You are on page 1of 608

ORHAN PAMUK

Cevdet Bey ve Oullar


1979 Milliyet Yaynlar Roman Armaan 1983 Orhan Kemal Roman Armaan

NDEKLER

BRNC BLM: LKSZ J Sabah 2 Mslman ve Tccar 1 3 Jntrk 4 Eczane 5 Eski Mahalle 6 le Yemei 7 Bir Paa Konanda 8 Zamana, Aileye, Hayata likin 9 Nianta'nda Bir Kagir Ev 10 Hastann stei 11 Afelhlar ve Aptallar 12 Gece \e Hayat KNC BLM 1 Bir Gen Fatih stanbul'da 2 Bayram Yemei 3 leden Sonra 4 Eski Arkadalar 5 Bir E\ Daha 6 Hayatta Ne Yapmal 7 Yola kmadan nce 8 Beyolu'nda Kadnlar 9 Bir Gnn Sonu 10 Doudan Mektup

9 11 17 24 29 33 40 48 56 64 69 77 85 89 91 100 105 114 121 126 134 140 146 151

.. -

11 Beikta'ta Tatil 12 Amca ve Asker Yeen 13 Sz Kesme 14 Temiz Hava Yry 15 air Mhendis Nianda 16 Hrsl ve Nianl 17 Yarm Asrlk Ticaret Hayatm 18 Cenaze 19 Scak ve Bebek 20 Biz Niye Byleyiz? 21 Beikta'ta Meyhane 22 Hatra Defteri 1 23 Bir Bayram Daha 24 Frtna 25 Rastignac'm Odas 26 tik Gnn Sabah 27 air Beyolu'nda 28 Vakit Geirmek in 29 Hatra Defteri II 30 iki Mziksever 31 Uyan? 32 B ir Tccarn 33 Yrein Sesi 34 Ziyafet 35 Hep Ayn Skc Tartmalar 36 Adaya Gidi 37 Ray Deniyor 38 Son Akam 39 Sonbahar 40 Ankara 41 Bir Cumhuriyet Kz 42 Milletvekilinin Evinde 43 Devlet 44 Milletvekilinin Umutlar 45 nklp Yazarla 46 Trkler Arasnda 47 Sknt

155 162 169


176

183 192 197 205 213


2 2 1

....

Dertleri

228 237 243 249 260 265 272 277 284 288 295 304 316 321 327 333 340 347 354 361 368 374 382 395 403 413 420

48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62

Milletvekili Mutsuz Aile, Ahlk, vb Gene stanbul'da Yolculuk Hl Ararken Genlerle Zaman ve Gerek nsan Snnet Sorgu Denizanalar Bir Pazar Ykl? Hatra Defteri III Curcuna Her ey yi

426 434 442 448 452 463 469 474 482 491 302 509 518 527 532 539 541 548

NC BLM: SONSZ 1 Bir Gn Balyor 2 Nianta'nda Apartman

3 Abla 553 4 Bir Arkada 560 5 Telefon 569 6 Yemek 575 7 Birlikte 582 8 Eski Defterler 589 9 Hayat-Sanat 597 10 Zamann Akna vg.................................................................604

SABAH
"Geceliin kolu da, srtm da... Btn snf da... araflar da... Of, of, of, btn yatak da srlsklam! Evet, her ey srlsklam ve ben uyandm!" diye mrldand Cevdet Bey. Her ey az nce grd ryadaki gibi srlsklamd. Yatanda homurdanarak dnd, ryay hatrlad ve korktu. Ryada, Kula'daki sbyan mektebinde hocann karsnda oturuyordu. Ban slak yastktan kaldrp doruldu. "Evet, hocann karsnda oturuyorduk. Btn okul diz boyu suya gmlmt," diye sylendi. "Niye g mlmt?" nk okulun tavan akyordu. Tavandan akan tuzlu sular benim alnmdan ve gsmden dklyor, btn odaya yaylyordu. Hoca da denei ile btn snfa beni gs teriyor, "Hep bu Cevdet'in yznden," diyordu. Hocann deneiyle kendisini nasl gsterdiini, btn arkadalarnn dnp sulayarak ve kmseyerek kendisine nasl baktklarn, kendisinden iki ya byk abisinin de herkesten ok kendisini kmsediini gznn nnde canlandrnca rperdi. Ama gzn krpmadan btn snf bir solukta falakadan geiren, bir tokatla bir olan bayltan hoca, bir trl gelip tavandan akan sular iin kendisini cezalandrmyordu. Cevdet Bey, "Herkesten bakaydm, yalnzdm, beni kmsyorlard," diye dnd. "Ama hibiri gelip bana dokunmaya cesaret edemiyor, sular da btn okulu dktryordu!" Korkun rya bir anda neeli ve ho bir an oluverdi: "Ben bakaydm, yalnzdm, ama beni cezalandramyorlard." Bir kere okulun damna kp, kiremitleri
11

krdn hatrlayarak ayaa kalkt. "Kiremitleri krmtm. Ka yandaydm? Yedi yandaydm. imdi otuzyediyim, nianlandm, yaknda evleneceim." Nianlsn hatrlaynca heyecanland. "Evet, yaknda evleneceim, sonra... Aman hl oyalanyorum! Ge kaldm!" Vakti anlamak iin nce pencereye kotu, perdelerin arasndan darya bakt. Darda tuhaf bir k ve sis vard. Gnein doduunu anlad. Sonra bu eski alkanlna kzarak dnp, saatine bakt: Alaturka yarm. "Aman, aman ge kal mayaym!" diye sylenerek helaya kotu. Ykanp temizlenince neesi daha da artt. Tra olurken gene ryay dnd. Sonra kr Paa'nn konana gideceini hatrlayp, o yeni ve temiz pantolonla ceketi, yakas kolal kartonlam gmlei ve zarif bulduu kravat takt. Bana nian treninden nce kalplatt fesini oturttu. Kk masa aynasnda kendini seyretti ve istedii gibi olduuna karar verdi, ama gene de iinde bir hzn uyand. Btn bu k kyafette, nianlsnn konana gidecei iin tellanmasnda gln bireyler ol malyd. Bu kk ve zararsz hznle perdeleri at. Sis ehzadeba Camii'nin minarelerini rtm, ama kubbeyi gizleye memiti. Yan bahedeki ardak her zamankinden daha yeildi. "Scak bir gn olacak!" diye dnd. ardan altnda bir kedi ar ar yalanyordu. Cevdet Bey bir ey hatrlayarak pencereden uzand ve grd: Kupa arabas da gelmi, evin nnde durmutu. Atlar kuyruklarn sallyorlar, Cevdet Bey'i bekleyen arabac kapnn nnde sigara iiyordu. Cevdet Bey hatrlad sigara paketini ve akman, czdann ve bir kere daha bakt saatini ceplerine yerletirerek odadan kt. Merdivenleri her zamanki alkanlyla grltyle indi. Gene her zamanki gibi, grlty duyan Zeliha Hanm merdivenlerin eiinde onu glmseyerek karlad ve kahvaltsnn hazr olduunu syledi. Cevdet Bey somurtmaya alarak: "Vaktim yok Zeliha Ha nmcm," dedi. "Hemen kyorum!" Yal kadn zntyle: "Bir ey yemeden hi olur mu?" dedi. Cevdet Bey'in yzndeki kararl anlatm grnce mutfaa kotu. Cevdet Bey kadnn arkasndan skntyla bakt, ama dar
12

kamad. Evlendikten sonra ondan nasl kurtulacan dnd. ok uzak bir akraba olan bu kadnla, burada, ana-oul gibiydiler. Dokuz yl nce, bu evi satn aldnda, Haseki'de ondan ok daha yakn akrabalar olmasna ramen, hayatna daha az karacan dnerek bu kadn yanna almt. Kimsesiz ve yoksul olan kadn ev ilerini grmek, yemekleri hazrlayp etrafa ekidzen vermenin karlnda drt odal kk ahap evin ilk katnda kalyordu. Cevdet Bey, kadnn iyice yaylp yerletii bu kata durduu yerden bakarken, "Yanmdan ayrlmaya onu nasl raz edeceim?" diye dnd. Onu evlendikten sonra yanna ala mazd, nk tasarlad evlilik hayatnda byle bir kadnn yeri yoktu. Tasarlad evlilik hayat, ev ilerini gren insanlarla ilikisinin, efendi-hizmeti ilikisi olmas gerektiini hissettiriyor, buradaki ana-oul ilikisinin bu hayata uymayacan seziyordu. Galiba, Zeliha Hanm da bunu bildii, Cevdet Bey'in yaknda evlenip Halic'in te yakasna tanacan, bu evin satlacan rendii iin, son zamanlarda daha titiz ve daha gayretke olmutu. Mutfaktan elinde bir tabakla kp koarak geldi. "Bir kahve yapsaydm sana, olum. imdi hemen..." "Hi vaktim yok, hi vaktim yok!" dedi Cevdet Bey. Tabaktaki, u balayan gn kadar neeli, vineli ekmei glmseyerek ald. Kadna teekkr ederek bir kere daha glmsedi. Kapdan karken, kadna sevgiyle deil, onu brakmak zorunda kald iin acyarak glmsediini anlad ve rahatsz oldu. Bir ey sylemi olmak iin dnd: "Akamzeri belki ge kahrm," dedi, ama vicdanndaki yk hafifletemedi. Arabaya doru yrrken ryasn hatrlad: "Ben bakaym, byleyim, ama kimse beni cezalandrmyor!" Biraz rahatlad. Ama arabacy grnce bir an keyfi kaar gibi oldu. nk arabac, mterilerinin zel hayatn iyi bilen btn arabaclar gibi, "Ah seni gidi seni, senin btn gn nerelere gittiini, neler yaptn, iinden neler geirdiini biliyorum!" diyen baklarla kendisini szyordu. Cevdet Bey ona da neeyle glmsedi, hatrm sordu. Sirkeci'ye dkkna gideceini syleyip arabaya oturdu ve reelli ekmeini srd. Araba sallanarak Vefa'nn ahap evleri arasndan hareket etti. Cevdet Bey, b mahallede olduundan daha da gsterili gzken
13

bu kupa arabasn, nian ve dn trenleri srasnda gerekeceine inand iin aylna kiralamt. ki ay nce, kr Paa'nn kzn kendisine vermeye raz olduunu renir renmez, byle gsterili arahalann kiraland Feriky'deki ahra gitmi, pazarlk etmi, aylna arabacyla anlamt. Alaca paa kznn evine sradan bir kira arabasyla gitmek istemiyordu, ama srcs ve ahr masraflaryla iyice pahalya oturan bir arabay da satn almak ticari hesaplarna uymuyordu. ok sevdii vine reelli ekmei srrken, "Ama bu arabay da aydan fazla tutmam aptallk olur!" diye dnd. "nk kiras ok! Bu kiray vereceime san alrm daha iyi... Ama satn alrsam dkkn iin gereken baz harcamalar yapamam. Ne yapmal? Bu evlilik bana ok pahalya oturuyor, ama artt..." Evlilii, yllardr haylini kurduu yeni hayatn, satn alaca evi, kuraca aileyi, iki kere yzn grd nianlsn hatrlaynca neelendi. Bazlarnn byle gsterili, kibar arabas tutanlar kmsediini aklndan geirdi, ama neeli olduu iin buna aldr etmedi. Reelli ekmekten bir srk daha ald. "Byle eylere aldr edecek olsaydm tccar olamazdm!" diye rlnd "Byle eylerden korktuklar, ekindikleri iin zaten hibir Mslman tccarla cesaret edemiyor... Ben aldrmam! Peki hanm bir araba isterse ne olur?" Nianlsn ve gelecekteki hayatn dnnce gene keyiflendi. ki kere grd o kzdan, Nign'dan "hanm" diye szetmek houna gitti. Yoku aa inen arabayla birlikte hafif hafif sallanyordu. "Eer dkkn ve irketin hesaplan buna izin verirse bir araba da satn alveririm, canm!" diye m rldand ve ekmein son lokmasn da azna tktrd. Sonra, yiyecei bitince boalan eline hznle bakan bir ocuk gibi, parmaklarna bakt: "Bu evlilik de elde avuta ne varsa gtrecek galiba," diye dnerek kederlendi. Araba Babli yokuundan aa inmi, ara sokaklara sapmt. Sis alm, o tuhaf n yerine her zamanki parlak k ycrlemiti. Cevdet Bey yaz gneinin imdiden stt arabada piiyordu. "ok scak bir gn olacak! Bugn ne yapacam? Dkknda ileri abuk bitirmem lzm! Belki abimi gider grrm!" Beyolu'nda bir pansiyonda hasta yatan abisini hatrlaynca can skld. "Sonra Fuat Bey ile yemek yiyecektik. Selanik'ten gelmi... leden sonra Nianta'na, kr Paa'nn H

konana gideceim!" Nianlsn nc defa grebilme umuduyla heyecanland. "Sonra, tellaln bulduu o eve bir daha bakarm." Nianta ya da ili'de evlendikten sonra oturaca bir ev satn almaya karar vermiti. "Sonra dkkna dnerim. Yazk, bugn dkknda fazla bulunamayacam... Bugn ne? Pazartesi!" Parmaklaryla hesaplad. gn nce Abdlhamit'e cuma selmlnda bomba atmlard. Ondan iki cuma nce de nianlanmt. "Onyedi gn nce nianlandm!" diye dnd. Araba dkknn nnde durdu. Dkkn grnce arabann sallanmas ve uyku mahmurluuyla aklnda btn aleviyle parlamayan hesaplar, birden yanmaya balad: "Boya siparileri iin mektup yazlmad. Bozuk kan o lambalar kime satabilirim? Eskinazi borcunu bugn de ver mezse ona diyeceim ki..." Dkknn eiinden admn atyordu: "Bismillahirrahmanirrahim! Eskinazi'den ikiyz lira fazla ister, uygun grrse borcunu bir ay ertelerim..." raklardan birine bayla sert bir selm verdi. alkan ve tok gzl olduu iin sevdii tekine glmsedi. Sonra sert selm verdii dalgacya dnerek: "Olum, benim kahvemi syle!" dedi. "Bir de poaa al ba kaym bununla!" Her sabah yapt gibi hzl ve sinirli admlarla arkadaki masaya gidip oturdu. Sana soluna sulayacak bir ey aryormu gibi bakt. Sonra, her sabah olduu gibi gene Moniteur D'Orient gazetesinin masasnn zerine konduunu grerek rahatlad. Her sabahki alkanlyla nce tarihe bakt: 24 Juillet 1905 11 Temmuz 1321, pazartesi. Sonra balklara gz gezdirdi. Bomba olay ile ilgili son gelimeleri rendi. Rus-Japon sava hakknda yazlanlar okudu, ama bunlara ilgi duymad. Hemen sayfay evirip borsa haberlerine bakmaya balad. Burada kendisini heyecanlandran bir iki habere rastlad. Sonra birka ilgi ekici iln okudu: Demir tccar Dimitri deposunu satyordu; g durumda olmalyd. Kendisi gibi elektrik ve nalburiye ile uraan Panayot da yeni mallarn tantyordu. Cevdet Bey de bir iln vermeye karar verdi, sonra cayd. Odeon'da yeni bir gsteriye balayan bir tiyatro topluluunun ilnn okuyunca, abisini hatrlayarak irkildi. Ar hasta olan abisinin sevgilisi bir Ermeni
15

tiyatro artistiydi. Cevdet Bey abisini unutmak iin gelen poaay yedi, kahvesini iti ve bir makaleyi ar ar okumaya balad. Bu gazeteyi her okuyuunda yapt gibi, bilmedii Franszca kelimeler iin hayfland. Sonra her Franszca okuyuunda yapt gibi, bu dili renmek iin nasl aba harcadn, zel hocaya verdii paralar, zel hocayla birlikte okuduklar kitaptaki aileyi, yaln cmlelerle gnlk hayat anlatlan o gzel Fransz ailesi gibi bir aile ve eve duyduu zlemi hatrlad. Bunlar hatrlamak, zellikle o Fransz ailesinin gnlk hayatna benzer bir hayat kuracan, gnn ilk sigarasyla dumanlanm aklnda can landrmak ok hotu. Makalenin yarsmdayken fazla vakit kaybettiine karar verdi. Btn teki tccarlar ald, ticaret hayatn iyi yanstt ve Franszcasna yarar olduu iin okuduu Moniteur D'Orient'i bir kenara brakarak ayaa kalkt. Poaa bitmi, kahve ve sigara iilmi, gazeteye vakit ayrlmt. imdi kendini ilere vermek iin gereken gerginlii, gc ve dengeyi duyuyordu. Ticaret hesaplar aklnda ne sabahn ilk dakikalannda olduu gibi zayf ve alevsiz, ne de az nce olduu gibi cayr cayr yanyordu. Hesaplar ve dertler, bir tccarn aklnda nasl yanmalysa yle; sakin, ama gl ve denetim altna alnm bir yangm gibi yanyordu. Cevdet Bey, "Evet, imdi ilk i Sadk ile u hesaplara bir daha bakmak olmal!" diye dnd. Sadk irketin gen muhasebecisiydi. Genti, Cevdet Bey'den on ya kkt, ama imdiden onun kadar gsteriyordu. Cevdet Bey dkknn asma katna karak, onunla bir sre konutu. Perembe gnne kadar gelecek paralarla, denecek borlar arasndaki kk fark rendi ve Eskinazi'den gidip borcunu istemeye karar verdi. Sonra, aaya, tezghtarlarn arasna indi. Burada batezghtar saylabilecek orta yal bir Arnavut'la bir sre konutu. Ona zeri boya kutularyla, lambalarla, teberiyle dolu olan bir masay gstererek, mterinin her zaman dzenli ve bo bir tezgh grmekten holanacan syledi. Ama Arnavut tezghtar, kendisini anlamyor, bu dzenin ok daha etkili olduunu kantlamaya alyordu. Bunun zerine, Cevdet Bey tezghn arkasna geti, herkesi azarlayan baklarla oray buray dzeltti, rnek olsun diye de, bir mteriye bakt. Bu alakgnll ha16

reketinin alanlarda sayg ve utan uyandrdn grnce kendi masasna dnd. Btn dkkn gren masasna oturunca boya siparileri iin gereken bir mektubu yazmaya karar verdi. Mektubu aceleyle ve alkanlkla yarsna kadar yazd, sonra, artk bu ileri tutaca bir ktibe brakmasnn doru olacan dnd. Ama yeni bir "ktip de yeni bir masraf kaps demekti. "stelik tam da evlilie bu kadar para dkerken!" diye dnd. Bu srada, dkkndan ikyz adm tede olan deponun bekisi geldi ve yeni gelen byk lamba sandklarn, hamallarn bir trl ieri sokamadklarn, bireyler krp dkmelerinden korktuunu syledi. Cevdet Bey sklarak ayaa kalkt. Aa yukar yrd ve sandklarn teker teker alp boaltlmasn tledi. Lambalar trenle Anadolu'ya yollanacana gre, bu ok sama bir eydi, ama baka yolu da yoktu. Cevdet Bey depo bekisini savdktan sonra mektubu bitirdi ve vakit ve para skntsyla dertlendi. Bozuk kan lambalar kime satacan dnd. Bu konuyu zeksna ve dostluuna gvenebildii tccar arkada Fuat'a sorabileceini dnd. Sonra tella saatine bakt, ikibuua yaklatn grd. Eskinazi'ye gitmek iin dkkndan kt.

MSLMAN VE TCCAR"

Dkkndan kar kmaz, gnn ilk dertlerini atlattn, bunu yapmak iin fazla bir g harcamadn ve her eyin her zamanki gibi yolunda olduunu hissederek sevindi. Bir aacn altnda, baka bir arabacyla gevezelik eden arabacya grnmeden, Sultanhamam'a doru yrd. Eskinazi'nin dkkn altyz adm tedeydi. Ona syleyecei sz, borcunu erteleme karlnda isteyecei fazlay, bunu ona nasl anlatacan tasarlamaya balad. Bir yandan bunu tasarlyor, bir yandan da Sirkeci'nin teki tccarlarn, tandk yzleri selmlyordu. Onu gren tccarlar, aralarna giren bu Mslman' aknlk ve ilgiyle izlediklerini gsteren baklarla glmsyorlard. Baklar Cevdet Bey'e
17

"Bakalm bu fesli tccar aramza girecek mi? Senin cesaretini ve kararlln beeniyoruz!" diyordu. Cevdet Bey de onlara, "Benim hakkmda ne dndnz, nasl biri olduumu ok iyi bili yorum!" diyen baklarla selm veriyordu. Eskinazi'nin dkknna -be adm kala ounluu Yahudi ve Rum olan bu tccarlardan biri onu grerek dkknnn iinden seslendi: "Ooo, Ik Cevdet Bey, bugn ok ksnz!" Cevdet Bey de ona akadan anlayan ve holanan bir insan ol duunu gstermek iin: "Ben her zaman skmdr! " dedi, ama hemen bu klnn zel bir nedeni olduunu hatrlayp kzard. Eskinazi'nin inaat malzemesi ve ev eyas satt dkknna girer girmez, ortadaki dank ve laubali havadan, raklarn neesinden, patronun dkknda olmadn anlayp sinirlendi. raklardan biri sis yznden ada vapurunun geciktiini syledi. Cevdet Bey, Eskinazi'nin yazlar Bykada'da geirdiini hatrlad. Sonra birden hznlendi. Btn bu Yahudi, Rum ve Ermeni tccarlar arasnda kendini ok yalnz hissediyordu. Geldii yoldan deil, anacaddeden geerek dkknna dnmeye karar verdi. Caddenin kalabal ve harekelin hznn da tacana inanyordu. Yryor, "Canm skld, nk onlarn arasnda bir taneyim!" diye dnyordu. "Benim gibi hem zengin bir tccar, hem Mslman olan ka kii var? Btn u Sirkeci'de, Mahmutpaa'da, bir u Selanikliler'in sokak iindeki manifaturac dkkn, bir u Fuat Bey'in yeni at dkkn, bir de Ethem Pertev'in eczanesi var. Onlarn iinde de en zengini benim. Onlarn iinde yalnzm." Scaktan ve zerindeki ar elbiselerden terliyordu. Ryay hatrlad: "Ryada da yleydim. Herkes birlikte, ben tek basmaydm. Alnmdan ter akyordu." Ceplerini arad, sabah yanma mendil almay unuttuunu anlad. "Evlendikten sonra hanm bu ileri yoluna kor!" diye dnd, ama evlilik ve tasarlad aile hayat da, bir an, kendini avutmad. "Byle herkesten baka olmak iin ne yaptm?" diye dnd. "ok altm. Baka hibir ey dnmeden yalnzca dkknm ve ilerimi bytmeyi amalayarak, ok altm!" Kedeki urupuyu grnce sevindi. "Sonunda da kazandm..." Bir bardak vine urubu isteyip iti. Biraz rahatlar gibi oldu ve btn s kntsnn u korkun yaz scandan kaynaklandna karar verdi.

Sonra birisinin kendisine seslendiini duydu. "Vay Cevdet, naslsn bakalm?" Abisinin askeri tptan arkada Doktor Tark't. Abisinin btn arkadalar gibi, nce Nusret'i hatrlatan Cevdet'i grnce neelenmi, sonra karsndakinin bambaka biri olduunu anlayarak kalarn atmt. Cevdet'e abisinin nasl olduunu, hastalnn geip gemediini sordu. Abisi hakknda baka eyler de sordu ve renmek istedii eyleri rendikten sonra, kmseyerek glmsediini hi saklamaya almadan: "Peki sen ne yapyorsun? Gene ticaret ha, ticaret..." dedi ve yarm yamalak bir selm verip Sirkeci'nin kalabalna kart. "Ticaret! Ticaret yapyorum!" diye dnd Cevdet Bey. Dkknna doru yryordu. "Ne yapsaydm yani? Onun gibi bir askeri doktor olamazdm ki..." ocukluunu ve ilkgenliini hatrlad. Babas Kula'da kk bir memurdu. Cevdet Bey r yasnda grd sbyan mektebini burada okumutu. Sonra babas terfi edip Akhisar'a gitmiti. Buras demiryolu stnde olduu iin zengince bir kasabayd. Cevdet burada da rtiye mektebinde okumutu. Yazlar Akhisar'n evresindeki ekir_deksiz zm balarnda, incir bahelerinde yalnz gezinirdi. Hocalar Cevdet'in de, abisi Nusret'in de ok zeki olduklarn sylerdi. Babas Osman Bey ise bu zeky annelerinden aldklarn sylerdi. Sonra, bu ok zeki ve babann ok sevdii anne, bir gn hastalanmt. Baba karsn hastaneye yatrabilmek iin stanbul'da grev istemiti, ama vermemilerdi. Bunun zerine baba istifa etmi, istanbul'a gelmi, anneyi hastaneye yatrm, kendisi de Haseki'de bir oduncu dkkn amt. Bir yl sonra, Nusret Askeri Tbbiye'ye girmi, alt ay sonra da, anne deil, birdenbire baba lverince, oduncu dkknna ve hep hasta olan anneye bakmak Cevdet'e dmt. Cevdet yirmi yana kadar Haseki'de odunculuk ve kerestecilik yapm, sonra de posunu Aksaray'a tamt. Yirmibe yanda Aksaray'da kk bir nalbur dkkn am, birka yl sonra da Sirkeci'deki dkkna tanmt. Ayn yl anne lm, Nusret kendisine kalan her eyi Cevdet'e brakm, Paris'e kam, ertesi yl Cevdet Haseki'deki akrabalarla btn ilikilerini koparm, Vefa'daki evi satn almt. "Onun gibi askeri doktor olamazdm ki!" diye
19

yeniden dnd. "Bana ticaretin yolu gzkt. Ben de bu yolu zorladm, kimsenin cesaret edemedii eyi yaptm. Biraz korkak olsaydm hl Haseki'de kk bir oduncu olurdum!" Haseki'yi, oradaki akraba e-dost evresini, mahalle hayatn hatrlaynca skld. "Onlardan katm. Onlarla birlikte ticaret hayat yr myordu." Uzaktan dkknn grd. Kupa arabas aacn dibine ekilmiti. "Benim dkknm!" diye mrldand. En byk baarsnn odunculuktan bu dkkna gemek deil, be yl nce elde ettii lamba ii olduunu dnyordu. Belediyenin ve ifket-i Hayriye'nin btn lambalarn satn alma ayrcaln elde ettikten sonra, ticaret evrelerinde "Ik Cevdet Bey!" diye anlmaya balamt. Bu baarsn hatrlaynca keyiflendi. Bu lamba iinden sonra dkkn ve irketi drt misli bytmt. ehreminliinde herkese rvet datmt. Bu biraz skc bir anyd, ama baarsn glgelemiyordu. Cevdet Bey ryasn hatrlayarak neelendi: "Eh, ne yapaym. Kimse beni cezalan drmyor..." Sabah merdivenlerin eiinde kendisine bakan Zeliha Hanm' hatrlad: "Ne yapaym, ne yapaym, hayat bu ite!" diye sylendi. zerinde onu her zaman koruyan, grnmez bir zrh varm gibi rahat ve yklmaz hissediyordu kendini. Dkknnn stndeki yazy grd: CEVDET BEY VE OULLARI THALAT-HRACAT-NALBURYE Daha ihracata balamamt, daha oullan da yoktu, ama ikisine de niyeti vard. Kapnn eiinden admn atarken, "Eskinazi'den de paray alamadk!" diye dnd. "Sadk ile hesaplar bir daha konuaym. Sonra u bozuk lambalar ne yapacam dneyim... Saat ka? Hi de vakit yok!.. Depoya gidip orada ne olduunu da grmem lzm. imdi her eyi krp dkerler... Kim bu ocuk, ne istiyor?" Bir kk ocuk elindeki zarf uzatarak: "Bunu Matmazel uhacyan gnderdi efendim! " dedi. "Matmazel uhacyan?" diye dnd Cevdet Bey. nce kim olduunu hatrlayamad. Tuhaf, belirsiz bir eyden utanarak
20

kzard. ocua bahi verdi. Sonra kadnn, abisinin Ermeni sevgilisi olduunu hatrlayarak telland. Zarf at, okudu: "Cevdet Bey, aabeyiniz Nusret ok hastadr. Dn akam kendisini kaybetti. Bu sabah kendine gelir gibi oldu, ama gene ok perian. Acele gelip grrseniz ok sevinecektir. Ltfen bu mektubu yazdm ona sylemeyiniz..." Cevdet Bey: "ok hasta ha, ok hasta!.." diye mrldand. "Anneme de byle olurdu, ama sonra lmezdi." Zarf cebine koydu. "Benden gene para szdrmak istiyorlar... Oysa hibir eye vaktim yok!" Cevap bekleyerek suratna bakan ocuu grnce birden utand: "Belki ok ktdr? Aman neler dnyorum! Nasl bir insan oldum?" Dkknn iinde sinirli sinirli yrd. "Kardeim lyor." Bir daha bahi verip ocuu savd. Tella Arnavut tezghtarla ve muhasebeci Sadk ile konutu. Bo szler sylediini, onlarn da akmlatn anlad. "Abim lyor!" diye dnd. Hi beklemedii bir tela kapldn farketti. "Sakin olmam lzm!" diye sylenerek arabaya bindi. Arabacya Beyolu'na gideceini syledi. Cevdet Bey araba hareket ettikten sonra teln biraz olsun gemleyebildi. "Belki de olmuyordur. Belki de ufak bir buhrandr bu... Rahmetli anneme de byle olmaz myd? Tellandm, nk abimden baka hibir yaknm yok! Kimsem yok!" Eskinazi'nin dkknndan dnerken kapld duyguya yeniden kaplmak istemedii iin baka eyler dnmeye karar vererek, pencereden dar bakt. Araba Galata Kprs'nn banda durmu, arabac kprden gei cretini dyordu. Kprnn Hali kesindeki limonatac, her zamanki yerinde baryordu. Yanndaki manavn eftalilerine sinekler konuyordu. Uzakta, Kasmpaa Tersanesi'nin nnde, gemi leleri, yan yatm tekneler, paslanm dubalar gzkyordu. Araba yeniden hareket etti. Sabah sisi dalm, kprnn zerine prl prl bir gk, birka da kararsz bulut yerlemiti. Cevdet Bey'in tand, yandan arkl bir vapur, Suhulet, Hali'ten Marmara'ya alyordu. Kprnn orta yerinde koca apkal, iri yapl bir adamla, yzn saklamayan bir kadn denize bakyor, denizci elbiseleri giymi ocuklarnn da iki yandan ellerini
21

tutuyorlard. Cevdet Bey "Byle bir aile!" diye dnd. lerdeki bir direin dibinden iki fesli erkek de bu aileyi seyrediyordu. "Byle bir aile!" Srk hamallar koarak, fesli ve kravatl er keklerin yanndan getiler. Cevdet Bey'in tand bir baka gemi, Sahilbent de kprye yanayordu. Parmaklklara yaslanm ocuklar gemiye bakyorlard. stanbul'a ilk geldii aylarda Cevdet Bey de gelmiti buralara. Denizi ve kprleri, bu tuhaf kargaay, gelip geen gsterili arabalar seyretmiti. O zamanlar daha Sirkeci rhtm yaplmamt. "O zamanlar... Yirmi yl nce!" diye dnd Cevdet Bey ve buraya ilk abisiyle geldiini ha trlayarak korktu. Ermeni kadndan gelen mektubu cebinden karp dikkatle bir daha okudu. Kadn bu mektubu yazdn Nusret'e syle mesini istemiyordu. Abisini ok seven bu kadn, eer hl byle kk eyleri dnyorsa, durum demek ki, o kadar kt deildi. Az nce, bu mektubun kendisinden para szdrmak iin bir dzen olduunu dndn hatrlayarak utand. "Peki niye ona bunu sylememi istemiyor? nk, aabeyim bana haber vermesine kar kmtr!" Abisi, Cevdet'in hayatndan, dncelerinden holanmyor, onu kmsyordu. Ama k msemesine ramen, ondan para alyor, b yzden kardeini grmek istemiyor, onu her grnde hem kendisi yerin dibine geiyor, hem de her seferinde daha ar szler ve hakaretlerle Cevdet'i yerin dibine geirmeye alyordu. Cevdet Bey bunu hissettii, karlkl oturmann ikisine de ar geldiini ok iyi bildii iin kardeine seyrek gidiyordu. Her gidiinde onunla biraz konuur, bir trl kurtulamad u hastalktan synlabilmesi iin hastaneye yatmasnn art olduunu syler; abisi hastanelerin insanlar yalnzca mezara gtrmek iin yapldn, bir doktor olarak bunu ok iyi bildiini tekrarlar, sonra bir sre karlkl susarlar, Cevdet Bey bir zarfa koyduu paray bir keye brakr kard. Cevdet Bey Ermeni kadndan gelen mektubu bir kere daha okuduktan sonra abisiyle, rahmetli annesinin hastalklarn karlatrmaya balad. Cevdet Bey'in rahmetli annesi gibi abisi de veremdi. Annesinin bir iyileip bir ktleen hastal yllar srmt. Abisinin hastalnn ilk belirtileri de yl nce, Paris'te ortaya kmt.
22

Annesi btn hastal boyunca sylenmi, her eyden ikyet etmi, evresindekileri mutsuz etmiti. Abisi de yleydi. Annesi ince yapl ve zayft. Abisi de ok zayft, Paris'ten dndkten sonra Cevdet Bey onu grnce korkmutu. Annesi doktorlarn tlerini dikkatle uygular, sylenen her eyi yapard. Ama abisi doktorlarla alay ederdi. nk kendisi de doktordu. stelik alkolikti ve her eye kar kmak gibi kt bir huyu vard. Cevdet Bey, "Evet, kendine dikkat etmemitir!" diye mrldand. Sonra, abisini sevdiini, o kendisini ne kadar kmsese, ne kadar azarlasa ona kzamayacan anlad. ocukluunu hatrlad: Birlikte abisi ve arkadalaryla ceviz, kale, kaydrak oynarlard. Hdrellez'de krlara kar, kuzu ve helva yerlerdi. Kzlar iki takma ayrlr, gelin almas oynarlar, trkler sylerlerdi. Akhisar'n evresinde balar, baheler vard. "Gemi zaman!" diye m rldand Cevdet Bey. Araba Tnel'e km Galatasaray'a doru ilerliyordu. Sonra birden gzlk Verdoux'nun dkkn nnde durdu. Cevdet Bey uzanp bakt. lerde, bir lando yan dnm, yolu tkamt. Skntyla evresini inceledi, tabelalar okudu, insanlar seyrettik nl berber Petro'nun dkknndan apkal biri kyordu. Veliaht Reat Efendi'nin terzisi olduu sylenen Botter'in vit rinine, iki Hristiyan kadn bakyordu. Gm ve kristal eya satan Decugis'in camekn prl prld. leride Lebon Pastanesi vard. Cevdet Bey bakkal Dimitrokopulo'nun tabelasn grnce, gene sabah kapld yalnzlk duygusuna kapld. Avunmak iin ocukluunu, Akhisar'n bahelerini hatrlamak istedi. "Ne onlarla olabiliyorum, ne tekilerle!" diye dnd. Araba yeniden hareket etmiti. "Bari abim iyi olsa. Beni kmsemese... Bugn niye byleyim ben?" Bu sefer ryay kt, korkun bir gn olarak hatrlad. Ryada okul arkadalar arasnda kendisine en kt bakan, en kmseyen de abisiydi. "Beni niye kmsyor?" diye dnd. "nk o bir Jntrk olduunu sylyor!" Cevdet Bey'in abisi Nusret, Jntrkl birinci Paris yolcu luunda renmiti. Askeri Tbbiye'yi yzba rtbesiyle bitiren Nusret, iki yl Haydarpaa Hastanesi'nde staj yapm, sonra birka yl Anadolu ve Filistin'deki askeri hastanelerde alm, galiba ok hrn ve kavgac olduu iin, oradan oraya srlm, Cevdet
23

Bey'in Aksaray'da nalbur dkkn at yl stanbul'a naklini karm ve Haseki'de aile evresinden buldurttuu bir kzla evlenmiti. ki yl sonra da bu kadnla karnndaki ocuu brakarak Paris'e gitmiti. Aile evresine ve Cevdet Bey'in ilikisini imdi btnyle kestii insanlara gre, bu yolculuun nedeni, abisinin evde okuduu tuhaf dergi ve gazetelerdi. Bu dergileri, tarihi Murat Bey'in Fransz Ihtilli'ni ballandrarak anlatt Mizan gazetesini, Nusret'in saatlerce okuduu syleniyordu. Nusret'e gre ise bu yolculuun nedeni ortadayd: Tp renimini srdrmek, cerrahide uzmanlamak istiyordu. Bir tavuk keserken bile abisinin he yecanlandn bilen Cevdet Bey'e gre ise, Nusret bu yolculua kabna samad iin kyordu. Cevdet Bey, abisinin gene kabna samad iin Paris'te drt yl kalp dndn, karsn boadn, ikiye baladn, padiaha kar geldiini, gene Paris'e gittiini, Jntrkler arasnda bir alkoliin sivrilebilecei kadar sivrildiini, parasz, isiz ve a kalnca da stanbul'a dndn dnyordu. Ama btn bunlar demesine ramen abisinin baz bakmlardan kendisinden daha stn olduunu da aklndan geiriyor, insanlarn onu daha sevimli, canayakn, gvenilir biri olarak grdklerini de biliyordu. nsanlarn abisini yle gr melerinin nedenini de onun hibir sorumluluk ve ykmllk almamasnda buluyordu. Oysa kendisi, yalnz kendisine ve kendi hayana kar da olsa, sorumluluk yklenmekten hi ekinmeyen, dzenli bir insand. Bunu aklndan geirirken biraz utanr gibi oldu, ama sonra yle dnd: "Benim hayatta sorumluluklanm, amalarm ve bir hedefim var! O ise yalnzca dikballk ve grlt edip, patrt karmaktan holanyor!"

JNTRK
Araba Savoie Oteli'nin dar sokana sapt. Birka dakika gittikten sonra, iki kad, eski bir ta evin nnde durdu. Cevdet Bey'e kapy pansiyoncu madam at, saygyla kenara ekilip gznn ucuyla kapnn nndeki arabaya bakt. Sonra frsat karmayarak, ar24

kasndan koup abisini ekitirdi: Abisi ok grlt yapyor, pansiyonun teki mterilerini rahatsz ediyor, hasta olmasna ramen, ahlak d hareketlerde bulunuyordu. Cevdet Bey, mterisini pansiyondan atmakla korkutan kadna ban sallayarak merdivenlere yrd. "Demek ki fazla bir eyi yok!" diye dnd. Ta merdivenleri abuk abuk kt, kapya vurdu. Buraya en son iki hafta nce, niandan sonra geldiini hatrlad. Kapy, bekledii gibi, Ermeni kadn at. Cevdet Bey onu her grnde yapt gibi nce kzard. Sonra, kzarmasn nlemek iin bir ey unutmu da hatrlyormu gibi, akn ve dnceli bir tavr taknarak ieri girdi. "Abim nasl?" diye sordu ve bu srada yatakta srtn yasta dayayarak yatan Nusret'i grd. "Bir eyi yok!" diye dnd. Abisi: "Oo sen inisin? Nereden ktn bakalm?" dedi. Cevdet Bey, abisinin sesinin perdesinden saln anlamaya alarak glmsedi. Sonra yanna gitti, sarlp yanaklarna yzn yaklatrd. Abisi: "Veremliler plmez!" dedi, ama kendisini ptrd. Bir bata bulunuyormu gibi yapmt bunu. Cevdet Bey: "Naslsn?" diye sordu. Kenardaki bir sandalyeye oturdu. Abisi cevap olarak: "Ee, nereden esti bakalm senin aklna buraya gelmek?" dedi. Sonra pheyle sevgilisine bakt. "Mari sen mi ardn onu yoksa?" "Niye araym? Kendi kendine gelmitir!" Tatl, mzikli bir sesti bu. Cevdet Bey, "Abi seni ziyaret etmem iin arlmam m ge rek?" dedi. Abisinin karsnda her zaman kapld sululuk duygusuna kapldn hissederek kzard. Sonra: "Naslsn? Hastaln nasl?" diye sordu. Nusret fkeyle Ermeni kadna dnd: "Onu sen armsn. kidir salm soruyor? Niye soruyor?" Mari: "Nusret!" diye inledi. Onu yattrmak iin ayaa kalkt, yanna gitti. zerindeki araf rterken Cevdet Bey'e dnp: "Abiniz iyi deil. Dn akam ok ktyd. Kendisinden geti... imdi birazck iyidir, ama yanlmayn!" dedi. Nusret: "Hayr, hayr, hibir eyim yok!" diye bard. Sonra
25

bireyler daha sylemek istedi ama soluu yetmedi, sustu. Ya pabildii tek ey olan, kmseyici, sulayc gzlerle evresine bakt. Cevdet Bey, Mari'ye dnp: "Doktor armadnz m?" diye sordu. Bu srada abisi: "Doktor istemez! Benden iyi doktor mu olur? Doktorluk insanln dmandr!" diye mrldand. Mari, "Bu durumda ben ne yapabilirim?" diye dnyormu gibi Cevdet Bey'e bakt. Cevdet Bey, "Evet doktor armak bana dyor!" diye dnd. Sonra, Mari ile gzgze geldikleri iin utand. Kadnn gzel olmasa bile, irin olduunu aklndan geirdi. Sarho, hasla ve parasz olan abisinin, byle bir kadnla nasl olup da iliki kurduunu merak etti. Oday inceledi: Bir masann stnde leenler, tabaklar, bardaklar duruyordu. Bunlar, belli ki, sk sk kullanlyor, sk sk ykanyordu. Bir kede yeni ykanm, tlenmi araflar, gmlekler vard. Eya, duvarlar, pencereler her yer tertemiz, prl prld. Oda bir hasta odasndan ok, az sonra konuk arlanacak bir zengin evinin yeni temizlenmi bir odasna benziyordu. Cevdet Bey, temizlenen ve baklan bir evin odalar ve eyas iinde bir kadn ve ocuklarla birlikle yaama isteinin iinde uyandn farkederek bir daha Ermeni kadna bakt ve gene kzard. Sonra, abisine dnd. Nusret ar ar ve zorlanarak soluyordu. Cevdet Bey abisiyle bu kadnn bu oday doldurduklarn, kendisinin bir fazlalk olduunu dnd. Sonra yeniden Ermeni kadna bakarak, hayatnda bir kere byle bir kadnn, hayr, herhangi bir kadnn sevgisini kazanamadn aklndan geirdi. Bu srada abisi: "Ziya'y hi grdn m?" diye sordu. Ziya dokuz yandaki oluydu. Nusret onu Haseki'deki akrabalarnn yanna brakmt. Cevdet Bey ararak: "Hayr!" dedi, Haseki'ye hi gitmediini abisi biliyordu. ki kardein Haseki'yle olan ilikilerini, Cevdet Bey'in ev ileri iin Vefa'daki eve ald Zeliha Hanm salyordu. Son zamanlarda Ziya hakknda yeni bir haber duymamt o kadndan. Nusret: "Ziya'y kye, annesinin yanna yollayaym m diye
26

dnyorum," dedi. "Ama hayr! Burada kalsn. O aptallarn arasnda da olsa ehirde kalmas daha iyidir, deil mi?" Bir sre nefes aldrsonra ekledi: "kimiz de Haseki'deki akrabalar b raktk. Ama ayr sebeplerden: Ben onlara yk olmamak iin, sen onlar sana yk olmasn diye!" Gene solumak, dinlenmek iin bir sre sustu. Sonra yznde, Cevdet Bey'in ok iyi bildii o sulayc anlatm belirdi: "Geen geldiinde bir kupayla gel misin! Senin mi o araba?" "Benim deil, kiraladm!" "yle arabalar sokaktan evrilip kiralanyor mu artk?" Cevdet Bey utanla: "Hayr, aylna kiraladm!" dedi. "Haa, u caka arabalarndan!" dedi Nusret. "Redingot ve kravat kiralar gibi araba kiraladn ha?" Mari'ye bakp glmsedi. Cevdet Bey deersiz ve aalk olduunu dnd. Nusret dudaklarndaki ayn kmseyici glle: "Pek de ksn bugn!" dedi. Cevdet Bey'in cevabn beklemeden Mari'ye dnd: "Sana bunun bir paa kzyla nianlandn sylemi miydim?" Kardeine dnd: "Nasl, iyi bir insan m?" "yi bir insan!" "Nereden biliyorsun? Ka kere grdn onu?" Cevdet Bey ensesinden, alnndan ter boandn hissederek ayaa kalkt. Ceplerini arad. Mendilini unuttuunu hatrlad. Yerine otururken: "ki" diye mrldand. "ki ha? ki kere grdn ve iyi insan olduunu anladn! Peki, hi konutunuz mu?" Cevdet Bey, sandalyede sallanyordu. "Hi konutunuz mu, diyorum? yi bir insan olduunu nasl anladn? Ne konutunuz?" "yle konutuk ! " dedi Cevdet Bey. "Ee, o kadar utanma!" dedi birden Nusret. "Onunla konu mam olman senin suun deil. Bu kt geleneklerin, buradaki pis, sefil, kt hayatn bir sonucu. Anladn m ne demek iste diimi? Buradaki dnya nedir, anladn m? Anlamadn, anla madn, ama ban sallyorsun! Ayn ey senin de bana gelebilir! Ama yok... Sen yle biri deilsin! Senin bir ailen olur... Ama byle bir kadn seni sevemez ! " kisi birlikte dnp Mari'ye baktlar. Cevdet Bey abisinin
27

karsnda oturduka bu utan ve terden kurtulamayacan anlad. Nusret "Kzarp bozarma yle!" dedi. Gene Mari'ye iaret ederek: "Onu beeniyorsun. Ona hayran oluyorsun, deil mi?" diye ekledi. Mari: "Nusret rica ederim!" dedi, ama hi utanma benze miyordu. Rahat ve gururlu gzkyordu. Nusret: "Seni beeniyor. Sana hayran oldu bile!" diyerek Mari'ye glmsedi. "nk seni Avrupai buluyordur. Benim kardeim Avrupa'dan gelen her eye hayrandr! Bir ey hari..." Dnd, sonra arad kelimeyi buldu. "Revolsyon!" Kardeine dnd: "Sen revolsyon ne demek biliyor musun? Ya da ihtill? Kann grl grl akt, giyotinli bir revolsyon? Ama ne bi leceksin sen byle eyleri! Senin bildiin, sevdiin tek ey var..." Sznn gerisini ya getiremedi, ya da aka sylemek istemedi. Yalnzca parmaklarnn ucunu "para" diyen insanlar gibi birbirine srtt. Cevdet Bey dayanamad. Ryadan da ktyd bu. Sandalyeden kalkt. Abisine doru sarsak iki adm att, inledi: "Abi, ben seni seviyorum. Abi, neden byleyiz?" Yllardan beri ilk defa byle bir ey oluyordu. Utand. Glmseyerek dnp Mari'ye bakt. "Bunu niye yaptm?" diye dnd. "Allahm, ne ok terliyorum!" Ryadan da ktyd ite. Birden Nusret'in gvdesi ne doru bkld. Sonra geriye yaylanp, ba yasta vurdu. Yeniden ne bklrken iddetle ksrmeye balad. Grtlandan ve cierlerinden kan hrlt korkuntu. Cevdet Bey hibir ey yapamadan, korkuyla ve utanla abisinin kvranna bakyordu. Sonra, aklna bireyler yapmak geldi. Mari koup Nusret'in yanna oturmu, omuzlarndan tu tuyordu. Cevdet Bey pencereyi amaya karar verdi. Bu srada abisi rahatlad. Cevdet Bey pencereyi zorlarken Nusret seslendi: "Hayr, ama! Darsnn pislii ieri girmesin istiyorum. Darsnn pis, sefil, baya havas, u iren, despot karanlk ieri szmasn. Biz burada iyiyiz..." Kendinden geer gibi olmu syleniyordu. "Pencereyi kimse amasn! Buras, benim memleketim, orada, Fransa'da, olduu gibi karanlktan kurtu luncaya, Abdlhamit yklncaya, her ey aydnlk, temiz, na28

muslu, iyi oluncaya kadar kimse pencereyi amasn..." Birden gene ksrk buhranna yakalanarak titremeye balad. Cevdet Bey bir ey yapm olmak iin, abisinin arkasndaki yast vurarak dzeltti. arafn yere den ucunu kaldrd. Bu srada Mari'nin tella bam kendisine yaklatrdn grd. "Bir doktor... Ltfen siz bir doktor bulun!" dedi Ermeni kadn. "Ben bunu yapamyorum. stemiyor!" Cevdet Bey: "Evet!" diye mrldand. Sonra, hl ksren abisiyle gzgze gelmekten korkarak, aceleyle dan kt. Kapy kapar kapamaz, abisinin arkasndan bardn duydu: "Nereye gitti o? Doktora m? Doktor bu durumda ne yapabilir ki?.. Doktora gerek yok!"

ECZANE
Cevdet Bey sokaa kar kmaz, "lecek! " diye dnd. "Bugn olmazsa yarn, ama mutlaka birka gn iinde lecek!" D ncelerinden korkarak kendini yattrmak istedi: "Belki de bir ey olmaz. Anneme de byle olmaz myd?" Arabac gene sigara ierek ve bir arabac gibi bakarak kendisini szyordu. "Ama abim leceini biliyor. leceini bildii iin de yle korkun eyler sylyor!" Odann iindeki utan verici sahneyi hatrlamak istemedii iin, "Evet, imdi bir doktor bulmalym!" diye dnd. Ara sokaktan ana caddeye kt. "En yakn eczane nerede? Kanzuk Eczanesi var. urada Klonaridis var!" Tnel'den Taksim'e uzanan nl cadde scaa ramen kala balkt. Cevdet Bey ge kalrsa abisi lecekmi ve bu lmden de kendisi sorumlu tutulacakm gibi korkarak hzla yryordu. inden komak geliyor, bu kadar acele etmesinin sama ol duunu dnyor, insanlara arpa arpa ilerliyordu. Her za manki sakin ve dzenli hayatlarn yaayan insanlar ise, bu scakta byle koturan, saa sola omuz atan kaba adama dokunmamak iin kenara ekiliyorlar, uyuuk bir merakla Cevdet Bey'in yzne bakyorlard.
29

Eczanede eczac Matkovi'in kendisiyle iman bir rak vard. Cevdet Bey: "Doktor burada m?" dedi. Eczac eliyle arka blmeyi iaret ederek: "Megul!" dedi. Cevdet Bey: "Ama ben imdi bekleyemem!" diye sylendi ve kenardaki sandalyelerde bekleyen birka hastaya aldr etmeden, hzla kapy ap, muayene odasna girdi. erde doktorla, ocuklu bir kadn vard. Doktor ocuun azna bir kak sokmutu. Birdenbire alan kapy grnce, suratn buruturdu ve elindeki ka ocuun azndan ekti. "Ltfen darda bekleyiniz!" dedi. Cevdet Bey: "Doktor, ok nemli!" dedi. Doktor ka ocuun azna sokarak: "Ltfen bekleyiniz dedim!" dedi ve kadna Franszca bireyler syledi. Cevdet Bey: "ok kt!" diye mrldand, ama doktora ve hasta ocua dikkatle baknca abisinin lmeyeceine inand. Bu sefer de burada beklemek istemedii iin: "ok kt!" dedi. "Peki, imdi geliyorum. Ama bekleyin!" dedi doktor. Cevdet Bey dar kt. Kapnn nndeki sandalyelerden birine, doktoru bekleyen teki hastalarn yanna oturacakt, cayd. Eczanenin iinde aa yukar yrd. Sonra, bir kenara ekilip sinirli sinirli sigara imeye balad. Tezghn arkasnda eczac, elindeki bir kda bakarak, baz tozlar birbirine kartryor, ra da kk bir terazide bireyler tartyordu. Eczac kar trd tozlar bir ieye koyarak apkal bir adama verdi. Bu srada ieri iriyar, gbekli ve neeli bir adam girdi ve ampanya sordu. Eczac onu tanyarak glmsedi, ielerin duduu keyi gsterdi. ampanya ielerinden bir kule yaplmt. Bu kulenin yannda da maden suyu ielerinden yaplm bir kule daha vard. iman adam bu ielerin etiketlerini zaman ve paras olan insanlarn rahatlyla okuyor, seiyordu: Evian, Vittel, Vichy Apollinaris. Cevdet Bey birden, ta Fransa'dan gelen bu sular, sonra ikileri, bir masann zerinde duran Tobler ikolatalarn, bugn sis yznden dkknna geciken Eskinazi'nin de yediini dnd. "Sonra, o konaklarda yaayan paalar da bunlardan attryor! Ben ne yapyorum? Ben alyorum, evleneceim. ^Abim hasta, ama lecei yok, turp gibi. Ermeni kadn. Benim ticaretten sevmeye vaktim kalmad. Beklemek ne skc! O camn
.30

zerinde ne yazyor? Tersinden de okuyabilirim: Mstahzarat- Tbbiye-i Ecnebiye... teki de Tbbiye-i Osmaniye." Tombul ve gle adam ieleri seti, ayrd, uan yollayarak aldrtacan syledi. "Evine gidip onlar iecek. Hep birlikte yiyecekler, iecekler, glecekler... Ben de evlendikten sonra... EthemPertev Kuvvet urubu, Krem Pertev... Hl bitmedi mi bu doktorun ii? Kap alnca hemen ieri gireyim de... Atkinson Kolonyalar... Katran Hakk Ekrem ksrk urubu. Hnyadi Yano Mshilleri... Bir kere kkken ishal olmutum da, lyorum sanmtm. Kimse de leceimi dnmemiti. Ya lseydim! Hayr! te kap ald!" Cevdet Bey kadnla ocuuna arparak, bir hamlede ieri girdi. Sylediklerine inanmadan: "Hasta kt. Ltfen acele edin, lebilir!" dedi. Doktor kedeki lavaboda ellerini ykyordu: "Kim lyor? Nerede?" "urada, hemen yaknda, pansiyonda!" dedi Cevdet Bey. "imdi gider grrz. Hemen uradat" "Hasla buraya gelemez mi?" dedi doktor. Sama denecek kadar beyaz, tertemiz bir havluyla ar ar ellerini kuruluyordu. "Gelemez. lyor. Belki lmez. ki adm! Hemen gidelim, beklemeyelim..." "Peki, peki," diye homurdand doktor. "zin verin de u antam alaym ! " Doktor, kapsnn nnde bekleyenlere imdi dneceini syleyerek, Cevdet Bey'in peinden caddeye kt. Sonra hastann derdini sordu. Cevdet Bey ksrk buhrann anlatl, anlatacak baka bir ey bulamad iin abisinin verem olduunu da syledi. Bunun zerine doktor kandrldn gsleren bir surat taknd, ama hemen de fkesini unuttu: Biraz da olsa muayene odasndan kurtulduu, oyalanacak bir ey bulduu iin sevinmiti galiba. Yrrken vitrinlere bakyor, insanlan seyrediyordu. Sonra bir dkkndan sigara ald ve veremin insan bir anda ldr meyeceini, eski bir hastasnn nasl lp lp dirildiini an latmaya balad. Bu arada geen bir kadn dikkatle inceledi, Cevdet Bey'e mesleini sordu, tccarlk olduunu renince hayretini gizlemedi. Tam ara sokaa sapyorlard ki, kede bir 31

dostuyla karlat. Ona sarld ve Cevdet Bey'in talyanca ol duunu sand bir dilde ateli ateli konumaya balad. Cevdet Bey saatine bakt: eyrek geiyordu. Az sonra, pansiyondan ieri girdiler. Doktor scaktan yak nrken odann kapsn Mari at. Nusret: "Doktor istemiyorum, kapayn kapy... eri karanlk girmesin!" dedi. Doktor, Mari'nin arkasndan ieri girdi. Gznn ucuyla, sylenip duran hastaya bir bakt. antasn yere brakrken Mari'ye dnd, onu dikkatle inceledi ve duygulu bir sesle: "Je vous reconnais Mademoiselle uhacyan!" dedi. Beklenmedik bir hareketle kadnn elini pt, ban ar ar yukar kald rrken, bu sefer nedense Trke syledi: "Saadetli Familya'daki rolnze hayranm!" Nusret: "Kim bu? Ne oluyor?" diye sylendi. Sonra doktorun glmseyerek kendisine yaklatn grnce: "Bana doktor deil soytar getirmisin!" dedi. Ama doktor aldrmam glmsyordu: "Neniz var efen dim?" "lyorum, veremim!" Doktor: "yle olduu ne malm?" diyerek Nusret'in yanma oturdu. "Malm nk ben de doktorum!" dedi Nusret. "stelik, muayeneye de lzum yok. Bu aamadaki veremi, hastay ilk grnde her doktor anlar. Baksana u surata. Yanaklarm kayboldu. Sen mlki tbbiyeden misin?" Doktor gene hogrl bir suratla glmseyerek: "Demek meslekta oluyoruz!" dedi. "Mlki tbbiyeden de, askeri tbbiyeden de kanlarn aklls ihtillci, aptal doktor olur!" diye bard Nusret. Doktor gene ayn hogryle: "Ben akll olduumu hibir zaman iddia etmedim!" dedi. Sonra galiba hogrsn de erlendirecek tek insan olarak grd Mari'ye glmsedi. Nusret: "Sen nesin, Yahudi misin?" dedi. Doktor: "talyanm!" dedi. Sonra ban Nusret'in gvdesine yaklatrarak gmleinin dmelerini tuttu: "Msaade eder misiniz?"
32

Nusret: "Dur dur! Ne oluyor. Dokunma bana!" diye sylendi. Sonra Mari'nin fkelendiini grerek: "Peki, sinirlenme, si nirlenme," dedi. "Ama biliyorum, bunun faydas yok!" Birden Cevdet Bey'e dnd: "Senden bir ey istiyorum... Gel buraya... Sz veriyor musun? Ben olumu grmek istiyorum. Bana onu getir!" Cevdet Bey: "Haseki'den mi?" dedi. "Evet, Haseki'den. Haseki'ye git, Ziya'y getir. Orada, teyzesinin yannda kalyor, neyimiz oluyorsa, ite o Zeynep Hanm' bul ve ocuu al!" Cevdet Bey: "imdi mi?" diye mrldand. "Evet, imdi. Hemen! Biliyorum, oraya gitmek istemiyorsun, utanyorsun. Ama git. Bunu senden istiyorum. Madem bu doktoru getirdin, bunu da yap bana. Son defa olumu..." Bu srada antasndan stetoskopunu karan doktor: "Maallah, sizde hi de len bir insan hali yok!" dedi. "Cierleriniz ok kuvvetli!" Nusret: "Hadi hadi, bana bu doktor lakrdlarn syleme. ini gr, paran al!" dedi. "Buna parasn da ver bakalm, Cevdet. Baka da istemeyeceim senden!" Cevdet Bey kapya doru yrrken durdu, bir eski sehpann stne, krk bir klln yanma iki altn brakt ve braktn Mari'nin grdn anlaynca sevindi. Abisi: "abuk ol, abuk. u caka arabas ie yarasn bari..." diye seslendi.

ESK MAHALLE

Cevdet Bey sululuk duyarak merdivenleri indi. Arabacya Haseki'ye gideceini syleyip arabaya bindi. Terleyerek bir sigara daha yakt. Araba harekete geip, esnek yaylarn zerinde tatl tatl sallanmaya, grntler pencerenin nnden akmaya ba laynca, sigarann da yardmyla, biraz kendine gelir gibi oldu. "Niye her ey byle? Niye ben byleyim?" diye mrldand.

Sabahtan beri bandan geenler bir bir gznn nnde can land. Abisinin lp lmeyeceini dnd. Annesi de son gnlerine kadar leceini tekrarlam, ama son hafta birden deimi, kendini iyi hissettiini sylemi, derken birden olu vermiti. Ama abisi hl eski tersliini srdryordu. O utan verici konumay hatrlayarak kzard. Abisi nianlsn ka kere grdn sorarken Mari'ye bakp glmsemiti. Kiralk ara badan szederken de yapmt ayn eyi. Belki imdi de arkasndan glyordu. Abisiyle birlikte Ermeni kadnn da glp gl mediini dnd. "Evet, belki irin ve ilgin bir kadn, ama ona hayran deilim tabii!" diye mrldand. "Bunu nasl syledi? Bu artk utanmazlk! Ama ben o kadna hayran olamam. nk en sonunda o kadn bir aile kadn deil, bir tiyatrocu o... Her akam yzlerce gz onu seyrediyor. Doktor nasl elini pt? Byle bir eyi nasl yapyorlar? Eiliyorlar, uzanyorlar, kadnn elini pyorlar, sonra, her zamanki sakin, neeli halleriyle durmay baaryorlar. nk onlar bizim gibi deil. Onlar Hristiyan!" Abisinin btn dncelerini anlamasna, onu sevmesine ramen bunlar neden ona gsteremediini dnd. "nk vaktim yok! Ticaretten hibir eye gereken vakti ayramyorum." Abisinin szlerini hatrlad. "Paris'e gitti, burann hibir eyini beenmez oldu." Araba kpry geiyor, tekerlekler kprnn ahap demesini gcrdatyordu. Cevdet Bey kprden gzken eski stanbul'a, kubbelere, durgun ve l Halic'e bakt. "Buray beenmiyor! Buradaki her eyi kt buluyor, kmsyor! Beni de kmsyor, ama ben onu anlyorum!" Kprnn te, tarafndaki bir tabely okudu: "En iyi puro ve sigaralar, Ttn Rejisi Mamulleri: Ttnc Angelidis." Bir sigara daha yakarak ayn dncelerin bulutlarnda kayboldu. Arabann penceresinden Beyazt Camii'ni, Harbiye Nezareti Klliyesi'ni grnce ocukluunu hatrlayarak sevindi. Eskiden abisiyle buraya gezmeye gelirlerdi. Ramazanlarda caminin i avlusunda kurulan sergi kalabalk olur, nemli insanlar burada grlebilirdi. Cevdet Bey hayatnda ilk defa bir veziri burada grmt. "Ticaret Nazr Ahmet Fehmi Paa idi galiba? Ka yl oluyor? Ya ondokuz, ya onsekiz. Nusret Tbbiye'ye girmiti, ama daha babam lmemiti." O gnleri hatrlaynca hznlendi.
34

Babasnn yannda alr, odun keser, kereste istifler, yorulur, akam yemeinden hemen sonra uyuyakalrd. "Oysa eliyle koluyla alan ahmak bir adam olmak istemiyordum! Okumak ve zengin olmak istiyordum." O gnleri zlemle hatrlamad iin sevindi. "Ama o gnlerde herkes herkesi severdi. Beni de severlerdi. Onlardan katm!" imdi o kat insanlarn yanna gitmek zorunda kald iin korktu. "Belki de beni tanmazlar. Tanynca nasl kmserler. Ama, yok! Kyafetime, u arabaya hayran olurlar! Ne kadar skc eyler olacak imdi orada kimbilir..." Utanla az sonra olabilecek eyleri gznn nnde canlandrd. "Arkamdan, civciv yumurtadan km, kabuunu beenmemi derler, hayrsz derler. Niye byle oldu? Btn bunlar neden?" Araba Maliye Bakanl'nn nnden geiyordu. Karda sarraf ve tefeci yazhaneleri vard. Zor durumda kalan maa czdan sahipleri bu dkknlara gelir, maalarn ok ucuza krdrrlard. Cevdet Bey bu sarraf ve tefecilerin kazancnn haksz ve insafsz bir kazan olduunu dnrd. Birden, "Btn bunlar paradan!" diye dnd. "Ben de bu yzden kimsesiz kaldm! Her ey paradan! Onlar bir Mslman'n byle tccarlk yapmasn kmserler!" Gene Haseki'de az sonra bandan geebilecek utan verici sahneleri dnerek terledi. Araba Aksaray' getikten sonra sola doru ilerledi. Az sonra ara. sokaklara girdiler, ama daha Haseki'ye ok vard. Cevdet Bey bu sokaklara bakarken "Hep ayn eyler. Her ey ayn," diye sylendi. "Hibir ey deimiyor. u duvar, u boyas dklm pencereler, yosun tutmu kiremitler. Hibir ey deimiyor. Bunlar burada ikiyz yl nce nasl otururlarsa yle oturuyorlar... Para kazanmak yok! Yeni bireyler yok! Hayatlarnda ey yok, evet hrs yok, hrs! u pislie bak. u mezbeleyi uradan kal drmak kimsenin aklna gelmez. te kahveye giriyorlar, otu ruyorlar, gelip geenlere bakyorlar!" Bir kahvenin nnde, bir narn altnda oturan entarili erkeklere bakt. Oturanlar da bu gsterili kupann iindekine dikkatle baktlar. Cevdet Bey onlarla gzgze bakarak ar ar nlerinden geti. Sonra fkeyle sylendi. "Ne bakyorsunuz? Bunda bakacak ne var? Bir araba geiyor, iinde bir adam oturuyor, onlar da bakyorlar! Ah her ey l! Abim hakl. Entarili bir miskin deil, tccar olduum
.55

iin ben de haklym!" Araba mahalleye yaklayordu. Cevdet Bey aradaki pencereyi aarak arabacya iki sokak sonra sola dnleceini syledi. Sonra bir bahede konuan ocuklar dinledi. " edersen ite yutulursun!" diyordu bir ocuk! "Avanan btn cevizlerini ttm!" dedi teki ocuk. Cevdet Bey, "Biz eskiden cevizi keyif iin oynardk," diye dnd. "Bunlar kumar iin oynuyor, birbirlerinin cevizini alyorlar galiba... yi, iyi! Hi olmazsa bu da bir ey; bir yenilik! Yeni kuaklarda kazanma zevki oluuyor ite." Dncelerinden utand. Araba sokaa sapnca korkuyla evlere bakmaya balad. Evlerin hepsini tand. Hibir eyin deimediini gene dnd. Zeynep Hanmlar'n evinin nnde arabacya seslendi. Cevdet Bey arabadan indi. evresine baknd. Bitiikteki eve stanbul'a ilk tandklar gn gelmilerdi. On yl oturduu o eve bakmak istemedi. Zeynep Hanm Teyze'nin bahe kapsn at. Kapya bal eski ngrak ngrdad. "Nianta'taki o evi satn alrsam bahe kapsna yle bir ngrak asaym!" diye dnd. Bahe eski baheydi. Erik aac da ayn gsz, zayf aat. Kapy vurdu, bekledi. Kapy Zeynep Hanm at. Cevdet Bey'in kendisini tantmasn beklemeden: "Aa, Cevdet olum, nereden kt byle?" dedi ve ona sarl d. Cevdet Bey utanla terleyerek kadnn elini pt. Eli perken kkln baz unutulmu kokularn, birka eyay, bir bcei, ilemeli bir masa rtsn hatrlar gibi oldu. Kadn: "Gel ieri yle!" dedi. "kar ayakkaplarn da ba kaym. Maallah, pek de ksn. Nereden esti byle?.." Cevdet Bey: "Teyzeciim, abim hasta..." dedi. "Vah vah!" dedi Zeynep Teyze. Cevdet Bey onun sinsi bir alaya baladndan phelendi.. Ayakkaplarn karm, gsterilen yere oturmu, kpr kpr kprdanyordu. "Fazla kalmayaym..." dedi. "Ziya'y m grmek istiyor seninki?" dedi kadn. "Evet!" "ok mu kt?" 36

"Kt ya!" dedi Cevdet Bey. "Ziya'y alacaksn ha? Zaten baka ne iin gelirdin bura ya?.." Cevdet Bey: "Ah teyzeciim, hi vaktim olmuyor!" dedi. "Hep aklandasnz. Vaktim yok!" Kadn: "Dur da o zaman ocuu araym!" diyerek kt. Cevdet Bey, "Hi de korktuum gibi olmad ite!" diye d nd. "Kadn beni sevgiyle karlad. Onlar, evet, insan sevmeyi bilirler. Eh ne yapaym, ben de ticaret yapyorum. Bunu da anlayla karlyor... Her eyi ne kadar byttm! Saat ka! Eyvah Fuat Bey ile yemee ge kalacam!" Kadn az sonra, elinde bir bardak ve tepsiyle ieri girdi: "Vine urubu!" dedi. "Sen vineyi seversin..." Cevdet Bey utancndan kpkrmz kesilerek syleyecek bir ey arad, bulamad, yalnzca teekkr etti. Kadn: "ocua haber saldm, imdi gelir!" dedi. "Babas sahi kt m?" Cevdet Bey ban sallad. Bir sessizlik oldu. Kadn: "Senin ilerin nasl olum?" dedi. Cevdet Bey ikyeti bir tavrla: "Kt, kt!" dedi. Sonra birden yzkl elini cebine soktu. Teyze: "Ne yapalm, dzelir. Her ey ktye gidiyor. Allah sonumuzu iyi etsin!" dedi. Gene sustular. Az sonra, Cevdet Bey, babasnn Ziya'y beklediini syleyerek ayaa kalkt. Kadn ocuun nerede kaldn merak ederek pencereye gitti, bakt. "Ah, ite gelmi orada! " dedi. "Ama onu geri getir! Ne zaman getireceksin?" Cevdet Bey babasn grdkten sonra ocuu geri getirmeye sz verdi. Belki ocuk birka gn babasnn yannda kalabilirdi. Teyze bunu anlayla karlad, ama Cevdet Bey'i yaralayan bir gvensizlik de gsterdi. Birlikte dar ktlar. Cevdet Bey eski bahede yeni bir ey grd: Bir kmes yaplmt. Bir tavuk kmesin damnda yryordu. ngrak, Cevdet Bey'e ocukluunu hatrlatarak yeniden
37

ngrdad. Kupa arabasnn evresinde toplanm olan ocuklar dnp baktlar. Cevdet Bey bir tanesini tanr gibi oldu. Zeynep Teyze: "Ziya olum, bak kim geldi!" dedi. "Cevdet amcan geldi, tandn m?" ocuk ne doru bir adm att. Bu k kyafetli amcadan korkmu olmalyd. Bir Cevdet Bey'e, bir de Zeynep Hanm'a bakarak birka korkak adm daha att. Cevdet Bey onu en son alt yl nce bir kurban bayramnda grmt. O zaman -drt yanda gzkyordu. ocuun yanan okad. Ona sevimli gzkmeye alarak: "Naslsn bakalm, beni tandn m?" dedi. ocuk korkuyla ban sallad. Zeynep Teyze: "Ziya, amcan seni gezmeye gtrecek. Sonra da geri getirecek! Gezmek ister misin?" dedi. ocuk: "Arabayla m?" dedi. Dnp kupa arabasna bakt. Arkadalarndan biri arabacya bireyler soruyordu. "Yaa, arabayla!" dedi Teyze. "Amcan seni arabasyla gezdirecek! Amcann arabasyla gezmek ister misin?" Cevdet Bey gznn ucuyla arabacya bakt, duymamt. ocuk: "sterim!" diye mrldand. Teyze: "O zaman git de usunu ban deitir," dedi. "Bu klkta o arabaya binilmez." ocuk koarak eve gitti. Baka bir ocuk: "Ziya arabaya binecek ulan!" diye bard. Teyze Cevdet Bey'e dnd. "Onu geri getir olur mu, orada brakma!" dedi. Arabann evresindeki ocuklardan biri tekerleklere sokulmu, dikkatle bakyordu. Yanna yaklaan baka bir ocua dnp: "u yaylara bak, elik yaylar, bunlar iyi yaylanr!" dedi. Gne dar soka yakyordu. Atlarn kuyruklar sineklere yetiemiyordu. Kafessiz bir pencereden bir ihtiyar arabaya ba kyordu. Hafif bir rzgr kt, sokan tozunu havaya kaldrd. Herkes alkanlkla azn kapad, gzn kst. Sonra rzgr dindi, azlar ald. Teyze "O hl padiahmza kar m geliyor?" diye sordu. Cevdet Bey: "imdi ok hasta!" diyerek kalarn att. ocuk evden koarak geldi. Cevdet Bey, teyzenin elini pt.

Teyze Ziya'y kolundan tuttu: "Yaramazlk yapma, olur mu?" dedi. "Amca seni geri getirecek." Cevdet Bey'e gznn ucuyla yle bir bakt. Cevdet Bey ocuun elini tuttu. Birlikte arabaya bindiler. Arabann evresini ocuklar sard. Bir ocuk: "Ziya gidiyor, Ziya gidiyor!" dedi. Araba hareket etli. ocuk kayboluncaya kadar pencereden teyzeye bakt. Sonra dnp Cevdet Bey'i korkuyla inceledi. Kendini gvenlikte hissedince dikkatle koltuun kesine oturdu ve bir dakikasn bile boa harcamak istemedii u araba gezi sinden eksiksiz bir tat karmak iin, pencereden darsn seyretmeye koyuldu. Cevdet Bey ocukla bireyler konumak istedi, ama szlerinin onu telalandrdn grnce bu ii erteledi. Aksaray'dayken camileri, oray buray gsterdi. Beyazt'tan geerlerken ramazanda buraya hi gelip gelmediini sordu. Harbiye Nezareti'nin ne olduunu, orada ne yapldn anlatmaya alt, ama Ziya kelimelerden ok grntlere deer veriyordu. Kpry geerlerken Cevdet Bey saatine bakt ve altya yaklatn ararak grd. Fuat Bey ile altbuukta Serkkloryan'da bulumak zere szlemilerdi. Ziya'ya babasnn hasla olduunu amak istedi, ama bunu gene yapamad. ocuun baklarnda Cevdet Bey'i kayglandran bir ey vard. Bunun ne olduunu anlayamad. Bir ara, "u skc i bitse ve onu babasna teslim etsem!" diye dnd ve ticari hesaplarna, dertlerine, tasarlarna gmld. Araba pansiyonun nnde durduktan sonra Cevdet Bey, Ziya'ya babasnn hasta ve kt olduunu anlatmasnn art olduunu anlad. Merdivenleri karlarken acele acele anlatt: "Baban geen gn yolculuktan geldi. imdi hasta. Arabayla gezdik. Ona misafirlie geldik. Baban seni grmek istiyor. Yannda bir teyze var! Baban hasla olduu iin yatyor. O teyze de ona bakyor. imdi onlar greceksin. Korkacak hibir ey yok! Evet, Zeynep Teyze'nin yanna bu akam, olmazsa yarn dneceiz." Kapy Mari at. Ziya'ya glmseyerek selm verdi. Sonra eilip bir de onu pt ve elini dudaklarna gtrerek "sss" iareti yapt:
.39

"Uyuyor!" Ziya, Cevdet Bey'in arkasndan korkuyla ieri girdi. Nusret srtn kapya dnm uyuyordu. Ziya battaniyenin altndaki gvdeye korkuyla bakt. Sonra bir ey krmaktan korkuyormu gibi dikkatle gsterilen yere oturdu. Mari, Cevdet Bey'in yanna yaklap fsldad: "Doktor durumun ok kt olduunu sylyor. llar verdi. Arlarn ve acy dindirmek iin ine yapt. nce ine olmak istemedi. Sonra raz oldu, uyudu." Cevdet Bey: "O zaman ben gideyim!" diye fsldad. "Akam yeniden urarm!" Mari: "Siz bilirsiniz!" dedi. "ok da teekkr ederim! Bir de unu sylemeyi unuttum. Ltfen padiaha bomba atldn ona sylemeyin. Bunu renirse ok heyecanlanr, atelenir, kt olur." Cevdet Bey'in kmasn beklemeden gidip Ziya'nm yanna oturdu ve onunla konumaya balad. Cevdet Bey Mari'nin Ziya ile bir ocukla konuur gibi deil, eiti olduu bir insanla konuur gibi ciddiyetle konutuunu farketti. Sonra kadna hayran olmaktan korkarak, "Evet, ama bir tiyatrocu!" diye dnd. "Bir aile ona ne kadar uzak!" Dan kt.

LE YEME
Cevdet Bey sokaa kar kmaz arabacnn yanna gitti. O pis kokulu sigaralardan ien adama, yedibuukta gelip kendisini Serkldoryan Kulb'nn kapsndan almasn syledi. Alaturka saat alty eyrek geiyordu. Fuat Bey ile altbuukta buluacaklard. Cevdet Bey ye ol mad bu kulbe elini kolunu sallayarak girmekten ekindii iin biraz oyalanmaya karar verdi. Anacadde zerinde gezindi. Halep ars'na gitti. Varyete Tiyatrosu'nun ilnlarna bakt. Burada bir kere, Avrupa'dan gelen bir operet trupunun temsilini seyretmi, lesiye sklmt. nsanlarn vakit geirmek iin
40

bavurduklar arelere aarak, vitrinlere, yryenlere, arabalara bakt. Bir sigara iti. le yemeinden sonra, saat sekizde Tevikiye'ye kr Paa'nn konana gideceini dnd. Az sonra da Fuat Bey'i grd. Cevdet Bey ile Fuat Bey yattlar. kisi de tccard ve onlar birbirlerine yaklatran ey bu zellikleriydi: kisi de hem Mslman, hem byk tccar olmann ortaklk duygusuyla tanr tanmaz birbirlerine karlkl ilgi duymulard. Sonra ikisi de bekrd, ikisi de nalburiye ile urayordu, ikisi de ince ve uzundu. Ama Cevdet Bey'e gre, benzerlik ve ortaklk duygusu burada sona eriyordu. nk Fuat Bey tccarlk gelenekleri olan bir aileden geliyordu: Mslmanla dnen Selanikli bir Yahudi ailesindendi; aynca masondu ve Selanik'te geni bir evresi vard, istanbul'a bir dkkn amak iin geldiinde Cevdet BeyMe tanmt. ki yldr, ailesinin ve ticarethanesinin olduu Sela nik'ten stanbul'a her geliinde Cevdet Bey'i arar, birlikte bu kulbe le yemeine giderlerdi. Yemeklerde, grmedikleri srede yaptklar ilerden, hayatlarndan szederler, birlikte i yapmak, bir ortaklk kurmak, evlenmek gibi tasarlarn gzden geirirler, sonra, undan bundan neeyle konuarak dedikodu ederlerdi. Fuat Bey ile dostluk, Cevdet Bey'e, iine bir trl giremedii, stanbul'un zengin ve ayrcalkl kiilerinin toplumsal hayatn, kenarnda kesinde dolap durduu sekinler evresini tanmak ve bu evreye sokulmak frsatm verdii iin faydal ve reticiydi. Yalnzca u kulbe bir geliinde bile, Cevdet Bey aylarca gazete okuyarak, dedikodulara kulak vererek rendii eylerin birka katn rendiini dnrd. Burada, kadifeler, yaldzl koltuklar, hallar, kristal avizeler iinde Cevdet Bey, gnlk hayatn geirdii evrenin, durmadan deien ve hi anlalmayan fiyatlar ve eya dnyasnn srlarn bir anda ele geireceine inanacak gibi olurdu. Kulbe girip merdivenleri ktlar ve gene ayn koltuklar, hallar, bir kenara braklp unutulmu paalar, sefirler, yaldzl aynalar, kristaller. Yahudi tccarlar, levantenler, avizeler ve ipek perdeler ve her zaman hazr ve terbiyeli garsonlar arasndan geerek, her zaman oturduklar yere, kedeki masaya oturdular. Cevdet Bey her seferinde olduu gibi, kulbn kapsndan
41

kedeki masaya uzanan bu yolculuk srasnda heyecanlanm, umutlanm, ezilmemek iin ban dik tutmu, karmakark eyler dnm, kzarmt. Fuat Bey de her seferinde yapt gibi arkadann yzndeki bu kzarkl glmseyerek karlad. Sonra ondan nian trenini anlatmasn istedi. "te sana anlattm gibiydi," dedi Cevdet Bey. "Saolsun Nedim Paa, yardm etti, elini uzatt. Her ey onun sayesinde oldu. O olmasa bu i hi olmazd! Dn de onun konanda olacak!" "Sen Nedim Paa'y nereden tanyorsun?" "Hibir yerden!" dedi Cevdet Bey. "Bir gn dkknma gelmiti. Benim tandm tek paadr. Benim ailemde yle insanlar yok, biliyorsun. Nedim Paa saolsun, beni sevdi. O olmasayd o kz da bulamazdm! Beni tanrsn. Ben kr Paa'nn bana uygun bir kz olduunu nereden bilebilirdim ki?.. yle eyleri tanyan yaknlarm da yok!" Cevdet Bey kk, ezik, efkat isteyen bir karde tavryla boynunu bkmt. Bu srada garson yaklap elindeki listeleri onlara uzatt. Fuat Bey de garsona kar Cevdet'i koruyan, kanat geren bir aabey tavr taknp sordu: "Ne yiyeceksin?" Cevdet Bey kendi zevklerini ve kk keyiflerini kefetmenin mutluluunu buraya her geliinde tadyordu. Listedeki ye meklerin ounu bir kere denemi, kendisinin de, buradaki btn teki insanlar gibi, beendii, ok beendii, holanmad ya da kaytsz kald yiyecekler olduunu renmiti. Alkan lklarn oluturmann heyecanyla, nce, ok sevdii o salal et yemeinden ve zeytinyal patlcan silkmesinden istedi, ih tiyatl bir deneyi gze alp tatl olarak supanglez denilen eyden istemeye karar verdi. Garson gittikten sonra Fuat Bey ilerde, pencerenin yanndaki bir masada oturanlar gsterdi. iman adam Galip Paa, ortadaki zayf ve gzlkl olan evirmen, beyaz yzl olan da Anadolu Demiryollar Mdr Huguenin'di. Cevdet Bey grdklerini aklna skca yerletirmeye alarak bakt. Sonra, bir sre undan bundan konutular. Fuat Bey ilerini anlatt. Ortak tasarlarn ho bir an gibi gzden geirdiler. Garson yemekleri getirdi. Fuat Bey neelendi. Yedii eylerin zelliklerinden szetti. Annesinin
42

yapt bir mant vard ki ok seviyordu. Bu mantnn nasl yapldn hatrlyordu. Btn bunlar Cevdet Bey'e taknd retmen tavryla, ama alakgnlllk ve sevgiyle anlatt. Sonra kalarn kaldrd: "Senin bugn neen yok!" "Abim ok hasta!" "Yaa! Nesi var?" "Verem. ok kt. Bugn yarn lebilir." "ok zgnm. Abin de onlardand, deil mi? Paris'ten dndn sylememitin. Her neyse... Hastaysa kt, ama gene de onlardan biri olduu iin abinle iftihar etmelisin!" Cevdet Bey abisinin onlardan biri olduunu Fuat Bey'e sylememiti. pheyle arkadana bakyordu. "Canm korkma. Benden mi korkuyorsun? Bunu kafas ileyen herkes bilebilir. Paris'e gitmi, orada on yl kalm, Askeri Tbbiye mezunu deil mi abin? stelik hrn, kavgac da... Bir Jntrk olmayacak da ne olacak? Al sen onunla iftihar etmeyi renmelisin!" Cevdet Bey: "ok hasta. Korkuyorum!" diye yeniden sylendi. Arkadann szlerine amt. "Onun iin zleceine onu anla!" dedi Fuat Bey. Cevdet Bey pheyle: "Onu anlyorum. Bugn dndm: Onu anlyorum, ama bunu ona gsteremiyorum!" dedi. "Evet, nk yaadn hayat bunu ona gstermeni engelle yecek kadar hrn. Halbuki ikiniz de biraz daha geni, biraz daha hogrl olsaydnz pek gzel anlardnz. nk bir birinizi tamamlyorsunuz. Bakyorum, anlamadn! Anlataym: Abin ve onun gibiler ne istiyor? te, Kanun-u Esasi yrrle konsun, meclis alsn, istibdat sona ersin, hrriyet gelsin, ge rekiyorsa bunlar iin Abdlhamit alaa edilsin. Sen bu d ncelerden ekmiyorsun! Niye? nk bunlar anlalmaz, korkun eyler! nk bunlarn faydasn gremiyorsun! nk jurnalcilerden, bann derde girmesinden endieleniyorsun!" Cevdet Bey: "Ben siyasetle hi ilgilenmedim. Ben bir tccar olarak siyasetin bana ne gibi bir yarar olacan anlayamyorum!" diye sylendi. "Tamam, tamam bunlar biliyorum! Beni dinle: Onlarn istedii

hrriyet gelirse senin ne zararn olur?" Heyecanla, ama biraz da endieyle, ekledi: "Hi! Hibir zararn olmaz!" "Ben siyasetin yararn gremiyorum!" diye tekrarlad Cevdet Bey. "Byle dnrsen her eyi halledersin tabii. Ama byle deil. Hayat byle mi? Byle deil. Abini anladn sylyorsun, ama anlamyorsun. O ne istiyor? Hrriyet, serbestlik, filan... Sen de bunu dnsene: Bir ey yap demiyorum! Dn! Dnrsen anlarsn! Hi de korkun deil. Sonra biz niye yayoruz ki? Yalnzca ticaret iin, para kazanmak iin deil mi? Deil! Bir aile, bir ev, ocuklar... Bunlar iin! Ama hrriyetin olmad yerde bunlar da snrl. Her ey oradaki, Avrupa'daki gibi serbest olursa fena m olur? Kadnlarmz kle gibi, ramazanda oru tutmayan mahkemeye karlr... Hayr en kts, en kts u: Btn bu khne kurallar ve gelenekler yznden ticaretle megul olanlar senin, benim gibi Mslmanlar deil de, hep Ermeniler, Ya hudiler, Rumlar. Bak ben bile tam Mslman saylmam ! Sen tek basmasn!" Cevdet Bey: "Evet bu doru," dedi. "Ama benim byle eylerle ilgilenmemi gerektirmez! Ben padiaha kar gelemem!" "Canm sana kim kar gel diyor! Sen memleketin iyiliini istemiyor musun? Peki biraz olsun slahat, ona da raz deil misin?" "Bunun faydasn gremiyorum... Ho! Grsem ne olacak 1 ki?" "Nasl faydasn gremiyorsun? Yani sence burada, bu devlette, bu toprakta her ey iyi ve kusursuz mu? Her ey olduu gibi kalmal m? Bunu mu sylyorsun, Cevdet?" "Bunu sylemiyorum!" "Peki, ne diyorsun? Bak, burada iler kt. Burada hrriyet yok, devletin hali fena, her ey rm, bunlar biliyorsun deil mi? Haa bunlar bildiine gre... Hey olum, u tabaklar alver artk. Bunlar bildiine gre sen de ilerlemeden, bizim biraz onlara, o Avrupa'dakilere benzememizden yana olmalsn! Ama bu, burada oturup u zppelerle yemek yemek deil. Dansetmek, Franszca konumak, apka giymek hi deil... Hrriyetten, serbestlikten yana olmak demektir... Ee, ne diyorsun?"
44

Cevdet Bey glmsedi: "Ben bunlara bir tccar olarak ka rmamak gerektiini sylyorum!" "Ah! Ah, seni hesap tccar seni! Ne katsn! Anlyorsun, ama anlamamazlktan geliyorsun. Peki Cevdet, senin iin btn bir hayat, kazanmak ve bir aile kurmak m?" Cevdet Bey kuraca aileyi hatrlayarak bir daha glmsedi: "Bu az ey deil ki!" dedi. Fuat Bey de kendini tutamad, glmsedi: "Ve ne de kararlsn! Sana ayorum! Ama bir yanl yapyorsun, syleyeyim de sonra uyarmad deme!" Cevdet Bey kalarn att: "Neymi o?" Fuat Bey, Cevdet Bey'i heyecanla bekletmenin keyfiyle ar ar bir sigara yakt: "Erken evleniyorsun!" "Haa! Bu mu yanl! Yok yahu ge kaldm ben!" "Ge kaldn sanyorsun, yanlyorsun... Biraz daha bekle meliydin. Biraz daha beklersen daha iyi bir evlilik yapabilirsin. Biraz daha bekle, u Jntrkler'i anla, sonra her ey ok daha iyi olur senin iin!" Cevdet Bey glerek: "Ben senden koklu," dedi. "Sen de Jntrk olmusun. Her sznn altndan onlar kyor!" "Sen gl daha. Ama acele ediyorsun. Bak, beni iyi dinle. Abdlhamit birazdan ya gidecek, ya lecek. Ondan sonra..." Tatl tabaklarn getiren garsonu bekleyerek sustu. "Ondan sonra bu Jntrkler'in nemi artacak. Onlar devletin bana geecek. pheyle bakma yle. Sahi diyorum. Bunlar herkes biliyor..." "Senin byle hesaplarn olduunu ilk defa reniyorum!" "Aman Cevdetciim, sen bu konuda her zaman benden ilerisindir, ama bilmiyorsun! Bir bilsen! Bilsen ucuza gittiini anlarsn! kr Paa'nn durumu nasl? Ben biliyorum, senin iin aratrdm. kr Paa'nn mali vaziyeti berbatm. Topraklarn satm, amlca'daki konaa mteri aryormu. Arabalardan birini de satm... Eh, mevkii de parlak deil. Sen iyi bir aile buldum diye seviniyorsun, ama asl ii onlar yapt." "Ben bu ii hibir zaman bir i olarak dnmedim!" dedi Cevdet Bey. "Peki, peki, kzma... Ama olup biteni hi olmazsa anla. Kardeini anladn sylyorsun, ama anlamyorsun!"

"Beni siyasete ekmeye alyorsun. Seni bilmem ama, ben siyasetle ilgilenmem!" dedi Cevdet Bey. "Siyaset ayr i, ticaret ayr. Benim hayatla siyas isteklerim olmad. Ben o ileri doru bulmuyorum!" "le gene senin o 'ya hep ya hi' anlayn. Sana biraz geni ve esnek olmay retemeyeceim. Sana gre hayatta iki trl anlay vardr. Ya bir eye kar karsn, ya da benimsersin. Aras yok! Abin de yle. O kar kyor. Anladm kadaryla, kar kmay o kadar ileri gtrm ki, en sonunda yaamaya bile kar kar olmu. aka sanyorsun, ama yle. Bu sizin huyunuz. Sen de bir ticaret bitiyorsun, bir de aile dnmsn, gerisine bo veriyorsun, kar kyorsun. Ama yle deil ki. Her zaman bir nc yol vardr." ataln ve ban taban kenarna brakt. "O da uzlamaktr. Sen de abin de bunu renmelisiniz... Birbirinize ne kadar yaknsnz, farknda deilsiniz!" Cevdet Bey az nceki szlerini dzeltme gereini bir daha duydu: "Bu dediklerini anlayamyorum. Ama sana unu tek rarlayaym. Ben kr Paa'nn kzn paras var, ya da yok diye almyorum!" "Ama bir paa kzn da tercih ediyorsun! Bakma yle. Bu ayp bir ey deil. Asl doru olan budur. Sen iyi bir aile, iyi yetimi bir kz istiyorsun. Bu da imdi paalarda, saray evresinde bu lunuyor. Onlar da biraz paras olan birini istiyorlar, seni de uygun grdler." "Ben byle dnmyorum! Ben dnyorum ki..." dedi Cevdet Bey ve arkadann syledii eyi yzlerce defa aklndan geirdiini, ama bunlar hibir zaman ak seik sylemediini anlad: "Ben dnyorum ki... yi bir ailem olsun. lerim de iyi olsun. yi bir hanm, ocuklar... le benim hedefim bu!" "Gene ayn eyi sylyorsun. Bu siyasete engel deil ki, hem siyaset dediin nedir? Biraz dnsene..." Cevdet Bey artk usanm gibi yaparak: "Ben senden korku yorum," dedi. "Beni bir komploya m kartrmak istiyorsun? O ileri biraderlerinle yap! Ben yle ileri bilmem!" "Ne kurnazsmdr sen Cevdetciim!" dedi Fuat Bey. Sinirli sinirli gld. "Ben sana undan szediyorum: Biraz daha esnek ol! Ya hep, ya hi grn deitir. Hayatn hep kk uz46

lamalar demek olduunu anla. Aile ve dkkn? Baka bir ey yok mu? Baka bir ey yoksa, hayat ok dar, skc ve zevksiz demektir. Bu grn deitir. Biraz daha al! Bunlar sylyorum sana. Ayn eyleri abine de sylemek isterdim. ,Onu tanmyorum, ama o da her eyi arla gtryor olmal." "Ah, ite abimde anladm ey budur. Senin arlk dediin ey. Yani hayatta bir eye karar vermek ve o yolda yrmek. O kararn vermi. Bireyler yapmaya alyor. Ben bunu an lyorum! Bunu saygyla karlyorum. Ne yazk ki, bunu ona anlatamyorum." fkelenerek ekledi: "Anlatamyorum, nk vaktim yok!" Fuat Bey: "Gryor musun ite!" diye sylendi. "Siz yaa myorsunuz. kiniz de aynsnz. Sen de, abin de, kzma ama bylesiniz!" Ellerini gzlerinin yanna bir atn gzlkleri gibi koydu. "Bu aralktan baka bir yeri grmyorsunuz. Hayat byle mi? Hayat nedir? Yaamak, grmek, geirmek... Hayat renkli bir eydir! Evet, nedir sence?" Cevdet Bey kesin bir tavrla, "Bu soru abes!" dedi. "Ben ha yatmdan memnunum!" "Ah, dnmekten bile korkuyorsun!" "Hayr. Syleyeyim," dedi Cevdet Bey. Dnd: "Hayat iyi yaamaktr!" dedi ve bunu syler sylemez Fuat Bey'e hak verir gibi olduunu anlad. "Yok, yok, yle deil!" dedi. Sonra fkeyle ekledi. "Bilmiyorum. Hi de dnmedim. Bu soruyu sama buluyorum. Hem ltfen, bir daha byle eylerden szetme. Selanik'teki askerleri de iitmek istemiyorum. ok rica ederim, beni byle eylere bulatrma. Sylediklerini de imdiden sonra unutuyorum!" Fuat Bey: "ok kat ve alaturkasn Cevdetciim!" dedi ve gld. Garsona dnerek: "Olum, hesab getir bakalm!" dedi. Ayn glmseyile Cevdet Bey'e dnd: "ok kat ve alaturkasn, ama seninle ahbaplk etmekten ok memnunum Cevdetci im!" Cevdet Bey de glmsedi. Korkun ve canskc olan d ncelere ve sorulara bir daha dnlmeyecei iin rahatlamt. Birlikte yenilen bu yemeklerin hesabn srayla veriyorlard. Bu sefer sra Fuat Bey'indi. Hesab dedikten sonra kalktlar.
47

Merdivenlerin eiindelerken birisi seslendi: "Vay, Ik Cevdet Bey, merhaba! Sizin byle yerlerde ne iiniz var bakalm?" Cevdet Bey'in Sirkeci'den tand ttn tccarr Moe'ydi. Cevdet Bey_glmsemeye alt. "Yoksa bombay siz mi attnz, Cevdet Bey?" Moe akadan holanrd. "Yoksa siz mi?" Bir kahkaha att: "Burada ne iiniz var sahi?" Cevdet Bey de, bu ok ho ve ince bir akaym gibi bir kahkaha att. "Burada ne iim var?" diye dnd. Merdivenlerden indi. Kendini zayf, gsz ve gln buldu. Fuat Bey ile vedalat. Arabac kapnn nnde bekliyordu. Yukarda, tam tepede tabak gibi geni ve bo bir gne vard. "Ben neredeyim. Uf, ne scak!" diye inledi. Arabacya Tevikiye'ye gideceini syledi. Arabaya bindi. Scak stne bir daha aband. Arabayla birlikte sallanmaya balad.

BR PAA KONAINDA
Arabayla birlikte sallanyor, le yemeinden sonra kestiremeyecei iin kederleniyor, kendini dnyordu. "Kendi ha yatm dnyorum. Benim iin hayat nedir? Fuat bunu sordu. Ben de ona bu sorunun abes olduunu syledim. Evet, bu soru abes ve bunu dnmek istemiyorum! Hayat neymi? Nereden reniyor byle eyleri? Kitaplardan, Avrupa'dan, kimbilir hangi komplonun peindeki hangi insanlardan! Hayat nedir? Bu soru abestir! Ben byle dneceim ve gleceim. Hah hah hah. Moe nasl gld? akas da ok baya! Cevdet bombay yoksa sen mi attn? Yok, ben kiremitleri krdm. Kiremitler krlnca dam akt, herkes bana dmanca bakt, snf da dizboyu sel oldu. Terledim! O da korkun bir ryayd. Zaten bugnn byle olacan o korkun ryadan anlamalydm. Bugn! Saat ka oldu? Sekize yaklayor. kr Paa beni beklemeye balamtr bile."
48

kr Paa, bugn konana Cevdet Bey'i, gelecee ait tasa rlarn renmek iin armt. Cevdet Bey bu amala a rldn dkknna gelen uaktan renmiti, ama Paa'nn kendisini gevezelik etmek iin, dpedz i skntsndan a rdn seziyordu. kr Paa'y hatrlaynca, ister istemez, Fuat Bey'in szleri aklna geldi. "Topraklarn sattn, konan satacan biliyordum, ama arabay bilmiyordum!" diye dnd. "Arabay da satyorsa durumu gerekten kt demektir. Acaba Fuat hakl m? Ben yanl bir ey mi yapyorum? Hayr! Bu dnceler irkin. Ben yalnzca Nign' istiyorum, baka bir ey de dnmyorum." Nign' hatrlaynca neelendi. "Evet, onu iki kere grdm!" diye dnd. Gene o korkun sahneyi hatrlad. "ki kere grdm ve iyi bir insan olduunu anladm. Bunda ne var? nsan anlayamaz m? Konutuk da..." Nign' ilk kr Paa'nn ko nann selamlndan dar bakarken grmt. Sonra gene ayn konakta yaplan ve nian treni denilen o soytarlk srasnda birbirleriyle konumulard. Cevdet Bey, "Naslsnz efendim?" demiti. Nign da "yiyim efendim, siz naslsnz?" demi, olgun bir ihtiyar kadn gibi soukkanl ve arbal gzkmeye alm, kzarmay da gururuna yediremedii iin hemen kamt. Kibirli bir hali vard, ama iyi bir insana benziyordu. Cevdet Bey, sonralar, o gn grd kz, tasarlad evin ve aile hayatnn iine yerletirmiti. Nign ok gzel deildi, ama tasarlarndaki yerini dolduruyordu ve Cevdet Bey her eyden nemli olann bu ol duunu biliyordu. Bastran le scann ve le yemeinin etkisiyle, arabada uyuklamaya balaynca kulpte bir kahve imedii iin zld. Bir sigara yakt ve paayla konuabilecei eyleri gzden geirdi. Araba Harbiye Klas'nn nnden Nianta'na sapmt. "Evet, Paa'ya buralarda bir ev alacam syleyeceim!" diye dnd ve hemen aklna yzt brakaca yal Zeliha Hanm geldi, sonra Haseki'yi, Zeynep Teyze'yi ve Ziya'y hatrlad. ocuun baklarn, aadan yukarya doru kendisini szn ha trlaynca tedirgin oldu. "Tuhaf bir ey var o ocukta. Sanki imdiden sinsi, hesap biri!" diye dnd. "yle, tuhaf bakarak insanda yargland duygusunu uyandryor!" Araba Nianta

Meydani'na dnyordu. Cevdet Bey pencereden dikkatle kar kedeki ta eve bakt. Bu evi bir kere gezmi, beenmi, tasa rlarna uygun olduuna karar vermiti. kr Paa'dan dnerken bir daha gezmeyi dnyordu. Evin nndeki, bahesindeki hlamur ve kestane aalarna bakarak, "Ho bir yer!" diye dnd ve gene gelecekteki mutlu aile hayatn aklna getirerek neelendi. Tevikiye Camii'nin nnden geerken heyecanland. Kyafetinin iyi olduunu dnd. Arabadan inmeden nce yreinin hzlandn farketti. Arabadan_inerken, buraya her geliinde kapld sululuk duygusuna bir daha kapld. Konan n bahesi sszd. Cevdet Bey selamlk kapsna varncaya kadar, geni bahede kk mermer bir havuzun kenarndan su ien bir sereden baka hibir ey hareket etmedi. Pirin halkasna uzanrken kap kendiliinden ald ve dikilen ayvaz, Paa'nn konuunu yukarda beklediini syledi. Cevdet Bey gcrdatmaktan korkarak merdivenleri kt. Merdivenlerin ald sahanlkta bir uak gene ayn eyi, Paa'nn beklediini syledi. Cevdet Bey, "Bir aile!" diye mrldand. Sahanln bir kesinde, kocaman sarkal bir duvar saati f krdyor, baka bir ey duyulmuyordu. "Saat gibi bir aile!" Geni odaya girdi, ama burada eyadan baka bir ey gremedi. Sana soluna bakt: skemleler, divanlar, koltuklar, avizeler grd. Oda serinceydi. Eya arasnda yrd. Duvara asl bir tabloya bakt ve bakalarnda byle eylere bakarken bir heyecan uyandn dnd. Ayaklar kedi ayana benzeyen yaldzl koltuklar seyretti. Bir kede zeri sedef kakmal bir kk sandk duruyordu. Bunun neye yaradn dnrken, bir sandalyenin stnde de ayn cins sedef grerek dnd: Bir koltukta, bir divanda da sedefler vard. Sonra, birden d patlar gibi oldu: Divanda biri yatyordu. Tand: kr Paa'yd. Hibir ey dnemeden ylece kalakald. Sonra dar kmay akl etti. Kapnn nnde biraz bekledi. Saat fkrdyordu. Cesaretini toplayp tekrar ieri girdi ve Paa'ya yan dnp btn gcyle ksrd. Paa: "Haa. Evet. Bizim damat!" diye mrldanarak kalkt. Cevdet Bey'i grnce: "Gel, olum, gel, uyumuyordum, yle bir kestireyim demitim!" dedi.

Cevdet Bey: "Uyuyor muydunuz, Paam?" diyerek ihtiyar adama yaklat. Paa: "Dorusu buna uyumak deil, szmak derler!" dedi. "le yemeinde biraz fazla karmm." Cevdet Bey'in eline uzandn grnce: "Yok, olmaz olmaz," dedi, ama direnmedi. "Senin de el penin ok olsun evldm. Hem sen niye le yemeine gelmedin bakaym?" "Davetli olduumu bilmiyordum Paam." "Nasl? Bekir bunu sana sylemedi mi?" dedi kr Paa ve fkesinin yapmacklndan Cevdet Bey'i yemee davet etmediini hatrlad anlald. "Ben ona hesabn sorarm bunun. Yemei kardn! Ama ne olacak! Gnl sohbet ister deil mi? Kahve bahane!" Her ey bo diyen bir el hareketiyle sylemiti bunu. "Ha, kahve mi yoksa konyak m? Dur kahveyle likr ielim, deil mi? Sen niye oturmuyorsun?" Gerinerek esnedi. "Hay Allah, yemekte fazla kardm galiba!" Uaa seslendi. Kahve ve likr istedi. Sonra Cevdet Bey'e dnerek: "Ne scak deil mi?" dedi. "Evet, scak!" dedi Cevdet Bey. "Bu scakta dar klmaz!" dedi Paa. Sonra: "Ben kmam!" diye dzeltti. "Peki sen ne yaptn bakalm bugn?" Cevdet Bey abisini ve hastaln fazla nemsemeden, kulpte yedii yemei byterek, Haseki'ye yolculua hi deinmeden btn sabahn anlatt. Paa: "Aferin. Seni beeniyorum!" dedi. Sonra, "Ama gensin. Elbette hareketli olacaksn!" diyerek vgy geri ald. ocuksu bir tavr taknd: "Sen ka yandasn?" "Otuzyedi!" "Ben, sen kadarken, senden drt be ya bykken vezirlik mertebesine, hamdolsun, erimitim. Ama o zaman baka za mand. imdi insanlarn daha ok boumas, daha ok almas gerekiyor... Hem ben talihliydim de... E sana ben bunlar neden anlatyorum?" Ayn ocuksulukla glmsedi. Sakalnn ucunu kad. "Gel bakaym yanma, gel uraya. Orada oturdun, yzn gremiyorum." Cevdet Bey terleyerek, Paa'nn yanna, az nce uyuklamakta olduu divann kesine geti. Kahveler ve kk kristal bar daklar iinde likr geldi.

Paa: "Sen ilek likr sever miydin?" dedi. Odadan kan uan arkasndan seslendi: "Bize daha likr getir. Yahut ieyi getir!" Likrn bir dikite bitirdi. Sonra bireyler anlatmasn, kendisini elendirmesini dileyen bir bakla Cevdet Bey'e bakt: "Daha ne yaptn bakalm?" Cevdet Bey sululuk duygusuyla: "Dkkn ok vaktimi alyor, Paam," dedi. "Haa, dkkn... Dkkn ya!" dedi Paa. "Sen kimlerle g rrsn, ahbaplarn kimlerdir?" "Tccarlar... Szn ettiim Fuat Bey!" "Bu Fuat Bey Selanikli mi?" "Evet Paam..." "HmmmTNe diyor o? u bomba ii iin ne diyor?" "Hibir ey bilmiyor, Paam. Konumadk!" "Konumadnz m, bilmiyor mu?" "Konumadk, Paam!" "Konumadnzsa bilmediini nereden anladn?" Paa Cevdet Bey'in aknlatn grerek bir kahkaha att. Bu kahkaha, besbelli, kendi zeksndan gururland iin patlamt. Likr bardan bir dikite boaltarak bir de kendini kutlad. Gele cekteki damadnn aknln gln bularak bir kahkaha daha alp Cevdet Bey'in srtna bir aplak vurdu, "Aferin, aferin, seni beeniyorum. Her eyin hesapl, ihtiyatl. yle olmak lzm!" dedi. Cevdet Bey kzard. "yle olmak lzm. Senin ihtiyatl halini ok beeniyorum. Bir tccar byle olmal! Sen bir Mslman tccarsn. Senin iin herkesinkinden zor! Aferin, baarmsn da! Eskiden paray ya kefereler kazanrd, ya da namussuz, hrsz memurlar. imdi senin gibilerin zaman. Sen de alkansn, dikkatlisin, arlk etmi yorsun." Bir daha boaltt likr kadehine glmseyerek bakt: "Bunlar da ne kadar kk. nsan itiini farketmiyor! Evet, sen arlk etmiyorsun. Bu ok nemli! Bizde herkes nk ii hemen arla vardrr. Sonra insan enesini de tutmay bilmeli. Bu i ticarel kadar siyasette de nemlidir." Kadehini bir kere daha doldurdu ve bir dikite boaltt. "Evet, eneyi tutmak. Madem bu kadar itim, sana anlataym. Benim btn hayatm enemi

tutamadm iin boa gitmitir. Anlataym." Paa birden he yecanland. Oturuunu deitirdi. Kadehini yeniden doldurup anlatmaya balad: "Rahmetli Rt Paa'nn himayesiyle nazr olmutum... eye, evkaf nazrlna. stnden alt ay gemiyor, bu Ali Suav vakas oluyor. Olay rendik, nasl oldu bilmem, biz Sadrazamla Babli'den sratle saraya kotuk. Beni de huzura aldlar. Sadrazamla Padiah konuuyor, ben fikir beyan etmiyor, dinliyorum. Bir ara Efendimiz: Bu heriflerin maksad galiba bizi tahttan indirmekmi, vekillerin de bunda parma olsa gerektir, dedi. Yanl dnce! Yanlsa yanl, sana ne kr! Hayr! Ben enemi tutamadm, genlik heyecanyla atldm: Aman Efendimiz, iin iinde vekiller bulunsa byle mi olurdu? Yani diyorum ki, byle buuk kii ile bir byk ie giriilir mi? Efendimiz benden rkyorlar: Bu ocuk Padiah nasl devrilir, bu i nasl yaplr, bunu dnm, bunu biliyor, bu tehlikeli diye d nyorlar. Hemen Sadrazam grevden alnd. Yeni hkmet kuruldu. Bize grev yok! stnden yirmiyedi yl geti. Bize hl grev yok! Yirmiyedi yl Erzurum'da, Konya'da valilik yaptm. Paris'te sefirlik ettim, hep bekledim, ama grev vermediler. Neden? nk enemi tutamadm." Birden bir kahkaha daha att, sonra hznlendi. "stelik Efendimiz'e yaranmak iin de o kadar hizmette bulundum!" Bir sre sustu. Sonra, sordu: "Demek bu bomba olay hakknda ne diyorlar, bilmiyorsun?" Cevdet Bey: "Bilmiyorum!" dedi. "Aman iyi! Bilsen de kimseye syleme. Damadm olacaksn, seni seviyorum, gzm tuttu. Bir nasihat edeyim: Kimseye gvenme! Hele uluorta konuanlara hi gvenme. nk ortalk bir tuhaf. oluk ocuk ihtillci oldu. Biliyorum, sen ihtiyatl bir insansn, kendini kaptrmazsn, ama gene de dikkatli ol! Bir yerde bir ey grrsen, duyarsan bil ki, erge seni de bulatrmak isteyeceklerdir. Bulatrmalarna izin verme! Baktn niyetleri kt, seni de gnaha batrmak istiyorlar, ko git, bir byne durumu anlat. imdi benim olana yaptklar budur! Benim kk olan bu ilere heves etti galiba. Askeri Tbbiye'de okuyor. Perembe, cuma gnleri mektep arkadalarn konaa dolduruyor. Odaya kapanyorlar, sigara iiyorlar, fsr fsr saatlerce konu uyorlar. Odaya birden pat girerim, tsss susarlar. Hele bir iki 53

tanesi, bana dman dman bakarlar. Gen ocuklar, ateliler, heyecanllar, anlayla karlamak lzm. Ama herkes yle karlar m? Bizim olan saftr. yle ktlk, fesat bilmez. Ama bunu kimler takdir edecek? Ben de bana bir ey gelmesin, yanl anlalmasn diye saraya yazar durumu, bildiririm. nk ocuk saftr, dnemez, bakarsn ba derde girer! yle deil mi?" "Evet, Paam!" "Ama, sen daha o kadehi bile bitirmedin! Onu bitir de sana da dolduraym. Evet, bizim kk olan biraz byle saftr. Ne saklayaym, oullarmn annesi gzel olmasna gzeldi, ama biraz kaln kafalyd. Kzlarn annesi zekidir. Bu kona da o ekip evirir. Kk olum ite byle saftr. Zaten benim gnlm -bunu yalnzca sana sylyorum- bykte. O hayat adam olacak. Babasna ekmi! Tercme Odas'nda bir kk memur, ama yaamasn biliyor! te onu seviyorum! apkn bir ey! amlca'ya kar, Kthane'ye elenceye iner... Beyolu'na gider... Tandklar oktur. Herkesi tanr, herkes onu tanr, sever, ama bak, kimseyle laubali de deildir; lldr. unu bil ki, devlette ykselmek iin alkanlk ve zek kadar, hatta daha ok, evre ve ilikiler nemlidir. Onu grdke kendi genliimi hatrl yorum! Acaba bizim olan hangi paann himayesine girecek? nk bu da art. Ticarette insann bamsz bir kiilii biraz olabilir, ama siyasette, bu devlette buna imkn yok! Benim iim bitmi. Otuz yl hatrlanmadk, bundan sonra artk hi hatr lanmayz. Bari, diyorum, himayesine girecei paa iyi bir paa olsa!" Kahkaha atarak kadehini bir kere daha doldurdu. "nk kt bir paann himayesinde insan harcanr, yazk olur! Halbuki, bizimki hayat ne kadar sever!" Bir ey hatrlayarak ciddileti. "Bir araba vard, kendi zevki iin demiti. kiz at deil, bir kr at ile bir yaz at balamt. Yazk ki sattm. nk fazla masraf oluyordu. Sonra onu da syleyeyim: Bu evin masraf oktur. Nign da bu havada yetiti. Dikkatli olman gerekecek. Bu arabay sattk. amlca'daki kk satyoruz... Bilmem an latabiliyor muyum?" "Anlyorum Paam!" "Aferin! Ben de anlyorum!" dedi kr Paa. Gld: "Bizim zamanmz geiyor. Koca Abdlhamit'e bomba atld. oluk ocuk

ihtillci. Kimse durumdan memnun deil. Abdlhamit'e bomba atlaca kimin aklna gelirdi? O da tepetaklak olacak, devrilip gidecek. Beni yirmiyedi yl hatrlamad. Ama syleyeyim, vefasz deilim, ne grdysem onun devrinde grdm. Nazrl da, paal da, belki nemsiz ama, valilii de, sefirlii de. Kzlarm, oullanm iin fazla endielenmiyorum. Valiliim srasnda Er zurum'da ucuz toprak buldum. Alaym dedim. Banda bir khya var. Kendi yiyor, bize de bireyler yolluyor! Bakarsn o da gider. Bu konan masrafna ne dayanr? Haa, onu diyordum, senden memnunum. Nign% geleceinden hi kukum yok." Cevdet Bey kzararak: "Saolun, Paam!" dedi. "Kibarlna da diyecek yok! Ama bir u kadehi bitiremedin! Sen ok ihtiyatlsn ok, ok!" Paa ban saa sola sallyor du. Cevdet Bey utanarak kadehi dikti. Likr, ekerli, yap yap bir eydi. "Aferin! u kadarck isen lr msn? Getir bir daha dol duraym! Kendini biraz brak canm! Anladm bana sayglsn, yanmda imiyorsun. Grdm, beendim! Ama bu fasl bitirdik, imdi ahbapla baladk! Syle bakalm, sen nasl elenirsin, hi apknlk yapar msn, keyiflerin nelerdir?" Cevdet Bey: "Vakit mi kalyor Paam!" dedi. "Hadi, hadi!" dedi Paa. "Utanma ite!" "Sahi diyorum, Paam. Eskiden ehzadeba'na giderdim, imdi onu da yapamyorum." Paa gene ban saa sola sallayarak: "Ama bak glyorsun!" dedi. "apkn bir gl bu, ben bilirim." Cevdet Bey ilk defa Paa'y kmsediini, ona daha az sayg duyabileceini sezerek korktu. "Susuyorsun! Niye? Bu da arlk bak!" dedi Paa. "Olmaz canm! Ben, hamdolsun, yaadm. Dnya nimetlerinden bolca tattm. Ama sen? Yok, yok, sen de bireyler yapyor olmalsn ama..." Cevdet Bey'in suratndaki donukluu grnce, "Peki, peki bu konuyu kapyorum!" dedi. Kalarn att: "Ama seninle de iki lakrd edilmiyor ki! Zaten hep ben konutum, sen dinledin. Madem konumayacaksn, gel o zaman tavla oynayalm! Bilein kuvvetli midir?"
5.5

Cevdet Bey ayn donuk bakl suratn asarak: "Bilmem!" dedi. Tavlaya oturdular.

ZAMANA. ALEYE. HAYATA LKN


Cevdet Bey tavla sevmezdi. lk iki eli stste mars olarak kaybetti. "Abim can ekiirken ben burada tavla oynuyorum!" diye dnd. Sonra, iyi zar geldii iin birka kere kazannca, Paa heyecanland. Az sonra, Cevdet Bey gene kaybetmeye balad. Bir ara dar kan Paa'nn arkasndan saatine bakt, onbire geldiini aarak grd. Dkkna yetiemeyeceini anlayarak fkelendi. Paa'nn tavla zevkini ve gevezeliini iren buldu. Bu srada Paa sefirlii srasnda Paris'te gittii bir tiyatroyu, bir ktibin nankrln, Konya'da yaptrd bir emenin, birka apknlnn ve evkaf nazr iken geri evirdii bir rvetin hikyesini anlatt. Cevdet Bey'in kaybettii oyunlarn birinin sonuna doru uak ieri girip Paa'ya sokuldu: "Hanmefendi, Naime Hanm'a, ili'ye gidiyorlarm, arabay istiyorlar!" Paa: "Alsn, alsn ben bu scakta arabay ne yapacam?" dedi. Sonra birden ayaa kalkt: "Dur! Kata gelecekmi? Bu saatte de klr m? Ge kald. Sen git sor bakalm, kata gelecekmi. Ben belki bir kulbe giderim," dedi. Sandalyeye oturdu. Kendisini ho gstermeye alarak Cevdet Bey'e glmsedi. Sonra stste de att, ama arkasndan kahkaha atmad. Tavlay kapayp yeniden ayaa kalkt. "Kulbe gideyim mi? Gidip biraz orada ene alsam m?" diye kendi kendine sylendi. Cevdet Bey'e dnd: "Sen ne dersin? Akam birlikte kulbe gidelim mi?" "Aman Paam, ben size orada yk olurum!" dedi Cevdet Bey. Bir an Paa'nn gerekten kendisini kulbe ardn sanmt. Sonra Paa'y istedii gibi elendiremediini anlad. Paa: "Yok olum, ne yk!" dedi, ama biraz kendini zorlayarak
56

sylemiti bunu. Sonra kederlenir gibi oldu: "te, benim gibi insanlar, bu yaa gelince hibir ey yapmamak iin yaarlar. Gn nasl dolduraym diye dnmyorum. Hatralar yeter! Ama insan onlar birisine anlatmal, deil mi? Avrupa'da grdm, oradakiler oturuyor, yazyorlar. Kitap oluyor, gazetelerde tefrika ediliyor. Ama burada? Tek kelime yazsam zlfiyare dokunur. Bam belya girer. Dimyat'a pirince giderken hikyesi olur. Kah kah. Burada hrriyet yok, olum, hrriyet! Yaasn Jntrkler." Bu son cmleyi sesini ksarak sylemiti. "Yaasn benim kk saf olan! Hmmm! Peki ne yapmal sence hayatta? Yok, yok, sen imdi bunu anlayamazsn? Hem yle fazla kitap okumu birine de benzemiyorsun ! Alnmyorsun ya?" Cevdet Bey: "Rica ederim, Paam!" dedi ve terledi. "Tamam, anladm; kibarsn, biliyorum!" dedi Paa. Biraz fkelenmi gibiydi. Odann iinde sallanarak aa yukar y ryordu. "Kimbilir benim de sarho olduumu dnyorsundur. Bir paay byle hi grmedin deil mi? Zaten yakndan ka paa grdn, ka tanesinin sohbetine katldn? Sen Nedim Paa'y nereden tanyorsun bakaym?" Cevdet Bey: "Dkknma gelmiti!" diye mrldand. Paa odann ortasnda durdu. Bir hamambceine bakar gibi Cevdet Bey'e bakt: "Tccar!" diye fsldad. "Kzm bir tccara vereceim aklma gelmezdi. stelik bile bile, seve seve veriyorum. Olum, seni takdir ediyorum, beni yanl anlama, eer azmdan kaba szler kyorsa sana kendimi yakn hissettiim iindir!" Unuttuu bir duay hatrlamaya alyormu gibi durup kendini zorlad. "Niye byle olduk? Btn bunlar neden? Niye bomba atyorlar?.. Hepsi padiahmza dman!.." Ya ayakta daha fazla duramad iin, ya da umutsuzluktan, kendini divana att. Cevdet Bey'e bakt. "Seni beendim! Seni beendim, nk kendime benzettim!" diye sylendi. Cevdet Bey glmsemeye, olup biteni olaan karlamaya alarak Paa'ya bakyor, bireyler sylemesi gerektiini anlyor, ama syleyecek sz bulamad iin yalnzca terliyordu. eri uak girdi: "Hanmefendi Naime Hanm'da az kalacakm. Kzlar da alyormu. Hemen geleceklerini sylediler!" dedi. Paa: "yi, iyi, hemen gitsinler!" dedi. "Ama, ge kalmasn,

syle, sonra piman ederim!" diye bard. Hareketlerinden ve rahatlndan Paa'nn iki buhranlarna alk oldu_anlalan uak: "Efendim, aynz getireyim mi?" dedi. Bir uak gibi deil, bir ahbap gibi anlayla glmsedi. "Getir, ne duruyorsun!" dedi Paa. "nden kahve de getir. Sen de kahve ister misin olum?" Cevdet Bey: "Paam ben kalkaym artk, sizi rahatsz etme yeyim!" dedi. "Nasl? Gidiyor musun? Yoo, ben adam kolay kolay brakmam! Dur bakalm! Yoksa szlerimden alndn m?" Cevdet Bey cevap vermedi. nne bakt. "Otur oturduun yerde!" dedi kr Paa. "Seni takdir edi yorum. Bunu aklna koy. Nign' ilk isteyen sen deilsin!" Ayaa kalkt. Hl dikilip bekleyen uaa kt: "Ne duruyorsun. ki orta kahve!" Cevdet Bey'e dnd: "Ortayd deil mi?" Gene odann iinde aa yukar yrd: "Belki fazla itim. Gne biraz nee kataym dedim... Arabay bekleriz, seninle kulbe gideriz! Onlar nereye gidiyor? Naime Hanm'a. Orada ne yapacaklar? Ha ha ha, hi hi hi glecekler. ay iip undan bundan ko nuacaklar, dedikodu edecekler... Kitaplar okurlar, okudukla rndan szederler, elbiselerden konuurlar... Bir Fransz terzi kar gelmi. Konak konak dolap elbise dikiyormu. Sabah bizimki azm arad. Eve armak istiyor. Onunla Franszca konuacak, sefireliini hatrlayacak, kzlar da iir okur bakarsn... Onlarn bu ince, nazik alafrangalklarna alamadm. Bazan dnyorum: Keke bu ikinci hanm biraz daha gzel olayd da aptal olayd. Bunun zerine bir taze alaym m? Ama yazk olur. u konan neesi kaar. Fitne, fesat balar. Byle daha iyi. Bu zeki bir kadn. Kzlar da yle. Beni bazan kaba saba bulurlar. Bunlar nereden rendiniz, Paris'e sizi gtren kim, dn mezler. Piyano istediler. Onu da aldk. alarlar, elenirler, okurlar, kendi aralarnda akalarlar, maymun gibi taklitler yaparlar, anlamam, ama izin veririm. Hatta, fkeme bakma, holanrm, severim! Ben byleyim. Severim, evet, nk bir ev neeli, hareketli olmal. Mezar gibi kona ben ne yapaym? Hem bunlar, bu Avrupa detleri lzm. Gittik, grdk: Herifler neler yapm. Biz ise ayn yerde otluyoruz. Koskoca fabrikalar, istasyonlar,
58

oteller... almay da biliyorlar, elenmeyi de. Ben bile bu yatan sonra kulbe gidiyorum. Ne kelime be: Kulp! Bize de fabrikalar lzm. Kim yapacak? Sizin gibi tccarlar... Hah... Ama nerede? Sizin yaptnz almak satmak, almak satmak... Demiryolu da yapld. Pamuu, ttn vagona ykleyin, lambayla kuma vagondan indirin, arada ceplerinizi doldurun... Yok ama, gene de seni beeniyorum, Nign' sana verdiim iin gnlm rahat." Paa odann iinde geziniyordu. Birden pencerenin nnde durdu: "Bak, bak ite araba ^eldi. imdi arabaya binecekler." Bir apknlk arkadayla>konuuyormu gibi glmsedi: "Ni anln grmek istiyorsan gel!" Cevdet Bey'in iinden kalkp bakmak geldi, ama utand. Paa: "Grmek istemiyor musun?" dedi. "Istiyorsundur, ama ekiniyorsun. Kabahat bende. Niye onu buraya armadm ki? Sanki buraya gelse ne olur? Ben o kadar geri kafal mym? stelik herkesle oturuyor, yemek yiyor. Bari yemee arsaydm seni! Bekir'e sylemitim, unutmu! Gel olum, gel bak, imdi binerlerarabaya..." Cevdet Bey utanarak ve ho bir aka iitmimi gibi glm seyerek ayaa kalkt. Sarho gibi yalpalayarak pencereye yr d. "Ha yle!" dedi Paa. nsan nianlsn grmek istemez mi yahu? Onun nasl bir insan olduunu biliyor musun bakalm? Syleyeyim: Bizim Nign zeki bir kzdr. Akh iamdadr. Ama grdn, biliyorsun, dnyann en gzel kz da deildir. Kibardr, zariftir, incedir, ama gene laf aramzda kalsn, kzlarmn iinde en sevdiimin o olduunu syleyemem. Trkn daha sevimlidir. kran da bana benzer. Nign ie kapanktr. Ne istediini bilir. Onu hediyelerle, fincan takmlaryla -fincanlara, porselene bay lr- kk elencelerle oyalayabilirsin. Arabaya binip gezmekten holanr. Dnyay ok grmemitir. Ne ok bilir, ne de az. Ki taplar, iirler okur dedim; Fransz romanlar da okur, ama sanma ki, okumaya ok dkndr. te yle okur, vakkvgeirmek iin, Efendimiz'in polis roman dinlemesi gibi okur! Alafranga hayat sever, ama lldr. Bu konuda sana ayak uydurur herhalde. Kanaatkardr diyemem, ama gz doymaz da deildir. Zaten biz onun hi farkna varmadk. Bu konakta iyi ne varsa rendi.

kt ne varsa grd. Bilmem kty alkanlk edindi mi? Haa, bir kt alkanl vardr; durmadan gzlerini krptrr. te kyorlar." Arabayla harem kaps arasnda bir nar aacnn glgeledii talk vard. Cevdet Bey talkta nce beyaz elbiseli, uzun boylu bir kadn grd. Paa'nn kahkahasndan bunun Nign'n annesi olduunu anlad. Sonra, aralarnda konuarak, saa sola baknarak teker teker kzlar ortaya ktlar. Cevdet Bey, "Benim burada konakta olduumu bilmiyorlar!" diye dnd. Gene bir sululuk duygusuna kaplr gibi oldu. Kzlar hareketli ve neeli gz kyorlard. Cevdet Bey hangisinin Nign olduunu anlayamad. "Bir aile!" diye mrldand. Saatin tkrtsn duyar gibi oldu. Sululuk duygusuna daha ok gmld. "Onlardan biri!" diye korkuyla sylendi. "Bir aile." Tasarlad ailenin iine o glge gibi hafif ve ince kzlardan birini yerletirmeye alt. Yreinin hzl hzl attn farketti, utand. "Ben neyim?" diye sylendi. Paa hl gevezelik ediyordu, ama duymuyordu. Terleyerek, nemli elinden ve kendinden tiksinerek, bakyordu. Orada, aada, aacn altnda, serin yllardr bekledii, hayalini kurduu ey duruyor, hareket ediyor, glyordu. Ne kadar uzak, ne kadar belirsizdi! Onu aklyla, bir tek aklyla kavrayabiliyor, gereken yere yerletiriyordu. Duyguyla deil: Duygu, vicdan gibi ar, kprdanmas zor bir eydi. Terledike kanna kir ve su pom palanyordu. Daha bakmak istemedi. Paa'nn hrltl sesi dinsin, hareket dursun istedi. "Abim lyor!" diye mrldand. Rya gelip aklna yerleti. Uzak ve belirsiz olan ey kesinleti, anlalr oldu: "Her eyi dndm!" diye mrldand. Dkknn ve Eskinazi'yi aklndan geirdi. Korktu. Arabac, arabann kapsn amt. Birden bahede bir hareket oldu. Cevdet Bey o uzak yerden Bir tekerlek gcrts duydu. Bir at homurdand. Paa: "Aa, Seyfi Paa geldi!" diye bard. "Hay Allah raz olsun Seyfi senden!" Gelen arabann iinden hafif kambur, uzun boylu, kara sakall biri hzl hareketlerle kt. teki arabaya binenleri grd. Ban gururla geriye att. Derken, beklenmedik bir ey oldu. Kzlar teker teker Paa'ya yaklatlar ve dizilip elini pmeye baladlar.
60

kr Paa: "Aferin! Gryor musun bizimkileri..." dedi. "Bu da ite seninki!" Cevdet Bey terledi. Az nce kesinleen o ey imdi daha uzak ve belirsiz oldu. Seyfi Paa'nn elini pyordu. Onu kavramak iin, Cevdet Bey, akln kullanmas, ok uramas gerektiini anlad. "O nedir? Ne istiyor? Nasl?" diye korkuyla mrldand. O, kprdanan, eilip bir paa elini pen ey ile btn bir hayat geireceini dnd. "Belki... Belki...!' diye endieyle mrldand. Sonra btn gcn vererek oradaki o hareketli eyi, tasarlarnn iine yerletirmeye alt. _ "Bak iteySeyfi vefal dost!" derli kr Paa. Kzlar bir anda arabaya bindiler. Cevdet Bey, uzaklaan arabann arkasndan bakt. Uak ieri girdi: "Seyfi Paa geldiler!" dedi. "Biliyorum, biliyorum, buyursun!" dedi kr Paa. Cevdet Beye dnd: "Seyfi de ile benim himayeme aldm insandr. Benden akll kt. Kendini Efendimiz'e beendirmesini bildi. Benim gibidir... Londra'da sefirlik etti. Ama sen ok dalgnsn! Hah hah! Sahi onu grdn deil mi? Ya, ya, onu grverdin ite! Aferin Seyfi'ye. Bugn efkrl olduumu, sohbet istediimi nasl anlad?" ki paa kapnn nnde kucaklatlar. Seyfi Paa'nn kibirli bir hali vard. Cevdet Bey, "Tccarm ben!" diye dnd. kr Paa: "Mstakbel damadmla tanm miydin?" diyerek Cevdet Bey'i tantrd. Oturdular. Uak kahveleri getirdi. Seyfi Paa, Cevdet Bey'i gznn ucuyla szyor, Cevdet Bey koltukta kprdanyor, kr Paa bireyler anlatyordu. Birden Seyfi Paa: "Ne i yaparsnz siz evldm?" dedi. "Tccarm paam!" , "Tccar... Demek yle. Tccar..." diye mrldand Paa ve yeniden ev sahibine dnerek, onu dinlediini gsteren bir tavr taknd. kr Paa misafirine illifat ediyor, gerek dostlarnn saysnn gittike azaldm, arad sohbeti pek az kimsede bulduunu sylyordu. Szn, damadn da artk bir arkada olarak grdn syleyerek balad, ama halinde itenlikten ok, zr
61

dileyen bireyler vard. Seyfi Paa birden: "Quels livres lisez-vous mon enfant?" dedi. Cevdet Bey tella dnd, heyecanland, ama hemen he celeyerek syledi: "Monsieur, je lis Balzac, Musset, Paul Bourget et..." Seyfi Paa Cevdel Bey'in cmlesini yarda keserek: "Bu kadar Franszca bilmeniz bile iyi bir ey ocuum!" dedi. "Konua konua da alrsnz!" Sonra yeniden ev sahibine dnerek, son gnlerin yeni siyasi dedikodularn anlatmaya balad. Cevdet Bey, anlatrken kamburu daha ok kan, sakallar da gmleine srnen Seyfi Paa'y, onu keyifle dinleyen kr Paa'y seyrediyor, Nign'n bu paalardan birinin kz olduunu, tekinin de az nce elini ptn hatrladka rahatsz oluyordu. Bir ara, "Byle olmamalyd. Bunda bir irkinlik var. Ben daha iyiyim!" diye dnd. Sonra, Nign'n arabaya biniini hatrlad. Onun kendine gre olduunu, gerek bir zafer duygusuyla hissetti ve heyecanland. "yle, evet, ben onlardan iyiyim. Ben ilerdeyim. Ben daha temizim!" Birden bu odada, eyann iinde kendisini korkutan, anlalmaz ve ulalmaz gzken her eyin gln ve rm olduuna inanarak neelendi. O kadar neelendi ve heyecanland ki, bu duygularn kirlenmesinden korkmaya balad. "Hemen kalkp kaym, imdi!" diye mrldand. Bu srada uak elinde ay tepsisiyle ieri girdi. "rek de getirseydin!" dedi kr Paa. Sonra konuunun dizine bir kk tokatk vurarak: "Ne tatl anlatrsn sen!" dedi. Seyfi Paa suratn ast. Sonra Cevdet Bey'e dnp "Siz nerede oturuyorsunuz?" diye sordu. Cevdet Bey: "Nianta'nda oturacaz!" dedi. Paa: "Hayr, imdi nerede oturuyorsunuz?" diye homurdan d. "Vefa'da," dedi Cevdet Bey. Bekledii gibi fkelenmediini larkederek sevindi. "Nign ile Nianta'nda o evde oturacaz!" diye dnd. ayn bir an nce iip bu konaklan hemen kmak geldi iinden. aylarn ierlerken Seyfi Paa bomba olay ile ilgili dedi kodular anlatmaya balad. Haliyeler dikkatli almad iin
62

Hnkr, Zaptiye Nazr'n ve tahkik komisyonunu uyarm, Sadrazam Ferit Paa, Seyfi Paa'nn bir yaknna bugn bir iz bulunduunu sylemi: ine bomba konan arabann kayt numaras anlalm. Sonra, olay srasnda kimin kahramanlk gsterdiini, kimin korktuunu anlatmaya balad. ki paa korkaklk edenlerden keyifle szedip neelendiler. Derken, konu zor durumda olan Fehim Paa'ya ve metresi Margaret'c geldi. kr Paa, bu keyfi konyakla talandrmak isteyerek uana seslendi. Uak, dar azl, geni kalal kadehlerle konyak getirdi. Paalar, Abdlhamil'in cesaretinden, eyhlislm Ccmalcttin Efendinin talihinden ve bombayla len yirmialt kiinin ta lihsizliinden szetmeyc baladlar. Bomba olay srasnda kimin nasl korktuunu anlatarak elendiler. Derken, Seyfi Paa Londra sefiri iken bandan geen bir olay anlatmaya balad: "Bir gn sefarete Baktip Tahsin'in imzasyla u ifre geldi: 'Ba ve btn tyleri beyaz, konumaya yetenekli bir papaan satn alnarak derhal gnderilmesi...' ifreli iradeyi alnca eteklerim tututu. Derhal Londra hayvanat bahesi mdrne telefon ettim. rendim ki kuun ad baka... kinci ktibe, 'u cevab yaznz!' dedim: 'Ba beyaz tepeli, tyleri beyaz, ko numaya yetenekli olan papaan yoktur. Tarif edilen ku papaan deil kakatoadr.' kinci ktip: 'Belki aradaki fark bilmeyebilirler, bir kakatoa alp yollayalm!' dedi. fkeme hkim olamadm. Ktibe dedim ki: Biliniyorlarsa rensinler! Siz de dediim telgraf ifreleyiniz'." Birden Cevdet Bey ayaa kalkt: "Ben gidiyorum Paan!" dedi. "Dur, dur u hikyeyi elinle!" dedi kr Paa. Sonra Cevdet Bey'in ask suratn grd ve neesi kat. Ayaa kalkt. "Gene gel, gene gel, dnden nce daha grmek isterim seni!" de di. Cevdet Bey, "Nign!" diye dnd. Seyfi Paa'nn elini aceleyle skt, brakt. Odadan kt. Arkasndan gelen kr Paa'nn elini pecekti. Saatin tkrtsn duydu. Sendeledi. Eli pmedi. Yalnzca glmsedi. Merdivenlerden indi. Ayvaz kapy at. Cevdet Bey dardaki geni ve temiz g, prl prl gnei farkedince ferahlad. Hafif ve serin bir rzgr vard.

NANTAI'NDA BR KAGR EV
Gne baheyi yakmyordu, iyice aa inmiti. Cevdet Bey saatine bakt: Oniki. "Btn gn boa gitti!" diye dnd, ama can sklmad. Ka zamandr duymad bir i huzuru duyuyordu. Daha nceden farkna varamad, ama iinde yllardr tad taze, salkl bir gcn farkna varmt. Bu gcn neden kay naklandn, nasl ortaya ktn dnmek istemedi. Yalnzca bu salkl gc ve zayf gnei, uzun zamandr sigara imedii iin azna ve btn gvdesine yaylan temizlii hissederek talkta yrd. Az nce zerinde Nign'n gezindii talkt bu. Cevdet Bey, "O bana gre. Onu hakediyorun!" diye d nerek bekleyen arabaya bindi. Arabacya Nianta'nn kesinde ineceini syledi. Nign' seveceini seziyordu. Onu sevmek istediini nceden ok dnmt. Nign'n imdi kendisini sevmediini de bi liyordu. Ama az nce grd o hareketli eyin, ailesi ne kadar tuhaf, eski ve kendisine uzak olsa da, kocasn sevmek iin yetitirildiini de biliyordu. Hakl olduunu bir kere daha d nd, heyecanland, gzlerinin nemlenmesinden korktu. "Yayorum!" diye mrldand. Araba Tevikiye Camii'nin nnden geiyordu. Avluda byk nar aalar vard. Bir ihtiyar ar ve dikkatli admlarla avludan sokaa kyordu. Sokan iki yannda hlamur ve kestane aalar dizilmiti. Bir konan arka bahesine amarlar aslmt. ki ocuk bir bahede konuuyordu. Ayn bahede bir hlamurun gvdesine kurulmu salncak kendi kendine sallanyordu. Cevdet Bey, Nianta'nn kesinde duran arabadan indi. Serin ve hafif bir rzgr ceketinin eteklerini kprdatt. Kagir evin nnde ve bahesinde hlamur ve kestane aalar vard. Gen ve alak aalard, evin glgesi zerlerine vuruyor, rzgrla birlikte h rdyorlard. Cevdet Bey bahe kapsndan ieri girerken bu evin grdkleri arasnda e iyisi olduunu bir kere daha dnd. Bahe kapsyla ev kapsn birletiren akl kapl yoldan, bakml gl fidanlarnn, ieklerin arasndan yrd. Kapy ald, bekledi,

kimse amad. Dnp bahede gezinmeye balad, bir ocua rastlad. ocuk birisini aracan syleyerek koup gitti. Az sonra ksa boylu, iri elli bir ihtiyarla geldi. Cevdet Bey ihtiyar, evi bundan nceki gezisinde grmt; bahvand. "Evi mi gezmek istiyorsunuz?" dedi ihtiyar. "Haber vermediler mi?" "Verdiler. Madam adada!" "Biliyorum! Ge kaldm deil mi?" "Sabah madam buradayd," dedi bahvan. Cebinden bir anahtar kard. Kapy at. Cevdet Bey ieri girdi. Arkasndan ocuk geliyordu. Bahvan, ocua: "Sen bizi burada bekle bakalm!" dedi. Kapy kapad. Pancurlar kapal olduu iin evin ii alacakaranlkt, ama Cevdet Bey kapnn nndeki aynada kendini grd. nce uzun gvdesini din, yuvarlak yzn neeli buldu. Merdivenlere doru yrd. Ta merdivenler genie bir hole alyordu. Hole bakan kaplarn birinden ieri girdiler. Cevdet Bey daha nce de gezmi olduu bu salonun eyasn gene hayretle seyretti. Yaldzl sandalyelerin, keleri, kenarlar kakmal, kvrml koltuklarn arasnda krk dkk masalar, sehpalar vard. Salona alan bir odada yalnzca bir piyano ve taburesi ve eski bir sandalye duruyordu. Yerler parke ve kirliydi. Duvarlarda sakall ve apkal irkin ihtiyarlarn fotoraflar aslmt. Tavanlar yksek deildi. Kelerde defne dallarn, gl ieklerini ha trlatan al kabartmalarn arasndan tombul melekler uuyordu. Btn eya toz iindeydi. Bir sehpann zerinde krk bir amdan duruyordu. Tahta bir klln bir kesi yanmt. Ayakl bir lamba ban hafife yana emiti. Btn bu pisliin, dzensizliin iinde, bir de, kenarda, zeri dikkatle rtlm bir koltuk duruyordu. Eya anlalr gibi deildi, ama insan btn bunlarn arasna kendi hayatn ve tasarlarn sdrabiliyordu. Cevdet Bey: "Ne kadar dank!" dedi. Aznn arandm anlayan bahvan: "Kocas lnce madam buray satmaya karar verdi," dedi. "Adada bir dostu varm!" "nsan hi evini byle tutar m?" dedi Cevdet Bey. Bunu neden sylediini anlayamad.
65

Geni ve ksa bir koridordan yryp arkaya getiler. Burada iki oda vard. kisi de botu. Yerlerde kt paralar, krk sandklar, kutular duruyordu. Duvarlarda gene sakall, apkal ihtiyarlar surat asyorlard. Cevdet Bey bu odalar ocuklarn, ya da konuklarn kullanacan dnd. Dar ve karanlk bir merdivenle klan st kat da aasnn aynsyd. Cevdet Bey iki hafta nce buray gezdiinde ortalk bu kadar dzensiz ve bakmsz deildi. O zaman kendi eyalar ve dzeni iinde grd evden tasarlarna uygun bir ev karmas zor olmutu. Oysa imdi, bo odalara bakarken bunlar hayl ettii gibi deyebiliyordu. Arkadaki byk odada byk bir yatak vard; darmadankt: araflar, battaniye, iki kiilik uzun yastk gzkyordu. Cevdet Bey kr Paa'nn konann penceresinden bakarken grd eyi hatrlamaktan korktu. Bir an, her ey altst olacakm, lekelenmesinden korktuu eyler kire ve kana bulanacakm sanarak rperdi. Byk ve geni yataa, iki kiilik yasta ba karken tasarlarna ve hayatna ilikin hibir ey dnmek istemedi. araflarn kvrmlarn, lekeli rtleri, parfm kokan bir sabahl grmemek iin ban yukar kaldrd. Duvarda bir gen kar-kocann resmi aslyd. Bahvan kmseyici bir tavrla resme bakarak: "Msy ld. yi insan deildi, ama baheyi severdi. Topra bol olsun!" dedi. "Kar imdi paralar yiyor. Amerika'ya gideceklermi!" Cevdet Bey de az ok biliyordu bunlar. Evin sahibi Yahudi hakknda Sirkeci'de soruturma yapmt. Bahvan sigarann dumann resme doru fledi: "Msy tccard!" dedi. Yandaki oda kilitliydi. Bahvan buraya madamn kymetli eyay koyduunu syledi. Arkada bir baka oda daha vard. Pancurlar ak kalmt. Bahenin huzurlu, sakin n alyordu. Cevdet Bey buraya bir ktphane yaptrmaya, bir de yaz masas yerletirmeye karar verdi. Aaya en alt kata indiler. Buradaki kk pencereli kk odalarda Cevdet Bey ahlarn, hizmetilerin geceleyebileceklerini dnd. Aa kattaki hela da yukardaki gibi alafrangayd. Cevdet Bey, bu aadakini alaturkaya evirmeye karar verdi.
66

amarhane olarak kullanlabilecek odaya girdi. Yannda geni bir mutfak vard. Mutfaktan arka baheye geilebilirdi, ama kap sk skya kapanm, kilitlenmiti. Cevdet Bey pancurlarn arasndan arka baheye bakt. Ayn sakin grd. Bahvan oraya n kapdan kp gidebileceklerini syledi. Kapdan karlarken Cevdet Bey gznn ucuyla bir daha aynaya bakt: Her ey tasarlad gibiydi. Darda ocuk bekliyordu. Onlarla birlikte arka baheye geldi. Arka bahede de kestane ve hlamur aalar vard. Bahenin tam ortasndaki bir kestane aacnn altna iki sandalye kon mutu. Aacn eve ve ge sarlr gibi alan byk kollar, neeli ve hrtl dallar ve bir minare gvdesini hatrlatan geni gvdesinin yannda bu iki sandalye ok kk ve ok zavall gzkyordu. Bahede de, aata olduu gibi, her ey serin akam rzgrnn iinde hareket halindeydi. iekler kprdanyor, yapraklar dnyor, otlar ve ince fidanlar ileri geri sallanyordu. Cevdet Bey kk bir geziden sonra dnp evin arka yzne bakt: Yz saran sarmaklara gne vuruyordu. Aacn altna oturdu. Karsndaki sandalyeye de bahvan oturdu. Cevdet Bey cebinden sigara paketini kard, bahvana uzatt. Laf olsun diye: "Bahe ok bakml," dedi. "Bu baheyi ok severim!" dedi bahvan. Utanm gibiydi. Cevdet Bey de sigarasn yakt. Birlikte Harbiye tarafndan batan gnee bakyorlard. ocuk bahede geziniyordu. Bahvan: "Sen imdi alcsn deil mi?" dedi. "Fiyatta anlarsak!" "Anlarsnz, anlarsnz, madam hemen satmak istiyor!" "yi!" dedi Cevdet Bey. "Alaym buray deil mi?" "Aln beyim, aln buras ok hotur!" dedi bahvan. Gltler. Cevdet Bey birden bahvana yaknlk duyarak, "Alacam!" diye dnd. Gene stnde grnmez bir zrh varm gibi kendini gl hissetti. "Bu serin rzgr ne ho!" diye mrldand. Gne insanda hzn deil, dostluk ve kardelik duygusu uyandrarak batyordu. Cevdet Bey: "Evet, ho bir yer u Nianta!" dedi. "Yaa!" dedi bahvan. Heyecanlanmt. "Ben burada dodum.
67

burada leceim. Buralar eskiden bostalkt. Babam bostan bekisiydi. Eskiden, yz yl nce, buralarda bostanlar, ilek tarlalar ve incirlikler varm. Padiahlar kar yamalardan tfek atyorlar, hatra diye bu nian talarn dikiyorlar. Sonra Sultan Mecid bir snnet dn yapyor. Ben yeni domuum. Baban bostanc. Sonra, o ifte saraylar yapyorlar, aa kedeki. Sonra camii yaptlar ki ben de biliyorum. Sonra bostanlar bozup konaklar yaptlar. imdi bostan az kald. Ben bostanclk da yaptm. Konaklar dikilince bu bahe merak kt. Birinin bahesine bakyorum, beeniyor, misafiri geliyor, o da holanyor, soruyorlar bunun bahvan kimdir, beni sylyorlar, arrlar, benim baheme de bakar msn, derler: yle oldu ki artk ben bahelere yetiemiyorum. teki bahvanlar da geldi... Biz btn bu konaklarn..." Cevdet Bey bahvana deil, ayaklarnn arasnda gezinen ka rncalara bakyordu. Ayaklanln arasndan ince ve uzun bir karnca yolu geiyordu. Yol kvrlarak kestane aacnn yanndaki bir delie giriyordu. O delikten bahenin baka kelerine yaylan baka yollar da kyordu. Bir yerde iki karnca bir kabak ekirdei kabuu tayordu. Cevdet Bey ban kaldrarak bahvann e kirdek yiyen oluna bakt. Aalarn arasnda geziniyordu... "Ben ocuu da bahvan yapacam!" dedi ihtiyar. "Baheyi, aalar, topra sever... Okuyamad. Bu ii yapsn." "Ad ne?" "Aziz!" Cevdet Bey gene karncalara bakt. Sonra kklnden kalma bir alkanlkla birini delie kadar izlemeye karar verdi. "te bu konaklar yaplnca bahe merak ald yrd. Zen ginler buraya yerlemeye baladlar. Ahap konaklar bydke byd. Konaklara kocaman ahrlar yapld. Ahrlara ikier er araba soktular. Arabaclar, alclar, uaklar, hizmetiler, yana malar oald. Sonra paalarn, beylerin arkasndan Yahudiler, Ermeniler, tccarlar geldiler. Onlar ta ve beton yaplar diktiler. Aalar kesildi, fidanlar skld, yollar ald, bostanlar kalmad. Sonra, efendime syleyeyim, Padiahmz da ahap camiyi talan yeniden yaptrd. Bu alt yl nceydi. Sonra ona da bomba attlar ite. Taa buradan sesi duyuldu." 68

iki karnca, Cevdet Bey'in ayaklarnn az tesinde durmu aralarnda bireyler konuuyorlard. Bir ncs yanlarndan geerken onlara takld. Acele acele bireyler syledi, sonra ayaklaryla dostlarna bir dokunup yuvasna kotu. Cevdet Bey btn bahenin, gne batmadan nce, koan, konuan, bireyler tayan karncalarla kaynadn dnd. Sonra Beyolu Caddesini, dkknn, abisini hatrlad. Ban yukar kaldrd. Bir bulut kbleye doru koturuyordu. "Bu ta ev de yenidir, ok salamdr!" dedi bahvan. "Yap lrken baktm. Ermeni ta ustalar alt. Kalfas da Ermeni'dir. Yazk, msy ld. yi insan deildi, ama baheyi severdi. Madam her eyi satyor. Her ey dalyor, nk ocuklar yoktu. ocuun olmazsa byle olur. Kksz kaldlar. Oysa topraa iyice kk salp da yaamak lzm. u aa gibi..." Bunlar, ok ey grm geirmi biri gibi deil, kendisiyle alay eder gibi sy lemiti. Gne aalarn ve konaklarn arkasndan batt. Cevdet Bey ayaa kalkt. Serin ve hafif rzgu keyfini kararak, "Burada yaayacam!" diye dnd. Kapnn nnde bahvan: "Buray al da, baheye yazk ol masn," dedi. "Bahe ok gzeldir..." Cevdet Bey: "Hep byle eser mi?" dedi. "Akamst hep eser!" Cevdet Bey arabaya doru yrd. Uyuyakalan arabacy uyandrd.

HASTANIN STE
Gne batt, hava kararmaya balad, ama Cevdet Bey'de her gn bu saatlerde uyanan hzn ve i sknts uyanmad. Her gn bu vakitte, dkkn kapattktan sonra Sirkeci'den Eminn'ne yrr, iini yakan sknty nasl sndreceini bilemeden ban gnlk hayatn dar duvarlanna vururdu. Oysa imdi kendini gn yeni balyormu gibi salkl ve gl hissediyordu. Sinirleri, deil

10

aksanm, btn bir gnn dertlerini gerilmeden karlayacak kadar gevekti. inden sigara imek bile gelmiyordu. Arabacya Beyolu'na, abisine gideceini sylemiti. Gne batt iin artk yolcusunu piirmeyen araba rahat rahat yay lanyordu. "Niye bu kadar rahat hisediyorum?" diye dnd. "nk hakl olduumu anladm!" Sonra o serin rzgr ok hotu. Nianta'nda o bahede daha ok oturacam. Yaaya cam... Ama abim lyor! Abisini hatrlaynca ilk defa tela ve korkuya kaplmad. Onun ksa bir zaman sonra leceini kesinlikle anlad. Daha nceden irkin, haksz ve kendisini yapayalnz brakaca iin korkun gzken lm, imdi, tpk hayat gibi olaan gzkyordu. "Kt olan ey, benim, bu kadar rahat, tasarladm hayata bu kadar yakn hissettiim bir gnde, onun lme bu kadar yaklam olmas. Ama bunda benim bir suum yok! Bu onun ve benim setiimiz, yaptmz eylerin bir sonucu." Araba Beyolu'na giriyordu. Alacakaranlkla caddede yryen insanlara bakt. Sonra her eyi olaan karlamasna ramen abisinin lmne zleceini dnd. Araba durduktan, pansiyoncu kadn somurtarak mterisinden yakndktan sonra Cevdet Bey, "Abimi bu son gnlerinde nasl mutlu edebilirim?" diye dnd. Pansiyonun ta merdivenlerini imdiye kadar burada hi duymad bir gnl rahatlyla kt. Kapy vurdu. "Ona dncelerini doru bulduumu syleyeyim. Buna inanr m? Ona hak verdiimi syleyeyim." Ama kap alp da Cevdet Bey karsnda Mari'nin tell yzn grnce bunlarn hibirini yapamayacan anlad. Yatakla yatan bir hasta gibi deil, fkeli bir efendi gibi azarlayc bir sesle konuan abisini iitti, neden byle olduunu sezdi: Kendisi de, abisi de btn hayatlar boyunca birbirlerini kmsemilerdi. "Ne bakyorsun yle? Bana bir lye bakar gibi bakyorsun. Daha lmedim! stelik ok da iyiyim." Odann na gzlerini altran Cevdet Bey: "yle bakm yorum!" dedi. Sonra, birden, kede, karanlkta oyuncak bebek gibi sessiz ve hareketsiz duran Ziya'y grerek korktu: "Onu evine gtrmeye sz vermitim!" diye dnd. "Otursana uraya!" dedi Nusret. Cevdet Bey yatan bandaki sandalyeye oturdu: "Naslsn?"

"Nasl olabilirim? leceim!" "Hayr, hayr iyileeceksin!" dedi Cevdet Bey. "Ben de onu sylyorum. Hep byle kt konuuyor!" diyerek Mari araya girdi. Bir gaz lambasn yakyordu. Nusret enesini avucunun iine ald. Baparmayla iaret parma arasnda sktrd kk yanaklarn daha da ieri kertti: "Yz byle olan her veremli bir hafta iinde lr!" dedi. Cevdet Bey: "Yapmasana yle!" dedi.' "Korkuyorsun deil mi, korkuyorsun?" dedi Nusret. Ya naklarn daha da ieri kertti: "lmden korkuyorsun deil mi? nk yayorsun, bir paa kzn alyorsun. Salklsn!" "Yapma yle!" Nusret oluna dnd. "Naslm byle? Babandan korkuyor musun, syle bakalm? M... Ben umacym! Cad geldi. Kah kah kah!" ocuk glmesi mi, alamas m gerektiini karamad. Burada en ok zlmesi gereken insan neeleniyor, aka yapyordu. O da glmsedi. Birden Mari: "Ah, ok rica ediyorum, o korkun surat yapma!" diye bard. Bunun zerine Ziya neenin sahte olduunu anlad, suratn ast. Alayacak gibiydi. Nusret bunu farkederek elini yznden ekti. Kulaklarnn arkasna gtrd: "Bak, bak yelken kulaklara," dedi. Olu glmeyince, bu sefer, baparman kulak memelerine dayayp ellerini yanaklarna doru at: "Hayyale, hayyale, mey ile dolsun piyale..." Olunu neelendiremeyeceini anlad: ^Mari, siz o cukla keye muhallebiciye gitsenize!" dedi. "Benim olum tavukgs sever. Tavukgs yersiniz... Konuursunuz. Biz de Cevdet ile konuuruz!" "ok konuup yorma kendini!" dedi Mari. "Peki, peki!" Mari Ziya'y elinden tuttu, ban okad. Bu kadnda bir ey vard ki Cevdet Bey Nign'da da olsun istiyor, ama ne olduunu karamyordu. Odadan karlarken Nusret ksrmeye balad. Kapanmayan kap, ksrk bitince usulca ekildi.
71

"O lambay buraya getir de yzn yakndan greyim," dedi Nusret. "Senden bir ey isteyeceim! ocuk iin..." Cevdet Bey kalkt, masann zerinden gaz lambasn ald, yatakla oturduu sandalye arasndaki komodinin zerine koydu. Yukardan gelen k Nusret'in yzn daha zayf, daha korkun gsterdi. "Ziya nerede yatacak?" diye sordu Cevdet Bey. "Kedeki otelde Mari ile yatarlar... Burada babasnn ls yannda onu yatracam dnmedin herhalde..." Cevdet Bey kendini zorlayarak: "Niye hep lmn szn ediyorsun?" dedi. "Hah! Brak bunu! Hele tp konusunda beni nasl kandra bilirsin ki?.. Beni kandramazsn... Abdlhamil'e bomba atldn da rendim!.. Mari ile kavga ettik. Bunu benden niye sakla dn?" "Bo yere heyecanlanman istemedim..." "Demek benim heyecanlanmam istemiyorsun! Kendin gibi heyecansz, ruhsuz biri mi yapmak istiyorsun beni?" "Sylemek aklma gelmedi," dedi Cevdet Bey. "Hem biliyorsun sanyordum. stelik o curcunada nasl hatrlayabilirdim ki..." Birden her zamanki gibi abisinin karsnda sululuk duy gusuna kapldn anlad. Btn hayat boyunca ona sayd zrleri gene sayyordu! "Onu kmsyor muyum?" diye 4nd. "O lyor, ben yayorum. Demek ki ben haklym^ ben kazandm!" "Sustun... Ne dnyorsun?" "Hi!" "Szlerimden alndn m? Bunlar nefretle deil, seni dnerek sylediimi anlyorsun herhalde. Seninki gibi bir hayat... Bunu bazan anlyorum... Ama senin gibiler, benim gibileri anlamazlar... Darda kalanlar kimse anlamaz. Biz mutsuzuz. Anlamyorsun, hayr dinlemiyorsun. Ne dnyorsun peki? Gene ticaret mi? Ne yaptn sen bugn baka?" "Tccar Fuat Bey ile yemek yedik," dedi Cevdet Bey. Sonra sylemeyi tasarlad eyi, abisinin dncelerini doru bul duunu, o dncelerin kazanacan syleyebilecei iin se vinerek anlatt: "O da Selanik'teki bir hareketten szelti. Ab-

dlhamit'e kar... Onu anladm... Bireyler yapmak gerektiini sylyor, ki hakl..." "Hah! Onlar! Onlar hibir ey yapamazlar... Onlarn Paris'le hibir ilikileri yok... Onlar, bir dncesi, doru drst bir karan olmayan bir cahiller topluluu. Onlarla bir ey olmaz. Onlar padiaha deil, Abdlhamit'e kar. Maalann az bulan askerler.. Benim gibi olan bir avu insann dnda herkes Abdlhamit'e kar, ama kimse padiahl dnmyor bile. stelik Ab dlhamit kesenin ucunu gsterse, koltuklara buyur etse, Meclis'i aar gibi yapsa, hepsi koa koa gelirler... Koskoca Mizanc Murat sklm pklm geri dnd. Bu kararsz, ne istediini bilmeyen askerler mi baaracak? Onlarla hibir ey olmaz!" Cevdet Bey tasarlad eyin anlamad yerlere srklenmesine zlerek: "Ben onlar bilmiyorum tabii!" dedi. "Bilmiyorsun! Ne bileceksin. Paradan baka bir eyle ilgilendin mi ki, bileceksin..." kisi de sustular. Cevdet Bey abisine acma, onu hogrme frsat bir daha kt iin sevindi. Ama sululuk duyduu iin bunlar yapamayacan anlad. Sylemek istedii eyler imdi ok uzak ve sama gzkyordu. Nianta'ndaki evin bahesinde duyduu ferahlk da uzaktayd. "Orada oturacam!" diye d nd. "Senden bir ey isteyeceimi sylemitim!" dedi Nusret. Dnp Cevdet Bey'in yzne bakt. "Senden Ziya iin bir ey isteyeceim. lmmden sonra..." Cevdet Bey: "Gene lmden szediyorsun!" dedi. "Brak bu laflar... Senden Ziya iin istediim u: lmmden sonra Ziya'y yanna alman istiyorum!" "Yanma almak?" "Yani senin yannda yaasn! Senin evin, onun evi olsun!" "Peki ya Haseki? Ya annesi, tekiler?" "Onlarn yannda olmasn istemiyorum! Onlarn yannda yaarsa aptaln teki olup kacak. Onlar gibi uyuz, hareketsiz, azla yetinen, uyuuk bir insan olacak. Anlatabiliyor mu yum?" "Ziya'ya evim her zaman ak olacaktr!" "Onu demiyorum, istedii zaman sana misafir gelsin, gitsin,
73

istediim o deil. Senin yannda yaasn. stediim bu! Haseki'ye hi geri dnmesin. Annesini hi grmesin. Onlar..." "Ama ben Zeynep Teyzeye ocuu geri gtrmek iin sz vermitim!" "Niye? Ne diye byle bir sz veriyorsun?" "nk onu geri gtnnem iin ok srar etti. Sanki senin bunu isteyeceini biliyormu gibi..." "Biliyormu gibi ha! Onu yine yanna almak istiyor? Onu sevimli buluyor. Kendi ocuu yok! Onu pp okayacak, so nunda kendisi gibi aptal edecek! Kendi sama inanlarn, uyuukluunu, o zavall dnyasn ona alayacak! Hayr! Ben olumun yle yetimesini istemiyorum. Ben olumun..." Birden bir ksrk buhranna yakaland. Cevdet Bey komodinin zerinde duran balgam ksesini uzatt. Abisi nce eliyle kseyi istemediini gsteren bir hareket yapt. Sonra birden kapp iine lkrd. "Gryorsun ki, ok fenaym! Birka gnlk mrm kald, biliyorum! imdi yapmak istediim tek ey Ziya'nn geleceini gven altna almak. Senin yannda yaarsa bu olur! Ama Haseki'de akrabalarn, kyde annesinin yannda kalrsa onlar gibi Allah'a inanr, olmadk-yalanlar doru sanr, herkes gibi uyuuk biri olur, dnyay anlayamaz. Zaten imdiden onu kendilerine benzetmiler! Sabah bana Cennel'len, meleklerden, cadlardan bahsetti. Bunlara inanyor. Demin yaptm cad taklidini anlamad. Ben olum byle olsun istemiyorum, anlyor musun Cevdet? Olum yalanlara inanmasn. Olum akln na, kendine inansn... Akln aydnl... Ben ona bo yere Ziya de medim!" Bir sre sustu, sonra mrldand: "Cevdet, Ziya'y yanma almazsan gzm arkada leceim!" "Bu lm szn duada azna alman doru deil!" dedi Cevdet Bey ve asl doru bulmad eyin, bu olmadn anla yarak kzard. "Bana sz ver. Bana sz ver!" diye bard Nusret. Cevdet Bey: "Sz veriyorum!" dedi. Sonra, bu srada yaplmas en gerekli ey buymu gibi, komodinin zerine brakt fesini ald, pskln dzeltmeye balad. "Evet, sz veriyorsun, deil mi?"
74

Cevdet Bey: "Syledim ya ite!" dedi. Yzne yaklatrd pskl trnaklaryla taryordu. "Cevdet, rica ediyorum beni anla! Oluma kar grevimi hibir zaman yapamadm. Onu Haseki'de braktm ve unutmaya a ltm. imdi bireyler yapmam gerektiini anlyorum, ama ge kaldm. Bana sz veriyorsun, deil mi? Ltfen o fesi indir de yzn greyim!" Cevdet Bey fesi komodinin zerine brakt. Yzne vuran i ve plak k gzlerini yakt. "Prens Sabahattin'in adn hi duydun mu?" diye sordu Nusret. "Her neyse. imdi Paris'te. O da bir Jntrk saylr. Btn prensler gibi aptaln tekidir, ama bir dncesi var..." Eliyle odann bir kesindeki kitaplar iaret elti. "Ya da, herkesin yapt gibi, bakasndan arlm bir dncesi var ki, doru buluyorum. Demolins'e gre ngilizlerin stnln, orada bireylerin, insanlarn daha zgr olmasnda aramak lzm. te bizde bu yok. Bizde yle zgr, akln kullanan, giriken insan yok! Bizde herkes kle, herkes boyun emek, toplumun iinde erimek, korkmak iin yetiliriliyor. Eitim dedikleri ey hocann daya, anneyle teyzenin sama tehditleri. Din, korku, karanlk d nceler, ezberlenmi eyler... Sonunda boyun emekten baka bir ey renmiyorlar. Kimse kendi abasyla, topluma kar karak ykselmiyor. Herkes boyun eerek, birisinin himayesine girerek, kulluk ederek ykseliyor. Kimse kendi hesabna d nmyor. Dnrse, korkuyor... Herkes olsa olsa kendi he sabna kulluk ediyor. Demolins'e gre merkeziyeti devletlerde bu insanlarn... Beni dinliyor musun? Ben de olumun onlar gibi..." Birden yeniden ksrk buhranna yakalanarak sarslmaya balad. Kseye bir balgam attktan sonra rahatlad. "Ne demek istediimi anlyor musun? Bak, sen kendi kendine bireyler yaptn. Sen bunu iyi anlayabilirsin." "Kendini ok yoruyorsun!" dedi Cevdet Bey. "Ben ne diyorum, sen ne diyorsun? Sen beni anlayabilirsin, bir tek bu konuda da olsa..." Cevdet Bey frsat karmad: "Senin dncelerin doru. Seni anlyorum. Ben sana hep hak verdim, ama bunu ne yazk ki gsteremedim!"
75

"Hadi oradan!" dedi Nusret. Parmaklarnn ucunu gene birbirine srtmeye balad. "Sen bunun sesinden baka bir ey anlamadn! Ben aydnlk, ziya, k deyince, senin aklnda parann prltsndan baka bir ey canlanmyor. Ama byle olmas, paradan baka bir eye deer vermemen iyi. Bu seni aklc yapyor. Anlamyorsun. Ama sz verdin! Olumun bir tccarn evinde yetimesini ite bunun iin istiyorum. Bir tccarn evinde, hele senin gibi sfrdan balayan bir tccarn evinde her ey hesaba kitaba dayanr. Hesap kitap olduu yerde akl vardr, korku deil." Cevdet Bey fkeli gzkmeye alarak: "Benim ailem byle hesaplara dayanmayacak!" dedi. Sonra bunu sylediine piman oldu. "Biliyorum, biliyorum. Aklndan neler getiini biliyorum. Bana kendini nasl gstermek istediini, szlerimi anlamadn biliyorum. Ne olursa olsun ama, onu senin yetitirmen daha iyi! Sana bakarak bireyci olmay renir! Onu dvmeyeceksin tabii. Onu serbest brak. stedii gibi urasn. Kendi kendine, kendi aklyla bireyler yapabileceini anlasn. Aklna gvensin. Ona bir kk oda veisiniz, orada oturur. Kulluk etmeden yaa nabileceini, Haseki'de rendiklerinin yalan olduunu, btn o irkin, din ve Allah szlerinin irkinlii gizlemeye ve beslemeye yaradn renir. renir mi? Aaah, bilmiyorum, grmek is tiyorum, lmek istemiyorum, lmek istemiyorum, yaamak, her eyin sonunda nereye varacan grmek istiyorum. Daha ok yemek yemek, sigara imek istiyorum!" "Karnn m ackl?" "Evet, bana pirzola getir! Doktor sabah pirzola yememi syledi. Hah! Et, st, yumurta, pirzola..." Bir kahkaha att. "Ben l yorum. Anam da veremden ld! Dur niye kalkyorsun, otur!" "Et istemitin?" "Et? Ama benim itahm yok! Hayr, yemem lzm. imdi et yesem yaayabilir iniyim dersin? Ama yok! Bize tbbiyede rettiler. Bu aamaya gelince." Ellerini yana at. "Bu aamaya gelince biter... Biter ya." Cevdet Bey'in kolunu tuttu. "Bunu kimse anlayamaz. Ama sen burada oturuyor, evine gitmeyi, paa kzn, teki hesaplarn, evirdiin dolaplar dnyorsun. Unutma
76

ki, sen de leceksin! Ama sen imdi yaayacaksn. stelik beni hl kmsyorsun." Kardeinin kolunu brakt: "Ben de seni kmsyorum, anladn m, ben de seni aa gryorum. Senin ruhun yok! Aptallklar iin yayorsun! Para, aile hayat, gnlk kk aptallklar ve ticaret dertleri... Ruhsuzsun! Kap vuruluyor galiba." Cevdet Bey kalkp kapy at. Mari ile Ziya'yd. Mari: "Tavukgs yedik, muhallebi yedik!" dedi. Nusret: "Gzel miydi?" dedi. Ziya sorunun kendisine yneldiini anlad, glmsedi. "Gzel miydi olum? Gzeldi demek! imdi seni Mari Teyze alacak, kedeki otele gtrecek. Sen otel nedir biliyor musun? Oraya gtrecek. Yataa yatracak. Uyursun! Tek bana uyursun artk, deil mi, kocaman erkeksin, korkmazsn! Yoksa korkar msn? Karanlktan korkmazsn deil mi? Cevap versene... Cevap versene babana yahu?" Birden fkelendi: "Mari al bunu gtr de yatr!" dedi. "Haydi git uyu, bir ey sorulduu vakit cevap vermeyi ren artk!" Mari Ziya'y elinden tuttu: "Biz gidip yatyoruz!" dedi. "Sonra ben gelirim!" Nusret son bir umutla, "Sen imdi ne yapacaksn Ziya?" diye sordu. Hibir cevap alamaynca sinirden glmeye balad: "Ziya, olum benim, sen ne yapacaksn? Ziya nedir? Ik! Ik ne yapar? Hadi hadi al gtr bunu uyusun! Yannda otur biraz, lambay sndrme, nk bunu da kendilerine benzetmiler: Karanlktan korkar. Korkar msn olum? Sana diyorum, dilini mi yuttun?" Beyaz dilini kard. "Dil? Dilini mi yuttun olum? Korktu mu bir kere, konumaz! Haydi Allah rahatlk versin."

AKILLILAR VE APTALLAR
Mari ile Ziya kar kmaz Nusret bouk ve korkun bir hrltyla ksrd: "Aptal! Ah olum aptal!" diye bard. Sonra bir daha ksrd. Cevdet Bey'e dnd: "Onu aptala evirmiler. Aptal
77

11

ve korkak! Hemen nasl yaptlar? ren, rezil inanlaryla, korkuyla, belki de sopa ile!" Cevdet Bey: "Yok canm, yle bir ocuk deil o!" dedi. "Deil mi? Grmyor musun insana nasl bakyor? Aadan aadan yle korkak bir bak var... Onu yanna alacaksn, deil mi? Sz verdin!" "Evet!" "Bir daha szn tekrarla. Bir daha tekrarla da rahat gide yim..." "Sz veriyorum!" dedi Cevdet Bey. Sonra, yeniden fesin psklne uzanan elini fkeyle cebine soktu. "Mendilimi unuttum!" diye dnd. "yi, sz verdin. Verdin artk. Sana gveniyorum..." Bir sessizlik oldu. Merdivenlerde ayak sesleri duyuldu. Kapnn nnden slk alarak biri geti. "Ah. slk alyor! Yayor! Ben de yaamak istiyorum. Bu hakszlk! teki insanlar ne yapyor grmek istiyorum. Bir aydr bu odadan dar kmadm! Niye slk alyor? nk aptal! Bu irkin ve iren dnyada ancak aptallar mutlu olabilir... Aptallar... Ben akllym, her eyi biliyorum ve lyorum. Bana yle bakma! Korkuyla bakyorsun. Benden korkuyorsun, tik siniyorsun, deil mi?" "Abi, sana sayg duyuyorum!" dedi Cevdet Bey. "Hayr, bana sayg duyman istemiyorum. nk mutlusun sen! Aptal deilsin belki, ama hayalndan memnunsun! nk ruhsuzsun. Tabii, insan bu gln elbiseleri, kapnn nnde duran arabay, bir paa kzn, ancak ruhsuz olursa ister!" Cevdet Bey: "Ben hibir zaman senin gibi fke duyamadm!" dedi. ~~ "Ne eliyorsun? Hadi gel dar kalm. nsanlara bakalm! Ne yapyorlar? Onlar o aptal ve kk gndelik hayatlarnn iinde grmek istiyorum. imdi neler yapyorlardr kimbilir? Hibir eyin farkna varmadan, hibir eyi anlamadan, ama gene mutlu ve slk alarak yayorlar. Ramazanda oru tutacaklar, akamlar kahve iip gevezelik edecekler, slk alacaklar. Ha trladn m, Kula'da bir komu kadn vard. Islk verme, slk verme ktdr, derdi."
78

Cevdet Bey kadn neeyle hatrlad: "Ylandan korkard galiba!" diyerek gld. "Her eyden korkard," dedi Nusret. "Ama benden daha mutlu yaard. Kimbilir, hl da yayordur! Beni grse korkar, irenir, benim iin zlr, belki de dua eder... Uyuuk! Ah, btn o uyuuklar... htill! Sen, bu nedir biliyor musun?.. Revolsyon lzm, ama kimse bilmiyor... nk onlara bunu retmemi ler..." Bir sre sustu. ksrd. Sonra bard: "Ah, hem onlarn iyiliini istiyor, onlar aydnlk bir dnyada yaasn istiyorum, hem de bu yzden onlar gibi olamyorum! Onlardan uzak, burada, tek bama, bir Hristiyan kadn ile lm bekliyorum. Hayr! Yaamak, grmek istiyorum! Grmek, insanlar, olup biten her eyi grmek istiyorum! Sence bundan sonra ne olacak? Bombay kimler att? Ama nereden bileceksin bunlar!" "Evet, bilmiyorum bunlar!" dedi Cevdet Bey. "Bilmiyorsun tabii..." Nusret sert sert bakmaya alt, ama kardeine sevimli gzkt. Gene sustular. Cevdet Bey, az nce sz edilen kadn d nmeye balad. Ylandan korkar, slk alanlara kzar, reel kaynatrd. Bahesinde incir ve erik aalar olan bir evde otururdu. Ya hep reel kaynatrd, ya da o eve her giriinde kk Cevdet onu reel kaynatrken grmt, ya da eve tuhaf bir buhar ve tatl kokusu sinmiti, nk Cevdet Bey'in aklna, o kadnla birlikte hep bir reel srlm ekmek dilimi geliyordu. Bu reelli ekmei, sabah Zeliha Hanm'n verdii ekmei, reel kava nozlarn, kr Paa'nn sabah kahvaltsnda neler yiyeceini, baka eyleri dnd. Btn bunlar dnd ve u odadaki lm ve umutsuzluk korkusundan kurtulduu, lamba gzn yakarken abisinin suratna bakmak zorunda kalmad iin rahatlad. Sonra birden bir hareketin farkna vard. Abisi dorulmu, ayaklarn yataktan sarktmt. "Terliklerim nerede?" "Nereye gidiyorsun?" "Helaya... im var... Tra olacam... Her eyi ne diye so ruyorsun? Ben imdi geliyorum. Artk senin yardmna ihtiyacm yok. Kimseden yardm istemiyorum!" Kapy at. "nsanlara
79

ve dnyaya bir bakaym! Yok, yok, sen otur, imdi geliyo rum." Cevdet Bey kardeinin helaya gittiini dnerek oturdu. Odann iinde aa yukan yrd. Saatine bakt/e geliyordu...., "Arabacy yollayaym artk, gitsin, beklemesin!" Ama endi. "Ne diye eve dnmyorum? Artk bir ey olaca yok!" diye sylendi, ama yeniden bir ey bekliyormu gibi sandalyeye oturup ayan sinirli sinirli sallamaya balad. Az sonra kap hzla ald ve ieri giren Nusret bard: "Ah, kardeim, lm ok kt, lm ok kt, ben lmek istemi yorum! Aada oturmular, gevezelik ediyor, ay ve sigara iiyorlar... Ben lmek istemiyorum." Sallanarak kardeine doru yryordu. Cevdet Bey: "Yalaa yat. Ayakta durma... Barma o kadar!" diyerek abisine sarld. "Alyorum!" diye inledi Nusret. "Gel yle, dur, seni yatraym..." Nusret hibir yardma ihtiyac olmadn gsteren gl, salkl hareketlerle yataa kendini att. "Onlar yayorlar... Onlar yaayacaklar. Hem de budalalar gibi... Gevezelik ederek. Din ledim. Ne konuuyorlard biliyor musun? Biri en iyi muhallebiyi nerede yediini anlatyor, teki fiyatlarn skdar'da ok ucuz olduunu sylyor. Daha dinleyecektim, aptallklarndan, zavalllklarndan irendim... Esniyorlar, sigara iiyorlar, bo bo gevezelik ediyorlar, yayorlar. Ben de gryorsun, al yorum. Ah, ben byle mi olacaktm?" Utanarak araf alnna kadar ekti. Sonra indirdi: "Belki iyileirim!" dedi. "Paris'e giderim, her eye kaldm yerden devam ederim!" Birden gene ksrmeye balad. Bu ksrk buhran, Cevdet Bey'e her zamankinden uzak ve kt geldi. "Evet, lyor, bu ok korkun bir ey!" diye dnd ve ilk defa abisinin u anda bulunduu durumu kavradn sand. Kendisini onun yerine koyarak, bir an her eyi onun gibi dnmeye alt ve kendi dertleri, sabah dkknda yaptklar, o alp satt mallar, onlar iyi fiyatlarla alp satmak iin yazd mektuplar, syledii szler, btn hayat boyunca yapt kk hesaplar, tasarlar, her ey irkin gzkt. Bunlar unutmak iin 80

"Nianta'nda Nign ile yaayacam!" diye dnd. "O serin, rzgrl bahede, evin odalarnda..." Nusret bard: "Ne diye ben o kadar itim? Hep o ikiden! kiye bu kadar dkn olmasaydm, burada byle gebermezdim!" Cevdet Bey: "Evet, bo yere iki itin," dedi. Bunu syler sylemez de, bir an irkin bulduu btn o gemii, gene her zaman dnd gibi, yaplmas gereken eylerle dolu, hakl bir ey olarak grdn anlad ve rahatlad. Bir an kapld, her eyi irkin gsteren o duygudan o kadar korktu ki, bu duyguyu ortaya karan abisine fkelendi. "Demek, bo yere imiim! Tabii itim. nk ancak iki gemleyebiliyordu beni. Benim kafam seninki gibi kk he saplarla deil, nefretle, fkeyle dolu. Sen bunu anlayamazsn! fke nedir sen biliyor musun? Ben fke duydum. Benim iin en deerli ey buydu. Nefret ettim, irendim, hepsi yklsn istedim. Hepsinden nemlisi, bu fkem soumasn istedim. Bunu baardm! Sen ise hayranlk ve zlem duydun. Hayran olduun eylere ulamak iin de anlamaya altn. Ben anlamak islemi yorum! Anlayan lke duyamaz! Ben oysa..." Birden sustu... Ban yalktan kaldrd. "Ben oysa aptaln tekiyim. Bu halimde bile gururlanacak bir ey buluyorum! Kendini beenmi bir aptal! Aptal gibi de lyorum!.. Aklllar bir yolunu bulup yaar... Aptallar da lr... Hayr, yaayacam! Ne dersin iyileebilir iniyim?" "Tabii iyileeceksin!" dedi Cevdet Bey. "Ama kendini yorma artk. Uyu!" "Evet, evet iyileeceim. Bir ay dikkatli bir tedavi. Bol gda... Senden gene para isteyeceim. Ama btn borlarm, emin ol, deyeceim. Bu konuda ok duyarl olduumu syleyeyim. Sana Paris'ten para yollarm. Orada iyi bir i bulacam sanyorum. Bir kere bana nl cerrah Blanchot ne dedi biliyor musun? Bir cerrah iin gerekenden fazla soukkanllk var sizde, dedi. Bana mutlaka bir i bulacaktr. Sonra harekete yeniden katlrm. u son alt ayda herkesin yanln anladm. lk iim, Ahmet Rza'ya unu sylemek olacaktr: Sabahattin bir Truva atdr. Sen Truva atnn hikyesini biliyor musun? Bilmiyorsun! te! Daha Truva at nedir bilmiyor! Kimse bir ey bilmiyor! Beni tuhaf buluyorlar. Ben de onlar uyuuk buluyorum. Burada kimse yok. Oysa Paris
SI

Truva atnn hikyesini bilenlerle dolu. Bir Avrupalyla konumak bazan nasl bir zevk olur anlatamam! Ama tabii, buradaki pis misyonerlerle bankerleri demiyorum. Gerek Avrupallar: Voltaire, Rousseau, Danton... Revolsyon..." Birden bir mar sylemeye balad. Cevdet Bey bkknlkla: "Abi, yorma kendini," dedi. Nusret nefes nefese: "Sus ve saygyla dinle!" dedi. Yuvarlanan bir kaya gibi balayan, sonra eilip bklen, gerilip atlan bir mar oday doldurdu. Cevdet Bey nce mzikten holand, sonra abisinin hrltl sesiyle syledii Franszcay zmeye alt. "te, bu Marseyez'dir," dedi Nusret. "Fransz Ihtilli'nin byk mar. anl Marseyez! Bunu burada ne zaman duyacaksn ba kalm?.. Sen republique ne demek biliyor musun? Bilmiyorsun tabii. emsettin Sami korkudan Kamusu Fransevi'ye bunun karln yazamad. Republique bize gereken idare ekli. Bu Fransa'da vardr. te onu, u mar syleyerek kurdular. u mara bak: Allons enfants de la..." Birden kap ald. Mari: "Ne oluyor? Ltfen Nusret sus! Yalvaryorum!" dedi. "Sen karma. Nasl olsa leceim. Bunu sylerken le yim!" "Sesin taa aadan duyuluyor. Bu pansiyondan da atsnlar m bizi?" Cevdet Bey'e dnd: "Ltfen siz de bir ey syleyin!" "Ben byle eyleri doru bulmadm sylyordum!" dedi Cevdet Bey. "Burada beni anlayan kimse yok!" dedi Nusret. Mari'ye fkeyle bakyordu. Mari Ziya'y nasl yatrdn, ocuun nce korktuunu, ama sonra nasl uyuyakaldn anlatt. Galiba sevimli bulmu, holanmt ondan. Nusret: "Aptal etmiler onu!" dedi. Bir sre dnd: "Zaten anas da yleydi. Avrupa'da kadnlar seme hakk istiyorlar, eitlik istiyorlar, ne dersin? diye sorardm. Siz bilirsiniz efendim, derdi. Ben de onu evine yolladm! nsan burada nasl bir kadn almal bilemiyorum." Mari'ye bakp glmsedi: "Hristiyan bir kadn almal." Cevdet Bey'e dnd: "Mslman da alnabilir mi dersin? 82

Ama bence bir paa kz yanl bir seim! nk btn paalarn ve sllelerinin kannn aktlaca bir ihtill gerek. Olacak m? Yeter artk!" "Evet, sen uyusan iyi olacak artk!" dedi Mari. "Uyumak istemiyorum. Ka gndr ilk defa bitkin hisset miyorum. Dn akam leceimi sandn deil mi? Bu ok rast lanlan bir durum: Hasta ilk buhrann atlatt, biraz alr gibi oldu. kincisi birka gn iinde biter. Uyuuk uyuuk yatarm, 1 uyuyakalrm, ateler iinde kvranrm sonra... ' Gene ksrmeye balad, ama bu sefer uzun srmedi. "Sonra lrm. imdi konumak istiyorum! Evet, konualm, konualm! Neden szedelim? Mari bana benim hakkmda ne dndn syle. Sonra Cevdet hakknda... Yok, yok... E, ne susuyorsunuz? ki imek istiyorum! ok salkl hissediyorum! Acaba aada hl gevezelik ediyorlar m? Gidip bakaym. Ediyorlarsa ben de onlara gre bir konu bulmalym ama... Romatizma mesel iyi bir konudur. Ya da eskiden her eyin daha ucuz olduunu... Durun! Ben size bir revolsyon anlatmak istiyorum. Burada gereken ey o! Kanl bir ihtill! Giyotinler nereye kurulacak? Sultanahmet Meydan'na! Giyotinler gnlerce akr ukur alacak. Padi ahlarn, sultanlarn, prenslerin, paalarn ve btn paa soy lularn ve onlara yasaklananlarn kan grl grl akacak. Kan seli Sirkeci'den denize dklecek." Cevdet Bey: "Abi yeter artk!" diyerek ayaa kalkt. "Niye? Gcendin mi? Sen tccarsn. Sana dokunan olmaz. Ancak byle bir ey olursa buraya k gelir. Bu karanlktan baka trl kurlulunamaz. Otur da beni dinle. Ben ne diyordum? Evet, giyotinler. Hi uzlama yok. Her ey en derin yerinden, kknden sklp atlmal. Uzlama yok!" Birden ne doru bklen gvdesi arkaya dt, ba yasta vurdu: "Ama biliyorum, bunlar olmayacak. Ne yazk! Bunlar yapamazlar! Bunlar yapamazlar!. Bak, sana ne anlatacam. ay nce yataa daha dmeden, Tevfik Fikret'e, Aiyan'a gittim. Robert Koleji'nde dersteymi. Bekledim, geldi. Ona iirlerine hayran olduumu, yeni bir Namk Kemal olduunu syledim. Bana pheyle bakt. imdi utandm daha bir yn vg sz syledim. Avrupa'daki durumu anlattm. Burada mcadelenin daha glenmesi iin neler yaplmas gerekir,
S.3

ne dnyorum, onlar anlattm. Bana neden Avrupa'dan geri dndm sordu. Galiba beni nce polis sand. Aldrmadm. Btn cokumla ona, onun iirlerini okudum. Namk Kemal okudum. Biraz da iki imitim... Yokuu kmaktan yorul mutum, bam dnyordu, sonunda cotum ite! Anlamad. Bana evini gezdirdi, gururla plann kendi izdiini syledi. Yapt resimleri gsteriyor. Evet, bir ihtillci air, her eyi b rakyor, resim yapyor. Resimler: Dklen yapraklar, bir sonbahar manzaras. Bir tabak iinde meyveler var. ki elmayla bir portakal bir tabaa koymu, resmini yapm. Bir ihtillci bunu yapar m? Bir ihtillci air btn gn tabaa koyduu bir portakalla iki elmaya bakp grdn izmek iin urar m? Bir ihtillci, teki ihtillciye bunlar m gsterir? Ona dedim ki: Bunlar niye yapyorsun? Daha ok iir yaz. Bar, haykr, herkes seni iitsin! Bar! Ey ahali kalkn, uyann, uyann. Yklsn stibdat!" "Ne olur sus artk!" dedi Mari. "Beni kmsedi, azmn kokusunu da ald galiba... Dersi olduunu syledi. Ama gene de bir incelik yapt. Bana kk bir iir kitab verdi. Kendi kitabn deil, bir Fransz airinin kitabn hediye etti. Sonunda polis olmadm anlaynca, galiba, gnlm almak istedi. iir kitabnn cildini vd, yazarna da hayran olduunu syledi. Sonra aratrdm. Bu yazar, ad Franois Coppee, Dreyfus davasnda btn aydnlk dmanlaryla ayn saflarda yeralm, aalk hmbl bir ihtill dman... Nerede o kitap, Mari? Gzde duruyor, urada, getir onu yrlaym!" Birden, Cevdet Bey, leden sonra, Nianta'nda farkettii, ama nereden kaynaklandn anlayamad gcn, iinde k prdandn hissederek ayaa kalkt. "Yeter artk!" diye bard ve bu kesin, sert fkenin hi de ireti durmamasna aarak: "Artk uyu sen!" dedi. "Yoksa doktor arrm." "O doktoru, talyan' ar da onunla konuaym. Akln ilk nce talya'da parlad. Oras aydnln anayurdudur. Peki, peki! Ben uyuyacam. Sen de istiyorsan git! Ne zaman gele ceksin?" "Yarn gelirim ! " dedi Cevdet Bey. Sonra birden, "O kadar ok iim de var!" diye dnd. "br gn m deseydim keke?" Abisine fke duyarak btn ilerinin ve dzeninin buradaki,

bu tatsz havadaki bir eyden, ya da kimbilir neden, tepetaklak olmasndan korkarak sinirlendi. "Btn gn boa gitti!" diye mrldand. Bu sefer bu dnce cann skt. Odann iinde aa yukar bir yrd. "Ne yryorsun, ne dnyorsun yle?" diye sordu Nusret. Sonra bir eyler anlatmaya balad. Cevdet Bey onu dinlemedi. Mari arkasndan kapya kadar geldi. Cevdet Bey, yarn geleceini kadna bir daha syledi. "Evet, ltfen gelin!" dedi Mari. "Sizi grnce couyor, zeks parlyor, iyi oluyor..." Gzlerini kararak: "Belki sizi biraz skyor ama..." diye ekledi. "ocuk da grmek istiyor sizi. Yatmadan nce arabayla gezecek miyiz diye sordu ! " Cevdet Bey: "Evet, onu gezdiririm!" diyerek gld.

