You are on page 1of 30

BLM FELSEFES Bilim felsefesi, felsefenin, bilimi konu edinen daldr; bilimin dier alanlardan hangi bakmlardan ayrldn,

snrlarn, kapsamn inceleyerek bilimin doasn gstermeye alr; bilim adamlarnn doay incelerken ne trden yollar izlediini inceleyerek bilimsel yntemin ne olduunu sorgular; bilim adamlarnn bilimsel savlar nasl ileri srlp dorulandklarn inceleyerek bilimsel bilginin ne olduunu anlamaya alr; bilimsel yasalar ile olgular arasnda kurulan ilikiyi ele alp bilimsel aklamann ne olduunu, dier aklama biimlerinden nasl ayrldn inceler; bilimsel kuramlarn zamanla nasl deitiklerini, eski kuramlar ile yeni kuramlar arasndaki ilikiyi ele alp bilimsel ilerlemenin, bilimsel gelimenin ne olduunu anlamaya alr; bilimin bilisel ieriinin, mantksal yapsnn rasn inceleyerek bilimsel ussalln ne olduunu, nasl salandn inceler. Bilim felsefesi ele ald konular bakmndan felsefenin dier alanlaryla da kesiir; bilimsel bilginin rasn incelerken epistemolojiyle, bilimsel uslamlamay sorgularken mantkla, bilimin inceledii varlklarn gerekliini ele alrken metafizikle dorudan iliki kurar. Bilim felsefesi bilimin geliimini, bilimsel kuramlarn deiimini, bilimin doasn ele alrken kanlmaz olarak toplumbilim ve tarih alanlaryla da iliki ierisindedir. Bu bakmdan, bilimin bir btn olarak kavranmasn tasarlayan bilim felsefesinin de tarihisel olarak ele alnmasn gerektirir. Tarihsel Geliimi Doa Filozoflar, Platon, Aristoteles Eski Msrllar, Mezopotamyallar, Yunanllar madencilik, dokumaclk, anak mlek yapm gibi alanlarda pek ok klgsal bilgi; matematik, tp, astronomi konusunda da eitli hesaplama, lme teknikleri gelitirmilerdi. Bu kltrlerde doa, canl bir varlk olarak dnlp, sylencelerle, gizemlerle, dinsel elerle, bylerle aklanyordu. Yaamn eitli alanlarnda deneyime, gzleme dayanan klgsal, teknik bilgi kullanlyordu. Bugn bilim dediimiz ura, .. 6. yyda Yunanl doa filozoflarnn her eyden nce gelenin, tzn, arkhnin ne olduunu soruturmasyla balar. Thales bu temel enin suolduunu ileri srm, Anaksimenes ise hava olmas gerektiini savunmutur. Anaksimandros bu temel enin, arkhnin, su ya da hava gibi belirli bir e olamayacan, her eyin temeli, kayna, belirleyicisi olann ancak sonsuz, belirsiz bir ey, apeiron, olmas gerektiini savunmutur. Doann bu kurgusal (speklatif) ele aln biimi, Herakleitos ile Parmenidesin deiim sorunuyla ilgili ekimesinde; Pisagorcularn doay saysal yolla ussallatrma ynteminde; Empedoklesin sevgi-nefret savamnn ynettii temel elementleriyle, Demokritosun ncesiz-sonrasz atomlaryla, Anaksagorasn nous ynetiminde tohumlaryla kurmaya alt kosmologiada belirgin bir biimde ne kar. Yunan filozoflar doay artk yeni bir biimde ele almaktadrlar. Canl doa anlay giderek edilgen, cansz, nesnelemi bir doa anlayna doru deimektedir. Everendeki olaylar, olgular Tanrlarn istencine yklenerek deil, doa olaylar araclyla aklanmaktadr. Bir olgu ya da olay biricik bir durum olarak deil, genel olarak o tr olgu ya da olaylar kapsayacak biimde aklanmaktadr. Bu filozoflar, uslamlama yaparak, gerektiinde gzleme, deneye bavurarak kendi savlarn destekleme ya da karsndakinin savlarn rtmeye giderdi. Bilimin tarihsel geliimi ierisinde bu filozoflarn savlarnn, yaklamlarnn zaman zaman yeniden savunulduu grlmektedir. zellikle Platonnun gereklik anlay, yalnzca bilim yapma geleneini etkilememi, bilim felsefesi yaklamlarn da etkilemitir. Platon evrenin temel yasalarnn ok yaln, zamanla deimeyen trden eyler olduunu tasarlar. Gzlemlenen dzenlilikler, deiimin nesnesi olan maddenin sonucu olduundan, bu temel yasalar gsteremezler. Platon, bu deien, gzlemlenen, duyular dnyasn olanakl klan eyin, deimeyen, mutlak, zaman d, tmel bir gereklik olduunu ileri srer. Bu gereklik, maddi, tekil olan yoluyla deil, ussal modeller araclyla tasarlanabilir. Dolaysyla, gereklik, maddenin, tekilin gzlemlenebilir dzenliliklerin salam olmayan bilgisine dayanarak deil, san dnme yntemleriyle idea olarak kavranabilir. Platon gerekliin altnda yatan ussal dzenin, ancak olgusal olann tesine geerek kavranabileceini savunur. Batnn ilk dizgeci bilim felsefecisi hi kukusuz Aristotelestir (M 384-322).

Aristoteles yalnzca gnmz bilim felsefesinde tartlan pek ok konuyu ortaya koymam, bilim felsefesinde bugn de etkili olan grler de ileri srmtr. Aristotelesin evreni, kapal, sonlu bir evrendir. Bu evrenin merkezi yerdir (dnyadr), evren de sabit, akl yldzlarda son bulur. Evrende boluk yoktur. Ay evreni ikiye bler; esrden (aither) yaplm yldzlar ile saydam kreler, onlarn altnda gezegenler, gezegenlerin altnda da gnein bulunduu ay st blge, en aada toprak, onun stnde su, suyun stnde hava, havann da stnde atein yer ald ay alt blge.Yerden ge doru gittike mkemmellik artar, en sonunda da Tanrsal varla en ok yaklaan sabit yldzlar vardr ki onlardan sonra Tanr ya da ilk hareket ettirici gelir. Tanr evrene ilk hareketi vermenin dnda bir etkide bulunmaz, ancak evren salt form olan Tanry zleyiinden tr belirli bir erek iin devinir. Aristoteles ay alt blgenin, toprak, su, hava, ate esinden olutuunu, dier nesnelerin bu elerin deiik oranlarda karmndan olutuunu ileri srer. Bu drt enin arlklarna gre doal olarak yer tuttuklarn belirtir; ar olan toprak, merkezde, onun stnde su, suyun stnde sudan daha hafif olan hava, en hafif olan ate de en ste yer alr. Dolaysyla, suya atlan bir tan, suyun dibine doru gitmesi, dumann yukar doru kmas doal hareket gereidir. Havaya atlan bir tan, belirli bir sre yukar gitmesi, o taa dardan uygulanan zoraki harekettir, daha sonra yere dmesi de, onun doal hareketidir. Aristoteles, bu btncl evrenbilimin yan sra, somut eyleri gereklie yerletiren tz kavramyla, dnyay incelenebilir, aratrlabilir klar. Tz, alglanabilir olann varln salayan temel dayanak, asl gerekliktir. Platonun olgular dnyasn aratrmaya deer bulmayp, yz st brakan gereklik yaklamna karn, Aristoteles gereklii tikel eylerin varlna balayarak olgular dnyasn bilimin aratrma nesnesine dntrr. Aristoteles iin de bilgi, bilimin amalad bilgi, evrensel olann, tmel olann bilgisidir. Aristoteles, tmelin gerekliini, alglanabilir olandan ayr bir gereklie deil, alglanabilir olann, maddi varlnn formuna yerletirerek, onu eylerin zsel kalclna dntrr. Dolaysyla bilimsel bilgi, yani bir eyin doru bilgisi, o eyin formuyla ilgili zsel ilikilerin bilgisidir; o eyin trler, cinsler sradzeninde zne uygun yerine konmasdr. Bilim, bir eyin znn ilk ilkelerden balayp tantlanarak, o eyin nedeninin aklanmasdr. Aristoteles, tanlamann, zdelik, elimezlik, nc Durumun Olanakszl lkelerinin yan sra, her bilim dalnn tretilemez ilk ilkelerinin olduunu belirtir. Her bilim dalnn ilk ilkeleri hem zorunlu dorulardr hem de olgusal olarak baka trl olamaz. Aristoteles bilimsel aratrmay gzlemden genel ilkelere, genel ilkelerden gzleme giden bir sre olarak ele alr. Bilim adam, nce aklanacak olgudan aklayc ilkelere varr sonra, bu ilkeleri ieren ncllerden olguya ilikin nermeler karr. Bilimsel aratrma sreci tmevarm aamas ile tmdengelim aamasndan oluur. Aristotelese gre bilimsel aratrma belli olgulara, ya da zelliklere ilikin bir bilgiyle balar. Bilimsel aklama, bu olgu yada zelliklere ilikin nermeleri, aklayc ilkelerden karsamadr. Dier bir deyile bilimsel aklama, olgunun elimizdeki bilgisinden, olgunun neden yle olduunun nedenlerine ulama iidir. Aristoteles her tikel eyin madde ile formun birliktelii sonucu olduunu ileri srer. Madde, tikel eyin biricikliini, bireyliini salarken, form o tikel eyi, onun benzeri tikellerin oluturduu kmeye ait klar. Dolaysyla belirli bir tikel eyin formunu belirlemek iin, o eyin dier tikellerle paylat zellikleri belirtmek gerekir. Aristotelese gre forma ilikin genellemelerin, duyu verilerinden tmevarm yoluyla elde edilmesi bilimsel aratrmann birinci aamasn oluturur. Bilimsel aratrmann ikinci aamas ise, tmevarm (induction) yoluyla elde edilen genellemelerin ncl olarak kullanlp, tmdengelim (deductive) yoluyla bataki gzleme ilikin nermelerin karsanmasdr. Aristoteles bilimsel aklamann, geerli tmdengelim yoluyla yaplacan ileri srp, geerli tmdengelim uslamlama biimlerini olduka ayrntl bir biimde inceler. Aristoteles, mant bilimsel incelemenin arac olarak grr; mantk, belirli eyler kabul edildiinde, baka eylerin zorunlu olarak bu kabul nasl izlediini gsteren tasmdr. Bilimsel aratrmann nesnesi, deiimdir, olgular dnyasdr, dolaysyla konusu, deimeyen, soyut eyler olan matematik olgularn aklanmasna uygun dmez. Matematik, olgularn belirli niceliksel ynlerini soyutlayp, onlar arasnda iliki kurmakla olgular arptp, bozar. Bu bakmdan Aristoteles iin bilim, eylerin niceliksel deil, nitel zelliklerini aklanma

iidir. Aristotelese gre yeterli bir bilimsel aklama iin bir olgunun nedenin drt ynnn aklanmas da gerekir: Maddesel neden; bir eyi, kendisinden geldii madde bakmndan aklamak. Biimsel neden; maddede kendisini gerekletiren biimi aklamak. Etkin neden; maddenin biim kazanmasnda dtan etki eden, hareket ettiren nedeni aklamak. Ereksel neden; olgunun, olumasnda varmak istedii erei aklamak. Aristoteles deneyimi temele koyarak gzlem, saduyu, soyut dnceyi birletirmeye alr. Tikel nesnelerden, olgulardan kavramlara, ilkelere ulamann ussal yolunu kurar. Aristoteles, deneyciliinin tutarlln gvence altna alan doal srelerin varlna inanr. Ortaa: Us-nan atmas Aristotelesin bata mantk olmak zere, fizik, gkbilim, metafizik, doa bilimleri, ruhbilim, ahlak, siyaset konularndaki olaanst yaptlar Ortaa boyunca bilim yapmann en yetkin kayna oldu. Her ne kadar Aristotelesten sonra Platonculuk deiik biimlerde ortaya ksa da, Aristotelesin felsefesindeki btnlkl, tutarl, yaln, ilenebilir doa anlay, gelitirdii mantkla da birleince, tartmasz seeneksiz kalyordu. Platonculuk ise, fiziksel olan deersiz gren idea retisinden tr, Ortaan dinsel balamnda etkili olmutur. Ortaada Aristotelesi bilim ilkelerine, doa anlayna bal kalarak Yunanl Galenin (M.S. 129-200) biyoloji ile tp yaklam, Ptolemaiosun (M.S. 100-178) yer merkezli gkbilim sistemi 17. yy kadar etkili oldu. zellikle slamiyetin yaylla Yunan felsefesiyle tanan Arap-slam bilim adamlar 8. yydan 10. yya kadar hemen hemen btn yunanca felsefe metinlerini Arapaya ya dorudan evirdiler ya da zetleyip, yorumlayarak aktardlar. Kind (801-872), Rz (865-925), Frb (870-950), bn-i Sina (980-1037), bn-i Rd (1126-1198) gibi slam bilim adamlar Aristotelesin dnceleri zerine geni etkili yorumlar, tartmalar yaptlar. Yunan felsefesinin zellikle de Aristotelesin dncelerinin pek ok ynden ilendii bu dnem, slam biliminin en parlak dnemidir. zellikle halife El Memun dneminde (813-832) glenen Mutezile okulu ussall ne karp, Kurann anlatmnn simgesel yorumlanmas gerektiini savundu. Bu okul, usun vahiyden nde geldiini, us ile dinin uyumazla dt durumlarda usun gsterildii yolun izlenmesi gereini savundular. Gerein bilgisine vahye dayanarak deil, usa gvenerek ulalabileceini savundular. Uslamlamalarnda Aristotelesin mantn kullandlar. Bu tutum o dnemde slam biliminin tp, simya, gkbilim gibi alanlarda klgsal bakmdan olduka gelimesine yardmc olmutur. slam bilim adamlar yalnzca yunan bilimini klgsal ynyle deil ayn zamanda bu bilimle i ie olan yunan felsefesini kuramsal ynyle de ele almlardr. Mutezile okulunun ussal yaklam, felsefeyi ne karmas dinin dolaysyla vahyin nemini azaltyordu. Bu okula kar, yine o dnemde El Earinin nderliinde gelien yaklam vahyi temel alyordu. Eariciler gerekliin znn Tanr olduunu, bu ze, yani gereklie, ne us (akl) ne de duyular araclyla ulalamayacan ileri srdler. Us snrl, duyular ise yanltcdr. Dolaysyla, usun snrllna, duyularn yanlgsna dmeden, bu gereklie ulamann tek yolu, kaynan vahiyden alan, imandr. Us, geree ulamada ancak imana yardmc olabilir. Arap-slam bilim adamlar eviriler yoluyla miras ald yunan felsefesini dolaysyla da yunan bilimini slam diniyle bir sre, en azndan klgsal ynden, uyuabilir kldysalar da daha sonra bu miras, zellikle Gazalinin (1058-1111) keskin eletirileriyle 12. yyda terk edilmitir. Yunan miras eviriler yoluyla bu kez Arapadan Latinceye dier bir deyile Doudan Batya, Avrupaya aktarlmaya baland. 13 yya gelindiinde Aristotelesin hemen hemen varolan btn yaptlar nce Arapadan, daha sona Yunancadan Latinceye evrilmiti. Aristotelesin dnceleri Batya bn-i Rdn Aristotelesin yaptlar zerine yazd yorum kitaplarn evirisi yoluyla gemeye balad. Aristotelesin grleri 13. yyda Avrupada kurulan niversitelerde her ne kadar bir sre kilise tarafndan yasaklansa da daha sonra niversitelerin oalmasyla Aristotelesilik de bilimsel bilgi olarak yaylr. Hristiyanln dolaysyla Klisenin etkili olduu bu dnemde Aristotelesilie iddetle kar olan tutucular ile Aristotelesilii savunan bn-i Rdclerin yan sra Aristotelesilii Hristiyanlkla uzlatrmaya alan Thomaslarn ekitii grlr. Aristotelesi bilim ne Mslmanln ne de Hristiyanln inanlaryla uyuur.

Mslmanlk bu uyumazl Aristotelesilii iinden atarak zerken Hristiyanlk ayr bir yol izledi. Yaratc Tanr anlayyla, aka Aristotelesilerin hareket etmeyen hareket ettirici ilkesel Tanrs, evrenin belirlenmilii, ncesiz-sonrasz oluu, tekruhuluu badamyordu. Bu durumu biimsel olarak kurtarmak iin bn-i Rdcler, Brabantl Siger nderliinde Kilisenin inanlaryla felsefenin, dolaysyla bilimin nermelerinin ayr ele alnmas gerektiini belirten ifte Doruluk retisini ileri srdler; Vahiy ile us (felsefe, bilim) bizi zorunlu dorulara gtrrler, bu iki alann dorular elitiinde de Vahyin dorularn kabul etmek gerekir. Albertus Magnus (1193-1280) ile rencisi Thomas Aquinas (1225-1274) ise Aristotelesilii Hristiyanlatrmaya altlar: Vahiy ile us iki ayr bilgi kaynadr, dolaysyla inanma ile bilme birbiriyle btnyle rtmez; vahyin insan usunun kavrama gcnn tesinde olan srlar (mysterium) vardr. Us dolaysyla bilim insan ancak inan dnyasnn eiine getirir. Bilginin en yksek noktas Tanr bilgisidir. Tanr bilgisine de bilginin k noktas olan deneyden gideriz. Thomaslarn bu uzlatrma yaklam Kilisenin 1277 ylnda Aristotelesiliin giderek yaylmasn tehlikeli grp 219 nermeyi lanetlemesini nleyemedi. Aristotelesiliin tanrbilim (teoloji) alannda Hristiyanlkla badatrlmasndaki baarszlk, Aristotelesin doa felsefesinin, zellikle de bilimsel bilginin zorunlu olarak doru olduuna gtren Aristotelesin bilimsel ynteminin sorgulanmasna yolakt. Aslnda Aristotelesi olan Robert Grosseteste (1168-1253) ile rencisi Roger Bacon (1214-1292) Aristotelesin mantn eletirip, doay anlamada matematiin nemini vurgulamlardr. Doa biliminin temeli deney (experiement) ile deneylemedir (experientia). Deney, deneyleme olgulara ilikin bilgimizi artrp, doa zerinde gl olmamz salar. Bacon, deneysel bilimi doann son elerini (tzlerini) elde etmeye alan dolaysyla doann esrarn zen bir i olarak grr. Bu bakmdan simya, astroloji, by doann, d dnyann bilgisini elde etmemizi salayan deneysel bilimlerdir. Bacona gre doann bilgisine gtren bu d deneyin yan sra, ruhumuzdaki bilgilerin salad bir de i deney vardr. deneyin amac Tanrnn na ulamaktr. Duns Scotusun (1266-1308) Tanry istenle zdeletiren yaklam bu d deneyi, olgular dnyasn usun alanna devretmeye hazrlanr. Aristotelesin, eylerin, cinsleri, trleri arasndaki sradzen ilikilerini olgusal bakmdan doal zorunluluk olarak ele alp, bu doal zorunluluu yanstan nermeleri de zorunlu doru nermeler olarak deerlendirmesi, Hristiyanln Yaratc Tanr anlayyla uyumuyordu. Duns Scotus, Aristoteles gibi, everende var olan eylerin kendi kendilerinin nedeni olamayaca, hilikten de km olamayacaklar iin bir ilk nedene, ilk ilkeye gerek olduunu, bunun da Tanr olduunu dnr. Tanr kendi kendisinin nedeni olan, biricik zorunlu varlktr. Buna karn, var olan eyler, evren, Tanrdan zorunlu olarak kmaz. Duns Scotusa gre Tanry eylerin zorunlu nedeni olarak grmek, Tanry snrlar. Tanr evreni yaratmakta zorunlu deil, zgrd; isteseydi yaratmaya bilirdi, evrenin varl zorunlu deildir; evreni oluturan eyler, olgular olmaya da bilirdi ya da baka trl de olabilirdi. Doadaki gzlemlenebilir dzenlilikleri bile Tanr isterse deitirebilir. Tanrda isten ustan, bilgiden nce gelir. Dolaysyla us, Tanrnn istencini belirten Vahyi anlamakta yetersiz kalr; us olgular arasnda tmevarmsal (inductive) banty kavrayabilir, ancak bu bant da Tanrnn istencine bal olduundan gvenilir ya da salam olamaz. Duns Scotus, Aristotelesin belirlenimli (determinist), kapal evren anlayna karn olumsal (contingent), belirlenimsiz (indeterminist) bir evren nermekle kalmaz, Aristotelesin ussal insan kavramnn yerine istenci ar basan dolaysyla zgr insan kavramn koyarak bireycilie (indivudualizm) giden yolu aar. Duns Scotus, Tanrnn zorunluluuna her ne kadar bu dnyadan (duyu verileri nesnesinden, olgulardan, olumsallktan) giderek ulasak da, bu dnyann ortaya kmasnn bir zorunluluk olmadn tartmakla hem olgular arasndaki Aristotelesi zorunluluk ilikisini hem de us ile inan arasndaki ilikiyi iyiden iyiye zayflatt. Ockhaml William (1285-1349) us ile inan alann ulamsal olarak birbirinden koparp ayr ayr zerkletirdi. Eer Tanrnn yapp ettikleri ussal bir karara deil de btnyle Tanrnn keyfi istencine balysa, inan usla anlamaya almak bouna abadr, dahas, bu iki alann birbirine mdahale etmesi birbirine zarar bile verebilir. Tanryla, akn gereklikle ilgili btn nermeler inan nermeleridir; bunlar ne tantlanabilir ne de tantlamada ilkeler olarak kullanlabilirler. Us asndan ele alndnda pek ok din nermesi eliik olacaktr; bu durum usun kendi alan dnda kalan, usd olan bir alana karmasndan, girmesinden doar. Us, Tanr istencini anlayp, aklayamayaca

