultan kendisine byle bir neride bulunmasna ramen o yine hasmlarna kar yumuak davranm, sularn grmezlikten gelmitir. stadn bu konudaki tutumunu, kartlarndan birisi olan kad bn Mahf el-Mlikfnin, hakknda syledii u szler daha iyi aklamaktadr: Dorusunu sylemek gerekirse bn Teymiye gibi birine rastlam deilim. Biz srekli zerine saldryor ama kendisine bir trl g yetremiyorduk. O daima bize galip geliyordu. Buna ramen hatalarmz yzmze vurmuyor, bizimle polemie girmeye tenezzl etmiyordu. te szler, stadn ahsiyetinin yksekliini, gl olmasna ramen yumuak davranma ve balamada ulat derecenin kemalini gzler nne sermektedir. Geri bu itirafta bulunan zat, Msr ulemasndan biri di. am'daki meslektalar ise bu itirafla-n okumadklarndan sultann huzurunda ona kar dolaplar evirme, sz tama etkinliklerini srdryorlard. Bu yzden de stad yine hapse atlyordu. Ama o yazlar yazmak ve fetvalar vermek suretiyle cihadn burada da srdryor, bid'atlarn balarna bombalar yadrmaya devam ediyordu. Bu ekilde de baa kamaynca, son avc olarak tm yaz malzemelerine el koyup yaz yazmasn engellemeyi buldular. stad vefatna dek (Hicr, 728) hapishanede bu hal zere kald. Allah'n rahmeti ve rzas onun zerine olsun; Allah, onu raz olduu yurtta yerletirsin! Amin!1[1]

stadn Cenazesi

stada yaplan cenaze merasimi sadakatinin ve brakt emanetin en byk tan idi; nk ondan nce hi kimsenin cenazesinde bu kadar insan toplanmamt. evre kentlerde yaayan tm insanlar akn akm cenazesine komutu. Cenazesine gelip de alamayan tek bir kimse yoktu. Ahmet b. Hanbel ne kadar doru sylemiti: "Bd'atlara deyinki: "Bizimle sizin aranzdaki ayrln gstergesi cenaze m er as im ler im
1[1]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 7-14.

izdir."; nk bir bid'at ldnde lmn farkna bile varmaz. Snneti ihya urunda cihad eden br mcahid'in vefatnn at boluk ise tm dnyada hissedilir. bn Kayym stad eyhlislm bn Teymiye'nin yle dediini naklediyor; Dmanlarm bana ne yapabilirler ki; ben cennetimi ve glistanm yreimde tayorum, nereye gitsem srekli benimle birliktedir; benden bir an olsun ayrlmaz. Benim hapsedilmem halvet, ldrlmem ehdet, srgn edilmemse seyahattir. Yine bn Kayym stad hakknda yle diyor: Allah da bilir ki; srekli karalama, saldr ve tehdit altnda bulunmalara, hapse atlmalara ramen ondan daha huzurlu bir hayat yaayan grmedim. O her trl olumsuzluk ortasnda bile insanlarn en ho yaayan, yreke en geni ve en ferah olan, kalb ynnden en gls, kiilik asndan ise en tutarls idi. Sahip olduu bu nimetlerin parlts yzne yansrd. Biz, iddetli korkuya kapldmzda, phe ve endieler taralndan istila edilip de yeryz bamza dar geldiinde hep ona koardk. Onu grr grmez tm dert ve skntlarmz gider; sklma ferahla, zayflk glle, phe ise yakn ve itmi'nana dntrd. Cenb- Hak ne kadar doru buyurmutur: Dikkat edin! Allah'n dostlarna korku yoktur ve onlar zlmeyeceklerdir de! Onlar ki inandlar ve muttaki oldular. Dnya hayatnda da ahirette de mjde onlara! Allah'n kelimeleri deimez. te bu, byk kurtulutur. (Ynus, 10/62-64)2[2]

NEML KAYNAKLAR

1- Zeheb, Tezkirat'l-Huffz, c. IV, S. 1496, Haydarbd, 1970. 2- Safd, el-Vfi bil-Vefeyt, c. VII, s.15-33, Viesbaden, 1982. 3- bn kir el-Ktbi, Fevt cl-Vefeyt, c. I, s. 73-80, Dar'- Sdr, Beyrut, 1973. 4- tbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihye, c. XIV, s. 135-139, Mektebet'l-rif, Beyrut, 1977. 5- bn Receb, Zeyl-i Tabakt'l-Hanbile, c.II, s. 387-408; Matbaat's-Snnet'l-Mu.hammediye,1372 (Hicri].

2[2]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 14-15.

6- bn AbcT l-Hd el-Hanbel, d-Ukd-d'Driye min Menkb- eyhlislm Ahmed bn Teymiye; Matbaat'l-Meden, 1983. 7- Hafz Eb Hafs el-Bezzr, el-A'lm'i-Aliyye f-Menkb- eyhlislm bn Teymiye.

nsz

Okuyucularmza sunduumuz "hls Suresi Tefsin" s-tad bn Teyraiye'nn en nemli eserlerinden ve ilminin enginliini gsteren en iyi delillerden biridir. Eser ayn zamanda malumatnn geniliinin aki ve nakl limlerdeki derinliin de en gzel tanklarn dan dr. Kitab ve snnetten oka deli! getirilmesi stdm felsefecilerle kelmclarn iddialarn bizzat kendi yntemleriyle rtme hususunda gsterdii baar sayesinde eser alannda tek olma nitelii tamaktadr. Aslnda biz bu kitab Abdurrahman b. Muhammed b. Kasm el-Asm en-Necd el-Hanbeli'nin "Mecm'u Fetv-yi eyh'l-Islm Ahmcd bn Teymiye" hazrlad derlemeden aldk. Ancak esere, "Kul Hvallhu Ehd Suresinin Fazileti Hakknda Sorulan Soruya stadn Verdii Cevap" blmn de ekledik. Zira stadn bu konuda "Kul Hvallh Ehad Suresinin Kur'an'm te irine Denk Olmas Hususunda lim ve man Ehlinin Verdii Cevap" adn verdii ve fetvalarnn topland derlemede de yer alan bamsz bir risalesi vardr. Bu risale Hicr 1322 ylnda Msr'da Takaddm Matbaa s'nd a, eyh Muhammed kr ei-Alsi nshasndan "Kul Hvallhu Ehad'm Kur'an'm te Birine Denk Olduuna Dair RahmVn Elisinin Verdii Haberin Hakikati Hakknda man Ehlinin Verdii Cevapla lgili Kitab" adyla bamsz olarak da baslmtr.3[3]

Eserin Telif Teknii

Mellif, eserine "samed" kelimesinin ierdii manalardan sze-derek balam. Tabcr ve Rz gibi nl tefsircilerin eserlerinde, bu kavramla ilgili olarak kaydedilen grleri aktarm ve nl dilbilimcilerle szlk bilimcilerinin grlerini de tank olarak zikretmitir. Ardndan "ehadiyet" (teklik) ve "samediyet" kavramlarnn aklanmasna ve yaratlm hibir varln, hibir adan Allah'a denk olamayacann isbat konusuna girmitir. Eser, "Kuhvallhu ehad" suresinin tefsiri olarak kaleme alnm olmakla birlikte tevhid konusunda, Allah'n sfatlarndan isbat vacip olan ve O'nun hakknda tenzih edilmesi gereken s3[3]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 17-18.

fatlarn neler olduuna dair bahbama bir kitaptr.4[4]

Konularn Tasnif ve Tanzim Yntemi

Mellif eserde selefin yntemini izlemitir. Selefin uygulamas yle idi: ncelikle sn yce yaratcnn kendi hakknda bizzat tanmlad veya setii elisinin-salt ve selm zerine olsunszlerinden tesbit edilen isim ve sfatlan kullanmaktr. Kelm ve felsefecilerin "cevher", "araz", "cisim", "mrekkeb", "mtehayyiz" vb. kavramlar hakknda birtakm grler vardr; ki bunlar ne kitap ve snnete ne de sahabe ile onlarn yoluna ihsan zere uyan tabinin szlerine dayanr. Bu durumda bu kavramlar Allah'n zt hakknda isbatlamak veya O'ndan reddetmek (tenzih) bize dmez ve byle bir mecburiyetimiz de yoktur. Tartmalar srasnda grlecei zere, "Ihls Suresi" tevhidin anlamn, baka ibarelerle anlatlamayacak kadar nemli ifadelerlc iermekledir. Surede Allah'n "ehad" (tek), "samed" (nce-siz ve sonrasz), "domayan ve bir bakasn dourmayan" olduu ayr ayr belirtilmi ve surenin, mmetler arasnda bilinen tm irk trlerine kar bir reddiye olduu aklanmtr. Mellif, tezlerini tartt srada, salam metoddan saparak -erei (hakk) Kur'an ve hadisin dndaki kaynaklardan tesbite ynelen slm alimlerinin hatalarna deinmeden gememi; eyhlerden ve evliyalardan yardm dileyip bunlar Allah'a ulamada arac klarak irk ileyen bid'atlara saldrmay ihmal etmemi, eytann kendilerini, farkna varmadan irk bataklna drnceye dek akllanyla nasl oynadn, onlar nasl ayarttn aklam, bu balamda mescidlerle ziyaret yeri olarak kabul edilen mekanlar ve trbeler arasndaki fark izah etmitir. Bunlardan birincisi yani mescidler, Allah'n ve Rasnn sayg duymay, her trl irk eyleminden temiz tutmay emrettii mekanlardr. Bu nedenledir ki mezarlklarn (trbelerin) mescid edinilmemesi, kabirler zerine mescid yaplmamas gerekir; zira Hz. Peygamber mmetini bu eylemden zellikle sakindirmitr. Trbelere, bilhassa yatrlara, ehidlerin ve nl eyhlerin medfun bulunduu kabirlere gelince, Kur'an ve snnette bunlardan bahsedilmedii gibi sahabe de ve onlarn izinden giden tabinde de byle bir uygulamaya rastlanmamtr. Onlarn bu tr yerler la'zim ettikleri veya buralar kutsadklar grlmemitir; zira slm, " mescid dndaki mescidlcre ziyaret amacyla yolculuk yapmay" dahi haram kabul etmitir ki bunlar Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ile Hz. Peygamber'in Medine'deki mescididir. Mellif yle demektedir: "Kendilerinden birtakm iltiya-Inn giderilmesini istemek, yahut onlara dua etmek ya da araclklar ile Allah'a and imek veyahut yattklar mezarlarn yannda yaplan dualarn ve klnan namazlarn, dier nescidlerdeyada evlerde klnanlardan daha makbul ve faziletli olduunu kabul etmek... btn bu eylemler mslmanlarn ittifak ile sapklk, irk ve bid'attr". slad kitabn br blmnde olduka nemi bir konu olan "Kur'an'da tefsirini Allah'tan baka
4[4]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 18.

kimsenin ne Resul, ne melekler, ne sahabe ne de alimler bilmedii ayetler olup olmad" meselesini ele almaktadr. Mellif bu konuya, Ccnb- Hakk'n u ayetinde geen "te'vil"5[5] kavramn irdelemekle balyor. Kalblerinde erilik olanlar, fitne karmak, kendilerine gre yorum yapmak iin onun mtcnbil ayetlerinin ardna derler. Oysa onun yorumunu (te'vilini) Allah'tan baka kimse bilmez. limde derinleenler "Ona inandk, hepsi Rabb'miz katndadr." derler, z akl sahiplerinden bakas dnp anlamaz. (l-i mrn, 3/7) eyh ncelikle ulemann ayette geen "llallah" [Allah'tan baka (kimse bilmez)] kayd zerindeki tartmalarn zikredip ardndan "te'vil" kelimesinin incelenmesine gemektedir. Mellif "te'vil" kavramnn seef ulemasmca balca iki anlamda kullanldn sylemektedir: 1- Szn bizatihi zledii, darda var olan hakikat. Bu gerekleen bizzat kendisi ile haber verilendir. Bu anlamda "te'vil" u ayette olduu gibi Kur'an'da birka yerde gemektedir: lle de onun te'vilini mi gzetiyorlar?! O'nun te'vilinin gelecei (haber verdii eylerin gerekleecei) gn, nceden onu unutmu olanlar diyecekler ki: "Dorusu Rabb'mizin elileri hakk getirmi. (Araf, 7/53) Kyamet gn gerekleecek bu haberler (bilgiler) Kur'an'm va'd, va'd, cennet, cehennem ve bunlarla ilikili olgular hakknda verdii bilgilerin te'vilidir. Kur'an'm verdii bilgilerin (haberlerin) teViline de gemi milletlerin durumlarn anlatan ayetlerle, gelecekte, kyamet gn meydana gelecek durumlara ve dirilme olgusuna dair bilgileri ihtiva eden ayetler gsterilebilir. 2- Tefsir ve aklama. Burada te'vil kelimesinin -bunlarn dnda- daha sonra gelen fkh, tefsir ve metodoloji alimlerinin kulland nc bir anlam daha vardr; ki bunun anlam "szc, ierdii anlam gerekli klan bir karine bulunduu iin, tercih edenden, tercih edilen manaya evirmektedir" eklinde saptanmtr. stad bu son manay, selefe bilinmedii ve kullanlmad gerekesiyle reddetmekte ve dayanak olarak ilk iki manay alarak bu konudaki hkmn, -yukarda zikredilen- ayetteki te'vil kelimesinin u anlama geldii ynnde vermektedir: "Te'vil, ilerin neticeleri; szcn medlulnn dnda kalan mevcud hakikat olup bunu da Allah'n dnda hi kimse bilmez. Bu nedenle lafza-, celal (illallah) zerinde durmak gerekir". Baz selef ulemasnn lafza-i cell (Allah kelimesi) zerinde deil de "ilimde derinleenler" ifadesi zerinde durduklar rivayetine gelince; bu gr benimseyenlere gre "te'vil" kelimesinin anlam "tefsir ve akla.na"dr; nk, "Kur'an'da ne Cibril'in, ne RasPn, ne sahabenin ve ne
5[5]

Bkz. mm bn Teymiye ve Te'vil le lgili Gr Dr. Murnmmed Seyyid c/-ieyind, Kahire, 1973.

de ihsan ile onlarn izinden giden tabinin anlamn bilmedii birtakm ayetler vardr" demek aka byklk taslamak; hakikati, laf kalabal arasnda kaynatmaktr. Zira RasTn (s.a) esas grevi, kendisine gelen lah bilgileri insanlara ulatrmak ve aklamaktr. Hal byle iken anlamn bilmedii ayetlerin ierdii bilgileri insanlara nasl ulatrp aklayabilir? Bu hususta, Kur'an'da selef ulemasnn anlamn aklama giriiminde bulunmadna iaret eden gl deliller ve shhati kantlanm grler vardr. Buraya kadar zikrettiklerimiz, elinizdeki eserde yeraian konulardan sadece birkadr. Okuyucu dier rnekleri kitab okuyunca en sahih kaynanda bulacaktr. Yukarda da deindiimiz gibi biz bu eseri "Mecm'u Fetv-y eyhlislm Ahmed bn Teymiye" adl derlemenin 17. cildinin 214-503. sayfalarndan kardk. Ancak ba tarafna, "hls suresinin" fazileti ile alakal sorulan soru ve bu soruya verilen cevapla ilgili yedi sayfalk bir blm ayn eserin, ayn cildinin 206-213. sayfalarndan alarak- eklemeyi uygun bulduk. "hs Suresi Tefsiri" daha nce de birka kez bamsz olarak baslmtr. Hicri 1323 ylnda Matbaa-y Hseyniye'de (Msr) yaplan ilk basksna yle bir not dlmtr: Bu nsha, rakl nuislmanlann yegane bavuru kayna faziletli iistd AH's-zade Secici Mahmd kr Efendi -Allah yaamyla o m faydalandrsn- hu/urunda okunmu; es-Seyid Mhammcd Bedreddn Hhu "Firs en-N'san cl-Halebi tarafndan dzeltilmitir. H. 1352 ylnda Mniriye Matbaa idaresi sahibi eyh Mu-hammed Mnir tarafndan yaplan ikinci basknn kapana u kayt dlmtr. 1352 ylnda, esas alnan basks tashih edilmek suretiyle ilk kez baslmtr. Oysa kitabn bu basksnda ne aslna bavurulmu ne de tashih edilmitir. Szkonusu birinci bask hatalar, kelime ve cmle dkleri le ve ayn harflerle yeniden baslmtr. Eser birka bask daha yapmsa da bunlar grme imkan bulamadk. stad Muhammed Eb Zehra "bn Teymiye" adl kitabnda yalnzca szn ettiimiz iki basky zikretmitir. "Ihls Suresi Tefsiri" adl bu eseri yaymlamamzn nedeni hereyden nce bu surenin slm'n temeli olan tevhid olgusunun temel ilkelerini iermesi bu zelliinden dolay da Kur'an'n te birine denk olmasdr. Mellifi eyhlislm bn Teymi-ye'nin selefi dncenin lideri konumunda bulunmas, dnsel donukluk ve kr krne laklid anda slm'n iki temel kayna olan Kur'an ve snnete yeniden dn arsnn bayraktarln yapm olmas da bunda etkili olmutur. Bu hareketimizle "Dru's-Selcfiye" olarak temci ilkemizin "kiisel gr ve isteklere baml olmakszn hayaln her alannda kitap ve snneti salam bir zemine

yerletirmek" olduunu okuyucularmza duyurmaktayz. Eser yayma hazrlarken, imkanlar lsnde elde edebildiimiz nshalar asllar ile karlatrp tashih ettik. Farkllklar ve yanllklar dipnotlarda belirttik. Ayrca kullanlan hadisleri, sahabe ve tabin szlerini sahihlik ve zayflk dereceleri ile birlikte dipnotlara kardk. Kavilerin hayat hkayelerini renmeyi arzulayanlar iin, ulaabildiimiz kadaryla biyografilerini ksaca zikrettik. Hadislerin tahririnde alt temel kaynak hadis kitab (ktb- stte) ile mam Ahmed'in Msned'ini kullandk, Okuyucu, stadn -az da olsa- bu kitabnda hadis ve sahabe szlerinin shhat derecelerine iaret ettiini, zaman zaman zayf, hatta baz limlerin mevzu sayd hadisleri kullandn gzlemleyecektir. Bunun gibi bn Teymiye bazan da hadislerin metinlerini ulemann nemsedii Buhr ve Mslim'den deil mam Ahmed'in Msned'inden almtr. Bu ayrntlara da dipnotta iaret etmiizdir. almamz kabul etmesi, tm mslmanlara faydal ve kerm ztnn rzasna vesile klmas umuduyla m yce Allah'a dua ederiz. Dualarmzn sonu "Alemlerin Rabb'i Allah'a hamdol-sunF'dm. (Fatiha, 1/1) Allah'n salt ve selm yce nebisi zerine olsun!6[6] Abdll Abdlhamd Dr's-Selefye lm Aratrma ve nceleme Blm Bakam Bombay-Hindistan

hls Suresinin Fazileti

Mslmanlarn mfts Takyddin Ebu'I-Abbs Ah-med b. Abdlhalim b. Abdsselm ibn Teymiye'ye -Allah ondan raz olsun- yle bir soru soruldu: "Alimlerin ileri gelenleri Hz. Peygamber'in -Allah'n selam zerine olsun-hls Suresi ile ilgili olarak syledikleri "Kur'an'm te birine denktir." hadisi hakknda ne buyurmulardr? Kur'an'n harfleri ok, Ihls Suresi'ninki ise az olmasna ramen byle bir oranlama nasl yaplabiliyor? Bunu bize yeterli bir biimde aklasnlar ve bu hususta -eer Allah dilerse- ilahi ecre ulamalarna vese olacak bir fetva versinler". stad -Allah kendisinden raz olsun- bu soruyu u ekilde cevaplamlardr: Hamd Allah'a aittir.
6[6]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 18-23.

hls Suresi'nin faziletine ve Kur'an'm te birine denk olduuna dair Raslllah'tan (s.a.v) gelen hadis, hadis-i eriflerin en sahihlerinden ve en mehui'larmdandr. Nitekim Drekutn gibi baz hadis tesbitileri bu konuda "Allah Rasl'nden surelerin fazileti hakknda gelen hadisler ierisinde Ihls Suresi'nin faziletine ilikin daha sahihi yoktur." demilerdir. Raslllah'n bu konudaki hadisleri u szlerle nakledilmitir:1 hls Suresi Kr'an'n te birine denktir. hls Surcsi'ni bir kez okuyan Kur'an in te birisini, kez okuyan da tamamn okumu gibidir.2 Konu ile ilgili bir dier rnek de udur: Hz. Peygamber bir keresinde ashabna "nmde toplann ki size Kur'an'm le birini okuyaym." dediler. Bu buyruk zerine mslmanlar gelip toplandnda hls Surcsi'ni okuyarak "Bu sure Kur'an'm te birine denktir."3 buyurdular. Konunun aklanmasna gelince; bir grup alim konuyla ilgili olarak u aklamay yapmtr. Anlam itibari ile Kur'an, te birlik ayr blmden mteekkildir. te biri levhid, te biri kssalar, te biri de emir ve yasaklar konusuna ayrlmtr. hls Suresi Rahmn'n nitelii ve tanmdr; bu nedenle de Kr'an'n te birlik blmn ierir. Sebebine gelince Kur'an an yce Allah'n kelmdr; kelam ise ya dilek (in) ya da haber vermektir (ihbar); n (dilek) da emir veya yasak ya da cevap ve benzeri yarg bildiren kiplerdir. te yandan ihbar (haber verme) kipi de ya yaratc (halik) ya daya-ratlan (mahluk) hakknda bilgi vermektir. Yaratc hakknda haber vermek de tevhd, Allah'n isim ve sfatlara ve bunlarn kapsad kavramlara ilikin bilgi vermektedir. Yaratklar hakknda bilgi veren konular ise kssalardr. Bunlarda da ya gemite olup bitmi veya gelecekte oiacak olaylar hakknda bilgi verilir. Gemile olup bitmi olaylar kapsamna peygamberler, mmetleri ve onlar yalanlayanlar, gelecekte olacak olaylar kapsamna ise cennet, cehennem, mkafat, zab gibi kavramlar hakknda verilen bilgiler girer. Alimler "Bu olgular dikkate alndnda hls Suresi te birlik manasn ieren tevhid konusunu lemesi dolaysyla Kur'an'm te birine denk der." demilerdir. Geriye "Harflerinin azlna ramen Ihls Suresi Kur'an'm te birine denk dtne gre Kur'an'm dier blmlerine karlk yalnzca bu sure ile yetinilebilr mi? sorusu kalmaktadr. Bu soruya yle bir cevap verilebilir: "Hz. Peygamber -salt ve selam zerine olsun- "hls Suresi, Kur'an'm te birine denktir." buyurmulardr. Hadiste gelen "adi" kavram "...Ya da o kofta re te denk oru olarak..." (Ivlide, 5/95) ayetinde getii gibi trde olmayan eyler iin kullanlr. Grld zere ayette oru keffa-rete denk klnmak suretiyle ikisi ayn cins durumuna getirilmitir.

Kukusuz cennetteki mkafatlar farkl eitliliktedir. Kul bunlarn herbirisndcn yiyecek, iecek olarak yararlanp tad alabilecei gibi kimisinden de evlilik ve koklama biiminde yararlanacaktr. Bunlarn hcps sevab karl elde edilen ilahi mkafatlar olup en ycesi de kukusuz Allah'n cemlini grmektir. Dnyann hallerinin eitlilik arzetmesi nedeniyle, buraya gelen canllar bunlarn tmne muhtatr, bunlardan bir ksm, biimce daha byk olan dier ksmlara denk der. Mesela bin dinar, hacimce kendisinden ok daha byk olan gm, yiyecek, giyecek vb. nesnelere denktir. Sonra eline bir para altn geen kimse de o bin dinara denk den bir parasal deere sahip olur; bu altn sayesinde ihtiya duyduu dier mai trlerinden mstani olamyorsa da sonu deimez; nk eitlik trde ve nitelikte deil ldedir. hls Suresi'nin okunmasndan edilen sevabda da durum bunun gibidir, sevab noktasnda Kur'an'm te birine denk dse bile bu durum tr ve nitelikte onun gibi olmasn gerektirmez; zira Kur'an'm geri kalan blmlerinde kullarn ihtiya duyduklar emir, yasak, va'd, va'd, inzr gibi konular ilenmektedir. Bu yzden insanlar Kur'an'm hls Suresi dnda kalan ksmlarna da muhtatrlar. Bu sure "Kur'an'm te birine denk dse bile, onun sevabndan yararlanma, insanlar, Kur'an'm dier ksmlarndan yararlanmaktan mstani klmaz. Bu mesele "Kur'an ayetlerinin kendi ilerinde birbirinden stn ve bir ksmnn dier ksmndan daha faziletli olup olamayaca" esas zerine kurulmutur. Bu hususta, son dnem (mteahhirn) ulemasnn yaygnlk kazanm iki gr vardr: Bunlardan bir ksm "Kur'an ayetleri (sureleri) kendi ierisinde birbirinden stn olamaz; nk lamam Allah'n kelmdr. Kelm ise O'nun sfatdr. Allah'n sfatlar da birbirinden stn olamaz, zellikle de kadimliine (ncelii) hkmedildikten sonra; nk kadim olan kavramlar arasnda stnlkten szedilemez" derler. Szkonusu ilim adamlar "Biz daha iyisini veya benzerini getirmedike bir ayeti neshetmez (yrrlkten kaldrmaz) ya da onu unutturmayz" (Bakara, 2/106) aye hakknda da ayn yorumu yapmakta ve ayette geen "hayr" kelimesi kullarn yararlanmalar ve sevab kazanmalar gibi bir ayetten bir baka ayete dnmektir demektedirler. Dier baz alimlerin konuya ilikin grleri ise yledir. Kur'an'm bir ksm bir ksmndan daha faziletlidir. Selef ve halef ulemasnn ounun gr de bu yndedir; nk Rasllah -salt ve selam zerine olsun- bir sahih hadislerinde "Fatiha suresi'nin benzeri bir sure ne Tevrat'ta, ne ncil'de, ne de Zebur ve Kur'an'da indirilmitir."4 buyurmulardr. Grld gibi Hz. Peygamber hadis-i erifte Fatiha Sure-si'nin benzeri bir surenin olabilme ihtimalini dahi tamamen reddetmitir. Buna gre "Kur'an'm tamam'nn birbirinin benzeri" olduu nasl sylenebilir? Yine sahih olarak nakledilen bir hadiste Allah Rasi Ubeyy b. Ka'b'a; "Ey Ebu'l-Mnzir! Allah'n ki-tab'ndaki en yce ayetin hangisi olduunu biliyor musun?" diye sorarlar. Ka'b'm "Ayet'el-Krs" olduunu sylemesi zerine de onun gsne vurarak "lim Ebu'l-Mnzir'i doyurup slah etsin!"5 buyururlar. Hz. Peygamber bu hadisi ile Ayet'el-Krs'nin Kur'an'm en yce ayeti olduunu aklamaktadr; ki buda baz Kur'an ayetlerinin dier bazlarndan daha stn olduunu gstermektedir. Ayn ekilde Kur'an Allah'n kelmdr; kelm se syleyenin saygnl orannda saygnlk

kazanr. Bunun bir bildiri ya da emir olmas farketmez; zira haberin saygnl muhbirin ve kendisi hakknda haber verilen varlnkiyle doru orantldr; emir mirin ve kendisi ile emredilen eyin erefi nisbetindc eref kazanr. Buna gre Kur'an'm tm, Allah'n onunla konumas nedeniyle ortak bir deere sahiptir; ancak bir ksmmda Cenab- Hak bizzat kendi zt hakknda, bir ksmnda yarattklar hakknda bilgi vermekte; bir blmnde iman etmeyi emrederken bir blmnde kullarn irkten sakndrmaktadr; yine ayn Kur'an'm baz yerlerinde insanlara borlarm yazmalar buyurulurken baz yerlerinde rib (faiz) yasaklanmakladr.. Biz biliyoruz ki Allah Tel'nm zt hakknda bgi verdii ih-]s gibi sure ve ayetler fazilet ynnden mahlukata ilikin sure -Tebbet vb.- ve ayetlerden kullarna imam emredip onlar irke dmekten sakndrd ayetler, borcun yazlmasn emrettii, r-by yasaklad ayetlerden daha yce konumdadrlar. Ayn ekilde kullarn szleri de kendi ilerinde ortak olup tek bir kiinin syledii sz gibidir. Ancak daha sonra ierdikleri konulara gre bazlar dierlerine nisbetle deer kazanr. Szgelii kulun, kendisiyle Rabb'ini zikredip emri-bi'1-ma'ruf ve nehyiani'l mnker yapt szleri, deer asndan, Allah'n kullarna mubah emredip sakncal olandan sakmdrmaya ynelik olandan daha stndr. Burada birinci hkm veren kimse hataya dmtr; nk o yalnzca kelamn bir ynne yani szn, "kendisi ile sylenilen" ynne bakp, "kendisi hakknda konuulan" dier ynn grmezlikten gelmektedir, Oysa kelmn birbirine olan stnlkleri ile benzeen ynlerinin ortaya kmas, ancak her iki ynnde bulunmasna baldr. Alimler szlerini yle srdrmektedirler: Kelm'm kendi bnyesinde bir stnlk bulunmamasna ramen birbirine stnlk olgusunu salt sevabn okluuna eviren kimse, kendi aralarnda birinin dierinden daha meziyetli klmmad, nitelik ynnden birbirine denk iki amelden birinin sevabnn dierin-knden kat kat stn olduunu syleyen kimse konumundadr. Unen ayn zaman ve mekanda her ikisine kar da ayn niyetin beslendii, erdem ynnden birinin dierinden ayrtedilmedi, asndan birbirine denk iki kiiye yaplan ayn miktardaki sadakadan biri dierinden nasl daha stn olabilir? Sonra se-vab (mkafat) ve azab (ceza) arasndaki stnlk fark da, baz amellerin hayr ve er konusunda dierlerinden stn olabileceine delildir. Bu, amellerin sahip olduklar eitli niteliklerini anlatan grle rten bir grtr; ameller, bunlar sayesinde sa-lihik ve gzellik kazandklar gibi, bozukluk ve irkinlik de kazanrlar. Bu meseleye dair baka yerlerde geni bilgi verilmitir. "Allah'n sfatlarnn vb. kavramlarn birbirlerinden stn nitelikleri yoktur." gr, aleyhine kant gsterilemeyen bir grtr. Ancak buradan hareket edildiinde yle bir tartma noktasna varlr, ki bir kimse tutup Allah'n "rahmet" sfatn, "gazab" sfatndan daha faziletli sayabilir? Oysa bu konuda Allah Resul -salt ve selam zerine olsun- yle buyurmulardr. "Kukusuz Allah Tei Ar zerinde, katnda bulundurduu bir Kitab'a "Benim rahmetim, gazabma egemendir." Baka bir rivayette "Rahmetim, gazabm geer" diye yazmtr". Vasflandrlan varln sfatlarndan ilim, irade, kudret, kelm, rz, gazab vb. sfatlar birbirlerinden iki ynden stn kihnabilirler: 1- Allah'n baz sfatlan, bazlarndan ve kendileriyle vasflanan varln yetkinlii hususunda daha kapsamldr. rnein biz kullarn ilim, kudret ve rahmet gibi sfatlarla nitelenmesi, bunlarn

kart sfatlarla nitelenmesinden daha stndr. Ancak an yce Allah bu sfatlarn kart olan sfatlarla nitelendirilemez. Ccnab- Hak ancak keml sfatlarla vasfiandrlabilir. Kendileri ile Allah'a dua edilen en gzel adlar O'na aittir; Allah'a, kendisine ait olan en gzel adlarn (esm'lhsn) dndaki adlarla dua edilemez. O'nun adlan ayn zamanda sfatlarn da ierir; isimlerinden bazs, bazsndan stn, en mkemmel sfatlarla vasflanmas hususunda daha kapsamldr. Bu nedenle makbul dualardan saylan bir duada "Byklerin by, ycelerin ycesi olan ismin ile senden dilerini!"6 buyrulur. Raslllal (s.a.) Allah'a, kendisiyle dua edildiinde mutlaka kabul edecei en yce ismi ile dua ederdi.7 sim ve sfatlarn birbirine stn kilmabmeleri aklk kazanm durumlardandr. 2- Tek bir sfat dahi zaman zaman kendi ierisinde birbirine stn olabilir. Szgelii memur sayesinde emir, bazan dier bir memur sayesinde olan emirden daha mkemmel olur. Bunun gibi Cenb- Hakk'n peygamberlerinden raz olmas, onlarn dndaki insanlardan raz olmasndan daha stn, onlara olan rahmeti dier kullarna olan rahmetinden daha deerlidir. Yine Allah'n baz kullar iin konumas, dier baz kullar iin konumasndan daha mkemmeldir. Bu balamda zikredilmesi gereken dier sfatlarla isimlerin durumlar da byledir. Allah'n isim ve sfatlan -Kitab, snnet ve aklla birlikte icma-n da iaret ettii gibi- eitli ve birbirinden stndr. Allah'n sfatlarnn birbirinden stn olabileceini kabul etmeyen kiinin tavr, O'nun sfatlarnn birden fazla olabileceini reddeden kimsenin taknd tavrn bir benzeridir; zira bu tutum insan Allah'n sfatlann tamamen reddetmeye gtrr. Nitekim Cehmi-ye ekol bu gibi sama iddialar neticesinde "Allah'n eitli cisimlerin toplam olan bir tertibden meydana geldii" grne varmlardr; ki bu konular yeri geldiinde btn ayrntlaryla aklayacaz.7[7]

Soru II

stada Kur'an okuyan kimse hakknda "hls Suresi'ni bir kez mi yoksa kez mi okumaldr; bu hususta uyulmas gereken snnet nedir?" diye soruldu. mam'm buna cevab u olmutur: Ulemann da dedii gibi, Kur'an'da yer alan ayet ve surelere bir eklemede bulunmu olmak iin, hatim yaplrken hls Suresi'ni bir kez okumak gerekir. Bu sure, Kur'an'n tamamna, tek bana ya da baz sure ve ayetler ile birlikte okunduu srada kez okunmas halinde denk olur. n
hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 25-31.

7[7]

dorusunu bilen Allah'tr.8[8]

DPNOTLAR

1- Ebd-Derda'mn lu szlerle naklettii hadisi u kaynaklar kaydetmi: Mslim, Sahili, c. 1, s. 556, Kinh Misafirlerin Namaz, Drm, Snen, s. 856 Nes-, "Amei-l-Yevm vel-leyle, l. no:701 Ayn hadisi Eb Hreyre'den nakleden hadisiler iin bkz. Tirmizi, Snen, Kur'an'm Faziletleri Blm, c.V, s. 168, h no: 2899; tbn Mce, Snen, c.UI. s. ! 244, l. no: 3787; El-Hkim, c. I, s. 567. bn Abbas'tan Tir-miz, c. V, s. 166, h.no: 2894; E-Hkim, c. I, S. 566 Ayn hadisi Buhri, Kur'an'm Faziletleri Kitab, c. VI, s. 105'de, Yeminler ve Adaklar Kitab, c VII, s. 22 l'de.Tev-hid Kitab c. VIII, s. 164'de Eb Sid'den buna benzer szlerle kaydetmi. Yine Bulr ayn hadisi, ayn blmlerde Eb Said, Katdc b. Nman'dan kaydetmi. Yani sra Nes-i'de "Amd-l-yevm vel-leyle, adl eserinde 700 noki hadis olarak zikretmi. Eb Sd'in rivayet ettii hadisi kaydeden dier kaynaklar unlar: Eb Davd, "Sumen" c. II. s. 152, h.no: 1461; Nes-i, Snen, c.II.s. 171; Amel-l-Yevm vel-leyle, l. no: 69S; Ahned, Msned, c.III, s. 15-23-35-43; .Mlik, El, Mvatt'a, s. 208. Eb Eyyb'den ayn hadisi En-Nes-, El-Mstcb, c. II, s. 172'de h. no: s. 686; Drim, s. 857; Ahmed, c.V, s. 418-43 9 Enes'en bn Bce, Snen, c.II, s. 1244, h. no: 3788; Eb Mcsd el-Ensr'den ibn Mce, h. no: 3789; Ahmed Msned, c. IV, s. 122; Nes- Amel-l-Yevm vel-leyle, h.no: 693; mm Glsm, bint-i Ukbe b. Eb Mud'den Ahmed, c. VI, s. 404; Nes-, Amell-Yevm vel-leyle, h. no: 695 2- Syt-i Ed-Dci-Mensr, c. VIII, s. 676; Hafz Eb Muhamned es-Semerkand, Fed-it- Kulhvellah ehd. 3- Mslim, Eb Hreyre'den, c. I, s. 557; Tirmizi, c. V, s. 169, h.no: 2900; Ahmed, Msned eh. II, s. 429 4- Mlik, el-Muvatt'a, s. 83, Amir b. Kureyz'den; ayn raviden Hkim, c.I, s. 557;Ahmed, Snen, c. V,s. 114; Nes-, c. II, s. 139; Hkim, c.I, s. 557 beyy b. K'ab'dan. Tirmizi, ayn hadisi Eb Hreyre'den rivayet etmi; Snen, c. V, s. 155, h.no: 2875. 5- Mslim, Misi fil erin Namaz Kitab, c.I., s. 556; Eb Davud, Ebvabul-Vitr, c.II. s. 151, n. no: 1460; Ahmed. c. V, s. 142; Hkim, c.III, s. 304. 6- Hadisin kayna bulunamad. Hz. Aie'den gelen hadiste Raslliah'n yle dua

8[8]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 31.

ettiini duyduu rivayet edilmekte: "Allah'm! Dua edildiinde kesin kabul edecein sence en sevimli, en kutsal en ho en temiz adnla senden dilerim." bn Mce c.II, s. 1268, . no: 3859; Hadisin senedi zerinde baz eletiriler yaplmtr. 7- Enes'ten gelen bu hadisi u kaynaklar zikretmi: Eb Davud, Snen; c.II, s. 167, h. no: 1495; bn Mce, c.II, s. 1268, n. no: 3837; Nes-i, s. III, s. 252; Ahmed, c. III, s. 120-158, 245,265; Hkini, s. 504. Ay m hadisi Bireyde'den nakledenler: Tirmi-z, c.V, s. 515, h.no: 3475; bn Mce, h. no: 2856; Ahmed, c.V, s. 349, 350, 360 Hkim, c.J, s. 504.

hlas Suresinin Tefsiri

Rahman ve Rahm Allah'n adyla eyhlislm bn Teymiye der k: Ham d Allah'a aittir. O'na hamdeder, yardm yalnzca O'ndan yardm diler, kendisinden balanma isteriz. . Benliklerimizin (nefislerimizin) errinden fiillerimizin ktlklerinden Allah'a snrz. Allah kimi hidayet ederse artk onu saptacak yoktur; kimi saptrsa O'nu doruya gtrecek hibir g yoktur. Allah'tan baka ilah olmadna, ve kendisinin orta bulunmadna ehdet ederiz. Hz. Muhammed'in de (s.a) O'nun kulu ve elisi olduuna tanklk ederiz".9[9]

Ihls Suresi'nin Tefsin

"De ki: "O Allah birdir. "Allah sameddir. "Kendisi dourmamtr ve bakas tarafndan dourulma-m tr. "Ve hibir ey O'nun dengi olmamtr". (hls Suresi, 112/1-4)10[10]

9[9]

10[10]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 33. hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 33.

Samed Kavram ile lgili Grler

"Samed" ismi hakknda selef alimlerinin birka gr vardr, bunlarn birbirleriyle elitii sanlrsa da byle deildir. Doru olan ve onlardan nakledilen iki mehur gr vardr. 1- Samed: Kendisinde hibir boluk olmayan eydir; 2- Btn ihtiyalarn giderilmesi hususunda kendisine bavurulan efendidir. Bunlardan birincisi sahabe le tabinden ounun ve szlk-bilimcilerden bir grubun grdr. kincisi ise selef ve daha sonra gelen slm ulemasndan bir grup ile lugatlardan ounun benimsedii grtr. Gvenilir tefsir ve hadis kaynaklarnda selef ulemsndan bu iki manay destekler mahiyette dayanaklaryla birlikte- baz grler nakledilmitir. "Samed" kelimesinin, "kendisinde boluk bulunmayan ey." olarak tefsir edilmesi ma'rf ve mevkuf olarak bn Mes'd'dan1 gelmitir. te yandan ayn gr bn Abbs, Hasan- Basl, Mchid Sa'd b. Cbeyr, krime, Dahhk, Sdd ve Katde'den de nakledilmitir. Bu anlama yakn bir gr de Sad b. el-Mseyyeb'den nakledilmi. Szgelii o bu konuda yle diyor: Samed kendisinde lzumsuz fazlalk olmayan varlktr. bn Mes'ud da ayn ekilde "samed"in "kendisinde lzumsuz fazlalk bulunmayan varlk" demek olduunu sylemitir. Samed kavramn a'b "birey yeyip imeyen varlk" olarak tanmlarken Muhammed b. Ka'b elKuraz ile krime "kendinden birey kmayan varlk" eklinde aklamlardr. Mcysere samed kelimesi iin "hakknda susulan kimse" demitir. bn Kteybe'nin yorumuna gre kelimedeki dal harfi t harfinden dntrlmtr. Ben derim ki: Burada herhangi bir dntrme szkonusu deildir. Byle bir anlamn karlmas ancak tretilme asndan olabilir. nallah bu hususu kelimenin tretilini ilerken aklayacaz. mam Ahmed'in ve dier hadis alimlerinin beyy b. Ka'b'dan naklettikleri bir hadise gre hls suresi mriklerin Raslliah'a "Bize Rabb'ini tanmla!" demeleri zerine nazil olmutur. Arkasndan Hz. Peygamber (sn) sure ile ilgili olarak u yorumu yapmlardr: Samed, kendisi dourmayan, bir bakas tarafndan dorulmayan varlk demektir; nk bir

canldan doan varlk bir sre sonrs mutlaka lecek, her len varlk ise arkasnda miras brakacaktr. Oysa Allah ne lr ne de kendisine miras bu ki mr.2 Samed kelimesinin "ihtiyalarn giderilmesinde kendisine bavurulan efendi" olarak )orumlanmasma gelince; bu gr de merf3 ve mevkuf olarak ibn Abbas'dan nakledilmitir. Bu, ayn zamanda el-Vlib tarafndan da -yine bn Abbas'dan- nakledilen grtr. Buna gre samed; "sevk ve idare:.:'idc mkemmel efen-di"di\ te yandan akkb. Seleme'dcn u mehur yorum aktarlmtr: Samed 'sevk ve idarede son noktaya ulaan efendi' demektir. Eb shk el-Kf, tkrime'den "Samed; zerinde hibir varln olmad kimsedir" tanmn rivayet etmitir. Ayrca bu gr Iiz, Al'den de nakledilmitir. Ka'b'l-Ahbr'dan nakledilen yorum ise yledir: Samed, 'yaratklarndan hibirisinin kendisine denk olmad zt' demektir. Nakledilen dier yorumlar ylece sralayabiliriz: es-Sdd: "Arzulara ulamada amalanan, felaket srasnda kendisinden vardm dilenen". Eb Hreyre: "Kendisi hi kimseye muhta olmad halde her-eyin varln kendisine borlu olduu zt'. Sa'd b. Cbeyr: "Felaketlerin kendisine zarar veremedii varlk". Muktii b. Hayvan "Kendisinde hibir eksiklik bulunmayan". ibn Keysn: "Sahip olduu niteliklerle baka hi kimsenin nite-lenemedii kii'] Dilbilimci Eb Bekr el-Enbr de "Szlkbilimcler arasnda samed kelimesinin zerinde baka hibir varln bulunmad ihtiyalarnn giderilmesinde ve ilerin grlmesinde tm insanlarn kendisine bavurduu zat" anlamna geldii hususunda ihtilaf yoktur" demektedir. nl dilbilimcilerden Zeccc ise "Btn idarelerin kendisinde son bulduu, hereyin kendisine yonelip (kasd) ona dayand g" manasnda olduunu sylemektedir. Baz lugatlarn yorumu ise yledir: "Samed; htiyalarn giderilmesi hususunda yalnzca ztna ynelin e (kasdeden) varlktr". Cevher'nn aklamas da "Samed -harekeli olarak- efendi demektir; nk ihtiyalarn giderilmesinde kendisine bavurulur" eklindedir. Hutb se "En dorusu samed, ihtiyalarn karlanmasnda kendisine dayanlan kimse'dr; kelimenin treiil biimi de bu grn doruluuna ahitlik etmektedir; zira sam edin asl,

kasttr. Bu nedenle de samed denilince btn ilerin oluunda kendisine gvenilip dayanlan ve ihtiyalar karsnda ynelmen varlk demektir" yorumunu yapmtr. Katde'nin tanm da "yarattklarndan sonraya kalan var-hk"tr. Mchid ile Ma'mer de samed kavramn "srekli olan varlk" diye tanmlamlardr. Mrre el-Hamedn de Samed, "Hibir zaman yok olmayan; diledii gibi hkmeden, dilediini yapan; hkmnn arkasna dp onu geri evirecek, kazasn ter yz edecek hi kimse olmayan kiidir" der. bn At'ya gre samed "olutan ve bozulmadan (kevn fesad) uzak olan"n: Samed; "Etkinliklerinden tr kendisinde hibir etki (eser) meydana gelmeyen varlk" diye de tanmlayan bn At bu gr le "Bize hibir yorgunluk dokunmad." (Kf, 50/38) ayetine iaret etmek istemitir. Hseyin b. Fadl: "Hibir eye baml olmayan ncesiz varlk". Muhammed b. Ali el-Hakem et-Trmiz: "Adetsiz ilk, sresiz bak, varln dayanaksz devam ettiren". Yine: "Samed; gzlerin kendisini alglayamad dncelerin varln kap sayamad, llerin niceliini tanmlamaya ulaamad; yannda hereyin bir l le bulunduu varlktr". Bir gre gre de samed "tasvirilerin benzetmelerinden yce olan zat'\\x. Kelime ile ilgili olarak yaplan dier aklamalar ise unlardr; "Kendi ztndan paralanmay veya te'lifi (bireimi) reddeden varlktr"; k bu kelmclarn grdr. "Samed, akllarn, keyfiyetini kavramakta yetersiz/aciz kald zttr." "Sfatlarn ve zelliklerini hibir akln kavrayamad, dillerin kendisini anlatmaya g ydiremedii, parmaklarn iaret edemedii zt/varlk". Yine "Samed'i, isim ve sfatlar dnda zt hakknda mahluk-tna hibir bilgi vermeyendir" de denilmitir. Cneyd'in (Badad) bu konuya dair "Samed dmanlarna, kendisini bilmek iin yol gstermeyen yce varlk' demektir." dediini nakledilmektedir. Bylece selefin bu kavramla ilgili olarak sylediklerinin neredeyse tamamn zikretmi

olduk.11[11]

Samed Kelimesiyle lgili Hadisler

bn Eb Hatim tefsirinde Tbni Abbas'm konu ile alakal u grn yle nakletmektedir: Samed; tm insanlarn ve eylerin, balarna bir felaket, bir sknt geldiinde kendisine bavurmak zorunda kald varlktr. Ebu Zr'a brahim'in (en-Neh) yle dediini aktarmtr: Samed; ihtiyalarn giderilmesi hususunda kullarn kendisine dayanmak zorunda olduklar g sahibi varlktr. el-Hascn'den de u gr rivayet edilmitir; Samed; yaratklarn grp gzeten, daima diri, hibir zaman yok olmayandr. Yine el-Hasen'den: Samed: Yarattklarndan sonraya kalan varlk sahibidir. Tanm nakledilmitir; ki bu ayn zamanda Katde'nin de grdr. Ebu Sa'd el-Eecc "samed" kavram ile ilgili olarak akk'in yle dediini rivayet etmitir: Samed, 'sevk ve idaresinin son noktasna ulat efendi' dernektir.'1 Ebu Salih, bn Abbas'tan yle nakletmitir: Samed, "sevk ve idaresinde en mkemmele ulam efendi, erefli olmada en mkemmele ulam erif, azametinde mkemmel yce zt, hilminde mkemmel halim, lminde mkemmel bilgin (alm), hikmetinde mkemmel hakim (hkm/hikmet sahibi)... ksaca saygnln ve idareciliin h tn trlerinde en mkemmel olan varlk" demektir. te bu varlk, btn eksikliklerden uzak an yce Al-iah'tr. Bu saylan niteliklerin, kendi dnda bir baka varla nsbct edilmesi doru deildir. Bu sfatlarnda hibir varlk O'na denk deildir. Hibir ey O'nun benzeri olamaz. Tek ve mutlak kahretme gcne sahip Allah'n sn ycedir.3 Kesir b. Sihb el-Mezhaci cl-Kazvn, Reb' b. Enes'len, "samed" olarak "Domayan ve bakasn dourmayan varlk anlamndadr"^ grn aktarmtr. Eb Sa'd cl-Eecc krime'nin samed kavramn "kendisinden hibir ey kmayan varln
11[11]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 34-37.

sfatdr" eklinde tanmladn nakletmektedir. Yine el-Eecc bn Mes'd'un "Samed, kendisinde lzumsuz fazlalk bulunmayan varlktr" dediini rivayet etmitir. Ne var ki bu rivayetin senedi zayftr. Ayn gr Sa'd b. el-Mseyyeb'den de nakledilmitir. Eb Breyde babasnn "Samed, 'kendisinde boluk olmayan ey' demektir"7 dediini sylemitir. Buna benzer bir gr Abduliah b. Abbs, Abdullah b. Mes'd, Hasan, krime, Atiyye, Sad b. Cbeyr, Mchid ve Dah-hk gibi sahbilerle tabinden de nakledilmitir. Szgelii Man sr, Mchid'in "Samed, kendisinde boluk bulunmayan ve zt hakknda susulan varlktr'* dediini aktarmtr. Eb Abdillah el-Tahrn krime'nin "Samed, "birey yemeyen varlk anlamn ierir."9 dediini rivayet etmitir. Ali b. Him b. Merzk a'b'den "Samed, hibir ey yeyip imeyen kimsedir.'***1 tanmn aktarmtr. Eb Zur'a'nm rivayetine gre beyy b, K'b yle demitir. Samed, bakasn dourmayan, bakas tarafndan dourulmayan varlktr; nk doan her varlk mutlaka lecektir; len bireyinse mutlaka mirass olur. Oysa Allah iin ne lm ne de miras sz-konusudur. "Hibir ey O'nun dengi olmamtr". (hls, 112/4) Hibir ey O'na benzemek ve ek'den olamaz ve "O'nun benzeri birey yoktur." (ra, 42/11). n Ali b. el-Hseyn'in beyy b. Ka'b'dan rivayet ettiine gre hls Suresi "mrikler Hz. Peygambcr'c gelerek "Ey Muhammedi Bize Rabb'initanmla!" demeleri zerine indirilmitir.12 Eb Zur'a'nm Katde'dcn -sahih isnadla- rivayet ettii bir hadiste "Hibir ey O'nun dengi olmad." (hlas, 1 2/4} demek, "Yaralklarndan hibir ey Allah'n dengi olamaz." demektir." buyu-rulmaktadr. Buna benzer bir haberi Ali b. el-Hseyn de bn Abbas'tan nakletmi. Buna gre lbn Abbas yle anlatmaktadr. "Yahudiler aralarnda Ka'b b. Eref, Hayy b. Ahtab, Ccdiy b. Ahtab gibi bilginler de olduu halde Hz. Peygamber'c gelerek "Ey Muham-med! Scn gnderen Rabb'ini bize anlat!" dediler. Bunun zerine Allah Tel hlas Suresi'ni indirdi: "De ki: O Allah birdir; Allah Sameddir; dourmad, dourulmad." (114/1-3) n le yandan lbn Cerir ei-laber, beyy b. Ka'b'dan his Su-resi'nin mriklerin Raslllah'a "Bize Rabb'ini tanmla, ey Mu-hammed!" demeleri zerine indirildiini kaydetmektedir.14 bn Hmeyd'de benzer bir olay krime'den ylece rivayet etmitir. "Mrikler bir keresinde

Raslllah'a gelip "Bize Rabb'inin niteliklerini anlat! O nedir, nasl bir varlktr, nasl bir-eydir?" dediler. Bnn zerine yce Allah bu sureyi indirdi'1.15 Tabcr de ayn haberi Ebu'l-Aliye aracl ile Cbir b. Abdil-lah'tan nakletmitr. Ancak burada sorunun mrikler tarafndan deil yahudiler tarafndan sorulduu bildirilmektedir. Yine bn Humeyd Sad'den, yle nakletmektedir. Bir grup yahndi Raslllah'a gelerek "Ey Muhammedi te bu Ailah dediimiz varlk btn bu yaratklar yaratt; fakat O'm kim yantt?" diye sordular. Raslllah (s.a) bu soruya yle kzdlar ki yzlerinin rengi deiti ve zerlerine saldiracakmastna gazabland. Bunun zerine Cebrail gelip sinirlerini yattrmaya alarak "Seni kanatlarn indirmen konusunda uyaryorum ey Muhammedi" dedi; zira bu srada da Allah'tan, sorduklar sorunun cevabn getirmiti. Cebrail "bu soru ile ilgili olarak Cenab- Hak buyurdu ki: "Ey Muhammedi De ki: "O Allah birdir."diyerek (his, ] 12/1-4) sureyi sonuna dek okudu. Hz. Peygamber de sureyi aynen soruyu soran Yahudilere okudu. Yahudiler bu kez "Ey Muhammedi Rize; Rabb'inin nasl bir varl, nasl bir pazu gc, nasl bilekleri olduunu anlat!" dediler. Rasllah bu soruya ilkine, ilk soruya fkelen-^ diinden daha fazla fkelendi ve yine zerlerine saldracak gibi oldu. Hunim zerine tekrar gelen Cebrail ilk sylediklerini vindedi ve soruya cevap olarak Cenab- Hak'tan "Onlar Allah' hakkyla bilemediler". (Zmer 39/67) ayetini indirdi.16 Hakem b. Mu'bid "er-Rcdd alc'l-Cehmiyye" adl eserinde Enes'ten, konu ile ilgili u haberi kaydetmitir: Hayber yahudilcr, Raslllah'a gelerek "Ey Ebe'I-Ksm! Allah melekleri hicab nurundan, Adem'i kokumu amurdan, blis'i atein alevinden, g buhardan, yeri suyun kpnden yaratt. Sen imdi bize Rabb'inin ztndan sz eyle, O'nun ahsiyetini tanmla?" dediler. Ra s Kil lal onlarn bu sorularn o anda cevaplandramadi. Daha sonra Cebrail gelerek yle dedi: "Ey Muhammedi De ki: "O Allah birdir; dourmad, dourulmad, hibir ey O'nun dengi olmad". O'nun kk (rk, soyu) yoktur ki kendisinden paralar, blmler, ubeler, kabileler meydana gelsin. O, sameddir; yani O'nda hibir boluk yoktur. O, ne yer ne de ier. Birisini dourmad, birisi tarafndan dourulmad; yani O'nun nisbet edilecei ne baba ve anas ne de kendisine isnad edilebilecek ocuu vardr. "Hibir ey O'nun dengi olmad." ifadesi de yaratklarndan hibir eyin O'na denk olamayacan; gkleri ve yeri yok olmaktan yalnz O'nun kurtardn anlatr".17 lbn Cerr (Taber), lbn Abbas'm "Samed, kendisinde hibir boluk olmayan varlktr."1* dediini nakletmi tir. Yine ayn mellif Mchid'den, Samed kavramnn "kendisinde hibir boluk bulunmayan, ztnn mahiyeti hakknda konu-ulanayan varlk" anlamna geldiini aktarmaktadr.19 Eb Kreyb Mansur'dan; Eb" Nceyh de -yine- Mchid'den benzer ifadeleri rivayet etmilerdir.

lbn Bear da bu konuda Hasen'den "kendisinde hibir boluk olmayan ey"20 tanmn aktarmaktadr. Ayn haber, brahim b. Meysere'den de ylece nakledilmitir: "Mcahid, bir keresinde beni samed kavramnn anlamn sormam iin Sa'd b. Cbeyr'e gnderdi. O bana u cevab verdi: "Samed; kendisinde boluk olmayan ey, demektir."21 Yine bn Bear a'b'den "Samed yemek yemeyen kimse demektir."11 tanmn nakletmektedir. ismail de ayn haberi "birsey yeyip imeyen" szleriyle aktarmtr. Gene bn Bcr Sa'd b. eMMscyyeb'den "Samcd, 'kendisinde lzumsuz fazlalk bulunmayan varlk' anlamna gelir."23 grn rivayet etmitir. el-Hseyin, Dahhak'tan: "Samed, kendisinde boluk olmayan varlk manasmdadr".24 Daha bakalar bu kavram "kendisinden bir ey kmayan, varlk" olarak tanmlamlar. krimc, samed'i, "kendisinden birey kmayan yani dourmayan ve doyurulmayan varlk" diye tanmlamtr".25 Tkrime'den ayn ifadeyi bn Ber da rivayet etmitir.26 Dier sahabi ve tabirler bu kavram, 'dourmayan, dourul-mayan, lmeyen ve kendisine miras olunmayan varlklar' olarak tanmlamlardr.27 Bazlar: "stnlkte, sevk ve idarecilikte zirveye ulaan efendi eklinde yorumlam, samed kavramn. Ebus-Saib, akk'tcn ayn ifadeyi aktarm. te yandan A'me, Eb Vil'den benzeri bir gr rivayet etmitir.12[12]

Kelimenin Tretilmesi

Ben derim ki: Keiime'nin tretili kural iki farkl gr olan, "Samed, kendisinde boluk bulunmayan varlktr" diyenlerle "efendi" anlamna geldiini syleyenlerin grlerinin biraraya geldiine tanklk etmekledir. Ren bunlardan birinci grn daha nemli olduuna iaret ediyorum; nk birinci gr ikincinin asldr. Zira "Samed" kavram szlklerde "Kendinde boluk bulunmayan ey" olarak tanmlanr. Nitekim bu balamda Yahya b. Eb Kesir "Melekler samed'dir; yani kendilerinde boluk bulunmayan varlklardr. nsanolu ise cevftir (kendilerinde boluk bulunan varlktr." demitir.
12[12]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 34-42.

Az. dem'in yaratlnn anlatld hadiste28 blis ondan "dem ecvef bir varlktr (iinde boluk vardr); samed (kendinde boluk bulunmayan varlk) deildir, "dye szetmektedir. nl lugat cevheri de "el-Musammed" "musammet" anlamna gelen bir kelimedir. Musammet ise "kendinde boluk bulunmayan varlk" demektir. Ayn kkten gelen "es-smd" kelimesi, "ie tpas" "es-samed" kelimesi ise "kat (youn), yksek mekan" an!ammdadr."der. Bu kelimenin kk" toplama ve g" demektir. Mesela Arab-larm kullandklar "Yasmud'ul ml""Mal toplad" anlamndadr. "Seyyid" kelimesi de bunun gibidir. Kk "seyvidn"dr. "es-Sevd" ve "su'dcd" kelimeleri de toplama anlamna iaret eder. Mesela siyah renk bak kendi zerine toplar. Nitekim Cenb-i Hak bir ayet-i kerimede "Efendi (Seyyid) ve nefsine hkim..." (l-i mrn, 3/39) buyurmutur. Seleften ou "seyyid" kelimesini "muttaki ve yumuak huylu" anlamna gelen "halm" kelimesi ile aklamlardr. Bu gr el-Hasen, Sa'd b. Cbeyr, krime, At, Ebu'-a'1, Reb' b. Enes ve Muktil gibi selefin ileri gelenlerinden nakledilmitir. Eb Ravk Dahhk'n bu kelimeyi "ahlak gzellii" olarak yorumladn aktarmaktadr. Salim Said b. Cbeyr'in bu kelime ie ilgili olarak "Seyyid, 'kendisini ktlklerden koruyan kimse, demektir. Bir insan gzel ahlakn tm zelliklerini kendisinde toplamadka insanlarn efendisi, sevk ve idarecisi olamaz." dediini nakletmitir. te yandan seleften bazlar "seyyid" kavramm "toplumunun ncs olan kimse" diye tanmlamtr. Mesela bn Zeyd kelimeyi "seri"; Zeccc, "iyilikte toplumuna stn ve nc olan kimse"; bn elEnbr: "Seyyid burada; bakan, hayrda nc anlamn ierir."; bn Abbas le Mchid "Rabb'nc kar iyi olan;" Sad b. el-Mseyyeb de "fakih ve alim kimse" eklinde tanmlamlardr.29 Ben derim ki: Hz. Peygamber yitik eyalarla ilgili sahih bir hadiste "...Sonra bulunan o eyin "fs (kese) ve vikasn (keseyi balayan ip) tarif et!"^ buyurmulardr. Hadiste geen fs31 kelimesi "ierisine para koyulan bez paras') vik ise "o bezin baland ip" anlamndadr. Bu kelimeler "ie tpas" cinsindendir.13[13]

DPNOTLAR

13[13]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 42-44.

1- bn Mes'd; Abdullah b. Mes'd I. Gafil, Eh Abdurrahnn el-Hzel. B;i7.;n da annesine nisbet edilerek lin mnii Abd olarak da anlr, ilk ne geen sahabelerdendir. lk mslman olup iki hicrete katlanlardandr. Rasiliillah'la srekli birlikte olmu sahabiledendir. Mekke'de Kr'an' aktan okuyan ilk sahabidir. Allah'n kitabn en iyi ezberleyenlerdendir. Raslullah ondan Kur'an dinlemekten holanrd. Reslllah bakalarn da buna tevik ederdi. Kur'an'n tefsiri ile ilgili kendisinden en fazla gr nakledilen sahabilerden birisidir. Aralarnda yaad iin Kfe ekol tefsirde onun metodunu benimsemitir. 32 (h) ylnda vefat etmitir. lkz. Muhammed Hseyin ez-Zeheb et-Tefsr vel-Mfessirn, c. I, s. 83-88; El-sbe, c.II, s. 360-362; El-lstib, e II, s. 308-316; Tabakat- bn Sn'd, c. III, s. 150, c. VI. Mellifin "Sancd" kelimesinin tefsiri ile lgili bn Mcs'ud'dan merfu olarak nakledildiini syledii hadise rastlayamadm. Ne var ki onun bu grte olduunu bn Kesir tefsirinde (c. IV, s. 570) iaret etmi. Taber de bu hadisi kaydetmi. te yandan bnul-Cevz, Kurtub ve Hzin gibi tefsirciler de bu gr ona nisbet etmemilerdir. 2- Msned, c. V, s. 134; Tirmiz, c. V, s. -151; Beyhk hadisi mrsel olarak tahri etmeyi tercih etmi uab l-man, h. no: 98. Hadis tam metni ile ilerde gelecek. 3- Hadis mevkuf olarak gelecek, merfu olarak rivayet edilmesi meselesine gelince, Ibn'l-Cevz Tefsirinde m gr, bn Abbas aracl ife Reslullah'tan zikretmi. Hadisi kimin falri eniini bulamadk. Ayn rivayeti Hafz el- Heysem Mecma'uz-Zcvid adl eserinde zikretmitir. 4- Buhri bu gr Sahih'inde Eb Vil'den nakletmi. te yandan bn. Hacer yle der: El-Faryb bu gr A'ncs aracl ile yine ondan nakletmi. Ayn ekilde Asn Ebi Vii, aracl ile bn Mcsd'u da, bu gr benimseyenler arasnda zikretmitir. (Fethul-Bar, \1II, s. 740) Hu haberi ayn zamanda bn Asm es-Snnc, c, s. 299'da talrc etmi, el-Al bani yle der: Bu haberin snad hasen-dir. Ayn haberi, Ebu Va'il'in gr olarak bn Nenr Vck'den; bn dris A'me aracl ile yine ondan nakletmi. Hadisin ravileri salam ravilerdir. Taber de bu haberi tahri etmi (c. XXX, .s. 346); Beyhaki El-Esm Ves-Sfa, s. 79 Baka bir rivayet kiiki ile A'me'ten her iki rivayette adlar geen ravierin tamam gvenilir kimselerdir. 5- Tabor, Tefsir, c. XXX, s. 3<16, Ali b. Davd el-Kantari'den, Beyhk, el-Esm ve's-Sfat, s. 78, Osman h. Said, ed-Dren'den. Her iki ravi de salih kimselerdir. Hadisin senedinde herhangi bir saknca yoktur. Ayn haberi bn Kesir, Tefsirinde Se-j- nedsiz olarak zikretmi: (c. IV, s. 570i 6- Cer ir et-Taberi, Tefsir c. XXX, s. 346. Taberi buna benzer bir gr yine Reb b. Enes vastasyla Ebu'I-AI iye'd en nakletmi. 7- Bu haberin senedi, ravileri arasnda mer b. Abdullah'n zayf olmas nedeniyle

zayftr. Ayn haberi Taberi Tefsirinde Muhammed b. mer aracl ile bnu'r-Rnm'den kaydetmi: c. XXX, s. 345. bn Kesir de ayn haberi nakletmi, ancak yle bir deerlendirmede bulunmu: Bu garip bir durumdur dorusu. Doru olan bu haberin Ali bn- Breyde'den nakledilmi olmasdr. c.IV, s. 570 Tabera-n ve el-Heysem de ayn haberi alm el-Heysem, Mecmu'z-Zcvid, c. VIJ, s. 114. El-Heysem de haberin senedinin zayf olduunu sylemitir. 8- snad Sahih bir haberdir, Taberi ayn haberi tefsirinde (c. XXX, s. 344) ayn yolla nakletmi. te yandan bn EM Asm da nakletmi bu haberi es-Snne'sinde (c.l, s. 300) ancak onun kaydnda "el-Musamat" kelimesi yoktur. 9- Hafs b. mer el-Aden'in zayfl nedeniyle haberin senedi zayftr. Ancak rencisi Ebu Abdullah ei-Tccrn salamdr. 10- snad sahihtir. Taberi de rivayet etmi ayn haberi (XXX, s. 345}; bn Ebi Asam, es-Snne, es. I, s. 302; Beyhaki el-Esma ve's-Sft, s. 79. 11- Bu haber mam Ahmed tarafndan da rivayet edilmi Beyhaki de ab'ul-man s. 98'de tahri etmi ayn haberi. 12- Haber zayftr. Havilerinden Ebu Sa'd es-Saani, -ad Muhammed b. Myessirdirzayftr. Dier rv Eb Ca'fer er-Rz doru szl bir kimsedir. Ancak ezberi ktdr. Ayn haberi er-Vahid, "Esbbn-Nuzl" adl eserinde, Ebu Said es-Saa-ni'den kaydetmi. Zeheb elMizn, c. IV, s. 52'de, Eb d'fer'in biyografisini anlatrken zikretmi. 13- Hadisin senedi zayftr. Eb Abduflah Muhammed b. Ms b. Nefi leyyin; Eb Halef Abdullah b. sa ise zayftr. 14- Bkz. Taberi Tefsiri c. 80, s. 342. 15- Bkz. age, c. XXX, s. 342-343. Haberin senedi zayftr. Zira Taberi'nin stad Muhammed b. Humeyd er-Razi'yi birok kii zayf olarak nitelemitir. 16- bn Humeyd'in zayf, Muhammed b. shk'n mdelles olmas nedeniyle hadis zayftr. Ayrca bkz. Taber tefsiri c..XXX, s. 343 Bu haberin Suyut bn'ul-Mnzi-re nisbet etmitir, bkz. edDur'ul-Mensr, c. VIII, s. 67]. 17- Hadisi rivayet edenlerden Yahya b. Abdullah el-Rbilet'inin zayf olmasndan dolay hadisin senedi zayftr. Ayn hadisi el-Azame'de Eb eyhe kulhvellah Ehad'n faziletinde Ebubekir es-Semerkandi'ye nisbet etmitir. (ed-Dnrrul-Men-sr,c.VUI,s.67O.) 18- Hadisin senedi zayftr. Bkz. Taberi Tefsiri, c. XXX, s. 344. Ayrca bn Eb Asm, 'es-Snne,' c,

I, s. 301; Beyhaki, el-Esma ves--Sfat, s. 78. 19- Bu hadisin senedi de zayftr; bk. Taberi Tefsiri, c.XXX,s. 344. 20- Haberin isnad sahihtir. Taberi c. XXX, S. 345; bn Ebu Asm ayn sahih senedle nakletmi. esSnne, c. I, s. 301. 21- Hadisin senedi salamdr. Yine ayn kaynaklara bavurulabilir. Ancak Alban hadsin senedini zayf olarak nitelemektedir, c.l, s. 302. 22- snad salam olan bu hadis de Taber tarafndan kaydedilmitir. 23- Bu hadisin senedinde ad geen ravilerden bazlar zayftr, bkz. Taberi c.XXX, s. 345; bn Eb Asm 'Snne', c.l, s. 301. 24-27- Tm bu rivayetler Taberi tefsirinde zikredilmektedir. Bkz. c. XXX, s. 345 vedeva eden sayfalar. 28- n hadis daha uzun bir ekilde Taberi tefsirinde anlatlm, c. I, s. 203; Heyhnki 'cl-Esm vesSfat' s. 357'ce ayn hadisi bn Mes'ud ve bn Abbas'la zayf senetle nakletmi. 29- u rivayetlerin kaydedildii kaynaklar iin bkz. jbnul-Cevz, Tefsir c. I, s. 383; Ta-lcr, c.III.s. 254. 30- Bbari, Ki kata, c. III, s. 93-45; Kitb-ul-ilim c. I, s. 31; Kitab-u-urb vel-Muka-st, c. MI, s. 79. Kitb-ud-Talk, c. VII, s. 174; Kitb-ul-Edeb, c. VII, s. 98; Mslim, k. Lkata, c. II, s. 1346-!349; Zeyd b. Halid cl-Ciihen'den Eb Davd K. Ui-kaia, c. III, s. 331. Tirmizi el-Al kn, c.II, s. 295, Tu life. bn Mce, K. ikt, c.II, s. 836, h. no: 2504-2507. Malik cl-Muvatt'a s. 757k; Almed, elMiisned, c. 4, s. I 16-117. 31- lbn'!-Esr en-Nihyc, c. III. s. 262'de el-Ifs kelimesini yle aklyor; deri bez vb. malzemelerden yaplan ierisine yiyecek ve saire konulan kab, bir eit kn.

Ehadiyet ve Samedyet Kavramlar

Yce Allah yle buyurdu: "Ey Muhammedi De ki: "O Allah birdir; Allah sameddir". (Ihls, 112/12) Burada "sa-med" kelimesinin bana lm harfi getirildii halde "ehad"kclimesininkine getirilmemitir. Sebebine gelince msbet manada tek olarak Allah dnda hibir varlk, bir isim veya sfatla tamamlanmadan yalnz bana "chad" diye isimlendirilemez. Ancak olumsuzluk ve benzeri art ve soru (istifham) anlamlar iermesi hli bunun dndadr. rnein "Yannda biri

var mdr?" veya "Senin tarafndan biri geldiinde ona ikramda bulunurum" denilebilir. Bunun dnda kelime mutlak say sayma srasndada tek bana kullanlabilir. Mesela bir, iki ya da onbr, yir-mibr... denilebilir. Haftann gnlerinin birincisine (pazar) de "ehad" (ilk gn) denilir. Haftann gnlerinin bu ekilde saylmas -en doru gre gre- Kur'an'in ve sahih hadislerin iaret ettii gibi, Cenb- Hakk'm gkleri, yeri ve bu ikisi arasnda bulunanlar yaratmaya o gn balamasndan dolaydr. ahinliinde ittifak edilen bir hadis-i erifte Raslllah'n (s.a) yle buyurduu tesbit edilmitir: Miihhkatn en son yaratlan Hz. dem'dir ve Cuma gn yaratlmtr.1 En son yaratlan varlk Cuma gn halkcdilmi olduuna gre ilk mahlukun (ilk yaratma eyleminin) yaratlma ilemi birinci gn gereklemitir; nk Cuma gn haftann altnc gndr. Mslim'in naklettii ayn konuyla alakal hadiste "AUah topra (yeryzn) Cumartesi gn yaratt."1 ifadesine gelince bu hadis, shhati, Buhr ve dier nl muhaddisler tarafndan eletirilen lletli bir hadistir. Sgclimi Buhr bu hadisin "Ka'b zerine mevkuf olarak sahih" olduunu sylemitir.3 Beyhak de hadisi ayn ekilde illetli sayarak eletirmitir. Bu muhaddisler hadisin yanl olduunu, Eb Hureyre'nin (r.a) Raslllah'tan (s.a) naklettii hadislerden olmad, Mslim'in byle bir hadisi rivayet etmesinden tr yadrgandn aklamlardr. Nitekim Mslim, bu tr basit haberleri tahric etmesinden dolay, baka konularda da eletirilmiti. Bu mesele baka yerlerde genie izah edilmitir. Bu haberi, Ebu'l-Ferec, bn el-Cevz, "...Arz (yeryzn) ilk gnde yaratan..." (Fusslet, 41/9) ayetini yorumlarken zikretmilerdir. te yandan bn Abbas5 "Allah arz -yeryzn- birinci (pazar) ve ikinci (pazartesi) gnleri yaratt." demitir. Abdullah b. Selm6, Dahhk, Mchid7, bn Cerr, Sdd* ve birok selef ulems da byle sylemilerdir. Muktil ise sal ve aramba (3. ve 4. gnler) demitir. bn'l-Cevz bu biigiyi verdikten sonra "Nitekim bu konuda Mslim, Eb Hrcyre'den "Allah yeryzn Cumartesi gn yaratt." hadisini kaydetmitir." diyor. tbn'l-Cevz bundan sonra "Bu hadis gemi hadis'e aykrdr." dedii halde, Mslim tarafndan rivayet edildii iin sahih kabul etmi ve shhatini onaylamtr. Oysa Mslim yanl olduunu bilmesine ramen buna benzer baka hadisler de rivayet etmitir. rnein; Eb Sfyan'n Raslllah'a "Seni (kzm) m-m Habbe ile evlendirmek istiyorum."9 demesini mslman oluuna balayan rivayet bunlardan biridir. Halbuki Eb Sfyan'n mslman olmasndan nce gerekletii hususunda ilim adamlar arasnda ihtilaf yoktur. urasn da belirtelim k Mslim'in kaydettii bu trden hadisler olduka aznlktadr. Buna benzer bir hadis yine Mslim'in baz yollardan kaydettii, gne tutulmas srasnda, Allah Rasl'nn rkulu drt rekat namaz kldna dair rivayetidir.10 Doru olansa tek rkulu iki rekat klddr. Bu yzdendir ki Buhar yalnzca bu hadisi kaydetmeye deer bulmu; man-afi de ayn dorultuda hareket etmitir.

Ahmed b. Hanbel'in afi'den yapt nakillerden birinde de byle fade edilmitir. Buhr, bu tr hadisleri kabul etmi; zira o baz rivayetlerde, birtakm yanllklar kmas halinde yanl yapann yanlln ortaya koyan salam nakiller zikretmitir. nk o, hadis konusunu ve illetlerini en iyi bilen, manalarn Mslim'den ve dier muhaddslcrden daha iyi anlayan bir hadisi idi. te yandan bn'l-Ccvz baka bir yerde bu grn bn s-hak'a ait olduunu, ve bn'lEnbr'nin "Bu gr, ilim ehlinin ittifak ettii doru bir grtr." dediini zikretmitir.11 Yaratln balangc ile ilgili ayn kaynakta, nc bir grten daha szcdilmtir; ki bu gre gre yaratla, birinci gn (Pazar) deil, ikinci gn (Pazartesi) balanmtr. bn'l-Ccvz, bunu bn shk'n sylediini aktarmtr; ki bu bir elikidir. Kendisi, bu grn ayn zamanda hristiyanlann da gr olduunu sylemektedir. Bir baka iddiaya gre .ise "yaratln birinci gnden balad" gr, yahudilere aittir. Bu grn hrisliyanhra ait olduu rivayeti gibi bu konuda slam alimlerinin gr birliine vardklarn aktaran nakii de yanltr. Bu durumda hrstiyanlar adeta btn mmetlerin, Allah'n evreni yaratt, haftann yedinci gnn (Cumartesi) bi-raraya gelme gn olarak kararlatrdklarn sanmlardr. Oysa bu yanl bir sandr; nk mslmanlann biraraya gelme gn, Allah'n kainat yaratt en son gn olan Cuma gndr. Bunun byle okluu, birok sahih had isle sab olmutur, Buruda anlatlmak islenen udur: "Ehad" kelimesi ile -miisbet aniamda- Allah'tan baka hibir varlk nielcncmez. Ancak olumsuzluk ifade eden durumlarda Allah'tan baka varlklarda bu kelime ile nitelendirilebilir. Mesela lugallara gre "Evde hi kimse yoktur." diyebilirsiniz; ama "Orada biri vardr," diyemezsiniz. Bundan dolayda, cevap vermenin dnda byle bir ifade kesinlikle kullanlmamt]-; u ayetlerde olduu gibi: Sizden hibir kimse buna engel olamazd. (Hakka, 69/47) (Ey Peygamber'in kadnlar!), dier kadnlardan herhangi biri gibi deilsiniz. (Ahzh, 33/32) Ve mriklerden bri eman dileyip yanna gelmek islerse, onu yanna al ki... (Tevbc, 9/6) inizden birinizi ehre gnderin! (Kehf, S/19) kisinden birine ki zm ba vermitik! (Kchf, 18/32) "Samcd" kavramna gelince, daha nce de deinildii gibi lu-gatlar bunu yaratklar hakknda da kullanmlardr. Bu nedenledir ki Allah Tel "Alh samedn" deil de eif-lm (im- ta'rif) ile "AllrTs-sancd" buyurmutur. Bununla "samed" olmaya layk varln bakas deil yalnzca kendisi olduunu vurgulamtr; nk samediyet sfat, nisbet edildii varln, yetkinliin zirvesinde olmasn gerektirmektedir. Evet, mahlukal baz alardan samediyet ifalna sahip olsalar bile, gerekte bu sfat onlardan uzaklatrlmtr; nk yaratlan bir varlk ayrma)'! ve paralanmay kabul eder ve ayn zamanda baka varlklara da muhtatr. Zira Allah'n dnda kalan tm varlklar her ynden O'na muhtatrlar. Allah'n dnda, btn eyler kendisine

muhta olup dil kendisi hibir eye muhta olmayan baka bir varlk yoktur. Bunun gibi, yaratlmlar arasnda ayrmay ve paralanmay kabul etmeyen hibir varlk yoktur. Sn yce Allah se hakknda byle bir yaktrma caiz olmayan, samed sfatna sahip bir varlktr; zira samediyet sfatnn hakikati ve kemali O'nu iin gerekli ve zorunlu olur. Kendisinde samediyet sfatnn bulunmamas, teklik zelliinin ikilie dnmesi gibi caiz ve de mmkn deildir. Ihis sures'nin sonunda buyurulduu zere "Allah tektir; eylerden (varlklardan/ yaratlmlardan) hibir ey, hibir adan O'nun dengi ve benzeri deildir." "Hibir ey O'nun dengi olmad". Grld gibi surenin bu blmnde olumsuzluk edat kullanlmtr. Bununla da "eylerden (varlklardan/ yaratlmlardan) hibir ey, hibir adan O'nun dengi deildir; nk O tektir" denilmek istenmitir. Hz. Peygamber -zerine selam olsun- bir keresinde "Sen bizim seyyidimizsin" diyen birine "Asl seyyid Allah'tr" karln vermilerdir.12 Ayette geen "ehad" ve "samed" kelimeleri Allah Tel'nn bir bakasn dourmam ve bir bakas tarafndan dourulmam" olduuna, "hibir eyin O'nun dengi olmadi"na iaret eder; nk samed, "kendisinde bir boluk ve lzumsuz fazlalk bulunmayan varhk" demektir. Ona dardan hibir ey giremez. Ne bireyyer ne de ier. Nitekim Cenb- Hak bir ayet-i kerimede bu durumu yle ifade etmektedir: De ki: "Gkleri ve yeri yoktan var eden, yedirip doyuran; fakat kendisi yemeyen, beslenmeyen Allah'tan baka dost mu tutaym?" (En'm, 6/14) Dger bir ayette ise yle buyurmaktadr: Ben cinleri ve insanlar, yalnzca bana kulluk etsinler diye yarattm. Ren onlardan rzk istemiyorum, beni doyurmalarn da stemiyorum. (Zriyt, 5/56-57) Melekler de Allah'n yaratkkrndandr. Onlar da yememek-ri ve memeleri nedeniyle sameddirlcr. Ama onlarn yaratcs, hibir eye muhta olmama hususunda, elbette onlardan daha stn bir konuma ve deere sahiptir. Bu nedenledir ki selef alimlerinden bazs, samed kelimesini "yemeyen ve imeyen varhk" olarak aklamtr. Ayrca samed, kendisinde hibir boluk bulunmayan youn bir varlktr. Bu nedenle de ondan gzle grlr varlklardan hibiri ne kar ne de doar. Yine bundan dolaydrki seleften bazlar onu: "kendisinden birey kmayan varlk" eklinde tanmlamtr: Bundan maksatlar da sz syleme konusunda, szn O'ndan kt sylense bile. Allah'n konuamaz olduunu sylemek deildir. Nitekim bir hadisi erifte "Allah'n kuUar O'a O'mi cin kan eyden daha stn bireyle yaklaamazlar."li buyu-rulmutur; ki bundan maksat Kur'an'dr. Nitekim Hz. Eb Bckr, Mseylemet'l-Kezzb'm uydurduu eyieri/hezeyanlan dinlediinde "Bu sz ilahtan kmamtr."1'1 demiti. Kelmn mtekellimden kmas, onun o kelimelerle konumas ve o szlerin kendinden dinlenmesi ve bakasna ulatrlmasdr. Cehmye15 ekol mensublannn dedii gibi "O'nun d-

nda bir mahluk" deildir. Ayrca bu, "varln O'nunla birlikte srdren herhangi breyin O'ndan ayrlmas, O'ndan bir bakasna intikal etmesi" anlamnda da deildir; nk yaratlmlarn niteliklerinde, sfatn yerinden ayrlp, yerinin dna aktarlmas mmkn deildir. Yaratlmlarn niteliklerinde (sfatlarnda) durum byle ise sn yce yaratcnn sfatlarnda byle birey nasl olabilir? Yce Allah yaratklarn kelmyla ilgili olarak yle buyurmaktadr: ...Azlarndan ne byk sz kyor; onlar yalandan baka birey sylemiyorlar. (Kehf, 18/5) Ayette sz edilen kelime, konuanla birlikte vardr ve ondan dinlenilir. Kelime konuann kendinden kp sz onun kiilii sayesinde varlk kazandktan sonra, ayrlp bir bakasna intikal etmi deildir. Hereyin k kendi lsne gredir. Bilgi ile szn zellii, bilginden ve konumacdan yararlanldnda ek-slmemesidir. Bu nedenle de bu kavramlar (sz ve bilgi), herkesin aydnl kendisinden alntlad a benzetilmitir. Herkes ayn ktan payna den aydnl (parlty) ald halde bu tek k kayna kendi durumunu (varln) aynyla korur. Buna gre seleften bazlarnn "samed" kavramm "kendisinden birey kmayan varlk" olarak tanmlamalar! dorudur. Bunun anlam "Onun ztndan kesinlikle hibir para kopmaz, ayrlmaz"dn\ Bu nedenledir ki, bu nitelii kendisinde bulunduran ztn bir bakasn dourmas ve bakas tarafndan dourulmas imkanszdr; nk doma ve dourulma gibi kavramlar ancak k teme! enin biraraya gelmesiyle varlk ve gereklik kazanr. Szgelimi kendi nefsi ile "asl" olarak varlk kazanan (kim -b nefsih ayn) birey ele alalm; byle bir varlk iin, kendisinden bireyin kmas kanlmazdr. Buna karlk baka biri sayesinde olarak varlk kazanan bireyinse mutlaka varln srdrebilecei bir yere ihtiyac vardr. Bunlardan birincisini, Allah Tel hs sresindeki "ehad" sz rtp -eddeder; zira "chad" sfat ile nitelenen ztn dengi ve benzeri yoktu:: Bu nedenle de onun bir einin olmas imkanszdr. Oysa dona olay ancak iki ey arasnda gerekleir. Bu konuda Cenb- Hak yle buyurmaktadr: ...O'nun ocuu nasl olabilir ki; kendisinin bir ei yoktur; hereyi O yaratmtr ve O, hereyi bilendir. (En'm, 6/101) Ayette, m yce Allah'n, kendisi iin zorunlu (lazm) olmasnn imkanszl nedeniyle, kendisine yaplan "ocuk edinme" isnadn reddettiini gryoruz; zira zorunlu olann olumsuzanmas, kendisi iin o eyin zorunlu klnd varln da olum-suzlanmas demektir. Oysa Allah hereyin yaratcsdr. Kendisi dnda kalan herey O'na ait yaratlmlardr ve onlar arasnda kendisinden doan hibir ey yoktur. kincisini yine Ihls suresinde geen, Allah'n "samediyet" sfat olumsuz klar. ki temel enin bir araya gelmesiyle meydana gelen bu ey, iki temel unsurdan ayrlm iki para ile var olur. Tpk canllarn ebeveynlerinden ayrlan birer para ile, anne ve babalarndan meydana gelmeleri gibi. Bu meydana gelme olay iin de kendisi dnda bir baka temel unsurun; iki temel unsurdan mutlaka bireyin kmas gerekir. Btn bu oluumlar ise an yce Allah hakknda mmkn deildir; nk surede de ifade edildii gibi O "ehad"dr; hibir ey O'nun ei ve benzeri deildir. O, kendisinden birey kmayan "samed" sfat ile muttasftr. Her tek'in tek olmas ve tek olan varlnda "samed"

sratna sahip olmas onun bir babasnn bulunmasn ve ncelik yntemiyle dourulmu olmasn imkansz klar. te yandan canllardaki reme (meydana gelme) oayida ancak iki temel unsurun varlyla gerekleir. Bu iki temel unsur yeni doan eyler ister ayn cinsten -k bu birbirinden doup reye n canllardr- isterse de baka bir cinsten -ki bu da meydana gelendir- olsun; durum deimez... Canl varlklar dnda kalanlarda da hal byledir. Szgelii ate ancak iki tututurucu maddenin bileiminden meydana gelir. Bunlarn odun -ta, odun- demir ya da baka ikiey oimas, sonucu deitirmez. Bu konuda Allah Tel yle buyurmutur: Ve yemin olsun, trnaklaryla yerden ate karanlara!" (diyt, 100/2) Yaktnz atei grdnz m? Onun aacn siz mi yarattm*/:, yoksa yaratan biz miyiz? Riz o kmak ateini bir ibret ve lden gelip geenlere bir yarar yaptk. (Vakfa, 56/71-73) (nsan) kendi yaratln unutarak bize bir mesel verdi: "u rm kemikleri kim diriltecek?" dedi. De ki: "Onlar ilk defa yaratan diriltecek, O, her yaratmay bilir. O ki size yeil aatan ate yapt da siz ondan yakyorsunuz. (Yasn, 36/78-SO)" Birok tefsirci bu son ayette geen "yeil aa" kavramn yle aklamtr: "Bunlar "marh" ve "afr" denilen iki aatr. Ate karmak isteyen kimse bunlardan birer dal keser. kisi de yemyeil olduu ve sulan damlad halde marh, erkek gibi, dii konumundaki "afr"a srtlr. Bylelikle bu iki odun parasndan -Allah'n izniyle- ate kar. Arablar "Her alta ate vardr; en deerlisi de marh ve aj'r aa eni ir "(6) derler. te yandan kimileri de "asma dnda btn aalarda ate olduu"nu sylerler. "Siz ondan yakyorsunuz." (Yasin, 36/80). te bu, onlarn ate tututurucuandir. Cevheri ile dier lugatlar ise kelimeyi yle tanmlamlardr; "Znd, kendisi ile ate karlan bir akmak arac olup stle bulunur. Bir de "zinde" vardr ki altta yer alr ve bunda bir delik vardr, bu ncdenlede diidir. Bunlar biraraya geldiklerinde ikisine birden "zindan" denir". Baz dil uzmanlar da bu hususta yle demektedirler: "Arablar, canllarda erkein diiye yapt gibi, erkek konumundaki tu-tuturucuyu dii konumundaki delik tutulurucuya srtyorlard. Bu srtme sonucunda kvlcmlar, yani erkek ve dii maddelerden ate meydana geliyordu; tpk kadn ile erkein biraraya gelen reme hcrelerinden ocuun meydana gelmesi gibi. Dii ile erkein birbirine dokunmas ve srtnmesi her ikisinde de scakln ykselmesine neden olur. Szkonusu iki maddenin birbiri ierisine girip kmasyla da ate meydana gelir. Ni-

tekim erkein cinsel organ arpma hareketi iie diinin cinsel organna srtnerek girip kar ve bu srtnme, dii ve erkein hararetini ykseltir. Bylece bu ie girip kma sonucunda birbiriyle karan men maddesinden (sperma ile yumurta hcresi) ocuk meydana gelir. Aslnda ate, kendilerinden kt iki tututurucu madde (akmak) cinsinden deildir. Sadece canllarn su ve amurun bileiminden meydana geldii gibi- bu iki maddenin biraraya gelmesinden meydana gelmekledir. Canllar reme asndan ikiye ayrlr. Birincisi birbirinden treyen, cinsel reme yoluyla meydana gelen canllar: Bunlar insan, hayvanlar ve bunlarn dnda kalp da br diiyle erkein birlemesinden meydana gelen dier canl varlklardr. kincisi ise meyve ve sirke sularndan meydana gelen canllardr. rnein bil insan derisinin kirinden; fare, pire ve dier haereler de su ve topraktan meydana gelir. nsanlar Allah'n yaratt canllar, bitkiler, madenler, yamur, akmak maddelerinin srtmesiyle meydana gelen ate ve dier varlklar konusunda ihtilafa dmlerdir. Spermann (alaka) embriyoya, embriyonun da bir inem et parasna dntrlmesi gibi bir cins de baka bir cinse bu varlk trlerinin z (cevheri, asl) deiime urayarak m dnr? Ya da bir deiim ve dnm szkonusu deil de bunlar yalnzca araz (bir baka eyle birlikle var olan ve varl geici) eyler midir? A'yn (as, kk) olan varlklara gelince; bunlar tzdr, (cevher). Temelleri srekli olup deimez; niteliklerinde ancak esinin bira raya gelmesiyle deiiklik meydana getirilebilir. Bu drt gc de unlardr: 1) tim (birleme), 2) ftirak (ayrlma), 3) Hareket, 4- Skn (durma). Burada da iki gr vardr: 1- Bazlar cisimlerin mrekkeb olduunu sylemilerdir. Bu terkib ya kelmciarnn ounun dedii gibi blnmeyi kabul etmeyen tek tek cevherlerin (kk deimeyen varlklar) ya da MuHczile'nin nde gelen isimlerinden en-Nazzam'm dedii gibi, sonsuz ezel cevherlerin bireiminden meydana gelir. Cisimlerin lek cevherlerden mrekkeb olduu grn sa-vununlar yle derler: "Yce Allah kendi zt le kim birey meydana getirmez; yalnzca olan varlklar meydana getirir. Araz varlklarn oluumunu salayan unsurlar ise itim, iftirak, hareket ve skn ile arazlar kategorisine giren dier varlklardr". Bunlardan, cevherlerin muhdes (sanradan yaratlm) varlklar olduunu savunanlar tezlerinin gerekelerini u ekilde aklamlardr: "Allah bata bu tr varlklar yaratt. Daha sonra meydana getirdikleri ise tmyle araz olarak meydana getirilen varlklardr. Bu balangtan sonra Allah artk cevher nitelii tayan varlklar yaratmad". Bu Mu'lczile, Cehmyc, P.'ariye vb. itikad mezheblerin ounun benimsedii grtr. Bu mczheble-rin nde gelen isimleri, bu grn mslmanlara ait olduunu savunarak, lm mslmanlarm zerinde ittifak ettiini sylerler. Halbuki mmetin gemi (selef) alimlerinden ve cumhur-1 ulemasndan hi kimse byle birey sylememitir. Aksine cmhr- ulema, hatta kelmclardan bir grup tek cevher

(atom) ve cisimlerin cevherlerin bireiminden meydana geldii (terkibi olduu) grn reddetmilerdir. Szgelimi kemclarn nde gelen isimlerinden bn Kllb ile taraftarlar bunlardandr. Bunu, bn Kllb'm makalelerini derleyen Eb Bekr b. Frek "Musan-neP'inde zikretmitir. Yine E'arler arasnda bu gre kar kanlar da vardr. Tek cevher tezini reddeden ekoller arasnda: Himiye, Da-rriye, Kerrmiye'nin ou ile Neccriye'de vardr. "Cisimler tek cevherlerin bileiminden meydana gelen varlklardr." tezini benimseyenlerin en mehur grleri, cevherlerin birbirine benzeyen (homojen) varlklar olduudur. Bunlarn ou u tezi savunurlar: "Cisimler birbirlerinin benzeridir (mte-cns, homojen); nk birbirlerine benzeyen cevherlerin bileiminden (terkib) meydana gelmi, ancak arazlarn deiikliinden dolay bilahere farkllamlardr. Onlardaki bu deiken sfatlar, kendileri iin mutlaka gerekli (lazm) nitelikler deildir; bu nedenle de benzemeyi engellemez. Birbirine benzeyen iki varlktaki, l, biri iin caiz olann, dieri iin de caiz, biri iin zorunlu vacib olann dieri iin de zorunlu ve birisi iin imkansz olann dieri iin de imkansz olmasdr. Bu yzdendir ki yine "Cevherler homojen yapya sahip varlklardr ve bu nedenle de onlardan herhangi biri iin caiz olan dieri iin de caiz, herhangi biri iin zorunlu olan dieri iinde zorunlu, herhangi biri iin imkansz olan dieri iin de imkanszdr." derler. Cevherlerin bileiminden meydana gelen cisimlerde de durum ayndr. Bundan dolaydr ki kclmclar bir cisim iin bir yargy kantladklarndan: "Cevherlerin homojenlii yasasna binen bu hkm lm cisimler iin geerlidir." derler. Oysa ileri gr sahibi kimseler bu dnceyi reddetmilerdir. Hatta kendi ilerinden derin anlay sahibi baz dnrler dahi cevherlerin homojen olduu hususunda getirdikleri delilleri rtrler. Bunun byle olduunu Rz, mid ve dier mtefekkirlerde sylemekledirler. Bu mevzuda sz hay] uzundur. te yandan El-E'r'de"Kilb'l-bnc"adh eserinde "cisimlerin homojen olduu" grn "Mu'tezile'ye ait rtlm bir dnce" olarak tanmlamtr. Onlar "Allah, homojen ik cisimden birisini arazlarla tahss-lar, salt dilemesi ile dierini deil." Bu dnce Cehmiye'nin temel tezlerine, ya da Kaderiye'nin savunduu baka anlamdaki bir dnceye dayanr. Onlar derier ki: "Cinslerin deiim ve dnm geirmeleri imkanszdr. Ne cisim araza, ne de arazlarn bileiminden meydana gelen cins baka bir cinse dnr". Eer bu szleri ile "Cisimler yaratlm varlklardr, yaratlm her cins de dier bir cinse dnebilir." demek istiyorlarsa bu ifade, trlerin birbirlerine dnmesini gerekli klar. Yine onlar derler ki: "Ana rahminde meydana gelen doum, aata meydana gelen meyva, tututurucu (akmak) maddelerden ortaya kan ate... bunlarn tm, her maddenin kendinden yaratld kk maddede mevcut cevherlerdir. Bu nedenle de kkleri srekli olup zelliklerini hibir zaman deitirmezler. Niteliklerinde ancak deiimin drt teme] gesi -itim, ifthak, hareket ve sknile birlikle deiiklik meydana gelebilir." Eb Abdillah er-Rz "yaratcnn isbatf'nm delilleri ile ilgili u drt yntemi zikretmitir: 1- Ztlarn mmkn ve somadan var olmu olmalar;

2- Niteliklerin mmkn ve sonradan var edilmi olmalar. 3- Birinci yntem zayf, hatla btl bir grtr; nk "hadis (sonradan yaratlm) veya mmkn zatlar" ya da "szkonusu ztlarn niteliklerinin mmkn olduu" grn ylesine ksa szcklerle ifade etmilerdir ki bu iladede yaratc, yaratlan varlklardan ayrtediimemektedir. Sonra iddialarn kantlayabilecek salamlkla kesin delil de getirmilerdir. 4- Drdnc ynteme se hadis olduu bilinen varlklarn hds (sonradan olma) durumudur; ite bu ayn zamanda Kur'an'n da yntemi olan en salam yntemdir. Ne var ki ke-lmalar bu yntemi aklama hususunda da olduka eksik ifadeler kullanmlardr. Szgelii kendi temeS tezlerine gre ztlardan hibir eyin hudsne delil getirememiler, yalnzca niteliklerin hadis olduunu kantlamakla yetinmilerdir. Oysa Kur'an'm yntemi Allah'n dnda kalan her varln yaratlm (hadis) olduunu vurgular. Bu durum Allah'n varl iin bir iarettir. Kur'an'da Allah' isbat konusunda btn felsefecilerle kelmcla-rn ulaamadklar delil ve iaretlerden genie sz edilir. Felsefecilerle kelmclar tarafndan tesbit edilmi bir gerek (hakikat) yoktur ki Kur'an'n baka bir konuda iaret ettii bir hakikatin paras olmu olmasn. Burada anlatlmak istenen udur: Szn ettiimiz bu dnce sahiplerinin, yaratln balangcyla (mebde) ilgili olarak dayandklar bu temel tezleri-ki ayn zamanda tek cevherin ispat hakkndaki yarglandr- yeniden iade (me'd/ahiret) konusunda da teme] dayanaklardr. Bu konuda (me'd) ik gr ileri srerler: lerinden bazlar "Cevherler yok edilip daha sonra ade edilirler (yeniden var edilirler)" derler. Kimisi de "bir varl meydana getiren paralarn ayrp daha sonra bir araya getirileceini syler. Bunlara kar u del getirilir: "Bir insan bir hayvann yediini, o hayvan da baka bir insann yediini dnelim. Hayvann yedii insann paralar o hayvan yiyen insandan alnarak biraraya getirilemez", Dier bir kar savunma olarak da u tez getirilmitir: "nsan srekli deiim geiren bir varlktr. Onun yeniden adesi nasl olacaktr? Mesela bu iade ilemi kiinin lm anndaki durumuna gre mi olacaktr? Buna evet denilecek olursa, en gsz halinde iade edilmi olur; oysa bu durum naslaia gelen deliilere aykrdr. Eer baka bir dnemdaki hali ile iade edilecekse, o zaman da bedenin baz dnemleri dier bazlarndan ncelikli deildir". Buna karlk ilerinden bazlar, "insann yapsnda baz temel paralar vardr, ki bunlar hibir deiim geirmezler. Onu baka bir canl yese dahi, bu temel paralara birey olmaz" diye iddia etmilerdir. Oysa salkl dnen akl sahiplerinin kanaatince insan bedeninin tamam deiim geirir ve onda bulunan hibir ey sonsuz (bak) deildir. Yeniden iade (yaratlma) ile ilgili bu iddialar, felsefelerin bedenlerin yeniden yaratlnda inkar hususundaki phesini glendirmektedir; bu dnce Nazzr ekolne mensup bir grubun,

Allah'n ahirette, "dnyadakinden baka bir beden yaratarak dnyadaki ruhu ona iade edecei" dncesine ynelmelerine neden olmutur. Burada asl ama, ahirette ruhlarn nimetlendirilmesi ve azb edilmesidir. Bunun dnyev ya da baka bir bedende olmas neyi deitirir? Bu iddia ayn zamanda ruhun yeniden bu bedene evrileceini bildiren naslara da aykrdr. Btn bu grler Rz'nin kitaplarnda anlatlmtr. Oysa gerek onun gerekse de dier kemcilarn kitaplarnda; dinin nem retileri hakknda, Allah'n elisini kendisi ile birlikte gnderdii, mmetin selef ulemas ve imamlarnn zerinde bulunduklar akla ve manta uygun nakiller dorultusundaki gr ve delillere rastlanmamaktadr. Yalnzca dncelerini, "ateist (dnsiz-imansiz, mlhid) felsefecilerin aratrmalar, szleri ve dnceleri ile Cehmiyye ve Kaderiyye'nn yaratl, dirilme, (mebde' dnya) ve ahiret (me'd) konularndaki grleri" zerine kuran bid'at kelamclann szlerini aktarmlardr. Her iki yntem de yanltr; nk ikisi de tezlerini yanl nermeler zerine bina etmitir. Selef ve cumhur ulemasnn benimsedikleri dnce "cisimler bir dunundan baka bir duruma dnebilir" olduudur. Onlar da bu dnceyi, felsefecilerle lplardan nakletmilerdir. te bu gr -Allah'n cisimleri bir baka cisme dnecek nitelikte, hadis varlk olduklar gzlemlenebilecek zelliklerde yaratt gr tm selef cumhur ve fkblarm kabul ettikleri grtr. Bu grten hareketle fkhlar necasetle ilgili olarak yle derler: Necis olan birey (bizzat necasetin kendisi) dnme uramas nedeniyle temiz olur mu, olmaz m? Tezein kle, domuz vb. murdar hayvanlarn tuza dnmesi gibi dnm olaylar bu tr pislikleri temiz klar m, klmaz m? Mesela sperma kadnn rahminde embriyoya, sonra et parasna dnyor. Ayn ekilde meyveler -Allah'n dilemesi ve gc ile- aacn su, hava ve topraktan ald eitli maddelerin birleimi (deiim ve dnm) sonucunda, buday tanesi de bitkinin topraktan ald eitli maddeleri baakta dntrmesi ile meydana geliyor. te an yce Allah'n yaratmas da bu ekilde gerekleir; szgelii Allah Tel Hz. dem'i zerine selam olsun- amurdan yaratm; gerekte amur olan topra dnme uratarak onu kemik, et ve bedenin dier paralan haline getirmitir. Bunun gibi, ana rahmindeki et parasn da kemie ve dier organlara dntrmtr. Nitekim Cenb-i Hak bu hususta yle buyurmutur: "Andolsun biz insan amurdan meydana gelen bir szmeden yarattk. Sonra onu bir sperma olarak salam bir karar yerine koyduk. Sonra spermay embriyoya (alaka) evirdik; embriyoyu bir inemlik ete evirdik; bu bir inemlik eti de kemiklere evirdik; kemiklere et giydirdik; sonra onu bambaka bir yaratk yaptk. Yaratanlarn en gzeli Allah, ne ycedir! Sonra siz, bunun ardndan leceksiniz. Sonra siz kyamet gn mbakkak diriltileceksiniz. (M'minn, 23/12-16) Ayn ekilde yce Allah atei ile, akmak maddelerinin paralarndan bazlarn bazlarna

dntrmek suretiyle yaratmtr; u ayette buyurduu gibi: O ki yeil aatan ate yaram. (Yasn, 36/80) Allah Tel yemyeil aalan kan bu paracklar, yeil aata kesinlikle bulunmayan atee evirdi; onlar ate haline getirdi. Nitekim aslnda ne aata meyve, ne de kadnn rahminde de cenin vardr. Ama btn bunlar, buralarda bulunan farkl maddelerin kendilerine (meyve ve cenin) dnmesi, onun bir baka maddeye eklenmesi sonucu varlk kazanmaktadrlar. Bunun gibi, Raslllah'tan gelen sahih bir hadiste de sabit olduu gibi, insann kuyruk sokumu dndaki tm organlar yok olduktan sonra kyamet gn bedeni yeniden yaratlp dnyadaki ruhu ona iade edilecektir. Bu konuda Hz. Peygamber ye buyurmulardr: "nsan kuyruk sokumu hari, Tamamen yok olacaktr. Kyamet gn insan oradan yaratlp, ondan terkib edilecektir"}7 Hadisin Mslim'deki szleri yledir: "Her insan toprak yiyecektir. Ancak kuyruk sokumu hari. nsan oradan yaratlp terkip edilecektir". Buhr Mslim ise hadisin u szlerinde ittifak etmilerdir: "nsann bedeninde, tek bir kemik dnda herey yok olacaktr. Bu da kuyruk sokumudur. Kyamet gn insann yaratlmas ilemi oradan balayp terkib edilecektir." s* Ahirette nsann bedeniyle ruhunun iade edildii bu ikinci yaratl dnyadaki gibi olmayacaktr; nk dnyevi beden bozulmaya mahkum bir zellikte yaratlmtr. Ahire t teki hu ikinci yaratlta ise byle bir bozulma, yok olma sozkonsu olmayp aynyla kalcdr. Bunun yansra Raslllah'lan (s.a) sahih olarak nakledildiine gre cennetliklerin bedenlerinden lzumsuz fazlalklar (artklar) kmayacaktr. Nitekim bu konuda Hz. Peygamber -sall ve selam zerine olsun- yle buyurmulardr: "Cennettckiler iemezler, byk abdeste kmazlar, tkrmezicr, smklerini ekmezler (siimkrmezler). Kendilerinden yalnzca miskin akna benzer bir ter akacaktr".18 Buhar ile Mslim'in rivayetine gre; Resulullah bir keresinde "nsanlar kyamet gn yalnayak, plak ve snnetsiz olarak hafoluacaktr." buyurarak u ayeti okumulardr: "lk yaratmaya utsl baladkla onu, yine yle. eviririz. Biz bunu mutlaka yapacaz, zerimize sz olsun!" (Enbiy, 2l/04)!9 Buna gre insanlar kyamet gn snnellcnmemi, kabuklu olarak diriltileceklerdir. te yandan Hasan-1 Basr ile Mchid20 bu ayetin yorumunda yle demilerdir. "Sizi ilkin yaratt gibi..." demek "dnyada sizi hibir ey olmadnz halde nasl yaratt se kyamet gn de ayn ekilde yeniden diri olarak geri dneceksiniz. (Veya dndrleceksiniz)" anlamn verir. Katde de bu konuda yle demitir: "Allah balangta onlar topraktan yaratt, tekrar topraa dneceklerdir; u ayette bu-yurulduu gibi: Sizi ondan (yani topraktan) yarattk, yine oraya dndreceiz ve bir kez daha ondan karacaz. (Th, 20/55) Orada (yeryznde) yaayacaksnz, orada leceksiniz ve yine oradan dirili lip karlacaksnz.