12
GECE VE HAYAT
Cevdet Bey merdivenleri inerken, aada, bir sehpann ze rindeki lambann nda gevezelik edenleri grd. Kendisini grnce sustuklar iin en iyi muhallebiden mi, skdar'n ucuzluundan m, yoksa romatizmadan m konutuklarn renemedi. Gecenin iine knca pansiyonun ve hasta odasnn ne kadar scak ve havasz olduunu anlayarak ferahlad. Nianta'ndaki gibi serin bir rzgr vard. Gk bulutluydu. Ar ar arabaya yrd. Arabann yumuak koltuunda uyuyan arabacy uyandrd. Arabacnn kendine gelmesini beklerken bir sigara yakt. Araba her zamanki yaylan, kendinden emin ve kesin sallanyla hareket edince pencereleri at. "O lyor, ben yayorum!" diye dnd. Bunu ne sululuk, ne de ho nutluk duyarak sylediini anlaynca rahatlad. Btn gn hatrlayarak glmsedi, sonra uzun kollarn pencereden dar karmak isteyerek gerindi, esnedi. enelerin sonuna kadar ald anda, grtlandan huzurlu, gevek bir inleme kaverdi. "Oooohh ite eve dnyorum! Evime, temiz arafl temiz ya tama!" Ba hafife geriye, sonra daha da geriye kayd, gz-

kapaklan dt, ama kapanmad. Belirsiz izgileriyle, arada bir gzken, evresinde bcekler dnen sokak fenerleri, acele acele yryen insanlar, oradan buradan szan soluk klaryla dnya pencerelerden akp gidiyordu. Ban arkaya yaslayarak, aklndan geenlere ruhunu katmadan, o tell, hibir zaman susmayan bilincin korkak, tedirgin, sinsi gevezeliine aldr etmeden, bir pencereden girip, tekinden kan esintiyi gvdesinde hissederek, uzun bir sre, kprdamadan durdu. Arada bir, leden sonra aklna gelen o kelimeyi hatrlayarak, "Yayorum!" diye mrl dand. Araba yokulardan indi, baka arabalarn yanndan geti, atlarn nallar parke talarn dvd. Tekerlekler, tahtalar g crdatnca kprye geldiklerini anlad. Kpry geerlerken, Marmara tarafndan gelen rzgrla pencerelerin kk perdeleri dalgaland. Cevdet Bey soldaki pencereye yaslanarak rzgr iine ekti. Deniz yosun kokuyordu. Taa uzakta, bir yerde, gecenin iinde hafif bir pembelik belirdi. Lodos geliyordu. Kprye bal bir gemi ar ar ykselip alalyor, kpr cretini alan biletinin sigaras rzgra dndke kzaryordu. "te bir gn bitti!" diye dnd, Cevdet Bey. Ne eski stanbul tarafnda, ne de dnp bakt Pera'da k vard. Sisle balayan, kzgn gnele yanan gn gzden geirmeye balaynca, huzuru kaar gibi oldu. Bir yeni sigara iin kibritini ateledi, ama sigaray yakamad. Pencereyi kapamadan iki kere daha denedi, ncsnde sigaray yakt. "Kt bir rya gr dm!" diye dnd. "Gnn kt balayaca belliydi. Sonra Eskinazi'yi bulamadm. O ocuk mektubu getirdi. Mektubun para szdrmak iin tasarlanm bir dzen olduundan phelendim. Ama bundan utanmyorum!" Sonra birden Paa'nn hi de skc bir insan olmadna, dostluktan, sohbetten holanan, babacan, elenceli bir insan olduuna karar verdi. Paa'nn tavla oynarken anlatt apknlk hikyelerine gld. Byle hikyeleri dinledii zamanlar iinde uyanan nefret ve zlem yerine, iinde sevgi uyand. Beyolu'nda yrrken dikkatle evresini seyreden, hayata itahla bakan talyan doktoru hatrlayverdi. O adam da iinde sevgi uyandrd. Doktorun hareketlerinde, eilip Mari'nin elini pmesinde, hem gerekten Hristiyanca, hem de byle olmasna ramen, ho bireyler vard. "Eczanede grdm,

ampanya ve maden suyu alan o iman adam da hotu," diye dnd. "te onlar gibi yapmal... Neeli olmal, glmeli, yemeli, imeli... Bundan sonra yle yapacam. Ama ticareti, irketi de bolamamal. Bu ikisini nasl birletireceim? ki hayatm olsun isterdim. Birini dkknda, birini evimde geirirdim." Uzaklardan gelen gkgrltsn duydu, mrldand: "Kelimeler, kelimeler..." Rzgr kk perdeciklerin birini arabann iine sokmu, tekini dar karm sallyordu. "Kelimeler uuyor, perdeler uuyor. Yayorum. Lodos kyor. Yarn deniz kabanr, gemiler ilemez. Ah Eskinazi bu sefer adadan hi gelmez. te nee karan bir ticaret derdi. Muhasebeci Sadk, bugn borcunuzu almanz lzm efendim, der. Zavall Sadk! Bir muhasebeci. Ben bir tccar... Fuat da sordu, kr Paa da: Hayat nedir? Fuat'a, bu soru abestir, dedim. Abestir, abestir... nsan bunu niye sormal? Kitap oku yanlar, akllar karanlar sorar! Zeynep Teyze hi soruyor mu? Yayor. Ben de yayorum... imdi uyuyacam, sabah kalka cam, ilerle uraacam, evleneceim, yemek yiyeceim, sigara ieceim, gleceim, bunlar daha ok yapacam. Sonra teki tarafa geeceim. teki tarafa gemeden nceki gnlerden birini daha bitirdim. Rya grmtm! Sabah da canm sklyd: Btn teki Hristiyan, Yahudi tccarlarn yannda tek bama olduumu dndm. imdi bunu dnmek istemiyorum... imdi ne istiyorum? Uyku! Zeliha Hanm yata yapmtr. Ah, o ka dncaz!" Kpekler havlyordu. "Kkken kpeklerden kor kardm. Kkken bahelere kardk. Abimle oynardk. Hdrellez'de... kidir Hdrellez'i dnyorum." Bir evin penceresinden, hl sndrlmemi bir lambann zayf yaylyordu. "Belki de benim sattm lambadr. Benim sattm lambann nda oturan birileri var. Ne yapyorlardr? Gevezelik ediyorlardr. Biri lodosun ktn syler, teki sakslar denizlikten indir de dmesinler der, sonra hlamur ierler, urup ierler, esnerler." Kendisi de gerinerek esnedi. "Abim bunlar kmser. Niye? nk ok deerli dnceleri olduuna inanyor. Belki de hakldr, dnceleri dorudur. Kendini hakl bulduu, kimsenin dnmedii, duymad eyleri duyduu iin herkesi kmsyor, kendini nemsiyor. Halbuki deer mi? Oooh." Bir daha gerinerek esnedi. Araba mahalleye girmiti. "ki hayat, iki ruhu olmal

insann. Birincisiyle ticaret, tekiyle nee! Bu ikisini birbirine kartrmadan yaamal! kisi de birbirine yardm etmeli, birbirine engel olmamal. Evet, byle olacak. Benim hayatm da byle olacak! Yaayacam! " Bir daha gerine gerine esnedi ve arabadan, nereden bulduuna at taze bir gle indi. Arabacya: "Seni ok yordum bugn!" dedi. Arabac btn gn bu szleri beklemimi gibi glmsedi. "Yarn sabah da ayn saatte gel emi?" "Gelirim!" Araba hareket etti. Titrek lambalar sokan kesinden kayboluncaya kadar Cevdet Bey arkasndan bakt. Eve girdi. Birinci katta l bir k grd. "Uyumam!" diye dnd. "Kim o? Cevdet olum, sen misin?" "Benim, ben!" dedi Cevdet Bey Merdivenlere yrd. "Dur! A msn? Yemek yedin mi?" Cevdet Bey: "Yemedim!" dedi. Sonra bunu sylediine piman oldu. "Gel, gel, sana hnkrbeendi yaptm!" dedi Zeliha Hanm. "Burada seni beklerken uyuyakalmm!" Mutfaktan elinde lamba, sallanarak kt. "Uyusaydn! Beni niye bekledin?" dedi Cevdet Bey. "Bekledim ite!" dedi kadn. Glmsedi. "Sofra hazr. Hadi, gel!" Cevdet Bey bir yandan hnkrbeendiyi, bir yandan da bu kadndan kurtulmasnn zor olacan dnerek mutfaa yrd. "Bunlar birbirine karyor!" diye mrldand. "ki hayat bir birinden nasl ayrmal?" Kadn, Cevdet Bey'e hizmet edebilmenin keyfiyle: "Olur, ntr1" dedi. "Naslsn bakalm? Yorgunsun! Bugn neler yaptn kimbilir? Aa bak, bugn mahallede ne oldu... Mustafa Efendi le na mazndan dnyormu. Hani u emenin orada oturan Mustafa Efendi, camiden dnyormu. eye rastgelmi kede... Dolma da yer misin? Bir tanecik? Salih'e rastgelmi. Bakm Salih'in elinde... Yamur geliyor deil mi? Bakm onun elinde kocaman bir anahtar... Demi Salih Efendi, senin bu anahtar..."

88

KiNci BLM

BR GEN FATH STANBUL'DA


"Avrupa, bizim iin, bundan sonra yalnzca bir ey olacaktr. ey diyorum: Bir... bir hedef! Daha dorusu bir rnek." Sait Bey vagon-restoranla birlikte sallanyor, hzl hzl konuuyordu: "Artk gururu bir yana brakmalyz. unu hep sylerim: K llarmzn akrtsn, tfeklerin ve makinelerin grlts bastral yllar oluyor... Artk devlet eski devlet deil; ne de dnya eski dnya! Yirminci yzyln yarsna geliyoruz... Bindokuzyzotuzalt ubat... Bindokuzyzelli'ye ne kald? elim, ielim ve gururu bir yana brakp Cumhuriyet'i ve Avrupa'y iimize sindirelim... Ama siz hi imiyorsunuz!" mer bireyler sylemeye alt. "Bindokuzyzotuzalt u bat!" diye dnyordu... "stanbul'a dnyorum..." "Yok, yok, bir ey sylemeyin, anlyorum," dedi Sait Bey, "Sizi bir bekleyen var herhalde. Dalyorsunuz. Anlyorum, anlyorum!" Babacan bir amca efkati taknm, glmsyordu. mer: "Hayr, beni kimse beklemiyor!" dedi. "Benden bir ey bekleyen kimse yok!" arap bardan Sait Bey'in elindeki ieye yaklatrd: "Haklsnz, imiyorum, ama artk ieceim!" "Hanmlar da isin," dedi Sait Bey. "Daha Trkiye'ye gelme dik..." Kltre, zamana, deien hayata ve Trkiye'ye, geceyars trenle yaklalan u bizim sevgili, hznl memleketimize ilikin bir akayd bu. Sofrada uzun zamandan beri byle eylerden szediliyor, akalar yaplyor, gllyordu. Sait Bey, herkesle 91

birlikte gldkten sonra, karsna takld: Atiye Hanm ikiyi ancak yurt dnda gnl rahatlyla iebiliyordu. Bunun zerine Sait Bey'in kzkardei Gler de abisine takld: Sait de Fransa'ya her gidiinde arap ve rak hakkndaki dncelerini deiti riyordu. Sait Bey kzkardeinin akasndan alnm gibi yapt. "Raky tartmam!" dedi. mer'e bakarak ekledi: "Rak erkek ikisi dir!" . Buna gllmedi. Yalnz Sait Bey mer ile bir ey payla maktan, erkekliin tadn karmaktan honut glmsedi. mer onlarla dn gene burada, vagon-restoranda tanmt. Sait Bey zr dileyerek bo masa bulamadklarn, oturmak istediklerini sylemiti. lk nezaket szlerinden sonra Paris'e neden geldiklerini anlatmlard; Sait Bey her yl karsyla Av rupa'ya kmay alkanlk edinmiti. Bu yl yanma kocasndan ayrlan kzkardeini de almt. mer de onlara Paris'e Londra'dan dnerken uradn sylemiti. Drt yldr. Londra'da inaat mhendislii okuyordu. "Ama biz kadn haklar konusunda birok Avrupa lkesinden ileriyiz," dedi Atiye Hanm. Sait Bey: "Doru, bu nemli!" dedi... "Cumhuriyet ite bu..." Yzne yakmayan haar bir ocuk bak taknarak ekledi: "Ama eninde sonunda kadnlarn dnyann her yerinde grevleri ayndr." Bir durgunluk oldu. Sonra Atiye Hanm kocasnn kaba erkekliinden utanm gibi yapt: "Sait Bey byle dnr." Ama bu eit fkeler Atiye Hanm'a gre deildi. Birden gzleri parlad ve antasndan birka resim karp, glmseyerek mer'e uzatt: "Bakn ite, bu da benim tatl grevim!" dedi. mer alp bakt: Resimde denizci elbisesi giymi bir ocuk vard. Bir elini bir iskemlenin kenarna koymu, tekiyle selm veriyordu. Laf olsun diye sordu: "Ka yanda?" "Bir hafta sonra drt yan dolduracak!" dedi Atiye Hanm. "1932 Mart'nda dodu." mer, "Ben de drt yldr dardaym!" diye dnd. Trenin
92

grltsn dinliyor, sallanyordu. "Drt yldr Trkiye'ye admm atmadm. Avrupa'ya katm. Doktora yapacaktm, yksek mhendis diplomasyla yetindim, gezdim, tozdum, biraz kendimi dndm, annemle babamdan kalanlan yedim, yaadm... imdi dnyorum... imdi, 1936 ubat'nda dnyor ve teyzemin bekledii gibi hayata atlyoruz." "O baktnz resim, ocuk bir yandayken ekildi. Tevi kiye'deki eve fotoraf armtk!" Bu resimde ocuk annesinin kucandayd. Atiye Hanm'n omuzunu tutan Sait Bey gvdesini hafife ne bkmt, ama bir kocadan ok kzkardeini koruyan bir abiye benziyordu. nc resim bir fotoraf stdyosunda ekilmi olmalyd. Kar kocann yznde donuk bir glmseme vard. Mutlu muydular, yoksa byle olmalar gerektiini mi dnyorlard, anlal myordu. Kucaktaki ocuksa alayacak gibiydi. mer bir ey sylemesi gerektiini anlayarak: "ocuk sevimli" dedi. "Herkes yle diyor," dedi Atiye Hanm heyecanla. Sonra mer'den ald resimleri neeyle gzden geirmeye balad. Sait Bey de ban karsna doru yaklatrp bakt. Kar koca galiba mer'e "sevimli" dedirten eyi resimlerde aryorlard. mer, "Ne iin dnyorum stanbul'a?" diye dnd. "Bir kadn, bir ocuk, mutlu bir aile, daha ok kazanlmas gereken para... Bunlar iin mi?" Daha Trkiye'ye girmemilerdi, ama imdiden hznn ve kk aile mutluluklarnn kokusunu alr gibi oluyordu. Birden bardan dikti: "Ben daha ieceim," de di. "eceksiniz, ieceksiniz!" diyerek gld Sait Bey. "Gensiniz, imdi imezseniz ne zaman ieceksiniz?" Yllk Avrupa gezisinden dnen bir kocayd. Gen karsyla gururlanyor, ocuunun resmine mutlulukla bakyor, ithalatlk yapyor, arada bir de bir paa olu olduunu hatrlayp hznleniyordu. mer, "Ben baka eyler yapacam!" diye d nd. "Btn bunlarn tesine geeceim. Btn bunlar aacam!.. Her eyi sarsarak, krp dkerek ele geireceim!" Gene bir sessizlik balamt. Gler: "Avrupa'y anlatyordun, abi," dedi. 93

"Anlatyordum, deil mi?" dedi Sait Bey. "Avrupa'y ve bizi... Rahmetli paa babam anlatmtm size deil mi? Sizin oluyla ahbap olduunuz o Cevdet Bey iin Nign Hanm' isteyen, araclk eden benim rahmetli paa babam ve annem olmulardr. Dn de, bizim konakta yapldyd. Sonra o kona batanbaa deitirdik, zamana uydurduk." Atiye Hanm: "Acaba yirmi yl sonra, otuz yl sonra nasl olacaz?" diyerek i ekti. mer'e bakyordu. mer, "Onlar elendirmemi, ilgin eyler sylememi bek liyorlar!" diye dnd. Kendini vagonun sallanna ve ikiye brakmaya karar verdi. "Bir ie daha isteyelim mi?" diye sor du. "Tabii isteyelim!" dedi Sait Bey. Hayata atlan u delikanlya sevgiyle bakyor, herhalde kendisini, gemiini, akan yllar hatrlayp efkrlanyordu. Garson yeni ieyi getirdi. mer bir zamanlar ok itiini hatrlad. Babas ldkten sonra balam, annesi ldkten sonra da almt. stanbul'da M hendis Mektebinde okurken sabahlara kadar itii, Beyolu'nda elence yerlerine dald, sarho sarho okula dnd ok olurdu. ngiltere'de de ok itii zamanlar olmutu. stanbul'da Mhendis Mektebi'ni bitirdikten sonra, "Biraz da darsn greyim!" diye dnmt. Arkadalar da onu kkrtyorlard. "Paran var, vaktin var, dnp bakacan kimsen de yok, hep bu plkte mi eeleneceksin? Git, gr, gez, elen, biraz da bireyler okursun ite!" diyorlard. ngiltere'de arkadalarnn dedii eyleri yapmt. Sonra bir ara bir kza tutulmu, evlenmeyi, orada yerlemeyi de tasarlamt. Garsonun getirdii arap iesine bakarken: "te bizde de iyi eyler yapyorlar!" diye dnd. Bir ara Trkiye'ye dnd, eski plkte gene eelenmek zorunda kalaca iin piman olmaya balamt, ama imdi sevinliydi. Trkiye kendi plyd, tutkularna greydi. Oysa Avrupa oktan ele gemiti. mer ienin etiketinebakarken, "Belki bunlar ocuksu dnceler, ama orada yaamaktan korkuyordum!" diye dnd. "Orada gk kurun gibi geliyordu bana... Trkiye'de her ey baka. Yeni, hazr bana gre..." "Oo, ok iiyorsunuz, efendim, vallahi yetiemiyorum!"
94

mer ulanarak: "Aa, evet. yle mi? Birden houma gitti!" dedi. Atiye Hanm: "Ama iince neeniz kayor, susuyorsunuz," dedi. "Hadi bakalm, demin ne dnyordunuz, syleyin bize... Ama hemen!" Sait Bey karsna, "ocuu rahat brak canm!" diyen bir bakla bakt! mer'e glmsedi. "stiyorsanz syleyin, istemiyorsanz dndnz size kalsn!" diye bir tavr taknmaya alt, ama yz baka eyler sylyor, "Sahi, kimbilir neler dnyorsundur imdi sen?" diyordu. "Kendimi dnyorum!" dedi mer. Atiye Hanm: "Yaa!" dedi. Ban gururla geriye att. "Kendiniz hakknda ne dnyorsunuz?" "ok ey yapmak istiyorum! ok ey yapacam dnyonm!" Sait Bey: "Eee, tabii. Gensiniz siz!" dedi. "Hayr, onu demiyorum!" dedi mer. "Baka ey anlatmak istiyorum. ok ey yapacam dnyorum, ama bunlar... Bunlar, ok deiik eyler olacak!" Yznn yandn hissetti. "Anlar gibi oluyorum!" dedi Sait Bey. "Anlatamyorum ! " Atiye Hanm az nce ne dndn sorarken taknd apkn tavr bir daha taknarak: "Anlatn o zaman ite!" dedi. Sofraya oturduundan beri, daha nceki yemeklerde de okuduu yemek listesini, kitap okur gibi dikkatle okuyan Sait Bey'in kardei Gler Hanm, ban okuduu eyden kaldrarak mer'e bakt. mer: "Sizde... Sizde hi hrs var m, Sait Bey?" dedi. Sait Bey glmseyerek: "Nasl, efendim?" dedi, sonra kalarn att. "Sizde hrs var m efendim? Evet, hrs!" Sait Bey bir ey hatrlamaya alyormu gibi karsna dnd: "Bende var m?.." Atiye Hanm tella: "Yok, yok, Sait hibir eyi tutturmaz! Kuzu gibidir," dedi. Galiba glecekti, ama mer'in yzn grnce korktu. Kltrlyd, ama gnahtan da ekiniyordu. Sait Bey: "ok kr, hrsl deilimdir!" dedi. "Kk
95

zevklerimle, kk dertlerimle bu hayat bana yetiyor." Bu sefer gltler. mer: "ok kr ben de hrslym!" dedi. Gler'in gene kendisine baktn farketli: "Kk zevkler, kk dertler bana yetmiyor!" Birden zr dilemek, kendini aklamak istedi: "ok ey yapmak istiyorum. Azla yetinmek istemiyorum. Bilmem anlatabiliyor muyum? Benim hrsm belirli bir eye kar duyulan hrs deil! Her eye kar hrslym. Btn o eyi... hayat, nme gelen her eyi ele geirmek istiyorum!" Atiye Hanm: "Genlik, genlik..." diye mrldand. Sait Bey: "Ele geirmek istediiniz nedir?" diye sordu. mer: "Her ey," dedi. Yemek istedii iin deil, Sait Bey uzatt iin peynir taban eline ald. "Bakn bu peyniri Franszlar meyveden nce yerler. Pis kokuyor deil mi? Ama bir kere altnz m kokusuna..." "Saitciim, mer Bey anlatyordu..." dedi Atiye Hanm. "Evet, evet, onu dinliyoruz ya ite!" mer nn de kendisine baktn grerek: "ok itim galiba!" dedi. "Aaa, rica ederim! Ne ho anlatyordunuz," dedi Atiye Ha nm. Sait Bey: "Bizim hanm elenceli eyler dinlemeye baylr!" dedi. Okunun hedefi bulmadna inanm olacak ki, aceleyle ekledi: "Elenceli, ho hikyelere, gsterie merakldr! Ltfen anlatn ! " mer heyecanla: "Ben de meraklym!" dedi. "Ben her eye meraklym, her eyi istiyorum. Demin sormutunuz. Her eyi ele geirmek isliyorum. Gzel kadnlar, paray, an, erefi, hreti. Gryorsunuz. Ama ekinmeden, urunda can yakacak kadar istiyorum bunlar." Sait Bey koruyucu bir tavrla karsna ve kzkardeine dnerek: "Dikkat edin, etin sosu ok ac!" dedi. "Bu bahar biliyorum..." mer kpkrmz olmutu. "Gsterie merak, heyecan, ka dnlar etkileme istei..." diye dnyordu. "Hibir zaman olgunlaamayacam. Oysa yirmialt yandaym!" Birden Atiye Hanm atld: "Ah, galiba anladm sizi!" dedi.

"ada bir Rastignac'snz siz. Biliyor musunuz onu? Balzac'n Goriot Baba romannda vardr hani... yle biri. Bir fatih... Evet, Trkesi byle olmal, deil mi?" "Kzardnz, efendim!" dedi Sait Bey "ok yakyorlar u kaloriferleri. Bir ie daha isteyelim mi?" Dosta, az nceki babacan tavrla glmsyordu. "steyelim!" Atiye Hanm buluunun heyecanyla: "Evet, evet bir fatih, bir Rastignac!" diye mrldand. mer birden: "Trkesini kullanmak istiyorum!" dedi. "Fatihlii setim!" "Ne gzel!" dedi Atiye Hanm heyecanla. "Hadi bir fotoraf ekelim. Burada kar m, Sait?" "Bu kta kmaz! Makine yannda m?" Birden Gler mer'e dnerek: "Ama sizin de pek Trk'e benzer bir haliniz de yok hani!" dedi. Sait Bey: "Hadi, hadi, brakn imdi bunlar," dedi. "Bakn asl ben size ne anlatacam. Bir kaplumbaa ile bir tilki bir gn ormanda karlayorlar. Tilki..." Sait Bey'in ince, bakml bir by vard. Hikye anlatrken, st dudayla birlikte, bu ince koyu izgi de aa yukar oy- . nuyordu. mer, "imdi glmeye hazrlanyoruz!" diye dn d. Sait Bey anlatt hikyeyi bitirdikten sonra hep birlikte g lld. Atiye Hanm: "O bardaklar kartran akn hizmetiyi de anlatsana..." dedi. Sait Bey, anlatmadan nce bir kere gldkten sonra hikyeye balad. Kars da onun gibi hikye anlatrken kprdanyordu. Vagon-restoran hl azna kadar doluydu. leride bir masada drt ihtiyar erkek kahkahalarla glyor, kadeh kaldryorlard. lerinden birinin uzun, beyaz sakal gldke kravatna s rnyor, yeleinden kan kstei parlyordu. Bir baka masada apkal bir kadn kucanda uyuyan bir ocuu pp glyordu. mer, "Benim de ok gldm zamanlar oldu!" diye dnd. Mhendis Mektebi'ndeyken btn gnn alay etmekle geirirdi. Muhittin ve Refik'le poker oynar, her eyle alay ederlerdi. Gemii

hatrlaynca skld. stelik iki de etkisini kaybediyor, keyfi kayordu. Anlatlan hikyeleri dinlemeye karar verdi. Saat bire doru vagon-restoran boald. Sallanarak yryen garsonlardan biri onlara yaklat ve tatl bir sesle: "Efendim birazdan kapyoruz!" dedi. "Edirne'ye geliyoruz. Pasaport kontrol iin kompartmanlara..." Sait Bey: "Tabii tabii kalkyoruz imdi!" dedi. Sonra uzun bir sessizlik oldu. Kadnlar antalarn ellerine aldlar. Sait Bey hesab dedi. Atiye Hanm pencereden dar bakt. mer: "Hzn ite bu!" diye dnd. "Trkiye'ye geldik diye neemiz kayor." Masadan kalktktan sonra yalnz hissetti kendini. "Belki kompartmanlarna arrlar!" diye dnd. "Sohbete orada devam ederiz!" Arkalarndan yrrken de, "Ne var bunda yani?" diye sylendi. "Bir fatihim ben! Bir Rastignac... Belki biraz fazla itim, ama iki bana..." "Yarn sabah artk grrz!" Bunu syleyen Atiye Hanm'd. En anlayl olan galiba oydu. mer kk yalnzlklara, hzne aldr etmeyecek kadar hrsl olduunu aklndan geirdi. Ertesi sabah onlar, tren Sirkeci'ye girerken grebildi. Pen cereden sarkm, heyecanla saa sola bakyorlard. mer kompartmanlarna girip teker teker ellerini skt. Hepsi birer ho sz sylediler. Sait Bey de babacan bir tavr taknarak: "Dn akam sizi dndm!" dedi. "Haklsnz. Hrsl olun. Bizim memlekette pek yoktur bu!" mer eliyle; "Adam sen de! Benim gevezeliklerim iin bu szler deer mi?" anlamna gelen bir iaret yapt. Bu el hareketine gzucuyla perondaki karlayclara bakan kadnlar da glm sediler. kisi de apkalyd: Geni kenarl apkalar gzalyordu. Atiye Hanm kala gz arasnda mer'in fotorafn ekti. mer heyecanlandn aklayp kompartmandan kt. Bavullarn aldktan sonra gmre doru yrrken onlar bir daha grd. Kadnlarn apkalar vagonun penceresinden perona meyve gibi uzanyordu. Atiye Hanm ilgin bulduu bu sevimli delikanlya el sallad. Sait Bey de stanbul'da grmek isteklerini bir daha hatrlatt. Sesi peronun uultusunda dalnca
98

mer duygulandn dnd. Gmre girerken de karla yclarn arasnda dn akam denizci kyafetiyle resmini grd ocuu farketti. ikyeti gzken ihtiyar bir dadnn kucandayd, trene doru bo bo elini sallyordu. mer "Her eyi aacam," diye dnd. Gmrk binasna girince ilk defa Trkiye'de olduunu farketti. inde ka zamandr duymad, ansn bile glkle hatrlad tuhaf bir sevgi uyand. Bir sre elindeki bavullar gsterebilecei bir memur arad. Sonra ihtiyar bir memurun nndeki sraya girip beklemeye balad. Burada beklerken uzun pardsl k bir adam, bir omuz vurup nne geti. htiyar memur onlara bo yere beklediklerini, denetimi uradaki teki arkadan yaptn syledi. O memurun nnde kuyrua girerlerken bir iti kak oldu. Birisi, ierdeki odadan avaz kt kadar ba rmaya balad. Sra bekleyen apkal bir adam da, vatandaa bo yere eziyet edildiini syledi. Sra mer'e gelince gmrk memurunun yanna bir ihtiyar memur yaklat: "Brak da delikanl gesin, canm! Bir eyi yoktur!" Memur azarlayc bir sesle: "Peki, tamam, tamam!" diyerek bavullar amadan iaretledi. Sonra bir yerden koarak kveren bir hamal mer'in elindeki bavullan yapp kapt. Birka saniye sonra Sirkeci'deydi. Kede bi tavay dut mu, yolcularn boaltyordu. Arkasnda bir at arabas bekliyor, srcs sigara yakyordu. Drt srk hamal Babli tarafna doru kocaman bir f gtryordu. Bir p parke kaldrmn kenanna oturan bir dilenciyle gevezelik ediyordu. Eli emsiyeli k bir bey Karaky tarafna doru yryordu. Bir at arabasndan bir lokantaya byk tenekeler tanyordu. Bir taksi ofr arabasnda gazete okuyordu. Bir kadn elinden tuttuu ocuuyla kundurac dkknnn vitrinine bakyordu. Yukarda sar, ty gibi hafif bir gk vard. Hava nemliydi. Hamal dalgn bakan mer'e dnd: "Ne yana?" "Karaky'e." Yryerek kpry gemeye karar vermiti. Eli emsiyeli k beyin arkasndan yrmeye baladlar. mer: "Bir fatihim ben!" diye dnd. Kendini hafif hissediyordu: Gk yllardr ilk defa zerine abanmyordu.
99

BAYRAM YEME
Nig Hanm dirseklerini ilemeli masa rtsne dayam, ellerini enesinin altnda birletirmi, nndeki porselen tabaa bakarak dnyordu: "Yaldzl takm karttm iyi oldu! Bfede ka yldr kullanlmadan duruyordu. leden sonra ay da, zerinde mavi gller olan, anneannemin eyizime katt fincanlarla ieceiz. O takmn iki fincan, ama, yazk ki, krld. Gm takmlar niye kartp parlattrmyorum? Gm takmlar byle gnlerden baka ne zaman kullanlabilir? Her eyi abuk abuk kullanmal!" zeri ilemeli masa rtsn de geen kurban bayramnda ortaya karmt. O da eyizinin bir paras olduuna gre, demek ki otuz yldr dikkatle saklanyordu. Nign Hanm, her eyi, sandklarda, dolaplarda, bfelerde, kutularda saklanan her eyi, kullanp tketmek iin, iinde tuhaf bir istek doduunu farketti. "Sanki her eyin kullanln, rtlerin lekelenip yr tln, tabaklann fincanlarn krln, atal ban kayboluunu grmek istiyorum!" diye dnd. "Evleneli otuz yl oldu. Altm akn bayram Cevdet Bey'le geirdik. te bu da 1936'nm kurban bayram. Kocam, aslan gibi iki olum, kzm, iki eker gelinim, iki kk torunum hep birlikteyiz." Nianta'ndaki evde, kedeki nl nian tama ve hlamur aalarna bakan pencerenin nndeki masada hep birlikte oturuyorlar, ahnn getirecei le yemeini bekliyorlard. Nign Hanm hava karanlk ve yamurlu olduu iin yaklan byk avizeden evreye scaklk yayldn hissediyordu. Birazdan ah Nuri byk "servis taban" her bayramda yapt gibi, iki kesinden tutup parmaklarnn ucuna basarak, yemek odasna girecekti. Herkes bunu bekliyordu ve sanki herkes gene ahnn parmaklarnn ucuna nasl basacan merak ediyordu. "Grdnz m? Hayvanlarn birinin iinden, midesinden kocaman bir ta paras kt. Bu byklkte!" Nign Hanm'n kk olu Refik baparmayla iaret par mann ucunu gstererek, eliyle sofrann zerinde kk bir ember izdi.
i 00

Nign Hanm, "Kk olum her zaman, her eye kar merakl olmutur. Bu merak benden ald!" diye dnd. Sonra ona cevap veren byk olu Osman'a bakt: "Evet, koun iinden kt deil mi?" Bu sabah arka bahede kesilen hayvanlardan szediliyordu. Nign Hanm her kurban bayramnda iki kuzu ve bir ko kes tirmenin kendisine bir gllk duygusu verdiini dnerek hzl hzl gzlerini krptrmaya balad. "E, nerede kald bu yemek?" Cevdet Bey her zamanki gibi sabrszd. Nign Hanm, yannda oturan kocasnn lekeli elinin atal kavradn grnce, "Gene salatann zerinden yiyecek!" diye dnerek skld. Sonra ablasyla konuan kk torunu Cemil'e bakt. Alt yandaki kk Cemil, sekiz yandaki Lle'ye koun kesildikten sonra nasl titrediini anlatyor, ablas da korkudan bakamadn sylyordu. Nign Hanm iki torununun salkl ve sevimli olduunu dnd. Kz Aye ise her zamanki gibi sessiz ve hznlyd. Ah Nuri elindeki byk tabakla mutfaktan kt. Nign Hanm onun mutfaktan ktn herkesten nce grdn anlayarak masal anlatan mutlu bir kadn sesiyle her eyin tamam olduunu syledi. Sonra, ayaklarna bakmamasna ramen, ah Nuri'nin parmaklarnn ucuna basarak yrdn gvdesinin hareketlerinden anlad. Taban sofraya konuunu gzlerini krptrarak seyretti. Ksa bir sessizlik oldu. Arkasndan da nee balad. Herkes ortadaki tabaa bakyordu. Yaldzl tabakta zeri bezelyelerle ssl pilavdan yaplm kk kulelerle kuba et vard. Et kurban eti deildi. Dokuz on yl nce, gene byle bir kurban bayram yemeinden sonra, Cevdet Bey, biraz da o sabah ok itii likrn etkisiyle, alt kattaki alaturka helaya kusunca taze kurban etinin hemen sofraya ge tirilmesinden vazgeilmiti. Cevdet Bey, suun likrde deil, taze ette olduunu sylemi, sonra baka tatsz eyler de sylemi, sonra Nign Hanm ertesi gn tek bana gittii paa babasnn evinde Trkn'la kran'a, kzkardelerine sarlarak alamt. Taze etin Cevdet Bey'in dedii gibi, "i bulandrc bir kokusu ve arl" vard. Nign Hanm bu karar alm olduklar iin
101

sevindi, sonra kaklar eline alp gelinlerine bakt. ki gelini tam karsnda, yanyana oturuyordu. Nign Hanm keyifle birka saniye dndkten sonra, elindeki kaklar kk gelini Pe rihan'a uzatverdi: "Bu sefer de sen dat bakalm." Olaanst bir and bu: Perihan kzararak elindeki kaklara bakyor, Cevdet Bey her zamanki gibi taban herkesten nce ileri sryor, herkes yemek balayaca iin mutluluk iinde glyordu. Nign Hanm heyecanland. Kk gelinine bakarken, "Ne kadar gzel!" diye dnd. "San yle topuz yapmas zevkli olduunu gsteriyor. Sesi fare gibi ince, ama, olsun. Refik de hayatndan honut. Ben de Cevdet ile bu eve ilk geldiimde yleydim. Hamdolsun, imdi de yleyim. O gnlerde eve eya aramtk. Yeni evin iinde, yeni eyalar arasnda yaamak hotu." Cevdet Bey homurdand: "Salata taba yok mu?" Nign Hanm, "Aaa salata taba koymamlar!" diye dnd. "stelik ben de farketmedim!" Hemen hizmetiye seslendi. Sonra gznn ucuyla kocasnn tabana bakt ve tepeleme dolu olduunu fkelenerek grd. "Sonra uyku bastracak, rahatsz olacak!" diye dnd. Cevdet Bey'in, her lokmada nndeki tabaa yaklaan beyaz sal bana, ince uzun burnuna bakyordu. Bir sre sonra, iinin sevgiyle dolduunu farkederek kendi yemeine dnd. Birka lokma aldktan sonra da byk olu Osman'n bireyler anlattn farketti. "Avrupa'da sava kmas iin..." Nign Hanm, byk oluyla ona cevap veren kk olunu bir sre izledi. Her zamanki gibi, savatan sz ald iin tatsz bir yalnzlk duygusuna kaplr gibi oldu. Her -be ylda bir, mutlaka bir sava kyor, erkeklerin dnyas kesin ve almaz bir izgiyle kendi dnyasndan ayrlyordu. stelik btn savalar, btn erkek tartmalar gibi birbirinin tpatp aynyd. "Artk tartmay anlayamam. Baka eyler konusalar ya!" diye d nd. Annelerinin isteine pek aldr etmeden iki oul tartyordu. Osman'da, szn ettii eylerin, kendisi de olmak zere kimseyi ilgilendirmediini bildiini gsteren bir tavr vard. Sesinin perdesi de baklar gibi. "Eh, ne yapalm, arada bir byle ey
102

gerekiyor!" der gibiydi. Abisi gibi ceketli ve kravatl olan Refik de ona birka kelimelik cevaplar verirken sana soluna bakyor, arada bir aka yapyor, herkesten, bu tartma iin zr dilemek istiyormu gibi gzkyordu. Ama ne olursa olsun, en sonunda ciddi bir erkek tarttuasyd bu. Nign Hanm bu tartmalardan hi holanmadn, byle tartlrken ne kendisinin, ne de bakasnn istedii szleri syleyebildiini dnd. Byle eyler konuulurken erkekler daha erkek, kadnlar da sanki birer vazo oluyorlard. Nign Hanm: "Ama ben gryor ve dnyorum!" diye mrldand. Sonra kocasnn sze kartn farketti. "Peki, Nermin sen ne diyorsun bu konuda?" Cevdet Bey yemein ilk heyecanndan syrlm olmalyd. Gelinlerini inelemekten, onlara taklmaktan holanrd. Byk gelin Nermin, arp kzararak kocasna bakt, sonra bireyler sylemeye balad, ama Cevdet Bey onu dinlemeden: "Aferin, et iyi olmu!" dedi. Nermin sustu. Bir durgunluk oldu. Nign Hanm da: "Evet, iyi olmu," dedi. Bir durgunluk daha oldu. Sonra atal bak sesleri, kk gller, cmleler, angrt gene balad. Herkes byle nemli gnlerde hep olduu gibi, undan bundan konumaya koyulunca Nign Hanm gzlerini krptrarak bayram havasn keyifle iine ekti. "Gene gzlerimi krptrmaya baladm!" diye dnd sonra. kinci yemek, zeytinyal fasulye, sofraya gelinceye kadar, biraz daha savalardan, Almanya'dan, Almanya'daki son du rumlardan, Avrupa'dan yeni gelmi olan Refik'in arkada mer'den, Osmanbey'de alan yeni bir pastaneden, belediyenin sefere koyaca sylenen Maka-Tnel tramvayndan szedildi. Emine Hanm zeytinyal fasulyeyi ortaya koyarken, Nign Hanm, kz Aye'nin tabana bakp sinirlendi: Gene hibir ey yememiti bu kz. Acele acele: "O tabaktaki her ey bitecek!" dedi. "Ama, anne!" dedi Aye. "Bunlar... Buradakiler yal!" "Hayr, hibir eyi yok bu etin! Herkes nasl yiyor?" Nign Hanm, yannda oturan kznn taban nne ekti ve et paralarnn zerindeki yalar kesip ayrmaya, taban
103

orasna burasna datlm pirin tanelerini bir kede toplamaya balad. "Her zaman bu byle!" diye dnyordu. "Her zaman bu kz bana gnm zehir edecek!" Taban kznn nne iterken iinden bkknlk geti. "Dour, onalt sene zerine titre, her eyi yap, sonra salksz, neesiz, ask suratl biri olsun!" Sylendi: "Byle bir eti herkes bulabiliyor mu sanyorsun?" "Canm, brak, karma, nasl isterse yle yapsn. Bayram deil mi bugn?" Cevdet Bey'di bu. Akamlar iinden geldikten sonra kzn pen bir babayd: Kzma kendisini sevdinnesini bilen, ama bunun nelere patladn dnmeyen sorumsuz bir erkek! Nign Hanm kocasna yzn buruturmakla yetindi. Bu kk yz hare ketinin, ^Ben terbiye ediyorum, sen martyorsun!" anlamna geldiini herkes biliyordu. Nign Hanm, "Ben olmasaydm bu kz piyanoyu bile renemezdi!" diye dnd. "Fasulyeyi de Perihan datsn bakalm!" Fasulye yenilirken, fasulyeden, dn gece bir ara yaan, bahenin kelerinde iki gndr biriken kardan, geen yl bu zamanda, yani martn ilk gnnde, havalarn hi byle olma dndan, Cevdet Bey'in Tevikiye Camii'ndeki sabah namaznda iyice ttnden szedildi. Nign Hanm, Aye'nin gene lam boaltamad tabana bakarken, "stediim eyleri gene syleyemedim!" diye dnd. "Peki, konumay istediim ey nedir?" Tam bilemiyordu bunun ne olduunu. inden "nee" elemek geliyordu, ama neeliydiler. nk bayramd, nee kendiliinden geliveriyordu. Nign Hanm, "Rahmetli annemin dedii gibi!" diye dnd. Rahmetli annesi Tevikiye'deki konan hareminde bir koltua oturur, gzlerini krptrarak: "Nign, canm bir ey yemek istiyor, ama nedir bilemiyorum kzm!" derdi. Emine Hanm, sofraya ah Nuri'nin kendi buluu olan portakall ekmek kadayfn koyuyordu. Nign Hanm, "Bu yemek de bitiyor!" diye dnd. Uzun zamandr beklenen bu yemek de bitiyordu. Bugn de bitecekti, bu bayram da bitecekti, sonra baka gnler beklenecekti. Onlarn bittiini de hznle grecekti. Kk parlaylarla akp giden bir zaman, direnmeyen su gibi hayat vard. Portakall tatl ok gzel olmutu, kaymak tazeydi,
104

ama onlar da en ok belki de bu akam yemeinde yle kala caklard. Nign Hanm bfelerde, sandklarda saklanan takmlar karp kullanmay bir daha dnd, sonra portakall kadayfn tadn kard. Her zamanki gibi, sofradan nce Cevdet Bey kalkt. Onun hemen arkasndan da Refik kalknca Nign Hanm, tabamdaki son kadayf lokmasyla kaymaa bakarak, "Tamam ite!" diye dnd. "Ama bar, sofradan herkesle birlikte kalkmay renseler!" Artk Cevdet Bey'e bir ey retemeyeceini biliyordu, ama Refik belki renebilirdi: Daha yirmialt yandayd. Nign Hanm Perihan'n da sofradan kalktn grnce, "En sona niye ben kalaym?" diye dnd. Hafif ve yumuak hareketlerle sandalyesinden kalkarak Cevdet Bey'e doru yrd. Cevdet Bey, pencerenin nndeki koltuuna oturmu, ban arkasna yaslam, gzlerini ksmt. Uyuyacak myd? Nign Hanm, "ok yedi, arlk bindi zerine, uyumak istiyor!" diye dnd. Cevdet Bey'in uykuya kar koyan gzlerine, beyaz salarna bakarken ona sevgi duyduunu farkediyor, ama fkelenmek istiyordu. "Uyuyacak! Ama uyumamak. leden sonra Fuat Bey'ler gele cek..." Sofra ve bayram yemei arkasndayd. Toplanan tabaklarn sesini duyuyor, Cevdet Bey'e doru yryor, "leden sonra ay mavi gll fincanlarla ieceiz!" diye dnyordu.

LEDEN SONRA
Cevdet Bey kendisine yaklaan Nign Hanm'n ikyeti yzn grd. Onunla konuuyormu gibi, "Canm urackta biraz kestireceim!" diye dnd. "Uyumayacam ki... Kestireceim. Biraz gzlerimi kaparm, kprdanmadan otururum. Belki de bir para dalarm..." Her zaman oturduu koltukta oturuyor, bayram yemeinden sonra gnn en keyifli zamann yayordu, ama tam ve kesin bir le uykusuna yalamayaca iin bir eksiklik duyuyordu. Avunmak iin, "Birazdan sigara ieceim!" diye dnd. Gnde defa iebildii sigarann kokusunu, yakaca

kibritin sesini dnd. Sonra gzlerinin kapandn farketti, nk yalnzca sesler, kokular ve scaklk vard. Yemek masasndan, yemek masasyla mutfaa inen dar ve kk merdivene- alan kapdan, ierdeki odalardan, merdi venlerden, baheden, aalardan, sokaktan gelip btn oday dolduran, pencereleri titreten, kristalleri tnlatan sesleri, btn o bildik, alldk grltyle iitiyordu. Nermin'in ocuklaryla konutuunu, Emine Hanm'n terliklerinin parke zerinde gezindiini, ah Nuri'nin mutfakta musluu ap kapadn, yemek zerine su imekten holanan Aye'nin srahiden su doldurduunu, Refik'in gazetenin sayfalarn evirdiini, bir tramvayn keye ar ar yaklatn duyuyordu. Btn bu gven verici, tandk titreimler insan uykuya aryordu. "Ama uyuyamayacam!" diye dnd Cevdet Bey, "Fuat gelecek! Fuat ile oturacaz, konuacaz, gemii anacaz... Gemii... Bu evi... Buraya doldurduum btn bu aile cvltsnn tarihini... Her eyin tarihini biliyorum. Evi 1905te aldm. Evlendim, Abdlhamit'e bomba atmlard. Sonra Merutiyet iyi oldu. Yan baheyi de saln aldm. Harpte eker ticaretinden kazandm parayla btn her eye ekidzen verdim. irket byd. Osman evlenmek isteyince st kata ktk. Cumhuriyetten drt yl sonra... Sonra torunlar geldi. imdi iine kmr atlan sobay alt yl nce aldk. Her eyin tarihini biliyorum, nk ben yaptm. Maka'ya ileyen u tramvay ka ylnda sefere girdi? Kapa alan u kristal ekerlii Nign eyiziyle getirdiydi! Ne konuuyorlar?" Nermin: "Hadi bakalm yukar kn, yatn!" diyordu. Torunlardan biri: "eker yiyecektik!" dedi. "Beyefendinin kahvesi imdi. Kk bey, siz?" Bu hizmeti Emine Hanm'd. "t, grlt etmeyin!" diye Nign Hanm fsldyordu. Birisi ayaklarnn ucuna basarak yryordu. "Hemen odana m kyorsun?" Bu Perihan'd. Osman: "Yukarda oynamayn!" dedi. "Hemen uyuyun!" "Bekiler geldi, bekliyorlar," diyordu ah Nuri. "Fuat Amcalar gelince aa inersin! imdi gzel gzel uyu bakalm!"
i 06

"Mebrure Teyzelere brgn gideceiz. Yarn kran Teyzeler'e gidilecek!" "Bu, ite bu!" diye dnd Cevdet Bey. "Her ey bunun iindi: Bu gven verici scaklk, homurdanan soba, kula okayan sesler, saat gibi ileyen bir ev." Hep uyku gibi geni ve ekiciydi. Cevdet Bey ksa sren bir sessizlii dinleyerek: "imdi beni daha ok farkettiler!" diye dnd. stese de uyuyamayacan anlad. Yemei fazla karmt, can sigara istiyordu, kahve birazdan gelecekti. Seyretmeleri, sayg duymalar, evresinde dnp yaamalar iin gzlerini kapam, gvdesini de onlara brakm gibiydi. "Geziniyorlar, esniyorlar, konuuyorlar, eker yiyorlar, gzlerinin ucuyla koltukta oturan bana bakyorlar... Sonra uyuyacaklar, bayram ziyaretlerine gidecekler... Aaaa!.. Yarn ben Nign ile o eski paa konana gitmek istemiyorum. O paa oullarn da grmek istemiyorum... Ama imdi bunu dnmek istemiyorum. imdi u hareketi, kokuyu, sesleri dinleyeyim..." "Kahve!" "Cevdet Bey, kahve!" te, bunu farkedememiti! Gzlerini averdi. k gzlerine dokundu, ama hemen alt. Karsnda Emine Hanm vard. Kahve fincann yanbandaki sehpann zerine brakyordu. Cevdet Bey, "Sigara ieceim!" diye dnd. Sehpann ze rinden, sabah koyduu yerden Yaka paketini, kibriti akl: Bu sigara gnn en byk keyfiydi. Gnde sigaradan fazla imesini aile doktoru zak yasaklamt. Alt ay nce doktora gre ok ciddi, ama kendisine gre o kadar fazla kulak almamas gereken kk bir kalp krizi geirmiti. Sigara bsbtn yasaklanacakt, ama doktor, Cevdet Bey'in s rarlarna dayanamam, sonunda gnde sigaraya izin vermiti. Cevdet Bey, sabah kahvaltsndan ve le ve akam yemeklerinden sonra birer sigara iiyordu. Nign Hanm paketteki sigaralar sayyordu. Cevdet Bey, ilk zamanlar birka hile yapmaya kalkm, yakalanm, Nign Hanm kyametleri koparm, alamt. imdi gnn ikinci sigarasn iiyordu. "Sigaray azalttm, ama hibir ey deimedi!" diye dnd. "Gene merdivenleri ktktan sonra fena oluyor, gene bazan tkanr gibi oluyor, gene korku iinde yayorum." Uyuyamayaca iin can bir kere daha skld.
107

Sigarasn bitirirken orta kattaki sarkal byk saatin ikiyi vurduunu duydu. Nign Hanm Fuat Beyler'in geciktiini syledi. Cevdet Bey, "imdi gelirler... imdi gelirler..." dedi. Uzun bir sessizlik oldu. Keden bir tramvay geti. Refik gazetesini katlayp karsyla yukar kt. Emine Hanm gelip bo kahve fincanlarn ald. Nign Hanm pencereden dar bakt. Cevdet Bey gzlerinin gene kapanr gibi olduunu hissetti. Sonra bahe kapsna bal boncuklu ngrak ngrdad. Nign Hanm: "Geldiler!" diyerek ayaa kalkt. Cevdet Bey de hareketlerinin her birini teker teker dnerek, karsnn arkasndan aynal hole ar ar indi. Nign Hanm evin kapsn aarken, Cevdet Bey kaln ereveli boy aynasnda kendini seyretti. Gvdesi tatl, eski bir ark gibi yaknd: Kravat arplm, pantolonu sarkm, salar dalm, yz ve ceketi de burumtu. Byk ellerini okuyormu gibi salarnn iinden geirdi. Altmsekiz yandayd, ama hl gzleri parlyordu. "Biraz kamburum kt, boyum ksalr gibi oldu, ama hepsi bu!" diye dnd. Herkes ona sokakta glerek ve sevgiyle bakyordu. En nemlisi buydu: irkin ve sevimsiz bir ihtiyar deildi. Keyif lendiini hissederek kapya doru yrd. Fuat Bey'in kars ve oluyla hzl admlarla basamaklara yaklatn grnce cotu. "Maallah efendim, maallah, maallah!" diyerek onlara doru iki adm att. Fuat Bey'le kucaklat. Leyl Hanm'n elini skt, elini pen Remzi'nin de bam okad. Delikanlnn gr salarn okarken hznlendi: Yalanmt artk. Karlama treni uzun srmedi. Kadnlar kucaklatktan sonra, gvdelerinin st ksmn hafife ne bkerek ptler. Cevdet Bey bu pme huyuna alamadn dnd. Galiba kadnlar da alamamlard. Sanki, ptkten sonra birbirlerine ba karken, "Yaplmas gerekiyordu, yaptk. Acaba prken nasl gzkyoruz?" diye dnyorlard. Oturma odasna geildikten sonra nee balad. Cevdet Bey Fuat Bey'e sevgiyle bakyor, "ite bir bayram... te bir bayram daha!" diye mrldanyordu. Nign Hanm'la Leyl Hanm so uktan szediyorlard. Leyl Hanm babasnn ili'deki evinden
108

yryerek geldiklerini syleyip, salkl bir hareketle omuzlarn geriye atnca, Cevdet Bey uykusunu alamadn dnd. Sonra Nign Hanm da, sabah hayvanlar kesilirken dn syledi. Cevdet Bey caminin ne kadar souk olduunu anlatt. Bayram namazlarna hl gidiyordu. Leyl Hanm babasnn salnn iyi olmadn syledi. Cevdet Bey Mustafa Bey'in nesi olduunu sorunca, Fuat Bey kaynpederinin bbreklerinden rahatsz ol duunu aklad. Nign Hanm Mebrure Teyze'nin kocasnn da bbreklerinden ikyeti olduunu, rr'a gittiini syledi. Sonra Remzi'nin ok abuk bydn, birdenbire boy atm olduunu szlerine ekledi. Leyl Hanm olunun ok abuk uzadn, stelik dilerinin de rdn syledi. Nign Hanm bu srada, Emine Hanm'dan yukarya, oullarna, gelinlerine, kzna, torunlarna seslenmelerini istedi. Cevdet Bey, "Herkes uyumu bile!" diye dnd. "Kimsenin misafire aldr ettii de yok! Yalandk biz!" Yukar kattan oullar, gelinleri, torunlar neeyle aaya indikten, salan leblebi taneleri gibi odaya dalp konuklarla kucaklatktan sonra, Cevdet Bey ayn eyleri bir daha hznle dnd. "Benim uykum var... Herkes salkl, hareketli..." Kahvenin uykusunu amadn aklndan geirerek konuulanlar dinlemeye karar verdi. Leyl Hanm olu Remzi'den szediyor, ocuurT~son za manlarda sz dinlemez olduunu bir ona, bir ev sahiplerine bakarak anlatyordu. Anlatrken glmsedii, tombul olu da byle eylere alk olan ocuklar gibi, hafif hafif ayan sallad iin anlattklar ho karlanyor, herkes glmsyordu. Nign Hanm da Leyl'nn szlerine hogryle karlk veriyor, bu yataki her ocuun biraz hrnlaacan, kendi oullarndan rnekler vererek anlatyor, bu rnekler nee ve ilgiyle dinleni yordu. Bir ara Nign Hanm hizmetiye seslenerek Aye'yi a rmasn istedi. Leyl onu uzun zamandr grmediini aklad. Bu sefer yaknma sras Nign Hanm'a geldii iin, kz hak kndaki ikyetlerini sabrla ve herkesin bekledii gibi hogryle dinledi ve ok sevdiini syledii Aye'yi vmeye balad. Sonra bir sre, geen gn ihane yokuunda drt kiinin lmyle sonulanan ve btn gazetelerde bol bol sz edilen tramvay
109

kazasndan konutular. Nign Hanm ayn demlenip dem lenmediini sordurttu. Herkes aknlkla saatine bakt. Zamann ok abuk getiinden szedilmeye baland. Bu srada Cevdet Bey, Fuat Bey'in ortak anlar tazelemek iin yeni bir frsat ele geirdiini dnerek eski dostuna bakt, ama onun baka eyle megul olduunu grd: Osman ile Fuat Bey bir bayram ziyaretinde konuulmayacak kadar ciddi eylerden szediyorlard. Cevdet Bey, "Beni aradan karmak istiyorlar!" diye dnd. Konutuklar eyin Fuat Bey ile bir zamanlar ortaklaa kurduklar bir ithalat-ihracat irketinin geleceiyle ilgili olduunu biliyordu. Merutiyet'ten, Fuat Bey Selanik'ten stanbul'a tandktan sonra kurulan irket, Cumhuriyet'ten sonra zayflam, son yllarda gene kendini toparlar gibi olmutu. Banda Avrupa'da iktisat okumu bir zppe vard. Osman onu oradan almak, irketi de dorudan kendi irketine balamak gerektiini savunuyordu. Cevdet Bey ise, Osman'n dncelerini doru bulmuyor, bu irketin nemli olmadn sylyordu. Fuat Bey ise, her zamanki gibi, kendi yararna olan yenilikleri ho karlayan bir tavr taknmt. "Beni aradan karyorlar, ben yalandm," diye dnd Cevdet Bey. "Fuat da benim kadardr. Ama o ge evlendi. Merutiyet'ten sonra evlendi ve iyi de i yapt." Cevdet Bey gznn ucuyla Leyl Hanm'a bakt. "stelik kendini benim kadar da yormad... kz gibi salkl!" Baka eylerle oya lanmaya karar verdi. Sanki bir yudum ac il imi de azndaki tad unutmak iin baka eyler dnmesi gerekiyormu gibi kendini zorlad. Sonra ban yukar kaldrd. Bu evi satn almadan nce ge zerken dikkatini eken kelerdeki al kabartmalara gzlerini dikti. Defne dallar, irili ufakl gller arasnda iman melekler uuuyorlard. "Alafranga bir aile kuraym dedim, ama sonunda hepsi alaturka oldu!" diye dnd. Bir zamanlar rahmetli abisinin yapt bir akay hatrlayarak gld: "Sonunda hepsi alafranga olmak isteyen alaturka oldular ki, bu da alaturkann kendine zg bir trdr!" Gzlerini meleklerden insanlara indirdi: Konuuyorlard. Fuat Bey anlatyor, Osman ban sallyordu. Onlara sert sert bakarak bu yaknlktan holanma dn gstermek istedi. "Aile ile ticareti birbirinden ayrmay
110

renseler." Ban gene yukar kaldrd. Meleklerden biri kendisine glmsyormu gibiydi. Gzlerini gerek dnyaya evirdi: "Hl konuuyorlar!" diye mrldand. "Btn sabah elimi ptler, ama kimse aldr etmiyor bana." Sedef takmn ve piyanonun yerletirildii odadan bir mzik geldi. Aye'nin az nce ieri gittiini farketti. Mzik ince, dengesiz ve souktu: Hibir eyi rtemiyordu. "Nign da alard bir zamanlar. lk duyduumda heyecanlanmtm, bakalarna gururla anlatmtm, ama hibir zaman u piyano tngrtsna snamadm!" Emine Hanm aylar getiriyordu. ay iilirken Nign Hanm, zerinde mavi gller olan porselen fincanlarn rahmetli anneannesinin hediyesi olduunu syledi. Bunu daha nceki bayramlarda da, bu konudaki hatralar baka frsatlarda da anlatmt, ama hikyesi gene de alc buluyor, herkes dikkatle dinliyordu. Sonra Leyl Hanm annesinden kalan bir ekerlik ile ilgili ansn anlatt. Perihan da sze karp tarif edilen gm ekerlikten annesinde de olduunu syledi. Nign Hanm kzna dnerek kk breklerden daha da yemesini syledi. Ah Nuri'nin bu brekleri nasl yaptndan konuu lurken ahnn kendisi geldi ve postacya bahi verdiini syleyerek Cevdet Bey'e iki zarf uzatt. Cevdet Bey birinci zarfn zerindeki el yazsn hemen tand. irketin muhasebecisi Sadk, Trk Hava Kurumu'nun tebrik kartlarndan her bayramda, bir tane yollamay alkanlk edinmiti. Cevdet Bey zarf at, bulutlar arasnda yol aan bir uan resmine bakt. "Hep ayn eyler!" diyerek i ekti, ama hznlenmedi. "Piman deilim!" diye mrldand. "Yalnz, yalandm artk!" teki zarf ar ar, endielenmeden at. Btn aileye ve kendisine sayglar sunan bu imzay hatrlamaktan korktu. "Neydi o? Kimdi o?" diye sylendi. "Ziya Ik. Tabii Ziya Ik!" ki yl nce soyad kanunu ktnda o da ayn soyadn almt. Elindeki kd gremiyormu gibi ban ileri geri oynatyor, sanki harfleri semeye alyordu. "Yolladm gitti, asker oldu! Evet asker!" Ziya Ik askerdi, ama ho bir hatra da deildi. Cevdet Bey kd zarfna koydu. "Onca yldan sonra neden birdenbire bizi hatrlasn?" diye dnd. Ba bu sefer ileri geri deil, bir eyi stste defalarca dndnde olduu
111

gibi saa sola sallanyordu. Baka eyler dnmeye, bu sama eyleri de gznden uzaklatrmaya karar verdi. "Kimden geliyor tebrikler?" Fuat Bey soruyordu. Cevdet Bey: "Vefal birka dosttan!" dedi. Suratn ast. "Ooo, Vefa'dan tandklarnz m?" "Hayr, hayr! Vefa ile ilgim kalmadn sen de biliyorsun artk!" dedi Cevdet Bey. Kelimelerin bu sama oyununa kzarak kalarn att. Sylenecek ho bir sz arad ve yz yumuad: "Heybeliada'daki evimiz bitiyor!" dedi. Bu yeni bir konu deildi, ama gene de bir konuydu. "Ay sonunda inallah at kapanyor... Baharda bir gidelim diyorduk. Tabii sizler de geleceksiniz! Yeni vapur koymular. Kprden iki saatte gidiliyor!" "ok sevindim!" dedi Fuat Bey. "Evet, yazlk ev konusunu da bitirdik bylece!" dedi Cevdet Bey. Nign Hanm'a bir gzatt. Sonra utanarak, pencereden dar, Nianta Meydan'na bakt. Hava kararrken d kapnn ngra bir kere daha ngrdad. Sonra aynal holden, merdivenlerden lklar, barmalar duyuldu. Torunlardan biri kahkaha att. Az sonra, iri yapl, geni omuzlu, yakkl bir delikanl ieri girdi. Kapnn aralndan bakan ah: "mer Bey'i ilk ben grdm ve tandm!" dedi. Cevdet Bey, bu hareketli, civa gibi ocua bakarken: "mer'mi. Nasl tanmadm?" diye dnd. pmesi iin ona elini uzatrken delikanlnn gzlerinin parlaklna at. tekilerle el skmas, bayramlamas iin ona biraz vakit tand. Sonra zerinden genlik ve salk fkran delikanlnn yaknna oturmasn is- teyerek, hemen yanndaki sandalyeyi gsterdi. "Gel buraya, gel de bana anlat bakalm! Ne yaptn oralarda? imdi ne yapacaksn, oralar nasl, anlat bakalm!" "imdi Sivas-Erzurum hattnda almay dnyorum!" dedi delikanl. "Taa Sivas'ta m?" dedi Cevdel Bey. Ban sallad. "Aferin, aferin! Peki Avrupa'da ne yaptn? Oralar nasl, anlat da dinle yelim." mer orada ne okuduunu, hangi ehirde kaldn, gndelik
112

hayatnn nasl olduunu anlatmaya balad, ama az sonra Cevdet Bey onu dinlemediini, dikkatini eken eyin onun anlattklar deil, odaya yayd, hareket ve genlik olduunu anlad. Herkes Avrupa'dan gelmi, Avrupa'y anlatan u salkl ve akll deli kanly dinliyor, sanki herkes onun szlerine deil, oday dol duran genliine tutuluyordu. Ona bakarlarken kendilerinde bulunmayan, mer'de bol bol bulunan, ama ne olduu da an lalamayan gizli bir deeri ortaya karmaya alyormu gi biydiler. Bu gizli deeri bulup ortaya karacaklar, sonra bundan kendileri de yararlanacaklard. Cevdet Bey bir sre sonra, "Genler... Genler baka..." diye mrldand. "Demin elimi pt. Ama tekiler gibi, eski bir biblo, sayg duyulmazsa krlverecek bir eya gibi bakmad bana... Bunu nereden rendi? Oradan m?" Derin derin soluyarak i geirdi. Oralara kendisi de bir kere Nign Hanm ile gitmiti. Evli liklerinin ikinci ylnda Avrupa'y gezmiler. Berlin'de bir sre kalmlard, ama bir daha da gitmemilerdi. Btn ticari hayat da'rsyla alveri olmasna ramen, Cevdet Bey oralara gitmeyi bo bir masraf olarak deerlendiriyordu. Para harcanacaksa irkete ya da Heybeliada'daki ev gibi kalc eylere harcanmal diye dnrd. imdi ilk defa bu inancnn sarsldn sanmt, ama bu dncenin de fazla zerinde durmad. nk byle an krntlar ve yeni dnceler, iinde artk bo ve gereksiz bir yorgunluktan baka bir ey uyandrmyordu. "Uyumak is tiyordum!" diye sylendi. Sonra yeniden mer'i dinlemeye karar verdi, ama o da elenceli bir ey sylemiyordu artk: Nign Hanm'a dnm, teyzesiyle enitesini anlatyor, trende Sait Bey'i grdn sylyor, Nign Hanm da dnlerinin orada ya pldn anlatyordu. Sanki kadnlar, az nce aradklar u gizli deeri bulamayacaklarn anlamlar, deerin bysn ldrmek iin de mer'e sradan sorular sormaya, onu kendilerine ben zetmeye karar vermilerdi. aylar tazelenirken mer ile Refik yukar alma odasna kacaklarn syleyerek kalktlar. Cevdet Bey kendisini yalnz braktklar, beraberlerinde odaya yaylan o salkl, hareketli genlii de alp gtrdkleri iin onlara krld. mer'in arka sndan bakarken, "Acaba beni nasl buldu?" diye dnd. Orta
113

kattaki tkrth saat alty vurunca da bir yorgunluk hissetti. Sabah erken kalkmt, ta Akhisar'da edindii alkanlkla bayram namaz iin Tevikiye Camii'ne gitmi, m, leye doru likr imi, le yemeini fazla karm, uyuyamam, bayram sohbetine fazla katlmam, insanlar ve kendini dinlemiti. Bir bayram ikindisiydi imdi; hibir ey eksik deildi. Fazladan, insana nem gibi yapan ar bir tatszlk duygusu vard. "imdi uykudan baka bir ey istemiyorum ! " diye dnd Cevdet Bey. enesini aa sarktarak, ama dudaklarn aralamadan keyifle esnedi, gznden yalar fkrd.

ESK ARKADALAR
Yukar alma odasna ktlar. mer odada drt yl nce unuttuu bir ey varm gibi dikkatle evresini inceledi. Refik: "Eee, nasl buldun her eyi?" diye sordu. "Yazhaneye geldiimde baban grememitim," dedi mer. "ok yalanm!" "Evet, ok abuk deiti son yllarda!" "Drt yl nce hareketli, salklyd!" dedi mer. Gvdesini ne bkt. Kamburunu kard. "Byle olmu. Sonra ar ar konuuyor." "Kt, kt!" mer: "Evet, zldm!" dedi. Sonra srgl ktphaneye yaklaarak: "Kitaplar, kitaplar..." diye mrldand. Ban bkerek srtlarn okumaya balad. "Btn bu kitaplar okuyor mu sun?" "Alyorum, ama okumuyorum!" Refik gld. "Hep okumay tasarlyorum, ama olmuyor ite... Sigara ister misiniz?" "Evlendin de ondan," dedi mer. Refik konuyu deitirmek isteyerek: "Amak istiyorsan teki yandan iteceksin!" dedi. Arkadann yanna geldi. Ktphanenin srgl cameknlarndan birini itti. mer raflarn birinden bir kitap ald. Masann bana geti:

"Muhittin okuyordur!" dedi. "airlii ne lemde?" "Birazdan gelecek! Sen yemee kalacaksn deil mi?" "Yok! Ayazpaa'ya gideceim. Bir akrabaya sz verdim. Belki tanrsn... Manisa milletvekili Muhtar Lain!.." "Nen oluyordu?" "Vallahi, kark. Annem rahmetli karsnn vey kardei mi oluyor, yoksa onun karsyla benim annemin baka bir akra balklar m var, imdi hatrlayamyorum." "Her eyi unutmusun sen!" dedi Refik. Alnm, gcenmi gibi sylemiti bunu. "Yok canm! Yalnzca bu akrabalklar hatrlamyorum. Yoksa baka bir ey unutmadm." "Peki, nasl buldun her eyi?.." mer gzlerini odann iinde dolatrarak: "Bu odadakiler, mesela, ayn!" dedi. "Fazla bir ey deimemi, her ey ayn ite! Bu ev de btn bayramlarda olduu gibi cvlul!" Glmseyerek ekledi: "Daha cvlul. Saynz artm!" Refik bir ey hatrlam gibi glmsedi, sonra kzararak: "Evet, ite, ben evlendim!" dedi. "yi ettin." Refik ona aldr etmeyerek ve ikyet ediyormu gibi "te evlendim ben, gryorsun karm ok gzel, birbirimizi ok seviyoruz, yazhaneye gidiyorum, mhendislik yerine babamn yannda tccarlk yapyorum, aldm kitaplar okuyamyorum. Evlendim, drt ylda yaptm tek ey budur! Ama ikyeti deilim!" dedi. "Neden ikyeti olacakmsn?" dedi mer. nndeki kitaba gznn ucuyla bir bakt. Sonra kalkp ktphaneye yerletirdi. "Ben d bunlara vakit ayramyorum. Eskiden biraz okuyabilirdim. imdi nasl yapyorlar anlayamyorum. Benim iim kaynyor. Ben bol bol yaayacam. ok eyler yapacam." Odann iinde aa yukar yryordu. "ok ey yapacam ite!" "Kararn verdin mi? Demiryoluna m gidiyorsun?" "Evet! Ya da... Aada yle dedim deil mi? Daha karar ve remedim. Ama vereceim kararn da fazla nemi yok. nemli olan imdi iimde gittike artan ok ey yapma istei... Bunu anlatabiliyor muyum? ok ey yapmak istiyorum. Her eyin

altndan girip stnden kmak, her eyi ele geirmek... Bir sigara versene... Anlatabiliyor muyum?" Refik arkadann heyecanna katlarak, "ok iyi anlyorum i" dedi. mer pencerenin nnde durdu: "u baheye bak. Deimiyor. u kestane aac, hlamurlar drt yl nce naslsa yle. Ben ise her eyin grl grl, atr atr deimesini, her eyin dnmesini istiyorum. Hayr, istediim tam bunlar da deil. stediim, bunlar benim olsun. Bunlara izimi vuraym, bunlar altst edeyim..." Gene odann iinde yrmeye balamt. Refik heyecanla onu dinliyor, iinde endie verici bir hareketin uyandn hissediyor, arada bir, "Evet, evet!" diyordu. Birden kap ald. Hizmeti elinde ay tepsisiyle ieri girdi. "Delikanllar size ay getirdim," dedi. "mer Bey sizi grr grmez tandm. Hi deimemisiniz. aynza da limon koydum. Yaa nasl hatrlyorum!" "Akolsun, dorusu!" "Bak gene bana glyorsun!" dedi kadn. "Hi deimemi siniz! Biz d byleyiz ile..." Elinde bo tepsiyle odadan kyordu. Refik'e bakt. "Bir tek kk bey evlendi... Size kk breklerden getireyim mi?" Refik: "istemez!" dedi. Sonra utanarak mer'e bakl. Kap kapandktan sonra: "Bu evlilik konusunda sana unu syleyeyim," dedi. "Perihan' ok... ok beeniyorum. Sana da evlen diye cektim. Vazgetim. Ne evlen diyorum, ne de evlenme!" "Niye o?" Refik acele acele: "Bilmiyorum, bilmiyorum!" diye sylendi. ikyeti gzkmekten korkarak: "te sana syledim, ama bilmiyorum," dedi. "Nasl olmal? Evet... Bunlar daha iyi ko nuabilirdik... Ama bugn olmaz yle deil mi? Bu grltnn iinde bir ey konuamazsn... Bayram byledir! Yemee kalsaydn gece konuurduk. Biliyorum, kalamazsn!" Sinirli hareketlerle ellerini llatmaya balamt. mer glmseyerek: "Seni anlyorum!" dedi. "Sen de beni anlyor musun?" "Tabii, tabii... Bunlar sonra konuuruz. Aaya eskiden yaptmz gibi semaver koyarz. Muhittin de gelir. Sabahlara
116

kadar konuuruz!" "Nerede kald sahi o?" Birden kap ald. Osman glmseyerek ieri girdi. "Merhaba, genler, merhaba!" dedi. Onlardan birka ya bykt, ama bu babacan tavrlar taknmaktan ok holanrd. "Gene, birbirinizi bulmu, keye ekilmisiniz. Poker var m, poker?" Ellerini bir iskambil destesini datyormu gibi dndryordu. Refik abisine: "O drt yl nceydi!" dedi. Osman bu ok gln bir szm gibi bir kahkaha att. "Niye drt yl nce olan imdi olmasn?" "Tabii ya!" dedi mer. "Gene oynarz belki!" Eski bir akay hatrlatmak iin, "Biz drt yl burada poker oynadk, anneniz aada oturdu," dedi. "Biz mhendis olduk, o hibir ey!" Osman bir kahkaha att. Bu Nign Hanm'n durmadan tek rarlanan eski bir akasyd, ama Osman ilk defa duyuyormu gibi kahkaha atyordu. Sonra mer'in srtna bir aplak indirdi. Beklenmedik bir ey olmasna ramen, ll bir hareket olmutu bu. "Evet, drt yl poker... Yedilileri karr kii oynardnz! Ha nc nerede peki?" "Muhittin geleceini sylemi!" dedi mer. "Ben de onu daha bir kere grebildim!" "Yemee kalyorsunuz tabii," dedi Osman. "Nasl? Ama olur mu? Peki, peki, bari biraz daha anlat bakalm. Londra'da ne yaptn? Bizden ok ileriler deil mi?" "ok ileriler!" , "Evet, ama, bizde de bireyler yaplyor. Nasl buldun her eyi? ilerleme grdn m ilerleme?" Kap ald, ieri her zamanki sert, sinirli hareketleriyle Muhittin girdi. Osman' tanyamam gibi yle bir szd. "Ah, ite nc geldi!" dedi Osman. "imdi tam senden szediyorduk." Osman'a fazla bir yaknl olmad iin, galiba Muhittin bu heyecana amt. Alayc bir glmsemeyle: "Ne diyordunuz?" dedi. "Senden bahsediyorduk," dedi Refik. "Eskiden nasl poker oynadmz anlatyorduk!"

Muhittin, Osman ile el skt. Sonra Refik ile mer'e bakarak, "Naslsnz?" dedi. Kedeki koltua oturup yanbanda duran bir gazeteyi ald. Kartrmaya balad. Osman: "Evet, ben genleri babaa brakaym," dedi. Kapdan kyordu ki, birden durdu, Muhittin'e dnd: "Ne vaziyette senin iir kitabn?" dedi. "yi iyi!" diye Muhittin homurdand. "Evet, genleri babaa brakmak lzm. Onlar mhendis oldu, annem ise hibir ey." Bir kahkaha daha att. Kapy yavaa ekti. mer, Muhittin'e: "Ne o, suratndan den bin para," dedi. Muhittin bayla kapy iaret ederek: "Ondan holanmadm biliyorsun!" dedi. "Yoksa unuttun mu?" Refik'e dnd: "A bi nden holanmadm iin bozulmuyorsun ya?" "Yok, canm!" "Ee, ne konuuyordunuz benim hakkmda?" "Hi yahu! Hl eski akalar," dedi mer. Bir sessizlik oldu. Kimsenin iinden bir ey sylemek gel miyordu. Aa kattan gelen grlt ve kapnn nndeki saatin tkrts duyuluyordu. "Bu evdeki aile neesi de..." dedi Muhittin. Ayaa kalkt, gzlklerini kard, mendiliyle camlarn silmeye balad. "Holanmyor musun?" dedi mer. "Valla, karar veremiyorum. Byle bir eyden holanmal m, nefret mi etmeli?.." mer glmseyerek Muhittin'e yaklat. "Seni anlyorum!" dedi. Elini omuzuna koydu. Boyu Muhittin'inkinden ok uzun olduu iin hareketli bir aabeyin efkatini hatrlatyordu. Refik: "mer bana biraz kendinden szetli de!" dedi. Muhittin koltua oturarak gzln takt. "Ne dedin!?" mer: "Baka zaman konualm bunlar!" dedi. "yi ya, zaten ben de ok oturmayacam. Beyolu'na kacam bir... Sz verdim, seni bir greyim diye gelmitim!" "Hl Beyolu ha?" dedi mer. Muhittin beklenildii gibi glmsemedi. Utanga ya da apkn bir tavr da taknmad. Kalarn atp sert sert bakt. Birden kap ald. Emine Hanm gene elinde tepsiyle ieri
118

girdi. Tepside tane ay fincan vard. Muhittin'e bakarak: "Seni grdm seni!" dedi azarlayc bir sesle. "Hemen buraya ka msn!" Refik'in surat astn grnce baka bir ey sylemeden bo fincanlar alp kt. Muhittin zr diler gibi: "Aa kata uramadan buraya geldim," dedi. "Baktm, misafirler var..." mer: "karken birlikte urarz!" dedi. Gene bir sessizlik oldu. Aadan gelen cvlty dinlediler. Muhittin: "Peki, demin ne konuuyordunuz?" diye sordu. "Canm, ben biraz tasarlarmdan, dncelerimden szettim. O da bana evlilikten szetti. Ya da..." "Evet, evet, ite yle eylerden konutuk!" dedi Refik. Ama bu sefer evlilik szn hatrlaynca, dertsiz, tasasz bir neeyle rahat rahat glmsedi. Muhittin, mer'e dnerek Refik'i gsterdi: "Evlilik bunu ok uslu yapt!" dedi. mer: "O zaten hep uslu olmutur!" dedi. Glmeye balad. Muhittin: "Doru, doru, fazla uslu hem!" dedi ve bir kahkaha att. Refik de onlara katlarak gld, ama belli belirsiz bir sululuk duyduunu da farketti. Sonra Muhittin yolda rastlad bir okul arkadandan szetti. Sanki hep bakalar kendisiyle alay etsin diye yaayan insanlardan biriydi bu. Mhendis Mektebi anlarn hatrlaynca daha da neelendiler. mer az nce Muhittin'in kartrd gazeteyi at: "una bakn!" diyerek okudu: "Avukat Cenap Sorar'n arabas dn Taksim Meydan'nda bir tramvayla arpt. Hasar byk deildir. Nfusa kayp yoktur!" Ban gazeteden kaldrd. "te Trkiye bu!" dedi. "Bir ngiliz gazetesinde byle bir haber..." Birden Muhittin: "Sen de Trkiye'yi tara olarak grenlerden mi oldun yoksa?" dedi. "O haber son gnlerde sk sk tramvay kazas olduu iin verilmi!" Refik: "O Trkiye'yi tara deil, fethedilmemi bakir toprak olarak gryor!" dedi. mer: "Yok, canm! Siz de neler diyorsunuz!" diye mrldand. "Hadi, gidelim. Sen de kyordun, deil mi?" Merdivenlerden inerken Perihan'a rastladlar. Refik, Perihan'n

J/9

yznn kzardn, arkadalarnn da utanr gibi olduklarn grd. Fuat Bey'ler gitmilerdi. Her zamanki koltuunda oturan Cevdet Bey genleri grnce heyecanland. Muhittin elini perken ne elendi. Oturmalar iin o kadar srar etti ki, oturdular. Cevdet Bey: "Ee nereye gidiyorsunuz imdi? Elenceye mi?" dedi. "Onlar gidiyorlar, ben kalyorum evde," dedi Refik. "Tabii, sen kalacaksn. Sen evlisin artk. Sizler nereye gidi yorsunuz, bakalm? Beyolu'na kannz var m hi?" Muhittin: "Ben arada bir kyorum!" dedi. "Haa! Seni gidi seni... Ama fazla da ileri gitme... Ben genli imde hi yapmadm, biraz daha yaasaydm, elenseydim di yorum imdi, ama aile, i nemli, yle deil mi? Nerede al yorsun sen?" "Bir inaat irketinde." "yi, aferin!" mer'e dnd: "Sen de oyalanmadan abuk bir i tut. Bak buras Avrupa'ya benzemez. Buras bakadr." "Biliyorum efendim!" dedi mer. Ayaa kalkt. Cevdet Bey'in eline uzand. Cevdet Bey elini ptrrken: "Bak hele unlara!" dedi. "Hemen kayorlar. Benden reneceiniz ok ey var, daha ok!" Nign Hanm: "Pek de yakkllar!" diye i ekti. Galiba Muhittin'e hi uymayan szn dzeltmek isteyerek: "Pek de genler! " diye ekledi. "Bir gn yemee beklerim. Sz verin, tamam m?" Osman gene o eski akay hatrlayarak glyordu. . Odadan karlarken kk torunlardan biri mer'e sokularak, "at burda at kap arkasnda, nedir o?" dedi. mer: "Limon mu?" dedi, glmsedi. "Yoksa o turu fs myd?" Merdivenlerin eiindeyken Refik yukar kattan inen Perihan' grd. Gvdesini yle bir yere yerletirdi ki arkadalarnn onunla bir daha selmlamak zorunda kalmalarn islemediini anlad. "Neden byle yaptm?" diye dnd. Onlarla birlikte bahe kapsna kadar yrd. Bir akam gene burada bulumak, ko numak iin onlardan sz ald. Nianta Meydan'nda bayram
120

kalabalna kanncaya kadar arkalarndan bakt. "Genliimi, niversite yllarm onlarla birlikte geirmitim!" diye mrldand. Dnd, eve doru yrd. ki gn nce yaan kar hl erimemi, bahenin baz yerlerinde, aalarn dallarnda duruyordu. Souk, bak gibi bir rzgr esti. Dallardan kar taneleri dkld. Refik aceleyle scak eve girdi. Sobann bana geti, snd, sohbete katld.

BR EV DAHA
Ayazpaa'daki apartman katnn kapsn aan hizmeti, mer'e yemee oturmak iin beklenildiini syledi. Paltosunu aldktan sonra, onu iyi aydnlatlm bir salona soktu. mer daha nceden bir kere grd milletvekili Muhtar Bey'le ocukluunu ha trlad kz Nazl ve milletvekilinin kzkardei Cemile Hanm ile bayramlat. Sonra Muhtar Bey'in tantt teki konukla, baka bir milletvekiliyle selmlaarak hazr olan sofraya oturdu. Sofraya oturulur oturulmaz, ask suratl hizmeti yemei getirdi ve undan bundan konuulmaya baland. mer buraya, Cemile Hanm'a, kark bir miras sorunu yznden ortaklaa sahip olduklar skdar'daki bir evin biriken kirasn almaya gelmiti. Sabah bu amala eve telefon etmi, telefonu aan milletvekili de onu akam yemeine beklediklerini sylemiti. Ama yemee onu armasna ramen, milletvekili onunla fazla ilgilenmiyor, arkadayla son siyasi dedikodular gzden geiriyordu. mer de delikanlnn kendisine kalmasndan honut olan Cemile Hanm'la sohbet ediyordu. Cemile Hanm ellisini gemi, hi evlenmemi, neeli bir kadnd. Ortak ta ndklar, akrabalar anmaktan holanyordu. "Alebru Teyzen'ler amlca'ya tandlar. Sabri Eniten emekli oldu. Ne yapyor, biliyor musun? Eski para koleksiyonu! lk zamanlar elence diye balam, sonra kendini kaptrm. imdi her gn Kapalar'ya iniyormu. Erenky'deki arsasn satm. nk gm para alyor durmadan. Alebru Teyzen ok

zlyor, ama ne yapsn? Alebru Teyzen'i sen hatrlyorsun, deil mi?" mer bir yandan Cemile Teyze'yi dinliyor, bir yandan mil letvekillerinin konumasna kulak kabartyor, arada bir de g znn ucuyla Nazl'ya bakyordu: "Hatrlyorum tabii!" "Tabii hatrlayacaksn." Nazlya dnd Cemile Hanm: "Hatrlamazsn ama, sen de bizimleydin, bir yl baharda Ihlamur'a gitmitik. Kra elenceye, imdi piknik denen ey... Alebru Teyzen mer'i ok severdi... imdi de sever ya... Tabii sen onu aramazsn. Niye aramyorsun bakaym? Bykleri ihmal ediyorsunuz. Bilseniz onlar sizi grdkleri zaman nasl sevinirler." "Vakit olmuyor ki teyzeciim!" "Vakit olmuyormu! Ne diyordum?" Cemile Hanm zeytinyal yemek gelene kadar akrabalar and, milletvekilleri de siyasetten szettiler. Zeytinyal yemek ortaya konunca Muhtar Bey mer'e dnd: "Siz ngiltere'deydiniz, deil mi?" dedi. Sonra dnp mil letvekili arkadana bakt. Baklar, "Gel u ilgin delikanly birlikte inceleyelim!" diyordu. "ngiltere'deydiniz! Nasl oralar?" "yi, efendim!" "ok gzel! Yani siyasi durum? Bu ltalyan-Habe harbi iin ne diyorlar?" "Ben siyaseti yakndan izleyemedim, efendim!" "Ah, ite gen kuak byle! Benim kz da byle!" "Ben siyaseti yakndan izleyebildiim kadar izliyorum baba!" dedi Nazl. "Evet, seni beeniyorum!" dedi milletvekili. Sonra szlerini unutmak istiyormu gibi ban sallad. mer'e dnd: "Peki bizi nasl gryorlar orada?" "Kimi?" "Aaa, daha siz Trkiye'yi benimseyememisiniz! Bizi, Tr kiye'yi, bizleri diyorum." "Bizi hl fesli, haremli, arafl bir memleket olarak gr yorlar..." ' . "Yaa... Yazk, yazk! Oysa ne kadar ok ey yapld!" diye sylendi milletvekili. Bir hakszla uram gibiydi.
122

"nem vermiyoruz, ama ok nemli bu. Biz iyiletik. imdi iyiletiimizi btn dnyaya duyurmamz gerekiyor!" "Ama btn dnya da hasta azizim!" dedi Muhtar Bey. "Bir sava kacak m?" Bunu mer'e bakarak sormutu, ama galiba ondan cevap beklemiyor, ya da cevabna deer vermeyeceini biliyordu. ki milletvekili bir sava olaslndan, Ispanya'daki durumdan, Habeistan'daki savatan szetmeye koyuldular. Cemile Hanm, "Ah, bunlarn bu bitmeyen siyaseti!" diyen bir ifade taknd. mer ile Nazl da ilk defa birbirleriyle konumaya baladlar. mer, Nazl'ya niversitede ne okuduunu sordu. Edebiyat blmnde okuduunu rendikten sonra da, orada okuyan bir akrabay hatrlatt. Ama bu mer'in baba tarafndan bir akrabas olduu iin Nazl tanmyordu. Bu ksa konumadan sonra ikisi de utan verici bir ey yapmlarm gibi kzardlar. Nazl, mer kzard iin bir kere daha kzard, ya da mer'e yle geldi. Yemein sonuna doru odaya kl renginde bir kedi girdi. Nazl hayvan ard, kucana ald, okad, Cemile Teyze fkelendi. "Kzm," diye szn ettii yeenine hibir ey retemediini, kedi tynn ne kadar zararl bir ey olduunu syledi. Kedi ty cierine kat iin hayat tepetaklak olan bir zenginin bana gelenleri mutsuz zengin iin zle zle anlatt. mer de bu srada Nazliy dikkatle inceleyebildi. Yz gzel deildi, ama irkin de deildi. Aln geniti, gzleri bykt, burnu babasnn burnu gibi kkt, az da glnt. Yznden hep bireyler hatrlyormu gibi bir ifade okunuyordu. Yemekten kalktktan sonra ellerini gsnn stnde kavu turunca mer ona dikkat ettiini, divann kesinde oturan bu kzn varlndan tedirgin olduunu farketti. Nazhrellerini ka vuturup otururken, mer'e hayran olduu bir ilkokul ret menini, bir de ocukluunda annesini ziyarete gelen ok gzel bir Alman kadnn hatrlatyordu. Bu retmen de, kocas general olan o soylu Alman kadn da ok akllydlar ve ikisi de sk sk ellerini imdi Nazl'nn yapt gibi gslerinin zerinde ka vutururlard. Kahveler gelmeden nce Cemile Hanm ierden getirdii bir

zarf ve bir szleme rneini elinde sallayarak, mer'e, kiralanan ev ve kirac hakknda bilgi verdi. mer'in dinlememesine ve baka eylerle megul oluyormu gibi yapmasna aldr etmeden, bu konuda anlatlmas gereken her eyi ii rahatlayana kadar anlatarak, zarflar ona verdi. mer btn bunlar dinlerken koltukta oturan, kedisini okayan Nazl'ya bakmamak, Cemile Hanm' da dikkatle dinler gzkmemek iin milletvekillerine kulak vermeye alt. Muhtar Bey arkadana smet Paa ile ilgili bir ansn nemsiz bir eyden bahseder gibi anlatyordu. Muhtar Bey u anda grevde bulunan smet Paa hkmetini vmeye balad. vgsnn iddetli yerlerinde dnp mer'e bakyor, baklar da sanki, "Ltfen ngiltere'deki dostlarnza bu hkmeti aklayn, bu hkmetin nasl bir hkmet ol duunu anlasnlar!" diyordu. Gene bir hakszla uramm gibiydi yz. Bir ara heyecanlanarak sordu: "Peki, siz ne dnyorsunuz?" "Ne hakknda, efendim?" "nklplar hakknda, Trkiye hakknda, bizim iin?.." "Evet, ben de onlara katlyorum efendim!" dedi mer. Sonra glmseyerek Nazl'ya bakt. Bu hareketini aptalca buldu. Muhtar Bey'in bir fke hareketiyle ceketinin koltuklarn ekitirdiini grd. "Yani kimlere katlyorsunuz?" dedi Muhtar Bey. Sonra dudak bkt: "Her neyse! Siz imdi ne yapacaksnz?" "Para kazanacam! Sivas-Erzurum hattnda alacam." "Demek ki nce inklba hizmet edeceksiniz. Bu demiryolu ok nemli. Dou kaynyor. Bu yaplan demiryolu Trkiye'yi bir btn yapacak, inklb da douya gtrecek. Siz nce, demek ki, inklba hizmet ediyorsunuz. Byle syleyin... Para sonra gelir!" Nazl'ya bakarak, baklaryla kendisine hak vermesini isteyerek szlerini bitirdi. "yle deil mi?" teki milletvekili: "Bugn gnndesin Muhtarcm!" de di. Muhtar Bey ona dnerek: "Ama hakl deil miyim?" dedi ve bir ara heyecanla kalkt koltuuna geri oturup, az nceki sohbeti brakt yerden yakalad. Umer biraz armt. Nazl'ya ve kucandaki kediye bakyor,
124

sylediklerini dnyor, anlay bekliyordu. Az sonra bo bo kza baktn farkederek utand. Bu srada Cemile Teyze her eyi yumuatan bir hatraya dnd: "Avrupa'da harbin iln edildii seneydi. Rahmetli annen, baban, rahmetli Tevfik Amcan, ben, hep birlikte nasl olduysa Beyolu'na, yok yok, Tnel'e yeni alan bir lokantaya gittik. Lokanta ho bir yerdi. Zaten bizim gibi kadnlarn o zamanlar gidebilecei o eit yerler pek azd. Sen biraz yaramazlk ettin, rahmetli anneni sktn, ben de, biraz ben kucak yapaym dedim. Aldm seni kucama, sallyorum. zerimde de yeni ipek bir elbise var. Sen, hnzr, o yeni elbisenin zerine, efendime syleyeyim, edivermez inisin? Bir yandan rahmetli annen grp de sklmasn diye seni kucama, lekelerin zerine bastryorum, bir yandan da..." kkrdayarak glmeye balad. mer de glmeye balad. Gznn ucuyla Nazl'ya bakt. Yznn irkin bir hikye dinlemimi gibi burutuunu grnce bu hatray anlatt iin Cemile Hanm'a kzd. Sonra birden bir ey hatrlamm gibi suratn ast ve ayaa kalkt. "Ben kalkaym artk!" dedi. nce bekledii gibi ona kar koydular. Sonra arkasndan geldiler. Salonun kapsndan geri dnen milletvekili seslendi: "nklplar unutmayn. nklplar hibir zaman unutmayn. nce devlet, sonra kendi isteklerimiz! yle deil mi? Teyzenize ve enitenize de selmlarm syleyin!" Cemile Hanm da Bakrky'de oturan teyze ile eniteye selm syledi. "Bir daha gel. Bak, bir daha gelmezsen darlrm. Bugn de zaten bunun iin geldin!" mer'in elindeki zarflar gste riyordu. Sonra piman oldu: "Yok, yok, aka syledim!" mer, teyzeye bireyler sylyordu, ama dikkatini kapnn nnde kprdanan, kucandaki kedisini okayan Nazl'ya verdiini de biliyordu. Birden, "Ben bir fatih olacaktm!" diye mrldand. Nazh'nn da elini skt. Kedinin alnn okad. Merdivenleri inerken, "Evet, bir fatih olacam!" diye yeniden mrldand. Cemile Hanm arkasndan paltosunu giymesi, tmemesi iin sesleniyordu. Darda souk bir rzgr vard. Gmsy Hastanesi'nin nnde askeri bir ara durmutu. ki erin omuzuna girmi olan bir nc er topallaya topallaya
(25

merdivenleri kyordu. mer bir taksiye binip Bakrky'e gi deceini syledi. Yolda u uzun gn dnd. Sabah enitesiyle teyzesiyle olurmu, kurban kesimini seyretmi, le yemeini bir akra basnda yemi, leden sonra Refik'i grmt. Bayram kutlayan stanbul'da, byk hareketli ailelerde, scak geni salonlarda saknlmas, uzak durulmas gereken bir ey vard. Gn ha trladka iinde bir ey krmak, ne olduunu karamad bir dzeni altst etmek istei uyanyordu. "Bu uyuuk, rahat, hmbl yumuakla, bu tutkusuz aile hayatna kendimi brakmayacam. Bunlarn yerine ne yapacam?" Gerinerek esnedi.

HAYATTA NE YAPMALI?
Akam yemeinde ah Nuri'nin arkada iin yapt sahanda zmir kftesini yemiler, aile sohbetine katlmlar, herkesi clendirmilerdi. Sonra gene alma odasna kmlar, gevezelik etmiler, ama asl istedikleri eylerden szedememilerdi. Refik gerek sohbetin, herkes yattktan, boalan oturma odasna inildikten sonra balayacan dnyordu. Eskiden de byle yaparlard. Herkes yattktan, uzun poker saatlerinden sonra aaya inerler, semaveri kurarlar, konuurlard. Muhittin bir kere bunu 19. yzyln Rus aydnlaryla Pukin'in hayat hak kndaki bir kitaptan okuduklaryla karlatrmt. Kapnn nndeki tkrtl saatin gongu vurmaya balad. mer gerinerek ve havaya kalkan kolundaki saati grmek iin, ban ileri doru uzatarak esnedi. Sonra yeniden kartrd kitaba dnd. Muhittin koltuun kenarnda parmaklaryla trampet alyor, merdivenlerde ayak sesleri duyuluyordu. Bir sre sonra gene saatin tkrtsndan baka bir ey duyulmaz oldu. Refik: "Haydi aaya inelim!" dedi. Grlt etmemeye alarak aa indiler. Refik ara kapdan, dar merdivenlerden geip mutfaa indi. Nuri'nin semaveri kurmu olduunu grerek keyiflendi. Byk tepsiyle birlikte

fokurdayan arac yklenip oturma odasna kt. Muhittin, Cevdet Bey'in her zaman oturduu koltua oturmutu. mer eyay inceleyerek odalarda geziniyordu. Elinde bir sigarayla sedef eyalarn ve piyanonun durduu odadan karken: "Bu evde hibir ey deimiyor!" dedi. Semaveri grerek he yecanland. "Sakn, ama sana ey ettiimi sanma!" Refik semaverin bir trl snmayan sohbeti birdenbire ve istedii gibi fokurdatmaya baladn anlayarak glmsedi: "Demek, yle dnyorsun?" dedi. Sonra Muhittin'i de bu havaya sokmak iin: "Sen ne dnyorsun?" diye sordu. Muhittin: "Bu evden de fazla holanmadm biliyorsun!" dedi. Refik her eyin istedii gibi baladn kesinlikle anlad. Glmseyerek: "Evet, bu evden holanmadn biliyorum!" dedi. Baka bir ey sylemi olmak iin de: "Sen zaten iirden baka neden holanrsn ki?" diye ekledi. Muhittin: "Kadnlardan, elenceden, zekdan..." dedi. mer onun karsna oturdu: "Zekn da gstermekten. Kitabn ne zaman yaynlanyor?" "Sen de hep bunu soruyorsun! Yaknda... Bekliyorum!" "Peki, baka ne yapyorsun?" "Mhendislik. Bro ok vaktimi alyor! Yorgun, eve dn yorum. Bazan Beyolu'na kyorum. Beikta meyhanelerinde de tandklarm var! Evde iir yazyorum. Yetiyor bunlar!" mer birden: "Bakalm, bana yetecek bir ey bulabilecek miyim?" dedi. Refik: "te Muhittin air ve mhendis!" dedi. "Hatrlyor musun, sen bir zamanlar kendini Dostoyevski'ye benzetirdin. O da mhendis olduu iin..." mer: "Hayr, aslnda, o da onun gibi biraz eytans olduu iin benzetirdi galiba!" dedi. Muhittin gld. Kendisinden szedilmesinden, zelliklerinin tartlmasndan holanrd. Refik onu sevindirmek isteyerek: "Sonra, Muhittin, sen bir zamanlar kr olacan da sylerdin!" dedi. "Tabii, en nemlisi, otuz yanda iyi bir air olamamsan kendini ldreceini sylemen!"
127

"Evci, o zamanlar azma gelen her eyi sylerdim, ama inan ki, o airlik ve kendimi ldrmek hakknda sylediklerim dorudur!" mer: "Breh, breh, breh!" diyerek gld. Muhittin ona: "nanmak zorunda deilsin?" diyen bir bakla bakt. ddiasna, kantlamaya kalkmayacak kadar balym gibi kendinden emin bir tavrla "Sen gl bakalm!" dedi. Refik her eyin yolunda gitmesinden honuttu. Dolaplardan bardaklar karyor, ekerlii tepsiye koyuyor, ayn demine bakyor, hibir ey eksik olmasn istiyordu. mer: "ki de getirsene iki," dedi. "Bir ey yoktur ki bizde! Babamn ilek likrleri var. Bay ramlarda biraz ier..." "Neyse, bover!" mer, Muhiltin'e dnd; "Sen iiyor mu sun?" "Arada bir." Refik: "Bir gn bana geldiydi. Eyllde galiba deil mi? yice sarhotu!" "mek lzm canm, imek lzm," dedi mer. "Niye?" mer: "mek lzm nk iki...!" diyerek Refik'e dnd: "Ne gzel kokuyor ay!" dedi. Yeniden Muhiltin'e dnd: "nk bu iyi bir eydir!" "Bundan sonra herkes kendi ayn kendisi alr!" dedi Re fik. "Niye iyi bir eymi?" mer: "Peki, syleyeceim!" dedi. Yznde, "Artk gnah benden gitti!" diyen bir anlatm vard. "nk iki insan gnlk hayatn tesine geirir. Yzeysel eyleri amasna yardmc olur!" Heyecanla ayaa kalkt. "Sradan, baya hayatn korkunluunu insan anlayabilir!" Muhittin: "Neler varm yahu sende!" dedi. "Otursana!" "Sana bayramda sylemitim byle olduunu!" dedi Refik. "Bende ok ey var ya! Avrupa'dan ok ey rendim. Burada hmbl bir insan olamam artk. Azla yetinemem. Avrupa'da rendim... Bir hayatm olduunu, sonra leceini ren dim ! "
128

"Bunlar bilmiyor muydun?" diyerek Muhittin gld. Yemek masasna doru yryen mer birden durdu. "Bunlar rendim. Senin anlamadan alay ettiin bu eylerin ne demek olduunu rendim. Bu hayatta bireyler yapmal. Onu dol durmak. Her eyin tesine gemeli... Bireyler yapmal. Bu yaptklarn insan bakalarna duyurmak... Sradan bir hayat istemiyorum ben!" "Ama demin bana 'breh, breh, breh' yapyordun?" "Doru! Ama yanl anlama. airlik iin bunlar deer mi? Byle dndm..." "Demek demez ha!" dedi Muhittin. mer yemek masasnn zerinde duran semaverin kk musluunu at. "Demez!" dedi, "Ya da benim grme g re..." "Peki, senin ne yapacan renmek isterim!" dedi Muhittin. Elleri gene koltuun kenarnda trampet alyordu. "Sivas'a gidip para kazanacam!" Neredeyse barmt. "Para kazanacam! Bu parayla her eyi ele geireceim! Her eyi..." Kendisinden korkmumu gibi birden durdu: "Alayla bakyorsun. Beni ok ateli buluyorsun, deil mi? Ya da... Evet, evet, ok ateliyim." Elindeki ay fincann yan yolda bir sehpaya brakt. Sanki ellerini hareket ettirmeden iindekileri dkemezmi gibi, birka tuhaf el kol hareketi yapt. Bunlarn farkna vararak glmsedi: "Sinirliyim bugnlerde," dedi. "nk, stanbul'da grdm bu uyuuk, yumuak aile havasna kaplmaktan korkuyorum!" Refik'e dnd: "Sakn zerine alnma! Byle bir eye kaplrsam, yapacaklarm yapamadan ayama terliklerimi geirip sradan bir hayata balam olurum!" Bunu sylerken gznn ucuyla Refik'in ayana bakm, galiba ayakkab giy diini grnce rahatlamt. "Oysa ben ne kadar ok ey yapmak istiyorum! Zengin ve dolu yaamak istiyorum. Kim demiti bunu? Zengin yaamak, sonra gerekten zengin olmak, her eyi elde etmek!" Ezberledii bir eyi skntyla tekrarlyormu gibi m rldand: "Kadnlar, paray, herkesin hayranln kazanmak istiyorum..." ay fincann hatrlayp ald. Gelip az nce oturduu yere oturdu. "Peki airlii niye kmsyorsun?"
129

"nk airlik sessiz bir i. iirle neyi krp dker, neyi ele geirebilirsin ki? Sabrla bekleyeceksin... Hah! Eskiden yle derlerdi. Sabrn sonu selmet. Ben buna inanmamay rendim ite! Sana sabrl olmay retenlere inanma! Ben yalnzca kendime inanyorum!" Muhittin: "Bunlar yeni dnceler deil ki..." dedi. "Evet, sen bunlar kitaplarda okumu olabilirsin! Ben senin kadar belki okumadm, ama bunlar biliyorum. Bunlar ben de senin gibi bir yerde okusaydm 'dnceler' der geerdim. Ama benim iin byle deil. Benim iin bunlar yaanan eyler! Benim iin her ey bunlar." Muhittin birden: "Evet, seni anladm sanyorum!" dedi. "Ama bunlar ben doru bulmuyorum! Bu kadar hrsl olmak seni nereye gtrecek?" "Dnmedim. Ama sylediim eylere ynelmek istiyorum." mer birden Refik'e dnd: "Niye iki yerine bu ay iiyoruz, anlayamyorum?" "Evet, sinirlisin sen; benden sinirli olmusun," dedi Muhittin. "Ama bu hrs sonunda seni yakar, ykar, ktrm eder!" Refik: "Sana likr getireyim mi?" dedi. "Yok, yok, getirme. Yklr mym? yle mi diyorsun?" mer ayaa kalkm, sakin sakin odann iinde yryordu. Muhittin: "Evet!" dedi. Ama mer'in eya arasnda gezinen gvdesini grnce: "Bilmiyorum," dedi. Gvde sanki, "Bakn ben ne kadar yakkl ve akllym !" diyordu. "Byle biri hi yklr m?" Bir sessizlik oldu. Muhittin kalkp yeni ay doldurdu. mer, Refik'e son yllarda alan kitaplar sordu. Refik bireyler anlatmaya koyuldu. Sze Muhittin de kart. Cahit Stk diye bir airden szetti. Galatasaray'dan ve Beikta meyhanelerinden tanyordu onu. irkin bir yz olduunu, utanga olduunu, Peyami Safa'nn vgsyle parladn syledi. Beyolu mey hanelerinden fazla holanmad iin, teki gen airleri tan madn da syledi. Beyolu'ndan, son drt ylda bu caddenin ne kadar deitiinden konumaya baladlar, ama herkesin bu konularla deil, az nce konuulan eylerle ilgilendii hare ketlerden, hibir eyi gizleyemeyen szlerden anlalyordu. 130

Beyolu, dkknlar ve deien stanbul zerine sohbet uzun srd, ama hibir iz brakmad. Yeniden bir sessizlik balaynca, Muhittin fledii sigara dumanna bakarak: "Demek, yle dnyorsun ha..." dedi. "Evet, bence yaplmas gereken ey budur!" dedi mer. "S radan eylere, sradan bir hayata her zaman kar koymal. Ama u yetmez. Grlt patrt etmeli. Her eyi ele geirmeli... Ayn eyleri sylyorum!" rtlemeyecek dnceler ileri srd iin zr diler gibi yapt. "Gnlk hayatn ekiciliinden, kk mutluluklardan insan kanmal!" Gvdesiyle sanki gene meydan okumak, sylediklerini desteklemek istiyormu gibi ayaa kalkp semaverden ay doldurdu. Muhittin: "Evet, evet, bunlar byk laflar!.." dedi. mer elindeki fincan tepsiye brakt: "Sana bir ey syleyeyim mi? Ama korkmayacaksn. Ben... ben uyuz bir Trk olmak is temiyorum!" Muhittin: "Yaa!" dedi. Sanki bir tabanca patlamt. Muhittin bir Refik'e, bir mer'e bakyordu. "Neler sylediinin farknda msn yahu?" dedi. Sznden mer'in kendi de korkmutu galiba. Semaverin musluuyla, bir trl dolduramad ay fincanyla oynuyordu. Dnp Muhittin'e bakt. Baklar, "akayd canm bu dediim!" diyordu. Yeniden fincanna dnd. "Bunun gibi bir eyi bana Sait Nedim Bey'in kars Atiye Hanm syledi!" dedi. "Dn yolculuunda beraberdik. Sana anlatm mydm, Refik?" Muhittin: "Sen szlerini akla! Ne demek istediini syle..." diye bard. mer: "Muhittin, Muhittinciim, biz dost deil miyiz seninle?" dedi. "Ka yllk arkadamsn benim!" "Evet, ama, bu kadarn beklemiyordum!" mer ay fincann sehpaya brakt. Muhittin'in yanma oturdu. Elini gene efkatli, hogrl bir aabey gibi Muhittin'in omuzuna koydu: "Ben bir ey demiyorum ki, Muhittin! u hayat nasl iyi doldurabilirim, onu aratryorum." Sonra birden elini onun omuzundan ekerek Refik'e dnd: "Ah, hogr Trkiye'de yok!" dedi. "Hogr ok nemlidir! Sen ne diyorsun?"
131

Refik bir ey sylemesi gerektiini hissederek: "u gnlk hayat dediin ey niye yzeysel ve basit olsun?" dedi. "Kk mutluluklar diye kmsediin eylerden niye insan kendini saknsn? Gnlk hayatn da kendine gre gsterisiz bir eyi... bir iiri var." Utanyordu sylediklerinden. "Sen Perihan' dnyorsun deil mi, Perihan'?" diyerek mer heyecanland. "Haklsn Perihan ok..." Refik kzard: "Hayr, onu dnerek sylememitim." "Seni anlyorum. Perihan gibi bir kadn kolay bulunmaz!" diyerek mer onun szn kesti. "Hayr, ondan szetmiyorum. Ben alakgnll olunabileceini sylyorum!" Birden Muhittin bir kahkaha att: "Alakgnlllk? Peki ya bu salon? Ya bu eya?" Eliyle btn salonu, piyano odasn, sedef takmlar, eyay gsteriyordu. Bir kahkaha daha atarak: "nsan bunlann arasnda nasl yle olur? nsan bunlarn arasnda, kzma ama ve o senin gzel karnla nasl alakgnll olabilir ki?.. Kah, kah. Kzmyorsun, deil mi? Eer alakgnlllkse senin istediin onu benim yaadm evrede gerekletirebilirsin. Ben yapabilirim onu." Gvde gsterisi srasnn kendisine geldiini dnyormu gibi ayaa kalkt. "Ama ben alakgnlllkten holanmyorum. Ben ne kadar zeki olduumu gstermek isti yorum. Bu konuda mer ile anlayoruz! Ama, bu konuda!" "Peki, sen benim gibi bir Rastignac olmak niye istemiyor sun?" "Ne, ne, ne dedin? Rastignac! Haaa Balzac m okuyorsun? O herife mi zeniyorsun?" "Hayr, bu benim buluum deil!" dedi mer. zr diler gibi bir hali vard. "Bu da Sait Bey'in kars Atiye Hanm'n sz..." Muhittin sinirlenerek: "Ne aile be!" dedi. "Sana ok ey retmiler!" mer heyecanlanarak ayaa kalkt: "Arkadalar, beni anlyor musunuz? Ben bu hayat dolu, zengin yaamak, her eyi ele geirmek gerektiini sylyorum. Beni anlyor musunuz? On yllk arkadanzm ben sizin! Bana yle bakmayn. Biliyorum, bu halimde biraz belki sapklk var. Evet, ama, ne istediimi biliyorum. Bir hayatmz var. Onu nasl yaayacamz d132

nehm. Kimse dnmyor bunu!" Muhittin'e bakt: "Sen her eyi airliinle aklamak istiyorsun. Yeterli mi bu? Sabr ve iir... Bu kadar m her ey? Zekn gstereceksin... Bekleyeceksin. Neden peki?" Refik'e dnd: "Sen de bu rahat ev ve gnlk hayata kaplmak zeresin. Bir ey demiyorum. Bunu deitir de de miyorum. Ama beni anlyor musunuz? nk bazan bakla rnzdan korkuyorum." "Korkma, korkma canm bizden!" dedi Muhittin. "Ka yllk arkadaz biz!" dedi mer. Muhittin'e doru y rd. Karsnda ayakta durdu: "Gel, peyim seni!" dedi. Muhittin: "Sarho gibisin yahu!" dedi, ama ayaa kalkt. Duygulanm gibiydi. Birbirlerine sarldlar, glerek pt ler. Refik de duygulandn dnd. inden onlara, akaya katlmak geldi, ama yerinden kalkmad. Az nce syledii szleri, Perihan', arkadalarnn Perihan' nasl grdklerini dnyor, utanyordu. mer: "Okul yllarnda y n p t g m i 7 gihil" Hiyp harrh Refik de ayaa kalkmt: "Hatrlyor musunuz yahu, bir gn mukavemet dersinde..." Arkadalarnn kapya doru baktklarn grerek dnd: "Aa babam!" diye mrldand. Cevdet Bey de onlar grnce ard. stnde mavi beyaz izgili bir pijama ve uzun bir hrka vard. Kapnn nndeydi. Galiba nce saklanmak istemi, sonra bunu yapamayacan anlamt. Gecenin bu saatinde, elence bulduu iin sevinliydi. Ar ve ezberlenmi admlarla kendi koltuuna doru yryordu. "Hayrl akamlar, delikanllar, uyuyamadm, hayrl akam lar." "Efendim, yoksa ok mu grlt yapyorduk?" dedi mer. "Yok, yok. Yallktan! Midem de bir tuhaf. Akam ok yedim galiba." Utanarak ekledi: "Gzel deil mi pijamalarm?" "Yaa, ok gzel!" dedi Muhittin. Alayc bir anlatm vard yznde. "Ne konuuyordunuz siz?" dedi Cevdet Bey. Gvdesini sevgili koltuuna dikkatle yerletiriyordu. "Ne konuuyordunuz, syleyin bakalm!" mer: "Hayatta ne yapmal, diyorduk!" dedi.
133

"Bak hele! Ne yapmalym?" "Daha karara tam varamamtk," dedi mer. "Bundan kolay ne var? Hayatta almal, sevmeli, yemeli, imeli, glmek!.." "Ama ama ne olmal? Biz bunu tartyorduk?" Cevdet Bey elini kulana gtrd: "Ama m diyorsunuz?" Refik: "Yani asl hedef ne olacak, bunu sylyorlar baba!" dedi. Cevdet Bey hnzr bir tavrla: "Onlar sylyorlar. Ama sen? Sen bu ilere ok fazla karma. Sen evlendin. Artk senin asl amacn bellidir. Evin ve iin... Peki, baka ne diyordunuz, ba kalm?" mer birden hatrlad: "Ben bir de Sait Nedim Bey'den szedyordum. Babas Nedim Paa'y tanyormusunuz. Hatta dnnz, galiba Nedim Paa'nn konanda..." "Evet, evet!" dedi Cevdet Bey. "Onun konanda olmutu." Galiba biraz can sklmt. "Refik bana aadan bir zahmet meyve getirsene!" dedi. "Bir portakal soy da getiriver!" "Sait Nedim Bey'i trende grmtm." "Sen onu brak. Bir i buldun mu, bana onu syle bakalm!" dedi Cevdet Bey. "Bir i bul abuk. Bir de kz. Maallah yak klsn, iyi de okumusun. Evet, iyi bir i, iyi bir kz. Sorunuza ite cevabm. Hayatta nemli olanlar bunlardr." Refik merdivenlerden mutfaa indi.

YOLA IKMADAN NCE


mer le uykusundan kalkt, saatine bakt. "Ne kadar uyu muum!" diye dnd. "Nazl'ya ge kalyorum!" Merdivenleri indi. Pencereden konan arka bahesini, yeillikleri neelendiren bahar n grd. Uzaktan deniz gzkyordu. Bakrky'n nnden bir mavna geiyordu. "Kemah'a gideceim!" SivasErzurum hattnda almaya karar vermi, bir irketle anlam, Kemah ile Erzincan arasndaki bir tnelde almak iin bir
134

anlama imzalamt. Bu anlamaya gre kendisi de ie sermaye katacakt. Bu sermaye iin imdilik yeterli paras vard, ama sonra skacan dnyor, Cemile Teyze'nin kirasn ald evi, sonra ayn yerdeki baka bir arsay, Kapalar'daki bir dkkn satmak istiyordu. Bunun iin Cemile Teyze'ye gitmesi gerekiyordu. Enitesi salonun bir ucunda komuyla bezik oynuyordu. mer'i grnce: "Uyandn m?" dedi. Sonra komuya dnd: "Vidonuzu gryorum, efendim!" Teyze yn ryor, arada bir pencereden dar bakyordu. O da: "Uyandn m?" dedi. "Ben gidiyorum, ge kaldm!" dedi mer. "Uyumamak," diye dnd, esnedi. "Bir havaya kaplmamal, buna ok dikkat etmeli!" "Cemile Hanm'a m?" dedi teyze. "Evet, onunla u ev ve arsalar hakknda konumak istiyo rum!" "Eniten de grrd o ileri!" dedi teyze. "Neyse, selm syle. Cemile'nin yeeni nasl? Neydi onun ad?" "Nazl! Hadi, teyzeciim, ge kalyorum. Akama gelirim!" Teyze frsat kt iin sevinerek onu yanandan, eskiden rahmetli annesinin de pt yerden pt. mer akan zaman farketti. Hzl hzl yryerek baheyi geti. Bir faytona bindi. Sonra istasyonun nnden bir taksi evirdi. Yolda stanbul'dan uzaklamak zorunda kald iin hznlendi, ama tasarlarn kendi kendine tekrarlaynca rahatlad. Yalnz tatillerde deil, her gn komusuyla bezik oynayan enitesini, durmadan yn ren teyzesini dnerek, "Onlar gibi olmamal!" diye mrldand. "Refik gibi de olmamal. Muhittin gibi sabrl da olamayacama gre..." Araba kpry geerken Nazl'y dnd. Onu bir ay nce grd zaman konutuklar eyleri hatrlad. "Niye arada bir yle kzaryordu?" diye dnd. "Bir milletvekilinin kz. Bir milletvekili fatih olma yolunda insana neler salayabilir?" Kendini Nazl'nn kocas ve o milletvekilinin damad olarak dnd. Ankara'da yeni yeni ihaleler alyor, ok para kazanyor, ona ve karsna hayran oluyorlar, arkasndan da 'u mer Bey hibir eyle yetinmez' diyorlard. Birden dncelerinden uta narak: "Ne ayp ey! Ne sama ey!" diye mrldand ve gld.
135

Sonra Cemile Teyze'ye dkknlar ve arsalar iin syleyeceklerini tasarlamaya balad. Kapy Cemile Teyze at. mer'i gene neeyle karlad, daha nce gelmedii iin kt, teyzesini ve enitesini, hava gnlk gnelik olmasna ramen yolda yp mediini, kahvesini nasl istediini sordu. mer'in cevaplarn dikkatle dinledi, hizmetinin izinli olduunu syledi, kahve piirmek iin mutfaa gitmeden nce de biraz hizmetiden yaknd. mer, kadnn arkasndan bakarken, "Ee, Nazl yok mu?" diye sylendi. Kahvelerini ierlerken havadan sudan konutular. mer, Cemile Hanm'n sormas zerine teyzesinin ve enitesinin saln, gnlk hayatlarn anlatt. Cemile Hanm da kendi salndan yaknd. Tombul kollarn gstererek romatizma larndan ektiklerini anlatt. Sonra mer'in bekledii gibi bir sessizlik balad. Teyze uzun uzun i ekti. Bunun zerine mer abuk abuk anlatt: Kemah'a gidiyordu, bir yla kalmadan yklce bir paraya ihtiyac olacakt. Cemile Teyze'sinden dkknlara, ortak olduklar eve, arsalara alc bulmasna yardmc olmasn rica ediyordu. "Aman, her ey yle satlr m?" dedi kadn. "imdi satlmayacak, teyzecigim. Sonra satlmas gereke cek!" "Satmak iyi bir ey deildir. Rahmetli babam, bir kere mlk satmaya baladn m sonu gelmez, derdi." "Ben bunlar yemek iin satmayacam ki!" dedi mer. "Sermaye etmek iin satacam." "tyi deildir, iyi deildir!" diye mrldand kadn. Ama sonra elinden gelen yardm da yapacan syledi. mer, "Ben buraya niye geldim?" diye dnd. "Bu kadn bana hibir zaman yardm edemez. Ben buraya... Yoo, niye ol masn? Erenky' iyi tanr..." "Olum, Kemah nerede?" "Erzincan'da." "Souk olur oralar." "nmz yaz!" "Gene de sen kaln bireyler almay ihmal etme!" dedi Cemile Hanm. Sonra Erzurumlu bir uzak akrabasn anlatmaya balad.
1.36

ay elden ele dolatrdklar bir kocaman eker parasn yalaya yalaya itiklerini syledi. Sonra ay demlemek iin mutfaa kotu. mer odaya giren kl rengindeki kediyi grd, ayaa kalkt. "stanbul'dan gidiyorum!" diye dnd, ama iinde arabadayken uyanan hzn uyanmad. Uyku mahmurluundan kurtulmu, hrsn bulmu, bir fatih olmas gerektiini kesinlikle anlamt. "Bu hayatta ok ey yaplabilir!" diye mrldand. Kedi onu gznn ucuyla szerek yaklat, bir koltuun zerine bir hamlede srad, yast koklad, kvrlp yatt. "stanbul'un da ama, tadn karamadan gidiyorum!" Odann iinde aa yukar yryordu. Bireyleri krp dkmek iin sabrszlanarak: "Hangi tat?" diye sylendi. "Londra'dayken stanbul'u hi de iyi d nmezdim!" Pencereden dar, Boaz'a bakyordu. "Evet, s tanbul'u sevgiyle dnmezdim, ama imdi gryorum ki, burada dostluklar var, baz insanlar, yaknlar, tandk bir koku, gvdemi saran lk bir hava var!" Bu doruydu. Pencereden teki duvara doru yryordu. Bir ktphane ve stste ylm kitaplar grd. "Szgelimi u kz var! Ne okuyor acaba?" Kediyi grd. "Ama burada kalrsam uyuabilirim de. Para lzm bana!" Bu da doruydu. Geri dnp pencereye doru yrd. "Para ka zanmak iin istanbul'dan kayorum, ama stanbul'u fethede ceim." skdar'n stnde iki bulut kmesi vard. "Belki de bu fatihlik denen eyi abartyorum, zeniyorum. Sakn, Avrupa'da rendim dediim eyler sama eyler olmasn?" Gene geri dnm duvara doru yryordu. "Ama yok! Tutkularm var benim. Bakalarna benzemiyorum. Cesaretim var! Nerede kald u kadn?" Ayak sesleri duyarak geri dnd. "ay getiriyor!" Kapya dnd, dalgn dalgn bakt: "Aaa, Nazl bu!" "Kusura bakma, kamadm, komu ocuuna ngilizce retiyordum," dedi Nazl. mer yznn alklatm farkederek glmsedi: "Tabii, tabii. Demek ngilizce retiyorsun?" Nazl: "Odann iinde aa yukar yryordun galiba!" de di. mer kzn boynunun uzunluuna aarak: "stanbul'dan ayrlyorum gn sonra!" dedi.
137

"Yaa! Nereye gidiyorsun?" "Kemah'a!" Nazl, kedinin yatt koltua oturmu, kediyi kucana almt. "Douya gidiyorsun demek?" mer birden: "Sana Montesquieu gibi doudan mektuplar yazaym m?" dedi. aknlat. "Yok, yok o ran'dan mektuplardr deil mi? Hayr, o da deil. Bir ranlnn mektuplar... Sen okumu muydun?" "Okumutum!" dedi Nazl. Yznden bir ey anlalmyor du. "ok okuyorsun galiba!" dedi mer. Sonra bir ey hatrlam gibi oldu: "Ben yaamak gerektiine inanyorum!" diyerek ayaa kalkt. ok aptal buluyordu kendini. "Evet, ama sen bir erkeksin!" dedi Nazl. Bu srada teyze ieri girdi. ki gencin konumasnda hemen hayran olunacak bireyler bulmutu galiba. Bir glge gibi, varln duyurmamaya alarak, sessizce bir keye oturdu, ama mer onu farketmiti. Szlerinin onun tarafndan dikkatle dinlendiini anlyordu. "Doru! Senin iinin ne kadar zor olduunu biliyorum. Burada kadnlara dnya gerekten cehennem. Sizleri evlerin iine mahkm ediyorlar!" Bunlar Cemile Hanm'a bakmadan sy lemiti. "O kadar da deil. Sonra insan bu snrlar zorlayabilir!" dedi Nazl. mer, "Aman, ne kadar akll!" diye dnd. "Bir kiilii var... u sz: 'Snrlar zorlayabilir...' Herkesin syleyemeyecei bir ey bu. stelik sevimli de." Kendini baya buldu. "Sonra bizde inklplar yaplyor!.." dedi Nazl. "Baz ba kmlardan ok ileriyiz!" "Evet!" dedi mer. "Sen ama, galiba inklplar kmsyorsun!" "Yok, yok! Sakn ey sanma. Ben kendi hrslarm..." "Aaa, ne biim eyler sylyorsun misafire!" diyerek Cemile Hanm Nazly paylad. mer birden: "Ben kendimi bir fatih olarak gryorum!" dedi.
238

Gene Cemile Hamm cevap verdi: "Ama o stanbul'u aldnda daha genmi. Ne yakkldr deil mi? Sen de yakklsn maallah!" Eliyle"tahtaya vurdu. mer konumann daha da bayalamasndan korktu. "Evet, akll ve sevimli!" diye dnd. Daha ok konumak istemiyor, ayn iip hemen kamak geliyordu iinden. Cemile Hanm: "imdi kocaman genler oldunuz, ciddi ciddi konuuyorsunuz, ama ben sizin bu kadarlnz da biliyorum!" dedi, gld. Nazl'nn ocukluuyla ilgili bir ansn anlatt. Sonra bir yenisine balamt ki Nazl fkelendi: "Aman, halacm, siz de herkese bunlar anlatrsnz." "mer herkes deil ki. Peki, peki, ben ay getireyim size!" Kadn ktktan sonra mer: "ok zerine varyor galiba!" dedi. "Evet!" dedi Nazl. Eliyle sinirli bir hareket yapt. "Bu kadar da olmaz artk!" Hareketin etkisiyle kucakta uyuklayan kedi ban kaldrmt. "te, gryorsun ya, inklp bir milletvekili evine bile gire memi!" dedi mer. "Hayr! Babam Ankara'da oturur!" dedi Nazl. Sonra bir sessizlik balad. Az sonra Cemile Hanm n n neeli, elinde ay tepsisi, ieri girdi. Reelli ekmekler yaptn syledi, kendi genliinden neeyle szetti, sonra ekmeklerden yemedii iin Nazl'ya kt ve mer'e dnd: "Hibir ey yemiyor bu. Ne olacak bilmiyorum. ok sska deil mi?" "Yok, canm!" dedi mer. "Nasl olmalysa yle!" Gene yanl bir ey sylediini dnd. "Sen de ye bunlardan! Sana da yaptm!" dedi Cemile Teyze. mer bir ey yapm olmak iin ekmeklerden bir tane ald, kesinden srd. Patavatsz bir yabanc, neredeyse bir budala gibi hissediyordu burada. "Bu evde elimi kolumu balayan bireyler var! diye dnd. "Zaten btn stanbul'da yle bir hava var! Sanki ne diye burada oturuyorum ki. Kalkaym!" Ama kalkmad. Hi de alk olmad bu beceriksizliini daha ok ortaya dkmek istiyormu gibi oturdu. Bir ey bekliyordu sanki,
139

ama bunun ne olduunu bilmiyor, renmek iin de oturuyordu. Bir ara, " gnm kald stanbul'da. Hl bu evde pinekliyorum!" diye dnd. "Oysa Beyolu'na kabilir, elenebilir, biraz olsun neelenebilirim." Ama Beyolu elencelerinde bulamayaca bir eyi burada bulduunu hissederek oturdu. Konudan konuya atlayarak konuan Cemile Hanm' dinledi. Sonra birden, "Bir fatih olacaktm ben!" diye mrldand ve ayaa kalkt. "Artk ben gideyim!" "Gidiyorsun. Gidiyorsun ha!" dedi Cemile Hanm. Taa Kemah'a. Ne zaman dneceksin?" "Kimbilir ne zaman?" dedi mer ve gene kimsesiz, bekr bir erkek havasna brndn, anlay beklediini farkederek utand. Bu evde utanp duruyordu. "Teyzene, enitene selm syle." Kapnn nne gelmilerdi bile. mer, Nazl'ya bakyor, yzn okumaya alyor, ama istediini bulamyor, ya da bulamadn sanyordu. Son anda bir akay akl etti: "Sana ran'dan mektuplar yazaym m?" dedi. "Yaz, yaz!" dedi Nazl. Yznde aranan ey bir an belirir gibi oldu. "ran'a da m gidiyorsun?" dedi Cemile Hanm. "Yok, aka ediyorum!" dedi mer. "Zaten kitabn ad da o deildi." Ak havaya km gibi rahatlamt. Teyze onu avutmak isteyen bir sesle: "Taa nerelere gidiyorsun?" dedi. "Yolun ak olsun! Allah yardmcn olsun!" "Yazarm size, haber veririm!" dedi mer. Merdivenleri iniyor, kendini salkl ve akll buluyordu.

BEYOLU'NDA KADINLAR
Nign Hanm merdivenleri karken terledi. Yreinin atlarn, burnunun arkasndaki zonklamay farkederek sylendi: "Ekim deil, sanki yaz!" Oysa yaz biteli, Heybeliada'daki yeni evden Nianta'na tanal bir ay olmutu. imdi, ekimin banda,
140

darda, Beyolu'nda kzgn bir gkyz vard. Nign Hanm Perihan'a bakarak: "Burasyd deil mi?" dedi. Perihan ban sallad, zile dokundu. Aye'nin yeni piyano hocasnn evi burasyd. Btn k haftada iki kere buraya ge leceklerdi. Btn k, haftada iki kere, Tnel'den az nceki bu hana gelip, Hrr kat m e r d i v e n k p k f i f VP l o 7 k n k a n sahanlkta dikilip, kapnn almasn beklemek Nign Hanm'a hi de skc gelmiyordu, ama gene de kz annesinin yaptklarnn deerini bilsin istiyordu. Kapy, geen gelilerinde de grdkleri gndeliki kadn at. Duvarlarnda, temiz sakall, kibar msylerin resimleri asl bir odaya geip oturdular. eriden piyano sesi geliyordu. Nign Hanm saatine bakt.- Drde be vard. Perihan karsnda oturmu, bir dergiyi kartryordu. Sonra sklp pencereden darya bakmaya balad. Nign Hanm bir doktor muayene hanesinde bekliyormu gibi bir duyguya kapld. erden gelen mziin hi de az sonra bitecekmi gibi bir havas yoktu. "u kza piyanoyu retmek iin ne kadar zahmete giriyoruz!" diye dnd. Bu zamanda artk kimsenin, hele genlerin hibir eyin deerini bilmediklerini aklndan geirdi. 1936 Ekim'inde, krksekiz yandayd. Gcrdayan sandalyede oturuyor, gelinini szyordu. "ocuk daha bu kz!" Perihan alnn cama dayam dar bakyordu. "Ben onun yandayken..." diye dnd Nign Hanm ve hesaplad. "Perihan yirmiiki yanda. Yani, yeni takvimle 1910'da, ben onun yandayken ikinci ocuumu dourmutum!" Gururlanarak gzlerini kr ptrd. Bazan kendini ok ileke buluyor, bazan da hakknn yendiini dnyordu. imdi de nc ocuu iin, u huysuz kz iin ile ekiyor, skntyla bekliyordu. Kendini avutmak iin, "Aye'yi aldktan sonra Lebon'a gideceiz!" diye dnd. Leyl Hanm'la orada drd eyrek gee bulumak zere szlemilerdi. Piyano sustu. Bir keman bir an gcrdad galiba; ksa bir sessizlik oldu. Sonra Macar hocann bozuk Trkesi ve ayak sesleri duyuldu. Alan kapdan nce elinde bir keman kutusu tayan, yakkl ve solgun yzl bir delikanl kt. Nign Hanm bunun kim olduunu dnrken Aye'yi grd. Arkasnda da
141

Msy Balatzs dnceli bir tavrla glmsyordu. Duvarlardaki resimlerde grlen bakml sakal onda da vard. Nign Hanm'la Perihan' grnce canland. Ellerini skarak bireyler mrldand. Ksa boylu, tombul bir adamd. nsana bir piyano hocasn hatrlatmyordu, ama ince szler sylemesini de biliyordu. Kapdan karlarken, Nign Hanm: "Kibar adam!" diye dnd. "Ne de olsa bir Avrupal!" Merdivenleri iniyordu. inden tuhaf dnceler geti. "Ama yazk!" Bir piyano hocasyd. Gene Beyolu'na ktlar. Ama bu sefer yukarda kzgn bir gk deil, sabrsz, aceleci bulutlar vard. Scak ve l bir rzgr, sanki bir frnn azndan kyormu gibi yzleri yakyordu. Nign Hanm: "Frtna geliyor!" diye dnd. Aye Taksim tarafna dnnce seslendi: "Oraya deil. eker alacaz." "Eve gitmiyor muyuz?" Nign Hanm fkelenir gibi oldu. ocuklua kar hog rlyd, ama markla kar hayr! Sert bir sesle: "nce Lebon'a gideceiz," dedi. "Leyl Teyzen'e sz verdik. Sonra eve..." Aye surat ast. Perihan ona bireyler anlatmaya koyuldu. Nign Hanm gene ayn duyguya kaplr gibi oldu: ocuklar hibir eyin deerini bilmiyorlard. Vitrinlere bakmaya balad. Vitrinlerde de fazla bir ey yoktu. Adadan dndkten sonra yatak odas iin perdelik kuma aram, iyi bir ey bulamamt. Bugn de Perihan ile o kadar dkkna girip ktktan sonra ancak u mavi iekli Amerikan bezini bulabilmilerdi. Hibir ey yoktu dkknlarda. Zaten Trkiye'de hibir zaman hibir ey yoktu. te mesela u nl Hristodiadis'in maazas. Bu vitrinlerde bir bakta gz alan ne var? Orasndan burasndan iplerle ekiti rilerek gerilmi kt basmalar, rengi ksa zamanda solacak yerli mallar, donuk suratl bir mankene giydirilmi hazr elbiseler. Hibir ey yoktu. Nign Hanm fkelendiini hissediyordu. Vitrinden uzaklat. evresine baknd. Aye ile Perihan' gremiyordu. "Yok ol dular!" diye dnd. Olduu yerde durdu. Tnel'e doru giden kaldrmda arad eyi bulamad. Gidip gelen lekeler baka
142

insanlard; kar kaldrma da bakt: Oras da yle. Sonra durduu kaldrmda, taa tede bir yerde Aye'nin rgl salarn grd. Perihan ona yaslanmt. Aralarnda konuuyorlard, Nign Hanm' unutmulard. Nign Hanm hakszla uram gibi oldu. Byle bir duyguya kaplmamas gerektiini dnyor, ama onlara bakarak yrdke iinde bundan baka bir duygu uyanmyordu. Sonra yokluunu farkettiler: Durup arkalarna baktlar, birka saniye arandlar, Nign Hanm' grdler ve beklemeye baladlar. Nign Hanm yanlarna gelince sordu: "Neler konuuyordunuz bakalm?" Sesine sulayc, sert bireyler katmt. Perihan: "Hi!" dedi. Nign Hanm kalarn atarak bakt. Aye'nin sulu, sinirli bir hali vard. Nign Hanm steledi. "yle dalp gittiniz! Ne konuuyordunuz?" Aye kararl bir tavr taknd: "Beni niye almaya geliyorsunuz? Ben tek bama da eve dnebilirim. Okuldan buraya nasl olsa tek bama geliyorum!" Demek buydu! Demek annesinin gelip kendisini almasndan holanmyordu! Nign Hanm fkenin her yerine yayldn hissetti: Dudaklarnn ucunun titrer gibi olduunu farketti. Demek, buydu! Kaldrmdan insanlar geiyordu. Barp a rmak, u anlaysz, saygsz kza unutamayaca bireyler yapmak geliyordu iinden. Yukarda bulutlu, sar bir gk vard, gvercinler bir pencerenin nnde uuup duruyordu. Pastanenin nndeydiler. Bir rzgr koptu. Nign Hanm sert hareketlerle ieri girdi. Kzyla gelini arkasndan geldiler. Kk bir masaya oturdular. Daha Leyl gelmemiti. Garson kzdan ay ve pasta istediler. Sonra uzun bir sessizlik oldu. Nign Hanm pastanenin zevkini karamayacan anlad. "Demek, gelip onu almamzdan holanmyor!" diye dnyordu. "Neden istemiyorsun gelip seni almam?" Aye susuyor, sulu sulu nne bakyordu. Suunun da farkndayd demek. "Neden istemiyorsun? Neden?" Bu kzn cevap verebilmesi iin sorunun be alt kere sorulmas, kafasna kaklmas gere kiyordu.
J4.3

"Neden istemiyorsun, neden, sylesene? Annenle sokakta yrmekten utanyor musun? Sylesene neden?" Aye mzmz bir sesle mrldand: "Utanmyorum!" "yleyse neden? Neden gelip seni almayacakmm? O piyano hocasn bulmak iin az m uratm? Her ey senin iin yaplyor. Sylesene bakalm neden istemiyorsun? Sylesene, neden?" Aye alamaya balad. Nign Hanm, "Ah, bir bu eksikti!" diye dnd. "stelik herkesin ortasnda!" evresine bakt. Camn nndeki masalarn birinde k giyimli bir bey gazete okuyordu. Soldaki bir masada iki kadn glerek ay iiyordu. Nign Hanm tedirgin olarak onlar inceledi: Farketmemilerdi. "ok mu azarladm?" diye dnd. Sonra bkknlk geti iinden. "Evlendirmek bu kz," diye sylendi. "En ksa zamanda mutlaka evlendirmek. Ev lenmezse sinirli, mzmz bir sulugz olup kacak. u haline bak! Szmona onalt yanda... Evlendirmeli!" Aye'nin ba gsne yaklam, omuzlarnn arasna gir miti. "Hadi sil gznn yan. Bak, ay geliyor!" ayla birlikte pastalar da geldi. Ama tatszlk masaya sinmiti. Gzel fincanlara bakarak insan oyalanamazd. Hibir ey ko numadan pastalann yemeye baladlar. Nign Hanm "Leyl'y beklemeden attrmaya baladk!" diye dnd, ama buna pek aldr etmedi. Aye'yi dnyordu. "Peki, kiminle evlendirmeli bu kz?" Cevdet Bey'e bu konuyu amaya karar verdi. Sonra cayd. Cevdet Bey'in tek zayfl bu mark kzd: Evlilik sz alnca mutlaka yzn buruturacak, hznlenecek, daha vaktin gelmediini syleyecekti. Aye mendilini karmadan, plak elleriyle gzlerini ovuturuyordu. Perihan zgn gz kyordu. "Kime verebiliriz bu kz? Kime verebiliriz?" Arka dalarnn, tandklarn yetikin ocuklar, iyi okumu delikanllar geliyordu aklna... "Refik'in arkada mer nasl? Ya da Rezan'n byk olu..." nndeki ikolatal pastay kk kk kesiyor, ayn yudumluyor, ark syler gibi mrldanyordu: "Kime verebiliriz? Kime? Nusret Bey'lerin kne... Sabiha'nn olu Paris'te ne okuyordu?" fkesini unutuyordu galiba, pastadan da aklndan geenlerden de keyif alyordu. Sklm pklm
144

oturan Aye'ye bakarken damat adaylarn tek tek tartyor, hafif ho bir oyun oynuyordu. Pastanenin kaps ald. Leyl Hanm hzl, salkl hareketlerle ieri girdi. Nign Hanm, "Aa, tabii Leyl'nnkine!" diye dnd. "Remzi'ye..." Taa kurban bayramnda grd ocuu hatr lamaya alt. Sonra Leyl glmseyerek yaklat. Nign Hanm, "peceiz!" diye dnd. Ban ileri doru uzatt. Leyl'nn yanaklar scakt, yumuak bir kokusu vard. Perihan' ve Aye'yi perken onu seyretti. Tamam, Remziydi en uygunu, Leyl masaya yerleti. Her zamanki gibi neeli, cokuluydu. ayn ve pastasn syleyip hemen anlatmaya balad. Leyl Hanimin anlatacak ok eyi vard. Yazlktan, Suadiye'den ili'ye yeni tanmlard. Yazn da gremedikleri iin ok ey birikmiti. nce yaz sonuna doru yaplan iki dn anlatt. Nign Hanm bu dnlere gidemedii iin hayflanyordu. Hikyeleri dinleyince fazla bir ey karmadn anlayarak sevindi. Sonra eyll banda gelen ngiliz kral hatrland: Leyl Moda'da Gazi'yle birlikte yelken yarlarn seyreden kraln ak renk bir spor elbise giydiini syledi. Kraln yannda gezdirdii bir baka kadn vard; kars deildi, bu konuda dedikodu ya plyordu. Dedikodular anlatt. Nign Hanm da grmt kral, onun da anlatacak bireyleri vard: lk gn Gazi'yle birlikte Dolmabahe'den Beyolu'na karlarken Nianta'ndan, evin nnden gemilerdi. Kraln zerinde koyu gri, beyaz izgili bir kostmle ak gri bir gmlek ve siyah kravat vard. Baheye kp beklemiler, geerlerken de alklamlard. Leyl Hanm kraln gazetelerdeki fotoraflarnda grndnden daha ya kkl olduunu, ama Gazi'nin ondan da yakkl olduunu syledi. Sonra birer ay daha imeye karar verdiler. Leyl Beyolu'nda yapt alveriten szetti: O da iyi bir ey bulamamt. Nign Hanm gsterili bir hareketle i ekti: Bir sre, Trkiye'de hibir ey olmadndan szettiler. Sortra Leyl, kn sonunda Avrupa'ya gitmek istediklerini syledi. Nign Hanm hznlendi: Cevdet Bey yllardr Avrupa'dan mal getirip satmasna ramen, seyahate kmaktan holanmazd. Yllar nceki o Berlin gezi sinden baka hibir yere gitmemilerdi. Garson kz yeni aylar getirdi. Nign Hanm gzucuyla Aye'ye bakt: Pastasn ye-

memiti, nndeki fincan doluydu. Kendisini tutamad: "ayn souyacak!" dedi. "Hadi, isene!" Sonra: "Leyl'nn szn kestim!" diye dnd. Leyl da dnm Aye'ye glmsyordu. Nign Hanm, "Evlendirmeli bu kz!" diye dnd. Aye'yi cezalandrmak istediini farketti. Mutsuz bir tavr taknarak gzleriyle Aye'yi iaret etti: "Az nce bana ne syledi, biliyor musun? Piyano dersinden sonra gelip bizim onu almamz istemiyormu!" Leyl: "Ah, sylememitir, sylememitir!" diyerek gld. Nign Hanm'm can sklr gibi oldu. Kimse kimseyi ciddiye almyordu. Kelimelerin hibir deeri yoktu. Bireyler yapmak istediini farketti: "Syledi, syledi," dedi. "Perihan da tank." Daha szler azndan karken ok saf buldu kendini. "Kzm bile istediim gibi azarlayamyorum!" diye dnd. Ama dncesizlik ettiini de farkediyordu. "Aye'yi Remzi'ye ver meli!" Yok, bu da uymuyordu imdi. Pastanede canskc, lo bir k vard. Bir sre bunu dnerek oyalanmaya alt. Sonra pastaneden meyve ekerlemesi almaya karar verdi. Hangi e kerlemelerden almalyd? Rahmetli annesiyle Tevikiye'deki konakta btn k armut ekerlemesi yerlerdi. Bunu hatrlamak houna gitti, avunur gibi oldu. Bir imek akt, mavi bir k her yeri doldurdu. Yamur pastanenin camlarna vurmaya balad. Nign Hanm, "Artk taksiyle dneriz!" diye dnd. Gzlerini krptrdn farketti.

BR GNN SONU
Tramvay Harbiye'deyken, Refik, "imdi inmeyeyim! Nianta'na Osmanbey'den yrrm!" diye dnd. Eminn'nde tramvaya bindiinde yamur serpitiriyordu. Karaky'deyken iyice hz lanm, ihane'de hl dinmeyen bir saanak balamt. Arada bir imek akyor, yolcular pencerelerden dar bakarak g rlty bekliyor, tramvay da raylarn iinde hafif hafif sallanp
146

kayarak ilerliyordu. Sanki frtnal bir havada gemi yolculuuydu. Refik Osmanbey'e yaklarken yamurun dinmeyeceini anlad. "Koacak mym?" diye dnd. Tramvaydan indi, hzl hzl yrmeye, sonra komaya balad. "Ayp olmasn diye yazhaneye gidiyorum. Erken ktm ya zhaneden dnerken saanaa tutuluyorum ve kouyorum!" diye dnd. Bir yandan kouyor, bir yandan fkeleniyordu. Her ey bundand ite: Gnlk hayatla yetiniyordu. Olmadk bir ey, beklenmedik bir tatszlk hayatn bozsun istemiyor, yamurdan saknyordu. Kaldrmlarn orasnda burasnda glcklere basmaktan ekiniyor, pantolununa bulamasn diye amurlara dikkat ediyor, pencerelerde ve saak altlarnda birikmi insanlarn bak altnda kouyordu. Birden bir ey hatrlayvermi gibi durdu. Yava yava yrmeye balad. Yamur daha da hzland. Sonra: "Ama bu sama!" diye sylendi. Bir saan altna girmeye karar verdi. Yaknlarda da snlacak bir saak yoktu. Alak bahe duvarlan uzanp gidiyordu. Yamurun uultusunu dinleyerek bombo caddeye bakt. Kaldrma bir taksi yanat. Refik, "Bari bir taksi bulabilseydim!" diye dnd. Sonra tandk bir ses duyar gibi oldu. Dnp bakt, aknlat: Perihan taksinin penceresinden uzanm sesleniyordu. Koup arabaya girdi. Perihan: "Ne kadar slanmsn," dedi. Annesi de sze karp anlatmaya balad: Beyolu'na Aye'yi almaya gitmiler, Lebon'da Leyl ile bulumular, yamur bastrnca taksiye binmiler, ili'ye Leyl'y brakmlar, Refik'i grnce ok armlar... Konuuyor, akalayor, arada bir Refik'in ne kadar slanm olduunu sylyor, glmsyorlard. Mutlu bir aileydi bu: Refik mutluluun kuru, yumuak bir yorgan gibi her yerini sardn farkediyor, neeleniyordu. O da akalar yapmaya balad! Eve gelip Perihan'la yukarya odalarna ktklarnda ocukluk yapmak istediini de farketti. Perihan havluyla banrferularken mark bir ocuk gibi sesler kard, biraz ikyet etti, ahlayp oflad. amarlarn deitirirken akalar yapt. Perihan'n keyifle gldn grnce cotu: Yatan zerindeki rty ekip sa rnarak Anibal'n sktrd Roma'nn tell senatrlerini oynad.
147

Bunlar yaparken komodinin nnde oturan Perihan'a bakt, onun gldn aklndan geirdi. "aka yapyorum, glyoruz. Az nce yamur altnda arballkla kouyordum!" diye dnd. Gene neeli olduunun bilincindeydi. Kap vurulup Emine Hanm ay getirince, "Bitti!" diye mrldand. "imdi coku dinecek. ay ieceim. Sakin arballk ve akim stnl balayacak!" Perihan ile karlkl oturdular. Refik pencerenin yanndaki koltuktayd. Perihan komodine dirseklerini dayam, arada bir aynaya bakyordu. Refik uysal bir kedi gibi hissediyordu. Zaman hatrlanm, ksa sren o coku unutulmu gibiydi. "Vatanda olduumu hatrladm!" diye dnd. "Babasnn kurduu ite alan, yazhanede oturmaktan pek holanmayan, oradan herkesten erken kp evine kaan bir vatanda. imdi karsyla birlikte art nouveau yatak odas takmnn iinde oturuyor!" Yumuak kvrmlar, yuvarlak izgileriyle gemi lombozlarn, gverteleri hatrlatan dolaba, byk yataa bakyordu. "Va tandam... Hali vakti yerinde, salkl biriyim. ikyeti de olacam yok: Ciddi ciddi yaayacam!" Yaknlara bir yere yldrm dt. Birlikte pencereden dar baktlar: Arka bahenin yksek kestane aalar rzgrla birlikte titriyordu. "Ne yaptn bugn?" diye Perihan sordu. Refik, "Her akam alay ediyormu gibi bunu sorar!" diye d nd. Ama Perihan'a kolay fke duyamayacan biliyordu. "Hi! Her zamanki gibi." Bir sessizlik balad. Refik, "Her zamanki gibi!" diye dnd. "Sabah babam ve abimle birlikte evden ktm. Yazhanede gazeteleri okudum. leye kadar birka kd gzden geirdim. Almanya'ya bir sipari mektubu yazdm. Sonra hep birlikte Sirkeci'ye lokantaya gittik. Yemekten sonra abimle biraz i konutuk. Muhasebeci Sadk'la kahve ierek baz defterlere baktk. Sonra ktm, yryerek kpry getim. Tramvaya bindim. Yamura yakalandm." Perihan'a bakyor, yznden bir ey karmaya alyordu: Kim olduunu karsnn yznden okuyacakt sanki! Perihan sert bir hareketle alnna den salar arkaya itince kendine geliverdi. "Peki, sen ne yaptn?"
148

Perihan: "Ben mi?" dedi. akn gzkyordu. Refik bunu pek sk sormazd. "Hadi, anlatsana!" "Sabah yrye ktk. Sabah hava ne gzeldi! Hava aldk! Taa Topaac'nn oradaki kahveye kadar yrdk!" Kocasnn yzne bakarak sustu. Refik, Perihan'n anlatmak istediini farketti. Kendisi de dinlemekten holanacakt. "Ayrntlanyla uzun uzun anlatsana!" Perihan: "Sen gittikten sonra arka bahede oturduk!" dedi. "Annen ve Nermin'le kahvaltya devam ettik. undan bundan konutuk." "Ne konutunuz?" "Aaa, her zamanki eyler. nce baheden szettik. Kestane aalar ok bym. Annen buraya ilk geldiinde onlarn ne kadar olduunu anlatt. Otuz yl nce. Sahi, bir kestane aac ka yl yaar? te byle eylerden konutuk. Bahenin ba kmszlndan filan... Bu bahvan Aziz de hi uramyor. Annen Aziz'i ekitirdi, onun baheyi adam edemeyeceini, baheden ok, at manav dkknyla megul olduunu, bir bakasn bulmamz gerektiini syledi, ama sonunda gene onun en iyisi olduuna karar verdik. Bu ay iilirken annen rg rd. Nermin gazeteleri okudu. Ben annenin rgsne yardm ettim, ilmikleri saydm, zerimde denedim filan... Saat onbirde Topaac'na yrye kmaya karar verdik. eri girdik. Ben odaya kp etraf biraz topladm. Yataklar yaptm. Canm skld. Pencereden dar, baheye baktm, Nermin bir arkadana telefon etti. Ben de birisine ederim diye dndm, ama kimseyi canm ekmedi. Daha anlataym m?" "Anlat, anlat!" "Nermin telefonda konuurken aaya indim. Sedef odasna geip oturdum. Biraz Aye'nin piyanosunu tngrdattm. Biliyor musun, piyanoyu braktma ok pimanm. Neyse, ite sonra biraz daha oyalandm. n baheye kp gezindim. Onbirde kap nnde bulutuk. Annenin evden k da bir lem oluyor. Holde byk aynann nnde taklp kalyor. Nermin de ok scak gi yindiini syledi. Annen aldr etmedi. Zaten hep scak giyinir. Yola koyulduk. Annen gene eski Nianta'n anlatt. urada kim
149

otururmu, bu bahenin eski sahibi kimmi... bunun gibi eyler. Ama elenceli. Nermin de anlatt baz eyler. ocukluunda caminin avlusunda, aadaki bir bahede oynarlarm. Karakolun karsndan aaya indik. te byle eylerden konuarak yrdk. Kahvede her zaman oturduumuz yere, mandra tarafndaki kk masaya oturduk. Onlar ay itiler. Ben gazoz istedim. Leblebi aldk. Kahvede fazla bir ey konuulmad. Daha ok sustum. Aaya, derenin oraya baktk. Dnte annen, brahim Paa'nn nasl delirdiini anlatt. Konan nnden geiyorduk. Bilmiyordum... ok gln eyler olmu. Paann torunlanndan biri de Amerika'ya gidip Hristiyan olmu. Sonra, uayla yryen ihtiyar bir adam grdk. Seyfi Paa'ym. Annen elini pt. Biraz konutular. Tevikiye'de, caminin aasnda bir inaata balamlar. Annen merak etti, gidip baktk. le yemeinde kfte, patlcan silkme yedik. Akama da patlcan var. Yemekten sonra Leyl telefon etti... Annenle konutular. Ama sen dinlemiyorsun..." "Yok! Dinliyorum!" "Zaten anlatlacak bir ey de kalmad. Yemekten sonra biraz uyudum. Saat te Beyolu'na ktk. Annenle dkknlara baktk. Hibir ey bulamadk. Sonra Aye'yi aldk. Lebon'da Leyl ile oturduk. te bu yamur balad..." Ban nne emi, gzlerini, konuurken at bir ekmeceye dikmiti. Refik de ona bakmaktan ekindi. Koltuuna yaslanp yamurda titreyen aalar seyretti. Bir ey dnecek gibi deildi. Hafif bir tedirginlik duyuyor, kendini dnmekten de kor kuyordu. Bir sessizlik balad. Bir ara diner gibi olan yamur yeniden hzland. Birlikte pencereden dar bakyorlard. Refik: "Akama bir sinemaya gidelim mi?" diye sordu. Perihan utanga bir tavr taknd: "Gidelim!" Gene bir sessizlik oldu. Refik: "Nereye gidelim?" diye sordu. Perihan cevap vermedi, omuzlarn silkti. Refik: "Galiba pek gitmek istemiyor!" diye dnd. Sonra: "Gazeteler aada m?" diye sordu, "lpek'te bir ey vard..." Perihan ban sallyordu. Refik: "Bari, gidip gazetelere bakaym!" dedi, ama yerinden kprdamad. Kendini uyuuk buluyor, hareket
150

etmek de pek iinden gelmiyordu. "Sinemaya gitsek de bir, gitmesek de bir!" diyecek bir ilgisizlik iindeydi. Perihan'n anlattklarndan da fazla etkilenmemiti. Kendini dnmekten ekiniyor, bu da ok korkun gelmiyordu. nsan kk can skntlarndan kurtaracak bir ey bu evin iinde kolaylkla bulunuyordu. Kendini, Perihan', evliliklerini, hadi hadi hayatn dnecek kadar hznlenecei tutsa annesiyle akalaabilir, yeenleriyle oyun oynayabilir, hi olmazsa aa kata inip ge vezelie katlabilirdi. Gazetelere bakmak iin aaya indi, ba basn grd. Osman'a bir ey anlatyordu. Onlara kulak verince, az sonra skntdan kurtulacan anlad.

DOUDAN MEKTUP
Cemile Hala kapy ap da, okuldan gelen Nazly karsnda grnce kelimelerle anlatlamayacak bir mutluluk sesi kard. niversiteden dnen yeenini her akam bu ngrtyla kar lyordu. Sonra, artk alkn olan Nazl'nm seebilecei baka sesler ve kelimeler de dkld. "Geldin mi? Geldin mi kzm? dn diye yle korktum ki..." Nazl: "medim!" dedi. Paltosunu, ayakkablarn kard. Terliklerini almak iin dolab at. "Sabah Taksim'e kaym, bir lahana alaym dedim, ok dm. Kar yaar artk." "O kadar da souk deil, canm!" dedi Nazl.-Sonra, "Bir erkek gibiyim!" diye dnd. "Onu avutuyor, yattryorum!" "Sabah da, az daha o ince yamurluu giyecektin!" Nazl cevap vermedi. Elbiselerini deitiriyor, okulda geen yanm gn gzden geiriyordu. Edebiyat Fakltesi Vezneciler'de, Zeynep Hanm Kona'ndayd. ki ders bo gemi, birinde sohbet edilmi, birinde de eviri yaplmt. Sonra konaktan km, aabey tavrlar taknmaktan holanan erkek rencilerle Be yazt'taki havuza kadar yrm, tramvaya binmi, tramvayda
151

10

da sallana sallana dnmt. Temizlenip giyindikten sonra, salona geti. Peinden Cemile Hala da geldi. Getirdii ay ierlerken hala gnn olaylarn zetledi. Kedi ayakkab dolabnn iine girmi, kimse de farketmemi, hayvancaz orada saatlerce hapis kalmt. Gazetelerin birinde babasndan szediliyormu. mer'den gene bir mektup varm. Bu sonuncusunu sylerken Cemile Hanm'n sesi ve yz renklendi. Nazl gazeteyi aarak okudu: "Manisa'da kltr faaliyetleri... Manisa Halkevi'nin evresi bir kltr mntkas haline gelmi bulunmaktadr. Geen yl tiyatrolarn oynand, baharda msamerelerin verildii, toplantlarn yapld sinema binasnn yannda ktphane almtr. Ktphaneyi Manisa saylav Muhtar Lain amtr." "Okudun mu?" dedi hala. "Okudum!" "Yaa! Gryor musun?" Cemile Hanm hayret etmi gibi ban saa sola sallyordu. Gazete haberi konusunda kk bir sohbet alsn istiyordu galiba. Belki de haber konusunda konutuktan gibi mer'in mektubundan da konuulabileceini dnyordu. "Manisa Postas gelince artk resimleri de grrz!" dedi Nazl. "O meydan da iyice enlendi. Yazk, yllar oluyor bir gide medim!" "sterseniz gidersiniz halacm," dedi Nazl. Sonra sesinin perdesine dikkat ederek: "Mektup nerede?" diye sordu. " Odana koyduydum. Dur, dur, getireyim..." "Ben gider bakarm!" dedi Nazl, ama kalkmad. Mektubu okurken halasnn kendisini seyretmesini istemiyordu. Gazeteleri kartrarak ayn iti. Cemile Hala kedinin yaramazlklarndan szetmeye kalkt, ama bu kimseyi heyecanlandrmad. Nee kamt. Sanki bir tatszlk olmutu da neeye dnmek iin birisinin zr dilemesini bekliyorlard. Nazl, halasnn da kendisi gibi mektubu d ndn aklndan geirdi. mer nisan bandan beri, demek ki yedi aydr, Nazl'ya srekli mektup yazyordu. Yazn sonlarna doru bir kere sonbaharda
152

stanbul'a geleceini yazm, ama btn k tnelde almakla geireceini, hi vakti olmad iin gelemeyeceini baka bir mektupla bildirmiti, ilk mektuplarnda, daha ok, yaad, alt yeri, insanlar, grdklerini alayc bir dille anlatmt. Yazn ortasnda Ankara'ya yazd mektuplardan birinde daha nceden de szn ettii bir fatih olma konusundaki dn celerini aklamt. Arada bir konuklua gittii, yaknda bir antiyede alan bir Alman mhendisten de szediyordu. Ayrca, stanbul'dan ayrlrken szn ettii dkknlarn ve arsalarn satlmasnda yardmc olmas iin, Cemile Hanm'a ayr bir mektup yazmt. Bakrky'deki enitesinin de yardmyla btn mlk satlm, Cemile Hala hayretini ve korkusunu gizlememi, her ey hazr paraya dntrlmt. Nazl ayn itikten sonra odasna gitti. Masann zerinden mektubu ald. Yatan kenarna oturdu. Mektup son zamanda aldklarndan hafifti. inde kk bir tek kt olmalyd. Aklndan geenlerden endielenerek rperdi. mer son mektuplarnda daha ok kendinden szediyordu. Belki k aylarnda yalnzca tnellerde alld, evresindeki kalabalk kaybolduu, yeni bir eye rastlayamad iin byle yapyordu, ama kendinden szedi biiminde Nazl'y tellandran bireyler vard. Kendini yalnz bulduunu, Alman mhendisle dostluun doyurucu olmadn yazyordu. Sanki iini dkmek istiyor, ama byle yaparsa ok irkin ya da korkun eylerin ortaya kacan bildii iin hazrlk yapyordu. Nazl bu hazrlktan korktuu iin son mektuplarnda ona dikkatli cevaplar vermiti. Ona ikiye balamamasn da tlemiti. Bunu yazabildii iin sonralar hem kendiyle vnm, hem de biraz utanmt. Edebiyattan ve hayattan biraz olsun haberli olduu iin tara gecesinde Avrupa'dan dnm bir yalnz mhendisin ikiyle avunacan kestirebiliyordu. Mektubu bir kalemin kenaryla ap okudu: 30 Ekim 1936 Sevgili Nazl, Geen mektubumun cevabn almadan hemen bunu yazyorum. imdi okuyacaklarna herhalde ok aacaksn. Yazp yazp kd i 5.3

yrtmaktan bktm. Artk nasl olursa olsun bunu yollayacam. Biraz da arap itim imdi, keyifliyim. Odada gaz lambas yanyor. Soba homurdanyor. Yan odada birisi horulduyor! Neyse, sana yazacam uydu. Dndm, tandm, seninle evlenmeye karar verdim. Nasl? Bence iyi olur bu! Bana, benim byk tasarlarmla elimez gibi geliyor! Cevabn bana yaz. Acele etme, ama ardan alma ii. Senin cevabn alana kadar artk sana yazmayacam, bekleyeceim. Bunun ne kadar skc ve kt bir ey olduunu dnebilirsin! Ama gene ite kendimi sana acndrmaya al yorum. ok kt, berbat bir mektup oldu. Ama ne yapaym, yollayacam, nk yollamak iin bin kere kendi kendime yemin ettim, yazp yazp atmann sama olduunu kimbilir ka kere tekrarladm. Her neyse! inden nasl geliyorsa yle yap, ama abuk yaz ltfen. Halana sayglarm sylemeyi de her zamanki gibi unutma, rica ederim. Omer Mektubu bir kere daha okudu. kinci okuyuunda, mektubu yazarken mer'in nasl olduunu gznn nnde canlan drmaya alt. Sonra, "imdi ne yapacam?" diye dnd. Bekledii gibi korkuya kaplmamt. Gvdesini arkaya verdi, yasta yasland. "Herhalde evleneceim onunla!" diye mrldand. Bu dnceden de korkmaynca, endielendi. Neden hemen bu iin olacan aratrmaya balad. "Hemen bu iin olacan anladm, nk onu beeniyordum!" diye dnd. "Taa kurban bayramnda bize geldii gn onu beendiimi anlamtm." Ama bunlar ok sradan, ok kulla nlm dncelerdi, kendine yaktramad. "Akll, hrsl, girgin, yakkl..." diye sayp dkmeye balad. Bunlar teker teker dndkeleyecanland. Btn bu niteliklere sahip biri kendini beendii iin gururland. Sonra birden: "Babam ne der?" diye dnd. Babas mer hakknda hibir sz sylememiti. Yalnz bir kere Ankara'ya mer'in yazd bir mektubu aa kattan, kapnn altndan o yukar karm, zarf kzma uzatrken yzne bir glge dmt. Ya annem sa olsayd ne derdi? Annesinin kendisine glmseyeceini, iyi dnmesini tleyeceini aklndan geirdi. Annesi grc usulyle evlenmek zorunda
154

kalmad iin onun talihli olduunu da sylerdi. Babas da byle durumlarda frsat karmaz, inklplar ver, sonra Manisa Valilii srasnda yaptklarn anlatrd. "Neler dnyorum?" diye sylendi. Bacaklarn karnna doru ekerek bir tesbihbcei gibi yalakta bzld. "Ak" diye mrldand. Bu utan verici kelimeydi, aile iinde sylenmezdi, birisi, bir yabanc syleyivcrirse iitilmemi gibi yaplrd. Ailede herkes birbirini ok severdi, ama kelimenin irkin ve hrty hatrlatan sesinden herkes ekinirdi. Bu ses Nazl'nn aklna odalarda tek bana okunan romanlar, baz filmlerin abuk bitmesini istedii pme sahnelerini ve herkesin kmsedii baz kadnlar getiriyordu. Birden btn bu utan verici eyleri unutarak kelimeyi tekrarlad ve ard. Sonra gznn nnde dn canland. Manisa Postas'nn bu dne ok yer vereceini dnd. "mer'den nasl szederler?" diye mrldand. "Avrupa'da okumu gen bir inaat mhendisi..." Bu dndklerinden utand. Okuldaki arkadalarnn ne diyeceini dnd... "Ho bir ocukmu, yakkl bir mhendis," derlerdi. Onlarn hepsinin bo kafal olduuna bir kere daha karar verdi. "Okula da gitmem artk!" diye dnd. "Btn o bo geen derslerden, oradaki o baya havadan holanmyorum. Peki, ben neden holanyorum?" diye mrldand. "Herkes mutlu olsun, herkes iyi olsun, glsn, akll olsun! O yle. Onun bana byle bir hayat yaatacana inan yorum. Bari hemen yazaym da ikiye almasn!" Yataktan kalkt. Dolab ap aynaya bakmak geldi iinden. Bunu neden istediini anlayamadan dolab at, kendini salkl ve neeli buldu. "Ne kadar kolay!" diye dnd.

BEKTA'TA TATL
Muhittin: "mer'in evlenmesi de matrak olacak haj" dedi. Refik bo bo bakt: "Niye?" Muhittin: "Doru, bunu ona anlatamam!" diye dnd. "Bilerek, isteyerek evlendi o. Gn getike hmbllaan mutlu
155

11

bir kocaya bunu nasl anlatabilirim?" Gznn ucuyla yannda oturan Perihan'a bakt. "Niye matrak olacak sahi?" Beikta'ta, iskelenin yannda bir kahvede ay iiyorlard. 1937'nin ilk pazaryd. Hava gneli olduu iin kahveci darya masa karmt. Hemen yanlanndaki masada kabak kafal bir adam gazete okuyordu. Kahvede orta halli birka aile daha vard. "Bilmem ki," dedi Muhittin. "yle aklma geliverdi!" "Yok, yok, sen bireyler sylemek istiyorsun." Hem denize bakyorlar, hem de konuuyorlard. Denize bakp gevezelik edilecek, gelip geenler seyredilecek, ekirdek yenecek bir pazard. Yukarda prl prl bir gk ve gne de vard. "Ne bileyim, bu evlilik denen ey bana tuhaf geliyor!" Refik suratn ast. Szn tatsz yerlere varmasndan korku yordu galiba. Perihan'n yannda da byle eylerden szetmekten hi holanmazd. Perihan skdar'dan gelen kayklara, ka yklardan inen yolculara bakyordu. "Anlyorum seni, ama her eyi biraz bytmyor musun?" dedi Refik. "Belki... Ama u mhendislik okulundaki yllar dnn ce..." "Evet?" "O zaman bana hi evlenmeyecekmiiz gibi gelirdi." "Sahi mi?" Muhittin yolcularn boaltan bir sandala bakarak, "Yok, yok, ona anlatamam bunu!" diye dnd. "stelik o tam evlenecek, bir ailenin iinde kaybolacak biriydi. Bunu niye hi dn memitim?" Birden Refik'in cann biraz skmak istedi. Bunun kt ve gereksiz bir ey olduunu hissetti, kendini tutamad. "Zaten sen mer'le benim gibi deildin. Daha ok aile ve gnlk hayat ekiyordu seni. imdi dnyorum da, bizimle arkadaln sadece..." Birden utanarak sustu. Sonra aceleyle: "Bo ver, bo ver!" dedi. "Sen de evlen, hayata kar, bitsin bu i," dedi Refik. "Ben bu ii kolay bitirmeyeceim!" "iir kitabn ne durumda?" "Tamam, artk baslyor."
156

"Gene oyalamasn seni herif?" "Yok, yok!" Gene sustular. Dnp denize, iskeleye baktlar. Sandallardan inen yolcular acele etmiyor, bacaklarn iki yana ap kk admlar atarak tabanlarnn altndaki topra hissediyorlard. Prl prl k gnei de onlar ar ar ykyordu. Kimsenin, hibir eyin acelesi yoktu. Btn doa da, insanlar da tadn kararak yayorlar, taknlk etmeden, kendilerine verilen eyin deerini yle fazla dnmeden, hafif hafif zaman aktarak lm bekliyorlard. Muhittin, "mer hakl, bireyler yapmak lzm!" diye dnd. Ama sonra mer'in o hrsl halinde irkin bireyler olduuna karar verdi. Gene pheye dnce, "Bilmiyorum, bilmiyorum!" diye mrldand. "Ben yalnzca iyi bir air olmak istiyorum. Kusurum imdi evde oturup almak yerine, burada, tembellik etmektir." Pazar sabah iir yazmt. Gene kelimelerle fkesi arasndaki uzakla sinirlenmi, yazm yazm, izmi, artk izmeden yrtmaya balaynca annesinin endieli baklar arasnda evden km, Refik'e telefon etmiti. "Biz de Perihan'la bir yrye kalm diyorduk!" demiti Refik. Muhittin bu "yrye kmak" gibi aile ve kurulu bir gnlk dzen kokan szlerden de holanmyordu. Beikta'a yryerek gelmiler, Muhittin de onlar iskelede beklemiti. "Sabrla oturup iir yazmalydm!" diye dnerek gene kendine fkelendi. Perihan esnedi, son anda azn rtt. Refik ona dnp g lmsedi. Sonra birlikte dnp denize baktlar. "Ee, ylbanda ne yaptnz?" Muhittin bunu laf olsun diye sormutu. "Evde aile arasnda elendik!" dedi Refik. "Ne yaptnz bakalm?" "Yemek yedik, tombala oynadk!" Refik Perihan'a bakt. "Perihan kk bir ayna kazand!" Glyordu. "Annem bu tombala iin hediyeler alm. Ylba elencesini ok seviyor. Babam da akalar yapt. Ayna yannda m?" "Sahi, antamdayd!" Perihan neeyle antasn at. Muhittin, "Acaba antasnda ne var?" diye dnd. "Tarak, czdan, belki anahtar, mendil..." Hem merak ediyor, hem de iinden byle eylerle alay etmek geliyordu.
157

_ "ok irin bir ey, deil mi?" Perihan aynay uzatm glmsyordu. Muhittin: "Ben onlar gibi saf olamam!" diye dnd. "Ben gnaha batmak istiyorum. Ne diye geldim buraya?" Aynay ald. erevesi gmt. Orta yerinde bir ceylan resmi vard. teki tarafn evirdi, kendini grd. "irkinim!" diye dnd. "Ama iyi ki byleyim! Yoksa ok kolay yetinirdim. air bile olamaz dm!" "Neler dnyorsun?" dedi Refik. "Ha?" "Daldn! Neler dnyorsun?" "Kendimi dnyordum!" Refik ban sallayarak glmsedi. Baklar: "Ah, sen airsin!" diyordu. "Sen ilgin eyler dnrsn, bize benzemezsin!" Perihan: "u adamn apkasna bakn!" birlikte dnp baktlar. Muhittin ilgin bir ey grmedi, dnd, Perihan'n yzn yandan grd. Birden, "Gzel kadn!" diye dnd. Perihan'n kk burnunu, yumuak tenini gryordu. Sekiz on saniye ona yle bakt. Gene, "Gzel kadn!" diye dnd ve korktu. "Ne yapyorum? aryorum galiba biraz! Kendimi ona bakarken grmek istemezdim. Gzel bir kadn insan ldrr!" Elenceli ve yeni bir dnce bulmutu. Az nce de irkin olduu iin sevinmiti. "Ben yakkl olsaydm, ya da karm gzel olsayd iir yazamazdm. Refik gibi pazar gnleri yrye kar, salonlarda tombala oynardm!" Gznn nnde Ik ailesinin mutlu evi, grltl, cvlul yemek masas canland. "Oradaki o l l parlak havadan, tutkusuz, sakin, huzurlu ruhlardan, dengeli insanlardan holanmyorum!" diye dnd. "Refik de onlardan biri. Oysa Refik eskiden..." "ekirdek alalm m?" ekirdekiye el ettiler. Omuzuna bir heybe asl, kambur ihtiyar geldi. ekirdek veriyor, genlere bakp neeleniyordu. "Oysa Refik eskiden byle biri miydi? Byleydi tabii... Yoksa deiti mi? Ben de onun gibi deiebilir miyim?" Be alt yl ncesinin Refik'ini hatrlamaya alt. "Mhendis okulunun koridorlarnda hep glmser, her trl akadan holanrd. Sabahlara kadar bizimle poker oynar, sonra biraz utanrd. Bir
158

kere kerhaneye gitmi, sonra pimanlk buhranlar geirmiti. Zaten daha ok Hristiyan'a benzer. Ama iyi yreklidir de:.. Benim ka yllk arkadam..." "Nasl bakyorsun yahu bana?" "Nasl bakyorum?" "Byle!" Refik, gzlerini ksp boynunu ileri doru uzatarak, Muhittin'i taklit etti. Perihan ilk defa bir kahkaha att. Muhittin alnmam, neelenmiti. Bakalar tarafndan nasl grldn reniyor du. "Gzlerin ilerliyor mu?" "Hayr!" Refik Perihan'a dnd. "Biliyor musun, Muhittin okuldayken 'Ben be yl sonra kr olacam' diye tutturmutu. Bu ona baz haklar salard. 'Sen u benim izimi bitiriver de, ben biraz dnyay seyredeyim' derdi." "Miyobum ok hzl ilerliyordu da..." dedi Muhittin. "O za manki soytarlklarm imdi neeyle karlanyor! " diye dnd. Kendisine fkelendi. Perihan'n gzlklerinin kaln camlarna baktn grnce: "Ama imdi iyiyim!" dedi. Gzlerinin saln kantlamak istedi, evresine baknd. Kabak kafal adam hl ayn gazeteyi okuyordu. Muhittin uzaktan balklar okumaya balad: "Hatay Suriye esaretine braklamaz... Cumlurreisi Atatrk dn akam Perapalas'a... Madrid bombardmannn... air Nazm Hikmet ve oniki ar kada... Artvin'de kar birbuuk metre... Fenerbahe ( B ) : 5 Gne (B): 2." "Aferin yahu, ben okuyamyorum!" dedi Refik. Gazetesinin okunduunu kabak kafal adam sonunda anlad, onlara bakarak glmsedi, yeniden okumasna dnd. Refik: "Acaba ma ne oldu?" dedi ve esnedi. Kabak kafal adam gazetesini indirerek: "Fenet-kazanr, Fener kazanr!" dedi. Dostluun, yaknln, tatil havasnn rahatlyla gltler. Refik, Muhittin'e ekirdek verdi. Muhittin ekirdekleri masann zerine koydu. "Onlar byle rahat, sakin ve huzurlular, nk leceklerini bilmiyorlar!" diye
159

dnd. "Tabii biliyorlar, ama bunu dnmyorlar. Kimse lm dnmyor. nsan lm dnmeyince bunlar gibi rahat olabilir, korkmaz, endielenemez, her eyi olaan karlar, bir ey yapmas gerektiini dnemez! nnde duran ekir deklere bakyordu. ekirdekler ilk bakta birbirinin aynyd, ama sonra insan kk farklar gryordu. 'Ben, peki, nasl byle oldum?' iirlerinde lm ve lm korkusu ok yer tutuyordu. 'Ben leceimi Baudelaire'den rendim. teki Franszlardan rendim, rendikten sonra da byle oldum ite! Ama bo dncelerle oyalanacama kalkp eve gideyim!'" Refik: "mer sana ne yazyor?" diye sordu. "Hi! Zaten evlilik kararndan sonra mektuplar azaltt. Belki ekiniyordur benden. Yok canm, aka ediyorum... Ama die dokunur bir ey de yazmyor hani. Kza mektupla evlenme teklif ettiini yeni rendim! Kim bu kz?" "Bir akrabas oluyor. Suyunun suyu bir akraba... Babasnn Manisa milletvekili olduunu biliyor muydun?" "Vay canna!" diye bard Muhittin. "Bizim Rastignac hedefi onikiden vurdu. Bilmiyordum bunu ben!" "Sen de az deilsindir ha! Ama nedir ki bir milletvekili?" "Zafer veya hi!" "Bugnlerde enitesiyle teyzesi Ankara'ya gidecekler. Genler evlenmeye karar vermi, ama tabii iin bir de resmi yan var. Sz kesecekler..." "Yahu, peki, bu sana gln gelmiyor mu?" "Niye? Bizimkiler de Perihan' istemeye gitmilerdi. Bak sonu ne gzel oldu." Perihan'a dnp glmsedi. "Hem byle bir ey niye gln olsun? Anneler, babalar birbirini tanmak ister. Grnce elenirler..." "Yok, yok, ona artk bunu anlatamam!" diye dnd Muhittin. "Yazk ama... Dostluklar da lyor..." mer'i de dnd. "Onun o alayc halinden holanrdm, ama biliyorum, o da baka trl olacak. Yakkl, zengin bir mhendis rolne girdi bile. ok sevilen, gsterili insanlardan holanmyorum. Kenarda kede kalm olanlar, nefret edenleri seviyorum. u bizim iki askeri rnein!" Arada bir, Yldz'daki okullarna dnmeden nce, Beikta arsnda iki ien iki askeri okul rencisi vard.
160

Edebiyata meraklydlar. Muhittin onlar biraz etkilediini dnrd. "Ne diye hl burada otururum? Kalkp gideyim... Hi olmazsa o askerlerle gevezelik ederiz. Ortak yanlarmz var onlarla. Nefretimizi bileriz..." Karaky tarafndan bir vapur gelmi, iskeleye yanayordu. Herkes ileri geri hareket eden vapura, denize bakyordu. Muhittin ilk bakta adn ve numarasn almt: 47, Halas! "Annen nasl, yahu, sen hi szetnezsin ondan!" dedi Re fik. "yi ite. Evde oturuyor. Misafirlie gidiyor, misafirleri geliyor, yemek yiyor, glyor, uyuyor, nefes alyor. Sakslarda iek yetitiriyor..." "Sal iyi mi?" "yi." "Bir zamanlar bbreklerinden ikyeti vard galiba!" "Sen de neler hatrlarsn!" "Babam kt de benim," dedi Refik. Dnceli, hznl bir surat taknp sustu. "Nesi var?" "Biliyorsun, bir kalp krizi geirdiydi. Cierleri de pek salam deil galiba. Kt kt ksryor. Sonra kulaklar gittike daha az iitiyor. Yazhanede bir ey yapamaz oldu. Bugnlerde daha da kt oldu. fkeleniyor, kalbine sinirleniyor, derken cierler balyor... Gvdesi kadar kafas da kt. Belleinde boluklar belirdi. Unutuyor. Unuttuu iin sinirleniyor... ileri artk y netemez oldu. Osman da mecbur kald, onun karar hakkn kstlad. En kts, kiisel masraflarn da Osman denetlemeye balad. Sana bunlar anlatyorum, nk ok zlyorum! Sen de annene dikkat et." "Yallk ite!" dedi Perihan. Muhittin: "ok kt, ok kt!" diye mrldand. Sonra, "Ben de sonunda byle olacam!" diye dnd. "Babama da byle olmutu; sonra tak, gidiverdi. Hepimiz leceiz. Ben iyi bir air olamazsam kendimi otuzunda ldreceim. yi bir karar bu. lm korkusuyla rpnarak, takma dilerim azmdan d mesin diye kvranarak yaayacama, lme ben kafa tutarm. Cotum! iir vakti geldi, ama ben hl burada oturuyorum!"
161

"Aaa ocua bakn!" dedi Perihan. Dnp baktlar.