gibi, Tanrnn istencini bilemeyeceimizden, usun alann da bu isten ynnden kavramamz olanakszdr. yleyse, insan us yoluyla inan alann deil, usun konusu edilebilecek alan, olgusal alan anlamaya almal. Duns Scotusun zorunluluk ilikisinden yoksun olgular dnyasn, Ockhaml William zerk, bamsz bir alan olarak insan bilgisinin temeline koyar. Gerek varlklar deneyimimizin, algmzn nesnesi olan tikel eylerdir, bireylerdir (individuel); deneyi aan, tikel, birey olmayan eyler yapay varlklardr. Ockhaml William, tmelleri, gerek eyler olmayp, birbirine benzeyen eylerin, benzerliklerini gsteren genel ifadeler olarak ele alan nominalizmiyle, Aristotelesi ulamsal, nitel doa kavramna dayanan bilim anlaynn zlp dalmasnda en etkili hamleyi yapar. nsan, kendini birey olarak (individuum) evrende yeniden sorgulayp, konumlandraca (humanizm) bir yenidendou (Renaissance) ruh haline girip, yeni bir evren tasarlamaya gidecektir. Rnesans: Doann Kitabn Okumak Nicolaus Cusanus (1401-1464) Rnesansn ilk nemli isimlerindendir. Aristotelesin ikici (dualistic) evren yapsn eletirip, gkyz ile yeryznde ayn yasalarn ilediini, evrende bir birlik olduunu, doann iine girildike doay yneten kuvvetlerin kavranacan ileri srerek, Ortaan duraan evren anlayndan geri dndrlemez bir kopuu da balatr. Bu kopuun ilk nemli admn gkbiliminde Nicolaus Kopernicus (1473-1543) yer ile gnein yerlerini fiziksel olarak deitirip, yerin fiziksel yapsyla gksel cisimlerin yapsn birletirerek atar. Evreni oluturan maddeleri ya da varlklar zdeletirerek, Aristotelesi sradzenli dnya yapsnn, ikici evren yapsnn temel dayanan ykar. Her ne kadar Kopernicusun gne merkezli gkbilim anlayn saduyuya aykr bulup inanmasa da, Tycho Brahe (15461601) olgular gzlemede, lmede kesinlie byk bir nem vermekle yeni bilim anlaynn rasna matematiksel zellii sokar. Pisagorcu Johannes Kepler (1571-1630) Tanrnn, Evreni byk bir dzenlilik, stn bir uyumluluk iinde yarattn, bu dzenlilik ile uyumun da geometrik olduunu, Evrenin her yerinde ayn yasalarn, geometrik yasalarn geerli olduunu sylerken yeni bilim anlaynn kesinlik ras aka grlr. Bu kesinlik duygusu ylesine baskndr ki, Kepler gzlem verilerini geometrik yasalara dntrrken, iki bin yl boyunca srp gelmi olan, gk cisimlerinin dairesel yrngede hareket ettii dncesini de terk eder; nk gzlem verileri matematiksel (geometrik) olarak gezegenlerin hareketinin eliptik olmasyla uyum salyordu. Gzlem verileri ile matematik arasndaki uyum artk kesinliin bir baka biimi olarak yasalatrlabilirdi. Kepler de yle yapt, yasayla gk cisimlerinin hareketini dile getirdi: Gezegenler eliptik yrngelerde dolar; Bir gezegen ile gnei birletiren izgi eit srelerde eit alanlar tarar; Gezegenlerin gne etrafndaki dolama srelerinin kareleri onlarn gnee olan uzaklklarnn kpleriyle orantldr. Galileo Galilei (1564-1642) bu matematiksel yaklam, yeni bilimin ussalln da kapsayacak biimde daha da ileri gtrr: Tanr doann kitabn matematik diliyle yazmtr. Kepler gezegenlerin hareketinin matematiksel olarak dile getirmekteydi, Galileo yer yzndeki cisimlerin yersel hareketlerinin de matematiksel olarak ilikilendirilebileceini gsterdi. Galileo bilimin konusunu, doann matematiksel olarak llebilen, dier bir deile nicelenebilen ekil, byklk, say, konum, gibi nesnel birincil niteliklerine, bu niteliklerin ilikilerine indirger; renk, tat, koku, ses gibi znel ikincil nitelikleri bilimin konusunun dnda tutar. Bylece, bilimsel olanla olmayan aklamann snr da ekilir. eylerin yere doru dmesini, eylerin doal yerine gidii olarak yorumlayan Aristotelesi ereksel aklama, matematiksel deneyin konusuna gelmediinden bilimsel deildir artk. Galileo cisimlerin hareketsizlii kadar hareketinin de doal olduunu matematiksel olarak dile getiren eylemsizlik ilkesiyle Kopernicusun gne merkezli evren anlaynda dnyann fiziksel olarak hareketinin olanakllnn temelini atar. Bir yandan da Galileo yeni bilimin ussalln belirleyecek yntemi kurmaktadr: Bilimin temeli duyularla kavradmz deneydir; ancak, tek tek durumlarn tm saylp gzden geirilemeyeceinden tmevarm eksik kalp, tmel geerli bir bilgiye varlamayacaktr. nce olgular arasnda matematik ilikiyi dile getirecek tmel bir nerme (varsaym, taslak yasa) ileri srlp, daha sonra da bu nermenin tekil durumlarda doru olup olmadna baklacaktr. Galileonun yntem yaklam matematik ile deneyi birletirerek bir yandan tantlanabilir bir bilim kurmaya alr te yandan da bilimsel bilginin snrlarn eker. Hem salt dnmeyle yaplan speklasyonlar hem de yalnzca deneye bal tmel olarak geersiz nermeleri

bilimsel bilginin snrlar dna atar. Ortaan Aristotelesi ontolojisine dayal, sradzenli, ulamsal, kurulumu zorunlu kozmolojisinden kopu, Rnesans insann her eyin olanakl olduu bir doa anlayna yneltti. Bu ortam, Yeni Platonculuk, Pisagorculuk, Atomculuk, Kukuculuk, Hermetizm gibi pek ok akmn ortaya kmasna olanak salad. Doada gizli gler olduu, bu gizli glerin her eyi ynettii inanc, Rnesansta bycl (hermetizm) hem halk hem de aydnlar arasnda yaygnlatrd. rnein, Marsiglio Ficino (1433-1499), Pico Della Mirandol (1463-1494), Paracelssus (1493-1541), Campenella (1568-1639), Wlliam Gilbert (1540-1603), Giordano Buruno (1548-1600), byclk konusunda kitaplar yazdlar. Hermetizmin temel yaklam uydu: Evren canl bir organizmadr, yeryz ile gkyzn ayn ruh, evrenin ruhu, Tanr oluturmutur, bu bakmdan yeryz ile gkyz birdir; doa gizli kuvvetlerle doludur; doadaki hareketi bu gizli ruh salar; doadaki kuvvetler arasnda bir sradzen vardr, kuvvetler arasndaki etki de bu sradzene gre olur; bu gizli kuvvetler ancak yaant, deney yoluyla aklanp anlalabilir. Hermetizm doay salt aklanr klmaya deil ayn zamanda doann glerini denetlenebilir klmaya, ele geirmeye alan deneyci bir yaklamd. Kopernicus, Kepler, Galileo izgisinde gelien doann birlii ile deney anlay hermetizmin gelitirdii birlik ile deney anlayndan ayrdr. Hermetizm evrenin btnln tanrnn evrene verdii ruha, canlla balarken, Kopernicus, Kepler, Galileo izgisindeki yeni bilim bu birlii evrenin her yerinde ayn yasalarn geerlilii olarak tasarlamaktayd. Bu birlik doann, tartlabilir, llebilir, hesaplanabilir, nicel, matematiksel yapsna dayanmaktayd; evrenin her yerinde ayn matematiksel yasalara uyan nesneler birbirlerinden ancak nicel olarak ayrlrlar. Yeni bilim asndan deney, doal olarak gzle grnenden inductive olarak tmel geerli bilgilere ulalan bir yol deil, matematiksel olarak doaya sorulmu sorularn yantnn bulunmas iin doann belli bir dorultuda soruturulmas iidir. Ayn dnemde, bu deney anlayyla, ad deneysel yntemle zdeletirilmi Francis Baconun deney anlay arasndaki nemli ayrma deinmek gerek. Francis Bacon (1561-1626) her trl bycle kar karak, doay kontrol altna almak iin deneyin dnda her hangi bir yntemi yadsd. Aristotelesiliin, Ortaa yaklamnn doru yntemi bilmediinden, doann doru bilgisini elde edemediini ileri srd. Doann doru bilgisinin, insana doay kontrol etmesini, doa karsnda gl olmasn salayacan savundu. Bacona gre bilim btnyle pratie ynelmeli. Doa emredilmeli, itaat ettirilmeli. Doay kontrol edebilmek iin onu anlamak gerekir. stediimiz sonular elde etmek istiyorsak, doada ileyen nedenleri bilmeliyiz. Bacon insann temel abasn, evren zerinde insann gcn ve stnln kurup yaymak olarak grr. nsann evrendeki yeri evrenin btnne hakim olmaktr. Bacon insan doann ltfuna, insafna brakmak istemez. Tam tersine, doann insann emrinde olmasn ister. Bacon, bilginin insana doa karsnda salayaca stnl sezer: Bilgi gtr. Bu gce, yani doann doru bilgisine insan ancak yeni yntemle ulaabilir. Yntem herkesin ayn ekilde kullanabilecei nesnel bir alettir (organum). Yeni yntem, doann gereine uygun bilgiyi elde etmek iin insann doaya ncelikle zihninde ykl olan kuruntulardan, yarglardan, putlardan, Baconun deyiiyle idollerden kurtularak yaklamasn gerektirir. Bacon, doru doa bilgisi karsnda insan yanlgya dren bu idolleri temel olarak drt bee toplar: insann doasndan kaynaklanan arptmalar, abartmalar kapsayan soy idolleri (idola tribus); kiisel eilimlerimizin, eitimimizin, yetimemizin, evremizin, yarglarmzn ynelttii yanllklar kapsayan maara idolleri (idole specus); szcklerin anlamlarndan kaynaklanan ksr-dng ekimeler yznden, deney dnyasn kucaklayacak bilimsel kavramlarn olumasn engelleyen, dilden kaynaklanan ar idolleri (idole fori); eski felsefi kuramlara, otoritelere, yntemlere inanmakla yaylmasna yardm ettiimiz yanlglar kapsayan tiyatro idolleri (idole theatri). nsan, zihnini bu idollerden temizledikten sonra, doay doru biimde aratrmaya balayabilir. Bacon Aristotelesin biimsel (formel) ve ereksel (teleolojik) nedenin, insan imgeleminin rn, uydurmas olduu iin bilimden kartlmas gerektiini, bilimin yalnzca maddesel ve etken nedenle ilgilenmesi gerektiini ileri srd. Bacon iin de bilimsel aratrmann, yeni yntemin temeli, bize olgularn neliini, zn, Baconun deyiiyle formunu, verecek olan tmevarmdr. Tmevarmn

belkemiini gzlem ya da deney yoluyla toplanan veriler oluturur. Bu veriler yoluyla belirli bir olguyla ya da olayla, belirli bir zelik ya da nitelik arasndaki iliki izelgesi kartlr. Bu izelgede durum yer alr, Var, Yok, Derece; olguyla ya da olayla hep birlikte grnen belirli zellik ya da nitelik, olayla ya da olguyla birlikte hi grnmeyen zellik ya da nitelik, olay ya da olguyla birlikte azalan ya da oalan zellik ya da nitelik. Bacona gre tmevarmn amac Var ilikisini gstermek yani genellemelere varmaktr. Ancak bir tmevarmda temelsiz, acele yaplm genellemelerden saknmak iin, ilk nce Yok durumu yani, bir olayla ya da olguyla kesinlikle birlikte grnmeyen zellikler ya da nitelikler saptanp darda braklmaldr. Daha sona Var durumunun salad genellemelere, dier bir deile doann kesin, doru bilgisine, formuna ulalr. Ne matematiin ne de bir kuramn bu yaklamda zel bir yeri vardr. Bacon, nesnelerin neliini, formunu, zn verecek bir yntem kurmaya alr. Her ne kadar Bacon bilimsel yntemin nemini vurgulayp, propagandasn yapsa da, onun yeni diye ileri srd yntem, dman olduu Aristotelesi yntemin yeniletirilmesinden teye gitmez. Bilim adam olarak baarszlna karn Bacon yeni bilimin geleceini, gcn sezer. acl Bilimin Kuruluu Descartesin (1596-1650) bilimsel yntemi Baconun ynteminden ayr olsa da her iki dnrn d ayndr. Descartes de Bacon gibi bilimin salad bilginin klgsal neminden sz eder. Descartes iin de doay onu ynetmek iin biliriz. Bu, bir bakma zaten doann matematiksel mekanik tasarmnda sakldr. Bilimsel bilginin insan soyunu iyiletireceinden sz eder. Bu, Descartese gre, kurgusal (speklatif) felsefeden kopup, her ynyle daha klgsal bir felsefeye geitir. Bu klgsal felsefe araclyla, nasl ki zanaatkarlarmzn yapt eyleri aka biliyorsak, atein, suyun, havann, yldzlarn, gk cisimlerinin, etrafmzdaki dier btn cisimlerin hareketlerini, glerini de yle bilebileceiz; nasl ki zanaatkarlar kendi bilgilerini kullanyorsa, biz de bu bilgiyi uygun olduu btn amalara kullanarak, doan efendisi, hakimi yapacaz. Yeni bilim matematik, geometrik bir yapya dntrd evrenin bilgisini de geometrik, matematiksel kesinlik ierisinde verecek bir yntem peindedir. Galileo, tek tek durumlar sayp gzden geirmekle, tmel geerli bilimsel bilgiye ulalamayacan, eylerin matematiksel olmayan ikincil niteliklerinin bilimin konusu olamayacan, ileri srmekle Aristotelesi sa duyuya dayal gereklik anlayndan derin bir kopmay gerekletirir. Aristotelesi gereklik, duyulur niteliklere dayanyordu. Galileo matematii gerekliin temeline koyarak Aristotelesi gereklii yani duyularmza verilmi dnyay znel, insana greli bir durum olarak gerekliin dna atar. Yeni bilim kesinlie dayal bir yntem anlaynn yan sra bu gereklik anlayna uygun bir ontolojiye de gereksinim duyuyordu. Descartes da Bacon gibi bilimin, en st genel ilkelerin yer ald bir dizi bilimsel nermelerden oluan bir piramit olduunu kabul eder. Descartesa gre bu genel ilkelere Baconun inductive yntemiyle adm adm ulalamaz, nk bu ilkeler dier bilimsel nermelerin dayanadr, dolaysyla bu ilkeler kukuya ak deney ile gzlemden elde edilemezler. Descartes, her trl kukunun dnda kalabilecek, kesin, gvenilir bir Arimed dayana arar; yle ki deductive olarak geri kalan her eyi ondan elde edebilelim. Descartes, kukuyu gtrlebilecek en u noktaya gtr, ta ki kukulanlamaz bir doruya ulap btn bilgiyi zerine kuracamz dayanaa kadar; o da dnen bendir, kendisinin var olduudur (Cogito ergo sum.). Bunu salayan da mkemmel bir Tanrdr. Cogito ile Descartes dnyay yerinden oynatacak Arimed dayanan bulur. nsan, dnen zne olarak her eyin zeine yerletirilir. Cogitonun gerekliinden dier eylerin gerekliine varlr. Kendi varln dnen ben olarak kurduktan sonra, ak ve seik olarak benimizin, usumuzun, kavrad eylerin gerekliini Tanrnn garantisine aldktan sonra Descartes yaratlm evreni inceler. Galileo gibi Descartes de birincil ve ikincil nitelikler ayrm yapar. Birincil nitelikler, maddeyi madde yapan zorunlu, ikinci nitelikler ise renk, ses, koku, tat gibi algsal olan znel zelliklerdir. Madde olmak, uzanmsal olmaktr (res extensa); uzanmsallk maddenin ak ve seik kavranabilen tek zelliidir. Descartes uzanm maddeyle doluluk olarak tasarladndan, doada boluk olamayacan savunur. Doada bolua kar kmasna karn, bir tr atomculuu da benimser. Boluk olmadndan, cisimler srekli birbirleriyle dokunma durumundadrlar. Dolaysyla, bir cismin hareketi, o cisme dokunan cisimlerden daha ok itenin ittii ynde olur. Cisimlerin dzgn bir dorultuda hareket etme eilimleri olduunu ileri srerek eylemsizlik ilkesini savunur,