(A'rf, 7/25) Cenb- Hak baka bir ayet-i kerimede ahirette insanlarn di-riltilmcsin, yeryznn -k mevsiminde- ldkten sonra diril-tlmesine benzetmekledir: O ki rzgarlar rahmetinin nnde mjdeci gnderir. Nihayet onlar, ar ar bulutlara yklendiinde, onu l bir memlekete gndeririz. Onunla su indirir ve trl trl meyveler karrz. te lleri de byle karacaz. Herhalde bundan bret alrsnz. (A'raf, 7/57) Konu ile ilgili dier ayeti erse unlardr: Ara nasl yaydk, ona salam dalar astk, onda gnl aan her trl ciltten bilirdik. Btn bunlar Allah'a ynelen her kulun, gn] gzn amak w ona h ol vermek iin yaptk. Gkten bereketli bir mi indirdik. onifi!; baheler ve biilecek Le-li ekinler bitirdik. Birbirine girmi k;l kat tomurcuklar olan yksek hurm; aalan yetitirdik. Kullara rzk olmas iin o su ile l bir memlekete can verdik, te ky.met gn kabirlerden k da byle olacaktr. (Kt, 50/7-11) Ey insanlar! Eer ldkten sonra diriliilmekten kukuda seniz, biliniz k biz sizi nce topraktan sonra spermadan, sonra embriyodan, sonra yaratl belli belirsiz bir inem et parasndan yarattk, k gcmz size aka gsterelim. Dilediimizi, berlirtilmi bir sreye kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak karyoruz. Sonra g ve yeteneklerinize ulamanz iin sizi bytyoruz. inizden kimi henz ocuk iken lyor, kimi de mrnn en rezil dnemine tiliyor, ki bilirken birey bilmez hale gelsin. Yeri de kurumu, lm grrsn; lakat biz onun zerine suyu indirdiimiz zaman titreir kabarr ve her gzel iftten bitirir. B byledir; nk Allah yegane "hak"tr. O lleri diriltir ve O, hereyc gc yet irendir. (Hacc, 22/5-6) Allah'tr ki, gnderdii rzgarlar bir bulut kaldrrlar, derken biz onu l bir lkeye gndeririz; lmden sonra onunla yeri diriltiriz. te llerin drilip kalkmas da byle olacaktr. (Ftr, 35/9) Sn yce Allah bu ayetlerde yeniden yaratln nasl olacann yansra rm kemikleri nasl dirilteceini, insanlar topraktan ikinci kez nasl karacan ve ahiretin nasl bir balang yeri olacan bildirmitir. rnein u ayetler bu hususlar anlatmaktadr: Yaratmaya balayan O'dr. Sonra onu evirip yeniden yapar. (Rm, 30/27) flsriollan) yle dediler: "Biz kemikler ve ufalanm loprak haline geldikten sonra m; biz mi yeni bir yaratlla diriltileceiz?! Grmediler mi ki, gkleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da g yet irendir? Kendileri iin bir.sre koymutur. Onda hi phe yoktur. (sr, 17-98-99)

(Mrikler) dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, ufalanp toprak olduktan sonra m, gerekten biz mi yeni bir yaratlla diriltileceiz?! De ki: ster ta olun, ister demir. ster gnlnzde byyen herhangi bir yaratk, (ne olursanz olun)! Bizi kim tekrar hayata dndrebilir? diyecekler. De ki: "Sizi lk defa yaratan dndrecektir". Sana alayl alayl balarn sallayacaklar ve "O ne zaman?" diyecekler. De ki; "Yakn olmas umulur". Sizi araca gn O'na hamdederek arsna uyarsnz ve sanrsnz ki dnya ve kabir aleminde pek az sre kaldnz. (s, 17/49-52) Gkleri ve ye r yaratan, onlarn benzerlerini yaratmaya g yeti ren deil midir? Kesinlikle kadirdir. O, ok bilen yaratcdr. (Yasin, 36/81 Gkleri ve yeri yaratan, bunlar yaratmakla yorulmayan Allah'n, lleri yaratmaya da g vetiren olduunu grmyorlar m? Evet O, hereye g yetirendir. (Ahkf, 46/33) Attnz meniyi grdnz m? Siz m onu yaratyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? Aranzda lm zamann belirleyen biziz. Ve bizim nmze geilmi deildir. lm size takdir ettik, ki sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediiniz bir hiimde yaratalm. Andolsn lk yaratmay bildiniz. Bunu dnp bret almanz gerekmez mi? (Vk'a, 56-/5S-62) Benzerlerini yaratmaktan g yetirmesinden maksat yeniden yaratmay anlatmaktadr; u ayet-i kerimede olduu gibi: Gkleri ve yeri yaratan, bunlar yaratmakla yorulmayan Allah'n lleri diriltmeye de g yetiren olduunu grmyorlar m?... (Ahkf, 46/33) nsanlar Allah'n bu dnya yurdunu, kendileri gibi ikinci kez yaratmas konusunda ihtilafa dmlerdir. Oysa bu, Allah'n bir asrdan sonra baka bir asr ve ana babadan ocuu yaratmasnda gzlemlenen bir olgudur. te bu, "ilk yaratl" olarak adlandrlan olaydr ve insanlar da bunu biliyorlar. Allah Tela ite bu olay, ahire t le ikinci bir yarata da g yetirebileceine delil olarak getirmitir, u ayette vurgulad gibi: Andolsn ilk yaratmay bildiniz. Bunu dnp ibret almanz gerekmez mi? (Vk'a, 56/62) Kemli yaratln unutarak bize bir mesel verdi: "u rm kemikleri kim diriltecek? dedi. Peki; "Onlar ilk defa yaratan diriltecek. O, her yanlmay bilendir". (Yasin, 36/78-79) Ey insanlar, eer ldkten sonra diriltmekten kukuda iseniz bilin k biz sizi nce topraktan, sonra utfeden (sperma), sonra embriyodan, .sonra yaratl belli belirsiz bir inem el parasndan ya rai t tk, ki gcmz size aka gsterelim. (Hacc, 22/5) lm size l<kdir ettik, k sizin yerinize benzerlerini gelirdim ve sizi bilmediiniz bir biimde yaratalm. (Vk'a, 56/61)

Hasan el-Beccl yle demektedir: Bana gre "...Szi bilmediiniz bir biimde yeniden yaratalm; andolsun, ilk yaratmay bildiniz." (Vk'a, 56/61-62) ayetlerinde anlatlmak istenen udur: "ldkten sonra sizi bilmediiniz bir biim ve nitelikte, nasl dilersem yle yaratacam. Bunun da gstergesi ilk yaratmann, analarn kanmda nasl olduunu bilmenizdir dieri se byle olmayacaktr". Biliyorsunuz ki ilk yaratma olaynda insan nce sperma, arkasndan anne rahminde embriyo, daha sonrada bir inem et paras durumunda idi. Bundan sonra kendisine ruh flenmtir. lk madde olan nutfe (zigot) erkein menisi le kadnn yumurta hcresinin bileiminden meydana gelen bir karmdr. Bu karm adet kanyla beslenerek geliir. Cenb- Hak bu kanla beslenerek cenin durumuna gelen oluumu karanlk aamadan geirerek yetitirir: 1 - Rahimdeki ocuk kesesi (meime) karanl, 2- Rahim karanl, 3- Karn karanl. Ne var ki ikinci yaralna operasyonu ana karnnda olmayacak; yaratlan ey adet kanyla beslenmeyecek, kadn ve erkein reme hcrelerinin karm olan utfeden oluup bilahare alaka (embriyo) haline gelmeyecek; bilakis baka bir ekilde gerekleecektir. Bu yaratmann asl maddesi de yine toprak olacaktr, u ayette buyurulduu gibi: Sizi topraktan yarattk, yine oraya dndreceiz ve bir kez daha ondan karacaz. (Tana, 20/55) eb/i<liyei ve stmu'diyet kavramlar Bu konudaki dier ayetlerde unlardr: Orada yaayacak, orada lecek ve oradan karlacaksnz. (A'rf, 7/25) AHah sizi yerden bir bitki olarak bitirdi. Sonra yine oraya geri evirecek ve takrar oradan karacaktr. (N'h, 71/17-18) te yandan bir hadis-i erifte yle buyurmutur: Kyamet gn yeryzne, erkeklerin menisine benzer (meni kvamnda) bir yamur yaar. Yamurun bitkileri bitirdii gibi, bu yaan ey de insanlar mezarlarndan yeniden bitirir. 2i Cenb- Hak da bu durumu yyle anlatmtr: "...te ahiret gn vuku bulacak kabirlerden k byle olccaktr." (Kr", 50/11) ... ite llerin dirilip kalkmas da byle olacaktr. (Ftir, 35/9) ...te lleri de kabirlerinden bu ekilde karacaz ki dnp ibret alasnz. (Araf, 7/57) Btn bu zikredilenlerde! anlalyor ki: ki yaratma olgusu ayn cns allnda bir adan birbiriyle rtp benzeen, dier adansa birbirinden ayrlan iki eittir. Bu nedenle ahrct (insanlarn ruhlarn bedenleriyle birlikte yeniden yaratlacaklar ahiret gn), yaratln balang yeri olan dnya gibidir. Bu anlamda Allah, ahireti de dnyaya benzer klmtr. Dnya ve ahiret (mebde ve me'd) ayn olmalar itibariyle biri dierinin ayn; iki yaratma operasyonu arasnda fark

bulunmas itibariyle benzerdir. Yeniden iadesi szkonusu olan hereyde durum byledir. Aslnda "iade" szc "mebde" ve "me'd" gerekli klar. Burada namaz ve benzeri eylemlerin yeniden yaplmas (ia'desi) gibi iade edilecek eyin cisim ve araz olmas sonucu deitirmez; nk Hz. Peygamber -salt ve selam olsun zerine- safn arkasnda tek bana namaz klarken grd birisine namazn yeniden klmasn buyurmulardr.22 Mesela "Szn tekrarla!" veya "Palanca kii, falalm szlerini aynen tekrarlad."; "Dersi yeniden yapt (iade etti)." gibi.., denilebilir. Ses ve hareket ilk ses ve ilk hareket olmasa bile, sz ayn szdr. Bu tr fadelerde "O, onun benzeridir", ifadesi kullanlmaz. Nitekim Cenb- Hak bu hususta yle buyurmakladr. De ki: "Andolsn, eer insanlar ve cinler, u Kur'an'n bir benzerini getirmek zere toplansalar, yine onun benzerini getiremezler". (s-r, 17/88) Hz. Peygamber (s.a) bir sz syledikleri zaman onu kez yinelerdi. 23 Btn bu yerlerde "iade" szc hakikat (gereklik) tibar ile kullanlmtr; zira ahs says birden fazla olsa da ikinci kez var olan gereklik, ilkinin ayndr; bu nedenle, "O, onun gibidir; onun benzeridir.", "Bu tpk onun gibidir" denilir ve her syleyi biimi de dorudur. Burada ben iki fail (zne) arasndaki ortak kaderi deil o ahsa zg klman iin gerekliini anlatmak istiyorum. Szgelii birinin yaptnn aynn yapan bir kimse iin, "onun yaptn aynen iade etti" denilmez; "onun gibi yapt", "yaptn onun yaptna benzetti" denilebilir. Bir kimsenin yapt bir eylemi ikinci kez iade etmesi halinde ise durum deiir; nk bu durumda "Eylemini tekrarlad, yeniden yapt" denilebilir. Bunun gibi bakasna ait bir sz ikinci kez syleyen birisi iin "onu yeniden syledi" denilir. Ancak bir kiinin yaptn yapan birisi iin "onun eylemini tekrarlad" denilemez. Yne yzk veya baka bir eyann biimini krmak suretiyle deitiren bir kimse iin "Onu eskisi gibi yap!" denilebilir. Ev ykan birisine "eskiden nasl idiyse yap!" denilir. Bozulan eyi deil de bir bakasn nceki gibi yapan kimsenin durumu bunun tersinedir. nk byle birisine "m'd" (yeniden yapan) denilmez. Mc'd (tekrar yapma) ifadesi, sonrakinin birincinin ayn olmas durumunda kullanlabilir. Szgelii, "Bu ey her adan birincisi gibidir" denilebilir. Bylece bu konudaki tm pheler ortadan kaldrlm oldu. Mesela kimleri "bireyin yeniden yaplmas (iadesi) ancak lk defa yapld zaman ile birlikle yaplrsa olabilir, bunun dnda mmkn deildir" demilerdir; ki bu tr iddialar, sylediklerimizle elimez.

Cenb- Hakk'm bildirdii manta ve akla uygun ade (yeniden meydana getirme) olgusu bu hitaptaki iade eklidir; mriklerin Allah Rasl'nden -salt ve selam olsun zerine- rendikleri iade biimidir ve iade szcnn ierdii anlam da bu hakikate iaret eder. Me'd, iade ile balang (mebde) arasnda fark olsa bile tpk birincisi gibidir. Bu farkllk, bazlarnn sand gibi ikinci bedene hibir ynden aykr olmayan birincisinin yeniden yaplmasna mani olmad gibi kinci yaratmann hibir adan birincisi gibi olmamasn da engellemez. Zira Cenb- Hak, szko-nusu beden ortada hi olmad bir srada insan nasl yaratt ise, br hi olduktan sonra da yeniden yaratma gcne sahiptir. Bu gerekten hareketle, topraa dnen bir insann topranda bitki bitse ve o bitkiyi baka bir insan yese ve bu zincir sonsuza dek devam etse; topraa dnen szkonusu insan ve toprakta biten bitkiyi insan veya hayvan yese, o hayvan da yine baka bir insan ve sonra her ikisi de yok olsa ve her biri, yaratl m azdan nce olduklar gibi tekrar topraa dntrlse bilahare bu dntkleri topraktan tekrar yaratlp eski durumlarna getirilir; nk insann organlar tamamen yok olsa bile kuyruk sokumu kalmaktadr. Yeniden yaratlma ilemine bundan balanarak insan bedeni yeniden terkib ediliyor. nsanlara gelince; onlar da dntkleri maddelerden yeniden yaratlp eski hallerine evrilirler. Szgelii tek bir gmtte (mezarda) bin kadar l bulunsa ve bunlarn tamam topraa dnse, herbiri, o mezardan diriltilir ve kaldrlr; Cenb- Hak onlar, tamamen hilik aleminde bulunduklar ilk seferinde yaratt gibi lp tamamen yoklua kartktan sonra da ikinci kez yaratacaktr. Buna gre Allah Tel tek bir gmtte topraa dnen bin insan mitte, embriyo, bir inem et gibi ilk yarattaki nesnelere gerek olmakszn o loplu mezardan teker teker yaratacaktr. Bunun gibi insann dnt topraktan biten bitkiyi insan ya da hayvan yese ve o hayvan da insan yese, Cenb- Hak bu ikinci yaratmada bu dnm izlemeyecektir. Bilakis, bedenlerini; dnyadaki yaratl evrelerini geirmeden, nutfeyi embriyoya ve bir inem ete dntrmeden cenini kanla beslemeden doan ocuu anne style gdalandrmadan, dier yiyecek ve ieceklerle beslenmeden yeni batan yaratacak ve ruhlarn oraya iade edecektir. Yeniden yaratma olgusunun dnyada bedenlere dnen besinlerin de yaratlmasn gerektireceini iddia edenler yanlmaktadr. yle ki, bir insan baka bir insan yiyecek olsa, o insann eti, dier gdalar gibi yiyen kimsenin bedeninde besin maddesine dnr. Bu durumda o insann yeniden diriltilmesi srasnda yedii besinlerin de kendisiyle birlikte yaratlmasna gerek yoktur. Bilindii zere yenilen gda maddeleri, yiyecek ve iecekler direkt olarak mideye iner ve orada sindirilmi besinler haline gelir. Arkasnda iyice zmsenip enzimler haline geldikten sonra kana dnr. Ve bu kan da Cenb- Hak tarafndan tm vcuda taksim edilir; vcudun her paras, ondan kendi payna deni alr. Kan da yapsna gre ayr ayr her vcut parasna dnr: Kcmikse kemie, etse ete, dam arsa damara. Kald ki Cenb- Hak ahiretle insan yeniden yaratmak iin, dnyada onu oluturan unsurlardan (sperma, embriyo bir inem el paras, yiyecek ve iecekler ve saire) hibirine gereksinim

duymaz. Yalnzca u anda varolan vcudu, baka bir nitelikte yeniden yaratacaktr; yani kinci yaratma dnyadakinin benzeri olmayacaktr. Nitekim Allah Tel bu hususta "Sizi bilmediiniz gibi bir nitelikle yeniden yaatacaz!' (Vk'a, 56/61) buyurmutur. Bununla birlikte Allah insan yeniden diriltmek iin ilk yaratma ileminde gerekleen dnmlerin hibirine ihtiya duymaz. Bu anlatlanlar nda "nsan vcudu srekii deiim ve dnm halindedir." grnn cevab ortaya kmakladr; nk bedende meydana gelen deiimler, spermann embriyoya, embriyonun bir inem et parasna dnmesinden daha artc bir olay deildir. Bunlardan herbirinin gereklii, dierinin hakikatinin tersinedir. Srekli deiim halinde olan vcud anlayna gelince: kinci aamada meydana gelen para ik aamadakinin benzeridir. Bir hakikatin baka bir hakikate dnmesine ihtiya duyulmamas yeniden yaratma halinde bu dnm nasl gerekleecektir? Bir kimse genliini bildiini birini yalanm olarak grdnde onun -deiim geirmekle birlikte- ayn kii olduunu bilir. Dier canl ve bitkilerde de durum bunun gibidir. rnein bir nsann bir aac bir sre grmese bilahare oradan geerken onun o ilk aa olduunu bilir. Ancak aa birtakm deiimler geirmitir; zira insan vcudunda olduu gibi dier canl ve bitkilerde de deiim ve dnm szkonusudur ve de sreklidir. Akilh insan o grd aacn k grd aa olduuna nanmak iin onun kendisinden baka bir delile gerek duymaz. Ahiretle yeniden iade edilecek bedenin ilk beden olmad grn benimseyenlerin iddia ettii gibi "Nefsi natka (ruh) teklir." denilemez. Burada aslolan ikinci bedenin birincisinin ayn olup olmad veya nefs- natkann bir mi iki mi olduu deil, neisin (ruhun, cann) nimet veya azab grmesidir. Bunun, hangi bedende olduu nemli deildir. Bu da dierleri gibi Kiiab ve snnetle selefin icma'ma muha-11", "ade" konusunda akl ve manta ters den btl br grtr. Akll kimseler bilirler ki, bu beden, birlikle geirdii deiimle nceki bedenin ayndr. Bununla da deiim konusunda anlatlanlarla ikinci yaratna ileminde tekrar varedilen bedenin,dnyadakinin ayn olmas gerei ile elimedii anlalr. Bu nedenledir ki bu yeni beden, bizzat, dnyada ken iledii eylemlerin tankln yapacaktr. Nitekim bu konuda Cenb Hak yle buyurmaktadr: O gn azlann mhrleriz; elleri bize konuur; ayaklan yaptklarna tanklk eder. (Yasin, 36/65) Nihayci oraya vardklarnda kulaklar, gzleri ve derileri, yaptklar hakknda onlarn aleyhine ahitlik eder. Bunun zerine derilerine derler ki: "Niin aleyhimize ahitlik ettiniz*'" Derileri de"Hereyi konuturan Allah bizi konuturdu. lk defa sizi o yaratmt; ite yine O'na dndrlyorsunuz."

karln verir. (Fusslet, 41/20-21) Bir sz syleyen, bir eylem yapan veya bakasnn yaptn grp sylediini duyan bir kimsenin otuz yl sonra, syledii ve yapt ile kendi aleyhine hareket etmesi halinde bu ikrarndan tr sorgulanmas gerektiini herkes bilir. Yine bir kii otuz yl sonra, bir insann bir bakasnn maln aldna ahitlik ve bu inenen haklan itiraf/ikrar edecek olsa bu uzun zaman zarfnda geirdii bedensel deiimlerle birlikte ahitliinin kabul edilmesi gerekir. Akln kullanabilen hi kimse buna "Benzeri gibi..." veya "Bakas zerine yaplan bir ehadet-tir" demez. Grlen varln hayvan veya bitki olduu tarz edilsin. Bir hayvan falanca kiinin falanca kiiden aldna ya da bir u aac falanca kiinin falancaya teslim ettiine tank olan bu kimsenin, aradan geen onca uzun sre ierisinde urad bedensel deiikliklerle birlikte, ahit olduu olayla ilgili olarak syledikleri geerlidir. Peki deiimin etkili olmamas halinde ne olacaktr? Bu durumda "Allah Tel onu, lm srasndaki veya gl ya da gsz olduu herhangi bir dnemdeki nitelii ile yaratr." diyen kimsenin konuyu bilmedii ortadadr; nk insann kinci yaratl srasndaki nitelii dnyadaki sfatna benzemez. Hatla yle de denilebilir: Sfatlar deikendir; nk burada bir deiim, bir dolgunluk, boalma, yalanma, zayflama vs. szkonusu deildir. zellikle cennetlikler, cennete, babalar Hz. dem'in biiminde gireceklerdir. Buhr Mslim ve dier sahih hadis kaynaklarnda belirtildii gibi24 herbrinin boyu altm zira (yaklak 54 m.), genilii yedi zira olacaktr. Ayrca orada su dknmeye-cek, byk abdesle kmayacak, tkrmeyecek ve smkrmeye-ceklcrdir.25 Ahiretteki yaratl, dnyev bedende olduu gibi bir ksmnn dierlerinden ayrld birbirine zt karmlardan meydana gelmi deildir. Ayn ekilde insanlarn uhrev yiyecek ve iecekleri, dnyadaki gibi toprak, su ve havann meydana getirdii deiimle yaratamayacaktr. Bundan dolaydr ki yce Allah, bir kasabaya urayan kimsenin yiyecek ve ieceklerinin tadm, tam yz yl boyunca bozulmadan saklamtr. 26 Cenab- Hak, bu olay ile bizlere gcnn boyutlarn gstermektedir. Olu ve bozulma (kevn fesad) yurdu olan bu dnyada, bozulmaya yolaan bir sr etmene ramen yiyecek ve iecekler, O'nun gc sayesinde yzyl gibi uzun bir sre olduklar gibi kalabiliyorsa, sn yce Allah'n gc, ikinci yaratma olaynn gerekleecei ahiretteki yiyecek ve ieceklerin tadlarmn (orijinal yaplarnn) bozulmamasna ok daha uygun yollarla yeter. Bu hususlar hakknda baka yerlerde daha geni bilgi verilmitir.14[14]

DPNOTLAR

1- Hz. Adem'in yaratln anlatan bu hadis, Mslim'de rivayet edilmitir. Mellif bu


14[14]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 47-73.

hadisin illetli olduunu sylyor. Hz. Adem'in Cuma gn yaratldn anlatan hadise gelince, bunu da Mslim rivayet elmi, c.I, s. 585; ayrca Eb Dvud, c.I, s. 634; Tinniz, c.I, s. 359; Nes-i c. II, s. 90; Mlik, el-Muvatta, s. 108; Ahmed, Msned, c. II, s. 418-504-512-540 gibi kaynaklar da bu hadisi Eb Hreyre ve dier sahabilerden tab i etmiler. 2- Mslimin rivayet ettii bu hadisin szleri yledir. "an yce Allah yeryzn (topra) Cumartesi gn ortada yer alan dalar birinci gn (pazar gn, aalan ikinci gn (Pazartesi) sevilmeyen eyleri sal gn, nuru aramba gn ya73 iblis ve tevbd -jtt: L-an!lnr perembe gn yeryzne yayd. Hz. Adem'i ise son yaratk olarak Cuma gn kindiden sonra yaratt. Cuma gnnn son saatlerimle ikindi i!e gece arasnda" Rkz. Mslim, Mnafklar kitab, s. 2149-2150; Beyhak, Esma ves-Sft, s. 486-487; Ayrca Dolab, el-Kuni, c. I, S. 175; bn Mendh K. Tcvhici.s. 183, h. no; 58 El-Albani bu hadisi sahih kabul etmi ve sahihler arasnda kaydetmi, l.no: 1833. 3- Bkz. bn Kesir, Tefsir, c. IV, s. 94. 4- age, c. VII, s. 242. 5- bn. Cerir Taner'i, Tefsir, e. XXIV, s. 9-1; Hakim, c. 11, s. 543. Zehcbi hadisin sahihliini onaylam. 6- Suyu ti, Durrui-Mansur, s. VII, s. 315. Syut bu haberi bn'l-Mnzrre nisbet etmi. 7- TnberiTefc.VHl,s.2O5. 8- age, c. XXIV, s. 94. 9- Mslim, Eb Suryn'n Faziletleri, c.II, s. 1945, Ncvevi'nin talikma b.k. c. XVI, s. 10- Ubcyd b. Umeyr. Aie'dcn, c.l, s. 620-621; Cbir'dcn, c.l, s. 623. bir rekatta drt rku olarak Cabir'den c. I. s. 622. bn. Abbas'tan, c.I, s. 627. 11- Hkz.Tefsirtibnl-Cevz, c. III, s. 211. 12- Eb Dvud.K.Edeb, c.V.s. 15'!; Ahmed, Msncd, c. IV, s. 24-25; Ueyhnk, El-Es-m ves-Sft, s. 39. Hadisin senedi salamdr. 13- Tirmizi'nin Eb Umame'den merru olarak naklettii lt hadisin szleri yledir:

"Allah kulunun yapmasna izin verdii eylerin en faziletlisi, kld iki rekat namazdr. Namazn srdrd mddete kulun bann /erinde, onu himaye eder. Kullar Allah'a O'ndan kan yani Kur'an'n benzeri hibir vasta ile daha iyi y.klaamazlar (Kullar, Allah'a ondan kan Kur'a ile en iyi yaklarlar) Ah-med'in rivayetinde, "O'ndan kanlardan daha stnlyle" ifadesi yer almaktadr, bkz. Msned, c. VI, s. 268. Tirmizi hadisi, yle deerlendiriyor. "Bu garip bir hhadistir. Tek bir tarih dnda byle bir hadisin rivayet edildiini bilmiyoruz. Bu hadis ayrca Zeyd b. Erta tarafndan Cubeyr b. Nfeyr aracl ile Raslul-lah'tan rivayet edilmi"mrsel" br hadistir, Bu deerlendirmenin ardndan, sz-konusu vi hadisi su szlerle nakletmi: "Siz, Allah'tan kan eyden daha stn bir eyle O'na dnemezsiniz. Bu ey Kur'an'dr. c. V, s. 176, 177; ayrca Ahmed; Kitab'z-Zhd, s. 35. Hakim hadisin ravi zincirini Raslllah'a kadar kesiksiz ulalr Ciibeyr b. Nifcyr, Eb Zer'den Raslullah'm yle dediini naklediyor, ifadesini kullanyor. c.I, s. 555, Zchebi, hadisin sahih olduunu kabul ediyor. le yandan el-Albi ise her iki hadisi de Z'ifal-Cani's-Sai acili eserinde zikrediyor h. no: 2041 ve-1995. 14- Eb Ubeyd bu hadisi"Garib l-Hads'de zikremi. bkz. C. 111, s. 229-230; bn Kesir, En-Nihaye, c. 1, s. 61. 15- Celim b. Safvn'n taraftarlar ve m. 128) Bu kii insann eylemlerini tamamen Allah'n mecbur klmas ile yapt tezini savunuyor. Kiisel gc tamamen reddediyor. Cennet ve cehennemin ortaya kp yok olacana inanyor. Ayrca diyor ki: Allah', yaratklarnn nitelendirildii varlklarla nitelemek caiz deildir. nk bu niteleme, Allah'n o varla benzemesini gerekli klar. Bkz. Badadi el-Fark bevnH-Frak, s. 199; Sehristani, Ei-Miiel VcnNilai. c. I, s. 109. 16- Bak: Tdsir' hl-Cev/.i, c. VII, s. 42; bn Kuteybc, Tel-ir Ga ibul-Kur'an, s. 368; Tefsirii ibn Kesir. c. 11. s. 582; Krtub c, XV, s. 59-60. 17- Buh.ri k. Tefsir c. VI, s. 3-i-3J; Mslim, K. Fi ten, c.ll, s. 2271. Mslim'in rivayet ettii hadisin szleri yle: "Her insanolunu toprak yiyecektir. Kuyruk sokumunu hari, insan oradan yaatlp terkip edecektir." Buhri ve Mslim, hadisin u szlerinde itiifak etmiler. "nsann bedeninde, tekbir kemik dnda her ey yok olacaktr, fiu kemik kuyruk sokumudur. Kyamet gn insann yeniden yaratlmas ilemi oradan balayp terkih edilecektir." Ayrca Eb Davud, Es-Sne, c. V, s. 188; Mcs-i K Cen.iz Kitab c. IV, s. III; ibn Mce K. Zhd, c.ll, s. 1425, h. no: 1266; Miik, el-Muvatta s. 239; Ahmed, Msned, c. 2, . 315-322- 428-<J99. 18-- Ayrca bkz. Eb Dvud, Es-Snne, c. VI, s. 108; Nes-, K. Cfiniz, c. V, s. 11 1; bn Mce, K. Zhd, c. II, s. 1425, h. no 4266; mam Malik, el-Muvalt, s. 239, mam Ahmed, Msned, c. 2, s. 315,322,428,499. 18- Mslim, Ehli Cennetin zellikleri, c. III,s. 2180-2 K; Cabir'den nakledilen bu hadisin szleri yledir: "Cennetlikler, orada yiyicek ve iecekler. Ancak ikiden tr akllar gitmeyecek, iemeyecekler, tuvalete kmayacak ve smkmcye-cekle". Bunun zerine bir shabi "bu durumda yedikleri yiyecekler ne olacak? diye sorar. Hz. Peygamber de "Misk'n akna benzer bir ter biiminde akacak ve insann hatrna Allah'a hamdctneyi ve O'nu tebih etmeyi getirecektir." karln verirler.

Hadisi ayrca u kaynaklar da kaydetmitir: Darmi, s. 731; Ahmed, Msned, C. III, s. 316, 349, 354, 364, 384. Bu hadisi destekler mahiyette Buhar'nin Eb Hii-reyre'den naklettii baka bir iadis vardr. Buh. k. Enbiya, c. IV, 102; Kitap, yaratln balangc, c. IV, s. 86; Mslim, K. Cennetliklerin zellikleri, c. IV, s. 2179; Tirmiz cennetliklerin zellikleri kitab, c. IV, s. 678 bn Mce, Zhd Blm, c. II, s. 1449,1. no: 4333; Ahmed, Msned, c. II, s. 232,253,316. 19- Buhri ve Mslim'deki szler byle deil, yledir. "Siz Allah'n huzuruna toplanacaksnz." Bulari, Peygamberler Kitab, c. IV, s. 110-142; Tefsir Kitab, c. V, s. 191-240 Rckik K. C. VI!, s. 195. Mslim, Cennetliklerin zellikleri, c. II, s. 2194; bn Abbas'tan Buhri Hz. Aie'den bunu destekleyen baka bir hadis rivayet etmi. c.VlI, s. 195; Mslim c. III, s. 2194; Ncs-, c. IV, s. 115; lin Mce, c. II, s. 1429, h. no: 4276; Ahmed, c. VI, s. 53-90. Ayn hadisi bn Abb.s'tan kaydedenler: Tirmizi, c. IV, s. 615; Nes-i, c. IV s. 14; Ahmed, c, I, s. 213, 229; bn Cerir, c.XVII,s. 101; Tirmizi, c.V.s. 432, Daremi, s. 722; Ahmed, c. I, s. 235, 253, bunlar hadisi baka szlerle kaydetmiler. 20- bn Cerir et-Tahcri Tefsir c, VIII, s. 157; Tefsiri bnl Cev/i s. IV, s. 1X6 21- Hkini, el-Mstedrek, mevkuf olarak bn Mes'ud'dan c. W, s. !97-598. 22- fln Davud, c. 1, s. 439; Tirmizi, c.l, s. 445; bn Mce, c.I, s. 321 h. no: 1004; D- imi, s. 295; Ahmed, c. IV, s. 228. Tirmizi, hadisi "basen" olarak tann la m. 23- Buhri K. lim, c. I, s. 32; Tirmizi zin isteme kitab, c.V.s. 72 Ahmed el-Msncd c. II, s. 213, 221; bu hadis Enes b. Mlik'ten rivayet edilmitir. 24- Buhri, Peygamberler Kitab, c. V, s. 102; zin isteme blm, c. VII, s. 125; Mslim. Cennet bl. c. 111, s. 2184; Ahmed, Msned, c. I!, s. 315. 25- Ahmed Msned, c. II, s. 535. 26- Hkz. Bakara, 2/259.

Yaratl Olgusu ve Hz. sann (a.s) Yaratlmas

Burada anlatlmak istenen husus udur: Bir doum olaynn gerekleebilmesi iin mutlaka iki temel unsurun bulunmas gerekir; aksi takdirde byle bir olayn gereklemesi imkanszdr. Szgelimi iki tututurucu akmak maddesinden karak srtnme olmakszn arada bulunan havann snarak atee dneceini zanneden kimse yanlr. Sebebine gelince szkonusu iki tututurucu akmak maddesi birbirine sr-tlmesi halinde ate kmaz; sonra salt srtme ile de ate karlamaz, ki akmak maddesinin mutlaka bulunmas gerekir. Bunun gibi sfn (bir eit kav) ve hrk gibi tututurucu maddelere srlen eyler zerine ate ve bir arlk iner. Burada tututurucudan arlk veren bir para ve atein indirilmesi iin demir

ve tan arl bulunmasa da yalnzca havann bulunmasyla kvlcmlar atee dnr. Havann alta inmesine gerek yoktur; nk havann zellii, dme deil, ykselmedir. u var ki dtaki maddenin atee dnmesinden sonra, o maddeye yakn olan hava da ya duman ya da alev halinde atee dnr. Doma olaylarnda asl ama doan eyin iki temel unsurun birlikteliinden yaratlm olmasdr; Hz. dem'in toprak ve sudan yaratlmas gibi. Kendisine su katlmayan topraktan -ne canl ne de bilki- hibir ey yaratlmaz; nk bitkiler de canllar gibi yalnzca iki temci enin bira raya yelmesinden meydana gelir. Szgelii Hz. sa -zerine selam olsun- da iki temel unsurdan, Cebrail'in flemesi ile Meryem'den yaratlmtr. Nitekim Cenb- Hak bu hususta yle buyurmakladr: Allah, mrn'in kz Meryem'i de m'm inlere rnek verdi. O ki namusunu korudu, biz ile onun rahmine ruhumuzdan fledik. (Tilirim, 66/12) O rzn korumu olana (Meryem'e) da ltufla bulunduk. Ona kendi luh'muzdan fleyerek fhir erkek ocuk verdik). (Enbiy, 21/91) Onlarla kendi arasna bir perde ekmiti. Bizde ruhumuzu (Cebrail'i) ona gnderdik. Ona dzgn bir insan eklnde grnd Cebrail. Meryem dedi ki: "Ren .senden Rahman olan Allah'a snrm. Eer Allah'tan korkuyorsan bana dokunma. Cebrail dedi ki: Ben sadcee Rahb'inin elisiyim. Sana tertemiz bir erkek ocuu hediye edeyim diye geldim. (Meryem, 19/17-19) Tefsirciler bu ayeti aklarken yle demilerdir: "Cebrail Hz. Meryem'in gmleinin (geceliinin) cebine flemi. Ceyb, burada "boynundaki halka" manasnda olup para vb. maddeleri koymak iin genellikle giyeceklerin nlerinde bulunan cep deildir. Cenb- Hakk'n Hz. Musa'ya -zerine selam olsun- elini sokmasn emrettii cep (Nemi, 27/12) szlklerde tanmlanan cepdir". Cebrail'in Hz. .Meryem'e flemesi konusunda Ebu'l-Fcrec ile dier telsircilcrden iki gr zikredilmitir:1 fleme eylemi gmlein halkasna (yakasna) m, yoksa rahme mi yaplmtr? Birinci ihtimali benimseyenlere gre "fleme, Hz. Meryem'in geceliinin yrtk yerine yaplmtr." Bu grte olaniarca ocuk konu dna karlarak buradaki fleme kavram, sz edilmeyen bir kavramdan kinaye saylmtr; nk Meryem'in rahmine deil yalnzca gmleine flenmitir. Bu gr hibir anlam ve kymet iladc etmemektedir ve Kur'an'n ak ifadesinden sapmadr. Bu itade olumlu, tutarl br ifade olsayd Kur'an'la eli-mezdi. Tutarl olmayan bir gr de dikkate alnmaz.' "Cebrail, Hz. Meryem'in gmleine ilemitir." grn benimseyenlern delili de Allah Rasl'nn (Cebrail'in yannda) avret mahallerini hi amam olmalardr; ayn ekilde Cebrail Hz. Peygamber'e geldii bir seferinde soyu m k bir vaziyette bulunan Hz. Aie'yc bakmamt. Bu nedenledir ki Cebrail Hz. Meryem'in gmleinin yakasna flemi ve bu fleme bilahare onun rahmine ulamtr. Burada anlatlmak istenen -bizzat Cenb- Hakk'n yukarda zikredilen iki ayette aklad gibifleme ileminin bizzat rahme yaplm olduudur. fleme'nin rahme ulamakszn sadece

elbiseye yapld gr Kur'an'm bildirdiklerine ters dmektedir; nk ocuun meydana gelmesinde byle bir fleme eyleminin hibir etkisi yoktur. Yine byle bir gr, ne mslmanann imamlarndan ne de tannm selef ulemasnn herhangi birinden nakledilmitir. Asl maksat dmektedir. Hz. Mesih'in -selam olsun zerine-iki temel unsurdan, Cebrail'in flemesi ile annesi Hz. Meryem'den -zerine selam olsun- yaratlm olduunu anlatmaktr. Ayrca burada sz edilen fleme, gebeliin zerinden drt ay geip embriyonun et paras (mudga) haline gelmesinden sonraki ruh fleme eylemi gibi de deildir; nk bu fleme yaratlm bir bedene yaplmtr. Cebrail'in Meryem'e flemesi ise, Mesih'in (a.s) ana rahminde yaratlmasndan nce olmutur. Hz. Meryem (a.s) o srada henz hamile deildi. Hamilelik bu fleme operasyonunun ardndan gereklemitir. u ayetler de bunun delilidir. "(Cebrail) Ben" dedi, "yalnzca Rahbi'nin elisiyim. Sana tertemiz bir erkek ocuu balayaym diye geldim". (Meryem, 19/19) Meryem, ona gebe kald. Onunki uzak bir yere ekildi. (Meryem 19/22) Hz. Meryem'e Cebrail'in flemesiyle gebe kalmtr. Bu fleme nedeniyledir ki Hz. sa'ya "O'ndan bir ruh!" (Nisa, 4/71) denilmitir. Burada Cenb- Hak Cebrail'i kendi ruhu olarak tanmlamtr. te bu ruh, Hz. Meryem'in karsna kp ona "Ben sma tertemiz bir erkek ocuu nnaan etmek iin, Rabbi'micn bir eliyim." (Meryem, 19/12) demitir. Der bir yerde de "Biz de onun rahmine kendi Ruh'unuzdu fledik." (Enbiy, 21/91) "Biz de onun rahmine, ruhumuzdan j-ledk." (Tahrm 66/12) buyuvulmutur. Burada Allah adna bu aracl yapan ve ruh olarak tanmlanan varlk Cebrail'dir. sa (a.s) da ite bu ruhtan meydana gelmitir; bu nedenledir, ki o, bizatihi, "Allah'tan bir ruh"tur. Bu olay anlatmaktaki gaye udur: Birey, iki temel unsurun biraraya gelmesi ve bunun sonucunda birbirine dnebilecek zellikleri maddenin dnm geirmesiyle meydana gelir. ki temel unsurun bulunmamas halinde hibir ey meydana gelemez. Bu dnm olay, sz edilen iki temel maddenin birbirine srtimesi sonucu ortaya kan enerji ile gerekleir. Srtlme srasnda bu maddelerin paralarnda birtakm eksilmeler olmas gerekir. Tpk tan demire, aacn aaca -marh ve afr aalar- srtlmesiyle iki tututurucu madde arasndan atein domas gibi. Bu da szkonusu maddelerin birbirine srtimesi sonucu ortaya kan hareket enerjisi le olmaktadr; nk srtnme srasnda iki maddenin baz paralar deiime (veya dnme) uramakta ve aralarndaki hava snma sonucunda atee dnmektedir. Nitekim iki tututurucu (akmak maddesi) birbirine srtldnde srtnmenin meydana getirdii enerji ile, maddelerin ierdii baz paralarda eksilmeler olduu gzlemlenmektedir. te bu ilem sonucu kan ate havadan dnmektedir; paralarn atee dnmesi ise iki tututurucunun birbirine srtimesi ile gereklemektedir. Gne ve ate gibi k yayclarm nlarnn evredeki maddeler zerine yansmas iie meydana gelen aydnlk da bunun gibidir. Nur ve ziya szckleri bazan kendi zt ile var olan cisimler iin da kullanlr; kandil fitilinin ucundaki ate gibi. Ancak bu ate de tek bana meydana gelemez; yani varl kendisi ile kim

olmayp odun, ya gibi yakt maddelerinin hava (oksijen) ile birleerek atee dnmeleri sonucu meydana gelir. Hava (oksijen) da tek bana atee dnemez; bu dnme ancak kvlcm karan bir maddenin bulunmas, ya da iki tututurucu maddedeki eksilme ile gerekleir. Nur, ziya ve u'a szckleri ile bazan da gneten ya da herhangi bir ateten yeryzne yansyan nlar anlatlmak istenir. Byle bile olsa bu araz da (sonradan var olan, varl bir bakas taralndan garekletirilen ve varlklar geici olan), kendi bana var olan (kim bi-nelsih) br cisim deildir. Var olabilmesi ve varlm srdrebilmesi iin mutlaka bir yere gereksinimi vardr ve o yer kendisine uygun olmas gerekir. Sonu itibariyle n iin aydnlk veren bir k kaynann ve zerinde yansyabilecei maddelerin bulunmas gerekir. Kandilin fitilindeki atete de durum ayndr. Bu ate fitilin yaklmas, ya da odunun aydnlk veren yere (mine) konulmasyla meydana gelir. Ate ncelikle ya ve odun gibi yanc maddelerin ierisine girer ve sonra onlarn evresini kuatan oksijeni (havay) starak ortaya kan enerjiyi atee dntrr. Bu dnm de ancak maddede meydana gelen bir eksilme ile olur. Rzgrn yanmakta olan atei iyice alevlendirmesinde; krn odun, kmr vb. kat yaktlarn yakld oca canlandrp bu maddeleri atee dntrmesinde de durum ayndr. te bu hareketler sonucu ortaya kan enerji, szkonusu yaktlarn evresini kuatan havay "da atee dntrmektedir; nk alev, atee dnen havadan baka bir ey deildir. Kandil fitilinin ucundaki ate de bunun gibidir. Bu nedenledir ki lamba sndrldndc, ate dumana dnmektedir. Duman ise -buhar gibi- atele kark havadr. Ayn ekilde buhar su ile havann, toz ise toprakla havann karm sonucu meydana gelir. Bazan buhara duman da denilir; nitekim u ayet-i kerimede bu anlamda kullanlmtr: Sonra duman halinde bulunan ge yneldi (istiva)- (Fsslei, 41/11) Tefsire i ler, ayclte geen dhn (duman) kelimesini, "Allah gkleri su buharndan yantl."2 hadisinden esinlenerek "su buhar" olarak aklamlardr. Runui sz edilen dumandr; nk dumann lgat anlam, "scak bireyle karan hava" d ir. Hazan bu karm ierisinde su da bulunur. Bu durumda meydana gelen karm saf dumandr. Bazan da yalnzca su bulunur; ki bu da szlk ifadesiyle duman ve ayn zamanda tencereden kan buhara benzer bir buhardr. Cevheri ise buhar "Suyun buhar, duman gibi su zerinde ykselen eydir." diye tanmlamaktadr. Balayacak olursak, hava, ancak odun, ya vb. yakt maddelerinin atee dnmesi ile atee dnr. Netice itibariyle canllar bir madde olmakszn meydana gelememesi gibi ate de bir madde

ohnadan, kendi kendine meydana gelemez.15[15]

DPNOTLAR

1 - bnul-Cevzi, Tefsir, c. V, s. 385; Tabcri, c. XXVIII, s. 172. 2- Hkz. bn. Cevzi, Tefsir, c. VII, s. 245; Taber, ayn haberi bn. shak'tan kaydetmi; c. I, s. !93; Ayn hadis bn Abbas ve bn Mes'uci'cien mevkuf olarak buna benzer szlerle rivayet edilmi. Bkz. age, c. I, s. !94; ayrca Bcylaki, el-Esm vcs-Slt, s. 4S2. Hadisin senedi zayftr.

Tevelld Kavram, Hz. dem Hz. Havv ve Hz. Mesh'in Yaratl

Grnen varlklardan hakknda "tevelld" (doma) kelimesi kullanlan her varln meydana gelebilmesi iin -yukarda deinildii gibi- iki temci unsurun bulunmas kanlmazdr; bundan baka, temci kabul edilen unsurdan da bir parann kopmas gerekir. Al ve susuzluu giderme gibi kavramlar da bir oluum sonucu meydana gelen bir durumu ifade eder. Araz nitelii tayan varlklardan ruhun vb. eylerin kmas da bir oluumu bildirir. Hakknda bu kavramn kullanld (tevelld) hereyde iki temel unsurun bulunmas zorunludur. Ancak araz niteliine sahip varlklar araza dnen bir maddeye deil, var olabilecekleri bir yere (mahal) muhtatr. Cisimlerde ise durum bunun tersinedir; nk bunlar, baka bir tre dnebildikleri gibi, cisimlere dnebilen maddelerden yaratlmtr. Meninin alakaya (embriyo) ve daha sonra bir inem et parasna (mudga) dnmesi, ve bitkilerle canllarn yaratlmas gibi. Tekbir temci unsurdan meydana gelenlere gelince: Havva validemizin Hz. Adem'in (a.s) ksa kaburga kemiinden yaratlmas bunu tipik rneidir. Ancak bu yaratl olay, Hz. dem'den alnan bir maddeden gereklemi olsa bile, buna tevelld fdogma) denilemez. Bu yzden de "]\z. Adem (a.s) Havva'y dourdu." ya da "dem (a.s) Havva'nn babasdr." denilemez. Bilakis Allah, "Hz. dem'i amurdan yaratt gibi Havva'y da Hz. dem'den yaratt." denilir. Hz. sa'ya gelince; "Onu Meryem dourdu"; "Mesh, Meryem'in oludur."; "Meryem olu sa" denilebilir; zira Mesh, Hz. Meryem'den bir paradr ve Ruh'un (Cebrail) Meryem'in rahmine frnden sonra yaratlmtr; u ayetlerde akland gibi:

15[15]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 77-82.

Allah Imrn kz Meryem'i de inananlara rnek verdi. O k namusunu korudu, biz de onun rahmine Riih'unuzdan fledik. O, Rabb'inin szlerini ve kitablarn tasdik etti ve yrekten boyun eenlerden oldu. (Tanrm, 66/12) Dier bir ayette ise yle buyurulmutur: O namusunu korumu Meryem'e de Itufta bulunduk; ona kendi ruhumuzdan fledik. Onu ve olunu alemlere bir iaret yaptk. (Enbiy, 21/91) Hz. Havva'nn durumuna gelince, Cenb- Hak onu Hz. dem'den alman bir maddeden yaratmtr. Nitekim Allah Tel, dem'i de yeryznden ald maddeden halketmiti. Bu madde su, toprak ve amuru pimi hale gelinceye kadar kurutan rzgardr. Bunun iin "Hz. dem, Havva'y dourdu." demlemeyecei bibi, "dem'i toprak dourdu." denilemez. Ancak Mesh hakknda, "O'nu Meryem dourdu." denilir; nk Mesh, Meryem ile Cebrail'in flemesinden oluan ki temel unsurdan meydana gelmitir. Kur'an- Kerim bu olay anlatmaktadr. Onlarla kendi arasna bir perde ekmiti. Biz de Ruhumuzu (Cebrail) ona gnderdik. O, ona dzgn bir insan eklinde grnd. Meryem yle dedi: "Ben senin errinden Rahmn'a snrm. Eer gereklen muttaki bir kimse isen bana dokunma. Cebrail "Ben" dedi, "yalnzca Rabbi'nin elisiyim: Sana tertemiz bir erkek ocuu balamak iin geldim. (Meryem) Benim nasl olum olur, dedi, bana bir insan dokunmad ve ben ahlaksz da deilim. Ruh; "yledir!" dedi, "Rabb'n "O bana kolaydr. Onu insanlara gcmz gsteren bir mucize ve katmzdan bir rahmet klmak iin t yapacaz" buyurdu. Ve i olup bitti. Meryem ona gebe kald, onunla birlikte nsanlardan uzak bir yere ekildi... (Meryem 19/17-22) Kssa bu minval zere devam etmektedir. Grld gibi Meryem, Ruh'un flemesi ie gebe kalmtr ve bu flemeden nce gebelik szkonusu deildi. O, daha nce gebe kalp bilahare dier insanlara canllk veren ruh flenii ile de hamile olmamt. Bylelikle "gebelik iin olan fleme" (Hz. sa'nn yaratlnda olduu gibi) ile, hayat veren ruhu fleme (normal hamilelik) kavramlarnn aras da ayrlmi olmaktadr. Ayetlerden anlalan gerek udur; ki Hz. s iin, "Kendisi di-mda zt iie kim olan yn bir varlktan domutur" denilemez zira bir doum olay, bebadan kan madde (meni) ile yaratl iin zorunlu olan iki temel unsurun bulunmamas halinde mmkn deildir. Oysa Allah samed olup kendisinden bireyin kmas imkanszdr. O, btn bu eksikliklerden uzaktr; O'nun bir ei de yoktur. Bu nedenledir ki onun ocuunun olmas da imkanszdr. Arazlardan meydana gelen neticeler iin kullanlmas gereken ifadelere gelince; "Inlarn gneten meydana geldii gibi bilgi dnceden, tokluk yemekten, scaklk (is)da hareketten meydana gelmitir" denilebilir. Bu olgular a'yn varlklardan meydana gelmi deildir. Araz

varlklar iinse bir mahal ile iki temel unsurun bulunmas zorunludur. Bu nedenledir ki, Hristiyanlarn Hz. sa'nn Allah'n olu olduunu sylemeleri -Allah Tel byle bir yaktrmadan hem uzak hem de ycedir- "Meryem Allah'n eidir" demelerini zorunlu klmtr. Bylece Hz. isa'y szleri ile de Hz. Meryem'i -h- Allah'n kars yapmlardr. Hz. sa'nn -hAllah'n olu olduunu hangi ifadenin yorumuna dayandr-miarsa O'na e isnad'n da ayn ifadelerin yorumuna dayandrmlardr. Oysa tm akli ve nakli deliller, Allah'n e ve ocuk edinme gibi yaktrmalardan uzak olduunu gerekli (vncib) klar. Onlar Allah' snna en uzak vasflarla niteledikleri halde Allah, onlar, kendilerine lazm gelen en az uzaklkla nitelemitir. Bu konular hrisliyanlann tezlerinin rtld blmlerde ayrntl olarak irdelenmitir.16[16]

Yahudi ve Hristiyanlarn Allah Hakknda Syledikleri Szler

Yahudi ve hristiyanlarn kendisi hakkndaki yaktrmalarn bizzat Cenb- Hak u szleri ile reddetmitir. O, bakasn dourmad ve bakas tarafndan dourulnad". (Jhls, 112/3) yi bilin, onlar ftiralarndan tr yle diyorlar: Allah dourdu". Onlar elbette yalancdrlar. (Sfft, 37/151-152) Cinleri Allah'a ortak yaptlar. Oysa onlar o yaratmtr. Bilmeden O'na oullar ve kzlar isnad etliler. H, O, onlarm ileri srd niteliklerden mnezzehtir. Gkleri ve yeri yoktan yaratan O'dr. O'mn nasl ocuu olabilir ki! Kendisine ait bir ei yoktur. O hereyi yaratmtr ve O, hereyi bilendir. (En'm-6/ 100-101) Bu ayetler bu konuya dair baz milletlerden aktarlan irk eitlerinin tmn iermektedir. Bunun gibi, Allah'n ocuk edinme iddiasn reddetmesi de dier semeci iliki eitlerinin tamamn kapsamaktadr. Nitekim Ccnb- Hak bu konuda yle buyurmutur: Yahudiler ve birisi iyanlar "Biz A Ih h'n oullar ve dostlaryz." dediler. De ki: "yle ise niin gnahlarnz nedeniyle Allah size azab ediyor?" Hayr, siz de O'mn yaratklarndan birer insansnz. O diledini balar dilediine azab eder. Gklerin, yerin ve ikisi arasnda bulunan hereyin mlkiyeti Allah'ndr. Dn de O'nadr. (Mide, 5/18) Sikkl'nin1 ayetin yorumuyla ilgili olarak naklettiine gre yahudiler yle derlermi: "Allah srail'e (Yakub) yle vahyetti: "Senin ocuklarn benim k ocuklarmdr. Sularn yeyip temizlemesi iin onlar krk gn atee atacam. Bilahare bir m-nadi kp; "Ben srail'den (sriloullan'ndan) snnet edilmi herkesi oradan karn! "diye baracak".
16[16]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 83-86.

Bu iddialara karlk Allah TeS yle buyurmaktadr: Allah ocuk ednmcmitir. O'nunla birlikte hibir ilah yoktur. (M'minn, 23/91) De ki: "ocuk edinmeyen, mlkte orta olmayan, gszlk nedeniyle bir yardmcs da bulunmayan Allah'a hamdolsn." Ve gerei gibi tekbir et!" (sr, 17/111) Alemlere uyarc olsun diye kulu Muhammcd'e Furkan' (hakk batldan ayrma lsn) indiren Allah'n an ok ycedir. O Allah ki, gklerin ve yerin mlk (sevk ve idaresi) O'na aittir. O bir ocuk ednmcmitir, mlknde orta yoktur. Hereyi yaratm, ona bir dzen vermi, herbirisinin lsn belirlemitir. (Furkan, 25/1-2) Rahman ocuk edindi" dediler. O, bu tr yaktrmalardan uzak ve ycedir. Hayr onlar (melekler) ikram edilmi kullardr. Ondan nce sz sylemezler. Ve onlar, O'nm emriyle hareket ederler. Allah onlarn nlerinde ve arkalarnda ne varsa (gemite ne yapm, gelecekte ne yapacaklarsa) bilir. Allah'n raz olduundun bakasna efaat edemezler ve onlar, O'nun korkusundan titrerler. Onlardan her kim "Ben O'ndan baka lahm!" derse onu cehennemle cezalandrrz. Biz zalimleri byle cezalandrrz". (Enbiya, 21/26-29) Allah: "ki ilh edinmeyin. O, ancak tek ilahtr. Yalnz benden korkun!" buyurdu. Gkierde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Kulluun da yalnz O'na yaplmas lazmdr. Siz Allah'tan bakasndan m korkuyorsuyahdi vi hrristiyanlann tl ah hakkmla syledikleri Sizi ulaan her nimet Allah'tandr. Soma size bir sknt dokunduu zaman da, yalnz O'na yalvarrsnz. Sonra sizden O .sknty ap kaldrd zaman iinizden bir grup, hemen Rab'lerine irk koarlar. Byle yaparlar ki kendilerine verdiimiz nimetlere kar nankrlk etsinler. yle ise elenin; yaknda bileceksiniz! Kendilerine verdiimiz rzklan, hibir ey bilmeyen ilahlarna pay ayryorlar. Allah'a yemin olsun ki, siz bu uydurduunuz eylerden mutlaka sorulacaksnz. an yce o Allah'a kzlar isnad ediyorlar; kendilerine ise holandk-lan erkek ocuklarnn alyorlar. (Nahl, 16/51-57) ...Allah ile birlikte baka ilah edinme: Sonra knanm ve Allah'n rahmetinden uzaklatrlm olarak cehenneme atlrsn. Rabbiniz, oullan size seti de kendisine meleklerden kadnlar m edindi? Gerekten ok tehlikeli byk sz sylyorsunuz. Biz bu anlam Kur'an'da trl biimlere evirip anlattk ki, dnp anlasnlar; fakat bu onlara, gerekten kamadan baka bir katkda bulunmuyor. De ki: "Eer dedikleri gibi O'nunla beraber baka tanrlar olsayd, o zaman teki ilahlar, Ar'in

sahibine varmak iin bir yol ararlard. (sr, 17/39-42) Ey Muhammedi imdi sor onlara; kzlar senin Rabb'ne, olanlar de onlara m? Yoksa biz melekleri, onlarn gzleri nnde dii mi yarattk?! y bilin ki, onlar iftiralar yznden diyorlar ki: "Allah dourdu". Onlar kukusuz yalancdrlar. Allah kzlar seip olanlara tercih mi etmi? Size ne oldu, ne biim hkmediyorsunuz!? Hi dnmyor musunuz!? Yoksa sizin, apak bir deliliniz mi var? Eer doru iseniz kitabnz getirin. Allah'la cinler arasnda bir soy ba uydurdular. Oysa cinler de onlarn yakalanp getirileceklerini bilirler. Allah onlarn bu tr yaktrmalarnn tmnden mnezzehtir, ycedir. Allah'n ihlsl kullan bunlarn dmdadrlar. Ey inkarclar! Ne siz, ne de taptklarnz; Kimseyi Allah'a kar kandrp yoldan karamazsnz. Siz ancak cehenneme girecek oian ayartabilirsiniz". (Sfft 37/149-163) Grdnz m o l.iit ve Uzza'y? Ve iiticleri olan teki put Mont'? Demek erkek size, kadn Allah'a m; O halde bu hakszca bir taksim. Bu pullar sizin ve babalarnzn takt adlardan baka bir ey deildir. Allah onlar destekleyen bir delil indirmetnilir. O putperestler, zunna ve nefislerinin alak nevasna uyarlar. Oysa onlara, Rab'leri tarafndan yol gsterici gelmitir. Yoksa her arzulad ey, nsann m olacak!? Son da, ilk de Allah'ndr. Allah, dilediine ve honut okluunu msaade etmedike, gklerde bulunan nice meleklerin efaati bir ie yaramaz. Ahirete nanmayanlar, meleklere diilerin adlarn takyorlar. (Necm, 53/19-27). Ccnb- Hak baka bir ayet-i kerimede de yle buyurmaktadr: Kafirler, kendi kullarndan, O'na bir para isnad ettiler. (Zuhn.it, 43/15) Baz tefsirciler "cz'en" kelimesini "nasip, ksm" oiarak aklam; dier bazlar da "Kafirler Allah'a ocuktan pay isnad ettiler" demilerdir. te yandan Katdc ve Muktil gibi yorumcular da "cz'en" kelimesini "adi" (denk) olarak aklamlardr. Her iki yorum da sahihtir; nk kafirler Allah'a ocuk isnadnda bulunmulardr. ocuk ise babasna benzer. Nitekim Allah Tel bu konuda yle buyurmutur: Rahnn': benzer olarak ileri srd kz ocuu, onlardan birine mutulandnda yz simsiyah kesilir, fkesinden yutkunur durur. (Zhruf, 43/17)

Dier bir ayette de oyie denilmektedir: Onlardan birisine dii ocuk mutulandnda... (Nall, 16/58) Onlar kz ocuunu Rahmn'a benzetirler, kullarndan kendiine bir para tasarlarlard; zira ocuk babadan bir paradr. Nitekim bu 1 z. Peygamber bu hususta yie buyurmulardr. Kzn Fatma benden bir paradr.2 Bu konudaki bir dier ayet de udur: Tul t ular cinleri Allah'a ortak yaptlar. Oysa onlar O yaratmtr. Bilmeden O'na oullar ve kzlar cad ettiler yaktrdlar. (En'am, 6/100) Tcfsirci Kelb yle demitir:3 "Bu ayet zndklar hakknda inmitir; nk onlar "Allah ile blis ortaktrlar. Bu nedenle de Allah aydnln, insanlarn, yryen ve srnen hayvanlarn biis ise karanln, yrtc kurtlarn, ylanlarn ve akreplerin yaratcsdr." iddiasnda bulunmulardr". Kafirler O'unla cinler arasnda bir soy ba isnad ettiler. (Sfft, 37/158) ayetine gelince tefsirciler yle demilerdir. "Burada ifde edilmek istenen, kafirlerin, meleklerin, Allah'n kzlar olduklarna dair syledikleri szleridir. Zira kfirler, cinler gzlerine gzkmedii iin, meleklere cin ad veriyorlard. Bu gr Mcahid ve Katade'ye aittir...4 yle de denilmitir. "Mriklerden bir ksm "Melekler arasnda cin ad verilenler vardr szgelii blis bunlardan bridir-ve bunlar Allah'n kzlardr." demilerdir"5 Kclbi c^ yle demitir. "Allah onlara lanet etsin" mrikler -h- Allah'n cinlerle evlendiini ve meleklerin bu evlilikten doduunu iddia etmilerdir. Cemb- Hak onlarn bu sama iddialarn reddetmek iin "Bilmeden ona oullar ve kzlar icad ettiler". (En'am, 6/300) ayetini gndermitir. Sa'leb de bu ayetle ilgili olarak yle demitir:7 "Bu sz syleyenler Arabiarm kafirleridir. Onlar "Melekler ve putlar, Allah'n kzlardr." derlerdi. Bundan nce de "Yahudiler "zeyr Allah'n oludur", hristiyanlarsa "Mcsh Allah'n oludur." demilerdi". (Tevbe, 9/30)17[17]

DPNOTLAR

1- bn'l-Cevzi, Tefsir, c. II, s. 318. Kurtubi, c. VI, s. 120; lin Kesir, t- l, s. 35; Cerir etTaber.Tefsir.c.VI.s. 164.
17[17]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 87-91.

2- Buhar, Sahabenin Faziletleri blm, c. IV, s. 21, 212-219; Nikah c. VI, s. 158; Mslim, sahabenin fazileti kit. c. II, s. 1903; Mesrur b. Malzme'den; Eb D.1VIK, c. II, s. 558; Timim, c. V, s. 698; Iln Mce, c.I, s. 144, h. no: 1999; Ahmed, c. I\', s. 326; Tirniiz c. V, s. 6998; Ahned c. IV, s. 5; Abdullah b. Zbeyr'den. 3- Bak. Vahid, Esbbn-Nzl, s. 216; bnl-Cevz, c. III, s. 96; Kutubi, c. VU, s. 53; Bcgav, c.]I,s. 166. 4- Ibul-Cevzi, Tefsir, c. III, s. 96; Taber, c. XXIII, s. 108. 5- bnul-Cevzi,c. VII, s. 91. 6- age, c. VII, s. 92; Taber, c. XXIII s. 108. 7- Ueavhi,c.Il,s. 166; Taber, c. VII, s. 297; bn l-Cevzl, c. III, s. 97.

Araplarn Tanr Anlaylar Hristiyanlarn Allan nanlarnn ncelenmesi ve Eletirisi

Kafir Arablav Allah Tel hakknda "Melekler Allah'n kzlardr" demilerdi; bundan baka Allah'n cinlerle hsm (onlardan evlenmi) ve (bu evlilikten doan) meleklerin O'nun ocuklar olduunu syledikleri de nakledilmitir. Sn yce Allah bir ei olmasnn, kendisinden bir para kopmasnn imkanszln bildirerek onlarn ve dier kafirlerin bu tr sama yaktrmalarn reddetmitir; nk O, "samediyet" sfatna sahip yegane varlktr. Yine buyurmutur ki; O'nun kendisine ait bir ei yoktur! (En'n, 6/101) Yukarda da deinildii gibi bir doum (meydana gelme) olaynn gereklemesi, ancak ki temel enin varl ile mmkndr. Bu meydana gelme ister, cevher ad verilen gzle grlr elle tutulur (a'yn) varlklardan olsun, isterse de araz ve sktlardan olsun, farketmez; sonu ayndr. Kald ki a'ynlardan (cevher) bireyin meydana gelmesi, ancak baba konumundaki varlktan bir parann ayrlmas ile mmkndr. Allah'n bir einin olmasnn imkanszlna bal olarak O'na ait bir ocuun olmas da imkanszdr. Kafir araplarn hepsi Allah'n ne meleklerden, ne cinlerden ve ne de insanlardan bir ei olmadn bilirler ve hibiri O'nun bir einin olduunu sylememitir. le bunun iindir ki Alhh Tel onlara bu ayetlerle delil getirmitir. Baz kafir Araplardan, Allah'n cinlerle hsm olduuna dair bir sz nakledilmitir; k bu dpedz

samalktr. Bu iddiann samal birok adan ortaya konabilir. Nitekim Hristiyanlarn "Mesih Allah'n oludur" yahudilcrin de "zeyr Allah'n oludur" demeleri de bu tr samalklar ieren tutarsz szlerdir. Ce-nb- Hak her iki kesimin de iddialarm rtp reddetmitir. u ileri srlebilir: Sradan hristiyanlarn syledikleri szler dikkate alnmaya demez. Bilginlerinin szlerinde ve dinsel kaynaklarnda yeralan bilgilere gelince ki onlar genel hatlar le yle diyorlard: "Hz. sa kelimenin uknum (rkn- asi) -ki ona Hz. Mesih'in giydii gmlek adn vermilerdi-. Yani Allah'n ocuu olma vasfn insann gmleini giydii gibi giymitir. Lht (ul-hiyyet), nst (insanlk) gmleine brnmtr". Onlar baba, oul ve Ruh'ul-Kuds'ten oluan l oluuma tek bir ilah adi verirler. Buna karlk ne sylenebilir? yle cevap verilebilir: Hristiyanlarn anlatmak istedikleri, Rab'bin var (vcud sfatna sahip), daima diri (hay) ve ilim sahibi olduudur. Burada mevcud baba; ilim, ocuk, hayat ise kutsal ruhtur. (Rh'ui-Kuds) Bu oklarnca benimsenen ve savunulan grtr. te yandan kimileri de bu forml mevcd, lim, ve kadir diye sralarlar ve "lim, kelime ve gmlek gibi giyilen niteliklerdir. Kudret se kutsal ruhtur" derler. Hristiyanlar oul alam m gelen "kelimenin" uknumun gmlek gibi giyilcblecei grnde ortaktrlar. Ancak daha sonra bu tanrsal niteliklerin nasl giyilecei konusunda ihtilafa dmlerdir. Bu iki nitelik bir (tek) cevher midir; yoksa herbin ayr ayr cevherler midir? kisi iin lek meet (rade) mi vardr, yoksa herbirine ait iki ayr irade mi vardr? Bunlarn ayrca "hul" (Allah'n insann benliine girmesi) ve "ittihad" (Allah-insan brlktelii/vahdct-i vcd) dnceleri de vardr; ittihad: k bu konudaki szleri havli elikilidir. Burada ariphru unr nhyhr/ bu konu ile ilgili geni bilgi verme imkanmz da -ne vazk ki-yoklur. Hristiyanlarn bu konudaki grleri farkl farkl olup aralarndaki ihtilaflar, tamamnn teshili imkansz denilecek kadar oktur. Bunlar Allah katndan indirilmi bir kilabdan veya gnderilmi bir resulden alnmayan akimi kullanabilen kimselerin kabul edemeyecei birtakm teorilerdir. Szgelii hrisliyan mczheblerinden Ya'kubler1 hulul ve itt-hadla ilgili olarak "Baba ve oul, tpk stteki su gibi ikisi tek cevhere (tz), tek tabiata, lek uknuma (asl) dnr" derler. Nasrriyc2 mezhebi mensuptan ise yle der: "Hayr, baba-oul iki ayr cevhere, iki ayr tabiat ve ki ayr iradeye sahiptirler. Ancak, ht (olan) varlk insan (nsl) olan varla suyun, iinde bulunduu kaba hulul ettii gibi hulul eder (etmitir)" ie yandan nc bir hiristiyan mezhebi olan Melkiye3 mensuplar da ye der: "Baba ve oul ikisi tek cevherdir. Ancak bu tek cevherin demirdeki ate misali iki rdesi, iki tabiat ve iki eylem biimi vardr" derler. Bazlar da Cenb- Hakk'n Kur'n- Kerim'de bildirdii dnceye meylederek onu savundular:

Aulolsn, "Allah, ancak Meryem olu Mesih'tir." diyenler cihette katl- olmulardr". (Midc, 5/17-72) Bunu syleyenler Ya'khlcrdir. Hmsliyanlnr "Mesih Allah'n oludur." dediler. (Tevlc, 9/30} Bunu .syleyenler Melkiye'dir. "AnduLsun Allah n iinciisiidiir." diyenler cihette kafir olduiar (Mide, 5/73) Bunu syleyen de Nastriye'dir. Ve btn bu syledikleri, hibir deer ifade etmeyen grlerdir. Ccnb-i Hak bunlardan yalnzca nc frkann sylediklerini aktarmakladr. Ancak hepsi Hz. sa'nn Allah'n olduutrplarm t/mr anlayln u sylerler. Ve zerinde grbirline vardklar emanetleri konusunda da ayn tavr taknrlar. Ayrca Mesih'i "Hak olan ilh'-tan meydana gelen hak ilh" olarak tanmlarlar. "n ncs" demelerine gelince, bu konuda Cenb- Hak Kur'an'm baka bir yerinde yle buyurmaktadr: Allah "Ey Meryem olu sa! Sen ini insanlara: "Beni ve annemi, Allah'tan baka iki ilah edinin!" dedin!? sa "H" dedi, "sen ycesin, benim iin link olmayan bir eyi sylemek bana yakmaz. Eer demi nisam, sen bunu bilirsin. Sen benim nefsimde olan bilirsin, ben ise senin ztnda olan bilmem. (Mide, 5/116) bn'l-Ccvzi "Allah n ncsdr" diyenler elbette kfir oldular." (Mide, 5/73) ayeti ile ilgili u bilgiyi vermektedir: Mfessirler diyorlar ki: "Bu ayetin ierdii anlam udur: Hristiyanlar, ul h.iye t in Allah, Hz. sa ve Hz. Meryem arasnda ortak ve bunlarn her birinin kendi bana ilah olduu yargsna varmlardr.4 te yandan Zeccc'n5 "Gulvv" kelimesini yle tanmlad aktarlmtr: "Gulvv, zulmde ly amaktr. Hristiyanlarn gulvv (haddi amalar) de "Hz. sa'ya kimisinin "Allah", kimisinin "Allah'n olu", kimisinin de "n ncs" demesidir". Hristiyan bilginler, Hz. sa'nn Allah'n olu olduuna dair yarglarn "oul" kelimesine dair anlattklaryla yorumlamaktadrlar. Her ekol de bu temel dnce zerinde gr birlii ierisindedir.18[18]

18[18]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 93-96.

Hristiyanlarn Ulhiyet Anlaylarnn Eletirisi

Hristiyanlarn szkonusu grlerinin tutarszl, salkl dnceye vurulduunda birka adan ortadadr. 1- Ne Hz. sa'nn ne de dier peygamberlerin szlerinde, Allah'n sfatn "ocuk" olarak adlandran tek bir ifade yoktur. Buna ramen onlarn Allah'n sfatn "ocuk" olarak adlandrmalar, peygamberlerin szlerini, konulduklar (kullanldklar) yerin dna karmak, saptrmaktr. Yine hristiyanSarn Hz. Mesih'ten naklettikleri "nsanlar baba, oul ve Ruh'l-Kuds adyla vaftiz edin!" szne gelince, bu fade oul kelimesi le Allah'n kelime sfatdr. Ruh'l-Kuds (kutsal ruh le de) O'nun hayat sfat anlatlmak istenmemitir; nk peygamberlerin szlerinde byle bir anlam ieren ifdelerin yeralmas kesinlikle mmkn deildir. Hristiyanlara reddiye olarak yazlan baka yerlerde bu husus genie anlatlmtr. 2- "Oul" kelimesi Allah ik var olan, Allah'a ait bir sfat mdr, yoksa zt ile kim (tek bana var olan) bir cevher midir? Eer bu kelime Allah'n sfat ise onlarn tezleri birka adan rtm olur: a- Sfat, tek bana yaratan, rzk veren, dirilten ve ldren (ilh'n kendisi) olamaz. Halbuki Mesih onlara gre yaratan, rzk veren, dirilten ve ldren bir ilahtr. Onun bir gmlek misali brnd oulluk sfat, eer tanr olamyorsa, bizatihi kendisinin de ilh olmamas akla manta daha uygundur. b- Sfat (niteleyen), mevsufsuz (nitelenen) var olamaz, dier bir deyile sfat mevsfundan kesinlikle ayrlamaz. "Allah'n kelm Mesih'in zerine (Mesih'e) inmitir, ya da "Mesih Allah'n kelimesidir" diye iddia ederler veya baka birey ileri srerlerse kendilerine yle denilir: Bu durumu (Allah'n kelmnn peygamberlere inmesi ve Allah'n onlarla konumas) Hz. Mesih ic dier peygamberler arasnda ortak bir paydadr; yani Allah'n Mesih'le konumas sadece ona tannan bir ayrcalk deildir. c- Sfat birlemez, ancak nitelenen (mevsuf) ile birlikte birse-yi brr, niteler. Bu durumda "baba" konumunuda bizzat Mesih'in olmas gerekir. Oysa hristyanlar, Mesih'in baba konumunda olmad hususunda mttefiktirler. Hristiyanlarn bu konudaki grleri birbiriyle elimekte, bazlar bazlarn tanr olan baba konumuna koymuyorlar. Bunun sonucunda da baba ile ouiun birleiminden meydana gelen

oluuma "tek ilah" adn veriyorlar. Onlarn felsefe ilhiyatlarndan bazlar - mesela Yahya b. Adiy- bu durumu una benzetmilerdir. "imdi muhasebecilik ve katiplik gibi sfatlara sahip bir kiiyi dnelim. Her sfatla ilgili hkm (zellik) ona itiir. Mesih'in durumu da bunun gibidir". Elhak, bu sylenen dorudur. Ne varki onlarn Mesih'le ilgili dnceleri buna benzetilmez; zira siz "Rab mevcuttur, diridir ve limdir" dediiniz de her sfatn hkm (zellii) ona ait olmu olur. Malumdur ki birleen (ittihad) ey eer szkonusu sfatlarla sfatlanan zt ise, sfatlarn tamam onunla birlikte kimdir. ayet br sfatla brnlrken baka sfata brnlmyorsa o zaman da bir saknca meydana gelir. Bu balamda "Zat, sfatlardan birisine brnrken baka sfata brnmemitir" deseler bu durumda da iki sfatn birbirinden ayrlmas gerekir ki bu imkanszdr. nk tek bir vasfla nitelenen varlkla kim (varlk ve anlam kazanan) sfatlar, ona srekli gereklidir, ondan hibir zaman ayrlmazlar. Oysa yaratklarn sfatlarnda durum byle deildir. Onlarda bulunan sfatlardan bir ksmnn daimi olmas ile birlikte bir ksmnn hi bulunmamas mmkndr. Her trl eksiklikten uzak yce Rabb'in sfatlarnn durumu ise bunun tersinedir. 4-Mesih'in bizatihi kendisi, Allah'n kelimeleri deildir. O'nun sfatlarndan hibirisi de deildir. O yalnzca Allah'n ke-iimesi ie yaratlm bir yaratktr. Ona "Kelim" adnn verilmesi; nceden beri sregelen eylem ba uygulanmakszn, sadece Allah'n "Kn!" (O!) emrini vermesi ile yaratlm olmasndan dolaydr. Kur'an konuyu yle anlatmaktadr: Allah katnda sa'nn durumu, Adem'in durumu gibidir: Onu topraktan yaratt, sonra ona Oi! dedi, artk olur. (li-hnrn, 3/59) te Meryem olu s,, kukulanp ayrla dtkleri ey, "hak sz olarak budur. ocuk edinmek Allah'a yakmaz. O, bu tr eksikliklerden mnezzehtir. Bir ii yapmak istedimi ona sadece Ol! der. O da hemen olu-verir. (Meryem, 19/34-35) araplarm tanr anlaylar Mesih'in bizatihi kendisinin Tevrat, ncil ve Allah'n dier kelamlar gibi "Kelamullah" (Allah'n kelm) olduu varsaylsa bile yine de Allah'n kelm deildir. Yaratclk Rab ve lahik gibi sfatlarndan herhangi bir pay da yoktur. Buna gre hristiyanlar "Mesih yaratcdr" demekle bizatihi sfat' yaratc konumuna koyma, Mesih'i sfatn kendisi klma asndan sapkla dmlerdir. Oysa Mesh Allah'n kelimesi ile yaratlm bir yaratktan baka birey deildir. Bundan baka hristiyanlarm teslis (leme) ve sfat (ilim, hayat ve vcud) ile ilgili yarglan; hulul ve ittihad dnceleri, birok adan btl, tutarsz dncelerdir. Bu tr samalklar brakp da, "Rabb'in zt- ile var olan birtakm sfatlan vardr" deseler ve hulul ve ittihad zikretmese bu syledikleri, Allah'n btn sfatlarn isbt eden (olumlayan) tm m slm anlam syledikleri szle rten tutarl bir gr olurdu. Ama, "Sfatlar, Allah'n zt ile

kim a'ynlardr" derlerse bu samalama olur. Bu szleri iie birbiriyle elien bir sr dnceyi biraraya toplamlar. Ayn ekilde Allah'n sfatlarn, yalnz sfattan ibaret saymalar da btldr; nk Rabb'in sfatlar bunlardan hayli fazladr. Szgelii sn yce Allah mevcutdur, diridir bilgi sahibidir, her eye gc yeter (kadir) dir... Onlarn, Allah'a sfat yaptklar uknumlar (asllar) sadece tanedir. Bu nedenle bu uknumu bazan vcud (var olma) hayat, ilim olarak, bazan da vcud, kudret ve ilim olarak yorumlarlar. Onlarn bu konudaki elikileri, skntlar, samalklar hayli fazladr. nk ileri srdkleri tezleri her eyden nce kendi ierisinde tutarsz ve batldr. Byle bir samal dnebilen bir kimsenin akl kabul etmez, Bunun iin denilmitir ki: "On Hristiyan bir araya gelse, onbir farkl gr ortaya kar." Bunun gibi Allah'n kelimeleri de sonsuzdur. Nitekim bu konuda yle buyurmu: "De ki: "Kabilimin sizlerini yazmak iin deniz miirekkeb olsa, Rabb'imin szleri tkenmeden nce deniz tkenir. Yardm iin bir o kadarn gelirsek bile yine yetmez." (Kehf, 18/109) Bu gr, mslmanlann, mslman olmayanlarn; Allah iradesi ile srekli konuan (miHekellim) d ir, diyen slm mmetinin gemi alimlerinin benimsedii ve savunduu grtr. Bunun yan sra ayn gr, "Allah'n sz sylemeye srekli gc yeter, ancak iradesi ile konumas, zt ile var olan hadis (sonradan meydana gelen) bir szdr; diyenlerle, "Allah'n kelm, o'nun dndaki varlklarda mahlktur, tezini savunanlarn da benimsedikleri bir dncedir. Ama: "Allah'n kelm kendi varl ile kadim (ncesiz) olan bir eydir;" "Allah'n kelam sahibi olmas sonsuzluk arzeden bir durumdur" "bunlarn hepsi tek anlam ifde eder, ancak ondan sz eden anlatmlar bir ka tane olur" grlerini savunanlarn durumuna gelince, bunlara gre bu mana (kelam) nn Allah'n dnda bir baka varlkla kim olmas imkanszdr; onlara gre Cenb- Hakk'in kelam sfat, kendi dndaki varlklarda, yaratlm anlatm biimleri (ibareler) ile kim olur. Bu tezlere gre, Iiz, Mesih'in bu ibarelerden (anlatm biimlerinin) bir para olmas imkanszdr. Bu gr savunanlarn tezlerine gre, Mesih'in Allah'n kelmndan baka bir varlk olmasnn imkansz olduu zaman, bu imkanszlk cumhur ulemann savunduu grlere gre daha da katmerleir. nk Allah'n kelimeleri yukarda da deinildii gibi, saylamaycak kadar oklur. Mesih ise bunlarn tamam deildir. Ve bunlarn tamam ile birlikte yaratlmamtr. Sadece o kelimeler arasnda bulunan tek bir kelime (Kim (ol) emri) yaratlmtr; o kadar... bundan baka szko-nusu kelimenin bizatihi kendiside deildir; nk kelime (kelam) sfatlar arasnda bir niteliktir; Mesih ise kendi zat ile var olan br kiidir. Hiristiyanlara denilecek bir baka sz udur: Sizin ilim, kelime gibi sfatlar oul, ocuk olarak adlandrmanz, bilginlerin ve dnebilen kimselerin ittifaklar ile btldr. Byle bir ifde, peygamberlerin hibirisinden de nakledilmemi t ir.

Onlar kendilerini yle savunuyorlar buna karlk: "Gerekte lim ve kelam gibi sfatlar, lim bir kiinin kendisinden meydana geldii gibi zattan da meydana gelir. Bu durumda ilim, hikmet ve kelam gibi sfatlar Allah'n ztndan meydana gelmi sfatlardr; bunun iin kelimeye 'oul' ad verilmitir. Kendilerine, savunduklar bu dncenin bir ka adan btl olduuna dir yle cevap verilir: 1- Bizim sfatlarmz sonradan var olur ve ilim renmemiz, dnmemiz ve deliller getirmemiz nedeniyle sonradan kazanlrlar. Ama Allah'n kelimesi (kelam sfat) si, ilmi, srekli zt ile kim, ncesiz (kadim) d ir. Onu tevelld ile nitelemek imkanszdr... Buna karlk iddiac, gene u iddiada bulunmaktadr: "Her nitelik nitelenen iin gerekli olup ondan meydana gelmitir; onun bir olu konumundadr." Akllara ve szlklere gre bu ddia aslszlarn aslszdr. nk insann hayat, konumas ve dier srekli kendisi ile bulunan sfatlardr; bu tr sfatlar ondan meydana gelmi, onlar onun ocuklardr, denilemez. Bu iddiaya gre Rabb'm hayat sfatnn da ondan domu ve O'nun ocuu olmas gerekir, kudret siati da yle. Eer byle deilse; yalnzca ilim ifalnn meydana gelmesi ile hayat, kudret ve dier sfatlarn meydana gelmesi arasnda ne fark var. 2- Bu iddia eer kendi zat ile kim cevher ve a'ynlarm meydana gelmeleri kapsamnda dnlyorsa, bu meydana geli iin de iki temel unsurun bulunmas gerekir; ayrca iki asldan birisinden mutlaka bir para ayrlmaldr. Oysa bizim bilgimiz, szmz, kendi zatlar ile var olan "ayn" varlklar deildir. Eer bizim bilgimiz ve kelmmz gibi nitelenenler var olan bir nitelik, belirli bir yerde var olan arazi bir varlk se, bu durumda da ancak iki temel unsurdan meydna gelir; ona ierisinde meydana gelecei bir yer (mahal) gerekir. Halbuki herhangi birimizde ilim ve kelm sfat ancak, birtakm ncekilerin olmas ile var olur. Yani fer'ler iin asl olmaldr. Bylelikle ilim ve kelm daha nce var olmayan bir yerde, bu ncekilerin fer'i olarak varlk kazanr. Eer yle derseniz: "Rab, daha nce bilmedii baz eyleri bilerek lim sfatna sahip olur; daha nce konuma (kelm) sfa-atna sahip deilken daha sonra sahip olmu olur. Byle bir iddia tm mslman ve hristyanlar katnda kfr gerektiren bir iddiadr. Sahih aklca da btldr. nk, lim sfatna sahip olmayan bir kimsenin, ilim renecei bir kimse bulunmadan kendi kendine alim niteliini kazanmas imkanszdr. Allah'n, kendi yaatt herhangi bir kimseden (varlktan) biigi edinmesi ise imkanszdr. Bunun gibi konumaktan aciz bir zatn, kendisine konuma (kelm) gcn kazandran bir kimse olmadan, bu sfat elde etmesine imkan yoktur. Zira herhangi birimizin tm bilgileri ayn anda meydana gelmiyor. nsan bilmedii eyleri gzlemleyip inceledike o eyler hakknda bilgi edinme imkanna sahip oluyor, bilmediklerini reniyor, peyderpey ilmini artryor. Hibir insanolu unu syleyemez: "nsan tm bilgileri ile birlikte doar." unu da kimse syleyemez: "nsan daha nce konuamazken kendi kendine konuan (mtekellim) bir kimse haline getirir." Aksine insana konuma gcn takdir eden, her eyi konuturan yce Zttr.