AMCA VE ASKER YEEN


"Olum, hi anlamyorum seni!" dedi Cevdet Bey. "Durup dururken, hem de en parlak yerlere gelmek zereyken askerlikten ayrlnr m? Ordudan baka yerde ne yapacaksn?" "Ticaret! Ticaret diyorum ya amcacm!" dedi Ziya. ki saattir de ayn eyi sylyordu. "Ama ticaret iin deney gerek. Sonra biliyorsun, piyasa durgunluktan yeni kurtuldu. stelik sava geliyor." Cevdet Bey de iki saattir ayn eyleri sylyordu. Geen kurban bayramnda att bir kartla kendini hatrlatan yeen Ziya, iki saat nce, birdenbire Sirkeci'deki yazhaneye gelmi, askerlii brakacan, ticarete atlacan sylemi, Cevdet Bey'den para istemiti. Yllardr yzn grmedii yeeninin bu beklenmedik hareketini Cevdet Bey anlamaya alyordu. "Ama niye? Bu yatan sonra..." "Ben kendimi daha gen gryorum, amcacm!" Gen bir hali de yoktu oysa. Olsa olsa stnde ocukluk vard. Taa otuziki yl nce, babas ld gnlerde yznde grlen ocuksu rkeklik hl grlyordu. stelik, buna bir de, Cevdet Bey'in anlayamad gurur ve patavatszlk eklenmiti. "Ama piyasada da durgunluk var. Sen daha iyi bilirsin, belki sava kacak, deil mi? Bir asker iin bu kendini gstermenin tam srasdr. Sava yllar askerlerin yllardr." "Ya tccarlarn?.." "O zaman bize bir ey dmez. Bizim kadnlar ve ocuklarla birlikte elimiz kolumuz balanr, bekleriz." "Ama siz son savata beklememisiniz. eker getirmisiniz galiba!" "Saygszlk ediyorsun! Saygszlk etmene izin veremem. Kim syledi sana bu dedikodular?"
i 62

12

"Dedikodu deil ki... Herkes biliyor!" "Rica ederim, ak konu! Herkes neyi biliyor? eker ticareti yaptm ve bunun sava yllarna rastlamasn m biliyor herkes? Bunu kimseden saklamyorum ki!" "Herkes ekeri ok yksek fiyatla sattnz biliyor..." dedi Ziya. Bir el hareketi yapt. "Neyse bu beni ilgilendirmez!" "Dur bakalm, dur bakalm," dedi Cevdet Bey. "Yeenim olarak, dmanlarmn aleyhimde yapt dedikoduya kaplmana zldm. Bu dedikoduyu vagon ticareti yapanlarn kardn bilmiyorsun tabii. Ama dur da gerei ren. Ben yksek fiyatla hibir ey satmadm, satamam da. Ben malm piyasadaki fiyatla elden kardm. Bir tccar baka ne yapabilir? Ama senin akln byle eylere ermez. Sen yalnz saygszlk etmeyi biliyorsun!" Ziya cevap vermedi. Alak damlarn stnden grnen Galata Kprs'n, kprye yanaan bir gemiyi seyrediyordu. Cevdet Bey le sigarasn imesine ramen, pakete bir daha uzand. Birden Ziya dnd: "meyin artk amcacm. Osman syledi, iyi gelmediini siz de biliyorsunuz!" Cevdet Bey kendini sulu hissederek elini paketten ekti. "Peki, ne tccarl yapmak istiyorsun, bakaym sen?" "Onu daha dnmedim. Para olduktan sonra alnp satacak ey her zaman bulunur!" "Demek tccarlk hakkndaki dncen bu!" "Tabii... Almanya'dan demir getiririm, olmazsa bir yerden eker getiririm!" Glyordu. Sevimsiz ve kstaht. Amcasndan yardm bekleyen bir yeen gibi deildi. "eker olmazsa kuma, olmazsa araba... Trkiye'de nasl olsa her zaman bir eyin sknts var. Merak etmeyin siz!" Cevdet Bey sert sert: "Merak etmek benim hakkm!" dedi. Ziya glerek: "Aaaa sahi unutmutum bunu!" dedi. "Nasl unutursun? Baban seni bana emanet etmiti!" Cevdet Bey birden yanl bir ey sylediini, yeeninin de kendisiyle alay ettiini anlad. "im bilmi benim!" diye dnd. "Burada karmda en baya kstahl yapyor, en baya dedikodular sralyor, ben ise ona laf yetitirmeye alyorum." Yreinin atlarn dinleyerek: "Ne yapaym, ne yapaym?" diye mrl dand. 163

"Evet, babam beni size brakmt. O korkulu gnleri, beni arabayla Zeynep Hanm'dan alp pansiyona gtrdnz gn hatrlyorum. Zaten babamn vasiyetine ve sizin iyiniyetinize gvenerek buraya geldim ! " "Yaa! Grdn m? Benden baka bir destein oldu mu ha yatta?" Biraz fkelenmi, biraz da duygulanmt Cevdet Bey. "Hi kimsem olmad benim!" "O zaman amcann kymetini bil! Bak, amcan ne halde." Elini yreinin stne bastrd. "Buras nasl aryor, bir bilsen! Amcana saygszlk etmek sana hibir ey kazandrmaz!" "Evet, bunu dnmemitim! Neyse ben de sizin gibi d nyorum, benim tek desteim olduunuzu biliyorum ve bundan cesaret alarak para istiyorum sizden. Yani bor demek istiyorum. Kazandktan sonra geri verilmek zere bor!" Cevdet Bey aklna yeni gelen bir dnceyle heyecanland. "Niye emekliliini beklemiyorsun?" "Bu niformay tamaktan bktm!" "Aaa, ne biim sz o? stelik madalyan var senin! O ni formann hakkn vermek iin yllarca dvtn. Sonra eyde, nerdeydi, Sakarya'da da yaralandn ya! Bir gazisin de. Demin ettiin szler bir gaziye yakr m? Emekliliini bekle!" Ziya umutsuz bir tavrla: "O kadar bekleyemem!" dedi. "Bana para lzm!" "Olum, ne kadar kolay sylyorsun bunu! Para kolay m kazanlyor sanyorsun?" Birden Ziya ayaa kalkt: "Bilmiyorum ben para nasl kazanlr, nereden bileyim, askerlikten baka bir ey yapamadm ki!" diye bard. "Ama hakkm istiyorum! Hakkm almasn bilirim!" "Ne hakk? Neyin hakkym bu?" "Neyin-hakk olduunu da bilmiyorum. Hayr, biliyorum. Rahmetli babamn lm yznden sizin kazandnz e yin..." "Rahmetli baban senin bu kstahlklar yaptn grseydi ok zlrd. Olu byle mi olacakt? O bir idealist idi! Paray dnmezdi. Yazk, yazk!.. Kemikleri szlyordur!" "te ben de onun bu hakkn almaya geldim!" "Niye? Btn bunlar niye? Niye imdi?"
164

"imdi. imdi, nk ok dndm. Krkiki yandaym. Oniki yl sonra emekli olacam. Sonra emekli maamla bir kira evinin balkonlarnda iek yetitireceim. Yaamak istediimi anladm. stanbul'a yerlemeye karar verdim..." "Ama eyin, kannn Ankara'daki evinde oturuyordun!" Cevdet Bey, "simleri, kelimeleri unutuyorum!" diye dnd. "Ondan da ayrlacam..." dedi Ziya ve yeniden koltua otur du. "Niye? Niye olum? stelik o kadn da hastayd galiba." "Hasta!" "Hasta karn brakyor musun?" dedi Cevdet Bey. Gene yanl bir ey sylediini dnd. Artk zeksna eskisi gibi gvenemiyordu. "Ailemle, karmla ilgilendiinizi hi sanmyorum!" dedi, Ziya. "llgilenseydiniz ben cephedeyken ona biraz yardm ederdi niz." "Etmedim mi? Allah var, etmedim mi?" "Etmediniz! Banzdan savmak iin verdiiniz -be kuru hari tabii." Cevdet Bey o -be kuruun hesabn yapacakt, utand, gc yetmedi. "Yazk... Yazk..." diye mrldand. Sonra ksrmeye balad. Bir yandan ksryor, bir yandan, "Ne hakk? Nereden karyor bunlar?" diye dnyordu. "ocukluunda ona ben baktm. Askeri okuldayken parasn verdim. Tatillerde arada bir gelir, yanmzda kalrd. ok fena ksryorum!" ksrn bastrmaya alyor, yeeninin mahsustan ksrdn sa nacan dnerek utanyordu. Bir sre kvrandktan sonra bu kk ksrk buhranndan kurtuldu, ama yznn de kp krmz olduunu anlad. Hem bitkin, hem de sulu hissediyordu kendini! Pek bir ey dnecek durumda deildi. Bu iin nereye varacan merak ediyordu. Uzun bir sessizlik oldu. Cevdet Bey sze balamaktan ekiniyor, yeeninin de ayn duyguya kaplm olduunu dnyordu. Bir sre sonra Ziya ayaa kalkt. Cevdet Bey'in oturduu byk yaz masasnn kenarna ellerini dayayarak ban ileri doru uzatt. Cevdet Bey endielendi. "imdi syleyin, amca: Bana para verecek misiniz, yoksa
165

oyalayacak msnz? ocukluumda yeteri kadar yardm et mediniz bana. imdi borlusunuz." Cevdet Bey kelimeleri heceleyerek yavaa syledi: "Ben sana kar her zaman grevimi yaptm dnmmdr. Hibir bor hissetmiyorum. Kendime deni fazlasyla yaptm!" "Yaptnz, yle mi? Babam olmasayd u ii nasl kurardnz, merak ediyorum dorusu." "Babann ne katks olabilir ki?" "Babam ve babam gibiler olmasayd ne Merutiyet olurdu, ne Cumhuriyet!" "Neler diyorsun sen? Bu samalklar kim soktu aklna? Yoksa babann Merutiyet'ten yl nce ldn unuttun mu? Akln bana lopla! Sonra ok rica ediyorum, eski eyleri de kartrma. Ben babana hep yardm ettim. unu da unutma ki, rahmetli baban elenceye biraz fazla dknd. Erken lmne de iki sebep olmutur. Sonra kereste dkknndan buraya gelinceye kadar ben neler yaptm, biliyor musun? Susuyorsun deil mi? nk aklna bir ey koymusun ve bunun iin her trl saygszl yapmaya hazrsn." Hzl konumak yorucuydu. Cevdet Bey nefes nefese birden soruverdi: "Btn bunlar neden? Baka bir kadna m tutuldun?" Ziya akn bir tavrla: "Evet," dedi. Utanmt galiba. Bek lenmedik bir eydi bu. Ziya oturdu. Bir durgunluk oldu. Cevdet Bey de aknlat. "Sonunda ona istedii paray versinler, diyeceim galiba!" diye dnd. Karsndan, as kerlikten, yaad hayattan bkp amcasndan para szdrmaya kalkan u gence bakyor, ahlak kurallarna, eski alkanlklara artk pek kulak almadn dnyordu. Ama yallara zg bir hzn ve kinle dndn de ak seik gryordu. Ziya: "imdi bana para verecek misiniz?" diye sordu. Deminki sulu hali kalmamt. Cevdet Bey gene rahatsz oldu: "Ne kadar istediini bilmi yorum. Hem sonra ben de bir ey verecek durumda deilim ar tk!" Ziya ayaa kalkarak: "Gene oyalamayn beni. Banzdan kolay atacanz sanmayn!" diye bard. Cevdet Bey: "Barma! Barma rica ederim!" dedi.
J66

"Hep benden kurtulmann yollarn aradnz! Askeri okula da zaten onun iin yolladnz!" "Asker olmay, ama sen istiyordun!" "Bu da tabii iinize geldi. Benden kurtulmak istiyordunuz. Bulduunuz o paa kznn yannda ben pek uygunsuz kal yordum, deil mi? Askeri okula sepetleyiverdiniz beni! Durun, durun da bir kerecik olsun szm bitireyim. Ayda bir Kuleli'den Nianta'na geleceim tutsa yznz buruturarak cebime -be kuru koyardnz. Sofrann bir ucuna konan tabaa bir yanama gibi ilitiimi dnrdm. Sonra yemin ettim de admm atmadm." Cevdet Bey l gibi mrldand: "Seni hibir zaman evltlarmdan ayr dnmedim!" "Yalan! Beni niye onlar gibi Galatasaray'a yollamadnz peki o zaman? Ben de pekl o kibar beyzadelerin okuluna gidebi lirdim! Askeri okula sepetlediniz beni!" "Askerlik hakknda byle dndn bilmiyordum!" dedi Cevdet Bey. "Nasl dneyim, peki? Ayak parmaklarm Sarkam'ta donarken siz burada eker ticareti yapyordunuz. Ben Sakarya'da az daha lyordum. Siz irketinizi bytyordunuz!" Alamakl suratn Cevdet Bey'e yaklatrd. "imdi karma u kadn kt. Bu benim son ksmetim amca, anlyor musunuz? Bir daha da gelmez bama byle ey." Cevdet Bey tellandn farketti. Yeeninin az iki ko kuyordu. "Cesaretlenmek iin iki imi!" diye dnd. "Demek, her ey bir kadna para yedirmek iin! Beni gzne kestirmi!" Ona acmas gerektiini dnyor, ama bunu ya pamyor, hatta belli belirsiz bir tiksinti duyuyordu. Ailesini, ocuunu yzst brakacan hi utanmadan syleyen birisi vard karsnda. "Rahmetli babam olsa, Allahna dua et!" derdi diye mrldand. "Ama ben ona bir ey syleyecek durumda da deilim!" Ziya gene bard: "Bana bir ey vermezseniz sizin peinizi brakmam!" "Evldm, otur yerine, otur yerine!" dedi Cevdet Bey. Ziya'nn allak bullak olmu bir suratla hl karsnda sallanp durduunu 167

grnce: "stediini vereceim!" deyiverdi. "Ama sen de kendine gel biraz. Bunca yl sonra amcan hakknda dndn bu mu?" Ziya da arm gibiydi. "Bir sigara yakmama izin verir mi siniz?" dedi. Amcasnn cevabn beklemeden masann zerindeki paketi ald. Elleri titriyordu. Perian bir hali vard. Cevdet Bey de bitkin buluyordu kendini. Sigara ien yeenini seyrederken ne bir ey dnebilecek, ne de syleyebilecek gc kendinde buluyordu. Can geni ve derin bir uykuyu ekiyordu. Az sonra sordu: "Ne kadar istiyorsun?" "ok istemiyorum. Ama Karaky'de bir dkkn ap i yapacak kadar bir ey... Ya da Taksim'de bir apartman dairesi alacak kadar..." Kararl grnmeye alyor, sigarasn sinirli hareketlerle tttryordu. Cevdet Bey birden: "Ooo... o kadarn nasl bulurum?" dedi. "Ben de sanyordum ki..." Ziya fkeyle bireyler sylemeye balad. Ama Cevdet Bey iitmediini gstermek iin elini kulana gtrd. "Peinizi brakmam. Hayalet gibi arkanzdan gelirim!" Ziya gene ayaa kalkm, hi de gzel olmayan yzn, iki kokan azn Cevdet Bey'e yaklatrmt. Cevdet Bey yeniden bir ksrk buhranna yakaland. Gv desini ne doru bkp sallanarak birka dakika iddetle ksrd. Sonra birka saniye sessiz durdu. Arkasndan yeniden iddetle ksrmeye balad. ksrrken enesi masaya vura cakm gibi yaklayor, yzne kan hcum ediyor, gzleri yu valarndan frlayacakm gibi aryordu. Bir ara yreini din leyerek, "leceim galiba!" diye dnd. Sonra bana bir ey gelmeyeceini anlad, ama kendisinden para szdrmaya alan yeeninin karsnda, byle kvranarak lmek dncesi yle ar geldi ki, kendine hkim olamad. Korkuyla bakan Ziya'ya kapy gsterdi. ki ksrk arasnda: "k dar!" "k dar!" diye inledi. Gznn ucuyla ona bakt: "Baka zaman konuuruz!" Yeeni masann kenarnda titreyerek ayakta duruyordu. Galiba bireyler sylemeye alyordu, ama Cevdet Bey onun du168

daklarnn kprtsndan baka bir ey farkedemiyordu. Ziya amcasna yapt saygszlklardan deil de, sanki karsnda ttn imeye cesaret edebildii iin azarlanyormu gibi elindeki si garay saklamaya alt. Cevdet Bey bu sefer daha sert bir sesle: "Hadi k dar, di yorum, saygsz seni!" diye inledi. Sonra ksrne bo yere hkim olmaya altn anlayarak kendini brakt. Ziya'nn odadan ktn grd. inden ona bireyler sylemek geti, ama bunu yapacak gc kendinde bulamad. Sanki cierinde, nefes borusunda ateler yanyor, inleyip ksrerek alevleri pskrtmesi gerekiyordu. Biraz kendine gelir gibi olunca mendilini karp alnndaki ter damlacklarn sildi. Odada yalnzd, kendini yal ve gsz buluyordu. "Hayalet," diye mrldand. "ok da iyi biliyor ne olduunu... Hayalet." Sonra kendini toparlad. "Hayaletmi!" Akl her eyi yeniden dzen lemeye, u yarm saat iinde tepetaklak olup yklan, yeniden kurmaya giriti.

SZ KESME
Enitenin pipo, teyzenin de parfm kokusuyla dolan taksi Ye niehir'in bir ara sokana sapt, birrnek evlerin arasndan ilerleyip mer'in iaret ettii birinin nnde durdu. mer aalarn arasnda oturma odasnda yanan lambay grnce heyecanland. Dn de buraya gelmi, Nazl'y grmt. Bugn, nceden kararlatrld gibi u "sz kesme" denen ey yap lacakt. Kap alnr alnmaz ald. Enite: "Ben Cneyt, karm Macide!" diyerek bir hamle yapt, ama kapy aan Muhtar Bey deil, ince uzun bir adamd. "Ben Refet Bey efendim! Evet, sizin geleceinizi biliyorlar. Yukardalar. Bir rastlant oldu. Ben aa inmitim. Siz de mer Beysiniz galiba. Memnun oldum. Ben Nazl'nn amcas saylrm, buyurun, buyurun..."

13

Teyze: "Mnasebetsiz ve geveze biri!" diye dnyormu gibi yzn buruturdu. Merdivenlere doru yryorlard. Birden Muhtar Bey merdivenlerin ucunda gzkt. Birka basamak aa indi. Sonra, yolu kapayacan dnm olacak ki geri geri yukar kt. Aranarak kendi evresinde bir dnd. Nazly grnce rahatlad. Bunlar yaparken: "Buyurun, buyurun, rica ederim!" diyordu. mer: "Enite ite Nazl bu!" dedi. Onlar zaten el skyorlard. "Bu, Macide Teyzem!" "Beni hatrladn m?" dedi Macide Teyze. "Hatrlar gibi oluyorum, efendim!" dedi Nazl. Muhtar Bey ile enite de el skyorlard. Onlar da kendi olaan varlklarnn dna tamlard. Sanki kimse kendisi gibi ola myordu. "Buyurun, efendim, buyurun, siz nce rica ederim..." dedi Muhtar Bey. Paltolar alan hizmetiye emirler yadryordu. Nazl da Macide Hanimin paltosuna uzanmt. Ama o kar koyuyor, asknn nnde ekiiyorlard. Oturma odasna girerlerken Macide Hanm: "Ge kalmadk deil mi?" dedi. Muhtar Bey: "Yoo, hayr, hayr!" dedi. "Siz pek kede kaldnz, buraya zahmet etseniz." Teyze: "Yok, rica ederim!" diye mrldand, oturduu koltuk kede kalyordu, ama Nazl'y yakndan inceleyebilecei en iyi yer burasyd. mer bunu sezdikten sonra, Muhtar Bey'in kendisine yakn oturduunu endieyle farketti. Bir sessizlik oldu. Sonra Refet Bey yarm kalan cmlesini tamamlad: "Bugn bir de baka bir rastlant oldu. Geerken Muhtar Bey'e bir urayaym dedim. Geleceinizi bilmiyordum." zr dilermi gibi bir hali vard. Enite: "Rica ederim!" dedi. "Biz sizi bekletmedik deil mi?" Muhtar Bey: "Hayr, hayr!" dedi. "Hanmefendi de bunu sylediler. Hatta Nazl'ya diyordum ki..." Teyze kendisinden szedildiini farkedince gzlerini dikkatle inceledii Nazl'dan tella kard. "Yaa! Biz de ge kaldk diye
i 70

tellanyorduk!" dedi. Sonra gene Nazl'y incelemeye balad. Nazl hafif kzarmt. mer ona bakmaktan ekindi. Nazl'ya hi ekinmeden bakt iin teyzesine fkelenir gibi oldu. Sonra, "Acaba imdi ne dnyor?" diye geirdi iinden. Teyzesinin gelini hakkndaki yargsn merak ettiini farketti. Hizmeti ieri girince Muhtar Bey: "Kahvelerinizi nasl istersiniz?" diye sordu. Kahvelerini sylediler: Gene bir sessizlik balad. Cumbay andran kk bir knts olan, alak tavanl bir odada oturuyorlard. Karki duvarda kaln ereveli, yalboya bir Venedik manzaras aslyd. mer oturduu yerden yemek masasnn arkasndaki tezhib levhasn da gryordu. ki oday birbirinden ayran duvarn kesinde de sedef kakmal bir ka vukluk vard. Eya, her ey, herkes yerli yerinde, sanki bir ey bekliyormu gibiydi. Bir duvar saatinin kaln ve kesin tkrts duyuluyor. Teyze dikkatle Nazl'y inceliyordu. mer, "Sonunda buraya koyun gibi oturdum!" diye dnd, ama koltukta ireti oturduunu farketti. Muhtar Bey: "Ankara'y nasl buldunuz, efendim?" diye sor du. Teyze oday stmak iin: "Pek farkna varamadk ki Anka ra'nn!" dedi. Bu, ok artc ve ho bir eymi gibi glmsyordu. "Dn le st geldik zaten. Ama gerekten de so uk." Muhtar Bey: "Evet, souktur Ankara'mz!" dedi. "Hele bu gnlerde... nann, mecliste arkadalarla dk bugn!" Teyze: "Afedersiniz, efendim, kimlerin meclisinde?" diye sordu. Bunu sorar sormaz yapt yanll farkederek: "Aaaa, tabii, tabii!" diye bard. Muhtar Bey: "Millet Meclisi'nde, Kamutay'da efendim!" dedi. Teyzenin yanlln farkettiini grm, ama gene de sylemiti. Bu uzak akrabann bir anlk unutkanlna pek armamt galiba. Teyze kpkrmz kesilmiti: "Biliyorduk, tabii canm, bili yorduk!" dedi. Sonra galiba bilinmesi gereken eyi bu sefer de gereinden fazla byttn anlaynca daha da kzard, glmeye alt.
171

mer gelecekteki kaynpederinin de gldn grd. Teyze milletvekilinin gldn grnce rahatlayarak daha da ok gld. Sonra enite de gld. Hep birlikte glmeye baladlar. Hizmeti kahve getiriyordu. mer, insanlar olduklanndan baka trl yapan o belirsiz teln yumuayarak daldn hissetti. Milletvekili kahveyle birlikte konuklarna sigara ikram etti, ama mer'den yana bakmad. mer enitesinin sigaray geri evir mediini grnce sevindi. Piposunu yakacandan, bunun da odada bir soukluk yaratacandan korkmutu. Her ey geviyordu ite. Konuulmas gereken eyler de bi razdan konuulacakt, ama biraz daha scaklk, sohbet ve yaknlk gerekiyordu. Uzak akrabalklarn hatrlanmas bu scaklk iin elveriliydi. Bu konuyu Teyze at. Nazl'nn annesiyle kendisinin karde ocuklar olduunu hatrlatt. Ama ayn anneden karde ol madklarn, eski ve uzak bir miras yznden yllar sren dar gnl hatrlatmad. Muhtar Bey'i de tanmas bu yzden ge cikmiti. Teyze ll konumasyla burada sz edilebilecek ortak akrabalklar bir bir sayd. mer uzak akrabalklarn yakn akrabalklardan daha zengin bir sohbet konusu olduunu d nd. simler, hastalklar, lm ve doum tarihleri, felketler, mutluluklar hatrlanyor, kahveler iiliyordu. mer: "Bir gn ben de bunlar gibi olacam!" diye mrldand. "Bir gn ben de kahvemi ierek akrabalardan szedeceim. Btn bu tutkulardan sonra stelik... Evlilik beni gemleyecek. Zaten u demiryolunda burnum biraz srtlmt. Demek hazrmm ben de yle eylere." Gene kendini didikliyordu, ama harekete gemek iin fazla bir g de gremiyordu. "Bir gn, hem de ok uzak bir tarihte deil, ben de ayamda terliklerle odada yn ren ka rmla... Karm?" aknlkla Nazl'ya bakt. Orada, karsnda, gelecekteki kocasnn, teyzesinin baklar altnda rahat olmaya alan, kzarp bozarmamak iin zorlanan bu kz! Birden kendini toplayarak: "Ee, ne var, ite karm!" diye mrldand. Enite Bey kendi hayatn, ticari gemiini anlatyordu. Sonra biraz kaba ve sulayc bir tavrla ticaret hayatnn skkla uradn, her eyin eskisi kadar serbest olmadn syledi. Bunun zerine Muhtar Bey de kendi hayatn zetlemek gereini
172

duydu: Memurluklarda, kaymakamlklarda, valiliklerde bu lunmutu. Sekiz yldr siyasetin iindeydi. Ticaretin, daha dorusu ihracat ve ithalatn skntya girmesini de olaan karlyordu; memleketin kalknmas iin daha da galiba ok skntya girilecekti. Hem durum, alt-yedi yl ncesine gre imdi ok daha iyiydi. Milletvekili bunlar yle gnl alc ve tatl bir sesle sylemiti ki, ikyeti de zaten biraz zorlama olan enite onu onaylamaya balad. Bylece inili sobann stt odada mutluluk havas daha da younlat. Teyze de Nazl'yla konumaya ba lamt. Onu dikkatle inceliyor, sorular soruyor, glmsyordu: Liseyi nerede okumu, hangi yabanc dilleri renmi, zerindeki bu ho elbiseyi kendisine nasl yaktrmt? Ama bir sre sonra gergin bir sessizlik balad. Herkesin bekler gibi olduu btn hareketlerin ve szlerin altndaki sessizlikti bu. Simdi yalnzca ortaya kmt. Saat tkrtsndan baka bir ey duyulmuyor, sanki herkes, "te imdi asl konuulmas gereken ey konuulacak, enite sze balayacak!" diye d nyordu. Enite: "Efendim buraya ne iin geldiimizi biliyorsunuz herhalde," dedi. Kstah bir tavr yoktu, alakgnll gzk yordu. "Kznzla yeenim grmler, anlamlar." mer, "Enitem gene gerekilie balayacak!" diye dnd. Enite, yumuak ve ll szlerin daha elverili olaca byle gergin durumlarda, beklenenin tersine sert bir tavr taknr, dnlmesi, ama sylenmemesi gereken eyleri sylemekten holanrd. Bir keresinde, bu tutumunu mer'e gerekilii ve ikiyzllkten holanmamasyla aklamt, ama mer, enitenin her gerekilik buhrannda, daha ikiyzl olduunu dn yordu. "Kendi kendilerine grmler, anlamlar. kisinin de akl banda. Bana kalrsa bizlere sz bile dmez. Dorusu da bu galiba. Bize sz dmemeli, yle deil mi? Madem ki onlar akl banda ve... ve iyi okumu iki insan, bize kararlarn doru bulmak der." Bunlar kendi kendine tartyormu gibi d nceli bir tavrla syledikten sonra, galiba gerekilikte fazla ileri gittiine karar vererek ekledi: "Byle olmal, byle olmal, deil mi efendim?"
173

"Nasl? Tabii, tabii!" dedi Muhtar Bey. "te onun iin size unu soruyorum: Yeenim kznzla ev lenmek istiyor. Siz raz msnz?" Muhtar Bey aknlat. Sanki hi beklemedii bir ey iitmiti. Koltuunda kprdanyor, yardm bekliyormu gibi Nazl'ya bakarak kvranyordu. mer de sululuk duyuyordu. Tell hareketlerle kvranan u adamdan, byle tatsz durumlara yo laca iin zr dilemek geliyordu iinden. Sonunda, Muhtar Bey: "Ah, annesinden sonra o da m ya nmdan ayrlacak?" diye mrldand. Hznl ve yalnz gz kyordu. Enite: "Daha ama, evlilie ok zaman var!" dedi. Sonra Muhtar Bey'i avutmann deil, tasarlanan eyleri yrtmenin zaman olduunu dnyormu gibi aceleyle ekledi: "O zaman mutlu olsunlar, efendim, mutlu olsunlar." Ksa sren bir durgunluk oldu. Teyze i ekti. Enite sylenmesi gereken teki eyleri de syledi: "mer olumuz, biliyorsunuz demiryolunda alyor. Bahar banda, inaat mevsimi gelmeden niann yaplmasna karar vermiler. Siz de niann stanbul'da yaplmasn istiyormusunuz." "Ben deil, ben deil!" diye bitkin bir tavrla milletvekili mrldand. "Rahmetli annesi... Ankara'dan hi holanmazlard. Vasiyet etmiti..." "Nasl isterseniz, efendim!" Enite bunu bir skntya katlanyormu gibi homurdand. Sonra niann tarihi ve ayrntlar hakknda birka cmle daha syleyerek sustu. Odaya bir durgunluk yayld. Herkes kendi dncesine e kilmiti. mer, "Kendi hayatlarn, kendi tasarlarn dn yorlar," diye iinden geirdi. "Ender bulunan u zamann tadn karyor, kendilerini dnmek iin de bizden yararlanyorlar!" Herkesin kendi hayatna ilikin bir hatray, ya da bir kk tasary gzden geirdiini, bunu yaparken de, Nazl ile kendisini gznn nne getirdiini hissediyor, bunu dayanlmaz bu luyordu. fkeyle, "Kendilerinden o kadar getiler ki, bu tuhaf sessizlii bozmak bile akllarna gelmiyor!" diye dnd. "Efendim, ok duygulandnz; neredeyse zldnz diye ceim." Teyzeydi bunu syleyen. Merakla milletvekiline bakyor,

biraz da gcenmi gibi duruyordu. Galiba Muhtar Bey bu ilgiden holand: "Ne diyeyim, ne dyeyim?" diye inledi. "Bekliyordum ama, gene de tuhaf geldi bu bana. Ne diyeyim? Belki de bylesini beklemiyordum." mer'e bakt. "Delikanlya kanm kaynamt. Ama gene de ak nm!" hnile: "Bu zamanda artk byle oluyor!" dedi. Bilgisiyle gururlanyormu gibiydi. "Memleket de deiiyor, byle oluyor ite. Kendileri grp anlayorlar. Bylesi daha uygun deil mi?" Muhtar Bey mer'e bakyordu. mer, "Tamam ite, imdi beni lp bimeye baladlar!" diye dnd. Orada rastlantyla bulunan ince gvdeli Refet Bey de kendisine bakyordu. "Ne dnyorlar acaba? Beni nasl buluyorlar?.." inden kalkp odadan kmak geliyordu. Milletvekili, mer'den gzlerini kararak: "Evet, evet, zamana uymak gerek!" diye mrldand. Sonra ho bir eyi hatrlam gibi birdenbire neeleniverdi: "Biz grc usulyle evlenmitik rahmetliyle." Ama hemen arkasndan yzne bir glge dt: "Ama benim aknlm bundan deil ki... Ben nk her zaman ilerdik taraftar olmuumdur." Heyecanla Refet Bey'e dnerek ekledi: "Refet Bey ile mecliste bu yzden ok imek ekmiizdir. Biz bu mcadelenin iindeyiz!" Sonra hznn unutarak, kyafet kanununu uygulamak iin Manisa Valilii srasnda softalarla nasl savatn anlatmaya koyuldu. Muhtar Bey'den beklenmeyen bu hzn ve nee galiba eniteyle teyzeyi artmt. Bir sre milletvekilinin neeyle anlatt eyleri dinlediler. Muhtar Bey'in sylediklerinden ok, tavrlarna, neeli el kol hareketlerine, kelimelerine dikkat ediyorlard. mer, "Galiba onu biraz deli dolu buluyorlar!" diye dnd, ama sonra kendisinin de gelecekteki kaynpederini byle gr dn farkederek ard. "Babacan bir adam!" diye mrldand. Sonra Nazl'ya bakt. Babasn ilgiyle dinliyordu. Refet Bey'in de az almt. mer, "Kendimi dnmemeliyim, biraz olsun onlar gibi olmal, bu neeye ben de katlmalym! " diye dnd. inden hrslarn, tutkularn unutmak, inili sobann stt bu mutlu havaya karp bilincini ve gururunu silmek geldi. Byle i 75

yapabileceine bir ara inanarak gzlerini keyifle odann iinde gezdirdi, ama hizmetinin kap aralndan kendisini seyrettiini grnce bir damat aday olduunu hatrlayverdi. Manisa Va liliini anlatan Muhtar Bey'i sklm pklm dinledi. "Olaca buydu!" diye dnd, ama kendisini daha fazla da didikleyemeyeceini anlad. Enite iten bir tavrla: "Hi Avrupa'ya ktnz m?" diye sordu. Muhtar Bey, "Ah, hayr, frsat olmad," diye hayfland. "Ama gidip bir grmek art... Nazlcm gitsin, ok istiyorum." Sonra, herhalde szlerinin yanl anlalmasndan korkarak, elinde bir tepsiyle ieri giren hizmetiyi iaret etti: "Galiba yava yava masaya gememiz gerekiyor," dedi. Yava yava masaya getiler...

TEMZ HAVA YRY


"Hayalet!" Ziya'y grnn zerinden bir ay gemiti, ama Cevdet Bey hl dnyordu: "Az iki kokan, gsnde madalya tayan, amcasndan para szdrmaya alan bir hayalet!" Gene baheye alan kapnn nnde, holde, aynann kar sndayd. Arada bir byk aynaya bakyor, kendini seyrediyordu. "Bir daha ne zaman gelir o?" Amcasn ksrk buhran iinde brakp ktktan sonra, ertesi gn bir daha gelmi, Cevdet Bey de ona bir ey verecek durumda olmadn syleyip, Osman' armt. Osman, Ziya'ya irketin paras olmadn, zaten yazhaneyi Sirkeci'den Karaky'e tamak iin paraya ihtiya duyulduunu anlatmt. Ziya bunlar somurtarak dinlemi, kp gitmeden de bir frsatn bulup amcasna gene peini brak mayacan fsldamt. "Ama hangi hak iin?" Cevdet Bey aynann iindeki ihtiyar gvdeyi seyrediyor, dnyordu: "Bu cesareti nereden bulu yor?" "Geliyoruz, geliyoruz!"
176

14

Nign Hanm'd bu.seslenen. Torunlarla birlikte yrye kacaklard, ama o her zamanki gibi ge kalmt. Merdivenleri inen torunlarn sesi duyuluyordu. Cevdet Bey aynaya bakt. Kamburunun daha da ktn, boyunun daha da ksaldn dnd. Aynann karsnda hep bunlar farkediyordu artk. natla, "Beni sevimsiz bir ihtiyar olarak grsnler istemiyorum!" diye dnd. apkasn bana geirdi. Son bir kere daha aynaya bakt: Bu apkal ve ihtiyar yze alal yllar oluyordu, fesli gen yz oktan unutmutu. Ama her zamanki gibi gene bir eziklik duymadan edemedi. Darda geveyen bir kar vard. ubatn sonuydu. zerinden gn gemiti, ama kurban bayramnda yaan kar hl erimemiti. Cevdet Bey ngrakl bahe kapsyla eve kan mer divenler arasndaki talkta aa yukar yrmeye balad. "Onca yldan sonra insan, ihtiyar amcasn korkutup para szdrmaya kalkacak cesareti kendinde nasl bulur?" diye dnyordu. "Diyelim ki, tutulduu o gen kadn akln ba ndan ald. Onun iin her eyi yapacak kadar lgmlat. Peki, para bulmak iin niye bu yolu seti? Benden para szdracana onu inandran ey nedir?" Bahenin ortasnda durdu. Son za manlarda sk sk yapt gibi, unuttuu bir ad, ya da kelimeyi hatrlamaya alyormu gibi kendini zorlayarak dnmeye alt. "Kendimi zorluyorum, ama hibir ey bulamyorum!" diye sylendi. "Ama niye bu yolu seti?.. Aa, geldiler ite!" Nign Hanm merdivenlerden baheye iniyordu. zerinde deve ty renginde bir palto, banda kk siyah bir apka vard. Torunlarnn ellerinden tutuyordu. Bulac hastalk grld iin anneleri onlar iki gndr okula yollamyordu. Bu yl ilkokula yeni balayan Cemil, merdivenlerden indikten sonra babaan nesinin elinden kurtularak bahede komaya balad. Nign Hanm: "Dur, koma! Dur koma, diyorum, deceksin!" diye bard. Cevdet Bey karsnn sesini renksiz ve l buldu. Sonra kapya bal ngrak mgrdad. Maka'ya doru yryeceklerdi. "Ona borluluk duyacam sanyor. Neden buna inanyor? nk onu bamdan savmm, yeterince yardm etmemiim!" Nign Hanm koluna girdi. Cevdet Bey abisinin lmn,
177

evlenip Nianta'ndaki eve tann, o yllarda evin iinde gezinen kk Ziya'y hatrlad. "te bu torunlardan birazck bykt o zaman. Ama tuhaf bir hal vard zerinde. Sanki ocuk deildi. Bym de klm gibiydi. Sinsi sinsi bakard. nsan sorguya ekiyormu, yarglyormu gibi aadan yle bir bak vard. stelik yz de ocuksuydu yle bakarken: Tpk, bir ay nce yazhaneye girip paraya ihtiyac olduunu sylerken bakt gibi!" Tramvay yolundan karakola doru yryorlard. Cevdet Bey fkelenir gibi oldu. "Holanmyordum!" Karakolun kesindeydiler. Bir dkkndan biri kt. Onlara yaklat. Cevdet Bey tan yamyordu, ama adam adn saygyla syleyerek eline uzanmt bile. Cevdet Bey elini ptrrken, "Kim bu?" diye dnyordu. Adam, Nign Hanm'm eline de davranmt. Gen bir eydi. Yz temizdi, nl vard. Cevdet Bey'e sevgiyle bakyordu. Sonra torunlara yaklat. Onlara da sevgiyle bakt. "yice tandk biri olmal, ama kim?" Karakolu getikten sonra, Cevdet Bey sklarak karsna bunu sordu. Nign Hanm: "Tanyamadn m? Bahvan Aziz ite!" dedi. "Manav dkkn atktan sonra baheye bakmaz oldu." "Aziz'mi demek! Eskiden bahvanlk yapard. Arka baheyi adam etmiti." ki yl nce, manav dkkn amak iin Cevdet Bey ona yardm etmiti. Onu ilk defa babasyla evi gezerken grmt. Babas bostanc olduunu sylemiti. O bahede ekirdek yiyordu... "Nasl hatrlayamadm?" diye dnd. lk defa dkknnn nnde imdi gryordu onu. Sonra Nign Hanm'n o tatsz szn hatrlad: "Tanyamadn m?" Cevdet Bey, "Bakalarn da artk tanyamyorum," diye dnd. Her eyi birbirine kartryordu. htiyarlkt bu. Artk haftada iki kere yazhaneye gidiyordu. Can bir ey yapmak istemiyordu. stese bile kimse ona bir ey yaptrmyordu. Sonra aklna baka bir ey geldi: "Ama kimseden de yardm esirge medim!.." Biraz heyecanland. Nianta'nda herkes onu tan yordu: Herkes Cevdet Bey'i grnce sayg duyuyor, sevgiyle selm veriyordu. Herkes iin bir ey yapmt. "Otuziki yldr bura daym!" diye dnd. Tevikiye'ye yaklayorlard. Cevdet Bey caminin karsnda
278

yeni yaplan bir apartman grd. Kimindi buras? gn nceki yryte bunu Nign Hanm ona sylemiti, ama imdi hatrlayamyordu. Sonra hatrlad: zmirli bir ttn tccarnnd, uzun boylu biriydi, ama ad bir trl aklna gelmiyordu. Te vikiye'ye kadar dilinin ucundaki kelimeyi arayp durdu. Sonra zlerek aramay brakt. Havann souk olduunu dnd. Otuziki yldr buradayd. Otuziki yl nce Tevikiye'deki konaa gelip Nigni ilk defa grmt. Otuziki yldr Nian ta'nn karsndaki evde oturuyordu. Otuziki yl nce, o kocaman eve bir yaz gn Nign Hanm'la girmilerdi. Bir hiz metiyle bir ah tutmulard. Sonra babas olunce o aadan bakan, sessiz, soluk yzl ocuk gelmiti. Onlarla birlikte ya amt. Asker olmak istiyordu. Cevdet Bey de bir gn ona, "Ziya madem ki asker olmak istiyorsun, imtihanlar da kazandn, git Kuleliye!" demiti. Osman daha yeni domutu, evde mutluluk vard. Ziya'nn sinsi, rkek baklar, hibir eye dokunmadan, yabanc gibi evde sessiz gezinii Cevdet Bey'e tatsz bir gemii, geen, eski, souk yllar hatrlatyordu. Ziya askeri okula git tikten sonra Nianta'ndaki evde huzur daha derinlemi, ne redeyse elle tutulur olmutu. Cevdet Bey gene: "Holanmyordum ondan!" diye mrldand. Gnahlarn benimseyecek bir du rumdayd. Derin derin nefes alyor, cierlerini temizliyordu. Arada bir durup derin derin nefes almas gerekiyordu. Doktor zak son gidiinde cierlerinden phelendiini itiraf etmek zorunda kalmt. Cevdet Bey'in temiz havaya ihtiyac vard. Bu da yazhaneye gitmemek iin iyi bir bahane oluyordu. Osman ile Refik bir gn ona, artk yazhaneye her gn gelmesinin ge rekmediini uzun uzun anlatmlard. Cevdet Bey de, salk bahanesinin, ekilmek iin en onurlu yol olduunu aklndan geirmiti. imdi derin derin solurken btn bunlar ekinmeden dnecek kadar rahatt. Kar kaldrmdan iri yar bir adam geiyordu. Onlar grnce admlarn yavalatt ve kafasndaki geni kenarl ftr apkay gsterili bir hareketle kard. Hafife eilerek selm verdi. Cevdet Bey apkasyla selm alrken tand: Avukat Cenap Beydi. Avu katlarn i saatlerinin kesin olmadn dnerek saatine bakt: Saat onbire geliyordu. Bu saatte Maka'da yrmenin bir erkek 179

iin can skc bir ey olduunu dnd. Ev kadnlarnn, emeklilerin, aylak insanlarn vaktiydi. siz gsz insanlarn yapt baka eyleri de yapyordu. Radyoyu dinliyor, torunlaryla akalayor, arka bahede tuhaf bitkiler ekiyor, sonra bunlarn Latince adlarn ezberleyip yemek masasnda tekrarlyordu! Ama bir de nemli ii vard: Hatralarm hazrlyordu. Daha tek bir kelime yazmamt, ama malzeme toplama iine balam, ya ymlamay dnd kitabn adn da bulmutu: Yarm Asrlk Ticaret Hayatm! Kitapta kerestecilik yllarndan bugne kadar yapt her eyi fotoraflar, belgeler, makalelerle zenginletirerek anlatacakt. Klann karsnda, ocuklarn arabayla gezdiren iki kadnla karlatlar. Kadnlar iyi giyinmilerdi, gen ve salklydlar, glyorlard. Onlar grnce arabalarn durdurdular. Cevdet Bey'e selm verdiler, sonra Nign Hanm'la -be kelime ko nutular. Biri eilip torunlarn ikisini de pt. Nign Hanm da arabalarn iine sarkp ocuklar mncklad. Aalarn altnda yrrlerken Nign Hanm kadnlar anlatt: "Uzun boylu ince olan Saffet Bey'lerin gelini. teki de kardei. kisi de evvelki yaz evlendiler!" Sonra o uzun boylu ve ince olann daha nceden bir bakasyla nianl olduunu anlatmaya balad. Cevdet Bey birden: "Hayalet!" diye mrldanverdi. Abdlaziz zamannda temelleri atlp da bitirilemeyen caminin kullanl mam talarnn arasnda, artk Talk denilen o tenha bahenin iindeydiler. Nign Hanm gen kadnlar hl anlatyor, uzaktan boaz ve adalar gzkyordu. "Hayalet! Ondan k n r t n l a m a y a cam! stediini versem de vermesem de kurtulamayacam o da biliyor. Para istemeye de onun iin geliyor!" Souk ve kuru bir rzgr esiyordu. Cevdet Bey Nign Hanm'a yasland. Kars da ona kedi gibi sokuldu. Torunlar, hl amurlamam bir kar ynn didikliyorlard. Oyuna dalmlar, dedeyle nineyi unutmulard. Cevdet Bey, "Benim iim bitmi!" diye dnd. Nign'n kolunu skt. Unutmak iin denize bakt. Sonra birden, "Kurtulamayacam!" diye dnverdi. "Oduncu dkknndan, Haseki'den, Vefa'daki evden, abimden, hayaletten!" ocuklara bakyordu, ama grmyordu; grntler aklnda at koturuyordu:
180

Kerestecilik yapan babas lyordu, nalbur dkknn Cevdet Bey bytyordu, Anadolu'ya sata balyordu, abisi yatakta can ekiiyor, kk Ziya'y kardeine emanet ediyordu, Nign Hanm ile evleniyordu, eker getirtmek iin smail Hakk Paa'y ziyaret ediyordu, Nianta'ndaki evde hep huzur olsun, Franszca renirken okuduu kitaptaki aile gibi ailesi olsun istiyordu. Nign Hanm bard: "Brak onu, brak stn kirleteceksin!" Cemil amurlu bir dal parasn yere brakt. Cevdet Bey karsna: "yorum, dnelim!" diye mrldand. Nign Hanm kocasna sokuldu. Dn yolunda grntler gene aklnda at koturdu. Cevdet Bey onlara hkim olmaya kalkmad. Arada bir hayaleti dnd. Ziya'ya biraz para vermeyi gene oluna teklif etmeye karar verdi, ama Osman'n raz olmayacan da aklndan geirdi. memek iin hareket etmeye, kollarn ovuturmaya kalkt, ama hemen yoruldu. Tevikiye durann nndeyken geen bir tramvaya binmeye karar verip cayd. Sonra yemein zerine uyuyacan aklndan geirdi. Kimse bir ey sylemiyordu. Torunlar da yorulmulard galiba: Dedeyle ninenin yanndan ayrlmyorlard. Cevdet Bey le yemeini dnerek kendini avutmaya al yordu. Tevikiye Camii'nin nnden geerlerken bir kk leke gevek dnceler arasna damlad: "Bir daha bayram namazn klabilecek miyim acaba?" Bu bayramda da caminin souk hallar zerinde tir tir titremi, ama ac ektii ve buna huzur iinde katland iin mutluluk duymutu. Lekenin baka dncelere de bulaarak yayldn anlyordu: "Acaba Refik'in ocuunu grecek miyim?" Perihan'n gebe olduu iki ay nce aklanmt. "Ya yazhanenin Karaky'e tann?" Yazhanenin tanmasna kar kmas sonu vermemi, o da bunu benimser gzkmt. Karakolun nnden geerlerken, "Bari u hatralarm abuk bitireyim!" diye dnd. "Acaba arka baheye hatmi diksem, tutar m? Hatmi, hatmi... Neydi? Lonicera capri... Ama o hanmeli deil mi? Althea officinalis!" Birden hrltl bouk bir ses duyuldu: "Cevdet Bey!" Cevdet Bey dnd. "Vah, vah, Seyfi Paa ne hale gelmi!" diye dnd. Abdlhamit'in Londra sefiriydi. Nign'n babas kr
18i

Paa'nn dostuydu. Yldz daha ok parlayacakt, ama Merutiyet onu glgede brakmt. "Naslsnz, efendim?" dedi Cevdet Bey. Seyfi Paa cevap olarak: "Nign, kzm, naslsn bakaym?" dedi. Nign Hanm kocasnn kolundan kt, uzanp saygyla pa ann elini pt. Seyfi Paa daha da hrltl bir sesle: "Baban gibi insanlar artk kalmad!" dedi. "kr Paa ne insand! Artk yle insan yok!" Baka bireyler daha syledi. Yanndaki uaa yaslanmasna, ayakta zor durmasna, yz de ihtiyar ve sevimsiz bir kpein yzne benzemesine ramen gene de evresinde sayg uyan dryordu. Cevdet Bey hayranlk duymadan edemedi. "Doksann gemi olmal!" diye dnd. "Bunlar ok yaar. nk ticaret dert leriyle kendilerini ypratmadlar. Ben ondan nce gideceim. Nign niye elini pt sanki onun?" "Baban ne insand!" dedi gene Paa. "yle hakiki insan kalmad artk!" Cevdet Bey'e dnd: "Ticaret mahdum beylere mi b rakld?" Ban saa sola sallyordu. "Talk baheden, teiniz hava yrynden ha? Ah, hah hoh! Paa'nn hrltl kahkahas hrltl bir ksre dnt. Cevdet Bey: "Evet efendim!" diye mrldand. Yaralandn hissediyor, ama bir ey yapamayacan da biliyordu. Seyfi Paa gene Nign Hanm'a dnd. Kzkardelerini sordu. Baka akrabalarn, tandklarn da soruturdu, ama her seferinde "hakiki insan," olarak grd tandklard soruturduu. Az sonra skld. Koluna girmi olan ua sallanyor diye azarlad. Nign Hanm vaktin geldiini anlayarak gene uzand, Paa'nn elini pt. Paa, Cevdet Bey'in etekleri dibinde sallanan torunlara tatl sesle bireyler sylemeye alt, ama azndan kan bouk hrlt onlar daha ok korkutmaktan baka ie yaramad. Sonra uan itip, kakp, azarlayarak uzaklat. "Ne kadar yalanm!" dedi Nign Hanm. ekti. Cevdet Bey, "Yal, ama salkl!" diye dnd. Uzun bir sre, hibir ey sylemeden, karsnn da koluna girmeden yrd. Sonra Nianta'nn kesinde durdu. "Niye pt sanki Nign
182

onun elini?" diye dnd. Bir tramvay raylar gcrdatp in leyerek nlerinden geti. "Niye pt?" Bir arabann kornas ald, torunlar rkek dedeyle nineye sokuldular. Belki Seyfi Paa'y unutmulard, ama hl bir eyden korkuyorlard. Orada, az nce Nign Hanimin Paa'nn elini pmesiyle tuhaf, sinir bozucu bir gerginlik olmu, sanki bir ey krlm, bir su ilenmi, sinsi bir rzgr esmiti. Cevdet Bey bu el pme iine gittike daha kzyor, baklaryla Nigni sulamak istiyordu, ama kars oral deildi. Ar ar kardan karya getiler ve ev gzkt. n bahede kestane ve hlamur aalar vard. st katn pen cereleri soua ramen almt. Yan balkonun korkuluuna beyaz bir kuma balanmt: Bu, sakaya su iin verilen iaretti. Bacadan ince mavi bir duman kyor, rzgrda hemen dalyordu. Arka bahenin plak aalar sallanyordu. Yan duvarn dibinde bir kedi yryordu. Cevdet Bey, "Karnm a!" diye dnd. "imdi evime gireceim. Karnm doyuracam. Sonra bir gzel sigara ieceim. Sonra da tatl ve uzun bir le uykusu..."

AR MHENDS NANDA
Kap birdenbire ald. Feride Hanm: "Oulcuum biraz hava alsan!" dedi. "ay da hazr! u odadan ksan. Biraz benimle otursan. Zaten haftada bir kere bir pazarn var. Onu da btn gn u sigara duman iinde, hep bu kitaplar arasnda oturarak ge irmek olur mu? u yznn haline bak. Vallahi, iblis gibi." Muhittin: "Anne ben aym sonra alrm," dedi. "Birazdan da kyorum zaten. mer nianlanyor." "Aaa, mer mi nianlanyor? Neden sylemiyorsun? Ki minle?" Muhittin souk bir sesle: "Bir kzla!" dedi, ama bunu bile sylediine piman oldu. "imdi gelinin kim olduunu, babasnn ne i yaptn soracak, ayrntlar renmek isteyecek!" diye dnd. Sorulardan holanmayacan gstermek iin suratn ast.
183

15

Annesi: "ay hazr. Onu syleyecektim!" dedi. Muhittin annesinin arkasndan, "Cann sktm. Aksilik ettim!" diye dnd. "Merakn doyurabilir, hi olmazsa birka cmleyle bir-iki gn onu elendirecek, aklnda yer tutacak bilgi verebi lirdim." Ama sonra annesinin aklamalarla hibir zaman ye tinmeyeceini, mer'in ne kadar mutlu olduunu rendikten sonra nianlanan, evlenen teki tandk mutlu insanlardan szedeceini dnd. Bunlar olunun mutsuzluu iin ne kadar zldn, bu mutsuzluktan kurtulmak iin Muhittin'in ne yapmas gerektiini gstermek iin yapacakt. "Baka? Bir ey altm yok. Gene dalga geiyorum!" diye dnd Muhittin. Hl kapanan kapya bakyor, bo bo oturuyordu. Saat bee geliyordu. Sabahtan beri Beikta srtlarndaki bu odada masann banda oturuyordu. Pazar gnlerini iir yazmaya ayrmt. Hafta iinde baz akamlar da iir yazyordu, ama yorgun olduu iin pek bir ey karamyordu. imdi de fazla bir ey karamamt. Saatlerdir ayn eyleri yazp yazp iziyor, yarm kalm bir eski iire istedii biimi veremiyordu. Masa sndan kalkp pencereye yaklat. Beikta'n stnde yeni, gencecik bir bahar vard. Serencebey yokuuna alan sokaktan pazar gezintisinden dnen bir aile geiyordu. kindi vakti g birbirine katan krlanglar birazdan coacakt. Uzaktan durgun ve kprtsz gzken denizin stnde kk iki mavna hareket ediyor, bir aylak bir bacann stnde emberler iziyordu. Muhittin, "Gene iyi alamadm!" diye dnd. Byle za manlarda Beikta'a iner, iki ierdi, ama imdi niana gidecekti. Trenin souk arln iinde duyuyordu. "Bylece bir gn daha geiyor. Otuz yanda iyi bir air olamamsam ben kendimi ldrmeye karar vermitim!" Hogryle karlanmas gereken bir genlik taknl, heyecanla yaplm bir aka gibi geliyordu imdi bu dnce ona, ama gene her zaman yapt hesab yapmadan edemedi: "Otuz yanda... Demek ki 1940'ta... imdi 1937 baharnda, sene var nmde. Hl yaymlanmayan o iir kitab ok deerli bir ey deil. yl ok ey yapmak ge rekiyor." yl kalmt. On yln yedisini obur obur yiyip bitirmi, tadna da varamamt. Buraya bu kadar abuk geleceini o
184

gnlerde hi dnmemiti. Mhendis Mektebi'nde renciydi. Deil u kolayca geen yedi yln, iki yl sonra bitecek okulun bile hi sona ermeyeceini sanyordu. Ders aralarnda kori dorlarda top oynayan, izim masalarnn stnde para ma yapp Beyolu'na sinemaya giden snf arkadalarna stnlk duy gusuyla bakar, keyfini kara kara bir Dostoyevski olduunu aklard. Refik ve mer ile ayn ilkeleri paylam gibi gz kyorlard: Srekli bir aalama ve nefretle beslenen alayc bir tavrlar vard. Zekya ve hogrye inanyorlard, ya da Mu hittin'e yle geliyordu. Bir keresinde Beyolu'nda bir meyhanede ok imiler, Muhittin de intihara ilikin bu kararn aklamt. Karar tam bekledii gibi karlanmt. Masaya belli belirsiz bir sayg yerleti, ama aknlk ya da hayranlk belirtisi hi gzkmemiti. Otuz yandan sonrasn silip atmak kolay geliyordu. Kimsenin otuz yandan sonra da hayat olacan dnd yoktu. "Otuz ya! sene sonra!" diye dnd Muhittin. Sokaktan apkal bir ihtiyar geiyordu. Altm yalarnda gzkyordu. Koltuunun altna gazetelerini sktrmt. ar iindeki kahvelerden birine gidip, tavla akrtlar ierisinde gazetesini okumu, sonra kendi gazetesini teki emekli arkadalarnn getirdii gazetelerle deitirip, gnn btn haberlerini dikkatle gzden geirmi olmalyd. Muhittin'in asker babas emekliye ayrldktan sonra byle yapard. Camiye de giderdi tabii. Muhittin, sokaktan geen bu ihtiyarn camiye gidip gitmediini dnd, onu ar iinde grp grmediini karmaya alt. Sonra pencerenin nnden ekilip masasna oturdu. Artk bir ey yazamayacan biliyordu, ama gene de masaya oturmak pen cereden bakmaktan'iyiydi. Masann zerinde yarm kalan iirlerin izitirildii ktlar, gazeteler, dergiler, sigaralar, kalemler duruyordu. Azna kadar dolmu kllkten pis bir kl kokusu geliyordu. Muhittin. "te hepsi bu!" diye dnd. "Pis bir kl kokusu. Mncklana mncklana hamura dnm bu buruuk kt paralar, dergiler... Niye kendimi kandryorum? Hor grdm dnyadan bana kalanlar da bunlar... Tabii elimde parasn kazanmak iin yaptm mhendislik de var..." Masann zerinde duran gazetelerden
185

birini ap bakt. ardan dnen ihtiyar mutlaka batan sona okumutu bu gazeteyi. "Bavekilimiz Paris'te rical ile grt... Hatay davamz iin msait neticelere varld... Fransa'da Blum kabinesi 380 gven oyu ald... Saray sinemasnda iki Trke film birden... Sabun pahall zeytin azlndan ileri geliyor... Lokman Hekim'in tleri... Francocular'n tayyareleri tarafndan bombardman edilen Guernica'nn harap vaziyetinden bir ke... Burla biraderlerin zrhl soutma cihaz: Frijder... Borsa: Sterlin 620, dolar 123, alln 1059, Lokman Hekim'in tleri... Nervin: Sinir arlar, asabi ksrkler, zayflk ve uykusuzluk iin..." Muhittin, "Ben de ayn eyi yapyor, okuyorum ite!" diye d nd. Muhittin'in babas da ayn eyi yapm, o da gne biraz nee katacak gevezelik malzemesi bulduu iin emekliliinde btn gazeteleri batan sona okumutu. Muhittin bombo bir duygusuzlukla mrldand: "Peki ne yapmal? Nasl yaamal?" Ama yalnzca kelimelerdi bunlar. Bu szlerin gerektirdii umutsuzluu, ya da aray heyecann duymuyordu. stelik airdi; kelimelerin bal bana bir deeri olduunu biliyor, ama onlarn altnda fazla bir ey de bulamyordu. Yeniden masasndan kalkmaya karar verdi, ama karsndaki ktphanede duran babasnn resmini grnce cayd. Babasnn bu gm ereveli resmini oraya, be alt yl nce annesi koymu, Muhittin de dokunmamt. Resimde mlazm Haydar Bey niformas ve klcyla gzkyordu. Babas bu resmi emekli olmadan nce Beyolu'nda ektirmi, ksa bir sre sonra da yorulduunu, artk kendi kesine ekileceini herkese syle yerek ordudan ayrlm, Ankara'ya savaa gitmemiti. Haydar Bey 7. Ordu'da, Filistin'de arpm, burada nianclyla n yapm, Muhittin de yl nce soyad kanunu kt zaman, babasnn hnerini hatrlam, Nianc soyadnn bir aire ya kacam dnmt. Resim ekilirken Nianc Haydar Bey'in taknd dnceli pozu. Muhittin gln buluyordu. Haydar Bey'in zerinde kendine gvenen gl bir erkek hali vard, belli belirsiz glmsyor, ular havaya kalkk kocaman byklar, boyu ksa olduu iin arkaya iyice kvrlm olan klc, bir sehpann zerinde biblo gibi duran kaln ve ksa parmakl eli, her eyi zavall gzkyordu. Muhittin bu resmi her grnde,
186

babas gibi olmamas iin ne yapmas gerektiini dnr, bazan dehete kapld olurdu. Karsnda, ktphanenin bir gznde, gm ereve ierisinde duran bu ey, sradan bir asker, boa gitmi bir hayat, hep bireyler bekleyerek endieyle yaam, yzeylerin arkasna hi geememi, acnacak bir insand. stelik Muhittin'in duyduu hayranlktan syrlp bunu anlayabilmesi iin onsekiz yana gelmesi, babasnn lmnn zerinden drt yl gemesi gerekmiti. Muhittin gene, "Ne yapmal!" diye dnd, ama gene heyecanlanmad, yalnzca, artk alkanlk haline gelen bir tedirginlie kaplr gibi oldu. Bir sre daha karsndaki resme bakp oyalanarak, hayat ve nndeki yllar hakkndaki endielerinin hafif hafif arttn sezerek oturdu. Sonra saatine bakp nian treni iin hazrlk yapmaya, Beikta'ta ar iinde tra olmaya karar verdi. Giyinip kuandktan sonra odadan kp mutfaa girdi. Annesi mutfak penceresinden sarkm, yeni tanan komuyla konu uyordu. Yeni tanan komu: "Hanmefendi iekleriniz tutmu!" dedi. Feride Hanm da: "Tuttu ama, bunlar amad!" diyerek de nizlikteki sakslar gsterdi. Sonra Muhittin'in mutfaa girdiini farketti ve ieri ekildi. Muhiltin'i dikkatle inceledi ve olunun kln beendiini gsteren bir ifade taknd. Mutlu bir sesle: "Demek, gidiyorsun. yi elen bari!" dedi. Muhittin annesinin olunun bir elenceye katlacan, mutlu olacan dnerek sevindiini, bu akam olunun da bulunduu bir salonda baz insanlarn mutlu olacan dnmekten, bu mutluluu belli belirsiz hayl etmekten keyif aldn hissetti. arda yrrken skntsz ve rahat buluyordu kendini. Ta ndklara selm veriyor, "Acaba orada iki verirler mi?" diye dnyordu. "Acaba yzkler taklrken mer'in yz nasl olacak? Buna dikkat edeyim, u bizim fatihin yzn iyice grebileceim bir yere oturaym!" Gene selm veriyor, yryor, k olduunu dnyor, insanlarn kendisine mhendis olduu, ite imdi k olduu, gen ve zeki olduu iin deer verdiklerini seziyordu. Sonra babasn tandklar, ocukluunu bildikleri iin sevgi duyan o ihtiyarlar vard, zeksna hayran olan o gen askerler vard, yllardan beri tand u yal berber vard.
187

Berber, aydan aya, hayatna ilikin btn haberleri dinledii iin, bu gen mhendisin hayat hikyesini eksiksiz biliyordu. Muhittin'i grnce sevgiyle gld: "Sakal, deil mi?" dedi. ekmeceden temiz bir nlk karrken de, annesinin nasl olduunu sordu. Muhittin, ocukluunda buraya geldii ilk yllar hatrlyordu. Boyu aynann dzeyine erisin diye berber, koltuun iki kolu arasna bir tahta koyar, oturulacak yere de ayaklar kirletmesin diye bir gazete sererdi. lk gelilerinde Muhittin alamt da berber "asker ocuu alamaz!" diyerek avutmutu. teki ge lilerinde annesi onu berbere teslim eder, sonra kk gvdesini bol arafn iinde hzl hzl oynatarak arya alverie kard. Sonra bir kere de babasyla birlikte geldiklerini, berberin babasna ok sayg duyduunu hatrlyordu. Berber mlzm Haydar Bey'e deer veriyordu. imdi de mhendis Muhittin Bey'e deer ve riyordu ite. Yzn saygyla sabunlarken meslei hakknda bilgiler edinmeye alyor, bu mhendisin de bir zamanlar ocuk olduunu, dkknnda aladn unutmu gzkyordu. Muhittin ellerini beyaz nln altna sokarken, "ocuk gibi hissediyorum kendimi burada!" diye dnd. Berbere gvdesini bir sre iin brakyor, berber vitrini andran geni camn nndeki koltua yerletirdii bir mteriyi arya sergiliyor, bakalarna yapt gibi onunla bilgi ve dedikodu alveriinde bulunuyor, ardan geenler de gzucuyla onlara bakyorlard. Muhittin de ardan her geiinde berberin vitrinine bakar, "Aa, ktip Hsamettin Bey tra oluyor!" diye dnrd. imdi bu pazar leden sonra ardan geenler de herhalde, "Aa, mhendis Muhittin tra oluyor," diyorlard. "Evet bir mhendis, mhendis Muhittin! te buyum ben!" diye dnd. Mhendis, ama pek yakkl saylmaz; ksa boylu, gzlkl, hrn bir yz var ki, insanda ya korku uyandrr, ya da hayranlk, ama sevgi deil. Aynaya bakyor, krlm ie diplerine benzetmekten holand gzlklerini szyor, kendine zg bir varl olsun istiyor, arada bir de berberin sorularna karlk veriyordu. "te buyum ben. Bir mhendis. 1937 ylnda dnyann bir ehrinde, burada, stanbul'da Beikta'ta bir berber koltuunda, sessiz ve sakin, teki berber mterileri gibi beyaz
188

bir nln altnda uysal, kprtsz, ben... Ben Muhittin, m hendis... yi bir air olmaya alan, ama irade eksiklii ve alma gc sknts eken, bekr ve zeki, bir bahar gn arkadann nianna gidecek olan, hl yaymlanmam iir kitab iin sa brszlanan, gelecei iin endie duyan Muhittin Nianc..." Birden gzlerini aynadan kard. "Hayr, hayr, imdi dnmek is temiyorum. Nian trenini seyredip elenmek istiyorum," diye sylendi. "Ne olduumu, kim olduumu, ne olacam dnmek istemiyorum!" Birden yle bir irkildi ki, kulann dibinde v zldayan ustura sustu. Berber anlayl ve soran bir bakla aynaya bakt. Muhittin de oraya bakt, ama kendini grmek istemedi. Surat sabunla nrken de aynaya bakmad. Berberden kana kadar koltuunda hibir ey dnmemeye alarak kprdand. Yznde gezinen usturann vzltsn dinledi. Berberden ktktan hemen sonra bir taksiye bindi. ofr Beikta arsndan tanyojrdu. ofr de bu mhendisin yzn tanyordu. Muhittin dnmemek iin yolculuk srasnda ofrle gevezelik etti, pahallktan, futbol malarndan, teki dikkatsiz ofrlerden szedildi. Ayazpaa'daki apartman ona Refik tarif etmiti. Muhittin merdivenleri karken, "Ge kaldm!" diye dnyordu. inde sanki grlmesi, yaanlmas gereken her eyi karm gibi bir felket duygusu vard. Ama kapnn zilini aldktan sonra birden ard. "Orada kalabalk var!" diye dnd. erdeki kalabalk ona bakacak, inceleyecek, glmseyecek, o da onlara ayn eyleri yapacakt. Tanmad bir kadn onu bir salona soktu, insanlarn arasna girdi, oturacak bir yer arad. Salonda kadnlar ve gen kzlar bir yanda, delikanllar ve yal erkekler de baka bir yanda oturuyorlard. Herhalde kimse byle ayr ayr oturmalan gerektiini dnmemi, daha doru ve uygar olann birlikte oturmak olduunu ou aklndan geirmiti ama, hibiri kural bozmaya cesaret edememiti. Bir gramofon alyor, herkes fsldayor, bireyler bekleniyordu. Muhittin, Refik'i karn ikin olan Perihan' grd. Sonra bir kapdan mer kt, el etti, ama yanna gelmedi. Nazl'y da bir an grebildi ve gzel olduuna karar verdi. "Evet, ge kalmm!" diye dnd. Az
189

sonra gramofon susturuldu, beklenen eyin yaklatn gsteren bir gerginlik oldu. "u kapdan gireceklerine gre mer'in yzn iyi grebilirim!" diye dnd Muhittin. yi bir yere oturduuna karar verdi. Muhittin'in bekledii yerden, koridora alan kapdan mer ile Nazl ieri girdiler. Hemen arkalarndan da milletvekili Muhtar Bey geldi. Muhittin, Nazl'nn ilk grd kadar gzel olmadna karar verdi, yznde bir irkinlik bile grr gibi oldu. Sonra arkalarndan yaklaan milletvekili aralarna girdi ve ikisinin de bileinden tuttu. Bireyler aryormu gibi sana soluna bakt. Aceleyle elini cebine sokup birbirine kurdelayla bal yzkleri kard. Kalabaln baklaryla ykanan prl prl iki yz beceriksiz hareketlerle parmaklara takt. Muhittin, yzklerin birbirine kurdelayla bal olmas gerektiini bilmiyordu. Mil letvekili birisinin uzatt bir makasla bu kurdelay kesti. Sonra duyguland: "Sevgili kzm ve ok sevdiim bu evldm, delikanly ite nianladk. ocuklarmzn birbirlerine sevgi ve sayg..." Muhittin, "te yz alklat!" diye dnd. mer'in donuklaan yzn dikkatle inceliyordu. "Bir fatihin yz byle mi olmalyd? Kuzu gibi! Utanyor, sklyor herhalde, ama bunu kendi seti. Acaba milletvekili ona u fatihtik yolunda ne gibi kolaylklar salayabilir?" Bir alk balad. Muhittin, "Ne abuk bitti!" diye dnd. Sonra yanmdakilerle birlikte o da elini birka kere birbirine vurdu, glmsedi. "imdi bunlar yapyorum, nk byle davranmak gerekir!" diye dnd, ama kendini ikiyzl bulmad. Milletvekili genleri, nianllar da milletvekilinin elini ptler. Milletvekili bir kenara ekilince nianllar yle ortada kalverdilcr. Bir aknlk, bir durgunluk oldu. Nazl tedirgin olarak uzun uzun mer'e bakt. Bu acemi bakyla, artk davranlarn ve kararlarn bu yanndaki erkee gre dzenleyeceini herkese gstermi oldu. Sonra beklenmedik bir hareketle yere eildi ve bacaklarnn arasnda gezinen kl rengindeki bir kediyi kucana ald. Mutlu bir glme balad. Herkes kalkp nianllar pmeye, kutlamaya kotu.
190

Muhittin mer'i perken duyguland. Byle bir eyi bekle miyordu; ard, ama hazrlad sz de syledi: "Hadi bakalm Rastignac, iyi baladn gerisini de getir!" "yi baladm ha?.. Ah, Muhittinciim!" diye bard mer. Galiba biraz iki imiti. "Ah Muhittinciim sen her zamanki gibisin, ama ben!.." "Yok, yok, sen de ak gibisin!" dedi Muhittin. Bir baka akrabasna sarlan mer'in kendisini dinlemediini grnce Refik'e dnd: "Perihan da iyice gebeymi!" dedi. Hi dn meden syledii szlerin aptalca olduunu aklndan geirdi. Refik: "Akam bize gidelim, olur mu?" dedi. "Herkes dal dktan sonra!" Kalabal iaret etti. Salonda tatl ve yumuak bir hareket, bir dalgalanma vard. nsanlar oturduklar yerlerden kalkyorlar, birbirleriyle p yorlar, glyorlar, bakyorlar, ho szler sylyorlard. Mutlu bir uultuydu bu. Sanki niandan ok bu scak hareket ve uultu beklcniyormu gibi rahatlanlmt. Muhtar Bey bir kede mer'in enitesi ve teyzesiyle konuuyordu. Nazl ile mer pencerenin yanndaki gen kzlarla birlikte glmsyordu. Kzlarn arasnda o yal kedi vard; somurtkan hayvan kucaktan kucaa geziyor, ll kahkahalar duyuluyor, Nazl'nn halas, evsahibi kadn salondaki topluluklar arasnda balar kurmak, nee kprleri yerletirmek iin bir keden tekine kouyor, glyor, mutluluu krklemek iin de arada bir aka yapyor, ya da istemeden hznleniyordu. Muhittin: "Ben de onlardan biri olmalym, ben de onlara katlmalym!" diye dnd. Ama onlar gibi olnasiy uultunun iine katlabilmesi iin ilk nce ne yapmas gerektiini kara mad. Sonra bir aka yapmaya karar vererek Refik'e dnd: "yi tiyatro deil mi?" dedi. Glmeye alt, glemedi. "Evet, iyi eleniyoruz!" dedi Refik. Muhittin bir ey sylemi olmak iin "Asl yemekte elene ceiz," dedi. "Acaba iki var mdr?" Bu srada bir kahkaha duydular. Nazl'nn halas Cemile Hanm bir hikye anlatyordu. Muhittin, "Hayr, onlar gibi olamam ben!" diye dnd.

HIRSLI VE NANLI
Cemile Hanm, mer'e daha nce de anlatt u kuca kirletme hikyesini imdi de kede / oturan yaknlarna anlatyordu. Hikyenin sonuna gelince, leke gzkmesin diye kk mer'i nasl kucana bastrdn anlatmak iin gene ellerini karnnn stnde birletirdi ve kkrdamaya balad. Hikyeyi dinleyenler de mer'e bakp glmseyerek balarn saa sola salladlar: Cemile Hanm: "O zamanlar Tnel'de bize gre bir lokanta ald diye nasl sevinmitik!" dedi. Macide Hanm: "Bir de o nl kulp vard, ama oraya ha nmlarn girmesi cesaret iiydi!" dedi. Cemile Hanm: "Ben bir kere kendimde o cesareti bulmutum!" dedi. "Ama sonra o kadar utanmtm ki, evde alamtm. Muhtar gtrmt beni!" Muhtar Bey esniyordu. Esneyip gerindikten sonra mer'e dnd: "Delikanl, niye oturmuyorsun?" dedi. Sonra bir ey hatrlad: "Hl inklplar hakknda yle mi dnyorsun?" "Muhtar, bugrronu rahat brakalm!" dedi Cemile Hanm. "Canm, bir ey yaptm yok ki ocua!" mer glmseyerek, glmsemesiyle, "Beni bugn kimse rahatsz edemez!" demeye alarak yeniden gen kzlarn, Nazl'nn arkadalarnn yanna dnd. Bu srada, birisi gramofona bir Alman arks koydu. Bir an herkes sustu. Sonra gene nee akmaya balad. Gen kzlardan biri, Nazl'nn bir ocukluk arkada bir hatra anlatmaya koyuldu. Hatray anlatrken glnmesi gereken yerlerde arkadalarna bakarak hep birlikte glmek iin onlar kkrtyor, arada bir de mer'e bakyordu. teki kzlar da mer'e bakyorlard. Baklar: "Senin beendiin, imdi nianlandn, evlenmeye karar verdiin bu kz bizim ne kadar eski ve iyi arkadamzdr, anlyor musun? O imdi ne kadar ilgi ekici ve cana yaknsa, biz de yleydik, yle olacaz!" diyordu. mer onlar dinlerken kucana ald kediyi okuyor, bir kral gibi hissediyordu kendini. Gramofona ayn ark bir daha konulunca glmseyerek kediyi
192

Nazl'ya verdi. Skldn saklamaya hi gerek duymadan ayaa kalkt. Bugn byle kk eylere aldr etmeyecek kadar geni hissediyordu kendini. Uuldayan salonu baklaryla tarad: "Acaba kimin yanna gitsem?" diye dnd. Bunu "Acaba hangi tatldan yesem?" diye dnen mark bir ocuk gibi dn dn biliyor, bunun da imdi kendine uygun olduunu ak lndan geiriyordu. "Bizimkilerin yanna gideyim. Refik ile Muhittin ne konuuyor acaba? Muhittin'in de surat her zamanki gibi korkun!" "Delikanl, sen de pek yakklymsn..." mer, Nazl'nn bir akrabas olmas gereken bu yal adam tanmyordu. Ona ho bir ey iitmi gibi glmsedi. Sonra Refik ile Muhittin'in yanna gitti. "Ne dedi o adam sana?" dedi Muhittin. "Beni bugn pek yakkl buluyormu." "ylesin, ylesin!" diyerek Refik glmsedi. Muhittin: "Herkes seni ok seviyor!" dedi. "yle mi?" "Eee, sen nasl hissediyorsun peki? Rastignac olduunu ha trlyor musun?" "Sahi, bunu unutmutum!" dedi mer, gld. "Unutma... Gnlk hayat kmsyordun sen!" "Muhittin bugn ok hrn!" dedi Refik. "Niye bylesin? Brak canm biraz kendini. u neeye katl. Byle yapyorsun da sanki ne oluyor? Akam bize gidelim olur mu?" "Ne yapacaz?" "Semaver kurmak istiyor o!" diyerek gld Muhittin. "Eski defterleri kartracak, efkrlanacak, elenecek..." mer: "Eh, aslnda iyi olur. Semaveri kurar, oturur konu uruz!" dedi. Sonra Nazl'y grerek heyecanland. "Ben ni anlandm!" diye dnd. Bu yeni farkna vard bir eymi gibi aknlkla nian yzne bakt: "imdi asl dikkat etmen gereken devreye giriyorsun!" Nazl'nn yeni evli bir akrabasyd bu. "Nianllk ile evlilik arasndaki devre en nemli devredir." "Evet, evet!.." dedi mer. Sonra herkesin nasl oturmas gerektiini syleyen Cemile Hanm'a dnd: "Bana bakeyi
. . .

ayrmsnz efendim!" "Herkesin gz bugn sende evldm!" dedi kadn. Hizmeti gene somurtarak ieri girdi, tepsiyi andran byk bir geni taba ortaya koydu. Birisi yalanc bir lk att, ama bunun yalanc bir lk olduunu da gizlemedii iin glld. Tabaklan doldururken ev sahibi kadn, Nazl'nn halas, yemekte kusur olarak grd eyleri sayp dkmeye balad. Herkes ona kar kt: "Yemek ok gzeldi, u sofra ok gzeldi, her ey ok gzeldi." Yemein ortasnda bir ara herkes srar edince mer demir yolunda, Kemah'ta, antiyenin barakalarnda yaad gnlk hayat anlatmak zorunda kald. Souk k gecelerinde orada nasl yaadna aanlar oldu, bazlar delikanly imdi daha da ok sevdiklerini sylediler. Bir ihtiyar da bunlarn o kadar da b ytlmemesi gerektiini syleyerek Sarkam' anlatmaya ko yuldu. ki iiyor, kimsenin ilgilenemeyecei ayrntlar anla tyordu. Bir sre sonra, durmadan yzne bakt yannda oturan bir delikanldan baka hibir dinleyicisi kalmad. akac bir delikanl da ona taklmak iin gramofona zmir marn koydu. Muhtar Bey arky mrldanmaya balad. Birka kii daha katld ona. Rak kadehlerini tokuturuyorlar, glyorlard. Gen kzlar da alm, rahatlamlar, delikanllarla konumaya ba lamlard. ki imiyorlard, ama delikanllarla konuurken kzarmyorlard da. Onlar da herkes gibi arada bir nianllara, sofrann merkezine bakyorlard. mer baklarn zerinde gezindiini grdke gene bir kral gibi hissediyor, arad eyin biraz da bu olduunu utanarak anlyor, duyduklarnn yakksz olduunu aklndan geiriyor, Muhittin'in ne dndn merak ediyor, bu sinsi dnceler alevlendike ikiye sarlyordu. Gramofona konan mar bitince plan teki yz kondu. O yz de bitince Nazl da ho bir ey dinlemek istediini syleyerek kalkt. mer de ona yardm etmek istediini aklayp arkasndan gitti. Gramofon salonun kesindeydi. Nazl plaklarn durduu gz kartryordu. mer, "O benim nianlm!" diye dnd. Gramofonun durduu kenin sofradan gzkmediini bilmesine ramen dnp arkasna bakt. Sonra bu kadar ihtiyatl olmay irkin bularak Nazl'y yanandan pt ve hemen, "Onu ptm!"

diye dnd, sanki kendisinde kirli, utan verici bir hastalk varm ve bu ple hastalk kza bulam gibi sululuk duydu ve bugn, bu akam, hibir zaman kral gibi hissedemeyeceini dnerek akmlat. Nazl pla gramofona koydu. Bir czrt balad, arkasndan krk dkk bir piyano sesi geldi. Bu ses hibir eyi deitirmiyordu. nsanlar da hibir eyin farknda deildiler, onlara gre yeni bir ey yoktu, her zamanki uultudan baka atal bak sesleri vard. mer masaya doru yrrken arkasndan Nazl'nn geldiini grd. Birden masada biri elini rpmaya balad, ona birka kii daha katld, sonra hepsi birden alka baladlar. mer: "Ne yapaym? Ben buyum ite! Byle oldu!" diye dnd. Yemekten sonra gramofona, genlerden birinin getirdii en son plaklar konuldu. Genler cotular, barp ardlar, birka kii dansetti, herkes onlara bakt, dansa kaldrlmayan kzlarla dans edemeyecek kadar utanga delikanllar kelere ekildiler, hikyeler anlattlar, akalar yapld, glld. Genleri yalnz brakmak gerektiini dnen yallar ise sofrada oturdular, kahvelerini burada itiler, salonun bir ucundan gelen sesleri hogryle karladlar, birbirlerinin hayatlarn rendiler. mer, Nazl ile birlikte yemek masasyla genlerin kesi arasnda gidip geldi. Hibir ey dnmemeye alarak, yalnzca neeli ol duunu, bugn nianlandn aklndan geirerek herkese g lmsedi. Yallar sofradan kalktktan sonra durgunluk balad. Gra mofona her taklnda yepyeni bir aka yaplm gibi neeyle karlanan plaklar artk alnmyordu. Bir sre sonra konuklarn bir ksm nianllar bir daha kutlayarak ayrldlar. Sonra yava yava herkes ayaa kalkt. Muhtar Bey esneye esneye konuklar kapya kadar geirdi. Cemile Hanm kusurlarndan dolay zr diliyordu. Kapnn nnde herkes duygulanyor, nianllara ho szler syleniyordu. Herkes gittikten sonra Muhtar Bey: "Oh ok kr!" diyerek esnedi. Cemile Hanm: "Aman iyi oldu, deil mi, iyi oldu!" dedi. Nazl: "yi oldu, halacm!" dedi. Sonra Perihan'a dnerek bireyler anlatmaya balad. 195

Sonra Refik ile Perihan da kalktlar. Perihan'n ikin karnn grnce Muhtar Bey endielenir gibi oldu. Muhittini grnce de, galiba, can skld. Ama mer'e de ayn huzursuz bakla bakyordu. mer ona sevimli gzkmeye alarak: "Efendim, biz kal kyoruz," dedi. "Arkadama gidip biraz oturacaz!" "Niye? Burada da oturabilirdiniz!" dedi milletvekili, ama uyku akan gzleri baka ey sylyordu. mer birden byle yapmas gerektiini dnerek nce milletvekilinin, sonra Cemile Hanimin ellerini pt, ok duygulanan milletvekili de mer'e sarld. Sonra kzn pp okamaya alkn olan bir babann rahatlyla Nazl'y pt. mer'e dnd: "Yarn geliyorsun deil mi? Ben hemen Ankara'ya dnyorum. Demiryoluna gitmeden nce seni grmek isterim!" mer: "Geliyorum tabii, efendim!" dedi. Nazl'ya bakt. Onunla aralarnda gelitirdikleri bir yaknlk ve sevgi iareti olsun da kimseye farkettirmeden selmlaabilsinler istedi, ama byle bir ey yoktu. Yalnzca birbirlerine baktlarTmer Nazl'nn yeil ve uzun elbisesini gln bulmaktan korktu. Sonra baka eylerden, hrsn kaybetmekten, aile hayatnn iinde kaybol maktan, gnlk hayat ile yetinmekten de korktu. Ayazpaa'dan Taksim'e kadar yrdler. Muhittin en nde tek bana yryor, evresini dikkatle inceliyordu. Refik ile Perihan kolkolaydlar. mer onlann bir adm arkasndan geliyor, bir kolkola yryen ifte, bir geni lacivert ge bakyordu. Yokuun ortasndaki yeni am aalarn dallaryla gk par alanmt. mer: "Ben hrsl mym? Eski tutkularmdan bir ey kaybettim mi?" diye dnd. Nianta'ndaki evin bo salonuna yerletikten, Perihan yukar ktktan sonra bunu Muhittin'e sordu. "Evet, bugn ben de bunu dndm!" dedi Muhittin. "Eskisi kadar hrsl bulmuyorum seni. Bir yl nce, Kemah'a gitmeden nce baka bir insandn!" "Yaa! Nereden anladn bunu?.." "Vallahi, insan byle eyleri nasl anlar bilemiyorum. Belki u nianlanmadan, belki halinden tavrndan..."
196

"Hayr, yanlyorsun!" diye bard mer. "Ben eskisinden daha da hrslym. Hem o kadar hrslym ki eskiden yaptm gibi hrsmla vnemiyorum da... Bu kadar fazla geliyor bana... Onun iin saklanmaya alyorum. Sen yanlyorsun!" Muhittin souk ve ilgisiz: "Yanldm sanmyorum!" dedi. "Yanlyorsun ite! Bu bir ylda ne kadar para kazandm ben, sen biliyor musun? Krk bin. Evet! Krk binden fazla. Gelecek yl bunun iki katn kazanacam. Mhendis Mektebi'ni bitirmi iki delikanlyla anlatm. Sonra yeni..." "Neler konuuyorsunuz?" Refik semaveri aa kattan karm yakyordu. "ok hrsl olduunu anlatyor!" dedi Muhittin. "Evet, onu anlatyorum. Sonra Muhittin'e de soracam! Muhittin'e, otuz yanda kendini ldrp ldrmeyeceini soracam..." Refik: "Bir dakika bekleyin de ben de geleyim!" dedi. "ay fincanlarn getireyim!" Her ey yolunda gittii islerlii gibi bir tartma ald iin sevinliydi. Muhittin: "Grrsn bakalm!" dedi. "yi bir air olamamsam bunu yapyor muyum, yapamyor muyum grrsn!" "Yapamazsn!" dedi mer. "Seni iyi tanyorum. Kendine biraz vakit tanrsn. Bahane de bulursun. Mesela Trkiye'de insan deerinin kolay anlalmadn, ya da bir iki yllk bir gecikme iin aklszlk yapmamak gerektiini dnrsn!" Refik: "Durun, durun, ben imdi geliyorum, o zaman devam edersiniz!" dedi. Tartmann hibir kelimesini karmamak iin mutfaa koa koa indi. Elinde fincanlarla ayn hzla geri gel dikten sonra: "Ne diyordunuz?" diye sordu.

YARIM ASIRLIK TCARET HAYATIM


Cevdet Bey arka bahede, kestane aacnn altnda hasr koltukta oturuyor, ban ve gvdesini hi bkmeden, ayann dibinde gezinen bir karncay seyrediyordu. Daha yaz gelmemiti, ama

17

hava scakt. Maysn ondokuzuydu, genlik bayramyd. Kesin ve sakin bir gne arka baheyi sabrla styordu. Az nce le yemei yenmiti. Btn aile, arka bahede, Cevdet Bey'in ev resinde toplanyordu. Her zamanki gibi, nce Nign Hanm gelmi, Cevdet Bey'in yanndaki koltua oturmutu. Kocasnn neye baktm anlamak iin ayaklarnn dibine bakyor, ama karncay grmyordu galiba, nk hizmetinin ayakkablarnn tozunu almadn sylyordu. Osman da annesinin szlerini iittii iin, her Zamanki gururlu ve dnceli hareketleriyle, ayakkablarna bakarak, aacn altna doru yryordu. Aznda istedii zaman istedii kadar iebilecei sigaralardan bir tane vard. Osman'n arkasndan Nermin, o cuklarna bireyler syleyerek gelip oturdu. Torunlar ellerindeki erikleri dileyerek bahede gezinmeye baladlar. Sonra mutfak kapsndan Perihan ile Refik kt. Perihan'n kocaman ve ikin karn bakan tedirgin ediyordu. Onu grnce Cevdet Bey elinde kolay krlr bir ey varm gibi titizleiyor, sesinin perdesine, hareketlerine dikkat ediyordu. Perihan hasr koltua oturduktan sonra Nign Hanm rahatlayarak Cevdet Bey'e dnd: "Sizin o tuhaf ieklerinizden biri am, grdnz m!?" Cevdet Bey ban sallad. "Ocimum neydi?" diye dnd, hatrlayamad. "Ocimum granimus!" diye uydurdu. Kimsenin uydurduunu anlamadn farkedince rahatlad. Sabah da ayn ey olmu, Nign Hanm sormu, Cevdet Bey uydurmutu. Latince bitki isimlerini belleinin zayflamadn gstermek iin ezberliyordu. Herkes ya hayran oluyordu Cevdet Bey'e, ya da hayran olmu gibi yapyordu. Ama karsnn, ya da oullarnn adn bir an hatrlamaynca da ona glmyorlard artk. Nermin: "ok yoruldum!" diyerek i ekti. Osman'a bakyordu. "Btn sabah sandklarla uratm!" Bahar scaklar bastrah ok oluyordu, ama hl klklar sandklara konuluyor, yazlklar sandklardan kartlyordu. Ayrca, yazla, Heybeliada'ya tanmak iin hazrlklara da balanmt. Cevdet Bey mrnde ilk defa baharn geliini evin iinden izlemiti: K souuna dayanamayan sakslar dar karlm, hasr koltuklar onarlm, alt katn baz odalar ba danalanm, eve bcek tad iin evin arka yzn saran 198

sarmaklarn bir ksm kesilmi, bahe batan aa gzden geirilmi, ev uzun bir sre Cevdet Bey'in hl alamad tuhaf bir kokuyla, naftalin kokusuyla kokmutu. Evin iinden donuk, neesiz bir piyano sesi geldi. Nign Hanm: "Canm yemekten hemen sonra da alnr m?" dedi. Btn arkadalar gibi Aye'nin de Taksim'deki trene katlmasn istemiti Nign Hanm, ama kzna szn biraz da Cevdet Bey onu destekledii iin dinletememiti. Cevdet Bey, "Brak, canm, alsn!" diyecekti, ama cayd. Az nceki karncay arad, bulamad. Ban koltuun arkasna yaslad, konuulanlar dinledi, ama bir ey anlayamad. Refik ile Perihan fsldayor, Osman bireyler homurdanyordu. Kahve geldikten sonra sigarasn yakt. Bu srada Nign Hanm ikyeti, sulayc bir yzle ona sert sert bakt. Gnde kere itii u sigaray da elinden almak istiyorlard. Cevdet Bey, "Ne iin alacaklar?" diye dnd ve kendi kendine gld. "Salm iin! Peki salk da ne iin? Daha ok yaamak iin... Sigara imeyeceksem ne diye yaayaym?" "Ne dnyorsun?" Nermin'di bu. "Gryorsunuz!" Cevdet Bey nce hznl, dokunakl bir tavr taknmaya, derin eyler dndn sezdirmeye alt: "Hi, hi!" diyerek ban sallad. Sonra bu gsterie kzarak: "Bir ey dndm yok!" dedi. Az sonra, Nign Hanm bahede gezinen torunlara seslendi. Anneleri de onlar yukarya uykuya yollad. Nign Hanm to runlarn perek keyiflendi. Torunlar dedeye de sokulacaklard galiba, ama onu fazla dnceli bulduklarndan ekinmilerdi. Nign Hanm: "Ah, ltfen, artk dibini imeyin bari!" dedi. Cevdet Bey'in elindeki sigaray iaret ediyordu. Sonra kocasnn fkeli yzn grnce kendini ho gstermek istedi: "Yatp uyuyacaksnz, deil mi?" "Hayr, uyumayacam, alacam!" "Siz bilirsiniz!" "Tabii ben bilirim!" diye dnd Cevdet Bey. Aslnda yatp uyumak istiyordu, ama karsnn bu efkatine sinirlendii iin ters bir ey sylemek gelmiti iinden. "Artk uyumak da olmaz!" diye dnd. "Bir kere syledik artk! Uykumu amak iin biraz
199

bahede yrrm. Sonra yukar kp alrm." Cevdet Bey, iki aydr hatralar zerinde alyordu. Artk yazhaneye, irkete gitmesinin sama olduunu anlamt. Ka rarlar kendi dnda alnyor, gururunu korumas iin bile gelip ona bireyler sormuyorlar, sorulmadan aklad dncelerini de her zaman bir ayakba olarak gryorlard. Cevdet Bey, kendi harcamalarnn da Osman'n denetimi altna girmesinden bir sre sonra, artk evde almak istediini aklayarak, herkesi sevindirmiti. Herkes bunun Cevdet Bey'in sal iin de iyi olacan sylyordu. Nign Hanm, kocas ticaret dertleriyle ypranmayacak, her gn asansrsz hann alt katn kmayacak, btn gn yambanda olacak diye neelenmiti. Cevdet Bey, "Ama btn gn yambanda olmuyorum, alyorum!" diye dnd. "alyor, hatralarm yazyor, ticari tecrbemi benden sonrakilere aktaryorum!" Heyecanlanarak yry iin ayaa kalkt. Aacn altndaki hasr koltuklarda oturanlarn bakla rndan kurtulmak iin bahenin ilerine doru yrd. Msrarsimn yanndaki iekilerden tohumlarn getirttii, szlkleri kartrarak Latince'lerini ezberledii ieklerden bazlar hemen amt. zerinde yazlar kaznm- hlamur aacnn altnda durdu. Dnp kestane aacna bakt. Evi ilk ald yllarda bahe burada biterdi. Merutiyet'ten hemen sonra bu yan baheyi satn almt. "Hey gidi gnler hey! O zaman nasldm? Nign da gencecikti. Evimiz yeniydi, eyalarmz yeniydi, ruhlarmz..." Tatsz bir ey hatrlayarak skld: "Evin iinde bir de o ocuk vard: Ziya! Evet, kendi istedi, askeri okula gitti!" Sonra, rahatlamak iin: "Neyse bugnlerde ortalkta gzkmyor!" diye sylendi ve bahe duvarna kadar yrd. Burada bir kede bakmsz otlar, bir kenarda ylm odun paralar, bo sakslar, tenekeler duruyordu. "u ocuk da baheyi adam edemedi!" diye dnd. Onu ilk bu evi babasyla gezerken grmt. Sonra manav dkkn asn diye yardm etmiti. O da geenlerde elini pmt, ama baheye bakmyordu ite. "Ad... Ad da eydi canm!" diye sylendi. Yan duvar boyunca baka eyler dnmek isteyerek ve sama sapan Latince keli meler, Latince'ye benzeyen uydurulmu kelimeler mrldanarak, sonra da nereden hatrladn anlayamad bir ocuk arksna
200

balayarak yrd. Birden bir hanmeli kokusu duydu. "Zeynep Teyze! Kimdi o? Bir kadnd! Vine reeli... Zeliha Hanm... Hanm, hanm! Babam byle derdi Nign Hanm!" Saatine bakt: ikiyi eyrek geiyor. Eski alkanlyla vakti anlamak iin ikiye alt ekleyip, "Sekizi eyrek geiyor!" diye dnmedi. "Yazk, uyuyamayacam!" diye dnd. "Azmdan sz bir kere kt. Koca Cevdet Bey hl ayakta. Sznden hi dner mi? Ama uyusaydm, ne gzel rya grrdm!" Aalarn altndan k mt. Kestane aacnn altnda oturanlara grnmeden, duvarn dibinden n baheye yrd. Evin yan duvarna gne vuru yordu. Buras, btn bahenin en rzgrsz, en sakin yeriydi. Mutfan kesinde p tenekesi, kapan stnde de bir kedi vard. Cevdet Bey'i grnce kat. "Kama kedi, sana ne zararm olur!" diye mrldand. "Bu gvde koamaz, ar harekete ge lemez..." Cierlerini denetlemek iin yalancktan bir ksrd. Yreini dinledi. Nianta Meydan'na bir gzatt. "Otuziki yl oluyor!" diye dnd. Apartmanlarn, evlerin pencerelerinde bayraklar vard. "Genlik bayram! Benimki de ihtiyarlk y ry!" br duvarn dibinden, az sonra kaca alma odasnn altndan geti. Hafif bir serin rzgr srtnda hissedince, "Tefti bitti!" diye dnd. "Tefti bitti, bamfetti merkeze dnyor. Hah, hah, hah!" Birden kolunun stnde bir ar duyarak ard. Pzusunu yokluyormu gibi teki eliyle kolunun st ksmn tuttu. "Acaba bir yere mi arptm?" diye dnd. Sonra bahenin teki ucuna bakan Nign Hanm'a, gln ensesini seyrederek ar ar sokuldu. Birden, evliliklerinin ilk yllarnda yapt ve Nign'n ok kzd bir akay hatrlayarak elini karsnn omuzuna bir pene gibi koydu. "Ay! dm kopardnz Cevdet Bey!" dedi Nign Hanm. "Vallahi, hl ocuksunuz!" Cevdet Bey neelenmedi: "Ben yukarya kyorum!" dedi. "Gidip yatsaydnz!" "almaya kyorum, dedim." Nign Hanm, hl kahkaha atan Osman'a dnp: "Ne var bunda bu kadar glecek!" dedi. Sonra arkasn dnmeden bard: "Cevdet Bey, ne diye uyumuyorsunuz? ok rica ediyorum, beni dinleyin ve biraz olsun..."
20!
i

Cevdet Bey mutfak kapsndan ieri girmiti bile. Bulak tenceresine eilmi olan ahya bir kahraman gibi bakarak, "u hatralarla ne yaptm kimse anlayamyor!" diye dnd. Mutfaktan karken Nuri'ye dnd: "Saat te aym istiyorum. Saat geirirsen sen bilirsin!" Nign Hanm'n, sinirlerine dokunmasn diye, bu yeni ay dzenini baltaladndan kukulanyordu. Merdivenleri ar ar kt. Birinci katta, "Bir eyim yok hamdolsun!" diye dnd. Salondan, ara kapdan geerek ikinci kata kan merdivenleri trmand. Tkrtl koca saatin nnde durup biraz nefes ald. "Acaba kolumu nereye vurdum?" diye dnerek alma odasna girdi. Masaya oturdu. Fotoraflarn, belgelerin, ktlarn, defterlerin arasndaki dosyann kapana bakt: "Yarm Asrlk Ticaret Hayatm." ki ayda yalnzca bunu yazabilmiti. Zamannn geri kalan ksm gerekli malzemeyi toplamakla ve yazdklarn yrtp atmakla geiyordu. Birden kap ald, Refik ieri girdi: "A, baba siz inisiniz, yatmadnz m?" dedi. "Yatmayacam sylemitim... Ne aryorsun?" "Sigara paketimi... Yemekten nce burada..." "Bir yere mi gidiyorsun sen? te sigaran orada bak!" "yle bir kyorum. Belki kulbe giderim..." "Nereye? Her neyse. Yalnz sana unu syleyeyim. Seni son zamanlarda iyi grmyorum. Danklatn. irketle de ilgi lenmiyorsun. unu unutma ki bir gn benim bama bir ey gelirse irketi idare eden yalnz Osman olmayacak..." "Allah korusun!" "Peki, peki!.. Biliyorum karn douracak diye sinirlisin! Hadi, peki, gle gle, gle gle! ok sigara ime!.. Kapy yava ek!" Kap kapandktan sonra Cevdet Bey hatralarn ilk ksm iin gerekli grd bir defteri kartrd. Sonra bir sre eski gazete kesikleriyle oyaland. Son yllarda gazetelerde ok beendii baz yazlar kesiyordu. Bu yazlardan hatralarnda da yararlanmak istiyordu. Bu makalelerden birini okurken, birden ban kaldrd... "Refik nereye gitti? Yrye, kulbe, oralarda sigara iecek!" Yemekten sonra aklna gelen eyi hatrlayarak: "Sigara
202

imeyeceksem ne diye ok yaayaym?" diye mrldand. "Sigara imeyeceksem... Bari onun paketinden bir tane kendime ayrsaydm. imdi gzel gzel ierdim." Alkanlkla eski resimlerin durduu kutuyu at. Resimleri teker teker karp yaymaya balad. Resimlerle ilgili hatralarn yazacak, sonra gene bu yazdklarn birisinin okumasndan utanarak yrtacakt. Berlin yolculuu srasnda ekilmi bir fotorafa bakarak dncelerini toparlamaya alt. "Burada refikam, hayr hanmm Nign ile birlikteyiz. Berlin gezisi benim iin ok retici olmutur. Al manya'da Krupp'un dev fabrikalarndan birini gezdim. Bizde de fabrikalarn kurulmas arttr. Evet ite byle... Bu fotorafa bakarken baka ne dnyorum? Fotoraf gzel eydir, ya rarlannz... Bir kesine tarih atnz... Ah, ben byle mi ola caktm! Ben byle zavall samalklarla uramay i mi saya caktm! Birden yle kederlendi ki, ayaa kalkt. "Ben ne oldum, ben ne oldum?" diye mrldand. "Hayr, yazhaneye gitmek istiyorum. Yazhaneye gideceim, btn ileri ben yneteceim. Osman bir eyden anlamyor, aptal. Refik'in akl baka yerde! irketi kim idare edecek?" Pencereye yanam, darya, Ni anta'na bakyordu. "Herkes yayor, kouyor, ben burada. Bari yrye kaym." Birden abisini hatrlayarak korktu. O lm yatanda ldrm, arklar, marlar sylemeye balamt. Tuhaf szler sylyordu. Marseyez sylyordu. "te onun republique'i kuruldu. Marseyez'ini de iittim, ama onun bekledii gibi ih tillcilerden deil, ttihat ve Terakki'den tabii hi deil; igalci Fransz ordusundan iittim!" gal altndaki stanbul'u hatrlad. "Ne gnlerdi o gnler! ekeri getirmitim. Geminin anak kale'den getii haberi gelince peimden komaya baladlar. Ama vagon ticaretine Allaha kr bulamadm. Orada Fuat kazand, ismail Hakk Paa ile dostluun, ttihat Terakki'nin faydasn grd!" O gzel, hareketli, ticaret ve baaryla dolu gnleri hatrlaynca neelendi. Odann iinde aa yukan yrd. "te budur hayat! Baarmak, gzel bir i yapmak, kazanmak... Ya imdi? urada u kt paralaryla urayorum! Abime dndm! Hayr. Marseyez'i iitmek istemiyorum! Evet, ben her zaman gereki oldum. Gereki olabilmek, her zaman gereki olabilmek ok zordur, ama ben bunu yaptm! Kolumu acaba
20.3

nereye vurdum. Yoksa bu?" Birden korkuya kaplarak masasna oturdu. "Kolumun buras aryor!" diye dnd. "Sanki ko lumda bir akrep var, ar ar yreime sokuluyor." Sinirlen memek iin, "Yok bir ey, yok yok!" diye sylendi. Oyalanmak iin fotoraflara bakmaya balad. Refik'in dnnde ekilmi bir fotoraf grd. "Refik masrafsz bir ey istediydi. Acaba benden sonra irketi nasl idare edecekler? Evet artk fabrika art. Siemens'le, mesela, anlasnlar, burada bir fabrika kur sunlar... Artk art. Biz yapmazsak nk, bakas yapacak! Ama bu ar tuhaf. Bu resim ne? Osman evlendii yl alt katta ekilmi. Nermin! u kadm pek sevemedim. Hep bizden yararland, ama bizi sevmedi gibi geldi bana. Biz? Ben, Nign, Osman, Refik, Aye... Torunlar..." Fotorafa dikkatle bakt. "O zamanlar alt kattaki eya ne kadar bakaym!" diye dnd. "Her ey ne abuk deiiyor da farketmiyoruz. Alt kattaki eya. Sedef odas... imdi Nign yatak odas takmn deitirmek istiyor. O yataa otuz ylda zor altm, imdi bir de bu yatan sonra yenisine mi alacam?.. Baka bir fotorafa bakaym!" Bu fotorafta bir kalabalk vard. nde, yere oturmu, melmi, birbirine yas lanm, uzanm iiler, hamallar ve tezghtarlar vard. Arkada Cevdet Bey, Osman, muhasebeci Sadk ve tccar Anaviler'den biriyle kz ayakta duruyordu. Cevdet Bey heyecanla hatrlad: "Voyvoda Caddesi'ndeki dkkn ve deponun al gn! Yeni komu Anavi de kzyla gelmiti. Kz grnce armtm!" Bir baka fotoraf daha almak istedi, ama kutuya uzanan kolunun kalkmadn farketti. "Niye kalkmyor?" diye dnd. Bir kere depoda hamallara yardm ettii iin kolunun akam ardn hatrlad. "Yreimmi!" diye dnd ve bir kalp krizi daha geirmek zere olduunu, bundan kurtulmak iin ila almas gerektiini anlad. Bundan nceki krizi hatrlayarak, "Evet, yatakta yatarm!" diye dnd. "leden sonra yatarm!" Sonra nefes alamadn anlad. Kkken bir odaya kapatmlard. Kapy kilillemilerdi. "Kapy m, yorgan m?" Yorgan ze rindeydi galiba yorgann stnde de abisi Nusret vard; Cevdet iinden kmasn diye yorgan sktryordu. Cevdet de nefes alamyordu. "Nefes almalym!" diye dnd. Birden ilc hatrlad. Sonra merdivenleri kan ayak seslerini duydu. "aym
204

geliyor... Uyusaydm... Nefes... Nefes? Bu bir kriz... Getikleri sonra bana kzacaklar... Yatakta yatarm. Uyurum. Uyurum..." Atlatlm kalp krizinden sonra yatakta nasl yatacan, evresini herkesin nasl saracan dnyordu ki birden, sanki sandalye havaland ve masa yzne yaklat. Kafasn masaya vurduunu, bunun kt olduunu, nefes alamadn, yorgann iindeymi gibi tkandn anlad. Kafasn bir daha vurmamak iin btn gcyle kasld ve baka gc kalmadn anlayarak dnd: "Yorgann ii gibi. Kadn bana bakyor, baryor, ay tepsisini... Yorgann ii gibi sessiz ve karanlk!"

CENAZE
Osman: "Tamam artk, arlk tamam, cenaze iin her ey hazr," dedi. Boynunu skan kravat geveterek oturacak bir yer arad. "Birka dakikack olsun dinleneyim!" Belirsiz bir eyden yaknan birka kelime daha mrldanp koltua kendini brakt. Arkasna yasland, ba bklr gibi oldu, sonra bir eyin farkna vard. "Aaa, nereye oturmuum!" dedi. Hi de alk olmad bir sululukla Refik'e bakt. Aklsz ve akn bir bakla glverdi. Hemen, babasnn lm zerinden daha bir gn gemeden gldn, bunun yakksz bir ey olduunu, galiba, dnd ve zr dileyen bir sesle: "Ne kadar yorulmuum!" dedi. "Ba bamn koltuuna oturuyorum da farketmiyorum!" Refik: "Evet, ok yoruldun!" dedi. O da salonda abisinin karsnda oturuyordu. Az nce ikisi birlikte annelerinin koluna girerek Cevdet Bey'in yanndan karmlard. Ceset soyulup, ykanp tabuta konaca iin btn gece alayan Nign Hanimi odadan karmak gerekmiti. Refik dn akamst eve geldii zaman, olaanst bir ey olduunu anlam, tellanm, sonra birka kere sormasna ramen kendisine cevap vermeyen hizmetiye fkelenerek merdivenleri km, ktphanenin ak kapsndan ieriye alayarak bakan Aye'yi grnce babasna bir ey olduunu
205

18

hissederek korkmu, sonra, orada sandalyede kvrlp kalan babasn farketmiti. Babasnn sandalyede, yle bklp arkaya yaslanan gvdesini grnce nce ona acm, sonra gvdenin ne kadar kk, zavall ve kuru olduunu farketmi, bir ara eskiden babasnn byle olmadn, lmn, gvdeyi birka saat ierisinde kurutup klttn dnm, sonra yaplmas gereken eyleri dnmeye balamt. Yaplmas gereken eyleri yapmlard: Bayram tatilinin bit mesini beklemeden hemen cenazenin kaldrlmasna karar vermiler, gazetelere telefon edip lm ilann yazdrmlar, Osman ile akrabalar aramlar, evin iinde dehete kaplm bir kedi gibi dolaan korku ve tel yumuatmaya almlar, Nign Hanimi ve Aye'yi avutmular, kk torunlara yatmalarn sylemiler, sonra gelinlerle birlikte, teker teker skn eden ziyaretileri karlamlar, btn gece oradan buraya sigara ierek komulard. Refik bu uzun ve youn gecenin, sabahn daha da artan basal ziyaretilerinin doldurduu saatler iinde ilk defa kendi kendine kalyor, babasn deil, geen gn dnyor, sigara iiyordu. Osman da sigara iiyordu. Koltua iyice yaslanmt. Birden bklen ban dorultarak sordu: "Sadi Beyler'e telefon etmeyi unutmadn deil mi? Neslihan Hanm alnr sonra!" Refik: "Ettim, ama evde yoklarm!" dedi. Osman: "Bir daha etse miydik acaba?" diye homurdand. Sigaradan bir nefes ekti ve ba bklerek eski durumuna dn d. Gene bir sessizlik balad. Yalnzca ah Nuri'nin mutfakta kard tencere grltsyle orta kattaki saatin tik-taklar duyuluyordu. Nign Hanm artk dn akamki kadar gl alamyordu. Sabahki ziyaretilerle birlikte, ksa da olsa sus kunluklara balam, uzun i ekmeler ve titreyen hkrklar haykrlarn yerini alr gibi olmutu. Bahe kapsna bal ngrak ngrdad. Osman ban kaldrp tl perdelerin arasndan dar bakt. Refik abisinin babasna zg hareketlerle dar baktn grd, sonra koltukta oturup da bahe kapsna doru bakmak isteyen herkesin eninde sonunda ayn hareketleri yapmak zorunda kalacan dnd.
206

Osman: "Mebrure Teyze geliyor," dedi. "Yannda da torun larndan biri var!" Mebrure Teyze'nin kocas alt ay nce uzun bbrek arlar sonunda lmt. Refik annesiyle Mebrure Teyze'nin birlikte alayacaklarn dnd. Osman: "Son Posta'daki iln okudun mu?" diye sordu. "Her eyi yanl yazmlar. Byle eylere dikkat etmeyi ne zaman renecekler? Bir lm ilnnda da dikkatsizlik, saygszlk olur mu?" Sigarasn sinirli hareketlerle sndrerek ayaa kalkt. Bahe kapsndan girenler evin kapsn almlar, ah Nuri mutfaktan km merdivenlere kouyordu. Osman, birka saniye ayakta kpdamadan durdu, bir eye karar veremiyormu gibi tedirgin, kprdand, merdivenlere koan ahnn arkasndan bakt, sonra galiba kararn verdi: "Babamn bankadaki kasasnn anahtarn aldm. Noterlerle, vergi memurlaryla uramadan oray biz kendi aramzda hal ledelim!" Merdivenlere doru yrrken ekledi: "Bunu sana sylemem gerektiini dndm." Sonra kendini tutamayarak dnd ve gene sulu bir yzle Refik'e bakverdi. Refik: "Sen bilirsin!" dedi. Sonra yle dnd: "Burada oturuyor, sigara iiyorum. Sululuk duymam gerektiini d nyor, hibir ey duymuyorum." Merdivenlerde bir grlt oldu. Soi ra haykrlar, i ekmeler, anlalamayan szler duyuldu. Galiba I 1 ;brure Teyze buraya kendi acsn tazelemeye gelmiti: ly de, N ign Hanm' da grmeden, yukar kata kan merdivenlerin eiinde alamaya balamt. Refik oraya gidince, kadnn oradaki bir dolabn zerinde, ya da iinde duran bir eyi iaret ettiini i ; ekmelerini gsterdii ve herhalde onun iin bir deeri ve ans olan bu eyden g aldn anlad, ama^bunun ne olduunu ka amad. Oradaki vazolardan, ilemeli tabak ya da bardaklardan bi i olmalyd bu ey. Abisiyle birlikte koluna girerek kadn merdiv enlerden kardlar. Mebrure Hanm Nign Hanm'n sessiz sessiz hkrd odaya girince nce bir ey anyormu gibi evresine baknd, sonra istedii eyi bularak titredi ve bir haykrla Nign Ham m'a sarld. Refik dar ktktan sonra, babasnn cesedinin yatt odann kapsnda bir sre durdu. erde Osman'n sabah bulup kard,
207

byle zamanlarda yaplmas gereken ileri yapan iki ihtiyar olduunu biliyordu. Onlarn ierde ne yaptklarn ak seik hi dnmemi, yaptklar eyi gznn nnde hi canlandrmamt. Kapnn nnde dururken ekinerek bunu ilk defa dnd: "Babam soydular, sonra ykadlar, kefene saryorlar!" Ayn eyi bir daha dnmekten korkup kapy at. Yatan banda beyaz ve uzun bir nesneye eilmi, acele acele bir eyler yapan iki adam grd. Bunlardan biri kapnn aldn duyunca dnd. Sakall bir ihtiyard, elinde bir ip paras vard. Aceleyle syledi: "Tamam, tamam, imdi bitiyor!" Refik ona ban sallayarak kapy kapad. Perihan' dnd. st kata kt. Odaya girdi. Perihan yatakta srtst yatyor, yannda Nermin bir gazeteye bakyordu. Nermin, Refik'i grnce gazeteyi brakt. Perihan' iaret etti: "yi deil galiba!" Perihan: "Bir eyim yok! Yalnz demin kustum!" dedi. Yalakta upuzun yatt iin ikin karn, galiba, olduundan da byk gzkyordu. Refik bu korkun knty grnce her zamanki gibi endi elendi. Sonra Perihan'n gzlerinin kzark olduunu farketti. Sinirli bir sesle: "Sen alamsn!" dedi. Perihan bir ey syle meden: "ok rica ediyorum, cenazeye gelme sen!" diye ekledi. Dncesini desteklemesi iin Nermin'e bakt. Nermin: "Ben de ayn eyi sylyorum, gelmesin!" dedi. "Aye de gelmese iyi olur! O da ok kt nk. ocuklar yolladm yanna, ama hi susmad!" Refik odadan karken Perihan'a sert seri: "Sen gelme, tamam m gelmeyeceksin!" dedi. Yandaki odaya girdi. Burada da yatakta Aye yatyordu. Yasta gmlm olan ba hareketsizdi. Galiba alaya alaya uyuyakalmt. Cemil'le Lle pencereden dar bakyorlard. Amcalarn grnce kprdandlar, ama bir eyden korktuklar, arada bir aladklar yzlerinden belli oluyordu. Cemil'in yz burumaya balad. Refik: "Eyvah alayacak!" diye dnd. Onlara glmsemeye alt: "Hadi, siz baheye kn, oynayn biraz!" dedi. Cemil yzn biraz daha buruturdu. Sonra iki hzl adm 208

atp kendini yataa, Aye'nin yanma att: "Ben lmek istemi yorum, ben lmeyeceim!" dedi vealamaya balad. Odaya Emine Hanm girdi. ocuun ban okad: "Alama, kk bey. Sen ocuksun, daha lmezsin!" dedi. Sonra Refik'e dnp "Osman Bey sizi aaya aryor. Misafirler var!" dedi. Refik odadan karken hizmeti kadn: "Vah bu bamza gelenler bizim..." diye inledi, alamaya balad. Refik, merdivenleri inerken, "Bu bamza gelenler?.." diye mrldand. Salona girdi. Osman'n karsnda bir adam vard. Elinde bir kasket tutuyordu, koltua tam oturmam, kesine ilimiti, yere bakyordu. Refik yaklarken anlad: Depoda alan iilerden biriydi. Onun yannda bir bakas daha vard. Eli kasketli iki tanesi de kedeki sandalyede oturuyordu. Depolar bayram tatillerinde bile alt iin haberi alm olmalydlar. Refik'i grnce hepsi ayaa kalktlar. Aralarnda en yal gzkeni en ne kt, Refik'e sarld, dokunakl ve tok bir sesle bireyler syledi, ama Refik anlayamad. "Duygulanyorum, ama gzmden ya gelmeyecek!" diye dnd. kinci adamn yzn hatrlayamad. Biraz sonra sigara ieceini dnd. ncy hemen kard, arada bir evin ileri iin oraya buraya da giderdi, ter ve ttn kokuyordu. Bunu farkettii iin utanarak dr dncsne daha sk sarld, bireyler mrldand. Sonra onlar gibi bir sandalyenin kesine iliti. Osman: "Depolarda alan arkadalar temsilci semiler, basal diliyorlar!" dedi. "brleri camiye geliyorlarm!" iilerin en yals: "Cevdet Bey byk adamd!" dedi. "Eli mizden tuttu. Yirmi senede bir tek ktln grmedim, bir tek hakszln duymadm." Osman: "Babam da sizi, hepinizi ok severdi!" dedi. Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Osman hamallardan birine sordu: Ankara'ya yollanacak sandklar kapatlm myd? htiyar alak sesle karlk verdi. Osman karlktan holandn gs termek iin ban sallad. Sonra gene bir sessizlik oldu. iiler, ksa bir sre daha, kendilerini saran yabanc eyaya bakmaktan, yakksz bir ey yapmaktan korkarak oturdular. Sonra sessiz ve saygl, yanl bir yere basmaktan, bir eye do kunmaktan ekinerek ktlar. Refik yakmak istedii sigaray
209

yakt. Osman, Emine Hanimi arp pencereleri amasn, oday havalandrmasn syledi. leye doru arabann geldiini sylediler. Tevikiye Camii'ne gtrlecek tabut arabaya tanrken oradan buradan yetienler oldu. Komular, bahvanlar, tandk genler, baz mahalle ar kadalar yardm ettiler. Birka hkrk duyuldu, bir iki gen gelip Refik'e sarld. Sonra Nign Hanm da beyz metrelik yolculua dayanamayaca iin bir taksi arld. Prl prl bir mays gnei vard yukarda. Tatildi, geen bir tramvayn alnna kk bayraklar aslmt, gkyznde nee vard. Nign Hanm sarmakt bahe duvarna yaslanm, byk olunun koluna girmiti. zerinde siyah bir palto, banda siyah ve tll bir apka vard. Nign Hanm bir keresinde tartmaya ve geleneklerine ok dkn bir akrabaya cenaze trenlerinde koyu elbise giy menin Hristiyanca bir davran olmadn, yalnzca bir sayg ve arballk iareti olduunu sylemi, gururla gzlerini krpmt. Refik annesinin yznde imdi nasl bir anlatm ol duunu gremiyordu. apkadan sarkan tl, nk yzn r tyordu. Osman'n yznde ise sabr gzkyordu. Ban hafife yukar kaldrm, gzkapaklar dmt. Galiba, ak pencere lerden, kar kaldrmdan, meydann br kelerinden kendisini seyreden Niantallar'a, lme, sonsuzlua, hayata ilikin bireyler dndn, gkyzne bakarak gstermek istiyordu. Sonra evin kapsndan clz bir hkrk sesi geldi; herkes anlad, ama kimse bir ey yapamad: Aye'ydi. Emine Hanm koluna girmi, onu torunlarla birlikte baheye karyordu. Geciken taksi kal drma grltyle yananca kprdadlar. Refik taksiden inince annesinin koluna girmedi. Nign Hanm apkasn karm, barts takmt, kolunda Osman vard. Ar ar camiye doru yryorlard. Caminin avlusu kalabalkt. Aalar amt. nsanlar avluya yaylmlard. Avlunun giriinde iiler vard. Galiba, imdi kendilerine yapacak fazla bir ey dmedii iin canlar sklyordu. Sigara iiyor, evrelerini seyrediyorlard. Sonra yazhanede alan memurlar vard: Muhasebeci Sadk bir aacn dibinde karsnn kolundayd, ocuklarn da getirmilerdi. Sadk, Nign Hanimin elini perken kars patronun karsn dikkat ve saygyla szd. Refik kala2/0

baln arasnda Muhittin'i grd. Cami duvarna yaslanm elenkleri inceliyordu. Arkasnda Cevdet Bey'in Haseki'den akrabalar vard. ok kalabalk deildiler, Tevikiye Camii'ne, ramiyi eviren kalabala, evredeki yeni apartmanlara ekinerek bakyorlard. Evlerin balkonlarnda bayram bayraklar ve me rakllar vard. Pencereler bahar scana ve tatile almt. Yoldan bir tramvay daha geiyordu. Pencerelerinden yolcular avlunun kalabaln seyrediyorlard. Caminin aznda Nign Hanm'm akrabalar vard. Kravatl, ceketli ve hepsi koyu elbiseli ve arbal insanlard bunlar. Nign Hanm onlara yaklanca rahatlad, olunun kolundan kt, sonra ablalarndan birine Trkn Hanm'a sarld, evrelerinde bir sessizlik oldu. Sonra kr Paa'nn br kz kran da geldi. kzkarde bir birlerine sarldlar. Osman teyzelerinin yanma gitti. Sonra Seyfi Paa geldi, yanndaki ua ekitirerek Nign Hanm'a sokuldu. Nign Hanm onun elini pecekti galiba, ama bugn byle bir ey yapmamaya hakk olduunu anlad. Seyfi Paa Refik'i grnce alkanlkla suratn ast, sonra yaknlk gstermesi gerektiini anlad galiba ve glmsedi, ama glmsemesi llyd, uy gunsuz deildi. Refik bu kalabalktan biraz kmaya karar verdi. Sait Nedim Bey'i grd. Yannda kzkardei Gler vard. Refik onun nasl bir kadn olduunu merak etti. Hava iyice scakt, gne artk bahar gnei deil, yaz gneiydi. Yzlerde ter damlalar gzkyordu. Yzlerde sabr da gzkyordu. Refik cami duvarna doru yrrken Fuat Bey'i grd. Kars Leyl yanndayd, ok zgndler. Refik onlarn ne kadar zgn ol duklarm grdn, bu perian halleriyle Cevdet Bey'i ne kadar sevdiklerini kantlam olduklarn gstermek istedi, ama bunu gstermek iin yaplmas gereken eyi bulamad. Yalnzca balaryla "Bizi, babam ne kadar sevdiinizi anladm, artk yeter, zlmeyin!" diyerek onlara ban sallad. Sonra babasnn baz i arkadalarn grd. Bunlardan birka saygl, sakall bir ihtiyarla konuuyorlard. Galiba bu ihtiyar da bir paayd, ama uzak bir akrabayd, Refik kim olduunu hatrlayamad. Refik'in Sirkeci'den tand baka tccarlar ve bankaclar da vard. Bunlar biraz sklm gibiydiler, yzlerinde, "u tatil sabah o gazete ilnn neden okuduk sanki!" diye bir anlatm vard. Gne de
211

cami avlusunu gittike kzdryordu. Tccarlarn arkasnda elenkler vard. Muhittin'i demin burada grdn dnd, elenkler zerindeki yazlar okudu: "Fuat Gven ve Ailesi... Tesisat- Elektrikiye... Bankas Sirkeci ubesi... Bazaar de Levan Anonim irketi... Anavi Ailesi." Sonra Muhittin geldi, Refik'e sarld, ne kadar ciddi, ne kadar zntl olduu anlalmyordu. Birlikte dnp gene elenklere bakmaya baladlar. Birbirlerinden rahatsz oluyormu gibiydiler. Galiba Muhittin syleyecek bir ey aryor, ama bulamyordu. Sonunda elenk yollamann bizde de artk alkanlk olduunu syledi. Bundan ne honuttu, ne ikyetiydi, yle syleyivermiti. Refik de iki yl nce bu alkanlkla birlikte Nianta'nda bir ieki dkknnn al dn syledi. Arkalarndaki kalabaln uultusunu, fsr fsr konuan, bir rezalet, ya da sava km gibi endielenen, sonra baklaryla, tavrlaryla ve elbiseleriyle kelimelerinden daha ok ey syleyen kalabaln uultusunu dinleyerek sustular. Refik byle yapmasnn daha yerinde olduunu dnerek, Muhittin'in yanndan ayrld, caminin azna yrd. Gene, baz paalarn, sefirlerin arasna girdi: Annesinin akrabalaryd. Nign Hanm olunu kkken bu insanlarn oturduu konaklara gtrrd, onlar da Refik'i severler, okarlar, glmserlerdi, ama hibir zaman o "iade ziyaret"lere gelmezlerdi. imdi de Refik'e glmsyorlar, ya da sevgiyle bakyorlard. Refik, "ocukken beni ok sevimli bulurlard!" diye dnd. "Acaba imdi nasl buluyorlar?" Kzkardelerinin koluna giren annesini seyrederek bir sre hareketsiz durdu. Avlunun giriinde aalarn oradaki iiler de hareketsiz duruyorlard. Dnp camiye biraz daha sokuldu. Sonra stunlarn stne, mermer alnla ilitirilmi olan bir turay grd. Abdlmecit'in turasyd. Bir hareket oldu. Osman kardeine yaklat ve sordu: "Namaza gelmiyor mu sun?" "Namaz?" diye dnd Refik. Ban sallad. Ayakkablarn nasl karacan dnd. Eskiden camiye her geliinde bunu dnrd. Eskiden hizmetilerle, bir de bayramlarda babasyla gelirdi buraya. Ayakkablarn bir ey dnmeden acele acele kard. erisi serin ve lotu, kf ve hal kokusu vard. "Aptes
212

almam lzmd!" diye dnd, ama galiba Osman da almamt. Sonra kalabalk hzl hzl topland. Herkes elini gbeinin stnde birletirerek bekledi. Refik, Osman'n yannda olduunu grd. Yznde gene kibirli bir anlatm vard; ban dik tutuyor, insanlara deil, onlarn zerindeki bir noktaya, mihrabn mermer kakmalarna bakyordu, ama ayanda ayakkab olmad, oraplar gzkt iin bu kibirli tavr tuhaf duruyordu. Refik dnp bakt: Arka sralarda yeralan bahvanlarn, kapclarn orapl ayaklar tuhaf deildi. "Onlar buraya yakyor!" diye dnd. Sonra namaz balad. Refik "Babam ld," diye d nd ve nndeki adamn ensesine bakarak yaptklarn tek rarlamaya balad. nanmad halde bu hareketleri yapmasnn, yere eilip kalkmasnn doru olmadn dnd, sonra d nmek istemedi ve "Babam ld!" diye mrldand. Ayn eyleri birka kere daha mrldandktan sonra namaz bitti. Yeniden gnee kld. Refik tabuta doru dalgalanarak toplanan, ha reketlenen kalabala katld. Gne cayr cayr caminin avlusunu yakyor, tabut orada duruyordu.

SICAK VE BEBEK
Refik basamaklara parmaklarnn ucuyla basyor, neeyle d nyordu: "Perihan bu saatte beni karsnda grnce ne dnecek kimbilir?" kinci katn sahanln dnm, nc katn merdivenlerini kyordu. Saatin tkrtsndan baka bir ey duyulmuyordu. "Hl kimse beni farketmedi! Demek, eve hrsz byle tp tp girse ruhlar bile duymayacak!" Terlediini farkederek durdu. Odann kapsn hafife aralad. Perihan' grd. Bebein yatann yanndaki sandalyede gazete okuyordu. Okuduu eye pek deer vermiyormu gibi bakyordu: Kelimeleri ve cmleleri okuyordu, ama baka eyler dnyordu galiba. Refik onu sevimli buldu. inden glmek geldi, sonra birden kararn verdi: "Bh!" diye bararak ieri girdi. "Korktun mu?"
213

"Yoo, korkmadm!" dedi Perihan. "Ama ocuu uyandra caksn!" Gzucuyla yataa bakt, ocuun uyanmadn grd. "Sen ie gitmedin mi?" "Gittim, geldim!" "Hasta filan msn?" Refik: "Turp gibiyim!" dedi. Sonra heyecann gstermek istedi: "Geldim, geldim, geldim! ardn m?" Perihan bir ey sylemiyor, sorarak bakyordu. Refik, "Galiba hi holanmad beni grmekten!" diye dnd. "Biraz ard, merak ediyor. Sust yakalanm gibi gzkyor. ocuu uyandrmamdan korkuyor!" "yle geldim ite. Osman ile yazhaneye girdik. Baktm, ok scak, eve dnmeye karar verdim! yi ettim deil mi?" "yi ettin!" dedi Perihan. "ok scak, deil mi?" "Yaa... Kavruluyor ortalk. Milletin sinirleri zerinde. Dnte tramvayda biletiyle bir kadn kavga ettiler. Bu saatte byle heyheylenirse artk leden sonra..." "Saat ka?" "Onu yirmi geiyor." "Ne kadar abuk gidip gelmisin!" "abuk deil mi? Odama girdim. Birden aklma geldi: Dnp Osman'n odasna girdim, 'Ben pek iyi deilim, eve gidiyorum!' dedim. Biraz ard galiba." Glmeye balad. "Suratn gre cektin! Nen var diye bile sormad!" "Bir eyin yok deil mi?" "Yok, diyorum ya... Biraz belki aklmdan zorum var!" Uzanp Perihan' yanandan pt. Perihan: "Bak belki bu doru olabilir!" dedi. "Bir tuhafsn zaten bugnlerde." Refik, "Tamam, anlamtm, hi de houna gitmedi beni grmek!" diye dnd. "Yalnz oturmak istiyordu, tasarlar, yapacak ileri vard herhalde." "Senin bir iin var m imdi?" "Yoo. Ne iim olacak ki. ocuk da uyudu!" Birlikte yatanda uyuyan bebee baktlar: Krk gnlkt, ama imdiden koskocaman bir ey olmutu. Refik kznn ileride iriyar olmasndan korkmaya balamt. "kimiz de zaten uzun boy214

luyuz!" diye dnd ve endielenir gibi oldu. Kzlar Cevdet Bey'in lmnden on gn sonra domutu. Bu iriyar kza, bir de Melek ad vermilerdi. Bu Refik'in eskiden dnd bir eydi. Bebein plak bacaklarndaki kzarklklar grd. "Cibinlii niye rtmedin?" "Biraz hava alr diye dndm." Bir sessizlik oldu. Refik yatan kesine oturdu. Laf olsun diye: "Amma scak yahu!" dedi. "Bir haftadr byle. Btn temmuz byle geecekse..." Perihan: "Keke Ada'ya gitseydik!" dedi. "Canm nasl gidebilirdik ki? Senin kucanda ocuk... Sonra babam yeni lm!" Perihan boynunu bkt: "Haklsn! Dnmeden yle syleyivermitim zaten." Refik: "Evet, imdi Ada'da olsaydnz siz, belki iyi olurdu, ama artk olmaz!" dedi. "Hem annem de Osman da istemiyorlard ki." "Biliyorum, biliyorum!" Gene bir sessizlik oldu. Refik endieyle: "Sahi yapacak bir iin yok muydu?" diye sor du. Perihan: "Yoktu diyorum ya!" dedi. "Aklnda ne var merak ediyorum dorusu!" "Nasl ne var?" "Hayr, yapacak neyim olabilir ki? Ne dnyorsun?" "Haa! Hi, hi!" dedi Refik. Perihan'n yere att gazeteyi alp kartrmaya balad: "Hibir ey yok!" Geliigzel gazeteyi okumaya koyuldu: "Tifo vakalar karsnda resmi tedbirler. Rus-Japon anlamazl halledildi. Fransz komiseri bugnlerde Hatay'a gidecek ve..." Sabah yolda da bunlar okuduunu ha trlad. Perihan'a bakt. Sandalyesinde yle kprdamadan otu ruyordu. "stersen bu pazar gidelim Ada'ya!" dedi Refik. "Yok, canm! saat gidi, saat geli. O tel ve curcuna da cabas. ocukla kim megul olacak?" "Nermin bakar. Emine Hanm var. Bu evde insan sknts m ekeceiz?"
215

"Yok, yok, laf olsun diye syledim! Zaten canm hibir ey istemiyqr! Bu scakta konumak bile yorucu!" "yle! Sana aadan, buzdolabndan bir ey getireyim mi? Syleyeyim de Nuri'ye bir limonata yapsn!" "Nuri yoktur ki. Alverie, kahveye, bir yere gitmitir. Hem canm bir ey ekmiyor!" Refik neeyle: "Biliyor musun, benim geldiimi kimse gr medi!" dedi. "ngrak almasn diye duvann zerinden atladm. Arka kap^Jiutfak kaps akl. Hrsz girse hi kimsenin ruhu bile duymayacak!" Perihan cevap vermedi. Sandalyeden kalkp komodinin kk taburesine oturdu. Bunu yaparken birka dikkatli adm atmas gerekmiti. ocuk iin yeni alnan kk karyola odaya konunca eyalarn yeri deimi, zaten pek fazla byk olmayan oda tk tk dolmutu. Refik Perihan'a bakyor, bir ey sylemesini bekliyor, neesinin sndn farkediyordu. Bir sre sonra: "Zaten bu cvk halim de ok glnt!" diye dnd. "Demin bir ey diyordun. Bugnlerde bir tuhafmm?" "Bilmem! nemli bir ey deil. Aklma geldi de syledim!" "Canm, ekinme, syle." "Ne bileyim, tuhafsn ite!" Perihan bir sre kendi kendine mrldanarak kelime arad. Sonra: "Dengen!" dedi. "Eski dengen yok stnde. Belki yanhyorum. Aklma geldi, syledim!" Refik, "Demek dengesizletim!" diye dnd. Son gnleri gzden geirdi: "Ne yaptm?" Belki biraz fazla iki itim. Surat astm! Abuk sabuk konuur oldum, ama bunlar o kadar nemli mi? Baka ne yaptm?" Dnyor, aklna baka bir ey gel miyordu. Biraz utanarak: "Babam ld!" dedi. Perihan: "Haklsn!" diye mrldand. Refik heyecanla: "Sonra bir kzm oldu!" dedi. "aknm herhalde!" Perihan: "Kzm olmas niye seni artt?" dedi. Ban hafife yukar kaldrmt. Refik bo bulundu: "artt ite! Bir ocuum olaca hi aklma gelmezdi. Kanl canl bir ocuk! Tuhaf bir ey..." Yatakta yatan ocua bakmamaya dikkat ederek "Beklenmedik bir ey, canm, anlaana!" dedi. Sesinin perdesinden korktu, ama ekledi:
216

"Bir yn sorumluluk!" Perihan ses karmyordu. Ne dnd de anlalmyordu. Refik bir hakszla uradn dnerek, birdenbire: "Ben bundan sonra ie gitmeyeceim!" dedi ve ard: "Bu kadar da deildi yahu aklmdaki!" diye dnd, ama iinde imdi byle bir ey sylemeye, yalnz sylemeye deil, yapmaya da hakk varm gibi bir duygu vard. Bu hakk nereden kardn bilmiyordu, ama bu duygunun varlndan emindi: "Hayatmda baka eyler de olsun istiyorum artk!" diye bard. Baka eyler sylemekten de korktu. Perihan: "Ne olur barma, ocuk uyanacak!" dedi. "Sonra uyutmak yle zor oluyor ki!" Yataktaki ocua bakyordu. Sonra dnd sordu: "Nasl baka eyler istiyorsun?" Refik: Bilmiyorum!" dedi. "Babam ldkten sonra ok d ndm, ne yapaym diye, aklma fazla bir ey gelmiyor... Artk byle olmaz. Bireyler yapmam lzm!" ' Perihan: "Artk ie gitmeyecek inisin sahiden?" dedi. "Btn gn evde mi oturacaksn?" Yerinden kalkp ocua yaklat. Bebek kprdanyordu, Perihan endieyle ban ona yaklatrd. Refik karsnn dikkatli, ocuksu yzn yandan gryordu. "Eninde sonunda gene gideceim tabii ie!" dedi. Bu geri dn iin Perihan ile gzgze gelmeyecei bir zaman semiti: "Bu evde yaadka o yazhaneye gitmem art. Ama bireyler de yapmak istiyorum. Anlatabiliyor muyum? Bana yardmc olabilirsin!" Perihan'n hl ocua baktn grnce fkelendi: "Ama sen nasl yardm edebilirsin ki bana? Daha ocuksun sen!" Perihan dnd: "Sana dengen kalmadn sylemitim!" dedi. Refik, "Dengem kalmam, dengem kalmam," diye dnd. "Hakl. Ben de haklym. Zeki, ama ocuktur Perihan! Dengem kalmam... Ne yapaym ben?.. Bu ev, ayp olmasn diye gittiimiz yazhane... Ne yapaym ben?" "Biraz okumak, ciddi ciddi okumak ve dnmek istiyorum!" dedi. Perihan: "Sen bilirsin!" diye mrldand. Gene bir suskunluk oldu.
2/7

Refik: "Amma scak yahu, amma scak!" dedi. Perihan sessizce: "Evet!" dedi. Gene sustular. Refik dnmeye koyuldu: "Yazhaneden katm. Hava ok scak. Bir ey yapmak gerektiini anlyor ama bunun ne olduunu bulamyorum. unlar yaplabilir: Bir: Program ve disiplinle uzun bir sre okumak; iki: Bireyler yazmaya kalkmak; : irketteki paym Osman'a satp, evden ayrlp, mhendislik yapmak; drt: Perihan ile bir Avrupa seyahatine kmak. Ama bu sonuncusunu yapamam, nk ocuk var. O zaman beincisi u oluyor: Tek bama bir geziye kmak. Bunun iin de bir bahane bulmak lzm. Hava ok scak!" Birden, yalnz eneleriyle deil, btn gvdesiyle gerine gerine esnedi. Perihan: "Ohoo!" dedi. "Senin imdiden uykun geldi galiba!" Glyordu. Refik karsnn yznde sevgi grnce sevindi, ama keyfi kamt bir kere: "Hayatma bir anlam vereceim!" dedi. Perihan gene glerek: "yi edersin!" dedi. Neelenmek sras imdi onundu. "Byle yaanmaz. Anlyorsun beni deil mi? Hak veriyorsun deil mi? Byle yaanmaz nk ! " "Veriyorum, tabii veriyorum!" "Ne yapaym peki? Ne dersin?" Perihan umutsuz, ama neeli: "Bilmiyorum!" dedi. Kelime odada bombo tnlad. Refik, "Bilmiyormu!" diye dnd. "Ne yapaym? Bari byle bo bo oturacama ktphaneye bakaym..." Yataktaki ocuk alamaya balad. Per han: "Hah, ite uyand!" dedi. "Olaca da buydu zaten!" ocuk uyanmt, ama Perihan'n can sklmamt. Bekledii ve istedii ey bana gelmimi gibi keyifliydi; ocuu inceli yordu. Bir sre inceledikten sonra ban kaldrarak: "Anladm, bu gene kakasn yapm!" dedi ve ocuu kucaklayarak havaya kaldrd. Havaya atp tutuyormu gibi birka kere yukar aa oynatlnca yz ekimi olan ocuk glmeye balad: Refik: "Bak, bak, beni grd glyor!" dedi. "Babasn tand." "Attn ite imdi ktr! Daha annesinden baka kimseyi ta218

mmyor!" Perihan ocuu yatann yanndaki kk masaya yatrp soymaya balad. Refik: "Hayr, beni tand. Babas gibi ok zeki olacak!" dedi. Perihan: "Oooh maallah, iyi de doldurmuuz altmza!" dedi. ocuu soymu, kk gvdeye gene ban yaklatrmt. Refik ayaa kalkp Perihan' bu kadar neelendiren eyi ya kndan grmeye gitti. Ama ocukla Perihan' birlikte glerken grnce gene hakszla uram gibi bir duyguya kapld. Bu duygudan korkarak acele acele syledi: "Ben aa iniyorum. Ktphajede alacam!" Perihan kirli bezleri toplad. Sonra bebein kk elini ya kalayp sallad: "Hadi, babaya selm ver. Babaya selm ver ba kalm!" "Ktphaneye inip alacam!" "Ama ktphanede annen vardr imdi." Refik hatrlad: Babasnn lmnden sonra annesi vaktinin ounu ktphanede geirir olmutu. Btn gn burada otu ruyor, eski fotoraflar kartryor, alyor, arada bir de aklna eserse namaz klyordu. Nign Hanm ktphanedeki eyalarn yerini de deitirmi, duvardaki resimleri kaldrm, bir zamanlar Refik'in arkadalaryla poker oynad bu kk oday mescide evirmiti. Refik: "Sahi ya, unutmutum!" dedi. Can sklmt. "Ama son zamanlarda sokaa kmaya balamt deil mi?" diye ekledi. "Belki bugn Aye'yle kacaklard." Refik geri dnp gene yatan kenarna oturdu: "Annemi biliyorum: Bu byle ok uzun srmez. Gene her zamanki hayatna dnecektir. Sonra namaz klmas da ok tuhaf. Annem bir eye inanmaz ki. Oru tutuyor diye Nuri'yle alay eder!" Perihan: "yle!" dedi. Kucana ald plak ocuu mn cklayarak gld: "Hadi, kzm, biz gidip imdi bcbc yapa lm!" Perihan ocukla kt. Refik, "Ne yapyorum ben?" diye d nd. Kendini yalnz ve gevek buluyordu. "Karm, kzm!" Ayn eyi birka kere daha mrldand. "Ktphaneye iner, bir-iki kitap alr, sonra aada okurum. Ama koskoca evde oturacak bir oda da yok. katl evde kmes gibi bir odaya
219

tklmz... Zaten bu zamanda, byle btn ailebir evde oturmak hata. Herkes dikkatle birbirini izliyor, bir ey yapmaya kalksan hemen kokusu kar. Ben de bu odaya bu scakta girip oturu yorum!" Dnmekten ekinerek bir sre durdu. Pencereden dar bakt. Sonra gene kendini brakt: "Bir tccar ailesinin tccar olu... Tasasz, dertsiz, bo bir herif... Evlendim... o cuumuz oldu. imdi de hayatmda anlam olsun istiyorum... Biraz mcadele, bu i sknts ve durgunluu giderecek biraz dnce ve kk birka frtna... Bir tccarn olu hayatna yn vermek istiyor. Burada art nouveau yatak odasnn iinde, uyuuk ve hmbl oturuyor ve scaktan bunalarak esniyor. Ama ge kaldm. Bu ocuk da var imdi... Hrs yok bende!.. Tutku yok!.. Dertsizim! Mutluluk fazla geldii iin biraz comak is tiyorum. Eh, ne de olsa paa torunuyum... Her ne kadar da marlarmda daha ok tccar kan akyorsa da, yce amalar bulmak gerektiini de anlyorum... Nasl eyler bulmal? Biraz okusam m, yoksa bir geziye mi ksam? Babam ldkten sonra (azla itim. kiyi azaltaym. Sonra bir program yapaym! Kendime biraz ekidzen vereyim, eziyet edeyim." Taknd alaycl farkederek korkuyla ayaa kalkt. Bir zamanlar Muhittin'e bakarak alaycln, mutsuzluun ve ykln belirtisi olduunu d nmt. Hl pencereden dar bakyordu. Arka bahenin bittii yerde geni bir arsa vard. Orada, gnein altnda birka ocuk birdirbir oynuyordu. Refik korkuyla: "ok deil, on oniki yl nce ben de onlar gibiydim!" diye dnd. "te ykandk, geldik!" Perihan odaya girmiti. "Kzmz Melek Hanm suyu ok seviyorlar. Ykandka neeleniyorlar!" Refik dnd, Perihan'n gldn grd. "Peki, onun iin ne yaptm?" diye dnd. Perihan: "Aaa, tuhaf bir halin var! Niye yle bakyorsun?" dedi. Havluyla ocuu kuruluyordu. Refik: "ok scak, ok scak!" diye homurdand. Sonra birden: "Seni hi yalnz braktm oldu mu?" diye ekledi. Perihan bir an durdu. "Beni mi?" dedi. Refik'in yznden szkonusu olann kendisi olduunu anlaynca biraz aknlk, biraz da gururla: "Hayr!" dedi. Sonra birka saniye dnd ve: "Bir ikyetim yok benim!" dedi. "Sen iyi misin? Sen iyi ol!"
220

Refik glmsemeye alt: "yiyim! yiyim canm!" dedi. "Biraz skntlym... Dnmek istiyorum, anlatabiliyorum, deil mi? Ne yapaym, diyorum. Bilmiyorum. Dalgnm. Scak ok fena!" Sustu. Perihan dikkatle: "Sen iyi ol. Bu ok nemli!" dedi. Refik: "Beni seviyor!" diye dnd. inden Perihan'a sarlmak geldi, ama kendini tuttu. Bunun zr dilemek anlamna gelecei duygusuna kaplmt. "Beni seviyor, odada oturuyoruz... Bir de kzmz oldu imdi! stelik biraz canm sklnca ocukluunu yzne vuruyorum... Yeter artk, dnmemeli." "Ben ktphaneye iniyorum. Belki annem kmtr." Perihan: "Ben de bunu uyutacam," dedi. Refik kapya doru yrrken kap ald. Nermin'di. Refik'i grnce armad. "Hah, buradasn deil mi?" dedi. "Osman telefon etti. yi deilmisin. Merak etmi! Naslsn?" Refik ezilip bzlerek: "yiyim, iyiyim, aaya iniyorum!" dedi.

BZ NYE BYLEYZ?
"Babanz!" dedi Sait Nedim Bey. "Babanz!.. Babanz... Eer bunu sylememi kstahlk saymazsanz." "Rica ederim!" "Evet, bunu sylememi kstahlk saymazsanz ve biraz da u itiim ikinin etkisini gznnde tutarsanz izin verin ltfen' babanz ok takdir ederim. Bunu sylemek istiyordum. sti yordum ki rahmetli babanzdan biraz szedelim, gemii ha trlayalm, kendimizi dnelim. Bunlar yapalm." Bunlan yapyorlard. Hem bunlar yapyorlar, hem de Sait Nedim Bey'in paa babasndan kalan Nianta'ndaki konakta, sofrada, ar akam yemeinin stne, meyvelerini yiyorlard. Cevdet Bey ile Nign Hanimin dnnn yapld konakt bu. Sait Bey son bir gayretle: "Bunu sylemek istiyordum," dedi.
221

20

"Bizim memleketin babanz gibi insanlara ihtiyac var!" Refik: "Yani nasl insanlara?" diye sordu. Sofrada bir durgunluk oldu. Osman: "Bu da hi sorulur mu? Babamzn nasl bir insan olduu ortada! stelik Sait Bey sa atlerdir bunu anlatyor!" diye dnyormu gibi hayretle Refik'e bakt. Sait Nedim Bey aklamasn yapmadan nce azna birka tane zm att. Gler abisinin cevabn beklerken kalarn att, atal bakla yedii eftaliyi dikkatle kesmeye koyuldu. Sait Nedim Bey glmsedi: "Babanz gibi, parann ve ailenin ne demek olduunu bilen insanlara..." Szlerinden holanarak nce karsna, sonra kzkardeine ve sofrada oturan teki iki kadna, Perihan ile Nermin'e bakt. Onlarn yznde istedii eyi gremeyince, galiba, biraz daha aklama yapmas gerektiini anlad: "Anlatamadm, anlatamadm!" dedi. "Anlatmaya al acam, ama kahvelerimizi ve sigaralarmz ierken. nk, galiba, gevezeliim hanmlar yordu." Beklenildii gibi, hanmlar bu szlere kar ktlar. Sait Bey hem ok ilgin eylerden szediyordu, hem de anlattn ok ho anlatyordu. Nermin ayrca sz edilen eylerin herkesi yakndan ilgilendirdiini de syledi. Sait Bey de yapmackln gizlemese bile bir alakgnlllk taknmak zorunda kald. Evet, belki szleri ilgi ekiyordu, ama kendisi de u enesini bir trl tutamyordu. Az nce hanmlardan birinin, hakl olarak, es nediini grmt. Gene ona kar koymaya baladlar. Ama bu sefer hafif bir tedirginlik oldu. Refik, Perihan'n kzardn farketti. Birka dakika nce esneyen Perihan'd. Ama ilgisizlikten deil, galiba i olsun diye esnemiti. Perihan arada bir masann kenarnda yatan seter kpee de bakyordu. Yemek masasndan kalkp, ortasnda pirin kakmal bir mangal duran geni bir odaya getiler. Yksek pencereleri ve geni cumbasyla bu oda, baheye uzanyor, tavanda asl avizenin yakndaki hlamur aacna vuruyordu. Nianta'nn ou baheleri gibi bu konan bahesinde de hlamur ve kestane aalar vard. Sait Bey'in rahmetli Cevdet Bey'i anmak ve gemie tatl bir yolculuk yaparak sohbet etmek iin verdii yemekten nce, hava kararrken ve can skc yamur bulutlar tepede toplanrken ev sahibi, aalarn tarihi hakknda birka sz
222

sylemiti. imdi de konan tarihinden szediyor, rahmetli babasndan kalan bu yapy yeniye nasl evirdiklerini anlat yordu. Selamln bu geni sofasn salona evirmek iin ok masraf yapmlar, demeyi batan aa yenilemiler, baz duvarlan ykmak zorunda kalmlar, ama eskiyi de kurtarmlard. Biroklarnn sand gibi eski yeniye dntrlemeyecek bir ey deildi: nsan gelip geici heyecanlara kaplmayacak kadar sakin ruhlu ve becerikli olursa, eskiyi biraz kvrp bkerek yeniye evirebilir, biroklannn yenibatan yapmaya kalkt eyi, kk ama, zeki uzlamalarla zamana uydurulan eskinin iinden karabilirdi. Sait Bey bunlar syledikten sonra gene kendi geve zeliinden yaknd ve bu konuya, belki gene, bu konakta evlenen rahmetli Cevdet Bey'den szetmeye cesaret edebilirse dneceini syleyerek sz artk konuklarna braktn iln etti. Bir suskunluk oldu. Seter kpek ieri girdi. Herkes, "Acaba imdi ne konusak?" diye birbirine bakyordu. Yemekten nce biraz yamur serpitirmi, austos sonunun scak havalarndan szedilmiti; Nign Hanimin ne kadar zgn olduundan szcdilmiti; Cevdet Beyin lmnden sonra irkette yaplan son dzenlemelerden de szedilmiti; Refik ile Perihan'n iki aylk kz da tabii hatrlanm, gazetelere yansyan dnya ve memleket haberleri de gzden geirilmiti; kimsenin salndan da bir ikyeti olmadna gre baka neden szedilecekti? Kpek odadaki suskunluu yadrgayarak evresine baknd. Sonra 1 mangaln yanna uzand. Refik, "Niye geldik biz buraya?" diye dnd. Son gnlerde artan skntsn ve Perihan ile karlkl tekrarladklar hayatn amacna ilikin can yakan szleri unutabileceini, gzel bir yemein ve hosohbet bir tccarn gevezeliklerine kendini b rakabileceini ummutu, ama imdi gene kendisini, hayatn, Perihan', stelik bir de u dul kadn, Gleri dnyor, Glerin nasl biri olduunu dnnce de endieleniyordu. Sinsi ve souk bir endieydi bu: Korku gibi dnlmemesi, salkl ve dengeli bir bilince yaklatrlmamas gereken eyleri yaklatracan sezdiriyor, dikkatli ve titiz admlarla sokuluyordu. Refik birden, "Btn yaz hibir ey yapmadm!" diye dnd. "Yeni hibir adm atamadm. Gene yazhaneye gittim. Gene Perihan'la scaktan
223

ikyet edip karar veremeyerek oturdum. Belki biraz okudum, ama ne iin? imdi de, u dul kadna aklm taklp duruyor!" Kahveler gelince Sait Bey: "Bakn!" dedi birdenbire. "Bakn, bu kpek aklma neler getiriyor! Kimse bir ey sylemiyor, gene konumak bana dyor, bunun iin sylyorum!" "Rica ederim!" dedi Osman. Kibarl ve dnceli olmasyla gururlanyormu gibiydi. "Bakn, bu kpek bu evde rahat, yayor, geziniyor, kanyor... Bu kpek babamn, rahmetli babamn zamannda baheye zor girerdi. Mslman evinde kpek, olacak ey mi?" Kpee ses lendi: "Getiuraya bakaym Kont!" Kpek saygyla ayaa kalkt, gerindi, kuyruunu sallayarak efendisine gitti. Sait Bey dncelerini bir akayla sunabilmenin keyfiyle: "Sen Mslman evine yakacak ey deilsin!" dedi. Sonra kahve ien konuklara dnp gld: "Ama gryorsunuz ya, oldu ite. Biz ona altk, o bize. Zamana uyduk. Annem grseydi btn evi artlatrd." Kpee dnd: "Hadi, tamam, lamam, git sen yerine otur!" Neden arldn anlayamayan hayvan biraz kararsz kald. Sonra evreyi kolaan etti, konuklar koklad, slak burnunu Refik'in eline dedirdi, her eyin her zamanki gihi sakin ve dzenli olduuna karar verince gvenle yatt. Sait Bey: "te bunu sylemek istiyorum!" dedi. "Her eyi zamana uyduruyoruz da farknda deiliz. Sylediim gibi eski neden yeniye uydurulmasn? Bakn u odaya. Bir salon deil mi buras? Dn bir selamln sofasyd. Bakn bana. Basit ve geveze bir tccar deil iniyim? Yok, yok, izin verin artk anla taym. Dn bir paa oluydum... Anlatabiliyor muyum? Rahmetli babam der ki, bizde byk deimeler fazla gz almaz, nk hep kk ve sonsuz uzlamalarn sonucudur... Ne dersiniz bu dnceye? F.ve.t, uzlamalar... Kk ve zeki uzlamalar ki, btn tarihin bu sessiz akn salam! te byle derdi rahmetli babam. Benim bir tccar olacam, her eyi topraklar, arsalar satp satp ticarete yatracam, Gler'in kk ve Cumhuriyeti basit bir askerle evleneceini bilirmi gibi... Avrupa, ah Avrupa! Hep onu dnyorum, oraya her gidiimde onu dnyorum.
224

Onlar neden yle de biz byleyiz? Evet, soruyorum. Onlar neden yle de biz byleyiz? Durun! Likr ier misiniz? Kahveyle gzel olur." Kimseden karlk beklemeden frlayp bfeye yrd. Birka ie ald. Sonra karsna: "O albm de getirsene!" dedi. "Avrupa albmn!" Biraz utanm gibiydi, ama heyecann yattrmak istemiyordu. Daha ok konumak, iini dkmek istiyor, Refik'e ve Osman'a bakarak cesaret aryordu. Ksa ve sinirli bir sessizlik oldu. Nermin'le Gler kahveyle likr imeye karar verdiler. Osman dnceli bir tavr taknarak: "Haklsnz. ok hak lsnz!" dedi. Arballk ve hogryle tatszl yumuatmak istiyordu galiba. Atiye Hanm elinde bir albmle geldi. "ocuun resimlerini de getirdim!" dedi. "Avrupa albm"n Refik'e verdi. Sait Bey, albm kartran Refik'e: "Ben gemie yolculuk kadar Avrupa'ya yolculuktan da holanrm!" dedi. "Fotoraf ekeriz sk sk, sonra yaptrrz. imdi nereye bakyorsunuz?" Kalkp Refik'in yanna geldi. Resimlerden ve kartpostallardan da olsa, Avrupa'y seyretme zevkini gen konuuyla paylamak istiyordu. Refik'in omuzunun stnden albme bakt: "Ah, bakn bu Paris, drt yl nce 1933'n Paris'i nasl? Genmiim o za manlar, deil mi? Bu da ayn yl... Bunlar Berlin'de ekilen re simler. Paris ve Berlin! Avrupa'ya kan hangi insan, dnyann biraz farkna varan hangi Trk bunlardan vazgeebilir?.. Viyana var belki bir de, ama ben mzikten anlamam... Ah, bakn bu geen yln gezisi. Paris! ok abuk eviriyorsunuz. Durun. Tandnz, deil mi?" Refik tanmt tabii: mer'in resmiydi bu. Elinde bavulla bir tren kompartmannda surat asyordu. "Tabii bizim Rastignac bu!" diye bard Sait Bey. "Dn yolunda trende grmtk. Ne yapyor imdi?" Refik'in cevabn beklemeden devam etti: "Bakn bu da ayn yl ekilmi... Berlin'de tandmz bir Fransz ailesi... Evet, evet. Fransz ailesi, gerek, kltrl, akac bir Fransz ailesi... arap, peynir, Eyfel Kulesi... Sonra kadndan anlayan erkekler! ok mu enem dt?.. Ama, bakn ite bir aile! Bakn bu resme. Berlin'de ayn otelde kal yorduk. Odalarmz yanyanayd. Sabah kahvaltsn birlikte
225

yapyorduk. akac insanlar... Sayfay evirin. Bakn tam bir aile... te Cevdet Bey'i bunun iin anyorum. Bunun iin. Evet, Cevdet Bey kusursuz bir aile kurdu. Belki gln bulacaksnz, ama sizin ailenize, Ik ailesine hayranm: Baarl bir baba, alkan ocuklar, gzel ve iyi anneler, salkl torunlar... Nasl olmas gerekiyorsa yle. Saat gibi, ama renkli canl, tam onlar gibi!" Birden bir kahkaha kopard. Ama pek ilen bir kahkahaya benzemiyordu bu. Daha ok sylediklerini yumuatmak, uy gunsuz bir ey sylemise bunun farknda olduunu hissettirmek iin glmt galiba. Sonra Refik'in yanndan ayrld. Likr dolu kk kadehi havaya kaldrd. "Biz de ite bireyler yapmaya baladk!" dedi. "Likr yapyoruz. Likr sanayii! Mecidiyeky'de likr fabrikas... Byk kurulu! Hah! Gleyim bari... Syleyin imdi, syleyin, niye biz byleyiz de onlar yle? Niye? Bunun srrn kim biliyor? Syleyin! Niye biz byleyiz? Niye biz biziz ve byleyiz? Syleyin!" Gler: "ok heyecanlandn abi!" dedi. "Otursana!" Sait Bey elindeki likr bardan herkese gstererek sallyor, kzkardeinin sylediklerini duymam gibi orada dikiliyordu. evresinde utan ya da tel gibi bir ey olumutu. Kimse onun ne kadar ciddi, ne kadar iten olduunu keslircmiyordu. Herkes kendini heyecana kaptrm gibiydi. Ar yemein zerine geveyen yzlere birdenbire beklenmedik bir gerginlik bulamt. Herkes Sait Bey'in durup durup tekrarlad soruya cevap aryor ve bulamyormu gibi zgn gzkyordu. Belki biraz da Sait Bey'in alaylarna glyor, gerekten bizim niye byle olduumuza ayormu gibiydiler. "Neden byleyiz biz?.. Byleyiz, byleyiz! Ltfen karmayn bana bu akam! tim ve cotum! Eh, arada bir insan byle eyler yapmal. Yrein gerek cokusuna kendini brakmal. nk bktm, yemin ederim ki, bktm, bktm kendimi denetlemekten, kaslnaktan." Refik'in kucandaki Avrupa albmn iaret elti. "Onlar gibi olmak iin, onlar gibi olmak iin kaslnaktan ve iimden geleni yapmamaktan bktm. Bu akam kendimi bra kyorum. Uzlamyorun ve baryorum!" Sonunda likr kadehini dikti ve bir kahkaha daha atl. Bu seferki kahkaha sinir bozucu bir eydi.
226

Bey'di. Ban kaldrm, can ekien bir komutan tavr taknm, hogryle glmsyordu. Ev sahibinin taknd bu hogr gerginlii gevetti. Refik, mer'den szedip etmemeyi dnd. Sonra Perihan'a bakt. Perihan da gsteriden fazla etkilenmemi gzkyordu. Refik onun bu rahatln grnce ferahlad. Sonra birden Atiye Hanm: "Ah, ne gzel anlattn Saitciim!" dedi. "Ne gzel heyecanla anlattn; eyi de anlatsana. Onu da hep heyecanla anlatrsn. Rahmetli baban anlatrm onu da. Hani Abdlhamit, Kmil Paa'y azarlarken ieri haremaas girmi de... Onu da anlatsana ltfen!" Sait Bey: "Susacam sylemitim!" dedi. "Artk susacam." Sonra esnedi ve kendi dalgal bilincine gmld.

BEKTA'TA MEYHANE
"Peki, Yahya Kemal bir air olarak Tevfik Fikret'ten stn m?" "Al birini, vur tekine!" dedi Muhittin. "Hibirinin nemi yok... Baudelaire'in yannda hepsi solda sfr!" Bir durgunluk oldu, ama Muhittin bunu fazla nemsemedi. Bu kk suskunluklara almt artk. Ama suskunluk uzaynca, gene bundan keyif aldn kendine itiraf etmek zorunda kald. "imdi benim cmlemi inceliyorlar!" diye dnd. "iire merakl iki Harp Akademisi rencisi benim cmlemi inceliyor, byle parlak cmleleri yumurtlayamadklar iin hayflanyor, bana daha da hayran oluyorlar!" Beikta'ta ar iinde meyhanede oturuyorlard. Berberin karsndaki meyhaneydi bu. Memurlar, dkknclar, balklar ve ofrlerle doluydu. Muhittin haftada bir-iki kere okullarndan, Yldz'daki Harp Akademisi'nden kaan bu gen askerleri gryor, onlara abilik ediyordu. "Ah ne yazk!" dedi genlerden biri. "Abi ne yazk ki u Franszcay bir trl renemedik! Baudelaire bile okuyamyoruz!" Muhittin azarlayc bir sesle: "renmeniz art!" dedi.
228

21

Refik ilk defa Gler'in endielenir gibi olduunu grd. Bu gr ve sinirli ses konakta allmadk bir ey olmalyd. Kpek de yatt yerden ban kaldrm pheyle tuhaf eyler yapan efendisine bakyordu. Sait Bey kpein ban kaldrdn grnce: "Aaa, ok ileri gittim galiba!" dedi. "Baksanza, Kont bile huysuzland." Kpee bakarak bir sre kprdamadan durdu, sonra: "Kont!" dedi. "Kont, otur, otur armyorum seni!" Dnp kendini seyredenlere bakt. "Paris'te kibar bir kadn grmtm!" dedi. "Elektrik direinin dibine ieyen kpeini ekitiriyor, 'Hadi Paa, hadi Paa gel' diyordu. Dorusu bir paa olu olarak alnmadm deil. Ben de buna Kont adn verdim. Her neyse! Bktnz, deil mi bir tccarn gevezeliklerinden? Hepimiz tccarz artk. eker, demir, araba, ttn ya da incir. Susuyorum artk. Susuyorum, susu yorum. Hem verin bana artk o albm de bu konu kapansn. Hl oraya m bakyorsunuz? u bizim Rastignac ha? Fatih gibi bir ey. Nasl? Ne yapyor imdi o? nann, sizin benim gibi biri deildi. Ama sonunda mutsuz olacak... nk uzlamak gerek. Babam hakl: "Uzlamak gerek. Bizim fatih gururlu birine benziyordu. Ama kapayalm bu konuyu. Peki ne yapyor mer Bey imdi? Mutsuzdur mutlaka. Ah, uzlamak gerek, uzlamak gerek, yrei susturmak, bir tccar olmak, sakin ve ihtiyatl, dengeli ve kurnaz olmak gerek. Alnmyorsunuz deil mi? Tccarz hepimiz. nemli mi bu? Alp satyoruz, alp satyoruz... Ama, gene konaklarmzda yayoruz ite. Bu nemli. Grdnz ya! Yerime oturdum. Kpek de ban gmd. imdi susuyorum. Susuyorum. Utanc, yzyllar srecek utanc bekleyerek susu yorum!" Oturduu koltuun arkalna ban bir hasta gibi yaslad ve sustu. Bir sessizlik balad. Refik, ev sahibinin bu cokusundan sonra ok utanacan batan beri dnyordu. Az nce birisi lm ya da yllar nce ilenmi bir cinayet itiraf edilmini gibi bir utan ve aknlk vard. Refik, "Bari birisi bir ey sylese," diye dnd. Gler'e bakt. "O ne dnyor? Kk ve Cum huriyeti bir asker... Acaba ayrld o askerden o da m yle szediyor? Birisi bir ey sylese ya..." "Ah, Cevdet Bey, nerelere getirdiniz bizi, nerelere!" Gene Sait
227

"Tembellik ediyorsunuz! Trkiye'de gen bir air mutlaka bir yabanc dil bilmeli." Gene bir durgunluk oldu. Muhittin gene cmlesinin ince lendiini farketti. "Ben akamlar yatakhaneye ekilmeden nce biraz vakit bulabiliyorum. Ama o kadar da yetmiyor ki!" Bu Turgay'd: Arkada Barbaros'a oranla daha girgin, daha yakkl, ama daha kafaszd. zerinde ince bir gmlek vard. Pazar leden sonralar, okullarna dnmeden nce, bu tatil elbiselerini karp askeri kyafetleri giyiyorlard. Muhittin bir ey sylemedi. Yabanc dil konusundaki tembellik ve kararszlklarn bir ey sylemeyerek cezalandryordu. "stelik soracak kimse de yok ki... Bir ey sorsak hemen tersliyorlar bizi!" Muhittin gene cevap vermedi. Baklaryla, "Herkes kendinden sorumludur. zr dilemem!" diyordu. "Abi. Varlk'ta Cahit Stk'nn iirini okudunuz mu?" dedi Barbaros. "Hayr!" "Ne diyorsunuz, diyecektim." Askeri renci biraz kararsz kald. Sonra: "Sizin kitabnz hakknda da daha bir ey kmad!" diye ekledi. Muhittin'in can skld. iir kitab kal bir ay oluyordu, ama basndan hibir tepki gelmemiti. "Bir ey sylesinler de ne sylerlerse sylesinler! " diye dnyordu. "Bir ey yazmazlar daha!" dedi. "Benim kitabmn hazm gtr!" Bir kenara ya zlmas gereken bir cmle sylemiti. Kibirli bir surat taknd, ama birden kendine fkelendi. "urada u ocukcazlara fiyaka yapyorum!" diye dnd. Kendine daha da fkelenecekti ki birden aklna baka ey geldi: "Birazdan bir konuumuz gelecek, ocuklar!" Refik gelecekti. alt inaat brosuna telefon ederek Muhittin'i aram, konumak istediini sylemiti. Telefondaki ses titrek, kararsz, skntl bir sesti. Muhittin'in Refik'ten iitmeye alk olmad bir eydi bu. "Edebiyat m, abi, bu arkadanz?" "Haa, yok! Mhendis! Edebiyatlar Beikta meyhanelerine
229

pek uramazlar. Onlar grmek istiyorsanz Beyolu'na kn! Bir mhendis bu arkada. Mhendis Mektebi'nden snf arkada. Geri o da pek Beikta'a uramaz: Nianta'ldr!" Glmeye balad. Sonra askeri okul rencilerinin de gldklerini grerek tedirgin oldu. Hem anlamadan glyorlar, hem de glleriyle Refik'i biraz alaya alm oluyorlard. Oysa kim olursa olsun, Mu hittin'in arkadana yle kolay glmemeleri gerekirdi. Eer Refik'le alay etmek gerekirse bu Muhittin'e derdi, onlara deil. Suratn asarak: "Eee, ne glyorsunuz bakalm?" dedi. Sonra biraz ayp ettiini dnd. "Evet, Beikta'a uramaz," dedi. "Nianta'ldr o. Yukardan geliyor sizin anlayacanz. Zaten bu Beikta hep altta kalmtr. Eskiden Yldz'da saraydayd efendilerimiz, imdi Nianta'talar!.." Bir kahkaha att. "Bir zdeyi yahu bu sylediim!" diye dnd, bunu daha iyi nasl syleyeceini aratrd: "Mesela yle: Yldz'daki efendi Ni anta'na tannca Cumhuriyet oldu! Hayr, bu pek gzel deil. Baka nasl sylenebilir bu?" Birden pheyle durdu. "Glyorsunuz, ama anladnz m bakalm ne dediimi?" "Eskiden padiah vard, imdi de tccarlar var. Ama bu Be ikta'ta deien bir ey yok!" Barbaros'tu bu. "Of, berbat ettin!" dedi Muhittin. "Lise kitaplarndaki gibi." Barbaros'un zlerek nne baktn grd, ama aldr etmedi. arabn iiyor, zdeyiini dnyordu: "Yldz'daki sarayl Nianta'na... Hah, geldi ite!" Refik meyhaneden ieri girmi, Muhittin'i aryordu. Muhittin ses etmeden bir sre onu inceledi. Refik'in suratnda belli belirsiz bir tiksinti, kararszlk ve hzn vard. Bu baya meyhaneye gelmek zorunda kald iin kendine kzyordu galiba. "yi ki burada bulumamz syledim ona!" diye dnd Muhittin. "Biraz da benim plmde tsn bakalm! Onun salonlarndan bkmtm ben." Sonra arkadana el etti. Yaklaan Refik'in yzn yakndan grnce ard. "Bir ey var onda!" diye mrldand. Duygulanyordu: "Keke baka yerde bulusaydk. Ne oldu acaba ona?" Refik'e yer gsterdi, gen askerlerle tantrd, ne ieceini sordu. Bunlar yaparken dikkatle yzn inceledi. "Bir ey var onda. Can skkn!"
230

Bir sre havadan sudan konutular. arab gelince Refik: "E, hani bana kitabn getirecektin?" dedi. Bunu dn telefonda konumulard. Muhittin ceketinin cebinden kitab kard: Zamansz Yamur. Birinci sayfasn at. "mzalayacam imdi!" diye dnd. "Ne yazacam merak ediyorlar. Ne tren be!" Sonra aklna baka bir imza treni gelince anlatt: "Benim kitabm yaymlayan yaynevine kitabn parayla bastran yal bir memur gelmiti. Herkese kitaplan imzalayp datyor. Bana dnd: 'Evldm siz ne i yaparsnz?' diye sordu. air olduumu renince fiyakayla yle imzalad: iirlerini zevkle okuduum air arkadam Muhittin'e." Muhittin bir kahkaha att, ama Refik'in neesiz olduunu grnce ciddileti. "Bugn keyifsiz, onu elendirmek bana dyor!" diye dnd ve iir kitabn imzalad: "Hayatn zevkle izlediim gen tccar arkadam Refik'e." Bunu yazar yazmaz akasn baya buldu, ama aresiz kitab Refik'e uzatt. Refik kitab biraz inceledi, kapana bakt, dizgisi ve sayfalan hakknda birka sz syledi, sonra ilk sayfadaki bu cmleyi okuyunca surat ast: "Of, kardeim, benim hayatm!" dedi. "Benim hayatm rayndan kt!" "Ne diyorsun!" diye inledi Muhittin. armt, afallamt... Kendini byle bir eye biraz hazrlamt, ama bu kadarm beklemiyordu. Meyhanenin grltsn dinliyor, Refik'in yzne bakmaya ekiniyordu. "Kardeim, hayatm rayndan kt. Kardeim... Kardeim..." Dn Refik telefonda da sylemiti bunu: "Kardeim..." Ka zamandr duymamt byle bir sz. "ok fena duygulanyorum!" diye dnd. "Peki ne oldu sana kardeim? Sen mutluydun! Benim gibi deildin. Ne oldu sana kardeim? Hadi, konualm. Konualm. Ama bu ocuklann da nnde olmaz ki..." "Sahi, senin kk kz nasl?" Laf olsun diye sormutu bu nu. "yi, iyi... ok abuk byyor!" "Bak, buna sevindim. Ben karar verdim. Evlenmeyeceim. Onu bekleyeceim."
231

"Evlenme!" dedi Refik. "Evlenme, evlenme iyi edersin." a rabn hzl hzl iiyordu. "Hayr, onunla evleneceim. Senin kz mutlaka ok gzel olacaktr. Bundan kukum yok." Bir ey daha syleyecekti ki sustu. "Az daha Perihan' ok gzel bulduumu syleyecektim!" diye dnd. "Hayr!" dedi Refik. "Benim kzm sana gre deil. Kocaman, iri yar bir ey olacak o. imdiden bu kadar oldu." Muhittin ard, "Utanmasa bana bcr diyecek!" diye d nd. Sonra, "Canm, o kadar da ksa boylu muyum ben?" dedi. Hemen bunu sylediine piman oldu, askeri rencilere bakmaya ekindi. "Yok canm!" dedi Refik. "Sana kim ksa boylu olduunu sylyor?" Muhittin szn daha da uzamasna fkelendi. Saatine bakt. Askerlere dnd: "ocuklar, siz ge kalmyor musunuz?" "Daha vakit var, yetiiriz," dedi Turgay. Barbaros: "Ama kalksak iyi olur galiba!" diye homurdand. "Yokuu koa koa kmak iyi olmuyor." Muhittin cevap vermedi. Askerler kalktlar. Askeri elbiselerini emanet ettikleri fotorafnn evinde giyeceklerdi. Muhittin onlarn gnln alacak birka sz syledi. aramba gn gene burada buluacaklarn ekledi. karlarken arkalarndan seslendi: "Ge kalmayn. Yoksa kumandanlarnz kulaklarnz eker. Derslerinizi de iyi aln. Annenize babanza mektup yazn. yi asker, iyi evlt, iyi vatanda olun!" Her zaman syledii szlerdi bunlar: ocuklar gene biraz ezildiler, glmsediler, sklm pklm ktlar. Muhittin, Refik'e: "Nasl buldun onlar?" diye sordu. "Daha oturmak istiyorlard galiba!" "Daha oturamazlard!" dedi Muhittin skntyla. "Ge kal yorlard." Sonra eliyle bir hareket yapt: "Amaan, bover yahu! Sen kendini anlat. Biraz daha arap isteyelim mi?" Refik bam sallad. araplar istediler, sonra sustular. Uzun bir sessizlik oldu. arap gelince Muhittin: "Sende bir ey var!" dedi.
2.32

"Evet. Bende bir ey var!" "Bana bir ey mi geldi?" "Syledim ite: Hayatm rayndan kt." "Pek bir ey anlatmyor bu sz..." "Haklsn... Kendi kendime hep bunu sylyorum... Altm artk. Baka nasl syleyeyim?" "Dnsene biraz... Ne oldu?" "Eskisi gibi olamyorum. Eskisi gibi yaayamyorum. Tam byle deil." Refik bir sre kelime arad. "Baka bireyler daha olsun istiyorum. Eskisi gibi olamyorum ite!" "Hramn!" diye bir ses kard Muhittin. Dndn, ama bir ey anlamadn gstermek istiyordu. "Perihan eski dengemin kalmadn sylyor..." "Sen doru buluyor musun bunu?" "Biraz... Eer denge denen ey hayatn akna kendini brakmaksa... Eer kolay mutlu olmaksa denge, biraz dengesizletim galiba..." "ok kt!" dedi Muhittin. Sonra biraz dnd. "Sen eskiden bu dengenle ovunurdun!" diye ekledi. "Seni salkl, mutlu, ama akas biraz miskin yapard bu. Hayr, dengesizlemen o kadar kt bir ey olmasa gerek..." "Nasl hareketleneyim nasl? Ne yapaym?" "Bunun hali ok fena yahu!" diye dnd Muhittin. "Ama derdini anlayamyorum." Aznda belli belirsiz bir fke biri kiyordu. "Derdini anlayamyorum. Biraz daha anlat!" "Syleyecek baka ne var?.." Refik biraz dnd. Sonra utanarak: "e de gitmek gelmiyor iimden," dedi. "Yazhaneye gitmemeyi dnyorum!" "Ne yapacaksn o zaman?" "Bilmiyorum... Bunu seninle konuuruz diye dnm tm..." "Bak!" dedi birden Muhittin. "Evlisin. Bir ocuun var. Mhendissin. Seni fazla skntya sokan zor bir iin yok. Mutlu bir evde yayorsun. Her eyin, sevimli bir karn, birka arkadan, bir evren, sakin bir gnlk hayatn var... Bunlar sana hatrlatan

ben mi olacaktm? Btn bunlarn farkndasn herhalde." "Farkndaym!" dedi Refik. "Fazlasyla farkndaym." Tuhaf, hznl bir glmseme vard yznde. "Btn i de galiba oradan kyor!" diye ekleyiverdi. Muhittin azndaki fkenin bydn hissetti. "Baka... Baka bir ey olmadna emin misin?.. Skntn bunlardan m kaynaklanyor? Bunlardan biri bozulmu, bana tatsz bir i gelmi olmasn sakn!" "Hayr. Gelmi olsa sylerdim!" "Hmm. Peki babann lm, ocuunun doumu, belki biraz bunlar artt seni." "Belki." "Peki, her ey eskisi gibi olamyor da ne oluyor? Eskiden yaptn da imdi yapamadn nedir?" "Eskiden dengem vard. Galiba Perihan hakl. Sen de ayn eyi syledin aa yukar. Dengem kaybolunca eski uyumu bulamaz oldum. Ayn eyleri, eskiden yaptm eyleri yapabiliyorum, ama dnya ile aramda uyum yok. Bir sre daha devam ederim, sonunda eski yaptklarm da, u gnlk hayat da srdremez olurum." "Vah, vah, vah!" dedi Muhittin. Alayc gzkmekten korktu: "Baksana yazhaneye de gitmek istemiyorsun!" "Gryorsun deil mi ite!" "Mutsuz musun yani?" "Mutsuzum kardeim, mutsuzum galiba, stelik, garip bir ey bu!" "Kardeim!" diyordu, ama imdi bu pek etkilememiti Muhittin'i. Yutmaya alt fke gene aznda birikmiti. "Belki bir seyahat etsen iyi gelir. Paran ve vaktin var nasl ol sa!" "Hayr, hayr! Bunu hi dnmedim deil, ama olmaz." ekinerek ekledi: "mer'e demiryoluna gideyim mi diye d nyorum." "Belki o ev size kk geliyor." Muhittin dudann kena rndaki glmsemeyi toplad. "ocuk da var. Perihan'la baka ayr bir eve tann." "Ne deiecek o zaman?.. arap isteyelim mi?" 234

"steyelim. Belki scaklardandr derdin diyeceim, ama ekim giriyor..." "Alay m ediyorsun?" dedi Refik. "Ben mutsuzum diyorum. Dengemi kaybettim..." "Bak!" dedi birdenbire Muhittin. Bu sefer fkeyi, aznda kan gibi, zehir gibi biriken fkeyi yutamayacam anlad. "Senin mutsuz olmaya hi hakkn yok. Anladn m, hakkn yok buna. Bak aklma ne geliyor. ki yl nce gene byle bir eyll gn sana gelmitim. Sarhotum. Bana t vermitin. Gururum krlmt. Dur dinle imdi: imdi sra bende: Evet, mutsuz olmaya hakkn yok. Mutsuzluk iirle oyalanan o ocuklarn ii, airlerin ii, u balklarn, ofrlerin ii. Biz mutsuzluumuzun tadn ka ryoruz. Ne bakyorsun yle, samalyor muyum? Peki, peki, samalyorum, ama sen de samalyorsun, nk hibir ey anlayamyorum." "Ben de anlayamyorum!" dedi Refik. Muhittin'in fkesinden korkmu gibiydi. "Sylediklerine atm dorusu!" "Ben de sana atm," dedi Muhittin. fke hl orada, aznn iinde cayr cayr yanyordu. "Dn telefonda sesini duyunca armtm. Buraya girer girmez yzn grnce de ardm. Bana bir tatszlk, kt bir ey, bir felket geldi sanyordum. Oysa hibir ey olmam!" Refik mrldand: "Ne bekliyordun peki?" "Hibir eyin yok senin. Gerekten insan mutsuz edecek bir ey geldi bana sanyordum. Ne bileyim, ocuun hasta, bir baka kadna k oldun, irketiniz ifls ediyor, karn seni aldatt... byle bir ey. Ama senin mutsuz olman iin gerek bir bahanen yok... Dn telefondaki ses, bugn grdm surat mutsuz bir insan hatrlatyordu. Buna phem yok. Ama hayatn dmdz mutlu bir hayat. Rahat, dertsiz, dmdz bir hayatn var... Bu durumda..." Muhittin dilinin ucuna gelen eyi sylemeye karar verdi. Bir sre zorlanarak sustu. Sonra syledi: "Bu durumda ne syleyeyim? Rahat kna batyor olmal!" Refik'in surat allak bullak oldu. "Demek diyecein buydu!" diye sylendi. "Ne yapaym, syledim! Ama byle diyeceklerdir sana. nk senin durumundan kimse holanmaz. Herkes ister ki, senin gibi
235

insanlar mullu olsun. Kimse senin durumunu anlamaz. Hem her eyi var hem ikyeti: Bu, kimsenin anlamayaca bir ey; kimsenin ilgilenmeyecei bir hikye..." "Sen de ilgilenmediini mi sylemek istiyorsun?" "Nasl sylersin bunu?" diye bard Muhittin, ama iten gzkmemekten de korktu. "Ka yllk arkadaz!" "Ama die dokunur bir ey de syleyemedin. Sana gelmeden nce, 'Muhittin airdir, bireyler syler,' diye dnmtm." Muhittin aresizlikle: "Yeni bireyler yap," diye sylendi. "Yapyorum!" dedi Refik. "Kitap okuyorum. Bugnlerde Rousseau okuyorum. tiraflar beni etkiledi..." Biraz sustu, sonra utanarak syledi: "Hatra defteri tutuyorum!" Muhittin glmeneye alt: "Hatra defteri!" diye dnd. "Sonra mutsuzluk szleri, rayndan kan hayat, uyum... Ne diyor? Derdini anladm. Evlendi, ocuu oldu, babas ld. htiyarladn dnyor herhalde. Hayatnn boa gittiini dnyordur..." "Belki de ihtiyarladn dnyorsundur!" "Belki... Senin gibi air olmak isterdim." " E , kimse seni tutmuyor ki!" "Haklsn!" Muhittin gene duygulandn farketti. Refik'e sevgiyle bakt, ama bunu bundan sonra kolay kolay yapamayacan anlad. Aklndaki Refik grnts kirlenmi, lekelenmiti. "Bedelini demeden hayatnda derinlik aryor!" diye dnd. inden onu cezalandrmak geldi. "Bak Refikciim! Senin dpedz iin sklyor. Kitaplardan baka oyalanacak eyler de bulabilirsin. Pul biriktir, satranla oyalan, poker oynayacak yeni arkadalar bul, maa git, foto raflkla ura, ne bileyim ben, koleksiyonculuk yap, yap ite bir ey!" Refik fkeyle: "Demek, syleyecein bu ha?" dedi. "Pul biriktirmeliymiim. Baka bir szn yok mu?" "Yok! Birer arap daha ielim! Hey, karde, buraya iki tane daha..."