Galileo ise bu eilimi, Kopernicusun sistemi dairesel harekete gereksinimi olduundan, dairesel olarak dnmt. Descartes bir cismin bir cismi uzaktan etkileyebilecei yaklamn kabul etmez; hareketi btnyle mekanik nedensellik iinde aklar; evreni mekanik kurallarla alan bir makine olarak tasarlar. Kopernicus, Kepler, Galileo bu doa anlaynn temel direklerini matematiin zerine akmlard. Descartese gre de bilimin gelecei matematie baldr. Descartes matematii, llebilir, dzenlenebilir olan her eyi aklayan genel bir bilim olarak, mathesis universalis, ele alr, dier bilimleri de matematiin dallar olarak grr. Bu yzden Descartese gre matematik, bilimi btnyle kapsar. Doann matematikletirilebilir olduu dncesinden varr buraya Descartes. yle ki atomcu madde dncesine bile matematikten giderek ulalmtr. Res extensa matematiksel bir olanakllktr; maddesel doay, her eyden nce matematiin konusu yapan uzanmsalldr. Descartes bana madde ile hareketi verin, dnyay kuraym derken Yeniacn mekanik bilim anlayna geilmitir artk. 17. Yzyl Mekaniki doa felsefesi yalnzca Descartesin ileri srd yaklamdan olumuyordu. Descartesin ada olan Pierre Gassendi (1592-1655) Rnesansn hermetizmine kar kp, temel mekaniki ilkelerde Descartesle ayn dnyordu. Mekaniki doa filozoflar, doann hareket halinde maddeden olutuu, nedenselselliin maddi deme sonucu ortaya ktn, algmzn nitelikler konusunda yanltc olduu konusunda birleiyorlard. Gassendi, maddenin atomlardan meydana geldiini, dolaysyla Descartese kar kp maddenin sonsuza kadar blnemeyeceini, ileri srd. Descartes, evreni maddeyle dolu olarak ele ald; Gassendi ise evrende maddenin doldurmad boluklarn varln savundu. Descartesin doann bir doluluk olduu konusundaki sav, maddeyi uzanm (res extensa) ile zdeletirmesinin doal bir sonucuydu; maddenin uzanm ile zdeletirilmesi de, geometrisel akl yrtmenin bilime uygulanmasn olanakl klyordu. Geometrisel uzay maddeyle zdeletirildiinde, doa bilimi de kantlamalarnda geometrinin sahip olduu kesinlie ulaacaktr. Descartese gre bilim zorunlu ilkelerden kartlm zorunlu ispatlardr; varsaymlar, ya da olas aklama biimleri bilim deildir. Descartes, nedensel aklamann ayrntlarnda belli bir kesinlie ulalamad durumlarda bile bilimin genel ilkelerinden kuku duyulamayaca bir yntem kurmaya almt. Gassendinin canlandrd Eskia atomculuu acl bilimin gereksindii ontolojiyi salayacaktr. Gassendi de atomlarn uzanml olduunu kabul eder, ama uzanmn atomlarn, Descartesin ileri srd gibi maddenin z olduunu kabul etmez. Gassendinin bu dnce ayrl yalnzca ayrnt deildir, Descartesin bilim anlayndan derin bir ayrma iaret eder. Kesinlik peinde olan Descartesin Aristotelesi zorunlu kantlama anlaynn tersine Gassendi, nesnelerin zn bilmenin insann gcn atna, kukuculuun insann kanlmaz bir doal durumu olduuna inanr. Egemen felsefe yaklamlarnda bilimin amacnn zlerin bilinmesi abas olarak grmek Aristotelesten Descartese kadar srp geldi. Gassendi bu bilim lksnn bir yanlsama olduunu savunur; insan usu doay btnyle anlayamaz; yalnzca doay dtan, grnen olaylar yoluyla bilebilir; dolaysyla bilim olgularn betimlenmesinden baka bir ey olamaz. Gassendi bilimin neyle ilgilenmesi gerektii konusunda bilime yeni bir yol neriyordu. Newton: Madde, Hareket, Kuvvet Newton (1642-1727) Gassendinin nerdii bu yoldan giderek, matematiksel betimleme ile mekaniki yaklam birletirip, al bilimin iskeletini tamamlad. Newton, temel fizik yasalarn metafizik ilkelerden karmaya alan Descarteslara bilimsel yntem konusunda kar kar. Newton doa filozoflarnn, yani bilim adamlarnn, genellemelerini, olgunun (phenomenon) dikkatli gzlemine, incelenmesine dayandrmas gerektiini ileri srd. Newton da Galileo gibi eylerin birincil niteliklerinin bilimin konusu olduunu, eylerin ikincil niteliklerinin, i yaplarnn, zlerinin bilgisinin bize kesin olarak kapal olduunu ancak deneyle meydana konmu aklla temellendirilmi olan dzenlilik ile yasalar, eylerin insan tarafndan eriilebilen yn olduunu dnr. Newton bilimsel yntemi ne sadece Bacon gibi olgu toplayp snflandrma sreci ne de Descartes gibi a priori konmu ilkelerden mantksal sonular karma ilemi olarak grr. Bilimsel yntem Newtona gre niceliksel, saysal olarak ifade edilen gzlem, deney sonularn bir ana kavrama balayama yoluyla aklayan bir abadr.

Kepler, yasalaryla gezegenlerin, Galileo eylemsizlik ilkesiyle cisimlerin nasl hareket ettiini matematiksel bir uygunlukla dile getirip, Kopernicusun sistemiyle balayan yeni bilim anlayn glendirdiler, ama hala bu sistemin birliini salayacak e eksikti. Kepler eliptik yrngeleri ileri srerek gk cisimlerinin hareketine ilikin fiziksel bir sorunu da ortaya karmt; gezegenlerin yrngelerinde hareket etmesini salayan ey nedir? Newtonun yant mekanik dnya grnn zaferini ilan eder: Evrendeki her cisim birbirini ktleleriyle doru, aralarndaki uzaklkla ters orantl olarak eker. Evrensel ekim kuvveti yasas yalnzca dnyadaki kuvvetlerle evrendeki kuvvetleri birletirmiyor, evreni bir btn olarak bir biime (uniform) sokup birliini (unity) salyordu. Madde ile hareket Newtondan nce salanmt, Newton bunlara hareketi ekleyerek evrenin yeni bir yolla aklanabilir klan dnya grn ayaklar zerine oturtur: Btn cisimler engellenmedike ayn hzla ayn dorultuda hareketlerini srdrrler; Hareket eden bir cisme bir kuvvet uygulanrsa o cismin hz deiir (f=m.a); Her etkiye kar eit bir tepki vardr. Newtonun hareket yasalar evrenin byk bir makine olduu dncesinin tamamlayc yn olmutur. makine benzetmesini Galileo ile Descartes yapt ama giderek yaygn evren gr oldu. Aslnda bu benzetme bycle, hermetizme kar dini koruyup savunmak iin gelitirildi. Evrenin bir makine olduu dncesi, tanrnn bir mhendis olarak evreni kendi kendine alan mkemmel bir makine olarak yaptn dile getirir. Newtonun hareket yasalar, tanrnn duyu aygt (sensorium dei) mutlak zaman ile mutlak uzay ierisinde cisimlerin nasl hareket ettiini betimler. Evrenin ileyiini de dolaysyla hermetikilerin, byclerin ileri srd gibi gizli gler deil mekanik ilkeler salamaktadr. Newtona gre ekim kuvveti gizli bir g ya da nitelik deil, matematiksel, grngsel olarak betimlenebilir bir kavramdr. Hume: Bilim Bataklk zerinde mi? Atomcu, mekanik ilkeler zerinde kurulan bilim baarl bir biimde iliyordu ilemesine, ancak bu bilimin, felsefe bakmndan sorunlar da beraberinde gidiyordu. Duyulardan gememi hi bir eyin zihinde olamayacan savunan deneyci John Locke (1632-1704), eylerin niteliklerinden, bu niteliklerin nedeni olan gerekliin bilgisine ulaamayacamz, dolaysyla eylerin birincil niteliklerini konu edinen bilimin de bize gerekliin zorunlu bilgisini salayamayacan ileri srd. Cisimlerin i yapsn oluturan atomlar dorudan deneyimlememiz olanakszdr, dolaysyla bilimin bilgi alan ancak bu atomlarn kendi aralarndaki etkileiminin, dzenin neden olduu birincil niteliklerin bilgisidir. Bilimin elde ettii bilgi, eylerin zorunlu bilgisi deil, olumsal (contingent) bilgisidir. Leibniz (1646-1716) deneycilerin insan zihninin deneyden geleni (duyu verilerini) alrken oynad etkin ilevi grmezlikten geldiini, ancak insan zihninde deneyden gelmeyen, zihnin yapsnda, a priori, nceden olan zorunlu bilgiler yoluyla bilimin gereklie ilikin zorunlu bilgi salayabileceini savurur. David Hume (1711-1776), Lockeun bilimin doann zorunlu bilgisini salamas konusundaki kukusunu daha da ileri gtrr. Hume gre atomlarn dzenini bilsek bile doann zorunlu bilgisine ulaamayz. Doann zorunlu bilgisinin olanakszlna ilikin Humeun uslamlamas yledir: Btn zihin ieriklerimiz ya dorudan olgulara dayanan duyu verileriyle gelen izlenimler (impressions) ya da bu izlenimlerin bellekte oluturduu kopyalar ile bu kopyalardan tremi idealardan (tasarm) oluur, dolaysyla, bilgi konusunda dile getirdiimiz nermeler ya idealarn balantlarna ya da olgu durumlarna dayanr. dealarn balantlar, iki kere on be, otuz eder gibi yalnzca dncenin ilemleriyle ortaya kartlan doruluklardr. Bu tr nermeler yalnzca kavramlarmz arasndaki isel bantlar dile getiren totolojilerdir; bu nermelerin yadsnmas kendiyle eliik nermelere yol aar, usddr. klidci geometrinin belitlerini (axiom) doru kabul edip, bu belitlerden tretilen teoremlerin yanl olduunu syleyemeyiz. Bu tr nermeler zorunlu nermelerdir; bunlarn doruluklar ya da yanllklar olgulardan bamszdr, dolaysyla olgulara ilikin bilgi vermezler. Olgu durumlarn dile getiren nermeler ise dorudan dnyada gerekten var olanla ilikilerdir, dnyaya ilikin savlardan oluurlar, dolaysyla bu tr nermeler olumsal dorudurlar; doruluklar ya da yanllklar olgulara baldr. Bir olumsal nermenin yanl olduunu sylemek ne eliiktir ne de daha az ussaldr; Gne yarn domayacak. nermesi Gne yarn doacak. nermesi kadar, ussaldr. dealarn balantlarna dayanan nermeler ile olgu durumlarna dayanan nermeler arasnda hem bilgi ierii hem de doruluk bakmndan ulamsal bir ayrm olduunu gstererek,

Hume insann kavrama yetisinin hi bir zaman ne bilgi vermeyen matematik ile mantn tesine ne de olgusal durumlarn tesine geemeyeceini ileri srer. Bu sav, deneyi matematiin zorunlu karm kalplar ierisine sdrp, matematiksel doa yasalar yoluyla doann kesin, zorunlu bilgisine ulamay amalayan bilim anlayna ok nemli bir kar kdr. Bu eletiri, neden-sonu ilikisi zerine kurulu mekanik doa tasarmnn nedensellik kavramna ynelerek deney ile matematiin evlilii zerin kurulu yenia bilimine felsefi adan bir daha onmayacak bir yara aar. Yeni a bilimi neden-sonu ilikisini doann mekanik ileyiinde a priori olarak var olduunu dnmtr. Daha da nemlisi yeni bilim, nesnesini, yani olgular onlarn birincil zelliklerine indirgeyip neden-sonu bantsn da bu olgularn dsal olarak gzlemlenebilen ama isel bir nitelii olarak tasarlad. Hume da bilinebilir olann yalnzca gereklii oluturan izlenimler dnyas yani, dnyann bu gzlemlenebilir ynnn olduunu ileri srer. Ancak bu izlenimler ontolojik olarak birbirlerinden ayrdr; her hangi bir izlenimin varl ya da yokluu dier bir izlenimin varlna ya da yokluuna bal deildir. rnein, harl bir atein zerine konulan bir aydanlk suyun kaynamas gerektiini sylerken, atein suyun kaynamasnn nedeni olduu dnrz. Dier bir deyile kaynama olgusu ate olgusunu izler; ne zaman atee su koysak kaynar. Hume ate izlenimi ile suyun kaynamas izlenimi arasnda herhangi bir zorunlu balant olmadn ileri srer; suyun kaynamayacan sylemek bir eliki deildir. Bu iki olgu arasnda matematik, geometri ya da mantkta olduu gibi bir zorunluluk ilikisi yoktur, dolaysyla ileride de bu iki izlenimin birbirini izleyeceini, atee konan suyun kaynayacann zorunluluunu mantksal olarak syleyemeyiz. Humeun deyiiyle Gnein bugne kadar domas, yarn da doacan garanti etmez. zlenimlerimizde zorunluluk idesine karlk gelecek hi bir ey yoktur. Gzlemlediimiz, olaylarda, olgular arasnda belirli yinelenmeler, dzenlilikler olduudur; zorunluluk dncesi bunlarn tesine geer. Peki nedensel zorunluluk dncesi deneyden gelmiyorsa nereden geliyor? Hume zorunluluk dncesinin gemi gzlemlerimizin yinelenmesine dayanan alkanlklarmzn yol at beklentilerden ortaya ktn syler. Gndelik yaammz gelecein de gemie benzedii inancna dayanr. Bir takm olgular arasnda yinelenen birlikteliklerin skl bizde kanlmazlk duygusu yaratr, biz de bunu zorunluluk olarak olgulara ykleriz. Hume, yalnzca zorunlu nedensellik dncesinin deil, tz dncesin de benzer ekilde ortaya ktn ileri srer. Tz dediimiz kavram da aslnda duyumlarmz bir ok defa hep ayn biimde birletirmemizden, balamamzdan ortaya kar. Duyumlarmzn bu srekli ayn biimde balanmas tz izlenimini yaratr. Nitelikleri (qualities) alglarken onlara hep bir de tz ekleriz. Bu alkanlk bizi her niteliin bilinmeyen bir tze bal olduu inancna gtrr. Tz idesi de nedensellik idesi gibi izlenimi olmayan bir tasarmdr (idea); ne tz idesine ne de neden-etki balants idesine karlk olacak bir izlenim yoktur. Humeun eletirisi Rnesanstan beri gvenilir bilgi rnei olarak grlen matematiksel doa biliminin Newtonla baaryla kurduu temel dayanaklarndan birini, nedensellik ilkesini ykmaya yneliktir. Bu dayanan bilimin altndan ekilmesi, kurulan bilimin kmesi demektir. Kant: Akln Snrlar Dnyann Snrlardr Kant (1724-1804) dogmatik uykularndan uyandran tehlike de buydu; Hume bilimin altnn bo olduunu ileri sryordu. Hume, doa bilimlerinde olgulara ilikin tmellik zellii tayan btn genel nermelerin, yasa nermelerinin ussal (rational) bir dayana olmayan, alkanlklardan tremi bir inanca, evrenin btnl inancna dayandn dolaysyla bilimde tmevarmn (induction) temelsiz olduunu ileri srer. Daha keskin szlerle dile getirecek olursak, Hume bilimin bilgi salayamayacan ileri sryordu. Kant, salt deneye bal, olumsal doruluklar dile getiren a posteriori nermeler ile doruluklar deneyden bamsz, zorunlu, tmel a priori nermeler ayrmna, analitiksentetik (znl-birletirimli) nermeler ayrmn ekler. Analitik nermeler totolojidir, doruluklar anlamlaryla ilgilidir; bu nermelerin yadsnmas mantksal elikiye yol aar. Diere yandan sentetik nermelerin yadsnmas mantksal olarak elikiye yol amaz, bu nermeler dnyaya ilikin bilgi salarlar. A priori doruluklar analitiktir, bunlarn evrensellikleri, zorunluluklar totoloji olmalarndan ileri gelir. Buna karn, sentetik doruluklar, dier bir deyile dnyaya ilikin gerek bilgi salayan nermeler a posteriori doruluklardr; doruluklar zorunlu deildir, olumsaldr. Bu iki ift ayrm

aa yukar biliniyordu, ancak Kant sentetik a priori nermelerin olduunu ileri srerek bilimi Humecu kukudan kurtarmaya alr. Kantn szn ettii sentetik a priori nermeler dnyaya ilikin bilgi salayan, doruluklar zorunlu, evrensel olan nermelerdir. Kant, matematik nermelerinin bu tr nermeler olduunu ne srerken bilimin bilgi saladn, Newtoncu bilimin de bunun en baarl rnei olduuna inanr. Eer bilimsel yasalarn ierii ile biimi tamamyla duyu deneyiminden geliyorsa Humeun vard sonu kanlmazdr. Ancak Kant, her trl bilginin duyu izlenimleriyle, deneyle baladn, ancak her eyi, deneyi de dzenleyen birtakm ilkelerinin olduunu bu ilkelerin, a priori, deneyden nce gelen temel ilkeler olduunu syler. Bunlar zorunludurlar, yan tersi dnlemez, ayn zamanda evrenseldirler yani her zaman her yerde hkm srerler. Zaman, uzay, tz, nedensellik bu gibi ilkelerdendir. Dnyann deneyimini edinme srecinde zihin sahip olduu belli bir yapyla dnyay zorunlu olarak yorumlar. Zihin dnyaya zaten sahip olduu donanmlarla yaklar. Kant sentetik a priori yarglar yoluyla, sonul gerekliin bilgisini salamaya alan usu yaklam ile de deneyin genel geer bilgi salayamayacan savunan deneyciler arasnda bir kpr kurar. Dnya bilinebilir, bu bilinen ne bilen zneden bamsz kendinde eyin (noumena) bilinmesi ne de bilen znenin znel olarak yaratt ieriklerin bilinmesidir; olanakl olan bilgi nesnesi yalnzca grnglerdir (phenomena), fiziksel dnyann gzlemlenebilen nesneleridir. Kanta gre de bunu en iyi biimde yapacak olan da doal olarak bilimdir. Mantk Olgucu Bilim Felsefesi: Dnyann Mantksal Kurulumu Bilim felsefesine 20. yzyldan beri egemen olan mantk olgucu gelenek Kantn bireimini, deneyle temellendirilmeyen eler tadndan iine sindiremedi. Kantn a priori olarak adlandrd doruluklar deneyden gelmiyordu ama deneyi aklyordu. Kantn matematik doruluklar a priori nermeler olarak ele almasna iddetle kar kan Mantk Olgucular, matematik doruluklarn mantksal totolojiler olduunu gstermeye almlardr. Mantk Olguculara gre Humeun gsterdii sorun daha zlememitir. Viyana evresi olarak da tannan Mantk Olgucular 1920lerde belirli bir izlence etrafnda birleen bilim adam, matematiki, toplum bilimci, felsefecilerden oluuyordu; Moritz Schlick (1882-1936), Rudolf Carnap (1891-1970), Otto Neurath (1882-1945), Hans Hahn (1879-1934), Philip Frank (1884-1966), Kurt Gdel (19061978) Fredrich Waismann (1896-1959), Herbert Feigl (1902-1988) nde gelenleridir. Amalar btn bilim dallarn ierisinde toplayan tek bir bilimin yaratlmasdr. Bunu da G. Peano (1858-1932), G. Frege (1848-1925), B. Russell (1872-1970) daha sonra da olduka etkilendikleri L. Wittgensteinin (1889-1951) Tractatus kitabnda gelitirdii mantksal zmleme yntemini kullanarak gerekletirmeyi dnyorlard. Bu mantksal yntem yoluyla, bilimi metafizik sorunlardan, anlamsz nermelerden arndrp, dorudan gzlemlenebilir ieriklerini gstererek deneysel bilimin anlamn, kavramlarn, nermelerini akla kavuturmay amalyorlard. Mantk Olguculuk adn oluturan iki kavramdan olguculuk (Pozitivizm) kavram, 19. yyn balarnda Auguste Comte (1798-1857) tarafndan kullanlmtr. Comte felsefi dizgelere, metafizie gvenmez, deneye dayanan bilgiye nem verir; gcn gzlemlenebilir olan, deneysel olan ynnden alan doa bilimini, bilginin paradigmas olarak deerlendirir. Mantk Olguculuun ortaya ksnda Comtetan daha etkili olan Hume ile daha sonra Humeu izleyen Ernst Machtr (1838-1916). Comte ile deneycilerin yolundan giden Mantk Olgucular her ne kadar biraz sorunlu grnse de btn bilginin deneye dayandn ileri srmlerdir. Mantk kavram ise modern mantn Mantk Olgucularn yaklamndaki yerini gsterir. Mantk Olgucular mantn olanaklarn kullanarak bilimin biimsel (formel) yapsn ortaya karmaya almlardr. Gndelik dilin, sembolik mantn lnlerini tutmamasndan tr, Mantk Olgucular zmleme yapabilmek iin sembolik mantn ilkelerini yerine getiren bir biimsel dili zorunlu grdler. Beklentileri uydu: Bilimin tam, ak, biimsel bir dile getirilii ile bilimin bir bilgi kayna olduu savn temellendirip, bilimde kesinlik eksikliinden doan sorunlar zmek. Herhangi bir bilim adam bilir ki gerek bilimsel dnce ou kez mantksal dnmenin kat kurallarn yerine getirmez. Mantk Olgucular de zaten btn