Eer hrstiyanlar unu iddia etseler: Rab; baz eylemlerinden ve szlerinden bazsn meydana getirir, ama dier bazsn getirmez. O zaman Allah'n sfat olarak belirledikleri "kelime" sfatn "oul" olarak adlandrma iddialar batl oiur. nk oul szc ile O'nun ilminden veya kelmndan bir ksmna isim verilmi olur. Halbuki onlar Mesih'in mutlak kelime olduunu, mutlak bilginin temeli olduunu iddia ediyorlard. Oysa sa o sfatn tnraplarm tam anlaylar mimden meydana gelmemitir ve onun tmne, dnebilen kimselerin ittifak ile 'oul' ad verilemez. 3- Alim bir kimsenin lmini ve kelamn onun ocuu olarak isimlendirmeye, tannm hibir lgatta rastlanmamtr. Byle bir iddia aklca da samadr. nk O'nun ilmi ve kelm, kudreti ve dier sfatlan gibidir. Eer byle bir adlandrma caiz olursa, insann geriye kaan sfatlarn ondan meydana gelen sfatlar ve herbirisini onun ocuklar olarak adlandrmak da caiz olurdu. Kaderiyeci kclamclardan her kim yle derse: "Gzlemle elde edilen bilgi, o gzlemden meydana gelmitir." Bu, onun u sz gibidir. "Doyma ve susuzluu giderme yeme ve imeden domutur." Ama bu kimse susuzluun giderilmesi ve doyma, bu eylemleri yapan kiinin olu veya ocuudur demeyecei gibi ilim de sahibinin oludur demez. nk bu tr olgular, ancak insanla birlikte gereklik kazanan arazlar ve manalardan meydana gelen durumlardr. Bu nedenle, bu tr sfatlar sahibinin ocuklar olarak adlandrlamazlar. Ama bir kimse istiare yaparak yle demesinde herhangi bir saknca yoktur: "Dncesinin ocukcaz" bu kimse u ifdeyi kullanan gibidir: "Yol ocukcazlar". nk "bns-sebil" ifadesi yolundan istiare olarak (yol olu) kullanlr. Yine su kuuna: "suyun olu" denilir. Ancak bu tr adlandrma kaytl bir adlandrma trdr. Herkese bilinir ki bu tr ifadelerle makul anlamdaki ne baba, ne ocuk anlatlmak istenmitir. Bunun gibi Peygamberlerin kullandklar ifadeler arasnda, Allah'n sfatlarndan herhangi birisini "oul" olarak adlandran hibir sz yer almamtr. Kim onlarn ifadelerine byle bir anlam yklerse, onlara yalan iftira etmi olur. Byle bir ifade ancak hiristiyan alimlerine yaktrlablir. nk onlar katnda Hz. Mesih'i ocuk olarak adlandran ifade bulunmaktadr. Bunun dnda ayn adlandrmay srail ve dier insanlar hakknda da yapmlardr. Oysa Mes, yaratlm bir kimseye verilen bir isimdir. Yaratcnn sfatlarndan hibir pay tamaz. Bu adla onun yce, keramet sahibi bir kimse olduu anlatlmak istenmitir. A- in sylendii gibi olduu varsaylsa, Allah Mesih'e kendi kalndan verdii ilim ve kelam le ilim ve kelam sahibi olsa, bu durum, dier peygamberler iin de szkonusdur. Ccnab- Hak onlara da kendi ilminden ve kelmndan ltfetmitir. yle ise sadece bu zelliini ne srerek onu Allah'n olu olarak tahssla-mann hibir anlam yoktur. Eer ilini ve kelam sfatlar onunla btnleerek bir ilah haline gelmise, o zaman ilim ve kelam sfatlar kendi kenderi le var olan cevherler olur; baba durumuna gelirlerse Mesih baba konumunda olur. ayet ilim ve kelm sfatlar baka tr cevherler olursa bu kez kendi kendisi ile var olan iki ilh meydana gelmi olur. Sylediklerinin tamam btn ynleriyle tutarsz ve sama

olduu aa kmaktadr grld gibi. 5- Bilgili bilgisiz herkes bilir ki insanlar arasnda babasz yaratlma zellii, yalnzca Hz. Mesih'e zg bir durumdur. nsanlardan babas olmad iin hristiyanlar Rabbi ona baba yapmlar. Nitekim Necrn'n hristiyanlar6 Cenab peygamberle bu hususta tartm ve O'na yle sormulard: "Eer Mesih Allah'n olu deilse, bize syleyebilir misin, kimdir onun babas?" Biliyoruz ki hristiyanlar s hakknda gerek ocukluu iddia etmektedirler. Onlarn limlerinin sylediklerinden bize aktarlan yorumlar dncelerindeki akl almaz irkinlikleri biraz olsun gidermek iindir. Yoksa, Mesih'i Allah'n olu klmann akla manta sar hibir yan yoktur. Halbuki hristiyanlarn onu Allah'n olu olarak tanmladklar, Allah'n Hz. Meryem'i hamile brakt, Allah'n onun babas okluunu sylediklerini herkes bilir. Bu ancak Allah'tan Hz. Meryem'e bir para nmesi ile mmkn olur. Oysa tm eksikliklerden mnezzeh Cenab- Hak "sa-mediyet" sfatna sahiptir. Ondan bir eyin kmas imkanszdr. Bu iddialarna bai olarak onlarn Meryem'in Allah'n ei olmasn gerekli grmler. Bu yzden Cenab- Hakk'n bildirdii gibi Hz. Meryem'i ilhlairmlardr. Bu yaktrmam! dnda Hz. araplarm 1nvr anlaylar sa'nn ocukluu hakknda sylenen szlerin manas dikkate alndnda onunla onun dndaki dier insanlar arasnda hibir fark yoktur. ocuk olma anlam onun kiiliinde bir deiime uramamtr. Dier insanlar iin ocuk olmann anlam ne ise onun iin de ayndr. Ama onlar baz Arap mriklerinin sylediklerini syleyerek Hz. Meryem'i Allah'n c klarlar. Nitekim Arap mrikleri de Allah'n cinlerle evlendiini, bu evlilikten de meleklerin doduunu sylemilerdi. Hristiyanlar, Allah seme yoluyla Mesih'i kendine evlat edinmitir, gibi bir iddia ileri srerlerse, burada fiil bir anlam szko-n usu dur. Bu grlerini rtmeye ynelik cevaplar ilerde gelecek Allah'n izni ile. an yce Allah'n Hz. Mesih iin buyurduu "O, O'ndan bir ruhtur" (Nisa, 4/7]) ayetine gelince; burada anlatlmak istenen, Allah'n bir ksmnn Hz. sa'ya intikal etmi olmas deildir. Ayetteki (min) harfi gayenin balangc iindir. u yette buyu-rulduu gibi: Gklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden bir ltuf olarak size boyun edirdi. (Csiye, 45/13) Dier bir ayet ise u: Size ulaan her nimet Allah'tandr; (Nahl, 16/53) Buradaki nimetler Allah'a nisbet edilmi veya o eyin ondan olduu sylenmiti]-. Bunun iki ekli vardr: Bir ey kendi kendi le kim "ayn" niteliinde ise, o kendinin maldr. Bu durumda (min) gayenin balangc iin kullanlr. Nitekim yce Allah Hz. Meryem ilgili yle buyurmutu: "Ona kendi

ruhumuzdan gnderdik." (Meryem, 19/17). Mesih hakknda ise: "O, O'ndan bir ruhtur." (Nisa, 4/171} lini ve kelam gibi, kendi bana var olmayan sfatlar, sahibine ait birer siar. Mesela Allah'n kelm, Allah'n ilmi, denilir. ihls ve cvbid u ayette byurulduu gibi: "De ki: Onu (Ktr'an') kutsal ih (Ruh'l-Kuds) Rabb'mn katndm hak ile indirdi." (Nah], 16/102) Dier bir ayette ise yle buyurulmu: Kendilerine kitap verdiklerimiz, onun Rabb'mn katndan hak ile indirildiini bilirler. (En'am, 6/114) Mastar kalb ile kullanlan szcklerle bazan nesneler (mcf'ul) anlatlr. Bylesi durumlarda emir olarak mastar, kendisi ile emredilen (memurun bih) kudret kelimesi, makdr (g yetirilen), rahmet mastar ise merhum (rahmet edilen) anlamn fade eder. Yani kelime ile yaratlan yine kelimedir. Szgelii Mesih hakknda "O Allah'n kelimesidir" denildiine, onun, Cenb- Hakk'm kelimesi ile yaratlm olduu, uygulanageldii zere dier insanlarn yaratld biimde yaratlm olmad anlatlmak istenir. Byle olmasayd, o zaman sa kendi zat ile bir insan olurdu, miHekellime sfat olan kelam olarak onunla var olmazd. Bunun gibi dier yaratklardan sz ederken: "O Allah'n emridir" denildiinde, bununla, Allah onu emriyle meydana getirmi, demek istenir. u ayette buyurulduu gibi: Allah'n emri geldi, artik onu acele istemeyin. (Nahi, 16/1) Azab emrimiz gelince orann stn altna getirdik, zerine de ta yadrdk... (Hud, 11/82) Rab ehad ve sameddir, blmlere paralara ayrlarak bir baka varla intikali mmkn deildir, adna ruh veya baka bir ey desek bile farketmez. Bylelikle hristyanlann, Hz. sa'nn Allah'n olu olduuna dair yanlglar btl klnm, onunda Allah'n dier kullan gibi bir kul olduu hakikat! aa km oldu. Bazan da yle denilmi: "Hristiyan toplumunun sapmasnn asl kayna, bizden nceki milletlerin lgatlarmda, Rab kavram baba kelimesi ile, Allah'n kendisini, kendisinin de Allah' Rab edinmi, Rablalrhm kul ise "oul" kelimesi ile anlatlmtr. Bu nedenle Mesih, ballarna yle tavsiyede bulunmu: "nsanlar baba, oui ve kutsal ruh (ruhl-Kuds) vaftiz edin. Bunun yan sra onlara Allah'a mn etmelerini, kuiu ve elisi olan Mesih'e inanmalarn, Kutsal ruh Cebrile man etmelerini emretmiti. nk bu isimlerin tamam!

Allah'a ve melekiyet sfatna sahip elisine ve insani olan rasulne ait isimlerdi. Nitekim bu konuda Allah yle buyurmu: Allah meleklerden de insanlardan da eliler seer. (Hac, 22/75). Cenb- Hak baka ayetlerde de Mesih'i kutsal ruhla desteklediini belirtir. Tcfsircilere gre bu Cebrail'den bakas deildir. Szgelii u yette olduu gibi: "Andolsun Musa'ya Kitab verdik, arkasndan peygamberler gnderdik. Meryem olu sa'ya da ak deliller verdik ve onr Kutsal ruh (Cebrail) ile destekledik." (Bakara, 2/87) Tefsire l erin ouna gre yette sz edilen Ruh'ul-Kuds Cebrail'dir. Bu gr bni-Abbas, Katde, Dahhk, Sddi ve dier birok tefsircinin paylat grtr.7 Bu ayeti dncelerine delil gstermiler: Biz bir yetin yerine baka bir ayet getirdiimiz zaman -Allah ne indirdiini bilir- "Sen Allah'a iftira ediyorsun" derler; hayr, oklar bilmiyor. De ki: "nananlar glendirmek; mslmanlara yoi gsterici ve mjde olmak zere onu, Ruh'ulKuds (Cebrail), Rabb'inin-katndan hak ile indirdi." (Nahl, 16/101-102) le yandan Dahhak8 bn-i Abbas'tan yle dediini aktarm: "Bu isim, Ruhu-1-Kuds, kendisi ile llerin diriltilecei melein addr." te yandan Abdurrahman b. Zeyd b. Elem,y bunun ncil olduunu sylemitir. Oysa Cenb- Hak baka yetlerde yle buyurmaktadr: le onlar o kimselerdir ki Allah kalplerine iman yazm ve onlar 107 bhs ve tevhid kendinden bir rih ile desteklemitir... (Mcadele, 58/22) ite sana da byle emrimizden bir ruh vahyetik. Sen Kitab nedir, iman nedir, bilmezdin. Fakat hiz onu bir aydnlk kldk" Kullarmzdan dilediimizi onunla doruya iletiyoruz... (iir, 42/52) Melekleri, kullarndan dilediine, emrinden (bir ) ruh ile indirir... (Nahl, 16/2) Allah'n, elilerinin kalplerini z imanla diriltmek iin onlara indirdiine (vahye) ruh adn veriyor. Allah o rih ile m'min kullarn destekliyorsa elilerini niin desteklemesin. Zira Mesih zerine selam olsun- "Ull-Azm" (azim ve irade sahibi) bir peygamberdir. Bu nedenle Allah tarafndan bir ruh ile desteklenmee, dier peygamberlerden ok daha layktr. Bu balamda yine Allah yle buyurmutur: te biz, o elilerden kimini kiminden stn kldk. Allah onlardan bir ksm ile konutu, kimini de derecelerle ykseltti. Meryem olu isa'ya da ak deliller verdik. Ve onu Rh'l-Kuds le

destekledik. (Bakara, 2/253} Allah'n Onu Ruh'ul-Kuds'le desteklemesinin ekilde olduunu sylyor Zeccc: Onu desteklemesinin balca amac unlardr: 1- Onu Kutsal Ruh'la desteklemesi, emrini ve dinini aklamas iindir. 2- Yahudiler onu ldrmeyi amaladklar srada onlarn bu [uzaklarn yok etmek iin 3- Allah onu btn durumlarda desteklerdi. Btn bu aklamalar sonucunda u aa kmtr: Hristiyanlarn (gemi milletler) kratlarnda "oul" szc yalnzca Mesih'e zg klnm bir szck deildi. Aksine onlara gre Allah Tevrat'ta israil'e yle demiti: "Sen benim k olurnsun." Mesih ise yle demiti: "Benim ve sizin babanz.." Bu sz ile o Allah' tek kendisine deil lm hrisyanlara baba yapmt. Ayrca Mesih'in dnda bakalar da Allah'n olu olarak isimlendirilmiti. Bunlardan anlalyor ki, "oul" szc (kavram) yalnzca Mesih'e zg klnmamt. Ne var ki hristiyanlar: "Mesih' tabiatyla Allah'n oludur, dierleri ise vaz' (daha sonra adlandrmak suretiyle) O'nun oludur." diyerek itiraz ederler. Kavramlar birbirinden delil getirmeksizin ayrrlar. ' Onlarn, Mesih'in doal olarak Allah'n olu olduuna danszleri ise, tutarszl ak, aklca nakilce imkansz bir yaktrmann tesinde bir ey deildir.19[19]

DPNOTLAR

1- Hristiyanlardan bir grup; uknum (asl)'a inanrlar. Geni bilgi edinmek iin bakn:?.: bn Hazm, elFasl, c. I, s. 49; ehristan, el-Milcl ven-Nihal, c.II, s. 66. 2- Hristiyan ekollerden biri; Allah uknumdan mteekkil tek ilahtr diyen Nastr nisbet edilerek bu ekole bu ac verilmitir. Bu uknum Vcud, ilim ve hayattr, bkz. bn Hazm, age, c. I, s. 49; ehristan, age, c.II, s. 64. 3- Hristiyan mezhepler den ncs. Bnara Meikye'dcn de denilir. Onlarn temel paradigmalar udur: "Kelime, sahih'in bedeniyle birleip, onun insaniliini brd." Bkz. tbn Hazm, age, c. 1, s. 48; ehristan, age, c.II, s. 62. 4- Tefsir'l bn Cevzi, c. II, s. 403.

19[19]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 96-109.

5- Ayn kaynak, c.II, s. 260. Eb Ubeyde, guluv kelimesinin anlamn yle aklam: "Guluv bitki gentik ve byklk gibi nesirlerden herbirisinde konulan snrn almasdr; Zeccc, Mecaz l-Kur'an c.I, s. 143; Taberi, c. VI, s. 24-25. 6- Bkz.Tefsirut-Taberi, c.III, s. 162-163; Vahid Esb.bCn-Nzul, s. 90-91. 7- Bkz. bnul-Cevz, Tefsir, c.I, s. 112. Katde, Suddi ve Dahhak'm bu konudaki grlerini Taber nakletmi. Ayn gr zayf sened ile ehr b. Hevebiden merm olarak rivayet edilmitir. lin Kesir tefsirinde, ayette Rhul-Kuds kavram ile amalarnn Cebrail olduuna dair Buhri'nin Resnlullah'tan naklettii, Hassan'a yapt u duadr. "Allah'n elini desteklediini gibi Hassan'i da Ruhtl Kuds'le destekle" ayn haberi Eb Davd ve Tirmiz de rivayet etmi. bkz. bn. Kesir, Tefsir, c. I, s. 122. 8- bnl-Ccvz, Tefsir, c.I, s. 113: Tnbcr, c.I, s. W bn Kesr, c.I, s. 405; Eb Ubeyde, MecazlKr'an, c.I, s. 368. 9- bnl-Cevz, c.I, s.l 13; Ta beri, c.I, s. 404; bn Kesir c.I, s. 404. 10- bni-Cevz, Tefsir, c.I, s. 112-113.

Felsefecilerin Varlk ve Tanr Anlaylar

Felsefecilerin varlk anlaylarna gelince; kinat (varlk) hakkndaki dnceleri yledir: "lem (kinat) kadimdir; varl, kendinin gerei olan bir neden (illet) den sudur etmi (meydana gelmi) tir. Ayn kadim nedenden pepee toplam on akl dokuz nefis (ruh) sudur etmitir." Felsefeciler bu tanmda szn ettikleri akl kavrann erkek, nefis (rh) kavramn ise dii olarak tanmlamlar. Onlarn kinat hakkndaki bu grlerin eriat ve akl ynnden, Kitab ehli ve Arap mriklerinin grlerinden ok daha tutarsz ve sakattr. Kur'an'n grn tutarszlna delleti ok daha ak seiktir. Felsefecilerin bu grleri birka ynden batldr: 1- Onlar cflk'm (felekler, Semlar, kimler, zamanlar), isbat-ladklar, mcerred (soyut kavramlar) ve mtharakt (ayrabilen ve ayrlabilen varlkla]-) ad altnda kategorilere ayrdklar ruhani varlklarn, ve cevherlerin kadim olduklar yargsna varmlar. Bunlarn hepsi

daima kadim ve ezel olma niteliine sahip varlklardr; kadmiyet ve ezel iye t nitelii tayan herhangi bir varln mefl (bakas tarafndan meydana getirilmi) olmas imkanszdr. Zira hadis olan bir varlk ancak mefldur. Bu btn dnrlerin katnda gereklii apak bir nermedir. lk a ve sonraki alarda yaam felsefeciler ve dier dnrler de bu nerme zerine kurmular dncelerini. Bu nermeden hareket ederek milletlerin nde gelen dnrlerinden oluan grup yle demi: "Her mmkin, vcudu mmkn olandr; ancak hadis olan vcuda getirilir" Gerei bu iken bni Sina ve onu paralelindeki dnrler "mmkn vcudun (varln) ma'll kadim", olduu iddiasnda bulunmulardr. Bu ilkeye dayanarak, "kainatn, kadim illetle ma'i kadim" olduuna, inanyorlard. Sonraki asr felsefecilerinin kinatla ilgili dnceleri ve kanaatleri, genel hatlaryla byle d. Buna karn ilk a dnrlerinden ou kinatn hudsu-na hkmetmilerdi. Bunlar Aristo ncesi felsefecileri idi ve onlarn bu grleri semavi dinlere mensub dnrlerin kinat hakkndaki dnceleriyle rtyordu. te yandan Aristo ve onun paaralelinde dnen felsefeciler kinatn kadimliine hkmederken, kinat iin onu benzetebilecekleri bir "illeti giye" (bir eyin kendisi iin yapld neden) is-bat ettikleri halde, onu meydana getiren bir "faal illet" (etken neden) isbat etme gerei duymamlar. Yukarda sz edilen akllar ve nefislerle (ruhlarla) ilgili dnceleri de, kinat hakkndaki dncelerinin aynidir; tm bu kavramlar, kendi kendi iin ge-rekii (varl bakasndan deil, bizatihi kendi kendinden) olan kadimiyet sfatna sahip varlklardr; onun iin bir illeti giyc olsa bile, kdemine zarar vermez. lk a felsefe temsilcileri olan bu simler, daha sonraki alarda yaayan felsefecilerden daha katmerli kafirdirler. Fakat burada amacmz, ilk a felsefecilerinin dncelerinin daha sonraki ada yaayanlarla ayn olmadn ortaya koymaktr. 2- Sozkonusu felsefecilerin tanr anlaylarna gelince, o da yledir: "Tanr (Rab) tektir; tek varlktan yalnzca bir baka tek sudur eder." Burada "tanrnn tek olmas, deyimi ile O'nun kesinlikle s-bt sfatlarnn olmadn, onun hakknda mteaddit manalar dnlemeyeceini; nk byle bir ey (sbti sfatlarn olmas ve mteaddit manalarla dnmek) onlara gre terkibdir. Bunun iin yle derler. "Tanr ll ve kabil (kabul eden) deildir; nk fiilin yn kabul ynnden bakadr" Byle bir anlay, terkip iin gerekli olan niteliklerin birka tane olmasn gerektirir. Bu szlerinin yan sra taaddd eden (birka tane olan) anlamlarla ilgili yle derler: "imdi u sfatlar ele alalm kil (akll) makul (akldcdilcn) ve akl (isim); ak (seven) m'uk (sevilen) ve ak; lezz (lezzetli) mtelezziz (lezzetlenen) ve lezzet., bu sfatlardan her birisi ayn zamanda dier sfattr; sfat ayn anda mevsuf (nitelenen) d ir. Szgelimi ilim sfat, kudret sfatdr; bunun gibi ilim ve irade de (niteledikleri) lim ve kadirdir, Mteahhirin (sonraki alarda yetien) felsefecilerden bazs, sfatlarla ilgili yle demi: "lim, malumdur, yni, bilgi bilinendir" Akilli bir kimse onlarn bu grlerini detayl bir ekilde inceleyip zerinde dndnde

ispatladklar 'tek'in a'ynlarda (grlp alglanabilen eyler) deil, yalnzca zihinlerde var olduu tasavvur edilebilirlii kendisine aklanm olur. Onlarn 'tevhid' ve 'sfatlar' la ilgili dnceleri ile 'terkip' kukularnn ne kadar yersiz ve tutarsz olduklar konusundan baka konularda genie sz edilmi, yersizlik ve tutarszlklar birok adan ortaya konulmutur. Buna gre onlarn dncelerini -zellikle tanr anlaylarnzerine kurduklar; "lek'len yalnzca tek sudur eder" grleri de temeli rk bir tezdir. 3- Kendilerinde "kesret ve huds" (okluk ve yaratlmlk) nitelikleri bulunan varlklarn (eylerin) tek varlktan meydana geldii hususundaki yarglar da olduka tutarsz ve rktr. 4- "Yaln tek varlk kinatla kendinden sdr eden ne biri ne de ikiyi bilmez." Bu trden iddiann herhangi bir eyde sabit olduu kesinlikle bilinmeyen bir iddiadr. 5- Onlarn varlk anlaynn temeli u idi: "Tek*ten tek varlk sudur etmitir; sudur eden tek'ten de akl, nefis ve kainat meydana gelmitir." Bu tezlerine karlk kendilerine yle bir soru yneltilebilr: "Tek varlktan yine tek olan bir baka varlk meydana gelmitir; sudur eden bu tekten yine bir baka tek sudur edecektir ayn ekilde. Bu durumda kinatta mevcud her eyin tek'in tek'ten sudur etmesi biiminde vcut bulmu olmas gerekir ki bu dpedz samalamaktan baka bir ey deildir. Herhangi bir ynden ilk sdr olan varlk kesret niteliinde bir varlk ise, iki varlktan sdr olan hibir adan tek olmayan ve kendinde okluk nitelii bulunan varlktr; yle ise tek'ten tek olmayan varlk sdr olmutur. Sonraki dnemlerde yaayan felsefeciler bu meseleler zerinde hayli atmlar. Szgelii aslen yahdi olup sonradan slm' kabul eden, "El-Mu'tcber" adl eserin yazar tanr kavramlarna iddetle kar km ve kesin bir biimde reddetmitir. te yandan bn-i Rd el-Hafd'e gre "ilk varlk'tan sudur etmiler." siam dnyasnda yaayan mlhid dnrlerin resi Nasird dn-Tusi de, bn-Rd'n dncesine yakn dnyordu. Ama o birinci (ilk) varl ikinci, ikinci varl nc iin art komutur. Mteahhirin felsefecileri Tann'nn yan sra kendi kendi ile var olan kadimiyet ve ezeliyet sfatna sahip cevherlerin ispat ve kinat da ayn ekilde ezeli varlk kabul etme hususunda ortak sapknlk ierisindeydiler. Bu anlaylarn bir tanesi bile ak manta aykrlk, Resullerin Allah katndan getirdikleri eri'at inkar esi tamakta yeterlidir. Dier dncelerini de buna eklediinizde akil ve nakile aykrln, inkarn hangi boyutlara varacan varn siz dnn. 6- Kinatta sadr olduu bilinen varlklar 'tek' varlktan deil iki varlktan sudur etmitir. Tek bana 'br'den hibir ey sdr olmaz. A'yn ve araz varlklarn meydana geli biimlerinin anlatld sayfalarda bu meseleye iaret edilmi ve okuyucularn dikkati ekilmitir. Bu balamda onlarn scakln scaklktan, soukluun bizatihi souktan, n parltlarnn gneten sadr olmas ile ilgili syledikleri "sudur teorisi" araz sudur biiminden bakas

deildir. Buna ramen yine iki temel unsurun bulunmas kanlmazdr. A'yn varlklarn baka bir a'yndan meydana gelmesi, bilinen meydana gelme biiminde gerekleir. Bu meydana gelme ileminin gereklik kazanabilmesi ancak asl konumunda olan varlktan bir parann kopup ayrlmas ile mmkn olur. Felsefecilerin akllarda, nefislerde (ruhlarda) ve kinatn eitli blmlerinde savunduklar sudur, tevelld ve ma'luliyet kavramlarnn yaln tek cevherden sadr olmu, kendi kendileri ile var olan cevherler olduklarna dair syledikleri, sudur ve tevelld kavramlar le ilgili sylenenlerin en aslsz ve en tutarszdr. nk bu dncenin temelinde "cevherler"in "tek cevher" den (atomdan) sudur ettii iddias var, ki byle birey aklla badamaz. Bir de bu yetmezmi gibi cevherlerin tek cevherden sadr olmas srasnda asl konumunda olan varlktan hibir parann ayrlmam olduu sav vardr ki, bu sav da dieri gibi salkl dnceyle rten bir dnce deildir. Szkonusu dnrlerin bu dncelerini (tm cevherlerin tek cevherden sudur eden, kendi kendileri ile var olan cevherler olduu dncesi) k parltlarnn gneten meydana gelmesi gibi birtakm arazlarn hudsne, elin hareketinden tr parmakta bulunan yznde onunla birlikte hareket etmesine benzetmeyi amalamaktadrlar; halbuki bu benzetme aslsz bir benzetmedir. nk bu benzetilen olgular, (faal illet) "etken neden" deil yalnzca szkonusu varlklarn meydana gelmesi iin arttr. Hem buradaki sadr olma tek asldan deil, iki asldan kaynaklanmtr. Sdr olan da kendi kendi ile var olan cevher deil, arazdr. Yaplan izahlar neticesinde aa kan husus udur: Onlarn savunageldikleri "aidi levelld" kavram gerek anlamdaki "Tevelld" ve "Sudur" kavramlarnn ierdii anlamdan ok uzak bir an hm iermektedir; ayn zamanda onlarn bu savlar, Arap ve h-ristiyan mriklerin sylediklerinden ok uzaktadr. Ki o Arap ve hristiyan mrikler Allah'n eylemlerini (mef'lt) Zt iin lzumlu olan ezeli nitelik konumuna koymulard. Nilekim biz eylemlerin ve niteliklerin Allah'n ztndan meydana geldiini sylemenin imkansz olduunu, Arap ve hristiyan mriklerin tanr ve varlk anlaylarn irdelediimiz blmde anlatmtk. imdi bu konumda felsefeciler; akllar, ruhlar ve yldzlar tanrlatrma iddialar yznden Arap ve hristiyan mriklerden daha kafirdirler. Semavi dinlerden herhangi birisine mensub felsefecilerin meleklerle ilgili dnceleri, onlarn bizatihi Allah'tan meydana geldii ynndedir. Bu gr, cahil hristiyanlann ve Arap mriklerinin meleklerle ilgili grlerinden daha ktdr. Yne ayn felsefeciler "duyusal (hissi) meydana gelme" teorisini ortaya atmlar ki, Allah'n samediyet sfat onlarn bu teorilerini rtr. "Akli tevelld"' teorilerine gelince, bu da dierleri gibi, hristiyanlann, kelimenin Allah'n ztndan tevelld ettii iddialarndan daha tutarsz ve rk. Felsefecilerin savunduklar grlerin rtlmesi, hristiyanlann grlerinin rtlmesinden daha nceliklidir. nk darda var olmas muhal -imkansz-kabul edilen bir eyin, darda mevcud olarak dnlmesi de imkanszdr; nk onun harite mevcudiyeti imkanszdr. Darda varl, yalnzca zihinde tasarlanabilir. Bunun asl nedeni udur: Herhangi bireyin baz ynlerden benzeri

bulunduunda, ona benzer dsal bir varln mevcud olmas varsaylabilir. Szgelii Allah'la birlikte baka bir tanr varsaylsa, o tanr iin bir ocuk farzedilse, kullardan ocuu olan herhangi birisine benzetilse ve kullardan bir ortann olduu dnlse sonra Allah hakknda byle bir eyin olmasnn imkanszl aa km olur. Muhal'n (var olmas imkansz) mevcuda benzemekten uzak klnmas durumunda Alah hakknda byle bir varsaym daha da imkanszdr. Daha nce Hristiyanlar, onlarn ardndan felsefecilerin savunduklar "vildet" (doma, meydana gelme) teorisi mrik Araplarn cahil yal udi ve hristiyanlann savunduklar, bilinen "vildet" anlayna benzemekten uzaktr. Bunun ya m sra onlarn ortaya attklar "akl videt" sav, yahdi ve Hristiyanlarn ileri srd "duyusal vildet" anlayndan daha uzak bir konumdadr. nk duyusal (hissi) meydana gelme, kendi kendisiyle var olan ayanlarda dnlebilir. Ama "akl vildet" dncesine gelince, yn varlklar konusunda boye bir meydana gelme biimi kesinlikle dnlemez. Felsefecilerin ayn balamda ortaya attklar bir dier gr de udur: "Vildet olaynn iki temel unsurdan meydana gelmesi, ite akln onaylad meydana gelme (vildet) biimi budur. Vildetin tek asldan kaynakland, bu tek asldan bir parann kopup ayrlmas ile ikinci bir eyin doduu tezleri de aklla badaan grlerindendir. Bunlarn yan sra, bu unsurlar olmadan da bireyin meydana gelebileceini ileri srmler ki, bu sahih dnce ile badamaz. Yine felsefeciler, ayanlardan, yine ayanlarn meydana geldiine, arazlarn ayanlardan meydana geldii prensibiyle kyaslayarak yeni bir "tcvcld" teorisi ortaya almlar; evet onlarn bu gr akla manta en yakn gr olduunu biliyoruz. Ama bizatihi yce Allah tutarszln aklayarak reddettii gibi bu teorileri de dier bir oklar gibi batldr. Hristiyan ve mrik Araplarn grlerine oranla felsefecilerin grleri, rtlmeye ve reddedilmeye daha layktr. Kald ki Allah, Allah'tan baka bir yarat kendisine efaati ve mabud edinen bir kimseyi aka kfir saydna gre, Allah'dan baka kendisine ibdet edilen kadim bir varlk kabul edip onu kendisi iin efaati klan bir kimse tekfir edilmeye daha layktr. Bunun gibi, bu kinatn hudsnc hkmederek ahireti inkr eden kimseyi Allah kfir olarak tanmlamtr. yle ise kinatn kadim olduu yargsna varmasnn yan sra yeniden dirilmeyi (ahireti) de inkar eden kimse Allah katnda daha byk kafirdir. -Salal selam zerine olsun- Peygamber efendimiz mmetini atee tapan Farslara ve Hristiyan Rumlara benzemekten yasaklamt. Bu balamda dnldnde O'nun, mmetini mrik Yunanllara ve mrik Hintlilere benzemekten yasaklamas ok daha nemlidir. Bunun gibi mslmanlardan kimisinin yahudilere, hristi-yanlara, Farslara ve Rumlara benzemeleri Allah ve Resl'nce k-nanmsa, mrik Yunanllara, Trklere, Hintlere ve dier

milletlere benzemeleri Allah katnda knanmaya daha layk bir davrantr. Son dnem mslmanlarnn slam'dan uzaklam yahdi, hristiyan ve dier milletlerle denenmesi, ilk dnem mslmanlarnn onlarla denenmesinden daha kt olmutur. Bunun nedeni u idi: slam'n ilk dnemlerinde ona inananlar ilim ve din ynnden daha yce ve daha yetkin kimselerdi. Onlardan herhangi birisi, slam'dan uzak milletleri temsil eden ilim adamlarndan herhangi birisi le tartmaya girdiinde mslman, dininin ve ilminin stnl sayesinde onlara galip gelirdi. Global anlamda dnldnde tm nslmanlar dinlerinin ve bilgilerinin gc ile, slm'dan uzak teki milletlere stn gelirlerdi. Son dnem mslmanlarnn durumuna gelince, dini ve ilmi ynleri, gemilerine oranla ok zayf olmasna ramen, teki milletler slam'dan, eskilerine gre ok daha uzaklamalar nedeniyle yine onlardan stn olduklar aka grlyordu. Ama son asr mslmanlar arasnda bidatlann iyice oalmas nedeniyle bu kez onlar mslmanlardan daha stn bir konuma gefelse fa ilerin varlk ve tavr anlaylar rek mslmanlarn dinlerini {yaama biimlerini) bozdular. Felsefecilerin ortaya attklar phelerin mslmanlar zerinde brakt olumsuz etki dier milletlerin zerinde braktndan daha byk oldu. Bunun gibi mslmanlarn kfir Trklerle (Tatarlar) yaptklar savan boyutlar, ayn dnemde dier kafir milletlerle yaptklar savalardan daha geni oldu. nk bu dnem mslmanlar kfir Trklerin (Tatarlar) kllar, dier milletlerin felsefecilerinin dilleri ile ilhi belaya arptrlmay hak etmilerdi. Bunun asl nedeni, aralarnda ilim ve cihad gcnn zayflamasna neden olan eksik imanl kimselerin bulunmas ve ounlukta olmalar idi. Nitekim Cenb- Peygamber -Salat ve salam olsun zerine- zamanndaki Araplarn ou da ayn durumda idi. Hristiyan, Arap ve yahudi mriklerinin grlerinin, felsefecilerin grlerinden akla manta daha uygun olduunu gsteren dier bir rnek de udur: Arap, yahud ve hristiyan mrikleri, Allah gkleri ve yeri, rade ve kudreti ile alt gnde yaratt, diyorlar. Halbuki felsefeciler gklerin ve yerin yaratlmasnn alt gnde olduunu kabul etmek yle dursun, gklerin ve yerin (kinatn) hdis.olmad-n, sylyorlar. Daha sonra mslmanlarn arasna kararak onlarn orjinal din dncelerini bozmak, kavram dnyalarnda kargaa meydana getirmek iin, ilk sylediklerini biraz yumuatarak bu kez alemin muhdes (sonradan yaratlm) olduunu sylyorlard. Ne ki kinatn huds ile onun kadim bir illet ile makul olduunu anlatmak istiyorlar. Bu hali ile onlarn syledii, yine onlara ait olan "Kainat Allah'tan meydana gelmi" gr ile ayn dzlemdedir. Kald ki her iki anlayn ne gereklii ne de dnlebilirlii szkonusudur. Dier bir rnek u; Arap, yahudi hristiyan mrikleri, oklar meleklerle eytanlar ayn trden varlklar saysa, Allah'a itaat snrlarnn dna kan melekleri, Allah'n makamndan indirdiini ve bu melein eytana dntn kabul edip blis'in, cinlerin babas olduunu; yine cinlerin yiyip iliklerini, evlendiklerini, ocuk sahibi olduklarm inkar iseler bile kavram olarak meleklerin varln kabul ederler. Buna karlk felsefecilere gre, akllar ve nefisler (ruhlar) olarak kabul etlikleri ya da yararl eclcr obi cisimlerle birlikle var olan arazlar cinsinden olabil-

meleri dnda meleklerin hibir gereklii yoktur. Cinler konusunda da durum ayndr. Kitap ehli milletler ve mrik Araplar cinlerin varln kabul ederken felsefeciler etmezler. Felsefeciler eytanlar, olumsuz ve zararl gler olarak tanmlarlar. Bundan baka kitab ehli milletler ve mrik Araplar Allah'a dua ederler, O'nun, dualarn duyduunu ve dileklerine karlk vereceini kabul ederlerdi. Oysa felsefecilere gre Allah kinatn ayrntlarn bilmez. Hi kimsenin duasn duymaz, hi kimsenin dileini cevaplamaz. Kinatta yldz ve gezegenlerin hareketleri dnda bir eyin meydana gelmesi iin hibir neden yoktur, kinatta hibir ey meydana gelmez. Onlara gre dua yle etkili olur; nk dua, ntk nefsin {ruh) kinatn madde-i asliyesinde (heyl) tasarrufta bulunmasdr. Bu konu ile alkal Cenb-i PeygamberJden u hadis Eb H-reyre aracl ile aktarlmtr. Resulullah (s) yle buyuruyor. an yce Allah yle dedi: "nsanolu bana svd, oysa bu ona yakmazd; insanolu beni yalanlad, halbuki byle davranmak ona yakmazd. Bana svmesi; "Ben lek (ehad) samed, dourmayan olduum ve hibir ov benim dengini olmad halde ocuk edindiimi" sylemesidir; beni yalanlamas ise: "Allah ilk once dnyada beni var ellii gibi, ahiretfc lekrak yaratmayacaktr" demesi; oysa lk yaratmak onu tekrar diriltmekten daha kolay deiidi bana. ' Bu itham her ne kadar kesinlikle kafir Arablara ynetilmi ise de u ayette buyurulduu gibi ayn ifadeyi ve ayn isnad kullanan herkes iin de geerlidir. nsan, ldm zaman m diri olarak karlacam? diyor. (Meryem, 19/66) Bu ayetten itibaren la u ayete dek ayn konu ilenmitir. Rahman ocuk edindi!" dediler. Andolsun siz ok kt bir cesaret gsterdiniz. Neredeyse o szn dehetinden gkler atlayacakt (Meryem, 19/80-90) Bu ve dier ayetle daha nce geen kuds hadis mriklerin yansra szkonusu felsefecilere de hitap etmektedir; hatta felsefecilere olan hitabnn daha ncelikli olduu sylenebilir; nk onlar ilk yaratl olgusunu kabul etmedikleri gibi ahirette yeniden diritilmeyi de kabul etmemektedirler. Szgelii "Allah yaratma lemine ilk nce gkleri ve yeri yaratarak balad. nsanln ilk yaratlan da Hz. Adem (a.s) idi" demezler.

Felsefecilerin "Allah ocuk edindi!" diyerek ona svmelerine gelince; onlara gre kainatn tm Allah'n zat in gerekli ve O'nun zt ile malldr, bu gereklilik, ocuun, babasnn ztna gerekliliinden daha nemlidir. nk bir babann kendisinden ocuk meydana gelmesi hususunda kiisel seimi ve kudreti vardr. Halbuki felsefecilerin kansnca kinatn, Allah'n ztnn var olabilmesi iin gereklilii konusunda ne irdesi ne de gc vardr; hatta O'nun byle bir gereklilii kendisinden uzaklatrma imkan bile yoktur. Grld gibi onlarn "tevelld" dncesinin tutarszl halk arasnda mevcud tevelld olgusundan daha ardr. Evet onlar "Allah kudreti ile ocuk edindi" demiyorlar; nk onlara gre Allah, kinatta hibir eyi deitirmeye kadir deildir. Aksine Allah bir ey yapamad in, bu gereklilik onun iin hakiki bir gerekliliktir. Bu gereklilik olmazsa O'nun varlndan bile sz edilemez. Felsefeciler, Allah' "illet ve mall" olarak adlandrsalar bile, incelemeci ilim adamlarna gre bu dnme yntemiyle mu-hassl (yaratan, meydana getiren) varla ulamalar mmkn deildir. Grld gibi felsefecilerin grlerindeki sylediklerinden daha byk boyutludur. tutarszlk ve eiki, hristiyanlarn

te yandan bir grup kelama, felsefecilerin "llet ve ma'll" konusundaki grlerini, onlarn dndaki hrisliyanlarn "ba-ba-oul" kavramlar e ilgili dnceleri ile ayn trden olduunu sylemitir. Kelamcilar bu tesbitlcri ile, knanma hususunda felsefecilerin de hristiyanlarla ayn dzlemde olduklarn anlatmak istemiler. Oysa bu tesbit byk bir yanlgdr. Bu balamda hristiyanlarm felsefecilerden daha iyi olduklar bile sylenebilir. Szgelii onlar arasnda slm'a en yakn szler syleyen felsefecilerin grleri incelendiinde; mesela bunlardan birisi olan bn-i Rd El-Hfid'in amacnn Rabb'in, kinatn varlnda fail (yapan, etken) deil art olduunu anlatmak olduunu grrsn. "Hakikt ehli" olma iddias ile onlarn yolunda yryen bn Arabi ve bn Seb'in gibi dinsiz ve ateist (mlhid) sfilerin durumu da onlarn ki gibidir. Onlarn grlerinin hakikati udur: "Bu kinat ezeli ve varl kendi iin gerekli (vcib) tir; kendinden baka yaratcs, yapcs yoktur." Dier bir grleri de udur: "Varlk birdir." Bu szlerinin alm udur: "Varlklar aleminde bir baka varl yaratan g yoktur." Bundan baka "Ahret""Peygamberlik" ve "Tevhid" kavramlar hakknda syledikleri, doruyu sylemek gerekirse yahudilerin, hristiyanlarn ve putperestlerin sylediklerinden ok daha ktdr. Btn bunlar yetmiyormu gibi bu adamlar bir de, putlarn bir ksmn ibdet edilmeye layk grmeden kinattaki tm putlara tapmay caiz grmektedirler.20[20]

20[20]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 111-122.

DPNOTLAR

1- Buhar, Kitab'l-Tefsir, c.VI; Eb Hrcyre'den; Nes-, Ceniz bl. c.IV, s. 112; Ahmed, Msned, c.H, s. 317- 350-390.

Yeni Kelamclan Vark ve Tanr Anlaylar

Kur'an ve Snnet Inda Kelamclann Eletirisi

Yeni kelamciardan kimisi, hlas sresini delil gstererek Tanr anlayn yle dile getirmi: "m yce Rab cisimdir." Him b. El-Hakem ve Muhammed b. Kerrm ve dier baz kelamclar bu dncenin doruluunu onaylamlar. Kimisi de bu gr reddederek kendi tanr anlayn yle tanmlam: "Rab cisim deildir." Cehm b. Safvn, Ebu'l-Hzeyl El-Allf gibi nl simler, bu grten yana olanlardan birka. Allah'n cisim olduunu savunanlar, tezlerinin gerekesini yle aklamlar: "ihlas sresinde belirtildiine gre Allah "Sa-med"dir. Samed, kendisinde boluk bulunmayan varlk anlamndadr. Boluun bulunmamas durumu yalnzca dalar, kayalar, tatan yaplm stunlar gibi younlam (kat) cisimlerde szkonusudr. Nitekim meleklerle ilgili olara u tanmlama yaplmt: "Melekler sameddir; bu niteliklerinden tr kendilerinden bir eyin kmad sylenir. Onlardan bir ey kmad gibi, bir ey de girmez onlara; ne yerler ne de ierler." Bu tr niteliklerin reddi (yeme-ime, girme kma) ancak cisim olan varlklar hakknda dnlr." Savunmalarn yle srdryorlar: "Saned kelimesinin kk toplanma anlamm gelir. "Tasrnt-dVl-nl" (mal toplamak) cmlesi bu kkten tretilmitir. Ru nitelik de yalnzca toplanan cisimler hakknda dnle-bilir." Bu dnceyi rtenlere gelince onlarda ayn argmanlar kullanyorlar fakat farkl yorumluyorlar. Szgelii onlar Samed kavramn yle tanmlyorlar: "Samed, blnmesi ve paralanmas caiz olmayan varlk demektir; oysa kinatta bulunan her cismin blnp paralanmas caizdir."

Yine ayn grup "chad" kavramn da yle tanmlamlar: "Ehad, paralara blnmeyi kabul etmeyen varln niteliidir. Halbuki kinattaki her cismin paralara blnp ayrtrlmas caizdir." Bu tanmlamalarn ardndan, Allah'n cisim olduunu syleyenlere u itiraz yneltiyor ve soruyorlar: "Sz, tanr cisimdir" dediiniz zaman bunun anlam udur: "Tann tek cevherler (atomlar) ya da madde ve biimlerin bileiminden mrekkep bir cisimdir. Kendi dndaki varlklarn bileiminden meydana gelen varlk, onlara muhtatr. Oysa, Ihls suresinde buyrulduu gibi Allah sameddir, samed ise 'kendinden bakasna gereksinmesi olmayan varlk', demektir. Bu durumda, mrekkep varln samediyet sfatn tamas szkonusu deildir." imdi bu noktada bu gruplardan birincisine yle bir cevap verilebilir: Tm eksikliklerden uzak an yce Allah'n paralarn bileiminden meydana gelen mrekkep bir varlk olduu, bu nedenle blnmeyi, paralanmay ve ayrmay kabul ettii ynnde varlan yarg, akl ve eriat asndan btldr. nk herey-en nce bu yarg, geride de denildii gibi Allah'n samediyet sfatna aykrdr. Bu ifade ile ister "Allah nceden paralar halinde idi, sonra bir araya getirildi, aniam ifde edilmek stensin, isterse insan-ve cisimlerden meydana gelen dier varlklarda olduu gibi, ezelden beri bir araya lopfanml fakat szkonusu cisimler gibi kendini meydana getiren paralarn birbirlerinden ayrlmayeni kehmalarn varlk ve tttrr anlaylar lan mmkndr anlam karlsn, sonu deimez. nk nsan yaratlndan itibaren btn organlar bir arada olsa bile baz organlarnn bazsndan ayrlmas mmkndr. Oysa btn eksikliklerden mnezzeh, m yce Allah byle bir nitelie sahip olmaktan uzaktr. Bu yzden biz elinizdeki bu eserin, yazmna Allah'n samediyet niteliinin mkemmelliini sunmakla baladk. nk zatndan baz paralarn hepten yok olmas, bazlarnn nceden var olduu halde sonradan yok olmasnn caiz olmas yokluu ve yok olmay kabul eden bir varln zat ile var olan vacip varlk olmas, kadimiyet ve czeliyel niteliklerini tamas imkanszdr. nk kdemi zorunlu olann, ademi (yokluu) imkanszdr. Srekli nitelenegcidii ve ztnn gereklerinden olan sfatlarnn durumu da ayndr. Bu durumda, melzum (kendisine gerekli olan) la birlikte yok olmann dnda, lzm tek bana yok etmek imkanszdr. Bu balamda seleften kimi alimler "Samed" kavramn yle tanmlamt: "Samed: Srekli olan, yaratklar tamamen yok olduktan sonra bile varln devam ettiren varlktr." nk bu nitelik "samediyet'in" gerekliliidir. Eer bir varlk yokluu kabul ederse, Samediyet sfat onun iin gerekli deildir. Samediyet sfatnn olmamas cz olmas durumunda arlk samed sfatnn reddedilmesi ancak samediyet sfatnn onun zatnda bulunmamasnn caiz olmas halinde olur. te bu imkanszdr. Bunun gibi samediyetin, bizzat Allah'n zt iin gerekli grlmesi, o nitelik O'nun ztna lzumlu olmas ile mmkndr. Zira bu jzmluluk, o niteliin yokluuna aykrdr. Kald ki samediyet Allah'n zat iin ezelden ebede kadar gerek grlmtr. Yani daha nceden yok iken sonradan kazanlm bir nitelik deildir. Allah byle bir yanl anlaytan mnezzeh ve ycedir. Samediyetin daha sonra kazanlan bir nitelik olmas, Allah'n zatn meydana getiren paralarn

nce ayr olduklar halde daha sonra bir araya toplanm olmasn, O'nun muhdes, mef'l ve masn'u (bakas tarafndan meydana getirilmi] olmasn gerektirir. Tm bu nitelikler Allah'n deil mahluklarn nitelikleridir. Kdem sfatyla muttasif yaratc ise, ma'dum (yokluk geirmi) mef'l yada herhangi bir adan kendi dnda bir bakasna muhta olmas mmkn deildir. O'nun ztna bu tr yaktrmalarda bulunmak caiz deildir. Allah'n ezelden saned olduu ebede kadar samed kalaca hepinizce biliniyor. yle ise: O ayr idi, sonra birletirildi; O'nun paralarn birbirinden ayrmak gibi fadeleri kullanmak caiz deildir. Aksine ondan hibirey kmayaca gibi, O'na bir ey de girmez. Allah'n zat hakkndaki bu tesbit, snnisiyle bid'atsyla tm mslmanlarm gr birliine vard bir tesbittir. Aralarndan bazlar cahilliklerinden veya, bu meseleyi bilmediklerinden tr bunun tersini sylese bile, bu byledir. Byelerinn sama sapan hayallerinin, bir d-nceymi gibi ele alnp tesbit edilmesi, deerlendirilmesi gerekmez. Tm msman gruplar arasnda, Allah'n domu veya baba olduunu, syleyen hi kimse yoktur. Evet, baz kafirlerin byle sylediini, slm'a inanm birtakm felsefecilerin, "tevelld" ve "tatil" konusunda, onlarn sylediklerindendaha ktsn sylediklerini biliyoruz. Allah'n sfatlarnn sbat meselesine gelince; O'nun hirette grlmesi, Kur'an vb. vahiy rn kitap ve sayfalar aracl le konumas, kelamnn muhluk olmamas... te bu gr sahabe, iman ve ihsan zere onlarn izinden giden tabin, mslmanlarm dici" mamlar, tm gruplarn snnet ve cemaat ehli olanlarnn benimsedii yegne grtr. Bu gre ters den slm mezheplerinin en mehurlar Cehmiye, Mu'lczle mezheblcrinn yanm felsefe ve btniyecilerden ou kimselerdir. Onlar Allah'n sfatlar hakkndaki grlerini yle dile getirmiler: Allah'n zt hakknda birtakm sfatlarn varln isbt etmek O'nun cisim olmasn gerektirir; oysa cisim deildir O. Bu nedenle O'nun iin bu tr sfatlarn varl isbat ve kabul edilemez. Devaml diyorlar ki: "Sfatlar konusunda akla ve manta uyan gr, onlardan herbrisinin cisimle var olan araz kavramlar olduklardr. Allah'n sfatlar konusunda da ancak byle dnmek, onlar byle deerlendirip tanmlamak mmkndr." Szgelii diyorlar: "Ru'yet (grme) konusunu ele alalm. Bu sfat ancak gzlemleme ile dnlebilir. Gzlemleme eylemi ise yalnzca, gzlemlenebilecek varln belirli bir yer de olmas halinde mmkndr. Belirli bir tarafta bulunan varlklar ise yanhzca cisimlerdir." Ve szlerinin sonunu yle getiriyorlar: "imdi bu durumda Allah'n zt ile kim olan kelm vb. sfatlan olsayd, O'nun cisim olmas gerekirdi. Zira O'na nisbet edilen kelm sfat, ancak O'nun ztndan bamsz mahluk olur." Yukardan aa sralanan bu kavramlar mam Ahmed'in "El-Mihne" adl kitabnda onlarla tartt kavramlardr. Szgelii "teesim" (Allah'n cisim olmas) tezini reddetmekle beraber "Kur'an'm mahlk olduuna" delil getiren ve onu savunanlarn banda, kelmclann ileri gelenlerinden, Hseyin En-Neccar'n rencisi Eb sa Muhammed b. sa Bergs gelir. Bundan baka yine kelmclann nde gelen isimlerinden bn Eb Dvd, Basra, Badat ve dier slam beldelerinde yaayp da: "Kur'an mahluktur" grn savunan kelamclardan bulabildiklerini mm Ahmed'in yanma topluyordu. Baz mslmanlarm sand gibi bu dnce yalnz Mu'tezile mezhebinin savunduu bir dnce

deildi. Aksine bu dnceyi benimseyen kelmclann ou Mu'tezile mezhebine bal deildiler. Szgelimi nl kelamclardan Bir El-Merrs, Mu'tezili deildi. Mesela "Kur'an mahluktur" yargsnda bulunanlar arasnda Neccriye mezhebine bal kelamclar da vardr; rnein biraz nce ad geen Bergus bunlardan birisidir. Darrriye mensubu vardr: Mesela imam afii ile tartan Hafs El-Perd, Darrriye mezhebi mensubu bir limdi. Murci'e mensubu olan vardr; Bir El-Merris ite bunlardan birisi idi. Bunun dnda szkonu-su dnceyi benimseyen kelamclardan kimisi saf Cehmiye mensubu, kimisi Mu'tezile mensubuydu. Ama biraz nce ad geen bn Eb Dvad MuUvji deildi, Allah'n .sfatlarn reddeden Cchmiye mensubuydu. Evet Mu'tezilelcr de Allah'n .sfatlarn kabul etmezler. Ama Ceh m iyelerin reddedileri Mu'teziclcrc oranla daha kapsamldr. Szgelii Bcrgs Allah'n kelam ifaln reddederken u argman kullanm: "Eer Allah konuuyor ve kelm sfat O'nn zt sayesinde varlk kazanyorsa mutlaka o cisimdir." Bcrgs'n bu delili rtlmtr. Selef ulemasndan mam Ahmed ve O'nun gibileri, cisim ve benzeri kavramlar bizzat kclamclarn uydurduklarn, onlar arasnda baz topluluklarn Ailah'in sfatlarn reddettiklerini, bu reddedi eylemleri ile Allah ve elisinin isbt ettiklerini reddetme; buna karn bir grubun da szkonusu nev-zuhur (yeni uydurulmu) kavramlar kabul ettiklerini, bu kabul eylemleri ile Allah ve elisinin reddettiklerini ispatlama amacna ulamak istediklerini biliyorlard.21[21] Bu Gr Savunan Gruplarn Eletirisi

Allah'n sfatlarn reddetme hususunda birinci yntemi ilk kez kullanan Cehmiyc mensuplardr. Daha sonra ayn yntemi Mu'tezile ve bid'at ehli dier mezhepler kullanmlar. Szgelii bu gruplar, Allah'n sfatlarn red eylemine, onun cisim olmasn reddedile balyorlar; bundaki amalan, msimanlann, onlarn asl amalarnn, Allah' noksan sfatlardan tenzih etmek olduunu sanmalarn salamakt. Halbuki bu eylemleriyle varmak istedikleri netice Allah'n, hirette grlmeyecei, Kur'an vb. vahiy aralar ile konumayaca ama kendine ail kelm bakasnda yarataca, bundan baka kendisi ile kim ne ilim, ne kudret, ne hayal ne de bir baka sfata sahip olmad noktasyd. Byle br ortamda mam Ahmed "Er-Red Alel-Cehmiye vez-Zendka" (Cehmiyc ve Zndklara Reddiye) adl risalesinin giri ksmnda yle demiti: "Peygamberlerin arasnn kesildii her dnemde, srekli ilim ehli kimseler bulunduran Allah'a hamdolsun. Zira o limler bylesi zamanlarda sapkla deni hidayet yoluna davet ederler. Zalimlerden ve sapklardan grdkleri zulme ve kencelere katlanrlar. Allah'n kitab ile, cehaletin l haline getirdii insanlar diriltir, cehaletin krletirdii kimseler o Kitb'n ile aydnlatrlar, grmelerini salarlar. blis tarafndan katledilen nice insanlar vardr ki, onlar ihya etmiler; nice sapklk bataklna batanlarn hidayetlerine vesile olmular.

21[21]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 123-128.

Onlarn insanlar zerindeki izleri ne kadar gzel, buna karlk insanlarn onlara kar davranlar ve onlarn zerinde braktklar izleri ne kadar irkin!.. O limler ki arya kaanlarn tahriflerini, batldan yana olanlarn araklama-intihal giriimlerini, bid'at hareketinin bayraktarln yapan, fitne bulutlarn ykselten cahillerin tutarsz yorumlarn Allah'n Kitb'mdan her zaman uzak tutmular. Btn bu olumsuz niteliklerin sahipleri Kitab konusunda ihtilaf etmiler, ayrla dmler, bizzat Kitab'm kendisine muhalefet etmiler; Ktab'a ters dme hususunda grbirtii etmiler. Bilgisizce Allah'a iftira atmlar; O'nun ve Kitb'nn hakknda konumular. Kelm konularda "mteabih" kavramlarla konumu; bilgisiz insanlara tuzaklar kurup, bu mteabih kavramlarla onlar kandrp kendilerine benzetmiler.. "Sapklarn fitnesinden Allah'a snrz." kinci yntem ise Hiam ve ballarndan nakledilen yntemdir; onlar Allah'n, bizzat kendisine isnad edilen noksan sfatlardan ve yaratlmlara benzemekten kendisini tenzih ettii sfatlar ve yaktrmalar isbt etmiler. imam Ahmed ise szkonusu risalesinde Peygamberlerin, onlara uyanlarn yntemini kullanarak onlara karlk vermi; ardndan u ayetleri buyuran Allah'n ipine smsk yapmt: Ey inananlar, Allah'tan O'nun anna yakr biimde korkun ve ancak miisliimanlar olarak ln. Ve topluca Allah'n ipine yapn, ayrlmayn. (Al-i mran, 3/102-103) nsanlar bir tek mmet di. Allah elileri, mjdeciler ve korkutucular olarak gnderdi. Anlamazla (ayrla) dtkleri konularda insanlar arasnda hkmetsin diye o peygamberlerle beraber hakikatleri bnyesinde tayan Kitap indirdi. Oysa kendilerine Kitap verilmi olanlar, kendilerine apak deliller geldikten sonra, srf aralarndaki ekememeziik yznden o Kitap hakknda ayrla dtler. Bunun zerine Allah, kendi zniyle nsanlar, onlarn zerinde ayn-la dtkleri hakka ulatrd. Allah dilediini doru yola iletir. (Bakara, 2/213) Elif Lam Mim Sd. Bu, sana indirilen bir Kitb'dr. Onunla insanlar uyarman ve inananlara hatrlatman hususunda yreinde bir sknt olmasn. Ey nsanlar Rabb'inizden indirilene uyun, O'dan baka dostlara (velilere) uymayn. Ne kadar az dnyorsunuz! (Araf, 7/1-3) ... Benden sze bir hidyet geldiinde kim benim hidyetime uyarsa o, sapmaz ve skntya dmez.. Ama kim benim zikrimden (hidayet kayna olarak gnderdiim Kr'an'dan) yz evirirse, onun iin de dar bir geim vardr. Kyamet gn onu kr olarak hasrederiz. Rabb'im, der, niin kr hasrettin beni. Halbuki ben grrdm. Allah bmrd ki: "te byle sana da bizim ayetlerimiz geldi, sen onlar unuttun. Bugnde sen yle unutulursun." (Th, 20/123126) Ey inananlar, Allah'a, Resul'ne ve sizden olan idare sahiplerine itaat edin. Eer herhangi bir hususta ayrla drseniz, Allah'a ve hiret gnne inanyorsanz, onu Allah'a ve Resl'nc

gtrn. Bu, daha iyi ve netice ynnden de daha gzeldir. (Nisa, 4/59) Ky inananlar Allah'n ve Resl'nn huzurunda ne gemeyin. Allah'tan korkun phesiz Allah iitendir, bilendir. P.y inananlar, seslerinizi, peygamberin sesinin stne karmayn, birbirini/.le yksek s'esle konutuunuz gibi, onunla da yle yksek sesle konumayn. Yoksa farknda olmadan amelleriniz boa gider. Allah'n elisinin huzurunda seslerini ksanlar, yle kimselerdir ki, Allah onlarn kalplerini, takva iin imtihan etmitir. Onlar iin mafiret ve byk bir dl vardr. (Hucurt, 49/1-3) unlar grmyormusun: kendilerinin, sana indirilene ve senden nce indirilene inandklarn sanyorlar da hakem olarak tta bavurmak isliyorlar. Oysa onu inkar etmeleri kendilerine emredilmiti. Seylan da onlar iyice saptrmak isliyor. Onlara; "Allah'n indirdiine ve Peygamber'e gelin." dendii zaman, munalkiarm bsbtn senden uzaklatklarn grrsn. Kendi iledikleri eylemleri yznden balarna bir bela geldiinde sana gelip "biz iyilik etmek ve slah etmekten baka bir .ey istemedik" diye Allah'a nasl da yemin ederler!. Allah onlarn kalplerinde olan liiyor. Onlara aldrma. Onlara t ver ve onlarn ilerine tesir edecek gzel sz svle. Biz hibir peygamberi, Allah'n izniyle taat edilmekten baka bir amala gndermedik. Eer onlar, kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler, Allah'tan gnahlarn balamasn isteselerdi, elbette Allah', tevbeleri kabul eden ve rahim bulurlard. Hayr, Rabb'in hakk iin onlar aralarnda kan tartmal ilerde seni hakem yapp sonra da senin verdiin hkme gnl holuu le raz olup tam anlamyla teslim olmadka inanm olmazlar. (Nisa, 4/60-65) te benim dosdoru yolum b, ona uyun baka yollara uymayn ki, szi O'mtn yolundan ayrmasn.. (Enam, 6/153) Dinlerini para pare;, edip, grup grup oanlar var ya, senin onlarla hibir alkan yoktur. Onlarn ii Allah'a kalmtr. Sonra yaptklarn Allah onlara haber verecektir. (En'm, 6/159) Sen yzn Allah' birley.ci olarak doruca dine evir; Allah'n yaratma yasasna uyana dn ki, o, insanlar ona gre yaratmtr. Allah'n yaratmas deitirilemez. te dosdoru din budur. Fakat insanlarn ou bilmezler. Yalnz O'na ynelin ve O'ndan korkun; namaz kln ve Allah'a ortak koanlardan olmayn. Onlar dinlerini parampara ettiler ve kendileri de blk blk oldular. Her grup kendi yannda olan (bilgi) ile sevinmektedir. {Rm, 30/30-33) O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiini, sana vahycttgimizi, brahim'e, Musa'ya ve sa'ya tavsiye ettiimizi eriat yapt. yle ise dne sk skya balann ve ondan ayrlmayn." (ura, 42/13) Bunlar ve bunlarn benzen dier naslar Allah'n, hakk, btldan ayrdetmek, insanlarn ayrla dtkleri konulan aklamak, insanlarn, Rab'Ieri katndan kendilerine indirilen vahye uymalarnn gerekliliini bildirmek, tartmaya dtkleri meseleleri Allah'a ve Resl'ne gndermelerini belirtmek iin peygamberler gnderdiini, kitaplar indirdiini ortaya koymaktadr. Km elilere ve onlarla indirilen ilhi kitaplara uymazsa o katksz mnafktr.

Kim peygamberlerin getirdikleri hidyete uyarsa artk sapkla ve skntya dmez. Ama km de bu hidayet kaynandan yzevirirse kyamet gn kr, sapk, ak ve azab edilmi olarak hasredilir (toplanma yerine getirilir). Ayr ayr gruplara blnerek dinlerini parampara edenlerden de Allah ve Resul uzaktr. Grld gibi mam Ahmed bu yntemi kullanarak Kitb ve snnete smsk yapan, Rab'lerinden kendilerine indirilene uyan snnet ve cemat imamlarndan seleflerinin yoluna uymutur. Bu yol ve yntemin genel zellikleri unlardr. Allah'n isim ve sfatlar szkonusu olduunda bakarz: Rab, kendi Kitb'nda, kendisi iin isbatladin grdmz isim ve sfat biz de isbatlarz. Kendinden reddettiini ise biz de reddederiz. Bundan baka Kitap ve snnette yer alan ve Allah'n sfatlarn isbat eden kavram bulunduunda o kavram da kabul edilir. Ktap'ta reddedildii grlen her kavram aynen reddedilir. Bir de u durum szkonusu: Ktap'ta snnette, sahabe, tabin ve dier slam limlerinin szlerinde kabul veya red baznda herhangi bir ifadeye rastlanmayan, ama insanlarn tartmalarna konu olan kavramlarla kar karya gelindiinde, bu tr kavramlar, anlamlar gerei gibi yorumlamncaya kadar ne kabul edilir, ne de reddedilir. Kavramn ierdii anlamdan, Allah'n kendisi iin ispatlad bir nitelik anlam karlabilirse ispatlarz; Rab kendisinden reddettii nitelik anlam karlrsa, reddedilir. te yandan hakkn ve batln ispatland veya rtld, hak ve btl ok genel, ifdelerle anlatlan, ifadeyi kullanan kimse kavramn ierdii anlamn tamamn deil bir ksmn kullandnda, insanlara onun neyi anlatp neyi anlatmadm kesin anlayamadklar trden kavramlarla karlatmzda, bunlarda dierlerinde olduu gibi mutlak olarak ne kabul edilir ne de rtlrler. rnein "cevher," "cisim," "tehayyz," "cihet" ve bu anlam ieren dier kavramlar. Bu kavramlarn kabul veya redd konusunda birazck konuan nice insan vardr ki, o kavramlarla gerei anlatmak istedii halde btln penesine dmekten kurtulamamtr. Selef ulems ve dier mehur imamlar, batl ve yalan iermesi, bilgisizce Allah'n hakknda konumaya srkledii iin bu tr uydurma kavramlar kullanmay pek ho grmemiler. Nitekim mam Ahmed, Cehmiyeler'e reddiye olarak yazd risalesinde, Allah'n zatndan reddettikleri sfatlar konusunda O'na iftira attklarn, bilgisizce Allah hakknda konutuklarn anlatmt. Oysa bu davranlarn hepsi Allah'n ve Resl'nn haram kld davranlardr. Selef ulemas bu kelimeleri, salt kavram olmalar yznden uygunsuz bulmamlar; bu gibi konularda Resl'n getirdii vahye dayal salam delille delil getirmeyi de yadrgamamlar. Onlar yalnzca Kitap ve snnete ters den szleri, grleri ve yarglan irkin grmlerdir. nk Kitap ve snnete ters den her ey btldr; akl ve duyma yoluyla doru olamaz. Bu balamda "tevhid" kavram ile ilgili soru Ebu'I-Abbas Ibn Sreyc'e sorulduunda mslmanlann kabul ettii "Tevhid anlayn" anlatm ardndan yle srdrmt szlerini: "Btldan yana olanlarn tevhid anlaylarna gelince; temel zellii "cevherler ve arazlar" gibi speklatif kavramlarn irdelenmesine dalmaktr. Oysa Allah, elisini -salt ve selam zerine

olsun- bu tr anlam kapal kavramlar inkar iin gndermitir. Ebu'I-Abbas bu sz ile "Reslllah'n bu iki kavram reddettiini anlatmak istememi. nk bu kavramlar O'nun zamannda henz kullanm alanna karlmamt. O yalnzca bu ve bu tr kavramlarla anlatlmak istenen btl anlamlarn inkr edilmesini anlatmak istemitir. Kald ki bu iki kavram mslmanlann terminolojisine ilk sokan Mu'tezile ve Cehmiye mezhebi kurumlar olmutur. Bu kavramlar ortaya atmaktaki asl amalan Allah'n sfatlarn, O'nun hirette grlmesini, veya O'na ait nitelenecei kelm sfatn inkr etmekti. Cchmiyc bu kadaryla yetinmeyerek Allah'n isimlerini de inkr etmiti. Allah'n sfatlarn ilk inkar eden kii olduu bilinen Ca'd b. Dirhem'dir. Bu yzden Hlid b. Abdullah El-Kasr, ehrin meydannda onu boazlam ve evresinde bulunan insanlara yle seslenmiti: "Ey insanlar, kurban boazlayn Allah kurbannz kabul etsin. Zira ben Ca'd b. Dirhem'i kurban etmek (boazlamak) istiyorum; nk o Allah'n brahim'i dost edinmediine, Hz. Musa iie konumadna inanyor." Bu konumann ardndan yanna inip onu boazlamt. Selef ulemasnn ve dier imamlarn bu tr szler ve onlar kullananlarn eletirilmesi ve knanmas hususunda syledikleri szler baka meselelerin irdelendii blmlerde genie zikredilmitir. Burada anlatlmas amalanan asl mesele udur: Ahmed b. Hanbel ve ondan baka selef alimleri gibi snnete bal imamlar, bidatilar bu tr mulak kavramlar, -cevher, araz vb. - zet (mcmel) olarak kendilerine sylediklerinde ne mutlak manada kabul ne de red ederek onlarn davranlarn onaylamaz, dncelerini paylamazlard. Bid'atlar ise bunun aksini yapar ya red veya kabul baznda bu kavramlara yeni yeni anlamlar ykledikleri gibi, habire onlardan baka ayn trden yeni kavramlar uydurmay srdrrler; uydurduklar bu tr kavramlar, inanlmas ve iman anlaynn zerine kurulmas gereken salam, akla manta uygun retiler haline getirirlerdi. Bunlar yaptktan sonra ancak Kitap ve snnete bakma gerei duyarlard. Eer onlarda bulduklar argmanlar, dncelerini destekler nitelikte yorumlamaya imkan tanyacak nitelikte deillerse bu kez: "Bunlar kendileri ile, gerekte neyin anlatlmak istendiini kavrayamadmz karmak (mki) ve mteabih (benzer anlamlar ieren) kavramlardr" diyerek, kendi uydurduklar kavramlar temel, asl, kendi grleriyle uyumadnda, Resuln getirdii vahyi retileri de ikincil dereceden ilkelci", anlalmas zor kavramlar olarak ifade etmilerdi. te Cehmiye, Kaderiye ve benzeri bid'at ehli frkalarn, btn 1 i k okuluna bal ateist (nlhid) felsefecilerin temci anlaylar budur. Btn kitaplarnda bu yntemin uyguland grlr. Bu mezheplerin arasndaki ayrlk noktalarm renmek, Allah'n clisiyle birlikte gnderdii dosdoru yol (Srt- Mstakim) ile ona muhalif yollarn arasndaki farkllklar renmekten daha byk sorundur. lmi, fkhi konularda, kalplerin amelleri, hakikatleri vb. hususlarda da durum ayndr. Blm bu alanlara, sz konusu frkalarn rettikleri, kendilerine zg yeni kavramlar, yeni anlamlar, ortak anlaml kelimeler sokuturulmutur. Oysa mslmaniann yapmas gereken, btn bu hususlarda Allah'n Kitab ve Hikmet'ten

indirdiklerini temci lke bellemek, ardndan meseleyi, o konularda insanlarn sylediklerine gtrmektir. Bu yapldktan sonra ok genel anlam ieren kavramlarn manalarnn Kitab ve snnetle rtt aa karsa kabul edilir; Kitab ve snnete ters derse reddedilir. Mesele budur. Bu nedenle her grup, dier grubun aleyhlerine getirdikleri argmanlar reddetmitir. Bu tr kavram kargaas, daha ok rey ehli, kelamclar ve tasavvufularn kullandklar literatrlerde vardr. Kald ki, kendilerinden baka anlam ak ve muhkem ayetlere ters dtkleri sanldnda baz ayetlerin mkil (anlalmas zor) ve mteabih olduklarn, sz gel i m herhangi bir emirle ilgili muhkem, ak bir nass geldii zaman, ardndan, d anlam ona ters dt sanlan dier bir nas geldiinde; burada yaplmas gereken mteabih olan nass muhkem olana gtrlr, (muhkem olann mucibince amel edilir) ama Kitab ve snnet ayn anlam ifde ettiklerinde, bu anlamla elien bir nass temel kabui edip Kur'an ve snnette zikredilen nass mk ve mteabih klarak ona delalet edeni kabul etmemek caiz deildir. Geri naslar, insanlarn ouna, anlamlarn] kavrayamadklar iin mkil (anlalmas zor) grnr, Naslarn ierdikleri an-amlar kavramada gsz kalmalar nedeniyle naslar mkil sayarlar. Oysa Kur'an'da salam akl ve sezgi ile elien tek bir ayetin dahi yer almas caiz deildir. Kur'an'n btnsellii ierisinde, onun anlam mutlaka aklanmtr. nk sn yce Allah Kur'an', insanlarn yreklerindeki hastalklara if, insanlara aklama olsun diye indirmitir. Kur'an'n indirili amac bu iken, bunun tersine bir durumun Kur'an'da yer almas caiz deildir. Nedir ki, baz zamanlar ve mekanlarda peygamberlik izleri silinmeye yz tuttuu iin insanlar ResTn -Salt ve selm olsun-Alah katndan getirdiklerini neredeyse tamamen bilmez duruma gelmiler. Bu bilgisizlik ya vahyin szlerini anlamama veya szlerini bilip anlamlarm bilmeme biimindeydi. te bu dnemde nbvvet nurunun kaybolmas nedeniyle mslmanlarn yaad ortam slmi bir ortamdan cahiliye ortamna dnmt. irkin, gruplara blnmenin, kllarn kullanld toplumsal kargaalarn, dnsel ve eylemsel fitnelerin kopmas ve yaygnlamalarnn yegne nedeni, nbvvet nurunun msl-manlara sakl kalmasndan dolay ortamn bir nev'i cahiliye ortamna dnmesi idi. Nitekim Mlik b. Enes bu konuda yle demiti. lini azald zaman zulm ve ikence, Peygamber, sahabe ve tabiinin izier azaldnda ise kiisel arzular ortaya kar. Fitnelerin, kinat bryen koyu karanlk geceye benzetilmesi bu yzdendir. Yine byle bir zamandan tr Ahmed b. Han-bel, yukarda zikrettiimiz risalesinin hutbe (giri) ksmnda yle dua etmiti. Her fetret dneminde ilim ehli insanlar yeryznden eksik etmeyen Allah'a hamdolsun. Yeryznde yaayan insanlarn mutlak doruyu (hidayeti) elde etmeleri ancak nbvvet nuru sayesinde mmkndr. an yce Allah u ayette buyurduu gibi:

Benden size bir hidyet geldiinde, kim benim hidayetime uyarsa, o sapmaz ve skntya dmez. (Tah, 20/123) Hidayet ve kurtulu ehli olanlar, btn zamanlar ve mekanlarda peygamberlere uyan, onlarn izinden yryen m'min ve msl umanlardr. Sapklk ve azb ehli olanlar ise peygamberleri yalanlayanlardr. Peygamberlerin getirdikleri mesajlar kendilerine ulamayan insanlar cahiliye zere yaarlar. Vahyin kendilerine ulamamas nedeniyle onlar sapklk, cehalet, irk ve ktlk iindedirler. Geri an yce Allah yle buyurmu; Biz eli gndermedike hibir topluma azb etmeyiz (sra, 17/15) Bunlar mjdeleyen ve korkutan eliler olarak gnderdik ki, peygamberler geldikten sonra insanlarn Allah'a kar mazeretleri kalmasn. Allah aziz ve hakimdir. (Nisa, 4/165) Rabbin, ehirlerin anas Mekke'de onlara ayetlerimizi okuyan bir el- gndermedike lkeleri yok etmez. Ve biz, halk zlim olmadan lkeleri yok etmeyiz. (Kasas, 28/59) Ayetlerde belirtildii gibi Allah kendilerine eli gndermedike bir topluluu helak etmez ve onlar ahirette azaba arptrmaz. Geri dnyada kendisine peygamber mesaj ulamayan kimseye, kyamet gn arasatta peygamber gnderileceine dir Re-sulullah'tan, sahabe ve tabiinden birka haber gelmitir.1 1- mam Ahmcd, Esved b. Seri'den Resulullah'n bu konuda yle buyurduunu rivayet etmitir. Drt kimse Kyamet gn kendisini savunabilecek: 1- Kula hibir ey duymayan sar kimse, 2Ahmak kimse, 3- Ar htiyar kimse ve 4- Fetret asrnda len insan. Kulaklar duymayan sar yle arzedecek durumunu rnein,: "Rabb'im, diyecek, evet slam geldi ama ben ondan hibir ey duyamadm. Ahmak adam u mazereti gsterecek: Rabh'im slam geldi, ne ki ocuklar deve ve koyun tersleri ile beni kovaladlar. Ar ihtiyar: "slam geldi, ancak ben bir ey dnemez durumdaydm." diyecek. Fetret dneminde len kimse de diyecek ki; "Rabbim senin elin hana gelmedi. Bunun zerine kendisine itaat edeceklerine dair sz alacak; onlar cehenneme almas in eli gnderecek yce Allah. Bunun ardndan yle buyurdu: Rasuhlah (s): Canm elinde tutan gce yemin olsun ki, onlar atee atldklarnda cehennem onlara souk ve esenlik olacak. Baz limler, bu anlayn slam dinine aykr olduu kansna varm; nk hirette teklif yoktur. Halbuki mesele sylenildii gibi deildir. Teklif ancak insanlar, yaplanlarn karlnn grlecei yer oan Cennet ve Cehennem'e girdikten sonra sona erer. Bu sonu gerekleinceye

dek insanlar mezarlarnda bile snava ekileceklerdir. Szgelimi mezarda insanlarn herbirisine u sorular mutlaka ynetilip cevaplar istenecekti)': Rabbin kim? Dinin ne? ve Peygamberin kim? Ayn ekilde kyamet gnnde insanlarn topland arasat meydannda insanlara yle sylenecek: "Her topluluk tapt tanrsnn ardna uysun." (taklsn). Bu nleni zerine gnee tapanlar gnein, aya tapanlar ayn, t-tlara tapanlarda tbutlarn arkasna taklrlar. Geriye bu mmetin ilerinde mnafklarnda bulunduu insanlar kalr. Ce-nb- Hak kendilerine ilk grndnden farkl br biimde kendilerine gelerek: "Ben sizin Rabb'inizim." diyecek. Onlar ise "Senden Allah'a snrz." diyecekler, devamla: "Rabbimiz bize gelinceye dek yerimiz burasdr. Burada kalacaz." Dier bir rivayette Allah onlara birtakm sorular sorup, kendi durumlarn bizzat kendilerine isbt ettirecektir. te bu, onlar iin bir snav deil de nedir? Bakalm ilk kez kendilerine tecelli ettiinde tandklar Allah'tan bakasna uyacaklar m uymayacaklar m? te Allah onlarn durumunu, kabir imtihan ile tesbit ettii gibi, orada da bu imtihan ile durumlarn saptayacaktr. Tandklar biimden baka biimde tecelli ediinde O'na uymadklar zaman bu kez tandklar ilk biimde geldiinde bacaklar alacak, onu err grmez mnafklardan bakas secdeye kapanacaktr. nk o srada mnafklar da dierleriyle secde etmek isteyecekler, ama yapamayacaklar. Srtlar tabak gibi dmdz kalacak. Bu anlam Ebu Hureyre2 ve Eb Sad'in3 rivayet ettikleri, Bu-hri ve Mslim'in tahric etlii Resululah'n birka hadisinden zetlenerek alnmtr. Ayn konuda Cbir'dcn4 gelen hadisi Mslim rivayet etmi. bn Mes'ud? ve Eb Musa'dan6 da rivayet edilen hadisler vardr. Bu hadislerin hepsi una iaret etmektedir: mtihan sreci ancak insanlar ceza yurdu olan Cennet ve Cehenneme girdiklerinde sona erer. Ceza yerlerine girmezden ncesi srekli bel ve imtihandr. Nbvvet nuru insanlardan kesildiinde, onlar fitnelerin karanlna derler, bid'atlar, ktlkler alabildiine yaygnlar. Cc-nab- Peygamber'in u hadisinde bu duruma yle iaret edilmi: Rabb'mden eyi diledim, bunlarn ikisini verdi ancak nc dileimi geri evirdi. Birinci dileim, mmetimi ktlk belasyla yok etmemesiydi; dileimi yerine getirdi. kinci dileim, baka milletleri mmetimin bana musallat klp onlar vesilesiyle mmetimi yok etmemesiydi; onu da kabul etti. nc dileim ise mmetim ansnda ekime, alma meydana getirmemesiyd. Ama bu dileimi geri evirdi." Bc's kelimesi bs kknden tretilmitir. Zira bu konuda Cenb- Hak yle buyurmu: De ki: O, sizin zerinize stnzden yahut ayaklarnzn altndan bir azab gndermee, ya da sizi grup grup birbirinize drp kiminizin hncn kiminize taddrmaa g yetirendir. (F.n'am, 6/65) te yandan bu ayetin yorumuyla ilgili Reslllah'tan u hadis nakledilmi:8

Cenb- Hakk'm indirdii bu yetin u blm indirildiinde: "De ki: O sizin zerinize stnzden br azap gndermee g yet irendir." Resllah: "Senin zatna snrm Allah'm," dedi. "Ya da ayaklarnzn altndan" ksm gelince, yine ayn ifadeyi tekrarlayarak: "Zatna snrm Allah'm" dedi. Ya da: "Sizi grup grup birbirinize drerek kiminize kiminizin hncn taddrmaya kadirdir." blm gelince: "En hafif olan ilk i kiiydi." dedi. Bu ayet, onlarn grup grup blnp, kimisinin hncnn kimine mutlaka taddnlacama iaret etmektedir. Resulullah onlarn durumundan beridir; zira onlar cahiliye ortamnda yaamalar nedeniyle bu cezaya arptrlmlardr. Bu balamda Ez-Zhri u bilgiyi vermi; "Resulullah'n sahabesinin ounlukta olduu dnemde fitneler meydana geldi. Sahabeler dklen btn kanlarn, gasbedilen mallarn, inenen namuslarn, Kur'an'm yanl yorumlanmas (te'vli) yznden, bu tr felakete uradklar konusunda ittifak ettiler. Bu tr olaylara karanlar ise cahiliye dnemi insanlarnn konumuna indirdiler. te yandan Malik, ie annemizin yle dediini rivayet etmi: "nsanlar (mslmanlav) ayetle amel etmeyi artk terkettiler." Bu szyle Allah'n u ayetini anlatmak istemiti ie: M'mirilerden iki grup arprlarsa aralarn dzeltin. (Hucurat, 49/9) Mslmanlar savatklarnda, Cenab- Hakk'm da buyurduu gibi aralarn dzeltmek farzdr. Bu emirle amel edilmedii zaman ortalk fitne ve cahiliye ortamna dnr. Ayn ekilde mmetin tartt usl ve fru'a mteallik konularda, meseleler Allah'a ve Resl'ne gtrlmedii zaman, orada hak aa kmaz. Hak aa kmad iin, tartan mslmanlar, meselelerinde ak bir delile dayanamazlar. Yine Allah'n onlara acmas sayesinde onlardan bir ksm dierlerinin grlerini kabul ederler. Tartma yznden birbirlerine saldrmazlar. Nitekim ayn vaka Hz. mer ve Osman'n hilafetleri srasnda olmutu. Sahabe itihad gerektiren birtakm meselelerde ayrla dm, birbirleri ile tartmlard; tartma sonucunda kimisi kimisinin tezini onaylam, birbirlerine saldrmamlard. Eer kendilerine merhamet edilmeseydi aralarnda ok olumsuz avnhklar meydana gelir, bir ksm dierini tekfir etme veya fask-likla itham etme gibi sz ile; ya da hapsetme, dvme ve ldrme gibi fiillerle saldrrd. Hariciler ve onlar gibi bid'at ve zulm ehli frkalarn durumu ite byle di. Bz din meselelerde tarttklarnda mmetin zerine saldrarak onlara zulmetmilerdi. Hev ehli dier gruplarn durumu da pek farkl deildi onla-rnkinden. Onlar da ha bire yeni eyler icad ediyor, kendilerine kar kanlar tekfir ediyorlard. Nitekim Rfzler, Mu'tezileler cehmiyeler ve bid'at ehli olan dier sapk mezheplerin hepsi de byle yapmlard. Mslmanlar 'Kur'an'm mahluk' olduu tezi ile snava tbi tutanlar da yine onlard. Srekli bidatlar retiyor, kendilerine muhalefet edenleri tekfir ediyor, mslmanlarin haklarnn gas-

bedilmesini ve cezalandrlmalarn helal kabul ediyorlard. Allah elisi ile beraber gnderdii vahiy mesajmn bir ksmnn kendilerinden sakl kald dnemlerde insanlar k durumdadr: Y adildirler ya da zlim. Adil olanlar, Resuiullerin getirdikleri mesajlardan kendilerine ulaanla amel edenler ve bakalarna kesinlikle zulme tmeyenier-dir. Zlimler ise, srekli bakalarna zulmetmeyi alkanlk haline getirmi kimselerdir. Bunlar insanlar bilinli zulmeden zalimlerdir. Cenb- Hak onlarla ilgili olarak yle buyurmu: Kitap verilmi olanlar, kendilerine bilgi geldikten sonra srf aralarndaki ekememezlik yznden ayrla dtler.9 (Al-i mran-3/19) Byle davran may p adaletli olma hususunda bildikleriyle amel etseler bile mslmanlann bir ksm dierinin tezini kabul eder, arada zulme neden olan ekimeler kmaz. Szgelimi tartmaya neden olan konularda Allah'n ve Rcsul'nn hkmn bilme hususunda yetersiz olduklarnn farknda olmalarndan dolay fkh imamlarm taklid eden insanlarn durumu bunun gze! bir rneidir. Onlar takid ettikleri imamlar Peygamber'in vekilleri kabul ederek yle derler: "Bizim varmay amaladmz nokta budur." Bunlar arasnda adil olanlarda bakalarna zulmetmeye yanamazlar; peinden gittikleri imamn her sylediini delilsiz doru kabul ederek ona ters dtklerinden dolay dier insanlara szle ve eylemle saldrmazlar. mam Ahmed ve onun gibi baz selef alimlerini snava ekenler de ite byle cahillerdi. Kendilerince ortaya karmak (mte-abil) kavramlar atarak, onlarla gerei reddetmeyi amalyorlard, mam Ahmed de "El-Mihne" adl risalesinde onlara cevap vermiti. Szkonusu eserde imam cisim vb. kavramlar onlarla tartm ve: "Ben, Allah'n buyurduunu sylyorum" szyle onlara cevap vermiti: "De ki: "O Allah birdir. Allah sameddir."22[22]

Cisim Kavram ve Bu Kavram zerine Kelamclar ve Snnet Ehli limler Arasndaki Tartmalar

mam Ahmed (r) szlerini yle srdryor, ad geen eserinde: "Cisim kavramna gelince, bu, yeni uydurulup slm literatrne sonradan sokuturulmu bir kavramdr, imdiye dek hi kimse gerei gibi bu kavram zerinde konumam, sadece ok genel anlam ifade edilmitir. Doruyu sylemek gerekirse, siz bu kavramla neyi anlatmak istediinizi imdiye dek ak seik biimde ortaya koymadnz ki, kavrama yklediiniz tutarl bir anlam zerinde sizinle zlaiibicim. Aka syleyeyim, szin gerek anlamda ne demek istediinizi henz anlayabilmi
22[22]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 128-142.

deilim. Ama ben ak seik unu diyorum: "Allah birdir; Allah Sameddir; bakasn; dourmad gibi kendisi de bakas tarafndan dourulmamitr; hibir ey O'nun dengi deildir." man devamla onlara diyor ki: "Cisim kavramyla neyi anlatmak istediinizi bilmiyorum. Bundan tr bu kavramn doruluunu kantlama ya da tutarszln reddetme hususunda malesef sizinle uzfaamayacam. Zira konuann (mtekellim) kulland kelime ile neyi anlatmak istediini anlayamadmz kavramlar kabul veya reddedilmeleri konusunda Kitab ve snnete gtrlmedii zaman, ak syleyeyim sizin sylediklerinizi evetleycmen. Ama mtekellimin syledii sz kabul ve red noktasnda Kitab ve snnetle rtyorsa biz de sonucu onaylarz; ama kabul ve red noktasnda Kitab ve snnete ters den bir mana anlatmak istemise o zaman, onun sylediini onaylamayz." Kald ki "cisim", "cevher" vb. kavramlar ne Allah'n Kitab'n-da, ne Resul'n snnetinde, ne de sahabe, imn ve ihsan ile onlara uyan tabin Allah'n zt hakknda konuan dier slm ulemasnn szlerinde red veya kabul biiminde kullanlm deildir. Bu nedenle mam Ahmed zamann pdih El-Mtevekkil'e yazd mektubun10 bir yerinde yle diyordu: "Muhterem, Allah'n Kitab'nda, Resul'n hadisinde, sahabe, iman, ihsan ile onlarn izinden giden tabiin szlerinde yer olmayan hibir konuda konumak istemem. nk bu kaynaklarn sz etmedii konularda konumak bana gre pek vnlecek ey deildir." mam Celim iye mezhebi mensuplarnn "cisim vb. kavramlarla ilgili sylediklerini de ayn yerde aklarmi. Onlar bu kavramlarla ilgili yle demilerdi."23[23]

Cisim Kelimesinin Szlk Anlam

"Bu kavramlarn anlam: ne u, ne bu ne de tekidir, hibiri deildir, sadece onun dedii gibidir. Csin kelimesinin, Kur'an'm indirildii Arap dili lugatna gre anlam u ayette ifde edildii gibidir: Onlar grdn zaman cisimleri houna gider; sz syleseler, szlerini dinlersin. (Miinfikm 63/4) Dier bir rnek de u ayettir: ... Allah onun bilgisini ve cismini (bedensel gcn) artrd. (Bakara, 2/248). bn. Abbs11 ayeti yle yorumlam:
23[23]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 142-143.