2.36

HATIRA DEFTER I
13 Eyll Pazartesi 1937 Dn Beikta'a gittim. Muhittin'i grdm. Bir meyhanede oturduk, konutuk. Bana hibir ey syleyemedi. stelik zerinde o alayc tavr da vard. Onunla konutuktan sonra, gnlk hayat bana yasak bir eymi, her saniye ilenen bir gnahm gibi gzkmeye balad. Bugn yazhaneye gittim. Btn gn orada oturdum. Akam evde radyo dinledim. Rousseau'nun tiraflarin okudum, ama umduum kadar holanmadm. Ne yapaym? Bazan, keke Allah'a inanabilseydim diyorum. Muhittin'in iirlerini bir daha okudum. Dorusu fazla bir ey bulamadm. 23 Eyll Yazhaneye gittim. Skntyla eve geldim. tiraflari ortasndan biraz okudum. Biraz ferahladm, ama bunun da tuhaf bir ey olduunu dndm. Yatmak iin yukarya odaya kmadan nce gazeteleri kartrdm, bunlar yazyorum. smet Paa rahatsz olduu iin ekildi. Cell Bayar Babakan. 29 Eyll Perembe Bayram! leden sonra Perihan ile Taksim'e kadar yrdk. Dnte kavga etmeye baladk. Benim hep suratm astm, ikyeti olduumu, ama neden ikyet ettiimi de aka an latmadm syledi. Sokan ortasnda alad. Ona kendisini sulamadm anlatmaya altm, ama baarl olamadm. Bu kavgalarm ve tuhaflklarmla baka kocalara benzemeyen bir koca olduumu biliyorum. 7 Kasm Osman ile yazhanede irketin son durumu hakknda ko nutuk: Bu yl geen yla oranla krn ok byk olacandan,
2.37

22

yeni depo binasnn en ksa zamanda bilmesi gerektiinden, babamn lmnden sonra muhasebeci Sadkin defterlerde kendi yararna ve irketin zararna baz kk, ama dikkatli halalar yaptndan szetti. Osman ihracata da dayanmamz gerektiini syledi. Ben de ilerin byle saat gibi ilemesinin neminden szettim. Belki yazhaneye artk gelemeyeceimi tlattm, ama bir ey anlayamad. Yazhanenin giriine ve kendi odasna, Osman, babamn resimlerini ast. 23 Kasm aramba Sudan km balk gibiyim. Byle yapmam gerektiini d nerek, kendimi zorlayarak yazhaneye gidiyorum. Yazhanede ilere canla bala kendimi veriyorum, kendimi unutuyorum, ne olduumu, ne yapmam gerektiini unutmaya alyorum. Ama vicdanm, ya da rahatszlm ar basyor... Evin iinde de sarho gibi geziniyorum. Kitap okumaya alyor, dikkatimi loplayamyorum. 23 Kasm Bu vicdan, sorumluluk ve sululuk duygusuyla herhalde daha ok bir Hristiyan'a benziyorum. Bazan eski uyumumu bulmak iin her eyi unutmam gerektiini dnyorum. Yazhaneye gittim. Yorgun geldim. Her akam eve dnerken, "Bu son, artk yarn gitmem!" diye dnyorum. Sabahlar da, "Biraz oturur, sonra dnerim!" diye dnyorum, ama evde yapacakbir ey, balanacak ve dnecek bir ey yok. Ben de kendimi ticarete veriyorum. 4 Aralk Cumartesi Akam Perihan ile Sait Nedim Bey'i karakolun kesinde grdk. Kpeini gezdiriyordu. Bizi grnce biraz skld galiba. Ayakst undan bundan konutuk. Yazn verdii o yemei, likr iiini dndm. Niye biz byleyiz? Niye onlar yle de, biz byleyiz? Niye Rousseau ya da Voltaire okumak houma gidiyor da, Tcvfik Fikret ya da Namk Kemal'den zevk alamyorum? Neden ben de byleyim?
2.IH

13 Aralk Pazartesi Yazhaneye gittim. mer'den mektup var. K Kemah'da geireceini yazyor... Evlilii gelecek sonbahara kalm... Bir tnelde alyormu, ok yoruluyormu, "dnyay unutmu"mu. Oturup mer'e cevap yazmaya karar verdim, ama bir ey yazamadm. imden karamsar, kt eyler yazmak geliyordu. Mektubu braktm. Buraya yazmaya karar verdim. imdi alma odasnda yazyorum. alma odasn da eski haline soktum. Annem babamn lmnden sonra bir ara buray mescide evirmiti. imdi gene her ey yerli yerinde. Akamlar buraya kapanp pinekliyorum. Ktlara yazlar yazyorum, tasarlar yapyorum, arada bir ktphaneden bir kitap karp okuyorum. Bir Voltaire, Kzl ile Kara ya da gene bugn biraz okuduum tiraflari okurken karlatm aydnlk ruhu neden kendimde, ya da tandm hibir insanda, bir Trk yazarnda bulamadm dnyorum. Umutsuz, irkin, mymnt bir halim var, ama neden Trkiye'de her ey byle? Her ey, herkes uyuyormu gibi... Yamur balad. 17 Aralk Cuma Eski dengemi aryorum. Muhittin eski dengemin beni mutlu, ama miskin yaptn sylemiti. Yazhanede ok alyorum. 19 Aralk Pazar Geceyars saat . ocuk birdenbire alamaya balaynca Perihan ile uyandk. Perihan onu uyutmaya alyor. Ben buraya indim. Uykum kal. Evin iinde pijamalarmla yerek ge ziniyordum. Sonra elbiselerimi giydim. Aaya inip sobaya kmr attm. Buradaki kk sobay da yaktm; Bunlar yaparken dnmeye altm. Ama benimkisi dnmek deil. Aklmda dnceler yerine grntler canlanyor. Yamur yayor. ki gndr durmadan yayor. Dncelerimi yazmak istediim zaman aklma bunun gibi eyler geliyor. Ben imdi burada oturuyorum, yorum. Yarn yazhaneye gideceim. Bu deftere yazdklarm okudum. Muhittin'e hatra defteri tuttuumu 239

sylediim zaman az daha glyordu. Ona hayatm rayndan kt da demitim. Yazn bandan beri ne yapyorum? Yazhaneye gidip geliyorum! Perihan ile arada bir sinemaya gidiyoruz. Gazeteleri okuyorum. Gazeteleri okurken yle dnyorum: Acaba burada okuduum eyler benim hayatm hi etkiler mi? Her sabah gazeteleri hayatm deitirecek, etkileyecek yeni bir eyle karlama umuduyla okuyorum. Belki bir dnya sava kar diye dnyorum, ya da baka bir ey. Sava ksn is temiyorum. Beklediim deitiremediim hayatm deitirecek bir olay. Hayatm deitirecek gc kendimde bulamyorum. Zaten bu deimenin nasl olmas gerektiini de bilmiyorum. Bildiim ey bu evdeki ve ticarethanedeki hayatn onurlu bir insana yakmayan, uyuuk, kt, pis, darkafallkla dolu, zavall bir hayat olduudur. Muhittin bana mutlu olmam gerektiini, bende her eyin olduunu sylemiti. Hakl! Bunu dndke suratm kzaryor... Ama sonra eksik olan bir ey var diye d nyorum. Buna "denge," "uyum," filan diyordum, ama ne olduunu syleyemiyorum. Muhittin'in "rahat kna batyor!" deyiini hatrladka da sinirim bozuluyor... Burada bunlar yazyor, yor, sabaha kadar hangi kitab okuyacam d nyorum. Belki mer'e mektup yazarm. 22 Aralk aramba 1937 ki gndr evde yatyorum. ok fena hastaym. Ateim var. Pazartesi gn ttm herhalde. Akam yazhaneden eve geldim, yattm. Ateim 39,5'tu. Dn akam da yleydi, bu akam 39"oldu. Gzlerim sulanyor, bam aryor, ksryorum, l gibiyim. Perihan hastalk bulamasn diye ocuu alp Aye'nin odasna geti. Burada arl nouveau yatak, odasnn iinde tek bama oturuyorum. Bir ey okuyacak halde deilim. tiraflar' okuyup kendimi unutmaya alyorum, ama kendimden baka bir eyi de dndrtmyor bu kitap... Gazeteleri kartryorum. Memlekette de iddetli bir k var. Yeni milletvekilleri iin adaylar iln edilmi. Frtnadan iki gemi kayp. Bu haberlerin hepsini en azndan onar kere okudum.

240

24 Aralk Cuma Hastalk gemedi. Hep ayn ate. Yatakta yatmaktan srtm aryor. Btn gn yaptm i gazeteleri okumak, Oblomov gibi miskin miskin yatmak. Voltaire'i, Rousseau'yu hep ayn eyleri, gazeteleri okumak. Yattm yerden, pencerenin dar aralndan gzken aalara ve gkyzne uyuuk uyuuk bakmak. Btn gn yaptm bunlar... Bu hasta ve zayf gvdemden, uyuuk kararsz ryen ruhumdan utanyorum... 27 Aralk Pazartesi Sabah kalktm. Ateime baktm: 38. Oysa hep, "Pazartesi sabah artk yazhaneye giderim!" diye dnyordum. Artk yatakta yatmaya dayanamam diye dndm ve kalktm. Sk sk gi yindim, yrye ktm. Talk'a kadar yrdm. Souk da bir rzgr esiyordu. Pazartesi sabahnn Nianta'n seyrettim. Bakkallar, manavlar, alverie kan hanmlar, uaklar, ocuklar, aalar, tek tek geen arabalar... Taa Maka tramvay durana kadar yrdm. Dnte tramvaya bindim. Bizim kede Sait Nedim Bey'in kzkardei Gler'i grdm. Kpeini gezdiriyordu. Onu grnce suratm, biraz, biliyorum, tuhaflat. Endie, sknt, tedirginlik gibi bir duyguya kapldm. Byle eyleri hesaba katmam ok kt, ama suratmda bir haftalk sakal olduu iin de skntlydm. Bana, "Sakal m brakyorsunuz?" diye sordu. Allahm ne samalklar. Byle eyler niye beni etkiliyor? Ben ne yapyorum? Ne biim kiiliim var? Nerede eski dengem? 29 aramba

Pazartesi akam ateim artt, krka kadar kt. Gene yataa yattm. Doktor zak geldi. Kt bir grip geiriyormuum. Burada yatakta eli kolu bal yatmak felket! 31 Cuma Ateim dmedi. Ylba akam. Aada tombala oynanyor. Ne uyuyorum, ne de bir ey yapabiliyorumr Bo, bombo, gemii ve gelecei olmayan, kiiliksiz bir eya, bir saks ya
241

da ne bileyim kap tokma gibi hissediyorum. Evet, ben bir kap tokmaym. 2 Ocak 1938 Pazar Ateim dmedi. Yatyor, hibir ey dnmek istemiyo rum. 17 Ocak gndr ayaktaym, ama yazhaneye gitmiyorum. Doktor zak ile grtm. Bir hafta on gn evde dinlenmenin iyi olacan syledi... Sigara iiyorum. Btn gn alma odasnda kitap okuyarak geiriyorum. Bir kar sakalm var. 21 Ocak ok sk okuyorum. Baz iktisat ve felsefe kitaplar okudum. Gene dnp dnp Voltaire'i ve Rousseau'yu okuyorum, ama eski heyecanla deil. Bu sabah mer'e bir mektup daha yazdm. nceki mektubuma yazd cevapta bana, "Perihan ile baharda buraya gelin, o olmazsa sen gel!" diyordu. Bir ara ciddi ciddi bunu dndm. Hl dnyorum. Byle bir hava deiiklii bana ok iyi gelecektir, biliyorum. Osman da buna benzer bireyler syledi. Ama en ksa zamanda yazhaneye dnmemi istiyor. Bu geirdiim, geirmekte olduum hastalk belki gripten baka bir ey. Cierlerim hl dolu... ksrkten kardm hrlt hi de salkl deil. Perihan iitince yzn buruturuyor. Bir de unu yazacaktm. Bugnlerde birka kere kendimi Gler'i dnrken yakaladm ve ardm. Ne yaptn, gnlk hayatn, sonra btn hayatn merak ediyorum. Bir insann nasl oldu unu, nasl dndn merak etmekten te bir merak deil bu. Byle olduunu kesinlikle bilmeme ramen, nedense buraya bunu yazmak ihtiyacn duydum. Kt kt kar yayor... 27 Ocak Ay sonu geldi, hl yazhaneye gitmedim. Cierlerim iyi, salm, neem yerinde, btn gn alma odasnda masann
242

banda okuyorum. Arada bir Perihan ile yrye kyoruz, sinemaya gidiyoruz. Eski hayatm srdryorum, ama bir byk eksikle: Yazhaneye gitmiyorum. Osman ve annem neden git mediimi birka kere sordular. Salmla, yorgunluumla ilgili bireyler mrldandm. ubatn ilk haftasnda yazhaneye gitmeye karar verdim. Osman'dan rica etmitim, istediim baz kitaplar Sahaflar'dan bulup aldrmt. imdi heyecanla onlar okuyorum. ktisadi Devletilik, nklp ve Tekilt, Devlet ve Fert, Vergi Siyaseti. Tekilt dergilerinin koleksiyonlarn aldrdm. Nee liyim. Neredeyse eski salk ve dengemi bulduumu syleye ceim. Bu deftere de yazmak iimden pek artk gelmiyor... 5 ubat 1938 Bu yazdklarm okudum. Gnlk hayatm doru yanstmyor. Gnlk hayatmn ou Perihan ile, yeenlerle, Aye ve annem ile gevezelikle, kk basit ilerle geiyor. Buraya hi yansmam. Sonra dncelerim, skntlarm, dertlerim de yle... ok daha kark, kk belki, ama can skc, milyonlarca ey dn yorum. Hl yazhaneye gitmedim. Bu ii tatil sonuna brak yorum. Kurban bayramndan sonra... Bu koca sakal da o zaman keseceim... Defter gerei yanstmad iin artk yazmaktan da vazgeiyorum. Yazarken zaten hep ikiyzllk ediyormuum gibi bir duyguya kaplyorum. Bayram iin alman koyunlar arka baheye baland, arada bir meliyorlar, duyuyorum. Bugn Osman ile Nermin kavga ettiler... Evde tatsz bir hava var. Artk yazmamal... nk yeni bir ey yok...

BR BAYRAM DAHA
Ah Nuri de elindeki taba dikkatle tayordu. Nign Hanm bakmad, ama grr gibi oldu: Nuri gene parmaklarnn ucuna basyordu. Sofrada hareket, sabrszlk, bir kprdanma vard. Nuri uzanarak taba masann zerine koydu. Tabak iki yl nce
243

23

Nign Hanm'n bfeden karmay akl ettii yaldzl servis tabayd. zerinde gene pilav kuleleri vard, kulelerin burlanndaki bezelyeler de eksik deildi. Cevdet Bey, hari, hi kimse, hibir ey eksik deildi. Cevdet Bey'in resmi de yemek odasnn duvarnda aslyd. Oturma odasna, sedef odasna, alma odasna da aslmt. Osman yazhanenin duvarlarna da astn sylemiti. Nign Hanm masann zerindeki scakla yzn yaklatrd: Sofraya konan taban, bayramn, hareketin, saln, dikkatle korunmas gereken mutluluun ve aile dzeninin scaklyd bu. Nign Hanm kendisiyle birlikte herkesin bunu hissetmesini istiyor, her eyin tamam olduuna inanmak istiyor, gzlerini krptraca o eksiksiz zaman aryor, bunu yaptnn da farkna varyordu, ama karsnda Refik'in o irkin sakal vard. "Yemei kim datacak?" dedi Osman. Sonra sorusuna kendisi cevap vererek kaklar karsna uzatt: "Hadi sen yap!" Yemei Nermin datyordu. Darda souk, ama kuru ve gneli bir hava vard. ubatn ilk haftasyd. Nign Hanm oturduu yerden Nermin'i seyrediyordu. Byk gelinin yznde gururlu, kararl bir ifade vad. Biraz da skhyormu, ikyetiymi gibi gzkyordu. Nermin ile Osman nceki gn kavga etmilerdi. Nermin'in yannda Lle vard; on yandayd. Onun yannda Cemil vard; o da sekiz yandayd. Onun yannda, kede kimse yoktu, orada eskiden Cevdet Bey otururdu, imdi orada sandalye de yoktu. Eskiden Cevdet Bey'in doldurduu geni boluun yannda Aye vard. Nign Hanm gznn ucuyla Aye'nin tabana ald pilava bakt, az buldu ama, ses etmedi. Nign Hanm'n teki yannda Perihan vard. Perihan'n kar snda Osman oturuyordu. kisinin arasnda da Refik vard. Refik'in sakal Nign Hanm'a ok irkin gzkyordu. Refik'in sakal aklna takldka, Nign Hanm kendi kendine, "Hayr, bir insan, hele olumu, yalnzca sakal olduu iin irkin bulamam!" diyordu. "Paa babamn evinde, adam olan herkesin sakal vard. Babamn evinde krkn bitiren herkes sakal brakrd, ama o zaman baka zamand, o insanlar baka insanlard, imdiki zaman baka!" Bunu son gnlerde hep dnyor, evin iinde gezinirken, ikindi ayn ierken, Beyolu'na karken, birisine konuklua giderken aklna irkin sakal geldike fkeyle m244

rldanyordu. imdi de gene fkelenmek zereydi ki btn bunlar hatrlad ve bayram yemeinin souk fkenin deil, scak ve tatl mutluluun yeri olduunu aklndan geirerek, sofradaki sessizlii farketti: Kimse bir ey sylemiyordu. Herkes yemeine ve kendi dnyasna gmlmt. Eskiden, rahmetli Cevdet Bey, hain ve kurnaz akalaryla bu sessizlii bozar, kimse kendi kendine kalmazd. Bu grev imdi Osman'a dyordu, ama o byle sorumluluklardan ok baka eyleri dnyordu. "Onun ne dndn merak ediyorum," diye mrldand Nign Hanm. "Babas gibi geveze deil, babacan hi deil ve olamayacak. Ne dndn merak ediyor ve korkuyorum!" nk Osman, sabah bayram namazna da gitmemiti. Nign Hanm dindar deildi, ama bayram namazna aileden birinin gitmesi iyi bir eydi. eker bayramnda gittii namaza imdi niye gitmiyordu? stelik nceki gn de karsyla kavga etmiti. Nign Hanm, byk olu hakknda bu endie verici dncelerle oyalandktan sonra, kk olunun daha byk bir endie kayna olduunu aklndan geirerek umutsuzlua kaplr gibi oldu. Hayr, sakal olamazd onu fkelendiren, sakaln arkasnda baka bir ey vard, ama imdi onu aratrmak ho deildi. Sessizlii bozmak istedi. Lokmasn yuttuktan sonra sordu: "Eti nasl buldunuz?" Gene sessizlik duyuldu. Sonra da fslt gibi bir ses: "ok yal." Aye'ydi bu. Her zamanki gibi, gene annesinin cann skacak bir tatszlk bulmutu. Nign Hanimin iinden onu azarlamak geldi, ama soruyu soran da kendisiydi. Hem, babasnn l mnden sonra azn bak amayan u kzcaza konuabilmesi iin biraz frsat vermek de gerekiyordu. Nign Hanm kzna hibir ey sylemedi. Baka kimse de bir ey sylemedi. Gene yalnzca yemein, atal ban ve tabaklarn grlts duyu luyordu. "Neden byle olduk?" diye dnd Nign Hanm. "Cevdet Bey gitti byle olduk!" Bu cevab doyurucu bulmad. "Neden byle sessiz olduk? Neden herkes hep byle kendi dnyasna ekiliyor?" Refik'in suratna bakmadan, ama bakmamasna ramen, yava yava oynayan eneyle birlikte aa yukar kprdanan o kara
245

lekenin sinir bozucu varln hissederek dnyordu. "Niye u ocuk krk gndr ie gitmiyor, surat asyor, yaamyor? Sal bozuldu, ama iyileti... Acaba imdi iyi mi? Ya bayramdan sonra da sakaln kesmez ve yazhaneye gitmezse?" Kendini zorlayarak: "Refikciim sen iyisin deil mi?" diye sordu. Sonra, bunun bayram yemeinde sorulmayacak bir ey olduunu dnd. "yiyim, iyiyim canm!" dedi. Refik sert sert. Sakal aa yukar oynamt. Nign Hanm, "e gidecek!" diye dnd. Zeytinyal s panan gene ar ar sofraya yaklatn ve kalkan yaldzl taban yerine konduunu grd. Tabaklarn deitirdiler. Meydan yava yava dnen bir tramvayn sesini dinlediler. Nign Hanm gene, "Hep susuyoruz ite!" diye mrldand. Sonra belki de sessizlii gerektiinden fazla nemsediini dnd ve kendi dncelerine ekildi. Aklndan, leden sonra Cevdet Bey'in mezarna gideceini, yarn da kardelerini greceini geirdi. Her bayram kzkarde rahmetli babalarnn konanda bu luurlard. Bu ziyaretlerde kran ile Trkn'n ailesi de olurdu, ama Nign Hanm Cevdet Bey'i gtremezdi. Cevdet Bey birka kere homurdanarak o paa konandan holanmadn, konan da kendisinden holanmadn sylemiti. Bir bayram da, ok itii likrden sonra, kusmadan nce, "Ben basit bir tccarm, oraya gitmeyeceim!" demiti ve Nign Hanm le yemeinin zerine kusan, sonra da suu yedii taze ete atan sarho ve tccar kocasndan irenerek, koa koa babasnn evine, kendi ailesine gitmi ve alamt. Bunlar dndn farkedince de skld ve gene hayatnda elenceli, heyecanl bireyler olsun istedi. Byle eyler olmasn, yalnzca byle eylerin, elencenin, he yecann ve mutluluun beklenii olsun, buna da razyd. Belki zamann tkr tkr saat gibi aktld bu bekleyii beklenenin kendisinden de gzeldi, ama insan hibir ey olmadan da bekliyor gibi yapamazd ki. imdi de bekliyordu ite. Susuyor ve birisinin konumasn, gzel ve ho bir ey sylemesini ve bir de birazdan ah Nuri'nin getirecei portakall ekmek kadayfn bekliyordu. Biraz byle dnerek, bugn zerine giydii elbiseyi giymekle iyi ettiini, mavi gll ay takmnn bir fincannn da bu sene
246

krldn aklndan geirerek bekledi ve sonra ah Nuri'nin ayak seslerini duydu. Tatly grmek iin dnd, ama Nuri iki tane zarf getirmi uzatyordu. Zarflardan birini acele acele at: Bu muhasebeci Sadk'tan gelen Trk Hava Kurumu'nun tebrik kartyd. Okumadan Os man'a uzatt. br zarf da, u asker yeenden geldiini d nerek at, okudu: "Sevgili yengeciim, rahmetli amcamn bana brakm olduunu rendiim paray hana hl yollamadnz. Ne paradan, ne mlkten haber verdiniz. Bu hakkm her zaman bakidir. Bayramnz mbarek olsun. Ellerinizden ve herkesin gzlerinden perim." Birdenbire fkelendi: "Deli bu ocuk!" diye dnd. Geen eker bayramnda da byle bir kart atm, o zaman armlard. Cevdet Bey'in vasiyeti akt; yeenine hibir ey yoktu. Zaten olamazd. Gene de Osman, Ziya'ya kibar bir mektup yazm, bu hakknn kaynan sormu, tabii o da hibir ey gsterememiti. "Deli bu ocuk!" Bir daha okudu. Geen mektupta yalnz paradan szediyordu. imdi bir de mlk karmt. Uydurduu ortadayd, ama bu kstahl yapacak cesareti nereden buluyordu? Nign Hanm zarf Osman'a uzatt. Sonra mektubu okuyan olunun yzn inceledi. Os man'n da fkelendiini grnce, "tahm kayor!" diye d nd. Oysa portakall kadayf da sofraya gelmi duruyordu. Osman mektuplar okudu. Sonra beklenildii gibi onlar Refik'e uzatmad. ki elinin arasna sktrd zarflar birdenbire, hzla yrtt. pleri yaklaan ah Nuri'ye verirken "arm!" dedi. "Artk iyice arm bu herif!" Refik: "Kim?" diye sordu. "Ziya m?" Osman: "Biti kanlanan her askere bir ey verecek insan olsaydk, biz bu irketi, bu aileyi, bu dzeni zor kurardk!" dedi. Nign Hanm olunun fkesinden ve szlerinden holand. stedii gzel sz, istedii mutluluk beklenmedik bir biimde birdenbire gelivermiti. "Huyu suyu ne olursa olsun, byk olum u aileye ve hayata babas kadar bal!" diye dnd. Sonra Ziya'y ve bu eve ilk geldikleri gnleri dnd. Evli liklerinin nc senesiydi. Abdlhamit alaa edilmiti. Cevdet Bey'in Abdlhamit'e kar olanlarla da arasnn iyi olduu ortaya kmt. Bir gn eve hem asker, hem siyaseti biri gelmiti. Yemek
247

yenirken Ziya da keye ilimi, hep askere bakm, sonra da asker olmaya karar vermiti. O zaman Nign Hanm, kendisine hep korkuyla bakan, bu ekingen, rkek ocuk; evde efendi olmay renemeyen hep bir hizmeti, uak ya da yanama gibi, efendilerin dnda kalan, ama onlar da hep evreleyen gurursuz, aadan yukar bakan bu ocuk evden gidecek diye sevinmiti. Cevdet Bey de galiba sevinmiti. Ama Nign Hanm imdi bunlar dnmek istemiyordu. nk o ocuktan, imdi koskocaman asker olan o ocuktan ve bunlar dnmekten holanmyordu. Sonra masann zerinde portakall kadayf hl dokunulmam duruyordu. Osman yemden: "Biti kanlanan her askere bir ey verecek olsaydk!" dedi. Ama bu sefer yaknda bir yerde szlerini ii tebilecek bir bakas varm gibi sesini ksmt. Sonra bir sre sustu. Galiba herkesin dikkatle kendisini dinlediini, kararllk ve fkesini saygyla karladn anlad ve ekledi: "Para kolay kazanlyor sanyorlar... Para kazanmak, u sofraya oturmak, u evi ayakta tutmak iin neler yapldn bilmiyorlar..." "Babasndan da kararl!" diye dnd Nign Hanm. "O kadar kararl ki, her eyi kendisi yapm gibi heyecanlanyor... Ama kapansn artk bu tatsz konu." Osman gene: "Parann nasl kazanldn kimse bilmiyor!" dedi. Sonra birden Refik'e dnerek: "Bayramdan sonra geliyorsun yazhaneye deil mi?" dedi. Refik ard: "Evet, geliyorum, geliyorum!" diye homurdand. Nign Hanm bu konu da tatlya baland iin sevindi. Bir ey daha vard ki, imdi sylemenin tam srasyd. Dnd; vakit geirmeden syledi: "leden sonra, babann mezarna gitmeden bir de u sakaln kesiversen!" dedi. En tatl, en ana sesiyle sylemiti bunu. "u sakaln kesiversen, olmaz m, Refikciim?.." Refik buz gibi: "Keseceim!" dedi. "Tamam!" diye dnd Nign Hanm. "Artk her ey tamam. Tatl da bizi bekliyor!" "Tatlya niye balamyoruz?" Tatly yemeye koyuldular, ama Nign Hanm gene bir eyin eksik olduunu dnd. Bu Cevdet Bey deildi, bunu biliyordu,
248

ama ne olduunu bilmiyordu. Rahmetli annesinin dedii gibi: "Nign, kzm, canm bir ey yemek istiyor, ama nedir bilmiyo rum!" Nign Hanm neyin eksik olduunu bilmiyor, tatlsnn tadn karmak istiyor, ama gene can skc eyler aklna geliyordu. Sonra durdu ve hep ayn eyleri dndn aklndan geirdi. Sofradakilere teker teker bakt: yi kt bir bayram yemeiydi ite. Sonuna gelmilerdi. leden sonra Cevdet Bey'i ziyaret edeceklerdi, birazdan kahve ieceklerdi. "Ama bu sessizlik!" diye dnd. "Herkes kendi kendine... Bu kt sessizlik!" Birden clz bir lk duydu. Emine Hanm koa koa ieri girdi. ocuun yukarda aladn, bir trl susturamadn syledi. Perihan zr dileyerek sofradan kalkt. Ama suratn asmt. Galiba bir ocuu olduu iin, bu bayram yemeinden ald tad bozduu iin, surat asmaya hakk olduunu d nyordu. Nign Hanm, "Benim ocuum var, ama hibir zaman byle haklar iddia etmedim!" diye mrldand. Sonra tatl bitti. Herkes teker teker ve birbiriyle ilgisiz ve birbirinden kopuk masadan ayrld. Sessizlik kimsenin umurunda deildi. Nign Hanm sofradan kalkan Aye'ye dnerek: "Hadi, bize bir ey al bakalm!" dedi. "Her ey o kadar sessiz ki..." Aye'nin suratn astn grd. "Hadi, al bize bir ey... Bunu istemeye de mi hakkm yok? Rahmetli babann sevdii, o alaturka gibi bir eyi al hi olmazsa, hadi!"

FIRTINA
Refik kapy aan hizmetiye: "Sait Bey'e bir ey brakacaktm!" dedi. Hizmeti: "Sait Bey'ler evde yoklar!" dedi. "Atiye Hanm'la ktlar. Kk hanm evde." "Zaten bir zarf brakacaktm," dedi Refik. Ceketinin cebinden Osman'n verdii zarf kard.
249

24

Hizmeti, "Durun, kk hanm araym!" dedi. Refik'in paltosunu almak istedi. Refik paltosunu karmad, bireyler homurdand, ama zarf brakp gitmedi. Hizmeti de kmt zaten. "Niye zarf brakp gitmedim?" diye dnd. Kapnn nnde dikiliyordu. Saatine bakt: Alty biraz geiyor. Yazhaneden erken kmt, ama Beyolu'nda oyalanmt. Hizmeti tekrar geldi: "Gler Hanm imdi geliyor. Siz ieri buyurun!" dedi. Refik: "Yok, yok, zahmet etmesin! Ben oturmay... keke armasaydnz ! " dedi ve paltosunu karp ieri girdi. Yaz sonunda Sait Nedim Bey'in, elinde likr bardayla, kendinden getii odayd buras. Refik eyay seyretti. Yaldzl bir erevenin iinde bir ayna grd ve ekinerek kendine bakt. Yzn beyaz ve salksz buldu, ama byn beendi. gn nce, bayram yemeinin stne, mezarla gitmeden nce sa kaln kesmi, ama bu by brakmt. Byk her zaman dank ve anlamsz duran yzne "derli toplu" bir anlatm vermiti. Bu, Perihan'n szyd. Refik aynaya bakarak Perihan' dnd. Sonra endieyle Gler'i hatrlad. Merdivenlerde ayak sesleri duydu. "aryorum!" diye mrldand. Gler odaya girdi. Refik gene, "aryorum!" diye mrldand. Selmlatlar, karlkl birka cmle sylediler. Refik cebinden zarf karp anlatmaya koyuldu: Sait Bey'in Osman'dan rica ettii i mektubu rnei buradayd; sabah yollayamamlarch, nk hazr deildi. Mektup Almanya'ya Siemens'e yazlmt, ama ayn eyler bir baka irkete de yazlabilirdi. Bu bilgileri dikkatle veriyor, biraz sonra da evden kacan dnyordu. Gler de abisiyle ilgili bireyler sylemeye balad. Refik, kadnn sylediklerini dinlemiyor, elinde tuttuu zarf hemen verip kp gitmeyi aklndan geiriyordu. Gler bir ara susar gibi olunca zarf uzatt ve az nce syledii bu i mektubu kopyasyla ilgili cmleleri tekrarlad. Gler: "Niye? Hemen gidiyor musunuz?" dedi. Sonra koup hizmetiye ay getirmesi iin seslendi. Refik'e biraz oturmasn rica etti. Refik'in cevabn beklemeden kendisi oturdu ve Refik'e kznn nasl olduunu sordu.
250

Refik bireyler mrldanarak Gler'in arkasndan koyun gibi yrd. Kadnn oturduu divann karsndaki kollua oturdu. ' Syleyecek baka bir eyi olmad iin yapmackl bir heyecanla kzn anlatmaya balad. Kk kzlarnn zeks Refik ile Pe rihan'n gurur kaynayd. Bu zeknn imdiden bir yn belirtisi vard. Refik bu belirtilerden birkan anlatt, sonra belli belirsiz bir sululuk duydu. Perihan'dan ve kzndan bu kadna szetmek cann skmt. Buna neden skldn aratrd. Sonra "nk bu bir dul kadn!" diye dnd ve daha ok dnmekten korkarak, verdii mektup rnei hakkndaki bilgileri tekrarlad. Hizmeti aylar gelirdi. Bir sessizlik balad, ama ksa srd. eriye kpek girmiti. Hayvan, Refik'i grnce nce pheyle durdu, sonra ihtiyatla yaklat, koklad ve yabanc olmadn anlayp mangaln yanna uzand. Gler: "Sizi tand," dedi. Refik: "Evet tand," dedi. abuk abuk ayn iiyordu. "Konuacak ey de kalmad," diye dnd. Sululuk duygusuna kaplmaktan da korkuyor, Gler'in yzne bakmyor, bu halinden de hi holanmyordu. Ortasnda garip bir mangal duran oda, iinde hi alk olmad bir eziklik ve yenilgi duygusu uyan dryordu. Gler: "Byk brakmsnz!" dedi. "Sakalnz kesmisi niz." Refik syleyecek bir ey arad, ama ban sallamaktan baka bir ey yapamad. Kadnn, bykl ya da sakall grn hakknda bir yarg vermesinden ekindi. Sonra ayn bitirdi ve kalkmadan nce, nezaket gerei, bir ey sylemesinin doru olacan dnd: "Peki... Peki siz baka ne yapyorsunuz?" "Hi!" dedi Gler... Soruyu kavrayamam gibi biraz dnd. "Evde oturuyorum. Bugn odamdaki eyalarn yerini dei tirdim... Evet... Baka? Bir elence tertiplemeyi dnyo ruz." "Sahi mi? lgin!" dedi Refik. Gler: "Siz ne yapyorsunuz?" dedi. "O gn Nianta'nn kesinde sizi pek iyi grmemitim!" Refik: "Evet, hastaydm!" dedi... "Uzun bir sre evde yattm.
25/

Ka zamandr ilk defa bugn yazhaneye gidiyorum." Sonra birden iinden unu sylemek geldi: "yi deilim. yi deilim, hayatm rayndan kt; ne yapacam bilemiyorum." Ama bunu dnr dnmez korkarak ayaa kalkt. Ayaa kalktn farkedince ard. ayn daha bitirmemi, durup dururken yerinden frlamt. Kpek de arm, kendisine bakyordu. Bir ey sylemi olmak iin getirdii zarf hakkndaki bilgileri bir kere daha tekrarlad. Sonra kapya doru yrmeye balad. Kapya doru yrrken yllardr gururland, gizli gizli vnd u sevgili dengesini de artk kolay bulamayacan anlad. "imdi yanl bir ey yapmamak lzm!" diye dnd. "uradan kaym, u dul kadndan kurtulaym!" Kapnn nndeydiler. Refik: "Allahasmarladk!" dedi. "Sait Bey ve Atiye Hanm'a selm syleyin." Refik kadnn yznde alayc bir ey grr gibi oldu. Dnd: "Kk ve Cumhuriyeti bir askerin dul kars! Ben de kk kzmn annesinin kocas!" Tam kyordu ki Gler: "Elenceye arsak sizi Perihan ile gelir iniydiniz?" dedi. Refik: "Gelirdik. Niye gelmeyelim?" dedi. Gler'e deil kapya kadar gelen kpee bakyordu. Gler: "Elenir, konuurduk!" dedi. Refik, "Konuurduk!" diye dnd. "Konuurduk, konu urduk! Dul bir kadnla konumaya ihtiyacm var: Hayatm rayndan kt." Sonra gene kpee bakarak: "yi olur!" dedi. "Sizin gibi bir kadnla konumak istiyordum, zaten!" Hl kpee bakyordu. "Ne syledim!" diye dnd. Gler'in yzne bakmadan merdivenleri indi: "Hayatm rayndan kt! Ne syledim demin!" Darda souk ve hafif bir rzgr vard. Marmara tarafndan geliyordu. Lodostan nceki bu yumuak k souunu Refik iyi tanrd. Nianta yosun ve deniz kokuyordu. Koku hlamur aalarna, dkknlara, kirli ve yeni apartmanlara, eski evlere, kravatl erkeklere, her eye sinmiti. Karakolun nnden caddeye kt. nsanlar evlerine dnyorlard. thalatlar, mteahhitler, lm bekleyen Abdlhamit paalar b a k k a l r a k l a r bah vanlar, gndeliki kadnlar, bankaclar, memurlar, tramvay
252

yolcular evlerine dnyorlard. Sanki kimse havann yosun koktuunu dnemiyor, herkes u alelade gndelik hayatn iinde hibir ey koklamadan yayordu. Refik Nianta'nn kesinde durdu. "Eve gidiyorum, akam yemei yiyeceim!" diye dnd. "Sonra kitaplar okuyacam. Hayatm niye ra yndan km olsun?" Karda evin klar vard. Havada o koku vard. Evin iinde mutfak kokusu, aile kokusu, Perihan'n teninin kokusu, kk kzn ter ve bebek kokusu, yemek kokusu vard. Aklnda o dul kadn vard. Kendinden korkuyordu: "Gemii ve gelecei olmayan, kiiliksiz bir eya, bir saks, ya da bir kap tokma gibi hissediyorum kendimi!" Sakallarn kesmiti, nk sakal kendi gibi erkeklerin brakaca bir ey deildi. Ama bir zm, kk bir uzlama her zaman bulunur: Byn kes memiti. Karya geti, bahe kapsna bal ngrak mgrdad. Eve girdi: erde scak ve hayat vard. Yukar kt. Perihan ocuun bandayd, zerinde lacivert bir elbise vard, makyaj yapmt. , Perihan: "e gitmenin erefine makyaj yaptm, bu elbiseyi giydim!" dedi. "iyi olmu!" dedi Refik. Sonra kendini salkl buldu. Birlikte akam yemei iin aa indiler. Yemekte Osman gevezelik etti. Kardei aylar sonra yazhaneye geldii iin se vinliydi. Nign Hanm da neeliydi. Nermin de konuuyordu, galiba kocasyla aralarndaki gizli dargnlk bitmiti. Kavgal olduklar zamanlar aralarnda konumazlar, ama bakalarnn ve ailenin nnde konuulmas gereken eyleri de konuurlard. Yemekte Nign Hanm Cevdet Bey'le ilgili bir ansn anlatt. Torunlar biraz marklk ettiler, ama hogrldler. Yemekten sonra Refik kk Cemil'in aritmetik devine yardm etti. Sonra alma odasna kt. Hatra defterine yazmak istedi, ama iinden bir ey gelmedi. Bir sre oturup kitap okudu, ama okuduuna kendini veremedi. Sigara ierek odada aa yukar gezindi. Sonra yeniden oturma odasna indi, gazeteleri ap okumaya balad. Arada bir radyodan gelen sesi dinliyor, gazetelere bakyor, undan bundan konuan Nign Hanm'la Pe rihan'a kulak veriyordu. Onlarn szlerinden ve dardan gelen seslerden lodos ktn anlad. Sonra okuduu gazeteyi daha
253

dikkatli okumak istedi. Gazeteye bakarken birdenbire, "Perihan bana bakyor!" diye dnd. Bunu nasl anladn karamyordu, ama Perihan'n Nign Hanm ile konuurken, bakalaryla konuurken arada bir gzucuyla kendine baktn, sanki orada olup olmadn denetliyormu gibi koltukta oturan kocasnn glgesini szdn biliyordu. Son gnlerde neelenir gibi olduu, sakaln kestii, yazhaneye gittii iin Perihan'n se vindiini seziyordu. Ama imdi, zerinde gezindiinijiettii bakn, bu sevinten ok, tedirginlik tadn da anlyordu. Birden gazetesini toplad ve Perihan' nceden hissettii gibi kendisine bakarken yakalad. Perihan glmsemeye alt. Refik tekrar gazeteyi at, ama bu sefer dikkatini hi toplayamach. Annesi ile Nermin konuuyorlard. Nign Hanm: "Rzgr hzlanyor!" diyordu. Nermin de: "Ya, ya, lodos kyor," diyordu. Gazetedeki Almanya ve Avusturya hakkndaki bir yazy birka kere okuyarak onlar dinledi. Yaz ^Almanya Avusturya'ya boyun eecek mi?" diye soruyor, dardaki rzgr hzlanyordu. Refik, "Delireceim galiba!" diye dnd. Gazeteleri alp odadan kt. Merdivenleri karken, "Olmuyor, eskisi gibi olmuyor. Ne yapmalym? Hibir ey yapamyorum. ren bu!" diye dnd. Yatak odasna girdi. Komodinin kk yanyordu. Kk kz yatanda uyuyordu. On gn nce Refik'in hastalnn getiine herkes inannca onu yatayla beraber Aye'nin oda sndan buraya getirmilerdi. Refik elinde gazetelerle yatan kenarnda dikilip uyuyan kzn seyretti: Kz uykusunda k prdand, bireyler mrldanr gibi yapt, yzn buruturdu, sonra rahatlad ve gene eski dertsiz uykusuna dnd. Refik yalan banda oturup gazeteleri okumaya koyuldu. Biraz sonra merdivenleri kan ayak seslerini duydu. Terliin kendine zg yumuak ve kararl sesini tand: Perihan geliyordu. Refik btn bu gn, aylar sonra yazhaneye gittii, sinir bozucu dul kadna akl takld, derinden elerine hayaln dnd btn bu gn arkada kalsn, bitsin istiyordu, ama Perihan'n ayak sesle rinden byle olmayacan anlad: nnde daha vakit vard. Perihan odaya girdi. Refik gene gazeteleri okumaya alt, ama odann iinde gezinen, perdeleri eken, ekmeceleri aan, do254

laplar kartran, diki kutusuyla oyalanan Perihan'a dikkat ediyordu. Sonunda Perihan sandalyeye oturdu ve eline ald bir gmlein kopuk dmesini dikmeye balad. Refik bu kopuk dme iin sabah Perihan ile tarttklarn hatrlad. Perihan'n bir tartmaya yol aan bu dmeyi hl dikmemi olduunu, gmlei yeni eline aldn dnd. Sonra okuyamayacana karar vererek gazeteyi yere atp Perihan'a bakmaya balad. Perihan kocasnn kendisine baktn anlad. Gzlerini gmlekten kaldrd: "Yatacak msn?" diye sordu. "imdi mi?" dedi Refik. Saatine bakt, dokuzbuua geliyordu. "Hayr, yatmayacam. kp biraz yryeceim. yi deilim." Bunu daha nceden dnmemi, imdi dilinin ucuna geldii iin sylemiti, ama yerinden kprdamad. Perihan'n ineyi tutan ince parmaklarn, inip kalkan beyaz elini seyrediyordu. Gnn bit mediini biliyor, bitmesi iin bir ey olmas gerekliini sezinliyor, bunu bekliyordu. Bu belirsiz eyi bir sre bekleyerek durdu. Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Refik bireyler sylemek istedi: "Bugn u Gler Hanm'a gittim. Bir elence tertipliyormu, bizi de aryor." Perihan iplii dileriyle koparp ban kaldrd: "yi ite, gi deriz ! " "Gider miyiz? Ne yapacaz orada?" "Niye? Gider, elenirdik!" "Hayr, hayr, ne iimiz var bizim orada?" "Niye? Hibir ey yapmyoruz! Bari, hi olmazsa biraz insan yz grrz!" "Yok, canm! Hele oradaki insanlarn yz. Holanmyorum o insanlardan. u Sait Nedim Bey'den! Neydi o akamki soytar hali... Ac eken paazade, tccarln vicdanna ar geldiini syleyen maskara. Babas paaysa babasnn dedesi oban! Sonra o ukal kzkardei... irkin bir ey var onlarda! Gitmeyeceiz!" "Ben gitmek istiyorum ama..." dedi Perihan. Kararl gz kyordu. "Elenceli insanlar... Hep evde oturmaktan bktm!" "Elenceli ha!" diye bard Refik. Sonra Sait Nedim Bey'i taklit etmeye balad. "Avrupa, ah Avrupa!.. ok rica ederim! Ltfen! Ah, teekkr ederiz! Ah, Paris! Vah benim babam bir paayd! Of, yazk oldu bana!" Bunlar sylerken eilip bklyor, Sait
255

Bey'de hi grmedii kadns hareketlerle hanmlarn ellerini pyormu gibi havaya pckler konduruyordu. Birden Perihan sinirli bir kahkaha kopard. "Bu Sait Bey'den ok, sana benziyor" dedi. Bu sefer o taklide balad: "Off, has taym! Ah, iim sklyor! Vah, yazhaneye gidemem!.." Taklidi brakt ve deminki kararllyla ekledi: "Ben oraya gitmek ve elenmek istiyorum!" Sonra birden yataktaki ocua dnd:: "Bunu da uyandrdk ite!" Refik: "Demek, benim hakkmda dndn bu!" diye bard. Bir ey dnemiyor, Perihan'n demin yapt taklitten baka aklnda hibir ey canlanmyordu. "Demek, benim hak kmda dndn bu!" Perihan: "Ben o elenceye gitmek istiyorum!" dedi. Rpfik Perihan'n hu szleri inatlndan, gururunu korumak iin sylediini anlad, ama bard: "Zaten imdiye kadar btn istediin de buydu: Elence... Bir gmlein dmesini bile dikmiyor, hep elence dnyorsun!" Perihan'n etkilenmemi gzkmeye alarak ocukla megul olduunu grnce daha ok bard: "Sen kafasz, yzeysel, zavall bir yaratksn!" Pe rihan'n dnp kendisine baktn grd ve gene bard: "S, aptal ve ie yaramaz bir yaratksn sen, anlyor musun? Beni hibir zaman anlamadn, ne de anlamaya altn." Perihan bir hastaya bakar gibi endieyle Refik'e bakt. Refik odadan kt, kapy vurdu. Kapnn nnde bir sre ieriden gelecek bir sesi bekleyerek durdu, ama hibir ey duymad. Sonra alma odasna indi. Orada, gene az nce okuduu kitab okumaya kalkt. Kendini zorlayarak, her ha reketini, elini kolunu denetim allnda tutarak hep o kitaba, Rousseau'nun ltiraflar'na bakmak, okuyup anlamak istedi, ama ayn cmleleri birka kere okumaktan baka bir ey yapamad. Ayaa kalkp sigara yakt. Elinin titrediini farketti. Sigarasn ierken odann iinde aa yukar yrmeye balad. Demin syledii szleri, Perihan'n yapt taklidi dnyordu. Birisi nceden karsnn kendisiyle byle alay edebileceini, kendisinin de kaba ve hayvani szler syleyeceini bildirseydi, ona inanmaz, byle eylerin zayf ve ahlaksz insanlarn evliliklerinde olacan sylerdi. En at ey buydu: Zayf insanlarn hayatlarnda
256

grlebilecek eyler kendi hayatna nasl girmiti? "Bunlar nasl oldu, u dul kadna neler syledim, Perihan'a neler syledim?" diye mrldand, ama bunlar ayrntlaryla dnp anlayacak durumda deildi. Boaznda yumruk gibi bir fke vard. fke bir ey dnmesine engel oluyor, iinde bir felket duygusu ykseliyor, bireyler yapmak istiyordu. Odann iinde yrrken, koltua arpt, masann kenarndaki kll devirdi, sinirlerine hkim olmaya, elinin titremesini durdurmaya alt. Sonra odadan kt. Merdivenleri hibir ey dnmek istemeden hzla trmand. Sarho gibi odaya girdi. Perihan yatan kenarna oturmu alyordu. ocuk da alyordu. "Beni hibir zaman anlamadn! Benimle hi ilgilenmedin!" Kaba bir hareketle dolab at ve ceketlerini, kazaklarn, oraplarn yatan stne atmaya balad. Yaptklarn Perihan grsn istiyordu, ama o ellerini yzne kapam alyordu. Bir daha: "Beni hi anlamadn!" diye bard, m sesi bouluyormu gibi kslmt. Ksk sesle acele acele ekledi: "Artk ben bu evde duramam, gidiyorum!" Perihan: "Allahun, Allahm, ben ne yaptm ki!" dedi. Refik dolaptan kard bavula donlarn, oraplarn tk tryor, arada bir gene: "Beni hi anlamadn!" diyordu. Sonra bir ara durdu. "Eee, nereye gideceim?" diye dnd ve iinden Perihan'a sarlmak geldi, ama korktu ve gene: "Artk bu evde duramam!" dedi. Kendini inandrmak istiyormu gibi bunu birka kere tekrarlad, bavulunu kapad, ekmeceden btn parasn ald, Perihan'n yzne bakmaktan korkarak odadan kt. Merdivenlerden indi, alma odasna girip masann zerinde duran kitaplar ve defterleri bavuluna sktrd. Ald kitaplar yeterli bulmayarak ktphanenin raflarna bakt. Birka kitap daha ald. Baka kitaplar da almak istedi, ama bunlar bavuluna sdramad. Sdrmak iin urarken de kendine fkelendi ve bavulunu kapp odadan kt. Merdivenleri hzla indi. Oturma odasnda radyo alyordu. Annesiyle Nermin gevezelik ediyor, Osman sigara iiyordu. Refik kararl ve hzl admlarla odann ortasna yrd ve bavulunu yere brakt. Bir durgunluk oldu. Osman ayaa kalkt: "Hayrola?" dedi. "Ne oluyor?"
257

Refik gene: "Gidiyorum!" dedi. ok can skc bir durumdu bu. in iinden nasl kacan bilmiyor, yle ayakta dikiliyordu. Durumu hemen kavrayamadklar, anlamak, inandrlmak is tedikleri iin onlara fkeleniyordu. Nign Hanm: "Ne oluyor?" dedi. Refik, Osman'a bakarak: "Perihan ile kavga ettik!" dedi. "Eee, bunun iin bavul yaplp evden klr m?" dedi. Osman, "Aada yat bu akam. Sen benim odama gel, Nermin oraya ksn!" "Yok, yok!" dedi Refik. "Zaten iyi hissetmiyorum!" Nign Hanm: "Nereye gidiyorsun, nereye?" diye bard. Felkete alm, buna kendini hazrlam bir sesti bu. Birazdan alayacakt. Refik ezilip bzlyor, bir ey syleyemiyordu. Sedef odasndan Aye ile torunlar ktlar. Merakla olup bitene bakyorlard. Osman, Nermin'e dnd: "Hadi, sen ocuklar yatr," dedi. Aye'ye de bakarak yukar kmas gerektiini hatrlatt. Nermin'le ocuklar ktlar. Nign Hanm alamaya balad. Bir ara: "Biliyordum, biliyordum!" dedi. Osman: "Anne, durun bakalm, anlayalm ne oluyor," dedi. "Ne var alanacak imdi?" Refik'e dnd: "Peki ne diye kavga etliniz Perihan'la. Bak, senin kabahatin olabilir. Biraz tuhafsn bugnlerde." Refik, Osman'a cevap vermedi. Annesine dnp: "Anne, alamayn canm!" dedi. Osman galiba sylenmemesi gereken bir eyi sylediini anlad. "Peki yle gel de otur, Allahakna!" dedi. Refik "Hayr, kyorum!" dedi. "Hibir ey anlamyorum! Hibir ey anlamyorum!" dedi Osman. Refik hl yere brakt bavulun yannda duruyor, ne bavulu eline alp kabiliyor, ne de annesinin yanna gidip oturabiliyordu. Dardan, gittike artan lodosun tkrdatt aalarn grlts geliyordu. Baheye bakan pencere camlar arada bir esniyor, odann karanlk camlara vuran grnts arplp bozuluyordu. Birden, Nign Hanm: "Bir yere gidemezsin. Nereye gideceksin
258

bu frtnada!" dedi. Ama umutsuzlukla konutuu iin syle dikleri oradaki felket havasn arttrmaktan baka bir ie ya ramad. Refik: "Gideceim, gideceim!" dedi. Sonra, "nallah, Perihan aa inmeyi akl etmez!" diye dnd. Osman iki adm atp Refik'e yaklat. Babacan bir tavr ta knmaya alarak elini kardeinin omuzuna koydu, ama ok ireti bir hareketti bu. "Nereye gideceksin, sahiden, Refik?" Refik abisinin elini omuzunun stnde hissediyordu: "mer'e gideceim!" "mer'e mi? stanbul'a m geldi mer?" "Hayr, gelmedi!" Osman elini ekti: "Yoksa eye gideceini mi sylyorsun? Nerede o demiryolu inaat... Oraya gideceini mi sylyor sun?" Refik: "Evet, oraya gideceim!" dedi. O da, "Kemah," keli mesini sylemek istememiti. "Oldu bitti ite!" diye dnd. Yerden bavulunu ald: "Anne ben gidiyorum!" Kzard, mutlu ve sakin gzkmeye alarak: "Gidiyorum, bir ay sonra gelirim!" dedi. "Allah iin, imdi alayacak ne var?.. Bir ay sonra gelirim diyorum. Durun sizi yle bir peyim." Bavulunu brakp an nesine sarld, yanaklarndan pt. Sonra bir ara kararsz kald ve ani bir hareketle elini de pt. Bunu yapar yapmaz piman oldu. El pmek byk, gsterili, duygulu trenlere yakan bir eydi. Orada ciddi bireyler olduunu imdi kendisi de kantlam oluyordu. Nign Hanm: "Peki, nereye gidiyorsun?" dedi. "Bir otele giderim!" dedi Refik. "Siz kalkmayn, ltfen kalkmayn." Nign Hanm: "Otele mi gidiyorsun?" dedi, ama Refik ba vulunu kapp kmt. Annesinin bir daha, "Otele mi gidiyor mu?" diye Osman'a sorduunu duydu. Osman kapya geldi: "yi etmiyorsun, iyi etmiyorsun!" dedi. "Yarn bana yazhaneye telefon et. Hemen yola kacak deilsin ya... Biraz dn..." Sonra galiba abilik damar kabard ve sert sert ekledi: "Akln bana topla!" ; 259

"Yarn telefon ederim!" dedi Refik ve kt. Kapya bal ngrak ngrdad. Frtna vard, ama Nianta sakindi. Aalar uulduyordu. Birka saat nceki yosun ve deniz kokusu yoktu. Akam kalabal ve tel da yoktu. Frtna, Nianta'nn sakin klarn titretiyor, pencerelerden dar yaylan huzur ve dzen havada eriyip dalyordu.

RASTGNACIN ODASI
mer: "Biraz daha gecikseydin karanla kalrdn!" dedi. "Evet!" dedi Refik. zerinde hl yolculuun heyecan vard. "Krk kilometrenin bu kadar da sreceini hi sanmazdm." Sonra gene ayn eyi, gn sren yolculuunu anlatmaya koyuldu. Ankara'dan Sivas'a trenle gelmi. Sivas'tan Erzincan otobsne binmi; tam bir gn sren bu maceral yolculuktan sonra, dn akam, Erzincan'da yatm, sabah da yarm gn sren bu krk kilometrelik Erzincan-Alp yolculuuna kmt. Geleli yarm saat olmu, karl paltosunu karm, barakann byk sobasnn yanma oturmutu, ama mer hl onun ince gvdesinden so uun fkrdn hissediyordu. Dou souu, u Niantal narin gvdeye iyice ilemi olmalyd. mer: "yorsun galiba." dedi. "yorum, ama ok deil." "Birazdan yemek yeriz. orba ier, snrsn. Ama nce sana buray gstereyim." ' Birlikte kalktlar. mer nne gelen ilk kapy at. Kiracya ev beendiren ev sahibi gibi sesini deitirerek: "Buras hel!" dedi. "Alaturka, ama idare edersin artk. Hem sizin Nianta'ndaki evin alt katnda vard bir alaturka hel... Uaklar ve hizmetiler iin." Refik: "Ama babam da kullanrd o helay," dedi. zr diliyormu gibiydi. "stelik evi aldklarnda alafrangaym oras. Babam sonra deitirmi." mer, "Tatsz bir akayd yaptm," diye dnd. Sonra
260

hatrlad: "Babana ok zldm," dedi. "Ban saolsun!" Bir sessizlik oldu. Grlecek bir ey varm gibi hl helann souk talarna bakyorlard. mer yeniden: "Ban saolsun," dedi. Sonra Refik'e sarld: "Geldiine sevindim. Telgrafn alnca sevinmi, inanamamtm. ok sevindim." Kendini ok duygulu buldu ve yzn Refik'in baklarndan kard: "Dur, odan gstereyim!" Helann ya nndaki kapy at: Buras kocaman, bombo bir odayd. Kk penceresinden darda serpitiren kar gzkyordu. "ok byk yahu!" dedi Refik. "Hem ok souk!" "Evet, stmak derttir. Byk bir oda istersin diye dn mtm. Kn yalnz tnellerde allabildii iin barakalar bo oluyor... stersen benim odaya da bir bak. Ama'orada okumak iin ke bulabilir misin bilmem." Glmseyerek kendi odasnn kapsn at. Refik ieri doru ekingen bir adm att. mer, Refik'in ar kasndan kendi odasna bakt. Refik'in odada ne grdn dnerek, alkanlktan varln unuttuu eyaya alc gzyle bakt: Bir yatak, birka bo somya, zerinde izim ve hesap ktlar duran bir masa kaba hir dolap hnrsnn ndanin iinde dolandran iri bir soba, kk bir masann zerinde kurutulan sigaralar, pencerelerin kenarlarna sktrlm gazeteler, demesi ahap kirli ve eski bir oda. "Buras daha iyi," dedi Refik. "Daha scak!" "stersen burada yerle." "Seni rahatsz etmeyeyim." "Ne diyorsun!.. Daha iyi olur. Bol bol konuuruz da." "Konuuruz ya!" dedi Refik. "Konuacak ok ey var!" mer ban sallad. "ok ey var m?" diye dnd. "imdiden rahatsz olmaya baladm bile. Niye geldi?.. Ama gelmesine sevindim. Konuurum... Doru, konuuruz, konu uruz!" Hl oday inceleyen Refik'e dnp, birdenbire: "Eee, daha naslsn bakalm?" dedi, ama bunu ok tuhaf bir sesle sylediini farkederek ard. Refik: "yiyim ite!" dedi. Onun da akn bir hali vard. Yz beyazd, zayflam, eski yuvarlakln kaybetmiti. Baklarnda da eskiden olduu gibi mutluluun gven ve rahat gzk261

myordu. Daha ok endielerle, rahatszlklarla bouan bir insann phecilii vard zerinde, ama mer onun baklarnda her eyi yumuatp geveten iyiniyeti gryordu. Bu Refik'in her zamanki iyiniyetiydi. stelik imdi uzun ayrlktan sonra daha da glenmi, aradaki btn tortular datarak dostlukla l l parlyordu. mer: "yi ki geldin, iyi ki geldin!" dedi. Bu sefer ar duygusallktan sklan Refik oldu. "Bavulumu getireyim de yerleeyim," diyerek kt. mer kendi odasna alc gzle bakarak: "ki yldr buradaym!" diye dnd. Refik odaya bavulla girdi. mer glmsemeye alt. Sonra bir somyann zerinde katlanp stste konmu iltelerden birini ekti, koklad, pis buldu. tekine bakt, gene ayn kokuyu ald, ncsn karp Refik'e nerede yatacan sordu. Refik bir sre kararsz kald. Evini deyen yeni evli gibi, barakann byk odasn lp bier gibi yapt. Sonra ilteyi serdiler. araf da vard, fazla yorgan da vard. Onlar da serdiler. mer, "Ka yllk arkadaz biz!" diye dnd. Sobann homurtusu duyuluyordu. "On yllk. Zaten imdi, u hrs dediim irkin eyi de unuttum, unutuyorum..." Refik'in at bavuldan kan stanbul kokusunu iine ekti. Bavuldan kan kitaplar ve eyalar inceledi. Sonra yatann kenarna oturup sigara yakarak Refik'i seyretmeye koyuldu. Refik bavulunu boaltyor, eyalarn kk bir sandn stne koyuyordu. mer birden Refik'i yadrgadn aarak anlad. nsan yllar yl bir tezghn arkasnda grmeye alt bir kasab, sokakta yrrken grnce adamn bacaklarna nasl aknlkla bakarsa, mer de Nianta'ndan, Mhendislik Mektebi'nden, stanbul'dan baka bir yerde grmedii Refik'e yle bakyordu. Birden, sanki karsndaki Refik deilmi, kendisi de baka bir ortamda bir baka insanm gibi heyecanlanarak, "Ne olsaydm?" diye dnd. "ngiltere'den geldikten sonra ne yapabilirdim?" ki yldr durmadan sayd eyleri gene parmaklarn teker teker bkerek saymaya balad: "niversite, bir mhendislik irketi, kk inaatlk, stanbul'da hayat..." Birden kendine fkelendi: "Hibiri!" diye mrldand. "O zaman haklym ! "
262

Birden Refik ban evirip sordu: "Sahi, Nazl nasl yahu?" "yi. Yazn ve baharda birka kere Ankara'ya gidip grdm. imdi mektuplayoruz." mer birden iini dkmek isteyerek: "Mektuplayoruz, ama yazacak eyler de gittike azalyor!" diye ekledi. "O bana gnlk hayatn yazyor, ben de ona gnlk hayatm yazyorum... Peki, bunun anlam ne?" Refik glmsedi. Baklar sanki, "Bunun anlam ne mi? Bunun anlam nianllarn mektuplamasnn gzel bir ey olmasdr! Bunu niye soruyorsun ki?.." diyordu. "Peki, Perihan nasl?" "yi." "Sahi, kzndan hi szetmedin bana. Ad Melek'ti deil mi?" "Evet." "Nasl bir ey?" "Melek gibi, ama biraz iriyar olacak galiba," dedi Refik. "Kimin aklna geldi bu isim?" Refik: "Benim!" dedi ekinerek. "Dorusu hep melek gibi bir kzm olsun isterdim!" Boalan bavulu brakp yataa uzand. mer de yataa uzand. Sigarasn iiyor, tavana bakyor, son krntlarn yaad u ilk karlama annn tadn karmaya alyordu. Kardeliin, uzun aradan sonra alevlenen dostluun son prltlar da birazdan snecek, burada, yatakhanede iki renci, ranzada iki asker gibi yataktan yataa konuarak paylatklar ortaklk duygusu yok olacak, yerine, hayatlarn tokuturan, birbirlerini yarglayan iki kocam insann soukluu yerleecekti... Refik yeniden: "Melek gibi bir kzm olsun isterdim!" dedi... Sonra sinirli, hastalkl bir kahkaha att. mer aknlat. Hi beklemedii, Refik'ten iitmeye alk olmad bir eydi bu: "Yahu, seni iyice sinirli grdm!" dedi. "Yoruldum! Ka gndr yollardaym..." "stiyorsan uyu biraz. Bir saat sonra yeriz. Uyursan iyi ge lir." "Yok, yok... Burada bir ay bol bol uyayacam nasl olsa... imdi konualm." "Bir ay m kalmaya niyetlisin?"
263

"Bir ay, evet... Evden bir ay diye ktm!" mer, "Evden bir ay diye km!" diye dnd. "Bir ay diye yle km, buraya gelmi. Burada yatacak, getirdii kitaplar okuyacak, her zamanki mutlu ve dengeli ruhunu odaya yayacak, ben de gene hrsl, tutkulu, rahatsz ve kt bir herif olduumu dnmeye balayacam... Hibir eye bulamadan namuslu gzkmek, mutlu ve ahlakl gzkmek kolay!.. Ama onun da sinirli bir hali var imdi... Gene baladm dnmeye! Bari u getirdii gazeteleri okuyaym... Burada fatihlik yapmaya, para kazanmaya alrken dnyada neler oluyor anlayalm bakalm." Dnyada ne olup bittiinden ok da habersiz saylmazd. Bir Alman mhendisinin btn Avrupa'y alan gl bir radyosu vard. Arada bir mer ona gidip dinlerdi, ama Ankara'dan gelen taze memleket gazeteleri baka eydi: "Bavekilimiz Cell Bayar'n beyanat: Hkmet kanunlar iin yeni bir r ayor... Hatay'da Fransa ve Suriye'nin... Kral Faruk'un Trkiye seyahati... Av rupa'nn buhranl gnleri... Avusturya Hitler'in ltimatomuna... Stalin diyor ki tecavzlere kar..." inden daha okumak geli yordu, ama gazeteyi brakt. "Refik ne yapyor?" diye dnd. Refik'in varlnn bilincine iyice sindiini gene anlad ve yas tktan bam hafife kaldrarak odann br ucundaki yatakta uzanan lekeyi grd. "Tamam!" diye dnd. "Bir ay rahatsz olacam... Bir ay zerimde u mutlu, ama ince ve dnceli insann yarglayc baklar dolaacak! Bari balayan ben ola ym!" Yeniden yataa den ban kaldrarak sordu: "Peki, peki, baka? Baka ne yaptn seni grmeyeli?" Refik: "Bover imdi," dedi aceleyle. "Sen buradaki hayat anlat bana..." "Buradaki hayat?" "Nasl yaadn, tnelden, almaktan kalan vakitte neler yaptn, insanlar... Hayat ite canm!" "Karanlk oldu... Karanlk basnca burada yemek yeriz: Gaz lambalarn yakarz. Sana yazmtm. Bizden drt snf kk iki mhendis var benimle alan... Onlar biraz kt oynarlar... Piti, ya da altmalt. Szn ettiim o Hac var... Yemei yapar, barakay siler sprr, amar ykar, ayak ilerine koar... Bu
264

k bu koca barakada drt kiiyiz. Kemah yolunda, iki kilometre batda asl byk antiye var... Orada byk lojmanlar, bir Alman mhendis ve jeneratr var. Ben arada bir ona giderim, gevezelie... Sonra zaten uyku vakti gelir... Akamlar byle geer! Zaman da ok yava, ok ar akar... Kar yaar... Sabah pencereden bir bakarsn, cann kalkmak istemez... Sigara ierim... Arada bir iki ieriz... te byle eyler... Buradaki hayat bu. Birazdan kalkar, orba ieriz... Rastignacin, fatihin odas da bu... Hadi, kalkp orba ielim... Sonra rahat rahat uyursun sen!"

LK GNN SABAHI
Refik ahap demenin zerinde gezinen ayak sesleri duyuyordu. Birisi bir sobann kapan at, iine odun atmaya balad, ama alan soba kapa, ahabn sesi tandk deildi. Gzlerini at, anlad: Buradayd, Erzincan ile Kemah arasndaki bu antiyenin barakasndayd. eriye gne vuruyordu. Dardaki karl tepeleri grd. "Hah uyandn m?" dedi mer. "Ben uyandrmadm ya?" "Hayr zaten uyanmtm!" dedi Refik ve gerine gerine, ya tandan ve durumundan honut, huzurlu insanlarn rahatlyla esnedi. Sonra, "Dengemi buldum bile!" diye dnd ve az nce bir rya grdn hatrlad. Ryada Nign Hanm ile Cevdet Bey, Perihan' azarlyor, "ocuu sen kardn!" diyorlar, Perihan da Nianta Meydan'nda bisikletle geziniyor, durmadan glyor, "Hi kimse Refik'e kzmaz. Hepimiz onu seviyoruz!" diyordu. Kendisi de onlar evin bahe duvarnn arkasndan gizli gizli seyrediyor, seviniyordu. "yi uyudun mu?" "Evet. yi uyudum. Turp gibiyim." Refik gerindi ve birden yataktan kalkt. Odann bekledii gibi souk olmadn dnd. Saatine bakt. Yedibuuk. "Oniki saat uyumuum!" Tam deliksiz uyuduunu mer'e syleyecekti ki, hatrlad: Bir ara uyanm, kurt ulumas duymutu.
265

26

Elbiselerini giyerken bunu mer'e syledi. mer de evrede ok kurt olduunu, gece dar silhsz kmann tehlikeli ol duunu syledi ve dar kt. Refik tra takmn ald. Odann bir kesinde ayna vard. Souk heladan getirdii bir tas suyla aynann karsna geti. Yzn beyaz ve salksz buldu, ama neesiz ve skntl deildi. Evden ayrldktan sonra, ertesi gn Beyolu'ndan ald yeni tra takmyla tra olurken dengeli, mutlu, gevek olduunu aklndan geirdi. "Dn biraz sinirliydim, ama imdi iyiyim!" diye dnyor, yuvarlak ve beyaz yzne, gzlerinin altndaki morluklara bakyordu. Tra keyifle, s a brszlanarak, dardaki parlak ve mavi gn altna kendini bir an nce atmak, geni, zgr hissetmek, yaamak, yaplmas gereken eyleri yapmak iin sabrszlanarak bitirdi. Sonra odadan kp dn mer ile karlat, sofa grevini gren, geni orta odaya girdi. Odann ortasndaki byk masada bir kahvalt sofras ku rulmutu. mer bir uta oturuyor, ekmek yiyordu. Refik'i g rnce masann iki yannda oturan genleri iaret etti. "Hah, geldi ite!" dedi. Az doluydu. "Bu da bizdendir, inaat ksmndan, o da benim gibi abiniz olur!" Bir glme oldu. Refik dn akam erken yatt iin tanamad genlerle tant. Uzun boylu, esmer olann ad Salih. teki imann Enver'di. Masann zerinde peynir, reel ve kaymak vard. Sobann zerindeki aydanlkta ay demleniyordu. Refik ay alp masaya oturdu. Genlerden biri, Salih, Refik'in yzn hatrladn syledi. Refik gururlanr gibi oldu; bir ey sylemesi gerektiini anlayarak Salih'e sordu: Mnip Bey'in emekliye ayrld yl m okula girmilerdi? Sonra baka hocalar da hatrland. Demiryolu dersini ayn hocadan almlard. mer, Refik'e bilgisini tazele yeceini syledi, ama Refik fazla kalmayacan, kalsa bile bu ilerden bir ey hatrlamayacak kadar uzaklatn belirtti. Refik yeniden ay alrken iman mhendis, Enver: "Ben sizin almaya geldiinizi sanmtm!" dedi. "Aaa, hayr, hayr!" dedi Refik. "Ben mhendislik deil, tccarlk yapyorum. Buraya bir aylk bir tatile geldim!" Birka saniye sustu, sonra ekledi: "stanbul'dan, ehirden katm, dinleneceim ! "
266

Enver sert sert: "Herkes bu i iin Avrupa'ya gider," dedi. Sonra galiba bir eyden utanarak sofradan kalkt. Onun arkasndan Salih de kalkt. Genler ktktan sonra mer: "Senin alacan sanmlar!" diyerek gld: "Onlarla ok iyi bir anlama yaptm. cretle deil, pay alarak alyorlar. Senin de ortak olacan sandlar ve korktular." Bir kahkaha att, ama pek sevimli gzkmyordu. "Peki, nasl buldun onlar?" Refik, Muhittin'i hatrlad. Refik'in cevabn beklemeden, mer: "yi ocuklar," dedi. "kisi de zehir gibi! Snflarnn en iyi rencileriymiler. Paraya da ihtiyalar var!" mer, Refik'in nceden onda hi grmedii becerikli patron tavryla glmsyordu. Refik laf olsun diye: "Evet, iyi ocuklara benziyorlar!" dedi. Sonra bir daha ay almak iin kalkt. "Sen de ister misin?" dedi mer'e. "Bir ay daha ha?" dedi mer. Gerindi, esnerken "Eehh, ielim bakalm!" dedi. Bir daha esnedi. Refik ay fincanlarn doldurup masaya koydu: "Darda ne gzel gne var!" dedi. "Yaa! ubat aynda da byle gne stanbul'da bile yoktur!" Birlikte pencereden dar bakyorlard. Masann kenarna gne vuruyordu. Refik kaymaktan biraz daha ald. mer: "Gzel deil mi kaymak?" dedi. Sonra ararak sy lendi: "Aa, tra olmusun sen ! Herr Rudolph bu ie ok aacak ve kzacak. Sana Herr Rudolph'dan sz etmedim, deil mi? Akam gideriz. Seni grnce sevinir... yi Trke konuan bir Alman. Onalt yldr Trkiye'de. Samsun-Sivas hattnda da alm... Bo yere tra olanlara kzar. Disipline kardr." Refik'in arkasndaki kap ald. eri Hac girdi. Refik dn tanmt onu: Rahat ve gsterisiz bir adamd. Hibir ey sy lemeden dar kp gitti. Refik karda ar ar yryen ihtiyar pencereden grnce kendini hemen dar atmak istedi. Tam kalkyordu ki mer: , "Otur da u ilk sabah sigarasn i!" dedi. "Sonra birlikte tnele gideriz. Benim iim var. Sen yalnz dnersin, gezer, etraf g rrsn!"
267

Birlikte sigara itiler. Hibir ey konumadlar. Refik pence reden dar, insan aran dalara ve gkyzne bakt. Dar knca karda parldayan gne gzn ald. Hi gr medii, keskin, ama sakin bir k vard. Ban fazla yukarya kaldramyor, a, gzn ve bilincini dolduran tuhaf parlakla almaya alyordu. Hava souktu, ama ie ileyen acmasz bir souk deildi bu: nsan dinletiren, hareketli ve kararl olmas gerektiini hatrlatan bir eydi. Birlikte tnele doru yrmeye baladlar. Refik ayann altnda gcrdayan kardan baka bir ey duymuyordu. Tepeye hafif bir eimle kyorlard. Refik gzlerini a altra altra ban gkyzne doru kaldrd. Orada, her eyin evresinde, tertemiz, geni, prl prl gkyz, mavi, durgun, derin gkyz vard. "Belki de bunun iin geldim!" diye dnd. "Sanki aklmda dank, birbiriyle ilgisiz, parampara duran bir eyi u k, u gk birletiriyor ve rahatlyor, huzur duyuyorum. Huzur!.." nnde ykselen tepecie, solda, aada kalan barakalara ve uzaktaki rmaa bakyor, grdkleri hakknda bilgi veren mer'i dinliyordu. mer arada bir glmseyerek bilgi veriyor, azndan kan buhar uzun zaman kaybolmadan burnunun ucunda duruyordu. Aada gzken byk ve geni barakalar ii barakalaryd. mer onlarn gnde onikicr saatten iki vardiya altklarn, bara kalarn ve yataklarn hep dolu olduunu anlatt. Refik iinde gene bireyler yapma isteinin uyandn hissederek uzaktaki rman kvrln, tnele doru gittike dikleen kayalar, kayalar arasna skm karla kapl dzlkleri seyretti. Tnelin rmak tarafndaki azndan ieri girdiler. Youn bir insan ve let uultusu vard. Tnelin ii nemliydi, kf ve slak toprak kokuyordu. Giriten ieri doru duvarlar rlmeye balanmt. mer kendisine ekinerek bakan iilere gznn ucuyla bakyor, birisine, bir ta ustasna, ya da kalp marangoza dudann kenar ve bann kk bir hareketiyle selm veriyor, sonra cokuyla Refik'e anlatyordu: u alan duvar ustalar Karadeniz'liydi. Bunlar, kaz iinde alan iiler Ispir'liydi. ii toprak ve kaya dolu bir dekovil dar kyordu. Tnelin uzunluu altyz metreydi. ki utan ikiyzer metre kazlmt. teki uta kayaya rastlanm, aksilik kmt. Duvarlarda karpit
268

lambalar yanyordu. mer jeneratr smarlamt, ama daha gelmemiti. Eylln banda tneli btn duvarlar tamamlanm, ray demesi iin hazr edip teslim etmeleri gerekiyordu. erden, derinden delinen tan sesi geliyordu. le paydosunda dinamit atlacakt. Dinamit iin yuvalar kazlyor, dn atlan dinamitin paralad talar da dekovile dolduruluyor, duvar ustalan talar yontuyor, marangozlar kalp kesiyor, tnel uulduyor. mer selm vere vere, arada bir durup bir ustayla bir iki sz konuarak yryor, Refik onun anlattklarn dinliyordu. leyin atlacak dinamitler iin yuva kazlan yere gelince mer bir ustayla bir eyler konutu. Sonra geri dnp, bir yanarda az gibi uuldayan tnelden kp, sakin gkyznn altna geldiler. Gne hl karn zerinde parlyordu. mer: "Ben br aza da gideceim," dedi. "Sen de gel, br antiyeleri, byk tneli ve kprleri de grrsn." Bu srada orta yal bir kyl, elinde kasket, yaklat. Bireyler sylemeye hazrlanyordu ki arkasndan biri: "Olmaz, olmaz, beyi rahat brak!" dedi. Eli kasketli adam ard, sonra cesaretini toplayp bireyler sylemeye balad. mer acele acele: "Ben ne yapaym, git kalfayla konu!" dedi. Birka adm attktan sonra Refik'e dnd: "Be alt kii oluyorlar, kyden kp i aramaya geliyorlar. Bir de bunun gibi avu seiyorlar, sonra antiye antiye dolayorlar... Bak, bak, asl byk antiye orada!.. Oradaki Kerim Naci Bey'in tnelinde binikiyz kii alyor." Tnelin deldii kayal tepenin evresinde, aada kvrlan rman izdii yay izleyerek yryorlard. Irman kysnda demin grdklerinden daha byk barakalar vard. Daha ileride bir bakkal, bir kahvehane ve devlet denetmenlerinin alt kk barakalar ve yabanc mhendislerin lojmanlar gz kyordu. Yukardaki byk dalarn arasnda, geni ve derin gkyznn altnda btn bunlar ak seik btn izgileriyle, temiz yzleriyle prl pnld. Hepsi her yere yaylan katksz n iinde alakgnll ve sakin duruyordu. nsanlar da alakg nllyd; bu n iinde baka trl olamazlard. Refik yu kardan onlar gryordu: Barakalarn arasnda dolanyorlar,
269

bakkala gidiyorlar, oturuyorlar, sigara iiyorlar, bireyler ta yorlar, tepeye kyorlar, karn iinde karnca gibi, ar ar hareket ediyorlard. mer: "Asl le paydosunda greceksin sen!" dedi. "Bakkaln nnde iti kak olur. Kahvenin kaps hi kapanmaz!.." Refik birdenbire: "Bu k, bu hareket," diye mrldand. "Peki ben ne yapyorum?" Bilinci elik gibiydi, nesneler ve hareket yerlerini almlar, huzur iinde duruyorlard, ama derinde, daha derinde, Refik biliyordu, bir kprdan vard ki, bundan kur tulmas iin baka bir ey, belki de hi bulamayaca bir ey gerekiyordu. "Dnmeyeceim!" diye sylendi ve tnelin teki azna geldiklerini farketti. Can buradan ieri girmek istemi yordu. mer'den ayrlp barakaya doru yrmeye balad. Bir sre demin mer ile yrdkleri yerden gene rma, barakalar ve kprdanan insanlar seyrederek yrd. Sonra uzaktan kendi barakasn grnce izleri takip etmekten cayp yokutan aa inmeye balad. Birka adm daha atp gene kara gmlnce barakalarn dzlne kadar btn yamacn bu yumuak karla kapl olduunu, bu yz metrelik yolu byle didinerek inmesi gerektiini anlad, ama geri dnp sertlemi karda yrmek istemedi. Gne kardan geliyordu, dik deildi, ama gz alyordu. Refik admlarn teker teker sayarak, her admda gvdesinin hareketlerinin farkna vararak yrd. Dzle, sertlemi kara inince yorgunluunu farketti. Nefes nefeseydi; dnp arkasnda brakt ize bakt. Sonra barakaya doru yrmeye balad. Yrrken gvdesi biraz yorulduu, terli gmlek etine yapt iin sevindi. Tnelde alan iileri, ileyen letin, delinen dan uultusunu dnd. "Ben de gvdemi yormak istiyorum!" diye mrldand. Barakaya doru yryor, hafif bir utan duyuyor, tasarlar yapyordu: Her sabah cimnastik yapacak, kk de olsa, insan aalayan u gbeini eritecek, gvdesinin hamln giderecek, getirdii btn kitaplar okuyacak, bireyler yazacak, dnecek, eskiden olduu gibi, salkl, dengeli ve mutlu bir insan olarak Nianta'ndaki evine dnecekti. Barakann nnde Hac'y grd. Dar, gnein altna bir sandalye karm, oturmu, patates soyuyordu. Yannda ok
270

tyl, gen ve neeli bir oban kpei vard. Hac galiba kpekle bireyler konuuyordu, ama Refik'i grnce sustu. Refik barakaya yaklarken Hacinn gzlerinin iine bakt, glmsedi. Hac, Refik'in baklarn grd, ama yznn anlatm deimedi. Yalnzca ban, "Bana dosta baktn grdm!" diye d nyormu gibi bir kere sallad. Refik onlara yaklarken oynayp srayan, karda yuvarlanan kpek de ciddi bir tavr taknd: Yanndan geerken dikkatli ve sorumlu baklarla bu yabanc adam szd. Refik barakaya girdi, pencereden bakt. Kpein eski neesiyle kotuunu grd. Hac da gene ona bireyler sylemeye balamt. kisinin birlikte orachroluturduklari bir yaknlk vard: Bu gkyznn ve n, hareketsiz duran u dnya parasnn kendilerinin olduunu sylyorlard. Refik, "Benim hakkmda acaba Hac ne dnyor?" diye dnd. Sonra "imdi ne yapaym?" diye sylendi. aydanlk hl sobann zerinde duruyordu. Paltosunu kard. Bir fincan ay ald. Masaya oturdu, imeye balad: "imdi, ne yapaym? Hava aldm, dolatm, evreyi grdm, iyiyim. Hemen kitaplar okumaya balayaym." Bir ay daha iip odasna geti. Kitaplarn dn akam u y u m a d a n nce yatann kenarna bir sandn zerine dizmiti. nklp ve Tekilt' sandn zerinden alp ciddiyetle mer'in alma masasna oturdu. Bir sre okudu. Sonra kitaba dikkatini vermediini, baka eyler dndn anlad. Kitaptan ban kaldrd. "Dars ne gzeldi! Tnel nasl uulduyordu..." diye dnd. "Tabii her gn byle gne olmaz... Acaba imdi Perihan ne yapyordur? Saat ka? Daha yalnzca onbir, ama karnm ackt. O barakalar, rmak uzaktan ne ho gzkyor! Esniyorum, uykum var! Ama barakalarn ii kimbilir nasldr? sizlik var. Bunu okuyama yacam, baka bir ey okuyaym!" Masadan Rousseau'nun tiraflar'n ald, gene masaya oturdu. Dikkatini vererek okumaya alt, stanbul'dayken en sevdii, kr hayatna, doaya ilikin paralar ap okudu, ama iinde bir ey uyanmad. Demin grd eyleri dnyor, can gene dar kmak istiyordu. Sonra bir daha esnedi ve uykusunun geldiini anlad. Saatine yeniden bakt: le yemeinden sonra uyumaya karar verdi, ama burada le yemeinin bir alkanlk olup olmadndan
271

pheye dt. stanbul'daki gnlerin yemeklerle dzenli bir ekilde blndn, gnn bu blmlere gre ayarladn anlad. Sonra Rousseau'yu da br kitaplarn arasna brakt. Bir sigara yakt. Odann iinde aa yukar yrmeye balad. "Yemekten sonra alacam, ok alacam!" diye dnd ve gerekten kararl olduuna inanarak sevindi.

AR BEYOLU'NDA
Muhittin tramvaydan indi. Helalarn nnden geerken yava yava meydana dnmesi gerekiyordu. Yava yava meydana dneceini ve keyifli admlarla insanlara bakarak meydan dnerken, imdi yapt gibi, sigara ieceini, aznda sigarann zehriyle birlikte keyif verici bir ac bulacan, btn gn inaat mhendislii yapt yazhanede akam Beyolu'na gideceini, Beyolu'nda yryeceini, ayakst bir iki ieceini, sonra randevuevine gideceini, sonra da sinemaya gideceini d nmt. Taksim Meydan'n dnerken btn bunlara yaklat iin keyifliydi. Ak, kesin, utan verici, ocuksu bir heyecan duyuyordu. "Sanki babamla sinemaya gidiyorum!" diye dnd. Mlazm Haydar Bey ar Mslman'd, ama kendine gre hogrl olduu zamanlar olurdu. Emeklilii ile lm ara sndaki birka yl iinde ayda bir olunu BTyolu'na karr, sinemaya gtrrd. "Belki de hogrden deil, dpedz holand iin gtrrd!" diye dnd Muhittin, ama ne elenmedi. "Mlazm Haydar Bey mhendis Muhittin iin tatsz bir konudur!" diye mrldand. Birka dakika daha yrdkten sonra rahatlad: "te sevgili Beyolu!.. Akp geen insan yzleri... Btn gn bunu bekledim. Sevgili kirli, kanl, kalle Beyolu. airim ben! Souktan kzarm yzlere bakyor yryorum!" ^Kararl, tutarl bir mart souu vard. Caddenin iinden arada bir rzgr kopuyor, paltolarn etekleri havalanyordu. Ama artk kadnlar yoktu ortalkta. Tek tek gelip geenler de erkeklerin kolundayd. Muhittin bakmaya bile eniyordu: Gzel bir kadn
272

27

erkeinin yannda grmek ac veriyordu. Ama gene de Aa Camii'nin yanndayken birine bakt. Gzel buldu: Erkeinin koluna girmi, uslu ve dikkatli yryordu. Refik ile Perihan' hatrlad. inden glmek geldi: Refik'in mer'e gittiini telefon ettiinde Osman'dan renmiti. Osman'n telefondaki sesi dertli ve aknd. Kardeinin bu delilii konusunda Muhittin'den bilgi koparmak istiyordu ama, Muhittin'in de bir ey sylemek iinden gelmemiti. "Kardeiniz hayatna bir anlam vermek istiyor!" mu deseydi? Ya da "Benim gibi bir air olmadna, hayatn bir amaca yneltmediine piman kardeiniz, bunu aryor!" mu deseydi? u oturakl tccarn cann biraz yakmak iin bunlar syleyebilir, hatta ileri gidip biraz t de verebilirdi, ama iinden gelmemiti. stelik "air olmad iin piman," derken, Osmanin ailenin iinde byle eyler dnen biri kt iin utanan, alklaan yzn de gremeyecekti. Refik'in, "Senin gibi air olmak isterdim!" demesini hatrla maktan holanyordu. Bir bakas, mesela dedesinin bo va kitlerinde rubailer yazmasyla airlii bir tutan biri syleseydi bunu, Muhittin aldr etmeyecekti. Refik'in syleyiinde ak ve kesin bir yaknma vard ki, Muhittin her hatrlaynda ha yatnn onda imrenme uyandrdn anlyor, avunuyordu. Avunmas gerekiyordu, nk gene hayatn dnda kaldn, gene airliinin baarszlkla sonulandn dnyordu. zerinden alt ay gemiti, ama iir kitab, bir gazetede ya ymlanan, babacan grnl, ama aslnda dmanca ve sinsice yazlm bir ksa yazdan baka hibir tepkiyle karlamamt. imdiye kadar yalnzca ikiyzelli tane satan iir kitab aklna geldike bu ikiyzl ve kmseyici yazy hatrlyor, yaznn bir kere bir meyhanede grd yal yazarn fkelendirecek bir ey yapp yapmadn aratryor, bunlardan bir sonuca varamad iin airliinin ve hayatnn baarszla urad sonucuna varyor, aylardr iinde tad bu dnce younlanca btn gn yapt gibi Beyolu'na kmay tasarlyordu. 1938 Mart'nda, yirmisekiz yandayd. airlie ve intihara ilikin eski kararna bal kalp kalmayacan artk dnmeye ba lamas gerekiyordu. "ki yl sonra otuz yandaym!" diye dnd Muhittin ve
273

alkanlkla her zaman itii o meyhaneye girdi: Tandk yzlerle selmlamamak, baya meyhane trenlerine kendini kaptr mamak iin souk bir yz taknd. Garson her zaman getirdii rakyla leblebileri nne koydu. Ban nnden kaldrmadan abuk abuk imeye balad. Yirmisekiz yandayd. airlikten beklediini alamamt, ama gene iirden ve Beyolu'ndan baka snacak bir ey bulam yordu. Ama ite imdi Beyolu da tiksinti uyandrmaya balamt bile. Arkasnda, yandaki masalarda konuulanlar dinliyordu. Sesinden tand bir gazeteci, szlerinden sayg duyulmamas gereken biri olduu anlalan bir kadna, nasl sert bir sz sylediini anlatyordu. Ayn masada oturan biri baka bir in sandan szederek: "O ne a gzl heriftir, o ne a gzl heriftir!" diyordu. Arkadaki masada biri, yakndan tand bir siyasetinin ocukluunda ne kadar zavall bir ey olduunu anlatyordu. Beyolu'na deil, alakgnll Beikta meyhanelerine gitmeliydi, ama kadnlar Beikta'a yakn deildi. stelik oraya askeri rencilerle bulumak iin zaten gidiyordu. Muhittin ikisini bitirdi, hesab dedi, masadan kalkarken, "Otuz yanda kendimi ldreceim!" diye dnd. Tam ka pdan kyordu ki, mhendislik brosuna sk sk urayan bir ihtiyar inaatyla gzgze geldi. Kendisine scak bir dostlukla bakan ihtiyara hibir ey dnmeden, yalnzca byle ihtiyarlarn karsnda byle yapld iin sevgiyle glmsedi. Sonra iinde uyanr gibi olan duygu yznden kendini cezalandrmak iste diini anlad ve mer'in bir zamanlar kendisine, "Sen kendini ldremezsin!" dediini hatrlad. Gene caddedeydi. Acele acele itii rak kanna karyordu. nsan yzleri akyor, vitrinlerden, sinema afilerinden, lokanta lambalarndan fkran renkli, l klar yzlerde yansyordu. "Otuz yanda ldrecek iniyim kendimi?" Bir sokaktan ieri girdi. Bu sokaktan her ieri giriinde iini yakan tiksinti ve korkunun canlandn farkederek, kaldrmlarda, parke talarnn zerinde krmz klar yanstan su birikintilerinin irkef ol duunu, Beyolu'nun irkin olduunu, kendisinin sefil, zavall, korkak olduunu, yklmak zere olduunu dnerek yrd. katl eski evi grd. Her zaman taknd kaytsz, heyecansz
274

tavrla kendi evinin kapsndan ieri giriyormu gibi ieri girdi. Kapy aan ihtiyar kadna bo bo bakt, merdivenleri kt, kk aydnlk bir sofada koltuklarda oturan kadnlar grd, kadnlarn kendisini grdn ve bir tanesinin sevindiini, kendisine ireti, apkn bir iaret yaptn, tekilerin gl dn grd; dnmek istemedi. Dnmek istemeden, ikinin daha abuk kanma karmasn isteyerek birine para verdi, merdivenleri kt. Krmz bir lambayla aydnlatlm, havasz, penceresiz kirli bir odaya girdi. Biraz beklemesi ge rektiini syleyen baka birisine gene kaytsz, duygusuz bir bakla bahi verip yatan kenarndaki koltua oturdu. "Birazdan gelecek!" diye dnd. Ban arkasna yaslam, ksa kollarn bir kenardan aa koyvermi, kalp krizi geiren bir ihtiyar gibi kendi iini dinleyerek koltukta oturuyor, scak ve pis kokulu odann yksek tavanndan sarkan krmz ampule bakyordu. Ampul krmz kirli bir eydi. Yanmasna ramen insanda souk olduu izlenimini uyand ryordu. Muhittin bir zamanlar "Krmz Ampul" diye bir iire balam, ama tasarlad eyin akyreklilik ve sonuna kadar gidecei bir itenlii gerektirdiini anlaynca yarda brakmt. kiyzl olduu; kendini saklamaktan holand iin deil, byle bir itenliin sapklk olarak alglanaca bir ortamda yaadn; o iirin bu ortamda bir rezalet karma, ilgi ekme hevesinden baka trl yorumlanamayacan dnd iin yarda b raktna karar vermiti. Ama imdi, burada tek bana otururken, gene kendisine kar acmasz olmas gerektiini seziyor, istemeye istemeye iiri korkaklk ve ikiyzllkten bitiremediini d nyordu. Kendine kar acmaszd imdi: Kendini otuz yanda ldremeyeceini, ikiyzl olduunu, kt bir air, iyi bir sahtekr olduunu, biraz, gelecek olan kadndan hastalk kapmaktan korktuunu dnyordu. Ama hastalk dncesini yumuatabilecek zeks da vard. Ne zaman bu korkuya kaplsa hemen Baudelaire'i hatrlyordu. Toplumun dnda kalm, orta halli o sefil Fransz' Baudelaire yapan iki ey vard: Yalnzlk ve frengi!.. "Baudelaire gibi yalnz, karamsar, zeki, aka susam bir airim ben!" diye dnd. "Baudelaire gibi tek dostum orospular; ondan tek eksiim frengi. Onu da kapsam tam olur!
275

Tam olur!" Krmz ampule bakarak, yaklaan eyin endiele rinden kendini syrmak iin hzl hzl bunlar syledi. Sonra bir kadnn bir ark mrldanarak merdivenleri ktn duydu. Ayak seslerini dinledi, ama ark kendi kapsnn nnde dur madan geti. Sonra yandaki odann kaps gcrdayarak ald. Orada kendisi gibi biri olmalyd. Muhittin, "Tek dostum onlar!" diye dnd. Gelecek olan kadnn yzn kartmaya alt, ama fazla bir ey hatrlayamad. Aklna baka kadn yzleri geldi. Bugn yazhaneye ortann alveriten dnen kars gelmiti. Otuz yalarnda, esmer, sradan bir kadnd. Birden iinde bir kmseme uyand. "Ortamn karsn dnyorum, nk o hayalimdeki prensese benzemiyor!" diye dnd ve gld. Hayalindeki prensese benzemeyen btn kadnlar kmsyordu. Muhittin'i evlendirmek iin sinir bozucu bir aba gsteren orta da, bir kere ona kadn dman olduunu aka yollu sylemeye kalkm, Muhittin de hayalindeki prensese ne kadar sayg duyduunu hatrlayarak ortana btn gcyle kar km, ters bir cevap vermi, sonra kendine kzmt. "Tek dostum onlar!" Onlara bazan btn kadnlardan ok sayg duyduunu dnyordu. Byle bir dnceye kapld zamanlarda bu kadnlarn imdi iinde bulunduklar duruma yoksulluktan, ya da aresizlikten deil, bakalarnn yapt eyleri yapmak istemedikleri; toplumun kurallarna deer vermedikleri iin kendi bilinli semeleri sonucunda geldiklerine inanyordu. Birisinin merdivenleri ktn farkederek heyecanland. He yecanla birlikte endieye de kapld. Sonra her zaman dnd eyleri de acele acele dnd: "Buraya bir daha gelmeyeceim!.. Daha ok alacam! Buraya bir daha gelmemeli!" Ayak sesleri kapnn biraz tesinde durdu. Muhittin'in ya kndan tand o ksk, bouk kadn sesi kendini gizlemeye hi almadan birisine sordu: "Benim kk gzlm burada m?" Bir erkek cevap verdi. Muhittin almt artk, aldrmyordu. Daha nce de duymutu bunu. Alt ay nce buraya ilk geliinde... Deil aldr etmek, galiba holanyordu: Kadnn sesinde belli belirsiz bir efkat, ana bir yaknlk buluyordu. "Benim kk gzlm!"
276

Kap ald. Kadnn yzne krmz k vurdu. Yz her za manki sahte ifadeyi taknarak Muhittin'e "Ah, seni apkn seni!" dedi. Muhittin de utanga bir ifade taknd. Birazdan kadn konuacak, birbirlerinin hatrn soracaklar, sonra kadn elbisesini karrken, "Beklettim mi seni?" diyecekti. Muhittin birden ayaa kalkt, kadn omuzlarndan tuttu: "Ben kendimi ldrebilir miyim?" diye,sordu. "Beni ldrecek misin?" dedi kadn aknlkla. Korkuyla silkinip Muhittin'in kollarndan kurtuldu. "Ne biim sz o?" Bir deliye bakar gibi Muhittin'e bakyordu, ama ok da fazla korkmamt galiba. Alk olmalyd byle eylere. Muhittin, "Hayr seni deil, kendimi!" demedi. Boynunu bkt.

VAKT GERMEK N
Darda tipi vard. Rzgr camlar titretiyor, baca uulduyor, frtnann sesi radyonun sesini rtyordu. Uultu arttka Herr Rudolph, ya da Herr von Rudolph kalarn atarak kulan radyodaki ateli sese, Hitler'in sesine yaklatryordu. Hitler'in kelimeleri bakalarna aktarlamayacak kadar arlanca Alman mhendis utanga bir tavr taknyor, dizlerinin zerinde duran ellerine bakyor, Refik de endielenilmesi gereken szlerin radyodan fkrdn anlyordu. Hitler Viyana'dayd. Herr Ru dolph konuklarna radyodan duyduklarn eviriyordu. mer camlara vuran tipiye bakyor, arada bir esniyor, Refik dikkatle Herr Rudolph'un yzn inceliyordu. Herr Rudolph bir kere daha utanga bir tavrla ellerine bakt ve Hitler'in sesi kesildi. Bir spikerin saygl sesi duyuldu, sonra al gc Alman m hendisinin zel aralaryla glendirilmi radyo parazit yapp homurdand ve bir vals balad: Mavi Tuna. "te tamam! " dedi Herr Rudolph. "Almanya Avusturya'y yuttu.. Hitler Viyana'da heyecanla karland..." Alman mhendis on senedir konutuu kusursuz Trkesiyle haberleri de evirmiti:
277

28

spanya'da Franco'cular zafere daha yaklam, Fransa'da hkmet buhran balam, ekoslovakya'da gerginlik artmt. Refik: "Peki, imdi ne olacak?" diye sordu. mer: "Bir ey olaca yok!" diyerek ayaa kalkt. "Biz satran oynayacaz. yle deil mi Herr?" Dolabn zerinden takmlar alp sehpann zerine koydu. "Gryorsunuz ki arkadamz ok pratik bir insan," dedi Alman mhendis, "Avrupa'nn zerine kapanan korku onu il gilendirmiyor. Onu ilgilendiren ey yalnzca satran..." Utanga bir glmseyile ekledi: "Ama dorusu imdi ben de buna ilgisiz saylamam." Refik: "Oynayn siz, canm, istiyorsanz!" dedi. "Rica ederim, oynayn." "Bir oyuncuk!" dedi Alman ve hemen kzard. Sonra heyecanla kalkp satranca oturdu. Bir saat nce ieri girdiklerinde Refik satran deil sohbet istediini akayla sylemiti. mer: "Yenik pehlivan gree doymaz!" dedi. ki gn nceki son oyunu hatrlyordu. ki- gnde bir mer ile Refik akamlar Alman mhendisi ziyarete geliyordu. Mhendis de onlar grnce ok seviniyordu. Yalnz biriydi. Almanya'dan, on yl nce, Sivas-Samsun yolunda almak iin gelmi, sonra Sivas-Erzurum hattnda almaya balam, Hitler'in Almanya'y ele geirmesini grdkten sonra da dnmemeye karar vermiti. Galiba baka eyler de vard: Bir kere soylu bir general olan babasndan holanmadn, Alman darkafallmdan nefret ettiini sylemiti. Almanya'ya dn memesini, bir de, Trkiye'de ald parann okluuyla akl yordu. Refik sandalyesini satran sehpasnn yanna ekip oturuyorken: "Ne diyorsunuz?" diye yeniden sordu. "Artk lkeme hi dnemem!" dedi Alman, "Avrupa istediini almasna izin verirse Hitler sava amaz, ama Almanya'nn bandan da gitmez." "yi ite!" dedi mer. "Burada kalrsnz. Zaten on yldan sonra nasl gideceksiniz bilmem! Yar Trk saylrsnz siz!" Alman mhendis: "Hah, gldrmeyin beni!" dedi. "Gld ryorsunuz, sonra kaybediyorum."
278

Uzun bir sessizlik oldu. Yalnzca Mavi Tuna ve frtna iitiliyordu. Refik de satran tahtasna bakyordu. Karlkl on-oniki hamle yapmlard ki, Herr Rudolph'un bir hamlesinin hemen arkasndan mer hi beklemeden tan oynad ve Alman mhendisin hamlesini ngrd, bu hamleye gre nceden uzun uzun dnd ortaya kt. Alman m hendis yar Trke yar Almanca bireyler homurdand, ahlayp puflad, elinden eksik etmedii piposunu mncklad, uak aylar getirirken de oyunu kaybettiini anlayp hznle, yenik ve ezik bir somurtmayla satran tahtasna bakt. mer kalkarak: "Konyak ikram edin bize Herr!" dedi. Ev sahibinin cevabn beklemeden ieyi alp getirdi. "Bir de unu syleyin: Yar Trk saylmak size niye o kadar gln geli yor?" , "nk Trkler baka insanlar, ben baka!" dedi Alman mhendis. Yenilginin izini tayan yz hrmlat. Refik: "Trkiye'den nereye gideceksiniz?" diye sordu. "Amerika'ya!" mer neeyle: "Peki niye burada kalmyorsunuz?" dedi. "nk bu memleket bana gre deil!" "Niye? On yldr buradasnz. Altnz artk..." "Belki gvdem alt," dedi Herr Rudolph. "Ama ruhum deil." Duygulu bir hareketle elini yreinin stne koydu, mer: "Niye almasn?" dedi. "Sizin gibi Almanya'dan kaan birok insan var stanbul'da. Onlar gibi niye olmayasmz?" "Ben ruhumdan szediyorum." "Ruhmu! Buradaki hayat artlarn beenmiyorsunuz. Artk huzur istiyorsunuz. ocukluunuzda babanzla geldiiniz Trkiye'yi bir daha grmeye geldiniz, biraz oturdunuz, para kazandnz, imdi rahata kayorsunuz!" "Hayr, hayr!" dedi Alman. Yz daha da kzard. "Biraz de diiniz on yl. Kzdrdnz beni, syleyeceim: Ben u doudan holanmyorum. Ben buradaki bu havadan, benim ruhumla hi uyumayan bu yabanc ruhlardan holanmyorum! unu ka kere okudum size, evirdim yazdm, siz de okudunuz..." Refik'e nceden okuttuu Hlderlin'i gene heyecanla ezbere okudurSonra cmleleri teker teker hatrlayarak Trkeye evirdi: "Tpk muhteem bir 279

Despot gibi dou, gc ve gz kamatran yla insanlar yere alar, insan orada daha yrmeyi renmeden diz kmek, ko numay renmeden dua etmek zorunda kalr! Bunu ka kere okudum size, bana hak verdiniz, imdi ne oluyor?" "Konuuyoruz Herr! Vakit geirmek iin konuuyoruz. Si nirlenecek ne var, konuuyoruz. Ama siz de bizi kmsyorsunuz... Yalan m? u deli airin szlerini tekrarlayp tek rarlayp bizi kmsyorsunuz. Bu byle..." "Kimseyi kmsemiyorum... Dou'nun ruhuyla uyuamadm sylyorum. Bunu hep sylyorum..." "Peki ama benimle hep iyi anlatnz sylerdiniz?" "Tabii. nk siz de onlardan deilsiniz! Rastignac'a benzeyip benzemediinizi siz sormadnz m bana? Siz de bu memleketin ruhuyla uyuamyorsunuz..." Herr Rudolph heyecanla Refik'i iaret etti: "Siz de uyuamyorsunuz tabii, siz de! Hibirimiz u iinde yaadmz topraa gre deiliz. eytan girmi bir kere iinize, ruhunuza akln dm, artk yabancsnz, ne yaparsanz yapn yabancsnz. Yaadnz dnya ile ruhunuz arasnda uyumazlk var, bunu biliyorum, ok iyi gryorum. Ya dnyay deitireceksiniz, ya da darda kalacaksnz!" Refik'e dnerek sordu: "Ha, ne vaziyette sizin almalarnz?.. Bitirip stanbul'a dnmeye karar verdiniz mi?" Refik: "Hibir eye karar vermedim!" dedi. "te, ite grn," diye inledi Alman: "Akln Dou'nun ruhuyla uyumuyor... evrenizdekiler gibi olamyorsunuz. Bana Rousseau'dan szediyorsunuz... Ama iinde yaadnz dnya bambaka..." "Peki ne yapalm?" "Dur bakalm!" dedi mer: "Benim hesabma konuma... Ben ne yaplacan gayet iyi biliyorum... nsan hedefini seer, tasanlar yapar ve inanla yrr. te o kadar... Herkes kendi hesabna konusun!" "Peki, peki!" dedi Refik. Sonra gene: "Hibir eye karar vermedim!" diye mrldand. Drt haftadr getirdii iktisat ki taplarn okuyor, Trk ekonomisi, devletilik, inklplar zerine dnyor, bireyler yazyor, dnp yazdklarn Herr Rudolph ile tartyor, btn bunlardan bir sonuca varmak istiyordu, ama
280

daha dncelerini toparlayamam, bunu da kolay kolay ya pamayacan anlamt. "Aklclktan vazgemeyin!" dedi Herr Rudolph. "Aklclktan vazgeerseniz yklr gidersiniz!" O da mer gibi hzl hzl konyakl ay iiyordu. Refik dnd: "Nedir bu aklclk dedii?.. Salkl, dengeli olmak, dncelerime cokularm ve tutkularm kantrmamak. Byle eyler olmal... Ne iin sylyor bunu? Nianta'ndaki evde eski huzuru bulmama yardmc olur mu bu "aklclk" denen ey? Vicdann arlndan, rahatszlklardan kurtulabilir, eski gnlk hayat imdiki bilincimle srdrebilir miyim?.. Hayr! Birden Nianta'ndaki ev hayatn hatrlad. Perihan' ve ocuu dnd... Merdivenlerdeki saat tkrtsn, o kendine zg huzur kokusunu duyar gibi oldu. "Ama siz Hlderlin'e hak verirdiniz!" Herr Rudolph hl ayn yerdeydi. mer'in imdiye kadar kar kmad Hlderlin'in szlerine imdi kar kar gibi yapmasna alnmt. ay getirmek iin odadan karken: "Beni arkadan vurdunuz!" dedi. Elinde tepsiyle ieri girince ekledi: "stelik rahat hayat istediimi sylediniz. Neyim eksik ki burada. Jeneratrm var, mutfakta hl beni bekleyen uam var... Rahat hayat ha?.. Siz de bir Rastignac!.." Dardan kurt ulumalar duyuldu. "Bu akam burada yatarsnz artk!" dedi Herr Rudolph. Pencereye yrd, cama yzn yaptrd, ellerini gzlerinin kenarlarna yaslad, karanla bakt. Omer: "Biz, biz Trkleri kmseyenlerin evinde kalmayz!" diye bard. mer ne kadar ciddiydi, ne kadar aka yapyordu. Refik anlayamad, ama Herr Rudolph'un ok alndn anlad. Alman pencerenin kenarndan ekilmi, fkeli ve kpkrmz bir yzle mer'e bakyordu. Yz iyi beslenmi bir Alman olduu iin deil, can yand, sinirlendii iin krmzyd. "Siz ki bir Rastignac olduunuzu sylemekten holanyor sunuz... Hayr yle de olamazsnz." Hrn hareketlerle koltuuna oturdu. Piposunu mncklad, yakt, bir sre ellerine bakarak sustu. Sonra gene balad: "ite sylyorum, yle olamazsnz.
281

Benim memleketim ve ruhum yolun sonunda, sizinki de banda... Sizin ruhunuz,^vrdemin szn ettiim k yeni dt iin gen... Ama olgunlamaya da frsat bulamayacak... nk, sizi Rastignac yapan bu tohum bu toprakta, Dou'nun bu sert, acmasz topranda nasl yeerir bilmem... Hayr Rastignac ile karlat rlamayacak bir ey bu... Hi olmazsa Refik Bey gibi ahlaki en dieleriniz olsayd biraz... Eee, niye yle bakyorsunuz?" "Hl bizi kmsyorsunuz!" dedi mer sert sert. "Dinle meyeceim sizi... Bir 'von' olduunuzu azmdan kardm diye aklnza gelen her eyi sylyorsunuz..." "Aklma gelen her ey deil bunlar..." dedi Alman. "Sizin iin endieleniyorum... Ben krkm getim... Bundan sonra da ne yapacam biliyorum. Amerika'da bir ehir, biraz mhendislik, kitaplar ve mzik... Ama siz... Sizin bu hrslarnza bu toprak uygun deil... nk dnyorum ki bu toprak eski ve verimsiz otlarndan, dikenlerinden temizlenmedi. Balzacin Rastignacinm arkasnda kanl Fransz Devrimi vard. Burada? Burada en byk efendi hl Kerim Naci Bey... Burada btn demiryolu inaatnn en byk patronu bir toprak aas... Hem toprak aas, hem demiryolu mteahhidi, hem de milletvekili... Size bir ey kal mam dostum... Hah, ha... Yal otlar, dikenler her yeri tut muken siz neyi fethedeceksiniz Herr Fatih?" "Ben yapacam biliyorum!" dedi mer. "Ben biliyorum, siz karmayn, susun!" Herr Rudolph sustu, ama yznde coku ve hrnlk duru yordu. Fincanna hi ay koymadan, dorudan konyak doldurup hzl hzl imeye koyuldu. Bir durgunluk balad. "Frtna hl dinmedi!" dedi mer. Sanki hibir ey konu ulmam gibi rahat hareketlerle esnedi. Ayaa kalkt: "Bari biraz mzik dinleyelim!" dedi. Alman'a dnd: "Ge oldu mu? s terseniz biz kalkalm." "Oturun rica ederim!" dedi Herr Rudolph. Coku orada, yznde hl dinmemi duruyordu. "yi ararsanz Berlin'i bu labilirsiniz... Bugnlerde vals alarlar artk." mer radyoyu kartrmaya balad. Biraz sonra aradn buldu. Tatl ve uykulu bir ar vals oday doldurdu. Herr Rudolph acele acele: "Sizi kmsediimi hi dn282

myorsunuz deil mi?" diye sordu. "Dnmyorum, ama siz de beni yaraladnz!" dedi mer. Bir sre sustu, sonra ekledi: "Ama burada da, itiraf edin, kmsediiniz bir ey var." , "Evet, var!" dedi Alman mhendis. "Var: Kerim Naci Bey. Nefret ediyorum ondan. iler, ustalar, taeronlar, herkes hayran ona... Herkes onun hakknda hikye anlatyor... General babam gibi... Herkes ona k: Ata biniini, servetini, yryn, yakklln vyorlar... Hem klelik ediyorlar, hem de se viyorlar... O ne yapyor? Hi! Eskiehir'de gezmekle bitmeyecek topra vardr! yi insanm, milletvekiliymi, iyi niancym... yi nianc, klesinin ban okayan iyi efendi! Hakknda efsaneler uyduruyorlar. Batsn efsaneler! Artk akl anda ya yoruz. nsanlar niye bu karanlk glere hl hayran?.." "Ben hayran deilim!" dedi mer. "Ben de o kendini beenmi, babacan tavrl heriften nefret ediyorum!" "te benim ruhumun yabanc olduu ey bu!" dedi Alman mhendis. "Aklm bir trl alamyor... Oniki saat onun iin alyorlar, sonra ona hayran oluyorlar... Ata biniini, alak gnllln anlatyorlar... Ona inanyorlar... Neredeyse onun iin severek, inanarak alyorlar... Bunu anlamyorum... te Amerika'da bu yok!.. Orada da insanlar alr, ama inanarak, hayran olarak deil! Orada insan baka trl yaayamayacan dnerek alr... Belki burada alanlar inandklar iin daha mutlular, ama onlarn efsane ve yalanlarna ite benim aklm alamyor... Anlatabiliyor muyum? Ben her yere akim egemen olmasn istiyorum. Yoksa sizi kmsemiyorum!.. Nasl k mserim? Ben o Kerim Naci Bey'i kmsyorum..." "yi yapyorsunuz!" dedi mer. "Gln bakalm, gln! Siz kendinize bu kadar gveniyor sunuz, ama..." "Biliyorum, biliyorum, demin aznzdan kat, ruhum gen diye beni kskanyorsunuz... Bir fatihin hrsn tadm, ya da bunu inanla syleyebildiim iin... nk siz artk byle olamazsnz... Ama iiniz gidiyor!" Refik kzan tartmay yattrmak iin: "Yok canm artk!" dedi.
283

"Merak etmeyin, kzmyorum!" dedi Alman. "Bana gene bir Von,' olduumu sylese bile kzmam. nk onu tanyo rum..." "Bir 'von' okluunuzu da sylerim tabii!" dedi mer. Ama hrn gzkmyordu. Birden dnd: "imdi bir satranca ne dersiniz, onu syleyin?" Almanin Refik'e baktn grerek: "Canm o bir ey demez. O kendi dnceleriyle megul, iki iiyor... Biz oynarz. O ier, derin dncelere dalar, sevgili eviyle, sevgili memleketi arasnda bocalar. Biz de arada iimizi gr rz!.." Refik'e dnd: "Alnmadn ya?" "Alnmadm canm! Oynayn siz!" "Oynarz, sonra burada uyuruz, deil mi?" "Tamam, evet!" diye bard Herr Rudolph. Sonra yakksz bir ey yapm gibi birden endielenerek durdu. "Dnya kaynyor, biz satran oynuyoruz!" dedi. "Evet! Eh, ne yapalm. Olan Avusturya'ya oldu... Ama biz ne yapabilirdik ki?"

HATIRA DEFTER II
14 Mart, Pazartesi 1938 Dn akam gene Herr Rudolph'a gittik. Ge saatlere kadar oturduk, iki itik. Frtna da vard; gece orada kaldk. mer ile Rudolph satran oynadlar, her zamanki gibi birbirlerini inelediler... Sonra konutular, konutuk. Rudolph gene ezberden Hlderlin okudu. Dou'nun ruhuna, mer'in yaptklarna ilikin dncelerini aklad. Benim hakkmda da fikir yrtt. Bana aklclktan ayrlmamam tledi. Bu aklclk dedii nedir? Dncelerimi duygularm ve cokularmdan ayrmak m? Galiba biraz da Rousseau'ya duyduum hayranl ineliyor... Ama onun aydnlk dedii eyi ok iyi anlyor, yaadm toprakla uyu mamam aklayn doru buluyorum. Bu Alman'la konumak zevkli! Frtna dnden beri sryor... Ayn eyleri dnyorum: Eve ne zaman, nasl dneceim?
284

29

19 Mart Frtna dnjiindi. Okuyorum. Evden ayrlal bir aydan ok oldu, ama hl dnmedim. Bir mektup yazmam, ya da kararm verip dnmem gerekir. Dnyorum: Neden buradaym? Bir aylk bir yer deitirmenin, evden uzaklamann iyi geleceini dnmtm. stanbul'da eski hayatm srdremiyordum. Bunlar byle, biliyorum, ama ne bekliyordum? Bilmiyorum. Yola karken, imdi anlyorum, bir ay iinde her eyin z leceine, eski huzuruma kavuacama inanyordum. imdi byle bir eyin kolay olamayacan anlyorum. Gene huzursuz, ra hatsz, skntl olacam. Buraya gelmemin o zaman iki yarar var: 1- hvden uzaklap her eye uzaktan biraz bakabilme. Baka bir dnya da olduunu grme. 2- u okuduum kitaplara kendimi verecek enerji ve rahatl bulma. , 22 Marl Sah Eve bir ay sonra dneceimi bildiren bir mektup yazdm. Burada baz tasarlar zerinde altm, btn gnm okumak ve dnmekle geirdiimi, eve hemen dnersem baladm eyi bitirememekten korktuumu anlattm. Perihan'a da bir mektup yazacam. Bir aydr ona yazmamamn sama olduunu dndm. Ettiimiz kavgada kabahat benimdi. Zaten kavga bir bahaneydi. Dn mer ile bunlan konutuk ve dncelerimin doru olduunu, hemen Perihan'a yazmam gerektiini syledi. mer ile baka eyler de konutuk. Bana niyetimin ne olduunu sordu. Anlattm: u okuduklarmdan ie yarar bir ey kana kadar alacam. Ky kalknmas iin ne yapmal? 26 Mart Perihan'a da mektup yazdm, rahatladm. Ona btn kavgalarda suun bende olduunu, son bir yl iinde hrn, kavgac, sinirli bir insan olduumu, ondan ok kendimi dndm anladm yazdm. Bana burada alabilmek iin biraz vakit brakmasn, beni anlayla karlamasn da rica ettim. imdi bunlar ka za mandr duymadm bir i huzuruyla yazyorum. Gnlm rahat.
285

Dncelerim ak, ya da yle sanyorum. Geleceimi kestirebiliyorum. Daha dorusu, geleceimin kendi ellerinde olduunu anlyorum. Bama iyi ya da kt eyler gelmesi, mutlu ya da mutsuz olmam, huzur ya da sknt, btn bunlar gryorum ki, bana bal, yapacaklarma bal. Hayatm belirleyecek benden baka bir g yok. ok zeki bir insan olmadm da biliyorum artk. 2 Nisan Cumartesi lk geldiim gndeki gibi gneli bir gn. mer'in de fazla yapacak bir eyi yoktu. Hac bizi biraz gezdirdi. Erzincan ynne doru drt be kilometre, Alp istasyonuna kadar yrdk. s tasyondan biraz tede Hac'nn eskiden khyaln yapt bir iftlik var. Hac'nn kars, gzel kz ve byk olu burada kalyorlar. Eskiden iftlik ve topraklar Abdlhamit'in Kemah'a srgn edip kaymakamlk verdii birininmi. O lnce miraslar blm. Bir ksm satlm. Bir ksmna da Hac khyalk edermi, ama sonra ayrlm. ok ince, zevkli ahap ilemeleri olan eski kk ryor. En alt katta Hac ile ailesi oturuyor. Dnte de bir hayvana rastladk. Kaln, kocaman bir kuyruu vard. Tilkiymi. Hac tfeiyle nian alana kadar kat. Bu Hac da tuhaf bir adam, daha anlayamadm. Yaknda kprlerde, ak havada almaya balanacak galiba. lk hazrlklar balam. mer ile az nce konutuk. haleyi vaktinde yetitirememekten korktuunu syledi, ama ok vakit var. zerimde tatl bir yorgunluk var, esneyip duruyorum, yatacam... 8 Nisan Cuma Rudolph'a gittik. Gevezelik ettik. Ben de satran oynadm. Rudolph'a yenildim, ok sevindi. Sonra gene ayn eyler ko nuuldu. Rudolph benim ve mer'in geleceini ok merak ettiini sylyor. Ben aptal mym? 12 Nisan Okuduklarmdan, aldm notlardan bireyler karr gibi oluyorum. Trkiye'de ky meselesinin zm iin ne yapmal.
286

Kyleri ortaan karanlndan kurtarmak, ehirlerle ve in klplarla ilikiye sokmak iin dnyorum ki, imdiye kadar yaplanlardan baka eyler yapmak gerekiyor... Devletilik erevesi iinde ele alnacak eyler var! Ama inklp ve Tekilt her eyi zmeye yeterli deil. Devlet ve Fert'in liberalizmi de... Kendine zg, deiik, kark eyler dnyor, yazyor, sonra bunlar gelitiriyorum. Bireyler bulduumu sannca ok sevi niyorum, masadan heyecanla ayaa kalkp odann iinde aa yukar yrmeye balyorum, sonra aklma baka eyler geliyor, aklm daha da karyor. Derken, gzmn nnde grntler canlanyor. Mesela demin olduu gibi, Perihan'la evleniimiz, ya da bir gn bir yerde grdm olmadk bir insan. Ky meselesi ile ilgili dncelerimi sonuna kadar gtrmek ve sonra bir gn bunu yazp birisine vermek istiyorum... smet Paa niye olmasn? Heybeliada'da onu grebilirim. Ya da baka biri... Sleyman Ayelik? Byle dnmeme ramen kendimi hayalperest bul muyorum. Belki sabah uyannca biraz canm sklyor, ama o kadar. ] 6 Nisan Perihan'dan mektup geldi. ki sayfalk ksack bir ey. Btn gn kimbilir ka kere okudum. "Sen istediin zaman dnebilirsin, bu senin bilecein i, ama ben en ksa zamanda dnmeni ve beni burada ocukla birlikte yalnz brakmaman istiyorum!" diyor. Evden ayrlmay, annesinin yanna gitmeyi hi dnmemi, kavgada hakl olduunu biliyormu. Benim haksz olduumu anlamam da iyi bir eymi... Ksa mektupta biraz da ocuktan szediyor. Kimseyi sulamam. kimizin de gururunu korumak iin ok ll cmleler kullanm, iimden hemen stanbul'a dnmek geldi, ama bu her eyi yzst brakmak olur. Peki, ne zaman dneceim? Geleli iki ay oluyor, fazla da ilerlemi deilim... Sabah yedide kalkyorum. Sekize kadar kahvalt edip, hava nasl olursa olsun, ksa bir yrye kyorum. Saat bire kadar alyorum. Sonra yemek ve ksa bir ekerleme. leden sonra saat altya ya da gnein batmasndan az sonraya kadar alyorum. Sonra akam yemei. Ya Rudolph'a ziyaret, ya da
287

bugn yaptm gibi kitap okumak... Voltaire, Rousseau... Perihan istediim kitaplar alp yollayacan yazm. Aslnda utanyorum, ok utanyorum, ama ne yapaym? 26 Nisan Bahar! Kprlerde ak havada almaya baland. Barakann teki odalar da yeni gelen mhendislerle doldu. Artk oday eski rahatlkla kullanamyoruz. kii geldi, tantk. Bu insanlar ileriyle ilgim olmadn renince ayorlar. Ne yaptm renmek istiyorlar. Aklamak skc... Rahatsz oluyorum. u Enver ile Salih de galiba alayc aklamalarda bulunuyorlar. 27 Nisan u mehur Kerim Naci Bey'i d tandm. At ile geziyordu. Sylendii kadar var. Nerdeyse atna binmi Napolyon. Herkes az ak, hayran, el pene divan durup bakyor. O da ordusunu tefti eden kumandan gibi ban sallyor. mer'in kendi bana buyrukluuna ve giriimciliine takld, ama bunu subayna iltifat eden bir paa gibi yapt. Benim ne olduumu anlamad. Devlet denetmenleri de atlaryla arkadan geliyor... Bir ata bindim, derim sandm, dmedim. At yryor, her eyi kendi yapyor, sen stnde duruyor, gidiyorsun. Tasarlarm hzla ilerliyor. Bunun sevinci iindeyim.

K MZKSEVER
Cczmi caddenin ortasndaki aaca, orada dikkat edilmesi gereken bir ey varm gibi bakarak: "Yaz tatilinde ne yapacaksnz?" dedi. Taksim'den Harbiye'ye doru yryorlard. Geni caddenin ortasndaki aalar amt. Maysn bayd. Msy Balatzs'm mzik dersinden ktktan sonra birlikte Tnel'den Harbiye'ye doru yryorlard. Cezmi Nianta'na kadar gelmek istiyordu, ama Aye izin vermiyor, aralarnda, uygarla, kadn erkek
288
'

30

ilikilerine ilikin tartmalar da bu yzden kyormu gibi oluyordu. Bu sene Nign Hanm Aye'yi mzik dersinden almaya Beyolu'na gelmiyordu. Aye bu karar aldrtana kadar evin iinde uzun ve sessiz bir sava olmu, sonunda Nign Hanm kznn hibir zaman istedii kz olamayacan, kendisinin de bu ileli hayattan usandn gsteren bir dudak bk ve bkknlk hareketiyle konuyu kapatmt. Cezmi yeniden, bu sefer elindeki keman kutusunu sallayarak: "Yaz tatilinde ne yapacaksnz?" diye sordu. Yaz tatilinde, geen sene Cevdet Bey'in lm yznden gi demedikleri Heybeliada'ya gideceklerdi, ama annesiyle abisi bu sene liseyi bitiren Aye'nin Franszcasn salamlatrmak iin isvire'deki teyzesinin yanna gitmesini istiyorlard. svire'ye giderse buradaki mzik dersleri, Tnel'den Harbiye'ye yry, bu ocuk yaknda olmayacakt. Aye, "isvire'ye gitmek istemi yorum!" diye dnd. Sonra ocuun gene keman kutusunu sinirli sinirli salladn farkederek: "Bilmiyorum. Sen ne yapmay dnyorsun?" dedi ve utand. nk Cezmi bir kere aralanndaki derin aynlklan vurgulamak iin, kendisinin ve kendi evresindeki insanlarn byle sorulan yalnzca yaln, "Ne yapacaksn?" biimiyle sorduklarn, ok ey semek ve yapmak iin zaman olan Aye ve onun evresindeki insanlarma hep bu "yapmay dn yorsun?" biimini kullandklarn sylemiti. "Trabzon'a, annemin babamn yanna gideceim herhalde!" dedi Cezmi. Klar stanbul'da hukuk okuyordu. "Ne gzel!" dedi Aye. Heyecanl gzkmeye alt: "Orada sevdiin romanlar okur, denize girersin." "Hah! Orada kimse denize girmez. Denize yalnz burada, adalarda ve Suadiye'de girilir. Bir de Avrupa'da tabii." Cezmi, sinirlendii zamanlarda, uygarlk taraftar olmas gerektiini unutuyor, yoksul bir ailenin ocuu olduunu hatrlyordu. Babas Trabzon'da mzik retmeniydi. Aye gene utand: "Bir dakika iinde iki kere," diye dnd. Sonra bir ey hatrlayarak sevindi: "yi ite!" dedi. "Sen de onlara u uygarlk ilkelerini retirsin. Denize girmenin ayp olmadn retirsin!" "reteceim!" dedi Cezmi sert sert. S
289

Sustular. Ar ar Harbiye'ye doru yryorlard. Eik gelen mays gnei yalnzca yolun ortasndaki aalarn tepesine vuruyor, bir de, uzaktaki baz apartmanlarn srtn aydnlat yordu. Yol, aalar, duvarlar glgedeydi. Arada bir ili tarafndan esen hafif bir bahar rzgr glgeye hlamur ve hanmeli kokusu tayordu. Birden Cezmi endieyle sordu: "Bana kzmadn ya?" Aye, "Evet, o fkelenmez!" diye dnd. Gznn ucuyla yanndaki ince, zayf ve gzel gvdeye bakt, heyecanland. Cadde hlamur kokuyordu. inden sevgi geldiini anlad, ama kendini tuttu. "Bugnk ders hotu, deil mi?" dedi aceleyle. "Msy Balatzs da iyi ald!" Her zamanki gibi bu derste de Macar hoca nce teker teker rencileriyle uram, sonra bir sre plak dinlenmi, sonra da rencilerin istei zerine kemanyla kk bireyler almt. Cezmi burnunun ucuna doru kayan gzln iterek: "Her zamanki gibi bir dersti ite!" dedi. "Balatzsin kemann beenmiyor musun?" "ok fazla deil!" "Ben ok beeniyorum... Piyanoya kemanla elik ettii zaman hele baylyorum! Aslnda byk bir mzisyen olabilirdi!" "Ben de o kadar elik edebilirim size!" dedi Cezmi. ok sinirli ve duygulu okluu zamanlarda Aye ile konuurken, "sen"den "siz"e geiyordu. "Kreutzer sonat birlikte alabilirdik. Ayn adl hikyeyi okudunuz mu?" Aye belli belirsiz bir korkuya ve fkeye kapldn anlayarak: "Okumadm!" dedi. Byle durumlarda Cezmi hi roman okumadn Aye'ye hatrlatrd, ama bir ey sylemedi. Bir sre konumadan y rdler. "Peki, Hatay davamz hakknda ne dnyorsunuz?" dedi Cezmi. "Hi!" "Bir dncen olmal ama!" Aye bir ey sylemedi. Yanlarndan bir otobs tozu dumana kalarak geti. Aye-otobsn penceresinden onlara dikkatle bakan
290

bartl bir kadn grd. Kadnn ne grdn, ne dn dn merak etti. "irkin gen kzla elinde tuhaf bir kutu tayan yakkl bir ocuk!" diye dnd, tatsz dnce cann skt. "Yazn ne yapacan sylemedin hl!" Aye birden: "Abim ve annem svire'ye gitmemi istiyorlar!" dedi. "Sen istiyor musun?" "Bilmiyorum!" Cezmi her zamanki alkanlyla sormaya balad: Abisi ne dnyor, annesinin niyeti ne, onu niye yollamak istiyorlar, evin iinde bu konuda ne konuuluyor, evin iinde baka ne konuuluyor, Refik abiden haber var m? Aye ksa ve isteksiz cevaplar veriyordu. Bu ocukta ho karlayamad tek kt huy, Ik ailesinin iinde neler olup bittiini renmek iin gsterdii merakt. Her eyi ayrntlaryla, biraz nefret, biraz da ar merakn glgelendirdii hrsl bir suratla dinliyor, birka kere sanki zledii uzak bir cennet dlyormu gibi i ekiyor, sonra kendi eletiri ve dncelerini sralamaya balyordu. Bu dnce ve eletirileri her zaman iki adan yapyordu: Ya ailenin iinde olup bitenlerin uygar lkelerdeki ailelere ve uygar insanlarn davranlarna benzemeyen yanlarn gznne kartyor, ya da aile hayatnn ve zenginliin Trkiye'deki o unluun hayatyla hi ilgisi olmadn anlatyordu. Sonra gene her zamanki gibi Aye, rahmetli babasnn; abilerinin, hatta annesinin bile, aslnda, iyi insanlar olduunu anlatmaya ba lyordu. Harbiye Klas'na yaklayorlard. Cezmi, Aye'nin szlerine kar kmann alkanlyla: "Ben onlarn kt insan olduklarn sylemiyorum!" dedi. "Ben yalnzca onlarn niye yle olduklarn merak ediyorum. Ben onlarn uygarln ilkelerini daha aklc ve daha mantkl bir hayat niye benimseyemediklerini anla yamyorum. Trabzon'da bir Hac llyas Efendi var. Tccarlk, yapyor, zengin, dinine dkn, tefecilik de yapyor! Ha, evet, yani yksek faizle bor veriyor... Bu adamn inklplara kar olmasn biraz anlyorum... Ama ya sizin aile? Tabii, ben onlar inklplara karlar demiyorum, yaplan eyleri sevinle kar29i

ladklarn biliyorum, nasl dndklerini biliyorum. Ama gryorum ki, gene de btn bu yaplanlar biraz da pheyle karlyorlarm gibiler... Ya da yeterince heyecanl deiller! Oysa dnyorum ki, ehirlerde oturan zenginler, yani Avrupa'y bilen zenginler, anlatabiliyor muyum, yani iyi zenginler in klplar benimsemeli. Ama onlar heyecanl gzkmyor. Cahil halk zaten bir ey bilmiyor. O zaman Aye, peki kim, kim in klplar ileri gsterecek? Hep biz memurlar m, hep Trabzon'da herkesin heyecanyla alay ettii benim zavall babam m? renci yurdunda, mzikten holand, elinde bu gln kutuyla do lat iin alay edilen ben mi? stelik artk memurlar da bu kaba saba zenginlere zeniyor, onlar gibi olmak istiyorlar. Peki, sen ne dnyorsun?" Heyecandan kzaran terli yzn Aye'ye evirdi... "Sen de Trabzonlulara denize girmeyi retmemi syleyerek benimle alay ediyorsun. Oralarda denize girilmediini sylediim zaman zenginlerden holanmadm sanyorsun. Ben zenginlerden holanmyor deilim! Ben zenginlerin kaba, kltrsz, cahil olmalarna, memleketi, inklplar, byle eyleri dnmemelerine karym!" Aye: "Demek ailemin kaba, kltrsz ve cahil olduunu dnyorsun!" dedi, ama dediine inanmyordu. "Hayr, yanl anlama!.. Senin ailenden szetmiyorum... Ben... Ben, sizinkiler niye yle davranyorlar diyorum. Hem seni Av rupa'ya yollamak istiyorlar, hem de mesela siz... sen evet Ni anta'na kadar birlikte gelmemi istemiyorsun benim..." nne den ban birden yukar kaldrd. evresine bireyler bek leyerek bakt. Harbiye Klas'nm nne gelmilerdi. Yol burada ikiye ay rlyordu. Aye endieyle bir kere daha ocua bakt, yzndeki tel ve hzn grd, Nianta'na gelmesine kar kamayacan anlad. Birlikte, sanki her zamanki ayrl yeri buras deilmi gibi, yrmeye baladlar. Klann ahrndan ve yolun ortasndaki teneke helalardan evreye yaylan sidik ve gbre kokusu hlamur kokusuna karyordu. Birden: "ok teekkr ederim!" dedi Cezmi. Sonra galiba bunun yanl bir sz olduunu anlad. "Bana kzmadn ya?" diye mrldand, ama yznde zaferin izi okunuyordu.
292

Aye gene iinden sevgi getiini anlad, ama bu sefer dikkatle karlk verdi: "Sana ne iin kzmam bekliyorsun?" "Btn bu aptal szlerim iin. Ailen hakknda sylediklerim iin. Ailenin davranlar ne olursa olsun, ailene sayg duyduumu sylemek isterim. Belki ok zengin olduklar iin, sen de onlardan olduun iin seni ineliyorum, ama sanma ki..." diyordu Cezmi. "nk benim inandm eyler var... Deer verdiim eyler var... Ama sen beni dinlemiyorsun?" "Dinliyorum!" dedi Aye. Gzleriyle caddeyi taramaya balad. Kede gazete satan br ttnc vard. nnde bir araba du ruyordu. "Ben yazn Trabzon'a gitmeyeceim!" diye kekeledi Cezmi. "Ben o anlaysz, cahil insanlarn arasnda bunalyorum. Bir otelde i buldum. Ben yazn, Aye dinliyor musun? Seni skyor muyum? Ben bu yaz senin..." "Abim o!" diye dnd Aye. "Bizim araba! Vine r rengindeki yeni araba!.. Demin nasl farketmedim?" Bir felkete tank olup da korkudan, heyecandan donup yle hi kprda madan bakanlar gibi arabaya, bir arabadan kan o adama, aabeyine bakyordu. "Abim ordaki!" diye mrldand. "Hangisi? Elinde gazete olan m?" Aralarnda yirmi adm ya var ya yoktu. Aye bu kadar kor kacan, aracan, sanmyordu. Bu tarafa saptklarnda, korktuu eyin sama, Cezmi'nin hakl olduuna inanmaya alyordu. * "Eli gazeteli olan m?" dedi gene Cezmi. Sonra Aye'nin y znden, o olduunu anlad. Hakknda o kadar hikye dinledii, aile hayatn ayrntlaryla rendii bu adam merakla incelemeye koyuldu. Aye bu meraka fkelenerek: "Hadi git sen, git sen, git, git!" dedi. "Niye? Ben kimseden korkmam. Gitmiyorum. Onun gibi bir insan kz erkek ilikilerini artk..." Osman da grmt onlar. Tam arabaya girerken ban kaldrp yle bir evresine bakm ve grmt. Arabaya binmeye karar veremiyormu gibi yle duruyordu. Sonra birka saniyede
293

yolun teki tarafna geti. Onlara doru yrmeye balad. Aye korkuyla, belki de daha ok merakla, vali konann karsndaki aabeyine bakarak bekliyordu. Osman geldi, Aye'ye birka adn kala bir kere Cczmi'ye bakt. Aye'ye: "Eve mi gidiyordun?" dedi. "Kzkardeinin cevabn beklemeden: "Hadi arabaya bin de seni gtrcyim!" diye ho murdand. Aye'nin aknlaan yzn grmemi gibi yapt. Sonra kmseyici bir bakla Cezmi'yi bir daha szd. "Bu delikanl da seninle beraber mi?" Cezmi, yar fkeli, yar saygl, ama kesin ve kararl bir tavrla, "Evet efendim!" dedi. Kendine ok gveniyormu gibi ileri doru bir adm att, ama Osman elini uzatmamt. "Delikanl bu yaptnz..." dedi Osman. Sonra gz Cezmi'nin elindeki keman kutusuna takld. Can skc bir ey grm gibi yzn ekitti. "Her neyse... Siz de mzikle mi?" "Adm Cezmi efendim... Hukukta..." "Kzkardeimi buraya kadar getirmisiniz. Ama zahmet etmeyin bir daha!" dedi Osman. Btn bu yz kzartc szlerin, durumun sulusuymu gibi gene yzn ekiterek keman kutusuna bakt. "Artk ben gtrrm onu!" Sonra vedalamalarna izin vermek istermi gibi birka saniye evresine baknd. Galiba bir gren olup olmadn da aratryordu. Aye dikkatle ocuun yzne bakt. Baklaryla ona: "te gryorsun, kabahat sende. Ben ne yapabilirim ki..." demeye alt. Cezmi de gururlu ve kibirli bir tavr taknmaya alyordu, ama aknlamt. O da baklaryla Aye'ye: "Ben kimseden korkmam. Demek abin buymu? Ona nasl davrandm?" di yordu. Osman Aye'nin kolundan tuttu. "Hadi gidelim!" dedi. Sonra rahmetli Cevdet Bey'in babacan hareketlerini andran, ama onlardan ok daha souk ve ireti bir davranla Aye'nin ban okad ve okulu, dersleri hakknda sorular sormaya balad. ocua arkalarn dnp kestane aalarnn altndan arabaya doru yrdler.

294

UYANI?
Gene Beyolu'nda, o sefil meyhanede, insanlarn ve uultunun iinde, nnde bir kadeh rak ve kk tabak beyaz leblebiyle oturuyor, birazdan randevuevine, sonra sinemaya, iki yl sonra da lme gideceini dnyordu; nk koca k gemiti, mays gelmiti, ama btn hayatn balad iir kitab ciddiye alnacak hibir yank yapmadan unutulup gitmiti. "Tpk ok yanusa atlm bir ta gibi!" diye dnd Muhittin ve bu d ncede de airliinin izlerini bularak fkelendi. Kendi hayatnn da iki yl sonra okyanusa atlan ta gibi hibir yerde yanklan madan, hibir eyi deitirmeden unutulacan aklndan geirdi. Sonra, bakalarnda hi olmadna karar verdii, bu gencecikken -unutulma ve yok olma dncesini cesaretle gslemesindev lam kendine bir kahramanlk pay karyordu ki, karsndaki masalarn birinden bir ihtiyarcn, hayr, krkbe elli yalarnda bir adamcazn kendisine dikkatle ve dostlukla bir daha ve uzun uzun baktn grerek merakland. lk anda adam Muhittin'de bir ihtiyar izlenimi uyandrmt, nk yznde ihtiyarlara zg, grm geirmi o hogrl glmseyi vard. imdi ama, baka trl bakyor sanki, "Ben seni biliyorum. Seni ok iyi tanyor, ruhunu okuyor ve senin iin zlyorum!" diyordu. Byle kararl, kesin ve derine inen bir bak Muhittin'in az rastlad rahatsz edici bir eydi. stelik imdi, nc keredir ki kendi zerinde rahat rahat geziniyor, orada olup olmadn yokluyormu gibi dnp dolap gene kendisini buluyordu. Muhittin bu sefer adama, bu meyhanede taknd o sert, dmanca yzle bakt, ama onda gerrero ilk grd yu muak ve hogrl glmseyii grnce kendisi de glmsedi. Bunun zerine adam ayaa kalkt, sanki ince ve uzun gvdesinin ne kadar hafif, ne kadar gen olduunu gstermek istiyormu gibi, ty gibi farkedilmcz birka admla gelip karsna oturuverdi. Sonra hogrl glmseyi yerini arballa brakt. "Siz Muhillin Niancsnz, deil mi?" dedi adam. "Sizi ta nyorum!.."
295

31

Muhittin acele ve tella ceplerini kartrr gibi bilincini yoklad, ama karsndaki yz hibir arm yapmadan raknn gevettii grntler arasnda kayp gitti. "Tanyamadnz tabii," dedi adam. "Siz beni tanmyorsunuz, ama ben sizi tanyorum, nk babanz biliyorum. Sizi de Halit Yaar Yaymevi'nde grmtm bir kere. Siz dar kyordunuz. Yaymc Halit Yaar sonra sizden szetti. Kitabnzdan bir tane bana verdi. Evet, kitabnz okudum. Ama kendimi tantmadm: Mahir Asaf. Ya da Mahir Altayl..." Alakgnll bir tavrla elini uzatt. "ok memnun oldum!" dedi Muhittin. Adamn sert ve byk elini skt. "Rahmetli babanz tandm sylemitim," dedi adam. "Yedinci ordudan tanyorum. Filistin'de beraberdik. Nianc soyadn almaya hakknz var!" "Belki de Niancolu olmalyd!" dedi Muhittin. Kk, eski, sama bir sknty hatrlam, laf olsun diye sylemiti. "Ne farkeder? Burada nemli olan, sizin bir Trk askerinin olu olmanz ve bunun farknda olmanz... Evet, anlyorum ne dndnz!" Yzn buruturarak elini meyhanenin iinde gezdirdi. "Byle bir yere ka yldr ilk defa geliyorum ben Muhittin Bey, ka yldr ilk defa! Grdklerim, u insanlar beni ok zd. Anlatacam, ama sizi skmyorum ya?" Muhittin ister istemez: "Rica ederim," dedi. Can sklmaya balamt bile. Sk bir ahlakyla, bir retmenle karlamaya hazrlanyormu gibi hrnlamt. Ama gene de, adamn szlerinde insan meraklandran, eken bir ey vard. stelik iir kitabn okuyan ikiyzelli kiiden biriydi bu. "zninizle, o zaman uradaki bir arkadama haber brakaym!" dedi Mahir Altayl. Kalkp az nce oturduu masaya gitti. Orada birine bireyler syledi. Dnd, geldi, oturdu: "Beni neredeyse zorla getirdiler buraya!" dedi. "Okuldan km eve gidiyordum. Salm askerlie elvermiyor. Ordudan ayrldm. Kasmpaa Lisesi'nde edebiyat retmeniyim! Siz de mhendissiniz deil mi?" Gene o her eyi bilen, insann iinden neler getiini okuyan bakla glmsedi. Muhittin: "Evet mhendisim!" dedi. Sonra "Acaba benim
296

hakkmda baka ne biliyor?" diye dnd ve iir kitabnn arkasnda mhendis olduunun yazldn hatrlad. "Evet, buradaki insanlar grnce zldm. Sakn beni yobaz sanmayn: ki de ilim genliimde... Ama buradaki bu ruhsuz, inansz havay grmek bir Trk olarak zd beni!" "Bir Trk olarak!" diye dnd Muhittin. Bireyler sezer gibi oldu, ard, iinden buradan kalkp krmz lambal odaya girmek, kendi kendine kalmak geldi. "Sonra sizi grdm burada, tandm! te dedim kendi kendime, elik gibi, cva gibi bir delikanl, ama mutsuz. Gln canm, istiyorsanz gln, kendinizi tutmayn. Mutsuzsunuz, ama deil mi?" Muhittin, adamn kendinden emin haline sinirlendii iin "Hayr!" diyecekti, demedi; sustu. "Evet, biliyordum mutsuzsunuz!" diyerek glmsedi Mahir Altayl. Sonra bu szlerin zerine glmsemenin yanlln -farketmi gibi arbal, hznl bir surat taknd. Alamakl bir sesle: "Peki neden gencecik bir insan, neden byle olsun?" diye inledi, ama pek de gln bir hali yoktu. Muhittin birden endielendi. Burada ahlak retmen sesiyle bu adamn konumasna izin verirse, kendisine olan gveninden ok ey kaybedeceini dnd. Birisiyle buluacan, ya da baka bir yalan syleyip bu meyhaneden kmak istedi, ama nedenini iyi kavrayamad bir uyuukluk ve merak onu ha reketten alkoydu. "iirlerinizi okudum. iirlerinizi okuyup, orada kitapda grdm yznz hatrlaynca mutsuz biri olduunuzu anladm. Yetenekli ve mutsuz bir air... yi iir yazmak iin ilk bakta her ey var gibi galiba sizde, ama bir ey eksik! O da bir lk! Hayatnzda bir lk yok!" Muhittin, "lk?" diye dnd. Bu kelimenin kendisine ne hatrlattn aratrd: "Ziya Gkalp... Baz eski Trk iirler... Ortaokula giden halasnn olunun okuma kitaplar... kiyz llklerini gizleyemeyecek kadar aptal baz yazarlarn gazete lerdeki makaleleri... Gln eyler..." "Siz hi, bir Trk olduunuzu dndnz m?" dedi Mahir Altayl. /
297

Muhittin glmsedi. Sonra birden ilk defa adama saygszlk ettiini dnd. Onun gnln alacak bir cevap arad, bulamad. Biraz dnd sonra: "Ben bir kadeh daha ieceim!" dedi. Garsona seslendi. Onun her geliinde, bir tabak leblebiyle, bir kadeh rak imesine alkn olan garson bu ikinci kadehi aknlk ve olgunlukla karlad. "Siz hi, bir Trk olduunuzu dndnz m?" diye yeniden sordu adam. Bu sefer, "Senin hakknda vereceim yarg imdi syleyecein sze bal! Syleyecein sze gre, demin yaptm gibi seni vebtrim de, kmseyebilirim de!" diye dn yormu gibi dikkatli, arbal bir tavr taknmt. Muhittin'in iinden hem u retmenin burnunu srtecek, cann skacak bir cevap vermek, hem de onun fkelenip masadan kalkmasna yol amayacak bireyler sylemek geliyor, ama azndan hibir ey dklmyordu. Sonunda: "Dndm, ama bundan ne kar ki!" diye sylendi. Mahir Altayl zgn, ama balayc: "Byle dneceinizi biliyordum!" dedi. zerine biraz nceki o ok grm, hogrl ihtiyar hali gelmiti. "Ama mutsuzluunuzun Hn sebebi budur: Bunu, bir Trk olduunuzu zerinde durarak hi dnm yorsunuz. Oysa bir Trksnz siz, babanz biliyorum. Bu ok nemli bir ey. Sarlmanz gereken lk ite burada!" aret parman masann zerindeki bir noktaya bastrmt. Muhittin, adamn etli iaret parmann dokunduu noktaya bakt. Sonra ban kaldrp karsndaki babacan, hogrl, gln yz inceledi ve adama kzamayacan, olsa olsa onu kmseyeceini anlad. Ama bu kmseyi de durup dururken masasndan kalkp yanna gelen, iirlerini okumu olan, gln olmak pahasna bireyler sylemeye alan bu adamcaza duyduu yaknln yannda nemsiz gzkt: "Anladm, bir Turanc bu!" diye dnyor, Turanclkla, milliyetilikle ilgili yarglar, bu konudaki kmseyici, alayc dnceleriyle imdi adama duyar gibi olduu yaknlk arasnda gidip geliyordu. "te, burada oturuyor, mutsuz bir hayat sryor, ikiyle kendinizi zehirliyorsunuz!" eliyordu Mahir Altayl. "nk bir lk yok hayatnzda. Neye balsnz hayatta? Dine mi? Hayr! Ailenize mi? Hayr! Mhendislie mi? Hayr!" Her seferinde
298

bir parman bkerek soruyor, her seferinde Muhittin'in bo baklarn grerek cevab kendi veriyordu: "Bir kza m? Hayr! Zevke elenceye mi? Hayr! Baz yatlarnz gibi inklplara m? O da hayr! Peki iire mi? Evet buna hayr demiyorsunuz, ama tekiler olmadan iirin ne deeri kalr ki? tekileri belki kmsemekte haklsnz... Ama bir ey var. Bir ey. Bir Trksnz siz!" Parman gene masann zerine, ayn noktaya bastrd. Muhittin gene, etli ve tombul parmana bakt. Sonra, "Peki benden ne istiyor?" diye dnd. "Herhalde benim doru yola gelmemi, onun inanlarn benimsememi istiyor... Beni bu meyhanede grd, biraz acd, yanma geldi. Demek bakalarna acnacak biri olarak gzkyorum!" "Bir Trk olmak! Bunu dnn. Bir Trk olarak, btn Trklerin ortak lks iin savaarak toplumun iinde erimek. Toplumun, teki btn rkdalarmzn arasna katlmak, onlarn hep birlikte mutlu olmalar iin kendimizi unutmak... Sizin inandnz tek ey iir ve kendiniz. iir diye beendiiniz eyler de, kitabnzdan anladm, orada Avrupallar tarafndan yazlan irkin eyler... Baudelaire deil mi? rm, esrarke bir Fransz! Oysa siz bir Trksnz. Franszlar Hatay'da rkda larmza neler yapyorlar biliyor musunuz?" Birden heyecanland, fkeyle neredeyse bararak sylendi: "Franszlar Hatay'da rkdalarmzn canna okuyor, siz Fransz airlerine zenerek yeteneinizi boa harcyorsunuz. Ah, Trk milleti! Ah, milletim ne zaman uyanacaksn?" Muhittin birden endielendi. Az nce dncelerine katl mad adama sylemeye hazrlanyordu, ama imdi bunu kolay yapamazd. Adamn houna gideceini dnerek utanga ve sulu bir tavr taknd. inden adam yattracak bireyler sylemek geliyor, ama alay etmekten, ya da byle bir izlenim uyandrmaktan korkuyordu. kinci rak kadehini bitirirken: "Evet siz galiba haklsnz. Benim durumum ho deil. Ama ne yapaym, baka trl ola myorum!" diye mrldand. Mahir Altayl bir cevap vermedi. Az nceki szlerinin heye cann yattrmaya alyordu galiba. Bir sessizlik balad.
299

I
Muhittin: "Onun bir inanc var. Ne kadar sama ve yanl olursa olsun, byle bir inanc olan insana irkin gzkmeye mahkmum ben!" diye dnd. Sonra, ama bu inan ve adamn fkesi ona o kadar sama ve bo gzkt ki, fkelendi: "Niye bu kadar heyecanlanyor?" diye dnd. "Bu kadar heyecanlanacak ne var?" Hatay'da olup bitenleri aklndan geirdi. Gazetelerde okumutu: Bir seim yaplacakt, seimden nceki saym srasnda olaylar kyor, yazlanlar doruysa oradaki Trklere eziyet ediliyordu. "Peki bundan bana ne?" diye mrldand, ama bu dnceyi ve kendini baya buldu. Randevuevini, krmz ampul, kadn dnd. Sonra bir zamanlar byle eylere verdii deer, kendi yalnzln ve hayatn yceltiini, mutsuzluunu byk bir oyun yap; btn bunlar yzeysel ve irkin gzkt. Birden bir gazetede okuduklarn hatrlad: "Baz yerlerde tyler rpertici olaylar oluyormu!" diye m rldand. "Evet, Franszlar bir Trk kahvesine ate amlar, bonra bir Trk jandarmasn ldrmler. Beyrut'tan kamyonlarla Ermeni getiriyorlarm..." Mahir Altayl bu sefer ok heyecanlanmamt: "Bireyler yapmak lzm!" diye sylendi. "ki yl nceki gibi stanbul'da bireyler yaplabilir..." Muhittin hatrlad; iki yl nce gene bu Hatay davasyla ilgili byk bir yry olmutu. renciler ve kalabalk Beyazt'tan Taksim'e yrm, baz yerlerde, polisle atr gibi olmulard. "Hkmet byle bir eye izin verir mi?" dedi. Sonra garsondan bir kadeh rak daha istedi. "Hah, hkmete kalrsak!" diye dudak bkt Trk retmen. "Onlar bu meseleyi Franszlarla anlaarak zmek is liyorlar... Dmanlarmzla masaya oturacaklar... Bar zm... Buna inanmak ya aptallktr ya da ihanet!" Gsterili bir tavrla sylemiti bunlar. Sonra fsldar gibi ekledi: "O da Mersin'e gitti. Ama hibir'ey yapacaklar yok. Size bunlar rahatlkla syl yorum, ama bakalarna kolay sylemem!" Muhittin gsterilen gveni gln buldu. Sonra, "Btn bunlar beni niye ilgilendirsin?" diye dnd. "Mesela btn Trklerin bir bayrak altnda toplanmas niye beni heyecanlandrsn?" inden drst ve ak olmak, itenliine biraz yaknlk duyduu
.300

adama btn dncelerini dkmek geldi. "Ben, ama byle eylere inanmyorum ki!" dedi. "Btn Trkler birlikte olsun bunun ne nemi var? Ben Turancl, rkl ve milliyetilii doru bulmuyorum." "Siz kim oluyorsunuz da bunlar sylyorsunuz!" diye birden bard adam. "Siz kim oluyorsunuz da Trkl kmsyorsunuz..." Muhittin ard. Sana soluna bakt, ama kimse oral deildi: Meyhanenin her zamanki uyuuk, kirli havas ar ar ryordu. "Siz kim oluyorsunuz da Trk milliyetiliini doru bul madnz syleyebiliyorsunuz? Bu cesareti nereden buldunuz? u ikiden, ryen ruhunuzdan, hibir yere, hibir eye kk salmadan kayp giden u mutsuz hayatnzdan m? Rica ederim, kendinize gelin! Kendinizi dnn. Ne olduunuzu, ne yap tnz, kim olduunuzu dnn! Siz, siz kendinizden de, bakalarndan da, her eyden nefret ediyorsunuz! Bu topluma yabancsnz. Yalnz yabanc olsanz... Bu toplumun dmansnz. iirlerinizdeki, u halinizdeki, szlerinizdeki kendini been milikten utann. Kendinizi bu kadar beenmek iin ne yaptnz? Hi! Oysa yeteneklisiniz, zekisiniz, bunlar biliyorum, kalkp bu masaya bo yere oturmadm. Yazk size olum, yazk size. Size, milletimize yazk deil mi? Rahmetli babanz tanyorum. Yazk deil mi? Anlyor musunuz beni?" Muhittin kendini bir vazo krm, bir sakarlk yapm gibi sulu hissederek adama bakyor, "Hakl, hakl, kendimden baka hibir ey dnmyorum!" diye mrldanyordu. Ama aklnn yete nekleri ve zeksna ilikin u kk vgye daha ok takldnn da farkndayd. Trk retmen szlerini bitirip gene o artc glmseyile, hogrl babacan glmseyile yzn ay dnlatnca Muhittin iinden susuz, gnahsz, temiz gzkme isteinin geldiini anlad: "Bana bunlar sylyorsunuz. Sanmayn ki ben durumumdan memnunun. Ben bu halimi hi beenmiyorum. Ama bu kt ve dediiniz gibi utanlacak durumdan kurtulmak iin inanacak, sarlacak hibir ey bulamyorum." "te Trklk! te milletinize kendinizi adamanz! le
30/

Trklk davas!" diye sylendi adam. u delikanl nasl oluyor da kendisine uzatlan kurtulu meyvesini daldan kopartmyor, nasl oluyor da byle konuuyor diye dnyormu gibi a knlkla ban saa sola sallyor, parman ayn noktaya bas tryordu. "Ben kt biri deilim ki!" diye dnyordu. Muhittin "Kt bir insan olsam kendimi ldrmeye karar veremezdim. Yalnzca zekma deer veriyorum ve belki bu yzden kt gzkyorum. Her eyi dndm iin byleyim... Dndm iin de u Trkle belki inanamayacam. Oysa imdi byle bir ey yapabilmeyi isterdim. u adama iyi bir air olmazsam oluz yanda kendimi ldrmeye karar verdiimi syleyeyim mi?" "Anlyorum sizi!" dedi Mahir Altayl. Baklar da gene, "Ben senin ruhunu okuyor ve anlyorum!" diyordu. "Sizi anlyorum. Siz inanmadan nce dnmek, anlamak istiyorsunuz. Bunu yaptnz iin de inanamyorsunuz. Ama byle mutsuzluktan kurtulamazsnz ki... nce kendinizi duygularnza brakn! nce inann, heyecanlann. Sonra aklnz kullanrsnz... Byle durup derinlemesine dnmek... Bu insan ite mutsuz yapar. Trkiye'de burada byle dnmek insan toplumun dna iter. Bunu benim kadar bilirsiniz. Burada dnen yalnz kalr... Burada duygulanmadan dnmek sapklktr... Hem her eyi aklmzla nasl kavrarz? Yaradltan bize yalnz akl verilmemi. Duygularmz da var! Trk bayran grnce, Hatay'da olup bitenleri renince heyecanlanyor musunuz?.. Biraz olsun heyecan yeter! Heyecanlann, inann, toplumun iine katln, kendi aklnz silin. te o zaman mutlu olacaksnz..." "Biliyorum!" dedi Muhittin umutsuz bir tavrla. Kendisine kurtulu yolunu gsteren u adam, bunun iin gereken heyecan da iinde uyandrsn istiyordu. "Biliyorsanz ne duruyorsunuz?" dedi Mahir Altayl. "Her eyi aklla kavramamak gerektiini de anlyorsanz sizi tutan hibir ey yok demektir. Biraz yreinizin sesine kulak verin. Yreiniz ne diyor? Hi phem yok. 'imdiye kadarki hayatn iin su lusun!' diyordur. 'Beni dinlemediin iin mutsuzsun. Ben teki Trkler iin savamak istiyorum!' diyordur. te o sesi dinleyin. Yreiniz size dmanlarnzn da kim olduunu sylyordur.
302

Dmanlarnz btn teki milletler, Yahudiler, imdi Franszlar, Araplar, yarn bakalar, masonlar, komnistler, devletin iine szan btn yabanc unsurlar, rahmetli babanzn savat btn o yabanclardr." Trk retmen dmanlarn deil, dostlarn adn sayyormu gibi hogryle glmsyordu. Muhittin, "Peki ben bunu yapabilir iniyim? Bir Trk olabilir miyim?" diye dnyor, Mahir Altayl'nn szlerini aklndan geiriyordu. Hayr szler deildi onu etkileyen: Daha ok adamn tavrlarna, kendine olan gvenine, bazan sertleen, fkelenen, bazan da yumuayan ve glmseyen yzne tutuluyor, btn bu eylerde kendisinde olmayan bakalarnda da pek rastlamad ve ilk bakta anlalamayan bir dzen buluyor, buna ayordu. Btn bu dzenin zemberei, besbelli Trklk inancyd. Mahir Altayl tpk dakik bir saat gibi fke gereken yerde fke, hogr gereken yerde hogr gsteriyor, ama buna ramen bir saat gibi mekanik ve ruhsuz da gzkmyor, meyhanedeki yaratklarn hepsinden daha ok insana benziyordu. Muhittin birden, "Ben de onun gibi olacam!" diye dnd, ama bunun iin nce ne yapmas gerektiini karamad. Bunu anlatmasn adamdan nasl isteyebileceini dnrken, birden Mahir Al = tayl'nn ayaa kalktn grd. "Gidiyor musunuz?" "Gidiyorum. Byle bir yerde daha fazla durmak insan kirletir!" dedi Trk retmen. "Durun. Belki ben de karn. Bana daha syleyecekleriniz var m?" diye mrldand Muhittin. "Ben size syleyeceimi syledim ve grevimi yaptm olum!" dedi adam. Son kelimeyi sylerken glm, babacanlk taknmt. "Gerisi artk size kalyor. Beni grmek isterseniz liseye gelin. Ya da sal ve perembe gnleri tken dergisine gelin!" Cz danndan bir kartvizit karp Muhittin'e verdi. "Bundan sonras artk size kalyor!" diyerek Muhittin'in elini serte skt. Sonra ban hafif hafif sallayarak, "Bundan sonra seni vebilirim de kmseyebilirim de!" diye dnyormu gibi dikkatle Mu hittin'e bakt ve ince gvdesini sanki fazla pislie bulatrmak istemiyormu gibi acele acele yrd. Muhittin elindeki kartvizite bakt: Mahir Altayl, Kasmpaa
303

Lisesi Edebiyat retmeni, Kemeralt Soka No. 14, Vezneciler... Muhittin bu kartviziti gln bulmad.