bilimsel etkinlikleri bu mantk kurallarna indirgemeyi dnmyorlard. John Herschelin (1792-1871) yapt bulu balam ile dorulama balam ayrmn izlediler; bulu balam bilimsel hipotezlerin gelitirildii, dorulama balam ise bu hipotezlerin ussal olarak deerlendirildii balamlardr. Dolaysyla bulu balam mantksal olmayabilir. Mantk Olgucular dorulama balamnda bile bilim adamlarnn biimsel (formel) mantk kurallarna pek uymadklarn grdler. Mantk Olgucularn zerinde durduklar ey bilim adamlarnn dorulamada akl yrtmelerinin modern manta dayanarak yeniden kurulabileceidir. Mantk Olgucular bilim iin normatif lnler ileri sryorlard. Bu lnlere uyan bilimin ya da bu lnlere uygun olarak yeniden formle edilebilen bilimin dnyaya ilikin bilgi salamas kouluyla iyi bilim olacan ileri sryorlard. Mantk Olgucularn gelitirdikleri bilimsel dorulama kavramn aklayabilmek iin Mantk Olgucularn grlerinde nemli olan zellie bakmak gerek. Birincisi, bilimsel yasalarn ierdii terimlerin anlamlarnn nasl olutuuna ilikin olgucu kuram. Mantk Olgucular deneycilie balayan kuramdr. kincisi, deductive-nomological aklama yntemi, bununla ilgili olan hypothetico-deductive dorulama yntemi. ncs, kuramlarn belitsel (axsiomatic) yn. Son iki zellik mantksal zmlemeye dayanr. Dorulanabilir Anlam Kuram Mantk Olguculara gre bilimde, zellikle toplumbilimleri ile davran bilimlerinde pek ok bulankllk, belirsizlik vardr. Dil de ise karklk vardr. Dahas Mantk Olguculara politika, din, metafizik gibi alanlarda dilin ak kullanlmamasndan tr karklk olduunu ileri srdler. Eer dilin kat anlam kurallar uygulanmaz ise karklk doar, srekli anlamsz tmceler trer. Bu karkln giderilmesi, anlaml sylemi belirleyen ilkelere uymak, kendimizi dilin anlaml olarak kullanld biimiyle snrlamaktr. Mantk Olgucular dilin doru ya da yanl tmceler salamasnn dnda da ilevi olduunu kabul ederler. rnein roman, hikaye, iir, gibi dilsel eylerin duygulanm yarattn, esinleyici olduunu dndler. Ancak bilimin dorulukla ilgilendiini, bu bakmdan bilimin ak anlamllk ilkeleri alanyla snrlandrlmas gerektiini savundular. Anlamla ilgili tartmalarda Mantk Olgucular bilgiyi deneyle ilikilendirerek geleneksel deneyciliin izleyicisi oldular. Yalnz, nemli bir deiiklik yaparak: Geleneksel deneyciler idealar dnmenin birimi olarak ele alp onlar duyu deneyiminin nedensel sonular olarak dnyorlard, Mantk Olgucular idealar bulank eyler olarak grp reddettiler, bunun yerine, tmce, szck gibi dilsel eyleri temel anlam aralar olarak grdler. Bu dilsel eylerin deneyimle uygunluluunu aklamak iin dorulanabilirlik ltn ileri srdler. Bu lte gre bir tmcenin anlam o tmcenin doru olduunu gsteren koullar btndr. Tmce yanl olduunda bu koullar gereklemeyecektir, ancak tmce doru olsayd ne olacan syleyebilecektik. Tek tek szckler deil de tmce doru ya da yanl olabileceinden szcklerin anlam tmcede oynadklar ileve gre zmlenecektir. Bu anlam anlay, dorulanabilir anlam kuram olarak tannd. Bir takm tmceler deneyle dorudan dorulanabilir. Duyu deneyimiyle bu tmcelerin doruluunu ya da yanlln belirleyebiliriz. Mantk Olgucular bu tr tmceleri protokol ya da gzlem nermeleri olarak deerlendirdiler. Mantk Olgucular arasnda hangi tmcelerin bu trden saylaca konusunda ciddi anlamazlk olmutur. rnein Rudolf Carnap (1891-1970) gzlem tmcelerin Mavi bir leke gryorum. trnden deneyimlerimizi dile getiren grng nermeleriyle snrlandrmtr. Otto Neurath (1882-1945) ise Gne parlyor. trnden dnyann gzlemlenebilir durumlarn dile getiren tmcelerin ancak dolaysz dorulanabileceini ileri srmtr. Mantk Olgucular ou gzlem tmcelerinin dnyann gzlemlenebilir durumlarn dile getiren trden tmceler olduunu savunmutur. Dorudan deneyle dorulanamayan tmceler de vardr. zellikle dorudan deneyle gzlemlenemeyen zellikler ya da eyler ieren kuramsal terimlerin (rnein g, kuvvet gibi) getii tmceler iin bunu syleyebiliriz. Bu tr kuramsal terimlerin anlamn aklamak iin Mantk Olgucular bu terimleri ieren tmcelerin doruluunu ya da yanlln gzlem nermeleriyle dolayl olarak belirlemenin yollarn aradlar. Mantksal zmleme bu konuda nemli olmutur. Mantk Olgucular bir tmcenin

anlamnn baka bir tmcenin anlamyla akland iki tmce arasndaki mantksal ilikiyi aklamak zorunda kalmlardr. nceleri pek ok Mantk Olgucu Carnapa uyup kuramsal eylere ynletim yapan btn nermeleri gzlem nermelerine evirmeyi nerdiler. Mantk Olgucular kendilerini sembolik mantn aralaryla snrlandrdklarndan, dndkleri eviriyi, kuramsal nermelerin ilemlerini koruyan bir eviri deil, ayn olgusal koullar altnda doru olan nermeleri belirtmekti. Bylece, eviri de, bir kuramsal nermenin doruluu yalnzca ve yalnzca baka bir birleik gzlem nermesinin doruluuna bal olan karlkl-koullu nermelere dntrlmtr. Bu karlkl koullu nermelerin olaan d bir zellii vardr. Bir nermenin anlam ancak dier bir nermenin anlam yoluyla anlaldndan, karlkl koullu nermeler hi bir biimde deneyle dorulanamazlar dolaysyla deneyle reddedilemezler. Bu tr nermeler analitik nermeler olarak bilinir, doruluu dnyadaki olgular yoluyla belirlenebilen sentetik nermelerden ayrt edilmelidir. Btn bir bilimsel alan gzlem koullarna indirgeyerek anlama abas, Amerikal fiziki matematiki Perry W. Bridgmann (1882-1961) ilemsel tanm (operational defination) gr ile balantldr. Bridgmann grne gre bir kuramsal terimi ileri srdmzde bu terimin kullanmnn hangi ilem yoluyla dorulanacan ya da yanllanacan belirlemek gerekir. Bridgmann ilemsel tanm gr Mantk Olgucularn gzlem terimleri anlaynn bir uzantsdr. Bridgman yalnzca gerekli gzlemleri salayacak ilemi ekler. Bir sre sonra kuramsal terimlerin gzlem terimlerine dntrlmesi gerektii yaklamnn ar olduu anlald. Her eyden nce kuramsal terimlerle deney arasnda birden ok iliki kurmak olanakldr. Bu genellikle farkl gzlem ltlerinin olanakl olduu lm terimleri iin dorudur. Bilim adamlar bu lmlerden herhangi birini tanm olarak tanmak yerine onlar alternatif ltler olarak deerlendirirler. Eer pek ok lm ortak bir lm destekliyorsa baz lmler saylmayabilir. Kuramsal terimleri gzlem terimlerine dtrrken bir tek tanm olacak diye srar edersek bilim adamlarnn bu tutumu anlalmaz Dier bir sorun, bir dizi kuramsal terim, rnein zlebilir gibi terimler (dispositional terms), gzlem terimlerine dntrlememesidir. Bir nesnenin zlebilir olma zellii nesne suya koyulmadan, nesnenin gzlemlenebilir zellikleriyle dorudan ilikilendirilemez. Pek ok nesne suya koyulmayacaktr. Daha da nemlisi bu trden terimler koullu nermelere dntrlemezler. Bunun nedeni aktr. Sembolik mantkta eer ... ise, o zaman ... biimindeki bir koullu nerme eer koul nermesi yanl ise dorudur. Dier bir deile, suya koyulmayan bir nesne zlebilir olur! Bu tr terimlerin anlamn zebilmek iin Mantk Olgucular dorulalanabilirlik ltn yumuattlar. Carnap zlebilir trnden (dispositional) terimlerin indirgeme nermelerine dntrlmesini nermitir. Eer x suya konursa, x zlr yalnzca ve yalnzca x zlebilirse. Bu tr bir indirgeme nermesi sz konusu sorunun stesinden gelmektedir. Bylesi bir indirgeme hi suya konmam bir eyin zlebilir olduundan sz etmiyor. Snama koullarnn incelenmedii durumlarda kuramsal nermelerin doruluunu belirleyemeyeceimiz sonucuna gtrr. Ne yazk ki bu da Mantk Olgucularn balangta ki isteklerinin gerekletirilemedii anlamna gelir. nk kuramsal terimlerin belirli durumlarda uygulanabilirliini gsteremesek bile, bu terimler iin indirgeme nermeleri olabilir. Ama Mantk Olguculara gre en azndan iinde bir kuramsal terimin getii bir nerme dile getirdiimizde hangi koullarn yerine gelmesi gerektiini biliyoruz. Bilimsel Aklama Bilimsel nermelerin anlamllna ilikin lt zerinde durduk. Ancak bilimin amac yalnzca anlaml nermeler, ya da anlaml doru nermeler elde etmek deildir. Mantk Olgucular iin bilimin temel grevi bir yandan doadaki olaylar aklamak dier yandan da bu olaylarn oluumunu kestirmektir. Bu iki grev i ie gemitir. Mantk Olgucular en azndan Aristotelese kadar geri giden bir gelenei izleyerek, bir olay aklamann, o olay dile getiren nermenin, bilimsel yasalar betimleyen bir nerme ile bilinen olgular betimleyen nermelerden elde edilmesi olarak ele alrlar. Bu bakmdan tmden gelim Mantk Olgucularn aklama anlaynda temel bir yer tutar. Mantk Olgucularn covering law ya da deductive-nomological olarak bilinen aklama modeli zellikle Carl Gustave Hempel (1905-1997) tarafndan

gelitirilmitir. Hempel Modeli diye de anlan bu temel Mantk Olgucular aklama anlay yledir: Yasalar ncl Koullar Olgu ncller Sonu Aklanan: Aklayanlar

Bu genel aklama modelinin temel iki zellii vardr. lkin, Mantk Olguculara gre bir olay aklamak iin o olaya etki eden nedenini belirtmek yeterli deildir. Genel yasalardan, bilinen olgulardan tam olarak tretilmi bir aklama gereklidir. Aklamalarda temel rol yasalar oynar. kincileyin, Mantk Olguculua gre aklama ile kestirim arasnda bir bakm (symmetri) vardr. Kestirim ile aklamann mantksal yaplar benzerdir. Aklama iin gereken karsama tr, olay kestirmede de kullanlr, ayrm yalnzca zamanla ilgilidir. Kestirimler olayn gereklemesinden nce yaplrken, aklamalar gereklemi olaylar iin yaplr. Baz Mantk Olgucular bu modeli olaslk yasalarn ierecek biimde geniletmilerdir. Olaslk yasalarna gre belirli bir koul kmesi verildiinde belirli bir trden etkinin ortaya kma olasl vardr. Olasla gre, olan olay belirleyen kat bir deduction nermesinden deil, belirli bir trden olayn olas olduunu gsteren daha zayf bir nermeden sz ederiz. Hempel D-N modelinde bir olayn olma olaslnn yksek olduunu karsayabileceimiz inductive-statistical aklamaya izin verecek biimde iyiletirme yapmay nermitir. Ancak bu yaklam, olasl ilikin koullar ile istatiksel skl yksek olan olaylar iin uygulanabilir. Bu yaklama gre, birbirini greceli olarak daha az sklkta izleyen olaylar iin ne bir aklama ne de kestirim yapabiliriz. D-N aklamalarda gerekli yasa nermeleri gizil olarak snrsz sayda olay kapsayan genellemelerdir. Onlar u trden nermelerdir: [x(FxGx)] Bu tr nermelerin potansiyel olarak snrsz sayda duruma uygulanabilir olmas her eyden nce bu nermelerin dorulanamaz olduklarn gsterir. Bu da, dolaysyla, dorulanabilir anlam kuramn anlamszlatrr. Mantk Olgucular D-N aklamalarda kullanlan deduktive ilikiyi yasa nermelerini anlamlandrmak iin kullandlar. Dahas yasalar tarafndan aklanan olaylar, yasalarn doruluuna kant olarak grdler. Dolaysyla yasa nermesindeki ncl nerme belirli bir olayla dorulanm sayld. Mantk Olgucular bilimsel yasalarn hypothetico-deductive yntem (H-D) ile gelitirildiklerini ileri srdler. H-D ynteminde temel dnce, bilim adamlarnn aklama gerektiren bir olayla ie balayp bir hipotez gelitirdikleridir. Bir hipotez gelitirildikten sonra (unutmayalm ki Mantk Olguculara gre bir hipotezin nasl oluturulduu mantksal bir inceleme konusu deildir) i artk bu hipotezin doru olup olmadn bulmaktr. Eer hipotez doruysa olay aklamak iin gereken yasay salayacaktr. Hem D-N aklama modeli hem de aklama iin H-D modeli baz durumlarda uygundur. Ne var ki Mantk Olgucularn kendilerinin de ayrdna vard gibi her iki model de baz zorluklarla karlamtr. D-N modeli bir olayn deductive aklanmasnda ncllerden birinin yasa olmasn gerektirir. Mantk Olgucularn dayand sembolik mantn aralaryla bir nermenin yasaya nasl dntrleceini aklamak zordur. Bir yasa nermesinin u trden bir doru genel nerme olmas gerektii aktr: Btn x ler iin, x, F ise, x Gdir.; [x(FxGx)] Bununla birlikte bunun yetersiz olduu aktr. Btn doru genel nermelerin yasa olduunu syleyemeyiz. Irmak 24 Mart 2003de dodu.Ancak bunun bir yasa olmad sezgisel olarak aktr; Irmakn 24 Mart 2003de domas rastlantdr, olumsal bir durumdur. Yasalarn doru olan genel nermelerden daha baka bir ey olmas gerekir; eylerin olmak zorunda olduklar snrlara ilikin bir eyler dile getirmesi beklenir. Temel sembolik mantk bu gibi durumlarda yetersiz kalr. Bu tr sorunlarn stesinden gelebilmek iin genellikle modal mantk olarak bilinen bir dizi mantk nerilmitir. Bu trden mantkta, neyin zorunlu neyin olanakl olduunu gsteren ilemciler vardr. Rudolf Carnap ile Hans Reichenbach (1891-1953) bu abay gelitirdiler. Bununla birlikte kat Mantk Olgucular dorulanabilir anlam kuramna olan ballklar nedeniyle modal mant kullanmamlardr. Sembolik mantn kullanm hipotez gelitirirken H-D zmleme yapmada da

sorunlar karr. Hume inductive kantn herhangi bir genel savn doruluunu hi bir zaman salayamayacan ileri srmt. Genel bir sava kar henz kefedilmemi bir kart kant olmas olasl her zaman vardr. Ancak Mantk Olgucular bir hipotezi dorulayan kantlar oaltarak o hipotezin doruluuna olan gvenimizin artacan gstermek istediler. Bunun nedeni belli: H-D modelinin, hipotezlerin ya da yasalarn doruluklar iin kant olarak tand tek ara dorulanm kestirimlerdir. Mantk Olgucularn yaslandklar sembolik mantn yan sra bu dnceleri de pek salam deildir. Dorulayc kantlarn belirli bir hipoteze gvenimizi glendirecei varsaymna kar ok sayda paradoks gsterilmitir. Bu paradokslardan bir tanesi, yaygn olarak Karga Paradoksu olarak bilineni u duruma dayanr: Btn x ler iin, x F ise, x Gdir; [x(FxGx)] Yasa nermesi mantksal olarak u nermeye edeerdir: Btn x ler iin, x G deilse, x F deildir. F kargay, G de siyah gsterecek olursa Btn kargalar siyahtr. yasas (rnein, Btn xler iin x kargaysa, x siyahtr.) mantksal olarak Siyah olmayan ey karga deildir. nermesine edeer olacaktr. lk nermeyi snamak iin H-D modeline gre kargalarn siyah olup olmadna bakmak gerek. Ne kadar ok siyah karga saptarsak yasa da o kadar ok desteklenmi olacak (siyah karga grmediimiz srece). Ancak, yasa nermesinin edeeri olan nermeye gre yalnzca siyah olmayan eylere bakp bu eylerin karga olmadn belirten kestirimi snamamz gerek. Karga olmadn saptadmz her siyah olmayan ey, varsaylan yasay dorulayacaktr. yle ki oturduumuz yerden siyah olmayan eylerin karga olmadn gstererek Btn kargalar siyahtr. yasasn dorulayabiliriz. Bir eylerin yolunda gitmedii ak. Buna benzer mantksal tuhaflklarla karlaan Mantk Olgucular kantlarn hipotezleri nasl dorulamas gerektii grlerini inceltmeye baladlar. Bu sorunlarn temelinde Mantk Olgucularn sembolik manta, zellikle de yasalarn evrensel genellemeler olduu dncesine ballklar yatyordu. Dolaysyla bu sorunlar kolayca zlecee benzemiyordu. Dahas, olguculuu kurtarma abas, olguculuun ak ynn de giderek mulaklatryordu. Bilimsel Kuramlarn Belitselletirilmesi Mantk Olgucular yasalarn bilimsel kuramlarla temellendirilebileceine ileri srp, yasalar geliigzel genellemelerden ayrd etmeye altlar. Mantk Olgucular kuramlardan sz ettiklerinde, dndkleri geni lekli erevelerdir. Deiik gk cisimlerinin birbirlerine gre hareketini aklayan Ptolemaiosun ya da Kopernicusun astronomisi; cisimlerin ekim ile hareketini ilikilendiren temel ilkeleri ileri sren Newtonun mekanik kuram bu geni lekli erevelere rnektir. Mantk Olgucu kuram anlaynn altnda yatan dnce udur: Bir olay, olay dile getiren nermenin bir yasadan nasl ktn gstererek aklanr, bir yasa ise (rnein cisimlerin serbest dme yasas) o yasann kuramdan k yoluyla aklanr; rnein, iki cismin arasndaki ekim kuvvetini belirten Newtonun mekanik kuram. Dier bir deile, bir kuram belirli yasalarn kt yapsal bir nermeler adr. Mantk Olgucularn dnd trden bir yap modeli klidci geometridir. klidci geometrinin temelinde bir dizi terimler ile koyutlar (postulate) bulunur. Bu koyutlardan eitli belitler retilebilir. Benzer bir anlamda Mantk Olgucular da bilimsel kuramlarn ilerinde bir dizi terimlerin ve koyutlarn belirlenebilecei deductive yaplara dntrlebileceini ne srdler. Bu varsaymlar ile koyutlar treteceimiz belitler belirli yasalar olacaktr. Bylece Mantk Olguculara gre bir kuram en iyi biimde, belitsel bir kme olarak ele alabiliriz. Kuramlarn belitselletirilmesini savunanlara kar Hempel belitselletirmenin snrllklarna dikkat ekmitir. Her ne kadar Mantk Olgucular pek ok kuramn belitsel biimde gsterilemeyeceini bilse de, termodinamii belitselletirmeye rnek gstererek kuramlarn belitselletirilebileceini savundular. Dahas byle bir belitselletirmenin bilim adamlarna kolaylk salayacan ileri srdler. Belitselletirmenin bilim adamlarn sezgisel ve mulak dncelerden kurtarp, akla zorlayarak, bilimsel dnce alanna salamlk getirecei dnld. Ayrca, belitselletirme bilim adamlarna bir kuramn tahmin etmedikleri baz sonularn bulmalarn salayaca varsayld. Bu yolla bilim adamlar kuram ek testlerden geirerek, kuramn aklama gcnn tmn deerlendirip ek kestirimler