Tlut, srilogllarnm en iyi savamay bilen kiisiydi. Ba, boynu ve omuzlar ile insanlardan stn bir bedensel yapya ve gce sahipti. Ayette geen "El-Besta" kelimesi genilik fazlalk demektir. bn Kuteybe12 yle diyor: Bu kavram, bir araya toplanm eyleri geri ap genilettiin zaman senin: "Best-T-ey'e" (eyi atm, yaydm, genilettim) ifadende yer alan anlamda kullanlmtr burada. te yandan bazlar: "Ayette, cismin bykl le gcn faz-lah anlatlmak istenmitir," demiler. nk teden beri cisimce byk olann g ynnden de fazla olduu bilinir. te, Kur'an'n indirildii Arap lgatnda "cisim" kavramnn ierdii anlam budur. "Cisim" kavramnn Arap lgatnda kullanld bu anlama gre havaya, insandan kan nefese ve insana flenen ruha cisim denilmez. Herkese bilinmektedir ki eksikliklerden uzak yce Allah bu sylenenlerden hibirisine ne insan vcuduna ne de bir baka nesneye kesinlikle benzetemez; ayn ekilde o, mahlklara zg hibir nitelikle nitelenemez; yaratlmlarn niteliklerine zg klnm isimlerle isimlendirilemez. yle ise 'Allah cisimdir", 'Allah ceseddir" demek caiz deildir.24[24]

Kelamclarn Cisim Anlay

Kelamclarn terminolojisinde "cisim" kavram, Arap lgatnda kullanldndan daha kapsaml anlam erir. Nitekim onlar bu kavramn ierdii dnsel (akl) ve terimsel (lafz) anlam zerinde hayli tartmlar. Szgelii kelamclar "cisim" kavramn kendi anlaylarna gre yle tanmlamlar: "Cisim duyusal olarak kendisine iaret edilen her eydir." Daha sonra bu kavram zerinde tartmaya dmler ve onlardan bir ou kavram yle tanmlam: Kendine iaret edilmenin yan sra, tek cevherlerden (atomlar) mrekkep olan her ey cisimdir. Bunun ardndan yine kelamcilardan bir grup u tanm yapm: Baka bir varla eklenmek kouluyla en azndan cevher olan her varlk cisimdir; belki iki, ikiden ok, belki drt, belki alt, belki sekiz, belki onalt, bir baka sylentiye gre otuz iki cevherdir mrekkeptir cisim. Btn bu grler: "Cisimlerin tm, paralanamayan cevherlerin bileiminden meydana gelmi varlklardr" diyen kimseye ait grlerdir.
24[24]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 144.

te yandan kelamcilardan farkl-felsefeciler "cisim" kavramn yle ifade etmiler: Btn cisimler hayla (nesnelerin kk maddesi) ve biimlerin terkibinden meydana gelmitir, tek cevherlerin terkibinden deil. Bundan baka birok kelama ve kelama olmayan dnr kavramla ilgili u yorumu yapmlar. "Cisim ne bundan ne de tekinden mrekkeptir." Bu gr de nl keim frkalar Kllbiye, Darrriye ve dier gruplarn benimsedii grtr. Dierlerine karlk bunlar cismin tek cevherlerin, madde ve biimin terkibinden meydana geldii yargsnda bulunmuyorlard. Bunlardan ayr olarak yine kelama olan Ebu'l Me'l ve onunla ayn dzlemde dnen kelamalar msliimanlarn tek cevherin iba ti konusunda ittifak etliklerini iddia ederek yle diyorlar: "Mslmanlar cisimlerin paralanarak, blnerek tek cevhere (atoma) dntkleri hususunda gr birliine varmlar." Ne ki daha sonra bu sz syleyenler ve onlarn yan sra Ebul-Hscyin El-Basr, Ebu Abdullah er-Razi gibi kelamclar bu konuda kukuya dmler. Halbuki ne sahabe, ne tabin ne de slm dnyasnda isim yapm alimlerden hibirisinin byle bir ey sylemediini biliyoruz. Yine biliyoruz ki slm dnyasnda bu vb. kavramlar ilk kez kullanan kelam frkalar Cehmiye ve Mu'tezile'dir. Bu gr selef ulemasnn ayplad ve knad bir grtr stelik. Byle bir icma'n varlndan sz eden, kelam kitaplarnda yer alan bilgiler dnda, slam akaidini bilmedii iin byle bir sama bilgiyi aktarmtr. Bunu syleyen kimse dnda, byle bir icma'n varlna inanan baka kimseyi bulmak mmkn deildir. Bununla birlikte "tek ccvher"in varl hakkndaki yarg da btldr; ayrca heyula ve biimle ilgili gr de ayn niteliktedir, btldr. Baka konularda, bu hususta zikredilen grler zerinde daha geni durulmutur. Baka bir kelama grubu: "Cisim, kendi kendi ile var olandr; Her kend kendi le var olan cisimdir; cisim ayn zamanda kendisine aret edilen nesnedir" demiler. Kelamclar daha sonra cisim konusunda cisimler birbirine benzeir mi benzemez mi? diye ihtilaf7etmiler. Btn bu grler ayrntlaryla bilindii halde hala kim: "Allah cisimdir" der ve bu ifdesi ile Allah paralarn bileiminden meydana gelen mrekkeptir, derse ite bu gr dpedz btldr. Ayn ekilde, szkonusu kri bu ifadesi ile Allah'n kendi dnda yaratklardan herhangi birisine benzediini anlatmak isterse; eri'at ve akl yoluyla bilinmektedir ki, yaratklardan hibirisi isim ve niteliklerinde Allah'a kesinlikle benzemez, buna ramen sfatlarnda Allah'a benzer baka bir varlk olduunu kantlamaya alrsa ite bu da btldr; bu anlamda Allah'n'cisim olduunu

savunan kiinin gr de onunla birlikle batl klnmtr. Buna karn, bu anlamda Allah'n cisim olduunu syle-meyen ama ahirette grlemeyeceini, Kur'an'la vb. arala konuamayacan, ilim, kudret vb, sfatlarla nitelenemeyeceini, duada ellerin kendisine kaldrlamayacan, peygamberin kendisine ykselemeyeceini, gzel kelimelerin katna kamayacan, meleklerin ve ruhlarn huzuruna ykselemeyeceini iddia eden, bunlarn olmasn O'nun cisim olmasna gereke gsteren kiinin szleri de tamamen tutarsz ve aslszdr. Bunun gibi Allah'n zt hakknda bizzat Allah'n ve elisinin kabul ettikleri sfatlar, bunlarn varln kabul etmek Allah' ci-simletirmek anlamna gelir, teziyle reddetmek batldr. Szkonusu kiinin byle bir kabul eylemini "Cisimletirme"olarak adlandrmas dpedz kalpazanlktr. nk sz konusu kii bu ifadesiyle, cisim kavramnn szlkte ierdii anlam dikkate alarak Allah'n niteliklerini cisim olarak adlandryorsa bu ok tutarsz, ok rk bir grtr. Bunu deil de ayn fadesi ile Allah'n tek cevherlerin ya da madde ve biimlerin terkibinden meydana gelen cisim kavramn veya Allah'n dorudan cisim olmasn gerektiren, cisimlerin benzeme esini anlatmay amalyorsa bunlarn tamam tutarsz ve aslsz grlerdir. Bu balamda kendisine yle sorulur; "Dnen insanlarn ou Allah' yaratlm cisimlere benzetmen konusunda sana kar kmazlarn?" nk onlar yle demezler: "Hava su gibidir; canllarn vcutlar dalar ve demir gibidir." Byle diyeni iveceklerine gre, Kitap ve snnetin Allah'n zt hakknda isbatladklarn kabullendikleri halde, Allah'n yaratklarna benzeme hususundaki grnde seninle nasl uzlaabilirler; iddiann doruluunu nasl onaylayabilirler? Oysa Allah, yaratklarndan bir ksmnn dierine benzemesini dahi u ayetinde reddetmitir: Eer yz evirirseniz, yerinize baka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmaz (size benzemez). (Muhammed, 47/38) Bunlarn her ikisi de beer trnden olduklar halde, birbirlerine benzemeyeceklerinden sz edilmektedir. Bu caiz grlmedii halde gklerin Rabbi, ilim ve kudret sahibi Allah'n bizzat kendi eliyle yarattklarna benzetilmesi nasl caiz olur!. Halbuki ztnda, niteliklerinde ve fiillerinde Allah'a benzeyen hibir ey yoktur. n nirengi noktas udur: "Allah cisimdir" tezini, yukarda sralanan gerekelere dayanarak reddeden kiinin inancna gre, Allah'n sfatnn, eflinin varln kabul etmek. O'nun dier cisimlere benzemesini gerektirir; ayn zamanda tek tek cevherler, madde ve biimlerin bireiminden meydana gelmesini lzumlu klar. Oysa dnenlerin ou bu gereklilie kar kmaktadr; bu gereklilik btn itikad frkalarca reddedilmi btl kabul edilmitir. Akl ve eriat asndan Allah'n ztna isnad edilen eksikliklerin reddedilmesi hususunda btn mslman frkalar grbir-lii ettikleri zaman geriye kelamclarm "terimsel (stlah) cisim" konusundaki syledikleri kalr; bu acaba byle bir bahaneyi ge-rekl klar m klmaz m? Bu konu, insanlarn (ilim adamlarnn) arazlar konusunda, bak midir, deil midir tartmalar gibi dnsel (speklatif) bir konudur. Dnsel olan bu konu, slm dini ile dorudan balantl deildir. nk dinin asli kaynaklar Kitb, snnet kabul-red baznda Allah'n zt hakknda

"cisim" kavramm kullanarak konumamitr hibir zaman; selef ulemasnn eserlerinde de bu balamda bir ifadeye rastlanmamtr. yle iken herhangi bir kimsenin ortaya kp, hakknda er'i kaynaklarn sz sylemedii, mslmanlann dini ile dorudan ili-kilendirilmeyen bir kavramla, deiik anlamlar iermesi olas byle bir mcmel kavram icd ederek imamlarn dnce dnyalarnda karmaa yaratmaya hakk yoktur. Srf Arap dilinde kullanld diye oradan alp baka bir anlam ykleyerek piyasaya sunulabilir mi byle bir kavram? Sz konusu kiinin anlatmay amalad mana gerek olduu zaman onu, iinde karmaklk olmayan bir anlatm slubuyla anlatr. Buna dayanarak vard inanca gre cisimler birbirine benzer nitelikte ise; Allah'da kendisine hibir ey benzemeyen, hibir ey O'nun gibi olmayan yegne varlk ise, eksikliklerin tmnden mnezzeh o Zt- br byle bir adla adlandrlamaz, nk O'na denk hibir ey yoktur, O'nun ei ve benzeri de yoktur. te tartmasz, karmaasz olan bu mana, Kur'an'm bizzat iaret ettii yegne marndr. Bunun dnda sz edilen kiinin inanc, cisimlerin birbirine benzemedii ynnde ist; her grnen ve birtakm nitelikleri bulunan varlk cisim ise, ona den grev Allah'n ve elisinin Allah'n ilmi, kudreti gibi sfatlarndan ispatlayp kabul ettiklerini kabul etmektir. Nitekim o bu konuda yle buyurmutu: "O'nun ilminden, ancak kendisinin diledii kadarndan baka hibir ey kavrayamazlar." (Bakara, 2/255) "phesiz nzk veren, salam kuvvet sahibi olan yalnz Allah'tr." Zriyat 51/58) ResuluIIah (s) da istihare namaz ile ilgili hadisinde, mmetine yle dua etmelerini nermiti: Allah'm, senin ilmin ile hayr diliyorum, kudretinden g stiyoDier bir hadis yle: Allah'm senin gayb ilminle yaratklar zerinde egemen gcnle senden diliyorum.H Siz, imdi gne ve ay grdmz gibi, kyamet gn de Rabb'i-zi ylece gle uratlmadan grebileceksiniz.1:> Grld gibi hadiste dnyada grlenler, ahirelte grlecek olan gibi olmadklar halde, ahiretteki grme eylemi dnya-dakine benzetilmitir. te Kitab'a snnete ve sahabe grlerine bal snnet ehli insanlar (alimler) arasnda hibir tartmaya ve karmaaya neden olmayan salam ve tutarl kavramlarla Kitab ve snnetin anlatm biimleri byledir. Bunun ardndan hakkn (gerein) kantlanmas iin gerekli olan anlamn (mana) dnce ynnden kendisine aklad kimse bu bulguyu aklndan uzaklatrmamakta-dr; nk hakk (gerei) gerekli klan ara da ona bal olarak haktr. Ne varki dnce yoluyla saptanan bu anlatmn bizatihi eriata iaret edilip er'i kavramlarla aklanm olmas gerekir. Kcnd erisinde gerek de olsa, insanlarn eriatn kastedilen anlama iaret etmedii varsaylan ve bu nedenle gerekmeyen kavramlardan olduu iddia edilen bir

dnceye armaya kimsenin hakk yoktur; Velev ki, o dnce kendi iinde gerek olsun.25[25]

Cisimlerin Benzeme Durumlar

Cisimlerin benzeme zelliklerine ve tek cevherlerin (atomlarn) bileiminden olutuklar hususuna gelince; bu konuda kelmc-lar ayrla dm, aralarnda etin tartmalar ve atmalar meydana gelmitir. Szgelii ou kelmc bir konuda birgn bir gr savunurken baka bir zaman bir baka gr savunmaktadr. Bu da daha ok, kullanlan terimlerin kapal olmasndan, genel ve ksa (mcmel) kavramlar ve mteabih manalar iermesinden kaynaklanmaktadr. Baka yerlerde bu konuyla ilgili daha geni bilgi verilmitir. Burada konumuzla alkas asndan ksaca anlatmak islediimiz nokta urasdr: Kendisine -su veya bu volla- cisimlerin benzemediinin bu maddeden ya da u cevherden mrekkep olmadklar hususunun akland varsaylan, bir kiinin, kiisel kefine dayanarak "Allah cisimdir" tezini bir kavram haline getirmek suretiyle slm'a yamamaya ve bunu Kur'an ve snnetin bizatihi iaret ettii apak, salam ve tutarl anlam'a benzer bir konuma yerletirmeye hakk yoktur. O anlam er' anlatm biimleri ile kantlamas gerekir. Yine bu kimseye, cisimlerin benzeme zellii tadklar, cismin mrekkep olduu gerei, ayn yol ve yntemle aklanacak olsa bu isim altnda yeni bir yarg icd edip, inand kavram zerine ahsi dncesi aracl ile nazire yapma hakk yoktur. Ancak saptad mana eriat ve akii (dnce) ile bilinen bir anlam ise onu kapal ve karmak olmayan bir anlatm biimiyle da vurma imkanna sahiptir. Ve yle de yapmaldr. Kelmclardan "Cisim, cevherlerden mrekkeptir" grnde olanlarn ou, szkonusu kavramn Arab lugatmda da ayn anlamda kullanldn savunmaktadr; nk Arablar iki nesneyi karlatrrken "Bu, undan daha cisimlidir (eesem)" derler ve bununla da birinin tekinden daha fazla paraya sahip olduunu kastederler.. Ayn ekilde "Bu ey cisimdir" sz ile de o eyi oluturan paralarn okluunu ifade etmek isterler. Szkonusu gr benimseyen kelmc szlerini yle srdryor: "Ef'ale kalbyla anlatlan stnlk, ancak ismin iaret etlii cmlelerde kullanlr. rnein "Bu adam daha lim (a'lem), daha halimdir (ahlem/yumuak huylu)" denildiinde bu cmle, ilim ve hilm kelimelerinin iaret ettii konudaki stnlk esi-m ifade eder. Bunun iin Arablar ne zaman, "eesem" kelimesini kullanrlarsa, bununla anlatmaya altklar nesnenin paralarnn okluuna iaret ederler. Bu kelime ayn zamanda mrekkep nesne anlamn da ierir. Cisim kelimesini kullanp da bununla mrekkep olan (ok paral) bir varl anlatmak istemeyen kimse kelimeyi Arab lugatnda
25[25]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 145-150.

konulduu alann dna karm olur". Kelmclar "Bu tr bir ifade kelimenin anlamnda karkla yolaar; cismin terkib ve telif zelliklerinin isbatlamamas halinde, biz inkar etmesek bile, byle bir yorum, szkonusu kelimenin anlamn kartrr". Kimi kelmclardan da "bireyin baka bireyden daha cisim-li feesem) olmas" grnde ihtilafa dmler; hatta "Bu keli-me Arab diline ait deildir" diyenler kmtr. Eb Zeyd'den nakledildiine gre ona yle demilerdir: "Kukusuz Arablar "bu cisimdir; yani, cssesi byktr" "bu ey dierinden eesem-dir; yani daha byk csselidir" gibi cmleleri kullanrlar. Ancak bunlar, tek tek cevherlerin okluuna inanarak sylerler. Bu durumda btn dil ve szlk bilimciler cismin, tek cevherlerin terkibinden meydana geldiine inanrlar. Tek cevher (atom) ise en kk paraya indirgenen, artk sa solu ayiklanamayan kck bir zerredir". Oysa akln kullanan herkes bilir ki, normal insan tek cevheri (atomu) zihninde tasavvur edemez; tasavvur edenlerin ou varln kamtlayamaz. Kantlayabildiler ise bunu normal yntemlerden uzak, kendilerine zg gizli yntemlerle yaparlar. imdi byle bir durumdaki kavramn, bilgili bilgisiz herkesin kulland genel bir dil ortamn da kamuya malolmu yaygn bir kelime haline getirilmesi ve bununla herkesin ayn anlam ifade etmesi imkanszdr. Bilinen bir gerektir ki, sahabe ve ihsan ile onann izinden giden tabinden hi kimse, atomun isbat konusunda herhangi bir-ey sylememi, sbluna delalet eden br ifade de kullanmamtr. Hatta onlardan nce yaam Arablar ftrat yasasn korumu -Arab olmayan- dier milletler ve peygamberlere uyan toplumlar da bu kavramn isbat konusunda konumam]ardr. Hal byle iken, mellel ve mrekkep olmayan varlklarn dndakileri cisim kavramyla tanmlamayan Arablann, bu kavram, kelmclarn amaladklar manada kullandklar nasl iddia edilebilir?! Mesela herhangi bir Arab' tutup -sana gre nrekkeb olan-gne, ay ve gklerin paralanamayacak denli kck paralarn bileiminden meydana geldiini ya da dalar, atmosferi, canllar ve bitkileri syleyecek olsan kafasn zorlamadan bu anlamlarn mahiyetini zihninde tasavvur edemez. Tasavvur etse bile, ftrat bunu yalanlar. En sonunda "bir ynnn dier ynnden ay rded il e m edii bireyin varl nasl dnlebilir?" demekten kendisini olamaz. Kald ki gerek mslmanlarn, gerekse de mslman olmayan gruplarn akl erenlerinin ou tek cevherin varln reddederler; bunun gibi tm fkhlar, hadisiler ve tasavvufular da "tek cevher" (atom) teorisini kabul etmezler. Bundan dolaydr ki btn fkhlar -tezein kle, domuzun tuza dnmesi gibi- cisimlerin bir baka eye dnm hususunda ittifak etmilerdir. Bunda grbirliine vardktan sonra bu dnm sonucunda meydana gelen eyin temiz olup olmamas hususunda ihtilafa dmlerdir. Oysa tek cevherin varlna hkmedenlere gre "Zatlar kesinlikle bir baka eye dnmez". Aksine ikinci ey ilk cevherin ayn olur; deiine yalnzca terkipte meydana gelir. Bunun iindir

ki, sonraki asrlarda yetien fkhlardan kimisi "terkib" kavramn kelmclardan alarak su ve benzeri maddelerin terkibinden bahisle "su, kendi dndaki maddelerden yalnzca terkib halinde ayrr" demilerdir. "Tek cevher" tezini kabul edenlere gre de durum yledir: Bunlar, "Sn yce Allah'n kendi bana var olan cevher ve a'yn-lardan baka bir varlk meydana getirdiini gzlemlemedik. O'nun yaratt canl, bitki, maden, meyve, yamur, bulut vb. tm varlklar, sadece cevherlerin biraraya toplanp ayrtrlmas, niteliklerinin bir durumdan dier duruma deitirilmesidir; kendi bana var olan cisim ve cevherlerden hibir eyin yeniden yaratlmas deildir."derler. Bu, dnen insanlarn ounun reddettii bir grtr. Bunu reddedenler "Bu gre gre Arab lugatnda cisim kavramnn iddia edilen byle bir anlam iermesi bir yana duyuya, akia ve eriata dahi terstir." demekledirler. Bu anlamlarn yansra, cisim kavram ile, bizatihi "kaba" anlam da kastedilir. Buna gre cisim, "kendi dnda baka bir nesne ile var olan ey"dir.Yinc cisim kavram ile bazan da "kaba ey" ifade edilir; ki bu, kendi bana var olandr. Szgelimi "bu elbise kabadr" deriz. Cenb- Hakk'm u ayetinde geen cisim kelimesini de ayn balamda mtalaa edebiliriz: O'nun bilgisini ve gcn artrd. (Bakara, 2/247) Bu ayet, "cisim kelimesinin kabalk anlam ierdii" grnn doruluunu destekler. Ayette cisim kelimesi, mastar kalbndaki ilim kelimesiyle yanyana getirilmitir. Bize gre "zdeh besta"nm anlam "onun gcnn artrlmas"dr. Allah onun vcudunun llerini ve bedeninin gcn dier insanlardan daha byk yapmtr. yle ise ayetteki cisim kelimesi llerin deil bizatihi lnn kendisidir. u ayette de ayn ey szkonusudur: "Bedenleri houna gider" (Mnfkn, 63/4) yani bedenleri ile var olan biimleri houna gider. Mesela "onun gzellii, rengi, zerfeti houma gidiyor" denilir. Bu cmle ile bedenin kendisiyle birlikte nitelikleri de anlatlmtr. Mesela Arablar"bu undan daha eesemdir (daha cisimlidir)" dediklerinde, byk olarak niteledikleri nesnenin dierinden kaba olduunu anlatmak isterler. Eer bu cmle ile, byklk ve kabalk niteliklerinin, paralarnn fazla olmasndan kaynaklandn anlatmak istiyorlarsa, byle bir anlamn hibir dilbilimcinin aklna gelmedii kesindir. Bu anlam olsa olsa sahabe ve tabiin asrndan sonra slm dnyasnda zuhur eden yeni asr kelmclarnn ortaya attklar gr ve teorilerden alntlanmtr; nk sim dnyasnda cisim vb. kavramlarn mslmanknn terminolojilerine sokuturulma eylemi Emev saltanatnn son dnemlerine rastlar. Nitekim bu cisim kavramn ilk kez ortaya atp ona byk nem ykleyen Cehm b. Safvn le Ca'd b. Dirhem bu dnemde yaam nl kc-lnclardandr. Bunlar Mu'tezile mezhebi izlemiti. uras aikardr ki; "cisim mellef ve mrekkeptir" tanmn yaptktan sonra cisimlerin "atomlarn bileiminden meydana geldiine inanan ve gereke olarak da bu anlamn lafz (szel) deil akli mana olduunu iddia eden" kimsenin sylediklerine insanolunun dnebilenlerinin

ou kar kar; bunun yansra selef ulemasnn hibirisinden de bu gr destekler mahiyetle tek bir sz nakledilmemi tir. Szkonusu gr ve dncenin sahibinin, kendine gre oluturduu terminolojiye yerletirdii cisim kelimesi, Arab lgat nda ierdii anlamdan farkl bir anlama iaret etmekteydi. O, bu giriimiyle, kelimenin asl lgat manasn deitirip, zerinde uzun tartmalarn yapld dnsel (akli) anlamn savunmutu. Oysa onun elinde savunduu manasn veya dnsel anlam onaylayan hibir er' delil bulunmuyordu. Ne Arab lgati, ne de eriat bu anlama iaret etmiyordu. Sonra unu da unutmamak gerekir k, akl, szlerin iaret ettii nesnelere (msemmlara) tek bana iaret etmez; o yalnzca soyut anlamlara iaretle yetinir. Bu zerinde uzun uzun tartlmas gereken bir konudur. Kald ki kesinlikle biliyoruz ki, Allah'n ztndan tenzih edilmesi gereken bir nitelii veya anlam reddetmek iin szkonusu kii tarafndan kelimenin iaretinden hareketle yeniden yaratlan szel ve akli manaya ihtiya yoktur. Onlar bu kavram, Rabb'in ztndan cisimle tanmlama gihlnini reddetmek iin "tenzih" anlaylarnn temel dayana yaptlar, Halbuki bu yntemle, Allah'n ztna isnad edilen eksik niteliklerden hibirisini tenzih etmeleri mmkn deildir. Szgelii "Allah'n sfatlar, cismlerin sfatlan ile ayn trdendir; O'nun ztna ynelik olarak isbat edilen -diri, bilgili ve gl olmas gibi- sfatlarn tm ayn zamanda cisimlerin de sfatdr. Allah sadece kendi bana mevcud bir varlktr, bunun dnda herhangi bir sfata ihtiyac yoktur" szn gzlemlenebildi varlklar arasnda yalnzca cisimleri tandklar iin sylemektedirler. Birisi kp da "ben szin reddettiiniz konulara karlk, sizin kabul ettiiniz hususlarda sylediklerinizin benzerini sylyorum" dediinde, iddialarn kesmek zorunda kalrlar. Bunlardan baka yeni kelmcilarm, Allah'n yetkin niteliklere sahip olmas hususunda da farkl grleri vardr. "Allah'n keml sfatlar acaba dnrlerin icm ile mi yoksa aklla m bilinebilir?!" diye soruyorlar ki bu konuda iki gr vardr. Szgelii nde gelen isimlerinden Ebu'l-Meli ile er-Rz gibi alimler, bu tr niteliklerin akl aracl le bilinemeyeceini sylemiler, bylelikle ellerinde Allah' birok eksikliklerden tenzih iin kullanabilecekleri akl delil kalmamtr. Eksikliklerin bu yntemle tenzih edilemeyecei anlald zaman bu noksan sfatlarn, Allah'n kendi zatndan reddettii gibi, zt- ilahiden tenzihi gerekir. Bunun gibi Allah'n keml sfatlarnda hibir mahlkun kendisine, O'nun da hibir mahlka benzemeyecei hususunun isbatlanmas, benzeme olgusunun, zt- ilahiden tenzihi, bir baka deyile reddi gerekir. te hls suresi Allah hakknda lzumlu olan bu iki "tenzih" yntemini kendisinde toplam olup tenzihin her iki trne de iaret etmektedir. Mesela "ehad" kelimesi "Hibir ey O'nun dengi olmad" anlamna gelen "ve Jew yekt'm leh kfven eh ad" cmlesi ile birlikte "benzeme" (mmselet) ve "ortaklk" (mareket) teorilerini rtmtr. "Samed" kavram ise btn keml sfatlar kendisinde toplayan bir kavramdr. Noksan sfatlar ise trleri itibari ile Allah'tan tenzih edilmitir. Mahlkata zg sfatlarn tamam, Allah'n tenzih edilmesi gereken noksanlklardandr. lim, kudret ve rahmet gibi an yce Allah'n ve kullardan layk olanlarn nitelendii sfatlar bunun tersinedir; nk bunlar noksanlk iermeyen sfatlardandr:

Hatta bu anlamlar, Allah'n zt iin sabit olmas gereken anlamlardr; zira bu anlamlar bu niteliklerde yaratlm herhangi bir-seyin O'na benzemesi yle dursun, yaratn kendisine yaklat-rlmayaca bir yntemle Allah'a has klnmtr. Kald ki bir de Allah'n cennette yaratt yiyecekler, iecekler ve giyecekler meselesi vardr. Bunlar da; isimleri ortak ve her ikisi de yaratlm trden olsa bile Allah'n dnyadaki yaratklarna benzemez. Nitekim bn Abbas (r.a) bu konuda "simlerinin dnda cennetteki nesneler dnyadaki nesnelerle ayn trden deildir" demitir.16 Geri Allah cennetteki varlklardan st, arap, bal, su, ipek, altn gm. vb. isimler olarak szetmistir. Ne ki bunlarn hibiri, dnyadaki trlerde olduu gibi yaratlm olma nitelii tamalarna ramen bu dnyadakilerin benzeri deildir. Ksacas an yce Allah, yaratklardan hibirisine benzemez; O byle bir benzemeden ok uzaktr. Allah bizzat kendisini alim, halim, raf, rahim, semi, basir, aziz, melik, cebbar, mtekebbir, m'min, azm, kerm, gan, e-kur, kebr, hafz, ehd, hak, vekil, vel gibi isimlerle isimlendirmi, ve ayn zamanda bunun yan sra yaratklarndan kimilerine de bu adlar vermitir. Szgelii insan sem' (iiten), basir (gren), elisini de (Hz. Muhammed) ruf ve rahim olarak adlandrm; bunun gibi yine baz kullarn melik (kral), kimilerini e-kr, kinlilerini azm ve bir ksmn da halm ve alm diye isimlendirmitir. Bu zikredilen isimlerle isimlendirilen yaratklardan hibirinin hibir hususta, an yce yaratcya benzemedii kesinlikle bilinmektedir.26[26]

"Tehayyz" Kavram zerine Yaplan Tartmalar

Cisim kavram zerine yaplan tartmalarn benzeri "tehayyz" ve "cihet" kavramlar zerinde de yaplmtr. Mesel kimi kelamalar "Allah mtehayyizdir; belirli bir taraftadr" derken kimisi de "Allah ne mtehayyizdir ne de bir taraftadr" demi. te yandan kimileri: "Allah belirli bir taraftadr, ama mtehayyiz deildir; zira "mtehayyiz" kelimesi cismi ve tek cevheri (atomu) ierir; cevher kelimesi ile bazan mtehayyiz varlk anlatlr, kimi zaman tek cevherin anlatld da olur" demilerdir. te yandan felsefecilerden kimisi kendi bana var olan cevherler olduklarn isbatladklar varlklarn mtehayyiz olmadklarn savunurlar. Sonraki alarda yetien ehristn, mid vb. kclmcar ise "Akim, bu kavram kavrayabilme gc yoktur" derler. Bu nedenle kelmcilann yolunda yrme azminde olan dnrlerden bir ksm -cisimlerin hudsndcn hareketle alemin hadis olduu yargsna varanlar- dnsel (akl)
26[26]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 150-157.

cevherlerin mevcudiyetini varsayarak kinatn hadis olduunu sylerler; oysa bu delilde, kinatn budsne iaret eden bir gereke yoktur. Bu yzden kelm ilminin sylemiyle felsefenin sylemini birbirine kartranlar, sre ierisinde dnsel (akli) cevherlerin kadim, cisimlerin ise hadis olduu kansna varmlardr. Oysa cisimlerin hadis oluunu gerekli klan neden ayn zamanda herhangi bir kiinin tasavvurlarnn ve baz a'ynlarm da hadis olmasnn nedenidir. Bunun gibi "cl-Lbb" adl eserin yazar el-Ermev, felsefecilerin "kapsaml faaliyetin sreklilii" konusundaki kukularna, "sonradan meydana gelme (huds) iin mutlaka bir nedenin ge-reki olmas" ile cevap vermitir. Ancak cl-Ermev bu cevab, yine nl kelmclardan Abdullah crRz'nin "el-Mctlib'ul-li-ye" adl kitabnda konuyla alakal sylediklerinden ahntlamtr. Oysa bu kitapla er-Rz kelmclarla felsefecilerin sylediklerini birbirine kartrmtr; huds ve kdem kavramlarnda iyice armtr. Ayrca "kapsaml faaliyetin sreklilii" teorisine verdii cevap da en tutarsz cevaplardan birisidir. "Bu tr tasavvurlarn srekli hadis olmalarn gerekli klan nedir? Sonra onlara gre ruhun cisme bitiik olmas gerekir; bu durumda ruhun cisimsiz var olmas imkanszdr" da denilmitir. Bir de rasullerin Allah'tan getirdikleri dinlerinden zorunlu olarak renilen temel hakikat "Allah'n dndaki tm yaratklarn nceden yok iken sonradan yaratildkian"dr. Yine felsefecilerin akli cevherler olarak tesbit ettikleri varlklar, d dnyada deil yalnzca zihinde mevcuttur. Kelmclara gelince, bunlarn ou "bu akli cevherlerin mevcudiyeti ve d dnyada deil de yalnzca zihninde mevcut olduklar tezinin tutarszl bizatihi akli zaruret ile bilinir" demilerdir. Bu mesele zerinde, baka konularn lendii blmlerde geni bilgi verilmitir. Bu anlatlanlar, felsefecilerin varln isbatladklarm savunduklar "akl, ruh (nefis), madde ve biim gibi dnsel (akli) cevherlerin d dnyada gerekliklerinin olmayp bunlarn yalnzca akln (dncenin) manevi olgulardan soyutlad birtakm mantki olgular olduunu" aa karmtr. Nitekim dnce kategorileri arasnda, "tmel hayvanlk" ve "tmel insanlk" gibi ortak tmelleri de soyutlamtr; ne k bu tmeller, a'ynlarda deil, sadece zihinsel dnyalardaki tmeller de olur. Durum byle iken felsefecilerden kimi, akln soyutlad ortak tmellerin zihinsel dnyalarda deil, bizatihi d dnyada var olan tmeller olduunu sanmtr. Oysa d dnyada belirli varlklardan baka, a'ynlara yaklatrlm birtakm tmel mahiyetler de vardr. Yine felsefecilerden bir ksm; adna "Efltun'un ideleri" dedikleri a'ynlardan soyutlanm tmelerin olduunu; kinlisi "hareket ve harekete geiren"den (muharrik) soyutlanm "zaman olgusu"nu; ayrca nlehayyz olmad gibi mtehayyiz olanla da var olmayan "soyut boluk" teorisini ve btn biimlerden soyutlanm, cisimlerin kendisinden meydana geldii "asl madde" (heyula) tezini kabul etmilerdir. Felsefecilerin kendilerine zg terminolojilerinde "heyula", "mahal" (yer) anlamn erir;

szgelimi "Gm, yzkle parann; kereste de masa ve sandalyenin heylsdr (asl maddesi)." denilir. Yani bu yer, szkonusu nesnelerin kendisinde biim ald, meydana getirildii yerdir. Yapay olarak medana getirilen biim se herhangi bir arazdr. Bundan baka felsefeciler, "kendi bana var olan cismin kendisinden baka csimsel biimin yeri olan heyula vardr." demilerdir. Bu ise dpedz samalktr. Bunlar sadece birtakm zihinsel varsaymlar olup her trl uzatlmtan soyutlanm salt "uzunluk olgusu", her tri saylan nesnelerden rncerred "salt say olgusu", hertrl llm nesneden soyutlanm "soyut l olgusu" gibi; tamam zihinlerde tasarlanan, faraziyeye dayal birtakm olgulardr; grnen dnyada (nesneler dnyasnda) gereklikleri (mevcudiyetleri) yoktur. Nitekim derin dnen felsefecilerden kimisi bu durumu itiraf etmitir. Bu kimseler dier konularda genie anlatlmtr.27[27]

Akli Cevher Olgusu

Felsefecilerin sbatladklar akli (dnsel) cevherler konusuna gelince; zerinde salkl aklla yeterince dnldnde bunlarn, d dnyada (nesneler aleminde) var olmadklar anlalr. Bizzat Allah'n kendilerinden sozettii melekler mevzuuna gelince, Aristo ekolne bal felsefeciler bunlarn varln tanmazlar; kabul veya red baznda onlardan szetmezler. Szkonusu felsefeciler "peygamberlik olgusu"nu da tanmazlar; melekler konusunda olduu gibi peygamberlik olgusu zerinde de red veya kabul baznda hibir ey sylemezler. "Peygamberlik olgu-su"ndan sadece bn Sina vb. sonraki alarda yetien dnrler sozedeier. Ancak bunlarn amac da "peygamberlik olgusu"nu kabulden te "peygamberlik" kurumu ile "filozofluk" kurumunun arasn birletirerek tam bir kavram kargaas yaratmaktr.28[28]

lk Neden (llet-i l) Kavram

Felsefeciler kinatn varl iin isbatladklar "ilk neden"i (illet-i l), kinat kendisine benzetmek iin harekete geiren illet-i g-jve (bireyin yaplmasnn kendisi iin amaland neden) olarak isbat etmilerdir. llet-i giyenin kinat harekete geirmesi, bir imamn kendisine uyanlar harekete geirmesi trndendir; nk imama uyan kimse (mukted) uyduu imamna benzemeyi ve her hareketinde ona uymay ister. Nitekim felsefecilerin terminolojisinde "ilah", "kendisine benzenilen ve uyulan imam" anlamnda kullanlmtr. Bunun iin de onlara gre kinat lah'a benzemek iin hareket eder. Bundan dolaydr, ki felsefeciler "ilk neden" meselesini "felsefe- uly" (en yce felsefe) ve "hikmet- l" (birincil hikmet) olarak adlandrmlardr. Bu
27[27] 28[28]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 157-160. hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 160.

adlandrmann gerekesi, g lsne gre onu lah'a (tanrya) benzetmektir. Szgelii metafizik konusunda yazd "Eliflm Makalesi" Aristo'nun felsefesinin ulat son noktadr; dier dnceleri hep bu eserin evresinde dner durur. Felsefeciler bazan da "ilk neden"in kinat harekete geirmesi olayn sevgilinin n harekete geirmesine benzetmilerdir, Ne ki ak olaynda harekete geme n, ma'kuna duyduu sevgiden, ya da ona ulama arzusundan kaynaklanr. Halbuki onlara gre kinatn hareketi byle de deildir. km aksine kainat "ilk neden"e benzeme amacyla hareket eder; zira kinat, n sevgilisini sevdii gibi "ilk ncden"i sever. Bu ise "Kinat yalnzca "ilk neden"e benzemeyi sever (ister); ona kulluk etmeyi ve ondan meydana gelen herhangi bireyi sevmez" demektir. Aristo kinatn hareketini yasalarn ve onlara uyan insanlarn ortak hareketlerine benzetmitir. Felsefecilere gre yasa (nmus-nomos), "nsanlarn yaadklar dnyada birbirlerine zulmetmemeleri ve dnyalarn bozmama amalarna hizmet iin akl ve gr sahibi kimseler tarafndan dzenlenerek eitli lkelerde yrrle konulan tmel politikalardr". Peygamberlik messesesini kabul eden felsefecilerden kimisi, peygamberlerin ve eriatlarn, dnrlerin dzenledikleri bu yasalara benzediini sanmtr. Onlara gre asl ama, eitliki (dil) yasalar koyarak dnyann dzenini salamak ve insanlarn yaamlarn refah erisinde srdrebilecekleri bir huzur ortam oluturmaktr. bn Sina ve onun paralelindeki felsefeciler "peygamberlik kurumu"nu bunun iin lzumlu grmler, bu kurumu bu yasalarn hazrlanp yrrle konmasyla grevli saymlardr; nk onlara gre pratik (eylemscl, amel) hikmct"hulki-yel (ahlak), menziliye (yerleim ve barnma) ve medeniyettir. Bundan dolay da peygamberlerin Allah katndan getirdikleri ibdet, eriat ve ahkm ilkelerini "ahlakllk, yerleim-barnma ve medeniyet hikmeti" trnden saymlardr. Grld gibi btn bu felsefeciler topluluu Allah' tanmamaktadr. Bunlar Allah' bilme ve tanma hususunda yahudi ve hristiytn kafirlerin oundan daha geridirler. Szgelii "ba retmen" (muallim-i evvel) olarak tanmlanan Aristo bile kinatn Rabb'ini bilme hususunda insanlarn en cahilidir. Ancak doa ile ilgili olgu ve olaylarda dikkate alnmas gereken, son derece nemli bilgilere sahip olduu yadsnamaz. Hatla bu aianda ilim deryas olduu bile sylenebilir. Ne yazk ki felsefeciler neredeyse zamanlarnn tamamn bu alanda tketmilerdir. "Allah bilgisi" (ma'rifetullah) meselesine gelince, bundan nasipleri gerekten ok eksiktir. Allah'n melekleri, peygamberleri, kitaplar ve ahiret gibi kavramlara gelince bunlar hakknda hibir bilgileri yoktur; red veya kabul baznda bu konulara dair hibir ey sylememilerdir. Bu tr konulardan yalnzca sonraki alarda yetien belirli dinlere mensup felsefeciler bahsetmitir. Yunan felsefesinin nde gelen isimlerine gelince, bunlar, irk ve by asndan gelmi gemi en byk mriklerden idi. Genellikle yldzlara ve pullara taparlard. Bu yzden, astronomi ve astroloji bilimlerine katklar olduka byktr. Onlara taptklan icn, adlarna heykeller dikmilerdir. Son byk isimleri de Riillamvs (Ptolcmaisos) idi. Daha sonra Rumlar, -sail ve selam zerine olsun- Hz. Mesih'in getirdii Hrisliyanhk dinine girmek suretiyle bunlarn yaadklar irk hayatn yrrlkten kaldrd.

Ne ki daha sonraki yllarda "Mcsh"in getirdii dini deitiren reformcular, onun yerine muvahhdlerle (tevhid ehli olanlar) mriklerin dinlerinin bileiminden meydana gelen (mrekkep) bir din koydular- Bunlar gnee, aya ve yldzlara tapar, onlara ibadet, dua ve secde ederlerdi. Hristiyanlarn kral Konsiantin ve taraftarlar, iktidara geldiklerinde yldzlara, aya ve gnee ynelerek namaz klmann yerine douya dnlerek klman, gnee kar edilen secdelerin yerine de dou ynne secde yaplan yeni bir ibadet biimi cat ettiler. Bunun yamsra glgesi den somut putlara da tapyorlard. Nitekim Hristiyanlar bu gelenekten hareketle kiliselerde kutscl resimler yapma geleneini balattlar; glgeli somut heykeller yerine sokaklara ve kilise duvarlarna boya ile resimler yaptlar. Aristo, Makedonyal skender bin Filibs'in veziri idi. Makedonya "Meiyyn" ad verilen Yunanl felsefecilerin merkez olan br ada idi. Buras gnmzde artk ya tamamen yklm ya da sular altnda kalmtr. Hristiyan, yahudi ve Yunanl tarihilerin ada ile ilgili verdikleri bilgilere gre, buras l.. 300 yllarnda bu konumda idi. Bu felsefecileri ycelten baz kimseler Aristo'nun saygnln bu yolla artrmak iin onun Makedonyal skender'in deil, Kur'an'da sz edilen Zlkarneyn'in veziri (danman) olduunu sylerler; oysa bu bilgisizliktir; nk Kur'an'da sz edilen Zlkarneyn, Aristo'dan ok nce yaam ve ayn zamanda Ye'cc Me'cc eddi olarak da bilinen in eddini yapm olan kiidir. Burada sz edilen Makedonyal skender ise ancak iran'a kadar ulam; sed yapmak yle dursun, in'e dahi gitmemitir, Allah'n ve elisinin sz ettikleri melekler, saylarn Allah'tan baka hi kimsenin bilmedii varlklardr; ne dokuz ne de on tanedirler. Bunlar, konuabilen, yeryzne nip, ge ykselen, Allah'n msaadesi olmadan hibir ey yapmayan canh varlklardr. Kur'an bunlar hakknda u bilgiyi vermektedir: "Rahman ocuk edindi!" dediler. O bu tr yaktrmalardan uzak ve ycedir. Hayr, aksine melekler ikram edilmi kullardr. O'ndan nce sz sylemezler ve onlar sadece O'nn buyruu ile eylemde bulunurlar. Allah onlarn nlerinde ve arkalarnda ne varsa bilir. Allah'n honut olduunun dndakine efaat edemezler ve onlar O'nun korkusundan rperirler, (Enbiy, 21/26-28) Dier bir ayette ise yle denilmektedir. Gklerde nice melek var ki, onlarn efaati hibir ie yaramaz. Meer Allah'n diledii ve raz olduu kimseye izin verdikten sonra olsun; ancak o zaman efaatlarnn faydas olur. (Necm, 53/26) Felsefeciler bunlardan baka "akllarn kadim ve ezeli"; "faal akl"n uzaydaki varlklarn, "ilk akF'n da gklerde ve yeryznde ve bu ikisi arasnda bulunan varlklarn rabbi olduunu iddia etmektedirler. te yandan, "hvan- Safa Risaleleri" adyla bilinen risalelerin yazarlar ve bn Ubeyd'e bal mlhid (tanr tanmaz) felsefeciler ile bn Arab, bn Seb'n ve bunlar dorultusunda dnen

mlhid tasavvuftular bu ilk akl teorisine delil olarak bir de mevzu (uydurma) hadis getirmektedirler. Uydurma olduu kesin olan bu hadisin anlam yledir: "Allah'n kendi dnda ilk yaratt varlk akldr".17 te yandan Eb Hmid el-Gazl'nin (mam Gazl) "el-K-tb'l Madnn bih al Gayri Ehlih" {Ehil Olmayanlarn Okumalarnn Engellemesi Gereken Ktablar) adl eserinde ve baka kitablarnda, szkonusu kavramlar ele alp enine boyuna incelemi ve zerlerinde fikir yrtmtr. Felsefecilerin dncelerinden, "meiek", "melekt" ve "ceberut" gibi kavramlarla szet-mitir. mam, bu slmi terimler araclyla felsefecilerin kullanageldikleri "cisim", "nefis (ruh)" ve "akl" gibi kavramlar anlatmak lemitir. Kald ki bunlar mslmanlarca makbul kavramlardr. Nitekim mslmanlar bu kavramlar duyduklarnda .kabul etmilerdi. Ancak daha sonralar felsefecilerin anlatmay amaladklar anlamlan renmeleri, slm'n hakikatinden habersiz birok kimseyi saptrmt. Bu ateistlerin (mlhidlerin) szkonusu kavramlara ykledikleri manalar, Allah Rasl ile peygamber kardeleri (meslektalar) olan Ms ve s peygamberlerin -salt ve selam hepsinin zerine olsun- amaladklar manalar deildir. te bu yzden, Raslllah'm (s.a) getirdii vahiy mesajnn hakikatini bilmeme ve bu tr kavram kargaalar nedeniyle sonraki asrlarda yetimi birok slam limi -zellikle de kelmci-larsaptmlar/dr. Felsefecilerin sylediklerine kanarak yoldan kan mslmanlar arasnda gerekten ilim, ibadet ve tasavvuf ehli kimseler de vardr. Balangta, bu yola girerken Hz. Muhammed'e -salt ve selam zerine olsun- muhalefet etme gibi bir ama tamyorlard, bilakis mutlak anlamda ona uymay istedikleri dahi sylenebilir. Eer hakikaten bu yaptklarnn ve sylediklerinin Allah elisinin getirdii vahyin gereklerine ters dtn bilselerdi o kavramlar kesinlikle kabul etmezlerdi. Ne var ki, Raslllah'n bildirdii vahy retilerin anlamlarm ve szkonusu felsefeciler ve kel amalarn asl amalarn gereince bilmedikleri iin bu tr kavramlar! ve dnceleri kabul ettiler. zellikle bu grleri dile getiren kii ilimden, kelmdan, tasavvuftan, zhdden, takvadan, fkh ve ibadetten biraz olsun nasiplenmi bir kii ise, bu tr konulan renmek isteyen kimse onu; eriatn d ynn ok iyi bilen ikhlardan, asl amac, bilinmeyen anlamlan (hadisleri) ve kavramlar insanlara aktarmak olan hadisiden ve Kur'an okuyucusu ile mfessrlerin stnde grmekteydi. Adeta ona toz kondurmuyordu. Doru bilgiyi elde etme peinde olan kii ke-lmclardan kimi alimlerin szkonusu zellikteki kiiye sayg duymalarnn, ya onunla uzlamasndan ya da evresinde kmelenen insanlarn tepkilerinden korkmalarndan kaynaklandn! grmtr. Yine ayn kii kcamclarn birok konuda felsefeci-lerle paylatklar grleri, tutarszlklarn aklar mahiyette bir incelemeden geirmeksizin ortaya koyduklarn; kelmclarn ba-za felsefecilerle tutarsz melodlar zerinde uzlatklarn, bazan da sylenen olgunun gerek olmasna ramen, srf felsefeciler demi diye kar ktklarn grr. Tpk ou kclmclarm eriat destekledii zannyla doa yasalar hususundu ve matematik, geometri gibi pozitif bilim konularnda felsefecilere kar ktklarn gren kimse gibi. Halbuki eriat kinattaki birtakm varlklarn belirli bir yrngede, belirli bir eksen etrafnda dndklerini ve akl yoluyla tesbit edilen yasalan bizzat onaylamtr; zira selef ulemasnda bu dn olgusunu reddeden herhangi bir ifadeye rastlanmamtr. Hatta bu dn bizzat onlarn szleri iie bilinmektedir. Nitekim

Kitab ve snnet de bu olgunun doruluuna iaret eder. Cisimlerin bir ksmnn dierine dnmesi olaynda da ayn ey geerlidir. Bu, slm fkhlannm zerinde gr birliine vardktan bir husustur. Ne var ki kemciarm ou Kitab ve snnetle sahabe ve tabin szlerinin aret ellii hakikatler konusunda derinlemesine bilgi sahibi deillerdir; bu ncdcnlcde yalnzca mslmanlarn dininden veya icma'ndan sandklan birtakm szleri kendilerine dayanak edinmilerdir. Halbuki seleften hi kimse onlarn iddia ettikleri bu szleri sylememitir; hatta savunduklar grlerin tersi sabit olmutur. Kelmclar arasnda er' gerekler hususunda byk lde eksiklik ve bilgisizlik szkonusu olduundan dnceye (akla) dayal meselelerde kimi zaman felsefecilerin btl grlerine meyletmiler, kimi zaman da lesbit ettikleri dorularda onlara muhalefet etmilerdir. Aralarndaki tartmalar bir eit stnlk yarna dnmtr. yai kvhmalaru varlk ve Utun anlaylar Szgelii kelmclar "teolojik ve tmel akiilik" meselelerinde mutlak doruya gerekten ulaabmilerse, bu gibi durumlarda er' kavramlara felsefecilerden ok daha yaklamlardr. Doruyu sylemek gerekirse akl tmellerle ve teolojik konularda (kavramlar hususunda) felsefecilerin syledikleri kekmclara oranla ok gdk kalr. Bu gibi meselelerde byk oranda kartrma szkonusudur. Onlar sadece doa olaylar, duyu ile alglanabilen meseleler \e bunlarn tmelleri hakknda kayda deer szler sylemilerdir. Dorusu bu konularda syledikleri dier insanlarn-kinden olduka stndr.29[29]

Gayb Bilgi Problemi

Peygamberlerin bildikleri gayb olgular, btn varlklar kapsayan akl tmeller ve tamam doru taksim olan tm varlklarn kategorilere ayrlmas konularna gelince, bunlar felsefecilerin kesinlikle aina olmadklar konulardr; nk bu ancak tm mevcudat trlerini bilgisi ve gc ile kuatabilen kimse iin szkonusudur. Felsefecilcrse sadece duyularla alglanabilen fenomenlerle, bunlarn gerekelerini bilebilirler. Bu ise tm varlklar (mevcudat) dikkate alndnda olduka az bir bilgidir; zira insanolunun varlklar aleminde gzlemlcyemedii ve alglayamad varlklarn miktar, l ve nitelik asndan, gzlemleyebildiklerinin kat kat stndedir. Bu yzden felsefecilerin bilgilerine aina olan kiiler mesela kelmcilar peygamberlerin melekler, Ar, Krsi, cennet ve cehennem gibi kavramlarla ilgili olarak verdikleri bilgileri duyduklarnda, felsefecilerin ve kendilerinin bildikleri dnda varlk olmadn sanmlar; dolaysyla peygamberlerin kendilerinin bildii meseleler zerine sylediklerini hayretle
29[29]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 161-167.

karlamlar ve bunlar kendilerince yorumlama yoluna gitmilerdir. Oysa byle bir giriimde bulunmak iin ellerinde hibir delilleri olmad gibi rod meselesinde de gvenilir bilgiye sahip deillerdi. Kald ki bilginin yokluu, yok olan fenomeni bilmek deildir; zira onlarn yukarda szkonusu kavramlar reddetmeleri, tp okumu bir hekimin "cin" fenomenini reddetmesi gibidir. nk tb biliminde cinlerin varlna dair herhangi bir iaret yoktur. Bununla birlikte, yine tb ilminde cin fenomenini reddeden herhangi bir delil de yoktur. Bunun gibi szgelii belirli bir bilim veya ilim alannda sz sahibi oan herhangi bir kiinin, bu bilgisi ile, o bilgiden haberi olmayan dier insanlara gre ayrcalkl bir konuma sahip olaca; ama hakknda hibir bilgisi olmad herhangi bir olguyu veya kavram bilinsizce reddediiyle de cahilce hareket eden bir insan durumuna decei ortadadr. Ksaca insan bildiinin alimi, bilmediinin cahilidir. Nitekim insanolunun dorudan inkar etmek veya hakknda yeterli bilgisi olmad konulan bilinsizce reddetmek suretiyle sapkla dt hususlar, bilerek ve kabul ederek dt sapklklardan hayli oktur. Bu konuda Allah Tel yle buyurmaktadr: Hayr, bilgisini kavrayamadklar, tevili (yorumu) kendilerine gelmemi olan bireyi yalanladlar. (Ynus, 10/39) Bu yalanlama olaynn asl nedeni udur: Haddizatnda insanolunun yapsna egemen olan zellik salkl duyma, sezme ve dnmedir (akletme). Bunlar aracl ile varln saptayp, gerekliini eitli kantlarla tasdik ettii ey gerektir.30[30]

Mtevtir Haber

te bu nedenledir ki tevatr yoluyla gelen haberler insanolunun tm tarafndan makbul saylmtr nk bu tr haberlerde insanlar bizzat duyduklar ve gzlemledikleri hususlar aktarrlar. Bu, byk boyutlardaki insan topluluunun yalan dayanakta ve yanlta ortaklk etmeyecei bir durumdur. Szkonusu haberleri aktaran kiilerin, bu haberlerden herhangi birisi zerinde birliine varmadklar, sonra yetien kimselerin kendilerinden nce yetien stadlanyla karlaarak, onlardan yz-vzc aldklar -mezhebler de ve grlerde olduu gibibir ksmn dorudan almadklar bilinse bile; yine de adet olduu ze-re vanlm, yalann karlrlamayaca, szkonusu kimselerin doyru, drst kiilie sahip olduklar kesinlikle bilinir ve verdikleri haberin doruluu kabul edilir. Muhbirin (haber aktaran kimse) yalana ya da yanla dayanma durumu szkonusudur. Her iki olumsuz olaslk mtevtir haberden uzaktr; tevatr yoluyla gelen bilgiler bu tr olumsuzluklardan emindir. Bahsi geen grubun reddettikleri ve yalanladklar konular ise bu anlattklarmzn tersinedir; nk onlarn geneli, bilmediklerini reddetmi, bilgisini kavrayamadklar bireyi yalanlamlardr. Tekrar gayb kavramlarn irdelenmesine dnelim: Varlklarn sadece felsefecilerin bildiklerinden ibaret olduunu sananlar, Allah'n elilerinin Ar, Krs gibi gayb kavramlar hakknda verdikleri
30[30]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 167-168.

bilgileri duyduklarnda, bunlar "Ar, dokuzuncu, Krs ise sekizinci kat gktr" diye yorumlamlardr. Geri biz "hata Problemi"ni ele aldmz baka eserlerimizde bu kavrama ve onunla ilgili hususlara dair bu sz syleyenlerin cehlini akl ve eriat asndan ortaya koymutuk. Yine ayn kiiler, peygamberlerce haber verilen meleklerin felsefecilerin tesbit ettikleri akllar, nefisler (ruhlar) ve cisimlerde bulunan birtakm manevi gler olduu kansna varmlardr. Bunun gibi eytanlarn da, kendi kendilerine var olan arazlar olduklarn zannetmilerdi. Evet, byle diyorlard; nk bilgileri ancak bu kadarna ulaabilmiti. te yandan bn Sina ile onun dzleminde yer alan dnr->er, kinattaki garip olaylarn meydana gelmesine birtakm gksel, doal ve ruhan glerin neden olduunu sanmlardr. Nite-Kim bu dnceden hareketle peygamberlerin mucizelerini de by trnden birtakm ruhani gler kategorisine giren olaa- olaylar" olarak tanmlamlard. u farkla ki, bycnn amac ktlk, peygamberin amac ise iyiliktir. Btn bu mhrsz szler, kiallaki mevcucl;l ve trlerini ihata eden tmel olgular hakkndaki bigiszliktcn ve Raslllah'm Allah'tan getirdii vahy hakikatlerden habersiz olmaktan kaynaklanmt]-. Ayrca szkonusu felsefe adamlar; gemi felsefecilerin bildikleri, baz kelmlardan ya da din mensubu felsefecilerden aldklar ilaveler dnda ne tmel bilgileri ne de ilhi bilgileri yeterince bilmiyorlard. Bundan dolay da bn Sina vb. dnrlerin, ilahiyat (teoloji) ve tmel ilimler konusunda syledikleri kendilerinden nce yaam felsefecilerden daha tutarldr. Bu yolla felsefi sylem (felsefi kavramlar) ile dinsel kavramlar birbirine kartrld iin Yunan felsefesi, belirli semavi dinlere mensup baz bid'at ml-hidler tarafndan dine yaklatnlmtr. Szgelimi tanr tanmazlardan bn Ubeyd bu kategoriye giren dnrlerden birisidir. Bunun gibi szkonusu Yunanllar, dncelerini mrik Sabitlerden (yldzlara tapanlar) aldklar akl ve ruh (nefis) ve ateperestlerden aldklar k ve karanlk (nur-zulmet) kavramlar ile temellendirerek bunlara "ileri geenler" ve "ikinciler" adn vermilerdi. Tasavvuf ve mistisizme bal, bn Scb'n ile onlarn izinden giden ilhd ehli (tanr tanmaz) kimselerin durumu da bunun gibidir. Bu vb. kimseler kendi kanaallerince eriatla felsefeyi birletirmek suretiyle yeni bir yol (tarikat) meydana getirmilerdir. Bunlar, Hz. Peygamber'in hadislerinde iaret buyurduu yet-miiki frkann dnda yer almaktadrlar, Baka meseleleri ilediimiz blmlerde, bu kiiler ve dnceleri hakknda daha geni bilgi verilmitir. Bunlar anlatmamzn amacna gelince; felsefeciler, selefin ve dier mmet imamlarnn Kitab, snnet ve sahabe eserleri hakkndaki bilgilerini bilmeyen, bu gibi konularda tutarsz kelm tartmalar ierisine den yenia kelmclar araclyla birok btl kavram ve gr slam dncesine sokuturmular ve bu yzden slm dncesinde ve slam aleminde ylesine sapklk-. - asrlkk meydana gelmitir ki, buras onlarn anlatlmas iin yeterli deildir. Cchmive belasnn slm dnyasnda ortaya kp -H. 220-insanlan kendi dncelerini kabule ardklar ve mam Ah-ned'in onlara kar kmas nedeniyle dvld dnemle, Btn,

tanrtanmaz (mlhid) Karam ila mezhebinin ilk ortaya k-l]] dnem ayn zamana rastlamt. Gnahlar kfrn habercileri olduu gibi bid'allar da ilhadn basama haline gelmiti. Bu konu, baka blmlerde, daha boyutlu olarak incelenmiti.31[31]

Yeniden Cihet ve Tehayyz Kavramlar

Burada ama "tebarz" ve "cihet" kavramlar zerine sylenenleri bir kere daha ele alp irdelemektir. Szn etliimiz, ayn zamanda felsefeci de olan kelm dnrleri melek meselesini, "Melekler mtehayyiz midir, deil midir?" diye tartma konusu yapmlardr. Kimisi felsefecilerden yana eilim gstererek, meleklerin, felsefecilerin isbatladklar akllar ve ruhlar olduunu ve bu yzden de szkonusu kavramlarn mtehayyiz olmad dncesini benimseyerek "Melekler mtehayyiz deildir" demilerdir. zellikle Meyyn'dan gelen mehur gre gre meleklerin says yalnzca on akl ve dokuz nefisten (ruh) ibaret deildir. Bunlar, "Meleklerin saylarnn fazlaln reddetmek iin gvenilir bir dayanak yoktur" demilerdir. Peygamberlik sfatn tayan kimselerin -peygamberlcrin-meleklerin okluu hakknda verdikleri bilgileri gren szkonusu kii bu okluu -"el-Mu'teber"adh eserin yazar Ebu'lBerekt ve ' el-Metlib'l-lye" yazar Rz'nin yapi gibi- vahy bilgilerle deil, felsefecilerin kullandklar metodla ispatlamak istemitir. Kelmcilara gelince, onlar da "Her mmkn, her muhdes ya da her mahlk ya mtehayyiz ya da mtehayyiz olanla kimdir." demilerdir. Yine kelmclann ou "Her mevcud ya mtehayyiz ya da mtehayyiz olanla var olandr" derler. Yani kelmclarda kel malardan ve kelm dnda kalan dnrlerden bir grubun dedii gibi demektedir; yani mevcud olan bir nesne ancak bu e-kiide dnlr, bunun dnda bir mevcudun dnlmesi mmkn deildir. bn Sina ve ona bal olanlar ile ehrisln, Raz vb. felsefeciler ise "mevcud"u ispatlamay istediklerinde bu yntemi ve bu sylemi kullanmamlar. Onlarn varl isbatlama konusundaki en byk dayanaklar "mterek insanlk" ve "mterek hayvanlk" gibi tmellerin kanitlanmasdr. Varlk bu yntemle isbatlan-dnda "tmeller ancak zihinsel dnyada var olurlar. Dnen insanlar (alimler) onlarla bu hususta tartmam; yalnzca zihinsel dnyann dnda (d dnyada) kendi bana var olan mevcudun sbat konusunda tartmlardr. Aksi takdirde onlarn tanmlamasna gre var olan nesnenin bu hali ile alglanabilmesi mmkn deildir; varlklar sadece dnsel planda tasavvur edilebilir. Onlarn bu teorilerine kar kanlar u gr leri srmlerdir: "Makul, aklda olandr. Kendi bana var olan mevcudun durumuna gelince, onun mutlaka duyu organlar ile alglanabilmesi gerekir. ayet biz szkonusu mevcudu cin melek vb. ruhani varlklar alglayamadmz gibi dnyada, duyu organlarmzla algilayamazsak, bizim dmzdaki ruhani varlklarn -melek, cin
31[31]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 168-171.

vs.- onu alglamas gerekir. Ayn ekilde bizim de ldkten sonra veya ahiretle alglamamz ya da baz insanlarn alglayp bazlarnn alglamamas gerekir. Szgelii peygamberler dnyada iken dahi melekleri grm, onlarn sylediklerini duymuladr'1. Bu melod -kendi bana var olan varln grlebilmesinin mmkn olmas-, Nazzriye frkasnn nde gelen imamlarndan bn Kllb, bn ez-Zgn ve dier kelmcarn uyguladklar metoddur. Bu da dncelerini bu metod zerine kurmu ve *** buna gre ortaya koyduklar grler dorultusunda yrmlerdir. "Her mevcudun grlmesi veya dier be duyu organyla alglanabilmesi caizdir" grn benimseyenlere gelince; szgeli-j E'ar ile onun dncesini paylaan Kad Eb Ya'l, Ebu'lvle'l ve dier kelmclar bu gr benimseyen nl isimlerden birkadr. Ne ki bu yntem ve bu yntem zere ortaya konulan gr, dnrlerce reddedilmi; gereke olarak da "Bu grn tutarszl, zerinde yeterince dnldnde zorunlu olarak anlalr" denilmitir. Bu konunun anlatld yerde, mesele zerinde genie durulmutur. Kelmclar, ldkten sonra insann bedeninden ayrlacak ruh konusunda da tartmlardr. Cumhurun bu konudaki tanm yledir: "Ruh, kendi kendisi ile var olan ayn'dr; hayat vb. bedensel arazlar ve bedenin paralarndan -akcierden dar atlan hava vb.- herhangi bir para gibi araz deildir". Oysa kelmclann ou ruhun, insan vcuduyla ya da vcudun organlaryla varlk kazanan araz olduunu savunmulardr. Ne ki bu; Kitab'a, snnete, selef ve halef ulemasnn icma'ma, tm dnya toplumlarnda dnen insan gruplarnn grlerine ve de dnsel (akli) delile ters den bir grtr. Bu tanm, kelmclarn birouna felsefeciler tarafndan anlatlan bir grtr. Kad Eb Bekr konuyla lgili olarak "Kelmclann ouna gre ruh kinattaki arazlardan herhangi bir arazdr. Bu gr biz, ancak nefis ve ruh kavram anlatlmak istenmediinde .syleyebiliriz" demi ve szlerini yle srdrmtr: "Ceseddeki ruh iki eittir: 1- Hayat kendisi ile varlk kazand ve devam ettii ruh, 2- Nefes alp verme srasnda akcierden, derinin zerindeki kck gzeneklerden, az ve burundan kp giren hava, nefes. Bu, el-sfern ile birtakm alimlerin grdr. "te yandan bn Fvrek de ruhu "Vcut organlarnn deliklerinden geen bir akmdr" eklinde tanmlamtr. "ILbu'l-Me'ii ise bu grlerin lmne kar karak yle demitir: "Ruh, duyusal cisimlerle iice girmi latif" cisimlerdir. Allah, bedenlerin canllm, bu cisimlcraras iieliin srekliliine balamtr. Bu iliki koptuu zaman, det olduu zere canll lm olgusu izler".

Bunun yan sra sahabe, tabin, selef ve snnet ehli ilim adamlarnn ruhla ilgili tanmlan ve dnceleri yledir: "Ruh, kendi bana var olan ayn'dr; lm srasnda bedenden ayrlr; nimetlerin lezzetini tadar, azabn ikencesini duyar. Bedenin kendisi olmad gibi paralarndan herhangi birisi de deildir". mam Ahmcd ve benzeri baz alimler bu gr benimsemiler, tutarlln destekler mahiyette deliller getirmilerdir. Bu nedenle taraftarlar onlara aykr herhangi bir gr ileri srmemilerdir. Ne var ki aralarnda Eb Y'la'mn da bulunduu baz alimler ruhu "bedenin gzeneklerinden ve deliklerinden girip kan, cisim niteliinde hava" olarak tanmlamlardr. bn Bklln ile benzeri birka alim bu grn doruluunu onaylamlardr. Ne var ki birok alim dayanaktan yoksun ve zayf olduu gerekesiyle grlerine muhalefet ederek tutarsz olduunu iddia etmilerdir. Ksacas bunlar ruhu u szlerle tanmlamay amalamlardr: "Ruh, bizatihi bedenden, bedenin organlarndan ve bedendeki arazlardan ayr, kendi nefsi ile kim ayn'dr". Kelmclar melek meselesinde olduu gibi ruhun da mte-hayyiz olup olmadn tartmlardr. Mesela kelmclardan kimisi, "Ruh, cisimdir." derken, kimi felsefeciler de "Ruh akli cevherdir, cisim deildir." diye tanmlamlardr. Gemi blmlerde felsefecilerin akli cevherler olarak tanmladklar olgularn, d dnyada deil yalnzca zihinde var oldukkrma iaret etmitik. Felsefeciler varlklar "mcerredat" (soyut varlklar) ve"mfarakt" (ayrabilen varlklar) eklinde kategorice etme dncelerini insan ruhunun tanmndan almlardr; nk insan ruhu lm nedeniyle bedenden ayrlr ve ondan tamamen soyutlanr, bu nedenle ruha mfrk" (ayran) ve n-ccred" (soyutlanan) denir. Bilhare tesbit ettikleri akllar ve ruhlar (on akl, dokuz ruh) ayrca "mcerredat" ve "mfrakt" olarak adlandrma dncelerini de ite bu ruh tanmna dayandrmlardr. Felsefeciler "m fara kt" kavram ile cismi ve kendi bana var olmayan maddeleri tanmlamak istemilerdir. Ne var ki akl ve idare ynnden ruhun cisimle ilikisi olduu halde cisimlerin ruhia byle bir ilikileri yoktur. Dnen insanlar topluluunun, ayrma zelliine sahip ruh le beden arasndaki ayrln varln isbat ettiklerinde bunlardan birisine ruh, dierine ise cisim adn verdiklerinde kuku yoktur. Ne var ki, Arab lugatmda kullanlan "cisim" kelimesi ke-lmcilann terminolojisinde kullanlan "cisim" kelimesi ile ayn anlamda deildir. Ama bu tanmda szkonusu edilen cisim, biraz evvel de deinildii gibi bizatihi bedenin kendisidir. Hem beden "kaba cisim" olarak tanmlanan trdendir. Ruh se kabalk ve younluk hususunda beden gibi deildir. Bu nedenle

ruha cisim denilemez, Melekleri, ruhlar ve dier ruhani varlklar szlk anlamn dikkate almak suretiyle cisim olarak nitelendirmeyen kimse bu grnde doruya ulamtr. Meleklerin durumu byle ise alemlerin Rabb'inin cisim nitelii tamamas, zatna ok daha uygundur. Lugatlarla ruhani varlklarla cisimler arasnda farkllk bulunduu gr yaygndr. Felsefecilerin ve kelmcann kullandklar terminolojiye gelince bunlar "cisim" kavramna, lgat manasndan daha kapsaml anlamlar yklemilerdir. Onlara gre cisim, "kendisine duyusal olarak (be duyu organ ile) iaret edilmesine imkan tanyan her varlk"lr; bir baka deyile "burada ve urada denilerek iaretle gsterilen her varlk" cisimdir; dier bir tanma gre ise " bo-yutluluk niteliini tayan her nesne cisimdir", vb..,. Felsefecilerin ve keimclarn terminolojisine gre mtehay-yiz kavram ayn zamanda cisim kavramn da ierir. Bu tanmn kapsamna yine kendilerinin isbatladklar "tek cevher" kavram da girer. Cisim kelimesinin Arab dilinde kullanld anlamlarla ilgili bilgiler nceki blmlerde gemiti. Mtehayyiz kavramna gelince; kelime Kur'an'da u ekilde kullanlmtr: Kim o gn, savamak in bir tarata ekilmek veya baka bir birlie katlmak dnda ardn dner kaarsa o, Allah'tan bir gazaba urar... (Enfl, 8/16) Cevheri tehayyz kavramn yle tanmlamtr: "Kelimenin kk el-havz olup toplamak demektir; kendisine baka birey bitien, eklenen hereye havz denir. Kelimenin ekimi hazeh, hav-zen, hiyzeten ve ihtzeh'dur. Ayrca el-havz ve hayz kelimeleri "yumuak yry" anlamna gelir. "Yine hayz, "eve eklenen mutfak ve kiler" anlamna da gelir. Bunun gibi her keye ve bucaa hayyiz denir. oulu ahyzdr. "Havze, ke, demektir. Ihhze denildiinde "Ondan dnd." anlam ifade edilmek istenir. "nhzel-kavm" cmlesi ile "Topluluk kararghlarn terkedip baka bir yeri karargh edindi" manas anlatlr". Tehayyz kavram ile ilgili lugatlardan aktarlan bu rnekler, kelimenin bir yerden baka bir yere geme (dnme) anlamn ierdiini gstermektedir. Yani bu kavramla yerini deitirebilme (hareket edebilme) zellii tayan varlklar nitelenmektedir. Buna gre yerinden oynamayan da, gne vb. varlklar mtehayyiz olarak adlandrlamaz. Bu anlamdan daha kapsaml anlam iermesi mtehayyiz kelimesi ile mevcud bir mekan ihata eden bir varln anlatlmak istenmesidir. Buna gre kendi dinda baka bir varl kaplayan, kuatan her varlk mtehayyiz olarak adlandrlr. Bu durumda gkle yer arasndaki herey, hatta kinatn d yzeyi haricinde herey mtehayyizdir. Kinatn yzeyi se, kendisini hibir ey kuatmad iin mtehayyiz olarak nitelendirilemez. Bunun gibi bu lye gre kinatn

kendisi de rntehayyiz olmaz; nk baka bir kinat tarafndan kuatlm deildir. Kelmclar, cisim kavramnda olduu gibi "mtehayyiz" kavram ile de lgat anlamndan daha geni anlamlar ifade etmeyi amalamlardr. Onlara gre "hayz", "mekan" kavramndan daha kapsamldr. Buna gre, bir mekanda olmamasna ramen kinatn tamam hayz iindedir; mtehayyiz kavramnda, onun bir baka varl kuatp kuatmamasna dikkat edilmez. Mtehayyiz iin varlksal (vcd) bir hayz yoktur. Onlarn anlaymca mtehayyiz kavramnn ksaca tanm udur: "Kendisine iaret edilen ve bu iaretle bireyin baka bir eyden ayrt edildii her varlk mtehayyizdir". Kelmclar bundan sonra tehayyz kavramnn bir baka yn olan "mtehayyiz varln mrekkeb olup olmamas; mrekkep ise tek cevherlerden mi yoksa madde ve biimdenmi mrekkeb olduu konusunu tartmlardr. Ayn tr tartmalar cisim kavramnda da gemiti. Nitekim cisim onlara gre mtehayyiz olup kendilerinin isbatladklar tek cevherin (atom) dnda ondan hibir ey kmaz. Oysa ou kelma her mtehayyizin par-alanamayan en kk paraca dek blnmeyi ve ayrmay kabul eden mrekkep olduu kanaatindedir. Hatta ilerinden kimisi bu kanaatin mslmanlarn icma' olduunu savunmutur. te yandan yine ou kelmclar mtehayyizlerin snr olduklarn ve hakikatte birbirleriyle benzetiklerini (mtemsil) sylerler. Onlara gre mtehayyiz kavramnn ierdii anlam bu ise, Allah Tel bu anlam itibariyle mtehayyiz nitelii tama gibi bir eksiklikten mnezzeh ve beridir. Kald ki bu tanmdan hareketle "Melekler mtehayyizdir" veya "Ruh mlehayyizdir" demeleri halinde mslman ohn olmayan birok dnl' karlarna karak hu grlerinin tutarszl konusunda kendileri ile tartrlar. Nitekim slm mmetinin gemi saygn alimlerinden hibirisi, bu anlamda "Melekler m-tehayyiz varlklardr... demedii gibi, bu ierie iaret edecek hibir sz de kullanmamtr. Ayn ekilde, lm nedeniyle insann bedeninden ayrlan ruhun da hu manada m tehayyiz olduunu syleyen hibir selef ulemas yoktur; sylemedii gibi bu anlam artran lek bir ifade de gelmemitir. Melekler ve insan ruhu hakknda bylesi bir lehayyz tezinin varsayl mas eriat asndan bir uydurma (bid'at), dnce asndan da btldr. Ruh ve melekler konusunda bid'at ve btl olan byle bir varsaymn alemlerin Rabbi hakkndaki btll ok daha ak ve nettir. Buraya kadar anlatlanlardan, szkonusu kclmclarla felsefecilerin insan ruhu ve melekler hakknda sylediklerinin tamamen aslsz ve tutarsz olduu ortaya kmtr. Melekler ve ruh hakknda btn syledikleri batl ise alemlerin Rabbi hakknda ileri srdkleri dncelerinin durumunu varn sz dnn. Bu nedenle felsefecilerin ve kelamclarm alemlerin Rabbi, melekler, ruhlar ruhani varlklar, ahiret (me'd) ve peygamberlik- kurumu... gibi islm terminolojisinde ok nemli yere sahip kavramlar hakkndaki grlerinin derlendii kitaplarda akl ve eriatla uyuan hibir gr mevcut deildir. slm mmetinin gemi ulemasnn bu konulara dair sylediklerini bilmedikleri gib, Kur'an ve snnetin o konulara iaretini de bilmemektedirler. Bu yzdendir ki aralarnda bulunan kimi erdemli kiilere -gzlemlerinin sonunda doru bilgiye ulaamadklarndan- aknlk duygusu egemen olmutur; nk hor iki taraln grlerinden dikkate deer bulduklarnn neredeyse tamam ki adan da tutarszd. Bu

nedenle en nllerinden biri olan Eb Abdulah er-R izi mrnn son dnemlerinde meslek hayat ile ilgili u ok nemli itirafta bulunmutu: IVi! sadece kelm yoll:r, felsef metodlan d; inceledim. Am; ne 178 yeni helaalann varlk ve tanr anlaylm yazk ki, no bir hastaya ila verdiklerini, ne de bir susuzun susuzluunu giderdiklerini grdm, insan amaca ulatran en ksa yolun Kur'an yolu olduunu sonumla anladm." Sznn doruluunu isbatlamak iin de u ayeti okumutu: Gzel sz O'na ykselir, iyi amel de onu ykseltir. (Ftr, 35/10) Rahman Ar'a istiva etti!, ('inha, 20/5) Hhir ey O'nun benzeri deildir. (ra, 42/11) Onlar bilgice O'nu kavrayamazlar. (Th, 2(1/1 10) Buna karn mtehayyiz kavramnn kendisinden bakasnn kendinden ayrlan, tek czlerden mrekkep olmasnn art olmadn, nk lek czlerden mrekkep olmas halinde ayrmay ve blnmeyi kabul etmesi gerektiini savunan kii bu anlamda Rab mtehayyizdir; zt ile btn mablkatmdan ayr ve onlardan uzaktr." derse doru anlam ifade etmek istemitir. Ancak doru da olsa bu tr bir ifadenin kullanlmas bid'attr. Ve burada bir kavram kargaas szkomsudur; nk hereyden nce szkonusu kiinin mtehayyiz kavramyla anlatmak istedii mana, kelimenin lugav manas olmayp kendisinin ve mensubu bulunduu grubun kendilerince oluturduklar terminolojiye gre sonradan yamanmaya allan bir anlamdr. Bu terimsel mana zerinde dnen insanlar arasnda hayi tartmalar olmutur. Bu nedenle sn yce Rabb'in kendisinden tenzih edilmesi gereken olumsuz bir anlam iermesi dahi olasdr. Bunlardan maada bir insann bakalarnca yanl anlama iaret eden, amacn ak-lamakszm bir bakas tarafndan yanl alglanabilecek kavramlar uluorta kullanarak insanlarn kafasn kartrmaya hakk yoktur. Belki de szkonusu kclmclar mlehayyiz kavramyla, blnmeyen paracklarn bileiminden meydana gelen varl anlatmay amalamlard. Oysa "Her mmkn, her muhd.es ve her yaratlm (mahlk) u iki durumun dnda deildir: Ya mte-hayyizdir, ya da mtehayyiz olan le kimdir" demelerine baklrsa tanmladklar! varln paralara blnebilen bir varlk olmas gerekir. Halbuki ou dnrler onlarn bu kategorizc yntemlerine kar km; sahabe tabin ve dier slm limlerinden de bu kategorize biimini onaylar nitelikte tek bir sz nakledImemtir. Hal byle iken ilerinden biri kp da hl nasl "Her mevcud ya mtehayyiz veya mtehayyiz olanla kimdir." diyebilir? Dese bie bu durumda bu sz eriat ve dnceden, dier kelmclarm sylediklerine oranla ok daha uzaktr. Bunun iindir ki ayn merebden olup da sonraki alarda yetimi baz kelmcilar bu zg klma eylemine ilikin delil istemilerdir. Buna karn felsefecilerin "akli cevherler" olarak tanmladklar soyut kavramlar hususunda kelmclarm hatas yoktur; nk bu varsaymn veya kavramn tutarszl dier grte olduu gibi sahih dnce ile anlalmtr. te yandan felsefecilerin "nefs-i ntk" (konuan nefis, rh) tanmlar yledir: "Natk nefis; kendisine iaret edilmeyen, devinim ve duraanlkla, ykselme ve inme ile nitelenemeyen; kinatn ne iinde ne de dnda olan bir varlktr". Dnrlerin ouna gre bu tanm da

kelmclarm tanm kadar, hatta daha tutarsz ve aslszdr. zellikle bn Sina vb. felsefecilerin ntk ne-fs'le ilgili olarak syledikleri u sz dpedz samalktan baka birey deildir. Bunlar yle diyorlar: "Ntk nefis (ruh) bilinemeyen ve tacumlanamayan tikel kavramlardandr, doada tanmlanabilen se yalnzca tmel nermelerdir. Halbuki ruhu tayan beden ve onunla ortaya kan koklama, duyma, tadma, amalama, emretme, sevme, nefret etme... gibi birok soyut ve somut olgularn varl tanmlanp bilinebilmektedir. Durum byle iken ruh hakknda nasl olur da "Bilinemeyen ve tanmlanamayan belirli kavramlardandr ve kinatta da yalnzca tmel nermeler, tmel kavramlar bilinip tanmlanabilir." denilebilir. Felsefe adamlarnn ruh-beden ilikisi konusundaki szleri de ayn niteliktedir. Onlara gre bu iliki, yalnzca bir kraln lkesini ynetmesine benzeyen soyut bir tasarruf ve idareden ibarettir. Oysa bu, en tutarsz ve aslsz bir grtr; nk bir kral memleket ilerini birtakm emir ve yasaklar koyarak yrtr. Ne var ki idaresi altnda bulunan insanlarn bizzat kendi istek ve gleri ile hareket etmeleri halinde kral onlarn zerinde kendi radesi ve gc ile tasarrufta bulunamaz. Szgelii kral ne halkndan herhangi birisinin tad almasndan dolay tad alr ve ne de herhangi birisinin ektii acy duyar. Oysa ruh-beden ilikisi byle deildir. Cenb- Hak onlarn arasnda, kinatta benzerinin olmamas nedeniyle kyaslanarak bilinemeyecek trden, kendine zg bir birliktelik, bir ittifak ilikisi kurmutur. Ne var ki ruhun bedene girip kmas, grlenler dnyasnda gzlemlenebilen cisimlerden herhangi birisine bireyin girip kmasna benzemez. Mesela ruhun bedene girmesi, su ve benzeri svlarn bir kaba girmeleri gibi deildir; nk bu tr svlar iine konulduklar kablann yalnzca i eperlerine dokunup, d yzeyine dokunamazlar. Kaplar da svlarn yalnzca evrelerine dokunur; orta yerine dokunamaz. Halbuki ruh-beder. ilikisi, iielii byle deildir, ruh bedenin d i tm paralarna g;rer ve onlarla dorudan iliki kurar. Ruhun bedene girmesi, yiyecek ve ieceklerin yiyen kiinin bedenine girmesi gibi de deildir; nk bu ilem iin belirlenmi zel giri yollan vardr ve bunlarn grevlerinin dnda baka bir nitelie brnmeleri mkanszdr. Ruhun bedende bulunmas, kann vcuddak dolamna da benzemez; nk kan bedenin baz blmlerinde dolat halde bazlarnda dolamaz. Ksaca bunlar gibi birbiriyle ilintili nesneler, srekli iliki ierisinde olmayabilirler. Ruh-beden ilikisi ise bunun tersinedir. Nitekim ruh bedene, var olmaya balad andan itibaren girer ve ondan lm esnasnda ayrlr. Bir sre ierisinde peyderpey girdii bedenden yine ayn minval zere kar. Ruhun bedenden ayrlmas idarecinin lkesinden ayrlmas gibi deildir. Kald ki insanlar ruha benzer bir varlk gzlemleyemedikleri iin onun hakikatini karlatrma yapmak suretiyle kavrayam-yorlar. Bu nedenle de onu szcklere dkerek tanmlamakta glk ekiyorlar. Ayrca ruh meselesini kavrayamamalar, insanlara; hakikatini anlayamayacaklar, niceliini ve niteliini tasavvur edemeyecekleri hususunda Allah'n bir uyardr. Ztna layk olan sfatlar kendisine nsbet edilenlerdir. Kulun bir paras olan ruhun, uyku esnasnda ondan kp semalara umas, Ar'n allnda secde etmesi gibi hususlara gelince, bu ayrlma ekli, sahibinden tamamen ayrlmak tarznda deildir.

Evet insan uykusunda ruhunun etkinliklerini, szkonusu etkinliklerin bedeninde messir olmas nedeniyle alglayabilir. Ancak ruhun nitelendii bu ykseli, grlebilen nesnelerin ykselii gibi deildir; nk grlen nesneler bir yere ktklarnda, daha nce bulunduklar yerden tamamen ayrlrla]*. Bunlarn ykselmesi, bir mekandan baka bir mekana intikal etme hareketidir. Ruhun semalara ykselii ve Ar'n altnda secde edii se byle deildir.32[32]

Allah'n Dnya Semasna nmesi

Raslllah'n, an yce Allah'n Raslliah tarafndan her gece dnya semasna inme ve Arefe gnnn akam haclara yaklama ile ve Kur'an- Kerm'de Hz. Musa'ya (a.s) mbarek yerdeki vadinin sa kysnda bir aatan seslenmekle, henz duman halinde bulunan gklere ykselmekle (istiva), ge ve yere "steyerek ya da istemeyerek gelin!" demesi karlnda onlarn "steyerek geldik!" demeleri gibi karlkl diyaloglar ve ilikiler biiminde geen olaylarla nitelendirilmesi hususuna gelince; tm bu etkinliklerin gzle grlebilen varlklarn inmesi veya kmas esnasnda gzlemleyebildiimiz etkinliklerle ayn trden olmalarn gerektirmez. nk gzlemleyebildiimiz bu tr pozitif etkinliklerin gerekleebilmesi iin, bir mekann boalp baka bir mekann megul edilmesi gerekir. Szgelii meleklerin yeryzne inip gk yzne kmalar da bu tr bir etkinliktir. Kald ki Allah'n ve elisinin -salt ve selam onun zerine olsun- O'nun zat hakknda isbatladklar sfatlar yadsmak (reddetme) ve O'na ait sfatlar mahlkalm sktlarna benzetmek caiz deildir. Bunun gibi gzlemleyebildiimiz varlklarla gzlem-leycmenieke birlikte varlklarn kabul ettiimiz yaratklarn nitelikleri de birbirine benzemez. Hal byle iken herhangi bir yarata benzemekten ok uzak olan Allah'n isim ve sfatlan, bizzat yaratt mahluklarn isim ve sfatlarna nasl benzetilebilir? uras bir hakikattir ki, birbirlerine benzeme niteliine ve zelliine sahip yaratklarn hibirisi, tm yaratlmlarn yaralanma benzetilemez. an yce Allah, zalimlerin hakknda sylediklerinden tamamen mnezzeh ve beridir. Biz burada u uyarda bulunmak istiyoruz: "el-Mahsl" sahibinin ve benzeri kiilerin mevcudat felsefecilerin ve kelmclarn grleri dorultusunda kategorilere ayrmalar, muayyen bir yasaya balanmayan kategorize etme biimine girmektedir. Bu iki frkadan (felsefecilerle kelmclar) herbiri gemilerinden daha da gericidirler. Kelmclar Kur'an ve snnetin iaret ettii, mmetin gemi ulemasnn uygulayp zerinde yrd kategorize etme yntemini uygulamamilardr. Tabii sadece onlar deil, gemilerinin yollarnda yrmeyenlerle onlar gibi Aristo'ya bal felsefecilerin birou da, ilk a felsefecilerin yollarnda yrmemiler, onlarn mctodann kullanmamlardr. Szgelii ilka felsefecileri kinatn hadis olduu yargsna varm ve yarglarnn gerekesini yle aklamlard: "Bu alemin zerinde baka bir alem vardr." diye aklamlar ve bu alemi de Hz.
32[32]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 171-182.

Pcygamber'in (s.a) niteledii cennetin baz vasflar ile anlatmaya almlard. Ayrca onlar ahirette bedenlerin yeniden diriltileceim de kabul etmilerdi. Vahiyle rten bu tr baz bilgilere Sokrat'n, Tales'in ve dier ilka felsefecilerinin nde gelen isimlerinin eserlerinde de rastlamak mmkndr. Sylenildiine gre kinatn kadim olduu yargsna varan ilk felsefeci Aristo'dur.33[33]

DPNOTLAR

1- mam Ahmed, Esved h. Seri'den Raslullah' bu konuda yle buyurduunu rivayet ermitir. "Dn kimse kyamet gn kendisini savunabilecek: 1-Kula hibir ey duymayan sar yle vazedecek durumunu rnein, "Rabbim, diyecek, evet slam geldi ama ben ondan hibir ey duyamadm. Ahmak adan su mazereti gsterecek: abfom islam geldi, ne ki ocuklar deve ve koyun tersleri ile beni kovaladlar. Ar ihtiyar. slam geldi, ancak ben bir ey dnmez durumdaydm" diyecek. Fetret dneminde len kimse de diyecek ki "Rablim senin elin bana gelmedi. Bntin zerine kendisine itaat edeceklerine dair sz alacak; onlar cehenneme atmas iin eli gnderecek yce Allah." Bunun ardndan syle buyurdu Raslullah "Canm elinde tutan gce yemin olsun ki, onlar atee atldklarnda cehennem onlara souk ve esenlik olacak." Hadsi naklettikten sonra baka bir senedle ayn hadisi imam Ahmed'den naklediyor mam Ahmed. Ancak bu rivayette," had i sin son ksmnda Rasulullah'n son cmlesi ayn deil. Buradaki ifade yle: "Kim atee girerse ate ona souk ve esenlik olacak. Kim oraya almazsa ona doru srklenecek." bk. Msned, c.IV, s. 24. El-Heysen ve hadisi rivayet edenlerden Taberani diyor ki: "mam Ahmed'in Esvcd b. Sez'den ve Eb Hureyre'den rivayet ettii hadislerin ravileri salamdr. Taberanininkiler de yle. bk. Mecmauz-Zevid, c. VII, s. 216. Ayn hadisi eyhaki ei-Ittikad, s. 92'de iki kanaldan tahri etmi. Ama bn Hibban'a gre onun naklettii hadis Esved'in hadisidir. Rk Men.)sik s. 1827. Suyut ise bu hadisi shk b. Rahaveyhe nisbet etmi bkz. ed-Durr'ul-Mensr c. V, s. 252. te yandan Ebu Hudaym da 'el-Marife'sinde ayn raviye nisbet etmi. bn Cerir Taberi Tefsirinde Eb Hureyre'den mevkuf olarak rivayet etmi. c.XV, s. 54. 2- Eb Hreyre'nin uzunca rivayet ettii bu hadisi Buhari tahric etmi K. el-Ezn, c. I, s. 194; K. Rekk, c.VII, s. 205; K. Tevhid, c.VIII, s. 179; Mslim, man, c.I, s. 163-167 Darm, s. 722, Ahmed, Msned, c.II, s. 275, 293, 534. 3- Buhar, Tevhd, c. VIII, s. 181, ksa olarak, Tefsir, c.Vl, s. 72; Mslim. K. mn, c. I, s. 167; Ahmed, c.III.s. 17.

33[33]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 182-183.

4- Mslim, c.I s. 177; Ahmed, c.III, s. 345, 383. 5- Hakim uzunca nekletmi bu hadisi, K. Ehvl c.IV, s. 591-592 Zehebi hadisin shhatini onaylam ve hadisi reddedenleri, bu kadar salam senedine ramen onu inkar eden nasl etmi, diyerek eletirmitir. E!-Heysemi, Mecmauz-Zevaid, c.X, s. 340-343. Suyut, Ed - D m!Mensur, c.VHI, s. 257. Ancak Suyut hadisi shak b. Rahaveyhe nisbet etmi. te yandan ayn hadisi Abd b. Humeyd, bn Eb Diinya'da rivayet etmiler. EI-Acr, eriat, Dare-Kufn, Rivayet, bn Merdiye ve Beylaki. dirili blmlerinde ayn hadisi rivayet eden hadisilerdir. 6- Taberani, el-Kebr ve'i-Evst'da el-Heysem, hadisin ravilerinden Fut b. es-Sib'in zayf olduunu sylemi; ayrca bkz. Mecma'uz-Zevid, c. X, s. 343; Suyut, ibn Askir'in rivyetiyle bk. ed-Durrul-Mensr, c. VIII, s. 353. 7- Mslim deiik szlerle Sevbn'dan rivayet etmi, bk. Fiten s. 2215; Eb Davud, c.IV, s. 450452; Tirmiz, c.IV, s. 472; bn Mce, c.I, s. 1304, h. no: 395. Tamam Fiten blmlerinde rivayet edilmi, Ahmed, el-Msned, cV, s. 278-284. Ayn hadisi yine Mslim Sa'd b. Eb Vakkas'tan nakletmi. Ancak burada "mmetin yeni kelamalarn varlk ve tanr anlaylar boulma ile helak edilmeme" dilei var, dman musall.t etmeme yerine. Mslim, c.IU, S. 2216; Ahmed, c.I. s. 175, 182; bn Kesir, c. II, s. 140-142 Mecmuz-Zevaid, c.VII, s. 221-223; Durr'ulMensr, c.III, s. 284, 289. 8- Buhar, Tefsir, c.V, s. 193, K. el-t'tisam, c.VIII, s. 150 K. Tevhd, c.VIII, s. 171; Eb Ya'la, Msned, c.II, s. 362, h. no: 1829; c.III, s. 463; h.no: 1967; c. III, s. 471, h.no: 1982, 1983; Cabir'den rivayet edildii sylenen hadise Mslim'de rastlayanla dik; bn Kesir, Tefsir, c.II, s. 139; Suyut, edDurrul-Mensr, c.III. s. 283. 10- Eb Nuaym, el-Hiiye, c.IV, s. 217; el-Mihne, c.IV, s. 204-220. 11- bnul-Cevzi, Tefsir, c.I, s. 29-. 12- bn Kuteybe, Garibu'l-Kur'an, s. 314. 13- Buhari, Cabir'den K.Teheccd, c.II, s. 51; Dualar, c.VII, s. 162, Tevhd, c. VII, s. 168; Beyhaki, u'ab'ut-man. 14- Nes-, c.III, s. 54; Ahmed, c. IV, s. 264; Ammar b.Yasir'den. 15- Buhari, Vakitler, c.I, s. 139, 143; Tefsir, c. VI, s. 48; Tevhid, c.VIII, s. 179; Mslim, Mcscidler, C. 1, s. 439; Eb Davud, Snen, cV, s. 97; Tirmiz, Cennetin Nitelii, c.VI, s. 687; bn Mce, Girii, c.I, s. 63, h.no: 177; Ahmed, c. IV, s. 360-362, 365. 16- Taberi, Tefsir, c. I,.s. 174.

17- Sevkn, el-Fevid'l- Mecm'a, s. 478.

Kuran Nasslarn Yorumlanmas Sorunu (Tevil Meselesi)

Allah Tel'nn kendi zt iin tesbit ettii isini ve sfatlar reddetmeyi amalayan herkes, imdiye dek gr ve dncelerini; mrekkeb mdlef, munkasm gibi Allah'n msbet niteliklerini reddetmek zere ihdas edilmi anlam son derece genel ve mulak kavramlarla ifade etmilerdir. Bunlarn gerek niyetlerinden habersiz olan kiiler ise Kur'an'da zikredilen ve zt- ilahiden tenzihi gereken nitelikleri tenzih ve Allah'n chndiyet ve samediyel niteliklerini tesbit iin kullanldn zannederler. Oysa bunlar, bilakis szkonusu niteliklerin reddi iin ortaya atlp terimletirilmitir. Bu terimleri ortaya atan kii veya kiilerle, onknn dncelerini paylaan dier mezheb mensuplar, bunlar bu amala kullanacaklar hususunda uzlamiardr. Bu terimlerin hibirine Kur'n'm kendisi ile indirildii Arab dilinden ne de bir baka milletin lugatndan alnmtr. Durum byle olduu halde eh ad, samedve vhid gibi Kitab ve snnette yeralan kavram, isim ve niteliklerin yerine (onlarn msemmsi olarak) ve Allah'n ve elisinin belirledikleri tevhid'i tamamlayc anlamlarn reddi amacyla kullanlmaya baland. Tevhid kavram, tm elilerin getirdii ve bln semavi ki-tablann kendisiyle indirildii en byk ve en nemli kavramdr. Bu kavramn Allah elisinin muradna ters dtnden haberi olmayan kimse, bunlar szkonusu amala kullanan kiilerin tarih boyunca peygamberler tarafndan getirilen tevhid kavramna uygun yargda bulunduklarm zanneder. Bu yzden de Celim iye, Mu'lezilc ve Allah'n niteliklerinden herhangi birini reddetme hususunda bunlarla uzlaan frkalarn yaptklar gibi, bu dncedeki gruplar muvahhidler, ortaya koyduklar dnce biimini de fev/n't? olarak adlandrr. Nitekim Mu'tczile ile kader konusunda onlarla ayn gr paylaan frkalarn, kader kavramm reddetmeye adalet, kendilerine de dedikleri gibi o gruplara muvahhidler (tevhid ehli kiiler), icad ettikleri ilim dalna da l m ut-tevhid (tevhid bilgisi) adn vermilerdir. Allah ve elisinin muradna ters den kavramlarn Kitab, snnette geen terimlerle anlatlmas bid'ati olduka yaygndr. Oysa bu yola tevessl eden kimseler bunlar ne Allah'n Kita-b'ndan ne de Rasln snnetlinden almlardr. Bilakis Kitab ve snnette yeralan kavramlar kukulu bir hale getirmek suretiyle kendi mekuk kavramlarna delil yapmak istemilerdir. Bununla da Allah Raslne ters dmek bir yana bilakis ona uyduklarn gstermeyi amalamlardr. Kald k bunlarn ou aslnda syledikleri szlerin, ortaya attklar grlerin Raslllah'n szlerine aykr olduunu bilmiyorlar, aksine anlatmak istedikleri eyin, bizzat Allah cicisi ile sahabesinin

anlatmak istedikleri mana olduunu sanyorlard. Bu yzdendir ki msmanlar, u iki hususu bilmek durumundadrlar: 1- Hereyden nce Kur'an'm indirildii dili (Arabay) iyice renip Allah'n ve elisinin Kitab ve snnetin ihtiva ettii kelime ve kavramlarla anlatmak istediklerini, sahabe ile ihsan zere onlarn izinden giden tbin'in ve dier slm alimlerinin bu kelime ve kavramlarn ierdii anlamlarla ilgili sylediklerini bilmek gerekir. Zira Hz. Peygamber sahabesinde Kitab ve snnetle hitap ettiinden, karsndaki insanlar, onun, kulland kelime ve kavramlarla ne anlatmak istediini ok iyi biliyor ve atlyorlard. Nitekim sahabenin Kur'an'n anlamna ilikin bilgileri, harflerini ezberlemelerinden ok daha mkemmeldi. Onlar kendilerinden sonra gelen tabine harflerinden ziyade anlamlarn aktarmaya zen gstermilerdi; nk tevhid, vhid ehad, iman, slm vb. genel kavramlarn anlamlar btn mslmanlarn renme gereksinimi duyduklar eylerdendir. Sahabenin neredeyse tamam, Allah ve elisinin bilinmesini istedii tm kelime ve kavramlar biliyordu. Oysa ok az dnda, sahabe, Kur'an'n tamamn ezberlemi deildi. Kur'n'm htiva ettii hereyi yalnzca aralarndaki tevatr ehli kiiler ezberlemiti. Kur'n- Kerm Allah'n ehadiyet, vhidiyet gibi nitelikleri le "Sizin ilahnz tektir.", "Allah'tan baka ilah yoktur" ve benzeri tevhidi kavramlarn zikri ile doludur. Sahabenin bu tr kavramlar bilmesi, bir zorunluluktu; nk bu bilgi slm dininin temelidir. Allah elisi nsanl ilk olarak bu temel ilkeye davet etmi, insanlarla lk kez onun uruna savamlardr. Dier elilere de gnderildikleri toplumlara emretmeleri buyurular ilk ilke bu idi. Tevatr yoluyla gelen bir habere gre Hz. Peygamber insanl ilk olarak LilheilleUah (Allah'tan baka ilah yoktur) ibaresini sylemeye armlardr. Hicretten sonra cihadla emrolunuarn yle dile getirmilerdir: nsanlarla Allah'tan baka ilah olmadna ve benm Allah'n elisi olduuma ehadet edinceye dek mcadele etmekle cnro-1 undum.1 te yandan Buhr ile Mslim'in kaydettii bir hadisle Hz. Peygamber {s.a) Yemen'e eli olarak gnderdikleri Mu'az'a u talimat vermilerdir: Kukusuz sen, chl-i kitab bir toplulua gidiyorsun. Onlar ilk airacam ey Allah'tan baka ilah olmadna ve bciim Allah'n elisi oldum; ehadet etmek olsun, Bunu kabul ediklerinde onlara, an yce Allah'n bir gn ve bir gecede kendilerine be vakit namaz emrettiini bildir; bu davetini kabul ederlerse bu kez yce Allah'n kendilerine, zenginlerinden alnp fakirlerine verilecek zekat tarz kldn syle. Sana bu konuda da itaat ettiklerinde sakn mallarnn en deerlilerini alma! Mazlumun bedduasndan sakn; nk onunla Allah arasnda perde yoktur^ Grld gbi Rasllah (s) Mu'az'a demi ki: Gittiin topluluu ilk da1 veL tevhide olsun. Mu'az'm gnderildii topluluk kitab ehli, yani yahdi bir topluluktu. O dnemde Yemen diyarnda yaayan insanlarn ounluunu yahudiler oluturuyordu. Mu'az'a verilen bu emir Ccnab- Hakk'm u ayeti ile de rt-mektedir: Haram aylar ktnda mrikleri bulduunuz yerde ldrn! Onlar yakalayn, hapsedin ve her gzetleme yerinde oturup gzetleyin! Eer tevbe ederler, namaz klp, zekat verirlerse yollarn

serbest brakn! (Tevbe, 9/5) Der bir ayetle ise yle buyurulmaktadr: Eer levbe edip namaz klarlar ve zekat verirlerse, artk onlar dinde sizin kardei erin izdir. (Tevbe 9/11) Szkonusu hadisin ierii u ayetle de rtmektedir: Kendilerine, dini yalnz Allah'a zg (hlis) klarak ve Allah' birleydiler olarak O'na kulluk etmeleri, namaz klp zekat vermeleri buyurulmutu. te dosdoru din budur! (Beyyine 98/5) Bu balamda yine Buhr ile Mslim, Allah Rasl'nden u hadisi kaydetmilerdir: man altm ya da yetmi ksur ubedir. En stn 'Allah'tan baka ilah yoktur!' szdr. En dk dzeyde olan ise gelip geenlere sknt veren eyleri yol zerinden kaldrmaktr. Haya da imandan bir ubedir. Burada varlmak istenen asl ama, Allah Rasl'nn ilim, iman, saadet ve kurtuluun temeli olmak zere getirdii vahiy mesaim!, a ve t ve hadislerle gerekte ne anlatlmak islendiini bilmek, ardndan da insanlarn bu konularda neler sylediini, Ra-sl'n sylediklere uyup uymadn dikkate alarak bilmektir. Szler Allah'n ve elisinin buyruklarnda yeralan ve almayan olmak zere iki eittir. Birinci tre giren szlerin anlamlar bilinir ve bunlar dinin temeli klnr. kinci kategoriye giren szlerden de Raslllah'in dnda kalan dier insanlarn szleri anlalr. Bunlardan dinle ilgili olanlar hakikatin tesbiti iin birinci kategoriye gtrlr."34[34] Hidayet ve snnetten yana olanlarn zledikleri yol ve yntem budur. Sapklk ve bid'at yanllarnn uyguladklar yntem se bunun tam aksinedir. Bunlar din anlaylarnda lenel ilke olarak Allah'n ve elisinin szlerini deil kendi uydurduklar kelime ve kavramlar almakta, ayet ve hadsleri onlara tatbik etmektedirler. Bununla da yetinmeyip birtakm yorum (te'vil) ve saptrmalarla Allah'a ve Raslne ait szler kendi uydurduklar terimlerin anlamlarna eklemeye kalkmlar ve "Biz Kur'n' yalnzca dil ve dnce aracl ile yorumlarz" demilerdir. Bu ise "Biz ancak Kur'n'dan kendi akl ve dncemizle saptadmz eylere inanrz!" demektir. Bu dnceden hareketle Kur'n' kavramlar saptrmaya ynelik yorum ve tevillerle yorumlamaya girimilerdir. Bu yzdendir ki mam Ahmed insanlar "Kur'an m nasshn hususunda en fazla yorum ve kyasta hataya dmektedirler" demi ve ardndan unlar eklemitir: Fkh konusunda konuan kiinin u iki temel unsuru kullanmaktan saknmas gerekir: Mcmel ve kyas. Bu yntem kk byk tm bidatti gruplarn ortaklaa kullanageldiklcri yntemdir. Nitekim Cchmiye, Mu'tezile tanr tanmaz (mlhid) felsefeciler ve Hatmiler de tevil hususunda bu yntemi uygulamaktadrlar. leri grl felsefeciler de bu konuda yle demilerdir: "Bildirilen eyler geree uygun
Yani din konusundaki doruluunu belirleyebilmek iin insanlarn syledikleri Allah'n kitab iic Rasl'nim snnetine gtrmek gerekir. (ev.)
34[34]

ditsnie.se de peygamberin kitabndaki ama, insanlara dnya islerinde yararl olacak eyleri bildirmektir". Yine ayn felsefeciler "Rasln amac gerei tanmlamak ve insanlara aklamak deil, yalnzca inanmalar gereken eyleri, onlara tasavvur ettirmektir" demektedirler. Bylelikle szkonusu kiiler, peygamberlii, yalnzca "tasavvur etme ve ettirme gc" olarak tanmlam "Peygamber hibir eyi aklayp anlatmad gibi byle breyi amalamamstr da..." demilerdir. Felsefeciler bunlardan baka peygamberin olgular olduklar gibi anlayp anlayan ayaca hususunda da tartmlar ve bu konuda belli bal iki gr ileri srmlerdir: 1- lerinden kimisi "Peygamber, olgular olduu gibi bilir. Ancak bu yalnzca aklanmas mmkn olan eyler iin geerlidir" demitir. Bu gr benimseyenler peygamberi, felsefecilerden stn grmektedir. 2- Dier bir grup ise "Peygamber bilebildiklerini ya da bilinmesi hususunda leri grl olduu konulan bilebilir" demitir. Yani bunlara gre peygamber yalnzca pratik olgular bilebilir. Bu gr benimseyenler felsefecileri peygamberlerden stn tutmaktadr; nk onlara gre bilimsel olgular, pratik olgulardan daha nemlidir. Szkonusu felsefe adamlar Allah ve elisinin bildirdikleri haberleri, varsaymdan/tasavvurdan (tahyl) ibaret saymaktadrlar ve buna bal olarak da bu durumdaki bir anlamn amalanamayacam, tevil yoluyla bilinen anlamnsa amalanabilecein] sylemektedirler. Cehmiye frkasna bal kelmclann ou peygamberin tev-hid konusunda hakk ortaya koymasnn mmkn olduu ve in-saniara, tasavvurlarm harekete geirme eklinde hitap ettii hususunda felsefecilerle ayn gr paylamaktadr. Bu konuda yle bir de rnek vermekledirler: "Szgelii peygamber, Rabbi-niz kinatn ne iinde ne de dndadr. O'na iaret edilmez. O kainatn stnde de deiidir. yle yie de deildir; demi olsayd insanlarn kalblcri O'ndan uzaklard; nk insanlar bu tr soyul kavramlar anlayamaz. Bu yzdende onlara kulluk edecekleri tanrlarnn soyul kavramlarla deil, somutlatrlarak tanmlanmas gerekmektedir. Peygamber tanrnn somutlatrma (les-cm) yntemi ile tanmlanmasnn batl bir yntem olduunu bilse de byle yapmak zorunda idi" Bu gr yalnzca felsefeciler savunmu deildir; Allah'n zti sfatlarn reddeden batl mezheblerin grlerini sahih kabul eden son dnemde m teali -hirnin nl fkhlanndan bir grup da bunu savunmutur. Grlerinin doruluuna da Allah elisinin getirdii vahyi baka yntemlerle isbatlamann imkanszln delil gstermilerdir. Bunlardan baka daha birok kimsenin szleri arasnda da bu tr ifadelere rastlamak mmkndr. Felsefeciler kimi zaman da yle demilerdir: "Hz. Peygamber, insanlarn tanm yaplmadan renmeye almalar iin onu apak biimde, hakikati ak bir ekilde ortaya koymamlardr. Bununla da insanlarn hakikatleri, nasslarm ierdii kelime ve kavramlar tevil ederek gereini renme yolunda azami derecede aba sarfetmelerini ve bylelikle Allah katndaki dllerinin daha byk olmasn amalamlardr. Bu aba (ietihad) dnceleri ve yorumlamalar ile yaplan bir alma trdr. Ne varki bunlar felsefeciler gibi peygamberin bununla batl ve genel anlam ifade eden kelime ve kavranlan anlatmay amaladn sylememiler. Bu gr Allah'n

kemal sfatlarn reddeden Cehmiye ile Mu'tezile ve onlarn yolunda yryen bn Akl vb. kelmclarn savunduklar grtr Buna karn Eb Hmid el-Ga-zl, bn Rd el-Hafd vb. kclmclann szleri arasnda, birinci grn ierdii anlamlara rastlamak mmkndr. Geri Eb Hmid cl-Gazl yaamnn son yllarnda tevil yntemini eletirmi ve tlcm'l-Avm an lm'-Kelm (Avam Kelm lmi ile Uramaktan Dizginleme) adl kitabn bu temci anlay dorultusunda kaleme almtr; nk O toplumun yararnn, ancak nasslann zahir: anlamlarnn olduklar gibi braklmas ile salanabileceini sanunmulur. Oysa kendisinin "el-Madftn Bih adl eserinde anlattna gre, olumsuzluun, batan beri sabit olduu grnde idi. Grld gibi felsefecilerle kelmclar Allah Rasl'nn hi-labmdaki amacn hidayet ve aklama olduunu kabul etmemilerdir. Oysa Allah Tel Kitab'n ve elisini -iddialarn tersineylc nitelemektedir: O Kur'n muttakiler iin hidayettir. (Bakara, 2/2) Bu Kur'n insanlar iin bir aklamadr. (l-i mrn, 3/138) Aklcdesiniz diye biz onu Araba bir Kur'n olarak indirdik. (Ysuf, 12/2) Peygambere den yalnzca apak bir biimde tebli etmektir. (Nur, 24/54) Bu bir Kitab'dir ki onu, rabJerinin izniyle insanlar karanlklardan aydnla, O gl ve hamdedilmeye layk olann yoluna karman iin sana indirdik. (brahim, 14/1) Bu balamda Hz. Peygamber de yle buyurmulardr: Size gecesi gndz gibi, apaydnlk bir yol olan slm yolunu brakyorum. Benden sonra onda erilie denler, helak olanlardr. * u ayetler de ayn konu ile ilgilidir: te benim dosdoru yolum budur! Ona uyun, baka yollara uymayn ki sizi O'nun yolundan ayrrlar. (En'n, 6/153) ...Gerekten size Allah'tan bir nur ve ok ak bir Kitab geldi. Onuna Allah rzasna uyanlar kurtulu yollarna iletiyor ve onlar kendi izni ile karanlklardan aydnla karp dosdoru bir' yola iletiyor. (Mde, 5/15-16) .... Sen Kitab nedir iman nedir, biliniyordun; takat biz o Kur'n' sana bir aydnlk kldk, kullarmzdan dilediimizi onunla hidayete erdiriyorz. Kukusuz sen dosdoru bir yol zerindesin. (ra, 42/52) ...Ona inananlar, destekleyerek ona sayg gsterenler, ona yardm edenler ve onunki birlikte indirilen aydnla uyanlar; ite gerek kurtulua erenler yalnzca onlardr. (A'rf, 7/157) Bunlardan baka, sonraki alarda yetimi snnete bal nc bir ilim adam grubu daha vardr; ki bunlar konu ile ilgili olarak "Peygamber -Allah'n sfatlan ile ilgili ayetlerde olduu gibiKur'n'dan kendisine ndirilen ayetlerden bazlarnn anlamn bilmiyordu" derler. Ancak bu sz Hz. Peygamber'in Al-ah'm sfatlarna likin syledii hadislerin manasn da bilmedii anlamna gelir. Bu gruba mensup kiiler sahabe ile onlara ihsan zere uyan tabinin "Onun tevilini Allah'tan baka hi kimse bilemez." (l-i mran, 3/7) ayeti hakkndaki szleri zerinde nemle dururlar.