BR TCCARIN DERTLER
Bahe kapsna bal ngrak ngrdaymca Osman alkanlkla saatine bakt, alty yalnzca eyrek getiini grd. Umduundan nce eve dndn anlayarak sevindi. Baheyi acele acele geti. Geliini kimseye duyurmadan evdekileri kk bir basknla yakalamak istedii zaman yapt gibi, kapy anahtaryla at, aynaya gzucuyla bakt, merdivenleri kt, evin iindeki sessizlii farketti: Saatin tkrts duyuluyordu. Oturma odasnda kimse yoktu: Arka bahede ay iiyor olmalydlar. Merdivenlerin eiinde baheden gelen Emine Hanm' grd. Hizmeti, Osman' grnce: "Ah, geldiniz mi beyefendi?" dedi. Suratn ast. "Arka bahedeler. Misafir var." Misafirin kendisi iin yalnzca fazla fincan, tabak ve zahmet anlamna geldiini gstermek istiyormu gibi burnunun ucuyla elindeki tepsiyi iaret etti: "Leyl Hanm ile Dildade Hanm geldiler!" Osman sylenenleri duyduunu, anladn gstermek iin ban sallayarak merdivenleri kt. Orta katta, tkrtl duvar saatinin altndaki masann zerine ttncden ald gazeteleri brakrken, kenarda duran iki mektubu grd, birincisini el yazsndan tand: Refik'tendi. kincisinin kesindeki ad grnce can skld: Amcaolu Ziya'dand. Mektuplar gazetelerle birlikte sonra okumaya karar vererek yukar kt. Odasna girdi. Ceketini kard. Pencereden gzucuyla arka baheye, aacn altnda oturan kadnlara bakt. Ellerini ve yzn ykamak iin banyoya girdi. ten eve geldikten sonra, her zaman yapt ilk i ellerini ykamak oluyordu. Ellerini uzun uzun sabunlayarak temizle dikten sonra, yzn de bol suyla ykyordu. Bunlar yaptktan ve banyodan ktktan sonra gnn geri kalan ksmn neeyle karlamak iin yeterli gc ve ruh saln kendisinde ko.304

32

laycack buluyordu. Yazhanede alrken can skld, in sanlarla boazlamak zorunda olduunu anlad, para kazan mann ve hayatn kirine buland zamanlarda akam eve d neceini, ellerini bol suyla, uzun uzun, tadn karp sabun layarak ykayacan dnrd. Gnn i saatleriyle, aile iinde geirilen dinlenme saatlerini birbirinden ayran bu temizlik srasnda o gn yapt ileri gzden geirirdi. Musluu evirdi, su akmaya balad. Bugn yazhanede iki eyle uramt. Birincisi fazla nemli deildi: Bir Alman boya irketine kataloglarda gsterilen fiyatlarda kendi yararna ya plabilecek indirimler hakknda bir mektup yazm, Trkiye'deki pazar geniliine ilikin bilgi vermiti. kinci i ok nemliydi: Almanya'dan gelen bir inaat malzemesi irketinin temsilcisiyle grmt. Trkiye'ye musluk, boru ve banyo malzemesi satan Alman irketi temsilcisi, ayn alanda Trkiye'de kendisinden daha gl olan bir ngiliz irketinden daha ucuz fiyatlarda mal satmaya hazr olduklarn, her trl deme kolayln da sa layacaklarn sylyordu. Bu irketle Trkiye temsilcilii iin anlaabilirse, son yllarda, zellikle rahmetli Cevdet Bey'in son yllarnda bymesi yavalayan irketi byk krlarla genile tebileceim ve hayalindeki gl irketi kurabileceini d nyordu. Sabunu avucunun iinde kprte kprte eviriyordu. "Ama belki de Almanca bilmediim, Franszcam da ok iyi olmad iin adamla anlaamayacam!" diye dnd ve cam skld. Ban kaldrp aynaya bakt. Kendini yal, ypranm ve cansz buldu. Otuziki yandayd, ama ellisine merdiven dayam bir kk memur gibi kmt; gzleri parlaklm kaybetmi, salarna ak dm, az da olsa kamburu kmt. Baz yatlar yard ki hl genlik denen adaydlar. Elini suyun altna bir daha sokarken, "nk ben ok alyorum!" diye dnd. "nk babam saken ok altm. O ldkten sonra daha da ok almaya baladm. Ailenin btn yk benim omuzlarmda!" Refik gittikten sonra iler daha da oalm, skntlar daha da artmt. irketten Cevdet Bey'in son yllarnda kaybettii zaman kazanmak istiyor, hayatnn tek amacnn babasnn kurduu bu ticarethaneyi geniletmek, bytmek olduunu hissediyordu. Elini ikinci defa sabunlamaya karar
305

vererek suyun altndan ekti. Bugn yapt bir baka eyi, irketten mal alan bir Kayserili tccarla yedii le yemeini hatrlayarak neelendi. Tccar ylda bir-iki kere geldii stan bul'un bir cennet, bir elence merkezi olduunu, yapt ap knlklar da ekleyerek anlatmt. Elini ykadktan sonra yzne bol bol su vurdu. "Acaba Refik ne yazd?" diye dnd ve neesi kat. "Tam da ilerin skt zamanda ekip gitti! " diye fkeyle mrldand. Sonra kardeinin ne zaman dneceini endieyle dnmeye koyuldu. Birden, "Almani yemee araym!" diye mrldand. Yzn sabunluyordu. Almanin ve evdekilerin bu ary nasl karlayacaklarn dnd. Rahmetli Cevdet Bey eve, yakn dostlarndan baka hibir i arkadan getirmemiti. Buna skld. Ama Almanin eve geleceini, neeleneceini, kendisine yaknlk duyup bir anlamaya varacan hayl edince sevindi. Bu davette zellikle karsnn yldznn parlayacandan, Almanin ona hayran olacandan emindi. Nermin'in salonlarda, kalabalk iinde ok rahat hareket ettiini, benzeri kadnlarn tersine, herkesle, zellikle erkeklerle ok rahat konuabildiini gururla aklndan geirdi. Sonra Alman'la konuurken yapt Franszca hatalarn hatrlayarak kzard. Liseyi Galatasaray'da okumutu, ama Franszcas ktyd. Suratna son bir kere su vururken, "nk ticaretten okumaya vaktim olmad benim!" diye dnd. Liseyi bitirdikten hemen sonra babasnn yanma girmiti. "ekirdekten yetime tccarm!" Bu "ekirdekten yetiine" sz gene Kayserili tccar aklna getirdi. "ekirdekten apkn" olduunu syleyen tccar st kapal bir dille ona birlikte zamparalk yapmalarm nermi, Osman da tabii, onu souk bir tavrla geri evirmiti. Suratn havluyla kurularken, "Zamparalk!" diye mrldand. Bu gln bir kelimeymi gibi glmsedi. Kapy ap dar kt. "Keriman!" diye mrldand. Haftada bir kere grd metresini tam dnmeye balayacakt ki kendini tuttu. Ykanp temizlenmiti; ellerinde yznde tatl bir serinlik hissetti. Odasna gidip balkona doru yrd: Ak pencereden ieri ho bir hlamur kokusu giriyordu. Kendini salkl ve gl bularak, neeyle balkona kp korkulua yasland. Aadan, baheden, aalarn altnda oturan kadnlarn sesi
306

geliyordu. Uzakta, aalarn, kiremitlerin stnde krlanglar uuyordu. Bir sclvi aacna bir aylak konmutu. Maysn sonuydu. Osman gnn bu en gzel zamannn tadn karacan hisse diyordu. Gkte, taa uzakta, btn gn baheyi piiren gnein kzartt iki bull vard. Gne birazdan Harbiye tarafndaki apartmanlarn arkasndan kaybolacakt, ama misafirler hl kalkmamlard. Osman konumalarm duyuyordu onlarn. Yumuak ve ince bir ses: "Ben btn bu k drt sobay da yaktrdm!" diyordu. "nsan yalandka daha ok yor..." Bu Dildade Hanm'd. Gen ve neeli bir ses kaloriferli dairelerin rahatln anla tyordu. Bu da Fuat Bey'in kars Leyl Hanm'd. Sonra Nign Hann: "Apartman denen eye hi alamam herhalde!" diyerek i ekti. Sanki kendisini apartmanda oturtmaya zorlayan biri varm gibi skntl ve ikyeti bir sesle sylemiti bunu. Sze Nermin kart. Yaz hazrlklarndan, dam akan Heybeliada'dak evden szetti. Osman onu aalarn arasnda g rebilmek iin yerini deitirdi. Perihan' grd. Perihan onda her zamanki gibi kk bir ocuk izlenimi uyandrd. Sohbete katlmyor, elindeki fincana ocuk gibi bakarak oyalanyordu. Osman ayn bahede kadnlarla deil, alma odasnda mektuplar ve gazeteleri okurken imeye karar verdi, ama ye rinden kprdamad. Baheyi ve kadnlar dinliyor, kendini salkl buluyordu. Orada, aada be ev kadn vard. Onlar dndke Os man'n aklna ruh sal, dinlenme, nee gibi eyler geliyordu. Aadaki kadnlar, annesini, karsn, Perihan', iki konuu teker teker dnd. Aye'yi skntyla, kk kzn da neeyle ha trlad. Birden gene, "Keriman!" diye mrldand, ama bu sefer onu aklndan uzaklatramad. Refik gitmeden nce, kurban bayramnn arifesinde, Nermin onun farkna varm, aralarnda bir kavga km, sonra Osman yeminler ederek onu bir daha grmeyeceini sylemi, kars da inanmt. Dildade Hanm'a bireyler anlatan Nennin'e bakarak dnyordu: Yeminine nasl bu kadar kolay inanmt? Bu konuyu her hatrlaynda yapt gibi, "nk ona ilk defa yalan sylyordum!" diye dnd
307

ve korkuluun tahtalar zerinde trampet almaya balad. "Peki inanmasayd ne olacakt? Ya da gene onunla bulutuunu anlarsa? Anlayamaz, nk btn rahatlna ramen zayf bir kadn o!" Sonra, biraz sknt ve gururla hatrlad: "Ama babam anlard. Zaten onun salnda byle bir eye cesaret edemezdim... Babam ok..." Birden baheden kendisine seslendiklerini farketti. "Niye aaya gelmiyorsun, aa gelsene!" diyordu Nign Hanm. Osman aadan, yapraklarn, dallarn arasndan kendisini grmek iin gvercin gibi balarn aa yukar oynatan kadnlara neeli, ama yorgun ve dnceli bir tavrla selm verdi. "imdi geldim!" dedi. Bireyler syleyen Leyl Hanimin sesine doru, "Hogeldiniz!" diye seslendi. "Biraz iim var, sonra iniyo rum." Kendisini gren konuklarn az sonra gideceini dnerek ieri girdi. Orta kata indi. Gazetelerle mektuplar ald. ayn yukar getirmeleri iin aaya seslendi. alma odasndaki masaya oturdu. zerine bir Mecidiye tututurulmu kitap aaca ile zarflar at ve okudu: Refik mektubunda gene her zamanki gibi birka ay daha gecikeceini yazyor, orada "tasarlarm," dedii baz tuhaf ve belirsiz eylerle uratn anlatyor, herkese selm sylyor, yarm azla da Osman'a irketin durumunu soruyordu. Osman mektubu fkeyle bir kenara att. Sonra Ziya'nn mektubunu, iinde ne olduunu bilmesine ramen, is teklerine ve kstahlklarna bir yenisini ekleyip eklemediini merak ederek okudu, ama yeni bir eye rastlayamad. -drt ayda bir Ankara'daki asker byle bir mektup yazyor, hakk olan paray alacan belirtiyor, ama bu gln isteini gerekletirmek iin de bir harekete geiniyordu. Bu mektubu tam yutacakken annesine gstermeye karar verdi. Sonra fkesini yattrmak iin gazeteleri at. Btn gazetelerin balklarnda yer alan tek bir haber vard: Hatay davas. Osman bu davann son yllarda gsterdii gelimeleri izlememiti, ne olup bittii hakknda kesin bir dncesi yoktu. Oysa herkesin orada burada szn ettii komisyonlardan, gzlemcilerden, heyetlerden kendisi de szedebilir, bu konuda bakalarna dikkatle dinletecei kendine zg dnceleri de olabilirdi. Birden "Btn bunlar ok almak
.308

yznden. Dnyada ne olduunu izlemeye bile doru drst vaktim yok!" diye dnd ve gazeteleri dikkatle okumaya balad: "Hariciye vekilimizin nutku: Doktor Aras dn Kamutay'da Hatay meselesini izah etti. Hatay'da zulmn itiraz gtrmez vesikas..." Bunlar okurken birden her haberden sonra yle dndn anlad: "Hatay'n bizim olmasnn benim ticaretime ne yarar olabilir? Hatay'a ne satabiliriz? Oras da sonunda bir pazardr ve bize katlmas ok iyidir." Bu dncelerden utand ve gazeteyi baka ey dnmemeye alarak dikkatle okudu: "Hatay'daki bir Trkn feryad... Hakkmz mutlak alrz!.." Tam bu srada kap ald ve Emine Hanm geciktii iin zr dileyerek ay getirdi. Onun arkasndan ieri Lle girdi. Osman gazeteden ban kaldrp on yandaki kzna bakt ve ona iten dnen ve kzn seven bir baba gibi sevgiyle glmsedi. "Ee, bugn ne yaptn bakalm?" dedi ve yeniden gzn gazeteye evirdi. Lle: "Hi!" dedi. Osman kzn sevip okamadn hatrlad. inden onu yanma armak, pmek geldi. Emine Hanm: "Kk hanm dersinden pekiyi alm!" dedi. Dar kmam, kapnn eiinde, baba kz arasndaki duygulu sahneyi seyretmek iin, elinde tepsi ve yznde bakalarnn mutluluuna tank olmann sevinciyle dikiliyordu. Osman kzna: "Niye sylemiyorsun? Hangi dersten bakalm?" diye sordu. Resimden olduunu renince kalarn atarak: "Resim nemli, ama matematik daha nemli!" dedi. "Hesap her eyin badr. Matematikten ka aldn?" Sonra gazeteye bakarken bugn aritmetik dersi olmadn rendi. Kzna Cemil'in nerede olduunu sordu. Odasnda olduunu rendi. Misafirlerin gidip gitmediini sordu, ama bunun cevabn biliyordu, nk pen cerenin altndan vedalama sesleri geliyordu. Gazeteye bakarken baka eyler de sordu ve tek heceli cevaplar ald. Birden, "u Almani mutlaka yemee araym!" diye dnd. Sonra kapdan kan kzna Aye halasn sordu. Gene gazeteye bakarken Lle'nin "Yukarda odasnda alyor!" dediini duydu ve can skld. Gazetesine bakyor, kapdan bir trl kamayan misafirlerin ngrdatt ngra dinliyor, kzkardeinin neden aladn
y

309

ve korkuluun tahtalar zerinde trampet almaya balad. "Peki inanmasayd ne olacakt? Ya da gene onunla bulutuunu anlarsa? Anlayamaz, nk btn rahatlna ramen zayf bir kadn o!" Sonra, biraz sknt ve gururla hatrlad: "Ama babam anlard. Zaten onun salnda byle bir eye cesaret edemezdim... Babam ok..." Birden baheden kendisine seslendiklerini farketti. "Niye aaya gelmiyorsun, aa gelsene!" diyordu Nign Hanm. Osman aadan, yapraklarn, dallarn arasndan kendisini grmek iin gvercin gibi balarn aa yukar oynatan kadnlara neeli, ama yorgun ve dnceli bir tavrla selm verdi. "imdi geldim!" dedi. Bireyler syleyen Leyl Hanm'n sesine doru, "Hogeldiniz ! " diye seslendi. "Biraz iim var, sonra iniyo rum." Kendisini gren konuklarn az sonra gideceini dnerek ieri girdi. Orta kata indi. Gazetelerle mektuplar ald. aym yukar getirmeleri iin aaya seslendi. alma odasndaki masaya oturdu. zerine bir Mecidiye tututurulmu kitap aaca ile zarflan at ve okudu: Refik mektubunda gene her zamanki gibi birka ay daha gecikeceini yazyor, orada "tasarlarm," dedii baz tuhaf ve belirsiz eylerle uratn anlatyor, herkese selm sylyor, yarm azla da Osman'a irketin durumunu soruyordu. Osman mektubu fkeyle bir kenara att. Sonra Ziya'nn mektubunu, iinde ne olduunu bilmesine ramen, is teklerine ve kstahlklarna bir yenisini ekleyip eklemediini merak ederek okudu, ama yeni bir eye rastlayamad. -drt ayda bir Ankara'daki asker byle bir mektup yazyor, hakk olan paray alacan belirtiyor, ama bu gln isteini gerekletirmek iin de bir harekete gemiyordu. Bu mektubu tam yrtacakken annesine gstermeye karar verdi. Sonra fkesini yattrmak iin gazeteleri at. Btn gazetelerin balklarnda yer alan tek bir haber vard: Hatay davas. Osman bu davann son yllarda gsterdii gelimeleri izlememiti, ne olup bittii hakknda kesin bir dncesi yoktu. Oysa herkesin orada burada szn ettii komisyonlardan, gzlemcilerden, heyetlerden kendisi de szedebilir, bu konuda bakalarna dikkatle dinletecei kendine zg dnceleri de olabilirdi. Birden "Btn bunlar ok almak
.308

geliyordu. Uzakta, aalarn, kiremitlerin stnde krlanglar uuyordu. Bir selvi aacna bir aylak konmutu. Maysn sonuydu. Osman gnn bu en gzel zamannn tadn karacan hisse diyordu. Gkte, taa uzakta, btn gn baheyi piiren gnein kzartt iki bulut vard. Gne birazdan Harbiye tarafndaki apartmanlarn arkasndan kaybolacakt, ama misafirler hl kalkmamlard. Osman konumalarn duyuyordu onlarn. Yumuak ve ince bir ses: "Ben btn bu k drt sobay da yaktrdm!" diyordu. "nsan yalandka daha ok yor..." Bu Dildade Hanm'd. Gen ve neeli bir ses kaloriferli dairelerin rahatln anla tyordu. Bu da Fuat Bey'in' kars Leyl Hanm'd. Sonra Nign Hann: "Apartman denen eye hi alamam herhalde!" diyerek i ekti. Sanki kendisini apartmanda oturtmaya zorlayan biri varm gibi skntl ve ikyeti bir sesle sylemiti bunu. Sze Nermin kart. Yaz hazrlklarndan, dam akan Heybeliada'dak evden szetti. Osman onu aalarn arasnda grebilmek iin yerini deitirdi. Perihan' grd. Perihan onda her zamanki gibi kk bir ocuk izlenimi uyandrd. Sohbete katlmyor, elindeki fincana ocuk gibi bakarak oyalanyordu. Osman ayn bahede kadnlarla deil, alma odasnda mektuplar ve gazeteleri okurken imeye karar verdi, ama ye rinden kprdamad. Baheyi ve kadnlar dinliyor, kendini salkl buluyordu. Orada, aada be ev kadn vard. Onlar dndke Os man'n aklna ruh sal, dinlenme, nee gibi eyler geliyordu. Aadaki kadnlar, annesini, karsn, Perihan', iki konuu teker teker dnd. Aye'yi skntyla, kk kzn da neeyle ha trlad. Birden gene, "Keriman!" diye mrldand, ama bu sefer onu aklndan uzaklatramad. Refik gitmeden nce, kurban bayramnn arifesinde, Nermin onun farkna varm, aralarnda bir kavga km, sonra Osman yeminler ederek onu bir daha grmeyeceini sylemi, kars da inanmt. Dildade Hanm'a bireyler anlatan Nennin'e bakarak dnyordu: Yeminine nasl bu kadar kolay inanmt? Bu konuyu her hatrlaynda yapt gibi, "nk ona ilk defa yalan sylyordum!" diye dnd

ve korkuluun tahtalar zerinde trampet almaya balad. "Peki inanmasayd ne olacakt? Ya da gene onunla bulutuunu anlarsa? Anlayamaz, nk btn rahatlna ramen zayf bir kadn o!" Sonra, biraz sknt ve gururla hatrlad: "Ama babam anlard. Zaten onun salnda byle bir eye cesaret edemezdim... Babam ok..." Birden baheden kendisine seslendiklerini farketti. "Niye aaya gelmiyorsun, aa gelsene!" diyordu Nign Hanm. Osman aadan, yapraklarn, dallarn arasndan kendisini grmek iin gvercin gibi balarn aa yukar oynatan kadnlara neeli, ama yorgun ve dnceli bir tavrla selm verdi. "imdi geldim!" dedi. Bireyler syleyen Leyl Hanm'n sesine doru, "Hogeldiniz!" diye seslendi. "Biraz iim var, sonra iniyorum." Kendisini gren konuklarn az sonra gideceini dnerek ieri girdi. Orta kata indi. Gazetelerle mektuplar ald. ayn yukar getirmeleri iin aaya seslendi. alma odasndaki masaya oturdu. zerine bir Mecidiye tututurulmu kitap aaca ile zarflar at ve okudu: Refik mektubunda gene her zamanki gibi birka ay daha gecikeceim yazyor, orada "tasarlarm," dedii baz tuhaf ve belirsiz eylerle uratn anlatyor, herkese selm sylyor, yarm azla da Osman'a irketin durumunu soruyordu. Osman mektubu fkeyle bir kenara att. Sonra Ziya'nn mektubunu, iinde ne olduunu bilmesine ramen, is teklerine ve kstahlklarna bir yenisini ekleyip eklemediini merak ederek okudu, ama yeni bir eye rastlayamad. -drt ayda bir Ankara'daki asker byle bir mektup yazyor, hakk olan paray alacan belirtiyor, ama bu gln isteini gerekletirmek iin de bir harekete gemiyordu. Bu mektubu tam yrtacakken annesine gstermeye karar verdi. Sonra fkesini yattrmak iin gazeteleri at. Btn gazetelerin balklarnda yer alan tek bir haber vard: Hatay davas. Osman bu davann son yllarda gsterdii gelimeleri izlememiti, ne olup bittii hakknda kesin bir dncesi yoktu. Oysa herkesin orada burada szn ettii komisyonlardan, gzlemcilerden, heyetlerden kendisi de szedebilir, bu konuda bakalarna dikkatle dinletecei kendine zg dnceleri de olabilirdi. Birden "Btn bunlar ok almak
308

yznden. Dnyada ne olduunu izlemeye bile doru drst vaktim yok!" diye dnd ve gazeteleri dikkatle okumaya balad: "Hariciye vekilimizin nutku: Doktor Aras dn Kamutay'da Hatay meselesini izah etti. Hatay'da zulmn itiraz gtrmez vesikas..." Bunlar okurken birden her haberden sonra yle dndn anlad: "Hatay'n bizim olmasnn benim ticaretime ne yarar olabilir? Hatay'a ne satabiliriz? Oras da sonunda bir pazardr ve bize katlmas ok iyidir." Bu dncelerden utand ve gazeteyi baka ey dnmemeye alarak dikkatle okudu: "Hatay'daki bir Trkn feryad... Hakkmz mutlak alrz!.." Tam bu srada kap ald ve Emine Hanm geciktii iin zr dileyerek ay getirdi. Onun arkasndan ieri Lle girdi. Osman gazeteden ban kaldrp on yandaki kzma bakt ve ona iten dnen ve kzn seven bir baba gibi sevgiyle glmsedi. "Ee, bugn ne yaptn bakalm?" dedi ve yeniden gzn gazeteye evirdi. Lle: "Hi!" dedi. Osman kzn sevip okamadn hatrlad. inden onu yanna armak, pmek geldi. Emine Hanm: "Kk hanm dersinden pekiyi alm!" dedi. Dar kmam, kapnn eiinde, baba kz arasndaki duygulu sahneyi seyretmek iin, elinde tepsi ve yznde bakalarnn mutluluuna tank olmann sevinciyle dikiliyordu. Osman kzna: "Niye sylemiyorsun? Hangi dersten bakalm?" diye sordu. Resimden olduunu renince kalarn atarak: "Resim nemli, ama matematik daha nemli!" dedi. "Hesap her eyin badr. Matematikten ka aldn?" Sonra gazeteye bakarken bugn aritmetik dersi olmadn rendi. Kzma Cemil'in nerede olduunu sordu. Odasnda olduunu rendi. Misafirlerin gidip gitmediini sordu, ama bunun cevabn biliyordu, nk pen cerenin altndan vedalama sesleri geliyordu. Gazeteye bakarken baka eyler de sordu ve tek heceli cevaplar ald. Birden, "u Almani mutlaka yemee araym!" diye dnd. Sonra kapdan kan kzna Aye halasn sordu. Gene gazeteye bakarken Llenin "Yukarda odasnda alyor!" dediini duydu ve can skld. Gazetesine bakyor, kapdan bir trl kamayan misafirlerin ngrdatt ngra dinliyor, kzkardeinin neden aladn
,

309

dnyordu. u keman kutusu tayan ocukla, sonra onu bir de Nermin grm, Osman da onu dikkatli bir dille uyarmt. Gene benzeri birolay olmusa ok fkeleneceini biliyordu. fkelenmekten ve sinirlenmekten korkarak ban gazeteden kaldrd. Odann duvarna asl babasnn resmine bakt. Tam bir yl nce len Cevdet Bey bu yallk resminden dnceli ve neeli bir suratla kendisine bakyor, sanki, "te bir aile byledir. Bir aileyi kurmak ve ayakta tutmak kolay mdr sa nyorsun?" diyordu. Birden, bir metresi olduunu hatrlayarak babasnn gzlerinden gzlerini kard. Ama sonra, son yllarda ne kadar ok altn, irketi bytmek ve hayalindeki fabrikay kurmak iin ne kadar uratn aklndan geirerek kendini affetti. Bir trl kp gidemeyen misafirlerin en sonunda git tiklerini seslerden anlaynca gazeteleri yanna alp aaya indi. Emine Hanm'a taze ay istediini syleyip, mutfak kapsndan arka baheye kt. Misafirleri uurlayan kadnlar gene hasr sandalyelere otur mulard. Osman onlara yaklarken her akam taknd sevgi, dostluk ve efkat isteyen yorgun erkek tavrn taknd ve ke yiflendi. Teker teker onlara bakarak, hepsine ayr ayr selm vererek hasr koltuklara doru yrd. Sonra birden annesini yakndan grd ve inaat malzemesi irketinin temsilcisi Alman eve yemee aramayacan kesinlikle anlad. Annesi koltukta her zamanki skntl, ikyeti haliyle oturuyordu. Osman, onun yannda otururken ilk anda Alman' eve aramayacan nasl anladn karamad. Ama sonra, olu gelip yanna oturduu iin az da olsa baz mutluluk belirtileri gstermeden edemeyen, gzlerini krptran Nign Hanm'a dikkatle baknca, baz eyleri karr gibi oldu: Annesinin hareketlerinde, hem neesinde, hem de mutsuzluunda yle bir ey vard ki, Alman ile onun karlkl ayn masada oturduunu insan dnemiyordu bile. Annesinin, kltrl, zengin bir evrede yetimi bir paa kz olmasyla gururlanan Osman' daha ok artt bu. Nign Hanm'n az nceki mutlu yznn yerini hayattan usanm bir insann yz alnca, annesinin sandalyesinde kprdanm, ay fincann tutuunu daha nceden hi etmedii bir dikkatle gzleyince, kendisi iin, iyi yetime, kltr, zenginlik demek olan eylerin
.3/0

Alman iin, harem, Dou, Osmanl kadn gibi elenceli eyler olacam anlad ve inaat malzemesi irketinin temsilciliini, o adam eve yemee aramayaca iin karacana inanarak fkelendi. Hizmetinin getirdii taze ay ierken annesinden ve Nermin'den gnn haberlerini dinledi. Bunlar her zamanki gibi kk, nemsiz eylerdi: Nign Hanm bahvan azarlam, Fuat Beyler Nermin'le onu yemee armlar, Heybeliada'ya bir aktarc yollanm, yukarda odasnda uyuyan kk Melek'in ishali gemi... Bu sonuncusundan szedilirken ksa bir sessizlik oldu ve Osman bir an herkesin Refik'i dndn anlad. Az sonra Nign Hanm bu sessizliin herkes iin tek bir anlam olduunu dnyormu gibi "Ne yazm?" diye sordu. Sonra gznn ucuyla Perihan'a bakt. "Gene ayn eyleri yazm!" dedi Osman. "Birka ay daha gecikeceini, baz yazlar zerinde altn sylyor!" Kardei hakknda kmseyici, sulayc birka kelime kullanacakt ki Perihan'n varln hatrlayarak sustu. Yalnzca "lerin bu kadar skt u zamanda!" diye mrldanmakla yetindi. Ksa bir suskunluk oldu. Nign Hanm birden fkeyle: "Peki teki?" diye sordu. "teki ne yazm?" Osman nce anlayamad. Sonra annesinin Refik'le Ziya'y ayn kefeye koymasna at, ama biraz da sevindi. Bu sevincinden utanarak: "O da ayn eyleri yazm!" dedi. "Bari postacya syleyeyim de o delinin, o kstah asker bo zuntusunun mektuplarn bize vermesin!" dedi Nign Hanm. "Onlar geri yollasn!" Dncesinin beenilip beenilmediini merak ederek bir Osman'a, bir Nermin'e bakt. Sonra birden meraktan ok pimanlk ve aknlk gstren bir hareketle: "O niye gelmiyor? Ah Refikciim, biz sana ne yaptk ki!" diye inledi. Suratn buruturdu. Osman, "Alayacak!" diye dnd. Cevdet Bey leli bir yl oluyordu, artk herkes Nign Hanimin olur olmaz alamasna almt, ama gene de can skc bir eydi bu. Osman gazetesini okumak, hlamur kokusunu iine ekmek, sakin sakin bir ay imek istiyor, endieyle annesinin yzne bakyordu. Nign Hanm kk kk hkrmaya balad. Osman aresiz,
311

Nermin'e bakt. Evde istedii huzuru bulamadn ona bak laryla anlatmak istedi. Ama Nermin bireyler bilen bir insan gibi bam hafife geriye atmt. "Dildade Hanm'la Leyl gelirken yolda Aye'yi grmler," dedi Nermin. Elinde ar bir bavul varm gibi omuzunu aa sarktt. "Gene o kemanc ocukla..." Sonra, "Annen asl bunun iin alyor," demek istermi gibi anlayl bir ifadeyle Nign Hanm'a bakt: "Leyl, Aye'nin ne kadar bydn, gzel letiini syledi. Sonra yannda bir kemanc grdklerini a zndan karm gibi yapt!" Osman, "Demek buymu, buymu ha!" diye dnerek birden ayaa kalkt. Hem szlerinin dinlenmemesine, hem Aye'nin bu delilii yapmasna, hem de istedii u huzuru aile iinde bulamamasna fkelenmiti. "Nerede o? arn buraya. arsanza!" diye sylendi. Nign Hanm: "Kimsenin bizi sayd yok! Ah Cevdet Rey, siz gittikten sonra!" diye mrldanyordu. Osman annesine bakarken bir daha ve kesinlikle Alman' eve aramayacan anlad. Perihan ayaa kalkt: "Ben bebee bakacaktm zaten!" dedi. "Yukar kyorum, Aye'ye haber vereyim!" Onun da alamakl bir hali vard. Kopacak frtna srasnda burada bulunmak stemiyordu galiba. Osman bir frtna koparacan biliyordu. Leyl'nn syledii eyleri Nermin'e bir daha tekrarlatt. Nermin bir ara yukar kan Nign Hanm'n Aye'ye bardn syledi. Osman, "Demek onun iin alyormu!" diye dnd. fkeli fkeli bahe iinde yrmeye balad. Annesinin bir daha ayn szleri tekrarladn duyunca, "Annem stelik onu galiba Leyl'nn u tombul oluna vermeyi tasarlyordu!" diye dnd. "Bir kemanc ocukla... Kimseden utanmadan... stelik ilk grdmde taa vali konana kadar da gelmilerdi ! " Kendini toparlamak iin evde ilk sigaray akam yemeinden sonra ime kuraln bozarak bir Tiryaki sigaras yakt. Sonra btn fkesini bir noktada toplamas, kopartaca frtnay bereketli bir sonuca yneltmesi iin imdi abuk bir karara varmas gerektiini anlad ve birden, "Onu mutlaka bu yaz Avrupa'ya yollamak !" diye dnd. "Bu yaz
312

onu mutlaka Taciser Hanimin yanna svire'ye yollamak." Leyl'nn o tombul olunun da orada olacan aklndan geirdi. "Ama ya raz olmazsa?" Bunu dnmek cinlerini bana kard. Kk, hzl admlar atarak bahede dolayordu. "u evin iinde huzur istiyorum, ama onu bunlann yznden..." Refik'i hatrlad, daha da fkelendi. Aklna Ziya'nm mektubu geldi. "Raz olmazsa ben ona yapacam bilirim! Nedir bu evin hali. u ieklere bak solmu!" Demin iine bahar kokusunu ekerken grd yeilliklerin yerinde sar, l, yoz otlar grd. "Bir bahvan idare edemiyorlar..." Cevdet Bey'in lmnden az nce yeti tirmeye balad o tuhaf isimli tuhaf ieklere bakt. Nign Hanm onlar kendi eliyle suluyordu. Birden bir hakszla uram gibi oldu: Babas hi olmazsa evin iinde istedii dzeni, rahat buluyordu. Metresini aklna getirdi ve hakszlk duygusu dengelendi. "nsan baka yerde huzuru aramaz da ne yapar?" diye sylendi. Kerimanin, Nermin'in o byk ve gururlu azna hi benzemeyen kk ve sevimli az, enesi aklna geldi, neelenir gibi oldu. Sonra Aye'yi grd. Suratn asm yr yordu, ama gz yal deildi galiba. Kzkardeinin irkin ol duunu aklndan geirerek, "Ah aptal, aptal kanverdi hemen!" diye sylenip ona doru yrd. Hasr koltuklara birka adm kala kzkardeinin yzne dikkatle bakt ve umduu gibi gz lerinde, ya ya da korku deil, belli belirsiz bir meydan okuma grd. "Neredeydin?" dedi ve ilk sznn byle souk ve anlamsz olmasna at. "Odamdaydm!" dedi Aye. Yzndeki meydan okuma ke sinleti: "Kitap okuyordum!" "Ders kitab m? Hayr, tabii, deil mi? Oku, ama yalnzca okumak marifet deil!" Kendi sesini duyduka fkeleniyor du... Aye btn bu szlerin nereye varacan bilen, kendinden emin bir tavrla abisine bakyor, susarak bekliyordu. Byle bir gven ve meydan okuyu alldk bir ey deildi onda. "Sz uzatmayacam!" dedi Osman. Yzn ekitti: "Gene o kemanc ocukla grmler seni!" Nermin'e ve Nign Hanm'a bakp ekledi: "Dildade Hanm'la Leyl Hanm grm!" Hasr
313

koltua otururken: "Syleyecek bir eyin var m?" dedi. Aye ban sallad. Sonra buraya, yalnzca bu hareketi yapmaya gelmi de gitmesi gerekiyormu gibi sabrszlanarak kprdand. "Nereye? Otursana uraya, otur ve beni dinle! Bu konuda seni iki kere uyarmtm. Birincisinin bir rastlant olduunu dnerek tatllkla, ikincisinde ciddiyetle uyarmtm seni... Ama imdi aka gryorum ki szlerim bir kulandan girip tekinden km." teki kulaktan nasl ktn gstermek iin kendi kulann memesini parmaklarnn ucuyla tutmutu. Bunu larkedince kendisini gln buldu, iindeki hakszlk duygusu alevlendi ve fkeyle syledi. "Sz uzatmyorum. Birincisi, bu yaz svire'ye, Taciser Hanimin yanna gideceksin. Onlara hemen bir mektup yazacam. Yaz orada geireceksin... kincisi, bundan sonra o adamdan piyano dersi almayacaksn." Szlerinin etkisini Aye'nin yznde izleyerek ekledi: "Okuldan da seni almaya birisi gelecek bundan sonra... Nuri gelir... Sonra o hibir ie yaramayan bahvan gelir, birisi gelir ite!.. Bir diyecein var m?" Yzndeki meydan okuyu son bir kere daha parldarken Aye mrldand: "Bundan sonra piyano dersi almak istemiyorum!" Sonra bu parltnn yerini yenilgi ve umutsuzluk aldr "Hayr, bundan sonra yalnz o adamdan piyano dersi alma yacaksn demitim!" diye tekrarlad Osman. "Bu sene artk al mazsn. Ama gelecek sene alacaksn. Gelecek sene... Beni dinliyor musun? Beni dinlerken ltfen gzmn iine bak. Evet, yle!.. Bir de, ayaklarm sallama rica ederim, sinirime dokunuyor. unu unutma. Babamz ld. Artk ben senin abinden ok baban saylrm..." Belli belirsiz bir zafer duygusuyla nce Nign Ha nm'a, sonra Nermin'e bakt. Nign Hanm da, Nermin de: "te sonu byle olur!" diye dnyormu gibi dikkatle Aye'ye bakyor, balarn aa yukar sallyorlard. Osman ayn imeden, gazetesini okumadan nce sylenmesi gereken son eyin ne olduunu dnerek: "Bir daha da eli keman kutulu ocukla grlmeni islemediimi sylememe bilmem gerek var m?" dedi... Cevap bekleyen bir bakla, "Bilmem var m?" diye tekrarlad. Sonra birden sordu: "Ne yapyor onun babas?"
.3/4

"retmen!" diye mrldand Aye. "retmenmi! Bir retmen ocuu..." fkeyle ayaa kalkt. "Seni kandrm ite! Apak ortada! yi bir ailenin kz ol duunu anlam. Seni kandracak, babamn mirasndan sana kalanlarn zerine yatacak, btn mrnce keyif atacak... Tabii sana borcunu demek iin gy gy keman alar..." Belini bkp ne-eilerek kollaryla keman alma taklidi yapt, ama bu hareketinin gln deil, istedii gibi kmseyici olduunu grerek sevindi. "yi bir ocuk!" dedi birden Aye ve alamaya balad. "yi ocukmu. yi ocuk dediin bir kurnaz tilki. Seni kan drm... Niyetinin ne olduunu anlamyor musun? Bu kadarck akln yok mu senin? yi ocuk! iyi ocuk her eyin stne yatacak! Sonra sana da gy gy gy keman alar... Para nasl ka zanlyor, biliyor musun sen? svire'ye yollayacaz seni. Bunun masraf olduunu biliyor musunuz?" Birden iinde bir tiksinti uyand. Elini uzun uzun kprterek bol suyla ykamak istedi. Daha da fkelenerek: "Alama, alama, alamakla hibir ey elde edemezsin!" dedi. "Alayacana akln bana topla! Btn bunlarn neye patladn, bir evin, bir irketin nasl kurulduunu gr... Rahmetli babann odunculukla ie baladn unutma! Peki, peki, ala istiyorsan, ama burada deil. k yukar odana ala..." Mutfaa doru yryen kzkardeinin arkasndan bakt. "Btn bu ileri, bu aileyi, irketi, btn her eyi!" diye mrldand. Sonra hasr masann stnde duran ayn da souduunu farketti. Sinirlerini yattrmaya alarak koltua oturdu. Bir annesine, bir karsna dnd. Sonra iindeki hakszlk ve huzursuzluk duygusunu bastrmak iin Hatay davas hakknda gazetelerde yazlanlar btn dikkatini vererek okumaya alt, ama kendini toplayamad. Gazeteleri kucana brakt, ban hasr sandalyenin arkalna hafife yaslad, bahenin yksek kestane ve hlamur aalarna bo bo bakt.

315

YREN SES
Hazirann drd cumartesiydi. Yemein zerine yatm, ban yasta gmm, ama uyuyamamt. Uyuyup mhendislikte geen sabahn yorgunluunu zerinden atmak, sonra Rza Nur'un Trk Tarihi'ni okumak istiyordu, ama gzne uyku girmiyor, terliyor, yasta gml banda, kulann arkasnda nabznn atlarm duyuyordu. Yrei ar ar vuruyordu. On gn nce Mahir Altayl: "Biraz yreinizin sesine kulak verin!" demiti. Muhittin yreinin sesini dinliyor, kitaplar, dergiler okuyor, comak istiyordu; comak ve yreinin cokusuyla aklnn alevini sndrmek istiyordu. Bir Trk olmaya karar vermiti. Tpk bir delikanlnn doktor, bir ocuun itfaiyeci olmaya karar vermesi gibi, bir Trk olmaya karar vermiti, ama kararnn tuhaf olduunu dnd iin, onlardan biraz farkl olduunu anlyordu. Scaktan ve alnndan damlayan terden hamura dnm yasta ban yeniden yerletirirken, "Ben ne yapyorum? Yapm doru mu?" diye dnd ve birden korkuya kapld. Sonra korkaklndan utand. Gsz, zayf insanlara zg bu dn cenin, uykulu olduu iin aklna geldiine karar verdi. Uyuyamayacam anlad. Yataktan kalkt, gidip yzn ykad, gzln takt, masaya oturdu. Neden uyuyamadn aratrd. Dncelerinden korkmu, uyuyamamt, nk iinde bir frtna patlak vermiti. Frtna Muhittin'e hi alk olmad bir soru sorduruyor, "Yapun doru mu?" diyordu. imdiye kadar bu soruyu kendine ok az sormutu, nk yreinin sesini dinlememiti. Hep dnceleriyle hareket etmi, hep aklyla evresini didikleyerek karar vermiti. Masann zerindeki ga zetelere, dergilere, kitaplara bakarken, "imdi kendimi yreimin cokusuna brakyorum, hi duymadm eyler duyuyorum ama alacam!" diye mrldand. Sonra masada da oturamayacam anlad. Odasnn iinde aa yukar yrmeye balad. Bakalarnn bana gelen eylerden biri bana gelmi, sanki kansere yakalanm, ya da birisini ldrm de, almak zo rundaym gibi huzursuzdu. Huzursuzluunun nedenini kes316

33

tiriyor, yreini dinlemeye alk olmad iin byle olduunu anlyordu, ama bu skntlardan nasl kurtulacan bilmiyordu. "Tepeden trnaa deimem gerekiyor demek!" diye dnd. Gznn nnde eski hali canland. Gene bu odada, bu masada oturur, iir yazmaya alr, dnr, sonra skntyla kendini sokaa atar, elence arard. Birden her eyden, herkesten nefret eden, o eski mutsuz haline zlem duyar gibi oldu. "O zaman her ey aklmn nnde apak durur, bana bir dnmek ka lrd!" diye sylendi. "Ama dnmekten baka bir ey de yapmadm ki!" diye ekledi. "Peki imdi ne yapyorum? imdi baka bir insan oluyorum!" pheyle odann ortasnda durdu. "Gerekten baka bir insan m oluyorum, yoksa bir servene mi atlyorum?" "Bir serven!" Elenceli bir kelimeydi bu. Yazhane, meyhane ve uyku arasnda geen, gen yata kflenen hayatn parlat yordu. Meyhanede Mahir Altayl'ya rastladktan gn sonra tken dergisine gitmi, onu grmt. Mahir Altayl onu sevgiyle karlam, kendisine hayranlk ve saygyla bakan birka kiiye tantm, sonra Hatay davasndan szedilmiti. Muhittin dergiye Trk olma dncesiyle deil, meraktan ve o gnlerde akln kurcalayan eylerden kurtulmak iin gitmiti. O insanlarla karlar karlamaz kendini korumas, ll olmas, szlerine dikkat etmesi gerektiini de anlamt. Burada insanlar ince lemek, onlar renmek ve ruhlarn avucunun iine almak gibi, oynamaya yatkn olduu bir oyunu oynamaya, ya da bu oyunda oynatlmaya gnlller olduunu sezinlemiti. Hatay davasndan szediliyordu, ama Muhittin baka eylerden szedildiini, herkesin kendi yetenek, zek ve kurnazln sergileyip, derinden derine baka bir kavgaya hazrlandn dnmt. Bu "kavga" kelimesi aklndan geince glmsedi. "Gene her zamanki Muhittin'im ite!" diye dnd. "At koturacam bir alan buldum!" Sonra masann zerindeki dergilerFrd ve btn bu dncelerinden utand. Mahir Altayl'nn sesi: "Hatay'da rkdalarmzn canna okuyorlar, sizse burada neler dn yorsunuz!" diyordu. "Ben kt bir insandm. Bu irkin, kendini beenen halimden kurtulmam, yreimi coturmam lzm!" diye dnd ve masaya oturdu.
317

Yreini coturmas gerekiyordu. Yrei coarak, akimin o kk, sinsi ve hnzr alevini sndrecek, Muhittin de toplumun iinde eriyip yok olacak, gnahlarndan arnacaktr. Bazan yllardr gnahn iinde yzdn dnyor, kendisine kzyordu, ama bu ok seyrek oluyordu. Gemiini dnd zaman daha ok nefret uyanyordu iinde. imdi ise nefreti hedeflere y neltmeye alyordu. Hatay'da rkdalarmz ldren Franszlar, sonra bizi arkadan baklayan Araplar... Ama yok, yok, Yahudilere ve masonlara daha ok kzyordu. Mhendislik Mektebi'nde bir Yahudi ocuk vard. lk bakta iyi biri sanrdnz, imtihanlarda bakalarna kopya verir, yardm eder, yapt devleri ekmeleri iin tembellere ekinmeden verirdi; ama imdi Muhittin onun btn bu davranlarnda bir ikiyzllk olduunu anlyordu. Sonra aklna masonlar geldi. Btn mason dernekleri mallarn halkevlerine balayarak kapanmlard, ama bu tek tek btn masonlarn hareketten ekildiini gstermezdi ki... Mason deyince de aklna hep Refik'in aabeyi Osman geliyor, mutlaka mason olduunu dnyordu onun. Tam mason tavrlar vard onda: Kendini beenir, iyi bir tccardr, zppelie yaklaan bir kibarl vardr, elleri temiz ve bakmldr, insana sabun kokusunu hatrlatan bir konumas vardr. Sonra Arnavutlar ve erkezler vard ki, bunlar Mahir Altayh'nn dedii gibi devletin iine szdklar iin tehlikeliydiler. Bir de Krtler vard. Sonra tabii, komnistler vard. Birden enesini btn gcyle aarak esnedi. Sonra gerine gerine bir daha esneyerek, "Deliriyorum galiba!" diye dnd. "Ne oluyor bana? Nasl biri oluyorum? Bir Trk oluyorum. Daha da tam olmadm, ama olacam. Nasl oldu da byle ol dum?" Hemen aklna Mahir Altayl'ya rastlad o gece geldi. O gece, Trk retmen meyhaneden ktktan sonra Muhittin bir kadeh daha iki imi, sonra randevuevine gitmeden doru evine dnmt "te, her ey bundan!" diye dnd: "Ran devuevine gilseydim adamn szleri bysn kaybedecek, bana deersiz gzkecekti. Bylece o dergiye de gitmez, eskisi gibi olurdum. Peki niye randevuevine gitmedim? nk, evet, ok imitim." Yrtt bu akldan kan sonuca at ve bunun mantksz olduuna karar verdi. Sonra "Doru olan tek ey u:
318

Artk eskisi gibi olamam!" diye dnd ve aklna, Refik'in kendisine geen sonbahar ayn szleri syledii geldi. "O ne yapyordur imdi? Mektup yazm, ky kalknmas diyor! Bana ne! Ky kalknmasyla uraacana Trklkle ilgilense ya!.. O ilgilenmez, nk o zaten Trk'e benzemez. O da zppedir. Zaten abisi tam bir mason!" Birden fkesinin ynnden rkerek ban kaldrd. Karsnda, ktphanenin gznde, babasnn resmini grd ve babas hakkndaki dncelerinin de deitiini anlad. Babasn artk hayatn boa harcam, hibir eyi anla yamam, zavall bir insan olarak deil, kahraman ve inanl bir sava olarak grdn, Kurtulu Sava'na katlmad iin de onu knadn farketti. Gerekten byle mi dnyordu, yoksa byle dnmek mi istiyordu, bunu tam anlayamad. "kisi de ayn kapya kar! Eninde sonunda alacam!" diye sylendi ve heyecanland. Alacakt ite. Yreinin sesini dinlemeye, toplumun iinde kaybolmaya, u kfl bilinci silip, yerine coku koymaya alacakt. Heyecanlanarak sandalyeden kalkt. Gene odann iinde gezinmeye balad. Odann iinde yryor, iyi bir Trk olunca bana neler geleceini karmaya alyordu. "Bu mutsuzluktan kurtulurum. Kendimi otuz yanda ldrmek gibi sama saplantlara ka plmam. Dzenli, inanl bir hayatm olur! Bana sayg duyarlar!" Birden "Sayg duyarlar!" diye yksek sesle sylendi. Gznn nnde tkcn dergisi canland. Orada birka delikanl vard, Mahir Altayl'ya hayranlkla bakyorlard. Sonra kendi yanda bir bakas vard. Muhittin'i pheyle, evet, biraz da kmseyici baklarla szmt. Baklarndan, "Trk olmak iin niye bu kadar geciktin, neredeydin?" diye dnd anlalyordu. Aklna Beikta'ta meyhanede bulutuu asker genler geldi. Daha onlara inanlar konusunda bir ey sylememiti. "Kendimi iyice hazrlayaym da yle!" diye dnd. Kendini ok iyi hazrlamaya, dikkatli olmaya karar vermiti. Hatay davas hakkndaki tartmay hatrlad. Mahir Altayl ve genlerden biri bar zme kar kyor, teki iki kii ayn sonucu, Trkiye'ye katlma sonucunu verecekse bar zme kar kmann yanl olabileceini sylyorlard. Muhittin: "Benim bu konudaki dncem nedir peki?" diye mrldand. Orackvdergide hibir 319

ey sylememi, kendisine bir iki kere sz dnce de, yuvarlak laflarla srasn savmt. "imdiki dncem Mahir Altayl'nn hakl olduu, ya da onun dncelerinin daha ok hayranlk toplayaca ve genleri heyecanlandraca. nk bir szn byle heyecanlandrc olmas, belki de doruluundan daha nemli." Yrrken gznn ucuyla masann zerindeki gazeteye bakt. Gazetede sekiz stunluk bir balk vard: "Hatay'da rfi idare iln edildi!" Dn de babakan bu konuda mecliste ak lamalar yapmt. Olup biteni ayrntlaryla dnmeye alt, ama Hatay'n bamsz bir devlet olduunu, orada seimler yapldn, seim listeleri iin kayt yaplrken eitli toplu luklarn attn gznn nnde canlandrmaktan baka bir ey yapamad. Bu konulardaki, Trklk konusundaki bilgi sizliinden utand ve yeniden masaya oturdu. Masann zerinde, Rza Nur'un Trk Tarihi, Ziya Gkalp'in kitaplar, baz makaleler, dergiler ve son ayn gazeteleri vard. Eski dergileri iyi okuyor, Trklerin kendi aralarnda ve dmanlaryla yaptklar tartmalar iyi renmek istiyor, dikkatle, bir de, eitli Trk tarihlerini inceliyordu. Rza Nur'un tarihinin sayfalarn evirirken yazar dnd. Onu basit, ilkel ve yzeysel buldu. Sonra belki bir gn kendisinin de bunlardan ok daha deerli bir tarih yazabileceini aklndan geirdi. Dergide rastlad insanlarn hepsinden akll olduuna karar vermiti. Ama kendini beenmilikten kurtulmaya da karar vermiti; aklndan geenlerden utanmas gerektiini anlad. Sonra Mahir Altayl'ya meyhanede: "Ben milliyetilii doru bulmuyorum!" dediini utanla hatrlad. Eski haline kzd ve farknda olmadan gene ayaa kalkm olduunu anlad. "Ama o eski halimden de memnun olmadm ona sylemitim!" diye heyecanla syledi. Gene unutmaya alt mutsuzluk gnlerinin anlar canla nyordu iinde: mer'in nianland gn, ok itii zamanlar, Beyolu meyhaneleri, Refik'lerin evinde duyduu nefret ve yalnzlk... "Ama bunlardan kurtulmam gerekir!" diye sylenerek masaya oturdu. "Bunlardan kurtulmam, aklmn gevezelikle rinden syrlmam, kendimi yreimin sesine ve cokularna brakmam gerekir!" Rza Nur'un Trkiye Tarihi'ni ap dikkatle okumaya balad.
.320

ZYAFET
Kerim Bey: "Ooo, ho geldiniz Herr!" dedi. Dilinin ucundaki ad sylemeye eniyormu gibi bir sre sustu: "Herr Rudolph... Ho geldiniz. Oraya deil, yle oturun ltfen..." Sofraya otu ruyorlard. Kerim Bey, mer'i de grd. "A, bizim gen mte ahhidimiz de burada tabii... Ho geldiniz..." mer'in elini ya kalayp yanndaki ksa boylu, badem bykl adama doru ekti. "Delikanl Manisa milletvekili arkadamz Muhtar Bey'in kzyla nianl..." Badem bykl adam: "Aa Nazl Hanm'la m?" dedi. "ok cici, ok hanm bir kzmzdr. Tebrik ederim!" mer glmsedi. Badem bykl adam da "Ah seni seni, iin i ha!" diye dnyormu gibi glmsedi. Amasya milletvekili ve dou illerinden birinin parti mfettiiydi. Kerim Bey dostlarn, baz mteahhit ve mhendisleri her yl verdii bu akam ye meine arrken, dou gezisinden dnen parti mfettii hsan Bey'in de konuklar arasnda olaca haberi yaylmt. "Bu da bir baka gen mhendisimiz," dedi Kerim Bey. Refik'i de parti mfettiine tantt. Sonra Refik'le mer'e bakarak balad bir cmleyi baka bir mhendise glmseyerek bitirdi ve kolundan tuttuu hsan Bey'i masann teki ucuna, tant rlacak teki insanlara doru ekti. Yarm saattir sofrann evresinde a kediler gibi dolanan konuklar yava yava sandalyelere oturdular. Atein zerinden az nce indirilen kuzunun paralanmasn bekliyorlard. Beyaz elbiseli bir ahyla bir uak ilerde bir aacn altnda hayvann zerine eilmi kesiyorlard. Az nce Kerim Bey'in barakasnn evresinde, jeneratrn gcyle aydnlatlm geni salonunda kk topluluklar halinde fsldaan konuklar susmular, sofrada oturan Kerim Bey'i dinliyorlard. Kerim Bey Sivas-Samsun de miryolunun yapmyla ilgili bir ansn anlatyordu. O anlatrken herkes dinliyor, arada bir onu onaylayan hsan Bey'le anlatlanlar karsna eviren bir Danimarkal mhendisin sesinden baka bir ses duyulmuyordu. 321

Paralanm etsofraya gelince herkesin dikkati bir noktada topland. Beyaz nlkl ah, paralan datmaya koyulunca hsan Bey dou gezisini anlatmaya balad: Geen yln Dersim harektndan sonra douda huzur salanmt. Artk kimse ekya korkusuyla titremiyor, kimse yarn kimbilir ne olacak diye endielenmiyordu. Huzur ve dzeni salayan yalnz askerin gc deil, ayrca Cumhuriyet'in bayndrlk ve eitim seferberliiydi. hsan Bey sk sk dnp Kerim Bey'e bakarak konuuyordu, ama herkes parti mfettiinin aslnda btn sofraya, zellikle geen seneki harekt yznden paralarn vaktinde alamayan mte ahhitlere seslendiini anlyordu. Mfetti bunlar syledikten sonra Elaz'da bir kprnn al treninde bandan geen gln bir olay hatrlad: Valinin kzgn gne altndaki a konumas iyice uzam, bu srada bir eek anrmaya balam, uzaktan birisi de; "Sustursanza u eei!" demi, memurlar arasnda birisi glm, sonra o glen kk memurla eein sahibini vah akam karakola ektirip dvdrm. Parti mfettii bunu anlattktan sonra hogrl bir tavrla glmsedi. Bu glmseyile sanki masadakilere, "Hayatta iyilikle birlikte, ne yazk ki kt, ackl, hatta gln olan da vardr. Ben bunlar da sizlere anlatmaktan ekinmiyorum!" diyordu. ihsan Bey'den sonra, yal bir devlet denetisi de, bu hogrl havann etkisiyle Filyos hattnda bandan geen bir olay an latmaya koyuldu. O da anlatrken arada bir Kerim Bey'e bakyor, konuklar da nlerine testilerle konan buzlu kaak rakdan iip dinliyorlard. Sakin, rzgrsz bir haziran akamyd. Uzakta ii barakalarnn durgun karanla datt k gzkyordu. Etle birlikte sofraya kocaman byk bir tepsinin iinde pilav da getirilmiti. Bu pilavn datm uzun srd iin yemee bir trl balanamam, konuklarn ou ilk kadeh raky a karnna imilerdi. mer bu erken iilen ilk kadehin bazlarn gevettiini, sofradaki dzenli, saygl havann yava yava daldn gryordu. Kendisi de bu havaya katlmak, bireyler sylemek, konumak istiyordu. Konumay Kerim Bey'in insan ezen, gl, her eye hkim olan kiiliinden ekinmediini gstermek, kendi varln hissettirmek iin mi istiyordu, yoksa iinden yalnzca neelenmek geldii iin mi istiyordu, aka
.322

bilmiyordu, ama sofrada oturduka bu istein arttn anlyordu. Bir sre Rudolph ve Refik'le bir eyler konutu, ama onlarla bu masada konuabilecei eyler snrlyd; nk fsldaarak konuamazlard. stelik aylardr durmadan aralarnda konutuklari iin birbirlerine syleyecek eyleri de kalmamt. Filyos hattnda bandan geenleri anlatan yal devlet denetisi hikyesini bitirip gldkten sonra, ihsan Bey bu hikyeden karlacak dersleri zetleyen bir konumaya balad. Bunun zerine mer ne olursa olsun birisine bir ey anlatmak, kendi sesini duymak iin, karsnda oturan orta yal, sessiz mhendise dnerek geen yl bandan geen ve hi de ilgi ekici olmayan bir olay anlatmaya balad. Mhendisin baka yere, Kerim Bey'e bakmasna izin vermemek iin gzlerini gzlerine dikerek uzun bir sre onu esir ald. Ama hikyenin bittii ve glnmesi gereken yere geldii zaman mhendisin sofrann merkezine zr diler gibi baktn grnce istedii neeyi bulamayacan anlad. inden sofradan kalkmak geldi, ama rahat rahat karnm doyuran Refik'i grnce bunu yapmad. Refik hi konumuyor, sofrada anlatlanlar dinliyor, insanlar seyrediyor, bol bol yiyordu. Sanki bu sofraya uzun zamandr duyuramad gvdesini yiyecekle, gzlerini de deiik insan yzleriyle beslemeye gelmiti. Anlatlan eylere herkes gibi yzeysel bir heyecan duyuyor, arada bir glmsyor, tabana yeniden pilav alyor, dertsiz, tasasz oturuyordu. Uzun ve yorucu bir ii baaryla bitirip ziyafet sofrasna komu bir insan gibi rahat ve huzurlu gzkyordu, ama mer onun geceleri rahat uyuyamadn, aylardr zerinde alt u "Ky Kalknmas" ile ilgili tasarlar iin, kendi gelecei, hayat iin endielendiini, korkulara kapldn biliyordu. Kerim Bey'le hsan Bey bir ihtiyar dinliyorlard. mer'in de ii dt iin tand bu ihtiyar, mhendis olmamasna ramen geen yl devletin resm deneti kadrosuna alnmt. Herkes hesap kitaptan anlamayan bu adamn bu greve getiriliini, tecrbesi ve daha ok hastalk derecesine varan titizlii ve na musuyla aklyordu, ihtiyar denetmen geen yl bu grevde olmad iin bu yemee de arlmamt. imdi hayatnda ilk defa arld byle bir yemekte parti mfettiine de rastlad
32J

iin galiba ok heyecanlanmt: Ateli ateli bir eyler anlatyor, baz hakszlklarn dzeltilmesi iin neler yaplmas gerektiini sylyor, herhalde nceden dnd, hazrlad cmleleri heyecandan birbirine kartrd, insana hayatta bir kere gelen u frsat iyi deerlendiremedii iin kendine kzyordu. htiyar denetmen szn bitirince hsan Bey ihtiyarn ya nndaki gence: "Siz de mhendissiniz, deil mi?" diye sordu. "Bu durumda ne yaplabilir?" "Bu durumda bordrolarn ve cetvellerin dzenlenmesine bir ay nceden balanr ve btn bu ikyetler hemen tatlya ba lanr," dedi gen mhendis. Parti mfettii de ihtiyara, aceleyle: "Grdnz m?" dedi ve tellanan denetmenin cevabn beklemeden sofrann ev resinde koturan ahya: "Bana biraz daha pilav ver bakalm!" dedi. Sonra badem byklarnn altnda gizlenmi gibi duran kk azn rak kadehine dayad, bir yudum ald ve gznn ucuyla ihtiyar denetmene bakp: "nklba ve devlete gvenin!" dedi. "Elbette her ey kusursuz deildir... Ama byle kk kusurlar bytmek sizi inklp dmanlarnn yanna gtrr. Oysa bir yanllk yapmaktan korkan herkes devletle birlikte olmaldr. stelik imdi, Hatay davas her eyden nemli..." Nee ve grlt artyordu. Artk sohbet, sofrann merkezindeki hareketle deil, konuklarn kendi aralarnda oluturduu kk topluluklarn gayretiyle srkleniyordu. Arada bir Kerim Bey'in herkesi bastran sesi duyuluyor, ama konuklar kendi konu malarn srdryorlard. Masann bir ucunda iki kadn vard. Bunlar Danimarkal mhendislerin karlaryd. Yanyana otur mular, aralarnda kendi dilleriyle konuuyorlar, dikkatle rak iiyorlar, glyorlard. Masann br ucundaki erkekler arada bir kadnlara bakyorlar, rakyla birlikte sigara iiyorlar, sohbeti dinliyorlar, sonra kimseyle gzgze gelmeyecekleri bir an yeniden kadnlara bakp dnceli dnceli sigaralarn tttryorlard. mer onlarn bu yabanc kadnlarla, kendi hayadan ve istekleriyle ilgili bir eyler dndklerini yzlerinden anlyor, onlardan birini irkinlemi bir yzle kadnlar seyrederken grnce Nazl'y dnyor, aklna Nazl geldii iin aryor, bir eye fkeleniyor, sonra o da o erkekler gibi raksndan daha ok iip
324

yeni bir sigara yakarak sofradaki kk topluluklardan birine kulak veriyordu. Sofrada iki trl topluluk vard. Daha yalca, arbal, dikkatli erkeklerin oluturduu birinci topluluk bu demiryolu yapm srasnda zenginleen mteahhitlerden oluuyordu. Soyad kanunu kt zaman Demira, Yolaan, Demirba, Kayadelen gibi soyadlar alan bu yeni zenginler alt yedi yl nce ya bir ufak taeron, ya yeni mezun bir mhendis, ya da bir devlet memu ruydular. Demiryolu yapm srasnda zeklarn, girikenliklerini kullanarak zengin olmulard. be ylda ulatklar bu bek lenmedik zenginlie de atklar iin ok dikkatli, ihtiyatl ve titizdiler. Kimsenin bir ikyeti olmasn, kimse hakszla u ramasn, kimse u demiryolu dzeninden honutsuz kalmasn istiyorlard. Bazan sanki birisi ikyet eder, szlanrsa ellerindeki servet gidiverecekmi gibi tellanyorlar, Cumhuriyet'in ba arlarn, Hatay davasn, bastrlan Krt isyanlarn, kardelik ve beraberlik szlerini bu yzden sevinle karlyorlard. kinci toplulukla devlet denetmenleri, memurlar, maal mhendisler vard. Bunlar nasl zengin olduklarn ok iyi bildikleri iin bu birincileri kmsyorlar, ama ounluu onlar gibi olmak istedii iin kmsemeleri kskanlk, hayranlk, fke ve tik sintiyle kanyordu. Yerine gre, kimisi ar namusluydu, kimisi herkesten, her eyden nefret eder gibiydi, kimisi birinci toplulua girmek iin aceleci ve terbiyeliydi, kimisi de artk hibir ey yapamayaca iin yalnzca uyuuk bir seyirciydi. Ama onlar da demiryolundan zenginleen tekiler gibi btn varlklarnn ve geleceklerinin hsan Bey gibi milletvekillerine ya da Kerim Bey gibilerine, devlete bal olduklarn seziyorlard. Sofradan bu yzden kendini denetlemeyen, Kerim Bey'e, hsan Bey'e korku ve saygyla bal olmayan, gerek nee ve coku, iten gelen sz yalnzca yabanc mhendislerle, naslsa bu ilikiler ann dnda olan bir gen sarho mhendisten geliyordu. Herr Rudolph fazla konumuyor, Refik ise yalnzca gzlerinin ve gvdesinin zevkiyle megul gzkyordu. mer de Refik gibi ok iiyor, kendi varlnn, u nl milletvekili toprak aas ve mteahhit Kerim Naci Bey'in var lnn altnda ezilmediini farketmek istiyordu. Bunu farketmek
.325

iin ya demin yapt gibi kendini zorlayarak ve bararak bakalaryla konumalyd, ya da ar bir eyler yapmal, gv desini rahatsz etmeli, durmadan bireylerle uramal, yemeli imeliydi. Tabana ikinci defa dolma alrken, rak testisini ye nilemesi iin ahya seslenirken bunlar dnd ve birden iinden gene sofradan kalkp gitmek geldi. Bunu tam yapacakt ki sarho olduunu dnd. Sonra aklna bu dnceyle her zaman birlikte gelen avuntuyu hatrlad: "ki benim yalnzca mideme vurur!" Birden ayaa kalkt. Ayaa kalkarken Herr Rudolph ile gzgze geldi ve hibir ey dnmeden mrldand: "Ben helaya gidiyorum!" Herr Rudolph anlayl bir tavrla glmsedi. Yannda oturan bir baka mhendis de glmsedi. mer helaya doru yrd. Kerim Naci Bey'in lojmannda geen yl da yemek yedii iin biliyordu, kaplar at, kapad. Helaya girerken "Kusmak isti yorum galiba!" diye dnd. Sonra delie doru eildi ve kustu. Muslukta ar ar suratn ykad. Aynaya bakt. Yz beyaz deildi, renkli ve salklyd. Heladan kt. Sofrann grltsn duydu, ama oraya gitmek istemedi. Yana alan bir kap vard. Oradan kprtsz gecenin iine, durgun karanla kt. Toprak ve ot kokusunu iine ekerek elerin derin soludu. Kalabalktan syrlp kendinin, gecenin farkna varmann keyfini kard. "Ben bakaym. Ben onlardan deilim. Ben onlar gibi olmayacam!" diye mrldand ve kendinden korktu. Sigara ierek lojmann evresinde yrmeye balad. Bir kede mutfan klarn grd. Mutfan penceresine yaklap ieri bakt. Ah bir baklava tepsisinin zerine bireyler serpiyordu. Sonra bir ressam gibi bir adm ekilip eserine bakt. Eline bir bak alp yeniden tepsiye yaklat, bireyleri dzeltmeye balad. mer: "Evet onlar gibi olmayacam!" diye dnd. "Bunun gibi, sonra u barakadakiler gibi de olamam tabii!" Masalara doru yryordu. "Efendiler ve kleler... Kerim Naci Bey! Ondan neden nefret ediyorum?" Herr Rudolph'un szn hatrlayarak: "nk o her yeri, her keyi tutmu!" diye cevap verdi. "Bu doru mu? Bu doruysa ona, devlete ve devletin u iren kullarna kar yapacak bir eyim yoktur! Ama bir eyler yapmak,
326

her eyi krp dkmek istiyorum! Ben bir efendi olmak istiyorum. stelik o Kerim Bey'den ok daha... daha akll ve bir efendi." Gene ii barakalarna doru bakt. "Bana hayran da olamazlar... Ama gelip i istiyorlar... Ne yapaym? Daha ok para kazanaym. Bu bo dnceleri brakaym... Dnceler, ahlak! Neye yarar?.. Evet, gidip oturaym, ilerimden baka bir ey dnmeyeyim! Peki sofrada herkes ona bakarken ben ne yapacam? Bunu dnmeyeceim ! " Sofraya oturdu. Ah baklava tepsisini getirdi. Herkes tepsiye bakt.

HEP AYNI SIKICI TARTIMALAR


Baklavalar ve meyveler yendikten sonra, Kerim Bey havann serinlediini syleyerek konuklan lojmann iine ard. Kahveler burada iildi. Kerim Bey konuklara duvarlarda asl akraba fotoraflarnn, bir tfein ve Ahmet Muhtar Paa'nn dedesine hediye ettii bir kemerin hikyesini anlatt. Sonra birka kere her eyi unutarak esnedi ve konuklar dalma vaktinin geldiini anladlar. Kerim Bey kapnn nnde konuklaryla teker teker veda lamaya balad. Yannda parti mfettii hsan Bey vard. mer'i grnce gene ayn bakla, sanki "in i ha!" diye dnyormu gibi ban sallad, ya da gene mer'e yle geldi. Kerim Bey ise mer'i grnce herhangi bir yz grd zaman yapt gibi alkanlkla glmsedi. Herr Rudolph'u grnce de deiik bir tatldan almak zereymi gibi neelendi. Herkese syledii szleri onlara da syledikten sonra birden mer'e dnd: "Dn ne zaman bakalm?" "Eyllden sonra!" dedi mer, Kerim Bey'in yzn yakndan grd. Dar bir aln, kaln kalar, birbirine yakn byk gzleri vard. "Eylle kadar kpr ve tnel yetiecek mi?" Byk gzleri yar yarya rten gzkapaklan kprdanr gibi oldu. Gzkapaklarnn
327

35

ar ar kprdan sanki mer'e, "Yetitireceim desen de bir, yetitirmeyeceim desen de bir!" diyordu. "Benim yanmda, benim dnyamda senin szlerinin ne deeri olabilir ki!" "Yetitireceim inallah!" dedi mer. Kerim Bey: "nallah!" diye tekrarlad. Sonra Refik'in de elini aceleyle skp onlarn arkasndan gelen yal bir mteahhide dnd. mer, Refik ve Herr Rudolph lojmandan ktktan sonra uzun sre bir ey konumadan yrdler. Sonra Refik gerine gerine esnedi: "Ohh be, ne geceydi yahu!" Arkadalanndan karlk almaynca da pheyle ekledi: "yi elendik, deil mi?" "Elendik mi Herr Rudolph?" diye mer sordu. "Ben elenmedim, ama doydum!" dedi Alman mhendis. Sonra tuhaf, sinirli bir kahkaha atl. "Allah hepsinin belsn versin!" diye mer bard. Uzakta kalan Kerim Bey'in lojmanna duyurmak istiyormu gibi ayn eyi yeniden bard. Sonra: "Sarhoum ben ulan!" dedi. Sz lerinde zorlama, zentili bir kabalk var m, yok mu dnd. "Bu herifleri grnce iimden kaba olmak geliyor!" dedi. Refik: "Aaa, ben de siz iyi kt eleniyorsunuz sanmtm!" dedi. mer: "Ne vard, ulan, elenilecek, ne vard?" diye bard. Sonra gene kabalk yapma zentisi iinde olup olmadn d nd. "Yemek gzeldi. Sonra deiik insanlar grdm," dedi Refik. Elencenin znn ne olduunu aryormu gibi, saf saf durup dnd. "Deiiklikti ite!" diye ekledi. "Deiiklikmi yahu!" diye bard mer. "Bizim hayatmz, iimiz, kanmz canmz deiiklikmi Herr Rudolph, sen ne diyorsun bu deiiklie?" Alman gene tartmaya, nefrete balamak istemediini gsteren bir el iareti yapt. mer: "Demek deiiklik ha!" diye gene bard. "Buraya da onun iin geldin galiba: Deiik eyler grmek iin hayvanat bahesine gelir gibi bizi..." Birden sustu, Refik'in suratn grd. "Hayvan herifin tekiyim ben, Refikciim!" diyerek arkadann
328

koluna girdi. Bir sre sessiz yrdler. mer Refik'in kolunu skt; sarho olup olmadn dnmeye balad. Sarho ol madna, yalnzca cokulu olduuna, sarhomu gibi davran maktan holandna karar vererek Refik'in kolundan kt. Karanlkta zor grlen bir tmsein zerinden atlad. Sonra bir maniye balad: "Ben bir yeil fenerim/Hem yanar hem sne rim/Ben nianl deilim/Kime olsa dnerim." Bu nereden aklna gelmiti? Hatrlad: Anneannesi sylerdi; yedi sekiz yandayken kendisi de skntyla dinlerdi. "Gzel bir eymi, ama sama!" diye dnd. Anneannesini, babasn, teyzesini, baka eyleri hatrlad. Sonra: "Btn bu samalklar dnmeye, sylemeye hakkm varm gibi davranyorum. Sarho numaras yapyorum, oysa hibir eyim yok," dedi ve sustu. Uzun bir sre hibir ey konumadan yrdler. Arada bir havlayan kpeklerin, crcrbceklerinin ve Karasu'nun sesi duyuluyordu. Kendi lojmann grnce, Herr Rudolph: "Artk benim iin yalnzca Amerika var!" dedi. Kendi kendine konuur gibiydi, "Yalnzca Amerika var!" Sonra birden Refik'e dnd. "Peki siz ne yapacaksnz? Siz nasl kacaksnz iin iinden?" Eliyle g, topra iaret etti. "Bu karanln iinden?" mer alayc bir sesle: "Her gecenin bir sabah vardr dostum!" dedi. "Bizim iin endielenmeyin." Glmeye balad. Refik: "Ben o kadar mutsuz deilim ki!" dedi. Herr Rudolph: "O zaman ieri gelin, size birer kahve yapaym, konualm," dedi. Bu konular aralarnda ok konuulduu, her seferi ndc, sa bahlara kadar bir sonuca varlmadan tartld iin nce mer ieri girmek istemedi. Ama sohbet isteyen Alman a acd iin tartmaya katlmamaya karar vererek biraz oturabileceini syledi. eri girdiler. Herr Rudolph sabaha kadar uyuyamayacan syleyerek jeneratr altrd, kahveleri yapt. Her zaman oturduu koltua otururken tartmay alaylar ve inelemeleriyle kesip kesmeyeceini anlamak istiyormu gibi mer'e bakt. Sonra Refik'e dnd, zr dilermi gibi: "Yeni bir ey syleyemeyeceim size," dedi. "Ayn eyleri syleyeceim, belki siz de ayn cevaplar vereceksiniz, ama gene de syleyeceim. Herr Fatih'i biraz skacaz ama... Evet, bana
329

gre buras, yani dou, karanln ve kleliin lkesidir. Bundan ne demek islediimi anlatmtm. Bundan burada insanlarn zgr olmadn, biraz metafizik bir dille sylersek, burada ruhlarn tutsak olduunu sylemek istiyorum. Bunu size sylemitim ve buna kar syleyecek fazla bir eyiniz..." "Evet, yok, ama ben sizin anlatmak istediiniz eyi baka trl sylyordum. Ruhlar nemsemeden!.. Sonra zgrln yasal temelinin hi olmazsa Trkiye'de biraz olsun bulunduunu hatrlayarak ve..." mer onlan dinleyemeyeceini anlayarak ayaa kalkt. Odann iinde yrmeye balad. "ocuk bunlar!" diye dnd. "Gln, kitaptan kma, hep ayn skc tartmalarla eleni yorlar. Bari yeni bir ey syleseler!.." Esnedi. Herr Rudolph'un satran dergilerinden birini rafn zerinden alp at. "ki hamlede beyazlarn mat varm! Ata da dokunulmayacak... Nasl?" Refik'in hl anlattn, Herr Rudolph'un da sohbet uzasn diye cevaplar verdiini duydu. "nsann bir hedefi olmal, yaamal. Benim hedefim fatih olmak!.." Satran sorununu dergiye bakarak zemeyeceini anlaynca tahtay ve talar kard, kurdu, yerletirdi, dnmeye balad. Bir sre sonra Refik'le Alman'n kendisinin satranla uratn grerek rahatladklarn farketti. Onlar rahat brakmak istedii iin yeni bir sorun daha zd. Arkasndan, zm sresi olarak onbe dakika verilen bir sorunu yirmi dakikada zd. Bir bakasn da on dakikada zd ve dergide bu srede zenlerin satrancn raklk devresinde sa ylmalar gerektiini okudu. rak deil usta olduuna inanmak iin bir sorun daha zd, ama usta olduuna deil, derginin sama grleri olduuna inanarak fkelendi. Bu srada Herr Rudolph'un gene ezberden Hlderlin okuduunu farkedince ayaa kalkt: "Amin!.. Ama artk yatma vakti geldi." Tartmay imdiye kadar alaylar ve ineleriyle kesmedii iin mer'e fazla kzamayan Herr Rudolph da, her zamanki gibi: "Ah, ah, bir gn anlayacaksnz!" dedi. Dn yolunda mer Refik'e sordu: "Ne var o adamla o kadar konuacak? stelik hep ayn eyleri konuuyorsunuz!" "Ayn eyleri konuuyoruz, tamam, doru!" dedi Refik. Sakin,
.3.30

heyecansz bir sesle retmen gibi aklad: "Ama konumaya deer eyler bu konutuklarmz." mer elinin tersiyle havaya iki tokat att: "Bo laflar... Bo laflar..." "Biz mz eskiden az m tartrdk? Sen, ben ve Muhittin az m?.." "Doru!" dedi mer. "Eskiden tartrdk, ama dpedz e lenceydi o tartmalar... Peki, surat asma imdi; istiyorsan tart alm... Ama ne tartacaz?.. Tartarak neyi zeceiz? Bence tartmaya deen tek ey u ziyafet olabilir. Niye bu ziyafet byleydi. Niye her ey byle baya olur?.. Ama sen bu ziyafeti elenceli buluyorsun! Bu akam neden byleydi, syleyemezsin..." "te biz de onu sylyoruz. Bu akam neden byleydi?" Karanlkta, zor seilen bir aacn altnda durmular, birbirlerine bakyorlard. mer yeniden: "Neden byleydi?" diye sylendi. "ok irenti, ok bayayd!" Bunu sylerken kendisine ne zaman evleneceini, ihalesini zamannda yetitirip yetitirme yeceini soran Kerim Bey'i, Kerim Bey'in birbirine yakn, ka paklar sarkk byk gzlerini hatrlad ve bard: "te ko nuulacaksa yle eyler konuulmal. Neden o insanlar o kadar baya, kle ruhlu, neden hepsi yle? Sen onlar yle bulmuyor musun?" ~~ "Hangilerini?" "Hepsini..." "Hayr! Bak orada parti mfettii de vard, yeni zengin m teahhitlerde. kisini birbirinden ayrmak lzm... Parti mfettii en sonunda inklplara baldr!" mer alayc bir sesle: "Ve tabii bu inklplar da Trkiye'ye getirecek deil mi?" dedi. "Sen bunlara inanyor musun? Susuyorsun. nanyorsun, inanyorsun. Sonra Ankara'ya onlara mektup yazyorsun, onlara 'ky kalknmas' tasarlarn vere ceksin... Hah, ha!.. Anladn m imdi durumunu?" "Bir defa onlar dediklerinle deil, yalnzca Sleyman Ayclik ile mektuplayorum. Sonra senin inklplar hakkndaki d ncelerinin bu kadar kmseyici olduunu da ilk defa reniyorum!" mer aceleyle: "Hadi, hadi!" dedi. "Sz baka yerlere ekme.
331

Onlarla hibir ey olmayacan senin de anladn biliyorum. Onlarla hibir ey olmaz!.." "te burada ayrlyoruz!" dedi Refik. imdiye kadar her eyde anlamlar da imdi bir anlamazlk noktas kmm gibi heyecanland. "Ben bireyler yaplacana inanyorum, sen ise hibir eye." mer aceleyle: "Ben kendi yapacam eylere inanyorum!" dedi. Sonra uzun bir sessizlik oldu. Refik: "Hayr, ite bunu anlayamyorum!" dedi ok sonra. "Sen yaplan grmyorsun. imdi herkes eskisinden daha zgr. u karanlk eskiden olduundan daha az koyu. Bunu aklna yerletir. Bireyler yaplyor, yapld, yaplacak!" Syleyecek daha ok eyi varm da, imdi bir trl aklna gelmiyormu gibi sinirli sinirli kprdanyordu. "Daha zgr ha!" dedi mer. Alayc olduunu gstermek istiyor, ama boazndan duygulu, bouk bir ses kyordu. "Daha zgr ha?.. En zgrleri de bunlar!" Eliyle karanln bir kesini iaret etti. Yarm saattir yrdklerine gre ii barakalar orada olmalyd. "En zgrleri... Gelip bize ie girmek iin yalvaryorlar. ki yl nce alt liralk yol parasn veremiyorlar, angaryaya gtryorlard. Belki zgr dediklerin u senin elenceli, deiik ziyafet masasnda grdklerindir? Ha, ne dersin? Masada herkes Kein Bey'e bakyordu. Belki onlardr..." Birden sustu. Uzakta kpekler havlyor, rman sesi iitili yordu. Yaknda bir yerde tuhaf kokulu bir aa, ya da iekler olmalyd. Burnuna tatl, yumuak bir koku geliyordu. Refik de bir ey sylemiyordu, mer bard: "Burada herkes kle. Burada herkes ikiyzl, yzeysel, yalanc, kt. Kt, kt, iyi hibir ey yok. yi de nebilecek eyler, acnacak zavall eyler, masadakiler... Hepsi kiiliksiz, takliti, zavall... Geen yl Dersim'de neler yapldn da biliyorsun... O parti mfettiini de iittin. Ama bana ne bunlardan. Bunlardan szetmek istemiyorum ben. Sen Rousseau filan diyorsun. Ne ilgisi var onlarn burayla?.. Rousseau Tr kiye'de yaasayd bir falakadan geirir adam ederlerdi." Refik yeniden yrmeye balad. "Her ey o kadar kt deil!" dedi. ekti. "Belki sylediklerinde gerek pay var. Ama dnyay
332

byle kt grmek neye yarar? O zaman insan hibir eye aklyla inanamaz!" "ite bu doru. Burada, Trkiye'de insan hibir eye aklyla inanamaz." mer gene ii barakalarn iaret etti. "Ya onlar gibi Allah'a inanrsn, ya da hibir eye. nk her ey sahte burada. Her ey taklit! Her ey yalan, ikiyzllk, kandrmaca dolu. Rousseau diyorsun. Bizim Rousseau'muz kim? Namk Kemal mi? Okuyabiliyor musun? Okuyunca iinde bir ey uyanyor mu? Belki bir zamanlar birilerinde bireyler uyandrm, eh ne de olsa aralarnda en iyisi oymu. Sonra? u Alman hakl: Fransa'da en azndan elli yl sren o a, bizde be ay bile srmedi. Her ey gene eski bayalna, ikiyzlle gmld. te Trkiye bu... Ah Trkiye, dnnce iimden alamak geliyor, ama ite!.. Dnmemeli!" "Btn bu sylediklerine/inanyorsan ok kt!" dedi Refik. "Nedir kt olan? Gerei grdn sylemek mi? Bence hayallere kaplmak daha kt. Hem artk bunlan konumayalm. Saat ka? Birazdan ortalk yacak..." "Konualm, konualm!" dedi Refik. "Sana imdi aklma gelen her eyi sylemek istiyorum. Bu dncelerini doru bulmu yorum. Byle dnerek, hibir eye inanmadan nasl yaamaya devam ediyorsun, anlamyorum?" "Ne var bunda? Herkes yle yayor. Bir eye inanmadan yaayan bir ben iniyim? Bir yl nce sen neye inanyordun peki?" "Ben mi?" Refik iyiniyetle, saf saf glmsedi. "Ben o zaman bir eye inanp inanmamak gerektiini dnmyordum ki." Heyecanla ekledi: "Ama sen... sen biliyorsun. Bir kere bildikten sonra olmaz artk."

ADAYA GD
Vapurun lks ksmna kan merdivenlerini ar ar trmanrken Nign Hanm trabzanlara sk sk sarlmt: Dar ve yksek vapur merdivenlerinden, daha dorusu, vapurun her eyinden k.33.3

36

klnden beri ok korkard. Kklnden beri vapurdan ok korkard, ama kklnden beri de adada bir evi olsun isterdi. Merdiven geni bir salona alyordu. Nign Hanm salonun geniliine, demelerin ve tavanlarn kaplamasna bakt ve biraz sevinir gibi oldu; bakml, geni ve yeni bir vapurdu bu. Ad aklndayd: Kalender. Byle, kk de olsa sevindirici yeniliklerle karlat zaman Trkiye hakkndaki karamsar dncelerinden syrlabiliyordu. te, stelik, iskeleden vaktinde kalkyordu. Yerler de temizdi, sigara izmaritleri ve bilet paralar, ya da kimbilir ne pislik tayan kt ve p ynlarna basmak zorunda da deildi insan. Ama kalabalkt. Nign Hanm kol tuklar tkabasa dolduran insanlara yzn buruturarak bakt. Sonra uzun bir koltuu, stne koyduu apkalar, antalar, kutularla igal eden Emine Hanm' grd. Onu vapurda yer tutmas iin nceden yollamlard. "Ah, hanmefendi, az daha yetiemeyeceksiniz sanmtm," dedi hizmeti. Kalkp yer verdi. "Yerinize oturmak isteyenler kt, ama izin vermedim!" diye ekledi. Nign Hanm oturdu. Yanna Perihan oturdu. Araya bir ya ndaki bebei koydu. Nign Hanm'n karsna Nermin oturdu. Osman onun yanna geti ve bir sigara yakt. Kk torunlar Perihan'n yanna ilitiler. Emine Hanm keye ekildi. Refik yoktu. svire'ye yollanan Aye de yoktu. Ah Nuri alt katta, halatlarn yanna konan buzdolabn bekliyordu. Bu yl da Heybeliada iin ayr bir buzdolab alnmamt. Uzun tartmalara, tatszlklara yolamt bu konu, ama Nign Hanm, imdi iyi eyler dnmek, yolculuun tadn karmak istiyordu. Heybeliada'ya, rahmetli Cevdet Bey'in lmnden bir yl nce yaptrd sayfiye evine gidiyorlard. Geen yl Cevdet Bey'in lm yznden gidememiler, hazrlklar yarda kalmt. Bu yl Nign Hanm hazrlklara, belki de erken balamann uursuz olduunu aklndan geirdii iin, ge balamaya karar vermiti. Bu kadar gecikmelerinin, temmuzun bu ilk pazarna kalmalarnn nedenlerinden biri buydu. Sonra Aye'nin lise bitirme imtihanlar vard. Onu svire'ye yollamak iin uralmt. Osman'n ileri kmt. Herkes elini ar tutmutu, ge kalmlard ite. Nign Hanm birden: "Acaba bir ey unuttular m?" diye sylendi. Sonra
.3.54

iyi eyler dnmek islediini hatrlayarak pencereden dar bakt. Vapur ar ar Sarayburnu'nun nnden geiyordu. Yukarda, tepede Topkap Saray, aada elini beline dayayarak denize bakan Atatrk'n heykeli gzkyordu. Atatrk'n hasta olduu syleniyordu. Nign Hanm bakalarn azarlama ve vme alkanl olan insanlarn rahatlyla: "Onun yaptklarn takdir ediyorum!" diye dnd ve gzlerini krptrmaya baladn anlad. Yalnz btn yolculuun deil, belki de btn yazn en tatl nyd bu. Her ey yolundayd, o da kendinden honuttu. Her eyi, herkesi unutarak kendini dnmeye balad. Elli yanda olduunu aklndan geirdi. Sonra anlara gmld. Bir seyyar satcnn lklaryla kendine gelince neesi kal. Oysa ho eyler dnyordu: Cevdet Bey'le Nianta'ndaki ilk yllarn hatrlamt. Cevdet Bey'e adada bir evleri olmasn istediini sylemiti. Cevdet Bey de imdilik kiralk yerlerle yetineceklerini belirtmiti. O zamanlar Bykada'ya giderlerdi. Sonra bir gn Cevdet Bey Heybeli'de bir arsa aldn aklam, Nign Hanimin aklnn Bykada'da olduunu bildii iin de gevezelie balamt: Knal Ermenilerin, Burgaz Rumlar'm, Bykada da Yahudilerin olduuna gre Trk tccarlarna yalnzca Heybeliada kalyordu. Sonra Cevdet Bey akalarndan biriyle gevezelii balamt: smet Paa da zaten Trk tccar larnn ve askerlerinin dostu olduu iin Trk tccarlarnn ve askeri okulun yerletii Heybeliada'da bir ev almt. Nign Hanm bu szler zerine fazla surat asacak gc kendinde bulamam, glmseyivermiti. Gerektii zaman azla yetinmesini bilen insanlardan olduunu dnrd. imdi bu dncenin tadn kararak gzlerini krptryordu. Ama bu keyfi uzun srmedi, nk seyyar satc hl avaz kt kadar baryordu. Altm yalarnda, st ba kirli, beyaz sal bir adamd. Bir elinde eski bir anta vard. teki eliyle antadan kard bir dereceyi sallyor, satt eyin marifetlerini anlatyordu. Nign Hanm rendi: Cill bir tahtann iine gmlm olan Avrupa yaps derece suda tpk bir gemi gibi yzyor, deniz suyunun scakln lmeye yanyordu. Ayrca kk bebeklerin, hastalarn banyolarnda da kullanlabilirdi. Satc koltuklarn arasnda gezinirken yaklanca Nign Hanm onu yakndan grd. Eski
.335

ceketinin dikileri sklmt, pantolonunda ya lekeleri vard. "Bu millet temiz giyinmeyi, doru drst konumay, her sabah ykanp tra olmay ne zaman renecek?" diye dnd. Gene Atatrk' hatrlad ve hastal iin zld. Kendisine yakla masna frsat vermemek iin gzlerini satcdan kard. Sonra ama, derecenin kullanl bir ey olduunu aklndan geirdi. te Trkiye byleydi: Dkknlarda hibir ey yoktu, kullanl eya arayanlar, ya istediini Avrupa'dan getirtmek zorundayd, ya da vapurlarda gezen satclardan, imdi o Panama apkas giyen beyin yapt gibi alveri etmek zorundayd. Nign Hanm bu yeni, teiniz ve bakml salona girdii zaman iini saran duygudan kurtuldu ve Trkiye hakkndaki o karamsar ve umutsuz d ncelerine dnd. Satc da bir mteri bulduu iin daha ok barmaya, maln yolcularin teker teker gzlerine sokmaya koyuldu. ounluunu Rumlarin, Ermeniler'in, Yahudiler'in olu turduu yolcular arasnda bir hareket balad: Knal'ya yana yorlard. Zaten grltl olan salon Kmal'da inecek olanlarn, bir ey unutmamak iin seslenen annelerin, birbirlerini kay betmemek iin baran tccar ocuklarnn, homurdanan ba balarn grltsyle dayanlmaz oldu. Nign Hanm byle za manlarda tccar ailelerinden, aznlklardan nefret ettiini d nr, rahmetli kocasnn, aznlklarla ok i yapan bir tccar olmasna ramen, baka bir soydan olduuna karar verirdi. Cevdet Bey baka bir soydand: Bahesinde hanmelleri aan bir Mslman ailesinden geliyordu ve bir paa kzyla evlenmiti. Nign Hanm gzlerini yolcularn zerinden ekip karsnda oturan oluyla gelininin zerinde dolatrd ve onlar da beendi. Yanyana oturuyor, uslu ocuklar gibi alak sesle birbirleriyle konuuyor, arada bir pencereden dar bakyorlard. Nign Hanm onlarn u grltl insanlardan farkl olduklarn keyifle grd ve ailesini bir kere daha beenerek Cevdet Bey'i saygyla and. Ama sonra Nermin ile Osman'n iki gn nce yaptklar sert tartmay hatrlad. Byle bir eye bakalar tartma da demez, daha sert bir kelime kullanrd, ama Nign Hanm daha ar bir sz onlara yaktramad. gn nce sofrada, akam yemeinde, herkesin nnde tartmlard. Tartma konusu,
336

imdi aada banda Nuri'nin bekledii buzdolabyd, ama daha baka eyler, Nign Hanm' tellandran daha baka eyler de szkonusu edilmiti galiba. Nermin btn gn yolculuk iin hazrlk yapan, sandklar boaltp dolduran, tabaklar, fincanlar eski gazetelere saran bir kadnn anlalabilir fkesiyle, Osman'a, yeni bir buzdolab almalar gerektiini, Nianta'ndaki buz dolabn her yl buradan oraya, oradan buraya tamann artk yakksz olduunu sylemiti. Osman da ona, adada yalnzca ylda ay kaldklarn ve elektriklerin de akam saat sekizden sonra kesildiini hatrlatarak asl yakkszln iler bu kadar skkken ve irketin paraya bu kadar ihtiyac varken karsnn byle bo masraflar dnebilmesi olduunu sylemiti. Osman'a gre, Nermin'in daha nce konuulan bu konuda bu kadar direnmesinin asl nedeni parann nasl kazanldn bilmemesiydi. te bunun zerine Nermin, Nign Hanm' telalandran, Osman' da kpkrmz yapan o szleri sylemiti: Kocas irkete para ayrrken ailenin harcamalarndan deil, hi de ho olmayan baz kendi harcamalarndan ksnt yapmalyd. Byk gelin bunu syledikten sonra fkeyle bir kocasna, bir Nign Hanm'a bakm, kiisel harcama dedii eyin ne olduunu syleyiverecekmi gibi bir tavr taknm, sonra sofraya bir sessizlik yerlemiti. Nign Hanm, belki btn bunlardan telaa kaplmazd, ama akam onlarn odasnda n ge saatlere kadar yandn grm, stelik sesinin perdesinden hi ekinmeyen Nermin'in fkeyle birka kere bardn duymutu. Nign Hanm, imdi karsnda uslu uslu oturan geliniyle oluna bakarken, Osman'n baka bir kadnla ilgisi olduuna, ama ondan uzaklatna karar verdi ve bu can skc konuda dnmeyi bir baka zamana erteledi. Olunu rahmetli Cevdet Bey'le karlatrmaktan ekiniyordu. Osman da zaten bu karlatrmadan korkuyormu gibi elindeki gazeteyi araf gibi am, arkasna gizlenmiti. Vapur Burgaz'a yanayordu. Panama apkal adam ayaa kalkmt. Adalar arasnda Cevdet Bey'e o akay yaptracak kadar kesin bir fark yoktu, ama Rum olmalyd bu adam. Nign Ha nm'n aklna Beyolu'ndaki terzisi Rum madam geldi. Ho, gle, geveze bir kadnd. Bir keresinde srf irkin kzma iyi bir koca bulmak iin yazlar Burgaz'a gittiklerini azndan karvermiti.
337

Birden Nign Hanm Aye'yi hatrlad. Onu svire'ye yollamak iin ektii skntlar, kznn dncesizliklerini aklndan geirdi. Korkuyla, "Keman alan bir olanla!" diye mrldand. Sonra bu konuya denk den o ok yaygn ataszn hatrlad: "Zaten tam davulcuya, ya da zurnacya varacak kafada bir kz o!" Ama tatsz eyleri dnmek istemiyordu. Zaten kz da svire'ye yollamlard. Leyl'nn olu da orada olacakt. Ter biyeli, kibar, efendi bir ocuktu u Remzi. Belki biraz imand, elleri kollar gibi kafas da ar iliyordu, ama keman alan bir retmen ocuundan her zaman daha iyiydi. Kakadas'nm nndeyken birden vapur sallanmaya balad. Nign Hanm rahmetli annesinden rendii dualardan birini yarm yamalak mrldand ve gn getike dine yava yava balandn dnd. Tabii, Cevdet Bey'in lmnden sonra yapt gihi I n h a l beklenmedik bir balanma deildi bu. Soh betlerinin bir ksmnda bozulan salklarndan bahseden btn yatlar gibi o da, eskiden alayla karlad bu konuyu artk sessizlikle geitiriyor, ramazanlarda oru tutan hizmeti ve alclarla alay etmiyordu. Ama kendi sal iyiydi. Ciddiye alnacak hibir rahatszl yoktu. ok yaayacana inanyordu. fkeli olduu zamanlar herkesin duyaca bir sesle, "Cevdet Bey, bekleyin beni, geliyorum yannza, hemen gelmek istiyo rum!" derken bile ok yaayacana inanrd. Dine ballnn da hibir zaman yobazca olmayacan biliyordu. te imdi de Heybeliada'nn tepesinde, am aalarnn iindeki papaz okuluna hogryle bakyordu. Kk torunlarda korku, ah ve hiz metilerde nefret uyandran kara sakall ve koca apkal bir k Heybeli papaz, Nign Hanm'da gln bir hikye dinlemi gibi nee ve biraz da Avrupa zlemi uyandrrd. Vapur Heybeli'nin evresinde ar ar dolanyordu. am aalarnn arasndan birazdan evin dam gzkecekti. Kk torunlar pencereye yaslanm bakyorlard. Perihan da kucana ocuunu alarak ayaa kalkmt. Nign Hanm her zamanki gibi onun da bir ocuk olduunu dnd: Sonra Refik'i hatrlad O da ocuktu, ama onun markl hogrlecek gibi deildi. Geenlerde gene bir mektup yazm, gene gecikeceini bildirmiti. Bu konu Nign Hanimin yreinde bir yarayd. Bu sz kendi
.338

kendine sk sk syler, bazan bu yara iin Perihan' suladn farkederdi: Kk gelini kocasn evde tutmay baaramamt. Vapur Heybeli iskelesine yanarken ayaa kalktlar. Nign Hanm gene bir ey unutup unutmadklarn dnd. Merdi venleri inerken trabzanlara gene sk sk tutundu, torunlara dikkatli olmadklar iin sylendi, buzdolabnn banda bekleyen ah Nuri'yi denetledi, vapurun iine uzatlan dar tahta iskelenin zerinden kk ve titiz admlarla korkuyla yrd. Karaya kar kmaz at ve at pislii kokusunu iine ekti ve Cevdet Bey'le ilk adaya gidilerini hatrlayarak hznlendi. Vapurdan inen kalabalk faytonlarn bekledii yere t. Osman sylenerek bir fayton buldu, iine yerlemek uzun srd. Byk torun Cemil arabacnn yanna binmek istedii iin azarland. Sonra ar yk alan fayton yava yava hareket etti. Bir o tarafa, bir bu tarafa sallanarak hzland, atlarn dzenli ve yorgun nal sesleri Nign Hanm'a ocukluunun ve genliinin seyrek yaplan ve hep beklenen gezilerini hatrlatt. ar iinden geerlerken Osman tandk yzlere, iki yllk adal olmalarna ramen onlar iyi tanyan esnafa, yanlarndan geen teki fay tonlarn yolcularna, her seferinde elini apkasna gtrerek, ama apkasn da bir kere olsun karmayarak selmlar datt. Her verdii selmdan sonra da annesine kime selm verdiini syledi. Gzleri bu aklamalar gerektirecek kadar zayf ol mamasna ramen Nign Hanm dikkatle dinledi: Kasap Foti dkknnn yerini deitirmiti. Mihrimah Hanmlar da yeni tanyorlard, ttn ticaretine de atlan Zekeriya Bey kzyla arya iniyordu, kilisenin karsnda yeni bir ev yaplyordu, demir tccar Sacit Bey'ler daha tammamlard, avukat Cenap Sorar Bey kk evinin kk bahesini apalamakla meguld, smet Paa'nn evinin pancurlar akt, yolsuzluklar anlalnca Avrupa'ya kaan tccar Leon'un evine bakalar yerlemiti. Birden Nign Hanm: "Zaman ne abuk geiyor!" diye m rldand. Szlerinin duyulup duyulmadm anlamak iin oluna ve gelinlerine teker teker bakt. Duymamlard. Herkes kendi dncesine ekilmiti. Osman anlatyor, onlar dinliyorlard. "Zaman ne kadar abuk geiyor!" Nign Hanm adalara giden
339

leki tccar ailelerini dnd. Bir an kendisiyle onlar arasndaki ortak ba hisseder gibi oldu; eeklerle su tayan sakalardan birini grmt. Sonra kendi ailesinin benzersiz olduuna ilikin yeni kantlar arad: Perihan ok gzeldi, torunlar salklyd, olu alkand. Ama bunlar da inandrc olmaktan uzakt. Can skld. Araba eve yaklayordu. Nign Hanm hi kaplmad bir duyguya, ailesinin btn Trk tccar ailelerinin arasnda, sradan bir aile olduu duygusuna kapld. Sonra gemiini hatrlayarak avunmay akl etti. Gemi: Gemiti ona gurur ve yaama ak veren. Gelecek korkun ve belirsiz bir eydi: Her eyin bozulacandan, irketin ve ailenin bir gn anlalmayan korkun bir dalgayla tepetaklak olmayacandan insan nasl emin olabilirdi ki? Oysa zamann abuk getiini dnyordu. Zaman yava aksn istedi. Her ey yava yava deisin, yeni eskiyi hogryle karlasn, herkes evreyi saran u zamandan ve varlktan honut olsun, kimse kimseye fazla dikkat etmesin istedi. Sonra faytondan dikkatle indi. Yorgun atlardan biri ban sallayarak fkeyle homurdand. Yaz balad.

RAY DENYOR
1

Refik bir grltyle uyand. Darda, tan penceresinin dibinde bir kpek havlyordu. Sesinden tand: Hac'nn tyl oban kpeiydi. Hac'nn sesini duydu: "t, Toraman sus!" diyordu. Refik saatine bakt: Onikiyi geiyor! "Bugn bitecek," diye dnd. "Bugn, 8 Eyll 1938." Bugn "poz katar," denen ray deyen tren mer'in tneline gelecekti. mer ya vaktinde ihaleyi yetitirerek trene yol verecek, ya da yarm gnne bin lira deyerek gecikmeyi kapatmaya alacakt, ama Refik, mer'in vaktinde yetitireceini yatmadan nce anlamt. Drt saat nce yukarya tnele km, oradaki tel ve hareketi grm, anlamt. Belki bir yarm gnlk gecikme olacan
340

syleyen mer bunun da galiba kapatlacan aklamt. mer iki gndr uyumuyordu. ilerin ou da ift mesai al yorlard. Refik yataktan kalkt. Gerinerek odann iinde gezindi. Dn akam uyuyamamt. Biraz, oradaki, tneldeki korkun almadan rahatsz olduu iin, biraz da kendi geleceinden, bir temize ekilmesi kalan u "ky kalknmas" tasarlaryla ne yapacan kesinlikle bilemedii iin uyuyamamt. Btn gece masann banda oturup aylardr yazd eyleri okumu, orasn burasn izip dzeltmi, yatp uyumaya kalkm, uyuyamam, sonra sabah tnele gitmi, dnnden sonra da hl havlayan kpein grltsyle uyanmt. Yataktan kalkt, helaya girdi. Helaya her giriinde buraya ilk geldii gn, mer ile helann talarna bakarak konutuklarn hatrlyordu. Aynaya bakt. Yz salklyd. Perihan grse: "Yzne renk gelmi," derdi. Buraya ilk geldii gn bym da kesmiti. Yedi ay oluyordu. Suratna souk su arpp kt, odaya girdi. "Yedi ay!" diye dnd. Yatan kenarna oturdu. Masann zerinde "tasarlarm," dedii eyler duruyordu. nsann bir elle kolay okkalayamayaca bir kt ynyd. Dnp dnp yeniden okuduu kitaplar da duruyordu. Goethe'nin erevelenmi resmini onlarn yanma koymutu. Bu resmi, bir ay nce Herr Rudolph Amerika'ya giderken vermiti. ki bavula ve bir sanda sktrd eyalarn ve kitaplarn kamyona ykletirken hediyeyi utanarak Refik'e vermi, bir sre bireyler kekelemi, kzarm, sonra bir "von" olduunu, babasnn da bir general olduunu hatrlatan bir tavrla ban hafife yukar kaldrarak, Refik ve mer'in, bu gen insanlarn ve gen lkenin, Trkiye'nin geleceini ok merak ettiini sylemiti. Refik yatan kenarndan kalkt. "Ne olacak ileride?" diye mrldand. "Peki imdi ne yapaym?" Tasarlarn yazmay bitirmiti. On gndr onlar yeniden okumaktan baka bir ey yapmyordu. mer'le birlikte Ankara'ya gidecekti. Ankara'da nklp ve Tekilt adl kitabn, "Tekilt" adl hareketin liderlerinden Sleyman Ayelik'i grecek, mer'in kaynpederinin yardmyla milletvekilleriyle, bakanlarla iliki kurmaya alacakt. "imdi ne yapaym?" diye dnd. "Perihan'a mektup yazaym. Artk ne olacaksa An kara'da olacak!"
341

Perihan'a mektup yazmak iin masaya oturdu, ama mektuba balayamad. Perihan'a her mektupta biraz daha gecikeceinden, onu ve ocuu ok zlediinden baka bir ey yazamyordu. Arada bir, biraz da buradaki hayattan, insanlardan szettii olurdu, ama hep bunlarn Perihan' fkelendireceini dnrd. Gene kendini zorlayarak bireyler yazmaya alt, ama yazamad. Sonra gz masann zerinde duran romana takld: Yakup Kadri'nin Ankara adl romann birka kere okumu, yazarn inklp ve yeni Trkiye heyecann sevinle karlamt. Kitab her okuyuunda Ankara'da kendisi gibi bireyler yapmak isteyen insanlarn varl aklna geliyor, rahatlyor, endielerinden biraz syrlr gibi oluyordu. Kitab okumaya balad, yarm sayfa okuduktan sonra, "imdi tnelde ne oluyor, acaba yetiecekler mi?" diye dnp ayaa kalkt. Odann iinde biraz gezindi. Sonra tnele gitmeye karar vererek dar kt. Kapnn nnde Hac'y grd. Gene her zamanki huzurlu, sakin haliyle patates soyuyordu. Sanki mrnn sonuna kadar burada patates soyacakm, bugn buraya poz katar hi uramayacakm, bir hafta iinde btn antiyeler datmayacak, barakalar boalmayacakm gibi rahatt. Kpei de yanna oturmu, gnein altnda uyuyordu. Refik varlyla onlar ra hatsz etmek istemeden sessizce yanlarndan geip tepeye tr manmaya balad. Bakalar tarafndan yrne yrne oluan o kk ve dar yoldan deil, kayalarn, dikenlerin arasndan geliigzel yryor, evreyi seyrediyordu. Yedi ay nce karla kapl olan topra imdi dikenler, yaban otlan sannt. Barakalar gene aada, kprdanan insanlar arasnda duruyorlard, ama artk sarya boyanm tahtalar, derme atma damlar ve kk pencereleriyle yzleri Refik'e yabanc gelmiyordu. Uzaktaki rmak da yleydi: Refik uultusuna almt; farkna varmas iin dnerek onu dinlemesi, seyretmesi gerekiyordu. Gene, her zaman yapt gibi, gzlerini altra altra ban ge doru kaldrd. lk geldii gn onu heyecanlandran ayn gkyzyd; prl prl, geni, durgun, derin... Ama imdi gkyzne bakarken ayn eyleri duymuyordu: "Ky kalknmas tasarlar ne olacak? Perihan ne yapyordur? Acaba u milletvekili beni kimlerle tantrr? Nefes nefese kaldm, oysa geldiim gn her gn
.542

cimnastik yapmaya karar vermitim!" Tnelin azndan girerken, buraya her geliinde iini saran pimanlk ve sululuk duygusuna gene yakaland, ama hemen ierdeki harekele kendini kaptrd. Tnelin her eyi bitmi, bir tek tabann ray demeye elverili bir hale getirilmesi ve baz yerlerde duvarlarn rlmesi kalmt. Tnelde imdi yalnzca iki yerde allyordu: Tnelin orta yerinde duvar rlyor. Refik'in girdii azn yaknnda tabana ta dklyodu. Dekovil hattnn st rtld iin ta ok ilkel bir yntemle, eeklerle tanyor, bu da zellikle mhendislerin sinirini bozuyordu. Artk yapacak hibir eyleri olmamasna ramen, mer'in orta iki gen mhendis de mer ile birlikte oradaydlar. Son gnn ciddiyetini, kaybedilecek zamann deerini iilere duyurmak iin oradan oraya kouyor, saa sola baryor, eeklerin boaltlmasna yardmc oluyorlar, ta tayorlard. mer de iileri gayrete getirmek iin ayn eyleri yapyordu. Baz iiler beylerin bu kol iine bulamalarndan kendileri sorumluymu gibi utanarak onlarn el att yere kouyor, onlara i brakmak is temiyor, bir ksm da yorgunluktan hibir ey yapamyor, bir eye el atacak olsalar yalnzca kalabalk edip ileri zorlatryorlard. Orada kargaann iinde, mer, Refik'i grnce alayc alayc ban sallayarak glmsedi. Refik de bir ara bir eein boaltlmasna yardm etmek iin ona yaklat, ama hayvann srtndaki kfeye dokunur dokunmaz bu hareketinin ne kadar sama, zorlama ve ireti olduunu anlayp oradan uzaklat. Tnelin teki azndan dar kana kadar oradan gelen ba rlar, boalan kfelerin sesini duydu. Sessiz alan duvar ustalarn da grd, ama pimanlk ve utan duygusu gene iini sard iin dnp onlara bakmad. Tnelden ktktan sonra raylarn denmesi iin hazrlanm talann stnde yryerek batya doru ilerlemeye balad. Poz katarn grmek, katarn tnele ne kadar yaklatn anlamak, evreyi, teki antiyeleri yukardan son bir kere grmek istiyordu. Gene tasarlarn, Perihan', evini, mer'in almasn, kendi geleceini aklndan geiriyor, ama bunlarn zerinde tek tek ve uzun uzun durup bir sonuca varamadan, konudan konuya, bir dnceden bakasna atlayarak, arada bir gzne arpan ilgi ekici
343

bir eye, rmaa, tuhaf bir bitkiye, barakalara, ya da insan yzn hatrlatan bir buluta bakp oyalanarak yryordu. Altyz metre yrdkten sonra poz katarn Kerim Bey'in yaptrd bir kprnn stnde grd. Lokomotife, alan iilere fazla sokulmadan uzaktan demiryolu dersinde ayrnt laryla retilen u "ray feriyat" denen ilemi semeye alt. Sonra iilerin arasnda gene demiryolu dersinde hocann szn ettii Trkiye'nin tek ray deyicisi nl Pozcu Bekir'i de grd. Btn demiryolu mteahhitlerinin nefret ettii bu adam Ni anta'ndan tanyordu. Ray demekten kazand parayla Nianta'nda arsa alyor, sonra baka bir demiryolunda gene kendi usta ve becerikli takmyla ray dyor, gene arsa alyordu. Bir ara iiler arasnda sigara ierek dolaan adamla gzgze gelir gibi olunca, "Burada ne iim var?" diye mrldand. Sonra ray deyenlere bakarken birden bir zamanlar: "Hayatm rayndan kt!" diye sylendiini hatrlayarak kendisiyle alay ede ede gld ve geri dnd. Sonra barakaya dnd. Kapnn nnde Hac'y ve kpei gremeyince bir eksiklik duygusuna kaplr gibi oldu. Masasna oturdu. Ankara romann kartrd. Okuyamayacan anlaynca bir trl balayamad mektuba kendini zorlayarak balad. Her zaman yazd eyleri, ocuun hatrn, Perihan'n ve evdekilerin ne yaptn sormay alkanlkla hzl hzl yazarak bitirdikten sonra, her zamanki gibi gene gecikeceini ekledi. Bunu yazarken uland, srtndaki teri hissetti ve gecikme ne denlerini yazmaya balad. Bunlar tek tek dnrken "ky kalknmas" taanlar gznn nnde canland. Tasarnn zn oluturan "Biz bize benzeriz," dncesinin ve bu dnceden yola karak birletirilmi ky birimlerine modern ehirlerin btn olanaklarnn ucuza gtrlmesi yollarnn akland blmlerin Ankara romannda anlatlan, inklplara inanm iyi insanlar zerinde yapaca etkiyi hayl ederek sevindi. Sonra: "Bu tasarlar mutlaka benimsenecek, bu olacak, biliyorum!" diye heyecanla sylenerek ayaa kalkt. Goethe'nin resmine bakt, sigara ierek odann iinde gezindi. Sonra yeniden masaya oturup aceleyle mektubu bitirdi ve birka kere gerinince uykunun yeniden bastrdn anlayp yatt.
.344

Uyandnda hava kararma. Saatine bakt: On! "Yedi saat uyumuum!" diye dnd. Yataktan kalkt. Mum nda masann zerindeki mektubu okudu, beendi. Orta odadan grltler, kahkahalar geliyordu. Oraya girdi. Birden youn bir rak kokusuyla karlat. "Ooo, bizimki geldi!" dedi bir ses. "Neredeydin yahu?" Refik: "Uyuyakalmm," dedi. Sonra demin konuann Salih olduunu anlad. teki de Enver'di. "Sen daha uyu. Biz ii bitirdik. Bitti, bitti," diye Enver bard. "imdi ray dyorlar. Lokomotif geldi. Ddn ald. Biz de ona yeil bayra salladk. Nah bayra byle salladk. Gel, ulan, gel, de rayn bakalm Pozcu Bekir dedik!" Bir kahkaha att. Bayran nasl sallandn gsteriyormu gibi elini oynatyor, glyordu. Sonra birden bir ey hatrlamm gibi ciddileti: "Sen de ier misin?" diye sordu. Masann zerindeki rak iesini kaldrp uzatt. Refik masann zerinde ve kede yanan gaz lambalarna gzn altrmaya alyor, "Bitmi, yetitirmiler!" diye d nyordu. Enver sert sert: "Sen de ier misin?" diye yeniden sordu. Refik: "mer nerede?" dedi. "Patron darda galiba," dedi Enver alayc bir sesle, "Rvete boduu memurlardan biriyle konuuyor..." Refik dar kt. Kapy kaparken arkasndan gelen kahkaha seslerini duydu. Barakann nne karlan masann zerindeki gaz lambasn grd. Masann iki yannda mer ile Refik'in Kerim Bey'in ay nce verdii ziyafette tand bir denetmen oturuyor, bireyler konuuyorlard. Uzaktan, ii barakalarnn oradan, bir darbukann sesi geliyordu. mer, Refik'i grnce: "Hah uyandn m?" dedi. Refik tam mer'i kutlayacakt ki, denetmen-ayaa kalkt. Acele acele bireyler mrldanp mer'in elini skt. Sonra Refik'in de eline sarlp onu da kutlad. Denetmen gittikten sonra Refik utanga bir tavrla: "Tebrik ederim," dedi. mer, karanlkta kaybolan denetmeni iaret ederek: "Ona da hi lzum yokken bireyler vermek zorunda kaldm!" dedi.
345

Derin derin soluyarak birka kere i ekli: "Allah hepsinin belsn versin!" "Evet, hi yoktan rvet almas ok irkin bir ey!" dedi Refik. mer: "Hayr, canm, onu demiyorum!" dedi. "Btn ilerin, btn bu ilikilerin, Ankara'dan gelen memurlarn, Kerim Bey'in, her eyin, her eyin Allah belsn versin..." Refik endieyle: "Neyse, bitti ya!" dedi. "Evet, bitti!" dedi mer. "ok para kazandm. Bitti." kisi de sustular. i barakalarnn oradan gelen darbuka sesine bir keman da katld. Ho, neeli ve oynak bir mzik durgun geceye yayld. Barakann iinden de arada bir sarho kahkahalar geliyordu. mer: "Ben de ieceim," dedi. Sonra bayla mziin geldii yn iaret ederek: "Bak, herkes eleniyor. ingeneler gelmi. Kahvenin n curcuna," dedi. "Herkes bu demiryoluna sve sve eleniyor. Ben de ieceim." Refik: "Gidip bakalm m?" dedi. "Hadi, peki, bakalm," dedi mer. Kalkp ii barakalarna doru yrdler. Yaklatka neelenen mzik bu durgun gecenin iinde Refik'in alamad uzak ve yabanc bir eydi. mer daha nceden de grd iin, bu ingene topluluunu biliyordu. Sivas'tan Erzurum'a kadar btn antiyeleri gezdiklerini, bir antiyeden tekine gidip, alp syleyip oynadklarn, sonra kadnlarn, taeronlarn, ya da ustalarn yannda gecelediklerini, yllardr ilkbahardan sonbahara kadar byle konaklaya konaklaya dolatklarn anlatt. Sonra geen yl gelilerinde Kerim Bey'in antiyesinde kzlardan biri iin iki yal taeronun kavga ettiini, bu kzn da pek gzel bir ey olduunu homurdana homurdana ekledi. Kahveye yakla rken de birde Refik'ellnd: "Benim hakkmda ne dnyorsun?" dedi. Galiba hemen bunu sorduuna piman oldu ve kalabaln ortasnda kzlardan birini iaret ederek: "te bak, demin szn ettiim o," dedi. "Nasl, gzel mi?" Kahvenin nnde elli altm kiilik bir ii kalabal vard. Darbukacyla kemanc bir kenara ekilmi alyor, ortada iki kz oynuyordu. Kzlarn ikisi de gzel deildi, yorgun bir halleri
346

vard, evrelerine zorla glmseyerek bakyorlard. evrelerindeki iiler de pek neeli gzkmyorlard. Sekiz on tanesi el rpyor, arada bir, biri baryor, ou yorgun, uykulu gzlerle: "u da aradan ksa da gidip uyusak," diye dnyormu gibi esni yordu. Orada uzun sren, pahalya oturan, kanl bir zaferden sonra evlerine dnmeyi bekleyen, ama savan bittiine bir trl inanamayan bitkin askerler gibi bireyler bekleyerek dikilip duruyorlard. Kahvenin iinde de masalara abanarak uyuklayan birka kii vard. Bir sarho kahvenin kapsna yaslanm sal lanarak el rpyor, arada bir baryordu. Bir ara darbuka sustu. Bir durgunluk oldu. Kzlardan biri para toplarken sataan birini itti. Birka kii gld. Kalabalk kprdand. Kahvenin kaps alp kapand. Be alt kii ar ar, barakalara, uykuya doru yrd. Sonra darbuka ve keman yeniden balad. Darbuka alyor, kalabalk bir ey bekleyerek seyrediyor, Refik bu kalabalk iin bireyler yapmas gerektiini dnyor, tnele her giriinde iini kaplayan pimanlk ve utan duygusuna yakalandn anlyordu. Dnd: "u kalabaln iine karabileceimi hibir zaman ileri srmedim, ama bu kadar darda kalmak da irkin... Onlar niye seyrediyorum? Onlar ilerini bitirdiler, yorgunlar, yatmadan nce biraz eleniyorlar. Ben? Onlar orada, ben btn bunlardan..." "E ne dnyorsun yle?" diye mer sordu. "Hi!" "Ben dnyorum," dedi mer. "Dnp ieceim." Refik: "yi, ben de birazdan gelirim," dedi. "Belki biraz do larm."

SON AKAM
mer arkasndan gelen mzii dinleyerek barakaya doru y ryordu. "Oh, ne gzel ieceim... Allah'a kr bitti!" diye dnd. "imdi zengin oldum... Benden sz ederlerken artk 'zengin herif diyecekler... Ama imdi bunlarn siras deil!"
.347

38

Barakada yanan lambann n grd. Barakann kapsn aarken clz bir inilti duyuldu. eri girince ses kesildi. Galiba Salih ark sylyordu, ama mer'i grnce susmutu. Salih'le Enver masann bir kesine oturmular, nlerine de byk bir rak iesi koymular, iiyorlard. mer masann karanlkta kalan teki ucunda iki bo ie daha grd. "Merhaba, ocuklar!" Enver, mer'e dnp bakmad bile. Salih'in omuzunu drtt: "Canm ne susuyorsun, sylesene sen arkn!" dedi. Salih bireyler mrldanmaya alt. mer'e bakt, sustu, bir sre dnd. Sonra: "Canm patronun gznn iine bakarak da sylenmiyor ki!" dedi, gld. Enver meydan okuyan bir tavrla: "Ne var? Ben sylerim," dedi. Kendini zorlayarak, bara bara arkya balad. Biraz syledi. Sonra: "Hem patron deil ki o," dedi. "Ortak o. Bizim ortamz. yle deil mi? erefine ortak!" Salih saf bir tavrla: "Tamam yle, ama patron gibi," dedi. "Patrona benziyor ite!" mer'e bakt: "Kzmyorsunuz ya?" dedi. mer: "Afiyet olsun ocuklar, yarasn!" dedi. Babacan bir tavr taknmaya alyordu. Enver: "erefine ortak, erefine!" dedi. "Sen de isene ortak!" Bir sre, "Nasl sataaym?" diye dnyormu gibi mer'e bakt. Sonra: "Ama ne akllsn sen ortak," dedi. Salih'e dnd: "Bakalar gibi cretle altrmad bizi; pay verdi: Ortak etti. Evet, ortak etti. Biz de i bizim iimiz diye eek gibi altk. On mhendisin iini ikimiz yaptk." Salih'e dnm, orada mer yokmu gibi, syledikleri de Salih'in bilmedii eylermi gibi heyecanla anlatyordu. mer mutfaa girdi. nceden bir keye koyduu rak iesini arad, ama bulamad. "Yoksa benimkini alp itiler mi?" diye dnd. Sonra koyduu yeri hatrlad. Tam kyordu ki bardak almadn anlad. Mutfan iinde: "Bardak... bardak..." diye mrldanarak gezindi. Sonra aklnn baka eyle megul olduunu anlad: "Ne konuuyorlar onlar orda?" diye dnd. Seslerini duydu. Enver bir ey anlatyordu. Sonra ikisi birlikte kahkahalarla glmeye baladlar.
48 -

mer elinde bo ie ve bardakla ieri girdi. teki kapdan dan kacak, dardaki masada ak havada tek bana iecekti. "Ortak etmek iin neden bizi seti?" Enver hl anlatyordu: "Neden? Biz iyi mhendis olduumuz anlald diye sevinirken, o bizi kaz gibi yoluyordu. Eek gibi altrd bizi!" mer: "E, siz de almasaydnz canm o zaman!" dedi. Ama hemen bu sylediklerinin irkin olduunu, Enver'i de ok se vindirdiini anlad. Enver, mer'i hi duymam gibi Salih'e anlatyordu: "Evet, kurnaz herif. stelik patron gibi deil, bir arkada, bir aabey gibi davranmaya kalkt bize. Onunla byle konuuyoruz, ama faturasn da dyoruz. Tavlad bizi, tavlad! Sonra kaz gibi yoldu." mer birden: "Daha ok mu istiyorsunuz?" dedi. Sonra gene bir yanllk yaptn anlad. "Hah, ha!" diye bard Enver. "Para dilendiimizi sanyor. yi mi? Bir ey istemiyoruz, ulan, senden! Hem kaz gibi yoluyor, hem de dilenci sanyor bizi. Salih baksana una?" "Ben imdiye kadar hi dilenmedim," dedi Salih. "Benim zavall anneciim bana demiti ki..." mer dar kmak iin davrand. Enver: "Dur, nereye gidiyorsun?" diye bard. "Otursana bizle. Otur da konualm..." mer: "ok sarhosunuz siz!" dedi. "Eee, ne olmu sarho olmusak? Sen de imeyecek misin? Otur da bizle i, hadi. Hadi, hadi, otur da i! Bak ite, bunu istiyoruz. yle deil mi, otursun da bizle isin deil mi Salih, sylesene?" "sin ya!" dedi Salih. "Abi oturup bizle isenize!" Birden Enver: "Ne yaltaklanyorsun ulan! Oturmazsa oturm nein "-<^*>rli

mer babacan bir tavr taknmaya alarak: "Oturuyorum ocuklar oturuyorum!" dedi. Sandalyeyi ekip masann teki ucuna oturdu. "Bak yaltaklandn, o da gitti taa oraya oturdu," dedi Enver. "Bizim yanmza oturmad. Bana bularlar, satarlar, yakmaz, diye dnmtr. yi, gene tenezzl etti deil mi?"
349

mer: "Orada yer yoktu!" dedi. Sonra birden utanarak bar dana rak doldurup dikti. "Niye gelip yanmza oturmuyor da oradan, uzaktan bakyor bize? Niye? nk bunun gz yukarda. Kerim Bey ile, o Avrupal mhendisle imek ister o, bizim gibi gariban ne yapsn." Sonra birden bard: "Biz gariban deiliz ama!.." "Daha ieceim," diye dnyordu mer. "Sonra o kan klkl Almanla ahbaplktan holanr. Ulan bunun oynad kt bile bakadr. Bizim gibi pipirik oynamaz. Bri oynar. Sonra satran: Dnce sporu! Hah hah haa..." Sesini incelterek taklide balad: "Moner, siz ka kt rica etmiti niz?" Salih dikkatle: "Ama 'moner'i Franszlar syler!" diye m rldand. Enver bard: "Hepsi kefere deil mi sonunda? Bu herif de keferelerle ahbaplktan holanmyor mu? Avrupallar bizden stn buluyor. Bktm ulan bktm. Okulda onlar daha iyi dediler, evde onlar daha iyi dediler, sinemalarda, dergilerde onlar grdk, imdi de burada bu zppe onlarla ahbapl daha ok sevi yor." mer dikkatle dinliyordu. "Gz de yukardadr." Enver odada bulunmayan bir bakas hakknda dedikodu yapyormu gibi anlatyordu. "Gz yukarda olduu iin u milletvekilinin kzn tavlam. Milletvekilinin kzn tavlam." Kelimelerin teker teker stnde duruyor, keyfini kararak anlatyordu: "Milletvekilinin kz nasl bir kzdr acaba? Bizimki maallah yakkl. Yakkllna sz yok bizimkinin, ama acaba kz nasl? ster misin, o pembe zarflara mektup koyan ey kaknemin teki olsun?" Birden sustu. Bir sessizlik oldu. Sonra sahte bir fkeyle bard: "Sen ne biim herifsin, ulan! Suratna tkrsek bir ey sylemeyeceksin!" mer de fkeli grnmeye alt: "Sarhosun sen! Seni ciddiye alamam!" Ama baya, sradan szlerdi bunlar. Sradan, kibirli, dzenli, aklbanda bir yeni zenginin sradan, ihtiyatl szle ri... "Ciddiye alamazsn ha!" diyordu Enver. "Ciddiye alamazsn, elemek. Peki, ben syleyeyim, sen ister al ciddiye, ister alma.
.350

Ben syleyeyim..." Biraz dnd. Sonra: "u Kerim Bey var ya u Kerim Bey," dedi. "Sen onun trna olamazsn, anladn m, trna..." "Nerden buldu bunu?" diye dnd mer. "Hedefi buldu. Ama nerden buldu?" "O Kerim Bey sana benzemez. Sen kn yrttn, bizi eek gibi altrdn, vaktinde yetitireceim diye. Yetitirdin! ok kazandn! Ama Kerim Bey'e bak, Kerim Bey'e... O her eyiyle zengin. Ruhuyla, czdanyla, soyuyla, sopuyla, gnlyle... Onun topra bir ayda gezilmez. O senin gibi deil. Para kazanmak iin yrtnmyor. O bari bo duracama biraz para kazanaym diyor. Babas aa. Topra atla bir gnde gezilmez. Sen onun trna olabilir misin? Senin baban avukat myd, yoksa kk bir tccar m?" mer, "Yzmden anlad!" diye dnd. "Hedefi bulduunu yzmden anlad, imdi de tadn karyor!" "Avukat myd?" diye tiksintiyle yeniden sordu Enver. "Benimki de askerdi ite. yle bir asker ki paalara hayranlndan benim adm..." Salih: "Benimki garsondu, benimki garsondu," dedi. "imdi benden para bekliyor anam!" "yi ite!" dedi Enver. "Paray kazandk. Saolsun ortak bize iyi para kazandrd!" Masadan kalkt. Odann iinde gezinmeye balad. mer'e yaklap birden sordu: "Bunun babasnn garson olduunu biliyor muydun?" mer: "imdi rendim!" dedi. Sesinde ackl bir ey olduunu utanarak anlad. "Haaa, ren ite!" dedi Enver sert sert. "Babas garsonmu. Hem de Tokatlyan Oteli'nde, biliyor muydun? Senin gibi tuzu kuru zibidilerin ekmein yarsn koparp yarsn masada b rakarak ziftlendii, sosyete orospularnn krtt bir lokantada uaklk edermi anladn m?" Salih'i bir aabey gibi sahiplenerek ekledi: "Bu ocuk o sosyete karlar yznden lokantaya gidemez, bunu da biliyor muydun?" mer bir ey sylemek istemiyor, hzl hzl raksn iiyor, bu hzla ierse dar kmadan burada hemen kusacan d nyordu. Enver hl: "O sosyete karlarnn yznden!" diyordu. Bir
351

sre sustu, sandalyesine oturdu ve bard: "Ben de bir sosyete kars tavlayacam ulan! Bir sosyete kz tavlayacam... yle ilik gibi bir kar tavlayacam... u Danimarkal mhendislerin karlar gibi bir kar tavlayacam, Salih. Ne karyd o deil mi? Ortak, sen bilirsin, bu sosyete karlar nasl tavlanr sylesene? Ne yapmak lzm yani? Sylesene, neden holanrlar? Her gn sinemaya gtrrm vallahi!" Birden elini Salih'in omuzuna koydu: "Bak Salih, paramz var, stanbul'a gidince birer sosyete kz tavlayalm. Paramz var. Diplomamz var, mhendisiz. Sen yakklsn. Ben naslm? Ben zekiyimdir!" "Sen, kzma ama, f gibisin be kardeim!" dedi Salih. Enver inanl ve kesin bir sesle: "nemli deil!" dedi. "nemli olan ruh gzellii." Bir kahkaha att. "Ruh gzellii!" diye bard. Gene bir kahkaha att. Sonra birden ciddileti: "Aslna bakarsan, u ingenelere de razym ben!" dedi. "Ama sosyete kzlar da..." Birden mer'e seslendi: "Ama sen de sylemiyorsun. Haa, Salih, asl kime sormal bunu biliyor musun? Bunun u arkadana... Refik'e. O bu ilerden akar!" mer: "Refik!" diye dnd. Kendim hatrlad. Az nce birlikte orada, o iilerin yamndaydlar. "Dostum, en yakn arkadam o benim!" diye dnd. "Benim kim olduumu, ne olduumu o bilir." "O bu ilerden akar, nk bir kere nceki k Nianta'nda grmtm. Yannda lokum gibi bir ey vard!" mer: "Refik'in dnceleriyle alay ettim," diye dnd. "Bu dnceleri kmsedim. Oysa gryorum ki o her zaman benden daha ahlakl, daha namuslu, daha iyi olmutur." "Byle lokum gibi gencecik bir eydi," diye Enver anlatyordu. "Nianta'nda, o kibar sosyete semtinde bunlar kolkola gr mtm. Ben de stanbul'a gidince Niantal bir sosyete kz tavlayacam. Bunu u Refik'e soralm. O Niantal, iyi bilir bu yollar..." "Ee uzattn ama!" dedi mer. "Ne o, bozuldun mu? una bak. Salih, arkadana toz kon duramyor... Ulan, biz senin de, arkadann da kim olduunu biliyoruz, be... Okuldan hatrlyorsun deil mi bunlar... Bir bu, bir u Refik, bir de cce gibi biri vard yanlarnda. Herkese yle
.352

kmseyerek bakarlard. Bu zppeydi. Her gn en k kravat ceketle gelir, pipo ierdi. teki cce hastalkl bir eydi. Gz lklerinin arkasndan bir bak vard, eytandan farksz... Biz -birinci snftaydk. Hatrlyorum bu ukal takmn... Ile eyi kmserlerdi. Gene en iyisi u Refik'ti, n n iynyetli bir hali vard, ama anladm imdi: Alklktan, hdklkten yleymi!" "Yetek artk, yeter!" diye mer bard. Sonra birden yle dnd: "Birazdan Refik gelecek. Duymasn bu irkinlikleri, ona gre deil byle eyler!" "Bak, bak, arkadana toz kondurtmuyor! O alk, hdk Niantal sosyetie toz kondurtmuyor. Herif o lokum gibi kary brakm, buraya gelmi. Niye gelmi? Alamak iin... Krtlere, alara, memleketin sefaletine bakmak iin... Ky kalkndrmak iin yazlar yazyor, alyor. O kar klkl Alman'a gidiyor, alyor. Olum, madem tccarsn stanbul'da paa paa otur, ilerini yrt, o lokum gibi karnn yatan bo koyma! Hayr, olmaz! Buraya gelip alayacak!" mer: "Sus, ulan, sus!" diye bard. Enver gznn ucuyla mer'e bakp aceleyle ekledi: "Hdk herif, canm. Bir de defter tutuyor biliyor musun? Htra defteri... Masasnn zerine koymu. Geenlerde atm baktm. Glmekten lrsn!.. Herif nereye baksa alyor. Vah sefelat, vah bu memleket, yazm!.. Arada sevgili karcm da yazm! Gl mekten donuma ediyordum! Karnn ad da Perihan. Peri gibi bir lokum! Yata da bo deildir canm. Bu sosyetikleri bilirsin. Birini arm, demitir ki: 'Ben gidiyorum, ama sen bizim Periyi...'" Birden mer sandalyeden frlad. Enver'e doru yrd. Yrrken gznn nnde baz kavga sahneleri canland. Kavgaclar, kavgadan nce birbirlerinin gzlerinin iine bakarlar, ar ar yrrlerdi. Enver de ayaa kalkmt. mer: "Sarho olduu iin onu belki yere ykabilirim!" diye dnd. Sonra: "Salih ayrr!" diye mrldand. Hi kavga etmediini aklndan geirdi ve Enver'in de dvmek istemediini anlad. "Dvmek ok aptalca bir ey olur!" diye dnd. "Tekmeleiriz... kimiz de birbirimize vururuz... Kimin kazand anlalmaz... ieler, bardaklar krlr... Refik de onun yznden kavga ettiimi..." 353

Birden Enver: "Seninle dvmem bile ben be!" dedi ve yerine oturdu. mer iesini alp ak havaya kt. "ki yalnzca mideme vurur!" diye mrldand. Dardaki masaya oturdu. ienin dibinde kalan son damlalar bardana boaltt. Geceyi dikkatle dinledi. Darbuka hl yorgun yorgun alyor, keman vzldyordu. "Bitti!" diye dnd. "imdi ne yapacam?" Nazl ile evlilii dnd. "Milletvekilinin kz! Eh bizim de bir mutfamz olur!" Barakay dinledi. Oradan arlk ses gelmiyordu. "Refik'i bekleyeyim," diye dnd. "O gelsin. Biraz konualm. Sonra Ankara'ya gideceiz. Sonra ben milletvekilinin kzn alacam. Peki, baka ne ya plabilir? Nasl yaanabilir? Sradan bir hayata kar koyulmas gerektiine ilikin nutuklar atmtm ben! Mesela urada bir iftlik de alabilirim. Hac'nn gsterdii iftlik. Kaadr? Ben btn bu ilerden ne kadar kazandm? Dur bakalm: Birinci yl topran metrekp ka kurutan hesaplanmt?" Hi unuta mayaca, hesaplarnda ka yz kere kulland bu sayy unuttuunu anlaynca ok ard. Sonra bu unutkanlndan paraya dee veunedii sonucunu karp tam gururlanyordu ki, sayy hatrlad. Nazl'y dnd, ingiltere'den geliini dnd. Sonra ar ar yaklaan Refik'i grd, ama az nce barakada ondan szedilirken iinde canlanan sevgi bu sefer canlanmad. ok uykusu olduunu, gnlerdir doru drst uyuyamadn hatrlayarak gerine gerine esnedi.

SONBAHAR
Nign Hanm oturduu yerden: "Cevdet Bey'in kendi elceiziyle diktii iekleri de ldrdler!" dedi. Bayla rahmetli kocasnn Latincelerini ezberledii ieklerin bir zamanlar dikili olduu keyi iaret ediyordu. Nign Hanm'la Perihan ve Nermin arka bahede, aacn altnda, hasr koltuklarda oturuyorlard. Osman evden kal bir saat olmasna ramen, yapraklarn ve otlarn zerindeki sabah
354

39

nemi kaybolmam, zayf sonbahar gnei sabah serinliini baheden karamamt. Eylln son gnyd. Adadan dnleli iki hafta oluyordu. ki haftadr Nianta'ndaki evde youn bir mutsuzluk, sknt ve sonbahar havas vard: Ah Nuri iki hafta nce, tam tandklar gnn sabah oluvermiti. Nign Hanm yeniden: "Rahmetlinin kendi elceiziyle diktii iekler..." dedi. Sznn sonunu getirmeden, herkesin bildii o mutsuz ve skntl surat taknarak sustu. Herkesi, her eyi, rahmetli Cevdet Bey dnda btn dnyay sulayan baklarla gelinlerini szd. "Nuri de tam ona ihtiyacmz olduu zamanda ekip gitti!" dedi. "O hi olmazsa Cevdet Bey'e sayg duyar, iekleri sulard." "Cevdet Bey onlarn isimlerini bir kda yazmt galiba!" dedi Nermin. "Gidip Eminn'nden bugn alaym!" Dnp Perihan'a sert ve souk bir yzle bakt. Bak: "Bu leden sonra nereye gideceimi anladn m?" diyordu. Perihan korkuyla gzlerini Nermin'in yznden kard. Bir ay nceki o rastlantdan sonra, Nermin'in taknd meydan okuyan tavr anlalmaz buluyordu. Bir ay nce bir gn, onu uzun boylu, yakkl bir adamla Sirkeci tren istasyonunda kolkola grmt. Bu konuda dnmek istemedii iin Nign Hanm'a kulak verdi. Nign Hanm ayn tohumlar hibir zaman bula mayacaklarn, bulsalar da o hibir ie yaramayan bahvann onlar ldreceini anlatyor, parmaklarnn ucuyla omuzla rndaki aln kelerini ekitiriyordu. Sonra elinde tepsiyle mutfak kapsndan kan hizmetiye gz takld, biraz yak lamasn bekledi ve sordu: "Uyand m o?" Drt gn nce Avrupa'dan dnen Aye'den szediyordu. Emine Hanm bayla hayr iareti yapt. Tepsiyi masaya koymadan nce Perihan'a dnd: "Kk hanm, kz al yor!" Artk onbe aylk Melek'ten 'bebek,' ya da 'ocuk,' diye deil, 'kz,' diye szediliyordu. Perihan kalkt. Tepsinin zerindeki dolu ay fincanyla gazetelerden birini alarak eve yrd. Mutfak kapsndan girerek yukar kt. Merdivenleri karken kzn alayndan, bir kesilip bir glenen sesinden altna doldur355

duunu anlad. Odaya girer girmez kk yatan bana gitti. Alayan kzn grnce glmsedi, Melek de ona bakt ve derdini unutarak sustu, sonra gene alamaya balad. Perihan elindeki ay ile gazeteyi masamn zerine brakp kzn yataktan bir kk paket gibi kaldrd. Bacaklarn arasndaki yumuak scakl farkederek: "Ah, seni soytar seni!" diye sylendi ve elindeki kk eyi dikkatle zerine kaln bir rt serilmi masann zerine koydu. Her zaman yapt gibi onunla konuarak elbiseleri ve ince bezleri karmaya balad. En stteki gmlei karrken: "Of, terlemiiz galiba!" dedi ve kzn ok kaln giydirdiini dnd. Sonra havalarn souduunu dnerek: "Ama bir de hasta olursan daha m iyi?" dedi. Melek bireyler mrldannca da, kz ona hak vermi gibi sevindi. Sonra aklna Refik geldi. En son yazd mektuba gre bir hafta iinde stanbul'da olacakt. Perihan, Refik'ten bir ay daha gecikeceini bildiren yeni bir mektup almaktan korkuyordu. Bir trl aamad bir engelli ineyi zorlarken: "Baba gideli yedi ay oluyor!" dedi ve sesinden korktu, nk merdivenleri kan ayak seslerini duymutu. engelli ine ald. "Belki artk gelir!" diye dnd. Bezin her yerine bulam pislii grnce yzn buruturdu. Kirli bezleri bir keye brakt, kz kucana alp banyoya girdi, ykad. Ykarken Refik'i ve kendi durumunu dnd. Haprnca kzn souk sudan rahatsz olduunu anlad ve telland. Aklna doktor olan babas geldi. Kz birden alamaya balaynca, "Buradan ayrlp eve gitmem daha m doru olurdu?" diye dnd. Bunu ok dnm, ay nce kararn da vermi, ama annesi onu caydrmt. Annesinin, Refik'in onu deil, stanbul'u braktn aklayan szlerini hatrlad. "Bu sama!" diye dnd. Sonra cayd. "Sama deil!" diye mrldand. Refik'in zr dileyen, btn suun kendisinde olduunu yazan mektuplarn hatrlad. Ona verdii cevab dnd. Evden ayrlmay hi dnmediini yazd mektupla vnyor, Refik'in de ayn duyguyu beslediini seziyordu. Kzn mesinden korkarak aceleyle odaya geri dnd. Temiz bez ve gmlek kard. "Benim durumumda olan baka bir kadn ne yapard?" diye dnd. Buna her zamanki gibi gene cevap vermedi, nk kendi durumunu benzersiz
356

buluyordu. Kendi durumunun benzersiz olmasnn nedeni de Refik'in benzersiz olmasyd: Tand hibir kadnn Refik gibi kocas yoktu. Ama kz elbiselerini giydikten sonra bir daha haprnca kendini cezalandrmak istedi: "Hl bu evde otu ruyorum, nk gurursuzum!" diye dnd. Kz yatana yatrnca rahatlad. Yedi aydr her gn aklnda at koturan bu dncele"den kurtulmaya karar vererek masann zerindeki ay fincann ald, gazeteyi at. ay soumutu. Gazete: "Dnya Sulhu Kurtuldu. Mnih'te Tam Bir Anlamaya Varld," diyor. "Daladiye, Hitler, amberlayn ve Musolini," diye yazyordu. Perihan her zaman yapt gibi kendi dndaki dnyann iine girmek istiyormu gibi gazeteyi itahla okumaya balad. Btn evde yurt ve dnya haberlerini kendisi kadar yakndan kimse izlemiyordu. Mnih konferansna ilikin haberleri tam bitiriyordu ki, kap nceden vurulmadan ald, ieri Nermin girdi. "Sende yeil iplik var m?" diye sordu Nermin. "Bu renkte!" Elinde tuttuu fstk bir dmeyi gsteriyordu. Perihan gene o belirsiz korkuya kaplarak ayaa kalkt. Sanki onunla bu odada birlikte yalnz olmak sumu ve bu sutan bir an nce kurtulmas gerekiyormu gibi diki kutusu olarak kulland eski ilkokul antasn aceleyle at, tella arad ve istenilen eyi bularak uzatt. "te!" teki elini hzl bir hareketiyle kkln hatrlatan antay kapad. "Teekkr ederim!" dedi Nermin. Birden o eski antay her grnde yapt gibi glmsedi. Sonra kendi dmesi ve dmeyi dikecei elbiseyle ilgili duygularna dndn belli eden dnceli bir suratla odadan kt. Nermin'in ilkokul antasna glmseyii bu sefer Perihan'a sevimli gzkmemi, souk, kmseyici, hatta gene meydan okuyan bir ey gibi gelmiti. Kapanan kapnn arkasndan ba karken yanlp yanlmadn aratrd. Sonra onu yakkl adamla grd gn hatrlad. Bu karlama her geen gn aklnda daha deiik canlanyordu. Yakkl olduunu dnd adam uzun favorili, yz gneten yanm, byklar ve elleri bakml, Perihan'da korku ve irenme uyandran cinsten bir adamd.
357

Perihan istasyona, Karaky'de bulutuu annesini banliy trenine geirmek iin gelmiti. Nermin ile bir adam gar lokantasndan kyorlard. Birbirlerini ayn anda grmler, Perihan gzlerini karamamt. Nermin nce tellanm, sonra yava yava, Perihan' korkutan, artan bir meydan okumayla glmsemiti. Birbirlerine sekiz on adm kalmken birden ikisi de balarm baka yne evirmilerdi. Perihan'n yapt alveriten szeden annesi Nermin'i grmemiti. Akam Osman ile birlikte adaya dnerlerken Nermin'in taknd soukkanl tavr Perihan' o kadar artmt ki, istasyonda grdnn Nermin'in bir ikizi olduuna inanas gelmiti. Ama bu rastlantdan birka hafta sonra Nermin'in, Osman'n irket denen u para makinesini ileten bir makineden baka bir ey olmadn, stelik bir zamanlar bir de metres tuttuunu fkeyle kendisine akladn hatr laynca davrannn baz aklc temelleri olduunu dnmeden de edemedi. Sonra her geen gn Nermin'in meydan okuyucu szleri ve hareketleriyle karlatka o rastlant aklnda daha deiik canlanmaya balad. Her geen gn Nermin'in Sirkeci istasyonundaki o glmseyiinin daha cesur ve daha korkun olduunu dnyor, glmseyiin aklnda boyut deitirerek kendisiyle alay ettiini sanyordu. Glmseyi: "Bak, ben bunu yapmaktan ekinmem!" diyordu. "Ben senin anlayamayacan kadar zgr bir kadnm. Sen ise byle eylerden yalnzca korkar ve uslu uslu kocan beklersin..." Gene ayn eyleri korkuyla aklndan geirdiini, Nermin'i leden sonra yeil elbisesini giyerek bir yerlere gideceini dndn anlaynca baka eylerle uramak istedi ve gazeteyi at. Bir iki cmle okumutu ki, kap vuruldu, Aye glmseyerek ieri girdi. Aye kapy kaparken esnedi. Perihan' yanaklarndan pt. Gene glmsedi. Melek'in yatana yaklat. "Yaramaz, amma baryorsun!" dedi. Perihan: "Aaa, seni, uyandrd m?" dedi. Aye: "Yok canm, zaten erken kalkmak istiyordum!" dedi. Pencereye yanat. Gerindi. "Oooh ne gzel gn!" dedi. Dnp yeniden kk kzn yatana sokuldu. Yatan kenarndaki kk ngra alp Melek'in yzne yaklatrp sallamaya balad. zerinde mavi, ipekli bir gecelik vard. 358

Perihan onun beyaz gerdann, gslerinin st ksmn g ryor, svire'den bambaka bir insan olarak dndn d nyordu. Aye: "Hah, ha! una bak, una! Halay tandn m, halay tandn m kk Melek?" dedi. Sonra birden ngra yatan kenarna brakt. Gerinerek esnedi. Salarn kartrmaya, ka maya balad. Perihan: "Uykunu alamadn galiba!" dedi. "Ge yattm. Saat ikide... Ama yle elendik ki..." Perihan onun, Fuat Bey ile Leyl Hanm'n olu Remzi ve arkadalaryla birlikte olduunu biliyordu: "Nereye gittiniz?" "Beyolu'nda, Tnel'de yeni bir lokanta alm!" dedi Aye. "ok gzel bir yer. Artk bizde de iyi yerler alyor. Grnce ok sevindim. Sonra hep birlikte Leyl Teyzeler'e gidip oturduk. Dnte de Emirgn'a urayp ay itik! Acaba annem kata geldiimi biliyor mu?" Perihan srdalklarnn alkanlyla: "Az nce uyanp uyanmadn sorduydu!" dedi. "Ge kalmsam ne olacak ki... Hem drt ay nce byle gezip tozmam isteyen de kendisiydi." Pencereye yaklat, sonra birden dnd: "O kadar da iyi ocuk ki!" Perihan, "Kim?" diye sormad. Anlayl bir tavr taknarak glmsedi. Aye: "Remzi o kadar iyi ocuk ki!" dedi. "Hep benim iyiliimi istiyor. Hep beni dnyor. Tam bir centilmen. Kibar. Eli ak. Drst. Ah, ite anneme bak. Suratn asm beni bekliyor." Pencereyi at, aaya seslendi. "Hu, huu... Ben kalktm! Peki, peki birazdan geliyorum!" Perihan'a dnd, az nce szettii eyin ne olduunu aratryornu gibi dnd, hatrlad: "Aa, evet. O kadar iyi ocuk ki... Bana svire'de de yaknlk gsterdi. Onun yle biri olduunu burada niye anlamadm diye kendime kzdm. Zaten ben eskiden niye yleydim, o da baka bir ey ya... Hayata bakm deiti belki de! Glyor musun? Yok, yok, oraya gidince insann her eye bak deiiyor." Gzleri parlad. "Orada her ey o kadar deiik, buradan o kadar baka ve gzel ki... Biz ne zaman yle olacaz, diye dndm. Biz yle olabilecek miyiz? Biz de onlar
359

gibi olacaz inallah bir gn, deil mi? Perihan, sen de mutlaka bir gn gitmelisin. Abimle gidin." Birden yanl bir ey yapm gibi sustu. Perihan dalgn dalgn: "Bilmem ki," dedi. "Hep burada, bu odada m oturacaksnz canm!" dedi Aye. "Ben abimi kandrrm. Belki birlikte gideriz! Ama orada, insann her eye bak deiiyor. Orada hayatmn bir hayat olduunu anladm. Oraya giden biri mutlaka bir bakas olur. Ya da onlarla... Her neyse... Ben zaten artk bu eve bu kadar kapanmaya"niyetli deilim... niversiteye kayt yaptracam, ama ok fazla da dnmyorum. Belki bir sene sonra bir gn bir bakarsn ben..." Glmseyerek kzard. Birden kap ald. Ah Nuri'nin olu Ylmaz'd. Elinde bir zarf vard. Perihan zarf uzaktan grr grmez Refik'ten olduunu ve onun bir ay daha gecikeceini yazdn anlad. Ylmaz zarf Aye'ye uzatrken: "Byk hanm sizi aaya bekliyor," dedi. Aye'nin plak gerdanna bakmamak iin gayret ediyordu. Aye: "Peki, peki geliyorum!" dedi. Ylmaz, gene gerdandan baka yere bakmaya gayret ederek ve kzararak: "Kahvaltnz baheye mi getireyim?" dedi. Aye: "Ge oldu!" dedi. Sonra birden eliyle gerdann kapatt, geceliini ekitirdi: "Neyse, getir bireyler ite! Anneme de syle, geliyorum!" Kap kapandktan sonra Perihan'a dnd ve eliyle arkasn iaret ederek: "Kapy nceden bir vurmas lzm canm!" dedi. Perihan aknlkla: "Vurmad myd?" dedi. "Vurmad ya... Ama ok komik bir burnu var deil mi? Hemen de kzaryor! Babasna ne kadar benziyor. Ah, Nuri'nin lmne ok zldm. Cenazesinde bulunmak isterdim. Bana, biliyorsun, 'ekirdek' derdi. ekirdek gibi kk, kuru, neesiz olduum iin herhalde. Nuri'yi bir kere daha grmek islerdim. Beni ok severdi. Hemen yle kalpten gidivermi ha? Neyse, abimin, olunu ie almas iyi olmu. yi akl etmi... Camn, onca yl yemeimizi piiren adamn oluna, okumam diye depolarda hamallk ettirmemiz de yakksz olurdu. Bu da yava yava renir artk."
.360

Perihan dalgn dalgn dinliyordu. Gz Aye'nin elindeki zarftayd. "Gene ayn ey! Gene gecikeceini yazyordur!" diye dnd. Aye, Perihan'n gznn nerede olduunu farketti: "Haa sana mektup var, deil mi?" dedi. Zarfn zerine bakt. "Abimden! Hay Allah, ben de gevezelie daldm!" Zarf Perihan'a verdi. "Annemi de bekletiyorum!" Kapya yrd. Tam karken yataktaki kz grd. Kk ngra sallad, neeyle kt. Perihan kapanan kapya ve elindeki zarfa bo bo bakt. Komodinin ekmecesinden bir trnak trps kard. Zarfn bir kesine soktu, ama hemen yrtmad. Refik'in her mektubunu byle ar ar bekleterek aar, bu arada iinde ne yazl olmasn istediini dnrd. Gene, "Ne istiyorum?" diye dnd. "Hemen dneceini yazsn! Hemen dnnce ne olacak? Abisiyle birlikte yazhaneye gidecek!" Osman', onun iin "para makinesi ileten makine," diyen Nermin'in glmseyiini, Aye'yi dnd. Sonra aklna gelen eyden korktu: "Refik'in nasl olmasn is tiyorum?" diye dnd. Dnceleri ve istekleri ona bir an sama ve zmsz gelince korktu. Hibir ey dnmek is temeyerek zarf at, mektubu okudu. Gene ayn eydi: Gene gecikeceini yazyordu, ama u "ky kalknmas" dedii eylerden daha ok szediyordu. Perihan bunlarn ne olabileceini, Refik'in ky kalkndrma tasarsyla karsnn hayat arasnda ne gibi bir iliki kurabileceini dnerek mektubu yeniden okumaya balad.

ANKARA
Muhtar Bey birden fkeyle ayaa kalkt. Yksek tavanl bakanlk koridorunda aa yukar yrmeye balad. "Sz vermiti, ama yarm saattir burada bekliyoruz!" diye sylendi. "Hava karard! erde hl ne konuuyorlar?" Sanki o karlk verebilirmi gibi Refik'e bakarak sormutu bunu. Utanarak gzlerini Refik'in gzlerinden kard: "Baka zaman gelirdik canm!" Birden
361

dnd, kararl bir hareketle bakann ktibinin kapsn aarak: "Olum ben Manisa milletvekili Muhtarm. Bir yanllk ol masn?" diye sylendi. Ktibin cevabn dinlerken yzn buruturdu. Sonra biraz zorlama bir fkeyle: "O Alman heyeti ticaretindense, ben de Trk heyeti milisindenim," dedi. Kapy vuracakm gibi hareket yapt, ama cayd, kulpu usulca ekti. Koridorda, gene, aa yukar bir yrd. Sonra gelip Refik'in yanna oturdu: "te gryorsun, Ankara bu!" dedi. Ziraat bakannn kapsnda bekliyorlard. Ankara'ya mer'le gelen Refik'in tasarlarn, niyetlerini renen milletvekili, ge lecekteki damadnn bu yakn arkadana yardm etmeye karar vermiti. Milletvekili, Refik'in tasarlarn dinledikten sonra onu bir bakanla, hatta smet Paa ile grtreceini aklam, ama beklenen frsat bir trl kamamt. Milletvekilinin yakn olduu bakanlar ok meguld, ou Ankara'da yoktu. Atatrk'n ar hastal yznden her ey karm, herkes bireylc beklemeye balamt. Refik, Kemah'tan mektuplat tekilt yazar Sleyman Ayelik'i de daha grememiti. Ankara'ya geldii ilk gnlerde tasarlarn kesin bir sonuca balamak iin alm, sonra da yazarn yllk iznini aldn ararak renmiti. Yirmi gndr Ankara'dayd, ama daha tasarlar konusunda hibir yetkiliyle grememiti. "Ankara bu! Ama sen hi cann skma!" dedi milletvekili. "Eer senin gibi birine de yardm edemezsek..." Dnceli bir tavrla sustu. Sonra: "Eer senin gibi birinden yararlanamazsak..." diye dzeltti. Bir saat nce kald otele telefon ederek Refik'e, Meclis'tc ziraat bakanyla karlatn, akam saat be iin ondan randevu aldn, acele Kzlay'a gelmesini sylemiti. Kzlay'da bulu mular, bakanla komulard, ama ktip onlara yarm saat nce bakann megul olduunu sylemiti. Manisa milletvekili Muhtar Lain, gene fkeyle ayaa kalkt ve kz Nazl'nn ufak tefek gvdesine hi benzemeyen iri ve yal gvdesini bakanlk ko ridorunda gezdirmeye balad. Sonra kap ald. Bir grlt oldu. erden adamlar kmaya balad. Refik derilerinin renginden, gururlu, dimdik yr ylerinden ierden kanlarn bazlarnn Alman olduunu

anlad. Arkalarndan bakan olduunu sand birisi ve bir e virmen geliyordu. Hep birlikte koridorun sonuna kadar yr dler. Bu arada bakan Muhtar Bey'e gznn ucuyla bir de selm verdi. Az sonra acele acele geri dnp odasna girdi. Ktip Muhtar Bey'i armaya geldi, ama, o oktan Refik'in koluna girmi, bakann odasna doru onu fkeyle ekiyordu. Refik, "Peki bakana ne syleyeceim? Ona her eyi nasl zetleyebilirim!" diye mrldanyordu. "Tasarlarmn zn ve ekirdeini oluturan u dnceyi ona syleyeceim..." Byk, geni, ama eya ile tk tk doldurulmu bir odaya girdiler. Bakan masasnda deildi, pencerenin kenarndayd, dan bakyor, sigara yakyordu. Refik gazetelerden az ok tand bakan korkulacak, ar sayg gsterilecek biri olarak grm yordu. Zaten o da bir koltuktan teki bakanlk koltuuna oturan, partide nemli bir yeri olan dar kadronun iinde deildi. Cell Bayar'a yaknl olduu iin bakanlk alm olmalyd. Bakan onlarn ieri girdiini farkedince dnd. Muhtar Bey'den beklettii iin zr diledi. Sonra eliyle pencereden aasn iaret ederek: "Bu Almanlar... irndi btn Ankara bu Almanlar'n peinde!" dedi. "Babakan baz teknik ayrntlar iin heyetten birileriyle bizim de bir grme yapmamz rica ettiler. Sizi beklettim. Belki bir ticari anlama imzalanabilir. Bizim, ne olur ne olmaz ayrntlar zerinde almamz istendi... Ooo evet, szn ettiiniz delikanl bu mu?" Refik'in elini skt. "Muhtar Bey sizden szetti. Mhendismisiniz!" Refik: "Evet!" diye mrldand. Sonra gene, "Tasarlarmn zn oluturan..." diye dnd. "Memleketin sizin gibi, bireyler yapmak isteyen, rpnan evltlara ne kadar ihtiyac var, biliyor musunuz?" dedi bakan. Muhtar Bey'e dnerek ne kadar g koullar altnda grev yaptn gsteren bir surat taknd: "u deminki ocuk! Al manca'dan bir cmle evirmek iin yarm saat dnyor... Mahcup oldum!" Yeniden Refik'e dnerek: "Memleketin bilgili, okumu insanlara ihtiyac var!" dedi. Muhtar Bey gururla: "Delikanl inaat mhendisidir," dedi. Bu srada masasnn bana geen bakan, bir dosyay kar trarak ve besbelli baka eyler dnerek: "Aa, demek inaat
363

mhendisi," dedi... "ok ilgin. naat mhendisi ve ziraat bakanlmza mracaat ediyor, nk... nk... ey iin?" Birden aknlkla ban kaldrd. "Ne iindi?" diye sylendi. Refik'in cevabn dinlemeden de: "Aa, tabii, tabii!" diye hogrl bir tavrla ban sallad. Refik: "Baz tasarlarm var efendim," dedi. "Ky kalknmas iin baz ilkeler getiriyorum..." "Tabii, tabii!" diyordu bakan. "Bunlar yaymlamak m isti yorsunuz?" "Bunlarn okunmasn ve tartlmasn, bu konuda daha baka grlerle..." "Bakanlmzn belirli yaynlar iin bir denei var!" dedi bakan. "Sizin kitabnz kaln m? Yannzdaysa bir grebilir iniyim?" Refik: "Daha daktilo edemedim!" dedi. Utanla terledi. Refik'in yzndeki akn ifadeyi gren bakan: "Evet, kalnsa bize bir zetini de verebilirsiniz!" dedi. Muhtar Bey: "Yanlmyorsam, delikanl tartlmasn istiyor!" dedi. Refik: "Okunmasn ve tartlmasn!" diyerek araya girdi. Bakan: "Tabii, bu kitab ilk okuyacak olan benim!" dedi. "Kylerimizin kalknmas ve ziraat zerine btn yeni dncelere deer veririz!" Sonra yeniden nndeki dosyaya dnd. Saatine bakt, ekmecelerini kartrmaya balad. "Ama siz niye oturmuyorsunuz?" diye onlara sorarak kendisi ayaa kalkt. Ktibine seslendi. Refik: "Ona baka ne syleyebilirim?" diye dnyordu. "Ona benim iin nemli olann tartma ve birletirilmi ky birimlerine ehirlerin btn modern... Bari ona benim iin nemli olan yazdklarmn yaymlanmas olmadn syleyeyim... Ktibiyle konuuyor? Ah, aklm bamda deil!" Bakan, ktibiyle birka cmle konutuktan sonra: "O halde siz kitabnzn ksa bir zetini bakanlmza verirsiniz. Ben yayn komisyonunun yeleriyle grrm," dedi. Refik'in yzn grnce: "Bir baka yol daha var," dedi. "Siz ksaltmadan kendiniz yaymlarsnz. Biz bakanlk olarak belirli sayda satn alrz." Bu zm yolunu da nermek gibi bir cmertlik ettii iin ban
364

hafife kaldrarak Muhlar Bey'e glmsedi. Sonra dolaptan kard bir byk antaya masadaki dosyalar, ekmecelerinden kard baz ktlar aceleyle tktrmaya balad. Refik: "Hayr, benim istediim bu deildi!" diye dnd. "Ama bu adam da bana yardm edebilir!" Bakan ktibin koarak getirdii bir dosyay da antasna .yer letirdikten sonra: "zr dilerim! Sizleri beklettim, ama abuk gitmem de gerekiyor!" dedi. "Dr. Funk erefine Alman sefaretinde yemek var!" antasn kapad, eline ald, sigarasn klle bastrd, birka adm atp Refik'e yaklat. Sonra Refik'i kolunun st ks mndan tutarak Muhtar Bey'e dnd: "Delikanly bana getirdiiniz iin ok sevindim!" dedi. "Ona mutlaka yardm edeceiz!" Refik artk bir ey sylemesi gerektiini anlayarak: "Teekkr ederim, ama ben byle bir eyden ok, bir tartma ortamnn almasn isterdim!" dedi. Bakan delikanlnn aklndan neler getiini, nasl bir insan olduunu pazusunun kuvvetinden anlayacakm gibi, Refik'in kolunu skyordu: "Nasl bir tartma?" Refik: "Mesela Tekilt dergisinde olduu gibi!" dedi ve ba kann neesinin katn grd. Muhtar Bey'e bakt: O da a rmt. Bakan, Refik'in kolunu birden brakt: "Ah Tekilt dergisi. Tekilt hareketi. Ama onun modas geti." Muhtar Bey'e dnd: "Geti deil mi?" Sonra bir ey hatrlam gibi bir tavr taknarak: "smet Paa nasl?" diye Muhtar Bey'e sordu. Muhtar Bey: "Ben de sizin kadar bilgi sahibiyim!" dedi. Surat kzarmt. Refik, Nazl'nn, bir zamanlar babasnn smet Paann yakn olduunu, soyadlarn smet Paa'nn vermi olduunu sylediini hatrlad. Yanl bir ey sylediini anlad, ama bunun ne ol duunu karamad. Bakan: "smet Paa'ya hepimiz balyz. Ama imdi babakan Cell Bey" dedi. "Hem o niye, Gazi'nin bu en ar hasta olduu gnlerde stanbul'a bir kere olsun gitmiyor?" Kapya doru ar ar yryordu. Birden Muhtar Bey'e dnd. Elindeki antay iaret ederek: " bamzdan akn efendim!" dedi, ama bunu fkeyle deil, glmseyerek sylemiti. "Bugn Alman ktisat
365

Bakan Funk, yarn bir de bakarsnz ingiliz ktisat Bakan sir bilmem kim. Mnih konferansna bakmayn: Dnya harbe gi diyor. Herkes bizi yanna almak istiyor. yle deil mi?" Arada bir szn onaylatmaktan holanyordu. Odadan km, birlikle koridorda yryorlard. "Dnk kazaya ne dersiniz?" Dn Alman ktisat Bakan Dr. Funk'un karsn iftlikte gezdiren araba devrilmi, kadnn kolu incinmiti. Merdivenleri inerken bakan: "Ya geen gnk ziyafetle sy ledikleri!" dedi. "Bizimle ticaretleri bizim teki lkelerle tica retimizi engellemezmi. Yani engeller diyor... Ne yazk ki Gazi de hasta. Bekliyoruz. Btn bunlardan ne kacak? yle deil mi?" Birden kapnn eiinde durdu. Aranarak evresine bakt. "Olum ver bakaym onu!" dedi. Bir odacnn uzatt paltoyu giydi. Sonra gene Refik'in kolunu tutarak Muhtar Bey'e dnd: "Delikanly bana getirdiiniz iin teekkr ederim!" dedi. "Ona yardm edeceim." pheyle Refik'i szd: "Elimden geleni yapacam." Muhtar Bey'e bakt: "Milletvekillerinin dilekleri bizim iin bir emirdir... Siz ne yana gidiyorsunuz?" Bunu eliyle makam arabasn gstererek sormutu. Muhtar Bey gene sert bir sesle: "Yryeceiz!" dedi. "O halde, ben delikanl iin yaym komisyonu yeleriyle konuurum!" dedi bakan. Sonra kibar, ama ayn zamanda ki barl kmseyen bir glmseyile arabasna bindi. Araba grltyle hareket etti. Muhtar Bey arabann karanla karn seyretti. "Soylar, arlatan, namussuz!" diye bard sonra. Birlikte Kzlay'a doru yrmeye baladlar. Hava souk, kuru ve lyd. Yeniehir'de, cadde zerinde, dairelerinden kan memurlarn, akam alveriini yapanlarn, eve dnmeden ayakst bir ey ienlerin kalabal vard. "Bekliyoruz," demiti bakan. Herkes vitrinlerin banda, kk meyhanelerde, i ekilerin nnde, otobs duraklarnda bekliyordu. Refik, "Ben de bekliyorum ite!" diye dnd. Muhtar Bey: "Bakan olacak adam, bir kk Alman memu runun arkasndan taa nereye kadar yryor!" diyordu. "Nerede devletin itibar? Sonra smet Paa'ya laf dokundurmaya cesaret edebiliyor."
.M,

"Perihan da beni odasnda bekliyor!" diye dnd Refik, "Abim yazhanede, annem oturma odasnda!" Utan duyduunu, dnmek istemediini farkediyordu. Muhtar Bey syleniyordu: "Gryorsun, ondan para istedi imizi, kitap satmak istediimizi sand. nk bunlarda u idealizm denen eyin zerresi yoktur. Ama hl ayn kadro i banda. Yaknda her ey deiecek!" ekti. "Yaknda her ey, inallah, deiecek!" Refik: "Peki ben ne olacam?" diye dnd. Caddedeki insanlar, klar l, heyecansz ve bkkn buluyordu. Otel odasnda baucunda duran Ankara romann hatrlayarak gld. Kendisiyle alay edecekti, korktu: "Hibir ey dnmek istemiyorum!" diye mrldand. "Aaa, surat asma bakalm!" dedi Muhtar Bey, "Her ey yoluna girer. Seni maliye bakanyla, adliye bakanyla da grtrrm. Yazdklarnn bu ynleri de var deil mi? Surat asma! Beklemesini bilmek lzm. Dikkatli de olmak lzm. Tekilt dergisinden niye szettin? Her neyse, her neyse. u var ki, ok talihsiz gnlerde geldin buraya. Her ey deiiyor, deiecek. Byle zamanlarda beklemesini bilen kazanr. Ama bu adam da ok baya imi. Cumhuriyet kimlerin elinde gryorsun. smet Paa bu adama deil bakanlk, tasin diye antasn bile vermez!.." Kzlay'n kesine gelmilerdi. Milletvekili elini Refik'in omuzuna koyarak: "Yarn akam mer Bey ile yemee bekliyoruz!" dedi. Refik, Ulus'a, oteline dnd. Odasna kt. Kk masann zerine koyduu Goethe'nin resmine bakt. "Ben neyim?" diye sylendi. Yataa uzand. Bakanla konumasn, buradaki yirmi gnlk bekleyii, demiryolundaki yedi ay, stanbul'u, Perihan' dnd. Bir yl nce, bir gn, Beikta'ta, Muhittin'e, eskisi gibi olup olamadn sylemiti. "imdi naslm?" diye mrl dand, ama aklndan dnceler deil, bakann szleri, baz anlar, Perihan, Nianta'ndaki evi, eski hayat geiyordu. Uzun bir sre hibir ey dnmeden otel odasnn'kirli lambasna bakarak yatt. Sonra Yakup Kadri'nin Ankara romann at. Gene her zamanki gibi nce okuduunu gln ve zavall buldu, sonra kendini zorlayarak yazarn heyecanna inand.

.367

BR CUMHURYET KIZI
Horoz tt. Horoz bir daha tt. Nazl uyand, "Cumhuriyet Bayram!" diye dnd. Saatine bakt:: Yedi. Horoz bir daha terken yataktan kalkt. Oday souk buldu. Pencereden dar bakt. Yan evin arka bahesinde tavuklar vard. Gene, "Cum huriyet Bayram!" diye dnd. Heyecanland. Gnn ilk klar kmesin zerine vuruyordu. Horozun tt bahede, pija masnn zerine palto geirmi bir adam, terlikleriyle dolayor, sigara iiyordu. Bu Milli Savunma Bakanl'rda alan albay Muzaffer Bey'di. Eskiden, on yl nce, babas milletvekili seilip Ankara'ya geldii yllarda, Cumhuriyet Bayramlar'nda karsyla birlikte bayram ziyaretlerine gelirdi. Son yllarda, ama artk gelmiyordu. imdi de bayrama aldr etmiyormu gibi bir hali vard. Uzun sakallar ve soluk pijamasyla Cumhuriyetin onbeinci yln karlayan bir askerden ok, hastane bahesinde gezinen bir veremliye benziyordu. Nazl bu kasvet verici g rntyle oyalanmak istemedi. Vakit erkendi, daha kimse uyanmam olmalyd. Kzlay'a kadar yryp dnmeye karar verdi. Acele acele ykanp giyindi. Hangi elbiseyi giyeceini d nmedi, nk dn akam yatmadan nce bayram arifesinin alkanlyla bunu kendiliinden dnmt. Beyaz izgili krmz elbisesini bfenin aynasnda seyretti ve kendini beendi. Sonra sobalar yakt. Az sonra uyanacaklar, evi scak ve ho bulacaklar ve Nazl'nn herkesten nce uyandn dneceklerdi. O srada o Kzlay'da yryor olacakt. Btn bunlar dnmekten holand. Kendini salkl, zeki ve sevimli buldu. Sonra kediyi okad. Yiyecek bireyler verecekti, ama hemen sokaa kmak istiyordu. Merdivenleri indi, kapy kimseye duyurmadan hafife ekti. Puslu, kuru gkyz Ankara'nn zerine aslm bayram kokuyordu. Yrmeye balad. Bayram sabah yaplan bu yry unutulmaya balanan eski bir aile geleneiydi. Annesinin salnda, yalnz Cumhuriyet Bayramlar'nda deil, btn teki milli bayramlarda gn dktan
368

41

az sonra hep birlikte Yeniehir'e yrr dnerlerdi. Babas retici, cokulu szler sylerdi, rahmetli annesi daha ok aka yapard. Nazl anneyle babann kendisini sevdiklerini ve hep birlikte byle yrmenin ok gzel olduunu dnrd. Babas bayraksz evleri knayarak ve dertlenerek gsterir, Nazl insanlarn byle kt olmalarna zlrd. imdi de baheli, birrnek evlerin arasndan yrrken bayraklara bakyor, bayraksz ev grmedii iin eski alkanlyla seviniyordu. ok acelesi varm, bir yere yetiecekmi gibi hzl-hzl y ryordu, ama herkesin uyanmasna daha ok vard; gn nnde upuzun ve dokunulmam onu bekliyordu. Sabah mer ile arkada Refik gelecekti. Sonra mutlaka Refet Amca gelir, yemek yerlerdi, sonra baba Meclis'e kutlama trenine gidecek, sonra hep birlikte stadyuma gidecekler, sonra akam herkesle birlikle belki Yeniehir'de yryecekler, Ulus'a kp fieklere baka caklard. Bunlar dnmeye, bayraksz evlerin sahiplerine f kelenmeye, gemi tatl bayramlar hatrlamaya alyordu, ama baka ey vard aklnda; bundan kolay kurtulamayacan bi liyordu: "Ne olacaz biz mer ile?" diye dnd ve aklndan geenden korkarak, yanndan getii okulun pencerelerini seyretti. Krepon ktlar, Atatrk resimleri, Atatrk resimli bayraklar, fenerler pencerelere ilitirilmiti. Manisa'da geen ocukluunun bayramlarn dnd. O zamanlar babas her eyin merkezindeydi. Vali Muhtar Bey Cumhuriyet Bayram nutkunu sylerken, ehrin dier ileri gelenleri birbirlerini kullar, sonra valinin krmz elbiseli kznn rgl salarndaki beyaz kurdelalar okarlard. Annesi de, her eyi biraz gln, biraz hznl buluyormu gibi glmser, cierlerindeki hastal dikkatle bytr, sonra yaplmas gerekenle, yaplmamas gereken arasndaki keskin izgiyi yumuak kelimelerle kzna hatrlatrd. O zamanlar vilayeti ziyaret etmesi beklenen Atatrk imdi hastayd. Anne lmt. Nazl okumak iin istanbul'a gitmi, dnmt. Atatrk'n de anne gibi olduu, iyilemeyecei syleniyordu. Dn akam baba, stadyumda onun iin bo yere hazrlk yapldn sylemi, bayramn cokudan ok korku ve bekleyile geeceini belirtmiti. Yryordu. Cokuyla, neeyle, endieyle, anacaddeye km,
.369

saat yediyi yirmi gee, yryordu. Caddede hareket balamt. Bir p bulvarn kk aalarndan dklen yapraklar spryordu. Bir Trkkuu rencisi giydii mavi elbiselerden utanyormu gibi bir yeni apartmann kapsna snm, bir ey bekliyordu. Eli bayrakl bir ocuk babasnn elinden tutmutu. Babas ban bkm, yere serilmi gazetelere bakyordu. Ga zeteler "Onbeinci Yl," diye yazyordu. Nazl: "Yirmiiki ya ndaym!" diye dnd. "Evleneceim. Ne zaman?" mer'in sk sk surat astn aklndan geirdi. mer eve gelir, Venedik manzarasnn karsndaki koltua oturur, sonra Nazl'ya bakar, ama bak Nazl'y delip geerek onun arkasndaki bir noktaya taklrd. Onu oyalayacak bireyler sylemesi gerekirdi, ama aklna ou zaman bir ey gelmiyordu. Aklsz ya da niteliksiz biri olduunu hi dnmemiti. mer'e yazd mektuplarn 'ada,' bir gen kzn btn zelliklerini tadna da inan yordu. Yenilikler, inklplar iin savaan bir ncnn kzyd. Utanga deildi, her ey hakknda kendine gre bir dncesi vard, belki ok gzel deildi, ama irkin de deildi. Can skc dncelerden kurtulmak iin birden kar kaldrma geti. Yeni yaplan bir apartmann tahta perdesine afiler yaptrlmt. ehrin her yerine birka gn nce yaptrlmt bunlar. Gznn ucuyla bakt: Halkla Beraber Halk in: Bunun zerinde, kucanda ocuunu tayan bartl bir teyze vard. Cumhuriyet Devrinde Yeni Terbiye: Kasketli kyl kalabalnn zerine okuma yazma bilenlerdeki art yllar ve saylarla gs terilmiti. Aklna Refik geldi. Onun iin zlyordu. Aylarca uram, imdiye kadar yaplanlar bir adm ileri tasarlar yazm, sonra da bir anlayszlk duvaryla karlamt. Muhtar Bey onu bakanlara karm, srf onunla tantrmak iin baz milletvekillerini yemee arm, ama hep ayn sonu alnmt. Belki de ondan baka herkes bu baarsz sonucun alnacan biliyordu. Nazl en ok Refik'in bunu farketmemesine ayordu: Nasl oluyordu da, onun gibi akll, kltrl bir mhendis gerekilikten bu kadar uzaklaabihyordu? Kendi kendine: "Gerekilik nedir?" diye sordu. Babas, Refet Bey'in gereki olduunu sylemiti. Refet Amca siyaseti brakm, ticaretle urayordu. Keiren'de bir baevi vard. Muhtar Bey
.370

Meclis koridorlarnda gezinirken, o minenin banda tavla oyuyor, arap iiyor, eski siyaset arkadan da gerekleri grmeye aryordu. Babas gereki deildi. Herkesin nceden grd eyleri grmeyen u Refik hi gereki deildi. mer'i dnd. Demiryolunda ok para kazanmt, onun gereki olup ol madn aratrd, ama iinden korku getiini anlaynca cayd. Kt dnceler peini brakmyordu. stelik yorulmutu. Gene kar kaldrma geti ve eve dnmeye karar verdi. Sonra sordu: "Peki ben gereki miyim?" Birka adm att. "mer aklldr, yakkldr, imdi de iyice zengin!" diye dnd ve kpkrmz kesildi. Valinin krmz elbiseli kk kz gibi saf ve gnahsz olnak istedi. Birden Cumhuriyet'in de, kendinin de gnaha iyice gmlm olduuna karar verdi. Bu karara nasl vardn an layamad, ama duvarlardaki afilerin gln, bayram sabah pijamalaryla sigara ien komu albayn da hakl olduunu anlad. Sonra, "Ben bir Cumhuriyet kzym!" diye dnd. Bunu ikinci rak kadehinden sonra bazan babas ona sylerdi. "Cumhuriyet kz onbeinci ylda yryor!" Dnmek istemedi. Bulvara alan sokaklardan birinin kesinde bir ieki tezgh kurmutu. Kardaki Kzlay binasnn btn yzn bir byk bayrak rtmt. Gne ve elenceye erken balayan bir ocuk caddede bisikletle geziyordu, iki beki simit yiyerek yryordu. Kardan izci kyafeti giymi bir gen kz geliyordu. Nazl, "O da Cumhuriyet kz!" diye dnd. Ona acd. Annesinin hznl glmseyiini hatrlad. "Bir Cumhuriyet kz nasl olmal?" Erkeklerin aklndaki "gen ve modern kz" grntsn dnd. Gazeteler bu konuda anketler dzenliyordu. "Kanaatinizce asri bir gen kz nasl olmal?" Cevap: "Kz-erkek mnasebetlerinde ekingen olmamal, Atatrk'n inand..." Skld. Gittike daha hzl yrdn farketti. Admlarn dncelere yetitirmeye alyormu gibiydi. zci kyafetli gen kz gururla yanndan geti. "O da evlenecek, ocuklar olacak!" diye dnd. Bir kere mer'in bunu bir bakasn kmsemek iin sylediini hatrlad. Sonra mutfak kokusunu da km sediini sylemiti. Bir roman kahrananyla, Rastignac ile kendini bir tutuyordu, ama bu ocuka bir eydi. Nazl bu zentiyi hogr ve anlayla karlamas gerektiini anlayana kadar iyice
.37)

sklmt. Erkeklerde zayflk grmek insann dnyaya olan gvenini azaltyordu. u Refik'e de galiba bu yzden sinirle niyordu. Gene: "Bir Rastignac, bir fatih olma istei!" diye sy lendi. "nsan niye byle eyler dnr?" mer'in bu istei Avrupa'dan aldn dnd. fkeyle: "Sonunda evleneceiz ite!" diye mrldand. "Mutfak kokusundan nefret ediyorsa karsn da oraya sokmaz; bir hizmeti tutar... Bir gen erkek ne ister?" diye sordu. Kolay ve ksa bir cevap bulamad. "Ben ne istiyorum? Ben annem gibi olmak istemiyorum, ama yle olacam da gryorum." Sonra mer ile babasn kyaslad. mer Avrupa'da hayatnn bir deeri olduunu renmiti. Cumhuriyet de Avrupa'dan birok ey renmiti. u adamn kafasnda ireti duran apkay da, gazetelerde sz edilen gen kz da... Sonra bunlar herkese retmilerdi. "mer gibi zentilere kaplmam ben!" diye dnd. mer btn bunlar st rtl kelimelerle bir kere aklar gibi olmu, sonra baklar gene o uzaktaki noktaya taklmt. mer'in son zamanlarda bir de sk sk taknd bir tavr vard ki, Nazl sinir oluyordu: Geree ulam bir ilka filozofu, bir inli bilge gibi her eyi grp geirmi birinin hogrsyle glmsemeye balyordu. Sonra bu glmseyi bir bilgenin glmseyii olmaktan kyor, alayc, kmseyici bir ey oluyor, Nazl sersemlikleri, basitlikleri srekli affa urayan biri gibi hissetmeye balayncaya kadar sryordu. Birden bayram sabah byle eyleri dnmek zorunda kald iin fkelendi. "Her eyi ona soracam!" diye dnd. "Beni almak istemiyorsa sylesin. Ona bunu da soracam!" Yan so kaklara sapp birka adm attktan sonra bunu soramayacan anlad. nk mer'in cevab yzn kzartacakt. Gene birrnek evlerin arkasndan, Yeniehir'in kooperatif evleri arasndan yryordu. Evlerin biimi, kk bacalar, dar bal konlar, balkonlardan sarkan bayraklar hep birbirinin aynyd, ama baheler, aalar ve iekler deiikti. Memurlar arasnda da farklar vard. Kimi aaca merakl oluyor, kimi ihnf ripkW yetitiriyor, kimi bahesini duvarlarla eviriyor, kimi de komu albay gibi tavuk yetitiriyordu. Bunlar tedirgin olarak mer ile konumulard. Evlerin iindeki hayat dnd: "imdi uyanyorlardr, birazdan kahvalt ederler, gazetelere bakarlar, sonra
.372

radyoyu aar, trene gitmek iin hazrlanrlar." Karanlkta bu sokaklarda yrd zamanlar da buna benzer eyler dnrd. Pencerelerden geceye hep birbirine benzeyen, hep ayn eyleri tekrarlayan gnlk hayatn soluk klar yaylrd, "istanbul'da yaayacaz biz," diye dnd, ama kendini biraz kandrr gibi olduunu da anlad. Annesi de stanbul'u dnerek kendini avuturdu. Bayraksz evin kendisine huzur verdiini ararak farketti. "Ben neye inanyorum? Benim iin hayatta deerli olan nedir?" diye sylendi. "Ona soracam: Benimle evlenmek istiyor mu, islemiyor mu? Bunu aka sylesin." mer'in baka bir ey syleyeceini dnd. Ama bu sefer yznn kzaracan aklndan geirmedi. "Ben de herkes gibi olacam," diye dnd. Sonra aceleyle ekledi: "Belki biraz daha iyi olacam!" Kendi sokana girmiti. Artk neeyle, evresine deil, dalgn dalgn nne bakyordu. Ne yry, ne dnceler, ne de^ nndeki gn iac geliyordu. Komu albay ayn kasvetli k yafetle n baheye kmt. Onu ka yldr ilk defa canayakn buldu. Sonra anahtaryla kapy ap eve girdi. Merdivenleri karken gene nee istediini dnd. Seslerden babasnn uyanp aaya indiini anlad. Oturma odasna girdi. ki kiilik kahvalt sofras kurulmutu. ay demlenmi, grldeyerek yanan sobann zerine konmutu. erden fazla kzaran ekmeklerin yanklarn kazyan bir ban sesi geliyordu. Birden bunlarn, yalnzca byle kk eylerin kendisine mutluluk verdiini, hayatta deer verdii eyin bu scak oda ve iki kiilik sofra olduunu dnd, mer'in bunlarla yetin meyeceini aklndan geirerek korktu. "Onu zehirleyen nedir?" diye mrldand ve sofraya neeyle bakt. Babasnn koltukta oturduunu hissederek dnd. Muhtar Bey elindeki gazeteyi indirmi, bir sofraya, bir de kzma bakyor, Nazl'y heyecanlandran eyin ne olduunu karmaya alyordu. Sonra kznn glmsediini grerek glmsedi: "Bir milletvekili olarak tebrikleri kabule baladm bildiririm!" dedi. Nazl yaklap babasnn yanaklarndan pt. Milletvekili pcklere karlk verdikten sonra: "Yrdn m?" dedi. "Bana niye haber vermedin? Ben de gelirdim."
373

"Yrdm. ok gzeldi," dedi Nazl. "Yaa, yaa!" diye i ekti milletvekili. "Haydi kahvaltya oturalm da, neler grdn, neler dndn bana anlat bakalm!"