yapma olana bulacaklard. Mantk Olgucular ayrca kuramlarn belitselletirilmesi srecinin bilime btnlk salayacan sandlar. rnein Kopernicusun astronomi kuramnn baarl bir biimde belitselletirildiini varsayalm. Bu astronomi kuramnn temel koyutlar sorulup, aklanmas istendiinde yaplacak ey, genel bilimsel aklama modelindeki yolu izlenecektir. Yani Kopernicus yasalarnn tretilebilecei daha genel nermeleri aratrarak. Bu durumda daha genel nermeler astronomik olgulara ilikin nermeler olmayacaktr, astronominin dnda, yalnzca astronomiye deil dier btn fiziksel nesnelere de uygulanacak genel fizik ilkeleri olacaktr. Mantk Olguculara gre astronomi kuramnn temel koyutlarnn daha temel bir fizik kuramndan kan belitler olduunu gstererek Newton bu ii baaryla yapt. Bylece astronomi de fiziin iinde bir alan olarak snflandrld. Mantk Olgucular btn bilimlerin tek bir kuramsal yapnn, birlemi bilim yapsnn altnda toplanabileceini ileri srdler. Bir bilimin ilkelerini dier bir bilimin ilkelerinden karma sreci kuram indirgeme ya da ksaca indirgemecilik olarak bilinir. Bu yaklama gre bilim birikimsel bir sretir. Bilim adamlar bugne kadar olan aratrmalarnn sonucunu daha kapsaml olan kavramsal erevenin iine katarlar. Yine, fizyoloji, psikoloji gibi zellemi bilim dallarnn yasalarnn ilkece en temel fizik yasalarndan tretilebilecei dnlr. Bu bakmdan bu yaklama gre fizyoloji, psikoloji gibi alanlar fiziksel yasalarn zel bir uygulamas olarak, giderek fiziin alt dallar olacaktr. Mantk Olgucular gre bilimin kendi kuram ve yasalaryla ayr ayr bilim dallarna blnmesi, bilimsel aratrmann henz tamamlanmam olmasndandr. Ayr bilim dallarndaki kuramlar belitselletirmeyi saladmzda onlar bir tek kapsaml doa anlaynn iinde btnletirebileceimizi varsaydlar. Bu varsaym, bilimsel kuramlarn indirgenebilecei varsaymyla birlikte, Mantk Olguculuun daha genel ve nemli bir amacna hizmet eder; bilimin birliin salamak. Mantk Olgucular kuram indirgeme modelini btn bilimleri birletirmenin bir arac olarak gelitirdiler. Carnapa gre btn bilim dallarnn yasalar eninde sonunda fiziin kavramsal erevesine evrilip, fiziin ilkelerinden tretilecek. Bylece, btn bilimsel bilgilerin fiziin ilkelerinin bir uygulamas olduu aa kacaktr. Bu kuram indirgeme modelinin ardnda herhangi bir dzeydeki eylerin daha alt dzeydeki eylerden olutuu doa anlay yatar. Yani molekller atomlardan, hcreler molekllerden, organlarda hcrelerden oluur. Daha st dzeydeki olgular betimlemeye alan kuramlar rnein hcre davran kuramlar, aslnda daha alt dzeydeki paralardan olumu eylerin davranlarn betimliyorlardr, rnein molekller. Bu bileenlerin davranlar daha alt dzeydeki kuramlara dayanarak tanmlanr. Kuram indirgeme modelinin ii st dzey kuramlarn (rnein hcre davrann betimleyen) alt dzey kuramlarla (rnein biyokimyann) mantksal olarak ilikilendirileceidir. bylece ama st dzey (high level) kuramlar alt dzey (lover level) kuramlarla ilikilendirmek olduundan, indirgemecilik aaya doru bir ynelimdir. Mantk Olgucular indirgeme yoluyla ayr ayr bilim dallarn birletirip bilim adamlar arasnda bir btnlk salayacan ileri srmlerdir. rnein bir bilim dalnda alanlarn temel olarak aldklar bir olgunun aslnda baka bir bilim alanndan alnm olgu olduunu gstererek, indirgeme kuram ontolojiyi yalnlatracaktr. Dolaysyla doa anlaymzda bu tr yeni olgu eitleri yer almayacaktr. Bir bilim daln baka bir bilim dalna indirgemekle indirgenen bilim daln ortadan kaldrlm olaca ileri srlmtr. ndirgemeciler, indirgemenin amacnn indirgenen bilim daln ortadan kaldrmak olmadn, o bilim daln daha geni bir bilim erevesine oturtmak olduunu savunmulardr. Ne olursa olsun bir kuramn baaryla indirgenmesi, kuram indirgenen bilim dalnn altn oyacan gz ard edemeyiz. ndirgenen bilim dalnn kuramlar, temel bir bilim dalnn temel ilkelerinin uygulamas olarak grlr. Bu yzden indirgenen bilim dalnda alanlar, belirli bir alann daha temel ilkelerini uygulamaya alan uygulamaclar konumuna getirir. Mantk Olgucu Bilim Felsefesine Eletiriler: Bilim mgesi Sorgulanyor 1960larda gen bir bilim felsefecisi kua Mantk Olgucu bilim imgesini sorgulamaya balad. Thomas Kuhn, Paul Feyerabend, R.N. Hanson, Stephen Toulmin, Imre Lakatos, Larry Laudan entelektel bakmdan olduka donanml olan bu gen

bilim felsefecileri arsnda en etkili olanlardandr. Karl Popper da Mantk Olgucu bilim felsefesi eletiri yneltmitir, ancak Poppern Mantk Olgucularla benzer olan dnceleri, ayr olanlardan fazladr. Popper: Dorulamaclk Yerine Yanllamaclk Mantk Olguculara yneltilen temel eletirilerden birisi, Viyana evresiyle ilikileri olan, eletirileri bu evre tarafndan dosta karlanan Karl Popperdan (1902-1994) gelmitir. Poppern eletirisi hypothetico-deductive hipotez gelitirme modeline yneliktir. Mantk Olgucular tmevarm (induction) sorunun zlemediinin farkndaydlar, ama bir hipotezin snanmasndaki baarl rneklerin o hipotezi destekleyeceini dnyorlard. Popper bu varsaymn yanl olduunu ileri srd. Hume, genel bir nermenin hi bir zaman kantlanamayacan gstermiti. Popper daha da ileri gidip, brakn bu tr nermelerin doruluunu kantlamay, doru olma olaslndan bile sz edemeyeceimizi ileri srd. Bir genel nermeyi desteklemek iin sunacamz destein dzeyi hep snayabildiimiz bir ka duruma dayanr. Popper bu duruma kkl bir zm nerdi. Kuramlar dorulamay bir kenara brakp, bilim adamlarnn onlar yanllamaya almalar gerektiini savundu. Bu deiiklii yapmasnn nedeni udur: belirli saydaki durumlardan genel bir nerme tretebileceimiz geerli bir deductive hatta inductive uslamlama biimi olmamasna karn, kantn bir hipotezi geersiz kldn gsterebileceimiz geerli bir uslamlama biimi vardr. Bu geerli uslamlama biimi modus tollens ya da sonucun deillenmesidir. Eer P ise Q Q deil yleyse P deil Eer P sz konusu hipotez, Q de bu hipotezden kan kestirim ise Qnun yanl olmas durumunda Pnin yanl olabileceini karabiliriz. Popper bu yaln mantk durumunu bilimsel aratrma iin daha genel bir ereveye dntrd. Empirik aratrmalarn hipotezi yanllamaya almas gerektiini ileri srd. Popper, yaklamnn bozguncu grnmesene karn, o yaklamnn bilimin doru yolda ilerlemesi iin srekli dzelticilik salayacak yapc bir abann temeli olacan gstermeye alt. Poppern izlencesi yle dile getirdi: Bir bilim adam nce dnyann nasl olduuna ilikin bir varsaym (conjecture) ileri srmeli, sonra bu varsaym yanllamaya (refutation) almal. leri srd hipotez yanllanrsa, onu atmal. Dier yandan bir bilim adam byk bir abayla bir hipotezi yanllamaya alr da yanllayamazsa, o hipotez glenir. Her ne kadar bir hipotezin yanllanamamas o hipotezin ne dorulandn, ne de doru olma olasln gstermese de, Popper byle bir hipotezin glendiini (corraborated) syler. Glenmi bir hipotezin deeri en azndan o hipotezin doru bir kurama aday olmasndan ileri gelirken, yanllanm bir kuram aday bile deildir. Poppera gre glendirme (corraboration) teriminin dorulama (confirmation) teriminin yerine konmas yalnzca bir dil deiiklii deildir. Bu deiiklik Mantk Olgucu anlayn dier ynlerini de reddeden daha kapsaml bir deiikliktir. Anlaml ve anlamsz tmceleri dorulamac anlam kuramyla ayrd eden olgucu abay reddetmeye iaret eder. Doru bilimsel kuramlar, yanl olma riskiyle yz yze brakarak, Popper deiik bir bilim olanla bilim olmayan ayrm (demarcation) nerir. Poppera gre bir kuram yanl olma riskini olarak bir takm eylerin olmasn yasaklar. Eer kuram doruysa baz eyler olamaz, oluyorsa kuram doru deildir. Belirli eylerin olmasn yasaklama becerisi bilimsel kuramlar gl klan eydir. nk kuramlarn belirli eyleri yasaklama becerisi, kuramn doru olduunda olabilecek eyleri, kuramn yanl olduunda olabilecek eylerden ayrd etmesini saladndan, bilimsel kuramlar gl klar. Bir kuram ne kadar ok eyi yasaklarsa o kadar gldr. Bir kuram snrlarn ne kadar belirginletirirse, geree yakn olmas da glenir. Bu tr kuramlar bize dnyann ne olduuna ilikin daha ok ey syler. Popper, savn ncelikle kuramsal nermelere uygulamak istese de, bu sav gzlem nermelerine de uygulanabilir. Bugn hava gnelidir. nermesini yanllayacak pek ok koul vardr. Bu nermenin doruluu, bu nermeyi yanl klacak koullarn olmadnn bilgisini verir. Bu bakmdan bilgi tayan nerme, dnyaya ilikin baz

durumlar yasaklar, daha ok bilgi tayan nerme ise dnyann nasl olabileceine ilikin olduka ok sayda durumu yasaklar. Buna karn, kesin olarak doru ya da hemen hemen doru bir nerme (Bugn hava gnelidir ya da deildir.) ok az eyi yasaklar, dolaysyla bizi dnyaya ilikin ok az ey syler. Popper bu yaklamn kuramsal nermelere uygulamak iin bilimsel kuramlarn snanabilirliine (testability) bavurur. Doru bilimsel kuramlar nceden neyin kurama kart saylacann belirlenebildii can alc deneylere (critical test) tutulabilen kuramlardr. Popper buna iyi bir rnek olarak Einsteinn genel grelik kuramn gsterir. Einsteinn kuram, yldzlardan gelen klarn yolunda gnee yakn getiklerinde belirli bir sapma olacan tahmin etmitir. Bu yalnzca gne tutulmas olduunda test edilebilir. Popper, Eddigtonn byle bir gne tutulmas srasnda Einsteinn kuramn test etmesine hayran kalmtr. nk Einsteinn tahmini riskliydi ve yanl olma olasl vard. te yandan Popper Freudcu ve Adlerici ruhbiliminin (psikoloji) bu tr testler yapmakta yetersiz kaldklarn ve her iki kuramn olas durumlara uygulanabilir olduklarn syler. Bu bakmdan bu iki kuram, Poppera gre bilgi verici deildir, dolaysyla doru bilimsel kuramlar da deillerdir, her ne kadar olgucu kriterlere gre bilimsel saylsalar da. Popper yeni kuramlara tr snrllk getirir. Bunlarn ikisi kuramlarn kendilerine, ncs ise kuramlarn test sonularna yneliktir. Birincisi, Popper yeni kuramn, eyler, olgular yani kuramsal nesneler arasnda bugne kadar hi ilikilendirilmemi, ilikiler kuran basit, yeni, gl, birletirici dnceden ortaya kmas gerektiini syler. Bu koulun nedeni u; kuram oluturmann amac doann temel zelliklerini anlamaktr, yoksa daha nceki kuramlara ait sorunlar zecek ad hoc ilikiler gstermek deildir. kinci gereklilik, yeni kuramn bamsz olarak test edilebilir olmasdr. Poppera gre yeni kuramn daha nce aratrlmam test sonular olmas gerekir. Kuram cesur ve riskli olmaz zorundadr. Dahas kuram bize yeni eyler sylemeyi vaat eden bir ierie sahip olmaldr. Bir kuram, sonularnn yanll kantlansa bile bize yeni bir eyler syleyecektir. nk gelecekteki kuramlarn kendilerini uyarlamak zorunda olduklar yeni empirik bulgular renmi olacaz. Ancak Popper iyi bir kuram iin nc bir gereklilik belirtir; iyi bir kuram baz yeni, kesin, can alc testlerden baaryla gemek zorundadr. nk devaml yeni testlerin en az bir ksmndan baaryla geemeyen yeni kuramlar nerirsek ilerleme boulur. Eer yeni testler srekli olumsuz kyorsa, artk kuramn doayla nerede uygunluk saladn, nerede yeni riskli savlar tadn anlayamayz. Bylece doru kuramlar yanl kuramlardan ayrt etmemizi salayan can alc testler tasarlama becerimizi de yitiririz. Bir can alc test (cricual test), doal dnyaya genel olarak uygun bir kuramn belirli bir blmnn aka tanmlanm koullar altnda dnyayla aka karlatrlarak yanllanabilecei ya da glendirilecei (corroborate) bir durumu bulup ortaya karmay gerektirir. Bu tr testler olumsuz da ksalar bize kesin eyler syler. Bu testlerin olanakl olmas iin test edilen kuramn byk bir blm deyimimizle uyumlu olmas gerekir. Poppera gre yanllamac yaklam sreci bizi srekli doruya yneltir. Yanl kan dnceleri eler, glenmi kuramlar da savunmay srdrrz. Her ne kadar bu tr glenme, hipotezin gelecekte yanllanamayacana olan gvenimizin artmasna mantksal bir temel salamasa da, kendimizi, giderek daralan ama doru olma olasl olan bir hipotez kmesine snrlamamza yardm eder. Popper kendi yaklamn doal semeyle (natural sellection) kyaslar. Hem uyum salayamayan canllar hem de yanl kuramlar elenir, daha gl olanlar yara devam eder. Ancak Popper nemli bir ayrma iaret eder. Eer biz canllarn ortama uyumu kt olursa yok olan biz oluruz, ama kuramlarmzn uyumu kt olursa iyi kuramlarla kt kuramlar yok edebiliriz. Popper kuramlarmzn bizim yerimize lmesini yeler. Stephen Toulmin de (1922- ) benzer bir yaklamla bilimsel kuramlarn evrimsel bir yol izleyerek, doal seilimle gelitiini savumutur. Popper, kuramlarn dorulanmas dncesine kar karak, dorulanm nermelerle giderek genileyen bir kuramsal yap oluturma izlencesinin de nn keser. Bir dizi dorulamayla desteklenmekte olan bir kuram daha da geniletip iletmek yerine bilimi daha nceki baarszlklar dzeltecek yeni ve cesur varsaymlar ileri srmeye yneltir. Dolaysyla Popper Mantk Olgucularn birikimsel bilim anlayn temelden eletirir, bilimin nasl deitiine ilikin yeni bir tartma balatr. te yandan Popper ile Mantk Olgucularn bilim kavramlar arasnda hala bir yaknlk vardr. Popper her