Evet szkonusu kiiler bu konuda selef ulemasna uymular; ancak tevil kavram iie sadece kelimenin manasnn ve yorumunun anlatlmak istendiini ya da sonraki asrlarda yaam usulclerle ve fkhlardan ounun szlerinde rastlanan terimsel tevil kavramnn kastedildiini sylerler. Bu anlamda tevil, "kelimeyi; kendisine yaklatran bir delilden dolay tercih edilme ihtimali olan anlamdan tercih edilmi anlama evirmek"tir. Bu grup her iki tarafn da sylediklerini dinlemi ve sonuta tevil kavramnn anlamm bu ekle dntrmlerdir.. Yine bunlar "Onun tevilini Allah'tan baka kimse bilemez..." (l-i mrn, 3/7) ayetinden hareketle tevil kelimesinin Kur'n'da kendilerinin anlad manada kullanldn sanmlar ve buradan da zorunlu olarak nasslann anlamlarn Allah'tan baka ne Cebrail'in ne Hz. Peygamber'in ve ne de bakalarnn bilmedii sonucunu karmlardr. Buna gre, szkonusu ki eli Allah'n sm ve sfatlarndan, kendilerine bildirilenleri yalnzca ilk muhataplar olarak okur ama anlamlarn asla bilmezler. Daha sonra, ilerinden bazlar Cehmiye, Mu'tezile vb. bid'at ehli frkalarn, Allah'n isim ve sfatlar iie ilgili tevillerini eletirerek batllm ortaya koydular; ki bu tutarl bir giriimdir. Yine bazlar da nasslann tevillerinin d (zahiri) anlamlarna gre yaplmas gerektiini syleyerek bunu Allah'tan baka hi kimsenin bilemeyeceini savunmulardr. Burada nasarn zahiri ile, ortaya kan anlamlar kasdetmi iseler bu yine kendilerine olan "zahir anlamlarn yalnzca Allah'n bildii tevillerin bulunduuna dair grne aykrdr. Yok nasslar oluturan lafzlar kastediyorlarsa, szlerinin anlam "Allah'n konuma (kelam) srasnda kulland bu kelimelerin d anlamlarna ters den bir de i (batini) anlamlan vardr" olur; ki tevil denilen kavram budur ve onu Allah'tan baka kimse bilmez. Yine bunlardan bazlar nasslan zahir anlamlarna gre deerlendirmek istemiler; kimisi de birinci gr benimseme-milcrdir. Ama hepsi tevil kavramna nc bir anlam yklemek istemilerdir; kimisi de bu nc mana ile ikincisini kas-detmitir. Bu gre gre bazan nasar zahir anlamlarna uygun biimde aklanmtr. Bu durumda tevil kavramnn nc bir anlamnn bulunmad ortaya kmaktadr. Btn bunlardan szkonusu kiilerin nasslarn incelemesini, derinlemesine irdelenmesini anlamlarna baklmasn uygun bulmadklar ve bundan alabildiine kandklar anlalmaktadr. Ben bunlarn tevilini Allah'tan baka kimsenin bilemeyeceini syledikleri naslar olduunu anlatmak istiyorum. Bir de bu tr nasslan kendi inanlarna gre deerlendirmeleri szkonusudur; ki imdi bunu ele alalm. Szgelii bu tr grleri ileri sren kimseler Kaderyeci ise "Nasslar, 'kulun salam (muhkem) fail olduunu kantlayan' ve 'kullarn fiillerin Allah Tel tarafndan yaratldn, tevilini O'ndan baka kimsenin bilmedii mteabihler kapsamna girip btn ileri sevk ve idare edenin o olduunu kantlayan' olmak zere ikiye ayrlr. M-tcbih kapsamna giren naslann yorumuna gidilmez" der. Btn bu frka mensuplarndan kimileri nassar Allah'n szne ters decek ekilde tevil ederken kimileri de tevil etmez. Sfatlarn bildirim yoluyla deil aklla bilinebileceine inanan sftyye'ye gre ise Ebu'-Me'l ile bn Akl- mrnn sonlarna doru- szlerinde ska rastland gibi dnce ile bilinemeyen Sfatlar ieren nassiar, "tevilini, Allah'tan baka kimsenin bilmedii" mtcabh nasslardr. Bunlarn ounun bu konuda iki ayr gr ve iki farkl tutumu vardr. yle ki bu kategoriye

soktuklar nasslan kimi zaman tevil etmiler, tevil edilmesini gerekli veya caiz grmler, kimi zaman da bunlara ynelik tm tevil giriimlerini sakncal bulmulardr. Ebu'l-Me'l, bn Ak ve benzeri kelamclarn bu konuda ok farkl grleri vardr. Eb Muhammed ibn Kllb ve Ebu'l-Hasan b. ez-Zgn, ile bunlarn grlerini paylaan kimseler Allah'n ulviyet sfatn .akl ile isbatanaca.kansna vararak "aklla bilinen sfatlar" arasnda saymlardr. Kad Eb Ya'la ile son dnem dncelerinde Eb. Muhammed de ulviyyet niteliini kabul etmiler ve istiva sfatn anlamn Allah'tan baka hi kimsenin bilemeyeceini syledikleri "bildirim yoluyla tesbit ediien nitelikler" ketegorisine dahil etmilerdir. te yandan yine kelamclardan Kad Eb Bckr ile E'arlerin ounluu Kad Eb Ya'l -lk dnem dncesine gre- -ou grlerinde- bn Akil, Eb Bekr el-Beyhak, Ebu'i-Me'l ve bunlarn yolunda yryen daha bakalar, Allah'n fev-kyyet ve ulviyyet niteliklerinin ancak bildirim (haber) yoluyla tesbit edilebilen sfatlardan olduu grn benimsemilerdir. Bu kavramlar, baka yerlerde daha genie ele alnp incelenmi ve aklanmtr. Bunlar sylemekten maksadmz udur: Yukardan beri szn ettiimiz tm bid'at ehli frkalar kendi grleriyle elien Kur'ni nasslan, mteabih saymlar ve sonra da "Onun tevili Allah'tan baka kimse bilemez" ayetinden yola karak bunlarn tevilini Allah'tan baka kimsenin bilemeyeceini sylemilerdir; ki bu, szkonusu ayet ve haberlerin anlamn Allah'n dnda ne Cebrail'in ne de Hz. Peygamber'in bilmedii anlamna gelmektedir. Yine "limde derinleenler..."] (li- mrn, 3/7) tevil olarak adlandrdklar kavramlar bilen kimseler eklinde yorumluyorlar ve yle diyorlard: "Rasl -zerine selam olsun- insanlara hitap ederken hakikati kendi tarafndan bir ynlendirme olmakszn akl ve zihinleriyic renme yolunda azami aba gstermeleri iin gerei olduu gibi aklamamt. Bu yzden de insanlar onun kulland kelime ve kavramlarn anlamn dorudan Arab lugatna bavurarak karmaya ve Araba'ya girmi tevile msait yabanc (garib) kavramlar renmeye alyorlard ve btn bu abalar neticesinde elde edilen anlamn da balangta Kur'n ve hadisle anlatlmak istenen gerek anlam olduunu sylyorlard". Szkonusu kelmclar, tevil grn kabul etmeyen felsefecilerle Batnlerin grlerine uygun yargda bulunmu olsalard "Bu kelime ve kavramlarla genel insan topluluunun anlad anlamn dnda hibir anlam anlatlmak istenmemitir" derlerdi; ki bu balang itibariyle batl br grtr. nk buna gre peygamber insanlara yalnzca kendileri iin yararl olacak kavramlar tasavvur ettirmek stemitir, hepsi o kadar. Bunun dnda gerei olduu gibi retme imkanna sahip deildi; zira byle yapmas halinde kendisinden uzaklar, verdii mesajlar kabul etmezlerdi. Tevil kavramnn kullanlabilecei yargsna varan tann-tam-maz felsefecilerle Batnlere gelince bunlar dierlerinin aksine, Peygamberlerin Allah'a ve ahireL gnne iman gibi kavramlarla ilgili olarak bildirdikleri hereyi tevil yoluna gitmiler ve Batn Karmita'nn yapt gibi, bunlarn tamamn tevil etmilerdir. Eb Hmid el-Gazl, hy4 adl eserinde, felsefecilerin tevil, . Hanbcllerin de soyut kavramlar somutlatrma hususunda arya katklarna deinerek 3 mam Ahmcd'e sylemedii baz sz-

ler isnad etmitir. Oysa Gazali gerek Ahmed b. HanbePle dier selef ulemasnn konu ile ilgili grlerini, gerekse de bu meselelerin getii naslan (ayet, hadis) yeteri kadar bilmiyordu. O yalnzca kimi Hanbellerle Mliki ve Saflerin Kur'n'n harfleri, sesleri, Allah'n baz sfatlar ile ilgili szlerinin Hanbellere nisbet edildiini duymutu. Szgelii onlar Kur'n'Ia ilgili olarak "Kur'n okuyucusundan iitilen sesler kadim ve ezelidir. Birbirini izleyen Kur'n harfleri de kadim a'ynlar olup gklerden dnya semasna indirilmi ve Ar onlardan boalmtr. Bylece mahlkttan kimi onun zerinde, kimi de altnda kalmtr" gibi bir sr sama sapan szler sarfetmilerdir. Bunlar ierisinde, zahir anlam tamamen tutarsz ifadeler kullanan baz kimseler de vardr, ki insanlar onlardan uzaklamakta, bu szlerini son derece irkin ve yakksz bulmaktadrlar. Bu yzden sylediklerinin ou reddedilmitir. Nitekim mam Ahmed, Mlik ve f' taraftarlarndan bazlarnn tutarszlk ve bozukluklar tesbit edilen grleri annda reddedilmiti. nk bu gruplarn tm balangta bu tr grleri reddetmiti. mam Ahmed'le taraftarlar da bunlardandr. mam Ahmed ile dier alimler bu tr kelime ve kavramlarn reddi konusunda pek ok ey sylemilerdir. Ne var ki Hanbel-lerin ve hadis ehli olan dier mezheb mensuplarnn Allah'n sfatlarnn isbat ve bu tr kavramlarn kabul hususundaki hatalar ve kartrmalar kelmclarnkinden oktur. Buna karn szkonusu sfat ve kavramlarn reddi konusunda da kelmclar-dan daha fazla hataya dmlerdir; nk Allah'n sfatlar hakkndaki hadisler, kelmclarn szkonusu sfatlar reddetmek iin kullandklar kavramlarla ilgili hibir ey iermemektedir. Nitekim Cehmiyye ve Mu'tezile'nin bu konudaki szleri Kur'n ve hadis'in ak hkmlerine ters dmekte olup reddedi temeli zerine kurulmutur. Ayn ekilde bunlarn ileri srdkleri argmanlarla sarih akl da elimektedir. Ancak onlar akln, Allah'n niteliklerinin reddine iaret ettiini iddia ederler. Yine kelma-lardan baz gruplar bu hususta onlarla elikiye dmtr. Hatta Kerrmiye, Himiye vb. baz kelm frkalar, Allah'n, sfatlarn isbat hususunda Kur'n ve snnette bildirilenlere baz eklemeler dahi yapmlardr. Ne ki bunlar, selef ulcmasnca eletirilen bid'at kelmclarm, Allah'n sfatlarn ret srasnda kullanageldikleri grler trndendir. Tevil kavramn iki ksma ayran Hanbellerle dier mezheblercicn snnete bal gruplar, Hanbelilerin mam Ahmcd'den naklettikleri "Keyfiyet ve anlam yoktur" gr gibi, imamlarn mtcbih kavramlar konusundaki baz szlerinden hareketle onlarn "Biz bu tr kavramlarn anlamlarn bilmiyoruz "demek islediklerini sanmlardr. Oysa mam Ahmed'in sznn onlannkine ters olduu baka bir yerde anlatlmtr. Nitekim o, bu sz le, Cehmiye gibi, Kur'n' yaplmas gerekenden farkl ekii-de tevil eden frkalarn tevillerini reddettiini aka ifade etmi; hatla Kur'n'm mteabihlcri ve tevili konusundaki tutumlarn reddetmek zere Zndklarla Cehmiyye'ye Reddiye (er-Redd aie'z-Zendka ve'1-Cehmiyye) adya bir de risale yazmtr. mam bu risalesinde, onlarn, Kur'n' Allah ve Rasl'nn anlatmak istedii anlamn dnda tevil etmelerini, eletirmi ve bunu kesin bir dille reddetmitir. Nitekim bu frkalar Kur'n'm baz ayetlerini tevil ederken "Bu ayetin anlam bize gre byledir" diyorlard. te yandan keyfiyeti savunanlar da Allah'n keyfiyet sahibi olduunu isbatlamaya alarak keyfiyeti savunan kelam-clann rabbin nitelikleri ile ilgili haberlerin mahiyetlerini bildiklerini sylyorlard. mam Ahmed szkonusu risalesinde bu grlerin yanm mteabih

kavramlarn, isim ve sfatlarn keyfiyetlerini (nasllklarn) bildiklerini iddia eden ve keyfiye t i ler olarak bilinen baz kclmclar kelime ve kavramlar, Allah ve Rasl'nn koyduu yerlerin dna karmaya alan ve "Bize gre bunlar u u manaya gelmektedir" d yen tahrifilerin grlerini de reddetmektedir. Kald ki ben, mam Ahmed'in bu konudaki grlerini, cl-Halil'in zikrettii biimde es-Snne adl kitabmda yazm ve gerektii gibi aklamtm. Buraya kadar anlatlanlardan benim tevil kavramyla anlatmak stediim manann Allah'n u ayetinde kullanlan tevil kelimesi ile ayn olduu ve ikisinin de dil asndan ayn anlam ierdii ortaya kmtr: lle unun tevilini mi gzetiyorlar? Onun tevili geldii gn, nceden onu unutmu olanlar derler ki: "Dorusu nbbimizin elilci'i hakk getirmi. imdi bizim efaatilerimi;: var m ki bize e-faal etsinler ya da lekrar geri gnderilmemiz mmkn m ki, orada nce yaptklarmzdan bakasn yapalm? (A'rf, 7/53) bn Abbas "lle onun tevilini mi gzetiyorlar?" ifadesini, Kur'an'da va'dcdilenlerin tasdiki olarak aklamtr. Katde te'v'ileluVyn sevbch (yani, "Onun sevabn m gzetiyorlar?") biiminde yorumlarken Mchid "ceza"Sdd ise "onun akbeti" olarak aklam, bn Zcyd ise "onun hakikati" eklinde yorumlamay tercih etmitir. Kimi tefsirdiler de "onun tevili" kavramnn "kendilerine gelecek azab ve ate" anlamna geldiini sylemilerdir. Baz tefsirclerde ayn kelimenin getii "Hayr, onlar bilgisini kavrayamadklar, tevili kendilerine gelmemi olan bireyi yalanladlar." (Ynus, 10/39) ayetini "insanlarn kendilerini korkutmak zere gelen va'idleri tasdik etmemeleri" tevil kelimesini de "herhangi bir iin kendisine gtrlmesi" eklinde aklamtr. Dahhk, ayeti, "Allah'n ahirette gerekleecek va'idlerinin sonular" olarak yorumlam, tevil kavramn ise "herhangi bir in kendisine gtrld ey" biiminde tanmlamtr. te yandan Sa'leb, tevil kelimesini, tefsir olarak aklam ve bunun dnda bir anlamnn bulunmadm ifade etmitir. Zeccc se yle demitir: 'Bu ayet, hitap ettii insanlarn szkonusu olayn teviline ilikin bilgilerinin olmadn anlatmak istemitir. Nitekim Hz. Ysuf da -selam olsun zerine- babasna "Babacm! te bu nceden grdm ryann yorumudur (tevilidir).'" (Ysuf, 12/100) demiti. Hz. Ysuf, babasnn kendisine secde etmesinin gerekesini daha nce grd ryann tevili olarak belirlemitir. Hz. Ysuf ayn surede daha nce yle demiti: "Size rzk olarak verilen yemek henz size gelmezden nce, hu ryann tevilini sze bildiririm..." (Ysuf, 12/37); yani, size tevil gelmezden nce... Buna gre ayetin anlam "uykuda size rzklanacanz yemek henz gelmeden" olur. Bunu "Kendisiyle zndana giren ki genten biri "Ben ryamda arap sktna gryorum." teki de "Be)} de gryorum ki baman stnde ekmek tayorum." dedi." (Ysuf, 12/36) ayetinden anlyoruz. "Uyankken size rziklanacan iz yemek henz gelmeden bu grdnz ryann tevilini size bildireceini." (Ysuf, 12/37) ayeti de bunu tamamlamaktadr. ou tcfsircilern yorumlan byledir ve bizce de dorusu budur.

Baz tefsirciler de ayetle ilgili u yorumu yapmlardr: "Hz. Ysuf, onlara 'Size rizk ve besin olarak verilen yemeiniz gelip onu yemeden nce grdnz ryann tevilini ve tefsirini yapm olacam; yani ryanzda yediiniz yiyecein rengini, cinsini, ne zaman ve ne kadar yediinizi size bildireceim' dedi. Zindan-dakiler bunun falclarla kahinlerin yapt tevile benzediini sylediler. Bunun zerine Hz. Ysuf, 'Ben khin deilim, yalnzca rabbimin bana ltfettii ilim sayesinde bu tr tevillerde bulunuyorum' karln verdi". Bu gr ve bu yorum biimi hibir deer ifade etmemektedir; nk ayette belirtildiine gre Ysuf onlara "Grdnz ryann yorumunu size bildireceim" demiti. Zindandaki iki gen ryalarn "Ben ryamda arap sktna gryorum" "Ben de gryorum ki basmn stnde ekmek tayorum, kular gelip ondan yiyor"diyc anlattktan sonra Hz. Ysuf'a dnerek "Bunun yorumunu bize bildir!" derler. Grld zere ayette sz edilen kiiler Hz. Ysuf'tan, gece grdkleri ryalarn tevilini istemiler, Ysuf da ryalarn tevil etmitir; yoksa uyankken yiyecekleri yemein niteliklerini deil. Aksi takdirde "Size rzik olarak verilen yemek henz size gelmeden..." genci ifadesini nasl kullanabilirdi? Genellik ifade eden bu tr bilgileri haber vermeye Allah'tan baka kimsenin gc yetmez. Peygamberler bu tr haberlerin tamamn deil ancak bir ksmn verebilirler. Ayrca Hz. Ysuf ayette sz edilen yiyecein niteliini ve lsn tevil etmi de deildir. Bunun gibi Cenb-i suf'a yalnzca rya tevilini rettiini haber vermektedir. Nitekim ayn surenin baka bir ayetinde Hz. Yakub yle demektedir: Rabbin seni seecek ve sana ryada grlen olaylarn tevilini retecek... (Ysuf, 12/6) te yandan Hz. Ysuf da "Rabbim! Sen bana mlkten bir pay verdin ve bana ryalarn tevilini rettin..." (Ysuf, 12/101) demitir. Yine Ysuf babasna "te bu nceden grdn ryann tevilidir" (Ysuf, 12/100) demitir. Hz. Ysuf'la zindanda kalan iki genten hapisten kurtulan rya gren Msr kralna, aradan uzun bir sre getikten sonra "Ben sze onun tevilini haber veririm. Beni bemen hapishaneye gnderin!" (Ysuf, 12/45) der. Kral yle demiti: "...Ey efendiler!Eer siz rya tabir ediyorsanz bu ryamn tabirini bana anlatn!" Yorumcular "Bu kark hayallerden ibarettir. Biz ise hayalleri tabir etmeyi bilmeyiz" dediler". (Ysuf, 12/43-44) Grld gibi eitli yer ve konularda geen tevil kavram hep ayn anlamda kullanlmtr. Cenb- Hak baka bir ayette tevil kelimesini u ekilde kullanmaktadr: Herhangi bireyde tartmaya dtnzde- Allah'a ve ahiret gnne inanyorsanz- onu

Allah'a ve Rasl'ne gtrn! Byle yapmanz hem daha iyidir hem de tevil bakmndan daha gzeldir. (Nisa, 4/59) Tevil kelimesini Mchid "ceza ve sevab," Sdd, bn Zcyd, .bn Kuteybe ve Zeccc "sonu" ve yine bn Zeyd "tasdik" biiminde aklamtr. Bunlarn tm bize gre de dorudur ve hepsi ayn anlam iermektedir. Selef ulemasnn tamamnn benimsedii yorum da byledir. "Salih kii Musa'ya imdi sana sabredemediin eylerin te'vi-ini haber vereceim" ayetinde geen tevil kelimesi de ayn kategoriye dahildir, Burada salih kiinin Hz. Musa'ya yapt tevil, szlerinin deil fiilinin tevili olup bununla yolculuklar srasnda yapt gemi delmek, ocuk ldrmek ve yklacak bir duvar dzeltmek gibi Hz. Musa'y artan ve sabretme gc brakmayan hareketlerinin nedenini aklamasdr. Zeccc baz tefsircilerin "Tarttnz konular Allah'a ve elisine gtrmeniz, sizin o konular tevil etmenizden ok daha gzel bir tulumdur", dediklerini aktarmtr; ki bu tevil, ayetle ierdii anlam cinsindendir. Ancak bu Zeccc tarafndan ihdas edilmitir; kelimenin, Kur'n dili ile yorumlanmas olmayp tamamen kendisine aittir. Byk tefsircilerin anlayna gre tevil ile tefsir ayn anlamdadr.5 Nitekim bn Cerr ayetlerin tefsirinden sonra genellikle "Bu ayetin tevili -yani tefsiri- ile lgili gr (yarg) budur" der. Tefsircilerin imam Mcahid tevil kelimesinin anlamn byle koyduktan sonra ayetin dier nemli blm olan "ilimde derinleenler -rsihn- zerine durmutur; nk Kur'n'm tefsirini ancak ilimde derinleenler bilirlerdi Bu snnet ehli alimlerden bn Kuteybe ile dier baz alimlerin tercih ettii grtr. bn Ku teybe bu konuda mam Almed ile shak b. Rhyc'nin grlerine eilim gstermi ve el-MkiVl-Kur'n adl nl eserinde ve dier kitaplarnda geni bilgi vermitir. Sonraki asrlarda yetien Sa'leb gibi tefsircilere gelince bunlar tefsir \]e tevil kelimelerinin aralarn ayrararak "Tefsir kelimesinin anlam 'tenvir etmek (aydnlatmak) ve kelime ile anlatlmak istenen anlamn zerindeki kapall amak'tr. Tevilin anlam ise, ayetin manasn ncesindeki ve sonrasndaki ayetlerle uyumlu bir manaya evirmek'lir" demilerdir. Bu iki kelime hakknda, gerek hacim asndan gerekse de konu itibariyle aktarlmalar msait olmayan pek ok gr serdedmitir. Ancak tevil kelimesinin bu ikisinden farkl nc bir anlamnn daha olduu baz tefsircilerce zikredilmektedir. Szgelii Ebu'l-Ferec el-Cevz konu ile ilgili olarak yle diyor: Alimler tefsir ile tevil kelimesinin ayn ya da farkl anlamlar ie-rip iermedii konuundu ihtilafa dmlerdir. Bir grup tefsir-ci Arab gramerine ve lugatna bavurmay tercih ederek her iki kelimenin de ayn anlamda olduu sonucuna varmlardr ki ilk donem mfessirlerinin geneli bu gr tercih etmektedirler. "Bir dier grup fkhn kulland ynteme temayl gstererek bu iki kelimenin farkl anlamlar ierdii kansna varm ve gerekelerini de yle aklamlardr. "Tefsir, 'bireyi {kelime veya kavram) gizlilikten aklk konumuna karmak, tevil ise,'sz, bulunduu yerden, doruluunu kantlamas in delil gereken yere naklctmek'tir. Byle bir ihtiya duyulmamas halinde kelimenin zahir anlam terkedilmez, yani deerlendirme

kelimenin ., zahir anlam dikkate alnarak yaplr". Bu "tanm, bireyin baka bireye dnmesi" anlamna gelen le'-ey' l kez ifadesinden alnmtr.6 Szkonusu mfessrler, tevil kelimesinin birinci ve ikinci anlamlarnn dnda iermesi muhtemel dier anlamlarndan s-zetmemiler, hele Kur'n terminolojisindeki manasna hi dein-memierdir. Oysa tevil kelimesi, Kur'n'da kelmn kendisine dntrld mevcud anlamda kullanlmtr. Kur'n diline gre bu dntrmenin bizzat kendisinden kan manaya uygun dt kelimenin anlamn aklamaya tevil denilir. Mteahhir alimlerin kullandklar terminolojinin aksine, Kur'n'da yeraan tevil kavramnn bizatihi kelimenin iaret ettii anlama ters dt bilinmemektedir; yani, kelimenin kendisi hangi anlama iaret ediyorsa tevil de o anlama iaret eder, farkl bir manaya iaret etmesi szkonusu deildir.35[35]

Kelm n ve hbr Olmak zere kiye Ayrlr

ni kelm emir, yasaklk (nehy) ve mbahhk (ibha) bildirir. Bu tanma gre emir ve nehyin tevili bizzat emredilen ve sakndrlan eylemin tevilidir. Nitekim Buhr le Mslim'in kaydettikleri bir hadiste Hz. ie yle anlatmaktadr: Hz. Peygamber rk ve scudlarnda "Ey Rabbimiz olan Allah'm! Seni, sana layk hamdinle tebihle tm noksan sfatlardan tenzih ederim. Ey Allah'm! Beni bala!" derlerdi. O bu ekilde Kr'n'n hkmn tevil ediyor, yani onun emrini yerine getiriyordu.7 Raslllah'm bu sz "Rabbne hcmdederek O'n tebih et!" (Nasr, 110/3) ayetinin tevili di. te yandan bn Uyeyne de snnet'i, "Kur'n'm emir ve yasaklarnn tevili" olarak tanmlamaktadr. Eb Ubeyde ise dilbilimcilerle fakihlerin Raslllah'n -salt ve selam olsun zerine- timl'ssamm' (Arablarn brnd- gibi ek para kumala sk sk sarnmak) nehyetmesi konusundaki tartmalarn anlattktan sonra szlerini yle balar: "Fkhlar bu kelimenin tevilini dier ilim adamlarndan daha iyi bilirler; zira onlar Allah'n neyi emredip neyi yasakladnn tevilini herkesten iyi ve emredilen eylemlerle yasaklananlar olduu gibi bilirler". Eb Ubeyde'nin bu gr tevil kelimesinin ierdii manann dnda ayr bir anlam deildir; o yalnzca bir kelimenin an-amn aklam, yorumlam ve zerindeki kapall amtr. Tefsir, anlatlan kavramlar fade eden szlerle ayn trden olup, bir szn, kendisini aklayan baka bir szle izah edilmesidir. Tcvi ise emredilen fiilin yaplmas ve nehyedilenin. terkedil-mesi olup anlatlan kavramlar ifade eden szlerle ayn trden deildir.
35[35]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 187-205.

Kelmn ikinci tr de ihbri olandr; an yce Allah'n kendi ztna ait isim ve sfatlar hakknda bilgi vermesi, va'd ve va'd-lerini kullarna bildirmesi gibi... Bu haber verme biimi u ayette zikredilen tevil kavramna girmektedir. Gerekten onlara, bilgiye gre akladmz, nanan bir toplum iin yol gsterici ve rahmet olan bir Kitab getirdik. lle de onun tevilini mi gzetiyorlar? Onun tevili geldii gn, nceden onu unutmu olanlar derler ki; Dorusu rabbimizin elileri hakk getirmi... (A'rf, 7/52-53) u ifade de ayn kimselere aittir: Vay bize! Bizi yattmz yerden kim kaldrd? te Rahmn'n va'dettii ey budur! (Ysn, 36/52) u ayetler de benzeri bir anlam ihtiva etmektedir: Haydi yalanladnz azaba gidin! (Mrselt, 77/29) Doru iseniz, u tehdit ettiiniz azab ne zaman? diyorlar. De ki: Ona ait bilgi, Allah'n katmdadr. Ben ancak apak bir uyarcym. Onu pek yaknda grdklerinde inkar edenlerin yzleri ktleir. O zaman (kendilerine) "ite arp durduunuz ey budur!" denilir. (Mlk, 67/25-27) Kur' n'da bunlara benzer birok ayet vardr. Szgelii u ayetler bu kabildendir: Yoksa "Onu uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Eer doru iseniz haydi onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan baka arabildiiniz tanrlarnz da arn!" Hayr, bilgisini kavrayamadklar, tevili kendilerine gelmemi olan bireyi yalanladlar... (Ynus, 10/38-39) Kur'n'm bu ayetlerde bildirdii eyler ok ksa bir sre sonra gerekleecektir. Burada tefsir, "onun bilgisini kavramak, kuatmak", tevil ise bizzat "-gerekletii zaman- Allah'n insanlara va'dettii hususlar"dr. Nitekim ayette sz edilen kimselerde bilgisini kavrayamadklar ve tevili kendilerine gelmemi olan bireyi yalanlamlard. Oysa baz insanlar tevili kendilerine gelmedii halde onun bilgisini kavramlard. rnein Raslllah tevilleri daha sonra gelmi olsa bile Allah katndan kendisine ndirilen mesajlarn bilgisini kavramt. Szgelimi "De ki: "O, sizin zerinize stnzden, yahut ayaklarnzn altndan bir azab gndermeye g yelkendir". (En'm, 6/65) ayeti nazil olduunda Hz. Peygamber "Burada zikredilenler mutlaka vukubulacaktr; ama nedense tevili gnderilmedi" buyurdular. Bunun zerine Allah Tbl u ayetleri indirerek tevilini bildirdi.

O Kur'n hak iken senin milletin onu yalanlad. De ki: "Ben size vekil deilim. Her haberin gerekleecei bir zaman vardr... (6/66-67). Baz teisirciler ayetin son blmn, "karar klma yeri; hakikatin, kendisine ulalan son noktas, haberin gereinin batlndan ayrlmas, dorusunun yalanndan ayklanmas" eklinde aklamlardr, Muklil de bu konuda "Allah'n bildirdii her haberin mutlaka bir gerekleme zaman ve yeri vardr. Bu yer ve zaman ne deitirilir, ne de ertelenir" demitir. bn Sib'in yorumu ise yledir: "Her sz ve eylemin mutlaka bir hakikat pay vardr. Bu sz ve eylemlerden dnyada olacaklar ksa zamanda renilecek, ahiretle ilgii olanlar ise yaknda bilinecek, yani bir sre sonra aklanacaktr". te yandan ayn konu balamnda el-Hasen de u aklamay getirmitir. "Her eylemin mutlaka bir karl vardr. yilik yapan yaptnn karl olarak cennetle dllendirilir, ktlk ileyen de cehennem ateiyle cezalandrlr. Bunun byle olduunu yaknda siz de biieceksiniz." Hasen'in szlerinin zeti udur: Her amel ya ilahi va'di ya da va'di gerektirir. Amellere gre va'd ve va'din gereklemesi, vukuu kesin bir haberdir. Ayetin aka ortaya koyduu anlam budur. Ceza (amelin karl olan sevab veya azab) i!e anlatlmak islenen haberin kendisi deildir. Sdd "Her haberin gerekleecei bir zaman vardr." ifadesini, "Allah'n sze va'dettii szn zaman" olarak tanmlamakta ve szlerini "Yaknda bu habersize geldiinde onun neoduunu bileceksiniz" diye balamaktadr. At'nn yorumu ise yledir: "Her haberin gerekleecei bir zaman vardr" ifadesinin alm, insann cezasnn, gnahn bilmesi iin ertelenmesidir. Buna gre nsan, ancak gnah ilediinde cezalandrlacaktr, salt va'dle deil. Bir kul cezas tayin olunan bir suu/gnah ilemedike, srf va'dden dolay cezava carprlamaz. Ceza biilmi bir gnah ilediinde de Allah tarafndan tesbit edilen cezaya arptrlr". Nitekim birok selef alimi bu tr ayetlerle ilgili olarak u yargda bulunmulardr: "Bu ayetin tevili ile ilgili olup alimlerin hakknda tevilde bulunmadklar grtr. Szgelimi Ebu'1-Eyeb'in, el-Hasen ve er-Reb1 aracl ile naklettiine gre bn Mes'ud huzurunda "Ey iman edenler! Siz kendinize hakiniz..." H (Midc, 5/105) ayetini okuyan Ebu'l-liye'ye "bunun zaman henz gelmemitir. Kabul edildii srece doruyu, hakk, marufu sylemeye devam edin. Szleriniz kabul grmez olduunda ise bakalarna hakk sylemeyi, marufu emretmeyi brakp kendi banzn aresine bakarsnz" der ve szlerini yle srdrr: "Kur'n, zaman ve zemine gre indirilmi bir mesajlar dizgesidir. yle ayetleri vardr ki tevili, Kur'n indirilmezden nce gemitir. Bir ksmnn tevili Hz. Peygamber zamannda gereklemi; bir ksmmmki de Raslllah'n hayatndan ksa bir sre sonra vaki olmutur. Kimi ayetlerin tevili de bu dnemden sonra gerekleecektir. Bir ksmmmki dnyann sonuna doru (ahir zamanda) gereklik kazanacak dier bazlarndaki -hesab, cennet, cehennem gibi kavramlarla ilgili haberler- ise ancak kyamet gn vukubulacaktir. Kalpleriniz ve istemleriniz (iradeleriniz) yek-vcut olduu; blnp paralanmadnz, ilediiniz gnahlar yznden bazlarnzn acs dier bazlarna

taddnlmadii marufu emredip mnkerden yasakladnz srece bu ayetin anlam (tevili) sizin durumunuzu gstermekte ve size bu emri vermektedir. Durumunuz bunun tersine dnp kalbleriniz ve stemleriniz para para olduunda, gruplara, partilere, cemaatlere, mezhep ve mereplere blnerek baznzn acs baznza taddrld-nda ise artk herkes kendi benlii ile babaa kalm demektir. te bu ayetin tevili ancak o zaman gereklemi olacaktr". Allah kendisinden raz olsun, bn Mes'ud'un bu szleri emir ve haberin tevili ile ilgilidir. Bu arada yukarda geen "Siz kendinize bakn!" ayeti emir; hesapla, kyamet, cennet ve cehennemle ilgili ayetler ise haber ieriklidir. Haberin tevil edilmesi, haber verilen (hakknda bilgi verilen) eyin varln gerektirir. Bunun gibi bir emrin tevili de emrolunan eylemin (olgunun) yaplmasdr. Tevil Kr'n'm iniinden nce gemi ayetler, haber trnde-dir. Allah Tel bunlarla, daha nce olmu bir olay anlatmakta ve hakknda bilgi vermektedir. Nitekim Cenab- Hak, yine ayetleri vastasyla mriklerin Raslllah hakkndaki szlerini ve onu yalanlamalarn da bildirmektedir. Tevilleri daha nce gemi olsa bile, bunlar sonraki insanlar iin birer brettir; nk benzeri hal srmekte, ayn tr olaylar gnmzde de olmaktadr ve bundan sonra da olacaktr. Nitekim Ibn Mes'ud, Kur'n ayetleri ile ilgili tevil trlerinin be tanesinin gemite olan olaylarla ilgili olduunu syler, ki "Saat (kyamet) yaklat ve ay yarld." (Kamer, 54/]) ayeti bunlardan biridir. Bu aklamalar nda mteabih br emrin tevilinin bilinmesinin kanlmaz olduu ortaya kmaktadr; nk emredilen bir eylemin yaplmas ile sakncal eylerin (yasaklanan ve nehyedilenin) terkedilmesi zorunludur. Bu da ancak szkonusu emir ve yasaklarn bilinmesi ile mmkndr. Kur'n'da kesin emirlerin mteabih olmasn gerektiren bir durum szkonusu deildir. Ayette geen "Dierleri de mteabih ayetlerdir" fadesi ile, emir nitelii tayanlar deil gemi ve gelecekle ilgili kavramlardan ve olaylardan szeden, onlar hakknda bilgi veren ayetler kastedilmitir. Gemi ve gelecek olaylar hakknda bilgi veren ayetlerin mteabih olmas meselesine gelince et, st, bal, su, ipek, altn cennet nimetleri hakknda bilgi veren ayetler bu kategoriye dahildir. Bu eylerin dnyadaki benzerlerinin isimleriyle anlatld aktr. Buna ramen cennet nimetleriyle dnyada grdmz nesnelerin gereklikleri ayn deildir. Bunlarn gerekliini, mahiyetini bu dnyada bilemeyiz, Nitekim Cenab- Hak bu konuda yle buyurmaktadr: Yaptklarna karlk olarak onlar iin ne gzler aydnlatc nimetlerin saklandn hi kimse bilmez. (Secde, 32/17) Raslllah da sahih olarak nakledilen bir hadisle yle buyurmaktadrlar "Cennetle salih kullar iin hibir gzn grmedii hibir kulan iitmedii ve hibir insan muhayyilesinin hayal etmedii nimetler hazrlamtr".9 Allah'n m'min kullarna va'dettii. ve nc'lini hi kimsenin bilmedii btn bu nimetler, yalnzca O'nun bildii tevil trne girmektedir. Bunun gibi kyametin sa-atin, koullarn, ahire t te gerekleecek hesab, srat, mzn, havz, sevab, ceza ve benzeri olgularn mahiyetini ve niteliklerini de O'ndan baka kimse bilemez. Onlar kendilerinden sonra yaratmad ki melekler haklarnda bilgi sahibi olsun; dnyada benzerleri de yok ki, insan bunlara bakarak tekilerin durumunu -hi dese- tahmin ve tasavvur edebilsin. te Allah'tan baka kimsenin bilmedii birbirine benzer olgular

(mteabihler) bunlardr.36[36]

Allah'n Sfatlar ve stiv Meselesi

Allah'n kendi zt hakknda verdii bilgiler, szgelimi istiva meselesi, Ar'; iitmesi, grmesi, konumas vb sfatlar da bunun gibidir, Reb'a b. Eb Abdirrahman ile Mlik b. Enes'n dedii gibi "Bunlarn ne'liklerini, niteliklerini, anlamlarn Allah'tan baka hi kimse bilemez". Dier alimler bu ikisinin "Rahman, Ar'a istiva etmitir." (Th, 20/5) ayeti ile ilgili szlerini kabul etmek durumunda kalmlardr. Nitekim onlar, bu "Rahman Ar'a nasl istiva etti? sorulduunda, "stiva olgusu bilinmekte, keyfiyeti ise bilinmemektedir. Ona bu hali ile iman etmek farz olup hakknda daha fazla soru sormak bidattir" cevabn vermilerdir. Bu szler mam Mlik'e aittir. Nitekim yine o "istiva kavramnn malum ne'liininse mehul olduunu ve Cenab- Hakk'n onun keyfiyeti ile ilgili bilgiyi kendisine sakladn" sylemitir. Bunun gibi dier selef ulemas da -mesela bn Mcin, Ah-med b. Hanbel ve bakalar-kullarn, Allah'n kendi zat le ilgili olarak verdii bilgileri bilemeyeceini aka ortaya koymulardr. Bunlarn keyfiydi, "Allah'tan baka kimsenin bilemeyecei" tevil amindendir. Allah'n kendisi ile ilgili verdii bilgileri aklamas halinde insanlarn bu bilgileri beyinsel ve ilm kapasiteleri lsnde alglayp anlayabilmeleri mmkndr. Szgelimi insanlar iitme, grme kavramlarn anlayabilirler. Ancak bunlar dahi birbirinin ayn olmayp insanlar ikisi arasndaki fark ayrabilirler. Bunun gibi Allah'n afim ve kadir (srekli bilen, srekli g vetiren) olmas ile insanlarn bilgi ve kudret sahibi olmalar arasndaki ayrln da bilincindedirler. Onun iitmesi, grmesi vb. niteliklerinin keyfiyetini bilmeseler de kavram olarak bu tr sfatlarn ne anlama geldiklerini bilirler. Belki insanlarda bulunan ruh, bu tr kavramlar zet (cmle) -keyfiyet olarak deil- olarak bilebilir. Bunun gibi insanlar Allah'n "Ar'a stiva etmesi" mes'elesini de mana itibar ile anlarlar. Allah'n Ar'a istiva etmesi kavram, rubbyet sfatnn Ar'n kuatmasn ve onun zerine ykselmesini ierir. nceki alimler bu kavram, bu ekilde aklamlardr. Kelimeden karlan anlam budur ve iugatta bundan baka bir anlam ierme ihtimali de yoktur. Bu meseleye dair baka yerlerde daha geni bilgi verilmitir. Bu nedenledir ki mm Mlik: "stiva malumdur" demitir. "stiva kelimesinin birka anlam vardr" d ye gzel sylemitir; nk selef ulemas yalnzca istiva kelimesini tek bana ele alarak yorumlamlar, hibir harf ile likilendirmemilerdir. Kelime yaln halde ele alndnda anlam, biraz nce sylediimiz gibidir. Ama kimileri birtakm balalarla birlikte kullanarak ayn anlamda "istiva al keza" demilerdir. Kimileri yine bu anlamda "stiva il keza" kimileri de "istiva ma'a kez" demitir. Grld gibi kelimenin anlam harfler aracl ile baka kelimelerle kurduu ilinti lsnde eitlenmektedir. Ne var ki "istiva l keza" ifadesi Kur'n'da ve bilinen Arab lugatlarnda, tek anlamn dnda baka bir
36[36]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 205-211.

anlama gelmemektedir. Kur'n'da bu kelimenin getii baka ayetler de vardr. te birka: O bir ekin gibidir ki, filizini kard, onu glendirdi, kalnlat, derken gvdesinin zerine istiva etli (ykseldi). {Fetih, 48/29) Gemi Cdi'ye istiva etti (ykseldi, oturdu). (Hd, 11/44) Ki unlarn srtna istiva ederseniz (ykselesiniz, binesiniz), son-"( ra onlarn zerine ykseldiiniz (bindiiniz) zaman Rabb'inizin nimetini anasnz... (Zi.ihn.if, 43/13) Sen ve yannda bulunanlar, gemiye istiva ettiiniz (yerletiiniz) zaman.... (M'minn, 23/28) Hz. Peygamber'e bir keresinde binmesi iin bir binek getirilir. Ayaklarn zengiye koyduklarnda "Allah'n adyla!", hayvann zerine ktklarnda (istiva) da "Elhamdlillah! derler.10 te yandan bn mer'in naklettii bir haberde szkonusu kelime "Raslllah (s.a) devesinin zerine istiva ettiinde (ktnda) hacc iin sesini ykselterek telbiye getirmeye balad..."" eklinde kullanlmtr. Verilen rneklerde geen istiva kelimesi iki ey iermektedir. Raslllah'n zerine istiva ettii ey zerine ykselip onunla ayn dzeye gelmesi ve bireye eilim gsterene "O ey zerine istiva etti" demlememesi. Szgelii Halil b. Ahned rivayet ettii hadiste "istevev (stv ettiler)" dedii zaman, kelimenin bu anlamn kasdetmitir. airin u beytinde geen istiva kelimesi de ayn anlam ihtiva etmektedir: Bir bilahere kl kullanmadan ve kimsenin kann dkmeden Irak yresine istiva etti (egemen oldu). Bu ifadelerde yeralan istiva kelimeleri ayn anlam iermektedir. Szgelimi iirde Bir b. Mervan'n sadece igal deil Irak yresine egemen olup iktidar koltuuna oturduu ve blgenin tmne egemen olduu anlatlmak istenmitir. nk byle olsayd halife Abdlmelik'in Irak'a ve dier slam lkelerine, mer b. Hattab'm Irak, Horasan, am ve Msr ile fethettii dier blgelere ve Allah Rasl'nn fethettikleri Yemen vb. diyarlara istv etmeleri bu blgelerin tm zerinde egemenlik kurmalar gerekirdi. Oysaki hibirisinin szlerinde istiva kavramna bu anlamda rastlamak mmkn deildir. Hibiri bu kelimeyi, bu balamda kullanmam, "Ben falanca yreye istiva ettim" dememitir. Yalnzca kendi bana bir yreye egemen olan kimse iin "Szko-nusu yrenin iktidar koltuuna istiva etti" ifadesi kullanlmtr. Tpk "Falanca taht'a oturdu; koltua ya da divana oturdu" ifadelerinin yerine "istiva etti" kelimesinin kullanld gibi. Nitekim Kur'n- Kerim'de bu kelimenin getii ayetlerde yle buyurul-maktadr: Ysuf ana-babasn ar'n (tahtn) zerine kard ve hepsi onun in secdeye kapandlar... (Ysuf, 12/100) Ben onlara hkmdarlk eden bir kadn buldum, kendisine iktidar erki ile ilgili herey verilmi ve byk bir ar (taht) vard. (Nemi, 27/23) Zemahert ile dier nl tefsir alimlerinin "Sahip oldu" anlamnda kullandklar "stiva ala keza"

(yani, "O o ey zerine istiva etti, o eye sahip oldu" cmlesi, hibir salam dayana olmayan, soyut bir cmledir. Arab dilinde, bu tr bir ifadenin doruluunu destekler mahiyette tek bir delil bulunmamaktadr. Byle bir ifadenin doru olduu varsaylsa bile, bu anlam, Allah'n Ar'a istiva etmesi balamnda kullanmak tamamen tutarsz ve aslszdr; nk bizatihi Allah gkleri ve yeri alt gnde yaratp ardndan Ar'a istiva ettiini, bylelikle snnetin de iaret ettii gibi Ar'n gklerin ve yerin yaratlndan nce de varolduunu bildirmitir. Bu durumda O'nun Ar'a, yaratt zaman, sahip olduu ve zerine egemenlik kurduu anlalmaktadr. Hal byle iken Allah'n Ar'a istiva etme eylemini gklerin ve yerin yaratlndan brakt nasl sylenebilir? Sonra Allah'n istiva etmesi, egemenlii ve mlkiyeti altna almas, yalnzca Ar'a has da deildir. O, mevcut hereyin yegne sahibi olup herey zerinde mutlak egemenlik kurmutur. Bunun gibi "O yce Ar'm rabbidir." (Tevbe, 19/129) ayetinde buyu-rulduu zere O rubbiyet sfat da yalnzca Ar' deil itim varlklan kapsamaktadr. Evet bu ayette azamet sfat Ar'a zg klnmn', ama bunun dier yaratklara temil edilmesinde de hibir saknca yoktur. Kald ki, Allah in "Ar'n rabbi" denilebilecei gibi, "hereyin rabbi" de denilebilir. Bunda da bir saknca yoktur. Ancak istiva olgusu yalnzca Ar'a zgdr. Szgelii, "Allah Ar'a ve herseye istiva etti" denilemez. Hibir mslmanbu kavram, "here-ve istiva etmek" eklinde kullanamaz. Kitab ve snnette bu tr bir kullanm biimi bulunmamaktadr. Rubbiyet sfat ise Ar iin olduu gibi, hereyi kapsar biimde genel olarak da kullanlmtr. Ayn ekilde yaratma kavram da hem zel hem genel manada kullanlmtr. Szgelii bu kavram u ayetlerde iki anlams da iermektedir: Yaratan rabbinin adyla oku! Ki o insan embriyodan yaratt.. (96/1-2) istiva kavram Kur'n terminolojisinde Ar kavramna has klnmtr. Bu kavramn dnda baka bir kelimeye zel ya da genel anlamdaki bir kavrama nisbet edilemez. Bu meseleden baka bir yerde genie sz edilmitir. Bunlar ayrntl biimde anlatmaktan maksadmz selef ulemasnn bn Arabi, el-Mu'fr gibi, kavramn on ksur farkl anlam ierdiini iddia edenlerin grlerine aykr olarak syledikleri, "stv malumdur" sznn doruluunu pekitirmektir.37[37]

Tevil Meselesi ile lgili l-i mrn 7. Ayetinin Nzul Sebebi

l- mrn 17 ayetinin nzul sebebi mfesshiere syercilern verdikleri bilgiler dorultusunda yle aklanmtr: Necrn hrisli-yanlar Raslllah ile Mesih konusunda tartmaya
37[37]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 211-215.

gelmilerdi. Tevtren nakledilen haberde Raslllah'm onlar l-i mrn suresinde geen lanetlemeye (3/61) davet ettii anlatlmtr. Ancak onlar buna yanamayarak demeyi kabul etmilerdir. te l- nrn sinesinin ilk ayetinde bu konu ilenmi ve surenin genelinin nzul sebebi olarak da bu olay gsterilmitir.38[38]

Kr'an'da Geen Biz Anlamndaki nn ve Nahn Kelimeleri

Hristiyanlar, iddialarna kant olarak Kur'nda geen (biz anlamn ifade eden) inn ve nahm kelimelerini gstermi ve bunlardan hareketle tanrlarn tane olduunu savunmulardr. Bylelikle Allah'n tekliini defalarca vurgulayan Kur'n'm muhkem ayetlerini brakp, -bizatihi Kur'n'da belirtildii gibi- fitne karmak ve kendilerine gre tevil etmek in, benzer (mteabih) ayetlere uymulardr. Bu ekilde doruyu bulmay deil, fitne karmay amalamlard ki bu kalplerin kfrdr. Ayrca inn, nahnu vb. oul ifade eden kelimeleri, kendilerince tevil etmek istemilerdir. Oysa Allah Tel da belirttii gibi, bu ve benzeri kelimelerin, kavramlarn, isim ve sfatlanl tevilini O'ndan baka kimse bilemez; nk bu isimler ancak kendisiyle ortaklk halinde veya mlkiyet ve egemenlii altnda bir takm yardmclarn bulunduu tek varlk (vhid) iin kullanlr. Bundan dolaydr ki bu tr oul ifade eden kelimeler mteabihtir. Szkonusu tek varlkla ortakl olanlar, herhangi bir eylemde bulunduklarnda "Biz unu yle yaptk, bunu byle yaptk" derler. Halbuki byle birey Allah Tel hakknda imkanszdr. Kald ki mlkiyetleri altnda kendisine boyun emek zorunda olan insanlarn bulunduu kimseler -kral vb- "Biz yle yaptk" itadesini kullandklarnda "Ben mlkiyetim ve yeteneklerimle bu ii byle yaptm" demek ister. Allah Tel dnda kalan mahlukatm tamam O'nun mlkiyeti altnda olup kinatn tm ilerini tek bana sevk ve idare eden bizatihi kendisidir. Melekleri ise, Allah'n mahlukan-dan ilerini grdrd elileridir. Bu itibarla Allah inn ve nah-m kelimelerini kullanmaya dier varlklardan daha layktr; nk O'nun dnda hi kimsenin buyruklarna lam olarak itaat edilmi deildir. Bu yzden de biz anlamna gelen ve oul ifade eden ima ve nahnC ifadelerini kullanmaya daha fazla hak sahibidir. Bu hususta krallar da O'na benzer. Bu nedenle szkonusu kelimelerin, bir de mteabih (benzer) anlamlan da vardr. Ancak Allah'a zg klman bu gibi hususlarda, kendisine hibir ey benzetilemez. Bunlarn tevili meleklerinin niteliklerinin, glerinin ve Allah Tcl'nn gkteki ve yerdeki ileri onlar kanalyla nasl sevk ve idare ettiinin bilinmesidir. Nitekim bir ayette "Rabbinin ordularn ancak kendisi bilir..." (Miiddessir, 74/31) buyurur. Benzeme nedeniyle yaplan bu tevili, Allah' Tel dnda hi kimse bilemez. Bu ifadelerin anlamn ve yorumunu renebilsek de, zihinsel dnyamz kelime, kavram, isim, nitelik, olay ve olgularn tevillerini asla bilemez. "O Allah ki... yaratt..." (Secde, 32/4) ifadesi ise byle deildir; nk bu, kendisinde hibir benzerlik (mabehet) olmayan muhkem (anlam kesin) bir ayettir. Bu isim, oul ifade eden ve biz
38[38]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 215-216.

anlamn eren inn ve nahnu kelimeleri gibi deildir. Bu kelimeler Allah'n dnda, ortaklar olan ve yardmcya gereksinim duyan varlklar iin kullanlr. Allah Tel ise her iki durumdan da mnezzeh ve mberradir. Nitekim bunu Kitab'nda u szlerle dile getirmitir: De ki: Allah'tan baka tanr olduklarn sandnz eyleri arn, onlar ne gklerde ve ne de yerlerde zerre arlnca bireye sahip deillerdir. Bu ikisinin mlknde Allah'a bir ortalklar yoktur. Ve Allah'n onlardan bir yardmcs da yoktur. (Sebe, 34/22) Dier bir ayetle de yle buyuruhnaktadr: ocuk edinmeyen, mlkle orta olmayan, acizlikten dolay bir yardmcs da bulunmayan Allah'a hamdolsun!" de ve O'nu anna yakr biimde tekbir et! (sr, 17/111) Bu ayetlerde kasdedilen anlamlar, mahiukat hakknda olup benzerlerinin Allah Tel'ya isnad caiz deildir. stiva ile ilgili ayetlere bir daha gz atacak olursak: Sonra O Ar'a istiva etti... (Secde, 32/4) Gemi Cdi'ye istiva etti... (Hd, 1 /44) Ekin gvdesinin zerine istiva etti... (Feth, 48/29) Sen ve beraberinde olanlar gemiye istiva ettiinizde (bindiinizde)... {M'ninn, 23/28) Ki onlarn srtna istiva edersiniz (binersiniz)... (Zuhruf, 43/13) Bu ayetlerde geen istiva kelimesi, istiva eden kiinin/varln zerine istiva edilen bireye muhta olmasn gerektirir. Bu durumda zerine istiva edilen ey, eer istiva edenin altndan ekilirse istiva eden varlk aaya der. Oysa Allah Ar'tan da onun dndaki eylerden de mstanidir. Bilakis Ar kudreti ile an yce Allah, Hamelet'l-Ar da onu yine O'nun kudreti ile tarlar. Bir rivayete gre Ar' tayan melekler bunu kendilerine emredilen "Lahavle ve la kuvvete ill billh'il-aliyy'il-azm." (Allah'n gcnn dnda hibir g yoktur) duas sayesinde g ye t irebilmektedirler.12 stiv kavram, Allah'n ztndan tenzih edilip mahlukat hakknda kullanlmasn gerektiren mteabih bir anlam ierir. Kelime olarak biz bu kavramn ykselme ve i'tidl anlam tadn biliyoruz. Bilemediimiz, stiva eyleminin Allah Tel'ya Ar'a muhta olmakszn tahsis edilmesi keyfiyetinin mahiyetidir. Allah Ar'a muhta olmad gibi gerek Ar, gerekse de varolan her-ey her bakmndan varlklarn O'na borludur. Mahlukattan herhangi birinin, kendi dnda, varln muhta olmad birey zerine nasl istiva edeceini bilemiyoruz. Muhta olmas durumundada istiva olaynn gerekleme keyfiyetini kesin bir ekilde kavrayamyoruz te istiva kavram bu yn ile mteabih-ler kapsamna girmitir. Burada iki kelime ve iki anlam arasnda

ortak bir l szkonusudur. Bunun yamsra herbiri kendisini dierinden ayran bir l de barndrmaktadr. Bu durumda biz Rabbi dier varlklardan ayrdeden eyi biliriz. Bylelikle sz-konusu kavramn anlamn bir adan bilirken bir baka adan bilemeyiz. te bit onun tevili; birinci durum (kelimenin erdii szlk anlam) ise tefsiridir. Cenab- Hakk'n cennet nimetlerine ilikin haberleriyle st, bal, iki, su vb. yiyecek, iecek ve giyeceklere gelince: St denildiinde biz, yaadmz dnyada koyun, inek gibi stl hayvanlardan elde edilen, kan ile pislik arasndan kan ve zerinden birka gn gemesi halinde bozulan stten baka birey bilmiyoruz. Ayrca arlarn altgen mumdan odacklarda rettikleri bahn dnda bir bal da tanmyoruz. Sonra bu Kur'n'da sz edilen saflatrlm (musaffa) bal da deildir. pek denildiinde ise aklmza ipek bceinin rettii ipekten baka bir ey gelmemektedir. stelik bu ipek ne kadar kaliteli olursa olsun sonuta yok olma durumu ile kar karyadr. Oysa biz Allah'n m'min kullarna cennette va'dettii nimetlerin hibirisinin -ne madde, ne biim ve ne de gereklik ynnden- burada tandklarmza benzemediini, hatta bunlarn gerekliklerinin birbirine tamamen zt olduunu biliyoruz, ite btn bu olgular ne'liini bilemediimiz kelime ve kavramlarn te-villerndendir. Nitekim bn Abbas "Cennetteki nesneler, isimlerinin dnda dnyadakiler gibi deildir, yani aralarnda isim benzerliinden baka hibir benzerlik yoktur" demitir. Ancak "Melekler bu tr kelime ve kavramlarn hangi nesnelere tekabl ettiini bilirler" denilebilir. yle de denilebilir: "Bunlar, benzerleri yaratlmad ve dolaysyla mukayese imkan bulunmad iin bilinemez." Ksacas cennet nimetlerinin hibiri biinemez; bunlar hakknda meleklerin de hibir bilgisi yoktur. te Sevil kavram, btn bu olaslklar kapsar. Szkonusu kavramlar bilmeyenler in mteabihtir; bilenler iinse mteabih deildir; nk mteabhlik, "ayet iin gerekli olan niteliin anlatlmak istendii ge"dir. Bu tr unsurlarla kimi zaman da birtakm greli kavramlar anlatlmak istenir. Bu durumda birine gre mteabih olmayan bir kavram bir bakasna gre mleabih olabilir. Selef alimlerinden mam Ahmcd ile dier alimlerin anlatmak istedikleri de budur. Nitekim mam Ahmed bunu, Cehmiye'ye Reddiye olarak yazd risalesinde zikretmi ve delil olarak da u ayeti gstermitir: O gklerde de, yerde de Allah'tr... (En'm, 6/12) O'nun ztna benzer hibir ey yoktur. (ra, 42/11) Gzler O'u alglayamaz. (En'm, 6/103) mam Ahmcd "O gklerde de yerde de Allah'tr" ayetinin tefsirinde "Bu ayetler, anlamn renmemiz halinde bizim iin mteabihlikten kar. Ancak delil olarak kullanmak isteyen kimseler iin yine mteabihtirler; bu ayetlerin muhkemlii (manasnn bilinmesi) bylelernce sabit olmaldr". mam Ahmed ayn eyi hapishanede kaleme ald eserinin erhi mahiyetinde olup Kur'n'm mteabih ayetleri hususundaki pheleri ve bunlarn yaplmas gerekenden farkl ekilde tevil edilmesini ele ald zndklara ve Cehmiyye'ye Reddiye (er-Redd alc'ICehmiyye ve'z-Zedtka) adl kitabnda zikretmiti. Ahmed blahere szkonusu ayetleri teker

teker tefsir etmi ve bunlarn kendisi iin mteabih olmadn ve anlamlarn bildiini aka belirtmitir. mam Ahmcd'in bu aklamasna gre, -ayette de belirtildii gibi- ''ilimde derinleenler (rsdlcr)" bu tr mteabih kavramlarn tefsirini bilirler. Zihinsel dnyann dnda var olan hakikatlerin teviline gelince, bunu Allah'tan baka hi kimse bilemez. Ancak u kadar sylenebilir ki greli mteabihlik, Kur'n'da sz edilen mteabihlik deildir; nk bu tr mteabihlii kendisinden baka kimsenin bilemeyeceini bizzat Allah Tcl bildirmektedir. Bir de manas pek ok kimse tarafndan bilinmeyen ayetlerin anlamn bilen insanlar vardr; ki bunu ki ekilde aklamak mmkndr: 1- l-i lmrn/7 ayetinin iki farkl okuma biimi vardr; ki birinde illallah kelimesi, dierinde se vcr-rnsihne fVilm (bilgide derinleenler) cmlesi zerinde durulur. Doruyu sylemek gerekirse her iki okuyu biimi de haktr. Birinci ekilde Allah'n tevilini bilme yetkisini kendisine has kald, kendi bnyesinde mteabih olan ayetler kincisi ile de tefsirini ilimde derinleenlerin bildikleri gre i i mteabihlik esi anlatlmak istenmitir. Bu tefsir ayn zamanda ayetin tevilidir de. Benzeri durumlar Kur'n'm pek ok yerinde gemektedir; u ayette olduu gibi: "Tuzaklar, dalan yerinden kaldracak trden oha bile..." (brahim, 14/46) Buradaki litezle kelimesinin olumlu ve olumsuz olmak zere iki yaygn okunu biimi ve her ikisinin de doru anlam vardr. Ayn yaygn okuyu biimi u ayet iin de szkonusudur: yle bir fitneden saknn ki, aranzdan yalnz zalimlere isabet etmekle kalmaz (l tus-benne). (Enfl, 8/25) Seleften bir grup ayeti "Le-tisbenn'ellezne zalem mlkm hssa (yle bir fitneden korkun ki aranzdan yalnzca zalimlere isabet eder.)" eklinde okumulardr. Her iki okuyu biimi de -dier ayette olduu gibi- dorudur. yle ki: Allah'n koyduu snrlan aanlar zalimdir. kinci okuyu biiminde "zalimin zulmne kar koymay (ret) terketmek" zulme ortaklk olmad iin, zalimlkden farkl bir kavram olarak ele alnmtr, ilkinde ise zalimin zulmn reddetme eylemini terketmek zulm, bunu yapan da zalim olarak deerlendirilmitir. Nitekim u ayette bu hususa deinilmitir: Ne zaman ki unlar, kendilerine hatrlatlan unuttular, biz de ktlkten alkoyanlar kurtardk. Zulmedenleri de yoldan kmalarndan dolay etin bir azab ile yakaladk. (A'raf, 7/165) Ayette belirtildii gibi Allah Tel ktlkten alkoyanlar kurtarmtr. Gnah irkin grenler ise yine Kur'n'm ifadesiyle "Allah'n helak ya da iddetli br ekilde azab edecei bir kavme artk ne diye t veriyorsunuz?" (A'raf, 7/164) demilerdi. Szkonusu kiilerden ou gnah irkin bulduklar ve onu gleri lsnde reddettikleri iin

kurtulmulardr. Zulme kar koymay -mutlak anlamda- terkedenler se azaba hak kazanan zalimlerdir. Nitekim Raslllah fs.a) bu konuda "nsanlar nriinkeri grp de deitirme giriiminde bulunmadklarnda Allah'tan zalimlere gelen azah hepsini kapsar.''13 buyurmulardr; ki bu hadis biraz nce zikrettiimiz ayetlerle rtmekte-dir. Burada ama olumlu olumsuz, iki okuyu biiminin de doru olduunu anlatmaktr. "Ltusbenn'elhzine zalem minkm hssa (Gelecek azb aranzdan yalnzca zlimlere erimekle kalmaz)" cmlesiyle anlatlmak istenen, gelecek azabn yalnzca snr aan zalimlere has kalmayp, mnkeri grd halde deitirme giriiminde bulunmayanlar da kapsayaca hususudur. Ayet, "Le-tshem'ellezine zalem minkm hssa" biiminde okuyan kimse de yine szkonusu tehdide, gc olduu halde zulm reddetmeycnleri sokmu olur. Bununla da amalanan bylelerinin zulme kar koymamalar nedeniyle daha dnyada azaba uratlacaklar ve ahirette niyetlerine gre diriltilecekleri-dir. Bu ise bina ierisinde savaan orduya benzer. Zor kullanlma sonucu bina btn bir ordu zerine ker ve herkes kyamet gn niyetine gre hasredilir. 2- kinci cevap biimine gelince: uras kesindir ki Kur'n'da zikredilen mteabihlik olgusu, Kur'n'n bnyesinde bulunup kendisi iin gerekli olan bir benzerliktir. te bu nitelie sahip ayel, kelime veya kavramn tevilini Allah'tan baka kimse bilmez. zafi (greli) mteabhliin varln anlatmak isteyenlerin szlerindeki greli benzeme hususuna gelince; bu dncedeki-lerin amalan, kimi insanlara gre anlalmasnda problem olan ve anlamlan birbirine benzeyen konularda konumak; kelime ve kavramlardan, kendilerince iddialarn destekleyecek kantlar getirmektir. Nitekim Cehmiyye kendilerine gre mteabih ve mk anlam ieren bu tr ayetleri, dncelerini desteklemek iin delil getirmilerdir. Halbuki bunlar tevilini Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabih kelime ve kavramlardan olmayp ou baz insanlara mteabih gelirken baz kimselere gre mteabih nitelii tamaz. mam Ahmed'in, konu ile ilgili szlerinde "kendi bnyesinde mteabih" olan kelime ve kavramlar dnda kalan kasdetmeme ihtimali vardr. O yalnzca kendi nefsinde benzer olan ve mteabih olmas gereken ayetleri dile getirmek istemi, "greli (izafi) mteabih" niteliindeki kelime ve kavramlar mteabih olarak tanmlamamtir. Nitekim kendisi bu konuda "Cehmiyye kelime veya kavram, yaplmas gerektiinden farkl ekilde tevil etmilerdir" demi ve bununla szkonusu kelime ya da kavramn balangtaki gibi tevil edilmediini vurgulamak istemitir. Bu teviller, Allah'tan baka kimsenin bilmedii trden dahi olsa ilim sa-hibleri en azndan Allah'n onunla ne anlatmak istediini bilirler; bakalar iin problem gibi gzken kelime veya kavramn onlar asndan hibir mkil yn yoktur. Btn bu anlattklarmzdan kan sonu udur: Mteabihlik sorunu Allah'n zat ve ah ire t meseleleri hakknda bilgi veren ayetler iin szkonusudur. Bunlarn tevilini Allah'tan baka kimse bilemez. Buna gre tevilin mteabihlerde olduu gibi muhkemler iin de geerli olduunu sylemekte bir saknca yoktur. u ayette buyurulduu gibi:

"ille onun tevilini mi gzetiyorlar?" (A'rf, 7/53) Bununla birlikte bu tr ayetlerin verdikleri haberin ne zaman ve nasl gerekleeceini Allah'tan baka kimse bilemez. Tevilin ancak mteabih haberler iin szkonusu olduu sylenebilir; nk bunlar Allah'n va'ad ve va'di ile ilgili haberler olup tama-; m mteabih snfna girmektedir. te yandan bazlarnn mteabih sand ayetlerin de hepsi mteabih deildir. Nitekim mam Ahmed'in konu ile ilgili olarak " mteabih ayeti delil gelirin!" diye bir sz vardr. Ahmed'in bu sznden, Kur'n'n mleabhlcri konuundu kuku erisinde bulunduu ortaya kmaktadr. Onun bu szne dayanlarak u yorumu yapmak mmkndr: Cehmiyye ve dier frkalar le Ahmed, aslnda mtenbih olmayan baz ayetleri de nteabihlen saymtr; nitekim ayetle yle buyurumaktadr: "Onun baz yetleri muhkem (manas aktr), bunlar Kitab't ana konulandr. Dierleri ise ntea-bhlerdir". (l-i nrn, 3/7) Bu ayet ile Kur'n'n tm ayetlerinin mterek olduu bir genel muhkemlik ya da mtesabihlik anlatlmak istenmemitir; nk bizzat Kur'n'da yle buyurulmutur: Bu, bir Ktab'dr ki, ayetleri All;.h tarafndan muhkem klnm, daha sonra detayl bir ekilde aklanmtr. (Hd, 11/1) Dier bir ayette ise konu yle vurgulanmtr: Allah, szn en gzelini, birbirine benzer (mteabih), ikierli bir kitab halinde ndirdi. Rablcrinden korkanlarn tyleri ondan rperir... (Zmer, 39/23) Burada da Kur'an'n tm ayetleri mteabih olarak nitelendirilmi; istisna yaplmakszn hepsi zerinde ittifak edilerek bir ksmnn dierini tasdik eder mahiyette olduu vurgulanmtr. Birbiriyle elien, birbirine ters ve kart olan sz ve hkmler ise Kur'n'da zikredildii gibi bunun dndadr: Eer o Kur'n Allah'tan bakas tarafndan indirilmi olsayd, onda birbiriyle elien ok eyler bulurlard. (Nisa, 4/82) Dier bir ayet ise yledir: Siz Kur'n hakknda eitli szler iindesiniz. evrilen ondan evirliyor. (Zriyt, 51/8-9) Bu tr teabh (benzeme) ayetlerin muhkem klnmas gibi Kur'n'n tmn kapsamaktadr. Nitekim l-i mrn suresinde "Onun baz yetleri muhkemdir. Bunlar Kitab'w atlasdr, dierleri ise miienbih ayetlerdir..." (3/7) buyurumaktadr. Grld gibi Kur'n'm kimi ayetleri muhkem kimileri de mteabih olarak tanmlanmtr. Burada tcbh olgusunun iki anlama geldii aklk kazanmtr. Tcbh (benzeme) olgusunun nc bir anlam daha vardr; ki bu da greli mtesabihlik unsurudur. Szgelii "Bu ayet, kelime veya kavram bize gre mteabihtir" denilebilir. Nitekim sriloullan "O inek bize benzer geldi." (Bakara, 2/70) demilerdi.

Kendi bnyesinde bir olgu meydana getiren unsurlardan bir ksm dierinden ayklanm ve ayrtrlm olsa bile burada byle bir benzemeden szedilmektedir. Bu bir bakma hakkn batla benzetilmesdir. Nitekim hadiste yle buyurulmutur: Helal da haram bellidir Bu ikisi arasnda insanlarn ounun bilmedii birtakm benzer (mteabih) durumlar vardr. Bu hadis helal ve haram kavramlar arasndaki mteabih konular bilen insanlarn varlna iaret ve bu meselelerin btn insanlara gre mteabih olmadn ifade etmektedir. Bunlar bir ksm insanlara gre mteabihtir. Tevilini Allah Tel dnda hi kimsenin bilmedii mteabih kelime ve kavramlarsa farkldr. Bu tr kelime ve kavramlarn tevilini bilememe konusunda tm insanlar ortaktr. Bu balamda Hz. sa (a.s)'dan yle bir sz nakledilmitir. Btn iler kategoride mtalaa edilir. Doruluu apak olanlar ki onlara uyun; erilii/yanll aikar olanlar, bunlardan da kann! Birde size gre mteabih nitelii tayan meseleler vardr ki bunlar da bilenlere gtrn! Kimi insanlara gre mleabih nitelii tayan meselelerin, dier bazlarna gre mteabih olmamas; bu tr konularda doruya ulalabilmesi, benzer k mesele arasndaki farkn anlalabilmesi imkansz deildir. Bilgide derinleenlerin tevili bileceini kabul eden kimselerin anlatmak istedii gr budur. Bu grte olanlar bu balamda mteabih ayetlerin insanlardan bir ksmna gre mteabih olup bir ksmna gre ise mteabih olmadiini benzer ayeiler arasnda, baz kimselerce bilinen, benzerlii ortadan kaldrc larklar bulunduunu kabul eder. Bu kendi ierisinde yadrganmamas gereken, tutarh ve salam bir grtr. Kukusuz limde derinleen kimseler, dier insanlarca mteabih kabul edilen ayetlerin gerekte neye tekabl etliini bilirler. Bu durum bazan ayetin farkl okunu biimlerinden kaynaklanr; ki birka sayfa nce bu tr ayetlerle ilgili rnekler vermitik. Ancak burada tevil kavramyla anlatlmak istenen aslnda tefsirdir. Sebebi de szkonusu ilim adamlarnn mteabih denilen ayetlerin tevilini mcmel olarak bilmeleridir. Nitekim ayn kiiler muhkem ayetlerin tevilini de bu ekilde bilmektedirler. Evet bunlar Allah ve Raslnn haber verdii hesab, mizan, si-rad, sevab, azab vb. kavramlar mcmel olarak bilirler. Bu anlamda szkonusu kavramlarn tevilini de bilirler; nk zihinsel dnyann dndaki nesnelerin, olay ve oigularm bilinmesi ancak bu ekilde mmkn olur. Tevilini mcmel olarak, bu kavramlar detayl olarak bilemezler. nk szkonusu kavramlarn keyfiyet ve hakikatinin olduu gibi bilinmesi imkanszdr. Zira bu kavramlar, dnyada gzlemlenen, duyu organlar araclyla alglanan varlklara benzemez. Bu anlamda bu tr kavramlarn tevilini bildiklerini sylemek de doru olur. Kald ki burada tevilden kast tefsirdir. te yandan bu tr kavramlarn tevillerini bilmediklerini sylemek de yanl olmaz. Sonu itibariyle her iki deerlendirili ve okuyu ekli de dorudur. Acaba szkonusu ayetin olumsuzluk ifade eden okunuuna gre ilimde rsh bulmu kimselerin tevil edilmesi gereken muhkem ayetlerin eriini {tafsilatn) bilemeyecei sylenebilir mi? nk bu balamda dnldnde ayetin anlam "Mte-abihlerin tevilini, Allah'tan baka kimse bilemez" olur. Bu ifade biimi, Kur'an'm muhkem nitelikli ayetlerin tevilini Allah'tan bakalarnn da bileceine iaret etmez. Bu konuda "Muhkem ayetlerin tevilini de -mteabih ayetlerde olduu gibi- Allah'tan baka kimse bilemez" denilebilir. Ancak konuyu gndeme

getiren ayetle, tevilini Allah'tan baka kimsenin bilemeyecei bildirilen ayetler yalnzca mteabih nitelikli olan ayetlere zg kln-mistir; nk ayetin nmesine sebep olan kiiler bu tr ayetlerin tevilini renmek istemilerdi. Ya da "limde ileri gidenler, muhkem ayetlerin tevilini bilirler, ancak bunun zamann, zeminini ve niteliini bilemezler" denilebilir.39[39]

Selef Ulemasnn Muhkem ve Mteabih Ayetlerle lgili Grleri

Seleften birok alim15 "Muhkem, kendisiyle amel edilmesi mteabih ise kendisine inanlmas gereken ayettir. Mteabih nitelii tayan ayetlerle amel edilemez" demilerdir, Nitekim sahabe ve tabiinden gelen konu ile ilgili birok szde yle denilmitir: Bz Kur'an'm muhkem ksm ile amel, mteabih ksmna ise iman ed:riz. Szgelii bn Mcs'd ve dier baz sahabiler "Kendilerine verdiimiz Kitab't hakkyla okuyanlar var ya, ite onlar, ona inanrlar." (Bakara, 2/121); ayetiyle ilgili olarak "Helal kldn helal, haran kldm da haram kabul eder, muhkem ksm ile amel mteabih ksmna ise iman ederler." yorumunu yapmlardr. Selef ulemasnn bu konudaki grleri, benzeme (mabehet) olgusunun izaf olduuna iaret eder. Buna gre mteabih bir ayet, kelime veya kavram, bazlarnca mteabih olmayabilir. Herkes kendisi iin aa kan ve netlik kazanan anlama gre amel edip miUeabih gzken ksmlar Allah'a havale eyler. Nitekim bcyy b. Ka'b kendisine tavsiyelerde bulunmasm isteyen Hb'lliye'ye unlar sylemiti: Allah'n Kitab'n kendine rehber ve hakim edin. Yarg olarak onun verdii hkmlere raz ol! nk o efaati ve kendisine itaat edilen bir hkmler dizgesidir. Eletirilemeyen ve ahit olarak Allah elisinin yerine konulan, aranzda yegane hakem olan bir ki t abdr. Onda hem nceki insanlarn, hem de aranzdaki mnasebetlerin bilgisi bulunmaktadr. Yine beyy b. K;'b, bn Ebz'ya u tavsiyede bulunmutur: "Kur'n eh n sana aikar olan hkmlerle, amel et; mteabih gzkene de iman etmekle yelin ve bu Hr ayetleri, bilenlere havale eyle!" Seleften kimi ilim adamlar Kr'n'da mteabih olarak tanmlanan ayetlerin "mensuh (hkm yrrlkten kaldrlm) ayetler", kimisi de mutlak haber nitelii tayan ayetler olduunu sylemitir. Szgelii Katde, Dahhak ve Sdd'nin bu konuda "Muhkem ayet kendisiyle amel edilen nsih (nesheden) mteabih ise, inanlmakla yetinilip kendisiyle amel edilmeyen ayettir" dedikleri nakledilmitir, cl-Avf'nin, Tbn Abbas'tan naklettii gr de bu dorultudadr. el-Vlib'de Ibn Abbas'tan konu ile ilgili u gr nakletmektedir:
hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 216-227.

39[39]

Kur'n'm muhkem ayetleri; nesheden, haram-helai ve farz klan, kendisine inanlan ve kendisi ile amel edilen ayetlerdir. Mtea-bihleri ise nesh ve takdim edilen, sonraya braklan, misaller verilen, yeminler edilen; inanlan, ancak kendisiyle amel edilmeyen ayetlerdir. Birinci gr -en dorusunu Allah bilir- u ayetten alnmtr: Allah, eytann attn nesh ve ardndan kendi ayetlerini tahkim eder. (Hacc, 22/52) Bu ayette mensuh ve muhkem kavramlar karlatrtlmtr. Burada anlatlmak istenilen, eksikliklerden uzak, an yce Allah'n ayetleri neshettii (hkmn yrrlkten kaldrd) deil; eytann att kuruntular iptal edip yerine kendi ayetlerini yerletirdiidir. Ne varki onlar nesholunan tm ayetleri mteabih saymlardr; nk bu tr ayetler tilavet (okunu) ve nazm biimi olarak baz kimselere mteabih gzkmektedir. Hepsi Allah'n kelm olup Kur'n'a dahildir ve ifadeleri mu'cizdir. Sadece anlamlan neshedilmitir. te yandan kimi alimler de neshedilen, kendisiyle amel edilncye ayetlerle Kur'n'da geen yemin ve misallerin tmn mteabih saymlardr; nk insanlar bunlarn detaylarn renmekle mkellef tutulmam, yalnzca mcmel olarak iman etmeleri istenmitir. Kendisiyle amel edilen ayetler ise byle deildir; zira bu tr hkmlerin her msiman topluluka detayl olarak bilinmesi gerekir. Zira bir topluluk, kendisini, ancak ayrntlaryla bildii hkmlerle ykml grebilir. Hakknda geni malumatlar olmayan konularda kendilerine verilen haberlere gelince bunlara ksaca ve olduu gibi inanmas yeterlidir. Bu hususlarda kendisinden istenen bundan ibarettir. Bu tr haberleri bilmek, gzel ve farz- kifayc saylsa da farz- ayn deildir. Ancak kendisi ile amel edilmesi gereken hkmlerin durumu farkldr; her insann amel edecei hkm tm gerekleriyle ve etrafl bir ekilde bilmesi zorunludur. Sadece bilgilendirme amal konular ise btn detaylaryla bilinmek zorunda deildir. Mcahid ile krime bu konuda yle demilerdir: "Muhkem ve haram klma fadesini aka ieren hkmlerdir. Bunun dnda kalan ayetler ise bir ksmnn dierini dorulad mteabihlerdr". Bu gre gre mteabih kavram "Mtekabili, ikierli bir kitab olarak....1" (Zmer, 39/23) ayetinin ifade ettii anlamdadr. Helalle haram birbirinin kartdr. Mcahid'e gre, alimler bu tr ayetlerin tevilini bilirler. Ancak bu tanmlamaya gre, mteabih ayetler de tefsir edilebildiinden Kur'n'm tamam mteabih olmu olur. Oysa burada mteabihlik yalnzca bir ksm ayetler iin kullanlmtr ki, bu da szkonusu grn zayfln gsterir. "Ftne karmak, ayetleri kendilerine gre yorumlamak isteyenler Kur'n'm mteabihleruin ardna derler." (l-i mrn, 3/7) ayetinde de durum byledir; nk burada geen tebh kavram ile bir ksmnn dierini onaylad haberler kastediliyorsa bunlara uymann bir sakncas yoktur. Bir ksmnn dierini dorulamas szkonusu ayetlerin tevilini aratrmaya engel deildir. Aycuc geen mteabihat kelimesi hu grn doruluuna de-il gsterilmekledir. Bu durumda ayetlerin kendileri de mtea-bih kategorisine girmekte bu da ayetlerden bir ksmnn dierlerine benzemesini gerektirmekledir. Ancak burada ayetlerin birbirlerine benzemelerini gerekli

klan herhangi bir iaret yoktur. Bu iddiaya yle bir cevap verilebilir. ki deiik konuda ki farkl anlamda kullanlan kelimeler (veya kavram) mteabih kapsamna girer. Szgelimi yukarda getii zere inn ve nahn kelimeleri, szkonusu ayetin nzul sebebi olarak zikredilmitir. Muhammed b. shak'n Ca'fcr b. Zbey-'dcn naklettiine gre bu ayet Necran hiristyanlarnn Mesih konusunda RaslllalVa ynelttikleri sorular zerine inmitir. Bu olay aktardktan sonra, muhkem ve mteabih kavramlarn tanmlayan bn shak'a gre "muhkem tek bir ynn dnda tevil ihtimali bulunmayan, mteabih ise birden fazla tevil edilebilen tm ayet, kelime ve kavramlar"dr. Aacak olursak: Muhkem kelime ve kavram, zihinsel dnyann dnda tek bir anlamdan baka tevil yn bulunmayan; mteabih ise birka adan tevil edilebilmesi mmkn olandr. Ancak Allah Tel bu anlamlardan sadece bir tanesini kasdetmitir; ki ayetin siyak (ak) buna iaret eder. Bu takdirde ilimde ileri dzeye erienler, gerek muhkem, gerekse de mteabih ayetlerde Allah Tel'nn murat ettii anlam bilirler. Ancak tevilin kendisi -hadislerin hakikati, gerekleme zaman vb.- ne muhkem ne de mleabih ayetlerden anlalabilir. Kimi zaman da Necran hrstiyanlarnn iddialarna delil olarak "Mesih Allah'n kelimesidir", "Mesih Allah'tan bir ruhtur."16 ifadelerini ne srdkleri sylenmitir. Burada geen kelimetullah kelimesi ile kelm ve onunla yaratlan varlk, ve 'ruhun minh' O'ndan bir ruhtur ifadesi ile de sonun balangc ve ksmiyet kastedilmitir. Buna gre "Bu tr ifadelerin tevilini Allah'tan baka kimse bilemez." szyle anlatlmak islenen tevil kavramnn hakikatidir. Yani liz. sa'nn zerine selam olsun- kelime ile nasl yaratldn, Allah'n ruhunun \-V. Meryem'e nasl gnderildiini, Rh'ul-Kuds'n dzgn bir nsan biiminde ona nasl grndn; Allah'n gnderdii ruhun kendisine nasl flendiini Allah'tan baka kimse bilemez. Buhri'nin Sahh'inde Hz. e'den nakledilen bir hadiste Ra-slullah "Kur'n'n mteabih ayetlerinin ardna denlerden -ki Aliflh onlar Kur'n d a bildirmitir- onlardan saknn"17 buyurmaktadrlar. Burada anlatlmak istenen husus udur: an yce Allah'n anlamsz bir kelm indirmesi caiz olmad gibi bu kelimelerin anlamm -Raslllah da dahil- mmetten hi kimsenin bilmemesi de caiz deildir. Oysa sonras asrlarda yetien kimi ilim adamlar zellikle de kelam mesleine mensup olanlar, Kur'n'da Allah Rasl ile tm slm mmetinin, anlamn bilmedii baz kelimelerin bulunduunu iddia etmilerdir. Bu kesinlik ifade eden bir gr olup yanltr. Bununla ister "ilimde derinleenlerin Kur'n'n tevilini bilmedii" isterse de tevilini bilinen dieri ise bilinmeyen olsun sonu deimez. Mesele iki gr balamnda ele alndnda, yani "Allah Ra-sl'nn Kur'n'daki mteabih ayetlerin anlamn blmedii"ni iddia eden gr ile "ilimde derinleenlerin mteabih ayetlerin kelime ve kavramlarn manasn bildikleri"ni ileri sren gr biraraya getirildiinde; meseleye olumlu yaklaan, yani ilimde derinleenlerin, mleabihlcri bildiini savunan grn dierinden daha tutarl olduu anlalr; nk Kitab ve snnetle selef ulemasndan biroklarnn szlerinde Kur'n'n tamamnn anlalmasnn, bilinmesinin ve zerinde derinlemesine d-

nlmesinin mmkn olduuna dair pekok iaret vardr. Bu kesinlik gerektiren bir konudur; "ilimde ileri dzeye erienlerin mteabih ayetlerin anlamlarn (tefsirlerini) bilmediklerini dile getiren gr ise kesinlik ifade etmemektedir; nk selef alimlerinin ou, bu tr ayetlerin tevillerini bildiklerini zaman zaman ifade etmilerdir. Szgelii tefsir alannda ok nemli bir yere sahip olan Mchid, Reb' b. Encs, Mhammed b. Ca'fer b. Zbeyr, Ibn Abbas'n bu konuda "Ben Kur''tn mteabih ayetlerinin tevilini bilen, ilimde ileri dzeye ermi biriyim"1dediini nakletmilerdir. mam Ahmcd'in "Kur'n'm mteabihleri konusunda pheye dp onu yaplmas gerekenden farkl bir ekilde tevil eden zndklarla Cehmiyye'nin tevil ettikleri mteabih ayet hakkndaki grlerine reddiye olarak yazd risalesinde syledikleri de ulemann mteabih ayetlerin anlamlarn bilebileceklerine delildir. Burada eletirilmesi gereken husus yalnzca szkonusu ayetlerin yaplmas gerekenden farkl bir biimde tevil edilmesidir. Ayetlerin ierdii anlamla rten tefsir ise vlmeye deer bir giriim olup ilimde ilerleyen alimlerin mteabih ayet, kelime ve kavramlarn doru tevilini renmelerini salar. Bu tevil, selef ulemasnn terminolojisinde tefsir anlamndadr. Bundan dolaydr ki ne mam Ahmed ne de seleften bir baka alim "Kur'n'da Allah Rasl de dahil anlamn hi kimsenin bilmedii ayetler vardr. Onlar anlamn bilmedikleri bu tr ayet, kelime ve kavramlarn lafzlarn okumakla yetinirlerdi" demitir. Bu snnet ehli olan bn Kuteybe, Eb Sleyman ed-Dmaki gibi birtakm nemli alimlerin de tercih ettii grtr. bn Kuteybe, Almcd ve shak ile snnet mezheblerini destekleyen nl ilim adamlarnn yollarna bal bir ilim adam olup pek ok eseri vardr. Kitb'ut-Tahds bi-Mennkb EhVi-Hads sahibi, onun slm dnyasnn yetitirdii allameden ve fzl ve pekok deerli esere imza atm bir ilim adam olduunu yazmaktadr. (yzden fazla eseri olduu sylenmektedir. Kendisi mam Ahmed'le shak'm mezhebine eilim duymutu. te yandan brahim el-Harb, Muhammed b. Nasr el-Mervez gibi nl alimlerin de ada idi. Maribli mslmanlann ou ona sayg duyarlard. yle ki onunla ilgili olarak "bn Kuteybe ile atmay caiz gren kimse zndklkla ilham edilir.""tammlamasn yapmlardr. Yine hakknda "ierisinde 'bn Kuteybe'nin eserlcrinden bulunmayan evde hayr yoktur" demilerdir. Ru balamda ben de u deerlendirmede bulunmak isterim: Mu'tezilc mezhebi in Chz ne ise snnet ehli mezhebler iin de bn Kuteybe odur. Chz Mu'tczile mezhebinin bn Kuteybe ise Ehli-Sn-net'in szcsdr. Bu konuda bn Abbas'tan, mteabih ayetlerin tevilini Allah'tan baka kimsenin bilmediine dair farkl bir gr de nakledilmektedir; ki ayn gr birok sahabe ve tabinden de rivayet edilmitir. Ne var ki hibiri bu konuda Allah ve elisinden gelen bir delile dayanmamaktadr. Bundan dolay da mesele, ms-lmanlar arasnda, Allah'a ve Raslnc gtrlmesi gereken bir tartma konusu olmutur. Onlar mteabih ayetlerin ardna denlerin Kur'n'da fitne karmakla itham edilmesini ve Allah RasS'nn mteabih kavramlar aratranlar ve onlarn ardndan gidenleri knamasn ve bu gibilerden saknlmas gerektiini belirterek konuya dikkatini ekmesini gstermektedirler. Nitekim mer b. Hattab -Allah ondan raz olsun- kendisine mteabih ayetler konusunda soru soran Sab b. Asel'i azarlam ve hatta dvmekle tehdit ederek yle demiti. "Bu ayetle "limde

ileri gidenler derler ki..." fyeklnc) denilmektedir. Buradaki vav harfi cmleyi cmle zerine gnderen isti'nf vav deil de tekil (mtifred) kelimeyi tekil zerine gnderen atf vav olmu olsayd "ve yeklne" denirdi. Kar tarafta yeralan grup ise bu itiraza u karl vermilerdir: Allah Tel bir ayetinde yle buyurmaktadr: Bir de o mallar, hicret eden fakirlere aittir ki onlar yurtlarndan ve mallarndan (srlp) karlmlardr, Allah'n ltuf ve rzasn ararlar... ....Ve onlardan nce o kente yerleerek, imana sarlanlar, hicret edip kendilerine gelenleri severler ve onlara verilenlerden tr ilerinde bir ihtiya hissi duymazlar... ....Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz! Bizi ve bizden nce inanan kardelerimizi mafiret eyle!.." (Har, 59/8-10) Yine diyorlar ki; burada atf vav ile mfred bir kelime, bir baka mfred kelime zerine gnderilmitir. Buradaki fiil, yalnzca zerine atf yaplan (ma'ttf) kelimeden hal klnmtr. Buna benzer bir durum u ayette de gemektedir. "limde ileri gidenler derler ki: "Rnbbimiz katndan gelenlerin tmne inandk.." (l-i jmrn, 3/7) Burada yalnzca inanma nitelii amalanm olsayd bu ilimde ileri gidenlere tahsis edilmez, bilakis "Mminler, biz ona iman ettik; derler" denirdi. nk Rabbi katndan gelene her m'minin man etmesi gerekir. Byle deilmcyip de inanma eyleminin ilimde ileri gidenlere hasredilmesi mteabih nitelikli ayetlerin tevilini bilmelerinden dolay bunlarn dier m'minierden ayrldklarn: gstermektedir. Bunlar hereyden nce alim vasfna sahip kimselerdir. Bu sayede mteabihlern tevilini bilir ve onlara iman ederler; nk onlar alimliin yann m'min vasfn da tamaktadrlar. Hem mteabih ayetlerin tevilini bilmeleri hem de inanmalar kendilerine daha mkemmel bir konum kazandrmtr. Nitekim ayet-i kerime "...z akl sahiplerinden bakas bu ayetleri dnp anlamaz" (3/7) ifadesi ile balanmaktadr. Ayetin bu son ksm bu konuda enine boyuna dnp anlamaya almann -tezekkr- yalnzca z akl sahiplerine has klndna iaret etmekte. Eer burada yalnzca sozkonusu ayetlerin lafzlarna nanma kasdedilmi olsayd mteabih kavramyla anlatlmak istenen manann sadece onlara delalet etmesi hususu zellikle vurgulanmazd. Benzeri bir durum da "lerinden bilgiye derinlemi olanlar ve m'minler, sana indirilene ve senden nce indirilene iman ederler" (Nisa, 4/162) ayeti iin szkonusudur. Bu ayette de bahsi geen insanlar ilimde derinletikleri iin inanmlardr. limde ilerlemeleri onlar imana yaklatrmtr. Sadece iman kavram anlatlmak istendiinde ilimde ileri gidenler ve m'miner "Biz ona iman ettik; derler" buyurulur. Nitekim Ccnab- Hak bu ayet-i kerimede yalnzca "iman etme" olgusunu amaladndan iki grubu (ilimde ileri dzeye erienlerle sradan m'miner) birarada zikretmitir.