MLLETVEKLNN EVNDE
mer birrnek evlerin arasndan yryordu. Bu btn evleri ve hayatlar birbirine benzeyen mahalleden Nazl'ya bir kere szetmeye kalkm, onun tedirgin olduunu grerek susmutu. imdi mahalleyi ve kendi hayatn dnmek istemiyordu. Otelden kal yirmi dakika olmutu. Refik caddelerde yrmek istediini syleyerek ondan ayrlmt. mer onun cokusunu gln bulduunu azndan karmaktan korkmu, le ye meine ge kalmamasn sylemiti. Hep birlikte Nazllarda le yemei yiyecekler, sonra stadyuma trene gideceklerdi. Milletvekili Muhtar Bey herkese teker teker stadyumda yaplacak trenden szetmi, hep birlikte gideceklerini her frsatta tek rarlamt. mer nianl olduu iin byle skntlara ve grevlere boyun emek zorunda olmasna fkeleniyordu. Nianl olduu iin baka eylere de fkeleniyordu, ama bu fkeyi darya yalnzca alayl glmseyilerle yanstyordu. Nazllarn sokana sapnca gene byle bir alayc glmseyile kendi kendine gld. Bu sokaa her sapnda buraya teyzeyi ve eniteyle sz kesmek iin gelilerini hatrlyordu. Hesaplad: Yirmi ay nceydi. Yirmi ay nceki heyecanl, tutkulu haliyle imdiki alayc ve fkeli halini kyaslad. "Hayat tandm!" diye dnd, ama yenilgiye uram aptallarn szyd bu: "Eskisi gibi hrsl ve heyecanl mym?" Eskiden bu sokaa her sapnda iinde bir heyecan uyanrd. imdi fke uyanyordu. "imdi zenginim!" diye sylendi. Nazllarn yanndaki evin balkonunda pijamalar ve paltosuyla oturan bir adam grerek at. Kapnn zilini ald. Beklerken, "Peki, biz ne zaman evleneceiz?" diye mrldand. Nikh gnn durmadan kk bahanelerle erte leyen, bu sz ald m suratn buruturan kendisi deilmi gibi
.374

42

itenlikle sormutu bunu. "Belki de hi evlenmem ben!" D nnce ard. "Peki bunun ne faydas olur?" Merdivenleri inen hizmetinin ayak seslerini duyuyordu. Nian trenini, o uzun sren geceyi hatrlad. "yle bir eye katlanacak gc kendimde bu labilecek miyim? Ya ondan sonraki mutfakl, terlikli aile havasna dayanacak gc kendimde bulabilecek miyim? Ee, basama inemedi be u kadn!" Birden iinden kapy yumruklamak gel diini farkedince korktu, ellerini ceplerine soktu. Hizmeti kapy anca mer'e glmsedi: Bu, mer'in iyi tand glmseyiti: ocukluundan beri yal kadnlar ya kkl, ho, sevimli bir ocuk, bir delikanl grdkleri iin ona neeyle glmsediini grmesine ramen, merdivenleri karken, "Niye glyor? Evet, beni sevimli, yakkl bulduu iin, ben bir damat aday olduum iin glyor," diye dnd. Sonra sert, aceleci hareketlerle oturma odasna birden hzla girdi ve Muhtar Bey ile gzgze gelerek herkesin kendisini sevimli bulmadn anlad. Gelecekteki kaynpederinin elini skarken onun kendisini zorlayarak glmsediini farketti. Sonra odadakileri yle bir gzden geirdi; Nazl'nn krmz bir elbise giydiini, eve sk sk ziyarete gelen Refet Bey'in her zamanki kendinden honut haliyle ban salladn, kedinin kendisini szerek yastnda oturduunu, sofrann da kurulmu olduunu grd. Nazl'ya bir daha bakarak, "Oniki yandaki kz gibi bayramda krmzlar giymi!" diye dnd ve gidip her zaman oturduu koltua, ereveli Venedik manzarasna bakan keye oturdu. Muhtar Bey: "Bizim inklp delikanlmz nerede?" diye sordu. Refik'ten byle szediyordu. mer onun az sonra geleceini, gezdiini syledi. Muhtar Bey ban sallad. Refet Bey de hl ban sallyordu. Birlikte radyoyu dinliyorlard. Bugn hizmete giren yeni Ankara radyosu btn gn yayn yapacakt. Sabah program bir dizi konferanstan oluuyordu. mer de dikkatle dinledi: Spiker dnya baarsndan, Trkiye'nin d siyasetinden szediyordu. Hibir ey konu ulmadan uzun bir sre radyo dinledi. Sonra araya baka bir konumac girdi ve Hariciye Vekleti tarafndan hazrlanan, "Trkiye'nin Kuvveti Umumi Sulh in Lzmdr'" konulu
375

konferansn yaymlandn aklad. Bunun zerine Muhtar Bey iri gvdesinden beklenmeyen bir hzla ayaa kalkt: "yi, ho, gzel szler, ama bundan sonra ne olacak?" dedi. "Bundan sonra ne olacak kim biliyor?" Refet Bey gazeteden ban kaldrarak: "Bundan sonra Bankas konulu bir konferans varm," dedi. Hayatlarnn biricik amac, aka yapp ta gediine yerletirmek olan insanlarn keyfiyle kendinden geti: "Demek ki gelecek program da Cell Bey'e ait." Bir kahkaha att. Muhtar Bey fkeyle: "Allah korusun," dedi. Odann iinde aa yukar yrmeye balad. Nazl'nn elbisesinin eteine yapan bir iplii eilerek ald. Saatine bakt. "Canm, bu inklp ocuk nerede?" dedi. Sonra dnceli bir bakla Refet Bey'e dnd: "Demek her ey eskisi gibi srecek ha?" dedi. "Demek byle dnyorsun^ Refet Bey bu sefer, hayatlarnn biricik amac ta gediine koymak olan insanlarn sk sk ektii, ta gedikten geri karma skntsyla: "Muhtarcm, yanl anladn. Muhtarcm, bak, greceksin, her ey nasl deiecek!" dedi. Arkadann yzndeki umutsuzluu grnce: "Canm niye bu kadar kendini z yorsun?" diye ekledi. "Bugn bayram! Neelen biraz. Bu keder, bu endie, bu bekleyi niye?" Nazl: "Baba otursanza!" dedi. Sonra Refet Bey'e sert sert bakt. Refet Bey, Nazl'nn sert baklarndan krd eyin byk ln galiba anlad. "Hadi arap ielim!" dedi. Kimseden karlk beklemeden, kendi evindeymi gibi rahatlkla koup bir ie arap getirdi. Odann iinde aa yukar gezinen Muhtar Bey'e bir bardak doldurup verdi. Sonra nianllara da bardak verdi. Bir hikye anlatyordu: Hem hoca, hem milletvekili olan Hac Resul geenlerde dkknna gelmi, bir buzdolab almak, ama nce bir grmek istediini sylemi. Refet Bey de iinde arap ielerini saklad dolab am. Hac nce arm, sonra... Bu hikyeden sonra Refet Bey buna benzer bir bakasn anlatt. Sonra Muhtar Bey ile ortak Meclis anlarn tekrarladlar. Yobazlarla ve inklp dmanlaryla alay ettiler. Muhtar Bey apka kanunu ktnda Manisa'da ald nlemleri, uygulamalar anlatt, neelendi, birka
376

bardak arab da bu arada iti. Nianllar da arap itiler. Muhtar Bey neeyle hatralarn anlatrken birden anlatt eyi yarda kesip bard: "Aaa, hl o irkin kyafetle balkonda oturuyor yahu!" Refet Bey: "Kim?" dedi. "Bizim komu albay! Hi utanmak yok. Bir kar sakal! Cumhuriyet'in onbeinci ylnda!" "Canm bize ne ondan!" dedi Refet Bey, "Bayram bu. Herkes istedii gibi elenir, dinlenir!" "Ydk, yok!" diye bard Muhtar Bey, "Ben imdi gidip onun kapsn alacam. Syleyeceim sz de biliyorum... Ne g lyorsun Refet, ne var glecek? Sen de onlar gibi oldun sonunda. Elinde iki glyorsun, Allahakna biz ldk m? nklp nesil ld m?" Refet Bey: "Canm brak, adam sabah keyfi yapsn," dedi. Nazl: "Baba, siz artk imeseniz," dedi. Muhtar Bey: "Ne sabah keyfi yahu!" dedi. "Saat ka oldu? Onbirbuuk. Nerede peki bizim delikanl?" Nazl: "Yemei onikide yiyeceiz dedik ya baba!" dedi. mer endieyle: "Birazdan gelir efendim!" dedi. Refet Bey hl: "Yahu, biraz sakinlesene sen!" diyordu. "kiye de gelemiyorsun!" Muhtar Bey: "Hadi, hadi, ikinden balatma imdi," dedi. "O da stanbul'da ikiden gidiyor ite!" Yz kpkrmz kesildi. "Gidip u komunun kapsn alacam. Sabah sabah... Ee nerede bizim delikanl?" Nazl ayaa kalkmt: "Baba otursanza," dedi. "Bugn oturulacak gn m?" dedi Muhtar Bey. "Meclis'e ge kalacam. Sonra herkes Muhtar Meclis bakann tebrike gelmedi, der! Ge kalacam! Bari u elbiseyi deitireyim de hazr olaym!" "Aman, baba, yemekte elbisenize ya damlatrsnz!" dedi Nazl. "Vazgein. Sonra giyersiniz fraknz." "Ne oluyor, yahu bugn size?" dedi Muhtar Bey. "Onu yapma, bunu yapma. Gider komunun kapsn alarm vallahi." Glmeye balad. Refet Bey de gld: "Aman Muhtar bover! Abdlhamit za377

inannda myz, padiah zamannda myz? Brak adam istediini giysin; istedii gibi otursun. Hrriyet var artk!" Nazl da glmeye balamt. Hep birlikte glyorlard. Kedi de ayaa kalkmt. Muhtar Bey: "imdi frakm ve apkam giyeyim de grn beni," dedi. "u inklp ocuk gelsin de grsn beni. Biz hl ak gibiyiz, yle deil mi, ak gibi!" Glmeye balad. Hizmeti de grltye komu, ieri girmi, glenlere bakyor, bir ey anlamadan, ama az sonra anlayacana inanarak gl yordu. Sonra masann zerindeki bo arap iesini grerek suratn asar gibi yapt, ama gene gld. Refet Bey, Muhtar Bey'in koluna girdi: "Hadi, gidelim de bana frak nasl giyilir ret!" dedi. akasn kendisi de beenmemi olacak ki glmedi. Muhtar Bey odadan karken bir kahkaha att. Birden bir ey hatrlayarak dnd. Elbisesine damlayan bir lekeye bakarm gibi yzn buruturarak bir an mer'e bakt, sonra kt. Beylerin arkasndan bakan hizmeti, Nazlyla mer'e dnd: "yi, beyefendi neeli bugn!" dedi. Nazl: "Evet," dedi. Hizmeti: "Aman, aman iyi olsunlar da..." diyerek mutfaa yrd. Bir sessizlik balad. mer, Nazl'nn baklarnn zerinde gezindiini grd. Kalkp bir sigara yakt, radyoyu kapad, sonra gene ayn koltua oturdu. Bugn bu ev, aile ve Cumhuriyet havasndan kmak geliyordu iinden, ama ne yapacan bilmiyordu. Laf olsun diye kendi kendine: "Ben zenginim, nianlmla oturuyorum!" diye mrldand. "Yayorum. Daha ok eyler greceim, yaaya cam!" Nazl birden: "Babam nasl buluyorsun?" dedi. mer: "yi. yi ya ite," dedi. Sonra deiik bir ey sylemesi gerektiini dnerek: "Sinirli ve sabrsz!" dedi, ama bu szlerin de hi de.deiik olmadn anlad. Nazl: "Evet..." dedi. Uzun bir sre sustular. mer gene ayn eyleri dnd, sonra dncelerinin samasapan olduuna karar verdi.
.37

Nazl: "Refik de erde kald?" dedi. mer: "Gelir ite canm!" diye homurdand. Nazl elinin sinirli bir hareketiyle etekliini ekitirerek: "Bugn sen de hibir ey sylemiyorsun!" dedi. mer, hl krmz etei ekitiren o sinirli ele bakarak: "Nen var senin?" dedi. "Ne istiyorsun?" "Hibir eyim yok. Hibir ey de istemiyorum!" dedi Nazl. Sonra tuhaf bir suratla mer'e bakt. mer bu bak nce tuhaf buldu, ama sonra eski ve ho baz eyleri hatrlad. inden Nazh'ya yaknlk gstermek geldi. Gzlerini ondan kard. Sigarasndan bir nefes ekti. Nazl'nn hl o tuhaf bakla kendisine baktn anlayarak dnd. Bir eyden kurtulmak istermi gibi acele acele: "Seni sevdiimi biliyorsun!" dedi ve birden orada ok nemli bir ey varm gibi gzlerini bir noktaya dikti. Bakt eyin kaln ereveli Venedik manzaras olduunu farketti, ama oraya bir kere gzlerini dikkatle diktii iin baka yere bakamad. Resmi ilk defa gryormu gibi uzun uzun inceledi. Sonra sigarasnn ucuna bakt. Gznn bu sefer de buraya takldn dn yordu ki, Nazl'nn bireyler sylediini farketti. "Seninle konumak istiyorum!" diyordu Nazl. "yi ite, konualm!" "Sana baz eyleri sormak istiyorum!" "Sor, canm ile!" dedi mer. Nazl'y yle bir szen baklar gelip gene azndaki sigarann ucuna takld. "Son zamanlarda ok huzursuzsun," dedi Nazl. "Bu bir soru deil ki!" "Niye bylesin, peki?" "Huzursuz deilim ki," dedi mer. Sonra tedirgin olduunu dnd. "Peki, nen var? Sen naslsn, sylesene, ne oluyor?" "Hi, hi, hi!" diye bararak mer ayaa kalkt. "Bu szler de nereden kyor?" Bu beklenmedik hareketinden korktu. Oturmak istedi, ama oturamad. "Bilmiyorum!" diye mrldand Nazl. "Sana aka sormak istiyorum!" mer onun soraca eyi alayarak sormasndan endielenerek
379

odann teki ucuna hzla yrd. Bfenin zerindeki kavuklua yakndan bakt. Sigarasn sndrd. "Sana unu sormak istiyorum. Bunu dndm." Nazl ayaa kalkm yaklayordu. "Sana aka sormak istiyorum. Cevabn yzm kzartmadan karlayabileceimi sanyorum!" mer sedef kakmal kavuklua bakyor, yanann seyirdiini, aznn irkin bir grnts olmas gerektiini dnyordu. "Yzm kzarmayacak. Soruyorum. Beni almak istemiyor musun?" mer'in hemen arkasndayd. "Beni almak istemiyorsan syle!" "Sama!" diye bard mer. Birden ireti ve tedirgin bir hareketle dnd. Nazl'nn yzn yakndan grd. Elleriyle ban yakalad, kendine doru ekti, sonra uzand, btn gcyle azndan pt. Hibir ey dnmeden tuhaf bir cokuyla yapmt bunlar. "Beni almak istemiyorsan syle!" dedi Nazl. mer ayn yz, gene btn gcyle ve biraz cann yakmak isteyerek pt. Sonra: "Ben bir fatihim. Ben bir erkeim, sradan bir insan deil!" dedi. Nazl: "Nikh niye hep erteliyorsun!" diye mrldand. Galiba titriyordu. mer onun yzne bakmadan: "Hep ilerim ktn bili yorsun!" dedi. "Doru deil!" "te yzn kzaryor!.." diye bard mer. Nazl: "Barma ltfen, barma, duyacaklar!" dedi. Sonra gzlerinden ya akmaya balad. mer onu brakt. Bir adm geri ekildi. Krmz eteini sz d. Nazl yalar silerek ban kaldrd: "te gene o alayc, k mseyici baklar. Ben sana ne yaptm? Beni kmsyorsan, istemiyorsan syle!" "Ben istiyorum, ama sen istemiyorsun!" diyerek mer gl d. Nazl gene alamaya balad. mer onu yattrmak, avutmak isteyerek yaklat, omuzlarndan tuttu, ama ierden sesler gelince korkuyla ekildi.
380

"Hadi, oturalm uraya," dedi mer. Sesinin perdesinden korktu. "u ikiyi imeyccektin. Her ey ondan. Sana dokunuyor, biliyorsun." Aceleyle gidip az nce oturduklar yerlere oturdular. Kori dordan neeli sesler geliyordu. Az sonra Refet Bey ieri girdi: "lem adam u baban!" dedi. Sonra mer'e bakt ve aralarnda tatsz bir ey getiini galiba anlad, ama yzndeki neeyi olduu yerde tutmay baard. Sonra Muhtar Bey geldi. zerinde temiz ve parlak bir frak vard. Nazlya glmseyerek: "Naslm, ha, naslm?" dedi. Birden Nazl oturduu yerden kalkt. Birka hzl adm att: "ok iyisiniz baba!" dedi ve babasna sarld. Muhtar Bey de duygulanarak kzna sarld. Sonra srtna birka aplak vurdu. Sonra galiba Nazl'nn titrediini hissemv omuzlarndan tutarak kznn suratna bakt: "Aaa, alyorsun sen!" dedi. "Ne var alanacak imdi?" Nazl: "Ne bileyim ben, alyorum ite!" dedi ve bu sefer herkese duyurarak alamaya balad. Birden bir aknlk oldu. Muhtar Bey kzma daha sk sarld. Salarn okad. Sonra bir ey hatrlayarak gld: "Ah, lamam, araptan. Annesi de byleydi kzmn. Tabii... Ben derdim ki ona: Bir kadeh arap, bir kak gzya..." Glmeye balad: "Anasnn kz. Rahmetli de olacakt burada. Onbeinci yl grecekti." Sonra Nazl'y yanaklarndan pt. Bir ara mer ile gzgze geldi ve neesi kaar gibi oldu. mer bu sulayc baktan kurtulmaya alt, ama kurtu lamad. Kendisini sulu, kt ve aalk biri olarak gryor, kendinden irenmemek iin baka eyler dnmeye, olup biteni olaan karlamaya, neeli olmaya alyordu. Muhtar Bey kzn bir daha yanaklarndan pt ve glmsedi: "Bugn bayram, neeli olmak lzm!" dedi. Nazl'nn glm sediini grnce de sevinerek: "Sahi, nasl buldun kyafetimi?" diye sordu. Sonra kapnn zilinin aldn iitince: "te gen inklp arkadamz da geldi!" dedi. "Beni grnce bakalm, ne diyecek? inklp nesil dimdik ayakta diyecektir! Evet, byle diyecektir!"
MI

DEVLET
Refik alkanlkla hizmeti kadnn hatrn sordu. Onu her grnde yapt gibi Nianta'ndaki evi, Emine Hanimi, annesini, Perihan', baka eyleri hatrlad. Merdivenleri karken yukardan gelen kahkahalar duyunca, "imdi neelerini ka racam!" diye dnd. Bu eve her geliinde, kendisini nee karan, insanlarda hzn uyandran biri olarak gryordu. Muhtar Bey'in kendisini baka milletvekilleriyle tantrmak iin verdii yemei hatrlad. Refik, tant milletvekillerine tasa rlarn anlatm, onlar da bu tasarlar ok beendiklerini sylemiler, ama sonra kendileri iin asl deeri olan eye, siyaset dedikodusuna gmlmlerdi. "Evet, yardmlar baarl olmad iin acnmas ve biraz da karsnda sululuk duyulmas gereken biriyim ben onlar iin... Beni grnce ite bu yzden neeleri kayor!" Bunu daha nce de dnm, onlarn neesini ka rmamak iin tasarlar yapm, ama bunlarn sonunda da gene nee kardn grmt. Son basamaklar kt ve Muhtar Bey'in k bir frak ve babacan tavrla kendisine baktn grd. "te sonunda geldi!" dedi Muhtar Bey. "Gen inklp ara mzda." Refik'in uzatt eli serte skt. "Nerede kaldn? Gezdin, grdn deil mi? Her ey nasl? yi mi? Peki, beni nasl buldun bakalm?" "Siz de iyisiniz, efendim," dedi Refik. Sonra odada almad bir hava hissederek evresine bakt. Refet Bey ile Nazl glmsyorlard. Nazl'nn yznde bir tuhaflk vard. mer de glyordu, ama odada deil de baka bir yerdeymi gibiydi. "Grdnz m, beni ak gibi buldu delikanl!" dedi Muhtar Bey. "Hadi sofraya oturalm da bana grdklerini anlat. Ben ne diye btn sabah evde oturdum sanki? Sen uraya ge, sen de byle... Yemek nerede kald? Hatice Hanm, yemek?" Hizmeti eti frndan kardn, ama daha soumadn, sofraya gelecek gibi olmadn syledi. Bunun zerine Muhtar Bey bir ie arap daha getirmesini istedi. Nazl ile Refet Bey ona
TW2

43

kar ktlar. O da Refik'e az nce iki kadeh itiini aklad. Sonra kalarn atarak balkondaki adam grp grmediini sordu. Refik bir ey anlayamaynca anlatt: Komu albay say gszlk etmek iin bir kar sakal ve pespaye bir kyafetle bahesinde gezinip duruyormu. Muhtar Bey onu azarlamaya gidecekmi, ama kz ile Refet Bey engellemiler. Sonra yeniden Refik'ten grdklerini anlatmasn istedi. Refik caddelerde istedii cokuyu duymadan aylak aylak y rmt. mer'den ayrlrken askerleri, tren hazrlklanm, civcivli meydanlan, cokulu insanlar greceini umuyor, iindeki heyecan krkleyeceini sanyordu, ama byle olmam, sokaklarda evini, Perihan', tasarlann, Ankara'da baka ne yapabileceini dnerek gezinmiti. inde uyanmasn istedii coku yerine kendini kmseme ve budala bulma duygusu uyanmt. Bu yzden Muhtar Bey'i sevindirecek bireyler anlatmaya kalkt, ama baarl olamad. Sonra, Muhtar Bey'in cokusundan da pheye derek onda cokudan ok sabrszlk ve tel olduuna karar verdi. Hizmeti eti sofraya koyunca milletvekilinin yeniden parlayan nee ve cokusuna anlayamadan bakt ve yeniden nee karan biri olduunu dnd. "Beni grnce hznleniyorlar!" diye mrldand. "Oysa ben buralara aydnl getirmeye karar ver mitim!" Milletvekiline yeniden grd baz eyleri anlatmaya koyuldu. Eli bayrakl ve kasketli bir kyl ailesi grdn an latyordu ki, Muhtar Bey birden sylendi: "Peki, peki ok gzel, ama bundan sonra ne olacak? Yeni bir kadro ibana gelecek mi?" Refik akmlat: "Yeni bir kadro?" dedi. nklp ve Tekilt dergisini dnd. Kendi dnceleriyle Muhtar Bey'in istekleri arasnda bir ortaklk arayarak yeni bir kadronun yeni bir dnce ve pln ile ortaya kacan dndn syledi. Bu srada Refet Bey: "Yeni kadro ibana gelse bile biz eski taslarmzla ykanmaya devam ederiz," diyerek gld. Muhtar Bey: "Peki, Kemalizm bir fikir hareketi midir, bir kadro hareketi mi?" diye sordu. Refik ikisi arasnda bir ey olduunu, ama bunun nemli olmadn, asl nemli noktann baka yerde, kylere yeni yaklamda olduunu syledi. Muhtar Bey bu yeni yaklamn
.38.3

ne olduunu sordu. Ama Refik'in anlattklarn dinlemedi: Elin sertliinden yaknd, sonra fazla scak olduunu syledi. f kelenmek istiyormu, ama bir bahane bulamyormu gibiydi. Refik de kye yeni yaklamn Halk Partisi'nin "Halklk" il kesinde anlatmn bulan baz eilimlerden kaynaklandm sylemekten vazgeti. Refet Bey: "nklp bir kadronun eseriydi ve o da tek kiilik bir kadroydu," dedi. Muhtar Bey heyecanla: "Ve o imdi stanbul'da lm yata nda," dedi. Galiba akszllnden korktu. "Sonra ne olacak?" diye sordu. Refet Bey: "Bizde devlet dairelerinde yeni bir kadro kmas iin ne kadar beklenir bilirsiniz," dedi. akasnn sofrada yapt etkiyi teker teker yzlerde izleyerek gld. Muhtar Bey: "Demek inklbn da ldn sylyorsun," dedi. Kalarn kaldrm, karsndakini tehdit eder gibi sy lemiti bunu. Sert, sulayc bir yzle Refet Bey'e bakyordu. Nazl, herhalde, konuyu deitirmek iin: "O paralar bu tabaa koyun da kediye verelim," dedi. Sonra masaya oturdu undan beri azn bir kere olsun amayan mer'e "Bunu yiyecek misin?" diye sorarak tabann kenarndaki yal bir et parasn gsterdi. Refet Bey: "Gene yanl anladn Muhtarcm," dedi. "Niye bugn bylesin? Ooh, zeytinyal spanak ha?" "Hayr, hayr doru anladm," dedi milletvekili. "Kadro yalnzca o ise ve o lyorsa inklplar da sona eriyor demektir. Halbuki hi de yle deil. smet Paa hakknda ne dnyorsunuz?" Refet Bey: "smet Paa hakknda kr Kaya ne demi, duydunuz mu?" dedi, bir hikye anlatmaya balad. Hikyede ismet Paa'nn safra kesesindeki iltihap szkonusu ediliyordu. Doktorlar safra kesesindeki tan ata binmekten iltihaba yolatm sylemiler. Paaya bir sre ata binmeyi yasaklamlar. Bunu duyan kr Kaya da paann yasaa uymasn inelemi, Refet Bey hikyenin bir yerinde durdu ve her eyi birbirine kartrdn syleyerek glmsedi, ama hikyeye nem ver mediini, asl gayretinin konuyu deitirmek olduunu g lmsemesinden herkes anlad.

Muhtar Bey: "Peki, sen yasak ve zor ile her eyin zleceine inanyor musun?" diye Refik'e sordu. Refik: "Zorun, devletin uygulad iddetin, bizim tarihimizde ilerlemelere yolatn herkes bilir," dedi. "Yani o zaman sen devletin zor kullanarak ileri ilerletmesinden yanan ha?" dedi. Refet Bey: "Canm, zaten hep yaplan ey bu deil mi?" dedi. "Dur dur, delikanl cevap versin!" dedi Muhtar Bey. "Zor kullanmaktan yana olduunu sylesin hele!" Refik zor kullanmaktan yana olduunu syleyemedi. Ama buna btnyle kar olduunu da syleyemeyeceini anlad. Bunun zerine, byle durumlarda bir seim yapamayan btn insanlarn yapt eyi tekrarlamak zorunda olduunu hissederek ve bu duruma nasl dtn orada dnerek, bizim tarihi mizde zor kullanmann oynad rol zerine bildiklerini an latmaya balad. Bir yandan II. Mahmut'un reformlarn anlatyor, bir yandan da neden byle sktn aratryordu. Muhtar Bey birden: "Grdn m? Zor kullanmaya, devletin gcnden yararlanmaya kar kamyorsun! Ama yol parasn, Dersim harektn da ktlemitin!" dedi. Sonra neeyle ekledi: "Nasl kar karsn ki... Zor olmadan senin tasarlarn kim uygulayacak? Tasarlar kyller mi okuyacak... Hah hah... Zor olmadan hibir ey olmaz! Bize eli sopal biri lzm! Nazl, kzm, yourdu versene!" Refik, "Ama bu doru deil," diye dnyordu. "Sopa ile, krba ile aydnlk nasl gelir? Bu yanl! Ama benim tasarlarmn uy gulanmas iin syledikleri yanl m? Ona bir cevap vereyim!" "Evet, ama bu konuda ll olmak gerekir," dedi Refik. Muhtar Bey neesini gizlemek iin baka eylerle megul olmaya alarak: "Yourt da ok gzelmi," dedi. "te gr yorsun. Sen Dersim'de yaplanlarn yanl olduunu sylemitin. Ama onlarn zerine sopayla yrnmeseydi inklp tehlikeye girerdi. Ya bizimle, devletle ve inklpla birlikte olur, eline sopay alrsn, istediin reformlar ve ilerlemeleri gerekletirirsin, ya da tek bana kalrsn belki de bo yere hapse girersin! Mesela tekkelerin kapatlmas... nsanlar bu sama inanlardan kurtarmak lzm. Ama onlar vazgemeye niyetli deil! Ne yapmal?"
385

Refik, "nsanlar krbalayarak yaplan hibir ey hakl karlamaz," diye dnyor, ama gene ilke olarak ilerlemeye yolaan zora kar klamayacan dnyordu. Muhtar Bey gene: "Ama onlar vazgemeye niyetli deil," dedi. "Refet sen eyi anlatsana. Ada'na'da airetleri iskn iin yap lanlar... Gebe Trkmenlcr'i taa ka yldan beri, yz yldan beri iskn etmek istiyorlar. Onlar, ama, gebe kalmak istiyor. So nunda zor ile, sopayla, bir yere yerletirildiler. Ne oldu? Verim artt! Tarm ilerledi! Memleket ilerledi! Orada imdi btn dnyann istedii pamuk ekiliyor! Onlara kalsa o eski, geri ve sefil hallerini tercih ederler... te zorun nemi!" Refik: "Ama aydnlk ve ilerleme insanlara eziyet ederek ge tirilemez ki!" dedi. Muhtar Bey, Refik ile imdiye kadar yapt btn tartmalarda biriken hncn almann keyfiyle: "Ah, olum senin bu keli meleri n i j m j ^ y j m i i j w m i i r j ^ "u aydnlk dediin nedir? lerlemeyi anladm. lerlemek nemli. Memleket ilerlesin de, varsn etraf u aydnlk dediin eye bulanmasn. Karanlk kalsn. Karanlk kalsn, ama memleket ilerlesin, tarm ilerlesin, sanayi ilerlesin. Yoksa hi ilerlenmeyecek, yle deil mi? nk ne yapldysa sopayla yapld!" Refik'in yzndeki umutsuzluu grerek: "Belki ben seni yanl anladm. Belki yanldm," dedi. "Ama burada herkesi serbest brakan hibir ey olmaz!" Sonra keyifle Refet Bey'e dnd: "te komu albaya onun iin kz yorum. nemli olan memleketin ilerlemesi... Peki btn bunlar niye sylyorum? nk bakyorum, herkes Muhtar Amca'nn dncelerini yabana atyormu gibi... Hi de yle deil. nklbn tek kiilik kadrosu stanbul'da belki lyor, ama bayra tayacak bakalar var!" Refet Bey keyifle: "Bayra m, bayran sopasn m Muhtarcm?" dedi ve bir kahkaha att. Kendisi iin en nemli eyin yapt akalar olduunu gstermek istiyormu gibi ayn eyi bir daha tekrarlayarak bir kahkaha daha att. Muhtar Bey: "Sen, gl, sen gl daha, ama unutma ki inklp nesil dimdik ayakta," dedi. Meyve tabayla ieri giren hizmetiye bakarak: "Evet, dimdik ayaktayz!" diye tekrarlad. Sonra birden saatine bakt: "Aaa, hl oturuyorum burada ben!" diye bard. 386

"Meclis'e ge kaldm. Sonra ne derler!" Heyecanla yerinden frlad, masaya arpt, srahiyi devirdi. Nazl: "Baba, ite yaptnz lekeyi!" dedi. Muhtar Bey kotu, zerine paltosunu geirdi. Hi gerei yokken kzn yanandan pt. Refik'e, "Grdn m, ite ben byleyim!" diye dnyormu gibi, mer'e de serte bakt. Bir saat sonra geleceini, stadyuma gitmek iin herkesin hazr olmasn sy leyerek evden koa koa kt, arkasnda bir aknlk brakt. Refik bu aknlktan kurtulmak, dncelerini bir dzene sokmak iin az nceki konumay srdrmek ihtiyac duyarak sordu: "Peki nasl olur? Halk sopalayarak aydnla getirmek nasl olur? Biz eer bu lkede akln ve yeniliin parlasm istiyorsak, bunu halk iin istemiyor muyuz?" Kimse karlk vermedii iin bu sefer Refet Bey'in gznn iine bakarak sordu: "Yenilik ve ileri bir toplumun halka zorla benimsetilmesi sizce yanl deil mi? Halka kar g uygulanarak getirilen yenilik belki tarihi mizde var, ama imdi bu devletin zor kullanmasndan yana olmamz gerektirmez ki..." Refet Bey her zamanki akalarndan birini yapmak iin frsat kollayarak Refik'i dinledi, sonunda bir aka yapt ve gld, ama kimse kendisine glmedii, Refik de nefret ile bakt iin kendi dncelerine ekildi. Refik mer'e de dnerek ayn eyleri tekrarlad. Ama onun yznde Herr Rudolph ile tarttklar zamanlarda taknd alayc glmseyiten baka bir ey gremedi. Bunun zerine iinde imdiye kadar yapt hibir tartmadan sonra uyanmayan bir eziklik uyand ve Muhtar Bey'e vermesi gerekli olan cevaplar dnmeye balad. nce, "Ona, ben hibir zaman halka kar olan bir gr desteklemem! diyeceim," diye dnd. "O da bana halka kar deil, halk iin, ama zorla, diyecektir. Ben de o zaman byle bir ey olmaz ki derim. O da bana keyifle nce tarihi rnekleri sayar, sonra da ky kalknmas tasarlarm nasl uygulayacam sorar. Ben de Meclis'in gcyle elerim. O da bana glerek Meclis'i halkn semediini syler! Ben de bozulurum! Peki kim yanlyor? Kimse! O yalnzca bana halka kar zor kullanmann kt bir ey olmadn kantlamak istiyor. Ben
.38?

de ona kar kyorum! Sonu? Herkes kendi dncesini sylyor, o biraz daha hakl gzkyor. Hakl gzkmesinin nedeni de benim u tasarlarm. Oysa ben bu tasarlar aydnlk gelsin diye yaptm. Sonra ne olacak? Birazdan Muhtar Bey ge lecek. Stadyuma gideceiz. Sonra ben belki Sleyman Ayelik'i greceim. Sonra stanbul'a eve dneceim. mer ile Nazl gnlerdir karlkl surat ediyorlar... Ben ne yapyorum?" Birden bir ey yapm olmak iin gerinerek esnedi, pencereden dar bakt, birisiyle bireyler konumak istedi, ama bunu yapama yacan, herkesin kendi dncesine ekildiini ve kimsenin sessizlii bozmak istemediini hissetti. Yeniden az nceki d ncelerine dnd: "Ben de ona o zaman Meclis'i halkn semesi gerektiini sylerim. O da bana halkn kendisine yararl olan deil, gzn boyayan seeceini syler ki, bu da doru. imdi bir serbest seim yaplsa, ikinci, nc partilere izin verilse btn haclar, hocalar, madrabazlar Meclis'e girer. O zaman onlarn Meclis'e girmesini engelleyecek kanunlar koymal: Mesela din siyasete let edilemez, niversite bitirmemiler milletvekili olamaz, sonra tccarlar ve aalar Meclis'e giremez. Sonra halk da iyi insanlar seecek bir ekilde eitmeli! Baka?" Kendi kendine gld. "O zaman ne yapmal?" diye sylendi. "Muhtar Bey hakl deil. Ben de hakl saylmam. Ama ben iyiniyetliyim. Ben bireyler yapmak istiyorum! Ne yapmak istiyorum?" Herr Rudolph ile yapt tartmay hatrlayarak: "Aydnl getirmek istiyorum!" diye mrldand. Yeniden ayn dncelerin ve belirsiz kelimelerin emberine girerek dnmeye baladn farketti. Bu arada epey vakit geti. Kahvesini iti. Ayn dnce emberine girerek gene dnd. Sonra eski hayatn, Perihan', her zaman hatrlad eyleri hatrlad. "O zaman bir dengem vard. Sonra bunu kaybettiimi dndm. u Gler'in evine gitmi kendi evime dnyordum. Nianta'nda yryordum, dengemi kaybettiimi dnyordum. Ka ay nce? Sekiz ay oluyor! imdi ne yapyorum? Burada oturuyorum ve bakyorum. Nazl'nn elbiselerinin krmz olduunu gryor ve bunu dnyorum. yi ki onu giymi. Herkesin surat ast bu odada neeli olan tek ey bayrak rengindeki o eteklik!" Eteklie bakarak: "Ama Muhtar Bey neeliydi," diye dnd. "O kadar neeliydi ki benim canm 388

skmaktan bile ekinmedi. O ne dnyor? O smet Paa'nn baa gemesini ve kendisine bir grev vermesini istiyor. Belki bakanlk bekliyordur. Niye olmasn? Ho ve iyi bir adam. Onun yanda acaba ben nasl olacam?" Birdenbire esnedi ve ar bir yemek yediini dnd, babasn hatrlad, bir sre onu dnd, sonra kapnn aldn farketti, vaktin ne kadar abuk getiini aklndan geirdi. Az sonra ieri giren Muhtar Bey: "Hadi, hadi, abuk, ge kaldk!" dedi. "Bu ne suratszlk hepinizdeki. Araba aada bekliyor!" Koa koa arabaya bindiler. Muhtar Bey fkeyle Meclis'te duyduu dedikoduyu anlatt: Gene u kr Kaya bir gazeteciye: "Aydnlar ne dnyorlar? Sorumlulua en ok beni lyk gryorlar deil mi?" demi. Refet Bey dostunu avutmak iin gene bir aka yapt: kr Kaya Malta'dayken srgnn acsn iktidardan karmaya yemin etmi, sonra yemini kendisi iktidara gelince hatrlam... Buna nedense herkes gld. Muhtar Bey de neelendi ve Meclisieki trenle alay etmeye balad: "Nedir, canm, btn bunlar! Tebrik ederim, tebrik ederim efendim, naslsnz efendim, teekkr ederim efendim..." Ger ekten birisinin elini skyormu gibi ne eilip kalkyor, her eilite yz daha ok kzaryordu. Sonra birden ban kaldrd: "Ah, ite yol tkand! Bir bu eksikti. Ge kaldk." Araba durup durup ilerliyor, her bekleyite Muhtar Bey syleniyordu. Bir sre sonra stadyum gzknce ofre parasn Verip: "Tamam biz iniyoruz ve yryoruz!" diyerek kapy ap indi. Arkasndan gelenlere acele etmelerini syleyerek byk admlarla yrmeye balad. eref locasnn giriine yaklarlarken baka bir mil letvekiliyle ailesini grd. Derken, yksek rtbeli bir askere selm verdi. Sonra trenin her zamanki gibi ge balayacan anlayarak rahatlad. zerindeki elbisenin varln ilk defa farkediyormu gibi dikkatle kendini inceledi, stne, bana ekidzen verir gibi yapt, Nazl'nn eteinin bir kesini ekerken pantolonundaki lekenin gzkp gzkmediini sordu, sonra Refik'e dnerek glmsedi. Glmseyii gene: "Ya, ya, ben byleyim! Her ey de byle gryorsun deil mi?" diyordu. Refik: "Trenden dnnce ona diyeceim ki..." diye dnyor,
389

evresine dikkatle bakyor, ama iinde uyanmasn istedii duygu sabah gezintisinde olduu gibi gene uyanmyordu. Tersine, gene sabah gezintisinde olduu gibi kendini kmsyor ve budala buluyor, stelik evresindeki eylere ve insanlara da ayn duyguyla bakyor, bu duygudan da korkuyordu. Grdklerini kmsememeye, insanlarn deerli ve akll olduklarm d nmeye alarak, arada bir Muhtar Bey'e verdii cevaplar kendi kendine mrldanarak mer ile Nazl'nn arkasndan yrd. Hep birlikte merdivenleri kp milletvekilleri, bakanlar, dip lomatlar ve yksek rtbeli askerlerle memurlar iin ayrlm tribnlerin te yanndaki bir salona girdiler. Muhtar Bey'in bfe dedii geni salonun bir kesinde ay tezgh kurulmutu. Sada solda kk masalar, masalarda oturmu ay ve kahve ien insanlar vard, ama asl kalabalk ayaktayd. Ayakta dikilen, kk admlarla topluluklar halinde yryen erkeklerin ounda, Muhtar Bey gibi bir frak ve bir glmseyi vard. Hepsi birbirleriyle konuuyorlar, balarn sallyorlar, birisine selm veriyorlar, eer gerekliyse ailelerini tantryor, ya da tananlarn selamlamalar ve hatr sormalar iin duruyorlar, sonra dikkatle bakalarn ve baka aileleri szerek, bireyler bekleyerek ve yzlerinden hi eksilmeyen bir glmseyii yeni selmlar iin hazr tutarak salonun uultusuna katlyorlard. Muhtar Bey daha trenin balamasna ok vakit olduunu renince birer ay imelerinin doru olacan syledi ve birka kiiye glmseyerek, birisi iin de zellikle eilip apkasn kararak ay tezghna kadar yrd. Sonra tezghtan uzatlan fincanlar alrken bir kede her eyden yabanc olduu anlalan bir baba-kz gstererek Nazliya dnd: "Bak, Fransz elisiyle kz orada. Balarnda da kimse yok. Hadi gidelim, sen konu!" Nazl: "Aman baba! Ne konuacam ki?" dedi. "Ama eskiden yabanclarla konumaya baylrdn," dedi Muhtar Bey ve yanndan geen kendisi yanda bir adamn kulana bireyler fsldayarak gld. Sonra glmesi ok yakksz bir eymi gibi kzard. Bu srada Nazl, "Aa, Piraye naslsn?" dedi. Kendisi gibi kk bir lk atan bir kz sarlp pt. Onunla bireyler konutu,
.390

parmandaki yz gsterdi ve glmseyerek mer'e bakt. mer szkonusu edilenin kendisi olduunu anladn gs termek iin ban sallyor, bir yandan sabahtan beri taknd alayc ve kmseyici suratla Nazl'ya bakyor, bir yandan da elinde olmadan Nazl'nn arkadana glmser gibi yapyordu. Sonunda bir karara vararak iki adm att. Kendini Piraye'ye tantt, beenildiini bilen bir damadn gururlu bakyla saa sola salland ve suratn ast. Bu srada Muhtar Bey Refik'e sokularak: "Bak, bak, adliye bakan geiyor, seni tantraym m?" dedi. Kimseye yz ver meden acele acele yryen bakan seyrederken: "Aman, onun kurumundan da yanna yaklalmaz," diye ekledi. Refik de kalabala tandk bir yz grmek umuduyla bak yordu. zellikle Sleyman Ayelik'le karlaabilecei dncesi sabahtan beri aklnn bir kesini kemiriyordu. Tekilt yazarn tatilden dndne, onbeinci yl trenlerine katlacandan ad gibi emindi nk. Bir ara kalabalk arasnda bir yz yazarn yzne benzetti, ama daha nce yalnzca resimlerinden tand yazarn o grd olamayacana karar verdi. Kim olduunu dnrken yz ona glmsedi. Glmsemekle yetinmedi. Bir topluluktan ayrlp, Refik'e yaklamaya balad. zerinde asker niformas olan biriydi. Refik tand: Amcasnn olu Ziya'yd. Bayramlarda tebrik kartlar yollard. Babasnn salnda para, lmnden sonra mirastan pay istemiti. Can sklarak ona selm verdi. Sonra gsnn zerindeki madalyay grnce utanr gibi oldu. "Naslsn? Burada ne iin var bakalm?" dedi Ziya. Refik: "Bir arkadalaym. Dou gezisinden dnyordum!" diye kekeledi. "Dou gezisinden. Dou gezisinden ha!" dedi Ziya. Refik'in onda hi grmedii kararl bir tavr vard zerinde. "Ee, nasl buldun bakalm memleketi!" Bunu Muhtar Bey'i szerek sy lemiti. Refik, Muhtar Bey'i, Refet Bey'i Ziya'ya tantt. Ziya: "Ee, nasl buldun douyu?" diye yeniden sordu. "Dersim'e de gittin mi? Nasl oralar, stliman deil mi? Ordumuz her eyi bastrd."

Refik: "Dersim'e gitmedim!" dedi. "Ben de gitmedim canm!" dedi Ziya. "Ama artk oras stliman. Canlarna okuduk. nklp oraya da giriyor. Artk bellerini dorultamazlar, nk inklbn demir yumruu orada." Muhtar Bey'e bakarak: "yle deil mi, efendim?" dedi. Muhtar Bey: "Yaa, yaa!" dedi. Ziya: "Ordumuz, inklbn ve devletin gc bunu da zd ite," dedi. Yzne glge der gibi oldu: "Ordu olmazsa inklp olmaz. Ordu da her zaman hakkn alr... Hakkn en sonunda alr! Ama baka zmreler de inklb dnmek zorundalar. Tccarlar da." Yzne den glge gzlerinin altnda, aznn kenarnda koyulayordu. "Onlar dnmezse ordu hakkn onlardan da zorla almasn bilir. Hi kimseye ayrcalk yok. Tccarlara da. Nign Hanm nasl?" Refik mektuplardan edindii bilgiye dayanarak ailede herkesin iyi olduunu syledi. Ziya: "Baban iin zldm," dedi. "Ama unu da unutmamal ki hayatta ticaretten deerli eyler de var. Bak, bunu sen de anlamsn, memleketi geziyorsun. Yoksa ticari bir gezi miydi bu?" Yanndan geen bir askere selm verdi. "Hayr, sadece grmek iindi," dedi Refik ve o kadar utand ki Ziya'ya fkelenecei yerde kendine kzd. "Grdn m? nklbn bu topraa nasl girdiini grmeye gittin ha? imdi de orduyu seyredeceksin. Bu ordu byk~~bir g! Bu g olmazsa, bu demir yumruk olmazsa, ne inklp ne ilerleme olur, deil mi?" Az nce selm veren eli bir yumruk olmutu. Muhtar Bey: "Biz de tesadf, sabah ayn eyleri konuuyorduk," dedi. "Tabii, tabii!" diye sevinle bard Ziya. "Ordu her eydir. Ordu inklb gzetir. Hakszlklara, dzensizliklere kar bekidir. Hakkn almasn da bilir. yle deil mi? Bir gn so nunda hakkn da alr." En son kelimeleri arplan hrsl bir yzle syledi. Sonra: "Aa tamam geldi ite!" dedi ve aceleyle Refik'in elini skarak bir anda kalabalkta kayboldu. "Kimdi o? Nen oluyor?" dedi Muhtar Bey. "nklp, inanl bir askere benziyor. Eee, milli mcadelede savam, madalya alm
392

biri, bizim hmbl komu gibi olacak deil ya... Bylelerini grmek beni ne kadar ferahlatyor, bilsen. Memleketin geleceinden hi endielenmiyorum artk. Ha! Demin sylediler... stanbul'da hastann vaziyeti ktleiyormu... Sahi geldi ile galiba." Salondaki kalabalk ortasna ateten bir top dm gibi ald, yayld, sonra eref locasna kan merdivenlere doru esneyerek topland. Bir iti kak oldu. Bir ay fincan yere dp krld. Refik kalabaln iinde babakan Cell Bayarin ensesini ve yanaklarn grr gibi oldu. Her eyin ortasndayd. Gzlklerinin erevesini de grd, ama bu srada biri ayana bast. Yal bir milletvekili de: "Ah ben size daha nceden yer kapalm demedim mi?" dedi. Muhtar Bey'e eilerek selm verdi, sonra gene karsyla kzn paylamaya devam etti. Bu srada eref locasnn kapsndaki bir grevli: "Efendim, ltfen teki kapdan, buras tamam, ltfen teki kapdan dedik ya kardeim, ltfen!" diye bard. Kalabalkla birlikte teki kapya doru kotular. Ska ska merdivenleri ktlar. Milletvekili kznn, Nazl mer'in elini tutmutu. Birden Refik stadyumun zeminini grd. Btn eref tribn frak, silindir apka, madalya, niforma denizi iinde kprdanyor, kadnlarn renkli elbiseleri, kk apkalar, oraya buraya aslm bayraklar tatl tatl dalgalanyor, her ey bir uultu, merak ve bekleyiin iinde titriyordu. Muhtar Bey ban saa sola uzatp oturacak yer ararken birka kiiyle sclmlat. apkasn birka kere karp karp yerine koydu. Sonra bir kede karar klarak, oturanlar arasndan oradan oraya doru yrmeye balad. Arada bir dnp, kznn ve konuklarnn gelip gelmediine bakyor, sonra gene evresine selm veriyor, Refet Bey'e de bireyler sylyordu. Tam bu srada tribnlerde bir kprdanma oldu, balar bir anda ayn noktaya evrildi. Sonra bir alk sesi duyuldu. Herkes birbirinin stnden grmeye alarak ayaa kalkt. Alk daha iddetlendi. Refik dnp bakt. Balar arasnda az nce grd enseyi ve yanaklar gene grd. Ensenin zerinde bir el vard ve tuttuu apkay, ar ar insanlar teker teker okuyormu gibi sallyordu. El ve apka hangi tarafa ynelirse o taraftan iddetli alk geliyordu.
.39.3

Az sonra herkesle birlikte oturdular, ama stikll Mar iin yeniden ayaa kalktlar. Refik mar sylenirken gene cokuya katlamadn dnd. Sonra lise yllarnda da herkesle birlikte mar syleyemediini hatrlad. Kalabala katlamadn d nrken Herr Rudolph'u hatrlad. "ime akln dm, onun iin yabancym!" diye dnd, ama stikll Mar syleyememesi bundan deil ki. "Peki niye syleyemiyorum!" diye dnd. "nk kendi sesimi duyuyorum ve bu ok tuhaf geliyor." Gene Herr Rudolph'u dnd. Gene onun, Hlderlin'in douya ilikin szlerini hatrlad. Muhtar Bey ile yapt tartmay aklndan geirdi. "Ona diyeceim ki..." diye dnd. Hep bir azdan sylenen marn kar tribnlerde yanklandn, seslerin iki saniyelik bir arayla birbirini izlediini, bu yzden mzik dersinde rendii "kanon"a benzeyen bu karkln ortaya ktn aklndan geirdi. Sonra sama bulduu baka eyler rle dnd ve mar bitince herkesle birlikte oturdu ve Cell Bayar'n okuduu Atatrk'n nutkunu dinledi. Nutuktan sonra gene bir hareket oldu. Arka sralardan biri: "Yedi dveli yenen o lm de yene cektir!" diye bard. Herkes dnp bakt. Bu srada birisi: "Muhtar Bey, naslsnz bakalm?" dedi. Muhtar Bey gsterili bir selm verdi. Seslenen Kerim Naci Bey'di. Yannda, Refik'in antiyede grd parti mfettii hsan Bey vard. Birlikte eref locasna doru yryorlard. Refik'e ve mer'e de selm verdiler. "Gen mhendisler de sizle demek!" dedi Kerim Bey. Muhtar Bey nce: "Evet, evet!" diyerek homurdand. Sonra birden: "Nasl, anlayamadm efendim?" dedi, nk stadyumun hemen stnden, korkun bir grltyle uaklar geiyordu. Kerim Bey: "Gen mhendisler de sizinle demitim!" dedi ve szlerini bir daha tekrarlamaya hi niyeti olmadn gsteren bir tavrla ban sallad. Sonra, kapaklarnn yar yarya rtt gzlerini bir mer'in, bir Nazl'nn zerinde gezdirerek: "Siz evlendiniz mi?" diye sordu. Onlarn cevabn beklemeden babacan bir bakla ban sallad. Gene her zamanki gibi: "Benim dnyamda, benim yanmda sizlerin, sizin szlerinizin ne deeri
.394

olabilir ki..." diye dnyormu gibiydi. Kerim Bey uzaklatktan sonra Refet Bey bir aka iin frsat yakalamann keyfiyle: "Devlet gibi adam. Hem aa, hem m teahhit, hem milletvekili!" dedi. Ama Muhtar Bey onu anlayamad. nk ikinci bir uak takm gene alaktan korkun bir grltyle geiyor, tribnler uaklar alklyor, bazlar da gkyzne doru sesleniyordu.

MLLETVEKLNN UMUTLARI
Muhtar Bey merdivenleri acele acele kt. Kzn grme umuduyla oturma odasna ve yatak odasna bakt, bulamad. Odasna girdi. Kapy kapad. Alamaya hazrlanan bir kk ocuk gibi kendini yatana atverdi. "te her ey bitti! imdi her ey balyor!" diye mrldand. "Bakalm ne olacak?" Odann beyaz tavanna bakarak: "lm ok kt. Ben de bir hiim. Onun yannda tam bir hiim," diye sylendi. Alayacak gibi oldu. Yzn buru turdu, utand. "Ne kt. Her ey bo. imdi ne olacak?" diye yeniden mrldand. Herkesin bekledii ve kendini hazrlad ey olmu, Atatrk on gn nce stanbul'da lmt. Bugn cenaze Etnografya Mzesindeki geici mezarna konulmu, btn Ankara'nn katld bir tren yaplmt. Meclis'tcki trene katlan, burada herkesle birlikte alayan Muhtar Bey, gene alamaktan korktuu iin ehrin iindeki trene katlmamay dnmt, ama sonra orada bulunmasnn doru olacan aklndan geirerek caymt. Tren, gene stanbul'daki ve Meclis'teki teki trenler gibi, bir gzya seli iinde gemi, byle dokunakl sahnelere hi da yanamayan Muhtar Bey gene herkesin arasnda alamt. "Peki niye aladm?" diye dnd. ki kiilik byk ve yumuak yatakta dnd ve ayn eyi kendine bir daha sordu: "Aladm, nk ok korkun bir eydi. Evet, ok korkun bir eydi!" Bu kelimelerle birlikte tren srasnda iinde uyanan duygu da aklnda canland. Gene her eyin bo, anlamsz ve deersiz ol395

A4

duunu dnmeye balad. Sonra neden bunu dndn aratrd. "nk arkasndan herkesin o kadar alad bir insann lm yannda benim hayatmn hibir deeri kalmyor... Ben o dan yannda bir karncaym!" Sonra, birden iinde sinsi bir alev parlad: "Ama ben yayorum, dnyada ne olup bitliini gryorum, bamdan baka eyler geecek! Evet, bundan sonra ne olacak bakalm?" Dncelerinden utand ve kendini ce zalandrmak iin gene Atatrk'n lmn dnmeye alt. , Ama bu lm her dnnde yapt gibi gene kendi lmn ve hayatn dnmeye baladn farkederek sinirlendi. Bu dncelerin skntsndan ve yanann ve kulann altnda snan yastn scaklndan kurtulmak iin yatanda ablaya poflaya bir kere daha dnd. "Bundan sonra ne olacak?" diye dnd. "Bundan sonra Cell Bey artk ekilir! Cell Bey ekilir ve smet Paa'ya inananlar greve gelir. Acaba bu ne zaman olacak?" Muhtar Bey Atatrk'n lmnden hemen sonra bu isin olacan dnm, ama biraz yanlmt. Kimse memleketle byk deiiklikler olaca grnts yaratlmasna cesaret edememi, bylece Cell Bey'in eski hkmeti be gn nce Meclis'te gvenoyu almt. Bu en azndan bir iki ay iin eski hkmetin grevde kalacan gsteriyordu.Muhtar B e y : "Memleketi tellandrmamak iin pe atlan iki ay!" diye dnd. "Oysa memleketin bir an nce, yenilie, yeni kadrolara ihtiyac var. Yeni kadrolar da grev iin sabrszlanyor." Umul ve heyecanla: "Ben de sabrszlanyorum!" diye mrldand. Kendine glecekti ki vazgeti. "Bunda gln ne var? Sabrla bekledim, altm! Grev yklenecek kadar bilgim, tecrbem ve cesaretim var. Sonra, kararllkla bir yolda yrmesini de bildim. Neyim eksik ki, bu isteimi gln bulaym?" Ban heyecanla yastktan kaldrd. "Allah iin, kndffl eksiim var ki? Tevfik'ten mi? Faik'ten mi?" Eski bakanlar ve bakan olabilecek kimseleri tek tek aklndan geirerek, her isimden sonra kendi stnln sevinle karlayp elinin parmaklarn bkerek sayyordu: "Muhlis'ten mi? Doktor Hulusi'den mi? Yarm yamalak Franszca bilen Sacit'ten mi? Hibirinden eksiim yok hamdolsun! stelik onlardan daha cesur ve kararlym ve evet bir yolda tutarllkla yrmeyi de baardm!" Bu yolda ne kadar 395

tutarllkla yrdn, smet Paaya ne kadar balandn aklndan geirince daha da heyecanland. Hatrlanacana, mutlaka yeni hkmette greve arlacana inanarak, "Peki, ne zaman Cell Bey'in grevine son verilecek?" diye sylendi. "u hkmetin de memleketi oyalamaktan baka bir ii yok. Alln deerindeki gnler teker teker geiyor. Yazk, yazk!" Mutlaka hatrlanacana bir daha inanarak ban yasta dayad. Evet, smet Paa yeni hkmet kurulurken onu mutlaka hatrlayacak, btn siyasi hayat boyunca kendisine balanan Muhtar Lain'i yeni babakana tavsiye edecekti. Muhtar Bey ankaya'da geecek bir sahneyi ayrntlaryla gznn nnde canlandrd. Bir Refik Saydam, bir kr Saraolu olarak g znn nnde canlanan yeni babakana smet Paa: "Kimleri dnyorsunuz?" diye soracak, sonra cevab beklemeden kendisi hemen syleyecekti: "Muhtar Lain Bey'i dndnz m?" Muhtar Bey odann tavanna heyecanla bakarken: "Evet, evet, Lain!" diye mrldand. smet Paa kendi verdii soyadn elbet de hatrlayacakt. Drt yl nceydi. Herkes yakn olduu bir bynden kendisi iin bir soyad semesini rica ediyordu. Muhtar Bey satran oynamak iin Pembe Kk'e davet edilmi, soyadn babakandan almak istediini oyun bittikten sonra sylemi, smet Paa da biraz dndkten sonra "Lain!" demiti. Muhtar Bey tam anlayamad bu kelimeyi bir kda yazmasn rica etmi, sonra Paa'nn imzasn tayan ve yllardr saklad bu kdn zerindeki titrek yazdan soyadnn ne olduunu anlam, pek fazla bir anlam olmayan bu kelimenin kendi kiiliini hatrlatan sakin bir sesi olduuna da karar vermiti. Sakin bir kiilii vard. Beklemesini, olup biteni sabrla seyretmesini biliyordu: Sabrla, ama uyuuk ve hmbl bir ka rarszlkla deil! Sabrla smet Paa ya balanmt. Bu balln nasl baladn hatrlad. Meclis'e geldiinin ilk aylaryd. Yeni milletvekilleriyle tanan Paa, onlarla gnlk alkanlklar hakknda bir sohbete balam, le yemeinden sonra biraz kestirmeyi kimin alkanlk edindiini sormu, Muhtar Bey de heyecan ve saygyla byle bir alkanl olduunu sylemi, dikkati ekmeyi baarmt. Ama Paa asl ilgiyi, satran bildiini rendii zaman gstermiti. Meclis'e tayin olunmasndan alt
.397

ay gibi ksa bir sre sonra, Pembe Kk'e satranca arlmak gibi kolay eriilmeyen bir yaknl kurmay baarmt. Muhtar Bey bu yllar hatrlaynca duyguland. Kars daha lmemiti. Meclis'te inklp dmanlaryla savar, sahte inklplarn maskelerini drr, Ankara'y ok sever, parlak bir gelecei olduuna inanrd. Umutla: "te imdi sabrmn ve heyecanmn meyvesi olan o gelecek, bir adm nmde!" diye mrldand. "Btn hayatm ynelttiim hedefe bir adm kald!" Kelerinde parlak pirin topuzlar olan yatanda gene he yecanla dnd. "Bir admck!" diye mrldand. Bir adm atlacak, sonra btn hayat, yalnz gelecei deil, gemii de yepyeni bir boyut kazanacakt. Genliinin yenilik ve ilerilik heyecan, orta yan kararll, olgunluun byk grevleriyle talandnlacakt. nsan byle bir grevden baka ne ile hayatna bir derinlik verebilir ki? Muhtar Bey skntyla: "Hele benim gibi biriyse o insan!" diye mrldand. Hibir zaman kendini renkli, ok ynl biri olarak grmemiti. Hayattan kendisi gibi olanlarn ounun ald zevki de almamt. Kars ldkten sonra s tanbul'da ikili bir elence gecesinde tand bir kadndan baka kadn tanmam, yal gvdesinin isteklerini biraz kararszl ndan, biraz da uyuukluundan bastrmt. Gene benzerleri gibi bir salon adam da olamamt. Byle yerlerde hep kenarda kaldn, deil girdii salonu, oturduu koltuu bile doldura madn dnrd. stelik bo gevezeliklerden de holanmazd. Geri kendisini de sk sk bo gevezelik ederken yakalard, zellikle valilii srasnda evresinde yerleen ilgi ve hayranlk emberinin parlaklna kendisini kaptrd ok olmutu, ama Ankara'ya gelince gevezelik etmenin kiiliinin hkim bir izgisi olmadn anlamt. kiden de tat almazd. Niteliklerini teker teker sayarken heyecanland: "Hatra kitaplarndan baka hibir kitapla da oyalanamam!" diye dnd. "O zaman hayatma derinlik verecek bu beklediim grevden baka bir ey bulamam! Benim iin hayatn anlam hizmet etmek, memlekete hizmet ederek ykselmektir! Bu grev iin de bir adm kald. Bir tek kk admck!" Sonra ama, bu adm atmak kendisine deil; ismet Paaya dt iin huzuru kat ve yatanda bir kere daha dnmek zorunda kald.

Yatanda dnyor, "Bir kk admck!" diye mrldanyordu. Oysa bu kk admcn basamana kabilmesi iin neler geirmiti. Valilii srasnda lm tehditleri, kfr ve iltiralarla dolu mektuplar alrd. apka ve Kyafet Kanunu'nu uygulamak bahanesiyle kentteki btn kk dkkn sahiplerinin, din adamlarnn canna okumutu. O yln Cumhuriyet Bayram'nda imekleri zerine ekmesine aldr etmeden gericilerin ce zalandrlacan bara bara iln etmiti. te bu genlikti. Mlkiye'deyken Namk Kemal'den, Fikret'ten rendiklerinin hakkn veriyordu. Sonra aklcla ve kararlla dayanan Meclis'teki mcadelesi vard. Bu mcadele srasnda, elbette ki, saflarn nnde yer bulamamt, ama taa arkada olduu da sylenemezdi, nk her eyden nce inklp milletvekillerinin en devamlsyd. Meclis'e her oturumda gelir, dikkatle dinler, koridorlarda gezinir, bir yerde bir kk tartma grmeyegrsn, hemen atlr, dncelerini syler, ama hibir zaman ilgiyi ekmez, hibir zaman bir grlt koparamaz, her zamanki sakin haliyle bir glge gibi dolanrd. Bu kadar ortalkta grnmesinin nedeni grevine ball kadar hi phesiz, milletvekilliinden baka ii olmamasyd. Bakanlk yapan, ya da partide grevleri olanlarn dndaki milletvekillerinin ounun bir ikinci ii vard. Kimi gazeteciydi, kimi avukatt, kimi de toprak aasyd. Zaten bunlar bu ilerinde gsterdikleri baardan dolay milletvekili tayin edilmilerdi. Baarl valilii ve inklplndan dolay milletvekili tayin edilen Muhtar Bey'in ise Meclis dnda baka bir ii olamazd. nk insan hem milletvekili, hem gazeteci olabilirdi, ama hem milletvekili hem vali olmaya kurallar izin vermiyordu. Birden Muhtar Bey: "Ama hem milletvekili, hem inklp olmaya kurallar izin veriyor ve ben yleyim!" diye dnd ve heyecanla yatandan kalkp odasnn iinde y rmeye balad. Yrrken gene ayn eyi mrldanyordu: "Bir kk admck, bir kk admck atsa smet Paa!" Bir kk admc ile hayatn talandracak olan smet Paa iin neler yaptn ak lndan geirmeye balad... Babakanl srasnda onu btn varlyla desteklemiti. Babakanlktan ayrlnca onun Meclis'teki sesi ve kula olmutu. Kulislerde hep smet Paa'y anar, her
.399

frsatta onu ver, Pembe Kk' ziyaret ettii zaman ona koridor dedikodularn zetlerdi. Gzden dtkten, babakanlktan ekildikten sonra ngilizcesini ilerleten, bir hocayla batan sona btn ngiliz tarihini okuyan, sonra keman dersleri alan, satran dergileri okuyan Paa, onun heyecann hayretle karlyormu gibi yapar, arada birka vg szyle gnln alrd. Bir kere sinde, her zaman olduu gibi gene zaferle bitirdii bir satran partisinden sonra Paa ona: "Sizin savunmanz iyi, lkin hcum vakti gelince bekliyor, frsat karyorsunuz!" demiti. Muhtar Bey "Frsat karyorum ha!" diye mrldand. "Yok, yok, bu sefer smet Paa beni hatrlayacak. Grev verdirtecek! Benim kendisine ne kadar bal olduumu hatrlayacak!" Birden utanarak: "Bu mu benim marifetim; ballk m?" diye mrldand, ama utantan korktuu iin, "Kt bir ey deil ki bu!" diyerek kendini ya ttrd. "ok zeki biri olmadm kabul ederim. Dnyann en zeki insan deilim. Benim gibi insanlar zekalaryla deil, ballk ve inanlaryla ykselirler... stelik bizim memlekette dikbal olmak, kendi kendine karar vermek ho bir ey deildir ki! nsan her zaman daha iyi bilen, daha iyi dnen birine kendini emanet etmeli, birisine balanmal, bir inanc benimsemeli. Evet, ballk ve inan! smet Paaya balandm, inklba inandm." Birden kendini gln bularak odann ortasnda durdu. Dnp dolabn stndeki aynaya korkuyla bakt. "Gln bir insan mym ben Allahm?" diye mrldand. "Deilim, deilim... Herkes gibiyim. u suratma ve dncelerime bak... Ah, her ey byle!" Cenaze trenini hatrlad. "Her ey byle bo, gln, anlamsz. Onun yannda her ey bo ve anlamsz. Herkes nasl alyordu! Ben ise burada irkin hesaplar yapyorum. Bakalar benim iren dncelerimi renseler ne derler?.. Sama! Peki, hayatta yaplmas gereken nedir? u aynaya bak! Gvdem kocaman, ama burnum kck! Kim demi onu. Kmil Paa m?.. Hametli bir devlet adamnn ilk meziyeti hametli bir burundur! Oysa bende yalnzca bu gln yelken kulaklar var..." Kendisini skc dncelere srkleyen yalnzlktan kurtulmak iin odadan kmaya, birisiyle gevezelik etmeye karar verdi. Hzl ve sinirli admlarla mutfaa girdi. Hizmeti ocakta bir ey kaynatyordu. Pencerenin camlar buulanmt.
400

Muhtar Bey: "Bizim kz nerede, Hatice Hanm?" diye sordu. "mer Bey ile ktyd, cenazeye gidecekti." Muhtar Bey: "Daha gelmedi mi?" dedi. Sonra cevab belli olar sorunun samalna fkelenerek mutfaktan kt. "Ee, nerede kald bunlar?" diye dnd. Byle bir gnde gezip tozmay dnd iin kzna fkelendi: "Sev, byt, bann tac et, sonra gitsin o zppe, kendini beenmi, para delisi herifi seip beensin!" Duvardaki Venedik manzarasna bakyordu. Bu resmi kendisi alm, rahmetli kars pek beenmemi, ama duvara da asmlard. Karsn hatrlaynca hznlendi: "Bir tek onu sev mitim. O da btn hayatm boyunca hafif hafif gld bana, sonra ald ban gitti. imdi de Nazl beni brakp gidecek. stelik o sevimsiz, kendini beenmi herifle... Bari baka birini bulayd..." Refik'i hatrlad. "Evet, mesela o. Btn saflna ramen, iyiniyctli ve temiz ruhlu biri..." Refik ile yapt tartmalar hatrlaynca gld: "Ama fazla saf... nsan idealist olur, hatta byle olmak gerekir, ama bu kadar da fazla!" Tarm Bakanl'nn Refik'in kitabn yaymlamaya karar verdii aklna gelince sevindi. Bakan, galiba ismet Paa taraftarlaryla iyi geinmek iin, Muhtar Bey'in getirdii delikanlnn iini grmt. Refik bu gnlerde u tekilt yazar Sleyman Ayelik ile grecek, galiba sonra stanbul'a dnecekti. Sleyman Ayelik ve Tekilt dergisi aklna gelince Muhtar Bey'in can skld: "Hayalperestlerden holanmyorum!" diye mrldand. "Belki ben de u grev umuduyla yanp tutuurken hayalperestlik ediyorum... Ben bo umutlar besleyen zavall bir hayalperestim! Hele o cenazenin yannda hibir eyim. lm korkun!.. Yayorsun, urayorsun, bireyler yapyorsun, memleketin ve tarihin en byk adamlarndan biri oluyorsun. Sonra birden biti veriyor!" Ellerini iki yana at. "lm ok kt. Ben de bir kk karncaym. Hele onun lmnden sonra... Ah, konuacak, dertleecek kimse de yok ! " Birden aklna Hatice Han m ile dertleebilecei geldi. Umutla mutfaa yrd. Hizmeti hl ayn tencereyle urayor, elindeki kakla kaynayan eyin kvamna bakyordu. Muhtar Bey: "Ee, ne kaynatyorsun bakalm Hatice Hanm?" dedi. Hizmeti sert bir sesle: "Dn stla istediydiniz ya!" dedi.
401

"A, sahi stla deil mi? Aman iyi piir de, dibi tulmasn!" Hizmeti gene ayn sert sesle: "Beyefendi size ne zaman dibi tutmu stla yedirdim?" dedi. "Canm aka ettim!" dedi Muhtar Bey. Bir ey yapm olmak iin buzdolabn ap kartrmaya balad. Dolaptaki tabaklardan birini grnce kederlendi. Karsnn lmnden ay nce almay akl ettii bu tabak takm evde tartmalara yolamt. Muhtar Bey baka eylere, koltuklara, salonun eyalarna, giyecee masraf edilmesinin daha doru olduunu sylerdi. imdi btn bu tartmalarn sama ve bo olduu ortaya kmt. "Ah, ah, hayal, lm, her ey bo ve sama," diye mrldand. Buzdolabn kantrd, bir zeytinden baka hibir eyi ii ekmedi. Zeytini yedikten sonra da susad. Suyu ierken hizmetiyle nasl sohbet edebile ceini dnd. Kadnn hzl hzl tencereyi kartran kakl eline bakarak: "Demek, hep byle kartrmak lzm!" dedi. Hizmeti gene ask bir suratla: "Evet, kartrmak lzm!" dedi. "ok kartrlrsa tad kamaz m? Sonunda ey olur... K vamn bulmaz!" Hizmeti cevap olarak kaynayan stlacn iinden kard ka tencerenin kenarna sert sert vurdu. Sonra tencerenin kapan gene ayn sinirli, sert hareketlerle kapad. Muhtar Bey pencerenin kenarna gitti. Buulu camn zerine parmann ucuyla ekiller izerken: "Eee, ne diyorsun Hatice 1 Hanm, koskoca Atatrk de ld," dedi. Hizmeti: "O byk adamd. Gp gitti. Hepimiz gp gideceiz," dedi. Muhtar Bey: "Ama bundan sonra ne olacak? smet Paa bakalm ne yapacak, kimleri baa getirecek ha, ne dersin?" dedi. "Aman beyefendi, ben o ilerden hi anlamam ki, bir ey syleyeyim!" dedi hizmeti. Gzlerinde bir an bir kvlcm parlad, yz renklendi: "Ben siyaset iinden anlamam da, karmam da! Siz nasl mutfak iinden anlamazsanz ben de o ilerden anlamam..." "Evet, evet," dedi Muhtar Bey. Hizmetisinin lkesini sevimli buldu. Mutfaktan kt. Salona girerken btn skntlarn unuttu. Hayatnn deersiz olup olmamas da nemsiz gzkt.
402

"nemli olan yaamam!" diye mrldand. "Yayorum, gl yorum, konuuyorum! Neeyle bana verilecek grevi bekliyorum! Mutfakta stla kaynyor... te bu!"

NKILPI YAZAPLA
Refik kapnn nnde duruyor, zile basmyor, dnyordu: "Ona diyeceim ki... Ona benim tasarlarmn zn oluturan biz bize benzeriz ilkesini nce syleyeceim. Sonra bu ilkeden yola karak, kyleri birletirme, yollar ve merkez kylere..." Birden zile bast, "...diyeceim. Sonra en nemlisi ondan ne is lediimi syleyeceim: Sleyman Ayelik, sizden istediim, zerinde anlamaya vardmz bu noktalar erevesinde inklplar ve gen devleti etkileyecek bir hareketin oluturulmas iin bana yardm etmeniz. Bunu istiyorum sizden... diyeceim." Apartman kalnn kaps ald. Etli, salkl, yuvarlak bir yz Refik'e glmsedi: "Demek, sizsiniz. Ho geldiniz. Kolay bul dunuz mu burasn?" "Evet, evet, kolay buldum efendim!" diye Refik mrldand ve bundan sonra Tekilt yazara hep "efendim!" demek zorunda kalacan dnd. "Paltonuzu verin bakaym!" dedi Sleyman Ayelik. "Oo msnz. ay var, yeni demledim. Koridorun ucundaki odaya gein, ben geliyorum. Yznzn byle olacan hi dn memitim. Hay Allah, bir tane ask brakmamlar burada!" Birlikte kitaplarla dolu geni, ama alak tavanl bir odaya girdiler. Refik heyecanlandn dnd. Masann zerindeki kitaplar inceledi. Gsterilen yere, bir yaz masasnn kenarndaki koltua oturdu. "Masaya oturuyorum, kusura bakmazsnz deil mi?" dedi Sleyman Ayelik. "alma masama oturunca daha iyi d nrm. Resmiyetten deil, insan o koltuklarda geviyor..." Refik: "Tabii, tabii rica ederim!" diye mrldanyor, gene ki taplara, duvardaki resimlere, ktlara, kalemlere dnen ve
40.3

45

dndklerini aklayan bir insann aralarna heyecanla ba kyor, anlatmaya karar verdii eyleri heyecandan yazara anlatamamaktan korkuyordu. Sleyman Bey ay getirmek iin odadan knca kendini toparlamaya karar verdi. Dncelerini son bir kere daha aklndan geirdi. Sonra duvardaki resimlerden birinde Atatrk ile smet Paa'y yanyana grnce duyguland. Bu srada odaya giren Sleyman Bey, Refik'in nereye baktn grerek: "lm ne kadar kt deil mi?" dedi. Refik'in yzne bakmadan ekledi: "Ama burada iyi bir ey de var. Cumhuriyet, byk kayb arballkla karlad. Tela, ne olacak korkusuna kaplmadk. Bu byk bir baar... Ka eker istersiniz?" Bir sre hayattan, lmden, genlik ve yallktan szettiler. Biri orta yal, teki genliin sonunda iki akl banda erkein birbirlerini daha yakndan tanmak iin yaptklar bir sohbete balamlard. Sleyman Ayelik stanbul'da lisenin son snfnda okuyan olundan szetti. "Mhendis olmak istiyor. imdi genler teknie, mhendislie deer veriyorlar... Bizim zamanmzda herkes asker olmak is terdi..." "Ama siz asker olmak istemiyordunuz herhalde!" dedi Refik. "Siz niversiteyi yanlmyorsam Moskova'da..." "Evet, fakat imdi bundan szetmiyordum..." dedi Sleyman Ayelik. "Bizim olan mhendis olmak istiyor! Olsun, bir szm yok! Hele sizden aldm mektuplardan sonra, bir mhendiste ne kadar ayrntl dnme yetenei olabileceini de grdm. Ama asl bizim olanda heyecan yok! Bu beni biraz zyor! Acaba diyorum, inklplar genlie gereken heyecan vermedi mi?" Refik: "Evet heyecan nemli bir eydir deil mi?" dedi. "nemli ama genlikte..." Refik: "Siz genliinizde heyecanlydnz deil mi?" dedi. "Evet, evet genliimde!" dedi Sleyman Bey. Sinirli bir hareket yapt. Ayaklarnn yerini deitirerek. "imdiki genlik, ama, ok heyecansz! Heyecanszlktan toplumdan uzaklayorlar!" dedi. "Benim olann, yaad toplumda ne oluyor, hi merak, ilgisi yok. Elektrik letlerine, makinelere merakl. Radyo nasl iler, onu dnyor... Ho! Ben tekniin ve sanayinin bize asl gereken ey olduunu savunuyorum, ama gene de olumun byle
404

birisi olmas canm skyor." "Evel, ortaan karanlndan kurtulmak iin sanayi de ge rekli," dedi Refik. Sonra yalnzca bir ey sylemek iin ko nutuunu aklndan geirdi. "Pedagojiyle hi ilgilendiniz mi?" diye birden sordu Sleyman Bey. Refik: "Henz pek ilgilenemedim!" dedi ve szlerini baya buldu. Sleyman Bey: "Bizim gibi bir lkede pedagoji art!" dedi. "Siz o kyllerinizi nasl eiteceksiniz? Yalnz tasarlarnz iin deil! Bu kyller neyin, kimlerin kendilerinin iyiliini istediini bilmiyorlar." Refik konunun hi beklemedii bir ekilde kendi tasarlarna geldiini anlayarak: "Ben nce baz iktisadi nlemlerin aln masndan yanaym!" dedi. "yi ama, ya kyller bu nlemlere kar karlarsa?" "Bu yazdm nlemlerin kyllerin kar kaca eyler olduunu sanmyorum," dedi Refik heyecanla. "Ben tasarla rmda..." "Evet, evet, tasarlarnz okudum efendim!" dedi Sleyman Bey. Masann bir gzn at. Refik'in kendisine on gn nce bir aracyla brakt dosyay ald, bir kenara brakt. "Ama bunlar nasl uygulanacak?" "te sizinle bunu konumak istiyorum efendim!" dedi Refik. Sonra kzararak, "Efendim dedim!" diye dnd. "Ben bunlar doru bulmuyorum ki..." "Nasl?" "Ben bunlar doru bulmuyorum. Siz Trkiye'yi kyl cenneti yapmak istiyorsunuz!" Refik, "Kyl cenneti" sznn bir aalama olduunu Tekilt yazarn sesinin perdesinden anlayarak: "Ben Trkiye herkes iin cennet olsun istiyorum!" dedi. "Evet, mektuplarnzdan byle bir isteiniz olduunu anl yordum. Bunu herkes istiyor, sylyor. Siz buna "Aydnlk" diyorsunuz. Ama bu aydnlk kimin yararna gelecek? Kyllerin, halkn, fakir fukarann m? Gzel! Ama bu gzel eyleri hangi ya ile piireceiz? Kendi yamzla?.. O da gzel. Bizde sanayi
405

yok. Demek ki, bu ya tarmdan alnacak, tarma geri verilecek! yle mi?" "Bir bakma. Ama burada inklbn grevi bu dzenlemeyi yapmaktr. Kylleri yeni ilkeler nda birletirmek..." "Demek tarma geri vereceiz ya..." diye Sleyman Bey Refik'in szn kesti. "Eskiden yaplanlardan bir fark yok ki bunun... Oysa amacmz bu ya ile sanayi kurmak olmalyd. Benim ileri teknikli, elikisiz bir millet grm dnme misiniz. Oysa bunu mektuplarnzda dndnz syl yordunuz." "Dnyordum!" dedi Refik heyecanla. "Dnyorsanz, oradaki amacn sermayedarlarmzn bu lamad sermayeyi devletin bulup bir sanayi yaratmas olduunu grmeniz gerekirdi. Devletilik ilkesini siz yoksa baka trl n anlyorsunuz!" "Ben de yle anlyorum!" dedi Refik. Sonra neyi nasl anla dnn nemli olmadn, nemli olann memlekete aydnlk getirecek u tasarlarnn uygulanmas olduunu dnd. "Ben ona u tasarlarmn uygulanmas gerektiini anlatmalym!" diye mrldand. Sleyman Bey: "Devletilik ilkesini siz de benim gibi anl yorsanz nasl olur da byle dnrsnz?" dedi. Eliyle masann zerindeki dosyay gstermiti. "Nasl olur da bu anlayla taban tabana elien bu ky cenneti anlayna gelirsiniz?" Refik, Tekilt yazarn szlerinden, kendi tasarlarnn baz ayrntlaryla yazarn baz dncelerinin elitiine karar verdi.Yazarn nemsedii bu eliki Refik'e gre nemli bir ey ola mazd. nk eninde sonunda ikisi de ayn inklba inanyorlard ve ikisi de iyiniyetliydiler. lyiniyet ve inklp ak btn bu kk ayrntlarn stndeki dayanak olduu iin Refik, Sleyman Ayelik'in szlerini kar kmadan dinliyor, ayrntlara deil, onun heyecanna dikkat ediyordu. Sleyman Ayelik aralarndaki anlamazl su yzne karmak m kitabnda ve iekilt dergisinde savunduu grleri aklyordu. Dncelerini aklarken kalarn atarak sert sert Refik'e bakyor, "Hadi, anlaamadmz noktay gster bakalm!" diye dnyormu gibi arada bir susarak bekliyordu. Grlerini
406

uzun uzun zetledikten sonra mutfaa ay getirmeye gitti. Refik onun grlerini dnmedi bile. nk bunlar birka kere duyduu, doru bulduu eylerdi. Sleyman Ayelik an latrken Refik yalnzca onun hareketlerine, heyecanna dikkat etmi. "Evet, aydnlk gelecek!" diye mrldanm, Sleyman Ayelik'in neden arada bir hrnlatn merak etmiti. Tekilt yazar elinde ay fincanlaryla odaya dnnce gene ayn hrn tavr taknd: "Btn bu anlattklarm doru bul duunuzu sylyorsunuz. Sonra ama, bunlarla elien tasarlar yapyorsunuz." Refik elinden geldii kadar nazik olmaya alarak: "Ama ben hl elikinin nerede olduunu grm deilim!" dedi ve glmsedi. Sonra Tekilt yazarla aralarndaki ortak g rleri, birbirlerine yazdklar mektuplar da hatrlatarak saymaya balad. Sleyman Ayelik, Refik'in szn kesti: "Ortak gr de diiniz eyler yalnzca bir heyecan ortakldr. Size aramzdaki elikinin nerede olduunu syleyeyim efendim: Siz inklbn biricik gcnn devlet ve kadrolar olduunu anlamamsnz. Siz yalnzca kyllere baz kolaylklar salamay, onlar daha iyi artlar iinde yaatmay, onlara modern dnyann teknik olanaklarn gtrmeyi tasarlyorsunuz. Bunlar en sonunda hepimiz istiyoruz. Ama siz nce ve yalnz bunlar istiyorsunuz. unu anlamyorsunuz: Bunlar hemen ilk admda, kendiliinden olmaz. nce devletin daha glenmesi, eski gcn korumas ve bu gle ilerlemenin nndeki engelleri ykmas gerekir. nce devlet! Bizde devletin ok kendine zg bir yeri olduunu anlamamsnz!" "Bizim kendimize zg olduumuzu ben hep dnm mdr," dedi Refik. Sesinin umutsuz olduunu dnerek korktu. "aknlayorum ite!" diye mrldand. "Biz bize benzeriz!" dedi Tekilt yazar. Refik: "Evet ben de ayn eyi savunuyorum!" dedi heyecanla. "yle eliyorsunuz, ama kyllerin hayat biimin deitir mekten baka bir ey neremiyorsunuz!" "Kylkrin hayat ok kt!" dedi Refik. "Ben demiryolunda her eyi grdm!"
407

Birden Sleyman Bey ayaa kalkt. Soukkanl olmaya alarak glmsedi: "Oraya gittiniz ve onlara acdnz. Onlara ben de acyorum. Eskiden ben bir Marksist olmaya alyordum. Ama sonra duygularma yenilmemeyi rendim. Siz de renin. O zaman yazacanz eylerin bir deeri olur! " Bunlar artk gizlemeye almad bir kabalkla syledikten sonra yerine oturdu. "nklp ve devlet o kyllere dayanarak ykselecek. Eer duygularmza yenilir, elde avuta ne varsa onlara geri verirsek sanayii nasl ku racaz? Sanayii kuramazsak nk emperyalizm bizi yutacak!" Refik: "Evet, ok kt olur sanayi olmazsa!" dedi ve kendini iyice budala buldu. "Hem bunu sylyorsunuz, hem de tekini. kisi birlikte olmaz. lk nce yaplacak ey bir devlet sanayii kurmak. Bu hareket balamt, durduruldu. imdi smet Paa ne yapacak bilmiyorum, ama bir devlet sanayii art. Bunu da tarmdan, yani sizin acdnz kyllerden salayacaz ! " "Bari kyllerin zerindeki aa basks kaldrlsayd..." diye sylendi Refik. Kendini bir daha budala buldu. Sleyman Ayelik glmsedi: "Bunu inklbn yapamayacan biliyorsunuz. Bunu Bolevikler yapmak ister. Ama onlara Tr kiye'de hi sz dmyor. Arkalarnda kimse yok. O zaman onlar da en derin eletiriyi yapyorlar!" Eski yoldalarna ayormu gibi glmsedi. Sonra gene birden bir eye sinirlenerek: "dealizm iyi eydir, ama bana kalrsa hayatta elle tutulur bir ey yapmak daha iyi bir eydir!" dedi. fkeli bir tavrla: "Nereden geldik buraya?" diye sordu. "Evet, inklp aalara dokunamaz!" "nklp bunu yapamaz ha!.." diye mrldand Refik. "Ama inklp gene de bireyler yapt," dedi Sleyman Bey. "Tarmn vergilenmesinden vazgeildi. Askerlikte eitlik getirildi. Bir yol paras vard: Onu da iki yl nce kaldrdk..." "O yol paras korkun bir angaryaym. unu biliyorsunuz herhalde: Yol parasn veremiyorlar, sonra..." "Biliyorum efendim, her eyi biliyorum, isterseniz Dersim'i de anlatn. Onu da biliyorum," diye fkeyle araya girdi Tekilt yazar. "Btn gnahlar biliyorum, btn gnahlar benimsi yorum. nk baka bir yol olmadna inanyorum! Siz de eer bir ey yapmak istiyorsanz, eer devlete bir yararnz olsun
408

istiyorsanz, gnahlar benimseyecek kadar cesur olmalsnz... Dorusu gnah da diyemem onlara... Devlet iin yaplan hibir ey gnah saylamaz. Ama siz, bu tuhaf, allmadk baknzla bu yaplanlarn bazsnn gnah olduunu dnyorsunuz, sonra ite bu yanl tasarlar yapyorsunuz! nklp nedir d nn. nklp halkn hayrna olanlar, halka ramen, fakat halk iin, halka getirmek iidir..." Refik birden: "Evet, aptaln tekiyim ben!" diye dnd. Korktu. "Btn bu tasarlar hayatma bir yn vermek iin yaptm. Hayatma bir yn ve ama vermek iin kyllere acdm. Sonra ite btn bunlarn sama ve bo olduu ortaya kt." Bir sulu, toplum d bir yaratk, bir sapk gibi hissederek oturuyor, ne doru bkt ban hafif hafif sallyor, ayaklarnn ucuna bakyordu. "Yanl eyler dndm, bir hayalci olduum ortaya kt. Rousseau okudum... stanbul'dan katm. Kyllerin sefaletini grdm... Ama yaldm..." lk defa toplum d biri gibi hissetmeyi korkun bulmuyordu. "Bireyler yapmak iste mitim!" diye dnd. "Hl da istiyorum." "Ee, peki ne yapabilirim yani?" diyerek Sleyman Bey'e bakt. Sonra bu resmiyet d tavrndan utanr gibi oldu. "Benim gibi yapabilirsiniz," dedi Sleyman Ayelik. Refik dnd: "O ne yapyor? Ankara ktisat Mdr. Devletin memuru... Ben bu devletin memuru olursam yaplan her eyi benimsemi olurum. Buna kar karsam da hibir ey yapamam..." "Size iyi bir grev bulabiliriz," dedi Sleyman Bey. "Tarm Bakanl bu kitabnz yaymlyormu. Bence yanl, ama nemli deil! Bir hizmettir sonunda, iyiniyetinizi gsterir. ktisat Ba kanl sanayi tetkik heyetinde bir yer bulabilirsiniz... Belki ben de oraya geeceim. nk biliyorsunuz, ilk hedef devletin gl bir sanayi..." "Ah, ben ne devlette olabiliyorum, ne de ona kar kabiliyorum!" diye inledi Refik. "te bu doru!" dedi Tekilt yazar. O da ilk defa hznlenir gibi olmutu: "Ama semeniz gerekiyor. Ya bizimle, ya da bize kar... Bize kar olanlar biliyorsunuz." Elinin bir hareketiyle sol gsn gsterdi: "Bir yanda komnistler. Onlarn hibir
409

etkisi yok. Kimi de ne yazk ki hapiste." Ayn elle sa gsn gsterdi: "te yanda da serbestlik taraftarlar, Bankas takm, sahte liberaller... Aaolu Ahmet'in Devlet ve Ferl'ini okudunuz deil mi?.. Ama bizim Tekilt hareketini engelleyen ne onlar oldu, ne de tekiler... Bizi irtica ve inklp dmanlar engelledi. Bir gecede dattlar bizi. O ok sevdiiniz Ankara romannn yazarnn nasl Tiran'a yollandn biliyor musunuz? imdi belki smet Paa ile birlikte kaldmz yerden ii srdreceiz. Bize katlabilirsiniz..." Refik akmlat. Tekilt yazar, "u koltua oturabilirsiniz," der gibi sylemiti bunu. "Onlara katlabilir miyim?" diye d nd. "Btn bu heyecandan sonra bir devlet memuru ola cam." Bunun dncesini bile korkun buldu: "Hayr, yapamam bunu!" dedi. Sonra azndan kelimelerin nasl dkldn dnd. Bir sessizlik oldu. Sleyman Ayelik: "zldm," diye mrldand. Bir sre sustu. "Oysa genlikte bulamadmz heyecan sizde var! Peki ne yapmay dnyorsunuz?" "stanbul'a gideceim!" "Aa evet, siz uzun zamandr u demiryolundaydnz deil ini?" Refik, "stanbul'a gideceim!" diye dnd. "Yufka yrekli iniyim? Devletle birlikte olmak ha? Yufka yrekli deilim. Ktle katlamyorum! Yani u Sleyman Bey'den daha iyi bir insan mym? Deilim: stelik biraz da budalaym... Ben eve dnmek istiyorum. Orada ne yapacam? Her ey eskisi gibi mi olacak? O zaman ben de devlete kar karm... Buna cesaret etsem ne olur?" "stanbul'dan gene bana yazarsnz!" dedi Sleyman Ayelik. "Belki bir gn anlarz!" "Ben devletin deil, memleketin iyiliini istiyorum!" dedi Refik. "Biliyorum, biliyorum! Ama siz bunlarn birbirinden ayrl madn, stelik devletin nde geldiini bilmiyorsunuz!" "Biliyorum, belki bu doru olabilir, ama ben buna gre davranamyorum!"
410

Bir durgunluk oldu. Sonra birbirlerini sonuna kadar anlayan insanlarn rahatlyla karlkl gltler. Bu glmeyle birlikte su yzne her ey km, btn anlamazlklar ortaya dklm oldu. Sleyman Bey sandalyesinden kalkt, odann iinde aa yukar gezindi. Refik'in ondan hi beklemedii utanga bir tavr ta knarak bir ocuk gibi glmsedi ve birden: "Delikanl sizi ok sevdim," dedi. "Mektuplarnz beni hem sevindiriyor, hem dndryordu... Yolladnz tasarlar okuyunca size kzdm... Ama imdi sylyorum ite: Sizi ok sevdim!.." Refik'in omuzura birka kere vurdu. "Yznzn byle olacan hi dnme mitim... imdi anlyorum. Byle yuvarlak, saf ve sakin..." Utantan szlerini bitiremedi. Baka yere bakarak: "Hadi bana demiryolunda grdklerinizi anlatn," dedi. "Size kabalk ettiysem zr dilerim... Evet, evet ay getireyim deil mi?" Kk, abuk admlarla odadan kt. "Yzm yuvarlak ve sakin!" diye dnd Refik. Budala gibi hissediyordu, "lyiniyetli bir budala! Yzme niye dikkat etti? nk yzmden aptallm okunuyor olmal!" Ktphanenin srgl camlarnda kendini grmeye alt. Ayaa kalkt. Yzn seer gibi oldu: "Sakin ve yuvarlak bir yz!" Perihan' dnd. Eski yaantsn hatrlad. "Bu sakin ve yuvarlak yz kurban bayramlarnda le yemeini oturtur, ylba gecelerinde tombala oynarken glmsetirdim." Dokuz ay nce ayrld stanbul'daki son gnn hatrlad. Beyolu'nda dolam, gnlk hayattan tiksindiini dnm, kendini bir Hristiyan'a benzetmi, kimsenin ilgilenmeyecei tuhaf bir yaratk olduuna karar vermiti. "Btn bunlar neden oldu?" diye mrldand. "Nasl oldu? Ben neyim? Neden yoldan ktm? Ben iyi bir insanm!" diye dnd. "Beni byle gryorlar... iyi, saf, drst..." insann baka bir zellii olmaynca bakalar ondan yle szeder: yi insan. Mutfaktan fincan tngrts geliyordu. "Mesela u adam benim hakkmda bir bakasna yle diyecek: 'Refik Ik m? A evet, iyi bir insan! lyiniyetli...' Karsndaki de: 'Demek biraz aptal!' diye dnecekti. Sleyman Ayelik 'Devletle birlikte hareket etmekten korkuyor bu delikanl' diyecekti... Sonra kalarn kaldrarak balarn sallayacaklardr-*^ e insanlar var,
411

yarabbim u gn allnda!'" Bir frtna gibi gelip geen ko numay hatrlad: lk nce bir ey anlayamam, aptal aptal glmsemiti. Oysa daha nce anlayabilirdi. Birden, "Anlamtm zaten!" diye dnd. Bu Ziya'y grnce, tarm bakanm g rnce, yok, yok. Kerim Bey'i grnce anlamtm! Herr Rudolph'u hatrlad. "eytan girmi bir kere iime! Ben de bu memlekette yabancym!" Ama bu sefer bu toplum d sulu bilinten keyif alyor, sigara gibi hafif iine ekerek damarlarnda onu dola tryordu. "Demek hibir ey benim iyiniyetime, istemime ve sememe bal deil. Darda kalmaya mahkmdum. nk ruhuma akim ve aydnln bir kere dmt! Her ey u devlet, inklp, cumhuriyet dedikleri eyle evrili. Bana yol yok!" Hlderlin'in szlerini hatrlad. Birden: "Ee, peki, aydnlk nasl gelecek?" diye mrldand. Devletin zorundan keyifle bahseden Muhtar Bey'in neesini hatrlayarak fkelendi: "Nasl gelecek aydnlk? Ben buna inanmtm. Aydnlk m karanlk m? Ka ranlksa hep mahkmum ben demektir. Karanlksa boyun eiyorum ve zgrlkten vazgeiyorum demektir? Ama neden, kimin iin, hangi zgrlk? Muhtar Bey'in dediine baklrsa, zgrlkten, ya da aydnlktan vazgemek bizi ilerletecek... yle mi? Peki zgrl kim istiyor? Devlet istemiyor! Tccarlar buna fazla merakl deiller. Toprak aalar nefret ediyor! Kyller duymam. Baka kim var? iler?.. Bir de ben! Hah, hah... zgrl ben istiyorum!" Odann iinde aa yukar yryor, duvarlardaki devlet byklerinin resimlerine bakyordu. O resimlerdeki sert, ama efkatli insanlar ayor gibiydiler: "Delikanl sen kim oluyorsun?" diyorlard ona. "Biz her eyi dzenleriz. yi neyse, hangisiyse, senin iin uygun olan her ey neyse biz onu yaparz ! Senin gibi bir lmlye dmez byle eyler! Karanlkm, aydmlkm, zgrlkm, nereden kartyorsun bunlar? Bir kul olduunu hatrla ve boyun e!" Glmseyerek dnd! Boyun emenin de keyfi vard. nsan boyun eer, suu tarihe ve evresindeki varla brakr, yaar... Arada bir rahatsz olursa da bunu gururla aklar: "Btn g nahlar biliyorum, btn gnahlar benimsiyorum!.." Neelenerek ekledi: "Bir kul olduumu biliyorum!" Sonra ama fkeyle gene Hlderlin'i hatrlad. Birden: "Hayr, yanl!" diye sylendi ve
412

gene her zamanki alkanlyla bir dnce emberi kurduunu farketti. Bu emberde ve odann iinde daha fazla dnmek is temedii iin yerine oturdu. Tekilt yazarn masasnn zerine bakt: Bu odaya ilk girdiinde kendisinde heyecan uyandran btn o kalemler, ktlar, sigaralar ve kllkler, dosyalar ve kitaplar gln gzkt. Kendi tasarlar dosyas da glnt. Sonra bunun yaymlanacan hatrlad ve birden az nceki btn dncelerini unutarak: "Yaymlannca belki bir benimseyen kar!" diye mrldand ve birden kendisinin de suu tarihe ve evresindeki varla atmaya hazr olduunu hissetti.

TRKLER ARASINDA
"arm o, arm! Ona kalrsa, Trk olduunu anlamak iin altm milyon insann teker teker kafatasn lmemiz lzm!" dedi Mahir Altayl. Muhittin: "Ellidokuzmilyon, ikiyzellibin!" diye dnd. Aklna son yaplan, "Mufassal Trklk Haritas"ndaki saylar gelmiti. Sonra akl gene kk, sama gevezeliklerle urat iin kendine kzd. "arm, bunam! Bana neler syledi! Mustafa Kemal belki sarnm, mavi gzlym, ama iyi bir cimcimeye de sahipmi. Ama lsmet'in cimcimesi, -bu cimcimeyi de kafatas yerine kullanyor- lsmet'in cimcimesi felketmi. Byle eylerle megul oluyor!.." Muhittin byle bir eye daha nceden hi dikkat etmediini dnerek ard. "lsmet'in kafatas nceden belki iyiymi, ama yandan sanki yumrukla ieri kertilmi gibiymi. Bana bunlar ayrntlaryla anlatmaya kalkt. Biraz, yana ve tecrbesine duyduum sayg gerei dinledim, ama sonra ona kar ktm. Dncelerimi; rkln, milliyetiliin kafataslk esasna dayandrlamaya can syledim. Ona, "Rassen Psychologie" kavramndan g zettim, bunu benimsediimizi "Irki ruhiyat'i buna karlk olarak
413

aldmz anlattm. Beni dinlemedi bile... Beni ve benim gibi dnenleri tecrbesizlikle, toylukla sulad." "Aka sulad m bizi?" diye sordu Serhat Glolu. "Dergiyi beenmediini syledi... Trk urukuluunu yanl dncelerle bulandrdmz syledi. Ben de ona bu durumda artk birlikte olamayacamz syledim." Serhat: "Evet, artk birlikte olmak, taviz vermek demektir!" diye atld, ama kimse fazla heyecanlanmad. "Ben, birlikte olamayacamz syleyince tecrbeli, ok grm, kendini beenen ihtiyarlarn taknd o kmseyici tavrla, zaten hibir zaman birlikte olmadmz syledi. Dorusu onun tecrbesine, Trklk davasna yapt hizmetlere her zaman saygmz var. Bunu kabul ediyoruz! Yaptklarn hi inkr etmedik, ama bu, evet kstahlktr! Trk hareketi btn dnyada temsil eden u anda biricik dergi tken'dir. Hibir zaman birlikte olmadmz sylemekle ne demek istiyor?" Genlerden biri: "Hibir zaman Trk hareketle birlikte olmadn m?" diye mrldand. Mahir Altayl gene bir eyaya bakar gibi bakt. Kendi kendine konuuyormu gibi biraz kafasn sallad. Sonra peygamberimsi bir sesle aklad. "Altk onunla yollarmz ayrlmtr. O ve onunla birlikte olanlarla biz birlikte deiliz, yollar ayrld. Ama bu demek deildir ki, Trk hareket blnd. Tam tersine, Trk hareketi gene doru olan bir gr, bir btn olarak srkleyecektir. Yalnzca Trk hareketten, hareketi yanl yere eken bu ar unsurlar ayrlm bulunuyor..." Bir sessizlik balad. Herkes, sanki tarihi nn keyfini karmak iin susuyordu. Mahir Altayl'nn Vezneciler'deki evinde otu ruyorlard. Her pazar sabah tken dergisini karan, dergide alan drt-be kii burada buluuyor, dergi, Trk hareket, yaplacak iler hakknda konuuyorlard. Az nce le yemei bitmi, Mahir Altayl'nn kars sofray toplam, Muhittin'in dikkatini eken kz kahveleri getirmi, ama masadan kalklamamt. Mahir Altayl yemein bandan beri Mustafa Kemal'in lmnden sonra Trkiye'ye dnen Trk profesrle yapt grmeyi anlatyordu. Herkes neeli ve kararl gzkyordu, ama grme istenilen sonucu vermedii iin de bir phe ve
4M

endie vard ortada. Milliyeti ve rk evrelerde ok saygnl ve etkisi olan profesrn yeni bir dergi karmasndan korku yorlard. "Hatay davas hakknda ne dnyormu?" diye sordu Ser hat. "Evet, bence bu dava artk kapanmtr, ama gene de d ncesini sordum!" dedi Mahir Altayl. "Yanl eyler dnyor. O da pasifizmden, "ilhak" sonucu verecek bir barlktan yana... Belki hakl kt, ama yanl... Hatay' bize Franszlarin, Almanlar'a yanamamz iin verdiklerini anlayamyor. Eer Hatay'da zora bavurmu olsaydk, Franszlarla, ngilizlerle atm olacak, kendiliinden bugn Almanlarin yannda yerimizi alacaktk. Hatay iyi bir frsatt, bizde kald, ama baka eyleri kardk... Bunlar anlattm, anlamad, ya da anlamamazlktan geldi. stelik st kapal bir dille Almanlar'a atar gibi de yapt. Trk milliyetilii nasyonal sosyalizmden ok ekiyormu, onlara benzeterek bize faist diyorlarm, bu yzden Almanlar'a kar dikkatli olmalymz, falan... Saf bir renciyle konuur gibi konutu benimle... Bunlara inanyor mu, bilemem. Ama bir elikisine dikkatini ekmek istedim. 'Bir yandan kafataslk, te yandan Almanlara dikkat eden lml siyaset, nasl oluyor bu?' dedim. Bozuldu, sinirlendi, kendi tecrbelerinden, yandan, benim genliimden, okuduu yeni kitaplardan, Blumchen ile Gobineau'dan szetti. Hl Gobineau!" "Evet, evet ona kar bir ey yapmamz gerekiyor!" dedi Serhat. Dergi iin alanlarn en atelisiydi. "Bilmem, yapmaya deer mi?" dedi Mahir Altayl. Alakg nlllk vard sanki zerinde. Serhat: "Evet, demez!" diye atld. "Yal bir profesr. Yalnz ad var: Gyasettin Kaan! Demek skdar'daki evinin bahesinde tavuk yetitiriyor." "te belki bu addan yararlanabilirdik!" diye mrldand Mahir Altayl. "Adn sahibini deil, kendisini kullanarak. Olmad ite... Ama ben umut kesmi deilim. Ona kar dikkatli bir siyaset izlememiz gerekecek." Genlerden biri: "Dikkatli bir siyaset!" diye mrldand. Mahir Altayl suyzne kan bu hayranlk belirtisine aldr
4J5

etmeden kahvesini iti. "imdi dosyalara bakalm!" dedi. Derginin ocakta kacak olan saysna konacak yazlar, iirler gzden geirilecekti. Mahir Altayl sandalyeden kalkyordu, ama genlerden biri ondan nce davrand, odann bir kesinde, ktphanenin stnde duran iki dosyay ald. Muhittin gence dnerek sabah gsterdii kendi dosyasnn da radyonun yannda olduunu syledi, ama gen duymam gibi yapt, ya da duymaya hazr olmad iin Muhittin'in dosyasn almadan gelip oturdu. Muhittin fkeyle ayaa kalkt. Masada yokluu nensizmi gibi Mahir Altayl konumaya balad. "Onlar onun mezleri!" diye dnd Muhittin. i iir dolu dosyay radyonun yanndan ald. Dergide yaynlanacak iirleri semek Muhittin'e dyordu. Masaya doru yrrken Mahir Altayl'nn konutuunu, genlerin dikkatle onu dinlediklerini grd. "Belki de unuttular beni... Hayranlar ona... Onun iin her eyi yapabilirler... Benim ne iim var onlarn arasnda?.. Hayr, gene balamayaym. Ben inanyor ve heyecanlanyorum!" Masaya oturdu. Dosyalardan, dergide yaymlanacak yazlardan deil, gene Gyasettin Kaan'dan szediliyordu. Bu konuda bir rahatszlk olduundan Muhittin'in hi phesi yoktu. "Onun bize ne zarar dokunabilir?" diye dnd, "imtiyaz almsa dergi karr, biz de, kimbilir siliniriz!" Bu silinmek dncesi iinde bir felket duygusundan ok, bir elence ve bayram cokusu uyandrd. "Dergi hi satmaz, saygdeer Trkler Mahir Altayl'y afaroz eder!" Bunlar dndke neeleniyordu. Birden korktu. "Hayr, hayr, kendimi vermem gerekir!" diye sylendi. "Kendimi vermeliyim! Evet, imdi bana den grev nedir?" Elinin altndaki dosyann kapan at, ama sonra Mahir Altayl'y dinlemesinin doru olacan dnerek kapad. Mahir Altayl hl profesrden szediyordu. Serhat: "Ondan niye ekiniyoruz?" dedi. "Anlalan o ihtiyarck skdar'daki kesine ekilmi, tavuklar ve kitaplaryla u rayor. Biz ona ilimesek..." "Biz ondan yararlanmalyz!" diyerek Mahir Altayl ayaa kalkt. "Onun hakknda bir vg yazsak iyi olur! Hayranlarnn ilgisini ekeriz. Onun etkisinde olanlar dergiye gvenir. Ama
ilb

byle bir yazy ben yazamam... Onu ven, ama yalandn, iinin bittiini gsteren bir yaz yazmal biri. Ona kar tavrmz bir cenazeye duyulan saygdan..." Btn gzlerin kendisini izlediinden emin, susuyormu gibi yryordu. Muhittin ona bakmak istemedi. nndeki dosyay at. Dergiye gelen btn iirleri okuyor, ireniyordu. Hepsinde ayn kah ramanlk, mertlik, cesaret kelimeleri, ayn savama istei, des tanlardan alnm ayn adlar vard. iirlerdeki kelimelerin onda biri birbirinin aynsyd. Mahir Altayl genleri coturmak, tevik etmek, dergiye balamak iin bol bol iir yaymlanmasn isti yordu. Muhittin bunlar arasndan bazlarn semiti. Beikta'ta . meyhanede bulutuu askerlerden birinin bir iirini de koymutu dosyaya... ayda onlar Trkle balamt. "Onlar da benim mezlerim!" diye dnd. Mahir Altayl'nm sesine dikkat etmemek iin bu iirlerden birini okumak istedi, dosyann en stnde duran kendi iirini grd... Birden her zaman kapld ve Trkle kendini vermesine engel olan meraka kaplarak: "Nasl yle oluyorlar? Nasl o iirleri yazyorlar? lerinde ne var? Neler hissediyorlar?" diye dnmeye balad. Sonra Mahir Altayl'nm kendisine seslendiini farketti. "Sen yazabilirsin belki byle bir yazy, Muhittin!" "Ama ben onu fazla tanmyorum ki..." "Byle birisinin vg yazmas daha iyi olur. stadn eserlerini hi mi okumadn?" "Trk Tarihine Balangc ve Trkistan Folkloru'nu oku mutum..." dedi Muhittin. "Yeter o kadar... Zaten kendini tantmaya merakldr stad. O kitaplarnda hayat hikyesini vermitir... Onlardan yararlan, istersen bana sor! ki sayfalk bir ey olsun..." Muhittin bu ii yapmak istemediini belirtecek szler arad, ama birden herkesin kendisine baktn, kendisi hakkndal>ir ey dndn sezerek ve bir zamanlar yalnzlk ve lm iirleri yazdn hatrlayarak: "ki sayfalk, abuk yazveririm! " dedi. "Ama dikkatli yaz!" dedi Mahir Altayl. Sanki denetiminden kaan bir ey varm gibi titizlemiti. "Dikkatli yazarm!" diye homurdand Muhittin, ama szlerinin
417

onlara, fkeden ok, boyun eme tadm hissederek sinirlendi. "Ben de bir mezim... Beni de avucunun iine aldn d nyordur. Arada bir, bir zamanlar Baudelaire etkisinde kalarak iirler yazdm da hatrlatr! Hayr, bunlar irkin dnceler. Ben yaplmas gereken eyleri yapyorum. Burada bir hareketi canlandrmaya alyoruz..." Kendini zorlayarak dikkatle d nd: "Trk hareket drt yldr uykudayd... tken dergisiyle canlanmaya, toparlanmaya balad... Gyasettin Kaan bir tehlike olarak belirdi... Blnmemek iin..." "Evet, yle ll bir vg... En ok da stadn kendisi a acaktr buna. Hah, ha! Anlayamaz! Zaten hasta... Grip gei riyormu... Bana da bir cil ifalar dilei koyarz... 'Ben lyor muyum?' diye dnr. Evet, dosyalara bakalm..." Mahir Altayl masaya oturdu, Muhittin'in nnde duran dosyaya uzand. Muhittin dosyay tutan bir tombul parma grnce, "Beni kandrd!".diye dnd. Sonra irkildi: "Hayr, kimse kandramaz beni!" Mahir Altayl'y meyhanede grd gn hatrlad: "O zaman halim selim bir ihtiyarca benziyordu... imdiyse eytan!" Annesini, okul arkadalarn hatrlad. "Hibir zaman yoldan karlan kurban rolne girmeyeceim. Her zaman yoldan karan ben olacam... eytanm ben! Kurbanlarmn iirleri de elimin altndaki dosyada... Ama dosya orada..." Mahir Altayl iir dosyasn am, en stteki iiri grmt. Muhittin onun yzne dikkatli bakt, ama karsndaki ne de olsa bir retmendi; yz kendini ele vermiyor, teki iirlere bakyordu. Muhittin yaymlanabilecek olanlar iaretlemiti. Mahir Altayl gene, Muhittin onu meyhanede grd zaman bakt gibi, sanki, "Ben senin iinden geenleri okuyorum!" diye dnerek bakyordu iirlere. Birden sordu: "Bu Barbaros imzas nereden kt?" "Bir asker!" dedi Muhittin. "Milliyeti duygular gittike gleniyor! Soyadn yazmamasn syledim!" "Oo, demek tanyorsun!" dedi Mahir Altayl. "Milliyeti bir asker... Dergimizi izliyor mu? Tanmak isterdik onunla!" Muhittin elinden bir ey kaptrmak istemiyormu gibi aceleyle: "Daha ok gen!" diye sylendi. "Hepimiz genciz!" diye glmsedi Mahir Altayl, ama Mu4 1 8

hitn'in yznden de, istedii eyi hemen anlamayacan anlad. "Acele etmiyoruz canm biz... Trk hareket btn basklar, sinsi komplolar karsnda yllarca sabretmeyi baard. Bekle mesini bilir... Bu imzay tanyorum. Bunu da..." teki iirlere acele acele gzatt. Sonra, dosyay kaparken kenara koyduu Muhittin'in iirine, bir kere daha bakt: "Sen ne yazdn, bakalm, Baudelaire?.." Serhat gld. Genlerden de biri gld, ama teki Muhittin'e sayglyd. Sinirli bir sessizlik oldu. Muhittin neeye katlmad iin rahatsz olmulard galiba. "Evet, bu kadar aka yeter! " dedi Mahir Altayl. "Kahvelerimizi de itik. imdi derginin..." Kap ald, Mahir Altayl'nn kz ieri girdi. Babas kz fincanlar toplarken sustu. Kimse kza bakmyordu, ama herhalde herkes onu dnyordu. Gzel bir kz deildi. Muhittin birden iinde bir meydan okuma isteinin alevlendiini hissederek dnd, ak ak, baktn gstererek, hibir ey saklamadan kza bakt. Kz rahatsz edecek kadar dikkatlice gzlerini zerine dikmiti. Sonra meydan okuyabildii iin gururlandn hissetti. "imdi benim hakkmda ne dnyorlar acaba!" diye dnd. "Beni iren buluyorlardr! Beni fazla kltrl buluyorlardr. Ya da fazla kstah... Onlar iin ikisi de ayn kapya kar... Onlar? Onlar kim?.. Hayr, ben de onlardanm... Kendimi pheye, iren pheye, akln gevezeliine brakmamam gerekir! Brakmaya cam, inanacam... inanacam, Allahm inanacam, aklmn kk gevezeliini susturacam! Onlar ne konuuyorlar? Bugn ramazan! Refik ne yapyordur... Mahir Altayl krk kere aklad "Rassen Psychologie" kavramn aklyor. Fizyolojik zelliklerin uruk tesbiti iin yeterli olmadn, tarihi zelliklerin de gznne alnmas gerektiini sylyor. Onlar da dinliyorlar. Bu meseleyi kavradma gre benim dinlememe gerek yok. Dneyim: Bugn ramazan, Refik... Hayr dinleyeyim... Peki, ben o iirleri nasl yazyorum... O iirler?.. Yok! Yaptklarm doru... Barba ros'un iiri ocak saysnda yaymlanr... Hayr, dinleyeceim ve onlara katlacam. Ne diyor? Mesela spanyollar hislerinde ar, ehvetperest ve aristokrat ruhluysalar, bu onlarn rki psikolo jisinin... Peki, biz Trkler'inki? Bunu mertlik, cesaret ve savalk

olarak aklarz... Yabanclar bunu misafirseverlik ve ikebab ve... Yeter!"

SIKINTI
mer, Ulus'ta her zaman kald otel odasnda yataa uzanm tavana bakyor, nereye gideceine bir trl karar veremiyordu. Cumartesiydi, saat geiyordu, hl tra olmad iin berbere gidebilirdi. Can skld, kendi kendine kalmaktan ekindii, ahbaplk edecek akll bir dost arad iin Mhendis Mektebi'nden arkada Samim'e gidebilirdi. Ama bu ikisini de ok ekici bulmad iin baka eyler de dnyordu. "Kulbe gidebilirim. Ya da bir sinemaya... Nazl'ya gitsem ne olur?" Yataktan kalkt. Pencereden dar bakt, kar yayordu. "Ne yapsam, ne yapsam?" diye mrldanarak sandalyeye oturdu. Ulus gazetesini ap ge liigzel okumaya balad: "Yurtta Seim Hararetle Devam Ediyor! Dost Bulgaristan Bavekili Kse vanof ehrimizde." Gazeteyi kenara brakt. Gene, "Ne yapsam, ne yapsam?" diye mrldanarak odann iinde gezindi. Sonra otelin alt kattaki salonuna inmeye karar verip odadan kt. Alt aydr Ankara'da bu otelde kalyordu. Ulus'taki otelin mterilerinin ounluu milletvekilleriyle, Ankara'ya ii den iadamlaryd. Mart sonunda yaplacak seim yznden Meclis ocak sonunda tatile girdii iin otel tenhayd. mer aa inene kadar, bir sandalyede uyuklayan bir uaktan baka merdi venlerde, koridorlarda hi kimseye rastlamad. Sonra, "Yoksa urada biraz isem mi?" diye dnd ve ikiden ekindii iin salona girdi. Alt aydr Ankara'da gnlerini, zaman nasl geireceini dnerek ve her gn, ya da son zamanlarda yapt gibi, gnar Nazl'y grerek geiriyordu. Dn tarihi en sonunda kesin lemi, nisann sonuna braklmt. Nisann sonuna kadar ne stanbul'a gitmek geliyordu iinden, ne de evlilik hazrhklaryla uramak. Nazl ile dn bu yzden atmlard, ama mer imdi
420

47

bunu da dnmek istemiyor, oyalanacak bireyler aryordu. Her zaman milletvekilleriyle, iadamlaryla dolu olan salonda bir kede gazete okuyan bir ihtiyarla, bavullaryla birlikte bir ey bekleyen bir aileden baka kimse olmad iin burada oyalanamayacan da anlad. leden sonra hemen ikiye balamaktan ekindii iin yeniden odasna kt, gidebilecei yerleri yeniden gzden geirdi. Berbere gitmek istemiyordu, nk berber gibi skntl ve kasvetli bir yere insan ancak oradan ktktan sonra bir elenceye gidecekse dayanabilirdi. naat Mhendisleri Kulub'ne de gitmek istemiyordu. Bu kulpte de, tpk stanbul'daki benzeri gibi, ayn i, rvet, apknlk dedikodularnn evresinde toplanan ayn insanlarn sigara dumanndan ve bitip tkenmeyen kt oyunlar ve akalardan baka bir ey yoktu. mer'in oraya gidip nee lendii, saatlerce bri oynad ok olmutu, ama arad arkada yaknln imdi orada bulamayacan biliyordu. Sinemalarda bu hafta Nazl ile iki kere gittikleri iin yeni bir ey olamazd. mer bunu bilmesine ramen gene de gazeteyi ap sinemalarda ne oynadna bir kere daha bakt ve hibir ey bulamad. Nazl ile gittikleri filmlerin baya olduunu dnd. Sonra gz gazetenin elence kesine takld. Bir fkray glnmesi beklenen eyin aptallna aarak, ikincisini neelenerek okudu ve ga zetenin sayfasn evirdi. Sabah da okuduu bir ihale ilnn yeniden okudu. Bat Karadeniz kysnda yaptrlacak baz kprlerin ihaleye verilecei, artnamenin nereden alnabilecei aklanyordu. mer artk byle byk ilere girebilecek kadar zengin olduu iin kulpte bu konudaki dedikodulan dinlemiti. Kprlerin nerelerde yaptrlacan okurken, "Deer mi?" diye mrldand. "Daha ok para iin taa oralara gidilir mi?" u son alt ay iinde yalnzca enitesinin yardmyla stanbul'da birka arsay alp satarak dokuz bin lira kazanmt. "Deer mi?" Sayfay evirdi. Bir krem ilnna bakarken, "Ama ben bir fatih olacaktm ve ok para kazanacaktm!" diye dnd. Kendi kendine gld, esnedi. "Berber i karartc, kulb istemiyorum, sinema yok, Nazl olmaz! Demek ki Samim'e gidiyorum," diye mrldand ve neeyle ayaa kalkt. Kravat takt, sk skya giyindi, aa inip anahtar verdi, dar kt.

Ulus'a ar ar kar yayor, taneler yere der dmez eriyordu. Alan kalabalk deildi. mer bir taksiye binip ofre Shhiye'ye gideceini syledi. Yolculuk boyunca bir ey dnmedi. Grd eylerle oyaland. "Nazl'y, dnk tatszl dnmeyeceim!" diye sylendi. Taksiden indikten sonra vaktin erken olduuna karar vererek Kzlay'a doru yrd. Samim'i, yeni evlendii karsn, onlarn kendisine gsterdikleri yaknl dnmeye balad. "Evet, o ev imdi gidilecek tek yer!" diye mrldand. Samim'e, naat Mhendisleri Kulb'nde iki ay nce rast lamt. Mhendis Mektebi'nden snf arkadayd. Okuldayken aralarnda imdiki kadar bir yaknlk yoktu, ama birbirlerine bsbtn yabanc da deildiler. Okulda onunla niye arkadalk kurmadn sorduu zaman Santim; Refik ve Muhittin'den de szederek, "Ben sizden korkardm!" demi, mer de glmt. Bunu hatrlaynca, "Evet, iyi ocuk!" diye dnd. "Kars da, o da bana yaknlk duyuyorlar. Samim'i okulda nasl oldu da iyi tanyamadm? Bizden korkarm! Hakl. Biz pek sevimli, canayakn insanlar deildik. imdi naslz? imdi ben naslm?" Cadde, Ulus gibi tenha deil, kalabalkt. Cumartesi leden sonrasnn soua ve kara aldr etmeyen kalabal dkknlara girip kyor, kaldrmlardan hzl hzl akyordu. mer gelip geen yzlere dikkatle bakt. "Hepsi evlerine dnmek iin sa brszlanyor. Hepsi evlerindeki eksik bir eyi tamamlamak istiyor! Beni nasl gryorlar? Yakkl. k bir paltosu var. Gen. Evet beni byle gryor olmallar?" Birden Samim'i ve karsn ha trlayarak: "Onlar da beni yle gryorlar!" diye mrldand. "Gen, yakkl, paltosu k... stelik daha da ok ey biliyorlar: Zengin... Bir milletvekilinin kzyla nianl... Ama ben Samim'e ayp ediyorum." Her eyin az nce dnd gibi irkin ol madn hatrlamak istiyormu gibi ban ge doru kaldrd. Yeni apartmanlar arasndan caddeye inen kar taneleri eski ve sinir bozucu bir iirden baka hibir ey hatrlatmad: "Eini gaip eyleyen bir ku gibi kar..." Birden Nazl'y, dnk tatszlklar hatrlamak zere olduunu anlayarak mrldand: "Samim'in kars scak bir ay yapmtr imdi!" Ama avunmad. "imde kirli, baya bir cansknts var, bir trl kurtulamyorum! Neden? nk dn Nazl ile kavga ettik. nk ben btn bu
422

evlilikten, btn bu... Hayr... Orada imdi ay ierim. Konu uruz." Samim'in evinde konuulabilecek eyleri gzden geirince skld. "Evet, onlar bana hayran. Zengin, akll, iyi okumu olduum iin, bir milletvekilinin kzyla nianl olduum iin. Ne yapaym? Geri mi dneyim?" Anacaddeden ara sokaklara sapmt bile. Geri dnerse otelde ieceini dnd ve bu dnceyi bekledii kadar korkun bulmaynca ard. "Samim'den niye holanmyorum? nk orada azmn iine bakyorlar, en sradan, en sama szlerimi bile byk eylermi gibi dikkatle dinliyorlar. Bana kimsenin gstermedii bir yaknlk gsteriyorlar. Bir annenin gnn birinde paa olan oluna gsterdii cinsten bir yaknlk!" Suratn buruturdu, tam geri dnyordu ki Samim'in saf, iten glmseyiini hatrlad. "Ama o kt bir insan deil ki! Kt deil,ama herkes gibi! Beni sevmesinde ikiyzllk yok. Beni o niteliklerimden dolay se viyor, ama farknda deil!" Bir kere Samim'in kars bir eit olarak grmedii, ama bir eiti olmak istedii Nazl'ya, bir eitiymi gibi davranmaya kalkm, bu ok tuhaf gzkm, herkes arm, hibir ey de konuulmamt. "Nazl ile bana ar iyi davrandlar, nk bizim yaadmz, ya da yaamakta oldu umuzu hayl ettikleri evreye girmek, bizim gibi olmak isli yorlar. Bunu aka belki dnmyorlar, ama bizi grr grmez ilerinden yle davranmak geliyor. Hayr, gitmeyeceim imdi oraya!" Sokan ortasnda durdu. Arkadann oturduu apartman elli adm tedeydi. "Ne irkin eyler dnyorum!" Yanndaki bir evin pencerelerinden biri ald, bir kadn ba uzand, kapdan kan bir ocua bakkaldan sirke almasn syledi. "Ne kt eyler dnyorum... Onlar iyi insanlar, ben ktym. Niye? nk ben bir kere fatih olmaya karar vermitim." Birka adm daha yrdkten sonra geri dnd. "Bu kadar irkin eyler dn dkten sonra zaten orada aradm rahatl bulamazdm!" diye sylendi ve ferahlad. Yeniden caddeye ktnda kar dinmiti. Sanki btn dkknlarn, evlerin kapsnda bunu bekleyen insanlar varm gibi kaldrmlar bir anda dolmutu. mer, "Ne yapaym, ne yapaym?" diye mrldand. "Nazl'ya gideyim de her eyi bir daha konualm m? Ama daha kt bir tatszlk da kabilir.
42.5

stemiyorum! Ne yapaym? Nereye gideyim?" Ama nereye gi deceini oktan biliyordu. Otele gidecek, salonda iki iecekti. Bunu bildii iin ayaklar kendiliinden onu taksi durana gtrmt. ofre Ulus'a gideceini syledi. Arabada sigarasn tttrrken, vicdan son bir kere daha iki imesinin kt olacan syledi, ama mer yapacak baka bir ey olmadn dnerek onu susturdu. Susturduu eyi, otele girdikten, son zamanlarda sk sk iki itii, bazlarnn "lobi" dedii salona girip her zaman oturduu koltua yerletikten sonra iyice yattrmak isteyerek: "te ktm, gezdim, grdm, beni oyalayacak bir ey bulamadm!" diye sylendi. Kendi kendine ayor, "Gnah benden gitti," diye dnerek rahatlamak istiyordu. Bavullu aile salondan kmt, ama ihtiyar hl ayn gazeteyi okuyordu. Kedeki byk bir saksnn yanndaki koltua bir yabanc oturmutu. mer'in her zaman oturduu, iki itii yere yerletiini gren garson onun ne ieceini bildiini, ama kurallara uymak iin bu sama ilemi yerine getirmek zorunda olduunu gsteren bir bakla yaklap ne istediini sordu. mer konyak ieceini syledi. Sonra, "te balyoruz!" diye dnd. Bugn can her zamankinden skkn olduu, her eyin en irkin, en baya yzn grme eiliminde olduu iin ikinin kt dnceleri coturacan biliyordu. Biimini, geni tabann, iine konyak doldurulduu zaman ald rengi ok iyi tanyp sevdii kadeh nne konunca ke yiflenerek: "Evet, iyi ki Samim'e gitmedim!" diye dnd ve ilk yudumu ald. "Samim'e gitseydim oradaki o bo gevezeliklerle kendimi unutmaya alacak, sonunda kendimi kandrmaktan baka bir ey yapmayacaktm. Oysa imdi her eyi dnmek, anlamak istiyorum!" kiden bir yudum daha ald. "Evet. imdi biz Nazl ile niye altk bakalm?" diye mrldand. "Nazl ile niye kavga ettim? Bu kavga teki kavgalarla ilikili olduuna gre unu sormal: Niye biz hep kavga ediyoruz?" Birden d nd eyden korktuunu anlad ve dnmek iin yeteri kadar imediine karar vererek kadehini bir dikite boaltt. "Nazl benden ne bekliyor? yi bir koca, baarl bir mteahhit olmam. Onu sevmemi, onu korumam, bir evimiz olmasn... Hepsi bu mu?" Ban sallad. "nsan hibir zaman hepsini sa424

yamaz, ama kolaylk olsun diye hepsinin bu olduunu syl yorum. Peki, ben ondan ne bekliyorum?" Bir sre bardaa bakt. Sonra garsonu arp bir kadeh daha istedi. "Ben ondan ne istiyorum?" Buna hibir zaman kesin bir cevap veremeyeceini anlayarak: "Peki, benim durumumda olan, benim gibi biri ondan ne bekler?" diye mrldand. "Hibir ey! Hibir ey! Ben yalnz onu istiyorum!" kinin kanna kartn duyarak kelimelerin stnde durdu. "Onu istiyorum!" Birdenbire iinde kpren fkeyi tarmamak iin bir aka yapt: "Ben onu istiyorum, o ise evimize eya almak istiyor!" Dnk kavga, daha nceki tar tmalar bir anda akla kavutu: Nazl evlilik hazrlklaryla uralmasn, alnacak eyalar, tutulacak ev iin stanbul'a gitmeleri gerektiini sylerken, mer Ankara'da yaplacak ileri olduunu ileri sryordu. Oysa Ankara'da yaplacak hibir ii olmadn ikisi de biliyorlard. mer: "Ama orada kalan aralar elden karmak iin Kemah'a gitmem art!" diye mrldand, ama bu dncenin tartmaya bir ey katmadn da anlad. "s tanbul'a gitmek istemiyorum! istanbul'a gitmek istemiyorum nk..." diye sylendi ve birden ayaa kalkt. "nk ben..." Bo kadehi eline alarak kapya doru yrd. Garsonu grnce kadehi ona verdi ve yenisini getirmesini istedi. Koltuuna d nerken de saksnn yannda oturan yabancyla gzgze geldi. Yabanc glmsyordu, ya da bir an mer'e yle geldi ve ona glmsedi. "Bir ngiliz... ngiltere..." diye mrldand, "ingiltere'de mi kalsaydm? Yoksa Alman m? Herr Rudolph! Refik ne yapyor acaba? stanbul'a tek bama bir fatih gibi..." Yeniden koltua oturarak, "Sakin olmalym!" diye dnd. "Byle dnlmez." Garsonun yeniden getirdii kadehe dmancaDakt. "Nazl ile tartyoruz, nk o ne istediini biliyor, ben ise bilmiyorum! Ben ne istiyorum? Benim ne istediim ak! Ben bunu hep sylyorum. Bir fatih olmak. Peki, aka ne demek bu? Yani bakalarna gre bunun ne anlam var, ya da ne anlam olmas gerekir? Basit: Ben herkes gibi olmak, azla yetinmek istemiyorum. Ben sradan bir aile babas, yeni eyalarla, yeni bir ev, ocuklar ve bir aileyle yetinen bir insan olmak istemiyorum. Peki, bunlarn yerine ne istiyorum?.. Ben!.. Ben!.. Ben hep, "ben, ben," diyorum. Bunun irkin olduunu biliyorum. Ben..." Birden korkuyla durdu.
425

"Ben ne olmak istemediimi biliyorum, ama ne olmak istediimi bilmiyorum!" diye dnd. "Ben gencim. Ama, dnmeye baladm!. Dnmeyeceim. Dnmek bana gre deil! Niye baladm sanki u ikiye!" Btn bu dncelerden, ikiden tiksinerek ayaa kalkt. "Ne yapaym, yahu, ne yapaym?" diye mrldand. "Sarhoum ite. Nazl'ya gideyim. Byle irkin eyler dnmeyeyim. Onunla konuaym. Onunla evleneyim. Beni anlasn..." Otelden kt. Nazl'ya gidecei, ne olursa olsun onunla ko nuaca iin sevindi, ama orada Muhtar Bey'e rastlayacan, Nazl'nn kendisini bekledii gibi sevgiyle karlamayacan dnerek korktu. Muhtar Bey'in evde olup olmadn anlamak iin telefon etmeye karar verdi.

MLLETVEKL MUTSUZ
Muhtar Bey saatine bir kere daha bakt: Altbuua geliyordu: "Tam vakti," diye dnd. Bulgar Babakan Kse lvanof onuruna verilecek yemek ve "suare" iin Ankara Palas'a gidecekti. Aynaya da son bir kere bakt: "Tam vaktinde hazrm! Ama beni niye ardlar oraya? Avutmak iin!" fkelenmemek iin abuk abuk odadan kt ve sinirlerini yattracak eyi odalarda arayarak seslendi: "Nazl, kzm, neredesin? Ben gidiyorum!" "Buradaym. Telefonla konuuyordum!" Nazl telefonun ve Muhtar Bey'in alma masasnn durduu kk odadan kt. "Ben gidiyorum... Kim?" "mer! Kravatnz uymam baba..." "mer mi? Ne istiyor?" "Bir saate kadar geliyor!" " E , hani yarn gelecekti?" "te imdi telefon etti. Gelmek istediini syledi." Nazl utanga ve sulu bir tavr taknd. "Gelsin bakalm, gelsin bakalm!" diye homurdand Muhtar
42 d

48

Bey. Sonra olup bitenlerden holanmadn gstermeye hakk olduunu dnerek: "Ne oluyor dorusu anlamyor, anlam yorum," dedi. "Bilmiyorum! Ben de korkuyorum." "Korkuyorsun ha? Korkma! Ben varken kimse seni mutsuz edemez, anladn m?.." Nazl'nn bu konuda daha konuulmasndan holanmayacan dnd: "Demek kravatm be enmedin Yakmam m? Yakmamsa yakmam, onlar iin daha iyisini mi giyeceim! E, hadi allahasmarladk baka lm!" "Gle gle baba!" Muhtar Bey kapya doru yrd. Sonra birden dnd, ar kasndan gelen kzna duygulu bir tavrla sarld. "Senin iin meraklanyorum..." Askdan paltosunu ald. Nazl'nn cevap vermediini grnce daha da merakland. Paltosunun iinden bir kolunu geirirken: "Off, ne olacak ba kalm?" dedi. Bunu yalnzca kendisiyle ilgili bir eyden dertleniyormu gibi syledii iin, teki kolu geirirken: "Evlilik tarihi kesinleti, ama ben bu ilen pirelenmeye baladm," dedi. "Alnmyorsun ya?" Kznn yzne bakmamak iin ilikledii dmelere gzlerini dikmiti. "Yok, alnmyorum." Muhtar Bey btn bir gndr iinde tad merak doyur mann tam zaman olduunu hissetti: "Ne oluyor kuzum? Dn ne oldu? Senin de bir tuhaf halin var!" Nazl gzlerini bir trl iliklenemeyen dmelerden birine dikerek: "Dn kavga etlik," dedi. "Yaa! Niye?" "Ltfen artk sormayn..." "Peki, sormam! Ama ben olup bilenlerden holanmyorum. Bu kavgay da sormuyorum. Ama her seferinde byle olmuyor mu? Onunla konuaym ister inisin? Peki, peki suratn asma... unu unutma ki, baban her zaman senin yanndadr." "Biliyorum!" Muhtar Bey ar duygulu olan yzn kzndan saklamak iin kapy at. Bir ey sylemek istedi, ama sesinin bouk kma sndan korktuu iin hibir ey sylemedi. Merdivenlerden
427

inerken, "O herifin nesini seviyor?" diye mrldand. Ak havaya knca derin derin nefes ald. Elindeki apkay bana geirdi. "Ben mutsuz bir insanm!" Yrmeye balad. Atatrk'n lmnden sonra Muhtar Bey'in bekledii eylerden hibiri olmam, ne smet Paa bir adm atp Muhtar Bey'e grev vermi, ne de eski kadrolar grevlerinden alnmt. Muhtar Bey bu yzden kendini ryalar ve tasarlar gereklememi mutsuz bir insan olarak gryordu. Btn hayatna derinlik ve anlam katacak greve kavuamad iin, bir ay akn zamandr, her eye fkeleniyor, her eyden nefret ediyordu. Anacaddeye doru ar ar yrrken, "Btn bu bayalklarn stne bir de kzmn dertleri kt!" diye dnd. Hafife kamburunu kard. irkinliklerden kendini korumak istiyormu gibi ban omuzlarnn arasna ekti. "Evet, her ey baya, irkin, ikiyzl, adi!" diye mrldand. "Bir de imdi u herif. stelik tam ruhumun bir denge ve salk arad u gnlerde." Anacaddeye yaklamt, ama hl bir arabaya rastlayamamt. Bir sre daha yrdkten sonra bir taksi buldu ve ofre Ulus'a kacan syledi. "Sanki ne diye ardlar ki beni oraya?" diye dnd ve gene ayn karl verdi: "Avutmak iin..." Ban ileri geri sallyordu. "Beni arlk kolay avutamazlar ama... Beni artk kimse avutamaz..." Sonra birden, "Beni yalnz kzm avutabilir..." diye mrldand ve Nazl'nn dertlerini dnmeye balad. "Onun btn ta lihsizlii kt, kendini beenmi, sevilmeyecek bir herifi sevmi olmasdr!" diye sylendi. Bu konuda her zaman aklna gelen en kesin dncesi buydu. "Kendini beenmi bir herif!" diye bir sre mrldand. Sonra mer'le kendi genliini kyasladn anlaynca utand ve yle dnd: "Kzmn mutsuz olmamas iin her eyi yapacam. Kzm mutsuz olmasn diye o herifle kavga etmeye hazinin!" Araba ar ar yokuu kyordu. Arkaya yaslanan ban birden kaldrd. "Ne yapyorlar onlar imdi evde? Hatice Hanm da izinli!" Saatine bakt. Daha mer'in eve gel memi olduunu anlayarak bir daha utand, ama az sonra gene: "Ne yapyorlar imdi?.." diye mrldand. "Onlar orada... Kzm yardm istiyor. Ben ise beni avutmak iin ardklar u sama toplantda..." Alayc ve kmseyici tavrla: "Kse lvanof, Kse vanof Bulgar Babakan ha?" diye sylendi.
428

Otelin nnde duran taksiden indikten sonra da ayn eyleri mrldand. Yzne alayc bir anlatm vererek evresine bakt. Etrafta uaklardan, grevlilerden baka kimse yoktu. Tam vaktinde geldiinden hi phesi olmad iin kendinden emin hareketlerle daha nce de birka kere getii koridorlardan, merdivenlerden geerek uuldayan salona girdi. Bir anda gzn alan parlak klardan, grltden saknmak istiyormu gibi biraz kede durdu. Sonra bir kenarda, ayakta sohbet eden iki milletvekiline glmseyerek yaklat. Salona girmeden ok nce taknd alayc glmseyiin iyice yerine oturduunu hissedince keyiflendi: "Beyler sohbetinize katlabilir miyim?" "Vay, Muhtar Bey! Buyurun, rica ederim!" ki milletvekili aralarnda Balkan Antantindan szediyorlard. Muhtar Bey'in onlara katlmasndan sonra konu nasl olduysa bir anda gazetelere, derken milletvekillerinin birinin gazetede okuduu habere geldi. Bu habere gre i et, pimi ete gre insan sal iin ok daha yararlyd. Muhtar Bey yznde ayn alayc glmseyile iki milletvekilini dinliyor, arada bir gznn ucuyla salonu seyrediyor, evresine fazla bakmamaya dikkat ediyordu. evresine ok az bakmasna ramen, birka dakika iinde, kimin nerede oturduunu, kimin kiminle birlikte olduunu grmt. arllarn fazla olmadn, uradaki sekseni akn kiinin her birinin bir grevi olduunu grnce buraya avutulmak iin arldna bir daha inand. i ve pimi et konusundaki sohbet uzaynca Kse vanof'un karsn ve Bulgar Babakan'nn vey kz, ya da baka bir eyi olduu akayla sylenen teki kadn ve onlarla birlikte oturan Babakan Refik Saydam'n kabak kafasn grd ve birden, "Refik Saydam'n Allah iin, benden stn neyi var?" diye dnd ve yzndeki alayc glmseyiin kaybolduunu anlad. "Refik Saydam babakan oldu. Ben hibir ey! Refik Saydam! Askeri Tbbiye mezunu! Harpte Ordu Salk Bakan Sleyman Numan Paa'nn sa kolu. Bir de Bandrma gemisine Atatrk'le binme talihi var! Baka da bir meziyeti yoktur! smet Paa'nn klesi olmaktan baka hibir meziyeti yoktur... babakanlktan ekilince, bu da bakanlktan ekildiydi. ite imdi o babakan... Ben ise bir hi! Ah, niye geldim sanki? Eve dneyim! Nazl ne yapyordur?"
429

"Ooo. Muhtar Bey, naslsnz?" Muhtar Bey ban kaldrp bakt: ileri Bakan Faik ztrak! "Bana niye yle glyor?" diye dnd. Sonra: "Hamdolsun, Faik Bey," dedi. "ok aptalca bir karlk verdim!" diye dnd. Sonra bakann neeyle koluna girdiini grd ve ard. Bakan teki iki milletvekiline Muhtar Bey'i ald iin g lmseyerek zr diledi. Birlikte tenha bir keye doru yrmeye baladlar. "Senin nen var kuzum? Bir derdin mi var?" Muhtar Bey bakann Mlkiye yllarndaki ve ileri Bakal'ndaki dostluklarn hatrlatan bu resmiyet d dili kullan masna aarak: "Yok!" dedi. "Ama suratn ask! Her yerde syleniyormusun?" "Ben mi? Kim ne dedi?" "Kimse bir ey sylemedi canm. Yalnzca Paa, 'Muhtar Bey bize krgn m?' diye sordular." "Krgn olmam gerektirecek bir ey mi var?" Muhtar Bey cevabn beenerek gururland. "Bilmem! Bunu sen daha iyi bilirsin!" dedi bakan ve iman bir kadna glmsedi. "Neyi daha iyi bilecekmiim?" ileri Bakan, Muhtar Bey'in kolundan kt: "ok gzel! Sevindim. Bir eye dargn olduunu sanyorlard. Kimse kimseye krgn olmasn istiyoruz. ok gzel!" y "Evet, Paa'nn bu krk kalpleri tamir siyasetini ok iyi bi liyorum!" Muhtar Bey bunlar alayc gzkmeye alarak sylemiti, ama istedii tavr da taknamamt. ileri Bakan bir kahkaha att. "Krk kalpleri tamir ha?" Sanki herkesin bugnlerde kulland bu sz ilk defa iitiyormu gibi bir kahkaha daha att. Sonra yeri gelince neelenen bir insan olduunun anlalp anlalmadn grmek iin evresine baknd. Muhtar Bey fkeyle: "ok neelisin!" dedi. Bakan eski meslektann yzndeki nefretten galiba korktu. "Sen de her zamanki gibi katsn! Gl biraz, canm!" Bu szlerin de geree uymadn hatrlad. "Listeye girdin. Seileceksin. Gene bizimle alacaksn. Herhalde seni unuttuumuzu d4.30

sunmuyorsun," dedi azarlayc bir sesle. Muhtar Bey: "Rica ederim!" diye mrldand. Bu szn sama buldu. Sonra birden arkasnda bir kahkaha patlad. kisi de dnp baktlar. ileri Bakam bu frsat karmad, gkte arayp da bulamad birini kahkaha patlatlan o kede buluvermimi gibi tell ve heyecanl bir tavrla Muhtar Bey'in yanndan uzaklat. Muhtar Bey onun gvdesine arkadan bakarken, "Demek smet Paa beni sormu!" diye dnd. "Bu da azm aryor. Bakanlk koltuuna bunun ilk oturuu. Belki de igzarlk ediyordur. Paa beni niye sorsun?" Dnd, Kse lvanof ile oturan Refik Saydan'a bakt. "Glyor!" diye dnd. "Paa una demitir ki 'Muhtar JBey'e syleyin, onu gene setirdik, surat asmasn!' Bu da geldi syledi! Seileceimden phem yoktu. Ama niye bunu sy lediler?.. nk herkes birbiriyle barsn istiyorlar. Benim gidip Celaliler'le pmemi istiyorlar. Meclis koridorlarnda ileri geri konutuumu kim yetitirmitir? On gn nceki o fke buh ranma Hulusi, Sermet ve Ekrem tank oldular. Sennet sylemez. Ekrem..." Birden dncelerinden rperdi. "Hepsinden nefret ediyorum, hepsinden ireniyorum!" diye mrldand. Salonun bir kenarnda, kalabaln iinde tek banayd. "Hepinizden ireniyorum. Hepinizin ne mal olduunu biliyorum! Hepiniz klesiniz! Ben de yleydim, ama imdi uyandm. Uyanmama yardmc olduu iin smet Paa'ya da teekkr borluyum." Hl ayn yerde tek bana durmasna ramen, yanna kimse yaklamyordu. "Hepinizin, her eyin ne olduunu biliyorum." Tiksintiyle mrldand: "Krk kalpleri tamir!.. Recep Zht'nn kendisini vurmasndan korktuu iin Atatrk'n hastalnda stanbul'a gidemeyen smet Paa, imdi onlarla baryor." Bir dedikoduyu hatrlad: Recep Zht, Atatrk'e smet Paa'y vurduunu sylemi. Atatrk son aylarda hep Ismel'i ld sanr, zlrm. Ismet'in ocuklarnn eitimi iin para ayrlmasn da onun iin vasiyetnamesine yazdrm. Bu dedikoduyu ha trlaynca keyiflendi. Mara milletvekili Burianettin Okay' grnce daha da neelendi. "Geen devre bu birisinin lm zerine milletvekili tayin olunmutu. Yemin iin krsye kt.
4M

'Beni setiiniz iin teekkr ederim,' dedi. 'Seni biz deil, millet seti' dedik. O da, 'Beni setirdiiniz iin teekkr ederim!' diye bard. Hay Allah hepinizin!.." Gzleri kendiliinden gidip Refik Saydami buldu. Gene glyordu. "Glyor, glyor!" diye dnd Muhtar Bey. "Her ey bu kadar sefil, zavall, irkin, baya iken glyor. Glnecek ne var? Memleketi dnsene gleceine! Her ey kt! Memleket sefil, perian, sen hl glyorsun! Memleketin hali..." Birden gelecekteki damadnn arkada delikanly, Refik'i hatrlad. "O ne yapyordu? Kitab yaymlanm. O tarm bakann da almadlar hkmete... Baka birka deiiklik de yapld tabii. Ama yeter mi? Ah yeter mi? Bu kadarla yetinilir mi? Uzlatlar, ii tatlya baladlar. Yeni kadrolara grev vermediler. Aman kimse kimseye kzmasn; aman her ey eskiden olduu gibi yrsn; aman kimse alnmasn! Ama ben alndm! Ben Muhtar Lain, bu gln soyadn utanla tayan, Mlkiye mezunu, eski Manisa valisi hepinizden nefret ediyorum! Ben mutsuzum! Benim bir tek kzm var. Ben he pinizden, bu sefil dnyanzdan, her eyden nefret..." "Muhtar Beyciim siz perhiz mi yapyorsunuz?" "Efendim?" "Bfeye hi iltifat etmiyorsunuz! Hadi gidelim ve tabaklarmz dolduralm!" Muhtar Bey badem bykl parti mfettii hsan Bey'i tan yamam gibi bakyordu: "Tabaklarmz m dolduralm? Ama ben a deilim ki!" "Gelin, gelin, grnce ackrsnz. Sonra bir ey kalmayacak... Siz bu Bulgarlar hakknda ne dnyorsunuz?" Muhtar Bey: "Ben dnyorum ki..." dedi ve daha nce bu konuda dnp hi hazrlk yapmad iin utanarak mfetti ile birlikte bfeye doru yrd. "Bence bunlarn tarafszlklar bir siyaset deil, bir mecbu riyettir. Dnsenize, krallar ngilizci, hkmeti Almanc, kralie talyanc, Bulgar milleti de Rus dostudur. Tavuk sever misiniz? Sonra Dobrice ve Makedonya'da bunlarn gz..." Muhtar Bey, "Ben bunlarla ilgilenmiyorum," diye dnd. Bir an hsan Bey'in bilgisine imrenir gibi oldu, ama sonra, "Bu da onlardan!" diye mrldand. "Bana bunlar niye sylyor?

Oo, kr Saraolu bana selm..." Muhtar Bey Dileri Bakan'na eilerek selm verdi. "Selmm nasld? llyd evet... Hayr, ok eildim. Ah burada ne iim var? Burada bir soytardan farkm yok! u yemekler... Memleket a, bunlar burada tkmyor. u plak kollu, tombul, iren kadnlar... Nasl da attryorlar... Klelerin karlar, kzlar... Hayr, benim kzm byle olmayacak! Eve drteyim. Nazl ne yapyordur? Hizmeti de evde deil! Saat ka? Ne diyor bu?" "Eer biz Dobrice'deki Trkler'i yurda armakta..." Muhtar Bey bu sefer bir bakasna eilerek ve nedense belli belirsiz bir korkuya kaplarak selm verdi. "Ben onlarn yannda bir hiim!" diye dnd. Selm verdii adamn gzlerini yar yarya rten gzkapaklar kprdanr gibi oldu. Kerim Naci Bey'di. "Kznz evlendirdiniz mi, Muhtar Bey?" "Nianladm..." "Bunu biliyordum." "Biliyorsanz ne soruyorsunuz?" dedi Muhtar Bey. Sonra ard. "Aa, ben ne syledim? Ben ne syledim!" diye mrldand. "Kerim Bey'e ne dedim? Ben ne dedim!" "Siz biraz rahatszsnz galiba?" dedi Kerim Bey. Muhtar Bey bireyler sylemek istedi, bir an sylediini sand, ama yalnzca dudaklarnn kprdandn farketti. "Muhtar Bey, evet, biraz rahatsz galiba..." dedi hsan Bey, Kerim Bey'in fkesini yattrmak istiyordu. Muhtar Bey'in yanndan ayrlm, onun koluna girmiti. Muhtar Bey elindeki tabaa bo bo bakt. "Tavuk budu!" diye dnd. "Bunu yiyecektim!" inden taba frlatmak geldi, ama bir keye usulca brakmaktan baka bir ey yapamad. "Btn bu irkinliklere ramen, burada tavuk yiyecektim. Ben zavall bir insanm. Tavuk budu..." Masann kenarndan ekilmi yryordu. Ayakta duran, birbirlerine glen, dolu azlaryla konumamak iin balarn sallayan, kendisini tanyan, tan dklarn ve yaknlk duyduklarn gstermek iin glmseyen insanlann arasndan sallanarak ar ar yryordu. "Tavuk budu yiyecektim. Ben neyim? Bir zavall. Kerim Bey'e sert cevap verdim. imdi benimle alay ediyorlardr. Zavall Muhtar Bey biraz karm
433

galiba... Kz da bir trl evlenemiyor!.. Kzm! Evde ne yap yorlar? Ben eve gidiyorum. Kzm ne diye evde tek bana o herifle braktm. Bende ahlk kalmad. Buna nasl dikkat et medim? Evet ben rahatszm. Ben rahatszm. Kerim Bey hakl. > Ona ne dedim! Refik Saydam glyor! Gazetede grdm. smet de glyordu. Neye glyorsunuz? Gln olan nedir? Ekrem sylemitir. Eve gidiyorum. Avunmadm! Beni kimse avutamaz. Bir tek kzm var! Ah, hayat! Refet gibi yapmalydm ben de... Refet gibi yapmal, btn bu ikiyzll bir kenara brakp, para kazanmal, keyfime bakmalydm. O zaman Keiren'de bir baevim olurdu. Eve mine yaptrr, yanan odunlarn trdayn dinleyerek sigara ierdim..."

ALE. AHLK. v b .
mer Venedik manzarasnn karsnda oturuyor, mutfakta czrdayan zgarann, Nazl'nn tngrdatt atal ban sesini dinliyordu. "Evlenirsek akam iten dneceim ve bu czrty dinleyerek yemei bekleyeceim!" Eve geleli yarm saat olmutu. Nazl ile nce hibir ey konumadan oturmular, sonra dnk tatszlktan szetmemeye karar verip pp barmlar, sonra da Nazl yemek piirmeye mutfaa gitmiti. pp barmalarna ramen, mer kendisi gibi Nazl'nn da kavgay, teki kavgalar dndn biliyor, karsnda hibir ey konumadan dur maktan skld iin mutfaa gittiini seziyordu. Nazl mutfaktan elinde tepsi ve tabaklarla geldi. Sofray kurdu. mer gene Venedik manzarasna bakt. Nazl ieri gidince, "Niye ' geldim buraya?" diye dnd. "nk artk yalnz kalmaya da dayanamyorum!" Yeniden odaya giren, sofraya bir ey koyan Nazl'nn arkasndan bakt. "Onunla nianlyz, ama pmek iin bile kzarmamz gerekiyor." Az nce barma pn hatrlad. "Sarhoum," diye mrldand, ama baka eyleri de dnmeden edemedi. "Benim bir erkek olduumu, insanlarn cinsel istekleri olduunu unutmu gzkyor. Beni de kendini
434

49

de bir melek gibi gryor olmal. yle gremedii zamanlarda da bir evimiz ve eyalarmz olmas gerektiini hatrlyor!" Dncelerinden ve kendinden irenerek ayaa kalkt. Odann iinde gezinmeye balad. Sinirli, kk ve hzl admlarnn Nazl'y rahatsz ettiini anlad. Nazl yeniden mutfaa gitti. Az sonra zgarann czrts kesildi ve elinde bir tabak kfteyle sofraya oturdu. mer otururken: "Ben leden sonra itim biliyor musun?" dedi. "Biliyorum, aznn kokusundan anlamtm!" "Samim'lere gittim. Yani gitmedim. Sokan ortasndan geri dndm." "Kfteyi nasl buldun? Daha alsana." "Alyorum. Niye sokaktan geri dndm sormayacak msn?" Nazl neelenmeden: "Niye geri dndn?" dedi. "nk Samim'lerde irkin bir ey olduuna karar verdim. Oradaki o baya aile havas, onlarn iyi insanlarla tanma, iyi bir evreye girme, mutlu olma biimleri ve istekleri iren..." mer tabana bakan Nazl'nn yzne bir an bakt, sonra yerinde duramayarak: "Ben daha imek isliyorum," dedi ve ayaa kalkt. "Babann araplarndan var m? Daha hemen dnmez, deil mi?" "Mutfakta lel dolabn stnde! Dnmez..." mer koup arab getirdi, at. Nazl: "Ben de imek istiyorum," dedi. "Ama sana iyi gehnyor, biliyorsun! Alyorsun!" "Hayr, imdi istiyorum..." dedi Nazl. Sinirli bir hareketle ieyi ald. "Demek Samimlerin baya olduunu dnyorsun. Ama onun iyi bir ocuk okluunu sylyordun... u aile havas szyle ne anlatmak istiyorsun?" mer arabn acele acele ierek: "O szle mi?" dedi. "O aile havas szyle mi?.. Aa, sen nasl iiyorsun. Dur, dur! yle iilir mi?" "Sen o szle ne anlatmak istediini syle..." mer az nce dilinin ucuna gelen sz yutmak istedi, ama kendini tutamayarak: "O aile havas szyle ile, 'Kfteyi nasl buldun?'
4.3.5

gibi szleri, baka eyleri anlatmak istiyorum!" dedi ve hemen baka bir konu amak istedi: "Bugn evde ne yaptn sen?" "Hi! Hatice Hanm izinli olduu iin yemek yaptm... Alay ettiin bu kfteleri yaptm!" mer karlk vermedi. Bir sessizlik balad. Nazl bir bardak arap daha iti, ama mer ona imemesini syleyemedi. Bir sre sonra mer sululuk duyarak: "Ne dnyorsun?" dedi ve bunu sylediine piman oldu. "Hep ayn eyi dnyorum!" "Neyi?" "Hi!" mer gittike incelen, ama bir trl kendiliinden kopmayan bir iplii koparmak istiyormu gibi sinirli sinirli: "Ltfen neyi dndn syler misin?" dedi. "Ayn eyi. Biz... ne olacaz?" "Bir ey olaca yok! Evleneceiz ite!" Alayc bir sesle ekledi: "Nisann yirmialtsnda..." "Ben seni anlayamyorum!" dedi Nazl. "Sen ne istiyorsun? Eer beni sevmiyorsan, beni kendine uygun bulmuyorsan be nimle niye oyalanyorsun? Beni, biliyorum, kmsyorsun; artk eskisi gibi bunu saklamaya bile almyorsun; bir ev d eme, iinde oturma isteimi, iyi elbiseler giyme, toplum iinde, bize benzeyen insanlarla yaama isteimi; hayr, yalnzca bunlar deil, btn her eyimi kmsyorsun! Bana alayclkla ba kyorsun. te imdi de yle bakyorsun. Ama neden? Bunu anlayamyorum. Suun kendimde olduunu dnyorum. Yanl bir sz sylediimi, aptal olduumu, senin kadar zeki olmadm, senin kmsediin eyleri kmseyemediim iin yzeysel olduumu dnyorum. Peki yleysem beni niye gryorsun? Bana dmanlk besliyorsun, beni kmsyorsun, ama beni gryorsun? Buna mecbur deilsin... Ben senin yalnzca ni anlmn!" "Nian bozmak m istiyorsun?" dedi mer. Bunu biraz laf olsun, biraz da Nazl'y sulamak iin sylemiti. Kelimeler aklnda kouyordu. Alaycla balamak istedi, ama bunu da yapamad. "stemiyorum, istemiyorum," diye bard Nazl. "Ben seni..."
436

diye mrldand. Ban edi, sonra birden gururla ve galiba kendini zorlayarak kaldrd: "Bana demiryolundan yazdn mektuplar ok seviyorum. O mektuplarda her ey ile alay ediyordun. Onlar okumaktan holanyordum, nk ben de sana katldm sanyordum. Ama imdi kendimi hep o alay edilen insanlardan biri olarak gryorum." mer bir hakszla uram da isyan hakkn kullanyormu gibi kesin ve inanl gzkmeye alarak: "O mektuplarda sana bir fatih olmak istediimi de yazardm!" dedi ve kendini aptal buldu. "Bu sz! Allahm, ne kadar ocuka, ne kadar saf!.. Ben bunu anlayamyorum. Senin bu sze ne kadar bal olduunu, bunu byle ciddiyetle sylediini grdke, aryor ve seni anla yamadm iin kendimi suluyorum, ama ne yapaym anla yamyorum." mer bu sefer gerekten hakszla uradna inanarak, "Evet bu doru! Sen beni anlayamyorsun!" dedi. "Kendini ne kadar beeniyorsun!" diye bard Nazl. "Senin bildiin de benim bilmediim bir ey olmal... O nedir? Onun yznden..." "O hrs dediim eydir!" dedi mer. Sonra: "Bu tuhaf tar tmalara alk deilim ben!" diye bard. "Ben byle eylerin konuulmasn da anlayamyorum. Ben her eyi konuabilen olgun bir insan olmak istemiyorum... Ben, ben olmak istiyorum. Hem yaamak, hem alay edebilmek, hem en zeki ve en gl olmak ve btn..." Birden sustu. Sonra: "Evet, ya da hayr, ben irkinim... Ben Trk'e benzemiyorum! Ben sessiz duramyorum," diye sylendi. "Ben hep kendimi dnyorum. Herkesi, her eyi ara olarak gryorum. Ben tuhafm. Bunu biliyorum... Ben hrslym, korkam, imdi sarhoum, Avrupa'y biliyorum..." Ayaa kalkt. "Akam yemei... Bir asalak mym? Ama demir yolunda herkesten ok altm. ren bu... Evleneceim... stiyorum... Korkuyorum," diye mrldand. Nazl'nn kendisini nasl grdn merak etti. inden ona sarlmak geldi, ama bunu yaparken bunu yaptn dneceini bildii iin, Nazl'nn kendisine korkuyla baktn grerek ve uyumak istediini anlayarak gld: "Ne diye bu kadar itim ki!" dedi.
437

Nazl birden: "Sen iyi deilsin. Oteline git yat!" dedi. "Burada seninle kalabilmeyi ne kadar isterdim, busen!" "Ayakta yle dikilip durma. Gel otur!" dedi Nazl. "Ben neyim? Sen beni nasl biri olarak gryorsun? Bakalarna nasl gzkyorum?" "Orada, Avrupa'da galiba kendini dnmeyi renmisin Bunu bana syleyen sendin." "Evet, evet doru. Beni irkin yapan ey de bu!" diye bard mer. "Akl! Yok! Ya da kendim! Kendimin kendim olduunu biliyorum. Bunu burada kimse bilmiyor. Bir ben biliyorum. Kendimin kendim olduunu btnyle bir ben biliyorum ve bunun iin imdi olduu gibi byle tuhaflayorum ve bir hayvana dnyorum. Evet, bir hayvann ben! Buradaki kanl canl, dengeli insanlar arasnda kpr kpr kt dncelerimle bir hayvandan baka neye benziyorum ki? Hem stelik bir patronum da... ren, kurnaz, ikiyzl bir patronum. Sence hangisi nemli?" "Yeler artk, ltfen, yeler arlk dayanamayacam!" dedi Nazl. Ellerini yzne kapyordu ki, birden ban kaldrd: "Babam geliyor!" mer bir ey duymamt: "Geliyor mu?" "Evet, geliyor geliyor! Biliyorum ayak seslerini..." "Eh, tamam, ben de gidiyordum zaten!" dedi mer. "Kfteler ok gzeldi. ok teekkr ederim... Bundan sonra ne yapacaz? Sanki ben niye daha ok atp daha ok kazanyorum? nk onlardan nefret ediyorum. Yarn geleyim mi?" "Sen bilirsin!!! Muhtar Bey'in sokak kapsn kapad, merdivenleri kt duyuldu. "Geliyor! Biliyorum baban benden nefret ediyor. Benden herkes nefret ediyor. Hakllar... unku ben hem patronum, hem..." Kap ald. Muhtar Bey ksrd. Sonra paltosunu karmaya balad galiba. Nazl: "Baba siz misiniz?" diye seslendi. "Benim, ben!" dedi Muhtar Bey. _ "Ne oldu?" Cevap olarak nce Muhtar Bey'in terliklerinin hrts ve birka saniye sonra kendisi gzkt.
438

mer hl ayakta duruyordu. Masann zerindeki ieye bakan Muhtar Bey'in fkeli yzn grnce: "Yemek yiyorduk!" dedi. Biraz ard. "Ho geldiniz ! " "ki iiyordunuz ha?" dedi Muhtar Bey. Nazl: "Tel dolabn stnden sizin ielerinizden birini aldk," dedi ve nedense o da ayaa kalkt. "Tel dolap, benim iem," diye mrldand Muhtar Bey. Sonra kznn kendisine doru yrdn grerek galiba endielen di. "Ne oldu baba size?" dedi Nazl. "yi deilim. yi deilmiim!" diye mrldand Muhtar Bey. Sonra: "Tel dolap... arap ha..." diye sylendi ve birden bard: "Delikanl, delikanl, sizi byle, bekr bir gen kzn evinde bu saatte oturup imekten menederim!" "Nasl?" "Menederim, anlyor musun?" "Baba ne oluyor?" "Ben zaten gidiyordum, efendim," dedi mer. "Hayr, gitme! Seninle konumak istiyorum!" Muhtar Bey kendine sarlan kzn kollarndan tuttu. "Sana ne olmu byle? misin! imdi de alyorsun. Ltfen, hemen ieri git ve yat!" ; "Baba ltfen!" dedi Nazl ve hibir eyi gizlemeden alamaya balad. "Bu ok irkin! Bu ok irkin! imdi ieri git ve yat. Muhtar Bey daha yklmad. Ahlk nedir biliyor. Saptmadm, Allah'a kr. eri git yat, yoksa baba olarak seni ilk defa krmak zo runda..." Nazl alaya alaya odadan kt. mer: "Ben de gideyim istiyorsanz!" dedi, ama Muhtar Bey'in yzne baktktan sonra oturdu. "Hayr, otur otur!" dedi Muhtar Bey. "Sana kzmyorum. imdi sana kzamyorum. Biraz otur. Sana bir ift szm var. Sonra gidersin. Hemen unu syleyeyim: Kzm evlenmeden nce, evinde bir erkekle tek bana, geceyars, peki^saat dokuzda, iki iiyorsa ve bu allm kurallara gre yakksz bir eyse bunun ilk sulusu benim! Evet, kendimi kzm ihmal ettiim, ya da
4.39

kendi dertlerimden burnumun dibinde olup biteni gremediim iin suluyorum. Evet, bunun iin sana kzamyorum. Ama seni de sulu gryorum. Biliyorum siz onun, sen onun nianlssn, yaknda evleneceksiniz, ama gene de bu hareketini doru bul muyorum, seni de suluyorum." Kapy iaret etti: "O da suludur tabii, ama o ne de olsa bir kz!" mer hi utanmyor, sululuk duymuyor, kklnden beri byle durumlarda kapld bir duyguya, her zaman ken disinin hakl ve stn olduu duygusuna Muhtar Bey'i dinledike kaplyordu. Bir ey sylemek istedii, tatszlktan ekindii iin, Muhtar Bey'e bir ey balyormu gibi bir tavr taknarak: "Haklsnz!" dedi. "Haklym ya..." dedi Muhtar Bey, "Haklym. Bunu sen de gryorsun, ama ben grene kadar neler oldu?" mer'in ken disine hak vermesi yzn birden aydnlatvermiti. "Haklym... Bunu bana syledin olum. Sevindim! nk ok skntlym. Sana daha bireyler syleyeceim, ama nce biraz kendimden szedeyim. Bu akam Ankara Palas'a gittim. Kse lvanof iin armlard. Biliyorsun, deil mi? te o elencenin, yemein, ya da toplantnn her ne halt ise ite onun ortasnda, kimseye aldr etmeden ktm buraya geldim. Oradan ktm, nk her ey bana irkin gzkt. Her ey sefil, baya, irkin gzkt. Ahlksz bir insan olmak zere olduumu anladm." mer gene bir ey balyormu gibi: "Rica ederim!" dedi. Ama Muhtar Bey onu duymam gibiydi: "Ahlksz bir insan olmak zere olduumu anladm!" diye bir daha sylendi. "Btn hayatm bo, irkin, anlamsz gzkt bana. Btn hayatmn bayalklar ve ikiyzllklerle dolu olduuna inanmak zereyim. Ben inanlanm uruna yllarca mcadele ettim. Mlkiye'deyken, kaymakamlk, valilik yaparken, her zaman bir inancm vard, doru bildiim eyleri cesaretle yaptm, erefimi lekelemedim, gururumu korudum, ya da byle yaptma inandm. Ama imdi... imdi aldatlm, yzst braklm, evet terkedilmi budala bir koca gibi hissediyorum. Mutsuz bir insanm! Bunu anlyor musun?" mer bir ey sylemeden ban sallad. Muhtar Bey'in yznde birden bir pimanlk belirdi. Sanki,
440

"Bunlar neden syledim? Bunlar bu herife sylemem hi de gerekmezdi!" diye dnyor, fkeleniyordu. Kendisi hakknda deil de mer hakknda konuuyormu gibi azarlayc bir sesle ve gittike fkelenerek: "Ahlksz bir insan olmaktan yalnzca kendi irademi ve aklm kullanarak kurtulacam anladm," dedi. "Dn yolunda bunu dndm ve ge de olsa u karara vardm: Ahlk konusunda, hayr yalnz bu konuda deil, btn hayatm, davranlarm dzenlerken saduyumdan baka bir eye gvenmeyeceim. pin ucunu ne zaman kardm? Bil miyorum! Ahlkla, ahlkszlk arasndaki izgi nerededir? Bilmiyorum! Bildiim bugn kendimi irkin bir durumda bulmu olmam ve bunu saduyumla farketmemdir. Ahlk nedir? Hibir eye gvenemiyorum." Bunlar gittike kabaran bir fkeyle ve ykselen bir sesle sylemiti. Sonra, birden sakinleir gibi oldu. "evreme deil kendime bakacam. kbal bekledim. Olmad. Kendimi ve aklm buldum. Ve bir de tek varlmn kzm ol duunu anladm. Anlamyorsun, belki iinden glyorsun, ama imdi sana kararm, doru bulduum ve gerekli bulduum karann sylyorum. Olum, evleninceye kadar artk bizim eve gelip gitme, kzm grme. Grecein kadar grdn. Bir ay var, evleneceksin. Bundan sonra grme, grmeyeceksin..." Birden galiba heyecanland. "Grmeyeceksin. Kararm bu. Ve bunu uygulamak iin btn tedbirleri..." "Ben de ayn eyi dnyordum, efendim!" dedi mer ve ayaa kalkt. Muhtar Bey de ayaa kalkarak: "Peki, ok gzel. Demek sen de ayn eyleri dnyordun!" dedi. Sinirli sinirli ceketinin dmeleriyle oynad. "Kararn buysa imdiye kadar niye bek ledin?" mer kendini beenerek ve szlerinden neredeyse gururla narak: "Buna imdi karar verdim efendim!" dedi. "Delikanl, bunu biliyorsun herhalde, ama senden hi ho lanmadm," dedi Muhtar Bey. "Evet, biliyorum." Bir durgunluk oldu. Birbirlerine baktlar. Muhtar Bey: "Beni mazur gr," dedi. "Sana kt davrandm, ama iimden gelen budur." Eli ceketinin dmesine gitti. "Sana
441

da az nce sylediklerimden pimanm. Niye sanki dktm iimi? H i b i r ey a n l a m a d n ! " " B e n sarhoum," dedi mer. Muhtar Bey bir sre sustu. Sonra alamakl bir sesle mrldand: " K z m l a geceyars itin. O n u alattn. O n u k a kere alat tn." m e r : "Evet, evet bunlar yaptm!" dedi. " P e k iftihar edilecek bir d a m a t olmadm biliyorum." Kapya doru yrd. "Al lahasmarladk e f e n d i m ! " "Hadi bakalm. G l e g l e ! " Birden koridorun kaps ald ve Nazl gzkt: " N e oluyor, ne o l u y o r ? " diye bard. "Bir ey olduu y o k ! " dedi M u h t a r Bey. " G i d i y o r i t e ! " m e r : " E v l e n e n e kadar seni g r m e m e y e karar verdim!" dedi. B u n u yalnzca kendini s u l u y o r m u gibi sylemiti, ama byle bir duygu y o k t u iinde. Muhtar Bey kzna bakarak: "Buna birlikte karar verdik!" dedi. m e r ' e dnd: "yle deil mi, d e l i k a n l ? " "Evet, tabii tabii," dedi mer. " N i y e ! Dur. O l m a z ! " Nazl bir lk att. m e r bir ey k r m a k t a n k o r k u y o r m u gibi parmaklarnn ucuna basarak merdivenleri indi, geceye kt.

GENE STANBUL'DA
Refik kalabala kalmamak iin man bitmesinden bir-iki dakika n c e yerinden kalkt, stadyum olarak kullanlan eski topu klasnn uzun duvar boyunca yrd, avludan Taksim M e y d a m ' n a alan geitten k a r k e n birisinin k e n d i s i n e ses lendiini duydu: "Vay, Refik! Refik!" D n p bakt ve glmsedi: M h e n d i s M e k l e b i ' n d e n snf arkada Nurettin'di. O da Refik'e glmsyordu. ptler. "Rezalet, deil m i ? " dedi Nurettin. " T a m bir k r d v ! " 442

50

"amurda bu kadar olur!" dedi Refik. Nurettin: "Vallahi bunun tadn kardlar artk," dedi. "Bir birlerine vurmaktan topa vuramyorlar. Artk ben gelmeyeceim." Kendi kendine gld. "Ben yle derim, ama gelirim. Haftaya gene Fener'in ma var. Ama sen gzkmyorsun ortalarda..." "Evet..." Nurettin, "Sahi, tabii, tabii," dedi. "Muhittin'i grmtm syledi: Sen Erzincan'a gitmitin. Ne zaman dndn?" "ok oluyor. Kasmda geldim. Drt ay oluyor..." "Eee, ne yaptn orada? Demiryolunda mydm?" "Demiryolundaydm! Memleketi grdm!" "Yaa, ne gzel!" diyerek i ekti Nurettin. "Ben de bir frsat bulabilsem. u demiryolu ii de iyi frsatt. Herkes gitti, grd, kazand. Ben burada bir arka kaptrmm paam, bir trl kurtulamyorum." Kapdan kanlar oalyordu. Biri Refik'e arpt. Klann avlusundan bir grlt geldi. "Bitti galiba!" dedi Nurettin. Refik'in kolundan tuttu. "Ben eve gitmeden nce yle bir..." Yumruunu skp baparman azna emzik gibi yaklatrp ekti. "Gelsene!" "Ben tenis kulbne gideceim!" Nurettin, az nce ieye benzettii yumruunu, okul takmnda futbol oynad yllar hatrlatan bir gle Refik'in omuzuna vurdu: "O zppeler kulbne gidiyorsun ha?" Bunu, Refik'in alnmayacan bildii iin neeyle sylemiti. Refik utanarak, yzn, "Ne yapalm be kardeim!" diyormu gibi ekitti. Nurettin: "Demek geliniyorsun. ince snr, keyiflenirdik halbuki!" dedi. Refik'in yznde ayn anlatmn durduunu grnce: "Peki, peki..." dedi. "Git bakalm o zppelerin yanma... Haa, sahi mer nasl?" "Evlenecek herhalde..." "Sahi mi? Bir ben kaldm desene..." Dalan kalabalktan birka kii aralarna girmiti. "Hadi, gle gle. Haftaya Fener-Gne var. Ben mezarlk tarahndaym, kale arkasmdaym!" Refik glmsedi. Nurettin'in kalabala kartn grdkten sonra dnd, tramvay yolu boyunca biraz yrd, gieden bilet
44.3

alp Taksim Bahesi'ne girdi. Pazar leden sonra olduu iin, bahe her zamanki gibi tenha ve sessiz deildi; ama her zamanki gibi hela kokuyordu. Uzaktan dalan kalabaln uultusu geliyordu. Refik, "Kt bir ma oldu," diye dnd. "Top sonunda bir kaleye bir kere girdi. Ben seyrettim. stediim gibi temiz hava aldm ve dm!" Gazino ve tenis kulb olarak kullanlan ahap binay grnce, "Evet, biraz hava aldm. imdi hep birlikte eve dneriz. Evde scak scak otururuz!" diye m rldand. le yemeinden az sonra Osman, Nermin ve Perihan ile buraya gelmiler, onlar kulpte kalmlar, Refik maa gitmiti. Birlikte dnmeye karar verdikleri iin imdi bir zamanlar ok sk gittii bu kulbe uramas gerekiyordu. Nurettin'in kulp hakkndaki szlerini hatrlayarak ahap yapdan ieri girdi, acele acele merdivenleri kt, kulbn yenilenmeyen krk kap tok man, bir garsonun hi deimeyen glmseyiini, yllardr ayn yerde, ayn erevenin atlak cam altnda duran kulp tzn grnce hznlenir gibi oldu, ama bu duyguya kaplmad. Kt oynanan, sigara iilen odalarn ak kaplarnn nnden hi durmadan geerek, umduu yerde Nermin ile Osman' grd. Odadakilerle selmlatktan sonra ay ien Perihan'n yanna oturdu. Yorgun garsondan sessizce ay istedi ve sohbeti bozmad iin sevinerek konuulanlara kulak verdi. Osman'n karsnda kulp bakan Mkrimin Bey oturuyordu. Tenisten ok, hkmet ve sosyete ile yakn ilikilerinden dolay kulp bakan seilen bir tp profesryd. Sporla ilgisi, arada bir gazetelerde kan sporcu salna ilikin makalelerden teye gitmiyordu. Kulp bakan aylann ve ikilerini ierek kendisini dinleyenlere kulbn karlat tehlikeyi anlatyordu: Yeni vali kulp binasn yktrmak istiyor, onlara kardaki Surp Agop mezarlnda kk bir arsa vereceini sylyordu. Bunu verecei de galiba pheliydi. Kulp bakan ayrca, kulbn spor merkezinden ok, oyun ve kumar merkezi olduunu syleyen valinin, btn yelere de hakaret etmi olduunu ima ediyordu. Bazlar ona kar kp lml olunmas gerektiini, bazlar da babakana mektup yazlmas ve Trk tenisinin savunulmas gerektiini ileri sryorlard. Bir ara tartma kzr gibi oldu, ama sonra birisi aka yapt, glld. Hanmlardan biri eski
444

mezarln topranda tenis oynamann uygunsuz olacan syleyince de hava yumuad ve birdenbire sessizlik oldu. Bu srada Refik, kede oturan ve arada bir kendisine bakan, Os man'n Galatasaray'dan snf arkada, demir tccar Hamdi'nin kendisine seslendiini duydu. "Yahu, Refik ne yapmsn sen? Taa Kemah'a gitmisin?" Refik bir sessizlie rastlayan szlerin herkes tarafndan iitildiini farkederek: "Evet!" dedi. "Eee ne yaptn oralarda?" "Hi!" "Kitap da yazmsn?.. Bakanlk yaymlanL" Refik oturanlann konuulanlan dinlediklerini dnerek, rahat ve kaytsz bir tavr taknmak istedi, ama nedense Osman'n karsnda taknd kk karde tavrn taknm olduunu farketti: "Evet! Yaymland." Hamdi "yazar," kelimesinin stnde durarak: "Demek imdi bir yazar oldun sen!" dedi. "Yazyorsun..." ilgi ekici bir ey bulduu iin sana soluna bakt. "Ne yazyorsun? Memleket sorunlar hakknda tabii deil mi?" Refik "yazar," kelimesini bir daha iitmemek ve biraz da ko numu olmak iin: "Kymzn sorunlar hakknda..." dedi. "Kymzn sorunlar..." diye tekrarlad Hamdi. evresine, bir daha, herkesi Refik ile ilgilenmeye aryormu gibi bakt. Sonra: "Rica etsem, kitabndan bana da bir tane verebilir inisin?" dedi. "Tabii imzalayarak. nk ben de..." Bu srada odann kapsndan uzanan bir ba: "Man sonucunu bilen var m?" diye sordu. Refik frsat karmayarak: "Fener bir sfr galip!" dedi. "yle mi? Gol kim att?" "Yaar!" Hamdi: "Ooo, Vasfcm nerelerden, grnmyorsun, dn niye uramadn?" diyerek ayaa kalkt. Kulbn gelecei hakknda tartma da kald yerden ama bu sefer herkesin akalarla katld daha yumuak ve elenceli bir sohbet biiminde yeniden balad. Eski mezarln stnde tenis oynanmayacan syleyen hanm o kedeki arsann mezarlarla deil eski bir kilisenin ykntsyla kapl olduu
445

sylenerek yattrld. Bu arada, kulbe lier gelenin nce bir urad bu byk odaya girip kanlar oldu. erdeki odalardan gelen iriyar biri karsndan "bir seansk" daha oynamak iin izin istedi. Kars fkeli bir tavrla saatini gsterince Osman ayaa kalkt. Bu Nermin ve Refik ile Perihan iin iaret oldu. Kulp bakan ile birka cmle konuan Osman' bekledikten sonra dar ktlar, merdivenlerden baheye indiler. Darda gene ayn souk, kapal hava vard. Perihan Refik'in koluna girdi. Mezarln duvar dibinde duran arabaya doru yrrlerken Osman Refik'e yaklat: "Mkrimin Bey syledi: Sen yelik deneini aylardr vermiyormusun. Benden istedi, ama ben senin yerine vermek istemedim." "Evet." "Kulp, sen de biliyorsun, zor durumda. Versen iyi olur." "Evet." "Senin yerine keke ben verse miydim?" "Bilmem." Osman: "Ne demek bilmem?" dedi. Arabann kaps nnde durdu ve her zaman cebinden hemen karverdii anahtar bulamad. Refik'e fkeyle bakarak: "Eee nerede bu anahtar?" diye sylendi. Oysa her zaman, gnlk hayat gibi cepleri de dzenliydi ve nereye ne koyduunu hatrlamakla, hibir ey kaybetmemekle vnrel. "Nerede bu?" Refik'e bakarak cep lerini kartryordu. Baklar: "Sen nesin Refik? Sen kendini ne sanyorsun? Neredesin? Ne zaman kendine geleceksin? Ne zaman hepimiz gibi olacaksn? Bak senin yznden bir anahtar bile bulamyorum..." diyordu. Sonunda anahtar buldu. Refik gzlerini Osman'n yznden kard. Gene artk alt beceriksiz, saf, aklsz kk karde tavrn taknarak gkyzne bakt. Bir byk bulut takm ilerdeki baka kk bir lakma yaklayordu. "yelik denei..." diye mrldand. "Evet, bir karar vermek lzm... Sanki u bulutlar tekilerini bekliyorlar... yelik denei... Ben leceim. Hepimiz leceiz. yelik deneini dememi istiyorlar... Hakllar... Ama sonra dnebilirim bunu. Osman yapsn ite, ne yapacaksa... Bulutlar birbirine yaklayor. Byle kk bir i iin niye fkeleniyorum?.. Bugn futbol mana gittim. Fener: 1-Vefa: 0. imdi eve dnyoruz. Osman
446

istedii olamadm iin bana kzyor... Hakl... Ana hepimiz leceiz!" Osman kolay kolay neelenmeyeceini gsteren fkeli bir yzle kaplar at. tekilerin oturmalarn beklemeden motoru a ltrd. Nermin'in onu yattrmak iin yapt akalara yz vermedi. Isnmasn fazla beklemeden vine r rengindeki arabay parke yoldan Nianta'na doru srd. Motorun homurtusundan baka bir ey duyulmuyordu. Refik arkada pencereye iyice sokulmu, ban cama bkm, otu ruyordu. Pencerelerden akp giden grntlere, Mhendis Mektebi yllarnda her gn getii tramvay yolunun evresindeki hi deimeyen yaplara, duvarlara, aalara, duraklara bak yordu. "Maa gittim. imdi eve dnyoruz. Pazar leden sonra. Martn ondokuzu 1939. Yarn her zamanki gibi yazhaneye gideceim. Tramaylarn arkasna aslan ocuklar... Annem evde grip... Hava souk... Evde bir ay ierim, aada biraz otururum, sonra yukar karm. Konuuruz... Perihan ile?.. Ne?.. imdi niye konumuyoruz?.. Osman'n bir metresi var, Nermin bil miyor... Biliyor mu? Nermin'in bir adamla ilikisi var... Bunu Osman'a sylemedim!.. Hepimiz leceiz... u adam orada ne bekliyor?.. Mezarlklar, mezar talar, Hristiyanlar... Herr Ru dolph... Ona ne yazaym? Hlderlin. Saat ka? Bebuuk. Annem merak etmitir. Melek ne yapyor? Hepsi dzelecek... Btn hayalm bir dzene girecek. Yaplmas gereken eyi bulacam... yelik denei? Nasl yaamal bunu bulacam... Sonra, ama sonra... Evet, u byk tasary, hayatm dzene sokacak u byk program bitirdikten sonra btn hayatm dzene girecek. imdi ne yapyorum? Bekliyorum, pencereden dar bakyorum. Arabann iinde hi konumuyorum. Ama biz Perihan ile odamzda konuuyoruz. Ankara'dan dneli bir ay oldu... Perihan bana kzmyor... Kitaplar... Yayorum..."

447

YOLCULUK
mer uyanr uyunmaz yataktan kalkt, kravat ve ceketle uyumu olmasna ramen, sanki zerinde yeni giyilmi elbiseler varm, yzn de souk suyla ykam gibi kendini diri ve neeli his sederek otel odasnn iinde hzl hzl yrd. Saatine bakt: Bebuuk. "Pazar leden sonra... Eh, niye bugn gitmeyeyim?" diye dnd. "Ama belki telefon etmitir!" Odasndaki telefon almamt, ama gene de aaya inip delikanlya kendisine telefon edilip edilmediini sordu. Kimsenin aramadn renince yeniden odasna kt ve ayn diri gcn kendisini harekete geirdiini hissederek acele acele bavulunu kapt. Aaya indi, delikanlya, bir sre iin Kemah'a gideceini, hesab demek istediini syledi. erden otelin daha yal bir yneticisi kp geldi, odasn bo tutmak istediklerini syleyerek mer'e nereye gittiini, ne zaman dneceini sordu. mer alt antiyede kalan baz ara ve makineleri yeni mevsim yaklarken satacan ve ksa bir srede dneceini syledi. Sonra hesab dedi, bir taksiye binip istasyona indi. Trenin yedide kalkacan sabah sorup renmiti. Biletini aldktan sonra karnn doyurmak iin yeni istasyon binasnn lokantasna gidip oturdu. Garsondan bir dana bonfile istedi. le yemeinde de bonfile yedii, bu bonfilenin btn o gzel sabah talandran bir nimet olduunu dnd iin imdi gene ayn eyi istiyordu. Muhtar Bey'in evinden ktktan sonra otele dnm, ikiyi brakmaya karar verip yatp uyumutu. Deliksiz bir uykudan uyandktan sonra gene bir saat nce uyand gibi kendini diri hissederek giyinmi, kravat takm ve byle yaplmas gerektiine, byle zamanlarda herkesin zr dileyeceine karar vermek zere Muhtar Bey'in evine gitmek iin yola koyulmutu. Sabah hava o kadar gzeldi ki, dar kar kmaz taksiyle deil yryerek Yeniehir'e gitmeye karar ver miti. Hibir bulutun rtmedii bir gne, teiniz bir gk vard. Kar gece de yad iin dallarda, duvarlarda, damlarda birikmiti. Pazar sabah olduu iin caddeler botu. mer yrdke
448

51

neelenerek Muhtar Bey'den nasl zr dileyeceini dnmeye balam, dndke de yaptklarn olaan bulmaya, zr dilemesi gereken eyin belirli bir davran, bir yanllk deil, btn davranlar olduuna, bu yzden de zr dilemenin sama olduuna inanmaya balamt Bnna inanrlka Ha dn Muhtar Bey ile konuurken kapld bir duyguya, her zaman her eyde hakl olduu duygusuna kendini kaptrmt. Gene ocukluunda, ilk genliinde kapld duygunun aynsyd bu: Akll, yakkl, zeki olduu, herkes kendisini bir ey beklemeden sevdii iin haklyd. stelik karla kapl bo arsalar, aalar arasnda yrrken yalnz zeki, yakkl ve zengin olduu iin kendini hakl bul mam, gne karl dallarda kendisi iin parlad, gn bu gzel yrye kabilsin diye bu kadar ak olduu iin kendini hakl bulmutu. Kzlay' geip ara sokaklara saptktan sonra, eve yaklatka, takt kravat ve ceketten, u kesin, parlak gkten, gneten, soukta yrmekten, salkl olmaktan ald zevkin evin iinde zr dilerken, ya da bekledii gibi milletvekili kendisine tler vererek affederken lekelenecei korkusuna kaplm ve birden, ocuklarn kartopu oynad bir arsann kenarnda, otelden Nazl'ya telefon etmeye karar vererek geri dnmt. Sonra gene ayn eylerin tadn kararak Ulus'a yrm, telefon edenin kendi deil, Nazl olmas gerektiine de karar vermi, otelin lokantasna girmiti. Orada imdi nne konandan ok daha gzel, hafif kanl bir biftei yiyerek Kemah'a gitmenin tam zaman olduunu dnmt. mer gene din ve salkl olduunu hissederek bifteini yedi, lokantadan kt, Nazl'ya telefon edip etmemeyi dnd, ama telefonu Muhtar Bey'in aabilecei aklna gelince cayd. Trende okumak iin gazeteciden gnn btn gazetelerini, haftalk bir aile mecmuasn ald. Tren kalktktan sonra bo kompartmanda bunlan hi de aptalca bulmadan, gnl rahatlyla okudu. Sonra gene, huzur dolu, deliksiz bir uykunun yaklatn sezerek bacaklarn uzatt, ban hafife bkt ve kendini braktUyandnda gne domu, pencerenin kenarndan zerine vuruyordu. mer esneyip gerindi, uyurken kompartmana girmi olan ihtiyara glmsedi, sonra pencereden dar bakt. De miryoluyla birlikte uzanan rman, trene kar ynde hareket
449

ettiini grerek, bunun all suyu deil, Karasu olduunu, Kemah'a da az kaldn anlad. Uzun bir tnele girip ktktan, kayal yksek uurumlar grdkten sonra uykunun etkisinden syrlarak, "Dn Ankara'daydm, bugn burada!" diye mrldand. Her tren yolculuunda toprak gznn nnde aktka, iinde uyanan, hayatn dolu yaanmas gereken, uzun, kank ve zengin bir ey olduu duygusuna kaplarak kendini gene diri hissetti. Sonra bir konuma kaps amak iin sabrszlanan ihtiyara dnerek glmsedi. Kyafetinden memur olduu anlalan ihtiyar: "Btn gece maallah uyudun!" dedi. mer saatine bakt: "Onbir saate yakn uyumuum!" htiyar makinelere gvenmediini anlatmak istiyormu gibi: "Btn gece!" diyerek ban sallad. Sonra: "Ben uyuyamadm. Ben btn gece byle oturup seni seyrettim, dndm," dedi ve Ankara'ya niye gittiini, Erzincan'da tapu dairesinde a ltn, imdi iyiliini grdkleri u demiryolunun iyilik kadar ktlk getireceini, Ankara'ya gittiinde urasndaki ar iin doktora grndn, ama onun da il yazmaktan baka bir ey yapmadn anlatmaya balad. mer'in demiryolunda altn rendikten sonra onun genliini vd, parmandaki halkay iaret ederek kendisinin de bir zamanlar nianl olduunu syledi. mer, ihtiyar, parmandaki halkay gsterince Nazl'y ha trlad, ama hi rahatsz olmadan, "Dn oralardaydm, bugn buradaym!" diye dnd ve sanki u gen beyin rahat kt dncelerle kamasn diye durmadan konuan ihtiyara ho grl bir glmseyi taknarak kulak verdi. htiyarn demir yoluna, zamana, memleketin ilerlemesine ilikin, hi de bir memurun grlerine benzemeyen dnce ve ikyetlerini, bu gzel sabah libi eye kar kmak iinden gelmedii iin ona katlarak dinledi. Deriiz tasasz insanlar gibi, rahat rahat, sonunda hafif inleyerek birka kere esnedi. Tren sk sk uzun tnellere giriyor, kprlerin zerinden rman bir o yanna bir bu yanna geiyor, her tnele girilerinde de ihtiyar susuyor, anlattn tnelden ktktan sonra kald yerden srdryordu. mer ona ilgi duymad zamanlar, "Evet, ite doa... Karl
450

tepeler, kayalar... yi ki geldim... yi ki orada satlacak bireyler var!" diye mrldanyordu. Tren Kemah istasyonunda durunca evresini ocuklar, me rakllar sard. Omer tepeye yaslanan beyaz yzl, uzun evlere bakt. "Ne kadar durgun!" diye dnd. Bir ocuk bard, bir ddk tt, sonra trenin hareketiyle birlikte ihtiyar gene an latmaya koyuldu. mer tren harekete getikten yirmi dakika sonra bavulunu ald, ihtiyarla vedalap vagon kapsnn nnde bekledi. ki vagonu birbirine balayan krn iinde sallanrken, "Dn Ankara'daydm, bugn burada!" diye dnd. Sonra bir trl durmayan trene fkelenerek, "Ankara'daydm, stan bul'daydm, ngiltere'deydim, yayorum, gryorum..." diye mrldand. Sabrszland: "Zenginim, hrslym... Evet? Fatih! stanbul!.. te ite! Duruyor!" Kendisinden baka inip binen olmad iin topraa ayak basnca, trenin kendisi iin istasyonda durduu duygusuna kapld. stasyon binasna doru yrrken, tren dnemele kaybolunca dalar arasna skm bu karla kapl dzlkte artk sessizlikten baka bir ey olmadn anlad. stasyon memur larnn alt odada kimse yoktu. Bekleme odas denilen yer de botu. Yapdan kp evresinde dolanrken bir tavuk grd. Sonra baka tavuklar, bir kmes, aalarn arasna aslm a marlar ve amar dolu bir sepet grd. Durup grdklerine hayran olarak bakt. Renkli amarlar, karla kapl dallar arasnda hibir esinti olmad iin, hi titremeden duruyorlard. mer, "Ne gzel, ne gerek!" diye dnd. "Ne gzel, yayor ve gryorum!" Tam dnyordu ki demiryolu memurlarnn lojmanna alan arka kapdan bir kadn kt. mer'i grnce ard ve eli kendiliinden bartsne gitti, ama banda rt yoklu. Omer: "Evet, bu hepsinden daha gerek!" diye dnd ve gld. Sanki birisi hayattan kimsenin anlamad bir tad almas iin evresini onun iin dzenliyor, can sklmasn, huzuru kamasn diye yaplmas gerekenleri yapyor, mer'e de kendisine sunulan bu eylerin tadn kararak yaamak kalyordu. Yeniden demiryolu tarafna dnnce uzaktan, makaslarn yanndan dnen hareket memurunu grd. Memura kendini
451

tantt, burada barakalarda makineleri, aralar olduunu syledi. Depolarn bekiliini yapan ve bu gece iin ona yer bulacan umduu Hac'y sordu. Hareket memuru Hac'y hatrlaynca glmseyerek: "O buraya urar!" dedi. "Ama istiyorsan ben ocukla haber salaym! Otursana yle!" mer oturdu. Odann duvarnda Atatrk'n ve smet Paa'nn resimleri aslyd. Memur kp bir yere gitti, geldi: "ocuu yolladm," dedi. Rahat rahat esneyen mer'e ban sallad. "ocuk gelene kadar tavla oynar msn? Vakit geirirdik..." "Tabii... Niye olmasn?" Memur bir keden tavlay kard. Oyuna oturdular.