ne kadar mantn kullanmn farkl ele alsa da, kuramsallatrmann temel amacnn belitselletirme olmadn ileri srse de, modern mantn bilimsel aratrmalar zmlemede bir ereve salayabileceini bu bilimsel aratrmalarn empirik almalara dayanacan syler. rnein hala odak noktas dorulama balamdr (contex of justification), bulu balam (contex of discovery) deil, ayrca aklama hala bir yasadan, bir balang kmesi koullarndan bir olguya varmaktr. Mantk Olgucu Aklama Anlaynn Eletirisi Mantk Olgucular ile Popperin D-N aklama modelini kabul etmelerine karn bu model pek ok felsefeci tarafndan eletirilmitir. Bu eletiriler, aklamann, yasalardan ve balang koullarndan karm yapmann dnda baka bir eyi gerektirdiini ileri srmtr. ki alternatif gr oraya kmtr. Bir gr, bir aklamann aklanan olay iin neden belirleme ii olduunu, dier gr ise, aklamann belirli sorulara yant bulma ii olduunu ileri srmtr. Bu grlerin her ikisi de bir olayn, bu olay temel yasalara dayanarak betimlenmemi olsa bile aklanabileceini savunur. Mantk Olgucular D-N modelini istatiksel aklamalar da kapsayacak biimde genelletirmilerdi. Bu yaklama bir itiraz udur. Bu aklama biimi ancak bir olayn (event) olma olasl .5den byk olduunda uygulanabilir. Bize rnein hayat boyu sigara imenin kansere yol at trnden grece olarak daha dk durumlar aklamaya olanak salamaz. Bazen ama dk olaslkl durumlar aklamaktr. Wesley C. Salmon (1925- ) eer aklamay nedenlerle zdeleletirirsek bu gibi durumlar kolayca aklayabileceimizi syler. Genel olarak bu tr nedenleri bir perdeleme sreci ile zdeletirebileceimizi syler. Perdeleme dncesini aklamak iin, n kaynan aradmz bir durum benzetmesi yapar. Eer n geliini engelleyecek yeri bulup perde ekersek, n geldii yeri belirlemi oluruz. Genelletirecek olursak, Solmonun dncesi yledir; eer bir sonucu (effect) kesecek bir yol bulursak zincirleme nedeni bulmu oluruz. Kesintiye urattmz ey nedensel zincirin bir paras olabilir ve nedensel zinciri reten kaynaa ulaabiliriz. Salmonun aklamay ele alnda kayda deer nokta udur; aklama Mantk Olgucularn ileri srd gibi aklanacak olan olgudan bir nerme karm gerektirmez. Aklama kesinlikle yasalar ile olgu nermeleri arasnda bir iliki deildir; aklama, bir olgudan nedensel olarak sorumlu olan eyi ya da olay dile getiren neden sorusunun yantdr. Salmon yalnzca bilim dilini ele alan Mantk Olgucu yaklama kar kp, dnyadaki olgular, bu olgularn etkileimini gz nne alnmas gerektiini savunur. Salmonun yaklam nedensellie temel bir ilev ykleyerek Mantk Olgucu aklama anlayndan ayrlr. Mantk Olgucular yaklamda neden kavramnn zel bir konumu yoktur; bir olguyu onun nedenini bilmeseniz de aklayabilirsiniz. Aklamada kullanlan baz yasalar nedensel ilikiler ifade edebilirle, ancak bu gerekli deildir. Aslnda Mantk Olgucular bir kuramn belitsel yapsnn iine gml dier genellemelerden nedensel yasalar ayrt edecek her hangi bir dayanaklar yok. Salmon sreleri ele alp nedensel zinciri kesintiye uratarak, nedensel ilikiyi belirler, bu nedensel ilikileri de aklamalarda temel bir yere koyabileceimizi ileri srer. DN modele ikinci alternatif, insanlarn aklama aradklar balamlarla ilgilidir. Hem Sylvain Bromberger (1924- ) hem de Michael J. Scriven (1928- ) aklamann, bir insann yoksun olduu baz bilgileri elde etmek iin soru sorduunda baladn dnr. Aklama saylacak ey bir insann gereksindii bilgiye dayanr. rnein birisi bir camn neden krldn bilmek isteyebilir. Bu kii cama bir basket topunun arptn bilmiyor olabilir. Bu durumda bu kiiye cama neyin arptn sylemek aklama iin yeterli olacaktr. Baka balamlarda kii cama bir basket topunun arptn biliyor olabilir, ama neden basket topunun cama arpmasnn camn krlmasna yol atn renmek isteyecektir. Dolaysyla bu durumda kii neden cama belirli nesneler arptnda krldn, dier nesneler arptnda krlmadn aklayacak camn yapsyla ilgili bilgiyi aratracaktr. Aklama sorununu, soruyu yantlama balamna yerletirmenin bir nedeni, aklama yapmann her zaman eylemle ayn ey olmayabileceindendir. Bir aklama istemek, farkl balamlarda farkl eyler sormay gerektirebilir. Bazen aklama, eylerin nasl olduu konusunda bir bilimsel kuram ve bilimsel aklamay gerektirebilir, ama her zaman deil. Bazen aklama bilinmeyen bir nedenin belirlenmesini isteyebilir. Bununla birlikte genel olarak, eletiriler bir insan bir aklama istedii zaman, o insanin

olayn, genel bir yasa ile balang koullar nermesinden elde edilmi bir betimlemeye dayanarak bir tretime gerek duymayacan ileri srer. Mantk Olguculardan kopma tam da bu noktada ortaya kar, nk Mantk Olgucular eer elimizde deductive bir yap yoksa bir aklama da yaplamayacan ileri srdler. Mantk Olgucular pratikte bir bilim adamndan aklama istendiinde bilim adamnn deductive sistemi btnyle gsteremeyeceini ancak sistemin bir ksmn gsterebileceklerin kabul ederler. Mantk Olgucular durumun pratikte byle olduunu aslnda aklamann rasn aa karmak iin btn bir deduktive sistemi sunmak gerektiine inanrlar. Bununla birlikte eletiriler gerekli grlen byle bir deductive sistemin, yeterli bir aklamada rtk olarak bile gsterilemeyeceini syler. Bromberger ve Scriven kuramsal aklamalar iin de durumun benzer olduunu belirtmilerdir. Mantk Olguculara gre bir kuramsal aklama, belirli bir yasann daha temel belitlerden tretildii belitsel yapnn geliimin kapsar. Hem Bromberger hem de Scriven, istenen kavramsal aklamann, belitsel yapy gerektirmeyebileceini ileri srer. Aslnda pek ok durumda byle bir belitsel yap retmek, daha geni bir aklamaya engel olacaktr. Aklama isteyen kii sunulan belitsel yapnn iinde tretim yapmay becerebilir, ama olguyu hala anlamam olabilir. DN modeline yneltilen bu eletiriler baz felsefecilerin btn aklamalar deductive, btn bilimsel kuramlar da klidci geometri anlamnda belitselletirilecek bir konu olarak ele alma isteklerini krmtr. Bununla birlikte bu eletiriler yasa ve kuramn ne olduuna, bir aklamada nasl ele alnacaklarna ilikin ak ve yaygn olarak kabul edilen bir modelin olmad bir duruma yol atlar. Mantk Olgucu bilim felsefesinin temeli yklmt ama yerine ne konaca belli deildi. Analitik-Sentetik Ayrmnn Eletirisi Mantk Olgucular dorulanabilir anlam kuramn kullanrken analitik nermelere snyorlard. Bu nermeler genellikle ierdikleri szcklerin anlamlarndan tr doru olan nermeler olarak ele alnr. Dolaysyla bu tr nermeler kantlara dayanmaz. Bu ynden analitik nermeler, kant gerektiren, olgusal sav dile getiren sentetik nermelerden ayrdr. Analitik ve sentetik nermeler ayrm Mantk Olgucu aba iin olduu kadar en az felsefe sorunlarn nemli kavramlarn anlamlarn zmleyerek zmeye alan analitik felsefe iinde temeldir. Mantk Olgucular kuramsal nermelerin anlamlarn aklayan analitik nermelerin yan sra, iki analitik nerme tryle de ilgilenmilerdir: matematik nermeleri ile mantk nermeleri. Bu nermelerin doruluklar deneyden bamsz olarak salanabildiinden, bu nermelerin her hangi bir yanl riski tamadan bir bilim oluturulmasnda ya da bilimin felsefi temellerinin kurulmasnda kullanlabilecei dnlmtr. Bu yzden Mantk Olgucular bilim zmlemelerinde sembolik mant zgrce kullandlar. Mantk Olgucular dayanak olarak kullandklar bu mantkta, doruluun (truth) bilimin empirik savlarna dayanmadn varsayyorlard. 1950lerin balarnda W.V. O . Quine (1908-2000) hem bilim felsefesinde hem de analitik felsefede iyice dal budak salm olan analitik-sentetik nermeler ayrmna eletiri balatt. Quinenn stratejisi analitik teriminin anlam gibi dier kavramlar yoluyla tanmlanabileceini, anlam teriminin de yine analitiklie bavurularak tanmlanabileceini gstermektir. Sonu bir dngselliktir. Dolaysyla analitik ve anlam gibi terimler, Mantk Olgucu dorulanabilirlik iin ak lnleri tayan terimlerin anlaml saylabilecei, anlamllk lnn karlamada yetersiz kalrlar. Quinenn vard sonu udur: formel ya da doal, her hangi bir dilde analitik nermeler ve dier nermeler ayrmnda srar etmek empirisizmin empirik olmayan bir domasdr, metafizik bir imandr. Quine bu analitik-sentetik nermeler ayrmnn eletirisini dorulanabilirlik anlam kuramnn genel programn kapsayacak biimde geniletir. Quine bir dilin btn nermelerinin tek bana deneye indirgenmesi gerektii varsaymn, empirisizmin empirik olmayan ikinci domas olarak deerlendirir ve bu varsaym nermelerimizin duyu deneyimi karsna tek tek deil toplu olarak kt gryle deitirmeyi nerir. Dilimizdeki terimlerin geni bir a iinde bir birleriyle balantl olduunu ileri srer. Bu a ierisinde empirik bulgularn anlam ile kuramsal terimlerin anlam arasnda iliki kuran balantlar birbirinden ayrt edemeyiz. Quinenn bu durumdan kard sonu artc ve devrimcidir. Quinen sav dorulanabilirlik anlam kuramn eletiriden teye gider; deneyi, belirli bir bilimsel

kuram dorulama ya da yanllamada kullanma dncesini terk etmemiz gerektiini syler. Deney bilim ile elitiinde bilimi dzeltmemiz gerekir. Quinena gre bunu pek ok biimde yapabiliriz. rnein yalnzca insann dil kullandna inanan birisi, bir primatn dil kullanma kapasitesi olduunu saptadnda, bu kii ya primatn dil kullanma kapasitesini gsteren kantlar reddedecek ya da tezini korumak iin dil kavramn snrlandrp, daraltacaktr. Saptanm bir anlam kuramndan yoksun olarak bilimsel hipotezleri kanta dayanarak dorulama ya da yanllama dncesi sorgulanmaktadr. Kantn bir bana hipotezlerimizi deerlendirmeyi belirleyemeyecei sav genel olarak Quine-Duhem sav olarak bilinir. Fiziki Pierre Duhem (1861-1916) eyrek yzyl nce Quinen savna benzer bir sav gelitirmiti. Daha nceki blmde deindiimiz gibi ilemsel tanm kavram Mantk Olgucu dorulanabilir anlam kuramnn bir uzantsdr. Terimleri ilemsel olarak tanmlama istei toplum bilimlerinde ne kmtr. Bu istemin bir yarar toplum bilimlerinde kuram oluturmay deneysel sonulara balayp anlamszlk snrna varan kuramsal speklasyonu nlemek olmutur. Ancak eer Quinen tehdidi haklysa ilemsel tanmlara, yaygn olan yaklamdan farkl yaklamak gerekir. lemsel tanmlar mutlak ve dzeltilemez olan anlamlarn belirtilmesi olarak ele alnmamal, bunun yerine aratrma boyunca gzden geirilebilecek, dzeltilebilecek sentetik savlar olarak ele alnmal. Dier bir deyile kuramsal bir sav kuramsal terimlerin ilemsel tanmlarna dayanarak elde edilen bir deneysel sonula uyumsuzluk gsterdiinde kuramsal sav kurtarmak iin ilemsel tanm gzden geirmek bir seenektir. Bu seenei sunmann bir nedeni kuramsal savlara ilikin yarglarn deney sonularyla kesinlikle belirlenmesinin sanld gibi ilemsel tanmlarn verilmesiyle olanakl olmaddr. Quine gre bu tr bir belirsizlik kabul etmemiz gereken bir durumdur, kar kmamz gereken bir durum deil. Quinenn analitik-sentetik ayrmna kar knn bir sonucu da bilimsel savlarn dzeltilmesi konusundaki kararlar mantksal kararlar olarak deil pragmatik kararlar olarak grmek gerektiidir. Bir sonraki adm, olumsuz kantlarla karlatmzda kuramsal yapy neresinden dzelteceimize karar verirken, empirik bilimin genel olarak dnlen ksmn olduu kadar mantn ve matematiin nermelerini de dzeltmeyi seebiliriz. Dolaysyla bu ilkelerin Mantk Olgucular varsayd trden bir dokunulmazlklar yoktur. Quine mantn ilkelerini deitirmekte genellikle gnlsz olmamz hakl grr, ama bunun nedeni bu ilkelerin herhangi bir ayrcalkl konumlarnn olmasndan deil. Bunun nedeni mantk ve matematiin ilkeleri bilimsel savlar anda o kadar merkezdedir ki onlar dzeltmek bilimimizde ve kavramsal erevemizde batan sona bir yn sonulara yol aacaktr. Dolaysyla mantn ve matematiin ilkelerini deitirmenin us d grlmesinin nedeni bu ilkelerin ayrcalkl konumlarndan tr deil, tutuculuun pragmatik ilkesinden trdr. Mant ayrcalkl konumundan etmenin sonucu nemlidir. Mantk Olgucu izlence, mantksal zmlemenin dokunulmazl ve manta dayand iin empirik aratrmayla desteklenmeyen felsefi zmleme varsaym zerine kuruludur. Bu temellerden yoksun bir felsefe mantksal zmleme araclyla bizi bilgilendirme iddiasn yitirir. Bunun nda Quine deneyden bamsz ondan nce gelen bir ilk felsefe umudunu amamz gerektiini syler. Bunun yerine bilim felsefesi tartmalarnn kendisini de empirik aratrmann bir paras gibi deerlendirmek gerekir. Quine doallatrlm bilgi kuramn savunur. Dolaysyla dnyaya ilikin nasl bilgi elde edeceimiz, bilimin nasl bilgi retecei gibi konularla ilikili felsefe savlar da bilimin herhangi bir alannda olduu gibi gzden geirilmeye aktr. Gzlem Kuram Ayrmnn Eletirisi Mantk Olgucularn nemli bir varsaym da empirik deney yaparken bilimsel savlar deerlendirmek iin nesnel bir dayanan olduu idi. Sz konusu empirik deney gzlem sayesinde elde edilir. Mantk Olgucular kant ilikisini nermeler arasndaki ilikiler olarak tasarladlar. Deneyden elde edilen kantn nermelerde kodlanabileceini dndler. Bu nerme trleri, test edilecek yasa ya da kuramlar dile getiren nermelerden ayrt edilmelidir. nk bu nerme trleri test srasnda bavurulan nermelerdir. Bu olgucu varsaym, Quinen analitik sentetik ayrmna ynelttii eletiriden tr sorgulanmaya balad. nk Quine bilimin empirik savlar ile bu empirik savlar dile getirmek iin kullanlan terimlerin anlamlarn aka birbirinden ayrd edebileceimiz varsaymn sarsmt. Quine bilimin ayrcalksz dzeltilebilir paralardan oluan bir adan olutuunu ileri srer. Yine de Quine doa

kuramlarmzn duyu deneyimimize dayanmas gerektii empirisist gre scak bakar ve bir bek gzlem nermelerini, bu gzlem nermelerine yaslanan kuramsal adan ayrd edecek bir kriter nerir. Bu gzlem nermelerinin kuramsal nermeleri snamak iin yansz bir temel saladn ileri srer. Bununla birlikte kuramlar arasnda nesnel bir gzlem kmesi olduu varsaym pek ok eletiri almtr Kuramdan bamsz nesnel gzlem olamayaca her gzlemin kuram ykl olduu ne srlmtr. Kuram ykllk dncesinin nemli savunucularndan birisi Norwood Russell Hansondur (1924-1967). Hanson algladmz eyin bildiimiz, inandmz, aina olduumuz ey tarafndan etkilendiini ileri srer. Gnmzde algladmz fakat daha nceki kuaklarn tandk olmadklar belirli nesneleri rnek olarak verir. Basit bir rnek cep bilgisayarlardr. Gnmz insan bu nesneleri rahatlkla tanyabilir fakat 60, 70 ncesindeki birisi iin cep bilgisayar tandk nesneler deildir. Hanson bu tr nesneleri dorudan algladmz ileri srerken, yansz olarak karakterize edilebilir bir nesneyi grdmz ve nesnenin ne olduuna ilikin bir karm yaptmz savn kabul etmez. Bazen grdmz eye bal olarak karm yaparz, ama bu gndelik nesneleri grdmzde ya da tandmz zel laboratuar nesnelerini grdmzde yaptmz gibi olaan bir durum deildir. Donatldmz bilgi ve eitimin gsterdii eyi grrz. Hansona gre ksmen belirli bir bilimi renmek dnyay belirli bir biimde grmeyi renmeyi gerektirir. Hanson eitilmi gzlemci ile eitilmemi arasndaki ayrmn, ift anlaml bir ekle baktmzda oluan getalt kaymasna benzer bir ey olduunu syler. Gelin-kaynana rnei bylesi bir klasik rnektir. Pek oumuz ekildeki gelini ve kaynanay grebiliriz ama her ikisini ayn anda gremeyiz, bir biimde baktmzda gelin gibi, baka bir biimde baktmzda kaynana gibi grnr. Gibi grmek ifadesi bir karm yaptmz dile getirir. Ama Hanson buna kar kar. ekilde yansz izgilerden oluan bir kme olarak grp, bir izginin burnu dier bir izginin gz vb gsterdii karmn yapmayz. ekli bir izgiler kmesi olarak grmek aslnda hemen hemen hi kimsenin sahip olmad sofistike bir eitim gerektirir. Halbuki biz ekli gelin ve kaynana olarak grrz. Hanson bu yaklamn sonularnn Mantk Olgucular bilim anlay iin olduka ciddi olduunu dnr. Gzlemin, kuramsal erevelerin deerlendirilmesinde yansz bir temel olmadn, gzlemin bilim adamnn bal olduu kuramsal ereve tarafndan etkilendiini gsterir. Farkl kuramsal erevelerden bakanlar, dnyay farkl grrler. Hanson, yermerkezli gkbilimine inanan Tycho Brahe ile gne merkezli gkbilimini savunan Kopernicusun gnein douunu seyretmeleri rneini verir. Hanson, Tycho Brahenin gnein dnyann etrafnda dndn, Kopernicusun ise dnyann gnein etrafnda dndn grdn syler. Kant bulmak dnyann belirli zelliklerini belirli bir biimde grmeye eitilmi olmay gerektirir. Belirli bir kurama gre eitilmi olmak gibi. Doal, plak gzle gzlenen, sofistike bir deneysel ara gerektirmeyen durumlarda da durum byledir. Kuramlarn gzleme olan etkisi, ara kullanarak veri elde edilen deneysel durumlarda da olduka aktr. EKG marinasnn gsterdii izlerin ne anlama geldiini eitimli bir teknisyen hemen tanyp anlayacaktr, halbuki sradan bir insan iin bu izler sradan izgilerden baka bir ey deildir. Algnn kuram ykl olduu sav baz felsefeciler tarafndan bilimin deeri iin vahim sonular douraca dnlmtr. Bu felsefeciler bu savn bilimin nesnelliinin altn oyduunu, bilimi btnyle znellie dntrdn ileri srmlerdir. Gzlem yapmak iin bir kurama bal olma zorunluluu, nesnelliin altn oyar. Eer nesnel, yansz bir referans noktas olmazsa, birbirine rakip kuramlara bal bilim adamlar, kuramlarnn gsterdii eyden baka bir ey gremeyecekler, dolaysyla anlamazlklar gidermek iin bavurulacak bir zemin de kalmaz. Ne var ki bu korkular olduka abartlyor. Algnn kuram ykl olduunu savunanlar, d dnyadan gelen uyaranlarn grdmz eyi belirlemede nemli bir rol oynadklarn grmezden gelmiyorlar. Bu uyaranlar, algy snrlandran, alg ile imgelem arasndaki snr izen faktrlerdir. Kuram ykllk, neyi istersek onu grrz sonucuna gtrmez. Grmek iin bir ekilde eitilmiizdir, grdmz ey grlecek ey tarafndan belirlenir. Her ne kadar grme biimimiz kuram tarafndan etkilense de bazen grdz ey grmeyi umduumuz eyi karlamayabilir. Doa beklentilerimize aykrlk gsterebilir, kuram yeniden gzden geirmeye zorlayabilir. Gzlem kuram ykl olsa bile, kuramn yanl olduunu grebiliriz. Kuram-yklle kar kanlarn korktuu gibi kuram-ykllk bilimi btnyle znellie gtrmez. Yaptmz gzlemlerin kuramsal kestirimlerle eliip, kuramn yanlln gsterme olasl