Yine yle demilerdir: Bu ayct- kerimede fitne karmak iin nuleabih ayetlerin tevilini aratrarak bunlarn peine denlerin hareketleri knanmaktadr. Bu da Kur'n'da eletiri noktalan arayan ve insanlarn kalblerini (dncelerini) bozmak iin muhkem ayetleri bir kenara brakarak sadece mteabih ayetleri aratrp, gndeme getiren bozuk niyetli kimselerin hali olup bu ekilde mslmanlar arasnda fitne karmak isterler. Bu maksatla muhkem ayetleri brakp srekli mteabihlern tevili iie urar, savunduklar grlerde delil olarak yalnzca bunlar ne srerler. Amalar salam bilgiye, mutlak doruya (hidayete) ulamak deil inananlar arasnda kavram kargaas yaratmak, dnce dnyalarnda sarsnt meydana getirmektir. Hz. mer'in Sab b. Asel'i dvmekle tehdit etmesi belki de srf bu yzdendi; nk Sab'n amac mteabih ayetler konusunda birtakm sorular ynelterek fitne karmakt. Bu, bir insann; kendi dncelerini nc bir ahsa malederek birtakm sorular sormak ve anlalmas g birtakm kavramlar ortaya atmak suretiyle muhatabn bir konudaki dncesini, maksadn, eletiri, tepki ve kukularn lmek istemesine benzer. Bu kiinin amac doruyu renmek olmayp kendisine ait szleri bakasnn azndan naklederek karsndakini denemektir. Nitekim Ra-slllah {s.a) bu tr kiileri kasdederek "Kur'n' muhkem ayetlerini brakp sadece mteabihlerinn peinden denlerden saknn!" buyurmulardr. Hadiste yettebne kelimesi yallubne yerine kullanlmtr; ki "Sozkonusu kiiler muhkem ayetleri brakp mteabihleri aratrr ve onlarn ardndan giderler" anlamndadr. Bu da fitne karmay amalayan kiilerin davrandr. Mteabih ayetlerde anlatlmak istenen hususlar renmek, kapld pheleri gidermek amacyla soru soran, muhkemi bilip ona gerei gibi uyan, mteabih ayetlere irdelemekszin oldu gibi inanan, soru sorarken fitne amalamayan halis niyetli kimseler ise bu ayet-i kerimenin kapsamna girmez. Nitekim sahabe de byle yapmtr. Szgelii Mu'az b. Ccbel'den bu konuda yle bir sz nakledilmiti]-: ki kii Kr'an okur; Biri yle bir hava ve niyet ierisinde okur ki, tabiri caizse Kur'rTin ban gzn yarar, ondan insanlar yoldan karacak birtakm hkmler elde etmeye alr. Bylelcri, yaadklar toplumun en ktleridir. Allah bunlara hidayet yollarnn tamamn kapamtr. Bir de hibir kt niyet tayp heva \'c hevesi dorultusunda hareket etmeden ve Kur'n'n ban gzn yarmadan okuyan vardr ki, bu da kendisine aikar olan hkmlerle amel ve mteabih gejen hususlar Allah'a ha-vae eder. Allah Tel'nm, nkhlarn herbiri zerinde yirmi yl durmalarna ramen anlayamadklar bu mteabih ayetleri anlayp kendisine anlatacak birini gndermesini bekler. Grld gibi Mu'az mteabih ayetlerin peinden giden ve bunlar fitne karmak amacyla aratran kimseleri knamakta olup bu tr ayet, kelime ve kavramlar zerinde, Allah Tel'nm anlalmasn istedii ayetleri anlayabilmek iin dnenleri eletirmektedir. Bunun en ak delili de sahabenin bu hususta taknd tavrdr. Sahabeler bir ayet veya hadis konusunda kukuya dtklerinde onu daha iyi bilenlere sorarlar. Szgelii Hz. mer - Allah kendisinden raz olsun- hac meselesi ile ilgili bir meseleyi evresinde bulunan sahabilere sorarken "Beyt'e nasl varacamz ve tavaf t nasl yapacamz bize anlatacak kimse yok mudur?"'1'* demiti. Yine Hz. mer seferde namaz ksaltma meselesi ile olarak ilgili kalasna taklan bir konuyu

evresindekilere "Gvenlik ierisinde olduumuz halde jarz namazlar hangi gerekeye dayanarak ksaltyoruz?"20 diye sormutu. Yine sahabe "manlarn bir zulmle bulandirmayanlar.." (En'm, 6/82) ayetindeki zulm kavram zerinde kukuya dmler ve Hz. Peygambere "Ya Raslallah! Hangimiz kendi nefsine zLilmetmcm ki?"diye sormaktan kendilerini alamamlardr. Hz. Peygamber de meseleyi aklamtr.21 "iinizden geen dncelerinizi aklasauz da oizleseniz de Al-hh sizi onunla hesaba eker." (Bakara, 2/284) ayeti indirildiinde sahabe yine kukuya dm ve konuyu Allah Rasl'ne gtrmlerdir. O da meseleyi izah ederek kukularn gidermitir. Ayn balamda, u hads-i erifi de rnek gstermek mmkndr. Raslllah bir keresinde "nce hesaba ekilen mutlaka azaba uratlr" buyururlar. Bu ifade ile neyi kastettiini anlayamayan Hz. Aie'nin Allah, 'te bylesi koiay bir hesaba ekilir.' (nikk, 84/8) buyurmarm myd?" demesi zerine Hz. Peygamber "O senin dediin sadece arzdr" karlm verirler.22 Bu gr savunanlar szlerini yle srdrmlerdir: ddiamzn dier bir kant da selef ulemasnn bu konudaki icmadr; nk onlar Kur'n'n tamamn tefsir etmilerdi. Szgelii M-cahid bu konuda "Kur'n- Kerim'i, Fatiha'dan son suresine kadar, her ayet zerinde teker teker durarak bn Abbas'a sundum ve herbir ayetle ilgili sorular ynelttim" demitir. Sahabe de Eb Abdrrahman es-Slem'nin naklettii gibi Kur'n' Hz. Peygamber'den bu ekilde almlardr. Yine o Abdullah b. Mes'ud, Osman b. Affan ve dier sahabilerin Allah Ras-l'nden aldklar on ayetin ierdii ilim ve ameli renip uygulamadan baka ayetlerin renimine gemediklerini aktarmaktadr. Hatta bu konuda "Biz bu ekilde Kur'n'n ierdii ilim ve eylemlerin tamamn rendik!"25 demilerdir. te yandan sahabe ve taburun Kur'n'n tefsiri ile ilgili szleri tamamn kapsamaktayd. Ancak ilerinden bazlarna anlalmas zor gecn ayetler zerine dururlard. Bu da szkonusu ayetlerin hikimsenin bilmemesinden deil, yalnzca o alsn bilmemesinden ya da anlamakta zorluk ekmesinden leri geliyordu. ' Ayrca u durum da iddia edilen dncenin doruluunu kantlayan bir dier delildir: Allah Tel insanlara, hibir hususu istisna etmeksizin Kur'n'n tamam zerinde dnmelerini -mutlak anlamda- emretmi ve "Ey insanlar! Yalnzca muhkem ayetler zerinde dnn, mteabih ayetler zerinde se sakn dnmeyin!" dememitir. Kald ki bir konuyu anlamadan, zerinde dnmek imkanszdr. ayet Kur'n'da bilinmeyen ve bu yzden zerinde dnlmeyecek olan ayet, kelime veya kav-1 ramlar bulunmu olsayd Allah Tel dnlmesinden saknlsn diye mteabih ayetler kavramn ak bir snrla belirlerdi, Szkonusu alimler, bu kantlardan sonra, grlerini savunmay yle srdrmektedirler. Mteabih kavram, greli (izafi) bir kavramdr. Szgelimi bir insana gre mteabih olan herhangi bir ayet, kelime veya kavram bir baka insan asndan mteabih olmayabilir. Burada birde yle bir durum vardr. Yce Allah Kur'n'n aklama, hidayet kayna, ifa, nur vb. niteliklere sah p olduunu bildirirken hibir ayeti istisna etmemitir. Manas bilinmeyen

bireyden gerei gibi yararlanmak da imkanszdr. te yandan "Allah Tel, Rasne, anlamlarn ne kendisinin ne de Cebrail'in bilmedii szler indirdi!" demek byk bir gnahtr. Bu durumda -h- Allah'a ait sfatlarla kader, ahiret vb. kavramlar bizzat Peygamber kendisi ihdas etmi olur; nk bunlarn tamam onlara gre mteabihtir. ok az insan dnda hi kimse Allah Rasl'nn bu kavramlar anlamlarn bilmeden kulland gibi sama sapan bir zanda bulunamaz. Kald ki szl ifadede (kelmda) asl ama, meramn (anlatlmak istenen eyin) kar tarafa (muhatab) anlatlmasdr. Byle bir amacn gdlmedii kelm aslsz ve tutarsz bir fadeden baka birey olmaz. Oysa Allah abesle, aslsz/tutarsz bircyle itigalden mnezzeh ve beridir. Allah nasl tutarsz ve aslsz birey syleyebilir? Anlamalarn stemedii szleri, kullarna nasl indirilebilir?!,. Bu sama deliller, ilhad ehli kiilerin en gl kantlardr, Ayrca Kur'n'da, sahabe ve tabinin, manas hakknda konumadklar tek bir ayet yoktur. Her ayetin anlam zerinde mutlaka konuulmu ve anlam aklanmtr. Baz ayetler zerinde ihlhf etlikleri, farkl farkl dndkleri de yadsnamaz; emir ve vaak ieren ayetler zerinde de baz ayrlklara dtkleri sylenmektedir. Ama biz biliyoruz ki ilimde ileri dzeye erimi ilim adamlar kesin emir ve yasak ieren ayetlerin anlamlar zerinde ittifak etmilerdir. Bu onlarn mteabih ayetlerin anlamm bildiklerine iaret eder; nk emir ve yasak ihtiva eden ayetlerden bazlar mteabih kapsamna girmektedir. Nitekim mteabih ayetlerden bir ksmn da haber nitelii tayanlar oluturmaktadr. Ayrca ilimde derinleenlerin gerek muhkem, gerekse de mteabih ayetlerin tefsirini bildikleri hususunda slm ulemas ttifak etmitir. Geri bu konuda olumsuz dnen, mteabih ayetlerin, kelime ve kavramlarn anlamn Allah'tan baka melek, peygamber ya da alim hi kimsenin bilmediini syleyen alimler de kmtr. Ancak bu gr slm ulemasnn emir ve yasaklarn mteabihli konusundaki icmana aykrdr. Gerekte tevil kavram, mteabih niteiikli ayet, kelime ve kavramlarda olduu gibi muhkem ayetler iin de kullanlr. Kur'n, snnet ve sahabe szleri de buna iaret etmektedir. nk onlar hem muhkem hem de mteabih kavramnn anlamn biliyorlard. Sonra mteabihlerin dier ayetlerden manalarn sadece Allah'n bilmesini gerektiren ne gibi stn yanlan vardr? Kald ki bu anlamda dnldnde muhkem ayetler, mteabih olanlardan daha stndr; zira Allah onlarn anlamn kullarna bildirmitir. Yine mteabih ayetlerin hangi stnlkleri vardr ki Allah anlamlarn bilme ayrcaln yalnzca kendisine tansn? Evet byle birtakm kavramlarn ve meselelerin varln inkar etmiyoruz. Szgelii kyamet saati bunlardan biridir. Allah Tel bu hususta hibir aklama yapmam, zamanna iaret eden kesin bir bilgi vermemitir. Biz de biliyor ve kabul ediyoruz ki Ccnab- Hak bu gibi meselelerin bilgisini kendisine saklam, hibir kulunu bunlara muttali klmamitr. Bizim tarttmz ; indirilen kelmn hidayet, ifa kayna ve bizatihi aklanm olmas ve istisnasz tamam zerinde dnlmesinin emrcdilmes meselesidir. Tarttmz eylerden biri de Kur'n'da, anhmn Allah'tm baka hi kimsenin bilmedii, bilemeyecei ayet, kelime ve kavramlar bulunduu, Allah ve Raslniin bunlarn ls hakknda bir aklama yapmadklar iddiasdr; ki bu olacak ey deildir. Bylesi sama iddialar yzndedir ki Allah'n ayetlerinden yz evirip anlamlarna inanmayan kimseler bunlarn tamamnn mteabih olduunu iddia etmiler ve gereke olarak da bunu

gstermilerdir. ncelemekte olduumuz bu konuda olumsuz dnenler, delil olarak Al-i mrn suresinin nzul sebebi olan, Necrnl hris-tyanlar meselesini ve biz anlamna gelen inn ve nahn kelimeleri ile Mesih ile ilgili olarak Kur'n'da geen "O'ndan bir kelime" ve "O'ndan bir ruh" ifadelerini ileri srmlerdir. Bu kelime ve kavramlarn anlamlarnn bilindii hususunda slm alimleri mttefiktirler. slm ulemasnn konuyla ilgili byle bir ittifak varken kalkp "Mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamn Allah'n dnda -melekler, peygamberler ve seleften- hi kimse bilmez!" gibi sama bir iddia nasl ortaya atlabilir?! Oysa bu ayet, kelime ve kavramlarn tamam bize indirilen, zerinde enine boyuna ve derinlemesine dnmemiz, akletmemiz emredilen ve Allah Tel tarafndan aklama, ifa ve nur olarak tanmlanan kelmullahtr. Sz (kelm) ile amalanan onunla anlatlmak istenen manadr. Bilinli bir kimsenin, kendisiyle bir manann amalanmad anlamsz/sama kelimeleri kullanmas doru deildir. El-Hasen bu konuda yle demitir: "Yce Allah ne amala indirildiinin ve neyi anlatmak istediinin bilinmesi gerekmeyen tek bir ayet indinnetnitir. O indirdii her ayeti, niin indirildii ve neyi anlatmak istedii bilinsin dye indirmitir". Bu aklamalara ramen bu ayetin nzul sebebinin yahudile-rin, hurf- mukttaVhurf- mu'cem (elif Im mim gibi) ile ilgili sorulan olduunu syleyen kimsenin iddiasnn aslszl, birka adan aikardr: 1- Kelb'nin bu konudaki rivayeti bu iddiann aslszln or-tava koyan gerekelerden bridir. 2- Yahudiler'in bu soruyu, Raslllah'm Medine'ye geldii ilk gnlerde sorduklar sylenmektedir. Oysa Al-i mrn suresinin balang ayetlerinin Allah Rasl'nn Medine'ye geliinden bir sre sonra, Necrnl hrisiyanlarn Mesih'le ilgili sorular zerine indirildiine Hkin rivayet tevatr derecesinde yaygndr. Nitekim hac ibadeti de ayn surede farz klnmtr. Bu ise Hicret'in 9 ve 10. yllarna rastlamaktadr. Hac ibadetinin Hicret'in ilk yllarnda farz klmmad hususunda slm alimleri gr birlii ierisindedir. 3- Mukatta'a/mu'cem harfleri bu mmetin bekasna iaret edip Kur'n-i Kerim'in bilgisini kendisine saklad tevillerinden (kelime ve kavramlarndan) deildir. Allah Tel'nm kelm ile, bu harflere yklenen anlam murad etmedii sylenebilir. Ama "Bunlarn ierdiini yalnzca Allah bilir" denilemez; zira harflerin byle bir anlama iaret ettii iddias tamamen tutarsz ve aslszdr. Ya da bu harflerin bylesi bir anlama iaret ettii ancak bunu herkesin deil baz kimselerin -mesela ilimde derinlemi kiiler- bildii sylenebilir. Bu durumda insanlarn bir kismnca da olsa bu tr kavramlarn bilinebilecei gerei ortaya kar. Bylelikle bunlar Allah'tan baka hi kimsenin anlayamayaca ddiasnn aslszl ortaya kar. Yce Allah'n Kur'n'da bildirdii ilmi konulan peygamberin bilmemesi iddias tanrtanmazlarn eline, Allah'n Rasln ve kelmn eletirmek iin en byk frsat ve kozu vermektedir. Nitekim onlar srekli peygamberin, ilm konular bilmediini bildii kabul edilse bile ieriklerini aklamadn iddia etmilerdir, ki bu Raslllah'm szkonusu hususlar bilmemesini gerektirmektedir; nk Allah'tan baka kimsenin bilmedii eyleri dier insanlar gibi peygamber de bilemez.

Ksacas bu konuda getirilen delillerin ou tutarsz ve aslsz olduunu gerekli klar. Kur'n'da anlamn peygamber de dahil hi kimsenin bilmedii birtakm ayetler, kelime ve kavramlar bulunduu grnn aslszln ve tutarszln ortaya koymaktadr. Evet, sradan insanlar yle dursun anlamn alimin dahi bilmedii birtakm ayetleri olduunu biz de biliyor ve kabul ediyoruz. Ancak bunlar kesin llerle belirlenmi deildir. Baz kiiler iin anlalmas zor gelen ayetler bazlar iin hi de zor gelmeyebilir. Bu, kimi zaman kelimelerin yabanclndan, kimi zaman ayetlerin manaca benzemesinden, kimi zaman insann nefsinde (benliinde, ruhunda) bulunup da hakk renmesini engelleyen bir nyargdan (tereddt}, derinlemesine, enine boyuna dnme yeteneinin olmay vb, nedenlerden kaynaklanr. Bu hususta son noktay "Onun tevilini Allah'tan baka kimse bilmez. Hmde derinleenler "Biz ona iman ettik." derler". (l-i mn, 3/7) ayeti koymaktadr. Burada doru olan, cmleyi ma'tuf zerine atf yaplm er-rshn kelimesinin bandaki vav harfini de tekil kelimeyi (mf-red) tekil zerine gnderen atf harfi yapmak ya da her iki gr de (cmlenin cmle zerine ya da tekil kelimenin (ekil kelime zerine gnderilmesi grlerini) doru kabul etmektir. Burada iki okuyu biimi de doru olup olumlu ile olumsuz tevil etmek farkl eylerdir. Buradaki vav harfinin isti'nf (balama vavi) olduu, grnn doru kabul edilmesi halinde tevilini Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabih ayet, kelime ve kavramlar sadece Allah'n bildii keyfiyetlerle ilgili olur, ki bu dnce sakncaldr; nk bn Abbas'm bir defasnda "Ben Kur'n'm tevilini bilen rsihndanm (ilimde ileri giden alimlerdenim)" dedii, bir baka seferinde de mteabih yetlerin, kelime ve kavramlarn tevilini limde derinleenlerin dahi bilmediklerini syledii rivayet edilmitir. Yine bn Abbas'm yle dedii nakledilmitir: Drt eit tefsir vardr: 1 - Arab olan birinin, kelamndan anladi tefsir, 2- Bilmeme konusunda hi kimsenin mazur saylamayaca tefsir, 3- Yalnzca alimlerin bildii tefsir, 4- Allah'tan baka kimsenin bilmedii tefsir. Bu son tefsiri bildiini iddia eden yalancdr. bn Abbas bu konuda kendisinden gelen ki gr de iermekte olan bu ifadesiyle hem sadece ilim adamlarnn bildii hem de Allah'tan baka hi kimsenin bilmedii tefsir eidine iaret etmektedir. Durma (vakf) iaretinin illallah kelimesi zerinde olduunu syleyen kimse de tevil kavramn tefsir anlamnda kullanmaktadr; ki bu kanaat kesinlikle yanltr. Tevil kavramnn ierdii nc anlama gelince bu "kelimenin tercih edenden (ihtimrr-rcih) tercih edilmesi muhtemel (ibtimPl-merch) anlama evrilmesi"dir. Gerek sahabe arasnda gerekse de tabinin ve hatta drt byk mezheb imamnn yaadklar dnemde bilinmeyen bu kullanm biiminin islam'n ilk asrnda yetien ilim adamlarndan pek ounun kulland terminolojiye girdii grlmektedir. Kavramn bu anlamda tanmlanmas, bu adan sonra yaygnlk kazanmaya balamtr. Bunlar szkonusu ayetteki tevil mefhumunun bu anlam ierdiini zannederek Kur'n'm mteabih ayet, kelime ve kavramlarnn ayetlerden anlalan

manaya ters anlamlar da ierdiklerine inanmaya balamlar ve bylece dinlerini parampara edip eitli mezheb ve mereblere ayrlmlardr. Mteabih kelimesinin zikredildii ayetin nzul sebebi, zahiri anlam itibar le bu tutarsz anlama asla delalet etmez. Buradaki yanlg, dinleyenin konuyu yanl anlamasndan kaynaklanmtr. Evet, bu hitabn salt olarak istenilen yetkinlikte aklanama-yaca sylenebilir. Fakat, 'stenilen anlama delalet'in olmay ile,'istenilen anlamn tersine olan delalet'in aras ayrdedilebilir. Bu ikincisi (mleabih ayetlerin tevilini Allah'tan baka kimsenin bilmemesi) reddedilmitir. Yerinde genie ilendii gibi Kur'n kesinlikle batl bireye iaret etmez. Ancak insanlarn ouna gre szkonusu ayetin bir zahir anlam vardr, ki bu da ya kiinin inand ya da tevili gerektiren batl anlamdr. Bu durumda bu sz de batl olur. Ayet ne szkonusu kiinin batl itikadna ne de bylesi batl bir anlama delalet eder. Bu, oka rastlanan bir durumdur. Bu gr savunan kimseler Kur'n'm birok ayet, kelime ve kavramnn yeniden yorumlanmas gerektiini iddia ederler. Bu da kelimeyi medlulnn (delalet/iaret) tersine evirmekten baka birey deildir. te yandan limde derinleen kimselerin Kur'n'daki bu tr ayet kelime ve kavramlarn tevilini bildiini savunan alimler buna Hz. Peygamber'in bn Abbas iin yaptklar Buhr ve dier hadis kaynaklatnca nakledilen "Allah'm! Onu dinde derin anlayl kl ona Kur'n'm tevilini ret!"25 duasn delil getirmilerdir. Allah Rasl bu dualarnda Kur'n'm tevilini mutlak olarak zikretmilerdir. Nitekim bn Abbas Kur'n'm tamamn tefsir eden ilk alimdir. Ayn balamda Mcahid de yle demitir: Kur'n' bandan sonuna dek bn Abbas'a arzettim. Anlalmas iin her ayet zerinde uzun uzadya durdum ve kendisine sorular ynelttim. bn Abbas bana 'Ben Kur'n'm tevilini bilen, rsihundan (ilimde derinlemi alimlerden) biriyim.' dedi. Ayn ekilde bn Abbas'in Kur'n'm emir, nehiy ve haber ierikli ayetleri zerinde konutuu neredeyse tevatr derecesinde nakledilmitir. Yine onun Allah'n isim, sfat, va'd ve va'dlcri ile milletlerin kssalar hakknda gr bildirdiini, Kur'n'm emir, yasak ve ahkamla ilgili tm ayetleri zerinde konuup eitli yorumlar getirdii de bilinmektedir. te yandan bn Mes'ud da bu konuda, "Ben Allah'n Kita-b'nda yeralan her ayetin ne zaman ve niin indirildiini bilirim."26 demitir. Sahabe, Kur'n'm ahkam ayetlerinin tevillerinin bilindii hususunda ittifak etmilerdir; ki bunlar yaklak beyz ayettir. Geriye kalanlar ise Allah'n isimleri, nitelikleri, ahiret gn, cennet, cehennem, eitli milletlerin kssalar, m'minlcrle kafirlerin akbeti vb. fizik-tesi kavramlarla ilgilidir. Bunlarn, anlamn Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabih ayetler olarak tanmlanmas "Kur'n'm ok byk bir ksmnn anlamm Peygamber de dahil hi kimse bilmiyor" demek olur, ki byle bir iddiann samal gn gibi ortadadr.

Yine biliyoruz ki ryalarn tabiri (tevili) bilgi ieren herhangi bir kelmn tevilinden daha zordur. nk ryalar gizli, kapal, karmak birtakm iaretlerden oluup insan bunlardan bir sonu karamaz; kelmn lafznn, anlamna iaret etmesi ise by-e deildir. an yce Allah'n, uykuda grlen olaylarn tevilini (tabir, yorum) rettii kullarna; peygamberlerine indirdii kelmn, zellikle de apak bir Araba ile indirilen Kur'n'm tevilini retmi olmas akla, manta daha yakn ve kabul edilmeye daha layktr. Hz. Yakb, olu Ysuf'a rya tevili ile ilgili olarak yle demi t: Rabbin seni seecek ve sana ryada grlen olaylarn tevilini retecek. (Ysuf, 12/6) Ysuf da demiti k: Rabbim! Sen bana mlkten bir pay verdin ve bana ryalarn tevilini rettin. (Ysuf, 12/101) Yine ayn surede Ysuf (as) "Size rzk olarak verilen yemek gelmezden nce bu ryann tevilini size haber vermi olurum". (Ysuf, 12/37) demektedir. Cenb- Hak da kafirleri yle knamaktadr: Yoksa "Onu uydurdu!" mu diyorlar? De ki: "Eer doru iseniz, siz de onun benzeri bir sure getirin ve Allah'tan baka arabii-dikleriniz de yardma arn!" Hayr, bilgisini kavrayamadklar, tevili kendilerine gelmemi olan breyi yalanladlar... (Ynus, 10/38-39) O gn her mmel iinde ayetlerimizi yalanlayanlardan bir cc-naai loplarz. Onhr biranrya getirilip tutuklanarak Allah'n huzuruna sevkedilirler. Geldikleri zaman Allah kendilerine yle der: "Ayetlerimi, bilgi-ifri kavrayamadnz halde yalanladnz m? Yoksa ne yapyordunuz? (Nem!, 27/83-84) Bu nyet de, dieri gibi, ayetlerin bilgisini kuatamayanlan, baka bir fade ile kavrayamayanlar knamaktadr. nsanlarn Kur'n'n tevil ve tefsiri konusunda sylenen sz ve grleri, ilimsiz tasdik veya reddetmeleri doru deildir. Bunlar ancak gerei gibi kavranlmas halinde dorulanp yalanlanabilir. Bu durum Kur'n in ayetle anlatlmak istenen hakikatin binmesiyle mmkn olur. Bu tesbit edildiinde onun dndakilerin batll (aslsz ve tutarsz) bilinir ve ancak ilimle kavranlan tutarszlk ve aslszlk yalanlanabilir. Bir insan anlamn bilmedii, bilgisini kavrayamad ayetlerden hibir eyi yalanlayamaz. Bu konudaki sz ve grler, bir ksmnn aslszlk ve tutarszl yznden birbiriyle elise bile, bu konuda yeterli bigisi olmayanlar bunlar mutlak manada ne yalanlayabilir ne de onaylayabilir. Birbiriyle elien grleri yalanlayan kii bizatihi Kur'n'] yalanlam konumuna

der, batl yalanlaym derken bizzat hakk yalanlam olur; nk gerekli olann (lazm) aslszlk ve tutarszl, melzmm (gerekli klnm olann) aslszlk ve tutarszln gerektirir. Dncelerini, "haber ierikli ayetlerin anlamlarn Allah'tan baka kimsenin bilmedii" tezi zerine kuran kimse Kur'n'n Allah, ahiret gn vb. konular hakknda bilgi veren ayetlerle bunlarn aklamasna ilikin grlerin tamamn yalanlamas gerekir. Ayn durum Raslllah'm hadisleri iin de szkonusu-dur; yan* hadislerden Allah'a ve ahiret gnne iman konu edinenlerin tamamn yalanlamas gerekir. Szkonusu kii meseleye tme! deil ksmi yaklaarak "Bilgi veren ayetlerin tamam deil, bir ksm mteabihtir" dese bu kez de anlamlarnn bilinmesi caiz olanlarla olmayanlar ayrmas gerekir. Anlamlarnn bilinmesi caiz olmayan ayetler derken bu tr ayetlerin manasn ne melek, ne peygamber, ne sahabeden herhangi birisi ne de onlarn dnda kimselerin bilmesi dahi caiz olmad anlatlmak istenir. uras kesindir ki, anlamn birtakm insanlarn bilmesi caiz olan kelime ve kavramlarla, anlamn bilmenin hi kimse iin caiz olmad ayet, kelime ve kavranlan bir snr izerek ayrmak mmkn deildir. Hi kimse byle bir snr belirleme gcne sahip deildir. Byle bir snrn varln iddia edecek kimseye tesbitinn eksik olduu sylenecek ve birtakm eletiriler yneltilecektir.. Buradan da anlalmaktadr ki, mteabih, "anlamm, hi kimsenin bitmesi mmkn olmayan kavram" demek deildir. Bu da mesele le ilgili bir baka delildir. "Onun ilmini kavrayamamlard..." (Ynus, 10/39) ve "Bilgisini kavrayamadnz ayeilerhmmi yalanlyorsunuz?" (Nemi, 27/84) ayetlerinde bilgisini kavrayamadan yalanlama giriiminde bulunan kimselerin tutum ve davranlar knanmaktadr. ayet mteabih ayetlerin bilgisini kuatamama ve kavrayamama hususunda tm insanlar ortak olmu olsayd byle bir knamaya gerek olmayacak, knanma yalnzca yalanlama giriimine ynelik olacakt. nk bu "Bilgisini kavrayamadnz eyi mi yalanlyorsunuz? Oysa onun bilgisini Allah'tan baka kimse kavrayan az" demektir. Kald ki Allah'tan baka kimsenin bilmedii bir bilgiyi yalanlayan kimsenin bahane bulmas insanlarn bildiklerini yalanlayandan daha kolaydsr. limde ileri gidenlerin bilgisi kavranamamsa bu niteliin terkediimesi knanmaya daha uygundur. Burada, mesele ile ilgili bir dier delil daha ortaya kmaktadr; ki bu da bilgisizlik ve kt niyet yznden haktan sapan kimselerin Allah Tel tarafndan knanmalar durumudur. nk byleler i mteabih olan ayet, kelime ve kavramlar ama haline getirip tevillerini aratrrlar. Halbuki bunlar yalnzca ilimde derinlemi kimseler bilirler. Onlar ise ilim, hak ve hakikat peinde olmayp sadece insanlar arasnda fitne karmay, onlarn dncelerini ve akidelerini bozmay amalarlar. Allah Tel byleleri hakknda yle buyurmaktadr: Allah onlarda bir hayr olduunu bilseydi, kesinlikte onl.ra iitti rii'di, onlara iittirseydi hile yine yzevirerek gerisin geri dnerlerdi". (Enfl, 8/23) Ayette "kesinlikle iitlirird" diye evrilen le-esme'ahm kelimesi "Kur'n' onlara anlatrd" anlamndadr. Mfcssirler ayetle ilgili olarak yle demilerdir: Allah Tel onlarn kalbinde hakk kabul hususunda iyi niyet bulunduunu bilseydi, Kur'n'm ruhunu kendilerine mutlaka anlatrd. Bu

durumda anlatm olsayd dahi niyetlerinin bozukluundan dolay hakk kabulden yz evirirlerdi; nk onlar zalim, cahil, kalble-rinde erilik olan, kt niyetleri nedeniyle Allah Tel tarafndan knanan, ehil olmadklar konularn bilgilerini elde etmeye alan kimselerdir. Bunlarn ayplanmas ve ehil olmadklar bir konuyu renmelerinin engellenmesi Allah Tel'nn "ilimde derinlemi kiiler" eklinde tanmlad yi niyetli kimselerin ayplanmalar anlamna gelmemektedir". Bu balamda yle bir itiraz yneltilebilir: limde derinlemi selef alimleri ile dil ve lgat bilimcilerin ou, mteabih ayetlerin tcvilllenni kesin olarak bilmiyorlard. Bunun byle olduunu Ibn Mcs'ud, bn Abbas, bcyy b. Ka'b, Urve, Katde, mer b. Abdilaziz, cl-Ferr, Eb Llbeyde, Sa'leb, bn'l-Enbr gibi sahabe ve tabinin nde gelen isimleri sylemektedir. Nitekim bn'l-Enbr, Abdullah b. Mes'ud'un okuyu biimi ile ilgili olarak "Onun tevili yalnzca Allah Tel ile ilimde derinlemi alimler katndaki bilgiye kalmtr, onu ancak onlar bilirler" demitir. beyy ile bn Abbas'm kraatlanna gre ayetin anlam yledin "limde derinlemi kiiler 'Allah Kitab'mda indirdii konulardan bir ksmnn bilgisini yalnzca kendisine saklamtr, der1er". Nitekim yine bu konuda "De ki; "Onun bibisi Allah'n karndadr." (Ahzb, 33/63) "Bu arada birok nesilleri, gnahlar nedeniyle yok ettik" (Furkn, 25/38) buyurulmutur. Muhkem ayetler m'minlerin inanarak iyi, kafirlerin de inkar ederek kt kimseler olmas iin indirilmitir. bn'l-Enbri Mcahid'den nakledilen dier bir grn bn Eb Nceyh tarafndan rivayet edildiini sylyorsa da onun Mcahid'den tefsir rivayetinde bulunduu doru deildir. Bir baka gr sahibi de "Selef ulemasndan birou bu ayet konusunda, 'ilimsiz sz syleme' yorumunu yapmtr" demektedir. Oysa ilimde derinlemi kiilerin mteabih ayetlerin tevillerini bilmediklerini hibir sahabe sylememitir. bn Eb Melike, Hz. ie'nin bu konuda 'limde derinlemi ilim adamlar, Kur'n'm muhkem ve mteabih ayetlerine iman ederler, ancak mteabhlerin ne anlama geldiini bilmezler"27 dediini nakdetmitir. Buhr28 ayn haberi bn Melke ve Kasm aracl ile Hz. i-e'den merfu olarak rivayet etmitir. Ancak burada yukardaki fazlalk yoktur ve Eb Melke'nin Kasm'dan iittii ve ald gememektedir. Sahabeden tesbit edilen gr, yukarda Mu'az, bn Abbas, bn Mes'ud, beyy b. Ka'b ile ashabn nde gelen dier isimlerinden de aktarld gibi ilimde derinlemi kimselerin Kur'n'm mteabihlerini bildikleri ynndedir. bn Mes'ud ile beyy b. Ka'b'm ayeti okuyu biimleri ile gelen haberin senedi hakknda salkl bilgi bulunmamas delil olarak getirilmesini imkanszlatrmaktadir. Ancak bu balamda bn Mes'ud'dan nakledilen gr "Allah'n Kitab'nda, ne zaman ve niin indirildiini, kendisi ile neyin kastedilmi olduunu bilmediim tek bir ayet yoktur" szdr. te yandan Eb Abdirrahman es-Slem de yle demektedir: Bize anlatldna gre Osman b. Affan, Abdullah Ibn Mes'ud ve dier sahabilerin Kur'n' okuyu metodlan yle idi: Allah Ra-sl'nden rendikleri on ayetin ierdii bilgi ve eylemleri hayata

geirdikten .sonra bir on ayet daha alrlard. Gencide sahabenin KurVm' renme, okuma ve anlama yntemi byle idi. Bu tutum, hadis ehli olan birok ilim adamndan rivayet edilen mehur bir tutumdur. Bunun birok bilinen dayana vardr. Sahabenin Kur'nn' okuyu biimleri le ilgili rivayetlerin durumu ise farkldr. Ayn ekilde bn Abbas'm bu konuda "Ben, Kur'n'm tevilini bilen rasifilerden (ilimde derinlemi ilim adamlarndan) birisiyim" dedii bilinen bir gerektir. Hz. Peygamber'in Kitab'n tevilini renmesi iin ona dua etlikleri de sahih olarak nakledilen haberlerdendir. Durum byle iken, Abdullah bn Mes'ud kraatmdaki "Kur'n'm tevilini, Allah'tan baka kimse bilmez!" szne dayanlarak bn Abbas'm Kur'n'm tevilini bilmedii nasl sylenebilir? Kald ki onun yukardaki sz ile burada zikredilen, "Kur'n'm tevilini Allah'tan baka kimse bilmez!" sz arasnda herhangi bir eliki de bulunmamaktadr; nk bizatihi tevil kavramnn ieriini Allah'tan-baka kimse ortaya koyamaz ve hi kimse bilemez. Nitekim bu konuda Cc-nb-i Hak yle buyurmaktadr: lle onun tevilini mi gzetiyorlar? Onun tevili geldii gn... (A'rf, 7/53) Hayr, bilgisini kuatmadklar (kavrayamadklar), tevili kendilerine gelmemi olan bireyi yalanladlar... (Ynus, 10/39) Va'ad ve va'd gibi ahirete mteallik kavramlarn mteabih olduu gr selef ulemasnn neredeyse tamamndan nakledilmi, mslmanlar arasnda yaygnlk kazanm bir grtr, Bunun tevili de va'dedilen eyin gelmesidir. Bunu ise, Allah'tan baka kimse gerekletiremez. O'nun dnda hi kimsenin ne byle bir gc ne de byle bir yetkisi vardr. Kald ki Kur'n'da tevil konusuyla ilgili olarak, kyamet saatinde olduu gibi "onun bilgisi ancak Allah kalndadr" eklinde bir bilgi yer almamtr. Oysa Allah Tcl kyamet saati hakknda yle buyurmutur: Sana kyamet saatinden soruyorlar, "Ne zaman gelip atacak?" diye... De ki: "Onun bilgisi ancak rabbimin yanndadr. Onu tam zamannda ortaya karacak olan sadece O'dur. O, gklere de yerlere de ar gelmitir. O size hi beklemediiniz bir zamanda, anszn gelecektir. Sanki sen, onu biliyormsun gibi, sana soruyorlar. De ki, "Onun bilgisi, Allah'n yanndadr. Ne var ki insanlarn ou bilmezler. De ki: Allah'n dilediinden baka ben kendime ne bir yarar ne de bir zarar verme gcne sahip deilim. Eer grnmeyeni (gayb) ve alglanmayan bilseydim elbette ok hayr elde ederdim ve hibir zaman bana ktlk dokunmazd... (A'rf, 7/187-188) te yandan Musa da Fir'avn'm; "Peki ya ilk nesillerin durumu ne olacak?" sorusuna Kur'n'm diliyle u karl vermitir: "Onlarn bilgisi rabbimin yannda br kitnbdadn; Rabbim ne aar ne de unutur". (Th, 20/51-52) bn Mes'ud'un kraati eer ilimde derinlemi kierin, m-teabihlern tevilini bilmelerini olumsuzlamay gerektirseydi, ayetin anlamnn "Onun bilgisinin tevili ancak Allah'n yanndadr" olmas gerekirdi. Ancak o, ayeti "Onun tevili ancak Allah ka-tindadir" biiminde okumutu; ki bu da tartmasz doru idi.

beyy b. Ka'b ile bn Abbas'tan nakledilen dier kraat ekillerine gelince, bn Abbas'tan tam tersi bir okuyu biimi de nakledilmitir. Onun yolundan giden mfessirlerin ze] bir konuma sahip olanysa Mcahid'dir. Sfyn es-Sevr, afi, Ahmed b. Hanbel ve Buhr gibi birok ilim adamnn tefsir anlay da Mcahid'e dayanmaktadr. Sfyan es-Sevr, Mcahid'in tefsirdeki kudretini "Kur'n'n herhangi bir ayeti iin Mcahid'den gelen yorum yeter, baka dayanaklar aramaya gerek yoktur"29 szleriyle anlatmakladr. te yandan mam afi de kitaplarnda bn Uyeyne ve bn Eb Nceyh aracl ile Mcahid'den birok gr aktarmaktadr. Ayn ekilde Buhr de Sahh'inde tefsir konusunda onun eserini kaynak almakta ve sk sk ona bavurmaktadr. bn Eb Nceyh'in Mcahid'den aktard grlerin sahih olmad ynndeki itirazlara verilmesi gereken cevap udur: "bn Nceyh'in Mcahid'den aktard Kur'n yorumlar, tefsirlerin en sahihlerindendr. Hatla mfessrlerin elinde, bn N-ceyh'in Mcahid'in yorumlarn derledii tefsir kitabndan daha salkl bir kaynak yoktur. Ancak salamlkta ona yakn/denk ve onun verilerini destekler nitelikte eserler mevcuttur". Bylesine yetkin biri olan Mcahid bu konuda "Mushan, her ayetin zerine uzun uzun durarak batan sona bn Abbas'a arzettim ve her-bir ayetle ilgili sorular ynelttim" demitir. Ayn ekilde beyy b. Ka'b'n Kur'n'n da baz mteabh ayetlerini tefsir ettiini biliyoruz; birka unlardr; Hiz ona (Meryem'e) kendi ruhumuzu gnderdik. (Meryem, 19/17) Allah gklerin ve yerin nurudur.. (Nur, 24/35) Ve A'rf/172 ayeti. Kald ki ondan nakledilen kraatin (Al-i mrn/7) bilinen bir dayana da yoktur. Ancak Kur'n'm mteabih nitelikli ayet, kelime ve kavramlaryla ilgili olarak yneltilen birtakm sorulara verdii cevaplar vardr. Nitekim kendisine kadir gecesi hakknda bir soru sorulduu rivayet edilmektedir. beyy b. Ka'b'n "Allah, mcmel ayet, kelime ve kavramlar, m'minlerin inanmas iin indirmitir" demesine gelince bu ifadenin doru olduu sylenebilir, Fakat acaba Kitab'da, snnette; peygamberlerin, sahabe ve tabinin veya meleklerin szlerinde anlam zlemeyecek kadar mcmel ve kapal ifadeler bulunabilir mi? Yoksa ulema Kur'n'daki mcmel ifadelerin anlamlarnn bilinebilecei ve mcmel olarak kavranabilecei hususunda ittifak m etmilerdir. Kyamet saati buna rnek verilebilir; nk mslmanlarn hepsi Allah Tcl'nm kyamet saati hakknda verdii bilgiyi anlam olarak bilirler ve o saatin gelip atacana hi kukular yoktur. Ancak onun gerekleme annn bilgisi yalnzca Allah'a aittir. O bu bilgiyi yalnzca kendisine saklam, kendi dnda hi kimseyi buna muttali kl mam tr. Bundan dolaydr ki Hz. Peygamber, gen bir Arab suretinde gelen Cebrail'in kyamet saati ile ilgili sorusuna, zamann

bilmediini itiraf ederek "Bu konuda kani isine soru sorulan, soruyu sorandan daha fazla bilgi sahibi deildir." karln vermilerdir. Hibir ciddi aiim Ku'n'da anlamn hi kimsenin bilmedii ayet, kelime ve kavramlar bulunduunu sylememitir; zira byle bir gr mslmanlarn, hatta kafasn kullanan dier insanlarn gr birliine (icmana) taban tabana zttr. Allah Te-l'nn kyamet saati ve artlar ile ilgili bilgileri eren szleri anlam kolay anlalan ak seik ifadelerdir. "Arada birok nesilleri de gnahlar yznden helak etlik". (Purkan, 25/38) ayeti de ayn aklktadr. Burada anlatlmak islenen, Allah'n yaratt birok nesiller bulunduu ve bunlarn saysn O'ndan baka kimsenin bilmedii hususudur. Baka bir ayet-i kerimede de "Rabbinin ordularm kendinden baka kimse bilmez." (Mddessir, 74/31) buyurulmaktadr. imdi bu ayetlerde, Allah'n, kendisine ve ahiret gnne iman ile ilgili bilgileri ieren ifadelerinin manasn ne peygamberlerin, ne meleklerin ne de sahabe ve dier nsanlarn anlamayacana iaret eden unsur hangisidir? Urve'den bu konuda zikredilen grn ne olduuna gelince, onun btn Kur'n' tefsir etmeyip, yalnzca Hz. ie'den naklettii ok az saydaki ayetin tefsirini yapt bilinmektedir. Ur-ve'nin tefsir bilgisinin olmamas, ada olan rid halifelerin, bn Mes'ud, beyy b. Ka'b, bn Abbas vb. sahabilerin de tefsir bilmemelerini gerektirmez. Onun bu konudaki bilgisizlii sadece kendisini balar. Lugatierin, imde derinlemi kiilerin mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamlarn bilmedikleri iddiasna gelince, onlar bu konuda dpedz eliki ierisindedirler; nk lugatierin neredeyse tamam, Kur'n'da bulunan hereyin tefsirine dair sz sylemiler ve bu hususta geni olumlu aklamalar yapmlardr. Hatla bu konuda kendilerini hi kimse de geememitir. Bu nedenle bu gr yanltr. Kald ki, bu gre byk oranda deslek veren bn'l-Enbr, mteabih ayetler konusunda en fazla sz syleyen kimselerdendir. Bu konuda ondan aktarld kadar hibir selef aliminden gr aktarlmamtr. te yandan bn'l Enbr, Kur'n'da gramer kurallarna ters den kelimeler bulunduunu ilk kez syleyen ve bu konuda eitli deliller getirmeye alanlardan biri olup bununla bn Kuteybe'nin grlerini rtmek istemitir. Kur'n ve hadisin anlamlarn bilme, snnete uyma hususunda bn Kuleybe'den daha ileri bir dzeyde ve bu konularn hibirisinde daha derin bir anlaya sahip deildir. Evet bn'l-Enbr linguistik ve szlk-bilimde bir zirvedir; ancak nasslarn kavranmas ile dilin inceliklerinin kavranmas farkl farkl eylerdir. bn'l-Enbr ile dier baz ilim adamlar garb hadisleri yorumlamas sadedinde Eb Ubeyd'e birok konuda kar kmas nedeniyle ibn Kuteybe'y eletirerek ondan almak istemilerdir. Fakat bn Kuteybe bu konuda mazurdur; nk o da dier meslektalarnn yolundan yrm, onlarn kullandklar me-todlan kullanm ve alimler gibi kimi zaman isabet etmi, kimi zaman da hataya dmtr.

ayet mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamn Allah'tan baka hi kimse bilmiyor ise bunlarn hepsi Allah'a kar gayretkelikte bulunmu, bilinmesine hibir yol bulunmayan konularda konumular demektir. Mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamlar ile ilgili tek bir kelime de olsa bir dorudan yakalanmas "Mteabih kapsamna giren ayet kelime ve kavramlarn anlamn Allah'tan bakas bilemez." grnn yanlln ortaya karmaya kafidir. Artk bu grlerin kime yaradn vann siz dnn! Onlarn mteabih ayetlerin tefsirinde birok doruyu yakaladklarn biliyoruz, Ama yine biliyoruz ki, baz yanlglara dmekten de kurtulamamlardr. Bu gibi ayetlerin tefsirinde yanlgya dtkleri kesinlik arzeden bir bilgi ile tesbil edilmi olsa dahi doruyu sylemek gerekirse, pek ok noktada isabet etmilerdir. Ayn ekilde tefsir sahasnn byk isimlerinden Katdc'den de "mleabih ayet, kelime ve kavramlarn tevilini (aklamasn) Allah'tan baka kimsenin bilmeyecei" gr nakledilmitir. Oysa onun kitab, tefsir alanndaki eserlerin en nllerinden biri olarak kabul cdicgchnitr. Nitekim Ma'mer ile Sa'd b. Ebi Arbe ondan tefsirle ilgili pek ok gr nakletmilerdir. Salaml kabul edildiinden, bu dalda eser veren hemen herkes, ondan baz grler aktarma gerei duymutur. Buna gre de o Kur'n'm tamamn, muhkemini ve mteabihini tefsir etmitir, etmi olmaldr. Mteabih ayet, kelime ve kavramlarn tevillerini Allah'tan baka kimsenin bilmedii grnn snnet ehli lim adamlar arasnda bu denli yaygnlk kazanmas, Cehmiyye, Kaderiyyc, Mu'tezile ve dier bid'at ehli mezheb ve frkalarn bunlarla ilgili pek ok aslsz ve tutarsz yorum yapm olmalarndan kaynaklanmaktadr. Bunlar mteabih ayetlerin tevillerinden hareketle Kur'n'm dier ayetlerini de kendi aslsz ve tutarsz grleri dorultusunda tevil etmeye ynelmilerdir. Kurn' kendi akl grlerine gre tefsir eden ehl-i bid'atn ura alanlarndan birinin de, onu lugav adan tevil etmek olduu bilinmektedir. Nitekim Mu'tezile'nin tefsirleri Allah'n sfatlar ve kader ile ilgili nasslarn, Allah ve Rasl'nn murat ettikleri anlamdan farkl te'vileriyle doludur. Selef ulemas bu tr aslsz ve tutarsz yorumlan reddetmilerdir. Szgelii selefin nde gelen isimlerinden Ahmed b. Hanbel Zndklara ve Cehniyeye Reddiye adyla kaleme ald eserinin 24. sayfasnda bu konulara deinmekte, nasslarn yanl tevil edilmesi konusunda selel alimlerinin ve imamlarnn onlara kar yazdklar reddiyelerden szetmektedir. Bunlarn arkasndan, snnete tam olarak kavrayamadan ittiba eden ve onlara kar kan bir dier topluluk gelmitir. Bunlar da mteabih ayetlerin anlamlarn Allah'tan baka kimsenin bilmediini, tevil kavramnn sonraki asrlarda yetien alimlerin terminolojilerinde yklenen anlam ierdiini sanmlardr. Buna gre tevil, "Kelimenin, tercih eden ihtimalinden tevcih edilmesi muhtemel an ta m a (rcihten-mercha) evirilmesidir". Bu kiiler balangta kelimeyi bu ekilde tanmlayarak mteabih kavramlarn anlamlarn ve tevillerini Allah'tan baka kimsenin bilmediini .savunanlara destek vermek istemiler, fakat daha sonra birok adan elikiye dmlerdir, ki balcalan unlardr: 1- Onlar "Nasslar, zahir anlamlarna gre deerlendirilir ve kullanlrlar. Zahirde ierdikleri anlamlara farkl bir anlam ekle-nilemez" demiler ve nasslann zahir anlamlarna ters den her trl tevilin batl olduu kansna vararak yalnzca zahiri kabul etmilerdir. Bununla birlikte

szkonusu nitelikteki naslardan bazlarnn tevilini Allah'tan baka kimsenin bilmeyeceini syleyerek nasslann kendilerince makbul saylan zahir anlamlan konusunda da elikiye dmlerdir. Eer nemli olan nasslarn zahir anlamlar ise ve yalnzca bunlar dikkate almacaksa bunlarn zahir anlamlarna ters den tevillerinin olduu nasl iddia edilebilir? Kar tarafta yer alan ilim adamlar bu konudaki elikilerini yakalayarak bu iddialarn reddetmilerdir; ki bunlar arasnda Kad Eb Ya'l'nn stad bn Akl de vardr. Aralarnda ylelerine rastlanmaktadr, ki kendi grlerine ters den hibir nass -ne asli ne de fer' konularda- kabul etmektedirler. Sadece kelime ve kavramlar konulduklar yerlerin dna karacak (saptracak) birtakm zorlama tevil yollarna bavurmakta ve bu gibi nasslan kendi ilkelerine ters den bid'at ehli frkalardan Kadcriyyc, Cehmiyye ve Mu'tezile'nin teviline benzer bir biimde tevil etmektedirler. Bu durumda "Mteabih nasslann anlamlarn Allah'tan baka kimse bilmez" demelerinin ne anlam kalr? Bu balamda, grleri, Kur'n, kader ve Allah'n sfatlan gibi konularda kendi dnceleri dzleminde yazdklar eserlerinde Mu'tezile ile girdikleri tartmalar dikkate alnarak deerlendirilmelidir. VIfezile, aadaki ayetlerle ilgili onlarn grieryle elien deliller getirdiinde elikiye dmekten kurtulamamlardr: "Allah bozgunculuu sevmez..." (2/105), "O kullan iin kfre raz olmaz." (Zmer, 39/7), "Ben cinleri ve insanlar yalnzca bana kulluk etsinler diye yarattm." (Zriyt, 51/56), "O'nu gzler alglayamaz." (En'am, 6/103), "O brseyin olmasn stedii zaman ona yalnzca 'Ol!' der, o da hemen oluverir." (36/82), "Hani rabbin meleklere demiti ki..." (Bakara, 2/30) ...Bunlar ve benzeri ayetlerle ilgili yorumlar irdelendiinde, ounun aslsz ve tutarsz olduu grlr. Eer tevil ettikleri naslar arasnda bir tane de olsa doru varsa srf bu durum bile ilimde derinlemi alimlerin mteabih nitelikli ayet, kelime ve kavramlarn anlamlarn bilebileceklerine aret etmeye ve kendilerinin bu konudaki elikilerini gzler nne sermeye yeter. Yok tevilleri aslsz ise bu dnce (mteabihlerin tevillerini ilimde derinlemi kiilerin bilmesi dncesi) onlardan hayli uzaktr. Ehl-i snnetin ikence ve zorluklara gs germi rehber alimlerinden Ahmed b. Hanbel'in Cehmiye ve Zndklara Reddiye ad ile kaleme ald risalesi, snnet ve bid'at ehli frkalar ayrma hususunda mslmanlarn elindeki tek lt niteliindedir. O bu eserinde mslmanlar arasnda fitne karmak isteyenlerin mteabih ayetleri tevil etmeleri konusunda geni bilgi vermi ve bunlar teker teker tevil (tefsir) ederek kalplerinde erilik olanlarn bu yolda dtkleri yanllklar, tutarszlklar birer birer ortaya karmtr. Nitekim onlarn Allah'n ahirette grlemeyeceini ve Kur'n'n mahluk olduunu savunmalarna karlk kendisi getirdii salam delillerle r'yetullah, Kur'n'n mahluk olmadn ve Allah'n ar zerine istiva ettiini akl ve nakl delillerle kantlamtr. Ayrca snnet ehli olup da mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamnn insanlar tarafndan bilinemeyeceini savunan kimselerin dncelerini de yine akl ve nakl delillere dayanarak rtm, mteabih olarak tanmlanan ayetlerin anlamlarn aklayarak herbrini ayr ayr tefsir etmitir. Bunun gibi kendisiyle tartanlarn delil olarak getirdikleri ayet ve hadisleri tek tek ele almak sureliyle kalplerinde erilik bulunan kiilerin bu nasslarn tevilinde dtkleri tutarszlk ve yanllklarla bu nasslarn esasta ierdikleri

anlamlar ak bir biimde ortaya koymutur. Btn bunlar yaparken de hibir zaman "Bu lr ayet ve hadisleri Allah'tan baka kimse anlayamaz" dememitir. Selef alimlerinden hibiri de byle birey sylememitir. Bilakis btn selef ulemas bu tr ayet, kelime, kavram ve nasslarn anlalabilecei konusunda ittifak etmiler, ancak emir ve yasak ieren ayetlerde olduu gibi bu kesin anlamlan zerinde ihtilafa dmlerdir. Nitekim mam Ahned Hariclerle dier sapk mezheblcre mensup kimselerin delil olarak ne srdkleri ayet ve hadisleri birer birer ele alp yorumlamtr, ki "Zina eden kii, bu ii yetkin anlamda bir m'min olduu halde yapmaz. ki ien yetkin anlamda m'min olarak imez. Hrszlk yapan da yetkin anlamda bir m'min olarak almaz." (Buhari ve Mslim) hadisi konulardan biridir. imam Ahmcd bu ve benzeri delillerle Mrcie, Cehmiyye, Hariciye ve Mu'tezile'nin grlerini rtmtr. Btn bu frkalar mteabih nasslan kendi grlerine delil olarak getirmilerdir. Ama ne onlar ne de snnet chi alimler "Bu tr ayetlerin anlamn hi kimse bilmez!" demi, bilakis bunlar delil olarak kabul etmilerdir. Geri mam Ahmcd, Kur'n'; Allah Rasl'nn snnetine, sahabenin ve onlarn lafzlaryla birlikte anlamlarn da aktardklar tabinin grlerine dayanmakszn ali kendi dnceleri dorultusunda yorumlamaya kalkan bid'at ehli frkalarn giriimlerini, kullandklar yntemleri eletirmi, tu [arszlklarm aklayarak reddetmitir. Sahabe Kur'n'n szlerini ve anlamlarn olduu gibi tabine devretmi, onlar bu bilgi mirasm aynyla kendilerinden sonraki mslmanlara aktarmlardr. Ne ki o *** dnemlerde tremeye balayan bid'at ehli frkalar nasslan, Allah ve Rasl'nn kasdctlikleri manaya aykr biimde tevile yekenmisler ve yaptklar tevillerin -Kur'n'da sz edilen- ilimde derinlemi kiilerin bildikleri trden olduunu savunmulardr. Oysa bu konuda batl bir yola sapmlardr. zellikle Karmita ve tann-tammaz Blmilerin tevillerinin tamam batldr. Cehmiyye, Kaderiyye vb. yeni kclamclann birok tevil giriimleri de bu kategoriye dahildir. Ancak bu kiiler tevil konusunu bilmediklerini itiraf etmekte olup asl amalan bu ayetin zahir anlam kastedilmitir. Byle veya yle denilmek istenmi olabilir." diyebilmektir. Bir ayeti muayyen bir biimde tevil ettiklerinde ortaya kan anlamn Allah ve elisinin murat ettii anlam olup olmadn bilmezler. Onlara gre Allah'n ve Rasl'nn farkl bir ekilde ortaya kmas caizdir. Nitekim Allah'n Kitab'ndaki nasslarn neredeyse tamamn bu ekilde tevil etmilerdir. Allah'n ve Rasl'nn amaladndan farkl biimde tevil ettikleri ayetlerden birka unlardr: Melekler sra sra olduu halde rabbn geldii zaman... (Fecr,89/22) Rahman ar'a istiva etti. (Tl, 20/5) Allah Musa ile de konumutu". (Nisa, 4/164) Allah onlara gazab etti. (Fetih, 48/6) O'nm ii, bireyin olmasn istedii zaman ona, yalnzca 'Ol!'

demektir, o ey hemen oluverir. (Yasn, 36/82) Bu ve benzeri nasslarda amaladklar, u ya da bu anlama gelme ihtimallerinin olmasdr. Byle bir yorum ve deerlendirme ekli ise gerekte tevili bilmemek demektir. eitli gr ve ' olaslklar zikredilip, asl anlamnn bilinmediinden szedilen tm nasslarn durumu byledir; nk gerek anlamdaki tefsir ve tevilleri bilinmeyip yalnzca yorumlayan kiinin murat ettii mana anlalmaktadr. Kimi tanr-tammazlar (mlhid) iitme (nakil) yoluyla elde edilen delillerin bilgi nitelii tamadklarna inanmaktadrlar; ki bundan anlalan gerek muhkem, gerekse de mteabih ayetlerin tefsir ve tevilinin bilinemeyecei hususudur. Bu ifade, bir anlamda, mteabih ayetlerinin tevilini bilen ilimde derinlemi kimselerden, olmadklar gibi muhkem ayetlerin tevilini de bilmediklerinin kendi azlarndan itirafdr. Buna bir de ak konularda syledikleri, bir sr safsata ve karmaa ieren szleri eklendii zaman, gerek zere ellerinde salam delillerin bulunmad, ne akli ve ne de mkl konulan bilmedikleri gerei ortaya kar. Allah Tel Kur'n- Kerm'dc cehennemlikler hakknda u bilgiyi vermektedir: Rabterine kar kfretmekte olanlar derler ki: "Eer biz dinleseydik, yahut akletseydik, beynimizi kullanarak sylenen hakikatla-n anlamaya alsaydk, imdi u lgn atein halk arasnda bulunmazdk. (Mlk, 67/10) Yce Allah ayetleri hatrlatldnda kr ve sar davranmayan, duyarlk gsteren, onlar akletmeye ve anlamaya alan kimseleri verken, aklm kullanmayanlar ve ayetlerini anlamaya almayanlar, akln ve dncesini kendi kitab dndaki konularda kullanan kiiler ile ilim, irfan ve hakikat ehli olduklarn iddia etmekle birlikte aslnda Kitab ve snnete ters den bid'atlan eletirip knamaktadr. Byleleri akl ve nakl bilgiler konusunda son derece bilgisiz kiilerdir, hatta insanlarn en cahilleri olduklar dahi sylenebilir. Bunlar, hakk da batl da ierme ihtimali olan mcmel ve mteabjh birtakm kavramlar muhkem ilkeler haline getirirken Allah'n kitab ile Rasl'nn snnetinden kendi ilkelerine ters den nasslar "anlamn Allah'tan baka kimsenin bilmedii mteabih kavramlar" eklinde tanmlamaktadrlar. Bu tr nasslarla ilgili tevilleri bir deer ifade etmez. Yine onlar tm pheli kavramlar salam delil, salam delilleri ise pheli kavramlar olarak grrler. Bu mesele hakknda baka bir yerde geni bilgi verilmitir. te yandan Kad Eb Ya'l mam Ahmed'in muhkem ve mteabih kavramlarn "Muhkem, 'kendi basma bamsz, aklanmaya gereksinim duymayan, mteabih se aklanma ihtiyac hisseden ayet, kelime ve kavramlardr" diye tanmladn nakletmektedir. Ayn ifade mam Ahmed'den baka bir yolla da rivayet edilmitir. mam afi ise bu kavramlar "Muhkem tek bir ynden baka tevil edilme ihtimali bulunmayan, mteabih se birka adan tevil edilme olasl bulunan ayet, kelime ve kavramdr" eklinde tanmlamtr. Ayn gr mam Ahmed'den de -baka bir yerde-nakledilmitir. Ibn l-Enbar de ayn kavramlar neredeyse ayn biimde tanmlam ve "Muhkem, tek bir tevil biiminden baka tevil edilme olasl olmayan, mteabih ise birok adan tevil edilebilme ihtimali bulunan ayet, kelime ve kavramlardr" demitir. Btn bunlar dikkate alndnda selef

ve halef ulemasnn eitli alardan tevi! edilmeleri olas ayetlerin anlamlar zerinde fikir yrttkleri sylenebilir. te yandan ilimde derinlemi kiilerin mteabih kelime, ayet ve kavramlarn anlamlarn bilmediklerini savunan kimseler dahi bu tr ayetler zerinde bir hayli sz sylemilerdir; hatta bylelerinin bu konuda dier alimlerden daha fazla konutuklar bile sylenebilir. Ayn balamda fnam f, Ahmed ve onlardan nce yaam nemli alimlerin hepsi eitli anlamlar ierme htimali bulunan ayetler zerinde konumu, usl ve fur ilmi ile ilgili btn meselelerde, getirdikleri dier delillerle birlikte szkonusu ayetlerden elde ettikleri anlamlarn da bir ksmm dierlerine tercih etmilerdir. Bir konuda bir ayeti delil getirip de ardndan "Bunun anlamn hi kimse bilmez, bu nedenle de delil olarak kullanlamaz!" diyen bir slam almi kmamtr. Bir kii kp da byle birey syleyecek olsa kendisine aynyla karlk verilerek onun delili de anlam bilinmeyen mteabihler kapsamna girdii gerekesiyle reddedilir. slam mmetinin nde gelen imamlar arasnda tartma konusu olan meselelerde tartlan nassn anlam bilinen muhkemlerden ayn konudaki dier nasslarmsa anlam bilinmeyen mteabihlerden olduunu iddia eden kimsenin szleri kabul edilip | gerekeleri dikkate alnr. Ancak bu durum bizim u ifademize | aykrdr. Birtakm nasstar vardr ki anlam alabildiine ak olup tek bir yorumlanma ve tevil biimi vardr. Bir de anlamnda kapallk ve benzeme szkonsu olan birtakm nasslar vardr ki, bunlarn anlamn sradan ilim adamlar deil, ancak ilimde derinlemi alimler bilebilir. Bu tutarl bir yorum biimidir. Bu durumda mteabih hkmn yerine getirilen hkm, tm mteabih ayet, kelime, kavram ve hkmlerin anlamnn bilineceine aret eder. Mteabih nasslardan kard sonu bu tr nasslann anlammn bilinebileceini savunan kimseye delil olur. Selef ve halef ulemasnn bu konuda syledikleri ile bizim burada aktardmz dnceler mteabih nasslann hepsinin anlalabileceine iaret etmektedir. Kmi ilim adamlar mteabih nassi, "hkm yrrlkten kaldrlm (mensuh) nass" olarak tanmlamtr; mensuh kavramnn anlam da bilinmektedir. Bu bn Abbas, bn Mes'ud, Kat-de ve Sdd ile selef ulemasnn nde gelen dier isimlerinden nakledilen yaygn bir grtr. Szgelii bn Mes'd, bn Abbas ve Katde'nin bu konuda "ilimde derinlemi kiiler bile, mteabih nasslann tevillerini bilmezler" dedikleri nakledilmitir. Oysa ilimde derinlemi kimselerin mensuh kavramnn anlamn ok iyi bildikten' btn js-lm alimlerinin ittifak ile kesindir. Sonra mteabih nassn ayn zamanda mensuh nass olduunu da bilirler. Kald ki bu gr, yine kendilerinden nakledilen bir nceki grle de elimektedir. Son grn doru kabul edilmesi halinde bir nceki grn onlara ait olmamas gerekir. Yok onlara aitse bu ki gr birbiriyle elimektedir. Onlardan aktarlan asl gr ilimde derinlemi kiilerin, mteabih nassJarn anlamlarn bildikleri ynnde olan birinci grtr. 262

kuran asshnn yorttviarnas ' kinci gr Cbir b. Abdillah'dan nakledilmitir. Cbir muhkem ve mleabih kavranlan ile ilgili olarak "Muhkem, alimlerin tevilini bildikleri, mleabih ise tevilinin bilinmesi imkansz olan nasstr; kyamet saati gibi" tanmlamasn yapmtr. Kyamet saatini Allah'tan baka hi kimsenin bilmeyecei konusunda tm slm alimleri ittifak halindedir. Burada tevil kavramyla anatlmak istenen kyamet saatinin kesin zamannn te'vilini Allah'tan bakasnn bilmemesi hususudur; bu da doru bir tesbit olup bu tr bir nassn anlamnn bilinemeyeceine iaret etmez. Ayn ekilde tevil kavram iic nassda bulunan hakikatlarn anlalmas kastediliyorsa, bunun keyfiyetini Allah'tan baka kimsenin bilemeyecei sylenebilir; ki biz bu konuya daha nce deinmitik. Onlarn grlerine gre tevil kavramn ileyen I- mrn // ayetin de vem yalcnu te'vtlch llallah (Onun tevilini Allah'tan baka kimse bilmez) cmlesi zerinde vakf yaplmas, bu kavram le yukarda zikrettiimiz anlamn kastedmesini gerektirir. Tevil kavram ile ayet tefsir kastediliyorsa manann bilinmesi ve ayetteki illallah kelimesi zerinde durulmas, Kitab, snnet ve slam mmetinin icma'na ters den bir anlamn ortaya kmasna neden olur. Sonraki asrlarda yetimi alimlerden bazlar bu iki grn birbiriyle elitiini sylemi, ama kendileri de ayn eliik ifadeyi kullanmaktan geri durmamlardr. Bu gr (mteabih nasslann tevillerini Allah'tan baka kimsenin bilmedii gr) birok adan Allah'a ve Rasl'ne iman olgusuyla elimekte, peygamberlik olgusunun eletirilmesine yolamaktadr. Bu gr pervaszca savunan kimseler, sylediklerinin ne tr sonular dourup ne gibi gerekler ierdiini yeterince dnmeksizin desteksiz konumaktadrlar. Oysa balangta amalar bid'at ehli frkalarn mteabih ayet, kelime ve kavramlarla lgili tevillerini rterek yerlerine doru olanlar koymakt. Hakk amalayan bu brekilerinde de bln msmanlar kendilerini onaylar. Ne var ki biz mslmanlar, bir bat] dnceyi baka bir bat] dnce ile rtemeyiz, bid'at bid'atla reddedenleyiz, batl ehli olan kiilerin Kur'n zerine yaptklar tefsirleri esas alarak "Ra-slllah -salt ve selam olsun- ile sahabesi Kur'n'n mteabih ayetlerinin anlamlarn bilmezler" diyemeyiz. Bu ifadede Pey-gamber'i, selef alimlerini dorudan ktleme, hatta sulama vardr. Onlar hakknda byle bir sz kullanmak, Kur'n'n baz ayetlerini yanl tefsir eden kimselerin yaptklarndan daha byk bir hata olur. Akll kii bir saray yapacam diye koca bir Msr lkesini ykmaz. Bu konuda serdedilen nc gr de baz surelerin banda bulunan mukatla'a harflerinin mteabihli hususudur, ki bu gr bn Abbas'tan nakledilmitir. 3I Buna gre mukatta'a harfleri isim veya eylem cmlesi olarak tam kelm olmayp yalnzca zerlerinde durulan birtakm isimlerdir. Bu yzden de i'ra-ba girmek; bir kelimenin mu'rcb klnmas iin hece ve kelimeler arasnda birtakm terkip ve balantlarn olmas gerekir. Mukatta'a harfleriyse Arab alfabesi okunur gibi (elif, be, te, se..) yalnzca zerinde durularak telaffuz edilmektedir. Bundan dolay da yazlrken, kendisi ile konuulan isim eklinde deil harf biiminde yazlmaktadr. Bunlar konuma itibari ile isim olmakla birlikte elif-Im eklinde mukatta'a fkcsilmi, blnm)

olarak yazlmakla; elif, lan, mim eklinde ayr ayr yazlmamaktadr. Oysa bu kelimeler Allah Raslnn u hadislerinde ayr olarak gsterilmitir: "Kur'' tecvid kurallarna dikkat ederek okuyan kimse okuduu herbir harf karlnda on sevab kazanr. Ben elij-lm-rnhn bk harftir demiyorum. Hcrbirinin tek basma birer harf (elif lm, mim) olduunu sylyorum." 32 Raslllah ile ashabnn dilindeki harf kavram; gramer alimlerinin terminolojilerinde kullandklar ve tanmladklar isim, fiil ve harf ile ayn anlam iermekledir. Bu nedenle byk liniistik stad Sibevevh, kelm blmlere ayrrken "Kelm c-tr: sim, fiil, ne isim ne de fiil olan harf" diye tasnif etmitir. nk lugatilere gre isim harftir. Kelm oluturan harflerin ierdikleri anlamlar genellikle bunlardan ibarettir. Hece harflerine gelince bunlar salt harfler halinde yazlmakta ve i'rabsz okunmaktadr. Ayrca bunlarn mu'reb ya da mebn olduklar da sylenemez; nk mu'reb ve mebn kavramlar ancak hece harflerinin biraraya gelmesinden oluan kelimelerle, kelimelerin biraraya gelmesinden oluan cmleler iin kullanlr. Bu gr mucibince bu tr mteabih kavramlarn dnda kalan nasslarm muhkem olduu gerei ortaya kmsa maksat hsl oldu demektir; nk btn bu abalarda amalanan, Allah'n ve Rasl'nn szlerini anlamak ve sonra da "Mukatla'a harflerinin anlam konusunda pek ok ey sylenmitir. Bunlarn anlamlar biliniyorsa eer, mteabih ayet, kelime ve kavramlarn da manalarnn bilinmesi anlamna gelmektedir. Bilinmemesi durumunda da mteabih kavramlarn dndaki nasslarm anlamlarnn bilindii gerei ortaya kar" demektir, ki bizim varmak istediimiz nokta da burasdr. Allah Tel konumuzun esasn oluturan ayetin bir blmnde "Onun baz ayetleri muhkemdir. Bunlar Kitab'n anasdtr; dierleri de mteabihtir." (l-i mrn, 3/7) buyurmaktadr. Oysa alimlerin byk ounluuna gre bu harfler ayet deildir; bunlarn ayet olduunu yalnzca Kfeli alimler savunmutur. Bu ayetin sahih olarak bildirilen nzul sebebi, bu tr ayetlerden baka kavramlarn da mteabih olduklarna iaret eder. Sonra bu gr, yahudilerden nakledilen hece harfleriyle yardm dileme bilgisini talep etmeleri konusundaki haberle de rt-mektedr. Drdnc gr, mteabih ayet, kelime ve kavramlarn anlamlarnn benzemesi meselesidir. Mcahid, bunun ulemann ounun grlerine uygun olduunu sylemektedir. Nitekim alimlerin neredeyse tamam, mteabih nasslarm, kelime ve kavramlarn tefsiri hususunda gr bildirmi ve anlamlarn, bilgileri lsnde aklamaya almlardr. Beinci gr, mteabh kavramlarda kelimelerin tekrar edilmesi ile ilgili olup Abdurrahman b. Zcyd b. Esiem'e aittir. Kendisi muhkem ve mleabih kavramlarn da "Muhkem, Allah'n kitabnda peygamberlerin kssalar ile ilgili zikrettii ve etraflca aklad bilgilerdir. Mtesabih ise, bu kssalarn anlatld ayetlerde birtakm kelime ve kavramlarn tekrarland nass-ardr" eklinde tanmlamtr. Nitekim Nuh kssasnn anlatld yerde "Ahmilfih. (O gemiye ykle)!"

(Hd, 11/40) ifadesi kullanlmtr". Ayn anlam baka bir suredede su kelimelerle ifade edilmitir: "slk fih. (Ona sok)!" (M'minn, 23/27) te yandan Hz. Musa'nn asas ile ilgili bir ayette de yle bu-yurulmutur: "Fe iz hiye hayyetu tes'. (Bir de ne grsn o asa koan kocaman bir ylan olmu)". (Th, 20/20) Ayn olay bir baka surede de u szlerle anlatlmtr: "Fe iz hiye su hnm mlnn (Bir de baktlar ki o apak bir ejderh...)" (uarha, 26/32) Bu gr savunan Abdurrahman b. Zeyd b. Elem szleri farkl, fakat anlamlan ayn olan ayetleri mteabh olarak tanmlamtr. Nitekim Kur'n' ezberleyen kimseler de bu kelimeleri birbirine benzetmektedirler. Kimi ilim adamlar bu tr benzer ayetleri belirli bir dzenle lasnil etmitir; nk tek bir kssada geen iki ayr konudaki iki ifadenin anlam birbirine benzemekte ve bu yzden de okuyucu bunlar kartrarak pheye dmektedir. Ancak bu tebh, (benzeme) sozkonusu kelimelerin ierdikleri anlamlarn birtakm nsanlarca bilinmemesini gerektirmez ve "Bu gibi ayetlerin manasm sadece ilimde derinlemi kimseler bilir" denilemez. Bu gr doru olmas halinde bizim iin gvenilir bir delil olabilir; zayf olmas durumunda ise bizim savunduumuz gre bir zarar olmaz. Almc husus, mam Ahmed'dcn de nakledildii gibi mleabih nasslarn aklanmaya, ayrntl bir ekilde yorumlanmaya muhta olmasdr. Yedincisi, afi, Ahmcd ve dier byk alimlerden nakledildii gibi mleabih nasslarn, kelime ve kavramlarn birka ekilde tev edilme ihtimalinin bulunmas durumudur. Nitekim bu konuda Ebu'd-Derd'nn (r.a) "Tm ynleriyle ve bir btn olarak baklmadka Kr'n'm mesaj gerei gibi anlalamaz!"^ dedii rivayet edilmektedir. Baz ilim adamlar Kur'n'n kelimeleri ile ilgili olarak Ebh ve Nfzd/rkilaplan yazmlardr. Nczir "iki veya daha fazla konuda ayn anlama gelen" vch (ebh) ise "anlamlar farkl olan" kelimeler demektir. Aralarnda ksm ayrlklar olsa da, baz isimler iin birbirine benzer ve ortak isimler deyimi kullanlr. Bu mesele baka bir yerde daha detayl biimde anlatlmtr. Bazan da nezir'in, "kelimedeki ve anlamdaki farkllklar" olduu sylenmitir; ki bu durumda ortaklk szkonusudur. Oysa mesele byle deildir. Bu konuda doru olan gr, vch ve nezir kavramlaryla anlatlmak istenen mana birinci tanmla sylenenlerdir. lk ve daha sonraki dnemlerde yetien alimlerin birou vch nitelii tayan ayetler zerinde gr bildirmi, aklama steyen hususlarna deinmi, ka farkl anlam verilebileceini sylemilerdir. Kesinlik derecesinde bilinmektedir ki, itim msl-manlar, Kur'n'm btn manalarnn atimlcrcc anlalabilecei konusunda ittifak halindedirler. Kur'n'da, manasn hi

kimsenin anlamad ve Allah'tan baka kimsenin bilmedii ayetler, kelime ve kavramlarn bulunduu gr Kitab ve snnete ters dmesinin yanisra mmetin icma'ma da da aykrdr. Sekizinci zellik, kssalardan ve eitli rneklerden oluan mteabh ayetlerin anlamlarnn bilinmesidir. Dokuzuncu zellik, mteabih nitelikli nasslara yalnzca inanmakla yetinlerek, kendileri ile amel edilmemesi hususudur. Onuncu zellik, ise, baz mteahhirin alimlerinin, "yalnzca Allah'n sfatlan ile ilgili ayet ve hadislerin mteabih olduu" grdr. Bunlarn da dier mteabih nasslarda olduu gibi, anlamlarnn bilinmesi mmkndr. Mslmanlar Allah'n sfatlar ile lgili ayetlerin birounun anlamnn bilinecei hususunda mttefiktirler. Bazlarnn bu nitelikteki nasslarn anlamlar konusunda ayrla dtkleri bilinmektedir. Nitekim selef ulemas bu tr ayetleri tevil etmelerinden dolay Cehmiyye ve Kaderiyye mezheblerini knamlar, bunlarn keyfiyetini bilme iddialarn reddetmilerdir. Mesela mam Mlik bu konuda "Isti-v malum, keyfiyeti mehul; ona inanmak farz, hakknda sorular sormak ise bid'attr." demi; dier snnet imamlar da ayn eyi sylemilerdir. Burada "malum anlam" ile "mehul keyfiyet" arasnda bir farkllk ortaya kmakladr. Keyfiyet kavram tevil olarak adlandrlacak olursa -daha nce de deindiimiz gibi- anlamm Allah'tan baka kimsenin bilmeyeceini sylemek yanl olmaz. Mteabih bir nassm, kelime ve kavramn anlam ve tefsiri ile dier ahkam ayetlerinin mana ve hkmlerinin bilinmeleri gibi tevil kategorisine dahil edilmesi halinde rahatlkla "Allah Rasl salt ve selam olsun, Cebrail, sahabe ve tabin 'Rahman (Allah) Ar fa istiva etti.' {Th, 20/5} ayetinin anlamn bilmiyorlard." denilebilir. Bunun gibi u ayetlerin manalarn da bilmedikleri sylenebilir: Ey blis, ki elimle yarattma secde etmekten .seni alkoyan nedir?" (Sd, 38/75) Allah onlara gazap etmitir... (Fetih, 48/6) Belki de bu ifadeler onlara gre Arap rkna mensup bir kii-( nin anlamas imkansz yabanc kelimelerden oluan birtakm szlerdi. 268 kur'm msshrnn yormlmmins Bunlardan baka u ayetler de onlar iin ayn konumdadr: Allah' gerei gibi bilemediler halbuki kyamet gn yer, tmden O'nn avucu iindedir. Gkler de sa elinde durulmutur. O, onlarn ortak kotuklarndan uzak ve ycedir. (Zmer, 39/67) Gzler O'n alglayamaz, ama O gzleri alglar. (En'm, 6/103) Allah iiten ve grendir. (Nisa, 4/134) Allah onlardan raz olmu, onlar da O'ndan raz olmulardr. (Mcdele, 58/22) Bu byledir; nk onlar, Allah' kzdran eylerin ard sra gittiler. (Muhammed, 47/28)

Siz de ihsan edin; nk Allah muhsinleri sever. (Bakara, 2/195) De ki: Yapacanz yapn! Yaptnz ileri Allah da grecek, Rasl de, m'minler de. (Tevbe, 9/105) Biz onu Arapa bir Kur'n yaptk... (ra, 43/3) Onu yanma al ki, Allah'n szn iitsin... (Tevbe, 9/6) Oraya gelince kendisine seslenildi: Atein iinde bulunan da, evresinde olan da mbarek klnd... (Nemi, 27/8) Onlar, buluttan glgeler iinde Allah'n ve meleklerin gelmesini ve iin bitirilmesini bekliyor deiller mi? (Bakara, 2/210) Melekler sra sra olduu hade, rabbin geldii zaman... (89/22) lle meleklerin yahut Rabbinin gelmesini, ya da rabbinin baz ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? (En'm, 6/158) Sonra buhar halindeki ge ykseldi/yneldi (istiva etti). (Fus-slet, 41/11) O'nun ii, bireyin olmasn istedi mi, ona, yalnzca 'Ol!' demektir. O da hemen oluverir. (Yasin, 36/82) Cebrail'in, Hz. Peygamber']n -btn salt ve selamlar zerine olsun-, ashab ve tabin ile mslmanlarn nde geien imamlarnn bu tr ayetlerin manalariyla ilgili hibir ey bilmediklerini Allah'n kyamet saatinin bilgisi gibi bunlarn anlamn da kendisine saklandn; szkonusu kiilerin -anlamn bilmedii kelimeleri kullanan kimseler gibi- bu tr ayetlerin lafzlarn okuduklarn ama anlamadklarn ddia eden kii yalan sylemitir; nk tevatr yoluyla nakledilen bilgi bunun tersinedir. Onlar Kur'n'm dier ayetlerinin anlamlarn bildikleri gibi bu nitelikteki ayet, kelime ve kavramlarn da anlamlarm biliyorlard. Evet, her ne kadar san yce rabbin knh kavranamyor ve O'na yaplan vglerin says bilinemiyorsa da bu kullarn eksikliklerden mnezzeh olan yce Allah'n kendilerine rettii ad ve niteliklerini bilmelerine engel tekil etmez. O'nun herseyi bildiinin ve Ierseye g yetirdiinin vb. bilinmesi ilminin ve kudretinin keyfiyetinin bilinmesini gerektirmez. Yine Allah'n hak ve mevcut olduunun bilinmesi O'nun zalnn nasllnin bilinmesi anlamna gelmez. Btn bu aklamalar, limde derinlemi alimlerin mtea-bih nasslarm tevillerini bildiklerine delil tekil eder. Btn ulema, szkonusu kimselerin muhkem ayetlerin tevillerini bildikleri hususunda gr birliine varmlardr. Muhkem ayetlerde verilen Allah'n zat ile ilgili bilgilerin naslh (keyfiyet) ise bilinemez. Ancak bu durum, szn yorumu ve anlamnn aklamas olan tevilini bilmemeyi gerektirmez. Onlar Kur'n'n muhkem ve mteabih nasslarmn, kelime ve kavramlarnn tevilini biliyor; Allah'n zatnn naslln ise kesinlikle bilmiyorlard. Burada, "Bu izah, sizin tefsir anlamnn kastedildii tevil kavram ile, an yce Allah'n kitabnda yeralan tevil kavram arasndaki fark olarak zikrettiiniz aklamay geersiz klmyor mu?" denilecek olsa buna yle cevap verilebilir: Hayr, byle bir ey szkonusu deildir; nk bir szn manasnn yorumunun ve tasavvurunun kalpte bilinmesi onunla murat edilen, zihinsel dnyann dndaki gerekliin bilinmesi anlamna gelmez. Bir-eyin a'ynlar dnyasnda olduu gibi zihinsel dnyada, dilde ve aklamada da bir mevcudiyeti vardr. Bunun gibi kelam (sz) iin knpte bilinen bir anlam ieren dizini (lafz) vardr. Bu lafz, ekiller halinde yazya dklr. Kelm anlaldnda anlam kalpte tasan halinde biimlenir. Kalpte biimlenen bu tasar da dille anlatlp tanmlanr. Ancak bu anlatlan, zihinsel dnyann dnda varolan gereklikten farkldr. Birinciyi bilen herkes, ikincisini de ayn ekilde bilip anlayamaz.

Bir rnek daha verecek olursak: "Kitap ehli (yahudi ve hristiyanlar) kendi kitaplarnda Hz. Peygamber'in geleceini ve niteliklerini ok iyi biliyorlard. Bu bilgi, bizatihi kelmn kendisinin, erdii anlamn ve yorumunun bilinmesidir. Bunun tevili ise bizzat Raslllah'n kendisidir. Kendisi ile ayn olan bilgi, kelmn tevilinin bilinmesidir. Bunun gibi bir insan hac kavramm, Kabe, Mescid, Mina, Arafat, Mzdelife vb. mekanlarn isimlerini bilir, bu kelimelerin ierdikleri anlamlan kavrar; ama szkonusu mekanlarn kendisini, plak gzle grnceye dek bilemez. Ancak Kabe'yi grdnde onun "Yoluna gc yeten herkesin o Beyt'e (Kabe'ye) gidip haccetmesi, Allah'n nsanlar zerindeki bir hakkdr!" (l-i mrn, 3/97) ayetinde sz edilen mekan olduunu anlar. Arafat da u ayette anlatlan mekann addr: Arafat'taki vakfeden (duru) ayrlp akn edince Allah' zikredin! (Bakara, 2/198) Me'ar-i Haram olarak adlandrlan yer ise "Me'ar-i Ha-ram'da Allah' zikredin!" (Bakara, 2/198) ayetinde szedlen ve Arafat da ile Muhassir vadisi arasndaki mekandr. Uykuda grlen rya da bunun gibidir. nsan ryasn bir tabi rciye anlattnda o onun tevilini kendisine bildirir. O da yorumdan elde ettii ipular ile grd ryann ne tr olaylara iaret ettiini anlar. Ne var ki ryann bilgisinin, tasavvurunun ve kelamnn tevili deildir. Bunun iindir ki Hz. Ysuf yle demitir 'te bu nceden grdm ryann tevilidir". (Ysuf, 12/100) "Size rzk olarak verilen yemek henz gelmezden nce, bu ryann tevilini bildirmi olurum". (Ysuf, 12/37) Grld gibi Hz. Ysuf ryann tevilini, henz gereklemezden haber vermitir. Kald ki haberin kendisi tevil deildir; ama henz gereklememi ya da ne zaman gerekleecei bilinmese de Peygamber onu bilir. Nitekim biz de Allah'n Kur'n'da zikrettii va'd ve va'idleie ilgili bilgileri tevillerinin ne zaman gerekleeceini bilmesek de salt bilgi olarak anlamaktayz, Allah ile onun tevilini mi gzetiyorlar? Onun tevili geldii gn... (A'rf, 7/53) Yne Cenab Hak; "Her haberin bir gerekleme zamam vardr'' (En'm, 6/67) buyurmaktadr, Szgelii Allah'n hakikat olarak bildirdii haberin er veya ge, kendisinin belirledii bir zamanda mutlaka gerekleeceini biliriz. Bilemediimiz husus, bu haberin ne zaman gerekleecei meselesidir. Yine onun nasllm ve niteliini de bilemeyiz. Bu durum ister muhkem ayetlerin, isterse mteabih ayetlerin te'vii-Hnde szkonusu olsun, farketmez. Allah Tel bir dier ayette yle buyurmaktadr: De ki: O, sizin zerinize stnzden, ya da ayaklarnzn altndan bir azap gndermeye yahut sizi grup grup birbirinize drp kiminizin hncn kiminize tattrmaya kadirdir. (En'm, 6/65) Hz. Peygamber bu ayetle ilgili aklamalarnda, belirtilen olayn mutlaka gerekleeceini bildirmi; ancak bunun tevil zamannn henz gelmediine iaret buyurmulardr.

Raslllah bu ayetin tevilini biliyorlard; ki slm mmeti arasnda ayrlk ve fitneler kaca idi. Allah Rasl bu olaym ne zaman gerekleeceini, niteliini ve gerekliini belki bilemiyordu; fakat, Allah'n belirledii bir zamanda mutlaka gerekleeceini biliyorlard. Bu hadise gerekletiinde bu ayetin ierdii anlam bilen kii, bunun ayette iaret edilen olay olduunu anlayacaktr. Dier insanlar ise grdkleri eyin szkonusu ayetin iaret ettii olay olduunun farkna varmayacak ya da ayetin bu olaya iaret ettiini unutacaklardr. Bu da onlarn Kur'n'n tevilini bilmemelerinden kaynaklanmaktadr. Cenb-i Hak bir ayet-i kerme'de "yle bir fitneden saknn ki, aranzdan yalnz zalimlere erimekle kalmaz." (Enfl, 8/25) buyurmaktadr. Ayetle ilgili olarak Zbeyr"Biz ilk zamanlarda bu ayette onda sz edilen kiilerin kimler olduunu grmemitik. Biz o srada yalnzca zahir anlamna nem veriyor, onu anlamakla yetiniyor-duk"34 demitir. Bunun gibi yce Allah, Kitab'n dinleyip ierdii anlamlar kavramayan, ayetleri, kelime ve kavramlar zerinde enine boyuna dnmeyenleri knarken, dinleyip kavramaya alan ve zerlerinde derinlemesine dnenleri vmektedir. Nitekim bu konu ile ilgili bir ayette yle buyurmaktadr: lerinden gelip seni dinleyenler vardr; fakat senin yanndan ktklar zaman, kendilerine bilgi verilmi olanlara, kmseme niyetiyle, 'Az nce ne syledi?' derler. (Muhammed, 47/16) Yce Allah bu ayette, bunlarn ilim ehli olan kiilere "Az nce Peygamber ne syledi?" dediklerini bildirmektedir. Burada kullanlan ilim ehli kavram, Allah Rasl'nn syledii szlerin anlamlarn bakalar bilmezken sahabelerin bildiine dellet etmektedir. Bu ayet ayn zamanda sahabilerin Kur'n'n muhkem ve mteabih ayetlerinin anlamlarn bilen, ilimde derinlemi kimseler olduklarna da iaret etmektedir. Szgelii u ayet bu gerei dile getirmektedir: Biz bu rnekleri insanlara anlatyoruz; fakat onlar alimlerden bakas dnp anlayamaz. (Ankebt, 29/43) Bu ayet Kur'n'da verilen misalleri yalnzca dndakikrinse akcdeneyeceni vurgulamaktadr. alimlerin aklede-bileceklerini, onlarn

Selef ulemasnn ouna gre Kur'n'da verilen misaller mteabih niteliklidir; nk mmessil ile mmessil-bih ('misal veren' ile 'kendisiyle misal verilen olgu) mteabih olmaya dier yetler, kelime ve kavramlardan daha yakndr. Bunlarn anlamlarm akletmek, yalnzca ilimde derinlemi kiilerin bildikleri te'villerini bilmektir. Bu husus "Kendilerine bilgi verilenler, rabbinden sana indirilenin hak olduunu, mutlak galip ve hamdedil-meye layk olann yoluna ilettiini grrler". (Sebe1, 34/6) ayctiyle 273 ihas ve tevki {I anlatlmtr.