HL ARARKEN
Refik alma odasnda masada oturuyordu. Kap ald. Osman'n merakl ba uzand: "Hah! Burada miydin?" Sonra gvdesi de ieri girdi: "Gene gelip sonunda buraya oturmusun!" Refik, abisine glmsedi. "Bunun sonunda gene yle eyler kmasn? Gene bir yerlere gideceim diye tutturma." "Bakarsn gene tuttururum!" Osman akasna Refik'in de kalmasna bozularak: "Ama bu sefer kimse seni hogrmez!" dedi. "Kann bile hogrmez seni..." "yle mi?" "Ne okuyorsun bakaym?" Olunun eitimini denetleyen bir baba gibi yaklap masann zerindeki kapana bakt: "Hl derlin... Hyperion! Kim bu?" "Alman. air..." "Hangisi? Ne diyor?" "Kark... Dorusu ben de pek anlamadm. Yunanllar, onlarn medeniyetlerine ve sonra..."
452

52

"Evet, evet!" diyerek birden Osman esnedi ve gerindi. "Sana unu syleyecektim. Bu hafta sonu ne yapacaksn sen?" "Bugn evdeyim... Yarn da yle herhalde..." "Ben kulbe gideceim bir saat sonra... Nermin de bir arka dana gidecekmi..." Refik, "Ona hl Nermin'den szetmedim!" diye dnd. "Bunu sylemek bana der mi?.." "Siz Perihan ile anneme gzkulak olursunuz artk!" "Oluruz!" "Bu grip on gn oluyor hl gemedi. Ben endieleniyorum. Sakn ey gribi olmasn bu... Ne gribi diyorlar. spanyol mu, Asya m ne ise?" "Deildir..." Osman bir daha esneyerek: "Deildir deil mi?" dedi. "Sana unu syleyecektim." Masann zerindeki ktlara ve kitaplara bir sre syleyecei eyi hazrlamak istiyormu gibi bakt. "Kulbn yelik deneini deyeyim mi senin iin?" Refik, heyecanla: "Sahi hi dnmedim bunu! Bunu d nmeye vaktim olmad!" dedi. Osman kardeinin yzne hibir ey anlamadan bakt. Onun ruh salndan endieleniyormu gibi bir tavr taknarak: "Sen de kendine dikkat et!" dedi. "Ben aada biraz oturuyorum sonra kulbe gidiyorum." Dnceli dnceli odadan kt. Refik kdn kesine resimler, karalamalar izmeye koyuldu. Bir sre sonra iice gemi bir gen ile drtgenin kelerini birletirirken, "Ne yapyorum?" diye sylendi. "Vakit kaybe diyorum... Oysa Hlderlin'i okumam art." inde hibir duygu ve heyecan uyandrmayan tuhaf kitab bir sre okudu. Sonra, "Niye okumam artt?" diye mrldand. "nk programm yapmadan nce okunmas gereken kitaplar listesine bunu al mtm. Sonra Herr Rudolph'a da yazacam cevap iin bu ge rekli." Gene bir sre bu sefer skntdan bacaklarn sallayarak okudu. Kitap Atinallar'dan, eski Yunanllar'dan szediyor, onlarn yaad altn an gzelliini, Refik'in Trkler'e kar olduunu sand bir Yunan isyanndan szederek anlatyordu. Refik kendini zorlamasna, Herr Rudolph'un ezbere okuduu paralarn Franszcasn bulmasna ramen kitaba istedii ilgiyi duyamyor.
453

Yunanl deyince hep aklna baz filmlerdeki ve tarih kitaplarndaki araflara dolanm sakall ve geni alnl ve ok derin eyler dnd sanlan o insanlar geliyordu. Bir sre daha okudu, sonra yalnzca drt sayfa okumu olduunu farkederek, "Bu sayfalarda ne vard?" diye mrldand. "Diotima'nm etkisiyle ruhum, yani Hyperion'un ruhu dengesine kavuuyor ve o, Bellarmin... Birisi mi geldi? Hayr, ngrak deil, tramvayn an... Evet ve Atina sanat, felsefesi, devlet eklinden szederek bunun kk deil, meyve olduunu sylyor... Bunlar bize de gerekli... Bizde devlet baka... Evet... Bizde niye felsefe yok? Bu da gerekli! Ve burada bir de akldan szediliyor. Atina'da akl vard ve her ey ona dayanyordu... Trkiye'de yoktur bu... Orada her ey ona dayanyordu. stelik akl, ruh ve kalp gzelliiyle birle melidir... Gzel bir sz... Neredeydi? Arad eyi bularak kenarn izdi. Kaleminin sapn diledi, sonra azna gelen tahta tadn farkederek, "Bu kalemi ne kadar ok diledim!" diye dnd. "Saat ka oklu? Perihan ne yapacakt bugn?" Birden ayaa kalkp odadan kt. Acele acele merdivenleri trmanp odasna girdi. Perihan aynann karsndayd. ocuk yerde emekliyor, art nouveau yatan kvrml ayana merakla bakyordu. Reiik, Perihan'n aynada yakalad gzlerinden gzlerini kararak: "Okuduuma kendimi veremiyorum!" dedi. Perihan: "Okursun, okursun!" dedi. "Canm sklyor bir eye..." Refik odann iinde aa yukar yrd. Pencerenin kenarnda durdu. "Hava souk," dedi. "Canm bir eye sklyor... Merak ediyorum... Osman az nce bir ey syledi..." Bir cevap alamad iin dnd. "Beni dinliyor musun?" Perihan dudaklarna boya sryordu. Boyay bir an azndan uzaklatrarak: "Evet!" dedi ve gene azn az nceki dikdrtgen biime sokup boyay srmeye devam etti. "Osman dedi ki... Eer bir daha byle evden uzaklarsam, yanrgeen yl yaptm gibi uzaklarsam, bu sefer beni kimse hogrmezmi. Sen bile hogrmezmisin beni! Ne diyor sun?" Perihan glerek: "Gene mi gitmeye niyetlisin?" dedi.
454

"Bunu srf meraktan sorduumu anlyorsun tabii." , "Evet... Seni ok seviyorum... Seni beklediim, imdi seninle birlikte olduum iin ok memnunum. Gene beklerim...' Refik heyecanla: "Bir yere gideceim yok!" dedi. "Ben de seni ok seviyorum." Perihan'a yanap sarld, ama bunu yaparken kendini aynada grd iin utand ve pencerenin kenanna gitti. "Niye boya sryorsun?" "Babam 'Bir sr de greyim, kzm rujlu greyim' dedi." "Haa, sahi, sen annenlere gidiyorsun! Unutmutum..." Bir sessizlik oldu. Refik: "Yarn ne yapalm?" diye sordu. Cevap vermeyen Perihan'n hl boya srdn dnerek: "Yarn ne yapalm, br gn ne yapalm, daha br gn ne yapalm, ne yapalm hayatmzn sonuna kadar, ne yapalm?" dedi. "Sen ie gidiyorsun ya..." dedi Perihan. " C i d i y n r u m ama gene rle dnmeye vakit kalyor. Demek ki tam i saylmaz yazhaneye gidip gelmek!" "Osman senin yazhanede ok altn sylyor... Hem byle eyleri dnmemeye karar vermitin. Hani i ile oyalayacaktn kendini? Byle tuhaf dnceler yerine yazhanede alacan, evde okuyacan, bir program yapacan, yaayacan syle mitin..." "Evet, yayorum ya ite." "aka etmiyorum," dedi Perihan. Ciddi olduunu gstermek iin aynadaki grntsne deil, dnp, gerek Refik'e bakt. "Her eyi yeniden, bu Kemah ve Ankara deneylerinin altnda dneceini, bizim ikimizin hayat hakknda dneceini, namuslu, doru bir hayal iin ne yaplmas gerektiini, nasl yaanlmas, en byk hedeften, en kk gnlk hayat ay rntsna kadar her eyi dneceini, bir programa balayacan, bunlar sama skntlara, tembelliklere, buhranlara kaplmadan yapacan sylemitin!" Refik, Perihan' dinlerken nce kars szlerini kelime kelime hatrlad iin gururland. Sonra Perihan'a hayran oldu ve kendinden utand, terledi. Bu konularda kk de olsa bir dnceye vardn gstermek iin: "Bu evden kp baka bir evde oturmaya ne elersin?" dedi. "Bu szlerin ne kadar ciddi bilmiyorum!" dedi Perihan ayaa
455

kalkt. Yatan zerinden antasn ald. ekmecelerden kard, arkasna ceylan ilenmi bir aynay, mendili, tara iine koymaya balad. Refik hafif bir fkeyle: "Bu ciddi bir konu, evet! Dnmek gerekiyor, ama sen de bireyler sylemelisin!" dedi. "Ben seninle birlikte olmak istiyorum!" dedi Perihan. "Bu evdeki kalabalk aramza giriyor. stelik Nermin'i bir bakasyla grdkten, Osman'n da yaptklarn senden rendikten sonra bu evdeki hayat beni ikiyzllk yapmaya zorluyor. Artk onlarn karsnda kendim gibi olamyorum." ekmecelerinde, ko modinin zerinde antasna koyaca bir eyi arayarak konu uyordu. "Anlatabiliyor muyum? Belki insan her eyi sylemek zorunda deil, ama onlar iin daha nemli bir eyi bizim bilip onlara sylemememiz hakszlk. Eer syleyemeyeceksek bu sefer... Aaa kar onun azndan. kar, kar!" Perihan yerde emekleyen ocuu sert bir hamleyle kapt, azn at ve iinden bir dme kard. "Bunu aryordum. Az daha yutuyordu. Allahm!.." Komodinin iskemlesine oturdu. "Allahm!.. Allahm!.. Annemin istedii dme!.." ilk anda ne olduunu anlayamayan ocuk alamaya balad. Refik onu kucana alp sallad. ocuk sustu. Perihan ge kaldn syleyerek ocuu Refik'ten ald, yatan kenarna oturttu, dolaptan kard bir paltoyu acele acele giydirdi. Refik: "Haklsn... Ben de yle hissediyorum... Acaba Osman'a sylesem mi?" dedi. "Sylesek mi? Sen sylersen benim de Nermin'e sylemem lzm..." Perihan ocuu kucana ald, kapy at. Refik birden: "Belki ikisi de biliyordur!" dedi ve gld. Pe rihan'n titreyen dudaklarn grnce akasndan utand, ken disini baya buldu. Perihan'a bir ey sylemek istedi, ama bunun ne olduunu bulamad. Birlikte aa indiler. Aynal holde Refik aklna gelen bir eyi syleyecekti, ama orada Ylmaz' grd ve aklndakini unuttu. Perihan kapy at. "Bana kzdn m?" diye sordu Refik. "Hayr, hayr!.. Niye kzacakmm?" dedi Perihan, ama yz alamaklyd.
456

"Ne oluyor, ne dnyorsun? Ltfen syle... Beni seviyor musun?" "Seni ok seviyorum." Refik sana soluna bakmadan Perihan' pt. Sonra ocuu da pt: "Neyle gidiyorsunuz? Bu mesin?" "mez! Biraz hava alsn. Btn gn odann iinde gei riyor! Ne kadarck yol ki, yrrm." Nign Hanimin gribi bulamasn diye ocuu on gndr odadan dar karmyorlard. Refik bunu hatrlaynca: "Evet, hepimiz ayn evin iinde, olmuyor!" diye dnd ve bir sululuk duygusuna kapld. Bireyler sylemek istedi. Baheye doru bir adm atan Perihan' elinden tutarak ocua sarld. Sonra Perihan'a bakmadan, gzlerini ocuun canl gzlerine dikerek mrldand: "Btn bunlar, btn bu seni skan kabalklarm, kararsz lklarm, btn bu kt, irkin halim hep bir ey yznden: stiyorum ki... stiyorum ki bu kz, kzmz ilerde, eer tabii akl banda, dnyann larknda, evet biraz kltrl ve zeki bir insan olacaksa bizi sulamasn... Benim hayatma, benim, bizim yaptklarmza bakarak bizi sulamasn, bizi kt insanlar olarak grmesin..." Refik'in sonunda kendisine bakabildiini gren Perihan ocua dnerek: "Kzmz, 'Melek Hanm' olunca elbette ki kltrl ve zeki bir hanm olacak!" dedi ve glerek ocuu pt. "Bir hanm olmas art deil," diye mrldand Refik. "Aaa o niye?" dedi Perihan. Kz adna fkelenmi gibi yapt, gld... "Kltr ve zeky bilmem, ama maallah iri yar olacak kzmz." Birden hzla dnerek basamaklar indi, bahe kapsna doru yrd. Refik onlar gzden kaybolana kadar arkalarndan bakt. eri girdi, alma odasna karken merdivenlerin eiinde durdu, kapnn aralndan Osman ile annesinin karlkl oturduklarn grerek salona girdi. Osman ateli annesine bireyler anlatyor, Nign Hanm pek oral gzkmek istemiyor, pencereden dar bakyordu. Refik'i grnce sevindi: "Perihan gitti mi?"
4 5 7

"Gitti!" "Yazk! Annesine, babasna hrmetlerimi syleyecektim. Niye uramad buraya?" Osman'a dnd: "Nermin nereye gittiydi?" "Bir arkadana!" "Kime?" "Bilmiyorum vallahi anneciim, siz benim sylediime cevap verir inisiniz ltfen?" Nign Hanm, "Syleyecek bir eyim yok artk!" diyormu gibi yzn ekitti. Refik'e dnd: "Otursana sen!" Osman oturan Refik'ten anlay bekleyerek: "u apartman iinden szediyoruu!" dedi. "Biliyorsun yandaki arsay l yorlar... Ylmaz sormu, ben de sordurdum, apartman yapa caklar... Tacettin Bey'ler de karya yaptryorlar. Biz de bu yl olmazsa gelecek yl..." "Ne gelecek yl, ne baka yl..." dedi Nign Hanm, "Babanzn vasiyeti var, bu ev yklmayacak..." "Ama bu sama!" dedi Osman. "stelik babam bize yle bir istei olduunu hi sylemedi..." "Bana sylemiti diyorum ya..." dedi Nign Hanm. "Onun dncesini, kendi dncemi ka kere syleyeceim... Bir evde hep birlikte oturulup, hep birlikte yaanr, herkes birbiriyle ilgilenir... Benim ailem byk evlerde oturmutur... stste kutularda deil. Herkes birbiriyle ilgilenmeli, herkes birbirini sevmeli, kimsenin hayat tekinden gizlenmemek... Dorusu budur! Eer, Allah korusun, bir gn birbirimizden koparsak, o zaman ben ayr kutulara tanmak deil, birbirimizle ilgi lenmemizi isteyeceim. Doru olan budur!" Osman, bu srada elinde bir kova ve maayla gelip byk sobay kartran Ylmaz' gsterdi: "Ama bu ev snmyor... Sizin gribiniz de bundan ite." "Ben kendime dikkat etmediim iin ttm," dedi Nign Elamn. "ok rica ediyorum olum, bu konuyu da bir daha ana..." Bir sessizlik oldu. Bir an birbirlerine syleyecek bir laf bula madklar, ama bir ey yapmak isteyecek kadar sinirleri de uyarlm olduu iin karlarnda soba kartran delikanlya dikkatle
45<S

bakmaya baladlar. O kadar dikkatli baktlar ki, sanki Ylmaz baklarn arln sezdi ve babasnn hareketlerine benzeyen hareketlerinin denetimini kaybetti, armaya balad. Refik, ah Nuri'yi hatrlatan hareketlerle sobay kartran Ylmaza bakarak: "Ne kadar babasna benziyor..." diye dnd. "Babas ld. O da lecek... Babas hakknda ne dnyoruz? Hi! Dnsek de ne nemi var? Hepimiz leceiz. Ben de leceim ve benim hakkmda da dndkleri..." Birden Os man'n bireyler sylediini farkederek dnd. "Katr soruyorum... Kararn verdin mi?" "Ne karar?" "Syledim ya: yelik denei..." diyerek Osman ayaa kalkt. Bir annesine, bir kardeine bakt: "Hadi, hadi, ben kulbe gi diyorum, yoksa sinirlerim..." "Ne oluyor bugn sana kuzum?" dedi Nign Hanm. Osman fkelenmeye, kimseye cevap vermemeye hakk ol duunu gsteren gururlu bir tavrla odadan kt. Arkasndan Refik de kalkt. Nign Hanm: "Peki benimle bugn kim ilgilenecek?" dedi. "Ah Cevdet Bey, siz gittiniz, her ey..." Refik merdivenleri karken, "Evet, hepimiz leceiz," diye dnd. "Hepimiz leceiz, ama benim imdi byle eyleri dnmemem lzm. Ben imdi okumaya karar verdiim kitaplar okumal, gereken eyleri dnmeli ve Perihan'a ve kendime sz verdiim program yapmalym... Sonra imdiye kadar uyuukluk ve kararszlkla geen hayatm dzenli bir hayat olacak. Kzm beni sulamayacak... Kemah'ta grdm o iileri, kyllerin sefaletini hatrladka kendi hayatmdan ulanma yacam. Bu programl hayal beni bu utantan kurtaracak. Byle bir gnlk hayal, evet bir hayat olduundan hi phem yok. Onu okuyarak bulacan ve imdi ona ulamak iin okunmas gereken kitaplardan birine kaldm yerden devam ediyorum." Masaya oturdu, ak duran kitaba bakmaya balad. "'imdiye kadar okuduklarmdan u sonu kabilir: Antik Yunan en mutlu ad ve diriltilmelidir. Bunun nedenleri unlardr. Yani yazara gre unlardr... Bana gre? Bana gre bunlar iyi eylerdir ve bizde de olsayd iyi olurdu. Bu iyi eylerin eksikliini ekiyoruz
459

desem yanl olmaz! Bunlar unlard: Akl, denge, uyum, evet ve baka eyler... Bunlar Herr Rudolph'a yazacam. Ona ki tabmdan da bir tane yollayacam... Acaba ne der? Beni hayalperest bulduunu syler mi? Evet, bize aydnlk gerekiyor... Eski Yunanin da aydnlk bir a olduunu syleyebiliriz. Bunu Trkiye'de yapmak iin de benim eskiden yaptm gibi iktisadi neriler deil, daha ok kltre ilikin neriler gerekiyor... Bunlar benim u kitapta nerdiim eylerden daha nemli. Bunlar bulmal, ama benim imdi aradm onlar deil, program! Okumal!" Okumaya balad. Bir sre sonra kitaba kendini vererek alt sayfa okuduunu farketti ve sevindi. Sonra tekrar okumaya alt, ama az nceki baarsn dnd iin kendini veremedi. Pusuda bekleyen btn dnceler de bir anda sal drya geti. "Okuyacam, okuyacam, ne olacak? Bu evden nasl kabilirim? Sleyman Ayelik beni byle grse ne derdi? Perihan'n arkadann kocas u Mustafa nasl biri? Sleyman Ayelik 'Devletle alacanza bo dncelerle oyalanyorsunuz; nk siz yufka yreklisiniz' derdi. ngrak! Bu sefer birisi..." Bir kdn kesini karalayarak bekledi. "Birisi gelse de gzel gzel konusak... Kim? Ama yok yle birisi..." Yeniden okumaya karar verdi, ama birden ayaa kalkverdi. "Ne yapaym? Ne yapaym?" Odann iinde aa yukar yrd. Sonra kapnn aldn farkederek dnd. "Muhittin!" diye bard. Kollarn yana at, sonra ellerini hzla bacaklarna vurdu ve koup arkadana sarld. "Aman iyi ki geldin, iyi ki..." "ok oturmayacam ama..." dedi Muhittin. "On dakikadan fazla, deil..." "Ee, naslsn, naslsn?" "iyiyim ite! Geerken bir urayaym dedim!" Muhittin pencerenin yanndaki koltua oturdu, evresine her zamanki dikkatli, grdn didikleyen baklarla bakt: "Ooo babann resmi de buraya tam gitmi hani!" dedi. "Seninkini senin o cuklarn ne zaman asacaklar bakalm?" "Benimkini asarlar m bilmem..." "Merak etme, seninkini de asarlar!" dedi Muhittin. "Sen de, nk, bu aile havasna oktan kartn!"
460

Refik eski tartmalar hatrlayarak glmsedi. Muhittin ile gene byle tartmak isterdi, ama bunun olmayacan seziyordu. Ankara'dan dndkten sonra onu kere grm, ilk seferinde aralannda derin gr ayrlklar ortaya km, teki iki seferinde de susmulard. Refik bu ayrlklar unutmak isteyerek: "Naslsn, bakalm, neler yapyorsun?" dedi, ama bunu laf olsun diye deil, sylediklerini dnerek sorduu iin hemen Muhittin'in nelerle, kimlerle birlikte olduunu dnd ve endielendi. "Niye oturamazsn? Nereye gidiyorsun?" "Beikta'a o meyhaneye... Benim askerleri greceim..." "Ne yapyor o ocuklar?" "Onlar iyi! Asl sen ne yapyorsun? Geen gn Nurettin'i grdm. Mata sana rastlam. ok dalgnmsn... Bizimki gene* buhranlara kapld galiba, bir greyim bari, dedim!" Refik ilgiden duygulanarak: "Genel olarak bir eyim yok!" dedi. Muhittin alayclkla: "zel olarak var m?" dedi ve ayaa kalkp masann zerindeki kitaba bakt: "Hlderlin mi okuyorsun? Ben bir zamanlar bir air olarak ilgi duymutum, ama hi sarmad beni... Onlann, btn bu Avrupallarn ruhu bize ok uzak canm. Hem o Yunan hayrandr... Onlar bize uzak, onlarla bir ey ya pamazsn. stelik bunlar insann akln kartrr..." Refik heyecanlanarak: "Ama onlardan ok ey renmemiz gerekiyor!" dedi. "Neymi reneceimiz?" Refik btnyle duyup inanmamasna ramen Muhittin'in hrn baklarna kar okuduklarn savunmas gerektiini hissederek: "te eski Yunan ve Rnesans ne demekse odur renmemiz gereken!" dedi. Muhittin'e bakmadan, szlerinden utanmaktan korkarak aceleyle ekledi: "Rnesans kltr... Akim ... Akln, bizdeki barbarl ve despotluu yenecek na ihtiyacmz var..." "Oh, oh, oh!" dedi Muhittin. "Sen iyice frenklemisin yahu! Bu barbar kelimesini de sylyorsun ha bizim iin?.." Refik, "Hayr, bu deildi aklmdaki... Ama ne yapaym bana yle saldrgan baklarla baktn grdke ben de ona bunu sylemek istiyorum..." diye dnd.

"Peki, beni de barbar buluyor musun? Ben de Trkm, mil liyetiyim, bir milliyeti olduumu sylyorum, ne diyorsun?" "Bilmiyorum. Bir ey syleyemiyorum... Ben aryorum..." "Sen frenkleiyorsun! Zaten bizde arayan frenkleir. Araya cana hisset," dedi Muhittin. "Biliyorsun, artk ben eski Muhittin deilim, konutuk seninle... Ama sen de biraz deisen, nk aa yukar hl be yl nceki yerinde, ayn saflkla dyorsun. Bo tartmalar brak artk!" Masann zerindeki, raflardaki kitaplar gsterdi. "Hl, hayatta ne yapmal, bunu bulmak iin okuyorsun, deil mi?" "Evet, bunlar yapyorum..." "Frenkleiyorsun ve ayan yerden kesiyorsun ha?" Muhittin, Refik'in aslan suratna bakarak ayaa kalkt. "Daha oturmak, seni biraz hrpalamak isterdim, ama vaktim yok. Baka bir zaman artk..." Tam kapdan karken: "Dnyann durumunu bili yorsun," dedi. "Bu dnyada byle eylerle ilgilenmenin, diyelim ki senin grlerini, ya da grszlklerini herkese yaymann nasl bir sonucu olur diye dndn m hi?" "Ben bunlar yaymyorum!" "Ama kitap yazmak gibi bir alkanlk edindin... Neyse, neyse o kitap fazla zararl da saylmaz..." Refik, Muhittin'in kitab okuduunu renince heyecanland, dncesini sormak istedi, ama Muhittin'in hrn yzn grnce ekindi. Muhittin: "Evet sen, demek hep byle, sabahlar yazhanede ticaret peinde kouyorsun!" dedi Refik'e, evresindeki eyaya son kararn veriyormu gibi bakt. "Ticaret yapyorsun, ite okuyorsun, bulank akln daha da karartyorsun, sonra ya yorsun ite bu evde, burada. Bu saat de yllardr ayn sinir bozucu sesle tkrdyor. Karn, ocuun nasl?" Refik, Muhittin'in arkasndan merdivenlerden inerken: "yiler!" dedi. Muhittin, "Baka nasl olabilirler ki?" diye dnyormu gibi ban sallad. Sonra Refik'in onda hi grmedii, dalgn, dnceli bir tavrla yedalaarak ktr Refik, Muhittin'in uzaklarken kendisini dnmediine inand iin arkasndan fazla bakmad. Saat tkrtsna dikkatini
462

vermekten de korktuu iin hemen yukar kmad. Aada annesiyle biraz oturdu. Nign Hanm bu Aye-Remzi ilikisinin arlk ciddiletiini syleyerek Refik'ten dncelerini sordu. Refik de genleri serbest brakmak gerektiini syledi. Sonra undan bundan konutular. Refik saat tkrtsna dikkat etme yeceini anlaynca yukar, okumaya kt.

GENLERLE
Muhittin nde, iki askeri renci arkada, Feride Hanm'a g rnmeden, Serencebey'deki evin arka odasna girdiler. Askeri renciler Muhittin'in odasna girer girmez ardlar. Muhittin onlarn bu oday uzun zamandr dndklerini, iinde ne olduunu, nasl dendiini merak ettiklerini seziyordu. Masann arkasndaki sandalyesine oturdu, eli kendiliinden sigara paketine uzand, ama almad. Ayakta dikilerek dikkatle evrelerine bakan genlere fkelendi. "Kefedilmekten hi holanmyorum!" diye dnd. "Ama ne yapaym, artk meyhanelerde bulumak da yakksz oluyordu... Hl bakyorlar... Ne okuduumu re necekler... Hakkmdaki dncelerini renmek isterdim, ama kefedilmek hi de ho gelmiyor!" "Ne bakyorsunuz yle, otursanza yahu?" "Ha? Evet!" diye Barbaros mrldand. "Sen yle ge bakaym Turgay! Eee, ne yaptnz bakalm bu hafta?" Bir sessizlik oldu. Galiba ikisi de tekinin bir ey sylemesini bekliyordu. Sonunda Barbaros: "Hi!" diye mrldand. "Demek btn hafta hi yaptnz ha? Ne diye yayorsunuz siz peki?" Barbaros sulu bir tavr taknd, ama atanmamt. Muhillinin kendilerine sevgiyi byle gsterdiini artk renmiti. Birden bir ey hatrlaynca gzlerini kitaplardan uzaklatrd: "Turgay bir Arnavut temeninin selmn almad!" "Sahi mi?" dedi Muhittin heyecanla.
46.3

53

Turgay alakgnll bir tavr taknarak olay dorulad. "Nasl oldu yahu, anlatsanza unu?" dedi Muhittin... "Afe rin!" "Valla ben grmedim!" dedi Barbaros. "Kendi syledi. Herif selm vermi, ama bu almam ite. Sen anlatsana, yahu!" "Almadm ite selmn!" dedi Turgay. Yakkl bir ahman safl vard zerinde, ama Muhittin onu tanmt; aptal bul muyordu artk. "Nasl almadn yani? Kim bu adam?" "Bir Arnavut! Zaten kimse sevmez onu! nc snftan birinin atlmasna da nayak olmutu. te merdivenlerde grdm. Ama kapnn merdivenlerinde. Selm verdi, almadm!" "u selm biraz ayrntlaryla anlatsana..." "Evet, ben de pek anlamadm ya!" dedi Barbaros. "nanmyorsanz anlatmayz. Selm verdi. Yanndan dpedz duvar gibi getim... Hibir ey de yapamad. Ama surat da bozuldu." Muhittin: "Ceza falan verdirtmeye kalkmad m?" diye sor du. "Kalkmad..." "Peki nasl oluyor bu iler? Bu selamlamann usul nedir? lk nce kim verir? Ben askerlik yaparken byle bir ey olmutu da birinin canna okumulard... Bu tehlikeli deil mi?" "Bana vz gelir!" dedi Turgay. "Zaten askerlikten hi ho lanmyorum. Bir yolunu bulsam ayrlacam... Biz esir iniyiz yahu?" Muhittin birden endielenerek: "Olur mu, canm, olur mu?" diye sylendi. "Orada kalman gerekir!.. Hem byle skntlar her meslekte var!" "Yok, merak etmeyin abi, bir ey olaca yok!" dedi Barbaros. "Biraz fkeli bugnlerde... Yoksa..." "Askerlii brakacam... Bir keye ekilip iir yazacam!" dedi Turgay. Buna inanmyordu herhalde, ama gene de syle mekten holanyor olmalyd. Muhittin: "Aslna baklrsa pek iyi etmemisin Turgay!" dedi. "Bana bir dert alabilirdi de..." "Ben de yle diyorum!" dedi Barbaros.
464

"Yani yanl rai bu yaptm? Byle demeyin ltfen, abi. O bir Arnavut! Buras bizim vatanmz! Onun yznden Trk ocuklar Trk ordusundan atlyor, siz de beni haksz bulu yorsunuz!" Muhittin bir aabey gibi deil, bir retmen gibi hissederek: "Ama byle bir davran bizi hedefe ulatrmaz ki!" dedi. "Hedefe ulamak irin duygularmz ve fkemizle deil, aklmzla hareket edeceiz!" "Ama hani duygular nemliydi? Hani anlamak deil hissetmek gerekiyordu?" dedi Turgay. "Duygular inanmak iin gerekli!" dedi Muhittin. "Hedefe varmak iin akln kullanacaksn. Her admda akl gerekiyor. Bak derginin kapana o haritay koyduk, yayn durduruldu... Biz bunu dergiye yneltilmi alaka bir komplo olarak de erlendirdiimiz kadar, yaptmz bir hata olarak da gryoruz... Bu hata sonunda Trk hareket tek yayn organn karamaz oldu." Bir sessizlik daha oldu. Konu yaym vilayet tarafndan dur durulan tken dergisine geldii iin genler ciddilemilerdi. Barbaros, "Turgay' mazur gr abi!" diyen bir bakla bakyordu. Turgay da delidolu hareketlerinden utanm gibiydi. Muhittin saygl sessizliin tadn kararak, "Tamam, her zamanki gibi uysallatlar!" diye dnd. "Sanki odam ve kitaplarm grnce benim de sradan bir lml olduumu anlayp saygszla balamlard!" Az sonra syleyecei cmleyi aklna getirdi, ama syleyemedi. Bir sre bu delikanllar her grnde aklndan geen eyi dnerek neelendi. "Harp Akademisi'ni avucumun iine alyorum! Bu ektiim tohumla bir gn btn orduyu..." Birden sinirlendi: "Ya bu sersem gerekten ordudan ayrlrsa... Ayrlmaya cesareti yetmez, ama ya bu kk kabadaylklar yznden onu atarlarsa?" fkelenerek: "Herkes Trk, ama kimsenin elinde asker yok!" diye dnd. Turgay'a bir daha t vermeyi dnyordu ki, sylemek istedii teki cmleyi, asl etkileyici eyin bu olduunu sezerek syledi: "Yeni dergi iin imtiyaz ben alyorum!" "Ooo, yle mi?" dedi Barbaros. "Tabii! Hareketin duracan m sanyordunuz yoksa?"
465

"Bunu hibir zaman dnmedik!" dedi Turgay. Kendini af fettirmek istiyormu gibiydi. "Ama imtiyaz sizin almanz..." Birden kap ald ve Feride Hanm ieri girdi. ki genci grnce armad. Glmseyerek: "Ho geldiniz, evldm!" dedi. "Ho bulduk teyze!" dedi Turgay. Ayaa kalkt. "Sizi demin rahatsz etmedik!" Eilerek, iten bir hareketle kadnn elini pt. Arkasndan gelen Barbaros da ayn eyi yapt. Muhittin an nesinin yznn dn grd, ona acd, askerlerin hareketini de gereksiz buldu. Son zamanlarda annesinin elini, herhalde, kimse byle pmemiti. Feride Hanm: "Kahvenizi nasl islersiniz?" diye sordu. Az nce plen elini nereye koyacan bilemiyormu gibiydi. "Orta!" dedi Muhittin. "Orta deil mi ocuklar? Evet!" An nesine dnd: "Ben imdi gelir alrm..." "Ben getiririm!" dedi Feride Hanm, ama Muhittin'in yzn grnce galiba cayd. Kapy rtt. "Abi, anneniz tam nur yzl bir teyzecik!" dedi Turgay. Muhittin suratn asl. "Dergiden szediyorum!" diye ho murdand. "Yarn gene Vezneciler'e, Mahir Altayl'ya gidiyorum... Yeni dergi iin imtiyaz almay bana teklif ettiler. Bana gveni yorlar, ama ben onlara gvenemiyorum... Onun iin de sizin bu tanma isteinizi imdilik erteliyorum!" "Neden gvenemiyorsunuz?" diye sordu Barbaros. "nk tken'de yalnzca Mahir Altayl'nm istedikleri oluyordu. Sizin ok beendiim baz iirlerinizi bile, biliyorsunuz yaymlatamadm. Oysa onun dncesini doru bulmuyorum!" Tartmaya, bir ey aklamaya hi niyeti olmadn gsteren bir tavrla ekledi: "imdi ayrntlara girmeyeceim ama..." Sonra birden sigara paketine uzand ve yle dnd: "Benim bir zamanlar Baudelaire okuduumu hatrlatyor... Benim kltrl olduumu, Bat kltryle zehirlendiimi sezdiriyor... Kltrn eytan iime girdii iin alakgnll olamayacam sylyor... eyh o olduuna gre, bana alakgnll olmak der... Ben de o zaman alakgnllln art olmad bir ey yaparm! Yeni dergide eyh ben olacam!" Birden endielendi. "Hayr! Bari gidip kahveyi alaym da annem getirmesin!"
466

Kalkp odadan kt. Kapy kapar kapamaz genlerin kitaplara rdklarn dnd. "Benim ne olduuma bakacaklar... Kitaplar, kitaplar... Zehirlendim mi ben? Hayr, yalnzca fazla zeki ve pheciyim!" Mutfaa girdi. Annesi kahveyi bitirmi, tepsideki fincanlara doldurmutu: "A, geldin mi?" dedi. "Ne ho ocuklar onlar... Ne i yapyorlar?" Muhittin onlarn askeri renci olduklarn sylemeye karar veremedi. Biraz alkanlktan, biraz da Muhittin olup bitene esrarl bir hava katmak istedii iin, genler niformalarn hl Beikta'taki fotorafda brakyorlard. "Bir ey sylemeyecek misin? Her eyi de saklarsn!" Muhittin bir cevap vermeden tepsiyi ald, mutfaktan kt. Birden aklna odaya anszn girmek ve onlar kitaplara bakarken yakalamak geldi. Zaten kahveler dklmesin diye ar ar yryordu. Sessizce kapya sokulurken ieriden gelen sesleri duydu ve durup merakla dinlemeye balad. "Bak, bak, Apollinaire de var!" "Vay, unlara bak!.. Biz de renemedik u Franszcay..." "Tevfik Fikret!" "Bakaym!" "Aa, izmi altlarn! Bak o da bizim gibi iziyor..." "Neresini izmi, okusana? Tarihi Kadim!" ' "Mutlaka bir muzaffer on malp / ineyen hakl, inenen mayub..." "Baka nereyi izmi? evir, evir..." "En celi hikmet: Ermeyen ezilir!.. Bu sayfada da var; Kahra manlk... Esas kan, vahet... Fikret de bir pasifist, bir barym yahu?" "Tabii! Ama niye izmi buralar?" "Eletirmek iin!" "Barma, duyacak! Ne eletirmesi? Hadi, canm, alt ay nce yle iniydi o?" "Nasld? Bak Dostoyevski'ler. Franszca..." "St!" "Niye benim Arnavul'a selm vermediimi syledin? Kzd." "yle banrsan gene kzar!" "Eee, bktm yahu!.. Herkes kzyor bize... te Baudelaire!
467

Ben kahramanlk ve dava iirleri deil, byle eyler yazmak istiyorum ! " "Sus, aptal!" Muhittin araya girmenin vakti geldiine inanarak, kahvelerin dklmesine aldr etmeden hzla odaya girdi. "Ne konuu yorsunuz bakaym?" Baudelaire'in kitaplarnn durduu rafn nnde elinde bir kitap ve kzaran bir yzle duran Turgaya sert sert bakt: "Neye bakyorsun? Baudelaire mi? Onu beeniyor musun?" Turgay kzard. Elindeki kitab saklamak istiyormu gibi bir hareket yapt. "Onu bize sevdiren siz oldunuz abi!" dedi. Kitab zehirli bir eymi gibi rafa aceleyle koydu. "Eer yle bir ey yapmsam yanlmm!" dedi Muhittin. "Ama sen o Franszcanla ne kadar sevebilirsin ki Baudelaire!?" Kllkte duran snk sigaray yeniden yakt. "Hadi kahvelerinizi aln iin... Kitaplarla da fazla zehirlenmediiniz iin Allah'nza dua edin... Biraz daha gecikip duruma el koymasaydm, i iten geer, kaybolurdunuz... Anlyor musunuz ne demek bu? Kay bolmu, frenklemi birer zavall askercik olurdunuz... Gerek birer asker bile olamazdnz... Okuya okuya zehirlenip kaybolmak nasl olur ben biliyorum." Bir yanl anlamaya meydan vermemek iin aceleyle ekledi: "Refik'ten biliyorum... Onunla tanmtnz deil mi, evvelki sonbaharda?.. Kemah'a gitti, geldi, kitaplar okudu, bireyler yazd, izdi. Geen hafta grdm. Gene kafas karm, aya yere basmayan, ayn amasz, ilkesiz, iradesiz ve en nemlisi hedefsiz Trk aydn... Ya da Trkiye'de yaayan frenk aydn... Anladnz m?" Turgay'a bir daha sert sert bakt. Yznn kzardn grnce biraz rahatlad, ama steledi: "Benden bir ey saklamayn. Ne dndnz biliyorum zaten! Kltrn eytan hep iinize girmek; aklnz elmek isteye cektir... Aklnz kltrn eytanna deil cokularnzn, duygularn ve inanlarn hizmetine sokun... Bunlar hep sy lyorum ya..." "Haklsnz abi!" dedi Barbaros. Ktphanenin bir gznde duran Nianc Haydar Bey'in resmine bakyordu. "O, babam!" dedi Muhittin. "Onun gibi olmalsnz... Gerek bir askerdi. Savat, yaad, ld! Ama dorusu, bir hedefi de
468

yoktu. Kurtulu Sava'na katlmad. Sizin hedefiniz de var! Kaybedecek vaktiniz yok! imdi durum bu: Yeni dergi kana kadar vakti iyi deerlendirmeli, almal. Yeni dergide Mahir Altayl hl ayn kat tutumunu srdrmeye alrsa baka zmler arayacam... Hakknda bir vg yazdm ve gerekten deerli bir insan olan Gyasettin Kaan bunlardan birisi... Bylece Mahir'i aradan karm da oluruz... Sonra, byle selm vermemek gibi kabadaylklardan vazgein!.. mtiyaz alrsam dergi bizim olacak ki bu size..." "Afedersiniz abi, derginin ad ne olacak?" "Altnk! Ama biimin ne nemi var?.." "Hayr, bir fikrim olsun diye sormutum!" dedi Turgay.

ZAMAN VE GEREK NSAN


mer uyanr uyanmaz eski alkanlyla bileine bakt, ama artk saat takmyordu. Geceleri de eski kkn odas souk olduu iin kazakla yatyordu. "Vakit ne?" diye mrldand. Yatan iinde dnd ve gene mrldand: "Hangi zamandaym? Yirminci yzylda ve ortaan kenarnda... Bir eski kkte, Erzincan'n yaknlarnda." Ban evirip yukar bakt. Tavann kelerinde kurtlarn delik deik ettii ahap ilemeler vard. Bir duvar boydan boya dolapt. Ayn ilemeler dolaplarn ka paklarnda da yetlerin vav kayklaryla iice grnyordu. mer kurtlar yedii, rd iin okuyamad Arap harflerine bakarak, "Belki de yet myet deil, dpedz Namk Kemal'indir," diye dnd. Kaymakamlk vererek Abdlhamit'in Kemah'a srd bu adamn nasl birisi olduunu gene merak etti. "Srgndeyken toprak alm, bu kk yaptrm, sonra herhalde ya affedilerek, ya da Merutiyet'ten sonra geri dnmtr. Ben ne zaman geri dneceim?" Nikh tarihi olarak kararlatrlan nisann yirmialtsnn zerinden iki, Ankara'dan ayrlndan sonra da yedi hafta gemiti, ama hl burada, Hac'nn bir zamanlar khyalk etlii bu iftliin harap kknn bir odasnda
469

54

kalyordu. stasyona geldii gn Hac, geceleyecek baka bir yer bulamayacan syleyerek onu buraya, kkn ikinci katna karmt. mer, "Evet, ben hl buradaym... Ama artk gidiyorum!" diye dnerek yatakla bir daha dnd. "stanbul gzmde ttyor. Gideceim. Ne zaman? En yakn zamanda! imdi saat ka olmal stanbul'da?" Vakti anlamak iin pencerelerin ara sndan demeye vuran glgeye bakt. Darda parlak bir gne olmalyd. "Bahar!" diye mrldand, ama yataktan kalkmad. "lere balamadan nce biraz daha uyuyaym m?" diye dnd. "Evet, uyumam gerekir, yoksa ilere iyi sarlamam!" Kendini ar ar yaklaan sakin bir uykuya brakt. Bir otomobilin kornasn iittiini sand, ama bren inekti. "Ne kadar uyudum acaba?" diye dnd. "On dakika m, bir saat mi?" Zaman paralamann keyfini kararak, "Ne nemi var?" dedi kendi kendine. "Uyudum. yi geldi. lere sarlmak iin gerekli gc topladm!" Esnedi. "Evet iler... Hangi iler? Jeneratr altrlacak... Jeneratr iin mazot almak gerekiyor... Sonra birikmi mektuplar yazarm... Yani yazmay tasarladm eyleri... Erzincan'a da gitmek gerekiyor..." nek bir daha brd. Sonra yal bir kadn biraz sylendi. mer bunun Hacinm kars olduunu, sesin kkn duvarna birletirilen ahrn ak ka psndan geldiini, kadnn st salrken kprdanan hayvana fkelendiini anlad. "Ne gzel! Orada st sayor!" diye d nd. Bunu bir kere elence ve yenilik olsun diye kendisi denemeye kalkm, Hac'yla kars ona kar kmlar, ama mer direnince kenardan dikkatle bu ii bir beyin nasl yapa can merak ederek bakmlard. Ama az sonra mer'in bireylere kzdn grnce yardm etmiler, biri hayvan, teki de bir trl memenin altnda durmayan kovay tutmutu. mer bu tatsz deneyi hatrlaynca, "Onlar beni seviyorlar, bana sayg duyu yorlar!" diye dnd, ama inanmad. Hac ondan iyi para ald iin burada yatryor, her gn nne n yemek koyuyordu. Bu dnceden sklarak: "Ama hi olmazsa bunu para iin yaptn belli etmiyor," diye sylendi. "Ben dnerek bulu yorum bunu! Evet, burada doann iinde bunca eyden sonra haftalarca kalmam bouna deil... Yayor ve gryorum!" Birden
470

heyecanlanarak, "Yayor ve gryorum!" diye yeniden mrldand ve scak yataktan kalkp plak ayaklarla pencereye gitti. Srgl cam grlt etmemeye alarak at ve elerin derin soludu. Gne doal ok oluyordu, aalarn arasna az sonra girecekti. mer: "Her ey ne gzel, ne kadar doru!" diye mrldand. "Burada hibir ey gizlenmez! Burada her ey nasl olmalysa yle!" inde bireyler yapmak, bir zamanlar kendi kendine syledii gibi bireyleri krp dkme istei uyand: "nsan her sabah burada uyanmal, u pencerede temiz havay iine ekmeli, sonra ehirlerin iine girmeli... Bir fatih olmak iin..." Canskc dncelerle savaabilecek gc kendinde imdi bulacana inanarak: "ehirler, ehirler!" diye sylendi. "Ben niye oralarda deil de buradaym?" Gene her eye hakk olduunu hissederek: "nk buradan holandm!" diye dnd. "Evet, buradan holandm! Oralara da gideceim tabii. stanbul gzmde t tyor... Ama ya u sabah!.. u sabah beni ilere sarlmaya a ryor! Yaplacak eyler ok deil, ama gene de bugn onlara sarlacam. nce jeneratr!" Jeneratr hakkndaki tasarsn dnnce sevindi. Alt aydr depoda durduu iin paslanan jeneratr temizleyip yalayacak, neresinin bozuk olduunu bulacak, sonra altrp alt kata ve oitn kke elektrik verecekti. Bu tasary biraz dndkten sonra bunun kendisinin deil, Hac'nn dncesi olduunu hatrlad. Hac'nn bir baka d ncesi daha vard: mer'e bu kk satn almasn sylyordu. Satn alrlarsa, demiryolunun te yanndan taa rmak kysna kadar uzanan verimli topra ekip biebilirlerdi. Hac eski sa hibinin miraslar birbirleriyle kavgal olduu iin topraklarn ekilemediini, kendisinin bir yl ekmeye altn, ama birisinin miraslara haber uurduunu sylemiti. mer kendisini burada gizlice yatrd ve bu iten para kazand iin gene birisinin miraslara Hac'y ihbar edeceini dnmt, ama her gn stanbul'a en yakn zamanda gitmeyi kurduu iin bunu nemsemiyordu. "Evet, en yakn zamanda oraya gideceim!" Bunu dnnce heyecanland. "Onlara bir iftlik almaya niyetim olduunu da syledim... Ama onlar kim?" Bir sre dnd. Sonra "onlar," deyince aklna nce Refik'in, sonra Nazl, Muhtar Bey ve bir de Kerim Bey'in geldiini aarak anlad. dn
471

farkederek geri dnd, giyinmeye balad. Kazan karrken, "Niye aklma Kerim Bey geldi?" diye dnd. "Ondan holanmyorum! u Trkiye'de holanmadm ne varsa sanki o yapyor. Ondan, o gururlu baklarndan i reniyorum..." Kaza kard. Pijamasnn dmelerini zmeye balad. "Onlara ne sylerim? Bana orada ne yaptm sorarlar... Teyzem sorar! yi ki onlara mektup yazdm... Onlara gene mektupta yazdm eyleri sylerim: Orada kalan baz makineleri satmak uzun srd... Nazl'ya da bunu yazacam... O ne d nyordur?.. Daha cevap gelmedi... Ama, buray satn alrsam ne derim?.. Hep bana inandklar, beni zeki ve aklbanda bulduklar iin bir bildiim olduunu dnrler. Bir bildiim var m?" Hac'nn karsnn ykad temiz bir gmlei giydii iin kendini daha diri hissederek: "Tabii var," dedi. "Buradaki bu bozulmam dnyann deerini anladm sylerim... Bunu anlamazlar. stelik buna ben de inanmyorum... Niye buradaym o zaman? nk hrsmn ypranmasndan korkuyorum!" Birden durdu. "Doru mu? Hayr, deil, nk o kadar kolay ypranmayacak kadar gl bir hrsm var... Peki, neden?" Yatan kenarna oturup pijamasnn altn kard. Bacaklar ynce acele acele pantolonu giydi ve her pantolon giyiinde iinde uyanan koma, srama, yaama heyecanna kaplarak: "nkoradaki baya, sradan hayat yaanlacak gibi gelmiyor bana... Burada doann iinde her ey saf ve gerek... Burada sahtelik yok, ite bunun iin!.." Heyecanlanarak kotu, kokusunu al mamak iin yatmadan nce odann bir ucuna brakt izmelerini ald, giymeye balad. "Burada bir ortaa valyesi, bir tmarl sipahi, bir byk toprak sahibi, gerek bir insan gibi hissedi yorum. u izmeler ne gzel... Artk kimse giymiyor!" Erzin can'dan ald izmeleri ayana geirdi. Pantolonunun paalarn izmenin iine soktu, ayaa kalkt. "ite, ite!" diye mrldand. "Bu, gerek insan bu!" izme leriyle ahap demeleri dverek yrd. "Aadan duyarlar, kahvaltm hazrlarlar! Evet!" Odann ortasnda durdu. "Belki biraz ardm, ama dorusu bu: Emir vermek iin yaratlmm ben! Bunu her zaman iimde hissettim." Birden Muhittin'i hatrlad. "Ne yapyor acaba? Vah, zavall bcr! Btn dost472

luumuz boyunca benimle zek yarna girdi. stelik benden de zeki deildir! Hem her ey zek deil! rade var, daha nemlisi talih var... Ben talihliyim, yakklym, zenginim..." Birden utanarak, "aryorum galiba..." diye dnd ve kard kaza yeniden giyerken durdu. "Ben ne yapyorum, ben ne olmak isterdim?" Kklmde de kazak giyip karrken, bazen, imdi yapt gibi ban kazan iine gmer dnrd: "Ben ne yaptm? Buraya geldim! Makineleri satmak iin saa sola gittim. Makineleri kamyona ykledim... Erzurum yoluna gtrdm. AhcLkmad. Geri dndm, oyalandm. Bylece dn tarihi de geti... Ne yapsaydm?" Birden nian trenini hatrlad. Tren srasndaki cokusunu, herkesin kendisine hayranlkla, sevgiyle bakn gzlerinin nnde canlandrd. "imdi de ayn eyleri mi yapaym yani? Kz istemeye gittik! Konutuk! Bayalklar... Bunlar bana gre deil! Bana gre olan ey dolu dolu yaamak!" Bir kere Refik ile Muhittin'e 'Ben dolu yaamak gerektiini sylyorum arkadalar!' dediini hatrlad. "Ne kt, ne kt, btn bunlar unutmak istiyorum," diye sylendi. "ehirlerdeki o soytarlm, ikiyzllm unutmak ve kendim gibi olmak istiyorum!" Kaza giydi, paltosunu giyecekti, ama gn ak, gvdesini diri bulduu iin cayd. "Benim ruhumu ancak byle coku, u gneli gn, heyecan, gerekten bir eyler yapmann heyecan doyurabilir." Birden durdu. "Ama stanbul'a da gitmek istiyorum, gideceim! Orada ne yapyorlar, o bildiim, bkp usandm tandk hayatlar ne yapyor, stanbul nasl, bunu da merak ediyorum..." Odadan kyordu: "stanbul'a gider, grr, kararm verir gelirim!" diye dnd. Kapy at, izmelerinin takrtsn duyarak merdivenlerden inmeye balad. "Ama karar da verdim galiba! Verdim mi? Fatih! Hah! 'Siz nereyi fethede ceksiniz Herr Fatih?..' Ben merdivenlerden iniyor ve dnmek istemiyorum Herr von Rudolph! imdi kahvalt edeceim ve yaayacam..." Aa indi. Ortalkta kimse yoktu. Dar kt. Gne gzn ald. Hac'nn tyl kpeini grd. Sonra Hac'y grd. Flac jeneratrlerden, kahvaltdan szetmeye balad.

473

SNNET
"imdi syle bakalm evlt, bu bardaktaki nedir?" dedi hokka baz. "Sudur efendim!" dedi olu. Gereklen oluydu. "Biz bu suyu nereden doldurduk? Karadeniz'den mi, Bahri Hazer'den mi, yoksa Hint denizinden mi, yoksa uradaki kuyudan m?" "Oradaki kuyudan arabaclar dolduruyor!" dedi Osman. Hokkabazn anlalmayan akalarna glemedikleri, ama glmeye de hazr olduklar iin balkonda oturan herkes glmeye balad. Heybeliada'daki evin kuyusuna dadanan, atlarn bahenin ucuna yanatrp sulayan arabaclarla bir trl baedilemiyordu. Nign Hanm bu canskc konu ald iin alkanlkla suratn buruturur gibi yapt, ama sonra neeye katld. Bugn neeli olmas gerekiyordu, nk torunu Cemil sabah snnet olmutu. "uradaki kuyudan doldurduk!" dedi ocuk. Kendi akalarna deil, anlayp denetleyemedii baka akalara glnd iin dertlenen hokkabaz elindeki denei olunun srtnda iki kere aklatt: "Ne glyorsun, glme, dinle!" dedi. Balkondaki ocuklarn ve yatakta yatan snnetlinin yalnzca denein vurularna gldklerini anlamt. Denei bir kere daha olunun srtnda aklatp: "Bize bir yardmc gerek!" dedi. "Kim yardm etsin bize efendim?" Bunu Cemil'e sormutu. Cemil bir balkondan ok teras andran geni kntda san dalyelerde, ezlonglarda oturan konuklara ve yakn akrabalara tek tek bakt. "Sait Bey Amca!" "Olmaz!" dedi hokkabaz. "Fuat Amca... Peki, Refik Amca..." "Olmaz, olmaz... Senin ne kadar ok amcan varm yavrucuum? Ama olmaz. Arkadalarndan, ocuklardan birini se!" Cemil, adal arkadalarndan birini iaret etti. Hokkabaz utanan ocuu kolundan tutup ortaya ekti. Bir sessizlik oldu. Kimse
474

55

galiba holanmamt bu hokkabazdan. Kendilerine benzemiyor, glmek ve gldrmek iin kendilerinin arad eyleri aram yordu. Konuklarla acd hokkabaz arasnda, bir anlay kprs kurmak geliyordu Refik'in iinden, ama bunun iin ne yapmas gerektiini bulamyordu. Hokkabaz bardaktaki sudan bir yudum iti. Ergenlik ana giren oluna bir yudum iirdi. Sonra ortaya ektii askl, ksa pantolonlu, teiniz giyimli ocuun azna barda yaklatrarak: "imdi kk beyimiz de lkr lkr iecek ve su gbeinden akacak!" dedi. Bir yandan da elindeki krmz bir bezle alnndaki, boynundaki terleri siliyordu. "O bardakla ne bois pas!" diye atld ocuun kenarda oturan annesi. "Tabii, sakn!" dedi Nermin. Keden olup biteni glerek seyreden Emine Hanm'a seslendi: "abuk temiz bir bardak getiriver." Azna bardak dayanan ocuk arm, korkmutu. Dudaklarn smsk kapam, yanl bir ey yapmamak iin annesine bakyordu. Hokkabaz: "Bardak istemez... Tamam, tamam iti ite!" dedi fkeyle. Oysa ocuk imemiti. Hokkabaz olundan ald bir boruyu ocuun gbeine dayayp ucunu at. "te gbeinden de akyor!" dedi. Su borunun ucundan balkona dklyordu. Hokkabaz bunun da ho karlanmayacan anlayarak borunun ucunu kapad. Sonra denei bir kere daha olunun srtnda aklatt, arkasndan klahn drr gibi yapt. melcrek yerdeki klahn aramaya balad. Olu stne bast iin bulamyor, ocuklar da glyordu. Nermin: "Bu da ok alaturkalk canm!" dedi. Sait Nedim Bey: "Aslnda Karagz'n iyi oynatlan ho ola bilir!" dedi. "Ama ramazan ve snnet elencelerinden ben de pek holanmam! Bir kere Nait'i seyrettim, niye glyorlar anlamadm. Babam, ama, severdi." Atiye Hanm glen ocuklarn, hokkabazn ve yatakta yatan Cemil'in gzkecei ay bulmu, resim ekiyordu. Nermin, Osman'a dnd: "Nereden buldun bu adam?" "Canm ne var!" dedi Osman. "Turgut Beyler de armlar. ocuklar da glyorlar ite!"
475

Refik hokkabaz korumak iin bireyler sylemek istedi, ama gene aklna bir ey gelmedi. Yalnzca: "Sevimli bir adam!" dedi, ama sznden utanarak Karagz ve ortaoyunu hakknda kitaplar okumaya karar verdi. Sonra adamn hnerinin sze deil, gz oyununa dayandn dnerek bunun gerek bir hokkabazsa bir gzbac olmas gerektiini iinden geirdi. Ama adam kimsenin yutmad bir kutu oyunuyla, bu sama su oyunundan baka bir ey de yapmamt. "Bunlar snnetilerle ortak alyor galiba..." dedi Fuat Bey. "Zavall bir adamcaz!" dedi Gler Hanm. Refik, Gler Hanm'a bakt. Sonra Perihan'n ocukla birlikte odada olduunu hatrlayarak ieri girdi. Kk Melek az nce hokkabaz ve olu, kafalarnda klahlaryla balkona knca korkup alamaya balamt. Herkes glmt buna, ama Refik imdi hokkabaz iin zlyordu. Perihan ile Melek'i arka odada deil, orta odada pencerenin nnde buldu. Perihan ocua ay iiriyordu. "Aye ile Remzi, Melek'i denize gtrecekler." "Belki, onlar yalnz gezmek isterler!" dedi Refik. "Yok! Kendileri istediler... Senin nen var? Gene sklyor musun? Gelmekle kt m ettik?" Refik'in "doru drst bir hayat" iin yaplmas gereken eyleri yazaca, ama bir trl bitiremedii program almalarnn ve evdeki hayatn ilk sonucu olarak bu yaz Heybeliada'ya gitmemeye karar vermilerdi. Herkes hazirann banda gidince btn ev kendilerine kald iin sevinmiler, sonbaharda evden temelli ayrlmay da tasarlamlar, ama temmuz sonunda scaklar bastrp kk kzn bacaklarnda ve kollarnda tuhaf kzarklklar grnce de Cemil'in snnet olaca hafta adaya gelmilerdi. "Yoo, niye kt olsun? yi ettik! Biraz aldk," dedi Refik. "Ama sen yarn dnyorsun..." "Canm skntdan deil, Muhittin ile mer'i grmek iin j J n d m biliyorsun. Pazartesi akam Osman ile Hnprpim!" "Ne diyor mer?" "Syledim ya... Telefonda ok az konuabildik. Drt gn nce Kemah'tan dndn syledi... Beni grmek istiyormu. Ben
476

de-Muhittin'i aradm. Hesap ettim: mz mer nianland^ ndan beri, ikibuuk senedir birlikte olmamz." "mer o kz brakt m?" "Bilmiyorum. Bu baharda artk evleneceklerdi. Ama gene bir ey olmadna ve o da aylardr Kemah'ta hibir ey yapmadan..." Perihan: "Ben de geleyim mi yarn seninle?" dedi. "Ne yapacaksn sen orada? Biz evde oturup aramzda konu acaz..." "Ben de yukarda ocukla seni beklerim! " dedi Perihan. Refik'in yzn grnce aceleyle ekledi: "Peki, peki gelmem. yle syleyivermitim... Ama seni onlarla oturup konuurken, ciddi ciddi tartrken dnmek houma gitmiyor. Onlarn o bekr erkek hallerinden, iki ien, her eyi kmseyen..." "Bir defa, biliyorsun, artk Muhittin imiyor. Sonra her eyi kmsediini sanmyorum Muhittin'in. Sama da olsa bir inanc var. mer'in de..." diye Refik anlatmaya balad. Sonra birden irkilerek, "Yapma Perihan, ne olur byle dnme, onlar benim en iyi arkadalarm!" dedi ve karsnn yanna oturdu. "Gene iine pheler atacaklar..." dedi Perihan. "Hadi teker teker onlar gnnene bir ey demiyorum. Ama ikisi birlikte olunca sen..." "Ltfen bu konuyu imdilik kapayalm!" diyerek Refik kapy iaret etli. Ayaa kalkt. Aye, arkasndan Remzi ieri girdiler. Aye ocuu kucana ald. "Sana denizi gstereceiz!" dedi. Perihan glmsyordu. iman ve iri olan Remzi ocuun yannda daha da hantallamt. Refik odadan kmadan nce onlara bakarak: "Bunlar da evlenir, oluk ocua karrlar," diye dnd. Ara merdivenlerden aa indi. Su tulumbasnn durduu, amarlarn ykand odada hokkabazla ocuu grd. antalarn topluyorlard. Refik onlarn gnln almas ge rektiini dnerek ieri girdi. "Usta, ok gzeldi. Tebrik ederim!" "Saol!" Refik bu sefer yapt programa uygun bir biimde, halkla yaknlklar kurmas, yeni eyler renmesi gerektiini dnerek: "ler nasl usta?" dedi.
477

"imdi iler iyi, snnet mevsimi, ama sonra kesilir!" dedi usla. "Bir de ramazanda i olur!" Refik bunu nceden biliyormu, ustann dertlerini sonuna kadar anlyormu gibi hissederek, ya da byle hissetmek isteyerek: "Tabii ramazanda, ramazanda!" diye tekrarlad. "Peki baka zaman ne yaparsnz?" "Ben esasnda yorganclk yaparm efendim. Klar da ocuk kye dnerdi. Alay ediyorlarm, istemedi. Yorgancl da retemedim. Dediler ki, bu ok yetenekli,'bunu okuluna ver, oyuncu olsun. Gtrdm, diploma olmaynca olmaz dediler. Ben imdi bunu ne yapaym? K geliyor. Kye mi yollayaym? Bende de bir ey yok ki... Nefes darl da var. E kye gidip renberlik de yapamaz ! " Refik hemen bir zm yolu bulmas gerektiini dnd: "Bir i bulmal bu delikanlya deil mi?" " olsa! nerede? Siz zenginsiniz, imknnz vardr!" ocua dnd: "Hadi al antay!" Refik bir an ocua depolarda i bulmay dnd, ama aklna hemen Osman geldi. "Vallahi ustacm..." diye mrldand. "Evet, evet, biz Turgul Bey'lere gidiyoruz, efendim!" dedi hokkabaz. Refik: " konusunda grmek istersek!" dedi ve yazhane ve irketle ilgili dncelerle birlikte dilinin de deitiini an layarak uland. "Ben bir soruturaym!" dedi. Hokkabaz ve olunun arkasndan baheye kadar yrd. "Tabii, onlar teker teker kurtarmaya kalkmak olanaksz!" diye dnd, ama avunmad. Dardaki merdivenlerden trmanp itlenbikle sarl parmaklklar boyunca yrd: "Onlar topyekn kurtarmak iin ne yapyorum peki?" Ziraal bakanlnn yaymlad kitabn dnd. Kitab, bir profesrn alayc bir dille yazd ve daha ok kendi ansiklopedik bilgisini yanstan: "topyalar ve Ha kikatlerimiz!" adl makaleden baka hibir yank yapmamt. "Zaten oradaki dnceler yanlt..." diye sylendi. "Bize asl gereken kltre ilikin nlemler. Bunlarn ne olduunu ara tryorum. Daha nemlisi, bizi bunlara yneltecek hayat tarzn bulmaya alyorum!" Ama gene avunmamt. Kendini ya ttrmak iin: "Yarn mer ve Muhittin ile ne gzel konuacaz!"
47

diye dnd. Biraz gln bulunmaktan ekindii, biraz da artk onlarn dncelerinin baka noktalarda odakiatn bildii iin, onlarla istedii gibi konuamayacan seziyordu; ama gene de bunu dnnce rahatlad. Balkonda Sait Nedim Bey ile Nermin'in arasnda oturan Osman'n yanndaki bo sandalyeye oturdu. "Hokkabaz gitti. Olu yetenekli, ama i bulamyormu! Biz acaba ona bir yer bulabilir miydik diye dnyorum!" "Senden i mi istedi?" diye sordu Osman. "Ona parasn verdim. Demek i isliyor... Ama bizde hamallktan ve ktiplikten baka bir i olmadn da biliyorsun!" " mi istiyormu?" diye sordu Sait Nedim Bey. "Olunu bilmem, ama babas iyi bir hokkabaza ok benzemiyor. Fakat kendine has bir yz var. Babamn bir arabacs vard; tpk o. Biz ona Bayram Baba elerdik... Babacan bir adamd, arabada bir oturuu vard..." Osman Refik'e dnd: "Ona bir sz filan vermedin, deil mi?" dedi endieyle. Fuat Bey de uzanarak: "Bu eye benziyor!" eledi. "Hangi pa diahn zamannda?.. Hani snnet dnnden sonra diyor ki 'Benden ne istersiniz?' 'Yenierilik!' diyorlar. Yenierilik bozu luyor! Hah, hah, ha!" Bu srada yatakta yatan Cemil homurdand, ikyeti sesler kard. Leyl Hanmla konuan annesi olunun hediyelerle kapl yatann baucuna oturarak bir ey sordu. Fuat Bey ile konuan Osman da onlar grd ve oturduu yerden seslendi: "Aryor mu?" Bir sessizlik oldu. Refik kede oturan Lle ve teki kzlarn ne dndn merak etti. Sonra, "u snnet denen ey ok aptalca, vahi, ilkel bir tren zaten!" diye dnerek ayaa kalkt. Nign Hanm: "Dur, gene nereye, biraz otursana, zaten yzn gremiyoruz!" dedi. Refik, "Evet ilkel, vahi, tam bize gre irkin bir tren bu!" diye mrldanarak ieri girdi. "Gereksiz olduuna karar verdikleri bir et parasn kesiyorlar... Buna ne lzum var?" Bu konuda temizlie ve sala ilikin okuduu, duyduu baz dnceleri
479

hatrlad. "Peki, hadi gerekli diyelim... Ama bunun trenine ne gerek var?.. Herkese bunu duyuruyoruz, herkes byle bir ey olduunu biliyor ve hediyeler getiriyor... Bu irkin olaydan utanan ocuk da hediyeler geldii iin seviniyor." Kendi snnetini hatrlad. Herkesten gizlemek istedii, utand bu olayn ba kalar tarafndan neeyle, sevinle karlandn, bir marifet yapm gibi kendisini sevgiye ve hediyeye boduklarn grnce o da utanc unutmu, bazlarnn szlerine de inanarak bu iten gururlanmas gerektiini karp vnmt. Odasna doru yrrken: "Zaten o zamandan bir kiiliim olmad belliymi!" diye dnd. "imdi Perihan da st kapal olarak ayn eyi sylyor. Onlarn yannda, ikisinin yannda olunca ben... Herhalde onlarn etkileri altna giriyorum ! " Perihan' odalarda arayp bulamaynca kendini yataa srtst all. "Niye buraya geldim ki, sanki!" diye dnd. "Keke evde otursayclk. ocuun hediyesini baka zaman da verebilirdim!" Bakalar gibi kendisinin de ocua hediye aldn, bylece kendi sn netinde kendisini ven o dar kafal, irkin insanlar gibi dav randn dnd. "Peki, ne yapsaydm? Hi hediye alnasaydm bana kzarlar, ocuu sevmediimi dnrlerdi. Hepsinden kts, Cemil de yle dnrd! Hi olmazsa ona bir kitap aldm. stelik Rousseau, Robinson'un bir ocua verilecek en iyi kitap olduunu syler! Ama tabii, bir kitap ucuz bir ey olduu ve onu ne kadar sevdiimi gstermek iin biraz daha masraf etmem gerektiini dnerek bir de kol saati aldm!" Sabah bakalarnn da ald kol saatlerinin hepsini bileklerine takan ocuun aknln ve neesini gzlerinin nnde canlandrd. Kendisi iin byle bir tren yaplamayan Lle kenarda kalm, ona kardeini kutlamasn sylemilerdi. "ren, hepsi iren! Snnet trenlerini yasaklamal!" diye dnd. "Bunu hangi hkmet yapabilir? nklp bir hkmet gerekli, ama inklplar da bitti. Peki ne yaplabilir?.. Evet, onlarla ilikiyi en aza in dirmeli... Perihan ile kararlatrdmz gibi Nianta'ndaki evden ayrlmal... Onlara Daniel Defoe'yu, btn Rousseau'yu okut mal." Cemil'e Robinson'un Franszcasn almt. ocuun Franszca okumaya eneceini dnerek umutsuzlua kapld. Kitabn "Issz Adada 28 Yl" adl bir kt ve ksaltlm evirisi 480

vard, beenmemiti. "Peki halk Robinson'u nasl okuyacak?" diye dnd ve aklna gelen bir baka eyle heyecanlanarak yataktan kalkt, Perihan' aramaya balad. Aa katta onu buzdolabnn banda grd. Perihan baklaryla: "Ne var?" dedi. Su iiyordu. "Gel, gel, sana anlatacaklarm var!" Barda brakan Perihan' kolundan tuttu. "Biraz yryelim mi?" Perihan gzyle yukary, balkonu iaret etti. "Peki, gel o zaman urada konualm!" dedi Refik. Merakla bakan ah Ylmaz'a glmsedi. Perihan'la tepeye doru ykselen arka bahede, dklp kurumu am yapraklarnn zerinde kaymamaya alarak biraz yrdler. "Hadi syleyeceksen syle!" dedi Perihan. "Bu halimiz g ln!" "Bana kzyor musun? Ltfen kzma ve sev beni!" dedi Refik aceleyle. "Ben sonbaharda yazhaneye de gitmeyeceim..." "Ne yapacaksn?" "Robinson Crusoe gibi, herkesin okumas gereken kitaplar yaymlayan bir yaynevi kuracam! Sonra unu dndm: Snnet yasaklanmal* Hayr, bu nemli deil. Yaynevi kurmak gerek, kuracam." "Bunu iyi dndn m? Yaplmas gereken ey bu mu? Bununla bize yetecek kadar para kazanabilir misin?" "Para ve aile bence bu iin yannda ikinci derecede kalr!" dedi Refik. Perihan'n yzne bakmak istemedii iin az tedeki ar kovanna bakyordu. Yaknda bir yerde bir crcrbcei tyordu. "Alamak istemiyorum... Burada durursak alayacam... Hadi oraya gidelim!" dedi Perihan. "Orada ne var? Adi, baya bir elence. Bir snnet treni. Bu ne kadar irkin ve iren bir ey, dnemiyor musun? Hem de kk kzlardan hibir ey saklamadan o zavall ocuu giydiriyorlar, bana o gln takkeyi koyuyorlar... Onun ev resinde toplanp o baya gevezeliklerini... Ya da hokkabazla alay etmeleri... Dur deceksin... Odamza gidelim. O hokkabaz onlardan bin kere saygdeer... O Gler denen kadn. Onun yanna gidip oturacam m sanyorsun?"
4SI

"Hibir ey saramyorum, dnmyorum:.." "Peki, istersen ben de yle yapaym. Ama bu ne kadar byle srer sanyorsun? Bana darlmadn ya?" Perihan dnp gld: "Kzmadm!" Refik neelenerek: "u Gler'den szedince ben de ardm!" dedi. "nallah ayn tartmann balayacan sanmyorsun... Ha evet, hibir ey sanmyorsun... mer de sinirlenir o kadna... Dnsene yzn, glyor musun?" Perihan'n surat asmadn grnce rahatlad: "mer, ya da galiba Muhittin, o kadn, o aile iin ne demiti, biliyor musun?" "Yarn gideceksin, deil mi?" "Evet. imdi nereye gidiyoruz?" Balkona doru yryen Perihan'n arkasndan yrd. "Peki, peki, onlarla oturalm. Oturmazsak ayp olur, evet, ama sylediklerimde de ciddi ol duumu tekrarlayaym..." Balkona girerlerken Nign Hanimin elini pen avukat Cenap Bey'i grerek fkelendi: "te bir soytar daha!" dedi. Perihan: "Canm, bu hi olmazsa, zararsz, sakin bir insan!" diyerek gld.

SORGU
"Nianta!" diye mrldand mer. Taksiden inmiti. "Bu da nian tann kendisi... Ne yazyor stnde hi dnmedim..." Refik'lerin evine bakt, karya geti. "Pencereler, perdeler, pancurlar kapal! Refik yok mu? Yok canm evdedir... Peki bu evi grnce iimde uyanan duygu nedir? Ne dnyorum? imdi kardan karya getiimi dnyorum. Pazar sabahnn gzel olduunu dnyorum. Saat ka? Onbiri be geiyor..." Duvar boyunca yrd, bahe kapsnn nnde durdu. "imdi ngrak alacak, kula burada olan arkadalk ve sohbet dkn Refik frlayacak." Kapy at, ngrak mgrdad, ama Refik gzkmedi. mer yeniden: "Evet, ne dnyorum?" diye mrldand. "Bana sorular soracak. Ona ne diyeceim? zntl
482

56

bir tavrla, 'Nazl ile o i olmad be kardeim!' derim. arr, sorar." Evin kapsnn nndeki iki basama karken buraya hibir zaman bu vakitte, bu kta gelmediini aklndan geirdi. "Hep leden sonralar, geceleri gelir, poker ve..." Kap ald. Refik, "Ee, naslsn, naslsn?" diyerek mer'e sarld. "yiyim! Kimse yok mu?" "Yok! Muhittin'e haber verdim, ama daha gelmedi!" mer ieri girerken kaim ereveli byk boy aynasnda kendini grd. Bu eve her giriinde kendini olduundan daha yakkl bulurdu, ama imdi yle gelmiyordu. "Belki de ev bo olduu, bana hayran olacak kimse olmad iin..." diye dn-d, "Gelsene... Haa, aynaya m bakyorsun?" "Bir iftlik sahibi, bir toprak aas nasl gzkr diye bak yorum..." "Hah, ha! Toprak aasna m benzetiyorsun imdi kendini?.. En sonuncusu da bu ha?.. Peki fatihtik ne oldu?" "Benzetmiyorum. Toprak aas oldum bile... gn nce iftliin btn miraslarn yanyana getirdim, notere gittik, bit ti." "Sahi mi?" diye bard Refik. "Tebrik ederim! Burada ne dikiliyoruz, ieri girelim! Ama sen toprak aas olamazsn... Bu mlkiyete ilikin olduu kadar kltre ilikin bir kavramdr... Evet... Ben kltrel belirlenmenin hepsinden nemli olduunu dnyorum! Bunlar en son dncelerim tabii, gln ve gereksiz bulmazsan dinlersin..." "Yok canm, niye..." diye mer mrldanarak Refik'in arka sndan oturma odasna girdi. Btn koltuklarn zerine beyaz rtler gerildiini, yerlerdeki hallarn kaldrldn grnce ard: "Siz Perihan'la yaz burada geirmiyor musunuz?" "Geiriyoruz... Haa, evet, annem gene eya tozlanr diye dnd. Olursana... ay yaptm..." "ki yok mu?" "Bu saatte? Sen orada iiyor musun? Hadi, anlat, orada aylarca ne yaptn?" "Hi! Anlatrm. Ooo, babann resmini asmsnz..."
48.3

"Tabii, sen o zamandan beri buraya gelmedin deil mi? Her yere asld babamn resimleri... teki odalarda da var. Karanlk m? Pancurlar aaym m?" "Yok, yok byle daha iyi... nsanda gn sonu izlenimi uyandryor... Daha rahat konuuruz..." Refik gizlemedii bir heyecanla: "Konuuruz!" diye tekrarlad ve ay getirmek iin odadan kt. mer ayaa kalkp odann iinde aa yukar yrd. "Evet, konuacaz!" diye dnd. "Benim ne yaptm, dncelerimi renecek, bunu kendininkilerle karlatracak, ho bir ey bulursa sevinecek... Her zamanki gibi... Ben de her zaman yaptm gibi byle eyleri kmsyormuum gibi bir tavr takmyorum... ki iseydik bari!" Elinde tepsi ve semaverle gelen Refik'i grnce: "Yiyecek bireyler var m?" dedi. Refik her zamanki iyiniyetiyle yeniden aaya inince: "Sanki bireyleri geciktirmeye alyorum! ' diye duundu. "Lisedeyken de yle yapardm... Bana soru sormalarndan holanmyorum... Yok bu doru deil!" Birden odann ortasnda durdu. "Aklmn u susmayan gevezeliklerini bir susturabilsem!" diye dnd. "Neyim imdi, peki ben?.. Oh, oh, daha imeden byle oldum!" Bir zamanlar Cevdet Bey'in oturduu koltua oturarak sinirli sinirli beklemeye balad. Refik ayla birlikte biskvi ve peynir getirdi. mer'in biskviyi bir ey yapm olmak iin yediini galiba farketti: "Muhittin birazdan gelir herhalde!" dedi. "Ne yapyor o?" "Biliyorsun bir dergi karyor. mtiyazn da ald..." "Biliyorum, biliyorum. Turanc samasapan bir dergi... Son saysn aldm. ren bir ey!" dedi mer. "Baka ne yapyor sen onu syle!" "Baka, bilmiyorum!" dedi Refik. mer'i elendirmek zo rundaym gibi bir tavr taknd. "Kendimi anlataym istiyorsan... Yazhaneye gidiyorum. Bu sefer gerekten bir yarar olacak bir program yapyorum... Perihan ile aramz iyi... Byle bir eyi sylememe atn m? nk bazan kt olabilir de, diye d nyorum. Biliyorsun ben yalnz yaayabilecek bir insan de ilim... ocuk byyor. ocuk nee veriyor belki, ama zor! Baka
484

bir ocuum olursa kt olur. Kitap okuyorum. Sonra baka ne yapyorum?" "Nefes alyorsun, yemek yiyorsun herhalde..." dedi mer, "Sana yazm mydm, Ankara'da Samim'i grdm. Hatta, Nazl ile bir kere ona yemee gittik. Evlenmi!" "Yaa!" "te bir evi var. Evinde eyalar var. Yeni iyi eyalar almak istiyorlar, yeni iyi insanlarla tanmak istiyorlar!" Refik, "Ben ne yazk ki byle akalar ve gzel szleri hi bulamam!" diyen bir glmseyile mer'e bakyor, biskvisini aynn iine sokup yumuatyordu. "O da yayor ile, nefes alyor. Ha, bir ey syledi bizim hakkmzda... Yani mz hakknda. O bizden korkarm... ngrak m ald?" "Muhiltin'dir... Demek korkarm ha? Ne demek oluyor bu?" diyerek Refik pencereye uzand. "Muhittin. Muhittin'mi!" dedi ve kapy amak iin odadan kt. mer kalkp pencerenin yanma gitti, pancurlann aralndan Muhittin'i grd. Birden iinde bir sevgi uyanr gibi oldu, ama Muhittin'in nesneleri didikleyen o fkeli bakn grnce rahatsz oldu. "Evet, gene hayatlarmz tokuturacaz, kim daha iyi yapyor, ona bakacaz!" diye dnd. "Herkes hakl olduunu syleyecek. Keke Refik'e Nazl iini Muhittin gelmeden nce anlatsaydm! Bari iki isek! u scak yaz gnnde bunu tuhaf karlayacaklar tabii. Ne iin yayorlar?" Muhittin'in sesini duyup ayaa kalkt. Sesin kendisinde bir ey uyandrdn arlaynca birden bo yere stanbul'a geldiini dnd. "te beklediim gibi... Hmm... Naslsn?" diye mrldanarak Muhittin mer'e sokuldu. Elini uzatt: "Hadi, bir el skalm bakalm!" dedi. mer'in elini bir an tutup brakt. "Ne d nyorsun? Nasl buldun beni?" "Salkl grnyorsun!" "yle mi?" Muhittin eyalara bakyordu. Birden Refik'e dnd: "Eyalar niye kefenlere sarlm?" Galiba akasn beenmedi, somurttu, oturdu. "ay ier misin?" dedi Refik. "erim... Hep ayn eyler..."
485

"Gm gzn m alyor?" dedi mer. "Hayr, rencide olmuyor didci eytan ziyadan! Hadi, anlat bakalm biraz..." "Ne anlataym? Yayorum ite!" dedi mer. Rahatsz olmu gibi gzkmekten korktuu iin: "Alp'te, gzel bir kkn iinde rahat yayorum..." "Peki, tasarlar, ryalar, hrslar, istekler..." dedi Muhittin. mer anlayamad bir yabanc dille konuan birine bak yormu gibi Muhittin'e bakt. Sonra Refik'e dnd, glmsedi. Glmseyiinin istedii gibi "Bu arkada herhalde ho eylerden szediyor, ama anlayamadm!" diyen birinin glmseyiine benzediine inanarak rahatlad. "Hani tasarlar, hrslar..." diye tekrarlad Muhittin. "Ne oldu onlar?" "Duruyor!" dedi mer, artk rahatszln gizleyemeyeceini anlad. "Duruyor, duruyor ite... Evet, ben de bireyler yap yorum... O da bandaki kye elektrik verdim mesela... Yani o kke..." "Sahi mi?" diye alld Refik. "Oraya getirdin demek!" mer bu safln kendisini Muhittin'e daha da gln gs tereceini dnerek: "Ama felsefi k deil, bir lambann !" dedi. Refik heyecanndan utanr gibi oldu. "kisi birbirini tamamlar!" dedi. "Ama ben felsefi olann daha nemli olduunu..." "ki yok mu, yahu, iki?" "Yanl yere geldim galiba!" dedi Muhittin. "Siz ikiniz de iyice cvtmsnz yahu!" "Gidip iki alaym m?" dedi Refik. "ay ne olacak?" "Al, ne duruyorsun!" dedi mer. Refik'in Muhittin'e baktn grnce: "O imez herhalde!" dedi. "Sen ier misin? mezsin, deil mi? Sen Altay dandaki Kzl Elma manastrna kapandn!.. Ama papazlar, biliyorsun ierler!" "akandan hi holanmadm!" dedi Muhittin. Soukkanl ve kararl gzkmeye alyordu galiba. "ster holan, ister holanma!" dedi mer. Refik'e dnd: "Ne alacaksn? Rak al, yerli olsun, arkada yle ister... Kmz al istersen!" Bu sonuncu akadan kendisi de holanmad, ama cann
486

yakmak istedii iin dnp glmseyerek Muhittin'e bakt. "Kendini ok seviyorsun herhalde!" dedi Muhittin. "Hayr, kimseyi sevmiyorum ben!" dedi mer. "Senin gibiyim." Refik'i gsterdi: "O seviyordur herhalde birilerini!.. Onun iin de zaten byle ya... Yayor yani..." Refik istedii, arad sohbeti bulduu iin sevinli gzk yordu. Galiba mer'e bir cevap vermek istedi, ama bir ey bulamad. "Meze de alaym deil mi?" dedi. "Muhittin, sen is tersen ay da alrsn oradan..." "Meze de al!" dedi mer. "Sen olmasaydn biz yanyana ge lemezdik!" "Bizim dostluumuz bir bakadr, canm!" diyerek Refik k t. Muhittin souk bir tavrla: "Bak, demin yaptn o akalardan holanmadm bir daha syleyeyim!" dedi. "Ltfen beni buraya geldiime piman etme, olur mu? Zaten gelmeyecektim, son anda geldim!" "Yaa, demek gelmeyecektin!" dedi mer, "Ne yapacaktn bakalm? Derginden aldm bir tane, okudum." "Yahu amasana bu konuyu," dedi Muhittin. Kalkt, odann iinde yrmeye balad: "Gelmezdim tabii... Refik armasayd..." "Refik'i de ok grmyormusun... Niye grmyorsu nuz?" "Herhalde konuacak eyimiz yok! Sonra ben vakit bulam yorum. stelik tuhaflat Refik..." "Nasl?" "Bilmiyorum vallahi, ama onun o ahmaklk derecesine varan iyiniyetinc bir de 'hayatla ne yapmal?' trnden buhranlar eklersen ne demek istediimi anlarsn... Eskiden daha ok aramzdan biri gibiydi, ama imdi bir yabancya benziyor... Frenkleiyorsun dedim ona..." Birden donuverdi. "Sana benziyor bu bakmdan!" mer rahatlayarak: "Hi deimemisin Muhiltinciim!" dedi. "le senin yzeysel gzlemlerinden biri daha... Ben ok deitim! Ben bir davann adamym!"
487

mer sinirli sinirli: "yle sanyorsun!" dedi. "Hem sen byle iri laflar sylemekten holanmazdn! Sahi inanyor musun inandna?" "Brak bu kk incelikleri!" dedi Muhittin. "nanp inan madmn ne nemi var? O yolda bireyler yapyorum. O davaya bir yararm var!.. Bunu itenlikle yapyormuum, yok yapmyormuum ne nemi olabilir ki?.. Bireyler yapyorum ve bir ie yaryor..." "Bunu bir itiraf sayabilir miyiz?" dedi mer. "Sana bu kk incelikleri brak demitim. Hl zekndan nemli bir ey yok, deil mi senin iin?" Ellerini cebine sokmu, mer'e deil eyalara bakyordu. mer bozulduunu anlad. "Bana benzeyen ne varsa ho lanmyorum!" diye dnd. "Ne iim var burada?" Orada sakin, zengin, dengeli bir hayatm vard! Yok! Ya da bilmiyorum... Nerede yaamal?" Muhittin ellerini cebinden karmadan yryordu. Salona bitiik teki odaya girdi ve oradan seslendi: "Ne dnyorsun sen bu ev iin? Ka yl geldik gittik buraya, ama bir kere olsun byle bo bulmadk! imdi sanki..." mer de eyalara bakyordu. Birden teki odadan bir piyano sesi geldi. Muhittin geliigzel tulara basyordu. Bir sre pi yanoyu tngrdattktan sonra kapan grltyle kapatt. "Ne oldu senin o kzla aran?" "Aramz yok artk!" dedi mer. "O piyano alar myd? Demek, almazd... Ben hep senin piyano alan birini alacan dnmmdr... Refik'in kzkardei aslnda sana greydi!" Gld. "ok sevinirlerdi ha... Cevdet Bey'in elini perdin. Bugn de rahmetlinin resimlerine saygyla bakardn. Byk adam, evimizin kurucusu, esiz insan Cevdet Bey, ailemiz sana minnettardr!" Odaya girdi. "yi eleniyorsun kendi kendine..." Bir sessizlik oldu. mer sigara yakt. Muhittin gene odann iinde geziniyordu. "Nerede kald bu?" diye sordu. "Bugn pazar. Ak dkkn bulamamtr!" dedi mer. Ko numak ve sakin gzkmek iin konutuunu dnd.
488

"Ooo, sen gideli Nianta daha ok geliti!" dedi Muhittin. ngrak duyuldu. Az sonra Refik kapy ap ieri girdi. El lerinde paketler vard, heyecanl gzkyordu. "Eee, ne konuuyordunuz, ne konutunuz?" "Hi!" dedi Muhittin. Refik: "imdi geliyorum, imdi!" diyerek mutfaa kotu. Aa inerken seslenerek ne aldn, ne bulamadn anlatt. Sonra elinde tabaklar, atal baklarla geldi. "Masaya oturmayalm, urada, u sehpann zerinde yiyelim!" dedi. "Sehpa lekelenmesin sakn!" dedi Muhittin. "Yok, lekelenmez!" dedi Refik. Sonra dnp Muhittin'e bakt ve alay ettiini anlad, ama kzmad. Birbirlerine alay edecek kadar yakn okluklar iin sevinmiti herhalde. Koarak gidip rak iesiyle bardaklar getirdi. nler: "Bak sana ne getirmi Muhittin!" dedi. "Ben imeyeceim... Zaten leden sonra bir yere gideceim!" dedi Muhittin. "Yapma yahu, ne gzel oturup konuacaktk!" dedi Refik. "Ne konuacaksak iki saatte konuabiliriz!" "Evet, balayalm o zaman, efendiler!" dedi mer. Rak iesini at. Aceleyle bardaa doldurdu ve ayaa kalkt. "Byk sorgu gn geldi att ite. Omuzlarmzn stnde btn yaptklarmz deftere ileyen o melekler... Melekler miydi?.. Her neyse... Hayatta kim ne yapt, hayatta kim hakl, imdi hepsi ortaya kacak." Birden bardan su doldurmadan dikti. "Niye byle yapyorum? Bunlara gerek yok!" diye dnd. Refik: "Dur yahu, yanacaksn!" dedi. Muhittin ses karmyor, dikkatle olup bitene bakyordu. Kendini dar ekmek istiyormu gibiydi. "Evet, baladk!" dedi mer. "Neyiz biz? Biz... Haa, evet! Ankara'da Samim'i grdm. Bana bizden korktuunu syledi. Dinliyor musun Muhittin? Kendi halinde, sessiz bir ocuk. Mhendis Mektebi'nde bizden korkarm... Neden acaba?" "Senin kyafetinden ekiniyordu harhalde!" dedi Muhittin. "Hep k gelirdin sen okula... Piponla, o zppe kyafetinle o yoksul ocukta eziklik uyandrman kadar doal bir ey ola maz!"
489

"Hadi oradan! Benden deil, bizden korkarm o. Herhalde en ok da senden. Dergini okudum, 1er bast. Ate tutmu gibi oldum. Sonra da bastm tabii kahkahay! te sendeki o eyden, hayr, bizdeki o eyden korkuyordu... Peki! Suratn ekitme! Bu konuyu erteliyorum." "yi olur!" dedi Muhittin. mer: "Hayr, ertelemiyorum!" diye bard. "Aklma gelen her eyi syleyeceim... Benim ne yaptm merak ediyorsunuz deil mi? Sana da geleceim, ama nce kendi defterimi... Benim ne yaptm merak ediyorsunuz... Ben..." "Kendini o kadar nemseme yahu!" dedi Muhittin. Keyifli gzkyordu. "Ben bir toprak aas oldum. Bu kelimeyi Refik doru bul muyor. te onun gibi bir ey oldum... Notere gittik, bitti... Nianlmdan da ayrldm." "Nianlndan noter araclyla m ayrldn?" dedi Muhittin. "Canm anlaana," dedi Refik. "Noterde topraklar ald..." mer'e dnd: "Tapu dairesinde grlmez mi peki o i?" "Sen imdi itin, sen de daha imedin, ama ikiniz de sarho oldunuz bile!" dedi Muhittin. "Sen ay i. Sana iki yasak!" dedi mer. "Nianlmdan ay rldm bildirdim... Nasl oldu bu? Dn tarihine kadar damat bir yerde gizlenir, ortaya kmazsa ne olur? Bir mektup yazarlar... Evet, eniteme bir mektup yazm Muhtar Bey. Muhittin, sen grsen baylrsn. Tabii, belki imdi ciddiyetle karlarsn. Her neyse! Allahtan nian yzn geri yollamak gibi bir bayalk yapmadlar! te anlattm!" "Peki, orada ne yapyorsun, onu da anlat!" dedi Muhittin. "Sonra sen de anlatacaksn ha... Orada sabah kalkyorum, kendime bir i buluyorum. Jeneratr, kamyonun tamiri, su tulumbasn yalamak, ya da benzeri bir i... imdiye kadar misafir olduum iin baka bir eye girimedim. imdi sra toprakta. Sonra arada teberi almak iin Kemah'a, ahbaplk iin Erzincan'a gidiyorum. Yaa, ahbaplarm var orada vali, doktor... Poker oy nuyoruz. Gevezelik ediyoruz. ki iiyoruz. Bu kadar ile... yi mi? Sen anlat bakalm imdi. Ya da sen anlat bakalm, Refik." "Ben sana demin anlattm, ama Muhittin iin tekrarlayaym!"
490

dedi Refik. mer'e arlatt eyleri Muhittin'e de anlatt. Sonra birden mer'e dnerek: "Muhtar Bey benim hakkmda ne diyor?" dedi. "Yahu, senin byle rahatszlklarn olaca hi aklma gel mezdi!" dedi Muhittin. "Bir ey demedi. Seni beeniyordu herhalde. Ama beni hi sevmiyordu, bunu biliyorum!" "Aranzda bir ey mi geti?" dedi Refik. mer bir eye fkelenerek: "Sra Muhittin'indi!" dedi. "Muhtar Bey beni sevmiyordu, biliyorum. Beni grdke hayatnn samaln anlyordu!" Muhittin: "Gene nemsiyorsun kendini!" dedi. Sonra ekinir gibi oldu: "Kzma canm... Ne olduunu tabii bilmiyoruz..." Uzanp bir tabaktan ald salam yemeye balad. "Ee, hadi anlat sen!" dedi mer... "Sen anlatmayacak msn? Ne anlatyorsun, ne iiyorsun? Gelmeseydin bari..." "Peki ieceim ben de!" dedi ve birden ayaa kalkt Muhit tin. "Hah yle! Yaa yahu!" diye bard mer. "Arkadalk budur! Arkadalk ite b y l e . "

DENZANALARI
"...zamanlarda belli olur!" Muhittin, "Neden ieceimi syledim!" diye dnd. kiyi kendine yasaklamt, ama imdi bir zarar olacan da d nemiyor, yasaklamaya yolaan inanc sama bulmaktan kor kuyordu. "Hadi, hadi artk kararn verdin... Al u barda..." Muhittin mer'in uzatt barda ald. "Ama sanma ki sana kandm iin iiyorum!" dedi. "Biliyorum sen kanmazsn, kandrrsn. Sen eytansn! Bili yoruz bunlar... Ama unu bilmiyoruz: Hangi eytan seni Turanc yapt?" mer kahkaha atarak barda dikti.
49/

57

"Zehirlenmisin sen. Kltrle zehirlenmi bir... bir... bir... denizanassn anladn m?" diye bard Muhittin. 1 "Niye denizanas?" dedi mer. "airliin mi tuttu? ' Refik: "Aaa, ben de hi holanmam denizanasndan!" dedi. Muhittin birden gld: "Ne bileyim, dilimin ucuna geliverdi ite!" dedi. "Yaaa!" diye mer bararak ayaa kaJkt. "Bak, imdi ne yapacam... Seni peceim... Daha sarho olmadma gre kimse, sarho oldu da pt diyemez." Kararl hareketlerle geldi. Muhittin'e yaklat ve eilip yanaklarndan pt onu. "Tamam, imdi artk soukluk yok, deil mi?" dedi Refik. Muhittin kapana kslm gibi hissediyordu, ama fazla da aldrmyordu. "Biraz deiik eyler gesin canm bamdan!" diye dnerek kendini yattrd. mer'in doldurduu bardaktan bir yudum ald. Sonra bir yudum daha ald ve "Artk itikten sonra bir yudum da bir f da bir!" diye dnerek btn barda iti. "le, asl imdi balyoruz!" dedi mer keyifle. "Sen de i Refik... Ama zaten senin imene gerek yok..." Muhittin: "Evet, o zaten her zaman iyidir... Ya da her eyi olduu gibi grebilir..." dedi. "Mutludur, demek istiyorum!.." "Arkadalar beni ok mutlu sanmayn..." dedi Refik. mer: "Anlat o zaman derdini, dinleyelim!" dedi. "Anlattm, anlatyorum... Ben bu evin iinde huzursuzum... Sonra iimden de memnun deilim... Yeni bir hayat..." "Aryor ve onu bulamyorsun," diye Muhittin araya girdi. fkelenerek: "Bunlara inanmyorum Refik, inanmyorum!" dedi. "Bu arama denen ey senin eski hayatn srdrmenden baka bir sonu vermiyor... Bu arada dediin eyi, evet, "arama," ke limesini ben kullandm... Her neyse onu sen, vicdann rahat latmak iin yapyorsun! Ne skntn var ki arayacaksn!" "Her ey baya geliyor! Eskiden yaptm eyleri yapam yorum!" "Yahu, bunlar bana ka kere syledin sen!" "Evet, yle!" dedi Refik. Sulu bir tavrla boynunu bkt. "Olmuyor arkadalar, balayamyoruz!" dedi mer. "Ayn eyleri tekrarlyoruz. Ben skldm!"

Muhittin birden: "Siz inanszsnz!" dedi. "te sizi irkin yapan ey bu!" "Bizi, demek, irkin buluyorsun!" dedi Refik. "Teorik olarak yle!" dedi Muhittin. "Dahas, yava yava bir arkada olarak da yle bulmaya balyorum." "Zaten arkadalmz bitmi saylr!" dedi mer. "Bunu gururundan sylyorsun!" dedi Muhittin. "Uk syleyen, bunu, sen olmadn diye rahatsz oldun..." "Hayr... Peki, diyelim ki evet... Ama asl nemlisi senin bizden kaman! Niye kayorsun? Buraya gelirken bile bir baka yere gideceini, vaktin olmadn sylyorsun. Bu kadar m nemli vakit? Hi sanmyorum! Seninle alay etmemizden korkuyorsun. Turanc iirlerin korkun olduu kadar gln be kardeim!" Muhittin: "Evet gelmemeliydin buraya!" diye bard. "Gln, Muhittinciim, ne yapaym gln!" dedi mer. Muhittin bir bardak daha bitirdi. "Sen ne diyorsun, Refik? Okuyor musun bunun dergisini?" "Okuyorum!" Birden Muhittin bard: "Sen, gln olma korkusundan bir ey yapamayanlardansn! Bir ey yapmaktan, bu yaptn ey gln, baya, yzeysel bulunur, diye dn kopuyor! Onun iin bir ey yapamyorsun. Kimse senin hakknda bir ey d nsn istemiyorsun. Baya olmaktan korkuyorsun ama irkin olmaktan korkun yok! Niye? Dndn m-bunlan hi?" mer alayc bir glmseyile: "Sahi hi dnmemitim!" dedi. Ama Muhittin onu yaraladn anlad. Hakl olduunu da hissederek: "Niye gln olmaktan bu kadar korkuyorsun da, irkin ve haksz olmaktan korkmuyorsun?" dedi. "Evet, belki benim de bir zamanlar dediim gibi, zeki olmak en nemli ey senin iin... Ama niye bir ey yapmak seni aptal gstersin?.. Ne olursa olsun, bir eye inanmak insan niye aptal gster sin?" "Ben kendime inanyorum," dedi mer. Neeli gzkmeye alyordu. "nanyordun... Fatih olacaktn, ok para kazanacaktn, s tanbul'u, Trkiye'yi fethedecektin... Bunlarn irkinliini bir
493

yana brakyorum. Sen bunlar yapmadn ki?.. Bakalar evliliinle alay eder diye de evlenmedin. Bir ey yapmyorsun. nk hep zeknn hakkn vermek isliyorsun. Sanyorsun ki, bir ey yaparsan elinden eletirme, yok, yok, yalnzca alay etme hakkn gidecek. Evlenmiyorsun, nk evlenirsen bakalarnn evliliini basit, irkin, sradan, yzeysel bulmaya hakkn olmaz. stanbul'dan da katn. Oraya sndn. Peki niye buraya geliyorsun? nk herkesin ne yaptna bakacaksn. Herkesin ne kadar baya ol duunu grerek keyifleneceksin. Sen buraya meraktan geldiini sylyorsun deil mi kendin? Buraya meraktan deil, ite bunun iin, beenmemek iin geliyorsun. Benim dergiyi eline aldn zamanki heyecann dnebiliyorum: Kimbilir ne glnlkler vardr, inallah vardr diye dua etmisindir kendi kendine..." "Bu kadar basit bir insan mym, Muhittin ben?" dedi mer. "Belki karmaksn, ama durum benim iin bu kadar basit!" dedi Muhittin. mer: "Peki, unu syle, bakalm," dedi. "nsan hem yaa yabilir, hem alay edebilir mi? nsan hem mutlu olur, hem de her eyin gerekte olduu gibi kt olduunu aklayabilir mi?.." Sonra kendi cevap verdi: "Byle bir ey olmaz!" "Olur!" dedi Muhittin. "Olur olur, inanrsan olur!" "Ama senin inandn ey zaten gln! stelik inandn da sanmyorum!" "Rahatsz oluyor, korkuyorsun deil mi, bir eye balan mamdan?" "Yoo, yalnzca gln bulduumu sylyorum! Seni tandm iin de, dorusu, insanlarn arasnda nasl davrandn merak ediyorum..." "Hangi insanlarn?" diye Refik sordu. O da yava yava ii yordu. "Trklerin, Turanclarn canm!" "Onlardan u irkin, alayc dille szetme bir daha olur mu. dedi Muhittin. "Kimse, her eyden istediim gibi szetme hakkn benden alamaz!" dedi mer. "ok irkin, ok baya... ok, ok kendine dknsn," dedi
4'M

Muhittin. "Her eyden szelmek hakknn!.. Alay ediyorsun. Neye dayanarak yapyorsun bunu? Senin iin doru olan nedir? Nesin sen? Hibir ey! Ama seni ben niannda da grdm. Herkese glmsyordun. Herkes seni seviyordu. O zaman ba klarnda, halinde, "Benimle alay etme, Muhittin!" diyen bir zavalllk vard. Gelip seni oradaki, Kemah m, Alp mi neresiyse oradaki gnlk hayalnn iinde grmek islerdim." "ocuklar ltfen yapmayn artk!" dedi Refik. "Korkutu yorsunuz beni. yisi mi, ben fkra anlataym da biraz neelenin. Ne anlataym?" Biraz dnd, ama aradn bulamad. "Dorusu ben sizin ikinizin bir olup bana satamanzdan ekmiyordum... Eskiden byle olurdu, ya da bana yle gelirdi. Ama siz maallah, ka yllk dost olduunuzu unuttunuz..." "Canm, her eyin bir snr vardr!" dedi Muhittin. "Bak, bak havay yumuatmaya alyor!" dedi mer. "Havay yumuataym, onun hakknda ne dndm sylemeyeyim, sylersem biraz yumuak kelimelerle syleyeyim. Bunu istiyor. Deminki iler acs tirad da onun iin att. 'Ey mhendisler, ho grn beni, ben inanyorum!' diyor. Ama ben alay etmek, zekmn hakkn vermek zorundaym. nk her eyin stnde benim iin, evet, dediim gibi Muhittinciim, akl var... Yaasn akl!" Birden bir ey hatrlayarak Refik'e dnd: "Eee, hi Herr Rudolph'dan haber var m?" "Var, mektuplayoruz..." "Kim o?" diye Muhittin sordu. "Bir Alman. Ama sizinkilerden deil! Muhterem bir insan!" Refik gcenmi bir lavr taknd: "Alay m ediyorsun, ciddi misin, anlayamadm!" dedi. "Eee, ne bileyim canm!" diye bard mer. "Neye gre alay, neye gre ciddiyet? Bilmiyorum. Haaa, akl eliyordum deil mi? Bak o adam..." Birden Refik'e dnd. "Ne yazyorsunuz birbi rinize? Ayn eyler, ayn laflar m?" Eliyle kmseyici bir hareket yapt: "Aydnlk, karanlk, ruhlar, dnceler, klelik!.. Baka? Bunlar m hl?" "Evet, bunlar!" dedi Refik. "Neymi bu aydnlklar, karanlklar?" dedi Muhittin. "Senin benim gibi hrslarn ve tutkularn batana batm
495

insanlarn anlayamayaca saf ve temiz, ruh gibi hafif szler Muhittinciim!" dedi mer. "Trkiye, ya da Dou, ahmaklarn ve pisliin lkesi olduu iin..." "yle deil, hi de yle deil!" diyerek Refik araya girdi. "Ee, e, anlat, anlat!" dedi Muhittin. Heyecanla ayaa kalkt. "Anladm!" diye atld Muhittin. Sert sert Refik'e bakt, biraz utanr gibi olduunu grnce yanlmadn anlad: "Bu safln irkinlie vardracan dnmemitim!" dedi. "Bizdeki bar barlktan, akim ndan bana szetmitin, ama bu kadarn beklemiyordum dorusu... Bir Hristiyan'la mektuplayor ve..." Refik'in ekingenletiini grnce ekledi: "Zaten hep Hristiyan'a benzetirdim seni! Sylemitim: Frenkletin sen!" mer: "Ne oluyor yahu?" dedi. "Ciddi mi sylyorsun bunlar?.." Muhittin: "Fazla ileri gittim galiba!" diye dnd. Refik'in, hibir cevap vermemesine de amt. "O gerekten mutlu olmal!" diye dnd. "Kavgac ve saldrgan deil! imdi herhalde, dncelerinin doru olduunu aklndan geiriyor, bana cevap vermedii iin zlyordun Birazdan benim iin de zlr!" Onlara srtm dnm, odann iinde yryordu. Birden dnd: "Refik, alnmadn ya!" dedi. "aka etmitim." Ama bunu sylediine de hemen piman oldu. "Biliyorum, Muhittin, sen iyi bir insansndr!" dedi Refik. "Yani dncelerimi kt insanlar m savunur demek isti yorsun?" dedi Muhittin. Refik'in aklnda ne olduunu gerekten ilk defa merak etti ve aarak onu bir kere Hlderlin okurken grdn hatrlad. "Hl Hlderlin mi okuyorsun?" mer: "Sana da szetti mi ondan!" dedi. "te o Alman okurdu onu!" "Szetmedi; grdm! Demek Alman'dan rendin. Baka ne rendin Alman'dan?" "Senin Baudelaire'den rendiin trden eyler..." dedi Re fik. "Aldn m cevab!" dedi mer. Bir kahkaha att. "Ta gediine koymak buna derler ite!" "Hayr, deil, olmad!" dedi Refik. "Onlar birbirine benzemez. Hlderlin salkl eyleri gene de arar biraz. Ya da o..."
496

f "Salkl? Bak bu da yeni bir sz!" dedi mer. "Ben bu konulara artk ilgi duymuyorum. Ama bana kalrsa ikisinin de birbirinden fark yoktur!" dedi Muhittin. "Evet, ben de bilmiyorum!" dedi Refik. "Bilmiyorum. Hibir ey bilmiyoruz. Daha ok okumamz lzm. Herkesin de okumas lzm. Evet, ikinin cesaretiyle syleyeyim bari: Ben bir yaynevi kurmay dnyorum. Herkese ucuz, iyi kitaplar, Rousseau'yu, Defoe'yu herkesin okuyabilecei ekilde veren iyi kitaplar ya ymlamak istiyorum." Utanarak arkadalarna bakt. "Ne di yorsunuz?" diye sordu. mer esneyerek: "fls edersin!" dedi. "Para mhim deil!" dedi Refik. "Hem niye ifls edeyim? yi bir eyi halk her zaman okur..." Muhittin'e bakt. "Beni ok hayalci buluyor musunuz?" Muhittin: "Rnesans kltr... Yunan klasikleri!" diye m rldand. Sonra ikinin vurduunu anlamayarak kendi kendine kzd. Refik heyecanla: "Evet, onlar!" dedi. Sonra ama Muhittin'in hrn yzn grp mer'e dnd: "Haklym, evet, bize gereken bu. Dn Heybeli'deydik. Yeenim snnet oldu. Bu iren bir tren! ok irkin. Kadnlar, kzlar snnetlinin evresinde toplanyorlar, sonra o hokkabaz geliyor ve onlar..." Muhittin: "Ne diyor bu?" diye dnd. "Ben sarho oldum bile! Gidip oturaym! Ka bardak itim? Dikkat etmedim ki! Bari bireyler yiyeyim!" Bir tabaa biraz salam ve patlcan k zartmas koydu. Sallanarak mer'in karsndaki bo koltua oturdu. "Ee, dinlemiyorsunuz ki!" dedi Refik. "Evet, kimse kimseyi dinlemiyor!" dedi mer. "Aptal gibi sarho olduk. Yok, bundan deil. Artk birbirimize ilgi ekici gelmiyoruz herhalde! Herkes kendini dnyor. Herkes kendi hayatyla megul! Hayat! Ne yaptk biz? Hibir ey!" Bardan yeniden doldurdu. Muhittin mer'i iren buldu: "Sen kendinden szediyorsun, bizden, benden deil!" dedi. "yi, iyi!" dedi mer. "Dur, dur... Hani sen kendini iyi bir air olamamsan ldrecektin?"
497

"Sylyorum ya... Tepeden trnaa deitim ben!" dedi Mu hittin. "O eit airlii de, o eit karamsarl da braktm. Zaten imdi yazdklarm tam iir bile saylmaz..." "Evet, manzumeler..." diye mrldand mer. Muhittin: "airlii ccelere braktm!" dedi. "iiri kk adamlara, basit ruhlara braktm!" "Grdn m, grdn m? ldreniiyorsun ite kendini! Ben dememi miydim? Bir bahane bulursun demitim ben sana..." Muhittin: "Uyuz bir Trk olmak istemediini syleyen biriyle hl niye konuuyorum bilmem ki?" dedi. "Korkma, canm abuk unutursun bugn!" dedi mer. "Fatih ha... Fatihe bak!" diye mrldand Muhittin. "Hibir fatihin bu kadar sefil, inansz, zavall ve yenik olabileceini dnmemitim. Herhalde ada fatih bu olmal... ada falih! Zavall fatih ada, ama yaad memleket ada deil ki... Neydi Refik, sen daha iyisini bilirsin? Yaad memleket aydnlk deil demek lzm, deil mi? Eh, o zaman fatih ne yapar? Fatih olmaz; kser! Tutkularn ve hrslarn iinde bytr o... ine dnp bakar: Heyhat, ne yceyim ben! Ama dnya imknsz! Alay etmeyeyim de ne yapaym, diye dnr, deil mi, fatih?" "Peki, ya sen? Kalabala katlmak gerektiine karar verdin! Ya da dpedz kt bir air olduun iin... Akln unutmaya alyorsun, ama arkandan geliyor o. nk bana elediin gibi sen de kltrle zehirlenmisin, sen de, sen de!.. Akln unuta myorsun bir trl... Trkle de inandna inanmyorum... Sen de bunu biliyor olmalsn, ama bir ey yapyorum diye kendini avutuyorsun... Biz, ikimiz hibir eye inanamayz. Bunu biliyorum! Refik'i bilmem!" "Hadi oradan, Rastignac! Ben bir Trkm!" dedi Muhittin. "Buraya gelmekle de hata ettiimi anladm! Sizin bu kirli, sefil dnyanz bana ok uzak... Ben gerek kardelik duygularyla birbirine balanan, lkc, fedakr arkadalarmla..." Refik: "Aa, o askerleri gryor musun hl?" dedi. "yi o cuklard onlar!" "Askerler mi?" dedi mer. "Sahi asker, askerler..." diye sylendi. "Onlar kafakola m aldn?" Muhittin: "Niye geldim, niye geldim buraya Allahm?" diye
4%'

mrldand. "Buras irkin... Bu herif sefil... Niye geldim, niye itim o kadar?.. Niye byleyim imdi? Niye byle bir..." "Kafakola m aldn onlar?" diye mer syleniyordu. "Demek askerleri... Hadi, bize bir manzumeni oku: Kzl Elma, Bozkurt cinsinden bir manzumeni oku bize... Hah, hah... Yazyor ve herkesten nce kendisi glyor olmal... nk o da bir de nizanas..." mer ban koltuun arkasna yaslam, tavana bakarak konuuyordu. "Denizanas, denizanas... Aa, tavanda melekler uuyor yahu!" Refik glmseyerek: "lk grn m?" dedi. Muhittin: "Hel neredeydi?" dedi. "Ne abuk unuttun, yukarda!" dedi Refik. "Alaturka hel aadadr!" diye bard mer. Muhittin, "Yzme bir su vuraym!" diye dnerek salondan kt, merdivenleri trmanmaya balad. Onlarn sesini duymaz olunca rahatlad. Kendini yattrmak iin: "Evet. Muhittin, buraya gelmek bir yanllkt, ama sen bunu dzeltebilecek bir insansn!" diye mrldand. "Sonra bir kahve yaparm... Yrrm. Saat ka?.. ki... Gnn de en scak saati... Eve gider, uyurum..." Orta katta bir saat tkrts duydu. "Kim kurmu bunu? Refik... Ya da Osman hafta ilerinde gelip kuruyordur. Saatin tkrts durmasn istiyorlar!" Byk sarkal saatin yanndan dokun maktan ekiniyormu gibi dikkatle geti. Helann kapsn aarken, "Niye o saatten korkuyorum, onu krabilirim de!" diye dnd. Ellerini yzn ykarken onlarla arkadalnn ilk yllarn hatrlayarak: "Okul yllar en iyi yllard!" diye mrl dand. Dar karken gene saati duydu ve fkelendi. "Saati kracam. Buna ok aacaklar! Zavall Osman hibir eyi kuramaz, hibir eyi artk yanyana getiremez!" diye dnd. Saatin yannda sehpada bir kllk duruyordu. Onu kapt. Saate indirmek iin elini kaldrp vurdu, ama hibir ey olmad, nk son anda kendini tutmu ve elini yavalatmt. "Krlmad!" diye dnd. "Krmadm!" Kll brakt. Hibir ey d nmeden yandaki kapdan ieriye, ktphaneye girdi. "Burada yllarca poker oynadk!" diye dnd. "imdi ne haldeyiz... Yok, yok, ben... Ben Gyasettin Kaan'a gideceim ve tekiler, Mahir Altayl ihanet ettiler diyeceim... Sizinle alalm... Dergiyi
4 9 9

sizin..." Birden Cevdet Bey'in resmini grd. "Cevdet Bey... Cevdet Bey'in hayat!" diye mrldand. "Eyalar, eyalar, bir aile, ka labalk, nee mutluluk!" Cevdet Bey Muhittin'e "Sakn ha! Dikkatli ol!" diyerek bakyordu. Odadan kt. Tam aaya inecekti ki, birden meraka kapld. "teki odalarda ne var?" diye mrldand. nne ilk gelen kapy at. Buras Nermin ile Os man'n odas olmalyd... Pancurlar kapal olduu iin ierisi teki odalar gibi lotu. "Bir byk yatak... Tccarla kars... Sabun ve parfm kokusu... Kadifeler, koltuklar... Buralarda yayorlar..." Her eyi krp dkmek geliyordu iinden. Glmek de istiyordu, ama bunu yapabilecek gibi deildi. Yatan rtsn kaldrd, yastn altndan Osman'n pijamalarn kard, at, bakt... Mavi beyaz izgiliydi, ama yakalarndan gene de bir zengin pijamas olduu anlalyordu... "Bir daha pijama giymem!" diye dnd. Osman' pijamalaryla ticaret dnrken, ya da sabun kokan sesiyle Nermin ile konuurken hayl etmeye alt. Sonra her eyi yerli yerine koydu ve teki taraftaki odaya girdi. "Cevdet Bey'in odas, yata!" Duvarda gene Cevdet Bey vard, gene galiba "Aman dikkat!" diyerek bakyordu. Muhittin yataa burada yllarca Cevdet Bey'in yattn dnerek bakt: "Cevdet Bey, Cevdet Bey!" diye mrldand. Bir bayram neesi duyar gibi oldu. Sanki kaplar alyor, kapanyor, bir yn konuk geliyor, bir baka yn dar kyor, konuuyor, glyor, fkralar anlatyor, yayorlard da Muhittin'e uzaktan sesleri dinlemek kalyordu. "Sarhoum!" diye dnd. Odann iyice karanlkta kalan bir kesinde bir dolap grd, koup aceleyle at. Bir yannda Nign Hanimin elbiseleri aslyd. Onlara ilgi duymad. teki yanndaki ekmeceleri ekmeye balad. Havlular, masa rtleri, ipekli kumalar, birka porselen fincan... Birden ba dnd. "Bunlar kullanyorlar... Bunlar kullanarak, hayata gveeek yayuia !" Yere dmekten korkarak, "urackta biraz kestireyim bari!" diye dnd ve yataa kendini att. "Birisi gelirse kalkarm! Gyasettin Kaan'a gider, tekiler urukuluu braktlar derim! Bana ne der? Yazlarnz okuyorum! Yatak yumuak... Saati duyuyorum! Mahir ve Haydar! Ayak sesleri duyuyor muyum? imdi zaten kalkyorum. Kalkaym ki beni sarho sanmasnlar... Kalkaym ve Refik'e, iyiyim diyeyim... Geldi! Biraz yatmtm
500

ite. nsanlk hali, biraz iince tabii! Birka yllk..." "Hah, burada msn? Yahu ne yapyorsun? Yatm!" mer'di bu. "Kt msn? Kussaydn!" "Yok bir eyim!" diyerek Muhittin ayaa kalkt. "Aa, dolaplar amsn. Baktn deil mi?" Muhittin glmsemeye alarak: "Bir bakaym dedim. Bir bakaym neleri var? Nasl eyler?" dedi. "Mutsuzsun ok, deil mi? Eyalar! Nign Hanm'n eyle ri?.." "Kapa, kapa! Galiba Refik geliyor!" dedi Muhittin. mer ekmecelere, eyalara, tertemiz odaya bakarak: "Bu kltrle ne yapacan bilemiyorsun, deil mi?" dedi. "Cevdet Bey gene iyi!" diye inledi Muhittin. "teki oda, Osman'n odas daha ela ktyd." mer anlayla ban sallayarak: "Ne bu kltrle, eya ile olabiliyorsun, ne de onsuz!.. Bu kltre mi kzyorsun, kendine mi? Bu eyaya m fkeleniyorsun, kararszlna m?" dedi. "Keke Refik gibi olabilseydik!" dedi Muhittin. mer ekmeceleri kaparken: "Yemekler, glmeler, elen celer..." dedi. "Sen de bunlar..." "abuk kapa... Evet, ne var? aka yaptm anlayamadm m?" dedi Muhittin. "nandn elemek akama?" mer dolab kaparken ieri Refik girdi: "Ne oldu ocuklar?" dedi. "Uf, buras ne kadar havasz!" "Havlu aryordum!" dedi Muhittin. "Seni merak ettik! yisin, deil mi? Kabahat bizde, bu scakta iilir mi? u oday havalandrmal! Sonra kahve yapacam." Refik perdeleri, pencereyi, pancurlar at. Birden ieriye tertemiz, prl prl bir aydnlk yayld. Refik: "Ohh ne gzelmi dars!" dedi. "Bu bahe ne gzeldir! Esiyor! Kahveyi bahede ielim. Aacn alt serinlemitir. Crcrbceklerini duyuyor musunuz?" "Bir daha ikinizi de gremem artk!" dedi Muhittin.

501

BR PAZAR
"Aman Osmancm yava sr!" dedi Nign Hanm. "Daha nasl gideyim anneciim, elliyi gemiyorum!" dedi Osman. "Bana deil, bana deil, yola bak!" dedi Nign Hanm. "Yola bakyorum, ama siz beni..." diye sylendi Osman. f keden szn bitirememi gibi bir tavr taknd, ama sinirli deildi. "Keriman! leden sonra Kerimani greceim!" diye dnerek kendini yattrd. Pazar leden sonralar Osman'n ona tuttuu dairede buluuyorlard. "Aa, brakn canm bu oyunu oynamay. Etraf seyredin!" dedi Nign Hanm. Cemil ile Lle gene btn araba gezintilerinde yaptklar gibi "gzkapamaca" oynuyorlard. Osman oyunun kurallarn bil miyordu, ama ocuklarn gzlerini yumduklarn, pencereden dar bakmadklarn biliyordu. "ocuklar hadi brakn oyunu, bakn vapur gidiyor!" dedi Nermin. "Babaannenizi kzdryorsunuz. Bu geziye sizin iin klyor, siz gzlerinizi kapyorsunuz!" "Giderken grmtk hepsini!" dedi Cemil. Nign Hanm bir kahkaha koyverdi. Nermin de gld. Pazar sabah yaplan araba gezintisinden dnyorlard. Eylln bayd, ama hava scakt. Bu yl adadan erken dnmlerdi. Sava knca Nign Hanm evinde olmak istediini, hep evi merak ettiini sylemiti. Bizim savaa girmeyeceimizi, girsek de adada oturmann daha gvenilir olduunu syleyenlere yzn bu ruturmu, Aye'nin nian iin hazrlk yapmak istediini de sylemiti. Aye'nin nianlanmasna en azndan ay vard, sava ok uzaktayd, ama Nign Hanimin ask surat hepsinden nemli olduu iin Nianta'na tanlmt. Osman: "te bir yeni yl daha!" diye dnd. "Gene pazar sabahlar arabayla Boaz'a gideceiz, gene balk alacaz, gene irketin!..." Birden savan Almanya ile ticareti engelleyeceini dnerek son gnlerde sk sk kapld bir tela kapld.

58

"Balk orada scaktan kokmasn!" dedi Nign Hanm. "ok tazeydi!" dedi Nermin. "Gene de, Aye kzm, al bakalm, sen u paketi kucana!" dedi Nign Hanm. "Bunu zgara yaptralm deil mi? Refik'ler yemee ge kalmasalar bari." "Kalmazlar, kalmazlar!" dedi Osman. Bir sessizlik balad. Refik gn nce le yemeinde Perihan ile ayr bir evde oturmak istediklerini aklam, Nign Hamn nce fkelenmi, sonra alam, olundan da doyurucu bir aklama duyamad iin btn ktlkler gibi bunu da Cevdet Bey'in yokluuna balamt. Ama gene de baka nedenler de aryordu galiba. "Niye ayrlyorlar onlar yanmzdan? Osman sylesene, ni ye!" "Anneciim ltfen bu konuyu imdi konumayalm!" dedi Osman. "Kendisi syledi ite... Oda kk geliyormu... ocuk byyormu!" "Canm, ocuk iin istedii oday verelim!" dedi Nign Hanm. Sonra birden Aye'ye dnd: "Sen syle... Perihan ne diyor? Sen onunla iyi arkadatn... Bir ey sylemitir sana..." "Oda kk diyor... Baka bir ey sylemedi!" "Niye, niye!" diye sylendi Nign Hanm. "Sen de evleneceksin, gideceksin!" Osman kendini tutamad: "te o zaman biz de herkes gibi bir apartman yaptrrz!" dedi. "Beni Cevdet Bey'in yanna yolladktan sonra yaptrrsnz apartmannz," dedi Nign Hanm. Alayacakt galiba. "Ah, Cevdet Bey, siz..." diye balad. Osman gene, "Keriman!" diye dnd. "le yemeinden sonra... Ona gitmeyeyim de ne yapaym? Keriman... Earp!" Metresine bir earp almt. Bunu ona nasl vereceini dnmeye balad... Sonra birden Nermin ile evlendii gnler gznn nnde canland. "Yalandm!" diye mrldand. Yannda oturan Nermin'e gznn ucuyla bakt. O da kendi bilincine ekilmi bireyler dnyordu. "Kimse kimseyle beraber deil artk, ama bu benim suum deil!" diye dnd. "Bu kimin suu? te byle oldu! Ama irket ok iyi." Sava kar kmaz satlar
503

iki misli artmt. "Aye'nin Remzi'yle evlenmesi de ok iyi oluyor!" diye dnd. "Bylece artk irketin dalmasndan korkmuyorum. stelik daha da gleniyoruz." irketin bymesi dncesiyle birlikte aklna gelen teki ho haylle oyalanmaya balad: "Niye bir ampul fabrikas bizde de kurulmasn?.. Ya da elektrik tesisat iin... Babamn da vasiyeti var zaten... Siemens "Buray da yangn yerine dndrdler!" dedi Nign Hanm. Beikta'tan geiyorlard. Osman gazetelerden Barbaros tr besini aa karmak iin mezarln tanacan, eski evlerin yklacan, bir park yaplacan okumutu. Nign Hanm:: "Burada Refik'in bir arkada otururdu. Nerede o, hi gzkmyor?.." dedi. "Muhittin mi?" "Pek suratsz bir eydi. Onlara m uyuyor acaba Refikciim?" "Anne gene balamayn ltfen!" "Peki, neden szedeceiz aramzda... Artk hibir ey konu ulmuyor!" "Efendim, sizle yarn Beyolu'na kacaz ya," dedi Ner min. Nign Hanm glmeye balad. Ona Aye de katld. Osman da rahatlayarak baln nasl piirileceini bir daha sordu. Sonra Aye, Fuat Bey'lerin evinde yedii bir bal anlatmaya balad. Maka'dan geerlerken Nign Hanm bu yaz len Kutsiye Hanimi hatrlayarak kederlendi, ama Tevikiye Camii'nin nnde aklna ocukluu, genlii geldi ve neeyle annesinden szetti. Hafta iinde kardelerine ziyarete gideceini syledi. Osman'a da teyzelerini hi aramad iin kt. Manav Azizin dkknn grnce artk bahenin adam olmayacana inandn; uzaktan evi, evin yannda balayan inaat grnce de, zaten artk hi baheye kmayacan syledi, ama arabadan indikten sonra yandaki arsada ne olup bittiini grmek iin bahede kk bir geziye kt. Osman holn aynasnda kendini grnce nce Kerimani, sonra da yalandn dnd. Daha az sigara imeye karar vererek ve bunun dzenli gnlk hayatnda bir yenilik olduunu d504

nerek aceleyle merdivenleri kt, son basamaklarda hi de yalanm olmadn dnd ve odasna girip earbn saklad yerde durup durmadna bakt. Duruyordu. Neelenerek odadan kt, Nermin'in merdivenleri ktn grnce helaya gireli, keyifle ellerini ykad, aradaki vakitleri deerlendirmeye karar verdiini hatrlayarak aa indi ve gazeteleri alp okumaya balad. Gazeteler batanbaa sava haberleriyle doluydu: "Franszlar Sigfrid Hatt'nda ilerliyorlar... Almanlar'n mukabil taarruza..." Osman grd baz filmleri ve askerlik yllarn dnerek, savaan insanlarn iinde bulunduklar ortam gzlerinin nnde canlandrmaya, onlarn duygularn pay lamaya alt, ama haberler, iinde bir felket duygusu ve saklanma isteinden baka bir ey uyandrmad. Felket duygusu aklna stanbul'un bombalandn, Karaky'n ve Sirkeci'deki depolarn yandn, btn bilano defterlerinin, bonolarn ve btn mterilerle stoklarn yokolduunu getiriyor, kendisi de sakland yerden kmamak, her ey bitene kadar uyumak is tiyordu. Birden ikinci keredir esnediini farketti ve Bebek'le yapt kk yryn iyi geldiini dnd. Kendini salkl hissedince gene Keriman', onunla bu leden sonra ne yapa caklarn ve daha heyecanl eyleri dnd ve iinden hareket etmek geldii iin hzla ayaa kalkt, mutfaa inen merdivelerden sabrszlanan bir ocuk gibi kendini koyverdi. Mutfakta ah Ylmaz ile Emine Hanm balklar temizli yorlard. Osman: "Ne zaman yeriz?" diye sordu. Sonra her zamanki gibi ikisinin de sreyi dakikalarla deil, kelimelerle leceini dnerek, ark sylyormu gibi keyifle: "Vakit nakittir!" diye mrldand. "Refik Bey'ler geldiler mi?" dedi Emine Hanm. "Gelmediler mi? Saat birde evde olacaklard. Siz bal hemen atee koyun!" dedi Osman ve mutfan penceresinden bahede dolaan annesini grd. Nign Hanm bahede ar ar yryor, arkasndan gelen torunlar onunla birlikte arada bir duruyor, yandaki arsaya bakyorlard. Nign Hanm'n baklar dmancayd; ocuklar ise anlamaya alarak bakyorlard.
505

Osman mutfaktan kt. "Bir, iki, , drt ve alt!" diye sayarak, son basama kklnde yapt gibi atlayarak merdivenleri aceleyle trmand, salona girdi. "Ben ocuktum... Burada do dum!" diye mrldand. "Otuz yl nce!" Otuz yldr bu merdivenleri ktn, birka ksa i seyahatinin ve askerliinin dnda evden hi ayrlmadn dnd. Kede oturan Nermin ile Aye'yi grnce gene insanlar sust yakalama alkanlna kaplarak: "Ne konuuyordunuz? Ne var? Syleyin bakalm, syleyin!" diye bard, ama hemen neden neeli olduunu hatrlayarak ard ve kollua oturup at bir gazetenin arkasna yzn gizledi. "Aye'nin nianndan szediyorduk!" dedi Nermin. Aye: "Ne giysem diyorduk," dedi. "Daha ok vakit var ama..." diyerek Nermin gld. Osman gazeteyi yznden indirerek glmsedi. Glmse yiinin isledii gibi, "Bir yandan sizi dinliyor, bir yandan gazeteyi okuyor, bir yandan da yayorum ite!" anlamna geldiini anlaynca sevindi. Sonra, ama duvarda babasnn resmini grnce nee glgelendi. "Bir metresim var, bu ok irkin!" diye dnd. "Ama ne yapaym, o da olmasayd nasl yaardm, neyi bekleyerek yaardm, bilmem!" Gazetenin magazin sayfasna bakyordu: "Johnny Weissmller karsndan ayrlyor!" Kendisi byle bir eyi hi dnmemiti. "Bir ev kadn olarak, ocuklarmn annesi olarak Nermin esizdir!" diye mrldand, ama iinden ona f kelenmek geldii iin, "Anlayszdr!" diye dzeltti. Odadaki konuma da hl sryordu. Gazetenin sayfasn evirdi. "Peki babam ile annem nasldlar? Babam btn mr boyunca ondan baka kadn tanmad! Evet, nk annem anlayldr! imdi sinirli, ama eskiden anlaylyd!" Bu aklamay yeterli bulmad iin, "Onlar eski tr insanlar!" dedi kendine. Bununla ne elemek istediini dnmek iinden gelmedi. "Ee, nerede kald u yemek?" diye sylenerek gazeteyi att, ayaa kalkt ve iindeki huzursuzluu yattrmak iin: "Selahatlin'in de var, Demirci Mustafa'nn da var, hatta Fuat Bey'in bile bir zamanlar varm!" diye mrldand. "stelik Mustafa'mnkini kars, bilir, ses ctmezmi!" Birdenbire Nermin: "Ne dnyorsun?" dedi.
506

"Refik'ler nerede kaldlar?" "imdi gelirler!" dedi Aye. "Canm, bu doru deil!" dedi Osman. Sonra doru olmayan $eyi aklamas gerekliini hissederek: "Bu kadar kendilerini dnmeleri doru deil!" diye ekledi, ama Nermin ile Aye ona cevap vermeden kendi aralarnda konuuyorlard. Osman sedef odasyla, mutfaa inen merdivenler arasnda aa yukar yrmeye balad. Nemin: "Ne kadar sinirlisin! Otursana!" dedi. "leden sonra ne yapacaksn?" "Kulbe gideceim!" dedi Osman. Oturdu, gene gazeteleri at, okumaya balad, ama indi bir de bo yere kulbe gitmek zorunda kald iin fkeleniyordu. "ok oturmam!" diye d nd. "Bir girer, hemen karm! Kendimi herkese bir gsteririm! ite yemek oldu." Ama ieri giren Nign Hanm'd. Ar ar yaklayordu: " E , Refik nerede?" diye sordu. "Gelmediler!" dedi Osman. "Bal koymular! Bir de ayr ayr yemeye mi balayacaz? Bir bu eksikti!" "imdi gelirler. imdi gelirler!" diyerek Osman ayaa kalkt. "Kim syledi bal koymalarn?" dedi Nign Hanm. "Ben koyun, imdi gelirler dedim!" "Ama olur mu?" dedi Nign Hanm. "Bari sofrada birlikte olalm... Bunu da bozarsanz..." "Anneciim, gelirler diyorum, gelirler, imdi gelirler!" dedi Osman. Elinin sigara paketine gittiini anlayarak fkelendi. "nsan sigara imez, bir baka kadnla ilgilenmez de ne yapar?" diye dnd. Hakszla uradn dnd iin biraz fe rahlad. "Yandaki arsaya baktm. Alayacaktm!" dedi Nign Ha nm. Osman ban sallad. Yeniden oturdu. "Berbat etliler Nianta'n!" Ksa bir sessizlikten sonra Nign Hanm: "Hava ne scak!" dedi. "Evet, efendim, scak!" dedi Nermin. "ocuklar neredeler?"
507

"Sizinle bahede, deiller iniydi, efendim?" "Bahedeydiler ama..." "te geliyorlar;.." "Yemek de geliyor!" Osman neredeyse haykrmt, kendisine tuhaf tuhaf baktklarn dnerek: "Kurt gibi am!" dedi. "Oh, oh mis gibi de koktu. Hani bunun defnesi?" Emine Hanm'n ' glmsediini grerek neeyle sofraya oturdu, ama annesinin yerinden kalkmadn grd. Nign Hanm sofraya oturmad iin Aye ile Nermin de kalkmyorlard. Osman onlara seslendi. Refik'lerin imdi gele ceini syledi, akalar yapt, ama Nign Hanm ancak Nennin'in uzun uzun dil dkmesinden sonra sofraya oturabildi. Bu ktl de Cevdet Bey'in yokluuyla aklyordu. Bu srada ngrak mgrdad. Osman: "Geldiler ite!" dedi. "Geldiler, ama biz olurduk artk!" dedi Nign Hanm. Az sonra Refik ile Perihan ieri girdiler. Hl kendi aralarnda bireyler konuuyorlard. Sonra Perihan sofradaki kalabal grerek glmsedi. "Bizi beklemediniz, iyi eltiniz!" dedi Refik. Nign Hanm: "yi etmedik, hi iyi etmedik," diye mrldan d. "Ev baktk!" dedi Refik. Nign Hanm: "Bizden kamak iin, deil mi?" dedi. Refik annesinin masann zerinde duran elini okayarak: "Nasl byle bir ey dnyorsunuz, ayorum!" dedi. Sonra elbi selerini deitirmek, temizlenmek iin ktlar. "Bu ocuk nasl byle oldu?" dedi Nign Hanm. Osman: "yiyiz anne, hepimiz iyiyiz, hamdolsun! Her ey iyi, hepimiz salklyz, irket de iyi, niye ikyet ediyorsunuz?" dedi ve bacaklarn sinirli sinirli oynattn farkederek fkelendi. Sonra bireyler sylemi olmak iin, cuma gn yazhanede bandan geen gln bir olay anlatmaya balad, ama hemen, nceden bunu anlattn hatrlayarak baln ok gzel olduunu syledi. Nign Hanm: "Ramazan ne zaman balyor?" dedi. "Ekimin onbeinde!" dedi Osman.
508

"Ekimin onbci, bir ay daha kasmn onbci," dedi Nign Hanm. Aye'ye dnd: "Sen iki bayram arasnda m nianla nacaksn?" Sonra birden bir ey hatrlayarak: "Portakal olsa da Ylmaz portakall ekmek kadayf yapsa!" dedi. "Mandalinayla da yaplr m o? E, nerede kaldnz, nerede? Balk soudu!" Kapdan gelen Refik ile Perihan'a bakyordu. "Buncaz alam!" dedi Perihan. Kucanda ocuk vard. "Otur bakalm!" dedi ocua. Kedeki yksek sandalyenin zerine iri gvdeyi yerletirdi, kendisi de yanna oturdu. Refik: "Cihangir'de ok iyi bir ev bulduk!" dedi. "Ekimin banda tutmaya karar verdik." "Oras sonradan grmelerin semtidir!" dedi Nign Hanm. "Anne, denizi gryor!" dedi Refik. "stelik kaloriferli. Denizi gryor, yeni, tertemiz bir apartman kat. Geni, byk pen cereleri var. yi k alyor. Duvarlar bembeyaz..." Birden Osman: "Benim balm bitti. Tatl ne var?" dedi. "te bu da ocuk... Vallahi bu da ocuk!" dedi Nign Hanm ve glmeye balad. "Evet, evet, ok am!" diyerek Osman da neeye katld. "Ne gzel yayoruz ite!" diye dnd. "u pazarlar ok seviyo rum... Saat ka? Biri yirmi geiyor... Ah, bir de imdi kulbe gidip kendimi gstermek zorundaym!" "Bize sk sk gelirsiniz, deil mi?" dedi Nign Hanm. "Ben kk Melek'imi grmek isterim! Cevdet Bey'in gidiinden bir hafta sonra beni avutmak iin o geldiydi!"

YIKILI?
"Bir mhendis olmanz tabii ok ilgin!" dedi Gyascttin Ka an. "Neden efendim?" "Milletiyle ilgilenen, her eyden nce milletini dnen bir mhendis!" diye tekrarlad yal profesr. Galiba kendini d nyordu.
509

59

"Mhendislerin kesinlii olmayan sorunlarla ilgilenmediini mi sylemek istiyorsunuz?" dedi Muhittin. "Evet, kesinlik, kesinlik!" diye mrldand Gyasellin Kaan. Birden utanr gibi oldu: "Benim urukuluk teorimde de kesinlik ve bilimsellik saplants buluyorlarm galiba?" "Kim?" "Canm, onlar ite... Eski dostlarnz... Mahir Altayl ve evresi. Rassen-Psychologie lakrdsyla urukuluu sulandranlar." "A, evet!" diyerek Muhittin ban sallad. Sanki bu yeni rendii alacak bir eymi gibi kalarn kaldrd. Az nce Gyaseltin Kaan'm skdar'daki bu evine gelmi, ona daha nce telefonda stkapal syledii eyi tekrarlamt: Mahir Altayl ve evresiyle birlikte olamayacan arlk anlamt; imtiyaz sahibi olduu Altnk dergisinin yaymn tecrbeli profesrn yardmyla srdrmek istiyordu... "Eski dostlarnz ok abuk unutmusunuz!" dedi Gyasellin Bey. "Hayr, efendim, onlar unutmadm!" dedi Muhittin ve ayaa kalkt. Kitaplarla kapl odann penceresine doru yrd. "Onlar da sizi kolay unutmazlar... Size ok fke duyacaklarn, tabii, tahmin ediyorsunuz!" Bireyler biliyormu gibi bir hali vard. "Bana vz gelir!" dedi Muhittin. Pencereden baheye bakyordu. Eski konan arka bahesi bakmlyd. Meyve aalarnn yap raklar arasndan uzaktaki bir kmes gzkyordu. "ok heyecanlsnz! Hah Rassen-Psychologie!.. Aralarnda acaba bunu doru telffuz edebilen kim var?" Muhittin: "Mahir Almanca bilir!" dedi. "Almanca... Her eyi Almanlar'dan alyor. Bize de, bu yzden faist diyorlar. Faist deiliz biz, Trk milliyetisiyiz!" Bararak ekledi: "Ona bunlar syledim, anlamad. Ona numara yaptm sand. Gerek dncelerimi sakladm sand. Gerek d nceyle, sylenen ve uygulanan dnce arasnda ne fark olabilir ki? Yaptm gerektir! Beni dinliyor musunuz?" Muhittin pencerenin nnden ekildi: "Dinliyorum!" "Dinleyin. Nedir aradaki fark? Biz faist deiliz, nk biz Trkz, diyorum. Bana yelerince ak olmadm iin darlyor.
510

Darlna nedeni bu deil ya! Takip ediyor, anlyor musunuz szlerimi? Anlamyorsunuz!.." Muhittin fkelenerek: "Ne sanyor bu kendini?" diye dn d. "Ama Mahir aklldr. Evet, zekidir. Dmanm da olsa zeki ve becerikli bir insan her zaman takdir ederim. Ho, tam dman saylmaz ya. Ona gidin syleyin bunlar!" "Onu bir daha greceimi sanmam!" dedi Muhittin. "Grrsnz, grrsnz. Dargnlar barr! Hepimiz urada ka kiiyiz. Bu dargnlklar geicidir!" "Ben geici olduunu sanmyorum! Bunu dnseydim size gelmezdim!" Gyasettin Kaan yal, kk gzlerini krptrd. Neredeyse sevimli bir hali vard. Bir ihtiyar gibi deil, ocuk gibi hzla ayaa kalkt. Ar ar yryerek: "Evet, evet!" diye mrldand. "Sylediklerine inanyormu gibi yapyorum!" diyen bir surat taknd. "Size onlarla iliki kurmaya niyetim olmadn bir daha syleyeyim!" dedi Muhittin. Gyasettin Bey: "Peki, peki!" diyerek glmsedi. "Bir daha onlar grmeyeceksiniz! nandm." Odann ortasnda durdu. "Grmeyecek misin?" diye mrldand. "Mahir'i grmeyecek!" Biraz hareketsiz durdu sonra birden sordu: "Peki, benim hak kmda ne diyorlar?" Muhittin ihtiyar Trknn neyi merak ettiini anlad ama: "Kimler ne eliyor?" dedi. Byle bir soruyla karlat iin se vinmi, dikkatle Gyasettin Bey'in yzne bakyordu. "Onlar, onlar ile, canm. Mahir ve evresi!" "yi eyler sylemiyorlar, efendim!" "Syleyin ite, ne diyorlar, syleyin!" Muhittin yakksz eyler sylemekten holanmyormu gibi bir tavr laknd. "Bunu da gzmde fazla bytmm!" diye dnd. "Hadi, olum, sylesenize, ne diyorlar benim iin!" "Kafatas olduunuzu sylyorlar!" "Hah! Bunu biliyoruz. Bunu saklamyorum ki! Baka?" "Dncelerinizi doru bulmuyorlar..."
511

"Ge, ge! Bunlar istemiyorum! Kiiliim hakknda ne di yorlar, kiiliim?" "Efendim, dergide birlikte alacamz iin artk byle eylerin, dedikodularn bir deeri yok. Onlarla ilikimizi ko pardk!" Gyasettin Kaan: "Ah, kurnaz!" diyen bir bakla sert sert bakt. Ban saa sola sallad. Srtn Muhittin'e dnd. Masann zerinden bir sigara alp yakt. Birden fsldar gibi: "Genler, genler, bana sayg duyuyor mu?" dedi. "Bahenizde tavuk yetitirdiinizi sylyorlar efendim," dedi Muhittin. Gyasettin Kaan'n yz kart. Yanaklar sanki gizli bir el ekiyormu gibi alnna doru geriledi. enesi de arkl. Muhittin: "Evet, biliyorum, gene zevkten drtkeyim, ama bu sefer kt oldu!" diye dnd. "Ne gerek vard bunu sylemeye. Kendi mezarm kazyorum!" "Yani ne diyorlar? Tavuklar? Yalandm! Heyecanm kalmam! yle mi?" Dedikodu yapanlara deil, Muhittin'e fkelenmi gibiydi. "Bakmayn, efendim, onlara siz!" dedi Muhittin. "abuk sindirdi laf!" diye dnd. "Kim sylyor bunu? Mahir mi? Onu yetitiren benim be!" "Hepimizi yetitiren sizsiniz efendim!" diyerek Muhittin az nce oturduu yere oturdu. Ama ihtiyar oturmad iin rahatsz oldu. "Bunu sizin hakknzda yazdm yazda da belirtmi tim!" "Syleyin, eer Trklk iin tarihi esas alrlarsa bunun Halkevleri ve Halk Partisi'nin Trkl'ndcn ne fark ka lr?" "Ben de yle dnyorum!" "stelik sava balad ! Eer bu sava yeni bir dnya karacaksa ortaya, bizim de yeni eyler sylememiz lzm. Halkevleri Trkl'n tekrarlamann ne anlam olabilir? Bunu onlara anlatnz!" "Efendim, ben onlar..." "Sahi! Sylemitiniz!" diyerek Gyasellin Bey masasna oturdu. Muhittin'in anlayamad bir glmseyi vard yznde. Masann
5 1 2

1 zerindeki ktlara, kitaplara, sonra da saatine bakt. "Evet efendim. Ziyaret sebebinizi, demek byle zetliyorsunuz?" diye mrldand. "Nasl zetliyordunuz?" Muhittin bu beklenmedik resmi tavra ararak dikkatli bir doktora derdini tekrarlyormu gibi: "Mahir Altayl ve arka dalaryla, artk Altmk dergisinde almak istemiyorum!" dedi. "Dergiyi birlikte kuracamz..." "Ka yandaydmz siz?" "Yirmidokuz!" "Ne kadar gensiniz! Mhendissiniz deil mi? Baka ne ya pyorsunuz?" "Baka? Dergiyle urayorum efendim!" "Eskiden ne yapyordunuz?" "Mhendislik..." dedi Muhittin. "Aklnda ne var?" diye dv nd. "Hayr! Baka... iir yazyormusunuz, biliyorum!" "Evet, kt bir iir kitabm var!" dedi Muhittin vc ipin ucunu kardn, ihtiyar Trk'nn aklndan neler geirdiini hi sezemediini dnd. "Niye kt?" "Bir inancm yoklu nk, efendim!" "Bir inan ha?" diye mrldand Gyasettin Kaan. "Btn inanlar iinde bir inan?" Muhittin: "Hayr! Doru bir gr!" dedi. "O benden zeki mi?" diye dnd. Gyasettin Bey nndeki gazeteyi iaret ederek: "Freud lm!" dedi. "Ne dnyorsunuz?" "Nasl?" "Hi okudunuz mu? Nasl buluyorsunuz onu?" Muhittin zeki bulunmak ile inanl bulunmak arasnda bir karara varamad: "Okudum!" Gyasettin Bey dnceli bir tavr taknd, glmsedi: "Kendisini bir tesadf eseri Viyana'da tanmtm. arkiyat seminerine yakn olsun diye Bergasse, 9'da bir oda tutmutum. Aada bir enstit olduunu biliyordum, ama nedir bilmiyordum! Bir akam ev sahibi kadn, profesrn beni istediini syledi. Adam Freud'mu. Enstitde hassas letler olduunu, mmknse evde terlikle 513

gezmemi syledi. Ben de bir kitabn okumu, beenmemitim. Ona alt-yedi yandaki bir kzn babasna ehvetle bakmasnn, erkek ocuun annesine ehvetle bakmasnn Trkler iin geerli olmadn syledim. Bana gld." Yal Trk birden Muhitlin'i sust yakalamak istiyormu gibi soruverdi: "Siz onun felsefesini nasl buluyorsunuz?" "Baz bakmlardan doru buluyorum..." dedi Muhittin. "te, ile!" dedi Gyasettin Kaan. "Sizin bir Trk olabi leceinizi sanmyorum! Zaten biliyordum!" Ayaa kalkt. "Anlamadm?" "Siz Trkle inanmyorsunuz!" Muhittin de ayaa kalkarak: "Ne diyorsunuz?" diye inledi. "Bir eye inanacanz sanmyorum. Kendinizi ok beeni yorsunuz, kstahsnz. Zeknz kantlamaya alyorsunuz." Yal Trk, Muhittin'e doru birka adm att. Bir sre sustu. Sonra ar ar bir makina gibi dzenle ekledi: "Yalnzca bunun, benim gibi bir insana, saygszlk olduunu anlamanz gerekir. Ama kendinizden gemisiniz bir kere. Kiiliine ve gururuna dkn olan biri byle bir harekete girimemeli..." Yzn buruturdu: "Orada Mahir senin gururunu krd, bana geldin, yle deil mi? Yarn da bir bakasna gidersin. Hadi, hadi, k git uradan... Ben Mahir'i de biliyorum. Onunla grrz de... Kzna nasl bakyormusun onun?" Kapya doru yrmeye balad. Muhittin de kapya doru bir adm atarak: "Bir yanllk ol duunu sylemeyeceim!" dedi. "Hl kendinle megul!" dedi Gyasettin Bey. Kapnn kulpunu tuttu. "Freud'u baz bakmlardan doru buluyormu! Ne kadar anlayl olduunu mu gstereceksin? Sen elinde klla yaayan bir milletin ocuu olamazsn!" Bir an yz r gibi oldu: "Azndan her laf aldm. Her eyi biliyorum ben. Demek tavuklar ha? Niye syledin onu? Kendini beeniyorsun, ama seni avucuma ahverdim!" Kapy at. "akn!" Muhillin eikten geerken: "yi, iyi!" diye mrldand. "Babann ad ne senin?" Muhittin, "Ne yapacaksn babam. Babam asker!" diye d nd. D kapya doru yryordu.
5/4

"Ad ne? Haydar! Alevi!" Gyasettin Kaan, Muhittin'in bir adm arkasndan geliyordu. "Mahir biliyor bunu, syledi. Baban ordudan tanyormu. Pek erefli bir insan saylmaz, diyor!.. ardn deil mi? Mahir, seni nasl tavladn da anlatt bana. Babann byk adam olduunu syleyince comusun. Yaa! ocuksun sen!" Muhittin: "Arkamdan geliyor, ensemi seyrediyor, sylyor!" diye dnd. Bir kap ald. erden elinde ay tepsisiyle bir delikanl kt. "ay istemez! Misafir gidiyor!" dedi ev sahibi. Muhittin birden dnd: "Yanldnz! Yanlyorsunuz!" diye mrldand. "Babam rnek bir insandr!" Yal Trk Muhittin'e kapy at. Kibar bir tavrla: "Belki baban hakknda yanldm, ama senin hakknda, deil!" dedi. "Senin gibileri bilirim. Zeklar ve gururlar iin her eyi ya parlar!" Muhittin alayc bir tavr taknmaya alarak: "Ne kadar da ok biliyorsunuz!" dedi. "Biliyorum ya! Hi olmazsa senin gibilerle allmayacam biliyorum!" Ellerini cebine sokmutu. Muhittin: "yi, iyi, yeter!" dedi. Srtn dnd. drt admlk n baheyi geti. "Arkamdan bakyor!" diye dnd. "Dnp bakaym m? Niye!" Dnmedi. Sokaa kt. Yrmeye balad. Hava karanyordu. skdar'n parke kapl sokaklar kalabalkt. Temiz, ak bir gk vard. Muhittin birka mart grd. "Ne oldu?" diye dnd. "Az nce cennetteydim, imdi cehen nemde!" Byle atldm cennetten! "Ktlarm eksikmi! Ne gln!" inden glmek geliyordu: "Zeki olmadma dair belediyeden kt almam gerekir!" Bir mart alalarak yaklat, tt, uzaklat. "Yamur geliyor!" diye mrldand Muhittin. "Yamur... Dnya... Evet, cennetten atldm... Niye?" Artk neelenemeyeceini seziyordu, ama kendini zorlad. "Amma da fkelendi be moruk! Ne matrak! Neden? Ne oldu?" skeleye doru yryordu. "Ne oldu, ne oldu, ne oldu?" diye sylendi. "fkelendi! Niye? Tavuk yetitirme hikyesine kzmtr! Genlerin kendisine sayg duymamasna merakl. Buna m kzd?
515

Hayr! Aylar nce yazdm o vgye kzmtr. Alay ettiimizi anlad belki de. O yaznn szn niye etmedi?" Birden durdu. "Her eyi biliyor!" diye mrldand. "Mahir benim hakkmda ona her eyi sylemi! Ama onunla kavgal!" Korkuya kaplarak: "Acaba o kavga dzmece bir kavga m?" diye mrldand. Ama Mahir'in btn o szleri numara olamaz! yleyse niye onu vdk? vdk deil, vdm! vdrttler! Beni bir piyon gibi kullandlar!" aryordu. "Ne oluyor? Neden?" Birden: "Hepsi u Freud yznden!" diye mrldand. "Evet, Freud yznden! Ama ben de enemi tutamadm! Hayr, hepsi oyun! Ne oluyor? Birbirleriyle bunlar gryor. Peki arada ben!" Birden bir umutsuzlua kaplarak: "Arada beni yuttular!" diye dnd. "Belki de Mahir beni deniyordu. Denemeyi geemedim, aktm. Ah!" Daha fazla dnmek istemeyerek gieden bilet ald, ama dnceler peini brakmad. "Aka kovdu, beni kap dar etti moruk! fkelenmekte hakl da. nk ona kstahlk ettim, alay etmeye kalktm onunla. Tavuk yetitirmek! Ama yz arpldyd. te imdi dardaym. Neden? Kstahlmdan, zekma fazla dkn olduum iin!" Yazn Refik'lerin evinde geirdii o gn, tartmalar hatrlad. "mer'e sylediklerimin hibirini yapamadm. Kovdular beni. Mahir'e de syleyecek! Ne yapaym imdi, Allahm?" diye mrldand ve sinirlenerek birden ayaa kalkt. "Hayat? Ne yapabilirim bundan sonra? Her eyi herkese anlatrlar. Mahir'in kzna nasl bakmm!" Bunu Mahir Altayl'nm evinde ezilmediini gstermek iin yapmt. "Babam Alevi'ymi. Yalan! Btn Haydar'lar... Ben de onun rnek insan olduunu syledim! Eskiden onun gibi olmamak iin kendi kendime yeminler ederdim! Ne oldun sen Muhittin?" Bir sigara yakt. Bir delikanl gelip sigarasyla kendi sigarasn yakt. "Ka yanda bu? Onsekiz! zeniyor! Ben de gidip bakalarnn si garasyla kendi sigaram yakmaktan holanrdm. Yalandm imdi, yalandm artk. Yirmidokuz! Bana ka yandasn diye sordu. Her eyi biliyor. Otuz yama drt ay var." Vapur yanam, yolcularn boaltyordu. Muhittin birden: "Tamam kendimi ldreceim!" diye dnd ve rahatlar gibi oldu. "Zaten hep buna gvenirdim. lmden tesi de yok ya!" Kaplar ald. Ar ar vapura yrd. Serin bir rzgr salarn kartrd.
516

Vapurun ii scakt. "Ama daha yaplacak eyler var!" diye mrldanarak oturdu. "Ne yapabilirim?" u iin iinden nasl karm? Gelecek sayda Altnk'ta yle bir yaz: Mahir Altayl ile Gyasettin Kaan'n gizli entrikalar! ok baya! Peki yle: Trkle kafataslk bulatrmak isteyenlerle tarihilik bu latrmak isteyenler elele. Sonra ne yaparm ben o kadar d man?" Pencereden dar bakt. "Bir daha dnmeli: Mahirin Gyasettin ile aras iyi deildi, ama gene de gryorlard. Mahir tarihe nem veriyor, kaialasl eletiriyordu. Niye? Sakn onda bir Grclk, erkezlik filan olmasn? Ama gidip Haydar' da syleyen o? Peki dergi imtiyazn niye bana aldrsn? Ne yap labilir? Eskisi gibi iirler yazarm. Gerek iirler. Nefret ederku benden!" Kalkp ak havaya kt. ay imeye karar verdi, para demek iin beklerken avundu. Yava yava ayn iti. Uzaktan Beikta iskelesi gzkt. "Kendimi vapurla iskele arasna atvereyim!" diye dnd. Yanaan vapurla iskele arasna d mekten kklnden beri korkard. "Gazeteler yazar. Kitabma da eletirmenler ilgi gsterir! Zaten iirlerimde bir lm havas olduunu yazarlar. Szm de tutmu olurum! Evet, en iyisi bu!" Birden heyecanland. "Bir dakika var!" diye dnd. evresine bakt. Uzun boylu, ince bir adam sigara iiyordu. "Tamam! u herifin yzn de hi unutmam artk! Ama keke bir mektup yazsaydm. Uzun, dehetli bir intihar mektubu! Sanki bir yerde byle bir ey okumutum!" diye dnd. "Kime yazmal? Refik'e. Yok, yok. Ne yaplabilir? Zek!" Yeniden iin iinden nasl klabileceini dnd. "Her ey fazla zeki ol mamdan. Benim suum deil! Mektuba da gerek yok. Szn tutan air!" Vapur yanayordu. "Atlayvereceim, u gevezelik bitecek! On, dokuz. kide atlarm." Saylar ard. Kyya bir halat atld. "imdi. imdi!" Tabanlar gemiyi itti... "Hooop, aman!" Karaya ayak bast, korktu... "Aman evldm, deceksin, bu ne acele?" Muhittin ihtiyar memura sert sert bakt. "Mektup yazmadan olmaz!" diye dnd.

.5/7

HATIRA DEFTER III


26 Eyll Sal 1939 Bu kargaa iinde neden deftere yazmaya karar verdim? Birden zamann ok abuk akt duygusuna kapldm galiba da ondan ! Kitaplar, ktlarm, dosyalar topluyordum, defteri grdm. Drt gn sonra Perihan ile Cihangir'e tanyoruz. imdi k tphanede, alma odasnda, ya da poker oynadmz o oda daym, evin iindeki grlty dinliyorum bir yandan. Bu defterin teki sayfalarna gz gezdirdim. En son birbuuk sene nce yazmm. Kemah'tan, Herr Rudolph'dan, tasarlarmdan szetmiim. O samalklar Tarm Bakanl'nm yardmyla kimsenin hakl olarak okumad bir kitap oldu. imdi bir anda her eyi birden yazmak geliyor iimden, ama dzenli olmak lzm. Sonra yazarm. Aaya akam yemeine aryorlar. Birbuuk saat sonra! Saat dokuzbuuk. Yemek yedik: Kfte, fasulye. Zaten bu deftere her balaymda byle yazmaya hevesli olurum, sonra brakrm. Baka, baka ne yazacaktm? Babamn hatralarn buldum dolapta. "Yarm Asrlk Ticaret Hayatm," diye bir balk yazm. Sonra baz kk yazlar, karalamalar. Hepimiz leceiz!.. Yazdklarn okudum. imden geenlerle, kelimeler arasndaki uzaklk ok akt. 27 Eyll aramba

60

Kitaplarm sandklara koyuyorum. Sandklara koyarken kartryorum ve ok vakit kaybediyorum. Demin-biraz Zavall Necdet'i kartrdm! Ne kadar baya! Bu kitab onalt yanda bir akam heyecanla okuduumu, ok etkilendiimi, ama ertesi gn arkadalarla futbol oynarken heyecanmdan utandm hatrlyorum! Baz kitaplar da var ki, iinde ne olduunu unutmutum. Gzme bir tane Hseyin Rahmi iliti. O mahalle kadnlarndan hi holanmam, dorusu biraz tiksinmiimdir de. Ama ya sevgili Rousseau! Gene tiraflar'a baktm, ama o
518

ayakst kartrlacak bir kitap deildir. Sandklar... imdi Perihan geldi, gitti, bizim odann kaps nnde, merdivenlerin kenarnda duran dolab alp almayacamz sordu. ardm. Eyalarn ou eskiden kimsenin deil, evindi. Birisi, ya da herkes kullanrd. imdi eyalar bizimkiler ve onlarnkiler diye ayrlyor. Mesel o dolap!.. Biz evlenirken alnmad, ama yllardr biz kullanyoruz. Yemek takmmz da yok. Annem eyalarn byle blndn iittike kplere biniyor, bizden tiksiniyormu gibi yzn buruturuyor. Bizi suluyor. Ama dorusu anlayamyor bizi. Ben haklym. Neden evden ayrl dmz deftere uzun uzun yazmalym! 30 Eyll Tandk. Saat gecenin . Perihan odaya gitti yatt. Ben de ok yorgunum. Uyuyamamaktan korktuum iin iki iiyor, bunlar yazyorum. Btn gn eya tadk... Eve alyorum! J Efein Pazar Eyalar yerletiriyordum, ah Ylmaz geldi. Osman'n yollad iki mektubu getirdi. Biri Muhittin'den, teki Osman'dan. Os man'dan geleni hemen atm. Bu mektup iki gn nce gelmi, kede kalm. (Yani Muhittin'in mektubu.) Bu sabah Muhittin gelmi Nianta'ndaki eve, beni sormu. Tandm renince yazd mektubu geri islemi. Osman arm herhalde, (a rdn yazmyor) ama, mektubu da vermemi. Mektubun bir kere atldktan ve eve geldikten sonra benim malm olduunu sylemi! Muhittin benimle konuacan sylemi ve adresimi istemi. Osman adresimi de vermemi. Bunu beni kt arka dalardan korurmu gibi bir tavr taknmak isledii kadar, Muhittin'den holanmad iin de yapmtr. Muhittin gider gitmez de mektubu Ylmaz ile yollam. Adresi Muhiltin'e vermeyiini uzun uzun aklam. Muhittin'in babama eskiden yapl baz saygszlklar, kendisine evde yapt hrnlk ve kstahlklar ayrntlaryla yazm... Osman'n mektubunu okuduktan sonra hemen Muhittin'in mektubunu okudum. Korkun bir mektuplu. Akamst
51')

Muhillin gelip bu mektubu benden ald iin (Adresi yolda grd Ylmaz'dan renmi!) aklmda kalanlar zetlemeye alyorum. yle yazm: "Refik, ben kendimi ldrmeye karar verdim. Bunu birisine bildireyim dedim, aklma sen geldin! Kendimi otuz yanda iyi bir air olamadm iin (daha tam otuzuna da gelmedi ki) l drmyorum. Mutlu olamadm, olamayacam iin ldr yorum. Hibir zaman da mutlu olamam. Bende mutlu olamayacak kadar fazla zek var." Bu kadar! Biraz daha uzundu galiba, so nunda bir de dostluumuzdan szediyor, bana da iyi bir hayat diliyordu. Muhittin lmediine gre bunun bir aka olduunu dndm. Sonra mektubu attktan sonra piman olduuna karar verdim. Muhittin aka olduunu syledi. Eve geldi (yani Muhittin), Nianta'nda bana yazd bir mektup olduunu syledi. Mektubun bende olduunu, oku-" duuu renince akasn nasl bulduumu sordu, gld. Mektubu bana hemen yollayan, adresi vermeyen Osman'n nesi var diye sordu. akasna atm, onun byle bir eyi ciddi yapmasndan endielendiimi syleyince benim ok saf oldu umu syledi. Btn bunlar kapda ayakst konutuk. eri girmek islemiyordu. Ama merakla da ieriye bakyordu. Her zamanki Muhittin ite. aka olduunda o kadar srar etti ki, ben de aka olduuna inanacam, ama ciddiydi galiba. Byle bir karara varmtr Muhittin, sonra piman olmutur. Ama niye mektup yazsn?.. Hemen Perihan'a anlattm, dinledi. Muhittin'e acdn syledi. Muhittin beni bir daha grmeyeceini syledi. Bu kesimi! Bunu yazn iki itiimiz gn de sylemiti. Onunla konumaya, bir daha byle akalar yapmamasn sylemeye altm, ama dinlemedi. Evin iine sinirli sinirli bakt. Tam gidiyordu, mer divenlerin lambasn yakyordu. "Evlensene sen Muhittin!" deyiverdim. Bir kahkaha att, gitti. Yazdklarm okudum! Gene olup bileni iyi yanstmyor.

520

3 Ekim Sal Yazhaneden geldim. Sabahlan yryerek gidiyorum. Dnle ya taksiye biniyorum, ya da tramvayla Taksime kp imdi yaptm gibi yryorum. Saat alt. Perihan ile biraz konutuk. Bana bugn ne yaptn syledi. Sabah ocuu parka gtrm. leden sonra da evdeymi. Yarn Sema'ya gidecekmi. Ko nutuktan sonra ben bu odaya getim, bir fincan da ay aldm. Ne yapacam bundan sonra? Tasarlar? Program? 5 Ekim Perembe Yazhaneden geldim. Hani sonbaharda yazhaneye gitmeye cektim? Evden ayrldm. Yazhaneyi yaymclk iini gerekten planladktan sonra brakmak istiyorum. imdi Perihan ile si nemaya gideceiz. ocuu da ylece bo evde uyutup brakacaz. Daha dzenli, daha kurall yazmak istiyorum. 15 Ekim Pazar Cihangir'e tanal yirmi gn oldu, hl ev dyoruz! Perihan yatak rtleri iin kuma alm, gsteriyor. Bir kavga patlak verdi. Perihan kuma gsteriyor, ben de okuduum kitaba bakyorum. Yani kitaptan bam kaldryorum, ama bir gzm de kitapta. (Schopenhaucr'in aforizmalar!) Perihan dncemi soruyor, ben de, "yi, iyi!" deyiverdim. Evle, onunla hi ilgilenmediimi, hemen bu odaya girdiimi syledi. Ben de, btn hayatm yatak rtleri ve perdelik kumalarla geiremeyeceimi syledim! Birbirimize bardk. Sonra o alad. Gzyalar, banma, pme! aym aldm, buraya geldim. imdi Schopenhaucr'in yannda daha zavall, daha aresiz hissediyorum. 20 Ekim Cuma zerinde, btn ilkbahar ve yaz altm, ya da alr gibi yaparak kitaplar okuduum u program artk sonulandra cam... Trkiye'de gerekten yeni bir kltr hareketi gerekiyor... Herkesin bu dncemi, teki tasarlarm gibi topik bulacan biliyorum. Ama ky kalkndrma hayli uygulanamayaca iin
521

gereklikten uzakt. Oysa bunu ben kendim, kendi param ve almamla uygulayacam. Durmadan ktlara herkesin okumas gereken kitaplar yazyor, bazlarn iziyor, yenilerini ekliyorum. 27 Ekim Cuma .

Sleyman Ayelik'ten bir mektup aldm. Nerede, hangi d ncede olduumu soruyor. Mektubun slbunda, edasnda hafif alayc, beni saf bulan bireyler var ki, ok sinirime dokundu. Cevap yazmamaya karar verdim. 28 Ekim Cumartesi

mer'den mektup. Gnlk hayatn anlatyor. K orada geireceini yazyor, bizi de aryor... Bunu yazn onu gr dmde de yarm azla sylemiti bana. imdi bir daha yazyor. Niye olmasn? Bir saat sonra! Bunu Perihan'a syledim. "Tabii, gidelim!" dedi. ardm. "O zaman tamam, gidiyoruz!" dedim. Gidiyoruz! Perihan: "Evi demeye de ara vermi oluyoruz!" dedi. ok heyecanlydm! Biliyorum, ok da bazan ocuksu oluyorum. imdi hep birlikte annemlere Nianta'na yemee gidiyoruz. Ne olursa olsun, bu budalalktan kurtulamayacam. Akam! Yemekten geldik imdi. Perihan ile durmadan bu seyahati konuuyoruz. Gideceiz. Nianta'ndakilere syledim yemekte. Perihan'n da benimle geleceini renince fazla bir ey demediler. Bir hafta iin gideceiz zaten. Annem bu soukta orada ne iimiz olduunu syledi Keke ona kk b i r yalan atverseydik. Ama Melek'i onlara brakacaz. 29 Ekim Pazar

Gittim, bilet aldm! Arlk kesinlikle gidiyorum. Kaln elbiseleri Perihan dolaptan karyor. Yarn leden sonra ocuu eve brakacaz mer'e bir mektup attm. Perihan ile yarn yola kacamz, bizi grnce armamasn yazdm.
-

522

30 Ekim

Pazartesi

Trenrley7 Bunu kompartmanda sallanarak yazyorum. Kendime kk bavulla bir masa yaptm! Oh ! ki gn trendeyiz! Okuyup, buraya bol bol yazmaya karar verdim. Perihan da bir kitap okuyor. George Sand okuyor, ama holanmyor galiba, nk sk sk esniyor, kitab kapayp dar dalgn dalgn bakyor. Arada bir gzmn ucuyla ona bakyorum. Kompartman ok scak, camlar ise buz gibi. Keyifliyim, sigara iiyorum, Perihan: "Yatmadan nce icme de havalandralm!" dedi. Ne yazacaktm? Aklma u geldi imdi: Ne ben Osman'a, ne de Perihan Nermin'e onlarn bakalaryla ilikileri hakknda bir ey syleyebildik. Nianta'ndaki hayat gittike irkinleiyordu. Cihangir'e yer lememiz iyi oldu... mer'e niye gidiyoruz? Deiiklik olsun diye belki. Perihan memleketi grsn diye. Memleketi grsn ve benim anlayamad buhranlarma hak versin diye belki de. Bu "buhran," kelimesini benim iin Muhittin kullanmt. Ne yapyor acaba Muhittin? O tuhaf mektup olayndan sonra hi aramad. Ben iki kere aradm, ya yazhanesinde yoklu, ya da yok dedirtli. zmit'ten geiyoruz... yi ki bu defteri yanma almay akl eltim... stasyonda, pencerelerde bayraklar... Geen bayramda Ankara'daydm. 31 Ekim Sah le: Ankara'da trenin kalkmasn bekliyoruz. Gelip geenler deftere ne yazdma bakyorlar. Perihan ay iiyor. ayna ok eker koyduunu, daha bymediini syledim, akalayoruz... imdi: "Ne yazyorsun yle durup durup!" dedi. Bir ay daha istedim. Oh, iyi ki yayorum! Ankara'dan ayrldk: Saat 12.30. Ulus gazetesi aldm. Sava haberleri. Akam: Turu gibiyim. 1 Kasm aramba Sabah: Sivas' getiimizi demin memurdan rendim. Perihan
.52.3

George Sand bitirdi. Ben Anatole France okuyorum. Divrik! Trenden indim. Ddkler ald, hemen bindim. Bu dalar grdke heyecanlanyorum. Perihan'la konuuyoruz. Gene: "Ne yazyorsunuz?" diyor. Saat onbir... Tnellere girip kyoruz... Oniki... Yaklayoruz... Kemah'la durduk. Tepede kale. Uzakta o kmbet gibi ey! Alp'e en fazla yarm saat var. Dar ktm, geldim. Koridorda okuduum hep ayn duyuru: Vagonlar dahiline tkrmeyiniz. Tren kalkt. Toplanyoruz... Neeliyiz. Akam: imdi ne yazaym? mer'i grdm... "Keke gelmeseydik!" diye dnyoruz Perihan ile. Anlatmaya nereden balamal? Jeneratr almyor. Gaz lambas yanan souk bir odadayz, yoruz. Alp'te trenden indik, hafif karl, amurlu yolda onbe dakika yrdk. U kke nceden gelmitim zaten. nce Hac'y grdk, ard. mer'i ard, bizi ieri ald... mer iinde kocaman bir soba yanan geni bir odada bir satran sorunu zyordu. Bizi grnce afallad. Mektubumuzu almam. undan bundan konutuk... Oturduk... Ona Muhittin'in mektup olayn anlattm. stanbul'da ne yaptm, tandmz, her eyi anlattm. O da burada hibir ey yapmadn, arada bir Erzincan'a gittiini, poker oynadn syledi. Kendi kendine satran oynuyormu, istasyon memurlaryla tavla oynuyormu... Laf bitti. Bize oday hazrlatt. Eyalarmz yerletirdik, aa indik. Ee, ne yapacaz? Bir sessizlik, bir soukluk oldu... Okul yllarndan, hatralardan szetmeye baladk. mer dnp dnp Perihan'a anlatyor. Yllar sonra tesadfen yanyana gelen, birlikte birka saat geirmek zorunda kalan eski okul arkadalar gibiyiz. u ne yapyor, bu ne yapyor konutuk. Hac yemek koydu nmze, yedik. Yarm saat nce de buraya ktk... "Ne diye geldik buraya?" 2 Kasm Tren ile Kemah'a gititk, gezdik. Herkes bize, Perihan'a bakyor. Peimize ocuklar takld. Arkamzda onlar, Kale'ye ktk. Kaps kapal. Bir ocuk talar arasndan bir delik gsterdi, ama oradan Perihan giremeyecei iin dndk... Merdivenlerden, sokaklardan istasyona iniyoruz. Herkes dkknnn, evinin nnde durmu
5 2 4

bize bakyor. Perihan da, "Oraya gidelim, buraya gidelim, burada ne var?" diyor, istasyonda drt saat tren bekledik. Memur, "Ayrlmayn, her an gelebilir, yetiemezsiniz!" diyordu. Sabah hava iyiydi. Gene bozdu. stasyon binasnn iinde ks ks oturduk. Yarn deil br gn dnyoruz. Bilet aldk. Akam bunlar lambann nda yazyorum. mer: "Yarm Erzincan'a gidelim, sana yeni ahbaplarm tantraym!" dedi. "Yok, bover!" dedim. Ne yapacaktk ki orada? Ama imdi yarn burada ne yapacaz diye endieleniyorum. Belki mer ile konuuruz. Burada ne yapacak, niyeti ne, baka eyler... Hayat? 4 Kasm: leden sonra Trendeyiz. Bir saat nce Perihan bir alamaktr tutturdu. "Neden alyorsun?" diyorum, cevap vermiyor, ama biliyorum, nk benim iimden de alamak geliyor. Ona sarldm, avuttum... Kompartmandan ktm. Vagon restoranda bo bir masa buldum... Dn btn gn mer'in kknde oturduk... mer benimle konumak istiyordu, bunu seziyordum, ama Perihan'dan e kiniyordu. Saatlerce satran oynadk... Arada bir: "Ne yapacaksn, stanbul'a ne zaman geliyorsun?" diye sordum, geitirdi. imdilik buradaki hayatndan memnun olduunu syledi. akalar yapt, gler gibi yaptk. Gene Hac yemeimizi getirip koydu. leden sonra da ayn ey... Bu sefer bir yerden iki kard. Konyak! iyor, satran oynuyoruz! Darda da hafif hafif kar attryor. Btn leden sonra satran oynadk. Akam gene yemek! Gene satran! Perihan yukar kt. mer biraz fazla iti. "Ben tahtaya bakmadan oynamak istiyorum!" dedi. Bunu eskiden de bir kere denemiti. Tahtaya arkasn dnd. Birka oyun oynadk. Birini de kazand. O da iti durmadan. Ben de itim, sarho oldum. Ona ak ak buralarda (oralarda?) ne yaptn sordum. Benimle alay etti. Yalnz aramzda yle bir konuma geti: "Nazl, Muhtar Bey ne yapyorlar, biliyor musun?" diye sordu. "Bilmiyorum!" "u benim nian trenindeki halimi hatrlyor musun?" "Evet!" "Aman, unut, unut! Ben o kz istemeleri, nian trenlerini, demiryolunu bile unuttum... Okul yllarn da bir daha hattrI
525

lalma!.." Sonra gld. Bu sabah da treni beklerken, belki de lafszlktan, okul yllarn kendisi hatrlatt! Sonra bir kere daha satran oynadk... Bir Amerikal varm, arkasn dnerek, bakmadan, alt kiiyle ayn anda oynarm. Sonra da hastaneye kaldrrlarm... mer: "Ne zevk... Hayatn en byk zevki o dnsel younluk olmal," (ya da buna benzer bir ey!) dedi. Sonra satran bitti. Yukar ktm, yattm... Sabah mer bizimle istasyona kadar geldi. Tren gecikti... Konuacak bir ey de bu lamadk. Gene Muhittin'i anlattm, Cihangir'i anlattm. Ban sallad... stanbul'a mutlaka geleceini, bana yazacan syledi... Tren geldi, bindik yerletik... Birka saat geti stnden, ite Perihan birden alamaya balad. Niye alyor? Hl alyor mudur? Gidip onu avutaym m? Pencereden dar bakyorum... Dalar, ovalar, kayalar, aalar. Ne var bunlarda, nedir? Ne yapmal hayatta? 6 Kasm Pazartesi Evdeyiz. Nianta'na gittik, ocuu aldk. Yemek yedik, herkesle oturduk, anlattk, dndk. 7 Kasm Sal Ne yaptm bugn? Yazhane. Perihan'la arkada Sena'ya gittik. Kocas ilgin bir insan. Fransa'da iktisat okumu. Bana Marx'in kitaplarn okumam iin verdi. Merak ediyorum. 14 Kasm Sah 1939 eker Bayram. Nianta'nda le yemei. leden sonra evdeyiz. Biraz uyudum! Marx'da aradm bulamadm. lgi lendirmiyor. 27 Kasm Pazartesi Ev, yazhane, ocuk, Perihan, Nianta, birka 1<itap, tasarlar, tasarlar, yazhane, yazhane!

526

28 Kasm Sal - Hani iyi ve doru hayat iin program?.. Ya da bu program uygulama? Ama yaymcl mutlaka yapacam! 1 Aralk Cuma Herr Rudolpl'tan Amerika'dan mektup... Savatan szediyor... Gene aydnlk, karanlk vb. yazm... Her eyin budalalk ol duunu biliyor, gene yayorum. 2 Aralk Cumartesi

Perihan gebe olduunu syledi. nanamadm! O kadar da dikkat ediyorduk! Ne olacak bundan sonra hayatmda? Yalandm m? 10 Aralk Pazar Herr Rudolph'a mektup yazyorum. imdi braktm. Aye'nin nianna Nianta'na gidiyorum. Perihan tm, ok hasta, gelemiyor... Hayatmn mutlaka bir amac olacak ve erefli yaayacam. Herr Rudolph'a yazdm gene ayn ikilem: Karanlk, k? Her eye ramen mutluyum, yaadm iin doaya minnet duyuyorum! On dakika sonra: Hayr! Her ey aptalca. Kimseye de mektup filan yazmayacam. Sonuna kadar susabilmek isterdim, ama biliyorum, yapamam. nk ahman tekiyim.

CURCUNA
Aye kapy at, mutfaa girdi ve, "Sevgili oncazlar her zamanki gibi gene bir iin banda gryor ve glmsyorum!" diye dnd. "Aye Hanm, bugn siz mutfaa hi girmeyin!" dedi Emine Hanm.
527

61

"Niye? Bir yardmm dokunur belki. Sana biraz portakal so yaym m? Kadayf iin!" , "Bugn, bugn hele hi karmayn! Ah, ben nianlanyor olsam!.. Elbisem kirlenir! Ne de yakm!.." Ah Ylmaza dnerek: "una bak, bak," dedi Emine Hanm. Ylmaz gznn bir yere taklmasndan korkuyormu gibi Aye'ye bir an bakt ve ban nne evirdi. Aye'nin iinden, "Bak, bak, bugn bakabilirsin!" demek geldi, ama yalnzca glmsedi. "Beni seviyorlar, herkes beni seviyor!" diye dnd. "Mutfamzda alyorlar. Misafirlere gzel yemekler yapyorlar. Mutfamz scak... Pencereden bahe gzkyor: Bizim bahe... Onlar burada brakp dar k yorum!" Merdivenleri trmand, salona girdi. "Ne kalabalk, ne enlik, ne curcuna, ne gzel, ne nee!" diye mrldand. "Nereye gideyim? Her yere gidebilir, herkesle bir ift sz konuabilir, hemen glebilirim... te orada resim ekiliyor. Ben de Atiye Hanm'n yanma..." "Bekleyin, bekleyin o da geliyor!" diye seslendi Gler Hanm. Yannda Aye iin yer at. Aye onlara doru yrrken: "Resim ekiliyor. Koltukta kii oturuyor olacaz: Leyla Hanm, Gler Hanm ve ben!" diye dnd. "Arkada Osman abim, Fuat Bey ve Sait Amca. Buna yllar sonra bakacam!" Fla parlad. Atiye Hanm: "Bir kere daha ey edelim!" dedi. "Remzi Bey siz de gesenize..." Aye, "Evet, evet tam bir bey o!" diye dnd. Bir daha resim ekildikten sonra Aye ayaa kalkt. Sedef odasnn nnde Fuat Bey yakn dostu Semih Bey ile konuu yordu. Aye baklaryla onlara, "Bana bir ey sylemek isti yorsanz, taklmak, aka yapmak istiyorsanz yapn ile!" diyerek geti. Onlar yalnzca, onu grdklerini, onu grnce neelen diklerini gsteren bir tavrla glmsediler. "Bana glmsediler!" diye dnd Aye. "Fuat Bey, gelecekteki kaynpederim ve sabun tccar Semih Bey!" "Altn m yze?" kran Teyzc'ydi bu. Piyanonun ya nndaki bir sandalyede oturuyordu. "Altm teyzeciim!" 528

"Canm benim! Ne eker deil mi?" kran Teyze Semih Bey'in karsna dnerek glmsedi. "A, demek onlar nceden tanyorlar!" diye dnd Aye. "Herkes herkesi tanyor! Herkes glyor. Herkes birlikte. Ben de onlar gibi olacam, yaayacam!" "Piyano alyor musun hl?" "Canm ekerse!" "Sakn evlenince brakma! Remzi piyano seviyor mu?" Aye cevap olarak glmsedi, piyanonun bana geti, kapan at, parmaklarn tularn zerinde gezdirdi, ama almad. "Sevgili piyano!" diye dnd. "Sevgili sedef odasnda." Gene glmseyerek kalkt, eyalara bakt. "Sedef takmlar... Koltuklar... K kken rtlerineleki yaldz bacaklarma batard, oturamazdm. Gene de seviyorum o koltuklar." Kadnlarn kendi aralarnda bir sohbete baladklarn farkederek odadan kt. "Sevgili byk, byk oda... Avizemiz... Yksek tavanlara bakyorum... Kkken beni korkutan o melekler... Babamn sevdii koltuk... Kadife kapl koltuklar... Ayakl lambann boumlar... Bfenin cameknkrnda sevgili annemin sevgili porselenleri... Bugn hangi takm karmt? zerinde mavi gller olanlar m? Ama onlar knla knla eksikliler." Aliye Hanm'a ve sonra avukat Cenap Bey'e glmseyerek merakn doyurmaya bfeye doru yrd. "Tabii krmzlar!" Sonra her zamanki koltuunda oturan annesinin yanna gitti. "Eee, naslsn bakalm, kzm, memnun musun?" dedi Nign Hanm. "Evet!" Osman: "Hepimiz memnunuz!" dedi. Cevdet Bey'in koltuunda oturuyor, sigara iiyordu. "Yazk Perihan yok!" dedi Nign Hanm. Refik: "Anne, ok hasla, biliyorsunuz!" dedi. "Atei otuzsekizdi leden sonra." Aye'ye dnd: "Ne kadar gelmek istediini, bilmem sylemeye gerek var m?" "Tabii, tabii... Hem imdi o..." dedi ve Aye glmsedi. "ocuu olacak!" diye dnd. Ayaa kalkt: "Benim de ocuum olacak. imdi nereye gidiyorum? Nianlmn yanna! Benim de ocuum, sedef takmlar, eyalarm..." Remzi bir arkadayla konuuyordu. Arkada uzun boylu ve
529

ince uzun boyunlu olduu iin Remzi onunla her konuuunda yapt gibi ban yukar kaldrm, arkada da kamburunu karmt. Aye, "Evet, biraz iman, ama herkes gibi!" diye d nerek Remzi'ye sokuldu. Remzi yeni ald bir gramofondan ve plaklardan szediyordu. Artk bir eyadan szederken onun yalnz kullan zelliklerinden deil, fiyatndan da szediyorlard. Remzi, Fuat Bey ile birlikte yazhaneye gidip gelmeye balamt. Arkada da avukatlk staj yapyordu. O da galiba yaknda nianlanacakt. Aye: "Sonra birbirimize ziyarete gideceiz, yemekler yiyeceiz, gleceiz!" diye dnd ve yanlarndan ayrld. "Konuuyorlar..." Bir kahkaha duydu. "imdi nereye gidiyorum? Ah muhasebeci Sadk Bey! Niye o kadar kede kalmlar?" Onlara, onlar sevdiini gstererek bakt ve ilk defa grd bir ocua da ayn glmseyile yaklat. ocua sokuldu ve eildi. Eilirken bir elbise hrts duyunca ban kaldrd. "Ah, h sizinki mi, Kadriye Hanm?" "Yaa, bym deil mi?" "Ama sklyor galiba?" dedi Aye. "Sklmaz, canm. Grltden korktu. Bak sana bir ey di yeceim. Gn getike annene benziyorsun!" "Sahi mi?" "Evet! Ben babana benzeyeceksin sanyordum ama... Gzlerini krptryorsun! Kasn sen imdi?" "Ondokuz!" dedi Aye ve glmseyerek, baka yerlere ye timesi gerekiyormu gibi sabrszlanarak acele acele yrd. Bir an Kadriye Hanm'n arkasndan baktn hissetti. "Kadriye Hanm!" diye dnd. nl kadn doktoru Agh Bey'in ka rsyd. Agh Bey'in oullarn da tanyordu. Btn o aileyi gznn nne getirerek: "Biz de onlar gibi olacaz!" diye dnd. "stelik bizim daha ok ey yapmaya gcmz ye tecek!" Osman bir kere bu evliliin irketler iin de bir talih olduunu sylemiti. "Evimiz!" diye dnd. Gznn nnde bir apartman dairesi canland. Bu daire hep gznn nnde canlanyordu: Sevdii, eitli evlerin odalar, odalarn iindeki mutluluk dairede yanyana geliyordu. Sonra bir kede konuan Sait Nedim Bey ile Nermin'e yaklat. Atiye Hanm da oradayd. Sait Bey kpeinden szediyordu. Aye'yi grnce bir an sustular,

ama sonra Atiye Hanm Aye'nin elbisesini vnce yeniden kpekten szetmcye baladlar. Aye, "Ben de evime kpek alr mym?" diye dnd, ama kendisine byle bir eyi yaktramad. Remzinin de kpeklerden, evin iinde kstah kstah gezinecek bir hayvandan holanacak insan olmadn dnd. "O nasl bir insan?" diye mrldand ve dnmeden u karl verdi: "yi, eli ak, iyi yrekli, centilmen..." Daha baka kelimeler de vard galiba, ama dilinin ucuna gelmiyordu. Sait Bey savatan szetneye balad iin oradan da ayrld. "imdi nereye?" diye dnyordu ki, Refik abisini grd ve kederlendi. "O niye yle oldu?" diye mrldand. "Niye yle sessiz, dnceli, hznl oldu benim abim?" Refik'e doru yrrken: "Eskiden ne neeliydi!" diye dnd. "Eskiden ben neesizdim, ask suratlydm, o neeliydi. Bana taklrd, rgl salarm ekitirirdi, canm yakmadan alay ederdi benimle!" Relik'in karsna geip oturdu. "Perihan nasl?" "Atei var! Bitkin. Grip..." dedi Refik. Nign Hanm: "Bari ocuu getirseydin!" dedi. "tr diye dndk!" "Hibir ey olmaz!" dedi Nign Hanm. ocuuna da teker teker bakarak: "Ben sizi alt aylkken en souk havalarda dar karrdm!" "Ooo aile meclisi mi topland?" Sait Nedim Bey neeyle glmsyordu. Sava sz bitmiti. "Ah, Cevdet Bey!" diye mrldand Nign Hanm. Duvardaki resme bakyordu. Ban bir sre saa sola sallad ve dnd: "uraya otursanza Sait Bey!" dedi. "Siz Cevdet Bey'i iyi tanrsnz. Sizin konanzda, Nedim Paa'nn konanda biz..." "En iyi tanyan Fuat Bey'dir. O anlatsn!" dyerek Sait Bey kalkt. Semih Bey'lc konuan Fuat Bey'e doru yrd. Ona bireyler syledi. Fuat Bey glmsedi, ar ar yryerek yanlarna geldi, olurdu. Nign Hamn, Fual Bey'den rahmetliyi anlatmasn rica elti. Evde, odalarda hi bilmeyen, durmadan canlanan, parlayan, dalgalanan bir uultu vard. Fuat Bey, Cevdet Bey'i ilk Selanik'ten stanbul'a dkkn amak iin geldiinde tandn syledi.
5.3/

hrltl bir sesle homurdanarak bunun hangi yl olduunu karmaya alt. Aye sessizce ayaa kalkt. Hl arkadayla konuan Remzi'ye doru yrd ve birden: "Syleyin bakalm ne konuuyorsunuz?" dedi. Ona glmsediler. Kamburunu karan delikanl bireyler syledi. Aye gld. Bfeye doru yrd. "Porselenler!" diye dnd. "Teyzelerim, eski konak! Bugn nianlandm. imdi, byk salonumuzda yryorum. Ondokuz yandaym. Sesleri, neeyi, insanlar duyuyorum. Bu tatl, dalgal uultuyu duyu yorum. Nereye gidiyorum? Mutfaa!" diye dnd. "Oradalar oncazlar... Ama buras ne kadar sessiz!" "Bak, gene geldin!" dedi Emine Hanm. "Bakaym bir, ne yapyorsunuz, dedim." "Tatly koyduk imdi frna!" dedi Ylmaz. Aye, "Aaa konutu!" diye dnd. Ah Nuri'yi hatrlad. Babasn hatrlad. Cezmi'yi hatrlad. olsun diye buzdolabn ap su iti. Su ierken buzdolabnn stndeki bir gazeteyi okudu. Barda kpn yanna brakt. Mutfaktan kt, ama merdivenlere deil, o dar karanlk koridora doru yrd. amarlktan, hizmeti odasndan ve alaturka heladan kan kokular koridorda ona ocukluunu hatrlatmak iin gene sabrla birikiyordu. Kokuyu iine ekerek, "ekirdek!" diye mrldand. "Leylek leylek lekirdek... Seyahatler, Avrupa gezileri, elenceler..." Merdivenlere doru yrd. Basamaklar trmanyordu. "Evler, eyalar, odalar, ocuklar, yllar, fotoraflar, hallar, perdeler ve uultu. Ne gzel! Gene braktm gibi. Ne curcuna, ne karmaa, ne nee! Hayat! Nereye gideyim?"