olduundan nesnellik hala vardr. Yine de bu gzlemin kuram ykll yaklamnn sorun karmad anlamna gelmez. Farkl kuramsal bak alarna sahip olanlarn, kendi kuramlarnn dnyay doru yorumladn gstermek iin kant toplarken bu tr sorunlar kar. Farkl kuramsal bak alarna sahip olanlar ne grdkleri konusunda anlaamayabilir, her iki taraf grdkleri eyin kendi kuramlarn doruladklarn savunabilir. Bylesi durumlarda yansz bir gzlem kmesi olmakszn, ekien kuramlar arasnda hkm vermek olanakl olmayabilir. Ancak kuramlar arasndaki anlamazl zecek baka bir yol varsa bu tr sorunlar daha fazla bymez. Daha nemli bir sorun, bu ekien kuramsal ereveleri karlatrmann bir yolunun olmamasdr. Mantk Olguculara gre gzlem erevesi, bilimsel savlarn anlamn aklamak iin bir temel salar, eer genel bir gzlem erevesi yoksa ekien kuramlar arasnda bir karlatrma olana da yoktur. Bu sorun genellikle e-llemezlik olarak bilinir. Bu sorun genellikle, bilimin tarihsel geliimini ne karan bilim felsefecileri tarafndan vurgulanmtr. Bilim Felsefesinde Yeni Yaklamlar Mantk Olguculuun dnden sonra bilim felsefesindeki en etkili gelime, bilimin tarihsel bir bak asyla konu edilmesidir. Bu tarihsel yaklam bilim felsefecileri tarafndan, bilimsel aratrmann gerek karakterini, bilim adamlarnn kuram seiminde izledikleri yolu, daha sonra ki bilimsel almalarn izleyecei yolu betimlemek iin byk bir ilgi uyandrd. Mantksal Olgucular iin bir kuramn kabul edilmesinde karar vermeyi belirleyen temel faktrn o kuram destekleyen kantlarn derecesi olduuydu. Mantk Olguculuk sonras bilim felsefecileri bunlarn bilim adamlarnn kararlarn belirleyen temel faktrler olmadn bu faktrler zerinde younlaarak daha nceki bilim felsefecilerinin gerek bilimi yanl betimlediklerini ileri srerler. Eer bilim felsefesinin bir nemi olacaksa, bilim felsefesi gerek bilim etkinliini yneten faktrler zerinde durmaldr. Mantk Olgucularn gerek bilimi tanmlamadaki baarszlklarn eletiren Mantk Olgucu sonras bilim felsefecileri, bilimi mantk temelinde ele almay deil, zellikle tarihsel geliim sreci ierisinde zmleyen bir yaklam gelitirirler. Kuhn: Bilimsel Devrimler Mantk Olgucu sonras bilim felsefesinin gelimesinde olduu kadar son zamanlardaki bilim tarihi ve bilim felsefesindeki pek ok almann da balca ilham kayna Thomas Kuhnun (1992-1994) Bilimsel Devrimlerin Yaps adl kitab olmutur. Bu kitap her ne kadar genel bir bilim kuram ileri srmese de bilimin rasna ilikin kkten bir yeni dnme erevesi nerir, dolaysyla Kuhnun yaklamn etraflca ele almak gerek. Kuhn, nceki pek ok bilim felsefecisinin bilimin srekli birikimsel bilgi salad varsaymna kar kt. Bilim dallarnn deiik aamalar izlediini ve her aamada bilimsel aratrmann rasnn deitiini ileri srd. Kuhn be aama ayrd eder: a) olgunlamam bilim, b) olaan (normal) olgun bilim, c) kriz bilimi, d) devrimci bilim, e) tekrar normal bilime dnen zlme aamas. bylece b, c, d, e aamalar kapal bir dng olutururlar. Kuhn kitabn balna uygun olarak kitabndaki tartmalarn ounu bilimsel devrimlere ayrmtr. Bununla beraber Kuhnun devrimci savlar daha ok devrimci bilimle deil normal bilim diye adlandrd bilimle ilgilidir. Dolaysyla nce normal bilim kavramn ele alalm. Normal bilim, Kuhna gre bir paradigmann yada kuramsal matrisin kurulmasn gerektirir. zgn kitabnda Kuhn paradigmann ne anlama geldiini ok ak bir biimde belirtmez Bu kavrama aklk getirmek zere Kuhn ve dier bilim felsefecileri pek ok yaz yazmlardr. Yine de Kuhnun paradigma kavramn sezgisel olarak aklaya biliriz. Bir paradigma belirli bir bilim dalnn konu edinecei olgular karakterize eden bir ereve salar. Bu bir model ya da genel bir kuram olabilir. Kuhn Kopernicusun gne etrafnda dnen gezegenler ya da Newton yasalarna gre cisimlerin birbirlerini ekmesi kuramlarn gz nnde bulundurur. Bir paradigma yalnzca bir model ya da kuram deildir, o ayn zamanda bir modelin ya da kuramn gelecek aratrmalarda nasl gelitirileceini ve uygulanacana da yol gsterir. Bu yol gsterme biimi Mantk Olgucularn szn ettii trden karmlarn kuramlardan nasl elde edilebileceini gsteren rnekler biiminde olabilir, ancak bu karmlar Mantk Olgucularnki kadar kat olmay gerektirmez. Kuhn bilimi reten

ders kitaplarna bavurur. Bir bilimsel alann genel kuramlar, ounlukla kuramlarn bilimsel alann olgularna nasl uygulanacan gsteren bir dizi rnekler araclyla retilir. rnein bir ders kitab Newtonun ilkelerini, bu ilkelerin dnyann kendi zerindeki bir cisme uyguland yerekimini hesaplamak iin nasl kullanlacan gstererek aklayabilir. retilen bu rnekler genellikle o alandaki kuram kullanarak gelitirilmi ilk uygulamalardr ve bu rnekler yeni renciler iin model olutururlar. Kuhn temel erevenin bu standart uygulamalarn rneklem (exemplar) alarak adlandrr. Bu rneklemler ayn zamanda dar anlamda paradigma olarak da grlrler. Bir rneklemin nemli ilevi rencilere taklit edebilecekleri bir model salamaktr. renciler rneklemin kendisini aynen taklit ederek balarlar, rnein ayn denklemi deiik deerlerle zerek. Daha sonra renciler zgn problem zmyle benzeim (analoji) kurarak yeni problemleri zmek iin rneklemi uyarlamay ve geniletmeyi renirler. Kuhnun kuramdan anlad ey Mantk Olgucularn ve Mantk Olgucular eletirenlerin anlad eyden farkldr. Bir kuram belitsel bir yapya dntrlmek zorunda olan birey deildir. O gzlemlerin karsanaca bir koyut kmesi deildir. Kuram ounlukla doann nasl ilediini dile getiren bulank bir schemadan oluur; ok net olmayan daha sonra aklama gerektiren bir schemadan. Bunun da tesinde Kuhna gre kuramlarn normal bilim dnemindeki aratrmalarda oynad rol Mantk Olgucularn ve Poppern ileri srdklerinden olduka farkldr. Kuhna gre bir bilim adamnn amac kuram ne yanllamak ne de dorulamaktr. Onun amac kuram doaya uydurmaktr. Kuram tamamlanmamtr, bu kuram genel olarak doadaki srecin nasl ilediini dile getirir, fakat bu kuram bezenmeli ve ii doldurulmaldr. Normal bilim bu genel kurama, belirli durumlarda uygulanabilecek eyleri eklemeli. Yani belirli koullarda lm yapabilme yollarn gsterebilmeyi ya da bu belirli koullarda gereken varsaymlar salayabilmeyi gerektirir. Normal bilimin uygulayclar, renci iken rendikleri ne yapmak gerektiini, yapmaya devam ederler. Okulda rendikleri rneklemleri taklit etme iini yeni koullarda yapmaya devam ederler. Bylesi bir etkinlikle onlar genel kuramn ya da paradigmann uygulanabilirlik alann geniletirler. Paradigmay yeni durumlara uygulayarak gelitirme sreci aslnda pek de kolay bir i deildir. Kuhn tarihsel belgelerin, kuramlarn nadiren btnyle doaya uyduunu gsterdiini syler. Belirli bir kuramn ya da paradigmann genel olarak kabul edilip, uyguland dnemlerde bile (rnein Newtoncu Mekanik) gzlemlerle desteklenmemi kestirimler (predictions) vard. Normal bilim sresince, kuramsal kestirimler ile olgusal gzlemler arasndaki bu farkllk kuramn yanllanmas olarak deil, bilimcilerin ileriye ynelik zmesi gereken problemler olarak ele alnr. Kuramn doaya uyma baars gsteremedii durumlarda bazen bilim adamlar kuram onarrlar (yamarlar). Ama bu gibi durumlarda tek are onarma deildir. Kuhn, deneyin kuramla uyumad durumlarda genellikle kuram deil kuram snayann sorumlu tutulduunu syler. Kuhna gre deneycinin grevi kabul edilen kuramla uyuan sonular elde edecek deneyler retmektir. Buradaki aba, kabul edilen kuramn byk lde dou olduu varsayldndan i bu kuram alr hale getirmektir. Normal bilim dneminde bir bilim adamnn baars, deneysel baarszlklara yol aan problemleri ya da bulmacalar zme baars, ya da kabul edilmi kuramn yeni uygulamalarn serimleme baars ile deerlendirilir. Dolaysyla Kuhnun bilim kavramyla Mantk Olgucularn bilim kavram arasnda temel bir farkllk ortaya kar. Mantk Olgucularn iin bilimin ii kuramlar deerlendirmek idi, Kuhn iin bilimin ii ayrntlar almak ve kuramlarn deneysel uygulamalarn gelitirmek. Normal bilim dnemindeki almalarn doas gerei, etkinlikler aka belirlenebilir ve baar kolayca deerlendirilir. Sonuta bilimsel topluluk, genel bir anlama ve uyum ierisindedir. Kuhna gre bylesi bir anlama ve uyum bilimsel topluluun normal bilim dneminde olduunun ve bir paradigma yrtldnn iaretidir. Bir paradigma olmakszn bylesi bir anlama olasl ok enderdir. Etkinlikler genel olarak kabul edilmi bir paradigma tarafndan ynlendirilir. Paradigmann olmad durumda bir bilim alannda birbirleriyle ekien yaklamlar olacak, her yaklam o bilim dalnn nasl gelieceine ilikin grler ileri srecek, dolaysyla o alanda kendi grlerinin stnln salamaya alacaktr. Yaklamlar arasnda bylesi bir atma dnemine Kuhn ilk dnem yani gelimemi (immature) bilim dnemi der. Kuhna gre sosyal bilimlerin ou daha ilk

paradigmann kurulmasn bekleyen bu immature dnemdedir. Bir paradigmann ilemesini salamak yerine, sosyal bilimlerdeki aratrmaclar genel yaklamn ne olmas konusunda ekimektedirler. Ancak bir paradigma kurulduktan sonra sosyal bilimlerde bir ilerleme olacaktr, nk ilerleme kabul edilmi bir paradigmann doaya uydurulmas ile olacaktr. Aratrmaclar, normal bilim dnemine gemek iin paradigmalarnn doru olduunu kantlamak zorunda deillerdir. Tersine bir paradigma belirli olgular alann aklamay vaat ettii ve pek ok bilim adamnn birlikte zerinde alabilecei bir aratrma program salad iin kabul edilir. Her ne kadar paradigmalar ilk bata nemli baarlar serimleseler de, Kuhn pek ok paradigmann enin de sonun da kanlmaz olarak sorun zme baarsnn yavalayp, zlemeyen problemlerin ylmaya balad bir noktaya geldiini ileri srer. Yeni zlm problemler yerine, baarszlklar ya da Kuhnun deyiiyle anomaliler ba gsterir. Bu Kuhnun nc aama dedii crisis aamasn dourur. lerlemenin yavalamasna, zlemeyen problemlerin ylmasna tepki olarak paradigmann baarl olduu dnemde retilen aratrma kurallar gever ve aratrmaclar paradigmann kendisini bile dzeltmeyi dnebilecek kadar yaratc dnmeye balarlar. Bir bilimsel kriz dneminde grlen imgelem, bazen kendi problem zme geleneini vaat eden, kkten farl ilkeler ve modellerle ileyin yeni alternatif paradigmalarn ortaya kmasna yol aar. Eer bu tr yeni paradigmalar gelimeye balarsa o bilim dal Kuhnun devrimci bilim dedii aamaya girer. Kuhn bilinli olarak devrim kavramn politik anlamda kullanr. Bir devrim eski paradigma ve yeni paradigma taraflar arasnda ak bir savatr. Politik devrimlerde olduu gibi, olaan durumlarda geerli olan kurallar artk uygulanamaz. nk bu kurallar, saldr altnda olan paradigmann kurallardr. Kart paradigmalar arasnda karar vermek, seim yapmak iin hangi kurallarn uygulanaca da nemli bir sorundur. Belki de Kuhn en tartmal savn bu konuda ileri srmtr. Kuhna gre ekien paradigmalar, ussal temelde karlatrlp, deerlendirilemeyecek biimde e-llemezdirler (incommensurable). E-llemezlii tartrken Kuhn daha nce szn ettiimiz gzlemin kuram ykllnden destek alr. Hanson gibi Kuhn da yansz bir gzlem dili anlayn reddedip, bir paradigmann uygulayclarnn gzlemlerini kuram ykllkte olduu biimde rapor etmeyi rendiklerini savunur. Her paradigmann gzlemleri dile getirme biimi ayr olduundan, ayr paradigmalarn taraftarlar dnyada grdkleri eyi ayn biimde dile getirmeyeceklerdir. Kuhn ayr paradigmalarda alan bilim adamlarnn sanki ayr dnyalarda yaadklarn syler. Kuhn, Quinenn analitik sentetik ayrmna ve bir dilin szcklerine o dilin kuramndan bamsz anlamlar yklenebilecei dncesine ynelttii eletiriyi de onaylar. nk Kuhna gre paradigmalar karlatrabileceimiz bir yansz dil yoktur. Dolaysyla bir bilimsel devrim dneminde ekien ayr paradigma savunucular, tartmalarn desteklemek iin ussal olandan baka yollara da bavurmak zorundadr. Temelde bu bir paradigmann savunucularnn paradigmann dier bilim adamlar tarafndan kabul edilmesi iin ikna gerektirir. Devrim dneminde aratrmaclar immature dneme benzer bir durum ierisindedirler. Devrimin sonucu olarak ortaya kan ey bir paradigmann zaferidir. Zafer kazanan paradigma artk dergilerdeki yaynlar, dllendirmeyi, burs verilecek alanlar denetlemeye balar. Yeni paradigma basksn o alann her tarafna yaymaya balar. Artk yeni normal bilim dnemi balamtr. Bu dnem Kuhnun zlme dedii dnemdir. zlme yeni bir normal bilim dnemi balatr ve dng srp gider. Kuhnun ayr paradigmalarn ellemez olduu, bilimsel devrimin ancak ussal aralar aan aralarla son bulduu sav, bilim felsefesinde temel tartma konularndan birisi olmutur. Bunun nedeni ak; Kuhnnun yaklam bilimin bir ussal aba olarak geerliliinin temelini ykar. Bir paradigmann ya da kuramn kabuln iyi bir ussal temele yaslayacana, Kuhn paradigma seimini bir ikna ve beeni konusuna indirgemitir. Paradigmalar deerlendirmek iin Kuhn paradigma d bir kriter nerir; ilerleticilik. Kuhn bilim adamnn bir paradigmay o paradigmann bulmaca zme potansiyeli ve uygulanabilirlik alannn geni olmas nedeniyle seen birisi olarak gsterir. Pek ok bilim felsefecisi bu lt yetersiz bulur. Eer ayr paradigmalarda almak Kuhnun syledii trden kat bir ayrlk douruyorsa, iki ayr paradigmann

karlat bulmacalar ayn olmayacaktr. Problemlerin kimlii paradigma ykl olacaktr. Daha da kts belirli bir bilim alannda ekien paradigmalar bile belirleyemeyiz; nk her paradigma iin o alann ne olduu dier paradigmalardan kkten bir biimde ayrdr. Bu sorun Kuhn sonras bilim felsefecilerinin tarttklar nemli konulardandr. Feyerabend: Ynteme Hayr Kuhnun yaklamna yneltilen eletirilerin ou Kuhnun bir paradigmann devrim dnemindeki baarsn aklamada, bilimin ussal ve mantksal ynnden ok fazla taviz verdii ynndedir. Paul Feyerabend (1924-1994) Kuhnun bu yaklamn daha da uca gtrmtr. Feyerabend ilk yazlarnda Mantk Olgucu felsefenin iki zelliini eletirir; tutarllk koulu ile anlamn deimezlii koulu. Tutarllk koulu yeni kuramlarn varolan halihazrdaki kuramlarla tutarl olmas gerektiini belirtir. Anlamn deimezlii koulu ise terimlerin anlamlarnn kuramlar arasnda sabit olmas gerektiini belirtir. Feyerabend bu iki koulu, bilimdeki byk gelimelerin bu iki koula bal olmadan gelitiini gstererek eletirir. rnein, Newtonun yasalarnn Galileonun serbest dme yasas ile Keplerin gezegenlerin hareketi yasasn kapsad dnlr. Feyerabend Newtonun yasalarnn bu iki yasayla tutarsz olduunu ileri srer. rnein, Galileo serbest dmede sabit bir ivme varsayarken, Newton azalan bir ivme varsayar. Feyerabend bu uslamlamay anlamn deimezlii kouluna yneltmek iin ilkin bir terimin anlamnn o terimin kullanld kuramsal balam tarafndan belirlendiini ileri srer, daha sonra da kritik terimlerin anlamlarnn (ktle) kuramdan (Newtonun kuram) kurama (Einstein) deitiini gsterir. Hem tutarllk ilkesi hem de anlamn deimezlii koulu bilimi fel eden ykc bir tutuculua zorlar. Feyerabend bilim iin bir yntem belirleyen her abay salksz bir tutuculuk olarak grr. zellikle de bilim adamlarnn bir kuram yanllanana kadar doru kabul etmeleri gerektii dncesini reddeder. Bir kuram yanllayabilecek verileri kefetmek iin yeni alternatif kuramlar gz nnde bulundurmamz gerektiini syler. Savunacamz her kuram yeni verileri gn na kartacaktr. te bu yeni veriler elimizde nceden varolan kuramlar yanllayabilir. Feyerabend rneklere bavurur. Brown hareketinin, termodinamiin ikinci yasasn test edenler tarafndan bulunmadn dile getirir. Brown hareketi kinetik gaz kuramn aratranlar tarafndan bulunmutur. Brown hareketi termodinamiin ikinci yasasyla eliir. Feyerabend bylece Kuhnun normal bilim grn, hem bilimsel almalarn bir paradigmaya bal olarak yapld bu normal bilim dneminin bilimde yaygn bir durum olmadn hem de bylesi bir durumun bilim iin ykc olduunu ileri srerek eletirir. Feyerabende gre bilim oulculua dayanmal. Mantk Olgucu ve Kuhncu bilimsel yntem yaklamlarn reddeden Feyerabend bilime mal edilebilecek herhangi salam bir yntemsel ilkenin olmadn savunan yntemsel anarizm ilkesini gelitirir. leri srdmz her ilke iyi bilim adamlar tarafndan inenmitir, bilimin ilerlemesi iin de inenmesi gerekir zaten; her trl koulda, insann geliiminin her evresinde savunulabilecek tek ilke vardr: Her ey gider ilkesi. Feyerabend baz bakmlardan kendini Poppera yakn bulsa da bu konuda Popper eletirir. Yanllanm kuramlar savunmakla, bu yanllanm kuramlar yanllayan verileri yanllayan bilgiler salayabiliriz. Yeni kuramlar kanlmaz olarak eski kuramlar tarafndan retilen verilerle yanllanacaktr, ama bu yeni kuramlar kendi lehlerine olan veriler bulup ortaya karabilirler. Eski kuramlarn hegemonyasn ykmak, bu eski kuramlar bozacak ve yeni dnceyi destekleyecek verileri gn na karmak iin, Feyerabend bilim adamlarnn kar savlar gelitirerek ilerlemelerini nerir. Bu imdiki kantlarla etkin bir biimde reddedilmi kuramlar savunmay, ya da yeni kuramlar retmeyi gerektirir. Feyerabende gre en ok ilerleme salayan bilim adamlar kurallar ihlal edenlerdir. Feyerabend Galileoyu rnek gsterir. Onun etkili bir propaganda ile dngsel argmanlarla Aristoteles fiziini sabote etmeyi baardn anlatr. Galileo yeni hararet kuramn ileri srdnde, Aristotelesiler hemen kar kantlar ileri srdler rnein dnyann dnd savna karn Aristotelesiler, eer dnya dnyorsa yere braktmz bir eyin, o eyin tam altna deil o eyin gerisine dmesi gerekir, diye kar kant ileri srdler. Bu kant rtmek iin Galileo dngsel uslamlamaya bavurdu. Dngsel uslamlama Ortodoks olmayan kuramsal savlar gelitirmek iin Ortodoks olmayan aratrma yntemleri kullanr. Sonra elde ettii sonular, kulland