Allah kalndan kendilerine indirilen mesajn anlamn bilne-mi olsaiard] onun hak ya da batl olduunu nasl bilecekler; doruluk veya yanll anlalmayan bir kelam olmasna nasl hiikmcdcbilcccklerdi? Kur'n'm nasslarnm derinlemesine d-nlmcsiyle ilgili olarak u ayetleri de rnek verebiliriz: Kr'n' dnmyorlar n? Yoksa kalplerinin zerinde kilitler mi var? (Muhammed, 47/24) Kur'ii'i dnmyorlar m? Eer o Allah'tan bakas tarafndan indirilmi olsayd, onda birbirini tutmayan ok eyler bulurlard. (Nisa, 4/82) Onlar hala o sz dnmediler mi; yoksa onlara ilk alalarndan gelmeyen birey mi geldi? (M'minn, 23/68) Sz dinleyen ve onun en gzeline uyan kullarm mjdele! (Zlimer, 39/17) Rablerinin ayetleri kendilerine hatrlatldnda, onlara kar kr ve sar davranmazlar. (Furkn, 25/73) Aklcdesiniz (beyninizi kullanasnz) diye (onu) size Arapa bir Kur'n olarak indirdik. (Ysuf, 12/2) (O) bilen bir toplum in ayetleri aklanm, Arapa bir Ki-tab'dr, Mjdeleyici ve uyarc olarak gnderilmitir; ama oklar onu anlamaktan yzevirmitir, zira onlar iitmezler. Dediler ki: Bizi ardn eye kar kulblcrimiz rtler iindedir; kulaklarmzda bir arlk ve seninle aramzda bir perde vardr... (Fussilet, 41/3-5) Kur'n'm ou ayetinin kimse taralndan anlalmamas yalnzca bir ksm ayetlerinin dnlp akledilebiiecc anlamna gelmez mi? Oysa bu durum, onun btnsel esprisine aykrdr; zellikle de haber ierikli, ahiret gn, cennet, cehennem gibi metafizik kavramlarndan bahseden Allah'n zatn kendisine is-nad edilen ortak ve evlatlardan lenzih eden ve O'nu Rahman olarak adlandran kavramlar, isim ve sfatlar hakknda bilgi veren ayetler konusunda. Nitekim mrikler, nely ve isbat yoluyla Allah'n sfatlarndan ve ahiretten haber veren ayetleri inkar etmilerdir. Bu yzden de Allah Teal bu tr ayetleri akletmeyc ve gerei gibi anlamaya almayanlar, zerlerinde inceden inceye dnmeyenleri knamaktadr. Ccnab- Hak Kr'n'm tamam zerinde beynimizi kullanmay, derinlemesine dnmemizi emretmekte ve bu konuda yle buyurmaktadr. lerinden sana kulak veren ve Kur'fm'n ayetlerini dinleyenler de vardr; fakat sarlara sen mi dinleteceksin? Bir de beyinlerini kullanmyorlarsa... "lerinden sana bakanlar da vardr; ancak grmeyenleri sen mi doru yola gtreceksin? Hele basiretleri (ileri grlleri) de yoksa..." (Ynus, 10/42-43) lerinden seni dinleyenler vardr; fakat biz onu anlamalarna engel olmak iin kalplerinin zerine rtler, kulaklarnn iine de arlk koyduk..." (En'm, 6/25)

Kur'n okunduu zaman senin ile ahirete inanmayanlarn arasna kapal bir perde ekeriz. Kalplerine onu anlamalarna engel olacak kabuklar, kulaklarna da bir arlk koyarz... (sr, 17/45-46) Btn bu ayetler, yce Allah'n, sadece kendisinin bilmesi gereken hususlar dndaki konularn bilgisini, bakalarnn da bilmesini oumsuzfanladn gstermektedir. Bilgisini yalnzca kendisine saklad konularn neler olduuna da u ayet-i kerimelerde deinmektedir: De ki: Gklerde ve yerde Allah'tan baka kimse gayb bilmez!" (Nemi, 27/65) Onu tam zamannda aa karacak olan, sadece O'dur (A'rf, 7/187) Rabbinn ordularn ancak kendisi bilir". (Mddcssir, 74/31) Meseleye bir btn olarak bakldnda, Allah Tcla'nn kendisinden bakalarnca bilinmesini reddettii eylerin Kur'n'daki bilgilerin tamam olmayp yine kendisinin belirledii birtakm hususlar olduu sylenebilir. Bu durum, bilme ayrcaln kendisine saklad konular iin geerlidir. Cenb- 1 lak baz kullarnn bilmesi mmkn olan konulardan ise u slupla szetmek-tedir: O'nn bilgisinden, kendisinin diledii miktarndan baka birey kavrayamazlar... (Bakara, 2/255) O gayb] (duyu organlaryla algilanmayan) bilendir. Kendi gayb bilgisini kimseye aikar etmez. Ancak raz olduu elilere gsterir; nk raz olduklarnn nlerine ve arkalarna gzeticiler koyar. (Cin, 72/26-27) De ki: Benimle szin aranzda Allah'n ve yanndaki Ktab'm bilgisi bulunanlarn ahit olmas yeterlidir. (Ra'd, 13/43) Allah kendisinden baka lah olmadna tanklk etti. Melekler ve ilim sahipleri de O'ndan baka ilah olmadna adalet zerine ahitlik ettiler. (l-i mrn, 3/18) Allah kendi bilgisiyle sana indirmi olduuna tanklk eder. Melekler de buna ahitlik ederler. Allah'n ahitlii yeterlidir. (Nisa, 4/166) De ki: Onlarn (Ashb- Kehf) saysn rabbim daha iyi bilir. Onlar bilen azdr. (Kehf, 18/22) Yce Allah meleklere'Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.'buyurmutu. (Bakara, 2/30) Melekler de kendisine "Senin bize rettiklerinin dnda bizim hibir bilgimiz yoktur. (Bakara, 2/32)

karln vermilerdi. Nitekim sahabe bu tr ayetler hakkndaki sorular "Allah ve elisi daha iyi bilir," diye cevaplandrrlard. Hz. Peygamber mslmanlar arasnda yaygn olan bir dualarnda yle demektedirler: Senden; ztn isimlendirdiin, Kitab'nda indirdiin, mahluka-tndan dilediklerine rettiin veya bilgisini sadece katndaki gayb ilminde sakladn tm isimlerinle istiyorum!35 te yandan Allah Tel da "Bireyde tartmaya dtnzde onu Allah'a ve Raslne gtrn'." (Nisa, 4/59) buyurmaktadr. Mslmanlarn kendi aralarnda ayrlk ve, tartmaya dtkleri ilk konular Kur'n'n anlam ile ilgilidir. Peygamber bu anlamlar bilrnemi olsayd, bunlar kendisine gtrmek imkansz olurdu. Kald ki sahabe, tabin ve btn slm ulemas snnetin Kur'n'm tefsir ve aklamas olduu hususunda ittifak etmilerdir. Snnet Kur'n'a iaret ve gndermelerde bulunur, onun mcmel brakt hususlar, emir ve haber ierikli kelime ve kavramlar insanlarn anlayaca biimde anlatp aklar. Konu ile ilgili olarak Kur'n'da yle buyumlmaktadr: Balangta insanlar tek bir mmet idiler. Allah onlara mjdeleyen ve korkutan eliler gnderdi. Anlamazla dtkleri konularda nsanlar arasnda hkmetsin diye, o elilerle birlikte hakikatleri bnyesinde tayan kitaplar indirdi... (Bakara, 2/213) nsanlar arasndaki en byk ihtilaflar, Allah'a ve ahire t gnne iman ile ilgili habere dayal ilm meselelerde kmtr. Bu nedenle de ayrla dtkleri bu gibi konularda aralarndaki tek hakemin Kitap olmas gerekir. Kitabn ihtiva ettii anlamlarn anlalmasnn mmkn olmamas halinde hakemlik yapmas imkanszdr. Oysa Allah Tcl Kur'n'n bizatihi hakem olduunu bildirmitir. Anlamlan ak olmayan bir Kitap, hibir olgunun doruluu veya yanll hakknda hkm veremez. Kitab'm yegane hakem ve hakim veya Peygamberin Kitab'Ia hkmeden hakim olmas "doruyu yanltan, hakk batldan, dzgn eriden kesin llerle ayran bir fasl (ayrdedici) olmas" anlamna gelir. Kur'n da bu grevini, ancak anlamnn akl ile yapabilir. Nitekim Cenb- Hak bu hususu yle aklam: "O, elbette ayrdedici br szdr (fasl)". (Trik, 86/13) eklinde aklamaktadr; yani, "O Kur'n hakk batldan kesin izgilerle ayran bir ayrcdr". Anlamn bilmeye yol bulunmamas halinde bu ayrdedicilik fonksiyonunu nasl yerine getirebilir? Bir baka ayette yle buyurulmaktadr: Onlarn iinde bir de mmiler vardr ki, Ktab' bilmezler; btn bildikleri, birtakm kuruntulardan ibarettir. Onlar sadece zan iinde bulunurlar. (Bakara, 2/78) Allah Tcl burada Kitab' bilmeyen, bildikleri yalnzca birtakim kuruntulardan ibaret olan

kiileri -Kitab'm kelimelerinin anlamlarn saptrp yalanlayanlar knad gibi knamaktadr, Yine ayette bu konu ile ilgili olarak yle buyurulmakladr. imdi ey inananlar! Siz onhnn (yahudiler) size inanmalarm m umuyorsunuz? Oysa onlardan hr frka vardr ki, Allah'n szn iilirlerd de, dnp aklettiklen .sonra, bile bite onu .saptrrlard. "nananlara rastladklar! zaman 'nandk!' derler. Birbirleriyle baba.a kaldklar zaman da 'Allah'n size atklarn onlara sylyorsunuz ki, onu rabbintz katnda sizin aleyhinizde delil olarak m kullansnlar? Aklnz kullanmyor musunuz?' derler. (Bakara, 2/75-76) Burada iki snf insandan szedilmektedir. Bir snf "Onlarn iinde bir de mmihr vardr ki onlar, Kitab't bilmezler. Bildikleri sadece birtakm kuruntulardan barettir. Onlar yalnzca zar iinde bulunurlar." (Bakara, 2/78) ayetinde zikredilenlerdir. Cenb- Hak bunlar zikredip knadktan sonra Kitab'a iftira edenlerle katndan olmayan bilgilerin "Allah katndan" olduunu sylenen yalanclar knama sadedinde yle buyurmaktadr: Vay o kimselerin haline ki, Kitab' elleriyle yazp az bir paraya satmak iin, "Bu Allah kamdandr!" derler. Ellerinin yazdndan dolay vay onlarn haline, kazandklar yznden vay onlarn haline! (Bakara, 2/79) Bu snf insan dalalet ve bid'at ehli gruplarn tamamn kapsamaktadr. Allah ve Rasi'nn knadklar ehl-i bid'at k eittir: 1- Hakk bildii halde tersine dayananlar; 2- Hakk bilmeyip de cehaletleri yznden bakalarna balananlar... Birinci snfa dahil olanlar, Allah'n Kitab'na aykr yeni yeni eyler icat ederek bunlarn Allah katndan geldiini sylerler. Bunu da ya sylemedii birtakm yalan hadisleri isnat etmek suretiyle Allah Rasulii'ne iftira atarak ya da nasslar batl bir biimde tevil ve lefsir ederek yaparlar ve bunlar savunduklar bozuk fikir ve grlerini desteklemek iin kullanrlar. Amalar bakanlk, makam mevki elde etme, yeyip ime sevdasdr. te bunlar az bir dnyevi bedele (paraya) pazarlamak iin Allah'n Kita'o'n kendi elleriyle yazarlar. Elleriyle batl yazmalarndan dolay vay onlarn haline! Yine bu yolla kazandklar dnyalklar yznden bana geleceklere! Onlar ilahi kitaplarn nasslar ile karlatklarnda veya sylediklerinin ve yazdklarnn bu nasslara ters dt kendilerine sylenildiinde aslsz ve tutarsz tevil yntemleriyle, ilahi kelime ve kavramlar konulduklar yerlerin dna karp tahrif ederler. Allah Tel byleleri hakknda yle buyurmaktadr: imdi siz, onlarn size inanmalarn m istiyorsunuz? Halbuki onlardan bir frka vardr ki, Allah'n kelamn iitirlerdi de, dnp aklettikten sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi. (Bakara, 2/75) kinci gruba girenler ise "bilgisizlerdir; bunlar Kitab' bilmeyen, bildikleri yalnzca birtakm

kuruntulardan ibaret mmiler olup sadece zan indedirler. bn Abbas'la Katde'nin, "Ve minhum mmiyyne ("Onlarm iinde bir de mmiler vardr)." ifadesiyle lgili olarak yle dedikleri nakledilmitir: "mmiler, 'Allah'n Kitab'nm anlamlarn bilmeyen, onu kelimelerinin ve kavramlarnn ieriklerini anlamadan lafzlarn okuyan ve ezberleyen kiiler1 olarak da tanmlanabilir. 'Bildikleri sadece birtakm kuruntulardan ibarettir' ifadesi ile anlatlan kiiler, Kitab'm fkhn bilmeden, salt lafzlarn okuyan, yine anlamn bilmeksizin dinleyen kimselerdir". Kis ve Zeccc da ayn eyleri sylemiler. bn Sib de kelimeyi "Kitab'i dzgn ve gze! okuyup ve yazamayan, yalnzca ilerinde bulunan alimlerin anlatt birtakm kuruntular bilgi sanan, Kitap hakknda tm bildikleri bu tr kuruntulardan baret olan kimseler" olarak yorumlamtr, Eb Ravk le Eb Ubeyde ise yle demilerdir: "Bildikleri yalnzca birtakm kuruntulardr." demek, 'Kitab'm ayetlerini kalbin dndan okumak, kitaptan yani yazl metinlerden okuyamamak' demektir". Bu gr, "Bildikleri yalnzca kuruntulardr." ifadesini "minilerin kendi kendilerine okuyular" olarak aklamaktadr. Sadece alimlerinin okuduklarn dinleyip Kitab' okuyamayanlarn tamam bu gruba dahildir. Kald ki her iki gr de kendi iinde dorudur. Ayetin anlam ikisini de kapsar; nk Allah Tel burada "Kitab' bilmezler." ifadesini kullanarak "Okumazlar ve dinlemezler!" dememi ve ardndan "ll emaniyy (yalnzca kuruntular)" kelimesini munkati' istisna olarak getirmitir. Bu durumda "Onlar ancak birtakm kuruntular ya bizzat okuyarak veya bakalarndan dinleyerek bilirler." anlamna gelir. istisnann muttasl olarak kabul edilmesi halinde ayetin tak-dirindeki anlam "Birtakm kuruntular bilmenin dnda Kitab' bilmezler. Anlamadan okuma bilgisine dahi sahip deildirler." olur. Emaniyy kelimesi okuma anlamna gelen mniyye kelimesinin ouludur. Bu kavram ayette u ekilde kullanlmtr: "Senden nce hibir rasl ve nebi gndermemitik, ki o bireyi istedii zaman, eytan onan temennisi ierisine mutlaka bir dnce (kuruntu) alm olmasn; fakat Allah eytann attn hemen hkmsz klar, ardndan kendi ayetlerini tahkim eder. Allah alm ve hakimdir". (Hacc, 22/52) air de bir iirinde temenni kelimesini yle kullanm: Gecenin banda Allah'n Kilab'n temenni etti. Sonuna doru ise ecel vakti ile karlat. mmyyn bazlarnca anneye nisbet edilmitir; baz alimler de "avam yaay zere olan kimseler" olduunu sylemilerdir. mminin anlam, "temyiz yetenei olmayan avamdan kimse" demektir. te yandan ez-Zeccc, iimmi kavramn "Hi birey bilineyen, annesinden doduu gibi kalan,

doal yaps zere olan kii demektir." eklinde aklamtr. Dier dilbilimciler ise "mmi,'kiiyi anneye nisbet etmek'tir; nk kelimenin yazl biimi kadnlar deil, erkekleri iermektedir, zira erkekleri douran anneleridir." demilerdir. Burada doru olan sonu, mmi kelimesinin anne kelimesine nisbet edilmesidir. Szgelii "halkn gene] yaay biimi zerine yaayan, doruyu yanltan ayrtedebime yetenei olmayan" kimseler iin nt kelimesi kullanlmakta; "okuma yazma gibi zellikleri le dier insanlardan ayrtedilemeyen, yaamn anasndan doduu gibi, hibir ey bilmeyerek srdren" kiilere de mmi denilmektedir. Buna gre Allah katndan indirilmi bir kitaplar olmayanlar da vahye dayanmayan kitaplar okuyup yazsalar bile mmi olarak tanmlanr. Bu anlamda Araplarn tamam mmi diler; nk Kur'n indirilinceye dek ellerinde Allah tarafndan indirilmi bir kitaplar yoktu. Bu konuda Kur'n- Kerim yle demektedir. Kendilerine kitap verilenlerle mmilere de ki: 'Siz de mslman oldunuz mu?' Eer slm olurlarsa hidayete ererler. (l-i Imrn, 3/20) O, mmiler iinde, kendilerinden olan bir peygamber gnderendir. (Cum'a, 62/2) Kur'n indirilmezden nce Araplar arasnda okuyup yazma bilen nsanlar vard. Ama hepsi mmi olarak tanmlanmaktadr. Kur'n'n inzalinden sonra herhangi bir kitab deil vahye dayal Kur'n' ezbere okuduklarndan mmi tanmndan ktlar, dier bir deyile mmilikleri kalmad. Ancak dinlerinin ilkelerini yazmaya gereksinim duymamalar itibar ile yine mmi kaldlar. Mslmanlar Kur'n' yazl metinden deil, yalnzca kalplerinden ve kafalarnda hfzettiklerinden okuyorlard. Mesela bu konu le ilgili yd b. Hmr el-Mci' Hz. Peygamber'den yle bir hadis-i kudsi nakletmektedir. Yce AIIiih "Ben kullarmn hepsini haif (tevhid ehli msl-man) ohrak yarattm." buyurdu ve bana yle dedi: "Ren .seni ve seninle bakalarn deneyeyim isledim. Sana suyun ykayp silmedii (su gtrmez) bir Kit;p indirdim. Onu hem uyurken hem de uyankken okursun.36 Mensubu bulunduumuz slam mmeti, kitaplarn kalplerinde ve kafalarnda hfzedcmeyen (koruyup saklayamayan) kitap ehli gibi deildir. jVIushafn tm sayfalan kaybolsa dahi, Kur'n slm mmetinin yreklerinde mahfuzdur. Bu itibarla mslmanlarm Kur'n'm indirilmesinden ve hfzedilmesinden sonra da mmi olduklar sylenilebilir. Nitekim Buhr'nin Sa-hh'inde Ibn mer Allah Raslnden konu ile ilgili yle bir hadis nakletmektedir: Biz matematiksel hesap yapmay ve yaz yazmay bilmeyen mmi bir mmetiz. Ramazan ay yle yle olduu zaman oruca balanr.-17 Grld gib Hz. Peygamber burada "Biz kitap okuyama-yiz, ezberleyenleyiz.'1 dememi; yalnzca "Yazmayz ve matematiksel hesap bilmeyiz." buyurmular ve bununla da "Bizim dinimiz, yazya ve matematiksel ilemlere muhta deildir." demek stemilerdir. Oysa kitap ehli milletler oru ve bayram zamanlarn yaz ve matematiksel hesapla saptyorlard; zira onlarn dinleri, tamamen yaz ile ilintili idi. Ellerindeki yazl belgeler kaybolduunda dinlerini renebilecekleri bakaca bir kaynaklan ve imkanlar yoktu. Bu yzden de snnet ehli insanlar

arasnda Kur'n'i ve hadisi ezberleyenlere, bid'at ehli olanlardan daha ok rastlanr. Ehi-i Bid'at arasnda kitap ehline birtakm alardan benzeyenler vardr. "Gelin Allah'a ve O'nun mmi olan elisine iminin!" {A'rf, 7/158) ayetindeki mmi kavramna gelince: Bu tann gerei Peygamber mmdir; nk o ne yaz yazabilir ne de yazlm bir kitab okuyabilirdi. Oysa o, ezberinde olan okumas itibar ile mmi olmayp insanlarn Kur'n' en gzel ezberleyeni idi. Fukahnn terminolojisinde mmi "okuyan kii"nin zddidr; ancak bu, birinci tanma gre "yazc"nm kart olan "yazmayan" anlamna gelmez. Onlar bu kavramla genellikle "gzel balang yapmay bilmeyen" kimseleri kasdetniSerdir. Br de "Onlarn iinde Kitab' bilmeyen nmiler vardr ki, bildikleri yalnz birtakm kuruntulardan ibarettir". (Bakara, 2/78) ayeti vardr; k "Anlamn bilmeden kelimelerini tekrarlayarak okumaktan baka Kitab' bilmeyen kiiler." demektir. Bu tanm, gzel yaz yazamayan ve daha nce bir yazl metin okumam olan kimseleri de kapsar. Bunlar bgi olarak yalnzca birtakm kuruntular dinlerler. bn's-Sib'in de dedii gibi, "mmi kavram, herhangi bir yazl metni sadece ezberinden okuyup kat zerinde okuyamayan kiileri de ierir". Eb Ravk ile Eb Ubey-de de byle tanmlamlardr. Bazlar, yette geen "onlar Kitab' bilmezler" ifadesinin, yazy gzel yazmay bilmez, sadece ezberden okumay gzel yaparlar, demek olduunu sylemiler. Bu tanm ayn zamanda gzel yaz yazan, gzel okuyan ama yazdn ve okuduunu anlamayan kimseleri de ierir. Nitekim bn Abbas, ayetin bu blmn yle tefsir etmiti: "Kilab'm anlamlarn bilmez ama metinlerini ezbere bilir, anlamadan okurlar. Onun muhteviyatndan habersizdirler." Bu aklamada geen kitab kavramndan maksat Allah katndan indirilen kitaplar olup Tevrat ve ncil de buna dahildir. Burada anlatlmak istenen sadece yaz deildir; nk Allah Te ayette "Onlar yalnzca zan indedirler." buyurmaktadr. Btn bu anlatlanlar mmi kavramnn "Allah katndan indirilmi kitaplarn anlamn bilmeyen" kiilere delalet ettiini gstermektedir. Bununla bu tr kimselerin kitap konusundaki bilgisizlikleri vurgulanmaktadr. Yoksa herhangi bir metni eli ile yazamamas, kiinin hepten bilgisiz olmasn gerektirmez. Bire-yi kesin olarak bilmese de en azndan tahmin (zan) eder. Nitekim ou kimse yaz yazmay bildii halde kendi eliyle yazd metinleri anlayamaz; yine oklar da vardr ki, yaz yazmay bilmez ama bakalar tarafndan yazlan metinleri rahatlkla okuyup anlar. Burada bir de yle bir durum vardr: Allah Tel, ayetin ak ierisinde bu tr nitelikteki kiileri knamaktadr. Bir insann yazl nasslarn gereini yerine getirmesi halinde yaz yazmasn bilmemesi knanmas iin bir neden tekil etmez. Burada knama olgusu, yalnzca Allah'n indirdii Kitab'm ayet, kelime ve kavramlar zerinde dnp akletmeme olayna yneliktir. Knamaya muhatap olan kiinin yaz yazmay, okumay ve kitap tasnif etmeyi bilmesi veya okuyup yazamamas neticeyi deitirmez. nemli olan gnderilen ilahi mesajlarn anlalp

anlal-mamasdr. Hz. Peygamber bir keresinde kyamet alametlerinden sz ederken "te bu zaman ilmin yeryznden kaldrlaca zamandr." buyururlar. Ziya d Lebid'in "Ey Allah'n Rasl! Biz Kur'n' s-reldi okurken ilim yeryznden nasl kaldrlr? Allah'a yemin olsun ki biz ier zaman iin Kur'n okuyacaz ve kadnlarmza da okutacaz" diye sormas zerinde de yle derler: "Ben seni Medine'de yaayan insanlarn en fakhi sanrdm. Yanlarndan bir deger ifade etmeyen Tevrat ve ncil, Yahudilerle hristiyanh-ra ne yarar salamaktadr".38 Mslmanlarca bilinen bu hadisi Tirmiz ile dier hadisiler kaydetmilerdir. Allah Te incelediimiz ayetin bir ncesinde "Onlarn iinde bir frka vardr, Allah'n kelamn dinleyip anlar ardndan bile bile onu tahrif eder." (Bakara, 2/75) buyurmaktadr. Ayette bir grubun balangta Allah'n kelamn anladklar halde daha sonra bile bile saptrdklar belirtilmektedir. Bu davranlarndan tr de Allah Tel tarafndan knanmlardr. O kelm ister kalp ve kafalarnda hfzetmi veya yazl bir metin haline getirmi olsunlar, isterse de kafalarnda ve yazdklarndan okusunlar, sonu deimez. Eer onlar byle olmasalard, Allah'n kelamn akledemediklerinin ve Kitab' blmeyip, bildiklerinin yalnzca birtakm kuruntulardan ibaret olduunun zikredilmesi daha uygun olurdu. Allah'n kelm olan Kur'n mteabih (benzeen) ve kili sistem zerine indirilmi bir kitaptr. Onda eitli yeminlerle bunlar eren rnekler gemektedir. Bu anlatm biimiyle Kur'n ikierli bir sistem zerine kurulmu olup zikredilen yeminlere mteabihlir (benzer). Buna gre szkonusu kimseler her ne kadar okuma ve yazma yeteneine sahip olsalar da yine kitap ehline gre nmi saylrlar. Nitekim biz bundan nce "Kur'n' okuyup yazd, hatta ezberledii halde ierdii anlamlar bilip, anlamayan ve zerlerinde inceden nceye dnmeyen kimse" iin nmi, avam ve zayf anlayl niteliklerini kullanm, bu vasf tayan kimselerin tamamn tanmlamtk. Yce Allah, kelamn anladktan sonra kelime ve kavramlarn bile bile konulduklar yerlerin dna karp, tahrif edenlerin yamsra, Kitab' bilmeden yalnzca kelimelerini okuyup, anlamlar zerinde dnmeyenleri de knamaktadr. Buna gre Aliah Tel tarafndan knanan insan gruplar iki eittir: Nasslarm anlamlarm bilmeyen bilgisizler (cahil) ile ilahi kelime ve kavramlar konulduklar yerlerin dna karan, saptran yalanclar. Bu da bid'atlann durumunu yanstmaktadr; nk onlar iki gruptan birine girmektedir: 1. Valy kelime ve kavramlar konulduklar yerlerin dna karp saptran, nasslar zerinde kendi grne gre konuan ve onlar Allah'a nisbet ederek tevil edenler. Bu kategoriye giren kimseler Kitab' elleriyle yazp onun Allah katndan olduunu syleyerek kendi kafalarndan uydurduklar szleri Peygam-ber'in getirdii ve mslmanlann gemi alimlerinin (selef) zerinde bulunduklar hak szler olarak tanmlar ve ylece kabul ederler ve sonra btn bu nasslar, as yaplarna ters decek biimde tahrif ederler. Bunlar amal bir ekilde yapan ve yaptklarnn Rasul'e muhalefet olduunu bilen bu kimseler daha nce ayn eyleri yapm olan yahudiler gibidir. Szgelii tanrtanmaz miilhidlcrin ou bu kategoriye dahildir. Bu tr zellikler, bu kategoriye girmeyen daha bakalarnda da bulunabilmektedir.

Asl amac zahir ve batn olarak Peygamber'c uymak olupta yazdklarnda ve tevil etlii asslarda yanla denler de ayn trn kapsamna girmektedir. Ancak bunlar, bu kapsama, tekilerin iledikleri hatalar ve dtkleri yanllklar yznden dahil olmulardr; yani tekiler gibi amal hareket etmemilerdir. "Alim hataya dtnde btn bir alem hataya der." denilmitir. Tevile ynelen slm mmetinin durumu ite byledir. 2. Kitab'dan hibir ey bilmeyen, sadece kulaktan dolma bilgilere sahip olan, bakalarnn okuduklarn dinlemekle yetinen, bildikleri yalnzca birtakm kuruntulardan ibaret olan takliti mmiler. Allah bu gibileri bu niteliklerinden, tutum ve davranlarndan tr knamaktadr. Daha nce de getii zere yce Allah'n Kur'n'm manalarn bilmeyen, nasslan inceden inceye dnp akletmeyenleri knad bilinmektedir. Ancak buradan hareketle "Kur'n'n ou ayetlerini, kelime ve kavramlarn mahluka t arasnda bilen yoktur; onlarn bildikleri sadece birtakm kuruntulardan ibarettir. Bu balamda onun anlamn ne Cebrail, ne Hz. Peygamber, ne sahabe ve ne de dier mslman bilmez; zira onlarn bildikleri de birtakm kuruntulardan teye gemez." denilemez. Bvlesi bir sz, szkonusu kiileri, Allah'n, bu tr hareketlerinden dolay knad insanlara benzetmek oiur. Burada "Her mslmann Kur'n'da yeralan tm ayetlerin anlamn bilmesi gerekli deil midir?" diye bir soru yneltilebilir. Bunu yle cevaplandrmak mmkndr: "Evet, gereklidir. Ancak, Kur'n'n tm ayetlerinin manalarnn bilinmesi farz- kifayedir. Tamamm her msimann bilmesi zorunlu deildir. Kukusuz Allah Tel ayetlerin anlamlarn bilmeyenleri knamtr; nk onlar, yalmca kelimelerini tekrarlamaktan baka anlamn bilmiyor, bilme gerei de duymuyorlard. Yalnzca bir zan erisindeydiler. Bylcleri iin "Onlar ondan endie ve kuku iindedirler." (Fussilet, 4 1/45) benzetmesi yaplmtr. yle denilebilir: Baz tefsirciler, "Onlarn bildikleri yalnzca birtakm kuruntulardr." ifadesi ile "Onlarn azlaryla syledikleri yalan ve batldan baka birey deildir." anlamn kastettiini sylemilerdir. Bu gr baz selef ulemasndan nakledilmi, nl dilbilimci Ferr da bunu benimsemi ve yle demitir: "Ayetteki "... yalnzca kuruntulardr' ifadesi 'uydurulan yalanlar' anlamndadr; nk baz Araplar kendilerine hadis nakleden bn Dcb'e "Bu anlattklarn rivayet ettiin bir gerek midir? Yoksa sen byle olmasn m istiyorsun; yani bu sen mi uydurdun?" derlerdi". Ayetteki kuruntular anlamna gelen emniyy kelimesi ile; sz edilen insanlar arasnda yaayan ilim adamlarnn, kendi duyu ve dncelerini dile getirmek zere elleriyle yazp Rasll-lah'n niteliklerinde birtakm deiiklikler yapma giriiminde bulunduktan sonra bunlar Allah'a nisbet etmeleri anlatlmak istenmitir. te yandan baz tefsirciler el-enniyy kelimesini, "Allah'a batl ve yalan isnat edilmek" eklinde

aklamlardr; u szlerinde olduu gibi: Ehl-i Kitap 'Sayl gnlerin dnda ate bize kesinlikle dokunmayacaktr.' derler. (Hakan, 2/80) {Kitap ehli) 'yahudi veya lnristiyan olandan bakas cennete girmeyecek!' (derler). (Bakara, 2/1J1) Ehl-i Kitap 'Hiz Allah'n ocuklar ve sevgilileriyiz!' dediler. {Muide, 5/18) Bu gr kimi selef alimlerinden de nakledilmitir. Bunlara u karlk verilebilir: Bu balamda ortaya atlan her ki gr de zayftr. Doru olan birinci grtr; nk eksikliklerden mnezzeh olan yce Allah yle buyurmaktadr: Onlardan bir ksm Kitab' bilmeyen mmilerdir. Bildikleri sadece birtakm kuruntulardan ibarettir. (Bakara, 2/78) Buradaki istisna biimi munkali' ya da muttasldr. stisnann muttasl saylmas halinde yalann, kalbin Kitab'dan kaynaklanan kuruntularnn manann dnda braklmas doru deildir. Munkat' kabul edilecek olsa bu istisna, zikredilenin nazrinin baz alardan kendisine benzedii yerlerde olur; yani munkat', lafzdan zikredilmeyen bir istisna biimi olup zikredilen cinsinden deildir. Eu yzden de "mferra istisna" iin gerekli ve doru olan ey munkat' stisna geerli olmaz. u ayet buna rnektir: Ccnab-i Hak "Orada lm tatmazlar..." buyurmu; ardndan da "...ilk lmden baka." istisnasn eklemitir. (Duhn, 44/56) Bu istisna biimi, munkat' olup en uygunu ayetin almnn "lk lm dnda orada lm tatmazlar." eklinde olmasdr". u ayette de ayn durum szkonusudur. Mallarnz! aranzda batl yollarla yemeyin! Kendi rzanzla yaptnz ticaret olursa baka! (Nisa, 4/29) Bu ifadenin almnn da yle olmas uygun der: "Ticaret dnda mallarnz aranzda uygunsuz yntemlerle yemeyin!" "O konuda bir bilgileri yoktur; yalnzca zarna uyuyorlar." (Nisa, 4/157) ayetinin almn da "Birtakm kuruntularn dnda onu (Kitab') bilmezler." diye yapmak yerinde olur nk onlar yalnzca Kitabn kelimelerini okumay ve bakalarnn okuduunu dinlemeyi bilmektedirler. Ayeti "Onlar yalnzca kalplerinde temenni ettiklerini bilirler, ya da bildikleri sadece yalandr." eklinde aklamak ieriine uygun dmez; nk onlar Kitab'n doru olduunu biliyorlard ve aralarndaki ilim adamlarnn bln bildikleri de yalan deildi. Kitab'n anlam zerinde dnmeme durumu ise farkldr. Onlarn yaptklar, anlamn bilmedikleri kelimeleri okumaktan ibaretti. Ayn ekilde kalpleriyle isteyip, dilleriyle syledikleri batl kuruntularna gelince, Allah Tel

bunlar hakknda "Bu onknn kuruntmudur." (Bakara, 2/111) buyurmaktadr. Bu ayele gre knama yalnzca mmilere yoncltilmeyip bunda hepsi ortaktr. Onlarn tamam, bu knamann kapsamna, m m i olduklar ve Kilab' bilmeyi reddettikleri iin girmi deillerdir. Asl sebep batln batl olduunu bilerek savunmann, bilmeden savunmadan daa byk bir gnah olmasdr. Bu nedenle de Cenb- Hak knama olgusunu ilerinden sadece bir gruba deil hepsine temil etmitir. Nitekim Allah Tel ayette yle buyurmutur: Yahudi veya Hristiyan olandan bakas cennete girmeyecek!" dediler; ki bu, onlarn kruntusudur... (Bakara, 2/(11) Ayn ekilde 78. yette de "Onlar ancak zan iindedirler." buyurmaktadr. Bu fade onlarn bilgisizliklerinden tr knandklarna iaret etmektedir; bilgi olmaynca geriye yalnzca zan kalmaktadr, Bu da Kitab' yalanlayanlarn deil, onun ierdii anlamlan bilmeyenlerin durumudur. Bu arada szkonusu insanlarn, azlar ile bile bile yalan syleyen snfndan olmadklar da aa kmaktadr. ayet byieleri anlatlmak istemeydi, "Onlar kuruntudan baka hibir ey sylemezler." denilirdi. Yine bunun gibi ayette "Kuruntunun dnda, Kitab' bilmezler de." denilmemitir. Zira byle hareket eden insanlarn meydana getirdii grup; ilahi kelime ve kavramlar, konulduklar yerlerin dna karp saptran; Kkap'ta olmayan bireyi, Kitap'tan sanlmas iin dillerini eip bken, szlerini Kitab'n szlerine benzetmeye alan, Allah katndan olmayan eylerin Allah katndan olduunu syleyen, az br paraya satmak iin Kitab'i elleriyle yazan kimselerin oluturduu gruptur. Bunlar Allah'n indirdii Kitab'n manalarn saptrr, tahrif ederler; bilmeyenler karsnda lafzn metnini dahi bozarlar. Kitab'n kelimeleri zerinde yalan syler, Ki-tap'ta olmayan eyleri kitaptanmi gibi yutturmaya alrlar. Nitekim Buhr'nin Sahilimde rivayet edilen bir hadis-i erifte Raslllah: Siv. sizden nceki (mrik) milletlerin yaama biimlerine adm adm uyacaksn!/.. yle ki onlar bir keler deliine girmi olsalar siz de bunda bir hikmet vardr diyerek oraya gireceksiniz; buyururlar. Yanndakilerin "Yahudi ve hristiyanlann m ey Allah'n Rasl!" diye sormalar zerine de "Y;i kim olacak?" karln verdiler.3'-1 Yine Buhr'nin Sahh'inde zikredilen bir hadiste Allah Rasl "Benim mmetim, gemi milletlerin yaama biimlerini kar kar, arn arn alacakii'." demilerdir. Orada bulunanlarn "Ey Alah'u! Rasl! Kastettiiniz ranllarla Yunanllar mdr?" diye sormalar zerine "Onlardan baka kim olacak!" buyurmulardr.'10 Bu hadisler, szkonusu knamann kitap ehline benzeyen m iislm anlar da kapsadna delalet etmektedir. Yani ayetlerde-ki knama, sadece ehl-i kitab'a zg deildir. Burada knanan ahslar olmayp fiilleri, tutum ve davranlardr. slm mmetinden eylem ve tutumlarnda onlara benzeyen ve onlar gibi yaayanlar da bu kapsama girerler. Bu delaletin doruluuna u ayel- kerime dellet etmektedir:

Biz onlara ufuklarda ve kendi canlarnda ayetlerimizi gstereceiz ki, o Kur'n'in hak olduu onlara iyice aklanm olsun. Rabbnin hereye tank olmas yetmez mi? (Fussilet, 41/53) Allah ve Rasiiinn bildirdii haberler zerinde gereince dnenler, sylenen eylerin birounun aynen gerekletiini grrler. Geriye kalanlarn zaman iinde gereklemesi de bunlarn ne denli doru olduunu ortaya karacaktr.40[40]

DPNOTLAR

1- Buhar, Mslim, Bcylak, u'flb'ul-dnan, no:4. 2- Bunri, Zekat ! I, 125, 136, Megzi V/109, 7cW/rf, VIII/164; Mslim, mnn, 1/50; Eb Dvui, ll,242;Ti-nizi 11,21; Nesi, V, 55: tbn Mce, 568, h. no: 1783; D290 kir'j// mSsUrn yornnlanvus rii, .s. 379; Almcd, 1/233. 3- Almed, Msncd, IV/126; Iln Mce, Giri ]/\(v, h. no: 42; Hkim, Miistedrck, 1/96, Elhn, Sahih, h. no: 937. 4- Gazali. hya, c. I, s. 89-123, Akiti Kurallar, ikinci ve nc fasllar 5- Bk/. Zehebi, ct-Tct>ir vc'i-Miifc^ir'n, I, s. 19-22; ayrca, cl-tkn, U/173 6- Um'l-Ccvz. Tt'fsi;Ui. 7- luhri F.zt II 199, 7c/i;r V/93; Mslim, K'aiz 1/351; Eln' Dvud, 1/ 546; Ncs, II/2[9-22O; bn Mce, 1/287; h. no: 889; Ahned VI/42, 49,19(1 8- Taber, VII/94, 96; ed-Dirr'iil-Maisr, IH/216. (Mide, r/105) 9- Bulr, Mslim; Reyhak, 'ab'ul-uan. 10- Tirmizi, Dator V/50I; Eb Dvud, Cihad 111/77; Nesi, Ancl'iil-Yev vc'I-Lcyle, 502; Alili. Ebi Tlb'den.

40[40]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 227-290.

11- iuhri, 11/148; Misn, t/845; h. no: 28 12- Sy'ui, ed-Diirr'ii-Mcs'tr, VII/275 13- AlnedJ/2, 5, 9; (bn Mce, Fitneler, 11/1327; h. no: 4(10?; Tirmizi, V/257; Eb Dvud, V/510. 14- Buiri, Mslim; Beyk, u'ab'l-man. 15- Muhkem ve mteabih ka^r anlan hakknda daha geni bilgi iin bk/.. bn Cevz Tefsir, 1/250-252. 6- Kur'n'da Mesih iin kclinetlln ifadesi kullanlmam -yalnzca, "Allah'tan bir kelime" anlamna gelen "b-kcliretin nnaiiah" iradesi yenilmitir. (Al-i mrn, 3/39). "Allah'tan bir ruh" olduu ise Ni.s 171. ayetinde zikredilmitir, 17- Buhar, Tefsir W166; Mslim, 11/2053; Eb Dvud, V/6; Tirmiz V/223. 18- bn Cerret-Taberi, Tefsir, U/175. 19- Bu hadise Hudeybiye andlamasndan sonra olmutur. Bk?.. Buhari, artlar R/178-84 20- Mslim, 1/478; Tirmizi, V/242 Nesi, IH/116; ibn Mce, 1/339; h. no: 065. 21- BuhriJ;(7/ 1/14, IV/1 12-137; V/l 93, VI/20, Mslim, 1/123; Tirmizi, V/262; Ah-med, 1/378, 424; Abdullah 1). Mes'ud'dan 22- Buhr, lim 1/34, Tefsir VI/S1; Rekaik \fI/198; Mslim, Cennet IH/2204; TirmK, V/435 Ahmed,VI/47, 91,108,127. 23- Taber, 1/36; bt Sa'd, Tabaka t, VI/172. 24- Taber, 1/34; e-Dmr'-Mcnsr, 11/1 52. 25- Buhr, Abdcst 1/45, lini 1/27, V t hin VIII/138, Sahabenin Menkbeleri IV/217; Fcth'lRAri, 1/169-170; Ahmed, 1/266, 314, 328, 335; bn Sa'd, Tabakt, H/365. 26- Taber, 1/36. 27- Taber, IH/182. 28- Buhri, l-i Inrn Suresi TefsiriV/166. 29- Taber, 1/40. 30- Buhri, Mslim, fieyhaki

31- bn'il-Cevzi, I/35I. 32- Timw.i,\7175; el-Hkim, 1/ 566. 33- Alcd. cz'Zlui, s. 13-]; E ni Naym, cl-Hilye, 1/211; Syt, cl-ltkn, 1/132. 34- Telsim Ibn Cevzi 1II/3- 1; T.hcri, Dt/218; ed-Drrl-Mensr, IX/46. 35- Almc), 1/391-432, Ibn Mes'd'dan; el-Hcysem, Mecma'uz-Zevid, 36- Miiili, Cennet, 111/2197; Ahmed, V/162. 37- Ihhfri, Oru 11/230; Muslini, 1/761; Eb Dvnd-, 11/739 Ncsi, IV/139-I40; .4l-/)!..(/, 11/43,52,122. 38- Tnizi, lim \'I/; Almed, tV/219; Ibn Vice, Fffi, 11/1344, l. no: 4048; Dnriui, Eb Une, s. 77. 39- Ruhr, Peygamberler V/144; /'fsnj;; \'II; Almcd, IH/84, 89, 94. 40- Buhr, VIII/151,Eb Hreyre'den; bn Mce, H/1322 h. no: 2994; Almed, 11/327,450, 527.

Bidat Ehli Mezheberinin slam Asndan Durumlar

Buraya kadar anlatlanlardan ortaya kan sonu udur; Mslmanlar iin, Allah'n Ktab ve hikmet'len elisine indirdiklerinin bilgisini ve bunlarla neyi amaladn anlamaya, sahabe ve iman ve ihsan zere onlarn yolundan giden tabin ile izdikleri yolun zelliklerini kavramaya almak bir zorunluluktur. Mslmanlarn dinlerini anlayabilmeleri iin bu bilgilere ihtiyalar vardr. Bu bilgileri edinmek sadece bir ksm mslmanlann deil, hepsinin grevidir, Allah ve Rasl slm dini ile ilgili her ilkeyi, her hkm, her meseleyi; tevhd ve imann temel ilkelerinin neler olduunu ve bunlarn nasl uygulanacan yeteri derecede aklamlardr... Daha sonra ilim adamlarnn grlerinde Allah elisinin aklad konulara likin birtakm yanllk ve hatalara rastlandnda bunlar Kitab ve snnet ile Allah Rasl'nn risalctine her zaman iin muvafk, onunla asla elimeyen ve ters dmeyen salkl akla (dnce) gtrlmekteydi; nk en salam l, ancak Allah'n hak ve l ile indirdii Kitab'la salanabilirdi. nsanlarn akl kapasiteleri ise Allah katndan gelen bu mesajn mahiyetini detayl bir biimde kavrama hususunda aciz kalmtr. Bu yzden de eksik kaldklar ve renmekte glk ektikleri konuhr, aralarnda yaayan Peygamber'e gtryor, o meseleler hakknda onunla gr alveriinde bulunuyor, bireyn aslnn olup olmadn kendi akllnryla

renmeye kalkmyorlard. Kald ki peygamberler -salt ve selam hepsinin zerine olsunakillara kavranmas imkansz meseleleri deil, akllarn kavraya-bildiklerin haber vermilerdir. te hidayet, snnet ve bilgi yolu budur. Sapklk, bid'al ve bilgisizlik yolu ise bunun tam aksinedir. Byleleri, birtakm kimselerin kiisel dncelerine, grlerine ve nasslarla lgili te'villerinc dayanarak kendilerince birtakm yeni uygulamalar (bid'alkr) icad ederler. Ardndan, Peygamber'in Allah katndan getirdii vahiy ilkelerini bu uydurmu olduklar yeni bid'atlara tbi klarlar. Bununla da yetinmeyerek, Allah'n ve elisinin koyduklar vahyi kelime ve kavramlar, balamlarnn dna karp (tahrif edip) kendi ulatklar sonulara uygun decek biimde tevil ederler. Kimlikleri aratrlp, dnceleri irdelendiinde bunlarn aslnda Peygamber'in Allah katndan getirdii vahiy temeline dayanmadklar ve hidayeti ondan almadklar; Rasl'den ancak kendi grlerine, dnce biimlerine uygun den verileri aldklar; Rasl'n getirdiklerine dayanmayp, yalnzca birtakm yerlerde hccet (delil) olarak kullandklar, kendi fikirlerine ters denleri ise tevil ettikleri grlr. Nitekim vahyi kelime ve kavramlar, balamlarnn dna karan ya da zerlerinde kiisel tasarrufta bulunan, Kitab' bilmeyen, bildikleri sadece birtakm kuruntulardan ibaret olan kiiler de ayn eyi yapmlard. Bu kiilerin, Allah Rasl'nn getirdii vahiy mesajn anlamamalar ya beyinsel acziyetten ya da ar gitmekten kaynaklanmaktadr; nk Hz. Peygamber'in getirdiini anlama eylemi "Rasl yle dedi..." "Rasl bu sz ile unu anlatmak istedi.." nermelerine muhtatr. Birincisini ele alalm. Bunlardan hibiri -aralarndaki ar bid'atiardan bazlar, baz konularda kukuya dseler bile- o mesajlarn Kr'nla (Kur'n olarak) geldii konusunda ufak bir pheleri yoktur. Ancak tm bid'atlar, Rasljlah'nm gelen hadisleri bilmezlikten gelirler ve btn bu rivayetlerin tek kaynaktan (iihd olarak) geldiini ve ravilerin yanlma ve yalan syleme ihtimalinin bulunduunu ileri srerler. Bunlar hadislerin rivayet yollarnn okluunu, ravilerin hayat hikayelerini, rivayetteki tutarllklarn, gvenilirliklerini ya da zayflklarn; hadis konusunu iyi bilen ilim adamlarnn bildikleri hadislerin doruluklarn: onaylama gerekelerini bilmiyorlard. Bu yzden de bizim baka bir yerde enine boyuna anlattmz vehile, Buhr ve Mslim gibi sahih hadis kaynaklarnda bulunan salam metinli hadisleri bile toptan reddetmekte herhangi bir beis grmyorlard. kinci nermeye gelince, Kur'n ve hadislerin anlamlarn yeterli derecede bilmemeleri meselesidir. Bu nedenle de ilerinden bazlar "Szl deliller, konuann anlatmak istedii kesinlii ifade etmez!" demilerdir. Bu grn aslszlm ve tutarszlm baka bir meseleyi irdelerken aklamtk. Bunlarn ou Kur'n ve hadislerin aklamalarna, sadece kendi savunduklar grlere muvafk deliller karmak, onlar kendi insyatifleri dorultusunda tevil etmek iin bakarlar. Kendi grleriyle rten msslan, dncelerini savunmada delil olarak kullanrlar; lers denleri ise, akllarnca tevil ederlerdi. Bunlarn ounun balangta hareket noktalan ve dayanaklar, kesinlikle vahyi ncssa uymak deildi. Rfiziier, Cehmiyeler gibi bid'atlarm nemli temsilcilerinin durumu da byle idi; nk Rfzler, yalan olduunu bile bile nass reddediyor ve yalanlyorlard. Bu yzden de yzde yz zndk olarak nitelendirilmilerdir. Allah'n Kur'nVla Yahudileri anlatt gibi, bile bile Allah'a

yalan isnad (iftira) ediyorlard. Arkalarndan, Allah'a altklar iftiralar] doru sanan baka bir grup geldi. Bunlar da "Onlardan sonra Kitab'a varis klnanlar ondan kuku ve endie iindedirler." (42/14) ayetinde getii zere Allah'n Kilab'mdan endie ve kuku ierisinde idiler. Cehmiye'nin durumuna gelince; onlar da dierleri gibi, Allah'n isim ve sfatlarn, Allah'n Ar'a is liva etmesini reddetme konusunda ellerinde ne ayetten ve hadisten ne de sahabe sznden gvenilir hibir deliller) yoktu. Belki de byle hareket etmekten maksatlar peygamberlerin getirdikleri vahye uymamak; put-pereslleric dier dinlere mensup kafirlerin yaptklar gibi, davranlarnn peygamberlerin getirdikleri vahiy ilkelerine aykr olduunu bile bile, kendilerince birtakm dinsel ilkeler koymak ve vahiy ilkelerinin yerine bunlar ikame etmekti. Nitekim Yahudilerin suretlerinin dntrlmesi ile ilgili olarak anlatlan ve daha sonra iin asln bilmeyenlere ifa edilen konuda da olan da ayn eydi. Hariclerin bid'atlklan ise bunun tersinedir; nk onlarn bid'athkiarnm temelinde, Kur'n'm mesajlarn yanl anlama nedeni yatmaktadr. Hricilerin balangtaki amalar i ve d itibar iie dorudan Kur'n'a uymakt. Zndk olma gibi bir niyetleri yoktu. Onlar gibi Kaderiyecilerin de amalar, Peygamber'in Allah katndan getirdii emir-yasak, va'dva'd vb. vahy kavramlar ta'zim etmek; Kur'n'dan bunlara iaret eden yetlere uymakt. nemli temsilcilerinden Amr b. Ubeyd ve benzerlerinin balangtaki gayeleri, Rfzlerin yaptklar gibi, Allah Rasl'ne kar direnmek (inatlk etmek) deildi. Aslnda kble ehli olanlarn hibirisi kafir deildir. rnein orta (mutavasst) iilerin durumu da bunlar gibidir. Bunlarn dncelerinin temeli, Hz. Ali'yi dier sahabilerin, halifelerin nne alma, onlardan stn tutma esasna dayanr. Bu ve benzeri kanaatleri onlar zndklk konumuna koymaz. Hz. Ali hakknda nass bulunduunu, onun ve dier imamlarn masum olduklarn iddia etme durumu ise farkldr; nk bu dnceyi icat edenler aslnda mnafk ve zndk kimselerdir. Bundan dolaydr ki; Abdullah b. Mbarek, Ysuf b. Esbt ve dier baz alimler yle demilerdir: "slm dnyasnda drt esas/ana (temel) bid'at fi'ka vardr. iiler, Haricler, Kaderiye ve Mrce. Cehmye ise Peygamberin hadisinde belirttii yetmi ki frkann kapsamna girmez; yani onlar, slm mmetinin tamamen dtndadrlar". le yandan ayn konuda Eb Abdillah b. Hmid mam Ah-med'in taraftarlarndan iki gr nakletmekledir; ki bir tanesi biraz nce akladmzdr. Onlar bu grleri ile Cehmiyclc-meyi; yani Cehm b. Safvn'la ona uyanlar kasdclmilerdir. Cehm'in ideolojisi, Allah'n isim ve sfatlarn toplan reddetme temeline dayanmaktadr. Ona gre, gzel isimlerinden (esm'lhsn) hibiri, Allah'a isim olarak verilemez. Bu isimler Allah'n dnda var olan-oimayan hibir eye de verilmez. O, Allah', yalnzca "kadir" (hereye gc yeten) olarak adlandryordu; nk Cehm'e gre szkonusu isimler Allah'n yansra mahukatndan bazlarna da verilmektedir ve bu da Allah'n yaratklarna benzemesini gerekli klmaktadr. Kadir sfat veya smi ise bunun tersinedir; zira kudret cebretmenin badr. Nitekim ona gre kulun hibir gc ve eylemi yoktur. Bu nedenle Allah'tan baka hibir varla kadir ad verilemez. Bu nedenle onun Allah'a, sadece kadir ad verdii, nakledilmitir.

Cehm b. Safvn'dan daha sapknlar, Allah'n isim ve niteliklerini tamamen reddedenlerdir; ki bunlar felsefecilerle, Karmita frkasna mensup tanr tanmaz mlhdlerdir. Bundan dolaydr ki Karmta, slm mmetinin tamamnca mnafk kabul edilmitir. Onlarn gizledikleri kfrleri yahu d i ve hristiyanlann-kinden daha byktr. Bunlarn hadislerle bildirilen yetmiiki frkaya dahil olmadklarnda hi kimsenin kukusu yoktur. Ms-lmaniklann akladklarnda da asl amalan mnafklk (iki yzllk) idi. Nitekim Peygamber zamanndaki mnafklar da byle hareket etmilerdi. stelik o dnemdeki mnafklar slm'a bunlardan daha yakn idiler; nk onlar slm ilkelerin zahir hkmlerine -gstermelik de olsa- ballk gsteriyor, boyun eiyorlard. Bunlar ise lamamn) yrrlkten kaldryorlard. Szgelii onlara gre ne oru, ne namaz, ne hac, ne zekat ne de baka ibadetler veya hkmler vard. Ancak burada Peygamber zamannda yaayan mnafklara risalcl vesilesiyle sunulan delillerin bunlara sunulanlardan fazla olduu leri srlebilir. Kimileri "islm dinini aktan ve gizliden kendilerine din olan k kabul ettikleri iin, ksmen Cehmieen Mu'tezile'ye ve benzeri frkalara mensup kimselerin Hz. Muhammed'in (s.a) mmetinden olduklarnda kuku yoktur!.." demitir. Bd'at ehli olup da onlardan daha iyi durumda bulunan gruplar da vardr; ki Klbiye ile Kerrniye bunlardandr. Hz. Ali'yi dier sahabilerden ve halifelerden stn tutan, O'nun hakknda Kur'n'da nass bulduu ve masum olduu yargsna varmakla birlikte gizliden ve aktan Hz. Muhammed'in (s.a) peygamberliini tasdik edenlerin de mslman olduklar kabul edilmektedir. Ksacas sapk ve bilgisiz frkalarn hibiri Muhammed mmetinin dnda deildir. Ancak bunlar in "dinlerini para para etmi, gruplara ayrlm, gnahkar kiiler" denilebilir. Bu gruplarn tamam fitne karmak iin Kur'n'm mtea-bih ayetlerinin kelime ve kavramlarnn ardna dmler ve bunlarn tevilini aratrmlardr. Nitekim mnafk ve kafirlerden bazlar da byle yapmlard. Bundan dolaydr ki Reb' Enes, l-i mrn suresinin 7. ayetinde kasdedilen kimselerin Necran hiristiyanlar olduklarn, Kelb ve bir grup i Hm adam, Yahudiler, dier bir grup ise, -ki bn C ti reye bunlardan birisidir-miinaikar olduunu sylemitir. te yandan el-Hasen, Hriciler, aralarnda Kalde'nin de bulunduu bir grup da Hariclerle iiler olduunu aklamlardr. Nitekim Katdc; "Kalblerinde erilik olanlara gelince..." (l-i mrn, 3/7) ayetini okuduu zaman "Eer Harriye ile Sebciye olmasayd, bu ayette kimlerin kasde-dildiini bilmeyecektim." derdi. Scbeiyc, Rfzlern ba olan Abdullah bn Sebe'ye nisbet edilen bir frkadr. Raslllah'in Snncline Uyma Konusunda zlenecek Yntem Allah'n ztndan varlklara benzemeyi, ortakl, ei reddeden en sahih mana yce Allah'n hls Surcsi'nde geen ehad sz yine ayn suredeki "Hibir ey O'nun dengi olmadr (15 2/4) iadcsi ve "Hi O'nun adyla isimlenen birini biliyor musunuz?" (Meryem, 19/65) ayetinin ierdii anlamdr. Bunlara benzer sahih manalar bizzat Kitab ve snnet ile saptanm olup salam akl da bu hakikate aret etmitir.

Kimileri "Ehad veya sancl ya da bunlara benzeyen dier sfatlar,'blnmeyen, paralanmayan, mrekkep ve mellet olmayan' varl niteler' demilerdir; ki bu ifade ile szkonusu varln blnme ve paralanmay kabul etmedii anlatlmak isteniyorsa dorudur. Yok eer kendisine hibir durumda iaret edilemeyen, ya da onun, kendisine iaret edilemeyen tek cevher trnden bir varlk olduu anlatlmak isteniyorsa, birok dnrlere gre, byle bireyin varl imkansz olup ancak zihinsel dnyada bir faraziye eklinde var olabilir. Kald ki biz Arablarn, vhid, ehad gibi kelimeleri -red veya kabul baznda- kullandklarnda, bu surede kasdedilen anlam nurad etmediklerini biliyoruz. Szgelii u ayette kullanlan ehad kelimesi ile de bylesi bir anlam ifade edilmek istenmemitir: Kgcr mriklerden biri (ve i chadiin mirTel-miirikn) cnan dileyip yanna gelmek islerse, onu yanma al!.. (Tcvbc, 9/6) u ayette de durum ayndr: Eer ocuk tek bir kadnsa (ve in knet vhideten) minisin yans onundur. (Nisa, 4/II) "Hibir ey O'nun dengi olmad". (hls, 112/4) yetinde geen kelime, ile ayn anlam ifade etmektedir. Bu ayetin aniami, "teklerden hibir tekin O'na denk olmad-"dir. Ehad kavram ile anlatlmak istenen, "kendisinde hibir eyin dier bireyden ayrlmamas, ayklanmamas" ve "kendisini meydana getiren paralardan hibir eye iaret edilmemesi" ise, kinattaki varlklar arasnda, ne feis e fecilerle kelmclarn iddia ettikleri tek cevher, ne de alemlerin Rabb'inin tek cevherden meydana gelmesi szkonusudur. Bu durumda mevcudat ierisinde, kendisinden brey reddedilenieyen Allah'a denk bir varln bulunmas imkanszdr; nk, kinatta, ehad kavramnn ierdii anlamn kapsamna, Rab'den baka hibir varlk girmemektedir. Cehmiye ile ballarnn Allah'n sfatlarndan bazlarn reddetme srasnda zikrettikleri akl ve nakli delillerle ilgiii konular, Kelm Alanndaki Bid'atlann Tesiste Cehmlerin Yaptklar Sahtekarln Aklanmas (Beynu Telbs'l-Cehmiye f Te'ss-i Bd'ahm'l-Kelmiyye) adl kitabmzda etraflca anlatmtk. Bundan dolaydr ki selef alimlerinden mam Ahmed ve bakalar, bu bilginlerin Allah'n sfatlarn reddetmelerine karlk ehad ismini delil getirerek grlerini rtmlerdir. Szgelimi mam Ahmed1 bu balamda unlar sylemektedir: Bize 'Allah varken O'ndan baka hibir ey yoktu.' deyinceye kadar kesinlikle muvahhid (Allah' birleyen, tevhid ehli) olamazsnz!" dediler. Biz de kendilerine u karl verdik: "Evet, biz 'Ailah var iken O'nun dnda hibir ey yoktu.', dier bir deyile, 'Hibir ey yok iken Allah vard.' diyoruz ve bu yargy kabul ediyoruz. Ancak biz bu sz sylerken Allah'n ezelden ebede tm keml sfatlaryla birlikte var olduunu, O'nun btn bu nitelikleriyle birlikte tek ilah olarak adlandrldn da sylyoruz. Sizin tek Hah olarak tanmladnz varlk da aslnda bu deil midir?" Bu balamda kendilerine yle bir rnek de vermeyi ihmal etmedik: "imdi siz gelin bize

bir hurma aacn anlatn! Bu aacn kkleri, boumlan, lifleri, yapraklar, dallan yok mudur? Bunlarn toplam biraraya geldiinde hepsine birden tekbir aa smi verilmiyor mu? Szkonusu aaca btn bu niteliklerle birlikte hurma aac denilmiyor mu? te Allah'n zt da bunun gibidir. En yce misal O'nundur. O, btn keml sfatlar ile birlikte lek ilahtr. Biz bunu sylerken 'O herhangi bir zamanda byle bir varlkt; kendi zt iin kudret niteliini yaratmeaya dek kudret sfat yoktu.' demek istemiyoruz. unu da demek istemiyoruz: 'O, herhangi bir zamanda, kendisi iin ilim sfatn yaratmeaya dek hibir ey bilmiyordu'. Biz srekli unu sylyoruz ki: "O ezelden ebede dek daima lim, daima kadir, daima mliktir. Bu nitelikleri ne keyfiyet ne de zaman itibar ile O'nun zatndan asla ayrlmazlar. Bu anlatlanlardan, tefsire il erin hls Suresi'nn nzul sebebi olarak zikrettikleri haberlerin de bu hakikate aret ettii ortaya kmaktadr; nk onlar bu konu da birka sebep zikretmilerdir; ite birka: 1- nceki blmlerde Ubeyy b. Ka'b'm konu ile ilgili olarak hls Suresi mriklerin Allah elisine gelerek 'Bize Rabb'ini tanmla!' demeleri zerine nazil olmutur." dedii aktarlmt. 2- mir b. el-Tufeyl'in rivayetine gre bir grup insan Hz. Pey-gamber'e gelerek "Ey Muhammedi Sen bizi kime aryorsun?" diye sorar. Raslllah "Allah'a!" karln verdiinde "yle se bize Rabb'ini aniat! O altndan mdr, gmten midir yoksa demirden midir? nedendir?" derler. Bunun zerine hls Suresi indirilir. Ayn haber Eb Zabyn ve Eb Salih tarikiyle Ibn Abbas'tan da nakledilmitir.2 3- hls Suresi yahudilerden bazlarnn "Allah ne tr bir varlktr? Dnyada kimin mirassdr, kendisinin mirass kimdir?" diye sormalar zerine nazil olmutur. Ayn eyi Katde ile Dahhak da nakietmitir.3 Ayn konularda Mukt, Katde ve Dahhk da yle demilerdir: "Yahudi hahamlarndan bir grup Allah Rasl'nn huzuruna gelerek "Ey Muhammedi Bize Rabb'ini vasfeye; belki sana iman ederiz. Kald ki kendi niteliklerini Allah Tevrat'ta indirmitir. imdi sen bize O'nun neyden meydana geldiini bildir! O hangi trden bir varlktr. Altndan m, gmten mi, bakrdan m, yoksa pirinten midir? Yeyip ier mi? O d n yad a kimin mi-rassdr? kendisinin mirass kimdir?" dye sordular. Bunun zerine yce Allah bu sureyi indirdi". A- Dahhk da bn Abbs'tan, "Necrnh hristiyanlarn Allah elisine gelerek "Bize Rabb'ini anlat! O neyden meydana gelmitir?" dediklerini; Peygamber1 in on lan "Benim Rabb'im hibir eyden meydana gelmemitir. O her trl eyden uzaktr!" karln verdiini ve bu aklamann ardndan, yce Allah'n Kul hvellh ehad suresini indirdiini" rivayet etmitir. rneklerden de anlald zere hemen hepsi Allah'n, mah-lukal (rnden bir varlk olup olmadn, hangi maddeden meydana geldiini sormutur. Bunun zerine sn yce Allah bu sure ile "kendisinin eh ad (tek) olduunu, yarattklarnn herhangi bir trnden olmadn, satnedsfat ile muttasf olmas nedeniyle hibir maddeden meydana gelmediini, bir bakasn dourmadm ve baka biri tarafndan dourulmadm" aklamtr.

Baba durumundaki varln maddesinden meydana geliin reddedilmesi dier maddelerden meydana gelme iddialarnn reddedilmesini akla ve manta daha yakn ve daha uygun bir hale getirmektedir; nk bir varln benzeri bir varlktan domas, baka bir varlktan yaratlmasndan ok daha mkemmel br durumdur; Adem'in amurdan yaratlmas gibi. Buna gre ocuunun yaratld madde, dem'in yaratld maddeden ok daha mkemmeldir. Hz. dem'in yaratl da insanlar bu yzden hayrete drmektedir. En yce deerdeki bir maddeden meydana gelmekten tenzih edilen yce Rabb'in daha dk maddelerden meydana gelmekten tenzihe ok daha layk olduu aktr. Buna gre herhangi bir varln O'na denk olmasndan mnezzeh klman Allah Te-l'nn baka bir varln kendisinden daha stn olmasndan mnezzeh klnmas cihetteki doruya daha uygundur. Burada ortaya u kmaktadr; bu sure tm tenzih ve vg trlerini -kabul ve red bazndakendisinde toplamtr. Bu nedenledir ki, Kurn'm te birine denk saylmtr. rnein samedivet ifal tm eksiklikleri olumsuzlayan yetkin nitelikleri kantlamaktadr. Ehadiyet sfat, bu balamda O'nun tekliini isballa-maktadr. Ayn ekilde kendi ztn, baka bir varln dourmaktan tenzih eder; yani kendisinden, ocuu meydana getiren ve maddelerin en deerlisi olarak kabul edilen maddenin kmasn reddeden Allah'n, bunun dndaki bir maddenin kendisinden kmasn reddetmesi ve ztn bundan tenzih etmesi geree ok daha yakn ve uygundur. Yine ztn, kendisinden yaratklara zg maddelerin kmasndan tenzih ettiine gre, madde tanmn kullanmann dahi uygun dmedii fazlalklarn kmasndan tenzih etmesi cihetteki daha nceliklidir. Kald ki insan, kendisinden hem ocuu meydana getiren maddenin hem de baka maddelerin kt bir varlktr; bedeninden kan ter ve kirden bit vb. haerelerin meydana gelmesi; smk, tkrk vb. atklarn kmas gibi... Nitekim Raslllah (s.a} bir hadislerinde "cennetliklerin cennette dknme, tuvalete akma tkrme ve smkrme ihtiyac hissetmeyecekleri kendilerinden yalnzca misk kokusu yayan bir terin kacan, kendilerine ait eleri ile normal llerde cinsel ilikiye girebileceklerini, kesilmeyen bir cinsel arzu duyacaklarn, iliki srasnda ne erkekten ne de kadndan meni gelmeyeceini, ilerinden birinin ocuk edinmeye kar dayanlmaz bir istek duymas halinde kadnn ok ksa srede ve kolay bir biimde gebe kalp douracam" belirtmilerdir.'1 Allah Tel'nm ztn, ocuu olmaktan, yaratklarnda olduu gibi kendisinden herhangi bireyin kmasndan tenzili etmesi, hls Suresi'nde zikredilen samediyet niteliinin tamamlayc gelerindendir. Nitekim bu kavramn akland yerde "Samed, 'kendisinden hibir ey kmayan varlk, demektir. eklinde bir tanm yaplmt. Bunun gibi, bakas tarafndan dourulma isnadn kendisinden tenzih eden bir varln dier maddelerden meydana gelmeyi zatndan reddetmesi doruya, akla daha uygundur. Nitekim b konunun daha detayl bir biimde ilendii yerde beyy b. Ka'b'm naklettii yle bir haber gemiti. "Bakas tarafndan dourulan her varlk mutlaka bir sre sonra lecektir. len bir kiinin de mirassnn olmas kanlmazdr. Oysa Allah ne lr ne de bir baka varlk kendisine miras olur". Bu aklama, yahudilcrin "O'nun dnyada mirass kimdir, kendisi kimin mirassdr?" szlerine bir reddiye mahiyetinde idi.

Ayn soruyu hrisyanlann da sorduu nakledilmitir. Onlar da Hz. Peygamberce gelerek "Bize Rabb'inizi tanmla! O nasl bir eydendir?" diye sormular. Raslllah bu soruya "Benim Rabb'im hibir eyden deildir. O, btn eyalardan uzaktr." karln vermiti. le yandan mrikler de Raslllah'a "Rabbi'nin altndan m, gmten ya da demirden mi" olduunu sormulard. Bu gruplarn hepsi bu tr sorular sormaktadrlar. nk onlar, Allah'tan baka taptklar putlarnn somutlam maddelerden yapldklarn biliyorlard. Szgelii puta tapclarm tanrlar genellikle altn, gm ve benzeri maddelerden yaplm olurdu. nsani varlklara tapanlarn taptklar insan aslnda onlara kendilerine kulluk etmelerini emretmemiler ya da bir ksm emretmitir. Szgelii hristiyanlar, kendilerine taplmasmi emretmedikleri halde Hz. Mesih'le Azr'ya (Meryem) tapyor, onlar tanratnyoiard. Buna karn Fir'avn da kavmine, "Ben sizin en yce tnnnniznn!" (Nazat, 79/24) diyordu. Yine Fir'avn Hz. Musa'y yle tehdit etmiti; Andolsun ki benden baka bir tanr edinecek olursan seni mutlaka hapse atlanlardan klacam! (uar, 26/29) Bunun gibi "Allah'n kendisine mlkten pay verdii [slam dnyasnda Ncmrd olarak bilinen (ev)] kii brahim'le Rabb'i hakknda tartmaya girmiti. brahim ona "Benim Rabb'im yaatr ve ldrr." demi; o da brahim'e "Ben de yaatr ve ldrrm" karln vermiti. (Bakara, 2/258) slm literatrnde Deccl olararak bilinen kii de tanrlk iddiasnda bulunacak biridir. nsanlk iin dem'in yaratlndan kyamet saatine kadar Deccal'den daha byk bir fitne yoktur. Bir de "Tanhnz brakmayn'. Ne Vedd'i, ne Sv', ne de Yes't; Ye'k'u ve Nes'i de brakmayn!" (Nuh, 71/23) diyenler Vard.41[41]

Mezarlarn Kutsallatrlmalarnn Tarihesi

Seleften birok alim bu ayette geen isimlerin tarihte yaam sa-Hh kiiler olduklarn! sylemektedir. Bunlar ldklerinde top-Kmlar nce trbelerine tapmaya daha sonra da heykellerini yapmaya balad. Arkasnda bizzat bu heykellere ibadet eder oldular, insanlk tarihinde ilk puta tapma eylemi bu ekilde balamtr. Bilahare bu putlar -her naslsa- Arab dnyasna tand. Nitekim Buhar Sahh'inde bn Abbas'tan konu ile ilgili yle bir haber aktarmakladr: Nuh kavminin putlar, sonradan Arab toplumuna da geti. Vedd Dmct'l-Cendcl'de yaayan Kelb kabilesi'ne, Sv ise Huzeyl kabilesine ait idi. Yeus Murd kabilesinin ve bilahere Yemcn'in
41[41]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 293-305.

Sebe kenti yaknlarndaki el-Ccvf mevkiinde yaayan Gutayfo-ullannn, Ye'k, Yemen'li bir kabile olan Hemedn'n Nesr de Hmyer'n zl'-Kcl' hanedannn putu idi. Bunlara verilen bu isimler aslnda Nuh kavminden baz salih kiilerin adlardr. Bu kiiler ldklerinde eytan onlarn toplumlarna, bunlarn yaadklar blgelere birtakm putlar dikip onlara bu adamlarn isimlerini vermelerini ilham etmiti. Balangta bu putlara ta-plmumt. Ancak bu heykelleri diken insanlar yok olup da kendileriyle ilgili bilgiler unululduunda bilgisizlik yznden bunlara taplmaya balandk Hz. Nuh, ierisinde yaad toplumu 950 yl gibi, insan mr iin ok uzun saylacak bir zaman boyunca tevhide (Allah' birlemeye) davet etti. O, Allah'n; Hz. dem'den sonra yeryznde insanlar kendisine armak in gnderdii ilk peygamberdir. Rhr'nin Sahih'inde bu ekilde teshil edilmitir/1 Muhfimin ed (s.a.v) de peygamberlerin sonuncusudur. Her kisi de birtakm salih kimselerin heykellerinden ibaret pullara tapan, putperest toplumlara gndcriimiUr. Bu toplumlarn szkonus putlara tapmaktaki amalan, aslnda o salih kiilere tapmakt. Ktali ehli mriklerle bu mmetten baz bid'ailann ve sapklarn durumu da byle idi. irke dmelerinin balca nedeni, birtakm insanlar putlatrmak onlara tapmalar idi. Hristiyan-lar kiliselerinde, Hz. sa ile annesinin dnda sayg duyduklar baz kimselerin, azizlerin ve rahiblerin de resimlerini yapm ve bu resimlere tapnlard. Kiliseye gelenler bunlardan birtakm dileklerde bulunuyor, onlara dualar ediyor ve kendilerini tanrya yakn kimselere yaklatrmalarn istiyorlar; onlar adna adakta bulunuyorlard. Resimlerle (ikon) ilgili olarak da "Bunlar bize, salih kiileri hatrlatyor." eklinde szler sylyorlard. eytan dier mrik milletleri saptrd gibi "Bunlar da saptrmt. eytan kimi zaman bu kimselere kendisine taptklar ve dua ettikleri kiinin ekline brnerek geliyordu. Onlar da taptklar insann geldiini ya da Allah'n kendileri iin bir melei onun klna soktuunu sanyorlard. Szgeiii hristiyanlar kut-sadklar baz azizlere tapmaktadr; bunlardan biri de Mar-kos'tur. Bunlar onu havada grdklerini sanyorlard. Dierleri de byle idi. Kendilerine bunun nasl olabilecei sorulduunda 5C "Bu grlenler meleklerdir. Allah onlar dilekte bulunanlarn imdadna yetisinler diye o azizlerin suretinde yaratmtr." diyorlard. Melek deil, mrikleri saptran eytan idi. Ayn ekilde bu mmete mensup bid'at, sapklk ve irk ehli kiilerin ou da bu durumdadr. yle k; Byle bir kii, lm eyhine dua edip ondan yardm talebinde bulunmakta ya da bizzat mezar bana giderek birtakm dilekler dileyerek kendisine yardm etmesini istemekte ve dier mrikler gibi onlar adna adaklar adamaktadr. O kiiyi bazan havada grdn ve kendisinden baz olumsuzluklar giderdiini sanmaktadr. Ya da bizzat grp sorduu birtakm sorularla cevaplar aldn sylemekledir. Ksacas eyhinin diri imiesine kendisine geldiini zannetmektedir. Ben bizzat byle inanan birok cemaat tanyorum. Bunlar yardm istediklerinde eyhlerinin uarak geldiini ve kendileriyle grp dileklerini ve yardm talebinde bulunduklar konular dinlediini anlatyorlard. Bu cemaatlar srekli byle eyhlere gidiyor, onlardan yardm talep ediyorlard. Tm problemlerini onlara gtrmek, mesleklerinin bir gerei haline gelmiti. eyh kendisine getirilen mesele hakknda bilgi sahibi olmad, ya da meselenin muhtevasn

bilmediinde, riyaseti seven, insanlarn nnde yrmeyi isteyen birisi ise konuyu bilmediini gizlemek iin susar ve mritlerine ruhaniyetinin kendilerine mana aleminde yardm edeceini ima ederdi. Bgsziik ve sapknlna ramen hi deilse doru olmaya alanlar ise "Size gelen ey, yce Allah'n benini biimime sokarak gnderdii bir melektir." derdi. Bylelikle bu eylemi salih kimselerin kerametlerine balayarak onlardan medet umanlara bir dayanak yapard. Mridler de bylelerini Allah'tan baka Rabb'Ier edinir, onlardan medet umduklarnda, Allah'n kendilerine yardm etmek ve dertlerine are bulmak zere onlar suretinde melekler gndereceini zannederlerdi. Ben buna benzer pekok byk eyh tandm. Aralarnda gerekten doru szl, zhd ve takva sahibi, ibadete dkn kimseler de vard. Bunlar olaanst grnen birtakm olaylar salihlerin kerametlerine hamlettiklerinden mridlenne u tavsiyede bulunurlard. "inizden ihtiyac olanlar benden yarm dilesin, medet umsun ve hana snsn! Zira ben ldkten sonra da, yaarken yaptklarm yapmaya devam edeceim". Bu safdil zavalllar mridlenne grnenlerin, kendileri ya da kendi suretlerine brnm melekler olmayp hem kendilerini hem de mridlerini saptrmak iin kendi biimlerine girmi eytanlar olduunu bilmiyorlard. Bylelikle eytan onlara Allah'a irk komay, O'ndan bakasna dua etmeyi, Allah'tan bakasndan medet ummay gzel ve ho gstermi ve onlarda bunu yutmulard. Bununla Ja yetinmeyen cin ve eytanlar onlarn kainlerine, "yaadnz srada sizin suretlerinize brnmek sureliyle arkanza taklanlar ayarttmz gibi siz ldkten sonra da sizin adnza ayn numaralan tekrarlayacaz!" diye fsldarlar. eyh elendiler de, kalplerine allan bu eytani fsltlar, kalblerne doan ilahi keifler sanarak taraftarlarna byle yapmalarn tavsiye ederlerdi. eytanlarn musallat olup da hayatlar boyunca mridlcrine kendilerinden yardm, medet ve snma istemelerini sylettikleri nice eyhler tandm. ldklerinde bu eytanlar onlarn suretlerine girerek, mridlerini lmediklerine inandrmlar ve onlara onun azndan eitli mesajlar iletmilerdir. Bylesi eyhlerin ballarndan bir ksm zaman zaman benim evremde de bulundu. Dorusu aralarnda zhd sahibi, badete dkn kimseler de yok deildi. Bu insanlar hem beni hem de o eyhleri severdi ve bunu bile keramet sayarlard. Mesela eyhin hibir zaman lmeyeceine inanrlard. Bana, mridlerinin lmnden sonra, kendilerine ilettikleri mesajlar (keifleri) anlatr ve tuttuklar notlan okurlard; ki bunlar eytann szlerinden baka birey deildi. Yne tandm birok kii darda kaldklarnda ruhaniydim -den istmdad etliklerini ve o anda beni havada uarken grdklerini ve kendilerini iinde bulunduklar skntdan kurtardm anlatmlardr. rnein bunlardan biri bir keresinde hristiyan Ermeniler, taralndan kuatlr. zerinde de yakalanmalar halinde kendisini mutlaka ldrecekleri, nasihallarn (aziz) latifelerini ieren kitaplar varm. Bir dieri ise dmanlarnn muhasarasndan kurtulur. Bu ve benzeri olaylar anlattklarnda kendilerine byle bir-eyden kesinlikle uzak olduumu sylerdim. Baz evliyalarn kerametlerini gizledikleri gibi, benim de kerametlerimi gizlediimi dnmesinler diye yemin de ederdim. Bu davranlarnn asla meru olmadn biliyordum. Bu yaptklar dpedz irk ve bid'aU. Daha sonra bilgilerim nda btn bunlarn, kendisinden yardm dilenen zatn suretine brnen eytanlarla cinler tarafndan yapldn aklardm.

Bunun gibi birtakm eyh efendilerin mrideri de bana, eyhlerden istimdd edenlerin bandan da bu tr olaylarn getiini hikaye etmilerdi. Birok insan gerek havadarnda, gerekse de lmlerinden sonra eyhlerinden yardm istediklerini ve bunun zerine onlara benzer kimseler grdklerini anlatmlard, stimdad dileme, bu yardmlarn eytanlar tarafndan yapldn anlayncaya dek srmt; nk eytan, mkanlar lsnde insanlara vesvese verip onlar saptrr. Onlarn bu oyunlarna dp de slm dinini yeter derecede bilmeyen kii apak irke ve saf kfre srklenir. Kendisine musallat olan eytanlar srekli ona Allah' zikretmemesini, O'nn yerine eytanlara secde etmesini, kurbanlarn eytan aona kesmesini, l eti yemesini ve fuhiyat lemesini fsldarla". Bu tr olaylar halk tamamen kafir olan lkelerin yamsra kafirlerle zayf mslmanlann bir arada yaadklar memleketlerde ve halknn imanca zayf olduu birtakm slm beldelerinde de oka olur. Nitekim Msr ve am gibi nemli slm lkelerinde bile, halk arasnda uzun uzadya anlatlan, bu trden efsanelemi olaylar olmaktadr. zellikle Uzak Dou'da rnein Tataristan'da slm ncesine dayanan bu tr efsanelere oka rastlanrd. Halkn slm'n hakikatini ren m esiyle birlikte eytanlarn bu tr etkinlikleri hayli azalmt. Bir mslman, eriata ve insan vicdannca irkin bulunan fiilleri ilemeye ve zulme ynetip yola girdiinde, ona musallat olan eytanlar bu hususta kendisine gerekten yardmc olur ve yollan kolaylatrrlar. Cahili yaam tarznn slmi yaam tarz ile iice yaand, halknn bir ksmnn yi bir ksmnn kt olduu, kozmopolit toplum yapsna sahip lkelerle kent ve kasabalarda bylesi kimselere oka rastlamak mmkndr. eyhlik iddiasnda bulunan kii dinine gereklen bal bir msiman olmakla birlikte Allah'n elisiyle gnderdii vahiy tiercci hakkndaki bilgisi az, bildikleri sadece cviivalarn menkbeleriye kerametlcriylc snrl biri ise boyleleri gerek manada veliliin ne demek olduunu dahi bilmezler. As velilik ve mkemmel anlamda velayet "iman, takva, gizli -ak her durumda peygamberlere iuiba"dr. Hatta bu kii bu kavranlan detayl bir ekilde bilmek bir yana ksa ve genel olarak dahi bilmez. Sonra iteki imann hakikati ile slm'n zahiri eriatlarn da bilmez ki, bu sayede Rahmani hallerle, eytani ve nefsni halleri birbirinden ayrabilsin. Nitekim ksm rya vardr: Allah tarafndan ilhan edilen rya, kiinin uyankken yapt ve etkilendii ilerden bazlarn grd psikolojik rya ve eytan tarafndan ilham edilip gsterilen rya. Mistik meselelerle ilgili durumlar da bunun gibidir. eytan bunlardan her birisinin elinde, Hz. Muhammed'n (s.a) Allah katndan getirdii dinin hakikati hakknda az bilgi varsa, red ve inkar edilmeyecekleri birtakm emirler verir. Bu numaralarn kimi zaman bu yola girmi kiilerden herhangi birini havada uurup Arafat dana indirmek ve sonra tekrar lkesine gtrmek eklinde yapar. Szkonusu kiinin o srada ihraml ve ba ak olmas gerekirken ne ihram giymitir ve ne de ba aktr. zerinde normal zamanlarda giydii elbiseleri vardr. Ayrca bu srada ihramlnm soyunmas gereken eylerden de soyunmu deildir. eytanlar kendisini Arafat'taki vakfeden sonra farz olan tavaf yapmaya ve eytan talayp haccm tamamlamaya da armazlar. O kii burada yaplmas gereken ibadetin, yapm olduu vakfeden ibaret olduunu sanr. Bu da slm dini hakknda yeterli bilgi sahibi olmamasndan kaynaklanmaktadr. Eer

slam dinini hakkyla bilmi olsayd, bu hareketlerinin Allah adna yaplm ibadet nitelii tamadn bilirdi; nk bunlar helal diye yapmas halinde ldrlmesi gereken bir mrted (dinden dnen) konumundadr Zira btn mslmanlar, Mikl'ta ihram giymenin hrz okluunu bilirler ve bu hususta ittifak halindedirler. Eer giymesini gerektiren meru bir zr yoksa ihramlnm, ih-ramh ken dikili elbise giymesi, caiz deildir. Hac farizasn yerine getirmeye giden kii Arafat'ta vakfe ile yetinemez. Mslmanlarn ittifakna gre vakfeden sonra farz olan tavaf yapmak zorundadr. Ayrca Mc'ar-i Haram'a gidip Cemre-i Akabe'de eytan talamas da gerekil". Burada slm alimleri arasnda bir tartma szkonusudur. yle ki; eytan talamak bir rkn mdr, deil midir; terkediimesi halinde kurban kesmek gerekir mi? Yine msiman alimlerin ittifakyla cemrelerin Mina gnlerinde talanmas gerekir. Kimi zaman cin yine bylesi bir kiiyi alp Beyt-i Makdis'i ziyaret ettirir. Onu kendisi ile birlikte havada uurur; suyun zerinde yrtr. Ona evliyalar ehrine gittiini gsterir. Hatta kimi zaman cennet meyvelerinden yeyip, cennet pnarlarndan ve nehirlerinden itiini gsterir. Tandm birok kiinin bana geldii iin bu ve benzeri olaylarn gerekliklerini, mana ve mahiyetlerini olduka iyi biliyorum. Ne var ki, buras bunlar uzun uzadya anlatmaya msait deildir. Bunlar anlatmaktan maksadmz, irk koma olaynn temelinin salih kimseler e heykellerine ve resimlerine tapmak olduunu gstermektir. irkin bir eidinin temeli de yldzlara tapmak idi. Baz toplumlar gnee, aya ya da daha baka gk cisimlerine tapyorlar ve onlar adna tlsml putlar yapyorlard. En dorusunu bilen Allah'tr. Hz. brahim (a.s) kavminin irkleri bu trdendi: ya da en azndan bir ksm bu durumdayd. Kimi irk trlerinin temelinde ise meleklere, cinlere tapmak yatmaktadr. Szkonusu mrikler bunlara hem tapyorlar hem de adlarna putlar dikiyorlard. Belki diktikleri cansz putlarn bizzat kendilerine tapmyorlard; ama yaptklar bunu gerektiriyordu. Arallarn iinde bulunduklar irk tr, en byk irklerden olan birinci tre girmekte idi; zira bu irk dierlerinin tamamn bnyesinde tamaktadr. Tcvhid dininin babas Hz. brahim'in fa.s) dinini ilk deitiren kii Anr b. Luhayy adnda biriydi. Bu adam bir ara am'a g-der. Belka'a blgesindeki eski Viab kentine vardnda bura halknn birtakm putlarnn olduunu, bu putiann onlara birtakm yararlar salayp zararlar onlardan giderdiklerini grr, Mekke'ye dndnde bu putlarn aynn reisi bulunduu Huz'a kabilesi iin de yapar. Konu ile ilgili olarak Buhar ve Mslim'de rivayet edilen bir hadiste Allah Rasl (s.a) yle buyurmulardr: Anr b. Luhayy b. Kam'a b. Hndk' cehennem atein de barsak-lann srrken grdm; nk o brahim'in dinini ilk deitiren, bahire (be kez dourup da beincisi dii olan develeri kulan entip putlar adna babo brakma) ve sibe (bir hastalktan kurtulan kimsenin devesini salmamak ve binilmemek zere putlara adama) bid'atm ilk icat eden kiiydi.7

Allah bilir ya Nh kavminin irki de byle idi. Her ne kadar irkleri balangta birtakm salh kimselere tapmak eklinde idiyse de, bilahare eytan onlar daha baka irk eitlerine srklemitir. Ancak insanlara en yakn olan irk biimi budur; nk insanlar salih kiiyi bizzat tanyorlar. Bu nedenle de yaarken mbarek bir kii olduuna inanarak ona dua ediyor, lmnden sonra da ona ballktan ve ondan medet ummaktan vazgemiyor, mezarlarna tapnmaya balyorlar ve onu bir eit ama haline getiriyorlar. Bu irk bazan bizzat o lnn kendisinden birtakm isteklerde bulunma, bazan onun adyla Allah'tan dilekte bulunma ("Falanca veli kulunun yz suyu hrmetine senden unu diliyorum Allah'm!" gibi), kimi zaman da onun adna namaz klma ve ev ve mescid gibi mekanlarda klnanlardan daha faziletli ve daha kabul edilmeye layk olduu mezar banda namaz klma ve dua etme eklinde kendisini gsteriyordu. irkin balangc ve en tehlikeli biimi bu olduundan Kinatn Efendisi (s.a) yldzlara tapma vb. dier tm irk biimlerine alan kaplardan nce bu kapy kapam ve bu konuda son derece titiz davranmlardr. Nitekim Mslim'in Sahh'inde Ras-lllah'm, lmnden yaklak be gn nce yle buyurduu rivayet edilmektedir: Sizden nce birkm milletler, mezarlklar mescid edindiler. Dikkat edin, sizi uyaryorum: Sakn mezarlklar namaz klma yerleri (mescidler) edinmeyin! Sizi bundan kesinlikle nened-yorum.8 Yne Buhar ve Mslim'in kaydettii br hadiste, sahabenin Habeistan'da grdkleri bir kilisenin yapsnn ve iindeki resimlerin gzelliklerinden bahs etmesi zerine Hz. Peygamber yle buyurmulardr: O szn ettiiniz insanlar, len salih zatlarn mezarlar zerine mescid yaparlar ve ierisine onun resimlerini izerlerdi. te onlar kyamet gnnde Allah katnda yaratlmlarn en ktleridir.9 Buhar ile Mslim ayn balamda, Allah elisi'nin lm hastal srasnda sylemi olduklar bir hadisi ylece kaydetmilerdir: Allah yahudilerle hiristiyanlara" lanet etsin; nk onlar yapmaktan sakndrldktan halde peygamberlerin kabirlerini mescid edinmilerdir".10 ie validemiz "Eer Allah llasl'nn bu hadisi olmasayd onun kabrini akta yapardm; ama o mezarnn mescid edinilmesini uygun grmemitir." der. te yandan Ahmed'in Msedinde -Eb Hatim aracl ile-Allah Rasl'nden sahih olarak yle bir hadis nakledilmitir: tnsanlarm en ktleri, kyamet saati kendilerine eritiinde henz yayan insanlarla mezarlklar mescid edinen kimselerdir.11 Eb Dvud ve dier kaynaklar da Raslllah'm u hadisini Mezanm bulunduu yeri sakn bayram yerine evirmeyin! Bana nerede bu] ti nursun oradan sahil ve selam getirin! Snt ve selamnz bana mutlaka ulatrlr.12

Mlik'in, Muvatta'nda, ayn konu ile ilgili olarak rivayet etlii bir hadiste Hz. Peygamber 'Allahm! Mezarm taplan bir puf haline gefirme!' diye dua ci-tikten sonra 'nk peygamberlerinin mezarlarn ibadethaneler haline getiren toplumlara senin gazabn ok iddetlidir.' buyurmulardr.13 Mslim, EbVl-Heyyc d-Esed'dcn u haberi nakietmitir: "Ali b. Eb Talib (r.a) bir keresinde bana yle dedi: "Allah elisinin beni uyard bir konuda ben de seni uyaryorum. Raslllah bana mezarlarn zerini ykseltmememi, dmdz, brakmam, grdm herhangi bir resim ve heykeli bozmam emretmilerdir"." Raslllah (s.a) Hz. Ali'ye (r.a) len bir kii iin yaplanlar ve mezarlar zerine ykseltilen trbelere konanlar olmak zere iki tr heykeli ve resmi yokelmesini emretmilerdir; nk her iki durumda da irk unsuru meydana gelmektedir. Hz. mer bir yolculuk srasnda birtakm insanlarn belirli bir yerde sra ile namaz kldklarn grr. Niin byle yaptklarn sorduunda "Buras Allah Rasl'nn havutta iken namaz kld bir yerdir. Bu yzden biz de burada teberrken namaz klyoruz." cevabn verirler. Bunun zerine Hz. mer (r.a) yle der. "Sizden nce birtakm milletler bu yzden helak olmulardr. Onlar peygamberlerinin braktklar eserleri namazgah haline getirmilerdi. Byle bir yerde namaz vaktine eriirse farz olan namazn eda elsin, vakit gelmemise geip gitsin!" 14 Yine, bir grup nsann, Hz. Peygamber'in altnda sahabilcriy-le bi'atlati aacn yanna gidip geldiklerini ve oray ziyaret ye-ri haline getirdiklerini haber alan Hz. mer o aacn kesilmesini emretmitir.16 Hz. mer yine bir keresinde Danyl adyla bilinen saygn bir kiinin {peygamber veya aziz olmas muhtemel) mezarnn bulunduu haberini aldnda Eb Musa'ya; gidip oray kaybetmesini, gizlemesini emretmitir. Gya sozkonusu mezarn yannda gelecekle olacak nemli olaylarn yazl olduu bir kiiap vardr ve bunda mslmanlarm tarihlerinden de szcdilmcktcdr.17 O evrede yaayan nsanlar bir kuraklkla karlatklar zaman bu kabri aarak yamur yadnrlarm. Hz. mer Eb Musa'ya gndz vakti on farkl yerde mezar kazmasn ve gece olduunda da o kiiye atfedilen kalntlar bunlardan birisine gmmesini; insanlarn kabrin, yerini bilip bylesi fitnelere dmemeleri, Allah ve Rasl'nn haram kld mezarlar m esc id edinme gnahn, irkini ilememeleri iin ortadan kaybetmesini emretmiti. Saygn kiilere ait mezarlarn zerine aktan mescid yaplmasa bile teberrken oraya gidip gelmek, orada yaplanlarn baka yerlerde yaplanlardan daha makbul olduuna inanarak dua ve ibadet etmek de yasaklanmtr. Bu yetmezmi gibi bir de kalkp zerine dorudan mescid yapmak elbetteki ok daha byk bir gnah ve ok daha byk bir irktir. Bu nedenledir ki slm ulemas yle demitir: ''Mezarlar zerine mescid yapmak kesinlikle haran klnmtr. Bu tr mescid ve camilerin yklmas gerek. erisine l gmlm mescidin yklma olana yoksa hi deilse mezar belli -olmayacak ekilde dzlenme-lidir; nk mezarn eklinin belli olmas halinde ona itibar etmelerinden tr irke kap almas kanlmaz olur".

Nitekim Raslllah'n (s.a) gnmzde de mevcudiyetini srdren mescidinin yeri daha nceleri mrik mezarl idi.18 Burada hurma aalar ile harabeye dnm birtakm kalntlar vard. Allah Rasl'nn emri ile mezarlar eilip aa karld. Aalar kesilip kalntlar dzeltildi. Bylece buras mezarlk olmaktan karlarak mescid yeri haline getirildi. Daha sonra nasl olduysa oldu slm dnyasnda birtakm mezarlklar namaz klma ve ibadet yerleri haline getirildi, haram klnmasna ramen mezarlklar zerine mescidler yapld. Oysa sahabe ile iman ve ihsan zere onlarn izinden giden tabin zamannda byle birey asla yoklu. Mezarlar zerine mescid yapma diye birey bilinmiyordu. Szgelimi Hz. brahim'in kabri fr.a) Kuds'te bir maarada bulunmaktayd. Maarann az da hi kimsenin giremeyecei ekilde kapatlmt. Sahabe hayatta iken ne oras ne de baka bir mezarlk iin zel ziyaret krlar dzenlememilerdi; nk Eb Hureyre ile Eb Said'in (r.a) nakledip Buhar ile Mslim'in kaydettikleri bir hadiste Raslllah yle buyurmulardr: Denkler yalnzca mescid iin balanabilir; yani ziyaret kastyla yolculuk yaplabilir: Mcscid-i Haran, Mescid-i Aksa ve benini li mescidim. 19 Sahabeden kim Mescid-i Aks'ya gitse orada mutlaka namaz klard. Ama gerek Mescid'in yaknlarnda bulunan gerekse de mezarnn bulunduu bu maaraya uramazlard. Bu durum am'n Hicr IV. asrn sonlarna doru hristiyanlar tarafndan igaline dek srd. Hristiyanlar bu blgeyi igal ettiklerinde maarann kapsn aarak orasn kilise haline getirdiler. Bilahare slm ordular buray fethettiklerinde kimi mslmanlar burasn mescid olarak kulland. lim sahibi kiiler onlarn bu davranlarn knam ve o mekann mescid olarak kullanlmasna kar kmlardr. Baz rvler, Mira yolculuu srasnda Allah Rasl'ne "Buras Taybc'dr; burada in ve namaz kl!" denildii, Rasulllah'n da inip namaz kld ve ardndan "Buras da senin babann (brahim'in) makamdr, in ve orada da namaz kl!" denildiini rivayet etmilerdir,20 ki bu apak dzmecedir, yalandr. Hz. Peygamber (s.a) Mira gecesinde, Mescid-i Aks'nm dnda hibir yere uramamlardr. Mslim'in Sahh'inde de kaydedildii gibi Allah Rasl bu yolculuk srasnda yalnzca buraya inmilerdir.21 Bundan dolay, sahabeden saysz kii am'a geldiklerinde, mer b. Haitab Bcyt- Makdis'i feth iin buraya urad, am diyarnn fethinden sonra, hristiyanlarla cizye ve slm hukukunun koyduu dier artlar zerine anlama yapmak iin Ensr ile Muhacirlerin nde gelen isimleriyle birlikte nc kez am diyarna gelip Scra'a kadar vardklar halde hibiri ne Hz. brahim'in maarasna gitmi ne de Beyt-i Makds'te am'da veya baka yerlerde bulunan peygamberlerin kalntlarn ziyaret etmilerdi. Mesela bu blgede Ksiyn denilen bir da vardr ki burada nemli eserin bulunduu sylenir. Bat yakasndaki bir tepe ) z. sa'ya nisbet edilir. Dou yakasndaki yer ise Hz. brahim'in makam olarak bilinir. Dan ortasnda ve en yksek yerinde ise "kan maaras" ad verilen ve Kabil'in Hbil'i ldrd yer oiarak bilinen bir yer vardr. lk ne geen mslmanlar-dan hibiri ne buralar ne de bunlara benzer baka yerleri zel bir niyetle ziyaret etmemi ve buralara herhangi bir kutsallk izafe etmemitir; nk bu tr yerler ibadet yerleri olmaktan ziyade bilerek ya da bilmeyerek

insanlarn daha ok irke dtkleri yerlerdir. Bu tr yerler eytanlarn oka bulunduklar yerlerdir. Bu gibi mekanlara gittiimde insan ekline brnm birok cy-tan/eytanlam insan grrm. Bunlar kendilerine gnyb adamlar (ricl'ul-gayb) derler. Saf-dl nsanlar da bunlarn insan cinsinden gzlere grnmeyen kimseler olduklarn sanrlar. Oysa hepsi kendilerine adamlar (rical) denilen cinlerdir... Nitekim Cc-nab- Hak bunlar hakknda yle buyurmutur: Dorusu insanlardan baz erkekler, cinlerden ba/. erkeklere snrlard da onlarn kibir ve azgnlklarn artrrlard. (Cinn,72/6) ns cins ad'nn verilmesi, grlmesinden dolaydr. Szgelimi bir yette bu kelime bir ayette "Ben bir ate grdm (nest)" (Nemi, 27/7) eklinde kullanlmtr. Cine cin denilmesi ise gzlerden gizlenebilmesinden trdr. Kur'n bu kelimeyi yle kullun m tr; "Gece zerine basp mm gzlerden gizleyince (etine)..." (En'm, 6/77); yani, gece onu kuatp rtt zaman... llibir insan, dier nsanlarn gzlerinden srekli sakl kalamaz. Baz insanlar iin, baz zamanlarda bu tr olaanstlkler olabilir. Kimi zaman bu o kiinin kerametinden kaynaklanr. K-mi zaman da sihir (by) ve eytanlarn yaptklar birtakm numaralarla olur. Bunlar aralarndaki faiklara ilikin geni bilgi, baka bir konuda, daha etrafl bir ekilde verilmitir. Bizim buradaki amacmz udur: Sahabe ve tbin'den hibiri Rasllal'n ya da herhangi bir salih kiinin kabirleri zerine trbe yapmamlar ve buralar insanlarn gelip grdkleri ziyaret yerleri haline getirmemilerdir. Mezarlarn zerlerine bina ve mescidler kondurmadklar gibi, peygamberlerin yaadklar dnemlerde urayp iz braktklar yerleri de kutsal mekanlar ekline dntrmemitir. Allah elisinin konaklad, namaz kld ya da baka bir insani fiil iledii hibir yeri kutsamamlardir. Yne onlarn hibiri peygamberlerin ve salih insanlarn uradklar mekanlara mescidler yapmay, Allah elisinin amal olarak konaklad, ya da namaz kldnda ittifak edilen mekanlar dnda normal koullarda namaz kld yerlerde, ona uymak amacyla namaz klmay dnmemilerdir. Hatta Hz. mer gibi, sahabenin ncs konumundaki kiiler, Raslllah'm belirli bir amaca mebn olarak namaz klmadnda gr birliine varlan mekanlarda namaz klmay yasaklamlardr. Sahabe arasnda valnzca bn mer'in, Raslllah'm yrd, konaklad ve namaz kld mekanlar zellikle arad rivayet edilmitir. Allah Rasl'nun szkonusu mekanlardaki eylemlerinin belirli bir ama tamad hakknda mslmanlar gr birlii ierisinde olsalar bile, bn mer kendi kiisel olarak yntemini uygulamaktayd. Kald ki bn mer, Hz. Peygambcr'c sk skya bal, son derece salih bir insand. Onun Ra.sillah'a illib anlay byle idi. Babas, br rid halifelerden Osman ve Ali ile bn Mes'd, Mu'az b. Cebel, beyy b. Ka'b gibi sahabenin dier nemli simleri de onun gibi davranmam ve onun gibi dnmemilerdi. Bize gre cumhurun (byk grubun) gr, ibn mer'inkin-den daha dorudur.