HER EY Y
Fuat Bey Cevdet'i tand yl anlatm, teki yllara gemiti. Merutiyet'i, Merutiyet'ten sonra canlanan i hayatn, rahmetli Cevdet Bey'in bu yllarda ne kadar ok altn anlatyordu.
532

62

Refik babasnn salnda da Fuat Beyden dinledii bu hikyeleri gene dikkatle dinliyor, arada bir bunlardan sonular karyordu. Son zamanlarda sululuk duyan insanlar gibi, kendi hayatn baka hayatlarla karlatrdn, nerede yanl yaptn bulmak, ya da baka yanllar yapmamak iin baka hayatlardan rnek alnmas gereken sonular kardn, bunu da ou zaman farknda olmadan yaptn biliyordu. Fuat Bey, rahmetli Cevdet Bey'in, Merutiyet'ten sonra, ttihat ve Terakki ile mason olmadan iyi ilikiler kurmay beceren birka insandan biri olduunu syleyince, nce babasnn kendisinden ok daha kararl ve ne yaptn bilen bir insan olduunu dnd, sonra gene hayat rnekleri topladn anlayarak kendine kzd ve Perihan' d nerek eve dnmek istedi. Ama Fuat Bey kendisini, Nign Hanm'dan da ok Refik'in dinlediini anlad ve anlatrken yzne bakt iin kprdayamad. Fuat Bey'in hikyeleri Atiye Hanm'n fotoraf ekmek iin araya girmesiyle kesildi. Herkes Nign Hanm'n evresinde topland. Refik fla birka kere patladktan sonra salondan kt, merdivenleri trmanp aceleyle ktphaneye girdi. Evden karken, sanki burada Cihangir'e gtrmeyi unuttuu bir kitap varm ve bu kitapla arad eyleri aklayan bilgileri bulacakm gibi bir duygu uyanma iinde. Ama ktphaneye girer girmez bu duygu yerine gene iinde bir pimanlk ve sululuk uyand. "Hl bir karara varamadm!" diye dnd. Ktphanenin bo raflarnda arad eyi bulamayacan anlad. Eskiden kitaplar duran gzlerin birinde bir yn rg ve iler duruyordu. Masann zerinde Cemil'in aritmetik kitab, bir Trke okuma kitab vard. teki raflara reel dolu drt kavanoz yanyana konmutu. Refik, "Perihan'a ayp oluyor!" diye dnd. Oysa Perihan ona ge gelmesini, elenmesini sylemiti. "Eve dneyim! Bo vakit geirmeyeyim!" Bu odada alt, okuduu, arkadalaryla poker oynad yllar uzun uzun hatrlamaktan endielenerek aceleyle odadan kt, saatin tkrtsn duydu, merdivenlerden indi. "Aye zlmez inallah!" diye mrldanarak grltl salona girdi. Aye'yi ararken tanmad bir yzle selmlat, sonra Gler Hanm' grerek fkelendi. Gene, "Perihan'a ayp oluyor!" diye mrldand, iinden bireylere fkelenmek geldi. Gznn ucuyla 53.3

gene bakt ve grd: Gler gene kendisine anlayl bir tavrla bakyordu. "Eve gidiyorum. Nerede u Aye?" diye dnyordu ki, Sait Nedim Bey'in kzkardeinin yanndan ayrlp kendisine yaklatn grd. Sait Bey'in tavrndan kendisine bir ey so racan anlad ve bekledi. Sait Bey, Refik'in koluna girerek: "Bizim Rastignac'a gitmisiniz, Osman syledi," dedi. Refik bir an ararak: "Kime?" dedi. "Rastignac'a! mer Bey'e! Ona o ad Atiye vermiti. Trende rastlamtk!" "Evet, tabii, tabii!" dedi Refik. "Anlatmt." "Eee, ne yapyor imdi o?" Refik karar veremedi. Sonra birden: "iftilik!" dedi. "iftilik? Sabi mi? Ne ho!" dedi Sait Bey. Kelimeyi tadn kararak birka kere tekrarlad. Sonra glmseyerek "Peki, niye, baka i mi yok?" dedi ve cevab kendi verdi: "Dar geldi ona , bu dnya, deil mi?" Szn beenerek bir kahkaha att ve kalarn att. Yazk, yazk! ok ateli bir delikanlyd. Hrsl olduunu sylyordu. yleydi de." Sonra karsn grp seslendi: "Atiye bak, kimden szediyoruz. Senin Rastignac'dan!" "Sahi, ne yapyor o?" dedi Atiye Hanm. "Bizde fotoraflar var onun. Grmek isterdik!" Bu srada yanna yaklaan bir ocuun ban okayarak: "Ne var canm?" dedi. ocuu yzn buruturarak dinledi. "Ah, peki, peki!" dedi ve utanga bir tavr taknarak Nermin'c doru yrd. Onun kulana bireyler (ldad. Bir yandan iaret parman sallayarak ocuu payl yordu. "Gryor musunuz, kimse ilgilenmiyor gnmzn Rastignac'laryla!" dedi Sait Nedim Bey. Bir kahkaha att. "Fatihler... Genler... Hayat!.." diye mrldand. Beklenmedik bir hareketle elini Refik'in omuzuna koydu: "Sizi de iyi grmyorum ama! Suratnz ask, konumuyor, glmyorsunuz... Hep dnyormusunuz gibi bir haliniz var... Ne dnyorsunuz?" "Bilmem! yle miyim?" dedi Refik. Sait Bey glmseyerek: "Bu evden ayrlmsnz!" dedi. Refik: "ocuk iin iyi olur diye dndk!" dedi. Sait Bey: "ocuk iin!" diye tekrarlad, ama aklnda baka
5.34

bir ey vard. Yanndan geen bir kadna glmsedi, galiba tam ona bir hamle yapacakt ki, cayd. Ama elini Refik'in omuzundan ekmiti. "Neelenin, Refik Bey, neelenin!" dedi. Sanki bir ey hatrlamaya alyordu. "Neelenin, coun, hayatn iine girin. Yaayn! Rahmetli babamn dedii gibi, anlan evrenizle, uz lan! Yoksa ok mutsuz olursunuz! Yalannca bu hrnln bo olduunu anlayacaksnz. imdi doru mu bizim Rastignac'n yapt?" Refik: "Hayr, sandnz gibi deil! stelik mer stanbul'a..." diye mrldand. Ama Sait Bey bunu duymam gibiydi: "Yaayn, yaayn. Karn u byk aka!" diyordu. "Biz neyiz ki?.. u koca tarihte, u akp giden rman yannda bir damla su bile deiliz... Brakn kendinizi..." Refik, Sait Bey'in szlerinden de hayat dersi karmaktan ekindii iin: "Ama bunlar yeni dnceler deil ki!" dedi. "Evet, rahmetli babam da sylerdi!" dedi Sait Bey. "Yeni deil tabii! Size bizim kona rnek gstererek bilmem anlatm mydm. Bizim eski kona yeniye..." Refik fkelenerek: "Evet, anlatmtnz!" dedi. "Anlatmtm... Sizin babanz da buna en gzel rnektir! O zaman ne yapmal? Bu hrnln hibir yaran yok. Hibir meyve vermeyen bir hrnlk. Bu insana..." Refik bir an Rousseau ve Defoe'yi evirmeyi, yaymlamay dndn Sait Bey'e sylemeyi aklndan geirdi, ama cayd. Annesinin yannda Aye'yi grmt. "Ne anlatyorsun gene Sait?" Gler'di bu. "Sizi yakalam. Babamn hikyesini mi anlatyor gene." Refik: "Evet, evet!" diye homurdand. Bir hareket, bir ey yapmak isledii iin gld. "Aa orada!" diye mrldanarak Nign Hanm' iaret etti ve onlarn oturduu keye yrd. "Otur! Nereye gittin!" dedi Nign Hanm, ama galiba al kanlktan ikyet eder gibi yaptn anlad ve glmsedi. "Tabii, tabii!" dedi Aye. Nign Hanm: "yileir iyilemez bekliyoruz!" dedi. "Kk Melekciimi de hemen getir!" Sonra yannda oturan Leyl Hanm'a dnerek en kk torununu anlatmaya balad.
53.5

Aye Refik'i kapya kadar geirdi. Refik onu pt, duyguland, darya kt. Sessizlii iine ekti. ngrak ngrdad. Ni anta'nn zerinde bulutsuz, lacivert bir gk vard. Bir rzgr paltosunun eteklerini kaldrd. "Yldzsz bir yaz g gibi!" diye dnd Refik. Yanda yaplan inaatn tahta perdesine afiler yaptrlmt. Bir duvarn stnde levha vard: "Smaa gider!" Saatine bakt: Yediye geliyor. "Perihan beni grnce aracak. Nasl acaba?" Nianta'nn kesi kalabalk deildi. Hzl hzl yryen tek tk paltolu insanlar geiyordu. Refik duraa doru yrd. Yeni bir apartmann alt katnda bir mezeci almt. Pazar akam olmasna ramen kapal deildi. "Perihan'a bir ey alaym!" diye dnd. "Ama bir ey yer mi o imdi? ocua alaym!" Dkknn nnden geti. "ocuk... kinci ocuk da geliyor!" diye dnd. "Ne yapacam ben?.. Aklmdakini muhakkak yapacam ama... Rousseau. Bunu bir de Sait Bey'e anlatacaktm... ren herif... Gler!" Durakta beklemeye balad, ama baka bekleyen olmad iin sabrszland. "u kirli semtien uzaklaaym!" diye dnd. "ocukluum, genliim burada gemiti! Ama gene de aalarn, rzgrn severim!" Bo bir taksi buldu, bindi. "Evde ne yapacam?" diye dnd. "Pe rihan'a bir orba yaparm. ocua bireyler veririm. Sonra masama oturur... Oturur ve ne yaparm? Evet, ne yapmal acaba?" Kendine kzmaya balad. "Bir tek dncem yok! Schopenhaucr'in onda biri kadar aklm berrak olsayd ne olacakt? Var stelik! Kltrel bir hareket... eviriler... Hayat seviyorum! Su ofr acaba ne dnyor. yle eyler yapmalym ki, izi kk de olsa u adamcazn hayatnda bile grlebilmek... Evet, ky kalknmas tasarlar, kabul ediyorum, topikti. Marx! Onda da aradm bulamadm! Onu da dnceleri berrak olduu iin beendim, ama ne yapmal, ben ne yapayn, buna cevap bulamadm. Okuduka zaten onu hep suladm, sulu hissetmem gerekliini dndm... Evet mlkmden, u ya zhaneden kurtulmalym! Bir yaynevi kurmalym... En iyi evirileri yapmal. Bu kitaplar herkes okumal... Acaba mer ne yapyor?.. Muhtar Bey..." Birden esnedi. "Ne grltlyd oras da... Evde, o grltnn iinde yllarca nasl oturdum?.. Belki de mer hakl... Doa, sessizlik en iyisi... Ak, temiz hava...
5.36

Byle eylere ihtiyacm var... Temiz hava almak iin ne yapmal? Pazarlar maa gitmeli... Ama Perihan buna..." ofr Cihangir'in neresine gideceini soruyordu. Refik yolu tarif etti. Sonra eve her yaklanda yapt gibi ne yaptn, ne yapacan d nmeye balad. "Sabah biraz okudum. Sonra u nian da aradan bylece kardk... Aye de evlenecek... ocuklar... Benim ikinci ocuum... Bu erkek olsun istiyorum... Benim gibi olmasn, herkes gibi olsun... Herkesinki gibi bir de ad koyarz: Ahmet! Nasl biri olur acaba?" Eve yaklayordu. "Nian bitti... Aa, u Remzi'yi tebrik etmedim, ya da evden karken vedalamay unuttum... Bover!" Paray verip arabadan indi. Asansrsz apartmann merdivenlerini karken yreini dinledi: "Ya landm!" diye dnd. Daire kaplarnn nnden geerken her zamanki gibi ierdeki hayatlar merak etti, ama her zamanki gibi bir ipucu bulamad, nk dairelerin ounda Rumca konuuluyordu. Anahtaryla kapy ap ieri girer girmez Perihan seslendi: "Geldin mi?" "Geldim, geldim. Naslsn?" "yiyim!" diye Perihan seslendi. Sesi de iyiydi. Refik paltosunu karrken sabrszland, ayakkablarn karmadan Perihan'n yanna gitti: "Sahi, iyi misin?" Yatan ucuna oturdu. "Anlamadm ben de! Ateim dt galiba!" Refik onu pt. "Derece nerede? Bir daha bak!" dedi ve de receyi bulup uzatt. Perihan dereceyi koltuunun altna yerletirdi: "Nasld ni an?" "Nasld? yiydi ite!" diye mrldand Refik. "yi ki buraya tanmz. ocuk ne yapyor?" "Demin kendi kendine oynuyordu! Kimler vard?" "Herkes vard! Senin Gler Hanm da vard!" "Niye benim oluyormu?" dedi Perihan. Refik elini yorgann orta yerine hafife bastrarak: "Erkek olursa ad Ahmet olsun!" dedi. "Neler dndm, biliyor musun?.." "nce nian anlat!" dedi Perihan. "Aye ne giyiniti?" Refik neesinin glgelenmesinden korkarak: "Bir elbise!"
537

diyerek glmsedi. "Yeildi galiba..." Ayaa kalkt. Perihan: "Aa, amurlu ayakkablarnla ieri girmisin!" dedi. "Hadi, git de terlikleri giy!" Refik odadan kt. "Terlikler, terlikler!" diye mrldand. mer'in bir szn hatrlar gibi oldu, ama bunun zerinde durmad. "Eskiden terlik giyiniyordum, nk Nianta'nda oturuyorduk. O evde terlik giymeye gerek yoktu!" diye sylendi ve terliklerini giydi. Sonra birden alma odasna girdi. Hatra defteri masann zerinde ak duruyordu. Yazdklarn okudu, utand, Herr Rudolph'a yazd mektubu okudu, gene skld. "Hemen ilere sarlaym. evirilere balayaym!" diye dnd. Mektubu kaldrd, defteri kapad. Masaya oturdu. erden Perihan: "Ateim iyi, ok iyi!" diye seslendi. "Her ey ok iyi, olaan, iyi..." Kendi kendine glyordu galiba.

538

nc

Blm

Sonsz

BR GN BALIYOR
Almc uyanr uyanmaz saatine bakt: Yarm. "Gece bete yat mtm. Yedibuuk saat eder!" diye dnd. "Fazla bile bu kadar uyku!" Aceleyle yalaktan kalkt, pijamalarn kard, esnedi. Elbiselerini giyerken: "Gene kapy ak unutmuum!" diye dnd. Oda gene bezirya ve gaz kokuyordu. Bir yerde beziryann kanser yaptn okumutu. Be yl nce babas kanserden leli beri byle eylere dikkat ediyordu. Elbiselerini giyerken, "Bir yere yazaym da yatarken kapy kapamay unutmayaym!" diye dnd. Sonra kendisini fazla ihtiyatl buldu. "htiyatl insanlardan holanmyorum, ama kolera salgn knca herkesten nce hastaneye kouyorum!" diye mrldand. "Ama ok yaamak da istiyorum. stediim resimleri ancak ellisinden sonra yapabilirim. Goya sekseni ki yl yaamt. Picasso hl resim yapyor. Russell de daha bu yl ld. Shaw da galiba ok yaamay tlerni." Bir sanatnn ne kadar yaamas gerektiine, uzun mrn yararlarna ilikin dnd, okuduu, duyduu baka eyler de vard aklnda, ama tekrarlamad. Odadan kt. Helaya doru yrrken durdu, byk odann duvarna dayal bir resme yaklat. Bunun zerine nceki gn almt, bugn de almak istiyordu. Tuvale parmayla bir dokundu, boyann istedii kadar kurumu olduunu anlaynca sevinerek helaya girdi. eri girince, her sabah yapt gibi nce plak ayakla belya girdii iin kendine kzd, sonra gnn programn gzden

geirmeye balad. Cumartesileri kimse Franszca ve resim dersi almak istemedii iin vaktin ou kendisinindi. Akamst belki lknur gelecekti. "Babaannem nasl acaba?" Babaannesinin sal ktyd, doktorlar lmden bile szetmilerdi. Btn gn yatakla yatyor, tuhaf eyler mrldanyor, banda da bir hemire bekliyordu. "Sahi,dedemin resmini yapacaktm!" diye dnd. Sakall, hrpani, bohem sanatlara benzememek iin her sabahki gibi tra oluyordu. "Yzn Goya'nn yzne benziyor mu?" diye mrldand. "Goya tutkusunu da yeni kardm!" Kendine kzar gibi yapt, suratn ykad, banyodan kt ve kapnn al tndan atlm gazeteyi ald. Gazetenin yannda bir de zarfgrd: Bir sergi davetiyesiydi. Ap bakt! "Gencay sergisi iin davetiye bastrm! Bunu benle konutuu, ka kere syledii halde bir de yolluyor! Ne herif!" Davetiyeye bir daha bakt. Dn da vetiyesine benziyordu. Tam, "Kk burjuva herif," diyecekti ki cayd, Gencay'a sevgi beslediini iinden geirdi ve gazeteyi alarak bir keye oturdu. v Gazete hi de iac deildi: "Cenaze byk bir trenle kaldrld. Be bin gen bamszlk and iti... 12 Aralk 1970." Bir tabuta sarlarak alayan arafl bir kadn resmi vard. "Hseyin Aslantai annesi!" Resmin altna bakl. "Talihsiz ana olunun tabutuna kapand ve hkrklara bouldu!" Birden rperdi: "En ciddi eyleri bile bu yerli film azyla..." Gz baka bir eye iliti: "Batur, Sunaya muhtra verdi!" Heyecanlanarak okudu: "Hava Kuvvetleri Komutan Orgeneral Muhsin Batur, 24 Kasm 1970 tarihinde cumhurbakann ziyaret ederek Trk Silahl Kuvvetleri'nin eitli kademelerinde son derece belirgin hale gelen bir rahatszlktan bahsederek..." Ban gazeteden kaldrd. "Ziya Bey haklym!" diye dnd. Dn babasnn kuzeni emekli albay Ziya, Nign Hanimi ziyarete gelmi, Ahmet'i grnce yukar km, askerlerin artk bireyler yapacandan szetmiti. Her zaman taknd ok ey bilen, ama bildiklerini saklamak zorunda olan esrarl tavryla bugn yarn bir ey olacan sylemiti. Sonra azndan Muhafz Alay, Harp Okulu gibi kelimeler kavermi, ya da karvermi gibi yapmt. "Yaa, ordu grevini yapar, hakkn alr!" diyen bir bak vard yznde. Ahmet, haberin geri kalan ksmn okudu: "Batur mektubun
542

bir kopyasn da Tama'a vermitir. Ancak Genelkurmay Bakan Tama'm... fakat grme uzadka Tama'n, Batur'un g rlerini benimsedii renilmitir!" "Tamam Batur onu kafakola ald! Darbe yapacaklar!" Birden bu konuda okuduklarn ha trlayarak: "Olur mu, canm, byle bir ey?" diye mrldand. Sonra ard: "Ya olursa!" Heyecanlanarak ayaa kalkt. Odann iinde aa yukar yrd. Sonra gene oturup haberi dikkatle, kelimelerin zerinde teker teker durarak okudu. Haber ok dikkatli bir dille yazlmt. "Bu haberi basna kim szdrd acaba? 'Son derece belirgin hale gelen bir rahatszlk' ne demek? Niye rahatsz oluyorlar? Rahatlarn kim kard? Vatan iin endi eleniyorlar tahiiJurtsonmlanj^ Haberi bir daha okudu: "Sunay mektuptan Demirel'i bu hafta iinde haberdar etmitir!" Oturduu yerden kalkt: "Acaba o ne yap mtr?" inde bir heyecan ykseldii, bireyler yapmak istedii iin terasa kt. Ta korkulua kadar yrd, yasland, Nian ta'n seyretti. Cumartesi saat bire doru Nianta Meydan cvl cvld. Trafik tkanmt. Caddenin ortasnda bir polis elini kolunu sallyor, ddk alyordu. Bir troleybsn boynuzu telden kurtulmu, asfalta doru eilmiti. Alan kapdan ofr kyor, niformal iki lise rencisi ona bakyordu. Kar kaldrmda ingeneler sepetlcriyle dizilmi iek salyorlard. Dolmu durann ince sesli denekisi birisine sesleniyordu. Ayakkab boyaclarnn de mteri bulmutu. Galiba, fazladan, bir de bekleyen mteri vard. k bir kadn cumartesi alveriinden dnyordu. Mini etekli bir gen kz bir "butik"in vitrinine bakyordu. Niantallar iin belediye tznde gsterilenden daha beyaz ekmekler satan bir "kaak ekmeki" sepetinin zerine rtsn sermi, troleybsn boynuzuna bakyordu. Yannda tombalac vard. Kpekli bir kadn nlerinden geiyordu. Bankas'nn nnde iki ilkokul rencisi itiiyordu. Ik Apartmam'nn kapcs Nevzat kar bakkala giriyordu. Trafik ald, teki kedeki Milli Piyangocu'ya bartl bir kadm yanat. Kuru kahveciye kadife ceketli bir bey girdi. Ahmet, "Darbe!" diye dnd. "Btn bunlar kknden altst eden. Hepsini bir vuruta darmadan eden, btn Nianta ve btn burjuvaziyi
.54.3

sarsan bir darbe!" Birden gerine gerine esnedi. "Bir ey olaca yok!" diye dnd. "u aadaki kargaa daha yllar yl s recee benzer. Ama gene de, "Ya olursa!" diye mrldand ve gld. "Darbe olursa bir gn kimse sokaa kamaz!" Ziya Bey'i dnd. "kimiz de Nianta'ndan nefret ediyoruz!" diye mrldand. Ban kaldrp yukar bakt. Soluk, hibir eyde karar klamayan belirsiz bir gk vard. Babaannesinin zerine titredii hlamur aacnn plak dallar ge uzanr gibiydi, ama dallarn arkasnda, daha stnde apartmanlar vard. Ahmet Nianta'na srtn dnd, at katnn pencerelerine bakt. "Ben neyim?" diye dnd. Drt yldr burada, Nianta'nda bir apartmann ekme katnda yayordu. Drt yl nce "resim renimi" iin gittii Paris'ten dnm, yaplan uzun hesaplardan sonra babas Refik'ten, Ahmet'le Melek'e ancak bu ekme kal deerinde, halta daha deersiz bir ey kald aklanm, ablasnn ihtiyac olmad iin bu iki odal daireye yerlemiti. Kira vermedii, apartmann stma masrafna katlmad, yemekleri de aada babaannesinde yedii iin fazla bir paraya ihtiyac yoktu. Arada bir, bir resim satyor, ayrca gazetelere verdii ilnlarla bulduu kiiye Franszca ve bir ocua da resim dersi veriyordu. "Ben neyim?" diye bir kere daha mrldand, ama hzne kaplmad. "Ne yaptm biliyorum! Sanat aacndan bir meyve koparmak iin hayatm sunuyorum!" Bir yerde byle bir ey okumutu galiba, ama kendisine kzmad, alayc bir tavr da taknmad. Babaan nesini grmek, karnn doyurmak iin aa kala inmeye karar verdi. Anahtarn alp kt. Doktorlar Nign Hanimin hastaln "genel olarak yallk"la aklyorlard. zel olarak ise damar sertlii, ya da buna benzer bir ey vard galiba. Ahmet bu konuyla yelerince ilgilenmediini merdivenleri inerken farketti. Ylnz kesinlikle anlad hr ey vard: Damarlarndaki bir aksaklk yznden Nign Hanmn beynine gerektii kadar kan gitmiyordu. Babaannesi bu yzden sk sk zaman, mekn ve kiileri birbirine kartryor, bu, bazan hzn, bazan da nee yaratyordu. Alt katlarda oturan Nign Flanmin torunlarnn ocuklarna, byk babaannelerinin hastalnda elenceli bireyler bulduklar iin, son haftalarda
544

yukar kmalar yasaklanmt. Ahmet babaannesinin saln merak ederek, dairenin kapsn anahtaryla at ve ieri girdi. eri girer girmez koridorun teki ucundaki sarkal byk saatin tkrtsn duydu. Ah Ylmaz'a geldiini, bireyler yemek istediini sylemek iin hemen mutfaa girdi, ama mutlak bqtu. Mutfan salona alan kapsna doru yrrken ierden gelen bir kahkahay duyarak durdu. Arkasndan ah Ylmaz'n da kahkahasn iitince kapsnn aralndan bakt ve neredeyse korktu: Babaannesinin salarnn stnde tuhaf bir ey vard. Dikkatle baknca bunun sigara sehpalarnn zerinde duran elii rtlerden biri olduunu anlad. Hemire kadn: "Nign Hanm, ne kadar yakt size bir bil seniz!" diye bard. Bir kahkaha att. "Gelin gibi oldunuz vallahi!" Emine Hanm: "Al, yapmayn ltfen! Yazk, yazk!" diye mrldand. Ah Ylmaz: "Nign Hanm, Nign Hanm, benim hakkmda ne dnyorsunuz?" dedi. "Babam otuz yl yemeinizi piirdi. Ben de oluz yldr piiriyorum, benden memnun musunuz?" Nign Hanm orada deilmi, ok uzaktaki baz belirsiz kiilerle konuuyormu gibi: "Evet, senden memnunum!" dedi. Emine Hanm: "Yeter artk, yapmayn. Bakn, gryor mu sunuz!" dedi. Hemire: "Sigara ier 1 inisiniz?" dedi. Nign Hanm ban sallaynca bir tane yakp verdi. Nign Hanm duman iine ekmeye alt, ama sigara snd. Birka kere fledi. ikyeti bir sesle bireyler syledi. Ah Ylmaz bir kahkaha atl. Hemire yeniden yakp sigaray uzatt. Emine Hanm sylenerek ayaa kalkt ve hasta kadnn bandan rty, elinden sigaray almak iin davrand, ama Nign Hanm sigaray vermek istemedi. Ahmet birden mutfan teki kapsn btn gcyle ekti, grltyle ksrd, onlara toparlanmalar iin vakit tand ve ieri girdi. Hafif bir lke duyuyor, bunu da duymamas gerektiini dnyordu. Hemire sigaray iaret ederek: "Sinirlerine iyi gelir!" dedi. Ahmet: "Dokunmaz m?" dedi. "Nasl babaannem?"
545

"Dnden iyi!" dedi hemire. "Ahmet Bey, size bir ey yapaym m?" dedi Ylmaz. Sonra Nign Hanm'n hl sigaray mnckladn grerek gld. "Ah, ne kt, ne kt, yazk, yazk!" dedi. "Ahmet Bey imdi gl yorum, ama bakmayn! zntden ne yaptmz biliyor mu yum? im nasl bir bilseniz! Size ne yapaym? Yumurta ha layaym m? Kuru kfte var..." Ahmet: "Evet, yumurta yap. Yourt koy tepsiye. Ne varsa ite getiriver!" dedi ve babaannesinin karsna oturdu. "Allah'a kr bugn daha iyi!" dedi Emine Hanm. Elii rty dikkatle sehpann zerine yerletiriyordu. Ahmet birden: "Babaanneciim, gnaydn!" dedi. "Sen misin? Neredeydin?" diye mrldand Nign Hanm. Ahmet aptal bir ocukla konuur gibi heceleyerek: "Yukar daydm, aa indim," dedi. "Baban nerede?" dedi Nign Hanm. "Babam yok ya!.." Bir sessizlik oldu. Nign Hanm dnceye balad. Kaln caml gzlklerinin arkasndan Ahmet'e pheyle bakyordu. Ken disinden bir ey sakladna inanyor, galiba bunun ne olduunu aratryordu. "Hadi, ar da baban, gelsin!" dedi. Hemire kabaca: "Babas lm ya!'' dedi ve sigaray kapp ald. "Evet, ld!" dedi Nign Hanm. "Ne yapaym, benim ka bahatim mi? O kadnla evlenmeyeydi!" Ahmet babaannesinin aklnn iyi altn anlayarak sevindi: "Nasl hissediyorsunuz bugn?" "Kulaklarmda hep arklar alyor!" dedi Nign Hanm. Bir derdi de kulann dibinde durmadan tekrarlandn syledii baz ocukluk ve genlik arklaryd. "Ayn arklar m?" "Ayn arklar!" Hemire: "Bir tanesini syleyin de dinleyeyim!" dedi. Ahmet'in kendisine sert sert baktn grnce ayaa kalkp mutfaa gitti. Nign Hanm hemireyi iaret ederek: "Kim o?" dedi. Emine Hanm: "Zuhal Hanm! Doktor hanm ya!" dedi ve
546

uzanarak Nign Hanimin battaniyenin bir kesini ekitiren elini alp kenara koydu. Serum ineleri sokulup karlmaktan delik delik ve mosmor olan el kenarda kprdanmaya balad. Ahmet babaannesinin iitmeyeceini bildii iin rahat rahat: "Hl yemiyor mu? Serumu ne zaman brakacaksnz?" dedi. "Hemire hanm bilir!" dedi Emine Hanm. Ah Ylmaz, bir tepsi iinde Ahmet'in yiyeceini getirdi. Tepsiyi sehpann zerine koydu. "Komposto da vereyim. ster inisin?" dedi. Ahmet: "Yok, yok!" dedi. Tepside yourt, yumurta, kuru kfte vard. Nign Hanm: "Ne konuuyorsunuz?" dedi. "Ben yemek yiyorum!" dedi Ahmet. "Neredeydin sen?" "Yukardaydm, babaanneciim. Resim yapyordum ya yu karda!" Nign Hanm birden heyecanlanr gibi oldu: "Ah, sendeki o istidat! Sendeki o istidat! O Allah vergisi... Onun kymetini bil!" dedi. Ahmet neelenerek: "Biliyorum... Resim yapyorum!" "Hep resim mi yapyorsun?" dedi Nign Hanm pheyle. "Evet!" "Para? Sen evlenmeyecek misin? Hep evde mi oturacak sn?" Ahmet glmseyerek: "Arada bir sokaa kyorum!" dedi. "Ben de bankaya gideyim, bir kasama bakaym diyorum!" Ahmet ban sallad. Hemire ierden gelmiti. Ylmaz da elini bfeye dayam, Nign Hanm'a bakyordu. Galiba herkes bir elence kmasn, sonradan konuulacak iyi kt bir ey olmasn isteyerek bekliyordu. Ylmaz arada bir Ahmet'e kftelerin nasl pitiini, ya da komposto isteyip islemediini soruyordu. Birden d kap alp ayak sesleri duyulunca Nign Hanimin bandaki kalabalk dald. Ahmet ayak seslerinden gelenlerin Nermin ile Osman olduunu anlad.

547

NANTAI'NDA APARTMAN
Osman annesinin yanma girer girmez: "Naslsnz anneciim?" diye bard. Annesi kadar kendi kulaklar da ar iitiyordu. "Neredeydin?" dedi Nign Hanm. "Fabrikadaydm!" dedi Osman, annesinin iitmediini anlad: "Fabrikadaydm, diyorum. Cemil'le fabrikaya gittik bugn!.." Nign Hanm yzn buruturdu. Sonra kendisine yaklaan Nermin'e endieyle bakt. "Benim, efendim, benim," dedi Nermin. "Tanyamadnz m?" Nign Hanm, Ahmet'e dnerek: "Kim bu?" dedi. "Nermin Yenge, babaanne, Nermin Yenge!" dedi Almc. "Gene tanyamad!" dedi Nermin. Nign Hann hastalnn ilerledii u onbir haftada, baz insanlar karamaz olmutu. Tannamayan insanlar arasnda olmak Nermin'de hakszla uram gibi bir duygu uyandryordu galiba. "Perihan m?" diye mrldand Nign Hanm pheyle. Nermin: "Perihan bakasyla evlendi ya! Gelininiz benim. Beni tanyamadnz m, elendim?" diye bard. Osman'a dnerek fkcylc-ekledi: "Vallahi mahsus yapyor!" "Camn, niye mahsus yapsn!" dedi Osman. "Tanyamyor ile seni. Hasta, ne yapalm!" Nermin sylenerek bir kenara oturdu. Ahmet amcasyla yengesinin gene kavgaya tutumalarndan korktu. Osman bir sigara yakt. Nermin ona imemesini syledi. Osman homur dand. Bir sessizlik oldu. Nign Hanm birden: "Ne yaptnz fabrikada?" dedi. Osman sinirli sinirli: "Ne yaplr fabrikada? Baktk ite!" diye bard. "ler iyi mi, diye baktk! Bir ey yok, bir ey yok, her ey iyi. alyorlar. Gzel gzel alyorlar!" "Ne yapyorlar?" < "Ampul yapyorlar ya, anneciim! Ampuller!" ''Ah, biz byle mi olacaktk!" diye mrldand Nign Hanm. Aklnda gene, galiba, fabrikada iki yl nce yaplan grev vard. 548

Bu grevden sonra Nign Hanm fabrikay hep bir felket duy gusuyla hatrlar olmutu. Bunun gazetelerde yazlan "kt gidi" ile bir ilikisi olduuna inanyor, yalnz siyasi deil, artk duy duu, iittii her kt haberle birlikte aklna ilerin yolunda olmad geliyordu. "Bir ey yok, merak etmeyin!" dedi Osman. Nign Hann gene mrldand: "Niye merak etmeyeyim? Ne hallere dtk. Biz byle mi olacaktk? Cevdet Bey'in kurduu ey byle mi olacakt? O byle mi istemiti? Kimse kimseyi tanmyor. Dn o Ziya neler dedi biliyor musun?" Osman: "Ne dedi Ziya?" diye sordu. "Terbiyesiz, saygsz, kstah!" diye mrldand Nign Hanm. Osman, Emine Hanm'a dnerek: "Bir daha gelirse ieri almayn onu!" dedi. "Aa bize yollayn. Neymi istedii anlayalm!" "Ahmet Bey'le konutular!" dedi hizmeti. Osman: "Sahi, ne konutunuz?" dedi. Ahmet, Osman'n endielendiini farkederek: "Yok bir ey!" dedi keyifle, "Syleyeyim mi ona!" diye dnyordu. "Darbe geliyor. Sol darbe! Nianta yklyor..." Gene bir an darbenin yaplmasn istedi. "Ne dedi sana, ne anlatt gene? Ne yalanlar syledi? Yetnibe yanda, ama hl yalandan, tehditten bkmad! Ne diyor?" Ahmet kendini tutamad: "Askerler 27 Mays gibi bir ey yapacaklar, diyordu." "Nereden biliyor o byle eyleri? Hem bize ne?" Ahmet daha da keyiflenerek: "Montajclara kar olacakm darbe!" dedi. "yle diyor! Hem Demirel'e, hem montajclara kar sol darbe!" Osman'n yz kart. Ahmet'in iinden glmek geliyordu. Kamuoyunda Demirci kadar montajclar aleyhinde de youn bir hareket vard. Osman'n ok fkelendii bir konuydu bu. Ampul fabrikasnda montaj deil, ampul yapldn sylyor, bunu saylarla kantlyordu. Osman endieyle: " E , sen de fabrikann montaj yapmadn sylescydin bari!" dedi. Sonra, galiba endielendii iin utan d. "Canm ampul fabrikasndan szedilmiyordu!" dedi Ahmet.
549

Glerek ekledi: "Hem ben son saylar bilmiyorum. Ka olmutu oran?" "Yzde seksendrdz!" dedi Osman. "Eh, yzde seksendrt artk montaj saylmaz," dedi Ahmet. Osman sinirlendi: "Baka ne dedi? Baka?" "Babamdan, dedemden szetti." "Refik'i ne tanr ki o?" "Kendi babasn anlatt asl... Ben de sordum. ok ilgin bir insanm galiba... Siyasetle urarm..." "Vallahi, babam, onun sarhoun teki olduunu sylerdi." Ahmet fkelenerek, demin sylemedii kelimeyi syledi: "Devrimciymi galiba." Osman glerek: "Evet, babam, Nusret Amca'mn hayalpe restliinden de szetmiti!" dedi. Ahmet: "ok ilgin eyler olmu!" diye mrldand. Sonra bu kadar ileri gittii iin piman oldu. "Ne olmu, neler uydurmu o gene!" dedi Osman, Ahmet'in keyiflendiini grnce fkeyle ayaa kalkt. Baklar: "Sen de onlardansn! Gene sen ne biim insansn?" eliyordu. Ahmet'in nnden bo tepsiyi alan alcy grnce galiba bir ey hatrlad, belli belirsiz glmsedi: "Ahmetciim bu akam da bize gel yemee!" dedi. Nermin'e dnd: "Bu akam da bizde yesin, deil mi?" "Tabii, tabii!" dedi Nermin. "Bu akam hem kalabalz. Herkes bizde." Osman odann iinde yrmeye balad: "Demek, bize montajc diyor ha!" dedi. "Sen de ona bir cevap vermedin!" Nermin: "Ne olur, artk sinirlenme!" dedi. Osman fkeyle: "Altmdrt yandaym!" dedi. "Bugne kadar i szkonusu olunca sinirlenmemeyi renemedim. Bundan sonra da renemem!" Nign Hanm: "Nereye gidiyor o?" dedi. "Bir yere gittiim yok. Allahakna anne, buradaym ite!" Birden Nermin ayaa kalkt. Kurnaz, neredeyse hnzr bir bakla Nign Hanm'a yzn yaklatrd ve hzl hzl sordu: "Efendim, ben kimim, beni tamdnz m? Hadi syleyin bakalm, ben kimim?"
550

"Sen Perihan'sn, erken evlendin!" dedi Nign Hanm. Osman bir kahkaha att, Nermin bozularak yerine oturdu. Ah Ylmaz kimin kahve istediini sordu. Nermin fkeyle aa ineceini syledi. Ahmet, Osman'a yaklaarak: "Ben ieri, babamn odasna bir bakyorum!" dedi. "Eski kitaplar grdm dn." "Kitaplar..." diye mrldand Osman. "Demek ona bir cevap veremedin ha! Gelirse aa yollayn. unu unutma ki yerli sanayii kurmak iin montaj aamas da arttr!" "Vallahi, amcacm, benim fikrimi merak ediyorsanz sy leyeyim: Ben bu darbecilere karym!" dedi Ahmet. eri doru yrd. "Bu doru, ama ona bunu sylememeliydim!" diye dnd. "Amaan! Bktk u ahlklktan da!" Koridorda f krdayan saati dinleyerek yryordu. Annesinden ayrldktan lmne kadar,,babas, on yl ierdeki odada yaamt. Bir hafta nce Nign Hanimin hastalnn arlamasyla apartmanda nedense eski eyalara kar ilgi uyanm, Ahmet de babasnn kitaplarn, dolaplarn kartrmaya balamt. Bunlar eskiden de gzden geirmi, istediini almt, ama gene de imdi bireyler buluyordu. Bir hafta nce bir defter bulmutu. Bunun babasnn bir zamanlar tuttuu bir hatra defteri olduunu anlam, eski harfleri okuyamad iin lknur'a vermiti. lknur sanat tari hinden doktora yapyor, eski harfleri okuduunu sylyordu. Ahmet hem defterin iinde ne olduunu, hem de kzn eski harfleri ne kadar okuyabildiini renecekti. Odann kapsna yaklarken hemirenin ierde olmas gerektiini dnd. Kadn, Nign Hanm uyuduu, banda beklemek zorunda olmad zamanlar burada dinleniyordu. Ahmet kapy tklatt, ieri girdi. Kadn yatan kenarna oturmu sigara iiyordu. "Kusura bakmayn!" dedi Ahmet. "Rahatsz ettim. urada baz kitaplara bakacam!" Glmsedi: "Amma kibarm ha!" diye dnd. "Rica ederim, buras sizin eviniz!" dedi hemire. Ahmet ktphaneye doru yrd. Kitaplarn srtna bakmaya balad. Hem kitaplar ilgi ekici olmad, hem de kadn sigara ierek kendisine bakt iin rahatsz oldu. Arad eyin orada olduunu biliyormu gibi kendinden emin bir tavrla aadaki
551

dolab at. Geen hafta defteri bulduu yeri kartrd, ama bir ey bulamad. "Demin bana kzmadnz m?" dedi hemire. "Niye?" "Babaannenize saygszlk ettiimi dnmyorsunuz, deil mi?" Ahmet gze doru eilerek: "Nereden kardnz bunu?" dedi. "aka yapyorduk!" dedi hemire. "Bu zel bakclk o kadar zordur ki! nsan bkar, sklr, usanr. Afeclersiniz, babaanneniz yapmyor, ama insan bakasnn pisliini temizler, gene temiz ler." "Evet, tabii, kt!" diye mrldand Ahmet. "aka yapyorduk. nsann sinirleri de bozuluyor." Ahmet aceleyle aryor, ama bir ey de bulamyordu. "Ben hep sizinki gibi iyi ailelerle alrm. Glmen'leri biliyor musunuz? leden sonralar kadnla Boaz gezintisine kar dk!" Ahmet bir defler buldu, heyecanla at, ilk sayfalarna gene eski yazyla bireyler yazlmt. Dolab kapayp ayaa kalkt. "nsan sklyor!" dedi hemire. "yi bir roman varsa verin de okuyaym. Tatl tatl okur, her eyi unuturum. Bu kitaplar babanzn myd? Profesr myd?" Ahinct: "Valla bilmem ki!" diye mrldanarak odadan kt. Salonda yrd. Tk tk sktrlm, ylm eyalarn arasndan geerek duvarda asl duran Cevdet Bey'in resmine yaklat. Cevdet Bey'in resmini yapmay dnyordu. Ama fotorafa yaklanca bu tasarnn ok ham olduunu dnd ve bu ii ertelemeye karar verdi. Gene de bir sre Cevdet Bey'e yakndan bakt ve i dnyasn bu kadar kolay ele geiremcyeceini dnd. "Ne yapyorsun orada?" diye Nermin sordu. "Grmyor musun, resme bakyor!" dedi Osman. "Sahi, babamn resmini yapsan!" Ahmet onlara glmseyerek dnd. Babaannesine bir bakt. Nermin akam yemeine beklediklerini yeniden syledi. Son gnlerde yapt resimlere acele acele bakt. Uyandktan, bireyler yedikten yarm saat sonra, her sabah son gnlerde yaptklarn
552

gzden geirirdi. Bu gzden geiri srasnda verdii yarglarn, gnn baka saatlerinde verdii yarglardan daha salkl ve gereki olduuna inanyordu. Acele acele duvar boyunca s ralanm resimlere bir kere daha bakt: "Evet, bunda ak bir zenti var... Gereksiz eyler. Bu iyi. Bunu neden yaptm bil miyorum; vakit kayb. u yemek yiyenler de ilerlemem gereken yolun hangisi olduunu gsteriyor. Bunu da besbelli kendimi beendirmek iin yapmm. Bunu da yerli bir ressam olmak yurt sorunlarna eilmek kaygsyla yapmm, ama beeniyorum. u ihtiyarlar da yeniden yapaym. Oradan o kediyi kaldrp bir saks koyaym. Kendi kk elencelerimi resme karlrmamal! Bunda da ak bir Goya etkisi var! Bu oturanlar seviyorum! u futbol ma dizisini de seviyorum!" Resimleri yeniden, ama bu sefer tek tek resimler deil, ressaml hakknda bir yargya vararak gzden geirdi. Sonra uyanr uyanmaz slakln lt byk tuvali ald ve almaya balad. Saatine bakt: ki. a lmaya balamak iin Goya reprodksiyonlarna bakmak zorunda kalmad iin sevindi.

ABLA
Kap alnca Ahmet saate bakt: buua geliyordu. Birden "lknur!" diye dnd, ama kapya varncaya kadar o olmadn anlad. nk zil birka kere daha aka yapar, ark syler gibi almt. Kapy anca iri bir gvde loluun iinden lop gibi frlad. Sonra yanaklarna kokulu, yumuak bir kadn teni dedi. Ahmet, "Ablam!" diye dnd ve teki yanan da uzatt. "Ne haber?" dedi Melek. "Naslsn bakaym? Neeli gzk myorsun!" Frtna gibi odaya girip bir daire izmi, hemen gzden geirmiti bile. "Yok, canm, iyiyim..." "yle mi? A, ne gzel gmlek o zerindeki! Nereden al dn?" "Her zaman giydiim eski..."
55.3

"Bu izmelerimi nasl buluyorsun?" "Yeni mi?" "Evet! Eniten getirdi..." "Darda myd?" "Ne unutkansn sen Ahmetciim!" dedi Melek. Arkasn Ahmet'e dnm resimlere bakyordu. "Sana boya getirecekti de istemedin ya..." "Sahi ne abuk gitmi gelmi!" dedi Ahmet. "Sen daha burada pinekle... Aaa, ne gzel ey bu!" Ahmet merakla bakt: Hi nemsemedii, kazyp zerine bir baka resim yapmay dnd bir resimdi. "Bunun nesini beendi?" diye dnd, ama byle dnmeye alk olduu iin zerinde durmad. "Ne gzel renkler bulmusun! Biraz da o tuhaf resimlerden yapsana... Trkesi nedir? ekilsiz: resim gibi deil de..." "Soyut!" dedi Ahmet. "Hah, soyut! Ben yeni kelimeleri, kusura bakma, renemedim! Hostes: konuksever gkavral." Kkrdad. "Soyut! Sahi biraz da soyut yapsana! Eniten, artk Avrupa'da herkes soyut yapyor diyor... Baka ne yapyorsun?.. imdi bunu mu yapyorsun?.." "Evet!" Melek, eyalara hi kimseden ekinmeden dokunabilme alkanlyla, resmi masadan kaldrd, yzne yaklatrd, sonra her seferinde yapt gibi koklad, arln lmek istiyormu gibi eliyle bir tartt, saa sola evirdi, a doru tuttu. Ahmet bazan resmin bir nesne olduunu igdleriyle her kesten ok ablasnn anladn dnrd. Ablasnn korkutucu denecek kadar iri gvdesine bakyordu. "Evet!" dedi Melek. "Tam anlayamadm ben bunu. Soyul deil, ama gene de anlayamadm.Y'ani ne demek istiyorsun bununla?" "Daha bitmedi!" "Bitince nasl olacak, bilmem!" Melek akll bir babayla bilmece zen mark ocuk gibi glerek: "Amaaan!" dedi. Sonra heyecanla baka bir resmi gsterdi: "Peki, bu bitmi. Bununla ne demek istiyorsun, sy lesene! Kravatl, k bir adamla gzlkl bir kadn oturuyor... Bunun anlam ne? Ne demek istiyorsun?"
554

"Resim ne eliyorsa onu diyorum!" "Hep byle kaarsn!" dedi Melek. Sonra ilk hzm aldn dnyormu, ilk yargsn da vermek zereymi gibi evresine gene merakla bakt ve kalarn att. "Babaannem kt galiba..." dedi. "Evet." "Merak ediyorum dorusu!" "Neyi?" "Ne bileyim ben! zlyorum. Dn btn gece vallahi onu..." Bir tabureye oturuyordu, birden pheyle irkildi. "Otur, otur, kuru oras, leke yapmaz!" dedi Ahmet. "Korktum! Buras da ok dank!" Ahmet: "Bak, bundan alndm!" dedi. "Ben buray gnar toplarm!" "yle mi? Yerleri kim spryor? Emine Hanm m?" Ahmet: "Fatma geliyor onbe gnde bir," dedi skntyla. "Kim o? Cemil'lerinki mi? Biliyor musun bizimki kat. Neden kat, anlayamadm. gn nce..." Birden sustu, Ahmet'in yzne skntyla bakt, i ekti: "ok zlyorum babaannem iin!" "Evet!" "Skyor muyum seni? Bir sigara iip gideyim bari! Seni rahatsz edecekse yakmayaym. Enitene hep seni rnek gsteriyorum. ocuk drt yl nce imeyeceim dedi ve p diye kesti diyorum!" antasndan kard kibriti yakt. "O da ne diyor, biliyor musun? O sanat eliyor! Halbuki sanatlar ttn ve alkol ok kullanr deil mi? Sahi, sen de bir sakal braksana!" "Elin yanacak!" dedi Ahmet. "Pardon! ok mu konuuyorum?" Melek sigarasn yakt. Ahmet bir sandalyeye oturdu, "Evet, babaannem iin zlyorum!" "Grdn m onu?" "Tabii... Paltomu, paketlerimi oraya braktm..." "Konutunuz mu?" "Benle hep konuur ya! Konutuk! Beni hemen tand, sevindi. Sonra ka yandasn diye sordu. Otuz olduumu syleyince gene ile, Cevdet Bey gitti, bir hafta sonra beni avutmaya sen
555

gelelin, senin yerin bende bakadr dedi. Eniteni sordu. Sonra ben anlattm. Akl iyi, cin gibi." "Yok yahu? Ben grdmde..." "Hemire de ard. Ee, beni grnce seviniyor. Hemire ok yorulmasn diye benim gitmemi istedi... zlyorum!" "Evet..." Bir sessizlik balad. Ahmet, "Birazdan rahatsz olup gider!" diye dnd ama Melek o kadar kolay sklmazd. Gene ayaa kalkt. Resimlere bakmaya balad. Ahmet ablasnn iri gvdesine, byk kalalarna, uzun bacaklarna bakyordu. Bu iri gvdeye arkadan her baknda enitesinin nasl bir insan olduunu dnr, akam yemeklerinde ne konutuklarn merak ederdi. Enitesi nl bir avukatt. Melek glmseyerek dnd: "Ne yapyorsun baka? Kimleri gryorsun? Nerelere gidiyorsun?" Ahmet, "Bir ey var aklnda!" diye dnd. "Ha! Eniten seni o kzla karakolun kesinde grm!" "yle mi?" "ok beenmi. Siz yanndan gemisiniz. Dikkatle yle bir bakm. Sylesene kim o kz? Ne i yapyor? Aman Ahmet, senle hibir ey konuamayacak myz? Eniten, belli ki aklbanda biri, eliyor. Kim sahi o?" Ahmet'in gene cevap vermeyeceini anlaynca: "Aman, ne yabanisin!" dedi. "Evlen, sen evlen!" "Nereden kt imdi bu?" Melek oturdu: "Eniten, o ocuk evlenirse ok ey yapar eliyor. O kzn belli ki aklbanda, onun hayatn dzene kor, eli yor!" "yi, iyi!" diye homurdand Ahmet. "Bak, biliyorsun, eniten seni ok sever! Genliimde ben de onun gibiydim, hibir eyi beenmezdim, ama seni tanynca aklm bama topladm dedi." Ahmet: "Ben otuz yandaym!" dedi. "te, ile lamam!" diye atld Melek. "Eniteni ele ben tan dmda yirmi sekizdi. Eniten, ben de onun gibiydim, ama bu baarl bir avukat olmama engel olmad, dedi. Kim o kz sa bi?" "Bu sana konuyu kapat arlk!" dedi Ahmet.

"Peki. Seninle ne konuacaz? Zaten gidiyorum ben!" Ahmet ablasnn alndn dnerek: "Otur, daha otur!" dedi. Sonra gene, vakit kaybetmek korkusuna kaplarak, "Daha sigaran bitmedi!" dedi. "Bitince gideyim istiyorsun, deil mi? u senin vakit kaybetme korkun, kzma ama, pek akllca bir ey saylmaz. Biraz dinlen, gez, dola... Senin sanat arkadalarn yok mu? Hepsi byle mi? Deildir... Biraz dinlenmek lzm. Eniten tatilin deerini bilir. Ben onbirayda karttm ii oniki ayda karanam diyor. Anlyor musun? insanlar nasl eleniyorlar, dinleniyorlar bir bilsen! Aaa, bak, geenlerde bir lokantada senin Galatasaray'dan bir snl arkadanla beraberdik. Tuncer..." "Ne yapyor o hdk?" "Niye? yi bir ocuk. Avukatm! ok tatl bir kars var. Eniten, onun gelecei iyi eliyor!" "Bana ne yahu!" "Canm, konuuyoruz ite!" Melek kederlenir gibi oldu. "Ne oklu Almetciim, sana? ok sinirlisin. Seni iyi grmedim. Biraz dinlen. Bir gn bize yemee gel! Eniten ok grmek istiyor seni! Ya ela bir lokantaya gideriz. Bizi komprador bulmuyorsan ta bii!.." "Ben yle moda kelimelerle dnmem!" dedi Ahmet. Melek mzikli, hafif alayc bir sesle: "Aferin, aferin, aferin!" dedi. Gld: "Ne akll kardeim var, maallah. ftihar ediyorum! Herkesten akll!" Ahmet bozuldu. "Gitse de artk alsam!" diye dnel. "yi o zaman! Sz ver, bir gn lokantaya gidelim. Nereye gidelim istersin?" "Abdullah'a!" dedi Ahmet. ki yl nce gene ablasyla enitesi onu o lokantaya gtrmler, orada iki masa tede Celal Bayar' grm, ona bakmaktan yemeini yiyememiti. Melek: "Abdullah' seviyorsun ha!" eledi. "ki masa tede eski bir cumhurbakan, takma elilerini t krdatarak tknrsa elenceli oluyor!" dedi Ahmet. "Ne tkmyordu ama! nsan o tknmayla yz yl deil, ikiyz yl yaar!" Melek nce glmsedi, ama sonra gene o kederli tavr taknd: "Ne hrnsn! Niye byle hrn oldun? Eskiden byle miydin?
5.57

ocukluunda ne neeli, ne sevimliydin! Herkes ok severdi seni. Seninle ne gzel elenirdik." "Annemi gryor musun?" dedi Ahmet. " gn nce gittim bir leden sonra... Akamlar gidip o adam grmek istemiyorum!" "Niye? O da bir avukat!" dedi Ahmet glerek. "Hem de ok nl galiba. Avukat Cenap Sorar! Bunu syledike nedense iimde gazete okuyormuum gibi, daha dorusu, medeni kanunu kartryormuum gibi bir duygu uyanyor." "Sylemitim deil mi? Burnunu kartryor! Sence niye annem babam brakp o herifle evlendi?" "Annem hakl, annem hakl..." dedi Ahmet. "Evet, sen bu konuda Perihan'dan, ben de Refik'ten yanayzdr!" dedi Melek. Bazan annesiyle babasn adlaryla anar, galiba bundan tuhaf bir zevk alrd. "Ne yapyor annem, ne anlatyor?" "Romatizmalar var! Romatizmadan ikyet ediyor." "Gnleri nasl geiyor?" "Nasl m geiyor?" dedi Melek. Dnd, glmsedi: "Birka arkada var, sinemaya gidiyor. Nasl geer gn?" Birden esnedi. "Sigaram da bitti. Hadi, artk ben kalkyorum," dedi ve kalkt. "Akam yemeine misafirler var. Allah korusun, babaannemin durumu ktleirse beni arayn..." Kapya doru yryordu. Birden Ahmet'in aklna bir ey geldi: "Sen Ziya Amca'y ha trlyor musun?" dedi. "Babamn kuzeni Ziya Amca'y?" "Galiba bir kere grmtm!" "Dn geldi, konutuk!" "Merdivenleri nasl kt?" dedi Melek. "Yok canm, turp gibi," dedi Ahmet. Bireyler anlatmak isti yordu iinden, ama sanki sinsi gzkmekten korkuyordu: "ok ilgin eyler syledi. Babas Nusret, yani babamn amcas bir devrimciymi galiba!" "O zamanlar yle eyler var mym?" "Yok, yok anlayamayacak!" diye dnd Ahmet. "Anla mayacak. lknur'a anlatrm!" "Aaa, sen buray boyamsn!" dedi Melek: "yi akl etmisin, gzel olmu!"
558

"Tavan akyordu," dedi Ahmet. "Tavan akyor ha! Tam sanat atlyelerinde olduu gibi!" Melek kendini irin gstermeye alarak gld. Kapnn kulpunu tuttu. Sonra yargsn vermek iin gzlerini odann iinde acele gezdirdi. Ahmet'e dnd: "Bak, kendine dikkat et olur mu?" dedi. Duygulanmt galiba. "Biraz dinlen, k, gez, daha da verimli alrsn o zaman... Eniten diyor ki, onbir ayda..." Ahmet kendini tutamad: "Askerler darbe yapacaklarm!" dedi. Heyecanla ekledi: "Sol darbe!" "Darbe mi yapacaklarm?" "Ziya Bey syledi." Ahmet dikkatle Melek'in yzne bakyor du. "Ne zaman?" "Yakn zamanda!" "Sokaa klmaz o zaman, deil mi?" dedi Melek. "Aman bu akam yapmasnlar da ne zaman yaparlarsa yapsnlar. Yarn leden sonra enitenle sinemaya gidiyoruz. Bilet aldm!" Gld. Sonra Ahmet'in ciddi yzne anlayla bakarak: "Gitsin u Demirel deil mi?" dedi. Biraz dnd. "ok iman!" Gene gld, bu sefer dnceli, sorunlu bir bakla: "Her ey ok kt oldu!" dedi. "Memleketin hali de felket! Geen gn anneme giderken, Nianta'nn ortasnda laf attlar bana! nsaf artk! Nianta'nn ortasnda!" "Ne dediler?" dedi Ahmet. Melek kapy at: "Yavrum, mavrum, yle eyler. Ksa etek de pek giymiyorum ama... Eniten dikkat etmemi syledi." "Haa, eniteme syle sol darbe yaplacan!" dedi Ahmet keyifle. "Bakalm ne diyecek?" Enitesinin bu haberi alnca yznn nasl olacan nerak etti. Yz, zevkle, gznn nne getirmeye alt. "Gvenilir bir kaynaktan alm haberi, de!" "Eniten bizi dndn iin ok sevinecek!" dedi Melek. Ahmet'i yanaklarndan pt, bir anda yokoldu. Ahmet hrsndan utanarak, "Hem enite avukat! Kk burjuva! Darbe ona kar olamaz!" diye mrldand. Ama kitaptan kma yargya deil, enitesinin yzn daha gerek bulduu iin gene de heyecanland. Sonra heyecanna sinirlenerek, "Bover!" diye dnd. Terasa kt. Nianta'na bakt. Mey559

: danda ayn kalabalk, apartmanlar arasna skm ayn hareket vard. Terasn teki ucunda iki gvercin pheyle ona bakyordu. "Saat ka? lknur ne zaman gelir?" diye mrldand. "Drt! Vakil geiyor!" Koa koa ieri girdi. Oda bl ablasnn kokusuyla doluydu. almaya balad.
i

BR ARKADA
Zil bir kere ald. Ahmet saatine bakt. "Alt! lknur! Alt olmu!" diye mrldanarak kotu. "Neredesin bcek, neredesin!" diye sylenerek kapy at ve dondu. Karsnda Hasan vard. "Kimmi yahu, bu bcek?" dedi Hasan. "Merhaba!" Sarlp Ahmet'i yanaklarndan pt. "Geiyordum, yle bir urayaym dedim!" Hasan birden durdu. "Baka eyler de var aklmda!" diyerek glmsedi. "Namuslu ocuktur!" diye dnd Ahne.t. "Ne de olsa devrimci." "Otur, otur!" "Sen birini bekliyorsan, iin varsa olurmayaym!" Ahmet: "Yok, yok, olur!" dedi. "Biraz konualm. Yoksun ortalkta!" "Tam ben de ayn eyi syleyecektim!" "ay ier misin?" "Yap bakalm!" dedi Hasan. Sonra birden Ahmet'in srlna sk bir yumruk vurdu. "yi inisin, ulan?" Ahmet sendeledi, ama farketlirmemeye alt. Kk gazocan altn yakarken srtnn uyutuunu hissetti. Hasan ierden: "Hl resim mi? Hep resim mi?" diye seslendi. "Yaa!" "Vah, vah, vah! ay abuk yap!" Ahmet oca yakt, suyu koydu ieri girdi. Hasan odann ortasndaki tabureye oturmu, postall ayaklarn uzatm, sigara iiyor, resimlere bakyordu. Birden Ahmet'in iinden onun cann yakmak geldi.

"Olum, otuzuna yaklatn, hl onsekiz yandaki devrimci gibi parkalar, postallar giyiyor, byk buruyorsun. Bir Galata saraylca yakr m bunlar?" "Ben Galatasarayl'ym, ama halk ocuuyum!" dedi Hasan. "Senin gibi..." Bir sre sustu. "u Nianta'na her geliimde kinim bileniyor!" dedi. "u dkknlar, butikleri, karlar grnce burjuvaziye olan kinim bileniyor!" "Eh, o zaman sk sk gel, yararl olur!" dedi Ahmet. "Benim byle bir eye ihtiyacm yok! Senin var herhalde, ama senin ele yrein nasr tutmu!" Gltler. Ahmet: "yi, her zamanki gibiyiz!" diye dnd. "Beni yeterince hareketli bulmuyor, ama gene de seviyor! Eskiden ele yleydik... Eskiden!" Hznlenir gibi oldu. Hasan' Gala tasaray'dan tanyordu, ama elostluklar daha sonra, Ahmet Fransa'dan dndkten sonra ilerlemiti. Hasan, Ahmet'ten ya kkt. Ahmet, "Ne yllard o yllar!" diye tam dnmeye balamt ki, kendine kzd. Doya doya Hasan'a bir bakt. "Parkayla, postallar beni yanltmyor, o da yalanm!" diye dnd. "Ece, sen ne yapyorsun imdi?" dedi Ahmet. "Bizim ihtiyarla evde oturuyorum. Alt ay nce, biliyorsun, annem ld." "Biliyorum! eviri yapyorsun?" "Evet, idare ediyoruz." "Okulu bitiriyor musun?" "Uramyorum! Bilmiyorum biter mi, bitmez ini!" "Atmyorlar m?" "Benim sonsuz hakkm var. Ha, tabii! Sen niversiteyi Paris'te okuduun iin burann detlerini bilmiyorsun!" Ahmet bozulmu gibi yapt, ama bozulmad. Alnsa alnsa resim okuduu iin alnrd, resmi Paris'te okuduu iin deil. Bir sandalye ekip Hasain karsna oturdu, yzne bakmaya balad. Hasan onun baktn hissetti galiba, ama gzn re simlerden ekmedi. Ciddi ciddi, bir ey okuyormu gibi dikkatle resimlere bakyordu. Sonra dnp Ahmet'e glmsedi. "Nasl buldun?" dedi Ahmet. "Valla ben resimden anlamam," dedi Hasan.

"ok ihtiyatlsn!" "Senin kadar ihtiyatl olamam bamsz sosyalist!" diyerek Hasan ayaa kalkt. "Hl bamsz sosyalist misin?" Hasan i Partisi yesiydi. i Partisi yesi olmakla ve babasnn retmenliiyle gururlanrd. "imdi i Partisi'nc ye olmayan bir yn sosyalist var!" dedi Ahmet. "stelik btn grlty patrty da onlar yap yor!" "Grlty patrty, ama gerekenleri deil!" dedi Hasan. Sonra dikkatle ekledi: "Sana unu da syleyeyim: Beni tam bir partili olarak grnic. Parti gryle, MDD arasnda bir yol arayan benim gibi ynla arkada var. Bu arkadalarla..." "Kendine gre bir grn de her zaman vardr senin!" dedi Ahmet. "Sknca parti grn deil, kendini savunmaya balarsn!" "Evde otura olura kzmsn sen yahu!" "Seimle Trkiye'ye sosyalizmi getireceini sanyorsun!" dedi Ahmet. "Seimde de ne oldunuz grdk!" "Biz seninle bunlar konumam mydk yahu?" dedi Hasan. "Yeter bir kere..." "Bamsz sosyalist diye dalga geiyorsun. Ben de,'brak da biraz bamszln tadn karaym..." "Birader sen o tad doduundan beri karyorsun," dedi Hasan. "Hl da tat buluyorsun. O iin tadn almak iin arada bir bireyler yapmak lzm, deil mi?" Bunu Ahmet'i yaralamak iin deil, dosta sylemiti. Ahmet duyguland. Ama: "Eee, ne olmu bir ey yapmyorsam? Hibirini beenmiyorum ite!" dedi. "Dahas var m? Been miyorum!" "Beenmiyorsan eletirini getir, tartalm!" Ahmet, "Bu da doru!" diye dnd. Bir cevap arad, tuhaf eyler geti aklndan, sonra birden homurdand: "Biz resim yapyoruz ite!" Eliyle resimleri iaret etmiti. Sonra sulu sulu gld, ieriye, ay demlemeye kotu. "aresiz bir halim olmal, ama Hasan iyi ocuktur!" diye dnd. "Hakkmda kt eyler dnmez!" Mutfaktan kt. Hasan oturmu, gene resimlere bakyorduk
562

"Ee, ne eliyorsun?" "Ne iin?" "Canm, resimler iin! Bakyorsun, bakyorsun, bir ey syleeliin yok!" "Valla herhalde bireyler yapyorsun, bir bildiin var, ama ben anlamyorum!" dedi Hasan. Ahmet nce fkelendi, ama sonra yumuad. "yi ocuktur Hasan ! " diye dnd. "Metin ya da Sacit olsayd hemen ylgnlk, kitlelere gvensizlik, ya da teslimiyetilik bulurlard!" "Canm, syle sen gene. Aklna ne geliyor?" "Ne bileyim? Bir bildiin vardr!" dedi Hasan. "Anlamyorum ben bu incelikleri." Ahmet'in yzn grnce bir ey sylemesi gerektiini hissederek: "Valla, sen bunlar ciddi mi yapyorsun, yoksa bunlarla alay m ediyorsun, anlamyorum!" dedi. Ahmet heyecanland: "Sahi mi diyorsun?" Hasan arr gibi oldu: "Nasl sahi mi?" "Demek ciddi mi, alay m anlalmyor!" dedi Ahmet. Sonra heyecandan neredeyse bard: "Yaa yahu! Goya'ya da bunu sylerlermi biliyor musun? O aristokratlarla dalga m geiyor, yoksa onlara hayran m merak ederlermi!" "Sen herhalde bu insanlara hayran deilsin!" Hasan eliyle resimleri gsteriyordu. "Deilim tabii!" dedi Ahmet. "Ama gene de onlar biraz an lamaya da alyorum. Ya ela onlar kavramaya ve Trkiye hakknda..." "ok heyecanlandn!" dedi Hasan. Ahmet bozuldu, ama koup Goya reprodksiyonlarm getirdi. Kaim kitab sayfalarn evirerek Hasana gstermeye balad. "unlara bak, unlara!" diyordu arada bir, "Yeni anlyorum Goya'y..." "Sen imdi bunlar taklit mi ediyorsun?" dedi Hasan. Sonra hemen ekledi: "Hi benzemiyor yaptklarn bunlara. Aaa, dur, bu plak Maya deil mi? Tamam bunu biliyoruz. Byle bir film gelmiti, grm mydn? Bu plakla alay m ediyor res sam?" Ahmet, Hasanin yannda ayakta duruyor, kucanda duran kitabn sayfalarn acele acele eviriyordu. En sonunda arad
563

eyi, Kuruna Dizilenleri buldu: "Ne diyorsun, peki, buna?.." "Vay canna!.. ok gzel!.. Zaten biliyordum ben bu resmi." "Yaa!" dedi Ahmet. "Grdn m?" Sonra birden irkildi. Goya'yla m, yoksa kendinle mi gururlandn ayramyordu artk. Biraz yatr gibi olunca: "Ona niye bunlar gsteriyorum?" diye dnd. "Beni anlasn diye... Beni anlamas iin Goya'y m anlamas lzm?" fkelendi ve Hasana kt eyler sylemek geti iinden. "Hadi, kapa unu!" dedi. "Anlamyor, sevmiyorsun sen!" "Evet, ho eylermi dorusu," dedi Hasan. Sonra dnmeden ekledi: "Biz sanat ihmal ettik son zamanlarda..." Byle, ok kullanl, ezberden syledii cmleleri vard. Ahmet uzakla mt, ama o hl sayfalar eviriyordu. "Bak, bak o da senin gibi kedi yapm! Bir ocuk, bir ku, kediler..." ocuksu bir tavr taknmt. "Bunlar da, evet, gln. Krallar, kibar kadnlar... Hah ha. Sevdim Goya'y. Aferin herife!" Birden kitab kapad, ayaa kalkt, gerindi, hafife glmsedi. Glmseyii: "Yaa be, bana elenceli birka dakika geirttin!" diyordu. "ay getireyim!" dedi Ahmet. Dikkatle Hasan'n yzne bakyor, aklndan devrim, sanal, devrimciler konusunda bulank dnceler geiyordu. Hasan, Ahmet'in resimlerine de bakt biran. Sonra neeli yz ryadan geree dnerek kasld: "Bak, sen de kediler yapmsn... Burjuvalar, ya da neyse ite u insanlar yapmsn, baknca bireyler hissediyorum imdi!" Utanr gibi olmutu: "Gerekten seziyorum bireyler ama... Ama kardeim bunlarla, sen de bi liyorsun herhalde, devrim olmaz!" Bu iin sulusu kendisiymi gibi ekingenleti. Ahmet: "Oras yle..." diye mrldand. "Ama bu da, bu re simler, hibir ey demek deildir!" Hasan rahatlayarak: "Evet, deildir tabii!" dedi, esnedi. Ahmet, "Nasl yuttum o laf?" diye dnd. Sinirlenerek bard: "stelik bunlarn devrime etkisi olmayaca da lartlr!" Hasan bir daha esneyerek: "Evet, ama imdi bunu tanma yalm!" dedi. Bir sigara yakt. "Arkadalarla konuuyorduk geenlerde, sen geldin aklma!"
564

"Dur, ay getireyim!" eledi Ahmet. eri girdi. "imdi niye geldiini aklayacak!" diye dnd. aylar doldurup odaya girdi. Hasan odann iinde yryordu: "Evet, sen geldin akl ma..." "Niye? Ka eker?" "Ben alrn... Bir dergi karyoruz..." "Ooo!" dedi Ahmet. yle olmadn bal gibi biliyordu ama, gene de sordu: "Sanat dergisi mi?" Hasan ciddiyetle: "Yok, siyaset dergisi!" dedi. "Sanat ve siyaset dergisi derdiniz. imdi yle yapyola ya arlk." "Dinle Ahmct'ciim, ciddiyim. Demin sylyordum; laf azma lkl. Biliyorsun TP ve MDD arasnda gidip gelen, ya da ikisinin ele doru yanlarn benimseyen bir sr arkada var. stiyorsan bamszln tadn kararak onlarla "kararszlar," diye alay da edebilirsin, ama deiller. Ben de bir TP'li olmama ramen onlardan biriyim. Dediim gibi, ne TP'in parlamentariznine, ne de tekilerin grlt patrtsna inanmyorlar. Derlenip to parlanmamz iin iki taraf da sk bir eletiriden geirmek, bil de kendi grlerimizi ortaya koymak durumundayz. Bu da bir elergi gerektirir. imdi senden isteyeceim u: Derginin kapak, sayfa dzeni, lek tk desen gibi sanat ilerinde bize yardm eder misin? Dur, dinle bir saniye! kincisi bize maddi yardm, cann dpedz para yardm yapar msn?" Ahmet hi dnmeden: "Tabii, tabii yaparm," dedi. "Dur yahu, biraz dn! Hemen karara varyorsun!" "Sen yardmm istiyor musun, istemiyor musun?" dedi Al mc. "stemesem buraya gelmezdim!" dedi Hasan. Sonra aceleyle dzeltti: "lstemcseydim amazdm bu konuyu! Ama dn de salkl bir karar ver istiyorum!" "yi ite, dndm, tandm bile. Yalnz unu syleyeyim: Bende ok para yok!.. Hatta hi para yok." Keyifle ekledi: "Babam, ne var ne yok hepsini yiyip bitirmi. Meteliksizim ben!" Daha ela keyiflenerek heyecanland. "u katn yars benim saylr, ama imar aff kmazsa bu kaak kat da gidiyor. Senin babann bir
565

kali, nerede, Yalova'da myd, az da olsa bir topra var, deil mi?" Hasanin yzne bakyor, glyordu. Sonra birden: "Elimden geleni yapacam!" dedi. "Ders veriyorum!" Hasan onu avutmak istiyormu gibi: "Canm para nemli deil!" dedi. "Sen hemen karar veriyorsun. Ben onu sylemek istiyorum: deolojik olarak ayn izgide iniyiz?" "Niye aramzdaki ayrlklar bytyorsun?" "Bytmyorum! Bu salam bir beraberlik olsun istiyorum. lkesiz, eletirisiz bir birlik hemen zlmeye mahkmdur!" "Kitap gibisin yahu!" Hasan sinirlenerek ayaa kalkt. Pencereye doru yrd. Srtn Ahmet'e dnerek dar bakt. Hava oktan karard, ierisinin camda yansd iin bir ey gremiyordu herhalde, ama gene de bakyordu. "Darldn m?" dedi Ahmet. "Kusura bakma bugn, kafam bozuk!" Hasan dnd: "Birader seninle iki satr konuulmuyor ki! Hemen inelemeler, aka, alay, saldr balyor." "Kusura bakma!" dedi Ahmet. Sonra birden yle dnd" "Bir darbe olacak, her ey zlecek... Olacaksa olsun u dar be!" Hasan: "Anlyorum seni de!" dedi. "Sen de burada fkelisin, sinirli..." Birden sustu. Kapnn zili alyordu. Ahmet: "Eyvah, lknur!" diye dnd. Hasanin onu gr mesini hi istemiyordu. Gvdesini tam eiin ortasna yerle tirerek kapy at. Mzikli bir ses: "Gene geldim!" dedi. Ablasyd. "Aye Halam gelmi. Mine de vard. Aada eneye daldm!" dedi Melek. "Eve gidiyorum, misafir var. Sana bir ey syleye cektim." Galiba, Ahmet'in eiin ortasnda kapy tutarak dur masndan ierde birisi olduunu sezdi. "Sana bir ey syleye cektim!" diye gene mrldand ve birden evik bir hareketle iri gvdesini ieri sokuverdi. ki adm atp Hasani grnce ard. Ahmet, "erde lknur var sand!" diye dnd. " "Aa, merhaba Hasan Bey!" dedi Melek. "Az daha tanyam* yordum!" < >
566

Hasan iri postallarn gcrdatarak ayaa kalkt: "Merhaba!" El sktlar. Durum Ahmet'e ok gln geliyordu. kisi de birbirinden tedirgin olmutu, ama gene merakla birbirlerini inceliyorlard. Ahmet, "Bakalm hangisi daha dayankl kacak!" diye dnd ve Hasan'n gzlerini kardn gordu. Hasann ve kendi hesabna zlrken ablas kapya dnd. "Sana ne zaman yemee gidelim diye soracaktm!" dedi Me lek. Ahmet, ablas bunu alak sesle sorduu iin sevindi. Ama sonra bararak: "Gideriz bir gn lokantaya!" dedi. "aramba akam olur mu? Ben size gelirim!" Melek yksek sese aarak: "Olur!" dedi. Bir eyden korkmutu galiba. Ahmet'i pmeden kayboldu. Ahmet kapy kapayarak Hasana dnd. "Ablan deil mi?" dedi Hasan. "Evet, Hasan Bey," dedi Ahmet taklit ederek: "Az daha lanyamyordunuz galiba?" "Deimi yahu, ey olmu..." "Syle, syle!" dedi Ahmet. Hasan'n ciddiletiini grd. "Ama syleyemezsin. Galatasaraylsn ama, 'bacm' kategorisi kuv vetlidir sende de!" Hasan da gld: "Bu Galatasaray lafn brak artk!" dedi. Ayaa kalkt. "Ben de gideyim artk! Yarm yamalak da olsa anlatk deil mi? Zaten iin bandayz. Ama bu dergi etrafnda bir toparlanma olursa, ki olacak, ok ey deiir Trkiye'de." Ahmet ban sallyor, "Darbe olacak, darbe!.." diye d nyordu. "Hadi, syleyeyim artk!" "Bunu anlyorsun herhalde. nk iki grubu da eletiren, yeni bir hareket arayan byk bir kitle var. Sonra doru izgi de bu olmal. yi bir dergi her eyi toparlar. Lenin'in, 'Ne Yap m a l d a anlatt gibi..." Ahmet'in iinden, "Ne yapmal, ne yapmal?" demek geldi, ama Hasan' sinirlendirmemek iin kendini tuttu. "Yalnz, tabii, daha her eyin bandayz. Bu ie bir balarsak sonunu getiririz. 'Ne Yapmal?'daki gibi bunun da sonu bir par tidir... Ama daha hazrlk aamasndayz... Her ey olup bittikten sonra deil, sana daha balarken haber vereyim, dedim!"
567

"Benim tandklarmdan kim var, yahu?" dedi Ahmet. Hasan sorumlu, arbal bir tavrla: "Ne merak ediyorsun yahu?" dedi. Sonra gerektii gibi ekledi:'"Kusura bakma! Hem, birader, ben de en sonunda iin kenarndaym, tam iinde deil!" Ahmet bozuldu ama, farketirmemeye alt: "Metin var m? Neyse merak ettiimden deil, aklma geldi. Geenlerde bir yaz yazm. Lenin evirilerinin etkisiyle hep 'Bu baylar... Bu baylar' diye yazm. Grrsen syle: 'Beyler' daha etkileyici." Hasan ayn sorumlu tavrla: "Grrsem..." dedi. Sonra baka yere bakarak ekledi: "Bu sylediklerimi kimseye amaman, bilmem, sylemeye gerek var m?" Ahmet fkelendi, iinden kt eyler sylemek geldi, ama birden bir sululuk duygusuna kaplarak: "Kimseyi grdm yok zaten!" dedi. Hasan kapya doru yryordu: "Bu da ok kt aslnda. Biraz dar k camn. Bak, dergi ii olursa, insanlar arasna gireceksin, al imdiden! Nazm ne diyor?" Ahmet cevap vermedi. Aklna kt bir sz gelmedii iin yalnzca fkeyle bakyordu. "Nazn, 'Aradklarn odanda deil, dardadr' diyor!" "Buras oda deil atlye!" dedi Ahmet. Ama bunu yeterli bulmad. Ellerini sinirlenerek ceplerine soktu: "Darbe geli yormu!" dedi. "ok gvenilir bir kaynaktan haber aldm." "Kimden, MT'ten mi?" dedi Hasan. Glmsedi. "Saka ya pyorum! Kimden?" Ahmet, "Babamn kuzeninden!" diyecekti, ama bunu gln bulduu iin: "Uzak bir akrabamdan!" dedi. "Emekli albay! Tuhaf biri." Sonra nedense duyguland. "ocuklara da syle!" "Biz zaten faizme kar hafta aacaz!" dedi Hasan. Gld: "Ama sol darbe deil mi?" "Ya... Bolivya'da Torrcz'in yapt gibi! Gazeteyi okudun mu bugn?" Hasan ban sallad. Birbirlerine bakyor, karlkl glmsyorlard. Hasan da ellerini cebine sokmutu. Ahmet ona birden ar sevgi duyarak hznlendi. "Kalk bir sinemaya gidelim!" dedi Hasan.
568

Ahmet: " B o v c r ! Vaktim y o k ! " dedi. Aklna l k n u r geldi. "Nerede kald?" diye dnd. " A m m n dn ev ke.disisin sen!" dedi Hasan. "Bir ey syleyeceim: Evlenmediin, dzenli bir aile hayatn ve iin o l m a d iin gururlanyorsun galiba, ama b u n u n proletaryann karlaryla uzaktan yakndan hibir ilgisi y o k ! " "Biliyorum!" dedi Ahmet. Sonra: "Yok mu sahi?" diye dzeltti. "Ya resim?" "Resimden a n l a m y o r u m ! " "yi!" Hasan kapy at, kyordu: "u Nianta'nn k i r i n e bu lanmadan abuk a b u k k a a c a m ! " dedi. "Darbe hakknda ne eliyorsun?" dedi A h m e t . S o n r a inand rlmak isteyen bir sesle mrldand: " B i r ey olaca yok, deil mi? Buras Trkiye. Bir ey yapsalar, bir halta cart-curt ederler, sonra iler tavsar, her ey eski haline dner. yle deil m i ? " "Bilmem ki..." dedi Hasan. O ela duygulanmt galiba... "Hadi, eyvallah!" Sarlp Ahmet'i yanaklarndan pt. "Bir ey istemeyecein zaman da g e l ! " Hasan: "Ben senin iin de istemitim o ii!" dedi. Galiba gene duyguland ve bunu kendine yaktrmad iin, A h m e t ' e , bu sefer daha yumuak vurup merdivenlerden indi.

TELEFON
Ahmet odann iinde aa yukar yrd. Resimlere bakt. "Bunlarla devrim y a p l m a z m ! " diye mrldand. H a s a n a f kelendi: "Nasl cevap vermedim o n a ! B u n l a r l a . " R e s i m l e r i n e bakyordu. Resimlerden ihtiyar tccarlar, ev kadnlar, kibar kzlar, delikanllar, efendiler, hizmetiler, h e p ayn eyalarn ve ayn ryen lo n iinde, soluk bahelerde, merdivenlerde, salonlarda duruyorlar, birbirleriyle konuuyorlar, sanki bir ey bekliyormu ama, gelecek olan gelmeden de ilerini g r m e k istiyormu gibi, kararsz, yar tell, yar uyuuk, biraz da sa

hrszlanarak vc hep ayn eyi tekrarlayarak duruyorlard. Ahmet: "Hibirinde i yok!" diye dnd. "Eer yaptklarm Hasana da bir ey sylemiyorsa niye o kadar alyorum ki?" Avunmak iin 'futbol ma' dizisine bakt. Maa gitmek iin kuyrukta bekleyenler, kfteciler, ateli taraftarlar, baranlar, donuk suratl futbolcular izmiti. Birden bir umutsuzlua kaplarak: "Bunlarn da bir anlam yok!" diye dnd. "Nedir yani imdi bunlar? Bunlar ne ie yarar? Bunlar kimin iin yapyorum? Hepsi kt! Hepsi i, yzeysel, sahte, itenliksiz, baya! Goya'nn, Bonnardin sonra btn empresyonistlerin defalarca yapt eylerin bayat bir tekrar." Korktu. Byle umutsuzluk anlarnda yapt gibi almaya balamadan nce verdii yargy hatrlamaya alt. "Evet, o zaman beenmitim! Hepsini toptan ktlememi, ku surlar ve baarlar grmtm!" diye dnd. "imdi de ayn ekilde grmeye almalym!" le vakti verdii yargy gene itenlikle verebilme umuduyla resimlere bir kere daha bakt, ama hepsini baya buldu, Hasan'n ilgisizliine hak verdi. Btn bu resimlere vaktini ve hayatn verdiine piman olmaktan korktu. Bu pimanla ok az kaplrd, ama gene de ekinerek baka eyler dnmeye karar verdi ve birden, "lknur nerede kald?" diye mrldand. Saatine bakt: Yediyi geiyordu. "Gelmeyecek!" diye dnd. "Niye gelmiyor? Oysa bugn onu grmek istiyorum!" fkelenerek aa inip ona telefon etmeye karar verdi. Kapy gene anahtaryla at ve salona geti. Nign Hanimin banda heuieyle Osman vard. Osman gazele okuyor, hemire neeli bir sesle Nign Hanm'a bireyler anlatyor, arada bir hastann battaniyeyi ekitiren elini oradan alp bir kenara koyuyordu. Osman, Ahmet'i grnce: "Gazetede de yazyor!" dedi. "Efendim?" "Askerleri diyorum. Demek, Ziya orada okudu!" "Ama Ziya onu dn sylemiti!" dedi Ahmet. Telefonun durduu keye doru yryordu. Osman koltuundan kprdanarak: "Bir ey olaca yok canm!" diye homurdand. Hemire: "Ne oluyormu?" diye sordu. "Askerler mi baa geiyorlarm?"
570

Ahmet telefonun yanna oturdu. Birden Osman'n ve hem irenin konumay dinleyeceini dnerek rahatsz oldu. Alcya bo bo bakt. Asl cann skan ey lknur'un evindekilerdi. O eve bir kere gitmi, kendisinden hi holanl madiini grm, lknur'a da elinden geldii kadar az telefon etmiti. Telefon edecekse daha nceden lknur'a edeceini syler, telefonu o saatte onun amasn salard. Alcya bo bo bakarken kap akl ve birisi ieri girdi. Ahmet teki kapdan salona giren ayak seslerini tand: Nermin'di. "Artk imdi hi edemem!" diye dnd. Nermin, Ahmet'in gnlk hayatnn ayrntlarna ok meraklyd. "Ne yapaym? kp yukar alaym!" diye mrldand. "Sama fke ve anlalamama buhranlarna kaplmaya gerek yok! Buna-hakkm da yok!" Sonra Nermin'in sesini duydu. "Yemee bizde deiliz. Aaya Cemil'lere iniyormuuz!" "yle mi?" dedi Osman. "Ahmet'i de araym dedim! Sonra alnyor, gelmiyor, a kalyor ocuk! Baktm yoktu yukardal^Osman eliyle bir iaret yapm olacak ki: "A burada m?" diye bard Nermin ve dnp kede oturan Ahmet'e glmsedi. Ahmet kaytsz bir tavr taknmaya alt, ama duymam gibi yapmann daha kt olacan sezerek, "Ben burada da yerim!" dedi. "Ylmaz bana bireyler yapverir!" "Ylmaz bu akam izinli. Canm, hem seni grmek istiyor lar." Eninc Hanm: "Ben sana iki yumurta krveririm istiyorsan!" dedi. Ahmet odaya giren hizmetiye sevgiyle bakt: "Ben burada yerim o zaman!" Nermin alngan bir tavrla: "ok rica ediyorum. Herkes aada olacak!" dedi. "Mine de senin gelmeni syledi. Onlara da uramyormusun! Ne oluyor sana, kuzum?" "Peki, peki!" dedi Ahmet. "Kata?" "Yarm saat sonra gel aa!" dedi Nermin. Alcya bakt: "Telefon mu edecektin?" "Vazgetim!" dedi Ahmet, ayaa kalkt. Nermin'in gidebile ceini dnerek biraz beklemeye karar verdi, esnedi. Nermin, Osman'n nnden geerek dar kyordu.
57/

Osman seslendi: "Belki bu sefer tanr annem seni. Soruver .hadi! " Bir kahkaha att. "Ka yana geldin, ama hl ocuksun!" dedi Nermin. Dar kt, i Ahmet telefonun bana oturdu, aceleyle evirmeye balad. "Ee, ne diyeceim ona?" diye dnd. Yreinin hzlandn farketti. Telefonu bir kadm at. lknur'un annesi olmalyd. Ahmet: "lknur'la grmek istiyorum, efendim!" dedi. Ki barlna kzd. Gznn ucuyla Osman'a bakt: Gazete okuyor du. "Kimsiniz siz?" "Bir arkadaym!" ok ksa bir sessizlik oldu. Kadn bireyler syleyecekti, ama galiba cayd. "Bir dakika bekleyin!" dedi. Ahmet alcy kulana iyice yaslayarak beklemeye balad. Evin iindeki sesleri dikkatle dinledi. Neeli kahkahalar, barmalar, bir de alaturka mzik duydu. Birisi: "Akolsun size, Ninet Hann!" diye bard. Ahmet duvarda Cevdet Bey'in resmini grd. Cevdet Bey glmsyornu gibiydi, ama t verir bir hali de vard. "Evet, byle dikkatli, titiz, kararl olmak lzm!" der gibiydi. Birisi gene bir kahkaha att. Sonra yaklaan ayak sesleri duyuldu. Ahmet yreinin daha da hzlandn farketti. "Alo?" "Benim! Niye gelmeelin?" "Ha! Sen misin? Gelemedim... Kusura bakma, misafirler var..." "Geleceim demitin!" "Hayr, gelebilirim demitim!" "Sana ne yahu, o misafirlerden!" "ocukluumdan beri grmediim bir arkadam var!" "Kim o? Peki seni gremeyecek iniyim bugn?" "Akam kabilirim belki!" Ahmet: "Akam oldu bile!" dedi alayc bir sesle. Sonra aceleyle ekledi: "Ne zaman gelip alaym seni?" "Ka saat? Yedibuuk! Peki, dokuzda aa gel!"
572

"Sekizde?" "Dokuzda!" dedi lknur. "Ne oldu sana bugn?" "Hi! Kafam bozuk. Sen ne yapyorsun?" "Misafirler var ite! Dokuzda, tamam m? Yahut dur! Sen gelme, ben gelirim!" "Canm, o saatte olur mu?" dedi Ahmet. "stelik taa oradan." ilknur Tevikiye'de, on dakikalk bir uzaklkta oturuyordu. Ahmet baka bir bahane arad ve aklna gln bir ey geldi: "O saatte olur mu? Darbe yaplacakm!" Sonra kendini zorlayarak bir kahkaha alt. Osman'a bakt: Gazete okuyordu. "Darbe mi yaplacakm? Yok canm!" "aka! Konuuruz, konuuruz! Dokuzda geliyorum, aa!" Ahmet duyguland. inden bireyler de sylemek geldi, ama gazetesini okuyan Osman' bir daha grnce sylemedi. Son anda aklna bir ey geldi: "Haa! Dcllcri de yanna al!" "Hangi defteri?" "Okumadn m? Babamn o eski yaz..." "Okudum, okudum!" dedi ilknur neeli bir sesle. "ok e lenceli... ok ilgin bir insanm baban!" "yi ile. Defleri de gelir." "ok elenceli!" diye tekrarlad ilknur. "Zaten sen orada iyi eleniyorsun!.." "Tamam, tamam!" Ahmet telefonu kapad. Parmaklaryla masann zerine sinirli sinirli vurarak nce Cevdet Bey'in resmine, sonra Osman'a bakt. "Evet, Cevdet Bey'in resmini yapmal!" diye dnd. "Nasl bir ey yaplabilir? Depodaki mallar, iiler, ev eyalar ve ailesiyle birlikte..." Glmseyerek ayaa kalkt. "Evci, eyalar!" diye dnd. Odann iindeki eyalara bakt, Her yer tk tk eya ile doluydu. Nign Hanm'n eski evin yerine apartman yapld yl, evin btn eyasn kendi katna tad hl hazan anlatlrd. Duvarlarda da kavukluklar, tebihler, baz biblolar ve Cevdet Bey'in resimleri aslyd. Sedef takmlar, sandalyeler, yaldzl koltuklar, sehpalar, masalar arasnda yrmek iin insana az bir yer kalyordu. Hi kullanlmayan piyano, zerine biblolar ve eyalar konan bir masa grevini gryordu. stnde Nign Haninim kymetli porselenleri, ini vazolar, ay fincanlar, ta57.i

baklar vard. Nign Hann, krlr diye, bunlara kimseyi dokundurtmad iin, kendisi de aylardr onlar okayp toz alacak durumda olmad iin hepsinin st yarm parmak tozla kaplyd. Ahmet birden: "Ka para eder bunlar?" diye dnd ve irkildi. "unlardan birka tane yrtsem Hasan'lar alt ay dergi karr!" Bfenin vitrininde duranlar herhalde en pahallaryd. "Nasl yrtlr bunlar?" ocukluundan beri babaannesinin elinde grd krtl anahtar destesini hatrlad. Bfeye yaklat. "Anahtar!" diye mrldand. Bfenin cameknlarnda duran porselenlerin ilk defa eriilebilecek bir uzaklkta ol duunu dnd. Ama anahtar destesini son haftalarda ne grm, ne de krty duymutu. Sonra birden: "Farkederler! Suu da hizmetiye ya da baka birine atarlar!" diye dnerek cayd. Nign Hanm: "Ne yapyor o orada, bfenin nnde?" de di. Ahmet dnd: "Hi babaanneciim bakyordum!" dedi. Sonra, "Sulu bir halim olsa gerek!" diye dnd. Osman'a bakt. "Senin baban, senin baban ok byk bir insand!" dedi Nign Hanm. Ahmet pheyle: "Kim?" dedi. "Senin baban!" dedi Nign Hanm. "Baban, Cevdet Bey! Her eyi o kurdu!" Gzlerini krptryordu. Osman glmsyordu. Hemire, Ahmet'in oul deil, torun olduunu aklamaya balad. Nign Hanm bireyler mrldan d. Ahmet sabah iyi bakamad kitaplara ve dolaba bir kere daha bakmaya karar vererek koridora yrd. Tkrtl saatin yanndaki odaya girdi. Babasnn bu odada on yl yaadn, burada l dn dnerek kitaplara bakmaya balad, ama gene bir ey bulamad. Dolabn gznde de bir ey yoktu. Babasnn Tarm Bakanl'nca bastrlan kitabyla Muhittin Nianc'nn bir iir kitabn alp odadan kt. Yemee inerken yanma almak iste medii iin kitaplar yukar brakt.

574

YEMEK
Ahmet saat sekize eyrek kala merdiven aa indi. Cemil'lerin kapsn ald. Mutfak kapsn aan hizmeti kz bakalarna yapt gibi koup ona byk ana kapy amad; elenceli, neeli bir ey grm gibi glmseyerek mutfak kapsndan onu ieri ald. Ahmet biraz mutfak kokusunu koklamak, tel seyretmek, ne yemek olduunu renmek iin, biraz da ierdeki kalabala kendini hazrlamak iin mutfakta bir bardak su iti. Gazetelerdeki reklamlar hatrlatan buzdolabnn kapsn kaparken, "Evet ben ressamm. Hep resim yapacam!" diye dnd, salona girdi. eri girer girmez Aye halasyla karlat. Halas onu grnce unuttuu bir eyi hatrlayvermi gibi birden ban geriye atarak: "Hah!" dedi. "Sana yukarya gelecektim! Bir ahbabmzn kz evleniyor. Hediye olarak senin bir resmini gtrelim diyor duk." Ahmet: "Olur mu halacm? Gelin, bir tane hediye edeyim!" dedi. "Yok, parasyla!" dedi Aye Hala. Ahmet'in yzn grnce: "O zaman almayz!" dedi. Sonra iki ien kocasna seslendi: "Remzi, hediye etmek istiyor!" Bir kede erkek, Remzi, ev sahibi Cemil ve Lle'nin kocas Necdet iki iiyorlard. Ahmet'i grnce seslendiler. Ahmet onlarn yanna gitti. Odada ar bir duman vard. Sehpann zerinde iki bardaklar, kseler iinde fndk, fstk duruyordu. erkek bir an dnceli dnceli Ahmet'e baktlar. Necdet yannda Ahmet'e yer gsterdi. "Bir iki alr msn?" dedi Cemil. "Viski, cin tonik?" "Teekkr ederim, bir ey imeyeyim!" dedi Ahmet. Cemil yemekten nce bir ey iilmesi gerekliini gsteren bir bakla: "Peki, arap, rak?" dedi. "Portakal suyu? Peki portakal suyu." eriye seslendi. Sonra Ahmet'e dnerek: "Na slsn, bakalm, kuzen, hi uramyorsun!" dedi. Aralarndaki yaknln gerekesini sk sk hatrlard. Ahmet bireyler mrldand, sonra dnp onu dinlemeye
575

balad: Necdet yeni ald bir stereo takm anlatyor, hoparlrleri salonun nerelerine yerletirdiini sylyor, Remzi'yc bu yerlerin uygun olup olmadn soruyordu, ama Remzi eyalarn durduu yeri bir trl kestiremiyordu. Bir sre sonra Rcmzi'lerin bir hafta iinde onlar ziyaret etmesine karar vererek konuyu kapadlar. Sonra Necdet, Cemil'e sigorta hakknda bir soru sordu. Remzi de bu konuda bireyler syledi. Cemil btn benzincilerin benzine su kartrdklarn ileri srd. Necdet Cemil'in yeni transistorlu radyosundan memnun olup olmadn merak elti. Remzi ge enlerde Ankara'ya gittiini, otelde televizyon seyrettiini, bi zimkilerin bu ii kvramayacaklarna inandn aklad. Bu arada Ahmet, Lle'nin getirdii portakal suyunu ili. Lle ile Necdet'in olu Tamer'in askerliinin yeni bitliini, ka zamandr grmedii arkadalarnn yanna kotuu iin hasta olan nineyi ziyarete gelemeyeceini rendi. Tamer'in kzkardei Fsunun ne yaptn sordu. Fransa'da filoloji okuduunu hatrlad. Sonra bir sessizlik oldu ve Necdet, Ahmet'e dnerek sordu: "Ee, naslsn bakalm, anlatsana biraz. Resim yapyor musun?" Baklar: "Sen sanatsn, kimbilir bandan ne elenceli, ne ilgin eyler geiyor, ne deiik lallar alyorsundur! Onlardan biraz da bize tattr!" diyordu. Ahmel: "Evet, yapyorum!" dedi. Sonra onlar elendirecek bireyler sylemesi gerektiini dnerek: "Futbol malaryla ilgili bireyler yapyorum!" dedi. "ok ilgin!" dedi Necdet. "Kimsenin aklna gelmemitir byle konu. Malzeme toplamak iin malara gidiyor musun?" Ahmel ona resimler hakknda birka sz syledi, ama isler islemez, kabaca da olsa resmin sorunlarndan sz at iin ilgi ekici olmadn anlad. Necdet bu sefer: "Evet, ne yazk ki senin yaptn eylerin de kendine gre dertleri var!" diyen bir bakla bakyordu. Sonra birden kollarn aarak: "u byklkle yeni bir resim imdi kaadr aa yukar?" dedi. Ahmet'in kararsz baktn grerek: "Aa yukar diyorum!" diye tekrarlad. Ahmel: "U bin, drt bin liradr!" dedi. Mine: "Ooo, sanattan m szediyorsunuz?" diyerek olurdu. "Yemek birazdan hazr!"
.576

Ahmet, gene onlar elendirecek bireyler sylemesi gerektiini dnerek, resim fiyatlarndan sz at. nce fiyatlar yksek buldular, ama sonra bir ressamn ylda byle ancak birka resim satabileceini, bizde sanata gereken deerin verilmediini ha trlayarak fiyatlarn dk saylmas gerektiini sylediler. Ahmet de elenceli bulunacan bildii hikyeler anlatt. nce on yl nce kimsenin yz vermedii bir Fransz ressamn imdi nasl milyoner olduunu zetledi. Sonra bir Alman hapisanesinde yatan nl bir taklitinin servenlerini anlatt. Remzi adamn baz imzalar nasl taklit ettiini sorunca, Ahmet bunun iin en kolay yan olduunu syledi. Eski tuval ve ereve bulma, boyalan kurutma gibi ilemlerin asl zorluklar olduunu aklad ve birden, "Keke Emine Hanimin kraca yumurtalar ycseydim!" diye dnd. Cemil byle bit taklitiyi anlatan bir film grdn anlatrken Osman ieri girdi, herkes ayaa kalkt, yemek iin sofraya geildi. Ahmet saatine bakt: Sekizi on ge iyordu. "Saatine bakyorsun. imdiden skldn demek!" dedi Mine. "Yoo!" dedi Ahmet. "Niye hi uramyorsun?" Ahmet bir zamanlar ona urar, gevezelik ederdi, ama imdi vakit bulamyordu. Bireyler mrldanarak glmsedi. Ahmet, Osman ile Cemil'in arasna oturdu. Yemek sofraya geliyordu. Ahmet mutfaa girdiinde grmt, ama bir daha dikkatle bakt: Bonfile ve patates kzartmas. "yi ki yumurta yemedim. Gdama dikkat etmem gerek!" diye dnerek canskc dnceleri bastrd. Taban uzatt. Cemil: "Ee ne eliyorsun bakalm, ne olacak?" dedi. Yurt sorunlarndan szetmek gerei duyduu zaman taknd hznl ifade vard yznde. Ahmet'i grnce yurt sorunlarn hatrlatrd "Ne olacak?" dedi Ahmet ama, sonra ekledi: "Bireyler olacak galiba!" "Nasl?" "Askeri darbe olacakm diyor!" dedi Osman. Bunu oluna, eitici, retici bir tavrla sylemiti. Baklar sanki: "Sen fabri kadan ve evinden baka bir eyi dnemezsin!" diyordu.
577

"Gazetede bireyler vard!" dedi Cemil. "Ziya sylemi, Ziya!" dedi Osman. "Dn gece gelmi, askerler her eyi alacaklar!" demi. "Aa, ben onu yllardr gremedim!" dedi Cemil. "Ama biz Ahmet'le konutuk, bir ey olaca yok, diye d ndk! yle deil mi, Ahmet?" "yle mi demitik?" diye Ahmet mrldand. Bonfilesini acele acele kesiyordu. "u Ziya Amcay bir grmek isterdim!" dedi Cemil. Necdet'e dnd: "Babamn kuzeni... Emekli albay, ama ok ilgin bir insan galiba!" "Bugn gelir diye yukarda bekledim, ama gelmedi!" dedi Osman. "Arlk hi gelmez. Aylar, yllar sonra bir gn gene kverir! Tabii ok yaarsa!" Sonra birden utand: "Gelir o, gelir!" diye sylendi. "Gene gelir. ey gibi... Hayalet gibi... Hayalet!" Cemil: "Hayalet ha!" diye tekrarlad. Necdet: "Geenlerde Tark'lara gittik. Kars ruh aralm diye tutturdu!" diyerek gld. "Ben inanmam, Lle de inanmaz, ama srar eltiler, masaya oturduk. Korktum canm! Kars iyice inanyor. Kendinden geti... Tark iin biliyor musun, zldm. Evleri 'Ruh ve Madde' dergileriyle dolu!" Mine: "Onun kars birara depresyon geirmiti, deil mi?" dedi. "Biraz salata alabilir miyim?" "Evet, evet kafadan biraz..." dedi Cemil. Bir kahkaha att. Lle: "Galiba Tarikin bir baka kadnla eyi varm!" dedi. "ocuklarn nnde dedikodu yok!" dedi Mine. Grmcesine glmsedi. "Canm, ne ocuu Allahakna!" dedi Cemil. "Araba ister lerken ocuk oluyorlar m?" Herkes dnp Cevdet'le Kaya'ya bakt. Remzi: "Ee Cevdet, lise bitiyor, nereye gideceksin?" dedi. "Dar yollayacam onu!" dedi Cemil. "Burada okunmuyor ki!" Kararn onaylayp onaylamadn anlamak iin dnp Osman'a gznn ucuyla bakt. Sonra ekledi: "Dedesi de yle istiyor." "Evet, niversitelerin hali felket!" dedi Remzi. "Allah'a kr bizimkiler bilirdi!"

"Yalnz niversite ini?" dedi Necdet. "Her ey felket! Her eyden nce balk balan kokmu, k ne yapsn?" Bir glme oldu, ama sonra bir sessizlik balad. Lle: "Necdet sen artk ime!" dedi. "Yok yahu, hakl!" dedi Cemil. "Adam benzine su kartryor! Sylemitim deil mi? Kimse onu kontrol etmezse, kimse onu cezalandrmazsa adam niye kartrmasn? Bakyor tekiler de kartryor, tek enayi ben miyim diye dnyor o da... Bak imdi, ben de bizim labrikada ampul teli iin ne dndm..." Osman huzursuzlanarak: "Sen de ok iiyorsun!" dedi. Cemil fkeli bir tavrla babasna bakt. Ahmet ikisinin arasnda oturduu iin havay yumuatacak bireyler sylemesi gerekliini dnd, aklna bir ey gelmedi. Ama sofrann bu ucundaki tatszlktan ounluun haberi olmamt galiba. Lle: "Geen gn manav Aziz'e gittim," dedi. "Ona dedem zamannda o kadar yardm etmi. Babama, anneme de hr metlerini syledi, sonra meyvenin en ktsn verdi!" "Aln ile!" dedi Necdel. "Adam niye yapyor bunu?" Remzi taban uzatarak: "Alkanlktan!" dedi. Aye: "Sen zaten ok yedin!" dedi. Mine: "Alkanlktan deil, bozuk dzenden!" dedi. Dnp Ahmet'e bakt. "Aaa, evet, bozuk dzen!" dedi Cemil. "Kompradorlarn bozuk dzeni. Eylem yapmak lzm! Hah, hah, ha..." O da Ahmet'e bakyordu: "Peki, o manav imdi komprador mu saylyor?" Ahmet bozularak: "Hayr, ithalatlar, ihracatlar yle saylyor," dedi. Sonra onu rahatsz elmek iin ekledi: "Montajclar da." "Bak, bak imdi!" dedi Osman, ama bu sefer rahatsz olmamt galiba. "Evet, herkes bozuk dzenden ikyet ediyor, ama kimse bir ey yapmyor!" dedi Necdel, Ahmet'e bakarak ekledi: "Bir genler var..." Cemil: "Aa son cumhurbakan fkrasn biliyor musunuz?" dedi ve bir fkra anlatmaya balad. "Onu biliyoruz!" diyerek Necdet bir baka fkra anlatt. Herkes glyordu. Solraya ikinci yemek olan zeytinyal s panak gelmiti.
579

Mine: "Ne gzel, niye daha sk byle, birlikte olmuyoruz!" dedi. Sonra galiba bugn buraya herkesin neden geldiini ha trlayarak tedirgin oldu. "Annem nasl acaba?" dedi Aye. Remzi yattrc bir sesle: "Yemekten sonra karz!" dedi. "Yemekten sonra hep birlikte kalm!" dedi Lle. Cemil: "Doktor bu akam da geliyor mu?" diye sordu. Mine: "Evet, yemekten sonra hep birlikte kalm!" dedi. Sonra ekinerek ekledi: "Sahi, niye hep birlikte olmuyoruz?" Lle: "Bayram ne zaman?" dedi. "Canm, iki hafta nce bayramd ya!" dedi Necdet. "Bayramlar beklemeyelim diyorum! Arada hep birlikte ola biliriz!" dedi Mine. Ahmet'e dnd. "Ablanlar da arrz." Necdet: "Biz ylbanda dardayz!" dedi. Mine: "Sahi mi!" dedi. ekti. Cemil'e bakt. Lle: "Meleklerle hi gremiyoruz!" dedi. "Ferruh'larla da! Hani bir kere bizi Cennethisar'a aracaklard!" "Ee, biz onlar adaya armadk ki!" Cemil: "Orada nasl snyorsunuz?" diye sordu. "Ferruh'larda..." "Valla mine yakyor. Bir gazoca da var. Etraf da sakin! ok tatl gelmiti bana." Karsna dnd: "yle deil mi? Tam hafta sonu kalacak yer! Fabrikada zel bir elektrik sobas da yaptracam." "Ferruh'un kars nasl?" diye sordu Mine. "Onun gsn de..." "Evet, kk bir urm. Allahtan zamannda anladlar. Akll kadn, ylda bir kere eheck-up yaptryormu!" "Yaptrmak lzm ya!" dedi Mine. Kocasna dnd: "Sen de hi dikkat etmiyorsun kendine." "Canm onca i arasnda nasl insan? Hani her.ey dzenli, iyi olur da, Avrupa'daki gibi her ey tkr tkr iler de, o zaman insan belli bir alkanlk edinir, belirli zamanlarda doktora grnr, ama burada yle mi?" "Burada her ey kt birader. Haklsn! Nereden balayacaksn ki!" dedi Necdet. Ahmet spanan da yemiti. Yavaa ayaa kalkt. Mineye
580

sokuldu. Fsldar gibi: "Ben gitmek zorundaym. Birisine sz..." "Gidiyor musun? te gene skldn, gidiyorsun!" dedi Mine. "Tatl da..." "Tatl olarak senin sevdiin portakall ekmek kadayfndan yaptrmtm!" dedi Mine. "kmadan bir ladver hi olmazsa!" Dnp lizneliye seslendi. Ahmet bir kere daha zr dileyip mutfaa girdi. Kadayftan byk bir para kesip azna tktrd. Mutfak kapsndan kt. Dolu azla acele acele medivenleri inerken ilkokula gittii yllar latlad. Caddeye kt. Cumartesi akam dokuza doru Nianta Meydan kalabalkt. Dkknlarn ou kapanmt. Pastanelere, mezecilere, iekilere hl girip kanlar vard. Bir kurukahveci dkknnn kapsn am, leblebi kavuruyordu. Tombalac hl ayn kedeydi. Trafik almt, ama arabalar gene ar ar gidiyordu. Gazeteci ban kann nne yerlemiti. Bir berberin kapsndan kaldrma kirli sular boalyordu. Otobs duranda kalabalk vard. Okullarn nnde arabalar parketmiti. Karakolun kesinde trafik t kanmt. Geceyarsn bekleyen bir polis cipinin yanp snyordu. Ahmet biraz yrdkten, temiz havay iine ektikten sonra kendini kirlerden arnm, temizlenmi hissetti. "Niye iniyorum aaya?" diye dnd. "Hayal grmek iin!" diye mrldand. "nsanlar, gnlk hayal grmek, yaamak iin!" Sonra, "Ama yaamak iin deil ki o," diye dzeltti. "Onlara katlamyorum. Onlara katlamadm iin bazan sklyorum. Kendimi beeniyormu gibi bir halim olmal. O neeye katla madm iin kskanyorum onlar." Caminin nnden geiyordu: "Yok canm, o kadar da deil!" diye sylendi. "ardlar, srar ettiler, gittim. Bonfile de iyiydi!" Tevikiye'nin kesinden sola sapt, "ilknur!" diye mrldand. Onunla her eyi konuabilecei iin rahatlad. Saat dokuza iki kala apartmann az tesinde beklemeye balad.

58 J

BRLKTE
Az sonra apartmann anakapsnn ardnda bir lamba yand ve hemen ilknur gzkt. Ahmet karya geti. "Merhaba! Beklettim mi?" "Yok, imdi geldim!" dedi Ahmet. Bir aka yapmak istedi. "Heybesiz de dolaamazsn! Parka gibi sen de heybe..." lknur sert sert: "Defleri getir elemedin mi sen?" dedi. Ahmet ard: "Sahi, zr dilerim!" diye mrldand. Yrmeye baladlar. Ahmet, "fkeli!" diye dnd. Bir ey konumuyorlard. "Hani her eyi anlatacaktm!" Bir umutsuzlua kaplr gibi oldu: "almaktan, resim yapmaktan baka bir ey yok benim iin!" diye dnd. "Kk bulumalar, gevezelikler avuntu bile deil. alma gc bulmak iin bunlar bekleyip kendimi aldatyorum!" Birden dnd ve korktu: "Her seferinde zaten gitmesini ve almaya balamay isterim!" Endielenerek: "Yok, yok!" diye mrldand. "Ne kadar zlyorum ben onu!" Gznn ucuyla lknur'a bakt. "Gzel deil, ama sevimli!" diye dnd. "O olmasa artk hi yaayamam! Ee, hl niye susuyor peki? Caminin nnden geiyorlard. Ahmet syleyecek bireyler arad, ama neesi kamt. Bir kedi grdler, yanndan geerken baktlar, ama tek kelime sylemediler. Karakolun nndeyken birden lknur: "Evdekilerle attk!" dedi. Sessizlii aklyonnu gibi bir tavr taknmt. Polis cipinin hl yanp snyordu. "Bundanm elemek!" diye dnd Ahmet. Rahatlayarak sordu: "Ne oldu?" "Bu saatte nereye gittiimi sordular. Ben de sana gittiimi syledim. Ayn eyler!" "Evet, hi holanmyorlar deil mi benden?" "Biliyorsun!" dedi lknur. "Ne yapaym holanlacak gibi deilim!" dedi Ahmet. G lmsemeye alt. Gene bir sessizlik oldu, ama Ahmet rahatlamt arlk, tedirgin olmuyordu. "Birazdan her ey gever, ikimiz de alrz!" diye
582

dnd! Okulun yanndaki kitapnn nnde ikisi de kendi liklerinden durdular, vitrine bakmaya baladlar. Baya polis romanlar, ucuz ak romanlar, takvimler, ylba hediyeleri, lks kitaplar sergilenmiti. ki gn nce Ahmet, pahal kitaplar arasnda, Modigliani hakknda bir kitap grm, almak iin deil, bakmak iin ieri girmi, ama kitap, hediyelik olduunu mterilere hatrlatmak iin, selefon kd ve kurdelalarla sard kitabn paketini amam, "Alacaksanz aaym!" demiti. Ahmet'in iinden vitrinde duran kitaba baktka lknur'a bunu anlatmak gerekiyordu, ama cayd. Tam kitapnn nnden ayrlrlarken lknur, Saatli Maarif Takvimiyle ilgili bir hikye anlatmaya balad: Annesi gnn yemeini okur, babas beenmezse bir yaprak daha koparr, gene beenmezse bir yaprak daha kopanrm. Bylece her yl alnan takvim ubat sonu gelmeden bitermi, ama annesi yapraklar saklad iin gnn yemeinden gene de yararlanrlarm. Ahmet bu hikyeyi elenceli bularak gld, sonra lknur'un annesiyle babasna sevgi duyduunu dnd, onlar kendisini sevmedii iin hznlenir gibi oldu. Nianta'nn kesine gelirken de kendi hikyesini anlatt. Bu hikyeyi iyi anlatt, vurgulara, kk inceliklere, sesinin perdesine dikkat ettii iin lknur'u uzun uzun gldrebildi ve neelendi. "Evet, her ey yolunda!" diye dnd. Keden dndkten sonra da apartman, drdnc katn yanan klarn grd. "Bugn herkes Cemil'lerde! Babaannem gene nk, ktleti. Daha da kt." Hibir ey konumadan, ar ar, sessizce merdivenleri ktlar. Asansr iki haftadr bozuktu. Drdnc katn nnden ge erlerken, ierden gelen uultuyu duydular. Nign Hanm'n yatt kat sessizdi. Ahmet kendi kapsnn nndeyken nefes nefese kalan lknur'u ok sigara itii iin paylar gibi yapt. Kapy at, yakt. lknur ieri girdi: "Oooh!" dedi. "Ne gzel! Bu kokuyu z lemitim." "Kokuyu mu, beni mi?" dedi Ahmet. ayn suyunu koymaya ieri girdi. Oca yakarken lknur'un resimlere baktn d nd, sabrszland. Ocaa suyu koydu, aceleyle altn yakp dar kt.

"Ee, nasl buldun bakalm?" "Son yaptn galiba bu. yi olmu! Ama bu ihtiyar tccar bozmusun!" "Bozmu muyum? Neresini?" dedi Ahmet heyecanla. "Baksana unlara. Elbisenin ayrntlar, kareler, mendilin kvrmlar. Niye b sama ayrntlar zerinde duruyorsun?" Ahmet bozulur gibi oldu. En iyi eletirmenin lknur olduuna inanmak islerdi. "Bir eye balyorsun. Dnce, ya da anlatmak istediin ey iyi. Onu yerli yerine de oturtuyorsun. Ama sonra, bilmiyorum neden, balyorsun ayrntlarla oynamaya. Mendilin kvrmlar... Glge yapmay yeni renen gen ressam gibi hner gstermeye alyorsun. Al mesela, ihtiyarn elinin zerindeki u lekeler, benler! Belki eskiden bunlar belirsizdi, dnmyorduk onlar, ama ne bileyim, orada ben varm gibi bir duygu uyanyordu iimde. Ama imdi onlar gzme sokuyorsun, bunu dn dn gstermek istiyorsun. Neden?" Ahmet ekinerek: "Belki kendime gvensizliimden!" dedi. "Belki de seyirciye gvensizliinden. Ya da anlalanama korkusundan! ok ukal mym?" "Hasan geldi bugn!" dedi Ahmet. "Resimlerimin ona hibir ey anlatmadn syledi." "Sen de alndn, tabii..." "Biraz! Ama yle bir ey de dedi: Ciddi mi olduum, alay m ettiim anlalmyormu!" "Bayldn tabii bu lafa! Kendini Goya sandn. Bence o da yanl bir saplant." Ahmet glmseyerek: "Evet, ukalsn!" dedi. lknur da gld. Heybesinden bir paket sigara kard. Her zaman oturduu, hem resimleri, hem de Ahmet'i grebilecei sandalyeye oturdu, sigarasn yakt. Elenceye kendini hazrlamak istiyormu gibi bir sre evresine baknd. Sonra sordu: "Evet, ne yaptn bakalm grmeyeli? Be gn oluyor, deil mi? Hasan ne yapyor?" "Sen Hasani tanyor muydun?" "Canm onu da, ite herkes gibi, sen anlattn iin biliyo rum."
5X4

"Batan balayalm o zaman," dedi Ahmet. "Pazartesi leden sonra seni grdm. Akam altm. Sal leden sonra iki Franszca dersine gittim. Anlatmaya deer alay edilebilecek bir olay yok. aramba o harika ocua resim dersim vard. Olay u: ocua ders verirken annesi ve birka misafir geldi. Bizi seyretmek istiyorlarm. Onlarn baklar ve benim emirlerim altndaki harika ocuk bir aacn yapraklarn boyad. Boyay hi kenarlarndan karmad." lknur glerek: "Ben okulda hep karrdm!" dedi. "Kkken bir de boyama kitabm vard, onda da karrdm." "Sende disiplin olmadn hep sylemiimdir!" dedi Ahmet. Oturup devam etti: "Szm kesme: Haberleri vermeye devam ediyoruz... Perembe gn o kokanaya Franszca konuma dersine gittim. Kestane ekeri ikram etti, yedim. Sonra akam yemeine zer'e gittim. Karsyla beni yemee armlard. Kars yemekleri piirirken sofray kurup toplarken zer'le sanat t a r t m a s yaptk. Ama nce zer, -biliyorsun, bir reklam ir ketinde grafikilik yapyor- iinden yaknd ve bana gpta ettiini syledi. Bu kk giriten sonra beni klasik sanatn ge kalm bir taklitisi olmakla sulad. Sonra bana baklavalarn gsterdi. zcr'in resimlerini grmedin mi? Bir kbizm etkisi var: Btn ekilleri paralelkenarlara ve ekenardrtgenlere indirgiyor. ocukluunda doya doya baklava yiyememi herhalde! Biliyor musun, fakir bir ailenin ocuudur. Bazan dnrm, niye kyl resimleri deil de o baklavalar yapyor diye..." "Sen de bir zamanlar kyl resimleri yapmsn ya." Ahmet: "Haberlere devam ediyoruz!" dedi. "zer ile asl yaptmz tartmay anlataym m? Peki... Ksa kesiyorum. teki geceler gibi o gece de saat bee kadar altm. Dn leden sonra gene derse gittim. Akamst hastal arlaan baba annemi bir greyim dedim. Babamn kuzeni Ziya'ya rastladm. Seksenine yaklaan bir emekli albay... ok ilgin biri. Babas da galiba devrimciymi..." "Burjuva devrimcisi yani," dedi lknur. "Tebrik ederim, tarih ve Marksizm bilgin ok kuvvetli!" dedi Ahmet. lknur'u fkelendirmemek iin: "Saka, canm!" diye ekledi. "Dinle, asl habere geliyoruz. Telefonda da syledim ya

Ziya Bey, 'Askerler darbe yapacak!' dedi." "Canm, bunu herkes sylyor!" dedi ilknur. "Ama o, haber basma szdrlmadan nce syledi." "Aman Ahmeeel!" dedi lknur. "Buras Trkiye. ki ayda bir byle bir dedikodu kar." "Yani sen zerinde durmaya demez mi diyorsun?" dedi Ahmet, iinde hakk yenmi gibi bir duygu uyand. Sonra Ziya'nm szlerini, tavrlarn hatrlayarak heyecanla ayaa kalkt: "'Muhafz Alay avucumuzun iinde' dedi bana. Byle avucunu at. Sanki avucunun iinde btn Trkiye varm gibi... Niye bo yere sylesin bunu? Niye?" Endielenerek dnd. Osman'n tedirgin halini, babaannesinin fkesini hatrlad. "Anlamyorum, anlamyorum!" dedi. "Bizim ailenin iinde neler olmu bitmi, merak ediyoruz zaten. Defteri okudun, deil mi? Dedemin bir resmini yapmay dnyorum." "Bak, zaten ryen, yklan eskilere merakn var. Bir de kendi aileni merak etme!" dedi lknur. "Haklsn. Hasan da galiba bunu sylemek istedi. Ama ben zamann ve hayaln..." "Hasan baka ne diyor?" "Baka?" Ahmet bir an kararsz kald. Sonra kararszlna kzarak ekledi: "Bir dergi karacakm, yardm etmemi istedi." "Nasl bir dergi?" Ahmet utanla: "Kimseye ana, olur mu?" diye mrldand. "yi! Ne dergisi?" "MDD ile TP arasnda bir yol arayan genleri toplayacaklar herhalde. Ama daha iin bandalar. Olur mu, olmaz m, bil miyorum." Aklna gene darbe geldi, ama aceleyle ekledi: "Ona elimden geleni yapacam syledim. Simdi o orbada bir tuzum olacak diye seviniyorum." "orba m gerekten?" "Hayr, senin kelime oyunlarn iin elverili deil." lknur yeni bir sigara yakarak: "Baka?" dedi. "Baka, bir de ablam grdm. Buraya geldi." "Ne yapyor ablan? Ne diyor?" "Her zamanki gibi. Gene 'enitem eliyor ki' buhranna kapld. Ama gene de severim ablam..." 586

"Zaten sen hep 'gene de severim' diyerek uzlarsn!" dedi lknur. Ahmet: "Samimi mi sylyorsun bunu?" dedi. "Peki, aka!" "Ha, enitem bizi grm Nianta'nda! Hi holanmadm. Dikkatle de incelemi seni." lknur da galiba rahatsz oldu, ama sordu: "Neden holan madn?" "Ne bileyim, sanki her ey kirlendi. Hemen bizim ikimizi kendi kategorileri ve kavramlaryla anlamaya almtr. Anlyorsun deil mi?" "Biraz!" dedi lknur. Ahmel sinirlenerek: "Canm, anlaana unu!" dedi. Skntyla mrldand: "Enitem gibi bir herifin meraklar: Cinsel yaknlk Terecesi. evlilik, iktisadi durum, aile..." Utanyordu szlerinden. "Byle bakan birine grnmek bile tylerimi rpertiyor." " E , o zaman hi sokaa da kmayalm!" dedi lknur. Ahmet inat olsun diye. "Evet, kmamak lzm!" dedi. "Ne diye kyorum zaten, bilmiyorum. Hasan da Nazm'dan bir msra okudu. Aradklarn odanda deil dardadr'." "Aferin Hasan'a!" dedi lknur. "Sevdim onu." "Hasanin deil Nazmin hakkn ver! Ee, peki sen ne yap tn?" "Hi, okula gittim geldim." "Ne vard okulda?" "Ne olacak? Gevezelik, kulis faaliyetleri, krs dedikodula r." "Seni asistan alacaklar m?" "Biliyorsun, kadro." "Hl ayn ey!" dedi Ahmet. "Bir k unlara yahu!" "kacam! Doktora iin Avusturya'ya gideceimi syle dim!" "Ne?" "Belki Avusturya'ya gidecektim ya. Mracaat etmitim. Kabul etmiler." Ahmet tella: "Gidiyor musun yani?" dedi. Sesinin perde sinden korktu.
5.S7

"Bunlarla bir ey olaca yok!" dedi lknur. "Belki gide rim." "Kadro kar mutlaka," diye mrldand Ahmet. Birden yzn gizlemek isteyerek: "ay!" diye mrldand. Ocan bana gitti. Demlii ald. ay kutusunu bulamad. "O da gidiyor!" diye dnd. "O da gidiyor. Ben ne yapacam?" Birden kendine kzd. "alacam, daha ok resim yapacam. Sonra, Hasan'larla birlikte de alrm. Zaten burada byle tkanmak, ressamlk bahanesiyle skmak doru deil!" Birden Hasan ve arkadalaryla alrken kendini grr gibi oldu, heyecanland. "ok ey yaplabilir, ok ey!" diye mrldand. Ama ay demledikten sonra odaya girerken gene lknur'u grd ve tedirgin oldu. "Peki, burada baladn doktora ne olacak?" "Ha, o mu? Zaten sen de onu beenmiyordun!" lknur'un doktora konusu: Osmanl Mimarisinde Btnlk Kaygs'yd. Ahmet bir ara, "Byle bir kayg yoktur. Endie de yoktur!" diye lknur'a takldm hatrlad. "aka yapyordum!" diye mrldand. "O endie konusunda..." "Biliyorum. Zaten gideceim de ok kesin deil!" "Ama iin kesinlik aranlacak kadar bir kesinlii de var!" dedi Ahmet. lknur, "Ne olur, imdi bunun zerinde durma!" diyen bir bakla bakt. "Baka ne yaptn?" dedi Ahmet. "Hi! O kadar!" "Peki, nasl oluyor da, buraya kapanan benim her zaman daha ok anlatacak eyim oluyor? Syle bakalm," dedi Ahmet. Sonra gururla ekledi: "nk benim buraya kapanmam sizde, sende bir yanlsamaya yolayor. Ben zengin ve derin yayorum. nsan gnde yz kiiyle iliki kurabilir, atabilir, ama yzeyi aamaz. Ben derine iniyorum," heyecanland: "Evet, ben btn toplum iin derine iniyorum. Benim dolu ve zengin yaamamdan doal ne olabilir ki?" lknur'a bakp glmsedi ama, "irkiletim, _kendimden getim!" diye de dnd. "Bu zengin yaama sz, ya da byle eyler babann deflerinde de var!" dedi lknur. "Sahi onlara bakacaktk!" dedi Ahmet, "Bakalm ne yapmlar? 588

Okuyabildin mi? Ben yeni bir defter de buldum." Defteri brakt yere yrd. "Evet, haberler bitti!" dedi. "imdi gnn yorumunu dinliyoruz!" Heyecanla defteri lknur'a uzatt. Birden eski bir akay hatrlayarak: "Hayatta ne yapmal Katya Mihaylovna?" diye bard. "Hayatn anlam nedir?" "Azizim Stepan Stepanovi!" dedi lknur. Glyordu. "Gene yanldnz. Artk kimse hayatta ne yapmal diye sormuyor. Siz ge kalmsnz. Artk insanlar hayatn anlamn deil, vatann kurtuluunu soruyorlar!" Arada bir birbirlerine tekrarladklar bir akayd bu. Ahmet bir keresinde btn Rus edebiyatnn bu basit aka erevesinde dndn sylemiti. lknur: "Bari bir semaver, ya da zerinde yatlacak bir soba olsayd!" dedi. Ahmet keyifle: "Canm buras Trkiye!" dedi. "Gerein kendisiyle deil, kt bir taklidiyle kar karyayz!" "Bu senin iin yle!" dedi lknur. "Peki, peki! Hadi, bakalm u defterlere. Bakalm ne yapm lar."
:

ESK DEFTERLER
"Bak, bugn bir de bu defteri buldum," dedi Ahmet. "Okusana, ne var iinde anlayalm!" lknur defteri ald, at, bir ey bulamad, arkasn evirdi, gene bulamad. "Banda birka sayfa var galiba!" dedi Ahmet. "Baban da yle yapm!" dedi lknur. "Yaz sadan sola gidiyor, ama defter soldan saa alafranga ilerliyor!" Ahmet: "Efendim, zihniyet alafranga!" diyerek gld. lknur: "Gerekten de yle ama..." dedi. "Ben sanrdm ki biz daha alafrangayz. Baban bizden bu halka ok daha uzak." Ahmet: "Eskileri bir btn iinde sanmak eskiler kadar eski bir yanlgdr!" dedi. "Gemii cennet sananlar byle dnr!"
589

ekinerek ekledi: "Biz Marksizm okuduk!" "Biliyor musun, baban da okumu!" "Sahi mi? E, ktphanesinde bu konuda tek kitap yok." "Bir arkadandan aldn yazyor!" "Peki, Avrupa'ya gittiinde niye almam? Fransa'dayken..." lknur: "Ama, Fransa'ya m gitmi sonra?" diye heyecanla sordu. "Ne zaman gitmi?" "Gitmi deil, gitti. nk ben gidiine tank oldum." Ahmet defterleri iaret ederek: "Yaa, okuduun o masallarn bir kah raman da benim ite!" dedi. "Bakmadn hl o deftere." lknur birka sayfa evirdi ve bir ey grerek gld. "Yarm Asrlk Ticaret Hayatm!" "Okusana daha! Dedemin ite!" "Fazla bir ey yok! Ayn cmle on kere yazlm. Okunmuyor da! Babann yazs kitap yazsna daha yakn. Elle yazlm. Arap harflerini okumak ok zordur." "Anlalan, sen doktoran darda yapacaksn^ "Eee! Ana bu konuyu," dedi lknur. Deftere bakarak ar ar okudu: "Burada Nign ile birlikteyiz... Berlin... retici olmutur... Fotoraf gzel eydir... Bir ey yok burada. Bakacaksak tekine bakalm... Baban Fransa'ya ne diye gitmi?" "Bilmem? Aklna esti, gitti herhalde. Baka ne var defterde, anlatsana!" "Dncelerini dertlerini yazm. Biraz budala, biraz da e lenceli bir insanm baban!" "Yahu, yorumu brak da anlat! Oku!" lknur okumaya balad: "13 Eyll Pazartesi 1937. Dn Be ikta'a gittim. Muhittin'i grdm. Bir meyhanede olurduk, konutuk. Bana hibir ey sylemedi, stelik zerinde o alayc tavr vard. Onunla konutuktan sonra gnlk hayal bana yasak bir eymi, her saniye ilenen bir gnahm gibi gzkmeye balad. Salrba. Bugn yazhaneye gittim. Btn gn orada oturdum." lknur kkrdamaya balad. Ahmet sinirlenerek: "Aman, ne var bunda yahu, bu kadar glnecek?" dedi. "Can sklan, vakti olan herkes byle sa malklar yazar." lknur: "Ciddi mi sylyorsun?" dedi. Hayl krklna u590

ram gibi oldu. Ama Ahmet'e beendirmek iin arayarak okumaya balad: "Niye onlar yle de, biz byleyiz? Niye Ro usseau, ya da Voltaire okumak houma gidiyor da Tevfik Fikret ya da Namk Kemal'den zevk alamyorum?" Ban kaldrd: "Bunlara ne diyorsun?" "Hepsi byle mi?" dedi Ahmet. "Evet, bunun gibi. Olaylar da var tabii." "Ne oluyor? Bakkala gidip alveri ettiini mi yazm?" "Madem bu kadar ilgisizsin, defteri bana niye verdin?" dedi lknur. "Ne bileyim? Belki ilgin bir ey kar diye dnyorum." lknur gene okumaya balad: "Her sabah gazeteleri hayatm deitirecek, etkileyecek yeni bir eyle karlama umuduyla okuyorum." Bir sayfa evirdi. "ok sk okuyorum. Baz iktisat ve felsefe kitaplar okudum!" Bir sayfa daha evirdi. "Bu yaz dklarm okudum. Gnlk hayatm doru yanstmyor. Gnlk hayatmn ou Perihan ile, yeenlerle, Aye ile, annem ile ge vezelikle; kk, basit ilerle geiyor." "Bak, bunlar doru!" dedi Ahmet, "Herkesinki gibi sradan hayat ite budur. Yzeyleri aamam bir insan bu." "Evet, galiba haklsn!" dedi lknur. "Peki, niye okurken holandn?" "Bakalarnn hatra defterleri her zaman ilgi ekicidir!" "Evet. Ben de okurken acaba bundan m holanyorum diye dnyorum. Ama babanda da cahillikle kark, ilgi ekici bir saflk var. Anlatmtn. Daha da anlatmam isteyeceim tabii. Ama sana unu soraym: Kars ve iki ocuuyla olduka rahat yaayan, zengin bir tccarn byle eyler yapt nerede g rlm?" "Trkiye'de olur byle eyler!" dedi Ahmet. "Hem de sk sk!" "Kim? rnek gster... Anlarn yazan emeklileri, sanat he veslilerini rnek gsterme bana. Bak, tccarken her eyini kaybediyor... Karsn bile!" "Annem hakldr!" dedi Ahmet. "Canm bunlar m tartacaz!" dedi lknur yumuak bir sesle, "Bak, biraz daha okuyaym, bana hak vereceksin!"
59 i

"Oku, o kadar istiyorsan." "14 Mart Pazartesi 1938. Dn akam gehe Herr Rudolph'a gittik." "Kimmi bu adam?" "Bir Alman!" dedi lknur. "Babanda onun mektuplar olmal. ' Eskiler arasnda belki bulursun. Bir gidip baksana! Sonra S leyman Ayelik'le de mektuplam." "Ne oldu? Eskileri, kflleri didiklemeye sen daha m me raklandn imdi?" lknur, "Canm eleniyoruz ite!" diyen bir tavrla ban sallad, gld ve~okurnaya balad: "Rudolph gene ezberden Hlderlin okudu. Dounun ruhuna, mer'in yaptklarna ilikin dncelerini aklad. Benim hakkmda da fikir yrtt. Bana, trnak iinde, aklclktan ayrlmamam tledi!" lknur gene ban kaldrd: "Bunlara ne diyorsun peki?" "Hi! Olaylar anlatsana. Ya da olay sandklarn." "Her eyi, btn hayatm burada yazdm u yazlara, ky ve Trkiye'nin kalknmas ile ilgili u tasarlara, planlara ba ladm!" "Bunlar galiba Kemah'ta yazm." "Evet! Biliyor muydun?" "Annem anlatmt. O tasarlar da yaymlanm, ite kitap da orada!" lknur kalkp masann zerinde duran kitab ald. At, ka rtrd, iinden bir gazete kesii kt. Yksek sesle okudu: "topyalar ve Hakikatlerimiz! Birisi baban eletirmi." "Evet, balk bile adamn ne kadar hakl olduunu gsteriyor. Bizim hakikatlerimiz! Nerede bizim hakikatlerimiz? Babam onlara yanamam bile." "Doru! Ben babann bir gerei bulduunu sylemiyorum. Ama kendisi hakikat! Anlatabiliyor muyum? topyalarla urat iin hakikat!" "Evet, evet, anlyorum sylediklerini!" dedi Ahmet. "Ama bana bu ok nemli gzkmyor. Senin dediin gibi, alafranga olmaktan bu!" "yle mi?" "Peki, ne? Ne buluyorsun btn o yazlarda?"

"Bilmiyorum. Fazla da bir ey bulmuyorum belki. Yalnzca ilgileniyorum." lknur gene umutlanr gibi oldu. Okumaya balad. "26 Eyll Sal, 1939. Bu kargaa iinde neden deftere yazmaya karar verdim? Birden zamann ok abuk akt duygusuna kapldm galiba da ondan!" Bu okuduunu kendi de beenmedi. Bir sre sustu. Sonra gene kkrdayarak okudu: "Saat dokuzbuuk. Yemek yedik: Kfte, fasulye!" Ahmet oturduu yerden sinirlenerek kalkt: "Ne okuyorsun bana bunlan? Nesi gln bunun! Zavallck! Bunlar ciddi ciddi yazm! Dahas utanmam saklam. Kfte, fasulye... Belki de imdi moda olan o hikyelere benzetiyorsun. Hasan'a verelim, bir de bunlarla sanal dergisi karsn... Sen Yank Konaklar! okumu muydun? Kfte, fasulye... Ne var bunda? Bover artk. Okuma, nk sinirlerimi de bozuyor." "Peki, sen ne bekliyordun?" "Ben, biliyorsun, dedemin resmini yapmay dnyordum. Sandm ki bu defterlerde yazlanlar bana okursan resmin ha vasna biraz girebilirim. Yanlmm. Bunlarla ilgilenirsem, senin az nce sylediin yanll yapacam. Mendilin glgesi hikyesi... Evet, haklsn, ayrntlar dndm gstermeye meraklym. Hnerlerimi gstermeye de! Kt eilimler bunlar. Bu okuduklarn da bu eilimleri besliyor. Dedemin resmini yapacaksam bunlardan yola karak deil, hayl kurarak, uy durarak yapmalym. O zaman daha gerek olur! nk bu aptalca ayrntlar insan yanltr. Btn nerede? Ben bir btn kurmak zorundaym, uydurmak zorundaym. Anlatabiliyor muyum? Onun iin canm skld. Bu defterlerle hayat, somut hayat ele geirebileceimi sanmtm. Oysa gene, kimbilir kanc defadr ki, umutsuzluk, pimanlk ve hznle gryorum ki, hayat ele geirmenin, somut hayat kavramann benim iin yolu baka. Uydurarak, hayl kurarak, alarak, alarak, alarak, sanat yapmalym bunu." "Odadan kmamana ramen, gene en derin gerei kavradn m sylyorsun?" "Evet. Hi olmazsa bunu sanmakta hakl deil miyim?" "Yani btn her ey, btn bu ak, karmak hayat, tarih,
59.3

btn d dnya, her ey senin resimlerin iin mi?" "Benim iin yle. Benim iin yle olmasna inanamazsam resim yapamam!" lknur biraz utanga, ama kararl bir tavrla: "ok bireyci, her eyin merkezine kendini yerletiren bir kuram bu!" dedi. "Dorusu ardm! Sen byle eyler de sylemezdin!" "Biliyorum! Kt olduunu da biliyorum," dedi Ahmet! "Ama rica ediyorum. Ltfen bu akam kitaplardan okuduklarnla yarglama beni. inden gelenlerle deerlendir. kisinin birlikte olduunu hakl olarak syleyeceksin. Ama bu akamlk ayrmaya al! Kitaplarda yazlanlar, ben de biliyorum, okudum. Onlar doru da buluyorum. Bu sylediklerimin yanl olduunu da biliyorum." "Peki, peki!" dedi lknur. Ahmet'e endieyle bakyordu. Sonra ocuksu bir tavr takndr "Okumayaym m imdi bunlar? Peki! Ne yapalm? Olaylar anlataym sana. Evet, defterden anlaldna gre, baban bu apartmann yerindeki evde herkes gibi yaarken, birden herkes gibi yaayamaz oluyor. Ve Kemah'a gidiyor. Bunlar sen de bi liyorsun. Orada mer diye bir arkada var. Kim bu mer?" "Amma meraklsn yahu!" dedi Ahmet. "mer, ya da k klmn mer Amca's iri yar, yakkl biri. Snf arkada oluyor galiba babamn. ri yar. Hl yayor olmal. Bizim eve Cihangir'e gider gelirdi. Her geliinde daha irilemi ve i manlam olarak. Kemah'ta bir topra var galiba... Baka? Y znde, alnnda bak yaras gibi iki iz vard. Kkken korkardm. Erzincan depreminde olmu." "Peki, evli iniydi? Ne i yapard?" "Evli, evli! Kars da gelirdi, bize. Karsnn ok aptal olduunu biliyorum. Zenginlerdi de galiba. Aptallk kadar, nk, annem, kadnn takt inci gerdanlktan, ya da yznden de szederdi." "Annen de ok kk burjuvaym!" "Doktor kzdr. Ee, dinleyecek misin beni?" "Anlamyorum!" dedi lknur dalgn bir tavrla. "Neyi anlamak istiyorsun?" "Ne yapmlar? Hayat belki. Niye yle? O mer Kemah'a
594

gitmi, tuhaf bir kke kapanm, kimseyi grmeden kendi kendine satran oynuyor. Niye?" "Cansknts! Cansknts!" dedi Ahmet. "Biraz da kiilii olsun istiyordu herhalde. Sevmedim onu. Bana akalar yapard. Ama akalan belli ki, beni elendirmek, sevmek iin deil, annemi babam inelemek iin yapard. Ablam onu daha iyi tanr." lknur esneyerek: "Peki u Muhittin'i anlat bari!" dedi. "Soyadn bilmiyor musun?" "Hayr!" "Nianc. Ya, AP milletvekili Muhittin Nianc o." "Aaaa!" dedi lknur. "Yaaa! Bak, burada iir kitab da var!" Karlkl glyorlard. Ahmet iir kitabn lknur'a verdi. lknur biraz kartrd. lk sayfasn ap okudu: "Hayatn zevkle izlediim gen tccar arkadan Re fik'e..." "Aman kapa unu!" dedi Ahmet. "Niye ilgileniyoruz, byle eylerle? Hadi ben ilgilendim, ya sen?" "Peki annenle baban nasl ayrlmlar?" "Babam bir gn gene sarho olmu. Ben Galatasaray'da ya tlydm. Gene her zamanki nutuklarndan birini atm. Mem leketin yzde doksan a, sefil, perianken bir ey yapamamann su olduunu sylemi..." "Bu sarho oldu, nutuk att laflar tabii annenin yorumu." "Neyse nutuk atyor, ya da baka bireyler anlatyor, anlatyor, sonunda Artk bir ey yapmann zaman' diyor. Yani 'Eylem! Eylem!" diyor." "Doru!" "Annem de unu sylyor: Yapabileceim tek ey var: Ba vullarm toplamak!' Bavullarn da topluyor." "ok dramatik!" "Ama herkes yapamaz bunu... Annem de kyla yllardr gururlanr!" "O zaman babann mali durumu naslm?" "Sfra yakn! irketin hisselerini satm, yaynevi kurmu, paralar yemi. Bir de Paris'e gitmi." "Paris'te ne yapm? Ne zaman gitmi?"
595

"Bilmem! Hayatn anlamn aramtr belki. 1951'de gitti galiba." "Yo, baban hayatn anlam kadar vatann kurtuluunu da aryordu. Kim iini gcn brakr da hi satmayacak kitaplar yaynlar..." "Evet, vatann kurtuluunu odasnda arayan bir Robinson... Ya da Paris'teki bir-etel odasnda. Haaa, bak seni meraklandracak bir ey daha: Paris'te bir kahvede Sartre' grm." "Sahi mi?" dedi lknur heyecanla. "Ne yapyormu Sartre?" "Oturuyormu! Hem de bir sandalyenin zerinde, herkes gibi!.. stelik herkes gibi bir fincandan ay da iiyormu! Dur, galiba kahveydi!" "Baban ne yapm?" "Hi! Bakm, 'u anda Sartre' gryorum!' diye dnmtr herhalde. Yahu, niye merak ediyorsun bunlar?" lknur utanarak: "Canm konuuyoruz ite!" dedi. "Peki, anlataym o zaman. Babam Sartre'a: 'Hayatn anlam nedir Msy Sartre?' demi. 'Vatan nasl kurtulur acaba?'" "yle dememitir. 'Aydnlk Trkiye'ye nasl gelir?' diye sormutur." "Msy Sartre da yle demitir herhalde: 'Msy, sizin ye rinizde ben olsaydm, bu azgelimi lke aydn olarak burada stl kahve imez, lkemde retmenlik yapardm.' Sonra Sartre kendi stl kahvesini yudumlamaya balam!" "Ne gln! Gleyim bari!" dedi lknur. Sonra Ahmet'e f kelendiini, akalarna ilgi duymadn gstermek iin elindeki deftere bakmaya balad. Ahmet tedirgin olarak: "Neymi u aydnlk sz?" dedi. lknur ilgisiz bir tavrla: "Aman, canm!" dedi. "Hani derler ya, aydnlk gnler filan! Baban da ayn lafa tutulmu. Aydnlk, karanlk, k... Evet, cahilliinden her eyi bunlarla anlamaya alyor..." "Anladm!" dedi Ahmet. "Sen de bana artk hak veriyorsun, deil mi?" Birden esnedi ve gld. "Ee, ne diyorduk biz?" Ne elendi: "Syleyin, kuzum, Katya Mihaylovna, biz neden szediyoruz?" "Karanlktan, ktan, hayattan, vatann kurtuluundan, baka
596

hayatlardan, hayaln anlamndan" diye mrldand lknur. "Ama baka hayadan ve eski defteri kapayalm arlk. Size biraz sanattan szetmek istiyorum!" "Peki, sanattan szediniz, Stepan Stepanovi," dedi lknur glmseyerek: "Ama nce ay getiriniz!" "Sahi, ay unuttuk deil mi?" dedi Ahmet.

HAYAT - SANAT
Ahmet ay temiz fincanlara, fincanlar da bir kk tepsiye koydu. Odaya girdi. "Aaa, saat onbire geliyor!" dedi lknur. "Ben birazdan gide yim!" "Nereye? Hibir ey konumadk ki!" "Konumadk m?" dedi lknur. Dnceli gzkyordu. "Daha yeni geldin. Sana anlatacaktm..." "Neyi?" "Her eyi!" diye mrldand Ahmet. "Sanat diyordun!" "Evet! Bazan sanata inanmamaktan korkuyorum." Ahmet tepkisini anlamak iin dikkatle lknur'a bakyordu. "Ya sanata inanamazsam?" lknur'un rahat ve gevek bir hali vard. Sanki, "Birazdan aym iip bitireceim, on dakikalk bir yry yapacam ve geceliimi giyip uyuyacam!" diye dnyordu. Ahmet: "Sanala inanamazsam diyordum!" diye tekrarlad. "Evet, dinliyorum seni!" "Dinliyorsun, ama masal dinler gibi!" "O zaman bir sigara yakalm!" dedi lknur. "Sigara ierken masal dinlenmez, deil mi?" "Sanata inanamazsam korkun olur!" dedi Ahmet. "Evel, bir sanat iin kt bir ey olmal bu!" "Anlamyorsun! Kt ne kelime! Felket olur bu. Ve imdi bundan korkuyorum. Korkuyorum nk Hasan bunlarla, bu

resimlerle devrim yaplamaz, derken galiba haklyd." Ahmel, lknur'un cevabn bekleyerek bir sre sustu. Sonra sinirlenerek ayaa kalkt.'"Sylesene ne dnyorsun? Hakl m Hasan, deil mi? Bana onun haksz olduunu syle." "Syleyeyim istiyorsan!" dedi lknur. "Hasan haksz!" Ahmet odann iinde aa yukar yrmeye balad. Sonra durup resimlerine bakt: "Ne anlam var imdi bunlarn?" diye sylendi. "Peki, ne oldu senin sanat kuramlarna?" dedi lknur. "Ben o kuramlarn benim olduu kadar, senin olduunu da sanyordum. Sanat tarihinden doktora yapyorsun!" "Sanat tarihi, ama mimariden. Mimari yaplar kendilerine gereklilik bulmakta sknt ekmezler. Hele Osmanl yaplar. Bir caminin gerekliliinden herhalde hibir mimar pheye dmez. Dse dse biiminden pheye der. Ama senin derdin o deil ki! Sen resimlerinin gerekli olduuna inanam yorsun!" Ahmet umutsuzlukla: "Evet!" dedi. "Ne yapaym?" "Yaa! Eskilerin bir btn olduu eski bir yanlg mym bakalm?" dedi lknur. "Osmanl mimarisinde btnlk kaygsyla alay edilebilir miymi?" "ntikam m alacaksn, arkadalk m edeceksin?" dedi Ah met. "Dncelerimi syleyeceim." "Syle bakalm." "Byle bir rahatszlk hissettiin zaman ya bu konuda dnme, ya da dn ve sonuna kadar git." "Ne olur sonuna kadar gidersem?" "Resim yapmay brakrsn. Ya da byle resimler yapmazsn. Bir zamanlar denediin gibi kyl resimleri izmeye kalkrsn belki de." "Onu yapacama siyasetle urarm daha iyi. Daha kestir me." "Yok, bu ikilem bence doru konulmam. Sorun gereki olabilme sorunu." lknur gld. "Ama anladm neden rahatszsn. Hasana yardm etmeye, ya da o dergi iin almaya karar verdiin iin rahatszsn!"
598

Ahmet dncelerden korkarak: "Byle bir eyi nasl syle yebilirsin!" dedi. "Dinle. Niye dergi iin almaya karar verdin? Grlerini kendine yakn buldun, Hasan geldi, istedi, onu geri evirmek erkeklie smaz falan filan. Bence bunlar nemli deil. Sen, 'Eylem, Eylem!' diyenlere hak verdiini gsterdiin iin skl yorsun Eylem yapmaya, ya da neyse, yararll, gereklilii ok daha kolay kavranabilir, aklanabilir bir ey yapmaya karar verdin. Niye byle bir ihtiya duyuyorsun?" lknur eliyle resimleri gsterdi. "nk bunlar o grevi yapamyor. Sana yle geliyor. nk bu resimler her ey olamyor. yle deil mi?" "Diyelim ki yle!" dedi Ahmet. "Diyelim ki mi, yle mi?" Ahmet sinirlenerek: "yle, peki, yle, ne olmu," dedi. "Ne kzyorsun? te bu yzden de rahatszsn. Resimlerin her ey olmad, resimlerin btn olmad iin rahatszsn. Hasan'larn dergisinde almaya karar vermekle de bunu farknda olmadan kabul ettiini anladn!" "Peki, ne yapaym?" "Kendi kuramn hatrla!" dedi lknur. ayn bitirdi, fincan dikkatle tabaa koydu. "Kuramm. Benim kuramm m? Ben bulmadm ki onu. Ben ona inanmaya altm. Sanat bir bilgi trdr. E, ne olmu yleyse?.. Bu resimlerde bir bilgi veriyor, ama acaba gerekli mi bu bilgi? Bu bilginin de renmesi gerekene ulap ulamadn da bir kenara brakyorum tabii. nsann bu resimleri yapmas iin, ile benim gibi biraz tuhaf olmas lzm! Btn o eylem diyenler, beni ineleyenler, herkes hakl. Akl banda bir insann sanatla urat nerede grlm? Sanat kmserler. Hakllar da. Ama biz kmseyenlere kar yle bir propagandaya giriiriz ki, 'Aman, aman u mzmzlar zmeyelim!' derler. Byk laf lardan biriyle hemen avuturlar bizi, 'Tabii dostum sanatn gc inkr edilemez! Biz sanat ihmal ettik!" Hasan da bunu syledi bana... Bir ay daha i ltfen." "Hemen verirsen ve ak yaparsan ierim!" dedi lknur. Ahmet mutfaa kotu. "Evet, o gidecek!" diye dnd. "Onun iin fazla bir nemim de yok herhalde. En derin sorunlarm
599

ortaya dkyorum, evini, uykusunu dnyor. Avusturya'ya gidecek zaten. Ben de Hasan'larla birlikte. Bir ie girerim. zer'e syleyeyim... Beni o reklam irketine. Hemen de ie alrlar. Bir ie girerim, devrimci harekete katlrm." "Neler konuuyorsun kendi kendine?" Ahmet birden lknur'u ocan yannda grnce ard. Ayak seslerini duymamt. "Ben. Ben ne yapaym!" diye mrldand ve bir an bo bulunup lknur'a sarld. Sarsak, beceriksiz bir hareketle lknur'u pp hemen ocan bana dnd. Bir sessizlik oldu. Ahmet, tepsiyi alp odaya girdi. "Ne d nyorsun sylediklerim hakknda?" diye sordu. "Ne diyeyim! ok fazla dnme!" "Yani bana hak veriyorsun. Sylediklerim doru deil mi? Bu resimlerle hibir ey yaplamaz." Gazeteyi iaret etti: "nsanlar ldrlrken hele bu resimlerin artk hihir anlam kalmaz... Bunlarla uramak aptallktr. Aptallk ne kelime: Kstahlk, kendini beenmiliktir." "O zaman genel olarak sanatla uramak, sanat tarihiyle, hayr, bilimle uramak da yledir. Hatta, dorudan doruya siyaset olmayan her eyle uramak samadr!" "Samadr!" diye bard Ahmet. "Sama mdr? Ne d nyorsun?" "Bunun yanl olmas gerektiini." "Evet, bunu ben de aklmla kavryorum elbette. Ama duy gularm bana Hseyin Aslanta ldrlrken ihtiyar tccar resimleri yapmann da pek doru bir ey olmadn sylyor. Anlatabiliyor muyum? Ne yapaym?" Bu soruyu sorduu za manlarda yapt gibi gene heyecanla: "Goya... Goya lmlere kar, kaytsz deilim ite... Kuruna Dizilenler'i dn!" "Evet! Ama sen de kaytsz saylmazsn!" Ahmet: "Ne yapaym... Ne yapaym?" diye mrldand. "Acaba Marat'nn askerleri insanlar kuruna dizerken, bunu renince Goya neler dnyordu?" "Bence bu geici bir phe!" diye lknur mrldand. "Trkiye'deki sanat hibir zaman senin imdi yaptn gibi gerek liliinden pheye dmemitir!" "O eskidendi!" dedi Ahmet. "Eskiden, yani sanat halkn iinde
600

retilirken. Ya da sarayda veya baka bir yerde, kendiliinden retilirken! imdi? imdi yle miyiz? Hem halkn iinde deilim ben, hem benden byle bir ey bekleyen yok, hem de artk, on yl nce, yirmi yl nce st kapal olarak sanatla anlatlanlar imdi ak ak anlatlyor." "Biliyorsun herhalde. Bu szlerin sanatn bir bilgi tr ol duuna ilikin kuramla eliir. O ak ak anlatlanlar baka eit bilgi, sanatla anlatlanlar baka." "Evet, evet, her eyi biliyorum. Biliyorum bunlar. Ama g ryorsun ki, rahatsz oluyorum. Bana bir ey syle ki, eskiden olduu gibi inanarak alabileyim!" "Sanki bundan sonra alamayacaksn gibi konuuyorsun!" dedi lknur. "Belki bu rahatszlk abuk geer. Gemese de gene alacam tabii. Ama ya phe? Ben sanatn her ey olmasn istiyo rum!" "Eh, ne yapalm olamyor. Ama durum sandn kadar da kt deil..." lknur gene gld. "Canm, bana ne oluyor peki? Cotum, aklma her geleni sylyorum." Gerindi. "Uykum var! Duruma uygun bir atasz filan yok mu? Var tabii. Sen sylersin. Kimindi? Ars longa vite breve. Aklmda iyi kalm deil mi? Ooohh!" Esnedi. "Eve gidip uyumak. Uff, imdi evdekiler de." Ahmet heyecanlanarak: "Sanat uzun, hayat ksadr," diye mrldand. "Hipokrat'n szdr o, Goethe durmadan tekrar lar." "Sen de bugnlerde biraz tekrarlasan iyi edersin!" dedi lk nur. "Ne kadar tekrarlarsam tekrarlayaym gene de iimin rahat etmeyeceini biliyorum!" dedi Ahmet. "yi ki geldi Hasan. nk Trkiye'de resim yapmak, insann bara bara konumas gereken bir lkede dilsizlii semek gibi bir ey." "Amaan!" dedi lknur. "Az nce de her eyin, btn d dnyann senin resimlerin iin olduunu sylyordun!" Ahmet ararak: "yle diyordum, deil mi?" dedi. iinden glmek geldi. "Kusura bakma artk. Ben sanatym. Biliyorsun sanatlarn bir dedii bir dediini tutmaz."
60/

"Tamam! Zaten anlamtm. i akaya vuracan anlam tm!" Ahmet fkeli gzkmeye alarak: "Peki ne yapaym yani?" dedi. "Kendini bu kadar dnme!" dedi lknur. "Kendini bu kadar dnmek, bana artk, kzma ama, biraz kt geliyor. Ne diye dnyorsun bunlar?" "Evet, ok pis bir bireyciyim ben!" dedi Ahmet. "Bunu da ak ak syleyerek, ya da akaya boarak yumu atmaya alacaksn galiba. Ama pis bir bireyci olmaktan kork biraz. Cann biraz sklnca hemen inandklarn deitirme." "Baka?" "Baka? Bana da yle kt kt bakma." "Avusturya'ya sahi gidiyor musun?" "Eve gidiyorum imdi!" dedi lknur. Saatine bakt. "Ge kaldm. Off! imdi evde de!" Ayaa kalkt. "Biraz daha otursaydn!" "Hadi, gidiyorum!" "Bir sigara daha i, alrsn!" dedi Ahmet. Ama lknur'un kapya doru yrdn grnce anahtar ald, lknur'u biraz daha burada tutacak elenceli bir hikye arad, ama aklna hibir ey gelmedi. Kapy aarken laf olsun diye homurdand: "Peki, hayatn anlam nedir?" "Vatann kurtuluu! Hasan'n seni aramas iyi olmu!" "Bu mu her ey? Bunun iin mi yayoruz?" "Evet!" dedi lknur. "stelik ben u 'hayatn anlam, vatann kurtuluu' akasn sen ciddi yapyorsun sanyordum!" "aka olduunu sen de sylyorsun!" dedi Ahmet. lknur'un aslan yzn grnce ekinerek ekledi: "Tabii ciddiyim. Beni biliyorsun canm. Ama her eyin vatann kurtuluuna balanmas tuhal geliyor bana." "Her ey ona bal!" dedi lknur. Baklar da, "A artk u kapy!" diyordu. Ahmet kapy at: "O zaman bizim hibir deerimiz yok. Biz birer... birer aracz sadece! Bize hibir ey kalmyor!" "Merak etme, sana ok ey kalm!" dedi lknur. "Bunu bi liyorsun... Fazla bile sana bunlar. Bu dncelerin, kendini
602
1

dnme, anlama, tedirgin olma zevkin! Bunlar ok ey deil mi?" Ahmet bam sallayarak: "Evet, ok!" diye mrldand. Merdivenleri inmeye baladlar. Nign Hanimin kat sessizdi. Osman'larn kapsnn nnden geerken Ahmet, Nermin'in ikyeti sesini duyar gibi oldu. Cemil'lerde ise nee hl s ryordu. Belirsiz bir ses: "...meyi grdnz m, yeni gelmi..." diyordu. teki katlar da sessizdi. Kapcnn snmt. Ahmet ayaklarnn ucuna bastn farketti. D kapy aarken lknur dnd: "Bu kazakla mez misin?" Ahmet, "Bover!" diyormu gibi bir hareket yapt. Sonra bu hibir eye aldrmayan, sert, gl erkek tavrna taklarak: "myorum!" diye mrldand. Dar ktlar. Yrmeye baladlar. Nianta Meydan tenhalamt. Arada bir hzla bir araba geiyor, drtyol kavanda kimse kimseyi beklemiyordu. Kaldrmlara, ykanan dkknlarn sabunlu sular yaylm, kaldrm talarnn kenarnda, aalarn dibinde birikmi, byk yoz, plastik panolarn, neon lambalarnn n yanstyordu. Caddede yryen kimse yoktu. Srt uvall bir adam kaldrmlara dizilmi p tenekelerini kartryor, bir elbise dkknnn vitrininde plak ayakl bir adam am aacn sslyordu. Polis cipi de karakolun nnden ekilip gitmiti. Caminin nnden geerlerken emsiyeli k bir beye rastladlar. Tevikiye'nin kesinde Ahmet gene gznn ucuyla lknur'a bakt. "Ne dnyor?" diye mrldand. "Birazdan uyuyacak. Ama nce benim yzmden evdekilerle atacak!" Dnmek istemedi. Esnedi. Kklnde yapt gibi hep birbirini tekrarlayan apartmanlarn adlarn okudu. Baka eyleri de dalgn dalgn okudu: Lokanta isimlerini, direklere yaptrlp kalm snneti ilnlarn, bir berberin camndaki harfleri, bir iekinin tabelasn, bir gda pazarnn camna izilmi ssl reklamlar, emlak vitrinindeki telefon numaralarn. Kapnn nne gelince lknur dnd: "Hadi bakalm!" Heybesini kartrp anahtarn kard. Ahmet: "Bundan sonra ne zaman?" diye mrldand. "Bilmem."
603

"aramba leden sonra?" "Senin aramba leden sonralar harika ocua dersin yok mu?" "Bu hafta yok!" dedi Ahmet. "Harika ocuun matematik imtihan varm!" Gltler. "yi o zaman. aramba drtte, bete urarm harika ressa ma!" Ahmet neeli grnmeye alarak: "Bekliyorum!" diye ho murdand. lknur kapy amt. "Ne somurtuyorsun?" dedi. Gld. "Hl ayn eyleri mi dnyorsun? nsaf el! Bak, ikimiz de daha ook yaayacaz. Kimbilir bamzdan neler geecek!" "Avusturya'ya gidiyor musun?" "Bilmiyorum!" Ahmet bir hareket yapmak istedi, yapamad. Ellerini cebine soktu. Azndan tuhaf, bouk bir ses kt: "Biz evlenelim mi?" Sonra yznn arpldn dnd. "Tuhafsn bu akam!" dedi ilknur, ama o da her zamanki gibi olamyordu. "Bak imdi: Eve git, fazla dnme, bol bol al..." Apartmann iine girdi: "arambaya kadar seni zleyece im!" Ahmet rahat rahat: "Allah rahatlk versin!" dedi. Rahatlna at. lknur kapy kapad. Elini sallad. Merdivenlerin n yakt. Gzden kayboldu.

ZAMANIN AKIINA VG
"Ne syledim yahu?" diye dnd Ahmet. Camiye doru yryordu. Utancn artrmak, sonra da kendini cezalandrmak iin: "Evlilik!" diye mrldand, ama bekledii kadar utanmad. "Amaan! Ne olmu biraz samalamsam? lknur anlar!" Birka adm yrd. "Anlar m?" Bu akam ona anlattklarn dnd.
604

10

"Hayat! Ne yapaym? Sanat? Evet, fazla heyecanlym bugn!" diye sylendi. "Anlattklarm hakknda ne dnyordur?" Birka adm daha att. "Anlyordur beni! Anlattklarma hak veriyordun Hem yalnzca benim dertlerim deil ki onlar!" Yanndan g rltyle bir spor araba geti. "Yok, canm! Hi de yle dn myordun Dndn syledi: Beni fazla bireyci buluyor!" Caminin nnden geiyordu. "Hakl da. ok fazla dertlerimi dnyorum ben. Benim dertlerim!" Kendisiyle alay etmek isteyerek gld: "Resimlerim anlalmyor. Kimse onlara bakarak devrim yapmyor. Canm sklyor. Baka?" Ama ne istedii alayc bir tavr taknabildi, ne de dertlerine gereken nemi verdiini dnd. "le, iki yol arasnda kararsz, bir o yana bir bu yana yalpalayarak gidiyorum. Bir yanda hayat, bir yanda sanat! Yok! Bir yanda devrim, bir yanda?" Bu snflamalar beenmedi. Biraz dndkten sonra da onlar cann yakaca iin beenmediine karar verdi. "Peki, benim dncem nedir?" diye sylendi. "Kendim hakkmda hangi yargya varyorum?" Karakolun nnden geiyordu. "Kt bir yargya varmaktan korktuum iin ii gevezelie bouyorum. O kadar bomuum ki, artk yargya varamyorum!" Birka adm attktan sonra da bunun da bir gevezelik olduuna karar verdi. "Benim ne olduumu bakalar bilir!" diye sylendi. Hasan! dnd. "yi ocuk! Evet, biraz ocuk! O dergiye nasl hemen inanyor? Ama belki de olur bir ey!" Derginin evresindeki hareketin gleneceine, ta yeni bir partiye kadar genileyerek byyeceine inanmaya alt. Heyecanland. Kendini de bu harekelin iinde bir yerde grr gibi oldu. Sonra birden, "Darbe geliyor darbe!" diye m rldand. "Darbe gelecek, her ey deiecek!" Islak kaldrmlara bakl. Bir sokak kpei endieyle onu szd. "Bir ey olaca yok! Hasan ne dnyordur benim iin?" Bir keresinde Hasan'n kendisine, "Sen yoz deilsindir!" dediini hatrlad ve onu o cuksu buldu. Parkasn, postallarn, ablasyla el skn ha trlayarak gld. am aacn ssleyen adam hl vitrindeydi. "Ylba geliyor! Piyango biletleri satan Noel Baba da gelir bu raya..." Okul ocuklarnn alay ettii Noel Baha'dan koca koca adamlar bilet alrken grmt. "Yeni yl! Bir yl daha geiyor... Ben de hl baya gazete balklar gibi dnyorum... 1970...
605

Gazetelerde resimler... Bir ak sakall dede gidiyor, zerinde 1971 yazl bir kuakla gelen grbz ocuk neeyle karlanyor. Pazar ekinde bir karikatr: Aman, gelen gideni aratmasn?.. Kk burjuvazi gelecekten korkuyor! Zaman aksn! 1970! 16-17 Haziran! Devalasyon! Benim resimlerim! Ve bir darbe. Yetmi eksi krk, eittir otuz yandaym. Hl her eyin merkezindeyim ve bir baltaya sap olamadm!" Askerdeyken kendisine t veren bir yal albay hatrlad. ini sormu, ne yaptn renince evlenmesini, bir baltaya sap olmasn, topraa kk salmasn tlemiti... "imdi o askerler... Enitem..." Nianta'nn kesinde durdu. Eve deil kardaki gazeteciye doru yrd. Cinsel yaynlar, ocuklar iin kovboy, bykler iin renkli sinema ve aile dergileri, yarnn gazeteleriyle yanyana bir masann zerine ve yerlere serilmiti. Ahmet ban bkerek bir gazetenin ba lklarn okudu: "Komutanlar dn de toplant yaptlar... Muh trada Atatrk Kurucu Meclis ngrlyor..." Ahmet, "Tamam ite!" diye dnd. "AP'den istifa eltiler. Boaz Kprs iin tahvil kartlmas teklif edildi... Doktorlar eylem karar ald..." Gazeteyi alacakt, ama cayd. Eve doru yrmeye balad. "Tamam ite. Hap yuttuk! Darbe! Torrez! Nasl bir darbe olur bu? Bari abuk olsa da fazla meraklanmadan grsek. abuk, abuk, ne olacaksa olsun, bilsin! u bekleyiten kurtulalm!" Gld, esnedi, anahtar karp kapy at. "Ak zaman, ak!" Birden aklna kuramlar, szler t. Kendiliindencilik, cuntaclk eletirileri mrldand. Cemil'lerin katndan hl grlt geliyordu. Osman'larda ses yoktu. Babaannede hl k yanyordu. Hemire birisine seslendi galiba. Kendi kapsn aarken homurdand. "alacam!" diye mrldand. eri girdi, kokuyu iine ekti, resimlerden ve kendinden holand. inden durmadan yllarca almak geliyordu. Heyecanlanarak bu leden sonra zerinde alt resme bakt. Bir yere hemen bir fra vurmak istedi, ama ilk heyecana kaplmamak iin biraz beklemeye balad. lknur'un doldurduu kll, ay fin canlarn ieri gtrd. Babasnn kitaplarn, defterleri de bir kenara kaldryordu ki, bunlar bir daha grmemek ve dn memek iin aa inmeye karar verdi. Merdivenleri inerken, defterlerde umduunu bulamadn dnd.
606

Kapy anahtarla at. eri girmeden nce hemireye ve ba baannesine bir kere grnmeyi dnerek salona girdi. Birden ortada tuhaf bir ey olduunu sezdi. Emine Hanm bir koltua olurmu dehetle Nign Hanm'a bakyordu. Hemire, Ahmet'in ayak seslerini duyarak dnd: "ok kt!" diye mrldand. "Nabzn bulamyorum bir trl!" Terlcmiti. "Nabz zayflam m?" dedi Ahmet. Hemire birden bir tela kaplarak Nign Hanm'n elini yakalad. Parmaklarn nabza bastrd. Ahmet, hemirenin yzne dikkatle bakt. Bir ey okuyamad. Babaannesine bakt. Uyuyormus gibiydi. Gene hemireye bakt. Vakit geti, ama hem irenin yznde hibir ey deimedi. Ahmet, "Bulmas lzm arlk!" diye dnd. Hemire bilein bir baka yerini, sonra aceleyle teki noktalarn da tuttu. "Nabz ok mu zayflam?" dedi Ahmet. Hemire, Nign Hanm'n yzne bakarak teki elini tuttu. "Bilmem, atyor mu?" dedi. "Nasl?" Hemire cevap vermedi. Nabz tutarken yzn Nign Ha nm'n yzne yaklatrd. "Doktor! Doktora telefon edeyim!" dedi Ahmet. "Doktor yetiemez!" dedi hemire. Birden kaba bir hareketle Nign Hanimin stne ulland. Gsn ovmaya balad. Bir sre btn gcyle gs ovdu. Sonra yapt eye artk inanamadn gsteren bir tavrla dnp Ahmet'e bakt. Bir ey syleyecekti galiba, ama cayd ve tella yeniden bileklerden birisini tuttu, nabz arad, bu sefer bulamayacana galiba ke sinlikle inand iin bilei uzun uzun elinde tuttu. ekti. Nign Hanimin gzbebcklerini inceledi. Ahmet'e dnd: "Ben ne yapabilirim ki?" diyen bir bakla bakt. Yeniden i ekti. "Atmyor... Atmyor!" diye mrldand. Sonra avucunun iinde duran bilei, bozuk bir saati masann zerine koyar gibi, dikkatle kenara brakt. Serumdan delik delik ve mosmor olan el hi kprdamad. Ahmet, "ld!" diye dnd. inden hemirenin gnln alacak bireyler sylemek geti.
607

Hemire ayaa kalkt, terini sildi. "Emine Hanm aa haber veriver!" dedi. Emine Hanm tella: "Ne diyeyim?" dedi. "ld, de!" "Vaah! Ah, Byk Hanm!" diye inledi Emine Hanm. Eyalarn arasndan her zamanki dikkatiyle yryerek dar kt. Hemire, Ahmet'e bakt. Ahmet onun meslei konusunda bireyler sylemesinden endielenerek babaannesine dnd. Yalnzca babaannesini dnmek isteyerek Nign Hanm'n yzne btn dikkatiyle bakt. Kkken Cihangir'den babasyla buraya geldiklerini, ksa pantolon giydii iin gzken bacak larnn kirini babaannesinin herkese gsterdiini, terliklerinin sesini, anahtar destesinin sesini, bayramlardaki yarm yamalak neesini ve hep korkuyla bakt Cevdet Bey'in resmini gsteriini hatrlayabildi. Daha da bakt, ama babasn, kendi ocukluunu, lm, kendi hayatn dnmeye balad iin utand. Sonra bakt eyin bir l olduunu aklndan geirererek babaannesine srtn dnd, pencereye yrd. Kkken yapt gibi, alnn cama dayayarak Nianta Meydan'na bakmaya balad. Az sonra Osman ile Nermin geldiler. Osman aceleyle bir sandalye ekip annesinin yanna oturdu. Nermin bireyler mrldand. Osman bir sre sonra, neden daha nceden kendisine haber verilmediini hemireye sordu. Hemire her eyin ok abuk olduunu, hastann bir an bile bandan ayrlmamasna ramen, nabznn zayfladn nce farkedemediini aklad. Sonra elinden gelen her eyi yaptn, masajn da fayda etme diini syledi. Eliyle Ahmet'i iaret etti. Osman: "Gene de bana haber verebilirdiniz!" diye homurdand. "Ylmaz nerede?" "Bu akam izinliydi ya!" dedi Nermin. eri Aye girdi. Annesine yaklat. evresine bir baknd, alamaya balad. Ahmet birden neden buraya indiini hatrlad. Bir kenara brakt defterleri ve kitaplar alp koridora doru yrd. Babasnn odasna girdi. Kapy kapad. Belli belirsiz bir sululuk duyarak kitaplar ve defterleri yerine koydu. Sonra ne yapmas gerektiine karar veremedii iin bir sandalyeye oturup kitaplara 608

bakmaya balad. Kitaplara da pencereden dar bakar gibi bakyordu. Kap ald, ieri giren hemire onu grnce ard. "Siz burada mydnz?" dedi. "Evet, kyordum!" dedi Ahmet. Kalkp kapya doru yr d. Hemire: "Ben de, bu akam bari evime dneyim, diyorum," dedi. "Evet!" Hemire sesinin perdesine dikkat ederek ekledi: "Acaba birisi beni Lleliye brakabilir mi?" "Cemil Bey brakr!" dedi Ahmet. "Syleyeyim!" "Zahmet olmazsa!" Ahmet odadan kt. Koridorda birka adm atmt ki, bir eksiklik duygusuna kapld ve farketti: Sarkal saat tkrdamyordu. Dnp saate bakt: Dokuzu gsteriyordu. "Zaman aksn!" diye mrldanarak saati kurmay aklndan geirdi, ama endi. Salona yrrken yukar kmaya, almaya karar ver di. Salonda kalabalk vard. Cemil'lerin katnda olan herkes yukar kmt. Oday koyu bir sigara duman kaplamt. Herkes birbiriyle fsldayordu. Ahmet, Mine'nin aladn grerek ard. Remzi, Aye'yi avutmaya alyordu. Lle dikkatle babaannesine bakyordu. Necdet, Cemil'e bireyler sylyordu. Ahmet'i grnce birden ayaa kalkt, yaklat, srtna iki hafif aplak vurdu. Sonra bunu yaptn grp grmediini anlamak iin karsna dnd, grdn anlaynca ban ileri geri sallamaya balad. "Ben byle olacan bili yordum!" der gibiydi. Ahmet, babasyla konuan Cemil'e yaklaarak: "Hemire gitmek istiyor!" dedi. "Biraz beklesin!" dedi Cemil. Osman'a dnd: "Evet, ba ba!" "Bu sefer btn ii sen ykleneceksin!" dedi Osman. "Evet!" "Her ey iyi olsun. Ailemize yarat gibi olsun. Aman, dikkat et!"
609

Cemil, Ahmet'e dnerek: "Arabay ocuklar ald! Bilmem o kadn kim gtrr?" dedi. "Beklesin!" Sonra babasna dn d. Osman: "lanlara da dikkat et!" diye fsldad. "Geen sefer, yani babammkinde btn adlar yanl yazmlard." "Tabii, tabii!" dedi Cemil. Sigarasn babasna doru flememek iin ban yana evirdi. Ahmet birden yukar kmasnn yakksz olduunu d nerek oturmaya karar verdi. Tam otururken Aye ondan bir bardak su rica etti. Mutfaa gitti, alayan Emine Hanm' avutmak iin bireyler mrldand, bir bardaa su doldurup Aye'ye g trd. Sonra Nign Hanm'a deil, baka yere bakmak istedii iin eyalara, Cevdet Bey'in resimlerine, porselen fincanlara, bfeye bakmaya balad. Bfenin cameknndaki pahal por selenleri grnce Hasan' ve dergiyi hatrlad. Yukar kp a lmaya karar vererek oturduu yerden kalkt. Merdivenleri sessizce kt, odasna girince hemen ala mayacan anlad, balkona kt. Korkulua yaslanarak Ni anta'na bakmaya balad. Alan tenhayd. Bir kpek caddenin ortasnda yryordu. Gazeteciye bir araba yanam, kaps ak, bekliyordu. Caddenin ucuna doru bir yerde bir reklam titriyordu. Grltyle bir taksi geti. Mzikli kornas apartman pencerelerinde nlad. Sonra gazetecinin nndeki arabann kaps kapand, ara hareket etti. Bir sessizlik balad. Ahmet, taa at katndan kedeki bir kl reklamn czrtsn duyuyordu. Birden bir grlt olunca uzanp bakt: Bir p tenekesinin kapa kaldrma yuvarland. Tenekeden kediler frlayp kelere sindiler. Hemen sonra da, her eyin her zamanki gibi yolunda olduunu anlayarak, tenekeye sokulmaya baladlar. Ahmet neelenir gibi oldu, ban kaldrd: Yukarda zelliksiz bir gk vard. almak iin ieri girdi.
1974-78

610

You might also like