yntemi hakl karmak iin kullanr. rnein Galileo gne merkezli Kopernicus astronomisinin doruluuna kant topluyordu. Kopernicus sisteminin nemli savlardan bir tanesi Ayn da dnya gibi fiziksel bir ktle olduuydu. Bunu kantlamak iin Galileo aydaki dalk blgeleri gsterecek teleskopu kulland. Ama Aristotelesiler teleskopun kullanmna kar ktlar. Gksel cisimlere teleskopla bakldnda n ilerlemesini salayan esirden tr, teleskopta grnt bozulacaktr. Galileo yeni bir optik kuram gelitirmek zorundayd. Galileo, grne kar klarn btnne yant vermek iin, yeni fizik kurdu. Bu gibi tarihsel zmlemelere dayanarak Feyerabend bilime yalnzca belirli yntemleri yklemenin, bilim zerinde nceden bir hak iddia edilmesine yol ap, yeni yaklamlarn gelimesini engelleyeceini ileri srer. Feyerabend kuramlar arasnda seim yapmada ussal ltler gelitirilmesine hatta bir kuramn ilerici ya da gelecek vaat etmesi ltne bile kardr. nk henz kendini destekleme yntemlerini gelitiremeyecek kadar yeni kuramlarn, l domalarna engel olmak gerekir. Hatta Feyerabende gre ok nceleri savunulmu ama baarsz olmu dnceleri bile savunmalyz, nk bu eski kuramlarn ne zaman yeni bir bak gelitirebileceini ve elimizde savunduumuz kuramlarn yanllarn gstereceini syleyemeyiz. Feyerabend bu yaklamn bazlarna gre daha uca gtrr; Feyerabend ada bilim yandalarna ne kadar aykr sama gelirse gelsin, her hangi bir yaklam (yaratclk, astroloji, parapsikoloji) retici olabilir diyor. Feyerabendin grleri bilim felsefecilerince ar ykc bulunduundan gelitirilmeye deer bulunmamtr. Ancak unu belirtmek gerekir ki Feyerabend bilimde ilerlemenin salanmas iin ou kez tutucu bilimin dna kp, onu krmak gerektiini gstermitir. Ama bilim felsefecileri Kuhndan sonra Kuhnun grlerinin yol at ussallk sorununu zmeye ynelmilerdir. Lakatos: Bilimde Ussallk Sorunu Bilimin ussal bir aba olduunu gstermeye alan tarihsel bak asna nem veren bir dizi bilim felsefecisi mantksal zmlemeyi bilim felsefesine yerletirmeye ve Mantk Olgucu baz dnceleri yeniden canlandrmaya almlardr. Bu aba Imre Lakatosun (1922-1974) tarihsel olaylar birbirine balayarak bilimin ussal izgide nasl gelitiini gstermek almasnda aka bellidir. Lakatos felsefi amala, bilimin gerekte nasl ilerlediine ilikin ayrntlar grmezden gelip, bilimi ussal bir ekilde ilerleyen bir biimde betimleyebileceimizi ileri srmtr. Lakatosun bu abasna pek ok bilim tarihisi, bilim toplumbilimcisi kzm, Lakatosu nemsememilerdir. Mantk Olguculardan farkl olarak Lakatos hem bulu hem de dorulamayla ilgilenmi, zellikle de bilimin zamanla nasl gelitiiyle. Lakatosun bilime yaklam, Kuhnun bilimin gerek doasn tarihsel bir sre olarak ele alan yaklamn, bilimin ussal ynn gsterecek bir biimde yeniden biimlendirmektir. Lakatos Kuhnun normal ve devrimci bilim ayrmn ele alarak balar. Kuhnun dncesinin tersine bilimin nadiren tek paradigma tarafndan ynetildiini, birbirleriyle yaran paradigmalarn bir paradigmann geliim srecinde bir arada yer aldn syler. Lakatos bilimsel aratrmann, yeni kuramlarn eski kuramlarn yerini alrken, bu eski kuramlarn nemli yanlarn koruduu bir ardllk ierisinde olutuunu ileri srer. Lakatos kuramlarn ardll dncesini savunmak iin Kuhnun paradigma kavramn aratrma program kavramyla deitirir. Farkl kuramlar bir genel aratrma programna balayan, btn aratrmalarn paylat temel varsaymlarn ekirdeidir (hard core). Bu ekirdek yardmc varsaymlarla oluturulan koruyucu kuakla (protective belt) evrilidir. ekirdek, aratrma program srerken dokunulmaz olarak kalr, ancak aratrmaclar koruyucu kuan yardmc varsaymlarn aratrma srecinde ortaya kan olumlu ya da olumsuz kantlarla badatrmak iin deitirebilirler. Lakatosa gre bir aratrma programnn baar ls kanlmaz olarak o aratrma programnn ilerletici olup olmadna dayanr. Lakatos iki tr ilerlemeden sz eder. Kuramsal ve empirik ilerleme. Kuramsal ilerleme, bir kuramn yeni empirik olgular alann geniletmektir. Empirik ilerleme ise kuramsal ilerleme srecinde ileri srlen yeni savlarn empirik olarak glendirilmesidir. Bu kuramsal ve empirik ilerleme ayrm bize Popperc ilkelerin Lakatos zerindeki etkisini gsterir. Her ne kadar empirik ilerleme kuramsal ilerlemeden daha kesintili olsa da ilerletici saylabilmesi iin aratrma geleneinin hem kuramsal hem de empirik ilerleme gstermek zorunda

olduunu ileri srer. Eer bir aratrma program ilerletici deilse Lakatos o aratrma programnn yozlatrc (degenerating) olduunu syler. Popperdan ayr olarak Lakatos yozlamay bir aratrma programn terk etmek iin bir neden olarak grmez. Bir aratrma programnn yozlatrc olmas karar her eyin sonu deildir ve aratrma programnn kkten reddedilmesine gtrmemelidir. Bir aratrma program bir dnem yozlatrc ve tekrar ilerletici bir program olabilir. Lakatosa gre bir aratrma programnn ilerleme salamas btnyle rasgele deildir, keifle ynlendirilir. Lakatos olumsuz ve olumlu keif ayrm yapar. Bir aratrma programnn olumsuz kefi, programn ekirdek ilkelerini dzeltmeyi yasaklayan emirlerdir, tlerdir. Daha nemli olan pozitif keif ise aratrma programnn rtlebilir deikenlerinin nasl deitirilerek gelitirilmesi, rtlebilir koruyucu kuan nasl onarlarak ilenmesi gerektii konusunda ksmen dile getirilmi bir talimatlar ve imalar serisinden oluur. Bu kesifler bir aratrma programnn ilerletici olup olmayacan belirlediklerinden, aratrma programnn gelimesinde nemli rol oynarlar. Baarl aratrma programlarnda, aratrmaclara yeni uygun kuramlarn gelitirilmesinde rehberlik eden bu keifler bir dnem baarl bir biimde kullanlabilir, daha sonra bu keifler kanlmaz olarak tkenir. Ardndan program bozulmaya doru kayar, birileri yeni keifler gelitirerek program canlandrabilir ya da eski program, ilerletici olan yeni almalar yapmaya alabilir. Eski ve yeni kuramlarn varsaymlar farkl olacandan bu yama btnyle tutarl olmayacaktr. Ama eer bu yama eski aratrma programnn iinde problem zme yollar salyorsa bu tutarszlk byk bir sorun olmayacaktr. Lakatosun bilim kavram, Poppern bilimsel aratrmay ussal yapan konusundaki gr ile Kuhnun bilimsel gelimede geni apl etkilerin olduu yaklamn birletirir. Lakatosu Popperdan ayrp Feyerabende yaklatran nemli yaklam udur; yeni bir aratrma program balangta eski programlar kadar baarl deildirler. Dahas, balangta yeni bir aratrma programnda ileri srlen ilk kuramlar yaln biimde olduklarndan, pek ok olgu bu kuramlar yanllyor grnebilir, ama eer gelimelerine izin verilirse aratrma programndaki daha sonraki kuramlar bu durumun stesinden gelebilir. Lakatos, potansiyel olan aratrma programlar balangta gelime ans bulana kadar korunmalar gerektiini ileri srer. Lakatos, Kuhnun normal bilim kavramn yalnzca bir aratrma programnn basknln, stnln gzettii iin reddedip, srekli yaran aratrma programlarnn olmas gerektiini ileri srerek yeni bir kuram evrimi anlay ileri srer; hangi aratrma kuramnn en iyi olduuna greceli, bir evrim. Lakatosa gre l, programdaki kuramlarn kuramsal ve empirik alann ilerletmesiyle llen ilerlemedir. Lakatosun yaklamn izleyen en ilgin konulardan birisi bu ilerlemenin neyi kapsad ve nasl llecei konusunda btnlkl bir yaklam oluturmaktr. Laudan: Aratrma Gelenekleri Laudan (1941- ) Kuhnun ve Lakatosun yaklamnn gl ynlerini alan ve onlarn yaklamlarndaki glklerin stesinden gelecek bir bilimsel faaliyet yaklam tasarlar. Laudan bilim adamnn temel grevinin problem zmek olduun konusunda Kuhn ve Lakatosla hem fikirdir. Ama Laudan bilim adamlarnn karlat problem trlerinin daha ak ele alnmasn ve bilim adamlarnn problemlerinin ciddiliini, problemlerin zmnn nemini nasl deerlendireceklerinin daha rafine zmlenmesini nerir. Laudan kendi bilim yaklamn gelitirirken bilimde daha geni bir durumu dile getiren aratrma gelenei kavramn kullanr. Lakatosun aratrma program gibi, aratrma gelenekleri de bir dizi kuramdan oluur, ancak Laudann szn ettii kuramlar dokunulmas yasaklanm temel bir ekirdekten yoksundur. Bir aratrma geleneini bir arada tutan ey o gelenein dnyann doasna ilikin ontolojik varsaymlar ve yeni kuramlar gelitirmeye, kuramlar dzeltmeye ilikin yntemsel ilkelerdir. Laudan bir aratrma geleneini engelleyen iki problemden sz eder; varolan kuramlarn empirik yetersizlii ve gelenein kapsad kuramlarn kavramsal problemleri. Laudann empirik problemleri ele al genel olarak Kuhn ve Lakatosunkine benzer. Aratrma geleneindeki kuramlara bal beklentiler baarszla uradnda bilim adamlar empirik problemlerle karlar. Laudann yaklamnn katksnn nemi bilimsel aratrmay yneten kavramsal problemlerin nemini vurgulamasdr. Kavramsal problemler empirik uyumsuzluktan tr ortaya

kmazlar, nk bu kavramsal problemler kuramlar empirik olarak btnyle yeterli olduu zamanda bile kabilirler. En basit kavramsal problem biimi, bir kuram iindeki tutarszlk ya da aratrma gelenei iinde yer alan iki kuram arasndaki tutarszlk biimindedir. Ancak Laudan baka trl kuramsal problemler olduunu ileri srer; tutarsz ontolojik varsaymlar, ontolojik varsaymlar ile kuram arasndaki tutarszlk, kuramlarn dile getirdii savlar ile toplumun din, politika gibi dnya gr arasndaki eliki. Laudann dnd elikiler, n dalga m parack m olduu ikicilii (dalizmi), evrim kuram ile dinsel temelsicilik arasndaki trnden elikilerdir. Laudan yalnzca bir aratrma geleneinin problem olarak neyi ele almas gerektii konusundaki anlaymz geniletmekle kalmaz ayrca hangi problemlerin zlmesinin nemli olduunu da inceler. Her hangi bir empirik ya da kuramsal problemin zm ilkece deerli olsa da pek ou nemsiz olarak bir kenara braklr. Empirik problemlerin nemi aratrma geleneine kardklar sorunla ve dier rakip aratrma geleneklerinin o sorunu zp zmedikleriyle llr. Ne temel kuramsal varsaymlarn ak test sonularndan ortaya km ne de baka bir aratrma gelenei tarafndan aklanm olan anormal empirik bulgular gz nne alr. Bu durum aratrma geleneinin temel ilkeleriyle dorudan elien ve bir rakip aratrma gelenei tarafndan aklanm olan bir aratrma sonucu kadar ciddi bir sorun oluturmaz. Kavramsal sorunlar, kabul edilen iki nerme arasnda ak bir mantksal tutarszln olduu ciddi sorunlardan, kabul edilen iki nermenin doru olmasnn kabul edilebilir olduu daha lml durumlara, birbirini desteklemesi beklenen mantksal olarak tutarl iki nermenin bir birlerini desteklemedikleri grece olarak daha az sorunlu durumlara kadar uzar. Bilim adamlarnn ii karlatklar empirik ve kavramsal sorunlar zmektir. Bu abada rakip aratrma geleneklerini gz nnde bulundurmak nemlidir. Bilimi ussal yapan da bu deerlendirme kapasitesidir. Laudan da Lakatos gibi bu deerlendirmenin temelinde gelenein ilerleticiliinin olduunu ileri srer. Ancak Laudan neyin bilimsel bir problem olacana ilikin anlay geniletmekle kalmaz ayrca farkl balamlarda ilerlemeyi lecek farkl lnlerin olduunu da ileri srer. Bu balamlardan biri bilimsel aratrmann sonularn kullanmak zorunda olduumuz pratik eylemdir. Burada sz konusu olan aratrma geleneinin yapt btn bir ilerlemedir. Bununla birlikte aratrma geleneinin gelecekteki olas baarlarnn ne olacana karar verirken gelenein gelecekteki problemleri zme szne bakarz. Aratrmann hzl ilerlemesini bir klavuz olarak kullanp, dier aratrma gelenei kadar problem zmemi, daha nce ok baarl olmu ama imdi ilerlemesi yavalam olan bir gelenekten daha hzl ilerleyen bir gelenei seebiliriz. Laudann bilim anlaynn henz deinmediimiz ayrd edici bir yn vardr. Bilime tarihsel bak asndan bakan ve bilimin ilerlemesi sorunuyla ilgilenen felsefecilerin pek ou bilimin, doann gerek yapsn kavramaya doru ilerlediini varsayar. Laudan ise ilerleme kavramn kullanmasna ramen bilimin geree yaklatn dnmez. Bunu ksmen bilim adamlarnn nceki kuramlar nasl reddedip onlar kkten farkl kuramlarla deitirdiine gstererek ileri srer. Laudan yeni kuramlarmzn geree nceki kuramlarmzdan daha yakn olduunu, bizim de dorulara atalarmzdan daha ok sahip olduumuzu gsterecek bir lnn bulunmadn ileri srer. Bilimsel aratrmann temel amac olarak gerek aray, Laudana gre yzeyseldir; ilerleme yeterlidir. Laudann bilimsel deiim yaklam da, dierleri gibi eletirilmitir. Bilimi deerlendirmede Laudann belirli bir bilimsel kuramla dinsel bir gelenek arasndaki tutarszlklarn nemini hesaba katt iin bilimsel olmayan etkenleri bilimin deerlendirilmesine soktuu ileri srlmtr. Her ne kadar bu dsal etkenlerin bilimin ynn etkiledii ynnde bir sorun grnmese de, pek ok bilim felsefecisi bu dsal etkenlerin ussal olarak gelien bir bilimle ne ilikisi olduunu sorgulanmaktadr. Laudan bu dsal etkenlerin bir aratrma programnn deerlendirilmesinde nemli olduunu savunmaktadr. Laudana gre bu dsal etkenler de bilisel aralarmzn bir parasdr. Hatta politika ve teoloji gibi bilimsel olmayan alanlarda bile ayn ussallk kavram kullanlmaktadr, nk bu alanlar ussal, bilisel abamzn eit paralarndandr. te yandan Laudan toplumsal etkenlere yeteri kadar arlk vermedii iin eletirilmitir. Laudan bilimin geliiminde toplumsal etkenlerin oynad rol snrlandrmak ve ussal etkenleri vurgulamak istemektedir. Bu bakmdan Laudan baz toplumbilimcilerin bilimi salt bir toplumsal gelime olarak deerlendirmelerine

kar kmtr. Laudan bilim adamlarnn uslamlamalarnn felsefi zmlenmesine ayrcalkl bir yer verir. Bu ve benzer eletirilere ramen Laudann yaklam bilimsel aratrmann rasn felsefi ynden zmleyen yaklamlar arasnda en gelimi olandr. Gnmzde bilim felsefesinde Yirminci Yzyln son eyreinde kzan tartmalar duruldu. Bunun nedenlerinden biri bu tartmalarn bilim imgemizde ciddi bir deiiklie yol amay baarmasdr. rnein tarih, toplumbilim gibi alanlarda yntem araynda olanlarn, doa bilimlerinin yntemine yknme hevesleri krlmtr. Dier daha somut olan bir neden ise, sz konusu bilim felsefesi tartmalarn dorudan iinde olan kuaktaki bilim felsefecilerinin ou ld, yaayanlar ise tartamayacak kadar yal. Kaynaka E.A. Burtt. Metaphysical Foundations of Modern Physical Science. Garden City, N.Y. Doubleday, 1954. P. Feyerabend, Aganist Method. London: New Left Books, 1975 N. R. Hanson, Patterns of Discovery, Cambridge, England: Cambridge University Press, 1958. T. Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions. 2.nd edn.Chicago: Universitiy of Chicago Press. 1970 I. Lakatos & A. Musgrave (Eds.), Criticism and the Growth of Knowledge, Cambridge , England: Cambridge University Press, 1970. L. Laudan, Progress and its Problems, Berkeley: University of California Press, 1977 D. C. Lindberg, The Beginnings of Western Science: the European Scientific Tradition in Philosophical, Religious, and Institutional Context, 600 B.C. to A.D. 1450. University of Chicago Press, 1992. J. Losee, A Historical Introduction to the Philosophy of Science. Oxford University Press, 1973. K. Popper, Conjectures and Refutations, New York: Basic Books, 1963. W. V. O. Quine, Two Dogmas of Empiricism, From a Logical Point of View, New York: Harper and Row, 1961. W. Salmon, Four Decades of Scientific Explanation. Minneapolis: University of Minnesota Press, 1990. R. S. Westfall, The Construction of Modern Science: Mechanisms and Mechanics. Cambridge University Press, 1977. Hasan ASLAN

You might also like