Evet, Raslllah'a uyma, onun amal olarak yapt eylemleri, kendisini taklid biiminde aynen yapmaktr. Szgelii namaz vs. gibi belirli ibadetleri, belirli mekanlarda amals olarak yapmsa, ayn badetleri, ayn mekanlarda ve onun yapt gibi yapmak, ona uymann bir gereidir. Baz zaman ve zeminlerde, o ibadetleri amal olarak yapmamsa, bir mslmanin onun yapmad ibadetleri ayn zaman ve mekanlarda amal olarak yapmas Rasl'e ittiba deil, bilakis muhalefettir. Birincisine u olayian rnek verebiliriz: Raslllah (s.a), Arafat'ta vakfe yapmay, zikir ve dua etmeyi, Mzdeifc'de ve iki Cemre (eytan) arasnda amal olarak yapt iin, mslman-larn da ayn mekan ve zamanlarda ayn ibadetleri, aynyla yapmalar Rasl'e uymann bir gereidir. Ayn ekilde, tavaf yaparken Makm- brahim denilen mekann arkasnda iki rekat namaz kld iin ayn yerde iki rekat namaz klmak da ona ittiba-dr. Yine Hz. Peygamber Safa ve Mcrve tepelerine zikir ve dua maksadyla ktklar iin ayn amala bu tepelere kmak da ona uymann gerektirdii bir zorunluluktur. Nitekim Seleme b. Ekv Mcscid'de namazlarn hep bir direin yannda klar ve gerekesini de "Ben Allah Rasl'nun bu direin yannda kldklarn grdm." n diye aklard. Szkonusu rvi nin, Allah Rasl'nii namaz klmak iin genellikle mescidin o mekann tercih ettiini grd iin namazlarm orada klmas, ona uymak iindi. tban b. Mlik gzleri grmez olduu in evine yakn bir yerde mescid yaptrmak istemi ve Allah Rasl'ne bir eli gndererek "Ben, sizin benim evime gelip belirli bir yerde namaz klmanz ve oray kendime namaz klma yeri edinmek istiyorum." ricasinda bulunniu. Baka bir rivayetle lbn Raslllah'a "Buyur, benim iin bir mescid yeri iz!" demitir. Allah elisi ve sahabeden kendisiyle gelmek isteyenlerle birlikte szkonusu sahabenin evine gitmilerdir. Baka bir rivayette rvi olay yle anlatmaktadr: "Ertesi sabah Raslihh gn ykseldii srada Ebbekir'lc birlikte bana geldiler ve ieri girmek iin izin istediler. Ben de izin verdini. eri girdiklerinde oturmadan "Evin neresinde namaz klmam istersin?" buyurdular: Ben de bir taraj iaret ettim. Allah Rasl tekbir alarak namaza durdular. Biz de arkasnda saf tuttuk. Raslllah iki rekat kldktan sonra selam verdiler".1* tbn kendisine bir mescid yaptrmay, ve orada iik namaz Allah elisinin klmasn, O'nun namaz kld yere de mescidi yaptrmay istemitir. Grld gibi burada asl ama mescid yaptrmaktr. Ama szkonusu sahabi, Allah Rasl'nn orada namaz klmasn istemitir. Bu namaz, dier msmanlarn da Hz. Peygambcr'e uymak iin klmalar deil, yalnzca mescid yaptrma amacna mebndir. Mescidin yaptrlmas, Hz. Pcygam-ber'in orada namaz klmas iin deildir. Szkonusu sahabinin Hz. Peygamber'e bu niyetle uymas, bir anlamda ona iiba demektir. Raslllah'in orada amasz olarak namaz klmas ise farkldr Rasl'e uymak amacyla Pazartesi ve Perembe gnleri oru tutma durumu da bunun gibidir; nk Raslllah, halta ierisinde genellikle bu gnlerde oru tutmay adet edinmilerdi. Sahih bir hadiste bu mesele yle aklanmaktadr:

Her pa zar t es i ve perembe gn cennetin kaplan alr ve mii'min kardei le arasnda kin ve dmanlk bulunan kiiden baka, Allah'a irk komayan herkes mafiret edilir. Bu iki kii barmcaya dek "Bakn bu iki kiiye!" denilir.21 bdet maksadyla Kub mescidine gitmek de Rasl'e uyma anlam tar. Nitekim Buhr ve Mslim'in tesbit ettii bir hadiste Allah Rasl'nn her cumartesi gn binekle veya yryerek bu mescide gittii ifade edilmitir;25 nk Allah Tel bu Mescid iin: "T ilk gnden takva zere tesis edilen mescid, elbette inde namaza durmana daha uygundur." (Tevbe, 9/108) nitelemesinde bulunmutur. Gcr her mescid bu nitelie'layktr. Nitekim sahih bir hadiste Hz. Peygamber, mescidin hangisi olduu sorulduunda "Bu mesciddir!" diyerek kendi mescidlerini gstermilerdir. Burada bu nitelie en uygun mescidin Kub mescidi olduunu; zira onun takva zere kurulduunu ve26 "Orada arnmay isteyen adamlar vardr. Allah oka temizlenenleri sever". (Tevbe, 9/108) 27 ayetinin bunun iin indirildiini anlatmak istemilerdir. Kub mescidine giden sahabiler genellikle su ile taharetlenir, abdest alr ve ykanrlard. Byle yapmay yakn komular yahu-dilerden renmilerdi; zira o dnemde Arablar bunu bilmiyorlard. Allah Rasl (s.a) takva zere kurulan mescidin yalnzca kub mescidi olup dierlerinin byle olmadnn sanlmamasi iin, biraz nce zikrettiimiz hadiste kendi mescidinin takva zere kurulan mescid olmaya daha layk olduunu sylemilerdir; nk yette geen takva zere kurulan mescid ifadesi ile hem Kub hem de kendi mescidi anlatlmak istenmitir. Bu ayet ayn zamanda takva zere yaplan tm mescidleri kapsar. Tabii ki D-rr mescidleri bu tanm ve kapsamn dmdadiar. Bundan tr selef, Raslllah'a bu mescidde namaz klarak benzemeye almay pek ho karlamazlard. Onlar eskinin yeniden daha faziletli olduu grnde idiler; nk onlara gre eski mescid (Mescid-i Atk) Drr mescidi olarak yaplmasndan korkulan yenisinden daha uzaktr. Ayrca eski mescidi bizzat Kur'n vmtr: "Sonra onlarn varacaklar ev Beyt-i Atk'tr." (Hacc, 22/33) "Dorusu insanlara ilk ibadet yeri olarak yaplan ev, Mekke'de olandr". (l-i Imrn, 3/96) Allah elisinin Kub mescidine gitmesi, orada ok ibadet yapmay gerektiriyordu. Bu durum, o mescidin faziletini de artryordu. Bu nedenle Medine'de yaayan selef alimleri ile dierleri Kub ve Raslllah'n mescidi dndaki mescid ve mezarlarn amal olarak gezilmesini, ziyaret edilmesini buralarda yaplan ibadetlerin dier yerlerdekinden daha faziletli olduunun sanlmasn pek ho grmemilerdir; nk Hz. Peygamber, Kba'nn dndaki mescitlere ayn amala gitmemitir. Halbuki Medine'de Kba mescidi dnda daha birok mescid bulunmaktayd. Hatta her kabilenin kendine ait bir mescidi vard. Kba mescidinin dnda kalan bu mescidlerdcn herhangi birinin dierinden daha faziletli olduuna iaret etmemi ve amal olarak ne karmamtr. slm'da ilk mescidin Medine'de yaplan Kub mescidi olduunda kuku yoktur. Bu nedenledir ki Allah elisi amal olarak oraya gidip gelmeyi adet haline getirmiti. Nitekim bu konuda -sahih olarak gelen bir rivayette- yle buyurduu nakledilmitir:

Kini evinde abdest alp, namaz klmaktan baka bir ama; olmakszn Kub mescidine giderse bu, kendisi iin bir umre gibi-dir.28 Ancak bu hadise ramen baka kentlerden veya lkelerden srf Kba mescidine gitmek amacyla yolculuk yaplmaz. Medine'de ikamet eden insanlarsa bu amala gidebilirler. Kub mescidi iin zel bir yolculuk turu dzenlenemez; nk ziyaret amacyla yolculuk yaplmas slmca meru kabul edilen mes-cid vardr. Nitekim bu konuda Raslllah (s.a.v) bir hadislerinde "Denkler yahuzen mescidi ziyaret iin balanabilir. Mcscid-i Haran, Mescid-i Aksa ve benim mescidini." buyurmulardr. Bu nedenle Kub mescidine gitmeyi nezreden (vaad cen bir mslman) drt inezheh imamna ve dier nemli islm alimlerine gre bu vaadini yerine getirmez. Mescid-i Haram'sa byle deildir; zira buras iin yaplan ziyaret nezrinin mutlaka yerine getirilmesi gerektii hususunda tm slm alimleri gr birlii ierisindedirler. En salam gre gre Medine'deki mescid (Mescd-i Nebevi) le Beyt-i Makdis'in (Mescid-i Aksa) durumu da bovledir. Bu konudaki grten mam Mlik, Ahmcd ve fi'in gr bu yndedir. Dier gr ise Eb Hanfc'yc aittir. Ona gre byle bir adakta bulunan kimse bu adan yerine getirmek zorunda deildir; ancak caiz ve mstchabdr; nk eriata farz klman hususlarn dnda herhangi bir eylem yalmzca adak le farz klnamaz. Ulemann ouna gre ise Allah'a itaat esi tayan her eylem, adak olarak adanmasya yerine getirilmesi gerekli bir eylem haline gelir. Nitekim Buhar29 -Hz. ie araclyla-Raslllah'm bu konuda yle buyurduunu nakletmektedir; Allah'a itaat amacyla bir amelde bulunmay adayan kimse onu mutlaka yerine getirip Allah'a itaat etsin. Kim de Allah'a isyan ieren bit" eylemde bulunma;'] vaad ederse, bu eylemi yaparak Allah'a s olmasn! Allah Rasl Medine vadisinde oturan msimanlarla Uhud ehidlerinin medfun bu unduklar mezarlarn, iindekilere dua ve istifar etmek amacy.a gezilmesinde, ziyaret edilmesinde herhangi bir saknca grmemi.ilerdir. Nitekim bizzat kendileri de byle yapmlard. Bununla birlikte tm mslman ller iin selam verilmesi, dua ve stifarda bulunulmas meru klnmtr. Yalnzca bu amaca ynelik mezar ziyaretlerinde bir saknca yoktur. Bu mezarlarn peygamberlere, salih kimselere ya da baka msmanlar ait olmas da nemli deildir. Nitekim Abdullah b. mer (r.a) Hz. Peygamber'in mescidine girdiinde "Allah'm selam zerine olsun ey Ailoh'n Rnslii! Selam olsun sana ey Eb Bekri Selam sana ey babacm!" der ve ardndan geri dnerdi.3n Peygamberlerin ve salih kiilerin mezarlarnn; kendilerinden birey dilemek, onlara dua etmek ve Allah'a onlarn adyla yemin etmek iin ya da burada yaplan dualarn, klman namazlarn ve mescidlerdeki dua ve namazlardan daha stn ve makbul olduunu zannederek ziyaret edilmesi hususuna gelince, bu tm mslmanlarm ittifak ile apak irk ve sapklktr. Sahabeden hibiri byle birey yapmamtr. Onlar, Allah elisini, mezarn-Ha selamladklar zaman orada duup kendileri iin bile dua etmczerdi. Bu nedenle mam Mlik ile dier baz alimler bunu irkin grm, selef ulemasnn yapmad bir eylemin yaplmasn bid'at olarak tanmlamlardr. Drt mezleb imam ile dier nemli slm alimleri gemi mslmanlarm (zellikle selef

ulemasnn) dua iin kbleye dndklerinde, Allah Rasl'nn mezarna doru ynelmediklerinde ittifak etmilerdir. Raslllah'a selm verirlerken kabrine doru dndklerini ise alimlerin byk ounluu sylemektedir. Nitekim mam afi, Mlik ve Ahmed (r.a) byle demiler. Eb , Hanle ise bu durumda bile kabre kar deil, kbleye ynelinme-si ve kabrin sol tarafa alnmas gerektiini sylemi, hatta kblenin arkaya alnmas gerektiini syleyenler de vardr. Bu ilke u esastan hareketle karlmtr: Bilindii zere Allah elisi, Eb BekrM ile birlikte hicret ettikleri srada Sevr danda bulunan br maaraya snmlard. Bu da ve maara Medine'ye giden yol zerinde deildi. Sevr da Yemen tarafnda, Me-dne ise am tarafnda dyordu. Allah elisi, mriklerin kendilerinden haber alma yollarn kesmek, nereye gittiklerini bilmemeleri in gn boyunca bu maarada gizlenmek durumunda kalmlard; nk mrikler onlar srekli izliyor, yollarn ve gizlendikleri yerleri aryorlard. Hatta onu getirene ykl bir dl vermeyi de va'detmilerdi. Mrikler Raslllah'n sa-hbesiyle birlikte Medine'ye hicret etmesini engellemeyi kafalarna koymulard. Bu nedenle de onlar Mekke'den dar karmamaya alyorlar; ldrmeye g yetiremedikleri iin yakalayp Mekke'de hapsetmek istiyorlard. Yola ktklarm ilk anda farkedebilselerdi kendisine kesinlikle ulaabilirlerdi. Bu yzden Hz. Peygamber gn sre ile burada saklanmak zorunda kalmlard. Mekke'den Medine'ye giden bir mslman snnettir diye sozkonusu maaraya gidip geri dnse bu hareketi mstahab de-l, bilakis mekruh olur; nk Raslllah (s.a) hicret esnasnda sahil yolunu tercih etmilerdi. Oysa bu hayli uzun bir yoldur ve yuvarlak, emberimsi bir gzergh sz konusudur. Medine'den umre ve hacc iin Mekke'ye gitmek zere yola ktklarnda ise bunu deil, orta gzergh kullanmlardr; nk buras Mekke'ye giden en kestirme yoldur. Hicret yolculuu srasnda sahil yolunu tercih edilerinin nedeni burasnn, mriklerin kendilerini arayacaklar gzergh-dan uzak olmasyd; zira biraz evvel de deindiimiz gibi, Medine'ye giden en kestirme yol ortadan gideniydi. Mrikler, Raslllah'n bu yolu kullanacan dnyorlard. Nitekim Raslllah baz savalarda mriklerin tahmin ettikleri yoldan baka bir-yo kullanmay tercih etmiti. Raslllah (s.a) Huneyn sava sonrasnda, o mntkada bulunan Ci'rne32 mevkiinde ganimetleri taksim ettikleri srada, umre ziyareti yapmak istemilerdi. Mrikler kendisini Mekke'ye bu ekilde sokmayacaklar iin Hudeybiye'de ihrama girmilerdi. Oysa daha nce Medine'den Mekke'ye umre niyetiyle gidenler iin Zlhuleyfe denilen yeri, mkat (ihram giyilen yer) olarak be-lhiemierdi. Ertesi yl, bir nceki yl yapamad umresini kaza etmek iin yola ktklarnda Zlhuleyfe'den tibaren umreye niyetlenmilerdir. Allah Rasl Mekke'nin fethedildii yla kadar ne umre ne de hac iin Ka'be'ye sokulmamtr. Buraya ancak fetih ylnda girebilmilerdir. Bu srada Ka'be'de bir sr resim ve heykel (put) vard.33 Bunlar atlncaya dek oraya girmediler. Bilahare Ka'be'nin ierisine girerek iki rekat namaz kldlar.34 Oysa nm Mni'nin rivayet ettiine gre fetih gn, kuluk vaktinde sekiz rekat namaz klmlardr.35 Ancak bu namaz kuluk vakti amalanarak klnm deildir; yalnzca Raslllah'n bir seferden dndklerinde36 mescide girip kldklar iki rekatlk namazn bir benzeriydi. Bir baka rnek de udur: Raslllah uyku ve benzeri meguliyetler nedeniyle gece namazna kalkamadklarnda bunun yerine gndz on iki rekat namaz klarlard. Oysa geceleyin kldklar

genellikle onbir rekat olurdu. Gndz oniki rekat klmalarnn nedeni -bize gre- vilir vaktinin brakt boluu kapatmak iindir.37 Nitekim o bu konuda kendileri yle buyurmulardr: Akam n;maz, gndzn vitridir. Gece kldn?, namazn son rekatn vitir yapn (tek rt'k'at olarak klm)!3K Baka bir hadiste de "Geceleyin kldnz namazn sonunu vitir ynpjn!"39 buyurmulardr. Yine ayn konu le alakal olarak "Gece namaz ikier ikier klnr. Sahal namaz iyice yaklatnda tek rekallik vitir kln!"40 buyurmulardr. Bize aktarlan yaygn uygulamaya gre selef klmadan yattklar vitir namazms, sabah namazndan nce klarlard. Vitir namazm, sabah namazndan sonraya braktklar vki deildir. Bulr ile Mslim Hz. ie'nin bu konu ile ilgili yle dediini kaydetmilerdir: Ben Allah RasRi'nun duba (kuluk) namaz kldn grmedim. Ancak ben klyorum, Hz. Peygamber'in bir ameli yapmak istedii halde terketmesi insanlarn da ayn ameli yapmalarndan ve bu yzden de zerlerine farz klnmasndan korktuu iindir.41 Yine Bulr ve Mslim'in Sahh'lerinde Allah Rasl'nn, Eb Hreyre ile Ebu'd-Derd'ya "iki rekat kuluk namaz klmalarn tavsiye ettii"ne dair hadisler bulunmaktadr. Ancak baz alimler Hz. Peygamber'in Mekke'nin fethi gn kldklar sekiz rekathk namaz duh-Kuluk namaz olarak tanmlamlardr.42 Dier slm alimleri ise bu konuda yle demilerdir: "Allah Raslii Fetih Gn1 nn dnda kuluk namaz dye bir namaz kl-manaslardr. Buradan da Hz. Peygamber'in bu namaz fethin myesser olmasndan dolay kld anlalmaktadr. Bu olaydan sonra mislnanlar herhangi bir lkeyi veya kenti fethettiklerinde, slam'n (komutan ve mslm ani arn daresi)'nin Allah'a kr niyetiyle sekiz rek'at namaz klmas mstehab klnm ve bu namazn adna da fetih namaz' denilmitir". Allah Rasl'ne uymakta dikkate alnmas gereken tek ge, yaplan eylemin amal olup olmaddr. Belirli bir ama tamayan eylemlerinde kendisine ittiba gerekmez. Hz. Peygamber'in Fetih Gn kldklar namaz, zamana bal olarak klnm deildir. ayet burada vakit kasdedilm olsayd Raslllah onu her gn ya da hi deilse ou gnler klarlard. Nitekim sabah namaznn ki rekathk snnetini her gn muntazaman eda ederlerdi. Ayn ekilde lenin farzndan nce iki veya drl sonra da iki rekat klarlar. Bu iki rekathk snneti klmadklarnda, genellikle ikindi namazndan sonra kaza ederlerdi. Hz. Peygamberle sahabesi Haybcr sava srasnda4 uyuyakalp kalkamadklar bir sabah namazn gnein douundan sonra iki rekat snnet ve iki rekat da farz olmak zere kaza etmiler ve orada bulunan hi kimse de bu zamanda namaz klmann daimi bir snnet olduunu sylememiti; nk onlar bu namaz yalnzca kardklar sabah namaznn kazas olarak klmlard.

Bunun gibi yine Hz. Peygamberle ashab Hendek savann yapld gnlerde de baz ikindi namazlarn geirmilerdi. Bunlar da gne batp akam namaznn vakti girdiinde kaza etmilerdir. 44 Yine Raslllah ile sahabesi le namazlarn45 (le ile ikindi) nemli bir gerekeden tr geirdikleri zaman, gnein batndan sonra bunlar srasyla (le-ikindi-akam) klarlard. Buna ahit olanlar da dierleri gbi akamla yats arasnda on bir rck'al namaz klmann mstehab olduunu sylemilerdir; nk kldklar namaz mstehab bir namaz deil, yalnzca gndz, ok nemli nedenlerden dolay karlan namazlarn bir kazas idi. Allah elisinin akamla yats namaz arasnda herhangi bir namaz kldklar nakledilmemitir. Kur'n- Kerim'de geen "nietejlcyl" (Mzemmil, 73/6) ifadesine gelince; bu kavram alimlerin ouna gre, "bir insann bir sre uyuduktan sonra geceleyin kalkmas" anlamna gelir. Bununla iiade edilen zaman dilimi kesinlikle gecenin evveli deildir. Bu gr bizce de dorudur; nk Rasillah (s.a) gece namazn bu ekilde klarlard. Allah Rasl'nn uyuduktan sonra geceleyin kalkp kldklar namazn yats namaz olmad konusunda tevatr derecesine varan hadisler nakledilmitir.46 RaslIIah'n yeme ime, giyim kuamdaki uygulamasna gelince: Yemek konusunda mkilat karmaz, ne bulurlarsa onu yerlerdi. Giyimdeki uygulamas ise, bulunduu kent sakinlerinin yadrgamad ve holand giyim biimini tercih eder, ona gre giyinirlerdi. Giyerken insanlarn kendisinden kamasn, kendisini yadrgamasn deil, onlarn beenisini kazanmay yelerlerdi; nk Allah bu konuda kendisine serbesti ve kolaylk tanmt. O da bu kolayl en iyi ekilde kullanrd. Hurma, arpa ekmei, kuru ve ya meyveler, yeil sebze, kavun ve karpuz ile acur ve hyar gibi bitkilerden bulabildiklerini yerdi Giyimde genellikle Yemen tarzn tercih ederlerdi. Bunun da sebebi o dnemde Yemen yresinin giyim kuam ve yeme ime tarznn son derece sade ve kolay olmasayd. Yoksa sadece Yemen elbisesi giyip baka yrelere ait elbise ve yiyecekleri kullanmama gibi bir durumlar yoktu. Szgelii genellikle buday, pirin vb. tahllarla zm, nar ve benzeri meyveler yetitirilen ve giyim kuam tarz da Yemen yresinden farkl olan bir lkenin insanlarna, Peygamber'e ttiba adna o yrenin geleneine aykr decek tarm, ekip bime, yeme ime ve giyim kuam biimleri dayatlamaz; nk byle bir dayatma onlara glk kartma ve onlar kmaza srkleme ' anlam tar. Burada anlalan gerek, Allah Raslne uymada dikkate alnmas gereken esasn niyet ve kast olduudur. (Fiiller niyet ve amaca gre deerlendirilir.) Nitekim bizzat Hz. Peygamber "Ameller niyetlere gredir. Herkese niyet ettii vardr." buyurmulardr, 47 Sahabenin nde gelen isimleri ve byk ounluu da bu dorultuda hareket etmilerdir; ki en doru ve sahih yol da budur. Sahabenin nemli isimleri arasnda ad geen bn mer (r.a) ise Allah elisinin namaz kldklar yerde namaz klarken, onun kld yerde klm olmaktan baka bir ama gtmem iti. O, Raslllah nerede namaz klm, nerede konaklam, bildii ve grd herhangi bir hareketi nerede yapmsa, srf onu takld amacyla ayn eylemleri, ayn zaman ve mekanlarda yapmay tercih etmiti; zira onun snnet ve Rasl'e uyma anlay byle idi. Oysa

Allah Rasl o yerlerde ve o zamanlarda namaz klarken, konaklarken veya herhangi bir eylemde bulunurken zel bir ama gtmemi sadece normal koullar altnda yapmas gereken eylerin yaplmas o zaman ve mekanlara denk gelmiti. Halbuki dier sahabilerden hibirisi, peygamberin hicret esnasnda gn gizlendii -Kur'an'da da adndan sz edilen- maaraya ne ziyaret ve ne de namaz klma amacyla gitmilerdir. Allah Rasl, yol arkada Eb Bckr ile birlikte kaldklar gn boyunca be vakit namazlarn orada klm olsalar bile ashab oraya gidip gelmeyi ve orada namaz klmay snnet olarak kabul etmemilerdir. Sahabe, Allah Rasl'nn peygamberlik gelmezden nceki uzlet gnlerinde genellikle ekildii, bildikleryle ibadet ettii ve ilk vahyin kendisine geldii Hira maarasn da bu amala ziyaret etmezlerdi. Raslllah (s.a) hicretten sonra yaklak on ksur yl ikamet ettii Medine'den ashabiyla birlikte ziyaret iin ka kez Mekke'ye gittikleri halde ne kendileri ne de sahabesi Hira maarasna uramamlardr.42[42]

Allah Rasl'nn Hacc

Raslllah tavaf srasnda Ka'be'nin Yemen kesini (Rkn-i Ye-mn) selamlar, mmeyn ynlerini ise selamlamazlard; nk bu ikisi, Hz. brahim'in att temeller zerine ykseltil m em itir. Hacer-i Esved'i hem selamlar hem de perlerdi. Yemen kesini selamlar, ama pmezlerdi. Bunun yamsra Hz. brahim'in makamnda namaz klar, fakat burasn ne selamlar ne de perlerdi. Btn bunlar, Rkn-i Ycmn'nin dnda Ka'be'nin rtsne dokunmam, el ve yz srmenin, Hacer-i Esvcd'den (siyah ta) baka eyleri pmenin snnet olmadna iaret eder. Bunun gibi Raslllah'lan bu konuda nakledilen haberler, hac veya umre uasnda brahim'in makamnn selamlanp plmesinin de snnet olmadna delalet eder. Bu mekanlar, bizzat Ka'be'nin kendisi ve yanibanda bulunan Makm- brahim'inde olsa, buralarda Allah Rasl'nn (amal olarak) yapmad bir hareketi yapmak snnet olmad gibi ona ittiba anlam da tamaz. Srf Ka'bc deil, tm nescidierin hrmete layk olduunu biliyoruz. Ama phesiz hibirinin saygnl Ka'be'ninki gibi deildir. am'da varolduu sylenen Makm- brahim ile baka blgelerdeki -brahim'e ve dier peygamberlere ait- makamlarn hibiri Allah'n "Siz de brahim'in makamndan bir namaz yeri edinin!" (Bakara, 2/125) ayetinde zikrettii makam gibi deildir. Buna gre, Makm- brahim dndaki makamlara, dier trbe ve ziyaret mahallerine hac niyetiyle gidilip dokunulmaz (el-yz srlmez), peygamberlerin makamlarndan hibiri plmez; mescid, kaya vb. peygamberlerin makam olarak bilinen yerlerine namaz yeri olarak seilir. Namaz yeri olarak yalnzca bu ayette geen Makm- brahim seilebilir. Bunun gibi yeryznde, Hacer-i Esvcd'in dnda hibir ey de ibadet veya snnet niyetiyle plenez.
42[42]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 305-329.

Yine Raslllah (s.a) hac mevsiminde veya baka zamanlarda bulunduu Mekke'de Mcscid-i Haram'n dndaki mescidlerdc namaz klmam, hac iin gezilmesi, durulmas gereken Min, Mzdelife ve Arafat gibi mekanlarn hibirine de ibadet niyetiyle gitmemilerdir. Bundan dolay mmetin nde gelen alimleri, Mescid-i Haram'n dndaki mescidlerc kutsallk atfederek buralarda zellikle namaz klmay mstehab grmemi ve Allah Rasl'nn amal olarak gittii mekanlarn dndaki yerlere ibadet kasdyla gidilmesini ho karlamami/lardr. Dier peygamberlerin eserleri le Rasliillah'n ve Mslman ilim adamlarnn uygulamalar! bu ekilde olduuna gre mezarlar mcscd edinip de Allah'n elisi (s.a) tarafndan "lanetle anlan ve kyamet gnnde insanlarn en ktleri olarak tanmlanan" kimselerin durumunu artk siz dnn. slm dini namaz iin mescidlerin dnda yeryznde zel bir yer belirlememitir. Hac ibadetinin yerine getirildii -Mcscid-i Haram'n dndaki- mekanlar namaz klmak iin deil yalnzca mensiklerin yaplmas amacyla belirlenmitir. Szgelii Arafat'a zg bir namaz yoktur. Hz. Peygamber (s.a) hutbe okumu ardndan le ve ikindi namazlarn klmlar ve namazdan sonra da Arafat'a karak vakfe yapmlardr. Arafat, Mzdelife, Tak'n yan, Sala ve Mcrve, Cemreler aras, eytan talama vb. zaman ve mekanlarda Allah' anmak ve dua etmek de bunun gibidir. Bu mekanlar da namaz iin deil yalnzca bu tr ibadetler in belirlenmitir. Mescidlerle hac ibadetlerinin yapld yerlerin dndaki mekanlara gelince, bunlarn hibiri namaz, zikir ve dua iin belirlenmez; nk mslman namaz vakti nerede gelirse, -nehyedilen mekan ve zamanlarn dnda- orada klar, Allah' zikreder ve hibir yeri belirlemeden kolayna gelen yerde duasn eder. Btn bu anlatlanlardan sonra ehitlikler salih kimselerin medfun bulunduu trbeleri ve yeryznn buna benzer belirli mekanlarm ibadet yeri edinen mslman bundan menedilir; tpk mezarlkta namaz-klmaktan menedildii gibi. Cenaze zerine klman namazda olduu gibi bir mslmann l kardeine dua etmesi, ona ve dier tm mslmanlara istifar dileyip selam vermesi ise bu yasaklamann dnda tutulmutur. Bir kimse cenaze namaz cinsinden bir ibadet gereince bir mii'min kardeinin mezarn ziyaret ettiinde, biraz nce deindiimiz fiilleri yapar ve bunda herhangi bir saknca yoktur. Kardei iin baka yerlerde nasl dua ediyorsa mezarn ziyaret ettii srada da ayn ama ve niyetle dua edebilir.43[43]

Akabe Biat

Bu anlattklarmzn benzerlerinden biri de Ensar'n Akabe gecesi, Cemre-i Akabe'nin arkasna den yerde Allah Raslnc biat etmeleridir; nk buras Vlin'ya olduka yakn ve ierisinde bulunan insanlar gizleyebilme zelliine sahip, olduka korunakl bir mekandr. Ensar'dan yetmi kadar kii, mrik kavimleri ile birlikte hac iin Mekke'ye gelmi bulunuyorlard. Nitekim insanlar slam'dan sonra olduu gibi cahiliye dneminde de srekli Mekke'ye gidip kendi inanlarna gre hac ibadetini yapyorlard. Bu yetmi kii de kendi kavimleri ile birlikte hac
43[43]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 329-331.

etmek zere Min'ya gelmilerdi. Batm yapld mekana (Akabe Vadisi) de faziletinden dolay deil srf insanlardan gizlenebilme olana tandndan dolay gitmilerdir. Bu nedenledir ki Raslllah le sahabesi bilahare hac iin oraya gittiklerinde, bu vadiyi ziyaret etmemilerdir. Daha sonra buraya bir mescd yaplmsa da bu Raslllah ve ashabndan sonra olmutur. Nitekim Mekke ve evresinde Mescd- Haram dndaki mesddlerin tamam sonradan yaplmtr. Allah elisinin yaad dnemde hibiri mevcut deildi. Ne ki Raslllah (s.a) buras hakknda48 "Mna, ovadan geenler iin bir geniliktir." buyurmulardr. Bu nedenle de mslmanlar genellikle hac farizasn yerine getirirken burada konaklarlar. Mslmanlar ayrca hem Mina'da hem de baka yerlerde namaz klarlard. Hz. Peygamber'den sonra gelen halifeleri de ayn uygulamay yapmlardr. Haclar Mina'da dier mekanlardan daha fazla toplanr ve dururlar. Burada en az drt gn ikamet etmektedirler. Nitekim Raslllah (s.a) ile Eb Bekr ve mer (r.a) Mina'da ve daha baka yerlerde insanlarla birlikte namaz klarlard. Raslllah ve ad geen halifeleri Mina, Arafat ve Mzdeli-fe'de namaz ksaltr, le ile ikindiyi Arafat'ta, akam ile yatsy Mzdelifc'de birletirerek klarlard. Namazlarn Mekke'de oturan mslmanlarla birlikte kldklar gibi, dardan gelenlerle de klarlard. Ama istisnasz hepsi,"hac farizasn eda ettikleri bu mekanlarda namazlarn ksaltrlar ve yine hepsi Arafat ve Mzdelife'de toplanrlard. slm ulemas Mckkelilerle civar kentlerden gelenlerin hac srasnda, bu mekanlarda namazlarn ksaltp ksaltmayacaklar konusunda ihtilafa dmlerdir. Kimisi "Namaz ksaltamaz ve birka vakti birletiremezler!" demitir; ki imam Ahmed ile f taraftarlar bu gr savunanlardandr. Eb Hanfe'nin dedii gibi kimisi de "Bu blgelerde ikamet eden mslmanlar namazlarn ksaltmaz, ama birka vakti biraraya getirerek klabilirler." demitir. Ahmed ve f'in taraftarlarndan bazlar da Eb Ha-nfe'ye katlmlardr, imam Mlik, bn Uyeyne, shak b. Rhye, Ahmed ve dier mezheb mamlarnn taraftarlar da "Hem namaz ksaltr, hem de cem' ederler (birletirirler)" demilerdir. Bunlarn doru olan kukusuz bu son grtr; nk Mekke sakinleri Raslllah'm arkasnda da byle yapmlard. O zaman ne Raslllah ne Eb Bekr ve ne de mer Mna'da olsun Arafat ya da Mzdelife'de olsun arkalarnda namaz klan Mekkelilere, "Ey Mekkeliler! Siz namazlarnz tamamlayn! nk biz seferiyiz!" dememilerdir. Ancak Hz. mer'in bir keresinde Mekke inde namaz klarken arkasndaki Mekkelilere byle syledii rivayet edilmitir.49 Ayn haber Eb Davud'un Snen me Allah Rasl'nden nakledilmektedir. 50 Buna gre Hz. Peygamber Mekke'nin fethi savanda, Mekke ierisinde namaz kld srada, ardndaki Mekkeliler byle demilerdir. Bizce bu konudaki en salam gr, "er' llere gre yolcu saylan herkesin namazn ksaltmasnn meruluu"nu savunan grtr; velev ki yolculuu habercilik veya elilik niyeti ile ve de ksa olsun. nk Arafat Mekke'den fazla uzak bir yerde deildir. Yaklak drt fersah, yani yirmki veya yirmi kilometre uzaktrlar. Ne Raslllah, ne de halifeleri Mekke'de bayram namaz klmamlardr. Matta hibir yolculuklarnda bayram ve cuma namaz klmamilardr. Hutbeden sonra iki rekat cuma namaz

kldklar da vki deildir. Yolculuk sirasmda baka gnlerde kldklar gibi cuma gn de yalnzca iki rekat klmlardr. Bunun gibi Arafat'la da, dier gnlerde olduu gibi le ve ikindi namazlarn mslmanlarla birlikte iki rekat olarak klmlard. Allah Rasl'nn yolculuk esnasnda Cuma gn kldklar iki rekathk namazda aktan (cehri) okuduklar da nakledilmi deildir. Selef ulemasnn byk ounluu ile drt mezheb imamnn ve dier alimlerin ounun zerinde birletii en doru gr, yolcunun gerek cuma gerekse de bayram namazn klmayaca ynndedir. Nitekim kendilerinin de ou yolculuk srasnda bayram namazn klmyorlard. mam Mlik , Eb Hanife ve Al-med'den bu konuda gelen ki rivayetten birisi bu gr iermektedir, ki bizce de doru olan budur; nk Raslllah (s.a) ile halifeleri yerleik (mukm) olmann dnda yolculuk ve benzeri durumlarda bayram namazm klmamlardr. Bayram na-mazm, yalnzca devlet bakannn veya vekilinin nclnde ve geni bir alanda klmlard. Mslmanlar nlerinde darecileri olduu halde hep birlikte, kentin yaknlarnda bulunan geni bir alana toplanarak bayram namazn eda ederlerdi. Genellikle cuma namazlar da ayn minval zere klnrd. Mslmanlarn hibiri o dnemde bayram ve cuma namazlarn kendi kabilelerine ait mcscidlerdc ve evlerinde klmazlard. Yine o dnem mslmanlandan hibiri ne Allah Rasl'nn hayalnda, ne de onun ardndan gelen halifeler dneminde kurban bayram namazn Mekke'de klmamtr. Onlarn bayram Me'a-i Haram'daki vazifeleri yerine getirilip, Cemret'lAka-be'yi taladktan sonra Mina'da idi. Bayram namazn burada dier kentlerde nasl klmyorsa ylece klarlard. eytanlar talar ve arkasndan kurbanlarn keserlerdi. Dier lkelerde yaayan mslmanlar ise nce bayram namazlarn eda eder, ardndan kurbanlarn keserler. Raslllah Mina'daki bu grevleri yerine getirdikten soma el-Muhassab denen mntkaya inerek konaklarlard. Sahabe burada konaklamann snnet olup olmad hususunda ihtilaf etmiler ve Allah Rasl'nn buraya hangi amala konaklad hususunda kesin bir kanya varamamlardr. Acaba burada konaklamak gerekli miydi; yoksa Hz. Peygamber oray yola kmak daha kolay olduu iin mi tercih etmilerdi? Buras kesin olarak bilinemiyor. Bu durum bile, Rasl'e ittba konusunda sahabe ile dier selefin dikkate aldklar tek unsurun niyet ve ama olduunu bahbana ortaya koymaktadr. Hz. Peygamber kaza umresi iin geldiklerinde Mekke henz fethedlmemiti ve mriklerin elinde bulunuyordu. Kuaygn dana ekilen mrikler mslmanlar hakknda "Yesrib'in (Medne) hummasndan gsz dm bir topluluk geliyor!" diye szl satamada bulundular. Raslllah da bu srada Merve tepesinde oturmu onlara bakyordu. Bu szleri zerine ashabna, mriklere celadet ve metanetlerini gstermek iin, tavafn avtmda remi yapmalarn, yani omuzlarn silkeleyerek hareketli ve diri yrmelerini emretmilerdir.31 Hatta byle yapanlara dua ettii dahi rivayet edilmektedir. Ama iki rkn arasnda remi yapmamlardr; nk mrikler m'minleri o taraftan gremi-yorlard. Buradaki remlin amac o srada mriklere kar bir tr mcadele (cihad) vermekti. lk a mslman alimlerinden kimisi artk remi yapmann hac ibadeti iin bir vecbe olmadn sylemilerdir; nk remlin yapld amacn gerekesi ortadan kalkmtr. Ancak Buhn'nin 5n/;f/i'inde bu konuyla ilgili olarak u hadis kaydedilmitir:

Raslllah ile ashab hac ettiklerinde Hacer'l-Esved'de balayp bitmek zere rem] yapar ve reml'lerini iki rkn arasnda tamamlarlard. 52 Bu durum sadece Raslliah'n kaza umresine mahsus deildir. Nitekim Allah Rasl tamamen gvenlik ierisinde yaplan Veda haccinda da remi yapmlardr. Bu srada kendisiyle birlikte hac yapanlar arasnda m'min olmayan kimse yoktu. Bu da gsterir ki tavaf esnasnda remi yapmak, hacem snnetlerinden-dir. Rasillah bunu balangta cihad maksadyla yapmlard; ama daha sonra Hcer sa'yi ile ilgili haberde olduu gibi haccn gereklerinden oldu. Cemrelerin talanmas ve kurban ile ilgili olarak da ayn ey rivayet edilmiti. Bu tr eylemler balangta belirli bir ama iin yaplmtr. Bilahare Allah hac ibadeti iin yerine getirilmesi gereken bir grev (mensek) ve ibadet olarak eriatlatrld. Bu ve benzeri eylemler ancak yce Allah'n eriat olarak koyup emretmesi halinde ibadet ve mensek nitelii kazanr. Aksi takdirde Allah'n eriat olarak belirlemedii hibir eylemi, hi kimse meru klamaz; yani Allah adna hi kimse eriat koyma yetkisine sahip deildir. Mesela hi kimse kp da "Falan yerin veya kayann Ka'be gibi tavaf edilmesini ya da Allah'n Ma-km- brahim'i namaz yeri edinmeyi emrettii gibi ben de M-s ile sa'nn makamlarn namaz klma yeri edinilmesini meru klyorum/eriatlatmyorum " Bu balamda ve bu anlamda sylediklerinin hibir kymet-i harbiyesi yoktur; nk Allah Tel ayan ve fullerden ibadet veya ahkam olarak belirlenmesi gerekenleri gerekeleriyle belirlemi ve bildirmitir. Herhangi birinin kp kyas yoluyla kendince birtakm eylemler ve hkmler belirlemesi ibadet haline getirmesi imkanszdr. Allah kimseye byle bir hak vermemitir. Hi kimsenin Allah'n koyduu hkm ve ibadetler zerinde belirleme vb. yntemler ile oynama hakk yoktur, Allah Tcl da birtakm eylemleri birtakm unsurlara insanlarn nerilen dorultusunda balamaz. O kendince belirlenmesi gereken bir ibadet ve eylemi yine belirlenmesi gereken bir zaman ve mekana has klmtr. Mesela Ka'be'yi hacc edilmek, evresinde tavaf yaplmak iin, Arafat' vakfe, Cemreleri ise talanmak iin belirlemitir. Bunun gibi kimi aylan da haram aylar olarak belirlemi ve bunlarda savamay yasaklam, Ramazan' ise oru tutmak iin belirlemitir...44[44]

Hz. Muhammed le brahimin Halil Olma Durumlar

Hz. brahim ile Hz. Muhammed Allah'n dostu anlamna gelen halhllah niteliine sahip iki peygamberdir. Mslim'in Sahli"n-de Raslullah'n bu konuda "Allah brahim'i hall (dost) edindii gibi beni de dost edindi."*3 buyurduklar kaydedilmitir. Yine ayn kaynakta Rasillah kendisine hayru'l-beriyye * diye hitap eden birine "O dediin kii brahim'dir." 54 buyururlar. Aslnda Hz. ibrahim (s.a) Hz. Muhammed'den sonraki en stn insandr. Raslullah'n buradaki "O dediin kii brahim'dir!" buyurmas alak gnlllnn gstergesidir; nk bir baka hadiste "Ben Adem'in ocuklarnn (insanolunun) efen-disiyim, bununla vnyorum. Kyamette Hz. Adem'in dnda btn peygamberler benim sancam
44[44]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 332-336.

altnda toplanacaktr, ki bununla da vnyorum." 55 buyurmaktadrlar. Bu ve benzeri birok nass, Raslllah'm mahlukatn en stn Allah Tel katnda insanlarn en kerametlisi olduunu aklamaktadrlar. Kald ki brahim, Cenb- Hakk'n da buyurduu gibi insanln ve tevhid dininin imamdr. Nitekim Allah Tel onun hakknda "Ben seni insanlara imam yapacam." (Bakara, 2/124) buyurmaktadr. te yandan yce Allah yine Hz. brahim'in mmet, yani nc olduunu bildirmektedir. "brahim; Allah'a itaat eden, O'nu birleyen bir mmet (bir lider) idi". (Nahl, 16/120) Yce Allah, yeryznde Beyt'inin (Ka'be) yerini Hz. brahim'e hazrlatt ve insanlar hacc iin ona armasn emretti. Yine onun dili zere Harem'i mahrem bir yer kld. Harem'in yaplnda olu Hz. smail de onunla birlikte almtr. smail kurban edilmesi buyurulduunda bu ilahi buyrua teslimiyet gstermi, sknt ve imtihana sabretrniti. Nitekim biz konuyu baka bir yerde etrafl bir ekilde anlatmtk. '"Halkn/ytrntlmlann en hayrls" anlamnda dikili talar (putlar) ve kendisi dndaki varlklar adna kurban kesilmesini kesinlikle haram klmtr. Bunun gibi kurban ya da baka bir hayvann Allah'tan bakasnn ismini zikrederek boazlanmas da yasaklanmtr. Bir hayvan kurban olarak deil sadece eti iin kesilse bile zerine Allah'tan baka bir varln ad anlmaz. Anlmas halinde eti haram olur. Raslllah (s.a) Allah'tan bakas adna kurban kesenlere lanet etmiler57 ve Arab mriklerinin adetlerinden olan cinler adna hayvan boazlanmasn da yasaklamlardr.58 Bu konuda baka yerlerde gelen ayet ve hadislerin de iaret ettii gibi kendi ad zikredilmeden kesilen hayvann etini Allah mutlak anlamda haram klmtr. Nitekim Allah Tel Rasl'ne "Rabb'in iin namaz ki! ve kan akt!" (Kevser, 108/2) buyurmutur. te yandan Hz. Hail de; "Benim namazm, ibadetim, yaamm ve lmm hep alemlerin rabbi Allah iindir!" demiti. (En'm, 6/162) Hz. brahim ayn eyi Beyt'in temelleri ykseltilirken olu smail ile birlikte de sylemi ve yle dua etmilerdi: Rabbimiz! Eylemimizi bizden kabul buyur! Kukusuz sen iitensin, bilensin! Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlar yap! Soyumuzdan da sana teslim olan bir mmet kar! Ve bize ibadet yerlerimizi de gster! (2/127-128) Buradaki mensik kavram hacla ilgili badetlerin tmn kapsar. Yce Allah bu konuda yle buyurmaktadr: Bez her mmete, usulne gre ibadet ettikleri bir ibadet yolu yaptk. (Hacc, 22/67)

Hiz her mmet iin, AIah'm kendilerine rzk olarak verdii hayvanlar boazlanrken onlarn zerine O'nun adn ansnlar diye bir mabed yapmzdr. (Hacc, 22/34) Onlarn ne etleri, ne de kanlar Allah'a ulamaz. O'na ancak sizin takvanz ular. (Hacc, 22/37) Kim Allah'n iaretlerini tazim ederse, kukusuz bu kalblerinin takvasndandir. (Hacc, 22/32) Btn bu fiillerin yaplmasndaki ama kalblerin Allah iin takvalanm olmasdr. Bu da, tm kulluk devlerini bakas iin deil yalnzca O'nun adna yapmasdr. Sadece O'nun nnde arz- ubudiyet edilmeli ve alcalmmahdr. Burada kulluk kavramyla anlatlmak istenen mana ihls, alak gnllk, sevginin son noktasna erimek ve btn bunlar yalnzca Allah adna yapmaktr. te brahim'in milleti denilirken ifade edilmek istenen anlam budur: Btn bu anlatlanlardan ortaya kan hakikat, temel ama kalplerin ibadet etmeleri ve takva ile dolmalardr. Nitekim Hz. Peygamber bu konuda yle buyurmaktadrlar: Bedende bir et paras vardr; ki o salkl olduunda bedende salkl. O bozuk olduunda beden de bozuk olur. Niyet ve kast (ama', her ikisi de kalbin eylemleridir. Bu nedenle de Allah Rasl'ne uyma da temel l olarak yalnzca bu ikisi dikkate alnmtr.45[45]

Allah Rasl'nn Kan Aldrmas (Hacamat)

Allah Rasl'nn kan aldrmasnn ve mslmanlara buyurmasnn espirisi de bu kabildendir. Konuyla ilgili bir hadiste yle buyur ulmaktadir: mmetimin ifas eydedir: Kan alma aleti ile vurmakta, bal erbeti imek ve atele dalamak. Ama ben atele dalamay istemem.60 Hacamattan (kan aldrma) maksat vcutta birikip de zarar veren fazla kann, eitli yntemlerle aktlmasdr. Allah elisinin ifa olan eylerden szederken kan aldrmaktan zellikle bahsetmesinin balca nedeni udur: Genellikle iklimi scak olan memleketlerde kan vcudun yzeyine kar ve bu kann fazla olan ksmnn kan aldrma yntemleri ile dar atlmas gerekir. Bu nedenle kan aldrma Hicaz ve benzeri scak iklimlerde, fazla ve scaklk nedeniyle bedenin yzeyine km olan kann vcuttan allma amacna dayanr. klimi souk olan lkelere gelince bu blgelerde kan bedenin yzeyine deil, damarlarn i eperlerine hcum eder ve bu yzden souk blgelerde kan aldrma operasyonu, belli baz kan damarlar yarlarak yaplr. Bunun byle olduu duyu organlar ve tecrbe le bilinmektedir. Souk mevsimlerde, d yzeyler sourken, scaklk ie doru ekilir; nk herey benzeri tarafndan ekilir. Szgelii hava souduunda yeryznde iiikili olduu varlklarla birlikte vcut da sour. Souk nedeniyle d
45[45]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 337-341.

yzeyde yaama ans kalmayan scaklk ie, derinlere doru ekilir. Bylelikle souk mevsimlerde gerek yeryznn gerekse de canl varlklarn vcutlarnn ii snr. Bu yzden k geldiinde canllar yerkabuunun derinliklerine ekilerek, mevsimi orada geirir. Scakln vcut erisinde ekilmesi nedeniyle k mevsiminde ve souk klimlerde yaz mevsimindekinden ve scak lkelerdekinden daha ok yemek yenir; nk scaklk yiyecei abucak yakarak vcudun kullanmna hazr hale getirir. Genelde k mevsimlerinde pnar sular, yer kabuunun i blgelerinin scak olmas nedeniyle lk olur. Kan da bunun gibi, souk mevsimde derinin yzeyinde souk, damar derinliklerinde ise scak olur. Bu iklimlerde ve mevsimlerde kan aldrlmas yarardan ok zarar verir. Yaz mevsiminde ve iklimi her zaman scak olan blgelerde, hem insan bedeninin hem de yerkabuunun ii deil, d yzeyi scak olur. Scakln d yzeye kmas nedeniyle, yazn yenilen besinler k mevsimindeki gibi kolay sindirilemez. Yerkabuunun derinliklerinin soumas nedeniyle, yerden fkran pnarlar, yazn ka oranla daha souk olur. Ayrca havann smmasyla, k mevsiminde topran derinliklerine ekilen canl varlklar, brt bcek yeryzne kmaya balar. Bu gibi scak iklimlerde yaayan insanlarn damarlarnn varlmasyla kan aldrmalar kendilerine bir yarar salamaz; hatla zararl olduunu bile syleyebiliriz. Bylesi yrelerde hacamat yntemiyle kan aldrmak daha yararldr. Raslllah'n szkonusu hadisinde geen, "mmetimin ifas" kavram, o dnemde kendi evresinde yaayan insanlara iaret imektedir. Ve bunlarn lamam, iklimi olduka scak olan Hicaz blgesinde yaamaktayd. Buna gre bu hadis, bu blgedeki ns-lmanlan ilgilendirmektedir. Ayn ekilde Hz. Peygamber hadislerinde "Dou le Bat cvasnda tek bir kble vardr." 6I ifadesini kullanmlardr.46[46]

Kble Meselesi

Gerekten de bu hadisin sylenildii srada mmetin kblesi o ekilde idi; nk msimanlar o zaman yalnzca Medine ve evresinde yayorlard. Kble ile ilgili son emir, Hicret'in 9. veya 10. ylnda, haccn farz klnmasndan sonra inmitir. O dnemde ibadet vakitleri sadece yre iin belirlenmiti: Medine, Necid, am.. Yemen fethedildiinde orada yaayan msimanlar iin de namaz ve dier ibadet zamanlan belirlendi. Onlar iin Yelemlem blgesi esas alnarak yapld. Daha sonra rak yresi iin de ayrca namazlarn ve dier ibadetlerin vakitleri tayin edildi. Her ayarlama ileminde yresel farkllklar dikkate alnd.

46[46]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 341-343.

Ftr Sadakasnn Belirlenmesi

Ftr sadakasnn, kk byk, kadn erkek tm msimanlar iin hurma ve arpadan bir lek olarak farz klnmas da bunun gibidir.62 Bu sadaka, bu biimi ile o zamanki Medineli mslmanlara farz klnmt; nk bu dnemde, yre halknn rettikleri tarmsal rnler genellikle hurma ve arpa idi. Ekonomik glerinin temel unsurlar bunlard. ayet ulemann nemli bir ounluu o dnemde ftr sadakasnn lsn belirlerken hurma ve arpay deil de pirin ve msr baz alp ftr sadakasnn baremini buna gre saptam olsalard, bu onlarn retim glerinin dna kma anlamna gelirdi. mam Ahmed'den gelen rivayetlerden biri bu yndedir. Bylesi bir belirleme olmakszn, hurma ve arpann dna klmasnn ftr sadakasnn lsn belirlemek iin yeterli olup olmayaca konusunda ihtilaf vardr.47[47]

Sahabenin Kulland Sava Malzemeleri

Sahabe savalarda oklarn halla yayma benzer uzun Arab yay ile atard. Allah Tei onlara o kadar lkeyi bununla fethettirdi. Baz selef alimlerinden, kafirlerin iaretlerine benzedii iin ranllarn kullandklar yaylarla ok atmann mekruh olduuna dair baz sahabe ve tabin szleri nakledilmitir; ama bilahare mslmanar bu tr yaylar kullanmaya, hem de oka kullanmaya baladlar. Yaplan cihadlarda bu yayn eskiden sahabenin kulland Arap yayndan daha yararl olduu ortaya kt. Ulemadan hibi-ris de bu yayn kullanlmasnda bir saknca grmedi; nk u ayet-i kerime ile bunu bizzat Kur'n nermektedir: Onlara kar, gcnz yettii kadar, kuvvet ve cihad iin zamann koullarnn gerekli kld balanp beslenen atlar (sava iin gerekli tm ara ve gereleri) hazrlayn! (Enfl, 8/60) Burada g kavramnn aklnda kuku yoktur. Kald ki o dnemde sahabenin elinde, szkonusu yaydan baka sava malzemesi yoktu. Onun yerine koyabilecekleri veya kullanabilecekleri baka bir araca sahip deillerdi. Burada o yay niin kullandklarna bakmak gerekir. Ondan baka yaylar olmad ve elleri mahkum olduu iin mi onu kullanmlard; yoksa kullanmalarnn zel bir anlam m vard? ranllar'm kullandklar yayla ok atmay sakncal gren alimler gerektiren bir nedenden tr m, yoksa kafirlere zg alametlerden olup da kullanlmas halinde kafirlere benzeme tehlikesi bulunduundan dolay m sakncal
47[47]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 343-344.

grmlerdir? Bu una benzer: Bir mslmann, yahudi ve hristiyan kafirlerin giydikleri san ve mavi apkay giymesi, onlara benzeme durumu olduu iin yasaklanmtr. Benzeme tehlikesinin szkonusu olmad herhangi bir giysinin giyilmesinde ise bir saknca yoktur. Mslmanlara bulunduklar ortamda sadece kafirlere zg giyim biimlerini kullanmalar yasaklanmtr. Der mslmanlarn giyim tarzlarn almalarnda ise herhangi bir saknca yoktur. Geri mam Ahmed ve dier baz alimler zalimlerle yardaklarna benzeme esi tamas nedeniyle siyah elbise giymeyi pek ho grmemiler; hatta zulme destek olabilecei korkusuyla bu tr giysilerin satn dahi sakncal bulmulardr. Byle bir sakncann szkonusu olmad herhangi bir giysinin giyilmesinde ise bir yasaklama szkonusu deildir.48[48]

Harac Arazilerin Satlmas

Satn alan mslmann deyecei para ile, cizye vergisi vermek zorunda olan zmmiye benzeyeceinden ayn ekilde sahabe ve tabin hara arazilerinin satlmasn uygun grmemiler. Zira hara slam hukukuna gre topran yergisidir. Parasz olsa bu kez de dier mslmanlann o topraklardaki haklarn gasbederek kardelerine zulmetmi durumuna decektir. te yandan kimi alimler de vakf niteliinde olduu iin hara arazilerinin satn alnmasnda bir saknca grmemilerdir nk vakf olan gayr-i menkullerin satlmasnn yasaklanmas, sat ileminin szkonusu tanmazn vakflk niteliini ortadan kaldrmasndan dolay idi. Bu nedenle vakf ne satlabilir, ne satn alnabilir, ne balanabilir ve ne de miras braklabilir. Hara arazisi ise btn alimlerin ittifak ile bir bakasna miras braklabilir ve balanmasnda da bir saknca yoktur. Byle bir araziyi hibe yoluyla alan kii, para ile saln alan gibi deerlendirilir ve kendisine verilen miktarn bedelini der. Vakfn satnda ve satn alnmasnda olduu gibi, kullanmaya hak kazanmak iin hara arazisinin saln alnmasnda da herhangi bir saknca yoktur. Nedense ou fkh bu konuda hataya dmtr. Nedeni de szkonusu arazinin, vakf niteliinde bulunduundan dolay satlmasnn ve saln alnmasnn sakncal olduunu sanmalardr; yani, hara arazisini, vakf arazisine benzetmeleridir. nk onlar vakf arazisinin satlmasnn sakncal olduuna dair rivayetlerin hara arazisi ile ilgili olduunu sanmlardr. Hz. mer hara arazisini -mcahidcrle dier mslmanlar arasnda- taksim edilmeyen fey' cinsinden bir ganimet olarak tanmlamtr. Buna gre bu tr araziler vakf niteliindedir. Hara arazisinin satlmas ve satn alnmas belki de bu anlamda sakncal grlmtr. Bu grteki alimler meseleyi gerei gibi irdeleyip zerinde yeterince dnmemiler, stnkr bir anlayla deerlendirmi ve yargya varmlardr. Bu nedenle de bu tr bir satn ve aln, vakf ve benzeri arazilerin satlmas ve satn alnmas gibi yasak olmadn farkedememlerdir. Halbuki bu tr arazilerde araziyi kullanan kii sattan nce ve sonra demesi gereken mebla, belirli bir l
48[48]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 344-345.

dahilinde hak sahibine der. Bu da satld zaman vakfeden kiinin tasarrufundan kp satn alana intikal eden evin durumu gibi deildir. Bundan daha artc olan da, bir grup ilim adamnn ileri srdkleri "Mekke'nin drtte birinin satlmas, satn alnmas, burasnn zor kullanlarak fethedilmesi nedeniyle sakncal grlmtr. Ayn nedenden lr bu drtle birlik miktar taksim de edilemez." grdr. Oysa bunlar dier tm alimlerle birlikte "Zor kullanlarak fethedilen ve fey' diye tanmlanan topraklarn yre sakinlerine satlmas caizdir. Hara arazisi ise yalnzca o yrede ikamet etsin etmesin yapan her mslmana satlabilir." demilerdir. Eer Mekke, mslmanlann topra olarak belirlenmi, byle olduu herkee bilinmi ve topraklan iin belirli bir hara bedeli konulmusa bu topraklarn orada oluranlara satlmasn imkansz klan hibir neden yoktur. erisinde oturulduu, mslmanlann elindeki tarm arazilerinin taksim edilmeyeceini, o topraklar zerine belirli bir hara bedeli konulamayaca gr nasl kabul edilebilir? Kimileri, buna dayanarak Mekke'nin zorla deil, barl yollardan fcthcdildiini dahi sylemitir. Kald ki Mekke'nin sulh yoluyla ile deil zor kullanlarak fet-hedildii hususunda hi kimsenin kukusu yoktur; nk bu konuda gelen hadisler tevatr derecesindedir. Ne ki Raslllah fs.a) savaa katlanlar dnda halkn tamamn serbest brakmlar; ocuklarn ve kadnlarn esir mallarn ve mlklerini ganimet olarak almamlardr. Bu nedenle onlara "serbest braklanlar" (tulek) denilir. Ahmed ve seleften dier alimler bunun nedeni olarak Mekke'nin drtte birlik blmn satlmasnn ve satn alnmasnn sakncal bulunmasnn nedeni olarak burasnn mriklerle m'minler arasnda ortak olduu halde zor kullanlarak fethedilmi olmasn gstermiler ve delil olarak da u ayeti getirmilerdir: ...Gerek yerli gerekse de dardan gelen btn insanlar iin ibadet yeri yaptmz Mescid-i Haram'dan insanlar geri evirenler... (Hacc, 22/25) Bu nedensellik (illet) yalnzca Mekke'ye zg bir ayrcalktr; nk Allah Tela tm inananlara imkanlar olduu takdirde buray ziyaret etmelerini farz klmtr. Yine burann imarn bir eriat ilkesi haline getirmi, mlkiyetini ise btn inanan kullan arasnda ortak yapmtr. Nitekim ayette "gerek yerli gerekse de dardan gelen insanlar" ifadesi kullanlmtr. Bu nedenle Mina ve hac ibadetinin yerine getirildii dier mekanlarla -mescidler gibi- mslmanlann birlikte kullanmak durumunda olduklar teki yerler, konumlan ve kullanm alanlar baka bireye evrilinceye dek bu niteliktedirler. Mekke'nin kendisi de bu nitelikte olmaya, dier kent ve mekanlara oranla daha layktr. Bunun gibi Mekke'de konut sahibi olan bir insan gereksinim duyduu srece, kendi konutunu kullanmaya en fazla hak sahibi olan kiidir. Ama onun kullanma gereksinimi yoksa hibir karlk gzetmeksizin kullanmn dier haclara verir. Mekke'de bulunan konut ve arazilerin kiraya verilmesi ve drtte birlik blmnn satlmas ile ilgili olarak farkl gr ileri srlmtr:

Bir gre gre buradaki arazi ve konutlarn satlmas veya kiraya verilmesi caiz deildir. Dier bir gre greyse kiralanmas da satlmas da caizdir. Bizce doru olan drtte birinin satlmasnn caiz olduudur; ancak kiraya verilmesi caiz deildir. Raslllah ve sahabeden gelen haberler de buna iaret etmektedir. Sahabe ellerinde bulunan tanmazlar devren satarlard; devren satlan mlkler ise miras braklabilecei gibi balanadabilir. Miras braklmas ve balanmas caiz olduu gibi dorudan satlmas ve satn alnmas da caizdir. Vakf tanmazlarn ise farkldr; nk vakflar satlmaz, miras braklmaz ve balanmaz. ocuk douran cariyenin (mm veledj durumu da bunun gibidir; satlmas caiz grlmedii gibi balanmas ve miras braklmas da caiz deildir. Kiraya verilme durumlarna gelince: Peygamber (s,a), Eb Bekr ve mer (r.a) zamanndaki uygulamada oturmaya muhta olanlar oturur, muhta olmayanlarsa bakasnn iskanna imkan verirdi. O dnemdeki mslmanlarm hepsinin bu tr konutlara ihtiyalar vard. Bunlardan yararlanmak tpk tm mslmanlarm gereksinim duyduklar ve kullanmak zorunda olduklar ortak alanlar olan mescidler, yollar, sokaklar, caddeler vb. alan ve mekanlardan yararlanmak gibi idi. htiyac daha fazla olanlar bu mekanlar kullanmaya dier insanlardan daha fazla hak sahibi idi. htiyac kalmad zaman da kullanmn hibir bedel demeksizin bir baka mslman devralrd. nsanlarn ortaklaa kullandklar dier hizmet alanlarnn durumu da bunun gibidir. Mteri durumundaki kii ihtiyac olduu srece, bundan yararlanmaya dier insanlardan daha fazla hak sahibidir. Bir kimsenin byle bir tanmaz satmas halinde belirli bir kimseye aidiyeti kesinleir ve satn alan kii szkonusu tanmaz kendisinden sonra bir bakasna miras brakabilir. Bu nedenle de bu tr bir gayr-i menkl muayyen bir bedel alnmakszn devredilemez. Kald ki Raslllah (s.a) fetih srasnda ve bilahare Mekkelile-re ihsanda bulunmulardr; nk bir yarardan tr tutsak alnan insanlara getirecei faydalar gznnde bulundurularak iyi davranp ihsanda bulunmakta ve ocuklaryla birlikte mallarnn kendilerine iade edilmesinde bir mahzur yoktur. Nitekim Allah elisi, birbirleriyle savaan iki m'm in topluluktan biri olarak huzuruna getirilen Hevzn kabilesine ihsanda bulunmulardr. Tutsaklarn m, yoksa mallarn m geri almak istedikleri sorulduunda Hevzinliler, tutsaklarn almay tercih ettiler. Bunun zerine alman esirler, ganimet olarak taksim edildikten sonra kendilerine geri verildi. Payna den esiri vermeye raz olmayanlara da bunlarn karl dendi. Mslmanlar arasnda taksim mallan ise iade edilmedi. Oysa Mekke'nin fethi srasnda Ku-, rey, Rasillah'la, Hevzin kabilesinin savat gibi savama-mlard. Hz. Peygamber mslmanlara kar direnie gemeyenlerini azad etmek suretiyle Mekkelilere ihsanda bulunmular ve yle buyurmulardr Kim evine girip kapsn kilitlerse gvendedir! Kim silahn atarsa emniyettedir! Yine kim de Mcscid'e girerse emniyet iindedir! W Mriklerin geneli savamaktan ellerini ektiinde msl-manlar onlarn tamamnn serbest brakldn anladlar. Bu nedenle de mallarn, aile efradlanni ganimet olarak almaya kalkmadlar, kendilerinin yada ocuklarnn boyunlarn vurmaya yonclmcdilcr ve onlara "Kurey'in serbest braklanlan" adn verdiler. Taksim edilip kleletrildikten soma azad edilmi olan Sakil

kabilesine ise "azad edilenler" denilmiti. Bu olay mii'minlerin imamnn (idarecisinin) savata elde edilen mal tarn" tanmaz mlkler konusunda duruma gre uygun bir karar vermesinde hibir olmadn gsterir; nk Rasliillah (s.a) Hayber'in fethinden sonra elde ettikleri tm ganimetleri ve esirleri mslmanlar arasnda taksim etmilerdi. Kadnlardan bir ksmn da tutsak almlard. Taksim sonrasnda geriye kalanlar ocuklar ve eleri ile birlikte serbest brakm, onlar tutsak etme {kleletirme) gerei duymamt. Nitekim Mekke'nin fethi srasnda da, kenti g kullanarak fethetmelerine ramen, her iki tarafn da yararn gzeterek Mekkelilerin mallarn ve ailelerini ganimet olarak dalmamlardr. Alimler, fethedilen topraklar konusunda ihtilafa dmlerdir. Herhangi bir toprak zor kullanlarak fethedildiinde -Hay-ber'in fethinde olduu gibi- elde edilen mal ve insanlar, ganimet saylarak datlabilir mi, datlamaz m? Yoksa Har suresinde buyurulduu gibi bunlar fey durumuna m gelir; zira toprak ganimet olarak nitelenen mallar arasnda deildir. Ya da msl-manlarn imam iki uygulama arasnda serbest mi braklr? Bu konuda gr vardr. Alimlerin geneli, imamn serbest braklmas gerektiini savunmulardr; ki bizce de doru olan budur. Nitekim Eb Hanfe bu grtedir. Ayrca Ahmed'den bu konuda gelen grlerden en mehur olan bu grtr. Mslmanlarn imanmn (devlet bakan) fethettii bir lke halknn mslman olup inananlarla birlikte kfre kar cihad edeceklerini tahmin etmesi halinde, mallarm ve ailelerini bir cemile olarak onlara balamasnda herhangi bir saknca yoktur. Raslllah da Mekke'de byle yapmt. Onun bu iyilii karsnda tm Mekkeliler, hilafsz mslman olmutu. Hayber halknn durumu ise larklyd; nk onlarn hibiri mslman olmamt. Kfrde srar etmeleri nedeniyle, Allah Rasl (s.a) onlarn arazilerini, mallarn ve ailelerini ganimet olarak mslmanlar arasnda paylatrmalardr. mamn fethettii bir lkenin halkn ve onlarn mal vb, deerlerini msimanlara datmamas, gelecekte hepsinin de mslman olmalarnn muhtemel olmas nedeniyledir. Cihadnn gayesi, Allah'n adnn ve annn en ycelerde olmas, kelimesinin (hkmnn) en stn tutulmasdr. slm'a gre cihad 'ily kelinctlial ve dinin yalnzca Allah'a has klnmas iin yaplr. Cihadn ve savan hibir gerekesi yoktur.49[49]

Raslllahn Mellefe-i Kulb'a Ganimetten ve Zekat'tan Pay Vermesi

Allah Rasl'nn (s.a), slm terminolojisinde neilcfe-i kuh'b olarak bilinen (henz mslman olmam, ancak slm'a kar bir ilgi, sevgi duyan ve mslman olmalar kuvvetle muhtemel) kimselere ganimet ve zekattan pay vermesi yalnzca, onlar slm'a sndrmak, kalblerini kazanmak iindir, Kalbi er bu yolla kazamliyorsa, sava sonrasnda mallarn, canlarn ve
49[49]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 345-351.

lkelerini taksim etmeden srf iyilik olsun diye kendilerine brakmakla slm'a haydi haydi sndrlr. Nitekim Hz. Peygamber Huneyn savanda, kalblerini slam'a daha iyi sndrmak iin meicfe-i kulbdan olup da kendisiyle birlikte bulunan birtakm kimselere ganimetlerden pay ayrm ve vermilerdi. Allah Rasl'nn bir davran Ensar'dan bazlarnn cann skar. Konuyla ilgili olarak Buhar ve Mslim'de Enes b. Mlik'ten u haber nakledilmekledir: Allah Hevzin kabilesi ile yaplan savata elde edilen ganimet mallarndan Rasl'ne fey' olarak verdii ve kalblerini slm'a sndrmak, slm'la bartrmak iin Kurey'tcn birtakm kimselere yzer deve datt srada Ensar'dan baz kimseler "Allah, Rasne mafiret etsin! O bizi brakp Kurey'e veriyor. Oysa kllarmzdan hal Kureyli'lerin kanlan damlyor! dediler. Bunun zerine Rasllkh, haber gndererek Ensar' deriden bir adra toplad. Dier miislmanlar armamlard. Hz. Peygamber ayaa kalkarak "Ey Ensar! sz nedir?" buyurdular En-sar'm ileri grl ve iyi niyetlileri de "Ey Allah'n Rasl! Aramzda gr bildirme yetkisine sahip nderlerimiz szi zecek hibir ey sylememilerdir; ama iimizden baz genler "Allah, Rasl'ne mafiret eylesin! O ganimetleri Kureylilere veriyor da bizi brakyor. Oys; bizim kllarmzdan hl onlarn kan damlyor." demilerdir." karln verdiler. Bunun zerine Ra-sllah (s.a) yle buyurdular: "Ben Kurey'ten baz kimselere dnyalk birtakm mallar veriyorum k, bunlar kfr ve irk zamanna yakn insanlardr. Ben bunlar onlarn gnllerini slm dinine sndrmak ve altrmak amacyla veriyorum. Kald ki o insanlar aldklar mallarla giderlerken, sizler evlerinize Peygamberle birlikte dnmekten honut deil misiniz? Allah'a yemin ederim ki, sizin Peygamber'le birlikte Medine'ye dnp gitmeniz, onlarn ganimet mal-iaryia evlerine gitmelerinden ok daha hayrldr". Bunu iiten Ensar "Ey Allah'n elisi! Bizler seninle birlikte Medine'ye dnmekten memnunuz!" dediler. Hz. Peygamber de "yakn bir gelecekte baka insanlarn sizlere tercih edildiine ahit olacaksnz. O zaman Allah'a ve O'nun elisine eriinceye dek sabrediniz. Siz geldiiniz zaman ben havuz banda olacam." buyurdular. Onlar da sabredeceklerine dair sz verdiler". Ayn hadis baka bir rivayette yle kaydedilmitir: Eer insanlar bir vadiye -ya da dar bir da yoluna- Ensar da bir baka vadiye -veya da yolunagitseler ben kesinlikle Ensar'm girip gittii ak vadi veya dar da yoluna girip onlarla birlikte giderim. Benim iin dier insanlar kaftan, Ensar ise onun altna giyilen gmlektir. Eer hicret etmeseydim. Ensar'dan bir kii olurdum. Hz. Peygamber Ensar'la ilgili yle szer sylediler, ki orada bulunan herkes alad. -Allah hepsinden raz olsun.64 Btn bu iyilik ve ihsanlar yalnzca insanlann mslman ol-malarm salamak iindir ve tek ama cihaddr. Kimileri mslmanlarn mamnn, savata elde edilen btn menkul ve gayr-i menkulleri, o savaa katlan katlmayan msl-manlar arasnda paylatrmas gerektiini savunmulardr, ki bu son derece zayf bir gr olup Allah'n Kitab'ma ve Rasl'nden nakledilen mtevatir

haberlere aykrdr. Bunu gerekli klacak tekbir deli] de yoktur; vcuba iaret edemez; nitekim Mekke de g kullanlarak fethedildii halde halknn mallarnn ve ailelerinin taksimi yoluna gidilmemitir. Bu da konu ile ilgili tm hadisler zerinde derinlemesine dnmek gerektiini ve bunun kanlmaz olduunu anlatr. Zaten nakledilen haberler de bu dorultudadr. Buna gre mslmanlann imamnn her savata elde edilen ganimeti savalar arasnda eit biimde bltrmesi gerekliini savunan kimsenin gr de dierninki gibi zayftr. Birtakm dengeler ve yararlar gznnde bulundurularak baz insanlarn stn tutulmas, bunlara dierlerindendaha fazla pay verilmesi gerekir; ki Raslllah da birok savata, stn tuttuu baz kimselere daha fazla pay vermilerdir. Allah Rasl'nn Hayber-sava sonrasnda mellefe-i kul-ba ganimetten pay vermesi konusunda iki gr vardr; Birincisi, Allah Rasl'nn bunu humustan (bete birlik paydan) verdii; ikincisi de verilen eylerin ganimetlerin aslndan olduudur. Bizce aikar olan ikincisidir; nk Raslllah'm onlara verdii mallar, humus olabilmesi ihtimalinden olduka fazla idi. "Onlara verilenler humusun humusu (bete birin bete biri) idi." diyen kimse bu olay hakknda bilgisi olmadn gsterir; nk bugne dek hibir alim byle bir ey sylememitir. Rasllah da bu konuda yle demilerdir: Allah'n size ganimet olarak verdii humustan baka birey verme hakkn yoktur. Size verilen pay humustur, (bete birdir).65 Bunun nedeni mellefe-i kulb olarak tanmlanan insanlann Rasllah'n askerlerinden olmalardr. Fey'den onlara daha fazla pay verilmesi bir dengenin gzetilmesinden ileri geldii gibi, burada da dier savalardan daha fazla verilmesi yine gzetilen bir denge ve yarardan dolay idi. Bu olay mslmanlarn imam'nm gerek fey'i gerekse de ganimetleri kendi itihadna gre paylatrma yetkisine sahip olduunun delilidir. Adil bir mam taksimi adil ller dahilinde yapar. Kald ki, ganimet ve fey' mallarnn imam tarafndan savalara taksim edilmesi, mirasn varislere ve zekatn Kur'an'da sekiz snf insana paylatrlmas gibi de deildir Bu nedenledir ki Raslllah'n kendisinden zekat talebinde bulunan birisi hakknda yle buyurduu rivayet edilmitir: Allah ne peygamberin ne de Bir bakasnn taksimine raz deildir; nk O zekat verilmesi gereken insanlar sekiz snf olarak belirlemitir. Eer bunlardan birine giriyorsan, sana da zekattan pay vereyim.66 Allah'n bir ksm kafirlere, ganimetlerden pay vermesi ise bunun dndadr. Nitekim Raslllah (s.a) Hayber'deki Hz. Ali'nin kardei Ca'fer'le (Tayyar) birlikte gelen gemi yolcularna (veya tayfalarna) pay verirlerken yanlarnda bulunmayan, savaa (cihada) katlmayan mslmanlardan hibirisine ganimetten pay vermemilerdir. Sonra, Medine'de bulunduklar halde Hz. Osman, Talha ve Zbeyr'e (r.a) Bedir ganimetinden pay vermilerdi. Evet bunlar savaa katlmamlard; ama geride kendi ileriyle deil, cihad etmekte olan mslmanlarm ileriyle urayorlard ve zaten savaa katlmay da ok istemilerdi.

Gemide bulunanlar ise Talha, Zbcyr, Osman ve dier insanlar gibi olmayp konumlar hepsinden farkldr. slm'da sava, ganimet iin yaplmad gibi ganimetlerdeki ortakln mbah-l da odun ve avdaki ortakliklarmkine benzemez. nk bu tr eylemler szkonusu mallan kazanma amac tar. Ganimetlerin durumu ise bunun tersinedir; nk ganimet iin savaan kimse Allah yolunda cihad etmi saylmaz. Bu yzden de bizden nceki mmetlere.mbah klnmamken dine yardm etme amacna binaen bize mubah klnmtr. Ganimetlerin Muhammed mmetine serbest klnmasnda hem slam dini'nin hem de inananlarn yarar gzetilmemitir. Cihada bizzat katlmad halde mcahidlere maddi manevi yardmlarda bulunanlar da onlar arasnda saylmtr. Raslllah bu hususta yle buyurmulardr: Mslmanlar tek bir eldir. En gsznden en glsne hepsi birbirini korumaya alr; cihada kanlar oturanlara dayanr67 Mcahidler akma, ancak geride kalp alanlarn hazrlad gle kabilirler. Bu nedenle mcahidlere yardmc olanlar da mcahid saylmtr. Bu mesele ayr bir yerde, daha geni bir ekilde ee alnmtr. Bu rnekleri enine boyuna anlatmaktan maksadm, Allah Ra-slne uymann llerini gereince ortaya koymaktr. Daha nce de deindiimiz gibi Raslllah'a uymada dikkate alnmas gereken tek unsur yaplan eylemde bir amacn bulunmasdr. Szgelimi Allah Rasl bir ibadet iin muayyen bir mekan ve zaman semise, bu kasd snnet olup mslmanlarm bu konuda ona uymalar gerekir. Ama belirli bir amaca dayanmad konusunda ilim adamlarnn gr birlii halinde bulunduu herhangi bir ibadet mslmanlarm o konuda kendisine uymalarn gerektiren bir snnet deildir. Bu nedenlede sahabenin geneli bu tr konularda Allah Rasl'ne benzemeyi ama edinmemiler. Ashabn nde gelen isimleri arasnda yer alan bn mer ise bunu bildii halde, amal olarak namaz klmad, konaklamad veya baka bir eylemde bulunmad mekan ve zamanlardaki za-hir eylemlerinde de Allah Raslne benzemekten holanr; mmkn mertebe onun gibi yapmaya alrd. Bu yzden Ah-med b. Hanbel, dier mslmanlarm da bir sorun karmad srece kolaylarna gelen konularda kullanmalarnda bir saknca grmemekle birlikte arya vardnlrnasmdan ve eitli olumsuzluklara yolamasndan korkarak yasaklamtr. Bu olumsuzluklar ise szkonusu mekanlarla gemi peygamberlere ait kalntlarn mescid ve ziyaret yerleri haline dntrlmesidir. Mezarlarn ve eski eserlerin zerine mescid ve trbeler yaplmas, slm'a sonradan sokuturulmu bid'atlardr. Bunlar yapanlar genellikle slm eriatm bilmeyen kimselerdir. Oysa Allah'n, elisi Muhammed'i dini yalnz kendisine zg klan en yetkin tevhid mesajyla gndermesi, eytanlarn irk kaplarn kapamak iindir. Szkonusu kii bylesi bid'atlar, bu kavramlar ve durumlar hakknda yeterli bilgiye sahip olmad iin lemektedir. Bundan dolaydr ki bu tr yerlere ve konulara en ok bilgi ve sayg duyan insanlarn slam dinini gerei gibi bilmeyen, tevhidden ve dini yalnzca Allah'a halis klmaktan (ihlastan) uzak insanlar arasndan ktklar grlr. Allah Rasl'nn snnetini ve hadisini bilenler tevhid ve dini yalnzca Allah'a has klma hususunda en leri dzeyde olan kimselerdir. Bu konulan'bilmeyen

cahillerse irk ve bid'atlara en yakn kiilerdir. Bu nedenle de Rftzler arasnda bylesi bid'at ve irk ehli insanlara daha ok rastlanr; nk onlar, slm dini konusunda dier mslman milletlere gre daha bilgisizdirler. Bu yzden oklar irk ve bid'at ierisindedir. Trbe vb. ziyaret yerlerine dier slm milletlerinden daha fazla sayg duymalar da bu yzdendir. Mescidlerin harabelie evirmelerinin sebebi de budur. Nitekim onlar namazlarn mescitlerde tek tek klarlar, cemaatla ve cuma namaz klmazlar. Trbe ve ziyaret yerlerine gelince, bu tr mekanlara, mescid-lerden daha fazla tazim gsterirler. Hatta ilerinden bazlar bu gibi yerlerin ziyaretini hacdan daha nemli grr ve bu ziyaretlere hacc- ekber (en byk hac) adn verirler. Nitekim alimlerden bn'l-Mfd bu konuda; Trbe ve Ziyaret Yerlerini Haccetmenin Mcnsiki adyla bir kitap bile yazm ve bunda kendileri gibi eitli irk, bid'at erisinde dm dier mslman gruplarn kitaplarnda rastlanmayan yalan yanl szleri hadis olarak zikretmitir. Hz. Muhammed'e (s.a) gerei gibi uyan kimse Allah' birlemenin ve dini yalnzca O'na zg klmann zirvesine kar. O'na uymaktan uzaklat zaman, uzaklamas lsnde dininden kaybeder. O'ndan uzaklamas iyice arttnda, Rasle uymaya ondan daha yakn olanlarn ahsiyetinde ortaya kmayan irk ve bid'at trleri onun kiiliinde aa kar. Allah Tel Kitab'mda ve elisinin snnetinde kullarna mes-cidlerde ibadet etmelerini buyurmutur. Bu, o mekanlarn imar edilmesi demektir. Nitekim Cenb- Hak bu konuda yle buyurmutur: Allah'n mcscidlernde, O'nun adnn zikredilmesini engelleyen ve onlarn harap olmalarna alandan daha zalim kim vardr?" (Bakara, 2/114) Grld gibi Allah yette mescid (mescidler) ifadesini kullanm, nehd (trbeler ehidlikler, ziyaret yerleri) dememitir. Bir baka ayette de yle bytlmtr: "De ki: Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde (inde kili mescidin) yzlerinizi O'na dorultun ve dini yalnz kendisine zg klarak O'na dua edin! (A'rf, 7/29) Burada da inde klli mehedm (her ehidlikte) dememitir; nk trbelere ve benzeri ziyaret yerlerine deer vererek bunlar mescidlerden stn tutan kimselerde dini yalnz Allah'a zg klma dncesi yoktur. Hatta bir eit irk ierisindedirler. Allah Tel yle buyurmaktadr: Mrikler, nefislerinin kfrn gre gre Allah'n mescidlerini onarmazlar. Onlarn tm yaptklar boa kmtr. Ve onlar atete ebedi kalacaklardr. Allah'n mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gnne inanp namaz klan, zekat veren ve Allah'tan baka hi kimseden korkmayan kimseler onarr. te hidayete erenlerden olmalar umulanlar bunlardr! (Tevbe, 9/17-18) Tirmiz de bu balamda yle bir hadis nakletmitir:

Hz. Peygamber bir keresinde "Bir adamn mescide devam etmeyi alkanlk haline getirdiini grdnzde, onun m'min olduuna ahillik ediniz! "buyurdular ve arkasndan da Tevbe/17l8 ayetlerini okudular.68 "Mescidlerin onarlmas" ifadesi ile anlatlmak istenen namaz, itikaf gibi ibadetlerin buralarda yaplarak, ma'mur hale getirilmesidir. Szgelii yeterli nfusa sahip kent ve kasabalara ma'mur, nfusu yetersiz olanlara harabeye dnm kentler denilir. Allah Tel yle buyurmaktadr: Ey mrikler! Siz, haclara su verme ve Mescid-i Haram']- imar etme iini yapanlar, Allah'a ve ah i ret gnne inanp O'nun yolunda cihad edenlerle bir mi tuttunuz? Bunlar Allah katnda ayn dzeyde olmazlar... (Tevbe, 9/19) Kald ki mescidlerin inaatlarn iyi-kt, mslman-kafir herkes yapabilir. Hadis-i erifte mescide bina ad verilmesi de bundan dolaydr: Kim Allah adna bir mescid bina ederse Allah da ona cennette bir kk yapar.69 Biraz nce geen ayette Allah Tel mriklerin, nefislerinin kafirliini gre gre Allah'n mescidlerini onarmayacaklann aklamaktadr. Buna karn onlar yalnzca "Allah'a ve ahiret gnne inanan, namaz klp zekat veren ve Allah'tan baka hi kimseden kormayanlarn onaracaklar" belirtilmitir; nk mescidleri onarma sfat Allah'tan baka kimseden korkmayan tevhid ehli ile dini yalnzca Allah'a zg klan m'minlerin sfatdr. Onlar, Allah'tan baka kimseden korkmadklan gibi O'nun dnda hi kimseden birey de ummazlar, yardm ve destek beklemezler; yalnzca O'na dua ederler. Trbe ve benzeri yerlerin imar ile ilgilenenler ise genelde Allah'tan bakalarndan korkan, Onun dmdakilerden uman ve O'ndan gaynsma dua eden kimselerdir. Oysa Allah Tel -biraz nce de deindiimiz gibi- ayette "Allah'n mehedlerini ancak falancalar onarr." ifadesini kullanmamtr; nk trbe vb. ziyaret yerleri Allah'n evleri deildir. Buralar yalnzca ve yalnzca irk evleridir. Bu nedenle Kur'n'da trbeleri ve benzeri ziyaret mahallerini ven tek bir ayet yoktur. Raslllah'lan da bu konuda herhangi bir hadis nakledilmenitir. Ancak yce Allah bizden nceki milletlerin, Ashab-i Kehf'in mezarlar zerine mescid yaptklarndan szetmi; Hz. Pcygamber'de u hadisleriyle onlara benzememizi yasaklamlardr: Sizden nce yaam birtakm insanlar mezarlklar mescid edinmilerdi. Dikkat edin, sizi uyaryorum, mezarlklar mescid edinmeyin! Bunu yapmaktan sizi kesinlikle menediyorum. Bu hadiste trbelere nem verenler knanmaktadr. Bu konuda baka sahih hadisler de vardr. Mesela Rasilah ayn konu ile lgili bir hadislerinde yle buyurmulardr: "Allah menedildikleri halde peygamberlerinin mezarlarn mescid edinen yahudi ve hristiyanlara lanet etsin!" "Onlar, salih bir zat ldnde mezar zerine bir tapnak yapar ve ierisine o kiinin resim ve heykellerini koyarlard. Kyamet gn Allah katnda insanlarn en ktleri onlardr".

Bundan baka trbe ve benzeri yerleri tapmak haline getirenlerin ou, buralar yalandan icad etmilerdir. oklarnn asl yoktur; zira bu tr yerlere, mescidlerden daha fazla nem veren insanlar genellikle yalanc kimselerdir. nk irk, Allah'n Kita-b'ndan ziyade, yalana yakndr. Nitekim bu konuda yce Allah yle buyurmaktadr: "Yalan szden kann! Allah'a irk komadan, halis olarak O'nu birleydiler olun! (22/30-3) Ayn balamda Raslllah da, "Yalan yere tanklk etmek, Allah'a irk komakla bir tutulmutur.'*70 buyurmulardr. Yalan yere kurulmu trbelerden biri de Kahirc'de Hz. Hseyin'in kafasnn gmld iddia edilen yere yaplan trbedir. Bu ilim ehli nsanlarn ittifak ile dpedz yalan ve uydurmadr; nk Hz. Hseyin'in ba oraya kesinlikle tanmam; Askalan'daki bir mezara gmlmt]". Khirc'dek trbede aslnda bir rahibin bann gml olduu ve Hseyin'in bann Aska-lan'da da bulunmad sylenmektedir. Bu mlhid (tanr tanmaz) Ben Ubeyd devletinin son yllarna doru mlhidlerce ortaya atlm dzmece bir iddiadr. Hz. Ali'ye atfedilen trbenin durumu da bunun gibidir. Bu iddia da Biivcyhoullan devleti zamannda ortaya atlmt. Nitekim Muhammed b. Abdillah Mutayyen cl-Hafiz ile dier baz ilim adamlar bu mezarn Hz. Ali'ye deil, Vlure b. u'bc'ye ait olduunu, Hz. Ali'nin Kfe emaret (emirlik) kkne, Muvi-ye'nin ise Dmak (am) emmet kknde defnedilmi olduunu sylemilerdir. Bunun gibi Amr ibn'l-As'da Msr'daki em-ret kkne dcfnedilmitir. Bu sahabilerin mezarlarnn belirsiz olmasnn nedeni, cesetlerinin dinden kan Haricler tarafndan karlmasndan korkulduundan dolaydr; nk Haricler n de ldrmeyi ahdetmilerdi. Suikastlardan biri olan bn Mlcem Hz. Ali'yi katletti; dieri Muviye'yi yaralad; ncs ise, Amr lbn'l-As'n o srada yerine vekil brakt Hrice adl birini ldrmt. Bunun farkna varan katil, "Ben Amr' ldrmek istedim; ama Allah Harice'nin lmesini istemi!" dedi. Daha sonra bu sz insanlar arasnda darb- mesel olarak kullanlmaya baland. Burada anlatmak stediimiz, bu trbelerin mlhid Ubeydo-ullan devleti dneminde ortaya atlan iddialardan ibaret olduudur. Bunlar arasnda bilgisizlik, sapklk yaygn haldeydi. Bunun gibi kendilerinden tanr tanmazlar destekleyen ve bid'at ehli olan Rzfzilerle Mu'tezilc'ye ait birok zellik de vard. Bu nedenle de slm onlarn zamannda gcnden ok ey yitirmiti. Hristiyanlar am blgesine onlarn dneminde girmilerdir; nk Ubeydoullar tanr tanmaz, mnafk kimselerdi. Allah'a ve elisine inanmak, f-sebiillah cihad etmek gibi bir amalan ve niyetleri yoktu. Bilakis imkanlar lsnde kfr ve irk ierisinde yaamay, slam'a dmanlk etmeyi ama haline getinnilerdi. Ballarnn da hepsi bid'at ve sapklk zere yaayan kimselerdi. Onlarn devletleri dneminde hristiyanlar am blgesinin byk bir ksmn igal etmilerdi. Daha sonralar yce Allah Nurcddin Zcng ve Selahaddin-i Eyyb gibi snnet ve er'at ehli idarecilerin i bana gemelerine hkmetti. Bunlar ve ballar idarede olduklar donemde birok slam beldesini yeniden fethedip kafir ve mnafklarla srekli cihad ettiler.50[50]

50[50]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 351-361.

Raslllah'n Gnein Doma ve Batma Zamanlarnda Namaz Klmay Yasaklamas

Allah Rasl gnein doma ve batma zamanlarnda namaz klimay yasaklamlardr. Sebebine gelince: Mrikler bu vakitlerde gnee tapyor, eytanlar'da kendilerine elik ediyordu. Her ne kadar mslmanlar bu srada kldklar namazlarla gnee secde etmeyi amalamyor olsalar da, baz hususlarda mriklere benzemelerinin nne gemek iin byle bir yasaklama getirilmitir; nk mslmaniar birtakm konularda mriklere benzemesi insan irke drme ihtimali olan hallerdendir. Bu neden-ledirki Allah Rasl (s.a.v) bu iki vakitte namaz klma tercihini yasaklamlardr. Bu yasaklama -bn mer'in lafzlar ile- Buh-r ve Mslim'de rivayet edilen bir hadiste zikredilmitir.71 . Bu zamanlara denk den tahiyyet'l-mescid, husuf ve ksuf (gne ve ay tutulmas) namazlar tilvet secdesi, iki rekat olarak klnan tavaf namaz vb. durumlarda nasl hareket edilecektir? Bu konularda alimler arasnda yaygn gr ayrlklar vardr. Ama en ak gr bu tr namazlarn, bu zamanlarda klnmalarnn caiz ve mstehab olduklar ynndedir; nk bunlar klmakta er deil hayr vardr. Brakldklarnda da kazalar olmadndan zamanlar geer. Bu zamanlarda yasaklanan namaz biimi, zellikle o vakitte tercih edilendir. Eer zaman ama haline getirilmise, o zamanda o fiilin yaplmas iin hibir neden yoktur. Amal fiillerin durumu ise bunun tersinedir; nk eylem, amalanan neden iin yaplmtr. Bu yzden de zamanla bir ilikisi yoktur. Nitekim Raslllah mezarlklarda namaz klmay yasaklayarak yle buyurmulardr. "Mezarlklarla ve hamamlar dnda btn yeryz mesciddir".73 Hamamlarda namaz klmann yasaklanmas, buralarn genellikle eytan ve cin barna olmalarndan dolaydr. Mezarlklarla ilgili yasaklama ise, kabirleri mescid edinen sapklara benzeme unsuru taunasmdandr. Namaz klan kimse, bu mekann baka mekanlardan daha faziletli olduuna inanmasa dahi yasaklama gencidir. Ancak btn iyi niyetlere ramen, bu gibi yerlerde klnan namazlarda, oralar ibadet yerleri haline getirenlere bir benzeme szkonusudur. Bunun iin de Allah Rasl gnein doma ve batma zamanlarnda olduu gibi mezarlklarda da namaz klmay mutlak anlamda yasaklamtr. Her ne kadar bu yer ve zamanlarda namaz klan kii, namazn, o zamann dier zamanlardan daha faziletli olduuna inanarak klmyor ise de, o zamanda yaplan ibadetlerin dier zamanlardaknden faziletli olduuna inanan mriklere benzeme unsuru tad in, Raslllah bu zamanlarda namaz klmay yasaklam ve ayn yasa biraz nce zikrettiimiz mekanlar iin de koymutur. nsanolunu sapkla en ok srkleyen irk eidi "insana ve insan biiminde yaplan resim ve heykellere tapma ve tazim etme" temeline dayanmakta olup mrikler "taptklar tanrlarn bir bakas tarafndan dourulduunu, bir bakasn dourduklarn, onlarn birilerine, birilerinin de onlara miras olduunu herbirinin kinattaki herhangi bireyden olduunu" sylemeyi adet haline getirmilerdir. Bu yzden de Hz. Peygamber'c ibadet ettii ilahn nasl birey olduunu, neyden meydana geldiini sormular; "O u maddeden midir, bu maddeden midir? Dnyada

kimin mirassdir, kendisinin mirass kimdir?" demilerdir. Cenab-1 Hak bu tr sorulara cevap olarak yle buyurmutur: "De ki: "O Allah birdir, Allah sancddir. Kimseyi dourmad, kimse tarafndan doyurulmad. Hibir ey O'nn dengi ottand". (th-las, 112/1-4) beyy b. Ka'b'n hadisinde ise yle denilmitir. "Biri veya birey tarafndan dogurulan her varlk muhakkak lecektir. Bir bakasna miras olana, mutlaka miras olunacaktr. Allah'n dnda taplan kullarn, tanrlarn hepsi mutlaka bir bakas tarafndan dour ul m ustur. zeyir, Mesih ve dier salih insanlar ve onlar adna yaplan resim ve heykeller, tanrlk iddiasnda bulunan tm firavunlar... hepsi domu olduklar iin lmldrler. Kendileri bir baka lmlnn miraslar olduu gibi, ldklerinde baka birileri de onlarn miraslar olacaktr". Btn eksikliklerden mnezzeh ve mberr olan an yce Allah ise srekli diridir, asla lmeyecektir ve hibir varlk O'nun mirass deildir. Her trl eksiklikten uzak olan Allah'n sn ne ycedir! En doruyu bilen yalnzca O'dur! Salt ve selam olsun Rasl Muhammed'in zerine!51[51]

DPNOTLAR

1- Atmed, Zndklara Reddiye, s. 47. 2- Begav ve Hzin bu haberi senedsiz olarak bn Abbas'tan naklet m ii erdir. V/ 320; Tefsir ibn Cevz, IV/266. 3- Taber. XXX/ 343; el-Drr'l-Mensr, VII1/670-671. 4- Tirmiz, Cennetin Nitelii W/ 695; Darim, Rckik, s. 733. bn Mce, Ziild 11/1452;
51[51]

hlas ve Tevhid, bn-i Teymiyye, Pnar Yaynlar, 1/ 361-363.

Ahmed, 111/ 9. 5^ Buhar, TefsirV177,. 6- Buhri TefrYV/147; Mslim, man 1/180. _ 7- Buhri, Menkbeler IV/I60, Te/i/r V/191; Mslim, Cennet 111/2191-92; Ahmed, M<ned, 11/275-366; cd-Diirr'l-Mensr, 111/210. 8- Mslim, Cenazeler, 1/377-378. 9- Buhar, Namaz 1/110-111; Mslim, Mcscidkr 1/376; Nesi, H/42, 10- Buhar, Namaz 1/112, Cenazeler 11/90, 106 Peygamberler W i \ AA, Savalar V/139; Mslim, Mescidkr 1/376-377; Eb Dvud, 113/553; Nesi, 11/41, IV/96; Drim, s. 327; Ahmed, 1/218; 11/284-285, 366, 396, 454, 518; VI/34, 80, 121, 146, 229, 252, 255, 274-275-. II- el-Mitsncd, 1/405, 437, 454. 12- Eb Dvd, Mensik 11/534; Ahmed, Msncd, 11/367. 13- el-Muvatt, s. 3 72; Alned, 11/246. 14- Mslim, Cenazeler 1/666; EbO Dvud, Cenazeler III/548; Tirmiz 111/366; Nes, IV/88; Ahmed,1/96, 129-145. 15- bn'l-H.acer, Fethl-Bri, 569. 16- bn Eb cybe, cd-Driii, Mensur, VIII/522. 17- Tarh-i Taberi, V/92-93. 18- Buhar, Namaz 1/111, Medine'nin Faziletleri 11/220, Ensr'm Menkbeleri IV/226; Mslim, Afcad/cj 1/373; F.b D\d, 1/312, Nes, 11/40; Ahmed III/212. 19- Buhar, 11/Avn Cezas 11/220, Oe 11/250; Mslim, Hac 1/976, 1014-1015; Eb Dvud, 11/529; Tinniz, 11/148; Nesi, 11/37; bn Mce, 1/452; Almca1, 11/234, 238, 278,501,111/7,34,45,51,53,64,71,77-78. 20- Syt, al-Diimil-Mcnsr, V/185; el-Heysem, Mcaa'z-Zcvid, 1/72-74 21- Mslim, 1/145. 22- Buhar, Namaz 1/127; Mslim, 1/364-365; bn Mce 1/459; Ahned, IV/48 23- Buhri, Namaz VI 10; Mslim, man 1/364-365; bn Mce, Mcscidler i/349. 24- Mslim, But 11/1987; Eb Dvud, Edeb V/216, h. no: 4916; Tinniz, B/rr V/373, h. no:

2023; Ahmed, C. 11/268, 279, 400, 465; bn Mce, 1/533, h. no: 174. 25- Buhri, Mekke ve Medine Mesddlcrinde Namaz Klmann Fazileti 11/57; Mslim, Hacc T/1016; Nesi, Mescidlcr IH/37. 26- Mslim, HaccI/I015; Tirmiz, V/280; Nes-, 11/36; Ahmed, III/8,V/116,331,335; edDrr'l-Mensin, WI287. 27- Tirmiz, V/ 280; Eb Dvud, 1/39, h. no: 44; bn Mce, 1/128; cd-Dirr'iil-Mcnsr, IV/289. 28- bn Mce, 1/453, h. no: 1412; Nes 11/37; Beyhak, Snen'l-Kb, V/248. 29- Buhri, Yemin veAdak!(irVV2?>3-23,4; Eb Dvud, 111/ 593; h. no: 2389; Tirmiz, IV/104, h. no: 1526; Nes, VI11/17; bn Mce, 1/686; h. no: 2126. 30- Beyhk, Snen, V/245. 31- Buhri, Esar' Menkbeleri, IV/254, 258; Beyhak, Delil'u-Nbvvc 11/ 471-472. 32- Beyhk, Delil'n-Nbvve V/201. 33- Buhri, Hacc 11/161; Beyhak a.g.e, V/72-73. 34- Hthr, Namaz; Fcthi'i-Bri, 1/500. 35- Buhri Namaz 1/94; Mslim, Yolalann Namaz 1/498. 36- Mslim, 1/496; Eb Dvud, 11/64. 37- Mslim, Yolcularn Namaz 1/515. 38- Ahmed, H/30, 41, 83, 153; el-Elbn, Sahilm Cmi'us-Sagr, 5696. 39- Buhri, 1/121; Mslim, 1/517; Ahmed, 11/39, 50. 40- Ihhr, V;>rli/12, Teheccd 11/45; Mslim, Yolcularn Namaz 1/516; Eb Dvud, Nafile badetler 11/80; Tirmiz, 11/301; Drim, s. 340; Nes, II/227, 233; Mlik, el-Mvatta, s. 123; Ahmed, Miisncd, 11/ 10, 30, 33, 40, 44, 49, 58, 66, 71. 76, 77, 79,81,83, 119. 41- Buhri, Teheccd 11/43, 53-54; Mslim, Yolculunu Namaz 1/497; Ahmed, VI/31, 85. 42- Buhri s. 54; Mslim, 1/499. 43- Mslim, 1/471; Beyhak, Delil'n-Nbvvc IV/273. 44- Buhar, Savalar V/495, Vakitler 1/147-148, Ezan 1/157; Mslim, 1/438; Tirmiz, 1/338339.

45- Tirmiz, i/; Ahmed, 1/375, 423, 46; Buhri, Teheccd 11/47; Mslim, Yolcularn Namaz 1/512; Ahmed, VI/102-253. 46- Buhri, Teheccd 11/47; Mslim, Yolcularn Namaz 1/ 512; Ahmed, VI/102, 253. 47- Buhri, Vahyin balangc 1/2, man, 1/20; Mslim, tuaret Uf \515; Eb Dvud, Boanma 11/651; Tirmiz, V/'! 79; Nes VI/15S; bn Mce 11/1413; Ahmed, 1/25, 43. 48- Eb Dvud, Mensik 11/522; Tirmizi, 111/ 22S; bn Mce, 11/1000; Drim, s. 479; Ahmed, VI/182-207. 49- Mlik, cUMvatta, s. 149-402; Beyhak, Snen, II/157. 50- Eb Dvud, H/24, no: 1229; Beyhak, Snen, III/J57. 51- Bulr, Hacc 11/ 161, Savalar V/86; Mslim, 1/1923; Eb Dvud, 11/445-446, h.no: 18851886; bn Mce, 11/984; Ahmed, 1/229, 233, 290; Beyhak, Delil'n-Nbvve, IV/325-327. 52- Buhri, 11/?; Mslim, 1/922-923;. Eb D\ad, 11/445; Tirmizi III/221-212, h. no: 856-857; Nes-i, V/230; bn Mce, H/983; Mlik, cl-Muvatta, s. 364; Ahned, Msned, 11/40-59, 71-10... 53- Mslim, Sahabenin Faziletleri 11/ 1855, Delil'n-Nbvve V/485. 54- Mslim, Faziletler 11/1839; Eb Dvud, Sinine V/54, h. no: 4672; Tirmizi, V/246, h. no.: 3352; Ahmed, 111/178,184. 55- Ahmed, 111/22; Tirmizi, V/587; bn Mce, Ziihdfl44Q, h. no: 4308; bn Hibban, s. 2127. 56- Tirmiz, Hacc IH/246; Eb Dvud, 11/447, h. no: 1888; Drim, s. 446. 57- Mslim, Kurbanlar 11/1567; Nesi, Kurbanlar,^/ 232; Ahmed, 1/108,118,152. 58- Beyhak, Snen IX/314; bn'ul-Cev/, hadisi mevzular arasnda saymtr. 59- Bulr, man, 1/19; Mslim, Sulamalar W1220; bn Mce, 11/1318; Darm, s. 641; Ahmed, 1V/270-274. 60- Buhri, TW'VII/12;bn Mce, 11/ 1155, h.no: 3491; Ahmed, i/245-246; Buhri, VTI/12,15,16; Mslim, 11/1729; Ahmed, 111/343, el-Elbn, Sahih, h. no: 1154. 61- Tirmizi, Namaz, H/173, h. no: 344; Nes, Oru, V/ 172; bn Mce, kme, 1/323. 62- Buhri, 1/138; Mslim, 1/677; Tirmiz, 111/61; Nes, V/46; Ahmed, V/63; Beyhaki,SMC/IV161-162.

63- Mslim, Ciad 11/1407; F.b Dvud, 111/ 418, h. no: 3024; Ahmed, 11/292-538. 64- Buhri, Humus IV/59, Savalar (Mcgzi) V/104; Mslim, Zekt 1/734-736; Ahmed, Miisncd, 111/166. 65- Mlik, .\4uvattas. 458; Nes. fr/VIl/131, Ahmed, VI/316-319-326. 66- Eh' D\'id, il/ 287, h. no: 1630; d-Elbn m hjdisi C'iis-Sagir'i Zayf Ha-dileri adl eserinde zikretmi, l. no: 1642. 67- Eh' Dvud, IV/670; l. no: 453 i; bn Mce, 11/895, h. no: 2685. 68- Tirmiz, Tefsir V/277; Ibn Mcc, 1/263, h. no: 802; Drim, s. 278; Ahmed, 111/68 76. 69- Blri,!/] 16; Mslim, 1/378; hn Mcc, 1/343, h. no: 736; Ahmcd, 61, 70. 70- Tirmiz, ;litlilde* IV/547; bn Mcc, /749, h. no:2372, Eb Dvd, IV/24, l. no: 3599; Ahmed, V/] 78, 233, 321-322. 71- lbri, Vakitleri/ 145-46; Mslim, Yolcularn Namaz 1/567-568 Ahmed, Msal 11/13,19,33,36,63,106; Mlik, Mvatta, s. 220. 72- Eb Dvd, 1/ 330; l. no: 492; Tirnizi, N/131; bn Mcc, 1/246; h.no: 745; Ahmed, 111/8396. 366

You might also like